TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
61inci
Birleşim
3 Mart 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, büyüyen yoksulluğa ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin,
Kayserinin yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersinin sağlık altyapısı ve
sağlık yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Genel Kuruluna gelen öğrencileri saygıyla hürmetle
selamladığına ilişkin açıklaması
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Ereğli Şeker Fabrikasının bağlı olduğu
TÜRKŞEKER fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin
açıklaması
3.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin,
Antalyanın Serik ilçesinde meydana gelen etkili yağışa ve
hortum felaketine ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Doğanşehir Kaymakamının çevre aktivistlerine yönelik
sözlerine ilişkin açıklaması
5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
12nci Dönem astsubay kursiyerlerin yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
6.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
Yeşilay Haftasına ve Nuri Paşanın vefatının
73üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, İzmir depremzedelerinin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
fahiş akaryakıt fiyatlarına ilişkin açıklaması
9.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, yardımcı hizmetler sınıfı
personelinin genel idare hizmetleri sınıfında
değerlendirilmesinin önemine ilişkin açıklaması
10.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
Yeşilay Haftasına ve Niğde Fatih Anadolu Lisesinin spordaki
başarılarına ilişkin açıklaması
11.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasına
ve Orhangazi Çeltikçi köyünde orman alanına cezaevi yapılmak
istenmesine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersinin Bozyazı ilçesinde meydana gelen şiddetli fırtına
ve hortum ile sokak köpeklerine yönelik daha çok önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, Girişimcilik Haftasına ilişkin
açıklaması
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, esnafın taleplerine ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Yeşilay Haftasına ilişkin açıklaması
16.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Ukrayna-Rusya savaşının olumsuz etkilerine karşı
alınması gereken önlemlere ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
28 Şubat darbesine ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Yeşilay Haftasına ilişkin açıklaması
19.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, ekonomik
buhrana ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
Adananın Kozan ilçesindeki İsmet Atlı Şehir Stadına
ilişkin açıklaması
21.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
emeklilerin yaşadığı sefalete ilişkin
açıklaması
22.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Ordinaryüs Profesör Doktor Zeki Velidi Toganın St.
Petersburg Devlet Üniversitesindeki büstünün kaldırılmasına
ilişkin açıklaması
24.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Orman Genel Müdürlüğünün geçici yangın işçisi alımına
ilişkin açıklaması
25.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen devrim kanunlarına
ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, devrim
yasalarının yürürlüğe girişinin 98inci yıl dönümüne,
Müslüm Gürsesin ölümünün 9uncu yıl dönümüne, Tayfur Sökmenin ölüm
yıl dönümüne, Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday ithalatı için
yaptığı ihale sonucu belirlenen fiyata ve enflasyona
ilişkin açıklaması
27.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Beşiktaş Spor Kulubünün kuruluşunun 119uncu yıl dönümüne,
Tayfur Sökmenin vefatının 42nci yıl dönümüne, Müslüm Gürsesin
vefatının 9uncu yıl dönümüne, Münevver Karabulutun
vefatının 13üncü yıl dönümüne, kadın cinayetlerine,
Sağlık Bakanının virüse karşı tedbirlerin
gevşetildiğine ilişkin açıklamasına, Para Okçuluk
Dünya Şampiyonasında altın madalya kazanan Yiğit Caner
Aydını tebrik ettiğine, devlet hastanelerinde randevuyla ilgili
yaşanan sıkıntılara, doktorlar ile sağlık
çalışanlarının özlük haklarına, dünkü Resmî Gazetede
yayımlanan arsa ve arazi satışına ilişkin kararlara,
enflasyona ve uygulanması gereken para politikası ile maliye
politikasına ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Türkiyedeki
intelijansların Rusya ile Ukrayna arasındaki silahlı çatışma
sürecinde Batı tasavvurunun ikiyüzlü ve çirkin yaklaşımıyla
alakalı fikirlerini çok merak ettiklerine, Amerikanın Rusyayı
işaret ederek Avrupayı tekrar hizaya sokmaya
çalıştığına, MHP Genel Başkanının
bugünkü grup toplantısında altını çizdiği hususlara, 3
Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozluda gerçekleşen maden
faciasının yıl dönümüne, 3 Mart 1974te Parise düşen
Ankara isimli yolcu uçağında vefat eden vatandaşları
rahmetle andığına ve Tayfur Sökmenin vefatının 42nci
seneidevriyesine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TÜİKin açıkladığı enflasyon oranlarına,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, ihracat rekoru
safsatasına, ekonomik krize ve zeytinliklerin madencilik faaliyetine
açılmasına ilişkin açıklaması
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarın Bolvadin ve Başmakçı
ilçelerinde yaşanan elektrik kesintisine ilişkin açıklaması
32.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, Kütahya Örencik Eğrigöz Dağında siyanürle
altın aranması için hazırlanan ÇED raporundan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Samsunun Ayvacık Ziraat Odası Başkanı Erdal
Avcının yazılı açıklamasına ilişkin
açıklaması
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin gecikmesinin
sebepleri ile kanunda gördükleri risklere ve yoklama isteyerek direnmelerinin
gerekçelerine ilişkin açıklaması
35.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Tayfur
Sökmenin vefatının 42nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İzmir Milletvekili Murat Bakanın 314 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklaması ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldızın 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması
40.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Murat Emirin 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, gündeme geçmekte gecikildiği için milletvekillerinin
söz talebinde bulunmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerini istedikleri kadar
konuşacakları bir opsiyonla dinlediklerine, dolayısıyla
gündemi devam ettirmeyi istediğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerinin milletvekilleri arasında
cereyan eden tartışmaları durdurmaları gerekirken hareket
hâlinde olduklarına ve müsamahasının yanlış
değerlendirilmemesi gerektiğine ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Mecliste grubu bulunan bütün partilerin zeytin
ağaçlarını savunduğuna ilişkin konuşması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 2/3/2022 tarihinde
Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları tarafından,
Mersin ilinin sosyoekonomik göstergelerinin paylaşılması ve
güvenliğinin artırılması için gerekli tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 3/3/2022 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine olumsuz
etkilerinin araştırılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarının incelenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/509) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Muğla Milletvekili Mürsel Albanın,
Erzincanın Üzümlü ilçesine bağlı Altınbaşak
beldesinde bulunan PTT şubesinin kapatılma gerekçesine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/58424)
2.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalının, İstanbul Havalimanındaki kargo
binasının çökmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/58426)
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, kamu özel iş birliği modeliyle yapılan
havaalanı, otoyol ve köprülerde yoğun kar yağışı
nedeniyle aksayan ulaşım hizmetlerine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/58527)
4.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, İstanbul Havalimanında yoğun kar
yağışı nedeniyle çatısı çöken kargo binasına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/58698)
5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
2018-2022 yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB
programları çerçevesinde Çorum için hazırlanan projelere ve ile
yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Balıkesir
için hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Antalya için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Kocaeli için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Çanakkale için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Amasya için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
İlişkin soruları ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/58763), (7/58764), (7/58765), (7/58766), (7/58767), (7/58768)
3 Mart 2022 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Şimdi 3 sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, büyüyen yoksulluk
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Musa Piroğluna ait.
Buyurun Sayın Piroğlu.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, büyüyen yoksulluğa ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sözlerime hakları için direnişte devam eden Pas South
işçilerini, Lila Kâğıt işçilerini, Farplas işçilerini
ve Yemeksepeti işçilerini selamlayarak başlamak istiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
İşçiler direnişteler çünkü
işçiler enflasyon karşısında eziliyorlar. İşçiler
aldıkları maaşın hayatlarını
karşılamaya yetmediğini görüyorlar ve işçiler
haklarının iade edilmesini ve ücretlerinin yükseltilmesini
istiyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bugün sabah enflasyon
rakamlarını açıkladı ve 54,4 olarak bildirdi. Biz hepimiz
biliyoruz ki bu, bu kadar değil. Benzine yüzde 111 zammın
yapıldığı, elektriğe yüzde 157ye varan zamların
yapıldığı, mutfağın ateşe düştüğü
dönemde yüzde 54 hiçbir şey ifade etmiyor ama enflasyon işçinin hayatında
ne anlama geliyor?
Enflasyon bizim için gelir düzeyinin düşmesidir
çünkü para değer kaybeder. Para değer kaybettiğinde alım
gücü düşer. Örneğin, 2021 Mart ayında asgari ücretle
Ülke büyük bir yoksullukla boğuşuyor ama
herkes yoksul değil. Örneğin, elektrik faturalarını
ödemekte zorlanırken Sabancı Holdinge bağlı elektrik
dağıtım şirketi Enerjisa net kârını yüzde 110
artırarak 2 milyar 282 milyon lira kâr yaptı. Bankalar yüzde 307 kâr
yaparak ocak ayında 20,1 milyar lira kâr yaptılar. Direnişteki
Yemeksepeti işçilerinin 5.500 lira maaş talebini yani asgari ücretin
üstüne 1.250 lira konulması talebini reddeden, haftalardır
işçileri soğukta, karda kışta direnişe zorlayan,
işçiler direndiği için onları nankörlükle suçlayan
Yemeksepetinin eski patronu ve Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Aydın
Maldivler'de 5 milyon liraya düğün yapıyor. İşçiler sefalet
içinde, yoksullar sefalet içinde boğuşurken bankalar, holdingler,
tekeller ve patronlar servetlerine servet eklemeye devam ediyorlar. Yemeksepeti
işçileri Nevzat Aydın'ın nankör suçlamasına Nankör sensin
Nevzat Aydın. diyerek cevap veriyorlar çünkü işçiler biliyor ki
zenginliğin tek kaynağı var; yoksullardan ve işçilerden çaldıklarından
oluşuyor.
Herkes yoksul değil bu ülkede. Yoksulluğu
konuşurken birkaç şeyi bilmemiz gerekiyor. Bir, bankalar, patronlar,
lüks içinde yaşayanlar ve yandaşlar yoksul değil; halk yoksul.
İki, yoksulluk kader de değil. Ülkede, dünyada her şey olduğu
için, her yerde enflasyon olduğu için, savaş olduğu için
yoksulluk yaşanmıyor. Yoksulluk, bu iktidarın politik, bu
iktidarın sınıfsal tercihi. Yoksulların oyuyla iktidara
gelen bu Hükûmet yoksullara ihanet içinde, yoksullara düşmanlık
içinde; zenginleri daha fazla zengin etmek için uğraşıyor.
Yoksulluk savaş politikalarının bir yansıması.
Nasıl Ukrayna'daki savaş benzin zammı olarak geri dönüyorsa,
ülkedeki savaş da obüs mermileriyle hesaplanan, domates, biber
fiyatıyla hesaplanan savaş halka yoksulluk olarak dönüyor. Ne yapmalı? Zamlar geri
alınmalı. Ne yapmalı? Yoksullara karşı gerekli
tedbirler alınmalı ama iktidar, ama bu patronlar bunun hiçbirini
yapmayacak; bir tane sebebi var: Çünkü biz sessiziz, biz susuyoruz, biz yapmamız
gerekeni yapmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSA PİROĞLU (Devamla) İşçiler
ve yoksullar yan yana gelmediği sürece ne yazık ki bu yoksulluğu
aşma şansımız olmayacak.
Ben sözlerime son verirken büyük şair Tevfik
Fikreti anarak bitirmek istiyorum. Tevfik Fikret, zamanında
desteklediği İttihatçılar yolsuzluğa,
hırsızlığa, düşkünlüğe çökünce, her çeşit
hırsızlığın içine çökünce onlara ünlü bir şiirle
seslendi, Han-ı Yağma şiiriyle onlara cevap verdi ve dedi ki
onlara: Atıştırın, tıkıştırın,
kapış kapış, çanak çanak/Yiyin efendiler, yiyin; bu
han-ı yağma sizin/Doyuncaya, tıksırıncaya kadar
yiyin.
Ve ben diyorum ki bugün yiyenlere: Bedelini
ödeyeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
TBMM Genel Kuruluna gelen öğrencileri saygıyla hürmetle
selamladığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelen
öğrenci kardeşlerimizi de saygıyla hürmetle burada, Mecliste
selamlıyoruz. Hoş geldiniz değerli kardeşlerim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Amacımız, umudumuz, gençlerimizin her
birinin ileride doktor, hekim, avukat, mühendis, parlamenter, iş
adamı, bakan, cumhurbaşkanı, başbakan olmalarını
diliyoruz.
Saygılarımızı sunuyoruz sizlere.
(Dinleyici locasından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karaduman
2.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Ereğli Şeker Fabrikasının bağlı olduğu
TÜRKŞEKER fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Ereğli
Şeker Fabrikasının da bağlı olduğu
TÜRKŞEKER, fabrikalarının özelleştirilmesi nedeniyle
rekabet gücünü yitirmiştir. Bu nedenledir ki vatandaşlarımız
özel şirketlerin insafına terk edilmiştir, vatandaş evine
yüksek fiyattan şeker almak zorunda
bırakılmıştır. Ereğli Şeker Fabrikası
dışarıya şeker satarken Ereğli esnafına neden
şeker satamıyor? Bu alışverişte vatandaş
mağduriyet yaşarken kimler rant devşirmektedir? Enflasyonun
yüzde 124lere dayandığı, temel gıda maddelerinin bile
alımına güç yetirilemeyen şu günlerde esnafa değil de
dışarıya şeker satılmasının mantığını
anlayabilmek mümkün değildir. Maalesef, plansız programsız
yapılan özelleştirmelerin acısını her zaman
olduğu gibi yine vatandaşlarımız çekmektedir. Ereğli
esnafını, şeker üreticisini ve vatandaşı doğrudan
etkileyen bu problem mutlaka çözülmelidir. Temel gıda üzerinden rant
devşirilmesine müsaade edilmemelidir.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin,
Kayserinin yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Kayseri'nin yatırımları hakkında söz isteyen Kayseri
Milletvekili Hülya Nergise ait.
Buyurun Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kayseri ilimizdeki
yatırımlar hakkında yüce Meclisimize bilgi vermek için gündem
dışı söz almış bulunmaktayım.
Yaklaşık 1,5 milyon nüfusa sahip olan
Kayseri'miz, yüz ölçümünün yüzde 72sinde 12,2 milyon dekar tarım
alanıyla bir tarım şehri; 346 bin büyükbaş ve 670 bin
küçükbaş hayvan sayısıyla hayvancılık şehri
olmakla birlikte, organize sanayileriyle Orta Anadolu'nun üretim üssü olarak
ülkemizin ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Erciyes
Dağı, kayak turizmi, Selçuklu tarihî eserleri, kültürü, dört
yanı medeniyet eserleriyle dolu kadim şehrimiz, her zaman
gelişmeye açık olarak ilerlemesine devam etmektedir.
İhalesi yapılmış olan
hızlı tren demir yolu projesi bir yılda 11 milyon yolcu ve 650
bin ton yük taşıma imkânına kavuşacak, ulaşım
süresi üç buçuk saatten bir saatin altına inecektir. Yerköy-Kayseri
Hızlı Tren Demiryolu Projesinin uzunluğu
Son yirmi yılda bitkisel üretim,
hayvancılık, su ürünleri ve kırsal kalkınma kapsamında
2,2 milyar Türk lirası destek verilmiştir. 2002 yılında
668,8 milyon Türk lirası olan tarımsal üretim değeri, 2020
yılında 8 milyar TL seviyesine ulaşmıştır.
Tarıma verilen destekler, yirmi yılda 5 kat artışla 60
milyondan 300 milyon seviyelerine gelmiştir. Su ürünleri üretiminde söz
sahibi olan şehrimiz, ülkemizin yavru alabalık ihtiyacının
yüzde 37sini karşılamaktadır.
Tarım için verimli ovalarımız sit
alanı olarak koruma altına alınmış, 2003
yılından bugüne kadar 9 baraj, 4 gölet, 4 adet yer altı
depolaması tamamlanmış olup 444 milyon metreküp su birikim
hacmine ulaşılmıştır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
HÜLYA NERGİS (Devamla) 48 adet sulama tesisi
tamamlanmış, 398 bin dekar arazi sulamaya
açılmıştır.
İhraç edilen her 3 yumurtadan 1i Kayseride
üretilmektedir. Sucuk ve pastırmanın memleketi Kayseri, 2021
yılında 770 bin ton sucuk, 7.500 ton pastırma üretimi
gerçekleştirmiş, gıda ürünlerinde 82 milyon dolarlık
ihracat sağlamıştır. Sadece sanayi odasına bağlı
2 bin firmasıyla Kayseri sanayisi, Türk sanayisinin küresel ölçekte gelişmesi
için faaliyet göstermektedir. Savunma sanayisinde Türkiyenin ilk lityum iyon
pil üretim tesisi olan ASPİLSAN Kayseridedir.
Ülkemizin araştırma üniversiteleri
arasında yer alan ve Turkovac aşımızın üretildiği
Erciyes Üniversitesi ve diğer 4 üniversitemizle Kayseri aynı zamanda
eğitim şehridir. Üniversite ve sanayi iş birliğiyle üretim
yapılan şehrimizde, teknoparkta 500 civarında AR-GE projesi
yürütülmektedir. Şehrimiz bu gelişmelerle 2022 yılı
ihracatını 4 milyar dolar seviyesine
taşımıştır, yurt içi hasılada ise 11 milyar dolar
seviyelerindedir.
Kayseri ülkemizdeki mobilya imalatına yüzde
31lik katkıyla 1inci, elektrikli ev aletlerinde 2nci, kablo
ihracatında 3üncü sıradadır. Ülkemizde üretilen sandalyenin
yüzde 50si, kanepenin yüzde 70i, yaylı yatağın yüzde 50si
Kayseride üretilirken sınai mülkiyet hakları Türkiye
sıralamasında tescil başvurularında 4üncü, patent
başvurularında 7nci sırada yer almaktadır.
Sağlık sektörümüzde, başta Şehir
Hastanemiz olmak üzere 27 hastane, 4.500 yatak, 3.200 doktorla hizmet
verilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜLYA NERGİS (Devamla) Türkiyenin en büyük
millet bahçesi olan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesinin
tamamlanmasıyla Kayseri, insana ait olan tüm sosyal donatıları
bünyesinde barındıran bir tesise kavuşacaktır.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla
şehrimize 27 katrilyon liranın üzerinde yatırım yapılmıştır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, ailemizin
ve toplumumuzun yapı taşı olan, yuvayı kuran,
kahramanlıklarıyla tarih yazan kadınlarımızın,
şehit annelerinin ve eşlerinin, teröre Dur! diyen evlat nöbetindeki
Diyarbakır Annelerinin Dünya Kadınlar Gününü bugünden kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Mersinin sağlık altyapısı, sağlık
yatırımları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkına aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersinin sağlık altyapısı ve
sağlık yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Mersinin
sağlık altyapısı ve sağlık
yatırımları hakkında konuşmak üzere gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Meclisimizi teşrif eden genç
kardeşlerimize de Hoş geldiniz. diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla, Sağlık
Bakanlığımızın 2003 yılından itibaren ülke
genelinde uygulamaya koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı
kapsamında, seçim bölgem Mersinde bulunan sağlık tesislerinin
tamamına yakınının altyapıları yenilenerek
vatandaşların hizmetine sunuldu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun!
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) Türkiye'nin
ilk şehir hastanesi olma özelliği taşıyan 1.300
yataklı Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mersinde
inşa edildi. 544 adet tek kişilik, 252 adet çift kişilik ve 21
adet süit odasıyla, hasta ve hasta yakınlarına konforlu bir
ortamda sağlık hizmeti sunuluyor. İl merkezinde hizmet veren
eski SSK Hastanesi, mevcut yerinde 250 nitelikli yatak olmak üzere yeniden
inşa edilmiş ve 2015 yılında Toros Devlet Hastanesi
adı altında hizmet vermeye başlamıştır.
Hastanenin bünyesinde 50 yataklı alkol ve madde
bağımlısı tedavi merkezi AMATEM ile 50 yataklı çocuk
ve ergen alkol ve madde bağımlısı tedavi merkezi ÇEMATEM de
farklı binalarda hizmet vermektedir. Ayrıca, 150 nitelikli
yatağa sahip Erdemli Devlet Hastanesi, 200 nitelikli yatağa sahip
Silifke Devlet Hastanesi, 75 yatağa sahip Mut Devlet Hastanesi, 50
yataklı Gülnar Devlet Hastanesi ve 150 nitelikli yatağa sahip Anamur
Devlet Hastanesi son on yılda ilimizde yeniden inşa edilen
yataklı sağlık tesisleridir. Yine, Çamlıyayla Entegre
Devlet Hastanesi hizmete açılmıştır. 2018 yılı
Haziran ayı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın
teşrifleriyle temeli atılan 600 yataklı Tarsus Devlet Hastanesi
inşaat süreci tamamlanmıştır. Peyzaj
çalışmasının tamamlanmasının akabinde önümüzdeki
aylarda hizmete alınması planlanmaktadır. Tarsusumuza
hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yapılan yatırımlarla birlikte, 2003
yılında koğuş sistemiyle hizmet veren kamu hastanelerinin
2.300 olan yatak sayısı, 2.107si nitelikli yatak olmak üzere 3.098e
çıkarılmıştır. Projesi tamamlanan 150 yatak ve 50
diş üniteli Mezitli Devlet Hastanesinin zemin etüt çalışmaları
da tamamlandı; Sağlık Bakanlığımız
tarafından önümüzdeki günlerde yapım ihalesine çıkarılacak.
Buradan Mezitlimize, Mersinimize hayırlı uğurlu olsun diyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) 100
ünitelik Mersin Ağız ve Diş Sağlığı
Hastanesi ile 40 ünitelik Tarsus Ağız ve Diş
Sağlığı Merkezi ve 20 üniteye sahip Silifke Ağız
ve Diş Sağlığı Merkezi tamamlanarak
vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur. Yine,
Mersinde 172 aile sağlık merkezinde 611 aile hekimiyle vatandaşlarımıza
hizmet verilmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2018 yılında Tarsus, Erdemli, Silifke ve Bozyazı
Sağlık Komplekslerinin ihaleleri yapılarak inşaatına
başlanıldı ve 2019 yılında
vatandaşlarımızın hizmetine sunuldu. Bu sağlık
komplekslerinde ağız ve diş sağlığı
merkezlerinin yanı sıra 112 acil sağlık hizmetleri
istasyonları, sağlıklı hayat merkezleri, aile
sağlığı merkezleri ve ilçe sağlık müdürlüğü
hizmet birimleri yer almaktadır. Eski kadın hastalıkları ve
doğum hastanesinin binasında tadilat çalışmaları devam
etmektedir. Tadilat sonrasında burayı yine kadın, çocuk
hastanesi olarak vatandaşlarımızın hizmetine
sunacağız. Anamur ilçemizdeki Sağlıklı Yaşam
Merkezimizin inşaatı tamamlandı, en kısa süre içerisinde
hizmete açacağız. 2002 yılında ilimizde 112 acil
sağlık hizmet istasyon sayısı 14 iken bugün 65 olmuştur,
ambulans sayımız 110a yükselmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bahsi geçen dönemde personel açısından da
büyük mesafeler katedilmiştir. 2003 yılında Mersinde
Sağlık Bakanlığına bağlı görev yapan uzman
hekim sayısı 347 iken bugün bu sayı 978e çıkmıştır.
Aynı şekilde, 531 olan pratisyen hekim sayısı 955e, 56
olan diş hekimi sayısı 194e, 2.346 olan ebe-hemşire
sayısı ise 4.595e çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Projesiyle
bugün Türkiye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Devamla) -
dünyada,
sağlık altyapısı ve sağlık sistemiyle
Avrupanın ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmuştur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Üstelik tüm bu
sağlık hizmetleri ücretsiz bir şekilde halkımıza
sunulmaktadır.
Sözlerime son vermeden önce, artık
sonlarına geldiğimiz salgın hastalıkla mücadele sürecinin
kahramanları sağlık çalışanlarımıza
şükranlarımı sunmak istiyorum, onlar her türlü takdiri hak
ettiler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çok kısa, özet olarak sizlere anlatmaya
çalıştığım bu yatırımların Mersine
yapılmasında emeği geçen, başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sağlık
Bakanlarımıza, milletvekili arkadaşlarımıza ve
teşkilatlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
Mersinli hemşehrilerimiz ve aziz milletimiz
için durmadan çalışmaya devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Rafet Zeybek, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin,
Antalyanın Serik ilçesinde meydana gelen etkili yağışa ve
hortum felaketine ilişkin açıklaması
RAFET ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İklim değişikliğiyle birlikte
Antalya ve ülkemizde öngörülemez doğa olayları ne yazık ki
artış göstermektedir. Seçim bölgem ve aynı zamanda memleketim
olan Antalyanın Serik ilçesine bağlı Çandır Mahallesi ve
çevresindeki mahallelerde meydana gelen etkili yağış ve hortum
felaketi nedeniyle birçok ev, iş yeri ve sera hasar görmüştür.
Tesellimiz, ölüm ve yaralının olmamasıdır.
Fırtınadan zarar gören hemşehrilerime geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Kırsal
Hizmetler Dairesi Başkanlığı yetkilileri tarafından
hasar tespit çalışmaları başlatılmış ve
onarımlar yapılmaya başlanmıştır; bu, olumlu bir
gelişmedir. Öncelikle, vatandaşların hasarlarının kamu
kaynaklarıyla giderilmesi çok önemlidir ve bu iklim
değişikliği nedeniyle ortaya çıkabilecek zararların
giderilmesi için de tedbirler alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Peköz
4.- Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Doğanşehir Kaymakamının çevre aktivistlerine yönelik
sözlerine ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gün geçmiyor ki kendilerini devletin değil,
iktidarın memuru sanan yerel yöneticiler partimize karşı
düşmanca ve kin kusan davranışlar sergilemeye devam ediyor.
Geçen hafta, Doğanşehirde 4 köyün ortasına yapılacak olan
bir maden ocağıyla ilgili, Hudut köyünde yapılan
toplantıda, Doğanşehir Kaymakamı çevre aktivistlerini ve
her partiden olan katılımcıları kastederek Bunlar
HDPlidir, teröristtir bunlar; bunlara kulak asmayın, siz sadece
şirketi muhatap alın. demiştir.
Demokratik ve hukukun üstün olduğu bir
Türkiyeyi mutlaka kuracak ve haddini bilmeyen bu militanlardan mutlaka hesap
soracağız.
BAŞKAN Sayın Çelebi
5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
12nci Dönem astsubay kursiyerlerin yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
12nci Dönem astsubay kursiyerler -960 kişiler-
20 Şubat 2016da kursa başlıyorlar. 15 Temmuz darbesinde hiçbir
eyleme karışmıyorlar, birlikte eğitimdeler. Darbe
sonrası, eğitimleri 26 Ağustosta bitiyor, kurs bitirme
belgeleriyle izne yollanıyorlar. 30 Ağustosta astsubaylığa nasbedilmeye
hak kazanıyorlar ama yapılmıyorlar. 669 ve 675 sayılı
KHKler hukuken onları kapsamıyor ama atılıyorlar.
Darbenin üzerinden altı yıl geçti,
haklarında soruşturma yok, göreve dönemediler. İnşaatlarda
sigortasız çalışan birisi ayak parmaklarını kaybediyor,
benzin istasyonunda çalışırken trafik kazasında vefat eden
var. Kamuya giremiyorlar, 4/Cnizde KHK var. denilerek özelde işe
giremiyorlar.
Bırakalım, ekmek parası
kazansınlar; devlete, bu topraklara, adalete olan inançlarını
kaybetmesinler diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy...
6.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
Yeşilay Haftasına ve Nuri Paşanın vefatının
73üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Yeşilay Haftası sebebiyle,
bağımlılıklara karşı milletimizin dikkatini
çekmek istiyorum. Yeşilay, kurulduğu 5 Mart 1920den beri sadece
ülkemizde değil, dünyanın birçok farklı ülkesinde bağımlılıklar
ve kötü alışkanlıklarla mücadelenin öncüsü olmuştur. Bu
vesileyle, Yeşilay gönüllülerine şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, yerli ve millî silah sanayimizin
temellerini atan Bakü fatihi, Kafkas İslam Ordusu Başkomutanı ve
Enver Paşanın kardeşi Nuri Paşayı
vefatının 73üncü yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Ruhu şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erdan Kılıç...
7.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, İzmir depremzedelerinin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Deprem Haftasındayız, İzmir
depremzedelerini bir kez daha hatırlatmayı boynumuzun borcu
olduğu düşünüyoruz. İzmirde yaşanan depremin ardından
on altı ay geçti, buna rağmen deprem mağdurlarının
sorunları giderilmedi, görmezden gelinmeye devam ediliyor. Hasarlı,
orta hasarlı, ağır hasarlı diye
ayrıştırılan deprem mağdurları lütuf değil,
hakkı olan taleplerinin karşılanmasını bekliyor. Büyük
bir şov düzenlenerek 450 hanenin anahtar teslimi yapılmasına
rağmen bugüne kadar ancak 40 hak sahibi evlerine
taşınabilmiş durumda; anahtar verilince ev teslim edilmiş
olunmuyor. Evlerde birçok eksik olmasından dolayı oturulacak durumda
değil, buna rağmen Bakanlık hak sahiplerinden kira yardımını
geri istiyor. Depremzedeler mağdur, mağduriyet devam ediyor, faizsiz
kredi beklentileri devam ediyor.
İktidara sesleniyorum: Dertleri kördüğüm
olan İzmir depremzedelerinin haykırışlarına kulak
verin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
8.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, fahiş
akaryakıt fiyatlarına ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Akaryakıta ardı ardına yapılan
zamlar enflasyonun ateşini sürekli harlıyor. İktidar bu zamlar
için uluslararası petrol fiyatlarındaki artışı
işaret etse de tek neden bu değildir. Faiz sebep, enflasyon sonuç.
diye ısrar edilmeseydi ardı ardına faiz indirimleri
yapılarak dolar tırmandırılmayacaktı. Faiz indirimleri
başlamadan hemen önceki dolar kuru olan 8,5tan bugün 1 varil petrolü 986
TLye alıyor olacaktık, oysaki bugün petrolün variline
yaklaşık 1.643 TL ödüyoruz. Dolayısıyla petrolün variline
yüzde 67 fazla ödememizin nedeni iktidarın yanlış teorileridir
yani iktidar sebep, enflasyon sonuçtur.
Buradan iktidara sesleniyorum: Fahiş
akaryakıt fiyatlarındaki sorumluluğunuzu kabul edin,
gereğini yapın, eşelmobil sistemini tekrar devreye alın,
akaryakıttaki vergi yükünü azaltın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
9.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, yardımcı hizmetler sınıfı
personelinin genel idare hizmetleri sınıfında
değerlendirilmesinin önemine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yardımcı hizmetler sınıfı personeliyle ilgili
yapılan çalışmalar sonucunda bazı personeller genel idare
hizmetleri sınıfına geçirilmiştir. Bu uygulamanın son
örneği ise 6 Şubat 2019 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 31
no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1inci maddesinde
mübaşir unvanlı kadroların genel idare hizmetleri
sınıfına geçirilmesiyle görülmüştür. Bu gerekçeyle,
yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan personelin
genel idare hizmetleri sınıfında değerlendirilmesi için
gerekli çalışmaların yapılmasının, bu hizmet
sınıfında çalışan personelimizin geleceği
açısından da önem arz ettiğini ifade ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gültekin
10.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
Yeşilay Haftasına ve Niğde Fatih Anadolu Lisesinin spordaki
başarılarına ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kuruluşunun 102nci yılında, bir gün
değil her gün bağımlılıkla mücadelede önemli ve öncü
rol üstlenen Yeşilayımızın çatısı altında
daha sağlıklı bir nesil için çalışan tüm Yeşilay
gönüllülerimizin 1-7 Mart Yeşilay Haftasını kutluyorum.
Yeşilay varsa hayat var. diyerek, aşkla, heyecanla, yorulmadan
mücadele eden Niğde Yeşilay Şubesi Başkan ve yönetiminin ve
yine, yakın zamanda ilimize kazandırdığımız
tütün, alkol ve madde bağımlılarına ve yakınlarına
ücretsiz psikolojik ve sosyal hizmet desteği veren Niğde Yeşilay
Danışmanlık Merkezi (YEDAM) ekibimizin ve tüm Niğde
Yeşilay gönüllülerinin de Yeşilay Haftasını kutluyorum.
Bağımlılıkla mücadelede sporla
iç içe olmak çok önemlidir. Niğde Fatih Anadolu Lisemiz, 2021-2022
eğitim öğretim yılında katılmış olduğu
atletizm, yüzme, dart, halter gibi 11 spor branşı dalında
kazandığı 318 madalyayla Niğdemizi
gururlandırdı. Bu önemli başarının kahramanları
sevgili öğrencilerimizi, okul müdürümüzü ve beden eğitimi
öğretmenlerimizi tebrik ediyor, başarılarının
devamını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
11.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, zeytinliklerin madencilik faaliyetine
açılmasına ve Orhangazi Çeltikçi köyünde orman alanına cezaevi
yapılmak istenmesine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Marsta gezgin robot Curiosity 24 Şubatta bu fotoğrafı çekti.
İnsanlık başka gezegenlerde bir damla su, bir yaşam izi,
bir molekül, bir yaşam belirtisi bulmak için bir ton para harcıyor,
zaman harcıyor, ömür harcıyor; diğer yandan da yaşamak için
bir sürü nimete, havaya, suya sahip olduğumuz dünya, zeytinlikler,
ağaçlar, rant uğruna, maalesef, yok ediliyor. Binlerce
yıldır var olan zeytinliklerimiz AKP tarafından madene kurban
edilmek isteniyor, Orhangazi Çeltikçi köyümüzde orman alanına cezaevi
yapılmak isteniyor. Dünya gözümüzün önünde yok ediliyor ama bilin ki biz
kendimizi siper ederiz ve zeytinliklerimizi sizin rant hırsınıza
kurban ettirmeyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
12.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersinin Bozyazı ilçesinde meydana gelen şiddetli fırtına
ve hortum ile sokak köpeklerine yönelik daha çok önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Mersinimizin Bozyazı ilçesinin Tekeli, Gözce
ve Gözsüzce Mahallelerinde meydana gelen şiddetli fırtına ve
hortum sebebiyle seraları zarar gören üreticilerimize geçmiş olsun
dileklerimi iletiyor, üreticilerimizin zararları tespit edilerek
karşılanmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, başıboş
sokak köpekleri gün geçtikçe sorun olmaya ve tehlike saçmaya devam etmektedir.
İnsanlarımızın evlerinden iş yerlerine,
çocuklarımızın oyun alanlarına, okullarına veya
parklara gidip gelirken sürü hâlinde hareket eden ve saldırganlaşan
sokak köpeklerinin saldırılarına maruz kalması,
insanlarımızın ve çocuklarımızın
hayatını ciddi bir biçimde tehlikeye atmaktadır. Bu kapsamda,
sokak köpeklerine yönelik daha çok önlem alınmasını; evlerde,
apartmanlarda veya bahçelerde yasaklı ırkları besleyenlere
yönelik ağır cezai yaptırımların
uygulanmasını talep etmekteyiz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz...
13.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, Girişimcilik Haftasına ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Girişimcilik Haftası vesilesiyle
vatandaşlarımızın dikkatini çekmek istiyorum. Bizler yerli
üretimden, tarımdan, teknolojiden ve sanayiden vazgeçemeyiz çünkü üretim
her şeyin anasıdır; üretim berekettir, zenginliktir. Üretmek,
var olmanın bağımsızlığıdır.
Türk iş adamları yalnızca ülkemizde
değil dünyanın her tarafında iş üretmektedir, istihdam
yaratmaktadır yani girişimci olarak faaliyet göstermektedir. Her 3
Türk gencinden 1i kendi işini kurmak, girişimci olmak istiyor.
Genç girişimcilere gerekli imkân, bilgi ve
destek verildiğinde ticarette, üretimde ve istihdamda ülkemizin hak
ettiği yerlere ulaşacağına inanıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan...
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, esnafın taleplerine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, esnaf ülkemizin orta direğidir. Esnaflık önemli
bir istihdam ve ekonomik faaliyet alanıdır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak esnafımızı destekliyoruz.
Küçük çaplı esnafımız genellikle
basit usulde vergilendirilmektedir. Bilindiği gibi, basit usulde
vergilendirmenin özel şartları vardır. Bu kapsamda, bazı
faaliyetlere üst limitler getirilmiştir fakat mal ve hizmetlerin
fiyatlarındaki artış bu limitleri zorlamaktadır. Bu nedenle
esnafımız üst limitlerin artırılmasını
istemektedir. Esnafımız 2022 yılı için büyükşehirlerde
yıllık kira bedeli olarak belirlenen 16 bin Türk lirasının
artırılmasını istemektedir. Ayrıca, 2022
yılı için belirlenen alım ve satış limitlerinin
artırılmasını istemektedir. Basit usulde vergi ödeyen
esnaf, yanında sadece 1 sigortalı
çalıştırabilmektedir. Esnaf bu sayının da 3e
çıkarılmasını istemektedir.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Taşkın
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Yeşilay Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir asrı aşkın süredir iyi ve
sağlıklı yaşam hedefiyle çalışan Yeşilay,
bağımlılıklarla mücadele için Sultan Vahdettinin izniyle 5
Mart 1920de İstanbulda Hilal-i Ahdar adıyla kurulmuştur.
Alkol, sigara, uyuşturucu madde, kumar ve günümüzde internet ve teknoloji bağımlılığı
Yeşilayın mücadele alanlarıdır. Türkiyenin 81 ilinde
toplam 120 şubesiyle hizmet veren Yeşilayın
çalışmalarına destek veren yüz binlerce gönüllümüz
bulunmaktadır. Yurt genelinde açılan Yeşilay
Danışmanlık Merkeziyle bağımlılara ücretsiz
psikolojik danışmanlık desteği verilmekte, Türkiye Bağımlılıkla
Mücadele Eğitim Programıyla milyonlarca öğrenci ve
yetişkine farkındalık eğitimi verilmektedir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın bayraktarlığını
yaptığı sağlıklı nesil ve bilinçli bireyler
oluşturmak için zararlı alışkanlıklarla mücadele eden
Yeşilayın kuruluşunun 102'nci yıl dönümünü ve 1-7 Mart
Yeşilay Haftası'nı kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aksoy
16.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Ukrayna-Rusya savaşının olumsuz etkilerine karşı
alınması gereken önlemlere ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ukrayna-Rusya savaşı bize
göstermiştir ki ülkelerin en önemli görevi, ulusal güvenliği ve millî
sınırları korumaktır. Karadenizdeki 2 komşumuzun
savaşı ülkemizi doğrudan etkilemektedir. Daha 1936larda
bugünleri görüp Montrö Boğazlar Sözleşmesini imzalayan Mustafa Kemal
Atatürke şükranlarımı sunuyorum. Savaşa taraf olmadan
Montrö Sözleşmesini mutlaka uygulamalıyız, kardeş Türk
ülkeleriyle dayanışma içinde olmalıyız.
Sınırlarımız Lozan Barış Anlaşmasıyla
çizilmiştir; hudut namustur, Misakımillî sınırlarından
asla taviz verilemez.
Dünyada teknolojinin ve silah sanayisinin
gelişmesi nedeniyle emperyal ülkeler yeni bir düzen tutturmak
istemektedir. Şu anda ülkemizin etrafında ya göçmenler ya teröristler
var. Sonuç olarak, görüyoruz ki ülkemizin dört bir yanında güvenlik
kaygısı vardır. Biz Memleket Partisi olarak önce iç
barışı sağlayacağız, sonra
dışarıda komşularımız ve dünyayla
barışacağız.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
28 Şubat darbesine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, pazartesi günü 28
Şubattı. Birileri 28 Şubata yeni fonksiyonlar yüklese de
milletimizin hafızasında ülkemizin
bağımsızlığına, millî iradeye ve milletin inanç
değerlerine karşı işlenen baskı ve zulmün
adıdır 28 Şubat. 28 Şubatta, milletin emanetine
yiğitçe sahip çıkan sembol isim 54üncü Hükûmetin
Başbakanı, millî görüş hareketinin lideri Profesör Doktor
Necmettin Erbakan Hocamıza Allahtan rahmet diliyorum. Seçim bölgemde 28
Şubata karşı direnen isimsiz kahramanlara, cezaevinde
yaşadığı işkenceler sonucu hastalanıp vefat eden
o dönemki Gebze Belediye Başkanımız Ahmet Pembegüllüye
Allahtan rahmet diliyorum.
Millî iradeye ve millete karşı savaş
açarak bin yıl sürmesi planlanan 28 Şubat darbesi aziz milletimizin
iradesiyle tarihin çöplüğüne gömülmüştür diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
18.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Yeşilay Haftasına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal
hayatını olumsuz etkileyecek bütün bağımlılıklar
toplumu da felakete sürükleyebilecek olaylara sebep olabilir. Bu nedenle,
ülkemizin sağlıklı bir geleceğe sahip olması için, her
koldan, çocuk ve gençlerimizi tehlikeye sürükleyebilecek
bağımlılıkla ve zararlı alışkanlıklarla
mücadele etmek hepimizin önemli bir vazifesidir.
Yeşilay, geleceğe sağlıklı
ve güçlü nesiller yetiştirilebilmesi için bağımlılıkla
mücadelede tüm dünyaya örnek bir kuruluş olup alkol, uyuşturucu madde,
sigara, kumar ve teknoloji bağımlılığıyla
istikrarla, samimiyetle ve bilimsel metotlarla mücadele etmektedir.
İnsanları zararlı
alışkanlıklardan koruyarak bilinçli ve sağlıklı
nesiller oluşturma yolunda mücadelesini sürdüren Yeşilayın ve
tüm gönüllülerin Yeşilay Haftasını yürekten kutluyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker
19.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, ekonomik
buhrana ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım Faiz sebep, enflasyon sonuç. safsatasının
ülkemizi getirdiği nokta, maalesef, temel ihtiyaçlarını dahi
karşılamakta zorlanan bir ekonomik buhran. Karnabaharın yüzde
227, patlıcanın yüzde 185, kabağın yüzde 173
arttığı bir pazar ekonomisinde açıklanan enflasyon
rakamları, resmî kurumlar eliyle Hükûmetin nasıl bir algı
operasyonu yaptığının itirafı ve göstergesidir. Millet
tenceresini kaynatamamakta, ciddi anlamda ekonomik zorluk
yaşamaktadır.
Çözüm, liyakatli kadroları göreve
taşıyacak acil ve erken bir seçimdir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Bulut
20.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
Adananın Kozan ilçesindeki İsmet Atlı Şehir Stadına
ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, geçtiğimiz aylarda Adananın Kozan ilçesindeki
İsmet Atlı Şehir Stadında tribün ve idari binanın
yenilenmesi için yıkım çalışması
başlatılmıştır. 1974 yılından bu yana hizmet
veren 2.500 kişilik stadın zemininde çalışma
yapılacağı, stattaki ışıklandırma sisteminin
yeniden kurulacağı belirtilmiştir. Birçok etkinliğe ev
sahipliği yapan statta yıkım işleri bitmesine rağmen
henüz bir çalışma başlatılmamıştır, stattan
geriye bir moloz yığını kalmıştır. Dolar
kurundaki yükseliş nedeniyle ihale yapılmadığı öne
sürülmektedir. İktidarın öngörüsüzlüğü burada da ortaya çıkmış,
plansızlık ve programsızlık Kozanı hâlihazırdaki
stattan alıkoymuştur. Kozanlılar, bir an önce ihalenin
yapılmasını, ihale yapılmıyorsa stadın devlet
imkânlarıyla yapılmasını istemektedir. Kozanlı
hemşehrilerimizin mağduriyetinin bir an önce giderilmesini Meclis
çatısı altında bir defa daha ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
21.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
emeklilerin yaşadığı sefalete ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İktidar, hayatta kalabilme mücadelesi veren
emeklilerimizin taban aylığını 1.500 TLden 2.500 TLye
çıkararak büyük zam yaptığını duyurmuştu ama
enflasyon, yapılan zamdan daha fazlasını şimdiden aldı
götürdü yani emeklilerimiz enflasyona ezdirildi ve asgari ücretin bile
altında maaşa mahkûm edildi. Hayat pahalılığı ve
zamlar en çok emeklilerimizi etkiliyor, elektrik ve doğal gaz
faturaları en çok emeklilerimizi yakıyor, ucuz ekmek kuyrukları
uzadıkça uzuyor, emeklilerimizin yaşadıkları sefalet
gitgide derinleşiyor; alım gücü kalmayan emeklilerimiz
yarını düşünemez hâle geldi. İnsanca yaşam
koşulları için emeklilerimizin maaşları tekrar gözden
geçirilmeli ve acilen emeklilerimize ek zam yapılmalıdır diyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ataş
22.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
servisçi esnafının yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Millî Eğitimde taşımalı
eğitim kapsamında servisçilik yapan esnafımız sürekli gelen
zamlardan dolayı zor durumdadır. Bu esnaflarımız,
öğrenci ve velilerin mağdur olmaması için aylardır
zararına çalışmaktadır ama artık dayanacak güçleri
kalmamıştır. İhale tarihinde 7,40 TL olan akaryakıt
fiyatı bugün 18 TLye yükselmiştir. Yedek parçaya, kaskoya,
sigortaya, muayene ve araç bakım ücretlerine, kısaca tüm girdilere
yüzde 100ün üzerinde zam gelmiştir ancak buna karşılık,
Millî Eğitim Bakanlığı yalnızca 2021 yılı
Temmuz-Aralık dönemlerini kapsayacak şekilde, yüzde 10 civarında
çok cüzi bir artış yapmıştır; ayrıca,
doğrudan temin yöntemiyle taşıma yapan esnafımız da bu
artışın dışında
bırakılmıştır. Bu yönleriyle, Millî Eğitimde
çalışan servisçilerimize göstermelik artışlar yerine,
herkesi ve bütün eğitim dönemini kapsayacak şekilde, girdi
fiyatlarındaki artışlar dikkate alınarak fiyat
artışı yapılmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
23.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Ordinaryüs Profesör Doktor Zeki Velidi Toganın St.
Petersburg Devlet Üniversitesindeki büstünün kaldırılmasına
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Ordinaryüs Profesör Doktor Zeki Velidi Togan bütün
dünyanın kabul ettiği büyük bir tarihçi ve Türkologtur.
Rusyanın St. Petersburg Devlet Üniversitesinde 2008 yılından
beri büstü bulunmaktaydı; bu büst, St. Petersburg
Savcılığının talebi üzerine geçen ay yerinden
kaldırılmıştır. Savcının, Toganı
Hitler iş birlikçisi olarak suçladığı
öğrenilmiştir; oysa, büyük tarihçi, Hitlerin Almanyada
iktidarı ele geçirmesinden önce Türkiyeye gelmiş ve İstanbul
Üniversitesinde göreve başlamıştı.
Savcılığın mesnetsiz ve haksız suçlaması ve
büstünü kaldırarak ona yapılan saygısızlık kabul
edilemez. Yapılan bu uygulamayı protesto ederek tepki gösterenler
adına Dışişleri Bakanlığını gerekli
girişimlerde bulunmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
24.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Orman Genel Müdürlüğünün geçici yangın işçisi alımına
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığına:
Orman Genel Müdürlüğü 5 bin geçici yangın işçisi alımı
yapacak. Peki, neden 5 bin? Sendikalara göre en az 20 bin işçi
alınması gerekiyor. Peki, neden geçici? Ormancılık
faaliyetleri kamusal bir hizmettir, süreklilik arz eder. Daha geçen yaz orman
yangınları şiddetle devam ederken mülakatla işçi
alımı yapıldı. Hakkıyla işe giren
çocuklarımızın yanında yangınları fırsat
bilerek üst düzey bürokratların yakınlarının da tercih
edildiğini herkes biliyor; buna izin vermeyeceğiz.
Ayrıca, işe alımlarda orman köylüsü
çocuğu olma koşulu getirilmelidir. Orman köylüleri ormanı en iyi
tanıyan insanlarımızdır. Kırsalı destekleme
perspektifiyle orman köylülerimize öncelik tanınmalıdır.
Taşı yastık, toprağı döşek yapan orman
işçilerinin tamamı kadrolu olmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, gündeme geçmekte gecikildiği için milletvekillerinin
söz talebinde bulunmamasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Şimdi, milletvekillerimiz buraya
gelip söz isteyince söz vermemekte büyük zorluk çekiyorum. Rica ediyorum gelip
söz talebinde bulunmasınlar, gündeme giremiyoruz.
Sayın Sümer, buyurun.
ORHAN SÜMER (Adana) Başkanım, ben geri
alacağım o zaman talebimi. Vazgeçtim Başkanım, sağ
olun.
BAŞKAN Sayın Türabi Kayan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen devrim kanunlarına
ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
3 Mart 1924, devrim kanunlarımızın
kurulduğu gün yani bundan doksan sekiz yıl önce halifeliğin
kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanununun kabulü, medreselerin
kaldırılması, eğitim ve öğretim birliğinin
kurulması, Erkân-ı Harbiye-i Umumiyenin kapatılması, yerine
Genelkurmay Başkanlığının kurulması, ordunun
siyasetten tamamen arındırılması, Şeriye ve Evkaf
Vekâletinin kaldırılması, Diyanet İşleri
Başkanlığının kurulması ve Vakıflar Genel
Müdürlüğünün kurulması
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Kurtuluş Savaşını vermiş, cumhuriyeti kurmuş
Yüce Önder Atatürkümüzün bu devrim kanunlarıyla yeni bir devlet
yarattığı, yeni bir çağdaş toplum
yarattığı aşikârdır. Bu çağdaş toplumu
yaratan Atatürke minnettarız ve bu yolda bütün
arkadaşlarımızın, özellikle Parlamentoyu ve ülkeyi yönetenlerin
bu kanunların dışına çıkmaması talebimizdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerimize söz vereceğim.
Sayın Özel, buyurun.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, devrim
yasalarının yürürlüğe girişinin 98inci yıl dönümüne,
Müslüm Gürsesin ölümünün 9uncu yıl dönümüne, Tayfur Sökmenin ölüm
yıl dönümüne, Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday ithalatı için
yaptığı ihale sonucu belirlenen fiyata ve enflasyona
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün, 3 Mart 1924te devrim yasaları olarak
anılan yasaların yürürlüğe girişinin 98inci yıl
dönümü; hilafetin kaldırıldığı, Tevhidi Tedrisat
Kanunu'nun çıkarıldığı ve Şeriye ve Evkaf ile
Harbiye Bakanlıklarının kaldırılarak Diyanet
İşleri Başkanlığının, Vakıflar Genel
Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığının
oluşturulduğu kanunların yıl dönümü. Laikliğe temel
oluşturan devrim yasalarına, laiklik ilkesine ve cumhuriyet
devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha
ifade ediyor, devrim kanunlarının ve cumhuriyet
kazanımlarının aşındırılmaya
çalışıldığı bu sürecin önümüzde yapılacak
olan ilk seçimde milletin müdahalesiyle, milletin kararıyla, milletin
takdiriyle sonlandırılacağına olan
inancımızı muhafaza ediyoruz.
Sayın Başkanım, Müslüm Gürses, Türkiye'de
arabesk müziğin çok önemli bir ismiydi. Bugün ölümünün 9uncu yıl
dönümü, sevenlerinin unutamadığı,
şarkılarının dilden dile dolaştığı ve
hasretle anıldığı bugün biz de kendisini Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak anıyoruz. Onun çok şarkısı biliniyor
ama herhâlde bugünlerde İtirazım var. şarkısıyla
Müslüm Gürses'i hatırlamak son derece yerinde olacak. Ben hep ezilmeye
mahkûm muyum? diyen, milyonların sesi o. (CHP sıralarından
alkışlar) Benim mutlulukla ne derdim var ki/Bana bu dünyada cehennemi
yaşatıyorlar. diyen, milyonların sesi o.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hep ezilmeye mahkûm
olmayanlara, emekleri sömürülenlere, aldıkları eğitime
rağmen atanamayanlara, atanmayanlara; aldıkları eğitime,
kazandıkları sınava rağmen mülakatta torpilli
olmadıkları için, TÜRGEVlerin, TÜGVAların listelerinde
olmadıkları için elenenlere; yoksulluk içinde gübresini
alamadığı için toprağını ekemeyenlere; ayın
sonunu getiremeyenlere; borcunu ödeyemeyenlere diyoruz ki: Bizim de sizinle
beraber itirazımız var bu düzene. Ve sizin
itirazınızı önümüzdeki ilk seçimde hep birlikte duyuracak,
mazlumların sesi olacağız. Siz artık ezilmeye mahkûm
değilsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, kurtuluş mücadelemizde
İskenderun çevresindeki faaliyetleriyle öne çıkmış, Hatay
Cumhuriyetinin ilk ve son Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde 5 dönem görev yapmış, 1968-1974 yılları
arasında Cumhuriyet Senatörü olarak hizmet etmiş Tayfur Sökmenin
ölüm yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendisine Allahtan rahmet
diliyoruz, saygıyla, minnetle anıyoruz. Sökmen ailesine buradan
selamlarımızı, sevgilerimizi bir kez daha iletiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, buradan bir
şikâyetimiz var. Milletimize, çiftçimize, buğday üreticilerimize
Adalet ve Kalkınma Partisini şikâyet ediyoruz. Dün Toprak Mahsulleri
Ofisi buğday ithalatı için ihale yaptı, fiyat 445 dolar olarak
belirlendi. Kura döndürdüğünüzde bugünkü kurla 6.300 liraya yakın bir
fiyat. Türkiyede İç Anadolu Bölgesinde çiftçiler gübre
fiyatının fazlalığından gübre alamadıkları
için buğday ekemedikleri bir dönemde, onlara verilen fiyat 2.250 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün, yabancı ülkelerden
buğday alanlar çiftçiye Sen gübre alamıyorsun, ekemezsen ekme ama
bir eken bulunur. deyip dışarıdan 3 katına buğday
alıyorlar. Hepimizin karnını doyuran çiftçimizin çoluğunu
çocuğunu aç bırakacak bu karara isyan ediyoruz, bunu milletimize
şikâyet ediyoruz.
Sayın Başkan, elimde bir kitap var; bu
kitabı herkes tanır, Türkiyede Enflasyonun Tarihi, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası bastı. Enflasyonu tarihe gömdük. diye
övündüler, bu kitabı siyaseten çok kullandılar. Bugün enflasyon
açıklandı. Adalet ve Kalkınma Partisi, enflasyonu tarihe gömen
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde, aldığı
enflasyon TÜFEde 29,75ti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 65
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün 54,44.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İktidara geldiklerinde
aldıkları Üretici Fiyat Endeksi yani ÜFE, o zamanki deyimiyle Toptan
Fiyat Endeksi, o gün 30, bugün 105. Enflasyonun kitabını tersten
okumuşsunuz, kitabı yazmışsınız ama tersten
okumuşsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) TÜFE, iki yüz
otuz yedi ayın zirvesinde, on dokuz yılın zirvesi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ukraynadaki...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üretici Fiyat Endeksi, üç yüz
yirmi iki ayın, yirmi yedi yılın zirvesinde. Sizden önce
enflasyonu üç rakamlı hanelere çıkaran Tansu Çillerdi. İttifak
ortağı olacaksınız ya, parti kuracak ya, girin, birlikte
diriltin enflasyon canavarını. Krizin yüzüyle ittifak oldunuz, yan
yana geldiniz, hayırlısı olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir de son sözüm şu Sayın Başkan:
Dedi ki hemen Bütün dünyada var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demedim öyle,
Ukraynadaki
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vallahi baktım, bunlar
Bütün dünyada enflasyon var. diye açıklıyorlar. Bütün dünyada
var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
baktım, bunlar kitabını yazdı ya, kitabını
yazmış aslanlarım benim! Bütün dünyada bu kitabın
gerisinde olan var mı? dedim, enflasyonu Türkiyeden yüksek olan ülke
sayısı herhâlde 170 vardır, değil mi? 70
Yok. 7 ya!
Okuyorum: Surinam, Zimbabve, Küba, Suriye, Lübnan, Sudan ve Venezuela.
Tanık sizin, başka sözüm yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkana ait.
Buyurun Sayın Özkan.
27.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 2002 öncesi dönemde
Türkiyenin başına âdeta hiçbir şekilde
uzaklaştıramayacağımız diye düşündüğümüz
enflasyon, maalesef kara bir bulut gibi çökmüştü; yüzde 70, yüzde 90 hatta
bazı dönemlerde, kriz dönemlerinde yüzde 110 sayılarını
aşmıştı.
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Oraları geç,
geç!
ERHAN USTA (Samsun) Kaçla devraldınız,
ona bakın siz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, 2002
sonrası dönemde, özellikle istikrar sayesinde ve sıkı bir mali
disiplin ve para politikası sayesinde 2005 yılında, Enflasyon
Türkiyenin gerçeğidir. diyenlere karşı, hamdolsun, enflasyonu
tek haneli rakamlara düşürdük, yüzde 7 rakamına. İşte,
tablo da burada. Evet, 2005ten ta 2012ye kadar, hamdolsun, tek haneli rakamlarda
enflasyonu tutmayı başardık ve arada, 2008 yılında
dünyada küresel kriz olmasına rağmen sıkı bir ekonomi
politikasıyla, para politikasıyla yine tek haneli rakamlarda
enflasyonu tutmayı başardık. Tabii, 2012 yılı ülkemiz
ve milletimiz açısından, faiz baronlarıyla mücadele
açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur yani IMFye
borcumuzu tamamen kapattığımız ve enflasyonu tek haneli
rakamlarda tuttuğumuz, kurda sağlanan istikrarla 35 milyar
dolarlardan aldığımız ihracatı 170 milyar dolarlara
çıkardığımız bir dönem olmuştur.
ORHAN SÜMER (Adana) - Sattığınız
mallar? Türkiye Cumhuriyetinde tapulu mal kalmadı, tapulu mal.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve akabinde, tabii,
Gezi kalkışması, MİT kalkışması, 17-25
Aralık yargı darbesi, çukur terörü, 15 Temmuz hain FETÖ darbesi; bu
ülkede ülkemizin istikrarına karşı bu kalkışmalardan
sonra, bunlara rağmen yüzde 12-13 rakamlarında enflasyonu tuttuk.
(CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha, şimdi 2020ye
geldik.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) 2022ye
gel.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir dakika
2022ye de
geleceğiz.
2020ye geldiğimizde, hangi biriniz inkâr
edebilir, küresel salgına bağlı emtia fiyatlarındaki
artış ve üretimdeki daralma, buna karşılık ciddi
anlamda artan emisyon hacmi yani para politikalarındaki gelişme. (CHP
sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜMER (Adana) Hani ihracatçıydık,
ne oldu?
ERHAN USTA (Samsun) Oralarda yüzde kaç enflasyon
var? Avrupada yüzde kaç enflasyon var? Yüzde 5 onlarda enflasyon.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani 2020
yılında, 2021 yılında dolar, euro ve diğer para
cinslerinde, düşünebiliyor musunuz, 20 trilyon dolar para
basıldı. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜMER (Adana) Hani ihracat
şampiyonuydunuz, ihracat? Nerede ihracat?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Onu
eleştirdiğiniz dönemde de yok muydu bunlar?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diğer taraftan da
piyasaların kapanması nedeniyle üretimde, arzda esaslı bir
düşüş söz konusu oldu. Yüksek para politikası, genişleme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Vatandaş da
öyle düşünüyor, sizin gibi düşünmüyor ki.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Para
politikalarındaki genişleme, diğer taraftan üretimde 1960lar
seviyesine inilmiş olması, emtia fiyatlarındaki artış,
tedarik zincirindeki bozulma küresel anlamda enflasyonu
insanlığın karşısına getirdi. Bakın, Amerika
Birleşik Devletlerinde, Rusyada, Kanadada ve dünyadaki bütün
ekonomilerde çiftçinin aldığı gübre 100 dolardan 200 dolara, 230
dolarlara çıktı.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) O zaman
bırakıverelim bu işi, insanlar acından ölsün Sayın
Özkan!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Dikkat buyurun.
Yani rakam olarak Amerika'daki, Kanada'daki
çiftçinin de kaynağı, ham maddesi doğal gaza bağlı;
fosfat, nitrat, potasyum olan gübrede de yüksek maliyetler ödedi ve akabinde
demir çelik, petrol, petrokimya ve tabii ki gıdada hızla bir
enflasyon söz konusu oldu. Şu an itibarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani küresel anlamda,
emtia fiyatlarında ciddi bir artış söz konusu oldu, dolar
bazında 2 kat; 2,5 kat. Hani Efendim, yüzde mi söylüyor, kat olarak
mı söylüyor? bunun oyununa gitmeyin. Şimdi şu gördüğünüz
grafik.
ORHAN SÜMER (Adana) Bu ara matematiğe çok
çalışıyor Başkan Vekilim!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dünyada petrol
fiyatları uluslararası borsalarda belirlenmiş olmasına
rağmen, baktığımız zaman, petrol üreten bir ülke
olmamamıza rağmen şu anda gördüğünüz en düşük fiyatla
petrolün, benzinin ve mazotun satın alınabildiği ülke Türkiye.
ORHAN SÜMER (Adana) Petrole yüzde 120 zam geldi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) En ucuzken de en
pahalı kullanan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
yüzde 50, yüzde 40 Avrupa ortalamasının altında bizim ülkemizde
satılmaktadır.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Alım gücünü söyle,
alım gücünü, onunla karşılaştırıyorsan madem.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu anlamda, küresel
enflasyonun söz konusu olduğu, doğal gaz fiyatları
artışının da 50 dolardan şu anda 140 doların
üzerine dünya piyasalarında çıktığı gözüküyor. (CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve tabii, bunu
düşünürken küresel ısınma, küresel salgın
ERHAN USTA (Samsun) Başka yerde yok mu?
Başka yerde yok mu? Ağlama, ağlama
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
küresel enflasyon ve
bölgesel krizler Ukrayna-Rusya arasındaki krizin önümüzdeki dönemde
getireceği riskler de ortadadır. Bu anlamda, Türkiye olarak bu kadar
saldırıya, riske rağmen, inşallah, nisan ayından
itibaren enflasyonun hızla gerileyerek gençlerimizin, çiftçimizin,
sanayicimizin, üreticimizin çok daha fazla refah, çok daha fazla millî gelirden
pay aldıkları bir dönemi de beraberce yaşayacağız.
ORHAN SÜMER (Adana) Satılacak mal da
kalmadı. Satılacak Türkiye Cumhuriyetinin tapulu malı da
kalmadı Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sanayicilerimize,
esnafımıza, çiftçimize şunun da müjdesini verelim:
İnşallah, 2023 yılına girerken tek haneli enflasyon
rakamına ulaşan dünyada ender birkaç ülkeden biri olacağız.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kaç yirmi
yıl daha geçmesi gerekiyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu da milletimize müjde
olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tek haneli enflasyon
rakamına ulaşan dünyada ender birkaç ülkeden biri olacağız.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Ne zaman? Ne zaman?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Elbette
sabırsızlığınızı, elbette milletimizin yüzü
gülerken sizi çileden çıkartan bu başarılardan rahatsız
olduğunuzu biliyoruz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Toplumdan ne
kadar kopuk olduğunuzun göstergesi bu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Allahın izniyle,
milletimizin desteğiyle AK PARTİ olarak, Cumhur İttifakı
olarak 2023te milletimizin aklını, kalbini ve cebini doldurmuş
olarak, müreffeh, büyük Türkiye idealine ulaşmış olarak
varacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP, HDP, İYİ Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Usta, buyurun.
28.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Beşiktaş Spor Kulubünün kuruluşunun 119uncu yıl dönümüne,
Tayfur Sökmenin vefatının 42nci yıl dönümüne, Müslüm Gürsesin
vefatının 9uncu yıl dönümüne, Münevver Karabulutun
vefatının 13üncü yıl dönümüne, kadın cinayetlerine,
Sağlık Bakanının virüse karşı tedbirlerin
gevşetildiğine ilişkin açıklamasına, Para Okçuluk
Dünya Şampiyonasında altın madalya kazanan Yiğit Caner
Aydını tebrik ettiğine, devlet hastanelerinde randevuyla ilgili
yaşanan sıkıntılara, doktorlar ile sağlık
çalışanlarının özlük haklarına, dünkü Resmî Gazetede
yayımlanan arsa ve arazi satışına ilişkin kararlara,
enflasyona ve uygulanması gereken para politikası ile maliye
politikasına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türk sporunun köklü ve güzide kulüplerinden
Beşiktaşın kuruluş yıl dönümünün 119uncu
yılı, bütün Beşiktaş camiasını kutluyorum. Bu
vesileyle, sabah saatlerinde vefat haberini öğrendiğimiz
Beşiktaş camiasının efsane ismi Şenol Birola da
Allahtan rahmet, sevenlerine sabırlar diliyorum.
Hatay'ın Türkiye sınırına dâhil
edilmesinde çok büyük rolü olan, Hatayın ilk ve tek
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmenin de vefatının 42nci yıl
dönümü, merhumu da rahmetle anıyorum.
Yine, aynı zamanda, Türk müziğinin güzide
seslerinden Müslüm Gürsesin de vefatının 9uncu yıl dönümü,
kendisine rahmet diliyorum, sevenlerine tekrar
başsağlığı diliyorum.
Gençliğinin baharında hayattan ve
hayallerinden koparılan Münevver Karabulut kızımızın
da vefatının 13üncü yıl dönümü aynı zamanda.
Hemen her gün en az bir haberle gündeme gelen
kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusu, toplumsal
sorunlarımızın başında gelmektedir. Türkiye'de
kadına şiddet artmakta, istihdamda kadın sayısı
düşmekte, yönetime katılımda ise cinsiyet
ayrımcılığı dikkat çekmektedir. Kadın
cinayetlerinin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması için
gerekli adımlar atılmamaktadır. İYİ Parti olarak,
kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığının
sona erdiği, şiddet ve fırsat eşitsizliği
sorunlarının ortadan kalktığı bir Türkiye vadediyoruz.
Genel Başkanımız öncülüğünde kadını özne alan
çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün, Sağlık Bakanı, bu virüsle ilgili olarak
bir kısım gevşetici tedbirler
alındığını ifade etti. Bu kararların da Bilim
Kurulunda oy birliğiyle alınmadığını,
aslında idarenin kendi takdiri olduğunu, bilim insanlarının
da buna karşı geldiğini söyledi. Günlük vakaların 60 bine
dayandığı, hâlen her gün 200 kişinin vefat ettiği bir
ortamda ve aşılama oranlarının -yani 18 yaşı da
baz aldığımızda- çok çok düşük olduğu bir ortamda
bu gevşetmenin çok doğru olmadığını
düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bu kararın tekrar gözden
geçirilmesi zannediyorum faydalı olacaktır. Tabii, bu vesileyle
vatandaşın yaşam biçimlerine kısıtlama getirilmesine
yönelik yapılan girişimler de dikkatimizden kaçmıyor. Yani maske
yok, efendim, HES kodu sorgulaması yok, fakat saat on ikiden sonra
işte, müzik çalınmasının yasak olması nasıl bir
mücadeledir, bu anlaşılabilir değil.
Dubaide düzenlenen Para Okçuluk Dünya
Şampiyonasında altın madalya alarak
bayrağımızı göndere çeken dünya şampiyonu millî
sporcumuz Yiğit Caner Aydını tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devlet hastanelerinde randevuyla ilgili ciddi sıkıntılar
var. Yani bu şikâyetler sürekli bize geliyor, ameliyat için aylar
sonrasına ancak randevu verilebiliyor. Hele hele büyük şehirlerde
normal muayene randevuları bile günler sonrasına veriliyor. Bu konu
da tabii, özel hastanelere ciddi bir alan açıyor, bu söylediğimiz
şey devlet hastanelerinde oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN -Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Dolayısıyla sanki
hastalarımızı özel hastanelere kaydırma yolunda bir gayret
varmış gibi bir durum var. Bu husus mutlaka düzeltilmelidir. Zaten
yokluk ve yoksulluk içerisinde kıvranırken bir de
vatandaşın hastane kuyruklarında zaman kaybetmesi veya
hayatını kaybetmesi diye bir şey asla kabul edilemez. Bu
vesileyle devlet
Hastaneler yaptınız, güzel binalar
yaptınız; zaten her şeyi binadan ibaret zanneden bir
anlayışla Türkiye yönetiliyor. Eğitim binadan ibaret,
sağlık binadan ibaret, her şey binadan ibaret görülüyor.
İnşaat yapınca iş çözülüyor zannediyorsunuz, şu anda
devlet hastaneleri doktorsuz; doktorlar ya özel sektöre geçiyor ya yurt
dışına kaçıyor, bununla ilgili tedbir alınması
lazım. Burada bir düzenleme yapılacaktı, o düzenlemeyi AK
PARTİ hâlâ getirmedi. Doktorlarımızın ve diğer
sağlık çalışanlarımızın da özlük
haklarının mutlak suretle düzeltilmesi lazım.
