TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
63üncü
Birleşim
5
Mart 2022 Cumartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- KAPALI OTURUMLAR
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
ülkemizdeki kadın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, çiftçilerin,
esnafların, besicilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşının,
Kuvayımilliye şehri Balıkesire ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Balıkesir Milletvekili
Yavuz Subaşının yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, aile
sağlığı çalışanlarının özlük
haklarına ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın,
Gaziantepin ihracat performansındaki istikrarlı yükselişe
ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Tarsus Şehir
Stadı ile Tarsus Kapalı Spor Salonuna ilişkin
açıklaması
5.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Tip 1
diyabet hastası çocuklar için sensörlü glikoz ölçüm cihazlarının
SGK kapsamına alınmasının önemine ilişkin
açıklaması
6.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, umutsuzluktan,
işsizlikten, yoksulluktan intihar eden gençlere ilişkin
açıklaması
7.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, kadınlara insani,
siyasi, sosyal, ekonomik alanlarda sunulan imkânlara ilişkin
açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, ileri
teknolojik sondaj gemileriyle yapılan keşiflere ilişkin
açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 1-7 Mart Deprem
Haftasına ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Özgür Gündem
gazetesinin Yazı İşleri Müdürünün İHA ve SİHAlara
yönelik sözlerine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Yeşilay
Haftasına ilişkin açıklaması
12.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021
yılında AK PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği
hizmetlere ilişkin açıklaması
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, zamlara ilişkin
açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Rusyanın Ukraynaya
saldırmasıyla beraber yaş meyve ve sebze üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, zamların çiftçiye ve
tarıma büyük bir darbe vurduğuna ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, kadınların
Parlamentodaki temsil oranı ile iş gücüne katılma
oranındaki artışa ilişkin açıklaması
17.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, Ukrayna-Rusya
savaşında Türkiyenin tarafsızlığını devam
ettirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, elektrikli solunum
cihazı kullanan vatandaşlara verilmesi gereken desteğe
ilişkin açıklaması
19.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, AKP
iktidarının Aydının Karacasu ilçesindeki tarım
arazilerini RESlerle talan edeceğine ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaeli Kartepede
yapılmak istenen çelik döküm tesisine ilişkin açıklaması
21.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Yeşilayın kuruluşunun 102nci yıl dönümü ile 1-7 Mart
Yeşilay Haftasını kutladığına ilişkin
açıklaması
22.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun,
Ispartadaki elektrik kesintisine, TÜRK-İŞin
açıkladığı enflasyon rakamlarına, asgari ücrete,
Doğu Perinçek ile Ethem Sancakın Rusya açıklamalarına ve
Bursadaki hızlı tren projesine ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 4 Mart 2021
tarihinde Tatvanda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait helikopterin
düşmesi sonucunda şehit olan askerleri rahmet ve minnetle
andığına, Ukraynadan tahliye edilen vatandaşlarımıza,
Ukrayna-Rusya çatışma sürecinde devletimizin
gerçekleştirdiği insani yardımlara ve Türkmenistan, Kazakistan
ve Özbekistanla olan diplomatik ilişkilerimizin 30uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
üniversitelerdeki yemek zamlarına, Tuşba Belediyesindeki
yolsuzluklara, Konyadaki Dedeoğlu ailesinin katliamına ilişkin
hakikatleri öğrenmek istediklerine ve Halise Aksoya yapılan zulme
ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokatta geçirdikleri kaza
sonucu şehit düşen ve yaralanan askerlere, Rifat Börekçi ile
Reşit Galipin vefat yıl dönümüne, İzmir Gaziemirde on dört
yıldır temizlenmeyen nükleer atıklara; Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bünyesindeki öğretmenler, sosyologlar,
psikologlar, sosyal çalışmacılar ve hemşirelerin
sorunlarına; Boğaziçi Üniversitesine dışarıdan
yapılan dekan atamalarına, Basın İlan Kurumunun dokuz yüz
gündür Evrensel gazetesine ilan vermemesinin hukuksuzluk olduğuna ve
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Genel Kurul gündemine ilişkin açıklaması
27.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışa ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınarın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adana Milletvekili Ahmet
Zenbilcinin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Tip 1
diyabet hastası çocuklar için sensörlü şeker ölçüm
cihazlarının SGK kapsamına alınmasının önemine
ilişkin açıklaması
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, her siyasi partiden milletvekillerinin Grup Başkan
Vekillerinin konuşmalarını belli bir sınırda
tutması konusunda ricacı olduklarına ilişkin
konuşması
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması ve arz
güvenliğinin sağlanması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ülkeyi içine sürüklediği karanlık zam tablosunun
yarattığı sorunların araştırılması amacıyla
5/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan, 2010 ile 2020 yılları
arasında gayrimenkul, arazi ve şirket satın alma yoluyla Türk
vatandaşlığı kazanan kişi sayısının
tespit edilerek vatandaşlığa kabul kriterlerinin gözden
geçirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/2382) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 5 Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer
Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S.
Sayısı: 314)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 314) Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin
oylaması
5 Mart 2022
Cumartesi
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 63üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri,
görüşmelere başlamadan önce, 2 Mart 2022 tarihli 60ıncı
Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin, İç
Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz
gerekmektedir.
Bu nedenle, Genel Kurul
Salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarı çıkmaları
gerekmektedir.
Sayın idare amirlerinden
salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenograflar ve
yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tutanak özetini okuduktan
sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.
Salonun
hazırlanması amacıyla Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
14.02
IV.-
KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ
OTURUM
(İkinci
Oturum kapalıdır)
----0----
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 14.14
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Şimdi 3 sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, ülkemizdeki kadın sorunları hakkında söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, ülkemizdeki kadın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya
Kadınlar Gününün yaklaştığı şu günlerde genel
olarak ülkemizdeki kadın sorunlarından bahsetmek istiyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
Kadın-erkek cinsiyet
ayrılığı ve buna bağlı olarak kadının
statü kaybı tüm dünyada vardır. Ülkemizde, AK PARTİ Hükûmeti,
konuyla tarihimiz ve dinimizden gelen bir perspektif yerine sığ bir
bakışla ilgilenmekte, birtakım palyatif tedbirlerle konuyu
geçiştirmeye çalışmaktadır.
Kadın-erkek statü
farkının cumhuriyetle ortadan kaldırılmasında büyük
mesafe katedilmiştir. Seçme ve seçilme hakkı, eğitim
dünyasında yer almaları, sosyal hayattaki eşitlikleri, miras
alanında olduğu gibi hukuki statüleri,
kadınlarımızın arzu edilen yere gelmeleri için cumhuriyetin
sağladığı büyük kazanımlardır.
Tarihe
baktığımızda, Türklerde kadın statülerinin zamanla
kaybedilmiş olduğunu görüyoruz. Tarihteki Türk devletlerinde, sultan
ve hatun, büyükelçiyi birlikte kabul ediyorlardı. Ayrıca, pek çok
Müslüman Türk devletlerinde kadınların hükümdarlık
yaptıklarını da görmekteyiz.
Nesilleri yetiştirecek
olan, kadınlarımızdır. Ailemizin dengesini sağlayacak,
ona hız verecek olan, kadınlardır. İslamiyet Cennet,
anaların ayaklarının altındadır. buyurmuştur. Bu
kadar çok ve önemli sorumlulukları olan kadının mümkün
olduğu kadar bilgi ve kültürle kendini donatması gerektiği
aşikârdır. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin dediği gibi; kadın, toplumun direğidir. Genel
Başkanı kadın olan İYİ Parti, bu statü
farklarını ortadan kaldırmak için en az yüzde 20 kadın
kontenjanını parti organlarına koymuştur. 2006da
yayımlanmaya başlayan Dünya Ekonomik Forumunun
hazırladığı toplumsal cinsiyet uçurumu raporlarında
Türkiye, 2016 yılında 133üncü sıraya gerilemiştir, hâlbuki
2006 yılında 115inci sıradaydık.
AK PARTİ hükûmetleri,
eğitimde, cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılmasında
da başarısızdır. Ülkemizde 2012 yılında
ilköğretim ve ortaokulda kadınların okullaşma oranı
yüzde 98ken 2020 yılında bu, yüzde 93e düşmüştür.
Kadın
işsizliği de başlı başına bir cinsiyet
problemidir. TÜİK verilerine göre iş gücüne katılma oranı
kadınlar için yüzde 30, erkekler için ise yüzde 60tır.Türkiye
kadın işsizliği oranında dünyada 160ıncı
sırada yer almaktadır.
Kadınların iş
gücüne katılmasında dünyada 164üncü sıraya gerilemiştir.
Öte yandan, pek çok kadın ise kayıt dışı olarak
çalışmaktadır. Kadın işsizliğine önemli etkenlerden
biri de iktidarın başarısız
sığınmacılar politikasıdır. Ülkemizde 4 milyonun
üzerinde mülteci bulunduğunu bilmekteyiz. Bu sorunun özellikle kadın
istihdamına olumsuz etkileri yadsınamaz. Toplumsal ve iktisadi
etkilerini daha fazla görmeden, işsizliğin bütün bir memleketi
kuşattığı bir dönemde kadınlarımız
başta olmak üzere, kendi vatandaşlarımızın
istihdamına öncelik vermeliyiz.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin ifade ettiği
üzere, kadınlara güvenceli ve sürekli istihdamın
sağlandığı, çalışma hayatında cinsiyete
dayalı ücret farkının olmadığı, kadınların
emeğinin karşılığını aldığı
bir Türkiye mümkündür. AK PARTİli eski bir bakanın iş gücüne
katılan kadınların işsizliğe neden olduğuna dair
tespiti hâlâ hafızalardadır. Bu talihsiz açıklama,
iktidarın kadın istihdamını artırmak şöyle dursun
azaltmayı hedef aldığını göstermektedir. Azalma
trendinde olan kadın istihdamı sorunu için iktidarın hiçbir
somut projesi bulunmamaktadır. Kadınlarımız iş
hayatında ve sosyal dünyamızda erkeklerle aynı fırsatı
bulamamaktadır. Yoksulluk kadınlarda daha fazladır. Toplumun
eksiklerinin farkında olan bazı kurumlar, pozitif
ayrımcılık yapsalar da sosyal statü farkı çok derindir.
Kadına şiddet,
önemli bir ülke sorunudur. Kadına şiddeti önleme konusunda iktidar
partisi isteksizdir. Ülkemizin de mimarı olduğu İstanbul Sözleşmesinden,
iktidarın sığ siyasi yaklaşımı nedeniyle
çıkılmıştır. On dokuz yıllık AK PARTİ
iktidarı sırasında 7.012 kadın, cinayete kurban
gitmiştir. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin söylediği gibi İYİ Parti iktidarında,
kadına yönelik şiddetin bir an önce son bulması için
gereğini yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) - Kadınların yıllardır süren mücadelelerini bir
devlet politikası hâline getireceğiz. Toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlamak için Anayasada da gerekli düzenlemeleri
İYİ Parti yapacaktır.
Çocuk evlilikleri, toplumun
diğer bir kanayan yarasıdır. Tüm ikazlara rağmen AK
PARTİ Hükûmeti gerekli tedbirleri almakta aciz kalmıştır.
Maalesef, 2021 yılında 57.770 çocuk evlendirilmiştir.
İYİ Parti, kadınlarımızın yüz yüze olduğu
sorunların farkındadır, bunları giderecek iradeye sahiptir.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
Başbakanlığında kadınların problemi çözülecek ve
kadınların da yüzü gülecektir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, çiftçilerin, esnafların, besicilerin
sorunları hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Burcu Köksala ait.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, çiftçilerin, esnafların,
besicilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aylardır seslerini
duyuramayan çiftçilerin, besicilerin ve esnafların sesi olmak için söz
almış bulunmaktayım.
Geçtiğimiz pazar günü,
seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesi hayvan
pazarındaydım. Besiciler en çok neden dert yanıyor, biliyor
musunuz? Gözü gibi baktıkları hayvanlarına yem alamamaktan,
artık aç bırakma noktasına gelmekten dert yanıyorlar, Süt
inekleri bile kesime gidiyor. diyorlar. Nasıl kesilmesin? Aylar önce
Sütün litresini 4 lira 70 kuruştan alacağız. dediniz; o gün
yemin çuvalı 220 liraydı ama bugün sütün fiyatı aynı, yemin
çuvalı 250 lirayı geçti. Bu üretici ne yapacak? Bu
gidişatın sonu ne olacak? Ana olmadan dana olmaz. diye
uyarıyor besiciler; küçük aile üreticilerini bitirmek mi sizin
planınız? Bir üretici diyor ki: Önceden bir kuzu satardım, 15
çuval yem alırdım; şimdi, bir kuzu satıyorum, 4 çuval yemi
anca alabiliyorum; zararımız ortada. Üreticiler, hayvanlarından
birini kesime yollayıp ötekileri ayakta tutmaya
çalışıyorlar. Sizin derdiniz Afyonkarahisardaki veya Anadoludaki
besiciler, süt üreticileri değil. Kendi üreticisine bu kadar düşman
olan bir iktidar olabilir mi ya! Neden düşman diyorum? Besicilere
desteklemeleri doğru dürüst vermeyip, zamlarla üretim yapamaz hâle getirip
30 Temmuz 2021 tarihli sarayın kararnamesiyle Bosna Hersek menşeli
at, eşek, domuz, sığır, keçi, koyun etlerinin
sıfır gümrük vergisiyle ithal edilmesinin yolunu açtınız.
Besicilere yem ve enerji desteği verin diyoruz. Süt sağım
makinelerinde kullanılan elektriğin fiyatını düşürün.
Yemi ucuzlatın, yemi! Yem ucuzlamadan bu insanların üretim
yapması mümkün değil. Bırakın artık şu ithalat
sevdasını!
Çiftçinin durumu içler
acısı. Ah garip çiftçim, ah! Yaptığınız zamlarla
tarlasına gübre alamayan, traktörüne mazot alamayan benim garip çiftçim!
Üretim maliyetinin altından kalkamayıp, borçlarını
ödeyemeyip köydeki tarlasını, takkesini bırakıp
şehirde boğaz tokluğuna Yeter ki SGK primim ödensin. diye
iş arayan garip çiftçim nasıl çiftçiliğe devam etsin ki?
Mazot geçen yıl 7
liraydı, bugün 20 lirayı aştı. Traktör önceden kuruş,
kuruş diye çalışıyordu, şimdi lira, lira diye
çalışıyor. Bu fiyatları görünce, çiftçi traktör yerine
öküzü tarlaya koşmaya kalksa onu da yapamaz çünkü yem fiyatları da
uçtu. Gübre desen artık altın değerinde, yanına
varamıyorsunuz. Tarlaya gübre atamayınca verim düşecek ama ne
yapsın çiftçi, gübreyi yeterince atamıyor.
Zamlar mazotla, gübreyle de
sınırlı değil tabii; bunun tohumu var, ilacı var ve
maalesef, tarımsal sulamada kullanılan elektrik faturası var.
Yüzde 127lik elektrik zammıyla nasıl başa çıksın
çiftçi? Her türlü zorluğa ve zamma rağmen yine de üretim yapsa bu
sefer de ithalatta gümrük vergisini sıfırlayıp ürününü hiç
ediyorsunuz. Peki, ne istiyor çiftçi? Gübre istiyor, mazot istiyor,
elektriğin ucuzlamasını istiyor, mazotta ÖTV ve KDVnin
kalkmasını istiyor, gübrenin ucuzlamasını istiyor.
Esnafın hâli de
farklı değil. Esnaf diyor ki: Seçim zamanı her gün
kapıyı çalıp Bize oy verin. diyen AKPliler, ne pandemi
zamanında ne de şimdi Bir ihtiyacınız var mı? diye
gelip sormadılar bile. Ürün satıyoruz, yerine yenisini aynı
fiyata alamıyoruz; fiyatlar günlük değişiyor. Akaryakıta
gelen her zam bize direkt yansıyor.
Akaryakıt demişken
akaryakıt zammı yüzünden esnaf artık kontak kapatmak üzere.
İşte, Afyonkarahisardaki şoför esnafı
arkadaşlarımız, hemşehrilerimiz artık isyan etti ve
Şoförler Odası Başkanı da diyor ki: Artık sektör
bitmek üzere, şoför bulamayacaksınız.
Bakın, esnaf ne diyor?
Elektrik faturaları cebimizi yakıyor, artık elektriği ve
akaryakıtı ucuzlatın. BAĞ-KUR primlerimizi ödeyemiyoruz,
lütfen BAĞ-KUR primlerini düşürün. TÜİK rakamları da
güvenilirliğini yitirmiş zaten. TÜİKin
kullandığı elektrikten kullanalım, TÜİKin
kullandığı doğal gazdan kullanalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
TÜİKin kullandığı benzinden kullanalım, TÜİKin
alışveriş yaptığı yerden alışveriş
yapalım. diyor esnaf. Çünkü yüzde 100ün üzerinde her şeye zam
gelirken enflasyonun yüzde 54 olduğu yalanına kimse inanmıyor.
Yaparsa AK PARTİ yapar. dediniz; elektriğe, doğal gaza,
mazota, LPGye, kömüre, benzine, yeme, gübreye, iğneden ipliğe her
şeye zam yaptınız. Yaparsa AK PARTİ yapar. dediniz;
yatta, pırlantada, elmasta, kürkte ÖTVyi sıfırlayıp doğal
gazdan 6 çeşit, sudan 5 çeşit, elektrikten 7 çeşit vergi aldınız.
Yaparsa AK PARTİ yapar. dediniz; yandaşlarınıza çifter
çiftler maaşlar, millete zamlı faturalarla gece yarısı
mazot kuyruklarını reva gördünüz. Bu güzel ülkeyi ve milleti daha
fazla harap etmeden, acilen sandığı getirin artık. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Yaparsa AK PARTİ yapar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Evet, yaptınız, millete zulüm ettiniz; yaparsa AK PARTİ yapar
bu zulmü ancak.
(AK PARTİ
sıralarından Bağırma, bağırma! sesleri)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Duymuyorsunuz, size duyurmak için uğraşıyorum.
(CHP sıralarından
Sağır sultan duysun diye! sesi)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Aynen, çık, itirazın varsa konuş.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Söz verseler konuşacağız.
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Kuvayımilliye şehri Balıkesirle
ilgili söz isteyen Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı.
3.-
Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşının, Kuvayımilliye
şehri Balıkesire ilişkin gündem dışı
konuşması
YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ekranları başında bizleri izleyen hemşehrilerimizi ve
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Kuvayımilliye şehri
Balıkesir, insanların birbirine saygı duyduğu,
yaşamanın güzel olduğu Türkiyemizin cennet köşelerinden
muhteşem bir şehirdir. Türkiyede ekonomi olarak 17nci
sıradayız. Hedefimiz 2023 yılında ilk 10a girmek.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılında nasıl ki Türkiye olarak
dünyada ilk 10 ekonomi arasında olmayı hedefliyor isek bizim de
Balıkesir olarak hedefimiz budur çünkü plakamız 10, çünkü şehrimiz
10 numaralı bir şehirdir. Yer altı zenginlikleri
açısından Balıkesir, madencilik sektöründe gelişme
potansiyeline sahiptir. Balıkesir, maden çeşitleri ve rezerv
bakımından yatırımcılar için cazibe merkezidir.
Endüstriyel ham maddeler, bor, metalik madenler, yarı metaller, doğal
taşlar, enerji ham maddeleri olarak 70in üzerinde maden
bulunmaktadır. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz
açısından bakıldığında, birçok il ve bölge
tarafından gıpta edilecek zenginliğe sahip olduğumuzu
gururla söyleyebiliriz.
Coğrafi konum
itibarıyla Marmara Bölgesinin güneyinde yer alan Balıkesir,
İstanbul, Bursa ve İzmir gibi metropollere
yakınlığıyla da avantaj sağlamaktadır.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Balıkesire özgü ürünlerimize gelince,
aklımıza tabii ki öncelikle etimiz, sütümüz, yumurtamız,
peynirimiz, zeytinimiz ve zeytinyağımız gelmektedir.
Balıkesirde toplam 11 ürünümüz coğrafi işaret sahibidir. Bu
ürünlerimiz, Ayvalık zeytinyağı, höşmerim tatlısı,
kuzu eti, Edremit yeşil çizik zeytini, Edremit zeytinyağı, Gönen
iğne oyası, Kapıdağ mor soğanı, Marmara
Adasının mermeri, Susurluk ayranı, Susurluk tostu ve
Yağcıbedir el halısı. Şehrimizdeki
odalarımızla, borsalarımızla, yerel yönetimlerimizle
iş birliği içerisinde ilimizi ve ilimizin ürünlerini tanıtmak ve
Balıkesiri marka bir şehir yapmak için çalışıyoruz.
Türkiye'yi doyuran il
sloganıyla öne çıkan Balıkesirin coğrafi
koşulları, iklim çeşitliliği, verimli toprağı,
gıda ürünlerinin de çeşitliliğini, verimliliğini ve
kalitesini artırmaktadır. Kuvayımilliye şehrimiz
Balıkesir tarihsel, sosyal, kültürel ve tabiat zenginliklerinin
yanında, doğal gıda ürünleriyle de önemli bir merkez
özelliği taşımaktadır. Balıkesir kendine yetebilen ve
çevresini besleyebilen, tarımın etkin olduğu ekonomiye sahip bir
ildir. Altıeylül, Sındırgı, Bigadiç, Gönen, Edremit en
verimli gıda üretim alanlarıdır. Besicilik önemli bir gelir
kaynağı olup modern besiciliğe geçiş hızlı
şekilde sürmektedir. Süt ve süt ürünlerinde yaklaşık 160
işletme, yılda ortalama 5 bin ton tereyağı, 90 bin ton
peynir, 50 bin ton yoğurt üretmektedir. Zeytin ve zeytinyağı
denilince Ayvalık, Burhaniye, Gömeç, Havran, Edremit, Erdek ilçelerimiz;
domates ve salçalık biber denilince Bigadiç, Sındırgı,
Savaştepe, İvrindi, Susurluk, Manyas ilçelerimiz; kavun denilince
Kepsut, Susurluk, Savaştepe ilçelerimiz; taze fasulye ve karpuzda
Bandırma, Erdek, Gönen, Manyas ve Marmara ilçelerimiz; şeker
pancarında tüm ilçelerimiz; mor ve beyaz soğanda, Erdek ve
Bandırma; şeftali, Kepsut; arpa, buğday, Balya; ayçiçeği
Karesi ilçelerimizde; elma, Dursunbey ilçemizde yetişmektedir. Mandalina
ve leblebi ise Havran ilçemizde yoğunluklu olarak üretilmektedir.
Ayrıca, peynir, yumurta,
beyaz ve kırmızı et, üzüm, kiraz, elma, şeftali, incir,
erik, çilek, badem, ceviz ve ceviz fidanı da çok bol miktarda
yetiştirilmektedir. İnsanların ve yeryüzündeki tüm
canlıların en önemli, en büyük besin kaynağı
tahıllardır. Balıkesir, tahıl ve baklagiller üretiminde
kendi ihtiyacını karşılayabilen az sayıdaki illerden
biridir. Özellikle, çeltik ekiminde Türkiye genelinde ilk 3 içinde yer
alıyoruz.
Doğanın
Balıkesire verdiği en büyük hediye zeytindir. 81 bin hektar alanda
11 milyon zeytin ağacı bulunuyor ve yıllık ortalama 100 ila
125 bin ton zeytin üretimi gerçekleşiyor. Türkiye, zeytinyağı
üretiminde dünyada 4üncü sırada. Balıkesir, Türkiye zeytin
üretiminin yaklaşık 17,2sini karşılamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Sayın Başkanım, bu saydıkları ürünleri görmedik ki.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ SUBAŞI (Devamla)
Balıkesirin iki denize kıyısının bulunması
dolayısıyla, Marmara ve Ege Denizindeki adalarıyla,
kıyı bandında deniz turizmi özellikle yaz mevsiminde hareketli
ve yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Deniz turizminin,
kültür turizminin, termal turizmin yanı sıra dağcılık,
su altı dalış turizmi, ekoturizm, yamaç paraşütü gibi
alternatif türlerin gelişmesine imkân verecek potansiyel ilimizde mevcut
olup meraklılarını beklemekteyiz.
Sayın Başkan ve
sayın milletvekilleri; deniz derindir, durulmaz; Balıkesirlinin
dostluğu ebedîdir, asla unutulmaz. Dağlarından bal,
ovalarından yağ akan Kuvayımilliye şehri
Balıkesirimize hepinizi davet ediyorum.
Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bir dakikalık bir söz talebim var.
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Balıkesir
Milletvekilimiz Yavuz Subaşını dikkatle dinledim
-komşumuzdur, hemşehri sayılırız- Balıkesirle
ilgili söylediği pek çok güzel şeye de katılıyorum ama
şuna katılmak mümkün değil: Biz, dünyanın 17nci ekonomisi
değiliz maalesef şu anda; bir ara 16ya kadar inmiştik, 2023
hedefleri 10uncuydu ama şu anda 20 ile 21 arasında gidiyoruz,
21inci sıradayız. Ve 2023te ilk 10a girme hedefi, on beş
yıl önce beyan ettiğiniz ama şimdi
yakalayamayacağınızı herkesin kabul edip türlü bahaneler
ürettiği bir hedef. Türkiyenin böyle bir hedefinin olması
doğrudur ancak Bir yıl içinde bu hedefe geleceğiz. derseniz
kimse bizi ciddiye almaz ama bizim iktidarımızın ilerleyen
dönemlerinde bu hedefi yakalayıp geçeceğimize de söz veriyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Aycan
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, aile
sağlığı çalışanlarının özlük
haklarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, ülkemizde sağlık
hizmeti sunan kuruluşlardan biri de aile sağlığı
merkezleridir. Aile sağlığı merkezleri birinci basamak
tedavi hizmeti ve kişiye yönelik koruyucu hizmetler vermektedir. Son
derece önemli görevleri vardır. Aşı çalışmaları
yanında, Covidde sürveyans çalışmalarında da çok etkin
görev almışlardır. Ülkemizde 25 bin aile hekimliği birimi
vardır. Buralarda bir hekim ve bir aile sağlığı
çalışanı görev yapmaktadır. Bu kişilerin çoğu
devlet memurudur fakat sözleşmeli çalışmaktadırlar.
Ayrıca, devlet memuru olmayan kamu dışı aile
sağlığı çalışanları denilen ve
sözleşmeli olarak çalışan personeller de vardır. Ayrı
kanun ve sözleşme hükümlerine tabidirler, bu nedenle ayrı ücret ve
özlük haklarına sahiptirler. Bakılan kişi sayısına
göre ücret aldıkları için asgari ücretten az aylık alan
hemşireler vardır. Bu durum düzeltilmeli, aylıklarına bir
alt sınır getirilmeli ve sabitlenmelidir. Ayrıca görev
tanımları netleşmeli ve yıllık izinleri düzenlenmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Taşdoğan
3.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Gaziantepin
ihracat performansındaki istikrarlı yükselişe ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'ye her anlamda rol model olmaya devam eden Gaziantep yine
başarılarıyla gündemdedir. İhracatçılarımız,
pandemiyle birlikte birçok olumsuzluğun üstesinden gelmek amacıyla inisiyatif
almaya ve kriz yönetiminde nesillere örnek olabilecek özverilerine hız
kesmeden devam etmektedirler. 2022nin 2nci ayını geride
bırakırken gazi şehrimizin ihracat performansındaki
istikrarlı yükselişi devam etmektedir. Geçen yılın
şubat ayına göre Gaziantep için yüzde 21,6lık, bölgemiz için
ise yüzde 29luk rekor bir artış yaşanmıştır.
Şubat 2022de, Gaziantepte geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 21,6 artışla 904 milyon ihracat gerçekleştirerek yeni
bir rekora imza atan başta oda başkanlarımız olmak üzere
ihracatçılarımız, iş insanlarımız ve onların
çok değerli çalışanlarına başarılar diliyorum,
gazi şehrimiz adına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
4.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Tarsus Şehir Stadı ile
Tarsus Kapalı Spor Salonuna ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim
bölgem olan Mersin Tarsusun tarihi, insanlık tarihiyle beraberdir,
Hazreti Âdem (AS)dan bu tarafa yaşantının kesintisiz olarak
devam ettiği bir kenttir. Hazreti Âdem (AS)ın oğlu Şit
(AS)ın makamı Tarsustadır, Türkiyede tek peygamber
mezarı Danyal (AS)ın kabri Tarsustadır.
Cumhuriyetle
yaşıt kulüp Tarsus İdman Yurdu, Tarsusun köklü bir kulübüdür.
Tarsus Stadyumu yaklaşık altmış-yetmiş yıl önce
yapılmıştır ve artık restorasyonla yapılabilir
bir durumda değildir. Tarsus Şehir Stadının yeniden
yıkılıp yapılarak kente yakışan
Türkiyenin
nüfus olarak en büyük müstakil ilçesidir, 350 bin nüfusu vardır. Bu
stadyumun mutlaka yıkılıp yeniden yapılması, yine, aynı
şekilde, çok eski olan Tarsus Kapalı Spor Salonunun da
yıkılarak Tarsusa yakışan bir kapalı spor salonu
yapılması Tarsuslu hemşehrilerimin beklentisidir.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
İlhan
5.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Tip 1 diyabet
hastası çocuklar için sensörlü glikoz ölçüm cihazlarının SGK
kapsamına alınmasının önemine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Tip 1 diyabet hastalığının görülme
sıklığında son zamanlarda artış
yaşanmaktadır. Aile hayatının en güzel günlerinde gerek
çocuklarımız ve gerekse de aileleri için uzun ve zor bir süreç
başlamaktadır. Çocuklarımıza zorunlu olarak gün içinde 4
kez ölçüm ve insülin yapılmakta, dolayısıyla da
yavrularımızın elleri her gün defalarca delinme durumunda
kalmaktadır. Hâlbuki sensörlü glikoz ölçüm cihazıyla eziyet önemli
ölçüde azalmakta ve çocuklarımız konforlu ve rahat bir yaşam
sürdürebilmektedirler ancak her ailenin bu cihazları alabilecek ekonomik
durumunun olmadığı gerçeği de ortada durmaktadır. Bu
sebeple, sayıları yaklaşık 20 bini bulan bu
çocuklarımızdan cihaza ulaşım sağlayamayan dar gelirli
ailelerimizin çocukları için cihazın SGK kapsamına
alınması çok önemlidir. Bizler hazırız; gelin, Meclis
olarak hep birlikte, zaman kaybetmeden bu müjdeli haberi bekleyen
çocuklarımızı sevindirelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
6.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, umutsuzluktan,
işsizlikten, yoksulluktan intihar eden gençlere ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Borçları nedeniyle
bunalıma giren ve intihar eden 28 yaşındaki esnaf Özgür Pehlivan;
cezaevindeki KHKli bir babanın intihar eden 16 yaşındaki
oğlu Bahadır Odabaşı; Gaziantepte 4 katlı
binanın çatısından atlayarak hayatına son veren 17
yaşındaki Kübra; cemaat yurdunda intihar eden Enes Kara; 28
yaşında atanamayan, yüksek lisanslı öğretmen Mustafa Kaya
ve her gün umutsuzluktan, işsizlikten, yoksulluktan intihar eden
gençlerimiz; her gün yeni bir acı haber
Bu intiharların sorumlusu
saray iktidarıdır. Ülkeyi cehenneme çevirdiniz; gençlerin
umutlarını, hayallerini çaldınız. Bunlar intihar
değil, AK PARTİnin ülkemizi getirdiği durumdur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
7.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, kadınlara insani, siyasi, sosyal,
ekonomik alanlarda sunulan imkânlara ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
AK PARTİ
iktidarlarımız döneminde kadınların iş gücüne
katılımı yüzde 27den yüzde 34lere, kadın istihdamı
da 6 milyondan 10 milyona ulaşmıştır.
Kadınlarımızın Parlamentodaki temsil oranı yüzde
4lerden yüzde 17lerin üzerine, üniversitelerimizdeki öğretim
elemanlarının arasındaki oranı da yüzde 51e
yükselmiştir. Mimarlardan avukatlara, öğretmenlerden
sağlıkçılara kadar pek çok meslek dalında
kadınlarımızın iş gücüne katılımı
önemli oranda artmıştır. Şiddet önleme ve izleme merkezlerimizden
de bugüne kadar 1 milyonun üzerinde vatandaşımız
faydalanmıştır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da 85
milyon vatandaşımızın her birisine, ülkenin ve devletin tüm
imkânlarıyla hizmet etmeyi sürdürmeye devam edeceğiz. Biz
kadınlara insani, siyasi, sosyal, ekonomik her alanda çok önemli mesafeler
katetmemize vesile olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana teşekkür ediyor, fedakârlıkları
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Taşkın
8.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, ileri teknolojik
sondaj gemileriyle yapılan keşiflere ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla satın
alınan ileri teknolojili sondaj gemileriyle, hidrokarbon arama
çalışmalarına ara vermeden devam ediliyor. Bu kapsamda yeni
keşifler için de adımlar atılıyor. 540 milyar metreküplük
doğal gazın keşfedildiği Sakarya gaz sahasında,
şu ana kadar, Tuna-1 kuyusunda sondaj tamamlandı. Sakarya gaz
sahasında 40 üretim kuyusu açılacak, ilk 10 kuyuyla birlikte ilk
üretim de gerçekleştirilecek. İlk fazda 10 kuyudan günde 10 milyon
metreküp doğal gaz elde edilecek. Böylece günlük toplam gaz üretimi 100
milyon metreküp olacak.
Karadenizde keşfedilen
doğal gazın 2023 yılında kullanılması için
çalışmalara devam ediliyor diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakır
9.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 1-7 Mart Deprem Haftasına
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, depremler ve doğal afetler dünyamızın
kaçınılmaz bir gerçeğidir. Ülkemizin bulunduğu
coğrafyanın özellikle çeşitli fay hatları üzerinde
bulunması ve bu fayların belirli aralıklarla kırılması
nedeniyle depremlerle karşı karşıya kalmış ve
kalmaya devam edecek bir konumdadır.
1 Mart-7 Mart tarihleri
arası Deprem Haftası olarak belirlenmiş, bununla toplumda deprem
bilinci oluşması sağlanarak deprem öncesi ve sonrası
yapılacak hazırlık ve çalışmalarla yaşanacak hasarları
en aza indirmeyi başarmak ve bir bilinç oluşturarak deprem
tehlikesinin gündemde tutulması hedeflenmiştir.
Üzerinden yirmi üç yıl
geçen Marmara depremini bire bir yaşayanlar olarak ağır ve
acı hatıralarını elbette unutmadık. Deprem
bilimcilerinin ısrarla hatırlattıkları yeni deprem
olasılığını da dikkate alarak bu haftada
yapılması gereken çalışmaların hayata geçirilmesi tehir
edilmemesi gereken bir mecburiyettir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
10.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Özgür Gündem gazetesinin Yazı
İşleri Müdürünün İHA ve SİHAlara yönelik sözlerine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Terör örgütü PKKnın
yayın organı Özgür Gündem adlı eski bir gazetenin Yazı
İşleri Müdürü, sözde gazeteci ve satılık basın
kalemşoru, yoldaşı olduğu terör örgütlerinin korkulu
rüyası İHA ve SİHAlarımıza oyuncak diyecek kadar
alçalmıştır. Asıl oyuncak, terör örgütlerinin elinde
maskara olmuşlardır. İHA, SİHA, güdüm ve roket
teknolojilerinde Millî Muharip Uçakında ve yerli helikopterde tarihî
adımlar atılmıştır. Savunma sanayimizdeki
atılımlar Türk milletinin onur, gurur ve iftihar
kaynağıdır. Bir tek Türk olmayan bu gafiller ise Karabağda
Taşnakçı, kapalı Maraş açılınca da EOKAcı,
Ayasofyada Mavri Miracı, Türkiye şaha kalkınca en sadık
PKKlıdır. Bu vatanın havası, suyu ve ekmeği size
haramdır, şehit kanlarıyla sulanan vatan coğrafyası
elbet bir gün sizin gibilerden de ahını alacaktır.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
11.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Yeşilay Haftasına
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yeşilay Haftası
vesilesiyle milletimizin bağımlılıklara karşı
dikkatini çekmek istiyorum. Yeşilay, kurulduğu 5 Mart 1920den beri
sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok farklı ülkesinde
bağımlılıklar ve kötü alışkanlıklarla
mücadelenin öncüsü olmuştur. Yeşilayın girişimleriyle
kurulan Uluslararası Yeşilay Federasyonu hâlen Sırbistandan
Ugandaya, Malezyadan Karadağa 80 farklı ülkede faaliyet
gösteriyor. Bu vesileyle Yeşilay gönüllülerine şükranlarımı
sunuyorum. Bir hekim olarak alkol, tütün ve kötü
alışkanlıkların sağlığımız için
büyük bir tehdit olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
12.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021 yılında AK
PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği hizmetlere ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) - Teşekkür ederim Başkanım.
2021 yılında AK
PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip Erdoğanla
gerçekleştirdiği hizmetleri anlatmaya devam ediyorum. 2021
yılında özellikle kırsal bölgelerimizde yaşayan eve veya
yatağa bağlı olan 562 bin hastamıza evde sağlık
hizmeti sunduk.
Her türlü desteği
verdiğimiz, önündeki engelleri kaldırdığımız,
üretim mekanizmalarına entegre ettiğimiz meslek liselerimiz 2021
yılında 750 milyon TL üretim geliri sağladı. 1.248 engelli
öğretmenimizin atamasını sağladık, 36.407
öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik.
Muhalefetin gürültüsünün
nedeni, bir parti gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa gerçeği
söyleyenlerden de o kadar nefret eder. Sizin nefretiniz, sizin
saldırılarınız bizi millete hizmet yolundan milim
şaşırtmayacaktır.
BAŞKAN Sayın
Gürer...
13.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, zamlara ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP iktidarıyla yüz
yıllık cumhuriyetimiz en başarısız yönetimi gördü.
2002 yılında altının gramı 18 lirayken iktidara gelen
AKP akaryakıtın litresini 20 liraya çıkardı. Neredeyse
halkın her gün tükettiği her şeye zam geliyor.
Cumhurbaşkanının tek başına her konuda tek yetkili
olması ülkeyi yönetilmez hâle getirdi. On yıldır Fahiş
fiyatları düşüreceğim. masalıyla halkı yoksullaştıran
AKP, aynı zamanda fakirleştirdi. İthalata dayalı...
Çiftçinin, besicinin varlığına sırtını dönen AKP
iktidarı, işçi, emekli, memur ve esnafı da yoksulluğa
mahkûm etti. Elektriğe, akaryakıta, doğal gaza zam üstüne zam
sürerken hâlâ AKP bahane üreterek bunun için farklı kişileri ya da
ülkeleri suçlamaya çalışıyor. Temel olan şu: AKP ülkeyi
yönetemiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gökçel...
14.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Rusyanın Ukraynaya
saldırmasıyla beraber yaş meyve ve sebze üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Savaş bir insanlık
suçudur, asla kabul edilemez, kabul etmiyoruz. Savaş aynı zamanda
ekonomik çöküntüdür; savaş, yoksulluk ve yokluktur. Rusyanın
Ukraynaya saldırmasıyla beraber yaş meyve ve sebze üreticileri
ürünlerini Rusya, Ukrayna ve bölge ülkelerine sokamıyor.
Yıllardır iktidara çağrı yapıyoruz; bizim çiftçimizin
para kazanması, tarımsal üretimimizin artırılması için
mutlaka ihracatın artırılması şart diyoruz,
ihracatın desteklenmesi ve yeni pazarlar bulunması gerekli diyoruz.
AKPnin becerisizliği yüzünden elimizde kalan bir iki pazar da ilk krizde
kapanıyor, tırlarımız Ukraynada kalıyor, hem
ihracatçımız hem çiftçimiz zarar ediyor, çiftçinin ürünleri elinde kalıyor.
Çiftçilerimizi ve ihracatçılarımızı koruyacak önlemler
mutlaka alınmalı, ihracat yapacağımız farklı
ülkeler mutlaka bulunmalı ve ihracatımız
artırılmalıdır.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Barut
15.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, zamların çiftçiye ve tarıma büyük
bir darbe vurduğuna ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, sanayiden tarıma her alanda üretmek ve
dışa bağımlılıktan kurtulmak zorundayız. AKP
ise hâlâ üretime yönelmiyor; üreten değil, ithal eden Türkiye istiyor. Son
altı ayda benzine yüzde 141, motorine yüzde 171 zam yapıldı,
elektrikte yüzde 127ye varan zamlar duruyor. Zamlardan perişan edilen
yurttaş, doğal gaz ve elektrik faturasını ödeyemiyor. Bu
zamlar çiftçiye ve tarıma daha büyük bir darbe vuruyor. Gübre, zirai ilaç
ve tohuma kadar her şey fahiş oranda zamlanmıştı,
şimdi de mazot zamları nedeniyle çiftçi hiç ekemeyecek, ülkeye
kıtlık gelecek, halk aç kalacak. Paramız var ki ithal
ediyoruz. diyen ve giden Bakanı analım. Rusya Ukraynaya
saldırınca görüldü ki paramız olsa da ithal edemiyoruz.
Buğday ve arpa ile ayçiçeği yağında sorun çıktı
çünkü buralarda ithalat durdu. Hâlâ yapabiliriz, zamları geri çekin,
üretim ve üretene destek verin.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan
16.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, kadınların
Parlamentodaki temsil oranı ile iş gücüne katılma
oranındaki artışa ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Nüfusun
yarısını oluşturan kadınları dışlayan
siyaset, siyaset olamaz. Kadınlarımızın siyasetteki,
toplumsal hayattaki yeri biz erkeklerin yerini daraltmaz, bize ancak güç katar.
Cumhurbaşkanımız,
Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde AK PARTİ olarak ne dedik? Siyasete kadın eli
değecek. Ama biz bu işin lafını yapmadık, icraatını
yapıyoruz; bunu Parlamentoda da görürsünüz, yerel yönetimlerde de
görürsünüz. Kadınların Parlamentodaki temsil oranı yüzde
17lerin üzerine çıktı, iş gücüne katılma oranı yüzde
20den yüzde 34ler seviyesine çıktı. Kadın ve aile güçlü olacak
ki toplumsal dokumuz, millet olma vasfımızı muhafaza edelim.
Çalışmalarımıza
kadınlarımızın şefkatli eli değdiğinde
görülecektir ki bereket de beraberinde gelecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aksoy
17.-
Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, Ukrayna-Rusya savaşında
Türkiyenin tarafsızlığını devam ettirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ukrayna-Rusya
Savaşında Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avrupa
Birliğinin kendi menfaat ve çıkarları doğrultusunda
Rusya'ya uyguladıkları güçsüz yaptırımların sonuç
vermediği görülmektedir. Yıllardır tek başına terörle
mücadele eden ülkemiz Türkiye, ulusal menfaat ve çıkarlar
doğrultusunda bu savaşta tarafsızlığını
devam ettirmelidir. Savaşan ya da savaşa taraf olan değil,
savaşın seyrini değiştiren güç olmamız gerekmektedir.
Bu güç, Mustafa Kemal Atatürk'ün de çalışmalarda bulunduğu
aynı soyağacından gelen toplulukların siyasi ve ekonomik
alanda ortak kararlar alıp birlikte hareket etmesi gereken bir güçtür.
Yeni dünya düzeninde sadece kendi ülkemizin menfaat ve
çıkarlarını gözeterek Türk birliğine sıkı
sıkıya entegre olunmalıdır. Mevcut durum ülkemiz için
yakın savaş tehdidi içerdiğinden Montrö'nün uygulanmasından
asla taviz verilmemelidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Tokdemir
18.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, elektrikli solunum cihazı
kullanan vatandaşlara verilmesi gereken desteğe ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hayatı solunum
cihazına bağlı hastaların elektrik faturası yüzde
127lik elektrik zammıyla üçe katlandı. Fatura ödenmezse elektrik
kesilecek, elektrik kesilirse nefes kesilecek. Yılbaşında
elektriğe yapılan fahiş zam milyonlarca vatandaşı fena
vurdu. Dar gelirliler faturayı düşürmek için ya televizyon
ışığında ya da mum ışığında
oturuyor. Ancak evlerde sağlık nedeniyle hayatı bir makineye
bağlı olan 700 bin civarında hasta var. Bunların çoğu
elektrikli solunum cihazıyla nefes alıp verebiliyor. Sadece solunum
cihazı tutarı aylık yaklaşık 400-500 TLyi buluyor.
Türkiyede 700 bin civarında hasta solunum cihazı kullanıyor. Bu
hastalar, koşulsuz ve limitsiz elektrik faturası desteği
verilmesini bekliyor.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bülbül
19.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, AKP iktidarının
Aydının Karacasu ilçesindeki tarım arazilerini RESlerle talan
edeceğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Ülkemizde doğayı, çevreyi, birinci sınıf tarım
arazilerini ÇED raporlarıyla ve yandaş şirketleriyle yağma
ve talan eden AKP iktidarı Aydının havasını, suyunu,
toprağını denetlenmeyen JESlerle tahrip ettiği yetmemiş
ki şimdi Afrodisias gibi dünya harikasının var olduğu,
yayla ve ekoturizminin yapıldığı Karacasu ilçemizin birinci
sınıf tarım arazilerine ve güzel yaylalarına RESlerle göz
dikti.
Rüzgâr enerji santrali,
patlatmalı taş ocağı, mobil kırma tesisi adı
altında güzelim topraklar peşkeş çekilecek. Karacasulu köylü
soruyor: Devlet niye vatandaşı korumuyor? Eskiden devlet insanlardan
arazileri, ormanı korurdu, şimdi biz devletten korur hâle geldik. Bu
cennetin yok olmasına izin vermeyeceğiz, yetti gari! Aydından
elinizi çekin. diyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Tarhan
20.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaeli Kartepede yapılmak
istenen çelik döküm tesisine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
- Sayın Başkan, Kocaelide hava, su ve çevre kirliliği
yıllardır çözülmeyen en önemli sorunken turizm kenti Kartepede çelik
döküm tesisi yapılmak isteniyor. Anadolu ile İstanbul arasında
ana bağlantı yolu üstünde olan Kartepeden her gün binlerce kamyon ve
tır geçiyor. Bu tesis sadece var olan çevre sorununu artırmakla
kalmayacak, trafik yoğunluğunu da artıracak ve sorunları
iyice çözülemez hâle getirecek. Dört mevsimi yaşayabileceğiniz
turizm, doğa ve tarım kenti Kartepede bu tesisin
yapılmasına karşıyız. Gelecek nesillere
yaşanılabilir bir çevre bırakmak için mücadelemizi sonuna kadar
sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Güneş
21.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Yeşilayın
kuruluşunun 102nci yıl dönümü ile 1-7 Mart Yeşilay
Haftasını kutladığına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sağlıklı nesillerle yaşam
sürdürmeyi amaçlayan Yeşilay, bağımlılıklarla mücadele
için 5 Mart 1920de İstanbulda Hilal-i Ahdar adıyla kurulmuştur.
Alkol, sigara, uyuşturucu madde, kumar ve günümüzün
bağımlılığı olan internet
bağımlılığı gibi, insanın yaşamına
zarar veren her türlü bağımlılıkla mücadele etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle
-zararlı alışkanlıklar konusunda- toplumda
sağlıklı nesiller ve bilinçli bireyler oluşturmak için
zararlı alışkanlıklarla mücadele eden Yeşilayın
kuruluşunun 102nci yıl dönümünü ve 1-7 Mart Yeşilay
Haftasını kutluyorum, Yeşilay gönüllülerine teşekkür
ediyorum. Toplumumuzu ve ailelerimizi zararlı
alışkanlıklardan kurtarmak hepimizin sosyal sorumluluğudur
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
VII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, her siyasi
partiden milletvekillerinin Grup Başkan Vekillerinin
konuşmalarını belli bir sınırda tutması konusunda
ricacı olduklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, dün her siyasi partiden 20ye yakın milletvekili
arkadaşımız bana mesaj attı ve Grup Başkan
Vekillerimizin konuşmalarını belli bir sınırda
tutması konusunda ricacı oldular. Ben, arkadaşların bu
uyarılarını da sizinle paylaşıyorum.
Buyurun Sayın
Tatlıoğlu.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun, Ispartadaki elektrik
kesintisine, TÜRK-İŞin açıkladığı enflasyon
rakamlarına, asgari ücrete, Doğu Perinçek ile Ethem Sancakın
Rusya açıklamalarına ve Bursadaki hızlı tren projesine
ilişkin açıklaması
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Herhâlde bu konuda
sınıra uyan bir konuşma olmuştur dün de
Sayın Genel Kurul,
Isparta'da 2nci defa elektrikler kesildi. 21inci yüzyılda, gerçekten,
Isparta'nın sokakları karanlık, suyu ve iletişimi kesik bir
şehirdi Isparta. 13 ilçenin 12si ve merkezde yüzde 20lik bir kesinti; bu
konu daha önce gündeme geldi, çok konuşuldu ama görünen o ki hiçbir mesafe
alınamadı ve bu, nasıl bir yönetim olduğunun ve nasıl
bir Türkiye yönetiminin olduğunun gerçekten çok canlı bir kesiti.
Daha önce günahları valiye yükleyip gönderdik, şimdi sıra
kaymakamlarda mı? diye böyle bir sesleniş ve bir serzeniş var.
Dağıtım firmaları benzer firmalar, Sayın Erdoğan
yönetiminde isimlerine çok alışık olduğumuz firmalar ve bu
firmalara 7 milyardan 22 milyara çıkan bir yatırım bedeli
ödemeleri var. Buna rağmen mağduriyetin devam etmesi gerçekten
devletin millete hizmet etme noktasında geride
kaldığının bir göstergesi olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bir başka konu, TÜRK-İŞ'in şubat ayı verilerine göre
aylık enflasyon açıklamaları. TÜRK-İŞ'e göre,
enflasyon yıllık olarak 66,38 açıklanmış ve bu hesapla
baktığımızda asgari ücret yoksulluk
sınırının değil, açlık
sınırının bile altında kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkanım.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Bugün, Diyanetin 2022 yılı ramazan ayı
için fitre rakamı açıklandı ve bu 40 lira. 5 kişilik bir
ailenin fitre üzerinden yani bir kişinin 2 öğün yemeği üzerinden
hesapladığımızda aylık gideri 6 bin lira ve bu hâliyle
asgari ücretlinin fitreye muhtaç olduğunu net olarak görüyoruz.
Ethem Sancak'ın
Rusya'daki, Rus kanalındaki açıklamaları dün gündeme düşen
bir konuydu. AK PARTİ ve özellikle Sayın Erdoğan'la çok
özdeşleşmiş siyasi ve iş adamı kişiliğiyle
Ethem Sancak'ın mekân ve zaman açısından oldukça önem arz eden
bu açıklamalarını, gerçekten kişisel olarak yorumlayamayacağımıza
göre, nasıl okumak gerektiği konusunda, biz, Türkiye'yi yönetenlerden
bir açıklama bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Acaba, bu, Türkiye'nin dış işlerinde
yeni yöneliminin bir işareti midir, bir iç ses midir, bir ön ses midir?
Doğu Perinçek ile Ethem
Sancak'ın Rusya açıklamaları Türkiye anlamında gerçekten
izaha muhtaç bir husus olarak ortaya çıkmaktadır.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Onlar 1968den beri ortaklar, ortak.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Son olarak Bursa'yla ilgili bir konuyu gündeme
getirmek istiyorum: 23 Aralık 2012de temeli atılan hızlı
trenin, zamanın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından 2016da biteceği
açıklandı. Daha sonra, 2017de zamanın yönetimi 2019
yılında biteceğini söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Daha sonra, 2018de yeni Bakan Ahmet Arslan, 2019da
tamamlanacağını söyledi. Daha sonraki Bakan Cahit Turhan,
2021de biteceğini söyledi ve daha sonra Bursa yüksek hızlı
tren, yüksek hızlı tren olmaktan çıktı, standart bir trene
dönüştü ve daha sonra Başbakan Yardımcılığı
yapan Sayın Bursa Milletvekilimiz, 2023te biteceğini söyledi. Daha
sonra, Sayın AK PARTİ Bursa Milletvekilimiz, 2024te biteceğini
söyledi ve gerçekten sesi de dumanı da kendisi de bir türlü görülmeyen
trenin gelişiyle ilgili yeni bir hikâye ortadan kalkmış oldu ve
yeni bir süreç beklenmektedir.
Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de
teşekkür ederim.
Sayın Bülbül...
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 4 Mart 2021 tarihinde Tatvanda
Türk Silahlı Kuvvetlerine ait helikopterin düşmesi sonucunda
şehit olan askerleri rahmet ve minnetle andığına,
Ukraynadan tahliye edilen vatandaşlarımıza, Ukrayna-Rusya
çatışma sürecinde devletimizin gerçekleştirdiği insani
yardımlara ve Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistanla olan diplomatik
ilişkilerimizin 30uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan
4 Mart 2021 tarihinde
Tatvanda olumsuz hava koşulları sebebiyle Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait helikopterin düşmesi sonucunda 8. Kolordu
Komutanımız Korgeneral Osman Erbaş ve beraberindeki 1 albay, 3
yüzbaşı, 4 astsubay ve 2 uzman çavuşumuz şehit
düşmüştür. Şehadetlerinin seneidevriyesinde aziz
şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz; ruhları şad,
mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan,
Rusya-Ukrayna arasında yaşanan silahlı çatışmalardan
en az on gün önce dış temsilciliklerimiz kanalıyla
Ukraynayı terk etmeleri istenen vatandaşlarımız,
Dışişleri Bakanlığımızın her iki
ülkeyle de gerçekleştirdiği başarılı görüşmeler
neticesinde hızlı bir şekilde tahliye edilmeye
başlanmış ve dün itibarıyla ülkemize giriş yapan
vatandaşlarımızın sayısının 11.024 kişi
olduğu Dışişleri Bakanımız tarafından
açıklanmıştır. Tahliye sürecinin devam ettiği bu
dönemde yine, Sağlık Bakanımız tarafından
Kırım Tatar Türkü 209 insanımızın acil
sağlık hizmetinin ülkemizde karşılandığı
kamuoyuyla paylaşılmıştır. İnsani yardımlara
aralıksız devam eden devletimiz, diğer taraftan diplomatik
kanalları açık tutarak taraflar arasında müzakere sürecinin
kalıcı ve nihai bir ateşkesle netice bulması için
yoğun çaba sarf etmektedir. Dışişleri
Bakanlığımız başta olmak üzere, ilgili tüm
kurumlarımıza ve personellerimize çalışmalarında
muvaffakiyetler diliyoruz.
Sayın Başkan, dost
ve kardeş ülkeler olan Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistanla olan
diplomatik ilişkilerimizin 30uncu yıl dönümü kutlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sovyet Rusyanın çöküşünden sonra
bağımsızlıklarını kazanmış olan bu
devletleri, kardeş devletlerimizi Türkiye Cumhuriyeti dünyada ilk olarak
tanıyan devlet olmuştur. Resmî olarak tanımış ve
büyükelçiliklerimiz açılarak da diplomatik ilişkilerimiz hız
kesmeden tesis edilmiştir. Diplomatik ilişkilerimizin 30uncu
yıl dönümü vesilesiyle Türk dünyasının siyasi, sosyal ekonomik
ve kültürel olarak refah, huzur ve birlik içinde yaşamasını
temenni ediyor, kardeş devletlerimize daima hür ve aydın bir gelecek
diliyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, üniversitelerdeki yemek
zamlarına, Tuşba Belediyesindeki yolsuzluklara, Konyadaki
Dedeoğlu ailesinin katliamına ilişkin hakikatleri öğrenmek
istediklerine ve Halise Aksoya yapılan zulme ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Ankara
Üniversitesinde yemeklere yüzde 60 zam yapılmış vaziyette ve
öğrenciler bu yemek zammına karşı bir imza kampanyası
başlatmışlar ve zammın geri alınmasını talep
ediyorlar. Daha önce de Hacettepe Üniversitesinde ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinde
yemeklere yüzde 60 zam yapılmıştı, öğrenciler bu
zamların geri çekilmesi mücadelesini sürdürüyor. Gerçekten, genel olarak
ülkedeki ekonomik ve sosyal krize baktığımızda,
öğrencilerin yemeklerine zam yapılması kabul edilebilir
değil. Bu zamlar derhâl geri çekilmelidir ve öğrenciler bu
baskıdan kurtarılmalıdır.
