TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
70inci Birleşim
23 Mart 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Nevin Taşlıçayın, 21 Mart Nevruz Bayramına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, EXPO 2021 Hataya ilişkin gündem
dışı konuşması
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, meslek
odalarının mevcut durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Düzce
Milletvekili Ümit Yılmazın, Avrupa Birliğinin Stratejik
Pusula metnine ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 104 emekli amiralin
yargılandığı davaya ilişkin açıklaması
3.- Bursa
Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, THYnin iptal ettiği
seferlere ve Bursa Doğanbey TOKİ Konutlarındaki ısınma
sorununa ilişkin açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, 6 puanlık sigorta primi işveren
desteğinin süresinin uzatılmasının Tokattaki
işletmeler için önemine ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Sami Çakırın, 21 Mart Dünya Şiir Gününe
ilişkin açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, 23 Mart 1970te şehit edilen Süleyman
Özmene ve Polis Özel Harekâtın kuruluşunun 39uncu yılına
ilişkin açıklaması
7.-
Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün, Eskişehirliler olarak
Hasan Polatkan Havalimanının kapatılmasına izin
vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ve Adanada yaşanan don
olayına ilişkin açıklaması
9.- Konya
Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Adanada düzenlenen yürüyüşte
orantısız güç kullanılmasının kabul edilemez
olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, 2/B arazi sorununa ilişkin
açıklaması
11.- Sivas
Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas SGK İl Müdürü Kadir Boztepenin
bir an önce görevine iade edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatayın demografik
yapısındaki değişime ilişkin açıklaması
13.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehirin
altın şirketlerinin hedefi hâline geldiğine ilişkin
açıklaması
14.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, harita mühendisliği mesleğine
ve 21 Mart Dünya Haritacılar Gününe ilişkin açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, gıda üretiminde verilmesi
gereken desteklere ilişkin açıklaması
16.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Başakşehir Çam ve
Sakura Şehir Hastanesinde açılan Yanık ve Yara Bakım
Merkezine ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, şubat ayı ihracat
rakamlarına ilişkin açıklaması
18.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin Silifke ilçesine bağlı
Kurtuluş ve Sökün köylerinde tarımsal üretim yapan çiftçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
19.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Adana PTT çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
20.- Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, üniversite
öğrencilerinin ülke genelinde ve Vandaki sorunlarına ilişkin
açıklaması
21.- Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, İçişleri
Bakanlığı tarafından polisler için çıkarılan yeni
rotasyon yönetmeliğine ilişkin açıklaması
22.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Tarım İl Müdürlüğü ve
İl Özel İdaresi tarafından üreticilere verilen desteklere
ilişkin açıklaması
23.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, AFJET abonesi olan
Afyonkarahisarlıların yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
24.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Avrupa
Şampiyonu olan Eczacıbaşı Kadın Voleybol
Takımını tebrik ettiğine, Türkiyedeki kaçak göçmen
sorununa, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin bürokrasiyi
alaşağı edeceklerine ilişkin açıklamasını
kınadıklarına, 1915Çanakkale Köprüsü için üstlenici
şirketlere verilen garantinin hazineye yük oluşturduğuna ve
İYİ Parti olarak projeye değil ranta karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bursa Osmangazi
Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akının
ayrıştırıcı ve cinsiyetçi uygulamaları nedeniyle
görevden uzaklaştırılması gerektiğine, bireylerin
bankalara ve finansman şirketlerine olan borçlarındaki
artışa ve Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün et fiyatlarına
yaptıkları zamma ilişkin açıklamasına ilişkin
açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bursa Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü
Haydar Akının kanuna aykırı talimatının
sorumlusunun iktidar partisi olduğuna, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün et
fiyatlarına yaptıkları zamma ilişkin
açıklamasına, Aksarayın Bahçesaray ve Kırımlı
Mahallelerinde yaşayan vatandaşların tapu sorununa ve Hazine ve
Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin kur korumalı mevduat ile Türk
lirasına duyulan güven hakkındaki sözlerine ilişkin açıklaması
27.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın; Manisa Milletvekili Özgür Özel,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile Tokat Milletvekili Kadim
Durmazın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine, Dünya
Ormancılık Haftasına, Eczacıbaşı Dynavit
Kadın Voleybol Takımı ile Halkbank Erkek Voleybol
Takımının başarılarına ve Bediüzzaman Saidi
Nursinin vefatının 62nci seneidevriyesine ilişkin açıklaması
28.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, aile hekimlerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
32.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
34.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Türkiyenin diplomasi
atılımlarına ve 2nci Antalya Diplomasi Forumuna ilişkin
açıklaması
35.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, KHKyle ihraç edilen öğretmen Suzan
Uspakın OHAL Komisyonuna yaptığı itiraz başvurusuna
ret kararı verilmesine ilişkin açıklaması
36.- Trabzon
Milletvekili Ahmet Kayanın, yoklama kaçağı veya bakaya
durumundaki gençlerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
37.- Ankara
Milletvekili Nevin Taşlıçayın, eczacıların özlük
haklarına ilişkin açıklaması
38.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Adanada Alparslan Kuytul ve
öğrencilerine meydanlarda işkence yapıldığına
ilişkin açıklaması
39.- Osmaniye
Milletvekili Baha Ünlünün, şehit ve gazi ailelerinin
yaşadığı mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
40.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Bingöl Özel Harekât Şube
Müdürlüğünde şehit olan polislere, 1915Çanakkale Köprüsünün
açılışına ve Çanakkale şehitlerine ilişkin
açıklaması
41.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, besici ve çiftçilerin
desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
42.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdede hayata geçirilen ve
yapılması planlanan sulama projelerine ilişkin
açıklaması
43.- Mersin
Milletvekili Rıdvan Turanın, üreticilerimizin Rusyaya yaş
meyve, sebze ihracatının finans ayağında
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
44.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
45.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, Kırıkkalede
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
koordinatörlüğünün kurulmasının önemine ilişkin
açıklaması
46.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 18-24 Mart
Yaşlılara Saygı Haftasına ilişkin
açıklaması
47.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Muhsin Yazıcıoğlunu
vefatının 13üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
48.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 18-24 Mart
Yaşlılara Saygı Haftasına ilişkin
açıklaması
49.- Adana
Milletvekili Kemal Peközün, cezaevlerindeki kötü uygulamalara ilişkin
açıklaması
50.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, üreticilerin piyasadan yüksek
fiyatlı arpa ve yem almak zorunda kalmasının gıda enflasyonuna
yol açtığına ilişkin açıklaması
51.- Uşak
Milletvekili İsmail Güneşin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
Öveçler Vadisindeki ağaçlara ve Melih Gökçek zamanında yapılan
süs havuzlarına sahip çıkmadığına ilişkin
açıklaması
52.- Yozgat
Milletvekili Ali Kevenin, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün et fiyatlarına
yaptıkları zamma dair açıklamasına ilişkin
açıklaması
53.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, ekonomik krize ve
işsizliğe ilişkin açıklaması
54.- Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİ Hükûmetinin 2021
yılı içerisinde gerçekleştirdiği yatırımlara
ilişkin açıklaması
55.- Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına bağlı kurumlarda ek ders ücreti
karşılığında çalışanların
sorunlarına ilişkin açıklaması
56.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, hasta mahpuslara ilişkin
açıklaması
57.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın
sorunlarına ilişkin açıklaması
58.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, cezaevlerindeki
ağır koşullara ilişkin açıklaması
59.- Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanı Ziya Altunyaldızın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldızın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.- Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanı Ziya Altunyaldızın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrı Milletvekili
Abdullah Koçun 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
63.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebinin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
64.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, 12 Şubatta
Eskişehirde düzenlenen fahiş zamları protesto yürüyüşüne
katılan Eskişehirlilere yapılan baskıya ilişkin
açıklaması
65.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, iktidarın savunmaya yönelik
saldırılarına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki
parlamento heyetinin Slovenyada düzenlenecek olan Avrupa Birliği
Parlamentoları Meclis Başkanları Toplantısına
katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1902)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu
ve arkadaşları tarafından, başta süt ürünleri olmak üzere
gıda maddelerinde yapılan sahtekârlıkların önüne geçerek
halk sağlığının korunması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 16/2/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 23
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kur korumalı mevduat sisteminin
hazineye maliyetinin araştırılması amacıyla 22/3/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 23 Mart 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, zeytin alanlarının azalmasının
sebeplerinin ve zeytincilik faaliyetlerini engelleyen faktörlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/5673) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 23
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 21, 184, 186, 189, 190,
191, 317, 290, 47, 72 ve 75 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu
kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 41, 42, 43, 44üncü
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun 5, 6, 7, 12, 13, 14, 19, 20, 21, 26, 27 ve 28
Nisan 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun çalışma
saatlerine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İzmir Milletvekili
Yaşar Kırkpınarın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın AK
PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Manisa
Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemir'in, engelli öğretmen atamalarına,
- İzmir
Milletvekili Atila Sertel'in, Bakanlık ve bağlı
kuruluşlarına ait makam araçlarına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/59851), (7/59852)
2.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, Kocaeli'de bulunan iki okulun tamir ve
tadilat işlemleri ile eğitime ne zaman başlayacaklarına,
- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Bakanlık bünyesinde çalışan
taşeron işçilere,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/59853), (7/60070)
3.- İzmir
Milletvekili Bedri Serter'in, Karşıyaka Öğretmenler Lokali'nde
yapılan restorasyon sonucu bazı eserlerin kaybolmasına,
- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, 2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Eskişehir
için hazırlanan projelere ve yapılan yatırımlara,
2018-2022
yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları
çerçevesinde Bilecik için hazırlanan projelere ve yapılan
yatırımlara,
- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, İzmir'de bulunan
Cumhuriyet Anadolu Lisesinin kapatılacağı yönündeki iddialara,
-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in, Tekirdağ'da 26 Eylül 2019'da
meydana gelen deprem sonrası hasar gören okullara ve okulların
tadilatına,
- Erzurum
Milletvekili Muhammet Naci Cinisli'nin, engelli öğretmen atamalarına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/59854), (7/59949), (7/59950), (7/60069), (7/60072), (7/60293)
4.- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, doğal gaz desteği
yapılacak hanelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez'in cevabı (7/60045)
5.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Eskişehir ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Bilecik ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına
ve kurum binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Gaziantep
ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Bilecik ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Eskişehir
ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Gaziantep
ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60164), (7/60165), (7/60166), (7/60167), (7/60168), (7/60169)
23 Mart 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 70inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, 21 Mart Nevruz Bayramı münasebetiyle söz isteyen Ankara
Milletvekili Nevin Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın
Taşlıçay. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, 21 Mart Nevruz
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Mart Nevruz
Bayramı dolayısıyla gündem dışı söz aldım.
Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Gökyüzünü çadır,
güneşi tuğ olarak gören bir düşünce tasavvuru içerisinde,
beşeriyetin yaşadığımız âlemle olan muhabbetini
köklerimizde buluruz. Türklüğümüzün derinliklerinden günümüze ulaşan
kadim öğretilerimiz, tabiatın ve evrenin bir parçasıdır
âdeta. Destan dünyamızda Kutup Yıldızı gibi parlayan
Oğuz Kağanın çocuklarına Gün Ay Yıldız
Gök Dağ ve Deniz isimlerini vermesi kültür köklerimizdeki
derinliği ifade eder. Yeri ve göğü büyük bir irfanla idrak eden Türk
milleti olarak bizler, yalnızca insan odaklı bakmayız çevreye;
yaratılmış her ne var ise kendimize yâren biliriz. Gökte
dalgalanan bayrağımızda hilal ve yıldız vardır,
göğe uzanan tuğlarımızın püskülleri at
kuyruğundandır. Müjdeyle yoğrulan rüyalarımızın
sembolü ulu bir çınardır. Veysel misali, dost eylediğimiz
topraktır. Azizliğimizin temsili arı, duru sulardır.
Rahmet, yağmur damlasındadır ve yenilenmenin nişanesi
bahardır. Bu hâliyle Türklüğümüz, zerreden kürreye ulaşan bir kâinat
anlayışının şuurundadır. Bu şuurda önce
cemreler düşer, müjde doğuran şafakların ardından ve
yeniden açmak için yaprak döker ağaçlar Söğüt meşrebince. Bu
şuurda hürmet adlı erdemi yalnızca insana
yansıtmayız. Hürmetimiz, safını belli eden
karıncayadır; hürmetimiz, kanadında dilek taşıyan
turnayadır; hürmetimiz, bağrında tohum saklayan
toprağadır; hürmetimiz, gölgesinde
soluklandığımız ağacadır; hürmetimiz, umudu
ısıtan baharadır; hürmetimiz, içinde
yaşadığımız değil, beraber
yaşadığımız doğayadır. Doğayla birlikte
gönüllerin uyanışı ise Nevruzdadır.
Nevruz, sabrın
ardıdır. Nevruz, Türk milletinin tabiat ceminde umut
semahıdır. Nevruz, gönülde neşet eden kutlu bir uyanış
sabahıdır. Nevruz, Hıdırellezin
sırdaşıdır. Nevruz Yerli Karadağların
yıkılmasın/Gölgelice kaba ağacın
kesilmesin/Taşkın akan görklü suyun
kurumasın/Kanatlarının ucu kırılmasın/Kadir seni
namerde muhtaç etmesin/Koşarken ak-boz atın sürçmesin niyazıyla
boy boylayıp soy soylayan Dede Korkut'un duasıdır.
Bizler birliği,
toplumsal gerekliliğin çok ötesinde, tabiatla da bir olmanın
hikmetine inanmış bir tefekkür olarak görürüz. Bülbülle bir olup güle
konarız, güllerle bir olup sevda kokarız. Toprak bizdendir, biz
toprakla doğarız. Sular ervahımızdır, taşkın
sularla coşarız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
zahiren mevsimsel bir döngünün tezahürü olarak idrak ettiğimiz Nevruz,
manen ruhumuzun yenilenmesi ve umutlarımızın tazelenmesidir.
Nevruz aynı zamanda Türklüğün varoluş ifadesidir. Demir
dağları eriten sabrın ardından 4 yöne
yayıldığımız, 7 iklimle hayat bulduğumuz,
bastığımız toprakları yurt tuttuğumuz yeni
günlerin başlangıcıdır Nevruz ve bu başlangıca
uyandığımız yerin adıdır Ergenekon. Tarihimizin
her dönüm noktasında Ergenekon ruhuyla çıktık tüm zorluklardan.
Körüklerimiz belleğimizde, yaktığımız ateş
yüreğimizde ve yolumuz bir kurdun izinde.
Dileğimiz odur ki
Ergenekon ateşi hiç sönmesin, izimiz silinmesin, yeni gün
şafağımızdan eksilmesin; umutlarımız
yeşersin, rüzgârımız essin, balalar boy versin,
ocaklarımız tütsün, güzel sular gürüldesin, tohumlar çiçeğe
dönsün, gayretimiz yorulmasın, üstte mavi gök çökmedikçe, altta
yağız yer delinmedikçe ilimiz, töremiz bozulmasın. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Nevruzun manevi ikliminde
yüreği Türklükle atan canlara selam olsun, Turan'a
uyanacağımız sabahlara selam olsun, bizi bir kılan
bayramlara selam olsun. Biriz; Karluk, Kıpçak, Oğuz/Kurulsun toy,
çalsın kopuz/Gün kutludur, doğsun Nevruz/Ergenekon yâdı ile...
Bu duygu ve düşüncelerle
Genel Kurulu ve yüce Türk milletini tekraren selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, EXPO 2021 Hatayla ilgili söz isteyen Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansura aittir.
Buyurun Sayın
Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, EXPO 2021 Hataya
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi,
Dünya Kupası ve olimpiyatlardan sonra dünyada ekonomik ve kültürel etki
yaratan en büyük 3üncü organizasyon EXPO'dur. Bu büyük organizasyon EXPO 2021
Hatay medeniyetler bahçesi temasıyla 1 Nisan 2022de ziyaretçilerine
kapılarını açacak. Hiçbir kamu kurumundan destek almadan 70
milyon dolarlık devasa bir organizasyonu Büyükşehir Belediyesi
imkânlarıyla gerçekleştiren Büyükşehir Belediye
Başkanımız Doçent Doktor Sayın Lütfü Savaş'a ve
emeği geçen tüm Büyükşehir Belediye yönetimine,
çalışanlarına, kıymetli Hataylı hemşehrilerime
sonsuz teşekkür ediyorum.
Yalnız, bu noktada EXPO
2016 Antalyaya oluk oluk para akıtırken EXPO 2021 Hataydan 1 kör
kuruşu esirgeyen iktidarın adaletsizliğine değinmeden
geçemeyeceğim. Buradan, iktidar milletvekillerine sesleniyorum.
İktidar, Antalya EXPOya özel kanun çıkardı, özel ajans kurdu,
Meclise Antalya EXPO mesaisi yaptırdı. Bırakın mesaiyi, siz
herhangi bir iktidar temsilcisinin ağzından bu Mecliste bir saniye de
olsa EXPO Hatay lafını duydunuz mu? Niye duymadık? Bu Gazi
Mecliste Antalya halkının iradesi var da Hatay halkının
iradesi yok mu?
İktidar, Antalya EXPO
için Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde ofis
oluşturdu, personel istihdam etti, Antalya EXPO'nun on-line erişimi
için Bakanlığın web sitesine
bağlı resmî bir site oluşturdu; Hatay EXPO içinse böyle bir
çalışma yapmadı. Antalya bu ülkenin bir şehri de Hatay
değil mi? Hatay EXPOnun arazisi, Hatay Büyükşehir Belediyesine
aittir. Antalya'da ise iktidar, hazineye ait kocaman bir araziyi Antalya
EXPO'ya tahsis etmişti. Hatay üvey evlat mı?
İktidar, Antalya EXPO
için Maliye Bakanlığından her yıl kaynak
aktardığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin, Türkiye
İhracatçılar Meclisinin, Türkiye Seyahat Acentaları
Birliğinin beş yıl boyunca kaynak aktarmasını yasal
zorunluluk hâline getirdi. Şimdi soruyorum: Her yıl en fazla vergi
ödeyen illerin başında gelen Hatay'ın EXPOsu bu çabaların
onda 1ini bile hak etmiyor mu? İktidar, Antalya'ya özel olarak EXPO Sergi
Alanı ile havalimanı ve otogar erişimi sağlamak için 20
kilometrelik raylı sistem yaptı. On bir yıldır
yanlış Suriye politikanızla savaşın gölgesinde
yaşamaya mahkûm ettiğiniz Hatay için de bunu yapamaz
mıydınız? Bu adaletsizlik vicdanınızı hiç mi
rahatsız etmiyor? Kültür ve Turizm Bakanlığı EXPO 2016
Antalyayı yurt dışında tanıtmak için cansiparane çalıştı,
çok da iyi yaptı ama benzer bir çalışma ve özveri EXPO 2021
Hatay için neden esirgendi?