Her şeyi satan bir iktidarla Türkiye
karşı karşıya. Sayın Başkanım, bugün
arkadaşlar çıkardı, son bir yılda 198 farklı karar
çıkmış. Neyle ilgili? Şeker fabrikalarının arsa
ve arazilerinin satılmasıyla ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Yine dünkü Resmî Gazetede 11
tane karar var arkadaşlar arsa ve arazi satımıyla ilgili. Yani
devleti yönetemeyince bir mirasyedi mantığıyla bütün arsa,
arazi, fabrika, yol, köprü ne varsa satan bir anlayıştan Türkiye
kurtulmak durumundadır.
Şimdi gelelim enflasyon meselesine. Yirmi sekiz
yıl aradan sonra Türkiye tekrar üç haneli enflasyonla
tanıştı maalesef, bu da AK PARTİ Hükûmetine nasip oldu.
Rakamları tekrarlamaya gerek yok, baskılanmış TÜİK
rakamı bile tüketici enflasyonunda yüzde 54,4; bağımsız
akademisyenler bunu yüzde 123,8 olarak buluyor, arada da bir uçurum var.
Aynı zamanda, Üretici Fiyat Endeksi, yine TÜİKin rakamı yüzde
105 Sayın Başkan. Enflasyonu kaçla devralmıştı? Cahit
Bey burayı iyi dinlesin çünkü kendisindeki rakamlar yanlış.
Yüzde 29,7lik bir tüketici enflasyonuyla devraldı, bugün yüzde 54,4;
devraldığınızın tam 2 katına getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Hatta, sizin
devraldığınız Türkiyede enflasyon da aşağı
doğru iniyordu yani kim iktidar olsa bir sonraki yıl enflasyon yüzde
13-14lere zaten gelecekti. Böyle bir program devraldınız, böyle bir
Türkiye devraldınız, enflasyonda yönü aşağı doğru
olan yani iyi yönde gelişen bir Türkiye devraldınız; şimdi,
yönü yukarıya doğru giden bir Türkiyeyi
bırakacaksınız ve şu anda TÜİK rakamlarına göre
bile tüketici enflasyonunu 2 katına getirdiniz. Üretici enflasyonu daha
berbat, devraldığınız Türkiyede en son açıklanan
Üretici Fiyat Endeksi yüzde 30,8di, yüzde 31 bile değil. Bugün kaç? Yüzde
105 arkadaşlar, 3 katın üzerine çıkmış bir enflasyon
var. Hani düşecekti? Her defasında vadettiniz, biz size nasıl
güveneceğiz? Cumhurbaşkanı bir yandan, Hazine Bakanı bir
yandan, Merkez Bankası Başkanı bir yandan, Finans Ofisi
Başkanı bir yandan her defasında, işte Bir ay sonra en
yükseği göreceğiz, düşecek. şimdi Yaz. diyorlar.
Yazın nasıl düşecek bu enflasyon? Birisi bunu bize izah etsin.
İçinizde ekonomist olarak birçok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın
Cumhurbaşkanı ekonomist olduğunu söylüyor, Allahtan doktor
değildi, milletin canıyla oynayacaktı! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Niye? Malımıza gelsin,
canımıza geleceğine. diyoruz da yani hakikaten bir
iktisatçınız filan yok mu, bize birisi açıklasın? Bu
enflasyon nasıl düşecek?
Sayın Başkan, bakın, bizim ligimiz ne
biliyor musunuz şimdi? Venezuela, Lübnan, Surinam, Zimbabve, Türkiye;
dünyada enflasyon sıralaması böyle. Üç haneli enflasyon 5 tane ülkede
var, 5inci sırada biz varız, 5 tane ülkede üç haneli enflasyon var.
Ya, Arjantinin enflasyonu bile bizim altımızda arkadaşlar.
Arjantin ki yani ekonomisinin durumunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Şimdi, diyorlar ki: Dünyada enflasyon var.
Ya, dünyada enflasyon varsa arkadaş, niye bu rakamlara
yansımıyor? Uluslararası kuruluşların, ülkelerin kendi
istatistik kurumlarının rakamları var. Ben size şimdi G20
ülkelerinin, övünerek söylüyoruz ya, gerçi G20 liginden düştük ama
Japonyada yıllık enflasyon arkadaşlar -bakın, günlük
değil, bu enflasyon bizde günlük- 0,5; Çinde 0,9 -en son rakamlar- Suudi
Arabistanda 1,2; Endonezyada 2
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) - Biraz müsamaha
isteyeceğim.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Avusturalyada 3,5; Fransada 3,6 diye gidiyor,
işte, Amerikada 7,5; euro bölgesinde, bütün Avrupa alanında yüzde
5,8 arkadaşlar. Hadi diyelim ki bunlar büyük ve gelişmiş
ekonomi, bizim iktidarımız bu kadar becerikli değil Bu gelişmiş
ekonomilerle bizi niye mukayese ediyorsunuz kardeşim? Biz bunu hak
etmiyoruz. diyorsa eğer AK PARTİli yetkililer, onlara ben
Afrikadan örnek vermek istiyorum. Sayın Başkan, Afrika; birçok
ülkenin ismini burada birlikte duyacağız belki. Çadda enflasyon
yüzde 1, yıllık enflasyon arkadaşlar.
Cahit Bey, dolar üzerinden filan değil,
Çadın yerli parasıyla bu enflasyon.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dolar uluslararası
borsalarda belirleniyor.
ERHAN USTA (Samsun) Şimdi, bakın,
şu âcizliktir sizin söylediğiniz. O Dolar üzerinden. diyor.
Kardeşim, Türk parasını bu kadar kıymetsizleştirirsen
tabii öyle olur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama borsada
belirleniyor bunlar Erhan Bey.
ERHAN USTA (Samsun) Çadın parası
üzerinden enflasyonu yüzde 1. Afrika ülkeleri, bakın; Ruandada yüzde 1,3;
Gabonda yüzde 2, Kamerunda yüzde 2,4
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Türk parasıyla
mı alıyoruz?
ERHAN USTA (Samsun) Cibutide yüzde 2,5; Fasta
3,1; yükseliyor, yükseliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Toparlayacağım
Sayın Başkanım.
Afrikada en yüksek enflasyon Malide yüzde 5,8; 27
Afrika ülkesinde en yüksek enflasyon yüzde 5,8; bizde TÜİKe göre 54,4;
ENAGa göre yüzde 124 olan enflasyonla mukayese edilecek enflasyon
rakamını veriyorum size ve bunların da her birinin yerli
parası üzerinden enflasyon, dolar üzerinden veya euro üzerinden filan
değil.
Dolayısıyla bu şekilde enflasyonla
mücadele olmaz. Tim kuruyorlar, polisiye tedbirlerle enflasyon düşüren bir
tane ülke gösterin bize, Allah aşkına ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Beraber pazara gidelim.
ERHAN USTA (Samsun) Ya, konuştukça
batıyorsunuz veya diyorsunuz ki: Mobil uygulama
başlatmışlar. Enflasyonla mücadelede Hazine
Bakanlığı
Zaten şimdi Merkez Bankası
Başkanı suspus oldu, o hakikaten, demek ki biraz daha durumu biliyor,
suspus oldu. Mobil uygulamayla ve polisiye tedbirlerle, tim kurarak Enflasyonu
düşüreceğim. diyen tek ülke, tek yönetim sizin yönetiminiz maalesef.
Ülkeyi bu hâle getirdiniz.
Yapılması gereken işler var, onlardan
da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
müsaadenizle
BAŞKAN Esasında, Türkiyeye katkı
sağlayan değerli konuşmalar olabilir ama konu çok derin
olduğu için bir iki saat konuşmak gerekiyor.
ERHAN USTA (Samsun) Bir iki tane öneride bulunup
ondan sonra kapatacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
Başkanım.
Şimdi, yapılması gereken şey,
bir defa para politikasını para politikası gibi uygulamak
lazım, maliye politikasına bakmanız lazım yani bütçe,
gelir, harcama tarafında. Mesela, birkaç tane somut şey söyleyeyim:
Dövizle sözleşmeler var; ya devlet en fazla dövizle sözleşme yapan
yani kamu-özel iş birliğinden ilacına kadar, diğer bütün
TÜVTÜRKün uygulamaları dâhil hepsi döviz üzerinden dolayısıyla
bunların mutlak suretle, bir defa, Türk lirasına geçirmek
durumundayız çünkü kuru tutamıyorsunuz, kur her defasında
enflasyon yapıyor. Yönetilen fiyatlarda verimliliği esas almanız
lazım. TEDAŞın yolsuzluklarını burada defalarca
anlattık. Bakın, buraya bakılması geriyor, dolar cinsinden
alıyoruz elektriği, garanti veriyoruz ve çok yüksek fiyatlarla
alıyoruz, bunların üzerinden çok uzun süre geçti, bunların Türk
lirasına çevrilmesi lazım. Kamu işletmelerini arpalık
olarak görmekten vazgeçmeniz lazım. PTTyi daha dün konuştuk,
BOTAŞın durumu ortada, kamu bankalarının durumu ortada
dolayısıyla buraları finanse etmek için sürekli hazineden para
veren ve para basan bir iktidar var, bu da enflasyon yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Bitireyim mi
Başkanım?
BAŞKAN Son kez söz vereyim, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam, son olsun.
Devlet harcamalarında şatafatı,
saltanatı, israfı kaldırmanız lazım, çekidüzen
vermeniz. Yapılacak şeyler çok basit, detaylarını
isterseniz söyleyebiliriz. Gıdada tarımsal üretimin mutlak suretle
artırılması gerekiyor. Yüzde 65 gıda enflasyonu; alım
gücü düştü yani verdiğimiz bütün zamlar gitti, emeklinin zammı
da gitti, asgari ücret zammı da gitti, maaşlar gitti
dolayısıyla tarımsal üretimi artıracak tedbirler
almamız lazım, girdileri desteklememiz lazım, tarladan rafa
gelen sistemdeki o bozuklukların da giderilmesi gerekiyor; sanayi
yatırımlarına hız verilmesi lazım; kamunun da faiz
yükünü düşürecek tedbirler alması gerekir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Peki,.
Sayın Bülbül
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Türkiyedeki
intelijansların Rusya ile Ukrayna arasındaki silahlı
çatışma sürecinde Batı tasavvurunun ikiyüzlü ve çirkin
yaklaşımıyla alakalı fikirlerini çok merak ettiklerine,
Amerikanın Rusyayı işaret ederek Avrupayı tekrar hizaya
sokmaya çalıştığına, MHP Genel
Başkanının bugünkü grup toplantısında altını
çizdiği hususlara, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozluda
gerçekleşen maden faciasının yıl dönümüne, 3 Mart 1974te
Parise düşen Ankara isimli yolcu uçağında vefat eden
vatandaşları rahmetle andığına ve Tayfur Sökmenin
vefatının 42nci seneidevriyesine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, yani memleket meselelerini, dünya meselelerini bu kadar
ayrıntılı dile getirirsek Grup Başkan Vekili
konuşmaları bambaşka bir hâl alacak, bu noktada
sabırları daha fazla zorlamanın yanlış olduğu
kanaatindeyim.
Şimdi, Sayın Başkan, insanlık
kavramını çeşitli ayraçlarla ötekileştiren Batı
zihniyeti, 21nici yüzyılda masumun, mazlumun ve mağdurun dili, dini,
ırkı veya renginin olmadığını idrak
edememiş, Orta Çağ karanlığındaki taassupla ne
yazık ki cehaletine yenilerini daha eklemiştir.
Rusya ile Ukrayna arasındaki silahlı
çatışmalardan sonra yaşananları ibretle takip etmekteyiz.
Batılı bazı haber kanallarında hayretle şahit
olduğumuz yorumlarda Suriye'deki mülteciler ile Ukraynadakileri din ve
renk üzerinden farklılaştırma; kan, gözyaşı ve
çaresizliğin sadece Irak ve Afganistan gibi ülkelere özgülenmesi,
Yunanistan'ın Suriyeli göçmenlere karşı tutumları
ortadayken Ukraynalı göçmenleri kabul etmeye hazır olduğunu
açıklaması ve özellikle Ukrayna'da yaşayan Afrikalıların
ülkeden çıkış yapacak olan trenlerden zorla indirilmesi gibi
örnekler, Mehmet Akif'in Medeniyet dediğin tek dişi kalmış
canavar. tasvirine uygun düşen Batı tasavvurunun ikiyüzlü ve çirkin
yaklaşımını net bir şekilde ortaya koymuştur.
Yaptırımlar konusunda özellikle
Batı'nın başvurduğu kalemlere
baktığımızda, ibretle takip ettiğimiz hususlar ortaya
çıkmaktadır. Batı, Rusya'ya karşı birtakım
izolasyon ve yaptırım politikaları uygularken artık Rus
filmlerine, Çaykovski'den Dostoyevski'ye, Tolstoy'dan Rus menşeli kedilere
varıncaya kadar, evcil hayvanlara varıncaya kadar bunları
yasaklama, bunlara dair yaptırım kararı almaya yönelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu noktada
Batı'nın aslında bu tür izolasyon faaliyetlerini yürütürken ne
kadar acımasız olduğunu ve ruh derinliklerinde nasıl bir
ırkçılığın da içerisinde yattığını
hep birlikte görmüş olmaktayız. Türkiyede bazı protesto
gösterilerinde insanımızın Amerikaya ait bazı ürünleri,
efendime söyleyeyim, orada protesto amacıyla yaktığı
veyahut da kırdığı, zarar verdiği görüntülerle dalga
geçen Türkiyedeki -tırnak içerisinde- intelijansların bunlarla alakalı
fikirlerini de Türk milleti olarak, bu memlekette yaşayan insanlar olarak
açıkçası çok merak ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yani bu
meselelerde Türkiyeyi medeniyetsizlik noktasında yerin dibine
batırmaya çalışanların Türkiyenin en medeni
tavırları gösterdiği bir ortamda içine düştükleri durumu
tespit ve teşhis açısından ne söyleyeceklerini
açıkçası bizler de merak etmekteyiz.
Sayın Başkan, Rusya Federasyonu, Ukrayna
toprakları gibi önceki dönemlerde hükmettiği bölgeleri yeniden elde
etmeye yönelik hak ve hukuksuz, hukuk tanımaz saldırılara
girişirken Amerika Birleşik Devletleri de Rusyayı işaret
ederek âdeta Öcü geliyor! diyerek Avrupayı tekrar hizaya sokmakta ve
başta silah satışları olmak üzere hâkimiyetini yeniden
tesis etme yoluna gitmektedir. Kısacası, Amerika ile Rusya
arasında, karşıt kutuplar arasında ortada bir al takke ver
külah durumu söz konusu olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Genel Başkanımız
bugün yapmış olduğu grup toplantısında çok önemli bir
hususun altını çizmiştir. Süreli ve bölgesel
çatışmalar dönemi irtifa kaybederken sürekli savaşlar döneminin
kapısının maalesef ki açılmış olduğunu ifade
etmiş, bu açıdan Ukrayna krizinin görülen yüzüyle gösterilmeyen
yüzünü dikkatle tefrik ve tefsir etmenin daha iyi, daha huzurlu, daha
gelişmiş, daha adaletli bir dünya için ertelenemez bir mecburiyet
olduğunu ifade etmiştir.
Sayın Başkan, 3 Mart 1992 tarihinde
Zonguldak ilimizin Kozlu ilçesinde bulunan taş kömürü madeninde meydana
gelen grizu patlaması sonucu 263 madencimiz hayatını
kaybetmişti. Yaşanan bu facianın yıl dönümünde
hayatını kaybeden şehit madencilerimizi rahmetle anıyor,
milletimizin bir daha böyle facialar yaşamamasını niyaz ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 3 Mart 1974 tarihinde sivil havacılık tarihinin en büyük
kazalarından biri olan Türk Hava Yollarının 981 uçuş
sayılı Ankara isimli yolcu uçağı Pariste
düşmüş, 13ü mürettebat olmak üzere 346 kişi hayatını
kaybetmişti; bu elim kazanın yıl dönümünde vefat eden
vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz.
Son olarak Millî Mücadele döneminde, İskenderun
sancağında Fransız ve Ermeni işgaline karşı
Kuvayımilliye hareketinin öncülerinden olan, Misakımillî
sınırlarımızın içinde bulunan Hatayın
kurtuluşu için büyük emekler sarf eden Hatay devletinin ilk ve tek
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni vefatının 42nci
seneidevriyesinde rahmet ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç...
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TÜİKin açıkladığı enflasyon oranlarına,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, ihracat rekoru safsatasına,
ekonomik krize ve zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasına
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, TÜİK bugün enflasyon
oranlarını açıkladı ve buna göre Şubatta enflasyon
aylık 4,81 arttı. dedi, Yıllık bazda ise 54,44e
yükseldi. dedi. Şimdi, bu iktidarın son dönemlerde
hazırlamış olduğu çeşitli programlar, planlar
vardı; bir tanesi orta vadeli plan, öbürü Yeni Ekonomi Planı, böyle
isimler verildi. Yani bu planlar açıklandıktan birkaç ay sonra
verileri çürümeye başlardı, tutmazdı -genelde
baktığımızda son Hazine ve Maliye Bakanından beri bu
böyle yaşanıyor, Berat Albayrak ve ondan sonrasında- fakat
şimdi yapılan planlar ve açıklamalar artık aylık
yanılıyor, birkaç ay da beklenmiyor. Mesela, Hazine ve Maliye
Bakanı Nebati, bir ay önce Enflasyonda yüzde 50 seviyesini
göreceğimizi düşünmüyorum, umarım yanılmam. dedi.
Umduğu olmadı, yanıldı, gözlerindeki ışık
söndü. Şimdi, biraz evvel Sayın Özkan dedi ki: Nisan ayında
göreceksiniz, bu enflasyon nasıl inecek. İnşallah görürüz
Sayın Özkan ama aksini görürsek de tekrar burada
konuşacağız çünkü aksi olacağını bütün veriler
gösteriyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Buradan tebrik etmeniz
lazım ama.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama siz hangi
yılın nisanından bahsettiniz, onu duyamadık. Hani bu nisan
mı yoksa birkaç yıl sonraki nisan mı onu bilmiyoruz, onu
şimdilik bırakalım.
Şimdi, bu TÜİKin boyalı verilerine
göre bile Hazine ve Maliye Bakanı yanıldı. Enflasyon
Araştırma Grubu var, içinde ekonomistler, uzmanlar var; onlar
şubat ayı enflasyonu için TÜFE 5,44 dediler, on iki aylık
enflasyon için ise yüzde 123,8 diyorlar. Ortada bir felaket var, belli ama siz
hâlâ diyorsunuz ki: Ya, işte, dünyada enflasyon var, Avrupada enflasyon
var. filan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Avrupadaki
enflasyona baktım ne durumda diye; şimdi, İsviçrede yüzde 1,5;
Fransada yüzde 2,8; Danimarkada yüzde 3,1; İsveçte yüzde 3,3; İtalyada
yüzde 3,8; Almanyada yüzde 5,1; Yunanistanda yüzde 5,1; İrlandada yüzde
5,1; Hollandada yüzde 5,7ymiş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Hangi yılın
onlar?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
yani yapılmaz ya ekonomide ama sizin çok iyi matematik
uzmanlarınız var biliyorsunuz, hepsini toplasanız bunların
-hani yapılmayacak bir şey söylüyorum- Türkiyenin tek başına
enflasyon oranına yetişmiyor, yüzde 54,4e.
Sayın Özkan, ya, aranızda hakikaten bir
yarış var bu konuda; acaba Akbaşoğlu mu matematik
açısından daha dehalar yaratacak, siz mi diye uğraşıp
duruyorsunuz birbirinizle. Bu yarışta umarım siz
kazanmazsınız, umarım siz kazanmazsınız.
ERHAN USTA (Samsun) Yok, Cahit Bey daha iyi;
açık mertebe Cahit Bey daha iyi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yani bütün
Avrupayla karşılaştırıyorsunuz ya Dünyada ve
Avrupada enflasyon var. diye, işte ortada sayılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
TÜİKe göre Üretici Fiyat Endeksi şubatta aylık yüzde 7,22
artmış, yıllık yüzde 105e çıkmış;
TÜİKe göre. Ya, ÜFE ile TÜFE arasındaki makas 51 puan oldu, bu çok
vahim bir durum ama bunu da önemsemiyorsunuz yani üretici maliyet
baskısı altında, tüketici tüketemez hâle gelmiş; siz hâlâ
pembe tablolar çizmeye devam ediyorsunuz.
Şubatta sebze fiyatları yüzde 31
artmış ya, yıllık bazda baktığımızda
yüzde 100 artmış; sebze fiyatlarından bahsediyoruz. Gıdada
şubatta artış yüzde 8,5 olmuş, yıllık
artış yüzde 65 olmuş -TÜİKin rakamları bunlar yine-
dünyada 4üncü olmuşuz. İlk 3 kim biliyor musunuz gıdada fiyat
artışında? Venezuela 1inci, Lübnan 2nci, Zimbabve 3üncü,
Türkiye 4üncü olmuş. Yani rekor üstüne rekor kırıyorsunuz
hakikaten, çok açık görünüyor bunlar. Şimdi, işin enflasyon
kısmı böyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir başka konu var, o da bu ihracat
artışı. Ticaret Bakanı Sayın Muş Ya, çok
müthiş, rekor üstüne rekor kırıyoruz. diye açıklıyor
ya, bir ihracat safsatasıyla karşı karşıyayız.
Ya, yapmayın Allah aşkına; rakamlar yine sizin
kurumlarınızın açıkladığı rakamlar, ocakta
10 milyar dolar olmuş ticaret açığı, şubatta -yeni
rakam- 8 milyar dolar olmuş ticaret açığı. Nerede rekor
kırıyorsunuz? Yani bu ihracatı Sayın Muş yapıyor
da ithalatı kim yapıyor Allah aşkına? Yani hangi
bakanınız yapıyor bu ithalatı? Şimdi, Ekim 2021de
dış ticaret açığı yıllık 43,5 milyar
dolarmış, Şubat 2022de olmuş 58,1 milyar dolar -durum
ortada- geçen yıl ocak ayında aylık 3,1 milyar dolar ticaret
açığı bu yıl ocak ayında olmuş 10,3.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun. toparlayalım Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani bütün
veriler ortada, ortada bir dış ticaret harikası, rekorları
kırılan rakamlar da yok. Yani diyorum, tekrar söylüyorum:
İhracatı siz yapıyorsunuz da -biraz evvel dediniz Müthiş
ihracat rakamları var.- ithalatı kimin yaptığını
bulun. Esas mesele oradan kaynaklanıyor.
Şimdi, tüm dünyada enerji fiyatları
artıyor, evet. Ham petrol ve doğal gaz fiyatları artıyor,
evet, artmaya devam edecek. Tarım ürünleri fiyatları artıyor,
evet ve artmaya devam edecek. Tarım ürünleri ithalatçısı bir
ülke hâline getirdiniz burayı, bu hâle soktunuz ve bütün bu fiyatlar
artacak çünkü bir de savaş çıktı ortaya, Ukrayna-Rusya. Yani
ticaret açığı büyüyecek; büyüyecek, bakın, bunu söylüyoruz.
Şimdi, dövize olan ihtiyaç artacak. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Son
bir haftada yine bunu yaptınız. Dövize olan ihtiyaç artacak, siz o
kuru bastıracağız diye -hani bir pembe tablo çiziyorsunuz ya-
dolar satmaya devam ediyorsunuz ya arka kapıdan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Dövize ihtiyaç artacak. diyoruz ve siz dövizi
tüketiyorsunuz. Yani üç haneli enflasyon, çift haneli işsizlik,
dış ticaret açığında patlama, cari açıkta
artış; aha ekonomiyi getirdiğiniz nokta burası. Bunu daha
konuşmaya devam edeceğiz. Yani bu krizi Bafra pidesi yiyerek ve Türk
kahvesi içerek aşamazsınız, aşamazsınız; onu da
söylemiş olayım.
Şimdi, son olarak
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu kadar Para, para,
para
Yani size hiç yakıştıramadım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama söylüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, hep sol
Nasıl
sol parti?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sizin
başka bir ekonomistiniz ve Avrupa uzmanınız var, biliyorsunuz;
adı Bilal Erdoğan, o da bunu söylüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Para, para, para
Kapitalizm
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, son
bir konu var değinmek istediğim. Bakın, bir yönetmelik
çıkardı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, dünden
beri bunu konuşuyoruz. Hâlâ yasaya aykırı olarak çıkarılmış
o yönetmelik iptal edilmedi; bunun peşinde koşacağız. Ya,
zeytin ağaçlarını kesecekler. Ne için, ne için kesecekler?
Zeytinlik alanlarda maden faaliyetlerinde bulunulsun diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
neden bu yönetmelik çıkarıldı? Ya, bu zeytinlik, bu
ağaçlar
Yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarından
bahsediyoruz ya. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarını bu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bir yönetmelikle nasıl
yok edecek ya? Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi bu yönetmeliğe
göre uygulama yapılacak. Ya 5li çeteye ya da onlarla birlikte hareket
eden 30 holdinge buraları peşkeş çekeceksiniz, o ağaçlar
kesilecek, sonra aradan birkaç yıl geçecek, Danıştay bozacak bu
kararı; olan, o zeytin ağaçlarına olmuş olacak.
Bakın, Muğlayı bu hâle getirdiniz
ya, Muğlanın köylerini bu hâle getirdiniz. Her tarafı
kurutuyorsunuz, zeytin ağaçlarını yok ediyorsunuz; yazık
günah. Bunun hesabını ne bu dünyada ne diğer dünyada
veremezsiniz; açıkça bunu söylüyoruz. Bu yönetmelik derhâl geri
çekilmelidir, derhâl.
BAŞKAN Evet, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 2/3/2022 tarihinde
Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları tarafından,
Mersin ilinin sosyoekonomik göstergelerinin paylaşılması ve
güvenliğinin artırılması için gerekli tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/3/2022 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve 19 milletvekili
tarafından Mersin ilinin sosyoekonomik göstergelerinin
paylaşılması ve güvenliğinin artırılması
için gerekli tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 2/3/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/3/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç
Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partinin grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu, aziz
milletimizi ve konumuz itibarıyla onun bir parçası olan aziz
Mersinlileri saygıyla selamlıyorum.
Mersin'in 21inci yüzyılın neredeyse ilk
çeyreğinde kendi klasmanındaki illere oranla oldukça
gerilediğini maalesef itiraf etmek zorundayım. İşte, bu
gerilemenin durdurulması, büyüme ve kalkınmanın ivme
kazanması, istikrarlı bir toplumsal yapının
oluşturulması temel amaçtır. Mersin'de bu amacı
gerçekleştirmek gerekmektedir. Mersinin sosyoekonomik, kültürel ve
güvenlik sorunlarını konu alan grup önerimiz, ilimizin
sorunlarına çözüm aramayı amaçlamaktadır.
Binlerce yıllık tarihe sahip olan Mersin,
2 milyona yaklaşan nüfusuyla, çalışkan ve dürüst halkıyla,
eşsiz coğrafyasıyla, bereketli tarım arazileriyle üretimin,
büyümenin ve kalkınmanın anahtarıdır. Tarımsal
üretimin en yoğun yapıldığı 4üncü ilimiz olan Mersin;
muz, limon ve çilek başta olmak üzere 8 üründe Türkiye 1incisidir; en çok
vergi veren 6ncı, nüfus bakımındansa 11inci sırada yer
almaktadır.
Değerli arkadaşlar, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener 3 Ocak ve 20-21
Şubat 2022 tarihlerinde olmak üzere, kırk sekiz gün içinde 2 defa
Mersini ziyaret etmiştir. Bu ziyaretlerde, kriz nedeniyle
sıkıntıya düşmüş, iş yerini kapatmış ya
da iflas etmiş iş dünyasının, kirasını ödemekte
zorlanan esnafın, ürünü para etmeyen üreticilerin ve çiftçilerin,
işsizlik ve yoksulluk karşısında zor durumda kalan
kadınlarımızın ve gençlerimizin, hayvan
yetiştiricilerinin ve diğer üreten, üretmeye çalışan elleri
nasırlı hemşehrilerimizin, EYTlilerin, atanamayan öğretmenlerin,
mülakatta elenenlerin, borcunu ödemekte büyük zorluklar çekenlerin
sorunlarını dinlemiştir.
Genel Başkanımız 21 Şubatta
Erdemlide esnafı ziyaret etti, orada birçok hemşehrimizle sohbet
ederek onların ızdıraplarını dinledi,
sıkıntılarını, sorunlarını ilk
ağızdan tespit etti. 10 kilo limon,
Diğer taraftan, gelen fahiş zamlar
dolayısıyla ruhsal bunalıma düşen insanları
gözlemledik. Devamında Mersin merkezde ve ardından Tarsusta yine
esnafla buluştuk. Genel Başkanımızın bu ziyaretleri
münasebetiyle Erdemli, Mersin merkez ve Tarsusta bir heyecan ve umut
dalgasının varlığı hemen hissedilmiştir.
Muhterem milletvekilleri, halkımız
bunalımdadır. Bir milleti çökertmenin yolu, o milletin moral
değerlerini tahrip etmekten geçer. Eğer insanları aç
bırakırsanız bunalıma düşmesi kaçınılmazdır.
Yıllarca kutsal bildiği millî ve manevi değerlerini oy
uğruna istismar ederek, yalan söyleyerek sulandırır veya
alçaltırsanız yine bunalım kaçınılmazdır. Ahlaki
değerleri tahrip ederseniz bunalım katlanmış olur. İşte,
arkadaşlar, Türk toplumunun AKP eliyle içine düşürüldüğü
akıbet budur. İnsanlara umut aşılamak lazım, güven
duygusu vermek lazım, yarının Türkiyesini anlatmak lazım.
Sayın Akşenerin Mersin programında vermiş olduğu en
büyük mesaj da bunlardır.
Mersinle ilgili göstergelere bakarsak; en çok hava
kirliliğinde ilk 5e giren bir ildir, sosyoekonomik
gelişmişlikte 25inci, kişi başına düşen millî
gelirde 27nci, eğitimde 33, sağlıkta 39, istihdamda 52,
yaşam memnuniyetinde 71inci sıradadır.
Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı
elinde Türk tarımının çökertilmiş olmasının en
acı faturalarından birini Mersin ödemektedir. Üst üste zarar
ettirilen üreticinin artık iktidara zerre güveni
kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, sulama projeleri
ödeneksizlikten beklemektedir, turizmde bir ilerleme yoktur, D400 ve D715 Kara
Yolları iyileştirme için hâlâ beklemektedir, hazine ve orman
arazilerinin muhtaç çiftçilere dağıtılması
yapılmamaktadır. Limandan, havaalanından ve lojistik merkezinden
size bahsetmeyeceğim. Topyekûn bir il planlamasıyla Mersini her
anlamda kalkındıracak projelerle hazırlıklı
olduğumuzu da bu vesileyle belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, sınır
aşan göç hareketleri günümüzde bir beka meselesi olup istihbarat
faaliyetlerinin odağında yer almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Devletler, gelecek
orta ve uzun vadede göç dalgalarıyla sarsılacaklardır. Ülkemizin
yeni bir göçmen politikası ve göç strateji belgesinin hayata geçirilmesi
zorunludur. Ulus devlet vasfımız titizlikle korunmalıdır.
Mersin, dolayısıyla Türkiye, bütünüyle bu göç dalgasından
dolayı büyük bir asayişsizliğe ve güven bunalımına
doğru sürüklenmektedir. Onun için ben diyorum ki: Bu kadar göçmen
nüfusunu, Suriyeli nüfusunu Mersin nasıl kaldıracaktır? Temel
istikrarsızlık kaynağı olan ve asayişi doğrudan
menfi etkileyen bu durumu Mersin halkı kabul etmemektedir.
Sonuç olarak şunu söylüyorum: Tarıma önem
veren, üreticiyi koruyan, altyapı yatırımlarına önem veren
bir anlayış hâkim olmalıdır. Bu düşüncelerle Mersinin
kaderine etki etmesini beklediğimiz Meclis araştırması
önergemizi kabul etmenizi diliyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller; bu Mersin gerçekten kendi hâline, deyim
yerindeyse kaderine terk edilmiş bir kent. Sadece AKP iktidarı
açısından söylemiyorum yani fi tarihinden beri bu hep böyle oldu. Mersin
bir tarım şehri mi, bir turizm şehri mi, bir lojistik şehri
mi, bir ticaret şehri mi; bunlar meşkûk. Yani belki bunların her
birinin bir kent içerisinde olması gerekir ama Mersin açısından
konuşulacaksa her biri, bir diğerinin aleyhine faaliyet göstererek bu
zamana kadar oldu. Yani Akkuyu'ya nükleer santrali
yaptığınızda orada turizmin ve tarımın
gelişemeyeceği bir ön kabuldür ya da Atatürk Parkı'nı
limana kattığınızda şehrin tarihsel dokusunu
perişan edeceğiniz ortadadır. Bu sebeple, iktidarlar tarafından
net bir Mersin kent politikası olmaması sebebiyle şu anda Mersin
hangisi olacağına karar verememiş. Hangisi olacağına
karar veremeyince de -yani merkezî otorite açısından bahsediyorum,
yerel açısından bahsetmiyorum- böyle olunca da Mersin arada derede
kalmış, iktidarlar tarafından da sıklıkla ihmal
edilmiş bir kent hâline gelmiş. Tabii, sorun yalnızca bu
değil; bir lojistik kenti ama bu lojistiğin içerisinde inanılmaz
bir uyuşturucu ticareti var, narkoekonomi var. Diğer taraftan,
ileriki günlerde araştırma önergesiyle buraya
sunacağımız bir IŞİD faaliyeti var yani
IŞİD'in silahlarının Mersin Limanı üzerinden
dağıtımının yapıldığına
ilişkin çok güçlü kanıtlar var. Şimdi, hâl böyle olunca
Mersinin, güzide Mersin'imizin, ülkemizin her açıdan son derece önemli
bir kentinin geldiği nokta bu. Bir başka nokta şu: Mersin kenti
nitelikli emek gücünü dışarıya veren ve niteliksiz emek gücünü,
kalifiye olmayan emeği alan bir kent hâline dönüştü. Bu da kentin
bütün parametrelerinde, sosyal, siyasal, entelektüel, iktisadi parametrelerinde
bir gerilemeye yol açtı. O sebeple, yapılması gereken şey
normal koşullarda şu yani bizim Parlamentomuz Mersini dert eden bir
parlamento olmuş olsaydı toplanacaktı ve diyecekti ki: Ya, bir
kent niye bu gelişmişlik parametreleri açısından bundan
yirmi yıl önce olduğundan geriye gider? Niye nüfusu artarken
ekonomisi zayıflar? Niye gelişme ivmesi düşer? Niye nitelikli
emek gücünü kaybeder? Niye terörist yapıların fink attığı
bir yer hâline gelir? Niye narkoekonominin dünyadaki önemli merkezlerinden bir
tanesi hâline gelir? Olağan koşullarda konuşulması ve
tartışılması gereken şey buydu. Niye ekolojisi,
doğası bu kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) Niye Toros Dağlarında
Yörüklerin yoğunlukla yaşadığı ve Türk Yörük
kültürünün kolonu olan köyler böylesine bir kültür kırımına
maruz bırakılır? Evet, daha önce de söyledim, taş
ocakları sayesinde, Yörüklerin üretim biçiminin tasfiyesi sebebiyle ciddi
bir Yörük kültür kırımıyla karşı
karşıyayız. Bunları bu Meclis konuşmaz da ne
konuşur? Birazdan konuşacağımız Nükleer Düzenleme
Kurumu gibi memlekete faydası olmayan şeyleri konuşur. Eğer
Meclisin gerçekten halkımıza, halklarımıza bir faydası
olacaksa -Mersin başta olmak üzere- bu olumsuz gidişat, bu
yozlaşma, bu deformasyona karşı Meclisin bir araştırma
iradesine sahip olması gerekir ve bunun sonucunda da Mersinin layık
olduğu yere el birliğiyle oturtulması gerekir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Köksal, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarın Bolvadin ve Başmakçı
ilçelerinde yaşanan elektrik kesintisine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yoğun kar yağışı nedeniyle
güzel memleketim Afyonkarahisarımızın Bolvadin ilçesinde dün
akşamdan beri sürekli elektrik kesintisi yaşanıyor.
Elektriğin sık sık gidip gelmesinden dolayı elektrikli
aletler bozulmuş durumda. Başmakçı ilçemize bağlı Yukarıbeltarla,
Yaka, Yassıören, Ovacık, Çığrı ve Aşağı
Beltarla köylerinde de dün akşamdan beri yaşanan elektrik kesintisi
nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşanıyor. İnsanlar, hayvanlarının
sağımını dahi yapamaz hâle geldiler. Yetkililer, kar
yağışı nedeniyle kablolar ve direklerde yıkılma
oluştuğunu ve çoğu yerde sıkıntı olduğunu
söylüyorlar. Buna ilişkin olarak bugüne kadar niye önlem
alınmadı? Yenileme yapılacaksa yenileme; tadilat, tamirat
yapılacaksa tadilat, tamirat niye yapılmadı? Zafer
Havalimanı için yolcu garantisi verip milyonlarca lira ödemeler yapanlar,
elektrik hatları, direkler, kablolar için niçin para
ayıramıyorlar?
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 2/3/2022 tarihinde
Mersin Milletvekili Behiç Çelik ve arkadaşları tarafından,
Mersin ilinin sosyoekonomik göstergelerinin paylaşılması ve
güvenliğinin artırılması için gerekli tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Mersinin sorunlarını yirmi
yıldır herhâlde defalarca buradan milletvekillerimiz, bizler
konuştuk. Evet, bazı milletvekili arkadaşlarımızı
dinlediğim zaman farklı bir ilde yaşadığımı
düşünüyorum. Mersine yapılanları anlatıyorlar ama
yıllardır Mersine yapılmayanlar artık büyük bir sorun
hâline gelmiştir. Şimdi, buradan sormak isterim: 2013te temeli
atılan Çukurova Havaalanı nerede? Dokuz yıl olmuş. Buradan
sormak isterim: 2008de temeli atılacak olan, büyük bir gösterişle
kamuoyuna tanıttığınız Kazanlı-Tarsus-Mersin
sahil projesi nerede? Çivi çakılmadı daha? Buradan sormak isterim:
Yıllardır, çeyrek asırdır söz verdiğiniz
Mersin-Antalya otoyolu nerede? Yapılmıyor arkadaşlar. Bugün
yıl dönümü, 3/3/2003 tarihinde Pamukluk Barajı yapılacaktı;
tarımsal sulama alanı olarak arazilerimiz, bahçelerimiz,
tarlalarımız sulanacaktı -bakın, kuraklıkla
boğuşuyoruz- nerede? Mersin merkezin içme suyu sorunları
çözülecekti, nerede? Yirmi yıl olmuş hâlâ yok. Peki, Mersine neyi
layık görüyorsunuz? Taş ocaklarını. Neyi layık
görüyorsunuz? Balık çiftliklerini. Neyi layık görüyorsunuz? Nükleer
santrali. Mersin bunu hak ediyor mu? Bugün, işsizliğin en fazla
yaşandığı yer Mersin. Sığınmacı krizi,
tespit edilen 250 bin Suriyeli var. Ama bir şey daha var: İşte
cumhuriyet tarihinden beri ilk kez metro projesi gelmiş,
Cumhurbaşkanlığı yatırım programına
alınmış, 900 milyon lira borçlanma yetkisi alınmış
ama Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığında imzada bekliyor. Hiçbir şey
yapmadığınız gibi yapanları da
bırakmıyorsunuz.
Gerçekten, Sayın Grup Başkan Vekili
şaşırarak bakıyor ama Mersin bu hâlde. Yirmi
yıldır Mersine büyük bir proje olarak ne
yaptığınızı merak ediyorum. Az önceki milletvekili
arkadaşım 44 tane ambulans aldık. dedi; ne güzel, vallahi iyi
ki aldınız ama bizden çok sonra başlayan havaalanı,
otoyollar bitmiş, Mersinin suçu ne? Mersinlinin suçu ne? Mersine olan
düşmanlığınız ne? Ben bunu merak ediyorum, merak
ediyorum.
Bakın, serbest bölgede çalışan
işçi sayısı yüzde 25 düşmüş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
serbest bölgede açılan şirketlerin sayısı
düşmüş; işsizlik almış başını gidiyor,
fabrikalar kapanıyor. Berdandan başlamış, Çukurovadan
başlamış, ÇUKOBİRLİKten başlamış,
büyük fabrikaların çoğu kapanmış; Mersinde
yatırım yok. Biz Mersinde yatırım istiyoruz; çevre
katliamı istemiyoruz, taş ocaklarını istemiyoruz,
balık çiftliklerini istemiyoruz. Lütfen, Mersine yatırım
yapın.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Mersin
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Milletvekili, laf atmayın, siz de Mersin Milletvekilisiniz.
Gelin, siz de söyleyin, Yapın bunları. deyin.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Hayır, ben Kocaeli Milletvekiliyim.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Biraz önce
söyledim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ha,
tabii, siz Mersini navigasyonla geziyorsunuz.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Yarım
saat önce konuştum burada.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Siz Mut
ilçesindesiniz -bir kez daha söyleyeyim- size vatandaş soruyor: Mutlu
musun? diyor. Çok mutluyum. diyorsunuz, oysa Mutu soruyor size.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ali
Mahir Bey, kaç kere anlattı, yatırımları anlattı biraz
önce Ali Cumhur Bey.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Mersinde sokağa çıkın, sokağa. Buradan laf atmayın,
insanları dinleyin, kapanan yerlere bakın, bana laf atmayın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) O
yüzden bu önergeye kabul oyu veriyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Zeynep Gül Yılmaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Sayın Başkan, şahsınızı, değerli
milletvekillerimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Mersinimiz, doğal güzellikleri, coğrafi
konumu, tarihi, kültürü, tarımı, sanayisi, lojistiği ve ticaret
hacmiyle ülkemizin en önemli büyük şehirleri arasında yer
almaktadır. Özellikle sebze ve meyvecilik ile seracılık
faaliyetlerinde ülkemizin büyük bir bölümüne üretimle katkı sağlayan
Mersinimizin yüz ölçümünün yüzde 21inde tarımsal üretim gerçekleştirilmektedir.
Mersinimiz, yaş sebze ve meyve, narenciye, bakliyat ihracatında da
yıllardır ülkemizde ilk sıralarda yer almaktadır. Mersin
tarımını geliştirmek, ihracatını ve üretimini
desteklemek için Hükûmetimiz tarafından ilimiz üreticilerine 2022
yılından itibaren bitkisel üretimde 1,1 milyar,
hayvancılıkta 595 milyon, kırsal kalkınma
yatırımları ve diğer desteklerde 437 milyon; toplamda ise
2,1 milyar TL destek sağlanmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, Mersinimiz AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde eğitimden sağlığa,
adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye, sosyal yardımlardan
toplu konuta varana kadar her alanda en yüksek oranda eser ve hizmetten
payını almıştır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Somut
örnekler, somut örnekler
ZEPNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Mersine yapılan
yatırım tutarı son yirmi yılda 38 milyar lirayı
geçmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Eğitim alanında ise iktidarımız
döneminde 1 milyar 390 milyon liranın üzerinde yatırım
yapılmıştır. 6 bin civarı yeni derslik inşa edilmiş, 2nci devlet üniversitesi
olarak da Tarsus Üniversitemiz kurulmuştur.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Vardı zaten, yüksekokulu üniversite yaptınız.
ZEPNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Toplam 61 spor tesisi
inşa edilmiş, yükseköğrenim öğrencilerimiz için 4.726
kapasiteli yurt binaları açılmış, 2.000 öğrenci
kapasiteli yurt binamızın da inşası sürmektedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Tabii,
öğrenciler ondan sokakta, yüzde 80i sokakta.
ZEPNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Sağlıkta
15i hastaneden oluşan toplam 47 sağlık tesisi
yapılmış, Türkiyenin 1.300 yataklı ilk şehir
hastanesi de Mersinimize kazandırılmıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
4 bin civarında toplu konut
hemşehrilerimizin kullanımına sunulmuş, 9 bin
civarında konutun yapımı ise devam etmektedir.
Ulaştırmada son on dokuz yılda
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) 50 tane
köprü mü? Yalan, vallahi yalan! 50 tane köprü nerede var?
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Sen de binersin
artık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Ben de
binerim artık!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Zaman yetmiyor,
zaman.
BAŞKAN Buyurun.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Mersin'imiz için içme
ve sulama suyu bakımından hayati öneme sahip 8 baraj, 11 gölet
inşa edilmiş, onlarca gölet ve baraj inşaatı da sürmektedir.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Orada da
yüzerim(!)
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Sanayi alanında
yeni organize sanayi ve endüstri bölgeleri, teknoparklar,
araştırma-geliştirme ve tasarım merkezleri
kurulmuştur. Enerjide kendi alanında en son ve en güvenli
teknolojiyle inşa edilen, Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer
Güç Santralinin yapımı da hızla devam etmektedir.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Orada da
ölürüm, orada da ölürüm(!)
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) Yılda
yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretimiyle, ülkemizin
elektrik ihtiyacının da yüzde 10unu karşılayacaktır.
Kısacası,
yatırımlarımızla birlikte kardeşlik ve özgürlük
şehri olan Mersin'de huzur ve güven ortamının devam
edeceğine dair inancımız tamdır. AK PARTİ olarak ülkemize
ve aziz milletimize eser ve hizmet kazandırma, büyük Türkiye'yi inşa
etme yolunda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde gece gündüz çalışmaya
devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
yoklama talep ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ama geçti,
işleme geçti ya, işleme geçti.
Başkanım, başladınız
işleme.
BAŞKAN Oylamaya başladık Özgür Bey.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Göremedim bir an, kusura bakmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, sorun yok; ben
geciktim.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 3/3/2022 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine olumsuz
etkilerinin araştırılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/3/2022 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Mart 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan (17194 grup numaralı) Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
3/3/2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi her yerde, her
zaman savaşa karşı çıkmıştır; aslolan
barıştır. Burada, HDP adına, dünyanın her yerinde
savaşa karşı sesini çıkartan ve büyük bir cesaretle kendi
ülkelerinde bile -ikiyüzlülükle değil- savaşa karşı duran
insanları selamlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir hafta önce bu
süreç başladı ve Ukrayna ile Rusya arasındaki süreç
konuşuluyordu Diplomatik çözümler mi bulunur, ne olur? diye ve
başladı. Peki, savaşlarda ne oluyor? Geldiğimiz çağda,
baktığımız dönemde savaşların etkileri ilk neydi?
Deniliyordu ki: İnsanlar, kolluk güçleri yaşamlarını
yitiriyor. Sonra ne denildi? Kadınlar, çocuklar, siviller ve
beraberinde şimdi, yerinden yurdundan olmuş insanlar. Bir
haftalık süreçte 2 bine yakın insan yaşamını yitirdi,
700 bine yakın insan yerinden yurdundan oldu. Peki, gelinen aşamayla
beraber ne olacak? Hâlâ diplomatik girişimler yürütülürken, savaş bir
taraftan yaşama son verirken, yıkım olurken, travma olurken bir
taraftan da yoksulluğu, açlığı daha da artırmakta,
insanlar sistematik olarak kendi ülkesi dışında yerlere
gitmekte. Ateş düştüğü yeri yakıyor, günümüzde ateş
etrafa da sıçrıyor.
Ve Türkiye
Türkiye'de ekonomiyi
konuştuğumuzda, kriz var dediğimizde, siyasi kriz var
dediğimizde kabul edilmiyordu ve bugün neredeyse iki
haneli enflasyon övünülerek savunulacak üç haneli enflasyonu inkâr etmek
için ve bugün neredeyse Şubat marttan iyidir, mart nisandan iyidir. gibi
söylemlerle geçmişi bize farklı şekilde anımsatan süreçlere
gideceğiz ama biz biliyoruz ki ekonomi kötüye gidiyor. Ekonominin
düzelmesi için ne yapmak lazım? Yeni Ekonomi Programı
açıklandı, ne denildi? Tek haneli enflasyona gideceğiz.
Gitmiyoruz ama Yeni Ekonomi Programıyla beraber siyasette de ekonomide de
kendinizi bitiriyorsunuz çünkü dışarıya bir
bağlılık söz konusu. Nedir? Arkadaşlar, bugün biz
çiftçilerle ilgili bir kanun teklifi de verdik -ki bugün bir önerge daha
vardı- çiftçiler mazot alamadığı için, elektrikle sulama
yapamadığı için, gübre alamadığı için tarlalar
boş. Buğdayın ilk işlendiği, ilk ele
alındığı yer Mezopotamya. Siz, Mezopotamya'nın
doğasını, tarihini yok ettiğiniz gibi, ekonomisini de
altüst ettiniz. Bugün Türkiye buğdayın yüzde 90ını Ukrayna
ve Rusyadan getiriyor; arpa da ayçiçeği de yine öyle; enerji de doğal
gaz da oraya bağlı ve bu etkiyle beraber ne oldu? Dünya, şimdi
Rusya'ya ambargo uyguluyor, uyguladığı zaman ne olacak? Burada
ekmek fiyatları artacak, un artacak, hayvancılık etkilenecek,
doğal gaz artacak, evler ısınamayacak, ekonomi sektöründe
çalışan bütün üretim faaliyetleri artacak, nakliyesi artacak. Biz,
daha bir hafta içinde yakıta gelen maliyetleri gördük. Savaş
yoksulları, açları daha da perişan ederken, yaşamı
altüst ederken aslolan barış konusunda hiçbir adım
atılmamakta, yerinden yurdundan olan insanlar için çifte standartlar
konuşulmakta.
Peki, Türkiye ekonomisinde geldiğimiz
aşamada ne oluyor? Türkiye ekonomisinde yoksulluk ve açlık
arttığı gibi, bir çözüm bulunmuyor. Riski önlemek yerine kumar
oynar gibi hedefler ortaya çıkartılıyor. Sayın Nebati
diyordu ki: Rusya-Ukrayna arasında hiçbir problem çıkmayacak,
diplomatik yoldan çözülecek. Olmadı. Türkiyenin bu ekonomik krizde
enflasyon tek haneye düşürmesi için ne beklentisi vardı? Yaz geliyor,
turistler gelecek, turizmden 50 milyar dolara yakın bir gelirimiz olacak.
İşte kapandı, savaş çıktı, ne olacak? Yine
yoksulluk olacak, yine hedefler tutmamış olacak. Siz, enerjide,
gıdada dışa bağımlı olduğunuz sürece hiçbir
yere gidemezsiniz, gelişemezsiniz.
Peki, Rusyadaki ambargolarla beraber bu süreç
yaşanırken bizim asıl düşünmemiz gereken nedir,
yapmamız gereken nedir? Kendimize dönmemiz lazım, müzakereci
demokratikleşmeyle yan yana olan barış girişimlerini
geliştirmemiz lazım ve bu konuda yapacağımız her
adım kendi ülkemizdeki ekonomik düzeyi düzeltirken dışa
bağımlılığımızı azaltacak,
dışarıda da daha rahat barışla ilgili söylemleri dile
getireceğiz. Başta Kürt meselesi olmak üzere birçok konuda hiç
çekinmeden konuşalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Nitekim, Adalet ve
Kalkınma Partisi bu konuda -tırnak içinde- müzakere döneminde,
çözüm döneminde şunu diyordu: Güvenlikçi politikalarla hiçbir yere
gidilememiştir, ekonomimiz dibe gitmiştir, bir an önce ekonominin
düzelmesi lazım; barışın gelişmesi lazım, bu
topraklar barışa hasrettir. Bunu söyleyen iktidar. Bugün,
dışarıdaki diplomatik girişimlerde yapılan tesirlerle,
çıkan sonuçlarla ekonomimiz altüst olmaktadır. Bizim yapmamız
gereken tekrar şu: Kendi özümüze dönüp kendi üretimimizi artırmak,
kendi reel politikamızı, ekonomik politikamızı
geliştirmek; sadece şirketleri, bir kısım kesimleri
değil ülkenin ekonomisini kalkındırmak ve bu konuda
demokratikleşmeyi artırmak, müzakere süreciyle beraber barışı
geliştirmek.
O nedenle gelin, Ukraynada başlayan süreçle
beraber, Rusyada başlayan süreçle beraber araştıralım;
savaşlar neye mal oluyor, kimleri yok ediyor, barış için neler
yapılmalıdır? Bu konuda bu araştırma önergesinin
desteklenmesini istiyoruz.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii öncelikle Rusyanın Ukraynaya müdahalesini,
işgal girişimini, işgalini kınıyorum. Masum
insanların öldürülmesi ve egemen bir ülkenin topraklarına müdahale
edilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez.
Tabii, biz aynı zamanda yakın
coğrafyadayız, ticaretimiz var; ülkemizin çıkarlarını
da koruyacak şekilde meseleyi görmemiz gerekiyor. Şimdi, bu
gerginlik, buradaki çatışma ortamı birkaç kanaldan bizim
ekonomimizi etkileyecek. Ben işin ekonomik boyutu tarafında
duracağım, grup önerisi de zaten o şekilde.
Dolayısıyla, birinci kanal, ticaret kanalı.
Burada, tabii, ciddi bir yaş sebze, meyve ihracatımız var
Rusyaya. Dolayısıyla, oralarda birtakım sorunlarla
karşılaşılabilir veya birtakım avantajlar da
oluşabilir. Buğday ithalatı yapıyoruz, hem Ukraynadan hem
Rusyadan buğday ithalatımız var ve özellikle Rusyadan, tabii,
ciddi bir enerji ve doğal gaz ithalatımız var. Şimdi,
ticaret kanalı böyle.
Diğer taraftan, tabii, emtia fiyatları
üzerinde olumsuz etkisi olacak yani dünyada enerji fiyatlarının
yükselmesine, fiyat artışlarına neden olacak, zaten olmaya da
başladı. Tabii, bunun da bizim ekonomimiz üzerinde etkisi olacak.
Tabii, bizim enflasyon rakamlarımız, Cahit
Bey, o kadar yüksek ki buradaki enflasyon artışları bizde çok
fazla bir şey etkilemez yani bizim kendi problemlerimiz daha fazla ama dünyada
genel olarak enerji fiyatlarında böyle bir artış bekleniyor.
Şimdi, diğer kanal, turizm kanalı.
Tabii, ciddi bir turist çekiyoruz. Yaz aylarında da oradan ciddi turist
geleceği
Bütün model de onun üzerine inşa edilmişti
biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanının
açıkladığı model. Oralarda da tabii, savaş
ortamında
Bunun ne kadar süreceğini de tabii bilmiyoruz ama bu
gerginliğin devam etmesi durumunda, yaz aylarında beklediğimiz
turizm gelirlerinde ciddi bir azalma olacak. Tabii, buna bağlı olarak
da bunun kur üzerinde mutlak surette bir etkisinin olmasını beklemek
gerekiyor.
Diğer kanal, dördüncü kanal da sermaye
kanalı yani sermaye girişleri anlamında
Tabii, biz oradan
doğrudan belki sermaye almıyoruz ama coğrafyamızdaki bu
gerginlik, özellikle FEDin faiz artırımları da bir yandan o
süreçte devam ederken bizim gibi gelişmekte olan ülkelere veya bu
coğrafyaya sermaye girişlerinde, beklenen sermaye girişlerinde
bir azalma olacaktır. Gerçi şu anda zaten içerde çok yabancı
falan kalmadı. Dolayısıyla, bizim bu önümüzdeki dönemde
büyümemizi zayıflatacak ve bizim enflasyonumuzu bir miktar daha
yukarıya atacak bir durum var.
Şimdi, buğday açısından meseleye
bakarsak aslında nasıl yönetileceğine bağlı.
Buğday ve diğer ürünler açısından -vakit çok kısa, çok
sınırlı- şöyle söyleyebilirim: Yani, bizim
stoklarımızın, TMO stokunun ne kadar olduğunu bilmiyoruz
ama şu anda buğday stokumuz 4,5 milyon ton civarında. Gübreden
dolayı önümüzdeki dönem buğdayda yüzde 10-15lik bir verim kaybı
bekliyoruz. Çok şükür bu sene kuraklık olmayacak.
Şimdi, Rusya ve Ukrayna tahıl
ihracatının yüzde 95ini Karadeniz kıyısından
yapıyor. Dolayısıyla burada bizim bir navlun
avantajımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) Şimdi burada, Odessa
Limanı başta olmak üzere limanlardaki problemlerden dolayı
düşük tonajlı gemilerle çıkmak durumunda kalacak Ukrayna.
Eğer Türkiye bunu bir avantaja çevirebilirse, bunu yönetirse Türkiye
burada ciddi bir avantaj elde edebilir çünkü büyük ölçüde bizim üzerimizden
olacaktır.
Fakat şimdi burada esas mesele: buna program
olarak Türkiye'nin hazır olması lazım. Yani
sıkıntılı bir dönem var, bu olmasa da zaten
sıkıntımız fazla. Tabii, iktidar makamı ağlama
makamı değil; hep bakıyorsunuz sürekli şikâyet ediyorlar,
sürekli ağlıyorlar. Şimdi, model çöktü arkadaşlar; şu
anda hem Erdoğanın hem de Hazine ve Maliye Bakanının
açıkladığı model çöktü. Çok kısa, şu mavi ihracat
çizgisi, şu turuncular da ithalat. Bakın, çok geriye gitmiyoruz, Ocak
2021den Ocak 2022ye kadar makasın nasıl
açıldığını görüyoruz. Cahit Bey oradan
bağırıyor da Dış ticaret iyi. falan diye, hiç öyle
değil, TÜİK rakamları hiç öyle değil -mevsimsel düzeltilmiş
rakamlardır- dış ticaret açığı giderek
artıyor; dolayısıyla model dediğiniz şey, Türkiye
ekonomi modeli dediğiniz şey çökmüş durumdadır, turist
gelmeyince zaten daha fazla çökecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 225 milyar dolara
çıktı ya ihracatımız.
ERHAN USTA (Devamla) Başkanım, bitiriyorum
süre vermeseniz de.
Dolayısıyla, yapılması gereken
şey, Türkiyeyi bu krize ekonomik model anlamında hazır
etmektir; bunlar böyle lafla, sözle olmaz. Çin modeli dediniz, on beş
gün dayandı; Türkiye ekonomi modeli dediniz, sadece iki ay dayandı.
Türkiye kapsamlı, inandırıcı bir ekonomik program uygulamak
durumundadır.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rusyanın
uluslararası hukuka aykırı olarak Ukraynanın
egemenliğine yönelik silahlı saldırısını
Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınıyoruz. Derhâl ateşkes
sağlanmasını, bu işgalin bitirilmesini ve Ukraynadaki
yurttaşlarımızın sağ salim tahliyesini diliyoruz. Bu
vesileyle tahliyeler ve insani yardım amacıyla kriz bölgesinde
özveriyle görev yapan Dışişleri, AFAD, Kızılay,
belediyelerimiz ve kamu kurumlarımızın tüm çalışanlarına
minnetimizi iletmek isterim.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye bu
krize son derece hazırlıksız ve son derece öngörüsüz
yakalanmıştır. Tam Rusyanın Ukraynaya
saldırılarının başladığı gün AKP Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika turundaydı.
Dışişleri Bakanı nerede? O da Kazakistanda. Savaş
kapıyı çalmışken bu ziyaretlerin ertelenmemiş
olması büyük öngörüsüzlük ve zafiyettir.
Bir başka hatalı davranış ise
güvenlik zirvesidir. Kim var güvenlik zirvesinde? AK PARTİ yöneticileri.
Kim yok? Dışişleri Bakanlığı. Devlet böyle
yönetilmez, yönetilirse de onun adı hukuk devleti olmaz, parti devleti
olur değerli arkadaşlarım.
İktidarın Ukrayna krizinde izlediği
politikalar çelişki ve tutarsızlıklarla doludur. Bir yandan
diyor ki Erdoğan: NATO ve AB, Hacivat ve Karagöz cümbüşünden
vazgeçmeli, kararlı adımlar atmalı. Ama diğer yandan, bir
ülkenin egemenliğini yok sayan, tankla topla işgale başlayan
ülke ile saldırının mağduru olan ülkeyi eşit kefelere
koyuyor.
Yine, Batıyı etkisiz kalmakla suçlayan
Erdoğan, Avrupa Konseyinde Rusyanın saldırgan tutumu nedeniyle
üyelik haklarının askıya alınması için çekimser oy
kullanıyor. Hele hele bu çekimser oyun Dışişleri
Bakanı tarafından Rus vatandaşların AİHMe gitme yolu
kapanmasın diye böyle davrandık. diye savunulmaya
çalışılması başlı başına
skandaldır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
uğradığı hak ihlalleriyle ilgili O mahkemeyi
tanımam. diyenlerin, Rus vatandaşların AİHMe gidebilmesi
için gösterdiği çaba gözlerimizi yaşartıyor doğrusu. Yani
neresinden baksanız öngörüsüzlük, çelişki ve tutarsızlıktan
ibaret bir dış politika.
Yaşanan bu savaş hâli, Montrö
Boğazlar Sözleşmesinin hem Türkiyenin hakkı, hukuku hem de
bölgemizin barış ve huzuru için ne kadar öneme sahip olduğunu
hepimize gösterdi. Daha bir yıl öncesine kadar Montrö ne
kazandırdı ne kaybettirdi, sadece Boğazı bağlar,
Kanal İstanbulu bağlamaz; gerekirse savaş gemileri Kanal
İstanbuldan geçebilir. diyenlerin, İstanbul Sözleşmesinden
çıktığımız gibi Montröden de çıkabiliriz. diyenlerin
Boğazlardan para kazanamıyoruz. diye Montröyü küçümseyenlerin
bugün o sözleşmenin mimarı Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkü
hepimizden daha fazla sahiplenmeleri çok güzel, çok iyi ama yetmez; bugün
Montröyü dilinden eksik etmeyenlerin yapması gereken 2 şey daha var:
1) Montrö diplomatik zaferdir, tartışmaya
bile açılmamalı. diyen 104 emekli amiralin hakları eksiksiz
iade edilmeli. Lojmanından atılan, yaşına, sağlık
durumuna bakılmaksızın yaka paça hapse konan ve hâlâ
yargılanmakta olan bu vatansever askerlerden derhâl özür dilenmeli, dava
düşmeli ve tüm hakları iade edilmelidir.
2) Kanal İstanbul ihanetinden artık
vazgeçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, tahliyeler konusunda Türk Hava Yollarının
yaptığı fırsatçılığı bu millet hiç
unutmayacak. Cumhurbaşkanının 13 makam uçağına sahip
olduğu Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarının 5 bin-6 bin
lirayı bulan fahiş bilet fiyatları nedeniyle Ukraynadan
çıkamamış olması bu iktidarın ayıbıdır.
Şimdi, deniliyor ki: Romanyaya geçip oradan
Türk Hava Yollarıyla ücretsiz getiriyoruz. Öyleyse yapmanız gereken,
kendi imkânlarıyla gelebilen vatandaşlarımızın bilet
ücretlerinin eksiksiz iadesidir. Ayrıca, bu tür krizlerde
Dışişleri Bakanlığının tahliyelerde
harcaması için bütçesine özel kalem konulmasını da Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak talep ediyoruz.
Bir de tabii işin ekonomik cephesi var.
Rusyaya yönelik uluslararası yaptırımlar, savaş nedeniyle
tedarik zincirinde yaşanacak sıkıntılar Türkiyeyi
yakından etkileyecek -en düşük zarar, tahminî 20 milyar dolardan
başlıyor- turizm etkilenecek, ihracatımız etkilenecek,
ithalatımız etkilenecek, en çok da enerji kaynaklarına
erişimimiz pahalanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Bu krizden zarar görecek
tüm sektörlerimize ve yine tırmanan enflasyonun altında ezilen
vatandaşlarımıza mutlaka ama mutlaka kapsamlı bir destek
paketi hazırlanmalıdır.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Kasım
Gülpınar.
Buyurun Sayın Gülpınar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun Ukrayna meselesinin
Türkiyenin ekonomisine olumsuz muhtemel katkıları üzerine verdiği
grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım.
Tabii, bu konu geçen hafta da gündeme geldi, bu
konuları konuştuk ama ekonomik boyutu bizim özellikle üzerinde
durmamız gereken bir konu. Tabii ki Türkiyeyi çok yakından da
ilgilendiren bir konu, bu konuda kimsenin itirazı yok ama biraz önceki
tartışmalara baktığımızda, enflasyonla ilgili
tartışmaları değerlendirdiğimizde -özellikle muhalefet
partilerinin- çok da anlamlandıramadığım -evet, bunu belki
çok fazla vurgulamamak lazım ama- bu konuda da anlamlandırmakta
zorlandığım bir husus var: Bugün bir vakıayla
karşı karşıyayız, bir hakikatle karşı
karşıyayız. Enflasyon meselesi, bakın, dün Eurozone
dediğimiz euro bölgesinde dahi kurulduğu günden beri zirve
yapmış ve rekor kırılmış bir oran. Amerika olsun,
İngiltere olsun, Avrupa Birliği olsun hani, bunu yüzde 1, yüzde 1,5
deyip küçümsemektense bence onların kırdığı bu
rekorları göz önüne alıp dünyanın ve tabii ki Türkiye'nin de bu
süreçten olumsuz etkilendiğini değerlendirmek daha
mantıklıca olur diye düşünüyorum.
Tabii, emtia fiyatlarının bu kadar
yükseldiği bir dönemde, enerji fiyatları sadece doğal gaz,
petrol olarak değil -işte, biraz önce açıklandı, petrolün
varili 119 dolara ulaşmış durumda- bunun yanında palmiye
yağının bile, kömürün, alüminyumun, buğdayın, bütün
emtia fiyatlarının şu anda zirve yaptığı bir
dönemde Türkiye'nin tabii ki bundan da olumsuz etkilenmemesi mümkün değil
ama her krizi bir fırsat olarak değerlendirmek lazım. Bu
fırsatların da ben tecrübeli ve istikrarlı bir yönetim
anlayışıyla
Çünkü bugün bir kâbus senaryolarından, kaos
senaryolarından bahsediliyor ama -biraz önce bizim Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Cahit Beyin bahsettiği gibi- 2011den beri,
özellikle Gezi olaylarından beri yaşadığımız
olayları göz önüne aldığımızda hangi biri bir kâbus
senaryosu değildi ki? Buna rağmen Türkiye'nin bugün ayakta
durmasını ve başarıyla, alnının akıyla bu
süreçlerden çıkmasını, Ukrayna sürecinden de inşallah
alnının akıyla çıkacağının bir göstergesi
olarak değerlendirmek lazım. Çünkü gerçekten
yaşadığımız özellikle pandemi sürecinde, bütün
dünyanın etkilendiği ve krize boğulduğu, hele hele ilk
dönemleri hatırladığınızda bütün büyük ülkelerin bile
bunu idare etmekte zorlandığı bir dönemde -Türkiye'de sürecin
başarıyla nihayetlendiği- işte dün itibarıyla
yapılan açıklamaya baktığımızda -Sağlık
Bakanımızın- nasıl başarılı bir süreçten
yüzümüzün akıyla, alnımızın akıyla
çıktığımızı gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) Ve ben eminim ki
Türkiye bu süreçten de inşallah, tecrübe ve istikrarla, bu yönetim anlayışıyla
alnının akıyla çıkacaktır ve bütün bu krizler
fırsata döndürülecektir.
Tabii, burada uzun yıllardır siyaset yapan
değerli milletvekilleri var, yıllardır siyasetin içinde olan
arkadaşlar var, büyükler var ama -bunun bir kere hakkını da
teslim etmek lazım- şunu düşündüğümüzde, geçmiş
yıllarda bu tip kaosların, bu tip krizlerin onda 1i, yüzde 1iyle
karşı karşıya kaldığı zaman Türkiyenin ne
büyük sıkıntılarla karşı karşıya
kaldığını ve ne büyük sıkıntılara maruz
kaldığını hep birlikte hatırlatırız.
Bunları tekrar hatırlatmaya gerek yok ama bütün bu süreçlerde
yaşadığımız, son yıllarda
yaşadığımız bütün bu sıkıntıların
neticesinde Türkiyenin hâlâ istikrarlı ve dimdik bir şekilde yoluna
devam etmesi bu tecrübenin ve istikrarın getirdiği bir neticedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) Ve ben bundan
sonra da bu sürecin aynı şekilde devam edeceğini... (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Grup önerisinin oylamasından önce
yoklama talebine dair bir önerge gelmiştir.
Okutuyorum:
3/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç Tüzükün 57nci maddesi uyarınca
yoklama yapılmasını arz ve talep ederiz.
Özgür
Özel Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin
Manisa Kocaeli Adana
Tacettin
Bayır Cengiz
Gökçel Alpay Antmen
İzmir Mersin Mersin İsmail Atakan Ünver Mustafa
Tuncer Suzan
Şahin Karaman Amasya Hatay Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Barış
Karadeniz Ömer Fethi
Gürer Manisa Sinop Niğde İsmet Tokdemir İrfan
Kaplan Servet Ünsal Hatay Gaziantep Ankara Bedri Serter Ali
Fazıl Kasap Rafet
Zeybek İzmir Kütahya Antalya Burhanettin Bulut Cengiz
Gökçel Adana Mersin
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.13
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
verenler Meclisi terk etmesinler.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Evet, pusulaları okuyorum
sayın milletvekilleri:
Hilmi Dülger, Kilis? Burada.
