TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
7nci
Birleşim
14 Ekim 2021
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muğla Milletvekili Yelda Erol
Gökcanın, Muğlanın yatırımları ve
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Trabzon ili Araklı ilçesi Değirmenci Mahallesinde
yapılması istenilen HES projesine mahalle halkının
tepkisine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylanın, 13
Ekim Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 58inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin, 2021
yılında yapılacak olan polis memuru alımlarına
ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, AKP iktidarının Bursada ve ülke
çapında yarım bıraktığı projelere ilişkin
açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Dünya Konut Gününe ilişkin açıklaması
5.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, güvenlik korucularının sorunlarına
ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
soğan üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, AK PARTİnin ithalata dayalı tarım
politikalarının ülkemizi dışa bağımlı hâle
getirdiğine ilişkin açıklaması
8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, Kırıkkaleli vatandaşların sorunlarına
ilişkin açıklaması
9.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
iline yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
10.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
iktidarın ekonomi yönetimine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Şırnakın sorunlarına ilişkin
açıklaması
12.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Malatya Pütürgede deprem sonrası yaşanan
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Feke ilçesinde yaşayan orman köylülerinin nakliye konusunda
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
14.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
3600 ek gösterge hakkına ilişkin açıklaması
15.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Meclis gündeminde olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi için
aldığı teşekkür mesajlarına ilişkin
açıklaması
16.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Meclis gündemine gelen Kooperatifler Kanununda yapılacak düzenlemelere
ilişkin açıklaması
17.- Kütahya Milletvekili Ceyda Çetin Erenlerin,
Kütahya iline tarım ve hayvancılığa yönelik yapılan
destekleme ödemelerine ilişkin açıklaması
18.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın,
limon üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
19.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
Osmaniyede turizm sektörünün gelişmesi için atılması gereken
adımlara ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Hafif Raylı Sistem Projesine ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Gaziantepli çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İYİ Parti Grubu olarak sorumlu muhalefet
anlayışını kendilerine rehber edinerek verdikleri
araştırma önergeleriyle çözüm önerilerini sunduklarına ve
işlemeyen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yerine
parlamenter sistemin yeniden inşa edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Merkez Bankası ve Para Politikaları Kurulundaki görev
değişiklikleri sebebiyle doların rekor
kırdığına, Türkiye sınırlarının
IŞİD üyelerine neden açıldığını sormaya
devam edeceklerine ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ile
oğlu Bilal Erdoğanın Avrupaya ilişkin
açıklamalarının Türkiyenin ciddiyetini ortadan kaldırdığına
ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Merkez
Bankası yönetiminin görevden alınmasıyla doların zirve
yaptığına, değişmesi gerekenin Merkez Bankası
Başkanları değil Cumhurbaşkanlığı sistemi
olduğuna, ekonomideki kötü gidişatın sebebi
Cumhurbaşkanı Erdoğana dünyada duyulan güvensizlik ve
başkanlık sistemi olduğundan buradan çıkılması
için derhâl seçim yapılması gerektiğine ve Merkez
Bankasının bağımsız statüsüne kavuşturulması
için kanun teklifi sunduklarına ilişkin açıklaması
25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Cumhurbaşkanının yazdığı Daha Adil Bir Dünya
Mümkün kitabına, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
sayesinde hızlı karar alınabildiğine, salgın döneminde
vatandaşa götürülen hizmetlere ve Hükûmetin icraatlarına ilişkin
açıklaması
26.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, Bursada
devam eden projelerin tamamlanma oranlarına ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, vatandaş tarafından yaygın olarak
kullanılan ilaçların SGK tarafından ödeme listesinden
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
28.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
tarımda dışa bağımlılığın ve
pahalılığın iktidarın suçu olduğuna ilişkin
açıklaması
29.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van
Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman Gergerli vatandaşların susuzluk,
ulaşım ve zamlar nedeniyle yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
31.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünun, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin
açıklaması
32.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
cezaevlerinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
34.- Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Adananın Yüreğir ve Ceyhan ilçelerinde yaşayan köylülerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
35.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
orman işçilerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
36.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, motorlu taşıtların çarpmasıyla oluşan
bisiklet kazalarına ilişkin açıklaması
37.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanarın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününe
ilişkin açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, Şile, Silivri ve Çatalcayı kapsayan kırsal
mahalle düzenlemesine ve Şile beziyle ilgili yapılan
çalışmalara ilişkin açıklaması
39.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 280 sıra sayılı Kanun Teklifine,
muvafık oldukları değişiklikler yanında
sakıncalı buldukları düzenlemeleri de içermesi nedeniyle ret oyu
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi (TÜRKPA) Türk Grubunun Adalet ve Kalkınma Partisi (AK
PARTİ) Grubu kontenjanından istifayla boşalan üyeliğine AK
PARTİ Grup Başkanlığınca Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin aday gösterildiğine ilişkin tezkeresi
(3/1703)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 5/10/2021
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, İstanbulun Şile ilçesinde
köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerleri ile merkezdeki mahallelerde
yaşanan sorunların araştırılarak çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 14/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerindeki keyfî infaz yakma iddialarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 14/10/2021 tarihinde Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları tarafından, Türk Hava
Kurumundaki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı-Interpol Arasında 2021 Yılında
İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve İcra Komitesi
Toplantıları İçin İmtiyazlar ve Muafiyetlere
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3606) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 271)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti
Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde
İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 272)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 280) Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoy'un, Türkiye ile Afganistan arasındaki
diplomatik ilişkilere ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/50494)
14
Ekim 2021 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Muğlanın yatırımları ve sorunları hakkında
söz isteyen Muğla Milletvekili Sayın Yelda Erol Gökcana aittir.
Buyurun Sayın Gökcan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muğla Milletvekili Yelda Erol
Gökcanın, Muğlanın yatırımları ve
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Muğla ve
ilçelerinde yaşanan içme suyu problemleriyle ilgili söz almış
bulunuyorum.
Genel Kurul çalışmaları
dışında, her hafta sonu Muğlada sahadayım; belediye
başkanlarımızla, muhtarlarımızla, ilçe
başkanlarımızla ve hemşehrilerimizle toplantılar
yapıyorum. Hemşehrilerimizin Muğlada en büyük sorunu içme
suyudur, köy ve ilçelerimiz susuzluktan kırılıyor.
Hemşehrilerimiz CHPli belediye, bizi bir damla suya muhtaç hâle getirdi.
diye şikâyet ediyor. (CHP sıralarından gürültüler)
Muğlamızın tüm ilçelerinde, Menteşe, Milas, Marmaris,
Datça, Bodrum, Yatağan, Fethiye, Ula, Dalaman, Ortaca, Seydikemer,
Köyceğiz ve Kavaklıderede ciddi bir su sıkıntısı
yaşanıyor. Köyceğizin Otmanlar; Seydikemerin Patlangıç,
Dodurga, Boğaziçi ve İzzetin Mahallelerinde su sorunu had
safhadadır. Menteşe ilçemizde iki aydır her gece düzenli olarak
sular kesiliyor. Kavaklıderede Çamlıbel ve Menteşe Mahallerinde
çeşmelerden su yerine çamur akıyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Datçanın İskele
Mahallesinde beş gündür sular kesik. Datçanın 9 mahallesinde
kanalizasyon yok, çocuklarımızın sağlığı
tehlike altındadır. Muğlamızda sular
günaşırı kesiliyor, birkaç gün su verilmeyen köy ve mahallelerimiz
var. CHPli Muğla Büyükşehir Belediyesi ve MUSKİ maalesef
ilgisiz ve yetersiz. Halkımız su ihtiyaçlarını
açtıkları yeni artezyen kuyularından ve tankerlerle
taşınan sularla kendi imkânlarıyla çözmeye
çalışıyor. CHPli Muğla Büyükşehir Belediyesi su yetersizliğinin
nedeni olarak yağmurun yağmamasını ve
kuraklığın artmasını bahane ediyor. Hâlbuki
zamanında yatırım yapsalardı su kesintisi
yaşanmayacaktı.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun Üçüncü Bölümünün 7nci maddesinin (r) bendinde Su ve kanalizasyon
hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak,
kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak
suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak. görevi
Büyükşehir Belediyesine verilmiştir.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Büyükşehirin
topladığı paraları
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Ağustos
ayında Muğlada CHP Genel Merkezi ve Muğla Büyükşehir
Belediyesi yangın çalıştayı yapmıştır.
yangın çalıştayı yapacağına keşke su
çalıştayı yapsaydı da Muğlamızı susuzluktan
kurtarsaydı ama nerede! (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Son günlerde
Muğlada gündem olan yurt konusunda da söyleyeceklerim var: Yeni
açtığımız Turgutreis KYK Öğrenci Yurduna su ve
kanalizasyonu bağlayamayan CHPli belediye yine sınıfta
kaldı. CHPli Milletvekili Sayın Girgin yurtla ilgili yine
yanlış ve yanıltıcı bilgiler verdi. Mevzuata bakarak
açıklama yapmamızı söyleyen Sayın Girgine
çağrımız şudur: Kendileri mevzuata ve CHPli belediyeye yazdığımız
yazılara tekrar baksınlar. Su ve kanalizasyonu olmayan yere iskân
verilmez; bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olanlara duyurulur. Öncelikle su
ve kanalizasyon bağlanacak sonra da iskân alınacaktır.
Sayın Girgin 27 Ağustos tarihinde
MUSKİ Genel Müdürlüğü Müracaat olduğu takdirde suyu
bağlayalım demiş. şeklinde bir açıklama yaptı.
27 Ağustos tarihli o yazı şimdi elimde, görüyorsunuz.
Yazıda özetle, suyun basınçlandırılması ve yurt
bölgesine iletimini yapamayacaklarını itiraf etmişler,
Bakanlık tarafından yapılmasını istemişler.
Muğla Valiliği İl Koordinasyon Kurulunda defaatle yurtların
su ihtiyacı gündem maddesi yapıldı, büyükşehir belediyesine
yazılar yazıldı ancak CHP'li Muğla Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Osman Gürün Talep etmedikleri için
bağlayamadık, talep etmezlerse kime, nasıl su
bağlayacağız? diyerek talihsiz bir açıklama yaptı.
Oysa devletin resmî belgeleri ortadadır. Muğla'mızı susuz
bırakan CHP zihniyeti yurda da su ve kanalizasyonu bağlamadı,
öğrencilerimizi mağdur etti. Hükûmet olarak belediyenin asli
işini yine biz yaptık, yurtlarımızı da açtık.
CHP'li Büyükşehir Belediyesinin beceriksizliği ve yetersizliği
gün gibi aşikârdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN BÜBÜL (Aydın) Hangi ilçelerde
açtınız? Nerede, nerede?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) - Sayın
milletvekilleri, son yerel seçimlerde Cumhur İttifakı olarak,
hemşehrilerimizin teveccühüyle 13 belediyenin 7sini kazandık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ondan belediye
başkanlarını görevden aldınız.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) - Ak belediyecilikle
yönetilen Köyceğiz, Seydikemer ve Kavaklıdereyi tekrar
kazandık; Ula, Yatağan, Dalaman ve Ortaca Belediyelerini de CHP'nin
elinden aldık. Belediye başkanlarımız yatırım,
hizmet ve çalışmalarıyla hemşehrilerimizin gönlünde taht
kurmuştur. CHP'li Muğla Büyükşehir Belediyesi de
miadını doldurmuştur; gidiyor gitmekte olan. Önümüzdeki ilk
yerel seçimlerde Muğla Büyükşehir Belediyesini ak belediyecilikle
buluşturacağız. Cumhurbaşkanımız, Genel
Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, hizmet nasıl yapılır, yatırım
nasıl yapılır, nasıl çalışılır
göreceksiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
Bu bilgiler ışığında yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Yıldız.
Önce niçin söz istediğinizi izah eder misiniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bilgi verdi sadece,
hatip kürsüden bilgi verdi.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, vekilimiz hem partimize hem de milletvekilimize
sataştı. İki dakika, cevap verecek Süleyman Girgin, Muğla
Milletvekili.
BAŞKAN Evet, Süleyman Girginin ismini birkaç
defa telaffuz etti konuşmacı. Niçin söz istediğinizi söyler
misiniz?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Yanlış
bilgi verdi Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Girgin, sataşmadan iki
dakika, buyurun.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sondan
başlayayım: Miadı dolan AK PARTİ iktidarıdır;
yolcudur Abbas, bağlasan durmaz; bu, bir. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Yirmi
yıldır aynı şeyi söylüyorsunuz.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) İkincisi,
değerli arkadaşlar, iktidarın Muğladaki yangınlara
bakış açısı aynen pandemideki gibi olmuştur; önce
oluruna bırakmıştır ama iş işten geçtikten sonra
da müdahale etmeye çalışmıştır ve Muğladaki 8
bin hektar alan kül olmuştur.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Köylere git,
köylere!
HALİL ETYEMEZ (Konya) Suyu yok, suyu yok!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Köylere git, su
yok!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bunun da
sorumlusu AK PARTİ iktidarıdır müdahale etmedikleri için, ne
uçak ne helikopter; zamanında müdahale edilmiş olsaydı
Muğlanın 67 bin hektarlık alanı yanmayacaktı sevgili
dostlar.
Değerli arkadaşlar
HALİL ETYEMEZ (Konya) Suyu söyle, suyu!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın Girgin,
köylere git, köylere!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Suya
geleceğim şimdi.
Ben müsaadenizle şu soruları size sormak
istiyorum Sayın Gökcan: Bir, 2008 yılında dönemin Muğla
Belediyesi tarafından Devlet Su İşlerine yapılan
başvuruya rağmen proje neden hâlâ başlamadı?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hangi proje?
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Su sorunu
dediniz, ona cevap veriyorum.
Bu proje için yıllık 94,5 milyon ödenek
tahsis edilmesi gerekirken neden 2021 için sadece 1 milyon TL ödenek tahsis
edilmiştir, 661 milyon liralık maliyetli projeyi 1 milyon ödenekle
nasıl bitirmeyi düşünüyorsunuz? Bu, bir.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hangi proje, hangi
proje o?
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Muğlanın su sorunun çözülmesi için Sandıras Projesinin devreye
girmesi lazım ama 661 milyon liralık proje için yılda 1 milyon
lira ödenek tahsis edilmektedir, bunu da kamuoyunun bilmesini istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sandıras
Projesi yatırım programına alındı, yatırım
programına alındı. Büyükşehir Belediyesine rağmen
yapacağız onu.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Diğer
konu, belediyemiz tarafından içme suyu sistemlerindeki kayıp ve
kaçakların azaltılması projesi için 3 finansman
sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Kasım
2020 yılından bu yana defalarca müracaat yapılmasına rağmen
niçin Cumhurbaşkanı bu projeye onay vermiyor?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sataşmadan iki dakika söz
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Yine biz
yapacağız.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Onaylamaz. Çünkü
arkadaşlarımız tarihî projeleri hayata geçiriyor.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) İller
Bankasından kredi alınırken niçin Muğlaya üvey evlat
muamelesi yapıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Girgin, teşekkür
ediyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Orman
yangınlarına müdahale eden helikopter ve uçakların sesinden
belki meseleyi kavrayamadınız.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sorulara cevap
vermediler.
Başkanım
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Gerisine
orada cevap vereceğim.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin, Trabzon ili Araklı ilçesi Değirmenci Mahallesinde
yapılması istenilen HES projesine mahalle halkının
tepkisine ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Trabzon Araklı ilçesi Değirmencik Mahallesinde yapılması
istenilen HES projesine mahalle halkının tepkisi hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebiye aittir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Trabzonun Araklı ilçesi, şimdi mahalle
olan Değirmencik Köyü sakinlerinin sesi olarak huzurunuzdayım.
Değirmencik köylüleri, Karadere üzerinde yapılmakta olan, merkez ve
Yoncalı köyleri yanında kendi köylerini olağanüstü ölçüde
olumsuz etkileyecek olan bir HES projesine proje sürecini öğrendikleri
andan itibaren karşı çıkıyorlar. Köylülerin tepkisini
sosyal medyadan takip ediyordum. 29 Eylül tarihinde köyde bu projeyi konu alan
bir toplantı düzenlendi. Ben de bu köyün komşu köyü olan Pervane
köyündenim yani Karadere dediğimiz dere, bizim çocukluğumuzun
geçtiği bir deredir; etrafında, sağında, solunda birçok köy
vardır. Doğal olarak çok yakından takip ettim, ben de
kalktım, bu köye gittim; il başkanımızla, ilçe
başkanımızla birlikte bütün köylüleri dinledim. Kadından
erkeğine, gencinden yaşlısına Bu proje iyidir. diyen tek
bir kişi çıkmadı. Köylülerimizin, köy sakinlerinin projeye karşı
çıkması gayet bilinçli verilere dayanıyor, gelişigüzel
değil yani HES istemiyoruz. meselesi değil. Bu HES projesi bizim
köyümüzü olağanüstü ölçüde etkileyecek. Nasıl etkileyecek? diye
sorarsanız, Değirmenci köyü zaten heyelan tehlikesi yaşayan bir
köydür. Yapılmak istenen Ayvadere HES Projesinin iletim tünelinin 4,6
kilometrelik, 4.600 metrelik kısmı Değirmencik köyünün
altından geçecek. İşte gerek bu tünelin yapılması
gerek tünelin yapımı sırasında yapılacak olan
patlatmalar, köyde var olan heyelan tehlikesini tetikleyecek. diyorlar.
Ben bu köyü bilirim, daha önce gittiğim bir
köydür. Gittiğimde tekrar gezdim, köyün camisini gördüm, köyün Kuran
kursunu gördüm, bazı evlerin bahçelerini gittim, gördüm. Cami
duvarında, Kuran kursunun duvarında çatlaklar var. Bu çatlaklar
eskiden de vardı ama çatlaklar sondaj faaliyetiyle birlikte büyümüş
durumda. Yolda yarıklar var ama asfalt tamiriyle, yol tamiriyle onlar
gideriliyor ama bir süre sonra bu çatlaklar, yarıklar tekrar ortaya
çıkıyor.
Bu proje köylüye anlatılmamış. Olur
mu? diye soru soranlarınız olabilir, ÇED projesi gereği bunun
anlatılması lazım. Bu proje önce 10,5 megavat olarak
planlanmış, 10 megavatın üstü ÇED raporuna tabi olduğu için
bu zorunluluktan kurtulmak amacıyla projeyi 8,7 megavata
düşürmüşler ÇED Gerekli Değildir. statüsüne sokmuşlar.
Projenin adı: Ayvadere HES Projesi. Ayvadere karşı köy, bir
başka köy ve araştırdım, baktım bu projenin Ayvadere
köyüyle hiçbir ilgisi yok. DSİnin yazısında bu yazıyor.
Proje Değirmencik, merkez ve Yoncalı köylerini ilgilendirmektedir.
Sordum DSİye: Niye böyle? Ben bilmiyorum, herhâlde eskiden böyle geldi
bu projenin adı. diyor. Projeyi gidip Ayvadere köyünde
anlatmışlar, Değirmencik köylülerinin bundan hiçbir haberi yok.
Köylüler bunu öğrenince yargıya götürmüşler, dava açmışlar;
idare mahkemesi reddetmiş, sonra Danıştayda
kazanmışlar. Danıştay kararında da diyor ki: Bu köyün
Ayvadere köyüyle hiçbir ilgisi yok. Peki, neden Ayvadere deniliyor? Çünkü
Değirmenci köylüleri bunu duymasın.
Değerli arkadaşlar, 18 Haziran 2019
tarihinde bu köyün biraz yukarısında, Çamlıktepe köyünde bir
heyelan meydana geldi. İstanbulda İstanbul seçimleri
çalışmaları vardı, benim ilçem olduğu için
kalktım köye gittim, Çamlıktepe köyüne kadar çıktım.
Çamlıktepe köyünde de bir HES vardı, o heyelan o HESi de
almış götürmüş. Bir dereye onun kaldırabileceğinin
üzerinde bu kadar yüklenilmez arkadaşlar, bu kadar yüklenilmez.
Bakın, Karadere üzerinde toplam 7 tane HES projelendirilmiş.
Karadere, Gümüşhane ili sınırlarından doğar Trabzon
Araklıdan denize dökülür; 70 kilometredir uzunluğu. Çatak diye bir
mevki vardır, çok turistik bir mevkidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Çataktan Araklıya 45 kilometredir. Bu
Bilirkişiler atandı. Köylüler Karadeniz
Teknik Üniversitesinin bilirkişileri olumsuz görüş verdi.
şeklinde bir duyum sahibi olmuşlar. Bir başka duyum: Onun
üzerine Gümüşhane Üniversitesinden bilirkişiler tayin edilmiş.
Ben sanmıyorum ki bir başka üniversite bu hayati tehlikeyi görmezden
gelip oraya olumlu görüş versin.
Gelin bu projeden vazgeçin. Yeşil enerji, temiz
enerji hepimize lazım ama bu insanların hayatını,
yaşamını tehlikeye atma pahasına değil.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
13 Ekim Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Nevzat Ceylana aittir.
Buyurun Sayın Ceylan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylanın, 13
Ekim Ankaranın başkent oluşunun 98inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
NEVZAT CEYLAN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 13 Ekim 1923 yılında başkent olan
Ankaramızın başkent oluşuyla ilgili söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bütün konuşmalarda şöyle bir söz
geçer: Bir Anadolu kasabasından yapılan başkent. diye
bahsedilir. Aslında Ankara, bir Anadolu kasabası değildi, çok
görkemli bir vilayetti. Geçmiş dönemlerde, Türklerin eline geçmeden önce,
3 kez başkentlik yapmıştı Ankara. Türklerin eline Malazgirt
Zaferinden iki yıl sonra geçmiştir, 1073 yılında. 1073
yılından üç yüz seksen yıl sonra ancak İstanbul Türklerin
eline geçmiştir, yaklaşık dört asır sonra.
Dolayısıyla kadim bir Türk şehridir aynı zamanda.
Efendim, özellikle Ankara'nın
gelişmesinde, büyümesinde sof kumaşının son derece önemli
özelliği vardır. Tiftik keçisinden oluşan sof kumaşı,
Ankara'nın ekonomisinde ve Osmanlı İmparatorluğu'nun
ekonomisinde son derece etkili olmuştur. O dönemlerde, özellikle,
Osmanlı'nın en çok ihracat yapan sektörlerinin başında sof
kumaşı gelmektedir. Ama sof kumaşının tekelinin
ortadan kalkmasından, tiftik keçisinin İngilizlerin eline geçmesinden
sonra maalesef Ankara yavaş yavaş geriye doğru gitmeye
başlamıştır. O dönemlerde, 1600lü yıllarda,
Ankaranın nüfusu bir ara 90 bine ulaşıyor, özellikle 1830lu
yıllarda 50-60 bin civarında oluyor, ki bu çok önemli bir nüfus o
tarihlerde. Yine, 1900lü yıllarda 34 bin civarında bir nüfusu var
ama 1919 yılına gelindiği zaman 20 bin civarında bir nüfus
var. Tabii, bu, tiftik tekelinin ortadan kalkması ve diğer taraftan
da özellikle, 1873 yılındaki kuraklık, 1893 yılındaki
çekirge istilası ve 1917 yılındaki büyük yangından sonra
Ankara bu zor durumlara düşüyor. Fakat şunu da özellikle belirtmek
istiyorum: Ankara, 4üncü başkentliğini Ahi Cumhuriyetine
yapıyor. O da Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra,
Anadolunun her tarafında -bildiğiniz gibi- beylikler kuruluyor, bir
tek beylik kurulmayan yer var; orası da Ankara. Ankara, Ahilerin
yönettiği bir cumhuriyet hâlinde yönetiliyor ve dünyada eşi olmayan
bir cumhuriyet şeklinde yaklaşık 1290 yılından 1360
yılında kadar yetmiş yıl boyunca modern bir devlet
anlayışı içerisinde yönetilerek dünyaya örnek bir sistemle
cumhuriyet şeklinde yönetiliyor. Yani 4üncü başkentliği Ahi
Cumhuriyetinin ve 5incisi de -malumunuz- ebediyen yaşayacak Türkiye
Cumhuriyetinin başkentliği.
Şimdi, efendim, Ankara, aynı zamanda
Osmanlı döneminde bir eyalet merkezi, daha sonra sancak ve bu sancağa
Çorum, Yozgat, Kayseri, Kırşehir vilayetleri bağlı; böyle
geniş bir nüfusa sahip. Ankara, dünyada, o dönemde büyüklük
itibarıyla ve ekonomik gücü itibarıyla 20 vilayetten bir tanesi;
bunları da bilmemiz lazım.
Özellikle Ankara, dereleriyle ve
bağlarıyla da ünlü bir şehir o tarihlerde Ankaranın
armudu, keçisi, tavşanı, balı ve güvercini de Ankaranın
beş beyazı olarak adlandırılır, bunlar da son derece
önemliydi.
Evet, Anadolu, tabii, Kurtuluş
Savaşından önce çok fakir vaziyetteydi ve bundan nasibini alan
yerlerden bir tanesi de elbette Ankaraydı. Ankaranın Kurtuluş
Savaşındaki rolü son derece önemlidir. Kurtuluş Savaşının
başlangıcından önce Ankaranın eşraflarının,
ileri gelenlerinin vatandaşları Kurtuluş Savaşına son
derece azimli bir şekilde hazırladıklarını çok iyi
biliyoruz. Bu konuda Gazi Mustafa Kemal Paşanın 27 Aralıkta
Ankaraya girmeden önce Ankaradaki o mitinglerle beraber Ankara
halkının bu konuya çok iyi bir şekilde
hazırlandığını da özellikle belirtmek istiyorum. Ama
en önemlisi de o dönemde İstanbul Hükûmetiyle olan çatışmalarda
Ankaraya kendi valisini atayacak kadar da özgür özelliklerine sahip
olduğunu da özellikle belirtmek istiyorum.
Gazi Mustafa Kemalin 27 Aralıkta Ankaraya
gelişi de son derece önemlidir. 27 Aralıkta Ankaradaki halkın o
coşkulu karşılaması, 3 binden fazla seymenin bizzat çok
coşkulu bir şekilde karşılaması ve 100 bine yakın
insanın da destek vermesi gerçekten Gaziyi
heyecanlandırmıştır ve Kurtuluş
Savaşının mihenk noktası olmuştur. Malumunuz 23 Nisan
1920de kurulan Büyük Millet Meclisiyle beraber Kurtuluş Savaşı
Meclisten idare edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVZAT CEYLAN (Devamla) Bu son derece önemlidir.
Dünyada eşi olmayan bir uygulamadır.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NEVZAT CEYLAN (Devamla) Bu sayede de Ankara,
Kurtuluş Savaşının mihenk noktası olmuştur.
Evet, Ankara, 5 Ekim 1922 tarihinde Gazi Mustafa
Kemal Paşaya Ankara hemşehriliği unvanı veriyor. 13 Ekimde
Ankara başkent ilan ediliyor, 29 Ekimde -malumunuz- cumhuriyet ilan
ediliyor.
Şimdi, efendim, Ankara, tabii, başkent
olduktan sonra bütün mazlum milletlerin ve
bağımsızlığın başkenti olmuştur; bunu
çok iyi bilmek lazım. Şu anda Ankara artık bir memur şehri
değildir, bir gri şehir de değildir; Ankara şu anda 6
milyon insanın yaşadığı Anadolunun özetidir ve Ankara
sağlığın başkentidir, hızlı trenin
başkentidir, AnadoluJetin başkentidir, savunma sanayisinin başkentidir,
teknoparkların başkentidir, Türkiyenin en büyük senfoni
orkestrasının kurulduğu yerdir, Türkiyenin en büyük millî
kütüphanesinin kurulduğu yerdir ve bu şekliyle de Ankaramız gün
geçtikçe büyüyen, gelişen ve Türkiyeye örnek olan bir
başşehirdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVZAT CEYLAN (Devamla) Yüce Meclisimizi bu
anlamlı günde saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk yirmi milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Özel...
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin, 2021
yılında yapılacak olan polis memuru alımlarına
ilişkin açıklaması
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) Teşekkürler Sayın
Başkan.
2021 yılında yapılacak olan polis
memuru alımlarında lisans ve ön lisans mezunları
koşulların esnetilmesini talep etmektedir. 2018 yılı
içerisinde yapılan alımlarda 31 Aralık gün alma ibaresi 1 Ocak
baz alınarak yapılmıştır, 23üncü Dönem alımlarda
ise 1 Ocak gün alma ibaresi baz alınmamıştır. Bu
ufacık değişiklikle bir, son senesi olan kişiler bir
yılla beraber tüm şansını kaybetmiştir; iki, 2021
yılına gelinmiş olmasıyla beraber yaş
sınırı 35e dayanmıştır. Mağduriyetin
giderilebilmesi için 2021 polis alımlarında bir, yaş hükmünün 1
Ocak, 35 yaş olarak baz alınmasını; iki, alınacak olan
kadın kontenjan sayısının maksimum seviyeye
çıkarılmasını talep etmektedirler. Polis adayı
kardeşlerimizin taleplerinin değerlendirilmesi düşüncesiyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu...
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, AKP iktidarının Bursada ve ülke
çapında yarım bıraktığı projelere ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
2022 yılı bütçe görüşmelerinin
başlamasına az bir zaman kaldı, o yüzden hatırlatmak
istedim: AKP, iktidarının ilk yıllarında bir eleştiri
yapıyordu, Türkiye proje mezarlığına dönmüş. diyordu
ama yirmi yılın sonuna geldiğimizde ülkeyi tam anlamıyla
proje çöplüğüne çevirdiler. Bursadan birkaç örnek vermek isterim:
Örneğin, Karacabey Yeşildere Barajı, işin süresi 2014-2018
olmasına rağmen şu an ne durumda, ne zaman bitecek belli
değil. Karacabeyin bir diğer barajı Gölecik, yine Gemlik
Büyükkumla Barajı -işin süresi 2012-2016ydı- yine İznik
Barajı, birçok örnek var Bursada elbet, ülke çapında da birçok
yarım kalmış proje var. Bursa, ülke ekonomisine
kattığı ekonomik değerin
karşılığını maalesef AKP iktidarından
alamıyor, hep yarım projelerle karşı karşıya.
2012-2016 süreli yüksek hızlı tren projesi ise artık
beceriksizliğin tam bir simgesi oldu Bursada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır
3.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dünyaya seslenen
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir dünya lideri olarak,
dünyadaki zulümlerin, haksızlıkların 5 ülkenin dudağı
arasına sıkışmış bir Genel Kurulun
çözebileceği bir iş olmadığını,
Afganistanı, Suriyeyi, Filistini, Kırımı,
Uygurları, iklim değişikliğini gündeme getirirken bütün
gerçekleri tüm çıplaklığıyla haykırıyor;
dünyanın sorunlarının temelinde yatan problemi, emperyalist,
sömürgeci ülkelerin bu işin asıl sorumluları olduğunu ve
çözümünde de onların taşın altına elini koyması
gerektiğini herkesin anlayabileceği bir dille öyle dümdük ifade
ederken Genel Kurula tarihî bir görevin sorumluluğunu
hatırlatıyor; isteseler de istemeseler de dünyanın bu
gerçeklerini birisinin hatırlattığı, mazlumların
sevindiği, zalimlerin üzüldüğü bu anlar Genel Kurula
damgasını vuruyordu.
Tarih kaydediyor, bizler tanık oluyoruz diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Dünya Konut Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün Dünya Konut
Günüydü. Atalarımız Dünyada mekân, ahirette iman. demişler.
İnsanlık açısından temel bir hak olarak kabul edilen konut,
yeterli ve sağlıklı barınma hakkı için öncelikli
ihtiyaçtır. Anayasanın 57nci maddesinde Devlet, şehirlerin
özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde,
konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır.
denilmekte. Son on dokuz yılda AK PARTİ iktidarıyla
hükûmetlerimiz 1 milyon 100 binin üzerinde yeni konut yaptı. 150 bin
konutun çalışmaları devam ediyor. Seçim bölgem Kocaelide
büyükşehir belediyemiz ve TOKİ toplam 25 binin üzerinde konut
yaparken 6 binin üzerinde konut çalışmaları da devam ediyor.
Yapılan konutlar bacasından duman tüten, sıcak bir yuva, huzurlu
ve güvenli bir ev demektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karadağ
5.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, güvenlik korucularının sorunlarına
ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, güvenlik
korucularımız kırsal alanda, özellikle köylerde güvenlik
konusunda özveriyle görevlerini yapmakta ve terörle 7/24 mücadele etmektedir.
Ancak, yaklaşık otuz beş yıldır askerimiz ve
polisimizle omuz omuza görev yapan güvenlik korucularımızın
özlük hakları ve maaşları istediğimiz seviyeye
ulaşmamıştır. Güvenlik korucuları tam gün mesai
yapmalarına rağmen en düşük maaş alan kamu görevlisi
durumundadırlar. Bu anlamda güvenlik korucularımızın
maaşlarının iyileştirilmesini, emekliliklerinde toplu
ikramiye haklarının olmasını, korucu kanununun
çıkarılmasını, sigorta primlerinin 4/A üzerinden değil
de 4/C üzerinden yatırılmasını ve ayrıca
Iğdır ilimizin sınır ili olması ve
dağınık bir yerleşime sahip olması nedeniyle kadrolu
güvenlik korucularımızın sayısının
artırılmasını yetkililerden talep etmekteyiz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
soğan üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ankara İl Başkanımız ve Ankara
Milletvekilimiz Levent Gökle birlikte Şereflikoçhisarda soğan
üreticilerini ziyaret ettik. Bu yıl da tarlada soğan
kalmış. 80-85 kuruşa mal olan soğanı 60 kuruşa
satamıyorlar. 100 dönüme yakın tarlada ise soğan hiç sökülmeden
tarlada kalmış. Soğan üreticileri ciddi anlamda bir
mağduriyet yaşıyor. Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri bölgedeki
soğan üreticilerine daha önce de ziyaretlerde bulunmuşlardı.
Ne yazık ki ülkemizde tarımda bir planlama
olmadığı için bir yıl ürün çok oluyor, değer bulmuyor;
diğer yıl az oluyor, bu kez de tüketici mağdur oluyor, ürün
pahalıya gidiyor. Bu düzensizlik ve plansızlık tarımın
gerçeği oldu. Girdi fiyatları artıyor; bu anlamda, çiftçi,
üretici zor durumda.
Soğan üreticilerinin sesini de Bakanın
duymasını ve Tarım Kredi Kooperatifleri eliyle bu
soğanların alınmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaplan
7.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, AK PARTİnin ithalata dayalı tarım
politikalarının ülkemizi dışa bağımlı hâle
getirdiğine ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AK PARTİ sayesinde buğdayı Rusyadan,
nohudu Meksikadan, pirinci Çinden, arpayı Suriyeden, mercimeği
Kanadadan, şekeri Ukraynadan, soyayı Brezilyadan, patatesi
Hollandadan, kuru soğanı Mısırdan,
zeytinyağını Suriyeden ithal eden bir ülke olduk.
Ülkemiz yirmi yıl öncesine kadar tarımda
kendi kendine yeten dünyanın 4üncü ülkesiyken, ithal sevdalısı
AK PARTİ sayesinde bugün dışa bağımlı hâle geldi.
Bütün fabrikalarımızı sattınız, üretimi ve üreticiyi
desteklemek yerine her şeyi ithal ederek çiftçilerimizi toprağa
küstürdünüz.
Bugün dolar 9 lirayı geçti. Türk lirası bu
kadar değer kaybettiyse sizin beceriksiz iktidarınız
sayesindedir. Kasırga kapıya dayandı, vaktiniz doldu, gemi
batıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Önal
8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın,
Kırıkkaleli vatandaşların sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Her geçen gün
küçülen, göç veren Kırıkkalemiz ekonomik olarak tarihinin en kara
günlerini yaşıyor. Bir dönem sanayide marka şehir olan
Kırıkkale, maalesef, AK PARTİ iktidarları döneminde en çok
göç veren iller arasında yerini almış durumda.
İşsizlik ve ekonomik kriz nedeniyle boşanma
davalarının çığ gibi büyüdüğü, icra dairelerinin
harıl harıl çalıştığı, neredeyse her 4
kişiden 1inin icralık durumda olduğu Kırıkkalemiz bu
tabloyu hak etmiyor. Nüfusunun beşte 1inin emekli olup ortalama 2 bin
lira emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığı,
çalışan nüfusun ise yüzde 60ının asgari ücret
aldığı Kırıkkalede havaların
soğumasıyla birlikte elektrik ve doğal gaz faturaları da el
yakmaya başladı. İşsizlik, yoksulluk, hayat
pahalılığı, her gün gelen zamlar
vatandaşımıza nefes aldırmıyor. Çiftçimiz, üreticimiz,
asgari ücretlimiz, işsizimiz, emeklimiz, esnafımız,
kısacası Kırıkkalede geçim sıkıntısı
çeken yüz binlerce vatandaşımız oy
sandığının önüne geleceği günü sabırla bekliyor.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Ekinci
9.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas
iline yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
Sivas Belediyemiz ile Gençlik ve Spor
Bakanlığımızın iş birliğiyle her yaştan
insanımızın sosyal hayata daha etkin
katılımını sağlamak ve gençlerimizin verimli vakit
geçirmelerine yardımcı olmak amacıyla her bölgeye bir kültür
merkezi kazandırıyoruz. Fatih Mahallesi, Alibaba Mahallesi, Şeyh
Şamil Mahallesi'ndeki kültür merkezlerimizin yapımı hızla
devam ediyor ve inşallah, en kısa zamanda sultan şehrimizin,
aziz hemşehrilerimizin hizmetine girecek. Ayrıca, Sivas Belediyemiz
45 farklı amatör spor kulübü ve takımına 950 milyon malzeme
desteği sağlamış ve bundan 1.200 amatör sporcumuz
faydalanmıştır. Bu hizmetlerin sağlanmasında
emeği geçen başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'a, Gençlik ve Spor Bakanımıza ve Sivas Belediye
Başkanımıza huzurlarınızda bir kez daha teşekkür
etmek istiyor, yapılan tüm yatırımların sultan
şehrimiz Sivasımıza hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ceylan
10.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
iktidarın ekonomi yönetimine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
2002den günümüze iktidarın ekonomiye
bakışını en iyi özetleyecek kavram borca dayalı
parasal genişlemedir. Hiç ödenmeyecek gibi borçlanan saray, borçla
yarattığı finansal genişlemeyi 5li çeteye aktararak
yarattığı rant ekonomisine sırtını
yaslamıştı. Kamunun neyi var neyi yoksa özelleştirerek
cumhuriyet tarihinin özelleştirme rekorunu kıran iktidar, günün
sonunda yap-işlet-devret ve kamu kaynaklı kredilerle köpürttüğü
kalkınma masalının korku filmine dönüşmesine engelleyemedi.
Sıcak paranın çekilmesiyle tırmanan faizler Türkiye ekonomi
yönetimini zorluyor.
Dün gece yarısı Merkez Bankasına
yapılan operasyona ise piyasalar sert tepki verdi. Dolar rekor üstüne
rekor kırıyor. Dolar yükseliyor, halk fakirleşiyor, ekonomi
batıyor. Sarayın aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar
elde edemeyeceğini hâlâ kavrayamamış olmasının
faturasını ise 82 milyon hep birlikte ödüyor. AKP artık bu
ülkeyi yönetememektedir.
BAŞKAN Sayın Tanal...
11.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Şırnakın sorunlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sizin vasıtanızla Sayın
Cumhurbaşkanına soruyorum; Şırnakın şu
sorunları var, özellikle, öncelikle Şırnakın şu
sorunlarının çözülmesi gerekiyor: Bir, eğitim sorunu var.
İki, işsizlik sorunu var.
İşsizlik nedeniyle vatandaşın beli bükülmüş durumda.
Onun için Şırnak sürekli göç veriyor.
Şırnakta korucu
vatandaşlarımız var. Korucuların özlük hakları
yetersiz, korucular bu konuda mağdur, bir an önce düzeltilmesi gerekir.
Korucuların bu konudaki mağduriyetinin giderilmesini talep ediyoruz.
Şırnakta en büyük sorunlardan bir tanesi
de Şırnaklıları DEDAŞ mağdur ediyor. Oradaki
faturalar yüksek geliyor. Vatandaşların bununla ilgili elektrik
sayaçlarını kontrol etme imkânı yok, kilitli.
Şırnak ilçelerine bağlı yollar
bozuk, köy yolları bozuk. Şırnakın yer altı
kaynakları yağmalanıyor. Başverimlide, Silopi ilçesindeki
çöpler yakılıyor, vatandaş mağdur ediliyor. Cizreye üvey
evlat muamelesi yapılıyor.
BAŞKAN Sayın Karaduman...
12.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Malatya Pütürgede deprem sonrası yaşanan
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Malatya
Pütürgede geçen yıl meydana gelen depremden bu yana hâlâ
mağduriyetler giderilmemiştir. Yıkılmış evlerin
yerine yenilerinin yapılacağı söylendiği hâlde, bu evler
yapılmamış ve insanlar hayvanlarıyla beraber
dışarıda kalmıştır. Çok az sayıda
yapılan ev de maalesef bölgenin iklim koşullarına uygun
değildir. Arıtoprak köyü ve çoğu köyde, hasar tespiti
yapılan evler için köylülere Evlerinizi boşaltın, evinizi
yıkacağız. deniliyor ancak alternatif
sunulmadığı için insanlar sokağa atılıyor. Bunu
kabul edebilmemiz elbette ki mümkün değildir. Pütürgede deprem
sonrası yaşanan bu mağduriyetler bir an önce giderilmelidir.
BAŞKAN Sayın Sümer
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Feke ilçesinde yaşayan orman köylülerinin nakliye konusunda
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana Feke ilçemizde köylülerimiz, orman ürünleri
üretip geçimlerini ormancılık faaliyetiyle sağlamaktadır;
aynı zamanda, kamyoncular kooperatifi aracılığıyla
orman deposuna emval taşıyarak nakliyecilik işi
yapmaktadırlar. Son yıllarda mazot, benzin, yağ, yedek parça,
lastik, işçi yevmiyeleri gibi kalemlerin sürekli artması nedeniyle
köylülerimiz bu durumun altından kalkamaz hâle gelmiştir. Orman
İşletme Müdürlüğünün artan maliyetlere rağmen
nakliyecilerimize verdiği üretim ve taşıma ücreti, daha önceki
yıllarda belirtilen fiyatlardan çok daha aşağıdadır.
Defalarca uzlaşma aranmasına rağmen, nakliyecilerimize verilen
taşıma ücreti artırılmamıştır. Bu sebeple
Feke Kamyoncular Kooperatifi Tarım Kredi Kooperatifleriyle birlikte karar
alarak 46 kamyon ve tır Orman Genel Müdürlüğünün taşıma ve
üretim işini durdurup kontak kapatmıştır. Tüm geçim
olanakları ormana ve bu işin nakliyesine bağlı
vatandaşlarımızın talebi yerine getirilmeli, Orman Genel
Müdürlüğü orman köylüsünün haklı talebine çare bulmalıdır.
BAŞKAN Sayın Aksoy
14.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
3600 ek gösterge hakkına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; her seçim öncesi devlet
memurlarımızın ağzına bir parmak bal çalmak gibi 3600
ek göstergeyi vereceğiz. sözü veriliyor. Seçim geçiyor, ne eki var ne
göstergesi var.
Değerli milletvekilleri, gelin, 3600 ek
göstergeyi sağlık çalışanlarımıza, polislerimize,
öğretmenlerimize ve din görevlilerimize hiç beklemeden verelim. Kırk
yıllık bir hekim olarak, üç yıldır pandemiyle
boğuşan sağlık çalışanlarımıza öyle
geçici, peyderpey eklemeler yerine doğrudan maaşlarına bin TL
maaş zammı yapalım. Ayrıca, emeklilikte yaşa
takılanlara da beklemeden haklarını verelim. Bayramlarda
emeklilere verilen bayram ikramiyelerini hem millî hem dinî
bayramlarımızda 1 asgari ücret olarak verelim. Böylece toplumsal
barışı sağlayalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
15.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
Meclis gündeminde olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi için
aldığı teşekkür mesajlarına ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Milletçe en önemli özelliklerimizden biri hak
teslimi yapmaktır Değerli Başkanım. Şimdi, şu
anda Meclis gündeminde olan kanun teklifi için çok sayıda teşekkür
mesajı alıyorum. Özellikle yerel basını koruduğumuzdan
dolayı Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu, Doğu Anadolu Gazeteciler
Federasyonu, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti, Doğu Anadolu
Basın Konseyi, Erzurum Gazeteciler Cemiyeti
minnettarlıklarını ifade etmişler AK PARTİye, Cumhur
İttifakına, Cumhurbaşkanımıza, Meclisimize. Bunun
yanında, çiftçi için stopajların geriye dönük ödenecek
olmasından dolayı da çiftçilerin, ziraat odası
başkanlarımızın teşekkürleri var; özellikle burada
paylaşıyorum ve Sayın Cumhurbaşkanımıza, Cumhur
İttifakına, AK PARTİye, Milliyetçi Hareket Partisine
yüreğimden kopup gelen muhabbetlerimi ifade ediyorum, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Gerçekleri kamuoyuyla
paylaşın.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
16.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Meclis gündemine gelen Kooperatifler Kanununda yapılacak düzenlemelere
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilindiği üzere, Kooperatifler Kanunu Meclis
gündemine geldi. Dünyada da kabul gördüğü üzere, üreticiyi ve tüketiciyi
ancak kooperatifleşerek koruyabiliriz. Ülkemizde de 12 binden fazla
tarımsal amaçlı kooperatif var, fakat 10 binden fazla kooperatif
tasfiye noktasında. İktidar destekleme adı altında süt
hayvancılığı için kredi verdi, Brezilyadan
damızlık hayvan ithal etti; besi hayvancılığı
için kredi verdi, Sırbistandan et ithal etti; seracılık için
kredi verdi, artan gübre, tohum, ilaç ve enerji fiyatları
karşısında üreticiyi korumadı.