İktidar, Türkiye'nin
ulusal hava yolu şirketi Türk Hava Yollarını EXPO 2016da
Antalyanın ana hava yolu sponsoru, devletin imtiyazlı hissesine
sahip olduğu Turkcelli de ana iletişim sponsoru yaptı ama ne
THY ne de Turkcell EXPO Hatayda yok çünkü iktidarın talimatı yok.
THY bırakın sponsor olmayı ek sefer dahi koymuyor. Bu
ayrımcılık niye? Türk Hava Yollarına buradan sesleniyorum:
Siyasi değil millî davranın; tüm büyük şehirlerden Hataya uçak
seferleri koyun, sefer sayılarını artırın.
İktidar, bildiğimiz
kadarıyla, Antalya EXPOya 1,8 milyar lira kaynak akıttı, o
zamanın kuruyla 600 milyon dolar kaynak akıttı. Hatay EXPOdan
esirgenen kaynak ise 70 milyon dolardı yani Antalyaya akıtılan
kaynağın onda 1i. Hatay EXPO sadece Hataya değil Türkiye'ye de
kazandıracak bir organizasyon. İktidar, Hatay EXPOyu nasıl
görmezden gelir? Bu nasıl bir millî şuur?
Özetle, değerli
milletvekilleri, iktidar, Hatay EXPO için ne kanun çıkardı ne ajans
kurdu ne personel istihdam etti ne arazi tahsis etti ne raylı sistem
yaptı ne tanıtımını gerçekleştirdi ne sponsor
bağladı ne de 600 milyon dolar kaynak akıttı ama iktidara
rağmen, halkın belediyesi Hatay Büyükşehir Belediyesi aslanlar
gibi, tek başına EXPO 2021i gerçekleştiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla)
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Doçent Doktor Lütfü
Savaşa bir kez daha teşekkür ediyorum. İktidar, Hatay EXPOya
bir kuruş dahi vermedi ama Hatay EXPOya gelecek yüz binlerce yabancı
ziyaretçisiyle, getirdikleri dövizlerle, orada kurulacak iş
bağlantılarıyla, ülkemizin tanıtımına
katkısıyla elde edilen tüm kazanımlar hem Hatayın hem de
Türkiyenin olacak; iktidarda, Hatay EXPOdan esirgediği desteğin
utancı kalacak.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi 1 Nisanda
başlayacak ve altı ay süreyle devam edecek olan Hatay EXPOya davet
ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, meslek odalarının mevcut durumu
hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçala aittir.
Buyurunuz Sayın Öçal.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, meslek
odalarının mevcut durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri;
toprağın vefası kıymetini bilene, ekmeğin vefası
nimeti verene diyerek bu konuşmamda meslek odalarının tarihî gelişimi
ve ülkemizdeki faaliyetlerinin olumlu, olumsuz değerlendirmesini
yapacağım.
Meslek odalarının
tarihî sürecini ve gelişimini incelediğimizde Ahilik kavramı
ön plana çıkmaktadır. Ahiliğin kökeni 13üncü yüzyıldan
itibaren içtimai, iktisadi ve siyasi faaliyetler yürüten fütüvvet kurumuna
dayanmaktadır. Ticaret ahlakı, dinî esaslar, cesaret,
girişimcilik, mesleki erdemin gözetilmesi Ahiliğin temel unsurudur.
Anadolu Selçuklu Devletinde
Ahilik, sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyen önemli bir unsurdur.
Osmanlı Döneminde ise
İstanbulun fethedilmesiyle gayrimüslim esnafları da kapsayacak
şekilde Ahiliğe benzeyen lonca teşkilatları
oluşturulmuştur. Meslek odaları, lonca
teşkilatının bir uzantısıdır. Kapitalizmin
19uncu yüzyılda tüm pazarı inşa etmesi neticesinde kurulan
meslek odalarında, aynı meslekte olan insanların birbirlerini
koruyup kollaması, mesleklerinin gelişmesi anlayışı
öne çıkmıştır.
Günümüzde ise meslek
odalarının birçoğu oligarşinin ve vesayetin kalesi olarak
değerlendirilmektedir. Bir kısmı, mevzuatının en temel
kaynağı, dayanağı olan mesleki eğitimi sağlamak
gibi temel içerikleri dahi sağlayamamaktadır. Aynı meslek
grubunda olan kişilerin birbirlerine sosyal ve hukuksal alanda arka
çıkması son derece normaldir. Ancak bu gaye öylesine odak
noktası hâline alınmıştır ki topluma fayda
sağlama ve mesleki nitelikleri artırma gayreti maalesef göz ardı
edilmeye başlanmıştır.
Meslek
mensuplarının kendi içlerinde daha hakkaniyetli olmaları
gerekirken meslektaşlarının hatalarını kabul edip buna
çözüm üretmeleri gerekirken seçilmiş kitlenin dayatmasıyla toplumun
ve ülkenin çıkarlarını tehlikeye atacak kadar körelmiş
olmaları açıkçası bizi tedirgin etmektedir. Meslek odaları
tekel güce sahip oldukları kanısındadır. Bu anlamda, meslek
odaları çeşitlendirilmeli; adil, objektif, çoklu meslek örgütleri
ortaya çıkarılmalıdır. Örnek vermek gerekirse
Tarih
geleceğe ışık tutma açısından önemli bir
disiplindir. Buna en güzel örnek olarak, dönemin Başbakanı Süleyman
Demirelin Boğaziçi Köprüsünü yaptırmasından dolayı
Mühendisler Odasından ihraç edilmesini gösterebiliriz. Başka bir
örnek: 2015 yılında Ankaranın trafiğini rahatlatacak
önemli bir proje olan Ankara Bulvarı çeşitli odalar tarafından
açılan davalar neticesinde 5. İdare Mahkemesi kararıyla
kapatılmıştır; ardından, halkın sert tepkisiyle
tekrar açılmıştır.
Meslek odalarının,
ülkemizin ve milletimizin menfaatine projeler üretmediği artık
ortadadır. Hatta daha ileri giderek hayati önem taşıyan
yararlı projelere düşmanca tavırlar sergilemekteler. Hâlbuki toplumun
ve ülkenin çıkarlarının ön planda tutulduğu bir sorumluluk
anlayışını haiz olmaları gerekmez mi? Bu
tavırlarını ortaya koyarken ideolojik söylemleri ve eylemleriyle
medyada yankı bulmayı başarabilmişlerdir. Bu tablo bize
millî çıkarlar için değil, bilakis gayrimillî menfaatler için hizmet
ettiklerini de göstermektedir.
Her ne kadar meslek
odaları içerisinde gayrimillî hesaplar güdenler var ise de gerçek anlamda
bu milletin yararını gözeten meslek grupları olduğunu da
unutmamak gerekir. Zaten bu çeşit yararlı işler yapan meslek
grupları gündemde olma gayesi gütmeksizin yarar sağlamaktalar. Bizim
eleştirdiğimiz gruptaki meslek odaları kuruluş
amaçlarının dışına çıkmış, politize
olmaktan da öteye gidip âdeta militanca tutum sergilemiş, üyelerini kutuplaştırarak
çatışma ortamı peşine düşmüşlerdir. Kendi
varlıklarını kanun ve yönetmelik kılıfı
altına sokarak korumaya almak, değişen dünya diye söze
başlayıp kendi totaliter yapılarını muhafaza etmek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HABİBE ÖÇAL (Devamla)
kendi görev alanının dışına çıkıp her
alanda devlete akıl vermeye çalışmak bunların asli görevi
hâline gelmiştir, hatta ve hatta darbe çağrısı yapma hadsizliği,
antidemokratik uygulamaları, seçilmiş Hükûmeti indirme
çığırtkanlığı yapacak kadar
ahmaklaşmaları, maalesef birtakım odaların asli görevi
hâlindedir. Batının istifade edebileceğimiz işler
sistemleri elbette mevcuttur; bize düşen, öncelikle, bu türdeki
yenilikleri milletimizin dinî, siyasi, kültürel yaşayış biçimine
uygun bir şekilde süzgeçten geçirmektir. Bunu yaparken istişare
metodunu elden bırakmamak gerekir,
Elhasıl,
azınlığın çoğunluğa idaresi olup sömürme
zamanı ve hadiselere uzaktan bakma dönemi bitmiştir diyerek meslek
odalarımızın bir an önce kuruluş felsefesine ve asli
görevlerine dönmeleri çağrısında buluyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren milletvekillerine yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Yılmaz
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Avrupa Birliğinin
Stratejik Pusula metnine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliğinin
savunma politikalarındaki hedeflerinin ele alındığı
Stratejik Pusula metni yayınlandı. Yayınlanan metnin Türkiye
bölümüne göre, ülkemiz, Doğu Akdenizde münhasır ekonomik bölge
ilanı ve Suriyeden ABye göç eden göçmenler gerekçe gösterilerek düşman
ülkeler statüsüne konulmuştur. Ukrayna-Rusya savaşından ders
çıkarmayan, Türkiyenin ve KKTCnin egemenlik haklarını hiçe
sayan ABnin aklını başına almayacağı bir kez
daha ortaya çıkmıştır. Yıllarca bizi üye yapacağı
hayalleriyle müzakere masalarında bekleten ABnin güvenliği bizi
kesinlikle ilgilendirmemeli; Afrika, Asya ve Orta Doğuda
Batının uyguladığı vahşi emperyalist
politikaların sonucunda göç etmek zorunda kalanların ABye
geçmelerine izin verilmelidir. Pusulası şaşan AB bakalım
sonunda nereye toslayacaktır diyor, Dışişleri
Bakanlığımızın ABye verdiği cevabı
destekliyorum.
BAŞKAN Sayın
Çelebi
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 104 emekli amiralin
yargılandığı davaya ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
2si bu süreçte vefat eden
emekli 104 amiralimize ve 1 emekli generalimize, tamamen kamu
yararını gözeterek ve mesleki sorumluluk anlayışıyla
ifade hürriyeti gereği yayımladıkları, hiçbir suç unsuru
içermeyen 4 Nisan 2021 tarihli duyuru kapsamında dava açıldı. Ne
dediler? Montrö önemli. dediler. Rusya-Ukrayna savaşında
dediklerinin doğruluğu yine kanıtlandı. Sarıklı
amirale dikkat. dediler. 15 Temmuzdan ders çıkarılmadı mı,
neyin savunması yapılacak ki? Bu duyuru, Anayasamızın
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti çerçevesinde
gerçekleştirilen bir açıklamadan ibarettir. Suçsuzluğun
kanıtlanması için savunma yapılmasının istenmesi
trajiktir. Anayasal hak kullanmaktan anayasal suç çıkmaz diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Vahapoğlu
3.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, THYnin
iptal ettiği seferlere ve Bursa Doğanbey TOKİ
Konutlarındaki ısınma sorununa ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk Hava Yolları Nisan
2022den itibaren Bursa Yenişehir Havaalanından Gaziantep, Muş,
Malatya, Erzurum gibi illere yaptığı seferleri iptal etmiş
bulunmaktadır. Bu seferlerin yeniden konulması için konunun
Ulaştırma Bakanlığı ve Türk Hava Yolları
yönetimince yeniden değerlendirilmesi hususunda dikkatlerini çekiyorum.
Ayrıca, Bursa
Doğanbey TOKİ Konutları merkezî sistemle
ısıtılmaktadır, site yöneticisinin bir suistimalinden
bahsedilmektedir ve şu anda 3 bin kişi
ısınamamaktadır. Enerji Bakanlığı ve Bursagaz
yönetiminin konuyu değerlendirmesi gerektiği düşüncesiyle konuyu
bilgilerinize arz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bulut
4.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, 6 puanlık sigorta primi
işveren desteğinin süresinin uzatılmasının Tokattaki
işletmeler için önemine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2013 yılından
itibaren Tokat ilimiz de dâhil olmak üzere 51 ilde özel sektör iş
yerlerinde istihdam edilen işçiler için 6 puanlık sigorta primi
işveren desteğinin hazinece karşılanmasına karar
verilmiştir. 31 Aralık 2021 yılına kadar uygulanan 6
puanlık sigorta primi işveren desteği istihdam ve ekonomiyi
canlandırmıştır. 2022 yılında özel sektör iş
yerlerinde istihdam edilen işçiler için 6 puanlık sigorta primi
işveren desteğinin uzatılmaması Tokattaki işletmelerin
her bir çalışanı için 300 liralık ek bir maliyetle
karşı karşıya kalmalarına sebep olmuş. Bu durum
da işletmelerimizi zor durumda bırakmıştır. Küresel
olarak ekonomide yaşanılan olumsuzluk ve asgari ücretteki
artış dikkate alındığında bu tür teşviklere
her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğu açıktır. 6
puanlık sigorta primi işveren desteğinin süresinin yeniden
uzatılması Tokattaki işletmeler için büyük önem arz etmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakır
5.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 21 Mart Dünya
Şiir Gününe ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, 21 Mart Dünya Şiir Günü dolayısıyla
şiir ve şiirin albenisi üzerine birkaç kelam ederek şiiri
gündemimize taşımak istiyorum.
Dünya çapında kutlanan
bu günde farkındalık yaratmak, evrensel, ulusal ve bölgesel şiir
hareketlerine taze bir enerji sağlamak hedeflenmektedir. Şiir
okumayı, yazmayı, yayımlamayı, teşvik etmeyi amaçlayan
bir şiir gününde şiiri tarif etmenin ne kadar zor olduğunu ama
şiirsiz bir dünyayı tarif etmenin ondan çok daha zor olduğunu
söyleyebilirim. İnce dili zarafetiyle inci mercan misali, kelimelerin
raksıyla gönüllerdeki bam telini titreten şiir, dünden bugüne,
bugünden yarına gürül gürül çağlayan bir ırmağın
çağına ait seslerinin yankısını taşıyıp
durur. Her bir şiir günün yoğunluğunda, herhangi bir zaman
diliminde kaybolan insana bir nefes, bir rayiha, bir suhulet ve sükûnet
verecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şiir gibi
okudunuz efendim.
Sayın Kılavuz
6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 23 Mart 1970te
şehit edilen Süleyman Özmene ve Polis Özel Harekâtın
kuruluşunun 39uncu yılına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
23 Mart 1970te şehit
edilen kutup yıldızlarımızdan Süleyman Özmen ağabeyi
ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Davan
davamız, kavgan kavgamızdır. Öz menem!/Öz menem!/Onlar kabuk öz
menem!/Sen yelde savrulan kül/Yüreklerde köz menem!/Ülkü uğruna şehit/Men
Süleyman Özmenem!
Yüce Türk milletinin şan
ve şeref anıtları olan, teröristlerin kökünü kazıyan
şehitler otağı, kahramanlar yatağı Polis Özel
Harekâtın kuruluşunun 39uncu yılı kutlu olsun.
Allahın aslanları, çağımızın bozkurt yürekli
Hamzaları, Türk milletinin Kürşat duruşlu yiğitleri selam
sizlere.
Şehitlerimizi rahmetle
anıyor, gazilerimize sağlıklı ömürler diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Süllü
7.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün, Eskişehirliler
olarak Hasan Polatkan Havalimanının kapatılmasına izin
vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
JALE NUR SÜLLÜ
(Eskişehir) 1989da devlet bütçesine 1 kuruş yük olmadan Anadolu
Üniversitesinin bütçesiyle dönemin Rektörü, şimdiki Büyükşehir
Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen tarafından
yapılan Hasan Polatkan Havalimanı, sivil havacılık
eğitim faaliyetlerinin verildiği Türkiyede tek üniversite
havalimanı olarak Avrupa şehirleri ve hac seferleri olmak üzere
yılda 100 bin yolcuya hizmet etmektedir. Plansızca uçuş
garantisiyle yapılan, devlet bütçesine büyük yük getiren Zafer
Havalimanının açığını kapatmak üzere Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğünce 1 Nisan itibarıyla
uçuşların Eskişehirden Zafer Havalimanına
yönlendirildiği hava yolu şirketlerine bildirilmiştir. Yolcu ve
hava yolu firmalarının istemediği bu girişime derhâl Dur!
denilmelidir. İç uçuşların başlatılması için
sürekli mücadele veren Eskişehirliler olarak havalimanının
kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ve Adanada
yaşanan don olayına ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Mersin ve Adana'da son otuz yılın en ağır kış
şartları yaşanmakta ve Martın 20sinde maalesef turfanda
karpuz, kabak, patlıcan ve turfanda ürünlerin ekili olduğu seraların
tamamı don vesilesiyle zarar görmüştür. Aynı şekilde
şeftali, kayısı, çilek tarlaları da büyük oranda zarar
görmüş, zarar yüzde 80-90 nispetindedir. Bu arazilerin özellikle turfanda
seracılık yapılan bölgelerde yeniden ekilebilmesi için Ziraat
Bankasınca mutlaka çiftçi kredilerinde limitlerin artırılarak
çiftçilerimizin üretim yapmasının önü açılmalıdır ve
aynı şekilde yine, çiftçilerimizin Ziraat Bankasına ve
Tarım Krediye olan borçları şimdiden ertelenmeli, bunlara bir
şans tanınmalıdır.
Bu konuda Tarım Bakanlığının
gerekli çalışmayı yapmasını talep ediyor, bütün
çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
9.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Adanada
düzenlenen yürüyüşte orantısız güç
kullanılmasının kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Anayasa'nın 34üncü maddesine göre Herkes önceden izin
almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına sahiptir. Bu en temel hakkı kullanan insanlara
orantısız güç kullanarak müdahale etmek insani
olmadığı gibi hukuki de değildir. Geçtiğimiz gün
Adana'da yapılan bu insanlık dışı uygulamalar asla
kabul edilemez. Savunmasız insanların darbedilmesinin, yerlerde
sürüklenmesinin, kadınların coplanmasının izah edilebilir
bir tarafı yoktur. Geçmişteki örneklerini büyük bir esefle
hatırladığımız bu uygulamalar kayıtlara kara
birer leke olarak geçmiştir. Bu topraklara şiddet, kin ve nefret
tohumları ekmek isteyen kişi ve kurumlar kim olursa olsun derhâl
tasfiye edilmelidir.