Tuba Vural Çokal, Antalya? Burada.
Fuat Köktaş, Samsun? Burada.
Belma Satır, İstanbul? Yok.
Mehmet Emin Şimşek, Muş? Burada.
Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar? Burada.
Hüseyin Yayman, Hatay? Burada.
Osman Nuri Gülaçar, Van? Yok.
Ahmet Uzer, Gaziantep? Yok.
Nevzat Ceylan, Ankara? Burada.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsini okuyun, tutanağa
geçsin.
BAŞKAN Habib Soluk, Sivas? Burada.
Metin Yavuz, Aydın? Burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 kişi burada demeyin, 2
kişi yok, Belma Satır yok.
BAŞKAN Vildan Yılmaz Gürel, Bursa?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Vildan Hanım
burada, burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hanımefendi var, Belma
Satır yok.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Belma
Hanımı ben hemen getiririm sana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haydi getir! Sen verdin demek
ki pusulayı.
BAŞKAN Yok, Vildan Yılmaz Gürel yok.
Niyazi Güneş, Karabük? Yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsini Bayram bıraktı.
BAŞKAN Serkan Bayram, İstanbul? Burada.
Şenel Yediyıldız, Ordu? Yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlara mükerrerlik
yazacağız.
BAŞKAN Belma Satır burada, Belma
Hanım da geldi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır canım, olur mu
öyle şey? Adı okunduğunda salonda olacak. Başkası
veriyor, sonra yetişiyor.
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 3/3/2022 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Ukrayna savaşının Türkiye ekonomisine olumsuz
etkilerinin araştırılması amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Mart 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
devamlı yoklama talebi olacağı için lütfen süreci birlikte takip
edelim. Biraz sonra yine isteyecekler.
Bir de, ismini yazıp gönderen arkadaşlar
niye Meclisi terk ediyorlar ya, olacak iş mi yani?
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.29
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarının incelenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/509) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 3/3/2022 perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, zeytin ve zeytinyağı
sektörünün sorunlarının incelenmesi amacıyla verilmiş olan
(10/509) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi'nin
görüşmesinin Genel Kurulun 3/3/2022 perşembe günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) - Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunları hakkında
vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz aldım
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, aranızda zeytin
toplayan, zeytin fidanı diken, dibini çapalayan, sulayan, büyümesi için
üzerine titreyen, gölgesinde uyuyan var mı? Mutlaka vardır.
Hayatında bir kez olsun zeytin bahçesine giren, dallarına dokunan
birisinin zeytin ağacına sevdalanmaması mümkün değildir.
Sevdalanmıyorsa şayet o insanın vicdanı kurumuş
demektir. Zeytin ağacına sevdalanmış, o kutsal
ağacın bereketiyle geçimini sağlayan birisi olarak 1 Mart
sabahı Maden Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle
uyandım. Maden Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle
bundan böyle zeytinlikler elektrik üretmek amacıyla yapılacak
madencilik faaliyetlerine açılmış olacak.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının zeytin sahalarını
madencilik faaliyetlerine açma gayreti yeni değil. Bundan önce de
defalarca buna cüret ettiler, tam 7 defa ama her seferinde iki şeye
takıldılar: Birincisi, kamuoyunun şiddetli tepkisi.
İkincisi ise 1939 tarihli 3573 sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında
Kanun, kanun da burada. Elimizde bir kanun var, 1939 yılında
çıkmış ve bu kanunun 20nci maddesi, zeytinliklerin
Değerli milletvekilleri, yapılmak istenen
şey; evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır, Anayasaya
aykırıdır, her şeyden öte vicdana aykırıdır.
(CHP sıralarından alkışlar) Anayasaya aykırı bu
değişikliğin gerekçesi, ülkenin elektrik ihtiyacını
karşılamak yani yeni termik santraller açılsın diye, belki
de yeni JESler açılsın diye zeytinliklerimiz, zeytin
ağaçlarımız maden sahası hâline getirilecek.
Hukuksuzluğu, vicdansızlığı bir tarafa koyalım;
bu gerekçe, bu yönetmelik değişikliği, Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifi görüşmelerinde Genel Kurulda iktidar tarafından söylenenler,
iktidarın nasıl bir çelişki içinde olduğunu ve enerji
politikasının iflas ettiğini bizlere göstermekte. Dün nükleerle
ilgili görüşmeler yapılırken iktidar temsilcileri; bizlere,
dünyanın en riskli, en tehlikeli enerji türü olan nükleer enerjiyi
yeşil enerji olarak tanımladılar. Şimdi, bir taraftan,
karbon salımı az olduğu iddiasıyla, büyük çevre
felaketlerine neden olmuş, binlerce insanın ölmesine neden olmuş
nükleeri yeşil enerji olarak tanımlıyorsun, diğer
taraftan ise karbon salımı az fazla olduğu için tüm
dünyanın vazgeçtiği, terk ettiği termik santraller için
dünyanın en güzel yeşilini, zeytin ağaçlarını feda
ediyorsun; iflas etmiş enerji politikalarının bedelini
zeytinciye ödetmeye çalışıyorsun. Bu çelişki, inanın,
sizin için bile çok fazla.
Değerli milletvekilleri, bu hukuksuz yönetmelik
değişikliği, 1 Mart tarihinde yayınlandı yani 1 Mart
tezkeresinin yıl dönümünde. On dokuz yıl önce bu Mecliste yer alan
yürekli insanlar, vatansever insanlar; bu ülke topraklarının
emperyalist askerlerin postallarıyla kirlenmesine izin vermemişlerdi.
(CHP sıralarından alkışlar) On dokuz yıl sonra gene bu
yüce Meclisin çatısı altından bu hukuksuz yönetmeliğe imza
atanlara, tüm iktidar temsilcilerine sesleniyorum: Bu ülkenin vatanseverleri;
bu ülkenin havasına, suyuna, toprağına, zeytinine sevdalı
yurttaşları; bu ülkenin gerçek milliyetçileri; geçimini bereketli
ağaçtan sağlayan Akhisar'ın, Kırkağaç'ın,
Soma'nın, Salihli'nin, Bursa'nın, Aydın'ın,
Balıkesir'in yürekli çiftçileri; zeytinliklerimizin madenler tarafından
işgaline izin vermeyecektir. (CHP sıralarından
alkışlar) Dün, Soma Yırca'da havamıza, suyumuza, yaşam
hakkımıza, zeytinliklerimize nasıl sahip çıktıysak
bugün de tüm Türkiyede zeytin ağacımıza yani ekmeğimize
sahip çıkacağız. Bu hukuksuz yönetmeliği burada
yırtıp atacağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
İktidar milletvekillerine sesleniyorum, iyi
dinleyin beni; zeytinliklerde doğdum, büyüdüm, piyasayı da iyi kötü
bilirim ve sizi uyarıyorum burada; tüm semavi dinlerde yer alan
bolluğun, bereketin simgesi, Allahın bizlere lütfu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bolluğun, bereketinden
başlayarak
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Semavi dinlerden
başla.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) Tüm
semavi dinlerde yer alan bolluğun, bereketin simgesi, Allahın
bizlere lütfu zeytinde, zeytinyağında hile yapan,
tağşiş yapan yani helale haram
karıştıranların hiçbirinin iki yakası bir araya
gelmemiştir, geldiğine şimdiye kadar şahit olmadım. Bu
yanlıştan bir an önce dönmezseniz sizin de iki yakanız bir araya
gelmez, benden söylemesi. (CHP sıralarından alkışlar)
Ve toprağını seven, zeytinine sahip
çıkan tüm Manisalılara sesleniyorum: Bu hukuksuzluğa
karşı direniş başlamıştır. Cumartesi günü
saat 14.00te çevre derneklerinin, zeytinin başkenti Akhisarda
yapacağı eylemde tüm Manisalılarla birlikte olmak
dileğiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ferman sarayınsa zeytinler bizimdir. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Muğla Milletvekili Sayın Metin Ergun.
Buyurun Sayın Ergun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği öneri üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz öneri, zeytin ve zeytinyağı sektörünün genel
sorunlarının araştırılmasıyla alakalı bir
öneridir. Ben, zeytinciliği doğrudan etkileyecek ve zeytinlikleri
talanı amaçlayan ve yeni ortaya çıkan başka bir husustan
bahsedeceğim.
Bildiğiniz gibi, 1 Mart günü Resmî Gazetede
zeytin sahalarına yönelik bir yönetmelik değişikliği
yapılmıştır. Değişikliğe bakınca âdeta
şoke olduk çünkü açık ve net şekilde hukuka aykırı bir
düzenlemeyle karşı karşıya olduğumuzu gördük. Anayasa
ve kanun koruması altında olan zeytinliklerin yönetmelik
değişikliğiyle madenciliğe, ranta ve talana kurban edilmek
istenildiğine şahit olduk. Hâlbuki bu konudaki hukuki düzenlemeler
çok net ve açıktır; zira, Anayasanın 45inci maddesinde
Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç
dışı kullanılmasını ve tahribini önler. diyor,
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin
Aşılattırılması Hakkında Kanun ise Zeytinliklere
Peki, bu yönetmelik değişikliği neyi
amaçlıyor? Kısacası, bu yönetmelik, kanunun Üç kilometre dahi
yaklaşamazsın. dediği zeytinlikleri madenciliğe açıp
talan etmeyi amaçlıyor yani bu teşebbüs, Türkiye'nin dört bir
tarafındaki zeytinlikleri hukuk dışı yollarla rant ve talan
için ortadan kaldırma teşebbüsüdür. Soruyorum: Böyle bir hukuk
sistemi olur mu? Böyle düzenlemelerin yapıldığı bir ülkede
hukukun üstünlüğünden bahsedilebilir mi? Maalesef bahsedilemez.
Dolayısıyla bu değişiklik, sadece zeytinliklere değil,
aynı zamanda hukuka da vurulmuş bir darbedir. Binlerce yıl
yaşayan, inancımızda ve kültürümüzde kutsal addedilen zeytin
ağaçlarının ve zeytinliklerin ranta ve talana kurban edilmesine
göz yummayacağız, hem hukuki olarak hem de siyasi olarak bu işin
peşini bırakmayacağız.
Bu sebeple, ben de bugün şahsım adına
bu yönetmelik değişikliğinin yürütmesini durdurmak ve iptal
ettirmek için Danıştaya başvurumu yaptığımı
ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
METİN ERGUN (Devamla) - Konuşmama son
verirken önergeye destek vereceğimizi ifade ediyor ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum, bir kez daha zeytinliklere dokunmayın
diyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Önde
zeytin ağaçları, arkasında yâr/Sene 1946/Mevsim
sonbahar/Dalları neyleyim sensiz/Yâr yoluna dökülmedik gülleri
neyleyim/Yâr, yâr, seni kara saplı bir bıçak gibi sineme
sapladılar diyeli Bedri Rahmi Eyüboğlu yıllar geçmiş.
1946da zeytine böyle şiirler yazılırmış, lakin
günümüzde zeytin bir katliamla ve yok edilmeyle karşı
karşıya. Derdiniz nedir sizin bu zeytinle? (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Nuh Tufanında kurtuluşun
müjdecisi olan zeytinle, güvercinin ağzında barışın
simgesi olan zeytinle, sofrada yoksulun yiyeceği olan zeytinle nedir
sorununuz bu kadar? Zeytin ağacının kendisiyle
Yani, öylesine
ciddiye alacaksın ki yaşamayı/Yetmişinde, bile, mesela,
zeytin dikeceksin. diyor Nazım Hikmet Yaşamaya Dair şiirinde.
Bakın, bu kadar kutsiyetle, doğanın
kendisine aidiyetle taltif edilmiş, onurlandırılmış ve
zaten biraz önceki konuşmacı arkadaşın da söylediği
gibi Türkiyenin kıyı şeridi boyunca uzanan, hemen her yerde
gölgesinden meyvesinden, tadından, yağından faydalanılan ve
insanla hemhâl olan bu ağacı yok etmek, yaşama kastetmeyle
özdeş olsa gerekir ki Afrinde ne yazık, ne ayıp, ne günah ki
zeytin ağaçları kökünden sökülüp zeytin
hırsızlığı yapıldı. Zeytin
ağaçları kökünden söküldü getirildi, zeytin talan edildi, pazarlarda
kendi ürettikleri şeymiş gibi satıldı ve burada da
açık bir suç ortaya çıktı.
Şimdi, Akbelende, Manisada, Egede, Akdeniz
şeridinde ve birçok yerde zeytinlikler talanla karşı
karşıya, zeytin ağaçları yok olmakla karşı
karşıya. Aslında tam tersine bunun tekrar yeniden şekillendirilmesi,
bahçelerin donatılması, fidanların dikilmesi, zeytinlerin
korunması, üreticiye yardımcı olunması, taban fiyat
konusunda destek verilmesi, alım konusunda destek verilmesi gerekirken
böylesine bir hoyratlıkla karşı karşıya olmak hem
zeytin ağacını hem şiirini okuduğum Bedri Rahmiyi ve
Nazım Hikmeti hem zeytin üreticisi derinden inciten bir durumdur. Bu
incitmeye karşı, doğaya da zeytine de zeytin üreticisine de
zeytinyağına da ve aslında, insanlığın temel
tüketim maddelerinden biri olan bu değere de sahip çıkmak gibi
insani, ahlaki, vicdani bir sorumluluğumuz var.
Sevgili Egeliler, Hadi gari; hadi gari, meydanlara
geliverin de goruyalım şu zeytinleri hep beraber be!
Teşekkür ediyorum, saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arslan Bey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, Kütahya Örencik Eğrigöz Dağında siyanürle
altın aranması için hazırlanan ÇED raporundan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kütahya Örencik Eğrigöz Dağında siyanürle
altın aranması için Hükûmet ruhsat verdi. Köylüler ve sivil toplum
örgütlerinin, ÇED raporuna itirazı nedeniyle altın arama
sahasında keşif yapıldı. Köylülerimizin ve doğa
savunucularının suyumuza, ormanımıza, tümüyle canlı
doğamıza sahip çıktıkları heyecan verici bir
mücadeleyi kamuoyuna duyurmaya çalıştık. Hükûmet bir an evvel,
doğamıza geri dönülmez yaralar açacak olan projelerden,
oldubittilerden, hazırlanan ÇED raporlarından vazgeçmeli;
kuşaklardır Eğrigöze sahip çıkan, onun nimetleriyle
hayatını devam ettiren yöre halkına kulak vermelidir.
İYİ Parti olarak, harap edilmek istenen doğamıza sahip
çıkan yöre sakinlerinin yanındayız.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarının incelenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/509) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Rıza Posacı.
Buyurun Sayın Posacı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RIZA POSACI (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclise ve
değerli vatandaşlarımıza saygılarımı
sunuyorum.
Başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere tüm
kutsal kitaplarda bahsi geçen zeytinin gen merkezi olan ülkemiz, her geçen
yıl artan zeytin varlığıyla dünya liderliğini
hedeflemektedir. Zeytinyağı ihracatında dünyada 4üncü
sırada olan ülkemizin, bizden 5 kat daha fazla ihracat yapan
İspanyayı yakalaması en önemli amaçlarımız
arasındadır.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Zeytinyağı ihracatına yasak getirdiniz, yasak.
RIZA POSACI (Devamla) Zeytinyağı
ihracatında ham zeytinyağı ihracatı payının giderek
azalması ve katma değeri yüksek ürünlerin oransal olarak daha çok
ihraç edilmesi, Türkiye'nin rekabet gücünü artırmaktadır. Son yirmi
yıl itibarıyla ülkemiz zeytin varlığı
incelendiğinde 2002 sezonunda 620 bin hektar olan zeytin üretim
alanı, bugün yüzde 43 artarak yaklaşık 880 bin hektara; 2002
sezonunda 101 milyon adet olan zeytin ağacı sayısı, 2021
sezonunda yüzde 89 artarak 192 milyon adede
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Yönetmeliği savunuyor musun? Bırakın bunları,
yönetmeliği savunuyor musunuz?
RIZA POSACI (Devamla)
2002 sezonunda 450 bin ton
olan sofralık zeytin üretimi, günümüzde yüzde 13 artarak 507 bin tona;
2002 sezonunda 140 bin ton olan zeytinyağı üretimi, 2021 sezonunda
yüzde 68 artarak 236 bin tona çıkartılmıştır.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Ne güzel, ne güzel.
E, niye yok ediyorsunuz?
RIZA POSACI (Devamla) 2002
sezonunda kişi başına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
bir beş dakika daha verin Sayın Vekilimize.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Zeytin
üretimini sormuyoruz arkadaş, alınan karara ne diyorsunuz?
BAŞKAN Buyurun.
RIZA POSACI (Devamla) Verim ve kalitenin
artırılması amacıyla zeytinlik alanın en az 1/5inde
gençleştirme yapıldığında üreticilere dekar
başına 100 TL destek verilmekte. Gene, katı organik gübre
kullanımında dekarda 20 TL destek verilmekte.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Aydından
telefon geliyor Zeytin bahçeleri için ne düşünüyorsunuz? Madene
açılacak mı? diye soruyorlar.
RIZA POSACI (Devamla) Organik tarım
desteklerinde ise 20 ile 40 TL arasında, iyi tarımda yine 20 ile 40
TL arasında destek yapılmaktadır.
Yani toparlarsak bu kapsamda verilen destekleri:
Zeytin yağı fark ödemesi, dane zeytin fark ödemesi, zeytin
bahçelerinin rehabilitasyonu, organik tarım destekleri, sertifikalı
fidan desteği, biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği, kırsal
kalkınma yatırımının desteklenmesi programı
çerçevesindeki desteklemeler, düşük faizli tarımsal krediler, küçük
aile işletmesi desteği kalemlerinde zeytin üreticilerimiz
desteklenmektedir diyor Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ya, zeytin
bahçeleri ölüm fermanı açıklandı, o konuda ne diyorsunuz onu
söyle ya; hikâye anlatma, onları biz de biliyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yönetmelik
hakkında düşünceniz ne Sayın Vekil?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Son karar için
ne diyorsun?
BAŞKAN Grup önerisinin oylamasından önce
yoklama talebi gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan grup önerimizin oylaması
sırasında Anayasa'nın 96ncı maddesi gereğince ve
İç Tüzük'ümüzün 57nci maddesine dayanarak yoklama talep ediyoruz.
Özgür Özel? Burada.
Tahsin Tarhan? Burada.
Müzeyyen Şevkin? Burada.
Tacettin Bayır... (AK PARTİ
sıralarından Yok. sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır
imzası olmayan arkadaş üstleniyor Tacettin Beyi.
BAŞKAN Tamam.
Mehmet Göker? Burada.
Mahmut Tanal? Burada.
Alpay Antmen? Burada
Orhan Sümer? Burada.
Suzan Şahin? Burada.
Emine Gülizar Emecan? Burada.
Kemal Zeybek? Burada.
Ömer Fethi Gürer? Burada.
Servet Ünsal? Burada.
İrfan Kaplan? Burada.
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu? Burada.
Nihat Yeşil? Burada.
İsmet Tokdemir? Burada.
Cengiz Gökçel? Burada.
Burhanettin Bulut? Burada.
Murat Bakan? Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarının incelenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/509) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Çorum Milletvekili
Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi ile
Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 314 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin İç Tüzükün 72nci
maddesine göre devam etmesine dair Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
arkadaşları tarafından verilmiş olan önerge
oylamasında kalınmıştı.
Şimdi teklifin tümü üzerinde görüşmelerin
devam etmesine dair önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi teklifin tümü üzerinde soru ve cevap
işlemine geçiyoruz.
Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Savunma sanayisi alanındaki
yatırımlarımız her geçen gün artıyor. MİLGEM
Projesinin en büyüğü olan
BAŞKAN Sayın Özkan
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Akdenizin incisi Mersin her yönüyle güçlenen ve
kalkınan önemli bir liman, sanayi, ticaret, turizm ve tarım
şehridir. Eğitimden sağlığa, tarımdan enerjiye,
ulaşımdan çevreye kadar yapılan yatırımlarla ülkemiz
son yirmi yılda en az 3,5 kat büyürken Mersin de bu
yatırımlardan hak ettiği payı almıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle Mersinde
yatırım bedeli 3 milyar 260 milyon lirayı bulan 341 projenin
açılışını gerçekleştirdik. Şehrimizin ve
ülkemizin gelişimine ve ilerlemesine büyük katkı sağlayan
yatırımların gerçekleşmesinde, başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere bakanlarımıza, milletvekillerimize ve emeği geçenlere
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünver...
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Her
yıl 2 Trakya büyüklüğündeki tarım arazisinin ekilmediği AKP
döneminde tarımdaki çöküş devam etmektedir. Buğday ekiminden hak
ettiği karşılığı alamayan çiftçimizin, özellikle
Orta Anadoluda can simidi olarak tutunduğu pancar ziraatı da
artık çiftçimizin beklentisini karşılayamamaktadır.
İktidarın şeker
fabrikalarını özelleştirmesiyle karakterize olan
yanlış şeker politikası pancar üreticisini sahipsiz ve
çaresiz bırakmıştır. ÜFEnin yüzde 105 olduğu bu
dönemde, iktidar çiftçimizin yüksek girdi maliyetleri altında ezilmesine
göz yummaktadır. Karamanda, başta Akçaşehir ve
Sudurağı beldelerimiz ile Ekinözü, Kameni, Alaçatı, Salur ve
diğer köylerimiz olmak üzere pancar ekilişi yapılan köylerimizdeki
pancar üreticilerimiz bu yıl yüzde 48 oranında pancar ekiminden
vazgeçmiştir.
Buradan muhalefeti sandığa gömmekten
bahseden Tarım Bakanını, siyasi polemikleri bırakıp
tarlaya gömdüğü çiftçimizin dertlerine çare üretmeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Zeytin;
yemişiyle, yaprağıyla, yağıyla en
sağlıklı besin sağlayan, bütün ağaçların ilki
diye anılan ağaçtır. Zeytin ağacı bolluğun, bereketin,
adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın,
bilgeliğin, aklın, arınmanın, insanlık için en önemli
erdem ve değerlerin sembolüdür. Zeytin yaprağı tutan güvercin
ümidin, bolluğun, esenliğin ve barışın; zeytin
ağacı ise ölümsüzlüğün simgesidir.
7 kez Türkiye Büyük Millet Meclisinde
talanınızdan koruduğumuz bilge ağaç zeytini, bu kez bir
yönetmelikle yine ranta kurban etmeye çalışıyorsunuz. Zeytin
ağacına kıymak günahtır.
BAŞKAN Sayın Ataş...
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemizde ekmek gerçekten de aslanın
ağzında. Artan enflasyon ve peşi sıra gelen zamlar
karşısında alım gücü her geçen gün düşen vatandaş
ekmek alamaz duruma geldi. Ucuz ekmek kuyruğu, bayat ekmek kuyruğu
derken şimdi de askıda ekmek kuyrukları oluşuyor.
Vatandaş bir ekmek almak için saatlerce kuyrukta bekliyor. Dün Millet
kuru ekmek yiyorsa aç değildir. diyen iktidar, bugün bu milleti kuru
ekmek dahi alamaz hâle getirmiş, aç bırakmıştır. Hâl
böyleyken iktidar sorunları çözmek yerine Cambaza bak. diyor,
Avrupa'yı örnek gösteriyor, orada doğal gaz ve akaryakıt
fiyatlarının daha pahalı olduğunu, ABD ve Avrupa'da
enflasyonun uçtuğu hikâyelerini anlatıyor, sadece bizde değil
tüm dünyada kriz var algısı yaratmaya çalışıyor ama
vatandaş artık gerçeği görüyor, bu masallara artık
inanmıyor, iktidara artık güvenmiyor, Getirin artık
sandığı. diyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin
gerektiği gibi korunabilmesi ancak mavi vatan denizlerimizin en iyi
şekilde savunulmasıyla mümkün olabilir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
güçlü liderliğinde savunma sanayisinde başlatılan yerli ve millî
projelerle kendi savaş gemilerini yapabilen az sayıdaki ülkelerden
biri hâline gelen Türkiye deniz gücünü artırmaya devam ediyor. Türkiye'nin
ilk istihbarat test ve eğitim gemisi olma özelliği taşıyan
TCG Ufuk (A-591) Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
envanterlerine katıldı. Ülkemizin güvenlik ve istihbarat
faaliyetlerinin denizlerde de en etkin şekilde yürütülmesine önemli
katkı sağlayacağına inandığımız TCG
Ufuk gemisinin Millî İstihbarat Teşkilatımıza
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
2006 yılında Başbakanken Recep Tayyip
Erdoğan imzasıyla ülkemizde domuz eti kasaplık hayvan eti
kapsamına alındı. Domuz eti olarak ülkemizde
satışı serbest bırakıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı
yaptığı kontrollerde, Ankara Sincan'da bir kasapta
ısıl işlem görmüş dana eti diye satılan sucukta
domuz eti saptadı, Aydın Buharkentte de et, kıyma, pide iç
malzemesi içinde domuz eti saptandı. Yine, farklı illerdeki
denetimlerde, kıyma, döner, sucuk gibi ürünlerin içinde dana eti yerine,
at ve eşek etinin varlığı saptandı. Bu tür
ahlaksızlık yapanlarla mücadele artırılmalı,
denetimler sıklaştırılmalı,
vatandaşımız aldığı ürünün üzerinde yazan etikete
uygun ürün alabilir duruma gelmeli; bu anlamda, sahtekârlara karşı
mücadele geliştirilmeli. Açıklanan rakamlar yetersiz. Türkiye'nin
farklı bölgelerinde de benzer sorunlar var, incelemeler
artırılmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Saray iktidarının utanç tablosu enflasyon rakamları
açıklandı. ENAGa göre tüketici enflasyonu şubatta yüzde 123,80,
makyajlı TÜİK'e göre şubat ayı enflasyonu yüzde 54,44.
TÜİK bile ocak ayı ile şubat ayı arasında 6
puanlık artış göstermek zorunda kaldı. Yükselişini
sürdüren enflasyon, memur ve emekliye yılın ilk altı ayı
için verilen yüzde 7,5 zammı silip süpürdü, milyonlarca memur ve emeklinin
daha şimdiden yüzde 8,94 oranında enflasyon farkı
alacağı oluştu.
Yirmi yıllık AKP iktidarının son
döneminde, 84 milyon olarak her geçen gün daha fakirleşiyoruz. Sanayiciden
nakliyeci, asgari ücretliden emekliye, ücretli çalışandan iş
insanına kadar herkes kara kara düşünürken birilerinin gözleri
ışıl ışıl olabilir. Halk fakirleşirken
yönetenlerin Karun kadar zengin olduğu saraylarda saltanat sürenler Allah rızası
için vatandaşın feryadını duysun, sokaklara bir
çıksınlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Geçtiğimiz pazar günü, İstanbulda, bir
sivil toplum örgütünün derneğinde yapılan bir toplantıda,
Meclisimizden bir ağabeyimizin, İrfan Kartal ağabeyimizin
katıldığı ve Van Dernekler Federasyonunun yapmış
olduğu toplantıda, bir partinin provoke ederek oradaki insanları
-tabiri caizse- birbirine düşürmek adına yapmış olduğu
konuşmayı telin ediyorum. Bu tür şeylere biz, sahada, milletin
karşısında kesinlikle müsamaha göstermeyelim ve müsamaha
gösterdiğimiz sürece de bu sıkıntılar devam eder. Hepimiz
-tabiri caizse- bu memleketi yönetmeye namzetiz, birbirimize saygılı
olmak mecburiyetindeyiz. Oralarda siyaseti bırakıp sadece kendi
kültürümüzü, örfümüzü, inancımızı kardeşlerimizle
paylaşmamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarım ve hayvancılıkta iflaslar
başladı, çiftçi toprağını, hayvanını terk
ediyor. Girdi maliyetlerindeki fahiş artışlar, akaryakıtta
artık takip edilemeyen zamlar üreticiyi, tüketiciyi ve esnafı
perişan ediyor. Adanada canlı koyun fiyatlarının
kilogramı 45 lira oldu, tavuk fiyatları aldı başını
gidiyor, yem fiyatları ve elektrik faturalarındaki artışlar
nedeniyle koyun fiyatları da yükseldi. Besicilerimiz yem
fiyatlarının yüksekliğinden süt ineklerini kesime yolluyor.
Vatandaş artık evinde et görmeyi mucizelere bıraktı.
Türkiye'de olduğu gibi Adanalı esnaf da bitme noktasına geldi,
elektrik parasını, iş yeri kirasını ödeyemez hâle
geldi; çekleri de karşılıksız çıkınca icra, iflas
ve hapis cezalarıyla karşı karşıya kalıyor.
Hükûmet acaba ne zaman vatandaşı gündemine alacak?
BAŞKAN Şimdi Komisyona söz veriyorum.
Buyurun.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili kanun
teklifimizin geneli ve detayıyla ilgili sizlere kısaca bilgi arz
edeceğim.
Genel Kurulumuzda bugün görüşmelerine
başladığımız kanun teklifiyle nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin
yürütülmesinde esas alınacak temel ilkeler belirlenmiştir. Bu
ilkelerin belirlenmesinde değerli arkadaşlar, ülkemizin de Avrupa
Birliğine uyum süreci kapsamında uygulamakta olduğu Avrupa
Birliği 2013/59 Euratom İyonlaştırıcı Radyasyonun
Neden Olduğu Tehlikelere Karşı Temel Korunma Standartları
Direktifi, Nükleer Güvenlik Sözleşmesi, Nükleer Silahların
Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması ve Nükleer
Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması gibi
uluslararası düzenlemeler kapsamlı bir şekilde irdelenmiş,
analiz edilmiş ve dikkate alınmıştır.
Teklifte, ülkemizin taraf olduğu
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından oluşturulan ve
uluslararası terminolojide güvenlik, emniyet ve nükleer güvence
kavramları özel olarak tanımlanmış ve kapsamları da
yine detaylı bir şekilde belirlenmiştir.
Öte yandan değerli arkadaşlar, 1961
yılından bu yana taraf olduğumuz 1960 tarihli Paris
Sözleşmesini değiştiren 2004 Protokolü Ocak 2022
itibarıyla ülkemizde ve dünyada yürürlüğe girmiş
bulunmaktadır. Yüce Meclisimizde görüşülerek onaylanması uygun
bulunan ve kanunlaşarak iç hukuk hükmü hâline gelen 2004 Protokolüyle
önemli ölçüde değişikliğe uğrayan Paris Sözleşmesi,
bazı hususlarda, iç hukukta düzenleme yapma konusunda, kendisine taraf
olan devletlere birtakım yükümlülükler getirmekte, birtakım
hususlarda da takdir yetkisi bırakmaktadır. İşte bu
getirilen yükümlülükler ve takdir yetkisi kurumlarımızca detaylı
bir şekilde analiz edilmiş ve bugün Genel Kurulumuzda
görüşülecek olan kanun teklifine, daha doğrusu görüşülmeye
başlanan ve maddelerine geçtiğimiz kanun teklifinde, ayrıca,
nükleer hadiselerden kaynaklanan Nükleer Zararlara İlişkin Hukuki
Sorumluluk bölümüne yer verilerek 2004 Protokolüyle taraf devletlere
getirilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve iç hukukta takdir yetkisi
verilen hususların düzenlenmesi ayrıca detaylı bir şekilde
sağlanmıştır.
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi, nükleer enerjinin
barışçıl amaçlarla, güvenli ve emniyetli bir şekilde
üretilmesini sağlamak ve iyonlaştırıcı radyasyona
ilişkin faaliyetlerde düzenleyici kontrolü tesis etmek için bu alanda
düzenleme yapma, yetkilendirme, denetleme ve yaptırım uygulama
yetkilerine sahip kurum olan Nükleer Düzenleme Kurumunun görev, yetki ve
sorumluluklarını belirlemektedir.
Değerli arkadaşlar, dünkü konuşmamda
da ifade etmiştim. Esasen ülkemizin nükleerle başlayan 1956daki
hikâyesi bugünlere gelmiş ve bugün itibarıyla Nükleer Düzenleme
Kurumu, bahsetmiş olduğum özellikle yetkilendirme, düzenleme,
sigortalama ve emniyete alma gibi farklı kabiliyetleri ülkemize
kazandırma ve bu alanda başta insan kaynakları olmak üzere
teknolojik gelişmelerin de ülkemizi bir anlamda sahibi yapma konusunda
önemli çalışmalara ipucu olarak, daha doğrusu imkân
sağlamış olacaktır.
İlaveten, bu teklif, değerli
arkadaşlar, az önce bahsini ettiğim gibi, nükleer enerji
alanında hukuki sorumluluğa ve radyoaktif atıklara ilişkin
ilke ve kurallar gibi ülkemiz açısından son derece önemli hususları
kanun seviyesinde düzenleyen önemli bir düzenleme olarak inşallah,
milletimize, ülkemize kazandırılacaktır.
Bu teklifin görüşülmesi açısından
değerli arkadaşlar, birkaç hususu da özellikle zikretmek istiyorum.
Yetkilendirmeden neyi kastediyoruz? Teklifle, nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin koruma
bildiriminde bulunulmadan veya Kurumdan yetki alınmadan
yürütülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda,
Kurum tarafından bahse konu faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak
verilecek yetki ve lisans belirlenmiş; bunun yanı sıra, bir
yetki türü olarak sayılmayan onay müessesesi ile nükleer tesisler,
radyasyon tesisleri ve radyoaktif atıkların kurulacağı
sahanın Kurum onayına tabi olacağı gibi hususlar
detaylı bir şekilde düzenlenmiştir.
Konuşmalarımızda bahsetmiş olduğumuz, özellikle
yetkilendirme kapsamını bu şekilde, daha detaylı bir
şekilde siz değerli milletvekillerimize izah etmek istedim.
Denetimden neyi kastediyoruz değerli
arkadaşlar? Denetimle de Kurum tarafından yürütülecek denetim ve
yerinde inceleme faaliyetlerinin çerçevesi çizilmiştir. Kurum
denetçilerinin ve Kurum tarafından denetime eşlik etme veya yerinde
inceleme yapmak üzere görevlendirilen veya hizmete alınan kişilerin
yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, lisans verilen nükleer
tesislerin ve radyoaktif atık tesislerinin sahalarında yapılacak
yapıların denetiminin Kurum tarafından
gerçekleştirileceği düzenlenmiş ve hükme
bağlanmıştır. Teklif, ayrıca, Nükleer Güvenlik
Sözleşmesinin 9uncu maddesinde düzenlenen nükleer tesisin güvenliği
için asıl sorumluluğun yetkilendirilen kişide olması
hasebiyle, bahse konu muafiyetin kanun teklifi marifetiyle
sağlanmasını önemsemiş ve bu hususu da ayrıca
düzenlemiştir.
Özellikle genele ilişkin görüşmelerde
konuşmacı arkadaşlarımızın gündeme getirdiği
radyoaktif atıklarla ilgili de sizlere kısaca bilgi arz etmek
istiyorum. Değerli arkadaşlar, teklifle radyoaktif atıklara ve
kullanılmış yakıtlara ilişkin hükümler ihdas
edilmiştir malumunuz. Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı
dışında yürütülen bir faaliyet sırasında ortaya
çıkmış olan radyoaktif atıkların Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içerisine sokulması yasaklanmış yani
bunlar yasaklanmış faaliyet kapsamına alınmış,
ortaya çıkan kullanılmış yakıtların veya
bertarafı hariç radyoaktif atıkların yönetiminde tüm
sorumluluğun faaliyet için yetkilendirilen kişiye ait olduğu
hüküm altına alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti egemenlik
alanında yapılan faaliyetler neticesinde ortaya çıkan radyoaktif
atıkların bertarafında ise Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden
Araştırma Kurumu yani TENMAK yetkili
kılınmıştır.
Bir de zaman zaman, arkadaşlarımız
şu anda nükleer alanlarla ilgili ya da kurulacak tesislerle ilgili hukuki
sorumlulukların nasıl düzenlendiği ve çerçevesinin ne
olduğuna dair hususları dile getirmiştir. Buna ilişkin de
kısaca bir bilgi arz etmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Teklifle, tarafı olduğumuz nükleer enerji sahasında hukuki
mesuliyete dair sözleşmeye yani Paris Sözleşmesine 2004
Protokolüyle gelen değişikliklere paralel olarak nükleer enerji
alanında hukuki sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelere de yer
verilmiştir. Nükleer santral işletenin nükleer tesisinde ya da
nükleer maddelerin taşınması esnasında meydana gelen bir
nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle
ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun
olup olmadığına bakılmaksızın -buranın
özellikle altını çizmek istiyorum- ortaya çıkan husustan yani
nükleer sahada ortaya çıkan husustan mal ve hizmet
sağlayıcının, personelin herhangi bir kusurunun olup
olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran
sorumlu olacağı esas miktar ve zaman bakımından belirli
sınırlar dâhilinde tutularak bu alan çok net bir şekilde
düzenlemeye tabi tutulmuştur.
Sorumluluğun sigorta veya diğer mali
güvencelerle teminat altına alınması zorunlu bir şekilde
düzenlenmiş ve bu husus şüpheye ve yoruma mahal bırakmayacak
kadar açıklığa kavuşturulmuştur. Kanun hükümleri
kaleme alınırken, ayrıca, ülkemiz iç hukukundaki bir kanun
hükmünde olan Paris Sözleşmesinin ve 2004 Protokolünün kurduğu
hukuki sorumluluk rejimindeki norm ve ilkelere bütünüyle sadık
kalınmış, Paris Sözleşmesinin iç hukukta düzenleme
bakımından takdir yetkisi bıraktığı hususlar ise
ayrıca düzenlenmiştir.
Değerli arkadaşlar, bütün bu kapsamda
ifade ettiğim gibi, ülkemizde nükleer enerji ve Nükleer Düzenleme Kurumu
alanında yapılmış olan bu düzenlemeyi bir taraftan nükleer
alanın barışçıl amaçlarla düzenlenmesi, diğer taraftan
da özellikle son dönemde Avrupa Birliği Komisyonunun da yeşil
enerji olarak kabul ettiği nükleer enerjinin ülkemize güvenli ve
sürdürülebilir bir şekilde kazandırılması amacıyla,
ayrıca emisyonla mücadelede bize sağlayacağı önemli
avantajlar nedeniyle huzurlarınıza getirdik.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyoruz.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl var efendim? Var
mı karar yeter sayısı?
BAŞKAN İkisi anlaştılar yani.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz de mi öyle görüyorsunuz?
BAŞKAN Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 15inci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Ayşe Sibel Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Nükleer enerji, 1879 yılında uranyumun
keşfiyle başlayan ve 1934 yılında atomun
parçalanmasıyla devam eden süreçte politikacılar, bilim adamları
ve sanayicilerin gündemine girmiştir. Diğer birçok teknolojik
gelişmede olduğu gibi, önce askerî savunma alanında
başlayan çalışmalar daha sonra ticari olarak devam
etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya başta olmak üzere
birçok ülke nükleer enerjiden faydalanılması yönünde yoğun
çalışmalar gerçekleştirmiş, bu çalışmalar
neticesinde atomların parçalanması sonucu açığa çıkan
ısı enerjisini elektrik enerjisine dönüştürecek sistemler
geliştirmiştir.
Nükleer santrallerin yaygınlaşması
1970li yılların başındaki petrol kriziyle birlikte
başlamıştır. Petrol ve diğer hidrokarbon
kaynaklarına sahip olmayan ülkeler, bu kaynaklara olan
bağımlılıklarını ve enerji arz güvenliklerini
temin etmek için nükleer santrale yönelmişlerdir. Nükleer santraller tüm dünyada
hızlı bir şekilde işletmeye alınırken 1979
yılında Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan Three Mile
Island ve 1986 yılında Sovyet Rusya'da yaşanan Çernobil
kazalarıyla görece bir yavaşlama olsa da tüm dünyada kurulmaya devam
etmiştir.
Türkiye'nin Paris İklim
Anlaşmasını onaylamasından sonra ve 2053
yılında karbon nötr bir ekonomi ve enerji sistemine sahip olma
hedefi doğrultusunda nükleer enerji olmazsa olmaz bir unsur olarak
görülmelidir. Dolayısıyla nükleerin mutlaka Türkiyenin enerji
karışımı içerisinde yer alması gerekmektedir.
Paris Anlaşmasının küresel
sıcaklık artışını 2 derecenin altında
sınırlandırma hedefine ulaşmak için, nükleer enerji de
dâhil olmak üzere, tüm düşük karbonlu enerji teknolojilerine ihtiyaç
vardır. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi
tarafından hazırlanan rapora göre, nükleer enerji, Paris
Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin yerine
getirilmesine yardımcı bir enerji kaynağı olacaktır.
Temmuz 2018 itibarıyla 31 ülkede 453 nükleer reaktör işletmede, 17
ülkede 57 adet nükleer reaktör de inşa hâlindedir.
Nükleer güç santrallerinde üretilen elektrik dünya
elektrik arzının yüzde 11ine denk gelmektedir. Ülke bazında
bakılırsa, Fransa elektrik talebinin yaklaşık yüzde
72sini, Ukrayna yüzde 55ini, Belçika yüzde 50sini, İsveç yüzde
40ını, Güney Kore yüzde 27sini, Avrupa Birliği yüzde 30unu ve
Amerika Birleşik Devletleri ise yüzde 20sini nükleer enerjiden
karşılamaktadır. İnşa hâlindeki nükleer reaktörlerin
15i Çinde, 7si Hindistanda, 6sı ise Rusyadadır. Bunun
yanında, Amerika Birleşik Devletlerinde 2, Birleşik Arap
Emirliklerinde 4, Güney Korede 4, Fransa ve Türkiyede birer nükleer reaktör
inşa hâlindedir.
Ülkemizin yarım asırlık nükleer güç
santrali kurma hedefi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir
Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair
İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın 12
Mayıs 2010 tarihinde imzalanmasıyla gerçekleşmeye
başlamıştır. Akkuyu'nun yanında Sinop ve Trakya
bölgelerinde kurulacak 2 yeni nükleer santral için de çalışmalar
devam etmektedir.
Ekonomik istikrarı ve
devamlılığı sağlamak için enerji arzının
devamlılığını güvenceye almak gerekmektedir.
Dünyanın sınırlı kaynaklarına karşın enerji
talebi oldukça yüksektir ve her geçen gün de artmaktadır. Günümüz
koşulları çerçevesinde enerji ihtiyacının büyük bir bölümü
hâlen fosil yakıtlardan elde edilmektedir. Basit bir yansıtım
yapıldığı takdirde enerji talebinin günümüzdeki
artış hızını koruması sonucunda, fosil yakıt
kaynaklarının elli yıl içerisinde tükeneceği tahmin
edilmektedir. Enerji ihtiyacının büyük bölümünü ithal etmek zorunda
olan Türkiye için kalkınma hamlesini sürdürülebilir bir seviyede tutmak ve
sanayisini uluslararası alanda rekabete girebilecek seviyelere
yükseltebilmesi için enerji üretiminde nükleer santralleri de enerji arzı
portföyüne eklemesi gerekmektedir.
Ekonomik gelişmeye bağlı olarak
enerji talebinin artmasıyla birlikte, fosil yakıtlardan olan kömürün
iki yüz elli yıl, petrolün elli yıl sonra tükeneceği yönündeki
araştırmalara bağlı olarak, alternatif enerji
kaynaklarından olan yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ve
nükleer enerjiye taleplerin arttığı görülmektedir. Türkiye'nin
enerjide dışa bağımlılığını
azaltmada ve enerji arzı güvenliğinde alternatif bir enerji türü
olarak nükleer enerjiden yararlanmasının her geçen gün önemi
artmaktadır. Nükleer santrallerin kuruluş maliyetleri yüksek
olmasına rağmen yakıt ve işletme giderlerinin düşük
olması önemli bir avantajdır. Ülkelerin enerjide dışa
bağımlılıklarının azaltılması ve tüm
dünyanın bağımlı olduğu doğal gaza bir alternatif
olarak nükleer enerji ön plana çıkmıştır. Nükleer
santrallerin toprak kirliliği ve radyasyon gibi çevreye olumsuz
etkilerinin petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara göre
nispeten daha az; yenilenebilir enerji kaynaklarına göre ise daha fazla
olduğu söylenebilir.
Enerji alanında yerlileştirme
politikaları son dönemlerde artış gösterse de henüz yeterli
seviyelere de ulaşamamıştır. Türkiye gibi petrol ve
doğal gazda dışa bağımlı bir pozisyonda olan, yer
altı kaynakları hakkındaki çalışmalara son zamanda
ivme kazandırmaya başlayan devletlerde enerji üretiminde nükleer
enerji, değerlendirilmesi gereken bir seçenek olmaktadır. Her geçen
gün enerji talebi artan Türkiye'nin enerji ithalatına
harcadığı para uluslararası arenada devletin sanayisini zor
duruma düşürmektedir. Nükleer enerji üretimindeki gereklilik vurgusu
sadece tüketimin karşılanmasında değil, büyük devlet olmak
gayesindeki Türkiye'nin stratejik planlarıyla birlikte ilerlemesi
adına da avantaj sağlama potansiyelini
barındırmaktadır.
Nükleer santraller aracılığıyla
enerji üretimi, enerji temininde devamlılık arz ederken üretim
aşaması hata kaldırmayan bir dizi süreç
barındırmaktadır. Yaşanabilecek bir kaza sonucunda
oluşabilecek senaryolar iyice değerlendirilmeli ve halk
sağlığı karar mercilerince her zaman birinci planda
tutularak gerekli hamleler yapılmalıdır.
Küresel enerji sistemi bugün iki önemli meydan
okumayla karşı karşıyadır. Bunlardan ilki daha fazla
enerji üretimi, ikincisi ise daha az karbon salımıdır. Daha
açık bir ifadeyle, ucuz ve sürdürülebilir enerji temini amaçlanırken
çevreye en az zarar veren üretim teknolojilerinin kullanılması için
çalışmalar sürmektedir.
Bu bağlamda nükleer enerji kullanımı
her ne kadar bazı riskleri bünyesinde barındırsa da önemli
avantajlar sunmaktadır. Bu avantajların bir kısmı nükleer
güç kullanılarak elektrik üretiminin sürekli ve kesintisiz bir
şekilde devam etmesi, nükleer santrallerde diğer santrallere
kıyasla daha uygun maliyetlerle elektrik üretilmesi, sera gazı
salımının yok denecek kadar az olması ve nükleer
teknolojinin enerji üretiminin yanı sıra fizik, tıp,
ulaşım, tarım gibi birçok alanda kullanılması olarak
sıralanabilir.
Nükleer enerji burada değinilen
avantajlarının yanında birtakım olumsuzlukları da
bünyesinde barındırmaktadır. Bu alanda öne çıkan en önemli
başlık ise nükleer atıklar ve bunların depolanma süreçleridir.
Nükleer enerji elde edilirken fazla miktarda radyoaktif atık
oluşmaktadır ve bu atıkların muhafazası da ciddi bir
risk unsurunu beraberinde getirmektedir.
Türkiye, nükleer enerjiyle yeni
tanışıyor olmasına rağmen güncel, teknolojik
donanımların kullanılması açısından
avantajlı bir konumdadır. Güvenlik konusundaki riskleri minimum
seviyede tutarak faaliyetlerine devam eden Türkiye, enerji portföyünü
zenginleştirmek ve enerji arz güvenliğini artırmak için nükleer
güç alanındaki çalışmalarını kararlılıkla
sürdürecektir diyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkanım.
Genel Kurul ve değerli halkımız,
evet, tüm insanlığı doğrudan ilgilendiren bir düzenlemeyle
karşı karşıyayız ve insanlığı
ilgilendiren bu büyük riske Türkiye Hükûmetinin yaptığı katkıyı
konuşacağız. Şimdi, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi
gündemimize geldi, son dakikada gündeme geldi, halktan kaçırılarak
gündeme geldi. Oysa nükleer güç santralleri gibi son derece
tartışmalı, bir enerji yatırımından ziyade bir
ölüm sistemi olduğu tüm dünya bilim insanları tarafından kabul
edilen böyle bir düzenlemenin alelacele getirilmesi başlı
başına bir problem zaten. Bu konuda bilim insanları dinlenmedi,
bu konuda nükleer karşıtı platformlar dinlenmedi, insanlar
dinlenmedi, partiler dinlenmedi Biz yaptık oldu. diyen AKP tarzı bir yasa yapma modeli bir kez daha
karşımıza geldi. Sarayın KHKlerini yasallaştırma
aracına dönüşmüş bir TBMM gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Yasalar, talimatlar gelsin, burada oy
çokluğuyla geçsin. yaklaşımı var.
Ben şunu söyleyeyim: Bu düzenlemenin
altında imzası bulunan milletvekillerinin, Komisyonda bilgilendirme
yapan Bakanlık yetkililerinin ve burada bu düzenlemeye evet oyu verecek
olan milletvekillerinin meselenin özüne, içeriğine dair esaslı bir
bilgisinin olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Yapılan son derece
derinlikli eleştiriler ve uyarılara da bütün bu
saydıklarımın hiçbirinin kulak kabarttığını
da düşünmüyorum. Kabartılan tek şey, dikkate alınan tek
şey saraydan bir talimat var, enerji şirketlerinden, enerji
lobilerinden bir talimat var; bu talimat hayata geçirilmelidir.
En sonunda söyleyeceğimi baştan bir kez
daha söylüyorum, Komisyonda da bunu söyledim: Ortada doğa ve insan
geleceği açısından çok büyük bir tahribat yaratabilecek,
yıkım yaratabilecek bir ölüm projesi var ve buna bugün şu veya
bu biçimde dâhil olanlar, buna oy verenler insanlık önünde suç
işliyorlar. Yarın bunun hesabını mutlaka ve mutlaka
verecekler. Kandırıldık. Yok, oradan talimat geldi,
bilmiyorduk. gibi ve benzeri açıklamaların hiçbir kıymetinin
olmayacağını burada bir kez daha söylüyorum.
Şimdi, AKPnin bütün bu enerji talan politikalarına
getirdiği bir açıklama var: Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var,
dışa bağımlı mı kalalım, işte, enerjiye
ihtiyaç artıyor, kentler büyüyor. vesaire vesaire. Şimdi, tabii, önce
kavramların altı boşaltılıyor, ters yüz ediliyor. Ne
olduğu belli olmayan, nereden kaynaklandığı, nereden
temellendirildiği belli olmayan bir ihtiyaç tarifi yapılarak, bunun
üzerine de halk bir biçimde buna dâhil edilmeye çalışılarak bir
manipülasyonla düzenlemeler hızla geçirilmeye
çalışılıyor. Bu ihtiyaç meselesinin birkaç boyutuyla ele
alınması lazım. Deniyor ki: Dünyada ve Türkiye'de enerjiye
ihtiyaç arttı. Evet, olabilir, doğrudur fakat dünyada ve Türkiye'de
enerjiye ihtiyacın artmış olması insanın yaşam koşullarının
daha da kötüleşmesi, daha da riske edilmesi demek. Küresel iklim krizi ve
fosil yakıt meselesinde bunu çok kapsamlı tartıştık.
Kentlerin bir ölümevine dönüşmüş olması, ormanların,
suların yok olması ve dünyanın çok yakın bir gelecekte yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalması, tam olarak bu
enerji ihtiyacının artmasıyla ilgili bir durumdur.
Dolayısıyla, enerjiye ihtiyacın artmış
olmasını doğal bir durummuş gibi göstermek başlı
başına bir yalandır, başlı başına halka ve
doğaya karşı işlenmiş bilinçli bir suçtur.
Şimdi, bakın, birkaç rakam vereceğim
sadece, geçeceğim. TEİAŞ raporuna göre, 10.457 adet enerji
santralinde toplam 99.819 megavat kurulu güç var, 99.819 megavat kurulu güç.
EPDKnin raporuna göre, lisanslı üretim 319 bin megavat. Peki, en yüksek
ani puant oranı ne? 56 bin megavat. Yani bu rakamlara
baktığınızda, Türkiyenin ihtiyacından çok daha fazla
elektriğin şu anda üretildiğini görüyoruz.
Dolayısıyla, güncel olarak ihtiyaç tarifi
yapıldığında bunun bir manipülasyon olduğunu,
aldatmaca olduğunu söyleyelim. Burada ihtiyaç denen şey, enerji
şirketleri lobilerinin rant ihtiyacıdır. Yani bu şirketler
öyle yandaş falan değiller, bu şirketler doğrudan Tayyip
Erdoğanın şirketleridir. Dolayısıyla, ihtiyaç
meselesi bu bakımdan Ne için ve kimin enerjiye ihtiyacı var?
tartışmasıyla yürütülmelidir. Ne için ve kimin için enerjiye
ihtiyaç var, bunu tartışıyoruz.
Tasarruf meselesine değinmek istiyorum.
TMMOBun ve EÜAŞın raporlarından aldığımız
bilgilere göre, mevcut enerji altyapısının rehabilite edilmesi
koşullarında yüzde 20ye yakın tasarruf elde edilebilir, sadece
iletim hatlarının tamirinden. Yine bu yaz-kış saat
uygulamasında da, son derece bilimsel verilerle, bir israf açığa
çıktığını gördük. Kayıp kaçak oranında OECD
ülkeleri ortalamasından 3 kat daha fazla bir oranla karşı
karşıyayız. Bakın, Türkiye, bir AVM çöplüğüne
dönüştürüldü. 65 ilde 500e yakın AVM var. Orta ölçekli bir AVMnin
elektrik tüketimi, 15 bin hanenin aylık tüketimine eşit. Yani,
dolayısıyla, bütün kentleri bir AVM çöplüğüne dönüştürdüğünüzde,
biz, işte Ne için ve kimin için? sorusunu tam olarak burada soruyoruz.
Yine, sadece kompakt ampul kullanımının değiştirilmesi
bile Akkuyunun en az 2 katı tasarruf sağlayabiliyor.
Yine, Akkuyu meselesinde yer ve zemin deprem
etütlerinin yapılmadığını görüyoruz. Burada bu
santralin yapımı ve işletilmesinin yirmi yıl Rusyaya ait
olduğunu herkes biliyor, yirmi sene sonra da yüzde 51ini alacak yani
Rusya bir gün sabah kalksa Bugün moralim iyi değil, keyfim yerinde
değil; elektrik düğmesine basmıyorum. dese Türkiyenin
yapacağı hiçbir şey yok. Gidip kapısına dayanacak hâli
yok Türkiyenin, biliyoruz ki kimin kapısına dayanır?
Hakkını arayan işçinin dayanır, öğrencinin
dayanır, emekçi köylünün dayanır; Rusyanın, Amerikanın
kapısına dayandığını henüz daha görebilmiş
değiliz.
Yine Sinop NGS bilirkişi raporunda, kaza
durumunda acil tahliyenin olamayacağı, atıkların
akıbetinin belli olmadığı vesaire çok sayıda veri
ortaya kondu ama gelin görün ki ortada hâlâ hiçbir gelişme yok.
Bakın, atık sorunu en kritik sorunlardan bir tanesi. Dünyada
atık sorununun çözülmediği biliniyor yani nükleer atıkların
gömülmesi dâhil olmak üzere bir çözümünün olmadığı bilim
insanları tarafından, herkes tarafından biliniyor; ortalama üç
dört milyon yıldan bahsediliyor. Dolayısıyla, nükleer enerji
sistemi insanlık ve doğa için mutlak bir cinayet sistemidir, bir
enerji sistemi asla değildir.
Şimdi, bakın, AKP, bu atık
meselesinde, az önce yapılan sunumda da bu konuda gerekli düzenlemeleri
yaptıklarını söylüyor. İzmirin Gaziemir ilçesinde, on
beş yıldır terkedilmiş bir fabrikanın bahçesinde
bulunan nükleer atıkların temizlenmediği ülke Türkiyedir,
temizlemeyen iktidar AKPnin ta kendisidir. Şimdi, düşünün,
İzmirin göbeğinde nereden geldiği belli olmayan
Çünkü orada
nükleer çubuklar var. Türkiyede henüz işleyen bir nükleer santral
olmadığına göre nereden geldi bu atıklar, bu çubuklar? Bunu
düzenleyemeyen, denetleyemeyen, orayı temizleyemeyen bir AKP, şimdi 2
tane nükleer santrali bizim başımıza bela edecek. Ne için?
Nükleer enerji lobileri için. Dolayısıyla, neresinden bakarsanız
tutarsızlık.
Biz ne yapacağız? Biz şunu
yapacağız: Enerji politikasını planlı hâle
getireceğiz. Sermayenin kârı için değil, halkın ve
doğanın çıkarlarını önceleyeceğiz. Doğa ve
insan sağlığına zararlı tüm talan projelerini iptal
edeceğiz. Tüm enerji sistemlerini kamulaştıracağız.
Kır ve kentlerin beton merkezli değil, insan ve doğa merkezli
düzenlenmesiyle nüfus göçünü önleyip dolayısıyla yerelinde enerji
sistemini kurabileceğiz. Bu sistemi kurabildiğimizde de tüm enerjiyi
yenilenebilir enerji hâline getireceğiz.
Evet, ülkenin, doğanın bütün üretici
güçlerini emperyalist şirketlere ve yerli iş birlikçilerine
yağmalatıyorsunuz. Yüzyıllık cumhuriyet tarihi buna
tanıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Bunun için
tarımı bitirdiniz, bunun için kentleri mega AVM hâline getirdiniz,
köyleri boşalttınız; insanları şantiye kentlere
yığdınız, ucuz iş gücü hâline getirdiniz; kentsel dönüşüm
projeleri, mega projeler, beton projeleriyle kapitalizmi, kapitalist tüketim
kültürünü toplumun iliklerine kadar yaydınız. İşte, bunun
için Enerjiye ihtiyacımız var. diyorsunuz. Enerji politikası
sorunu demokrasi sorunudur. Enerji politikası, enerji ve nükleer
lobilerinin çıkarları doğrultusunda KHKlerle, halktan gizlenerek,
gece yarısı yönetmelikleriyle, saray fermanlarıyla belirleniyor.
Bugün, biz, tam olarak bunun tersini yapacağımızı ilan
ediyoruz ve bu yasaya evet diyenlerin de bu suça ortak
olacağını, bu cinayet projesine ortak olacağını
buradan bir kez daha söylüyoruz ve bu teklifin derhâl geri çekilmesini talep
ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sinop Milletvekili Sayın Barış Karadeniz.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BARIŞ KARADENİZ (Sinop)
Sayın Divan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
24 Şubatta Rus ordusu Ukraynaya
girdiğinde bizim Komisyon da Türkiye Büyük Millet Meclisine 87
milletvekilinin imzasıyla bu teklifi Meclise sundu. 702 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Kanun Hükmünde Kararnamesiyle bir Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili 18
maddelik bir öneri sunulmuştu ve bunun peşine de -bunu destekleyen-
7164 sayılı Kanunla da desteklenmişti. Biz de bunu Anayasa
Mahkemesine getirdik ve Anayasa Mahkemesi bu KHKyi ve ilgili düzenlemedeki
kanun maddesini Anayasaya aykırı bularak iptal etti. Hatta o gün, 14
Şubatta bu uygulama gerçekleştiğinde, Türkiye Atom Enerjisi
Kurumunu (TAEK) ortadan kaldırdınız. Kanun oylanmadan önce de
Nükleer Düzenleme Kurumu kuruldu, Yargıtaya gidildi, yemin edildi ve
görevinin başına geldi. Ya, bu kadar uygunsuz, bu kadar hukuksuz bir
yapı olamaz. Hatta o dönemde Akkuyudaki nükleer santral temelinde
çatlaklar oluştu denetlenmediği için, sonra Nükleer Düzenleme Kurumu
görevine başladığında tekrar çatlaklar oluştu. Projeyi
başlamadan bitirdiniz; böyle önemli gördüğünüz projenin, dünyaya ve
Türkiyeye zarar verecek projenin başlamadan ne hâle geldiğini hep
beraber gördük. Şimdi, hep söylediğimiz bir şey var, biz nükleer
santrale karşıyız ve bu, ülkemiz için bana göre bir ihanet
projesi. Bunu geçen gün de söyledim, arkadaşlar tepki gösterdi.
Sayın Komisyon Başkanı az önce öyle
güzel anlatıyor, diyor ki: Orada biri zarar gördüğünde, nükleer
santrallerde bir sızıntı, patlama olduğunda oradaki suçluyu
aramak için Cumhurbaşkanı bir görevlendirme yapacak, suçlu bulunacak;
işte, oradan çalışandan mı kaynaklı, oradan mı
kaynaklı... Ya, bu kadar basit mi? Çay ocağında tüp mü patlıyor
ya da başka bir şey mi? Coğrafyayı etkileyecek bir projeyi,
görüyoruz ki bu kadar basitleştiriyorsunuz. Yani bence çok tehlikeli
açıklamalar yapıyorsunuz.
Rusya, Akkuyuda şu anda yüzde 100 hisseye
sahip, o yetmiyormuş gibi bir de yanına liman verdiniz, oh ne güzel!
İranda, Mısırda ve Türkiyede Doğu Akdenizi kontrol etme
projesinin yüzde 100ünü Rusyaya verdiniz. On beş yıl boyunca
şirkete 35 milyar dolar ödeyeceksiniz arkadaşlar, 35 milyar dolar ve
yüzde 42 kârlılıkla. Ya, Türkiye bu projenin neresinde? Rusya
girdiğinde Ukraynaya, ilk girdiği yer neresiydi? Çernobil.
Bir de bu atıklarla ilgili, geri dönüşümle
ilgili Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa gibi ve Rusyanın
başını çektiği tesisler kurulmuş. Türkiyede kurulacak
nükleer santral yetmiyormuş gibi her yıl 200 milyon doları da bu
atıkları geri dönüşüme yollamak için Rusyaya
satacağız, para ödeyeceğiz, üstüne bir de burada katı
atık tesisi kurdurup atıkları da ülkemize maalesef
gömdürecekler. Bence bu kanun teklifini bir an önce geri çekmeniz lazım
çünkü yaptığınız iş hem Anayasaya aykırı
hem de ülkemizin menfaatlerine aykırı. Türkiye, bu kanun teklifiyle
atık deposuna döndürülecek. Yabancı ülkeler, Türkiyede şirket
kurup nükleer santrallere istedikleri gibi sahip olabilecekler. Rus
atıkları Türkiyeye gömülecek, bir de açılacak davalarda
-Komisyon kurdunuz ya- bir yıl ötelemeli bir şekilde davalar da
reddedilecek arkadaşlar.
Bakın, Sinopa döneceğim. Sinopta nükleer
santral kurma projeniz var, ÇED raporunu çıkarmaya
çalıştınız. Yanılmıyorsam 6 Şubat 2018de,
Çevre Bakanlığı tarafından yapılan ÇED halkı
bilgilendirme toplantısında, ya, halkı içeriye
sokmadınız. Önceden içerisi dolduruldu, barikatlar kuruldu Sinop
halkı girmesin diye; içeride kim olduğu belli olmayan bir sürü adam
Sinop halkını oraya sokmadınız, sonra biber gazıyla
insanları oradan uzaklaştırdınız.
Bir kere, Sinop'ta kurulacak nükleer santralde
şirket yok ortada. Yönetmelik diyor ki: Şirket ÇED tanıtım
programını yapar, halkı bilgilendirir. Çevre
Bakanlığı bunu üstlendi aykırı bir şekilde. Çevre
Bakanlığının dosyaları bile olmadan, orada ÇED
raporuna olumlu görüş verdiniz. 120 tane konu başlığı
vardı, 70 tanesine olumsuz görüş verildi; bunları da yok
ettiniz, 120de 70... Kaç tane bilirkişiyi, hiç alakasız, sadece
nükleer santrale olumlu ÇED verdirmek için oraya atadınız
arkadaşlar. Ya, bu kadar basit mi bu işler? 120 tane konu
başlığını neredeyse iki saat gibi sürede halka
tanıttık, Sinoplu yok, iş bitti. Ya, insanları bu kadar
kandırmayın.
Dünyada yenilenebilir enerji kaynağı
diye bir şey var. Türkiye'de kayıp
Bakın, özelleştirdiğiniz
nakil hatlarını düzenlemeyen, oradaki trafoları, ne bileyim,
direkleri sırf cebinden para gitmesin diye düzenlemeyen
dağıtım şirketleri şu anda bunu düzenlese, bunu
yaptırsanız
Türkiye'de kurmayı düşündüğünüz
Akkuyu'daki nükleer santralin üreteceği elektriği, enerji nakil
hatlarındaki kayıplara veriyorsunuz. 35 milyar bu ülkenin millî
kaynağını, millî servetini; bunu niye Rusya'ya
aktarıyorsunuz? Yazık değil mi? Dünya vazgeçmiş, Almanya
vazgeçmiş, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş. Biz büyük
nükleer lobilerin hizmet edip Türkiyeye nükleer santral kuracağız.
diye... Ben şunu söylüyorum: Bu, ihanet projesidir; derhâl vazgeçin
diyorum.
Sinopta, biz, bu olumsuz ÇED sürecinde, içeriye
alınmayan halkın... Çevre Bakanlığının
değil, belirli bir şirketin yapması gereken ÇED
tanıtım toplantısı, usulsüz ve aykırı olduğu
için bize göre yok hükmündedir. Bununla ilgili 2 Ekim 2020 tarihinde -benim de
imzam olan- 60 arkadaşımızla ve 14 kurumsal
katılımcıyla birlikte dava açtık. Samsun 3. İdare
Mahkemesi dava duruşma tarihini 28 Mart 2022 olarak belirledi. Biz de o
tarihte, saat onda, Samsunda, 3. İdare Mahkemesinde olacağız;
bu davanın olumsuz taraflarını anlatacağız. Bu davada,
bizim yok hükmünde saydığımız bu ÇED tanıtım
toplantısının hâkimler tarafından da iptal edileceğini
düşünüyoruz çünkü hukuka da aykırı insanlığa da
aykırı.
Biz Sinoplular olarak nükleer santral istemiyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Biz de
istemiyoruz.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Halka sorarsanız,
nükleer santral istemediğimizi her zaman size söylerler.
1 milyon tane ağaç kestiniz, bunun vebalini
nasıl ödeyeceksiniz, ben onu bilmiyorum. Bir alanı dümdüz
yaptınız, bir de ağaç dikilmeyecek hâlde yaptınız.
Bunun vebali var ya, arkadaşlar, çok büyük bir vebaldir. Olmayan,
Japonyayla anlaştık. dediniz, o zaman dolar 3 TLydi, Japonya
16,5 milyar. dedi, siz 20 milyar diye iddia ettiniz; dolar 3 TLydi,
şu anda 14 TL. Ülkede bırakın nükleer santrali de bu vatandaşı
koruyun, vatandaş bitti, evine ekmek götüremiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) İki günden beri 3 lira mazota
zam yaptınız -motorine, benzine- enerjiden bahsediyorsunuz ya! Siz
ilk başta Yerli, millî kaynaklarımızı bir düzeltelim.
deyin de ondan sonra bu vatandaş size inansın.
Bizim Sinopta söylediğimiz bir söz var
Nükleere inat, yaşasın hayat. diye. Biz, kendimizi feda ederiz ama
o topraklara o nükleer santrali sokmayız. Daha Çatalağzında -az
önce konuştuk- oradaki termik santralin soğutma suyuyla ilgili bile
probleminiz var. Enerji maliyetinden oradaki şirket difüzörleri
kapatmış, oradaki suyu ısıtıyor. Bir de midye
kabukları yapışıyor diye denizi bir de güzelce
klorluyorlar; doğa katliamı ya! Aynısını Sinopta da
Türkiyedeki balık popülasyonunun ve orada yumurtlama alanının,
stabil bir alanın olduğu yere Orada, nükleer santral
yapacağız. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sayın
Başkanım, kusura bakmayın.
BAŞKAN Buyurun.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Oradaki o
sıcak suyu denize salacağız. diyorsunuz. Bir kere, doğayla
ilgili sıkıntınız var arkadaşlar. Hiç
acımıyorsunuz ya; ağaç, balık, canlı, yeter ki para
gelsin. Nereden gelirse gelsin hiç önemli değil; biraz acıyın.
Bakın, yarın çocuklarınız size hesap soracak. 87 milletvekili,
hesap soracaklar size.
Zamanında HESlere de dediniz,
yanlış, plansız ve ölçeksiz yatırımlarla oradaki can
suyunu bile aldınız. Gittiniz, 1 milyon tane ağaç
Her
şeyin hesabı verilir ama bunun hesabını zor verirsiniz.
Ben, Öner, Soner ve Güneş kardeşlerimi de
anmak istiyorum. Sinopa nükleer santralle ilgili geldiklerinde 3
kardeşimiz denizde boğuldular, onlara Allahtan rahmet diliyorum.