İktidar, kooperatifçiliği gerçekten
önemsiyorsa öncelikle malına mülküne ipotek koydurmadan kooperatiflere
işletme kredisi vermeli, geri ödemesi mümkün olmayan alacakların
tahsilatında kolaylık sağlamalıdır. Yoksa Meclise
gelen bu teklif kooperatifleri dernekleştirme çabasından öteye
gitmeyecektir.
BAŞKAN Sayın Erenler
17.- Kütahya Milletvekili Ceyda Çetin Erenlerin,
Kütahya iline tarım ve hayvancılığa yönelik yapılan
destekleme ödemelerine ilişkin açıklaması
CEYDA ÇETİN ERENLER (Kütahya) Sayın
Başkan, kadim şehrimiz Kütahyamızın çinisi, Simav
halısı, Tavşanlı leblebisi, Şaphane vişnesi,
cimcik aşı, bitli helvası, köpük helvası, paşa
helvası, kızılcık tarhanası ve Pazarlar kirazı
olmak üzere coğrafi işaret alan 10 ürünü bulunmaktadır.
2002 yılından bu yana, ilimize tarım
ve hayvancılığa yönelik 1,1 milyar lira destekleme ödemesi
yapılmıştır. Ülkemizin en büyük tıbbi aromatik
bitkiler üretim merkezi Kütahyamızdadır. AK PARTİmiz sayesinde
ilimizi her alanda daha ileriye taşıyan projeler hayata
geçirilmiştir.
Genel Başkanımız,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
destekleri için şükranlarımızı sunuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erbay
18.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın,
limon üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Türkiye, dünya limon üretiminde 6ncı
sırada yer almaktadır. Ülkemizde yıllık ortalama 1 milyon
ton limon üretilmektedir. Seçim bölgem Muğla ülkemizin 3üncü büyük limon
üretim merkezidir. Ortacada 80 bin ve Dalamanda 20 bin ton olmak üzere
ilimizde yıllık ortalama 100 bin ton limon üretilmektedir. Başta
Rusya olmak üzere Irak, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelere limon
ihracatı yapılmaktadır ancak 2020 yılında alınan
bir kararla Rusyaya 10 bin ton limon ihracatı kotası
konulmuştur, bu kota nedeniyle üreticimiz büyük sorunlar yaşamaktadır.
Geçtiğimiz yıl 3 TLye kadar alıcı bulan limon bu sene 1,5
TLye satılamamaktadır, fiyatlarda yaklaşık yüzde 50
düşüş yaşanmaktadır. AKPnin yanlış tarım
politikaları ve dış politikadaki tutarsızlıkları
çiftçimizi yok olma noktasına getirmiş, limon, dalında
kalmıştır. Rusyaya uygulanan kota acilen
kaldırılmalı, limon üreticisine destek sağlanmalı ve
maliyetler düşürülmelidir.
BAŞKAN Sayın Ünlü
19.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
Osmaniyede turizm sektörünün gelişmesi için atılması gereken
adımlara ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Seçim bölgem Osmaniye, Karatepe Aslantaş
Açık Hava Müzesi, Kastabala Antik Kenti, Toprakkale, Harun Reşit ve
Savranda Kaleleri gibi tarihî ve kültürel zenginlikleri, Karaçay Şelalesi
ve Kırmıtlı Kuş Cenneti gibi doğal güzellikleri,
yaylaları ve zengin mutfak kültürüyle önemli bir turizm potansiyeline
sahiptir, fakat Osmaniyede turizm sektörü katma değer ve istihdam
olanakları açısından istenilen yerde değildir. Turizmin gelişmesi
o bölgede ekonomiyi canlandıracak ve istihdamı
artıracaktır. Osmaniyede turizm sektörünün gelişmesi için
turizm varlıklarının tanıtılması, ekonomiye
kazandırılması, fiziki altyapı eksikliklerinin hızla
giderilmesi ve özellikle konaklama kapasitesinin nitelik ve nicelik
bakımından hızla geliştirilmesi
(CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
20.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Hafif Raylı Sistem Projesine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yapımına 1996 yılında
başlanan ve 2010 yılı Mayıs ayında resmî
açılışı gerçekleştirilen 535 milyon dolar maliyetli
Adana Hafif Raylı Sistem Projesi Adanalıların kâbusu olmaya
devam ediyor. 1 milyar 200 milyon liraya ulaşan borç nedeniyle Adana
Büyükşehir Belediyesinin eli kolu bağlanıyor. Raylı sistem,
tüm AKP hükûmetlerinin ve Cumhurbaşkanının söz vermesine
rağmen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına
devredilemiyor. Belediye tarafından projelendirilen Akıncılar-Üniversite-Stadyum
2nci Etap Hafif Raylı Sistem Hattına ilişkin projelerin
fizibilite etütleri, teknik ve mali açıdan güncellenerek
Cumhurbaşkanına sunulmasına rağmen, dokuz aydan bu yana
onaydan çıkmıyor. Belediyenin büyük orandaki geliri de raylı
sistem nedeniyle âdeta ipotek altında. Sayın
Cumhurbaşkanını söz verdiği gibi Adanada
doğmamış çocukları bile borçlandıran raylı sistem
kabusuna bir son vermeye çağırıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepli çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantepin Nurdağı ve
İslahiye ilçelerinde 60 bin ton civarında biber
yetiştirilmektedir. Hasadın ardından ilçelerdeki tesislerde
işlenerek toz ve pul biber hâline getirilen biberler, iç piyasanın
yanı sıra dünyanın birçok ülkesine de ihraç edilmektedir.
Girdi maliyetlerine
bakıldığında, gübre 3 liradan 7 liraya
çıkmış, akaryakıt zamlanmış, elektrik 2
katına çıkmış durumdadır. Biberin kilogram fiyatı
geçen sene 16 liraydı, bu sene de 16 lira. Ne yapsın çiftçiler? Biber
ekmeyip ithal mi edilsin?
Ayrıca, yer fıstığı geçen
yıl 12 liraydı bu yıl ortalama 6 liradan
satılmaktadır. Fiyatlar maliyeti
karşılamadığı müddetçe çiftçinin borçtan
kurtulamayacağı açıktır. Yer fıstığında
müdahale alımları yapılmalı, çiftçilerimize gübre, elektrik
ve akaryakıt destekleri yapılarak tarımda dışa
bağımlılık önlenmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım
ancak Sayın Grup Başkan Vekillerinin de sisteme girmelerini rica
ediyorum.
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlu'na ait.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
22.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İYİ Parti Grubu olarak sorumlu muhalefet
anlayışını kendilerine rehber edinerek verdikleri
araştırma önergeleriyle çözüm önerilerini sunduklarına ve
işlemeyen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yerine
parlamenter sistemin yeniden inşa edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
İYİ Parti olarak, kurulduğumuz ilk
günden itibaren sorumlu muhalefet anlayışımızı
kendimize rehber edinerek siyaset üretmeye devam ediyoruz; ülkeye dair
eleştirdiğimiz ne varsa her biriyle alakalı çözüm önerilerini de
beraberinde getiriyoruz. Bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bulunduğumuz üç yıl içerisinde vatandaşlarımızı
doğrudan etkileyen 250den fazla Meclis araştırması
önergesi vermiş bulunmaktayız. Emeklilerimizi ilgilendiren,
emeklilikte yaşa takılanlar ve en düşük emekli
maaşının asgari ücretle eşit olması hakkında
önergeler vermiştik. Çiftçilerimizi ilgilendiren, mazot, gübre, tohum,
ilaç ve yem gibi temel girdilerde yapılacak düzenleme, borç erteleme ve
yüksek elektrik fiyatları gibi birçok sorun hakkında da çeşitli
önergeler verdik. Öğrencilerimizi ilgilendiren, bursların
yetersizliği, harçların yüksekliği ve yetersiz yurt
sayılarıyla ilgili sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine taşıdık. İşçiye ve memura verilen
zamların enflasyon karşısında yetersiz
kaldığını Mecliste verdiğimiz önergeler ve
yaptığımız konuşmalarla da Türkiye'nin gündemine
taşıdık. İşsizliğin, bilhassa yüksek orandaki
genç işsizliğin sebeplerini tespit etmek ve çözüm önerilerini
belirlemek adına da çeşitli önergeler vermek suretiyle Türkiye Büyük
Millet Meclisinin dikkatini çekmeye çalıştık.
Kadına şiddet, hayvan hakları,
engellilerin istihdamı gibi toplumun genelini ilgilendiren temel
konuları çeşitli önergelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine taşıyarak aziz milletimizin sesi olmaya
çalıştık.
Bununla birlikte, dünyayı saran pandemi süreci
henüz Türkiyede başlamamışken tarihinde Türkiyede olası
bir ölümcül enfeksiyon salgınının önlenmesine dair
araştırma önergesini de İYİ Parti olarak 30 Ocak 2020 Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmiştik.
Görüldüğü gibi, milletimizin her kesimini
ilgilendiren gündem maddelerini çözüm önerileriyle birlikte Türkiye Büyük
Millet Meclisinde dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz. Hükûmetin
muhalefete ve partimize yönelik Ülke gündemine dair çözüm önerileri yok.
eleştirisini asla kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İYİ Parti olarak vatandaşlarımıza
doğrudan dokunacak her konunun da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Dün gece yarısı yayımlanan
Cumhurbaşkanı imzalı karara göre Merkez Bankasında 2
Başkan Yardımcısı ile Para Politikası Kurulunun 1
üyesi görevinden alınmıştır. Kararın ardından
piyasada dolar 9,19a yükselmiştir ve rekor bir seviyeye
ulaşmıştır. Dolar ve euronun son beş yıllık
seyrine bakıldığında, 2016 yılı
sonlarında dolar 3 lira seviyesindeyken beş yıl sonra, bugün, 9
lira seviyesini aşmıştır. Euro da -aynı zaman
aralığı içinde- 3,5 lira seviyesinden 10,4 lira seviyesine
yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Dolar, 7 lirayla ilk zirvesini 2017
referandumunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kabul
edilmesini takip eden süreçte görmüştür, enflasyon için de benzer bir
seyir söz konusudur. 2017 yılı başlarında yüzde 9
civarında olan enflasyon, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine geçildikten sonra, resmî rakamlara göre, yüzde 20leri
aşarak uzun yıllar sonra en yüksek seviyesini görmüştür.
Ayrıca, hissedilen enflasyon, açıklanan resmî enflasyon
oranlarından da en az 2 kat yüksektir.
Ekonomideki çöküşün
temel sebebi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden
kaynaklı güvensizlik ortamıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Gece yarısı kararnameleriyle
sık sık değişen Merkez Bankası yöneticileri ve tek bir
kişinin kontrolündeki ekonominin kötü yönetilmesi bizim açımızdan
beklenmedik bir durum değildir çünkü Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adıyla sunduğunuz bu sistem aslında
Cumhurbaşkanlığı vesayet sistemidir.
Kuvvetler
ayrılığını yok sayan ve yetkiyi tek elde toplayan bu
sistemin işlemediğini geride bıraktığımız üç yıl
içinde tecrübe etmiş bulunmaktayız. Hukuksuzluğa,
keyfîliğe, liyakatsizliğe, adaletsizliğe dur diyerek
milletimizin huzur ve refahı ve gençlerimizin geleceği için iyileştirilmiş
ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi yeniden inşa etmeliyiz. Bu
sorumluluk, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere iktidarın
bir numaralı gündemi olmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Merkez Bankası ve Para Politikaları Kurulundaki görev
değişiklikleri sebebiyle doların rekor
kırdığına, Türkiye sınırlarının IŞİD
üyelerine neden açıldığını sormaya devam edeceklerine
ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ile oğlu Bilal
Erdoğanın Avrupaya ilişkin açıklamalarının
Türkiyenin ciddiyetini ortadan kaldırdığına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, dün bir gece yarısı
kararıyla daha ülkenin kaynaklarını tüketmeye,
borçlarını katlamaya devam eden bir iktidarla karşı
karşıyayız. Yine bir gece yarısı kararnamesiyle Merkez
Bankasından 3 kişi daha görevden alındı, bir de Para
Politikaları Kurulundan. Yani bu iktidar Merkez Bankasında görevden
alma meselesine doyamadı. Sorsam şimdi Kaç Merkez Bankası
Başkanı değişti son iki yılda? diye, doğru
rakamı söyleyemezler çünkü sürekli bir hareket var. Ama bu sefer
başkan değil, başkan yardımcıları
değişti. Dikiş tutmuyor, dikiş tutmuyor, çok açık ve
net, bunu görmek lazım ve bütün bu hamlelerin hepsi doların rekor
üstüne rekor kırmasına yarıyor; 9,19u gördü dolar. Peki, dolar
9,19u görünce ne oldu? Türkiye'nin bir gecede dış borç miktarı
58 milyar Türk lirasından fazla artmış oldu. Yani Türk
lirası tarihinin en değersiz dönemlerini yaşıyor bu iktidar
sayesinde, en değersiz; pula çevirdiler parayı ya, resmen pula
çevirdiler. Ağzınızdan çıkan her sözle ve
yaptığınız her politikayla bu ülkenin halklarını
biraz daha yoksullaştırıyorsunuz, Türk lirasını biraz
daha değersizleştiriyorsunuz. Bakın, hiç dolar,
uluslararası piyasalar filan demeyin; öyle değil. Dolar,
uluslararası piyasalarda, baktığınızda,
gelişmiş ülkelerin para birimleri karşısında
değer kaybediyor şu anda yani euroya baktığınızda
böyle, Avustralya dolarına baktığınızda böyle, Yeni
Zelanda doları, İsviçre frangı, İngiliz sterlini hepsine
karşı dolar değer kaybetmiş. Türk lirasına
karşı dolar değer kazanmış. diyorlar; değil,
Türk lirasını siz değersizleştiriyorsunuz esas
itibarıyla ve bu ülkenin halklarının ekmeğinden her
ağzınızı açtığınızda bir parça daha
kopartıyorsunuz. Kaybedenler belli, halk yoksullaşıyor; para,
pul oluyor; milletin açlığı ve yoksulluğu her gece
yarısı kararnamesiyle biraz daha büyüyor. Peki, soruyoruz: Ya, kimlere
kazandırıyorsunuz, kimlere? Halk bunu bilmek istiyor. Kimlere
kazandırıyorsunuz bu yaptıklarınızla? Siz
biliyorsunuz, halkın da bilmesi hakkıdır, bunun
açıklanması gerekiyor. Bunu bir kez daha vurgulamış
olalım.
Şimdi, Irak Başbakanı Mustafa
el-Kazımi Ülke sınırları dışında en zorlu
operasyonlardan birini gerçekleştirdik. dedi ve bu operasyonda, IŞİDin
eski lideri Ebubekir el-Bağdadinin yardımcısı ve örgütün
kasası olarak bilinen Sami Casimin -düzenlenen gizli operasyonla-
Türkiyede ele geçirildiğini duyurdu. Sonra, biraz düzeltildi bu haber
Doğrudan Türkiyede değil de Türkiye'nin kontrol ettiği Suriye
topraklarında ele geçirildi. dendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Fark etmiyor,
ister Türkiyede ister Türkiye'nin kontrol ettiği Suriye
topraklarında olsun -ne demekse o, Türkiye'nin kontrol ettiği Suriye
toprakları- orada ele geçirilmiş. Şimdi, tabii, Bağdadi de
biliyorsunuz, -nerede-
Başka örnekleri de var, saymaya devam
edebiliriz: Abu Taki Alshamy kodlu Türkiye kökenli kişinin uzun süredir
borsada bir doğal gaz şirketinde çalıştığı
ortaya çıktı ve yakalandı. Elâzığda operasyon,
İstanbul Esenyurtta operasyon, Urfada, Sakaryada, Ankarada; her
tarafta, ülkenin her tarafında IŞİDliler yakalanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, nasıl
geliyor bunlar Türkiyeye? Nasıl giriyor da burada ticaret
yapıyorlar, çeşitli yerlerde çalışıyorlar,
dolaşıp eğleniyorlar? Nasıl oluyor bu? İktidar bu
sorunun cevabını bugüne kadar vermedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yakalıyoruz, biz yakalıyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tabii,
yakalıyorsunuz da yakalananlar Türkiyeye nasıl giriyor; biz bunu
soruyoruz. Siz niye yakalıyorsunuz? demiyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yakaladık,
yakaladık; yakalamadık, vururuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yakalayın
da Türkiye'nin sınırlarını bunların hepsine niye
açtınız? Niye bunların hepsini Türkiyeye aldınız ve
almaya devam ediyorsunuz? Esas itibarıyla, bunu soruyoruz, bunu soruyoruz
ve sormaya devam edeceğiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Az kaldı,
PKKnın da, IŞİDin de kökünü kazıyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
IŞİDle girdiğiniz bu ilişkileri hâlâ neden bu
şekilde sürdürüyorsunuz? diye merak ediyoruz, bunu sormaya devam
edeceğiz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hırsızı eve almış, sonra
yakaladığıyla övünüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Öldürüyoruz,
yakalıyoruz, hapsediyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
değinmek istediğim üçüncü bir konu var: Aslında mesele biraz
komedi konusuna da geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKKlısı,
DEAŞlısı
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Cahit Özkan, bakın, mikrofonunuz açıldığı zaman oradan
konuşursunuz; bize bir şey söylüyorsanız cevap veririz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sesiniz kapandı da
ondan.
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
Sayın Özkan, sizden de rica ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Yani, siz konuşun, biz de gerekirse cevap
veririz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ses kapandı, sizin
sesiniz gitti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hani, öyle laf
atmakla yapmayalım bu işi, biliyorsunuz, bu, iyi olmuyor yani.
Şimdi, biraz komedi konusu hâline geldi ama iz sürmeye devam ediyoruz,
biri daha yakalandı faillerden.
Biliyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı, sizin Başkanınız dedi ki: Bu Avrupada durum
felaket, yoksulluk diz boyu, millet sıraya girmiş, açlar; Almanyada,
Fransada yiyecek bulamıyorlar, çok kötü durum var. Allah Allah! Biz de
merak ettik nasıl oluyor bu acaba diye? Böyle olmadığını
biliyoruz, bir kuyruklu yıldız yalanı gibi bir şey.
Şimdi, iz sürüyoruz ya, Bilal Erdoğan, oğlu demiş ki:
Benim uzmanlık alanım, doktora alanım Avrupa. Eyvah eyvah!
Avrupa diye bir şey kalmayacak. Müthiş bir tespit! Şu anda
Avrupada seçimler yapılıyor, hükûmet kurulamıyor ülkelerde,
ülkeler birbiriyle kavga içinde, Avrupada lider denilecek bir tane adam yok.
Allah Allah!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, son kez
açıyorum, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum, son sözlerim.
Bunlar inançsız toplumların yaşamaya
mahkûm olduğu meseleler. Yani müthiş tespitler! Avrupa uzmanı
Demek ailede Avrupa meselesiyle ilgili çok ciddi bir bilgi üretilen bir merkez
bulunmuş vaziyette. Yahu, lütfen uyarın. Bakın, Genel
Başkanınızdır, Genel Başkanınızın
oğludur, böyle laflarla gayriciddi bir ortamı bu kadar
desteklemesinler. Yani hoş değil çünkü oğlu Avrupada lider
yok, hiç kimse kalmamış, adam yok filan. diye bunları
konuşuyor; babası, Avrupayla ilişkileri geliştirmeye
çalışıyor Avrupanın parçasıyız. diyor, Avrupa
Birliğine mesajlar gönderiyor yani bu kadar aile içi uyumsuzluk biraz
fazla, Türkiye'nin ciddiyetini tamamen ortadan kaldırıyor. Ya siz de
Biraz ciddi olun. diye uyarı yapsanız iyi olur diye
düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç.
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Merkez
Bankası yönetiminin görevden alınmasıyla doların zirve
yaptığına, değişmesi gerekenin Merkez Bankası
Başkanları değil Cumhurbaşkanlığı sistemi
olduğuna, ekonomideki kötü gidişatın sebebi
Cumhurbaşkanı Erdoğana dünyada duyulan güvensizlik ve
başkanlık sistemi olduğundan buradan çıkılması için
derhâl seçim yapılması gerektiğine ve Merkez
Bankasının bağımsız statüsüne kavuşturulması
için kanun teklifi sunduklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün, bütün arkadaşlarımın
bahsettiği gibi, Merkez Bankasının yönetiminin yarısı
görevden alındı; gece yarısı yayımlanan
Cumhurbaşkanı kararıyla görevden alındılar. Bugün
dolar yine zirve yaptı. Aradaki bağlantıyı görmek için ne
gerekiyor? Böyle davranmaktaki amacı ne Cumhurbaşkanının?
Dolar kurunu 10 liraya çıkarmak olabilir mi? diye düşünüyoruz.
Merkez Bankası bağımsız olmadığı sürece
piyasaya güven ve istikrar gelmeyecektir. Ekonomiden
anladığını zanneden bir insanın iki dudağı
arasında, piyasa, gerçeklerden uzak, politik yürütülen bir para
politikası piyasayı allak bullak ediyor; TLye güven yok ediliyor,
paramızın değeri düşüyor, milletimiz kaybediyor.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtiğimiz son beş
yılda Merkez Bankasında tam 5 Başkan değişti.
Değişmesi gereken Başkanlar değil,
Cumhurbaşkanlığı sistemidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bugün Türkiyede ekonomi kötüye gidiyorsa temel iki
tane sebebi vardır: Birincisi, Erdoğana olan dünyadaki güvensizlik
çünkü öngörülemez bir şekilde keyfiyetle ülkeyi yönetiyor. İkincisi,
ucube Başkanlık sistemidir çünkü bu sistem bütün bir ülkenin
yönetimini tek kişiye bağlıyor. Herkesin kaderi bir kişinin
iki dudağı arasında; yatıyoruz kalkıyoruz, bir
bakıyoruz, İstanbul Sözleşmesi raftan indirilmiş;
yatırıyoruz kalkıyoruz, bir bakıyoruz, bir bakan
değişmiş; yatıyoruz kalkıyoruz, Merkez Bankası
yönetiminin yarısı görevden alınmış; böyle ülke
yönetilmez, böyle ekonomi de yönetilmez, güven ve istikrar oluşmaz.
Erdoğan keyfî kararlar alıyor, bedelini de vatandaş ödüyor.
Doların 9,20ye dayanması ne demek? Yoksulun daha yoksul, bir avuç
zenginin daha zengin olması demek ve temelde ülkemizin
kazanımlarının erimesi demektir. Buradan çıkmanın bir
tek yolu var, hemen seçimdir, derhâl seçimdir. Ekonominin yeniden düzelmesi
için Cumhuriyet Halk Partisinin bu ülkeyle ilgili yol haritası
vardır. Çözümü biz biliyoruz, temel adımlarımızdan bir
tanesi güçlendirilmiş parlamenter sistem içerisinde
bağımsız Merkez Bankasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Biz bunun için 3 Grup
Başkan Vekilinin imzasıyla kanun teklifini Meclisimize sunduk,
komisyonda bekletiyorlar. Merkez Bankası 2018 öncesi gibi
bağımsız hukuki statüsüne yeniden
kavuşturulmalıdır. Başkan ve başkan
yardımcılarının göreve atanması ve görevden
alınması 2018 öncesi gibi Cumhurbaşkanı kararına
değil, kanundaki gerekçelere dayandırılmalıdır. Merkez
Bankası Başkanları kendi yardımcılarını yine
liyakat esasıyla önerebilmelidir. Merkez Bankası yine yüzde 20
ihtiyaç akçesi ayırmalı ve bunu hazineye aktarma zorunluluğu
ortadan kaldırılmalıdır. Geleceğiz ve bunları, kanun
teklifimizdeki esasları tek tek uygulamaya koyacağız,
halkımız rahat edecek, ülkemizin önü açılacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkanda.
Buyurun Sayın Özkan.
25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Cumhurbaşkanının yazdığı Daha Adil Bir Dünya
Mümkün kitabına, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
sayesinde hızlı karar alınabildiğine, salgın döneminde
vatandaşa götürülen hizmetlere ve Hükûmetin icraatlarına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, uluslararası
toplumun uluslararası adalet, barış ve hakça paylaşıma
dayalı bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğu ortadadır.
Sadece bir haftalık süre zarfında dünyada meydana gelen olaylara
baktığımızda maalesef teröre destek artıyor, ABD
Başkanı Joe Biden: Türkiye'nin Suriye'deki varlığı
ABD'yi tehdit edebiliyor. diyebiliyor. İslam
karşıtlığı yükseliyor, Belçika'da Müslümanlar hedef alınıyor,
camilere kısıtlama getirilme planlanıyor, Müslümanların evleri
taşlanıyor, ırkçı saldırılar artıyor.
Batı Şeria'nın Selfit kentinin Marda köyüne baskın
düzenleyen bir grup Yahudi yerleşimci Filistinlilere ırkçı
saldırı düzenleyip maalesef maddi ve yaşamsal tehdit ortaya
koyabiliyor. Düzensiz göç çoğalıyor, milyonlarca insan savaşlar
yüzünden evlerinden yurtlarından ediliyor. Covid-19
salgınının sosyal, ekonomik ve sağlık üzerindeki
tahribatıyla baş edilemiyor. İşte, tüm bunlara
baktığımızda Dünya 5ten büyüktür. sözünün ne kadar büyük
bir umut olduğu ortada. Cumhurbaşkanımız tarafından Daha
Adil Bir Dünya Mümkün kitabında dünyanın büyük sorunlarla
karşı karşıya kaldığı bir dönemde
insanlığın kaderinin sınırlı sayıda ülkenin
iki dudağının arasına bırakılamayacağı,
BMin Kuruluş Sözleşmesinde adalet ve güvenlik, ekonomik
kalkınma ve sosyal adalet bütün dünya halkları ve devletleri için
vadedilmiş olmasına rağmen bu hususta etkisiz
kaldığı açıkça belirtiliyor. Birleşmiş
Milletlerin işlevsizliğinin altında yatan en temel sorunun veto
yetkisi olduğu ifade ediliyor. Adil ve sürdürülebilir bir küresel
barışın temini için çok kültürlülüğü ve çok
kutupluluğu yansıtan bir BMye ihtiyaç duyulduğu net bir
şekilde ortaya konuluyor. Birleşmiş Milletlerin her ülke için
hem cazip hem caydırıcı olması gerektiği bu kitapta
anlatılıyor. İşte, yeniden adalet, barış,
güvenlik ve hakça paylaşım için bütün dünyada yeniden bir reforma
ihtiyaç duyulduğu bir ortamda uluslararası toplumun vicdanı, bir
sesi olarak hamdolsun Cumhurbaşkanımız tarafından ifade
edilen bu duruş, bu dik duruş inşallah yeniden
insanlığın umudu olacaktır.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Cahit Bey, biraz yüksek kaldırın, görülmedi efendim!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, ülke ve millet olarak dünya böylesi
sorunlarla karşı karşıyayken, Avrupa kendi
vatandaşlarının sağlığını ve
güvenliğini koruyamazken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Kim
koruyamamış ya?
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Avrupa kendi
vatandaşlarının sağlığını dahi
koruyamazken, bırakınız sağlığını,
evinde ölenleri mezara koyamazken biz Türkiye Cumhuriyeti pasaportu olan,
nerede yaşarsa yaşasın vatandaşlarımızı
bulunduğu ülkelerden aldık, uçaklarla, ambulans helikopterlerle ana
vatanımızda, cennet yurdumuzda sağlığa
kavuşmalarına vesile olduk. Tabii, bu,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hızlı karar
alma ve vatandaşlarına hizmet götürme kabiliyetinden ortaya
çıkıyor.
Salgın döneminde sadece bu
başarıyı elde etmedik, aynı zamanda Suriye'deki terör koridorunun
bertaraf edilmesi, mavi vatanın inşası, mavi vatana göz diken
darbeci Hafterin Libyada yerle yeksan edilmesi, Dağlık
Karabağın özgürleştirilmesi, milyonlarca yılda
oluşmuş doğal gazın yine, bu dönem içerisinde,
keşfedilerek milletimizin hizmetine sunulması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sesi açalım efendim, duyamıyoruz!
BAŞKAN Açıyoruz, açıyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Ayasofya, Taksim
Camisi, şehir hastaneleri, binlerce kilometre duble yol; hamdolsun,
böylesi bir salgın, küresel afet ve doğal afet sürecinde
Cumhurbaşkanımız liderliğinde hayata geçirildi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hamdolsun,
sarayda çok mutluyuz, hamdolsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah, milletimizden
güç alan ve milletimize hizmetkâr olan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle bu aziz ve necip millete nice büyük, hayırlı
hizmetleri, icraatları ortaya koyacağımızı ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Cahit Özkan eğer kendi söylediklerine
inanıyorsa benim diyecek bir lafım yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçmesi
için söylüyorum. İlk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda
iktidar Doğal gazı biz keşfettik. dedi. Bu keşfettikleri
doğal gazı nasıl keşfettiler?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Üç yüz milyon
yılda edildi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bilim dünyası bunu
merak edebilir. Açıklarlarsa çok seviniriz efendim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani İngilterenin
keşfettiği size yaramıyor, kendimizin bulduğu işe
yarıyor.
BAŞKAN Evet, Grup Başkan Vekillerinin
söz talepleri karşılanmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Keşfetmek ne
demek? Onu lütfen
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sehven, tek eksik
keşfetme kelimesini kullanmamdır.
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim
BAŞKAN Lütfen, benden söz talep edin yani tutanaklara
geçsin diye yerinizden bağırdığınız zaman bütün
işleyiş bozuluyor. Ben size söz veriyorum.
Buyurun, mikrofonunuzu da açıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, tutanaklara geçmesi için biraz önce verdiğiniz söz
çerçevesinde hem küresel hem de ulusal hedeflerimiz ve
başarılarımızı paylaştım. Sayın Grup
Başkan Vekili, tüm anlattıklarımın içerisinde sadece bir
tane sehven, hataen söylenmiş kelimeden bahsetti. Evet, tek hatam oradaki
bulduğumuz doğal gaz yerine keşfettiğimiz doğal
gaz kelimesidir. Bu hatanın da düzeltilmesini ifade ediyor, Genel Kurula
teşekkür ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Biz seni Malkoçoğlu zannetmiştik, Ulubatlı Hasan
çıktın Cahit Bey!
BAŞKAN Sayın Özkoç, siz de o
hatanın düzeltilmesine vesile oldunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim,
teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Düzelttik; bir tek
eksik oydu, o da bitti.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tek doğru
laf oydu ya, geri kalanın hepsi yanlıştı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, müsaade
ederseniz
Grup Başkan Vekilleri konuşurken konuşmalarına
ayrıca kalkıp bir muhalefet yapmak âdetten değildir. Biz,
fikirlerin özgürce tartışılmasından yanayız.
Sayın Cahit Özkanın gerek Suriyeyle
ilgili gerek Libyayla ilgili gerekse doğal gazın keşfedilmesiyle
ilgili söylediklerinin gerçeklikle alakası yoktur. Suriyede bir tek vatan
toprağı olan Süleyman Şah Türbesini PKKlı teröristlerle
kaçıran bir iktidarın bu konuda söyleyecek bir sözü de yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Gündeme geçiyoruz
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kayıtlara
geçmesi için bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Bu da yeni usul oldu Kayıtlara
geçmesi için
Ben sizin mikrofonunuzu açıyorum. Lütfen,
oturduğunuz yerden bir dakika...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Çok kısa, gerçekten, kayıtlara geçmesi
içindi.
Bu hafta içinde Libyadan bir heyet geldi bu Meclise
ve görüşme yapıldı Mecliste, Adalet ve Kalkınma Partisi
temsilcileri de o görüşmenin içindeydi. Resmî bir heyet geldi ve o resmî
heyet, sizin bu, Libyayla imzalamış olduğunuz anlaşma için
ne dedi biliyor musunuz? Kayıtlara geçti o görüşmede: O
anlaşmayı, siz, yanlış insanlarla imzaladınız;
onun geçerliliği yoktur. Libyanın iç işlerine
karışmayın. dediler. Burada, bu Meclis çatısı
altında. Hani, Hafterle ilgili söylenenlere hitaben bunun da
kayıtlara geçmesini istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri, izninizle, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter
Asamblesi (TÜRKPA) Türk Grubunun Adalet ve Kalkınma Partisi (AK
PARTİ) Grubu kontenjanından istifayla boşalan üyeliğine AK
PARTİ Grup Başkanlığınca Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin aday gösterildiğine ilişkin tezkeresi
(3/1703)
14/10/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 2nci maddesi
uyarınca Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA)
Türk Grubunun Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) Grubu
kontenjanından istifayla boşalan üyeliğine AK PARTİ Grup
Başkanlığınca Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir
aday gösterilmiştir.
Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 5/10/2021 tarihinde
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları
tarafından, İstanbulun Şile ilçesinde köyden mahalleye
dönüşen yerleşim yerleri ile merkezdeki mahallelerde yaşanan
sorunların araştırılarak çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
14/10/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
14/10/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
20 milletvekili tarafından İstanbul'un Şile ilçesinde köyden
mahalleye dönüşen yerleşim yerleri ile merkezdeki mahallelerde
yaşanan sorunların araştırılarak çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla 5/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 14/10/2021 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun Şile ilçesinde köyden mahalleye
dönüşen yerleşim birimlerinde artarak devam eden şikâyetler ve
diğer sorunlarla ilgili vermiş olduğumuz araştırma
önergesi üzerine söz aldım, selamlarımı sunarım.
Anadolu yakasında, Karadenizin 72 kilometrelik
sahil şeridinde yer alan Şile, çok eski ilçelerden biri olup 755
kilometrekareyle Çatalca ve Silivriden sonra en geniş alana sahiptir.
Yakın zamana kadar köy statüsünde olan 57 yerleşim birimi ve
merkezdeki 5 mahalleyle birlikte toplam 62 mahalleden oluşmaktadır.
40 bine yakın nüfusla İstanbulun 39 ilçesi arasında 38inci
sırada en küçük 2nci ilçesi olsa da yaz aylarında yüz binleri geçen
nüfusuyla sayfiye yeridir. Çok yüksek olmayan, plato görünümündeki ilçenin
yüzde 79u orman, yüzde 10u tarım, yüzde 11i de yerleşim yerleri ve
kumsallardan oluşmaktadır. Deniz mevsimi kısa sürse de
İstanbulun en güzel koy ve plajlarına sahiptir. Geniş orman
alanları içerisinde bulunan yerleşim birimlerinde, ziraata
elverişli çok az alanda bahçe ziraatı, hayvancılık ve
balıkçılıkla geçinen ailelerin gençleri Şilede iş
bulamamakta, genellikle Üsküdar ve Ümraniye ilçelerinde
çalışmaktadır. Bu sebeple, Şile nüfusunun yüzde 30u 60
yaş üstündeki vatandaşlardan oluşmaktadır. Gençler için
geçici işler çözüm olmadığı gibi kıyı temizliği,
itfaiye ve cankurtaranlık gibi sezonluk ve sadece birkaç ay süren
işlere bile girmek de hiç kolay olmamaktadır. Bu yüzden gençler
arasında umutsuzluk artmakta, yuva kurmak ve kurulan yuvaların
devamı zorlaşmaktadır. İşsizliğin ve
umutsuzluğun tabii sonucu olarak da madde
bağımlılığı hızla yayılmakta ve ciddi
bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, taş ve kum
ocakları Şile ormanlarını tahrip etmektedir. Bu ocaklar yer
üstü ve yer altı sularına da zarar vermektedir. Su
kaynaklarındaki bozulma Şiledeki doğal dengeyi olumsuz yönde
etkilemektedir. Şile ormanlarında köylüler eskiden
tıraşlama yöntemiyle kesim yapıyordu ve ormanlarda hiçbir sorun
yaşanmıyordu. Şu anda ormanlarda seyreltme yöntemiyle kesim
yapılmakta, bazı ağaçlar kökünden sökülmektedir ve sorunlar da
artmaktadır. Kestane ağaçlarının hastalıklarına
ise çare bulunamamaktadır. Diğer taraftan orman
yangınlarına karşı da yeterli tedbirlerin
alınmadığı, hatta gece nöbetçilerinin
olmadığı iddia edilmektedir.
Tarım arazilerindeki sorunların en
önemlisi, yapılaşmaya göz yumulmasıdır. Bunun sonucu, kaçak
yapılaşmayla araziler âdeta talan edilmektedir. Kurfallı
Ovasında neredeyse tarım yapacak arazi kalmamıştır.
Şileli fındık üreticileri destek
dışı bırakılmıştır. Mahalli seçimler
öncesi Tarım ve Orman Bakanı Şileli fındık
üreticilerine destek sözü vermişti fakat şu ana kadar böyle bir
destek gelmedi.
Su baskınları tehdidinden de söz etmek
gerekir. Dere yataklarındaki rastgele yapılaşma sonucu her sene
büyük yağmurlardan sonra su baskınları görülmekte ve ciddi
sıkıntılar yaşanmaktadır. Şile ve Ağva
gelecekte sel ve su baskınları yüzünden büyük acılar
yaşayabilir. Biz, uyarma görevimizi yaparak önlemlerin hemen
alınması gerektiğini yetkililere duyurmak istiyoruz.
Şile köylüsünün sorunları Büyükşehir
Belediyesi Yasasının değişmesinden sonra çok artmıştır.
Köylüler, kendi arazisine tarım araç ve gereçlerini koyacak geçici
yapı ve ahır bile yapamazken dışarıdan gelenler arazi
alıp beton binalar yapmaktadır. Tarım arazilerinde ahır yapma
şartı 20 dönümdür ve bu, Şile için çok yüksektir, 5 dönüm olarak
yeniden düzenlenmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Ayrıca
köylünün bahçe tarımı ve hayvancılık konusunda
teşviklerle desteklenmesi gereklidir.
Şile sahillerindeki plajlar ve otoparklar da
sorunludur. Sahillerdeki cankurtaran hizmetini İstanbul Büyükşehir
Belediyesi vermektedir. Otoparklar ise Şile Belediyesi tarafından
işletilmektedir. Hava muhalefeti sebebiyle denize girmenin yasak
olduğu günlerde bile Şileye gelen insanlar, otoparka para verip
içeriye girdikleri için canlarını tehlikeye atıp denize girmeye
çalışıyorlar. Kayıplar yaşanıyor ve güvenlik
güçleri ile halk karşı karşıya geliyor. Görevi hayat
kurtarmak olan cankurtaranlar, vatandaşın hedefi oluyor. Şile
sahillerinde her yaz bıçaklanma dâhil çok olay yaşanmaktadır.
Olumsuzlukların giderilmesi için gerekli önlemler mutlaka
alınmalıdır.
Bütün bu sorunların ve şikâyetlerin
yerinde incelenip araştırılması ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla verdiğimiz araştırma
önergesine desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
İstanbulda kırk yıldır
yaşayan birisi olarak Şileyi yakından biliyoruz yani uzun
zamandır gidip geldiğimiz bir yer. Özellikle Anadolu
yakasının nefes aldığı, yazın gençlerin ve
ailelerin, tatil yapma imkânı olmayan insanların da serinlemek için
denize girdiği bir bölge. İstanbullular açısından da
oldukça kıymetli bir yer bu anlamıyla. Maalesef dokuz yıl önce
yani 12 Kasım 2012de Büyükşehir Belediyesi Yasası
değiştirilerek 30 ilde 16.220 köy mahalleye dönüştürüldü ve
Türkiyede 34.434 olan köy sayısı da neredeyse yarıya
düştü. Türkiye artık köylü toplum değil. demek için mi
yapıldı bu, anlamıyorum. Yani köylülükten bir kaçış
mı var? Yani köylü olmak mı istenmiyor da böyle bir şey
düşünüldü, anlam veremiyorum.
Oysa bunun çok ciddi zararları oluştu
özellikle köylerin yapısına yönelik. Köyler, köy olma özelliğini
kaybettikleri için malları, meraları, taşınmazları
bağlandıkları belediyelere geçti ve ortak alanları,
bazı köy ortak alanları da bu anlamıyla ya hazineye geçti ya
belediyenin kamusal alanına geçti, çeşitli kurumlara devroldu.
Bununla birlikle de çok ciddi bir şekilde meralar, belediyeler eliyle
büyük şirketlere ya da buralara yönelen birtakım sermaye
gruplarına satılmaya başladı. Dolayısıyla köylü
kendi topraklarında, doğduğu, atalarının olduğu,
yaşamının bütünüyle orada oluştuğu topraklarda
tarım işçisi hâline dönüştü yani böyle bir durum da söz konusu.
Bakan Pakdemirli de 2020deki Plan ve Bütçe Komisyonunda bunu itiraf etti yani
dedi ki: Bu Köy Yasası iyi olmadı ve tarım ciddi anlamda zarar
gördü. Şilenin bu anlamıyla hem bir sayfiye yeri hem ormanlık
alan olması hem de köylerinin tarımla uğraşmasından
kaynaklı olarak yaşadığı ciddi sıkıntılar
var ve bunların mutlaka giderilmesi gerekiyor. Evet, taş ve kum
ocakları çok yoğun bir şekilde orada, hem ormana hem yer
altı sularına hem de bölgenin bütün o yapısına zarar veren
bir nitelikte duruyor. Özellikle pandemi süreciyle İstanbullular yoğun
olarak Şilede ev alma, orada yaşama hevesine girdiler çünkü kent
ortamında özellikle sokağa çıkma yasaklarında nefes
alabilecekleri tek alanlar, bahçeli yerler, araziler orada vardı,
Şile civarında, Anadolu yakası açısından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla Şile kıymetli bir hâle de geldi bu
anlamıyla. Tabii, kıymetli hâle gelmesi rantın artması,
imar planlarının buna göre değişmesini de beraberinde getiriyor.
Bütün bunlar Şileyi açıkçası doğal güzelliklerinden ve
tarım imkânlarından alıkoyan işler.
Bir taraftan da Şile Belediyesi plajı
özelleştirdi ve burası artık vatandaşların giremez
hâle geldiği bir noktaya döndü. Oysa demin de söylediğim gibi, tatile
gidemeyen, tatil imkânı olmayan insanların hafta sonları denize
girebildikleri İstanbuldaki nadir yerlerden bir tanesiydi Şile.
Otopark parası 50 liraya çıkartıldı arkadaşlar yani
gidiyor bir vatandaş, 50 lira otopark parası veriyor. Bu özel
şirket bunu uyguluyor. Bundan kaynaklı olarak da vatandaş
olduğu gibi bu alanlardan uzaklaşmak zorunda kaldı. Yine
tekellerin ve şirketlerin himayesine girdi.
Bu anlamıyla, Şilenin
sorunlarının mutlaka araştırılması ve
İstanbulun güzide yeri, güzide ilçesi olan Şilenin bu
sorunlarının ortadan kaldırılmasına
çalışılması gerekir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Şile, Marmara ve Karadenizi buluşturan,
masmavi deniziyle, tertemiz kumsallarıyla, plajlarıyla, nehirleriyle,
köyleriyle, şelaleleriyle, tarihî mekânlarıyla, yeşillikleriyle,
doğal güzellikleriyle dünya harikası olan bir ilçemizdir
aslında. Dünyada Ağva gibi bir başka yer yok değerli
arkadaşlar, iki nehrin arasında kurulan, dünya harikası olan bir
yer. Tüm Türkiyeyi Şileye bekliyoruz.
Şilenin sorunlarına gelirsek hemen
başlıklar şeklinde söyleyeceğim, kalan süre içerisinde de
ayrıntılara gireceğim. Bir: Şehir merkezinde otopark yok.
İki: Devlet hastanesi var, uzakta olduğu için vatandaşın
sağlığa erişim hakkı kalmıyor. Üç: Devlet
hastanesinde uzman doktor yok. Dört: Ağvada saat beşten sonra
milletin aşısını, iğnesini yaptırabilmek için
Mesela Şile merkezde turizm tanıtım
rehberlik bürosunun olması gerekirken -her ilde belediyeler bunu
yapıyor- Şile Belediyesi bunu yapmıyor. Şileye gelen,
orayı tanımak isteyen, gezmek isteyen, turistik, tarihî yerlerini
görmek isteyen vatandaşımız, belediye rehber tahsis
etmediği için şehri tanımadan geri gidiyor. Benim buradan
Şile Kaymakamlığından, İstanbul Valisinden, Şile
Belediyesinden istirhamım şu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Bir dakika, Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Ben buradan Şile Kaymakamına, Şile
Belediye Başkanına, İstanbul Valisine, Turizm
Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına
şu öneride bulunuyorum: Şileyi ve Ağvayı turizm bölgesi
ilan etmedikleri için, Ağvalı ve Şileli kardeşlerim turizm
teşviklerinden yararlanamadığı için mağdur.