Bir kere daha ifade ediyorum
ki değiştirmek istediğiniz ne varsa ona dönüştünüz.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel
10.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, 2/B arazi sorununa
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Sayın milletvekilleri, 2/B arazilerinin sorunu çözülememiştir. Tam on
beş yıldır AKP bu konuyu konuşmaktadır ama sadece
konuşmaktadır ve 7 milyon kişinin sorunudur. Üzerine ev
yapamıyor; ev yapıyor, ruhsat alamıyor, su bağlatamıyor,
elektrik bağlatamıyor. Ekiyor, biçiyor fakat destekleme alamıyor.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2/B Barış Projesini
geliştirdik. Devlet ile vatandaş barışacak, köylü ile
devlet barışacak. Konut veya iş yeri varsa üzerinde, emlak
vergisi üzerinden ona bunu vereceğiz. Eğer, orman köylülerinin
kullanacağı bir alansa, yerleşim veya tarım amaçlı
kullanmaları kaydıyla bunu tamamen bedelsiz olarak orman köylülerine
vereceğiz ve buradan elde edeceğimiz geliri yine orman köylüsünün
kalkınması için, tarımı desteklemek için
kullanacağız. Yine, büyük bir kısmını, yüzde 40ını
da yine o alanların tekrar ıslahı ve ihyası için
kullanacağız.
BAŞKAN Sayın
Karasu
11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivas SGK İl Müdürü
Kadir Boztepenin bir an önce görevine iade edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sivasta Sosyal Güvenlik
Kurumu İl Müdürü olarak görev yapan Kadir Boztepe geçtiğimiz günlerde
ani bir kararla görevinden alınmıştır.
Yaptığı başarılı çalışmalar herkes
tarafından takdir edilen Boztepenin görevden alınması Sivasta
iş dünyası ve vatandaşlarımız tarafından tepkiyle
karşılanmıştır. Yıllardır Sivası her
konuda geriye götüren, 1 milim ilerletmeyen iktidar şimdi de görevi
çerçevesinde Sivasa hizmet etmeye çalışan bir bürokratı
Sivastan koparmaya çalışmaktadır. Sivaslıların
ihtiyacı şehrindeki bürokratların nedeni belli olmayan
şekillerde görevlerinden alınması değil, şehrine
hizmet eden, çözüm odaklı çalışan tüm kamu görevlilerinin
teşvik edilmesidir. Buradan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Vedat Bilgine çağrıda bulunuyorum: Yapılan
yanlıştan vazgeçilmeli, Sivas SGK İl Müdürü Kadir Boztepe bir an
önce görevine dönmelidir.
BAŞKAN Sayın
Tokdemir
12.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatayın
demografik yapısındaki değişime ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Atatürkün Benim şahsi
meselemdir. diyerek göstermiş olduğu diplomasi ve büyük strateji
sayesinde ana vatana katılan ve adını bile kendisinin
verdiği Hatay ilimizin nüfus yapısı ve sosyal dokusu maalesef değişiyor.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Lütfü
Savaşın Suriyeli nüfusu artış hızıyla ilgili
uyarısı bulunduğumuz durumu özetliyor. Bunu basit bir mülteci
sorunu olarak görmeyelim. Günümüzde güvenlik sadece sınırların,
deniz ve hava sahasının korunmasından ibaret değildir,
demografik yapıdaki değişiklikler de güvenlik
konularının içerisinde yer alan çok kritik faktörlerdir. Bizler
Hatayın evlatları olarak Hatayımıza, bu serhat
şehrimize azami dikkat ve önem bekliyoruz. Demografik
yapımızı koruyalım. İktidarın bu
çağrımıza duyarsız kalmamasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
İlhan
13.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
Kırşehirin altın şirketlerinin hedefi hâline
geldiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
AKP yirmi yıllık
iktidarları döneminde tarımsal üretimi ve biyoçeşitliliği
artırmak yerine yasalarda ve yönetmeliklerde planlı bir şekilde
yapılan düzenlemelerle ekonomik kalkınma adı altında özel
şirketlerin kent ve doğal hayat üzerindeki talan ve ranta dayalı
yıkımsal etkilerini sürekli artırmaktadır. Orta Anadolunun
doğası ve temiz havasıyla örnek bir ili olan
Kırşehirin de ne yazık ki altın şirketlerinin hedefi
hâline geldiğine, doğal yaşamın ve tarım arazilerinin
büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna tanık
olmaktayız. Ayrıca ruhsatlar için ÇED raporuna bile gerek
görülmemiş. Buradan iktidara sesleniyorum: Ülke ekonomisine hiçbir katma
değeri olmayacak ve sadece yandaşlarınızı zengin
edecek bu doğa katliamından vazgeçin. Zira Kırşehir
halkı şehrin ekolojik dengesinin bozulmasına asla müsaade
etmeyecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Şeker
14.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, harita
mühendisliği mesleğine ve 21 Mart Dünya Haritacılar Gününe
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
insan yaşamında can ve mal güvenliğinden, doğal
kaynaklarımızın ve topraklarımızın
değerlendirilmesinden kırsal ve kentsel gelişime, miras
hukukundan mülkiyet hukukuna kadar hayatın her alanında yer alan
harita mühendisliği mesleği beş yüz yıllık bir
geçmişe sahiptir. Harita mühendisleri kadastrodan
toplulaştırmaya, imardan gayrimenkul değerlendirmeye, arazi ve
arsa üretiminden yönetimine, altyapı ve üstyapı tesislerinden
mühendislik yapılarının tasarımı ve inşasına
kadar bütün alanlarda uzaydaki uydularla yer kürede üç boyutlu bilgi üretir,
hizmete sunar.
Hayal edilen projeleri üretip
ve uygulayan, insana ve hayata dokunan, ülkemize ve dünyaya değer katmaya
devam eden meslektaşım harita mühendislerinin 21 Mart Dünya
Haritacılar Gününü kutluyor, sağlıklı, huzurlu, bereketli
günler diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ok
15.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, gıda
üretiminde verilmesi gereken desteklere ilişkin açıklaması
İSMAİL OK
(Balıkesir) Çok teşekkür ederim.
Geçen hafta yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle tarım
işletmelerinde güneş enerjisinden elektrik üretimi için desteklemeler
artırılmıştır. Geç de olsa bu son derece önemli bir
uygulamadır ancak tek başına yeterli değildir. Özellikle
akaryakıt, gübre, yem ve tohumda da desteklemeler
artırılmalıdır, aksi takdirde üreticimiz iflas edecek,
vatandaşlarımız ise gıda ürünlerine ulaşamayacak hâle
geleceklerdir. Acilen akaryakıt, gübre, yem ve tohumda da desteklemeler
artırılmalıdır. Kimyasal gübre yerine organik gübre
kullanımı desteklenerek teşvik edilmelidir.
Yine, tarım ve gıda
ürünlerinin nakliyesinde özellikle otoyollar ve köprüler ücretsiz hâle
getirilmelidir. Gıda stratejik bir üründür, yeterli ürün üretilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
16.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde açılan
Yanık ve Yara Bakım Merkezine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde,
16 yoğun bakım ve 61 yatak kapasitesiyle, ağır yanık
ve yara tedavisinde hizmet vermek üzere Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük
Yanık ve Yara Bakım Merkezi açıldı; ileride, optimum
ortamlarda, ileri teknolojinin en gerektirdiği teknikler kullanılarak
-kök hücresinden hiperbarik oksijen tedavileri- yoğun bakım
şartlarının en iyi ortamlarında, yapay derilerin
uygulandığı bir ortamda hastalarımıza hizmet
verilecek. Yanık ve Yara Bakım Merkezimiz yurt içinde ve yurt
dışında yılda yaklaşık 45 bin hastayı tedavi
edecek kapasitededir, gerektiğinde yatak ve hizmet kapasitesi 2 kat
artırılacaktır.
Bu vesileyle hekim
meslektaşlarıma ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor,
merkezimizin hayırlı olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Taşkın
17.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
şubat ayı ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde AK
PARTİ iktidarıyla istikrar sürüyor, Türkiye büyüyor. İhracatta
tüm zamanların şubat ayı rekoru kırıldı. 2022
yılı Şubat ayı ihracatımız geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 25,4 oranında artarak 20 milyar 3 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Enerji hariç ihracatın ithalatı
karşılama oranı yüzde 95,4 oldu. Türkiye ekonomisi uzun süredir
etkisini sürdüren salgın hastalığa, küresel enerji, gıda,
enflasyon krizlerine ve yakın coğrafyasında yaşanan askerî
ve siyasi anlaşmazlıklara rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın
güçlü liderliğinde yeni ekonomi modeliyle yatırım, istihdam,
üretim, ihracat ve büyüme yolunda durmaksızın ilerleyerek 2021
yılında yüzde 11 büyümeyle çift haneli büyüme hedefini yakaladı
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Gökçel
18.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin Silifke ilçesine
bağlı Kurtuluş ve Sökün köylerinde tarımsal üretim yapan
çiftçilerin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mersin Silifke ilçemize
bağlı Kurtuluş ve Sökün köylerinde tarımsal üretim yapan
çiftçilerimiz, üretim yaptıkları tarlaları 90lı
yıllarda nitelikli doğal koruma alanı ilan edildiği için
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün tutanaklarına ve
soruşturmalarına maruz kalıyorlar.
Kurtuluş ve Sökünlülerin
tarlalarına her gün jandarma geliyor. Köy halkının neredeyse
tamamı mahkemelik. Bu çiftçilerin ÇKS kayıtları var, mazot,
gübre ve diğer desteklerden yararlanıyorlar hatta 2007
yılında aynı durumdan dolayı davalar açılmış
ve mahkeme köylülerin lehine karar vermiştir. Çiftçilerimizin üretim
yaptıkları tarlalarda jandarmaları tepelerine dikmekten
vazgeçin. Yüzyıllardır bu topraklarda tarım yapan bu çiftçilerin
üretim yapmasını engellemeyin, bırakın çiftçiler üretsin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Sümer
19.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adana PTT
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Adana PTT
çalışanları, aylardır çözülmesi gereken sorunlarına
çare bulamıyor. Taşeron kadroda çalışan emekçiler, mevzuata
ve Anayasaya aykırı olmasına rağmen memur eliyle
yapılması gereken tebligatların kendilerine
yaptırıldığını, bu durumun şikâyetlere yol
açtığını ve soruşturma geçirdiklerini belirtiyorlar.
Mesai kavramı olmadan günde 120 evrak ve kargo teslimi yapmaya
çalıştıklarını, teslim edilemeyen evraklar için
maaştan kesme cezası yazıldığını iddia eden
PTT emekçileri, kanuna ve mevzuata uygun hareket edilmesini talep ediyorlar.
Çeşitli nedenlerle mobbing uygulamalarının da yapıldığını
ileten PTT emekçileri, bu sorunlarının çözülmesi için seslerinin
duyulmasını istiyorlar. PTT üst düzey yetkilileri, Adanada yükselen
emekçilerin çığlığını duymalıdır.
BAŞKAN Sayın
Orhan Işık
20.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, üniversite
öğrencilerinin ülke genelinde ve Vandaki sorunlarına ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler.
Gençler
geleceğimizdir. diyoruz ama üniversite gençliğine bir yurdu, bir
bursu çok görüyorsunuz. Milyonlarca öğrenci ne burs alabilmekte ne de
barınabileceği bir yurt bulabilmektedir. Üniversite
öğrencilerinin ülke genelinde ve Vandaki yurt, yemekhane ve barınma
sorunları yıllardır çözüm bekliyor.
Vanda KYK yurdunda kötü
yemekleri protesto ettikleri gerekçesiyle 6 kız öğrenci geçen hafta
gece yarısı yurttan atıldı. Öğrencilerin devletin koruması
altında olması gerekirken siz hak arayan öğrenciye Ya aç kal ya
da dışarda kal. diyerek terbiye etmeye, biat ettirmeye
çalışıyorsunuz. Yaşanan bu ekonomik kriz ve yetersiz burs
ve kredilerle öğrenciler hangi ihtiyaçlarını
karşılasın? Aileler zor durumda, öğrenciler
barınamıyor, okulu terk etmek zorunda kalıyor. Öğrencileri
yurttan atacağınıza koşulları iyileştirin.
Öğrencilerin yurt, yemekhane, barınma ve geçim sorunları için kapsamlı
bir politika uygulanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
21.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
İçişleri Bakanlığı tarafından polisler için
çıkarılan yeni rotasyon yönetmeliğine ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İçişleri
Bakanlığı tarafından polisler için çıkarılan yeni
rotasyon yönetmeliği Emniyet görevlileri için tam bir işkence
yönetmeliği hâline gelmiştir. Bu yönetmeliğe göre ortalama
beş yılda bir polis ailesi çoluğu çocuğu, eşi ve ev
eşyalarıyla doğudan batıya, batıdan doğuya
kaplumbağa misali evi sırtında dolaşacak. Bu
insanların aileleri, çocuklarının eğitim hayatı,
psikolojileri düşünülmeden yapılan bu düzenleme polis
teşkilatı için tam bir hayal kırıklığı
niteliğindedir. Devletin verdiği yolluk taşınma
masraflarının ancak yarısını karşılarken
beraberinde ev eşyasını toplama, taşınacağı
yere daha önceden gidip gelmesi, ev kiralaması, tutacağı evin
badana, boya, temizlik, emlakçı komisyonları gibi diğer
kalemleri de eklersek tek maaşlı bir polisin altından
kalkamayacağı bir maddi yıkım ortaya çıkmaktadır.
Zaten birçok nedenden ötürü baskı altında olan polislerimizi bir de
bu tayin stresi olumsuz etkileyecektir. Bir an önce bu ucube tayin
yönetmeliğine çözüm bulunmasını talep ediyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
22.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Tarım İl
Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi tarafından üreticilere verilen
desteklere ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Sultan şehir
Sivasımızda Üreten Çiftçi, Gelişen Sivas vizyonuyla
Tarım İl Müdürlüğümüz ve İl Özel İdaremiz
tarafından desteklenen projelerle merkez ve 16 ilçemizdeki üreticilerimize
8,6 milyon TL değerinde 677 ton tohum dağıtımı
gerçekleştirilmiştir. Nadas alanlarının
daraltılması, atıl tarım arazilerinin değerlendirilmesi,
çayır, mera ve yem bitkileri üretiminin geliştirilmesi, kaba yem
açığının giderilmesi kapsamında gerçekleştirilen
projelerle yaklaşık 4 bin çiftçimize, 72 bin alanda üretim yapmak
üzere 100 ton korunga, 50 ton yonca, 2 bin paketlik silajlık
mısır, 434 ton buğday, 44 ton nohut, 12 ton kuru fasulye ve 5,5
ton yağlık ayçiçeği tohumu dağıtımı
yapılmıştır, üreticilerimize hayırlı olsun.
Bu hizmetlerde emeği
geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere
Tarım İl Müdürlüğümüze ve emeği geçenlere teşekkür ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Köksal, buyurunuz.
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, AFJET abonesi
olan Afyonkarahisarlıların yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Afyonkarahisar merkezde
özellikle Dumlupınar ve Derviş Paşa Mahallelerinde yaşayan
AFJET abonesi olan hemşehrilerim kışın ortasında
soğuktan âdeta dondu. Geçen sene 60 derece verilen sıcak su, bu sene
35 derecelere kadar düştü. AFJETle ısınmaya çalışanların
evleri âdeta buz kesti. Yetkililerse bu sorunları kabul edip çözmek yerine
bahaneler üretmeye ve sorunları inkâr etmeye kalktılar. AFJET abonesi
olan hemşehrilerim, yetkililerin sıkıntıyı
gidereceğine olan inançlarını yitirdikleri için şu anda
havaların ısınması için Allaha dua ediyorlar.
Hemşehrilerimi bu kadar mağdur ettiğiniz yeter. Zamlı
faturaları gönderip hemşehrilerimden para almayı bildiğiniz
kadar AFJETin sorunlarına hâkim olun. Bahanelerle, inkârlarla, bir de
üstüne aboneleri suçlayarak bir yere varamazsınız. Termalin
başkenti Afyonkarahisarlı hemşehrilerim sizin
beceriksizlikleriniz yüzünden soğukta kalmayı hak etmiyor.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu, buyurun.
24.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Avrupa Şampiyonu olan Eczacıbaşı Kadın Voleybol
Takımını tebrik ettiğine, Türkiyedeki kaçak göçmen
sorununa, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin bürokrasiyi
alaşağı edeceklerine ilişkin açıklamasını
kınadıklarına, 1915Çanakkale Köprüsü için üstlenici
şirketlere verilen garantinin hazineye yük oluşturduğuna ve
İYİ Parti olarak projeye değil ranta karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Dün Almanyada oynanan final
maçını kazanarak Avrupa Şampiyonu olan ve bizleri bir kez daha
gururlandıran Eczacıbaşı Kadın Voleybol
Takımımızı tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
Türkiye'ye kaçak
girişler devam etmektedir. Vanın Özalp ilçesinden basına
yansıyan görüntülere göre, İran sınırından Türkiye'ye
giren yüzlerce kaçak göçmen karlı hava şartlarında elini kolunu
sallayarak ve hiçbir denetime maruz kalmadan ülkemize giriş yapıyor.
Devam eden göç ülkenin demografik yapısını
değiştirmeyi ve tehdit etmeyi de sürdürüyor. 21 Ekim 2021 tarihinde
İçişleri Bakanı Sayın Soyluya Ülkemizde geçici koruma
statüsünde bulunan kaç Suriyeliye vatandaşlık verdiniz? sorusunu
yöneltmiştim. Üzerinden beş ay geçmesine rağmen soruma hâlâ
cevap verilmedi. Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yürütmeyi
denetleme görevi bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi böylesine önemli bir konu
hakkında maalesef bilgilendirilmedi. O gün sorduğum soruyu bugün
konunun muhatabı İçişleri Bakanı Sayın Süleyman
Soyluya tekrar soruyorum: Ülkemizde geçici koruma statüsünde bulunan kaç
Suriyeliye vatandaşlık verdiniz?
Sayın milletvekilleri,
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nebati yabancı
yatırımcılara yapmış olduğu bir
konuşmasında Bir problem mi yaşadınız, rahat olun,
bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda
Cumhurbaşkanımız var, gerekirse mevzuatı da
değiştiririz. ifadesini kullanmıştır. İYİ
Parti olarak bu yakışıksız açıklamaları
kınıyoruz ve kabul etmediğimizi buradan kamuoyuna
açıklıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu kabîl açıklamalar kanun ve
yasa tanımamanın bir göstergesi olup aynı zamanda devlet
içerisinde oluşan krizin de bir itirafıdır;
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yaratılan
tek adam algısını güçlendiren bir ifade olarak görülmektedir.