Sinopa ve Türkiyeye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Çorum Milletvekili Sayın Oğuzhan Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OĞUZHAN KAYA (Çorum)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; teklif sahibi
olduğum 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi
üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde nükleer enerji alanındaki
çalışmalar 1956 yılına dayanmaktadır. Bu yılda
Uluslararası Atom Enerji Ajansının kurucu üyesi olmakla beraber,
1957 yılına gelindiğinde Atom Enerjisi Komisyonunu
oluşturduk. Atom Enerjisi Komisyonu, 1960lı yıllarda,
araştırma reaktörlerimizin kurulumu, Akkuyu ve Sinop dâhil olmak
üzere nükleer santrallerimizin kurulacağı sahaların seçimi,
insan kaynağının oluşturulması için eğitim
altyapımızın oluşturulması gibi pek çok önemli
çalışmaları hayata geçirdi. 1982 yılına
gelindiğinde de nükleer enerji altyapımızın gelişimini
sağlamak ve nükleer güç santrallerini kurmak için Atom Enerjisi Komisyonu
yeniden yapılandırılarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yani TAEK
kurulmuş oldu. TAEK, 1982den 2018 yılına gelinceye kadar hem
nükleer enerji alanında AR-GE yapan, radyoaktif atık yönetimini gerçekleştiren
ve araştırma reaktörlerimizi işleten hem de nükleer enerji ve
yoğunlaştırıcı radyasyon alanında düzenleme ve
denetleme yapan bir kurum olarak faaliyetlerini sürdürdü. 2018 yılına
gelindiğinde de uluslararası alanda kabul gören son dönem nükleer
güvenlik standartlarını idari yapımıza aktarmak, taraf
olduğumuz uluslararası anlaşmalardaki yükümlülüklerimizi yerine
getirmek ve nükleer enerji alanında ülkemizdeki hukuki çerçeveyi bir
adım daha ileriye taşımak için nükleer enerji alanında yeni
bir düzenleme yapma ihtiyacı hasıl oldu. Bu bağlamda, TAEKin
düzenleyici, denetleyici fonksiyonu ile nükleer enerji ve radyasyon
uygulamaları alanındaki faaliyet gösteren yapısının
birbirinden ayrılması için çalışmalar
başlatıldı ve 2/7/2018 tarih ve 702 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle Kurum kurulmuş oldu. Radyoaktif atık yönetimi,
AR-GE faaliyetleri ve diğer radyasyon faaliyetleri TAEK bünyesinde
kaldı ve sonrasında yapılan bir dizi düzenlemeyle de TAEK,
Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, kısaca
TENMAK adı altında yeniden yapılandırıldı.
Ancak hepimizin malumu olduğu üzere, Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020
tarihli kararıyla 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname iptal
edilmiştir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; nükleer güç santralleri uzun soluklu projelerdir. Bu nedenle,
bu projeler güçlü ve istikrarlı yönetim, sağlam bir hukuki
altyapı ve yetişmiş insan gücüyle yapılır. Ülkemizde
kurulan geçmiş bütün hükûmetler de son altmış beş
yılda nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla
kullanılmasını ve faydalanılmasını bir devlet
politikası olarak uygulamışlardır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde, AK PARTİ hükûmetlerinin de gösterdiği çabayla,
nükleer enerji hedefimizin gerçekleşmesine geçmişte
olmadığı kadar yakınız. 2010 yılında,
geçmişten ders alarak Rusya Federasyonuyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali
Projemiz için bir anlaşma imzalanmış, bu anlaşma
kapsamında ilk reaktörün 2018 yılında Sayın
Cumhurbaşkanımızın katılımıyla temeli
atılmıştır. Şu an 4 ünitede inşaatın devam
ettiği Akkuyu Nükleer Güç Santrali, dünyanın en büyük nükleer santral
şantiyesidir. Akkuyu sahasında 20 binden fazla işçi
çalışmaktadır. İnşallah, Akkuyu Nükleer Güç
Santralinin ilk ünitesi cumhuriyetimizin 100üncü yılında
işletmeye alınacak, birer yıl arayla diğer üniteler de
işletmeye alındığında Türkiye'nin toplam elektrik
gücünün yüzde 10u Akkuyu Nükleer Güç Santralinden
karşılanacaktır.
Nükleer enerji, işletme sırasında
karbon salımı yapmaz; sera gazı emisyonlarını önlemede
de ön plana çıkmaktadır. Bugün Avrupada 10 ülkede nükleer enerjinin
yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilmesi
için Avrupa Birliği Komisyonuna bir teklif verilmiş, Avrupa
Birliği Komisyonu da bu teklifi kabul etmiştir. Yani Avrupa
Birliği nükleer enerjiyi 2050 yılı karbon nötr hedefi için hem
yeşil hem de sürdürülebilir bir yatırım olduğunu kabul
etmiştir.
MURAT BAKAN (İzmir) Doğru değil,
doğru değil. Avrupa Birliğine hangi ülke nükleer santral
yapıyor?
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Fransa geçtiğimiz
haftalarda 17 nükleer reaktör yapacağını açıkladı.
ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Güney Kore gibi ülkeler yeni nesil nükleer
reaktör tasarımı için AR-GE çalışmaları
yapmaktadır. Şu anda, dünyada, 440 nükleer reaktör işletmede, 52
reaktör ise inşa hâlindedir. AK PARTİ olarak hedefimiz, ülkemizin
güçlü, rekabet edebilir, güvenilir, sürdürülebilir bir enerji
altyapısına sahip olmasını sağlamaktır. Nükleer
santrallerimizle bu hedefi gerçekleştirmede önemli bir adımı
ülkemiz adına atmaktayız. Nükleer enerji, ülkemiz için bir tercihin
çok ötesinde bir anlam ifade etmektedir. 2004 Protokolüyle önemli ölçüde
değişikliğe uğrayan Paris Sözleşmesine taraf
devletlere protokolle bazı hususlarda düzenleme yapma konusunda
birtakım yükümlülükler gelirken bazı konularda da takdir yetkisi
tanınmıştır.
Kıymetli milletvekilleri, bu bağlamda, genel
itibarıyla söylemek gerekirse kanun teklifimiz 3 ana esasa
dayanmaktadır. İlk esasa göre, kanun teklifimizde, Nükleer Düzenleme
Kurumumuzun yetki ve sorumlulukları, nükleer düzenlemeye tabi hususlar,
yetkilendirme konuları, idari ve cezai yaptırımlara ilişkin
hükümlerin yer aldığı ayrı bölümler bulunmaktadır.
İkinci olarak ise nükleer enerji alanındaki hukuki sorumluluklarla
ilgili hükümleri içeren düzenlemeler, işletenin münhasır kusursuz ve
miktar, zaman açısından sınırlı sorumluluğu,
sigorta ve teminat yükümlülükleri, Nükleer Zarar Tespit Komisyonunun
yükümlülükleri düzenlenmiştir. Son olarak da radyoaktif atık ve
işletmeden çıkarma yönetimine ilişkin hükümler, ülkemizin
radyoaktif atık politikasını ve stratejisini belirlemede
yetkilendirilen kişilerin ve devletimizin sorumlulukları yer almakta,
radyoaktif atıklara ilişkin özel hesaplar düzenlenmektedir.
Hazırlanan kanun teklifiyle, Türkiye
Cumhuriyeti egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet
sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif
atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine
sokulması yasaklanmıştır. Ülkemizde yürütülen faaliyetler
neticesinde ortaya çıkan radyoaktif atıkların
bertarafının yetkilendirilmesi Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden
Araştırma Kurumuna (TENMAK) verilmiştir. Radyoaktif yönetiminde
ve işletmeden çıkarmaya ilişkin kurulacak özel hesaplar ve bu
hesaplara yapılacak katkı payı, ödemelerin nasıl
belirleneceği, bu hesaplara yapılacak katkı payı
ödemelerinin neler olduğu, hesapların gelirleri, işleyişine
ilişkin hususlar ile özel hesapları yönetmekle görevli Hesaplar
Yönetim Kurulunun oluşumuna ilişkin düzenlemeler de kanun teklifinde
yer almaktadır.
Teklifle, nükleer santral işletmenin nükleer
tesisinde ya da nükleer maddelerinin taşınması esnasında
meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin,
personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların
herhangi bir kusuru olup olmadığına
bakılmaksızın, münhasıran kusursuz sorumlu olacağı
esası miktar-zaman açısından belli sınırlar dâhilinde
kabul edilmiş, sorumluluğun sigorta ve diğer mali güvenceyle
teminat altına alınma zorunluluğu öngörülmüştür.
Kanun teklifi kapsamında, uluslararası
nükleer sorumluluk hukukunun temel prensiplerinden bir diğeri olan
işletenin sorumluluğunun miktar bakımından
sınırlandırılması ilkesi kaleme alınarak
işletenin nükleer hadiselerden doğan nükleer zararlar için hukuki
sorumluluğu 700 milyon euro miktarıyla
sınırlandırılmıştır.
Teklifte, zorunlu mali güvence ilkesi
kapsamında işletenin yükümlülükleri düzenlenmiş, böylelikle
nükleer zarara neden olabilecek faaliyetler, daha yürütülmeye başlamadan
önce, risklerin, nükleer tesisi işleten tarafından mali teminat
altına alınması sağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyetinde kurulacak ve
işletilebilecek nükleer tesisler ve nükleer tesislere ilişkin nükleer
maddelerin taşınması, faaliyetler için kanun teklifinin
şart koştuğu şekilde sigortalanabilmesi için nükleer
sigorta havuzu kurulması da öngörülmüştür. Bir nükleer hadiseden
doğan nükleer zararın tespiti, tazminatın belirli bir öncelik
sırasına göre paylaştırılmasıyla ilgili sürecin
de belirlenmesi için Nükleer Zarar Tespit Komisyonunun kurulması da
kanunda öngörülmüştür.
Kanun teklifiyle, Nükleer Düzenleme Kurumunun
ihtiyaç duyacağı her türlü analiz, danışmanlık, gözetim,
inceleme, araştırma, muayene, test, eğitim ve
sertifikalandırma gibi teknik destek hizmetlerini sağlamak
amacıyla payların en az yüzde 51i Nükleer Düzenleme Kurumuna ait
olmak üzere Nükleer Teknik Destek Anonim Şirketinin (NÜTED) kurulması
da öngörülmüştür. Teklifle nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin hapis
cezalarına, idari ve adli para cezalarına ilişkin düzenlemelere
de yer verilmiştir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; tüm milletvekillerimize, gerek Çevre Komisyonundaki gerek Enerji
Komisyonumuzdaki milletvekillerimize kanun teklifimize vermiş
oldukları olumlu katkılardan, eleştirilerden dolayı
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu ve
şahsı adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına 314 sıra sayılı Nükleer
Düzenleme Kanunu Teklifinin birinci bölümü üzerinde söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama 2022 yılı
başından beri gündemde olan elektrik zamlarından birkaç cümleyle
bahsederek başlamak istiyorum. 31 Ocak günü yaptığım
basın toplantısında meskenler için ucuz tarife
eşiğinin günlük 8 kilovatsaat olmasını önermiştim.
Hükûmet, nihayet evvelsi gün bu talebimize olumlu yanıt verdi.
Ayrıca, elektrik bedelinden alınan KDVnin azaltılmasına da
karar verilmiş. Bunları olumlu ama yetersiz buluyoruz. KDV
indirimiyle faturalarda yapılan iyileştirmeler devlet gelirlerinde
azalmaya yol açacak ve sonuçta yine tüm vatandaşlara
yansıyacaktır. Asıl yapılması gereken, enerjiyi
bazı firmalara rant alanı yaratan bir meta olarak görmekten vazgeçmek
ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak
olmalıdır. Yurt dışından enerjiyi ithal edip yine yurt
dışından alınan kredilerle oluşturulan özel sektör
firmalarına fatura kestirerek bu işin içinden çıkamayız.
TEDAŞ'ın özelleştirilmesiyle elektrik
dağıtımının verildiği firmalar fatura kesme
firmalarına dönüşmüş durumdadır. Bakın, biz elektrik
özelleştirmelerini yanlış yaptık. Özelleştirme,
sektörleri rekabete açmak, verimliliği arttırmak, sermayeyi tabana
yaymak, teknolojik yenileme ve yatırım yapmak gibi amaçlar için
yapılabilir ama devlete gelir sağlamak amaç olmamalıdır.
Ülkemizde TEDAŞ'ın özelleştirilmesi söz konusu olduğunda
sektördeki kayıp kaçakları önlemek, dağıtım hizmetinin
kalitesini arttırmak, gerekli yatırım ve finansman konusundaki
sıkıntıları azaltmak ve dağıtım sektörünü
rekabete açmak gibi amaçlar öngörülmüştür.
Değerli arkadaşlar, TEDAŞ
özelleştirmesinden sonra kayıp kaçak meselesinin çözümü gibi bir
sonucu göremedik. Örneğin, EPDK'nin 2015 yılında Türkiye
genelinde beklediği kayıp kaçak oranı yüzde 10du ancak bu rakam
yüzde 12,1 çıktı; hâlâ da yüzde 12-13 civarında.
Dağıtım kalitesi arttı. desek; Isparta'da bunun
gerçekleşmediğini gördük, şubat ayında yoğun kar
yağışı neticesinde Isparta'da bazı mahallelerde
elektrikler kesilmişti, hem de günlerce kesilmişti. Maalesef, 70
yaşındaki bir vatandaşımızı da bu kesinti
yüzünden kaybettik. Bakın, dün, 2 Martta da aynı tabloyla
karşılaştık, yine Isparta'da elektrik telleri koptu. Bu mu
yapılan yatırım? Bu firmalar fatura firmaları hâline geldi
derken bunu kastediyorum. Özelleştirmeler sonucu özel sektörde rekabet
ortamı açılacak. desek; iktidara yakın şirketler haricinde
bu ihaleleri alabilen de olmuyor maalesef.
Sayın milletvekilleri, 30 Eylül 2013 tarihinde
imzalanmış olan son devir sözleşmesiyle birlikte TEDAŞ
özelleştirmeleri de tamamlanmıştı. Toplam 12 milyar 914
milyon 750 bin dolar ihale bedeliyle otuz yıllık lisans hakları
özel şirketlere verilmişti. Peki, sormak istiyorum, nerede bu 12,9 milyar
dolar? Bununla neden bir fon kurulmadı? Bu miktar neden olası bir
elektrik krizi için saklanmadı? Her akıllı ülke acil ihtiyaç
için yedek akçe ya da yedek enerjiyi rezervde tutar, biz ise bu gelirlerle
IMFye, Afrikaya yardım yaptık. diye övündük ama bugün
geldiğimiz durum nedir? Geçtiğimiz ocak ayında sanayiye elektrik
ve doğal gaz veremeyecek duruma geldik. Bunca özelleştirme sonucu
yeterli yatırım olmaması, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik
kriz, milyarlarca dolar paramızın hesapsızca
harcanmasının sonuçları doğrudan vatandaşı
etkiliyor.
Bakın, 2021-2022 Eurostat verilerine göre, bu yılların
ocak ayları karşılaştırıldığında,
Türkiyede yıllık enerji enflasyonu yüzde 90. Avrupada enerji
enflasyonu şampiyonuyuz, bu oran Avrupada ortalama yüzde 27. Ayrıca,
Türkiyedeki elektrik fiyatları da Ocak 2021-Ocak 2022 arasında yüzde
96 artmış durumda ancak iktidar partisi bunlarla
uğraşmıyor, geleceğe yatırım yapmıyor.
Değerli milletvekilleri, iktidar partisinde
Bir ülkenin enerji talebinin artması bir gelişmişlik
göstergesidir. anlayışı var ancak bu anlayış
artık eskidi; daha az enerjiyle daha çok üretim yapmak asıl
gelişmişlik ölçüsü hâline geliyor. Onun için, öncelikle enerjiyi
verimli kullanıp kullanmadığımıza bakmamız gerek.
Kanun teklifinde yer alan nükleer konusuna bakacak
olursak: Sovyetler Birliği zamanında yapılan santraller dünyada eski
teknolojilerle yapılan santrallerdir ve kötü yanı, bunların
önemli bir kısmı bizim yakın çevremizde yer almaktadır.
Örneğin; Bulgaristan'da var, Ermenistan'da var. Özellikle Ermenistan'daki
Metsamor Nükleer Santrali Türkiye için çok büyük bir risk teşkil ediyor,
bunun kapatılması lazım. Aslında yıllar önce
kapatılma kararı da alındı, hatta Avrupa Birliği de bu
amaçla Ermenistan'a bir miktar para vermeyi taahhüt etti fakat Ermenistan o
parayı yeterli bulmadı, Benim elektrik ihtiyacım var. dedi ve
reaktörü ek sürelerle açık tutmaya devam etti. Süre 2016da sona erecekken
yeniden on yıl daha uzatarak 2026 yılına kadar açık
tutacağını belirtti. Ermenistan'la bugünlerde
başladığımız normalleşme görüşmelerinde bu
konunun da mutlaka gündeme getirilmesi gerekmektedir. Bu, bölgede yaşayan
tüm insanların sağlığının korunması
açısından önemle üzerinde durulması gereken bir husustur.
Türkiye'de nükleer enerji santrali kurulması
konusu yaklaşık yarım asırlık bir geçmişe sahip.
1981 yılında o zamanki Türkiye Elektrik Kurumundan 2 mühendisin
Amerikada, Stanford Üniversitesinde bu konuyu
araştırdıklarına bizzat tanık oldum. Aradan geçen
kırk bir yılda Türkiye birkaç kere nükleer enerji santrali için
ihaleye çıktı ama çeşitli gerekçelerle bunları iptal etti;
sonunda da Batılı devletler Türkiyeye nükleer santral teklifi
vermekten vazgeçtiler. Bu gelişmelerin sonucunda da Akkuyu Nükleer Santral
anlaşmasını Ruslarla yüksek fiyatla yapmak zorunda kaldık.
Bu anlaşmayla, kendi toprağımız üzerinde, teknoloji
transferi de olmadan yap-işlet-sahip ol modeliyle santral kurduruyor,
nükleer atıkları da kendi ülkemizde Rusların belirleyeceği
koşullarda saklamak durumunda kalıyoruz. Teknoloji transferi
sıfır, bu ciddi bir eksikliktir değerli arkadaşlar.
Bakın, bugün Fransada 56 nükleer reaktör var,
elektrik üretiminin yüzde 70ini bu santrallerden sağlayan Fransa, enerji
alanında millî politikalar izlemektedir ve ulusal kaynaklarla buralara
elektrik santrali yatırımı yapmaktadır. Nükleer teknolojiye
sahip olmak, ülkenizin içerisinde yabancı bir devletin nükleer faaliyet
gerçekleştirmesi, teknik kısmına tamamen onların
hükmetmesiyle olmaz. Know-how önemlidir, teknolojik bilgi ve tecrübe
önemlidir. Teknolojik bilgi edinmek için gereken eğitime de yeterli önem
vermemiz şart iken durumumuza bir bakalım: Bakın, bugün sadece 2
üniversitemizde nükleer enerji mühendisliği bölümü var; Hacettepe ve Sinop
Üniversiteleri. Hacettepe Üniversitesi 62 öğrenci alıyor ve KKTC
uyruklu öğrenciler için açtığı 2 kişilik kontenjan ise
boş kalmış durumda. Sinop Üniversitesinin ise 31 kişilik
kontenjanından 10u dolmuş yalnızca. Daha önce, Akkuyu için ilk
anlaşma imzalandıktan sonra Rusya'ya bu alanda eğitim alsın
diye öğrenci gönderilmişti ancak onlar da Rus uçağının
düşürülmesi sonucu çıkan krizle geri döndüler. Daha sonra gidenler
oldu ama bu eğitimleri alan öğrencilerin sayısı daha da
artmalı. Bu iş ciddiye alınmalı, aksi hâlde teknoloji
transferini nasıl yapacağız? Denetimi nasıl yapacağız?
İşten anlamayan kişilerle mi denetim yapacağız?
Ayrıca, denetim elemanları denetime geldiği zaman içeriye
girecekler, bütün kapılar açılacak mı sanıyoruz?
Değerli arkadaşlar, buralar kritik yerler. Daha santrale girmeden bir
güvenlik eğitimi veriliyor, güvenlik gerekçesiyle ancak o eğitimden
sonra içeri alınabiliyorsunuz. Dolayısıyla, teknik denetimcinin
nükleer santrale girmesi, istediği zaman istediği kapıyı
açtırması gerçekçi değil. Bu işi yapacak kişilerin
işten anlaması lazım. Bu denetmenlerin teknik
donanımlarının en üst seviyede olması, en kilit
noktaları bilmesi, doğru noktalara eğilebilmesi lazım. O
yetkinlikte insanlar yetiştirilmeli, eğitilmeli.
NÜTED Anonim Şirketi meselesine de
değinmek istiyorum. Bu şirkete neden ihtiyaç duyuluyor? Belli ki
Türkiye'de devlet kurumlarının maaşları nitelikli mühendis
ve teknik eleman çalıştırılmasına yetmiyor. Nitelikli
personel çalıştırmak için böyle yöntemler aranıyor. Bu da
çok övünebileceğimiz bir durum değil maalesef.
Değerli milletvekilleri, son bir haftada
oluşan hadiselere dayanarak Rusya'nın önümüzdeki dönemde bu santrali
tamamlayacak ekonomik güce sahip olabileceğini düşünmüyorum. Amerika
ve Avrupanın uygulamaya koyduğu ambargolar Akkuyu Santralini de
etkileyecektir. Kaldı ki Akkuyu Nükleer Güç Santralinde sadece Rus firma
değil, onlarla iş birliği yapan Avrupalı şirketler de
var. Özellikle Putinin nükleer silah seçeneğini masaya
koymasının bir sonucu olarak Batılı ülkelerin de nükleer
teknolojilerin yaygınlaştırılmasına daha da
karşı olacaklarını düşünüyorum.
İktidarınızın zikzaklı dış politikası
bu durumu daha da zorlaştıracaktır. Bir gün Lozanı
tartışmaya açıyorsunuz, bir başka gün Montrö ne
kazandırdı ne kaybettirdi, bunu hiç düşündünüz mü? diye
soruyorsunuz, sonra da gelip Montröye sığınıyorsunuz.
Avrupa Birliği hedefimizdir. dedikten sonra kalkıp Putine Bizi
Şanghay Beşlisi içine alın, biz de ABye Allaha
ısmarladık. diyelim, ayrılalım oradan. diyorsunuz.
Türkiye istikrarlı ve güven veren bir dış politika izlemelidir.
Bu zikzak politikalarıyla güven veremeyiz.
Değerli arkadaşlar, bizce birinci bölümde
en sorunlu husus 9uncu maddede yer alıyor. Bu maddeyle radyoaktif
atıklar ve kullanılmış yakıtlar hususunda genel
ilkeler ve esaslar düzenleniyor. Bu düzenlemeyle, egemenlik alanımız
dışında yürütülen bir faaliyet esnasında ortaya çıkan
radyoaktif atıkların ülkemize girişi yasaklanmış
görünüyor ancak bunun istisnaları da bu maddede kaleme
alınmış. Bakın, bir istisna olarak maddenin (2)nci
fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde
üretilmiş ve kullanım süresi dolduğunda menşe ülkeye iade
şartı ile ihraç edilmiş radyasyon kaynaklarına, radyoaktif
atıkların transit geçişine ve doğal radyoaktif maddelerin
bulaşmış olduğu malzemenin ithalatına birinci
fıkra hükmü uygulanmaz. denilmektedir. Bu ifadeden
anladığımız şudur: Maddeye göre, örneğin Türkiyede
uranyumu ürettiniz, bu uranyumu ihraç ettiniz, başka bir ülke
kullandı, ondan sonra atıklarını da geri
alacağız. Kanunda denildiği gibi, menşe ülkeye geri
göndermek şartıyla ihraç edilmişse geri alacağız. Bu
çok tehlikeli bir durumdur. Uranyumu ihraç edeceğiz de
atığını neden kabul ediyoruz? Satabilmek için mi gerekiyor
bu koşul? Neden ülkemizi sömürge konumuna sokuyorsunuz? Bunu nasıl
kabul edebiliyorsunuz?
Bakın, 2007 yılında İzmir
Gaziemirde kurşun fabrikası arazisine gömülü, 100 tonluk nükleer
reaktörlerde kullanılan radyoaktif çubuklar tespit edilmişti. Bizde
nükleer reaktör olmadığına göre, yurt dışındaki
bir reaktöre ait olması gereken bu nükleer çubuklar nereden geldi, hangi
izinle getirildi bilmiyoruz. Ülkemizi nükleer çöplük hâline getiren bu konuyla
ilgili, en son, bir gazete haberindeki bilgilere göre, buradaki radyasyon
miktarı normalin 7.200 katı. Bu riskleri almaya değer mi?
İleride de ülkemizin çeşitli yerlerinden böyle nükleer çöplerin
çıkmasına razı olabiliyor muyuz?
Ayrıca, yine, 9uncu maddede geçen, radyoaktif
atıkların transit geçişine izin verilmesi de teklif metninden
çıkarılması gereken bir maddedir çünkü radyoaktif
atıkların transit geçişi de kamu güvenliği açısından
büyük risk teşkil etmektedir. Bu nedenle önceliğimizin yenilenebilir
enerji kapasitemizi kullanmaya yönelik olması ve bu konularda teknolojik
yatırımlara öncelik verilmesi dileğiyle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Hacı Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HACI ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle, Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin malumu olduğu üzere, dünyada enerji
kaynaklarına yönelik talep gün geçtikçe artmakta ve enerji
yatırımlarının önemi giderek daha fazla
anlaşılmaktadır. Bu noktada çevreyi, toplumu ve gelecek nesilleri
göz önüne alan, güvenilir, sürdürülebilir ve en önemlisi erişilebilir
enerji kaynaklarına olan ihtiyaç, diğer alternatiflere göre nükleer
santralleri ön plana çıkarmaktadır. 2021 yılı sonu
itibarıyla dünya üzerinde ABD, Fransa, İngiltere, Çin, Güney Kore
gibi 33 ülkede toplam 439 nükleer reaktör hâlen işletme hâlinde olup
dünyanın toplam enerji ihtiyacının yüzde 10u nükleer enerjiden
karşılanmaktadır. Nükleer santrallerin bulunduğu 31 ülkeden
10unun nüfusu İstanbul'un nüfusundan azdır.
Bildiğiniz gibi, ülkemizin enerji
alanındaki en büyük yatırımı olan ve ilk ünitesini 2023
yılında devre almaya planladığımız Mersin Akkuyu
Nükleer Güç Santralimizin tamamı faaliyete geçtiğinde, Türkiye'nin
toplam enerji ihtiyacının yüzde 10unu tek başına karşılayacaktır.
Ülkemizin ekonomisine büyük katkı sağlayacak nükleer santralimiz, 6
ila 8 milyar dolar katma değer üretecektir. İstihdam konusunda ise
sadece yapımı sürecinde, şu anda 20 bin insanımıza
iş imkânı tanıyor. Nükleer santralimiz, yüksek kalifiyeli uzmanların
yetiştirilmesine de büyük katkı sağlayarak yeni iş
sektörlerinin kurulmasına vesile olacaktır. Türkiye için enerji ve
teknoloji alanında önemli bir katkı sağlayacak olan nükleer
santral, sağlayacağı verimli enerjinin yanı sıra
sanayiden tarıma, uydu haberleşmeden sağlığa kadar
birçok alanda dünyayla rekabet edecek güce bizleri
ulaştıracaktır.
Nükleer santrallerin güvenli ve emniyetli
şekilde işletilmelerini sağlamakta en önemli rol hiç
kuşkusuz ki nükleer alanda düzenleyici ve denetleyici görev üstlenen
kurumlara düşmektedir. Bu doğrultuda, nükleer enerji
yatırımlarımızın tüm hızıyla sürdüğü
şu günlerde 2023 hedeflerimiz doğrultusunda Nükleer Düzenleme
Kurumunun yasal dayanağını yeniden oluşturmak amacıyla
bugün gündemimizin konusunu teşkil eden Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifini hazırlayarak 702 sayılı KHK'nin iptaliyle
doğacak olan hukuki boşluğun giderilmesi hedeflenmiştir.
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi, nükleer enerjinin barışçıl
amaçlarla güvenli ve emniyetli bir şekilde üretilmesini sağlamak ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerde düzenleyici
kontrolü tesis etmek için bu alanda düzenleme yapma, yetkilendirme, denetleme
ve yaptırım uygulama görevi ve yetkilerine sahip kurum olan Nükleer
Düzenleme Kurumunun görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemektedir.
Bu önemli kanun teklifine ilişkin çalışmanın Gazi
Meclisimizde mutabakat içerisinde ivedilikle tamamlanması önem arz
etmektedir.
Kanunun ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Hacı
Ağabey, destekliyor musun, nükleeri destekliyor musun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Herhâlde. Gidin,
yayın Mersinde.
HACI ÖZKAN (Mersin) Nükleer olmasa elektriği
nerede bulacaksın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mersinde gidin,
yayın Hacı Özkan nükleer santral istiyor. diye, flama bile
göndeririz size.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Mersinliler
karşı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nerede Mersinliler
karşı?
HACI ÖZKAN (Mersin) Sen yanlış
biliyorsun.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Yanlış
mı biliyorum?
HACI ÖZKAN (Mersin) Evet.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Referandum
yapalım Mersinde.
BAŞKAN 314 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmelerin İç Tüzükün 72nci
maddesine göre devam etmesine dair bir önerge Divana gelmiştir,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerine İç Tüzükün 72nci maddesi uyarınca devam
edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin
Manisa Kocaeli Adana
Burcu
Köksal Burhanettin
Bulut Ömer Fethi Gürer
Afyonkarahisar Adana Niğde
Murat
Bakan Sevda Erdan
Kılıç Barış
Karadeniz
İzmir İzmir Sinop
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan
önce yoklama talebine dair bir önerge gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin birinci bölümünde İç
Tüzük 72ye göre verilen önerge oylamasında Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 57nci maddesi uyarınca yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Özgür Özel? Burada.
Tahsin Tarhan? Burada.
Müzeyyen Şevkin? Burada.
Burcu Köksal? Burada.
Sevda Erdan Kılıç? Burada.
Burhanettin Bulut? Burada.
Murat Bakan? Burada.
Barış Karadeniz? Burada.
Ömer Fethi Gürer? Burada.
Ali Keven? Burada.
Orhan Sümer? Burada.
Tekin Bingöl? Burada.
Servet Ünsal? Burada.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu? Burada.
Suzan Şahin? Burada.
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu? Burada.
Rafet Zeybek? Burada.
Tacettin Bayır? Burada.
Yıldırım Kaya? Burada.
Mustafa Adıgüzel? Burada.
20 arkadaşımız burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.45
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN(Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 314 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde görüşmelerin devamına
ilişkin Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Görüşmelerin devamına dair
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, teklifin birinci bölümü üzerinde soru ve
cevap işlemlerine geçiyoruz.
İlk soru, Sayın Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
1-7 Mart haftası Muhasebeciler
Haftası'dır, bu haftada muhasebecilerimizin sorunları
konuşulmalıdır. Ülke ekonomisine birçok yönüyle katkı
sunan, iş dünyasına bilgi ve hizmetleriyle yön veren, ticari
hayatın önemli yapı taşlarından muhasebecilerimizin önemli
sorunları vardır. Seçim bölgem Kayseri'de de sorunların
başında, Kayseri'de bulunan Vergi Denetim
Başkanlığının kapatılarak Konya'ya
bağlanması gelmektedir. Bundan dolayı muhasebeciler ve mukim
mükellefler birçok işini erteleyerek kilometrelerce yol gitmektedir.
Binlerce vergi mükellefi olan Kayseri'ye Vergi Denetim
Başkanlığının tekrar getirilmesi yaşanan
mağduriyeti giderecektir. Ayrıca, muhasebecilerimizin ücretlerinin
tahsilinde yaşadığı sorunlar ve KDV oranının
düşürülmesi konularında düzenlemeler bir an önce
yapılmalıdır.
Bu vesileyle bütün muhasebecilerimizin Muhasebeciler
Haftası'nı kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beyaz
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, devlet hastanelerinden
randevu alınamadığına dair şikâyetler her geçen gün
artmaktadır. Ameliyatlar için aylar sonrasına gün alınabilirken
özellikle büyükşehirlerde sıradan bir muayene için bile randevu
almakta gittikçe zorluk çekilmektedir. Anayasamız devlete, vatandaşa
sağlık hizmeti sunma görevini yüklemektedir. AKP bu görevi özel
hastaneler yoluyla üzerinden atmaya çalışmakta, özel hastaneler de
vatandaşı yolunacak kaz olarak görmektedir.
Aylardan beri Hükûmeti doktor istifalarıyla
ilgili uyarıyoruz, ne yazık ki bu konuda en ufak bir adım
atılmadı. Türk doktorları daha iyi şartlarda yaşama
umuduyla Avrupa'ya göç ederken Sağlık Bakanı çareyi Suriyelilerde,
ithal doktorlarda görüyor. Hükûmeti bu konuda bir kez daha uyarıyor, acil
ve somut öneriler almaya çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, radyasyon, özellikle iyonizan radyasyon, insan için, doğa
için çok ciddi bir tehlikedir. Yüksek dozda radyasyona bir kez bile maruz kalındığında
ölüme sebep olur. Burada sorunlu durum, nükleer silahlar ve santral
kazalarıdır. Küçük dozlarda tekrarlayan radyasyon ise kromozom
kırılmalarına, kanserlere ve doğumsal anomalilere neden
olur fakat diğer taraftan, nükleer enerji hayatımızın içindedir.
Doğada düşük dozda bazı bölgelerde radyasyon vardır, birçok
araç da küçük dozda radyasyon yaymaktadır. Özellikle tıpta radyasyon
yoğun bir şekilde kullanılmaktadır,
yararlanılmaktadır. Nükleer enerji santralleri ise dünya genelinde
yoğun kullanılmakta, çevremizde çok sayıda santral
bulunmaktadır. En çok nükleer enerjiden faydalanan ülke Fransa'dır.
Bu nedenle, nükleer enerji konusunda düzenleme yapılması zorunludur.
Çok ciddi bir şekilde düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme
yapılmasını doğru buluyor ve destekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1-7 Mart haftası Deprem Haftasıdır.
Büyük acılar yaşanan deprem ülkesinde, Türkiye'de bir haftalık
etkinliklerle konuyu geçiştirmekten öteye geçemiyoruz maalesef. Deprem
öncesinde, anında ve sonrasında alınması gereken önlem
yetersizliği göz önüne alınmıyor, her yıl onlarca
canımızı yitiriyoruz, güvenli yapı stoku
oluşturamıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığının 2018 verilerine göre Türkiye'de imara
aykırı yapılar yüzde 60a dayanıyor. 18 il, 80 ilçe, 502
köy ve mahalle doğrudan deprem kuşağı üzerinde yer
alıyor. Tüm uyarılarımıza rağmen, Grup Başkan
Vekillerimizle sunduğumuz fay yasası gündeme alınmıyor.
Depremde sığınaklar yok. Deprem vergilerinin, imar affı
paralarının nereye harcandığı bilinmiyor. Bu iş
yalnızca bir hafta deprem farkındalığıyla değil,
daha fazla zaman kaybetmeden depreme karşı daimî önlemler almakla
olmalıdır.
BAŞKAN Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, Akkuyu Nükleer Santralinin inşaatının yüzde
kaçı tamamlanmıştır? İnşaatta çalışan
işçilerin yüzde kaçı Türk, yüzde kaçı yabancı? Aynı
zamanda santralde kaç mimar, mühendis çalışmaktadır? Santralde
kaç nükleer uzman görevli, çalışmaktadır? Aynı zamanda
inşaatın denetimi için Türkiye adına görevli,
bağımsız bir denetim firması var mıdır?
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde kamuda taşeron firmada
çalışanların tamamına kadro sözü verildi. 696
sayılı Kararnamede binlerce taşeron işçisi ne yazık
ki bu kapsama alınmadı. Her hafta taşeronda kalan firma işçileri
sürekli kadro taleplerini Twitterda etkinlik düzenleyerek duyurmak istiyorlar.
Ne Bakanlıktan ne de iktidardan bunlarla ilgili bir açıklama
yapılmıyor.
Tüm taşeron firmada kalan işçilerimizin
mutlak surette kadro almaları haktır, bunların hakları
verilmelidir, mağduriyetler giderilmelidir. Karayollarında, Demiryollarında,
Ulaştırma Bakanlığında, sağlıkta, şeker
fabrikalarında, KİTlerde binlerce işçinin kadro hakkı bir
an önce verilmeli ve bunların mağduriyetleri giderilmelidir. İşçiler
arasındaki ayrım sonlandırılmalıdır. Kadro için
işçilerin hakkı tanınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
2021 yılında AK PARTİ Hükûmetinin,
lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği
projeleri anlatmaya devam ediyorum. Sel felaketi sonrası Giresun,
Kastamonu, Sinop ve Bartında konut, dükkân ve köyevlerinin
yapımına başladık, Giresunda 370 konut ve 152 dükkânı
tamamladık. Kentsel dönüşüm çalışmalarında 110 bin
konut ve iş yerini tamamladık, vatandaşlarımıza 2
milyar 818 milyon Türk lirası kira ve taşınma desteği
sağladık, 114.857 bağımsız birimin tahliye ve
yıkım işlemleri yapıldı.
Yerli ve millî aşımız
Turkovacın seri üretimine başladık, dünyada kendi
aşısını üreten 9 ülke arasında yerimizi aldık.
1.800 hastamızı uçak ambulans hizmetiyle en kısa sürede tedavi
olacakları hastanelerimize ulaştırdık.
AK PARTİ, dünya lideriyle ülkesine, milletine
hizmet peşinde; muhalefet beceriksiz politikasıyla iftira, yalan, dezenformasyon
(CHP sıralarından gürültüler)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Siz
yaptınız, siz yaptınız!
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Mazota bugün bir
daha zam geldi, bugün bir daha; iki günde 2,5 lira! Ayıp, ayıp!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İnsanın biraz yüzü olur ya!
SUZAN ŞAHİN (Hatay) 3 kalemden 2sini
ödeyemiyor!
BAŞKAN Sayın Sümer, buyurun.
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Vatandaş Yeter artık! dedikçe iktidar
bildiğini yapmaya devam ediyor. Mazota bugün 1 lira 50 kuruş, benzine
88 kuruşluk yeni bir zam geldi, yarın da geleceği kesin. Saray
iktidarı sanki yerli ve millî zam fabrikası kurmuş gibi, her
geçen gün yeni bir zam açıklıyor. Akaryakıta gelen zam,
iğneden ipliğe zam yağmuru demektir. Taksici esnafı,
dolmuşçu esnafı deposuna yakıt koyamaz, vatandaş evine
ekmek alacak gücü bulamaz, çocuğuna verecek harçlık kalmadı.
Zamlarla, milletin son üç kuruş parasıyla ekonomiyi ayakta tutmak
isteyen, kendisi saraylardan başka bir yerde yaşamama
anlayışını bırakmalı, vatandaşın
feryadını duymalı, gerekli önlemleri almalı, bir an önce
sandığı vatandaşın önüne getirmelidir.
BAŞKAN Sayın Serter, buyurun.
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Pandemi boyunca duymadığımız,
boğulurken son nefeste bir zahmet ellerini tuttuğumuz esnaf
artık dayanamıyor. Pandemi öncesinde de var olan ve yirmi üç
aylık süreçte de dağ gibi biriken kredi borçları yetmezmiş
gibi, artan maliyetler ve sizin hesabınızca
arttırdığınız elektrik, doğal gaz ve
akaryakıt zamları esnafları tek tek kepenk indirme
noktasına getirdi. Yirmi yıllık iktidarınız sonucunda,
son bir yılda -105 bin esnafımız- ekmeksiz, aşsız
kalan insan sayısı ortalama 400 bini buldu. Esnaf acilen enerji
tüketim bedellerinde özel tarifeler uygulanmasını,
taşımacı esnafı ise akaryakıttaki ödemenin
alınmamasını istiyor. Esnaf, KOSGEB ve TESKOMBdan, faizsiz ve
uzun vadeli kredi desteğinden yararlanmak istiyor. Ülkenin bel kemiği
çatladı, ülkenin ayakta duracak hâli kalmadı; duyun bu sesleri.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Komisyona söz veriyorum.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; biraz önceki söz
almamda Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili bilgileri paylaşmıştım.
Şimdi, gördüğüm kadarıyla Akkuyu Nükleer Santraliyle ilgili
biraz yoğunlaşma var. Sizlerle bu konuda, Akkuyu Nükleer Santralinin
büyüklüğü, kapasitesi ve süreçleriyle ilgili teknik bir bilgi paylaşacağım.
Değerli
arkadaşlar, Akkuyunun işletme ömrü altmış yıl yani
orada yapılan santralin altmış yıl ekonomik ömrü var, bu seksen yıla kadar da
çıkabiliyor.
Projenin satın alma garantisi -çok farklı
şekillerde bilgiler olduğu için net bilgileri sizlerle paylaşmak
ve bunları arz etmek istedim- on beş yıl ve satın alma
tutarı da 12,35 sent/kilovatsaat. Rusyayla imzalanan anlaşmaya göre
1inci ve 2nci ünitenin yüzde 70i, 3üncü ve 4üncü ünitenin yüzde 30u yani
üretilen elektriğin ortalama yüzde 50si EÜAŞ tarafından
satın alınacaktır. Yani projenin ömrü boyunca -aslında
projenin ömrünü biraz önce ifade etmiştim- üretilecek elektriğin
sadece -yani yıllara yaydığımız zaman- yüzde 12,5i
alım garantisi kapsamındadır. On beş yıllık
alım garantisi elektrik satın alma kapsamındadır. Elektrik
satın almaya göre Akkuyu mutlaka bu elektriği sağlamak
zorundadır. Sağlamadığı takdirde müeyyide gerektiren
hükümler vardır ve bu hesaplamalara göre, değerli arkadaşlar,
15inci yılda kilovatsaat değeri de 9,5 sente düşmektedir.
Diğer taraftan,
arkadaşlarımızdan gelen sorular çerçevesinde, Akkuyuda
mevzuatımıza uygun bir şekilde yetkilendirilmiş üçüncü
taraf bağımsız gözetim ve denetim firmaları, Nükleer
Düzenleme Kurumu denetimi ve gözetimi kapsamında denetim yapmaktadır
yani burayı gözetlemek ve denetlemektedir. Bunlardan biri yabancı,
diğeri Türk menşelidir. Dolayısıyla,
bağımsız 2 firma Akkuyuda gözetleme ve denetleme konusunda
faaliyet hâlindedir değerli arkadaşlar.
İnşaatla ilgili soruya gelince; 1inci
ünite yüzde 70, toplam inşaat yüzde 30lar civarındadır.
Çalışan sayısı; 14.500 Türk
çalışanımız, 4 bin Rus menşeli çalışan ve
toplamda da çalışanların yüzde 30u beyaz yakalı yani mühendis
kökenli ya da uzman kökenli çalışan
arkadaşlarımızdır.
Diğer taraftan değerli arkadaşlar,
birkaç hususta da -zamanım var gördüğüm kadarıyla- bilgi arz
etmek isterim. Akkuyuya girebiliyor muyuz? ya da Akkuyuya giremiyoruz.
gibi birtakım iddialar gündeme geldi. Nükleer Düzenleme Kurumu denetçileri
değerli arkadaşlar, istediği zaman tesise girebiliyor,
istediği belgeyi alıp istediği raporu tanzim edebiliyor,
düzenleyebiliyor. Tahsin Bey, şu anda Akkuyuda -altını çizmek
istiyorum- 20ye yakın Nükleer Düzenleme Kurumu denetçisi yerleşik
olarak 7/24 esasına göre çalışmaktadır; bırakın
Akkuyuya girmemeyi, giriyoruz ve 7/24 oradayız. Ayrıca, Rusyada
Akkuyu için imalat yapan fabrikalarda Nükleer Düzenleme Kurumunun 18
çalışanı ya da görevlisi 7/24 çalışma esasıyla
burada görev yapıyor ve üretim yapan yerlerde de denetim ve gözetim
görevlerini yerine getiriyorlar.
Diğer taraftan, Akkuyu için
yap-işlet-sahip ol gibi ifadeler var. Değerli arkadaşlar,
aslında öyle değil, yap-işlet-süre sonunda da projenin
tamamını, alanı temizleyecek şekilde, her türlü çalışmayı,
denetimi yapacak şekilde sonlandır yani öyle yap-işlet-sahip ol
gibi bir durum da yok.
Bir iddia da şuydu değerli
arkadaşlar: Nükleer Düzenleme Kurulu üyelerinin kanundan önce yemin
ettiği ve atandığı gibi
Böyle bir şey yok
değerli arkadaşlar. 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayım tarihi 9/7/2018, Kurulun atama tarihi 5/2/2019, yemin tarihi de
13/2/2019. Dolayısıyla, elimizdeki bilgiler de doğru bilgiler,
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Diğer taraftan Ülkeyi atık deposuna
döndürecek misiniz? Hayır, kesinlikle söz konusu değil. Kanun
teklifinde Türkiye dışından ülkeye atık sunulması
kesinlikle yasaklanmıştır. Ülke içindeki faaliyetlerden
oluşan atıklar da can ve mal güvenliği ve çevre emniyetinin
tamamı alınmak suretiyle TENMAK tarafından imha edilecektir.
MURAT ÇEPNİ (İzmir ) Nasıl?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) İmha
mümkün değil ki!
MURAT BAKAN (İzmir) Nükleer atık
nasıl imha ediliyor ya?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Diğer taraftan, değerli
arkadaşlar, bütün bunlar mümkün, söylediğim her şey mümkün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Nasıl
yapacaksın, nasıl? Nasıl imha yapacaksın, açıklar
mısın.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Nükleer
atığı nasıl imha ediyorsun?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Denize mi
atacaksınız yoksa!
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Bertaraf ediliyor, bertaraf.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Nasıl? Nereye
bertaraf ediyorsun?
ŞENOL SUNAT (Ankara) Nereye bertaraf
ediyorsunuz?
MURAT BAKAN (İzmir) Bertaraf edilemez.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Burada isterseniz bertarafı
size anlatayım, öyle mi istersiniz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Atık
depolanmadan bertaraf edilemez ya!
OYA ERSOY (İstanbul) Evet, anlatın. On
beş yılda Gaziemiri bertaraf edemediniz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Durum bizim
dediğimizden daha vahim, daha vahim!
BAŞKAN Süre tamamlandı.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Usta, söz talebiniz mi var?
ERHAN USTA (Samsun) Evet, lütfen, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Samsunun Ayvacık Ziraat Odası Başkanı Erdal
Avcının yazılı açıklamasına ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şimdi, bizim Samsunun Ayvacık Ziraat
Odası Başkanı Erdal Avcının bir yazılı
açıklaması oldu bugün, Türkiyeyi de ilgilendiren bir konu,
besicileri ilgilendiren bir konu. Ben kendisiyle telefonla da görüştüm,
söylediği şey şu Sayın Başkan: Şubat ayı
içerisinde besiciler Toprak Mahsulleri Ofisinden arpa ve mısır
alamamışlar, özellikle küçükbaş hayvan besleyenler. Yem
fiyatları yüksek, üreticinin zaten gücü yetmiyor. Arpa ve mısır
4.500 lira, özel sektörden de alamıyor; TMOdan indirimli, sübvansiyonlu
arpa ve mısır alınıyormuş normal şartlarda fakat
bu fiyat güncellemesine ilişkin TMO ile Maliye Bakanlığı
arasındaki protokolün Maliye Bakanının buna imza
atmamasından dolayı gecikmesi nedeniyle şubat ayı
içerisinde alınamamış ve Ziraat Odası Başkanı
Sadece benim -fotoğraflarını da göndermiş- 20 tane
küçükbaş hayvanım telef oldu, öldü. diyor ve birçok insan bununla
karşı karşıyaymış. Tabii, bunu anlamak mümkün
değil yani nasıl böyle bir
Hani, hızlı gidiyorduk,
koşuyorduk böyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bitiyorum Başkanım.
Yani 2 tane bakanlığın veya 2 tane
devlet kurumunun arasındaki bir imzalık protokolün gecikmesinden
dolayı bugün üretici, besici mağdur. Bana söyleneni söylüyorum,
yazılı açıklama var önümüzde; farklı bir şey varsa,
Tarım Bakanlığı veya Maliye Bakanlığından
bir açıklama gelirse de başımızın üzeri.
İnsanların hayvanları telef oluyor; şimdi, bunlar tazmin
edilecek mi? Üretici ne yapacak? Nasıl üretir hâle getireceğiz biz bu
ekonomiyi? Bunu anlamak mümkün değil. Bu konuyu ben Meclisin takdirine
sunuyorum. Varsa da eğer AK PARTİli arkadaşlarımız,
Sayın Bakanla da temasa geçerlerse gayet iyi olur. Bugün imzalandı
mı bilmiyorum ama düne kadar imzalanmamıştı, kendisi de
hâlâ imzalandığı konusunda bir bilgisinin
olmadığı söyledi. Buradan da bu mağduriyetin telafi
edilmesini, tazmin edilmesi talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bakan yok,
bakan.
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin gecikmesinin
sebepleri ile kanunda gördükleri risklere ve yoklama isteyerek direnmelerinin
gerekçelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
birincisi; tabii, aslında çalışmaların tamamlanması
gereken -haftanın- perşembe günü, bu saatte daha 1inci maddeye
geçemedik. Bunun birkaç tane sebebi var. En önemli sebebi; bir yıl süre
varken ve geçtiğimiz üç haftanın birinde çalışmama,
ikisinde Kanun stokumuz yok, uluslararası anlaşmalar
yapalım.la geçerken son gün, son dakika geldi, pazartesi günü sabah
beşe kadar çalışıldı. Biz muhalefet olarak, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu dayatmayı bir kere reddediyorduk, onu
yaşıyoruz.
İkincisi, burada, çok riskli gördüğümüz
bir şey var. Biraz önce diyor ya: Yemin önce mi oldu, sonra mı
oldu... Zaten yaptığınız işin Anayasaya göre sakat
olduğunu Anayasa Mahkemesi tayin etti. Bir yıl önceden yetkisiz bir
iş yapmışsınız, şimdi Meclisin yetkisine
muhtaçsınız; bir kez, bunu görelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Cumhurbaşkanlığının yetki kanununun
sınırları dışında bir işti; biz Olmaz.
dedik, siz Olur. dediniz. Anayasa Mahkemesi CHP haklı. dedi, o yüzden
buradayız.
Üçüncüsü -Başkanım, geçen sefer de
söyledim- bu Kurumun en özerk şekilde tasarlanması, en üst düzey
yetkiyle donatılması; astığı astık kestiği
kestik, herkesin çekindiği, ağzının içine
baktığı bir kurum olması lazım; tabii, demokratik
standartlar ve denetim içinde. Ama bu Kurumu kim, nasıl oluşturacak?
Yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapacaklar.
Biz 21inci maddeye bir önerge verdik. Açık
söylüyoruz, 21inci maddedeki önerge, niyetimiz çerçevesinde böyle bir kurumu
oluşturmak için... Daha iyi önerilerle de değiştiririz Aynen
onu kabul edeceksiniz. demiyoruz ama diyoruz ki: Bir kurul oluşsun, 8
kişiden oluşsun, bir de başkanı olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, buyurun; okudum ben...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün dünyadaki örneklerine
benzer şekilde başkan, nükleer ve mühendislik bölümünden mezun olsun;
belli bir deneyimi, belli bir donanımı olsun. 8 üyeyi de -siyasi
partiler 2 kat önersinler- burası seçsin ama bu belli mühendisliklerden
lisans ya da herhangi bir mühendislikten lisanssa belli mühendisliklerden
doktora düzeyinde bu nükleer meseleyle ilgili ve bilgili olsun, deneyimli
olsun; diğer standartları saymıyorum. Böyle bir kurul
oluşur da Meclis bunu ele alırsa o zaman biz bu kanunu bugün de
bitiririz, birkaç saat içinde de bitiririz. Yoksa her şeyi bir kişi
belirleyecek, Sen kafanı yorma Meclis, standartları biz saraydan
belirleyeceğiz, istediğimizi atayacağız. derseniz biz buna
direnmeye devam edeceğiz. Tek bir madde ve bu Meclis yapsın diyoruz,
başkası yapmasın diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm, kusura
bakmayın, uzattım ama bir daha da almayacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Milletvekillerimiz de Ama
neden direniliyor, neden yoklama isteniyor? diyorlar. Üç haftadır
yapmadıkları kanunu son gece yaptırıyorlar, İlla
bizim dediğimiz olacak. diyorlar. Biz diyoruz ki: Meclisin dediği
olsun. RTÜKün Başkanını iktidar seçiyor, RTÜKün
çoğunluğu iktidarda. Ha, şunu da biliyoruz: Bunu sizin
dediğiniz gibi yaparsak iki sene sonraki Nükleer Düzenleme Kurumu
Başkanını CHP belirleyecek, Millet İttifakı
belirleyecek; sizin dediğiniz gibi yaparsak. Biz diyoruz ki: Gelin, böyle
yapmayalım bu kanunu. Takdir sizin, atarsınız liyakat olarak
yine Bilal Beyin bir sınıf arkadaşını, bir buçuk sene
sonra alırız görevden. İstiyorsanız öyle çıkarın
ama böyle yaparsanız doğrusunu yaparsınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şahin, buyurun.
35.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Tayfur
Sökmenin vefatının 42nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Bugün, ömrünü Hatay
davasına adayan, eski Hatay Devletinin ilk ve tek Cumhurbaşkanı
olan, Kuvayımilliye kahramanı Tayfur Sökmeni vefatının
42nci yılında rahmetle, minnetle anıyorum.
Tayfur Sökmenin özgün hitabıyla, eşsiz
Atatürk başta olmak üzere Kırk asırlık Türk yurdu
düşman elinde kalamaz. diyerek mücadele veren ve
Hatayımızı özgürleştiren tüm
kahramanlarımızın ruhu şad olsun. Tayfur Sökmenin ve
Atatürkün bıraktıkları emanete her daim sahip
çıkacağımızın ve bunun onurunu yaşayacak gelecek
nesilleri yetiştireceğimizin bilinmesini isterim. Millet olmayı
devlet olmaya tercih eden biz Hataylılar öz yurdumuzda yaşamaktan
onur duyuyoruz.
Bu arada hemşehrim, Hakkâri Yüksekovada
şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Halil İbrahim Çeteye
Allahtan rahmet, kederli ailesine ve Türk milletine
başsağlığı diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önergelerin işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Rıdvan
Turan
Bitlis İstanbul Mersin
Murat
Çepni Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
İzmir Şırnak İstanbul
Musa
Piroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sözlerime 2005 yılında Çernobilin yol
açtığı radyasyon sonrası kansere yakalanan ve
hayatını kaybeden Kâzım Koyuncuyu ve onun gibi kanser nedeniyle
hayatını kaybeden Karadenizdeki bütün yurttaşları,
dostları saygıyla anarak ve selamlayarak başlamak istiyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Ülkenin, emeğiyle geçinen, alın teriyle
karnını doyuran halklarına seslenmek istiyorum: Bugün, burada,
ülkenin bir ucuna bir atom bombasının konulmasını
tartışıyoruz ve bunu yaptıkları takdirde ülkenin öbür
ucuna, Sinopa da bir atom bombası koyacaklar. Neden atom bombası
koyuyorlar, bunu kısaca anlatayım.
Çernobili biliyoruz, Hiroşimayı
biliyoruz, Fukuşimayı biliyoruz. Nükleer kazaların, nükleer
patlamaların nelere yol açtığını, kaç yıl
boyunca, kaç on yıllar boyunca ne kadar insanın hayatına mal
olduğunu biliyoruz. Kâzım Koyuncuyu biliyoruz; Çernobilin bile bu
ülkede yol açtığı yıkımı biliyoruz. Bunların
derdi ne halka ucuz elektrik vermek ne halkın elektrik
ihtiyacını karşılamak ne de ülkenin
çıkarlarını gözetmek; 2 tane dertleri var: 1) Rant elde etmek,
araziyi ranta açmak, yandaşlara yeni servet kaynakları yaratmak. 2)
Nükleer silahın altyapısını yaratmak. Yedi düvel biliyor ki,
bütün dünya ülkeleri biliyor ki her nükleer santral aynı zamanda bir
nükleer silahın altyapı merkezidir ve güç zehirlenmesine uğrayan
bu iktidar, aynı zamanda bir nükleer silah yapmak istiyor.
Nükleer silahın ne anlama geldiğini bugün
Putinin dünyayı nasıl tehdit ettiğinden görüyoruz. Ülkeleri ve
halkları yıkıma götürmek istiyorlar. Neden mi bir atom
bombası koyuyorlar? Yaptıkları santralin inşaatından
biliyoruz, Ruslarla beraber ortaklık yapan müteahhitlerin daha önce
yaptıkları inşaatlardan biliyoruz,; çöken barajlardan, çöken
siyanür havuzlarından, daha açılmadan yıkılan otoyollardan
biliyoruz. Yıkılacak bir santral yapıyorlar, nereden mi
biliyoruz? Hısım akraba atamalarından biliyoruz. Ziraat
mühendisini tıp fakültesine atayanlardan, manavdan TÜBİTAK müdürü
yapanlardan biliyoruz. Bunun başına kimi
atayacağınızı, hangi yakınınıza 5inci,
6ncı maaşı vereceğinizden biliyoruz. Ülkeyi nasıl
yönetiyorsanız bu santrali de öyle yöneteceğinizi, nasıl bir
tehlike yaratacağınızı biliyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Nereden biliyorsun?
Hiçbir şeyi de bilmiyorsun.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Önce
maskeni kapat, kapalı alandasın, önce maskeni kapat!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Maske serbest.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Nerede
serbest? Sağlık Bakanını dinlemedin mi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) O kapatsın.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O
konuşmacı.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bu ülke bir
yıkımla yüz yüze bırakılmak isteniyor. Tarih öncesinden
çıkmış, Orta Çağdan, orta dünyadan gelmiş, gözü
dönmüş mahlukatlar gibi ülkeye saldırıyorlar. Dağları,
ormanları yağmalıyorlar; zeytin alanlarını yok
ediyorlar; dereleri, çayları kurutuyorlar ve ülkenin taşını
toprağını, havasını zehirliyorlar; kendileri
yıkılırken ülkeyi de bir yıkıma götürmek istiyorlar.
Ben, buradan diyorum ki: Bu yıkıma son
verilecek. Bu ülkenin yoksul halkları sarayın kapısına da
nükleer santralin kapısına da saltanatınıza da son verecek.
Biz kamulaştırmayacağız bu santrali, biz bu santrali
millîleştirmeyeceğiz, kimin yaptığına da
bakmayacağız; biz bu santrali kapatacağız, biz bunun gibi
bütün projeleri yok edeceğiz; insana, doğaya, ülke halkına zarar
veren, düşmanlık eden bütün projeler karşısında bu
halkla beraber direneceğiz ve inanın, bu kapıya kilidimizi
vuracağız.
Nükleer santrali konuşuyorsunuz; orada ölen
işçileri, kaza geçiren işçileri ağzınıza bile almıyorsunuz.
Daha bir saat önce 13 işçi yaralandı; 1i ağır yaralı,
trafik kazası. Geçtiğimiz günlerde 1 işçi öldü. Orada
işçiler maaşlarını alamıyor ama umurunuzda değil;
umurunuzda değil çünkü işçinin canı, vatandaşın
canı, halkın canı sizi ilgilendirmiyor. Bir tane derdiniz var,
rant elde etmek; bir tane derdiniz var, güç zehirlenmesini doruğa
çıkarmak. Hesabını biz soracağız, hesabını
bu ülke halkları soracak. Sizi de kapatacak ve -sizinle beraber- bu ülkeyi
kurtaracak. (HDP sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Hiç kimse
alkışlamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Siz
yıkılacaksınız
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biraz daha
bağır!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Hanımefendi,
sizin kadar bağıranı da görmedi bu Meclis! Sizin kadar
bağırıp çağıranı, boş
bağıranı hiç görmedi! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Bu
nasıl konuşma ya!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Hiç
Hiç
Boşuna konuşmayın ve şunu bilin
OYA ERONAT (Diyarbakır) Neyi?
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Siz biliyorsunuz,
adınız gibi biliyorsunuz: Yıkılıyorsunuz ve hesap
vereceksiniz!
Ve şunu siz hepiniz bilin: Burada kalkan her
parmak suç ortaklığıdır, burada kalkan her parmak bu suç
ortaklığının hesabının sorulmasını
gerektiriyor. Bu hesabı biz soracağız! (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Doğru konuş ya! Bu nasıl bir konuşma tarzıdır ya!
Neyin hesabını soracaksınız?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hadi
bakalım!
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Hadi
bakalım!
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Hâkim
misiniz, savcı mısınız, neyin hesabını
soruyorsunuz?
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Onu
mahkemelerde görüşürüz.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Daha mahkeme
diyorsunuz, siz önce hesap verin, neyin mahkemesi? Vatana
yaptığınız ihanetin hesabını verin.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 1inci maddesinin
(1)inci fıkrasında yer alan Nükleer Düzenleme ibaresinden önce
gelmek üzere özerk niteliğe sahip ibaresinin eklenmesini, Kurumunun
ibaresinden sonra gelmek üzere teşkilat, görev, yetki ve
sorumlulukları ile personelinin özlük haklarına ilişkin
esasları ibaresinin eklenmesini ve yetki ve sorumluluklarını
ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Adana Niğde Manisa
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 1inci maddesi üzerine
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin
amacı nedir? Genel gerekçeye baktığımız zaman, amaç,
Anayasa Mahkemesinin 2018 tarihli 702 sayılı Nükleer Düzenleme
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameyi iptal etmesiyle oluşan hukuki boşluğu gidermek.
Kanun teklifinin 1inci maddesiyle, kanunun amaç ve
kapsamı belirlenmektedir. Buna göre Bu kanun teklifiyle genel ilke ve
esaslarla birlikte nükleer faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrol yetkisini
haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları
belirlenmektedir. denilmekte. Ancak Komisyon çalışmalarında teklif
sahiplerine Nükleer Düzenleme Kurumunun merkezi neresidir? diye basit bir
soru sordum ve Ankara cevabını aldım. Ancak elimizdeki kanun
teklifi metninde Kurumun merkezinin neresi olduğuna dair herhangi bir
ifade yok. Nükleer Düzenleme Kurulu kaç kişiden oluşur ve ne
şekilde çalışır? Kurumun yapısı nedir? Hangi
bakanlıkla ilişkilidir? Kaç personel kadrosu ihdas edilmiştir?
Bu soruların cevaplarının hiçbir tanesi tartıştığımız
bu kanun teklifinde yok.
Değerli milletvekilleri, elimizdeki kanun
teklifinde Nükleer Düzenleme Kurumunun kuruluş, görev ve yetkileri,
çalışma usul ve esasları gibi düzenlemelere ne yazık ki yer
verilmemiştir. Oysa Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 702
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede tüm bu hususlara yer verilmiş
olduğunu görmekteyiz. Komisyon çalışmalarından
anladığımız kadarıyla, bu kanun teklifi
yasalaştıktan sonra Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili tüm bu
düzenlemeler bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
belirlenecek. Oysa yasama organı olarak Meclisimiz yani bizler, nükleer
enerjiyle ilgili alanı yeni bir kanunla düzenlerken bu alanda düzenleyici
ve denetleyici kurumu da kurabilirdik. Ülkemizdeki mevcut düzenleyici,
denetleyici otoritenin, kurumların bağımlı olduğu
tartışmasız bir gerçek olarak ortadayken çevre ve halk güvenliği
için, güvenliğimiz için mutlak bağımsız olması gereken
bir kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
kurulmasını biz bir güvenlik sorunu olarak görmekteyiz.
Bir diğer tartışmalı husus ise
böyle bir kurumun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulup
kurulmayacağı konusudur ki Anayasaya göre, böyle bir kurumun
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlemesi yapılamaz.
Değerli milletvekilleri, geçmişte korkunç
ve telafisi olmayan çevre felaketlerine yol açmış, yüz binlerce
insanın hayatına ve sağlığına mal olmuş
nükleer enerjide güvenlik hayati önem taşımaktadır. Düzenleyici
ve denetleyici otorite konumunda olan Nükleer Düzenleme Kurumunun
bağımsızlığı üzerinde ısrarla
durmamızın, bu Kurumun yapısıyla ilgili düzenlemenin bir
tek adamın tek bir imzasıyla yapılmaması
gerekliliğinin altını ısrarla çizmemizin nedeni, Anayasa
tartışmaları ötesinde, güvenlik endişesidir. Düzenleyici ve
denetleyici kurumların ve yasal çerçevenin zayıf olması nükleer
atık yönetimini zorlaştırmakta ve kaza riskini
artırmaktadır. Ciddi çevre felaketlerine neden olan Fukuşima
nükleer kazasından sonra Japonya Parlamentosu tarafından
hazırlanan soruşturma raporunda yer alan şu satırlar her
birimize birer ders niteliğindedir, okuyorum: TEPCO Fukuşima Nükleer
Güç Santrali kazası, hükûmet, düzenleyiciler ve şirket
arasındaki danışıklıktan ve bu tarafların
yönetişim eksikliğinden ortaya çıkmıştır. Onlar
fiilî olarak ülkenin nükleer kazalardan korunma hakkına ihanet etmişlerdir.
Bu yüzden kazanın insan eseri olduğu sonucuna varıyoruz. Kökteki
nedenlerin herhangi bir kişinin kabiliyetiyle ilgili
olmadığına, yanlış kararların
alınmasını ve yanlış fiillerin
yapılmasını özendiren örgütsel ve düzenleyici sistemlerde
yattığına inanıyoruz. Bu son cümleyi bir kere daha
okuyacağım: Kökteki nedenlerin herhangi bir kişinin
kabiliyetiyle ilgili olmadığına, yanlış
kararların alınmasını ve yanlış fiillerin
yapılmasını özendiren örgütsel ve düzenleyici sistemlerde
yattığına inanıyoruz. diyor Japon Parlamentosu. Nükleerde
dünyadaki en gelişmiş teknolojiye ve güvenliğe sahip olduğu
iddia edilen Japonyada kazanın nedeni, özetle, örgütsel ve düzenleyici
sistemler.
Değerli milletvekilleri,
tartıştığımız konular, düzenlediğimiz yasal
çerçeve, Nükleer Düzenleme Kurumu ve Kurulunun yapısı,
bağımsızlığı ülke için, çevre için, her birimizin
canı için hayati önem taşımakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) - Ancak
biz, üzerinde günlerce tartışmamız, çalışmamız
gereken bu konuda, Komisyon çalışmaları esnasında hiçbir
akademik odadan, hiçbir sivil toplum kuruluşundan bilgi almadık.
Sabah saat beşe kadar süren Komisyon çalışmaları
sonrası eller kalktı ve indi. Anladığım kadarıyla
Genel Kurulda da benzer şeyler yaşayacağız; günün sonunda,
eller kalkacak inecek, bu teklif noktasına virgülüne dokunulmadan yasa
hâline gelecek. Ancak şunu bilmekte yarar var: Kabul oyu veren herkes vebal
altındadır ve bu işin vebali de bir hayli ağır
olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 1inci maddesinin 1inci fıkrasında yer alan
sorumluluklarını ibaresinin sorumluluk alanlarını
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Ayhan
Erel
Trabzon
Edirne Aksaray
Fahrettin
Yokuş Ümit
Beyaz
Konya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili yasa teklifi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Meclisimizin
güçleneceği, yasama faaliyetinin etkinliğinin artacağı
vadedilmişti. Fakat bırakın Meclisin güçlenmesini, Meclis yasa
yapma yetkisi kaybetmiş, işlevsiz bir hâle gelmiştir. Âdeta,
şimdi üzerinde konuşacağımız yasa teklifi gibi,
ihtiyaç duyulduğunda mecburen başvurulan bir kuruma
dönüşmüştür. Ülkeyi KHKlerle yönetmek isteyenlerin, KHKleri Anayasa
Mahkemesince uygun görülmeyince Meclisin yasama yetkisi hatırlarına
gelmiştir. İşte böyle bir ortamda, biraz da tarihin
sıkışmasıyla, nükleer enerji gibi hayati bir meseleyi bu
kürsüden konuşabiliyoruz.