Yazılı soru önergesini verdik, Bakanlık diyor ki: Şileye
kaç turistin gittiğini biz bilmiyoruz. Ne kadar konaklamanın
olduğunu bilmiyoruz. Ya, tabii ki bilmezsiniz. Niye? Çünkü devleti
yönetmesini bilmiyorsunuz ki. Devleti yöneten bir zihniyetin Şilede ne
kadar konaklama tesisinin olduğunu, ne kadar turistin gittiğini bilmesi
lazım.
Şile, Şile beziyle meşhurdu, AK
PARTİ Şile bezini bitirdi ya, yazık günah değil mi?
Şilenin sorunları saymakla bitmez,
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hepsini halledeceğiz.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Şile bezini kurtaralım
arkadaşlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, söz konusu kırsal mahalle ve
kırsal yerleşik alanlarla ilgili teknik olarak bilgilendirmek
isterim. 2012 yılında hakikaten Büyükşehir Belediyesi Kanununda
değişiklik yapıldı ve büyükşehir mücavir alanları
içerisinde bulunan bütün köyler mahalleye dönüştü. Nedeni de şu:
Büyükşehrin imkânları var, büyükşehrin bu imkânlarını
ilçelerin sınırlarına kadar değil, ilçelerin içerisinde bulunan
ve büyükşehrin mücavir alanında bulunan bütün mahallelere aynı
hizmeti sunabilmesi için çıkarılan bir kanun bu. Daha sonra tabii, bu
kanunla birlikte şöyle teknik sıkıntılar oluştu: Su
paraları, emlak vergileri, ruhsatlarla ilgili sıkıntılarla
karşılaştık. Daha henüz bu olaylar bitmeden bir kanun daha
çıkarıldı. Bu kanun da aslında düzenleme kanunuydu ve
üzerinde konuştuğumuz asıl konu buydu. 6306 sayılı
Kanun çıkarıldı ve burada dendi ki: Hâlâ kırsal mahalle ve
kırsal yerleşik alan özelliği devam eden, mesela, tarım
yapıyordur, bu türden işlerle uğraşıyordur
O zaman
bunları normal mahallenin yükümlülüğünün altından çıkarmak
gerekir; bununla ilgili bir kanun çıkarıldı. Bunu biz, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden, buradan alınan bir yetkiyle yapmak istemedik,
dedik ki: İlçe belediyeleri
Belediye başkanlarının iki tane
önemli özelliği var. Bir, hizmet etmek isterler bir dahaki seçimi kazanmak
için. İki, bu hizmet için gerekli bütçeleri vardır.
Dolayısıyla, belediyelerin hangi alanlarının kırsal
alan, hangilerinin mahalle alanı olması yetkisini belediye
meclislerine verelim. Bu, demokratik bir ülkede, yerel yönetimler
açısından son derece ileri demokrasi örneği olarak
alınmış bir karardır. Dolayısıyla, şu anda
yetki bizde değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİli
Şile Belediyesi yapmıyor bunu.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Biz, bu yetkiyi yerel
yönetimlerle paylaştık. Şu anda tüm belediye
başkanlarıyla biz görüşme hâlindeyiz. Hangi mahallelerin
kırsal özelliği devam ediyorsa onlar meclisten alacakları
kararla bunu kırsal mahalle olarak devam ettirecekler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Silivri MHPnin
elinde, yaptı; Şile AK PARTİnin elinde, yapmıyor.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Peki, kırsal
mahalle olarak devam edecekse bunlar ne tür imkânlardan faydalanacaklar? Demin
arkadaşımızın söylediğini düzeltmek için söylüyorum.
Bir defa, kırsal özelliği devam eden bu yerlerde emlak vergisi
alınmayacak. Peki, hangi türden emlak vergisi alınmayacak? Adam,
mahallede oturuyorsa, köyde oturuyorsa kendi evinden alınmayacak. Orada
basit usulde çalışan terziden, çilingirden, berberden, kahvehaneden
emlak vergisi alınmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yine, öte yandan, orada yaşayan insanlardan
2464 sayılı Kanuna göre, bina inşaatı ruhsatı, imarla
ilgili hiçbir harç alınmayacak. Ayrıca eğer burada, köy
yerleşik alanlarında ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde
bulunuyorlarsa bunlara da emlak vergilerinden yüzde 50 oranında bir
indirim uygulanacak.
Dolayısıyla yapılan bu düzenleme
aslında iyi niyetle başlanmış, büyükşehir mücavir
alanındaki köylere, büyükşehirde yaşayan insanların bütün
hizmetlerinin gönderilmesi amacıyla çıkarılmış bir
kanun. Daha sonra ufak tefek eksiklikler ve oradaki insanlar bunlarla
karşılaşmadan alınmış tedbirlerle şu anda
hiçbir problemin olmadığını düşünüyoruz ve bu yetkiyi
de tamamen ilçe meclislerine devrettik.
Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, kayda geçmek kaydıyla şunu söyleyeceğim.
Sayın hatibin konuşmalarından
dolayı teşekkür ediyorum. Diyor ki: Bu yetki ilçe belediye meclisine
ait. Sanki bu ilçe belediye meclisinde CHP çoğunlukta; orada AK
PARTİ çoğunlukta, Şile Belediyesi AK PARTİnin elinde.
BAŞKAN Mahmut Bey
MAHMUT TANAL (İstanbul) AK PARTİli
Şile Belediyesi bunu yapmadığı için Şiledeki
mahalleli, köylü, çiftçi mağdur.
BAŞKAN Mahmut Bey, düzeltelim, sadece ilçeye
değil
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bunu gidermesini
istiyoruz.
BAŞKAN Kanunu düzeltelim
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kanun bunu
yaptı, kanunu uygulamıyor. Şile Belediyesi uygulamıyor bu
kanunu Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bizim talebimiz
şu: Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı
kanunu AK PARTİli Şile Belediyesinin uygulamasını
istiyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, sadece o
değil!
BAŞKAN Peki, sadece ilçe belediyelerinin
çıkarması yetmiyor, belediye meclislerinden çıkması
yetmiyor, kanuna göre ayrıca da büyükşehrin bunu onaylaması
gerekiyor ama öncelikle
MAHMUT TANAL (İstanbul) Büyükşehir
bekliyor bunu, büyükşehir dört gözle bekliyor.
BAŞKAN Peki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) CHPli İstanbul
Büyükşehir Belediyesi bunu dört gözle bekliyor.
BAŞKAN Önce kanunu doğru izah edelim ki
yanlış anlaşılmasın.
Peki, teşekkür ediyorum.
İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi 3 sayın milletvekiline yerlerinden
birer dakika 60a göre söz vereceğim.
Sayın Esgin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, Bursada
devam eden projelerin tamamlanma oranlarına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yüz seksen iki yıldır Orman
teşkilatımızın gençleştirme çalışmaları
neyse Mustafakemalpaşa Ömeraltıya da yapılan odur, bundan
başka bir şey değildir. Yeşildere Barajı, Büyükkumla
Barajı, Gölecik Barajı
Arkadaşlar, projelerimizle muhalefetin
gündemine gelmek bizim için sevindirici. Karacabey Yeşildere
Barajı'nda yüzde 60, Büyükkumla Barajında da yüzde 90
tamamlanmamız var, en kısa süre içerisinde bitiriyoruz, Gölecik
Barajında da sürecimiz devam ediyor.
Hızlı tren ihalemizi öyle bir şekilde
yaptık ki Bandırma'ya kadar uzattık, burada da sürecimiz net bir
şekilde devam ediyor.
Ben, Bursa muhalefet milletvekillerine buradan
çağrıda bulunmak istiyorum, devam eden projelerimizi birlikte ziyaret
etme çağrısıdır bu.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
27.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, vatandaş tarafından yaygın olarak
kullanılan ilaçların SGK tarafından ödeme listesinden
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, kış mevsimine girdiğimiz ve pandeminin de
yoğun biçimde süregeldiği bugünlerde daha çok gereksinme duyulacak
olan, antienflamatuar ilaçlar olarak adlandırılan, ağrı
ve iltihap tedavisinde lokal olarak kullanılan spreylerin, eklem, kas
ağrısı tedavilerinde kullanılan jel ve merhem gibi topikal
ilaçların, çocukların diş çıkarma döneminde lokal
kullanılan ağrı kesici topikal ilaçların, ağız ve
boğaz spreylerinden oluşan 52 ilacın bedeli 16 Ekim Cuma
gününden itibaren SGK tarafından artık karşılanmayacak.
Vatandaşlar yarından itibaren bu ilaçları ancak cepten kendileri
ödeyecekleri paralarla alabilecekler. Hekimler, vatandaş tarafından
çok yaygın olarak kullanılan ve SGK tarafından yıllarca
ödenen bu ilaçların hangi gerekçelerle artık bu listelerden
çıkarıldığını bilmiyorlar. Yandaşa her türlü
imkânı sağlayan, holdinglerin vergi borçlarını silen
iktidarın gözünü vatandaşın ilacına dikmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yani bu
mümkün olmayan bir şeydir. Bunun düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
28.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
tarımda dışa bağımlılığın ve
pahalılığın iktidarın suçu olduğuna ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçinin kullandığı gübre
pahalı, tohum pahalı, ilaç pahalı, mazot pahalı, sulama
elektriği pahalı, vergiler yüksek, destekler yetersiz. İthalatla
çiftçiyi üretimden koparıyorsunuz, sonra da etiketlerdeki fahiş
fiyata suçlu arıyorsunuz. Gübreyi, tohumu, ilacı, mazotu ve sulama
elektriğini zamlı alan çiftçi suçlu; elektriğe, doğal gaza,
mazota geçen yıldan fazla ödeyen kabzımal ve marketçi suçlu;
pahalılıktan şikâyet eden vatandaş suçlu, bunları
haber yapan bağımsız medya suçlu; hepsinin sebebi olan iktidar
sütten çıkmış ak kaşık, öyle mi? Suçlu belli
değil mi? Yirmi yıldır bu memleketimizi tarımda kendi
kendine yetemez hâle getiren iktidarın ta kendisidir suçlu.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati. 15.37
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 7nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 14/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerindeki keyfî infaz yakma iddialarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
14/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/10/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
14 Ekim 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(14868 grup numaralı) cezaevlerindeki keyfî infaz yakma
iddialarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
14/10/2021 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Mersin Milletvekili
Sayın Fatma Kurtulan.
Buyurun Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
HDP olarak ara ara böyle cezaevi sorunlarına
dikkat çekmek adına, orada yaşanan hak ihlallerinin Meclisin
gündemine alınabilmesi için çeşitli zamanlarda önergeler vermekteyiz
ama genellikle reddediliyor. Umarım, bu önergemiz bugün reddedilmez. Bu
yasa, daha doğrusu, İnfaz Yasası dediğimiz 5275
sayılı Kanun Meclisin gündemine teklif olarak geldiğinde bu
kürsüde HDP olarak düşüncelerimizi çok yaygın söylemiştik. Bunun
en başta ayrımcı bir yasa olduğunu ve çok büyük hak
ihlallerini birlikte getireceğini defalarca söylemiştik. Ancak
AKPnin aslında dışarıda uyguladığı
atmosferi içeride de cezaevlerinde de yoğun uygulamaya
çalıştığının bir göstergesi olarak
açığa çıkmıştı bu. Şimdi de hem Meclis
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve aynı
zamanda, alt komisyon olan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu Üyesi
olarak da cezaevlerinde yaptığımız incelemelerde hem de
bizzat tarafımıza, grubumuzun diğer üyelerine gelen beyanlara
baktığımızda, gerçekten bu yasanın pratik
uygulaması on ay içerisinde kendini çok daha bariz, canlı ve büyük
hak ihlalleriyle yansıtmaya başladı.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz 14
Nisanda bu kabul edildi, 1 Ocaktan itibaren yürürlükte olan bir yasa ve en çok şu
an mağdur olunan
Bundan iki üç gün önce cezaevi komisyonu bir araya
geldiğinde Sayın Başkana bunu iletmiştik. Cezaevlerine
bundan sonra gidişimizde gözlem kurullarıyla yaşanan hak
ihlallerini mutlaka inceleyelim çünkü Komisyonumuz gittiğinde Disiplin cezasına
maruz kaldık. der demez Yargı bizim işimiz değil.
deniliyor ve söz kesiliyor. Bundan sonra en azından bu yöntemi biraz
değiştireceğimizi umut ediyorum. Gözlem kurulları yani
ciddi bir hak ihlali dedik; hasta tutuklulara uygulanıyor, yaşam
hakkı ihlali olarak açığa çıkıyor. Yani insanlar
cezalarını infaz ediyor, iki üç gün sonra çıkmayı beklerken
birden kendilerine daha önceki disiplin cezaları gerekçe gösterilerek
infazları yakılıyor, erteleniyor. Denetimli serbestlik
hakkını elde etmelerine rağmen bundan da yararlanamıyorlar.
Bunun birçok şeyi var, aslında birçok avukat da var, hukukçu
arkadaşlar da var, çok değerli hukukçular da Meclis bünyesinde yer
alıyor, bunu biliyoruz. Aslında AKP sıralarında da var
ancak böyle disiplin cezalarını gerekçe göstererek infaz
yakmalarına nasıl tahammül edebiliyorlar, gördükleri hukuk
eğitimiyle nasıl bağdaştırıyorlar, bunu da
anlamak zor.
Disiplin cezalarında mesela kınama
verilir, herkes biliyor bunu. Etkinliklere dâhil olma yasağı
verilebilir, haberleşme yasağı verilebilir; ziyaretçi
yasağı uygulanmıştır, daha önce hücre cezası
şeklinde uygulanıyordu. Ancak şimdi direkt infaz yakmayla
karşı karşıya kaldığımızı
görüyoruz. Mesela, Tekirdağ 2 No.lu F Tipinde tutulan, aynı zamanda
ağır hasta Ramazan Durmazın infazı yakılarak
tahliyesi engellendi. Yine, Şakran'da Ahmet Çakal, 68 yaşında,
mide kanseri; uzun süre cezaevinde kalmış ve infazını
tamamlamış, şu an gözlem kurullarının keyfî yaklaşımından
dolayı tahliye olamıyor. Tevfik Kalkan otuz yıllık
cezasını tamamladıktan ve kısa süre sonra tahliyesini,
dışarı çıkmasını beklerken -yine dediğim
gibi- gözlem kurullarının keyfî yaklaşımıyla bunun
engellendiğini görüyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
baktığımızda -aslında bunu çoğu kez söyledik, her
yerde bunu söyledik- infaz yakma gerekçeleri tümüyle bahanelerle
Bazı
cezaevlerinde okuduğu kitabın az oluşu, bazı cezaevlerinde
çok oluşu gerekçe gösteriliyor. Fazla su kullandın. diyerek
Bu
belki abartı gibi görülebilir, bunun belgeleri var, bize gelen
başvurular var, biliniyor yani raporları var. Suyu çok
kullandın. deniliyor Bağımsız koğuşta niye
kalmıyorsun? deniliyor. Açlık grevi
Cezaevine gittiğimizde
tutuklular şunu söylüyor: Açlık grevi bir haktır, benim
demokratik bir hakkımdır, ben bu demokratik hakkı kullanabilirim.
Bu yasa dışı değil, bu bir haktır. Ancak, açlık
grevine girdiği gerekçesiyle de infaz yakılıyor yani
aslında bu yasanın bütünüyle gözden geçirilmesine, tekrar ele
alınmasına kesinlikle ihtiyaç olduğu görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bitiriyorum Başkan.
Tümüyle keyfî gerekçelerle, bunun
dışında da
Yani ben şu çağrıyı yapmak
istiyorum: Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun da İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun da artık çalışma
metotlarını, biçimlerini, şekillerini biraz
değiştirmeleri gerekiyor. Cezaevinde insanlar Ben işkenceye
uğradım. dediğinde bizim Komisyon üyesi şunu söylüyor:
Filistin askısı var mı? Yani Filistin askısını
hâlâ arıyorsunuz AKPli sayın vekiller, bunun peşindesiniz.
Ancak Ben susadıysam bana su verilmiyorsa bu işkencenin en
âlâsı değil midir? dediğinde hepimiz orada hemfikir
olabiliyoruz. Orada tecavüz var, her türlü baskı var ama hepsinden de
ötesi hak edilmiş bir hakkın ihlali var; infazlar
yakılıyor. Meclisin buna acilen
Belki öneri üzerinde, şimdi söz
aldığınızda Bu yönlü bir komisyon vardır, bu
incelemeyi yapar
Bu Komisyonun nefesi bunu incelemeye yetmeyecektir. Bir
komisyon kurulması elzemdir diyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Ali Haydar Hakverdi.
Buyurun Sayın Hakverdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5275 sayılı Ceza İnfaz
Yasasının 89uncu maddesinde, hükümlülerin değerlendirilmesi ve
iyi hâllerinin belirlenmesi düzenlenmiş. Bu maddede yer alan muğlak
ifadeler sebebiyle uygulayıcı idareler arasında farklı
tutum ve kararlar verilmekte, beraberinde de keyfî uygulamaları
getirmektedir. Bu kanun kapsamında bu konuda, özellikle keyfî uygulamalar
kapsamında tarafımıza, özellikle de cezaevi komisyonuna ve
İnsan Hakları Komisyonuna çok sayıda şikâyet dilekçesi
gelmekte. İdarenin kötü uygulayıcıları ve bu kötü
kanunları sayesinde de mahkûma infaz dışında ayrıca
ezayı gerektiren işlemler uygulandığı
tarafımızca tespit edilmiştir.
Suç nevileri arasında infaz oranlarında
farklılıklar yasayla düzenlenmiş, bazı suçlarda 1/2 infaz,
bazılarında 3/4 infaz düzenlenmiş; bu düzenleme infaz
adaletsizliğini de beraberinde getirmiştir. Kanun koyucu suçun nevine
göre zaten eksik veya fazla bir ceza öngörmüş, sonrasında infaz sürelerinin
ve şekillerinin farklı yapılandırılması da adil
olmamıştır. Ayrıca, iyi hâlin belirlenme
şartlarında da suçun nevine göre farklı kriterlere
bağlanmıştır, bu da ikinci bir adaletsizliği
beraberinde getirmiş ve keyfîliği doğurmuş, uygulama
birliğini de ortadan kaldırmıştır. Hem infaz rejimindeki
hem de iyi hâl tespitindeki farklı düzenlemeler infaz adaletini de
maalesef zedelemektedir.
Ağır hasta olan, Adli Tıptan infaz
ertelemesi raporu alan hastalara -İnfaz Kanununun 89uncu maddesi
gereğince- idare tarafından tahliye verilmemekte, bunda gerekçe
gösterilmektedir. Burada yaşamının sonuna gelmiş ya da
ağır hasta olan mahkûmların son zamanlarını ailesiyle
birlikte geçirmesine izin verilmesi gerekirken suçun nevine göre cezaevinde
ölüme terk edilmesi de doğru bir uygulama değil, aksine zulmeden bir
uygulamadır.
Bugün itibarıyla cezaevlerinde 292 bin tutuklu
ve hükümlü bulunuyor, kapasiteden tam 40 bin kişi fazla. 2020 Nisan
ayında İnfaz Yasasında yapılan değişiklikle tam
75 bin kişi tahliye edilmişti. Bakın, aradan bir yıldan
biraz fazla bir süre geçmiş, buna rağmen bu süre içerisinde
cezaevleri 40 bin kişi daha fazla dolmuş. Maalesef, çok sayıda
Yerlerde yatıyoruz. diye tarafımıza ve Komisyonumuza dilekçe
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Sadece
suçu önleyen tedbirlerin yasalaşmasıyla da sorunlar bitmez. Ülkemizde
yaşanan işsizlik sıkıntısı ve ekonomik sorunlar
bitmediği sürece, her geçen gün eğitim daha da kötüye gittiği
sürece yeni suç işlenmesinin önüne geçilemez. Tek adam rejiminin kötü
ekonomik yönetimi, kötü siyasal yönetimi son bulmadığı sürece
suçun önüne geçemeyiz. 40 bin kapasite fazlası mahkûm, adaletsiz ve keyfî
infaz rejimi ve hâlâ hakları teslim edilmemiş, yetersiz infaz koruma
memurları varken cezaevlerinde sorunlar artarak devam edecektir.
Kişiyi suça sürükleyen ekonomik, sosyal ve
siyasal koşulların temelinde yirmi yıldır devam eden AKP
iktidarının bizzat kendisi vardır. Görünen o ki AKP
iktidarı sonlanmadığı sürece bu koşulların da
değişme ihtimali yok.
Huzurlu ve refah içerisinde bir ülkede
yaşayabilmemiz mümkün diyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Van Milletvekili Sayın Osman Nuri Gülaçar.
Buyurun Sayın Gülaçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN NURİ GÜLAÇAR
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben 2 konuşmacımızı da
hatibimizi de dinledim. AK PARTİ öncesinde biz karakolların,
cezaevlerinin durumunu biliyoruz, binlerce, belki de on binlerce şikâyet
söz konusuydu fakat AK PARTİ iktidarıyla birlikte işkenceye sıfır
tolerans düsturuyla ciddi mesafeler katedildi, cezaevlerinde bu anlamdaki
şikâyetler sıfırlandı. Bizler AK PARTİ hükûmetleri
olarak bu konuda büyük çabalar sarf ettik, bunu muhalefetteki partiler de
takdir ederler.
Bizler İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu olarak şu ana
kadar onlarca cezaevini ziyaret edip incelemelerde bulunduk. Bu hususta iktidar
ve muhalefet partisi vekilleri olarak ayrım yapmaksızın
gördüklerimizin tamamını kayda geçirdik, bire bir yüzlerce tutuklu ve
hükümlüyle görüştük. Söz konusu idare ve gözlem kurulu
değerlendirmeleriyle alakalı, keyfî
davranıldığıyla alakalı hiçbir şikâyet
almadık, kayda geçmedi.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Allah Allah!
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla) Komisyon
üyelerimiz de takdir ederler ki genelde ortak kararlar almaya çalışıyoruz
Komisyonda. Hassasiyetlerimiz ortak, dolayısıyla
kararlarımızı da ortak bir noktaya getirmeye gayret ediyoruz.
Zaman zaman şerhler de düşülebilir, bunları da tabii
karşılıyoruz.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ, insan
hak ve hürriyetleri hususunda yirmi yıllık iktidar tecrübesinde
rüştünü ispat etmiş, bu konudaki hassasiyetlerini fiile dökmüş,
her türlü insani hak ve arayışları da saygıyla
karşılamıştır. Söz konusu teklife konu olan durumla
alakalı iki gün önce bir milletvekili tarafından Komisyon gündemine
konu getirildi. Sayın Komisyon Başkanımızın da ifade
ettiği gibi Gerekli araştırmayı yapıp gereğini
yerine getireceğiz. dedik. Yaptığımız
araştırmalarda, Meclis araştırması önergesi olarak
sunulan teklifteki gerekçede bahsi geçen 2 şahısla ilgili idare ve
gözlem kurulunca alınmış herhangi bir karar
bulunmadığı ve iddiaların gerçeği
yansıtmadığı bilgisine ulaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
Diğer hükümlüyle ilgili olarak da hükümlünün
kanunun aradığı iyi hâlli olma şartını
taşımadığı ve söz konusu idare ve gözlem kurulu
değerlendirmelerinde keyfîliğin söz konusu olmadığı
bilgilerini aldık.
Değerli arkadaşlar, bu ve buna benzer
iddialarla alakalı hem AK PARTİ olarak hem de Komisyon olarak ne
kadar hassas olduğumuzu biliyorsunuz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - İnsanlar
ölüyor, hassasiyetiniz bu mu?
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Devamla)
Dolayısıyla yapılan çalışmaları gölgede
bırakacak bir propaganda dili değil, sonuç alacağımız
çözümler üretmenin derdinde olalım. AK PARTİ olarak biz her zaman
buna hazırız.
Saygılarımı arz ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Hapishanelerdeki
hasta mahkûmları ölüme yollamaktan vazgeçerek başlayabilir misiniz
acaba?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, niye söz istediniz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Doğru
bilgi vermediğimizi iddia etti sayın hatip, o nedenle Fatma
Kurtulana söz vermenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Fatma Hanım, yerinizden
bir dakika
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van
Milletvekili Osman Nuri Gülaçarın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
doğru bilgi vermediğimizi iddia etti AKP yetkilisi
arkadaşımız, Komisyonda da birlikte çalışıyoruz.
Kendisiyle de şöyle bir paylaşımımız oldu, kendisi de
gözlemliyor: Şikâyetleri en çok olan, siyasi tutsaklardır,
tutuklulardır ama Komisyonumuz genellikle
Bakın, şu ana kadar,
FETÖ dosyasından yargılanan, sadece çocuklu bir iki annenin
dışında doğru düzgün hiç kimseyi görmedik biz; doğru
düzgün çağılmıyor. Diğer siyasi tutsaklar da çok
çağrılmamaya çalışılıyor, bizler biraz ısrar
edersek oluyor.
Şu an şunu söyleyeyim, benim Komisyona ve
Adalet Bakanına verdiğim soru önergesi var: Kandıra Cezaevinde
Garibe Gezer tecavüze uğradığını iddia ediyor;
yarı çıplak soyulduğunu, erkek gardiyanlar arasında
sürüklendiğini ve süngerli odaya götürüldüğünü söylüyor. Yine,
tekrar, bu Komisyonun bir üyesi ve her yeri takip eden birisi olarak şunu
iddia ediyorum: Afyondan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 14/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, cezaevlerindeki keyfî infaz yakma iddialarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Öneri Kabul edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden söz
vereceğim.
Sayın Tutdere
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyaman Gergerli vatandaşların susuzluk, ulaşım ve
zamlar nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Seçim bölgem olan
Adıyamanımızın Gerger ilçesinde, ilçeye içme suyu
sağlayan kuyuların kuruması nedeniyle sular akmıyor;
Atatürk Barajının kıyısındaki ilçe susuz. Uzun
yıllardır ulaşım nedeniyle mağduriyet yaşayan
Gerger halkı, bu kez içme suyu sorunu nedeniyle mağdur
durumdadır. Gerger halkı zamlar nedeniyle mağdur, Gerger halkı
ulaşım nedeniyle mağdur, Gerger halkı susuzluk nedeniyle
mağdur. Buradan, Gerger halkı adına Sayın
Cumhurbaşkanına, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ve
Adıyaman Valiliğine çağrıda bulunuyorum: Gerger ilçemizin
içme suyu sorununu çözmek için acilen tedbirleri alın, Gerger
halkının bu çektiği çileyi bir an evvel sonlandırın
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kemalbay
31.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünun, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cezaevindeki hak ihlalleri bize de
ulaşıyor. Şakran 3 No.lu T Tipi Kapalı Cezaevinde
tutuklular yaşadıkları hak ihlallerini tarafıma ve Ege
TUHAY-DERe mektupla ilettiler. Hastaneye gidiş gelişlerinde
askerlerin dayattığı üst aramaları rencide edici ve onur
kırıcı. Çıplak arama sorunu hâlen çözülmedi. diyorlar.
Denetimli serbestlikten yararlanamıyorlar keyfî şekilde. Yine, Adalet
Bakanlığının talebi var. denilerek baskınlar
düzenlenmiş geçenlerde ve bu baskınlar sonucunda koğuş
baskınları yapılmış ve mahpuslara bir sonraki günü
bekleme ve eşyalarını toplama zamanı dahi
tanınmamış. 40 kişi bir koğuşta ve
koğuşlar tuvalet pisliğine kadar kirli ve yaşanmaz.
diyorlar. Kurum revirine zamanında
çıkarılamadıklarını söylüyorlar. Sevk ve nakil
konusunda talepleri dikkate...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel...
32.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür
ediyorum.
AKPnin ucube Cumhurbaşkanlığı
yönetim sistemi nedeniyle ülkemiz her geçen gün uçuruma sürükleniyor.
Çiftçilerimiz perişan hâlde. Tarımda girdi maliyetleri sürekli
artıyor. On iki yılda çiftçinin yarısı tarımdan
uzaklaştı. Sizin beceriksizliğiniz yüzünden -burayı iyi
dinleyin arkadaşlar- yıllık değil yirmi günde, tarımda
kullanılan üre gübresinin kilogramı yüzde 78 zamlandı. Çiftçi
buna göre üretimi nasıl yapsın? Köylü tarlasında Üreteyim,
ülkenin gıda ihtiyacını karşılayayım." diyor
ama maalesef, AKPnin yanlış ekonomi ve tarım politikaları
nedeniyle sürekli tarımdan uzaklaşıyor, zarar ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Mersinde,
narenciyenin başkentinde erkenci mayer çeşit limon ve okitsu
mandalina yetişti ama dalında alıcı bekliyor. İhracata
uygulanan teşvik primini kaldırdınız, hem çiftçiyi
mağdur ettiniz hem üreticiyi hayatından bezdirdiniz. Narenciyeye,
derhâl, ihracat priminin verilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 14/10/2021 tarihinde Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları tarafından, Türk Hava
Kurumundaki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 14 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
14/10/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
14/10/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, Türk Hava Kurumundaki yolsuzluk ve
usulsüzlüklerin araştırılması amacıyla 14/10/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (2859 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/10/2021
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Ankara Milletvekili
Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu yıl, ülkemiz çok ciddi afetlerle âdeta
boğuştu; bir yandan sel felaketi, bir yandan da yangınlar.
Yangınlar son on yılın en büyük yangınlarıydı ve
o yangınlar 250 bin futbol sahası büyüklüğünde
ormanlarımızı âdeta yok etti. Peki, bütün bu yangınlar olurken
iktidar ne yaptı? İktidar maalesef çaresizlik içindeydi. Bakanlar
oradan oraya koştururken niçin bu çaresizliğin bedelini
yurttaşlar ödüyor, o ormanlardaki masum canlılar ödüyor; hiç bunun
ayırdında değillerdi, zevahiri kurtarmakla meşgullerdi.
Çaresizlerdi çünkü doğru dürüst bir programları yoktu; çaresizlerdi,
hiçbir önlem alınmamıştı; çaresizlerdi, tek bir uçak dahi
yoktu. Peki, bugünlere nasıl gelindi?
Değerli milletvekilleri, otuz beş yıl
boyunca Türk Hava Kurumu tek başına o yangınlarla mücadele etti
ve o mücadelede hep galip çıktı. Ama neylersiniz ki AKPnin o
Osmanlıcı zihniyeti yani cumhuriyetin kazanımlarını ve
değerleri yok etme adına yaptığı girişimler
maalesef Türk Hava Kurumunda da kendisini gösterdi. Neydi bu? O
çürümüşlük, o yolsuzluk, o usulsüzlük âdeta Türk Hava Kurumunu bitirmeye
yönelikti. Bunun 2 nedeni var; 1 tanesi az önce söylediğim gibi cumhuriyet
değerleriyle hesaplaşmak, 2ncisi de bu ülkede darbe yapmaya yeltenen
tarikat ve cemaatlere, Türk Hava Kurumunun en büyük gelir kalemi olan kurban
derilerinin, fitre ve zekâtın toplanmasının önüne geçerek o
yandaş tarikatlara ve cemaatlere olanak tanımak. Oysa, Türk Hava
Kurumu, çok önemli birkaç gerekçeyle kurulmuştu ve açıp
bakabilirsiniz, o günün Meclis tutanaklarında gizli oturumlar
yapılmış sadece Türk Hava Kurumu için. Bunun gerekçesi şu:
O gün Silahlı Kuvvetlerin bir hava şubesi var, Hava Kuvvetleri yok,
imkânsızlıklar içinde ama uluslararası baskı nedeniyle uçak
ve benzerlerini alma şansı da yok; dönülüyor -Türk Hava Kurumunun kuruluş
felsefesinde bu var- Türk Hava Kurumu üzerinden o uçakların
alınıp Silahlı Kuvvetlere verilmesi sağlanıyor. On
beş yılda tam 331 uçak alınıp hediye adı altında
Silahlı Kuvvetlere veriliyor. Bununla sınırlı değil.
Bakın, o dönemde öyle şeyler yapılıyor ki, şu
deniliyor: Hangi il ve ilçe belli ölçüde yardım yaparsa o il ve ilçenin
adı uçağa verilecek. Ve burada ilk olarak Adananın Ceyhan
ilçesi 10 bin liralık bağışla ilk uçağa
adını yazdırıyor. İki yıl içinde tam 72 il ve
ilçe yaptıkları katkı nedeniyle adlarını uçaklara
yazdırıyorlar. Peki ne oldu? Bakın, bu bir utanç
vesikasıdır, utanç vesikası! Birtakım kurumlara gideriz,
bakanlıklara gideriz, siyasi partilere gideriz, o kurumun
başından itibaren başkanlarının, genel
başkanlarının fotoğrafları ve isimleri vardır.
Türkiye tarihinde ilktir ki Türk Hava Kurumunun bir Genel
Başkanının adı o listeden
çıkarılmıştır; bu, utançların en büyüğüdür
çünkü 2014 ile 2019 arasında Genel Başkanlık yapan
şahıs Türk Hava Kurumunu âdeta yolsuzluğa ve çözümsüzlüğe,
usulsüzlüğe gark etmiştir. Gelinen noktada, bu süre zarfında
Türk Hava Kurumunun bu içinde bulunduğu açmazı gidermek adına
sözüm ona kayyum atandı. Kayyum heyetinin
başkanlığında da eski bir AK PARTİ milletvekili var.
Adamcağız bu borçları, bu
tıkanmışlığı, bu çaresizliği görünce kayyum
başkanlığından istifa etti. Ya, kırk iki gündür
mahkemeye isyan ediyor, Benim kayyum heyeti başkanlığından
istifamı kabul edin. diyor, kabul etmiyorlar. 2 kez başvurdu. Niçin
etmiyorlar? Zamana oynuyorlar. Gerekçe şu: Bir kongre talebi var bütün
Türk Hava Kurumu şubeleri ve delegelerinin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Deniyor ki:
Süratle kongreye gidelim, adil bir kongre yapalım, yeni bir yönetim
oluşsun ve bu yönetim yeniden Türk Hava Kurumunu ayağa
kaldırsın. Neylersiniz ki AKP zihniyeti buna karşı,
şubeleri dizayn etmekle meşgul tıpkı Kızılayda
yaptığı gibi.
Değerli milletvekilleri, hepimizin büyüklerinin
Türk Hava Kurumunda alın teri var, emeği var; onların
katkılarıyla bu Türk Hava Kurumu bu hâle geldi. Şimdi bu
araştırma önergesine ret verenler o aile büyüklerinin alın
terine, emeğine ihanet edeceklerdir.
Çok açık söylüyorum: Gelin, Türk Hava Kurumunu
araştıralım; yolsuzluğunu, usulsüzlüğünü ortaya
çıkaralım. Eğer ipoteklendirilen bu 1.300 mal
varlığını kurtaramazsak Türk Hava Kurumunu tamamen
çürümüşlüğe terk edeceğiz.
Öyle bir şey yapılıyor ki on
yıllık geliri bankalardaki kredilere yeni bir yapılanmayla
bağlanmış yani on yıl boyunca Türk Hava Kurumunun eli kolu
bağlı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Şunu
söyleyeyim: Bu Kurumun Onursal Genel Başkanı Cumhurbaşkanı.
Cumhurbaşkanı isterse şu anda atıl vaziyette duran 6
uçağı, sarayındaki bir miktar tasarrufla rahatlıkla
ayağa kaldırır ve önümüzdeki yıl -Allah göstermesin- bu
büyük facialarda kullanılır hâle getirir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bingöl, teşekkür ediyoruz.
İYİ Parti Grubu adına söz talep eden
Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP Grubunun önerisi hakkında İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Türk Hava Kurumu çok önemli bir müessesemizdir. Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün İstikbal göklerdedir. vizyonuyla
kurulmuştur 1925 yılında. İlk on yılında çok
başarılı işler yapmıştır. Örneğin,
halkın gönlünde o kadar yer etmiştir ki savaştan yeni
çıkmış fakruzaruret içindeki bu halk, o zamanın
parasıyla 70 milyon lirayı toplayabilmiştir. Bu 70 milyon lira
şu anki rakamlarla birkaç 100 milyar lira değerinde olabilir. Bu
paranın 55 milyon lirasını Savunma Bakanlığına
vermiş, geri kalanına da 231 uçak almıştı.
Ayrıca, motor fabrikası -hâlâ yapmaya çalışıyoruz- ve
uçak fabrikası da kurmuştu. Dolayısıyla, Türk Hava Kurumu,
ilk on yılında, Atatürkün döneminde çok başarılı çalışmalar
yapmıştı fakat daha sonra bu Kurum resmen sömürülmüş,
birileri kendi çiftlikleri olarak görmüş, yolsuzluklarla iyice zarara
uğratılmıştır.
Şu an Türk Hava Kurumunun borçları
yaklaşık olarak 2 milyar lira görülmektedir; bu, Devlet Denetleme
Kurulunun tespiti. Ayrıca, halktan toplanan bağışların
da Kurumun hesabına yatırılmadığı tespit
edilmiş. Tabii, bunlar halkın nezdinde Türk Hava Kurumunun güven
yitirmesine neden olmuştur.
Peki, iktidar ne yapmıştır? Özellikle
son yirmi yılda ne olmuştur? Son yirmi yılda Türk Hava Kurumunun
birinci yaptığı iş, üniversite kurmak olmuştur.
Aslında, çok doğru bir karardır çünkü savunma sanayisinin kalbi
olan Ankarada Türk Hava Kurumunun bir üniversite kurması çok önemli bir
karardır fakat bu kararı uygularken Üniversite kuracağız.
diye bankalardan kredi alıp onu da bir şekilde başka amaçlara
yöneltmişler. Dolayısıyla, raporlara göre, maalesef üniversite
yolsuzlukların aracı olarak kullanılmış. Peki, ikinci
olarak ne yapılmış? İkinci olarak da -demin vekilimizin de
bahsettiği- orman yangınlarına müdahale meselesi...
İktidar, Türk Hava Kurumunun orman yangınlarına müdahalesini bir
türlü içine sindirememiş. Biliyorsunuz, Orman Bakanlığı her
yıl ihale açıyor. Bu o kadar yanlış bir karar ki
arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlayabilir
miyim?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Yani diyelim ki
belediyeler, itfaiye dairelerini kapatsınlar ve her yıl itfaiye
ihalesi açsınlar. Olacak şey mi? Yani bu itfaiye erlerinin
eğitimi, donanımın hazırlanması, acil müdahale
yapılması öyle her yıl yenilenecek şeyler mi? Aynı
şekilde, Orman Bakanlığının da her yıl ihale
yapmaktan vazgeçmesi lazım. Niye öyle yapmıştır?
Ayrıca da Türk Hava Kurumunu ihaleye sokmamak için özel maddeler
koydurmuş; bu da kamuoyunun gündemine geldi. Dolayısıyla,
iktidar Türk Hava Kurumunun çürümesine, ölmesine seyirci
kalmıştır. Bizim acilen Türk Hava Kurumunun yönetim
yapısını değiştirmeye, mali denetimlerin düzgün
yapılmasına ve tekrar aktif hâle getirilerek halkın güveninin
kazandırılmasına ihtiyacımız var.
Bu nedenlerle, CHP Grubunun önerisini
desteklediğimizi ifade ediyor, saygılarımı sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) -
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, ülkenin dört bir yanında çıkan
yangınlarla başarılı mücadelesinden dolayı
kutlamamız gereken bir kurumun yolsuzluklarını,
hırsızlıklarını, talanını ve âdeta yok
edilişini konuşuyoruz. Bu bile başlı başına
utanılması gereken bir konu. Hatta demokratik bir ülkede olsa, hesap
sorulabilirliğin sağlanabildiği bir ülkede olsa şu an bir
bakanın istifası gerekirdi. Ülke yangın içinde, yanıyor,
gözler havada Türk Hava Kurumu uçaklarını bekliyor; insanlar
evlerini, arazilerini terk ediyor, bunun yanında ormanda canlılar yok
oluyor ama ne gelen var ne giden. Çünkü Türk Hava Kurumu çoktan AKPnin
çiftliğine dönmüş, kimsenin haberi yok.
Değerli milletvekilleri, liyakatin
olmadığı yerde talan vardır; aslında, Türk Hava Kurumu
bu talanın en bariz örneğidir. İşte, talanın
olduğu yerde iş olmaz, hizmet olmaz, orman yangınlarında
olduğu gibi müdahaleler olmaz. Çok değil 2017 yılında,
bundan dört yıl önce CL-215 yangın söndürme uçaklarının
önünde kurum yöneticileri bir fotoğraf paylaşmıştı:
Yangın söndürme uçakları orman yangınlarına
karşı mücadele edecek. Buraya kadar her şey normal. İki
yıl sonra kuruma kayyum atanıyor, sonra AKPlilerin çocukları,
enişteleri, amcaları bu kurumun çeşitli birimlerinde görev
almaya başlıyor. Bu kurumda görev almak için aranan kriterler basit;
AKPli bir tanıdığın referansını bulması ve
adını bir yere yazabilecek kadar okuma yazma bilmesi
yeter çünkü amaç orada yangınlarla etkin ve hızlı bir
şekilde mücadele etmek ya da başka bir şey değil. Kimsenin
böyle bir kaygısı da yok, tek amaçları Biz yiyoruz, buyurun
biraz da siz yiyin. demek.
Aslında
konuşacak çok şey var. Sayın Bekir Pakdemirlinin birbiriyle
çelişen birçok açıklaması var, gerçekten insanın yüzünün
kızarması gerekiyor. Böyle bir fiyasko için hesap vermek yerine
Hükûmetimize saldırı var. açıklaması yapıyor.
Memleketin ciğerleri yanıyor, beyefendinin derdi Hükûmetimiz
ve
şöyle bir ifade kullanmıştı: Benim teşkilatım
bunlarla uçmak istemiyor, nokta. Tarımdan, hayvancılıktan,
ormandan hiçbir şey anlamayan bu Bakan Pilot brövem var. diyor ama
uçaktan da anlamadığı ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Yani her ne hikmetse her şeyi uçurmasını bilen
iktidar yangın söndürme uçaklarını uçuramıyor. Dövizi
uçuruyorsunuz, pahalılığı uçuruyorsunuz,
işsizliği uçuruyorsunuz, yolsuzluğu uçuruyorsunuz, kara para
aklayanları uçuruyorsunuz, Pandora kâğıtlarını
uçuruyorsunuz ama iş 10 tane uçak uçurmaya gelince çuvallıyorsunuz.
İşte, kayyum atanan yerlerin bariz sonuçları. Kayyum sebep;
yolsuzluk, hırsızlık, talan neticedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Tüm iddiaları reddediyoruz!
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili
Sayın İbrahim Aydın.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimi saygıyla
selamlıyorum.
Aramızdan zamansız ayrılan
İstanbul Milletvekili, kıymetli ağabeyimiz İsmet Uçmaya
Allahtan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Son on yıllık verilere
bakıldığında, çıkan yangınların yüzde
90ı insan kaynaklıdır ama bu yangınların yayılma
ve büyüme hızı daha çok iklimle ve meteorolojiyle ilgilidir. Bu
yılki temmuz ayı dünyada son yüz kırk iki yılın en
sıcak temmuz ayı olarak tarihe geçmiştir. Ege ve Akdeniz
Bölgelerinde temmuz ayı ortalama sıcaklığı 27 derece,
nem yüzde 50lerin üzerinde ve rüzgâr hızı ise saatte
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1986 yılından bugüne kadar ihale mevzuatı
çerçevesinde Orman Genel Müdürlüğü tarafından yangın söndürme
çalışmalarında Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık
İktisadi İşletmesine ait hava araçlarıyla yapılan
sözleşmelere uygun olarak bedeli karşılığında
hizmet sağlamıştır. M-18 Dromader tipi
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık İktisadi
İşletmesine 2009 yılından 2018 yılına kadar Orman
Genel Müdürlüğü tarafından amfibik uçak kiralamaları için
yaklaşık 138 milyon dolar ödeme yapılmıştır. 2020
yılında Orman Genel Müdürlüğü CL-215 amfibik uçakların
piston motorlu olması sebebiyle kullanmış olduğu Avgas
yakıtının havaalanlarındaki ikmallerde sorunlarla
karşılaşılması, eski teknoloji ve motorların çok
arıza yapması sebebiyle gayrifaal olması gibi sebeplerle
turboprop ve turbofan motorlu amfibik uçakların kiralanması yönünde
karar almış ve bununla ilgili ihaleler yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) 2020
yılında yapılan ihaleyle 2 adet 10 bin litre ve üzeri su
taşıma kapasitesine sahip amfibik uçak, 2021 yılında
yapılan ihaleyle 3 adet 10 bin litre ve üzeri su taşıma
kapasitesine sahip amfibik uçak için Türk Hava Kurumu Gökçen
Havacılık İktisadi İşletmesi-CMC Savunma Sanayi
AŞ İş Ortaklığıyla sözleşme
imzalanmış olup hizmet alınmıştır. 2021
yılında yapılan ihaleyle 18 adet yangın söndürme
helikopteri için Türk Hava Kurumu Gökçen Havacılık İktisadi
İşletmesiyle sözleşme imzalanmış ve hizmet alınmıştır.