Devletin ruhu ve kurumları kutsal bir soyut kavramdır. Devletin bir
kişinin ağzından çıkan sözlere indirgenmemesi gerekir;
Hükûmet kimsenin kişisel tapulu mülkü de değildir.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan tarafından geçtiğimiz cuma günü
açılışı yapılan 1915Çanakkale Köprüsü için üstlenici
şirketlere verilen toplam 6 milyar euroluk garanti hazineye yeni bir yük
oluşturmuştur. Mevcut köprü ve otoyol projeleri için şirketlere
milyarlarca dolarlık garanti ödemesi gerçekleştiren Hükûmet,
1915Çanakkale Köprüsü için de şirketlere 45 bin araçlık geçiş
garantisi vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) 1915Çanakkale Köprüsü için içerisinde
meşhur 5 müteahhitten biri olan yüklenici firmalara günlük 45 bin araç
geçişi garantisi verilmesi ve verilen garantinin araç başı ücret
15 euro artı KDV olarak belirlenmesi vatandaşımıza hangi
yükleri beraberinde getirecektir? Hükûmet acaba bunu düşünmüş müdür?
Feribot işletmesini
yapan firmanın taşıdığı yıllık araç
sayısı günlük 10 bin araç civarındadır yani feribotun
taşıdığı araç sayısı köprü için verilen 45 bin
araçlık garantinin çok altındadır. Yap-işlet-devret
modeliyle yapılan köprüler ve otoyollarda yüklenici firmalara verilen
garanti geçiş araç sayısı
karşılanmadığından, hazine, geçmeyen her araç için
şirketlere oldukça yüksek miktarlarda para ödemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Son cümlem.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Çanakkale Köprüsü için de beklenen bu
tablonun yaşanması ihtimali kuvvetle muhtemeldir. İYİ Parti
olarak her seferinde söylediğimiz gibi biz projeye değil ranta
karşıyız, biz Cebimizden 1 kuruş para çıkmayacak.
denilmesine rağmen geçmeyen araçlar için saraya yakın müteahhitlere
hazineden aktarılan milyarlarca liraya karşıyız. Bizim
karşı olduğumuz şey milletin hazinesine el
uzatılması hâlidir, bizim karşı olduğumuz şey bu
adaletsizlik, bu haksızlıktır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Oluç
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bursa
Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akının
ayrıştırıcı ve cinsiyetçi uygulamaları nedeniyle
görevden uzaklaştırılması gerektiğine, bireylerin
bankalara ve finansman şirketlerine olan borçlarındaki artışa
ve Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün et fiyatlarına yaptıkları
zamma ilişkin açıklamasına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Bursa
Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulunda bir müdür var, Haydar Akın. Bu
müdür öğretmenlere bir mesaj gönderiyor ve diyor ki: Okuldaki kız
öğrenciler ile erkek öğrencilerin ayrı sıralarda
oturtulması için adım atın. Yani Kesinlikle
sınıflarda erkeklerin erkeklerle, kızların kızlarla
oturtulması konusunda hassas davranmanız gerekir. diyor Ortaokul
Müdürü Haydar Akın. Yani ne demek lazım, acaba bu adamı kim bir
okula müdür yaptı? Hakikaten bu soruyu sormak gerekiyor. Yani böyle bir
ayrımcı, cinsiyetçi bir kafa yapısı ortaokula müdür
olmuş yani son derece vahim bir durumla karşı karşıyayız.
Yani karma eğitimin karşısında
ayrıştırıcı, cinsiyetçi ideolojinin ürünü olan bir
uygulamayla karşı karşıyayız. Şimdi
soruşturma açılmış bu kişi hakkında. Güzel,
soruşturma açılmış olması iyi fakat soruşturma
açılmış da görevinde duruyor. Yani soruşturma süresince bu
görevinden uzaklaştırılması lazım. Adam tehlikeli bir
adam belli ki, öğrencilere bakış açısına bakın.
Şimdi, karma
eğitimin amacı nedir yani? Cinsiyet ayrımı
olmaksızın kız ve erkek öğrencilerin okuma yazma, oynama,
öğrenme, yaşama unsurlarını eşit koşullarda
gerçekleştirmesidir. Okul müdürü, yetkilileri, kız ve erkek
öğrencilerin bir arada eğitim görmesinden neden rahatsızlık
duyar? Böyle bir şey olabilir mi? Yani bu Millî Eğitim
Bakanlığı okul müdürlerini belirlerken hangi kriterleri
kullanıyor acaba? Bunların hepsini sormak istiyoruz ve gerçekten vahim
bir durumla karşı karşıyayız. Bu kişi, Haydar
Akın isimli kişi okulda inanılmaz bir ayrımcılık
yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Anayasaya, yasalara ve eğitim anlayışına
aykırı bir davranış içinde bulunmuştur. Mutlaka
görevden uzaklaştırılması gerekiyor,
soruşturmanın uygun bir şekilde devam edebilmesi
açısından da.
Şimdi, sayın
vekiller, ekonomik kriz derinleştikçe mahkemelerdeki açık icra
dosyası sayısı da artıyor. En son verilere göre, 1 Ocak ile
19 Mart tarihleri arasında icra, iflas dairelerinde toplam 2 milyon 291
bin yeni dosya açılmış ve açık icra dosyası
sayısı da 24 milyona yükselmiş. Geçtiğimiz yılın
aynı döneminde 1 milyon 775 bin seviyesindeymiş, şimdi olmuş
2 milyon 291 bin yani vahim bir durumla karşı
karşıyayız. İnsanlar borçlanıyor, icralık
oluyorlar, bunları ödeyemiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Bakın, bireylerin bankalara ve finansman
şirketlerine olan borçları 4-11 Mart haftasında 6,6 milyar lira
daha artmış, 1 trilyon 52 milyar liraya ulaşmış yani
inanılmaz bir durumla karşı karşıyayız ve vadesinde
ödenemeyen borçlar yüzünden icralık oluyorlar, takipte kalıyorlar ve
bu son derece vahim durum iktidarın umurunda değil tabii ki. Çünkü,
neden insanlar icralık oluyor, neden borçlarını ödeyemiyorlar,
neden ekonomi bu durumda, işte, bunların hepsinin
açıklaması aslında
Hazine ve Maliye Bakanı var, Nureddin
Nebati; çok güzel açıklamalar yaparak ekonomi yönetimini bir orta oyununa
çevirdi, kendisi de meddah rolüne soyundu. Gerçekten acı bir durumla
karşı karşıyayız. Yurttaşların
sorunları çok büyük, bir kez daha iktidarı uyarıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Dün ben burada Et ve Süt Kurumunun et fiyatlarına yüzde
48 zam yaptığını söylemiştim ve bu zammı
eleştirmiştim. Bugün Et ve Süt Kurumunun Müdürü neden zam
yaptıklarını açıklamış Bizim fiyatlar çok
düşüktü -Et ve Süt Kurumunun et fiyatları çok düşüktü- bu
nedenle çok uzun kuyruklar oluşuyordu; bu nedenle biz fiyatları
artırdık. demiş. Et ve Süt Kurumunun Müdürü
Bu müdürleri
nereden buluyor bu iktidar partisi, gerçekten merak ediyoruz.
ERKAN AYDIN (Bursa)
İmam-hatipten.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, adam Et ve Süt Kurumu nedir bilmiyor, kamu kurumu. Et ve
Süt Kurumunun, insanlara ucuz ürün satabilsin diye, insanlar ucuz olarak
ürünleri oradan alabilsin diye kamunun desteklediği bir kurumun
başındaki Müdür diyor ki Ya, çok uzun kuyruklar oluştu, biz de
bu uzun kuyrukları azaltmak için et fiyatlarına zam yaptık.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Piyasa regülasyonu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Buyurun, Müdürün açıklamasına bakın. Gerçekten
iktidara bunu da sormak istiyorum yani.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
Bu müdürleri çok arayarak
mı buluyorsunuz? Ortaokulda öyle müdür, Et ve Süt Kurumunda böyle müdür
Yani biraz ciddiyete davet ediyoruz ya, gerçekten bir kamu kurumunun orada
yurttaşlar ucuz et almak için sıraya girdi diye fiyatını
artırmasını hayret verici buluyoruz, bu açıklamayı da
hayret verici buluyoruz.
Umarım Sayın Turan
bu konuda gereken açıklamayı yapar. Dinlemediğinizi tespit
ettiğim için arada laf atayım dedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
CHP sabote etti o yüzden Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bursa Osmangazi Mithatpaşa
Ortaokulu Müdürü Haydar Akının kanuna aykırı
talimatının sorumlusunun iktidar partisi olduğuna, Et ve Süt
Kurumu Genel Müdürünün et fiyatlarına yaptıkları zamma
ilişkin açıklamasına, Aksarayın Bahçesaray ve
Kırımlı Mahallelerinde yaşayan vatandaşların tapu
sorununa ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin kur korumalı
mevduat ile Türk lirasına duyulan güven hakkındaki sözlerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Mithatpaşa
Ortaokulu öğretmenlerine en küçüğü 9,5; en büyüğü 13,5
yaşında olan çocuklara Kızlı-erkekli oturtmayın,
ayrı ayrı oturtun. diyen Haydar Akın için hakkında
toplumdan yükselen tepkiler geldiğinde Soruşturma
başlattık. diyorlar. Esas soruşturmayı, tahkikatı
yirmi yıllık iktidarlarının sonunda Haydar
Akınları okul müdürü olacak, kendi yandaş sendikalarından
refere edilerek en kritik makamlara atanacak bu zihniyet için uygun ortamı
yaratan bu iktidara millet açmıştır. Bu ülkenin 9,5
yaşındaki küçücük çocuklarına bu gözle bakanları ve bu
talimatları yazanları milletimiz affetmeyecektir. 1739
sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 15inci maddesi bu kadar
açıkken kanuna karşı bu kadar açık bir talimatın
kaleme alınabildiği bir iktidar ortamı ve bu iktidar
ortamından bugünkü iktidar partisi sorumludur; bunun peşini
bırakmayız.
Et ve Süt Kurumu AK
PARTİ'nin sata sata bitiremediği kamu iktisadi teşekküllerinden
bir tanesi. Kamu yararı gözetiyor, fiyatlarda bir dengeleme, rekabetçi bir
ortam yaratılması gerekiyor. Son günlerde önünde oluşan
kuyruklar tartışılıyordu, nihayet dün ete yüzde 48 zam
yapmışlar. Sorulduğunda da biraz önce de ifade edildiği
gibi Ucuz satıyorduk, çok uzun kuyruklar oluşuyordu, bu nedenle biz
fiyatı artırdık. diyor, bire bir açıklaması bu
müdürün.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tefsir,
bu konuda meal gerekirse şunu söylemeliyiz efendim, açıklamasındaki
esas ifade şudur: Sayın Recep Tayyip Erdoğan kuyruklardan
rahatsız oluyor, her kuyruk asabını, sinirini bozuyor çünkü
1970lerde Kıbrıs Barış Harekâtı'na karşı
Türkiye'ye yapılan haksız ambargonun oluşturduğu
kuyrukları yıllardır siyaseten istismar ediyordu. Rahmetli
Ecevit'in aziz hatırasına sürekli CHP demek, kuyruk demektir.
diyerek saygısızlık yapıyordu. Bugün oluşan kuyruklar
Allah'ın bir sopası gibi AK PARTİ iktidarının tepesindedir.
Beceriksiz yönetimi örtmek için O fiyata satabildiğimiz hâlde ete yüzde
48 zam yaptık. demektedir. CHP döneminin kuyrukları diye
Kıbrıs Barış Harekâtı döneminin ambargo
kuyruklarını siyaseten istismar eden Adalet ve Kalkınma
Partisini bir kez daha milletimize, halkımıza şikâyet ediyoruz;
işte, bu siyaset budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bugün Ukrayna-Rusya arasında yaşananları
elbette bütün ülke yüreği ağzında izliyor ama en çok da Aksaray
ilimizin Bahçesaray ve Kırımlı Mahalleleri izliyor.
Kırımlı, adı üstünde, yüz yıl önce
Kırımdan gelmiş olanların oturduğu 2 mahalleden
birinin adı, diğerinin adı da Bahçesaray. Yüz yirmi yıl
önce dedeler, nineler Kırımdan göç etmiş. Dört kuşak,
beş kuşak bu 2 mahalle buralarda yaşıyor. 500er metrekare
yer verilmiş ama aileler büyümüş, çocuklar evlenmiş, yeni evler
yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün
yapılmamış, yüz yıl önce yapılmış. Söz
konusu evler böyle evler Sayın Başkan, böyle evler; öyle zenginlerin
villaları falan değil, Kırımlı Mahallesinin yani
Hamidiye Alaca olarak bilinen eski beldenin bu mahallelerinin evleri bunlar.
Bu evlerin tapularının bir kısmı Özel İdarede, bir
kısmı hazinede. 2015te Özel İdare 12 TLden satmış
ama hazineden satın almak isteyenlere geçen seneye kadar 260 ila 450 TL,
bu seneki yeniden arttırma oranıyla 550 TLye kadar metrekaresine
para isteniyor, Özel İdarenin 12 liraya sattığını 550
TL
Yakında organize sanayi var, orada 100 TL, küçük sanayi için 6 TL,
Kırımlı Mahallesine 550 TL.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Villa
olsa, bu evleri satın almak bu fiyatlardan bu insanların geliriyle
mümkün değil. Bu insanlar, yakındaki OSBde asgari ücretle hatta çok
daha düşük ücretlerle çalışan, düşük emekli
maaşlarıyla geçinmeye çalışan gariban insanlar.
Kırımlı Mahallesine, Kırımdan yüz yirmi yıl
önce gelmiş bu insanlara bu Meclisin yardım elini uzatması
gerekir; bu konuda tüm grupların dikkatini çekmeyi bir borç
sayıyorum.
Sayın
Başkanım, bir diğer konu, Nureddin Nebati ve söyledikleri. Kur
korumalı mevduat için onlar Sihirli formül bulduk, bakın,
doları dizginledik. diyorlardı; 11 lira 63 kuruştu, Recep Tayyip
Erdoğan da diyordu ki: Önümüzdeki günlerde 10 lira bandına oturacak,
orada kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üç ay
geçti, kur yüzde 27 arttı. Biz diyorduk ki: Bu milletin sırtına
bindireceksiniz bu yükü. Diyorlardı ki: Öyle bir şey yok. Biz,
aldık köpüğü, temizledik müsilajı.
Bakın, bugün kur
korumalı mevduata ilk gün 1 milyon TL koyan birine 1 milyon 274 bin lira
ödeniyor. Bu paranın 37 bin lirası bankadan, 236 bin lirası
hazineden, hepimizin cebinden, vatandaşın sırtından ödeniyor.
İşte, kur korumalı mevduatı anlatırken -birileri avcu
patlarcasına alkışlarken- Türk lirası istikrar kazanacak.
diyorlardı, yüzde 27 kaybetti. Enflasyon düşecek. diyorlardı,
o gün yüzde 21di, bugün yüzde 54. Merkez Bankasının brüt rezervi
artacak. diyorlardı, o gün 117 milyar dolardı, bugün 109 milyar
dolara geriledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üç ayda
mucize dediğiniz şey, baş aşağı
çakıldı, garibanın sırtına yıkıldı. Ne
dediysek o doğru çıktı. Bugün çıkmış, Sayın
Nebati diyor ki: Ukrayna-Rusya savaşına rağmen Türk
lirasına olan güven arttı. Bakıyorsunuz, savaşın
çıktığı 22 Şubattan bugüne Türk parası yüzde 7
değer kaybetmiş. Türk lirasından fazla değer kaybeden tek
para birimi Rus para birimi. Ukrayna saldırı altında yüzde 1,7
kaybetmiş, Türk para birimi olan TLmiz yüzde 7 kaybetmiş. Burada
demiştim, bu kaptanın ehliyeti yok, boşuna dua okumuyorsunuz,
bildiğiniz bütün duaları okumakta haklısınız ama AK
PARTİ Grubunun bütçe görüşmelerinde okuduğu dualara rağmen
ehliyetsiz kaptan bir kez daha gemiyi karaya oturtmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İçinde 84 milyonun bulunduğu bu gemi bir avuç zengini finanse
etmekte, Faiz vermeyeceğiz. deyip örtülü faiz ödemekte, onu da yoksulun
cebinden alıp zenginin cebine koymaktadır. Bu düzen sömürü düzenidir.
Üç ay önce tutanaklarda ne dediysek biz haklı çıktık, Nebati ne
dediyse yanlış çıktı, Recep Tayyip Erdoğan ne dediyse
yanlış çıktı, AK PARTİ Grubu ne dediyse yanlış
çıktı. Milletimize bu liyakatsizliği, bu beceriksizliği, bu
kifayetsizliği şikâyet ediyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın; Manisa Milletvekili
Özgür Özel, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile Tokat Milletvekili Kadim
Durmazın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine, Dünya
Ormancılık Haftasına, Eczacıbaşı Dynavit
Kadın Voleybol Takımı ile Halkbank Erkek Voleybol
Takımının başarılarına ve Bediüzzaman Saidi
Nursinin vefatının 62nci seneidevriyesine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Özgür Bey yine alkış aldı, tebrik ediyoruz. Oysa, söylüyorum
Sayın Başkan, İç Tüzükteki konuşmalarımızın
yeri yordamı belli; bunlar kürsünün, önergelerin konusu. Bu tarz
polemiklerin bu aşamada olmasını doğru bulmuyorum.
Sayın Başkan, bu
hafta Dünya Ormancılık Haftası. Gelecek nesillere
bırakacağımız en özel miraslardan biri millî servetimiz
ormanlardır. Son yirmi yılda 5,5 milyar gibi büyük bir sayıda
fidan dikmenin gururunu yaşıyoruz. Ormancılık Haftası
vesilesiyle tüm çalışanlarımızı, fedakârca görev yapan
ormancılarımızı, kahramanlarımızı selamla
saygıyla yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, dün
gece voleybolda bir gurur yaşadık. Eczacıbaşı Dynavit
Kadın Voleybol Takımımız 2022 Avrupa CEV Kupası
şampiyonu oldu. Yine Halbank Erkek Voleybol Takımımız ise
CEV Challenge Kupası'nda 2nci oldu. Her iki
takımımızı da yürekten kutluyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, büyük İslam âlimi Bediüzzaman Saidi
Nursinin vefatının 62nci seneidevriyesi. Bediüzzaman, hakkı ve
hakikati her zaman kendisine has üslubuyla ifade etmiş farklı bir
şahsiyet; ömrünü Kuran, iman ve irfan hakikatine adamış,
başkasının günahına ağlayacak kadar engin bir gönle
sahip bir ilim adamıydı; rahmetle, minnetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, iki
konuyu ifade etmek isterim. Bir tanesi, Saruhan Beyin şakayla
karışık söylediği Bülent Bey dinlemedi. meselesi. Biz tüm
eleştirileri çok hassas dinleriz ama CHPli arkadaşlar laf
attılar, onlara cevap verirken tabiri caizse- siz kaynadınız
arada. Yine bedeli biz ödedik, yine başka arkadaşlar bu konuda
adım attılar.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Hep muhalefetin yüzünden!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Şunu söyleyeceğim: İyi bir konuya temas ettiler. Millî
Eğitim Bakanlığının veya diğer
bakanlıklarımızın yasaya, Anayasaya aykırı olan
her eyleme karşı tavrı bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Aynı şekilde, toplumu rahatsız eden, anlamsız, gereksiz
tartışmalarla toplumu yoran ne varsa bunlara karşı tavrımız
bellidir. İlgili kişi hakkında açığa alma işlemi
uygulanmıştır, bilgilerinize sunuyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, bir
diğer husus da: Aslında girmemek için çok sabrettim ama her gün
aynı ifadeleri duymaktan artık buramıza geldi.