Değerli milletvekilleri, nükleer enerjinin
günümüzde en önemli enerji kaynakları arasında olduğunu kabul
ediyoruz fakat bu önemli enerji kaynağının yaratacağı
tehlikeleri göz ardı edemeyiz. Üstelik, insanlığın bugüne
kadar yaşadığı dört büyük nükleer santral
kazasını dikkate aldığımızda, nükleer enerjinin
insanlık için yaratabileceği tehlikeleri aklımızdan hiç
çıkartmamalıyız. Nükleer santral kazaları, sadece
bulunduğu coğrafyaları değil ekosistemleri de yok etmekte,
insan ve doğa için tehlike arz etmektedir. En son 2011 yılında
Fukuşimada yaşanan kazadan sonra nükleer enerji üreten ülkeler bu
politikalarını gözden geçirmek zorunda kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz teklifle Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve
sorumlulukları ile nükleer zararlar hakkında hukuki
sorumlulukların belirlenmesi amaçlanıyor. Muhtemelen, belirlenen
hukuki sorumlulukların muhatabı, büyük ihtimalle Akkuyu Nükleer
Santrali. Akkuyu yüzde 100 Rus sermayesiyle yapılan bir santral ancak
yap-işlet-devlet projesinde olduğu gibi sonunda bize devredilmeyecek
yani Ruslar santrali yapacak, elektriği üretecek ve bize satacak. Üstelik,
biz, burada, bunun yasasını çıkartmaya
çalışıyoruz ama maalesef santral üzerinde hiçbir denetim
hakkına da sahip değiliz çünkü yapılan imtiyazlı
anlaşmalar gereği Akkuyu hiçbir denetime tabi değil, nükleer
atıkların ve kullanılmış yakıtların durumu
net değil.
Peki, biz, üzerinde denetimine sahip
olmadığımız Akkuyu Nükleer Santralinde herhangi bir kaza
yaşanmayacağından emin olabiliyor muyuz? Teknik bir arıza
olmayacağını, insan hatalarından kaynaklı kazalar
olmayacağını garanti edebiliyor muyuz? Üstelik, bu olası
risklerin Mersin, Adana, Antalya illerimizde yaşayan, neredeyse 6 milyona
varan insan nüfusunu etkileyeceğini de düşünüyor muyuz? Bu kadar
büyük bir insan kitlesini riske eden, doğaya ve ekosisteme zarar vermesi
muhtemel bu santral, ülkemizin elektrik ihtiyacının ne
kadarını karşılayacak?
Bütün risklere rağmen, nükleer santral
yapımının amacı, ülkemizin enerjide dışa
bağımlılığını azaltmak, ucuz enerji üretmek.
Akkuyu Nükleer Santralinde ucuz elektrik üretilecek mi? Anlaşmaya
bakıldığında, üretilen 1 kilovat enerji için 12,35 dolar
fiyat belirtilmekle beraber, fiyatın 15,33 dolara kadar
çıkarılabileceği, Rus firmalarının inisiyatifine bırakılmış
durumda. Yani bu fiyat, dolar kurunun durumunu dikkate
aldığımızda hiç de ucuz gözükmüyor; üstelik on beş
yıl alım garantisi de verilmiş, teknoloji transferi de yok.
Peki, bu durumda, Akkuyu Santrali, elektrik ihtiyacımızın ne
kadarını karşılayacak? Enerji ve Tabii
Kaynaklarının Bakanlığının verilerine göre,
nükleer santral, elektrik üretimimizin sadece yüzde 7,7sini
karşılayacak ve bu oran, ilerleyen yıllarda giderek düşecek
ve 2030da 3,9 olacak. Bütün bu şartlara baktığımızda,
biz, niçin nükleer enerjiyi tercih ediyoruz? Riski yüksek, maliyeti yüksek bu
proje ucuz elektrik üretmeyecekse, enerji
bağımlılığımızı bir parça olsun
azaltmayacaksa biz, neden kendi topraklarımızda Rusları santral
sahibi yapıyoruz? Zaten doğal gazda bağımlı
olduğumuz Rusyaya, bir de nükleer enerjide mi bağlı
olacağız?
Bu soruları Meclis kürsüsünden dile getirerek
konuşmama son verirken her türlü uluslararası hukuk
kuralını yok sayarak önce Türk yurdu Kırımı, sonra
Ukraynayı işgal eden Rusyayı şiddetle kınıyorum.
Biz duracağımız yeri, ne askerimizin başına çuval
geçiren hadsizlere ne de 34 Mehmetçikimizi bombalayarak şehit eden
zorbalara göre belirlemeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ümit Bey.
ÜMİT BEYAZ (Devamla) - Bu vesileyle, ne Amerika
ne Rusya ne de Kızıl Çin. Her şey Türke göre, Türk
tarafından, Türk için diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Kemal
Bülbül
Bitlis İstanbul Antalya
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
Adana Şırnak İstanbul
Murat
Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli Divan üyeleri; değerli Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Nükleer santral üzerine konuşuyoruz ve nükleer
santralin aslında elektrikte veya bir başka sorunda köklü bir çözüme yol
açıp insanları rahatlattığı şeklindeki Hükûmet
savının hiç de doğru olmadığı, çok çeşitli
kanıtlarla izah edildi. Dünyada bunun örnekleri var; nükleer, bir silah
olarak, nükleer, bir santral olarak ya da nükleer, bir başka şey
olarak sadece tıp alanında kullanılması hasebiyle insanlara
çeşitli yararları olan bir şey ama onun ötesinde, özellikle
elektrik santrali ve silah yapımında kullanılan nükleerin dünya
için ne gibi tehlikeler içerdiğini Hiroşima'da, Nagazaki'de,
Çernobil'de, adını sayamayacağımız kadar çok yerde
gördük.
Peki, bu, niye buna rağmen yapılıyor?
Niye toplumla, niye bilimle, niye Türkiye'yle, niye muhalefetle, niye nükleer
santralin yapılacağı yerdeki toprak, bahçe, ağaç
sahipleriyle inatlaşılıyor? Sebep şu: Bir şey
yapılmak isteniyormuş gibi gösteriliyor yani Biz bir iş
yapıyoruz, muhalefet de bunu engelliyor. gibi. Bir iş
yapıyorsanız memleketin bir sürü sorunu var, çözün, kim elinizi
tutuyor? Memlekette her gün bir hak ihlali, memlekette her gün bir saldırı,
memlekette her gün bir taciz, her gün bir cinayet, her gün bir tecavüz;
psikolojik olarak memleketi rahatlatacak, bu kutuplaşmayı ortadan
kaldıracak, bu gerginliği kaldıracak bir şey yapmak varken
bir kere daha inatlaşıp nükleer santrali getirmek ve buna engel
olanları da sanki bir sorunun çözümüne engel oluyormuş gibi ifade
etmek; yazıklar olsun, ayıptır, günahtır.
Dedik ya Bir soruna, bir derde çare olun, bir derde
deva olun. Her gün bu ülkede bir darbe yaşanıyor. Dün muhalefet,
Hükûmet, hepiniz, ortaklaşa bir vekil kadına darbe
yaptınız, siyasette darbe yaptınız, ortaklaşa; hep
beraber yaptınız. Ve bu -bir gün önce- 2 Mart 1994te yine DEP
milletvekillerine yapılmış, apar topar Orhan Doğanlar,
Hatip Dicleler, Leyla Zanalar, Selim Sadaklar, Sırrı Sakikler
enselerinden tutularak atılmış ve siyaset yapma hakkına
karşı, Kürt halkına, demokrasiye, eşitliğe,
özgürlüğe karşı suç işlenmişti.
Şimdi, bu suç hâlâ işlenmeye devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmak kadına karşı bir
darbedir. Kayyum darbeniz
Unutmadık kayyum darbenizi, yazılı
bir yerde duruyor. Başka? Bakın, dili yasak saymak, Kürtçeyi yasak
saymak bir darbedir. Bir darbe rejimisiniz, bir trol rejimisiniz, bu darbe ve
trol siyasetiyle
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kabul etmiyoruz,
reddediyoruz, böyle bir siyaset dilini
Bırakınız inkâr etmeyi,
özgürlüğün teminatı biziz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - İster kabul et ister
etme, ister hopla ister zıpla; bu, sizin siyasi hakikatinizdir.
Azını bile söylüyoruz, tamamını söylemeye vakit olmuyor
çünkü.
Bakınız, eğitim hakkına
karşı, eğitim hakkına; Zorunlu din dersini
dayattığınız yetmiyor, eğitimi
dinselleştirdiğiniz, asimilasyon ve ırkçılık
yaptığınız, Kürtçe dilini, Ermenice, Arapça, Çerkezce
dilini yok saydığınız yetmiyor, şimdi 4
yaşındaki çocuğa ana sınıfına zorunlu din dersi
getiriliyor; eğitime darbe, çocuk haklarına darbe, çocuğun temel
hak ve özgürlüklerine darbe, darbe üstüne darbe, hangi darbeyi
sayacaksınız?
CHP'liler, size de darbe yapılıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun Çubuktaki durumu darbeydi.
Sayın Grup Başkan Vekilinizin burada darp edilmesi, bu kürsüde
darbeydi. İYİ Partililer, Genel Başkanınıza Gelin
hanım, bu daha iyi günleriniz. denmesi bir tehdit ve darbeydi,
görmediniz, görmüyorsunuz, buna rağmen dün ortaklaşıp Semra
Güzelle ilgili darbe yaptınız; olacak şey mi bu, kabul edilecek
şey mi?
Şimdi bütün bu şeyin içerisinde sanki
hiçbir sorun yaşamıyoruz, sanki hak ihlali yok, sanki inkâr yok,
sanki nefret yok, sanki suç yok, ne sorunu var? Nükleer santral sorunu. Gelin,
beraber bir nükleer santral inşa edelim. Hayır, efendim, öyle
değil, ırkçılık var, inkâr var, tekçilik var, zulüm var,
tecavüz var, yok sayma var, hapishanelerde ölüm var, işkence var, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını yok sayıp
hukuka karşı suç işleme var, var da var. Bütün bunlar varken
yokmuş gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ne söylerseniz söyleyin, vız gelir
tırıs gider, buradan gelir, buradan geçer, hikâye. Bitmişsiniz,
siyasi ömrünüz, deminiz, devranınız bitti. Evet, dem sizin, devran
sizin; at sizin, meydan sizindi, attan düştünüz artık ve bu
düşüşünüz iktidardan düşene kadar, bu düşüşünüz siyasi
ömrünüzü tamamlayana kadar devam edecek. İster nükleer santral getirin
ister başka bir şey getirin, artık halk nezdinde tutmuyor.
Yoksulluk... Halk diyor ki: Isınamıyoruz,
barınamıyoruz, beslenemiyoruz, ulaşım sorunumuzu gideremiyoruz.
4 temel sorun. Pahalılık, faturalar, fahiş fiyatlar, siyasi
teşhirinizin en güzel örneğidir, bu teşhir sizi
tüketmiştir, bu tükeniş bitişe kadar gidecektir, güle güle size.
Teşekkürler, saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 2nci maddesinin (1)inci
fıkrasına aşağıdaki bentlerin (g), (j) ve (y)
bentlerinden sonra eklenmesini ve diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(ğ) İzin: Nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin bir faaliyetin ilgili
mevzuat ve yetki koşulları uyarınca bir kez yerine getirilmesi
için her defasında Kurum tarafından verilen yetkiyi,
(k) Lisans: Nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin bir faaliyetin ilgili
mevzuat ve yetki koşulları uyarınca ve geçerli olduğu süre
içerisinde yürütülmesi için Kurum tarafından verilen yetkiyi,
(z) Serbestleştirme: Radyoaktif maddelerin
aktivitelerinin belli düzeylerin altında olması veya altına
düşmesi sonucu düzenleyici kontrolden çıkarılmasını
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Serkan
Topal Ömer Fethi
Gürer Müzeyyen
Şevkin
Hatay Niğde Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Murat
Bakan
Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; düne kadar dünyada enerji politikaları tüm
politikaları belirliyordu, politika ajandasının en üstünde
enerji politikaları vardı, savaşlar çıkartıyordu
enerji, hükûmetler deviriyordu enerji ancak dünya, bir varoluş problemi
yaşamaya başladıktan sonra yani iklim krizinden sonra artık
durum tersine döndü. Artık, politika ajandasının en üst
noktasında iklim var ve iklim politikaları; enerji
politikalarını, sağlık politikalarını,
eğitim politikalarını, ulaşım politikalarını
belirler noktaya geldi. Dolayısıyla, bundan sonra biz her konuya iklim
penceresinden, bu pencereden bakmak zorundayız değerli
arkadaşlar.
Nükleer bize ne getirir, ne götürür? Hem Komisyonda
hem burada, kanun teklifini getiren arkadaşımızdan bir nükleer
güzellemesi dinledik, Akkuyu güzellemesi dinledik; kısaca şunu söylüyor
Türkiye'nin karbon nötr ülke olması için, emisyonları düşürmesi
için nükleer enerjiye ihtiyacı var. diyor. Nükleer enerjinin
yakıtı kolay depolanabilir, ucuza bulunabilir. diyor. Nükleer
santral, enerji arz güvenliğimizi sağlar. diyor ve Nükleer enerji,
temiz ve yeşil enerjidir. diyor. Peki, değerli arkadaşlar, bu
söyledikleri gerçek mi? Hayır, bunların tamamı palavra, hiçbiri
gerçek değil.
Peki gerçek ne, ben size anlatayım. Nükleer
enerji karbon emisyonunu azaltmaz. Senin kömürlü termik santrallerin emisyon
yaratmaya devam ederken sen nükleer tesis yaparak o emisyonu azaltamazsın.
Hiçbir matematikçi, Muhammet Emin Akbaşoğlu dışında,
bunu açıklayamaz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, matematiksel olarak imkânsız. Nükleer santrallerin
ürettiği nükleer atığın ne olması gerektiği de
ayrı bir sorun. Bilim insanları diyor ki: Bu nükleer atıklar,
10 bin yıl radyasyon yaymaya devam edecek. Ve bu atıkların
saklanması gereken süre -şaka değil- 1 milyon yıl. Bununla
ilgili Almanya'da yasa var, 1 milyon yıl.
Arkadaş burada söyledi, Komisyon
Başkanı dedi ki: Altmış yıl işleteceğiz.
Sen altmış sene elektrik elde edeceksin, 1 milyon yıl o
atıklar saklanacak, 1 milyon yıl. O atıkları bertaraftan
bahsediyorsunuz. Daha siz
Biz size güvenmiyoruz. Siz daha Türkiye'de termik
santrallerin bacasına filtreyi takamamış bir
iktidarsınız değerli arkadaşlar. Kömürlü termik
santrallerin olduğu kentlerde kar siyah yağıyor, siyah. 100
binlerce insanı kanser riskiyle karşı karşıya
bırakmış bir iktidarsınız.
Bakın,
Bakın, doğanın size merhametli
davranacağını düşünerek nükleer santral
yapamazsınız. Her türlü tedbiri alırsınız; depremle,
doğal afetle ilgili tedbiri alamazsınız ve iklim krizinin
derinleşen etkisiyle doğacak sonuçları da hiç hesap
etmiyorsunuz. Fransada nükleer santral soğutmasında kullanılan
nehrin ısısı yazın çok arttığı için 2 tane
nükleer güç santralini kapatmak zorunda kalındı. Bunu bilmiyorsunuz,
hadi bunu bilmiyorsunuz, yakıtı yurt dışından,
personeli yurt dışından, teknolojisi yurt
dışından yabancı firmalara inşa ettireceksiniz, nükleer
enerjinin dışa bağımlılığı
azaltacağını zannediyorsunuz değerli arkadaşlar.
Enerji güvenliği, arz güvenliği derken doğal gazda Rusyaya
bağımlıyız, şimdi nükleerde de Rusyaya
bağımlı hâle getireceksiniz göbekten, Türkiyeyi.
Temiz, ucuz enerji olarak pazarlamaya
çalıştığınız nükleer enerjiyle ilgili eski
Almanya Çevre Bakanı diyor ki: Biz 3 kuşaktır nükleer santral
kullanıyoruz ama 30 kuşak yaşlanacak bu radyasyon sebebiyle,
ortadan kalkması için. Her şey doğru, bir şey
yanlış: 30 kuşak değil, 400 kuşak çünkü her kuşak
yirmi beş yıl; bir milyon yıl atıkları saklamak
zorundasınız. Japonya eski Başbakanı Naoto Kan diyor ki:
Türkiyeye nükleer enerjiyi tavsiye ettiğim için pişmanım,
utanç duyuyorum.
Peki, yapılan nükleer yatırım ucuz
mu? Ucuz değil. 20 milyar dolar ama bunun sökme maliyeti ve o
atıkların gömme maliyeti, yapım maliyetinin 1 ila 2
katını -son hesaplamalara göre- yani 20 ila 40 milyar dolarlık
hesabı hiç sokmuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MURAT BAKAN (Devamla) Elektrik fiyatı ne?
12,35 dolarsent kilovatsaat başına. Şu an GESle ilgili
yarışma açtı Bakanlık. O yarışmada güneş
enerjisiyle ilgili verdiği garanti, arkadaşlar, 2,5 ila 3,5 dolarsent
kilovatsaat başına. Yani yenilenebilir enerjinin 3-4 katına
Rusyadan elektrik alacaksınız. Yenilenebilir enerji kaynakları
ucuz, bol. Türkiyenin 3 tarafı denizlerle çevrili, Off-shore RESleri
yapabilirsiniz; güneşimiz bol, GESleri yapabilirsiniz. Türkiyenin sadece
güneş enerjisi potansiyeli, arkadaşlar, 380 milyar kilovatsaat.
Türkiyenin tüketimi ne? 330 milyar kilovatsaat.
Arkadaşlar, nükleer enerji doğaya
düşman, nükleer enerji canlıya düşman, nükleer enerji insana
düşman.
Nükleere hayır, savaşa hayır diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İzmir Milletvekili Murat Bakanın 314 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tabii, burada
bârikayıhakikat, müsademeyiefkârdan tezahür eder; her akşam bu
saatlerde bunu söylemek zorundayız. Kürsüde hatiplerimizin de bu yasal
düzenlemenin daha mükemmel bir şekilde tekemmül etmesi için görüş ve
düşüncelerini sunduklarına inanıyoruz. Bu anlamda, sadece veriyi
paylaşmak için ifade ediyorum, herhangi bir sataşmada bulunmuyorum.
Şu anda görüşülmekte olan yasal düzenlemeyle ilgili hazırlanan
kanun teklifi, elbette Anayasa Mahkemesinin ilgili düzenlemeyi iptal etmesinden
mütevellit Parlamentonun gündemine geldi. Ancak bugün Türkiye dâhil olmak
üzere, dünyada 439 tane nükleer santralin de olduğu 30 ülkede her bir
nükleer santral
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Uluslararası Atom
Enerjisi Kurumunun belirlediği standartlar ve uluslararası
sözleşmelerle belirlenen ilkeler çerçevesinde hayata geçirilmektedir.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Hepsi
yanlış, hepsi yalan!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Kapatıyorlar, kapatıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve bugün
Hani siz
diyorsunuz ya: Matematik hesabı, şu hesap, bu hesap...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Savaş nedeniyle şimdi vazgeçtiler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, bunu
döndüre döndüre paylaşın, şimdi Cahit Özkan da bir şey
söyleyecek, diyorum ki: Şu anda Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi,
gelişmiş ülkeler; nükleer enerjiyi çevreci bir enerji
kaynağı olarak kabul aşamasında.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yalan, yanlış!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, bunu
hayata geçiriyor.
OYA ERSOY (İstanbul) Dünyanın dört bir
tarafında da halklar itiraz ediyor; devletlere değil, halklara
bakacaksın.
MURAT BAKAN (İzmir) Senin gibi
düşünenler ona Avrupada da temiz enerji diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şu anda uluslararası
alanda 3 tane, 4 tane, 2 tanesi
Hani Garbın afakını
sarmışsa çelik zırhlı duvar, tek dişi kalmış
canavar. var ya İstiklal Marşında ifade edilen
Onların
attığı 2 tane atom bombası var, bir de iş bilmezlikten
patlayan Çernobil var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mevzu derin, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bitiriyorum
Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Akkuyuyu yapan
Ruslar yaptı o Çernobili. Çernobili Ruslar yaptı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir de işi eline
yüzüne bulaştıranların, o sizin hani komünist Rusyada
hayranı olduğunuz dönem var ya
OYA ERSOY (İstanbul) Hayır efendim,
hayır, öyle değil. Öyle değil, öyle değil. Komüniste de laf
yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O dönemde eline yüzüne
bulaştıran Rusyanın Çernobilde patlattığı ancak
biz 2022nin teknolojik standartlarında evrensel anlamda
gelişmiş, çevreci bir anlayışla nükleer enerjiyi ülkemize
örnek verdiğimiz OECD ülkelerinin tamamında neredeyse olan ve
inşa edilmeye de devam edilen bir yüksek teknoloji, yüksek verimlilikle
çalışan santrali, milletimize kazandıracağız.
Bakınız, 1950den beri bu ülkede enerji
alanındaki vesayet kurumlarının her türlü entrikalarıyla
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Enerjide ne vesayet kurumu var
ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
altmış
yıldan beri engellenmiş bir çalışmadır. Biraz önce
kıymetli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, miting oldu bu! Miting oldu, miting!
OYA ERSOY (İstanbul) Yüz altmış
yıl da engellenecek, ömrünüz yetmeyecek.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
bunları söyleyelim de milletimizin önüne yeniden vesayet getirmesinler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah! Ne vesayeti
vardı?
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Altmış
yıldan beri, milletimizin enerji kaynaklarına ulaşma
noktasındaki vesayet odakları
OYA ERSOY (İstanbul) Sizden iyisini
bilemeyiz, görüyoruz vesayetin ne olduğunu, halka rağmen
yapıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz, vesayeti sadece
yargıda, bürokraside, hukukta, Emniyette, istihbaratta mı
Hayır, her alanda var, her alanda vesayet var.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Yani vesayet hep size
uygulandı!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) DHKP-C,
FETÖ, YPG, IŞİD(!)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte,
Türkiyede enerji alanındaki vesayet yaklaşımları,
1950lerde kurmuş olduğumuz atom enerjisi
çalışmalarını bugüne kadar kadük
bırakmıştır.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Kim
bırakmış?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu anlamda, çevreci,
teknoloji ürünü, yüksek verimli olan atom enerjisini bu yalan dolanlara
rağmen milletimize kazandıracağımızı ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
İnsaf ya, insaf!
OYA ERSOY (İstanbul) Sen onu git Yırca
köylüsüne anlat.
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
verdiğim verilerin doğru olmadığını söyledi
Sayın Grup Başkan Vekili.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, seninkiyle ilgili
konuşmadık ya
MURAT BAKAN (İzmir) Verileri doğru kabul
etmedin, vereyim cevabını kürsüden.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 2nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan ifade eder ibaresinin ifade etmektedir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Orhan
Çakırlar
Trabzon İstanbul
Edirne
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel Behiç Çelik
Konya Aksaray Mersin
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Vesayete hayır!
Vesayete Dur! diyoruz!
MURAT BAKAN (İzmir) Verdiğin bilgilerin
hiçbiri doğru değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yeter! Karar
milletindir!
MURAT BAKAN (İzmir) Tarih not etti bu
konuşmanı, keşke hiç konuşmasaydın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Trollerinize verin de
döndürsünler.
MURAT BAKAN (İzmir) Trolü sen iyi biliyorsun.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Arkadaş coştu
Başkan, Grup Başkan Vekili çoştu.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
hatip kürsüye gitmeden önce
BAŞKAN Mevzu, derin bir mevzu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
aslında, esasen kayda değer bir şeyler söylenecek ihtimaliyle
önce girdim, sonra görünce hakikaten yani bu tartışmada o seviyeye
girersek çıkarken vurgun yeriz diye vazgeçtim ama sonrasında devam
eden ifadelere benim bir iki şeyi tutanak önünde söylemem lazım.
Ya, Enerjide 1950den beri vesayet odakları
falan diyor. Ne vesayeti? Hepimizin nehirlerinin üzerine kurulan -Keban,
Manisanın Demirköprüsü, Kızılırmak üzerinde- Türkiye
Elektrik Üretim AŞnin elinde olan, 32 kuruşa üretilen, sizin
yandaşlara şimdi 1,62 kuruşa sattırdığınız
o barajlar mıymış vesayet rejimi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kamunundu, artısıyla
eksisiyle bizimdi ve Türkiyede elektrik, orta direğin bile tüketirken
böyle zorlandığı bir lüksten ziyade halkın
kullanımında olan kamusal bir hizmet alanıydı. Geldiniz,
ilk iş, bunun dağıtımlarını özelleştirdiniz,
şimdi iletimini özelleştirme kapsamına aldınız. Ne
kadar yandaş müteahhidiniz varsa bunlara kömür ocağı veriyorsunuz
ve kötü kalitedeki kömürle elektrik ürettiriyorsunuz ve fahiş fiyata
sattırıyorsunuz. Yaptığınız iş, bütün dünya
temiz enerjiye yöneldiğinde o konuda çok az bir alan açtınız ve
o alanı, işte, daha sonra ekonomiyi de emanet ettiğiniz
birtakım kıymetlinizin yakın çevresinin imtiyaz alanı
yaptınız. Bir vesayet varsa damat Albayrak, onun etrafı, sizin
sağınızdaki, solunuzdaki bu kan emici çetelerin, 5li çetenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, sataşma var şu anda
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, arandın, ne vesayeti?
Sayın Başkanım, müsaadenle.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Berat Albayrakın
kıymetlilerinin, etrafınızda zenginleştirdiklerinizin
devletin imkânlarını alıp da vatandaşın
sırtına bindiği bir vesayet vardır. Burada, sadece Ya,
artık buna da mı cevap vereceğiz, duracağız.
dediğimizde Vesayete hayır! diyor. Bir anlat bakalım, 1950den
beri enerji üretiminde, iletiminde, arzında kamucu politikalar ne vesayeti
kuruyordu, sizin özelleştirme sisteminiz hangi imtiyazı kurdu, hangi
vesayeti kurdu? Bunu bir konuşalım o zaman bu kadar meraklıysan,
hodri meydan! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz
iktidardaydınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim iktidardaydı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım, çok
ağır hakarette bulundu, onun için söz istiyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerini istedikleri kadar
konuşacakları bir opsiyonla dinlediklerine, dolayısıyla
gündemi devam ettirmeyi istediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Bir dakika bir şey
söyleyeceğim, sonra söz vereceğim, tamam.
Şimdi, sabahleyin, Grup Başkan Vekilleri
olarak hiç kimsenin sözünü kesmeden, hatta milletvekillerimizden gelen
mesajlara rağmen
Grup Başkan Vekillerimiz partilerini temsil
ediyorlar, istedikleri kadar konuştular yani bizi de zora sokmayacak kadar
bir opsiyonla dinledik, yarın yine Grup Başkan Vekillerine söz
vereceğiz. Dolayısıyla, gündemimizi devam ettirelim.
Kısa ve öz, buyurun Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.
Sayın Başkanım, belki bir gün, belki
bir hafta daha yasal düzenlememiz uzar ancak, en azından bu yasal
düzenleme neticesinde ülkemiz altmış yıldan beri
arayışı içerisinde olduğu nükleer enerjiye
ulaşır. Onun için burada tartışmaktan uzak durmamamız
lazım. Belki biz beş dakika, on dakika, bir saat kaybedeceğiz,
bir ay kaybedelim ama yeniden bir elli yıl bu ülkenin kaybetmeye tahammülü
yok. Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili dedi ki: Yahu, ben bir
şeyler söyleyecek zannettim, baktık, hiçbir şey söylemedi. Cevap
vermeyecektim ama sonra cevap vereyim dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hareket yapıyorsun! Cevap
vermeyecektim, hareket yapıyorsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, biz bu
ülkede birinci köprüde aynı cevapları yedik, ikincisinde
çıktı, üç çıktı, dört, üçüncü havalimanında gördük,
Osmangazi Köprüsünde gördük. Bugüne kadar yaptığımız bütün
icraatlarda aynı itirazı, aynı vesayet
anlayışını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (İstanbul) Evet, evet geçen hafta
karda gördük, İstanbulda çok iyi gördük.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 5li çeteye
peşkeş çektiğiniz yerleri gördük.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN - Cahit Bey, buyurun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Vesayet, 5li çeteye
peşkeş çektiğiniz yerler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ülkede yapılan
Devrim arabalarının, Nuri Demirağın
uçağının hangi akıbetle
karşılaştığını biliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, git Allah aşkına
ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onun için,
İHAlarımızı da gözümüz gibi sakınıyoruz;
İHAlarımızı da aynı akıbetle karşılaştırmaya
çalışıyorlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi, bir de DHKP-C de, bir
de PKK de, bir FETÖ de, bitir. Her konuda aynı saçmalık!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kan emiciler
lafını da iade ediyorum, kan emiciler, vampirler ifadesi,
geçmişte bu ülkede millî iradenin, demokrasinin üzerinde vesayet
dalgalarının, baskılarının ve sultalarının
eseridir; reddediyoruz, iade ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne alakası var konuyla?
Ne alakası var konuyla? Ne alakası var şimdi?
OYA ERSOY (İstanbul) Ya, Hukukun
Üstünlüğü Platformunu kurduğun döneme geçtin ya!
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Enerji vesayetini
anlatacaktın, ne anlattın sen? TEDAŞın ne vesayeti olur
ya? Türkiye Elektrik Kurumunun ne vesayeti var?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet anlasın!
CHP anlamasın, millet anlasın yeter!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne vesayeti var bu Türkiye
Elektrik Kurumunun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet anlasın
yeter!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yamyamlar
Satıyorsun, özelleştiriyorsun,
ondan sonra vesayet. Türkiye Elektrik Kurumunun ne vesayeti vardı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet anlasın,
millet! Millet anlıyor bizi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) TEDAŞı
kan emici yandaşlarınıza verdiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hey, hey, millet
anlıyor bizi!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Millet elektrik
faturasını ödeyemiyor sizin zamanınızda. Millet elektrik
faturasını ödeyemiyor, bir halkın içine girin.
BAŞKAN Sayın Oluç, siz buyurun, buyurun.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Millet aç, aç!
Millet beslenemiyor, kirasını ödeyemiyor, elektriğini
ödeyemiyor. Akaryakıt 20 lira! Millet arabasının tekerini
döndüremiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekillerimiz
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hey, hey!
diyor, adama bak ya! Şov yeri mi burası?
BAŞKAN Yapılan şu
tartışmayı milletimiz çok geride bıraktı, bunlar çok
konuşuldu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet anladı beni
ve nükleer dedi şimdi.
BAŞKAN Durup durup konuşmanın ne
size ne Türkiyeye faydası yok. Tam beş senedir konuşuluyor bu
konular.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bıktık
sizden be! Millet de bıktı biz de bıktık. Yeter artık
ya! Düşün milletin yakasından!
BAŞKAN Sayın Oluç, Behiç Beyin mazereti
var, buyurun.
39.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklaması ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldızın 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yani kayıtlara geçsin diye iki üç cümle etmek
istiyorum.
BAŞKAN Hayhay, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
birincisi; Sayın Özkan nereden bunu duydu, biliyor, bilemiyorum ama
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gel, gezdireyim seni.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) FETÖcülük
zamanından kalmıştır.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
inşallah,
sizin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisindeki arkadaşlarınız
bu konuda bir şey söyler. Avrupa Konseyinin nükleer enerjiyi çevreci
enerji olarak gördüğüne dair herhangi bir karar, saptama, belge filan
varsa
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şu anda yeni
geliyor, yeni teklif var, yeni teklif hazırlanıyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
lütfen,
AKPMde üyeniz olan arkadaşlarınız var yanınızda,
sorun onlara, getirsinler, bakalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani bu,
aynı matematik meselesinde gibi oldu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için işte,
matematiği biz bilmiyoruz, sandıktan biz çıkıyoruz.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun,
toparlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Aynı
matematik meselesinde gibi oldu, bilmediğiniz bir şeyi
varmış gibi anlatıyorsunuz.
Şimdi, beni üzen mesele şudur: Çok ciddi
bir konuyu konuşuyoruz, nükleer enerji meselesini ve bütün dünyada bu
mesele çok ciddi tartışmalarla sürmüş vaziyette, hâlâ da
sürüyor. Şimdi, bu kadar ciddi bir meseleyi böyle hafife alarak
konuşmak gerçekten kötü bir şey. Neden kötü? Bakın, nükleer
kazalar olduğu zaman -Rusyada oldu, İngilterede oldu, Amerikada
oldu, Japonyada oldu, Korede oldu- bu kazaların sonuçları vahim
oluyor orada yaşayan insanlar için, bu ciddi bir mesele.
İkincisi; ya, kusura bakmayın, demin
söylemek istemedim ama yani Komisyon Başkanı diyor ki
Ya, nükleer
atık meselesi bilimsel olarak hâlâ halledilememiş bir mesele olarak
bütün dünyada tartışılıyor, Başkan diyor ki çok rahat
bir şekilde: Atıkları bertaraf ediyoruz. Nereye bertaraf
ediyorsunuz ya? Yüzlerce, binlerce yıl boyunca o atıklar bertaraf
edilemediği için bütün dünya bu meseleyi tartışıyor
Nasıl bu atık belasından kurtulacağız? diye, nükleer
meseleyle ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Zaten
tartışmanın özü de burada kilitleniyor ve bizim Komisyon
Başkanı çok rahat Bertaraf ederiz. diyor.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Nasıl
oluyor bu? Kaza olmuş nükleer santrallerin orada yani Çernobilde böyle,
Fukuşimada böyle. Ya, oradaki atıklar bile onlarca yıldır
bertaraf edilememiş, büyük bela olarak toplumların başında
duruyor; hafife alınacak bir konu değil ki bu.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hafife almıyorum,
bilakis.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir de hafife alsan ne
yapacaksın acaba? Ne yapacaksın yani? Hafife alacak olsan acaba ne
yapabilirsin?
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere
nükleer enerji çağımızın bir gerçeğidir.
Dolayısıyla, nükleer enerji alanında hukuki bir düzenlemenin
yapılması gerektiği de açıktır. Ne yazık ki bugün
görüşmekte olduğumuz teklifin bu ihtiyacı karşılamakta
yetersiz olduğunu, gelişigüzel bir şekilde
hazırlandığını görüyoruz. Teklifin tali komisyonlar
içerisinde sadece Çevre Komisyonunda ve çok kısa bir sürede
görüşülerek Genel Kurula sunulması bu yetersizliğin açık
bir göstergesidir. Tartışmaya ve istişareye yeterli sürenin
ayrılmaması, iktidarca benimsenen ciddiyetsiz yönetim usulünün somut
bir örneğidir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin enerji
performansına baktığımızda, ne yazık ki
istediğimiz ve hak ettiğimiz seviyede
olmadığımızı görüyoruz. Türkiye, bugün enerji
arzı konusunda yüzde 74 oranında dışa
bağımlı hâle getirilmiştir. 2021 yılı
Ağustos ayındaki enerji ithalatı 4,3 milyar dolar olmuştur
yani 2020 yılının aynı dönemine göre yüzde 104
artış olmuştur. Diğer aylardaki artışlar da
dikkate alındığında bu
bağımlılığın devam edeceği
açıktır. Kurulan soygun, talan, ve rant çarkıyla milletin
rızkı sömürülünce, vatandaşlarımız sonu gelmez bir
pahalılıkla karşı karşıya kalmıştır.
Son bir yılda elektrik üretiminde kullanılan doğal gazda yüzde
341, sanayide 435, konutlarda yüzde 47 zam yapılması ise bunun bir
göstergesidir. Hatırlatmak isterim ki 2022 yılına elektriğe
yüzde 50 ile yüzde 125 arasında kademeli olarak değişen zamlarla
başlandı. Yakın geçmişte, elektrik kesintisi nedeniyle
OSB'lerin üç gün kapatıldığına, fabrikalarda üretimin
durduğuna da şahit olduk. Bu kesinti sonucunda 1 milyar liralık
bir zararın ortaya çıktığını da müşahede
ettik.
Görüldüğü gibi son yapılan KDV indirimi de
durumu kurtarmaya yetmiyor arkadaşlar. Nükleer enerjinin dünyadaki ve
Türkiye'deki durumuna gelince, biliyorsunuz 1954ten bu yana 623 adet nükleer
santralin açıldığı, bunlardan 169unun ömrü dolduğu
için kapatıldığı, kurulu güç itibarıyla dünya elektrik
üretiminin yüzde 11inin nükleerden sağlandığı
kaydedilmektedir. Hâlihazırda -sırasıyla okuyorum- ABD, Fransa,
Çin, Rusya, Güney Kore, İngiltere, Almanya nükleer güç santrallerine
sahip. Bu ülkeler elektrik ihtiyaçlarının bir kısmını
sahip olduğu bu santrallerden karşılamaktadır, böylece
ihtiyaç duydukları elektriği çok daha ucuza ve hızlı bir
şekilde temin ediyorlar. Ne var ki nükleer enerjide arz güvenliğinin
küresel ölçekte sorun teşkil etmesi, nükleer güç santrallerinden tedricen
uzaklaşmayı zorunlu hâle getirmiştir. Başta Almanya olmak
üzere, gelişmiş ülkeler NGSlerden aşama aşama
vazgeçmektedirler. Buna rağmen NGS inşa eden ülkeler olduğunu da
hatırlatmak isterim.
Maliyetlerin düşmesi ve faturaların bir
nebze de olsa azalması için nükleer gücün sağlayacağı
avantajlara kimsenin bir itirazının olmaması gerekir ancak
beşerî maliyetinin yüksekliği korkutucudur. Bizim
itirazımız denetimsiz, usulsüz girişimlere, kapalı
kapılar arkasında yapılan pazarlıklara yöneliktir.
Tabii, bu konuda, Mersin Akkuyu Projesinden de
bahsetmeden geçmek olmaz. Her şeyden önce, Akkuyu, egemen bir ülke
toprağında yabancı bir ülkenin sahip olduğu ilk ve tek
nükleer santraldir. 20 milyar dolarlık maliyetin tamamını Rusya
Federasyonunun karşılıyor olması birtakım soru
işaretlerine ve ciddi şüphelere yol açmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Demek ki Akkuyu
Nükleer Güç Santralinin statüsü yanlış olmuştur
arkadaşlar. Akdeniz kıyısında Rusya'nın NGS nedeniyle
yerleşimi de sakıncalıdır. Burada teknoloji transferi söz
konusu değildir. İhale yapılmadan kanunla Rusya'nın NGS
kurmasına izin verilmiştir. Hâl böyleyken Rusya'yla olası bir
kriz yaşamamız durumunda santralin faaliyetlerinin ne
olacağını, gelecekte bizi nelerin beklediğini tahmin
edebiliyoruz. Bu nedenle, Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener'in de ifade ettiği gibi, ülkemizin Rusya'yla kurduğu
asimetrik ilişkiden sıyrılması ve bu projenin
millîleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sözlerimi tamamlarken iktidarı, milletimizin
enerji arz güvenliğini azamileştirecek adımları atmaya,
nitelikli ve kapsamlı bir çalışma ortaya koymaya davet ediyoruz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.17
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 20.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ(Nevşehir), Enez KAPLAN(Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
314 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Kerestecioğlu, teşekkür
ediyorum uyarınızdan dolayı, gerçekten farkında
değildik.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Filiz
Kerestecioğlu Demir
Bitlis İstanbul Ankara
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Murat
Çepni
Adana Şırnak İzmir
Ali
Kenanoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyenin
nükleer politikalarının Rusyaya bağlı ilerlediği
hepinizin malumu. İktidar bir taraftan uluslararası kamuoyunu
Rusyaya karşı etkili tutum almaya çağırıyor,
diğer taraftan, aynı hafta içerisinde, Putinin gönlünü almak
istercesine bu kanunu getiriyor.
Savaşın ortasındayken
ihtiyacımız olan gerçekten nükleer santral mi? Nükleer, bir enerji
alternatifi değildir ve iddia edildiği gibi barışçıl
amaçlı kullanımı da söz konusu olamaz. Nükleer, bir politika ve güç
meselesidir, ne yazık ki savaşlarda da en büyük tehdit unsuru olarak
durur karşımızda. Bugünlerde dünyanın tek gündemi nükleer
güç ve onun olası kullanımı etrafında dönüyor zaten.
Dünyanın her yerine yayılmış kötü sözünün de yetersiz
kalacağı yöneticilerin, onların yüzünden tüm yerküre, tüm
insanlık aynı tedirginliği yaşıyoruz, sanki tek
çabaları dünyayı yok etmek üzerine. Nükleer santralin yıkım
süreci daha inşaat aşamasında başlıyor, var
olduğu müddetçe de doğayı talan edip insanlığı
tehdit ediyor. Bakın, 1986da Çernobili yaşadık.
İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden Çernobil patlaması
sonucu çevredeki her şey yok oldu. Oradan yayılan radyasyon tüm
dünyaya hastalık yaydı. Çernobil faciadan otuz altı yıl
sonra hâlâ tehdit olmaya devam ediyor.
90lardan beri yapılmasın diye mücadele
verdiğimiz ama iktidarın Putinle beraber temelini
attığı nükleer felaket şu anda yapım
aşamasında. Mersin Akkuyu Nükleer Santrali neredeyse her gün
başka bir güvenlik ihlaliyle gündemde.
Bakın, yirmi yıldır
iktidardasınız; ne enerji krizine ne iklim krizine karşı
önleyici ve sürdürülebilir politika ürettiniz ve hep sermayedarları
korudunuz. Akkuyuda da aynı sistem işliyor. Santralde
çalışan işçiler maaşlarını alamıyor, eylem
yapmak isterlerse özel güvenlik tarafından darbediliyorlar. Bu hafta,
santralde çalışan Rus uyruklu bir işçi metal bir
yapının altında kalarak hayatını kaybetti. Son on
günde, işçileri taşıyan servis 2 defa kaza yaptı. Kazalarda
3 işçi yaşamını yitirdi, onlarcası da yaralandı,
bildiğim kadarıyla 53 kişi yaralandı bu nükleer santral
yapımında.
Evet, doğayı yok ederek kâr sağlama
projeleri ülkenin dört bir yanında karşımıza
çıkıyor. Uzun zamandır, benim de büyüdüğüm yerlere göz
diktiniz. Muğlanın, Milasın, Bodrumun yanmaktan kurtulan
ormanları, zeytinlikleri, şimdi, maden sahası olma tehdidiyle
karşı karşıya. Taş çatlasa yirmi otuz yıllık
ömrü olan kömür madenleri için asırlık zeytin
ağaçlarını yerinden etmeyi planlıyorsunuz. Akbelen
Ormanında yaşıyoruz bir örneğini, İkizköylüler
kıyasıya mücadele ediyor Akbelen Ormanının maden
sahası olmaması için. Ve siz 1 Martta bir yönetmelik
yayımladınız. Yönetmelikte ne diyor biliyor musunuz? Zeytinlik
alanda madencilik faaliyeti yürütülecekse zeytinlikler uygun başka bir
alana taşınacak, taşınamıyorsa faaliyet bitiminde
madencilik faaliyeti yürüten kişi sahayı yeniden zeytinlik alana
çevirecek. Şaka mı bu? Yani şaka diyemeyeceğim kadar kötücül
bir şey, gerçekten kötücül. Ormanlar, zeytinlikler sizin keyfinize göre
oradan oraya alınıp taşınabilen, siz kestiğiniz zaman
aynı hızla büyüdüğünü zannettiğiniz şeyler mi?
Şimdi, bir zeytin ağacı kaç yılda yetişiyor
farkında mısınız? Siz bu ağacı mı taşıyacaksınız
ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bu güzelliği mi yaratacaksınız siz? Kendinizi ne
zannediyorsunuz gerçekten? Bunu yaratmanız mümkün mü tekrardan, bunu yok
ettikten sonra? Bugün tüm Türkiye ayakta ve zeytinleri için cansiparane
mücadele ediyorlar. Zeytin yoksa eğer, hayat yok ve Ödemişli çiftçi
Servet Ali Çınarın dediği gibi, sofranızda zeytin yerine
taş kırıklarını yersiniz. Benim 6 tane zeytin
ağacım var, onlara bakmaya doyamıyorum gerçekten. Çok büyük bir
zulüm yapıyorsunuz, zeytini yok eden her şeyi yok eder. Zeytin
yoksula yemiştir, savaşa karşı barıştır,
huzurdur, güzelliktir.
Zeytine dokunanın yatacak yeri olmasın,
zeytine dokunanın hayat boyu gölgelik ağacı olmasın; bu da
benim bedduamdır diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylayacağım fakat
yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Tarhan, Sayın
Bulut, Sayın Köksal, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın
Antmen, Sayın Sümer, Sayın Gökçel, Sayın Taşcıer,
Sayın Gürer, Sayın Arık, Sayın Kasap, Sayın Önal,
Sayın Budak, Sayın Bingöl, Sayın Keven, Sayın Özcan,
Sayın Tuncer, Sayın Ünsal, Sayın Tokdemir.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Bu yoklamada bir opsiyon tanıyacağım,
diğer yoklamalarda bir dakikadan fazla süre vermeyeceğim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.03
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde Filiz
Kerestecioğlu ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 3üncü maddesinin (2)nci
fıkrasının (b) bendinde yer alan mümkün ve makul olan
ibaresinin ilgili mevzuatla belirlenen ibaresiyle değiştirilmesini,
(5)inci fıkrasına bilgilendirilmesi ibaresinden sonra gelmek üzere
sürece dair karar alma mekanizmalarına katılımlarını
sağlamak amacıyla temsil edilmelerinin sağlanması
ibaresinin eklenmesi, (6)ncı fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(6)Bu Kanunun kapsamı dışındaki
alanlarda düzenleme ya da denetleme yapan diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının idari işlem ve eylemleri güvenlik, emniyet
ve nükleer güvenceyi zafiyete uğratacak, Kurumun yetkilerini
kısıtlayacak, yetkilerini ve görevlerini yerine getirmesini
engelleyecek şekilde ve Kurumun uygun görüşü alınmadan tesis
edilemez. Güvenlik, emniyet ve nükleer güvenceye ilişkin husus ve
faaliyetlerde bu Kanun hükümleri uygulanır.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Adana Niğde Manisa
Serkan
Topal İbrahim
Özden Kaboğlu
Hatay İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; nükleer enerji,
Nükleer Düzenleme Kurumu Kanunu konusunda aslında 3üncü madde kilit
madde. Kilit madde, 1inci maddeyle ilişkisi açısından; kilit
madde, 21inci maddeyle ilişkisi açısından ama tabii ki bugünkü
durumu, nerede bulunduğumuzu ortaya koymak için nereden geldiğimize
çok kısa olarak bakmak gerekir. 2010 yılında Rusyayla, Rusya
Federasyonuyla henüz ilgili şirket kurulmamışken devletler
arasında bir antlaşma yapıldı Anayasa Mahkemesinin denetiminden
kaçırılmak için ve antlaşma sonrası şirket kuruldu ve
Anayasa Mahkemesi de denetleyemedi, oradan gelindi. Şimdi ise aslında
Anayasa Mahkemesinin, Bakanlar Kurulunun düzenlemesi gerekeni değil,
düzenlememesi gerekeni düzenlediği için Anayasa Mahkemesinin iptal
etmiş olduğu KHK üzerine bir yasal düzenleme yapılmaktadır.
Şimdi, bu yasal düzenlemenin temel kurumu, ana kurumu Nükleer Denetleme
Kurumudur ancak burada bir eksik düzenleme söz konusudur. Bu düzenleme, eksik
düzenlemeyle sınırlı değil. Tehlikeli bir düzenleme söz konusudur
ve bu Kurumun statüsü belirlenmediği sürece bundan böyle birçok ihlal
zincirleme olarak devam edecektir. Çünkü madde 3te bu Kuruma, radyasyona maruz
kalma riski içeren faaliyetleri denetleme, radyasyon dozlarını
düzenleme ve denetleme görev ve yetkileri veriliyor; bu konularda halkı
bilgilendirme sorumluluğu veriliyor ve bu alanda yönetmelikler
çıkarma yetkisi veriliyor. Bu Kuruma verilen yetkiler ancak özerk ve uzman
bir kamu kurumu tarafından kullanılabilir. Çünkü Anayasa madde 124e
göre, yönetmelik, Cumhurbaşkanı -Bakanlar Kurulu- bakanlıklar ve
kamu tüzel kişileri tarafından çıkarılır. Bu nedenle,
bu sözleşme ve özellikle bu madde, uluslararası sözleşmelere
yollama yaptığı hâlde ve uluslararası sözleşmelerin
belirlediği standartlar bu tür kuruluşların, bu tür
kurumların özerk ve uzman olmasını gerekli
kıldığı hâlde böyle bir statünün verilmemiş
olması, bu yasal düzenlemeyi eksik, aksak ve Anayasaya aykırı
hâle getirmektedir, tehlikeli hâle getirmektedir. Burada, bu yasal düzenlemeyle
bu Kurum için öngörülen amaç bellidir, amaçlar belirlenmiştir ama araçlar
amaca elverişli olarak belirlenmemiştir. Nitekim, yönetmelik konusu
bunu gösteriyor. Bu nedenle Anayasa, uluslararası sözleşme, yasa ve
yasa altı yönetmelik söz konusudur burada. Bırakılan
boşluk, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
doldurulacağı varsayımıyla
bırakılmıştır; bu, kesinlikle mümkün değildir.
Madde 104e göre, yasanın açıkça düzenlediği alanda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Bu
bakımdan, bu yasa, bu şekilde yürürlüğe konulması durumunda
Anayasa Mahkemesi tarafından kesinlikle iptal edilecektir. Bu nedenle,
madde 3ün 1inci maddeyle ilişkisi ve 21inci maddede buna verilen görev
ve yetkiler bağlamında bunun hukuki statüsünün burada belirlenmesi
zor değildir, kolaydır, bunu pekâlâ belirleyebiliriz. Özerk ve uzman
denetleyici ve düzenleyici bir kamu tüzel kişiliğidir. Bu, şu
yöneticilerden oluşur, bunların atanması şu şekilde
olur, görev güvenceleri şunlardır ve statü güvencesi vardır.
biçiminde iki cümlelik bir ekleme, bu yasal düzenlemeyi Anayasaya uygun hâle
getirebilir. Eğer bunu yapmaz isek o zaman şöyle olur: Nereden
gelindiği size söyledim. Uluslararası sözleşme,
kurulmamış bir şirket için yapılmış olan
uluslararası sözleşme sırf Anayasa Mahkemesinin denetiminden
kaçırmak için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ama şimdi gördük ki Türkiyede 500 nükleer
mühendisi bulunduğu hâlde Akkuyuda yalnızca 1 mühendisin
çalıştığını öğrendik. Neden? Nedeni şu:
Rusça bilmedikleri için. Peki, Rus mühendisler İngilizce bilmiyorlar
mı? Bu bile, bu soru bile aslında geleceğe yönelik riskin ne
kadar ağır olduğunu gösteriyor. Nükleer santraller
gelişmiş ülkelerin sonbaharıdır ama Türkiye için bunu
ilkbahar olarak belirliyoruz; hukuksuzluk ortamında bunu yapıyoruz.
Zaten tehlikeli olan bir faaliyeti hukuk dışı bir biçimde
düzenlersek bunun önünü almamız mümkün olmaz. Bu nedenle, zaman çok geç
olmadan bu teklifi yeniden Anayasa Mahkemesinin iptal edeceği bir yasa
biçiminde çıkarmayalım, burada düzeltelim.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 3üncü maddesinin (2)nci
fıkrasının (c) bendinde yer alan Kurum ifadesinin
Uluslararası Radyasyondan Koruma Komisyonu olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Orhan
Çakırlar Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Edirne Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine İYİ Parti
Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
İktidar partili sayın milletvekilleri
nükleer enerjiyi o kadar güzel sundular ki sanırsınız Nagasaki
ve Hiroşimaya atılan bombalar nükleer bomba değil, Çernobil ve
Tokaimura nükleer santral kazaları olmadı, Almanya 17 adet nükleer
elektrik santralini kapatmadı. Konu, son derece ciddi, içinde pek çok
riski taşımaktadır. Hükûmetin olaya son derece lakayıt yaklaştığının
en önemli belirtisi yasanın kendisidir. Anayasa Mahkemesi kanunu iptal
etmiş, bir yıl süre vermiş ve Anayasa Mahkemesinin
tanıdığı sürenin bitmesine çok az bir zaman kala bu apar
topar Meclise getiriliyor. Aynı şekilde, Komisyonda çok
hızlı ve usulsüz şekilde görüşülmüştür. Genel Kurula
inmesi de -yine bu cümleden olarak- usulsüz ve alelaceledir. Böyle bir yasaya
kim güven duyabilir?
Ocak ayından itibaren iktidarın
yandaş basın kuruluşları nükleer enerjiye övgüler dizmeye
başlamıştır. Oysa yapılması gereken,
yangından mal kaçırılması değildir; STKler, konuyu
bilenler, alanın ehil bilim adamları tartışmalı ve
ortak bir noktada buluşmalıydılar.
Akkuyu Nükleer Santralinin üreteceği enerji
günümüzün en pahalı enerjisidir. Yüzde 51 hisse Rusyaya aittir. Türk
kamuoyu algı yönetimiyle ikna edilmeye
çalışılmaktadır.
Belli zaman diliminde dünyada yaklaşık 170
nükleer kaza olmuştur. 1992 yılında Japonyada 20 tane önemli
kaza oldu. 1992de Rusyada 205 kaza rapor edildi. İngilterede 17 nükleer
kaza meydana geldi. Yüz binlerce insan bu kazalardan olumsuz etkilendi ve
binlerce insan öldü, on binlerce insan yaralandı. Dünyada elli
yıldır nükleer atık sorunu çözülemedi. Sekiz on yıl önce
kıyılarımızda menşesi belli olmayan atıklar ele
geçirildi ve bunların ne olduğu Hükûmetçe açıklanmadı.
Böyle aşikâr sorunlara çözüm getiremeyen AK PARTİ Hükûmeti nükleer
enerjiyle mi çözüm getirecek? Bu işler son derece ciddidir. Bazı
bilim adamları, ülkemizde atom enerjisi alanında çalışan
pek çok insan, Hükûmetin genel politikasızlığından,
liyakatsizliğinden nükleer kontrolde başarılı bir
çalışma ortaya koyacakları konusunda şüphelidirler -ülkenin
geleceğinin tehlikeye sokulacağı konusunda- karamsardırlar;
bu nedenle, sistem mevzuatının dışarıdan
hazırlanmasını şiddetle tavsiye etmektedirler.
Nükleer kazaların yeryüzündeki diğer
kazalardan farkı, çok geniş bir alanı ilgilendirmesi ve
etkisinin yıllarca devam etmesidir. 1986 yılını
hatırlayanlar, Çernobil'den Trakya'ya ve ardından Doğu
Karadenize ulaşan ve radyasyon oranını 7 kat artıran
radyoaktif yüklü bulutları da hatırlamalıdırlar.
Nükleer santral maliyetinin yarısı santral
güvenliği içindir. Batıda nükleer santral elektriğinin maliyeti
5,5 dolarsent civarındadır, Akkuyu'da ise verilen taahhüt 13,5
dolarsenttir.
Nükleere karşı mıyız? Biz
İYİ Parti olarak nükleere karşı değiliz ancak AK Parti
zihniyetine karşıyız. Milletimizin güvenliğini bu Hükûmetin
sağlayacağından emin değiliz. Bu ülke, Çernobil
kazasının ülkemizde kirlenme yapmadığını çay
içerek ispat isteyen Enerji Bakanları gördü, hayvanat bahçesi müdürlerinin
bilimsel kurullara başkanlık yapılmasını gördü. AK
PARTİ iktidarı, olguyu bırakıp algıyı yöneterek
sorunlara sözde çözüm getirmenin ustasıdır.
Nükleer enerjinin kontrolü zor, kazaları son
derece yıkıcıdır. Hükûmetin her şeyi küçümseyen, önemsizleştiren
tutumu bizlerde güvensizlik yaratmaktadır.
Nükleer santrallerin varlığı
altmış yıl kadar önceden başlamaktadır. Henüz nükleer
atıklar için etkin çözüm bulunamamıştır. Bu durum
problemlidir. Radyoaktif atıklar çevreye de bulaşmaktadır.
Atıkların toksik etki süreleri değişiklik göstermektedir,
binlerce yıl devam edebilmektedir. Çevre ve canlıların
sağlığı konusunda kritik önem arz eden nükleer atık
yönetimi masraflı bir iştir. Nükleer enerji üretiminde ortaya
çıkan atıkların sorumluluğunu da üstlenen büyük ölçekli bir
enerji üretim teknolojisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Üretilen
elektrik maliyetinin yüzde 5i nükleer atıkların bertaraf edilmesine
harcanmaktadır. Bazı ülkeler
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Rıdvan
Turan
Bitlis İstanbul
Mersin
Ali
Kenanoğlu Hasan
Özgüneş Murat
Çepni
İstanbul Şırnak İzmir
Kemal
Peköz
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz burada bir nükleer düzenleme kurumu
tartışmıyoruz. Bizim burada gördüğümüz şey, esasen,
bir elektrik arz azlığının, elektrik ihtiyacının
karşılanması falan da değil; zira bu bir elektrik enerjisi
meselesi değil, bir siyasal angajman meselesi. Niye böyle söylüyorum?
Çünkü esasen elektrikte bir arz fazlası söz konusu. Nedir bu siyasal
angajman? Rusyayla arayı iyi tutmak adına Rosatom'a yani
aslında Putine topraklarımızda böyle bir yapıyı yapma
imtiyazı sağlamak. Bunu nereden delillendiriyoruz? Erdoğan
geçenlerde Putinle arayı düzeltmek için İkinci nükleer santral de
yapacağız. yollu bazı göndermeler yaptı Putine,
hatırlanacaktır. Yine, bir işe yaramayan S-400leri almak da bu
siyasal angajmanın bir başka göstergesi.
Elektrik enerjisi değil de bir diğer
mesele ise stratejik nükleer silahlara sahip olma meselesi.
Bu sebeple biz burada, bu kanun teklifinin
şurası eksik, burası böyle olsun falan demiyoruz. Biz bu kanun
teklifinin baştan sona yok sayılmasını ve ülkemizde nükleer
enerjinin kullanılmamasını savunuyoruz.
Şimdi düşünün bir an yani bu memlekette
kebapçıdan soğancıya, patatesçiye kadar, zincir markete kadar
hepsini millî güvenlik meselesi addedenler, Putin gibi bir siyasal dengesize,
en yakınındaki ülkeyi işgal etme niyetinde olan ve nükleer silah
kullanma konusunda hiçbir çekincesi olmayan birine Gel kardeşim,
memleketin orta yerine bir atom bombasını koy. demekte bir beis
görmüyorlar. Bu ne yaman bir çelişki, bu ne kadar anlamsız bir
siyasal yaklaşım, gerçekten anlayabilmek mümkün değil. Ya,
gerçekten bu kadar ciddi bir risk alınabilir mi? İnsanların
yaşamı bu biçimde riske edilebilir mi?
Daha birkaç saat evvel bir kaza meydana geldi; 13
işçi yaralandı, bunlardan biri ağır yaralı. Son on gün
içerisinde 3 tane iş kazası meydana geldi. Zemindeki
çatlağı biliyoruz, temel iş sağlığı
güvenliği kurallarına uygun olmadan yapılan
çalışmaları biliyoruz, Ecemiş fayına
yakınlığını biliyoruz. Aslında mesele Ecemiş
fayı da değil biliyor musunuz, bakın, konuşulmayan bir
şey söyleyeceğim şimdi: Fukuşimada meydana gelen depremi
yaratan fay, bir dalma-batma zoneuydu yani bir plakanın bir başka
plakanın altına girmesi suretiyle meydana gelen bir deprem
tetiklendi. Son yüz yılda dünyada meydana gelen 10 büyük depremin 9u bu
mekanizmayla ortaya çıktı. Aynı fay, Kıbrıs
açıklarında Afrika plakasının Anadolu plakasının
altına girmesiyle mümkün olabilecek niteliğe sahip yani burada da bir
dalma-batma fay zoneu var. Torosları altmış beş milyon
yıl önce yapan kinetik enerji, Afrika plakasının Anadolunun
altına doğru giriyor olması. Bu ne demek biliyor musunuz? Yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bu nükleer santral
işleyince burada bir kazanın meydana geleceğini hepimiz
biliyoruz ve buna evet diyenlerin de bu işin insani sorumluluğunun
altında ömür boyu yaşamak zorunda kalacaklarını biliyoruz.
Bu kadar genel bir bakış açısıyla, bu kadar meseleye kaba
bir bakış açısıyla, değerli arkadaşlar, emin olun
ki nükleer santral değil, salı pazarına tezgâh bile
açılmaz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 4üncü maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan Kuruma bildirimde bulunmaksızın veya
ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli
İzmir
Antalya
Serkan
Topal Tekin
Bingöl Müzeyyen
Şevkin
Hatay
Ankara
Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Ömer
Fethi Gürer
Manisa
Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bütün düzenlemeleri kanun hükmünde kararnameyle
çıkarma şımarıklığını ve
aymazlığını gösteren iktidar, bu düzenlemeyi de
kararnameyle çıkarmaya yeltendi ama iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var; o,
yurtseverlik bilinciyle bu ülkenin topraklarını ve
insanlarını korumak adına Anayasa Mahkemesine başvurdu ve
Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisinin bu başvurusunu haklı
gördü. Ve kararnameniz Anayasa Mahkemesine tosladı.
Anayasa Mahkemesi bir şey daha yaptı, Bu
düzenlemeyi bir yıl içinde yeniden görüşüp Parlamentoda
çıkaracaksınız. dedi. Bir yılın sonuna gelindi,
şimdi burada ayıplı bir durum var. Eğer siz bu bir
yıllık süreyi unutmuş iseniz, bu ülkeyi nasıl
yönettiğinizin, nasıl acze düştüğünüzün somut örneği;
yok, unutmadınız, bilinçli olarak bir yılın sonuna
attıysanız bu daha büyük bir ayıp; böyle dar bir zaman içine
sıkıştırıp alelacele, bilimsellikten uzak,
araştırmalardan yoksun bir kanun düzenlemesi yapmak istiyorsunuz, bu
da bir başka ayıbınız.
Şimdi, başka bir konuya
değineceğim asıl değinmem gereken konunun ötesinde. Az önce
Sayın Cahit Özkanı dinledik, daha önce de Akbaşoğlunun
açıklamaları vardı; vallahi, eğitim hayatım boyunca
benim matematik dersim fena değildi ama şimdi bu
arkadaşları dinleyince benim matematik müfredatım ile bu
arkadaşların matematik müfredatlarının farklı
olduğunu düşünüyorum; akıllara zarar açıklamalar
yapıyorlar, akıllara zarar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, başka bir şey
daha var, hiçbir milletvekilinin bu Parlamentoyu yanıltmaya, yalan
yanlış bilgi vermeye hakkı yok. Ne diyor Sayın Özkan
Avrupa Birliği ve Konseyi bu nükleer enerji reaktörlerini yeşil
enerji olarak tanımış. Külli yalan! Eğer böyle bir karar
varsa buraya getirin, ben özür dileyeceğim ama böyle bir karar yoksa
Sayın Özkan, siz ve bunu savunanların hepsi bu Parlamentodan ve
kamuoyundan özür dilemek zorunda.
Şimdi, başka bir mesele. Nükleer santral
kuruluyor, dünya tedirginlik içerisinde, herkesin gözü kulağı
Rusya-Ukrayna savaşında ve bu dünyayı yönetmeyi kendilerinden
zanneden o emperyalist ülkeler de şunu diyorlar: Üçüncü dünya savaşı
çıkabilir ama üçüncü dünya savaşı bir nükleer savaş
olacak. Herkes tedirgin, herkes korku içinde çünkü o nükleerin nelere yol
açtığını Japonyada, Çernobilde, birçok yerde gördük, bu
nedenle insanlar tedirgin, ülkeler tedirgin. Peki, biz ne yapıyoruz? Böyle
bir korkunun hâkim olduğu bu dünyada nükleer yasasını
çıkarmaya çalışıyoruz. Niçin? Akkuyu'da bir nükleer santral
inşaatına başlandı. Bakın, yüzde 100ü Rus
firmasının, devletin elinde olan bir Rus firmasının; yüzde
1i dahi bizim değil. Ya, biz böyle bir şey yapacaksak oradan
teknoloji satın alalım, kendi olanaklarımızla, kendi
imkânlarımızla yapalım, kendi bilgimizi, becerimizi
geliştirelim. Yapamayız. Niye? Çünkü her şeyden önce
paramız yok. El mahkûm Rusya'ya yaptırıyoruz. Niye
yaptırıyoruz? O kadar ilginç tespitler var ki, deniyor ki:
Yapıp, işletip sahibi olacağız. Ne zamana kadar? Sonsuza
kadar. Yani bunun bir kısıtlaması, bir
sınırlaması yok; ne zaman canları isterse, yüzde 11i yine
o şirkette kalmak koşuluyla, bir miktar hissesini satabilir. Satmak
zorunda değil, satabilir. Satmayacaklar, böyle bir nimet satılır
mı? 12,35 sente enerjiyi satacaklar, kim hissesini satar? Böyle bir dünya
yok.
Peki, ne var orada? En tehlikeli ama en tehlikeli
kısmı oradaki tehlikeli atıklar. Ne olacak onlar? Depolanacak.
Aslında Akkuyu'da deniyor ki: Atıklar Rusya'ya gidecek. Peki,
soğutma on yıl boyunca ne olacak? Türkiye'de, Mersin'de
yapılacak; kazası, belası on yıl bizim üzerimizde. O
güzelim Mersin'i böyle bir tehlikenin içine atıyorsunuz, insafınız
kurusun sizin! Başka bir şey: Atıklar Rusya'ya gönderilecek.
Neyle? Ya deniz yolu ya hava yolu ya kara yolu ya da trenlerle. Bir demir yolu
hattı Mersin ile Rusya arasında yok, kara yolu son derece tehlikeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Geriye ne
kalıyor? Geriye şu kalıyor: Hava yolu ya da deniz yolu.
Gitmeyecek, ileride -iktidarda kalmayacaksınız inşallah- orada
atık depolarını size o Ruslar yaptıracak; alın size
bir büyük tehlike.
Başka bir şey daha var, o da şu:
Sinopta böyle bir nükleer santral yapılıyor ama orada bir özellik
var; katı atık, tehlikeli atık depolamanın bütün
depoları orada yapılacak. Sinop bir inci; bir dünya güzelinin
yüreğine hançer saplıyorsunuz, sonra da kalkıyorsunuz
milliyetçilikten, muhafazakarlıktan bahsediyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Başka bir şey var, o da şu: Sinop
Nükleer Santralinin ÇED raporu var, ne diyor biliyor musunuz: Tehlike
anında Sinopun tamamı kırk saat içinde boşaltılacak.
Ya, insaf, orada patlama olursa, sızıntı olursa kırk saat
kim bekleyecek? Dakikalar içinde Sinoplu kardeşlerimi siz ölüme mahkûm
edeceksiniz, bu da sizin ayıbınız. Başka bir şey
var...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha verirseniz
BAŞKAN Başkanım, ek süre verdim,
Grup Başkan Vekillerine vermiyorum.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Peki ama mikrofon
kapalı olsa dahi bunu söyleyeceğim değerli milletvekilleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söyle, kayda geçsin.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bakın, bu
ülkenin bir yakasını Amerikaya kaptırdınız,
yıllardır kurtulamıyoruz. Şimdi siz ülkemizin diğer
yakasını tarım ürünlerinin ithali nedeniyle, doğal gaz
nedeniyle, Akkuyu nedeniyle Rusyaya kaptırdınız,
yakanızı kaptırdınız. Korkuyorsunuz, hiçbir şey
yapmıyorsunuz, yapamıyorsunuz, hem Amerikaya hem Rusyaya taviz
üstüne taviz veriyorsunuz, örnekleri çok. Ben de şunu söylüyorum:
Emperyalistlerden korkmayın, Amerikadan korkmayın, Rusyadan
korkmayın, Allahtan korkun, Allahtan! (CHP sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
süre bitti. Bizler kayıtlara geçsin diye söylüyoruz Sayın
Başkanım. Şımarıklık ve
vicdansızlık ifadelerini aynen iade ediyoruz, kabul etmiyoruz,
reddediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Avrupa Komisyonunda
çevreci bir enerji kaynağı olarak görüldüğü hakkında
kararları işte burada ibraz ediyorum kamuoyuna. Evet, Sayın
Hişyar Özsoy, Sayın Özgür Özel ve diğer siyasi parti
gruplarına burada ayrıntılı olarak
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Burayı
kahvehaneye çevirdi bu AK PARTİ Grup Başkan Vekili, bunu bir susturun
Allah aşkına Sayın Başkan!