13-15 Ekim tarihlerinde yapılan İklim Değişikliği
Sürecinde Orman Yangınları Çalıştayına diğer
taraflarla birlikte Türk Hava Kurumu davet edilmiş, şu anda genel
müdürlük düzeyinde 4 adet katılımcı katılmak istemiş,
bu talep Orman Genel Müdürlüğü tarafından kabul edilerek Türk Hava
Kurumunun 4 katılımcısıyla temsil edilmesi
sağlanmıştır. Buradan da anlaşılıyor ki
Orman Genel Müdürlüğünün Türk Hava Kurumuyla herhangi bir sorunu yoktur;
tam tersine, beraber çalışmaktadır. Orman Genel
Müdürlüğünün eski teknolojiyle problemi vardır.
Hepinize saygılar sunuyoruz.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden 60a göre
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Gülüm
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
cezaevlerinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Biraz önce
cezaevinde yaşanan sorunlar anlatıldığında cezaevleri
sütliman gibi, hiçbir sorun yaşanmıyormuş gibi
anlatılıyor. Cezaevlerinde hasta olanlar, hasta mahpuslar tahliye
edilmiyor. Adli Tıp Kurumu tabii, AKPnin yandaş kurumu olunca
özellikle siyasi mahpuslar açısından asla olumlu rapor verilmiyor.
Bunu nereden biliyoruz? İnsanlar ölümüne bir hafta kala ya da bir iki gün
kala tahliye ediliyor, rapor gereği, sağlık sorunları
nedeniyle tahliye ediliyor ve arkasından ölümleri gerçekleşiyor.
Yine, cezaları ve infazları ertelenmesi gereken birçok hasta mahpus cezaevlerinde
tutuluyor ve üstelik de tedavileri yapılmayarak tutuluyor. Sadece o kadar
değil, hastaların doktora gitme, hastaneye gitme hakları
ellerinden alınıyor; aylar sonrasında, artık neredeyse
kronikleşmiş bir hâl aldıktan sonra hastaneye götürülme, kelepçeli
götürülme, götürülürken işkenceye maruz kalma gibi birçok nedenle de hasta
mahpuslar gitmek istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Peköz
34.- Adana Milletvekili Kemal Peközün,
Adananın Yüreğir ve Ceyhan ilçelerinde yaşayan köylülerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarımla uğraşan köylü her gün biraz
daha yoksullaşıyor, her gün biraz daha zorluklar yaşıyor.
Adananın Yüreğir ve Ceyhan ilçelerindeki köyleri dolaştık.
Geçen sene 1.600 liraya dönümünü mal ettikleri üretimin bu sene 2.600 liraya
mal olduğunu, geçen sene 12 liraya sattıkları yer
fıstığının da bu sene tüccar tarafından 6 liraya
alındığını, ayrıca süt üretimi yapanlar da 340
kuruş olması gereken süt fiyatının 240-250 kuruş
civarında olduğunu ifade ettiler. Bu konularda bir an önce tedbirler
alınmalı ve bu insanların her gün biraz daha
yoksullaşması, zarara uğramaları önlenmelidir. Kendilerine
Bu zararı nasıl karşılayacaksınız? diye
sorduğumuzda da Geçen seneki kazancımızdan bu senekini telafi
edeceğiz ama önümüzdeki sene ne yapacağımızı
bilemiyoruz. diyorlardı. Şu anda dönüm başı 200 lira
zararla karşı karşıya kalmış köylümüz, buna
Tarım Bakanının bir an önce çare bulması lazım.
BAŞKAN Sayın Girgin
35.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
orman işçilerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığına orman
işçisinden mektup var: Bizler mevsimlik orman işçileriyiz,
diğer adımız ateş savaşçılarıdır.
Yangında, selde, depremde, kısacası nerede afet varsa biz
oradayız. Bozkurt sel felaketindeydik, Muğlada
yangınlardaydık, yarın başka yerdeyiz. Günlerce ateşle
savaşırken uyumak için taşı yastık, toprağı
döşek yapan insanlarız. Sadece yangında değil, tüm
ormancılık faaliyetlerinde çalışıyoruz. Ormanda on iki
ay iş varsa on iki ay da aş var prensibiyle evimize ekmek götürme
kavgası çeken işçileriz ancak bizler senenin altı ayı
mevsimlik işçi olarak çalışıyoruz, son üç yılda ise
dört ay uzatmalarla on ay çalışıp diğer iki ay işsiz
kalıyoruz. Bizler ülkemizin akciğeri olan
ormanlarımızı korumak için canını bile feda ederek
çalışırken devletimizin bizleri korumayıp kanayan
yaramıza çare üretmemesi bizim zorumuza gitmektedir. Acilen kadro
istiyoruz.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, siz
niye söz talep ettiniz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Grup adına bir konuyu dile getirmek için.
BAŞKAN Grup adına Grup Başkan
Vekiline vekâlet ettiğiniz için size yerinizden bir dakikalık söz
veriyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) İki dakika rica edeceğim.
BAŞKAN İki dakikayı sataşmadan
veriyoruz, bir dakikayı yerinizden veriyoruz 60a göre.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Grup Başkan Vekillerine de mi öyle veriyorsunuz?
BAŞKAN Aynı şekilde.
Evet, buyurun.
36.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, motorlu taşıtların çarpmasıyla oluşan
bisiklet kazalarına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Motorlu taşıtların çarpmasıyla oluşan
bisiklet kazaları sadece iki yılda 285 kişinin ölümüne yol
açtı. Alkollü bir sürücünün arkadan çarpıp kaçması yüzünden
henüz 19 yaşında hayatını kaybeden Umut Gündüzün ailesi
cinayet sayılabilecek kazaları önlemek için hukuk mücadelesi veriyor.
Meclise geldiler, farklı siyasetçilerle görüştüler ve bu konuda
gerekli adımları atmamızı bekliyorlar bizden. Cezaları
artırmak, caydırıcı önlem almak, trafik eğitimine
bisikletli ulaşım dersi eklemek, yaya ve bisikletlilere
ulaşım güvenliği sağlamak için yol güvenliği denetim
merkezi kurmak, güvenli bisiklet yolu altyapısı kurmak gibi somut
önerileri görüşmek için Mecliste özel oturum talep ediyorlar. Mecliste
gözümüz arabalardan başka bir şey görmüyor olabilir ama bisiklet bir
ulaşım aracıdır ve bu konuda hep birlikte bir şeyler
yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim. Gayet net
anlaşıldı bir dakikada. Çok da önemli bir konuyu dile
getirdiniz.
Teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemir ve 49 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen 280 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 46 ila 65inci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölümde İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin üçüncü bölümü üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Türk milletini ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan teklifin içerdiği önemli
değişikliklerden biri de gelirleri basit usulde tespit edilenlere
uygulanacak istisnadır. Yaklaşık 850 bin mükelleften toplanan
230 milyon Türk lirası vergiden vazgeçilmektedir yani mükellef
başına yıllık 270 Türk lirası istisna getirilmekte.
Günlerdir iktidar tarafından kamuoyunda Esnafa büyük müjde! diye
anlatılmaya çalışılan da meğerse buymuş. Lakin
dağ yine fare doğurdu, beklentiler yine boşa çıktı.
Asıl müjde nedir biliyor musunuz? Ekonomiyi gerçekten
şahlandırarak esnafımıza artık gerçek usulde
vergilendirilmesini sağlayacak kadar çok kazandırmaktır. 270
Türk lirası kadar vergi tahakkuk eden esnaf ve aileleri zaten açlıkla
mücadele ediyor. demektir. Ekonomi bu durumdayken elbette ki bu
istisnanın getirilmesini destekliyoruz ancak sizlerin bahsettiği kadar
aliyyülâlâ bir müjde gibi bununla gurur duyamıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı, Muhalefetten
pandemi döneminde herhangi bir teklif gelmedi. diyerek büyük bir gaf
yapmıştır. Bu teklifle getirdiğiniz istisnayı dahi
pandeminin başladığı dönemde İYİ Parti olarak biz
önermiştik, nihayetinde bu önerimizi yerine getirdiğiniz için
mutluyuz. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in
sözleriyle hatırlatmak gerekirse Bizim çözüm önerilerimiz mirî maldır, alın,
uygulayın. Ancak bunları binlerce esnaf iflas etmeden önce, on
binlerce anne baba geçim sıkıntısı sebebiyle zora
düşmeden önce uygulayın ki bir işe yarayabilsin, hatta
hazır başlamışken milletin yararına olan diğer
önerilerimizi de inceleyin, hayata geçirin çünkü İYİ Parti olarak tek
gayemiz, milletimizin refah seviyesinin artmasıdır. Siyasi
kazancı size yazılacak dahi olsa bu düzenlemeleri getirdiğinizde
destekçisi olacağız, yeter ki milletin bize sahada
anlattığı dertlerini kabul edin ve çözmeye gayret gösterin.
İYİ Parti sorumlu muhalefet duygusuyla hareket ederek iktidara
doğru yolu göstermeye devam edecektir çünkü bu hadisede de görüldüğü
gibi İYİ Partinin söylemleri, çözüm önerileri iktidar tarafından
gizlice de olsa yakından takip edilmektedir, sadece bu bile İYİ
Partinin artık Türkiye'nin defakto fiilî iktidar partisi olduğunu
göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar tarafından sunulan kanun teklifleri de
açıkça göstermektedir ki Türkiye ekonomisi oldukça kötü durumdadır,
hemen hemen her kesimin geliri ya da ticari kazancı
azalmıştır. Defalarca söyledik ama yine
tekrarlayacağım: Bu kötü gidişat için pandemiyi bahane etmeye
kalkışmayın çünkü siz de biliyorsunuz ki pandemiden önce de
işler iyi gitmiyordu. Cumhuriyet tarihinde ilk defa kişi
başına millî gelir yedi yıl üst üste azalmıştır.
Ülkemiz ekonomisi İkinci Dünya Savaşı ekonomik buhranında
bile en çok üç yıl arka arkaya bu durumla
karşılaşmışken iktidar, 2014-2021 yılları
arasında fakirleşme rekorunun altına imza
atmıştır. Bu ve diğer göstergelerdeki gerileme, özellikle
2018 Haziranından itibaren derinleşmiştir. Yani bu ucube sistem,
kötü gidişatı durduramadığı gibi âdeta
körüklemiştir, fakirleşmeyi kalıcı ve artan bir sürece
sürüklemiştir.
Tabii, bu arada sormak lazım, millî gelirin
sürekli azaldığı bu pastada herkesin pozisyonu aynı oranda
mı küçülüyor? Ne yazık ki dar gelirli
vatandaşlarımızın bu pastadaki payı genel küçülmenin
üzerinde azalırken, bazılarına düşen dilim fazlasıyla
artmaktadır. Asgari ücretli Mehmet iş adamı Mehmetin
kârını garantiye almak için vergi verirken, kendini garantileyen
ihale zenginlerine bu ülkeden kazandıkları yeterli gelmemektedir;
aksine, vergilerini bile bu ülkeye ödemekten kaçmaktadırlar. Yolsuzluk
varsa yoksulluk kaçınılmazdır, kayırma varsa yoksulluk
kaçınılmazdır, adalet yoksa yoksulluk
kaçınılmazdır.
Bakın, yeni sisteme geçilen tarihten pandeminin
başladığı 2020 Mart ayına kadar geçen sürede istihdam
edilenlerin sayısında 1,5 milyon kişi azalma meydana
gelmiştir. İşsizlik, beraberinde yoksulluğu
getirmiştir. TÜİK verilerine göre şu anda 0-3 yaş
arasındaki çocuklarımızın yüzde 45i, 3-14 yaş
arasındaki çocuklarımızın yarısı, 15-24 yaş
arası çocuklarımızın ve gençlerimizin de yüzde 35i en
yoksul yüzde 20lik ailelerde yaşamaktadır. O zaman şunu sormak
gerekmiyor mu; bu sistem çocuklarımızı, gençlerimizi
açlığa sürüklüyorsa bu sistemde kalmak için bu kadar diretmek
nedendir? Sadece sistemin getirdiği çarpıklıklar sebebiyle iki
yılda 1,5 milyon kişi istihdamdan ayrılıyorsa bu sistemde
kalmak için diretmek nedendir? İşin daha ilginç yanı,
işsizlik arttıkça, alım gücü düştükçe vergi oranları
da artmaktadır. Pandemi dönemi hem çalışanlar için hem okuyanlar
için interneti zorunlu bir ihtiyaç hâline getirmiştir. Bu dönemde özel
iletişim vergisine yüzde 33 zam yapılmıştır ve bu
artış ile iktidar 1,6 milyar lira gelir hedeflemektedir ama
hedeflenen tutarın 80 katı faizcinin, garanti ihalecinin cebine
aktarılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ekonomisinin büyümesinin, kalkınmasının
önündeki en büyük engel bu sistemdir. Bu sistemle beraber ekonomimize
karşı duyulan güven yok olmuştur. AK PARTİ'sinin zaten bir
geleneği olmasına rağmen bu sistemle beraber liyakatsizlik en
üst seviyeye ulaşmıştır, kamu gelir ve harcamalarındaki
kalitesizlik iyice artmıştır. Bağımsız kurumlara
karşı Cumhurbaşkanı tarafından baskı uygulanmaya
başlanmıştır. Merkez Bankamız
Cumhurbaşkanının şahsi para politikası teorilerinin
denendiği yapboz tahtasına dönüştürülmüştür. Artık
Merkez Bankasına atanan yöneticiler bu durumdan mutlu olmak yerine kâbus
görmeye başlamışlardır. Daha dün gece 1 doların 9
lirayı aşmasının günahı yine Merkez Bankası
yöneticilerine yüklenmiş ve bir gece yarısı kararnamesiyle 2
Başkan Yardımcısının, Para Politikası Kurulunun 1
üyesinin görevlerine son verilmiştir. Tüm bu antidemokratik uygulamalar
sonucunda güven bunalımı ve belirsizlikle, yüksek enflasyon ve yüksek
faizle, düşük kişi başı gelirle, düşük istihdam ve
yüksek işsizlikle ve dolayısıyla, yoksullukla karşı
karşıya kalınmıştır. Kişi başı
millî gelirde yaklaşık 10 sıra gerileyerek
76ncılığa gerileyen, toplam millî gelirde ilk 20nin
dışına çıkma riskiyle karşı karşıya
kalan, gençlerinin dörtte 1inin işsiz olduğu, 2018de dolar 4,6 TL
iken şimdi neredeyse 2 katına ulaşan, eksi 43 milyar dolar net
rezervle yüzleşen bu ekonominin başlıca nedeni bu ucube
sistemdir. Çünkü sizin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
adı altında sunduğunuz ve ekonomiyi
şahlandıracağını söylediğiniz bu sistem,
aslında, Cumhurbaşkanlığı vesayet sistemidir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Üstelik bu sistem,
yalnızca ekonomide çöküntüye değil, toplumsal yozlaşmaya,
adaletsizliğe ve hukuk tanımazlığa sebep olmuştur.
Keyfî yönetim ve israf, adam kayırma ve torpil,
Cumhurbaşkanlığı vesayet sistemiyle birlikte devlet
bürokrasisini ele geçirmiştir. Dün SADAT'ın askerî personel
alımlarındaki mülakatlara müdahil olduğu yönündeki haberlere
şaşırırken bugün ise TÜGVA'nın
hazırladığı listeler vasıtasıyla tüm kamu
kurumlarına personel yerleştirildiği iddialarıyla
karşı karşıya kaldık, hatta, bunun sadece bir iddia olmadığını,
basına açıklama yaparken itiraf eden TÜGVA Başkanının
ağzından bizzat teyit ettik.
Bir siyasi iktidar düşünün ki 15 Temmuz hain
saldırısından ders çıkarmış olmasın.
FETÖ'nün paralel devlet yapılanmasının sonuçları ortadayken
başka bir paralel devlet yapılanmasına önayak olmak akıl
işi değildir. Bu yapılanmaya AK PARTİ'si müsaade ediyor
olabilir ama Türk milleti asla müsaade etmeyecektir. Yüce Türk milletinin, kamu
kaynaklarının iktidarın yandaşları için daha fazla
israf edilmesine ve kendi öz evlatlarının haklarının
gasbedilmesine tahammülü kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) İlk seçime kadar
iktidarda kalacağınız sınırlı süre içerisinde,
girdiğiniz bu yanlıştan dönmenizi, vatandaşın
haklarını gasbeden bu düzenden vazgeçmenizi, Türkiye'deki parti
devleti iklimine son vermenizi şiddetle öneriyoruz. Aksi takdirde, bu
millet, sizi ilk seçimde sandığa gömecektir.
Milletimizin gönlü refah olsun, İYİ Parti
tüm bu hukuksuzlukları görüyor ve her biri için çözüm önerilerini
hazırlıyor. İYİ Parti iktidarında istikrarlı
şekilde büyüyen ekonomisiyle, toplumun her kesiminin kalkındırılmasıyla
ve adaletin yeniden tesis edilmesiyle Türk milleti hak ettiği refah
seviyesine ulaşacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Lafta, yasalar önünde herkes eşit; değil
mi? Lafta, vergi yasaları önünde de herkes eşit ama eşit olmayanlara
eşit davranmak olağanüstü bir eşitsizliği doğuruyor.
Hele eşit olmayanlardan durumu kötü olanlara yani yoksullara yönelik
olarak daha eşitsizce davranıyor olmak; bu, gelir
dağılımı uçurumunu daha da berbat hâle sokuyor ve toplumda
yoksullara yönelik deyim yerindeyse bir zulüm ortamının
doğmasına sebep oluyor.
Şimdi, bu biraz şeye benzer yani benimle
bir
AKPnin iktidarda kalma stratejisi bu zamana kadar
biraz böyle şekillendi. Neydi? Yoksuldan oy ve para al. Oyla siyasi
meşruiyet yarat, parayı da zenginin cebine koy. Hep bunu
yaşadık, bu zamana kadar yaşadığımız
şey bu ve bu gelen -şimdi üçüncü bölüm üzerine konuşma
yapıyoruz- yasa teklifinin de esasen iddiası, sosyal adaleti
sağlamak. Şimdi, bence şöyle bir bakalım Bu sosyal adaleti
sağlama. palavrasının gerçek yüzüne.
Bakın, kıymetli arkadaşlar, 2007 ila
2020 yılı arasında vergi konusunda uzlaşmaya konu olan
vergi borcu kaç para biliyor musunuz? 6 milyar 526 milyon lira yani sermaye,
zenginler Kardeşim, bizim 6 milyar 526 milyon borcumuz var, tamam ama gel
bir uzlaşalım. demiş iktidara. İktidarla masaya
oturmuşlar, sonra helalleşmişler. İktidar demiş ki:
Ya, 1 milyar 765 milyonunu ver bana, ne sen beni tanı ne ben seni
tanıyayım. Yani, sermayenin arada 5 milyar liradan fazla borcu
silinmiş. Hani sosyal adaletten bahsediliyor ya, böyle bir şey
işte! Yine, uzlaşmaya konu ceza miktarı 7 milyar 316 milyon
liraymış arkadaşlar 2007 ile 2020 arasında. Bu 7 milyar 316
milyon lira uzlaşmaya konu cezayı yine AKPyle, iktidar ile sermaye
sınıfı oturmuş, aralarında helalleşmişler ve
uzlaşma sonucu yalnızca ve yalnızca 73 milyon liraya
düşmüş bu miktar. Artık Gelir İdaresi
Başkanlığı verileri paylaşmıyor; yani, kimlerle
uzlaşmaya oturulduğunu, hangi sermaye temsilcilerinin vergilerinin
silindiğini artık, ne yazık ki açıklamıyorlar.
Biraz vicdanınıza seslenmek istiyorum. Ya,
kâğıt toplama işçilerinin üç beş kuruş
kazandığı para vergilendirilmeye çalışılıyor
ve haksız kazanç addediliyorken sermayenin hepimizin cebinden çıkan,
en çok da toplumun en yoksullarının cebinden çıkan parayı
böyle iç etmesi, bu vergilerin yok sayılması, cezaların yok
sayılması insaniyetle, siyasi ahlakla, etikle izah edilecek bir
şey değil. Bundan daha büyük bir ahlaksızlık yoktur, bundan
daha büyük bir ahlaksızlık yoktur açık söylüyorum.
Bakın, elimde sayılar da var. Mesela, 2007
yılından sonra Unileverin 60 milyon lira borcunu oturmuşlar,
anlaşmışlar 3 milyon 800 bin liraya yani yüzde 93ünü
affetmişler, Olur böyle şeyler. demişler. TÜVTÜRKün 390
milyon liralık borcunun tümü affedilmiş, yine TÜVTÜRKün 377 milyonluk
borcunun tümü affedilmiş, Akbankın 93 milyon liralık borcunun
yüzde 95,9u affedilmiş, Suzan Sabancının 10 milyonluk
borcunun, değerli arkadaşlar yüzde 92,5i affedilmiş,
Turkcellin 450 milyon liralık borcunun yüzde 94,7si affedilmiş,
demişler ki: Ya, işte, bir 24 bin lira atın, helalleşelim;
ne siz bizi tanıyın ne biz sizi tanıyalım. Emlak Konutun
335 milyon liralık borcunun yüzde 100ü affedilmiş. Ayıp ya,
ayıp! Ya, insanda şöyle tırnak ucu kadar bir utanma duygusunun
olması lazım. Bak, bu, vergi adaletsizliği falan değil, bu,
açıkça terörizm; egemen sınıfların AKP eliyle zenginlerin
yoksullara karşı uyguladıkları terörizm. Bunu vergiyle,
şununla bununla, adaletle, böyle süslü kavramlarla izah edebilmek falan
mümkün değil. Akfenin 20 milyon liralık borcu varmış,
yüzde 98ini affetmişler, yine Exsa Exportun 305 milyon liralık
borcunun yüzde 95ini affetmişler. Daha liste uzun, liste uzun da
Kağıthane Belediyesinin zabıtaları bir gariban seyyar
satıcıyı tekme tokat milletin gözü önünde dövdü biliyorsunuz.
Öyle ya, seyyar satıcı haksız kazanç elde ediyor,
vergilendirilmiyor; o nedenle elbette, devletimizin güçleri böyle seyyar
satıcı gibi istismarcıların tepesine binecek! Bu, adalet;
öyle mi? Ne diyeyim, yazıklar olsun!
Değerli arkadaşlar, bu liste pehlivan
tefrikası gibi upuzun yani saymakla bitmiyor ama bunun içerisinde görmemiz
gereken şey şu: Bu, vergiyle başlayan ve süslü cümlelerle giden
her şey aslında AKP eliyle yoksulun cebine
daldırılmış bir eldir, bu el yoksulun cebinden
aldığını zenginin cebine koymaktadır. Ya, şimdi,
hâl böyleyken bak, ekmek alıyorsun, 3 ayrı vergi veriyorsun. 56.000
lira gümrük girişi olan 2 bin motor bir araba aldığını
varsay 2 araba da devlete ısmarlıyorsun. Sabah yüzünü yıkamak
için musluğu açtığında değerli kardeşim, 5 tane
vergi veriyorsun devlete, daha yüzünü yıkamadan ha! 6 bin lira brüt
maaş alan bir insan, bir emekçi üç yüz altmış beş günün iki
yüz beş günü vergiye çalışıyor; ya, bundan acayip, daha
acayip bir şey olabilir mi? Yattan, gemiden, elmastan, pırlantadan
ÖTV almıyorsun ama doğal gazdan, akaryakıttan hiç affetmiyorsun,
ümüğüne çöküyorsun hatta. Türkiye'de toplam vergilerin yüzde 67si
dolaylı vergilerden, yüzde 33'ü de dolaysız vergilerden
oluşuyor; tipik bir gelişmemiş ülke sendromu; oysaki bunun tam
tersi hâline getirilmesi lazım.
Sigara ve alkolün ne oranda vergiye tabi olduğu
zaten olağanüstü; yalnızca Yeni Rakıda 2003 yılından
bu yıla kadar yüzde 1.200 vergi uygulandı, vergi oranı bu oranda
arttı. Bu, işte, yaşam tarzına müdahalenin çok dik âlâ bir
örneği biliyor musun, yani içersin içmezsin ayrı mesele -alkol ve
sigara sağlığa zararlıdır, buradan da tekrar ifade
etmiş olalım- ama bunların her biri, dolaylı vergilerin her
biri vatandaşın sırtına biniyor. Ya, bu nedenle vatandaşlarımız
metil alkol karıştırılmış içkileri tüketmek
suretiyle hayatlarını kaybediyorlar. Bundan hiç utanan yok mu ya?
Bunu yalnızca biz mi mesele olarak görüyoruz? Bu, vergi siyasetinin sonucu
işte.
Hâl böyleyken tabii bir de yüzsüzler var, yüzsüzler
sürüsü var. Bu yüzsüzler sürüsü AKPyle beraber hareket ediyor. İktidara
geldiği zamandan bu zamana kadar bu yüzsüzler sürüsü inanılmaz derece
semirdi. Ne yaptılar semirip? İşte, Pandora belgelerinde gördük,
daha önce Panama belgelerinde de benzerleriyle
karşılaşmıştık. Rönesans Holding, Demirören,
Cengiz Holding, Çalık Holding kendi ülkesinde vergi ödememek için
paraları topladı, götürdü, başka bir yerin bankasına koydu
ve biliyor musunuz yani buna ilişkin, bu bir suç olarak telakki edilmiyor.
Yani bizim cebimizden, yoksulların cebinden çıkan bu kaynaklarla
dünyanın başka bir ülkesinde çeşitli biçimlerde gelir
yaratılıyor ve bunlar açıkça vergi kaçırıyorlar. Demek
ki hırsız olunca büyük hırsız olmak lazım ki
iktidarlar sesini çıkarmasın, demek ki ortak nemalanmak lazım ki
kimsenin sesi çıkmasın ve toplumda da muteber insan olarak
görülsünler.
Şimdi, bunların milyarca liralık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bunlar, biliyorsunuz,
aynı zamanda iktidarın da en fazla kamu ihalesi verdiği
firmalar. Haram, zehir zıkkım olsun, ne diyeyim.
Son olarak da şundan bahsedeyim: Bu teklifin
olumsuz, yanlış taraflarından bir tanesi de
Cumhurbaşkanına ÖTV ve MTVde 3 katına kadar vergi
artışı yetkisini veriyor. Yani burada bir defa bu işin demokratik
olmaması, işte, tek adam rejimini tahkim etmesi, bir insana bu kadar
yetkinin verilmemesi gibi şeyler var tabii ki. Bu açıdan elbette
eleştiriyoruz ama yani burada dolaylı vergileri tekrar artırmak
suretiyle vergi adaletsizliği tabutuna bir çivi daha çakılıyor,
vergi adaletsizliği bir kat daha artırılıyor. Yani ÖTV ve
MTV ödeyen insanlar, çoğunlukla ücretli olan kesim, bir kez daha vergiyle
cezalandırılıyor. Ya, bu vergi almanın da bir kanunu var,
bir usulü var, bir ahlakı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Umarım, bu ülkeyi
yönetenler bir gün bu ahlaktan haberdar olurlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif
Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin üçüncü bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade edeceğim.
Teklifin tümüne yönelik bir değerlendirme
yapmak istiyorum. Demokratik ülkelerde devletin gücü sadece kuvvetler
ayrılığıyla sınırlandırılmaz. Kuvvetler
ayrılığı bunun önemli bir aracıdır ancak güçlü
demokrasilerde artık kuvvetler ayrılığıyla
yetinilmemekte ve başka araçlarla da devletin, özellikle de yürütme
organının gücü sınırlandırılmaktadır.
Bunlardan bir tanesi Merkez Bankası
bağımsızlığıdır. Türkiye'de Merkez
Bankası bağımsızlığı olmadığı
için doların sürekli nasıl yükseldiğini görüyoruz. Oysa bunun
yararını gören ülkeler Merkez Bankasını siyasetin
dışında tutmuşlardır ve yararını da
görmektedirler.
Yürütme organının gücünü
sınırlayan ikinci düzenleme, OECD ülkelerinde giderek
yaygınlaşan düzenleme, gelir idarelerinin özerkliği ya da
yarı özerkliğidir. OECD ülkelerindeki genel eğilimde klasik
maliye bakanlığı modelinden ayrılınmakta ve vergi gibi
demokratik devletin zor kullandığı en geniş alanı
siyasetin etkisinin dışına çıkarmaktadırlar; genel
eğilim budur. Türkiyede de bu eğilime paralel olarak 2005
yılında Gelir İdaresi Başkanlığı
kurulmuştur. Evet, Batıdaki gibi, güçlü demokrasisi olan ülkelerdeki
gibi bir özerkliğe sahip olan bir kurum olmadı ama bir
adımdı. Fakat o adımdan bugün çok çok geriye düşmüş
durumdayız.
Bu model şöyledir yani özerk gelir idaresi
modeli şöyledir: Bir ülkede vergi oranlarının ne
olacağına, verginin kimlerden toplanacağına, vergi yükünün
toplum kesimleri arasında nasıl dağıtılacağına
siyasal iktidarlar karar verir. Bu, iktidarların görev
alanındadır, yetki alanındadır. Bu konuda gelir idarelerine
özerklik vermek diye bir şey düşünülemez. 2005 yılındaki
kanun sonrasında da Maliye Bakanlığı böyle
yapılandı. Vergi politikalarını tespit edecek birim
Bakanlık içinde Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü olarak
örgütlendi, uygulama ise Gelir İdaresi Başkanlığı
bünyesinde toplandı. Gelir İdaresi
Başkanlığının uygulamada özerk olması lazım
ama bu özerklik başına buyruk bir özerklik değildir;
iktidarın, Hükûmetin, ülkeyi yönetenlerin, bugün
Cumhurbaşkanının performans denetimine tabi bir kurum
olmalıdır. Elbette, sonuçta bütün bunların hesabını
halka seçilmiş iktidarlar verir. Ama vergi bir zor alımdır.
Devletler egemenlik hakkına dayanarak vergi alırlar ama bu uygulama
ne kadar siyasal iktidarın etkisinden uzaklaştırılırsa
vatandaş o kadar rahat eder. Vergi, iktidarların elinde bir siyasal
baskı aracı olarak kullanılmaz. Vergi uygulaması derken
denetim bunun bir parçasıdır; vergi denetimi, vergi
uygulamasının çok önemli bir parçasıdır.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bir değerlendirme
yaptım, o değerlendirmenin bir benzerini 2019 yılı bütçe
görüşmelerinde yine tarafımdan burada
yapılmıştır. Bu konuyu bir daha dikkatinize getirmek istiyorum.
Şunu söyledim: Türkiyede vergi denetimi çökmüştür. Bunu tekrar
ediyorum, vergi denetimi çökmüştür. Siyasal iktidar, vergi denetimini
istememektedir. Mesele buradadır, burada vergi müfettişlerinin
herhangi bir sorumluluğu yoktur. Bir denetim organını denetimin
dışına çekerseniz, sürekli olarak matrah
artırımları, af kanunları çıkarırsanız
ortada denetlenecek bir şey kalmaz.
Rakamlar vermek istiyorum size: 2002 yılı
sonundan itibaren bugüne kadar tam 12 af kanunu, yeniden yapılandırma
kanunu ya da matrah artırımı kanunu, varlık
barışı kanunu çıkmıştır; bunların
5inde matrah artırımı vardır, 6sında varlık
barışı vardır; bunların hepsi vergi incelemesini
ortadan kaldıran düzenlemelerdir, hepsi. İhtilaflı alacaklar
varsa, tarhiyat safhasındaki işlemler varsa bunların da hepsi
yine bu aflara girmektedir.
Bu çerçevede başka rakamlar vermek istiyorum
size: 2020 yılında 8.143 vergi müfettişi var. 8.143 vergi
müfettişi 47 bin 597 mükellefi incelemiş, 138 milyar liralık
matrah farkı bulmuş. Tarhı istenen vergi tutarı da 24
milyar lira, küsuratları ihmal ederek söylüyorum. Bunu bir başka
yılla kıyaslamak istiyorum, 2009 yılı, yine AK PARTİ
döneminin bir yılıyla kıyaslamak istiyorum: 2009
yılında vergi incelemesiyle, vergi denetimiyle görevli eleman
sayısı 3.629. O dönem 28 bin mükellef incelenmiş. 2020de 47
bin, 2009da 28 bin. O yılın rakamlarıyla 95 milyar liralık
matrah farkı bulunmuş, bakın, o yılın
rakamlarıyla; onu TÜFEyle bugüne eskale edersek bu rakam 283 milyar lira
ediyor. 2020 yılında ne kadar matrah farkı bulunmuş? 138
milyar lira. Devam edelim, denetim elemanı sayısındaki
artış 2009a göre yüzde 124 ama matrah farkı artış
oranı sadece yüzde 44. Denetim elemanı başına düşen,
incelenen mükellef sayısı rakamlarını vereyim: 2009
yılında 1 denetim elemanı 8 kişiyi incelerken 2020
yılında 1 denetim elemanı 6 kişiyi incelemiş.
Eğer 2009daki oran devam etmiş olsaydı şimdi 1 vergi
inceleme elemanının -8.143e çıktığına göre- 22
kişiyi incelemesi gerekirdi. Kaç kişiyi incelemiş? 6 kişi.
Denetim elemanı başına bulunan matrah farkı 2009
yılında eskale edilmiş rakamlarla 78 milyon TL, 2020
yılında 16,9 milyon TL ve diyorum ki: Eğer siyasal iktidar,
Sayın Erdoğan ve elbette onun iktidardaki siyasi kadroları bu
kadar matrah artırımı yapmamış olsaydı, bu kadar
varlık barışı yapmamış olsaydı, bu kadar af
kanunu çıkartmamış olsaydı yeniden
yapılandırmaları kastetmiyorum burada- vergi müfettişleri
de çok iyi sonuçlar alırdı, buna inanıyorum. İnanıyorum
ama benim bu konuşmamı bazı kötü niyetli kişiler, vergi
müfettişlerini eleştirdim diye anlatmışlar. Ben bu idarenin
mensubuyum, kendi idaremi asla eleştirmem, yapıcı eleştiri
yaparım yaparsam. Hazine ve Maliye Bakanlığının
başarılı olmasını isterim, Gelir İdaresinin
başarılı olmasını isterim. (CHP sıralarından
alkışlar) Hepsi fedakârdır; vergi müfettişleri, vergi
denetim elemanları hepsi büyük fedakârlıklarla
çalışmaktadırlar. İktidarlar zaman zaman
başarılarla övünürler, o başarının arkasında bu
arkadaşlarımız vardır. Kendilerine ne kadar teşekkür
etsek azdır ama vergi müfettişlerini siyasete bulaştırmak
isteyen bazıları Cumhuriyet Halk Partisi böyle diyor. diye
eleştiriyor.
Arkadaşlar, başarılı
değilsiniz, başarısızsınız,
başarısızsınız. Kayıt dışından
beslenenler kayıt dışını önleyecek düzenlemeleri, kayıt
dışını önleyecek denetimleri hiçbir zaman
yaptırmazlar, hiçbir zaman. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son bir dakikada vergi sisteminin performansıyla
ilgili bir iki rakam vermek istiyorum. Vergi sistemi iyiye gitmiyor. Sistemin
performansı toplanan vergi gelirinin millî gelire olan oranıyla
ölçülür, diğer ülkelerle kıyaslanır. Bu oran
aşağı doğru gidiyor. Bakın, sosyal güvenlik primleri hariç
vergi yükü 2000 yılında 19,1; şimdi 16,8 yani daha az vergi
alınıyor diye övünebilirsiniz ama daha az vergi daha çok kayıt
dışı demektir, daha çok bütçe açığı demektir.
Ödemesi gerekenlerden vergiyi almazsanız, vergi vatandaşın, dar
gelirlinin, ücretlinin, tüketicinin sırtına biner.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Ama
ÖTVye maşallah öyle bir yüklenmişsiniz ki 2018 yılı ÖTV
tahsilatının millî gelire oranı yüzde 3,6; bunun Avrupa, OECD
ülkelerindeki oranı yüzde 2,4 yani onlardan yüzde 50 daha fazla ÖTV tahsil
ediyorsunuz. Bu, tüketicinin sırtına vergi yükünün bindirilmesi
demektir.
Teşekkür ederim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hamzaçebi.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Mevlüt Karakaya.
Konuşma süreniz on dakika, beş dakika da
şahıslar adına talebiniz var, toplam on beş dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili olarak üçüncü bölümde
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, toplam 65 maddeden
oluşan teklifin 20 maddesi, yürürlük ve yürütme dâhil olmak üzere, üçüncü
bölümle alakalı. Üçüncü bölümdeki bu 20 maddenin önemli bir
kısmı da yine teklifin diğer bölümlerindeki konularla ilgili.
Ben genel olarak hemen şunu bir ifade etmek istiyorum: Tabii, burada
getirilen düzenleme ve değişikliklere
baktığımızda, vergi açısından son derece
kapsamlı olduğunu, birçok konuyla alakalı olduğunu ve
bunların da aşağı yukarı tamamına
yakınının uygulamada karşılaşılan birçok
sorunu çözmeye, onları gidermeye yönelik olduğunu, tabiri caizse bu
yapılan değişikliklerin genel olarak değerlendirmesini
yapmak gerekirse mükellef dostu bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Tabii,
basit usulde vergilendirilen mükelleflerin ticari kazançlarının gelir
vergisinden istisna edilmesinden sosyal medya içerik üreticilerinin
vergilendirilmesine, tarımsal destek ödemelerindeki stopajın
kaldırılmasından geçici vergi beyanname döneminin 3 döneme
indirilmesine, elektronik ortamlarda kayıt ve belge düzeninden gider
pusulası düzenlenmesine ilişkin birçok konuda daha önceden
yaşanan bazı sorunların giderilmesi maksatlı düzenlemeler
gerçekten şu son dönemlerde, özellikle pandeminin getirdiği
sıkıntıları da dikkate aldığımızda,
yerinde düzenlemeler oldu. Bunların bazılarıyla ilgili detay
görüşlerimizi paylaşacağım ama şunu da hemen ifade
etmekte fayda var: Burada, tabii ki bu düzenlemeler bir vergi reformu
niteliğinde olan düzenlemeler de değil. Bu görüşmeler
sırasında aslında şunu görüyoruz: İktidar, muhalefet,
tüm partiler ciddi, radikal bir vergi reformuna ihtiyaç olduğunu sürekli
tekrar ediyorlar. Evet, Türkiye'nin böyle bir vergi reformuna ihtiyacı
var. Nasıl bir vergi reformu olacak? Yine bu kürsüden bunun nasıl
olması gerektiği söyleniyor. Bunun için yeni bir keşif yapmaya
da gerek yok. Sonuçta, vergilemenin belli ilkeleri var o ilkeler çerçevesinde
bu düzenlemenin bir bütün olarak alınması gerekiyor. Nitekim, On
Birinci Kalkınma Planı'nda bu eksiklik ya da ihtiyaç görülmüş
zaten ve burada özellikle gelir vergisi ile kurumlar vergisinin
birleştirilip Vergi Usul Kanunununda yeniden yazılması
şeklinde bir düzenlemenin yapılması gerektiği ifade
edilmişti. Tabii ki bu ihtiyaç yine önümüzde duruyor.
Değerli arkadaşlar, aslında, bugün
burada başka bir açıdan konuya bakmak istiyorum. Özellikle finansal
raporlama, uluslararası muhasebe standartları boyutuyla bir iki
hususun altını da çizmek istiyorum. Tabii, aynı zamanda bugün
burada Maliye bürokrasisi de var dikkatler bu konuya da yoğunlaştırılmışken
bunları dile getirmenin faydalı olacağını, önümüzdeki
dönemlerde böyle bir reform çalışması yapılacaksa bir
katkı olması anlamında ifade etmek istiyorum. Öncelikle
şunu belirteyim ki: Bizim vergi mevzuatımız ile finansal
raporlama ilke ve standartları konusunda ciddi bir uyumsuzluk var, nerede
var? Dil ve ifade de var. Dil ve ifade birliği yok, kavram ve kavramlarda
anlam birliği yok, ortak amaç ve hedef birliği de yok. Yani buradan
kastım, vergi mevzuatımıza baktığımızda,
vergi mevzuatımız bir dönem düzelme gösterdi ancak sürekli olarak
sadece vergi matrahını belirlemeye yönelik düzenlemeler
Ya da bu
dili kullanmayı tercih ediyor. Dolayısıyla, vergi mevzuatı
tamamen bir vergi muhasebesi yaklaşımıyla konuya
yaklaşıyor ama Uluslararası Finansal Raporlama
Standartları, TMSler bilgi amaçlı olarak yaklaşıyor yani
bir vergi reformunda dikkat edeceğimiz önemli hususlardan biri de finansal
raporlamayı dikkate alan bir vergi dilinin kullanılması,
kavramların kullanılması.
Bakın, kâr ve matrah kavramı dahi bu
anlamda gerçekten farklılaşıyor. Bugün bir işletmenin
herhangi bir sebeple ortaya çıkan giderinin muhasebeleştirilmesinde
hiçbir engel olmaması gerektiği hâlde vergi mevzuatı
açısından kabul edilmeyen bir gider olabilir ama verginin
kullandığı dil Bunu gider yazamazsın. Böyle bir dil yok
yani finansal raporlamayı dışlayan bir dil; matrahtan
indirilememesi ayrı bir konu, onun gider yazılması, raporlamada
kullanılması ayrı bir konu.
Değerli arkadaşlar, bugün
bağımsız denetime tabi olan şirketlerin önemli bir
kısmı, hatta -önemli bir kısmı demeyeyim, düzelteyim-
tamamı Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına, TMSye
uygun bilanço ve gelir tablolarına ulaşabilmek için kayıt
dışı düzeltmeler yapıyor yani kayıtlardan finansal
raporlara gidilemiyor. Bu konuda Kamu Gözetimi Kurumunda aslında bir
çalışma yapılmıştı. Bu çalışmada,
mevcut tek düzen muhasebe sisteminde yer alan tek düzen hesap planındaki
hesaplara standartların gerektirdiği hesaplar ilave edilerek bir
düzenleme yapılmıştı; neden bu geri kaldı bilmiyorum
ama bu tür düzenlemelerin, uyumlaştırmaların da bir an önce
yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Yine, bu gelen teklifte bu kavramlarla ilgili -yani
bunu dümdüz söyleyeceğim- onlarca yanlış kullanımı da
burada görüyoruz, maalesef dile hiç dikkat etmiyoruz. Örneğin, burada
yeniden değerleme konusunda bir düzenleme yapıldı. Aslında,
yeniden değerleme olarak buraya getirilen bu teklifteki
değişiklik talebi kısmi bir enflasyon düzeltmesi konusudur.
Yani, bu enflasyon düzeltmesi -biliyorsunuz- 2003 yılında ilk defa
uygulandı, 2004ten sonra uygulanmasına gerek kalmadı
enflasyonun düşük olması ve oradaki enflasyon muhasebesi
uygulanmasının şartlarını tutmaması nedeniyle, üç
yıl kümülatif yüzde 100, o yıl yüzde 10 şartları
doğmadığı için yapılmadı ama o günden bugüne
fiyat endekslerinde ciddi artışlar oldu ve işletmelerin mali
tablolarındaki bilançonun aktifindeki varlıklarının önemli
bir kısmı güncel olmaktan ya da paranın satın alma gücü
açısından baktığımızda gerilerde kaldı. Buna
ilişkin bir düzenleme getirildi ama buradaki altını çizmek
istediğim asıl yanlış şu: Değerli
arkadaşlar, bu bir yeniden değerleme değil, bu bir kısmi
enflasyon düzeltmesidir. Onun için buradaki yeniden değerleme değer
artış kavramı da doğru değildir. Burada bir düzeltme
farkı vardır. Bu düzeltme nedir? Bu düzeltme, tarihi, maliyet
değeriyle aktife girmiş olan maddi duran varlığın
genel fiyat düzeyi endekslerine göre yeniden yani düzeltmenin
yapıldığı tarih itibarıyla düzeltilmiş hâlidir.
Dolayısıyla, bu aslında bir değer vesaire değil.
Burada konuşmaları dinledim, bazı konuşmacılar hep
şunu ifade ettiler: İşte, günün şartlarına
getirmiyor. şeklinde falan. Zaten böyle bir amaç, hedef de yok. Yanlış
şu: Bakın, Türkiye Muhasebe Standartları 16. Bu 16da yeniden
değerleme şöyle tanımlanıyor: Maddi duran
varlığın gerçek değerine getirilmesidir. Gerçek değer
nedir? Özel fiyat hareketlerine göre bulunandır, buradaki genel fiyat
hareketleri; tamamen birbirinden ayrı konuları konuşuyoruz.