Bakınız, ben Çanakkale Vekiliyim Sayın Başkan. Çanakkalede
herhangi bir köprü yapılmadı, Sultan II. Abdülhamit yüz kırk
sene önce -Osmanlı arşivlerinde var- özel projeler yapmış o
köprü için. Orada köprü ihtiyacı had safhada; ambulans geçemez, dert;
balıkçı geçemez, dert; meyveci, sanayici, ihracatçı geçemez,
dert. Ben oranın evladıyım, her lider çocukluğumuzdan beri
Çanakkale Meydanında söz verdi, Köprü yapacağız, maketi bu,
projesi bu. dedi ama gururla söylüyorum hem AK PARTİli olarak hem
Çanakkaleli olarak
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, üç dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
o
köprüyü yapmak bize nasip oldu, bundan da büyük şeref duyuyorum.
Ayrıca, sizin Grup Başkanınız da açılışa
katılarak bizi mutlu etti, birçok partinin genel başkanının
katıldığı gibi, bundan da keyif aldık.
Köprümüz her
aşamasında özel çalışılmış sembollerin
köprüsü. Örneğin, iki ayak aralığı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Fakat yok Rant sağlandı. yok Şirkete kıyak geçildi. yok
Efendim, şöyle oldu, böyle oldu. gibi temelsiz iddiaları
konuşmanın bu topluma faydası olmadığı kanaatindeyim.
Bakınız, hiç
istemiyorum, ahlakım bu değil ama beni buna ittiğiniz için söyleyeceğim: Değerli
arkadaşlar, bir defa, ihale açık yapıldı,
televizyonların önünde; herkes geldi, herkes öneride bulundu. 45 bin
geçiş çok fazlaysa siz girseydiniz, 35 bin verseydiniz; bu verildi. On yıl
uzunsa siz beş yıl verseydiniz, bu verildi. İhale böyle
yapıldı yani idari bir kararla bir yasama çalışması
yapılmadı ki. İhale açık oldu ve insanlar buraya girdiler.
Değerli arkadaşlar, bırakın 45 bini, hiç araç geçmese
devlet taksitle, sıfır faizle köprü yapmış gibi hesap var;
size anlatayım bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bakınız, on sene sonra bu köprünün eti kemiği Çanakkalenin,
Türkiyenin olacak; firmanın değil. Yuvarlıyorum: On beş
yıl süre vardı; beş yılda yapıldı, on yıl
işletme süresi var. Sonra bu, Türkiyenin olacak yani devlet kredi
almadan, para vermeden, faiz ödemeden, taksitle ödeyerek bir mal sahibi olacak;
burada yanlış bir şey yok. Tekrar söylüyorum: Bu açık
ihaleyle yapıldı arkadaşlar, gelip daha iyisini verseydiniz.
Ama geçmediğimiz köprünün parasını niye veriyoruz? Ben de
Malatyanın Kömürhan Köprüsünden geçmiyorum, parasını
veriyorum. Her yatırımın parasını veriyoruz, geçmeden
ne demek? Geçmeden verilmesi ekstra bir imkândır vatandaş için. Zaten
başka usulle yapılsa gene kamu bütçesi kullanılacaktı ama
daha farklı bir şey söyleyeceğim değerli arkadaşlar,
bir daha söylüyorum, hiç hoşuma giden bir dil değil bu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ben de
yakıştıramadım yani.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Söyleyeceğim.
İnsanları
işine, firmasına, mezhebine, dinine, siyasetine göre
sınıflandırmayı ahlaki bulmuyorum ama 4 tane firma ortak
yaptı bu işi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Grubunuz heyecan yaptı
İhaleye siz girseydiniz. deyince.
AHMET KAYA (Trabzon)
Grubunuz dinlemiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
2si Kore firması, geçiyorum; 1i Limak, Nihat Özdemir, malumunuz.
KADİM DURMAZ (Tokat) -
5li çete.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
5li çeteden. diyor arkadaşlar, utanmadan söylüyorlar bunu, çok
ayıp bir şey bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya
arkadaş, ne dedi adam?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İnsanlara bu denir mi ya! Ne çetesi, ne 5lisi!
Peki, söylüyorum. 4üncü
firma kim biliyor musunuz?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ben bilmiyorum bu ihale işlerini.
AHMET KAYA (Trabzon) Bütün
ihaleleri alan arkadaşlar. diyelim de siz rahat edin, çete demeyelim,
tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yapı Merkezi, Ersin Arıoğlu, İstanbul CHP vekili.
Arkadaşlar ayıp değil mi ya? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Rant. diyorsunuz, İstismar. diyorsunuz, Kıyak. diyorsunuz; 4
taneden 2si Koreli, 1i Limak, 1i CHP vekili. Kaldı ki çok kıymetli
bir arkadaş, işini iyi yapan bir arkadaş; bunu söylemekten
mahcup oluyorum ama insanları tanımadan bilmeden 5li çete
Hangisi
5li çete? Bunlar ayıp şeyler.
Bakın değerli
arkadaşlar, bu ülkede taş üstüne taş koyan -CHPsi, AK
PARTİsi, başkası- kim varsa baş göz üstüne ama iftira
atmayın. Çanakkale Köprüsünde 5li çete falan yok, 1i CHPli, 1i Limak,
2si Koreli olan firmalar var ve açık ihaleyle yapıldı. Bir kez
de Türkiyenin yaptığı işten gurur duyun, bu sizi
küçültmez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sataşmadım Başkanım, bilgi verdim.
(CHP sıralarından
Yanlış bilgi veriyorsun. sesi)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Başkanım,
münakaşası bitsin, devam edeyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yanlış değil ya, yapmayın. Bakın, 1i CHPli, çok da
iyi bir adam, söylemeyecektim söyledim yani çok da efendi bir adam, harika bir
adam, İstanbul Beyefendisi.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Teknoloji aldım. diyor, Limak o parayı kazanamayacaktı yoksa.
28.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Vallahi, öncelikle kendisine çok
teşekkür ediyorum, birçok konuda aydınlandık. Biz zaten projenin
özelliklerini ve millî hasletlerimizle olan rabıtasını hiç
eleştirmedik. Biz projeye karşı
olmadığımızı söylüyoruz, Biz ranta
karşıyız. diyoruz. Şimdi, siz ihalenin
yapılış şeklinden aldınız, bakın, bana
yönelerek İhaleye siz girseydiniz. dediniz. Millet de zannetti ki bana
ihale vereceksiniz, paniğe kapıldı grubunuz, kendi
aralarında konuşmaya başladılar dikkatinizi çektiyse.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) İhale verilmez, alınır zaten. Bakış
açınız yanlış.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) İhale işinden anlamam, 5li
çete demedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yok, burası dedi, burası söyledi.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) 5 müteahhit deyince
aklınıza çete geliyor çünkü yaptığınız işi
biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır, CHPli arkadaş söyledi.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani yapılan işi teknik
açıdan da eleştirebilmek mümkün. Ben sadece işin ekonomik
boyutunu söyledim. Merak etme, bana ihale verirlerse sana devredeceğim
Sayın Milletvekilim, rahat ol sen.
Şimdi, ben bu işi teknik
açıdan ele almadım, ekonomik açıdan ele aldım. Yani bu
köprüden geçişin 200 lira olarak belirlenmesi vatandaşın cebini
yakıyorsa ben bunu bir milletvekili olarak dile getirmeyeyim mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Getir ağabey, daha iyisini yapalım.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani bu, sizin Çanakkale Köprünüzün
kırmızı beyaz olmasını eleştirmek anlamına
mı geliyor? Ya da işte Çanakkalede köprüde kullanılan telin
dünyayı 4 defa dolaşacak uzunlukta olması gerçeğini mi
değiştiriyor?
Şimdi, 45 bin
geçişten bahsediyorsunuz. Orada geçiş sadece deniz yolu üzerinden
yapılıyor. Türkiye ortalaması günlük 10 bin geçiş diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani bu feribotla geçiş günde 10
bin oluyorsa, 45 bin aracın geçmesi demek, iki saniyede bir o köprüden
araç geçmesi demek. Bunun bir bölümünü geçiş ücreti ödeyen vatandaş
karşılıyor, geri kalan bölümünü de devlet müteahhide veriyor.
Burada müteahhide sağlanmış bir avantajdan bahsediliyor
olması sizi niye rahatsız ediyor, onu anlamadım. Keşke
böyle yapsaydık. diyeceğiniz yerde, dönüp diyorsunuz ki:
Yapılan her güzel şeye itiraz ediyorsunuz. Biz güzel ve iyi olan
hiçbir şeye itiraz etmeyiz Sayın Turan. Ayrıca o köprünün Çanakkale
Boğazını gerdanlık gibi süslemesi benim de hoşuma
gidiyor. Köprüye giriyorsunuz normal yoldan, köprüden çıkıyorsunuz
normal yoldan. Ben vatandaş olarak -nasıl siz Çanakkale
milletvekiliyseniz, ben de İzmir milletvekiliyim- İzmire kadar
otoyol istiyorum zaten, ben başka bir şey istemiyorum ki.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Siz, biz bir eleştiri
yaptığımızda, aman sanki sizi köşeye
sıkıştırmaya çalışıyormuşuz gibi bir hissiyata
kapılıyorsunuz. Biz bunları burada konuşmayalım da
nerede konuşalım? Ayrıca neden bunları konuşuyoruz? Bu
zamana kadar yapmış olduğunuz işlerle alakalı çok
sayıda sabıkası var bu Hükûmetin, onun için konuşuyoruz.
Bundan rahatsız olmaya gerek yok. Nasıl ki Grup
Başkanınız oraya, köprünün açılışına geldi.
diye bir memnuniyet ifadesinde bulunduysanız benim bu
eleştirilerimden de memnun olunuz ve bu kabîl hatalara bir daha
düşmeyiniz; o arzuyla konuşuyorum.
Saygıyla
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Özel
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, aslında, benim burada bugün dile getirdiğim
bir konu değildi ama Sayın Turan önceki dönem milletvekilimizin
ismini verince söylemek lazım. Birincisi, CHP'nin güzelliği
şurada: Geçmiş dönem milletvekilimiz bu işin içindeymiş
diye bu işin finans yöntemini eleştirmemezlik yapmıyor. Esas,
yapsa ve sussa o zaman bu utanılacak bir şey. İkincisi, kendisi
Ersin Arıoğluyla ilgili methiyeler düzdü Çok iyi adam, güzel adam,
mecburen ismini verdim. Ne hoş. Geçmişte grubumuzda
milletvekilliği yapmış ve bu ismin bizde milletvekilliği
yapmasından hiç de utanç duymuyoruz ama finansman yöntemi
yap-işlet-gelecek nesillere borç devreti hiçbir zaman doğru
bulmadık. 5li çete uygulamaları dediğimiz de
kitaplaştı, Türkiye'de en çok satan kitaplar arasında şu
anda. Daha dün, Resmî Gazete'de yayımlanmayan bir
Cumhurbaşkanlığı kararıyla nasıl ihalesiz
işlerin verildiğini gösterdik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlara
bir cevap vermek yerine, efendim, Çanakkale Köprüsünde yüklenici firmalardan
bir tanesi CHP milletvekiliymiş ama iyi insanmış! Ben
geçmişte grubumuzda milletvekilliği yapıp da adı söylenince
sıkıntıya düşecek bir durum görmüyorum ama
onlarcasını söylerim, sıkılırsınız; bir
tanesini söyleyeyim, Hakan Şükür. Buyurunuz, geçmiş dönem
milletvekiliniz Hakan Şükür. (CHP sıralarından
alkışlar) Gurur duyuyorsanız arkasında durunuz. Ben Ersin
Arıoğlu isminden rahatsız değilim ama hapislerde yatan
onlarca milletvekiliniz var darbeye kalkışan cemaatten.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Alakasız bir bağlantı oldu, hatta
bağlantı bile değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hakan
Şükürü savunun siz de. Ben Ersin Arıoğlunu savunayım,
hadi.
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekillerimize sanıyorum biraz ilerleyen süreçte, Sayın Turandan
sonra söz vermiş olacağız.
Buyurunuz Sayın Turan.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Niye veriyorsun Başkan ya? Sürekli niye veriyorsunuz yani?
Böyle bir uygulama yok Sayın Başkan.
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özel ile İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, söyleyeceğimi söyledim; ihale açık
yapıldı, en iyi şartları veren 4 firma aldı ama Özgür
Beyin ifade ettiği CHPli vekili savunduk, sevdik. falan tarzı
söylemini çok şık bulmuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
dedik? Sen dedin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Tam aksine biz o vekili, o iş adamını CHPlilerin 5li çete
ithamından ayırmaya çalıştık. Bir daha söylüyorum,
bilmediğiniz insanlara 5li çete sloganıyla iftira
atıyorsunuz. Bu sizin kendi vekilinize haksızlık, onu demeye
çalıştım.
Ayrıca, bir daha
söylüyorum, köprünün ihalesi vesaire meseleleri açıkça yapıldı,
kamuoyu önünde yapıldı, daha iyi veren firma olsa onlar
alırdı. Hatta, eğer tabiri caizse, 5li değil de siz 25li
çete bulun o yapsın. Çok ayıp şeyler bunlar, yanlış
ifadeler bunlar.
Ama Sayın Başkan,
45 bin geçiş olmaz. iddiasını da not edin bir tarafa. Dün,
Çanakkale Köprüsünden -tabii ki ilk hafta ücretsiz, onun etkisi var- 22 bin
geçiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
AHMET KAYA (Trabzon) Bedava
olmasına rağmen yarı yarıya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yapmayın, çok ayıp şeyler bunlar, yapmayın ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya
ikide bir ayıp deme ya, ayıp diye bir şey yok ya, ne
ayıbı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hiç ayıp değil, çok yakışıyor Başkanım,
devam edin böyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Senin
yaptığın ayıp.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar,
çok yakışıyor, devam edin böyle.
Bakınız,
İstanbuldaki havalimanı asla vadettiğini
karşılamaz. demişlerdi, fazlasını
karşıladı. Osmangazi asla taahhüt ettiğini
karşılamaz. demişlerdi, aynısı oldu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Karşılamıyor Osmangazi,
yüzde 40.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Çanakkale şu an 22 bin geçişle bir ışık gösteriyor.
Kaldı ki bir daha söylüyorum, burası on sene sıfır faizle,
taksitle yapılmış gibi olur, hiçbir araç geçmese bile. İhale
açık yapılmıştır, isteyen herkes girmiştir
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Aksoy, bir söz talebiniz vardı.
Buyurunuz efendim.
31.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, aile hekimlerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye yirmi yıl önce
aile hekimliği sistemine geçmiştir ancak bu sistem sağlık
sistemine hâlen tam entegre edilememiştir. Görevde on
yılını dolduran aile hekimlerimizin yılda otuz günlük
ücretli izin hakları kısıtlanmamalı ve diğer
çalışanlar gibi izinleri ertesi yıla devredilebilmelidir.
Ayrıca, aile hekimlerimiz izin kullanacakları zaman yerine vekâlet
edecek doktorun görevlendirilmesini il sağlık müdürlüğü organize
etmelidir. Sözleşme feshine neden olacak istirahat izin sürelerini
kısıtlayan düzenlemeler kaldırılmalıdır. Hekimlik
görevi riskli meslek grubudur. Mesleki yıpranma ve görev tazminatı
ödenmesi için yeni yasal düzenleme yapılmalıdır. Malpraktis
davalarında maddi yükü hekimler değil, devlet
karşılamalıdır. Bir hekim olarak tüm hekimlerimize
Varsın gitsinler! yerine, Gitmeyin, hepinize müteşekkiriz.
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydın, uçağınız var, sizin de bir söz talebiniz vardı,
verelim hemen.
32.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bursa Osmangazide
Mithatpaşa İlkokulundaki müdür, dün akşamdan beri Türkiyenin
gündeminde; malumunuz, devamlı bununla ilgili konuşmalar
yapılıyor. Orada EĞİTİM-İŞ sendikası
bugün basın açıklaması yaptı; il örgütümüz konuyu takip
ediyor, bizler de takip ediyoruz. Biraz önce AK PARTİ Grup Başkan
Vekili de bu konuyla ilgili Görevden uzaklaştırıldı. dedi
ancak Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü sayfasına
baktığımızda herhangi bir uzaklaştırma
olmadığını, sadece soruşturma
açıldığını görüyoruz. Görevden
uzaklaştırıldığına dair bir şey göremedik ki
inşallah o da olur çünkü gerçekten 21inci yüzyılda Türkiyeyi çok
gerilere itmek isteyen bu ayrımcı uygulamayı şiddetle
kınıyoruz, reddediyoruz. Bursanın merkezinde, göbeğinde
olması bizleri daha da derinden üzmüştür. Umarım, AK PARTİ
Grup Başkan Vekilinin dediği gerçek olur ve bir an önce görevden
uzaklaştırılır ve gerekli tahkikat yapılarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kenanoğlu, siz de buyurun efendim.
33.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Dünya Down
Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Birleşmiş Milletler
tarafından 2011 yılından beri tüm dünyada Down sendromu
hakkında toplumsal farkındalık oluşturmak, Down sendromlu
bireylerin ayrımcılığa ve olumsuz tutumlara maruz
kalmasını önlemek, erken ve sürekli eğitimin önemine dikkat
çekmek ve mevcut çalışma imkânlarıyla iş
sahalarını artırmak amacıyla 21 Mart, Dünya Down Sendromu
Farkındalık Günü olarak kabul edilmiştir.