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 4üncü maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
yürütülemez ibaresinin yürütülmez ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Isparta
Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün gece bir kentin sokaklarını duman
kokusu kapladı, insanlar korkarak evlerine sığındılar
eğer varsa barınacak evleri. Dün gece bir kentin sokak lambaları
söndü, sokaklarda patlama sesleri vardı, evlerde televizyonlar
karardı, lambalar söndü; dün gece koca bir kent karardı. Dün
karanlığa, sokağa terk edilen o şehirde hastalar vardı
oksijen alması gereken, alamadı; duman ve yanık kokusuysa
patlayan bombalardan değildi. O şehir, savaş devam eden Ukraynada
da değildi; o şehir, göller bölgesinin güller diyarı güzelim
Ispartamızdı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Dün saat 14.00te başlayan kar
yağışı akşam saatlerinde 20 santime ulaştı,
merkezde bütün mahallelerde, köylerde, 13 ilçenin 12sinde -köylerine
varıncaya kadar- Ispartada çok büyük bir elektrik kesintisi
yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Bunlar kendi
imkânlarımızla vatandaşlardan edindiğimiz bilgiler. Valilik
bugün bir açıklama yaptı ve dedi ki özetle: Kar
yağışı sebebiyle kapanan yolların tamamı, köy
yollarının 8i hariç tamamı açıldı. Ama vatandaş
öyle demiyor; bize ulaşan, vatandaştan gelen bilgiler ve sosyal
medyadaki videolarla gösterilen beyanlar öyle değil. O beyanları
dikkate almaları ve bu konuyu yeniden tetkik etmeleri için buradan
Sayın Valinin dikkatine sunuyorum. Ve dedi ki açıklamasında
bugün: Enerji nakil hatlarında meydana gelen yıkılmalar ve hat
kopmalarından dolayı abonelerin yüzde 18ine elektrik düzenli
ulaştırılamadı, gün sonunda çözülecek. 315 personelle ve
118 araçla çalışıyoruz. Gün sonu oldu ama çözülmedi, Isparta'da
elektrik kesintisi devam ediyor. Çalışan herkesten Allah razı
olsun. Tabii, çalışılacak, buna bir şey demiyoruz ama neden
bu durum Isparta'da yaşanıyor değerli arkadaşlar, neden
sürekli yaşanıyor? Olunca neden müdahaleyle geçiştiriyoruz bu
işi? Yetkililere sesleniyorum: Bir önceki kar
yağışından sonra bakım ve onarım düzgün
yapılmadığı için, lalettayin yapıldığı
için aynı teller koptu. deniliyor. Bunların çok dikkate alınması
lazım. Zaten öyle olmasa neden kopsun bir ay içerisinde? Soru şu:
Dünyada on iki ay karda yaşayan kış ülkeleri var, oralarda bu
sorun yaşanmıyor. Bizim Ispartamızı bu kadere mahkûm eden
hangi sebeptir, sebep nedir? Eğer, şayet kar ise sorun, Kuzey
İskandinavya'da elektriğin hiç gelmemesi lazım. Mesele ne
biliyor musunuz? Hani Kar sorun. diyorlar ya, o karın içerisindeki üç
harf doğru, doğru ama A'da şapka var. Mesele kar falan
değil, mesele kâr değerli arkadaşlar, kâr buradaki mesele.
Isparta elektrik dağıtımını CK'den alıyor, hani
şu malum 5li. Nedense her taşın altından bunlar
çıkıyor karşımıza. Daha geçen ay, beş gün
karanlığa ve donmaya mahkûm ettiğiniz Isparta için geldik burada
konuştuk, önerge verdik. 8 ilçe, 188 köyde elektrik kesintisi
yaşanıyordu Gelin, bunu araştıralım. dedik. Ne
yaptı bu Isparta size değerli arkadaşlar? Yirmi senedir oy verdi
size, belediye başkanı verdi, 3 milletvekili verdi. Neden
Ispartanın problemlerini bu kadar görmezden geliyorsunuz ve üzerini
mürekkeple kapatıyorsunuz? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Araştırılsın dedik çünkü Meclis
Başkanı, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 45inci
maddesine göre Sayıştay denetlemesi isteyebiliyor eğer bir
komisyon kurulursa. Reddettiniz, AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedildi
önergemiz.
Şimdi, telefonlarımıza çıkmayan
Sayın Bakana ben buradan sesleniyorum: Bu makamlar geçici, yarın
mecburen biz bunları soracağız ve siz de bunlara cevap vermek,
hesap vermek zorunda kalacaksınız. Gelin, bugün Ispartaya el
atın; gelin, bu damga üzerinize yapışmasın. Kanun teklifi
verdik, afet bölgesi ilan edelim ki vatandaşın zararlarını
devlet bir an önce karşılasın dedik, vatandaşı
senelerce sürecek mahkemelerde şirketle karşı karşıya
bırakmayın dedik ama indirmediniz. Gelin, siz indirin, biz
destekleyelim sizin kanun teklifinizi; gelin, çözelim Ispartadaki sorunu.
İhmallerle, beceriksizliklerle, öngörüsüz bir yönetim
anlayışıyla, insan eliyle hazırlanmış afetler,
Akdeniz Bölgesinde barajlar kralı, suları ve elektriği,
Türkiyede elektrifikasyonu sağlamış kişinin, Demirelin
memleketine bu yakışmadı. Ben utanıyorum, ben Isparta
halkı adına utanıyorum, ben Isparta Milletvekili olarak
utanıyorum, ben Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olarak bu çağda
yaşanan bu rezaletten dolayı utanıyorum, sorumlular adına,
sizin adınıza utanıyorum ben. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Geçen kesintide ben size burada
dedim ki: Gelin, kesintilerin, yoklukların, beceriksiz yönetimlerin
Türkiyesindeki Ispartamızda yaşanan bu afet bir beceriksizlik
vesikası olarak alnınıza yapışmasın. Gelin, bu
vesikayı alnınızdan temizleyelim dedim ama maalesef reddettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Yetmedi, bizi kirli
siyaset yapmakla suçladı iktidar kanadı, iyi mi! Biz, işte, o
kiri temizlemeye çalışıyoruz demiştim. Şimdi, bu
kesintiyle ne oldu biliyor musunuz? Vıcık vıcık
bulaştı o kir üzerinize, siyasetin kiri de maalesef kötü
yapılışı da üzerinize bulaştı.
Çıktınız Şirketi mahkemeye vereceğiz. dediniz. Önce
denetle, tespit et. Şirketi mahkemeye verirsen ver ama
vatandaşının problemlerini gider. Sebep; ihmal,
plansızlık, umursamazlık, yatırımların
zamanında yapılmaması, iktidarın üzerine düşen
denetleme görevini yapmaması. Yanlış özelleştirmelere varan
bir sorumsuzluk örneği ve beceriksizlik hikâyesi bu.
2013te özelleştirilen AYEDAŞın
denetlenmemesi: Enerji Bakanının kanun gereği denetleme
mecburiyeti var. Sayıştayın 2019 ve 2020 denetim
raporlarında geçiyor bütün bunlar. Geçen defa burada, bu kürsüde söyledim
bunları. Belediye Başkanı geçen defa Geçer. diyordu, Bakan Bey
telefonuma çıkmamıştı; şimdi Ispartaya gitmiş,
çözsün artık bunu, yeter artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Ispartayı bu
kadar karanlığa mahkûm etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Lütfetti
geçen defa Bakan Bey, geldi, bir ay erteledi Ispartanın elektrik
alacaklarını. Bakın, devlet de bu şekilde yönetilmez, bu
şekilde hükûmet de olmaz. Vatandaşlar sizin hakkınızda çok
kötü konuşuyor değerli arkadaşlar. Gelin, bu yüz karası
vesikayı sizin de Ispartanın da ve Türkiyenin de üzerinden silelim
beraber.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde, 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır. Önce aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon
İstanbul
Aksaray
Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar Aydın
Adnan Sezgin
Konya
Edirne
Aydın
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mahmut
Celalet Gaydalı Oya
Ersoy Kemal Peköz
Bitlis
İstanbul
Adana
Ali
Kenanoğlu Hasan
Özgüneş Ömer Faruk
Gergerlioğlu
İstanbul
Şırnak
Kocaeli
Murat
Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin
5inci maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz almış
bulunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz maddeyle nükleer gibi
önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konuda bütün sorumluluğun tek bir
kişiye yüklenmesi hatalı sonuçlara yol açabilir. Bu hususu yeniden
gözden geçirmeye davet ediyorum Genel Kurulumuzu.
Ülkemizin enerji ihtiyacı giderek
artmaktadır. Nükleer enerji, yenilenebilir enerji gibi enerji
kaynakları enerjide dışa
bağımlılığımızın azaltılması
bakımından elbette önemlidir ancak Akkuyu'da kurulmakta olan nükleer
enerji tesisi dışa
bağımlılığımızı azaltmamış,
aksine arttırmıştır. Ukrayna'da yaşanan
gelişmelerle birlikte, Rusya'nın enerji politikalarını
nasıl etkili şekilde kullandığı daha net ortaya
çıkmıştır. Ülkemiz de son dönemde doğal gaz
tedarikinden nükleer santral projesine ve başka birçok alanda Rusya'ya
tabi bir konuma gelmiştir, Rusya'nın eline çok fazla koz
verilmiştir. Rusyayla yaşanacak olası bir krizde, Akkuyu
Santralinin gündeme gelmemesi mümkün değildir. Onun için, bu konunun daha
kapsamlı ve daha sağlıklı bir şekilde
değerlendirilmesi gerekmektedir değerli arkadaşlar.
Ukrayna savaşıyla birlikte, nükleer silah
tehdidi de son yıllarda ilk defa bu kadar somut bir şekilde
karşımızda durmaktadır. Putin ve bugün de Lovrov, bir
şekilde bunu telaffuz edebilmişlerdir. Nükleer silah kullanma
tehdidini bu kadar kolay telaffuz eden bir devlete nükleer santral
yaptırıyoruz. Bu konuyu bu aşamada yeniden, yeniden
değerlendirmemiz gerekir. Bu koşullarda, Akkuyu nükleer tesisinin
durumu da dâhil olmak üzere, ulusal güvenliğimizin ve
çıkarlarımızın korunması için muhalefetle
istişare edilerek tedbirlerin alınması şarttır.
Enerjide dışa
bağımlılığı azaltmak için alternatif ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi tabii ki son
derece önemlidir ancak bu yapılırken çevrenin ve doğanın
korunması da bir o kadar kıymetlidir. İktidar, çevre konusunda
dünyadaki ve ülkemizdeki eğilim ve hassasiyeti benimsemekten, izlemekten,
ciddiye almaktan çok uzaktır. Madenler için ormanlar katledilmekte,
jeotermal santraller için mümbit tarım arazileri feda edilmekte, HES
yatırımları için dereler kurutulmakta, tarihî
değerlerimizin üzerine beton dökülmekte, termik santrallerle insanlarımız
zehirlenmektedir. Anlaşılan, iktidar meseleye Bizden sonrası
tufan. yaklaşımıyla bakmaktadır.
Ukrayna savaşı nedeniyle gündem böylesine
hareketliyken iktidar tarafından madencilere, madenci iş
adamlarına avantaj sağlamak amacıyla maden ruhsatı verilen
bölgelerdeki zeytinliklerin sökülmesi, yok edilmesi yönünde bir düzenleme
hayata geçirilmişti. Düzenleme hem ulusal hem de uluslararası
mevzuatta zeytinlik alanlarının korunmasına yönelik ilkeleri
tamamen ihlal etmektedir. Zeytin, Aydının ve ülkemizin en önemli
değerleri arasındadır hem çevre açısından hem de
üretilen katma değer ve dış ticaretimiz bakımından. Bu
nedenle, madenlerin işletilmesi için zeytinliklerin sökülmesi, başka
yerlere taşınması, zeytin üreticilerimizin mağdur edilmesi
kesinlikle kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla)
Teşekkürler.
Yeni ekim yapılan zeytinliklerin meyve verecek
duruma gelmesi en az beş altı yıl, verimli hâle gelmesi ise en
az yirmi yıl sürmektedir. İYİ Parti olarak, zeytinliklerin maden
sahasına dönüştürülmesine izin veren yönetmeliğin iptali için
Danıştaya başvurumuzu gerçekleştirdik ve olumlu
sonuçlanmasını ümit ediyoruz. Telafisi imkânsız sonuçlar
doğuracak olan bu düzenlemenin hayata geçmesine ülkesini seven hiçbir vatandaşımız
sessiz kalmamalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Yasa
Teklifini konuşuyoruz ama herhâlde hepimiz bir şeyi unutuyoruz:
Halkın gündemi değil bu; halkın gündeminde şu anda zamlar
var, kapanan iş yerleri var, enflasyon var, elektrik faturaları var,
benzine, mazota, otogaza her gün gelen zamlar var. Siz de biraz sonra, bu
zamlardan korunmak için petrol istasyonlarının önünde sıraya
gireceksiniz, hepiniz bu hâldesiniz. Her şeyi inkâr edersiniz ama biraz
sonra o petrol istasyonlarındaki tabelaları göreceksiniz, biraz sonra
nasıl değişeceğini de göreceksiniz. Ülkeyi
getirdiğiniz hâl bu ve şu anda Nükleer Düzenleme Kanun Teklifini
konuşuyorsunuz yani insan El insaf! der. Vatandaşın derdi ne,
iktidarın derdi ne? Güya mahvettikleri ekonomiyi güya düzeltmek adına
birilerine memleketin arzını, toprağını
peşkeş çekecek, modası geçmiş bir nükleer teknolojiyi
burada sürdürmeye çalışacak, doğaya, çevreye, toprağa,
suya, herkese zarar verecek bir tesis kurmaya çalışacak.
Aslında, mesele daha da büyük, anayasal rejimi altüst edip bir KHK rejimi
kurma hevesinden kaynaklanan bir hâli yaşıyoruz.
Bakın, hepimiz biliyoruz burada, 2018de bir
KHKyle nükleer düzenlemeyle ilgili yasa getiriliyor, ardından 2020de
Anayasa Mahkemesi iptal ediyor ve bir yıl süre tanıyor, bir
yılın sonunda da apar topar son iki üç günde yetiştirebilmek
için iki ayağı bir pabuca sokarak bu Meclisi, bu hâle getiriyorsunuz
çünkü mantığınız yanlış. Anayasal rejimi bıraktınız,
KHK rejimi kurdunuz; o KHKlerinizle, onlarca yüzlerce KHKnizle yüz binlerce
insanı insafsızca, vicdansızca işinden attınız,
Nazi soykırımına uğrattınız, her türlü anayasal
hakkını ayaklar altına aldınız. Bu vebal, bu günah, bu
suç size bu dünyada sorulmazsa öte dünyada mutlaka sorulacak; hiç kimse bunu
unutmasın. Eğer ki Öte dünyaya inanıyoruz. diye din
pazarlamacılığı yapıyorsanız bilin ki, vallahi de
billahi de bilin ki bütün bunlar sonuna kadar sizden sorulacak, sonuna kadar
sorulacak!
Bakın, Nükleer Düzenleme Yasa Teklifini
getirdiniz, yetmedi, her taraf talan edilecek; bir de zeytinle ilgili
yönetmelik getirildi, bir başka şekilde her taraf yine talan
edilecek. Anayasa Mahkemesi duvarına defalarca tosladınız.
Bakın, vekilleri zindana atıyorsunuz,
dönüyor, geliyor, karşınızda konuşuyor benim gibi ama
hiçbirinizin yüzü kızarmıyor, dönüp bir özür dilemiyorsunuz, Biz ne
yaptık? Nasıl Anayasayı çiğnedik? Milletin vekilini
nasıl zindanlara gönderdik? diye bir tekinizin bile yüzü
kızarmıyor. Milletin sağlığını ihlal eden
KHKler çıkarıyorsunuz; Anayasa Mahkemesi alıyor, onu yere
vuruyor. Bir yılın sonunda bir daha böyle apar topar bir tane yasa
getiriyorsunuz; elinizi yüzünüze, gözünüze bulaştırıp
getiriyorsunuz, gülünç bir hâle düşüyorsunuz. Bakın, bunun nedeni 50
milyon dolarlık bir fona para aktarmak, başka bir şey yok; her
şeyde rantı düşünüyorsunuz, vallahi her şeyde rantı
düşünüyorsunuz.
Bakın, zeytin ağacı
Şu
gördüğünüz zeytin ağacı Muğla Milasta, üç bin iki yüz
yıllık bir ağaç. Bu ağaç iki bin yıl ürün verir ama
sizin o madenleriniz bir kere çıkar ve her taraf talan olur. Hangisini
tercih ediyoruz, söyleyin. Bu ağaç diyor ki: Herkese aitim ve hiç kimseye
ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım, sen gittikten sonra da
burada olacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Binlerce yıldır zeytin ağacı bunu diyor ve siz de o zeytin
alanını mahvediyorsunuz.
Bir de son olarak şunu söylemek istiyorum: 28
Şubatla ilgili -dikkat ettim- birçok AK PARTİli vekil bir
dakikalık konuşmalarda kınama mesajları
yayınladı. Aslında, var ya 28 Şubatla ilgili eleştiri
yapmaması gereken en çok sizlersiniz; Bin yıl sürecek. denen o 28
Şubatın zulümlerini yirmi yılda hallettiniz, yirmi yılda
bin yıllık zulme imza attınız; ne Anayasa
bıraktınız ne hukuk bıraktınız ne
uluslararası sözleşmeler bıraktınız ne yasalar
bıraktınız ve ağzına kadar cezaevlerini doldurdunuz,
analı-babalı binlerce insanı oralara doldurdunuz, çoluk çocuğu
perişan ettiniz, ekonomiyi mahvettiniz ve ardından da
kalkmışsınız 28 Şubatı kınayın. Ben
sizleri kınıyorum!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) Bu
kadar yalan yeter ya, bu kadar yalan yeter!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sizin
yalanlarınız arşa çıktı, arşa! Arşa
çıktı sizin yalanlarınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK propagandası
yapıyorsun, konuşma!
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tabii gecenin bu
saatinde bizim de yol almamız lazım, onun için grubumuza dönük bütün
saldırı niteliğindeki ifadelerini aynen iade ediyorum,
tutanaklara geçsin.
Ancak AK PARTİ nedir, neyin mücadelesini
veriyor? Herhâlde demokrasilerde sormamız gereken en önemli soru da
şu değil mi: Yahu bu parti nasıl oluyor da on beş yıl
boyunca dünyada hiçbir siyasi tecrübede gözükmeyen, örneği olmayan millet
nezdinde böylesine bir vicdani kabule, böylesine bir sevgiye
bırakınız oy vermeyi, Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan için Allahım bizim ömrümüzden al da
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana ver. diye bu aziz
millet niçin dua ediyor? Bunu niçin sormuyorsunuz?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Şirk sözü bu, şirk sözü! Bir de bunu mu övüyorsun?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Yerel seçimde ne
oldu?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Allahtan korkun! Şirk sözleri bunlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu merhametle,
milletimizin vicdanıyla, milletimizin gösterdiği istikamette,
çizdiği rotada siyaset yapmak da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Haberin bile yok bunlardan hâlâ konuşuyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, bunu bitirelim.
BAŞKAN Evet, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani böyle dünyada ve
siyasi tarihimizde, belki de gelmiş geçmiş hükûmetler nezdinde benzeri
görülmeyen, bunca hizmeti milletimize sunmuş ve milletimizin hayır
duasını almış AK PARTİ'nin, Cumhur
İttifakı'nın böylesi güzel hizmetlerini milletimiz memnuniyetle
karşılarken
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Fiyatlar, rakamlar,
faizler; kesinlikle benzeri görülmemiş!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
birileri üzülüyorsa;
milletimizin sevincini kendi hüznü, milletimizin çilesini üzüntüsünü de koltuk
devşirmek niyetiyle kendi sevinci olarak görüyorsa burada Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir.
anlayışını yeniden tezekkür etmemiz gerekiyor.
ORHAN SÜMER (Adana) Ekmek kuyruklarında
çiftetelli oynuyor vatandaş sevincinden(!) Ya, üç günde 3 lira, Allahtan
korkun!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sarayda mı,
sarayda mı görüyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Cumhur ile
başı bir araya gelmiş, Cumhurbaşkanlığı
hükümet sistemi de böylesine doğal afetin, küresel salgının,
küresel ısınmanın ve küresel ve bölgesel krizlerin olduğu
bir dönemde, milletimiz için hizmet üreten millî ve yerli, siyasi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kendini överken hatanı söylüyorsun farkında mısın Cahit
Özkan?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bitirelim
Başkanım, cümlenin noktasını koyalım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Şecaat arz ediyorsun(!)
BAŞKAN Konu derin, buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Milletimiz nezdinde
böylesi bir teveccühe mazhar olmuştur.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Tek
adamlık, tek adamlık bu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onun için ifadeleri
aynen iade ediyorum.
Herhangi bir sataşmaya mahal vermediğimi
Genel Kurulun da dikkatine sunuyor, sizleri saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 5inci maddesinin
6ncı fıkrasında yer alan aldırılabilir ibaresinin
aldırılır şekilde değiştirmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Ali Mahir
Başarır
Adana Niğde Mersin
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında, konuya farklı
başlayacaktım ama şu anda Türkiyeyi gezdiğimiz zaman
Allahım benim ömrümden al, Recep Tayyip Erdoğana ver. diyenler
battaniyenin altında tir tir titriyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbulda
mı geziyorsun sen, Mersinde mi?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ve
hepsi çok pişman, bunu bilin. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbulda
değil Mersinde gez!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Hepsi
çok pişman.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Etilerde, Modalarda
değil, İstiklalde değil Mersinde gez, Mersinde!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şimdi, on beş gündür, özellikle elektrik
zamlarından sonra, nükleer enerjiye karşı çıkan, nükleer
santrallere karşı çıkan herkesi hain ilan ediyorsunuz. Oysa
Sinopta, Mersinde o çiftçiler, o köylüler, o vatandaşlar günlerce eylem
yaptı; daha temiz bir Türkiye, daha güvenli bir Türkiye, daha güvenli
topraklar için bunu istedi.
Şimdi enerji vesayeti diyorsunuz. Bakın,
bunu diyen gruba sormak isterim; bakalım, Mersindeki nükleer santral ne
kadar yerli ve millî? Siz, benim topraklarımda Rusyaya arazi
vereceksiniz; verdikten sonra, Rusya bir şirket kuracak, yüzde 100
hissesinin sahibi olacak; o Ruslar yüz yıl, iki yüz yıl, bin yıl
geçse de her şekilde o hissenin yüzde 51ine sahip olacaklar ve yerli ve
millî arkadaşlarım, on beş yıl boyunca kilovatsaatini 12,35
sente alım garantisi vereceksiniz. Ya, yerli ve millîlere bakın! Bir
iktidar kendi topraklarında hangi ülkeye bu imtiyazları verir?
Yazık değil mi? Kim Ruslar? (CHP sıralarından
alkışlar)
İki: İş kazaları oluyor; dinamit
patlatıyorlar, evler yıkılma noktasına geliyor;
işçiler ölüyor; işçileri Rus şirketin korumaları
darbediyor, Türk işçileri; kapıya gidiyoruz milletvekillerini
tesislere sokmuyorlar; bundan utanmıyor musunuz? Nereniz yerli ve millî
sizin?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, soru soruyorsan
cevap vereyim. Başkanım, bana soru soruyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Siz
yerli ve millî bir cümle söylediğiniz zaman
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen değil misin
Mersindeki petrol aramalarına Milyonlarca doları suya
gömüyorsunuz. diyen?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yerli
ve millî bir cümle söylediğiniz zaman, beyefendi, siz yerli ve millî
dediğiniz zaman ya bir şirkete garanti veriyorsunuz ya bir ülkeye
garanti veriyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Doğal gazı
bulduktan sonra da Niye daha önce bulmadınız? diyen sen değil
misin? Bana soru soruyorsun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ya,
Cahit Özkan, senin de ne kadar yerli ve millî olduğunu Fenerbahçe
Orduevinde FETÖye yaptığın işaretlerden gördük. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Geçelim tutanaklara:
Mersinde petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına sonuna
kadar engel oldu.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen ne
kadar yerli ve millîsin? Sen bu ülkenin askerini orada FETÖye ihbar etmiş
bir adamsın, bırak!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi de FETÖyle
geliyorsun ha! Sen FETÖ yardakçılığı yaparken Mecliste,
televizyonlarda bangır bangır anlatan biziz be, biz, biz!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Tek
farkın ne? O zaman bıyıksızdın, şimdi
bıyıklısın; hiçbir farkın yok. Aynı adam,
aynı adam. O yüzden sen sorularıma cevap ver, bu anlaşma
doğru değil mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Verdim. Oradan
Mersindeki doğal gaz aramalarına karşı çıkan sen
değil misin?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Siz
Ruslara bu imtiyazları vermediniz mi? Sinopta vermediniz mi? Neyi
konuşuyorsun? Neyi anlatıyorsun sen?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Milyonlarca
doları suya gömüyorsunuz. dedi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Neyi
anlatıyorsun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Garip gurebanın
sütünü, çocuğun sütünü suya gömüyorsunuz. dedi bu, biz doğal gaz
ararken.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Seni
görmemek için aslında böyle konuşmak zorundayım. Böyle şey
olur mu?
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Vicdan yaptı sözde
ancak biz bulunca rezil oldu.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Başkanım, müdahale edecek misiniz.
BAŞKAN Sayın Özkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, Sayın
Başkanım, ya! Sayın Başkanım, ne yapıyor bu? Grup
Başkan Vekili böyle yapar mı ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Böyle bir usul yok,
böyle bir usul yok!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Bir
dakika
BAŞKAN Uzatacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup Başkan Vekilisin,
sonra çıkar cevap verirsin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
bana soru sorarsa, yalanla dolanla soru sorarsa bizim de cevap
hakkımız var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ee, soru soracak
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Süremi
verirseniz sevinirim. Başkanım, ama lütfen
BAŞKAN Şahsileştirmeyiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Geçelim kayıtlara,
tarihe not düşün stenograflar, hadi bakalım!
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Niye
heyecanlandın sen?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yani
şimdi bir şey söyleyeceğim, burada olay çıkacak.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Rezil oldu da ondan ha,
normalde bunlar konuşuyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi, arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok yalan söyledi;
Petrol kuyularına milyonlarca doları gömüyorsunuz. dedi, doğal
gaz bulunca Hani niye bulmadınız? dedi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Arkadaşlar, benim söylediklerimin hepsi sözleşmede vardır.
Sen bana vatan millet bayrak gibi
kavramları anlatma. Sizin vatan anlayışınızı,
bayrak anlayışınızı, Ruslara vermiş
olduğunuz imtiyazlardan görüyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hangi frekansa geçtik?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Çık Bu söylediklerin yalan. de Elektrik garantisi vermedik. de
Topraklarımı vermedim. de; söyle.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen engelle nükleeri,
engelle sen; hadi bakalım. Vesayetle mücadele devam edecek. Ah ah
canım vatanım! Ah al bayrağım!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Biz,
temiz enerji istiyoruz; biz, kirli enerji istemiyoruz. Biz, Rusların
topraklarımızda bu konuda söz sahibi olmasını istemiyoruz.
Burada yanlış bir şey yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Vah vah vah!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen bu
gruplardan, bu muhalefetten, bu halktan korkmuyorsun; Rusyadan korkuyorsun, olur
mu böyle bir şey?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Rezil olunca böyle olur
işte.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ne
hakla veriyorsun? Bir de buna itiraz ediyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mersinde aranan
petrole, doğal gaza itiraz edince öyle olur işte. Mersindeki
doğal gaz, petrol aramalarında milyonlarca doları suya
gömüyorsunuz. dedi, tutanaklarda var. Hey hey hey!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, çıkar cevap verirsin.
Grup Başkan Vekili böyle yapar mı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, o bana soru sordu,
ben de milletvekiliyim.
BAŞKAN Cahit Bey, hatibi dinleyelim, sonra
size söz verelim.
Buyurun, devam edin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi, Anamura, Silifkeye sürekli gidin, bakalım 3 tane doğal
gaz arayan gemimiz nerede? Bir yıldır Silifkede yatıyor, bir
yıldır Anamurda yatıyor. Siz, sondaj falan yapmıyorsunuz
beyler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Keşke bizim
görüntülerimizi de verseler Mecliste
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Niye
yapmıyorsunuz? Korktuğunuz için yapmıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sessiz yapıyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Hadi
bakalım, nerede sondaj yapmışsınız gösterin
görüntüleri bakalım. 3 tane gemi Alanyada, Silifkede, Anamurda
yatıyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Vah vah vah! Canım
vatanım!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bunların resimlerini paylaştık. Bunu söylemek suç değil mi?
Bunu söylemek suç.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ah Mersinliler neler
çekiyorsunuz be!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Mersinliler herkesi çok iyi biliyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Allahtan
İstanbulda oturuyor, Mersine gitmiyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Mersinliler o topraklarda nükleer santrali istemiyor, ben de istemiyorum
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir de Mersine gitsen!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
çevreciler de istemiyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir de Mersine gitsen!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ya,
Başkanım adam konuşmayı gerçekten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
Ben süre
vereceğim size, buyurun devam edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ver Başkanım,
ver.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen nerede
oturuyorsun Cahit Bey? Sen de İstanbulda oturuyorsun, Denizli
Milletvekilisin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben Denizlide
oturuyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
İstanbulda oturuyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstanbuldan
Denizliye gidip
Beyefendi İstanbulda
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen de
İstanbulda oturuyorsun.
BAŞKAN Şimdi bu laf atmaya devam
ettiğiniz için arkadaşıma bir dakika daha veriyorum.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ver Başkanım,
ver, ver.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sen Denizli
Milletvekilisin, sen de İstanbulda oturuyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ver, beş dakika
daha.
BAŞKAN Sayın Başarır, siz de
Meclise hitap edin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, sen nasıl böyle bir
şey yapıyorsun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, ben
anlamıyorum, bana soruyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Başkanım, ben Meclise konuşuyorum.
BAŞKAN Ama şahsileştirmeyin ya.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ama bir
Grup Başkan Vekili
Benim söylediğim hiçbir şey de
yanlış yok; ben sözleşmeyi söylüyorum, ben sözleşmeyi
anlatıyorum, Rusyaya verilen imtiyazları anlatıyorum. Beyefendi
oradan dırdır, dırdır yani sabahtan beri konuşuyor,
böyle olur mu? (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dırdır eden sensin!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Siz
Grup Başkan Vekili misiniz yoksa burada bizi mi trollüyorsunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dırdır eden sensin!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) A, bak
o da oradan çıktı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dırdır eden sensin ya!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yani
kadrolu laf atıcılar, böyle olur mu?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil ya! Ne dırdırı? Sen dırdır ediyorsun!
BAŞKAN Ya, devam edin; ya, devam edin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Allah
allah!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dırdır eden sensin!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yani
BAŞKAN Sayın Başarır
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Beyefendi
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Dırdır
deme! Lafını bil!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Beyefendi dırdır diyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Lafını bil!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Aynen
de öyle, onun söyledikleri benim için odur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Benim
grubumun Başkan Vekili.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Bu
ülkede millî kelimesini, ordu kelimesini, vatan kelimesini bana göre en
son ağzına alacak adam odur. Onun millî karakterini biz Fenerbahçe
Orduevinde gördük. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından Hadi oradan, hadi oradan! sesleri)
BAŞKAN Sayın Özkan buyurun.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN Siz mi istediniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yoklama istiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, defalarca büyük
haksızlık yaptı, yoklama istiyoruz, sonra istediği kadar
konuşsun. Yoklama işlemi başladı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Dırdır etmek size yakışır.
BAŞKAN Bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama işlemi
başladı. Bu kadar saygısızlıktan sonra katlanamam! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, oylamaya
geçilmedi Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika
Beyler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama işlemi
başladı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İyi de daha
müzakere
BAŞKAN Şimdi bir
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, grubumu
ayakta bırakmam, oturtturmam da! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika Cahit Bey, oturun.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerinin milletvekilleri arasında
cereyan eden tartışmaları durdurmaları gerekirken hareket
hâlinde olduklarına ve müsamahasının yanlış
değerlendirilmemesi gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Şimdi, arkadaşlar, bugün
farklı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Milletvekillerimiz arasında zaman zaman cereyan eden
tartışmaları Grup Başkan Vekilleri durdurur. Bugün, Allaha
çok şükür, Grup Başkan Vekillerimiz hareket hâlindeler. Böyle gitmez,
bak, ben size söyleyeyim; Tüzükü uygularım, hiçbirinize söz vermem,
sataşma olursa söz alırsınız, bu işi kilitler geçerim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
müsamahamızı lütfen yanlış değerlendirmeyin beyler.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, bu şekilde hitap etse de sizin dikkat etmeniz
lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Utan, utan!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Öyle gündem mi var da
konuştun? Ne gündemiyle konuştun? İçerik mi var ?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Utan, grubun alkış
yapıyor bu söze; utanmıyorsun, yüzün de kızarmıyor!
III.- YOKLAMA (Devam)
BAŞKAN Oylamadan evvel yoklama talebi
vardır.
Sayın Özel, Sayın Tarhan, Sayın
Bulut, Sayın Köksal, Sayın Şevkin, Sayın Antmen, Sayın
Sümer, Sayın Gökçel, Sayın Arık, Sayın Gürer, Sayın
Karadeniz, Sayın Ayhan, Sayın Şahin, Sayın Bingöl,
Sayın Emecan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Ünsal,
Sayın Bayır, Sayın Tokdemir, Sayın Önal.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuza bak
maşallah, Allah nazarlardan saklasın! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, arkadaşlar ben
şikâyetçiyim sizden. (MHP sıralarından alkışlar)
Bir tecrübeyle ilgili bir şey anlatayım.
Parlamento her seçimde yüzde 65 yenilenir. Bağıranların ikinci
sefer geldiğine ben şahit olmadım. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar) Nokta.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bakan oldular Sayın Başkan, ikinci defa gelmek ne kelime,
bakan oldular.
(Elektronik cihazla yoklama işlemine devam
edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ Grubuna
da hitap etmek istiyorum, her dakika sizin dışarıdan buraya
çağrılmanıza vesile olan toplantı yeter sayısı,
karar sayısı isteniyor. Burada çivi gibi durun şu işi alıp
götürelim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Kemal Peköz
Bitlis İstanbul Adana
Murat
Çepni Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
İzmir Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifini
görüşüyoruz.
Şöyle bir geriye doğru gidelim. Otuz
beş sene önce Çernobil kazası olduğunda o zamanın Sanayi
Bakanı Cahit Aral, Rizeye yaptığı bir gezi
sırasında demli bir çay aldı, içti ve geriye yaslanarak,
kaykılarak dedi ki: Bakın, gördünüz, ben içtim de bana bir şey
olmadı. Peki, ne oldu? Binlerce insan kanser oldu, binlerce çocuk sakat
doğdu ve bundan ders alınmadı. Cahit Aralın
söylediğinin sadece ve sadece bir aldatmacadan ibaret olduğu ortaya
çıktı.
Ülkemizde yaşanan facialara rağmen, AK
PARTİ iktidarı inat ederek hâlâ bilimsel olarak olumsuzluğu
kanıtlanmış projeleri yapmaya devam ediyor. Her
yatırım risk barındırır; bu riski göğüslemek
lazım, göze almak lazım. diye hareket ediyor ve şu anda
yaptığı projede de Çernobil kazasının en büyük
sorumlusu olarak görülen Rosatom şirketiyle bu işi yürütüyor.
Santralde meydana gelen zemin kaymaları,
ardı ardına yaşanan ciddi sorunlar göz önüne
alınmıyor. Bir yetmez üç olsun diye önce 1 üniteyle
başladıklarını 3 üniteye çıkardılar şimdi.
Bununla da yetinmediler, 1 santral olmaz, 3 santral olsun diye Akkuyunun
yanına Sinopu, onun yanına da İğneadayı koydular. İğneada
dünya güzeli bir yer deniziyle, ormanıyla, sahiliyle ve güzel
doğasıyla; aynı zamanda, Türkiyede bulunan 2 tane longoz
ormanından 1 tanesini de barındıran bir yer; aynı zamanda,
zamanında Trakların yaşadığı ve onun
kalıntılarının da hâlâ bulunduğu,
dolayısıyla her sene yüzlerce yerli ve yabancı turist
tarafından ziyaret edilen bir yer. Siz orayı da mahvedecek,
geleceğe hiçbir şey ifade etmeyen, elli altmış yıl
ömrü olan, dünyanın başına bela olan nükleer enerji için
binlerce yıllık geleceği heba etmiş olacaksınız.
Santralde yaşanacak olan herhangi bir
kazanın, herhangi bir olumsuzluğun sonuçlarını
düşünmek bile istemiyorum. Siz, termik santrallere hâlâ filtre
takamamış ve onların sağlıklı bir ortamda
çalışmasını sağlayamamış bir
iktidarsınız ve akşama kadar, sırası geldiğinde,
halk iktidarından, iradeden, millet iradesinden söz ediyorsunuz. Neden
cesaret gösterip santral kurmak istediğiniz o yerlerin halkıyla bir
referandum yapmayı göze almıyorsunuz? İtibar
kazanacağız. diye böyle projeler gündeme getiriyorsunuz ama illa da
itibar kazanmak istiyorsanız öncelikle Türk lirasının
değerini koruyun. İkincisi, yoksulluğu ortadan
kaldırın, insanların gelir dağılımından adil
yararlanmasının yolunu açın. Üçüncüsü, üç beş müteahhide
kendinizi mahkûm edeceğinize 10 milyon insana yardım ediyoruz.
demekten vazgeçin, o insanların kendi yaşamlarını
kendilerinin sürdürebilecekleri bir ortam yaratın; bu, sizin
itibarınız olmuş olsun.
Bunlarla yetinmiyorsunuz; bugün Bakan bir
açıklama yapıyor Biz hiçbir zeytin ağacını
sökmeyeceğiz. diyor. Devam ediyor, diyor ki: Alıp başka yere
götüreceğiz -sökmeden götürecekmiş, nasıl götürecekse
artık- orada tutmazsa, yeniden can vermezse o zaman onların yerine
beşer tane zeytin ağacı dikeceğiz. Zeytin
ağacından asgari gelir düzeyine ulaşılması için on
beş yirmi yıl gerekmektedir. On beş yirmi yıl
insanları gelirinden mahrum edeceksiniz ve hangi toprağa nerede yer
vereceksiniz, o da ayrı bir muamma. Bunu, Bakan kendi ağzıyla
söylüyor. Onun için, bunlardan vazgeçin, Türkiyenin zeytininden vazgeçin.
Zeytin, gerçekten kutsal bir ürün; dünyada bulunduğu
her yere bereket katan, lezzet katan, güzellik katan bir bitki. Onun için,
binlerce yıl ömrü olan bir ağacı üç günlük ömür için, rehabilite
edemeyeceğiniz şeyler için heba etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Rehabilitasyondan söz
ediliyor zaman zaman. Maden ocaklarında rehabilitasyondan söz ediliyordu.
Bazı maden ocaklarını gidip gördük, mermer ocaklarının
rehabilitasyonunu da gördük. Bunun da nasıl yapıldığını
size söylemek istiyorum: Almışlar, plastik boyayla yeşile
boyamışlar kalan mermerin izlerini. Bu da AKPnin rehabilitasyon
görüntüsü olmuş oluyor. Onun için gelin, bu kanunu bir bütün olarak çekin
ve bu kanunu çıkarmaktan vazgeçin; iyilik yapmış olun, bir
iyiliğiniz bulunsun ve iyilikle anılır durumda olun hiç
değilse diyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 6ncı maddesinde yer
alan belirleyebilir ibaresinin belirler şeklinde ve tutabilir
ibaresinin tutar şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Serkan
Topal
Adana
Niğde Hatay
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Alpay
Antmen
Manisa Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Alpay Antmen.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben, sakin sakin, tane tane anlatayım ki
anlaşılsın. Öncelikle, bugün görüştüğümüz kanun
teklifi bir yıl önce Anayasa Mahkemesi kararı gereğince
yapılmak zorundaydı, bir yıldır bekliyorsunuz ve son üç gün
kala getiriyorsunuz. Neden? Çünkü her işiniz böyle, ülkeyi
yönetemiyorsunuz artık, tek adam rejiminiz çöktü.
Değerli milletvekilleri, 12 Mayıs 2010
tarihinde Rusya Federasyonuyla bir anlaşma yaparak Mersinde Akkuyu
Nükleer Santrali yapma işine giriştiniz. Bu yöndeki kanun teklifini
ise on iki yıl sonra Meclise getiriyorsunuz; az daha bekleseydiniz,
inşaat bitiyor, kanuna falan gerek yok. Şunu da söyleyeyim, dikkat
buyurun lütfen: Rusyayla yapılan uluslararası anlaşmanın
örneğin, 13üncü maddesi -fikrî mülkiyet hakları- 14üncü maddesi -ifşa
koşulları- 16ncı maddesi -nükleer sorumluluk maddesi- ve bu
kanunun 26ncı maddesi gereğince siz bu kanunu Akkuyu Nükleer
Santralinde ve NGS için uygulayamayacaksınız, o sahaya
giremeyeceksiniz, denetleyemeyeceksiniz çünkü orası Rusya
toprağı statüsünde, bu kanun orada hiçbir işe yaramayacak.
Bakın, Akkuyu Nükleer Santralinin
inşaatını yapıyorsunuz ama orada işçi cinayetleri
durmuyor. Bugün, birkaç saat önce olan bir kaza, 12 işçi ağır
yaralı; bu, bir hafta içinde olan üçüncü kaza. Oradaki insanlara biraz
önem verin. Ha, işçilerimize önem vermiyorsunuz, inşaatın da
yapımı devam ederken -temel atılan yer karstik- 2 kere temel
çatladı, 2 kere bu dolduruldu ve daha oraya 3 tane reaktör
yerleştirmeyi düşünüyorsunuz. Bu 4 tane reaktörü o yer, o bölge
taşımaz, bunu unutmayın; vebali, günahı size ait.
Ayrıca, insanların aklıyla alay
ediyorsunuz; güya, karbon emisyonu yokmuş, yeşilmiş,
çevreciymiş. Karbondioksit salmıyor ama radyoaktif gazlar
salıyor, ışıma yapıyor ve şunu da söyleyeyim:
Orada bir nükleer kaza olmasa bile bu santral devreye girdiğinde
çevresindeki insanlara ölümcül bir tehlike yaratacak. Orada kanser olan, lösemi
olan her çocuğun vebali boynunuzadır; boynunuzun borcu olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, ayrıca, Rusyayla yapılan
anlaşma gereğince Ruslar burada on beş yıl boyunca elektrik
üretecekler ve bu on beş yıl boyunca ürettikleri elektriğin
yarısını 12,35 sente, şimdiki elektriğin 3 katı
fiyatına satacaklar. Ne yapacağız? Elektriği 3 katına
mı çıkaracağız, sübvanse mi edeceğiz? Hadi, ondan da
vazgeçtik, Akkuyu Nükleer Santralini övünçle söylüyorsunuz, Türkiyedeki
elektriğin yüzde 10unu karşılayacak. Ben, rüzgâr enerji
santrallerinden, güneş enerjisi santralinden bahsetmeyeceğim. Allah
aşkına, şu 5li çetenize söyleyin de kayıp kaçak ve iletim
hatlarını biraz düzeltsinler, zaten oradan bu yüzde 10 enerji
çıkacak. Ha, bu arada, Ispartayı unutmadık, 4 gün elektrik
kesikti; sizin 5li çeteniz yüzünden bugün de elektrik yok, su yok.
Sayın milletvekilleri, Akdenizin incisi,
canım Mersini yok ediyorsunuz, vebali boynunuza. Akkuyu Nükleer Santral
projesi salt bir nükleer santral inşaatı değildir; bu santral
doğanının, insan sağlığının,
tarımın, turizmin düşmanıdır. Akkuyu Nükleer Santrali
meselesi sadece bugünümüzü etkilemiyor, geleceğimizi, hatta
çocuklarımızın geleceğini de etkiliyor. Akkuyu Nükleer
Santrali bölgemizi nükleer atık deposuna çevirecek. Toz
kondurmadığınız bu kanun var ya, Akkuyu Nükleer Santrali
altmış yıl sonra hizmet dışı
kaldığında hiçbir hüküm içermiyor. Orada atıklar yüz
binlerce yıl kalacak, ne olacak? Kanunda da hüküm yok, ne
olacağı da belli değil.
Değerli milletvekilleri, dünyada daha önce
örnekleri var. Çernobilde, Fukuşimada nükleer kazalar yaşandı.
İlgili bölgelerde bütün doğa, canlılar yok oldu, insanlar
yaşamını yitirdi, uzun yıllar geçmesine rağmen bu
bölgelerde hâlâ yaşam oluşmadı. Akkuyuda, Mersinde bunu mu
istiyorsunuz? Allahınızdan korkun. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Bir an önce çevre katliamından dönün. Dönün ki
tarih sizin üretip icra ettiğiniz tek şeyi kirlilik olarak
yazmasın ve siz de bir gün pişman olmayın. Çünkü ileride,
Akkuyuda nükleer bir kaza olursa bedelini yapanlar yani siz değil,
maalesef, yananlar ödeyecek, biz ödeyeceğiz, Mersinliler ödeyecek, bütün
Doğu Akdeniz ödeyecek.
Son sözüm: Yerli ve millîsiniz ya, Rus çarları
yüzlerce yıl, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yıllarca
sıcak denizlere inme hayali kurdular ve başaramadılar ama siz
bunu yaptınız, başardınız, tebrik ediyorum; siz
Akkuyuda Ruslara bir askerî liman verdiniz, helal olsun size (!)
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
(Uğultular)
BAŞKAN Bakınız, sayın
milletvekilleri, ya, önergeyi oyluyorum, bazılarınız
oyladığım önergeyi takip etmiyor. Ya, ne yapıyorsunuz siz
ya? (CHP sıralarından gürültüler)
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, vallahi ilk sorduğunuzda sadece 8 kişi el
kaldırdı.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmekte
olan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 6ncı maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan onayına tabidir ibaresinin onayından
geçmek zorundadır ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Şenol
Sunat
Edirne Konya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Şenol Sunat.
Buyurun Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, konu ülkemiz açısından son derece
önemli bir konu, çok riskli bir alanı değerlendirmemiz gereken bir
konu. Nükleer risk oluşturabilecek faaliyetlerin önüne geçilmesinin
hedeflenmesi gerekirken ben bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
konuya hiç ciddiyetle bakılmadığını görmekten de
mutsuzluk duyuyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, enerji
kaynaklarımız kısıtlı; artan nüfusumuzla ve tabii, bu
nüfusa bağlı olarak gelişen sanayimizle birlikte enerji
ihtiyacı her geçen gün artıyor. Ama hepimizin bildiği gibi,
2000li yıllarda enerji arzında yüzde 67,2 oranında
dışa bağımlı olan ülkemiz, maalesef, bugün yüzde 74
oranında dışa bağımlı hâle gelmiştir.
Evet, ülkemizdeki enerji kaynaklarına,
çeşitliliğine rağmen Türkiye dışa
bağımlı bir ülke durumundadır. Türkiyenin enerjide toplam
kurulu gücü yaklaşık 100 bin megavat; bunun yanı sıra,
sadece rüzgâr enerjisi potansiyelimiz 48 bin megavattır yani tüm kurulu
gücümüzün yarısı kadar rüzgâr enerjisi potansiyelimiz var.
Yıllık 100 milyon ton petrole eş değer güneş enerjisi
potansiyelimiz var. Bu rakam ne demek sayın milletvekilleri?
İranın yılda ürettiği toplam petrol kadar güneş
enerjisi potansiyelimiz var demek. 35 bin megavatlık da jeotermal enerji
potansiyelimiz var. Ama 2020de enerjimizin yüzde 33ünü kömürden
sağlamışız. Bu kömürün de yüzde 60ını ithal
etmişiz. Yani enerjimizin en büyük kısmını çevreye en
zararlı enerji kaynağından elde etmişiz. Avrupanın
bütün kentleri, ülkeleri kömüre veda ediyor. Belçika beş yıl önce tüm
kömür santrallerini kapattı. Avusturya ve İsveç geçen yıl tüm
kömür santrallerini kapattı. Fransa bir yıl içinde, İngiltere üç
yıl içinde, İtalya da dört yıl içinde kömüre veda ediyor.
Kömürle enerji üretimi artan tek ülke maalesef Türkiye.
Evet, Almanya enerjisinin yüzde 56sını
yenilenebilir enerjiden karşılıyor sayın milletvekilleri.
Almanyada 2038 yılına kadar karbondioksit salan tüm santraller
kapatılacak. Ama işte, biz hâlen, Türkiye daha ilk defa bir nükleer
enerji santralini Ruslara yaptırmakla meşgulken Avrupada birçok ülke
2030 yılında tüm nükleer enerji santrallerini de
kapatacaklarını ilan ettiler. Üstelik Akkuyu Nükleer Güç Santrali,
biraz önce özellikle İYİ Parti Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaşın da ifade ettiği gibi, maalesef bizim millî ve
yerli bir santralimiz de olmayacak yani inşaatı Rusyanın,
zenginleştirmiş uranyumu yine Ruslar sağlayacak, teknoloji
transferi yapılmayacak, kilovatsaati 12,35 sent veya 15,33 sente kadar
çıkacak. Böyle pahalı bir enerji konusunda bir de biz Türkiye olarak
satın alım garantisi vermişiz. Zaman olmadığı
için bu konuyu daha sonraki konuşmaya bırakıyorum.
Türkiye'nin güneş enerjisinde kurulu gücü 7 bin
megavat, Almanyanın ise tam 54 bin megavat yani neredeyse Türkiye'nin 8
katı. Alman vatandaşları güneş görmek için tatillerde
Türkiyeye geliyor ama Almanya güneşten Türkiye'nin 8 katı enerji
elde ediyor. Bir güneş panelini Almanyaya kurarsanız 1 birim enerji
elde ediyorsa Türkiyeye kurduğunuzda 2 birim enerji elde ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Şimdi,
değerli milletvekilleri -süre az olduğu için ifade edemiyorum ama-
bugün bu kürsüden sizlerle paylaşmak istediğim bir başka husus
da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından
yürürlüğe sokulan yönetmeliktir. Elektrik üretiminde kullanılan kömür
sahalarının zeytinlik arazilerde bulunması hâlinde, maden
şirketlerine bu sahalardaki zeytinlikleri yok edebilme hakkı
veriliyor. Sayın milletvekilleri, Paris İklim
Anlaşmasını yeni imzalamadık mı? Bu anlaşma
karbon salımını azaltmayı hedeflemiyor mu? Peki, biz neden
yüzlerce yıl yaşayabilen, birçok vatandaşımızın
geçim kaynağı olan zeytin ağaçlarının kesilmesine müsaade
ediyoruz? Ülkemize her yönden zarar veriyorsunuz.
Yeter artık diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 tane önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Oya
Ersoy Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana İstanbul Bitlis
Ali
Kenanoğlu Hasan
Özgüneş Murat
Çepni
İstanbul Şırnak İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 7nci
maddesi üzerinde partim ve grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, nükleerle
ilgili parti görüşümüzü açık ve net olarak söyleyeyim. Nükleer
santrallere karşıyız, nükleerden bahsedilen bir yerde
barış kavramından söz etmek mümkün değildir.
7nci maddeyle, denetimin ve tesislerin İmar
Kanunu ve Yapı Denetimi Hakkında Kanun hükümlerinden muaf
tutulması gibi düzenleme yapılmaktadır. İmar Kanunundan ve
Yapı Denetimi Hakkında Kanundan muaf tutulması hususunu
doğru bir hareket olarak görüyoruz. Çünkü, bir: Türkiyede Yapı
Denetimi Hakkında Kanun sağlıklı ve sistemli bir
şekilde işletilememiştir, dolayısıyla nükleer gibi bir
hususun zaten işlevsiz olan bir kanuna tabi tutulması yersiz ve
yetersiz olurdu. İki: Nükleer gibi tehlikeli bir hususun yapı
denetiminin, kalite kontrol mekanizmalarının daha özenle ve hassas
yapılması gerekir. Bu da ihale teknik şartnamelerinde açık
ve sarih bir şekilde belirtilip uygulamasının titizlikle yapılmasını
gerektirmektedir.
Nükleer Düzenleme Kurumu kuruluyor fakat bu maddeden
anlaşılacağı üzere, bir sorumluluğu yok. Peki,
sorumluluğu olmayan bir kurumun denetleme faaliyeti nasıl olur veya
ne işe yarar? Tamamen şekilsel bir yapı. Kurum var mı? Var.
Denetliyor mu? Evet. Sorumlu mu? Hayır. Böyle saçma bir iş olmaz.
Peki, sorumluluk kimde? Neticede bu projenin sahibi kim? İşvereni
kim? Hesap verecek kim? Sadece bilinen, işletmeci kim olacak ve üretimini
belli bir süreçte belirlenen fiyata satması ve alıcı da tabii, bizleriz.
Bu madde, sorumluluktan âdeta topu taca atarak kurtulmanın
çabasının bir ürünüdür. İşte, böyle sorumsuz kurumlar
yaratıp içini de liyakatsiz personelle dolduracaksınız. Eleman
sıkıntısı çekeceğinizi hiç düşünmüyoruz, Newport
Üniversitesi gibi ön kapıdan alıp arka kapıdan eline bir sertifika
tutuşturularak deport edilen yüzlerce, belki de binlerce
elemanınız mevcut. Yakın zamanda, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı atamasını görünce hayret etmemek mümkün değil. Sebze
üretim tekniği uzmanı bir vatandaş, Uzay Ajansına
müşavir olarak atandı. Düşünebiliyor musunuz, gözlerindeki
ışıltıyla Türkiye ekonomisini dize getiren bir
Bakanımız var zaten! Kilosu 38 liradan acı sivri biberin
kulaklarında yarattığı ısı enerjisini de elektriğe
dönüştürüp kulaklardan da LED ampullerle ışık
saçtınız mı dünya ekonomisini dize getirirsiniz! (HDP
sıralarından alkışlar) Belki de acı biber ve domatesin
çekirdeğini parçalayarak yeni enerjiler üretebilirsiniz! Zaten bundan
dolayı bazı vekiller de Kiloyla domates almayın, taneyle
alın. önerisinde bulunmuştu. Burada asıl amaç, çekirdeğin
ziyan edilmemesi ve çok domates, patates yiyerek vücudunuzun da bu sebzeler
gibi amorf bir şekil almasını önlemek!
Bir de Ayda domates, biber üretip damat
Bakanın projesini yaptığı Aya iki gidiş iki
geliş yol projesini hayata geçirirseniz dünya ekonomisini de allak bullak
edersiniz!
Değerli milletvekilleri, yapı denetimi
sistemleri olmasına rağmen bu ülkede binalar çöktü mü? Çöktü. Yollar
çöktü mü? Çöktü. Havaalanlarının çatısı çöktü mü? Çöktü.
Çünkü yapı denetim şirketlerine bakın, çoğu, büyük
müteahhit firmaların ya yan kuruluşları ya da
taşeronları; küçük olanları ise toplama diplomayla sözde denetim
yapıyorlar. Demek ki bizim denetim sistemimizde bir arıza mevcut.
Aynı hastalığı nükleer tesislerde de yaşarsak vay
hâlimize, vay dünyanın hâline! Her ne kadar bizler nükleer santralin
yapılmasına baştan beri karşı isek de bari
yapılanların dünya güvenlik, denetim ve kalite kontrol
standartlarına uyumlu yapılmasını öneriyoruz. Bunları
biz yapmıyoruz, bize Allah yaptırıyor. diyen zihniyete
diyeceğimiz tek şey, Allah daha fazla şaşırtmasın
olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Efendim?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Oylama yapıyorsunuz herhâlde, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buna da Var. demezsiniz
herhâlde? Yok efendim.
BAŞKAN Elektronik cihazla oylama
yapacağım, bir ihtilaf söz konusu.
İki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
(AK PARTİ sıralarından Ret, ret
sesleri)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, böyle mi oluyor karar yeter
sayısı?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Evet, böyle oluyor,
böyle!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) İşte böyle Meclise böyle tabii, doğru, böyle olsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz 3 kişisiniz,
biz 208.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Cahit Özkan, bugün zaten hepimizi daralttın yani.
OYA ERONAT (Diyarbakır) 5 kişisiniz, 5!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu demen lazım.
Ağabey, Anayasa hepimize bunu arama yükümlülüğü veriyor, 1
milletvekili isteyebilir bunu, öyle 8-10 değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, o
değil
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Nükleer santralden konuşuyoruz; öyle dalga geçilecek bir
şeyden konuşmuyoruz, nükleer santralden konuşuyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Doğru, Meclisi bu hâle getirdiniz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Siz getirdiniz,
siz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 2,4,6,8; hangi grup?
Bak grup böyle olur; inanmışlar, adanmışlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya, böyle olur! Talimatla, Putinle anlaşarak
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, ağabey,
Anayasa madde 96: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler
dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile
toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm
yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar
verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye
tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 7nci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan
sonuçları itibarıyla Kurum açısından
bağlayıcı olmayacak şekilde ibaresinin ve (4)üncü
fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Dursun
Ataş
Edirne
Konya Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 7nci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun teklifi, Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları ile
nükleer zararlar hakkında hukuki sorumlulukları düzenlemektedir.
Kanun teklifinin görüşülen maddesinde ise nükleer tesis faaliyetlerinin
denetlenmesi düzenlenmiştir.
Enerji, bugün hem dünyanın hem de ülkemizin en
önemli gündem maddelerinin başında gelmektedir. Enerji sektörü sanayiden
tarıma, ulaştırmadan iletişime, ticaretten
sağlığa kadar yaşamın her alanını
etkilemektedir. Enerji kaynakları devletler arasında krizlere, hatta
savaşlara neden olabilmektedir. Bu nedenle, enerji politikaları
belirlenirken güvenlik, coğrafi konum, teknolojik gelişmeler, iklim
değişikliği, siyasal ve ekonomik krizler, bölgesel
çatışmalar gibi pek çok husus göz önünde bulundurulmalı, enerji
politikalarında ve stratejisinde istikrar sağlanmalıdır.
Ancak AKP iktidarı, pek çok konuda olduğu
gibi, enerji politikalarını belirleme konusunda da sınıfta
kalmıştır. Yirmi yıllık AKP döneminde enerjide
dışa bağımlılık artmış, stratejik öneme
sahip enerji kurumları bir bir özelleştirilmiştir. Oysa
gelişmiş ülkeler, enerjideki özelleştirmenin, enerjide
bağımlılığa ve enerji güvenliğinde
zayıflamaya sebep olduğunu görmüş, önemli enerji
kurumlarını tekrar kamunun kontrolüne almıştır; AKP
ise enerjiyi ranta kurban etmiştir, hem ülke çıkarlarını
hem de vatandaşın çıkarlarını hiçe
saymıştır.
Geçtiğimiz günlerde enerjideki
özelleştirmenin sonucunu hep birlikte yaşadık. Sadece
Değerli milletvekilleri, enerji kurumsal bir
hizmettir, özel şirketlerin kâr hırsına bırakılamaz,
yabancı bir ülkenin denetimine ise asla bırakılamaz. Ancak
Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı bittiğinde Türkiye'nin ilk
nükleer enerji santrali olacaktır. Bu santral Rusya
ortaklığıyla yapılmaktadır. Ülkemiz topraklarında
böylesi önemli bir santral başka bir devletin yönetimine
bırakılmamalıdır. Her krizde nükleer silah gücünü koz
olarak ortaya koyan Rusyayla yaşanacak olası bir krizde bunun sonucu
nasıl olacaktır? Üstelik bu santrali Rus şirketi yapacak ve
işletecek; Türkiye, piyasadan daha pahalıya bu şirketten
alım yapacak, karşılığında 18 milyar dolar garanti
para ödenecektir. Hazinenin garanti ödemelerine her gün bir yenisi daha
eklenmektedir, kamu bütçesindeki hazine ödemelerinden kaynaklı kara delik
her geçen gün büyümektedir. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Piyasadan daha pahalıya alım garantisi vermenin amacı nedir?
Osmanlı yıkılırken bile böyle kapitülasyonlar vermemiştir.
Enerji güvenliğimizi sağlamak için bir an önce Akkuyu Nükleer
Santrali millîleştirilmelidir, aksi ise ülkeye ihanettir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, enerji,
stratejik bir güçtür. Bu güç özel şirketlere, yabancı devletlere
devredilemez. Bu yüzden özelleştirmelerden vazgeçilmeli, enerji
millîleştirilmelidir. Gelişmiş ülkelerin artık
vazgeçtiği nükleer enerji santralini biz yeni yapıyor, üstelik bunu
da yabancı bir ülkenin işletmesine bırakıyoruz. Bu
yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
2000li yıllarda enerjide yüzde 67,2
oranında dışa bağımlı olan ülkemiz, bugün yüzde
74 oranında dışa bağımlı hâle gelmiştir. Bu
dışa bağımlılık yenilenebilir enerji
kaynaklarına daha fazla önem verilerek azaltılmalıdır. Aksi
hâlde, geçtiğimiz günlerde yaşanan, bugün de kısmen devam eden
sanayi bölgelerine elektrik verilememesi gibi hadiselerin çok daha büyüğünü
yaşayacaktır Türkiye. Tüm bunlar da göstermektedir ki AKP'nin her
konudaki politikası gibi enerji politikası da çökmüştür diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olan 314 sıra sayılı
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 7nci maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan sonuçları itibarıyla Kurum
açısından bağlayıcı olmayacak şekilde ibaresinin
teklif metninden çıkarılmasını, aynı fıkrada yer
alan kuruluşları ibaresinden sonra gelmek üzere kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşları ibaresinin eklenmesini, (3)üncü
fıkrasında yer alan ile birlikte de yapılabilir ibaresinin
ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile birlikte
yapılır. olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Serkan
Topal
Adana
Niğde Hatay
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Suzan
Şahin
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İktidar milletvekili arkadaşlar her
çıktıklarında diyorlar ki: Avrupa'nın büyük bir bölümü
enerjisinin çok büyük bir bölümünü nükleer santrallerden elde ediyor.
Şöyle bir araştırdık tabii, ne oluyormuş, ne
zamandır yapılıyor bu? Petrole bağımlı bir
kıta Avrupa, petrole bağımlı. O yüzden nükleer santrallerle
ilgili tedbirlerini de alarak bu enerji kaynağını yıllar
yıllar önce, Sanayi Devrimi'ne geçildikten sonra son derece verimli bir
şekilde kullanmışlar ama özellikle Çernobil, arkasından
birkaç tane santral patlamasının ardından Avrupa ülkeleri teker
teker nükleer santrallerden çıkmayla ilgili kararlar almaya
başlamışlar. Örneğin, Merkel, daha henüz muhalefet partisi
lideriyken nükleer santrallere karşı çıkan iktidara çok sert bir
dille eleştiriler yöneltmiş. Fakat daha sonra görüyor ki nükleer
santrallerle ilgili patlamalar -iktidara geldikten sonra, gerçeklerle yüz yüze
olduktan sonra- halklara büyük zarar veriyor. O yüzden 2011 yılında
net olarak bir karara varıyor. Ben 2021 yılı sonunda, en geç
2022 yılı sonunda bütün nükleer santrallerden çıkacağım.
kararını alıyor ve bu yıl, 2022 yılında Almanya,
dünyanın 3üncü büyük ekonomisi nükleer santrallerden çıkıyor
yani bu teziniz bir şekilde çürüyor. Peki, Almanya ne yapıyor?
Almanya uzun yıllar güneş enerjisine yatırım yapıyor,
bilimsel yatırım yapıyor, güneşi bizim dörtte 1imiz kadar
olan Almanya şu anda çok ciddi anlamda kendi enerjisini güneş
enerjisi santrallerinden elde ediyor. E, peki, bizim güneş enerjisi
potansiyelimiz özellikle bulunduğumuz coğrafya açısından
son derece yüksek fakat maalesef, biz bu enerjiyi verimli bir şekilde
kullanamıyoruz.
Şimdi, bir konu daha var, bu konuyu da burada
dile getirmek istiyorum, çok dile getirilmedi. Özellikle bu küresel
ısınmadan dolayı Akdenizin suyu uzun yıllara sâri olarak
derece derece yükseliyor ve bu Akkuyu Nükleer Santrali soğutma suyunu
denizden alacak ve bir saat içinde 700 bin ton deniz suyuna ihtiyacı var.
Normal ortalama sıcaklığı 24 derece olarak
değerlendirilen Akdeniz'in suyunun son yıllardaki ölçümlere göre yaz
aylarında 30 derecenin üstüne çıktığını
varsayarsak... Üstelik de nükleer santrale giren suyun soğutmayla ilgili
bölümü tekrar denize deşarj edildiği zaman deniz suyunu en az 3
derece ısıtıyor, bu bir. İki: Akdeniz'deki akıntı
yönleri sürekli doğudan batıya doğrudur yani özellikle de yaz
aylarında -temmuz, ağustos, eylül aylarında- denize
bırakacağınız bu atık su, deniz suyu
sıcaklığını 3 derece daha yukarıya
taşıyacak. Bu, ne demek biliyor musunuz? Büyük bir felaket demek.
Neden büyük bir felaket? Su altı faunasını, inanılmaz
zengin kaynaklara sahip olan Akdeniz sahillerindeki su altı
faunasını tamamen yok eder. Hem balık zenginliğimizi, hem
deniz altı diğer zenginliklerimizi, özellikle fok zenginliğini
ki çok nadir bir bölgedir Akkuyu Santralinin yapıldığı
bölge, Akdeniz foklarının bulunduğu bir bölgedir; burayı
tamamen imha edecek noktadadır.
Peki, akıntılar batıya doğru
dedik, nereye doğru gelecek bu sıcak su akıntısı?
Antalya sahillerine kadar gelecek, Antalya sahillerinden geçecek, Muğla
sahillerine kadar gidecek. Bu su sürekli sirküle olacak. Yani 30 derecenin
üstünde bir deniz suyu sıcaklığını hayal bile
edemiyorum. Bir Akdeniz çocuğu olarak söylüyorum bunu, su altını
iyi bilen birisi olarak söylüyorum; su altı zenginliklerinizi bir santral
uğruna yok edeceksiniz, Akdeniz sahillerini yok edeceksiniz.
Peki, Akdeniz sahillerinde sadece su altı
zenginliği mi var? Hayır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Öyle büyük bir
beklentiniz var ki turizmden, Akdeniz sahillerinin ve özellikle
Antalyanın bu sene Türkiye ekonomisine aşağı yukarı
16-17 milyar dolar gibi bir döviz kazandırma potansiyelini biliyorsunuz.
Önümüzdeki yıllarda nükleer santral devreye girdikten sonra bu sahillerde
turizm yapılamaz hâle gelecek. 30 derecede, 32 derecede, 35 derecede
denize girmek isteyen insan olur mu? O zaman buralar terk edilecek. Sadece
Antalyada 100 milyar dolarlık turizm yatırımı var. Bu, hiç
dile getirilmeyen bölümüdür arkadaşlar. Yani su altı zenginliklerinizi
yok ederken su üstü zenginliklerinizi de yok edeceksiniz.
Son yirmi saniyede söyleyeceğim, Rusya'nın
nükleer kazaları gizlemeyle ilgili sicili çok karanlık
arkadaşlar. Yani zaman kalmadı, bu konuyu özellikle
değerlendirmek gerekiyor. Birkaç tane patlama
Şurada bir harita var.
Şunu da göstereyim, zaten sürem kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şu haritada
Chelyabinskte olan bir sızıntı bakın nereye gidiyor?
Kırımdan geçiyor -bununla bitireceğim- İstanbul üzerinden
ta Avrupaya kadar, bu nükleer bulutlar maalesef o bölgelere kadar etkiliyor.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Abdullah
Koç
Bitlis İstanbul Ağrı
Kemal
Peköz Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
Adana İzmir İstanbul
Hasan
Özgüneş
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, ben sözlerime Ağrı'nın bir sorunuyla başlamak
istiyorum. Ağrı taksi esnafı, korsan taksilerden ve
akaryakıt zamlarından dolayı çok büyük sıkıntılar
yaşamaktadır. Mevcut koşullar değişmediği
takdirde taksici esnafı kontak kapatmak zorunda kalacaktır. 257 adet
taksi plakasının bulunduğu Ağrı şehir merkezinde
taksi esnafının diğer önemli bir sorunu ise yolların çukur
ve bozuk olmasıdır. Belediyeyi şehir içindeki yolları
onarması için göreve davet ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ukrayna savaşı nedeniyle birçok emperyal güç, timsah
gözyaşları dökmektir. Kimi ülkeler silah satışı
yapıyor kimi ülkeler ise ülkelerindeki krizleri örtbas etmek amacıyla
medya ayaklarıyla her an her dakika Ukrayna savaşını
fırsata çevirmiş durumdadırlar. Televizyon ekranları
neredeyse bu konuyla gündem hâlindedir. Türkiyede havuz medyası, ülkedeki
ekonomik çöküşü göremiyor ve mevcut bu konuyu her gün işlemekte.
Türkiyede; ülkede yoksulluk yok, ekonomik kriz yok,
adalet sorunu yok, işsizlik sorunu yok(!) Türkiyedeki insanlar acı
çekiyor; kadınlar, emekçiler, işçiler, çocuklar, gençler acı
çekiyor, yoksulluk içinde acı çekiyor bu insanlar. Açlık
sınırı, asgari ücreti geçmiş durumda. Yoksulluk sınırı
ise 14 bin TLyi geçmiş durumda ne yazık ki. Tek başına yaşayan
bir kişinin zorunlu yaşam maliyeti aylık 6 bin liranın
üzerindedir. İnsanımız geçinemiyor, Hükûmet zam üstüne zam
yağdırıyor. Bu, kabul edilemez bir durumdur değerli
arkadaşlar. Bu soygun düzenine bir şekilde dur demek gerekiyor.