Dolayısıyla, muhasebe standartlarda, finansal standartlarında
yeniden değerlemenin anlamı ayrı, buraya getirdiğimiz
yeniden değerleme ayrı. Oysa, 5024te biz enflasyon muhasebesi
uygulamasını getirdiğimizde, mükerrer 298deki o düzenlemeyle
birlikte, enflasyon düzeltmesi demiştik ve ondan sonra da şunu
yaptık: Bunu bir değer artışı olarak görünce bunun
üzerinden vergi almaya kalktık. Nedir üzerinden almaya
kalktığımız vergi? Daha önceki
yaptığımız düzenlemede yüzde 5ti, kimse gelmedi,
şimdi yüzde 2. Oysa bu bir enflasyon düzeltmesidir, burada gerçek bir
değer artışı yoktur. Bunu şunun için söylüyorum:
Sonuçta bir arz talep
Ve mükellef
bu işi alır ve ona göre düzeltmeyi yapar yapmaz ayrı bir konu
ama eğer bir vergi reformu yapmayı düşünüyorsak, vergide
düzenleme yapıyorsak ki bundan sonraki düzenleme ve
değişikliklerde de Allah rızası için şu dil konusuna
da bir dikkat etmeye çalışalım, kavramları hiç olmazsa
uyumlaştırmaya çalışalım, aksi takdirde, birçok karmaşanın,
birçok sıkıntının sebebi hâline geliyorlar,
anlaşmazlığın sebebi hâline geliyorlar.
Değerli arkadaşlar, aynı şey
Örneğin, Yenileme Fonuyla ilgili bir düzenleme, bir düzeltme var ama
-öteden beri- uygulaması hiçbir zaman finansal raporlama
standartlarına uymadı yani biz diyoruz ki: Bunun yenisi alınacaksa,
yenilenecekse maddi duran varlığın satışında
ortaya çıkan kârı Yenileme Fonu olarak pasifte bir hesapta beklet ve
daha sonra satın aldığın varlığın amortisman
gideriyle bunu mahsup et. Bu, tamamen bir vergi mantığı, vergici
yaklaşımıdır, dolayısıyla finansal raporları
hiç dikkate almayan bir yaklaşımdır. Yani daha önce ortaya
çıkan kârı kâr yazdırmıyor ama sonradan ortaya çıkan
gideri de gider yazdırmıyor. E peki, finansal tablolar nasıl
gerçeği gösterecek, o finansal tablolardan bilgi edinecek taraflar,
kişiler, paydaşlar buradan doğru bilgiyi nasıl
sağlayacak? Vergi diyor ki: Benim elimde güç var, benim dediğim gibi
yap. Oysa bilgi amaçlı olarak düzenlenen bir finansal raporlamada, bir
kayıt sisteminde vergi de bilgisini alacak, devlet de idare de gerekli
bilgiyi alacak, diğer bilgi ihtiyacı olanlar da o bilgileri alacak.
Onun için benim burada özellikle üzerinde durmak istediğim konu buydu;
finansal raporlama standartları boyutuyla
İbrahim Bey, bir dahaki gelecek değişiklikte dikkat
etmek lazım. Gelecek standartlardaki değerleme hükümleri, kavramlar,
bunlarla ilgili hususların vergi mevzuatıyla
uyumlaştırılmasının önemli olduğunu
düşünüyorum, olması gerektiğini düşünüyorum.
İnşallah bundan sonraki şeylerde daha dikkatli
olacağız diye bekliyoruz.
Buradaki düzenlemelerde bir de özellikle
tarımsal desteklerdeki bu stopajların kaldırılması,
kesintilerin kaldırılması, geçmişe dönük de bunların
çiftçiye tekrar ödenecek olması gerçekten çok anlamlı olmuştur.
Özellikle bu kuraklık döneminde çiftçinin üretimle ilgili ciddi
sıkıntıları vardı ve bunların düzeltilmiş
olması yerinde olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Emeği geçen herkese
teşekkür ediyoruz ve yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına
son konuşmacı Aydın Milletvekili Sayın Aydın
Milletvekili Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 9uncu Cumhurbaşkanımız
rahmetli Süleyman Demirelin belirttiği gibi, Türkiyenin iyiliğine
toplu iğne ucu kadar faydası olacak bir iş
yaptığınızda biz buna ancak seviniriz ve sizi elbette
destekleriz. Ancak görüşmekte olduğumuz teklife genel olarak
bakıldığında, vergi sistemimizdeki yapısal
sorunları çözmek yerine mevcut ekonomik durumun doğurduğu
birtakım sonuçları ortadan kaldırmayı
amaçladığı görülmektedir. Oysa mali sistemimizde çok ciddi
sorunlar bulunmaktadır. OECD verilerine göre, ekonomimizin yüzde 28,8i
kayıt dışıdır. Yani Türkiye, dünyada en yüksek
kayıt dışı ekonomiye sahip ülkelerden biridir. Ülkemiz
gelir vergisi baskısının çok yüksek olması nedeniyle
kayıt dışılığı telafi etme
arayışındadır yani gelir vergisi baskısının
yüksek olmasının sebebi kayıt dışılıktır.
Dolaylı vergilerde de dünyanın önde gelen ülkelerindeniz. Türkiyede
bütün vergi yükü, bu çerçevede, kayıtlı çalışanların
üzerinedir. Bu nedenle bu kesim, yüksek ve adaletsiz gelir vergisi altında
ezilmektedir. Elektrik faturalarında 5 kalem vergi ödüyoruz, 1 araba
aldığımızda 1 tane de devlete alıyoruz,
akaryakıtta litre başına 1,5 lira civarında ÖTV ödüyoruz.
Dünyanın en pahalı mazotunu kullanan Türk çiftçisini ağır
girdi maliyetleri altında ezilmekten bir nebze olsun kurtarmak için
çiftçinin kullandığı mazottan ÖTVnin
kaldırılmasını öngören kanun teklifimiz maalesef
geçtiğimiz yasama yıllarında
Cumhurbaşkanlığı çoğunluğu tarafından
reddedilmiştir. Mali sistemimiz o kadar bozuk ki dünyanın en yüksek
vergi hadlerini uygulamamıza rağmen verimli bir vergi geliri
üretemiyoruz. Kısacası vergi sistemimizin köklü bir
değişime, yapısal reformlara ihtiyacı bulunmaktadır.
Böyle bir reform yapılmadığı sürece, bu kanun teklifinde
olduğu gibi palyatif çözümler, yama tedbirlerle
idareimaslahatçılık devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin önemli
yükseköğretim kurumlarından olan Aydın Adnan Menderes
Üniversitesine bağlı Uygulama ve Araştırma Hastanesinde
geçtiğimiz aylarda 30a yakın profesör, ayrıca çok sayıda
hekim ve diğer sağlık çalışanı istifa talebinde
bulunmuştu. Aydın'da yaptığım görüşmelerden
edindiğim bilgilere göre üniversite hastanesinin ekipmanlarının
yetersiz olması hem sağlık çalışanlarının
çalışma koşullarını hem de
Aydınlılarının tedavi hizmetlerine erişimini
güçleştirmektedir. Örneğin, mamografi cihazının
aylardır arızalı olması nedeniyle hastaların mamografi
için devlet hastanelerine yönlendirildiği belirtilmektedir. Hastane
eczanesinde de başta başeczacı olmak üzere çok sayıda istifalar
nedeniyle eczane, ilaç temininde sıkıntı yaşamakta, verimli
olamamaktadır. Yoğun bakımdaki vantilatörler,
taşınabilir akciğer grafisi aletleri, bronkoskopi gibi aletler
ya bozuk ya da eksik durumdadır. Ayrıca, hastaneye ilişkin çok
sayıda usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları gündemdedir. Konuyla ilgili
olarak verdiğim soru önergesine yanıt bekliyorum. Buradan bu
sorunları bir defa daha gündeme getirerek meselenin bir an önce
açıklığa kavuşturulması çağrımı
yeniliyorum.
Değerli milletvekilleri, 6 Ekim tarihinde,
Paris İklim Anlaşmasının kabul edildiği oturumda yaptığım
konuşmada ülkemizin karşı karşıya bulunduğu
tehditler ve dış politika sorunlarıyla ilgili olarak Meclise
bilgi verilmesini talep etmiştim. Bugün aslında daha kritik bir
konumdayız. Suriyede olup bitenler, ilgili tarafların
açıklamaları ve özellikle Türkiye adına yapılan
açıklamalar konusunda Meclisin bilgilendirilmesi ihtiyacı
ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla)
Teşekkürler.
Demokrasiye ve Parlamentoya saygının bir
gereği olarak iktidar, Suriye ve İdlib başta olmak üzere
dış politikamızdaki gelişmelerle ilgili olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisini en kısa sürede bilgilendirmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sisteme giren arkadaşlara yerlerinden birer
dakika soru sormaları ve daha sonra da Komisyonun
cevaplandırması için süre tanıyacağız.
İlk soru Abdurrahman Tutdereye ait.
Buyurun Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ederim Başkanım.
Teklifin 56ncı maddesiyle Özel Tüketim Vergisi
Kanununun 12nci maddesinin 2nci fıkrasının (b) ve (c)
bentlerinde değişiklik yapılmakta, Cumhurbaşkanına
özel tüketim vergisini 3 katına çıkarma yetkisi verilmektedir. Bu
düzenleme 4733 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle
tek başına içim özelliğine sahip tütün üreticilerinin
kuracağı kooperatiflerin üreteceği tütün mamulü için de geçerli
olacak mı? Bu şekilde bir düzenleme Türkiyedeki tütün üretimini
olumsuz anlamda etkileyecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, sizin
vasıtanızla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
sormak isterim. Uludere içerisinden geçen su deresi var. Bu su deresindeki
kirlilik nedeniyle Uludereliler rahatsız oluyor çünkü çok kirli bu dere ve
koku yapıyor.
Ayrıca Uludere içerisinden geçen bu derenin
olası sel felaketi nedeniyle Uludereliler bir mağduriyet
yaşayacaktır. Bu konuda Devlet Su İşlerinin Uludere
içerisinden geçen bu derenin ıslah çalışmalarını
yapması gerekmektedir; aksi takdirde, Uludereliler bu konudan mağdur
ve Uludere içerisinden geçen o nehir de sıkıntı yaratıyor.
Uluderede sürekli dönüşümlü olarak temiz su veriliyor ve bu
dönüşümlü su verilmesi nedeniyle de vatandaşlar temiz içme suyuna
ulaşamıyor yani Uluderede kısacası su
sıkıntısı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gülüm
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) İktidara göre
bu ülkede yoksulluk da yok, açlık da yok, cezaevlerinde zulüm de yok.
Cezaevlerinde mahpuslar hak ihlallerine itiraz ettiği için,
yakınlarına şikâyetlerini ilettiği için keyfî disiplin
cezaları alıyorlar. Mahpuslara uygulanan şiddete, cinsel
saldırılara rağmen hakkında soruşturma açılan
mahpus oluyor, şiddet uygulayanlar ise ödüllendiriliyor. Sonra da bu
disiplin cezaları şartlı salıvermelerin, denetimli
serbestlik haklarının yok edilmesinin gerekçesi hâline geliyor. Cezaevleri
kan ağlıyor ama diyorlar ki: Cezaevleri çok iyi hatta insanlar
cezaevlerine girmek için kuyruğa girmiş. Zulmünüz batsın!
demek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, AKPli cezaevi komisyon üyesi cezaevlerinden kendilerine herhangi
bir şikâyet gelmediğini söylüyor. Şimdi, acaba Diyarbakır D
Tipi Cezaevini ziyaret ettiler mi? Burada yaşayan 83 yaşındaki
Mehmet Emin Özkanla görüştüler mi? Yirmi altı yıldır
cezaevinde, 83 yaşında, 10dan fazla ağır
hastalığı var, 8 kere kalp krizi geçirmiş, 4 kez anjiyo olmuş,
2015te yüzde 87 ağır hasta olduğuna dair rapor var ancak
değişen siyaset nedeniyle 2019da bu rapor iptal ediliyor ve tek
başına ihtiyaçlarını
karşılayamadığı hâlde hâlâ cezaevinde tutuluyor;
çıktığı duruşmada avukatlar kendisinin hapiste
olduğunun farkında bile olmadığını söylüyorlar;
bu mu adaletiniz? Yani bu mu sizin cezaevleriyle olan ilginiz ve alakanız?
Buradan bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evim firmaları mağdurlarının
mağduriyeti devam ediyor. Vatandaşlar kıt kanaat
imkânlarıyla biriktirdikleri paralarla ev ve araba almak için bu firmalara
başvurdular ve bu firmaların açgözlülüklerinin mağduru oldular.
BDDK konuyu takip etti, güya denetim altında bulundurdu ama eksik,
yetersiz, hukuksuz bir takipti bu, vatandaşların mağduriyeti
devam etti ve sonunda bu firmalar TMSFye devredildi. Bu
vatandaşların biriktirdikleri paralar hakkında üç buçuk
aydır tek bir açıklama yapılmıyor. 54 bin mağdur var
ve tek bir açıklama yapılmıyor. İnsanlar psikolojik
sorunlar yaşıyor, aileler dağılıyor ve büyük
sıkıntılar oluşmasına rağmen tek bir
açıklama yapılmıyor. Evim Mağdurları Platformu olarak
da büyük bir gayretle çalışıyorlar. Lütfen bu ses duyulsun.
BAŞKAN Sayın Karasu...
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sivasın Kangal ilçemize bağlı
Deliktaş köyünde 2014 yılında kapatılan Deliktaş
İlköğretim Okuluna 18 bin TLsi okula, 13 bin TLsi lojmana, 7 bin
TLsi de bağımsız bölüme olmak üzere 38 bin TL elektrik borcu
çıkarıldı. Yedi yıldır köye uğramayan elektrik
dağıtım şirketi 2021 yılında gelip köylüden 38
bin TL talep ediyor. Köy muhtarımız ve vatandaşlarımız
Bu borcu nasıl ödeyeceğiz? diye kara kara düşünürken şu
an icra tehdidiyle karşı karşıya kalmış
durumdalar. Yolunu, suyunu, altyapısını ihmal ettiğiniz
yetmezmiş gibi şimdi de köylüyü elektrik şirketlerinin
insafına terk ettiniz. Buradan başta Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez olmak üzere tüm yetkilileri bu hatadan dönmeye,
Deliktaş köyünde yaşanan mağduriyeti gidermeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın...
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sosyal Güvenlik Kurumu bundan yaklaşık bir
buçuk ay önce 52 kalem ilacın geri ödeme listesinden
çıkarılacağını duyurdu ve yarın uygulama
başlıyor, bunun yanında 147 kalem ilaçta da reçete
yazımında kısıtlamaya gidiyor. Bu ilaçlar ağrı
kesiciler, kas gevşeticiler ve hatta bebeklerin diş
çıkartırken kullandığı jeller dâhil. Bunları
ödeme listesinden çıkartarak tasarruf yapacağını
düşünen SGK, aslında, bu ekonomik şartlar altında
vatandaşın ilaca ulaşmasını daha güçleştiriyor.
Katkı payını dahi ödeyemeyen vatandaş bu ilaçları
bundan sonra cebinden para ödeyerek almak zorunda. Sağlıkta devrim
yaptık. diyenlerin her geçen gün Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamından
bu ilaçları çıkartması aslında
vatandaşlarımızın özel sektöre yönlenmesine ve tamamen
paraları nispetinde sağlık hizmeti alabilmelerine yol açmaktadır.
Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmesini, sağlığın herkese
eşit bir hak olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Geçtiğimiz günlerde Ümraniyedeki atık deposunda
düzenlenen baskında yüzlerce kâğıt işçisi gözaltına
alındı, 3 işçi tutuklandı. İki ay önce de valilik
kararıyla Bahçelievlerdeki depoya operasyon
yapılmıştı. Valilik baskın sebebini haksız
kazanç, kayıt dışı kazanç elde etmek, İstanbulun
çöpünü çalmak, göçmen işçi çalıştırmak, güvenlik sorunu
yaratmak olarak açıklamıştı. Geri Dönüşüm
İşçileri Derneği kurucu üyesi Ali Mendillioğlu ise
atık kâğıt toplama işçilerine yönelik baskının
rant meselesi olduğunu söylüyor. Emine Erdoğanın duyurduğu
Sıfır Atık Projesiyle geçen sene Türkiye Çevre Ajansı
kuruldu; projeyle birlikte iktidarın, ayrıştırma tesisi
kuran şirketlerin önünü açmaya çalıştığı ifade
ediliyor. Kâğıt toplayıcıları üzerindeki
baskıların nedeni bu yeni rant projeleri midir? Haksız kazanç
derken vergi kaçakçısı şirketlere karşı da
kâğıt işçilerine yapılan uygulamaları yapmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle gerek Komisyonda gerek Genel Kurulda bu
kanun teklifi konusunda katkıda bulunan bütün
arkadaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Bu
teklifle ilgili Komisyonumuzda muhalefet partilerinden
arkadaşlarımızın da ciddi değerlendirmeleri, olumlu
yönde değerlendirmeleri oldu, elbette eleştirileri de oldu; burada da
o eleştiriler doğrultusunda, nitekim, birtakım önergeler verildi
ve tartışmalı konular da büyük oranda giderilmiş oldu.
Dolayısıyla aslında, neredeyse bütün grupların üzerinde
uzlaştığı, büyük oranda uzlaştığı ufak
tefek farklılıklar olabilir- bir kanun sürecini
yaşamış olduk; bu açıdan gerçekten memnuniyet
duyduğumuzu belirtmek isterim ve katkıda bulunan herkese
teşekkür ederim.
Mükellef dostu bir kanun teklifi -bir
arkadaşımız az önce konuşurken ifade etti- gerçekten
mükellef lehine birçok husus içeren bir düzenleme; bir taraftan da
çağdaş gelişmelere uyumu öngörüyor. Özellikle dijitalleşme
konusunda, işte, elektronik vergi dairelerinden elektronik deftere
varıncaya kadar birçok hususu, gelecekte Türkiyenin yeni teknolojilere
uyumu açısından yetkilendirmeleri ihtiva eden önemli bir düzenleme.
Mükellef lehine derken, basit usulde çalışanlara yönelik getirilen
muafiyet geniş kitleleri ilgilendiren bir unsur.
Diğer taraftan, çiftçilerimize dönük
-biliyorsunuz- artık desteklemelerde vergi alınmayacak, verilen bir
önergeyle geçmişe dönük alınan o vergiler de iade edilmiş
olacak; bu, gerçekten önemli bir düzenleme. Bu yılki etkisi 600 milyon
civarında hesaplanıyor. Geçmişe dönük vergi alacağı ve
faizi hesaplandığında 3,4 milyar gibi bir etki var yani toplamda
4 milyar TL gibi bir kaynağın çiftçilerimize transfer edilmesini
sağlayacak önemli bir düzenleme olduğunu ifade etmek isterim.
Yine, sosyal medya konusunda da önemli düzenlemeler
var. Sosyal medyada belli limitler altında gelir elde edenlere
ilişkin yükümlülükleri sadeleştiren, ihtilaflı konuma
düşmelerini engelleyici ama aynı zamanda da vergilerini ödemelerini
sağlayıcı düzenlemeler var. Banka üzerinden yüzde 15 tevkifat
yapmak suretiyle vergiler kesilmiş olacak. On binlerce insanı
ilgilendiren bir düzenleme. Orada da gerçekten kayıt
dışılık da engellenmiş olacak, vergi de ödenmiş
olacak, ihtilaflar da giderilmiş olacak. Buna benzer çok sayıda hüküm
içeren bir düzenleme.
Ben, tekrar, emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum. Tabii, teknik düzeyde çalışan bürokrat
arkadaşlarımıza, bakanlıklara da teşekkür ediyorum;
yasama sürecine idaremizin de önemli katkıları var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tütünle ilgili soru
vardı Başkanım, ne oldu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sorulara gelecek olursak, soruların birçoğu
kanundaki maddelerle ilgili değil, değişik
bakanlıklarımızı ilgilendiren hususlar; onlar tutanaklara
da geçti. İnanıyorum ki bakanlıklar yazılı bir
şekilde gerekli cevapları vereceklerdir, takdir edersiniz ki benim o
konularda detaya girmem doğru olmaz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tütünle ilgili
Başkanım, tütün...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Doğrudan tütünle ilgili bir soru var, onunla ilgili
müsaadenizle cevabı okumak istiyorum. ÖTV oranlarının
yükseltilmesi yetkisine ilişkin Adıyaman Milletvekilimiz Sayın
Tutderenin bir değerlendirmesi oldu. Sigaranın maktu ÖTV
tutarlarına ilişkin Cumhurbaşkanlığına verilen
yetki, maktu verginin artırılacağı anlamına
gelmemektir; bu sadece bir yetki, kullanıp kullanmamak idarenin takdirinde
elbette. Eğer bu teklif yasalaşırsa Meclisimiz idareye, Hükûmete
bir yetki vermiş olacak. O yetkiyi kullanıp kullanmamak, ne ölçüde
kullanmak konusunda idarenin elbette takdir hakkı var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vermeyelim o zaman o
yetkiyi Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sarmalık kıyılmış tütünün asgari
maktu vergi tutarı gram başına 0,0625 Türk lirası. Ancak
normal sigaralarda dal başına 0,4386 Türk lirası yani arada ciddi
bir farklılık var sarmalık kıyılmış tütün
lehine.
Sigaralar kısmında şu anki yetki
limitleri dolmuş durumda. Aslında yeni bir şey yapmıyoruz,
geçmişte de Hükûmete Meclisimiz bu yetkiyi vermiş -belli katına
kadar artırma- o limitler donmuş durumda, şimdi o limitleri
yükseltici bir düzenleme yapıyoruz. Yani geçmişte var olan bir
yetkiyi aslında yeni limitlerle devam ettirmiş, güncellemiş
oluyoruz, yoksa köklü bir yenilik getirmiş değiliz bu konuda; bunu
ifade etmek isterim.
Bu evim firmalarıyla ilgili bir
değerlendirme oldu. Tabii, bunun resmî ismi tasarruf finans şirketleri.
Geçmişte hiçbir düzenleme yoktu biliyorsunuz ve çok daha büyük riskler
içeriyordu o hâliyle. Meclisimizin takdiriyle bu düzenlemeler yapıldı
ve artık bir düzenleyici otorite var, denetleyici otorite var. Bugünkü
sorunlar bu çerçeve içinde çözülmesi gereken meseleler ama düzenleme
yapılmasaydı nasıl sorunlarla karşı karşıya
kalacağımızı takdirinize bırakıyorum. Belki çok
daha önemli risklerle karşı karşıya kalabilirdi tasarruf
sahipleri. Meclisimiz bu düzenlemeyi yapmakla aslında sorunlara müdahale edilmesi
için bir alan açmış oldu. Bu çerçevede de tabii, hiç kimsenin
mağdur olmayacağı bir şekilde, ilgili idarelerimizin bu
sorunları çözmelerini temenni ediyoruz. Detayını çok fazla
bilemediğim için bir şey diyemiyorum ama mutlaka ilgili
kurumlarımız cevap vereceklerdir. Adalet Bakanlığı,
Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,
Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla ilgili, çok değişik
bakanlıklarımızla ilgili sayın vekillerimizin soruları
oldu, onları da -dediğim gibi- ilgili bakanlıklarımız
mutlaka yazılı bir şekilde veya başka bir kanalla
cevaplandıracaklardır diye inanıyorum.
Bu vesileyle, eğer vaktim varsa, sorularda
değil ama konuşmalarda ifade edilen bazı hususlarla ilgili de
bilgi arz etmek isterim.
BAŞKAN Sayın Komisyon, vaktiniz
kalmadı.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Kalmadıysa teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ama eğer çok arzu ederseniz bir
dakika daha ilave edebilirim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Yok, yok, teşekkür ediyorum. Sağ olun.
BAŞKAN Peki.
Sayın milletvekilleri, üçüncü bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
46ncı maddede 3 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280
sıra sayılı Kanun Teklifinin 46ncı maddesinde yer alan
hâlükârda ibaresinin koşulda şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Lütfi
Kaşıkçı Mevlüt
Karakaya Nevin
Taşlıçay
Hatay Ankara Ankara
Mehmet
Celal Fendoğlu Esin
Kara
Malatya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Hatay
Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı.
Buyurun Sayın Kaşıkçı. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 46ncı maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün
yapacağım bu beş dakikalık konuşma boyunca sizleri
görüşülmekte olan bu kanun teklifinin birazcık dışına
çıkarmayı ancak konuşmamın sonunu tekrardan bu kanun
teklifine bağlamayı planlıyorum. Sizlerle bugün paylaşmak
istediğim konu aslında küresel manada
yaşadığımız kuraklık ve kuraklığın
beraberinde getirdiği su problemi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkece karşı karşıya
kaldığımız problemleri genellikle anlık tartışır
ve değerlendirmelerimizi olayın sıcaklığı
geçtiğinde bırakırız. Örneğin, bir sel felaketi
yaşar ve yaralar sarıldıktan sonra bu konuyu gündemimizden
düşürürüz veya bir deprem felaketi yaşadığımızda
haftalarca gündemimizin ilk sırasına bu konuyu alır, enine
boyuna bu meseleyi tartışır, yaralar sarılınca da bu
konuyu gündemimizden düşürürüz. Yine, bir yaz boyunca susuzluk
gündemimizin ilk sırasında yer alır ancak sonbahar kendini
göstermeye başladığında yaz boyu
yaşadığımız o korkunç günleri çok hızlı bir
şekilde geride bırakırız, aynı bugün olduğu gibi.
Bugün yazın bitimi, sonbaharın başlamasıyla birlikte
yağışlar başladı ve artık yazın
şehirlerimizde yaşadığımız su problemini
konuşmuyoruz. İşte, bu konuşmanın önemi de
aslında bu problemin ortadan kalktığı bir dönemde yani
bugün yapılıyor olması.
Değerli arkadaşlar, yazın Hatay
ilimiz genelinde yaşadığımız çok büyük bir susuzluk
meselesi var. Normal şartlar altında gelişmiş kentlerde
barajlar, göletler gibi su yapılarından karşılanan içme
suyu ihtiyacımız ilimizde -üzülerek söylüyorum- traktörlerin
arkasına takılan su tankerleriyle karışlanmaya
çalışıldı. Hatay Büyükşehir Belediyesine -ki yetki ve
sorumluluk Hatay Büyükşehir Belediyesinde- bunu, susuzluk meselesini
sorduğumuz zaman bizlere verdiği cevap: Yer altından suyu
çıkartmak için kullandığımız pompaların elektrik
kabloları çalındı. ifadesiydi. Hatayda yazın
yaşadığımız üç dört aylık susuzluğun
çözümünü Hatay Büyükşehir Belediyesi bizlere bu şekilde
açıkladı. Aslında biz biliyoruz, kabloların çalınması
değil, Hatay Büyükşehir Belediyesinin vizyonsuzluğu sayesinde
biz, Hatayda 1,5 milyon insan, yazın, 15 ilçede susuzluktan kavrulduk.
Geldiğimiz noktada, Hatayla ilgili, içme suyu
ihtiyacıyla ilgili Hatay Büyükşehir Belediyesi yazın
yaşananlardan ders alıp da acaba bir çalışma
başlattı mı diye bakıyorum, son iki aydır hiçbir
çalışmanın olmadığını görüyorum ki böyle
giderse önümüzdeki yaz da yine biz Hataylılar olarak susuzluktan
kavrulacağız. Oysa ki Devlet Su İşleri Hatayda içme suyu
ihtiyacını karşılamak için Samandağ ilçemize
bağlı Karaçayda çok güzel bir baraj yaptı. Bu baraj, şu an
Antakya ve Samandağ ilçelerimizin içme suyu ihtiyacını
karşılıyor. Yine, İskenderun gibi çok büyük bir ilçemizin
içme suyunu karşılamak için devletimiz Osmaniye Aslantaş
Barajına döşediği isale hatlarıyla İskenderuna su
getirdi fakat bu hattın devrini Hatay Büyükşehir Belediyesi bir türlü
üzerine almadı.
Değerli milletvekilleri, içme suyuyla ilgili
yaşadığımız sıkıntılar bunlarken
tarımsal sulamada da Hatay gerçekten çok önemli günler yaşıyor.
Hatayda, devletimiz, Reyhanlı ilçemizin sınırları
içerisinde çok büyük bir baraj yaptı. Aslında baraj ifadesi az
kalır çünkü yaklaşık 7 tane orta büyüklükte baraja eş
değer büyüklükte bir Reyhanlı Barajından bahsedebiliriz.
Gerçekten mega bir projeydi. Bittiği zaman 480 milyon metreküp su tutma
hacmine sahip olacak ve -yaklaşık 585 bin dekar- Amik
Ovasındaki arazilerimiz bu barajdan sağlanacak suyla sulanacak.
Peki, şu an çiftçilerimiz sulama suyu ihtiyacını nasıl
karşılıyorlar? Hemen hızlıca söyleyeyim: Amik
Ovasındaki binlerce kuyudan çektikleri suyla tarımsal sulama
ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Elbette bu da önemli bir
girdiye sebep oluyor. İşte, tam bu noktada aslında önerimiz
şuydu: Bakınız, -sürem de bitmek üzere ama- 100 dönüm bir
arazide bir çiftçimizin tarımsal sulamada ihtiyaç duyduğu su için,
yer altından suyu çıkarmak için harcadığı tutar
yaklaşık 80 bin ile 100 bin TL arasında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla)
Dolayısıyla bunun da çok önemli bir girdi olduğunu görüyoruz.
İnşallah Reyhanlı Barajı bittiği zaman bu girdi
vatandaşımızın, çiftçimizin cebinde kalacak. İşte,
o baraj bitene kadar şöyle bir önerimiz var: Tarımsal sulama için biliyorsunuz-
elektrik birim fiyat maliyeti meskenler için kullanılan elektrik birim
fiyatından yaklaşık yüzde 15 daha pahalı. Eğer
tarımsal sulama için elektrik birim fiyatları meskenlerle eş
değer hâle geldiği zaman vatandaşımızın cebine
aslında devletimiz tarafından önemli bir destekleme
yapılmış olacak.
Ben bu hususta, bir madde üzerinde, Hatayla ilgili,
yaşanan içme suyu problemiyle ilgili özellikle
vatandaşlarımızın yaşadığı
sıkıntıları dile getirmek için söz almış
bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer 2 önerge aynı mahiyette olup, okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 46ncı maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aylin
Cesur Muhammet Naci
Cinisli
Adana Isparta Erzurum
Bedri
Yaşar Behiç
Çelik Enez
Kaplan
Samsun
Mersin Tekirdağ
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Konya
İstanbul Antalya
İlhami
Özcan Aygun Süleyman
Girgin Çetin Osman Budak
Tekirdağ Muğla Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Yeni yasama yılının Meclisimize,
milletimize, demokrasimize hayırlı olmasını dilerim.
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden
İstanbul Milletvekilimiz İsmet Uçma Beyefendiye Allah rahmet
eylesin; Meclisimize, değerli ailesine ve AK PARTİ camiasına
başsağlığı dileklerimi sunarım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gazilik
unvanını 13 Eylül 1921de Sakarya Meydan Savaşının
kazanılmasıyla hak etti. Meclisimizin Gazi unvanının
100üncü yıl dönümünde cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürkü,
silah arkadaşlarını, Gazi Meclisimizin üyelerini, aziz
şehitlerimizi rahmetle, saygıyla anıyorum.
Vergi Kanununu düzenlerken, devletin
varlığı ve egemenliğinin vergi, adalet ve orduyla direkt
bağlantılı olduğu bilinciyle hareket edilmesi gereğini
özellikle AK PARTİ yetkililerinin bilgilerine sunarım. Bu hassasiyet
ve ciddiyetle vergi meselesini ele almalıyız; önümüze gelen kanun
teklifinde ise bu hassasiyet ve ciddiyeti, çok üzülerek, göremiyorum.
Üzerinde söz aldığım maddeyle, çifte
vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında
karşılaşılan sorunların çözümlenmesi amaçlanıyor.
AK PARTİ Hükûmeti, Vergi Konularında Karşılıklı
İdari Yardımlaşma Sözleşmesini 2011 senesinde
imzaladı. On senedir bir düzenleme yapılmaması büyük bir
eksikliktir.
100den fazla ülkenin taraf olduğu
sözleşme çerçevesinde, vergi kaçakçılığında etkin bir
yöntem olarak bilgi değişiminin yapılması kaydediliyordu
ancak otomatik bilgi değişimine ilişkin yasal düzenleme
ülkemizde 2018 yılında yürürlüğe girdi. On senedir hem
yabancı muhataplar oyalandı hem de sözleşmeyle konudan en çok mağdur
olacak gurbetçi kardeşlerimiz habersiz bırakıldı. Yine,
başını kuma gömme taktiği ve sorun yokmuş gibi
davranma alışkanlığıyla karşı
karşıyayız. Türkiye gibi demokrasi ve köklü devlet gelenekleri
oluşmuş, yüz yıllardır güven üzerine uluslararası
siyaset tatbik eden bir ülkenin şeffaf olmayan ülke konumuna
düşürülmesini ve kendi gurbetçi vatandaşlarını mağdur
etmesini İYİ Parti olarak kabul edemeyiz.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ kendi
ayrıcalıklı firmalarına vergi cenneti oluşturma
gayretinde. Yandaş vakıfların vergiden muaf tutuldukları
yetmezmiş gibi ak vakıflar, birer para aktarma ve aklama merkezleri
konumundalar âdeta. Kayrılan ak firmalar için ülkemiz zaten bir vergi
cenneti olmuşken, firmalarını vergiden muaf tutulan ülkelere
taşıyan, o ülkelerdeki işlemlerinin hukuksuz olduğu ortaya
çıkınca da yeni cennetlere yelkenlerini açan ak şahsiyetler aziz
milletimizin içine sinmiyor. Gerek bu şahsiyetler gerekse de ülke
kendileri için neredeyse vergi cenneti olmasına rağmen üç kuruş
vergiyi bile Türkiyeden esirgeyenler belki yerlidirler ama millî ve vatansever
değillerdir.
Görüştüğümüz teklifin kamuoyuna vergi
reformu olarak yansıtılması hakikaten gülünç. Meşhur 2023
hedeflerini 2019 yılında çöpe atan On Birinci Kalkınma
Planı'nda yeni bir vergi usul kanununun çıkarılacağı
ifade edilmişti. Teklif, yeni bir kanun olmamakla birlikte çok büyük
sorunlarla boğuşan çiftçi, sanayici ve ticaret erbabının
dertlerine ve ülkenin yapısal vergilendirme sorununa pansuman bile
olmayacak nitelikte.
Diğer yandan, görüşmekte olduğumuz
kanun teklifinin olası olumlu yansımaları da dün gece yine bir
keyfî saray kararıyla yok olup gitti. Para politikalarının
omurgası Merkez Bankasına yapılan keyfî darbeler sonucu ülke
ekonomisi hesap edilemez bir duruma gelmiştir. İş bilmez yeni
keyfî kararın Türkiyeye maliyeti 300 milyar liradır. Bu, bir devlet
krizidir. Bu maliyetin esas sorumlusu ise Türk devletini ve ülke ekonomisini
akıl dışı teorileriyle keyfî idare edilir hâle getiren,
ülkeyi iki dudak arasına hapseden Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemidir.
Vergiyle ilgili düzenlemeler yapılırken
vergi adaleti gözetilmeli. Günümüzde Türkiyede toplam servetin
yarısından fazlası nüfusun yüzde 1lik kesiminin elinde. Bu
kesimin vergilendirilme oranı düşük olduğu için sosyal adaletin
sağlanması güçleşiyor. Vergilendirilirken gelir adaletine olumlu
yönde katkı sağlanmalı. Bu da yüksek gelir gruplarının
daha yüksek oranda dolaysız vergilendirilmesiyle ancak olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ülkenin neredeyse yarısından
fazlasını oluşturan asgari ücretli
vatandaşlarımız ağustos ayında ikinci gelir vergisi
dilimine girerek yüzde 20 vergilendiriliyorlar. Diğer yandan, rant geliri
elde edenler ile ak yandaş firma ve vakıfların vergiden istisna
tutulması hem ekonomik yapısal sorunu hem de güven kaybını
derinleştiriyor. Bu durum verginin adalet ilkesiyle tamamen
çelişiyor.
Sözlerimin sonunda, bu tip adaletsiz ve düzeysiz
vergi tekliflerinin Meclis Genel Kurulu seviyesine kadar çıkarılmasının
konunun ciddiyetine tam varılamadığı kanaatini bende
uyandırdığını belirtir, yüce heyetimizi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
46ncı maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Bu kanun, çifte vergilendirmeyi önleme
anlaşmalarının hükümlerine uygun olarak yapılacak
karşılıklı anlaşma usulü başvurusunu
netleştirmeyi amaçlıyor. Bu açıdan, herhangi bir sıkıntı
yok, olumlu bir düzenleme diyebiliriz.
Şimdi, burada, yine, bu kanunun içinde
konaklama vergisiyle ilgili bir madde var; 2 defa ertelenmişti, 3üncü
defa erteleniyor. Peki, erteleyecektiniz niye bu kanunu yaptınız ve
bu kanunu yaptıysanız bununla ilgili gerekçeleriniz ne? Belli
pandemi diyeceksiniz fakat başından itibaren bu kanunlar
geldiği zaman bunun yanlış olduğunu, sektörün 2016 uçak
krizinden itibaren büyük bir ivme kaybettiğini, özellikle istihdam
açısından son dereceli sıkıntılı günler
yaşadığını
Daha yeni kendini toplarken 2 kanun birden
çıkardınız; bir tanesi konaklama vergisiyle, bir diğeri de
Tanıtım Ajansıyla ilgili. 2 kanun getirdiniz, Yapmayın.
dedik. Yani bu sektöre bir faydası olmaz, olsa olsa ancak Bakanlığınıza
bir faydası olur, Turizm Bakanlığına bir faydası olur
çünkü dünyadaki uygulamalar şöyle: Birincisi, turizmle ilgili eğer
bir konaklama vergisi alınacaksa bu konaklama vergisi bulunduğu ilin
belediyelerine verilir ve belediyeler alt yapıda, üst yapıda kullanmak
üzere bunları harcarlar. Örnek vermek gerekirse Türkiyeye 2019
yılında 52 milyon turist geldi. 52 milyon turist belli kentlerde
yoğunlaştı; bunlardan bir tanesi Antalya, diğeri Muğla
ve İstanbul. Şimdi, bu dönemlerde, örnek vermek gerekirse Antalya,
2019 yılında, aşağı yukarı 16 milyon turiste ev
sahipliği yaptı yani, 16 milyon insanın, gelen turistin belediye
anlamında bütün ihtiyaçlarını karşılayan bir durumla
karşı karşıyaydı. Siz ne yaptınız? Bu
vergiyi alıp merkeze götürecektiniz ama maalesef, pandemiden sonra da
baktınız ki sektör zaten çökmüş, sektörün ağlayacak
insanları yok Biz bunu erteleyelim. dediniz, 3üncüsünde getirdiniz, bu
kanunla da geçireceksiniz. Şimdi, buradan söyleyelim: Bu kanunu
düzeltmemiz gerekiyor Meclis olarak. Bu kentlerde eğer turizmin
sürdürülebilir olmasını istiyorsanız, bunu hadi erteledik ama bu
pandemi devamlı olacak değil, bundan sonraki dönemde bunu bir kere
daha değerlendirmek gerekiyor.
Bakın, benzer bir uygulama da Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı adı altında, TGAlar
adı altında yine para toplamaya devam ettiniz. Pandemi vardı,
konaklama vergisini almadınız ama Ajanstan kesintileri niye
aldınız? Sebebi belli, Bakanlığın arka bahçesinde
masraflarını karşılayabilecek bir fona ihtiyacı
vardı. Siz cirolardan -bakın, dünyada örneği yok- binde 7,5
kesinti yaparak bu paraları bir havuza attınız, attılar,
Bakanlık attı ve bunun harcama kalemleriyle ilgili tek bir bilgiye
ulaşamadık. Halbuki şöyle ki ben kanundan okuyayım,
doğrudan kanundan net olarak şunu bir okuyalım bakalım:
Denetim sonucunda düzenlenen bağımsız denetim raporları
Sayıştaya gönderilir. Sayıştay, münhasıran kendisine
sunulan bağımsız denetim raporlarını esas alarak
hazırlayacağı raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar.
Sundunuz mu? Sunmadınız. İki senedir
para alıyorsunuz, iki senedir para topluyor Turizm
Bakanlığı, bu paraların ne olduğunu bilmiyoruz.
İki şeyi biliyoruz ama biri Aşılıyım maskeleri
ve bu, yapıldığı günün hemen ertesi günü
kaldırılmak zorunda kaldı, büyük bir skandaldı.
İkincisi de Emine Erdoğanın yemek kitabının
finansmanıyla ilgili ajansın payından oraya ödeme yaptı
Bakanlık. Bu, kabul edilebilir değil.
Yine, bu Ajansla alakalı bir başka konu
da: Bu paylar ödeniyor, Maliye Bakanlığına bu payı ödeyen
insanlar götürüp yatırıyor. Bu makbuzu bana kargo yoluyla
ulaştırmak zorundasınız. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Budak.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Ya, şimdi,
bir Bakanlık var, Turizm Bakanlığı, onun altında bir
Ajans var; resmî olarak bir pay alıyor, Maliye Bakanlığına
bu paylar yatırılıyor. Biri Maliye Bakanlığı,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Maliye Bakanlığı; Turizm
Bakanlığı başka bir ülkenin Bakanlığı mı?
Bunların kendi aralarında bir koordinasyonu yok mu? Peki, niye
söyledim bunu? Eğer o makbuzları Bakanlığa
ulaştırmazlarsa bu parayı yatıranlar, 13 bin lira para
cezasıyla karşı karşıya kalıyorlar ve bunun daha
ilerisi de var, ellerindeki ruhsatların iptaline kadar gidebiliyor. Böyle
bir karmaşa olmaz. Yani burada bir otomasyon sistemi kurulur ki otomasyon
sistemiyle ilgili de geçtiğimiz günlerde Turizm Teşvik Kanununda
temmuz ayında geçen- bu maddeyi de koymuştunuz Otomasyon
kurulacak. diye, böyle bir otomasyon yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Budak.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Böyle bir
otomasyon yok, böyle de devlet yönetilmez. Yani buradaki net olarak
söyleyebileceğim son şey, bir kanun getirilirken bu kanunun etki
alanlarının da değerlendirilmesi gerektiğidir ama maalesef
böyle kanunlar Meclisimizden geçiyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
47nci maddede aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 47nci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aylin Cesur Behiç
Çelik
Adana Isparta Mersin
Enez Kaplan Arslan
Kabukcuoğlu Bedri
Yaşar
Tekirdağ Eskişehir Samsun
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Bedri
Serter Emine Gülizar
Emecan
Konya İzmir İstanbul
Cavit
Arı Süleyman
Girgin İlhami Özcan
Aygun
Antalya Muğla Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden, Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 47nci maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlarım.
Ben de size göçün maddi yönlerinden bahsetmek istiyorum:
Dünyanın muhtelif ülkelerinde vatandaşlıklar verilmektedir,
kabaca, parayı veren düdüğü çalmaktadır. Bir Batı ülkesinde
10 milyonluk yatırım yapanlar iki yıl, üç yıl kalmayı
taahhüt ederlerse o ülke belli bir süreyle vatandaşlık veriyor. Bizde
ise 250 bin dolarlık gayrimenkul yatırımı yapanlara
vatandaşlık verilmektedir. Biraz daha cince bir fikirle, bu miktar
daha aşağı düşürülüp isteyen kimselere Türkiye
Cumhuriyeti'nde vatandaşlık veriliyor. Ayrıca, birtakım
siyasi mülahazalarla maddi karşılıksız Türk
vatandaşlıklarının verildiğini de bilmekteyiz.
TÜİK verilerine göre, 2018 yılında
göçenlerimiz 253.600 kişiye yükselmiştir. 2016-2017 yılları
arasında Türkiye varlık diliminden yüzde 12sini kaybetmiştir ki
bu 12 bin dolar milyonerine denk gelmektedir, bunlar Avrupa ve Birleşik
Arap Emirlikleri'ne göçmüşlerdir. 9 Ocak 2019 tarihinde Genel Kurulda
yaptığım konuşmada bu konuya yine değinmiştim.
Örneğin, son üç yılda 23 bin vatandaşımızın
ülkemizden göç ettiği bildirilmektedir. Dünyada numerik olarak 3üncü
sırada dolar milyoneri göçü veren ülke olmamıza rağmen
nüfusumuza kıyaslarsanız bu, 1inci sıraya tekabül etmektedir.
Şimdiye kadar, sadece bir Batı ülkesine göçmek için
vatandaşlarımızın 5 ile 26 milyar Türk lirası
arasında bedel ödediği hesaplanmaktadır.
Sayın Kuşoğlu'nun iddia ettiğine
göre, 2016-2019 yılları arasında 300 ile 500 milyar dolar
arasında servet yurt dışına transfer edilmiştir.