Down sendromu, tedavi
edilmesi gereken bir hastalık değil, bireyin hayatı boyunca
taşıdığı genetik bir farklılıktır;
ülke, millet, sosyoekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 700-800
doğumda 1 görülür, dünya genelinde 6 milyon insan bu genetik
farklılığı taşımaktadır. Ülkemizde tam bir
veri olmamakla birlikte, yaklaşık 100 bin Down sendromlu kişi
olduğu tahmin edilmektedir. Erken ve sürekli eğitimle beraber, Down
sendromlu bireyler arkadaş edinebilir, okula gidebilir, iş
edinebilir, hayatları ve gelecekleri için karar verebilirler. Down
sendromunu iyileştirecek veya yok edecek bir tıbbi tedavi yoktur, tek
yol eğitimdir. Down sendromlu çocuklar sosyalleştirilerek topluma
kazandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
34.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Türkiyenin diplomasi
atılımlarına ve 2nci Antalya Diplomasi Forumuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
24 Şubat 2022de
başlayan Rusya-Ukrayna savaşı çeşitli bölgelerde
Rusyanın hava ve kara saldırılarıyla 28inci gününde de
devam etmektedir. Savaş nedeniyle meydana gelen sivil ve askerî can
kayıpları iki ülke arasında kalıcı ateşkesi
kaçınılmaz hâle getirmiştir. Rusya-Ukrayna arasında ilki 28
Şubatta, sonuncusu 15 Martta olmak üzere 5 turlu bir müzakere süreci
gerçekleşmiş fakat ne yazık ki kalıcı bir ateşkes
sağlanamamıştır. Savaş fiilen iki ülke
arasındadır fakat küresel güçler ve bölgesel denklemler
açısından çok taraflı ve çok yönlü bir süreç işlemektedir.
Bu doğrultuda, başta ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, çok
yanlı bir tutum içerisinde sorunun tek çözümünü ekonomik
yaptırımlar uygulamakta görerek büyük bir yanılgıya
düşmüştür. Batılı ülkeler, somut ve gerçekçi adımlar
yerine sahne arkasından sufle vererek yangına körükle gitmektedirler.
Batılı ülkeler Ukrayna'ya silah yardımlarına öncelik
verirken Türkiye tıpkı salgınla mücadelede olduğu gibi 27
Şubat 2022den bugüne toplam 43 insani yardım tırını
Ukrayna'ya ulaştırmıştır. Türkiye, aktif,
akılcı, sağduyulu, çok boyutlu politikalarıyla
Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için gerekli adımları
atmaya devam etmektedir. 10 Mart 2022de Antalya Diplomasi Forumu
marjında, Dışişleri Bakanları nezdinde Türkiye,
Ukrayna ve Rusya arasında toplanan üçlü zirve önemli bir dönüm
noktası olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Sayın Cumhurbaşkanımızın mevkidaşlarıyla
gerçekleştirdiği diplomasi trafiği, Dışişleri
Bakanımızın 16-17 Martta Rusya ve Ukrayna'ya gerçekleştirdiği
ziyaretler barış arayışlarına önemli ivme
kazandırmıştır. Türkiye'yi uluslararası sistemde
yalnızlaştırmakla tehdit edenler, küresel ve bölgesel arenada
itibar suikastları düzenleyen iç ve dış mahfiller Türkiyenin
diplomasi atılımlarına şahitlik etmektedir. Türkiyenin bir
ayağı Ankarada, diğer ayağı dünyanın dört bir yanına
uzanan pergel diplomasisini eleştirenler hayal
kırıklığına uğramışlardır. Türkiye
bölgesel ve küresel istikrarın kaosa sürüklendiği kritik bir dönemde,
11-13 Martta düzenlenen 2. Antalya Diplomasi Forumuyla dünyanın yedi
kıtası arasında diplomasi köprüsü kurmuştur; Türkiye âdeta
dünyada diplomasi merkezi hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak temasıyla toplanan 2. Antalya Diplomasi
Forumu 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan, 44 uluslararası
örgüt temsilcisi ve 75 ülkeden gelen katılımcılarla birlikte
âdeta bir diplomasi merkezi olmuştur.
Türkiye, hiçbir çıkar
gözetmeksizin küresel ve bölgesel barışın ve istikrarın
korunması amacıyla gereken çalışmaları yürütmeye devam
ediyor, inisiyatif alıyor ve uluslararası birtakım
anlaşmazlıklarda meselelere mahkûm değil, hâkim bir şekilde
yaklaşıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki parlamento heyetinin
Slovenyada düzenlenecek olan Avrupa Birliği Parlamentoları Meclis
Başkanları Toplantısına katılmasına ilişkin
tezkeresi (3/1902)
18/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Profesör Doktor Mustafa Şentop ve
beraberindeki Parlamento heyetinin Slovenyada düzenlenecek olan Avrupa
Birliği Parlamentoları Meclis Başkanları
Toplantısına katılması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlemesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel, yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın
Köksal, Sayın Kaya, Sayın Şevkin, Sayın Süllü, Sayın
Kılıç, Sayın Özkan, Sayın Adıgüzel, Sayın Sertel,
Sayın Özdemir, Sayın Şahin, Sayın Tokdemir, Sayın
Bayır, Sayın Polat, Sayın Emecan, Sayın Serter, Sayın
Barut
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
15.32
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasından
önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki parlamento heyetinin
Slovenyada düzenlenecek olan Avrupa Birliği Parlamentoları Meclis
Başkanları Toplantısına katılmasına ilişkin
tezkeresi (3/1902) (Devam)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurunuz Sayın
Toğrul.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, KHKyle ihraç edilen
öğretmen Suzan Uspakın OHAL Komisyonuna yaptığı
itiraz başvurusuna ret kararı verilmesine ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, AKP
iktidarının KHKlilere zulmü maalesef devam ediyor. 2016
yılında KHKyle ihraç edilen Öğretmen Sayın Suzan
Uzpakın OHAL Komisyonuna yaptığı itiraz başvurusuna
oyalama komisyonu tarafından altı yıl sonra ret kararı
verilmiştir, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen 2021/10314 no.lu
Soruşturma Dosyasında kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar verilen bu dosyayı başvurunun
ret gerekçesi yapmıştır. Bahse konu soruşturma dosyasında
başvurucuya ait dijital materyalin incelenmesinde çekilmiş bir
fotoğraf ret gerekçesi olarak gösterilmiştir. Kovuşturmaya yer
yok. diyen mahkeme kararı ortadayken altı yıl sonra, 2021
yılında bu dosyanın meslekten çıkarma gerekçesi
yapılması ayıptır, günahtır. Kul hakkı yemeye,
zulüm yapmaya devam ediyorsunuz ama bu dünyada da ahirette de bunun
hesabını mutlaka vereceksiniz diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kaya
36.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, yoklama kaçağı
veya bakaya durumundaki gençlerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yoklama kaçağı veya
bakaya durumundaki yaklaşık 600 bin gencimiz hemen her gün bizlere
ulaşıp sorunlarına çare olmamızı istiyorlar.
Birçoğu çeşitli sıkıntılar nedeniyle askere
zamanında gidememiş, kimi evlenmiş, çocuğu olmuş,
çalışıp ailesine bakmak durumunda kalmış; kimi
işini kaybetmemek için askerliğini ertelemiş. 2019da
yapılan düzenlemeyle 29 olan tecil yaşının 22ye
düşürülmesi, yoklama kaçağı ve bakayalıların bedelli
askerlik kapsamı dışına çıkarılması
mağduriyetleri daha da büyütmüş. Bu mağduriyetlerin çözümü için
daha önce de çağrıda bulunmuştuk. Sayın Bakan bir yıl
önceki çağrımıza cevap vermiş ve konuyu takip ettiklerini
söylemişti. Aradan bir yıl geçti, sorun çözülmedi, aksine daha da
büyüdü; bu gençlerimizin psikolojisi bozuldu, hayatları karardı,
sokağa çıkamaz hâle geldiler.
Hükûmete
çağırımızdır: Bir defalık bedelli affı
çıkarılsın, makul bir ücret belirleyerek bu gençlerimizin
mağduriyeti giderilsin.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu ve arkadaşları tarafından, başta süt ürünleri
olmak üzere gıda maddelerinde yapılan sahtekârlıkların
önüne geçerek halk sağlığının korunması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 16/2/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 23 Mart 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, başta süt
ürünleri olmak üzere gıda maddelerinde yapılan
sahtekârlıkların önüne geçerek halk
sağlığının korunması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 16/2/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 23/3/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere, İYİ Parti Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başta süt ürünleri olmak üzere,
son zamanlarda gıda maddelerinde artarak devam eden hileli üretim ve
satışlarla ilgili İYİ Parti Grubu olarak verdiğimiz
araştırma önergesi üzerine söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Sahte içki, sahte ilaç, sahte
kozmetik ürünü ve sahte gıda ürünleri son zamanlarda sık rastlanan
olaylardan olup özellikle gıda konusunda yapılan sahtekârlıklar
halk arasında tedirginliğe yol açmaktadır. Tarım ve Orman
Bakanlığı bazen yayınladığı listelerle
hatalı veya eksik ürünleri ilan ederek halkı aydınlatmaya
çalışsa da yapılanın göstermelik olmaktan öteye
geçmediği anlaşılmaktadır. Zira, Bakanlığın
üretilen veya ithal edilen gıda ürünlerini analizlerden geçirebilecek
yeterli düzeyde ne laboratuvarları ne de teknik kadroları mevcuttur.
Gıda mühendisleri, kimyagerler, biyologlar ve ziraat mühendisleri
sayıca en alt düzeydedir.
Geçen yıllarda
limanlarımızdan girip bütün ülke sathına yayılarak
tüketildikten sonra medya organlarında haberleştirilen buğday ve
etlerin bozuk olduğu anlaşılmıştır. Bazı
ürünler vardır ki görüntüsüne bakarak hileli olup
olmadığını anlamak mümkün değildir, bu ürünlerin
başında süt ürünleri gelmektedir. Tarihi geçmiş peynirlerden
kaşar peyniri üretildiği, beyaz peynir diye bilinen ve en çok
tüketilen teneke peynirini beyazlatmak için çamaşır suyu
kullanıldığı, tereyağının içine birçok maddenin
katıldığı ve dolayısıyla fiyatların daha
ucuz olduğu, bu suretle tüketicinin kolayca
aldatıldığı görülmektedir. Süt üreticilerinin son
yıllarda karşılaştıkları
sıkıntılara çözüm getirilmedikçe, gerekli destekler
sağlanmadıkça sorunların daha da ağırlaşacağını
görüyoruz.
Sırası
gelmişken söylemeliyim: Geçen hafta açıklanan çiğ süt
fiyatları hiçbir kesimi memnun etmeyecektir. Yapılan zam çiftçinin
zararını engellemeye yetmeyecek, yakında süt bulmak bile
zorlaşacaktır. Bu durum elbette sahtekârların işine
yarayacaktır. Halk arasında yaygınlaşan yakmak, suda
eritmek, ateşe tutmak, koklamak ve tadına bakmak gibi metotlarla bir
ürünün sahte olup olmadığının anlaşılması
kesinlikle yeterli olamaz. Gıda ürünlerinin hileli olup
olmadıklarının anlaşılması ileri teknolojik
analizlerin yapılabildiği laboratuvarlarda olmalıdır.
Sahtekârların yeni ürünleri elde etmek için topladıkları raf
ömürleri geçen ürünlerde sağlığı tehdit eden
mikroorganizmaların türediği, zararlı küf toksinlerinin
oluşabildiği bilinen bir şeydir. Okside olan ürünlerde
istenmeyen maddelerin ortaya çıkması tabidir. Bu
sahtekârlığın içinde bulunanlar, yaptıkları
hilekârlıkla ekonomik çıkar sağlamaya çalışırken
insanların sağlığına çok ciddi zararlar verdiklerini
düşünmezler bile.
Değerli milletvekilleri,
aslında, gıda ürünlerinin tümünde benzer zararlı maddelerin
oluşmasının, bazen sahtecilik niyetiyle olmasa da bilgisiz ilaç
kullanılmasından kaynaklandığı da görülmektedir.
İhraç edilmek üzere başka ülkelere gönderilen tonlarca gıda
ürünü, özellikle de yaş meyve ve sebzeler analiz sonuçlarında görülen
zararlı maddeler yüzünden bazen iade edilmekte veya gümrük girişi
yapılmadan geri gönderilmektedir. Şimdi, sormak gerekmez mi, geri
gönderilen bu ürünler ve bu ürünlerin yetiştirildiği tarla veya seralardaki
benzer ürünler ülkemizde tüketilmiyor mu? Bizim pazarlarda, manavlarda ve
marketlerde satılanlar veya hastane, kışla, cezaevi, okul ve
sosyal tesislerde tüketilenlerin düzenli şeklide güvenilir analizleri
yapılmakta mıdır? En çok süt ürünlerinde görülen
sahteciliğin hangi yöntemlerle yapıldığının,
nerelerde, kimler tarafından üretildiğinin polisiye tedbirlerle
tespit edilerek önlenebileceği düşünülse de halkın
sağlığı söz konusu olduğu için tüketicilerin
bilgilendirilmesi, uyarılması ve korunması daha önemlidir.
Sahtekârlık ruhuna sahip kişilerde ne vicdan ne de insaf olur. Süt
ürünleri dışında zeytinyağı, bal, sucuk ve akla
gelebilecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) -
her şeye hile katma becerisini gösterenler elbette aptal
değildir ama şeytanla arkadaştırlar.
Değerli milletvekilleri,
açıkta satılan, markasız, üretim yeri ve tarihi belli olmayan ve
de normalden daha ucuz olan bütün ürünlerin, en çok da süt ürünleri insan sağlığına
zararlı olduğundan bu konuda tüketicilerin uyarılması kadar
denetimlerin de aralıksız yapılması şarttır,
gerekirse yasal düzenlemelere de gidilmelidir. Halkı doğrudan
ilgilendiren bu kadar önemli bir konuda alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi için inceleme ve araştırma yapılması önem
kazanmaktadır. Bu amaçla bir komisyon kurulması hususunda bütün parti
gruplarının desteğini bekliyor, saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konu önemli yani
gıda maddelerindeki bu sahteliklerin insan sağlığına
etkileri ve kamuoyunda ciddi bir şekilde bu işin de
yaygınlaşması konusu hakikaten toplum
sağlığını da riske eden bir tarafta duruyor, ciddi
ölümlerin de yaşandığı bir konu. Tabii, Bakanlık her
yıl taklit ve tağşiş ifşası adı
altında bunları yayınlıyor fakat bir taraftan, bunlar bu
sebeplerden kaynaklı olarak işletmelerini kapatmak durumunda da
kalıyorlar ancak bu işin takibi yapılmadığı için
sadece isim değişikliğiyle, firma ismi değişikliğiyle,
birçok konudaki dolandırıcılık vakasında olduğu
gibi varlıklarını sürdürüyorlar, üretimlerini sürdürüyorlar,
satışlarını sürdürüyorlar yani bu mesele ciddiyetle ele
alınmıyor. Esasında uygulanması gereken, bunların
önüne geçecek birtakım önlemlerin alınması gerekiyor. Tabii,
bunlara baktığınız zaman, baldan tereyağına,
sütten kaymağa kadar birçok konuda da bu işlerin
yapıldığını biliyoruz; zeytinyağında,
baharatlı bitkilerde, kırmızı ette bile bu tür hilelerin
yer aldığı görülüyor. Bu konuyla ilgili olarak kamu
kurumlarının da olduğunu Tarım Kredi Kooperatiflerine ait
peynirlerde dahi bu sahtekarlıkların
yapıldığını -kamuoyuna yansıdı- görüyoruz.
Tabii, bunlarla birlikte bir
taraftan da ölümlere sebebiyet veren alkol meselesi var. Bunlarda, bütün bu
gıdada ve alkol ürünlerinde de bu kadar sahteliğe başvurulmasının
altında yatan gerekçe, önemli bir sebep de bu ürünlere yapılan zamlar
ve bunların pahalı olmasından kaynaklı olarak
Şimdi,
örneğin, şöyle bakıyoruz: Alkollü içkilerde, AKP
iktidarında, 2002den bu tarafa yüzde 3 bin zam yapılmış.
İşte, rakı fiyatı -Türkiye'de en çok tüketilen alkollü
içki- yüzde 3 bin artmış. Bu neden kaynaklı artıyor? Vergi
artışlarından kaynaklı artıyor yani içki içenler,
içkiye karşı olanları finanse ediyorlar, böyle bir durum var
yani bu iktidarı finanse ediyorlar. Tabii, buradan Diyanetin
aldığı pay da var, bu alana giden pay da var. Bütün bunlar
oldukça ironik bir durum baktığımız zaman, önemli vergi
geliri falan
İçki üzerinden, alkol üzerinden böyle bir vergi elde
ediliyor. Bu ocak ayında da yine yüzde 43 oranında zam
yapılmış ve ciddi bir şekilde bu seneki alkol vergi
gelirlerinden de ciddi bir beklentisi var iktidarın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Ya, bütün bunlara baktığınız zaman, bu
işler iktidarın bilerek, isteyerek oluşturduğu bir politika
sonucunda ortaya çıkan sonuçlardır yani bu sonuçları ortadan
kaldırabilmenin tabii ki denetleme, bu konuyla ilgili yasalar
çıkarma, cezai yaptırımları artırma gibi yolları,
yöntemleri var ama diğer taraftan da belli bir kesime yönelik, belli bir
ürün stokuna yönelik ya da ürüne yönelik fahiş artışların
vergiler getirmesi de ciddi sıkıntılara yol açıyor.
Özellikle bir husus var
-tabii, elimizde çok veri yok ama- yılbaşı gibi, alkollü
içkilerin tüketildiği dönemlerde ölümler oluyor yani bir
bakıyorsunuz, işte bir günde 40 kişi ölmüş, 60 kişi
ölmüş filan. Burada araştırılması gereken bir şey
var: Bu ölümler metil alkolden oluyor, çok bariz bir şekilde. Etil alkol
ile metil alkol farklı şeyler ve birbirine
karıştırılması da mümkün değil. Acaba birileri
bilerek mi bu noktada piyasaya sürüyorlar bu metil alkolü? Tüm bunlara dikkat
edilmesi gerekiyor ve incelenmesi gerekiyor.
Bu anlamda da önergeyi
desteklediğimizi ifade ederim.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Ahmet
Önal.