Asgari ücret iki ayda kül oldu gitti. Derhâl,
yeniden asgari ücretin belirlenmesi gerekiyor. Zaruri gıdaya milyonlar
ulaşamaz hâlde, ekonomik kriz tüm boyutlarıyla günlük
yaşamı çekilemez hâle getirmiş durumdadır.
2021 yılında akaryakıta toplam 79 kez
zam yapıldı. Bu yıl ocak ayında 8 kez, şubat
ayında 7 kez olmak üzere iki ayda 15 kez zam yapıldı. Bu zamlar
yağmur gibi halkın üzerine yağmakta. Gıdaya zam, enerjiye
zam, ulaşıma zam, zam üstüne zam. Bu gece yine zamlar geldi ve zamlar
yağdı bu halkın üzerine. Benzine 53 kuruş zam, motorine
1,33 TL zam ve haftada en az 3 kez zam geliyor ve bu halkın üzerine zamlar
yağıyor. Motorin 19 TLye çıktı. Bakın, tek adam
rejimi ne kadar harika işliyor, değil mi? Ne kadar güzel işliyor(!)
Bu zamların yansıması ise korkunç boyutlara ulaşacak,
ocaklara yangın düşecek, yangın.
Otobüs biletleri 450 lirayı geçmiş
durumda. İnsanlar seyahat edemiyor, geçinemiyor, acı çekiyor ve
evlerinden çıkamaz hâlde. TÜİK, şubat ayı enflasyon
oranını aylık yüzde 4,81; yıllık enflasyonu ise yüzde
54,44 olarak açıkladı. Enflasyon Araştırma Grubu ise
şubat ayı enflasyonunu yüzde 5,44 ve yıllık enflasyonu ise
yüzde 123,80 olarak açıkladı. Emekliye yüzde 25 zam
yapıldı. Enflasyon yüzde 123 iken kayıp yüzde 100
oranındadır değerli arkadaşlar.
Bütün bunlar yaşanırken Meclis neler
yapıyor? Meclis dokunulmazlıkları kaldırıyor, Meclis
nükleer santralleri kurmak için bu kanun teklifini çok hızlı bir
şekilde gündemine alıyor. Bu yasayı kesinlikle kabul etmiyoruz
ve bu yasaya karşı ret oyumuzu kullanacağız.
Can yakan bu pahalılığa çözüm
öneriyoruz değerli arkadaşlar. Bakın, tuzu kuru olan Meclis
çalışanlarının dışında ve mevcut olan siyasi
partilerin haricinde, bütün siyasi partiler; pazarları, mahalleleri ve
sokakları gezdi, ekonomik çöküntüyü gördü, fiyatların artışını
gördü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hemen hemen hepimiz sokaklara çıktık, hepimiz hemen
hemen bütün pazarları gezdik, insanlarımızın ne kadar
eziyet içerisinde olduğunu, ne kadar büyük pahalılıkla
karşı karşıya kaldığını ve ne
şekilde zam yağmurunun altında kaldığını
hepimiz birlikte gördük; halka eziyeti gözlerimizle gördük ve günbegün
yaşıyoruz. Peki, bundan sonra neyi bekliyoruz değerli
arkadaşlar, niye buna bir çözüm getirmiyoruz, niye Meclisin bütün
bileşenleri olarak halkın üzerine yağdırılan bu zamdan
halkı kurtarmak için çaba göstermiyoruz? Dolayısıyla mevcut olan
bu AKP ve MHP Hükûmetinin bu yönde bir çözümü olmayacağını çok
net olarak biliyoruz ve görüyoruz. Çözümü seçimde görüyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 8inci maddesinin (3)üncü
fıkrasında yer alan aldırabilir ibaresinin aldırır
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir
Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Serkan
Topal
Adana Niğde Hatay
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Suzan
Şahin
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekili Suzan Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; nükleer kanun teklifi, çevresel etki
değerlendirmesi bile yapılmadan alelacele Komisyona sunulmuş,
etkileri sonuçları değerlendirilmeden hızla geçirilmeye
çalışılmaktadır. Bu düzenlemenin ne topluma ne de ülkemize
hiçbir faydası yoktur. Oldukça tehlikeli bir enerji türü olan nükleer enerjideki
bu ısrar anlaşılır gibi değildir. Kaldı ki
Anayasa Mahkemesi, nükleer santral gibi çevre ve insan
sağlığını doğrudan etkileyen konularda KHK'lerle
tek elden karar verilmesini Anayasaya aykırı ilan etmiş ve
iptal kararları vermiştir.
Nükleer enerji; yerli, millî ve temiz bir enerji
demek değil, tamamen kirli ve pahalı bir enerjidir.
Sağlığa olan ve yaşamsal risklerini görmek içinse Çernobil
felaketine bakmak yeterli olacaktır.
Ayrıca, bu kanun teklifiyle, AKP, nükleer
enerjiyi sadece bir ticari mesele olarak gördüğünü de belli etmiştir.
Akkuyu Nükleer Santralinde, Rusya bize kilovat saati 12,5 sentten elektrik
satacak oysa Türkiye elektriğini rüzgâr veya güneşten sağlasa
kilovat saatinin maliyeti 4 sent.
Ülkemizde kayıp kaçak, OECD ülkeleri oranının
3 katıdır. İyileştirme yatırımı yapıp
önleyin ama yok, 3 kat pahalı elektriği hem yabancılardan
satın alıp vatandaşın vergilerini hoyratça kullanacaklar
hem de santrallerin olası riskleriyle milletimizi atom
bombasının üzerinde yaşatacaklar. Alın size bir AKP
sorumsuzluğu daha. Uyarıyoruz, rant uğruna yaşamı
kirletmeyin.
Sayın üyeler, Paris İklim
Anlaşmasından yedi dakika sonra yüce Meclisten geçen nükleer
atıkların Türkiyeye giriş çıkışına CHP
Grubu olarak sadece biz ret oyu verdik. AKPnin iş bilmez ve rant
odaklı nükleer çalışmalarının en tehlikeli yanı,
binlerce yıl radyasyon yayacak olan radyoaktif nükleer
atıklardır. Sırf çöpü patladı diye 39 vatandaşı
hayatını kaybeden Türkiyede 5 tane maskeyi dağıtmayı
beceremeyen AKP mi nükleer konusunda gerekli denetimi yapacak da iş
başaracak? Kaza olmaz garantisini kim verecek? Ekonomiyi batıran AKP,
bu nükleer atıkların Türkiyede depolanmasını ve bunun
üzerinden de gelir elde etmeyi düşünüyor aynı el âlemin çöpünü
toplayıp ülkeyi yabancı ülkelerin çöplüğü yaptığı
gibi. Vatan, AKPnin koltuk sevdasından değerlidir.
Dolayısıyla bunu engellemek zorundayız sayın
milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz için oldukça
önemli olan zeytin sahalarının madencilik faaliyetlerine
açılması bir kez daha gündemde. AKP iktidara geldiği 2002den bu
yana zeytin sahalarının imara, madencilik, sanayi faaliyetlerine
açılması için tam 9 kez yasa, yönetmelik değişikliği
gündeme getirdi. Bu değişiklikler ya Meclisten ya da yargıdan
geri döndü. Daha önce TBMMde 7 kez reddedilmiş olduğu hâlde
yönetmelikle zeytinlikler madenciliğe kurban edildi. Hem de bunu Paris
İklim Sözleşmesine imza atmış bir ülke olarak yaptık.
Bu hukuk tanımazlıklardaki ısrar niye? Kime menfaat
sağlıyor bu alelacele kararlar? Milletin menfaatine olmadığı
kesin. Bu ayıp, iktidarın ayıbı.
1939 yılında kabul edilen zeytincilik
yasası olarak bilinen yasada Zeytinlik alanlar ve bu alana
Doymuyorsunuz, ülkeyi soyup soğana çevirmeye,
topraklarımızı yabancılara peşkeş çekmeye, çevreyi,
doğayı talan etmeye, halk sağlığını para
uğruna hiçe saymaya doymuyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Kimse enerji ihtiyacı, kamu yararı, Kesilen
zeytin ağacından daha fazla zeytin dikilecek. yalanları
arkasına sığınmasın, kimse vatandaşın aklıyla
dalga geçmesin. Bir ağaç, bir fabrikadan daha değerli; bir
fabrikanın ömrü yirmi-otuz yılsa zeytin ağacı
yüzyıllarca yaşıyor. Çekirdeğinden yağına,
sabunundan kabuğuna kadar onlarca ürüne dönüşüyor.
Sevgili halkımıza bu iş bilmez
Hükûmeti bir kez daha şikâyet ediyorum. Suları sattılar, gerekli
önlemleri almayarak ormanların yanmasına seyirci kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) 1.700 maden arama
ruhsatı vererek taş ocaklarıyla doğayı, tarım
alanlarını, ormanları talan ettiler. Tek bir ağaç, orman
değil, tek bir fidan da zeytinlik. On yıllar gerekiyor zeytinlikler
için, ormanlar için. Sizin bakış açınız, dağları
patlatmak, denizleri doldurmak, doğayı delik deşik ederek yok
etmek, insanların geçim kaynaklarını elinden almak, tarihî ve
doğal güzellikleri yağmalamak üzerine kurulu; AKPnin bu zihniyeti yaşam
düşmanı, para endekslidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Vatanını seven herkes; talana, ranta,
yabancılara, bir avuç yandaşa sağlanan ayrıcalığa
Dur! demelidir, bunu AKPden beklemekse tabii ki komik olacaktır. CHP
iktidarında bu aymazlıklara derhâl son verilecek, doğaya ve
yaşama dost uygulamalar hayata geçirilecek; az kaldı, geliyor
gelmekte olan, dayanın vatandaşım, dayanın.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 8inci maddesinin (4)üncü fıkrasında yer alan
sağlar ibaresinin sağlamakla yükümlüdür ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul
Aksaray
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Edirne Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ, iktidara geldiği günden bu yana
rantiyecilik aşkına ormanlık alanlarımızın büyük
bir bölümünü imara, madenciliğe ve turizme açarak
dağlarımızı, taşlarımızı tarumar
etmiştir; bununla da yetinmemiş, gözünü zeytinliklerimize
dikmiştir. 2003 ile 2017 yılları arasında zeytinliklerimizi
maden sahasına çevirebilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine defalarca
yasa tasarısı getirmiş ancak başarılı
olamamıştı, şimdi ise keyfekeder devlet yönetimi
anlayışıyla yasalarımıza aykırı olarak
düzenlediği bir yönetmelikle zeytinliklerimizi madencilik faaliyetlerine
açmıştır.
1 Mart 2022 tarihinde Resmî Gazetede
yayımlanan yönetmeliğe göre, maden çıkarmak isteyen şirket,
Bakanlıktan izin alarak vatandaşın tapulu zeytinliğine
girerek kömür madeni çıkarabilecek, zeytin ağaçlarını
sökebilecek, başka bir yere taşıyabilecek; sökülen zeytin
ağaçlarının nereye taşınacağı ise belli
değil, taşınma imkânı yoksa kesilecek. Madencilik faaliyeti
bitince de şirket, talan ettiği zeytinlik alanlarına güya
yeniden zeytin ağacı dikecekmiş! Garabete bakar
mısınız? Ne uğruna? Bir avuç kömür madeni uğruna.
Bugüne kadar ülkemizin dört bir yanında dağlarımızda,
ovalarımızda faaliyetini sonlandırmış binlerce maden
ocağı var. Bunların büyük bir bölümü ne kazılan alanları
doldurmuş ne de ağaç dikmiştir; dağlarımız,
ovalarımız delik deşik edilip kaderine terk edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yirmi yıllık
AK PARTİ iktidarının kurduğu bir vurguncu düzenle
karşı karşıyayız. Bu zihniyet için rant olsun,
yandaşlar kazansın; orman yok olmuş, sular kirlenmiş,
zeytinlikler tükenmiş, umurlarında değil. Bu talan ve yağma
düzenlemesine utanmadan kamu yararı kulpu takıyorlar. Her şeyi
ters yüz etmekte oldukça mahir olan iktidar sahipleri, şimdi bu
yalanı yutturmaya çalışıyorlar.
Bilindiği gibi, zeytin ağaçları
ortalama on yılda ekonomik ürün verebilir hâle geliyor. Ülkemizde 190
milyon civarında zeytin ağacı bulunuyor. Anadolumuzun dört bir
yanında asırlık, bin yıllık, iki bin yıllık
hatta üç bin yıllık zeytin ağaçları var. Örnek mi? Manisa
Kırkağaçta bin altı yüz elli yıllık zeytin
ağacı hâlen yılda 250 kilo zeytin verebiliyor.
Değerli milletvekilleri, maden lobileri ve
müteahhitler para kazansın diye girdiğiniz bu yolun sonu
karanlıktır. Bu yönetmelik doğaya, çevreye ve insan
sağlığına geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verecektir.
Bu düzenleme sadece zeytin üreticilerinin değil, ülkemizin ekonomik ve
çevresel olarak kayıplarına da sebep olacaktır. ÇED
raporlarına da aykırı olan bu düzenleme derhâl geri
alınmalıdır. Ülkemizin, başta elektrik olmak üzere yeni
kaynaklara yani yeni enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Bu
gerçeği elbette göz ardı edemeyiz ancak ülkemiz yenilenebilir enerji
üretimi bakımından oldukça avantajlı bir coğrafyada
bulunmaktadır. Bu nedenle, kömürden enerji üretiminin yerine, başta
güneş enerjisi olmak üzere daha temiz enerji kaynaklarına
yönelmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, her yıl nüfusumuz
artarken tarım arazilerimiz, ormanlarımız, tatlı su
kaynaklarımız azalıyor. Her geçen yıl şehirlerimizde
hava kirliliği artıyor, tatlı su kaynaklarımız
yerleşim birimlerinden akıtılan filtresiz kanalizasyon
sularıyla kirletiliyor. Aslında ülkemizde tam bir çevre felaketi
yaşanıyor, iklim değişiklikleri bu olumsuz gelişmelere
de tuz biber oluyor. Bu gerçekler ortada iken zeytinlik alanlarımıza
göz dikmek tam anlamıyla ihanettir, bu gerçek bir beka sorunudur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Ranttan başka her şeye gözünü kapatan
siyasi iktidarı bir kez daha uyarıyoruz; kirli ellerinizi
ormanlarımızdan, zeytinliklerimizden, doğamızdan çekiniz.
Yeter artık! Tahribatınız dayanılmaz boyutlara
ulaşmıştır. Gelecek nesillerimize yaşanılabilir
bir ülke kalmayacak. Buna izin vermeyeceğiz, buradan bunu bir kere daha
tekrar ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, biz, İYİ Parti olarak, yönetmeliğin iptali için
Danıştaya dava açtık. Çocuklarımızın ve
torunlarımızın geleceği için, istikbalimiz için 85 milyon
vatandaşımızı zeytinliklerimize sahip çıkmaya davet
ediyorum. Biz, ne pahasına olursa olsun ülkemizin ormanlarını,
zeytinliklerini koruyacağız. Yüce kitabımız Kur'an-ı
Kerim'de 6 ayette ve Yüce Peygamberimizin hadislerinde zeytine, zeytin
ağacına övgüler var. Nûr suresi 35inci ayette Doğuya da batıya
da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık
veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. ifadeleriyle
zeytin ağacının kutlu ve bereketli olduğu
anlatılır. Siz, Allah aşkına, Allah'ın ayetlerine de
mi karşı geliyorsunuz? Bereketi ortadan kaldırıyorsunuz,
farkında mısınız? Biliniz ki yaptığınız
gayretullaha dokunur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Erdal
Aydemir
Bitlis İstanbul Bingöl
Ali
Kenanoğlu Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz
İstanbul Şırnak Adana
Murat
Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir. (HDP sıralarından
alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iki gün önce, 1 Mart 2022 tarihinde, bu Mecliste,
Cumhur İttifakının organize ettiği, Millet
İttifakının da iştirakiyle birlikte sivil bir darbe
yapıldı. Bu organize kötülük sonucunda, Semra Güzel vekilimiz
şahsında Kürt halkının siyasal iradesi yok
sayıldı. Kürt halkı yapılan bu kötülüğü siyaset
hafızasına not etmiştir.
Sayın Meclis, Kürt sorunu yüz yıl önce
olduğu gibi bugün de tüm yakıcılığıyla ülke
gündeminde bulunmaktadır. Kürt sorununun çözüme kavuşturulması
tüm tarafların, en başta da Türk devlet aklının Kürt
sorununa ciddi yaklaşımıyla olacaktır. Sorun ciddidir,
çözümü de ciddi olmalıdır. Kürtler, yaşanan süreci siyasal,
kültürel, sosyal ve ekonomik anlamda değerlendirip çözüme
kavuşturabilecek politik akla ve yetiye sahip bir halktır. Kürt
sorununu görmezden gelen ve çözümü konusunda da ciddi olmayanları Kürt
halkı ve onun siyasal öncüsü HDP de görmeyecek ve ciddiye
almayacaktır.
Sayın Meclis, görüşülmekte olan nükleer
enerji yasa teklifi neden çıkmamalıdır? Neden Türkiye
halklarına ölüm getirir? Nükleer enerji yasasının
çıkması demek, Türkiye halklarına ölüm davetiyesi göndermek
anlamına gelecektir. Bakın, bunun en bariz örneğini şu anda
vermek istiyorum. AKP Hükûmeti, özellikle AKP Grubuna seslenmek istiyorum:
Bakın, Bingöl ili Kiğı ilçesinde 1999 yılında
yapımına başlanan Kiğı HES Barajı
MHP Grubunda 3
vekilimiz var. Celal ağabey, dikkatinize sunuyorum. Kiğı HES
Barajının yapımına 1999da başlandı, 2018
yılında yapımı bitirildi. Dolar olarak 180 milyon dolar,
Türk parası olarak yeni para birimiyle 2,5 milyar, eski para birimiyle de
2,5 katrilyon lira harcandı. Bu HES barajı, Kiğı HES
Barajı yapımı sürecinde şev, eğimle ilgili
yapılan planlama ve çalışmalar tekniğine, fen bilimine
uygun yapılmadığı için, daha baraj yapımı devam
ederken 3 defa eğim ve şev yapımından dolayı enkazlar
yaşandı. 2018 yılı itibarıyla bu baraj faaliyete
sokuldu ancak dokuz ay sonra elektrik üretimini terk etmek zorunda kalındı.
Bakın, bu ihale, Bingöl Kiğı HES Barajı ihalesi
Özaltın firmasına verildi. Neydi? Siyaset-bürokrasi-iş
dünyası üçgeninde, AKP döneminde işlenen örgütlü suçların en
bariz örneği, en bariz yaşama geçirilmiş hâli. Muazzam bir
yolsuzluk, muazzam bir hırsızlık, muazzam bir soygun. En
başta Bingöl halkına sesleniyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu parayla, 180
milyon dolarla, 2,5 katrilyon lirayla 2 tane Bingöl inşa edilirdi, bu para
nerede? Soruyorum size. Şimdi de Nükleer enerji santralleri inşa
edeceğiz. diyorsunuz, alın size bariz örneği.
Arkadaşlar, bu çok çok önemli. Bingöl
Belediyesi, AKP belediyesi. Bakın, şu anda gösterdiğim borular,
AKPnin Bingöl halkı için döşemiş olduğu Bingöl Kürük suyu
isale hattının borularıdır. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu boruların maliyeti ne kadar?
Hırsızlık, soygun ne kadar, biliyor musunuz arkadaşlar? Tam
15 milyon, eski parayla 15 trilyon lirayı Bingöl Belediyesi
hırsızladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Çok özür dilerim.
BAŞKAN Yok ama vermedim kimseye.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Ya,
Başkanım
BAŞKAN Kimseye vermedim, verdim bir dakika
öyle.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Yo, yo, mutlak
surette açıklamam lazım.
BAŞKAN Ama Grup Başkan
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Affınıza
sığınıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar ve Bravo sesleri)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın,
bakın, sayın AKP, sayın AKP Grubu; Bingöl Belediyesi, AKP
belediyesi 2018 tarihinde Bingöl Kürük içme suyunun isale hattını
yeniledi, 45 kilometrelik bir boru hattının yenilenmesi. Eski,
hurdaya çıkmış boruların Bingöl Belediyesinin hurda
envanterinde görünmesi gerekiyor. 7 kilometrelik boru, burada, envanterinde
görünüyor ancak 38 kilometrelik boru buharlaştı,
hırsızlandı, soygun hâlinde iç edildi. Şimdi soruyorum
İçişleri Bakanına: 2018deki Belediye Başkanı mı,
şu andaki Belediye Başkanı mı bu
hırsızlığın sorumlusu? Açığa alacak
mısınız, soruyorum? (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 9uncu maddesinin (2)nci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını,
(4)üncü fıkrasının (c) bendinde yer alan işletme ömrü
boyunca ibaresinin en geç 10 yıl içinde olmak üzere başka bir
yetkilendirilmiş kişiye devredilene kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Serkan
Topal
Adana
Niğde Hatay
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Sayın Şevkin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Üzülerek belirtmek istiyorum ki ülkemizin
geleceğinin yüzyıllarını etkileyecek nükleer
atıkların nakliyesi, depolanması ve bertarafıyla ilgili
tehlikeleri yıllardır anlatıyor olmamıza rağmen, bu
kadar önemli bir konuda, bu kadar hayati ve riskli bir konuda, iktidar bu
düzenlemeleri gündemine on yıllık bir gecikmeyle alıyor ne
yazık ki.
Teklifin 9uncu maddesi radyoaktif atıklar ve
kullanılmış yakıtların depolanması ve yönetimini
düzenliyor. Nükleer santrallerde kullanılan yakıtlar, işletme
ömrü boyunca santralde depolanacak, atıkların bertaraf
işlemlerini ise TENMAK yapacak.
Değerli milletvekilleri, kural olarak Türkiye
Cumhuriyetinin egemenlik alanı dışında yürütülen bir
faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif
atıklar Türkiye sınırları içerisine sokulamaz. (2)nci
fıkrada, istisnalar içinde yer alan doğal radyoaktif maddelerin
bulaşmış olduğu malzemenin ithalatı da
sayılmıştır. Yurt dışında üretilen
atıkların ithalatı yoluyla ülkemize getirilmesi sorunu, yasada
hâlâ çözümsüz devam etmektedir. Gaziemir örneğine bakacak olursak, burada
işletme aşamasında nükleer santralin bulunmamasına
karşın, kaynağı belirsiz nükleer atıklar burada,
maalesef, gömülmüştür. Bir başka güncel örnek, yine, Sao Paulo
adlı bir uçak gemisinin parçalanmak üzere Brezilyadan Aliağa gemi
söküm bölgesine getirilmek istendiğidir. Hatırlanacağı
üzere, bu uçak gemisi, bildiğiniz gibi Fransa tarafından Brezilyaya
satılmadan önce nükleer denemelerde kullanılan bir gemidir.
Teklifte kullanılan bertaraf kavramı,
nükleer ya da radyoaktif atıkların nihai çözümü varmış gibi
bir algı yaratılarak maddeye konulmuştur. Hayalî bir çözümün,
maalesef, TENMAK üzerinden yapılacağına ilişkin bir madde
getirilmiştir. Çok iyi bilinmelidir ki nükleer atıkların nihai
bertarafı mümkün değildir arkadaşlar, kimseyi
kandırmayın bu konuda. Dünyada nükleer enerji kullanan tüm ülkelerin
baş belası nükleer atıklardır. Bazı bilimsel
çalışmalarda kırk bin yıla sâri radyoaktif
kalıntılar olacağı bilinmektedir. Toprak, su ve havayla
temas etmeden muhafaza edilmesi gereken nükleer atıkların bertaraf
edileceği konusunda hüküm koymak gerçeklerden kopuktur. Bu, sadece,
yabancı şirketlere para kazandırıp kalan atıkları
Anadolunun bağrına saplamaktır. Sizin yerliliğiniz ve
millîliğiniz işte bu kadardır arkadaşlar.
9uncu maddede Geçerli bir yetkiye sahip
olunmaksızın yürütülen bir faaliyet sırasında
kullanılan radyoaktif maddelere ilişkin iş ve işlemler veya
üretilen radyoaktif atıkların yönetimi, Kurumun bildirimi üzerine,
tüm masrafları ilgili kişiye ait olmak üzere TENMAK tarafından
yapılır. deniliyor ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının da burada eğer nükleer kirlenme varsa
bunun iyileştirmesiyle ilgili bir yöntem izleyeceği söyleniyor.
Arkadaşlar, kara mizah gibi bir şey. Allah
aşkınıza, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında,
bu konuda -yani radyoaktif atık olacak da- buna yetkin mühendisler ya da
bu yetkinlik var mı? Bir de sanki her konu bitmiş, bütün her şey
ortadan kalkmış; doğa, insan, çevre, hepsini ortadan
kaldırıyorsunuz; masrafın ne şekilde, hangi şartlarda
alınacağına ilişkin hükümler getirilmiş bu maddede.
Gerçekten kara mizah örneği sergiliyorsunuz arkadaşlar. Sanki,
burada, binlerce yıl etkisi kalacak bir radyoaktif temizlemeden değil
de bir yaka kiri temizlenmesinden bahsediyoruz arkadaşlar. Evet,
radyoaktif atıkların bertarafıyla ilgili, 9uncu maddeyle ilgili
vermiş olduğumuz önergeler, maalesef, Komisyonda reddedildi ne
yazık ki.
Evet, arkadaşlar, ne idari ne de teknik
faaliyetlerde radyoaktif yönetimi olarak herhangi bir önlem
alınmamıştır. TENMAK ile Nükleer Enerji Düzenleme Kurumu
arasında, bu konuda tesisler yönünden bir yetki çatışması
yaşanacaktır. Buna ilişkin vermiş olduğumuz -tekrar
ediyorum- önergeler, maalesef, hiçbir şekilde kabul edilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen tamamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidarı elinde bulunduran ama ülkeyi yönetemez hâle
gelenlere sesleniyorum; öyle bir hâle geldiniz ki üstat Nazımın
dizeleriyle seslenmek istiyorum: Ümidin düşmanı oldunuz. Meyve
çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın
düşmanı oldunuz. Ona düşman, buna düşman, düşünen
insana düşman, yaşamayı ciddiye alıp 70inde bile zeytin
ağacı dikene düşman. Demem o ki zeytine bile düşman
oldunuz. Bu kibir sizi yiyip bitirecek. Az kaldı, yarının
Türkiyesini 84 milyon insanımızla birlikte yeniden
oluşturacağız. Bu ülkenin zeytinini, ağacını,
denizini, toprağını, suyunu, madenini, insanını
korumak bu ülkenin vatanseverlerine kalacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan ,
radyoaktif atıkların transit geçişine ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını ve (8)inci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıda belirtilen fıkranın maddeye
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(9) Nükleer yakıtların yahut
kullanılmış yakıtların yeniden işlenmesi hususu
TENMAK tarafından değerlendirilir.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Yasin Öztürk
Trabzon İstanbul Denizli
Ayhan
Erel Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Aksaray Edirne Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin
9uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi, üzerinde
hassasiyetle durulması gereken nükleer sızıntı,
atıklar gibi radyoaktif atıklardan kaynaklanması muhtemel
riskler nedeniyle en ince ayrıntısına kadar incelenip başta
bilim adamları ve mühendis odaları gibi sivil toplumun
görüşlerine de başvurularak hazırlanması gereken bir kanun
teklifiyken apar topar Meclis Genel Kuruluna getirilmiş ve aynı
hızla çıkarılması istenmektedir. Bu nedenledir ki kanun
teklifi eksikliklerle doludur.
Nükleer enerji kullanımı
sırasında riskleri bertaraf etmek için, kaza ihtimalinin önüne
geçilmesi için gereken şartlar vardır. Öncelikli olarak, nitelikli
sistemlere yatırım yapmak gerekmektedir. İkinci olarak, güçlü,
bağımsız, yetkin işletme kurulması şarttır;
bağımsız karar alacak, güçlü, donanımlı, nitelikli,
düzenleyici otorite kurmak zorunludur. Ve en son olarak, başka bir ülkeye
bağımlı olmadan enerji üretmemizi sağlayabilmemiz için
bilimsel ve teknolojik altyapının hazırlanması ve bu alanda
uzmanlaşacak nitelikli personelin yetiştirilmesi için adımlar
atılması zaruridir.
Kanun teklifinden anlaşılacağı
kadarıyla, iktidarın ülkemizi enerji
bağımlılığından kurtaracak herhangi bir
planı yoktur. Akkuyu Rusyaya verilmiştir, Sinop ve Tekirdağda
yapılması planlanan nükleer santraller de kendi
imkânlarımız dâhilinde yapılmayacaktır. Nükleer
santrallerin yapımı ve işletilmesinin, egemen bir ülke
sınırları içinde başka bir ülkeye devredilmesi kadar
sıkıntılı olan bir durum da başka bir ülkenin nükleer
atıklarının ülkemizi zehirlemesidir. İşte, bu nedenle,
kanun teklifinin 9uncu maddesi çok önemlidir. 9uncu maddede radyoaktif
atıklar ve kullanılmış yakıtlara ilişkin genel
ilkeler ile yürütülen faaliyetlere ilişkin esaslar düzenlenmektedir. Bu
kapsamda, Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik alanı dışında
yürütülen bir faaliyet esnasında ortaya çıkan radyoaktif
atıkların girişi yasaklanmıştır ama müteakiben bu
hükmün istisnaları kaleme alınmıştır. Yani bu ne
demektir? İstisnalar dâhilinde radyoaktif atıklar ülkemize girebilir.
Nasıl girebilir? Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde
üretilmiş ve kullanım süresi dolduğunda menşe ülkeye iade
şartı ile ihraç edilmiş radyasyon kaynaklarına, radyoaktif
atıkların transit geçişine ve doğal radyoaktif maddelerin bulaşmış
olduğu malzemenin ithalatına birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
denilmek suretiyle. Örnek verelim: Ülkemizde nükleer santral yapımı
konusunda yetkilendirdiğimiz bir ülkeye yani Rusyaya radyasyon atıklarını
ihraç edebiliriz ama bu ülke, ihraç edilmiş atıklar içerisindeki
Plütonyum-239, Uranyum-235 gibi değerli elementleri, malzemeyi
aldıktan sonra radyoaktif maddelerin bulaşmış olduğu
malzemeyi yani çöpünü bize tekrar ithal edebilir yani topraklarımızı
bir nükleer atık çöplüğü gibi kullanabilir. Buradan hareketle, ihraç
edilen radyasyon kaynaklarının geri alınması tehlikeli
görülmektedir.
Bir başka sıkıntıya yine Akkuyu
örneğiyle devam edelim. Altmış yıl sonra Rusya
atıkları Mersinde bırakıp, santrali söküp arkasına
bile bakmadan çekip gidebilir. Biz parasını ödedik. demeleri
durumunda Türkiye'nin elinde, bu nükleer atıkların denizimizi,
toprağımızı kirletmeden bertaraf edilmesi gibi bir
imkânı var mı? Yılda 120 tonu bulacak yüksek seviyeli radyoaktif
atıklar var ve bu atıklar binlerce yıl radyasyon yayacak. Kanun
teklifinin muhtevasında, hiçbir yerinde yavaş nötronlarla da
parçalanılabilen fisil izotoplar uranyum ve plütonyumla ilgili
açıklayıcı bilgiler bulunmamaktadır. Ne
yapacağız? Sözleşme süresi altmış yıl,
işimiz bitti, atıklarınızı ne yaparsanız
yapın. dedikleri durumda ne toprağımız temiz kalır ne
denizimiz. Bu nedenle, nükleer yakıtların ve
kullanılmış yakıtların yeniden işlenmesi
hususunda TENMAKın da görevlendirilmesinin ve görev kapsamında
olmasının sağlanması için ek maddeyle düzenleme
gerekmektedir.
Yine 9uncu maddenin (2)nci fıkrasında,
başka ülkelerde üretilen radyoaktif atıkların ülkemiz
sınırları içinden transit geçişlerine izin verildiği
görülmektedir. Ülkemizin daha önce Gaziemir ve İkitellide tecrübe
ettiği nükleer güvenlik riskleri göz önüne alındığında
transit geçişler konusunda daha tedbirli olmak gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Maddenin (2)nci fıkrasında
yer alan radyoaktif atıkların transit geçişine ibaresinin
teklif metninden çıkarılması ve maddeye, TENMAKın nükleer
yakıtların ve kullanılmış yakıtların işlenmesi
hususunda yetkilendirilmesini kabil kılan bir fıkra eklenmesi
gerekmektedir. Zira, radyoaktif atıkların transit geçişi de kamu
güvenliği açısından büyük önem arz eden ve tehlikeli sonuçlar
doğurma ihtimali vaki olan bir husustur.
Ne diyelim? Zeytinini, doğasını,
toprağını, denizini yok etmekten imtina etmeyen; geleceğini
umursamayan bu iktidardan bir an önce kurtulmak temennisiyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Habip
Eksik
Bitlis İstanbul Iğdır
Ali
Kenanoğlu Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz İstanbul Şırnak Adana Murat Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Kötü şeyler
gördük; savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük; kendi
dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük; yanan
köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük; yoksul insanlar, ağlayan
anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci
çocuklar gördük. Biz de öldük ama her şeye rağmen bu yeryüzünde
şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya. diyordu Kâzım.
33 yaşında kanserden kaybettiğimiz
Kâzım Koyuncuyu sevgiyle saygıyla anıyorum. Tam da bu teklifin
görüşüldüğü günde en fazla konuşmamız gereken Çernobilin
mağdurlarından, kaybettiğimiz, bu ülke topraklarının
yetiştirdiği, halkı için yaşayan, o 33 yıllık
hayatına bütün değerleri sığdıran sevgili Kâzım
Koyuncu ne diyordu biliyor musunuz? Sizin için ucuz olan nükleer enerji
değil, insan hayatıdır. diyordu Kâzım. Evet, dünyamız
nükleerden çok çekti, İkinci Dünya Savaşında Japonyaya
atılan atom bombaları vahşetinden bu yana Çernobil ve
Fukuşima felaketlerini yaşadı. Bu konuda hassasiyetleri olan ve
teknolojide dünya lideri olan, deprem ve felaketlerden etkilenmeyen Japonya
bile nükleer santral yapamıyorsa burada bir kez daha düşünün, evet,
bir kez daha düşünün.
Çernobil Nükleer Santralinin patlamasından sonra,
özellikle radyoaktif rüzgârlarla beraber, bulutlarla beraber Türkiyede Trakya
ve Karadeniz bu radyoaktif rüzgârdan, yağmurdan en fazla etkilenen yerler
oldu. Ve biliyor musunuz özellikle o dönemki radyoaktif maddeler
Hiroşimaya atılan nükleer bombanın tam tamına 50
katına eşit miktarda ve biz bugün, bu ülkede nükleer santralleri
konuşuyoruz.
Çernobilden sonra Türkiyede, özellikle
yağmurların yağmasıyla, radyasyon bu memleketin
topraklarına ve sularına karıştı. Sonrasında,
Karadenizde her evden bir ölüm çıktı ama biz, Kâzımdan seneler
sonra Kâzımın evinden Cavit amcayı da kaybettik.
Türkiyede Çernobil sonrası radyoaktif
kirliliğin tarım ürünlerine, hayvancılığa ve insan
sağlığına etkileri araştırılmadı, bu da
bizim için şaşırtıcı değil. Halkın sağlığı
için Karadeniz halkı teşhis ve tedavi merkezi istedi, onkoloji
hastaneleri istedi, bunlar da yerine getirilmedi. Ne kadar gizlenirse
gizlensin, Trabzonda 1990da 90 olan kanser vakasının 2003 yılında
720ye çıkmasının ya da Orduda 50den 1.637 çıkmasının
üzeri de örtülemedi. Türk Tabipleri Birliği Çernobil Nükleer Kazası
Sonrası Türkiyede Kanser diye bir rapor yayınladı 2006
yılında ve tarım ürünlerindeki radyasyon kirliliğini
açıkça ortaya koydu bu raporla. Bu rapora göre, yine, Karadenizde balıklarda
yapılan incelemede, bulaştığı yerde ancak otuz
yılda etkisini kaybeden sezyum bulundu. O dönemi bir kez daha
hatırlatmak istiyorum: İngiltereye satılan o
fındığın radyasyonlu olması nedeniyle iade edilmesi
üzerine dönemin iktidarı çıktı ve dedi ki: 110 bin ton
fındık imha edilecek. Ama 10 bin tonu kaldı biliyor musunuz. O
10 bin ton, ihraç edilmeyen 10 bin ton Kenan Evrenin Az radyasyon kemiklere
iyi gelir. sözleri eşliğinde okullara dağıtıldı,
fındık ezmesi yapıldı, çikolata yapıldı,
işte, aynen bugün sizin temiz enerji dediğiniz gibi. Kenan Evren de
o dönemde Az radyasyon kemiklere iyi gelir. diyordu.
Evet, 2011de Japonya Fukuşimada bir
sızıntı meydana geldi ve o dönem ortaya çıkan radyasyon
bugün tüm dünya denizlerini etkileyen bir hâl aldı; bu da bilimsel
raporlarla ispatlanmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Şimdi, nükleer
santraller, evet, sadece kaza anında tehlikeli değildir. Bunun
özellikle nükleer atık yönetimi ciddi anlamda sorunludur tüm dünyada ve
milyonlarca yılda yapılabilecek uranyum elementinin yarılanma
ömrü yaklaşık dört buçuk milyon yıldır. Radyoaktif
atıklar küresel ölçekte önemli bir sorundur ve bu sorunla dünya baş
edemiyor. Sanayide kullanılacak bu atıklar, teknolojik
gelişmelerle çözülecek. diyorlar ama ne yapıyorlar biliyor musunuz?
Nükleer santrallerle enerji üretimi yapan ülkeler bu atıkları
gelişmemiş ülkelere satmanın ve kendi ülkelerinde
depolamamanın yollarını arıyorlar -bunun üzerine daha
ayrıntılı çok konuşacağız- ve bu yollardan biri
işte bu ülke. Paris Anlaşmasının
onaylandığı gün, bu Meclisten çıkan yakıt ve
radyoaktif atıflarla ilgili uluslararası sözleşmenin
onaylanmasıyla radyoaktif maddelerin Türkiyeye girip çıkmasına
izin verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Bu memleket bizim. Bu teklifle
beraber de aslında bu memleketin ölüm fermanına imza atacak bu
Meclis. Herkesi buna ortak olmamaya çağırıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 10uncu maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
belirlenecek ibaresinin tespit edilecek şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
Edirne Konya Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
Teklifin 10uncu maddesi radyoaktif atık ve
işletmeden çıkarma yöntemine ilişkin hükümleri düzenlemektedir.
Böylece ülkemizde radyoaktif atık politikası ve stratejisi
belirlenmekte, yetkilendirilen kişilerin ve devletimizin
sorumlulukları yer almaktadır, ayrıca radyoaktif atıklara
ilişkin özel hesaplar da öngörülmektedir.
Tabii, bizler parti olarak milletimizin menfaatine
olan her türlü yatırımı desteklediğimizi her zaman bu
kürsülerden ifade ediyoruz, diyoruz ki: Biz yatırıma, üretime
değil ranta karşıyız. Burada da özellikle nükleer santralle
ilgili 2010 yılında Ruslarla bir anlaşma imzaladınız.
Orada da -aslında hepimiz de biliyoruz- bunu söylediğimiz zaman, özellikle
iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlarımız Enerji
sektöründe genelde on yıl garanti veriyoruz, nükleerde de on yıl
garanti verdik dolayısıyla mülkiyet hakkı zaten üretim yapan
firmaların üzerinde. dedi ama nükleer enerjiyle ilgili böyle bir yorumda
bulunmanın ben doğru olmadığını düşünüyorum.
Bu kürsüye çıkan
arkadaşlarımızın tamamı, özellikle nükleer
atıkların bertarafıyla ilgili gerekli konuları söylediler.
Yani bu kadar önemli bir hususun, önemli bir hadisenin muhakkak millî sermayeyle
yapılmasının altını buradan ben bir kez daha
çiziyorum. Orada belli, işte, 4 tane ünite yapılacak, her bir ünite
1.200 megavat civarında, ilk 2 ünitenin yüzde 70ini satın alma
garantimiz var, diğer 2 ünitenin de yüzde 30unu satın alma
garantimiz var. Hâlbuki bu yatırımı biz yapmış olsa
idik, bugün bunun ortalama fiyatı 4,32 dolarsent ama bizim
aldığımız fiyat 12,35 dolarsent. Bu tür kritik
yatırımların, stratejik yatırımların çevreye
etkisi de düşünülerek muhakkak millî sermayeyle yapılması
lazım. Hep söylüyorsunuz ya Cebimizden beş kuruş para
çıkmıyor. diye ama maalesef bu finansörlerin, bu
yatırımcıların eli devletin cebinden bir türlü
çıkmıyor. Burada da maliyetler ortada, ortaya verdiğimiz garantileri
de hepiniz biliyorsunuz. Normal şartlar altında Türkiye'nin enerjiye
ihtiyacı var mı? Var. Ciddi rakamlar ödüyor mu? Biz enerjiye
yılda yaklaşık 40 milyar dolar para ödüyoruz. Hâlbuki, bugün
Türkiye, güneş enerjisi açısından, rüzgâr enerjisi
açısından, yenilenebilir enerji kaynakları açısından
çok ciddi potansiyele sahip. Eskiden 1 megavatın altında lisans
şartı aranmıyordu, her tarafta da mantar gibi bu tesisler
yapılıyordu, bunu da lisansa bağladınız.
Dolayısıyla bu yatırım da bir noktada artık
İhale yapacağız, ihaleye açacağız. buna benzer
tekliflerinizle, maalesef, güneş enerjisinde, bugün Türkiye'nin
yarısı kadar aydınlanmayan Almanyanın çok çok
gerisindeyiz. Hem rüzgâr hem güneş enerjisine her zamankinden daha fazla
ihtiyacımız olduğunu bugün dahi müşahede ediyoruz.
Kaldı ki bunları sağlayamadığımız zaman ne
yapıyoruz? İthalata dayalı enerjiyi kullanmaya
başladık. Bunun başında ne geliyor? Doğal gaz. Bugün
üretimimizin yaklaşık yüzde 27si, yüzde 28i doğal gaza dayalı
enerji üretimi, bu da en pahalısı. Ne yapıyorsunuz? Dönüp bu
sefer bu rakamları sübvanse etmeye çalışıyorsunuz. Tabii,
bunun yanı sıra bunun çevresel etkileri de önemli. Bunlarla ilgili,
doğal hayata ne olacağı -deniz suyunu tekrar denize şarj
edecek- artık denizlerdeki durum, deniz canlılarına ne kadar
zarar vereceği konusunda, hangi tedbirler alınacağı
konusunda net bir bilgi yok. Yine bunun yanında, hayvan ve insan
sağlığına vereceği olumsuz sonuçlarla ilgili de net
bir çalışma yok. Bunun en güzel örneklerinden biri de maalesef,
işte, Samsunda yapılıyor, biyokütle enerji, çok ciddi de bir
kapasiteye sahip. Ama nereye yapılıyor? Bugün Türkiye'nin en büyük 10
ovasından biri olan Çarşamba Ovasının tam ortasına
yapılıyor. Hâlbuki, buraya yapılması yerine, daha
farklı bir yere -bu kürsüde müteaddit defa da hep ifade ettik- tarım
arazileri yerine, kullanılmayan arazilere yapılmasının
faydalarını anlattık. Neticede bu maden değil,
bulunduğu toprağın altından da çıkmıyor.
Taşıma sistemiyle, bitkisel atıkları veya başka türlü
atıkları taşıyarak yakıp elde ettiğiniz
ısıyla, buharla bu enerjiyi üretiyorsunuz. Bunu, en verimli
arazilerin ortasında değil, daha verimsiz bir alanda sadece
taşıma maliyetiyle yapmanız mümkün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Ben bu kanunun
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
İlave süre mi verdiniz Başkanım?
BAŞKAN Verdim, buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
Yani dolayısıyla bu tür
yatırımların faydasız alanlara yapılmasını
bu kürsülerden hep ifade ettik. Türkiyenin buna ihtiyacı var mı?
Var. Biyokütle enerjiye de ihtiyacı var, güneşe de var, rüzgâra da
var, hepsine de var. Bu alanın net bir şekilde desteklenmesi
lazım.
Tabii, bunların teknolojileri de önemli. Bugün
biz bunları yapıyoruz ama güneş panellerini yapabiliyor muyuz?
Yok. Hidrolik santrallerin türbinlerini yapabiliyor muyuz? Yok. Yirmi yıl
önce temeli atılan, bu türbinleri yapan TAMTAŞ diye bir
firmamız vardı, onu geliştireceğimiz yerde, biz, maalesef,
krediyi sağlayan Çin şirketlerine mahkûm olduk.
Yerli üretimi, yerli makine sanayisini desteklemeden
enerjide istediğimiz mesafeleri almamızın mümkün
olmadığını bir kez daha ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanım, teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sağ olasın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 10uncu maddesinin (11)inci
fıkrasında yer alan belirlenir ibaresinin düzenlenir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Serkan
Topal
Adana Niğde Hatay
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Orhan
Sümer
Manisa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Çevre ve Sanayi
Komisyonlarında görüşülen Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi üzerine
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yalnız, sözlerime başlarken Cahit Beye
bir şey hatırlatacağım: Cahit Bey, sizin vesayetçiler üç
dakika sonra yakıtın tabelalarda 20 lirayı
aştığını belirttiler; 2002de AK PARTİ iktidara
geldiğinde 1.100 liraydı, şu an gece on iki itibarıyla 20
lirayı aşmış durumda.
Değerli milletvekilleri, gerekli
araştırmalar yapılmadan, çevre analizleri
değerlendirilmeden, ÇED raporlarının üzerinde durulmadan, bölge
halkının görüşü alınmadan sırf saray iktidarı
istedi diye, rant çeteleri mutlu olsun, para kazansın diye ülke
toprakları nükleer ve termik santrallere kurban edilmemelidir. Adana
Yumurtalıkta yapımına devam edilen Hunutlu Termik Santrali
inşaatının durdurulması ve bu projenin iptal edilmesi
gerekmekteydi. Zaten Yumurtalıkta 2003 yılından bu yana
çalışan Sugözü Termik Santrali bulunmaktadır; Hunutlu Termik
Santralinin, sadece
Yine, bölgemizi ilgilendiren Akkuyu Termik
Santralinin de derhâl durdurulması ve projeden vazgeçilmesi
gerekmektedir. 2023te açılacağı duyurulan Akkuyu Nükleer
Santrali için yapılan ankette halkın yüzde 86sının karşı
çıkmasına rağmen inşaat devam ediyor. Ne yazık ki
birçok iş kazasının meydana geldiği santral
inşaatı, bölgemiz hatta ülkemiz için pimi çekilmiş bir bomba
etkisi yaratmaktadır. Akkuyu Nükleer Santraline kadar birçok defa
yap-işlet-devret modelleri görmüştük ancak ilk defa
yap-işlet-yönetimi yabancıda kalsın projesi görüyoruz. Yirmi
yıl işletilmesinin ardından Akkuyu hisselerinin yüzde 51i yine
Rusya'da kalacak. Biz Enerjide dışa
bağımlılığı azaltalım. dedikçe iktidar
göbeğinden bağlı olduğu emperyal devletlere bir kat daha
bağlanmış bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, enerji
politikasının, maden çıkarma ve işletme
politikasının bazen devlet eliyle, bazen de yerli şirketler
aracılığıyla yapılmasında fayda vardır ancak
hiçbir devlet yerli maden çıkarmak için binlerce yıllık zeytin
ağaçlarından vazgeçemez. Tek bir zeytin ağacı ranta kurban
edilmemelidir. Daha önce yedi kez Meclise getirilen, hepsinde reddedilen bir
kanun düzenlemesi, gece yarısı kimsenin haberi olmadan
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasalaşıyorsa
kimse kusura bakmasın orada art niyet vardır. Ranttan beslenen
şirketlere maalesef ülkemizin en değerli arazilerini bile satabilecek
irade söz konusudur. AKP Türkiyesinde asgari ücret açlık
sınırının altında, emeklilik maaşı yok
denecek kadar az, enflasyon üç haneli rakamları zorluyor, her 4
gencimizden 1i işsiz, kadınlarımız öldürülüyor,
sağlık çalışanlarımız dövülüyor, tweet atan
gençlerimiz tutuklanıyor, esnaf kepenk kapatıyor, fırınlar
bayat ekmek, simitçiler yarım simit satıyor, ülkenin dört bir
yanında hayat pahalılığıyla feryat sesleri geliyor;
iktidar oralı bile değil.
Değerli arkadaşlar, tarımdaki,
ekonomideki, dış politikadaki yönetimler
tartışılabilir, eleştirilebilir ancak bu kürsüden defalarca
dile getirdik, Adana'da yüz on yedi yıl hizmet vermiş hastane binası
yıkıldı, yıllar geçti, yerine yenisi yapılmadı.
Yüreğir'de bu hastane taşrayla birlikte 500 bin kişiye hizmet
veriyordu. Vatandaşlarımız mağdur, Amasız,
fakatsız hastanemizi tekrar, yeniden yapsın. diyorlar.
Yine, Adanada hepimizin bildiği gibi, içimizi yakan
orman yangınları meydana geldi; köylülerimizin evleri,
hayvanları, tarlaları yandı. İktidar yetkilileri geldi,
Tüm kayıplar yerine getirilecek. diye söz verdi, hatta bunun için
yardım kampanyaları düzenlendi. Sonuç ne oldu? Değerli
arkadaşlar, evi yanan 11 aileye 11 adet konteyner tahsis edildi. Neredeyse
iki sene geçti, ortada hâlâ ev yok. Kara kışta millet konteynerlerde
yaşam savaşı veriyor.
Değerli arkadaşlar, en değerli kamu
arazilerinin satışını; yıllardır bitmeyen Kozan
yolunu, Karataş yolunu, Kozan-Mansurlu yolunu defalarca buradan dile
getirdik. Adanada her geçen gün artan işsizlik seviyesini,
uyuşturucu sorununu, yanlış mülteci politikasını,
Adanada yapılması gerekenleri tek tek anlattık. Maalesef, saray
iktidarının, Adanayla özel bir derdi olmalı ki Hangi problemi
çözelim? diye öneri sunsak gözleri görmez, kulakları duymaz oluyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; güvensizliğin, adaletsizliğin, ekonomik krizin, zam
yağmurunun çok yakında sonu gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN SÜMER (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun öncülüğünde, demokratik parlamenter
sisteme geçiş için yola çıkan, yarının Türkiyesini
inşa edecek olan Millet İttifakı, Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarıyla, Türkiye özlenen günlerine kavuşacaktır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergenin oylanmasından önce
yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın Tarhan, Sayın
Sümer, Sayın Köksal, Sayın Topal, Sayın Arı, Sayın
Kayan, Sayın Gökçel, Sayın Şahin, Sayın Arık,
Sayın Bayır, Sayın Yeşil, Sayın Bakırlıoğlu,
Sayın Şevkin, Sayın Kasap, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Çakırözer, Sayın Ünsal, Sayın Keven, Sayın
Gürer.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy Zeynel Özen
Bitlis İstanbul
İstanbul
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
Adana
Şırnak
İstanbul
Murat
Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin
11inci maddesi üzerinde partim adına söz aldım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu Nükleer Düzenleme Kanunu KHK'yle getirilmiş,
Anayasa Mahkemesi reddettiği için bugün burada görüşüyoruz ama
şunu biliyoruz yani ne söylersek söyleyelim bunun noktasını
virgülünü değiştirmeyeceksiniz çünkü saray ayın 9undan önce bu
yasanın çıkmasını size emretmiş.
Değerli milletvekilleri, enerjiye
teşvikler verdiniz ve bu teşviklerin hiçbiri yatırıma
dönüşmedi; yandaşın enerji şirketlerinin cebine gitti ve
yatırıma gitmediği gibi enerjide dışa bağımlılığı
da artırdı. Daha kötüsü de bu teşvikler yatırıma
dönüşmediği için hatlar yenilenmedi ve bunun bedelini de kayıp
kaçak olarak bizim halkımızın sırtına yüklediniz.
Diğer taraftan, Ispartada yaşanan da bunun sonucudur.
Değerli arkadaşlar, bu nükleer santraller
ve nükleer silah insanlığın başbelasıdır. Sizler
ne kadar güzellemeler yaparsanız yapın
Hatta o kadar ileri
götürdüğünüz ki bu nükleer enerjinin Avrupa'da, Avrupa Birliğinde
yeşil enerji olarak tanımlandığını söylediniz.
Arkadaşlar, gelişmiş ülkeler de
nükleer enerjiden kurtulmak istiyor ve santralleri kapatmak istiyor fakat
alternatif olmadığı için hâlâ buna devam ediliyor. Ben size bir
örnek vereyim: İsveç, nükleer santralleri kapamaya karar verdi ve
alternatif kaynaklar oluşturduğu derecede nükleer santralleri
kapayacak ve bu nükleer santrallerden en büyük 2 tanesini de kapadı. Siz
şunu hiç düşünmüyorsunuz arkadaşlar yani bu santral
yapılıyor, dışa bağımlılık
artıyor, aynı zamanda bu santrallerin bir ömrü var, bu ömrü
bittiği zaman ne olacak? Yapımı kadar bunun sökümü de o kadar
masraflı, o kadar bedel gerektiriyor. Onun için 1996da İsveç'te
sökümüne başlanan santralin 2020de ancak sökümü tamamlanabildi. Nükleer
atıkların depolanma sorunu buradaki yasa teklifinde açık ve net
değil, bunların transportu nasıl olacak, nasıl transportu
yapılacak? Çünkü bizde öyle bir yasa yok ancak tehlikeli madde
kapsamında bunların transportu yapılacak, o da trafik
cezasını gerektirir. Bizim gelecek kuşaklarımızı
böyle bir vebalin altına sokmayın arkadaşlar.
Diğer taraftan, Ukraynadaki Çernobilde
olanı biliyorsunuz, Karadeniz'de kanserde çok artış oldu. Ben,
bu nedenle, Kâzım Koyuncuyu burada saygıyla anıyorum.
Fukuşimadaki meydana gelen kazada bilim adamları şunu tespit
ediyor: Denizlerdeki radyasyon verileri artmıştır, denizlere
radyasyon karışmıştır; yüzyıllar boyunca da bunun
etkisi gitmeyecek.
Diğer taraftan, insan ve doğa
katliamının önünü sonuna kadar açan bu santrallerin
yapılmasından vazgeçilmeli. Her ne kadar nükleer enerjide bizi aksine
inandırmaya çalışılsa da güvenli nükleer santral yoktur
arkadaşlar. Siz çoğunluğunuza dayanarak bu yasa teklifini
geçirebilirsiniz ama gelecek kuşakların vebali altında
kalacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Diğer bir taraftan, bu
nükleer atıkların nasıl depolanacağı, nerede
depolanacağı
Bu santraller kullanıldıkça bunların
ekonomik değerleri de düşüyor, enerji üretimi de düşüyor; bunu
da hesaplamamız gerekiyor.
Ben size şöyle diyorum: Özellikle bu KHKler
Siz halkımıza zulmettiniz, ahını aldınız; bir gün
gelecek, bunların hepsinin hesabı sizden sorulacak. Şöyle
diyorum Pirimin söyleyişiyle:
Yürü bre Hızır Paşa,
Senin de çarkın kırılır,
Güvendiğin padişahın,
O da bir gün devrilir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 11inci maddesinin
(6)ncı fıkrasının teklif metninden
çıkarılmasını ve aşağıdaki
fıkranın son fıkra olarak madde metnine eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
10) Hesaplar Yönetim Kurulu faaliyetleriyle ilgili
yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna bilgi verir.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak Kocaeli İzmir Antalya Ömer Fethi Gürer Müzeyyen
Şevkin Serkan
Topal Niğde Adana Hatay
Burhanettin
Bulut Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Adana Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, bugün on saatlik bir
mesai sonrası günün ilk dakikalarında Nükleer Düzenleme Yasası
Teklifini konuşuyoruz. Gelişmiş ülkeler yeşil enerji
üzerinde çalışmalar yapıyor, dünya yeşil mutabakat üzerine
çalışmalar yapıyor, yeşil üretim, sıfır atık
çalışmaları üzerinde ama tam da AKP'ye yakışır,
on saatlik mesai sonrası, günün ilk dakikalarında bu kadar önemli bir
teklifi tartışıyoruz, konuşuyoruz. Gerçi önceki
düzenlemelere baktığımızda, örneğin termik santral
yapıldığında, onun filtresine ilişkin düzenlemeleri
hep geciktirmişiz ya da işte, son olarak KHKyle Anadolunun,
özellikle Egenin kıymetli zeytin ağaçlarının olduğu
bölgeleri maden ocaklarına teslim etmişiz. Böyle bir iktidar var
karşımızda ve son olarak da Sıfır Atık
Projesiyle marketlerden poşetleri parayla aldığımız
kararların alındığı dönemde Avrupanın en çok
plastik ithal eden ülkesi olduk. Bu plastikleri de nereden ithal ediyoruz?
İngiltereden. Hani millî ve yerliyiz ya(!) Millî ve yerli olduğunu
iddia eden Hükûmetin döneminde Avrupanın plastik ithal eden 1inci
ülkesiyiz.
Peki, bu ithalat ne zaman başladı ya da ne
zaman çoğaldı? 2018 yılında Çin, Malezya, Tayland gibi
ülkeler plastik ithalatını kesince tüm yönler Türkiyeye döndü ve bu
plastik atıklar, çöpler daha doğrusu, Türkiyeye milyonlarca gelmeye
başladı. Peki, biz bunu ne zaman öğrendik? Millî ve yerli
iktidarımız mı bunu kamuoyuna sundu şeffaf bir
şekilde? Hayır. İlk olarak BBCden öğrendik. BBC,
İzmir Kemalpaşada bir evin arka bahçesinde İtalyadan ithal
edilmiş plastik atıkları buldu ve yasa dışı
yollarla toplanmış ve yasa dışı ithal edilmiş,
yasa dışı yollarla da o bahçeye ekilmiş. Şimdi,
İtalyadan bu gelen plastikler sonrası, yine iktidarın
başkanları tarafından herhangi bir şey söylenmedi ama
INTERPOL 2020 yılında, Greenpeace de 2021 yılında,
özellikle Adanada, bölgem olan Adanada plastik atıkların
çoğunlukla toprağı kirlettiğini ve Türkiyede hiç
görülmemiş bir oranda, 400 bin değerine ulaşan bir kirlilikle
toprakları kirlettiğini raporlamış. Bu raporlamalar
yapılırken bu işin sorumlusu Çevre Bakanı tek kelime bile
açıklama yapmamış. Yine, bu atıklar nedeniyle
oluşabilecek hastalıklarda en önemli, sorumlu kişi
Sağlık Bakanlığı, bu konuda tek kelime açıklama
yapmamış. Ya da Ticaret Bakanlığı Ya, böyle bir
ithalat var. Adanada birçok yerde bunların atıkları görünüyor.
İngilterenin yiyecek atıkları, plastik yiyecek kutuları
Adananın muhtelif bölgelerinde bulunuyor. Ya, bununla ilgili bir
açıklama yapın. dediğimizde tek kelime bile etmemiş ve
millî ve yerli iktidar maalesef Greenpeacee, INTERPOLe ve BBCye bu işi
havale etmiş durumda.
Yine, bu bölgede yapımı devam eden
Akkuyuda, yine, millî ve yerli iktidarımızın orada yapılan
santrale bir kişinin bile girmesine izin verilmediğine bir
itirazı olmamış. Ruslar çalışıyor,
çalışabilirler, Türkler de orada çalışıyor ancak
hiçbir Türk yetkili o alana giremiyor. Ancak, Allah var, o bölgede, Akkuyuda
yapılan şantiyede çalışan Rusların
yaptığı klip tüm Türkiyede televizyonlarda
yayınlanınca Türkler de bu klipten buradaki çalışmayı
görebiliyor.
Plastik atıkların kontrolü, en önemlisi,
kirleten ya da bunu üretenler tarafından yapılır. O yüzden de
bir ülkenin plastik ithal etmesi, plastik atık ithal etmesi o ülkenin
konumunu gösterir. Biraz önce söyledim, Çin, Malezya gibi ülkeler ithal ederken
şimdi Türkiye Avrupadan bu ürünleri getiriyor hiçbir şeffaflık
ve kontrol olmadan. Bunun neticelerini hepimiz yaşayacağız,
çocuklarımız yaşayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Çünkü bu
ürünlerin neticesinde kanser vakaları artacak, anne karnındaki
bebeklerde bile toksik birikimi sağlanacak. Tümör tetikçisi, hormon ve
bağışıklık sistemine zarar veren ve en önemlisi de
plastik çöp değil, obezite ve otizm ithal etmiş olacağız.
Yaşadığım bölge Adana, Mersin
bir Çukurova'dır. Üç kuruşa ranta teslim ettiğiniz bu Çukurova
topraklarını, Çukurova'nın İnce Memedi Yaşar Kemal'in
bir betimlemesiyle ifade etmek istiyorum: Ve Çukurovayı Toroslar
yaratmıştır. Çok eskiden Akdeniz Torosların tam
eteğinden başlardı. Sonra Ceyhan, sonra Seyhan, sonra da öteki
irili ufaklı dereler, çaylar Torosların tüm bereketli
topraklarını taşıyarak denizi doldurdular; ortaya Çukurova
çıktı. Ovasıyla, güneşiyle, ışıkla doldu,
sular şakırdadı, toprak bereketli denizler gibi
taştı." İnce Memedin Çukurovasına yazık
ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 11inci maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan yeniden
ibaresinin en fazla iki defa şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
İstanbul Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 11inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Selamlarımı sunarım.
11inci maddeyle, özel hesapları yönetmekle
görevli Hesaplar Yönetim Kurulu oluşturulmaktadır. Bu Kurulda görev
alacak olanlar, üst düzey devlet memurlarından oluşacağı
için ayrıca huzur hakkı verilmesi, birden çok maaş anlamına
geleceği için Külliyedeki birden çok maaş alanları
hatırlatacaktır. Ayrıca, Kurulda görev yapanlara süre
kısıtlaması getirilmesinin yerinde olacağı ve 2
defayla sınırlandırılmasının doğru
olacağını düşünmekteyiz. Önergemiz bu yöndedir.
Diğer taraftan, bu Kurulun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi ihtisas komisyonu olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna faaliyetleriyle ilgili yılda 1 defa bilgi
vermesi ve sorulan soruları cevaplandırması sağlanmalıdır.
Bilimde ve teknolojide ilerlemenin ihtiyaç
duyduğu temel unsur enerjidir. Bugün, dünya devletleri arasındaki
çatışmaların esas sebebi enerji kaynaklarıdır.
Çatışma alanlarına bakıldığında, yakın
gelecekte enerji kadar önemli olan su kaynaklarını da görmek
mümkündür ama henüz enerji kaynaklarının önemi
azalmamıştır çünkü enerji olmadan ekonomik
bağımsızlık sağlanamaz; ekonomik
bağımsızlık yoksa tam bağımsızlıktan da
söz edilemez.
Ülkemiz, enerji ihtiyacını ithalata
dayalı kaynaklardan sağlamaktadır. Bu kapsamda, petrol,
doğal gaz ve kömür ithal edilirken bunların çok az bir
kısmı ülkemizde üretilmektedir. Enerji için ithalata ayrılan
payın yüksek olması dolayısıyla iktidar uzun zamandır
tartışılmakta olan nükleer enerjiye geçmeyi bir çare olarak
görmüş olsa da birçok gelişmiş ülke nükleer enerjiden
vazgeçmektedir.
Bu kanun teklifi çok önemli bir hususu, Akkuyu
Nükleer Güç Santrali inşaatını gündeme getirmiştir. 20
milyar dolar gibi yüksek bir bedele mal olacak bu santral için Rusyaya on
beş yıl boyunca yüksek bir fiyatla alım garantisi
verilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının Türk
milletinin geleceğini alım, geçiş, yolcu ve hasta garantileriyle
ipotek altına aldığı herkes tarafından bilinen bir
gerçektir. Bu vesileyle söylemek istediğim en önemli husus, diğer
bütün garantili yatırımlar gibi Akkuyu Nükleer Santralinin de
millîleştirilmesidir.
Değerli milletvekilleri, son iki ayda
yaşanan doğal gaz ve elektrik kesintileri ile aşırı
fiyat artışları bütün halkımızı perişan
etmiştir. Bu rezaletin hemen öncesinde Enerji Bakanının birkaç
beyanını hatırlatmak isterim: 9 Ekim 2021de Teknik
altyapı olarak herhangi bir sorunumuz yok, gerekirse Rusyadan ilave gaz
alınır. Bu kış bir sıkıntı yaşamayacağız.
dedi. 4 Kasım 2021de Bu kışı doğal gaz ve elektrikte
bir sıkıntı yaşamadan atlatacağız. Elektriksiz ve
doğal gazsız bir hayat düşünmemiz mümkün değil. dedi. 13
Aralık 2021de ise Kışa hazırlıklı girdik.
Kısa ve uzun dönemli kontratlarımız bizi büyük ölçüde
rahatlatıyor. Ek talep için de ilave anlaşmalar yaptık. Bu
konuda herhangi bir sıkıntı yaşamayız. dedi. Dedi
demesine de ne yazık ki dediklerinin tersi oldu. Enerji Bakanı gibi
yeteneksiz, öngörüsüz, âdeta yandaş şirketlerin temsilcisi gibi
çalışan birisinden iyi sonuçlar beklemek elbette boş hayalden
öteye geçemez. Nitekim bu beceriksizlik sonucu elektrik ve doğal gaz
fiyatları patladı. Bence bir şey daha patladı, her yönüyle
tıkanan partili cumhurbaşkanlığı sistemi de
patladı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, cumhuriyet tarihinin
en derin siyasi, sosyal ve ekonomik krizini yaşamaktadır. Bu krizin
en önemli sebebi, hiç şüphesiz partili
cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında
uygulanmakta olan keyfî, tek adam yönetimidir. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
İşte böyle bir ortamda şubat ayının sonuna
gelinmiştir. 2022 yılının Şubat ayının son
günü yani 28 Şubat günü Türk milletinin görmeyi arzu ettiği, tarihî
bir gün olmuştur. 28 Şubatta bu keyfî yönetimden kurtulmak ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemi tesis etmek üzere İYİ Parti
Genel Başkanı Meral Akşener ve diğer 5 parti genel
başkanı bir araya gelerek hazırlanmış olan yeni
sistemin temel ilkelerini açıkladılar ve güvence altına
alındığını ilan ettiler. Türk milletine
hayırlı olsun.
İlk seçimde, arzu edilen
başarılı sonuçların alınacağına olan
inancımı paylaşır, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 tane önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Oya
Ersoy Murat
Çepni
Adana İstanbul İzmir
Hasan
Özgüneş Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Şırnak Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, biz bu kanun teklifinin maddeleri üzerinde
görüş belirtmiyoruz çünkü nükleer enerjinin, nükleer güç santrali
üzerinden elektrik enerjisi elde edilmesinin kendisine karşıyız.
Dolayısıyla, zaten baştan karşı çıktığımız
bir konunun maddelerinin nasıl düzenlenmesi gerektiği hususunda da
görüş belirtmek yerine bunun üzerindeki tümüyle olan eleştirilerimizi
dikkate alıyoruz. Hani burada Maddelere ilişkin söyleyecek bir
şey yok mu? gibi değerlendirilmesin, tümünü kabul etmiyoruz yani
toptan itirazımız var. O yüzden maddenin şöyle değil de
böyle olması bizi bağlamıyor çünkü nükleer güç santrallerinin,
nükleer santrallerin kendisine karşıyız; bu yönden bir elektrik
enerjisi elde edilmesine karşıyız çünkü bunların nasıl
bir felaket olduğunun örnekleri var, yaşanmış örnekleri
var. Şimdi, ülkemizde de var, garip bir şekilde Türkiyede de var.
Bakın, nükleer santrali olmadan nükleer atıklara sahip olan tek
ülkeyiz yani ülkemizde nükleer santral yok ama nükleer santral
atıkları var; buna sahip tek ülkeyiz. Arkadaşlar da
anlattılar detaylıca. Nerede bu? Yani bu, İzmir Gaziemirdeki
atıklar ve o atıklarla ilgili yapılan incelemeler, verilen
raporlar bu atıkların nükleer santralden çıkan çubuklara ait
olduğunu söylüyor. Yani bizde santral yok ama atıkları var.
Şimdi, diğer taraftan, yine, başka
bir ilginç konu da şu bizim ülkemizde yaşanan: Nükleer santrali
olmadan nükleer kaza sıralamasında ülkeler arasındaki
sıralamaya giren tek ülkeyiz yani nükleer santralimiz yok ama nükleer
kazalardan ölümlerin olduğu bir ülkeyiz, böyle bir şey var. Bu nedir?