Servetin ülkemizi terk nedenleri araştırıldığında
öncelikli neden otoriteleşme ve kayırmacılık olarak öne
çıkmaktadır. İnsanlar kendilerini tehdit altında
hissediyorlar. AK PARTİ hükûmetlerinin toplumu değiştirme
çabaları başlı başına bir problemdir. Ülke, âdeta
kevgire dönmüştür. Nesilden nesile aktarılacak olan servet başka
ülkelere taşınmakta, bu servet yurt içinde kaldığı
takdirde istihdama ve yatırıma dönecekken ülke, memleket bunlardan
mahrum hâle gelmektedir. Yalnız belirli bir maddi güce ulaşan
insanlarımız değil, belirli bir entelektüel güce ulaşan
insanlarımız da ülkeyi terk etmeyi düşünmektedir yani ülkemiz
kan kaybetmektedir. Yurdumuza çevre ülkelerden sosyoekonomik ve kültürel olarak
nispeten zayıf insanlar göçmekte ve gelmektedir. Göç konusunda yurdumuz
bir kapana sıkışmıştır. Göç, Türk milleti için
mukadderat olmamalıdır. Gençlerimizin yüzde 78i yurt
dışına göçme düşüncesindedirler. Birkaç yıl önce
savunma sanayisinde çalışan 100 kadar mühendisimiz, teknik
elemanımız bir Batı ülkesine göçtü; bu göç bir skandaldır.
Yani gençler, yurt dışına göçmeyi düşünüyorlar ve ellerine
fırsat geçince de göçüyorlar. Hiç kimse beyin göçünün nedenini maddi
kazanç seviyesine indirmemelidir, bundan daha karışık ve bundan
daha girift bir olayla karşı karşıyayız. Konu tamamen
liyakatle ilgilidir. Otoriter, kariyer planlaması olmayan
kurumlarımızda hiçbir çalışan kendisini belirsizliğe,
haksızlığa terk etmek istememektedir.
Yargı sistemindeki taraflılık,
aynı zamanda Türk vatandaşlarını canlarından
bezdirmiştir. İlk derece mahkemelerinden geçen davalarda kişilik
haklarında haksızlığa uğradığını
düşünen kişiler, üst derece mahkemelere gittiğinde yüzde 62
oranında davaları kazanmaktadırlar. AK PARTİ
iktidarının vatandaşa dayattığı haksız ve
yanlış uygulamalar onları bıktırmıştır.
Baskıya ve haksızlığa sabredemeyen ve imkânları
olanlar yurt dışına gidiyor, imkânları olmayıp yurt
içinde kalanlar değişik yasal zeminlerde bu işi halletmeye
çalışıyorlar, eğer bunu da başaramazlarsa
boyunlarını büküp oturuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Adaletli vergi
toplamak önemlidir, vergi gelirlerini yerinde harcamak daha da önemlidir. Her
şeyden önemlisi adalettir. Hazreti Ali'ye rivayetle Devletin dini
adalettir. denmektedir. Türk milleti adaletini arıyor, o adaletle
Allah'ın izni, milletin teveccühüyle İYİ Parti Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener başbakan olacak ve ülke adaletini
bulacaktır.
Saygılarımla. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Burası milletin kürsüsü, biz milletin
vekilleriyiz; bu kürsüden sizlere duymak istemediklerinizi duyurmak istiyorum.
Bu gerçekleri hem biliyorsunuz hem de her geçen gün
başınızı daha çok kuma gömüyorsunuz. Kulaklarını
bütün sorunlara, dertlere tıkayan, sahaya artık hiç çıkamayan,
kıblesini saraya dönmüş bir ittifakın üyeleri olarak bütün
yetkileri saraya veren, tek adam düzenine su
taşıyanlarsınız; milletin mutluluğu için değil,
sarayın mutluluğu için çalışıyorsunuz.
Gelelim milletin gerçeklerine; acı ama gerçek.
Önümüz kış. Doğal gaza son bir yılda yüzde 20 zam geldi,
elektriğe yüzde 27 zam geldi, enerji sektörü hâlâ yüzde 40 zam istemekte.
Siz zaten çaktırmadan zam yapmaya devam ediyorsunuz ufak ufak. 2020
Ekim-2021 Ekim arası elektriğe, doğal gaza 31 kere zam
yaptınız. Halkım Çocuklarımı, evimi nasıl
ısıtacağım? korkusu içinde kış gelmeden. 2021in
ilk beş ayında 1 milyon 525 bin abonenin elektriği, 675 bin
abonenin doğal gazı kesilmiş durumda. Ey Cumhur İttifakının
üyeleri, ne yapmayı düşünüyorsunuz ki?
2023 vaatlerinizde kişi başı gelirin
25 bin dolar olacağını söylemişlerdi, bugün 8.500
dolarlarda dolaşmakta. Ey Cumhur İttifakı, ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
On sekiz yıllık dönemde
İngilteredeki tefecilere, dünyanın kanını emicilere 193
milyar dolar faiz ödediniz, 83 milyon vatandaşımızdan
aldığınız vergileri onlara aktardınız. 2021in
ilk dokuz ayında ise 124 milyar Türk lirası faiz ödendi. Faiz için
ödenen bu para çiftçimizin ödenmeyen mazotu, öğrencimize verilmeyen
bilgisayar, üniversitelerimize yapılmayan yurt, bebeklerimizin alınmayan
mamasıdır. Bu paraları nereye ödüyorsunuz, neden ödüyorsunuz? Ey
Cumhur İttifakının üyeleri, ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
Tek adam şahsım iktidarının
işbaşı yaptığı tarih itibarıyla 5 milyon 600
bin işsiz varken bugün 7 milyon 900 bin işsiz var. Her 3 gençten 1i
işsiz. Yandaş kurumlarınıza sayfa sayfa atama listeleri
havalarda uçuşuyor. Ey Cumhur İttifakının vekilleri, ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
Bugün bu ülkenin doğan her bebeği 27 bin
Türk lirası borçla doğuyor, her gün bu borç artıyor. Ne günahları
var bu bebeklerin? Ey Cumhur İttifakının üyeleri, ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
Köylümün suyu bitti, gübresine son bir yılda
yüzde 150, yem fiyatlarına yüzde 130 zam geldi. Köylüm Bittim. diyor,
ağlıyor, toprağına gidemiyor, bahçesine gidemiyor. Ey Cumhur
İttifakının üyeleri, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
KOBİm, küçük esnafım kirasını,
elektriğini, suyunu, stopajını ödeyemez durumda. Binlercesi
pandemi döneminde dükkânlarını kapattı gitti. Siz ise kira
stopajını bile burada kaldırmayı reddettiniz. Ey Cumhur
İttifakının üyeleri, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
EYTlim, 3600 ek göstergeyi tezkere bekler gibi
bekleyen vatandaşım Yeter artık Allahım! diyor. Ey
Cumhur İttifakının üyeleri, ne yapmayı
düşünüyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Evdeki teyzelerim, kardeşlerim
Çocuklarımızı nasıl doyuracağız, bu akşam
ne çorba yapacağız? diye düşünüyorlar. Yeni bebeği olanlar
alarm takılı bebek bezlerine ulaşamıyorlar. Ey Cumhur İttifakı'nın
milletvekilleri, ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Kamyoncum, taksicim, minibüsçüm ve bilumum nakliyeci
kardeşlerim Lastikler patlak, motor su kaynatıyor. diyorlar. Ey
Cumhur İttifakı'nın üyeleri, ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
On iki yıl önce 100 liraya 66 dolar
alınıyordu, bugün, 100 liraya 11 dolar alınıyor. Nerede
benim 55 dolarım? Ey Cumhur İttifakı'nın üyeleri, ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ SERTER (Devamla)
Cumhurbaşkanı İtibardan, şatafattan tasarruf olmaz.
diyor, vatandaş bir kuru ekmeğe muhtaç, çöpten ekmek topluyor. Ey
Cumhur İttifakı'nın üyeleri, ne yapmayı
düşünüyorsunuz?
Emekli amcam kasaptan 10 liralık
Bunların tek cevabı var, sizlere
söyleyeyim: Artık, ceketinizi alıp gitme zamanı gelmiştir.
(CHP sıralarından alkışlar) Derhâl, sandık bu
halkın önüne konacak, sizler de bu ızdıraptan
kurtulacaksınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 2023te yeniden
sandığa gömeriz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
47nci madde kabul edilmiştir.
Sayın Açanal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanarın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününe
ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gelişmekte olan ülkelerde tarımsal iş
gücünün önemli kaynağını kadınlar oluşturmaktadır.
Gerek dünyada gerekse Türkiyede tarımsal üretimin ve kırsal
hayatın sürekliliğinin sağlanmasında önemli rolü
kadınlar üstlenmektedir. Yazın sıcağında,
kışın soğuğunda evde çocuğunu, serada sebzesini
büyüten kadınlarımızın Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ iktidarı her zaman
destekçisi olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Bu vesileyle, tarıma, aile ve ülke ekonomisine
maddi ve manevi katkılarından dolayı eli nasırlı, avuç
içi toprak kokan, alnında damla damla teri parlayan cefakâr, vefakâr
kadınlarımızı bir kadın çiftçi olarak tebrik ediyor,
Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN 48inci madde üzerinde 3 önerge
vardır, aykırılık sırasına göre okutup
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 48inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 48- 213
sayılı Kanuna ek 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
Karşılıklı
anlaşma usulü başvurusunun neticelendirilmesi:
EK MADDE 16-
Başvurunun, Gelir İdaresi Başkanlığı ile
diğer Akit Devletin yetkili makamı arasında anlaşmaya
varılarak sonuçlandırılması hâlinde durum mükellefe bir
yazı ile tebliğ edilir.
Yazının
tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde mükellefin varılan
anlaşmayı kabul edip etmediğini Gelir İdaresi
Başkanlığına bildirmesi şarttır. Mükellef bu süre
içinde bildirimde bulunmadığı takdirde, varılan
anlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Anlaşma
sonucunun kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş sayılması
durumunda, otuz günlük sürenin bitiminden itibaren dava açma süresi yeniden
işlemeye başlar ve vergi mahkemesi nezdinde dava açılabilir.
Dava açma süresi, on beş günden az kalmış ise bu süre on
beş gün olarak uzar.
Gelir
İdaresi Başkanlığı ile diğer Akit Devletin
yetkili makamı arasında varılan anlaşmanın mükellef
tarafından süresi içinde kabul edilmesi durumunda
karşılıklı anlaşma vaki olur ve varılan
anlaşmaya göre vergi ve cezalarda düzeltme yapılır. Anlaşma
üzerine tahakkuk eden vergilere 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tespit edilen
gecikme zammı oranında gecikme faizi; verginin kendi vergi
kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme
ilişkin normal vade tarihinden itibaren, mükellefin karşılıklı
anlaşma sonucunu kabul ettiğini bildirdiği tarihe kadar geçen
süre için uygulanır.
Karşılıklı
anlaşmanın vaki olduğu durumda üzerinde anlaşılan
hususlar ve anlaşma uyarınca düzeltilen vergi ve cezalar
hakkında dava açılamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunulamaz,
Kanunun 376 ncı maddesine göre ceza indiriminden faydalanılamaz ve
uzlaşma hükümlerinden yararlanılamaz. Söz konusu vergi ve cezalar,
düzeltme işleminin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren
bir ay içerisinde ödenir. Düzeltme işlemine konu verginin tamamı ile
cezaların yarısının bu süre zarfında ödenmesi halinde
cezanın yarısı indirilir.
Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan Tahsin
Tarhan
Konya İstanbul Kocaeli
Cavit
Arı Süleyman
Girgin İlhami Özcan
Aygun
Antalya Muğla Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kocaeli
Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan.
Buyurun Sayın Tarhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
48inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 48inci maddesine
baktığımız zaman, ülkemizin taraf olduğu çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşmaları kapsamında varılan
anlaşmaların mükellefe bildiriminin yazılı olarak
yapılacağı düzenlenmektedir. Burada mükellefin bu kararı
kabul edip etmediği, buna göre vergi mahkemesinde açılacak
davanın süresi, anlaşmanın kabulüne dair kararın
uygulanmasındaki teknik detaylara yer verilmiştir. Bu maddedeki
düzenlemeler genel olarak uygundur. Biz, burada kuralları belirliyoruz
sayın milletvekilleri.
Kurumlar, kadrolar uygulamada ne yapıyor? Ben,
sizlere Kocaelide kurumların, kadroların neler
yaptığını anlatacağım. 2016 yılında
İzmit Belediyesi, 16 milyon 119 bin liraya, borcunu ödeyemediği için
İzmitteki Belsa Plazasını, içerisindeki dükkânları borcuna
karşılık Sosyal Güvenlik Kurumuna devretmiş; olabilir, kamu
kurumudur. Buraya kadar normal ancak Sosyal Güvenlik Kurumu bu dükkânları
geçtiğimiz temmuz ayında sessiz sedasız ihaleye
çıkarmış, tamamını sadece 17 milyon 310 bin liraya
satmış. Sayın milletvekilleri, beş yıl önce 16 milyon
olan bina, beş yıl sonra 17 milyon edebiliyor. Binanın Sosyal
Güvenlik Kurumuna devredildiği 2016 yılında dolar kuru 2,7 TL,
satıldığı Temmuz 2021 tarihinde ise dolar kuru 8,5 lira.
Beş yılda bu bina hiç değer kazanmamış. Plaza yok
pahasına satılmış. Bu plazanın içinde kaç dükkân var,
biliyor musunuz? İnanmayacaksınız ama 176 tane dükkân var, bir
tanesi
Sayın milletvekilleri, kurumlar, kadrolar
uyuyor. Konuyla ilgili Bakana soru önergesi verdik: Bu plaza hangi kriterlere
göre satıldı? diye. Değerleme işlemi incelemeye tabi
tutuldu mu? sorduk, belki Bakanımız görür de bu duruma Dur! der
diye ancak ses yok.
Öyle de olsa böyle de olsa eninde sonunda
gideceksiniz. Hani diyorsunuz ya: SSKyi batırdınız. Siz ne
yaptınız SGKyi? Soya soya soğana çevirdiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 48inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aylin Cesur Bedri
Yaşar
Adana Isparta Samsun
Enez Kaplan Behiç
Çelik Zeki Hakan
Sıdalı
Tekirdağ Mersin Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hayatlarımız yani
yaşadıklarımız aslında tercihlerimizin
sonuçlarıdır. Hani deriz ya İnsan kendi kaderini kendi
belirler diye, kişisel olarak hayatımızın her kademesinde
aldığımız kararlar değil midir sonuçlarıyla bizi
bugünlere getiren, günahlarımızla, sevaplarımızla.
Kaderlerimizin yani aldığımız kararların tüm
sonuçlarının sorumluluğunu bu dünyada da öbür dünyada da
yaşayacağımıza inanırız. Herkes kendisini
doğrularına ve ufkuna taşıyacak tercihlerde bulunur.
İşte, burada bireysel olarak kişinin kendi kararlarını
alırken sahip olduğu bilgisi, kişisel tercihleri, hayata
bakışı ve tecrübe dediğimiz birikimlerinden ne denli
doğru faydalandığı ortaya çıkar. Kısaca, bireysel
sonuçlarını yaşadığımız hayati
kararlarımız sadece bizi ilgilendirir, bizi etkiler. Her birey
liyakatinin hesabını kendisine verir ancak devlet ve millet
yönetimine geldiğinizde alacağınız tüm kararlar artık
sadece sizin makûs talihiniz, kaderiniz değildir, tüm milletindir. Devlet
adamına vebali çok ağır ve sorumluluk doludur.
Bugüne kadar göstermiş olduğunuz, ülkeyle
ilgili tüm karar ve tercihlerinizden anlıyoruz ki her şeyiyle
liyakatten uzak, dinlemeden, araştırmadan, tartışmadan,
uzlaşmadan, Sadece ben bilirim.le geldiğiniz nokta ülkenin içine
düştüğü çoklu krizlerin baş sebebidir. Ülkesini terk eden her
Orta doğulunun, Asyalının ve Afrikalının baraj ülkesi
hâline gelmekten tutun da sağlık ve finans sorunlarına, iklim
krizi kaynaklı problemlere kadar birbirinden şiddetli krizlerle
boğuşuyoruz. Bilimin ışığında akıl ve
stratejiyle yönetilmeyen krizler yıkıcı etkiler yaratarak derinleşmeye
devam edecek. Her meselede sürekli dilinize doladığınız
liyakat işte, bu yüzden çok hayatidir. Bir türlü anlatamadık, bir
türlü Her şeyin en iyisini bir kişi bilir.
alışkanlığınızı değiştiremedik.
Mesela akıllara zarar Faiz sebep, enflasyon sonuç. tezini 2014te ilk
ortaya attığınızda dolar 2 lira, enflasyon tek haneli,
faizler yüzde 6ydı. Şu anki rakamları bir ekonomist
edasıyla vermek bile istemiyorum; çarşıya pazara çıkın
anlarsınız.
Kıymetli milletvekilleri, düzgün ve
istikrarlı ekonomilerin olmazsa olmazı güvendir. Bu güvenle
alakalı, ekonomik kararlarda, tıpkı dün geceki gibi Merkez
Bankası Başkanını ayağınıza
çağırıp sonrasında gece yarısı kararnamesiyle,
sanki günah onlarınmış gibi bürokratları harcarsanız
güven kavramının altına da dinamit koymuş olursunuz. Ne
yapmaya çalıştığınızı ne biz anlıyoruz
ne de ekonomi çevreleri anlamlandırabiliyor. Eminim ki siz de ne
olduğunu anlamak için bayağı bir çaba sarf ediyorsunuz. Çünkü
ülkemizde doları yükselten de görevden alınıyor indirip piyasayı
toparlamaya çalışan da görevden alınıyor. Hepimizin
kafasında oluşan büyük soru işaretini aydınlatmak ve
sıtma krizi geçiren ekonomimizi artık rahatlatmak adına
soruyorum: Memleket ekonomisi kimin çıkarına yeterince evrilmiyor da
ekonomimiz bu Merkez Bankasının sürekli değiştirilen
bürokratlarının cereyanında kalıyor? Ekonomi biliminin
tersine Faiz sebep, enflasyon sonuç. derseniz, bir önceki Merkez Bankası
Başkanını Dediğimi yapmazsa gider. diyerek görevden
aldığınız gibi benzer uygulamalara devam ederseniz,
hayvanat bahçesi müdüründen bilimin merkezi olan TÜBİTAKa başkan
çıkarmaya kalkarsanız, yazılı sınavda 1inci
olanı mülakatta harcarsanız, üretim girdileri arttığı
için ezilen çiftçiyi ve ürünün satıldığı marketi terörist
ilan ederseniz ama yetmez, tencerenin vazgeçilmezi soğan ile patates
depolarını terör operasyonu edasıyla basarsanız, bu da
yetmezmiş gibi mercimeği Kanadadan, mısırı
Macaristandan sıfır gümrükle ithal ederseniz üretmek isteyen
çiftçiyi, ülkeye faydalı olmak isteyen bürokratı, bilim yapmak
isteyen akademisyeni yok eder, krizleri ülkenin normali hâline getirirsiniz. Bu
durumda da bürokratlar çıkıp iktidarı üzmemek adına
Enflasyon geçicidir. diyerek liyakatsizliğe imza atarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Son olarak,
aşılarını yurt dışında olan ve çeşitli
sebeplerle Türkiye'ye gelecek Türk vatandaşlarının
aşılarının e-nabız sisteminde yer alabilmesi, onlara
HES kodu atanması konusunda çeşitli zorluklar tarafımıza
iletiliyor. Bakanlığın açıkladığı prosedüre
göre HES kodu almak isteyenler, bulundukları il sağlık
müdürlüğüne aşı kartlarını ibraz eden bir dilekçeyle
başvurmak zorundalar. Dilekçelere onay verilmesi ve HES sisteminde
görülmesi bazen haftalar alıyor. Bu durum, Türkiye'ye kısa
süreliğine gelecek vatandaşlarımızın HES kodu
gerektiren yerlere girememesine, seyahat engellerine takılmasına
sebep oluyor. Vatandaşlarımız mağdur olmamak için Türkiye'ye
geliş programlarını bile iptal ediyorlar. 3-5
vatandaşı helikopterle getirmek yetmiyor. Dijital çağda
başvurular yurt dışından on-line olmalı ve vatana
girmeden onaylanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Vatandaşlarımız da bu konuda daha fazla mağdur
edilmemelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 48inci maddesinde yer alan sonra
ibaresinin itibaren olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Garo Paylan Ali
Kenanoğlu Nusrettin
Maçin
Diyarbakır İstanbul Şanlıurfa
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Züleyha
Gülüm
İzmir İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Merhabalar.
Evet, ülke bir yandan zenginler için cennet. Evet,
birileri için cennet ama yoksullar için de cehennem hâline geldi. Ben, bu
cehennemin içerisinde katı atık işçilerinden, geri dönüşüm
işçilerinden bahsetmek istiyorum.
Son birkaç aydır İstanbul Bahçelievlerde,
Ataşehirde, Bakırköyde, Ümraniye ilçelerinde atık
kâğıt işçilerine yönelik iktidar tarafından operasyonlar
yapılıyor. Baskınlarda işçiler gözaltına
alınıyor. Bu gözaltılar sonucunda da 3 arkadaşımız
tutuklandı. Geri dönüştürülen atıklara el konuluyor, depolar
yıkılıyor, binlerce çalışan, emekçi işsiz
bırakılıyor; araçlarına, çekçeklerine, kamyonetlerine el
konuluyor. 145i göçmen olmak üzere yüzlerce katı atık işçisi
hakkında milyarlarca liralık da cezalar kesiliyor. Mülteci olanlar
ise sınır dışı edilmek üzere Tuzla Geri Gönderme
Merkezine sevk ediliyor.
Şimdi Bu zulmün nedeni nedir? diye bakmak
gerekiyor. Daha önce iktidarın teşekkürler ettiği Emekleri çok
büyük katkılar sağlıyor çevreye. diye cümleler kurduğu
katı atık işçilerine yönelik, geri dönüşüm işçilerine
yönelik bu saldırı dalgasının kaynağına bir
bakmak gerekiyor. Sanırız ki iktidar, bu geri dönüşüm
işindeki kârın, rantın farkına vardı son süreçlerde ve
buna yönelik de çalışmalar başlattı. Bu rantı
emekçilerin elinden alıp, ekmeğini kazanmaya çalışan
emekçilerin ekmeklerine el koyup aslında sermaye
sınıfının zenginlerine vermek istiyor ve burada
çalışan insanları da emekçileri de bu rant şirketlerinin
kölesi yani işçi kölesi hâline getirmek istiyor. Bütün dert aslında
bunun üzerine kurulu. Bütün bunları gerçekleştirebilmek için de
keyfî, uydurma gerekçeler söylüyorlar. Mesela, Valiliğin
açıklaması, İstanbul Valiliği ne diyor? Kamu zararı ve
haksız kazanca sebebiyet vermekten söz ediyor ve diyor ki: Biz bunu
durdurmak için müdahale ediyoruz.
Şimdi, bakalım, atık kâğıt
işçileri kim? Onlar toplumun en yoksulları, başka çaresi
olmayanlar, başka iş bulamamış olduğu için bu işi
yapmak zorunda kalanlar, ataması yapılmayanlar, sabahtan gece
yarılarına kadar çalışanlar yani ekmeğini çöpten
çıkaranlar. Şimdi, diyor ki Valilik: Haksız kazanç
sağlıyormuş. Ekmeğini çöpten çıkaran insanlar
haksız kazanç sağlıyor olabilir mi? Kamuyu zarara
uğratıyormuş. Nasıl zarara uğratıyor olabilir?
Haksız kazanç ve kamu zararından söz edilecekse, devletin ve iktidar
partisinin en küçük biriminden en üst kurumlarına kadar neredeyse
haksız kazanç, yolsuzluk ve rüşvet çarkı içine
bulaşmış veya bulaştırılmış
kurumlarına bakmak lazım; üstelik milyonlarca dolarla, milyarlarca dolarla.
Bütün bunlar kamuyu zarara uğratmıyor da geri dönüşüm
işçileri mi, alın teriyle, zorla şartlarda kazanan asgari
ücretli mi kamuyu zarara uğratıyor? El insaf! demek lazım.
Onların ekmeğini elinden almak yetmezmiş gibi bir de
kâğıt toplayıcılarını yasa dışı
ilan ediyorsunuz eşkıya diyerek yaftalamaya
çalışıyorsunuz. Şuradan çok net söyleyelim ki:
Ekmeğini kazananlara eşkıya demek kimsenin haddine
değildir, eşkıya varsa insanların elinden ekmeğini
alanlardır.
Hazine garantili adrese teslim ihalelerle halkı
ve doğayı sömürerek devasa servetlerine servet katan patronlar
serbest ancak alın teriyle ekmeğini kazanan, çevreye de ekonomiye de
en fazla katkısı olan atık işçileri gözaltına
alınıyor. Sizin iktidarınızın aslında özeti bu.
Bütün emek alanlarında yaptığınızın bir
örneğini atık işçilerine yapıyorsunuz. Peki, bu işçiler
ne yapacak? Depolarını ellerinden aldığınızda,
çekçeklerini ellerinden aldığınızda
yaşamlarını nasıl sürdürecekler? Ne yapsınlar,
hırsızlık mı yapsınlar? Zira sizin
iktidarınızda hırsızlık zaten normal,
hırsızlık yapana da dokunulmazlık ilan ediyorsunuz.
Sağlık güvencesinden, sağlıklı bir ortamda
çalışma hakkından, emeklilik haklarından yoksun karın
tokluğuna on beş on altı saat çalışıyorlar; siz
onların sorunlarını çözmek yerine ekmeklerine el koymaya
çalışıyorsunuz.
İşçilerin cevabıyla size buradan seslenelim,
diyorlar ki: Biz bu ülkenin yoksullarıyız; ne doğduğumuz
yerleri ne milliyetimizi ne de yoksul ailelerin çocukları olmayı biz
seçtik. Yaşadığımız tüm çilelere ve zorluklara rağmen
doğduğumuz topraklarda yoksul ama onurlu ailelerimizle de gurur duyuyoruz.
Çalıp çırpmadan, kimseye avuç açmadan, onurumuzla yaşamak için
bulabildiğimiz tek iş olan bu işi yapıyoruz. Valiliğin
iddia ettiği gibi, bizim kazancımız haksız kazanç
değil, alın terimizdir. Göçmenlerin geri dönüşüm sektöründe
çalışması bizim de gelirlerimizi aşağıya çekiyor
ama biz yoksul insanlarız, göçmenler de bizim gibi yoksul insanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Yoksulun hâlinden en iyi
yoksul anlar. Göçmenlerin bu alanda çalışmasının sorumlusu,
mecbur bırakılmasının sorumlusu biz değil, mevcut göç
politikalarıdır. Onlarla dayanışma içindeyiz. Huzur ve
güvenliği bozduğumuza dair hangi delilleri öne sürüyorlar? Üstümüzün
başımızın, elimizin kirine bakarak mı böyle ön
yargılı bir önermede bulunuyorsunuz. Şunu bilesiniz ki: Bizim
kirli olan ellerimizdir, yüreğimiz ise herkesten daha temizdir. Bizim
yoksulluğumuz cebimizdedir. Gönlümüz göçmeni, Romanı, Kürtü,
Türküyle, bir ekmeği bölüşecek kadar zengindir. Bizleri daha fazla
mağdur etmeden bir an önce bu uygulamalardan vazgeçin. Geri dönüşüm
işçileri olarak, her şeyden önce insan ve yurttaş olarak
sorunlarımızın çözümü için görüşmek üzere
yaptığımız başvuruları kabul edin. Bizim insan
olduğumuzu kabul ediyorsanız sesimize kulak verin. Ancak bizi insan
yerine koymaz ve bu çağrımıza kulak vermezseniz, siz
hakkımızda ne düşünürseniz düşünün biz insanız, insan
olduğumuz için de ne ekmeğimizden ne de onurumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.
(HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
48inci madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatibin kürsüden grubumuza dönük bütün hadsiz ithamlarını
reddediyoruz, kabul etmiyoruz. AK PARTİ olarak milletin yetkisiyle,
milletin hizmetinde, millet için mücadelemizi sürdürüyoruz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
49uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280
sıra sayılı Kanun Teklifinin 49uncu maddesinde yer alan
ilişkin ibaresinin yönelik olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Garo Paylan
İzmir İzmir Diyarbakır
Nusrettin
Maçin Ali
Kenanoğlu Filiz
Kerestecioğlu Demir
Şanlıurfa İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz kanun teklifinin gerekçesinde, vergi uyumunu gözeten,
güvenliğini artıran ve sosyal adaleti sağlayan
değişiklikler yapmanın hedeflendiği belirtiliyor. Vergiye
uyum için öncelikle vergi kaçağını önlemek gerekir. Vergi cennetlerine
para kaçırmak gibi, kayıt dışı istihdamın çokluğu
da vergi kaçakçılığının temel sebeplerinden biridir
aslında. TÜİK verilerine göre Türkiyede on bir yılın
rekoru kırılmış ve AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında
en fazla gelir adaletsizliğinin yaşandığı ülke Türkiye
olmuş durumda. Zengin olan yüzde 10 ile yoksul olan yüzde 10
arasındaki fark tam 15 katına çıkmış. Vergi adaletinin
sağlanması için kayıt dışı gelirin
azaltılması gerektiğini elbette biz de biliyoruz ama bir farkla.
Sizler gözünüzü yine, kayıt dışı çalışsa bile
ancak hayatta kalabilecek ücretler alan ve sosyal haklarından mahrum
olarak çalışan, pazarlık yapma hakkı bile olmayan ve
işveren ne yaparsa yapsın sonunda razı olması
gerektiği düşünülen emekçilere dikmişsiniz, biz ise adalara para
kaçıranlara diktik gözümüzü.
Bakın, kimdir bu kayıt dışı
çalışanlar? Cinsiyet durumları nedir ve acaba hangi
şartlarda devam ederler kayıt dışı
çalışmaya? Bir kere, kayıt dışı
çalışmak, asgari ücretin altında dahi maaş almak demek, o
da vaktinde ödenirse. İşverenin keyfine göre çalışıp
belirli bir iş tanımına sahip olmamak demek. Fazla mesai ücreti
almadan çalışmak demek. Sendikal haklardan mahrum, her an işsiz
kalma riskiyle karşı karşıya, cinsel taciz, istismar ve
psikolojik şiddete karşı mücadele yollarının
tıkalı olduğunu hissederek çalışmak demek kayıt
dışı çalışmak. Kayıt dışı
çalışmak zorunda kalanlar ise en çok kadınlar. Güncel verilere
göre kayıt dışı istihdam oranı kadınlarda yüzde
37. Tam zamanlı çalışan kadınların yüzde 28i,
yarı zamanlı çalışan kadınların ise yüzde 74ü
kayıt dışı işlerde çalışmakta. Peki, neden
yarı zamanlı çalışır kadınlar? Onun da bir
açıklaması var elbet. Ev içi emeğin başsorumlusu olarak
kadınlar görülür. Erkek egemen düzenle uyumlu işleyen kapitalist
sistemde, ikincil iş gücü olarak görülen kadınlara daha çok parça
başı işlerde günlük geliri artırmak sorumluluğu
yeterlidir. Ve tabii, bir de aile bakımı vardır ama siz orada
üretim filan göremezsiniz.
İkincil iş gücü görmek demişken,
daha yeni haberi çıkan Amasya Valisi Mustafa Masatlının
dediklerine bir bakalım. Kendisi, ziyaret ettiği fabrikaların
elemana ihtiyacı olduğunu belirterek insanların iş
beğenmediği için işsiz olduklarını ifade etti. Evet,
insanlar iş beğenmediği için işsizmiş.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Doğru.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, doğruysa gidin çalışın o işlerde,
gidin çalışın madenlerde, gidin çöp toplayın, gidin
gerçekten sürekli olarak işverenin mobbingi, tacizi altında
çalışın. (HDP sıralarından alkışlar)
Türkiyede iş var, insanlar iş beğenmiyor. Öyle mi? Artık
bunu bile diyebilecek noktaya geldiniz, gerçekten alkışlıyorum
sizi.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, şimdi, insanlar iş beğenmediği için
işsizmiş, ayrıca, bir de üstüne, bayanlara bile iş verebileceklerini
ifade ediyor. Bayanlara bile iş verebiliriz. ne demek ya? Hangi devirde
yaşıyoruz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bayan değil,
kadın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Basbayağı bayanlara diyor.
Değerli Gazeteci Pınar Öğünç
Başka türlü bir işsizlik başlıklı yazı
dizisinde, iki buçuk yıldır işsiz olan, 30lu
yaşlarında, yeni anne Dilaraya yer verdi. Dilara, gebe
kalmasının ardından patronunun tutumunun değiştiğini
söylüyor. Doğum izni bittiğinde işe geri dönüyor ama ona Anne
oldun, artık çok iş yapamıyorsun. deniliyor ve işten
atılıyor. Dilara yeniden iş arıyor ancak kimsenin genç bir
anneyi işe almak istemediğini görüyor. Mülakatlarda 2nci
çocuğu düşünüyor musun? Mesaiye nasıl kalacaksın? gibi
sorularla karşılaşıyor. Bu sorular çocuklu hiçbir
erkeğe sorulmaz arkadaşlar. Evet, Dilara da sadece kadın ve anne
olduğu için işsiz. Evet, kadınlar, sadece kadın
oldukları için iş bulamıyor, krizde ilk önce işten
atılıyor, erkeklerle aynı işi yapsalar da daha az ücret
alıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, bu düzeni değiştirmek için patriarkalı
yıkmamız gerekiyor.
Son olarak, cezaevlerinden her gün mektuplar
alıyoruz, şikâyetler alıyoruz. Az önce cezaevleri ve infaz yakma
konusundaki önergemiz görüşülürken iktidar sözcüsü Hepsini
araştırdık, hiçbiri doğru değilmiş. dedi.
Hepsini araştırmak demek muhataplarıyla görüşmek
demektir. Siz sadece cezaevi müdürleriyle görüşürseniz gerçeğe asla
ulaşamazsınız. Zaten bütün iktidarların
yaptığı da budur aslında, kendi emrindekilerle
görüşmek ve Yok efendim, yalan. cevabını almak. Bu işin
şakası yok, hasta mahpuslar var, infazı yakılanlar var,
kötü koşullar var ve herkes isyanda. Bilin ki bir ülkede ne kadar çok
cezaevi varsa o ülke o kadar adaletsizdir ve o ülke işte burası,
Türkiyedir.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 49uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik Aylin
Cesur Bedri
Yaşar
Mersin Isparta Samsun
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Enez
Kaplan
Adana Tekirdağ
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Konya Antalya Kırklareli
İlhami
Özcan Aygun Süleyman
Girgin Emine Gülizar
Emecan
Tekirdağ Muğla İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Vergi yasalarında değişiklik içeren
280 sıra sayılı Kanun Teklifini görüşüyoruz. Bu teklifin
iyileştirme anlamında küçük dokunuşlar yapması
sevindiricidir. Millî ekonomide bir reform düşünülmemesi aslında
iktidarın tükenmişliğini gösterir. Bu öyle bir illettir ki
içinizde enerji hissetmezsiniz, aktiviteniz olmaz, kendi
mekânlarınızda ve sınırlı sayıda yandaş ve
yakınlarınızla hayatınızı sürdürmeye
çalışırsınız. Bu psikolojik durumun adı
tükenmişlik sendromudur. Tam yerlerde sürünen ve tüm
yaratıcılığını yitiren bu kişilik, ifrattan
tefrite savrularak mütekebbir, hoyrat, menfaatperest bir mahiyet arz edebilir.
AKPnin felsefi açlığı ve hatta
yokluğu, bize, yaşanan son on dokuz yılda yeni bir uygarlık
öngörüsü de taşımadığını
kanıtlamıştır. İşte, değerli
arkadaşlarım, bugün itibarıyla 21inci yüzyıla
yakışır bir devlet geleneği geliştirilemedi, aksine
tüm gelenekler yerle yeksan edildi. Toplam üretim artırılamadı,
yatırım yetersiz, işsizlik had safhada, enflasyon oranı çok
yüksek. Toplam istihdam 28 milyona ancak ulaştı. Eğitim kalitesi
oldukça düşük, PISA rakamları bunu doğruluyor. Sürekli ihanet
suçlamaları, dinî ve etnik kaşımalar yüzünden iç barış
ahengimiz bozuldu. Adalet ve yargı mekanizması çökmüş, gelir
dağılımı alabildiğine bozulmuş durumdadır.
Bütçe disiplini sağlanamıyor. Sayıştay etkisiz hâle
getirilmiştir. Mali sistem, iç ve dış borç yükü ile yüksek faiz
yüzünden toparlanamıyor. Dış politika ve ulusal güvenlik
politikamız istikrarsızlığa sürüklenmiştir. Kötü
yapılaşma, imar rezaletleri, hava kirliliği, Marmarada müsilaj,
İstanbula ihanet, sahillerin yağmalanması ortadadır.
Orman, mera, yaylalar yağmalanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, gıda için ayda
150 lira harcayamayan 16 milyon vatandaşımızın
olduğunu bilmek içimizi sızlatıyor. Bu durumu aşmak
gerekiyor. Türkiye zenginleştirilmeli ve yaratılan hasıla adil
şekilde paylaştırılmalıdır. Biz, Türkiye,
paylaştıkça eşitlenecek, eşitlendikçe büyüyecek diyoruz
İYİ Parti olarak. Evet, bugün yoksulluk oranının yüzde
21,3e tırmandığı bir ortamda istikrardan bahsedemezsiniz.
Kış mevsimi yaklaşırken ülkemizin insanlarını
soğukla ve açlıkla çaresiz bırakamayız.
Değerli milletvekilleri, yazın özellikle
Mersinin tüm ilçelerini gezerek vatandaşlarımızla görüşme
fırsatı buldum. Tarsusta undan, ayçiçeğinden, gübreden, yemden
bahsettiler ve vatandaşlarımız şikâyetçi oldu. Gülnarda
taban gübresinden bahsedildi ve elma fiyatlarından bahsedildi. Geçen
yıl 1,6 TL olan elmanın bugün yine 1,6 TLye satıldığını
ifade ettiler. Üreticilere gittiğiniz zaman onlar Yandım Allah!
diyor ve inliyor ama seslerini duyan yok. Nereye gitsek içme suyu, sulama suyu,
enerji, hassaten ucuz enerji, baraj ve regülatörlerden söz edilmektedir. Ancak
iktidarın halk lehine, üretici ve çiftçi lehine icraat yapmaması
memnuniyetsizliği daha da artırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, her anlamda politika
üretemez hâle gelen, vatandaşlarını unutan, hizmet ve
yatırım yapmayan bir iktidarın bundan sonra çare olması da
düşünülemez. 115 milyar TL faiz ödemesi yaparak cumhuriyet hükûmetlerinin
en faizci hükûmeti olabilmek de herkese nasip olmaz. İktidar sadece
bağırıyor, suç icat ederek herkese
yapıştırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bu tablodan
sağlam bir sonuç çıkmayacağı da aşikârdır,
artık AK PARTİ iktidarına güven kalmamıştır.
Goebbels diyor ki: İktidar, düşman yaratmaktır.
Arkadaşlar, yönetmek için düşman yaratmaya gerek yok, dostluğu
ve iyiliği çoğaltarak da iktidar olunabilir.
Dolayısıyla, ben sözümü burada noktalarken
yüce heyetinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bravo!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
söz talep eden Kırklareli Milletvekili Sayın Vecdi Gündoğdu.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AKP, görüşmekte
olduğumuz kanun başta olmak üzere birçok kanunu yazboz tahtasına
döndürmüştür. Bugün, on dokuz yıldır köklü ve yapısal
değişiklikleri yapmayı beceremeyen bir Hükûmet var
karşımızda. Millet, saray rejiminden umudunu kesmiş, bir an
önce sandığın önüne konulmasını da bekliyor.
Yarınını çıkarıp çıkaramayacağını
bilemeyen, üç kuruş parayı nasıl denkleştireceğini
bilemeyen, çocuğuna nasıl harçlık vereceğini kara kara
düşünen milletimiz 2023, 2071 masallarına da artık
inanmıyor.
Önce Başkanlık sistemi gelecek,
özgürlükler artacak, demokrasi gelecek, yoksulluk bitecek. dediniz. Ne oldu başkanlık
sistemi? Özgürlükleri daralttınız, yargıyı daha fazla
siyasallaştırınız, demokrasiyi rafa
kaldırdınız. Ekonomi uçacak kaçacak, şahlanacak. dediniz,
şimdi, bunları söyleyenler halkın önüne çıkamaz hâle
geldiler. Neden çıkamıyorlar? Çünkü ekonomi uçacaktı; borçlar
uçtu, şahlandı. Yarattığınız pahalılık
ve enflasyon canavarı şu anda milleti iliklerine kadar sömürüyor.
TÜİKe göre, yoksulluk sayısını 17 milyon 921 bin kişiye
çıkardınız. Ne söyledi Cumhurbaşkanı, meydanlarda
kalkıp milletin gözünün içine bakarak ne vadetti millete, ne dedi; iyi
hatırlayın o günleri. Verin yetkiyi şu kardeşinize, faizin
belini kıracağım, faiz lobilerinin dersini vereceğim, dolar
tepetaklak olacak, işsizlik bitecek. demedi mi? Dedi. Peki, sonuç ne
oldu? Millet, Cumhurbaşkanının sözüne güvendi, verdi yetkiyi.
Cumhurbaşkanı ne yaptı? Aldı yetkiyi, sarayda milletten
uzaklaştı, ortak aklı reddetti. Sonuç? Sonuç şu: Dünyada en
yüksek politika faizine sahip 9uncu ülke hâline geldik. Almanyada on
yıllık tahvilin faizi negatif, Amerika Birleşik Devletlerinde
yüzde 1,5; bizde ise en son borçlanma ihalesinde dolar cinsinden on
yıllık tahvilin faizi yüzde 6,5a çıkmış.
On dokuz yıllık AKP hükûmetleri döneminde
milletin cebinden alınıp Londradaki bir avuç faiz lobisinin cebine
konulan para tam 191 milyar dolar. Beslediğiniz faiz baronları
Amerika Birleşik Devletlerinden yüzde 1,5 faizle borçlanıyorlar,
sonra borç aldıkları parayı yüzde 6,5 faizle Türkiyeye
veriyorlar; siz de fakir fukaranın, yetimin hakkını onlara faiz
olarak ödüyorsunuz.
Devletin kasasını tamtakır kuru
bakır yapmışsınız. 1 liralık projeyi 10 liraya
yaptırmışsınız. Borcu da -sözde yerli ve millîsiniz
ya- yabancı paraya endekslemişsiniz; gerçek beka sorunu hâline
gelecek, bağımsızlığımızı tehdit edecek
miktarda yabancı parayla milleti
borçlandırmışsınız.
Sayın milletvekilleri, saray rejimi ne söz
verdiyse tersi oldu. Millî geliri 2 trilyon dolara
çıkaracaktınız, 925 milyar dolara düşürdünüz. 25 bin dolar
olacak. dediğiniz kişi başına geliri 10.703 dolara
indirdiniz. 500 milyar dolar olacak. dediğiniz yıllık
ihracatı 242 milyar dolara gerilettiniz. Yüzde 5e indirmeye söz
verdiğiniz işsizliği yüzde 11,4e de fırlattınız.
Tek haneli enflasyon dediniz, çok haneli enflasyonla milletin
mutfağını, tenceresini enflasyon canavarına teslim ettiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Millet artık size güvenmiyor ve emin olun ki
inanmıyor. Ve şu anda yolda yürüyecek hâliniz de yüzünüz de
kalmamış. Yani kısacası, millet artık size gülüyor
değerli arkadaşlar. Yandaşlarınızı beslerken, üç
beş ballı maaşla eşinizle dostunuzla gününüzü gün ederken
millet Tencerem nasıl kaynayacak, bu doğal gaz
faturalarını, elektrik faturalarını nasıl
ödeyeceğim? diye düşünüyor. Yazıktır günahtır
artık ya, düşün şu milletin yakasından biraz, düşün ki
herkes artık rahat bir nefes alsın.
Sayın milletvekilleri, milletimiz artık
umutlu. Niye umutlu? Çünkü çözümü biliyor, sadece
sabırsızlanıyor. İktidarı da değiştirecek.
Milletimiz zengini daha zengin yapan, yoksulu daha yoksul yapan AKPnin ekonomik
politikalarına da hayır diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Gündoğdu.
VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) Artık
umudun adı da adresi de Cumhuriyet Halk Partisi. (CHP
sıralarından alkışlar) O sandık gelecek, o sandık
geldiğinde, o gün sizinle hesaplaşacak halk. Hiç kimsenin
şüphesi olmasın ama en kısa sürede fakirin, kimsesizin,
çaresizin ahını alanlar da gidecek, halk için çalışanlar da
-ki orada, görüyorum- onlar da gelecek.
Son sözüm de şu: Millet artık helalleşmek
istiyor ama şunu da söyleyeyim, hesaplaşmak için de
sandığı bekliyor. O günler de yakında gelecek.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
49uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
280
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Sayın
milletvekilleri, 50nci madde üzerinde 2 önerge vardır, aynı
mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 50nci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini teklif ederiz.