Sayın vekiller, 31 Mart
2019 yerel seçimlerinde Tuşba Belediyesinde, o zaman seçimi
kazanmış olan Yılmaz Berki ve Ayşe Minaza Yüksek Seçim
Kurulu mazbatayı vermemiş, bir Adalet ve Kalkınma Partili Salih
Akmana mazbatayı vermişti. Biz o zaman da söyledik, daha sonra da
bunu konuştuk, halk iradesinin gasbı anlamına geliyor bu diye.
Şimdi ortaya çıktı, bu Salih Akmanın kuzeni Rıdvan
Akman bu Tuşba Belediyesinden bol miktarda ihale almış, 3 milyon
58 bin liralık ihale aldığı ortaya çıkmış
yani hem çevre düzenleme hem de yol yama ihalesini almış. Yani sadece
halk iradesinin gasbedilmesiyle yetinilmiyor belli ki, halkın kesesine de
el atılmaya devam ediliyor, bu bir örneği daha gösteriyor.
Hatırlatmak isterim:
Konyada Dedeoğlu ailesinden 7 kişi katledilmişti ve bu katleden
tetikçi altı gün sonra yakalanmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, ortaya şöyle bir gerçek çıktı: Bu
7 kişiyi, Konyada Dedeoğlu ailesinden 7 kişiyi katleden
tetikçinin o yaptığı katliamdan iki gün sonra 155i arayıp
otuz beş dakika polisle konuştuğu ortaya çıktı. Nereden
ortaya çıktı? Dosyada bir sayfa unutulmuş ve o unutulmuş
olan sayfada tetikçi, polise diyor ki: 7 kişi öldürdüm, bunlar
teröristler; 5 kişi daha öldürüp teslim olacağım. Şimdi,
niye diyorum bir sayfası ortaya çıktı diye? Geri kalanı yok
dosyanın içinde, o çözümü yok etmişler dosyadan ama otuz beş
dakika konuşmuş o sayfada göründüğü kadarıyla polisle.
Şimdi, soruyoruz: O tetikçi, polise başka neler anlattı? O
unutulan belgenin tamamı dosyaya iade edilecek mi yoksa o belge imha
mı edildi? O kayıtlar nerede? Bunların hepsini soruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Peki, başka bir soru daha var: İki gün sonra
aramış tetikçi 155i, altı gün sonra yakalandı yani
konuştuğundan dört gün sonra yakalandı. Peki, polis ne
yaptı? Sen nereden arıyorsun? Aradığın yerde dur, biz
seni alacağız. demedi tetikçiye. Niye dört gün sonra yakalandı
bu tetikçi? Şimdi, bütün bu soruların cevabının ortaya
çıkarılması gerekiyor. Bu ırkçı saldırı
bağıra bağıra gelmişti Konyada, Dedeoğlu ailesi
katledildi, 7 kişi. Şimdi, bir kez daha soruyoruz: Yargı ve
Emniyet susmaya devam edecek mi? O kayıp belgelerin ortaya
çıkmasını sağlayacaklar mı? Ve böylelikle hakikatlerin
de ortaya çıkması sağlanacak mı?
Son bir nokta var. Bunu daha
evvel de konuşmuştuk, gerçekten çok acı bir durumdu ama
hatırlatmak istiyorum ve yaşanılanın nasıl büyük bir
zulüm olduğu bir kez daha söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Halise Aksoy vardı ve
hatırlarsanız, geçen yıl, Halise Aksoyun çocuğunun
kemikleri PTT Kargoyla evine gönderilmişti ve o zaman, biz bunu çok
kınamıştık, protesto etmiştik; bunun nasıl
insanlık dışı bir yaklaşım olduğunu
anlatmıştık, insanlığın karanlık
sayfasına adınızı yazdırdınız demiştik,
hiçbir dinde, hiçbir hukukta olmayan bir zulmü tarih kayıtlarına
düştünüz demiştik. Şimdi ne oldu? Dün Halise Aksoyun evini
basıyor polis ve geçen yıl kargoyla kemikleri gönderilmiş olan
çocuğunun nerede olduğunu soruyor anneye. Ya, inanılır gibi
değil, inanılır gibi değil! Gerçekten, tarih çok zulüm
gördü ama bu kadar ağır bir zulmü insanlara yaşatmak asla kabul
edilebilir bir şey değil. Bunu bir kez daha özellikle vurgulamak istiyoruz.
Bu zulme son verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hem kargoyla çocuğunun kemiklerinin anneye gönderilmesi
büyük bir zulümdür; o yetmiyormuş gibi, aradan bir sene geçince evini
basıp o çocuğun nerede olduğunu sormak başka bir zulümdür.
Bunların hepsini çok ağır bir şekilde kınıyoruz
ve protesto ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokatta geçirdikleri kaza sonucu şehit
düşen ve yaralanan askerlere, Rifat Börekçi ile Reşit Galipin vefat
yıl dönümüne, İzmir Gaziemirde on dört yıldır
temizlenmeyen nükleer atıklara; Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bünyesindeki öğretmenler, sosyologlar,
psikologlar, sosyal çalışmacılar ve hemşirelerin
sorunlarına; Boğaziçi Üniversitesine dışarıdan
yapılan dekan atamalarına, Basın İlan Kurumunun dokuz yüz
gündür Evrensel gazetesine ilan vermemesinin hukuksuzluk olduğuna ve
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün Tokatta geçirdikleri
trafik kazası sonrası şehit olan Uzman Çavuşumuz
İsmail Ergine Allahtan rahmet, ailesine sabır diliyoruz.
BAŞKAN Âmin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün
Tokat Milletvekilimiz, Tokatta cenazeye katıldı. Diğer
yaralı uzman çavuşlarımıza da bir an önce Allahtan
şifa diliyoruz.
BAŞKAN Âmin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, bugün, Türkiye'nin ilk Diyanet İşleri
Başkanı Rifat Börekçinin vefat yıl dönümü. Millî Mücadele
yıllarında Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Beyefendinin
Kuvayımilliyecilerin öldürülmesinin caiz olduğuna ilişkin
fetvasına karşı Ankara Fetvasıyla -idama mahkûm
edilmiş- kurtuluş mücadelemizde Mustafa Kemal ve
arkadaşlarının her zaman yanında olmuş, 1924te
kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı görevini 1941
yılına kadar üstlenmiş Rifat Börekçiyi saygıyla, minnetle,
rahmetle anıyoruz. Son Diyanet İşleri Başkanının
Keşke Yunan galip gelseydi. diyen fesli deli Kadiri ziyaret
ettiğini unutmadığımızı, Rifat Börekçi gibi
Diyanet İşleri Başkanlarına kurumun yeniden
kavuşmasını ümit ettiğimizi ifade ediyorum.
Bugün, aynı zamanda,
Millî Eğitim Bakanlığı görevini de üstlenmiş, 1933
Üniversite Reformunun mimarı Reşit Galipin de ölüm yıl dönümü;
kendisini de minnetle, rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda
Gaziemirdeydim, on dört yıldır temizlenmeyen nükleer atıkların
kaldırılması talebini, Çevre Bakanlığınca,
yürütme organınca, sarayca duyulmayan talebi bir kez de oradan yükselttik.
İzmirin Çernobili olarak bilinen ve normal değerin tam 7.291
katı oranında radyasyon yayan radyoaktif atıkların on dört
yıldır temizlenmediğini ve bir an önce Gaziemirin bu
atıklardan kurtarılması gerektiğini ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ek dersli adı altında
istihdam edilmiş öğretmenler, sosyologlar, psikologlar, sosyal
çalışmacılar, hemşireler var. Bu personelin sorunları
hâlen çözülmedi; Bakan değişti ama sorunlar çözülmedi, sorunlar
duruyor. Bakanlığın asli işini yapan bu personelin
yıllık izin hakkı, mazeret izin hakkı, görevde yükselme
hakkı, iş güvencesi hakkı bulunmuyor. Maalesef, resmî tatillerin
olduğu aylarda maaşları fiilen asgari ücretin altına
düşüyor. Bu soruna bir an önce çare bulunması için Meclisi göreve
davet ediyoruz.
Boğaziçi Üniversitesinin
kayyumu Naci İnci'nin geçtiğimiz aylarda protestolara destek
verdikleri iddiasıyla görevden aldığı üç dekanın
yerine üniversite dışından atamalar yapıldı.
Boğaziçi Üniversitesi gibi köklü bir üniversiteye bu yönde
dışarıdan müdahalelerin ne kadar olumsuz sonuçlar
doğurduğu geçen yıl atanan kayyum rektörün, Melih Bulu'nun
yaşattıklarıyla hatıralarda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu
ısrarın ne Boğaziçine ne Türkiye'ye bir faydası
vardır. Bu tip kayyum atamalarından bir an önce vazgeçilmelidir.
Bugün Basın İlan
Kurumunun Evrensel gazetesine ilan vermemesinin 900üncü günü. 18 Eylül
2019dan bu yana, otuz aydır ilan vermiyorlar hukuksuz bir şekilde.
Basın tarihinde bu kadar uzun bir cezalandırma
yaşanmamıştır. Hiçbir gerekçesi olmayan bu
cezalandırmanın bir an önce son bulması gerekiyor. Gazeteleri,
televizyonları İletişim Başkanlığı,
Basın İlan Kurumu, RTÜK, kamu bankaları
aracılığıyla terbiye etme girişiminin temel sorumlusu
saray rejimidir, bunun da altını çiziyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, son konum şu: Siz hem yapılan bir
toplantıda hem de daha önce kendiniz tutanaklar önünde bize söylediniz,
Grup Başkan Vekillerinin Genel Başkanlarını ve partilerinin
kurumsal kimliklerini temsil ettiğini, onların söz
haklarının kısıtlanmaması gerektiğini savunan bir
Meclis Başkan Vekilisiniz, biz bu konuda zaten sizden razıyız.
Biraz önce tabii,
varlığından hiç şüphe duymadığımız
20ye yakın mesajdan bahsettiniz. Ben, dün burada olan
arkadaşlarımla tek tek görüştüm, hepsi der ki: Eğer öyle
bir mesajı ben attıysam milletvekilliğinden bugün istifa
edeceğim. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi neyin, ne olduğunu bilen bir
parti, öyle bir grup. Diğer gruplardan böyle açıklamalar gelir
gelmez, bunu bilmeyiz ama Özgür Özel'in arkasında Başkana mesaj
atacak bir grup oturmaz, bunu çok açık olarak söyleyeyim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ayrıca yapısal
soruna değinerek sözlerime son vereyim. Sayın Başkanım, siz
de biliyorsunuz ki bu düzenlemeler bu İç Tüzükün tepesinden böyle
bastırma işi olduğunda... Biz bunu çok konuştuk.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Milletvekillerinin olduğu gibi, grupların sözcülerinin, Grup
Başkan Vekillerinin de ülkenin gündemine dair söylemesi gereken söz ve
kullanması gereken bir süre var. Eski Tüzükümüzde grup önerileri için
onar dakika konuşma varken, Grup Başkan Vekilleri bir on dakikayı
kendileri kullanırdı ve o süre gündeme dair değerlendirmeleri
tüketmeye kâfiydi. O süreler üçer dakikaya indirildiği gün Ya delik
büyüyecek ya deve küçülecek. dedim ama bu süre bir şekilde olacak ve
kanuna geçmek yine salı günlerinde altı buçuk, diğer günlerde en
az beş buçuk, altıyı bulacak. Sayın Elitaş Öyle
olmaz, çok kısa sürede kanuna geçeceğiz. dedi. Bakın, olmuyor
çünkü bu ihtiyacın tatmin edilmesi gerekiyor, bütün Grup Başkan
Vekilleri açısından böyledir, bizim yaptığımız
iş budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç
Tüzükü tepesinden bastırıp muhalefetin, iktidarın,
grupların duydukları bu ihtiyacı, kamuoyunun bu beklentisini,
grupların bu beklentisini, toplumun bu beklentisini karşılayacak
bir düzenleme elden alındı diye bunlar oluyor. O yüzden benim grubum
Gösterilsin, hemen istifa ederiz. dedi ama diğer gruplardan Grup
Başkan Vekillerine haksızlık yapan milletvekillerimiz varsa bunu
bilsinler, ben mevkidaşlarımın bu hakkı niye böyle
kullandığının kefiliyim.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dün Türkiye
Büyük Millet Meclisinde Grup Başkan Vekillerinin
konuşmalarını İç Tüzüke göre sınırlayabilirim
dediğimde, videoları alın, Meclisteki alkışlara
bakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru,
alkışlayanlara da bakalım efendim. Bizim gruptan bir kişi
alkışlamadı, iki gruptan duydum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkan.
26.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Genel
Kurul gündemine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
AK PARTİ olarak hamdolsun, demokratik hukuk düzenimizi güçlendirmek,
Türkiye'nin hür, serbest müzakere ortamını tahkim etmek için bugüne
kadar sayısız anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirdik. Ve
bazen bu anayasal ve yasal reformları gerçekleştirirken de parti
olarak pek çok vesayet, baskı ve sultalarla karşı
karşıya kaldık. Ve bugüne kadar bu demokratik ortamın
genişlemesi, serbest, hür müzakere ortamının güçlenmesi için
bütün siyasi mekanizmalar nezdinde Gelin, İç Tüzük
çalışmamızı hayata geçirelim. dedik. Çünkü
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte hem güçlü
kuvvetler ayrılığı hem de Parlamentonun daha etkin bir
şekilde yasama ve denetim faaliyetlerine özgülenmesi açısından
buna da bir ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Biz, bugün, bu
tartışma zemininin bir taraftan genişlemesi diğer taraftan
da Parlamentonun asli vazifesi olan yasama ve denetim faaliyetlerinde de etkin
ve verimli çalışan bir Parlamentonun hayata geçmesi için
yapmış olduğumuz Gelin, İç Tüzük
çalışmamızı hayata geçirelim. davetini yineliyoruz.
İnşallah, bu çerçevede Parlamentomuzun, müzakere ortamının
güçlenmesi, bir istişare ve yasama faaliyeti olarak genelgeçer,
geleceğe dönük, milletimizin ihtiyacı olan yasal düzenlemelerin
hayata geçirilmesi noktasında daha güç kazanacağına
inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malum, bu hafta, enerji
noktasında Nükleer Enerji Kurumu düzenlemesini hayata geçireceğiz. Bu
çerçevede bir hafta boyunca çok verimli bir çalışma ortaya
koyduğumuzu da düşünüyorum. İnşallah, bugün 314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşülmesinde Mecliste uzlaşı
ve istişare anlayışına uygun bir çalışma
yürütüleceğine inanıyorum.
Genel Kurulda bütün
milletvekillerimize, siyasi parti gruplarımıza katkıları
vesilesiyle şimdiden teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması ve arz
güvenliğinin sağlanması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
5/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
5/3/2022 Cumartesi günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
İsmail
Tatlıoğlu
Bursa
Grup
Başkanı
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin
Örs ve 19 milletvekili tarafından enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması ve arz
güvenliğinin sağlanması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 5/3/2022 Cumartesi günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Trabzon
Milletvekili Sayın Örs.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; enerjide arz güvenliğiyle ilgili vermiş
olduğumuz araştırma önergesi üzerinde İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Bu, hafta sonu mesaimizin de
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
enerji, ekonomik faaliyetlerin temel girdisi ve itici gücüdür, aynı
zamanda ekonomik refah düzeyinin en önemli belirleyicilerinden de bir
tanesidir. Bir ülkenin gelişebilmesi ve bu gelişmenin uzun süreli ve
sürdürülebilir olması, ekonomik faaliyetler için gerekli olan enerjinin
yeterli miktarda, en az maliyetle, güvenilir bir şekilde temin
edilebilmesiyle yakından alakalıdır.
Enerji arz güvenliği
kavramı, mevcut enerji kaynaklarına erişmede ortaya
çıkabilecek ani sıkıntılar ile talebin artması sonucu
enerji kaynaklarının yetersiz kalması hâlinde ortaya
çıkabilecek durumları içerir. Enerji arz güvenliği, bir ekonominin
sürdürülebilirliği, güvenliği ve geleceği açısından
çok büyük bir öneme sahiptir. Bir ülke, enerji arz güvenliğinin tehlikeye
düşmemesi için enerji kaynaklarını çeşitlendirmelidir.
Enerji
politikalarının belirlenmesindeki önemli aşamaların
başında enerji talep tahminlerinin sağlıklı
yapılması gelir. Enerji talep tahminleri, ülkedeki gelişmeler
doğrultusunda sürekli olarak güncellenmelidir. Türkiyede doğal
gazın tamamına yakın kısmının ithal edilmesi
enerji güvenliği açısından son derece riskli bir durum
oluşturmaktadır. Enerji arz güvenliği için enerjide
dışa bağımlılığın azaltılması
ve herhangi bir kaynaktan ileri gelebilecek bir azalma, tükenme, kesilme, devre
dışı kalma gibi aksaklıkların gerçekleşmesine
karşı önlemlerin alınması ve enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar,
İYİ Parti olarak, ülkenin dört bir tarafında sahadayız,
esnaf ve vatandaşlarımızı dinliyor, onlardan
aldığımız talep ve sorunları bu yüce Meclisin
kürsüsünde dile getirmeye çalışıyoruz. Şubat ayı
içerisinde hem şehrim Trabzonda hem de İYİ Parti İstanbul
İl Başkanlığının başlattığı
Anlat İstanbul isimli saha çalışması kapsamında
İstanbulun ilçelerinde esnaf ziyareti yaptım,
vatandaşlarımızla görüştüm.
Değerli arkadaşlar,
saygıdeğer milletvekilleri; dükkânına girdiğim her
esnafımız, konuştuğumuz her vatandaşımız
elektrik zamlarından, doğal gaz zamlarından, akaryakıt
zamlarından dert yandı. İktidara mensup arkadaşlar, sizlere
sesleniyorum; siz belki görmüyor, belki duymuyorsunuz ya da duymazdan
geliyorsunuz ama vatandaşın gündemi bu. Vatandaşın
gündeminde zamlar var, vatandaşın gündeminde geçim
sıkıntısı var, vatandaşın gündeminde hayat
pahalılığı var. Esnaf Elektrik faturasını
ödeyebilmek için kredi çekeceğim. diyor. Ne günlere geldik
arkadaşlar. Sizin iktidar partisi olarak vatandaşı enflasyona,
faize ve zamlara karşı korumanız gerekirken
uygulamalarınızla denetimsizliği, kontrolsüzlüğü güce
dönüştüren özel şirketleri koruyorsunuz. Allahtan reva
mıdır bu arkadaşlar? Vatandaşı özel şirketlerin
insafına bıraktınız. Hani kimsesizlerin kimsesiydiniz, hani
mağdurların sesiydiniz; şimdi neredesiniz?
Yandaş gazetelerinize
attırdığınız manşetler, televizyon
kanallarında konuşturduğunuz trollerle Her şey toz pembe.
diyorsunuz ama vatandaş doğal gaz faturasını
ödeyemediği için kombisini açamıyor, domatesi pazardan tane işi
alıyor, gece on ikiden önce Aman bu gece zam gelmeden mazotumu
alayım. diye akaryakıt istasyonlarında kuyrukta bekliyor. Hani
siz Türkiyeyi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına
sokacaktınız? Sizin 2023 hedefleriniz vardı, sahi ne oldu bu
hedefleriniz? Aslında hedefiniz iyiydi ama siz pusulayı
şaşırdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Ha bire tayfa değiştiriyorsunuz ama nafile, sorun kaptan
köşkünde arkadaşlar. Bakın, Türkiye 2018de tek adam rejimine
geçmeden önce dünyanın en büyük 17nci ekonomisine sahipti; tek
adamlık rejimiyle geçen üç yılın sonunda Türkiye artık en
büyük 20 ekonomi liginde yok. Zampiyonlar ligine çevirdiniz Türkiye'yi,
Türkiye'yi zam ülkesi yaptınız, yokluk ülkesi yaptınız,
yoksunluk ülkesi yaptınız.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurun Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bir defa, Türkiye'nin şu
an açısından yani önümüzdeki süreç açısından elektrik arz
sorunu yok yani bunu bilelim. Özellikle nükleer santrali savunurken buna
dayanarak söyleniyor ya da böyle bir ihtiyaç varmış gibi
anlatılıyor. Şu anda arz fazlası var ve şu anda
Türkiye'de elektriğin yaklaşık yüzde 39-40 civarı yenilenebilir
enerji kaynaklarından.
SALİH CORA (Trabzon)
Yüzde 47si.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Gittikçe yükseliyor tabii, o ayrı bir konu. Yüzde 60 ve 70e
yakını da fosil yakıtlardan -60 ya da 50ye doğru inen bir
kısmı var yani gittikçe azalan- oluşuyor.
Şimdi, tabii, en
başta şunu söyleyelim yani dışa bağımlılık
meselesini konuşuyoruz, araştırma komisyonu kurulması
önergesi bununla ilgili, en başta onu ifade edeyim. Akkuyu Nükleer
Santrali yerli bir enerji kaynağı değildir yani buradan da
savunuluyor biraz bu konu -gündemi daha çok konuşacağız bugün-
ancak tümüyle Rusya'ya ait bir elektrik üretim kaynağıdır,
nükleer güç santralidir, yirmi yıl boyunca Rusya'nındır, biz
sadece buradan elektrik satın alacağız, yirmi yıl sonra da
yüzde 51i yine Ruslarda kalmak koşuluyla bizim ülkemizde faaliyetini
sürdürecek. O anlamıyla, hani şu anda değil de faaliyete
geçtikten sonra bu, yerli üretim listesine sokulursa yanlış
yapılmış olur.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, öncelikle, Türkiyenin enerji politikasını
değiştirmesi gerekiyor yani bu bakış açısıyla
dışa bağımlılık azaltılamaz. Öncelikle, bir
kere, bütünüyle kamu aracılığıyla yürütülmesi gerekir yani
üretim, iletim ve dağıtım dediğimiz üç aşamalı
meselenin tümüyle kamu aracılığıyla yapılması
lazım. Şu anda durum ne? Şu anda, işte, kimisini kendimiz
üretiyoruz, kimisini dışarıdan alıyoruz; iletim ve
dağıtım tümüyle özelleştirilmiş durumda,
şirketlere ait. İşte -yine çok konuşuluyor- yine Ispartada
yaşanan elektrik kesintileri konuşuluyor. Bunlar elektrik
olmadığı için falan değil yani bu dağıtım
şirketleri, bu iletim şirketleri birbiriyle bağlantılı
zaten, bunlar farklı falan da değil yani aynı şirketin yan
kuruluşu falan. Bunlar, üzerlerine düşen görevleri yerine
getirmediği için bunlar düzeltilemiyor, yani Ispartada elektrik
kesiliyor, üç gün sonra hâlâ kesiliyor. Ya, üç gün sonra o hatlar
değiştirilmedi ki, o trafo yenilenmedi ki yani hava
koşulları değişirse bir hafta sonra yine kesilebilir.
Dolayısıyla, şirketler bütün bunlarda üzerine düşen
görevleri yapmıyorlar çünkü onlar kârına bakıyorlar; Kısa
sürede nasıl kâr ederim -sözleşme zamanları da
yaklaştı zaten, bunun için- en kısa sürede en çok kârı
nasıl yaparım? diye yatırım da yapmıyorlar.
Şimdi,
dolayısıyla, bizim, bir kere, elektrik üretimini, enerji üretimini
yerinde ve yerelinde yapmaya çalışmamız gerekir; bunun önünü
açmamız gerekir ve arkadaşlar, burada en önemli argüman da şu:
Sonuçta, toplu düzeyde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Yani bunları bir bütün olarak belirli bölgelerde
yığınlaşmış, depo edilen noktalarda
yaptığınız zaman, RES de yapsanız, GES de
yapsanız doğaya zarar veren noktaları var. Bunların tümüyle
yerelde üretilmesi gerekiyor yani fabrikaların bacalarında,
okulların çatılarında -efendime söyleyeyim- hanelerin
çatılarında gibi, bütün hanelerin, bütün yapıların, bütün
alanların kendi elektriğini üretebilecek sisteme sahip olması
gerekiyor ki dünyada bunun örnekleri var, bu alana da yöneliniyor.
Şimdi, bunun için ne
yapmak gerekiyor? İşte, bunun için, örneğin,
kooperatifleşmenin, bu konudaki kooperatiflerin önünün açılması
gerekiyor ve insanların kendi çatılarında elektrik üretmesinin
önündeki bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor,
Akkuyu Nükleer Güç Santraline yapılacak yatırımın buralara
yatırılması ve teşviklerin yapılması gerekiyor ki
bu sorun çözülsün.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Sayın Baha Ünlü.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAHA ÜNLÜ
(Osmaniye) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partinin enerjide dışa bağımlılık
konusundaki grup önerisi hakkında konuşacağım. Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulmak için uzun dönemde bir planlama
yapmak gerekir. Kısaca, mevcut durumdan bahsedeyim. Enerji
politikaları, uzun dönemli planlara ve birçok
olasılığı dikkate alan senaryo analizlerine göre
belirlenmesi gereken politikalardır. Son yirmi yılda, planlama
kapasiteleri gittikçe azalmış ve 2011 yılında Devlet
Planlama Teşkilatı kapatılıp Kalkınma
Bakanlığı içerisine alınmış, 2018den itibaren de
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe
Başkanlığı içerisinde bir birim hâline getirilmiştir.
Böylece, enerji sektöründe kamu adına planlama yapan bir birim ortadan
kalkmıştır. Böylece, enerji planlama kapasitesi de
kaybolmuştur. 2011 yılında Devlet Planlama Teşkilatı
kapatıldıktan sonra, zayıf da olsa var olan enerji
planlaması tamamen çökmüştür. Enerji kaynaklarının derli
toplu bir dokümantasyonu kaybolmaya yüz tutmuştur, çeşitli
kuruluşlarından bölük pörçük bilgiler var ise de
dağınık, güncellenmemiş ve bir kısmı da
doğrulanmamıştır. Kaynak araştırması, kömür,
gaz, hidrolik, biyokütle, biyogaz, diğer biyoyakıtlar için bir
planlama hazırlığı olmadığı gibi, var olan
yetersiz planlar da güncellenmemiş ve önemini kaybetmeye
başlamıştır. Meslek odaları, gelişmeleri basından
öğrenecek kadar gelişmelerden uzak tutulmakta ve gün geçtikçe
işlevsiz hâle getirilmektedir. Tüketici örgütleri güçsüz ve etkisiz, yok
denecek kadar azdır.
Peki, ne yapmalıyız
arkadaşlar bu durumu düzeltmek için, dışa
bağımlılıktan kurtulmak için? Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığındaki strateji belirleme, koordinasyon ve mevcut planlama
kapasitesi geliştirilmelidir. Yenilenebilir enerji ve enerji
verimliliği, enerji dönüşümünün en önemli unsurlarıdır.
Yeterli depolama teknolojileri geliştirilinceye kadar baz yük
santrallerine -kömür, doğal gaz santralleri- ihtiyaç vardır. AByle entegrasyon
gerçekleştirilecek ise enerji piyasası politik müdahalelerden uzak,
şeffaf ve öngörülebilir olmalıdır. Enerji ve iklim
politikalarının en geniş şekilde
çalıştırılacağı ve kararların
alınacağı bir enerji çalıştayı
planlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) Meslek
odaları, üniversiteler, eski ve yeni bürokratlar, bilim adamları,
tüketici dernekleri ve sendikaların tartışmaya
katılması sağlanmalıdır. Tebliğlerin,
çalışmaların tartışıldığı bir
başlangıç çalıştayı düzenlenmeli ve enerji ve iklim
değişikliği komisyonu, enerji kaynakları
araştırma komisyonu, elektrik enerjisi komisyonu, petrol komisyonu,
doğal gaz komisyonu, enerji mühendisliği dalları eğitim
komisyonu, malzeme ve lojistik komisyonu, enerji politikaları belirleme
komisyonu kurulmalıdır. Başlangıçta,
çalıştayın belirlenen tarihte sonuçların
tartışıldığı enerji politikaları belirleme
çalıştayı düzenlenmeli ve alınan sonuçlar her türlü
katılımcının önünde
tartışılmalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ahmet
Çolakoğlu.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
verilen önergeye baktığımızda, Türkiyenin enerjideki arz
güvenliği için enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması, herhangi bir
kaynaktan gelebilecek enerji azalması veya tükenmesi gibi durumlarda
ülkemizdeki enerji ihtiyacının karşılanmaması tehlikesine
karşı önlemlerin alınması, enerji kaynaklarının
çeşitlendirilmesi konusunda ve bu maksatta Meclis
araştırması açılmasını istemektesiniz.
Değerli milletvekilleri,
2022 yılında verilen bu önergenin içeriğine
baktığımızda, bizler AK PARTİ olarak, tam yirmi
yıl önce bunu öngörerek Hükûmetimiz ve Enerji
Bakanlığımız bu konularda çalışmalarına
hızlı bir şekilde başlamıştır.
Şimdi, sizlere son
yıllarda yaptığımız sadece birkaç tesisten örnek
vermek istiyorum.
Silivri Yer Altı
Doğal Gaz Depolama Tesisleri: İletim hattına günlük 28 milyon
metreküp gaz verebilme kapasitesine sahip olan bu tesis ülkemizin şu anki
günlük doğal gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 10ununu
karşılamaktadır.
Marmara Ereğlisi LNG
Terminali: Günde 75 tanker dolum tesis kapasitesi bulunan bu tesisle
sanayilerimizin enerji ihtiyacı karşılanmaktadır.
Yüzer LNG depolama ve yeniden
gazlaştırma terminali; Dörtyol gemisi, Ertuğrul Gazi gemisi,
İzmir Aliağada bulunan gemilerle LNG depolama ve ihtiyaç
duyulduğunda LNGyi gazlaştırarak iletim şebekesine aktarma
fonksiyonunu da icra etmektedir.
Tuz Gölü Yer Altı
Doğal Gaz Depolama Projesi. Birinci etap kapsamında
çalışmalar 2021 yılı sonu itibarıyla
tamamlanmış olup 1 milyar standart metreküp çalışma
kapasitesine ve 40 milyon standart metreküp günlük geri üretim kapasitesine ulaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
2002 yılında 17 milyar metreküp olan doğal gaz tüketimimiz 3,5
kat artarak 2021 yılında yaklaşık 60 milyar metreküp
seviyesinde gerçekleşmiştir. 60 milyar metreküp ihtiyacı
kesintisiz bir şekilde konutlara, sanayiye tedarik etmeyi sağlayan
yine bizim iktidarımızdır. Özellikle görmenizi ve bilmenizi
istiyorum sismik araştırma gemilerimizi, deniz derin sondaj
gemilerimizi, seçim bölgem olan Zonguldak Filyosta bulunan gaz rezervini ve
bölgedeki çalışmaları, bulunan gazı milletimizin hizmetine
sunmak gayretiyle su altında, kara kısmında yapılan
çalışmaları. Düne kadar rüzgâr türbinimiz yok iken bugün 10.607
megavat kurulu güce ulaştık, güneş panelimiz yok iken bugün
6.816 megavat güce ulaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
AHMET ÇOLAKOĞLU
(Devamla) 32 ülkede 439 adet nükleer güç reaktörü faaliyet gösteriyor. Bizler
de inşallah, Türkiye'de Akkuyu Nükleer Santraliyle 2023te enerji
çeşitliliğimizi geliştireceğiz.
Bununla beraber, HESlerden,
JESlerden bahsetmedim. Buradaki veriler de enerji çeşitliliğimizi
gösteriyor.
Size özellikle şunu
söylemek istiyorum: Sizler masa etrafında şekillenen durumunuzu
gözden geçirirken biz Cumhur İttifakı olarak milletimize,
halkımıza hizmet yapmaya devam ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunmadan yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın
Gökçel, Sayın Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Şeker,
Sayın Bülbül, Sayın Antmen, Sayın Barut, Sayın Kayan,
Sayın Sarıaslan, Sayın Önal, Sayın Keven, Sayın Arık,
Sayın İlhan, Sayın İlgezdi, Sayın Hakverdi, Sayın
Başevirgen, Sayın Tokdemir, Sayın Bulut, Sayın Ünlü.
Yoklama için üç dakika süre
vereceğim.
Pusula veren
milletvekillerimiz lütfen salondan ayrılmasınlar.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
Habib Soluk? Burada.
Sayın Ziver Özdemir?
Burada.
Toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması ve arz
güvenliğinin sağlanması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ülkeyi içine sürüklediği karanlık zam tablosunun
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
5/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/3/2022
Cumartesi günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5/3/2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından (17237 grup numaralı) Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin ülkeyi içine sürüklediği karanlık zam tablosunun
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 5/3/2022 Cumartesi günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi ilk açıklandığında, bu sürece
girildiğinde ülke her açıdan daha rahat yaşanabilecek bir ülke
olacaktı; demokrasi, özgürlükler, düşünce ve ifade özgürlüğü,
yerel yönetimler her şey daha güzel olacaktı ve en büyük temenni de
şuydu: Ekonomiyi ben biliyorum, bürokrasiye gerek yok; ekonomi uçacak,
yurttaş gelişecek, hayat pahalılığı bitecek.
Kırk dört ay geçti, ekonomiyle ilgili geldiğimiz aşama
Dün, biz
bir zam raporu açıkladık HDP olarak. TÜİK rakamlarıyla, bu
başkanları değişen, istenilen sonucu vermeyen TÜİK
rakamlarıyla ne hâlde olduğumuzu sizinle paylaşmaya
çalışacağız ve bunun araştırılması
gerekir. Zam, zam, zam. İşçi Maaşıma zam. dediğinde,
memur Maaşıma zam. dediğinde, emekli Maaşıma zam.
dediğinde, öğrenci Benim daha iyi geçinebilmem için burs istiyorum.
dediğinde çıt ses yok; tam tersine engel var, tam tersine baskı
var ama hayat pahalılığına gelince zamlar artık sabah
ile gece arasında fark etmekte. Ve nitekim öyle bir hâle geldik ki zam
rakamları üç haneli rakamlarla ifade ediliyor. Yüzde 10, yüzde 20
değil yüzde 200, yüzde 300, bazı kalemlerde -birazdan
söyleyeceğim- yüzde 909; bunu TÜİK söylüyor, Türkiye İstatistik
Kurumu söylüyor. Ve geldiğimiz aşamada bazı
başlıkları paylaşmak istiyorum.
Her fatura
gösterdiğimizde itirazlar yükseliyordu, her faturayla ilgili düzenleme
yapılmaya çalışılıyordu; faturalar düzeltilemiyor.
Neydi? Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
oluşturulduğundaki elektrik fiyatları ve bugünkü elektrik
fiyatları arasında yüzde 221; doğal gazda yüzde 141
Ve öyle bir
hâle geldi ki kış şartlarında Ağrıda,
Erzurumda, Vanda insanlar ısınamadıkları için tek odaya
sığındılar, tek odada soba yaktılar, kimi yerde
yaşamlarından oldular o duman altında. Kimi yerde haberlere
şöyle geçti: Isınamadığı için donduğundan dolayı
yaşamını yitirmiştir yurttaş. Bunlara biz
kulaklarımızı tıkıyoruz. Peki tüp gaz? Yüzde 175.
Yoksul, tek yaptığı aşını kaynatmak olan bir
süreçte bununla karşı karşıya.
Peki gıda? Bizim
insanları korumamız lazım, beslememiz lazım daha
sağlıklı günlere gitmesi için. Un fiyatları yüzde 190 ki
nitekim bu Rusya-Ukrayna meselesinden dolayı dünden itibaren fiyatlar daha
da uçtu, herhâlde ekmek bir aya kalmaz 5 liraya çıkmış olacak.
Hani koruyacaktınız? En temel şey. Bulgur, mercimek, hepsi yüzde
200lü rakamlarla ifade ediliyor; makarna, yüzde 200lü rakamlarla ifade
ediliyor. Rusya-Ukrayna krizi sonrası ve hele son dönemdeki şeyler
Ya, patlıcanda TÜİKin rakamlarına göre
Cumhurbaşkanlığı sistemi geldiğindeki ilk dönem ile
şimdiki arasındaki fark yüzde 737, yüzde 737! Peki, insanlar
nasıl beslenecek?
Peki, siz ne
yapıyorsunuz? Asgari ücreti artırdık. Yoksulluk
sınırının altında, derin yoksulluk; açlık
sınırının altında artık insanlar aç,
perişan. Neydi çözüm? Kur korumalı mevduat hesabı;
yurttaşların dövizi var, altını var, altın
korumalı mevduat, dolar korumalı, euro korumalı mevduat. Ya,
artık öyle bir oldu ki un korumalı mevduat, öyle bir hâle geldik ki
benzin korumalı mevduat, makarna korumalı mevduat; bu hâle getirdiniz
ülkeyi. Sizin korumanız gereken yurttaşın kendisi; insanı
korumanız lazım, insan korumalı bir sisteme dönüşmek
lazım. Bunu yapmadığınız zaman döviz
dediğinizde, altın dediğinizde yoksulluğu artırmakta,
daha da dibe sokmaktasınız. Bizim insanları korumamız
lazım. Bahane ne? Dış kaynaklı. İktidarların
görevi, dış kaynağı önlemek, yoksa her zaman kaynaklar
bulunur; iktidarların görevi, riskleri önlemek, gelip, oturup, ayaküstü
atıp Bizden kaynaklanmadı, dışarıdan geldi
İktidarların bunu öngörmesi ve bu riski az bir şekilde
atlatabilmek için yurttaşlara bir çözüm bulması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bir diğer konu, eğitim. Ya, ilk övünülecek neydi? Kitaplar bedava,
evet ama şu anda ana sınıfından üniversiteye kadar bütün
öğrenim paralı; her yer paralı. Aileler kredi çekiyor
öğrencinin okul masrafını vermek için. Servis ücretleri,
artık kimse servis ücretini ödeyemiyor. Eğitimi bu aşamaya
getirdiniz ve diyorsunuz ki: Tablet kullanın, akıllı telefon
kullanın, bilgisayar kullanın. Zaten bunlara girmek istemiyorum.
Peki, sağlık
Yüzde
909 oranında artan fiyatlar var sağlıkta ve sağlıkta
öyle bir hâle gelmişiz ki ameliyatlar yapılamıyor. Ne deniyor?
Sağlıkta dönüşüm; git özele, git özelde ameliyat ol.
İnsanlar özelde ameliyat olmak için tekrar kredi çekiyor. İlaç yok,
ilaç; ilaç fiyatları arttığı için insanlar ilaç
alamıyor.
Biz ne diyoruz Halkların
Demokratik Partisi olarak: Bahane üretmeyin; gelin, bu sorunları hep
beraber çözelim, araştıralım gerçek yurttaşlar için.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gökçel, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışa ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Vatandaşlarımızın
zamlar karşısında dayanacak gücü kalmadı. Binek araç
sahipleri, nakliyeciler, taşıma firmaları ve tüm kara
taşıtı sahipleri 6 Martta kontak kapatma eylemi yapmaya hazırlanıyorlar;
aylardır kontak açamayacak hâle gelen servisçiler, nakliyeciler ve
lojistik firmaları ise kepenk indiriyorlar. Başta kamudan ihale alan
firmalar olmak üzere, nakliyeciler artan mazot fiyatları ve maliyetler
yüzünden batma noktasına geldiklerini söylüyorlar.
Yılbaşından beri mazot yüzde 65 zamlandı, nakliye firmaları
fiyat farkı ödemesi alamadılar; derhâl nakliyecilere akaryakıt
fiyat farkı ödenmeli.
Enflasyonun artmasına
neden olan faktörlerden biri de akaryakıt fiyatlarıdır.
Enflasyon artışını yavaşlatmak ve lojistik sektörünün
nefes almasını sağlamak için nakliyecilerin
kullandığı mazottan ÖTV mutlaka
kaldırılmalıdır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin ülkeyi içine sürüklediği karanlık zam tablosunun
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 5/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Mart 2022 Cumartesi günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Sayın Başkanım, ben konuşacağım
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN
OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yıllar önce, o dönemin
Başbakanı, şu anda Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, 23 Nisanda bir ilkokul öğrencisine görevini bir
süreliğine vermişti -yani geleneksel bir durum biliyorsunuz- o zaman
şunu demişti: Artık bu makamdasın,
astığını astık, kestiğini de kestik olabilirsin,
böyle bir yetkin var. Evet, geldiğimiz bugünlerde 2018 yılı
Temmuz ayında iktidara gelen tek adam rejiminin ülkeyi ne hâle
getirdiğini hepiniz biliyorsunuz. Ha, o dönemde de şunu demişti:
Kardeşinize verin yetkiyi, bakın, nasıl enflasyonla, nasıl
dövizle uğraşılır görün. Evet gördük, 8 bakan
değiştirildi üç sene içinde; 4 defa Hazine ve Maliye Bakanı, 4
defa Merkez Bankası Başkanı, 5 defa TÜİK Başkanı
değiştirildi. Bakıyorsunuz döviz tutulamıyor.
AHMET TAN (Kütahya)
Hükûmetler değişiyordu.
SALİH CORA (Trabzon)
Merkez Bankası görevini yapana kadar hükûmetler görevini yapamıyordu;
koalisyonlar vardı, hükûmet krizleri vardı.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Kur korumalı mevduata geçildi. Bakın, Hazine, önümüzdeki
iki ay içinde ya da mart ayının sonunda -en az tahmin edilen rakam,
kurlar bu seviyede kalırsa- 10 ila 15 milyar lira kur korumalı
mevduata para ödeyecek. Bunların hepsi gariban vatandaşa, yoksul
yurttaşlarımıza zam olarak tekrar gelecek; gelen zamları
siz biliyorsunuz.
Bakın, EUROSTATın
-yani Türkiyenin istatistik kurumu değil Avrupa Birliğinin
istatistik kurumu- 2020 yılında yaptığı
araştırmada, iki günde bir etli yemek, tavuk veya balık yemeye
gücü yetmeyenler sıralamasında Türkiye zirvede arkadaşlar, en
üstte. Burada 28 ülke var, 28 ülkenin içinde en üst sırada yani her 3
kişiden 1i bu ülkede iki günde bir etli yemek yiyemiyor maalesef.
Zam oranlarına girmeme
gerek yok; bunu bütün vatandaşlarımız yaşıyor, sizler
de çok yakından biliyorsunuz. Bakın, mazota yarın bir daha zam
gelecek 20 liranın üstüne çıkıyor. Bu, sadece tarımı
değil; çiftçiyi, köylüyü değil; aynı zamanda üreticilerin
tamamını, sanayiciyi, esnafı, evinde oturan ev
kadınını, okula giden çocuğu kökten zarara uğratacak
ve nefes alınamaz duruma getirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Ha, bir de işsizlik oranlarına bakalım bu dönemde.
Tek adam rejimine geçildiği yıldan bugüne kadar işsizlik
oranlarında inanılmaz bir artış var ama her şeyden
önce genç işsizlik rakamlarına bakalım. Genç işsizlik
rakamları yüzde 18den yüzde 30a dayanmış; insaf! Gençler
ümitsiz, gençler çaresiz ve iş alanlarının tamamı neredeyse
teker teker kapanıyor. Esnaf kepenkleri kapanıyor, bugüne kadar 200
bin esnaf kepenk kapatmış. Sanayi kuruluşlarının
çarkları dönmüyor, bu zamlarla sanayi kuruluşlarının
çarklarının dönmesi mümkün değil. Türkiye, maalesef,
hiperenflasyona doğru hızla yuvarlanıyor
Enflasyon en
acımasız vergi sistemidir, en acımasız vergi sistemidir.
İnsanların istemeden cebinden parasını almaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Yani fakirden alıp zengine vermek demektir ve maalesef şu
anda Üretici Fiyat Endeksi yüzde 100ün üzerine çıkmış. Bu fiyat
endeksi bir gün yani önümüzdeki en kısa sürede Tüketici Fiyat Endeksine
de yansıyacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Yaşar Kırkpınar.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ grubum adına söz aldım. Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden
vatandaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ülke ekonomisi,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmeden önce, 2018
yılında dış tehditlere son bir kez daha maruz
kalmıştı. Ardından, iki yılı aşkın bir
süredir dünya pandemiyle savaş hâlinde, tüm dünya devletleri pandeminin
enkazı içerisinden çıkmaya çalışıyor.
Değerli milletvekilleri,
hep birlikte ekonomilerin durduğuna şahit olduk. Dünyada emtia
maliyetleri, enerji fiyatları, gıda fiyatları zirve yaptı.
Doğal afetler her tarafı yakıp yıktı. Daha dün,
yanı başımızda başlayan savaşla, dünyanın
nereye evrildiğini ekranlardan birlikte seyrediyoruz.
Petrol, doğal gaz ve
enerji fiyatlarının yarın ne olacağını kimse
bilmiyor. Bunları görmezlikten gelip yokmuş gibi hareket etmek tam da
bir samimiyetsizlik örneğidir.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo, doğru!
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Bugün euro bölgesinde ve dünyanın birçok noktasında enflasyon
tarihî değerlere ulaştı. Dünyanın en zengin, en
gelişmiş ülkeleri bile bu durumdan muzdarip; kaldı ki
vatandaşları bile sokaklarda protesto ediyorlar.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Bizimkiler edemiyor çünkü polis hemen peşine
düşüyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Enflasyon bugün bir dünya gerçeği. Şükürler olsun ki
Türkiyenin ekonomik altyapısı sağlam, makro verileri de çok
iyi. Bugün ihracatımız 225 milyar dolarlara ulaşmışken
büyüme rakamlarımız da yüzde 11lere ulaşmış durumda.
İnşallah, yeni ekonomik modelimizle birlikte bu işin üstesinden
de Cumhur İttifakı'yla birlikte geleceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Vatandaşlarımızı
rahatlatmak için asgari ücretin artırılması, emekli ücretleriyle
ilgili yapılan iyileştirmeler, KDVnin indirilmesi, yatırımların
artması için finansmana erişimin
kolaylaştırılması yönünde ciddi adımlarımız
var; bunlar devam edecek. İnşallah, hep birlikte ülkemizi büyütmeye
devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, bürokratik
oligarşiyi ortadan kaldıran, erkler ayrımını tam
manasıyla işleten, hızlı karar alma mekanizmasını
devreye sokarak işleyişi kolaylaştıran, zamanında ve
etkili bir şekilde kararları uygulayan, devletin her alanda
çıkar ve menfaatlerini koruyan, iç ve dış politikada ve her
alanda etkin ve etkili olmasını sağlayan bir sistemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Kırkpınar.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Türkiye, bu sistemle çok ciddi badireler atlatabilmiş;
inşallah, bundan sonra da bu sistemle bütün zorluklara göğüs
gerecektir.
Değerli milletvekilleri,
eski sistem meraklıları bu özlemlerini gidermek için 28 Şubatta
6+
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Mazot 25 lira oluyor, 25 lira! Yaktınız ülkeyi, yaktınız!
Mazot yerine ülkeyi yaktınız!
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Ben, bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Özgür Bey,
elini kaldırınca ne oluyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben
oylamayı yapın diye bekledim. Kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Yaşar
Kırkpınarın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, eğer bir ülkede iktidar muhalefeti
eleştirmeye başlamışsa psikolojik iktidar el
değiştirdi demektir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Boş zamanlarda eleştiriyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O
yüzden artık oradan sonra yapılacak iş, demokratik
sınırlar içinde zamanı tüketip vatandaşı oyalamadan
bir an önce sandık gelmezse günü geldiğinde psikolojik iktidar
sahiplerinin fiilî iktidarı devralmasıdır. Sayın
Cumhurbaşkanı biraz önceki hatibe ilham verecek bir
konuşmayı dün akşam KADEMde yapmış. Bunlar
oturmuşlar, Hükûmeti nasıl ele geçiririz diye uğraşıyorlar.
diyor. O konuda Sayın Cumhurbaşkanına söyleyeyim: Benzer bir
toplantıyı bu pazartesi 13.00te yapacağız Merkez Yönetim
Kurulunda.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) 23 Nisanda yapın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Demokrasi böyle bir şeydir, partiler iktidarı ele geçirmeyi hesap
ederler. Bu gizli değil açık niyetimizdir, bunu yapmak suretiyle zam
ve zulüm rejimine son verip halkın iktidarını
kuracağız. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan, 2010 ile 2020 yılları
arasında gayrimenkul, arazi ve şirket satın alma yoluyla Türk
vatandaşlığı kazanan kişi sayısının
tespit edilerek vatandaşlığa kabul kriterlerinin gözden
geçirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/2382) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 5 Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
5/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
5/3/2022 Cumartesi günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, 2010
ile 2020 yılları arasında gayrimenkul, arazi ve şirket
satın alma yoluyla Türk vatandaşlığı kazanan kişi
sayısının tespit edilerek vatandaşlığa kabul
kriterlerinin gözden geçirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/2382)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 5/3/2022 Cumartesi günkü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk vatandaşı olmak isteyen
yabancıların yapacakları gayrimenkul yatırımın
değeri 1 milyon dolar olarak belirlenmişken 2018 yılında
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu miktar 250
bin dolara düşürüldü ve yoldan geçen herkesin kolaylıkla Türk
vatandaşı olmasının yolu açıldı. Maalesef bugün
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı konusu, konut
satış reklamlarıyla Arap televizyonlarında durmadan
yayınlanıyor; bu büyük bir utanç kaynağıdır.
Ayrıca yurt dışına ardı ardına tapu
temsilcilikleri açılarak işporta tezgâhı açar gibi Türkiye
Cumhuriyeti taşınmazları ve vatandaşlığı
peşkeş çekilmektedir.
Oysa vatandaşlık
alma hakkı gibi önemli bir konuda çağdaş ülkeler çok önemli
kriterler belirlemiş. Örneğin, Kanadada vatandaşlık
hakkı elde etmek için 800 bin dolarlık bir banka hesabı ve en az
400 bin dolarlık bir yatırım yapmak gerekiyor ve beş
yıl sonra uygun görülürse vatandaşlık hakkı veriliyor.
İsviçre, yılda en az 250 bin franklık yatırım
yapıldıktan sonra, vatandaşlığı tam on iki
yıl sonra veriyor. Yunanistan ise 250 bin euroluk bir konut alana beş
yıl boyunca oturma hakkı veriyor; bunun yanında, ülkede 300 bin
euroluk istihdam sağlayanlara ise üç senelik çalışma izni
veriyor, oturma izni veriyor. Bakın, vatandaşlık değil,
oturma izni veriyor. Bütün ülkeler kendi ülkelerine bir katkı yapılması,
ekonomik olarak artı değer sağlanması ve istihdam
yaratması koşuluyla önce oturma izni, yıllar sonra ise bu katma
değerlerin devamına bakılarak vatandaşlık hakkı
verirken Türkiye ise vatandaşlığını gayriciddi bir
şekilde salt paraya bakarak dağıtıyor.
Sayın Süleyman Soylu,
geçtiğimiz ay geçici sığınmacı 193.293 Suriyelinin
Türk vatandaşı olduğunu açıkladı. Dünyanın hiçbir
yerinde böyle bir şey yok. Bunlar kimdir, nedir, nasıl vatandaş
olmuştur belli değil; bunu akılla, bilimle, sosyolojiyle
açıklayamazsınız. Ben defalarca sordum, defalarca Sayın Soyluya
sordum: Bu vatandaş yaptığınız kişiler kimler, ne
aldılar, ne verdiler, hangi şirketler, hangi kişiler,
bunların bir suç kaydı var mı, terörizm kaydı var mı,
ne yapıyorlar, ne ediyorlar? Hiç
Verilen cevap şu: Mevzuat ne
gerektiriyorsa onu yapıyoruz. Mevzuat size Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığını önüne gelene vermenizi emretmiyor.
Bakın, bu iş iyi
değil, bu işin sonu iyi değil. Neden diyorum bunu? MİTin,
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü
İstihbarat Dairesi Başkanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğü
Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığının ve
MASAKın raporlarına rağmen, Mersinde 3 tane şirket
kurarak IŞİDe askerî ekipman sağlayan bir Suriyeliyi Türk
vatandaşı yapmışlar ve bu, Türkiyenin bütün istihbarat
birimleri tarafından biliniyor. Bunu nasıl vatandaş
yapıyorsunuz? Vatandaşlık Kanununun 11inci ve 12nci
maddelerinin son fıkrası diyor ki: Ne olursa olsun, hangi
şartlarla gelirse gelsin bakın bakalım bu kişinin millî
güvenlik tehlikesi var mı, millî güvenlik ve kamu düzeni
bakımından bir engel teşkil ediyor mu? Ama, maşallah,
Türkiyeyi ve Türk sınırlarını yolgeçen hanına
çevirdiniz.
Bakın, biz, Türkiyede
parayla, bir daireyle vatandaşlık satacak idiysek ne gerek vardı
Çanakkalede şehit olmaya, ne gerek vardı Sarıkamışta
donmaya, ne gerek vardı Kurtuluş Savaşında bütün dünyaya,
emperyalistlere meydan okumaya, ne gerek vardı kanımızı,
canımızı bu uğurda kaybetmeye, alın terimizi dökmeye?
(CHP sıralarından alkışlar)
Ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları, Türkiyede yaşayan insanlar artık bu ekonomik
krizde ev bark alamıyor, sadece geçinmeye çalışıyor ama ne
yapıyorsunuz? Doğup büyüdüğü, kendi öz vatanında Türk
vatandaşları ev alamazken önüne gelen bir daire alıp kanla,
canla, alın teriyle kazanılan Türkiye Cumhuriyetinde vatandaş
oluyor.
Peki, bugün ne olacak? Bunu
araştırmamız gerekmiyor mu? Hangi kriterlere göre insanları
Türk vatandaşlığına alıyorsunuz, hangi kriterleri
arıyorsunuz? Bunların içinde terörist var mı, mafya babası
var mı, çocuk tecavüzcüsü var mı? Mafya liderleri Türkiyede cirit
atıyor, artık Arabistanlılar, Kuveytliler neredeyse ceplerinde
taşıdıkları paralarla Türk
vatandaşlıklarını alıyorlar.
Değerli milletvekilleri,
bakın, bu iş siyasetüstü bir iş ve bu işin
araştırılması gerekiyor. Biz bu işi soruyoruz Kimleri
alıyorsunuz? diye, Bunlar terörist midir? diye. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop da bizim soru
önergelerimizi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Biz
soruyoruz: Bir kişiyi hangi kriterlere göre alıyorsunuz Türk
vatandaşı olarak? Teröristleri, kaçakçıları neden Türk
vatandaşı yapıyorsunuz? IŞİDe askerî ekipman
sağlayan bir kişi nasıl Türk vatandaşı oldu? diyoruz.
Bu soru önergeleri, Sayın Meclis Başkanı tarafından,
tarafımıza kişisel görüş diye iade ediliyor. Evet, bu bir
kişisel görüş. Evet, bu görüş, Türkiyede yaşayan bütün
insanların, Anadolu halklarının kanlarıyla,
canlarıyla, alın teriyle kazandıkları Türkiye
Cumhuriyetinin kişisel görüşü.
Son sözüm: Bu iş siyasi
değil, gelin bunu araştıralım, gelin buna bir çekidüzen
verelim, gelin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını
önüne gelene vermeyelim diyelim.
Yüce Türkiye Büyük Millet
Meclisini saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
AK PARTİ her şeyin
seviyesini düşürdüğü gibi, en büyük gurur kaynağımız
olan Türk pasaportumuzun kıymetini, ecdadın bize en büyük mirası
Türk vatandaşı kimliğimizin değerini de maalesef
ucuzlatmıştır. 19 Eylül 2018 tarihinde yapılan yasal
değişiklikle yabancıların gayrimenkul yatırımı
yapmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı
almasının koşulları değiştirildi. Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığı alma hakkının elde
edilmesi 1 milyon dolardan az olmamak koşulluyla yatırım
yapılmasıyken değişiklikle 250 bin dolar tutarında konut
alınması veya en az 500 bin dolarlık sabit sermaye
yatırımı yapılması yeterli oldu. Bununla birlikte,
yabancı ülkelerin kitle iletişim araçlarında, ülkemizde
yapılan ucuz vatandaşlık satışları
sıklıkla yayınlanmaya başlandı. Birçok yabancı
uyruklu kişi çok hızlı bir şekilde ucuz
vatandaşlık aldı. Vatandaşlığımıza
geçen kişilerin sayısını öğrenmek için verdiğimiz
önergeler yanıtsız bırakılıyor.