Örneğin, İstanbul İkitellide 1999da meydana gelen olayda
dünyanın en önemli 20 radyoaktif kazası listesine giren bir vaka var.
Olayda 13 kişilik Ilgaz ailesi hurda diye atılan maddelerden
radyasyona maruz kalıyor, Hüseyin Ilgaz hayatını kaybediyor ve
13 kişilik ailenin birçoğu da bu olaydan etkileniyor. Şimdi,
bütün bunlara baktığınız zaman, bu nükleer meselesinin,
radyoaktif meselesinin daha santral olmadan ülkemizde nasıl bir sonuca
evirdiğini, nasıl bir felakete yol açtığını biliyoruz.
Şimdi, İzmir Gaziemirdeki mesele hâlâ
açığa kavuşturulmuş değil. Bu konudaki iddialar,
ortaya atılan belgeler, bulgular, ölçümler bunların ne
olacağı
Hani Komisyon Başkanımız dedi ya Bertaraf
edilecek. İzmir Gaziemirdeki bu atıkları bertaraf etmediniz
daha, o santralden çıkacak olan atıkları nasıl bertaraf
edeceksiniz? Hani anlatırsınız, dersiniz ki: Ya, siz,
muhalefet, bunları böyle söylüyorsunuz ama bak, İzmir Gaziemirde
böyle bir atık tespit edildi, biz de onları şöyle bertaraf
ettik. Biz de deriz ki: Ya, hakikaten doğru, bak ne güzel bertaraf
etmişler ve hiçbir yere zarar vermemiş. E, duruyor onlar orada.
Madem öyle, önce onları bir bertaraf edin, bakalım görelim nasıl
bertaraf edeceksiniz; hakikaten doğaya, canlılara, insanlara zarar
vermeden bir bertaraf söz konusu muymuş? Mümkün değil çünkü böyle bir
şey yok, dünyada yok böyle bir şey yani atıkların öyle
insanlara, doğaya, canlılara zarar vermeden bertaraf edilmesi diye
bir durum söz konusu değil. Zaten bertaraf dediğiniz nedir? Alıp
başka bir tarafa nakletmek en iyi ihtimalle; ortadan kaldırma diye
tanımlanan kelime anlamı da var ama burada ortadan kaldırma söz
konusu değil, bir yerden alıp bir yere götürme söz konusu.
Gittiği yerde yine tehlike, giderken yine tehlike, oradan alınırken
yine tehlike; nükleer santraller, güç santralleri her anlamda tehlike olmaya
devam edecek.
Dolayısıyla, bizim bütün bu konulardaki
görüşlerimiz, tümüyle bu nükleer atıklar, nükleer santraller hiçbir
kazaya sebebiyet vermese bile, hiçbir sorun çıkmasa bile, deprem olmasa,
yangın olmasa, savaş çıkıp bombalanmasa, terör
saldırısına maruz kalmasa bile durduğu yerde zaten havaya
karışan bir gaz salımı var, bu bir; ikincisi,
atıkları başa bela. Bütün bunların hepsine birden
baktığınız zaman, bu nükleer güç santrallerinin nasıl
bir tehlike olduğunu, gelecek kuşakları nasıl
etkilediğini hep birlikte görmüş oluyoruz; zaten tecrübelerden
edindiğimiz sonuç budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bu anlamıyla,
biz Kanunun maddeleri şöyle mi olmalı, o maddeyi böyle mi
düzenlemeli? meselesinden öte olayın kendisine karşı
olduğumuzu ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 12nci maddesinin (5)
inci fıkrasının teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli
İzmir Antalya
Serkan
Topal Murat
Emir Ömer Fethi Gürer
Hatay Ankara Niğde
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Manisa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, çok yoruldunuz biliyorum ama AKP Grubunu ve Sayın Komisyonu can
kulağıyla dinlemeye davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinde
çok ama çok önemli teknik hatalar var, zamanım yettiğince
bunları anlatmaya çalışacağım. Bakın, 24üncü
maddeye bakıyoruz: Nükleer tesis, radyasyon tesisi veya radyoaktif
atık tesisini geçerli bir lisansa sahip olmaksızın
işletenler dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. diyor. Ne güzel, peki, kim bunlar?
İşletenler. İşletenler burada, tanımlar da var
mı? Yok. Nerede görüyoruz tanımını? 12nci maddede
görüyoruz. Bakın, burada, işletenler bunlarmış.
İşletenler kimler acaba diye bakıyoruz: Nükleer hadiselerden
kaynaklanan nükleer zararlar hakkında; Kurum tarafından veya
ülkesindeki makamlar tarafından bir nükleer tesisi işletmek üzere
yetkilendirilmiş tüzel kişi
diyor. Bakın, dinlemiyorsunuz; bu
yasa teklifi bir tüzel kişiyi cezaevine dört yıl atmaktan bahsediyor,
farkında mısınız? Bu skandalın farkında
mısınız arkadaşlar?
Şimdi, burada iki şey olabilir, iki
şeyi düşünüyorum: Birincisi, cezalandırıyormuş gibi
yapıyor, bir madde koyuyor, Meclisi kandırıyor yani sizleri
kandırıyor -gerçi sizi kandırmak çok zor değil- ama bu
arada da aslında, fiilen uygulanması imkânsız bir maddeyi
dercediyor. Tüzel kişiliği yani şirketleri cezalandırmak
zaten imkânsız, hapse atamazsınız şirketi. Veya burada bir
ihanet söz konusu, bir bilgisizlik söz konusu.
Değerli arkadaşlar, böyle bir yasa teklifi
olmaz. Bunu alın, düzeltin, öyle getirin. Böyle bir şeyin olması
mümkün değil. Bakın, burada bir tüzel kişiliği, bir
şirketi Dört yıla kadar hapis cezasıyla cezalandıracağız.
demek ne demek? Siz bu maddeye nasıl el kaldıracaksınız? Bu
kanun bir hâkimin önüne gittiğinde yüzünüz kızarmayacak mı? Bu
skandaldan Meclisi koruyun. Bir an evvel buna bir tedbir alın ve bu
teklifi bir an evvel geri çekin, düzeltin. Yani, ben içinizde bir hukukçu
olmamasına, hukuktan anlayan birinin olmamasına doğrusu
inanamıyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, yine
aynı maddeye, 24e devam edelim. Mesela Nükleer madde, radyoaktif kaynak
veya radyoaktif atıkların kaybolmasına, çalınmasına
veya yetkisiz kişilerin eline geçmesine ihmal göstererek (
) iki
yıldan beş yıla kadar
diyor. Peki, bu kasten
yapılırsa ne olacak? Yani, bir ceza maddesi düzenliyorsunuz, taksirle
mi, kastla mı, olası kastla mı olacağını
yazmıyorsunuz. Ya, hiç mi hukukçu yok aranızda? Böyle bir kanun
düzenlemesi olabilir mi?
Bakın, devam edelim, burada, mesela, bir
kişi bir uranyum çubuğunu getirdi, Türkiye'nin ortasına
bıraktı, (d) bendi Beş yıldan on yıla kadar
cezalandıracaksın. diyor. Beş yıl ceza alırsa
yatarı bir buçuk yıl, hatta hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasından da yararlanabilir ve hapis yatmayabilir. Bu
sizin vicdanınıza sığıyor mu? Yani Türkiye'de bu
toprakları bir milyon yıl boyunca kirletecek, çocuğumuzu,
neslimizi kanser edecek ve belki de hiç hapis yatmayacak. Siz birazdan buna el
kaldıracaksınız, farkında mısınız? Ya,
aslında ben şuna paçavra diyeceğim de dilim varmıyor, böyle
bir teklif olmaz arkadaşlar.
Tabii, böylesine büyük bir hata olmasaydı,
böylesine çam devirmeseydiniz -Sayın Komisyon, size söylüyorum- ben size
mesela hukuki öngörülüğün olmadığını anlatabilirdim,
öngörülebilirlik yok bu teklifte veya kanunilik ilkesinin
olmadığını anlatabilirdim yani suç olursa ceza kanuni
olacak, bunu anlatabilirdim ama anlayacak durumunuzun
olmadığını görüyorum. Mesela, yasama yetkisinin
devredilmezliğini anlatacaktım size yani Anayasa Mahkemesi diyor ki
size: Kardeşim, yasayla düzenleyeceğin bir şeyi yönetmelikle
yapamazsın; git yasasını yap, sana bir yıl süre veriyorum.
Sürenin dolmasına üç gün kala buraya geliyorsunuz, yasa gibi
getiriyorsunuz ama yasanın içi yönetmelik dolu. Sayın Özkan
kalksın söylesin, Cumhurbaşkanına kaç tane komisyon yetkisi
veriliyor burada farkında mısınız? Kaç tane düzenleyici
komisyon yetkisi var burada biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı
düzenler. diye bir sürü madde ihdas etmişsiniz; bu, yönetmeliğin
itirafıdır; bu, bir kanun değil aslında.
Dolayısıyla, Meclisi böyle oyalamayın, kendinizi küçük
düşürmeyin, ciddi olun; gelecek kuşaklara bir kanun
bırakıyoruz. Gelin, ortak aklı çalıştırın,
bu yasa teklifini geri çekin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Sayın Başkan,
devam ediyorum
BAŞKAN Buyurun.
MURAT EMİR (Devamla) Teşekkür ederim.
Burada yanlış, eksik ve bugünkü
Cumhurbaşkanının ihtiyaçlarını gidermek üzere
alelacele düzenlenen bir kanun maddesi var. Eğer sizin niyetiniz nükleer
enerjiyi düzenlemekse -nükleer enerjinin doğruluğu,
yanlışlığı çevreye uygunluğunu bir kenara
bırakıyorum- eğer gerçekten bu nükleer enerjiyi biz
denetleyeceksek ciddi olmak zorundayız, tutarlı olmak zorundayız
ve ortak aklı geliştirmek zorundayız. Gelin, bunu yapın;
bunu yapmazsanız Türkiye'ye, bu topraklara, geleceğimize, kendi
torunlarınıza ihanet etmiş olacaksınız. Bu ihaneti
size bile yakıştıramıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin 12nci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan hallerde
ibaresinin durumlarda şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Gaziantep Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; kanun
teklifinin 12nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Yeni günün ilk saatlerinde hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum, hayırlı sabahlar diliyorum şimdiden.
Değerli milletvekilleri, Anayasa ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü çerçevesinde kurulan komisyonlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetim çalışmalarında
temel işlev görürler. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu adına
görev yapan bu komisyonlar uzmanlık konularına göre yasama ve denetim
faaliyetlerinde rol almakla birlikte, bazen de inceleme ve
araştırmalarıyla milletvekillerinin yanı sıra
kamuoyunu da aydınlatırlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
23üncü maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına gelen kanun teklifleri konuları ve
kapsamlarına göre esas ve tali komisyonlara havale edilir. Bu süreçte tali
komisyonlar teklifin kendilerini ilgilendiren kısmıyla ilgili
maddeler üzerine görüş bildirir. Buraya kadar olması gerekenleri,
yapılması gerekenleri özetledim ama uygulamada maalesef bu iş
böyle olmuyor arkadaşlar.
İktidarın âdeta yangından mal
kaçırırcasına, acele kanunlaştırma isteği
nedeniyle tali komisyonların devre dışı
bırakıldığını görüyoruz. İktidar
sahiplerinin tali komisyonları devre dışı bırakarak
sadece esas komisyonlarda görüşmek suretiyle kanunlaştırma
sürecini tamamladığı birçok örnek gördük ve burada
yaşadık. Bu şekilde, önemli pek çok konu ilgili ihtisas komisyonlarında
görüşülmemekte ve bu da yasama faaliyetinin kalitesini maalesef ki
tartışılır duruma getirmektedir. Şu anda
görüşmekte olduğumuz teklif de aynı kaderi
paylaşmış, tali komisyonlardan sadece Çevre Komisyonunda
görüşülmüştür ve bu görüşme de birkaç saatle
sınırlı kalmıştır. Teklif, tali olarak havale
edildiği Adalet Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunda ise gündemde
kendine yer bulamamıştır. Oysa teklife
baktığımızda, kapsamlı ceza ve yaptırım
hükümleri ile mali hükümler içerdiğini görmekteyiz.
Özellikle, görüşmekte olduğumuz bu kanun
teklifinde olduğu gibi, madde sayısı fazla olan kapsamlı
tekliflerin milletvekillerince bu kadar kısa sürede
sağlıklı bir şekilde incelenmesi, hepiniz takdir edersiniz
ki zordur ve imkânsızdır. Bu nedenle, teklifin yeterince incelenmesi
için süre verilmesi ya da ayrıntılı olarak incelenmesi için alt
komisyonda değerlendirilmesi, Komisyon üyelerince talep edilmiş ancak
iktidar milletvekillerinin oylarıyla bu talep reddedilmiştir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, insan bu noktada merak
ediyor, bu acelenin nedeni nedir? Bu acelenin nedeni, 702 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 30/12/2020 tarihli, 2020/81 karar sayılı
Anayasa Mahkemesi Kararıyla iptali ve bu iptal kararının 9 Mart
2021de Resmî Gazetede yayımlanmasından bir yıl sonra iptal
olacak olmasıdır. İktidar partisinin aradaki bir senelik süreyi
değerlendirmeyip son anda bu kanun hükmünde kararnameyi
kanunlaştırmaya çalıştığını görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz 12nci maddede öngörülen değişiklikle
işletmenin hukuki sorumluluğuyla ilgili kurallar düzenlenmektedir.
Oluşabilecek olası nükleer zararlarla ilgili olarak öncelikle bu
kanun hükümlerinin uygulanması öngörülmüş, kanunda hüküm bulunmayan
durumlarda ise Paris Sözleşmesi hükümlerinin esas alınması
öngörülmüştür.
Sürem çok azaldı, ilerleyen bu saatlerde konuyu
burada toparlamak istiyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum, hepinize hayırlı sabahlar diliyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır. Önce aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Necdet
İpekyüz Ali
Kenanoğlu
İstanbul Batman İstanbul
Hasan
Özgüneş Murat
Çepni Kemal Peköz
Şırnak İzmir Adana
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul Aksaray
Aydın
Adnan Sezgin Muhammet Naci
Cinisli Orhan Çakırlar
Aydın Erzurum Edirne
Fahrettin
Yokuş
Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde, aslında Parlamentonun ne
durumda olduğunu, Meclisin yasama yetkisinin ne hâlde olduğunu az
önce gördüğümüz tabloyla anladık. Herkes telefonuna bakıyor;
Tarım Bakanı istifa etmiş, yerine yeni bir bakan
atanmış. Böyle bir süreçte, biz daha öğlen araştırma
önergelerinde tarımla ilgili, yapılan gelişmelerle ilgili -bugün
biz bir teklif de verdik- çiftçinin ne kadar zor durumda olduğunu, gübre
konusunda, yakıt konusunda ne kadar sıkıntıda olduğunu
söylüyorduk, itirazlar yükseliyordu. Nedense hep istifa ediyorlar. Zaten belki
de bizim konuşmamız gereken, Komisyona da söylememiz gereken bu
alelacele, Parlamentoyu giderek yetkisiz hâle getiren tablodur. Nedir? Nükleer
santrallerle ilgili bir düzenleme düşünülüyor. Nedir? Enerji. Bir taraftan
yerli, millî diyorsunuz, bir taraftan içerideki bütün enerji
kaynaklarını özel sektöre satıyorsunuz. Hanelere icra gidiyor,
özel sektör jandarmayla hanelere, evlere baskın yapıyor,
elektriklerini kesmeye çalışıyor, elektrik parası almaya
çalışıyor. Zam üstüne zam yapıyorsunuz, insanlar
faturaları gösterince ikide bir bunu değiştirmeye
çalışıyorsunuz ama hiçbir zaman halkı dinlemeyi, demokratik
kitle örgütlerini dinlemeyi, sivil toplum örgütlerini dinlemeyi, muhalefeti
dinlemeyi, bunları kabul etmiyorsunuz. Biz biliriz. diyorsunuz;
bildiğiniz en kolay yol, gece yarısı bir kararname
çıkarmak.
Nükleer santrallerle ilgili de bir kararname
çıkmıştı, Anayasa Mahkemesi iptal etti ve şimdi tekrar
alelacele getiriyorsunuz; cuma, cumartesi, pazar, pazartesi
Çünkü
yetişecek. Nedir? İkide bir muhalefet yoklama çektiğinde
paldır küldür bu sıralar doluyor. Önemli olan o değil,
yasamanın katılımcı, şeffaf, toplum yararına
olması lazım, o olmadığı zaman olmaz. Şeffaf
olması lazım, şeffaf olmadığı zaman olmaz. Ama
tercih şirketlerden yanaysa, sermayeden yanaysa sermayenin yerlisi
yabancısı fark etmez, yerli dediğiniz yeri herkese satmaya
kalkışıyorsunuz. Bu süreçten kurtulmamız lazım, daha
da önlememiz lazım. Sağlıkta bir kural var; önce zarar verme,
koru. Sizin yaptığınız her şey bütün toplumun
geleceğini zarara dönüştürmekte, daha da sıkıntılara
dönüştürmekte.
Şimdi, nükleer santrallerle ilgili bir şey
düşünülüyor, enerjiyle ilgili bir şey düşünülüyor. Size
bazı ülkelerin isimlerini okuyacağım, az önce
arkadaşlarımız söyledi: Avusturya, Filipinler, Brezilya,
İsveç var olan nükleer santrallerini kapattı; İsveçte
referandumla. İspanya, Belçika, Finlandiya, Rusya, Endonezya, Çin, Küba,
Tayland, Vietnam kendi ülkelerindeki var olan, gelecekteki
planlamalarını kaldırdılar ama başka ülkelerde
yapabiliyorlar. Portekiz, İrlanda, Lüksemburg, Danimarka, Yunanistan,
İsviçre, Hollanda, İskoçya, Yeni Zelanda bir daha kullanılmamak
üzere, yapmamak üzere kendi düzenlemelerini yapıyorlar. Peki Rusya? Kendi topraklarında
yapmıyor, Türkiyede Mersin Akkuyuda yapmaya çalışıyor,
Sinopta yapmaya çalışıyor, İğneadada yapmaya
çalışıyor. Ya, Mersine İngiltereden çöp geliyor
yerleştiriliyor, şimdi de siz nükleer santrali gelip buraya
yerleştiriyorsunuz. Tarımı, turizmi, doğayı,
tabiatı, her şeyi yok ediyorsunuz. Hasankeyfte bunu yaptınız.
Ne dediniz? Taşıyacağız. dediniz, on iki bin
yıllık mirası yok ettiniz. Cetvelle çizdiğiniz, yeni yüz
dediğiniz süreci insanın bakamadığı,
vicdanının sızladığı bir sürece
dönüştürdünüz. O mirası yok ettiniz, geleceğe miras
bırakacağınız yerleri yok ettiniz. Geçmişten gelen
mirası yok edenler geleceğe miras bırakmıyorlar. Sizin
anlayışınız bu mudur, toplumsallığınız
bu mudur, enerji anlayışınız bu mudur, koruma anlayışınız
bu mudur? Bu olduğu sürece siz sadece sermayeye bakıyorsunuz, halka
bakmıyorsunuz. Böyle olduğu sürece, bu halk bunun hesabını
mutlaka soracaktır.
Bizim yapmamız gereken, aslında
bunların sizin yaptığınız bir tercih olduğunu,
tercihin halktan yana olması gerektiğini
Enerjide dışa
bağımlılık değil, enerjide topluma yaraşır,
doğayı koruyan, ekolojik, sürdürülebilir bir enerji sürecine evrilmek
lazım. Türkiye coğrafyası çok zenginken, toprağıyla
çok zenginken, havasıyla çok zenginken, suyuyla çok zenginken bunu
kimsenin kirletmeye hakkı yok; HDP bunun karşısında
duracak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) HDP, ilk günden beri
ekolojik bir süreçten yanadır. Önemli olan kazanın olup olmaması
değildir, felaketin olup olmaması değildir. Bugün sizin
Türkiyede tanımladığınız her felaket aslında
insanoğlu eliyle olan felaketlerdir; seller, depremler, orman
yangınları, bütün hepsi sizin koruyamama gerekçenizle yaşanan
felaketlerdir. Enerjide de bu süreci yaşamamak için gelin hep birlikte bu
sürece karşı çıkıp, nükleerlere karşı
çıkıp ekolojiyle barışık bir enerji sistemini, halktan
yana bir enerji sistemini geliştirelim. Bunu yaparsak biz ülkenin
tercihlerini gerçekten yoksullardan yana koymuş oluruz, halktan yana
koymuş oluruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Erzurum Milletvekili Muhammet Naci
Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi
ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Evet, biraz önce öğrendik ki Tarım ve
Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli Bey istifa etmiş -artık
öyle bir şey yok tabii ki- veya görevden alınmış.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Affını
istemiş, affını. Vah vah! Çok çok üzüldük, onun sayesinde AK
PARTİ gidiyordu, biz kalsın istiyorduk, çok kötü oldu.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Gidenin arkasından konuşmak hiç âdetim değil fakat Sayın
Pakdemirli herhâlde tarihe Türk tarımına kasteden kişi olarak
geçecektir. Bütün eleştirilerimize rağmen keşke Ukrayna-Rusya
krizi beklenmeseydi, Sayın Pakdemirlinin son derece yanlış ve
Türkiye'nin aleyhine olan politikalarına bu kadar sabredilmeseydi.
Ukrayna-Rusya krizinde başımıza gelecek olan büyük problemler
görülmeden keşke görevine son verilseydi ve bu politikaları
sürdürmeseydi. Tabii, bu politikaları tek başına yapmadı.
Bekir Pakdemirli, bu politikaları AK PARTİnin siyasi iradesini
arkasına alarak yaptı. O yüzden sadece Bekir Pakdemirliyi de günah
keçisi olarak ilan etmeyelim.
Yeni Bakan Vahit Kirişçi Beye de
başarılar dilerim.
Üzerinde söz aldığım maddeyle,
uluslararası nükleer sorumluluk hukukunun temel ilkelerinde yer alan
işletenin sorumluluğunun parasal miktar bakımından
sınırlandırılması düzenleniyor. Maddenin (ç) bendiyle
de transit geçişlerdeki sorumluluk miktarı belirleniyor.
İYİ Parti olarak, Türkiye Cumhuriyet sınırları
dâhilinde yapılacak transit geçişlere izin verilmemesi
gerektiğini belirtiyoruz. Uluslararası standartlarda hukuki çerçeve
ve güvenlik önlemleri oluşturulmadan nükleer maddelerin ülkemizden transit
geçişleri kabul edilebilir değildir. Bu nedenle, maddeden (ç) bendi
çıkarılmalı. Ayrıca, maddede bahsedilen parasal miktarlar
neye göre belirlenmiştir, kriterler nedir bilmiyoruz; Genel Kurulda
milletvekillerine anlatılmalı, burada bir belirsizlik bulunuyor.
Üstelik radyasyon, maddede bahsedilen 70 ile 700 milyon euro arasında
değişen parasal sorumluluktan çok daha fazla zarara yol açabilir.
Nükleer kazalardan kaynaklanan riskler, kapsama alanlarının
genişliği ve zararlarının uzun süre sonra ortaya
çıkabilmesi nedeniyle başka bir tehditle
karşılaştırılamayacak kadar ciddidir.
İşletenin cezai sorumluluğunun nükleer bir kazadan
etkilenenlerin oranına göre belirlenmesi daha uygun olacaktır.
Belirsizliklerin giderilmesi ve maddenin yeniden değerlendirilmesi
gerekiyor. Bu nedenlerden dolayı İYİ Parti olarak Komisyona
verdiğimiz önergeyle, maddenin teklif metninden
çıkarılmasını talep etmiştik fakat önergemiz Komisyonda
kabul görmemiştir.
Değerli milletvekilleri, enerji sektörü
ekonomiden çevreye, sanayiden tarıma, güvenlikten uluslararası
ilişkilere kadar hemen hemen her alanı etkiliyor. Dünyadaki birçok
ülke enerji bağımlılıklarının artması ve
enerji güvenliklerindeki zayıflamanın nedeni olarak yanlış
özelleştirme politikalarını görüyor, bu nedenle enerji
sektöründeki stratejik kurumlarını tekrar kamu kontrolüne almaya
başlıyor. Ülkemiz ise AK PARTİ iktidarında, enerji
kaynaklarının çeşitliliğine rağmen, maalesef
bağımlı enerji ithalatçısı bir ülke durumuna getirilmiş
durumdadır; aynı tarımda olduğu gibi. Enerjide
dışa bağımlılığı yüzde 74 oranına
ulaşan ülkemiz enerji ithalatına yıllık 40 milyar dolar
ödüyor. Ülkemiz ivedilikle bağımlılıktan
kurtarılmalı, özellikle son dönemde Rusyanın
yayılmacı politikaları dikkate alınmalı, Rusya
sahipliğiyle yapılan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali
millîleştirilmelidir.
2021 yılı Eylül ayında Enerji
Bakanlığımızca açıklanan kurulu güç rakamlarına
göre, ülkemizin doğal gaz, kömür, hidroelektrik santraller, rüzgâr,
güneş, jeotermal, biyokütle ve diğer kaynaklarla birlikte kurulu gücü
yaklaşık 100 bin megavat; tüketimimiz ise 56 bin megavat
civarında. Enerjide dışa
bağımlılığımızın en yüksek oranlara
çıktığı AK PARTİ iktidarında, yüzde 50ye
yakın arz fazlasının olması enerji planlamasının
hiç yapılmadığını ve milletimizin parasının
heba edildiğini, millet menfaatine harcanmadığını
gösteriyor. Ülkemizin zengin potansiyelinin olduğu güneş, rüzgâr, su
gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmayı bekliyor ancak
AK PARTİ iktidarı 22 milyar dolara yapılması öngörülen
Akkuyu Nükleer Enerji Santralinden on beş yıl boyunca üretilecek
enerjinin yarısına çok fahiş fiyatlardan satın alma
garantisi vermeyi tercih etti. Üretilecek elektriğin kilovatsaati 12 ila
15 dolar sent civarında olacak. Üstelik Türkiye ile Rusya arasında
2010 yılında yapılan anlaşmaya göre santralin
yapımı ve yirmi yıl boyunca işletmesi Rusya Nükleer Atom
Kurumu Rosatoma ait. Yirmi yılın ardından da Akkuyu Nükleer
Enerji Santralinin en az yüzde 51i Rosatomda kalacak, yüzde 100ü de
kalabiliyor, yüzde 51den daha az bir paya Rusyanın razı
olmadığı ifade ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Peki, bu durumda santralde yaşanacak olan sorunların
önlenmesi için yapılması gerekli denetimlerde, olası
müdahalelerde ülkemizin etkinliği nasıl sağlanacak? 2019
yılı Mayıs ayında santralde reaktörün oturacağı
temelin bazı bölümlerinde çatlak oluştuğu iddia edilmişti
ve yalanlanmadı. Oluşan çatlağın zeminden mi
kullanılan malzemeden mi işçilikten mi
kaynaklandığını biliyor muyuz? Tekrar etmeyeceğinden
nasıl emin olabiliyoruz? Herhangi bir denetim faaliyetinde
bulunmamıza izin veriliyor mu? Milletvekilleri dahi santrale giremiyor. Bu
sorular cevap bulmalıdır.
Akkuyu Nükleer Santrali, bu yapısıyla
ülkemiz için bir millî güvenlik sorunu hâline gelmiştir. 3 kez Rus
işgaline uğramış bir şehrin, Erzurum Milletvekili
olarak soruyorum: Memleketim Erzurumun Aziziye Tabyalarında, Allahuekber
Dağlarında vatan topraklarımızı Rus işgalinden
kurtardıktan yüz dört sene sonra Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin
bulunduğu 1.000 hektarlık alanı ve kıyı şeridini
bu kanunla Rusyaya mı tahsis ediyoruz; bunu bilmek istiyoruz, bu
sorumuzun cevaplanmasını bekliyoruz.
Genel Kurulunuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Tabii, tabii; buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Murat Emirin 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
biraz önce Sayın Murat Emiri dinledik. Benim de dikkatimde değildi
ama şimdi açtım, baktım; tüzel kişiliğe hapis
cezası düzenliyoruz. Bu konuyla ilgili
Yani, bu nasıl oluyor, tüzel
kişi nasıl hapis cezası yatacak? Yoksa Maden Kanununda
olduğu gibi birtakım; işte, şirketin sorumluları
falan
Bu bir açıklığa kavuşturulacak mı, bir düzeltme
yapacaklar mı? Bunu bir söylesinler ki ileride bu kanun uygulanırken
bir tereddüt oluşmasın.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 13üncü
maddesinin (1)inci fıkrasının (b) bendinde yer alan
yetmiş milyon ibaresinin üç yüz elli milyon ve (c) bendinde yer alan
seksen milyon ibaresinin dört yüz milyon şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli İzmir
Adana
Çetin
Osman Budak Serkan
Topal Ömer Fethi Gürer
Antalya Hatay Niğde
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Candan
Yüceer
Manisa
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer.
Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; elbette her toplum refah içinde
yaşamak ister, elbette refahın bedellerinden biri de enerjidir ama
enerjinin bedeli, insan sağlığını tehdit eden kirlilik
ve doğa tahribatı olmamalıdır. Tüm dünya artık ekonomi
ve ekoloji arasında bir denge kurma telaşına düşmüşken
Türkiyede iktidarın derdi Zeytinlikleri nasıl talan ederim de
burayı imara açarım? Ormanlık alanları nasıl
yağmalarım, nasıl maden ruhsatı veririm? Birinci
sınıf tarım arazileri üzerine nasıl ÇED Olumlu raporu
veririm de buraya plastik sanayisi kurarım? Nasıl nükleer santral
kurarım? olmuştur. Nereye baksanız bir çevre katliamına,
bir ekolojik yıkıma tanık oluyorsunuz. Yasalar doğa
talanı için çıkarılıyor âdeta.
Yaptıklarınıza, yapmak istediklerinize,
rahatlığınıza, umursamaz tavrınıza bakınca
insan gerçekten şöyle düşünüyor: Acaba yaşayacak daha güzel bir
ülke mi buldu bu arkadaşlar da bu kadar rahatlar, bu kadar kendilerinden
ve ülkelerinden, geleceklerinden vazgeçmişler?
Rant uğruna, para uğruna suyumuzun,
havamızın, yaşam alanlarımızın tehdit
altında olduğu bir süreci yaşamaktayız. İşte,
bunların en tehlikelilerinden biri nükleerdir. Riskin doğası
gereği çok büyük olması, kapsama alanının
genişliği, zararın uzun süre sonra da ortaya çıkabilmesi,
toplumsal ve çevresel maliyetin telafi edilemez olması nedeniyle de
başka bir tehditle karşılaştırılamayacak kadar
risklidir. Nükleer enerji, gelecekteki binlerce yıl için zehirli bir miras
oluşturur. Nükleer enerji santralleri, binlerce yıl kalacak
radyoaktif atıklar üretir. Nükleer enerji santralleri civarında
yaşayanlarda lösemi, kanser ve doğumsal anomaliler oldukça fazla
görülmüştür. Gene, bu santrallerin yanında yaşayan
çocukların diş ve kemiklerinde asla bulunmaması gereken
tehlikeli maddeler ortaya çıkmıştır. Çernobili hepimiz
hatırlıyoruz.
Peki, iktidar, böyle tehlikeli, telafi edilemez,
geri dönüşü olmayan, yok edici risklere rağmen nükleer enerjide neden
ısrar ediyor? Daha güvenli doğal enerji kaynaklarımız
mı yok? diye soruyoruz. Hayır, Türkiye yenilenebilir enerji
imkânları açısından son derece zengin; özellikle rüzgâr,
güneş ve jeotermal enerjinin yanı sıra, enerji verimliliği
açısından büyük bir potansiyele sahip ancak tüm bunlar nükleer enerji
saplantısının gölgesinde kalıyor. Bakın, sadece
güneş enerjisi potansiyeli yılda 380 milyar kilovatsaate eş
değer iken Türkiye'nin bugünkü elektrik tüketimi yılda 330 milyar
kilovatsaat; hidrolik potansiyelin sadece yüzde 37sini kullanıyoruz,
yarısını bile kullanamıyoruz. Anlaşılan, iktidar
dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak
istemiyor, enerji maliyetini düşürmek istemiyor, ülke ekonomisine kazanç
elde etmek istemiyor.
Diğer bir soru da şu: Elektrik üretimimiz
tüketimimizi karşılamıyor mu? Türkiye'nin enerji santrallerinde
100 bin megavat kurulu gücü var. Peki, en fazla enerji tükettiğimiz anda
kaynaklarımızın ancak yüzde 56sını
kullanabilmişiz yani kurulu elektrik gücümüz ihtiyacın üzerinde.
Nükleer enerji santrallerinin enerji gerekliliği için
olmadığını görüyorsunuz.
İktidarın söylemlerinde Nükleer enerji
güvenli, ucuz. deniliyor, Artan enerji ihtiyacı var, yoksa
karanlıkta kalırız. Dünya nükleer kullanıyor. gibi
güzellemelerle pazarlanmaya çalışılıyor ama gerçek ne?
Gerçek bu değil; tehlikeli, pahalı, yakıtı, teknolojisi
dışa bağımlı. Ülkemizi yönetenler, aslında bu
inadı, yüzde 20-30 tasarruf potansiyeline sahip enerji verimliliği
hedeflerini gerçekleştirmede kullansaydı, Türkiye bugün çok
farklı bir yerde olurdu. Ben şunu söyleyeyim: Nükleer enerji gibi
milyonda 1 risk analizlerinin bile defalarca akademik düzeyde bilimsel
yöntemlerle değerlendirilmesi gereken bir konunun bu kadar ciddiyetten
uzak bir şekilde on iki yıl sonra apar topar buraya getirilmesi,
aslında sizin olaya baktığınız ciddiyeti de ortaya
çıkarıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben şunu söyleyeyim: Cennet Trakya'mızda
Ergene'yi temizleyememiş, 2016 yılında biten, tamamlanan
kirlilik araştırmasının sonuçlarını bile
kamuoyuyla paylaşma gereği duymamış, tedbir
almamış bir iktidarın, bunları bile yapamamış bir
iktidarın nükleer santralin ortaya çıkaracağı sorunlardan
halkı koruyacağını söylemesi vallahi hiç
inandırıcı değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CANDAN YÜCEER (Devamla) Sayın Başkan,
devam edebilir miyim.
BAŞKAN Buyurun.
CANDAN YÜCEER (Devamla) Ayinesi iştir
kişinin, lafa bakılmaz. denir. Evet, sizin de
yaptıklarınıza bakınca, niyetinize bakınca
yaşamı ve doğayı tehdit ettiği kesinleşmiş
olan nükleer santrallerin karşılanması bir zorunluluk
değildir; bu, politik bir tercihtir ve bu tercih ranttan yana,
yağmadan yana bir tercihtir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman bu
ülkenin toprağına, börtüsüne böceğine, insanına,
sağlığına sahip çıkmaya devam edeceğimizi buradan
bir kez daha ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ayinesi iştir
kişinin, lafa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı
eserinde." diyor Ziya Paşa; kayıtlara geçsin, gelecek nesiller
unutmasın.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır. Önce aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ömer Faruk
Gergerlioğlu Ali
Kenanoğlu
Adana Kocaeli İstanbul
Hasan
Özgüneş Murat
Çepni Oya Ersoy
Şırnak İzmir İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı Erol
Katırcıoğlu
Bitlis İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Örs Ümit
Beyaz Ayhan Erel
Trabzon İstanbul
Aksaray
Dursun
Ataş Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Kayseri Konya Edirne
Bedri
Yaşar
Samsun
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYON BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önergeler hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize iyi akşamlar.
Doğrusunu isterseniz, Celal Adan Meclise,
özellikle iktidar partisi sıralarına bakarak demin güzel bir
uyarıda bulundu, Önergeyi oyluyorum ama sizin önergeden bile haberiniz
yok. dedi.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bunu çok
sık yapıyorsunuz ama bu kez insan hayatıyla ilgili bir kanunu
tartışıyoruz. Neden insan hayatını ilgilendiren bir
kanun dedim? Çünkü nükleer enerji konusunda bir karar verilecek bu Mecliste ve
büyük riskler içeren bir enerji kaynağından, aynı zamanda
insanların kitlesel olarak ölümüne sebep olabilecek kadar gerçekten
tehlikeli bir yatırımdan söz ediyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlar,
Japonyada, yanılmıyorsam on-on bir yıl önceydi, Fukuşima
Nükleer Santrali patladı ve hatırladığımız
kadarıyla o anda aşağı yukarı 2.500 kişiye
yakın insan öldü, şimdiye kadar da 20 bine yakın insan bu
patlamanın sonucunda hastalandı ve öldü.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla
da ben anlamakta zorlanıyorum, bakın şu sıralara ya, böyle
bir şey olabilir mi gerçekten? Biz ne yapıyoruz burada? Ne
yapıyoruz burada? Herkes sohbet ediyor ve insanların
hayatını ilgilendiren bir kanun teklifiyle ilgili konuşuyoruz,
herkes kendi arasında sohbet ediyor. Bakın şuraya, 10 kişi
toplanmış orada.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Biz dinliyoruz
Hocam.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Siz dinliyorsunuz,
bakın oraya.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hayır,
olabilir, tabii...
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Olamaz
arkadaşlar. Samimi olun ya! Böyle bir Meclis olur mu Allah
aşkınıza ya? Böyle bir Meclis olur mu ya? (HDP
sıralarından alkışlar) Böyle bir Meclis olur mu
arkadaşlar?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Hoca mısınız, ders mi veriyorsunuz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Binlerce
insanın hayatıyla ilgili bir karar verilecek ve bu karara saygı
duyacak biçimde bu konuyu dinlemeniz lazım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
demek? Dinlemediğimizi nereden biliyorsunuz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bakın,
bakın efendim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Size ne canım?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ne demek Size
ne? Burası Meclis değil mi kardeşim? Allah Allah!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Olabilir! Konuşmanızı yapın siz!
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Siz kendinizinkilere
bakın, kaç kişisiniz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Nereye
bakalım?
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Kendinize!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ya, bu sizin kanun
teklifiniz kardeşim, bu sizin kanun teklifiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
Genel Kurula hitap etsin.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Kendinizi ne kadar çok önemsiyorsunuz bu kadar ya!
SALİH CORA (Trabzon) Sizin kaç vekiliniz var
burada?
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu,
Meclise hitap edin.
Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Vallahi,
değerli arkadaşlar, bakın ben size söyleyeyim, ben profesyonel
bir siyasetçi değilim.
SALİH CORA (Trabzon) - Hani vekilleriniz
nerede, niye muhalefet yapmıyor vekilleriniz?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Üslubunuza dikkat edin bir kere, saygılı olun. Allah Allah!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ama hepiniz o
kadar profesyonel olmuşsunuz ki hiçbir şekilde bu memleketin
meseleleriyle ilginiz yok. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Sizin vekilleriniz de
engel oluyor!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Adalet ve
Kalkınma Partisi kurulduğunda böyle bir parti de değildi, onun
için utanın aslında.
SALİH CORA (Trabzon) Sizin vekilleriniz
nerede şu anda?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ben daha fazla
konuşamayacağım.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar
(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp
ya, ayıp!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen oy veriyordun ama
Bak, bugün gerginsin ya, gerek yok Hocam ya!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ya, ne demek
ya! Siz ne yapıyorsunuz deminden beri? Kayıkçı dövüşü
yapıyorsunuz ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dinliyorduk ya!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ya,
bırakın ya! Biraz samimi olun, samimi!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hocam bugün
sinirlenmiş ya!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Evet,
sinirleniyorum tabii ki geçenin kaçı olmuş!
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu,
buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Olmaz ya, gerek yok ya!
Ya, dinlemek istiyorduk.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ya, ne demek
gerek yok ya! Bir gereklilik vardı, bak orada hâlâ sohbet ediyorlar.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Konuşmayın
ya, Allah Allah!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya, nükleer enerji yani bizim karşı olduğumuz bir
şey, bütün Türkiyeyi ilgilendiren bir şey, hakikaten dalga geçer
gibi
BAŞKAN Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Böyle bir şey olur mu ya! Nasıl bir Meclis burası ya,
nasıl bir Meclis burası ya! Hayret bir şey ya!
BAŞKAN Beyler, milletvekilimiz
konuşuyor.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Komisyon
orada, onlar da hiçbir şeyin farkında değil.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Komisyon burada,
görevinde.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bugün kullandığımız enerjinin
yaklaşık yüzde 95i ithalata dayalı. Buna paralel olarak
kullandığımız enerji teknolojilerinde de maalesef
dışarıya bağımlılık devam ediyor.
Aslında bu enerji sorunlarını konuşurken enerji
teknolojilerine yapılacak yatırımları da konuşmak
lazım. Bunun başında şöyle bir hidrolikten başlarsak
daha ilk barajlar yapılmaya başlandığı andan itibaren
-ben burada rahmetle anıyorum başta Necmettin Erbakan olmak üzere- o
dönemde ağır sanayiyle ilgili hamleler vardı. Bunlardan bir
tanesi de TEMSANdı. Değerli arkadaşlar, TEMSANIN görevi
Yani
TEMSAN -makine fabrikası- o dönemde yapılacak barajlara türbin
üretmek üzere kurulmuş bir tesisti ama maalesef bugünkü hidrolik santral
tesislerindeki türbinlere baktığımız zaman TEMSAN'ın
burada yüzde 10 bile yerinin olmadığını görüyoruz. Sadece
ve sadece bunlarla bakım sözleşmeleri ve bakım
anlaşmaları imzalanıyor, TEMSAN'la da bu faaliyet alanından
dolayı bir miktar bakım sözleşmeleri imzalanıyor.
Eğer, siz, bu alanda hani Millîyiz, yerliyiz, bir şeyler
yapıyoruz. diyorsunuz ya ilk sahip çıkacağınız tesislerden
biri buydu ama maalesef, bugün TEMSAN neredeyse formaliteden ibaret bir
şirkete dönüştü. Ben buradan uyarıyorum, bu enerji
teknolojilerine yatırım yapmadığınız sürece
enerji üretiminden bahsetmek de yerlilikten, millîlikten bahsetmek de hayaldir,
hayalden öte bir şey değildir. Mümkün olduğunca sizler hep
tüketim ekonomisine yatırım yapıyorsunuz, var olanları
satıyorsunuz, hâlbuki var olanları geliştirerek büyütmeniz
bugünkü mevcut şartlara, bugünkü mevcut teknolojilere göre
uyarlamanız gerekiyor. Ben buradan yeri gelmişken
hatırlatıyorum: 1975 yılında kurulan bir tesis, maalesef,
bugün hizmet etmekten çok uzak.
Yine, aynı şekilde güneş
panellerinden bahsediyoruz, yaklaşık ürettiğimiz enerjinin yüzde
90ını da güneş panellerinden elde ediyoruz. Peki, güneş
panelleri yerli mi? Yerli değil. Bununla ilgili bir
yatırımınız var mı? Allah bilir. İşte, özel
sektör onu yapacak, bunu yapacak. Aynı şekilde rüzgâr enerjisi
diyoruz. Peki, rüzgâr enerjisiyle ilgili, rüzgâr türbinleriyle ilgili bir
yatırım çalışmanız var mı? Bununla ilgili
devletin bir şeyi var mı?
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Var tabii, Avrupa
ülkeleri arasında 1inci olduk.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Buyurun
hanımefendi.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Rüzgâr
kullanımında Avrupada 1inci olduk.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Hanımefendi,
ben yapılan o rüzgâr türbinlerinden bahsediyorum, bunların
tamamı yabancı; yerli bir tane markadan bahsedemezsiniz. Yerli
markalar üzerinden
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Hiç alakası yok!
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Yani ben üretimden
değil, teknoloji üretimlerinden bahsediyorum; bir daha gözden geçirin.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) İnşallah o
da olur.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Yine, aynı
şekilde bugün Karadenizde doğal gaz
çalışmalarımız var. Akdenizde gemiler ne vaziyette,
bilmiyorum. Hani, böyle şanla şöhretle, biz de istiyoruz, bir an önce
doğal gaza ulaşalım çünkü bugün
kullandığımız doğal gaza bir
baktığımız zaman, Türkiye'nin üretimi, maalesef, yüzde 1
bile değil; yüzde 99u ithalata dayalı. Aynı şekilde, bugün
Karadenizde derin sondajlar yapıyoruz; inşallah, Akdenizde de
yaparız, o şanlı şöhretli günlere döneriz. Bu sondaj
malzemeleri bile büyük oranda ithalata dayalı. Bugünkü bu konuşmada
buna dikkat çekmek istiyorum. Yani 1974te nasıl uçaklarla ilgili, teknik
malzemelerle ilgili ambargolar uygulandı, uçakları
kaldıramadık; aynı şekilde, enerji güvenliği
açısından da yarın bu enerji teknolojisine yatırım
yapmadığımız takdirde, rüzgâr gülleri de durur, güneş
panelleri de söner. Biz bunları yapmadığımız sürece bu
pahalı enerjiyi kullanmaya da devam ederiz. Niye pahalı
kullanıyoruz? Tabii, süre olmadığı için ona bir şey
demeyeceğim ama gecenin ilerleyen saatlerinde bol bol konuşacağız,
onu da, o fiyatların neden pahalı olduğunu da burada anlatmaya
çalışacağım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 14üncü maddesinin
(2)nci fıkrasında yer alan seksen milyon ibaresinin yedi yüz
milyon şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Adana
Niğde Manisa
Serkan
Topal Emine Gülizar
Emecan
Hatay İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya bir enerji krizinin
içinde, tabii ki ülkemiz Türkiye de bu enerji krizinden etkilendi ancak
Türkiye, bu enerji krizine ekonomik alanda yaşanan büyük bir krizin
içerisinden geçerken yakalandı ve çok hazırlıksız
yakalandı.
Yanlış enerji politikalarınız
nedeniyle elektrik, doğal gaz, motorin, benzin zamları
vatandaşların üzerine yağmur gibi yağıyor.
Tarımı da bitirdiniz, hem gıdada hem de diğer birçok
kalemde zamlar üst üste geliyor, faturayı da her zaman olduğu gibi
vatandaş ödüyor. Ekonomi politikalarınız da enerji
politikalarınız da o kadar kırılgan ki dünyada yaşanan
olağanüstü gelişmeler sonucunda biz bunu Türkiyede bir
fırtına olarak yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, çelişkilerin
içinde boğulmuş durumdasınız. Bakın, daha altı ay
önce karbon salımını azaltmayı hedefleyen Paris İklim
Anlaşmasını imzaladınız, diğer yandan şimdi
de karbon salımını artıracak kömür ve fosil yakıtlara
dayalı termik santral kurmak için zeytinlik alanları maden
şirketlerine açan bir yönetmelik çıkarıyorsunuz, aynı
zamanda da 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve
Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu da
baypas etmeye çalışıyorsunuz, bu duruma bir de kamu
yararı kılıfı uyduruyorsunuz. Buğdayı, tütünü,
şekeri bitirdiniz, sıra canım zeytinliklere geldi.
Şimdi gelelim düzenlenen kanun teklifine.
Getirilen bu Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin daha önce alınan Anayasa
Mahkemesi iptal kararı nedeniyle 9 Mart 2022 tarihinden önce Meclisten
çıkması gerekiyor. Getirilen teklifte pek çok muğlaklık ve
eksiklik var. Düzenleme yapılırken geçmişte yaşanan ve yüz
binlerce insanın hayatına mal olan Çernobil ve Fukuşima gibi
nükleer felaketlerden hiç ders alınmadığını görüyoruz,
risklere yönelik düzenlemelere yeterince yer verilmediğini de. Hayati
öneme sahip radyoaktif atıkların yönetimi ve bertarafı için
yeterli hukuki düzenlemeler de bu düzenlemenin içinde
yapılmamış. Bu teklifin hazırlığı için on
dört ay gibi bir süreniz olmasına rağmen belki de hiç
çalışmamışsınız bu süre içerisinde ve yumurta
kapıya dayandığında alelacele bir şekilde bu teklifi
hazırlamış ve getirmişsiniz. Yani kendisi büyük bir tehlike
kaynağı olan nükleer santrallerden dünyadaki birçok ülke
uzaklaşırken siz konuyu hiç ciddiye almamışsınız.
Üzerinde durmak istediğim asıl konu sizin
nükleer savunmanız. Nükleer enerjiyi çevreye zarar vermeyen, düşük
maliyetli millî enerji projesi olarak tanımlıyorsunuz. Şimdi
elimizde 2010 yılında anlaşması imzalanan Akkuyu Nükleer Enerji
Santrali var. Kim yapıyor? Rus firması yapıyor, sahibi olacak ve
işletecek. Türkiyenin santral üzerinde bir mülkiyet hakkı var
mı? Yok. Yüzde 100 Rus şirketi. Bize teknolojik bilgi transferi
yapacak mı? O da yok. Şimdi siz hangi millîlikten bahsediyorsunuz,
gerçekten anlamak mümkün değil. Elimizde ne var? dersek güney
sahilimizde, herhangi bir kaza sonucunda risk boyutu çok yüksek Rus
firmasının sahip olduğu bir nükleer güç santrali olacak. Zaten
Türkiye enerjide yüzde 72 oranında dışa bağımlı,
doğal gazda ise bu oran daha yüksek ve yüzde 98,9.
Bizim öncelikle nükleer enerji yerine yeşil
enerjiye, daha sağlıklı güneş ve rüzgâr enerjisi gibi
yenilenebilir enerjilere yönelmemiz, öncelik vermemiz gerekiyor; üstelik
nükleer enerjiyle karşılaştırıldığında
maliyeti de 3-4 kat daha aşağıda.
Enerjide dışa bağımlılığımızın
ve Rusyaya bağımlılığımızın
boyutları bu kadar yüksekken ve bir enerji krizinin içinden geçiyorken
yenilenebilir enerji yerine böyle bir kanuni düzenlemenin aceleyle
görüşülüyor olması, değerli arkadaşlar, çok çok
sakıncalı. Yaşanan bir Ukrayna-Rusya savaşının
içindeyiz şu anda, Türkiye de çok hassas bir konumda ve her şey
birbiriyle çok çok bağlantılı; çok dikkatli hareket etmek
zorundayız ve şu anda bu kanunu görüşüyor olmamız sizin
konuyu hakikaten hiç ciddiye almadığınızı gösteriyor.
Bakın, yıllardır İstanbulda
ucube bir Kanal İstanbul Projesi konuşuluyor ve siz bu süreçte Montrö
Anlaşmasını tartışmaya açtınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Şimdi bu sözleşmenin Türkiyenin ve bölgenin güvenliği
açısından ne kadar önemli olduğu Rusya-Ukrayna gerilimiyle bir
kez daha ortaya çıkmış oldu. Bu
yanlışınızdan dönmenizi bekliyoruz. Her şerde bir
hayır vardır. denilen şey aslında bu olsa gerek.
Artık bu Kanal İstanbul Projesinin ülke gündeminden tamamen
çıkması gerekiyor ama bakıyoruz, ne oluyor? Talan ve
yağmada dur durağınız yok. Bölge imara açıldı,
konut projeleri gündeme gelmeye başladı. Kanal İstanbul
manzaralı dev konut projesi için ilk adımı Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı atmış. Pes
diyorum doğrusu, gerçekten şu ortamda bu yapılana pes diyorum ve
bu memleketi... En yakın erken seçimde sizin bu çanak tuttuğunuz
talana karşı durmak için geliyoruz ve bu ülkeyi bu talandan
kurtaracağız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 15inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz
İstanbul Adana Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Mahmut Celadet
Gaydalı
İzmir Mersin Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, nükleer güç santralleriyle ilgili günlerdir Komisyonda ve burada
konuşuyoruz, meselenin birçok boyutuyla ortaya konmasına destek olduk
ve temel olarak da nükleer güç santrallerinin bir suç projesi olduğunu,
insanlığa ve doğaya karşı bir suç olduğunu birçok
boyutuyla ortaya koyduk. Bununla ilgili de aynı zamanda, HDP olarak bir
kanun teklifi sunduk Meclise ve bu kanun teklifinde de toplamda bütün bu
görüşlerimizi detaylandırdık,
ayrıntılandırdık ve sonuç olarak da bu kanun teklifinin
geri çekilmesi, reddedilmesi ve bunun yerine de bizim kanun teklifinde ortaya
koyduğumuz üzere, nükleer güç santrallerinin reddedilmesi,
yasaklanması, bütün projelerin de iptal edilmesi gerektiğini ortaya
koyduk. Bir kez daha altını çiziyoruz: Nükleer güç santralleri
reddedilmeli, projeleri iptal edilmeli ve yasaklanmalıdır. Aynı
zamanda, Türkiye dünyanın bir nükleer çöplüğü hâline
getirilmiştir ve bu politikalardan da vazgeçilmesi gerektiğini bir
kez daha buradan söylüyoruz.
Şimdi, biz bütün bunları söylerken iktidar
tarafındansa meseleye hâkim olmayan bir perspektifle yine yüzeysel,
biçimsel, aldıkları emirlere bağlı olarak bir savunma
psikolojisi geliştirildi. Şimdi, tabii, bir kez daha söyleyelim: Bu
nükleer güç santralleri bir enerji projesi değil, bu nükleer güç
santralleri insanlığa ve doğaya karşı
işlenmiş, işlenecek olan ağır bir suç. Bu konuda son
uyarılarımızı da yapalım yani yarın muhtemelen bu
teklif oylamayla geçecek, saray ittifakının, saray suç
ittifakının kullanacağı oylarla, kaldıracağı
ellerle bu geçecek ama suç işlendiğinin altını çizelim.
Tabii, AKP söz konusu olduğunda enerji
ihtiyacı diye tarif ediliyor ve Türkiyenin dört bir tarafı maden
şirketlerine peşkeş çekilmiş durumda ve bunun yeni bir
örneğiyle karşı karşıyayız, çok çarpıcı
bir örneğiyle karşı karşıyayız. Şimdi,
zeytinlik alanlar maden şirketlerine peşkeş çekiliyor yeni bir
yönetmelikle. Eğer zeytinlik alanlar maden projesinin içerisindeyse bu
zeytinlik alanlar taşınacak ve daha sonra, madenden sonra da
burası rehabilite edilecek. Bu, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının muhteşem bir buluşu. Gerçekten
Amerika'yı yeniden keşfeden, devasa akıl ürünü bir proje. Tabii,
bu aynı zamanda AKP'nin de alametifarikası. Yani, biz şunu
dediğimizde ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı:
AKP, tarihin görüp görebileceği en talancı, en rantçı
iktidardır. Şimdi düşünün, şu anda Türkiye'de rehabilite
edilmiş tek bir maden sahası yok. Örneğin, Rize İkizdere'de
yine aynı gerekçelerle bir taş ocağı projesi
açıldı, açılmaya çalışılıyor. Orada da iki
sene sonra burayı rehabilite edeceğini söylüyor. Yani işte,
Gaziemir'i söyledik, buna benzer çok sayıda örnek verilebilir. Tek bir
maden sahası rehabilite edilmemişken ya da edilmeye
çalışılmamışken şimdi, zeytinlik alanlar gibi
edilmesi imkânsız olan alanlar rehabilite edilecekmiş. Yani yeter ki
rant olsun, yeter ki enerji şirketleri ceplerini doldursun, gerisinin bir
önemi yok.
Şimdi, bakın, Tarım Bakanı
Pakdemirli diye birisi vardı. Unutmadık umarım yani yeni
istifa etti ama unutmayalım. Şimdi, bu adam, bu kişi daha düne
kadar, hatta belki geçtiğimiz dakikalara kadar tarımı
uçurduğunu, Türkiye tarımının dünyada rekorlar
kırdığını söyleyen bir Bakandı, hiçbir sorun
yoktu. Peki, niye istifa ettin sen? Soruyoruz biz: Ya, bu Pakdemirli niye
istifa etti?
ORHAN SÜMER (Adana) Affını istedi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Affını
istedi. Yani AKP böylesine
Ya, böylesi bir tutarsızlık
Gerçekten
bazen kelimeler bulmak mümkün değil. Gübreye yüzde 350 zam yapılan
ülkede yüzde 30 indirim yaparak bunu başarı olarak sunan Pakdemirli,
ormanlık alanları talan eden Pakdemirli, tarımda dışa
bağımlılığı zirve yaptıran Pakdemirli,
tarımı bitiren Pakdemirli ama bunu aynı zamanda büyük
başarı olarak sunuyordu, bugün istifa etti, affını diledi.
Yani nükleer santral projeleri, tarım projeleri, maden projeleri, bütün
bunlara baktığınızda AKP gerçekliğiyle karşı
karşıya kalıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Bitiriyorum.
Sonuç olarak şunu tekrar söyleyip
bitireceğim: Evet, bütün bunların hepsine
baktığımızda ortada çok güçlü, çok büyük bir
yıkım siyaseti söz konusu. Gelin, hep birlikte halkımıza
yaptığımız çağrıyı yineleyelim: Bu zulüm
rejiminden, bu yıkım ittifakından kurtulmak bizim elimizde;
bunun için hep birlikte yan yana gelmek, mücadele etmekten başka bir
şansımız yoktur diyorum ve hepinizi tekrardan selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 15inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan "tarafından ibaresinden sonra
"hazırlanacak olan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ümit
Beyaz Ayhan
Erel Hüseyin Örs
İstanbul Aksaray Trabzon
Dursun
Ataş Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Kayseri Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülen kanun teklifinin 15inci maddesi
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu hafta Kayserinin
Develi, Melikgazi, Tomarza, Bünyan, Felahiye Ziraat Odası
Başkanları ziyaretimize geldiler, Kayseride çiftçinin
düştüğü zor durumu anlattılar. Artan maliyetler yüzünden birçok
çiftçi üretimi bırakmış, kalanlar da tarlalarını
bırakıp gidecek noktaya gelmiştir. Üretime devam edebilmeleri için
iktidardan bazı talepleri bulunmaktadır. Şimdi bu haklı
taleplerinin birkaçını dile getirmek istiyorum. İlk talepleri
buğday taban fiyatlarının girdi fiyatlarındaki
artışla orantılı olarak yükseltilmesidir. Nitekim son bir
yılda mazot yüzde 140 -şu an yüzde 150 oldu, bir saat önce-
tarım ilaçları yüzde 200, sulamada kullanılan elektrik yüzde
125, gübre fiyatları ise yüzde 200 ile 300 arasında
artmıştır. Bu fahiş girdi fiyat artışları
karşısında bugünkü buğday taban fiyatıyla çiftçimiz
zarar etmekte, üretim yapamamaktadır. Bu nedenle buğday taban
fiyatlarına ciddi bir fiyat artışı yapılması
zorunludur. Aksi hâlde çiftçimiz buğday ekimini tamamen terk edecektir.
Geçen yıl buğday ithalatının yüzde 90ını
yaptığımız Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş göz
önüne alındığında, çiftçimiz buğday ekimini
bırakırsa ekmek, makarna gibi birçok temel gıdaya
ulaşılamayacaktır.
Yine, bu artışlar
karşısında Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçilerimize
sağladığı kredi miktarları yetersizdir. Bu
miktarın günümüz girdi fiyatları karşısında yeniden değerlendirilmesi
ve arttırılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimizin
diğer bir talebi ise müstahsil faturalarındaki stopaj
miktarları. Çiftçilerimiz buğday ve arpa üretip bu ürünlerini
sattığı zaman müstahsil faturası almaktadır. Bu
faturalarla devletten aldığı destek stopaj olarak devlete geri
gitmektedir yani bu para çiftçinin eline geçmeden devlete geri dönmektedir. Bu
nasıl bir destektir? Ya bu destek miktarları
arttırılmalı ya da bu stopaj
kaldırılmalıdır.
Diğer bir talepleri de hayvancılık
yapan çiftçilere Toprak Mahsulleri Ofisinin verdiği arpa desteğiyle
alakalıdır. Bu destek hayvanların kulak küpesi ve
numarasına göre verilmektedir ancak art niyetli bazı kişiler
hayvanlarını satmış veya kestirmiş olmalarına
rağmen bu destekten yararlanarak Toprak Mahsulleri Ofisinden
aldıkları arpayı tüccara satmaktadır. Böylece hak etmeyen
kişiler destek alırken hak eden kişilerse destekten mahrum
bırakılmaktadır. Bu konuda denetimler
arttırılmalı, desteğin hak eden çiftçilerimize
ulaştırılması sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, diğer bir konu
ise
Develi, Pınarbaşı ve Tomarza ilçelerindeki çiftçilerimiz,
akıp giden Zamantı Irmağı güzergâhında bulunan
arazilerini tamamen kendi imkânlarıyla sulamaktaydı ancak DSİ,
dört yıldır buradan çekilen sudan fahiş fiyatlarla tahsilat
yapmaktadır; şimdi ise buradaki çiftçilere gönderdiği bir
ihtarla Zamantı Irmağı'ndan su kullanamayacaklarını
aksi takdirde elektrik aboneliklerini keseceğini bildirmiştir. Sulama
birlikleri ise cazibeli sulamada kullanılan suyun tonunu 19 kuruştan
38 kuruşa çıkararak, pompalı sulamada ise 23 kuruştan 46
kuruşa çıkararak yüzde 100 zam yapmıştır. Bu
nasıl bir anlayış? Hükûmet üretime köstek değil, destek
olmalıdır.
Çiftçilerimizin son olarak sulamayla ilişkili
önemli bir talebi daha bulunmaktadır: Kayseride sulama projelerinin tam
olarak faaliyete geçirilmesi ve susuz kalan araziyi suyla buluşturarak
üretimin artırılmasıdır. Develi II. Merhale Barajı,
Bahçecik Barajı; Pınarbaşı, Bünyan, Sarıoğlan,
Tomarza, Develideki tarım arazilerinin tamamına
yakınını sulayacak potansiyele sahiptir. Yamula Barajı ise
sadece Kayseri değil, Kırşehir, Nevşehir, Yozgat
çiftçilerine bile can suyu olacaktır ancak ödenek yetersizliği sebebiyle
bu barajların sulama projeleri yirmi yıldır
tamamlanamamıştır. Yandaşa gelince sınırsız
olan ödenek çiftçiye gelince mi yetersizdir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Dursun Bey.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
tarımda yaşanan bu olumsuz gelişmeler nedeniyle Kayseride
tarım yapılan Özvatan, Felahiye, Pınarbaşı,
Akkışla, Sarıoğlan, Bünyan, Yeşilhisar, Tomarza,
Sarız ve Yahyalı ilçelerindeki nüfus hızla azalmaktadır.
Kırsaldan göçün önüne geçebilmek için tarım ve
hayvancılığa destek artırılmalı,
bahsettiğimiz talepler yerine getirilmelidir. Aksi hâlde kırsal
ilçelerimiz boşalacak, tarım ve hayvancılık yapacak kimse
kalmayacak, gıdaya ulaşım çok daha pahalı ve zor olacak,
işsizlik daha da artacaktır.
Dört yıldır bu taleplerimizi görmeyen eski
Bakanımız bugün itibarıyla affını istedi; yeni,
çiçeği burnunda Bakanımız bir saat önce atandı. Kendisine
hayırlı olsun diyoruz. İnşallah Bakan Vahit Kirişci bu
sesimizi duyar diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 15inci maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan belirlenir ibaresinin düzenlenir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman
Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer
Adana Niğde
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekili Serkan Topal. (CHP sıralarından
alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinize
selamlarımı, saygılarımı iletiyorum. Bizleri
ekranları başında izleyen bütün vatandaşlarımıza
da buradan selamlarımızı iletiyoruz ama selamlarını,
muhabbetlerini iletmeyen AK PARTİ iktidarı var burada. Neden var?
Çünkü bir kanun teklifi getiriyorlar ama kanun teklifini getirmeden önce hiçbir
kuruma sormuyorlar maalesef. Komisyon, az önce, Ankara Milletvekilimiz, Parti
Meclisi üyemiz Sayın Murat Emirin iddialarına maalesef burada cevap
vermedi, veremedi.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Vereceğiz.
SERKAN TOPAL (Devamla) Verebiliyorsa biz de
dinleyelim; az sonra da sizi dinleyeceğiz Murat Emirin iddiaları
için.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Var, her soruya
cevabımız var.
SERKAN TOPAL (Devamla) Şimdi, bakın
değerli arkadaşlar, elbette enerji önemlidir. Ancak, Çernobil
çocuklarını unuttunuz mu?
BURHANETTİN BULUT (Adana) Evet!
SERKAN TOPAL (Devamla) Allah rahmet eylesin,
Kâzım Koyuncuyu unuttunuz mu?
Değerli arkadaşlar, bakın, belki de
burada nükleer ve benzerleri, üç kuşağa yararlı olabilir. Ancak
Komisyona soruyorum: Hiç sordunuz mu, otuz kuşağa zararı var
mı yok mu? Ben, bu soruya cevap bekliyorum. Otuz kuşağa
zararı bilimsel anlamda kanıtlanmış mı kanıtlanmamış
mı? Sizin, normal şartlarda, bunu buraya getirmeden önce Adalet
Komisyonuna göndermeniz gerekiyor mu gerekmiyor mu? Neden göndermediniz
değerli arkadaşlar?
Bakın, nükleer, millî güvenlik meselesidir; bu
yüzden derhâl bundan vazgeçin. Allah şahit,
çarpılırsınız, çarpılırsınız.
Bakın, şimdi, tabii, biz o zaman sizin
dilinizle konuşalım. Şimdi, burada, zeytinle ilgili -kanunla
ilgili- konuşmadan da inemeyeceğim. Sizin bildiğiniz dilden
anlatayım o zaman. Bakın, Tîn suresinde ne diyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz bu dili bilmiyor
musunuz? Siz bu dili bilmiyor musunuz yoksa? Biz biliyormuşuz...
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz size öğretelim o
zaman Sayın Grup Başkan Vekili.
(Hatip tarafından Tîn suresinin 1inci
ayetikerimesinin okunması)
SERKAN TOPAL (Devamla) Tîn suresinde ne diyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, niye benim
inancımı, dinimi böyle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sana ne, sana ne! Onu da
mı dayatacaksın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bana neyse ona da ne!
Önüne bak!
SERKAN TOPAL (Devamla) Bizi dinle, bizi dinle;
bizi dinle, dinle; bak, bak, iyi dinle.
BAŞKAN Serkan Bey, siz devam edin.
SERKAN TOPAL (Devamla) Tîn suresinde ne diyor?
(Hatip tarafından Tîn suresinin 1inci, 2nci
ve 3üncü ayetikerimelerinin okunması)
SERKAN TOPAL (Devamla) Bakın, zeytin
ağacı o kadar kutsal ki zeytin ve incir ağacına yemin
ediyor Cenab-ı Hak.
Bakın, 1911de, 1914te, 1918de, Kurtuluş
Savaşı yıllarında ekmeğin yanında,
soğanın yanında ne vardı? Zeytin vardı. Siz bu kutsal
ağacı kesemezsiniz, günaha girersiniz arkadaşlar çünkü zeytin
ağacıyla birlikte binlerce, milyonlarca vatandaşımız
ekmek yiyor; o kutsal zeytin ağacına siz dokunmayın.
Sayın Başkanım, aslında, siz
oradayken milletvekili arkadaşlarımıza bazen müdahil
olabiliyorsunuz. Peki, bu konuda, nükleer konusunda, otuz kuşağa
zarar verecek, milletimize zarar verecek konuda neden yorum yapmıyorsunuz?
Ayrıca zeytin kanunu konusunda neden yorum yapmıyorsunuz Sayın
Başkan? Bu konuda müdahil olmanızı ve yüce milletimizin kutsal
ağacına dokunulmaması konusunda, peşkeş çekilmemesi
konusunda müdahil olmanızı bekliyoruz.
Sayın Grup Başkan Vekili, siz orada laf
atıyorsunuz ama orada laf atmakla olmuyor. Gelin, yüce milletimize hesap
verin; gelin, özellikle zeytin ağacı konusunda, özellikle nükleer
konusunda ve Çernobil çocukları konusunda bir iki laf edin, biz de sizi
dinleyelim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
SERKAN TOPAL (Devamla) Bitmedi Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, size söz verdim fazladan.
SERKAN TOPAL (Devamla) Şimdi, Hatayda
Arsuzla ilgili, bir maden ocağıyla ilgili, oradaki halk defalarca
Biz bunu istemiyoruz. dedi ama maalesef, hâlâ orayı peşkeş
çekmek isteyen bir iktidar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Serkan Bey, teşekkür ederim.
İstersen ben senin söylediğine bir cevap
vereyim.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın
Başkanım, sizden de bekliyoruz, gerçekten sizden bekliyoruz. Bu
konuda sizden destek bekliyoruz.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Mecliste grubu bulunan bütün partilerin zeytin
ağaçlarını savunduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi ve Adalet ve
Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, İYİ Parti,
Halkların Demokratik Partisi, bütün partilerimiz, hepsi zeytin ağacını
savundular. İnşallah önümüzdeki süreçte 84 milyon zeytin
ağacını dikmeyi Cenab-ı Allah nasip etsin hepimize. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87
Milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.47
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 4 Mart 2022 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.48