Buyurunuz Sayın Önal.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET ÖNAL
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Partinin grup önerisi üzerine parti grubum adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisinizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
malumunuz Sayın Bakan Nebati ve iktidarınız
dışında ülkece ekonomik olarak çöküş dönemi
yaşıyoruz. Sayın Bakan bir taraftan Türkiye ekonomisini
kurtardık. derken diğer taraftan da Türk lirası şu an en
zayıf durumda, gideceği yer yok, vatandaş rahat olsun. diyerek
her gün gaflarına yenilerini ekliyor, âdeta vatandaşımızla
dalga geçiyor. Halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz. Bu
bizim boynumuzun borcu. diyenler halkın hâlinden hiç anlamıyor,
yaşadıklarını görmüyor, duymuyor. Daha dün Et ve Süt Kurumu
kırmızı et fiyatlarına yüzde 48 oranında zam
yaptı. Kıymanın kilosu 56 liradan 83 liraya, 1 kilo
kuşbaşının fiyatı da 63 liradan 92 liraya yükseldi. Et
ve Balık Kurumu önünde
Değerli milletvekilleri,
artık ateş milletin cebinde yanıyor. Hâliyle
vatandaşımız ucuz ürün peşinde koşuyor, market market
dolaşıyor, kuyruklarda ömrünü tüketiyor. İşte, tam bu
noktada ne yazık ki fırsatçılar devreye giriyor. Medyada pek çok
kez gördüğümüz gibi katkılı ürünler halkın
sağlığını fazlasıyla tehdit ediyor. Yeterli
denetim olmadığı için marketlerde hileli çay, içecek, bal,
ürettikleri sucuğa kanatlı hayvan eti katanlar, natürel
zeytinyağı adı altında sahte ürün pazarlayanlar, enerji
içecekleri, peynir, çay, süt ve çikolatalara kimyasal madde katanlar kol
geziyor. Ekonomik kriz yüzünden vatandaş bırakın normal ekmek
almayı daha ucuz olduğu için bayat ekmeğe hatta askıda
ekmeğe mahkûm oluyor. Akşamları pazardan sebze meyve
atıklarını toplayan yurttaş sayısı her geçen gün
artıyor. Vatandaşımız, kıt kanaat, marketlerden sadece
temel tüketim maddelerini alabiliyor. Bunu yaparken de ürünün güvenliği
yerine sadece fiyatına bakıyor. Bir ürünün fiyatı ürünün
güvenliğinden çok önce geliyor. İşte, AK PARTİ
iktidarının yirmi yıl sonunda Türkiye'ye
dayattığı tablo bu.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuyla ilgili yetkili olan Tarım ve Orman
Bakanlığı belirli periyotlarla hileli gıda
satışlarının listesini yayınlıyor. En son üç
hafta önce Bakanlığın resmî internet sitesinde yapılan
açıklamayla hileli ürün satan firmaların isimleri teker teker
yayınlandı. Buradan soruyoruz: Tarım Bakanlığı
sadece isim açıklayarak bu durumun önüne geçebilir mi? Halk
sağlığını tehlikeye atan bu firmalara uygulanan
cezalar ve denetimler son derece yetersiz kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET ÖNAL (Devamla) 2021
raporuna göre Türkiye'de 718 bin gıda işletmesi bulunuyor.
Yapılan toplam denetim sayısıysa 1 milyon 378 bin. Bu da bir
işletmenin yılda ortalama 2 defa denetlendiği anlamına
geliyor. Denetim yapılsa da kötü niyetli firmalar yıllardır
aynı taktikleri uyguluyor, para cezasını ödeyip aynı
şekilde davranmaya devam ediyor. Kısacası hileli ürün
satanların yaptıkları her zaman yanlarına kâr kalıyor.
Diğer taraftan, denetimi
yapılmak üzere toplanan gıdaların incelenmesi için gerekli olan
laboratuvar sayısının azlığı da dikkat çekiyor.
Kaldı ki bu incelemeyi yapabilecek binlerce gıda mühendisimiz, ziraat
mühendisimiz, kimyager ve biyologlarımız iş beklerken teknik
bilgiye sahip personelin azlığı da gözlerden kaçmıyor.
Ülkemizde yaşanan tüm bu
sorunlar dikkate alındığında CHP Grubu olarak halkı
zehirleyen bu gıda terörünün önüne geçilmesi için gerekli
çalışmaların yapılmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kars Milletvekili Sayın Yunus
Kılıç.
Buyurunuz Sayın
Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YUNUS KILIÇ (Kars) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 85 milyon nüfuslu bir ülke ve az önce
konuşmacının da ifade ettiği gibi, gıdayla
uğraşan yaklaşık 720 binin üzerinde işletme. Tabii,
hukuk devletinde öncelikle kanunlarınız, mevzuatlarınız,
yönetmelikleriniz olacak ve kurumlar olarak da bunun gereğini
yapacaksınız.
Arkadaşlar,
kıyaslama yapmak her zaman sağlıklı bilgi elde etmemiz için
yararlı. 2002de ülkede yapılan toplam denetim sayısı 40
bin, bugün yapılan 1 milyon 370 bin. Yani denetim sayısında
aşağı yukarı 35 kat bir artış var. Aynı
zamanda, 2002 yılında Tarım Bakanlığı sadece
1.500 kişiyle bunu yapabilirken bugün 7.250-7.300e yakın denetim
uzmanı var ve bunlar sahada.
Bir de arkadaşlar,
şöyle: Bu araştırma açılmasıyla alakalı metni
okurken ülkemizde çok ciddi bir haksızlık
yapıldığını da görmek lazım. Şimdi,
koklayarak, eline damlatarak, eline dökerek, tadına bakarak falan filan
yapılmıyor arkadaşlar. Türkiye'de şu anda dünyada
akreditasyonu kabul edilen 40 tane çok donanımlı
laboratuvarımız var. Türkiye, 185ten fazla ülkeye yaklaşık
2.500-3.000 kalemde ihracat yapan bir ülke. Dolayısıyla,
biliyorsunuz, sadece tarımsal ihracatımız yılda 25 milyar
dolarlara ulaştı. Dolayısıyla, bu metinleri yazarken
ülkemize de haksızlık etmemeyi de, önemli bir şekilde, göz
ardı etmeden düşünmek lazım. 2.000-2.500ten fazla ürün
satıyoruz, 185 ülkeye satıyoruz ve yılda 25 milyar dolarlık
ürün satıyoruz.
Arkadaşlar, aynı
zamanda tabii, Tarım Bakanlığı bu incelemeleri yaparken
sadece denetimlerle yetinmiyor, biliyorsunuz, Alo 184e gelen şikâyetler
üzerine, WhatsApp üzerinden gelen şikâyetler üzerine de yaklaşık
800 binin üzerinde denetleme yapmış ve bunların yüzde 7si
civarında olanları da cezalandırmış. Cezalar yeterli
değil. diyorsunuz. Elbette cezai müeyyideler tek başına yeterli
değil, eğitim vermek lazım, anlatmak lazım, hijyeni
anlatmak lazım, toplum sağlığını anlatmak
lazım, sağlığı anlatmak lazım ama müeyyide de
olması gereken hususlardan bir tanesi.
Hatırlarsanız, 2020
yılında, yine sizin, hepinizin vermiş olduğu
katkılarla taklit ve tağşişte cezaları ciddi bir
şekilde artırmıştık ve 2 milyon liraya ulaşan
rakamlarla cezalandırılıyor, tekrarı hâlinde 2 katına
çıkıyor, üç yıl içerisinde 3üncü tekrarı hâlinde,
beş-on yıl süreyle men cezalarını; sadece üreten, satan,
dağıtan değil, dükkânında bulunduranlarla alakalı da
ciddi cezalar getirmiştik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ve
bunun bir sonucu olarak da son yıllarda özellikle taklit ve
tağşiş oranlarında ciddi bir azalma, halk
sağılığına problem oluşturacak ürünlerin sahada
görülme oranlarında da ciddi azalışlar meydana geldi.
Sayın
Başkanım, son yarım dakikamı da Özgür Beyin az önce
söylediği bir konuya açıklık getirmek üzere kullanmak istiyorum.
Şimdi, özellikle, et,
süt kurumlarının AK PARTİ tarafından
satıldığıyla alakalı iddialar oluyor. Özgür
Başkan da az önce bunu yaptı ama büyük bir ihtimalle bir bilgi
noksanlığına bağlı olduğunu düşünüyorum.
Burada ben izninizle bunu düzeltmek istiyorum. Özelleştirme kapsamına
alınma yılı et ve süt kurumlarının -Et ve Balık
Kurumu o zamanki adıyla- 1992 yılıdır.
Satıldıkları yıllar 1995 ve 2000 yıllarıdır,
hiçbirinde AK PARTİ yoktur bu yılların ve AK PARTİ daha
sonra bu satılanları geri almaya başlamış ve
sayısını şu anda 13e kadar
çıkarmıştır. Daha da ilginç bir şey söyleyeyim, o
yıllarda iktidarda genellikle Doğru Yol Partisiyle beraber Sosyal
Demokrat Halkçı Parti ve CHP vardır.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
İYİ Parti grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kur korumalı mevduat
sisteminin hazineye maliyetinin araştırılması amacıyla
22/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 23
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
23/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Mart 2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından verilen (17552) grup numaralı kur korumalı mevduat
sisteminin hazineye maliyetinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme
önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak 23/3/2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Her şey ünlü Türk
iktisatçısı Recep Tayyip Erdoğanın bir sabah Benim bir
teorim geldi; faiz sebep, enflasyon sonuçtur. diyerek Türkiye'yi bir deney
alanı ve 84 milyonu da kobay hâline getirmesiyle başladı
değerli arkadaşlar. Kur artışları
karşısında faiz artırmayı reddetti,
artıranları da art arda tasfiye etti; buna göre faizler
düşecekti, dolayısıyla, kredi maliyetleri de azalacaktı
fakat tabii, bir taraftan da kur artacaktı ama kurun artması kötü bir
şey değil, rekabetçi kura geçecektik yani daha çok ihracat yapacak
daha az ithalat yapacaktık. Bunun sonucunda da cari denge değişecekti,
cari açık cari pozitif vermeye dönecekti ardından da adım
adım dövize olan talep azalacaktı; böylece kurlar gerileyecek ve
zamanla da enflasyon düşecekti kıymetli arkadaşlar. Herkes
hatırlıyor mu buraya kadar? Hatırlıyor. Birtakım
kalemşorlar çıktılar, dediler ki: Ya, Çinde de böyle, Çin
zaten bu hâlden oraya geldi. Unuttukları şey, Çinin yalnızca
bir ucuz emek sömürüsü alanı değil, aynı zamanda önemli bir
teknoloji üreticisi de olmuş olmasıydı. Bu sözünü ettiğim
şeylerden hiçbiri tutmadı ama bir şey tuttu; o da 7,35 olan
doların bir yıl geçmeden 18,40ı tutmasıydı. Dolar
18,40a geldi ve bir yıl içerisinde yüzde 100den daha fazla dolar kuru
artmış oldu. Buna karşı Merkez Bankası elindeki 7
milyar doları yakarak kuru düşürdü ve 11,5 seviyelerine kadar
indirdi. Kurun artması hani iyiydi, rekabetçi kur çok güzel olacaktı
niye bunu tekrar düşürdünüz de 7 milyar doları yaktınız?
falan demiyoruz. Bunun ardından ünlü Türk iktisatçısı Recep
Tayyip Erdoğan dedi ki: Biz şimdi kur garantili mevduat sistemine
geçiyoruz. Bize göre, kur garantili mevduat sistemi esasen dolar garantili
faiz sistemiydi ve mealen de sen paranı Türk lirasına çevir, kur
karşısındaki zararı bana ait yani kamuya ait demek olan bir
sistemdi bu. Bunun üzerine Nebatinin gözleri ışıldadı ve
dedi ki: Ya, muhteşem bir sisteme geçiyoruz.
Bakın şimdi, o
muhteşem sistemde üç ay içerisinde memlekette ne olmuş? Mesela,
Erdoğan yüzde 19 faizle münakaşa ediyordu, bu yüzde 19 faiz
yıllık yüzde 110 faize döndü bu dolar garantili faiz sistemi
sebebiyle. Üç ayda net yüzde 25 faiz elde etti bu sistem içerisine kaydolanlar.
Uygulamaya başlandığı anda, ilk günlerde 11,60 olan döviz
kuru 14,83 bugün itibarıyla yani ilk başladığı andan
itibaren 2 katına çıkmış durumda. Doların her yüzde
10luk artışı kamuya 60 milyar lira ekstra yüke mal oluyor.
Peki, sonra ne oldu? Merkez Bankasının rezervleri eridi, eksi 60
milyarlara düştü. Bir yıl önce yüzde 16,19 olan enflasyon -ki bu,
yalancı çoban TÜİK'in verileridir- yüzde 54e çıktı,
TÜİK rakamı bu. Bunun doğru olmadığını
hepimiz biliyoruz. Enflasyonun normalde yüzde 100lerin üzerine
çıktığına hepimiz kaniyiz. Sonra ne oldu? Kredi risk primi
370 seviyesinden 677 seviyesine kadar çıktı ve Hazine ve Maliye
Bakanlığı dedi ki: Vallahi billahi biz de rantiyeye ne kadar
para ödeyeceğiz, bunu tam olarak bilemiyoruz.
Şimdi, Nebati'ye ve ünlü
Türk iktisatçısı Recep Tayyip Erdoğan'a soralım: Ya,
gerçekten muhteşem bir sistem kurmuşsunuz. Bu sistem hem doları
hem faizi hem enflasyonu hem risk primini hem kamu açığını
birlikte artırıyor yani böyle bir deha gerçekten yok! Biz, Recep
Tayyip Erdoğan'ı Nobel İktisat Ödülü'ne bu sene, zannediyorum,
aday gösterebiliriz. Değerli arkadaşlar, bunun sonucunda kamusal bir
fayda üretilmedi, tam tersine kamudan, kamunun cebinden olağanüstü bir
miktar rantiyer kesimlere milyarlarca lira aktarılmış oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) Yani
AKP bizi yanıltmadı, bir kez daha fakirin cebinden aldı ve kur
korumalı sistemle birlikte zenginin cebine açık bir servet transferi
olarak koymuş oldu.
Şimdi, bunu bir
araştırmak gerekmiyor mu? Yani bunun neye mal
olacağını araştırmak, bunu kamu nezdinde ortaya
çıkarmak gerekmiyor mu? Gerekiyor kuşkusuz. Bunun için bunu
araştırmalıyız ve başımıza gelen Faiz
sebep, enflasyon sonuçtur. palavrasından, o günden bugüne olan şeyin
sebebi nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sebebi şu:
Erdoğan elmanın yere düşüş sebebinin yer çekimi değil,
gök itimi olduğunu düşünüyor ve bunu ispatlamak için de
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla)
Selamlayabilir miyim?
BAŞKAN Sayın
Turan, buyurun.
RIDVAN TURAN (Devamla)
bütün fizik dünyasını perişan ediyor; aynı,
halkımızı perişan ettiği gibi; aynı, iktisat
gerçeklerini perişan ettiği gibi.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz HDP grup önerisi KKM yani kur korumalı mevduat
hesaplarının yaratacağı borç yükü ve yeni krizlere
ilişkindir. Değerli arkadaşlar, bu husus üç beş dakikada
ele alınacak, incelenecek bir konu değildir aslında. Bu husus
milletimizin iş hayatını, geçimini, hayat
pahalılığını doğrudan etkileyen önemli
faktörlerin boyutlarını ortaya çıkarmaktadır. Ülkenin en
büyük ekonomik sorununun resmî yüzde 54, gayriresmî olarak yüzde 125i
aşan enflasyon ve hayat pahalılığı olduğu
açıktır. Görünen odur ki halkımızın ezici
çoğunluğu gittikçe yoksullaşma ve geçim zorluklarıyla
karşı karşıyadır. İşsizlik ve enflasyonun
doğurduğu pahalılığın, gıdaya erişimde
büyük zorluklar getireceği TÜİK verilerinden de
anlaşılmaktadır. Mesela, geçen ay Üretici Fiyat Endeksi
yıllık yüzde 68,5; baklagil fiyatları yüzde 92; sebze ve meyve
fiyatları yüzde 112,5 artmıştır. Elektriğe,
akaryakıta, doğal gaza üst üste yapılan zamlar yaşam
kalitesini en aşağılara doğru çekmiştir. Böylece
toplumumuz, en zenginler ile en fakirler olarak ayrışmakta, orta
direk tamamen silinmektedir. Bir tarafta, büyük sermaye ve ona hizmet eden AKP
iktidarı, çok maaşlı bürokratlar; diğer tarafta,
fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş halkımız. Bu
ayrışma hiç de hayra alamet değil arkadaşlar.
Banka mevduatına
gelince, bankalardaki tasarrufların büyük çoğunluğu,
sayıları 250 bin civarında olan para zenginlerine aittir.
İşte, bunlar, paralarını kısmen dövizde kısmen de
KKMde tutuyorlar. 21 Marttan itibaren vadesi dolan KKM hesaplarına
yaklaşık 14 milyar TL ödeme yapılacağı söyleniyor.
Hazineden yıllık kabaca 50 milyar TLnin çıkacağı da
ifade ediliyor. Bu paranın hepimizin vergileriyle ödeneceği izahtan
varestedir. Bütçede tasarruf yoluyla elde edilen kaynakların ve
imkânların halkımızın fiyat indirimleriyle
rahatlatılması yerine KKM hesap sahiplerine ayrılması
sermaye ve servet zenginlerine kaynak transferi değil mi arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sözde faiz düşmanı AKP yönetiminde son bir yılda
faiz ödemelerinin yüzde 67 artması nasıl izah edilecektir? Nas
diyerek topluma güya dinî telkin yapıp arkasından faizci siyasetin
zirvesine oturmak nasıl bir çelişkidir?
Değerli arkadaşlar,
özellikle bir hususu hatırlatmak istiyorum: Rusya'ya mal gönderen iş
insanlarımız paralarını almakta büyük müşkülatlarla
karşılaşmakta; kur farkından dolayı yani TL-ruble
paritesinden dolayı büyük zararlar görmekte hem de bu transferleri yapan
özel bir bankanın yüksek marjlardaki ücret talepleriyle mağdur
edilmektedir. Buradan hatırlatmak istiyorum ki bu konuya acilen el
atılması gerekmektedir.
Hepinize tekraren
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Lale
Karabıyık.
Buyurunuz Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE
KARABIYIK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iktidar bize ne dedi yirmi yıldır? Sizi IMFye muhtaç etmedim.
dedi. IMFye muhtaç etmedi, milyarlarca dolar borç ve faiz yükünü ödedik.