En son, 6 Ocak 2022 tarihinde
yapılan son yönetmelik değişikliğiyle Türk
vatandaşlığına geçiş şartları yeniden
düzenlendi. Yeni yönetmeliğe göre yabancılara, en az 250 bin dolar
tutarında gayrimenkul aldıklarında veya 500 bin dolarlık
şirket kurduklarında dövizlerini Merkez Bankasına satma
şartı getirildi. Merkez Bankasının kasten heba edilen,
eritilen döviz rezervlerine kaynak bulmak için ülkemiz
vatandaşlığının uluslararası camiada
düşürüldüğü durum, AK PARTİnin uzak olduğu millî onurumuzu
zedeleyici bir hâl aldı. İşin en acı taraflarından
biri, bütün bunlara rağmen Merkez Bankasının döviz rezervleri
artmıyor. AK PARTİ yönetimi altında, cumhuriyet tarihimizin en
zayıf ve en hesapsız yönetici kadrosu ülkemize büyük bir ekonomik ve
sosyal kriz yaşatıyor. Bütün medeni ve gelişmiş ülkeler
vatandaşlık verme gibi önemli bir konuda kriterlerini üst düzeyde
belirlemiş durumda. Çok yüksek rakamlara önce oturma ve çalışma
izni veriliyor, kıymetli gördüğü
vatandaşlığının hak edildiğinden emin olduktan
sonra vatandaşlık hakları ancak verilebiliyor. AK PARTİ
yönetimi gibi günü kurtarmak, kendine siyasi çıkar sağlamak için
değil, kalıcı yatırım çekmek için yabancı ülkeler
tarafından vatandaşlık veriliyor, doğrusu da budur. Bu
yolla Türk vatandaşı olanlar arasında ülkemiz
vatandaşlığına geçerek kendi ülkesine yatırım
yapmayan ülkelerin ambargosunu delmeye çalışanların veya kendi
ülkesindeki sıkı vergi politikalarından kaçanların her
geçen gün arttığını da belirtmeliyim.
Ayrıca, ülkemizde,
özellikle enerji ve madencilik alanlarında yabancı ülkeler adına
faaliyet gösteren paravan şirketlerin araştırılması
gerektiğini ve önlem alınmazsa ileride büyük sürprizlerle karşılaşma
ihtimalimizin olduğunu ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim.
2021 yılı Ekim
ayında Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü, Türkiyeyi kara para
aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusunda yeterince çaba
göstermeyen ülkelerin bulunduğu gri listeye aldıklarını
duyurmuştu. Şimdi de AK PARTİnin günü kurtarmak için
pazarladığı ucuz vatandaşlık formülünün ülkemiz
vatandaşlığını sorgulanır hâle getirmesinden,
sanki deyim yerindeyse kimlik aklatan ülke durumuna gelmemiz ihtimalinden
endişe ettiğimi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Önergede
yazıldığı gibi aslında Türkiye vatandaşlık
hakkını karaborsaya değil, pazara düşürmüştür.
Çıtanın 1 milyon dolardan 250 bin dolara düşürülmesi ve zaman
sürecinin iki ay gibi bir süreye indirilmesinin ekonomiye hiçbir
katkısı olmadı, olmayacaktır da. Gelişmiş
ülkelerde bu çıta daha yüksektir ve kademeli olarak önce belli bir süre
oturma izni ve ekonomik yatırımla beraber daha uzun süreçte
vatandaşlık hakkı tanınırken bizde bunun için ucuzlatılmıştır.
Ne yazık ki Türkiyenin hazine ve maliyesi kevgire dönmüştür.
Kevgirde su tutmak ne kadar mümkünse sermaye birikiminiz ve döviz birikiminiz
de o kadar olur. Bu dövizler, sadece döviz gelsin diye yapılan bu
düzenlemelerle, döviz garantili ihalelerle yandaş müteahhitlere
aktarılarak tekrar başka ülkelerde gayrimenkule dönüşüyor veya
Man Adası gibi vergi cennetlerine aktarılıyor yani
kısır bir döngü. Döviz birikimi olsun diye içine doldurmaya
çalıştığınız havuz, ne yazık ki delikli
kevgirden başka bir şey değil. Âdeta damla damla gelen döviz,
tek seferde hortumla vakumlanıyor. Bu araştırma önergesine ilave
bir madde olarak da gelen dövizlerin trafiğinin; nerede, ne
yatırıma dönüştüğünün de araştırılması
gerektiğini belirtmek isterim.
Son zamanlarda öyle bir ortam
yarattınız ki emeğiyle çalışan bir insanın ev
sahibi olmasını imkânsız hâle getirdiniz. Bırakın
gayrimenkul satın almasını; ev kirasını, elektrik
parasını, doğal gaz faturasını, mutfak
masrafını karşılayamayacak duruma düşürdünüz.
Bu araştırma
önergesini destekliyoruz, ancak bu ve buna benzer araştırmalarla
ekonomik rotamızı düzeltebiliriz. Hani güzel bir deyim var
Parayı takip et, suçluyu bulursun. der. Paranın rotasını
ve sermaye birikimini çok iyi analiz etmemiz gerekiyor, başka türlü bu
kriz sarmalından kurtulma şansımız olmayacaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Ahmet
Zenbilci.
Buyurun Zenbilci. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ZENBİLCİ (Adana) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu önerge üzerine partim adına söz almış
bulunmaktayım.
Her 2 milletvekili
arkadaşımızı, 3 milletvekili
arkadaşımızı da dikkatlice dinledim. Doğrusu, biraz da
şaşkınlıkla ifade etmek istiyorum: Dinlediğimde sanki
dünyada tek ölçek Türkiyede yapılan bir işlemmiş gibi
yaklaşmaları ve bunu bir terörle ilişkilendirmeleri ya da vatan
gibi önemli, millî hassasiyeti olan bir duyguyla örtüştürmelerini çok
yadırgadığımı başta ifade etmek istiyorum.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Biz de sizi yadırgadık.
AHMET ZENBİLCİ
(Devamla) Tüm dünyada uygulanan bir yöntemdir. Bu rakamlar, Türkiye
Cumhuriyetinde daha önce 1 milyonken 500 bine ve 250 bine indirilmiş. Tüm
dünyadaki ticari hayatın hareketliliğinin sağlanabilmesi
amacıyla, bu amaçla ilgili olarak da Türkiye Cumhuriyeti devleti de
şartlarını ortaya koymuştur. Ama meseleye sadece finansal
açıdan bakıyor olmak konuyu eksik anlamaya gelir. Şunun için
bunu ifade etmek istiyorum: Bir kişi, sadece 250 bin dolarım varsa
500 bin dolarlık şirket kuruyor isem gelip ben Türkiyede önüme
gelene bir vatandaşlık alırım
Yani Burası yol geçen
hanı gibi, her önüne gelen, parayı ortaya koyan -gelen- Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığını alır. gibi bir
algıyı ortaya koymuş olmanın çok doğru bir şey
olmadığını açık ve net ifade etmek istiyorum. Bunun
kuralları net ve açık olarak
Bununla ilgili olarak kanunun ilgili hükümleri
bellidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Parayla vatandaşlık mı verilir ya?
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Bir dinleyin isterseniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Sakin olabilir miyiz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sizin kanınıza dokunmuyor olabilir de bizim kanımıza
dokunuyor parayla Türk vatandaşlığı verilmesi.
AHMET ZENBİLCİ
(Devamla) Kişinin terörle ilgili ve diğer yapılarla ilgili
olan bütün tahkikatları yapıldıktan sonra -getirilip-
vatandaşlık hakkı bütün, tamamıyla incelendikten sonra
vatandaşlığına karar veriliyor.
Sadece vatandaşlık,
finans yöntemiyle olan bir hukuk değildir. Vatandaşlık, evlilik
yoluyla da alınabilmekte, iltica yoluyla da alınabilmektedir.
Dolayısıyla yasal ve hukuki zeminlerle elde edilen bir meseleyi bir
vatanperverlikle ilişkilendirmek için şunu ifade etmek istiyorum:
Eğer bir vatanperverlik, eğer bir Türkiye seviciliği, eğer
Türkiye milliyetçiliği yapmak istiyorsak Avrupa parlamentolarında,
dış güçlerin içerisinde bulunduğu yerde Türkiye'yi şikâyet
etmemektir, Türkiye'ye sahip çıkabilmektir, Türkiye'yi haklı olarak
yükseltebilmektir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) İlk önce Tayyip Erdoğan şikâyet etti ya, gitti
AİHMe şikâyet etti önce Türkiye'yi. Abdullah Gül gitti, bütün
bakanlar gitti ya. O bir hak aramadır, hak.
AHMET ZENBİLCİ
(Devamla) Dolayısıyla, bu tür meselelerle ilgili, kanunu,
yasası ve yönetmeliği açık olan bir hükümle ilgili olarak gelip
bununla ilgili araştırma önergesi verilmesi beyhude bir iş olur
ve kanunun açık hükümleri bellidir, vatandaşlık hangi
şartla alınmışsa ortadadır. Gelenlerin de Türkiye
ekonomisine bir katkısı vardır; istihdam yönünden
katkısı vardır, finansal yönden katkısı vardır;
hülasa Türkiye'ye bir katma değer sağlamıştır.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Müteahhitlere katkısı vardır.
AHMET ZENBİLCİ
(Devamla) Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söz
talebim var efendim.
BAŞKAN Oylayıp
vereyim söz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söz
talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adana Milletvekili Ahmet Zenbilcinin CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, şimdi, sayın hatip çıktı, diyor ki:
Bu önergeyi verenler yurt dışında şöyle yapmayacaklar,
böyle
Şimdi, kapalı oturum olmasa isim isim söylerdim, kapalı
oturuma katılan herkes burada; hatiplerin, Cumhuriyet Halk Partililerin,
Türkiye'nin haklarını yurt dışında nasıl
savunduklarını dinledi. On sene sonra da alın onu, bir kenarda
torunlarınıza okutun.
İkincisi, Bütün dünyada
var. diyorsunuz, öyle bütün dünyada yok da vatandaşlıkta tenzilat
yapıyorsunuz falan da belki dünyada şunu görüp de utanmayan ülke
vatandaşları olabilir. Bakın, güzel güzel evlerin üstüne Türkiye
Cumhuriyeti pasaportunun resmini takıp Evi alana bedavaya geliyor. diye
reklam yapıyorlar. Ben birkaç ay önce burada Hiçbir şey
yapmıyorsanız hiç olmazsa şunlara mani olacak bir şey
yapın. dedim. Bir ülkenin pasaportu o ülkenin namusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yurt
dışına gittiğinde de olur, buradayken de o pasaportun
değerini iliklerine kadar hissedeceksin. Adam Bu evi alırsan
yanında pasaport bedava geliyor. diye ilan veriyorsa, sen bunu
yasaklamıyorsan
Bakın, sadece pasaporta elverişli ev
yazın Googlea İngilizce ve bakın bakalım Türkiyedeki
hangi emlak şirketleri ne ilanları vermiş. Bundan utanmadan,
çekinmeden, bunu hem burada savunacaksın, bir de sonra bizi yurt
dışında Türkiyeyi şikâyet etmekle
Benim Türkiyeyi
şikâyet ettiğim, partimizin Türkiyeyi şikâyet ettiği olmaz
da Recep Tayyip Erdoğanın Ahlatta yabancı büyükelçileri toplayıp
Türkiyedeki ana muhalefet öyle bir muhalefettir ki
diyerek
Kendi ülkesinin
ana muhalefet partisini Ahlatta yabancı misyon şeflerine
şikâyet eden sizin Genel Başkanınızdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiye
Cumhuriyetinin tarihinde böyle bir rezaleti Türkiyeye yaşatan ikinci bir
Cumhurbaşkanı, ikinci bir Başbakan da olmadı.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
Sayın Başkan, bir şey demek
istiyorum, müsaadenizle.
BAŞKAN Sayın
Özkan söz talebinde bulundu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Çok özür dilerim. Tamam, buyurun, buyurun.
BAŞKAN Sayın
Özkan, buyurun.
30.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tabii, ay
yıldızlı pasaportu taşımanın onurunun,
şerefinin ne anlama geldiğini hem vatandaşlarımız her
daim hissediyor, yaşıyor hem de yurt dışında bulunan
vatandaşlarımız bulundukları ülkelerde bir
sıkıntıyla karşı karşıya
kaldıklarında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, o
sıkıntılarını gidermek için nasıl seferber
olduğu da görülüyor. Özellikle salgın ortamında sözde
Gelişmiş, büyük ülkeyiz. diyenler kendi evlerinde Covidden ölen
vatandaşlarını mezara dahi koyamazken Türkiye Cumhuriyeti
devleti, Covidle karşı karşıya kalan
vatandaşlarını, her nerede yaşıyorsa ambulans
uçaklarla bulunduğu ülkelerden alıp cennet vatanımıza
getirerek burada şifa bulmalarını sağlamak suretiyle bunu
dünya âleme, içerideki bedhahlara, herkese göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Onun için mi millet vatandaş olmak istiyor yani 250 bin
dolara?
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bu anlamda, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımız vatanımıza geldiğinde, bu ülkede,
kalkınan, büyüyen Türkiyenin kendi vatandaşlarına nasıl
sahip çıktığını pekâlâ görüyor.
İşte, şu anda
Ukraynada yaşanan kriz neticesinde, orada yaşayan 25 bin
vatandaşımızın, hem olaylar meydana gelmeden önce hem de
olaylar meydana geldikten sonra tahliyesiyle ilgili devletimizin nasıl
seferber olduğunu dünya âleme gösterdik.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Hâlâ arıyorlar bizi, hâlâ arıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Şu anda başta Japonya olmak üzere Avrupa ülkelerinin, ABDnin
Türkiyeden Ukraynadaki vatandaşlarını tahliye etmek için
yardım istiyor olması da bu noktada Türkiyenin gücünü, kudretini bir
kez daha göstermiştir. Allahın izniyle ay yıldızlı
pasaportun kıymetini, gücünü, bu ülkenin vatandaşı olmanın
değerini 85 milyon vatandaşımıza gösterdik ve göstermeye
devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Niye
parayla satıyorsun arkadaş?
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Şu anda İngilterede, ABDde, Fransada, bütün dünyada, gelişen,
kalkınan coğrafyalarda o ülkelerin pasaportunun değeri
düşerken
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya! Ya!
Ya! Yüzde 75 indirim yapmış!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yüzde 75 indirmişsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Türkiye Cumhuriyeti devletinin onurlu ve şerefli vatandaşı
olmanın değerini milletimize yaşattık ve yaşatmaya
devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
250 bin dolara niye satıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Bülbül, buyurun.
31.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkanım, şimdi, yani ben çok
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Vatandaşlıkta damping, damping!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Şanzelizeye git de oradaki binalarda kimler oturuyor bir bak
bakalım.
BAŞKAN Bir dakika
Bir
dakika
Sayın Özkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ben şimdi bunları dediğim için çok üzgünüm ancak
yani gerçekten rahatsızlık duyduğum için ifade etmek istiyorum.
Yani şimdi Özgür Başkanımız
Bir grup önerisi bitiyor, arkasından
AK PARTİli bir hatip, kendi siyasetleri çerçevesinde,
anlayışları çerçevesinde meseleye nasıl
baktıklarını söylüyor; arkasından, sataşma yok
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var,
var, var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sataşma var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz
sizin gibi
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Yok, orada yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, açın ya, açın bakın Allah aşkına ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aç sen
bak!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Avrupa Parlamentosu
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Kardeşim, 69a göre sataşma yok. Neyin sözünü
alıyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak,
var, var.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Var, var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Siyasi değerlendirme yapıyorsun.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Şikâyet ediyor. diyor, Şikâyet ediyor. diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var,
var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bıktık artık burada ya! Ben de her
konuşmanın arkasına konuşurum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ağzımız mı tutuk
ya! Böyle bir şey var mı ya! Böyle bir şey var mı
Sayın Başkanım ya!
BAŞKAN Peki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, yıldık artık ya! Allah aşkına müdahale
edin şuna ya!
BAŞKAN Tamam
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Böyle bir şey olmaz ya!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Bizi ülkeyi sevmemekle suçluyor! Herkesten çok seviyoruz biz ülkeyi.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ne
bağırıyorsun lan!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Bağırıyorum ulan!
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ne
bağırıyorsun!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Kime lan diyorsun! Kime lan diyorsun lan!
(CHP ve MHP
milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.25
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan, 2010 ile 2020 yılları
arasında gayrimenkul, arazi ve şirket satın alma yoluyla Türk
vatandaşlığı kazanan kişi sayısının
tespit edilerek vatandaşlığa kabul kriterlerinin gözden
geçirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/2382) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 5 Mart 2022 Cumartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
3 Mart 2022 tarihli 61inci
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 314 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici
madde 1 dâhil olmak üzere 16 ila 29uncu maddeleri kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü
üzerinde İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın
Bedri Yaşar konuşacaktır.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, Samsunlu şehit Jandarma Uzman Çavuş İsmail Ergin
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailesine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Yüce Türk
milletinin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri,
314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin ikinci
bölümü üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Tabii, bugün gündemde nükleer
santral ve nükleer santrallerin oluşturduğu çevresel etkilerden
bahsediyoruz. Türkiye -belki 1960lı yıllarda başladı ama-
son dönemde nükleer santral yapımına karar verdi. Yapımına
demeyelim de çünkü dünyada örneği olmayan, kendi topraklarımızda
yap-işlet ve sonsuza kadar devam et yöntemiyle nükleer santral yapmaya
çalışıyoruz. Diyorsunuz ki: Diğer enerji üretim
şekillerinde de aynı yöntem var; işte, hidrolikte var,
güneşte var, rüzgârda var, jeotermalde var. Orada da alım garantili
bu işleri yapıyoruz ama nükleer santralde dünyada eşi ve benzeri
yok; kendi ülkemizde böyle bir alan tahsis edeceğiz, kendileri üretecekler
ve Türkiyeye satacaklar. Dolayısıyla, bunun adına millî demek
hiçbirimize yakışmaz, bunun millî olan bir tarafı da yok.
Hani millî derken zaman
zaman, biraz önce olumsuzluklara da sebep olan, işte, O ülkenin
değeri; parasının pasaportunun değeriyle ölçülür. diyorduk.
Hakikaten bu pasaport konusunda hepimizin bir hassasiyeti var. Yani o
reklamlardaki pasaportun olmasını, burada hiç kimsenin
vicdanının kabul edeceğini ben şahsen düşünmüyorum.
Gayet tabii, farklı ülkelerin farklı uygulamaları var ama bu
iş, bu kadar ayağa düşürülmemeli diye buradan tekrar ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
yaklaşık 100 bin megavat kurulu gücümüz var enerji alanında.
Bunun yüzde 25,3ü doğal gaz, yüzde 9u ithal kömür, yüzde 10,2si yerli
kömür, yüzde 31,6sı hidroelektrik santraller, yüzde 10,7si rüzgâr, yüzde
7,9u güneş, yüzde 3,3ü jeotermal, yüzde 2si de diğer kaynaklardan
üretiliyor. Tabii, bu kurulu güç başka bir şey, üretim başka bir
şey. Dolayısıyla, zaman zaman, hani Türkiye, yaklaşık
50 bin megavat civarında enerji tüketiyor; 100 bin megavat civarında
kurulu gücümüz var. diyoruz ama kurulu güç ile üretim birbirinden farklı
hadiseler. Bu kurulu güce rağmen mesela, doğal gazda yüzde 25 kurulu
gücümüz var ama bugün ürettiğimiz enerjinin yüzde 32sini doğal
gazdan elde ediyoruz. Yine, ithal kömürün kurulu güçteki toplam payı yüzde
9 ama üretimdeki payı yüzde 14. Yine, hidroelektrik santrallerin kurulu
güçteki payı yüzde 31 olmasına rağmen üretimdeki payı yüzde
18.
Şimdi, biz bu
üretimlerin tamamını... Hani bu enerji fiyatları neden
artıyor; doğal gaz fiyatları, çevrim santrallerindeki fiyatlar
neden artıyor? Ben bugün daha çok fiyatlar üzerinde durmak istiyorum.
Şimdi, hepinizin
bildiği gibi, biz üretim tesislerine alım garantisi vermişiz,
demişiz ki mesela: Termik santrallerle ilgili, Afşin-Elbistan Termik
Santrali de dâhil, 15,8 sent/kilovatsaat; biyokütlede bu yine 13,3;
hidroelektrikte 7,3; termalde 10,5; güneşte 13,3. Şimdi, bu tesisler
devreye alındığından bugüne kadar yani elektriğin ucuz
tarifelerle verildiği günde de alım dolar bazında aynı
rakamdı, bugün de dolar bazında alınan fiyatlarda bir
değişiklik yok; aynı şekilde, doğal gazda da öyle.
Doğal gaz
sözleşmelerine baktığınız takdirde 2030a kadar devam
eden doğal gaz sözleşmelerimiz var. İşin özeti şu: Yani
dolar bazında herhangi bir değişiklik yok ama
değişiklik nerede var? Örnek şu: 2021 yılının
başında -döviz kuru- 1 dolar 7 TL civarındaydı, bugünkü son
rakamlar 14,2. Yani bunun anlamı şu: Sizin yönetiminizin, sizin
idarenizin ortaya çıkardığı bir sonuç, paranın
değerinin düşmesinden kaynaklanan sebeplerden dolayı bugün
kullandığımız enerjideki rakamların yüksekliği;
yoksa temel manada, satın alma tarafında dolar bazında
fiyatlarda bir değişiklik yok. Bugün TLnin bu kadar değer
kaybetmesiyle beraber biz de yüksek oranda enerji bedelleri ödemeye
başladık. Tabii, bunu siz bir gerekçe olarak gösterdiniz; normalde
yüzde 100 artarken bugün yüzde 137den başlayan rakamlarla enerji
fiyatları artmaya başladı. Aynı şekilde, doğal
gaz fiyatlarında dolar bazında çok fazla -uluslararası arenadaki
değişiklikten bahsetmiyorum, bizim sözleşme
rakamlarımızdaki fiyatlardan bahsediyorum- değişiklik
olmamasına rağmen, sadece dolardaki artış değil, siz
onun üzerine özellikle vergi de dâhil belli rakamlarla rakamları
artık taşınamaz hâle getirdiniz.
Hâlbuki bundan
yaklaşık dört ay önce, ben bu enerji rakamlarıyla ilgili
basın toplantısı düzenlemiştim. O zaman demiştim ki:
Özellikle elektrik faturalarını vatandaşlarımız dörder
aylık dönemlerde ödesinler. Tüketime göre, işte, 100 kilovatsaate
kadar -KDV o zaman yüzde 18di- bunu yüzde 1e düşürelim, 100 ile 200
arasını yüzde 8e düşürelim, 200 kilovatsaatin üzerinde de yine
yüzde 18 KDV uygulanmaya devam etsin demişiz. Ne zaman? Ekim ayında
Parlamentoda yaptığımız basın toplantısında.
Peki, biz ekim ayında demişiz, ne olmuş? Hükûmet bunu dikkate mi
almış, iktidar bunu dikkate mi almış? Yok.
Ama bugün geldiğimiz
rakamlar itibarıyla baktığınız zaman, işte, bugün
de KDVyi indirmeye çalışıyorsunuz, kademeli satışlara
başlıyorsunuz. Bunlardaki fiyatların -yani Türkiyede bir
şey var- giden fiyatların geri geldiğini Türkiye Cumhuriyetinde
daha hiç kimse görmedi. Bunu ancak ve ancak mazot ve benzin fiyatlarında
görebilirsiniz, bunun da tarifesini devlet uyguladığı için.
Maşallah, orada da zamlar yüzde 100, indirimler 10 kuruş yani zam
gelince 1 lira, 1 küsur lira; indirimler 10 kuruş, 20 kuruş. Sonuçta,
ne oluyor, biliyor musunuz? Elektrik fiyatları, doğal gaz
fiyatları, petrol fiyatları arttığı zaman, bir
insanın vücudu gibi düşünürseniz, bütün organları bundan
etkileniyor iğneden ipliğe; gıdasından, nakliyecisinden,
üreticisinden
Çünkü bugün üretimin ana girdisi enerji. Ana girdideki rakamlar
arttığı zaman hayatın her alanına yansıyor.
Dolayısıyla bundan
kaynaklanan bu fiyat artışlarının sonucunda ortaya ne
çıkıyor? Enflasyon çıkıyor. Peki, siz enflasyonla
nasıl mücadele edeceksiniz? Sayın Bakan hâlâ diyor ki: Allah'ın
izniyle doları nasıl 14lerde tuttuysak bundan sonra göreceksiniz,
enflasyonu da aşağı doğru getireceğiz. Yani siz her
söyledikçe rakamlar artıyor. Bence Sayın Maliye
Bakanımızın gözlerinin içine şöyle bir bakıp bir ay
mola versek ben rakamların kendiliğinden aşağı
düşeceğini tahmin ediyorum. Yani icraatlar ile konuşmaların
arasında bir paralellik olması lazım. Bugün enflasyon
rakamlarına baktığımız zaman, hakikaten yani size göre
54, işte, üretici fiyatları 105
Kaldı ki üretici fiyatları
tüketici fiyatlarına daha yansımadı.
Peki, bu yüksek enflasyonla
vatandaş nasıl yatırım yapacak, nasıl üretim yapacak?
Peki, bu yüksek enflasyonla, yine, işte, Türkiye'nin içinde bulunduğu
şartlar itibarıyla uluslararası arenada bizim
yatırımcılarımız nasıl para bulacaklar,
nasıl yatırım yapacaklar? Bu olumsuzlukların tamamı
otomatik olarak bizim ülke puanımıza da yansıyor. Ülke puanımız,
bugün, maalesef, 500lerin üzerinde. Yani CDS olarak çok
yukarılardayız, enflasyon olarak dünyanın en yüksek enflasyonlu
ülkelerinden biriyiz. Bütün bu şartlar altında siz kalkınmadan,
gelişmekten bahsediyorsunuz. Şu ana kadar yirmi yıldır, bu
ülkeyi amasız, sebepsiz, lakinsiz idare ediyorsunuz. Arkasına
sığınabileceğiz hiçbir sebep yok. Yani milletten ne
istediyseniz millet bunu size verdi ama bugün milletin içinde
yaşadığı şartlara baktığımız zaman
verdiği oylarla doğru orantılı
olmadığını görüyoruz. Onun için yapılabilecek tek bir
şey var. Bu şartlar altında daha fazla gitmesinin mümkün
olmadığını hepimiz görüyoruz. Ne zaman bir sorun varsa
nereye gidiyoruz? Millete, milletin hakemliğine gidiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) - Ben de buradan sizi tekrar milletin hakemliğine gitmeye davet
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Lütfi
Kaşıkçı.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ
KAŞIKÇI (Hatay) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime Hatayın
kurtuluş meşalesini şerefle taşıyan ve bu ateşi
Hataylıların da katılımıyla önce
bağımsızlığa daha sonra da ana vatana
katılımıyla neticelendiren Millî Mücadele kahramanı,
Hatayın ilk ve son Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni
vefatının 42nci yılında rahmet, minnet ve şükranla
andığımı belirterek başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
enerjide dışa bağımlı olduğumuzu hepimiz çok iyi
bilmekteyiz. Bu manada her türlü bağımlılık ise Sayın
Genel Başkanımızın deyimiyle
bağımsızlığın zehridir. Özellikle, elektrik
enerjisi üretiminde bu bağımlılığı kaynak
çeşitliliğiyle azaltmaya çalışan devletimiz, süreç
içerisinde ülkemizi çok değerli bir noktaya taşımayı
başarmıştır. Elektrik üretiminde neredeyse tamamen
dışa bağımlı olduğumuz doğal gaz ve kömürün
payı zaman içerisinde azaltılarak yenilenebilir kaynakların
oranı ise yukarıya taşınmıştır. Yenilenebilir
enerji kaynaklarında ülkemizin bugünkü geldiği aşamanın
daha da üstüne çıkacağına inanmaktayız. Tüm bu kaynak
çeşitliliği çalışmaları sürerken asıl heyecanla
beklediğimiz ise nükleer enerji alanında ülkemizin atacağı
adımlardı.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde yaklaşık yetmiş yıllık bir geçmişi olan
nükleer enerji, bir devlet projesi olarak geçmiş bütün hükûmetlerce
desteklenmiştir. İlk defa Atom Enerjisi Komisyonuna
Başkanlık eden merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş
tarafından dile getirilen nükleer güce sahip olma hedefi, bugün de nükleer
enerjiyi barışçıl amaçlarla enerji kazanımlarımıza
dâhil etme çalışmalarıyla devam etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi,
Başbuğumuz Alparslan Türkeş döneminde, bilim insanlarıyla
birlikte nükleer enerji konulu toplantılar ve seminerler düzenlemiş;
1996 yılında, Ülkü Ocakları dergisi, nükleer enerjiyi özel dosya
konusu yaparak ele almıştır. Bugün de Milliyetçi Hareket
Partisi, merhum Başbuğumuzun gösterdiği istikamette, Sayın
Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyin liderliğinde, Türkiye'nin
nükleer enerji sahibi olması kararlarını parti programına
almış ve 2023 yılına doğru hızla ilerlerken
şu sözlerle hedeflerini ortaya koymuştur: Nükleer enerji üretim
teknolojisine sahip olmak öncelikli hedeflerimiz içinde olup enerji arz
güvenliğinin sağlanması için nükleer santraller
kurulacaktır. Diğer taraftan, ülkemizin, bilim ve teknolojinin her
kademesinde kullanılabilecek ileri teknolojileri kapsayan hassas nükleer
teknolojiye sahip olması sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bugün ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali, 4
ünitesi de inşa hâlinde olan dünyanın en büyük nükleer güç santrali
şantiyesidir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde kurulmakta olan 4 reaktörün
tamamı faaliyete geçtiğinde, Türkiye'nin toplam enerji
ihtiyacının yüzde 10unu tek başına
karşılayacaktır. Bunun yanı sıra, gerek Sinop gerekse
Trakya'da 2 yeni nükleer güç santrali kurmaya yönelik çalışmalar da
devam etmekte, yakın zamanda bu hususta somut ilerlemeler
olmasını beklemekteyiz.
Dünya genelinde iklim
değişikliği tartışmalarının sürdüğü
şu dönemde, iklim değişikliğine etkileri minimum düzeyde
olan, sahip oldukları güvenlik sistemleriyle doğal radyasyonun sadece
yüzde 1i kadar etkiye sahip olan nükleer santrallerin güvenli ve emniyetli
şekilde işletilmelerini sağlamakta en önemli rol, hiç
kuşkusuz ki nükleer düzenleyici kurumlara düşmektedir.
Nükleer güç santralleri
başta olmak üzere, nükleer tesisler, AR-GE, tarım, sağlık
alanındaki radyasyon uygulamaları gibi nükleer enerjiyle ilgili
ülkemizde yürütülen tüm faaliyetler için taraf olduğumuz uluslararası
anlaşmalar çerçevesinde yükümlülüklerimizi yerine getirerek kabul
görmüş nükleer güvenlik ve nükleer emniyet prensiplerini temel alan idari
ve hukuki düzenlemeleri yapmak durumundayız.
Değerli milletvekilleri,
teklifte, ülkemizin statüsüne taraf olduğu Uluslararası Atom Enerjisi
Ajansı tarafından oluşturulan ve uluslararası terminolojide
güvenlik, emniyet ve nükleer güvence kavramları özel olarak
tanımlanmış ve kapsamları bir bir belirlenmiştir.
Yine bu teklifte, nükleer
enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin
faaliyetlerin Nükleer Düzenleme Kurumuna bildirimde bulunulmadan veya Nükleer
Düzenleme Kurumundan yetki alınmadan yürütülemeyeceği hükme
bağlanmıştır. Bu kapsamda, Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından
bahse konu faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak verilecek yetki
kalemleri yine bir bir belirlenmiştir. Nükleer enerji ve
iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerini
yürütenlerin Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından denetleneceği de
yine ayrıca düzenleme içerisindedir.
Hazırlanan kanun
teklifiyle, radyoaktif atıklara ve kullanılmış
yakıtlara ilişkin hükümler de ihdas edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti
egemenlik alanı dışında yürütülen bir faaliyet
sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif
atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine
sokulması yasaklanmıştır. Radyoaktif atık yönetimine
ve işletmeden çıkartmaya ilişkin kurulacak özel hesaplar, bu
hesaplara yapılacak katkı payı ödemelerinin nasıl
belirleneceği, bu hesaplardan yapılacak katkı payı
ödemelerinin neler olduğu, hesapların gelirleri ve
işleyişine ilişkin hususlar da kanun teklifi marifetiyle
düzenlenen konular arasında yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri,
yine bu teklifte, tarafı olduğumuz Nükleer Enerji Sahasında
Hukuki Mesuliyete Dair Sözleşmenin 2004 Protokolüyle gelen
değişikliklere paralel olarak nükleer enerji alanında hukuki
sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelere de ayrıca yer
verilmiştir. Nükleer santral işletenin, nükleer tesisinde ya da
nükleer maddelerin taşınması esnasında meydana gelen bir
nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle
ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun
olup olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran
sorumlu olacağı esas miktarı ve zaman açısından
belirli sınırlar dâhilinde yine kabul edilmiştir.
Sorumluluğun sigorta veya diğer mali güvencelerle teminat altına
alınması zorunluluğu da ayrıca bu teklifte
getirilmiştir.
Yine bu teklifte, ülkemizin
iç hukukunda bir kanun hükmünde olan Paris Sözleşmesi'nin ve 2004
Protokolünün kurduğu hukuki sorumluluk rejimindeki norm ve ilkelere
bütünüyle sadık kalınmış, Paris Sözleşmesi'nin iç
hukukta düzenleme bakımından takdir yetkisi
bıraktığı hususlarda ise kamu yararı gözetilmiştir.
Teklifte, sigorta
yapılmadan nükleer risk taşıyan faaliyetlerin
gerçekleştirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla, Paris Sözleşmesi
rejiminin bir diğer prensibi olan zorunlu finansal güvence ilkesi
kapsamındaki işletenin yükümlülükleri de ayrıca
düzenlenmiştir. Böylelikle, nükleer zarara neden olabilecek faaliyetler
daha yürütülmeye başlamadan önce risklerin nükleer tesis işletenler
tarafından parasal teminat altına alınması
hedeflenmiştir.
Bir nükleer hadiseden
doğan nükleer zararın veya tazminatının
miktarlarının belirlenmesi ve işletenin sorumlu olduğu
toplam tutarın zarar görenler arasında adilane ve ivedi bir
şekilde paylaştırılması hususunda, nükleer
zararın tespiti ve tazminatının belirli bir öncelik
sıralamasına göre paylaştırılmasıyla ilgili
sürecin belirlenmesi için Nükleer Zarar Tespit Komisyonu kurulması ve bu
Komisyonun işleyişine ilişkin hususlar da ayrıca bu teklif
içerisinde yine düzenlenmiştir.
Paris Sözleşmesi
kapsamındaki bir diğer önemli ilke olan münhasır yargılama
yetkisi ilkesi doğrultusunda hangi hâllerde Türkiye Cumhuriyeti
mahkemelerinin yetkili olduğu, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkili
olduğu hâllerde Ankara mahkemelerinin kesin yetkili mahkeme
olacağı da ayrıca düzenlenmiştir.
Yine, bu teklifte çok önemli
gördüğümüz bir husus da çalışanların, halkın, çevrenin
ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun
zararlı etkilerinden korunmasının sağlanması
amacıyla nükleer tesis, radyasyon tesisi veya radyoaktif atık
tesisini yetkisiz işletmek, radyasyon uygulamalarını yetkisiz
yürütmek, nükleer maddeyi, radyoaktif kaynağı veya radyoaktif
atığı sahipsiz kalacak şekilde terk etmek gibi fiiller suç
olarak tanımlanmış ve etkin caydırıcı
özelliği olan cezalar öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
Akkuyu Nükleer Santral sahasında ülkemizin 2023 yılı hedeflerini
gerçekleştirmek, uluslararası anlaşmalar kapsamında
yükümlülüklerimizi yerine getirmek, iptal edilen 702 sayılı KHK ve
uluslararası anlaşma uyarınca iç hukukta düzenleme yapmamız
gereken nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk konularında
boşluk oluşmasını önlemek için kanun teklifinin
yasalaşması gerekliliği hususunu da tekrardan sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin milletimiz için hayırlı ve
başarılı olmasını diliyor, Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya
Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, biz Nükleer, bir
ölümdür. derken sadece kazalardan bahsetmiyoruz. Nükleer santrallerle ilgili
temel sorunlardan biri de nükleer atık yönetimi. Radyoaktif
atıkların doğaya, canlılara zarar vermesi kesinlikle
engellenemez ve bu maddelerin doğaya gömülmesi de hiçbir şekilde
onların zararını ortadan kaldırmadığı gibi,
bütün gelecek kuşakları da risk altına sokuyor. Çünkü o ortaya
çıkan atıklar on binlerce yıl aktif olarak kalıyor ve
radyasyon yaymaya da devam ediyor. İşte, tam da bu nedenle nükleer
santralle ilgili enerji üretimi yapan ülkeler, bu atıkları
gelişmemiş ülkelere satmanın ve kendi ülkelerinde
depolamamanın yollarını ve yöntemlerini arıyorlar. Ve
maalesef, Paris İklim Anlaşmasının bu Meclisten geçtiği
gün, aynı şekilde verdiğiniz izinle ve bu teklifle, memleketi bunların
gönderdiği nükleer atıkların çöplüğü hâline getireceksiniz
ve üstüne üstlük, bunu yaparken de sürekli dillerde bir yerli ve millî sözü.
Ya, Akkuyuyu Rusyaya, Sinopu Japonya ve Fransaya, Kaz
Dağlarını altın madeni çıkarmak için Kanadaya talan
ettiriyorsunuz; İzmir Aliağada asbestli ve radyasyon
kalıntıları barındıran gemilerin söküm işlemi
yapılıyor; Kanal İstanbul yapılacak diye çevresindeki
tarım arazilerine çıkarılan imar izinlerine sevinç
çığlıklarını Ürdünlü ve Katarlı müteahhitler ve emlakçılar
atıyor ve Avrupanın, İngilterenin plastik çöpü bize
getiriliyor ve yerli, millîden bahsediyorsunuz.
Peki, bunlar ne için
yapılıyor, kimin için? Şirketlerinizin kârı için. Bu
teklifte de maalesef halk sağlığını ve
doğayı felaketin kucağına atarken tamamen şirketlerin
kârı düşünülüyor. Bakın, nükleer santrallerden çıkan
atıklar geçici depolarda bekletiliyor. Akkuyu ÇED raporu elimizde. Bu
rapora göre, yakıt havuzunda bekletilen bu atıkların, bozunma ısısının
taşımaya değer olacağı zamana kadar yani en az on
yıl depolarda tutulacağı ve ardından da Rusyaya
gönderileceği söyleniyor. Yani bu atıklar yıllar boyu ülkemizde
kalacak ve topraklarımızı kirletecek ve üstüne üstlük, nükleer
atık denilen yalnızca kullanılmış nükleer yakıt
çubukları değil, nükleer santrallerde kullanılan eldivenden
işçi tulumuna ve ekipmanlara kadar her biri nükleer atıktır ve
bu atıkların nasıl ve nerede saklanacağı ise
belirtilmiyor.
Öte yandan, bu atıklar
gemiyle taşındı diyelim, gemiyle taşınan durumlarda
bile taşıma işlemi yapılan bu gemilerin sökümü
yapıldığı sırada ortaya çıkan radyasyon üstelik
yine doğayı ve canlı yaşamını tehdit edecek.
Akkuyu Nükleer Santralinin
zemininde tespit edilen bir çatlak var biliyorsunuz ve deprem etütlerine göre
santralin uygun bir yerde olmaması, yine santralin Ecemiş Fay
Hattının üzerinde olması, bütün bu toprakları ve üstelik
Orta Doğu'yu etkileyecek felakete yol açabileceğini açıkça
gösteriyor.
Diğer bir nükleer
santral projesi olan Sinop Nükleer Güç Santrali. Bu santralin
kurulacağı İnceburun Yarımadası'na radyoaktif depolama
ve bertaraf tesisinin kurulacağı iddia ediliyor. Bu santral ve
depolama alanı da Karadeniz Fay Hattına paralel bir noktada
kuruluyor üstelik ve deprem riskinin dışında Sinop'ta heyelan
tehlikesinin bulunduğu da bilimsel raporlarda açıkça yer alıyor,
tespit edilmiş durumda. Aynı Akkuyu'da olduğu gibi Sinop'ta
kurulacak bir nükleer santral ve bu santrale ait atık depolama alanı,
bu ülke toprakları, canlı yaşamı ve insanlık için
felaket ve ölüm demektir. İşte, bu yüzden biz diyoruz ki: Nükleer
ölüm getirir.
Türkiye'de atık
sorununun yönetilemediği de çok açık örnekleriyle gözle görülüyor.
Örneğin, İzmir Gaziemir. Bakın, İzmir Gaziemir'de on
beş yıldır çözülemeyen bir radyoaktif atık sorunu var. Bunu
hiç kimse reddedemez ve bu sorun çözülemiyor. İzmir Gaziemir'de Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu tarafından 2007 yılında yapılan bir
araştırma var. Bu araştırmada, 100 bin ton radyoaktif
atık gömülü, bu tespit edilmiş. Ölçümlerde radyasyon miktarı
normal değerin tam 219 katı çıkmış. Ayrıca,
ağır metal atıklar da mevcut ve Gaziemir'deki sahanın
temizlenmesi ve rehabilitasyonu işi halen
yapılamamıştır ve bölgede kanser vakaları var, giderek
artıyor. Bu örnekten bile görüldüğü gibi, radyoaktif atık üreten
üretimlerin engellenmesi, yasaklanması halkımız için
yaşamsaldır. Nükleer enerji santralleri güvenlikten radyoaktif
atıklara kadar pek çok risk barındırmaktadır,
altını çizerek söylüyoruz. Dünya ülkeleri nükleer santrallerden hem
yapım aşamasında hem sonrasında yol açtığı
ekolojik yıkımlar ve olası kazalar nedeniyle vazgeçerken, mevcut
santrallerini kapatırken ve atıklarından kurtulmak için bizim
gibi ülkelere gönderirken NGS konusundaki ısrarın hiçbir bilimsel ve
mantıksal yanı yoktur.
Enerji ihtiyacından
bahsediyorsunuz, nükleer santrale gerekçe olarak bunu gösteriyorsunuz ve
dışa bağımlılığın
azaltılmasından bahsediyorsunuz. Bakın, enerji alanında
özelleştirmelerle beraber, enerji sektörüne çok sayıda şirket
yatırım yaptı ve bu yatırımları yaparken de
dövize endeksli krediler kullandı. Bu yatırımlarla barajlar
yapıldı, akan suya, her akan suya HES inşaatları kuruldu ve
kömürlü termik santraller açıldı ve bunun sonucunda elektrik üretim
kapasitesi artırıldı. Ancak bu kapasiteye denk bir tüketim
olmadığı için de siz, iktidar, yaz saati uygulamasını
kalıcı hâle getirdiniz; alım garantileri verdiniz
şirketleri kurtarmak için, yatırım teşvikleri ve vergi
muafiyetleri verdiniz. Yani şu an evlerimize, iş yerlerimize gelen
faturalar var ya, işte bu ölü yatırımların bedelini o
faturalarla halk ödüyor ve ihtiyacımız olmayan enerjinin, gereksiz
yatırımların parasını ödüyoruz. Bütün bu kurulu güç
arttıkça da hem elektriğe daha fazla zam geliyor hem de doğa tam
bir ekokırıma uğruyor.
Üstüne üstlük siz, 2 tane de
yönetmelik çıkardınız. 1 Martta
çıkardığınız yönetmelikle enerji şirketleriniz
Cengiz, Limak ve Kolin için zeytinlikleri talana açtınız. Bakın,
zeytinlik kanununa göre, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az
Zeytin
ağaçlarının taşınmasından bahsediyorsunuz, zeytin
ağaçlarının taşınması asla mümkün değildir;
orman mühendislerine bakın, bilimin sözüne bakın ve zeytinliklerin
rehabilite edileceği ise kusura bakmayın ama kocaman bir
yalandır. Buyurun Kaz Dağları. Burada hangi rehabilitasyondan
bahsediyorsunuz?
Yine, 2014te, Yırcalı
köylülerinin itirazlarına ve nöbetine rağmen gece yarısı
alana giren dozerler tam 6.666 zeytin ağacını yerle bir etti,
söktü ve kimin için? İşte, tam bir Kolinin yapmak istediği
termik santral için. Danıştay buna da yürütmeyi durdurma verdi ama ne
oldu? Köydeki tarım alanları yine yok edildi. Evet, oradaki köylüler
şu an o termik santralin çıkardığı kömürün içinden
kömür parçaları toplamakla meşgul. Köylünün geliri tamamen yok
edildi, bir kısmı göç etmek zorunda kaldı ve bir kısmı
KOAH hastalığına yakalandı, gelirlerini şu an oradaki
kömürleri toplayarak sağlamaya çalışıyor halk.
Şimdi,
çıkardığınız yönetmelikle Zeytinciliğin
Islahı Kanununu ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz bir
kez daha. Zeytinlikleri maden talanına açan, tarım alanını
da yok eden, zeytinlikleri katledip doğayı daha da kirleten, fosil
yakıt tüketimini artıran, kanuna aykırı, Anayasaya
aykırı, doğa düşmanı bir yönetmelik var; bu
yönetmeliği derhâl iptal edin Zeytinime dokunmayın! diyen
halkın çığlığını duyun. Bunu
duymuyorsanız bile şunu duyun, zeytin ağaçlarının
Homeros'un kulağına fısıltısını asla
aklınızdan çıkarmayın Evet, sen gelmeden önce de
buradaydım ve sen gittikten sonra da burada olacağım. Yerli,
millî, bağımsız enerji diyorsunuz ya, bu ülkenin
kaynakları bu ülkenin halkını insanca yaşatmaya yeterlidir;
yeter ki siz enerji şirketlerinin kârını, sermayenin, servet
sahiplerinin, döviz, faiz gelirlerini güvence altına almak için
değil, halkın yaşamını, geçimini güvence altına
almak için kullanın bu ülkenin kaynaklarını; yeter ki çevreyi
kirletmeyen enerji üretim alternatiflerine odaklanın, bunlar için bilime
başvurun ve bunun için tüm enerji sistemlerini
kamulaştırın, yerinde ve küçük çaplı yenilenebilir enerji
sistemleri kurulmasını sağlayın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) - Bu ülke
toprakları bunun için gayet uygundur. Nükleer enerji çözüm değildir;
dünyanın geleceğini, çevresini, doğasını yok
oluşa sürükleyen bir felakettir. Bu teklif, memleketin, memleketin doğasının
idam fermanıdır; memleketini, halkını ve
insanlığın çıkarını düşünen hiç kimse bu
yasa teklifine evet diyemez.
Saygılarımla.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Nükleer Düzenleme Kurumu
Kanunu Teklifini görüşmek üzere buraya geldik.
Arkadaşlarımız, teknik konuda da çok konuştu, teknik
maddeler, kurumun yapısı, nasıl kurulduğu vesaire ama
iş bir nükleeri methetme, nükleeri olumlama noktasına geldi. Ben,
kanun teklifinin 2nci maddesinde burada konuştum. Ben konuşmamı
bitirdikten sonra Sayın AK Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan söz
aldı ve bir nükleer güzellemesi yaptı; nükleer enerjinin ne kadar
temiz, ne kadar yeşil, ne kadar çevreci, ne kadar güvenli bir enerji
olduğunu anlattı ve bunu Avrupa Birliği ve Paris İklim
Anlaşmasına da bağladı. Şimdi, dünyada nükleer
enerjiyi kim savunur? Dünyada nükleer enerjiyi ya otoriter rejimler savunur ya
aşırı sağcı, faşist rejimler savunur değerli
arkadaşlar, gerekçeleriyle anlatacağım. Sayın Cahit Özkan
kendisini nereye dâhil ediyor bilemiyorum, kendisini istediği yerde
konumlandırabilir.
Biz, burada yasama faaliyeti
yaparken gerçeği aramak, gerçeğe ulaşmak zorundayız çünkü
nükleerle ilgili aldığımız karar sadece 84 milyonu
ilgilendirmiyor, o 84 milyonun sonraki kuşaklarını, nesillerini
de ilgilendiriyor. Dolayısıyla, olaya önümüze bırakılan
notlarla, okuduğumuz kulaktan dolma bilgilerle, kulak mollası gibi
bakmamalıyız. Olayla ilgili detaylı bilgi sahibi olup siyaseti
bilgi ve üretkenlik temelinde yapmak zorundayız. Bakın, şimdi
tane tane anlatacağım, on beş dakika vaktim var, herhâlde
anlayacaksınız diye düşünüyorum Sayın Özkan.
1950lerde nükleer enerji
dünyaya ölçülemeyecek kadar ucuz enerji olarak tanımlanıyordu,
hatta sloganı Köleniz atom.du. 1974e geldiğimizde,
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı kendi raporunda diyordu ki: 2000
yılına geldiğimizde dünyada 4.500 tane nükleer reaktör olacak.
2022 yılına geldik, şu an dünyada 443 nükleer santral var. Bu,
nükleer enerji konusundaki yanılgının ne kadar büyük
olduğunun göstergesi. Bu hayal kırıklığının
sebebi ne, gelelim ona:
1) Komisyon
Başkanının burada söylediğinin aksine, dünya radyoaktif
atıkların nasıl bertaraf edileceğine ilişkin sorunu
çözmedi. Birçok ülke, bizim Gaziemirde bize ait olmayan radyoaktif
atıklarla uğraştığımız gibi,
başına bela olan radyoaktif atıklarla uğraşıyor
değerli arkadaşlar.
2) İşletme
anında bile çevreye radyasyon yayan ve çalışanların
hayatını riske atan bir enerji yayıyor. Dolayısıyla
bununla da baş edemediler.
3) Milyonlarca kişiyi
etkileyen nükleer kazalar oldu.
4) Nükleer silahlanmayı
ve uluslararası tehditleri artırdı. Bugün Rusya ve Ukrayna
arasında yaşanan savaş ve oradaki nükleer santralin durumu bunun
en önemli göstergelerinden biridir.
5) Son yirmi yılda
yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili teknoloji inanılmaz
gelişti, rüzgâr enerji teknolojisi inanılmaz gelişti,
verimlilikleri arttı.
Biz, kasım ayında
Çevre Komisyonu olarak Glasgowda Birleşmiş Milletler Zirvesine
katıldık. Orada Japon standında, Japonya'nın pavilyonunda,
artık rüzgâr enerji santralleri hem rüzgârdan enerji üretecek hem de dalga
enerjisini elektriğe çevirecek noktaya gelmişti. Güneş enerjisi
yine ona keza, verimlilikleri çok arttı, ucuzladı; nükleer enerjiye
göre 4 kat daha ucuz noktaya geldi. Dolayısıyla, nükleer lobilerinin
söylediği gibi enerji ihtiyacı azalmadı, birçok ülke nükleer
santralini, bu enerjiyi riskli buldukları için kapattılar ya da
ekonomik ömrünü tamamlamadan kapattılar.
Madem nükleer santral
Sayın Cahit Özkan'ın dediği kadar temiz enerji, güvenli enerji;
niye Almanya 1982den beri nükleer santral yapmıyor? Niye ABD'de ve
Kanada'da 1978den beri yeni nükleer santral yapılmıyor? Şu an
nükleercilerin ve nükleerci iktidarın dilinden düşürmediği
Fransa, temiz enerji diye bunu Avrupa Birliğine kabul ettirmeye çalışan
Fransa, 1997 yılından 2010 yılına kadar neden nükleer
programını askıya aldı?
Bakın, Mart 1997 Monju,
Eylül 1999 Tokaimura, ardından Fukuşima'da yaşanan
Japonya'nın en büyük nükleer kazasından sonra Japon halkı da
nükleerin karşısına geçti. Kanada'da, 1997 yılında 21
tane nükleer santralin 7si ABD'li ve Kanadalı uzmanlarca denetimlerde
yetersiz bulundu, tehlikeli ve yönetim hatası bulunduğu için
kapatıldı arkadaşlar.
Şimdi, ben soruyorum:
Amerika Birleşik Devletleri kendi nükleer teknolojisine sahip, Kanada
kendi nükleer teknolojisine sahip; kendisi nükleer teknolojiye sahip, bu
santralleri yapan ve işletme yeterliliği olan ülkeler kendi
santrallerini teknik yetersizlikten, yönetim zafiyetinden dolayı
kapatıyorsa biz, bize ait olmayan, teknolojisi bize ait olmayan, işletmeyi
bilmediğimiz bir nükleer santralin güvenliğini nasıl garanti
edebiliyoruz ve buradan halka bunu temiz enerji, yeni, güvenli enerji,
yeşil enerji diye duyurabiliyoruz? Bu sorumluluğu almak tarihe
olumsuz anlamda not düşmektir, bunu burada söylemek istiyorum.
Devam ediyorum, Avusturya'da
ve Filipinler'de nükleer santraller, bitirilen nükleer santraller
işletmeye alınmadı. Brezilya, yapımı biten 2nci
santralinden ve 1,1 milyar dolar harcadığı 3üncü nükleer
santralinden vazgeçti. İsveç, 1980 yılında referandum yaptı
-1980 arkadaşlar- 2010 yılında elektriğinin yüzde
46sını elde ettiği nükleer santralleri kapattı
arkadaşlar, Kasım 1999da bir santralini sökmeye başladı.
Bu söküm işi de
ayrı bir konu; şu an maliyetlere hiç katmadığınız
söküm konusu, santralin yapım maliyetinden fazla arkadaşlar.
Birincisi, nükleerin, Akkuyu'nun maliyeti 20 milyar dolar, söküm ve
sonrasında depolama maliyeti 20 ile 40 milyar dolar arasında ve siz
bunu dâhil etmiyorsunuz hesaba. O atıkların 1 milyon yıl saklanması
zorunluluğu, 10 bin yıl radyasyon yayma hikâyesini tekrar etmiyorum.
İtalya, 1987
yılında referandum yaptı, nükleer enerjiden vazgeçti, nükleer
santrallerini kapattı. Belçika, 2025te tüm nükleer santrallerini
kapatmayı planlıyor. Almanya, 2020 yılında elektrik
üretiminin yüzde 46sını yenilenebilirden karşılıyordu
arkadaşlar. 2019dan 2020 yılına kadar, sadece bir yılda
Almanya'nın yenilenebilir enerjiden elde ettiği verim yüzde 4
arttı. Yani teknolojideki hıza bakın, ona göre
değerlendirin. Yine, Almanya, rüzgâr enerjisinde mevcudu 2 kata, 2030a
kadar 110 gigavata çıkarma hedefinde; güneş enerjisini de bugünkünün
3 katına çıkarmayı hedefliyor yani 200 gigavata
çıkarmayı amaçlıyor. Peki, 2023 hedefleri için sizin Dombra
çalarak ilan ettiğiniz 20 bin megavatlık rüzgâr enerjisinde biz
neredeyiz? Sadece 8 bin megavat yapabildik arkadaşlar.
Şimdi, gelelim tekrar
ABdeki nükleer enerjinin temiz, güvenilir, yeşil ilan edilmesi konusuna.
Bununla ilgili 10 civarında ülke Fransayla beraber bunun mücadelesini
veriyor. Bir parantez açayım; Fransa nükleer enerji konusunda geçmişi
karanlık, vebali büyük bir ülke. Büyük Okyanusta yaptıkları
nükleer denemelerden dolayı, dünya cenneti yeryüzündeki cennet
diyebileceğimiz Fransız Polinezyasında yaşayan tüm
insanlar o nükleer denemelerden etkilendi, zaten 110 bin insan
yaşıyordu, 110 bini de o nükleer denemelerden etkilendi ve bugün
Fransa bu işte başı çekiyor.