Aylin
Cesur Bedri
Yaşar Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Isparta Samsun Adana
Behiç
Çelik Enez
Kaplan Hasan Subaşı
Mersin Tekirdağ Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Süleyman
Bülbül Emine Gülizar
Emecan
Konya Aydın İstanbul
Cavit
Arı İlhami
Özcan Aygun Süleyman
Girgin
Antalya Tekirdağ Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 50nci maddesi hakkında konuşmak üzere partim adına
söz aldım. Bu madde, çifte vergilendirmeyi önleme amacıyla
karşılıklı anlaşma esaslarının
düzenlenmesine ilişkin olup Hazine ve Maliye Bakanlığına
yetki verilmesi hususundadır. Maddeye bir itirazımız yoktur.
Dünkü konuşmamda, 2020 bütçesinde geneli dar
gelirli tüketiciden alınan dolaylı vergilerin bütçe gelirlerinin
yüzde 65i, doğrudan vergilerin ise yüzde 35i seviyesinde olduğunu
belirtmiştim. Yine, bütçede 159 milyar TL gelir vergisinin 85 milyar
TLsinin işçi, emekçi ve bordroludan kaynağında kesilmek
suretiyle elde edildiğini de ifade etmiştim. Bu tablo, vergi
sisteminin çarpıklığının, vergi adaletinin
yokluğunun en önemli delilini teşkil ediyor. Bu pakette uygulamada
yarar sağlayabilecek hükümler olmasına rağmen vergi adaletini
sağlamak adına tek bir düzenleme bulunmamaktadır. Bugün
Türkiyenin bir numaralı sorunu adaletsizliktir çünkü adalet yoksa
yoksulluk ve yolsuzluk kaderdir, işsizliği önleyemezsiniz, bütçe
gelirlerinin ve verginin nereye harcandığını soramaz,
sorgulayamazsınız; israfı ve talanı
durduramazsınız. Her yasa teklifinde olduğu gibi bu teklifle,
vergi konusunda bile Cumhurbaşkanına yetkiler devredilmiştir.
Oysa Cumhurbaşkanı, hâlâ, Merkez Bankasına yapmaması gereken
müdahaleleri yüzünden Türk parasını dünyanın en değersiz
paraları arasına sokmuştur. Faiz düşünce enflasyon
düşer. inat ve iddiasını ispat etme gayretkeşliği
yüzünden devlet ve millet her defasında yüz milyarlarca dolar faiz ve borç
yükü altına girmektedir.
Meclisin gücünü ve denetim yetkisini gittikçe yok eden
bu başkanlık sistemiyle Türkiyenin nasıl bir risk altında
olduğunu Meclisteki milletvekillerinin büyük çoğunluğunun
gördüğüne inanıyorum. Bu teklifin 15inci maddesi basın
kurumlarını ilan gelirlerinden yoksun bırakıyor ve yerel
basına büyük darbe vuruyordu. İktidar vekilleri bu düzenlemeyle 10
milyon TL tasarruf sağlamaktan söz ederken dün yine tekrarlanan Merkez
Bankası operasyonuyla 10 milyon TL değil, 10 milyar dolarlar bir
çırpıda kaybedilmiştir. Neyse ki eleştiriler nedeniyle
15inci madde tekliften çekildi, yerel basın şimdilik tehlikeyi
atlatmış oldu.
Adaletsizlik Türkiyeyi âdeta her alanda ayrık
otu gibi sarmıştır. Vergi usulüne ilişkin 65 maddelik bir
değişiklik söz konusu olmuşken Vergi Usul Kanunu 359uncu madde
mağdurlarının sorununun çözümüne dönük düzenleme
yapılmamış olması büyük bir haksızlık ve
adaletsizliktir. Geçen yıl bu konu hakkında kanun teklifi verdim,
Mecliste ve komisyonda dile getirdim, parti gruplarıyla konuşarak
mutabakat sağladık. İktidar partisi milletvekilleri de çözülmesi
gereken bir husus olduğu konusunda söz verip kamuoyuna açıklama
yaptılar; dördüncü yargı paketinde düzenleme
yapılacağını söylediler ama ne var ki ne yargı
paketinde ne de bu teklifte düzenleme yapılmadı. Vergi Usul Kanunu
359uncu madde, kayıt ve belgelerde usulsüzlük yapılması
nedeniyle ağır ceza içeren bir maddedir, buna kimsenin bir
itirazı yoktur ancak tahrifat yapılan belgenin düzenlemesine, bir
ceza kullanılmasına ve her vergi döneminde de cezaların katlanıyor
olması orantısız ve yirmi otuz yıla varan ağır
hapis cezaları verilmesine neden oluyor, hatta olayda suç kastı,
vergi kaybı olmasa bile ağır cezalar verilebiliyor. Oysa bu
suçlara verilecek cezanın karşılığı Türk Ceza
Kanununun 43üncü maddesinde zincirleme suç kavramıyla
tanımlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bunun dikkate
alınarak düzenlenmesi gerekmektedir.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayır, bitirmemiştik ama
HASAN SUBAŞI (Devamla) Ha, bitmedi mi? Devam
ediyorum.
BAŞKAN Yani böyle bir usul yok ama
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, 2 defa alkışlanmak istiyor.
BAŞKAN Sayın Subaşı, size bir
dakika veriyorum.
Buyurun. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Oysa bu suça verilecek cezanın
karşılığı Türk Ceza Kanununun 43üncü maddesinde
zincirleme suç kavramıyla tanımlanmıştır. Buna göre,
aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir
ancak bu ceza 1/4 ile 3/4e kadar artırılır. Türk Ceza
Kanununun 43üncü maddesi bu tür suçlar hakkında açık düzenleme
getirmiştir. Tatbikatta vergi müfettişlerinin insaf ve kanaatine göre
cezalar verilmektedir; bu konu yüzünden mağdur olmuş yüz binlerce
esnaf bulunmakta olup yıllardır konunun asıl yetkilisi Meclisten
adalet beklemektedirler. İktidar Meclis grubu adaletin
sağlanması adına yukarıdan ses gelmesini bekliyorsa yüce
Meclise, adalete ve yüz binlerce mağdura haksızlık ediliyor
demektir.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz talep
eden Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
AKPnin on dokuz yıllık iktidarında
içi boşaltılan bir kavram var, adalet kavramı. Nereye baksak
adalet çığlıkları var: Sağlıkta adalet, mahkemede
adalet, eğitimde adalet ve vergide adalet; bugün Vergi Usul Kanununa
geldik, vergide adalet.
Anayasa açık, Anayasanın 73üncü
maddesinin birinci fıkrası açık: Herkes, kamu giderlerini
karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Yani
burada malî gücü anlayışı Anayasada açıkça ortaya
konulmuştur ama gerçekte böyle midir? Vergi adaleti var mıdır,
vergi adaletinde eşitlik var mıdır? Bakıyoruz vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi, ödeme gücüne
göre vergi tahsil etme ilkesi ve ölçülülük ilkesi on dokuz yıllık
AKP iktidarında uygulanmış mıdır? Ne yazık ki
hayır. Bu bir siyasi tercih sorunudur. AKP iktidarı halk
yoğunlarını; işçi, emekçi, memur gibi yoğunlukta olan
vatandaşlarımızı vergi kıskacında belirlemiş
ama ranta ve yanlarında bulunan birçok yandaş şirkete vergi
muafiyeti tanımıştır. Yahu, o yandaş şirketlere
vergi muafiyeti tanırken, o yandaş şirketlerin vergilerini
silerken hiç -yanlış anlamayın da- vicdanınız sızlamıyor
mu? (CHP sıralarından alkışlar) Hiç sızlamıyor
mu?
Bakın, arkadaşlar, bir asgari ücretlinin
brüt maaşı 3.577 lira 50 kuruş; yüzde 14 SGK primi, yüzde 1
işsizlik sigortası primi, yüzde 15 gelir vergisi, damga vergisi,
asgari geçim indirimi derken eline geçen net maaş 2.825 lira 90
kuruş. Bir ay çalışmanın sonunda emekçinin, memurun, asgari
ücretlinin emeğinin yüzde 30una yakını vergiye gidiyor. Bunun
içinde 465,13 lira gelir vergisi var, 27,15 lira da damga vergisi var; 492,28
TL vergi alınıyor. Bu vatandaşlardan, asgari ücretlilerden vergi
alıyorsunuz. Biz yıllardır söylüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak diyoruz ki: Asgari ücretin vergi dışı
bırakılması, 51 bin TLye kadar yıllık ücret
gelirlerinin vergilendirilmemesi talebinde bulunuyoruz, reddediyorsunuz,
komisyonda yine reddettiniz ama bu yıl memura, emekliye yüzde 13, yüzde 15
zam verirken gıda enflasyonu yüzde 50de, millet zor şartlarda
yoksullaşırken siz ne yapıyorsunuz? Şunları
yapıyorsunuz arkadaş: Yandaş şirketlerinizin ve
peşkeş çekilen birçok yandaşın, örnek veriyorum, Cengiz
İnşaatın 422 milyon TL vergi borcunu tamamen siliyorsunuz,
TÜVTÜRK AŞnin 390 milyon TL vergi borcunu tamamen siliyorsunuz, Albayrak
Gayrimenkulün 56 milyon TLlik borcunu 1 milyon 220 bin TLye indiriyorsunuz,
Sayın Berat Albayraka methiyeler düzen Güler Sabancının 9
milyon olan vergi borcunu 650 bin TLye indiriyorsunuz,
yandaşlarınıza arpalık olarak
kullandığınız Turkcellin 450 milyon TLlik borcunu 24
milyon TLye indiriyorsunuz. Ondan sonra getiriyorsunuz, Vergi Usul
Yasasında çiftçinin destekleme primlerindeki geçmiş dönemin 600 milyon
TLlik stopajını geri vereceğinizi söylüyorsunuz. Ya, kimi
kandırıyorsunuz kardeşim? Siz çiftçinin 2021 sonu
itibarıyla 222 milyar 620 milyon lira alacağını ödediniz
mi? Tarım Kanunu açık, 21inci madde açık, gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1ini vereceksiniz. 2006da Tarım Kanununu siz
çıkardınız. Nerede bu çiftçinin 222 milyar 620 milyon lira
alacağı? 600 milyon lirayla mı kandıracaksınız
çiftçiyi? (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bakın, çiftçinin bankalara 149
milyar borcu var, Tarım Kredi Kooperatiflerine 10 milyar TL borcu var,
serbest piyasaya olan borçlarıyla birlikte 200 milyarı aşan
borcu var; 220 milyar alacağı var. Hadi yüreğiniz yetiyorsa
borcunu silin, silmezsiniz. Neden silmezsiniz? Aydın çiftçisi, İzmir
çiftçisi, Adana çiftçisi, Diyarbakır çiftçisi... Biz sahalardayız;
milletvekilleri yok, AKP milletvekilleri yok, biz sahalardayız.
Geçen hafta Tiredeydim arkadaşlar. Tire
çiftçisi diyor ki: 10 oyum var. Seçimlerde devamlı AK PARTİye oy
verdim, artık 1 oy daha alamaz. Neden? Bittik. Girdi fiyatları,
mazot, yem bitmiş." Yani çiftçiyi bitirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI ÖZKAN (Mersin) Biz haftanın dört günü
sahadayız bilgin olsun, haftanın dört günü, dört günü. Haftanın
dört günü oradayız.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Ne dedi biliyor musunuz
o çiftçi: Gitsin, Yunan çiftçisinden sandıkta oyunu alsın. dedi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Doğru
değil, doğru değil.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Gitsin, Mısır
çiftçisinden oyunu alsın. dedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yunanistan
televizyonları başkasını alkışlıyor,
Yunanistan televizyonlarında bol alkışlanıyorsunuz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Bugün de sürpriz
yapmışsınız, Toprak Mahsulleri Ofisi 325 bin ton ithalat,
325 bin ton mısır, 325 bin ton ekmeklik buğday
Yazıklar
olsun! (CHP sıralarından alkışlar) İthalat lobisine
bağladınız memleketi, çiftçiyi bitirdiniz. Biz diyoruz ki:
Tarımsal kullanımdaki motorinden ÖTVyi kaldırın. Hadi
yüreğiniz varsa kaldırın, kaldırın! Kaldıramazsınız
çünkü siz tam bir sömürü düzeni yarattınız. Bu vergileri
başlı başına bir gelir aracı olarak gördünüz,
kendinizi ve yandaş şirketleri bu vergilerle finanse ediyorsunuz.
Arkadaşlar, değerli vekil
arkadaşlarım; vergi adaletini sağlamalıyız. Bu da demokrasi
ve anayasal özgürlüklerin var olduğu, uygulandığı
rejimlerde, hukuk devletinde olur; denge, denetleme ve kuvvetler
ayrılığının olduğu demokratik parlamenter rejimde
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Vergi adaleti, sizin tek
adam rejiminde olmaz. Tek adam rejimi krizlerden çıkamayan ekonomi, artan
borçluluk, hayat pahalılığı, geçim
sıkıntısı demektir. Bu düzen artık
değişmelidir ve değişecektir. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
50nci madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Kaynarca.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, Şile, Silivri ve Çatalcayı kapsayan kırsal
mahalle düzenlemesine ve Şile beziyle ilgili yapılan
çalışmalara ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
İstanbulumuzun güzide ilçeleri Şile,
Silivri ve Çatalcayı da kapsayan kırsal mahalle düzenlemesiyle
ilgili yanlış bir bilgiyi düzeltmek isterim. Bu kanunu biz
çıkardık, AK PARTİ çıkardı çiftçimiz ve köylümüz için
şartları en iyi kılmak adına ve imar komisyon
raporları ilçe ve büyükşehir onaylarından sonra da hayata
geçtiğinde devrim niteliğinde bir düzenleme olacak.
Diğer konu başlığı
Şile beziyle ilgili. Bu bir marka, Belediye Başkanımız
İlhan Ocaklı hem üretim hem tasarım hem de tanıtımla
ilgili çok değerli çalışmalar yapıyor. TOKİ iş birliğiyle
birlikte kurulacak fabrika, aynı zamanda Kalkınma Ajansıyla
birlikte üretilen yeni kalkınmayla ilgili çalışmalar ve en son
da fuar katılımları çok önemli. Ben, Kıymetli
Başkanımıza teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum; Sayın
Valimize de teşekkürlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN 51inci madde üzerinde aynı
mahiyette 2 önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 51inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini teklif ederiz.
Aylin
Cesur İbrahim
Halil Oral Behiç
Çelik
Isparta Ankara Mersin
Enez
Kaplan Bedri
Yaşar Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Tekirdağ Samsun Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Antalya Tekirdağ
Abdüllatif
Şener Süleyman
Girgin Uğur Bayraktutan
Konya Muğla Artvin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 51inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz teklifin bütünü hakkında reform ifadesini
kullanan iktidar mensubu arkadaşlarımız oldu. Vergi kanununda
devrim niteliğinde düzenlemeler yapılıyor. diyenler de oldu.
Daha çok palyatif çözümler getiren düzenlemeler içeren bu teklifi reform
olarak nitelemek için ya kanun yapımından anlamamak ya da öncesinde
dünyada var olan vergi uygulamalarını
araştırmamış olmak gerekir.
Görüştüğümüz teklifin amortismanla ilgili
maddelerinde ciddi bir anlaşılma sorunu vardır. Konunun
uzmanları, maddeler hakkında farklı yorumlar
yapmaktadırlar. Plan ve Bütçe Komisyonu tutanaklarına
baktığımızda, üye milletvekili
arkadaşlarımızın da bu konudan şikâyet ettiği
görülmektedir.
Maliyeci olmadığım için teknik boyutlarına
girmek istemiyorum ancak bizim vergi kanunlarımızın ve
görüştüğümüz teklifin temel bir sorunu vardır; bu sorun
literatürde vergi karmaşıklığı olarak yer alır.
Vergi karmaşıklığı; mevzuat yapımına
bağlı teknik karmaşıklık, gerçek hayatta mali zorluklar
karşısındaki uygulanabilirliği noktasında yapısal
karmaşıklık ve mükellefin vergi mevzuatına uyma
noktasındaki uyum karmaşıklığı, bu noktada öne
çıkan 3 karmaşıklık türüdür. Örneğin, düzenlemedeki
ilgili maddelere bakıyoruz, yüzde 2 vergiyle ne zaman amortisman
kaydı yapılır, ne zaman vergisiz yapılır, anlamakta
güçlük çekiyoruz.
Dünya Bankasının
hazırladığı bir rapora göre Türkiye, vergi
kolaylığı noktasında 190 ülke arasında 88inci
sırada yer alıyor. Yine, benzer bir şekilde, Hollanda merkezli TMF
Groupun 2 ayrı çalışmasında Türkiye mali
karmaşıklıkta 1inci ve 3üncü sırada yer
almıştır. Bunlar ve benzeri çalışmaları
çoğaltmak mümkündür. Görüyoruz ki Türkiye vergi mevzuatı
hazırlama ve vergiye uyumlu bir mali ortam yaratmakta büyük
sıkıntı çekmektedir. Bu durum, vergi gelirlerinin
düşüklüğüyle, dolaylı, dolaysız vergi uçurumunu da
içermektedir. Dolaylı vergilerin dolaysız vergilerden çok daha fazla
olduğu Türkiye, OECD ülkeleri arasında ortalamanın altında
kalmıştır maalesef. Bize benzer ülkeler ise Şili, Meksika,
Arjantin gibi ülkeler olmuştur ama Cumhurbaşkanına yetki veren
maddelerimiz son derece açık düzenlenmiştir.
Cumhurbaşkanına her daim vergi artırma yetkisi veriyor ve
yetkisini genişlet genişlet bitiremiyoruz. Kısacası,
iktidar Cumhurbaşkanına yetki verirken son derece net iken
vatandaşı ilgilendiren konularda
karmaşıklığın dibine vurmaktadır. Türkiye'de
vergi uyumu da vergi ahlakı da vergi tahsilatı da tıkanmaya yüz
tutmuş durumdadır.
Kimlik unsurlarından sonra, bir devleti güçlü
kılan, vatandaşıyla bağını artıran olgu
vergidir. Biz iktidardan şu netliği bekliyoruz: Ya 5li çetenin vergi
borçlarını bir kalemde sildiğiniz gibi vatandaşınkini
de silin ya da herkesten eşit, adil ve disiplinli bir şekilde vergi
tahsil edin; kısacası, adaletli olun.
Saygıdeğer milletvekilleri, 850 bin
işletmeye vergi muafiyeti getirirken ekonomideki çöküş sebebiyle o
muafiyetin getireceği katkı, sadece yakıt fiyatlarındaki
artışla esnafın cebinden sökülüp alınacaktır. Biz
yapısal çözümler için iktidara yürüyoruz, milletin hiçbir
kaynağının boşa gitmemesi için geliyoruz, geleceğimiz
güne kadar da sizden bu konularda az da olsa bir hassasiyet bekliyoruz.
Ekonominin birilerini görevden alarak düzenlenemeyeceğini anlamalısınız.
Banknotlara attıkları imzalar kurumamış olan Merkez
Bankası Başkan Yardımcıları gidince dolar düşecek
mi zannediyorsunuz? Maalesef, yanılıyorsunuz, testinin dibi deliktir,
siz üstten ne koyarsanız koyun kaybolup gidecektir, biz testiyi
değiştirmeye geliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bu
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Usul
Kanununun 51inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Hep baştan beri bütün konuşmacılar bu
sözleri ifade ettiler: Vergi adaleti ile alakalı, genel
ulaşılması gereken bir hedef var; hukukta da böyledir, bir ideal
hukuk vardır, bir de mevcut yaşadığımız hukuk
vardır. Buna ilişkin çelişkileri anlatmaya
çalışacağım. Bunlardan bir tanesi ne? Aslında bu kanun
görüşülüyorken bileşenlerle, siyasi partilerle en başta
oturulsaydı, bütün ortak noktalarda uzlaşılsaydı hem
Komisyonda hem kanun teklifinin görüşüldüğü Genel Kurulda verilen
önergelerle sonradan uzlaşmalar olmazdı ama bunlar da sevindirici
adımlardır, en azından kanun görüşmeleri
sırasında da bunlar olmuştur. O anlamda da gruplara
teşekkür ediyoruz ama şu var, dediğim gibi bu, önemli bir kanun,
önemli bir kanun görüşülüyorken de mutlaka görüş alınması
gerekiyor.
Şimdi, bu vergi kanunlarındaki
düzenlemelerde temel alınması gereken nokta, vergi adaleti. Buna
ilişkin bir iki temel çelişkiyi yüce heyetinizle, Parlamentoyla
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz
günlerde, bakın, Japon otomotiv devi Honda fabrikasındaki
işçileri işten çıkardı, Türkiye'deki fabrikasını
kapattı. Orada çalışan işçilerle alakalı olarak ihbar
ve kıdem tazminatlarını ödedi, on yılını
doldurmuş olan işçilerle alakalı olarak da kırk sekiz
aylık ikramiye tutarında prim ödemeleri yaptı değerli
arkadaşlarım ve işçiler buna sevindiler. Her ne kadar işten
çıkarılmış olsalar da mali haklarının
alınması konusunda, bunların ödeneceği konusunda bir maddi
rahatlık içerisinde bankalara gittiler ve bankaya başvurdukları zaman
şunu gördüler ki vergi dilim üst limitleri bir başka merhaleye
geçtiği için vergi kesintisinin yüzde 10dan yüzde 30a
çıktığını gördüler değerli
arkadaşlarım. Orada çalışan Honda işçileri bankada
kendilerine yapılan ödemeyi gördükleri zaman, vergi kanunlarındaki
hakkaniyetle bağdaşmayan bu düzenlemenin kendilerini nasıl
mağdur ettiğini birebir yaşayarak aileleriyle beraber bu
mağduriyeti yaşadılar ama ne yazık ki bu sözlerini
kamuoyunda yeterince duyuramadılar.
Şimdi, bir tarafta yıllarca
çalışıp o fabrikaya emek veren, o Japon otomotiv devine hizmet
eden Türk işçisinin alın teri vardı, bununla alakalı bir
tablo yaşadık; bir tarafta da off-shore şirketleri ile
yabancı ülkelerdeki vergi cenneti dediğimiz yerlere
paralarını kaçıran zenginler var, ahlaksız iş
adamları var, buna ilişkin yapılanlar var. Bunu niye diyoruz?
Belki yasalara baktığımız zaman, özellikle yasalardaki
düzenlemelerde buna aykırı bir hüküm yok. Yasalarda, Kurumlar Vergisi
Kanununun 30uncu maddesine 2006 yılında getirilen düzenlemeyle
-Sayın Genel Başkanımız da geçen gün yaptığı
grup toplantısında bunu ifade etti- orada şunu gördük
Burada ne
yaptılar, bu 30uncu maddede? Buna ilişkin, para transferine
ilişkin yasal dayanağı oluşturdular ama ne yazık ki
2006dan bugüne kadar, 2021 yılı gelene kadar siz herhangi bir
düzenleme yapmadınız. Vergi cennetleriyle alakalı ülkelerin
listesi yayınlanmadığı için kanun bir anlamda kadük
kaldı değerli arkadaşlarım. Bir tarafta parayı
götürenler var, milyonlarla alakalı paraları amiyane tabirle cukkalayanlar
var, vergi kaçıranlar var ve bu vergisini ülkesine harcamayan iş
adamlarımız var, siyasetçilerimiz var, kamuoyunun yakından
tanıdığı kişiler var; Pandora belgeleri, çürüyüp
çürüyüp giden o belgeler kamuoyunda yankılanıyor, bir yandan da biraz
önce ifade ettiğim gibi Honda işçileri gibi çarpıcı
gerçekler var. İşte, vergi ne demektir değerli
arkadaşlarım? Biraz önce ifade ettim, vergi adaletinin
sağlanması konusundaki vicdanlardaki hakkaniyetin düzenlemesidir.
Bunu yüce Parlamentodan bir kere daha kamuoyunun dikkatini çekmesi
açısından dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
ciddi bir tabloyla karşı karşıyayız, 2013
yılından bu tarafa doğru -biraz önce değerli Süleyman
kardeşim de anlattı- vergi yükünü esas teşkil edecek olan millî gelirle
alakalı ciddi bir kayıp var. 2013 yılında 12.500 dolardan 4
bin dolar kaybetmiş olduğumuz bir Türkiye gerçeğiyle
karşı karşıyayız. Israrla
arkadaşlarımız şunu ifade ediyorlar: Parlamentoda ilk
fırsat bulduğumuz önergelerde, buna ilişkin yasal düzenlemeler
geldiği zaman asgari ücretten vergi alınmamasıyla alakalı
bir haykırış içerisinde yer alıyoruz. Eğer bu asgari
ücretten vergi alınmazsa ortalama 750 lira civarında dar gelirli,
asgari ücretle geçinen yurttaşlarımızla alakalı bir
ekonomik iyileşme olacak. Bir tarafta bunu konuşan bir Türkiye
gerçeğiyle karşı karşıyayız, bir tarafta da
-biraz önce ifade ettiğim gibi- vergi cennetlerinde, off-shore
hesaplarıyla milyonları götüren bir kaymak tabakasıyla
karşı karşıyayız. Bu nedenle vergiyle alakalı
düzenlemeler yapılıyorken, vergi adaleti sağlanıyorken
mutlaka emekçiden yana, hak ve hukuk ve adaletten yana düzenlemelerin
yapılması gerekir. Bu düzenlemeler yapılmadığı
sürece de bizler milletvekilleri olarak burada birçok kere bunlara ilişkin
görüşmelerin tamamlanması anlamında, bu eksiklerin giderilmesi
anlamında konuşmalar yaparız. Bunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkana çok
teşekkür ediyorum.
Bu anlamda ileri sürülen şeylerden bir tanesi
de asgari ücretle alakalı bu vergi kesintilerinin kesinlikle ortadan
kaldırılmasıdır. Bunu kesinlikle istemiyorlar ve asgari
ücretten sonraki vergi dilimindeki yüzde 20 kesintinin de yüzde 10a indirilmesiyle
alakalı talepler vardır.
Bir de, değerli arkadaşlarım, çok
soğuk ve çok kötü bir kara kışa giriyoruz. Kara kışla
alakalı temel ihtiyaçların giderilmesi anlamında, yakacakla
alakalı, ulaşım, elektrikle alakalı, su, doğal gaz ve
internetle alakalı olarak da vergilerin kaldırılmasıyla
alakalı bütün emek bileşenlerinin talepleri vardır. Bu talepleri
göz ardı edeceğinizi biliyorum ama kayda düşmesi
açısından bir kere daha Mustafa Kemalin Parlamentosundan yüce
heyetinizin takdirlerine sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
52nci maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 52nci
maddesinin çerçeve hükmünün aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 52- 213
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
Ulaş
Karasu Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener
Sivas Muğla Konya
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Antalya İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Sivas
Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.
Buyurun Sayın Karasu. (CHP sıralarından
alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 52nci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Yasal düzenlemeler, kanunlar, uygulamalar
vatandaşların hayatını kolaylaştırmak için, daha
rahat ve güvenli hissetmeleri için yapılır. Ancak 65 maddelik bu
teklifte ne yazık ki bu şartların hiçbirini göremiyoruz. Teklife
basit usul vergi mükellefleri ve çiftçilerimiz açısından
baktığımızda yine aynı hüsranla
karşılaşıyoruz.
Pandeminin başından bu yana yalnız
bırakılan, kaderine terk edilen esnaflarımıza teklifle
günlük 83 kuruşluk; yine, mazot fiyatıyla, gübre fiyatıyla,
tohum fiyatıyla baş başa bıraktığınız
çiftçilerimize de günlük 55 kuruşluk bir vergi affı geliyor.
Bakın, seçim bölgem Sivasta, Türkiyenin dört
bir yanında olduğu gibi, yaşanan kuraklık tarım
ürünlerine büyük zarar vermiş, zor koşullarda üretim yapan
çiftçilerimizi mağdur etmiştir. Bu mağduriyeti gidermesi gereken
TARSİM ise çiftçilerimize destek olmak bir yana, âdeta çiftçilerimizin
emeğini yok saymaya çalışmaktadır. İlçe tarım
müdürlüklerinin yaptığı incelemeler sonucu yüzde 45 ile 70
arasında hasar raporu verdiği arazilere TARSİM, poliçe
sayısının özellikle fazla olduğu bölgelerde düşük hasar
raporu vermektedir. Yani TARSİM çiftçinin bir yıllık
emeğini, alın terini gasbetmek için bilerek ve isteyerek
yanlış raporlar düzenlemektedir.
Sivasta sadece Kangal ilçemizdeki çiftçilerin
bankalara olan borcu 200 milyon TLnin üzerindedir. Binlerce çiftçi seslerinin
duyulmasını bekliyor. Bir kilo buğdayın maliyetinin 4
liraya çıktığı şartlarda üreticilerimiz Seneye
tarlamızı nasıl ekeceğiz? diye düşünüyor.
Yıllardır çiftçiyi kaderine terk ettiniz, çiftçinin bu iktidardan 222
milyar alacağı varken siz günlük 55 kuruşluk affı büyük bir
düzenlemeymiş gibi gösteriyorsunuz. Tüm çiftçilerimiz adına
soruyorum: Adalet bunun neresinde, hak bunun neresinde? (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 84 milyon bugün, yalan
ve talan iktidarının çöküşüne şahitlik ediyor. Yalandan,
talandan, riyakârlıktan millet artık İllallah! dedi.
On dokuz yıl önce geldiniz Yasaklara
karşıyız. dediniz, istibdat dönemine özendiniz. Yolsuzlukla
mücadele. dediniz, yolsuzluğun kitabını yazdınız.
Yoksulluk bitecek. dediniz, vatandaşı tanzim kuyruklarında
beklettiniz. Yerliyiz. dediniz, koca ülkeyi Katar'a
yağmalattınız. Millîyiz. dediniz, milletin alın terini
Londra'da üç beş tefeciye hortumlattınız. Haklı dava.
dediniz, soykırım yalanında Elhamdülillah.la döndünüz.
Liyakat. dediniz, devletin kurumlarını tarikatların arka
bahçesine çevirdiniz. Dün FETÖ'nün, bugün TÜGVAnın paralel
yapılanmasıyla devlet kurumlarına memur değil, militan
atadınız. Basın özgürlüğü. dediniz, yüzlerce gazeteciyi
hapse attınız. Ben ekonomistim. dediniz, üç yılda 4 Merkez
Bankası Başkanı getirdiniz, doları, avroyu
tutamadınız. Ver yetkiyi. dediniz, yetkiyi alınca faizi,
enflasyonu, dövizi, işsizliği uçurdunuz. Ne diyordu
Cumhurbaşkanı? Biz, bir alyansla yola çıktık. Bir
alyansla yola çıktık. dediniz, yolun sonunda yazlığı
ayrı, kışlığı ayrı saraylar
yaptınız, 13 ayrı uçakla israfın tarihini
yazdınız. Vatandaş sayenizde artık alyansına kadar
satıyor; geçim derdinden, yoksulluktan satıyor; evladına mont
almak için, faturasını, kirasını ödeyebilmek için
satıyor. Bir alyansla geldiniz, şimdi, aynı alyansla
gidiyorsunuz.
Saray kapılarının ardında sesini
duymadığınız bu memleketin çiftçisi, memuru, işçisi,
emeklisi, genci götürüyor sizi. Ve geliyor, gelmekte olan; yatağa aç giren
yavrularımızın iktidarı geliyor; yurtsuz, geleceksiz
bıraktığınız gençlerimizin iktidarı geliyor;
akşam pazarına mahkûm ettiğiniz emeklilerin iktidarı
geliyor; her gün yeni bir zam haberine uyanan emekçilerin iktidarı
geliyor; kredi faizleri altında ezilen çiftçilerin iktidarı geliyor.
5li çetenin iktidarı gidiyor, halkın iktidarı geliyor diyor;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
52nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 52nci madde kabul edilmiştir.
53üncü maddede önerge yoktur.
53üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 53üncü madde kabul edilmiştir.
54üncü maddede önerge yoktur.
54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 54üncü madde kabul edilmiştir.
55inci maddede önerge yoktur.
55inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 55inci madde kabul edilmiştir.
56ncı maddede aynı mahiyette 2 önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 56ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Garo
Paylan Murat Çepni
İzmir Diyarbakır İzmir
Nusrettin Maçin Ali
Kenanoğlu
Şanlıurfa İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Konya İstanbul Antalya
Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun Selin Sayek
Böke
Muğla Tekirdağ İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın vekiller; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, meclisler ne için var?
İlk meclis ne için kuruldu bilen var mı, hangi mücadelelerle kuruldu
bilen var mı? Değerli arkadaşlar, meclisler ilk olarak krallar
veya padişahların fahiş vergiler salmaları yüzünden kuruldu.
Krallar, bir yıl ürünün yüzde 10unu vergi olarak salıyorlardı,
öbür yıl Saray yaptıracağım. diye yüzde 50sine
yükseltebiliyordu vergiyi. Krallar, bir anda savaş çıkarabiliyordu ve
silahlara para harcamak için, orduya para harcamak için vergileri 3 kat, 5 kat
yükseltip halkı inim inim inletiyorlardı. Buna karşı büyük
mücadelelerle meclisler oluşturuldu ve vergi salma yetkisi kraldan,
padişahtan alınıp meclise verildi. Neden? Çünkü onlar
halkın meclisiydi; halkın milletvekilleri halkın içinden geldikleri
için bu kadar yüksek vergilere karşı çıkıyorlardı ve
ülkenin çıkarları için vergiler salıyorlardı, halkın
ödeme gücüne göre vergi salıyorlardı. Bunun için vergi koyma yetkisi
meclise verildi değerli arkadaşlar.
Peki, bizim Meclisimiz ne iş yapar değerli
arkadaşlar? Vergi salar. Bakın, bu maddeyle, şu anda
konuştuğumuz maddeyle siz neye yetki vermek üzeresiniz biliyor
musunuz? Cumhurbaşkanına sigarada, arabada ve otomotivde mevcut
ÖTVyi 3 katına kadar artırma yetkisi vermek üzeresiniz. Bir paket
sigara 20 lira değerli arkadaşlar, ortalama olarak söylüyorum. Siz
Cumhurbaşkanına bir paket sigarayı 40 liraya yükseltme yetkisi
vermek üzeresiniz. Evet, sigara sağlığa zararlı ama
milyonlarca yurttaşımız sigara içiyor değerli
arkadaşlar. Ve gerekçede diyor ki: Sağlığa zararlı
tütün mamulleriyle mücadele için Cumhurbaşkanına 3 katına kadar
ÖTV yükseltme yetkisi veriyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) O da mı sağlığa zararlı?
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, hak mıdır bu, adalet midir? Böyle bir yetki tek
adama verilir mi? Siz diyebilirsiniz ki: Yapmaz arkadaş, yapmaz. Ya
yaparsa? Veriyorsunuz yetkiyi, vereceksiniz yetkiyi değerli
arkadaşlar. Otomobilde, bakın otomobilde, şu anda en ucuz araba
180-200 bin lira. ÖTV zaten yüksek; yüzde 70, yüzde 80, yüzde 150, yüzde 200
ÖTV yetkisi var. Bu maddeyle ne yetkisi vermek üzeresiniz biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanına otomotivde ÖTV yetkisini 3 katına kadar
artırma yetkisi vermek üzeresiniz. Değerli arkadaşlar, öyle olursa
araba 400 bin liraya, 500 bin liraya çıkacak. Siz diyebilirsiniz ki:
Yapmaz arkadaş, yapmaz. Ya yaparsa? Ya yaparsa ne
yapacaksınız? Nasıl hesap vereceksiniz millete? Millet demeyecek
mi Sen nasıl bu yetkiyi verdin? diye. İşte, Meclis bunun için
var arkadaşlar. Bu fahiş vergiler halka yüklenmesin diye siz
varsınız. Millet bize bunun için maaş veriyor değerli
arkadaşlar, bunun için maaş alıyoruz. Ama siz bu vicdansız
vergileri tek adama salma yetkisini verirseniz görevinizi yapmamış
olursunuz değerli arkadaşlar.
Bakın, yetkiyi tek adama veriyorsunuz -hani,
her şey iyi gitse bir şey demeyeceğim- bütün yetkiyi tek adama
verdiniz, ne dedi tek adam? Yetkiyi bana verin, dolarla, faizle nasıl
mücadele edeceğim, göreceksiniz. dedi. Verdiniz yetkiyi, ne oldu? Dolar
4,5tu, bugün 9 lira 20 kuruş, 2 katından fazla arttı; faizler 2
katından fazla yükseldi. Bak, tek adama Merkez Bankasına Başkan
atama yetkisi verdiniz. Buradan çıktı bu, kanun hükmünde kararnameyi
siz geçirdiniz. Ne yaptı? Üç yılda 4 Merkez Bankası
Başkanını kovdu, yenisini getirdi, onu da kovdu; bir
başkasını getirdi, onu da kovdu. Dün gece de Para
Politikası Kurulunun 3 üyesini yani faiz kararını belirleyecek
üyeyi görevden aldı Sayın Cumhurbaşkanı. Sonuç ne oldu?
Dolar fırladı. Hani, damat bey gibi şunu söylüyorsanız:
Bizim dolarla işimiz yok. diyorsanız anlayacağım ama
demeyin. Dolarla işimiz var; mazot, gübre, doğal gaz, elektrik
dolarla belirleniyor arkadaşlar, dolarla ve yurttaşlarımız
fahiş fiyatlar altında eziliyor. Ayçiçeği yağı da
dolarla belirleniyor, bütün fiyatlar, bütün maliyetler dolarla belirleniyor.
Siz eğer ki Cumhurbaşkanına böyle yetkiler vermeye devam
ederseniz dolarla ilgili bu iyi günlerimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Merkez Bankası
Başkanı üç gün önce Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi. Ne dedi, biliyor
musunuz? Kurun yükselişinin bizim faiz düşürmemizle alakası
yok. dedi. Vallahi, bunu duyanlar dolar almaya koştu. Bizim faiz
düşürmemizin kurun yükselmesiyle ilgisi yok. dediğini duyanlar dolar
almaya koştular. Aynı Merkez Bankası Başkanı
Türkiyenin risk priminin yüksek olmasını Türkiyede zenginlerin
güvende olmasına ve Brezilyada zenginlerin yüksek duvarlar arkasında
oturmasına bağladı. İşte, değerli
arkadaşlar, tek adam her şeyin başkanı olmak istiyor, her
şeye karar vermek istiyor, bütün kurumlarımızı çökertiyor,
bütün kurumlarımıza liyakatsiz insanları atıyor ve ülkemiz
derin ekonomik kriz yaşıyor. Bunların da bedelini yoksullar,
işsizler ödüyor. Bu bedeli ödettiğiniz yoksullar, işsizler size
çok yakında bedel ödetecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) - Ama daha fazla yetkiyi tek
adama vermeyin derim.
Size saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Böke.
Buyurun Sayın Böke. (CHP sıralarından
alkışlar)
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bizler dün yüce Meclisin çatısı altında
bu vergi yasasını görüşürken bir gece yarısı
kararnamesi çıkıverdi; Cumhurbaşkanının ben
yaptım oldu kararnamelerinden biri daha. Kararnamenin özeti şu:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının yönetiminin bir kısmı
görevden alına, ekteki isimler atana! Gerçekten özet bu. Kararname
açıklanmadan önce Türk lirasının dolar
karşısındaki döviz kuru düzeyi 9 lira 8 kuruştu, karar
açıklandıktan sonra -bir gece yarısı kararnamesiyle- birkaç
dakika içerisinde döviz kuru 9 lira 19 kuruşa fırladı, dakikalar
içerisinde 10 kuruşun üzerinde değer kaybetti paramız. Kararname
yüzünden kaybetti, keyfî kararname çıkartılabildiği için
kaybetti. 450 milyar dolar dışarıya borcumuz var, dakikalar
içerisinde o borcun bize, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına maliyeti
50 milyar lira arttı. Dakikalar içerisinde 50 milyar lira
yoksullaştık, hep beraber yoksullaştık. Neden?
Şahsım anlayışıyla, keyfî bir biçimde,
kuralları, kurumları yok sayan bir anlayışla karar
verildiği için oldu. Ve ilk defa olmadı, yanlışlıkla
da olmadı, bilerek isteyerek, tek adam hükûmet sisteminde iktidarın
siyasi tercihiyle oldu. Bir şeyi bir kere yaparsınız
yanlış olur ama tekrar tekrar aynı şeyi
yapıyorsanız artık bu bilinçli bir tercih olur.
Tek adam rejiminin resmen düzen hâline geldiği
2018 Haziranında döviz kuru düzeyi 4 lira 62 kuruştu. Bir; Temmuz
2019; gece yarısı kararnamesiyle Merkez Bankası
Başkanı görevden alındı, döviz kuru 5 lira 67 kuruş.
İkinci tarih Kasım 2020; gece yarısı kararnamesiyle Merkez
Bankası Başkanı görevden alındı, kur 7 lira 98 kuruş.
Üçüncü tarih Mart 2021, gece yarısı kararnamesiyle Merkez
Bankası Başkanı görevden alındı, kur 8 lira 18
kuruş ve bugün 9 lira 19 kuruş. Neden? Keyfî, gece yarısı
kararnameleriyle şahsım düzeninde kimseye sormadan iş
yapıldığı için oldu. Tek adam hükûmet sisteminde
şahıslar kurumların yerine geçtiği için, keyfîlik
kuralların yerine geçtiği için oldu, keyfîlikten oldu ve biz hep
birlikte halk olarak yoksullaştık.
Şimdi soruyorum size: Bu gece yarısı
halkımızı yoksullaştıracak yeni bir kararnamenin çıkmayacağının
güvencesini verebilir misiniz? Veremezsiniz çünkü siz de bilmiyorsunuz.
Bilmiyorsunuz çünkü size soran da yok. Çünkü hiçbir karar kurullarda ve
kurallı bir biçimde alınmıyor artık ülkede ve o zaman şimdi
soruyorum size: Görüşüyor olduğumuz 56ncı maddede, bu maddeyle
Cumhurbaşkanına tütün ürünlerinden ve otomotivden alınan ÖTVyi
keyfî bir biçimde 1 ile 3 kat arasında artırma yetkisini verecek
misiniz? Bizi yoksullaştırıyor olan bu keyfîliğe onay
verecek misiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Halkı
yoksullaştırıyor olan bu şahsım düzeninin
keyfîliğini onaylayacak mısınız? 1 kat değil, 2 kat
değil, 3 kat artırma yetkisini keyfine göre, Şahsım
istedi. diye yapmasına izin verecek misiniz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Verirler,
verirler.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Tek adam rejimine
önce fiilen, sonra resmen geçildiğinden bu yana, göz göre göre derin bir
ekonomik krizin içerisine sürüklendik. Halk kan ağlıyor, kan. Neden?
Keyfî karar verildiği için. Neden? Şahsım istedi,
yaparım. dendiği için. Neden? Böyle yasalar geçtiği için.
Bunların her biri birer açık siyasi tercih.
Demokrasilerin temelinde bütçe hakkı yatar ve
bütçe hakkı ve vergilendirme parlamentoların görevidir, halk
adına temsil etme sorumluluğunu üstlenmişlerin görevidir.
Keyfince tek kişinin karar verme hakkının olmamasıdır
demokrasi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Parlamentonun bu
yetkisi alınıp Cumhurbaşkanına teslim edildiği için
bugün ekonomik buhran var ve sizin -bugün kabul ederseniz bu 56ncı
maddeyi- onaylayacağınız şey halkı bu ekonomik buhrana
mahkûm etmek olacak. Siyasi tercih sizde. Bizim tercihimiz net. Biz keyfî
kararlarla halkı bir gecede 50 milyar lira fakirleştirmek yerine
kanuna uymayı seçeceğiz. Keyfîlikle iş değil, kanunla
iş yapacağız. Mesela Tarım Kanunu der ki: Çiftçiye millî
gelirin en az yüzde 1i verilecektir. Belki verilir, birinin keyfine
bağlıdır; şahsım isterse. demiyor. Kanun yazıyor
ama keyfî düzen vermiyor. Biz vereceğiz.
Vergi cennetlerine oraya milyarlarca lira gidiyor
halkın olan para gidiyor. Kanun diyor ki: Vergi cennetlerini listele.
Listele
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Son cümlelerim
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Böke.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Bitireyim,
izninizle son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun, bitirin.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) Vergi cennetlerine
giden bu para halkın parası. Biz iktidara geldiğimiz gün
halkı bu buhrandan kurtaracak, vergi cennetlerini listeleyeceğiz ve
yeniden halkın iktidarını halkla birlikte kuracağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
56ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
56ncı madde kabul edilmiştir.
57nci maddede 2 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 57inci maddesinde yer alan ilk eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bedri
Yaşar Enez
Kaplan Behiç
Çelik
Samsun Tekirdağ Mersin
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aylin
Cesur
Adana
Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
görüşmelere devam ediyoruz. Bir an evvel toparlayıp
Kanunun sonuna
doğru geldik, daha sessiz izlersek bu kanunu da bir an evvel bitirmiş
oluruz.
Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili
Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 280
sıra sayılı Kanun Teklifinin 57nci maddesi üzerinde
İYİ Partinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kürsüden yaptığım birçok konuşmada kamp
ve karavan turizminin dünyada ve Türkiye'deki durumunu bilgilerinize sunarken
2018 verilerine göre 6 milyon karavanın dünyayı dolaştığını,
Münih Üniversitesi Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsünün 2015
Raporuna göre 15 Avrupa ülkesinin kamp faaliyetleri geceleme gelirlerinin 18
milyar 300 milyon avro olduğunu, aktiviteler ve ek harcamalarla 30 milyar
avroluk gelir elde edildiğini, aynı zamanda 300 bin istihdam
sağlandığını söylemiştim. 2020 yılı
tahmini verilerine göre de 50 milyar avroluk pastadan pay
alamamamızın nedenleri ve alınması gereken ivedi önlemlerle
ilgili görüşlerimi ifade ederken de ülkemizde karavan sektörünün
gelişmemiş olmasının en önemli sebeplerinin altyapı
yetersizliği ve ÖTV fiyatlarının yüksek olmasıdır
demiştim.
Sıfır kilometre araç karavan
yapıldığı zaman, fabrika çıkış fiyatı
üzerine uygulanan yüzde 220 ÖTV ve bir de onun üzerine yüzde 18 KDV
uygulanmaktaydı. Bu, en son alınan karardan sonra değiştirildi.
Bu durum devletin vergi kaybına neden olduğu gibi karavan turizmine
gönül veren vatandaşlarımızın sıfır kilometre
karavan yaptırabilmelerinin de engeliydi. ÖTVnin fabrika
çıkış fiyatları üzerine yüzde 15 ya da 20 oranında
uygulanması hâlinde karavan yapmak üzere sıfır kilometre araç alımı
artacağı için devletimizin vergi kazancının da
artacağını söylemiştim. Karavan yapımcısı
olan 20 ana firmanın sıfır kilometre araçlara karavan yapma
imkânına kavuşacağını yurt dışı
pazarlarla rekabet edebilir olacağını ve ihracatın önünün
açılacağını, karavan kiralama şirketlerinin ÖTV
nedeniyle sıfır kilometre araca karavan yaptırma imkânları
olmadığını ve bu şirketlerin yurt
dışından gelecek, karavan kiralayacak turistlere yeni araçlarla
hizmet vermesine de bunun engel olduğunu söylemiştim.
Önerimizin dikkate alınmış
olması, bugün üzerinde konuştuğumuz 57nci maddeyle motorlu
karavanlarda ÖTV oranının motor hacmine bakılmaksızın
yüzde 45 olması yüzde 220 ÖTV uygulanmasından doğan
olumsuzlukları kısmen giderecektir. Yüzde 45 oranı da fazla ama
evet diyerek olumlu bulduğumu ifade etmek istiyorum ve Türkiye Kamp ve
Karavan Derneği Genel Başkanı sıfatımla tüm kamp ve
karavan camiası adına Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
Yalnız burada bir şeyi de hatırlatmak isterim. Ne yazık ki,
bir önceki 56ncı maddede de Cumhurbaşkanına bu oranları 3
kat artırma yetkisi verildi, inşallah, kısa sürede böyle bir
şeyle karşı karşıya kalmayız. Golf
arabasından yüzde 6,7; yatlardan yüzde 8, uçaktan yüzde 0,5, mücevherden
de sıfır ÖTVnin alındığı ülkemizde temennim
ileriki aylarda motokaravan ÖTV oranının yüzde 15-20 oranına
çekilmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamp ve karavan turizmi yatırım maliyeti son derece
düşük, buna karşılık katma değeri fazla, ekstradan
milyarlarca avro gelir getirebilecek bir turizm ürünüdür. Bu sektörde
payımızı artırmak için öncelikle kamp alanlarının
yeterli bir seviyeye getirilmesi çok önemlidir. Kamp ve karavan
alanlarının yapılmasıyla ilgili 18 Temmuz 2021 tarihli ve
7334 Sayılı Turizm Teşvik Kanununun 16ncı maddesi
gereğince, büyükşehirlerin valilik ve belediye
başkanlıklarına; tarihî ve turistik bölgelerin il valilikleri
ile belediye başkanlıklarına ve kaymakamlıklarına
karavan kamp yeri yapılması hakkında Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yatırımlar ve İşletmeler Genel Müdürlüğünün
11/4/2006 tarihli genelgesi tekrar yeni bir genelgeyle
hatırlatılmalıdır, hatta yasal düzenleme yapılarak
zorunlu hâle getirilmelidir. Özel sektörün kamp yeri yapma girişimi
teşvik kapsamına alınmalı ve uzun vadeli, düşük faizli
kredi kullanmaları sağlanmalıdır. Yine, nitelikli
altyapının hızla artırılması için genelgelerle
turistik bölgelerdeki uygun olan beş yıldızlı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
otellerin
karavan kamp yeri yapması sağlanmalıdır. Otoyollar ve
illerin bağlantı yolları güzergâhı üzerinde bulunan büyük
konaklama tesislerinde, petrol istasyonlarında yerli ve yabancı
karavancıların yararlanması için atık su boşaltma ve
temiz su ikmal imkânlarının sunulması bir yönetmelikle zorunlu
kılınmalıdır. Belediye sınırları içerisinde
bulunan ve kamping olarak kullanılan alanlar için takdir edilen arsa
metrekare birim değerlerinin tarım alanlarından alınan
vergi oranı seviyesine çekilmesi girişimcilerin bu alanda yatırım
yapmasını hızlandıracaktır. Karavanların özel
amaçlı, yüksek riskli itfaiye, ambulans, çekici gibi araçlar
sınıfından çıkarılması, yılda birkaç ay
kullanılan karavanlarda trafik ve kasko sigortalarının
kullanıldığı dönemler için yapılabilmesini sağlayacak
yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Önerilerimizin ilgili bakanlar tarafından
dikkate alınması dileğiyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 57nci maddesindeki yer alan ibaresinin
bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Garo
Paylan Ali
Kenanoğlu Nusrettin
Maçin
Diyarbakır İstanbul Şanlıurfa
Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü Kemal Bülbül
İzmir İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Antalya
Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Genel Kurula saygılar sunuyorum.
Dün akşam geç saatlerde Genel Kurul bitti; bir
taksiye bindim, eve gideceğim sevgili Saruhan Oluç Başkanım,
interneti açtım, bu Merkez Bankası Başkan Yardımcıları
görevden alınmış ya, onu görünce gayriihtiyari Aa! dedim,
taksici dedi ki: Ne oldu ağabey? Dedim ki: Ya, bu Merkez Bankası
Başkan Yardımcılarını görevden almışlar.
Ya, ben öğrendim hâlâ bunlar öğrenemedi. dedi. Neyi
öğrendin? dedim. Ses etmeyeceksin, yerinde oturacaksın, ne
söylenirse onu yapacaksın. dedi.
Kemal Sunalın Şark Bülbülü filmini
hatırlıyor musunuz? Hani, bir patron var, ikide bir krize giriyor
Mazlumu getirin. diyor. Mazlumu getiriyorlar, dayaktan perişan ediyor.
Bu sefer Şabanı getirin. diyor. Şabanı getiriyorlar,
Şaban, karşılık veriyor. Bu Merkez Bankası müdürünün
hâli ona dönüştü. Cumhurbaşkanı krize giriyor Merkez
Bankası müdürünü getirin. getiriyorlar; sille tokat
dışarıya
Bir müdür daha
Müdür dayanmıyor. Böyle bir
vakayla karşı karşıyayız şimdi.
Efendim, kanun teklifinin 57nci maddesi üzerinde
konuşmak üzere söz aldım. Bu vesileyle biraz kendi vergi
politikamızdan söz etmem gerektiği kanısındayım.
Adaletsiz ve vicdansız vergi politikalarına, vergi yüküne ve vergi
yapısına HDP olarak temelden itiraz ediyoruz. Türkiyede vergi
gelirini artırmak, vergi yükünün dağılımında adaleti
sağlamak, herkesin vergiye katılımını sağlamak
için vergi tabanını genişletmek gerekmektedir. Az kazanandan az,
çok kazanandan çok -kanun teklifi görüşülmeye başlayalı
sanırım 40 kere söylenmiştir, 41inciyi de ben söyleyeyim, belki
olur, batıl inancım yok ama- vergi alınmalıdır. Bu
anlamda vergi sistemi tarafsız, adil ve uygulanabilir, kimseye
ayrımcılık sağlamayan bir nitelik
taşımalıdır. Vergi sadece mali amaçlı değil, ekonomik,
sosyal ve siyasi amaçların da gerçekleştirilmesine uygun
olmalıdır. Vergi kanunlarının adaleti sağlamaya
yönelik basit, sade ve anlaşılır bir metne dönüştürülmesi
gerekir; çağdaş hukuk normlarına uygun, mükellef haklarına
saygılı, vergi tabanını genişleten ve kayıt
dışı ekonomiyle mücadele eden bir nitelik
taşıması gerekir. Türkiye'de vergi adaletini bozan temel
olaylardan biri de kayıt dışı ekonomidir.
Genellik ilkesi, vergi adaletinin temel ve
vazgeçilmez bir ilkesidir. Türkiyede vergi vermesi gereken fakat vergi
vermeyenleri de tıpkı emeğiyle geçinen yurttaşlar gibi vergi
mükellefi yapmak gerekir. Bu şekilde vergi tabanının
genişletilmesi mümkün olabilecektir. Muhtemelen dinleyenler Nerede!
Mümkün değil, sen hayalî şeylerden söz ediyorsun. diyecekler ama biz
bunu yapacağız.
Gelir vergisinin büyük bir kısmı ücretli
kesim tarafından ödenmekte. Ücretli çalışanlardan alınan
yüksek vergi oranları kesinlikle düşürülmeli. Gelir
dağılımında adaleti sağlayacak iktisadi ve vergileme
politikaları uygulanmalı, emekçi ve yoksul sınıf üzerinden
vergi yükü azaltılmalı. Vergi, harcayandan değil, kazanandan
alınmalı. Asgari ücretten gelir ve damga vergisi dâhil hiçbir vergi
alınmamalı.
Vergilendirmede beyan esası
uygulandığından vergi matrahı mükellefler tarafından
belirlenmektedir. Vergi kaçakçılığının önlenmesi ve
gerçek tutarların beyan edilmesi için vergi güvenlik önlemleri
alınmalı, servet artışları ile matrah ilişkisi
kurulmalıdır, servet artışlarının
kaynağı sorulmalıdır.
Muafiyet ve istisnalar
kaldırılmalıdır. Asgari ücretle çalışanlardan
stopaj usulü kesinti yapılırken ticari ve diğer kazançları
elde edenlere muafiyet ve istisnalar uygulanmakta, bu vergilendirme adalet
ilkesini zedelemektedir.
En az geçim indirimi tutarları sembolik
olmaktan çıkarılmalı, modern ve sosyal amaca hizmet eden bir
nitelik kazandırılmalıdır. Ücret gelirleri üzerindeki vergi
yükü azaltılmalı, servet ve sermaye gelirinden emek gelirine göre
daha çok vergi alınmalıdır.
Vergi sisteminde dolaylı vergiler
ağır basmaktadır. Dolaylı vergiler düşük gelirli
sınıflar üzerinde yoğunlaştırılmış ve
üst gelir grupları ile alt gelir grupları aynı oranda
dolaylı vergi ödemektedir. Bu olumsuz etkiyi gidermek için dolaysız
vergilerin vergi hasılatı içindeki payı yükseltilmelidir. Rant
gelirleri kesinlikle vergilendirilmelidir.
Vergi afları rasyonel temelde ve düzenli vergi
ödeyen mükellefi cezalandırmayan bir şekilde
yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Cumhuriyet tarihi boyunca
yapılan 36 adet vergi affının 10 tanesi on dokuz yılık
iktidarınız sürecinde yapılmış ve bu vergi
aflarıyla kimler affedilmiş, affedilen vergilerle yurt
dışına kaçırılan para arasında nasıl bir
ilişki vardır, affedilenler arasında -affedersiniz- dün ismini
saydığımız o holdingler, Kolinler, Cengizler var
mıdır, onu da hesaplamak gerektiği kanısındayız.
Alt gelir gruplarının temel
ihtiyaçları vergi politikaları aracılığıyla
sübvanse edilmelidir. Uzlaşma komisyonları yeniden
yapılandırılmalı, büyük firmaların neredeyse
vergilerinin tamamını silen yapılar olmaktan çıkarılmalıdır.
Vergi ombudsmanlığı kurumu oluşturulmalıdır.
Vergide adalet, vergide hakkaniyet ve verginin de
paylaşıldığı bir sistem
oluşturulmalıdır.
Herkese saygılar, iyi akşamlar. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
57nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
57nci madde kabul edilmiştir.
58inci maddede bir önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 58inci maddesinde yer alan ikinci ve
ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Garo
Paylan Ali
Kenanoğlu Nusrettin
Maçin
Diyarbakır İstanbul Şanlıurfa
Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; üç gündür burada vergi kanununu
görüşüyoruz ve bu vergi kanununun bir reform vergisi olduğu söylendi
burada ve tabii bu çok trajikomik bir sunumdu. Üç gün boyunca
anlatıldı. Burada aslında halk için bir vergi kanunu
çıkarılmadığı, bu vergi kanununun hiçbir sorunu
çözmeyeceğini pek çok şekilde burada anlattık fakat görüyorum ki
hani artık sonuna doğru giderken bu konuda yine aynı şey
olacak, yine parmaklar kalkacak ve bu kanun teklifi kanunlaşacak.
Yani bu üç gün içerisinde pek
çok şey de oldu. Döviz bir kez daha zirveyi buldu, döviz lobisi mutlu
oldu, faiz lobisi zil takıp oynuyor ama halk kan ağlıyor. Biz
bütçe için yakın zamanda Ağrıya gittik, ben size oradan biraz
bahsetmek istiyorum. Ekonomi politik komisyonu olarak, bütçe görüşmelerine
giderken halkın fikrini almak istedik, halkla birlikte konuşmak
istedik. Çünkü biliyoruz ki bütçe hakkı vardır ve bütçe hakkı
halk tarafından kullanılmalıdır.
Ağrı, gerçekten,
Türkiyede en çok yok sayılan, en yoksul şehir. Nüfusu normalde 1
milyonun üzerinde fakat nüfus sayımı yapıldığında
500 bin civarında yani neredeyse yarısı göç eden bir şehir.
Başta ekonomik olarak üzere, siyasi, sosyal, coğrafi sebeplerden dolayı
sürekli olarak göç ediyor bu insanlar ve en düşük gelir, göreli yoksulluk
gibi araştırmalarda Ağrı ili en alt seviyelerde bulunuyor.
Bunu aslında hemen giderek, orada biraz dolaşarak da görebilmek
mümkün ama Türkiyedeki millî gelirin ancak üçte 1ini alabilen bir şehir,
her 2 yurttaştan 1i işsiz.
Burada biraz önce de bahsedildi, işsizlik bir
sorun olarak görülmüyor iktidar tarafından. Aslında işçilerin
iş beğenmediği söyleniyor ama gerçek bu değil, bu tamamen
inkârcı bir politikadır, inkâr politikasıdır. Her gün orada
insanlar iş arıyorlar ve iş bulamıyorlar. Ağrıda
yoksulluk o kadar büyük bir boyutta ki bıçak kemiği geçmiş,
kesmiş durumda çünkü hiçbir gelir yok, hiçbir kaynak yok, hiçbir çalışma
imkânı yok, tarım ise tamamen çökertilmiş durumda. Tarım
politikaları tamamen tarım sektörünü ortadan kaldıran ve
uluslararası tekellere, şirketlere, yandaşlara bu alanı
peşkeş çeken bir durumda.
Ben Ağrıdaki halkımızla
yaptığımız görüşmelerden bahsetmek istiyorum. Onlar
son üç yılda elektriğe yüzde 132, doğal gaza da yüzde 95 zam
geldiği bir noktada hiçbir faturasını ödeyemediklerini ve gelire
sahip olmadıklarını söylüyorlar.
Sağlığımız, keyfimiz, doktorumuz, hiçbir şeyimiz
yok. diyorlar. Bayat ekmek yiyoruz, başka geçinme
şansımız yok. diyorlar. Yem, saman pahalı,
alamıyoruz. Erdoğan Ekonomi uçuyor. diyor ama uçan kendisi, ekonomi
değil. diyorlar. Bir çuval un 90 liraydı geçen sene, bu sene 180
lira. diyorlar. Şu an şu saatler itibarıyla elbette daha da fazla
oldu. Yoksul kısmı ölmüş durumda, her vakit keyfeden ise
zenginler. Şu an durum böyle. diyorlar. Esnafın durumu iyi
değil. diyorlar. Buzağı satan biriyle
karşılaştık ve Hayvanları büyütmeden satmak
zorundayız çünkü yem alamıyoruz. diyor. Yem çuvalı 200 lira,
samanın tonu 1.500 lira, küspe 400 lira. diyorlar. Başka,
hastanelerle ilgili... Bir hastane yapılmış, hastane binası
var ama içinde sağlık hizmeti veren hiçbir şey yok. Doktora
gidiyoruz, hizmet alamıyoruz. Doktor yok, hastane cihazları yok;
hiçbir hizmet alamıyoruz. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) AKP
iktidara gelmeden önce 1 kilo etle 3-4 çuval yem alıyorduk ama şimdi
1 tane bile alamıyoruz. diyorlar. Yandaşa iş var,
İŞKUR ancak AKPden tavsiyelerle işçi yerleştiriyor.
diyorlar. Başka ne söyleyebilirim? Yani Savcı Sayanın da
kendine aynen Tayyip Erdoğan gibi saray
yaptırdığını, 50 odalı saray
yaptırdığını, 2 mahalleden başka bir yere de
hizmet vermediğini söylüyorlar.
Gençler tamamen göç ediyor, çok sayıda
Buradan 35-40 bin genç göç etti. diyorlar. En azından bir yıl
içerisinde 15 bin gencin gittiğini söylüyorlar, üniversite bitirmiş
gençlerin burada iş bulamadıkları için yurt dışına
kaçak yollarla gittiğini söylüyorlar. Şimdi tablo bu, ben size ne
söyleyeyim? Gözü doymayanların, bu dünyanın malıyla
büyülenenlerin cehennem ateşinden korkusu kalmamış.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
58inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
58inci madde kabul edilmiştir.
59uncu maddede bir önerge vardır, okutup
işleme aldırıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 59uncu maddesinde yer alan
kısmı ibaresinin bölümü olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Garo Paylan Murat
Çepni Nusrettin Maçin
Diyarbakır İzmir Şanlıurfa
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ömer
Faruk Gergerlioğlu Ali
Kenanoğlu
İzmir Kocaeli İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün gece burada
konuşurken doların hâlinden bahsetmiştik, dolar 9,09du, daha
önceki gün 9du, bugün 9,20; anlaşılan yarın da 9,30 olacak ve
daha da artacak; kamuoyunun beklentisi daha da fazla artacağı yönünde
çünkü iktidara güven kalmadı, iktidar güvenini tamamen kaybetmiş
durumda; çok net bir şekilde bu ortada.
Bir vergi yasası getirmişler ama ülkedeki
vergi adaletsizliklerine dair tek bir kelime yok. Bakın, bunu örneklerle
açıklamaya çalışalım: Cep telefonlarında yer alan TRT
payı yüzde 10 matraha eklenip ÖTVsi hesaplanıyor ve ardından
bunları toplayarak KDV hesaplaması yapılıyor yani verginin
de vergisi alınıyor. Ekmeğe üç farklı -içeriğindekine
göre- KDV ödüyoruz arkadaşlar. Yani bakın, fakirin fukaranın en
çok yediği şey ekmek. Bu iktidar, devletin fakir fukaranın
cebine elini uzatıp parasını almasına izin veriyor, devam
ettiriyor Daha da fazlasını yap. diyor. Bu vergi
adaletsizlikleriyle ilgili, bununla ilgili güya yasada hiçbir düzenleme yok,
aynen devam ediyor, fakir daha fakirleşiyor, zengin daha
zenginleşiyor; yirmi yıllık iktidarınızın sonucu
bu arkadaşlar, fakir daha fakir, zengin daha zengin. Sabit ücretle,
aylık 6 bin lira brüt maaşla çalışan bir vatandaş
yıl sonuna kadar üç farklı vergi diliminde -yüzde15, yüzde 20, yüzde
27- vergi kesintisine maruz kalırken, milyon eurolara sözleşme yapan
futbolculardan sadece yüzde 15 stopaj kesintisi yapılıyor. 56 bin
liraya gümrük girişi olan 2 bin motor hacimli bir aracın
satış fiyatı ortalama 178 bin lira. Devlet, vergi yoluyla
üretenin 3 katı daha fazla para kazanıyor arkadaşlar.
Devlet, üretimi teşvik etmiyor; üretim
deyince aklına inşaat geliyor, başka bir şey gelmiyor.
Yirmi yılın sonunda ekonomi çökmüş durumda, dolar
fırlamış durumda ve maalesef ki bu fatura halktan
çıkıyor. Toplanan her 100 liralık verginin yaklaşık 55
lirası ÖTV ve KDVden tahsil ediliyor yani gerçekten korkunç bir şey
dolaylı verginin bu kadar yüksek miktarda olması. Kitap yazarı
yüzde 17 vergi ödüyor, milyon eurolar kazanan futbolcu yüzde 15lik stopaj
oranına sahip. Çiftçilere verilen tarımsal desteklerden dahi yüzde 4
stopaj kesiliyor.
Sabah yüzünüzü yıkamaya gittiniz, musluğu
açtınız; beş çeşit vergi kesiliyor. Nelermiş? KDV,
çevre temizlik vergisi, atık su bedeli, katı atık bertaraf
bedeli ve katı atık toplama bedeli; vatandaşın hâli bu.
Aylık 6 bin lira brüt maaş alan bir çalışan 360 günün 205
gününü vergiye çalışıyor arkadaşlar. En zengin yüzde 20nin
millî gelirden aldığı pay yüzde 50, en yoksul yüzde 20nin millî
gelirden aldığı pay yüzde 5; işte uçurum ortada ve maalesef
bu hâl daha da artarak devam ediyor.
Radyolu duşakabinde, akıllı kol
saatinde ve mini fırında dahi TRT payı ödüyoruz. Bu TRT nedir ya
Allah aşkına! Zaten iktidarın borazanı hâline gelmiş,
muhalefete yer vermemek, hatta partimize hiç yer vermemekle meşgul ve tüm
halkın vergileri TRTye gidiyor, maşallah.
Kotradan, yattan, gemiden, elmastan,
pırlantadan alınmayan ÖTV doğal gazdan, akaryakıttan
alınıyor. Son beş yılda 4 kez, son on altı yılda
16 kez vergi affı getirildi. Bu aflar düzenli vergi ödeyeni cezalandırıyor.
Toplam vergilerin yüzde 67si dolaylı vergilerden, yüzde 33ü
dolaysız vergilerden oluşuyor ama bu oranlar AB ve OECD ülkelerinde
tam tersine cereyan ediyor. Türkiye'de kayıt dışılık
oranı yüzde 30lar civarında ve bu oran OECD ülkeleri içerisindeki en
yüksek oranlar içerisinde. Vergi adaletsizliği açısından da en
kötü ülkeyiz maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Televizyon alınırken televizyon fiyatı üzerinden önce ÖTV,
televizyon fiyatı ve ÖTV toplamı üzerinden KDV, son olarak da tüm
bunların toplamı üzerinden TRT bandrolü hesaplanarak verginin
vergisinin vergisini ödüyoruz, verginin vergisinin vergisini;
halkımız duysun bunu. Bu iktidar sizin sırtınıza bu
yükleri yüklüyor arkadaşlar, olacak işler değil. Niye susuyorsunuz?
Tepkinizi mutlaka göstereceksiniz. Bu da çok açık ortada, bu seçimlerde
tepkinin ortaya çıkacağı apaçık ortada.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İlla
konuşacağız. O zaman Başkan Niye konuşuyorsunuz?
diyor.
Başkanım, konuşmamızı
istiyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Akaryakıtta ödenen vergi yüzde 55 -ÖTV, KDV, EPDK payı-
civarında. Türkiye, dünyada en yüksek fiyatlarla enerji tüketen ülkelerin
başında geliyor. Biz vergilerin kazanandan alınması
gerektiğini söylüyoruz, harcayandan değil. Gariban ekmek alıyor,
ondan vergi alıyorsun ama kazanandan vergi almıyorsun; bu
adaletsizliğe de itiraz ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
59uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
59uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Çelebi
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ederim Başkanım.
Şimdi, biraz önce Ağrı ilimizle
ilgili bir arkadaşımız bir görüş beyan ettiler de
Daha dün
Millî Eğitim Bakanımızla birlikte Ağrıdaydık.
Dolayısıyla devletimizin de büyüklüğü, 307 trilyon lira
Ağrıya eğitim konusunda bir yatırım aldık. Yine,
özellikle ulaştırma konusunda
Efendim, bir sataşma olduğundan
dolayı bir dakikalık söz istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sataşma yok, gerçekler var.
BAŞKAN Peki, buyurun.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 58inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Çok
teşekkür ediyorum Başkanım.
Biraz önce bir arkadaşımız
Ağrıya bir yatırımın gelmediğini söyledi. Daha dün
Millî Eğitim Bakanımızla birlikte biz heyet olarak
Ağrıya gittik. Dolayısıyla 307 trilyonluk bir
yatırım aldık.
Yine, özellikle ulaştırma konusunda 204
trilyonluk bir yatırım aldık. İnşallah, özellikle
Patnos ve Ağrı arasındaki yolun bitirilmesine ilişkin
Sağlık konusunda, bakın, bu sene 200
yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesinin temelini
atıyoruz. 2018 yılında 400 yataklı Ağrı
eğitim afiliasyonunu yaptık. Ağrı Eğitim ve
Araştırma Hastanesini bitirdik.
Yine, aynı şekilde bu sene 10 tane kadro ihdasını
yaptık.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) En sonda mı değil
mi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hastanede hemşire yok, doktor yok, teçhizat yok, muayene yok.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ağrı en sonda
mı değil mi, onu söyle!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) En
sonda.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN 60ıncı maddede bir önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 60ıncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat İmran
Kılıç
Denizli İstanbul Kahramanmaraş
Halil
Etyemez Nevzat
Ceylan Halis
Dalkılıç
Konya Ankara İstanbul
Ramazan
Can Bayram
Özçelik
Kırıkkale Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle; kurumlar vergisi mükelleflerinin
yıllık beyanname verme sürelerinin hesap döneminin
kapandığı ayı izleyen dördüncü ay olarak devam etmesi
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece kabul edilen
önerge doğrultusunda 60ıncı madde teklif metninden
çıkarılmıştır.
Bir karışıklığa mahal
vermemek adına teklifin görüşmelerine mevcut madde
numaralarından devam edeceğiz. Madde numaraları
Başkanlığımızca kanun metninin yazımı
sırasında teselsül ettirilecektir.
61inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 61inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat İmran
Kılıç
Denizli İstanbul Kahramanmaraş
Halil
Etyemez Nevzat
Ceylan Halis
Dalkılıç
Konya Ankara İstanbul
Ramazan
Can Bayram
Özçelik
Kırıkkale Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle dar mükellef kurumların da
yıllık beyanname verme sürelerinin hesap döneminin
kapandığı ayı izleyen dördüncü ay olarak devam etmesi
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge
doğrultusunda 61inci madde teklif metninden
çıkarılmıştır.
Bir karışıklığa mahal
vermemek adına teklifin görüşmelerine mevcut madde
numaralarından devam edeceğiz. Madde numaraları
Başkanlığımızca kanun metninin yazımı
sırasında teselsül ettirilecektir.
62nci maddede önerge yoktur.
62nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 62nci madde kabul edilmiştir.
63üncü maddede 2 önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 63üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
İzmir İzmir Şanlıurfa
Garo
Paylan Ali
Kenanoğlu Zeynel
Özen
Diyarbakır İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 63üncü madde üzerine partim adına söz
aldım.
Değerli arkadaşlar, bu madde de konaklama
vergisiyle ilgili bir maddedir. Nisan 2019da torba yasayla bir vergi
getirildi, konaklama vergisi. Bu, 1 Nisan 2020 tarihinden itibaren uygulanacaktı
fakat Ocak 2022ye ertelendi. Daha sonra da bu torba yasayla, Komisyona da
haber vermeden, usule uygunsuz biçimde torba yasanın içine konularak Ocak
2023e ertelendi.
Arkadaşlar, bu, 63üncü madde, son maddeyi
görüşüyoruz. Elinizi vicdanınıza koyun; işsizin, yoksulun,
fukaranın, çiftçinin, öğrencinin, emeklinin, EYTlinin derdine çare
bulacak herhangi bir madde var mıydı? Ekonomide reform diyorsunuz,
Harikalar yaratıyoruz. diyorsunuz, Ekonomi uçuyor. diyorsunuz.
Arkadaşlar, sizin yaptıklarınızı, ettiklerinizi bu
halk çok iyi anlıyor, siz anlamıyor zannediyorsunuz. Bazı
rakamlar veriyorsunuz -gerçek rakamlar- ama ne anlama geldiğini de
bilmiyorsunuz.
Ben, rahmetli Fakir Baykurtun bir hikâyesini size
anlatayım. Fakir Baykurt bir hikâyesinde şöyle anlatıyor: Bir
kaymakam kendi bürokratlarıyla bir köy ziyaretine gidiyor, yolda bir
köylüyle karşılaşıyor. Köylü sigarasını yakacak,
çakmağı yok; o, heyete diyor ki: Çakmağı olan bir
arkadaş var mı? Ben sigaramı yakacağım. Onlar pilli
bir el fenerini köylünün sigarasına tutuyorlar, bu köylü çekiyor çekiyor
yanmıyor. Şimdi, bunlar kendi aralarında gülüyorlar, Ya,
şu köylüyü kandırdık. diyorlar. Köylü epey
uğraştıktan sonra Aptallar, esas aptal sizsiniz, ben
fenerinizin pilini bitirdim. diyor.
Şimdi, siz de rakamlar
açıklıyorsunuz, sonra bu rakamların ne anlama geldiğini de
hiç hesaplamıyorsunuz. Şimdi, ülkede tarımı bitirdiniz.
Tarım girdileri yüzde 100, yüzde 200 artarken buna karşılık
ne yaptınız? İthal tarım ürünlerinde gümrüğü
sıfırladınız. Şu anda çiftçinin 160 milyar borcu var,
özel piyasaya da özel olarak 100 milyar borcu var; toplam 260 milyar. Siz ne
yapıyorsunuz? Yani, tek yaptığınız, esnafta, vergi
beyannamesinden çıkararak, yıllık 260 ila 280 lira arası
bir muafiyet. Çiftçiye de ne yapıyorsunuz? Çiftçiye de geçmişe dönük
600 milyon lira destek sunacaksınız. Milyonlarca çiftçi var
arkadaşlar, dalga mı geçiyorsunuz? Adalet bunun neresinde?
Diğer taraftan, rakamlar veriyorsunuz.
Cumhurbaşkanı çıkıyor, diyor ki: Biz 2002de
geldiğimizde burslar 45 liraydı, şimdi 650 lira; gözünüze
dizinize dursun. Arkadaş, ne konuştuklarını bilmiyorlar!
2002de bir çeyrek altın 32 lira ve 13 lira öğrencinin cebinde
kalıyor eğer çeyrek altın alırsa. Bugün 650 lirayla
alamıyorsunuz arkadaşlar, 860 lira; 210 lira daha koyması
gerekir ki bir çeyrek altın alsın. Neyi iyileştirdiniz? Tam
Fakir Baykurtun o köylü hikâyesine benziyor.
Öğrenciler yurt bulamıyor, siz bir de
diyorsunuz ki: Teröristtir bunlar, bunlar bozguncu. Arkadaşlar, rakamlar
ortada. 2002de öğrenci sayısı 1 milyon 880 bin, yurt
sayısı 190. O zamanki yurtlara böldüğümüzde yurt
başına 9 bin öğrenci düşüyor, yüzdeye vurduğumuz zaman
9,17 yapıyor. Bugün ne kadar öğrenci var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özen, tamamlayın
lütfen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) 8 milyon 240 bin
öğrenci var. Bunu mevcut yurtlara böldüğümüzde 7,2 yapıyor.
Demek ki 2002den daha kötüyüz. Yani, öyle harikalar marikalar, ekonomi uçmuyor
arkadaşlar. Bu yalanlarınıza.
Aynı zamanda çöp konusunda da
Günde
kazandıkları 50 veya 100 lira, hanginizin çocuğu gider, gece
sabaha kadar o çöpleri karıştırır? Derdiniz onlar
değil, onların sosyal güvencesi şu bu değil; derdiniz, o
kâğıt toplayan depoları kendi yandaşlarınıza
vereceksiniz, bir tekelleşme sağlanacak; şimdi 25 kuruşa
kâğıdın kilosunu satıyorsa o zaman 20 kuruşa
alacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Yani, eğer imkânı
olsa, günlük 50 lira, 100 lira kazanacak, sosyal güvencesi olmayacak, kim gider
orada çalışır?
Teşekkür ederim, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 63üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 63- 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı
Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 52nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer
alan 1/1/2022 ibaresi 1/1/2025 şeklinde
değiştirilmiştir.
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Emine Gülizar
Emecan
Konya Antalya İstanbul
Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun Hüseyin
Yıldız
Muğla Tekirdağ Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aydın
Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu 63üncü madde, daha
önce, 2020de Turizm Komisyonuna geldi. O dönemde Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu konaklama vergisinin yanlış olduğunu, turizmin üzerine
büyük yük geleceğini defalarca söyledik, Genel Kurulda izah ettik size ama
siz geçirdiniz. 63üncü maddeye göre siz bu vergiyi 1/1/2023e kadar
erteleniyorsunuz yani bizim dediğimize geldiniz. Her zaman doğrusunu
söylüyoruz ama bizi hiç dinlemiyorsunuz. Zaten dinleseydiniz ülkeyi bu hâle
getirmeyecektiniz, işin gerçeği bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu Turizm
Kanununda sadece bu değil, gerçekte turizm Türkiyenin geleceği,
turizme bakıyoruz, bütün yükü de turizm işletmecilerine getirdiniz;
bu yüzden de... Bu kanun aslında dünyanın belli yerlerinde
uygulanıyor; Pariste, Londrada ama orada ne var biliyor musunuz
arkadaşlar? Bu konaklama vergisi yerel yönetimlere gidiyor, yerel
yönetimlere ama siz ne yaptınız? Bu kanunu getirdiniz, gelen
konaklama vergilerini hazineye aktardınız. Onun için bu verginin
yerel yönetimlere gitmesi gerektiğini savunuyoruz hâlen de.
Değerli arkadaşlar, tabii ki iktidara
geldikten sonra -üzülerek söylüyorum- son on yılda, son on yılda
yandaş müteahhitlere verdiğiniz rakam 204 milyar dolar, 204 milyar.
Millî gelirimiz 700 milyar dolar arkadaşlar yani millî gelirin üçte 1ini
5li çeteyi veriyorsunuz. Peki, bütçeyi 5li çeteye verdiğiniz için de ne
yapıyorsunuz? Gariban, yoksul 83 milyon insanın üzerine vergiyi
bindiriyorsunuz. Peki, bu 5li çetenin aldığı bu ihalelerin
karşılığında açık ihale oluyor mu? Hayır
arkadaşlar. Bir kanun çıkardınız, 21/b olarak 5 tane
firmayı çağırıyorsunuz, o 5 firma aralarında bu
ihaleleri dağıtıyorlar hem de rayiç fiyatlarla. Bir örnek
vereceğim size: Bir tünel işini özellikle takip ettim
-Ulaştırma Komisyonundayım- maliyeti 600 milyon TL, 600 milyon.
Buna dikkatinizi çekiyorum AK PARTİ milletvekilleri, sizin cebinize bu
para gitmiyor ama yandaşlara gidiyor, 600 milyon lira. 5li çeteyi
çağırdılar, 21/bye göre ihale ettiler, o ihale 2 milyar 800
milyona verildi arkadaşlar. Sonra ne oldu? Alan müteahhit 600 milyon
liraya alt taşerona devretti, elini değdirmeden 2 milyar 100 milyon
lira cebine para koydu arkadaşlar. İşte, bu yüzden, bu ülkeyi bu
hâle getirdiniz.
2009da -kendiniz biliyorsunuz değil mi- 200
TLlik banknotları siz çıkardınız. O zaman yurt
dışına gitmiştim, 200 TLye 130 dolar aldım. Bu
akşam sordum, 130 dolar değil arkadaş, 100 dolar değil,
şu an 21 dolar alıyoruz, 21 dolar. Bakın, işte sizin
eseriniz; uçurdunuz ya Türkiyeyi, aşağıya doğru, uçuruma
doğru uçurdunuz değerli arkadaşlar. O yetmiyormuş gibi
demin bazı arkadaşlarımız yerel yönetimlerle ilgili ileri
geri konuşuyor. Değerli arkadaşlar, kanun var, kanun. Millî
Emlak bir yeri sattığında, o ilçenin veya ilinse, il belediyelerine
gelirinden yüzde 36 pay veriyorlardı. Peki, siz ne yaptınız
biliyor musunuz arkadaşlar? Allem kallem yaptınız, Millî
Emlaktaki yerleri TOKİye ve Özelleştirme İdaresine devrettiniz
ve sadece o belediyelere katkı vermemek için direkt hazineye aktardınız.
Şu an, iki yıl içerisinde Didimde tam 1 milyar, eski parayla 1
katrilyon liralık yer sattınız, 360 milyon lira belediyeye
gelmesi gerekirken vermediniz. Nereye aktardınız? Hazineye
aktardınız. Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar
sattınız Eyvallah. dedik ama son satışı
yaptınız; biliyor musunuz, hani ormanları yaktınız ya,
hani o uçakları tamir etmediniz ya binlerce alan yakıldı, o
yetmiyormuş gibi, burası Didim, bu çamları, bunları var ya
Didim halkı dikti, Didim halkı
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ayıp be,
ayıp!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla)
bunu arsa diye sattınız
inşaat uğruna, arsa diye sattınız. Didimin en güzel yeri,
insanların sabah kalkıp gezdiği yer, Didimlilerin ektiği
ormanı arsa diye sattınız. AK PARTİnin milletvekillerine
sesleniyorum; bir an önce bu ihaleyi iptal edin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Tam bir
vicdansızlık ya! Olur mu? Yeşili yok ediyorlar ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür
ederim.
Bu vergi artırımlarını da bir
kişinin keyfine, iki dudağına
bıraktığınız için grup olarak bu şeye ret
veriyoruz arkadaşlar. Bu millet iki yakanızı da asla
bırakmayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
63üncü maddeyi oylarına sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
63üncü madde kabul edilmiştir.
64üncü maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 280 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 64üncü maddesinin birinci
fıkrasının mevcut (a), (c) ve (ı) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, fıkraya
mevcut (ı) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin
eklenmesini, (ç) bendinin madde metninden çıkarılmasını ve
bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
a) 1, 5, 6 ve 9 uncu maddeleri 1/1/2021 tarihinden
itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
"c) 10 uncu maddesi 2022 yılı
vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
"ı) 55 inci maddesinin, 193
sayılı Kanunun mükerrer 20/B maddesine ilişkin hükmü 1/1/2022
tarihinden itibaren söz konusu madde kapsamında vergilendirilen kazançlara
konu teslim ve hizmetlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
diğer hükmü yayımı tarihinde,
"i) 59 uncu maddesi bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren madde kapsamında yapılacak nakdi sermaye
artışlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat İmran
Kılıç
Denizli İstanbul Kahramanmaraş
Halil
Etyemez Nevzat
Ceylan Halis
Dalkılıç
Konya Ankara İstanbul
Ramazan
Can Bayram
Özçelik
Kırıkkale Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle, görüşülmekte olan kanun teklifiyle
dördüncü geçici vergi beyanlarının kaldırılmasına
bağlı olarak yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyan ve
ödeme tarihleri de değiştirilmekte ise de mükellef
alışkanlıkları dikkate alınarak yıllık
beyanların mevcut şekliyle devam ettirilmesi, kanun teklifinin
55inci maddesinde yer alan iki ayrı hükmün yürürlük tarihinin
netleştirilmesi ve nakdî sermaye artışlarına ilişkin
hükmün kanunun yayımı tarihinden itibaren yapılacak nakdî
sermaye artışlarına uygulanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 64üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
64üncü madde kabul edilmiştir.
65inci maddede önerge yoktur.
65inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 65inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Dervişoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 280 sıra sayılı Kanun Teklifine,
muvafık oldukları değişiklikler yanında
sakıncalı buldukları düzenlemeleri de içermesi nedeniyle ret oyu
kullanacaklarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmelerini tamamlamak üzere olduğumuz kanun
teklifinin genelinin oylamasına geçmeden önce İYİ Parti Grubu
olarak kullanacağımız oyun rengini ve gerekçesini açıklamak
üzere söz aldım.
İktidarın gelenek hâline getirdiği
torba kanun uygulaması sonucunda, tekliflerin içerisinde
vatandaşlarımızın yararına olacak düzenlemelerle
birlikte sakıncalı gördüğümüz düzenlemeler de aynı anda
oylanmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi bu usulle
vatandaşın sırtına yükleyeceği ekstra maliyetleri de
gizlemeye çalışmaktadır. Araya
sıkıştırılan birkaç olumlu maddeyle kamuoyunda
makyajlı bir algı oluşturma gayretinin ziyadesiyle
farkındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Yüce Türk milleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
gündemini yakinen takip etmekte, aleyhine olan bütün düzenlemeleri de idrak
etmektedir. Bu torba kanunda bazı maddelerin lehinde, bazılarının
da aleyhinde konuşmalar yapıp görüşlerimizi bildirdik.
Örneğin, çiftçilerimize yapılan destek ödemelerinden alınan
verginin kaldırılmasına yönelik düzenlemeyi fevkalade önemli ve
yerinde buluyoruz ancak öte yandan, ÖTV gibi bazı malların
fiyatını kuvvetli şekilde etkileyebilen bir verginin
oranının Cumhurbaşkanınca 3 katına kadar
artırılabilmesine yönelik değişikliğe de
karşı çıkmaktayız. Aynı şekilde, zor durumda olan
esnafımıza sağlanan vergi muafiyetini destekliyor fakat sadece
banka bilançolarını olduğundan daha iyi gösterebilmek adına
tahsili mümkün olmayan kredileri satın alan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir)
ve vatandaşın tepesine çöken varlık
şirketlerine uygulanan vergi muafiyetlerinin sürekli hâle getirilmesine de
şiddetle karşı çıkıyoruz. Vatandaşın
hayrına ya da zararına olacağını gördüğümüz
birçok madde hem Komisyon hem de Genel Kurul aşamasında
yapıcı eleştirilerimiz dahi dikkate alınmadan
hızlıca görüşülüp yasalaşıyor. Müsaade edin de sizi
doğru yöne sevk edebilecek uyarılarımızı yapmaya
fırsat bulalım. Aceleyle hazırlanmış ve palyatif
çözümlerle birlikte Hükûmetin acil ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş
birçok kanunu torbalar hâlinde Meclisten geçiriyor, daha sonra tekrar
düzenlenmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıyoruz.
Bu alanda yaşanan olumsuzlukları giderebilmek adına iktidar
partilerini kanun yapma tekniklerini yeniden gözden geçirmeye davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü alayım Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç
olarak, teklifin geneli üzerinde bu kanunun mutabık olduğumuz
değişiklikler yanında sakıncalı bulduğumuz ve
asla kabul edemeyeceğimiz düzenlemeleri de içermesi sebebiyle
İYİ Parti olarak bu kanunda oyumuzun rengi rettir, ret oyu
kullanacağız.
Hafta boyunca görüşmelere katkı
sağlayan tüm milletvekillerimize, komisyon üyelerine ve Meclis
çalışanlarımıza şükranlarımızı sunar,
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Teşekkür ederim efendim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 49
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3854) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 280) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, üçüncü
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
yazmaktan ziyade sisteme girmeyi denemenizi rica ediyoruz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Manisa
Milletvekili Uğur Aydemir ve 49 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
|
Kullanılan
oy sayısı |
: |
291 |
|
|
Kabul |
: |
247 |
|
|
Ret |
: |
44 |
|
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye İshak Gazel Kütahya |
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 2nci sırada yer
alan 271 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı-Interpol Arasında 2021 Yılında
İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve İcra Komitesi
Toplantıları İçin İmtiyazlar ve Muafiyetlere
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3606) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 271)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 272 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti
Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde
İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 272)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, Anayasanın 92nci maddesi kapsamında
sunulan (3/1696) esas numaralı Cumhurbaşkanlığı
Tezkeresi ile, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 19 Ekim 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.29
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) 280 S. Sayılı Basmayazı 12/10/2021 tarihli 5inci Birleşim Tutanağına eklidir
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.