Neden Macron ve
diğerleri yeşil enerji diyor nükleere, ABye bunu kabul ettirmeye
çalışıyor? Çok net; Macron 2022deki
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bunu tamamen iç politikaya
yönelik, seçmenlerini, Fransız seçmenleri, Fransadaki sağ seçmenleri
konsolide etmeye yönelik bir argüman olarak kullanıyor. Macrona bu konuda
büyük tepki var yani Fransa şu an devlet noktasında yeşil enerji
olarak savunuyor ama Fransada Yeşiller, sosyalistler, diğer tüm
siyasi partiler bunun karşısında. Önde gelen
cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Melenchon diyor ki: Fransada
nükleer santrallerin tamamının kapatılmasından, gerekirse
referandumdan yanayız. Fransa Yeşiller Partisinin lideri Yannick
Jadot, kendisi 2022de Macronun karşısındaki en önemli
adaylardan biri; sadece diktatörlerin ve Fransadaki aşırı
sağın faşistlerinin nükleer enerjiyi desteklediğini
söylüyor ve Nükleer enerji konusunda Emmanuel Macronun dogmatik duruşunu
bir kenara bırakıyorum, bugün ekoloji aklın tek tercihi hâline
geldi. diyor; biz de öyle diyoruz değerli arkadaşlar. Sosyalist aday
Anne Hidalgo da nükleer santrallerin aşamalı olarak kaldırılmasını
savunuyor. Yani Avrupa Birliğinde Fransanın başını
çektiği bir grup Nükleer temiz enerji olsun. diyor ama onlar kendi
ülkelerinde de muhalefetle karşı karşıyalar.
Macronla beraber diğer
ülkeler, mesela Polonya, Çek Cumhuriyeti; bunlar niye Nükleer enerji temiz
enerji olsun, yeşil enerji olarak kabul edilsin. diyorlar -bir
gerekçeleri var- çünkü Paris İklim Anlaşmasında karbon
emisyonunu düşürmek zorundalar. Karbon emisyonunu düşürmek için de
nükleer santralleri devreye sokarken kömürlü termik santralleri kapatıyorlar.
Diyor ki: Ben kömürlü termik santrali kapatıyorum, bunun yerine bir
enerji kaynağı bulmam lazım. Nükleer enerji benim bunun için,
geçişte alternatif enerjimdir. Şimdi, biz bunu eleştiriyoruz
ama Türkiye ne yapıyor, bizim buradaki pozisyonumuz ne? Biz nükleer
santrale evet diyoruz, nükleer santral yapıyoruz, 2023te 1inci
reaktörünü devreye alıyoruz; diğer taraftan, kömürlü termik
santralleri kapatmıyoruz, aksine 23-24 tane daha yeni kömürlü termik
santral planlıyoruz arkadaşlar. Yani örnek verdiğiniz Avrupa
Birliğindeki Fransayla da aynı durumda değilsiniz, Polonyayla
da aynı durumda değilsiniz; hepsinin gerisindeyiz.
Almanya net bir şekilde,
nükleerin yeşil enerji olmasına karşı. Yeni
Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Parisi ziyaret ediyor
ve diyor ki: Fransanın nükleer enerjiyi yeşil enerji olarak
etiketleme çabalarına karşıyız. Ve Hiçbir kriz
insanlık için iklim krizinden daha büyük tehlike oluşturmadı.
diyor; biz de öyle söylüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin bütün milletvekilleri
çıkıp iklim krizinin dünyadaki tüm krizlerden daha önemli bir kriz
olduğunu bu kürsüden defalarca haykırdılar. Ben şahsen 2015
yılından beri belki 8-10 defa, belki daha fazla bu kürsüden bunu dile
getirdim.
Değerli arkadaşlar,
biz Mecliste Nükleer Düzenleme Kurumu kurulmasına ilişkin kanun
tekliflerini görüşürken Rusya, Ukrayna arasındaki savaşta bir
nükleer santral gündeme geldi, Zaporijya Nükleer Santrali. Yangın
çıktı. dediler ve Avrupa'nın en büyük nükleer santrali
olduğunu söylediler. Düşünün, savaş, tüm diğer risklerinin
yanı sıra -Fukuşimada olduğu gibi deprem, doğal afet-
çok büyük bir risk. Siz ülkenize, ülkenizin bir kentine bir atom bombası
yerleştiriyorsunuz, devasa bir atom bombası yerleştiriyorsunuz.
Mersin Akkuyu'da bizim bir atom bombamız olacak ve o atom bombasının
pimi Türklerin elinde değil, Rusların elinde olacak; böyle bir
şeyden, riskten bahsediyorum değerli arkadaşlar.
AB'deki
tartışmaların özü bu, bizim pozisyonumuz da bu. Nükleer enerji;
temiz enerji, yeşil enerji, çevreci, güvenilir enerji olarak değerlendirilemez.
Dünya geçmişte yaşadı bunun
sıkıntılarını, biz yeniden bir Çernobil yaşamak
istemiyoruz. Sizin de karanlığı değil aydınlık
tarafı seçmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Siz de ilk defa bir
aydınlığın tarafında olun, parlamenter demokrasiye
karşı otoriter, tek adam rejimini savunmayın, üstünlerin
hukukuna karşı hukukun üstünlüğünü savunun, nükleere
karşı yenilenebiliri savunun. Hepimizin geleceği için, bu
ülkenin geleceği için ihtiyacımız olan şey bu değerli
arkadaşlar. Yani tabii, iklim krizi sadece nükleerden ibaret değil;
madenler var. Biz maden konusunu dile getirdiğimizde, Madenler için
ormanlar kesiliyor. dediğimizde, Bu ülkenin madenleri çıkmayacak
mı? deniliyor. Elbette bu ülkenin madenleri çıkacak ama hepiniz,
cebinizdeki cep telefonlarına bakın değerli arkadaşlar; o
cep telefonunun değeri ne kadar, onun maden değeri ne kadar? Bin
dolarlık cep telefonunda belki 5 dolar, 10 dolar maden değeri var;
gerisi bilgi ve teknoloji. Siz bilgi ve teknolojiyi tercih etmek yerine
ülkenizin dağlarını oymayı, ormanlarını kesmeyi,
derelerini yok etmeyi tercih ediyorsunuz; biz buna karşıyız. Bu
ülkenin madenleri çıkarılmasın mı? Bu ülkenin madenleri
çıkarılsın; bir tek ağacın dalı,
yaprağı incinmeyecekse çıkarılsın. Kaç milyon
yıldır orada? Bizim rezervimiz olarak orada durmaya devam etsin,
bizim yaklaşımımız bu. İklim krizi
Nükleer değil
sadece, sulak alanlarda da aynı şey geçerli; karbon emisyonunu
düşürmek için sulak alanlarınızı korumak zorundasınız.
Sulak alanlar ormanlar gibi karbon yutak alanı; siz sulak
alanlarınızı, denizlerinizi, göllerinizi, derelerinizi
korumazsanız karbon emisyonunuzu düşüremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT BAKAN (Devamla)
Nükleer santral yapacağız, emisyon düşecek. palavrası
doğru değil; nükleer santral emisyonu düşürmez, nükleer santral
yeni emisyon yaratmaz. Sizin, termik santralleri kapatmanız lazım;
yutak alanlarınızı, ormanlarınızı korumanız
lazım; sulak alanlarınızı, denizlerinizi, göllerinizi,
derelerinizi korumanız lazım. Kırşehirde Seyfe Gölü diye
bir göl var; yüz binlerce flamingo aynı anda havalandığında
gökyüzünün karardığı bir göldü, o göl şu an çöl
arkadaşlar. Meke Gölü vardı; Google'a girin dünyanın nazar
boncuğu yazın, Meke Gölü çıkar. O da milyon yıldır vardı,
on bin yıldır dünyanın nazar boncuğuydu, sizin
iktidarınıza dayanamadı. Türkiye'nin sulak alanlarını,
Ereğli Sazlıklarını yok ettiniz, yüzde 75i yok şu
an. Kuşlar, uluslararası bir anlaşma yapsa Ereğli
Sazlıklarını tercih ederdi değerli arkadaşlar, yok
oldu. Dolayısıyla, bu ülkede nükleere karşıyız,
nükleere hayır diyoruz ve iklim krizine karşı bu ülkeyi önce
sizden, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından korumak gerekir
diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar ve
şahıslar adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi teklifin ikinci
bölümü üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, güzel memleketim Afyonkarahisar'da kar
yağışıyla birlikte merkeze bağlı bazı köy ve
kasabalarda, ayrıca Dinar, Dazkırı, Başmakçı, Evciler,
Çay, Sultandağı, Bolvadin ve Sandıklı ilçelerimize
bağlı bazı mahalle, köy ve kasabalarda çarşambadan bu yana
elektrik kesintileri yaşandı ve hâlâ daha bazı köy ve
mahallelerden hemşehrilerimiz kesintiyle ilgili bizi arıyor. Ekipler
sahada uğraşıyor ama iktidar başını âdeta deve
kuşu gibi kuma gömmüş, bakıyor.
5li müteahhitlere verilen
garanti ödemeleri için milyonlarca lira ödeyen AKP, elektrik direklerinin,
elektrik hatlarının zamanında yenilenmesi, bakımı,
onarımı için niçin para ayırmıyor, niye yatırım
yapmıyor, yazık değil mi hemşehrilerime?
Ayrıca, Afyon
Sağlık Bilimleri Üniversitesinin Hematoloji Bölümü, doktor
yetersizliğinden kapanmak üzere. 744 bin nüfusa sahip Afyonkarahisar'a ve
hatta bölgeye hizmet eden bu bölümün kapanmaması için iktidara ve
Sağlık Bakanına sesleniyorum: Acilen önlem alın; hekim
ataması yapın ve hep birlikte Hematoloji Bölümüne sahip
çıkalım.
BAŞKAN Sayın
Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Enerji verimliliği,
enerji politikasının vazgeçilmez unsurudur. Enerjinin verimli
kullanılması bütün iktisadi sektörleri ilgilendiren entegre bir
projenin egemen kılınmasıyla sağlanabilir. Sanayi ve
ulaşım sektörlerinde, binalarda enerjinin daha verimli
kullanılmasına yönelik çalışmaların ülkemizde yeterli
bir planlamayla ele alınmadığı, dışa
bağımlı enerjiyle soruna çözüm arandığı ve yerli
kaynaklara yeterli önem verilmediği görülmektedir. Enerji
kaynaklarının ekonomik koşullarda halkımıza
sunulması yerine sürekli zamlarla ulaştırılıp
sıkıntılar katlanmaktadır.
Ülkemizin jeotermal,
güneş, rüzgâr enerjisi, biyokütle gibi yenilenebilir enerji potansiyelleri
yeterlidir ve gereği gibi değerlendirilip desteklenmemektedir.
Nükleer santralin de çözüm gibi sunulmasına karşı; önce, nükleer
atıkların güvenli bir şekilde saklanmasının dahi planlanmasına
yönelik ortada bir netlik yoktur. Nükleer tesisin şakası yoktur;
yaşamı, insanı ve canlısıyla tüm doğayı yok
edebilecek bir silaha dönüşebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkelerin ekonomik ve sosyal
gelişmelerinin sürükleyici unsuru ve en temel gereksinimlerinden biri
enerjidir. Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarında enerji
bağımsızlığı konusunda, yenilenebilir enerjide
büyük atılımlar yapan Türkiye, nükleer santral hamlesiyle nükleer
enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki
ülkeler arasına girmeyi hedeflemektedir.
Seçim bölgem Mersinde
inşa edilen Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu Nükleer Santralinde
çalışma yoğun bir şekilde devam ediyor. 4 üniteden
oluşan, 4.800 megavat kapasiteli Akkuyu Nükleer Güç Santrali
tamamlandığında toplam elektrik ihtiyacımızın
yüzde 10unu tek başına karşılayabilecektir.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK
PARTİ olarak enerji ihtiyacımız millî enerji ve maden
politikamız rehberinde yerli ve millî imkânlarla karşılanmaya
çalışılıyor diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
AKP iktidarının plansız, öngörüsüz, kötü ekonomi
politikaları yüzünden her sabaha yeni zamlarla uyanıyoruz. Benzine,
motorine, LPGye her gün zam geliyor; akaryakıta bir haftada 4 defa zam,
pazartesi günü de bir daha zam bekleniyor. Bakın, benzine son bir
yılda 11 lira 45 kuruş, motorine 13 lira 20 kuruş, LPGye,
otogaza 6 lira 68 kuruş zam yapıldı. Benzin ve motorin 20 TLye
dayandı, her gece on ikiden önce insanlar petrol ofislerinin önünde sizin
tabirinizle ucuz yakıt alabilmek için kuyruk oluşturuyor. Bu
beceriksiz iktidarın kötü ekonomi politikalarının faturası
yine halka kesiliyor. Vatandaş yapılan bu fahiş zamlardan
bıkmış, hatta bitmiş durumda. Taksi, minibüs şoförleri
isyanda, Yeter, artık bu zamlar nedeniyle evimize ekmek götüremiyoruz.
diyorlar. Çiftçi traktörüne yakıt alamıyor, üretim yapamıyor.
3Yyle geldiniz; şimdi, zam, zulümle iktidarınızı
sürdürüyorsunuz.
Bu bozuk düzen bitecek, ilk
seçimde sandıkta zamların hesabını vereceksiniz. Geliyor
gelmekte olan.
BAŞKAN Sayın
Arık
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kayserinin metropol bir
ilçesi olan Talas ilçemizde elektrik faturasını ödeyemediği için
1.236 vatandaşımızın elektriği kesildi, 21inci
yüzyılda karanlıkta kaldılar. Günlerden cumartesi, Meclisin
gündeminde de nükleer düzenleme var. Bugün milletinden kopmuş bir avuç
mutlu azınlığın çıkarları doğrultusunda
çalışan bir iktidar var. Milletin gündeminde yağmur gibi
yağan zamlar, ödeyemedikleri elektrik faturaları, doğal gaz
faturaları, geçim sıkıntısı ve evindeki işsiz
çocuğu var. Bu iktidarın gündeminde ise kupon arazileri var,
rantın bir avuç mutlu azınlığa nasıl bölüştürüleceği
var. Elbette, bugünler de geçecek, Millet İttifakında milletin
parası milletin ihtiyaçları doğrultusunda harcanacak.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
2021 yılı AK
PARTİ Hükûmeti lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği projeleri anlatmaya devam ediyorum. Ders
kitaplarının ücretsiz dağıtılmasından sonra,
devrim niteliğinde bir yeniliğe daha imza attık, 23 milyon 518
bin yardımcı kaynağı öğrencilerimize ücretsiz
şekilde dağıttık. Mesleki Eğitimde 1.000 Okul
Projesini hayata geçirdik. 50 araştırma geliştirme merkezini
talebelerin istifadesine sunduk. Kütüphanesiz Okul Kalmayacak Projesini
başarıyla hayata geçirdik, artık her okulda bir kütüphanemiz
var. Tüm organize sanayi bölgelerinde mesleki eğitim merkezleri kurduk.
20. Millî Eğitim Şûrasını Eğitimde Fırsat
Eşitliği temasıyla gerçekleştirdik; önümüzdeki döneme dair
yol haritamızı belirledik. Biz hizmetlerimizi anlatmakla
bitiremiyoruz, muhalefet yalan söylemekle iftira üretmekle meşgul.
BAŞKAN Sayın
Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
- Akkuyu Nükleer Anonim Şirketinde Cüneyd Zapsu hangi nitelikleri
nedeniyle tek Türk Yönetim Kurulu üyesidir? Akkuyu Nükleer AŞnin
bağımsız denetim finans firmasının kurucusu ve Yönetim
Kurulu Başkanı ve hâlen de hissedarı olan Osman Dinçbaş,
Bakan Berat Albayrakın Hazine Bakan
Yardımcılığını yaptı; şimdi soruyorum size:
Bu nasıl bağımsız denetim? Rosatom, hâlihazırda
başka hangi ülkede santral inşaatı yapıyor? Orada alım
garantisi var mı ve o santrali ne kadar süre işletecek?
BAŞKAN Sayın
Özkan
Evet, Sayın Kayan
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hükûmet kirli enerjiyle
uğraşıyor halkımızsa yiyecek ekmek bulamıyor. Dünya
piyasasında buğdayın fiyatı 450 dolar ama hâlâ kirli
sanayiyle uğraşıyoruz. Bunun yanında Türkiye'de buğday
piyasasını dengeleyen Türk Toprak Mahsulleri Ofisimiz vardı.
Toprak Mahsulleri Ofisini lağvettiler. Toprak Mahsulleri Ofisi bu konuda
en iyi yetişmiş bir kurumdu. Ne zaman buğdayın fiyatı
dünyada yükselecek, ne zaman düşecek bunları çok iyi takip eder, çok
iyi bilirdi ve ona göre alımlarını gerçekleştiriyordu.
Bizde bunlar olmadığı için, bunu yok ettikleri için şimdi
buğdayı spot piyasadan almaya başladılar yani yüksek
piyasadan almaya başladılar. Bu şekilde
vatandaşımızın ekmeğini artık erişilemez bir
hâle getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Bu şekilde devam ederse ve bu yıl da 7 liradan 21
liraya çıkan mazotu eğer bir şekilde ucuzlatmazlar ise çiftçi
bir şey ekemeyecek. Bilginiz olsun.
BAŞKAN Şimdi
Komisyona söz veriyorum.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Murat
Emirin cevaplayacağınız sorusu vardı, onu da
değerlendirirseniz.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Doğrudur
Sayın Başkanım, cevaplayacağım, cevapsız bir
şey kalmayacak. İsterseniz önce ondan başlayayım.
Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlar; bu yaptığım açıklama
çalışılmış, hukukçularımızın
görüşleriyle yoğrulmuş bir hukuki mütalaa. Dolayısıyla
kolektif bir çalışma, kişisel bir görüşten ziyade kolektif
bir mütalaa olarak algılarsanız memnun olurum.
Kanun teklifinin 24üncü
maddesinde düzenlenen cezai yaptırımlar maddesinde yer alan
işleten ifadesine ilişkin bu ifadenin tüzel kişileri ifade
ettiği ve bu açıdan teklif metninde hata olduğu yönündeki
iddiaya ilişkin açıklamadır.
Değerli arkadaşlar,
Genel Kurulda görüşülmekte olan kanun teklifi
MURAT EMİR (Ankara)
Açıklama yapmadınız ama Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Müsaade edin, açıklıyorum.
Nükleer Düzenleme Kurumunun
yetki ve sorumlulukları ile nükleer faaliyetlere yönelik ceza hükümleri ve
nükleer hadiselerden kaynaklanan nükleer zararlar hakkındaki hukuki
sorumluluğu düzenlemektedir. Bu anlamda kanun iki ayrı hususu bir
arada düzenlemektedir. Şimdi açıklıyorum onları. Bu durum,
kanunun Tanımlar kenar başlıklı 2nci maddesinde de ifade
edilmektedir değerli arkadaşlar. Tanımlar maddesi 2
fıkradan müteşekkil olup (2)nci fıkrada Beşinci Bölümün
uygulanmasında; Paris Sözleşmesinde yer almakla birlikte bu Kanunda
yer almayan tanımlar için Paris Sözleşmesinde yer alan tanımlar
geçerlidir. hükmü yer almaktadır. Bu yönüyle aslında beşinci
bölüm bakımından farklı bir hukuki rejim
oluşturulmaktadır. İşleten kavramı görüşülmekte
olan kanun teklifinde tanımlanmamış, bu kavram yerine
yalnızca bir nükleer tesis işletilmesi faaliyetini değil,
radyasyon kaynaklarının üretilmesi, kullanılması,
bulundurulması, bakım ve onarımı ile radyoaktif
kaynakların ihracatı, ithalatı ve taşınması
faaliyetleri teklifin 2nci maddesinin (1)inci fıkrasının (r)
bendinde yer alan tanımına göre, radyasyon uygulamalarını
yerine getirenleri de kapsayacak şekilde yetkilendirilen kişi
kavramı tanımlanmıştır. İşleten
kavramı için ise münhasıran kanun teklifinin 12 ila 20nci
maddelerini içeren Nükleer Zararlara İlişkin Hukuki Sorumluluk
başlıklı beşinci bölümüne şamil olmak üzere Paris
Sözleşmesindeki işleten tanımının geçerli
olacağı belirtilmiştir. Paris Sözleşmesinde işleten
tanımı Bir nükleer tesis ile ilgili olarak işleten tabirinden
maksat salahiyetli resmî makamca o nükleer tesisin işleteni olarak
seçilmiş ve tanınmış kimsedir. şeklinde ifade
edilmiş ve tanımlanmıştır. Dolayısıyla teklifin
sekizinci bölümünde yer alan ceza hükümlerine ilişkin 24üncü maddesindeki
işleten tabirinden Paris Sözleşmesinde tanımı
yapılan işleten tabirinin anlaşılmaması
gerekmektedir.
Teklifin Genel ilkeler
başlıklı 3üncü maddesinde ise Nükleer enerji ve nükleer
maddelerle ilgili herhangi bir faaliyeti yürütecek gerçek veya tüzel
kişiler Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu nükleer güvence ile
ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uymakla yükümlüdür.
hükmünü havi olup yine teklifin 4üncü maddesinde bu kanun kapsamında
faaliyet göstermek isteyen gerçek veya tüzel kişilerin Kuruma
başvurmak zorunda olduğu, Kurumdan yalnızca Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının veyahut Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına göre
kurulmuş tüzel kişilerin lisans alabileceği hüküm altına
alınmıştır.
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, teklifin Ceza hükümleri kenar
başlıklı 24üncü maddesi yukarıda belirtildiği üzere
teklifin sekizinci bölümünde yer almakta olup ilgili maddede yer alan nükleer
tesis, radyasyon tesisi veya radyoaktif atık tesisini geçerli bir lisansa
sahip olmaksızın işletenlerin dört yıldan sekiz yıla
kadar hapis ve beş bin gün adli para cezası ile
cezalandırılmasına yönelik hüküm içerisinde geçen işletenler
ifadesi kanunun 12nci maddesinde belirtilen manada teknik bir kavramı
ifade etmemektedir. Esasen, söz konusu hükümde tanımlanan suçun faili
geçerli bir lisansa sahip olmaksızın işletenler olarak
gösterilmiştir. Yani burada geçen işletenler ifadesi kurumdan
lisans alan ve işleten kavramıyla tanımlanmış tüzel
kişi değildir. Dolayısıyla 24üncü maddede geçen
işletenler ibaresinden beşinci bölüm içindeki 12nci maddede ifade
edilen ve işleten kavramıyla nitelendirilen lisanslı
kişiler kastedilir. şeklindeki yorum, ulaşılması
gerçekten mümkün olmayan bir yorumdur.
Özetle, 12nci maddede olan
işleten ibaresi teknik bir kavram olup Paris Sözleşmesi
kapsamında ve kanunun beşinci bölümünün hükümleri muhteviyatında
kullanılmaktadır ve bir nükleer tesisi, radyoaktif atık tesisini
kurumdan lisans ve izin almak suretiyle işletmek üzere
yetkilendirilmiş tüzel kişiyi ifade etmektedir. 24üncü maddede ifade
edilen işletenler ifadesi ise teknik bir kavram olmayıp yani
24üncü madde teknik bir madde olmayıp genel manada bir işletmeyi
işleten kişi veya kişileri ifade etmektedir. Örneğin
Herhangi bir işletmeyi ben işletiyorum. ifadesindeki manada
kullanılmıştır. Dolayısıyla, 24üncü maddede
belirtilen işletenler ifadesi, gerçek kişi veya kişileri kapsayan
ve tüzel kişileri de kapsayabilecek nitelikte bir ifadedir. Değerli
arkadaşlar, burada bunu sizlere de takdim edeceğim, bir çelişki
ve bir yanlışlık söz konusu değildir. Bu
açıklamayı da sizlere takdim edeceğim.
Diğer taraftan,
değerli arkadaşlar, bertarafla ilgili, önceki gün bir müzakere ya da
konuşma geçti. Onunla ilgili de bir açıklama yapmak istiyorum
Değerli Başkanım.
Radyoaktif
atıkların bertarafı, bu atıkların halk, çevre ve
gelecek nesiller için risk oluşturmayacak şekilde işlenmesi,
hacimlerinin küçültülmesi, zırhlanması, paketlenmesi, etiketlenmesi
ve zararsız hâle getirilerek yüzey, orta seviye veya derin jeolojik
bertaraf tesislerinde toplanmayı ifade ediyor. Yani bertarafın yok
edilme anlamını değil, bir depolanmayı ifade ettiğini
söylüyoruz. Bu yüzden ne konuştuğumuzu, bertaraftan neyi ifade ettiğimizi
de bilerek konuşuyoruz, bunu Genel Kurulla özellikle paylaşmak
istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Bir husus daha
var Başkanım, müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Özellikle Kaç tane
mühendis çalışıyor? sorusu vardı. Değerli arkadaşlar,
toplam mühendis sayımız 3.235 kişi; bunlardan 779u saha
mühendisi, 301 kişisi ofis mühendisi ve 155 yönetici mühendis var ve
şu anda 209 Türk mühendisi tesiste çalışıyor yani nükleer
mühendisimiz Akkuyu Nükleerde çalışıyor. O yüzden şu an
itibarıyla elde ettiğimiz ya da yapmış olduğumuz
çalışmalarda bir kapasite geliştirme, insan kaynağı
geliştirme ve teknolojiyi öğrenme
Önümüzdeki dönemde muhtemel
yapılarda kendi kapasitemizle ve mühendislerimizle inşa etmeye
doğru bir kapasite geliştirme yapıyoruz.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Özgür Bey,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, şimdi çok önemli bir noktadayız. Bu
soru-cevap da amacına uygun gelişti. Murat Emirin dikkatiyle geçen
sormuştuk, yanıtlanacaktı, kapsamlı bir cevap
hazırlamışlar. Bu kısmı önemli, bunu tutanağa
geçirebilmek önemli. Ancak yasama sürecinin içindeyiz. Benim
anladığım, 24üncü maddeye bir önerge ihtiyacı var. Oradaki
kişilerin önüne gerçek ve tüzel kişiler diye bir önerge uygun
görürse kanun teklifini hazırlayanlar, bu kafa
karışıklığı, bu kavram kargaşası olmaz.
Hatta bu izahatı tamamen netleştirebilecek başka ifadeler de
varsa onu öneriyoruz hazırlayan arkadaşlara.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Çok
teşekkürler.
Buyurun Sayın
Yılmazkaya.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Tip 1 diyabet
hastası çocuklar için sensörlü şeker ölçüm cihazlarının SGK
kapsamına alınmasının önemine ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hiçbir evladımızda
görülsün istemeyiz ancak Tip 1 diyabet çocukluk çağının en
tehlikeli hastalıklarından biridir. Son zamanlarda
sıklığı artmıştır. Çocuklarımız ve
aileleri için uzun, zorlu ve acı dolu süreç söz konusudur.
Çocuklarımıza zorunlu olarak gün içinde en az 4 kez iğneyle
ölçüm ve sonucuna göre insülin yapılmaktadır.
Yavrularımızın parmakları defalarca delinmekte ve en çok
bundan acı çektiklerini söylemekteler. Oysa sensörlü şeker ölçüm
cihazıyla bu acılar önemli ölçüde azalmakta ve çocuklarımız
rahat bir yaşam sürdürebilmektedir. Ancak, bu cihaz çok pahalı
olduğu için, sayıları yaklaşık 20 bini bulan
çocuklarımızın ve ailelerinin çoğu bu cihaza
ulaşamıyor. Dar gelirli ailelerin çocukları için cihazın
SGK kapsamına alınması çok önemlidir. Meclis olarak hep
birlikte, zaman kaybetmeden gerekeni yapıp acı çeken
çocuklarımızı sevindirelim diyorum, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (Devam)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önergelerin işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
16ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sarı sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz Murat
Çepni
Adana Batman İzmir
Rıdvan
Turan
Mahmut Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Mersin Bitlis İstanbul
Filiz
Kerestecioğlu Demir
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, günlerdir Meclisi kıskaca
aldınız. Neden? Çünkü, Anayasa Mahkemesinden dönen ve yasa
çıkarma zorunluluğu olan bu kanun teklifini bir yıl içerisinde
gerçekleştirmek zorundasınız, bunun da zamanı doluyor
salı ya da çarşamba. Aklınız neredeydi? demeyeceğim,
çünkü zaten bu akıl o kadar genele şamil oldu ki bu zamana kadar, o yüzden
de bugün cumartesi günü biz hep beraber burada çalışmak
zorundayız.
Şimdi, nedeni neydi
-daha önceki konuşmamda da söylemiştim- konu ne? Nükleer güç
santrali, Putine göz kırpmak aslında. Ama bakın, bu göz
kırptığınız Putinin ne yaptığı
söyleniyor? Şimdi, 84-95 yılları arasında inşa edilen
Zaporijya Nükleer Santralinde daha dün, evvelsi gün -biliyorsunuz- yangın
çıktı. Bu yangın hakikaten nelere mal olabilirdi? Biz
Çernobilin çok daha kötüsünü yaşayabilir miydik? Bunlar hep soru
işareti olarak duruyor. Aslında, çok da soru işareti değil
çünkü size söyleyeyim; Çernobil Sinoptan
Şimdi, burada dünya öyle
bir hâlde ki mesela, sözde Savaşa karşı çıkayım.
derken İtalyada Dostoyevski dersini yasaklamaya kalktılar; aynı
şekilde, Rusyada yetişen kedilerin, evet, kedilerin başka
ülkelerde soy kütüğüne kaydının yasaklanmasını gündeme
aldılar. Bir yandan da hakikaten kültürel ırkçılıkla
karşı karşıyayız yani savaşın ve bunun yol
açtığı ırkçılığın, faşizmin pek de
tedavisi yok gibi görünüyor onlarla mücadeleden başka.
Şimdi, biz, Akkuyuya,
bu santrale ve nükleer güce de tamamen karşıyız; bu bir kenara
ama bu santral nasıl yapılıyor? Şimdi, deprem riskine
karşı ne önlemler alındı? Basınçlı su reaktörü
var mı? İki devreli bir tasarım mı? Atıklar nasıl
yok edilecek? Bertaraftı, imhaydı diye kaç gündür burada
bertarafın anlamını çözmeye ve çekiştire çekiştire
cevap almaya çalışıyoruz ki aslında alınan bir cevap
da yok, ortada gene riskli bir durum var. Evet, bir odada, anlaşılan
orada tutulacak bu atıklar. Kaç yüzyıl tutulacak? Üç yüzyıl
belki tutulacak ve bir bomba aslında, bombayla yaşıyor
olacağız biz elimizin altında.
Şimdi, bütün bunlar ne
şekilde kamuoyuna anlatıldı, kamuoyu
aydınlatıldı? Kamuoyunu geçtim, bu Mecliste milletvekilleri
olarak kaç kişi gerçekten buna vâkıf? Anlatıyor arkadaşlar
Komisyonda sabah beşte bitti. diye. Sabah beşe kadar oturduk ve bu
bir tartışma ortamı mıdır? Hayır, değil.
Aynı zamanda burada işte koştura koştura yasa geçirme
ortamının neye mal olduğunu görüyoruz, hemen kavga
çıkıyor, bu yılların deneyimidir zaten, herkesin sinirleri
bozuluyor ve onun arkasından da
Herkesin değil tabii, yine
erkeklerin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Evet, herkesin değil, yine
erkeklerin, coşan erkeklik şeklinde önümüzde tezahür ediyor ve buna
karşı çıktığımız zaman da dik dik
gözlerimizin içine bakılıyor yani isteniyor ki biz kadınlar
olarak bu kavgaya karışmayalım. Kavganıza falan
karışacağımız yok zaten de sadece herkes edebini
bilsin ve yerinde otursun yani söylediğimiz bu.
Evet, biz burada bununla
ilgili bilgi sahibi değiliz gerçekten ve bunu tartışabilmiş
değiliz, tartışma adabına da sahip olunduğunu
düşünmüyorum.
Ben, Sinop NGS projesinde
bilirkişi raporunda söylenenle bitirmek istiyorum sözlerimi: Kaza
durumunda acil tahliyenin güç olacağı, atıkların
akıbetinin belirsiz olduğu, yer seçiminin hatalı olduğu,
deprem, heyelan, tsunami konusunda eksikler bulunduğu, su
varlıklarına, tarım alanlarına telafisi imkânsız
zararlar vereceği ortaya konmuştur. Sinopla ilgili rapor buydu,
Akkuyu için de aynısı.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talebimiz var efendim.
BAŞKAN Önergeyi
oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın
Tarhan, Sayın Köksal, Sayın Gürer, Sayın Arık, Sayın
Bülbül, Sayın Hakverdi, Sayın Bakan, Sayın Keven, Sayın
Kayan, Sayın İlhan, Sayın Önal, Sayın Yılmazkaya,
Sayın Bulut, Sayın Torun, Sayın Bingöl, Sayın Öztunç,
Sayın Barut, Sayın Topal, Sayın Kaboğlu.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bakalım Başkanım, incelemeyi yapalım.
BAŞKAN Tabii tabii,
okuyalım.
Hakkı Köylü? Burada.
Metin Çelik? Burada.
Naci Bostancı? Burada.
Habib Soluk? Burada.
Ahmet Kılıç?
Burada.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:18.03
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
16ncı madde üzerinde 2
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 16ncı
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan hükümleri uyarınca
ibaresinin hükümlerine göre şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Adana Manisa Hatay
Türabi
Kayan
Kırklareli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.
Buyurun Sayın Kayan.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
enerjiyle ilgili kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Dünya nükleer enerjiden
vazgeçerken biz nükleer santraller kurmaya uğraşıyoruz.
Dünyanın en kirli enerjisini kurmaya çalışıyoruz değerli
arkadaşlar. Ama özellikle şunu hatırlatmak istiyorum: İlk
önce İstanbulu kirlettiniz, ondan sonra Ankarayı kirlettiniz ve
yasaları sürekli torba yasalar hâline getirerek yasa yapma şeklini
kirlettiniz ve aynı zamanda, arkadaşlar, şimdi de
doğayı kirletmek istiyorsunuz, Türkiyenin en güzel yerlerini, cennet
yerlerini nükleer santral kurarak kirletmeye çalışıyorsunuz.
Bunlar nereler mi? Bunlar Mersin Akkuyu, bunlar Sinop ve bunlar Kırklareli
İğneada.
Size konuşmamın
sonunda İğneadadan, Türkiyenin bu cennet yerinden bazı
fotoğraflar göstereceğim değerli arkadaşlar ama önce, bu
nükleer enerjinin ne kadar kötü bir şey olduğunu kısaca anlatmak
istiyorum. İyi bir şey olsa idi Finlandiya, İsveç, Avusturya,
Brezilya niye kapattılar bu santralleri? Avrupanın lokomotifi olan
Almanya 2022 yılında yani bu yılın sonunda tamamen
santrallerini kapatacak. Niçin kapatıyor, niye böyle bir karar aldı,
hiç düşündünüz mü?
Burada geldiniz
Fransayı anlatıyorsunuz, Fransa yeşil enerji statüsüne sokmaya
çalışıyor diye. Fransanın kurulmuş santralleri var,
diğer, yeşil enerjiye geçişe
hazırlanmadığından dolayı Fransa kendisini bu
şekilde savunmaya çalışıyor değerli arkadaşlar, o
da biliyor bunun tehlikeli olduğunu.
Değerli arkadaşlar,
nükleer atık dünyanın en kötü atığıdır ama bir
şey daha söyleyeyim size: Dünyanın belasıdır. Türkiyenin
başına bu belayı sarmaya çalışıyorsunuz.
Biliyorsunuz, 1986
yılında Çernobilde bir kaza oldu. Bu kaza, depremden kaynaklanan bir
kaza değildi, oradaki bir sızmadan kaynaklanıyordu değerli arkadaşlar.
Rusya deprem bölgesi de değildir ama Türkiye muazzam bir deprem
bölgesidir. Ve ayrıca, Japonya deprem bölgesinde olduğu hâlde, deprem
şartlarına göre yaptığı hâlde, 9 şiddetindeki
depreme dayanacak bir şekle soktuğu hâlde Fukuşimada
sızıntı hâlâ bugün devam ediyor. Bunun için değerli
arkadaşlar, bizim 1986 yılındaki Çernobil kazasından sonra
Karadeniz kıyılarımızda, özellikle Doğu Karadeniz,
Orta Karadeniz ve Batı Karadeniz dediğimiz Trakya ve Kırklareli
bölgesinde bu kazadan dolayı ölüm sayısı 2 misli, 3 misli
artmıştır; kanser sayısında böyle bir artış
Türkiye'nin başka hiçbir yerinde görünmüyor.
Şimdi bu konuda,
sizlere, kurmak istediğiniz İğneada bölgesindeki cennet
bölgeleri göstereceğim. 7 tane orada önemli gölümüz vardır,
değerli arkadaşlar, Yedi göller diye tabir ettiğimiz göller:
Erikli Gölü, Mert Gölü, Saka Gölü, Pedina Gölü, Deniz Gölü, Sülüklü Gölü,
Rapala Gölü. Değerli arkadaşlar, bu göllerden size şimdi sadece
birkaç örnek göstereceğim: İşte, buyurun, santral kurmak
istediğiniz bölge burası. Buyurun, cennet köşeyi görüyor
musunuz? Burayı yok etmek istiyorsunuz. Devam ediyorum: Şu cennet
köşeyi görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? (CHP
sıralarından alkışlar) MHPli arkadaşlar, size de
gösteriyorum. Buyurun, burayı yok etmek istiyorsunuz. Çernobil bölgesi,
1986 yılından bu yana can kalmamıştır değerli
arkadaşlar, canlı kalmamıştır, bitki
kalmamıştır, terk edilmiş bir bölgedir. Siz bu cennet
vatanı terk ettirmek mi istiyorsunuz bu insanlara? (CHP
sıralarından alkışlar) Hesabınız bu mu? Öbür
tarafta, Araplara burada milliyetçilik hakkı veriyorsunuz. İşte
buyurun, görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? Sayın Komisyon,
sizlere de göstermek istiyorum.
Evet, şimdi,
İğneadadan dünya güzeli bir manzara değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Burası aynı zamanda endemik bitkilerle doludur. Bunlar sadece
sıradan göller değildir, bu göller aynı zamanda Karadenize
açılan göllerdir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar, onun için önemli bir yer diyorum.
Başkanım, bir
dakikanızı alacağım.
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, sizler kirli enerjiyle
uğraşıyorsunuz ama dünyada 450 dolar oldu buğday.
Buğdayı koyacak yerlerimiz var mıydı? Ofislerin
ihtiyacı olan hiçbir depoyu yapmadınız, hepsini
özelleştirdiniz, özel depolara yarısını hibe ederek destek
verdiniz ama özeller ne yapıyorlar, biliyor musunuz? Buğday
spekülasyonu yaratıyorlar. Buğday spekülasyonuyla
kapılarını açmayarak sonuna kadar fiyat tepeye çıktıktan
sonra depolarını açacaklar ve vatandaşımızı
kazıklayacaklar, sizin sayenizde oldu bunlar. Şimdi, aynı
şekilde, sizin sayenizde bu cennet köşeler Türkiyede yaşayan
insanlara zindan olacak arkadaşlar. Türkiyeyi zindan etmekle
muradınız nedir? Bize bunu da söyleyin, biz de bilelim diyorum ve
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 16ncı maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan hükümleri uyarınca ibaresinin
hükümlerince ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Dursun
Ataş Muhammet
Naci Cinisli
Samsun Kayseri Erzurum
Hayrettin
Nuhoğlu Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla selamlarım.
Birkaç gündür Nükleer
Düzenleme Kanunu Teklifi ve ülkemizdeki ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu
hakkında sayın milletvekillerinden çok kıymetli bilgileri
dinliyoruz. Hepimizin geleciğini etkileyecek haklı uyarılara
katılıyoruz. Umuyoruz ki uyarılar ve görüşler dikkate
alınsın, ciddiyetle değerlendirilsin.
Akkuyu Nükleer Santralinin
asıl amacının artan enerji talebinin
karşılanması, ülkemizin elektrik arz güvenliğinin
sağlanması olduğunu biliyoruz. Akkuyu Nükleer Santralinin
kurulum maliyetinin 22 milyar dolar olacağı söyleniyor. Bu maliyetin
tamamı Rus devlet kurumları tarafından
karşılanıyor. Akkuyu Nükleer Santralinin 2026 yılında
4 ünitesiyle birlikte tam kapasitede üretime geçmesi öngörülüyor. Konuyla
ilgili önceki konuşmamda da sıraladığım
aksaklıkları da düşünürsek belirtilen tarihlerde üniteler
sırasıyla üretime başlayabilecek midir? Ünitelerin tamamlanma
oranları nedir? Bilgi alıp denetimlerde bulunabiliyor muyuz?
Ünitelerin her birinin potansiyeli nedir? Bu soruların yanıtları
Genel Kurulumuza verilmeli.
Maliyetin
karşılanması amacıyla AK PARTİ iktidarı, Akkuyu
Nükleer Santralinin 1inci ve 2nci ünitelerinde üretilecek elektriğin
yüzde 70ine, 3üncü ve 4üncü ünitelerinde üretilecek elektriğin yüzde 30una
on beş yıl boyunca satın alma garantisi verdi. Üstelik,
üretilecek elektriğin kilovatsaatine çok fahiş bir fiyatla, 12,35
dolar sent üzerinden alım garantisi verdi. Yani yapımı ve
işletmesi Rus devletine ait Akkuyu Santraline 40 milyar dolara yakın
bir rakamın ödenmesi öngörülüyor. Kendi ülkemizde yapılan
yatırımla Rusyaya daha da bağımlı hâle geliyoruz. Bu
rakamların dörtte 1i fiyatına rüzgâr veya güneş gibi doğal
kaynaklardan yenilenebilir enerjiyi elde etmemiz mümkün.
Diğer yandan, AK
PARTİnin gelmiş geçmiş en pahalı elektriği satın
alma taahhüdü verdiği Akkuyu Nükleer Güç Santralinin ana sözleşmesi
2019 yılında değiştirildi. Değişiklikle, Rus
Rosatom kontrolündeki Akkuyu Nükleer Santralinin -denizcilik, depolama,
yükleme, boşaltma, taşımacılık, nakliyecilik gibi-
2010 yılında sözleşme imzalanırken akla gelmeyen
limancılık faaliyetlerinde bulunmasına nedense imkân
tanındı.
Mevcut kriz ortamında,
hele ki Rusya Suriyede güney komşumuz da olmuşken Rusyanın
Doğu Akdenizde yerleşik olarak bulunmasının ne kadar
stratejik nitelik taşıdığını hepimiz biliyoruz.
Bu limanın faaliyet alanları görüştüğümüz kanun teklifinde
detayıyla belirtilmiş midir? Bu limana askerî bir geminin yanaşıp
yanaşamayacağıyla ilgili bir düzenleme var mı? Bu nedenle,
Rusya tarafından Akdenizde kurulacak bir limanın nükleer santral
faaliyeti için gözüküyor bile olsa askerî ve istihbarat amacı
içermeyeceğinden emin olabiliyor muyuz? Bu limanda Rus gemilerinden inecek
kişiler için bir gümrük olacak mı? Devlet adamının görevi,
Montrö Antlaşmasında olduğu gibi, yüz sene sonraki meselede
bile ülkenin menfaatine olacak adımları atmaktır, ileride büyük
sorun olabilecek tavizler vermemektir. Akkuyunun bir Truva atı
olmaması için şimdiden uyarıyorum.
Dün de sordum, bugün tekrar
soruyorum: Memleketim Erzurumun Aziziye Tabyalarında, Allahuekber
Dağlarında vatan topraklarımızı Rus işgalinden
kurtardıktan yüz dört sene sonra Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin
bulunduğu bin hektarlık alanı ve kıyı şeridini bu
kanunla Rusyaya mı veriyoruz? 3 kez Rus işgaline
uğramış bir şehrin, Erzurumun Milletvekili olarak cevap
bekliyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz, cumhuriyet tarihi boyunca Ruslarla birçok iş birliği
anlaşması imzaladı fakat AK PARTİ iktidarında ülkemiz
ilk kez bu kadar fahiş zararlarla bir anlaşma yapıyor. Rahmetli
devlet adamı Süleyman Demirelin Başbakanlığı
döneminde, 1967 yılında, Türkiye ile Rusya arasında Teknik ve
İktisadi İşbirliği Anlaşması kabul edildi.
Anlaşmayla, Türkiye'de Seydişehir Alüminyum Fabrikası,
İskenderun Demir ve Çelik Fabrikası ve Aliağa Rafinerisi
kuruldu. Büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk döneminde, 1935te,
Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası, 1937de Türk tekstilinin temeli kabul
edilen Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası Ruslar tarafından kuruldu.
Türkiye, bütün bu Rus yatırım kredilerini tarım ürünleri ve ham
maddelerle ödedi.
Tarım ürünü
demişken; ülkemiz, dünyanın en önemli zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinden biri. Ülkemizde zeytin ağaçlarının
varlığının korunması ve geliştirilmesi 1939
yılından beri yasal güvence altında.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Cinisli.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Buna karşın, 1 Mart
2022 tarihinde Maden Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle,
güzelim zeytin alanlarında madencilik faaliyetlerinde bulunulmasına
müsaade edildi. AK PARTİnin hiç ilgilenmediği, işin insani ve
manevi kısmını bir tarafa bırakıyorum, kanunla
düzenlenmiş bir alanın kişiye özel yönetmelikle
değiştirilmesi normlar hiyerarşisine aykırıdır,
laubaliliktir.
Zeytincilik sektörünün, artan
girdi maliyetleri başta olmak üzere, verimlilik ve pazarlama
konularındaki sorunlarına çözüm bulunması gerekirken hukukun yok
sayılarak vahşi bir düzenlemeye gidilmesi kabul edilemez. Binlerce
yıldır topraklarımıza kök salmış,
inancımızda ve kültürümüzde kutsal addedilen zeytin
ağaçlarının ranta ve talana kurban edilmesi değerlerimize
aykırıdır, günahtır.
Bu konudaki
itirazımızı ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
17nci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutup işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Rıdvan
Turan Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin İzmir Bitlis
Kemal
Bülbül
Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işin paradoksu
şu ki yasa teklifini görüştüğümüz konu direkt Rusyayla
alakalı ve Rusya da şu anda Ukraynayı işgal etmiş
durumda. Yani biz nükleeri görüşüyoruz, bu nükleer, dünyanın
yaptırım uyguladığı Rusyayla alakalı, biz
Rusyaya ayrıcalık tanıyoruz. Bakar mısınız
şuraya, bu nasıl bir paradokstur böyle? Ve ondan sonra da Ukrayna
halkının yanında olduğumuzu, Ukraynayla
dayanışma içerisinde olduğumuzu söylüyoruz. Stratejik
oylamalarda çekimser kalınıyor, böyle bir şey olamaz. Rusya,
Ukraynayı işgal etmiştir. Bu, insanlığa ve Ukrayna
halkına karşı işlenen bir suçtur, sistematik bir suçtur;
nasıl ki Suriye işgalinde, nasıl ki Kuzey Irak işgalinde
olduğu gibi suçtur ve bu suçtan derhâl vazgeçilmelidir. Türkiye
Cumhuriyeti devleti Hükûmeti de buna karşı açık ve net bir
tavır almalıdır, bunun başka bir tarifi olamaz.
Bakınız, dünyada
bir paranoya gelişti, kimi kendini Napolyona benzetiyor, kimi George
Washingtona benzetiyor, kimi II. Abdülhamite, kimisi Rus çarına; ya,
böyle bir paranoya. Niye kendiniz olmuyorsunuz, hayırdır? Kendiniz
olduğunuzda sorun ne oluyor? Hangi bunalıma girdiniz de
başkasına benzeyerek siyaset yapmaya çalışıyorsunuz?
Dünyanın geldiği bu
noktada neoliberalizm iflas etmiştir. Birleşmiş Milletler, NATO,
Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi; tüm kurumlar bir
çürümüşlükle karşı karşıyadır. Hepsinin
yapısal olarak, içerik olarak, yürütme ve yöntem olarak gözden geçirilmesi
gerekir; hepsinin, bu saydığım kurumların hepsinin. Gelinen
noktada Fukuyama reel sosyalizmin çözülüşüne atıfta bulunarak
Neoliberalizm, insanlığın gelip geleceği son
noktadır. demişti ve neoliberalizmi insanlığın bundan
sonrası için siyasi bir seçenek olarak sunmuştu. Oysa bugün
neoliberalizm işgalle katliam yapıyor, efendim, istilayla katliam
yapıyor ve neoliberalizm politik olarak da yapısal olarak da iflas
etmiş durumda. Siz de kapitalizme teşne oluyorsunuz ve siz de
yandaş tırşıkçı kapitalistler üretiyorsunuz. Sizdeki
tırşıkçı kapitalist üstelik, teneke kapitalizmi sizinki,
sizinki çalıp çırpma, sizinki yağmalama kapitalizmi; Avrupa'daki
burjuva sınıfı gibi kökten gelen bir şeyi de yoktur yani.
Devlet besliyor, burjuva oluyor; böyle burjuva olur mu? Bu, soysuzdur; bu,
teneke burjuvadır; böyle bir burjuvazi olamaz. Hiçbir üretimi de yoktur;
halka, işçi sınıfına, emekçilere zulmetmektedir.
Ukrayna'nın işgalinde Kürt sorunundan tutun Orta Doğu'ya,
Türkiye'de yaşanan çeşitli sorunlardan tutun dünyadaki toplumsal
barışa kadar her şeyi etkileyen makropolitik bir sorun
vardır, bunun da bilinmesi gerekir. Tam bu noktada savaş ve
barışı gündeme getirmek lazım. Napolyon'un Rusya'yı
işgali sırasında Lev Tolstoy Savaş ve
Barışı yazmış, Savaş ve Barışla
aslında manzum bir şiir ortaya koymuştu; bu manzum şiir
barışı öneriyordu.
Bakın, şimdi,
tekrar Tolstoylara, tekrar Dostoyevskilere, Gorkilere, Şolohovlara, tekrar
Cengiz Aytmatovlara ihtiyaç varken ne yazık, ne ayıp ki bunların
yasaklandığı gibi spekülasyonlarla
karşılaşıyoruz.
Bu arada, sevgili
Başkan, değerli vekiller; Kiev'e atılan bomba Antalya'ya
düştü, Antalya'ya; bir Antalya Vekili olarak söylüyorum bunu, bunu
bilmeniz lazım. Kieve atılan her bomba Antalya'ya düşüyor,
neden? Çünkü Kiev'den 3 milyona yakın turist, Rusya'dan 6 milyona
yakın turist gelecekti, turizm olacaktı. Antalya esnafı
heyecanla nisan ayının gelmesini ve turizm sezonunun
açılmasını bekliyor. Pandemiyle Antalya vuruldu; yoksullukla,
zamla Antalya vuruldu. Limanını satarak, limanına, Antalya
Limanı'na darbe yapıp Katar'a satarak Antalya vuruldu; yetmedi,
şimdi Ukrayna'nın işgaliyle de Antalya ve Antalya nezdinde
Türkiye vurulmuş; turizm emekçisi, turizm esnafı vurulmuş
oluyor. Bu anlamda, buna bir çözüm bulunmalıdır bir an önce. Böyle,
savaşın tarafı mı değil mi, Efendim, ikisiyle de
ilişkilerimiz iyi. gibi diplomatik olarak belirsiz olan şeylerle bu
çözülemez ve gerek Antalya esnafının gerek Türkiye ekonomisinin
giderek bundan etkileneceği durumunu özellikle de dikkate almak ve buna
göre çözümleyici bir politika üretmek, bölgesel rol oynamak gerekiyor.
Antalyanın durumuna tekrar dikkat çekiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Nükleer santrallerden biri
Mersinde, biri Sinopta; biri de İzmir Gaziemirdeki nükleer
atıklar... Bakar mısınız, çizdiğimde bir üçgen oluyor,
Türkiye nükleer radyasyon üçgenine
sıkıştırılmış durumda. Bu üçgen, Türkiyenin
doğasına, toprağına, insanına, her şeyine zarar
veren bir şeytan üçgenidir.
Buradan şimdi sevgi ve
saygıyla andığım, biraz önce ismini de söylediğim
dünya edebiyatının en büyük şairlerinden birisi Mayakovskinin
Sergey Yesenine yazdığı şiirinden şu bölümle bitirmek
istiyorum izninizle: Eğlenceye ayıracak zamanı yok
gezegenimizin/Yarınlardan koparıp almalıdır mutluluğu
insan/Şu yaşamda en kolay iştir ölmek/Asıl güç olan yepyeni
bir yaşama başlamak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Sevgili Başkanım, izninizle
BAŞKAN Ek süre
veremiyorum genelde.
KEMAL BÜLBÜL Peki,
teşekkür ediyorum.
Yepyeni bir yaşam için
dünyanın, Türkiyenin, bölgenin ve Türkiye halklarının onurlu,
eşit bir barışa ihtiyacı var. Bu, bizim, hepimizin
görevimizdir, görevi üstlenin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 17nci
maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan da açılabilir
ibaresinin açılması da mümkündür şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Adana Manisa Hatay
Burhanettin
Bulut
Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Burhanettin Bulut.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Alman
televizyonlarında, bazen de İngiliz kanallarında Adanadan
görüntüler veriliyor. Bize de bu bilgi geldiğinde diyoruz ki: Herhâlde ya
Varda Köprüsünün çekimini yapmışlardır ya Misisten ya da Adana
mutfağından çekimler yapmışlardır, o geliyordur
ekrana. Tabii, gönlümüz onu istiyor ancak İngiliz ve Alman
televizyonlarında sıkça Adana Avrupanın yeni çöplüğü
diye ifade edilen haberlerde çıkıyor. Adananın çöp merkezi
hâline getirilmesinde ve bununla ilgili çıkan haberler neticesinde
isterdik ki özellikle Tarım Bakanı o bereketli toprakların
kirlendiğine ilişkin bir açıklama yapsın ya da Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bir açıklama yapsın ancak
onlar tarafından tek kelime bile bir açıklama yapılmadı. Bu
konuda, sadece, geçen dönemin Adana Milletvekili Ömer Çelik, partisi adına
bir açıklama yaptı; orada da şunu söyledi: Bu
atıkları çevreye kontrolsüz bir şekilde atanlara karşı
en güçlü mücadeleyi vereceğiz. Ancak bundan sonra tek haber
çıkmadı, bu açıklamanın ardından Şu
yapıldı, bu yapıldı. diye bir şey çıkmadı.
Adanaya plastik çöplerle
ilgili bu ihanet nasıl başladı, kısaca ondan da bahsedeyim.
2018 yılında, özellikle Uzak Doğu ülkeleri plastik çöpleri ithal
ediyordu. Çin bu ithalatı azaltınca yeni merkez Türkiye oldu ve
Türkiyede de bu ürünler en fazla Adana bölgesinde görüldü. Nereden geliyordu
bu ürünler? Daha çok İngiltere'den, yüzde 70e yakını
İngiltereden; Almanyadan, diğer Avrupa ülkelerinden. Bu gelen
plastik atıkların bir kısmı dönüştürülüyor;
diğerleri ise, asıl problem olanlar ise dönüştürülemeyenler.
Bunların bazıları bin yıl, bazıları beş yüz
yıl boyunca doğaya karışmıyor. Hâl böyle olunca bu
atıkların olduğu bölgelerde kanserojen, kimyasal maddeler ortaya
çıkıyor. Bu işi yapanların bir kısmı
lisansıyla yapıyor, bunda hiçbir sorun yok ancak son dönemlerde
merdiven altı diye tabir edeceğimiz birçok işletme bu plastik
atıkları alarak bir kısmını işletip diğer
kısmını da muhtelif yerlere boşalttılar. Bununla
ilgili yine bir Alman TVsinde şöyle bir haber çıktı. Adana'dan
5-6 bölgeyi gösteren, atıkların tespit edildiğine dair bir
görüntü bu. Burada yapılan araştırmalar sonrası, temiz
toprak ile buradan alınan topraklar mukayese edildiğinde 400 bin daha
fazla kanserojen etken madde, kimyasal madde tespit edildi. Bunu kim
yaptı? Greenpeace. Bunu açıkladı, bunu dosya hâlinde verdi. Yine
hiçbir mevkiden, hiçbir kurumdan bir açıklama gelmedi. 2018den bu yana,
Adananın Çukurovası, bu bereketli topraklar maalesef bu çöplerle
muhatap oldu.
Son olarak, İngiltereye
yapılan ihracatlardan bazı ürünlerin ambalajının Türkiyeye
geldiği tespit edildi, onun örneği de şu: Muhtemelen bu kuru
üzüm Manisa tarafından İngiltereye ihraç edilmiş. İhracat
sonrası İngilterede bu paketlenmiş ve Adanada, Adananın
çevre ilçelerinde, biraz önce gösterdiğim yerlerde bunun poşeti
bulunmuş. Yine, İngiltereden bir marketin indirim kuponları,
plastik hâlinde; bunlar yine Adanada çöplükte çıktı. Bir domuz eti
paketi; bu da Adanada bulunan ürünlerden, plastik atıklardan bir tanesi.
Almanyadan bir paket; bu ürün de Türkiyede yok ancak bu ürün olmasa bile
atığı, ambalaj atığı Türkiyede var, özellikle
Adanada.
Bizim söylediğimiz
şu: Bu ürünler, Türkiyeden giden ürünler dâhil olmak üzere,
Manisanın çekirdeksiz üzümü dâhil olmak üzere bunlar gidiyor ama
ambalajları bize geliyor yani üzümün sapı değil, çöpü bizde. Bu
plastik atıklar içerisinde özellikle tabak olarak kullanılan
plastiklerin geri dönüşümü beş yüz yıl boyunca devam ediyor.
Burada yapılan iş şudur: Adanayı tarif ettiğimizde,
Çukurovayı tarif ettiğimizde dünyanın en bereketli
toprakları diye ifade ederiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Ancak şu anda Adananın o bereketli toprakları,
turizm bölgeleri maalesef bu tehlikenin içerisinde ve artarak devam ediyor.
Avrupanın 1 numaralı plastik çöp ithalatçısı olmuş
durumdayız.
Bakın, Adanada bir
narenciye yetiştiricisinin ifadesini söyleyeyim size: Ben Avrupaya
vitamin gönderiyorum, narenciye gönderiyorum ancak onlar bize zehir
gönderiyor. Gelişmiş ülkeler bu konuda her türlü tedbiri
alırken Türkiyede bu atıkların, çöplerin artışa
geçmesi bu iktidarın sorumluluğundadır. Sıfır
Atık Projesini her seferinde dile getiren, plastik poşetlerin
marketlerde satışına izin veren bu Hükûmetin bunlara
ilişkin tedbir almasına rağmen Adananın plastik atık
merkezi hâline getirilmesinde de -bu iktidarın- sorumluluğu
vardır.
Bir an önce plastik çöp
ithalatının yasaklanmasını ve Türkiyenin bir çöplük
olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 17nci maddesinin (3)üncü
fıkrasında yer alan fıkralardaki ibaresinin fıkralarda
belirtilen tüm ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Fahrettin
Yokuş
Erzurum Samsun Konya
Dursun
Ataş Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Kayseri Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şu anda, üç gündür
Konyamızın Akşehir ve Yunak köy ve kasabalarında elektrik
yok. Türkiyenin dört bir yanında aynı sıkıntı bir
haftadır var çünkü bir kar yağdığı zaman, bir rüzgâr
estiği zaman direkler yıkılıyor. Niye? Özelleştirme.
Niye? Peşkeş çekme.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, Hükûmet hidroelektrik üretimi, rüzgâra dayalı enerji
üretimi, jeotermal üretimi ve güneşe dayalı enerji üretimi dâhil 2030
yılına kadar döviz bazında ücret ödeyecek, dolar bazında;
hani, Türk liramız millî paraydı, Türk lirasından vazgeçiyoruz.
E, kardeşim, dolardan vazgeçiyoruz, Türk lirasına dönüyoruz;
elektrikte niye dönmüyorsunuz? 2030a kadar bu devleti, bu milleti dolara
bağlamaktan hiç mi sıkılmadınız? Lafa gelince yerli ve
millîsiniz. Batsın sizin yerliliğiniz de millîliğiniz de!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Asıl senin zihniyetin
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, iktidar temiz enerji diye yola
çıkıyor ve soyduruyor. Bakın, nasıl soyduruyor: Elektrik
faturalarında eskiden bazı giderler yazardı, şimdi
yazmıyor. Ne yazmıyor? Tedarik ve dağıtım
şirketlerinin denetim giderlerini, müşavirlik giderlerini, finans
giderlerini, tercüme giderlerini, hukuk giderlerini, insan kaynakları
giderlerini, tahsilat riskini, kayıp kaçak ve ağırlama
giderlerini dahi vatandaş ödüyor. Zehir zıkkım olsun! Ondan
sonra diyorlar ki: Efendim, elektriğe dünyada zam var. Doğal gaz
şöyle arttı, elektrik böyle arttı, petrol şöyle
arttı. Daha dur, dur! Şimdi, siz bunları bu milletin
sırtına yüklüyorsunuz. Şimdi, müjde diye veriyorlar. Müjde
neymiş? 1 Marttan itibaren yüzde 18 KDV'yi yüzde 8e indirmişler.
Aman Ya Rabbi, ne muhteşem indirim yapmışsınız(!) 30
TL bir aylık, 240 kilovatsaatte. 1 Martta bunu yapıyorlar ama
aynı 1 Martta
Bana laf atan arkadaş,
şu benim doğal gaz faturam. Ben kartlı olarak doğal gaz
alıyorum, peşin alıyorum, çıkardığınız
düzenlemeden dolayı her yıl bana böyle fatura geliyor, bu sene 66
lira 64 kuruş geldi. Ya, kardeşim, ben peşin ödüyorum, niye bu
para geliyor? Çıkardığınız kanunla verdiğiniz
yetkiye dayanan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun kararı, zehir
zıkkım olsun! Bu ülkede en az 10 milyon kartlı doğal gaz
tüketen vatandaşımız var. Hepsi adına bu yasayı
çıkaranlara, bu yönetmeliğe imza atanlara zehir zıkkım
olsun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Âmin!
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Yahu, ben peşin doğal gaz alıyorum, bu para nereden
çıktı? Her yıl bana bu parayı yüklüyorsunuz, Allah'tan da
korkmuyorsunuz, milletten utanmıyorsunuz! Bunları söyleyince zorunuza
gidiyor. Hadi oradan, hadi! (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bakın, son üç ayda -Allah'tan korkun ya- benzine yüzde 94,7; mazota yüzde
96,7 yaptığınız zam. Son altı ayda yüzde 141 benzine,
yüzde 171 ise mazota zam yaptınız. Milleti öyle bir
kandırıyorsunuz ve
diyorsunuz ki: Efendim, dünyada petrol ürünleri uçtu. Nereye uçtu? Son
altı ayda dünyadaki petrol ürünleri sadece yüzde 42 arttı. Siz
mazota, benzine ne koydunuz? Yüzde 300 koydunuz. Yani 1 dolar ödüyorsunuz,
vatandaştan 3 dolar karşılığı benzin, mazot
parası alıyorsunuz. Hiç Allahtan korkmuyorsunuz.
İktidarınızda ilk defa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bu soyguna biz itiraz ettiğimiz zaman niye ses
çıkarıyorsunuz?
Ve son olarak buradan Türk
çiftçisi adına soruyorum: Allah aşkına ya bir kere sözünüzü
tutun! Bir kere de sözünüzü tutun da biz de ya, size haksızlık
yapmışız ve özür diliyoruz diyelim. Bakın, bakın,
tarih: 14/10/2016. Yer: İzmir Ödemiş. Kim konuşuyor? Dönemin
Başbakanı. Kim? Sayın Binali Yıldırım. Millî
Tarım Projesi programında diyor ki: Ey çiftçiler,
kullandığınız mazotun yarısı bizden
yarısı sizden! Çiftçiler bol bol eksin, haydi, hayırlı uğurlu
olsun. Aradan altı sene geçti, yahu niye sözünüzü tutmuyorsunuz?
Başbakanın sözünü tutmadığı,
Cumhurbaşkanının sözünü tutmadığı,
bakanların sözünü tutmadığı bu ülkede böyle bir yönetime
itiraz edilmez mi? Yazıklar olsun, yazıklar olsun! (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Fahrettin Bey, ya, Bakanı kovdular ya! Bakanı kovdular ya!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
18inci madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Rıdvan
Turan Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin İzmir Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkların Demokratik
Partisi olarak biz nükleer güç santrallerine ve bununla beraber elektrik
üretimine karşıyız. O nedenle, ilk günden beri biz maddelerin
değil, bunun tümüyle reddedilmesi üzerine konuşuyoruz. Birkaç anekdotla
bazı şeyleri paylaşmak istiyorum: Burada muhalefetten birçok
arkadaşımız sorunları dile getirirken niçin nükleer
enerjiye karşı olunduğu, niçin insanların
yaşamını tehdit ettiği konusunda açıklamalar yaparken
hiçbir şey dikkate alınmadı çünkü iktidar için önemli olan
yeşil denilen doların kendisi, paranın kendisi; gelecek
değil, bugünü kurtarma ama geleceğe iyi bir miras bırakmak
lazım, geleceği tümüyle daha sağlıklı bir dünyaya
dönüştürmemiz lazım.
Türkiyede böyle mi oluyor?
Hayır. Anekdot: Onur Hamzaoğlu, Profesör, Kocaeli Üniversitesinde
çalışıyor. Kocaeli, Türkiyede sanayide önemli bir yerde;
sanayide, üretimde bütün ham maddenin hemen hemen yüzde 15i Kocaelide
çıkıyor. Bir araştırmaya göre 2000 ile 2006
yılları arasında Dilovasında ölenlerin yüzde 30undan fazlası
kanserden yaşamını yitiriyor. Peki, ne diyor?
Araştıralım. Araştırmaya kalkıyorlar halk
sağlığı ana bilim dalıyla beraber, bir
tartışma başlıyor ve o tartışmayla beraber
arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma
komisyonu kuruluyor. 29 sorun saptanıyor, 29 çözüm önerisi veriliyor.
Mecliste bu araştırılıyor, kanserle ilgili sonuçları
çıkartılıyor, çözüm önerileri üretiliyor. Ve ne oluyor? Onur
Hamzaoğluna soruşturma açılıyor. Niçin? Kocaeli
Belediyesinde diyorlar ki: Sen büyük bir faciaya neden oldun.
Bir diğeri: Bülent
Şık, Kocaelide, Edirnede, Kırklarelide, Antalyada bir
çalışma yürütüyor gıdayla ilgili. Gelecekte kansere neden
olabilecek gıdaların yaşamı tehdit ettiğini, üretimde
kullanılan tekniklerin kansere neden olacağını açıklıyor.
Ne oluyor? Yargılanıyor. 2 bilim insanı, insanları
uyardığı için yargılanıyor. Cezalar, linç edilmeler;
ihanet, vatan hainliğiyle suçlanıyorlar. Ne oluyor? 2si de beraat
ediyor, onları suçlayanlar tazminat ödemeye mahkûm oluyorlar.
Bugün, biz muhalefet olarak
kaç gündür uyarıyoruz. Ya, nükleer, adı üstünde. Dünyada böyle atomla
ilgili bir söz edildiğinde hemen Hiroşima, oradaki ölümler referans
veriliyor, peşinden Nagazakideki ölümler referans veriliyor ve hâlâ etkileri
konuşuluyor, hâlâ; peşinden dizilere konu olmuş Çernobil.
Dizilere konu olmuş bu kadar nükleer facia varken dünya vazgeçiyor,
dünyanın vazgeçtiği teknolojiyi biz Türkiyenin en güzel yerlerinde,
geleceğe miras bırakacağımız yerlerde kullanıma
açıyoruz. Ne imiş? Elektrik üretilecekmiş. Ne imiş? Enerji
üretilecekmiş. Ya, zaten siz enerjiyi içeride
özelleştirmişsiniz, içeride özelleştirdiğiniz ve kamunun
kamu hizmeti vermesi gerekirken, hele hele pandemi gibi zor şartlarda,
yoksullukta, hayat pahalılığında bunu yapmanız
gerekirken özelleştiriyorsunuz ve özelle anlaşma yapıp burada
yerler açıyorsunuz, kendi ülkelerinde açmadıkları yerleri buraya
getirtiyorsunuz.
Bir diğeri, tekrar
uyarıyoruz: Ne yapacaksınız burada, bunları nasıl
bertaraf edeceksiniz? Yanıt yok. Onlara göre sanki nükleer atık bir
torbaya konacak, bir şişeye konacak, elini kolunu sallayarak gidecek
veya kargoya verip göndereceksin. Dünyada daha bu konuda çalışma
yürütülüyor bu nasıl bertaraf edilebilir diye. Siz aldığınızda,
bunu deniz yoluyla götürdüğünüzde, İstanbuldan gittiğinde
diyelim, başka bir şekilde gittiğinde nelere nelere neden
olacak? Oradaki çalışmalar nelere neden olacak? Ve beraberinde bir
deprem, bir patlama, bir kaza, herhangi bir olağanüstü olayda değil
orayı bütün çevreyi etkisi altına alacak. Arkadaşlarımız
söyledi, Sinop gibi bir il yirmi dört saatte yok olabilecek; orada yaşayan
canlıları, sadece insanları değil canlıları yok
edebilecek kapasiteye sahip. E, siz ne yapıyorsunuz? Arkadaşlarımız
gösterdi; İğneadayı, Sinopu, Mersini, buraları yok etmeye
çalışıyorsunuz ve geleceğin en güzel yerlerini siz kurban
etmeye çalışıyorsunuz. Ne için? Enerji üretelim diye. İyi
de Türkiyenin bir yığın enerji üretebileceği,
yenilenebilir enerji üretebileceği alanlar var, alternatif alanlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Bununla ilgili bir çalışma yürütülüyor mu? Hayır. Siz ne zaman
ki bilim insanlarını dinlemezseniz, ne zaman ki siz bilimden
uzaklaşırsanız, ne zaman doğru söyleyenleri vatan hainliğiyle,
teröristlikle, ihanetçi olarak suçlarsanız bir yere gidemeyiz. Neden? Daha
önce de gördük; ya, bu ülkede öyle şeyler yaşadık ki -işte
önceki gün Tarım Bakanı alındı- sınır ötesine
gidecek ballar, bal engellendi. Bu sınır dışına
gidemez çünkü içinde zararlı ürünler var. Bakan ne yaptı, biliyor
musunuz, istifa eden Bakan? Bunu Türkiye içerisinde tüketelim. Biz insana
böyle bakarsak ilerleyemeyiz.
O yüzden bu yasanın
tümüyle reddedilmesi lazım; nükleer enerjiden değil, gelin temiz,
çevreye duyarlı enerjiden yana olalım.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylamadan evvel yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Tarhan,
Sayın Köksal, Sayın Gürer, Sayın Bakan, Sayın Ünver,
Sayın Budak, Sayın Hakverdi, Sayın Kayan, Sayın
Yılmazkaya, Sayın Tokdemir, Sayın Barut, Sayın Bulut,
Sayın Başarır, Sayın Gök, Sayın Bingöl, Sayın
Yeşil, Sayın Erdoğdu, Sayın Topal, Sayın Kaboğlu.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.57
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 19.25
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 63üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 18inci madde
üzerinde Necdet İpekyüz ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
314 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 18inci maddesinin (6)ncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (1)inci fıkrasından sonra gelmek üzere
(2) numaralı fıkranın eklenmesini ve diğer
fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(6) Komisyon, yedi
üyeden oluşur. Üyeler, alanında en az 5 yıllık deneyime
sahip, kamu görevlileri arasından ve TENMAK'tan en az iki üye seçilecek
şekilde Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir. Komisyon,
kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle bir başkan ve bir
başkanvekili seçer. Komisyonun toplantı ve karar yeter sayısı
altıdır. Üyeler, Komisyondaki görevleri süresince kurumlarından
aylıklı izinli sayılır. Üyeler, mali ve sosyal
haklarını kurumlarından almaya devam ederler. Üyelerin görevli
oldukları süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba katılır
ve yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
Komisyon üyelerine, başvurular sonuçlandırılıncaya kadar
başka bir görev verilmez. Komisyon üyelerine her ay için (30.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutar üzerinden huzur hakkı ödenir. Komisyon üyelerinin niteliği,
çalışma usul ve esasları, sekretaryası, ilan ve
başvuru usulü, nükleer zararın tespiti, nükleer zararların
tazmininde öncelik sırasının belirlenmesi, tazminatın
ödenmesi, Cumhurbaşkanı tarafından alınacak acil ekonomik
tedbirlere ilişkin usul ve esaslar ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin diğer hususlar, Cumhurbaşkanlığı
tarafından yönetmelikle belirlenir.
(2) Nükleer Zarar Tespit
Komisyonunun çalışma süresi nükleer hadisenin vuku bulduğu
tarihten sonra 2 yıldır.
Bedri
Yaşar Dursun
Ataş Ayhan
Altıntaş
Samsun Kayseri Ankara
Muhammet Naci
Cinisli Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Erzurum Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
adına 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin
18inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve bizi
izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeye geçmeden önce konuyla
ilgili bir başka husustan bahsetmek istiyorum. Nükleer enerjinin ham
maddesi olan uranyum ülkemizde bir miktar bulunuyor. Yozgat ili Sorgun
ilçemizde Temrezli, Akoluk ve Mehmetbeyli köylerinde uranyum yanında bor
ve toryum kaynakları da bulunmaktadır. Biliyorsunuz, bor da uranyum
gibi nükleer santrallerde yoğunlukla kullanılıyor. Gelecek nesil
nükleer tesislerin ham maddesi olarak toryum üzerinde yoğun bilimsel
çalışmalar yapılmaktadır. Toryum reaktörlerinin hem daha
verimli hem de daha güvenli olması beklenmektedir. Kısacası, hem
uranyum hem de toryum ülkemizde şu anda
kullanamadığımız ama gelecekte ihtiyaç
duyacağımız çok değerli madenler kategorisindedir. Önceden
bu saha bir Avustralya firması tarafından
lisanslanmıştı, şimdi MTA tarafından işletmeye
açılacağı ve çıkan madenlerin yurt dışına
ihraç edileceği söyleniyor. Arkadaşlar, şu anda bu madenleri
kullanacak teknolojimiz yok ama ileride bu teknolojiye sahip olduğumuzda
elimizde maden kalmayacak. Biliniz ki Fransa ihtiyacı olan uranyumun yüzde
30unu bir Afrika ülkesi olan Nijerden ithal ediyor,
Yozgatımızı da Nijer konumuna düşürmeyelim. Ülkemizin yer
altı zenginliğini koruyalım, zenginliğimiz ülkemizde
kalsın. Yozgatı da güneş enerjisi başta olmak üzere
yatırımlarla donatalım.
18inci maddeye gelecek
olursak, bu madde nükleer zarar ve tazminatın belirlenmesi için Nükleer
Zarar Tespit Komisyonu kurulmasını amaçlıyor ve bu Komisyonun
işleyişini düzenliyor. Maddede Komisyon üyelerinin
Cumhurbaşkanı tarafından seçileceği ve diğer
hususların Cumhurbaşkanı tarafından yönetmelikle
belirleneceği öngörülmektedir. Bu durumu uygun bulmuyoruz. En azından
Cumhurbaşkanı atayacaksa bile liyakate bakması
sağlanmalı ama Cumhurbaşkanının tek tek insanları
inceleyip görüşme yapıp en doğru atamayı yapması da
mümkün değil. Öyle olmayınca da iş dönüp dolaşıp
Cumhurbaşkanı kararlarıyla eşe dosta makam verilmesine
geliyor. Neticede bunu daha önce de birçok kurumda gördük. En sevdiğiniz
gazeteciler, sporcular, siyasetçi çocukları, eski vekiller; yönetim kurulu
üyeliklerinin bu isimlere bölüştürüldüğü oldu. Kısacası
parti devleti ve patrimonyal yönetimin yolu daha da genişletildi. Belki
diyeceksiniz ki: Amerikada da bu gibi kurullarda üyelikleri başkan
belirliyor. Doğru ama başkanının önerdiği adaylar
Senato onayından sonra göreve başlayabiliyorlar. Senato da
başkandan geldi diyerek adayı otomatikman onaylamıyor aksine
zorlu sorulara tabi tutuyor. Kısaca bu 7 üyenin seçimiyle ilgili olarak
Cumhurbaşkanı tarafından kamu görevlileri arasından
belirlenir. denmesini yetersiz bir ifade olarak görüyoruz. Bu üyelerin
nitelikleri, deneyimleri, özel şart olarak ne gerekirse onlar da
belirlenmelidir. Biz bu hususta, Yasin Öztürk Vekilimizle birlikte Komisyonda
bir önerge verdik. Komisyona seçilen üyelerin alanında uzman, en az
beş yıllık deneyime sahip olması gerektiğini söyledik.
Ayrıca TENMAKtan en az 2 üyenin Komisyon üyeleri arasında yer
almasını da teklif ettik ancak önergemiz kabul edilmedi.
Maalesef
iktidarımız istişareyi yenilgi gibi görüyor ve teklifleri âdeta
muhalefetten gizler gibi alelacele gündeme getiriyor. Bu durum da ülke kaynaklarının
verimli kullanılmasını, Meclisin işlevliğini,
halkın sorunlarının gündeme getirilmesini engelliyor.
Kısacası, yönetimde istikrar için yasaları dört dörtlük
yapalım, önemli hususları yönetmeliklere bırakmayalım.
Devlet yönetiminde adalet ve liyakat kıstasları, verimlilik ve
sorumluluk gibi iyi yönetim gerekliliklerini kanun tekliflerinde de gösterelim.
Devlette liyakat olmadan adalet de olmaz. Adaletin olmadığı
yerde güven olmaz. Güvensizliğin ve haksızlığın hüküm
sürdüğü toplumlarda kalkınma da olmaz. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin ifadeleriyle, bu
liyakatsizlik milletimizi enflasyona mahkûm ediyor. Madem yönetemiyorsunuz
getirin sandığı biz gelelim, memleketi de hakkıyla
yönetelim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 18nci
maddesinin (6)ncı fıkrasının 8inci cümlesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Adana Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben, nükleerle ilgili daha
önce bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmada tamamen,
Ukrayna ve Rusya arasında kanlı çatışmaların
olduğu ve bunun da Türkiye'ye yansımalarını
değerlendireceğim.
Değerli arkadaşlar,
24 Şubatta Rusya Ukraynaya saldırdı, hepinizin malumu ve orada
bir insanlık dramı, insanlık krizi yaşanıyor, birçok
can kaybı söz konusu oldu. Ben buradan şunu söylemek istiyorum: En
kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir. Bu kan,
akıtılan bu kan acilen durdurulmalı ve acilen barış
sağlanmalıdır.
Şimdi, buradan
şuraya geleceğim. 2016da, -2015 yılının sonunda- Rus
uçağının düşürülmesi krizinin hemen arkasından
Türkiye'de yine öngörüsüz iktidarın öngöremediği büyük krizler
yaşandı ve -biz o zaman demiştik- bu düşürülen uçak
Antalyaya düştü ve yaş sebze ve meyveyi, aynı zamanda da
turizmi derinden etkilemişti. Şimdi, aynı durum; bugün, yine bir
öngörüsüzlükle hem sahil kentlerini -özellikle Akdeniz kentlerini- Mersini,
Adanayı, Antalyayı, Muğlayı hatta İstanbulu çok
derinden etkileyecek ekonomik krizle karşı karşıya
kalabiliriz ve bugün bunların ayak seslerini duyuyoruz. Sayın
Elitaş, geçenlerde, bir açıklamasında Rusya-Ukrayna
savaşının ekonomiye yansımalarını şimdiden
görüyoruz. demişti üç gün, dört gün önce ve şimdi daha da
ağırlaşıyor. O yüzden ben buradan bir uyarıda bulunmak
istiyorum. Antalyanın, Mersinin, Adananın, Muğlanın
yaş sebze ve meyve ihracatının çok büyük bir bölümü Ukraynaya
ve Rusyaya yapılıyor. Ukraynaya şu anda giden
tırların hiçbirini tabii ki orada alabilecek bir tüccar kalmadı.
Oraya yatırım yapmış, Türkiye'den mal getiren Türkler de
canını zor kurtardı ve her şeylerini bıraktılar,
geldiler. Hatta bazı ihracatçı arkadaşların, çiftçi
arkadaşların oraya giden tırlardaki malları
dağıtabilecekleri kanal yoktu ve onları, insani bir destek olsun
diye Ukrayna vatandaşlarına bedava dağıttılar ama
şu anda büyük bir krizle karşı karşıyalar, oradan
alacaklarını alamıyorlar, Rusyadan alacaklarını
alamıyorlar. Ya, ne olacak, 3 ihracatçı. diyebilirsiniz fakat 3
ihracatçı meselesi değil bu. İhracatçı halden malı
alır, halciye çek keser; halci köylüden malı alır, köylüye çek keser;
ihracatçı, tamamen ambalaj malzemesi ve nakliyeye çek keser ve şu
anda ayrıca beş kuruş para gelmiyor, gelemiyor Rusyadan ve
üstelik inanılmaz bir devalüasyon olmuş, inanılmaz 72-73 ruble 1
dolar. Şu anda karaborsada 150 rubleye çıkmış, o para da bir
işe yaramıyor, masrafı bile karşılamıyor, böyle
büyük bir kriz var. Bununla ilgili iktidara ve sizlere
Acilen bir kriz
masası oluşturup çiftçiye kadar uzanan, köylüye kadar uzanan bu krize
bir çare bulun. Ya, afet durumunda verilecek krediler falan var yani
bunları bir an önce devreye geçirin ki piyasa tamamen kilitlenmesin.
Şu anda çiftçiler, köylüler örtü altındaki ürünlerini, meyvelerini,
portakalı, mandalinayı, limonu ağaçta bıraktı,
toplamıyor çünkü fiyatlar yarı yarıya geldi. Bu fiyatların
yukarıya çıkabilmesi de mümkün değil, öyle gözüküyor yani çünkü
ihracatımızın yarısını Rusyaya ve Ukraynaya
yapıyoruz yaş sebze ve meyvede. Şimdi, bu acil
çağrısını da lütfen dikkate alın.
İkincisi turizm.
Bakın, Ticaret Bakanı bu ihracatla ilgili daha şu ana kadar bir
açıklama yapmadı, duymadık. Siz rahat olun, siz üretmeye devam
edin, biz sizin sıkıntılarınızı
karşılayacağız. sözünü bekliyor üreticiler. Turizm
Bakanı nerede? Bakın, Antalya turizminin yüzde 55ini temsil eden 2
ülke savaşıyor; Ukrayna ve Rusya. Antalyaya gelen turistin yüzde
55i Ukrayna ve Rusyadan geliyor ve Turizm Bakanı daha çıkıp
bir şey söylemedi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN OSMAN BUDAK
(Devamla) Daha bir şey konuşup bir destek açıklaması yapmadı.
Sayın
Başkanım, 2016 yılında uçak krizi olduğunda Antalyaya
48 bin Rus gelmişti. Şu anda erken rezervasyonlar durdu ve
rezervasyon iptalleri başladı. Bakın, burada büyük bir tehdit
var. Bunların hepsi millî servet. Antalyada sadece 100 milyar dolarlık
turizm yatırımı var, konaklama tesisi yatırımı
var ve bu tesislerin önemli bir bölümü yabancılara geçebilir, haraç mezat
satılabilir. Daha henüz 2016 krizinin etkilerini Antalya ortadan
kaldırmamışken, bir pandemi krizi, arkasından da
Rusya-Ukrayna savaşı. Biz acıların durmasını
umuyoruz ama bir taraftan da ekonomik yönden çok ciddi tedbirlerin acilen
alınması gerektiğini burada ifade ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan kurulur ibaresinden sonra gelmek üzere ve bu
husus Resmî Gazete ve uygun görülen diğer vasıtalarla ilan olunur
ibaresinin eklenmesini; (3)üncü fıkrasının ikinci ve üçüncü
cümlelerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
ve aynı maddenin (5)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nükleer zarar gören
kişiler tarafından Komisyon kurulmadan önce nükleer zararların
tespiti veya tazmini amacıyla açılmış olan davalarda,
mahkemece karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların
yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına
dosya üzerinden kesin olarak karar verilir, vekâlet ücretine hükmedilmez. Bu
dosyalar, yeni bir başvuru şartı aranmaksızın
incelenmek üzere Komisyona gönderilir.
(5) Komisyon tarafından
verilen kararlara karşı Ankara idare mahkemelerinde dava açılabilir.
Cahit
Özkan Mustafa
Elitaş Ceyda
Çetin Erenler
Denizli Kayseri Kütahya
Yasin
Uğur Bahar
Ayvazoğlu Semiha
Ekinci
Burdur Trabzon Sivas
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
18inci maddenin (1)inci
fıkrasında yapılan değişiklikle Nükleer Zarar Tespit Komisyonunun
kurulması hâlinde bu hususların Resmî Gazete ve uygun görülen
diğer vasıtalarla ilan edilerek ilgililerin resmî kanaldan ve
diğer vasıtalarla komisyonun kurulmasından haberdar edilmesinin
sağlanması;
(3)üncü fıkrada
yapılan değişiklikle usul ekonomisi açısından komisyon
kurulmadan önce nükleer zararların tespiti veya tazmini amacıyla
açılmış olan davalarda, komisyon kurulması hâlinde
mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek resen
komisyona gönderilmesi;
(5)inci fıkrada
yapılan değişiklikle de komisyon kararlarına
karşı açılacak davaların Ankara idare mahkemeleri
olduğu belirlenerek olası yargı yolu ihtilaflarının
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir Mersin Bitlis
Erol
Katırcıoğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Nükleerle ilgili
konuşurken kaçınılmaz olarak bir Çernobil hadisesini ve son
olarak Fukuşima hadisesini unutmamak lazım; her iki olayda da çok
sayıda insan öldü, çok sayıda insan ölmeye devam ediyor çünkü bu
nükleer patlamaların sonucunda ortaya çıkan hastalıklar insanları
öldürmeye devam ediyor. Dolayısıyla da önemli bir konu fakat
değerli arkadaşlar, benim üzerimde bıraktığı
izlenim
Yani Meclisimizin bu konuyu ele alış tarzına, gerek
Komisyonla ilgili edindiğim bilgilere gerekse buradaki ilginin düzeyine
baktığımda Gerçekten bu kadar çok insan hayatını ilgilendiren
bir konunun bu kadar mesafeli bir şekilde ele alınması
doğru mudur? diye bir soruyu sormak zorundayız diye
düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum? Değerli arkadaşlar,
bir kere, şöyle bir durum var: Bu nükleer işler çok riskli. Yani
oradan gidersek şunu söyleyeyim size: O kadar riskli ki hiçbir sigorta
şirketi bunları sigortalamak istemiyor. Neden istemiyor? Çünkü
nükleer bir kaza olduğu zaman, ortaya çıkacak zararın seviyesini
ölçmek mümkün değil. Mesela, benim hatırladığım
kadarıyla, Almanyada bir çalışma yapılmış,
eğer nükleer bir kaza olursa 11 trilyon dolar ölümleri falan
saymıyorum- zarar olacak fakat 3,9 veya 3,6 -her neyse- milyar dolarlık bir sigorta
yapılmış durumda. Yani risk o kadar büyük ki sigorta
şirketleri bunu kaldıramıyor, bunu karşılayamıyorlar,
dolayısıyla da havuz kurmak zorunda kalıyorlar yani birçok
sigorta şirketi bir araya geliyor. Ve üstelik de bu sigorta
şirketleri muhtemel zararın tümünü ödemek gibi bir riskin altına
girmek istemiyor. Dolayısıyla da riskin önemli bir kısmı
devlete kalıyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu yasa teklifinde birkaç konu var benim kafama takılan,
bunlardan bir tanesini söylemek istiyorum. 14üncü maddede deniyor ki:
Yaptırılan sigorta ya da gösterilen teminat sadece bir nükleer hadise
durumunda nükleer zararın tazmini için kullanılır. Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu nükleer hadise içinde acaba deprem riski var
mı? Bence yok. Hatırlayanlarınız olacaktır,
Fukuşima kazasında sigorta şirketlerine Bu kazanın
karşılığını ödeyin. dediler fakat sigorta
şirketleri haklı olarak dediler ki: Biz nükleer santralde
çıkabilecek olan kazaları sigorta ettik. Oysa Fukuşima
olayı doğrudan doğruya depremden kaynaklı bir hadiseydi.
Biz ödeyemeyiz. dediler ve ödemediler.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bu beni rahatsız ediyor çünkü benim
anladığım kadarıyla bu şirket, nükleer enerji üretecek
olan şirket bir Rus şirketi ve yine anladığım
kadarıyla, sigorta hadiseleriyle ilgili olarak, 700 milyon euro bir sigorta
söz konusu olacak, onu da Rusya karşılayacak fakat zarar bunun çok
üzerindeyse bunu bizim devletimiz karşılayacak.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ben bu konuların daha ciddi düşünülmesi
gerektiğini düşünüyorum ve yeteri kadar düşünülmediğini
düşünerek buna itiraz ediyorum çünkü geçenlerde Jeoloji Mühendisleri
Odası, uluslararası nitelikte bir çalışma sonucunda, Akkuyu
Nükleer Santralinin deprem riskine tabi olduğunu söyledi yani bir
fayın çok yakınından geçiyor olduğu söylendi.
Dolayısıyla da bu gerçek, bu bulunan olgu yeni bir olgu; mesela, bu,
Komisyon tarafından değerlendirildi mi, çok emin değilim.
Son olarak, bir de şu
Nükleer Düzenleme Kurumuyla ilgili olarak da birkaç cümle söyleyeceğim.
Değerli arkadaşlar, bir kurum kurulmuş -zaten 2018de kuruldu bu
yanılmıyorsam- diyor ki: Kurum, bağımsız olarak
görevlerini yerine getirir. Kurum kararları yerindelik denetimine tabi
tutulamaz; hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurum
kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar,
affedersiniz ama bu bir palavra. Bütün bu denetim kurumlarının
maddelerine bakın, hepsi orada yazar ama hepsi de bakanlığa
bağlıdır. Nitekim, bu da benim anladığım kadarıyla
Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığına bağlıdır ve
denetimi Bakan yapar; son, 2011deki kanun hükmünde kararname buna izin
veriyor. Değerli arkadaşlar, bu, şu demek: Siyaset, tamamen
bağımsız olup da bağımsızlık içinde karar vermesi
gereken bir kurumun çalışmasını etkileyebilir ve
dolayısıyla da siyasetin, istediği yönde o kurumu
yönlendirebilir. Nitekim, şu anda mevcut bu bağımsız
kurumların hemen hemen hepsi benzer bir şekilde Hükûmetin emrinde
diyebilirim.
Teşekkür ederim,
saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 19uncu
maddesinin (4)üncü fıkrasında yer alan otuz ibaresinin
kırk, on ibaresinin on beş şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Serkan
Topal
Adana
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Hatay Milletvekili Serkan Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, hepinize selamlarımı,
saygılarımı iletiyorum.
Bugün, yaşanan Ukrayna
krizinde hepimiz bir kez daha gördük ki enerji artık dünyanın en
büyük silahıdır. Kimse Putinin elindeki tankı, topu,
tüfeği konuşmuyor; bugün, dünya, Putinin elinin altındaki o
vanaları, parmağının ucundaki düğmeleri,
karşısında duran şalterleri konuşuyor. Ama tüm
bunları değerlendirdiğimizde, biz ülke olarak, devlet olarak dışa
bağımlılığı azaltacağımız yerde
maalesef bugün bir kez daha Akkuyu Nükleer Enerji Santrali
Egemen bir devletin
sınırları içerisinde olup başka bir devlete ait olan,
dünyada belki de bir ilk, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali.
Değerli arkadaşlar,
herhâlde Komisyon, özellikle, Başkan dâhil olmak üzere bizim Çevre
Komisyonunun şerhini okumamış olmalı ki bilgi sahibi
değil. Değerli arkadaşlar, burada, bu firma, Rus firması.
Yakıt nereden alınacak? Rus firmasından alınacak. Nitelikli
elemanlar nereden alınacak, kadro nereden alınacak? Yine Rusyadan
getirilecek. Arkadaşlar, yaklaşık maliyeti 20 milyar dolar.
Peki, on beş yıl garanti veriyor musunuz? On beş yılın
toplam maliyeti 71 milyar dolar, 71 milyar dolar. 2021 yılında
yapılan YEKA GES-3 yarışmasında kilovatsaat
başına verilen alım garantisi yaklaşık 2,5-3,5 dolar
sent. Peki, sizin kilovatsaat başına verdiğiniz garanti?
Yaklaşık 12,35 dolar sent. Nerede milliyetçilik arkadaşlar,
nerede vatanseverlik? (CHP sıralarından alkışlar) Bu mu
milliyetçilik? Bir yanda 20 milyar dolar, öbür yanda 71 milyar dolar.
Bakın, yine aynı rapora göre, rüzgâr ve güneş gibi
kaynakların maliyeti diğerlerine göre 3-4 kat daha az. Hani
milliyetçilik arkadaşlar?
Şimdi, Uluslararası
Yenilenebilir Enerji Ajansı, Türkiyede -özellikle işsizliğin
çok olduğu bu dönemde- enerji sektöründe 109 bin kişinin
çalıştığını söylüyor. Siz alıyorsunuz,
Türkiyede Akkuyuya bir atom bombası getiriyorsunuz, düğmeyi kime
teslim ediyorsunuz? Putine teslim ediyorsunuz, Kremline teslim ediyorsunuz.
Ya, zamanında Gazı keserim. diye tehdit eden Putine Biz de tezek
yakarız. diyen iktidar, yarın, Akkuyuda, yine Ben gazı
keserim. dediği zaman, ne yapacaksınız, Kremline ne
göndereceksiniz? Kandil mi göndereceksiniz, ampul mü göndereceksiniz; çay
mı dağıtacaksınız, çay mı
fırlatacaksınız? (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Yaparsa AK PARTİ yapar(!)
Biz diyoruz ki: Gelin, enerji
bağımsızlığını kazanalım. Bu nükleer
sevdanızdan vazgeçin. Sürekli, milletin gündeminde maalesef yoksulluk var,
maalesef pahalılık var, ucuz ekmek kuyrukları var. Milletimiz
sürekli bizi arıyor. Nakliyeci artık mazot alamıyor.
Pazarcı malını satamıyor. Emekli, elektrik ve doğal
gaz faturasını ödeyemiyor. Köylü traktörünü maalesef
çalıştıramıyor. Çiftçi gübre alamıyor. Memur kredi
kartını ödeyemiyor. Öğrenci yurt parasını ödeyemiyor.
Öğrenciler artık kendi memleketlerine gelemiyor çünkü fiyatlar
arttı maalesef.
Şimdi, bunlara çare
bulması gereken iktidardan birileri çıkıyor, diyor ki: En ucuz
mazot bizde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Ben,
tamamlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, tabii,
buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Şimdi, ben bunu biraz çıkardım. Özellikle en ucuz mazot diyor
ya
Bakın, arkadaşlar, motorinin litre fiyatı 5 Mart 2021
tarihinde 6,72 Türk lirası, bugün itibarıyla da 19,92; belki gece de
daha fazla zam gelecek. Zaten torbalardan sürekli zam çıkıyor; zam
zam zam, zam zam zam, zam zam zam. (CHP sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, son bir
yıl içerisinde yüzde 196
Dünyanın hangi ülkesinde motorine yüzde 196
zam veren bir iktidar var, söyleyebilir misiniz? Yüzde 196
Yaparsa AK PARTİ
yapar(!) Alkışlıyoruz AK PARTİyi(!) Yaparsa AK PARTİ
yapar(!) [CHP sıralarından alkışlar (!)]
Şimdi, birileri de yine
çıkıyor Biz, iyiyiz, ekonomimiz iyi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Bu
mu milliyetçilik?
Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 19uncu maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan aralarındaki ibaresinin aralarında
düzenlenen ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Dursun
Ataş
Erzurum Samsun Kayseri
Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesi üzerinde İYİ
Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Uluslararası Enerji
Ajansı, enerji arz güvenliğini Enerji kaynaklarının
satın alınabilir bir fiyattan, kesintisiz bir şekilde
ulaşılabilirliği şeklinde tanımlamaktadır.
Enerji kaynağı olarak kömürün kullanımının
yarattığı atık oluşumu nedeniyle ve çevre
sorunlarının da giderek önem kazanıyor olması nedeniyle
ülkeler kömür kullanımı dışında çözümlere
yönelmektedir. Dolayısıyla, kömüre göre daha az çevre sorunlu fosil
yakıtlar olan petrol ve doğal gaz giderek önemi artan enerji
kaynakları durumuna gelmiştir. Nükleer enerji
yatırımları, pahalı olmakla beraber, doğal gaz, petrol
ve kömüre göre maliyeti daha az değişiklik gösterir. Nükleer
enerjinin ham maddesi olan uranyum, dünyada yaygın ve bol
miktardadır, enerji arz güvenliği üstündür. Nükleer enerji
yatırımı masraflı olmakla birlikte, yakıt ve
işletme giderlerinin düşük olması avantaj yaratmaktadır.
Nükleer enerjinin
avantajları yanında, güvenlik endişesi de büyük bir sorundur. Faaliyette
olan nükleer reaktörlerin iyi ve güvenli performans kayıt sistemleri
olmalıdır. Nükleer enerjiyle ilgili ulusal politikalar kamuoyuna
açık ve şeffaf bir şekilde aktarılmalıdır.
Nükleer kazalar geniş kapsamlıdır; toprağı kirletir,
bitkileri etkiler, suya karışır, insan
sağlığında kalıcı hasara neden olur. Sera
gazı emisyonu oldukça düşüktür. Karbondioksit emisyonları,
kilovatsaat başına gram olarak doğal gazda 380, petrolde 760,
linyitte 910 iken nükleer enerjide 25tir. Gelişmiş ülkeler, elektrik
ihtiyaçlarının yüzde 30 kadarını nükleer kaynaklardan
sağlamaktadır.
2010 yılında
yapılan bir araştırmada 1 milyon kişiye tekabül eden zarar
gören insan sayısı tıbbi hastalıklarda 10 bin, savaşta
200, intiharlarda 200, fosil yakıt santrallerinde 3, afetlerde 1 iken
nükleer santralde 0,09dur.
AK PARTİ Hükûmetinin
yaptığı hesapsız elektrik zamları ülkemizde sosyal ve
ekonomik hayata darbe vurmuştur. Elektrik tüketiminde ülkemiz OECD
ortalamasının dörtte 1i kadar olduğu hâlde biz bu az olan elektriği
dahi yetiştirmekte, halkımıza vermekte büyük zorluklar
yaşıyoruz.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
vurguladığı gibi, İYİ Parti olarak enerjiyi ekonomik
kalkınmanın ve millî güvenlik stratejimizin en temel itici
güçlerinden biri olarak görüyoruz. Konunun çevre boyutunu ön plana alarak arz
güvenliğiyle birlikte, rekabetçi maliyet ve fiyat oluşumunu da
sağlayacak bir sistemi hedefliyoruz. Önceliğimiz yenilenebilir enerji
olmalıdır. Çeşitliliği artırmak için nükleer enerjiye
de ihtiyacımız vardır. Türkiyede nükleer enerji
kaynaklarını kullanıma sunacak Hükûmet, liyakate önem
vermelidir, ülke çıkarlarını her şeyin üstünde
tutmalıdır. Rantı, eş dost kollanmasını elinin
tersiyle iten, ehliyetli bir hükûmete ihtiyaç vardır. İYİ Parti
hükûmetleri nükleer enerjiyi memleketimizin hizmetine liyakatle
sunacaktır.
Elimizde Fukuşima ve
Çernobil gibi önemli, ibretlik iki nükleer santral kazası vardır.
Çernobil'in yarattığı maddi hasarla ilgili elimizde yeterli veri
yoktur. Şu kadarını biliyoruz: Çernobil kazası 10 ülkeyi
etkilemiştir. 7 bin ton çelik ve 410 bin metreküp beton kullanılarak
nükleer santrali gömmeye çalıştılar. Fukuşima
kazasıyla ilgili ayrıntılı bilgiler var. Nükleer enerji
mevzuatı ve uluslararası sözleşmeler için kılavuz
oluşturmuştur. Kazanın yarattığı tahribatı
şöyle özetleyebiliriz: Radyasyon kirliliği ancak otuz yılda
temizlenebilecektir, yarattığı maddi hasar ise 76 milyar
dolardır; otuz yıl, yetmiş altı milyar dolar. Lütfen
bunları unutmayın sayın milletvekilleri.
Olabilecek nükleer
kazanın işletmeyle ilgili yönü var, işletenle ilgili yönü var ve
ülkeyle ilgili yönü var. Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinde ihtiyaç duyulan
mevzuat maalesef yok. Konuştuğumuz konu, başka bir ülkenin
topraklarımızda nükleer santral kurmasıyla ilgilidir. Ortada
kapalı sistemle yönetilen bir yabancı ülke ve her şeyi ticari
sırra sokan bir AK PARTİ Hükûmeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Devamla) - Santral inşaatının kademelerinde Türkiye var
mıdır? İnşaatın kontrolünde uluslararası
kuruluşlar var mıdır? Santralin yapımcısının
kabul ettiği cezai müeyyideler var mıdır? Ortada Türk toplumunun
bilmediği pek çok karanlık nokta vardır. Bu yasa ve bu nükleer
santral, herkesi tedirgin etmektedir. Raylar üzerinde treni tutmayı
beceremeyen Hükûmet, bu derece kompleks ve -Allah korusun- kazaları o
denli yıkıcı nükleer santralin üstesinden gelebilecek midir?
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Mahmut Celadet
Gaydalı Murat
Çepni Rıdvan
Turan
Bitlis
İzmir Mersin
Erdal
Aydemir
Bingöl
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis gündeminde
görüşülmekte olan nükleer güç, nükleer enerji yasası teklifi
Tabii,
nükleer enerji ve nükleer güç patlamaları direkt insan yaşamına
son veren, insanların ölümüne sebep olan bir
Yasa teklifi şu an
Meclis gündeminde görüşülmekte.
Nükleer güç
kullanıldığı zaman etkileri de nesilden nesile süren,
özellikle de kanser ve benzeri hastalıklara sebep olan, nesilden nesile de
sürüp gidebilen etkiler bırakmakta. İşte, aynen nükleer güç gibi
nesilden nesile insanların psikolojisinde, sosyal yapılarında
büyük izler bırakan, belki nükleer güç kadar da etkisi olan,
gözaltında kaybedilen kişilerin, insanların akıbetlerini
takip eden ve bugün de 884üncüsü yapılan, Cumartesi Annelerinin,
cumartesi insanlarının yapmış oldukları bu hak arama
mücadelesini buradan saygıyla selamlıyorum.
Sayın Meclis, 1994
yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin 3üncü
sınıfında iken gözaltına alınan Cüneyt Aydınlar,
Diyarbakırlı bir üniversite öğrencisiydi; İstanbul
Bakırköyde yanındaki bir arkadaşıyla birlikte toplam 14
kişiyle beraber gözaltına alındı. 20 Şubat 1994te
gözaltına alınan Cüneyt Aydınlar, yedi gün boyunca
gözaltında tutuldu ancak gözaltında olduğuna dair herhangi bir
tutanak tutulmamıştı. Yapılan zorlamalar ve baskılar
neticesinde, savcılık tarafından, 27 Şubat 1994te Cüneyt
Aydınların gözaltında olduğu kabul edildi. Cüneyt Aydınlarla
birlikte gözaltında olan 14 kişinin anlatımlarına göre, çok
yoğun bir şekilde işkenceye tabi tutulduğu, bu yapılan
işkenceler neticesinde Cüneytin çok ağır
yaralandığı, hatta sağ ayağının
kırıldığı bir şekilde gözaltında
görüldüğüyle ilgili görgü tanıklarının ifadeleri var.
Bakın, etkileri nesilden
nesile süren bu sosyal yara, neden nükleer silah kadar etkili? Cüneyt
Aydınların annesi Menekşe Aydınlar ne diyor biliyor
musunuz sayın Meclis, Menekşe Aydınlar diyor ki: Tam yirmi
sekiz yıl oldu, bilmeye hakkım var; oğluma, göz bebeğime ne
oldu? Yine, Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah Aydınlar
Annem, yedi sene boyunca kapının önüne koyduğu kanepede bekledi
ama aradan yirmi sekiz yıl geçti, Cüneyt hâlâ yok, Cüneyt nerede?
Düğünlerimizde ve cenazelerimizde Cüneyt yanımızda değildi,
yeğenleri onu tanımadan büyüdü.
Bu acılar hepimizin,
cumartesi insanlarının ortak acısı. Bakın, Cüneytin
yeğenleri Cüneyti görmedi, Cüneytin akıbetini
araştırırken babası yaşamını yitirdi.
Şu anda babasından oğluna geçen bir hak arama, bir akıbet
arama arayışı ve ısrarı söz konusu. Tekrar tekrar,
Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrahtan sonra da bu acı,
çocuklarına geçecek yani Cüneytin yeğenlerine geçecek.
İşte, buradan bir kez daha Meclis vasıtasıyla tüm Türkiye
kamuoyuna diyoruz ki: 1994 yılında İstanbul Terörle Mücadele
Şubesinde gözaltındayken kaybedilen Cüneyt Aydınların
akıbeti ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Cüneyt Aydınları gözaltında kaybeden failler hakkında
herhangi bir cezai kovuşturma, soruşturma başlatıldı
mı? Bunlar hakkında -cezalandırmak için- kovuşturma
davası açıldı mı?
Bakın, bu da Hüseyin
Morsümbül ve annesi Fatma Morsümbül. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte 18
Eylülde Hüseyin Morsümbül, köyüne askerler tarafından yapılan
baskın sonucunda evinde gözaltına alınıyor. Annesi Fatma
Morsümbül, babası Hanefi Morsümbül; çocuklarının akıbetiyle
ilgili takipte bulunuyorlar, kendilerine şu deniyor: Hüseyinin ifadesi
alınıp bırakılacak. Ancak o tarihten günümüze kadar
Hüseyinin kendisinden herhangi bir haber alınamadı. Hüseyinin
annesi Fatma yaşamını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Babası Hanefi yaşamını yitirdi. Şu anda
kardeşi, Hüseyinin akıbetini sormaktadır.
İşte, nükleer
enerjinin, nükleer gücün kullanılması sonucunda insan
yaşamına getirdiği ölüm ve yaralanmalarda, hastalıklarda
olduğu gibi bu gözaltındaki kayıpların, gözaltında
kaybedilen bu kişilerin de yakınlarının acısı
nesilden nesile sürmektedir.
Saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 20nci maddesinin
(2)nci fıkrasında yer alan hâlinde ibaresinden sonra gelmek üzere
ihtisas mahkemesi olarak kurulmuş olan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir
Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Serkan
Topal Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İstanbul Hatay Manisa
Müzeyyen
Şevkin
Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlu.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli
üyeler; 20nci madde üzerindeki konuşmam, aslında 21inci maddeyi de
kapsamına alıyor. Sürekli dillendirdiğimiz üzere, keşke,
İç Tüzük madde 81 gereği, bir madde üzerinde on dakikamızı
kullanabilseydik. Bunu yapamadığımız için, 21inci madde
çok önemli olduğundan Sayın Özgür Özelle paylaşıyoruz;
beş dakika ben konuşacağım, biraz sonra beş dakika o
konuşacak ve somut önerimiz, 21inci maddeye ilişkin düzenlememiz
biraz sonra okunacak.
Ben şimdi onun hukuki
altyapısını sizlerle paylaşmaya
çalışacağım zira 21inci madde, tıpkı 1inci ve
3üncü maddelerde olduğu gibi çok önemlidir, şu bakımdan: Bu
yasanın adı Nükleer Düzenleme Kanunu olmakla birlikte, esasen, bu,
Nükleer Düzenleme Kurumu yasasıdır, kısaca NDK. Bu
bakımdan, bu Kurumun hukuki statüsünün belli olması gerekiyor. Burada
bu yasanın çıkarılmasıyla, esasen normlar
hiyerarşisinde 2 Temmuz 2018de yasa yerine KHK yoluyla yapılan
işlemin, ölü doğan işlemin şu anda defin işlemini
yapıyoruz aynı zamanda yani üç buçuk yıl sonra, ölü doğan
bir hukuki işlemin, normlar hiyerarşisine uyulmadığı
için defin işlemi yapılmaktadır.
Peki, şimdi ne
yapılıyor? Yasa yoluyla düzenleniyor. Yasa yoluyla düzenlendiği
için artık CBKyle düzenleme yapılamaz ama yasa yoluyla düzenleme
yapıldığı hâlde, bu Kurumun statüsü belirlenmediği için
bu yasanın bu Kurum için öngördüğü yönetmelik çıkarma yetkisi de
kullanılamayacak. Yani şuna benzetilebilir aslında bu düzenleme:
Bir bina var, binanın çatısı kurulmuş ama temeli
atılmamış. İşte, bizim önerimizle, biraz sonra
okunacak olan önerimizle bunun temelini atmaya çalışacağız.
Bu bakımdan; görev, yetki ve sorumluluk bakımından birçok görev
ve yetki veriliyor, düzenleme yetkisi de veriliyor bu Kuruma ama bu Kurumun
hukuki statüsü belli değil, bu Kuruma kamu tüzel kişiliği
verilmemektedir.
İşte, bu
açıdan bakıldığı zaman bu hukuki işlem teknik
açıdan Anayasa'ya aykırılık taşıyacaktır
çünkü bu Kurumun, yasanın kendisine tanıdığı görev ve
yetkileri kullanması mümkün olmayacaktır zira Anayasa madde 124e
göre, yalnızca kamu tüzel kişileri yönetmelik çıkarabilir. Bu
nedenle, aslında, araç-amaç ilişkisi burada kopmuş bulunuyor.
Kurumun amaçlarını yerine getirebileceği araçlardan Kurum yoksun
kılınmıştır. Bunun başında da yönetmelik
çıkarma yetkisi gelmektedir.
Bu açıdan, bizim
önerimiz, bu Kurumun statüsünü belirleyen somut öneridir ve aslında bu
önerimizle Sayın Başkan Vekilleri, iktidar ve muhalefetin yerini
değiştirdik. Yani opozisyon yerine prepozisyon yaptık yani
engelleme yerine önünüzü açmaya çalıştık. Şunu yapalım
diyoruz: Eğer bunu kabul etmezseniz o zaman engelleyici, muhalefet
değil, iktidar olmuş olacak. Gerçi biraz önce Sayın Cahit
Özkan: Gelin, uzlaşalım. dedi. Evet, herhâlde yasanın asgari
gereği olan bir yükümlülük olarak kaleme aldığımız bu
metin, uzlaşmanın da ötesine geçiyor, zannediyorum bunu kabul etme
konusunda herhangi bir sorun yaşanmayacak çünkü yasa koyma yetkisi bize
aittir; teklif tekeli, Komisyondaki tartışmalar ve Genel Kuruldaki
müzakereler. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bunu, kendi yetkisini kullanmaktan
vazgeçemez, vazgeçmesi durumunda hem Anayasanın sözüne ve özüne
aykırılık söz konusu olacaktır hem de asli ve genel yetkisini kullanmaktan
kaçınmış olacaktır ve tabii, en önemlisi de Türkiye'nin,
Türkiye çevresinin güvenliğinin geleceğini tehlikeye atmış
olacaktır.
Bu açıdan bizim somut
önergemizin kabul edileceği umuduyla sorumluluk ilkesini de
hatırlatmak istiyorum. Gelecek on yıllarda nükleer güvenlik sorunu
yaratacak olan bu yasayı bu şekilde oylamak, hukuki ve cezai
sorumlulukları beraberinde getirir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hukuk yoluyla çevresel
güvenliğin sağlanması, ilerletilmesi, çevre hukukunun geri
götürülemez bir ilkesidir. Buna karşın hukuk yoluyla çevresel
felaketlere rıza göstermek suretiyle ekolojik dengeyi tehlikeye
düşürmek geleceğe karşı suçtur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi geleceğe karşı suç mekânı olmamalıdır,
kaynağı olmamalıdır, olamaz. Bu düzenleme böyle bir riski
beraberinde getirmektedir, getirebilecektir. Bu açıdan, radyasyon
yayıcılığıyla nükleer santraller nitelik farkı
taşımaktadır. Saydamlığın
Bu konulardaki bütün
faaliyetlerden halkın bilgilendirilmesi ve bu konudaki yükümlülük,
aslında tıpkı Akkuyuyu nasıl ki karakuyuya çevirdiysek
bunu da Meclis kapalıyken yapıyor olmakla halka da gerçek bilgileri
iletmemiş oluyoruz; bu da sorumluluğumuzu artırmaktadır.
Teşekkür ederim,
saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 20nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan uyarınca ibaresinin hükümlerince
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Dursun
Ataş
Erzurum Samsun Kayseri
Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu Aylin
Cesur
Denizli Eskişehir Isparta
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 20nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
bugün görüştüğümüz kanun teklifi, AKPnin vatandaştan ne kadar
koptuğunun net bir göstergesidir. AKP suni gündemlerle vatandaşı
da Meclisi de oyalarken, vatandaşın gündeminde ise yoksulluk ve
ekonomik kriz vardır. Ülkemiz, cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve
ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. AKP iktidarının
ülkemizi sürüklediği bu noktada vatandaş ekonomik bir bunalım
içerisindedir.
Ülkemiz, tarım ve
hayvancılıktan sanayiye, ticaretten teknolojiye üretim yapamaz hâle
getirilmiştir. Ülkemizin mülteci krizleriyle sosyal ve toplumsal
yapısı bozulmuş, dış politikası iflas etmiş,
gençlerden doktorlara, avukatlardan öğretmenlere kadar milyonlarca
insanımız yurt dışında yaşama planları yapar
hâle getirilmiştir. Ağır bir enflasyonu vatandaşı
sırtına yükleyen AKP, yandaşlarına, saray ahalisine,
eş dost akrabasına ise lüks ve şatafatlı bir yaşam
sunmuştur.
Bizden önce yağ, ekmek,
şeker kuyrukları vardı. diyen, İkinci Dünya
Savaşı zamanı dünyadaki kıtlık
yıllarını, Kıbrıs Harekâtı sonrası uygulanan
ağır ambargo zamanlarını örnek gösteren AKP; 21inci
yüzyıl Türkiyesine her gün yeni bir kuyruk eklemektedir. Bugün Edirneden
Karsa kadar her şehirde ucuz ekmek kuyrukları vardır.
İnsanlar karda kışta 1 lira ucuza ekmek alabilmek için saatlerce
kuyrukta beklemektedir. Ucuz yağ ve şeker kuyrukları
oluşmuştur. Vatandaş her gece benzin istasyonları önünde
yakıt alabilmek için kuyruklar oluşturmaktadır. AKPnin yirmi
yılının özeti yoksulluktur, yolsuzluktur, krizdir,
başarısızlıktır ve ne yazık ki bunun bedelini en
ağır şekilde ödeyen de vatandaştır. AKP, bu
uygulamalarıyla kendi sonunu getirdiği gibi vatandaşı da
ülkemizi de felakete sürüklemektedir.
Değerli milletvekilleri,
vatandaş her gün yeni zamlarla uyanırken özellikle akaryakıt
fiyatlarına artık her gün gelen zamlar, vatandaşı
hayatını sürdüremez hâle getirmiştir çünkü akaryakıt a'dan
z'ye her şeyin fiyatını etkilemektedir. Bir yıl önce 6 lira
60 kuruş olan mazot, bugün 20 lira olmuştur. AKP, akaryakıta art
arda üç gün zam yaparak yine bir hayali gerçeğe çevirmiştir.
Yarın akaryakıta yine zam beklenmektedir. Bir yılda
akaryakıta gelen zam oranı yüzde 200leri geçmiştir ama
TÜİK'e göre enflasyon yüzde 54tür. Memura yapılan zam yüzde 30,5;
emekliye yapılan zam yüzde 30,9; asgari ücretliye yapılan zam ise
yüzde 50dir. AKP, Avrupa'da da aynı durum var. diyerek
vatandaşı aldatmaya çalışmaktadır. Bizi kıskanan
Almanya'ya baktığımızda, bir yıl önce 1,41 euro olan
mazot bugün 1,53 eurodur. Yani zam oranı yüzde 10 bile değildir.
Almanya'da 1.584 euro asgari ücret alan Hans tam
Değerli milletvekilleri,
yaşanan ağır enflasyon yüzünden memura, işçiye, emekliye
yapılan maaş zamları vatandaşın eline daha geçmeden
erimiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
Vatandaşın
maaşlarına gelen zamlara rağmen alım gücü sürekli
düşmektedir. Bu nedenle, maaşlar enflasyona göre tekrar düzenlenmeli,
vatandaşın alım gücü yükseltilmelidir. Aksi hâlde yoksulluk daha
da artacak, kriz her geçen gün daha da derinleşecektir. AKPnin suni
gündemleri bırakıp vatandaşın gündemine
odaklanmasını, bunları kendine görev bilmesini diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
21inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir Mersin Bitlis
Abdullah
Koç
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz, grup olarak,
başından itibaren nükleer düzenlemeye ilişkin olan bu kanuna
karşı olduğumuzu belirttik ve karşı olduğumuzu
belirtmekle birlikte
Sayın Başkan, ben
aslında daha boyutlu, daha can yakıcı bir sorunu dile getirmek
istiyorum; defaten dile getirdik ve dile getirmeye de devam edeceğiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ve oluşturmuş olduğu
bürokrasisiyle devletin derin yapısı terörle mücadele -tırnak
içerisinde- adı altında güvenlikçi politikalarıyla Kürt sorununa
yaklaşımı esas almış ve bu yaklaşım
gerçekten sorunlu bir yaklaşımdır; ülkeye, topluma ve
coğrafyaya büyük kaybettirmektedir. Sivil toplum örgütlerine
yaklaşımı, düşünce açıklamasına ilişkin
yaklaşımı, demokratik toplumun oluşumuna
yaklaşımı sorunludur bu iktidarın. Bu sorunlu ve
hastalıklı yaklaşım çok boyutludur değerli
arkadaşlar. Bu sorunlu yaklaşım yargıya
yansımıştır, bürokrasiye yansımıştır,
devletin bütün bürokrasisine yansımıştır ve Parlamentoya
yansımıştır ne yazık ki.
Kürtlerin insani ve evrensel
her talebini ve demokratik mücadelesini -tırnak içerisinde- terörist
olarak tanımlayan bir ülkeden bahsediyoruz. Esasında bu sorunlu
yaklaşımın diğer bir kaynağı ise, değerli
milletvekilleri, bu 1982 Anayasasıdır. Bu Anayasa aynı zamanda
Kürt halkının inkârı demektir, 1982 Anayasası. Aynı
zamanda çoklu toplumun inkârını yansıtan bir anayasadan
bahsediyoruz; 1982 Anayasası. Bu Anayasa sosyolojiyi, tarihi ve toplumun
yapısını yok sayan bir anayasadır. Kırk
yıldır uygulanan ve darbe anayasasıdır 1982 Anayasası.
Ana dilinde eğitim hakkını engelleyen bir anayasadır. Tek
tip bir toplumu dayatan bir anayasadır 1982 Anayasası.
Değerli milletvekilleri,
ana dilinde eğitimle ilgili, eğitimin sağlanmasıyla ilgili
kanun teklifine ilişkin olan talebimize Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı maalesef ret cevabı veriyor, Anayasanın ilk 3
maddesi ile Anayasanın 42nci maddesi de gerekçe olarak gösteriliyor. Ben
baştan itibaren şunu belirteyim: Ana dilinde eğitim talebi resmî
dile karşıtlık barındıran bir talep değildir
değerli arkadaşlar. Ana dilinde eğitim hakkı talebi çoklu
dilin öğretilmesi talebidir, insani bir taleptir ve evrensel bir haktır
bu talep. Nitekim 1924 Anayasasında, 1961 Anayasasında ana dilin
öğretilmesine ilişkin herhangi bir yasak söz konusu değildir ve
yine, dünyanın birçok ülkesinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde,
Almanya'da, Fransa'da, İspanya'da, İtalya'da, İsrail gibi
devletlerde, ülkelerin anayasalarında herhangi bir yasaklama söz konusu
değildir.
Bakın, bu sorunlu
yaklaşımın diğer bir göstergesi Din Âlimleri Derneğine
yönelik olan politikalardır. Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri için
tutuklandılar bu din âlimleri. Ve arkasından ne oldu değerli
arkadaşlar? Arkasından, yakın bir tarihte Bakırköy
Cumhuriyet Başsavcılığı bu âlimlerin üye
oldukları derneğin kapatılması için bir dava açtı. Kürt
halkının tüm kurumlarına karşı bu kapatma
davaları söz konusu; partiye karşı bir kapatma davası,
sivil toplum örgütlerine karşı bir kapatma davası ve
belediyeleri ele geçirmeye ilişkin olan politikalar.
Bakın, ben şunu
belirtmek istiyorum: Dernekleri, partileri, kurumları kapatabilirsiniz,
buna ilişkin davalar açabilirsiniz ancak Kürt halkının
demokrasiye, evrensel haklarının talebine ve kendi dillerine
kavuşmaya ilişkin olan oluşturmuş oldukları
dünyayı kapatamazsınız; buna ilişkin olan mücadelenin önüne
asla ve asla geçemezsiniz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, benim bu aşamada muhalefet partilerine de birkaç sözüm olacak:
Bakın, muhalefet partilerinin yaklaşımı da maalesef
sorunludur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Bunca can yakan ve ülkenin önünde ciddi bir sorun olarak duran ve toplumsal
gelişmenin önünde ciddi sorun olarak duran Kürt sorunu sadece bir kayyum
sorunu değildir ve bu şekilde görmek de sorunlu bir meseledir. Kürt
sorunu vardır. diyen bir muhalefet blokunun yapacağı tek şey,
bu sorunu tüm boyutlarıyla ele alacak ve cesur bir şekilde çözümü
için harekete geçecektir. Bu nedenle, bu konuda da eleştirimiz vardır
ve bu sebeple de bu can yakan, aynı zamanda Türkiyenin başat sorunu
olan Kürt sorununun çözülmesi için başta Anayasanın
değiştirilmesiyle ilgili harekete geçilmesi gerektiğini
belirtirim.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 21inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"Kurum
ve Kurul
MADDE 21
(1) Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen görevleri yerine getirmek
ve yetkileri kullanmak üzere, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve
mali özerkliğe sahip, kısa adı "NDK olan Nükleer Düzenleme
Kurumu kurulmuştur. Kurumun ilişkili olduğu Bakanlık,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır.
(2)
Kuruma, düzenleyici faaliyetlerini zafiyete uğratacak, bu faaliyetlerle
çelişecek veya faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütmesini
engelleyecek yükümlülükler verilemez. Kurumun mal ve varlıkları
Devlet malı sayılır. Kurumun malları, varlıkları,
hak ve alacakları haczedilemez ve rehnedilemez.
(3)
Kurumun gelirlerinin giderlerini karşılamaması durumunda fark,
genel bütçeden karşılanır. Süresinde ödenmeyen Kurum
alacakları 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen
gecikme zammı oranında hesaplanan faizi ile birlikte genel hükümlere
göre takip ve tahsil edilir. Kurumun uygulayacağı işlem ve
hizmet bedellerine ilişkin hususlar Kurum tarafından yönetmelikle
belirlenir.
(4)
Kurum, Kurul kararı ile beş yıla kadar yıllara sâri
yüklenmelere ait sözleşmeler yapabilir. Kurumun hesap yılı mali
yıldır.
(5)
Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin
faaliyetlerin yürütülmesi, düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla
oluşturulan Kurumun karar organı olan Kurul, bir başkan ve sekiz
üyeden oluşur. Başkan ve üyelerin görev süresi altı
yıldır. Kurul, bu Kanunla ve diğer mevzuatla verilen görev ve
yetkilerini kendi sorumluluğu altında, bağımsız olarak
yerine getirir ve kullanır. Kurul, en az yedi üye ile toplanır ve en
az beş üyenin aynı yöndeki oyuyla karar alır. Kararlarda
çekimser oy kullanılamaz. Başkan ve üyeler; kendileri,
aralarındaki evlilik bağı kalkmış olsa bile
eşleri, evlatlıkları ve üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye
kadar kan ve ikinci derece dâhil ikinci dereceye kadar kayın
hısımlarıyla ilgili veya kişisel menfaat ilişkisi
içinde oldukları konularda toplantı ve oylamaya katılamaz. Bu
durum karar metninde ayrıca belirtilir.
(6) Sekiz
üye, siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında
belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak
gösterecekleri adaylar arasından, her siyasî parti grubuna düşen üye
sayısı esas alınmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla
seçilir.
(7)
Üyeliğe gösterilecek adaylarda;
a)
Fakültelerin nükleer mühendislik, fizik mühendisliği, makine
mühendisliği, elektrik mühendisliği, elektrik-elektronik
mühendisliği, kimya mühendisliği veya çevre mühendisliği
bölümlerinden en az lisans mezunu olmak veya diğer mühendislik
bölümlerinden en az lisans mezunu olmakla birlikte bu bölümlerin birinden
doktora derecesine sahip olmak veya bunlara denkliği kabul edilen yurt
dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak,
b)
Meslekleriyle ilgili konularda kamu kurum ve kuruluşları veya özel
kuruluşlarda en az on yılı enerji alanında olmak üzere en
az yirmi yıl süreyle görev yapmış olmak, meslekî açıdan
yeterli bilgiye ve deneyime sahip olmak,
c) 657
sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (I), (4), (5), (6) ve
(7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları
taşımak
koşulları
aranır.
(8)
Başkan, kurul üyelikleri için aday gösterme yeterliliğine sahip
siyasi partilerin göstereceği, fakültelerin nükleer mühendislik
bölümlerinden en az lisans mezunu olan veya diğer mühendislik
bölümlerinden mezun olmakla birlikte nükleer mühendislik alanında doktora
derecesine sahip adaylar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla
seçilir.
(9)
Başkan vekili, üyeler arasından Kurulun yapacağı ilk
toplantıda seçilir.
Tahsin
Tarhan Özgür
Özel Burcu
Köksal
Kocaeli Manisa Afyonkarahisar
Ali
Öztunç İbrahim
Özden Kaboğlu
Kahramanmaraş İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR
(Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Neden katılamıyorsunuz?
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bir yıldır
yapılmayan bir kanun son bir hafta içinde apar topar yapılmaya
kalkıldı, buna itiraz ettik. Ama dedik ki: Türkiye'nin, savunmasak da
yapılmış olan, finansman yöntemiyle, verilen tavizlerle
yapılmakta olan bir nükleer santrali var ve âdeta Al sana bir kaya,
nereye istersen oraya daya. şeklinde Türkiyenin kucağına bu
ağır yük verildi.
Türkiyede farklı
nükleer atıklar var ve bunun için Türkiyenin bir nükleer denetim kanununa
ve kurumuna ihtiyacı var. Bu Kurum, daha önce yetkisi
olmadığı ve bizim Anayasa Mahkemesine iptal ettirdiğimiz
şekilde düzenlemek için alınan kanun hükmünde kararname yetkisiyle,
uyum kararnamesi yetkisiyle yapılmıştı; Anayasa Mahkemesi
bozdu. Şimdi, bu Kurumun kurulması gereken maddede bir yasama pasifizmi
var, pasif kalarak bu yetkiyi Cumhurbaşkanlığı
kararnamesine zımnen bırakan, yine Cumhurbaşkanına
düzenleten bir pasifizm içinde taslak ve burada, biz, biraz önce uzun uzun
okunan maddeyle bu Kurumun nasıl olması gerektiğini söylüyoruz.
Teknik detaya gireceğim ama bu Kurum tamamen özerk, kimseden çekinmeyen,
kimseden talimat almayan, kimsenin gözüne bakmayan, gerekirse de kimsenin
gözünün yaşına bakmayan bir kurum olması lazım çünkü
hepimizin yaşamı, çocuklarımızın, nesillerce
torunlarımızın sağlığı söz konusu. Bir
nükleer felaket, ne siyaset ne siyasetçi ne görüş
ayrılığı, hiçbir şeyi dinlemiyor ve biz, burada,
bağımsız olması gereken bir Merkez Bankasının
bağımsız olmadığı ve laf dinlemediği için
değiştirilen başkanları yüzünden malımızdan olduk
ama bu mantıkla bir kurum kurarsa bir kişi, o zaman hepimiz
canımızdan olabiliriz. Bunun için de buraya liyakat temelli ve
Parlamento denetimli bir sistem öneriyoruz.
Önerdiğimiz sistem
şu: Liyakat esasını birazdan sayacağım ama 1
başkan ve 8 üyenin 2 katı -bu şartları sağlayan-
üyeleri grupların önerdiği ve bu Parlamentonun seçtiği,
altı yıl görev yapacak özerk bir kurum öneriyoruz. Aslında
yanlış, bakarsanız bizim şunu yapmamız lazım:
Nasılsa seneye başkanı değiştirir, istediğimizi
atarız, bırakın Cumhurbaşkanı atasın dememiz
lazım ve aslında sizin de Ya, bu öneri çok iyi, bugün seçelim,
çoğunluğumuz varken seçelim, çoğu bizden olsun, altı
yıl kalsın. demeniz lazım ama biz bunu yapmıyoruz, siz de
gelin doğrusuna destek verin. Biz diyoruz ki -biraz önce uzun uzun ve
kanun metnine yazılabilir şekilde söylendi ama Uluslararası Atom
Enerjisi Kurumunun bir raporu, direktifi diyor ki- bu Kurumun mesela
başkanı şöyle olmalı: Nükleer mühendislikte yüksek lisans
derecesi, tercihen güvenlikle ilgili aktivitelerde, beş yılı
nükleer reaktör mühendisliğinde olmak üzere derece derece artan
sorumluluklarla en az on beş yıllık santral mühendisliği,
gözlenmiş yönetici yeteneği, nükleer güvenlik düzenlemeleri ve
yabancı düzenlemelere ve pratik kodlara uyum, güvenlik rehberlerine
hâkimiyet
diye gidiyor. Bizim bu şartları sağlayan ikişer
tane adayımız olacak, bu Parlamento buradan seçecek. Üyelerde yine
benzer ama biraz daha hafif şartlar var.
Bakın, kararnameyle bu
Kurumu kuran Recep Tayyip Erdoğan, Kurumun
başkanlığına bir kimya mühendisi atadı.
Şahsına, eğitimine, yetkinliğine bir şey
diyeceğim yok ama bu kriterlerin yanından geçmiyor, diğer 3
kimya mühendisi de bir hukukçu da ve bir radyasyon onkolojisi yüksek
lisanslısı arkadaş da bu şartların yanından
geçmiyor. Bu Kurumun elinde nükleer santralin şalteri, gözünün önünde
denetimi, yetkisinde verebileceği caydırıcı cezalar,
önlemler olacakken, olması gerekecekken siyaset yapmıyoruz; gelecek
nesillerin sağlığını, hepimizin
sağlığını düşünüyoruz.
Ben nükleer santrale
karşıyım ama böyle bir gerçek var. Bunun denetlenmesi, nükleer
atıkların doğru şekilde denetlenmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Müsaadenizle Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Burada
verilecek karar görüntüde siyasi bir karar. Bize geldiler, dediler ki: Bu
kanun böyle çıkacak, bu kanunu grup disiplini içinde
çıkacağız. Her şeyde grup disiplinini önemseyebilirsiniz
ama bu mesele veballi bir mesele.
Bakın, isimler söylemek
istemem, bu kardeşiniz, bu kürsüde, Soma faciasından altı ay
önce yapmış olduğu ve Somada neler oluyor, Allah
aşkına bakalım, facia geliyor. diye yalvardığı
bir konuşmada, o tutanaklara bir açın, bakın. Bakanlıktan
aldığı bilgi notuyla Türkiye'nin değil, dünyanın en
güvenli madenidir." diye okuyan arkadaşın tarihsel
mahcubiyetini, o gün burada laf atanların tarih önünde düştüğü
durumu düşünün ve bir gün bu verdiğiniz karara pişman
olmayacaksanız, vicdanınızla ve bu akşam yatağa
başınızı koyduğunuzda sizi rahatsız etmeyecek bir
oy kullanın.
Söyleyeceğim bundan
ibarettir. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 21inci maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan tarafından ibaresinden sonra
çıkarılacak olan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Dursun
Ataş
Erzurum Samsun Kayseri
Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Denizli Eskişehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 21inci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan
Cumhuriyet Halk Partili konuşmacının özellikle Nükleer Düzenleme
Kurumunun karar organı olan Kurula seçilecek başkan ve üyelerinin
niteliklerinin ve liyakatlerinin koşullarını içeren önergesini
destekliyoruz çünkü sizin sicilinizde liyakat yerine sadakat temelli atamalar
yer almaktadır; en azından şimdiden önlemini alalım.
Hep diyoruz, biz söylemekten
yorulduk; iktidar kanunsuz iş yapmaktan yorulmadı. Bugün
görüştüğümüz kanun teklifinin nedeni de Anayasaya aykırı
olarak kurulmuş bir kurumu yasal hâle getirmek. AK PARTİsi ne
Anayasa ne kanun ne yönetmelik ne kural tanıyor; yirmi yıldır
iktidardasınız ama uzun vadeli bir programınız yok. Evvelsi
gün Tarım Bakanınız görevinden affını istedi çünkü
yürütülen tarım politikaları sonucu ne çiftçi kaldı ne hayvan
üreticisi. Sizden önceki dönemlerde kendi kendine yeten bir ülke olan Türkiye,
bugün, artık buğday ithal eden, hububat ithal eden bir ülke konumuna
geldi. Gıda ürünlerindeki artışta bir türlü
oturtamadığınız tarım politikalarının etkisi
çok büyük ama Enerji Bakanlığının tarım
alanlarıyla alakalı politikalarındaki yanlışlar da bu
artışı tetikleyen en önemli unsurlardan biri. AK PARTİsi
döneminde yapılan birçok kanun düzenlemesi, farklı adlarla
yapılsa da temeli, tarımı kökten yok etme hedefine
kilitlenmiş olarak çıkarılmış. Maden Kanununda 20nin
üzerinde değişiklik yapılmış. Bu düzenlemelerde orman,
muhafaza ormanı, ağaçlandırma alanları, özel koruma
bölgeleri, millî parklar, tabiat parkları, sit alanları, mera
alanları, tarım alanları ve su havzaları madenciliğe
açılmış, şimdi de gözü zeytinliklere diktiniz. Mera
Kanununda düzenleme yapılmış, hayvancılıktan
vazgeçilerek bütün atıflar madenciliğe yapılmış. Orman
Kanununda değişiklik yapılmış,
ormanlarımızdan vazgeçilirken bütün atıflar madenciliğe
yapılmış. İmar Kanununda değişiklikler
yapılmış, tarımdan vazgeçilerek atıflar
madenciliğe yapılmış. Turizm Kanununda
değişiklikler yapılmış, yine ormancılıktan,
tarımdan vazgeçilerek atıflar madenciliğe
yapılmış. Yani ne yapılırsa yapılsın son
durak madenciliğin gelişimi. Güya yönetmeliklerle madencilik
faaliyetlerinden azade alanlar yaratılmaya
çalışılmış ama tüm yönetmelik ve ilke kararları
çok kolay şekilde değiştirilmiş ve sonuçta nihai hedefe
kilitlenilmiş, aynen 1 Mart 2022 tarihinde çıkarılan Maden Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikte olduğu gibi.
Bu yönetmelik kamuoyuna zeytin katliamı yönetmeliği olarak
yansıdı, yalan da değil. Hükümleri Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığınca yürütülecek bu yönetmelikle, madencilik
faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olanlara denk gelmesi
durumunda, zeytin sahası üzerinde maden tesisi açılmasına olanak
verilmektedir. Yalnız yönetmelikte kullanılan ilk cümle çok ilginç
Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere
İlginç
olan bir cümle daha var Kamu yararı dikkate alınarak
Neden ilk
cümlede Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere
deniliyor? Çünkü Biz madencileri ihya etmek üzere bu
değişikliği yapıyoruz. deme lüksünüz yok ama elektrik
faturaları almış başını yürümüşken Biz,
bunu, kamu yararını dikkate alıyoruz. diyerek yapmanız,
her zaman arkasına saklandığınız çirkin propaganda ve
makyaj. Hiç merak etmeyin, artık bu masallara kimse inanmıyor.
Türkiyede maden alanları bilgisi Enerji Bakanlığına
bağlı MAPEG tarafından ücret karşılığı
satılıyor. TEMA Vakfı da seçtiği 15 ilin bilgilerini
edinebilmek için 200 bin liranın üzerinde bir para yatırmış
ve koordinatları satın almış, geri kalan
kısmını da iki yıl boyunca araştırmış.
Çıkan sonuç: Bu bölgelerin yaklaşık yüzde 60ını maden
alanı olarak ruhsatlandırmışsınız; bunun içinde
tarım alanı da var, orman alanı da var, mera da var. Şimdi
çıkarılan yönetmeliklerle bu alanlara bir de zeytin
alanlarını ekliyorsunuz. 3573 sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında
Kanunumuz var; ta 1939 yılında çıkmış, çok uzun
değil 25 madde, açın bir okuyun. Kanunda zeytinciliğin
geliştirilmesi için devlet teşvikler vermiş, yabani zeytini yani
delice ağacını aşılayanlara mükâfat koymuş ve
zeytin alanlarının korunmasına ilişkin yasaklar
koymuş. Denilmiş ki: Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara
en az
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Denilmiş ki: Zeytinlik sahaları daraltılamaz, miras yoluyla
dahi olsa bölünemez. Kanunun amir hükümleri ortadayken kanuna aykırı
bir yönetmelik değişikliği yapılabilir mi? Konuşmamın
ilk başında da değindim; siz, kanun tanımıyorsunuz,
yaparsınız.
Zeytin stratejik bir
bitkidir, zeytin insanlık için altın, bereket, şifadır,
barıştır ve önemlisi zeytin bu vasıfları nedeniyle
kutsaldır. Yaradanın kanununa aykırı hareket eden sizin
kul yapımı kanuna itibar etmemeniz kendinizce normal kabul edilebilir
ama kul hakkını geçtik, bunun bir de Allah katında verilecek
hesabı var. Zeytinin ahı Tarım Bakanının üzerinde
dolaştı. Kendi Bakanlığını ilgilendiren birçok
konuda dik duramayan Tarım Bakanı affını istedi; Allah
affetsin, ne diyelim. Aslında bakarsanız tek biri -tek
ağızdan çıkan- haşa tek irade sahibiniz de bu
vatandaştan affını istemelidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Madde
oylamasından önce yoklama talebimiz var; bu en kritik madde.
BAŞKAN 21inci maddeyi
oylamadan evvel yoklama talebi oldu.
Sayın Özel, Sayın
Tarhan, Sayın Akın, Sayın Köksal, Sayın Şevkin,
Sayın Hakverdi, Sayın Gökçel, Sayın Bakan, Sayın Gürer,
Sayın Gündoğdu, Sayın Başevirgen, Sayın
Sarıaslan, Sayın Arık, Sayın Keven, Sayın Bülbül,
Sayın Göker, Sayın Erdoğdu, Sayın Gök, Sayın
Çakırözer, Sayın Başarır.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (Devam)
BAŞKAN 21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yapmayın, yapmayın.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Kabul etmediğimizi lütfen tutanaklara geçirelim.
BAŞKAN 22nci madde
üzerinde 3 önerge vardır, okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Hakkı
Saruhan Oluç
İzmir Mersin İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Cengiz
Gökçel Serkan
Topal
Adana Mersin Hatay
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çok
önemli bir konuyu tartıştığımız için konuyla
ilgili bir bilgi vermek istedim. Dün değil, bir evvelki gündü
zannediyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Cahit Özkan, Avrupa Konseyinin nükleeri temiz enerji olarak kabul
ettiğini söylemişti. Avrupa Konseyi değildir o. dedik, sonra
kendisi de baktı, araştırdı herhâlde bunun Avrupa Komisyonu
olduğuna dair bir sonuç ortaya çıktı. Avrupa Komisyonunun yani
Avrupa Birliği Komisyonunun hazırlamış olduğu bir
rapor gösterdi bize, biz de o raporu aldık okuduk. Teşekkür ediyorum,
bu arada 14 sayfalık değerli bir rapor okumuş olduk; biraz
uğraştık ve o raporun sonucunda
Aslında önemli bir
tartışma bu gerçekten; tabii, Cahit Özkanın iddia ettiği
gibi bir rapor değil ama mesele bir polemik konusu olduğu için
söylemiyorum bunu, gerçekten önemli bir konuyu tartışıyoruz
burada ve bütün Avrupa'da da bu konu zaten tartışılıyor, bu
rapor aslında o tartışmanın bir yansıması olarak
ortaya çıkmış.
Raporun başında,
nükleer enerjinin bir enerji türü olarak zarar vermeme prensiplerine uyup
uymadığının derinlikli incelenmesi gerektiği
söyleniyor ve çevreye verdiği zararlara dair sınıflandırmanın
şu aşamada mümkün olmadığını belirtiyor rapor; önemli
bir şey bu. Raporun daha ilk sayfasında diyor ki: Bu işin
uzmanlarının nükleer enerji meselesine bakması gerektiğine
kanaat getirildi. ve Technical Expert Group dediği TEG incelemeye
başlıyor. TEG, bu incelemenin sonucunda şöyle bir ifadeye
varıyor, diyor ki: Nükleer enerjiyle ilgili olarak TEG yani Technical
Expert Group tavsiyelerinde nükleer enerji faaliyetlerine yer vermemiştir.
TEG, nükleer enerjiden enerji üretiminin iklim değişikliğinin
azaltılmasına önemli ölçüde katkıda bulunma potansiyelinin
yüksek olduğunun farkındadır -sizin için söylüyorum bunu- ancak
nükleer enerjinin özellikle radyoaktif atıklar ve radyoaktivite
kirliliği dikkate alındığında, diğer çevresel
hedeflere önemli bir zararı olup olmadığı konusunda kesin
bir sonuca varılamamıştır. Nedir bunlar; atık
yönetimi, potansiyel kirlilik, biyoçeşitlilik ve su üzerindeki
etkileridir. Bu nedenle, TEG, bu konuyla ilgili yüksek düzeyde bilgiye sahip
uzmanların katılımıyla nükleer enerjinin daha
ayrıntılı bir değerlendirilmesinin yapılmasını
tavsiye etmiştir. diyor yani tartışma devam ediyor. Çünkü
fosil atıklarla üretilen enerji türlerinin çevreye doğrudan bir
yansıması var ancak nükleer enerjinin radyoaktif atık meselesi
konusunda sonradan ortaya çıkan çevresel zararları var ve en önemlisi
de kaza durumunda bu ortaya çıkıyor. diyor.
Şimdi, bu raporun
dipnotuna baktığımızda, orada da bir başka rapora
atıfta bulunuyor ve gerçekten o rapor da çok önemli -bu tartışma
şu anda devam ediyor Avrupada- diyor ki o atıfta bulunulan rapor: Doğal
radyoaktif kaynaklar, kapalı, mühürlü atık ve artık kaynaklar,
acil durum hazırlığı, sağlık uygulamaları,
kullanılmış yakıtların kontrol gözlemleri yani
radyoaktif atıklar, bu konular oldukça riskli alanlardır ve teknik
olarak sürecin gözlemlenme durumu olmadığı için çevresel
zararlar verme kriterlerine dair yüksek endişeler vardır.
Şimdi temiz enerji
diye bir kavramı tabii ki bu raporda kullanmıyor, öyle bir şey
yok ve Nükleer santrallerin emisyon açısından sıfır
zararı var ama radyoaktif boyut, temiz kavramını çok
aşıyor. diyor. Yani sorunlu bir alan olduğunu çok net olarak
söylüyor ve bu tartışma, dediğim gibi, Avrupada devam ediyor.
Şimdi, zaten baktığımızda, Avrupadaki birçok
üniversiteye de baktığımızda temiz enerji, temiz enerji
süreci, temiz enerji mühendisliği gibi bölümlerin hiçbiri nükleer enerjiyi
kendi programlarına dâhil etmiyorlar ve doğrusu etmeyi de
düşünmüyorlar çünkü temiz enerji olarak kabul edilmiyor bu. Biliyoruz,
burada tartıştık çok, Avrupa ülkelerinin birçoğunda nükleer
enerjiyi terk etme konusunda da açıklanmış yol haritaları
var. Evet, şöyle bir tartışma var; doğru, mesela bu biraz
evvel sözünü ettiğim Avrupa Birliği Komisyonu raporunda da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu raporda da mesela ikiye
bölünmüş vaziyette ülkeler: Fransa, nükleer santral üreticisi olduğu
için nükleer santrallerin çok iyi olduğu konusunda tutumunu sürdürüyor ve
bunu aynı zamanda ihraç ediyor. Almanya ise bunun
karşısında yer aldığı için diğer grupta yer
alıyor ve bu AB içindeki çok sayıda ülke ve çevreci örgüt, yüksek
oranda radyoaktif atığa neden olan nükleer enerjinin yeşil veya
sürdürülebilir enerji olmadığını belirtiyor yani ülkeler
arasında ve çevre örgütleri arasında bu tartışma sürüyor.
Avrupa Birliği Komisyonunun 27 komiseri var, ilk defa bu rapor konusunda
oylamada bölünme yaşanmış, azınlık çoğunluk
ortaya çıkmış, şimdiye kadar aldıkları
kararların neredeyse hepsini oy birliğiyle almışlar. Neden
ben bu raporu önemsedim ve kayıtlara geçmesini istedim? Çünkü bu
tartışma önemli bir tartışma.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Son cümlemi buradan söyleyeyim efendim kayıtlara geçsin diye, siz
vermeyin.
Bu tartışma önemli
bir tartışma, ülkenin ve dünyanın geleceği
açısından önemli bir tartışma, bunu hafife alarak
değerlendirmek gerçekten çok büyük hatalara yol açacaktır. Bu konuda
bir kez daha uyarıcı olmak istedik.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında ikinci konuşmacı Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
bugün görüştüğümüz kanun teklifi Genel Kurula nasıl geldi?
Cumhurbaşkanının yüce Meclisi yok sayarak
çıkardığı kanun hükmünde kararnamenin Anayasa Mahkemesi
tarafından bozulmasıyla gündeme geldi. Yasal süre doluyor diye
alelacele getirildi bu teklif. Öncelikle bu gösteriyor ki Meclisin üstünde
hiçbir gücün olmaması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar,
peki, dünyanın kullanımından vazgeçtiği ve zararlarına
şahit olduğumuz nükleer santral neden gündeme geldi? Ülkemizin
enerjide dışa bağımlılığını ve
enerji güvenliği sorununu ortadan kaldırma iddiasıyla AKP
tarafından Türkiyenin gündemine getirilip dayatıldı oysa
Mersinde, Akkuyuda yapılan nükleer santral aslında enerjide
dışa bağımlılığı
azaltmadığı gibi enerji güvenliğimizi Rus devletine
bırakıyor. Türk topraklarında başka bir devlete böyle bir
güç vermek kabul edilemez. Mülkiyeti tamamen Rus devletine ait olan ve
yakıtının da Rusyadan temin edileceği böyle bir santralin
enerji güvenliği sağlamasından bahsedilebilir mi?
İşte, yanı başımızda olanları görüyoruz.
Rusya, Ukrayna topraklarını deyim yerindeyse işgal etmiş ve
orada kurulu bulunan nükleer enerji santrallerinin kontrolünü ele
geçirmiş; siz, savaş olmadan veriyorsunuz. Dünyanın en riskli ve
bir o kadar da tehlikeli bulduğu; çevresine radyasyon etkisi bıraktığı;
faunaya, floraya, çevreye ve doğaya zararlı olduğu ve
soğutma suyunun denize deşarj edildiğinde deniz suyu
sıcaklık ortalamalarını yükselttiği bilinen bir
santralin dünyanın en güzel koylarından birine yapılması
kabul edilemez; bir Mersinli olarak ben asla kabul etmiyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
evet, bir Türk vatandaşı olarak ülkemizin enerji
bağımsızlığının şart olduğunu ve
enerjide dışa bağımlı olmamamız gerektiğini
düşünüyorum. Peki, AKP ne yapıyor? Akkuyuda tamamen işletme
hakkı Rus devletine ait olan bir nükleer enerji santrali yapıyor.
İktidar, enerji güvenliği ve enerji
bağımsızlığı masalı uydurmuş, yerli ve
millî enerji naraları atıyor. Bu santral sizce yerli midir, millî
midir? Bu santrale Yerli ve millîdir. diyen bence yalan söylüyordur.
Eğer siz diyorsanız siz yalan söylüyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Nükleer santralin
yapıldığı bölge olan Akkuyu ve Mersin, muz, çilek, avokado
ve narenciye üretiminin yaygın olarak yapıldığı ve
tarım ürünleri ihracatında ülkemize en fazla katkı yapan bölge.
Bu bölgede yetiştirdiğimiz ürünlerin üzerine artık Radyasyon
etkisi alanında yetişmiştir. ibaresi
yapıştırmamız gerekiyor. Burada üretilen ürünlerin
insanlarımıza tükettirilmesi, yurt dışına
satılması artık bence hayal olacak. Bu bölgede turizmi
nasıl geliştireceğiz? Siz nükleer santral olan bir bölgede gelip
tatil yapar mısınız, tarihî ve kültürel yerleri gezip nükleer
santralin soğutma suyunda yüzer misiniz, bizim köylü deyimiyle orada çimer
misiniz, yıkanır mısınız? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
temiz enerji kaynakları varken, güneş gibi bir potansiyel orada
duruyorken hâlâ kömür peşinde koşmak, nükleer peşinde
koşmak akıl işi mi? Size kim bu aklı veriyor?
AHMET AKIN (Balıkesir)
Rusya, Rusya veriyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Ülkemizin elektrik tüketimi yılda 330 milyar kilovatsaat. Bakın,
sadece güneş enerjisi olarak 380 milyar kilovatsaat potansiyelimiz var.
Enerjide yüzde 70 dışa bağımlıyken bir de bu
yatırımla enerjide ülkemizi Rusyaya mahkûm bırakmak bir beka
sorunudur. Güvenli enerji diye nükleer santrali pazarlamaya çalışmak
bu milletin aklıyla alay etmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Tamamlıyorum Başkan.
Elimizde temiz enerji
kaynakları varken bunları kullanmayıp çevreyi ve bölgeyi
kirletecek, perişan edecek böyle bir projede ısrar etmek,
aslında ülkemizi dünyadaki diğer ülkelerin çöplüğü hâline
getirmek isteyen AKP zihniyetinin ürünüdür. Sayın Burhanettin Bulutun
bahsettiği gibi Adanayı, Mersini, Çukurova bölgesini çöplük hâline
getirmek isteyenlerin zihniyetidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buradan yüce Türk milletine
sesleniyorum: Az önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özelin de
dile getirdiği gibi, denetleme kurulunda bu işin eğitimini
almış, liyakatli insanların görevlendirilmesiyle alakalı
doğru, düzgün; ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, millî
imkânlarını gerçekten düşünen bir teklife ret oyu vermek ne
Türklükle alakalı ne de ülkeyi sevmekle.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 22nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan 657 sayılı Kanunun ibaresinin
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Dursun
Ataş Yasin
Öztürk
Erzurum Kayseri Denizli
Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu Hüseyin
Örs
İstanbul Eskişehir Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin
Örs.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin
22nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
üzerinde konuştuğumuz bu maddeye baktığımızda,
maddenin (1)inci, (2)nci, (3)üncü ve (4)üncü fıkralarında Kurumda
görev yapacak personelin istihdam biçimleri ve özlük haklarına
ilişkin düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Ayrıca, bu maddede,
Kurul üyeleri ve Kurum personelinin görevleriyle bağlantılı
olarak işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar
için izin verme yetkisi ve soruşturmaların takibi süreciyle ilgili
düzenlemeler var.
Değerli arkadaşlar,
maddenin personel kısmıyla ilgili bir hususu da arz etmek istiyorum.
Bu teklif hazırlanırken bilgili, birikimli, alanlarında uzman
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu personelinin haklarının nasıl
korunacağı da belirtilmemiş. Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan
Nükleer Düzenleme Kurumuna geçiş âdeta göz ardı edilmiştir.
Kısacası, bu teklifle Türkiye Atom Enerjisi Kurumundan geçiş
sürecinde farklı alanlara gönderilen yetişmiş personelin
hakları korunmamıştır diyebiliriz.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz, enerji kaynaklarının çeşitliliğine rağmen
enerji ithalatçısı bir ülkedir. 2000li yıllarda enerji
arzında yüzde 67,2 oranında dışa bağımlı olan
Türkiye, bugün yüzde 74 oranında dışa bağımlı bir
ülke hâline gelmiştir. TÜİK verilerine göre 2021 yılı
Ağustos ayında enerji ithalatı geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 104 oranında artış göstererek 4,3 milyar
dolar olmuştur. Buna dikkatinizi çekerim, bu rakam sadece bir aylık
rakamdır. Türkiye 2019 yılında enerji ithalatı için 40
milyar dolar ödemiştir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar
-hepimiz biliyoruz- yılbaşından hemen sonra,
kışın ortasında Türkiyede bir enerji krizi
yaşadık. İran gazında yaşanan kesintinin
ardından, BOTAŞın santral ve sanayiye yönelik gaz
kısıntısının ardından Türkiye Elektrik
İletim AŞ sanayiciye elektrik kısıtlaması
uygulamıştı, sanayide yaşanan kesintiler krize neden
olmuştu. Uzun süreli ve kapsamlı doğal gaz ve elektrik
kesintisiyle karşı karşıya kalan sanayicilerimiz zor günler
yaşadılar.
Değerli arkadaşlar,
doğal gaz ithalatında Azerbaycanlı kardeşlerimizin, Türkmen
kardeşlerimizin, Özbek kardeşlerimizin, Kazak kardeşlerimizin
doğal gaz kaynakları dururken Putine ve İrana bağlı
bir politika izliyoruz; Rusyanın kaynaklarına bel bağlamış
durumdayız; enerji enflasyonunda da Avrupada açık ara 1inci
durumdayız. Doğal gaz sadece pahalı değil, aynı
zamanda miktarı da yetersiz. Doğal gaz kesintileri hâlâ daha yüzde 20
oranında devam ediyor; elektrikler kesiliyor, sanayici üretemiyor, ihracat
yapamıyor.
Değerli arkadaşlar,
Karadenizde gaz buluyoruz ama nedense santrallere gaz bulamıyoruz. Bu da
yetmezmiş gibi, BOTAŞ, özel tedarikçilerin doğal gaz ithal
etmesine de engel oluyor. Doğal gaz şirketleri yatırımları
milletimizin ihtiyacına göre değil, keyiflerine göre yapıyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu onlara tarifeyi şişirip
şişirip veriyor ama onlar vatandaşa gaz vermiyor.
AK PARTİli
arkadaşlar, kısaca, sizin enerji politikalarınızla,
geldiğimiz noktada vatandaş mağdur oluyor, sıkıntı
çekiyor, feryat ediyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Hamasete devam
ediyorsunuz, algılardan vazgeçmiyorsunuz. Hele o kibirli hâliniz var ya, o
kibriniz; hiç aşağı koymuyorsunuz! Milletin feryadına
yaygara diyorsunuz ya hani, ben de size bir şey söylüyorum: Hiç yaygara
yapmayın; hiç kendinizi o yana, bu yana atmayın; gidiyorsunuz,
gidiyor gitmekte olan diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
O Gidiyor gitmekte olan.ı tutanaklara sağlam yazalım
arkadaşlar.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
23üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Mahmut Celadet
Gaydalı Murat
Çepni Rıdvan
Turan
Bitlis İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız; evet, nükleerle ilgili yoğun ve uzun tartışmalar
yapıyoruz ve bir kez daha bunun, nükleer güç santrallerinin ölüm
olduğunu; nükleer enerji politikasının insanlık ve ülkeler
için, doğa için büyük bir ölüm politikası olduğunu ortaya
koyuyoruz. Birkaç tane daha veri ortaya koyacağım ve bir kez daha bu
ifade ettiklerimizi temellendirmeye çalışacağız.
Şimdi, Türkiye, sadece nükleer güç santralleriyle ilgili
attığı adımlarla, atacağı adımlarla bir
zehir politikası uygulamıyor; zaten, Türkiye, Avrupanın ve
dünyanın bir çöplüğü hâline gelmiş durumda. Bu anlatacaklarımızla
da AKP politikalarının, AKPnin kalkınma
politikasının, AKPnin enerji politikasının nasıl
doğa ve insan düşmanı bir politika olduğunu bir kez daha
ortaya koymuş olacağız.
Avrupa İstatistik
Ofisine göre, Avrupa ülkelerinden Türkiyeye gönderilen plastik
atıkların miktarı 2004ten bu yana 196 kat artmış
durumda. 2020de Avrupadan ithal edilen 656.960 ton plastik söz konusu, bunun
sadece 209 bin tonu İngiltereye ait. Yani özellikle İngilterenin
çöplüğü hâline gelmiş bir Türkiyeden bahsediyoruz. Almanya ise bu
sıralamada 136 bin tonla Türkiyeye ihracat yapan 3üncü ülke, 3üncü
sırada. Evet, 2021 sıralamasında ise, rakamlarından ise
durum şu: 685.443 ton çöp ithal edilmiş dünyadan ve bu çöpler Türkiyeye
nasıl gelmiş, nerelere yığılmış, nasıl
bertaraf edilmeye çalışılmış, hâlâ muamma.
Yine, kirliliğe bir
başka örnek, arkadaşlar, Adana. 2021 Nisan ayındaki saha
araştırmalarında çoğunluğu İngiltere ve Avrupa
Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana'da
yasa dışı olarak çevreye döküldüğü ve açıkta
yakıldığı tespit edildi ve bunlar basına
yansıdı. Toprakta yapılan incelemelerde de yine kanserojen madde
dioksin-furan miktarı normalin 400 bin katı yüksek olarak çıkmış
Adanada. Adana aynı İzmir gibi -birazdan geleceğim- bir biçimde
bir zehir kentine dönüştürülmüş. Adanada incelenen farklı
verimli tarım alanlarındaki zehir oranı da yine normalin çok çok
üzerinde çıkmış.
Bir diğer zehir
alanı da İzmir Aliağa. İzmir Gaziemirde geçen durumdan
bahsetmiştik, şimdi de Aliağada aynı şey geçerli.
Burada da karşımıza asbest çıkıyor. Aliağada 22
adet gemi söküm tesisinde yılda yaklaşık 900 bin ton hurda gemi
sökülüyor ve Türkiye gemi sökümünde tahmin edin bakalım- neymiş? Dünya
1incisi. Yani Türkiye, bu anlamda, zehir konusunda, çöp konusunda dünyada
lider ülkelerden bir tanesi. Zehirli, kanserojen, asbestli gemilerin sökümü
sadece 5 ülkede gerçekleşiyor; bunlardan biri Türkiye, biri Hindistan,
biri Pakistan, biri Bangladeş. Evet, Türkiye böyle bir ülke. En son 600
ton asbest barındıran Sao Paulo adlı geminin Aliağaya
getirilip sökülmesi meselesi, biliyorsunuz, kamuoyunda yoğun bir gündem
olmuştu. Aliağa aynı zamanda, kanser vakaları
açısından Türkiye ortalamasından 4 kat fazla kanser
vakasına sahip bir kent yani Aliağa ilçesi bir zehir ilçesine
dönüşmüş durumda hem asbest hem de zehirli atıklar ve hava
kirliliğinden kaynaklı.
Evet, son olarak, bir kez
daha nükleer güç santrallerine geldiğimizde... Bakın, Ukrayna
Zaporijya Nükleer Santrali, yine, kamuoyuna yansındı, geçtiğimiz
günlerde bir yangın çıktı. Bu yangının neyle,
nasıl çıktığı henüz bilinmiyor ama
sızıntı ve patlama olmadığı da söyleniyor. Yani
bunlar henüz söylenti ama bilinen, gerçek olan bir şey var ki bu
santraldeki olası bir patlamanın Çernobilin 10 katı sonuç
yaratacağı herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Yine, buradan şu sonucu
çıkarıyoruz: Güvenli nükleer güç santrali yoktur; nükleer, her
şart ve koşulda ölüm demektir. Çernobilin üzerinden otuz altı
yıl geçmesine rağmen hâlâ sonuçlarını en ağır
şekilde yaşıyoruz. Ve Ukrayna nükleer güç santrali
Türkiyenin
daha fazla dışa bağımlı hâle geleceğinin bir kez
daha altını çiziyoruz. Yani AKP nükleer güç santrallerini Enerjide
dışa bağımlılıktan kurtulacağız. diye
yaparken -ki biz burada günlerdir bunu açık açık ortaya koyuyoruz
yani çok net ortaya koyuyoruz- bu, çok büyük bir yalandır, AKPnin
yalanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Çünkü Ukraynadaki bu söz konusu nükleer güç santralinin bile uranyum maddelerinin
yüzde 60ı Rusyadan geliyor yani Türkiyenin santralinin ise tamamı
altmış yıl boyunca Rusyanın kontrolünde olacağı
için, dolayısıyla, bu, koskoca bir yalandır, AKPnin rant
politikasıdır, AKPnin halka ve doğaya karşı
yürüttüğü savaş politikasıdır.
Nükleer güç santralleri
durdurulmalıdır, projeler kapatılmalıdır ve bu konuda
Türkiyeye yurt dışından sokulmaya çalışılan
bütün zehirler ve atıklar yasaklanmalıdır fakat öncelikle, AKPnin
bu halk ve doğa düşmanı politikalarına karşı tüm
halkımız dikkatli olmalıdır, mücadele etmelidir.
Geleceğimiz için, sağlıklı bir doğa ve insan
yaşamı için, canlı yaşamı için AKPye karşı
mücadele etmekten başka hiçbir şansımız yoktur.
Geleceğimizi kurtarmak için de bir tane zeytin ağacını
kurtarmak için de AKP zihniyetinden kurtulmak zorundayız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 23üncü
maddesinin (5)inci fıkrasında yer alan "ceza ve ihalelerden
yasaklama hükümleri hariç 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu, ibaresinin madde metninden çıkarılıp
birinci cümleden sonra gelmek üzere NÜTED A.Ş. 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa tabidir ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ali
Mahir Başarır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Adana Mersin Manisa
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
23üncü maddede söz
aldım. Bana göre en sıkıntılı maddelerden bir tanesi.
Aslında bu teklif maddelerinin birçoğu sıkıntılı.
Bir sefer, bu kadar kısa sürede, bu kadar sıkışmış
bir vaziyette Meclisin önüne dayatılması çok yanlış. Hayati
bir konu. Tamam, tartışıyorsunuz, söylediklerimize
alınıyorsunuz ama gerçekten elle tutulur tarafı yok.
Bakın, bu 23üncü
maddeyle Nükleer Düzenleme Kurumuna bağlı NÜTEDi yani bir anonim
şirketi getiriyorsunuz; bunu Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunundan, Kamu İhale Kanunu'ndan muaf tutuyorsunuz. Ben çok merak
ediyorum, bu ülkede Kamu İhale Kanunu ne işe yarıyor? Büyük
ihalelerde uygulamazsınız, burada uygulamazsınız; bu kanunu
kaldırın, iptal edin, Beyefendi istediğine versin,
istediğini elesin; zaten fiilen öyle yapıyor. Yani gerçekten
anlamış değilim.
İki: Bununla yüzde 51
her şekilde bizde, güzel. Yüzde 49unu verebiliyorsunuz. Peki, hangi
şartlarda? Kimlere verilmeyecek asla? Hangi teknolojiyi getirirlerse hangi
şartlarda verilecek, ne kadar süre verilecek, niye bunlar bu teklifte yok?
Bu yüzde 49u niye sarayın iradesine bırakıyorsunuz? Ruslarla
sözleşme yaparken kendi topraklarınızda elin oğlu geliyor
ayrıntılarıyla tüm maddeleri, şartları,
sözleşmeleri belirliyor, siz yasayı böyle çıkarmıyorsunuz.
Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Yani bir sefer 23üncü madde
ayrıntılarıyla düzenlenmeli, şartlar koyulmalı,
kimlerin yönetime geleceği belirlenmeli çünkü pek iyi bir
sabıkanız yok. Mühendisi Sağlık Bakan
Yardımcısı yaparsınız, güreşçiyi Vakıfbankın
Yönetim Kurulu üyesi yaparsınız; ben korkuyorum, Savcı
Sayanı falan -görevi bittiği zaman- Mehmet Metineri de bu Kurula
getirirsiniz. Bir liyakat sorunu var sizde ve maalesef ki teknolojiyle,
akılla, bilimle bir türlü örtüşemiyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar,
siz Uzaya gideceğiz. diyorsunuz, uzaya. Uzay Ajansı 4 eleman
alıyor; 2 çaycı, 2 sekreter. Uzay Ajansı için
ayırdığınız para 5,5 milyon dolar. Oysa Cem
Yılmaz A.R.O.G ve G.O.R.A filmlerine 12 milyon dolar
ayırmıştı. Yani böyle bir partinin bilimle, akılla bu
işi yürütebileceğine inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum.
Mersin'de nükleer santral istemiyoruz, Sinop'ta istemiyoruz. dediğimiz
zaman kızıyorsunuz. Biz nükleere mecbur değiliz, biz Ruslara
mecbur değiliz, biz kirli enerjiye mecbur değiliz, biz topraklarımızda
bu imtiyazı bir ülkeye vermek zorunda değiliz.
Bakın arkadaşlar,
Türkiye'nin 400 milyar kilovatsaat güneş enerjisiyle elektrik üretecek
potansiyeli var ve yüzde 3ünü kullanıyor. Şu Meclisin elektrik
ihalesini 5li çeteden biri olan Cengiz İnşaata verdiniz. Ya, buraya
da güneş enerjisini getirirsiniz, bu topluma yük yapmazsınız,
örnek olur; saraya da getirirsiniz, tüm kamu binalarına getirirsiniz. Yani
Türkiye sadece güneş enerjisiyle tüm ihtiyaçlarını
karşıladığı gibi elektrik enerjisi artar. Niye biz
nükleer santrale mecbur olalım? Neden? Biz kendi topraklarımızda
denize girdiğimiz, yüzdüğümüz, piknik yaptığımız
o bölgeye milletvekili olarak giremiyoruz. Bir Rus güvenlik görevlisi geliyor
Giremezsin. diyor.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Nasıl denetleyecekler?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Nasıl denetleyeceksiniz, evet, nasıl
denetleyeceksiniz siz? (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Neyi denetleyeceksiniz?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ha, neyi denetleyeceksiniz, doğru. Bence hiçbir
şeyi denetleyemeyeceksiniz, doğru söylüyorsunuz. Çünkü orası
Rusların, orası Rusların mülkiyetinde.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Ne alakası var? Ne alaka?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Çok alaka! Arkadaşım, gerçekten çok alaka.
Ben bunu kavga etmek için söylemiyorum. Yüzde 51i her şekilde
Rusların, her şekilde, yüz yıl, bin yıl, beş bin
yıl geçse de Rusların olacak yüzde 51i. Ve kendi
topraklarımı vermişim.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Abartma!
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Ya, sözleşmeye bak, sözleşmeye!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Abartma! olur mu? Bakın sözleşmeye,
yalansa ben Mersine gitmeyeceğim bir daha. Ben utanç duyuyorum bundan.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Haberi yok ki bilmiyor ya! Sözleşmeye bak,
sözleşmede var.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bu bir imtiyazdır. Bakın, gelin, vazgeçelim.
En azından o sözleşmeyi yırtıp atın, alın,
millîleştirin orayı. Bizim topraklarımız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) İki: 12,35 dolar/kilovatsaat elektriğin
alım garantisini vermişsiniz on beş yıl. Neden? Siz garanti
vermeden bir iş yapamayacak mısınız? Köprüye garanti, hastaneye
garanti, otoyola garanti, Ruslara garanti.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Parayı bitirdiler.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Yani GAK iktidarı diyorum, garanti AK
PARTİ yani bu
Niye veriyoruz?
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Devleti bitirmek istiyorlar.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Türkiyede alınan bu elektrik dünya standartlarının
10 katı, milyarlarca dolar. Biz Ruslara verdiğimiz parayla
Türkiyenin her yerine güneş enerjisini getiririz, rüzgâr enerjisini
getiririz; Türkiye ışıl ışıl olur. Gerçekten, bir
kez daha düşünün. Özellikle Mersin Akkuyu Nükleer Santralinin Ruslarla
ilişkisini kesin, kesin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 23ünü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan Kurumun ibaresinin Nükleer Düzenleme
Kurumunun ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Dursun
Ataş
Erzurum Samsun Kayseri
Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi Parlamentoya
indiği andan itibaren enerji üretimi, maliyeti, enerji teknolojileriyle
ilgili konulara bundan önceki konuşmalarımda değinmiştim,
bu konuşmamda da çevresel etkileri üzerinde durmak istiyorum. Hepimizin
bildiği gibi nükleer santrallerde enerji üretiminde radyoaktif hâle getirilen
maddeler 100 bin yıl daha dünya üzerinde varlığını
sürdürmektedir. Nükleer atıklar on binlerce yıl aktif
kalmaktadır ve radyasyon yaymaya devam etmektedir. Örneğin,
Akkuyudan çıkacak atıkların on beş yirmi yıl süreyle
soğuması için reaktör yanındaki havuzlarda bekletileceği,
daha sonra yeniden işleme tabi tutulmak için Rusya'ya gönderileceği
belirtilmektedir. Bu teklifte radyoaktif atıkların radyasyon
yaymalarını önleyecek şekilde ve hangi tedbirlerde, hangi şartlarda,
nasıl depolanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Burada
atıkların nihai çözümü Türkiye Nükleer ve Maden Araştırma
Kurumuna bırakılmaktadır. TENMAK burada, nerede bertaraf edecek,
nasıl bertaraf edecek? Depolar nerede olacak, kaç tane olacak?
Bunları yapabilmek için imkân ve donanım kabiliyetimiz var mı?
Yapılacak olan depolama maliyeti ne olacak?
Bir diğer husus da on
beş yirmi sene bekletilen atıkların Rusya'ya transfer
işlemidir. Burada Rusya'ya transfer işleminin nasıl
yapılacağı da önemlidir. Çünkü bu atıklar Çanakkale ve
İstanbul Boğazlarından geçiş yapacaktır. Bu
geçişlerin risk durumu iyi hesaplanmalıdır.
Ayrıca, Akkuyu Nükleer
Santralinin bulunduğu ilimiz Mersin, oldukça önemli bir konuma sahiptir.
Burada da çevresel faktörlere çok dikkat edilmelidir. Tarım,
balıkçılık buradaki en ufak bir ihmalde oldukça olumsuz
etkilenecektir.
Yine buna paralel olarak
Sinop'ta düşünülen bir nükleer santral var. Sinop bugün Türkiye'nin en
dingin, en sakin şehirleri arasındadır. Bir sürü de Tabiat ve
Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından koruma altına
alınan sahası vardır. İşte, bunlardan bir tanesi
Bozburun Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, diğeri
Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı, Hamsilos Tabiat Parkı da 1980
yılından beri koruma altına alınmıştır, 1991
yılında da birinci derece sit alanı olarak ilan edilmiştir.
Alanda 97 familya, 328 cins, 522 tür ve 6 takson tespit edilmiştir.
Bunların 14 tanesi de endemiktir. Yani netice itibarıyla,
doğanın bu kadar cömert olduğu alanlarda -hep söylüyoruz- mümkün
olduğunca bu tesisler yapılmamalı.
Yine, buna paralel, termik
santrallere kömür temin etmek amacıyla zeytin arazilerinin yok edilmesi;
yine, termik santrallerin üzerine yapılacak bacaların, gaz tutucu
bacaların hâlâ istenildiği şekilde olmaması çevresel etkiler
açısından önemlidir. Yine, buna paralel olarak, özellikle Samsun
Çarşamba Ovasında yapılan biyokütle tesisinin yeri oldukça
yanlıştır. Tarım arazilerine bırakın enerji
tesislerinin, sanayi tesislerinin yapılmasını, konut bile yapılmamalıdır.
Hepinizin bildiği gibi,
Buna paralel olarak, rüzgâr
enerjisiyle ilgili, rüzgâr türbinlerinin de yer seçimi yapılırken
buna da dikkat edilmesi lazım. Özellikle kuşların göç
yolları üzerine kurulmamalı, uçan hayvanların bulunduğu
alanlarda ekosistem açısından da dikkat edilmeli, yerdeki
hayvanların bir yerden bir yere rahat hareket edebilmesi için türbinsiz
koridorlar oluşturulmalıdır.
Yine, jeotermallerde
jeotermal atık suları yüksek miktarlarda tuz, bor, tarımsal üretim
için zararlı madde, arsenik gibi fiziksel zehirli maddeler ve su
kirliliği yapan maddeler içerdiği için jeotermal
akışkanların kontrolsüz olarak yüzey üstü su kaynaklarına
boşaltılması durumunda yüzey ve yer altı
sularının kirleneceği aşikârdır. Ayrıca, yüksek
derişimler hem kullanılan yüzey ve yer altı suları hem de
toprak için tehdit oluşturmaktadır.
Tabii, biz İYİ
Parti olarak şunu baştan söyleyelim: Yani Türkiyenin bu kadar
enerjiye ihtiyacı varken bütün enerji kaynaklarını, enerji
üretim çeşitliliklerinin tamamını destekliyoruz. Burada
altını çizmek istediğimiz temel mesele şu: Enerji
üretiminde güvenlik, çevre ve doğayı koruma esas. Yani bizim,
insanımızın sağlığını tehdit edecek her
türlü faktöre karşı önlem alma mecburiyetimiz var. Bu önlemleri
aldığımız sürece -tabii ki Türkiyenin enerjiye
ihtiyacı var- bununla ilgili her türlü yatırımın
yapılmasına da buradan destek verdiğimizi her ortamda, her
şekilde söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Bunun yanı sıra,
tabii, özellikle hidroelektrik santralleri: Hidroelektrik santrallerinde bugün
Türkiye maalesef üretiminin sadece ve sadece yüzde 24ünü kendi santrallerinden
yapıyor. Bunun da ortalama maliyeti 33 kuruş civarında. Yani
bütün bu fiyatı sizin yap-işlet-devretlerdeki ortalamanızla
yaklaşık 10 sent. 10 sent ne demek? Yaklaşık 1,42 TLye
özel sektörden alıyorsunuz. Devletin üretiminin maliyeti de 33 kuruş.
Bununla yüzde 75i dengelemeye çalışıyorsunuz, dengeleyemezsiniz,
buradan söylüyorum. Özellikle devletin düzenleyici kuruluş olması
açısından şu an üretime almayı planladığı
büyük barajları bir an önce üretime alarak hiç olmazsa bu dengelemeyi
yapmasını bekliyoruz. Bu konuyla ilgili de her türlü katkıyı
vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir Mersin Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Enerji konusundaki
görüşlerimizi, önerilerimizi size aktaracağım. Enerji kamusal
bir ihtiyaçtır tıpkı su gibi, hava gibi, sağlık,
ulaşım, barınma ve eğitim gibi. Bu nedenle, enerji
politikaları tümden kamulaştırılmalıdır. Üretim,
iletim, dağıtım ve benzeri tüm aşamaları da kamusal
bir hizmet olarak kamu tarafından yapılmalıdır. Bir kamusal
ihtiyaç olan enerji şirketlerin insafına, inisiyatifine ve kâr
hırsına bırakılamaz. Kamu eliyle yürütülen enerji politikaları
da halkın ve doğanın faydasına olacak şekilde ve kâr
amacı gütmeden yapılmalıdır. Doğaya ve tüm
canlılara rağmen bir kalkınma projesi asla kabul edilemez.
Enerji tüketildiği yerde
üretilmelidir dolayısıyla enerji yatırımlarının
ölçeği küçültülmeli, büyük santraller yerine yerel talebi
karşılayacak küçük, yenilenebilir enerji üretimlerine
ağırlık verilmelidir, öncelik bunlara verilmelidir ve elektrik
bir yerden bir yere taşınmak yerine, bulunduğu yerde üretilmeli
ve o şekilde tüketilmelidir yani uzak noktalara
taşınmamalıdır çünkü oralarda bir iletim
kayıpları söz konusu oluyor. Diğer taraftan, doğaya ve
canlılara rağmen bir kalkınma projesi kabul edilemez. Enerjide
yenilenebilir enerji projeleri yapılması elzemdir. Her il, ilçe,
belde, köy mahallî ölçekte kendi elektriğini üretebilmeli, yenilenebilir
projeler geliştirilmelidir. Her ev, her fabrika, her okul ve her iş
yeri ihtiyacı olan elektriği üretmek için proje geliştirilmeli
ve bu yöndeki projelendirmeler desteklenmelidir. Şu anda, maalesef,
çatılara konulacak olan paneller her okulun, iş yerinin, ev ve hane
halkının üreteceği elektrikler hem bürokratik nedenlerden
dolayı hem de maliyet nedenlerinden dolayı oldukça pahalı.
Nükleer santraller destekleneceğine, buralara yatırım
yapılacağına hane halkının ve yerel ölçekteki bu
üretimlerin desteklenmesi birçok sorunu ortadan kaldıracaktır.
Doğaya ve canlılara
düşman yenilenebilir enerji olmaz. O nedenle, her yenilebilir enerji de
sizin söylediğiniz gibi yenilenebilir yani temiz enerji değildir ve
her yenilenebilir enerji tarifi yaptığınız yerden de temiz
enerji çıkmaz. Örneğin, HESler artık kesinlikle yenilenebilir
bir enerji değildir, kesinlikle temiz enerji üreten bir
yapılaşma değildir. Dolayısıyla, HESler, JESler,
BESler, GESler, RESler her zaman temiz enerji üretmez; endüstriyel bazda
olduğu takdirde, bir yerden bir yere iletildiği takdirde bunlar da
bütün bu aşamalarda temiz enerji olmaktan çıkar. O nedenle, enerjinin
küçük ölçekli ve yerinde, yerelinde üretilmesi gerekiyor.
Tabii, bir diğer taraftan
da tasarruf var, tasarruf. Şimdi, mevcut enerji
altyapısının rehabilite edilmesi hâlinde mevcut elektrik
sarfiyatının yüzde 20ye yakın tasarrufu sağlanabiliyor;
bu, verilerle ortaya konulmuş bir şey. Yani nedir bu? Kayıp
elektrik söz konusu, bunlar bertaraf ediliyor. Diğer taraftan,
yaz-kış saati uygulaması, bilimsel verilerle ortaya
konulmuş ki ciddi bir israfa neden oluyor.
Diğer taraftan da 1
AVM'nin aylık elektrik tüketimi 15 bin hanenin elektrik tüketimine denk
geliyor. Türkiye, neredeyse bir AVM çöplüğü olmuş, her ilde çok
sayıda AVM var ve Türkiye'de de genel olarak 500e yakın AVM var.
Bütün bunlarda yapılacak olan tasarruflar, Akkuyu Nükleer Güç
Santralinden açığa çıkan elektrikten çok daha fazlasına
denk geliyor ve tam da burada Ne için? ve Kimin için enerji ihtiyacı
var? Bu soruların cevabını tam da burada görüyoruz.
Yine, sadece kompakt ampul
kullanımı bile, Akkuyu Nükleer Santralinin en az 2 katı kadar
elektrik tasarrufu sağlıyor.
Değerli arkadaşlar,
bütün bunlardan baktığınız zaman, nükleer santral
yapımları durdurulmalıdır, projeler iptal edilmelidir;
kömürden çıkış için tarih belirlenmeli, bu alanda
çalışan işçilerin istihdamını sağlayacak yol
haritaları oluşturulmalıdır. Ulaşımda otoyollar,
havalimanları değil, toplu ulaşımı sağlayacak
projeler geliştirilmeli ve bunlara yatırım
yapılmalıdır. Aynı şekilde, kentlerde de toplu
ulaşım geliştirilmeli, kent merkezleri ve benzeri noktalarda
toplu ulaşıma yönelik teşvikler ya da bu alandaki
yatırımlar oluşturulmalıdır.
Şimdi, bütün bunlardan
baktığınız zaman, bizim için söylenen Bunlar her şeye
karşı. söylemini kabul etmiyoruz. Tam da bu noktada, enerji üretimi
kamusal ve yerel ölçekte yapıldığı takdirde hem
doğayı, çevreyi kirletmeden hem de Türkiye'nin bütün elektrik
enerjisi ihtiyacını karşılayabilecek elektriği üretmek
mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Yeter ki şirketler için, rant için, kâr hırsı için
enerji politikası değil, halk için, doğa ve canlılar için
yaşanabilir bir ülke, yaşanabilir bir dünya için enerji
politikası oluşturulsun. Biz de bunu savunuyoruz ve savunmaya devam
edeceğiz.
Teşekkür ederim (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanun Teklifinin 24üncü
maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan gerçekleştirilmesi
ibaresinden sonra gelmek üzere bir örgüt faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi ibaresinin eklenmesi ve (3)üncü fıkranın madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Murat
Emir Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Adana Ankara Manisa
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR
(Düzce) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa teklifindeki
çarpıklıkları konuşmaya devam ediyoruz, maalesef devam
ediyoruz. Aslında yapılması gereken, bu yasa teklifinin geri
çekilip, doğru dürüst çalışılıp, en azından
Adalet Komisyonunda görüşülüp tekrar getirilmesidir. Bu hâliyle bunun
geçmesi -üzülerek söylüyorum- bu topraklara ihanettir, hem de milyonlarca
yıllık bir ihanettir.
Bakın, 24üncü madde son
derece yanlış. Bazı yerlerinde düzeltme
yapacağınızı öğrendik bizim eleştirilerimiz
sonrasında; tamam, iyi olabilir ama bazı yerlerinde hâlâ eksiklik
görüyoruz. Bakın, Nükleer madde, radyoaktif kaynak veya radyoaktif
atıkların kaybolmasına, çalınmasına veya yetkisiz
kişilerin eline geçmesine ihmal göstererek veya dikkat ve özen
yükümlülüğüne
diye giden bir madde var. Bakın arkadaşlar, böyle
bir ceza düzenlemesi olmaz. Bunu ya düzenlemezsiniz, yani ceza
yargısına bırakırsınız acaba taksirle mi
yapılmış, kastla mı yapılmış diye veya
yazıyorsanız burada, bu suçun kasten yapılmış hâlini
de yazarsınız. Yani birisi yanlışlıkla bir radyoaktif
maddeyi Türkiyede açığa bırakmaz ama birisi kasten
bırakırsa yanlışlıkla bırakan gibi
cezalandırılamaz. Böyle bir şey olamaz; eğer buna kasten
demezseniz o suçu tanımlamamış olursunuz, o suçu cezasız
bırakmış olursunuz. Böyle bir saçmalık olmaz, mutlaka
(ç)nin düzeltilmesi lazım, demedi demeyin, düzelteceksiniz, eninde
sonunda gelecek.
Şimdi, (d)ye geliyoruz.
Ya arkadaş, somutlaştırmak için söylüyorum, uranyum çubuğu
iyi niyetle, fark etmeden, taksirle, olası kastla getirilmez, uranyum
çubuğunu bu ülkeye getirip bırakıyorsa birisi bu, kastendir.
Bunu da düzeltmeniz lazım, bu, gerçekten son derece yanlış.
Bir de tabii, bu yasanın
ruhuna bakmak lazım. Söylüyoruz, alelacele
yapmışsınız, bütün yetkileri Cumhurbaşkanına
veriyorsunuz. Aslında, gerçekten hiçbir şey
yazmamışsınız, mış gibi yapıyorsunuz; ya,
bir yasa teklifi varmış gibi yapıyorsunuz, biz de elimizden
geldiği kadar eleştirmeye gayret ediyoruz. Bakın, bu yasa
teklifini hazırlayanlar bu ülkenin toprakları içerisinde radyoaktif
madde taşıyacak kişileri çok seviyorlar, bayılıyorlar
onlara. Nereden çıkartıyorum? 13üncü maddeden. Arkadaşlar, bir
yasa yaparken ilgilinin hukuki sorumluluğunun alt sınırı
belirlenir, siz üst sınırını belirlemişsiniz; böyle
saçmalık olur mu? Yani diyorsunuz ki: Ben 80 milyon euroya kadar
cezanı senden alırım, ya, gerisi önemli değil. Böyle bir
saçmalık olur mu? Nasıl yapıyorsunuz bunu? Sorumluluğun alt
sınırını belirlemeye, evet; sorumluluğun üst
sınırını nasıl belirlersiniz? Peki, şöyle düşünebiliriz:
Ya, bunu hazırlayanlar safmış, bilmiyorlarmış, fark
etmemişler, böyle yazıvermişler; öyle de değil. Bakın,
öyle olmadığını ben nereden anlıyorum? Çünkü daha
sonraki maddede eğer zarar bu miktarı aşarsa
Cumhurbaşkanına Zarar Tespit Komisyonu kurmayı öneriyor. Demek
ki farkında yani sigorta bedelinin üstünde olabileceğinin gayet
farkında. Niye yapıyoruz bunu? Niye yapıyoruz? Bunun bir sebebi
olması lazım. Yani tüyü bitmemiş yetimin hakkını
korumaya çalışıyoruz ya, Türkiye toprakları içerisinde
radyoaktif madde taşıyacaksan kardeşim, üst
sınırın belli olmayacak; oradaki duruma, zararın
mahiyetine, zararın boyutuna göre bunun değerlendirilmesi lazım.
Ha 80 milyon euro sigorta yap -zaten onu da mecbur koymuşsunuz- sonra
nasıl taşırsan taşı. diyorsunuz, bunun özeti budur,
başka türlü açıklaması olamaz ve bunu da üstelik zararın 80
milyon avrodan fazla olacağını öngören bir yasada
yapmışsınız. Ya, bunun iyi niyetle, akılla
anlaşılması mümkün değil. Buradan benim
anladığım şudur arkadaşlar, siz diyorsunuz ki bunu
taşıyacak firmaya
Nasıl iş
yaptığınızı biliyoruz,
Cumhurbaşkanlığı sarayında, ak sarayda daha önceden
taliplilerle görüşüldüğünü, görüşüleceğini zaten biliyoruz,
muhtemelen 5li çeteden birine taşıtacağınızı da
görüyoruz. Diyeceksiniz ki: Al kardeşim, 80 milyon euro sigorta yap, o
bize yeter. Ondan sonra diyeceksiniz ki: Nasıl taşırsan
taşı. Sen o radyoaktif maddeyi iyi taşımadın mı,
zarar mı oluştu, milyonlarca insan mı öldü, Türkiyede her
şey birbirine mi girdi, turizm mi çöktü, çocuklar kanser mi doğuyor;
önemli değil, kalanını Cumhurbaşkanı bir Zarar Tespit
Komisyonu belirler, Zarar Tespit Komisyonu da zaten o zararı
karşılar. Senin hiçbir zararın yok. Bir kuruş zararı
olmaz, bir kuruş fazladan parası gitmez. Ya, böyle bir yasayı
nasıl geçireceksiniz? Nasıl vicdanınız buna evet diyecek?
Bunu doğrusu aklım almıyor ve şöyle söyleyeyim...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla)
Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MURAT EMİR (Devamla)
Bu ülkenin çakıl taşını vermeyiz. diyorsunuz. Peki,
bakın, bu ihanet çok büyük bir ihanet, milyonlarca yıla uzanacak bir
ihanetten bahsediyoruz; doğmamış çocukların kanserli,
anomalili doğmasından bahsediyoruz. Böyle bir şeyin ne Meclise
yakıştığını ne de hiçbirimize yakıştığını
düşünüyorum. Bu lekeyi taşımayın. Eğer
yapacaksanız üst sınır değil, alt sınır getirin
ve o işi yapacaklardan da bunu tahsil edecek bir yasal düzenleme
yapın. Zamanım yettiğince anlattım. Daha bir sürü
yanlışlık, çarpıklık var, hepinizi bu konuda sorumlu
olmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, bir söz talebim vardı ama.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, Sayın Başkanım, aslında şöyle bir
şey, bundan sonra, 2-3 madde sonra Komisyonda gece geç saatlerde eklenen
birkaç maddeye geleceğiz. Bazı arkadaşlar da Bir an önce
gidelim. falan diyorlar. Bence bir iş yaparak ikisini birden, iki
doğru işi birden yapabiliriz. O eklenen maddelere hiçbir
itirazımız yok, sulama birliklerinde veya çeşitli alanlarda
güneş panelleri falan ama şimdi, bu bir kod kanun ve biz nasıl
yaptık mesela? Dünyadaki birçok benzer ülkenin benzer kanununa baktırdık
grup danışmanlarına. Mesela, bana hiçbirisi şöyle bir
şey getirmedi: Efendim ya, bunların kanununun içinde sulama
birlikleri bilmem ne ek maddesi var, bilmem ne maddesi var. Bu kanun belki
elli yıl sonra açılacak, incelenecek; diğer ülkeler Türkiye'de nükleerle
ilgili, gelişmelerle ilgili açıp bakacak ne var diye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade
eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İçinde torba kanun niteliğine sokan 3 tane tuhaf madde var; bu
maddeleri alın -ne zaman diyorsanız- salı günü ilk kanuna hep
birlikte konuşmasız ekleyelim ama bu kadar kritik bir kanunu
Yani
21inci maddeyi 22nci madde üzerinden çok ciddi de eleştiriyoruz, Anayasa
Mahkemesine de götüreceğiz, kuvvetle ihtimal de bozulacak ama
kaldığı hâliyle -biz götürmeyeceğiz- sulama birlikleri
maddesi kalacak içinde. Adam dünyanın öbür ucunda tercüme bürosuna
Türkçeden kendi diline tercüme ettirecek, bir açacak, içinde bunlar var. Bu, bu
Meclise yakışmıyor. Bu bir öneridir, o 3 maddeyi çeksinler,
salı günü görüşmesiz ekleyelim.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 24üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan aşağıdaki ibaresinin aşağıda
belirtilen ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Dursun
Ataş Bedri
Yaşar
Erzurum Kayseri Samsun
Ayhan
Altıntaş Arslan
Kabukcuoğlu Yasin
Öztürk
Ankara Eskişehir
Denizli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 24üncü maddesi üzerine
İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çorum Milletvekili Oğuzhan
Kaya ve 87 milletvekilinin hazırladığı kanun teklifinin son
maddelerini görüşüyoruz. Bu arada Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya
burada yoklar, 87 vekilimiz burada yoklar.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Buradayız, buradayız.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Ben, teklif veren vekillerin tekliflerine sahip çıkmalarını ve
görüşmelerde bulunmalarını öneriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Anayasaya karşı muvazaa suçu; başkası
hazırlıyor, imzalıyorlar. Anayasaya karşı muvazaa
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Bu arada, bir hususa değinmeden geçemeyeceğim. Kanımca bu
teklifteki kurumun adı yetersiz. Nükleer enerjinin düzenlenmesi kadar
güvenli kullanımı da önemle vurgulanması gereken bir husustur.
Teklif hazırlayıcıları, Amerika Birleşik
Devletlerindeki Nükleer Düzenleme Komisyonundan esinlenerek Nükleer Düzenleme
Kurumu ismini tercih etmişler ancak Avrupanın pek çok ülkesinde bu
kurumun adı Nükleer Güvenlik Kurumudur, hatta Almanyada Çevre,
Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı olarak
belirlenmiştir. Bizim de Avrupa ve Amerikaya bakarak nükleer güvenlik ve
düzenleme kurumu adını vermemiz daha uygun olurdu. Eğer
Akkuyuda inşası devam eden 1inci reaktörün 2023te enerji
vereceğini düşünüyorsak -ki şahsen bugünkü şartlarda o
kadar iyimser değilim- nükleer enerji güvenliği konusuna
ağırlık ve önem verdiğimizi göstermemiz daha uygun olurdu.
Maalesef, teklifler son anda alelacele getiriliyor, Komisyona bir günlük süre
veriliyor, ardından da yeterli istişare yapılmasına imkân vermeden,
âdeta yangından mal kaçırılıyor gibi, Genel Kurula
indirilip milletvekillerini el kaldırıp indiren robotlar durumuna
sokan bir anlayışla kanunlaştırılıyor. Son dört
yılda kanunlaşan tekliflerde olduğu gibi, tüm yetkilerin
Cumhurbaşkanına verilmesinin pek çok sakıncasını
gördüğümüz, hatta Cumhurbaşkanınca bile yanlışlık
yapıldığının kabul edildiği uygulamalar da
olduğu hâlde hâlâ bu yanlışlıkta ısrar etmenize hayret
etmemek mümkün değil. Mesele Cumhurbaşkanının
şahsına münhasır değil, mesele sistem ve uygulama
yöntemidir. Esas olan, çözümleri ortak akılla bulmaktır. Nükleer
güvenlik ve düzenleme hususunda bir kanun teklifine ülkenin ihtiyacı yok
mu? diye sorarsanız cevabımız Tabii ki evet, ihtiyaç var.
olacaktır ama Kanun teklifinde bariz hatalar var mı, ileride bunlar
sorunlara yol açar mı? diye sorarsanız da Evet, bariz hatalar var,
ileride sorunlar da çıkarabilir. demek durumundayız. Bu
hataların bariz olanlarını hem Komisyonda hem de Genel Kurulda
izah etmeye çalıştık, önergeler verdik ama maalesef
iktidarınız, istişareyi yenilgi gibi gördükleri için
değerlendirme cesaretini gösteremiyorlar.
Akkuyu özelinde Türkiye'nin
ileride başını ağrıtacak çok problem var. Yer seçimi,
santral sahasının tüm egemenliğinin Ruslara teslimi, özel liman
izni verilmesi, atık yönetimi, çevresel etkiler, denetim yetkileri,
teknolojik yetkinlikler, fiyat yüksekliği gibi pek çok potansiyel sorun
var. Devlet olarak yaklaşık 30 kuruşa üretip halka ortalama 2
liraya sattığınız elektriği Ruslardan 12,35 sente yani
1,8 liraya alırsanız halka kaç liradan satabileceksiniz?
Kilovatsaatini 5-6 liradan mı satacaksınız? Bu fiyatı kim
ödeyebilecek? Tabii ki en pahalı elektrik olmayan elektriktir ama yerli
kaynaklarımızı sonuna kadar kullandık mı? Ülkemizin
tüm rüzgâr ve güneş potansiyelini bitirdik mi? Onları devreye soksak,
çatılara güneş enerjisi panelleri koymaları için vatandaşa
teşvik versek, güneş ve rüzgâra öncelik versek daha doğru olmaz
mı? Avustralyada devlet bir eve yapılacak güneş panelleri için
2 bin dolar direkt destek veriyor. Bizim de benzer bir desteği vermemiz,
ilaveten KDV desteğini de vermemiz Akkuyu için ödeyeceğimiz
milyarlarca dolardan daha verimli olmaz mı?
Bu Hükûmetin yirmi
yıldır başarabildiği şey, geleceğimizi satarak
bugünü kurtarmak oldu. Artık sorunların çözülmediğinin, aksine
günü kurtarmak adına daha da derinleştiğinin herkes farkına
vardı. Bugün milyonlarca genç işsiz, psikolojisi bozuk; işi olup
ücretli çalışanların yarısı asgari ücretle, çayla,
simitle, kuru ekmekle yaşamını sürdürmeye
çalışıyor, esnaf ve çiftçi perişan yani iktidarın gizlediği
sorunlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Ancak bunlar daha buz
dağının görünen kısmı, halının altına
süpürülen daha çok problem var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
İktidarınızın kalan kısa zamanında yeni
sorunların ortaya çıkmaması için istişare etmekten
kaçmamanızı umuyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 24üncü
maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendinde yer alan
"işletenler ibaresinin "işletme faaliyetini yürütenler
şeklinde değiştirilmesi ile (d) bendinde yer alan
"yakıtları ibaresinden sonra gelmek üzere kasten ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat
Denizli Kayseri İstanbul
Semiha
Ekinci Ramazan
Can Hacı
Bayram Türkoğlu
Sivas Kırıkkale Hatay
Fatma
Aksal Sabahat
Özgürsoy Çelik Bahar
Ayvazoğlu
Edirne Hatay Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Genel
Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Kanun teklifinin 24üncü
maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendinde yer alan
"işletenler ibaresi ile 12nci maddesinde geçen teknik nitelikli
"işleten kavramının birbiriyle
karıştırılmaması için belirtilen ibarenin
"işletme faaliyetini yürütenler şeklinde
değiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Ülkemizde hurda demir çelik
ithalatı önemli bir yer tutmaktadır. Hurda metallerin ülkemize
giriş noktalarında sürekli çalışan radyasyon ölçüm
sistemleri mevcuttur. Bu sistemler marifetiyle zaman zaman hurda metal
ithalatı kapsamında getirilen malzeme içerisinde çok düşük
miktarlarda da olsa radyoaktivite tespit edilebilmektedir. Bu durum kontamine
olmuş malzemenin hurda metal içerisine sehven karışması
sonucu ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, kanun teklifinin 9uncu
maddesiyle ülkemiz egemenlik alanı dışında yürütülen bir
faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif
atıkların ülkemize girişi yasaklanmıştır.
Teklifin 24üncü maddesinin (1)inci fıkrasının (d) bendiyle de
radyoaktif atıkları ve kullanılmış yakıtları
ülkemiz sınırları içerisine sokan kişiler için hapis ve
adli para cezası öngörülmüştür. Önergeyle, bahse konu malzemenin
ülkemiz sınırları içerisine kasten sokulmaması hâlinde
hurda metal ithalatçılarının
cezalandırılmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
MURAT EMİR (Ankara)
Evet demeyin, evet demeyin! Vebal alıyorsunuz, vebal!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Doğru bir şey ya, bunun hangisine evet demezsiniz?
Sizin de katkılarınız var bunda, sizin de katkınız var
bunda.
MURAT EMİR (Ankara)
Vallahi vebal alıyorsunuz ya!
BAŞKAN Kabul edilen
önerge doğrultusunda 24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Oya
Ersoy
İzmir Mersin İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün, İklim Adaleti
Koalisyonu Kadıköydeydi, Kadıköyden size seslendi ama sizler
yandaş medya yazmadığı için göremediniz diye buradan dün
Kadıköyde okunan basın bildirisini bir kez de ben okumak istiyorum:
Zeytinime dokunma! Özel bir yasayla korunan zeytinlikler, dikkatler
kapımızdaki savaşa çevrilmişken alelacele yapılan bir
yönetmelik değişikliğiyle enerji ve maden projelerine
açılıyor, sermayenin hizmetine veriliyor. İktidar, enerji ve
maden şirketlerinin yıllardır süren yoğun
baskıları sonucunda zeytinliklerimizi enerji ve maden projelerine,
kömüre feda ediyor.
1939da kabul edilmiş
bulunan ve bugüne kadar zeytinlikler için bir kalkan olan 3573 sayılı
Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunu
değiştirmeyi başaramayan şirketler, bu kez de Maden
Yönetmeliğinin 115inci maddesine ek fıkra koydurarak zeytinlik
alanlarımızın madencilik çalışmaları için kullanılmasını
sağlamak, böylece yıllardır göz koydukları zeytinlikleri
ele geçirmek istiyor.
Kamunun açık ve net
zararına olacak bu yönetmelik değişikliğinin gerekçesi de
kamu yararı. Gerçekte kimin yararı? Söz konusu
değişikliğe göre, ülkenin elektrik ihtiyacını
karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda
zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve
faaliyetlerinin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması
durumunda, madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetinin bitiminde
sahayı rehabilite ederek eski hâle getireceğini taahhüt etmesi
şartı getiriliyor. Bunun mümkün olmadığını bu
ülkede yaşayan yaşlı, genç herkes bilir. Kutsal zeytin yoksulun
ağacıdır, köylünün, çiftçinin geçim kaynağıdır.
Köylüler zeytin geliriyle çocuklarını okutur, evlendirir. Ülkemizdeki
yüz binlerce çiftçinin yaşamı yalnızca zeytine
bağlıdır. Bir zeytin ağacının büyümesi
yıllar almaktadır, yok edilen zeytinliklerin kısa sürede yerine
getirilmesi mümkün değildir. Savunulabilir ve haklı hiçbir yanı
olmayan bu yönetmelikte ağaçların nakledileceğinin belirtilmesi
ve Bakanlık tarafından Zeytinlikler kesilmeyecek, nakledilecek.
şeklinde yapılan açıklamalar
inandırıcılıktan yoksundur ve kabul edilemez. Ayrıca,
asırlık zeytinliklerimizin nakledilmesine razı da değiliz,
dokunmayın yeter. Zeytinliklerin ölüm fermanı olacak olan bu
değişiklik asla kabul edilemez. Kutsal ve ölümsüz zeytin
ağacı, kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban edilemez.
Zeytinliklerin tahribi, aynı zamanda tarımsal ekosistemlerin, su havzalarının
da tahribi demektir. Bu yönetmelik, ayrıca, ekolojik tahribata da yol
açacaktır. 78 bileşenden oluşan İklim Adaleti Koalisyonu
olarak tüm ekoloji örgütlerini, sektör örgütlerini, emek ve demokrasi güçlerini
ve demokratik kitle örgütlerini söz konusu yönetmelik
değişikliğine karşı ortak olarak mücadele etmeye, söz
konusu yönetmelik değişikliğine karşı ortak davalar
açmaya, yönetmeliğin iptali için yığınsal dava açmaya
çağırıyoruz. İklim Adaleti Koalisyonu.
Evet, dün Kadıköyde bu
bildiri okundu ama sadece Kadıköyde değil, Akhisarda,
Aydında, Çanakkalede, Balıkesir Burhaniyede ekoloji örgütleri,
ekoloji platformları, çevre platformları hep birlikte seslendi. Yine,
bugün İstanbulda Kuzey Ormanları Savunması size seslendi, 190
milyon ağacımızı tek tek savunacağız. dedi.
Siz bu hafta bir gaza
bastınız. Evet, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi burada, 1 Mart
itibarıyla zeytinlikleri katledecek bir yönetmeliği geçirdiniz. Dün
de yine bir gece yarısı kararnamesi, yönetmeliğiyle kesin koruma
altındaki sit alanlarını da turizm tesisi, enerji
yatırımı, iskele yapımı vesaire
yapılaşmalara açtınız. Bu düzenlemelerin hepsi belli ki
adrese teslim düzenlemeler.
Ve bir kez daha hep birlikte,
sadece biz burada değil, meydanlarda size sesini duyurmaya
çalışan bütün ekoloji hareketi adına uyarıyoruz:
Ekokırım suçu işleyenlerin hepsinden hesap soracağız.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 25inci
maddesinin (7)nci fıkrasında yer alan otuz ibaresinin
altmış olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Ali
Şeker
Adana
Manisa İstanbul
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Ali Şeker.
Buyurun Şeker. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İki gün önce gece
yarısı Zaporijyada çatışmalar meydana geldi. Çernobilin
hemen yakınındaki, Çernobilden 6 kat fazla reaktörü olan, 10 kat
fazla nükleer kirlenmeye yol açabilecek olan bir santral önünde
çatışmalar meydana geldi. O gece sabaha kadar Avrupa da
uyuyamadı, dünya da uyuyamadı ve siz bu kadar tehlikeli bir santrali
Akkuyuya layık görüyorsunuz. Akkuyuya bu santrali yapan Çernobilin
sabıkalısı Rosatom, onların yaptığı bu
santral Ecemiş fayının üzerine yapılıyor ve siz
nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz? Yani bütün Avrupa temiz enerji
derken, bu temiz enerji konusunda artık nükleer enerjinin de belli bir
yere oturtulacağı kesinken ve güneş enerjisiyle ilgili fiyatlar
3-3,5 sent düzeyine düşmüşken biz niye çocuklarımızı,
torunlarımızı 13,5-15,5 sent fatura ödemeye mecbur ediyoruz?
Şu anda 3-3,5 sente alınan elektriği bugün bu fiyatlara verirken
bunun 4 katı fiyatla alınan nükleer santraldeki o elektriği bu
ülke insanına, çocuklarınıza, torunlarınıza ödetmeyi
nasıl reva görebiliyorsunuz? Geldiğimiz durumda herkes kendi evinde
kiracı, kendi dükkânında kiracı durumuna düştü ve kendi
yurdunda yabancı durumuna düştü vatandaşlarımız ve
bugünün fiyatlarının 4 katı fiyata siz bu santralin elektriğini
alma garantisi veriyorsunuz; bu, gelecek kuşaklara karşı büyük
bir ihanet.
Nükleer güvenlik konusunda bu
kanunu ayın 9una kadar yetiştireceğiz diye son dakikada yumurta
kapıya dayandığında getirdiniz tabiri caizse. Daha önce
Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz iptal etti bunu daha önce çıkan yönetmelik
de tarihi içinde çıkmadığı için iptal olmuştu.
Nükleer konusu çok ciddi bir
konu. Hızlı tren yaptırdık. dediniz yandaş
müteahhitlerinize, ki hızları bile sınırlı, ona
rağmen kaza yaşandı, Ankaranın göbeğinde yaşandı,
Pamukovada yaşandı, Çorluda yaşandı. Nükleer santral
onlara benzemez, son dakikaya bırakılacak hiçbir şeyi affetmez
nükleer santraller ve onlar ölüm olarak karşımıza çıkar. O
sizin 700 milyon euro, 80 milyon euro teminatlarınız hiçbir şey
ifade etmez. Trilyonlarca dolar zarara uğratırsınız
ekonomik olarak, manevi olarak da orada yaşayan milyonlarca insanın
hayatının hiçbir bedeli yok. Bu anlaşmalarda bazı bedeller,
bazı riskler var ki -bunlar da atıkların
taşınmasından nükleer santralde yaşanabilecek kazalara
kadar- bu kanunda düzenleme yapma ihtiyacı duyuyorsunuz.
Biz bu konuda
yaptığımız düzenlemelerde denetim yetkisini kime veriyoruz?
Taşerona veriyoruz. Siz, artık nükleerde de taşeronu
getirmiş bir iktidarsınız. Bütün kurumlarda, kamuda, özelde
taşeronu yerleştirdiniz; bu kadar ciddi bir konuda, nükleer
atıkların taşınmasında da taşeron sistemine
geçiyorsunuz. Bu nükleer atıklar Antalyadan geçecek, Çanakkaleden
geçecek, Marmarayı boydan boya katedecek; sonra İstanbuldan,
İstanbul Boğazından milyonlarca insanın yanından
geçecek ve siz, burada 50 milyon-60 milyon dolar ceza verilecek diye bunun
caydırıcı olacağını düşünüyorsunuz. Bunu
kabul etmek mümkün değil. Bu, çocuklarımıza yapabileceğimiz
bir haksızlık.
Ispartada mevcut
çalışan elektrik santralinde elektrik sistemini ayakta tutamayan
anlayış, gelecek, nükleer santraldeki tehlikelerle başa
çıkacak. Siz, mevcut altyapıyı yenilemediğinizden
kaynaklanan sorunları çözemediğiniz için Ispartada insanlar günlerce
elektriksiz kaldı ve tekrar kalıyor. O şirketler ne
yapıyor? Teminat bedellerini ikide bir artıyor, hiçbir
yatırım yapmıyor ve siz de denetlemiyorsunuz, onlara ceza da
vermiyorsunuz.
Çevre Mühendisleri Odası
sizi uyardı, Elektrik Mühendisleri Odası uyardı, TMMOB
uyardı, Nükleer Karşıtı Platform uyardı ve siz,
onların hiçbirini dinleyip buraya çağırmadınız,
getirmediniz.
AHMET AKIN (Balıkesir)
Biz de uyardık.
ALİ ŞEKER (Devamla)
Yerel yöneticileri de Sinopta ÇED raporu için
topladığınızda Belediye Başkanını dahi o
toplantıya almadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ ŞEKER (Devamla)
Bu, Türkiye'ye yapılmış büyük bir ihanettir. Bazen bazı
yatırımlarda geç kalmak avantajdır. Dünya füzyon teknolojisine
giderken, dünyada güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi maliyetleri bu kadar
düşmüşken bu yatırıma girmek ihanettir, cinayettir; bu
cinayete ortak olmayın. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 25inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan aşağıdaki ibaresinin
aşağıda belirtilen ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Bedri
Yaşar Dursun
Ataş
Erzurum Samsun Kayseri
Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 25inci
maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
bugün günlerden cumartesi. Biz neden buradayız? Anayasaya ve yasalara
aykırı bir şekilde çıkarılmış olan bir kanun
hükmünde kararnamenin yol açtığı yasal bir sorunu çözmek için.
Bu sorunun çözülmesi için son tarih 9 Mart 2022. Bu kanun teklifi, bu süre
içerisinde Meclis Genel Kurulundan geçip yürürlüğe girmez ise, Resmî
Gazetede yayınlanmaz ise Nükleer Düzenleme Kurumu kanunsuz
çalışan bir kurum hâline gelecek.
Bu kanun teklifinde AK
PARTİsinin 88 milletvekilinin imzası var. Biz bu kanun teklifinin
görüşmelerine ne gün başladık? Çarşamba günü. Perşembe
devam ettik, cuma devam edemeden kapandık ve şu anda
çalışıyoruz. Neden? Görüşmelerin devam edebilmesi için
toplantı yeter sayısı olmadığı için. Tekrar
ediyorum, bu kanun teklifinde AK PARTİsinin toplam 88 milletvekilinin
imzası var ancak bu milletvekillerinin önemli bir kısmı ne kanun
teklifi görüşmeleri esnasında Komisyonda ne de teklif Genel Kurulda
görüşülürken bu salonda. Hani hep sayınızla övünüyorsunuz ya,
niye kanun teklifinize sahip çıkmadınız, neden Genel Kurulda
değildiniz? Anlaşılan, uyarı geldi, bugün en azından
yoklamalarda burada olabildiniz.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun teklifi, uyarılarımız olmasına rağmen her zamanki
gibi eksikliklerle çıkacak, boşluklar ise yönetmeliklerle
doldurulmaya çalışılacak. Bakın, daha Genel Kurulda
görüşmeler esnasında 3 maddesinde düzenleme yapmak zorunda
kaldınız, çok yakında torba kanunlarla da tekrar düzeltmeye
buraya getirirsiniz. Gerçi, bu kod kanunu da Komisyonda son anda eklemelerle
torba kanuna çevirdiniz ya, olsun bakalım.
Birkaç gün önce
çıkarılan ve kamuoyunda madenciliğe kurban edilen zeytin
yönetmeliği olarak anılan yönetmelikte Enerji
Bakanlığına atıfta bulunulsa da bu yönetmeliğin hangi
aklın ürünü olduğu ortadadır. Zeytin katliamı
yönetmeliği kadar dikkat çekmese de 13 Ocak 2022 tarihli
Cumhurbaşkanlığı kararı da Denizlideki tarım
alanlarının katledilmesinin önünü açan bir karardır. 14 Ocak
2022de Resmî Gazetede yayımlanan 5103 sayılı Karara göre
Denizlimizin Tavas ilçesinin Avdan Mahallesinde linyit işletme
ruhsatı sahalarda maden üretimine devam edilebilmesi için ihtiyaç duyulan
taşınmazlar acilen kamulaştırılacaktır. Tavas,
birinci derece tarım arazilerine sahip olan bir ovadır. Bu bereketli
topraklarda ne ekerseniz yetişir, toprağa düşen her tohum
kendiliğinden filiz verir. Ancak, iktidar, Tavasın bereketli
topraklarının tarım alanı dışında kullanılmasına
yemin etmiş olacak ki madencilik alanındaki bütün projelerini bu
bölgede gerçekleştirmek istemektedir. 2016 yılında bu bölgede
termik santral yapımı gündeme gelmişti, bu proje iptal edildi.
2021 yılında tekrar termik santral ve açık kömür işletmesi
için ÇED süreci başlatıldı, kamuoyundan yoğun tepki gelince
bu projede ÇED raporu iptal edildi ve bölge halkı bu müjdeli haberin
şokuna daha alışamadan Sayın Cumhurbaşkanı
devreye girdi, 13 Ocakta 3 milyon 764 bin metrekare alanda kömür
ocağı kurulması için acele kamulaştırma kararı
çıkardı. Bu sahada da ne yazık ki zeytinliklerimiz var. Tavas'ta
termik santral kurulması nasıl engellenmişti biliyor musunuz?
Belediye meclisinde yer alan iktidar ve muhalefet partili üyelerin ortak
kararıyla, ortak itirazıyla. Hatta Sayın Cahit Özkan -burada-
termik santralin ÇED süreci iptal edildiğinde müjdeli haberi kendisi
verebilmek için bir basın toplantısı düzenlemişti.
Sayın Cahit Özkan'a o basın toplantılarında ne
konuştuğunu hatırlatalım: Orada yapılacak bir
santralin bölgeye faydası olmayacağı gibi, fazlasıyla zarar
vereceği konusunda birleştik. Denizli milletvekillerimiz ve Denizli
Büyükşehir Belediye Başkanıyla birlikte uzun süredir bu konu
üzerinde çalışıyorduk. Biz başından beri bu konuyu
takip ediyorduk. Tüm arkadaşlarımızla birlikte orada bir santral
yapılmasına karşıyız. Şimdi buradan sormak
istiyorum: Ne değişti? Konunun takibini mi bıraktınız
yoksa? Her şeye cevap veriyordunuz ya, size sataştım, kendisi
gelsin, buyursun, cevap versin. Orada açılacak termik santral bölgeye
zarar verecekti de kömür ocağı bölgeye zarar vermeyecek mi? O zaman
enerji ihtiyacının olduğunu unuttunuz mu yoksa?
Konuşmamın
başında da dile getirdiğim gibi, Cumhurbaşkanı karar
verdikten sonra sözün üstüne söz söylenmiyor; ne zeytinlik kalıyor ne
tarım arazisi ama biz, hâlâ Tavaslı hemşehrilerimize
verdiğimiz sözün arkasındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Tavaslı köylü vatandaşlarımız vasıtasıyla
yürütmenin durdurulması için dava açtık.
Buradan bir kere daha
sesleniyorum: Bu ülkenin tarım arazilerine dokunmayın, bu ülkenin
zeytinine dokunmayın, bu ülkenin tek bir ağacına dahi
dokunmayın.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
25inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
26ncı madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Mahmut Celadet
Gaydalı Murat
Çepni Rıdvan
Turan
Bitlis İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi adına, görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 26ncı
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Bu vesileyle, Bitlisin Mutki
ilçesinde dün meydana gelen selden dolayı hemşehrilerime geçmiş
olsun dileklerimi iletmek istiyorum. İşte, yatırımı
sadece asfalt yapıp beton dökmek olarak algılayıp altyapıya
gereken özen gösterilmezse bu tarz kötü sonuçlar doğabiliyor. Umarım
maddi zararlar en kısa sürede kamu eliyle giderilir.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin geneliyle ilgili olarak söylenecek birçok şeyin söylendiğini
düşünüyorum fakat yine de birkaç ekleme yapmak isterim: Biz,
halkımızın, bize oy versin vermesin herkesin hakkını
savunmayı bir görev olarak görüyoruz; dolayısıyla, bugün parti
olarak bu kanun teklifine hayır oyu vereceğiz. Bu kanun teklifine
hayır demek doğayı, insanı yani yaşama dair güzel
olan ne varsa onları savunmaktır.
Değerli milletvekilleri,
tarih, bizlerin geçmişten ders alması, geçmişte yapılan
hataların tekrar edilmemesi amacıyla bizlere yol gösteren en önemli
kaynaktır. İki gündür
üzerinde konuştuğumuz bu kanun teklifiyle, bırakın
geçmişten ders almayı, geçmişin hatalarını
tekrarlayacak bir sorumsuzluk içinde tüm topluma dayatılmaktadır.
Bunun örnekleri görüldü ve dünya bu bedeli çok ağır ödemek zorunda
kaldı. Fukuşima ya da Çernobil örnekleri sıradan örnekler
değil. Böylesi tehlikeli bir enerji için ülke topraklarında
oluşturduğunuz tehdit ve tehlikelerin olası sonuçları daha
önce buralarda yaşandı; şimdi deneme yanılma yoluyla bunu
test etmenin hiçbir mantığı yok. Rus ruleti oynadığınızın
farkında mısınız? Hep şikâyet ettiğiniz
dış güçlere ülke topraklarına tahrip gücü yüksek bir mayın
inşa ettiriyorsunuz; bugünkü teknolojiyle, uzaktan kumandayla binlerce
kilometre uzaktan her zaman patlatılmaya hazır bir nükleer bomba ve
bunun düğmesi de bunu inşa edenin elinde. Ortada bir gerçek var, o da
enerjiye olan ihtiyaç gerçeğidir. Bunu daha temiz, çevre ve yaşam
dostu, yenilenebilir ve asla kirletmeyen enerji modelleriyle kısmen de
olsa sağlayabilmek mümkün.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, 26ncı maddeyle Türkiyenin taraf olduğu nükleer
santrallerin kurulmasına ve işletilmesine ilişkin
uluslararası anlaşmalarda yer alan özel hükümler ile Harp Araç ve
Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi
Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümlerinin bu
kanun hükümlerinin uygulanmasında saklı olacağı;
ayrıca, nükleer enerji ve radyasyonun kullanımını içeren
faaliyetlerin düzenleyici kontrolü ile ilgili olarak kapatılan Türkiye
Atom Enerjisi Kurumuna yapılan atıfların Nükleer Düzenleme
Kurumuna yapılmış sayılacağı düzenlenmektedir. O
kadar hazırlıklı değilsiniz ki bu kanun teklifinde
Kapatılan kurumlara yapılan atıflar bu Kuruma
yapılır. diye bir cümleyle geçiştirerek konuyu
kapattığınızı zannediyorsun. Bu, tipik bir deve kuşu
politikasıdır, bugün üzerinde görüşülen kanun teklifinin
altyapısı hazırlanmadan Meclise getirildiğinin en bariz
örneğidir. Gerçekten sormak istiyoruz: Bugüne kadar aklınız
neredeydi? Yaptığınız iş yanlış, bari
şekil açısından doğru yapın; zaten her şeyi
şekilsel yapmaya çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
sizin burada, bizim öneri ve taleplerimizi dinlemektense bu kanun teklifini
hemen yasallaştırmak arzusunda olduğunuzu biliyoruz çünkü buraya
gelen kanun metni 87 milletvekilinin fikri değil, tek adamın
talebidir; sizler de sarayın arzusunu gerçekleştirmek adına
buradaki ısrarlarınızla topluma yenilenebilir enerjiyi
değil riskli enerjiyi yani nükleer enerjiyi dayatıyorsunuz. Biz
yaptık ve istedik, oldu. mantığının bu ülkede terk
edilmesi gerekiyor. Aldığınız kararlar sadece sizin
partinizi değil, bu halkın tamamını ilgilendiriyor ve
etkiliyor. Bölge halkının her türlü itirazı ve karşı
çıkması, muhalefetin bu kanun hakkındaki tüm uyarı ve
önerileri sizler için hiçbir şey ifade etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Ama şu unutulmamalı ki her tercih aynı zamanda bir
vazgeçiştir. Nükleeri tercih eden iktidarınız hem güvenlikten
hem çevreden hem de insandan vazgeçmiştir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 26ncı
maddesinin (2)nci fıkrasında yer alan kontrolü ile ibaresinin
kontrolüyle şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen
Şevkin Ömer
Fethi Gürer Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Adana Niğde Manisa
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin.
Buyurun. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyenin en önemli sorunlarından biri, aynı zamanda, deprem
tehlikesidir. Depreme karşı dirençli bir toplum oluşturmak ve
toplumda afete hazırlık bilincinin oluşması amacıyla 1
ile 7 Mart tarihleri arası Deprem Haftası olarak ilan edilmiştir
ama gelin görün ki haftanın son gününde olmamıza rağmen
Hükûmetin bu konuyla ilgili herhangi bir gündemi yok. Hükûmet, kısır
çekişmeler içerisinde, sorunları sanki bir başkası
yaratmış gibi Çözüm adresi biziz. söylemleriyle halkı uyutmaya
devam ediyor. Hâlbuki, bizim gündemimizde vatandaş var, ekonomi var,
savaş var, deprem var, zeytin var, ağaç var, toprak var; bizim
gündemimizde atanmayan öğretmenler var, mimar, mühendis, şehir
plancıları, teknisyen ve teknikerler var; bizim gündemimizde çiftçi
var, esnaf var; hak ettikleri hâlde emekliliğini alamayan ve bugün
sayıları 5 milyona yaklaşan yek ekmeğe muhtaç
ettiğiniz EYTliler var; bizim gündemimizde Türkiyenin güvenliği
var.
Değerli arkadaşlar,
insan kaynaklı afet diyebileceğimiz bir Rus-Ukrayna
savaşının 10uncu gününde her iki tarafın da can
kaybının 8 binlere ulaştığı yolunda bilgiler var.
1939 Erzincan depreminde 33 bin kişi, 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinde
17 bin kişi, Elâzığ, İzmir, Adana Ceyhan depremlerinde de
binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Birkaç saniye süren, sadece birkaç saniye süren depremlerde savaşlar kadar
insan kaybediyoruz arkadaşlar. Türkiyede olası büyük bir deprem
sonrasında depreme direnç göstermeyen yerler yerle bir olacak elbette. Bu
doğa olayına karşı insanoğlunun savaşma
olanağı yok ancak depremin vereceği zararları azaltmak için
önlem alma şansı var. Bugün dünya ölçeğinde savunma
harcamalarına ayrılan maddi kaynağın sadece milyonda biri
doğal olayları azaltmak için harcanmış olsaydı
herhâlde bugün hem insanlık barış içerisinde yaşamayı
öğrenmek durumunda kalırdı hem de topluluklar, dünya
toplulukları afete karşı daha dirençli bir toplum olma ve afete
karşı her türlü uyarı sistemlerinin bilimsel olarak
kurulması yolunda adımlar atabileceklerdi. Marmara Bölgesinde 7,6
büyüklüğünde bir depremle karşılaşabileceğimize
ilişkin olarak bilim insanları sürekli bizi uyarıyorlar ve böyle
bir durumda on binlerce insanın hayatını kaybedeceği
konusunda sürekli uyarılar var. 99 depremi üzerinden otuz üç yıl
geçti, hâlâ yeterli adımlar atılmadı arkadaşlar.
Türkiye'nin yapı stokunun yüzde 70e yakını kaçak, imarsız,
güvensiz binalardan oluşuyor. Fay hatları üzerinde
yapılaşma durdurulamadığı için, depremle mücadelede
ulusal bir strateji izlemediğimiz ve finansal destekler öngörülerek
hareket etmediğimiz için canımız çok yanacak büyük bir depremde.
İmar
barışıyla fay zonelarını, dere yataklarını
ve heyelan alanlarını yapılaşmaya açan uygulamaları
nedeniyle iktidar sınıfta kalmış durumda. Deprem ve afet
güvenliği hep yok sayılmış iktidar tarafından.
Çığ düşmesi, sel baskını, heyelan, kuraklık,
müsilaj gibi doğa kaynaklı afetlere karşı
hazırlıksız ve savunmasız bıraktı ülkeyi.
Şimdi önümüzde bir de nükleer enerji aldatmacasıyla daha büyük
sorunlar, daha büyük felaketler yaşanacak, daha büyük kayıplar
yaşanacak.
Tüm Türkiye'de devletin
sürdürülebilir bir afet ve deprem politikasına ihtiyacı var
arkadaşlar. Önerilerimiz şunlar: Deprem odaklı kentsel
dönüşüm derhâl yapılmalı, kent bilgi sistemi
oluşturulmalı, afet risk ve yönetimi üzerinde ciddiyetle
eğilmeli, vatandaşın deprem öncesi, deprem sırası ve
sonrasında bilinçlendirilmesi, kentlerin imar planları
hazırlanırken mikro bölgelendirme çalışmalarının
yapılması, devlet yetkilileriyle yerel yönetimlerin eş güdüm
içerisinde çalışması, deprem konusunda bilimsel gelişmeleri
takip eden bilim insanları ve yetkin mühendislerin bu kurumlarda etkin
çalışmaları gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
buradan bir kere daha uyarıyorum: Güncel, bilimsel ve teknik
gelişmeler, ihtiyaçlar ışığında her görüşten
ve her kesimden insanın katılımıyla bir afet
şûrası ivedilikle kurulmalıdır. İmar
barışıyla fay zonelarını, dere
yataklarını, heyelanlı alanları yapılaşmaya açan
uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Devamla) 7269 sayılı Afet Yasası ihtiyaçları
karşılayacak şekilde derhâl düzenlenmeli, bir fay yasası
çıkarılmalıdır, afet ve iklim bakanlığı
mutlaka kurulmalıdır. Ayrıca arkadaşlar, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yedi ay boyunca günlerce sabahlara kadar 97 kurum ve
kuruluş ile tüm Komisyon üyelerinin çabalarıyla
oluşturulmuştur bu rapor. Her depremle ilgili konuşmamda bunu
gündeme getireceğim, yine bu rapor biblo olarak raflarda terk edildi. Yine
Meclis çatısı altında gerekli yasal çalışmalar
yapılmıyor. Unutmayalım, deprem öldürmez, alınmayan
önlemler öldürür diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, maddenin oylamasına geçmeden önce yoklama
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN 26ncı
maddeyi oylarken yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın
Tarhan, Sayın Akın, Sayın Şevkin, Sayın Bulut,
Sayın Şeker, Sayın Barut, Sayın Gürer, Sayın Ünver,
Sayın Bülbül, Sayın Hakverdi, Sayın Ünsal, Sayın Kayan, Sayın
Keven, Sayın Tokdemir, Sayın Yılmazkaya, Sayın Ünlü,
Sayın Önal, Sayın Şahin, Sayın Antmen, Sayın Göker.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifi (2/4222) ile Çevre Komisyonu ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporları (S. Sayısı:
314) (Devam)
BAŞKAN 26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
27nci madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Necdet
İpekyüz
Adana İstanbul Batman
Rıdvan
Turan Murat
Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin İzmir Bitlis
Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; belki burada Nükleer Düzenleme Yasasını
konuşuyoruz ama milletin gündeminde bu yok. Milletin gündeminde ne var?
Bakın, bu var, 5 litrelik ayçiçeği yağı. Kaç lira oldu
biliyor musunuz? Bu akşam itibarıyla 220 lira oldu. Vatandaş
şu anda marketlerde kuyruklarda. Geçen sene 50 liraydı, şu anda
220 lira. Bakın, şu anda Ankara toptancılar
çarşısı GİMATta ayçiçeği yağı
satışları durmuş durumda veyahut da kısıtlı
olarak satılıyor. Ülkeyi getirdiğiniz hâl bu. Bakın, 1980
öncesi ayçiçeği yağı kuyrukları vardı; vatandaş,
kuyruklardaki insanlar diyor ki bugün: Elli yıl önce de yağ
kuyruklarındaydık, şimdi de yağ kuyruklarındayız.
Ve 220 lira olmuş. İşte, memleketi getirdiğiniz hâl bu, son
hâl bu; bir felaketi yaşatıyorsunuz bu ülkeye ama sadece bir ekonomik
felaket değil bir ahlak felaketini de yaşatıyorsunuz.
Bakın, sürekli yalan atıyorsunuz biliyor musunuz? Her kurumunuz, her
bakanlığınız yalan atıyor, ispatlayacağım.
Bakın, Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü sık sık gündeme getirdiğim
cezaevi ihlalleriyle ilgili bir açıklama yaptı dün. Ağız
içi arama dayatması yapılıyordu, birçok kez cezaevlerinden aldığım
mektupları gündem etmiştim. Müdürlük Öyle bir şey yok. dedi.
Ağız içi arama dayatmasından dolayı hastaneye gidemeyen
mahpus yok. diye açıklama yaptı. İşte, Allah'ın
işi Allah doğrunun yanındadır. derler ya, bu sabah bir
mektup geldi Karabük Cezaevinden. Bakın, Abdurrahman Güner, bana bir
mektup yazmış, gözlem kurulu raporunu da kararını da
göndermiş. Abdurrahman Güner, Karabük Cezaevinde otuz yıldır
yatan bir Kürt siyasi mahpus. 52 yaşında, mide kanseri olmuş,
uzun süredir hastaneye gidememiş ve sonunda hastaneye gitmek için
çabalamış fakat jandarmanın ağız içi arama
dayatması karşısında hastaneye gidememiş. Çok net,
belgeleriyle ortada. Bakın, Bakanlık diyor ki Ağız içi
arama dayatması iddiası yalandır. Ben de diyorum ki elimde
belge, hadi bakalım çıkıp konuşun. Adınız Adalet
Bakanlığı, işiniz gücünüz yalan; adınız Adalet ve
Kalkınma Partisi, işiniz gücünüz yalan.
Bakın, yine devam
ediyoruz; milletvekillerinin dokunulmazlığına
saldırıyorsunuz. 2 Mart 1994te arkadaşlarımıza, 1
Mart 2022de Semra Güzel'e ve şimdi de geçen yıl Mart ayında
yaptığınız gibi, yine bana saldırıyorsunuz.
Nasıl mı? Dokunulmazlığımız var, değil mi?
Tüm milletvekillerinin var ama bugün benim Almanyada olmam gerekiyordu. Dün
gittim, araştırdım, yurt dışı yasağı
konmuş. Neden? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir
soruşturma açmış ve ben nedense cezaevindeyken yurt
dışı yasağını
Hangi günde konmuş biliyor
musunuz? Anayasa Mahkemesinin hakkımda Hak ihlaline uğradı.
kararı olduğu gün yurt dışı yasağı
konmuş ve daha sonra ben Meclise geri döndüm 16 Temmuzda,
dokunulmazlığım var, yurt dışı yasağı
kaldırılmamış. 2. Sulh Cezaya dilekçe verdik, reddedildi.
Düşünün, dokunulmazlığınız olduğu hâlde hakkınızda
adli kontrol kararı var. Ya, bari tutuklatsaydınız, zaten bunu
da yaptınız. Hani bir Meclis Başkanınız var ya,
hakkımda resmî evrakta sahtecilik yaparak 10 polise sahte bir
tutanağın altına imza attırarak beni Meclisten çıkaran
Meclis Başkanınız var ya, o bunu yapabilirdi. Ben bunun için
Adalet Bakanını telefonla aradım. Hani o Adalet Bakanınız
diyor ya Bürokratlar vekillerin telefonuna çıkmazsa o bürokratı
alırım. Adalet Bakanı telefonuma çıkmadı. Peki,
Adalet Bakanı, seni kim almalı? Niye istifa etmiyorsun? Bu ne biçim
Adalet Bakanlığı? Sorarım size.
EMİNE SARE AYDIN
(İstanbul) Ne alakası var ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, biz hep belgeyle
konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Zulmünüz bitmiyor, zulmünüz bitmiyor.
Bakın, son olarak hepinizin kanını donduracak bir olay
anlatacağım, çoğunuzun haberi bile yoktur. Lütfen susun ve
dinleyin, elinizi vicdanınıza koyarak dinleyin. Dün akşam Ordu
Ünyede ne oldu biliyor musunuz? O, yüz binlerce ihraç ettiğiniz
KHKlilerden bir ihraç polis çaresizlik içinde, 3 çocuk babası birisi Ben
vatan haini değilim, geçinemiyorum, perişan durumdayım. diyerek
bir fındık bahçesine gitti ve benzini üzerine dökerek kendini
yaktı, intihar etti, kurtulamadı ve bugün toprağa verildi. Bu
ülkeyi getirdiğiniz hâl bu. Bakın, dün Kürtlere bunu
yaptınız; dedesi, babası, çocukları cezaevinden, zulümden
kurtulamıyor; bugün de KHKlilere yapıyorsunuz. Kendilerine,
eşlerine, çocuklarına, nesillerine
yapmadığınızı bırakmıyorsunuz. Allahtan
korkun ya! Bu nasıl bir vicdansızlık! Bir insan üstüne benzin
dökerek yakıyor ya! Nasıl konuşuyorsunuz? (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Tümünü, tüm yalanlarını aynen iade ediyoruz, reddediyoruz, kabul
etmiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 27nci
maddesinin (3)üncü fıkrasının madde metninden
çıkarmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ömer
Fethi Gürer Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Niğde Antalya Manisa
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer
Düzenleme Kanunu Teklifiyle ilgili görüşmeler Komisyonda sürerken gece
getirilen 3 tane ek madde Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifine ekleniyor. Biraz
evvel Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel de ifade etti. Bunların
burada olmasının anlamı da yok, gereği de yok; bu, Meclise
de yakışmıyor ayrıca.
Bakınız, madde ne
diyor biliyor musunuz: Görev sahası dahilinde, işlenmeyen ve
tarım yapılmayan gerçek ve tüzel kişilere ait tarım
arazilerini Devlet Su İşlerince düzenlenecek usul ve esaslar
dahilinde, kiralayarak tarımsal üretim yapmak veya yaptırmak.
Birincisi, bu, mülkiyet hakkına müdahale, Anayasaya aykırı.
İkincisi, Devlet Su İşlerinin hangi görev tanımında
bölgesindeki işlenmeyen araziyi kiralayıp işletmek ya da
kiraladığı yeri tekrar -kullanıma- başka kişiye
vermek diye bir yetkisi var? Arkadaşlar, bu bürokrat arkadaşlar size
getiriyor da siz Bu nedir? diye hiç mi bakmıyorsunuz? Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü var, eğer bunu yapacaksa
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü yapacak ama Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü de sizin özelleştirme
mantığınızla, kendindeki çiftlikleri Ben
işletemiyorum. diye kiraya vermiş yani at izi it izine
karışıyor.
Kalkıyorsunuz, Toprak
Mahsulleri Ofisine 5 litrelik ayçiçeği yağının
satış hakkını veriyorsunuz, tanıyorsunuz. Peki,
nereden alıyorsunuz bu yağı diye Bakana soruyorum, Trakya
Birlikten alıyoruz. diyor. Çünkü işleme tesisi Trakya Birlikte var,
tenekeyi de bulma olanağı var. Peki, niye TMO alıp dağıtır
da Trakya Birlik eliyle bunları dağıttırmazsınız?
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün amacı neydi?
Bitkisel üretim yapmak, hayvancılığı geliştirmek. 2021
yılında ne yaptı biliyor musunuz Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü? Giden Bakanın bizim çiftçimize
2.250 lira taban fiyat verdiği yerde, ürettiği buğdayı
5.320 liradan piyasaya sattı. Ya, buralar ticaret alanı mı?
Şimdi, Devlet Su İşlerinin olmayan görevlerine ekleme
yapıyorsunuz; yarın bunu da içinden çıkılmaz hâle
getireceksiniz. Bu, gelsin, Tarım Komisyonunda değerlendirilsin,
tartışılsın, konuşulsun; yanlışı görün.
Başka bir şey daha:
Sulama birliklerini ne yaptınız? Çiftçilere ait bu kuruluşlara
dair iki yıl önce -veya üç yıl önce- kanun çıkardınız
-o zaman ben de Tarım Komisyonundaydım- dediniz ki: Çitçilere ait bu
kuruluşları Devlet Su İşleri işletecek. Çiftçiler
almış makinesini, ekipmanını; birlikte her şey var;
bir yerde, kanunla el koydunuz. Şimdi ne yapıyorsunuz? Sulama
birliklerinin elektrik enerjisi üretmesinin yolunu açacak düzenleme
yapıyorsunuz. Niye? Sulama birliklerini de ileriki aşamada bu
yetkilendirmeyle özelleştirmek için bir çabanın
başlangıcı olmasın bu? Keza, enerji üretebilmek için -o
dönemlerde de gelmişti- bazı su kaynaklarının
bulunduğu alanlarda toplanan suyun üzerinde tesislerin
kurulmasının kapısı aralanıyordu. O gün, o,
Komisyondan çekildi; Adalet ve Kalkınma Partisinden bazı
arkadaşlar da Komisyonda bizlere o konuda destek sağladılar ve
birlikte, o düzenlemenin iptali sağlandı, Meclise de gelmedi.
Şimdi, arkadan dolanılıp bu maddeyle bu yapılıyor.
İkisi de tehlikeli, tartışılması gereken ve bürokrat
aklıyla olmaması gerektiği noktada işler. Yani Devlet Su
İşleri, yapacaksa sulama suyuyla ilgili ülkede sorun var; barajlar
var, kanaletler var, taşkın önleme projeleri var; onlarla
uğraşsın. Devlet Su İşleri şimdi üretici mi? Ne
yapacak? Aldığı yerlerde buğday mı ekecek, arpa
mı ekecek? Oradaki arazinin sahibine o desteği verin de o sahip olan
arkadaşımız gitsin, kendi toprağını eksin. Niye
el koymaya kalkıyorsunuz?
Ha, bir de
Kiraladığı yeri sonra başkasına da verip onun da
orada tarım yapmasının yolunu açar. diyor. Ya mülkiyet diye
bir kavram var. O yurttaşın, niye o toprağı ekmediğini
gidip araştırıp o desteği vermek varken böyle bir
düzenlemeye niye ihtiyaç duyuluyor? Bakın, Tarım
Bakanlığındaki, bu Meclise getirilen ya da uygulamadaki
çoğu yanlış, sorunlar yarattı arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Hepinizin takip etme şansı yok. Eşref
Fakıbaba'nın Bakanlığı zamanında 2018 yılını
Buzağı Yılı ilan etmiştik. Niye biliyor musunuz?
Türkiye'deki buzağı ölümleri, Avrupa kriterlerinin 2 katına
çıkmıştı. Sayıştay raporuna baktım, yine 5
tane çiftlikte buzağı ölümleri yüzde 14. Eğer biz
buzağı ölümlerini engellersek et açığımız olmaz,
hayvan açığımız olmaz, ithalata gerek kalmaz. Ya,
aşıyı ithal ediyoruz, veterinerimiz var; devletin kurumundaki
hayvanın sağlığını sağlayamıyoruz,
ondan sonra kalkıp vatandaşın elindeki araziye alıp Orada
tarım yapacağız. diyoruz. Tarımdaki sorunlar böyle
çözülmez.
Çiftçiyi, besiciyi, süt
inekçiliği yapanı yani bu işi yıllardır sürdüreni
destekleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Kırsala gereken desteği verin, çözüm oradadır diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 27nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Dursun
Ataş Fahrettin
Yokuş
Erzurum Kayseri Konya
Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşmamda
vatandaşın dertlerini, onların sesini, sözünü buraya getirdim.
Ne diyor? Vatandaş şöyle diyor: Sadece doğal gaz faturamız
700-800 lira geliyor. Alım gücü çok düştü, maaşlarımızla
ay sonu gelmiyor. Millet aç; resmen, geçinmek zor, sıkıntı çok
büyük. Bütçemiz küçüldü, dibe indi, pahalılık almış
başını gidiyor. Ne büyümesi, hayatımız bitti, biz
çocuklarımızı doyuramıyoruz. Maaşlara 3 kuruş zam
verdi, o da çoktan gitti; yazık millete. Devlet vergisini alıyor ama
ezilen yine halk oluyor. Her gün zam, zam
Enflasyon yüzde 100ü
aştı, maaş eridi. Maaşı faturalara veriyoruz, borca
saplandık. Enflasyon yüksek, alım gücü düşük, insanlara eziyet
var. Her şey çok pahalı, demek ki ekonomi iyi değil. Alım
gücü düşmedi çünkü ben bir şey alamıyorum!
Değerli milletvekilleri,
bu feryatları size duyurmak istedim. Vatandaşımızın
sağduyusu bunu gösteriyor ama bu feryatları neden böyle diye
baktığımız zaman, siz yirmi yılın enflasyon rekorunu
kırdığınız için işte bu feryatlar böyle. Sadece
üretici enflasyonu yüzde 105i geçti yani bu rekor sizin; kutluyorum sizi(!)
Diyor ki: Enflasyon ezdi geçti. Kimleri ezdi geçti? Herkesi. Sadece ocak
ayında 11,1; şubat ayında 4,8; son iki ayda 16ya dayandı.
Vatandaş feryat ediyor, faturalar nefes kesiyor, mutfaklara zam
bombası yağıyor, ayın 15inde maaş bitiyor. Çiftçi
diyor ki: Zam ekiyoruz, zam; mazot, elektrik, gübre, tohum, ilaç
fiyatları uçtu gitti. Zam ekiyoruz, zam. diyor çiftçi, duyuyor musunuz?
Belki duyarsınız. Taşımacıları ise diyorlar ki,
Karayolu Yük Taşıyıcıları Federasyonu
Başkanı 980 bin esnaf adına diyor ki: Yük değil, dert
taşıyoruz. O federasyonun Başkanı bu hafta milletin
kürsüsünde sesini size duyurmak için çaba sarf etti ama oradan da
duymadınız, bir kere buradan da ben söyleyeyim dedim.
Şimdi, bu gerçeklerin
ışığında TÜRK-İŞ şubat ayında
açlık sınırını açıklamış. Açlık
sınırı şubat ayında asgari ücretin 300 lira fazlası
olmuş yani 4.552 Türk lirasına yükselmiş. Bu asgari ücretli ne
yapacak acaba? Daha on ay var, ne olacak, ne yapacak?
Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener vatandaşın hâlini
şöyle özetliyor: Millet battaniye altında, millet zamlar yüzünden
kalorifer yakamıyor, ısıtıcı kullanamıyor.
diyor. Tabii, bu resimde başka şeyler de var da zamanım dar
olduğu için söyleyemiyorum. Sonuçta ne olmuş? 2021 yılında
borcunu ödeyemeyen vatandaş sayımız 1 milyon 700 bin kişi
daha artmış. Yani düşünebiliyor musunuz, bir yılda 1 milyon
700 bin vatandaşımız daha borcunu -bankalara kredi
borçlarını- ödeyemez hâle düşmüş. Vatandaşlarımızın
toplam borcu 993 milyar liraya ulaşmış. Bu aslında sonuç.
Rekorlar üstüne rekorlar kırıyorsunuz ya, işte bu rekor da sizin
rekorunuz. Hani, benzinde, mazotta, enflasyonda, elektrik fiyatlarında
kırdığınız rekorlara bu yeni bir rekor olarak eklendi,
bakın.
Değerli milletvekilleri,
sürem bitiyor. Sonuç: Açlık sınırı altında 26 milyon
vatandaş, yoksulluk sınırı altında
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Tekrar ediyorum: Açlık sınırı altında 26
milyon vatandaşımız, yoksulluk sınırı
altında 51 milyon vatandaşımız, toplam 77 milyon
insanımız yoksul ve fakir maalesef. Sadece 9 milyon hâli vakti
yerinde olan var, o da zaten sizin gibi tuzu kurular, sizin yirmi yılda
beslediğiniz adamlar. Sonuç, en son sonuç, diyoruz ki: Dar ve sabit
gelirliler, emekliler, memurlar, işçiler, küçük esnaf ve çiftçiler
başta olmak üzere halkımızın yüzde 90a yakını
geçim derdinde. Acilen emeklilere, memurlara, işçilere ek zam
yapılmalı. Esnafların vergi ve yakıt giderleri
düşürülmeli. Çiftçilerimizin mazot, gübre, elektrik giderleri en az yüzde
50 oranında indirilmeli. Besicilerimizin yem ücretleri, elektrik
giderleri
Süt üreticilerimize de sahip çıkın diyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
İyi akşamlar
diliyoruz efendim. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin;
a) (1)inci
fıkrasında yer alan "birinci fıkrasına "Anayasa
Mahkemesi Basın Müşavirliğine," ibaresinden sonra gelmek
üzere "Nükleer Düzenleme Kurumunun Başkan
Yardımcılıkları ve Daire
Başkanlıklarına" ibaresi eklenmiştir" ibaresinin
"birinci fıkrasında yer alan "Nükleer Düzenleme Kurumunun
Başkan Yardımcılıkları ve Daire
Başkanlıklarına" ibaresi "Nükleer Düzenleme Kurumunun
Başkan Yardımcılıklarına ve Daire
Başkanlıklarına" şeklinde
değiştirilmiştir." şeklinde
değiştirilmesini,
b) (3)üncü
fıkrasında yer alan "fıkrasına" ibaresinin
"fıkrasının son bendi yürürlükten
kaldırılmış ve fıkraya (aa) bendinden sonra gelmek
üzere" şeklinde değiştirilmesini,
c) (4)üncü
fıkrasının "9/11/2007 tarihli ve 5710 sayılı
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanunun 5 inci maddesinin
beşinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır." şeklinde
değiştirilmesi,
ç) (5)inci
fıkrasının (b) bendi ile 6172 sayılı Kanunun 10uncu
maddesinin ikinci fıkrasına eklenen cümlede yer alan "kurulu
gücünü geçmemek üzere" ibaresinin "bağlantı
anlaşmasındaki sözleşme gücü ile sınırlı olmak
kaydıyla" şeklinde değiştirilmesini,
d) (6)ncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(6) 14/3/2013 tarihli ve
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun;
a) 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinde yer alan "Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğüne" ibaresinden sonra gelmek üzere
"veya sulama birliklerine" ibaresi, "Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü tarafından" ibaresinden sonra gelmek üzere
"veya DSİ'nin izniyle sulama birlikleri tarafından" ibaresi
eklenmiş; (g) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, fıkraya aşağıdaki bent ve
maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
g) Belediyeler ve
bunların bağlı kuruluşları ile sanayi tesisleri ve
tarımsal sulama amaçlı tesisler tarafından bağlantı
anlaşmasındaki sözleşme gücünün iki katı ve diğer
kişiler bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü ile
sınırlı olmak kaydıyla, yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı üretim tesisi"
"ğ) Sulama birliklerinin
işletme, bakım, onarım ve yönetim sorumluluğuna sahip
olduğu taşınmazlar ile sulama birliği ve DSİ'nin
mülkiyetinde veya tasarrufu altında bulunan diğer
taşınmazlar üzerinde DSİ'nin uygun görüşüyle kurulan ve
sulama birlikleri tarafından işletilen bağlantı
anlaşmasındaki sözleşme gücü ile sınırlı olmak
kaydıyla kurulan yenilenebilir enerji üretim tesisleri"
"(8) İl özel
idareleri tarafından kurulan tüzel kişiler, il özel idaresi
tarafından işletilen basınçlı borulu sulama şebekesi
veya klasik kanallı şebekeleri ile sadece sulama amacına hizmet
eden şebekenin su kaynağı üzerinde teknik imkânın
olması ve DSİ tarafından uygun bulunması halinde enerji
üretim tesisi kurulabilir. Bu fıkra kapsamındaki tesisler için
DSİ ile imzalanması gereken su kullanım hakkı
anlaşmalarına ilişkin düzenlemeler üç ay içerisinde
yapılır."
b) 17 nci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(11) Ulusal veya
uluslararası piyasalarda elektrik enerjisi üretimine girdi olan emtia
fiyatlarının ve/veya kaynak maliyetleri arasındaki
farkların makul olmayan artışları nedenleriyle, arz
güvenliğinin ve/veya tüketicilerin korunması amacıyla elektrik
enerjisinin üretim maliyetleri dikkate alınarak, her seferinde altı
ayı geçmemek üzere, Kurum tarafından kaynak bazında tüketiciyi
ve/veya maliyeti yüksek üretimi destekleme bedeli belirlenebilir. Bu bedel,
üretim maliyeti düşük üreticiden karşılanarak arz
güvenliğinin, maliyeti yüksek üretimin ve/veya tüketicilerin desteklenmesi
amacıyla kullanılır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar
Bakanlığın uygun görüşü alınarak Kurum tarafından
belirlenir.
Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Elitaş Cahit
Özkan
İstanbul
Kayseri
Denizli
Bahar
Ayvazoğlu Mustafa
Açıkgöz Fatma
Aksal
Trabzon
Nevşehir
Edirne
Hacı
Bayram Türkoğlu Ramazan
Can Semiha
Ekinci
Hatay
Kırıkkale
Sivas
Sabahat
Özgürsoy Çelik Bayram
Özçelik
Hatay
Burdur
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire
bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 6446
sayılı Elektrik Piyasası Kanununda yer alan güç limiti genel
anlamda ''bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü"
şeklinde ifade edilmektedir. Teklifin 27nci maddesinin (5)inci
fıkrasıyla 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununun 10uncu
maddesinin (2)nci fıkrasına eklenecek cümlede yer alan kurulu
gücünü geçememek üzere ifadesinin uygulama birliği açısından
bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü ile
sınırlı olmak kaydıyla ibaresiyle değiştirilmesi;
Yine teklifin 27nci
maddesinin (6)ncı fıkrasıyla değiştirilen 6446
sayılı Kanunun 14üncü maddesinin (g) bendine Belediye ve
bunların bağlı kuruluşları ibaresinden sonra gelmek
üzere ile sanayi tesisleri ibaresinin eklenmesi suretiyle sanayi tesislerinde
tüketim tesislerinin bağlantı anlaşmasının
sözleşme gücünün 2 katına kadar yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayalı üretim tesisi kurabilmesi;
Ayrıca, teklifin 27nci
maddesinin (6)ncı fıkrasıyla eklenen (ğ) bendinde yer alan
hükmün, lisanssız tesisin sınırsız bir güçle
kurulabileceği algısına neden olmaması adına ilgili
fıkraya da bağlantı anlaşmasındaki sözleşme gücü
ile sınırlı olmak kaydıyla kurulan ibaresinin eklenmesi
amaçlanmaktadır.
Ayrıca son dönemlerde
elektrik enerjisi üretiminde girdi olan emtiaların fiyatlarındaki
beklenmeyen yüksek artışlar nedeniyle elektrik enerjisi üretim
maliyetleri, dolayısıyla elektrik enerjisi fiyatları
yükselmektedir. Uluslararası piyasalarda Temmuz 2020 tarihinden önce 50
dolar/ton civarında olan kömür fiyatları 5 (beş) katın
üzerine çıkarak 290 dolar/ton, 2 Mart 2022 tarihinde ise bir gün
içerisinde yüzde 41 oranında artışla 410 dolar/ton mertebelerine
ulaşmıştır. Benzer şekilde, Temmuz 2020 tarihinden
önce 190 dolar/1.000 metreküp civarında olan doğal gaz fiyatları
2 Mart 2022 tarihi itibarıyla 1.400 dolar/1.000 metreküp civarına
ulaşmıştır. Söz konusu fiyatlardaki yükselişler,
öncelikle nihai tüketiciler olmak üzere ülke ekonomisindeki ilgili tüm tarafları
maliyet açısından olumsuz
etkilemektedir.
Hidrolik, rüzgâr, güneş,
jeotermal, yerli kömür, ithal kömür ve doğal gaz gibi birbirinden
farklı kaynaklar vasıtasıyla aynı miktarda elektrik
enerjisi üretilmesi için katlanılan maliyetler birbirinden oldukça
farklılık gösterebilmektedir. Bu maliyet farklılıkları
birbirine yakın olduğu dönemlerde piyasada sıkıntı
oluşturmazken üretim kaynak maliyetleri arasındaki farklarda
yaşanan artışlar serbest piyasa fiyatlarında makulün
üstünde artışa neden olmuştur.
6446 sayılı Kanunun 17nci
maddesine eklenmesi önerilen düzenlemeyle, yukarıda belirtilen
durumların oluşması hâlinde bir taraftan tüketicilerin yüksek
elektrik fiyatlarına maruz kalmalarının önlenmesi, diğer
taraftan ise organize piyasalarda oluşan piyasa fiyatlarının
üzerinde maliyetleri olan üretim tesislerinin maliyetlerinin bir
kısmı karşılanmak suretiyle söz konusu üretim tesislerinin
de üretime devam edebilmelerinin temin edilmesi, böylelikle yeterli elektrik
enerjisinin sağlanarak arz güvenliğinin korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde 2 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314 sıra
sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin geçici 1inci maddesinin
(8)inci fıkrasında yer alan ülkede ibaresinden sonra gelmek üzere nükleer
enerji alanında ibaresinin, kadrolarına, ibaresinden sonra gelmek
üzere nükleer enerji alanına ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Müzeyyen Şevkin Ömer Fethi Gürer Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Adana Niğde Manisa
Serkan Topal Hüseyin
Yıldız
Hatay Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldız.
Buyurun. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu maddenin, bu
konuda yeri yoktur arkadaşlar. O yüzden, biz ayrıca bu maddeyle
ilgili bir düzenleme istiyoruz. Demin Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel
size net ve öz olarak anlattı ama anlamışsanız... O yüzden,
bu maddelerin bu yasa teklifine girmesi mümkün değil.
Değerli arkadaşlar,
buraya gelmeden önce Dünyada gerçekten bu nükleer santrali
yap-işlet-devret modeliyle yapan bir ülke var mı? diye
baktığımızda, maalesef hiçbir ülkede yap-işlet-devret
modeliyle nükleer santral yapılmamıştır; sadece Türkiyede
var. Yani biz şu an Rusyadan doğal gaz alıyoruz, enerjinin
yarısı ona bağlı; o yetmiyormuş gibi, bir de nükleer
santral kuruyoruz. Nasıl kuruyoruz? Özerklik veriyoruz yani
kısacası, Akkuyu Santralini, komple o bölgeyi Ruslar işletecek
değerli arkadaşlar. Biz niye bu duruma düştük? TEDAŞı
özelleştirdikten sonra toplanan yatırım paralarıyla o
şirketler yani sizin yandaş şirketlerinizin hiçbiri
yatırım yapmadı. İşte, ülkeyi bu hâle getirdiniz. Hâlbuki
toplanan bu paralar yatırıma dönüşseydi, bizim bugün bu nükleer
santrale ihtiyacımız yoktu. Yüzde
10 kayıpları tekrar hizmete ulaştırsaydık nükleer
santralin ürettiği enerjinin hepsini oradan halledebiliyorduk ama yandaş firmalarınız
vatandaştan topladığı yatırım
paralarını cayır cayır kendi şirketlerine
aktarıyorlar, hiçbir yatırım yapmıyorlar. Örnek vereyim size: Bir müteahhit 50
tane daire yaptığı zaman, 10 tane villa yaptığı
zaman o enerji şirketleri ne diyor biliyor musunuz? İlk önce trafoyu
kendiniz kuracaksınız, direkleri kendiniz alacaksınız,
kabloları kendiniz alacaksınız. diyor. Yani vatandaşa
bütün yatırımı yaptırıyor, sonra geliyor enerjisini
bağlıyor; iki yıl sonra o trafoyu, o direkleri kendi
malıymış gibi iade alıyor. Arkadaşlar, sorun burada
başlıyor. Onun için, biz iktidara gelir gelmez
kamulaştıracağız bu özelleştirilen şirketleri,
ondan sonra yatırıma başlayacağız.
Değerli arkadaşlar,
yine, tabii ki önemli konular var ama en önemli konu turizm yani bu dönemde
sizlerin beklediği en büyük kaynak turizm kaynağı. Rusya ile
Ukrayna arasında savaş var, on günden beri sürüyor. Hâlbuki 2021e
baktığımızda en çok turistin geldiği ülkeler Rusya ve
Ukraynadır. Turizm Bakanı bir açıklama yaptı bu
akşam: Biz bütün önlemleri aldık. Peki, Sayın Bakan, hangi
önlemleri aldın? Bütün turizm acentelerine ve turizm
paydaşlarına bir anlatın, hangi önlemleri aldınız?
Önemli olan bu. Biz 125 ülkeye tanıtım yapıyoruz. diyor. Ben
Sayın Bakana -kendisi turizmci, gerçekte dış turizmci
değil, iç piyasa turizmcisi- şunu soruyorum
Ekim, kasım,
aralık ve ocak aylarında anlaşmalar yapılıyor
değerli arkadaşlar, bu 125 ülkede tanıtıma 300 milyon dolar
bütçe ayırdığını söylüyor, hâlbuki 300 milyon dolarla
çok farklı şeyler de yapılabilirdi. Hangi firmalarla, hangi
otellerle anlaşma yaptınız, ne kadar turist bekliyorsunuz?
Değerli arkadaşlar,
şunu söyleyeyim size: 2021de İspanya ve İtalya
sınırlarını kapattı altı ay boyunca. Sonra ne
oldu? Altı ay sonra açtığı zaman, sadece Avrupa
Birliğinden müşteri almaya başladı ve biz 2021de
İspanya ve İtalyanın sınırlarını
kapatmasından dolayı bu ciroyu yaptık.
Şimdi, size sesleniyorum
değerli arkadaşlar -buraya çok iyi dikkat edin- 2022 Ocak ayında
İspanyaya giden turist sayısını söyleyeyim size: 360 bin
İngiliz, 347 bin Fransız, 282 bin Alman, 172 bin Hollandalı, 156
bin İtalyan yani bir ayda yaptıkları ciro aşağı
yukarı 3,5 milyar euro; gecelik kişi başı 124 euro,
haftalık kişi başı harcaması 1.247 euro, değerli
arkadaşlar. Şayet, siz bunun şu anda önlemini
almadığınız takdirde önümüzdeki bu sezonda bütün
turizmciler iflas etme noktasına gelecekler.
Değerli arkadaşlar,
geçen hafta kendi bölgemde, Kuşadasında, Didimde otelcilerle
toplantı yaptım, seyahat acenteleriyle toplantı yaptım.
Şunu dediler: Şayet, Hükûmet önlem almadığı takdirde
bu dönemde bizim otel açma şansımız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla)
Sağ olun Sayın Başkanım.
Tekrar ediyorum: Otel açma
şansımız yok. Bu enerji fiyatlarıyla, bu mazot
fiyatlarıyla bizim ayakta durma şansımız yok.
Şehirler arası otobüs firmaları arıyor, nakliyeciler
arıyor, çiftçiler arıyor, diyorlar ki: Bizim 20 liraya mazot
alıp da şehirler arası yolculuk yapma şansımız
yok, kontak kapatacağız. Çiftçiler arıyor, diyorlar ki: Biz
traktörümüze mazot alamıyoruz, ekim yapamayacağız bu sene.
Yine, dönüyorum, şehir içi dolmuşçuları aynı isyanda yani
Türkiyenin 84 milyonu aynı anda isyan ediyor, siz hâlen hiçbir şey
yokmuş gibi rahat rahat yerinizde oturuyorsunuz.
Bu Mecliste hep beraber bu
mazotun üzerindeki, elektriğin üzerindeki, doğal gazın
üzerindeki bütün vergileri en az bir yıl süreyle kaldırmamız
gerekiyor, aksi takdirde ekim ayında euro 25 lira olacak, dolar 20 lira
olacak.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
AKPden önce 2023 hedefine motorin ulaştı.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin geçici 1inci maddesinin (9)uncu
fıkrasında yer alan tarih itibarıyla ibaresinin tarihten
sonra ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Naci
Cinisli Dursun
Ataş Aydın
Adnan Sezgin
Erzurum Kayseri Aydın
Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli
İstanbul
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Aydın Milletvekili Aydın Adnan
Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer
Düzenleme Kanunu Teklifinin geçici maddesi hakkında İYİ Parti
adına söz almış bulunuyorum.
Kabul edilmek üzere olan
kanun teklifinde pek çok eksik ve hata mevcuttur. Bunların hepsi
Komisyonda ve Genel Kurulda şu ana kadar yapılan görüşmelerde
etraflı şekilde ele alındı, partimiz hatipleri gerekeni
söyledi. Evvelsi günkü konuşmamda da üzerinde durduğum Akkuyu
Santrali konusu, ekonomik ve ekolojik etkilerinin yanında dış
ilişkilerimiz açısından da son derece kritik bir meseledir.
Akkuyu Nükleer Enerji Santrali Projesi, iddia edildiği gibi enerjide
dışa bağımlılığımızı azaltmak
şöyle dursun, dış politika ve strateji boyutlarıyla
bakıldığında hareket kabiliyetimizi daraltacak
durumdadır. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte enerji
politikaları kuvvetle gündemimize oturmuştur. Putin, nükleer tehdidi
yeniden ve açıklıkla ifade etmiştir. Ukraynadaki işgal
girişimi esnasında Rus ordusu, üzücü şekilde, ünlü Çernobil
Santralini ele geçirmiş, Zaporijya Nükleer Santralinde yangın
çıkmasına neden olan saldırılarla bu nükleer santrali de
kontrolü altına almıştır.
Dış politika ve
askerî yaklaşımları bu kadar hoyratlaşan Rusyanın
ülkemizde bir nükleer santral kurmasını gönül
rahatlığıyla kabullenmek ne kadar mümkündür? Millî
güvenliğimiz ve ulusal çıkarlarımız açısından
Akkuyu Santralinin yeniden ve etraflıca değerlendirilmesi
gerekmektedir. Erzurum Milletvekilimiz Sayın Naci Cinisli de bugünkü
konuşmasında Akkuyu Santraliyle ilgili bazı sorular yöneltti.
Akkuyunun limanıyla ilgili olanlar başta olmak üzere bu sorular
gayet isabetli sorulardı. Bunların net bir şekilde
açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Ukrayna demişken,
iktidara yakın bir iş adamı, Rus medyasına verdiği bir
röportajda SİHAları Ukraynanın böyle
kullanacağını bilmiyorduk. demişti. Katara Tank Palet
Fabrikası satışından sabıkalı bu zatın,
Dışişleri Bakanı gibi konuşmasını mı
eleştirelim yoksa Ukraynanın SİHAları nasıl
kullanmasını bekliyordunuz? diye mi soralım, bilemiyorum.
İktidara çok yakın bu kişinin sözleri, umarım,
iktidarın yeni bir savrulmasının ifadesi değildir.
Değerli arkadaşlar,
Maden Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle zeytin
ağaçlarının ölüm fermanı
yayımlanmıştır. Bu düzenlemenin getireceği
olumsuzlukların ve zeytin üreticilerinin yaşadığı
diğer sıkıntıların araştırılması
için verdiğimiz önerge, dün Genel Kurulda iktidar ve ortağı
tarafından reddedilmiştir. Düzenleme, madencilik faaliyetlerinin
yapılması için zeytinliklerin başka alanlara
taşınmasını öngörmektedir. Bir zeytin
ağacının yeniden ve verimli şekilde meyve verebilmesi için
on beş yirmi yıllık bir süre geçmesi gerekmektedir.
İktidarda olduğunuz
yirmi yıllık sürede çiftçimize verdiğiniz zarar yetmiyormuş
gibi, şimdi zeytincilerin siz gittikten sonraki yirmi
yılını tehdit ediyorsunuz. Bu düzenlemeye güvenip
yatırım yapmaya niyetlenen yatırımcıları da
uyarmak gerekiyor. Daha önce benzer bir düzenlemenin yürütmesi zeytincilik
kanununa aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay
tarafından durdurulmuştu. İYİ Parti olarak
Danıştaya yaptığımız başvuru neticesinde bu
düzenlemenin yürütmesinin de durdurulacağına inanıyorum.
Zeytinime dokunma!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sezgin.
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Nükleerle ilgili
eleştirilerimize, jeotermal santrallerin zararlarına yönelik
itirazlarımıza Enerji yatırımına
ihtiyacımız var. diyerek karşı çıkıyor iktidar;
ancak bugün, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi için
verdiğimiz önerge iktidar tarafından reddedildi. Bu tutum, en hafif
deyimiyle samimiyetsizliktir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 1nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
28inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 28inci
maddesinde geçen tarihinde ibaresinin tarihi itibarıyla olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ömer
Fethi Gürer Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Niğde Antalya Manisa
Bekir
Başevirgen Serkan
Topal
Manisa
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen.
(CHP sıralarından alkışlar)
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Büyük şair Nazım
Hikmet Yaşamaya Dair şiirinde der ki: Yani öylesine ciddiye
alacaksın ki yaşamayı/Yetmişinde bile, mesela, zeytin
ağacı dikeceksin. Bu topraklarda, yüzyıllar boyunca dalı
barışın simgesi; meyvesi, gövdesi, yaprağı,
yağıyla var eden ve var olan zeytin ağaçları hiçbir dönemde
bu kadar zulme uğramadı.
AK PARTİ döneminde Bu
da olmaz. dediğimiz her şey maalesef oluyor. Yirmi yıldır
ülkemizin doğası; enerji, maden, HES ve JESler derken geri
dönüşü olmayan bir şekilde yok ediliyor. İktidar tarafından
1 Mart günü bu yok etme çabalarına bir yenisi daha eklendi. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının Maden Yönetmeliğinde
yaptığı değişiklikle zeytinlik alanlar madencilik
faaliyetlerine açıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
zeytincilik sahalarıyla ilgili karar veren bir kurum hâline getirilirken;
görevi zeytinciliği korumak, zeytin üretimini artırmak olan
Tarım ve Orman Bakanlığı ise zeytinciliğin yok
edilmesine aracılık yapan bir Bakanlık hâline geldi.
Değerli milletvekilleri,
mevcudu dahi koruyamayan iktidar, bu kararla zeytinliklerimizin yok edilmesine
onay vermiş oldu. Zeytinin ana vatanı Egede Manisa, Denizli,
Muğla ve Aydında jeotermal enerji santralleri nedeniyle
tarımsal alanlar zaten büyük bir tehlike içinde. Şimdi ise zeytin
alanlarımız yok edilerek karbon salımını
artıracak kömür ve fosil yakıtlarına dayalı termik
santraller kurulmak isteniyor. AK PARTİ, iktidara geldiği 2002den
beri bunu deniyor. Daha önce 7 kez bu talan gündeme getirildi ve reddedildi. Şimdi,
bir yönetmelikle bir kez daha getiriliyor. Bu düzenleme Toprak Kanununa,
zeytin ağacı koruma yasasına ve Anayasaya
aykırıdır, suistimale de çok açıktır.
Değerli milletvekilleri,
günlerdir birçok ilde, Muğla, Manisa, Aydın, İzmir ve
İstanbulda doğasını seven, geleceğini korumak isteyen
ve geçim kaynaklarının derdine düşen binlerce kişi, bu
yönetmeliğe karşı seslerini yükseltiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Bizler geçtiğimiz yıllarda
Soma Yırca'da havamıza, suyumuza, toprağımıza,
zeytinliklerimize nasıl sahip çıktıysak bugün de Türkiye'de
zeytinliklerimize sahip çıkacağız. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Bu nedenle, yönetmeliğin derhâl geri
çekilmesini istiyoruz. İktidarın toprağa, doğaya ve
ağaca olan düşmanlığına karşın bizler, tek
bir zeytin ağacını bile ranta ve talana kurban
ettirmeyeceğiz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Vahit Kirişci, AK PARTİ hükûmetlerinin 6ncı Tarım ve Orman
Bakanı olarak görevine başladı. 5 Tarım Bakanı
değişti, AK PARTİ'nin tarım politikaları maalesef
değişmedi. Birisi Arazi toplulaştırması dedi,
paraları hafriyata döktü; diğeri canlı hayvan ithalatı
dedi, milyarlarca lirayı çarçur etti; bir diğeri Paramız var ki
ithal ediyoruz. dedi, çiftçiyi, üreticiyi bitirdi. Sonuç olarak, iktidar,
ithalatı önceleyen politikaları ve öngörüsüzlüğüyle
tarımı, hayvancılığı ve çiftçiyi maalesef
bitirdi.
İktidara sesleniyoruz:
Şekeri özelleştirdiniz, gübreyi özelleştirdiniz, yemi
özelleştirdiniz, ülkede satılmadık yer
bırakmadınız; elimizde müdahale ve mücadele edeceğimiz
hiçbir şey maalesef kalmadı. Çiftçimizin, yetiştiricimizin hâli
perişan ve günden güne daha da kötüye gidiyor. Mazota her gün zam geliyor.
Gübreye gelen zamlar nedeniyle çiftçimiz, gübresiz ekim yapmak zorunda kalıyor.
Elektrik fiyatlarındaki artış nedeniyle bu sene kimse
tarlasını sulayamayacak; ilacı, işçisi, faizi derken
çiftçimiz maalesef üretemeyecek. Bakanın değişmesi daha önceki
Bakanlarda olduğu gibi hiçbir işe yaramayacak. Çiftçi yine destek
göremeyecek, nefes alamayacak ama emin olun ki iktidarınızın
gidişi çiftçilerin elinden olacak.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 1
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 314
sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin 29uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 29-(1) Bu Kanun
hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Tahsin
Tarhan Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli Antalya
Manisa
Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır Serkan
Topal
Adana
İzmir
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan.
Buyurun Sayın Tarhan.
(CHP sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 Mart 2021de Nükleer
Düzenleme Kurumuna Dair Kanun Hükmünde Kararnameyi Anayasa Mahkemesi iptal etti.
Aradan ilkbahar geçti, yaz geldi; sonbahar geçti, kış geldi; dört
mevsim, on iki ay geçti; tam bir hafta kala AK PARTİ iktidarı bu
teklifi Meclise apar topar sundu. Pazartesi günü önce Sanayi Komisyonunda on
iki saatlik görüşmenin ardından, çarşamba gününden bu yana
görüştüğümüz Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinde sona geldik.
Milletvekili arkadaşlarımız günlerdir size kanun teklifindeki
eksikleri, sakıncaları anlatmaya çalışıyor ama siz
dinlemiyorsunuz; el kaldır, el indir, 19 Mayıs hareketlerini yapmaya
devam ediyorsunuz. Kürsüye çıkıp konuşan AK PARTİli
arkadaşlarımızdan nükleerle ilgili öyle övgüler dinledik ki Bu
nükleer ne kadar sağlıklı, ne kadar çevre dostu bir şey.
deyip inanın yiyesim geldi.
Sayın milletvekilleri,
nükleer işi çok ciddi bir iş; dünyada bunun örnekleri başta
Rusyada, Japonyada, Korede, Amerikada yaşandı, tecrübe edildi.
Bugün bile Rusya-Ukrayna krizinde dünyayı tehdit eden en temel sorun,
nükleer tehlike. Bizim mücadelemiz: Bu acı tecrübelerden ders
çıkartalım, sağlam bir kanun yapalım, benzer
acıları bu topraklarda asla yaşamayalım.
Değerli arkadaşlar,
bakın, bu kanun teklifiyle gelen düzenlemeler o kadar önemli ki tüm
konular açıklıkla bu kanun teklifinde yer almalı ama kanun
teklifinde 10 yerde yönetmeliğe, 7 yerde Cumhurbaşkanı
kararına atıf var. AK PARTİ Genel Başkanı; gün geldi
savcı oldu, gün geldi ekonominin kitabını yazdı, şimdi
nükleer uzmanı olma peşinde.
Değerli arkadaşlar,
bakın, sizi son kez, bir kez daha uyarıyoruz: Bu teklif eksik; gelin,
bu teklife ret oyu verin. Bu teklifte düzenleyici bir üst kurul
yapısı yok, Kurumun teşkilatlanma yapısı yok, Kurumun
nerede kurulacağı belli değil; hangi kuruma, hangi alanda
sorumluluk verildiğine dair koordinasyon hükmü yok; personel kadro cetveli
dahi yok. Teklifte 10 ayrı konuda yönetmelik hazırlanacağı
düzenlenmiş. Nükleer alanında tek karar mercisi olması gereken
kurumun özerkliği yok, kanun teklifinin birçok maddesi Anayasaya
aykırı
Çok değerli
milletvekilleri, özellikle iktidar milletvekillerine soruyorum: Yarın
çocuklarınız, torunlarınız Nükleer Düzenleme Kanunu'yla
ilgili Büyük Millet Meclisinde Acaba, o günün iktidarı AK PARTİ
neler söylemiş? diye bir araştırma yaparlarsa ne görürler
acaba, hiç düşündünüz mü? (CHP sıralarından alkışlar)
Muhalefet dört gündür konuşuyor; iktidar milletvekilleri nükleerle ilgili
-tutanaklara- hiçbir maddede konuşmadı. Onun için gelecek nesiller
bunun hesabını size soracak diyorum, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak oyumuzun rengi hayır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
Vebali var, vebali.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi İç Tüzükün
86ncı maddesine göre, oyunun rengini belli etmek üzere, lehte ve aleyhte
2 milletvekiline söz vereceğim.
İlk söz lehte olmak
üzere İstanbul Milletvekili Osman Boyraza ait.
Buyurun Sayın Boyraz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN BOYRAZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Düzenleme
Kanunu Teklifinin tümü üzerinde lehte konuşma yapmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları
başında bizleri seyreden aziz milletimizi en kalbî duygularımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öncelikle, böylesine önemli
bir kanunun yapımında, başta Komisyon üyelerimiz olmak üzere,
Bakanlığımıza, bütün kamu kurum ve kuruluşlarında
görev yapanlara teşekkür ediyorum.
Böylesine önemli bir kanun
dedim. 1950de başlayan bu serüven, inşallah, bugün sizlerin de
desteğiyle tamama ermiş olacak ve AK PARTİ bir kez daha büyük
bir projenin altına imza atmış olacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir derdim var, bin dermana
değişmem. Derdi olmayan insan dünyaya yük olurmuş. Bizim bir
derdimiz var, bir sevdamız var, bir aşkımız var; bunun
tamamı bu milletin ekmeğini büyütmek, aşını büyütmek.
Bunun mücadelesini yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu mücadeleyi milletimize güvenerek yapıyoruz ve her
seçimde de milletimizin desteğini görüyoruz. Sizler burada konuşma
yaparken Geliyor gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan. cümlelerini kurdunuz.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Mazot 20 oldu, 20! Haberin var mı!
OSMAN BOYRAZ (Devamla)
Üstat Cemil Meriçin çok güzel bir sözü vardır: Seçmek için anlamak,
anlamak için mukayese etmek, mukayese de hikmet ve irfana dayanır. diyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu aziz milletimizin,
necip milletimizin gönül gözü kuyumcu terazisi gibi hassastır.
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Mazot 20 lira, haberin var mı?
OSMAN BOYRAZ (Devamla)
Kendisi için yüreği yanan ve yanmayanı, kendi değerlerine
bağlı olan ve olmayanı, laf üreten ile iş üreteni bilir,
ona göre kararını verir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Hiç uzağa
gitmeyin, yirmi yıllık süreçte bütün seçimler hepimizin ve
milletimizin takdiriyle ortaya konulmuştur. Buradan bağırmaya da
gerek yok.
Gecenin bu saatinde, burada,
başta bu kanuna katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Fazla
uzatmayacağım sözlerimi, enerjinin ne kadar önemli olduğunu
hepiniz de biliyorsunuz. 1936da İngiliz Churchill aynen şöyle bir
ifade kullanır, Avam Kamarasında petrolün önemine yani enerjinin
önemine katkı sunmak adına şunu söyler
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Mazot 20 lira.
OSMAN BOYRAZ (Devamla)
der
ki: Bir damla petrol, bir damla kandan daha evladır. Böyle
önemsemiştir ama bizim medeniyetimiz kan ve gözyaşı üzerine
değil, bizim medeniyetimiz yaşatmak üzerine kurulmuştur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, tam da
bugünlerde Rusyada çıkan bu savaşla birlikte, özellikle Batı
medeniyeti şunu söylüyor: Sarı saçlılar, mavi gözlüler; bunlar
mülteci olamaz. diyorlar. Kimler olabilir? diyorlar. Yemendeki,
Afganistandaki, Myanmardaki insanlar olur. diyorlar. Biz de şairin de
ifade ettiği gibi diyoruz ki: İnsan olan insan, gelsin beriye/Kimi
kara çalar, kimi sarıya/Aslolan insandır, bakma deriye/İnsana
muhabbet, cana muhabbet. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bizim medeniyetimiz Bir insanın ölümü,
insanlığın ölümüdür. diye yaklaşan ve bizim medeniyetimiz,
1490da İspanya'da zulme maruz bırakılan Yahudileri II.
Bayezit'in talimatıyla Anadolu topraklarına getirip orada
istediği gibi yaşamasına imkân kılan bir medeniyetin
temsilcisi, taşıyıcısı olmaktan onur ve gurur
duyuyorum.
Hepinizi Allah'a emanet
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz
Manisa Milletvekili Özgür Özele ait.
Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, hatibin grubu
tarafından alkış alan konuşmasını dinledik,
hitabet açısından etkileyici ama ümit ederim tarih önünde mahcup
edici bir konuşma olmaz çünkü bu milletvekili kardeşiniz, bundan yedi
yıl önce, sekiz yıl önce bu kürsüde, Soma için verdiği bir
önerge gündeme alındığında Soma'da büyük bir facia
yaşanabilir, Meclis olarak buna el koyalım. dediğinde,
Bakanlıktan gelen bilgi notuna göre burada okuyup O maden Türkiye'nin ve
hatta dünyanın en güvenli madenidir. diyen bir AK PARTİ'li hatibin
bugün mahcubiyetini biliyorum. O gün o önergeye hayır diyenler, o
hayırı bir daha hiç savunamadılar.
Bugün, burada, birazdan oy
kullanacaksınız. Bütün samimiyetimle 21inci maddede uzun uzun
anlattım. Aslında tamamen özerk, kimseden çekinmeyen,
kararlarında kimseden etkilenmeyen, kimsenin gözünün içine bakmayan, hata
yapan olduğunda gözünün yaşına bakmayan bir kurum
oluşturmak gerekirken bu Kurumun oluşturulması bir kişiye
ve onun belirleyeceği kriterlere bırakıldı. Oysa,
verdiğimiz önergede liyakat şartlarını uzun uzun
anlatmıştım hem de dünyada, kendi vatandaşının
sağlığını emanet edeceği Kuruma atanacak
başkandan, yöneticilerden neler istediklerini, onlardan hangi liyakat
şartlarını istediklerini Uluslararası Atom Enerjisi
Kurumunun bir raporundan, bir direktifinden uzun uzun anlattım. O rapor,
nükleer alanda yetkinlik, güvenlik alanında tecrübe,
kademelendirilmiş ve gitgide artan sorumluluklardan bahsediyordu. Oysa
Sayın Erdoğan'ın atadığı bir kimya mühendisi
arkadaşımız bu şartların yanından bile
geçmiyordu. Biz dedik ki: Bu şartlarda normalin 2 katı kadar
adayı partiler önersin, bu Meclis seçsin, altı yıl görev
yapsın. Ama, maalesef, siz bu kanun teklifine evet dediğinizde, bu
kriterlerden yoksun ve bu liyakat şartlarından yoksun, bir
düzenlemeyle yetkin ve etkin başkan ve üyeler yerine, her zaman
olduğu gibi liyakati yerine sadakatine güvenilen birilerinin göreve getirilecek
olmasına yol vermiş olacaksınız. Elbette, onlarca maddesini
Anayasaya aykırı bulduğumuz, hele hele kanun alanı CBK'yle
düzenlenemeyeceği için, o alandaki en ufak bir yetki
aşımının da Anayasa Mahkemesinde derhâl iptal
edileceğini bildiğimiz böyle bir çalışmayı, bu vakte
kadar sizin yorulmanızla, bazen gerilmenizle, sinirlenmenizle getirdik ama
daha kötüsü bu çalışmanın boşuna yapılmış
olacak olması. Birazdan oy kullanacaksınız, kötü bir haberim
var; oylama elektronik. Kimin ne oy kullandığı tarih önünde
kayda geçecek, tutanaklara geçecek. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
KEMAL ÇELİK (Antalya)
Sen kimsin!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ve
sizin, hepimizin torunlarını, hepimizin çocuklarını,
hepimizin geleceğini, bu coğrafyanın yarınlarını
tehlikeye atan bu kanuna vereceğiniz her evet oyu, Allah muhafaza,
ilerleyen zamanlarda sizin belki evladınızın, torununuzun Dedem
böyle bir düzenlemeye, ninem böyle bir düzenlemeye niye evet demiş?
diye, o gün sizi savunamayacağı bir tutumu takınmak üzeresiniz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Size önerim şudur: Hâlen
geç değil. Hâlen sizin sadece parmaklarınıza ihtiyaç duyan bir
anlayışa Benim yüreğim var, benim vicdanım var, benim
beynim var, benim iradem var. diyebilirsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMAL ÇELİK (Antalya)
Dünyadan haberin yok!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ve
hepimizin yaşamını, geleceğini etkileyecek bu kararı
verirken şunu düşünün: Yarın öbür gün bir faciada Gerekli
iradeyi göstermemiş liyakatsiz, sadakatli kişilerin atanmasına
Dur! diyebilirdim, demedim. deme vicdan azabına hazırsanız,
buyurun evet deyin, biz hep birlikte hayır diyoruz.
Saygılar sunuyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Açık
oylama tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Çorum Milletvekili
Oğuzhan Kaya ve 87 milletvekilinin Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifinin
açık oylama sonucu:
Kullanılan Oy Sayısı : 304
Kabul : 243
Ret : 61 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Enez
Kaplan
Nevşehir Tekirdağ
BAŞKAN Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 8 Mart 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.35