Keşke bunlar da olmasaydı, Bu kadar faizi, bu kadar milyarlarca
doları yabancılardan borç alacağız. diye ödememiş
olsaydık. Yıllarca yüksek faiz oranlarından borçlandık
yabancıya, yana yakala Borç verin bize. dedik ve hâlâ da buna devam
ediyoruz. Son üç buçuk yılda sadece 70 milyar dolara yakın borç faizi
verdik. Borç alıyoruz borç ödemek için, borç alıyoruz faizini ödemek
için ve bu sarmal devam ediyor. Aslında bu yeni bir şey değil,
bu, yirmi yılın başarısızlığının
öyküsüdür. Ardından dendi ki: Bu faiz günahtır, haramdır,
şunu bir düşürelim. ve yüz yirmi günde politika faizini 5 puan
düşürdüler; talimatla faiz düşmez ki, faiz oranı doğru
politikalarla, reformlarla düşer. 5 puan faiz oranı düşünce bu
defa hazine içerideki bankalara bile 7-8 puan daha yüksekten borçlanmak zorunda
kaldı, vatandaş kullanacağı krediyi 6-7 puan daha yüksekten
kullanmak zorunda kaldı; ne anladık bu işten? Tabii, aynı
anda kur da 8,28den 18lerin üstüne tırmandı, enflasyon da aldı
başını, zaten yüksekti, daha da yükseldi. Sonra dendi ki:
Liralaşmaya geçelim, bu dövizi düşürmek, dövizden vazgeçirmek
lazım. İşte böyle bir finansal enstrüman
çıkarıldı. Ve o gün -o, 20 Aralık günü- kur 11e inince
alkışlandı Başarı sağladık. diye ama
ardından getireceği yıkımlar düşünülmedi ve o gün
yüzde 11den başlayan bu maceradan sonra Yüzde 14ten bir faiz oranı
verilecek. dendi ve ne olacak? Eğer döviz kurunun getirisi daha yüksek
ise bu aradaki fark vatandaşa ödenecek. Ve baktığımız
zaman, burada yüzde 27lik bir artış söz konusu oldu yani o günkü
kura göre -şu anda yüzde 14 küsurlarda- yüzde 27lik bir artış
var ama vatandaşa verilecek olan bir faiz oranı ve aradaki fark var.
Şimdi, bu nereden ödenecek? Bir kere, bu yatırım aracı
dediğimiz kur korumalı mevduatın öznesi nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Teşekkür ederim.
Öznesi yine TL -Türk
lirası- değil, dövizdir. Kime verilecektir? Türk lirası
mevduatı olan yatırımcıya verilecektir. Nereden
verilecektir, kimden alınarak verilecektir? Hazineye yük getireceği
için, hiç mevduatı olmayan yoksul, emekli, emekçinin sırtından
verilecektir; bunlar düşünülmedi. Ve şu an için bir yıllık
veya bu yılın sonu itibarıyla 30-40 milyarlık bir yük
hazineye biniyor; şu anda bile sadece 15 milyar liralık bir yükün
olduğunu biliyoruz ve BDDKnin verileri de çok net değil. Bu, bir
başarısızlığın sonucudur. Bu, fırsat
eşitsizliğini daha da çok artırmaktadır; fakirden alıp
daha çok zengine vermektir. Bu, bir yöntem değildir; bu, ekonomiyi
kurtarma politikası değildir; bu, günü kurtarma politikası bile
değildir. Artık Adalet ve Kalkınma Partisi yirmi
yıllık başarısızlığını kabul
etmelidir. Tolerans bitmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Yaşar Kırkpınar.
Buyurunuz Sayın
Kırkpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine, AK PARTİ Grubum adına söz
aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
İki yılı
aşkın bir süredir dünya pandemiyle pençeleşiyor; tüm dünya devletleri yaralarını, bu
kapsamda, sarmaya çalışıyor.
Değerli arkadaşlar,
ekonomilerin çöküşüne hep birlikte şahit olduk. Dünyada emtia
maliyetleri, enerji fiyatları, gıda fiyatları tarihî zirvelere
ulaştı. Yanı başımızda başlayan savaşla
dünyanın nereye evrileceği henüz belirsiz; petrol, doğal gaz,
enerji fiyatlarının yine yarın ne olacağını
bilemiyoruz. Bunları yok saymak basit bir tabirle körlüktür. Tüm bunlara
bağlı olarak euro bölgesinde ve dünyanın birçok noktasında
enflasyon tarihî değerlere ulaştı. Dünyanın en zengin, en
gelişmiş ülkeleri bile bu durumun pençesinde âdeta
kıvranıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, şükürler olsun
ki, Türkiyenin ekonomik altyapısı sağlam, makro verileri de çok
iyi. Bugün ihracatımıza baktığımızda 225 milyar
dolara ulaşmış ve büyüme oranımız da yüzde 11lerin
üzerine çıkmıştır.
Türkiye ekonomi modelinin
önceliklerinden biri de enflasyonla mücadeledir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, Türk
halkını biz enflasyona ezdirmeyeceğiz, bu kapsamda gerekli olan
tüm adımları attık, inşallah atmaya da devam edeceğiz.
Modelimizin asıl temel amacı açıktır; üretime,
yatırıma ve ihracata odaklanarak istihdamı artırmak, yine,
Türkiye ekonomisinin dengeli, istikrarlı büyümesini sağlamaktır.
Dışarıdan ve
içeriden yapılan manipülasyonlar neticesinde, 20 Aralık öncesinde,
doların 18i geçtiği süreçte yapılan yorumlamalara ve
hesaplamalara baktığımızda, dövizin 1 TLlik
artışının hazineye maliyetinin milyarlar olduğu,
ayrıca, reel ekonomiye zararının da çok büyük olduğu hep
ifade ediliyordu. Bu kapsamda önemli bir ürün de kur korumalı mevduat hesabıdır.
Bu yeni ekonomik modelle birlikte dövizin geri geldiğini ve zaman
içerisinde dövizin dengeye ulaştığını gördük. Türk
lirası tasarruflarının özendirilmesi ve güçlendirilmesi için
güçlü adımlar attık. 23 Mart 2022 itibarıyla sistemde biriken
toplam tutar 591 milyar TLye ulaşmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Böylece döviz kurunda istikrar sağlanmış,
vatandaşlarımızın ve tüzel kişilerin kur
ataklarına karşı tedirginlikleri de giderilmiştir. Kur
korumalı mevduat hesabıyla millî para birimimize olan güvenimiz de
kuvvetlenmiştir. Rusya-Ukrayna krizi ve FEDin faiz artırmasına
rağmen kurda stabilizasyon sağlanmıştır.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Maliye
Bakanı En dibe düştü. diyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(Devamla) Böylece kurun enflasyon üzerindeki geçişkenliği
azaltılmış ve firmaların kur kaynaklı maliyet
baskıları da sınırlandırılmıştır.
Pandemiye umut bağlayanlar, dövizin yükselmesine umut bağlayanlar hep
boşa düştüler. İnşallah, kur korumalı mevduat
hesabına art niyetli yaklaşan güruhlar da yine boşa
düşeceklerdir diyor, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Maliye
Bakanı Daha aşağısı yok." diyor.
OYA ERSOY (İstanbul)
Bir de Maliye Bakanına anlatın bunu gerçekten, önce kendinize
anlatın, Nebatiye anlatın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Oluç...
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Efendim, oylayalım önce; Başkanım, oylayalım önce.
BAŞKAN Sayın
Oluç, oylayalım, ondan sonra efendim. Olur mu efendim?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Olur, peki.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, biraz evvel hatip art niyetli
yaklaşım dediği için sataşmada bulundu, söz istiyorum.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ne alakası var Başkan?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Art niyet bodoslama sataşmadır.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Art niyetli yaklaşım art niyetli ne demek?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sizi kastetmedi ki Başkanım, o kimseyi kastetmedi ki
Başkanım, sözü Meclisten dışarıyı kastetti.
BAŞKAN Sözü Meclisten
dışarıymış Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Öyle mi dediniz? Sözüm Meclisten dışarı.
mı dediniz?
Sözüm Meclisten
dışarı. dediyse o zaman konuşmayayım. Ben onu
duymadım.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Art niyetli olanları kastetti, art niyetli olanları
kastediyor aslında.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sözüm Meclisten dışarı.yı
duymadım.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Art niyetli olanları kastediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) E, kur korumalı
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Art niyetli olanları kastediyorum, öyleyseniz size;
değilseniz, değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) KKM hesaplarıyla ilgili
Efendim, KKM hesaplarıyla
ilgili eleştirileri art niyetli yaklaşım olarak
nitelendirdiğiniz için
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İzmir
Milletvekili Yaşar Kırkpınarın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
bakın, bir ekonomi modeli önerdiniz ve bu modelin çeşitli ürünleri
var. Sizin anlattığınız buydu, ürün olarak kur
korumalı mevduat hesabını anlattınız ve biz de bu kur
korumalı mevduat hesabının aslında gizli uygulanan bir faiz
olduğunu söylüyoruz, gizli. Gizliden kastımız şu: Tabii
ki açıktan yapıyorsunuz bunu ama yani sözde yüzde 19 olan faizi yüzde
14e indirdiniz faiz enflasyon tezi yüzünden, bir zırva tez yüzünden 14e
indirdiniz fakat bu arada kur korumalı mevduat diye bir hesap icat
ettiğiniz için hazineye bunun yükünü yüklediniz yani yurttaş
ödediği vergilerden oluşan hazineden şimdi aslında gizli
faiz olarak bu hesabı kullananların hesabına faiz ödüyor; mesele
bu. Yani siz aslında yurttaşın ödediği vergileri faiz
baronlarına peşkeş çekiyorsunuz ya! Faizi yüzde 14e indirdik.
derken aslında faizi yüzde 48e çıkardınız kur
korumalı mevduat sayesinde, şimdi yüzde 48 faiz ödeniyor, bunu
söylüyoruz. İlk dönemin yani ilk üç ayın hazineye faturası 14
milyar Türk lirası oldu, bu ilk üç ay; şimdi bu devam ediyor,
biliyorsunuz ve yapılan hesaplamalara göre, on milyarlarca Türk
lirası tutacak bu ödemeler. En az 50 milyar Türk lirasından söz
ediliyor ve bu devam ederse artacak yani bizim eleştirimiz budur. Siz
neden yurttaşın ödediği vergilerden oluşan
meblağı tutup da faiz baronlarına ödüyorsunuz? diyoruz;
eleştirimiz bu. Bunun art niyetle ne alakası var Sayın Vekil?
Hesap ortada. Biz bu hesabın oluşumunu eleştiriyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Oluç.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, zeytin alanlarının
azalmasının sebeplerinin ve zeytincilik faaliyetlerini engelleyen
faktörlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/5673) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 23 Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
23/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan,
zeytin alanlarının azalmasının sebeplerinin ve zeytincilik
faaliyetlerini engelleyen faktörlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5673) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin Genel
Kurulun 23/3/2022 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Muğla Milletvekili Sayın Mürsel Alban.
Buyurunuz Sayın Alban.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜRSEL ALBAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu zeytin
dalını Muğlamızın Milas İkizköy Mahallesi
halkı sizlere gönderdi, hikâyesini birazdan sizlere anlatacağım.
Zeytin ağacı, tarih
boyunca barışın, kutsallığın, bereketin,
bilgeliğin sembolü olmuştur. Zeytin ağacı, gölgesiyle,
meyvesiyle, eşsiz yağıyla toplumlara, insanlara hayat vermiştir.
Bütün dinlerde, kutsal kitaplarda; Kuran-ı Kerim başta olmak üzere,
Tevratta, İncilde zeytinin yeri vardır. Kuran-ı Kerimde
zeytinin üzerine ant içilir, zeytin kelimesi Kuranda 6 kez geçer. Zeytin bu
kadar kutsalken ve değerliyken sizin zeytine olan bu düşmanlığınız
niye? Neden bu kadar düşmansınız zeytin ağacına,
gerçekten bilmek isteriz. Yirmi yıllık iktidarınız boyunca
birçok kez zeytinliklerle ilgili yönetmeliklerde değişiklik
yaptınız, hepsi de yargıdan geri döndü. En son, 1 Martta
yönetmeliği yine değiştirdiniz, ülkenin elektrik ihtiyacını
gerekçe göstererek zeytinliklerde maden ocağı açılmasına
izin verdiniz. Elektrik üretmek için ülkede her şey bitti de sadece
zeytinlikler mi kaldı? Bütün dünya kömürden elektrik üretimini terk
ederken yenilenebilir enerjiye geçerken siz hâlâ geçen çağdan
kalmış yöntemlerle zeytin ağaçlarını kesip kömür
ocakları açmaya çalışıyorsunuz.
Bu yönetmeliğin
değişmesini kim istedi sizden biliyor musunuz? Ben soruyorum size: Bu
yönetmeliğin değişikliğini kim istedi sizden?
Bilmiyorsunuz, cevap da veremezsiniz, ben söyleyeyim: Bu yönetmeliğin
değişikliğini Türkiyenin kanını emen ünlü 5li çete
istedi, AKP iktidarı olarak siz de yaptınız.
Muğlamızın
Milas ilçesinde İkizköy Mahallesinde Akbelen Ormanları var, bu
zeytin dalının geldiği yer işte. Bakın, biz bu zeytin
dalını kırmaya, kesmeye kıyamadık ama siz 5li çetenin
maden şirketleri istedi diye adrese teslim yönetmelikler
çıkardınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yönetmelikler kanunların uygulanması için vardır; Anayasaya ve
yasalara aykırı olamaz. Zeytinleri yok ederek oradan maden
çıkarmak ekolojik bir cinayettir. Enerji uğruna bu toprakların
en kadim miraslarından birinin gözden çıkarılması,
zeytinciliğe ve ona emek veren çiftçiye ihanettir.
Siz değerli
milletvekillerime zeytin dalıyla beraber bir mesaj daha getirdim. AKP
iktidarının söktürdüğü zeytin ağaçlarına
karşılık, bu hafta sonu Bodrumda Bodrum Belediyemiz ve
çevrecilerle birlikte binlerce zeytin ağacı fidanı
dağıttık. Bodrum Mumcular Mahallesinde bir
yurttaşımız, Şeref Serin hemşehrimiz, zeytinleri katledecek
bu yönetmeliğin çıktığı gün şu şiiri size
yazmış. Şimdi, ben bu şiiri size okuyacağım.
Ben bir zeytin
ağacıyım,
Kazma ile, kürek ile dibimi
deşele,
Hayat bulurum
kıyıda köşede,
Çiçeğime bak, kalbini
neşele,
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma.
Ben memnunum
toprağımdan daşımdan,
Eğil de zeytin topla
dalımdan, başımdan,
En çok onlar anlar benim
hâlımdan,
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma.
Beşikler
bağlandı dalıma, çocuklar sallandı,
Zeytinimle, yağımla
sofralar donandı,
Sökeceklermiş beni
duydum, içim yandı,
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma.
Yaprağımdan çay
demle, otur da iç,
Dinlen gölgemde, ekin,
çayır biç,
Vicdanın yok mu senin
hiç?
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma.
Hani barışın
simgesiydi zeytin ağacı?
Bir şey
söyleyeceğim ama çok acı,
Ya özün yalancı ya sözün
yalancı,
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma.
Asırlardır ürün
alırsın benden,
Hiç dinlemedin mi dedenden?
Dönüşüm olmaz gidersem
elden,
Toprağımdan,
köyümden beni ayırma. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Alban.
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Selam olsun Şeref
Serine, selam olsun tüm zeytin üreticilerine, zeytinleri koruyan,
doğayı seven çevrecilere. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi size soruyorum:
Şiirin son kıtasında olduğu gibi, ya dedenizin nasihatini
dinler, 5li çeteye peşkeş çekilmiş o zeytinlerin sökülmesine
izin verirsiniz ya da dedenizin doğru nasihatini dinler, o zeytinleri
korur, zeytini yaşatır, Kuran-ı Kerimde adı geçtiği
gibi ona ant içer, sahip çıkarsınız. Eğer -ikinci
söylediğim- zeytini, dedenizin mirasını koruyacaksanız o
zaman bu önergeye kabul oyu verin; yok 5li çeteye peşkeş
çekilsin. diyecekseniz, elinizi vicdanınıza koyun, o zaman ret oyu
verin. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, şunu
söyleyeyim size
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Başkanım, bir dakika daha rica etsem, bitti,
selamlayacağım.
BAŞKAN Peki,
selamlayalım.
Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla)
Kuran-ı Kerimde de sık sık söylendiği gibi
Kulakları var duymazlar, gözleri var görmezler. sözünü
hatırlatıyor, vicdanı olan her milletvekilini bu zeytin
dalını görmeye, bu şiiri duymaya, bu önergeye kabul oyu
vermeye davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ iktidara
geldiği günden bu yana zeytin sahalarını imara, madenciliğe
ve sanayi faaliyetlerine açmak için tam 9 kez yasa ve yönetmelik
değiştirmiş ancak sonuç alamamıştı. Bu defa yeni
bir yönetmelik yayımlandı, inşallah bundan da sonuç alamayacak
çünkü biz İYİ Parti Grubu olarak, zeytinlikleri yok edecek olan
yönetmeliğin iptali için dava açtık, Türk hukukuna -inşallah-
güveniyoruz.
Değerli milletvekilleri,
yeni çıkarılan yönetmelikle, Bakanlık, madencilik
şirketlerinin -eski hâline getirilmesi taahhüdü
karşılığında- zeytinlikleri kesmesine izin verecek
yani başkanlık kesilmesine izin verecek yani bir avuç yandaş
müteahhit bu topraklarda yüzyıllardır var olan ata mirası zeytinliklerimizi
yok edecek.
Madeni çıkarmak isteyen
şirket Bakanlıktan izin alarak, vatandaşın tapulu
zeytinliğine girerek kömür madeni çıkarabilecek. Bunun için de zeytin
ağaçlarını sökecek ve başka bir yere taşıyacak.
Nereye taşınacağı belli değil, taşınacak yer
yoksa ağaçlar kesilecek; tam bir garabet.
Yıllarca Türkiye'nin
dört bir yanında maden için delik deşik edilen
dağlarımıza bakınca, dağlarımızın
-ağaç ekilmediği, ot bitmediği- çukurlar hâlinde
bırakıldığı görülür. Çünkü dağlarımız,
ormanlık alanlarımız maden uğruna tarumar edilmiş;
maden alanlarının büyük bir bölümünü eski hâline hiç kimse, hiçbir
madenci getirmemiş. Neymiş efendim? Kamu yararıymış.
Bir de zeytinlik talanına kamu yararı deniliyor. Belli
şirketlere rant sağlamak mı kamu yararı? Binlerce
yıldır insanları besleyen zeytincilikte kamu yararı yok mu?
Var olan bir zeytinlik alanı bozulur mu hiç? Hangi akla, hangi vicdana
sığar bu? Talan edilecek olan zeytinliklerimizin bugünkü hâline geri
getirilebilmesi için kaç yıl geçmesi gerek, bunun hesabını yaptınız
mı? Neden maden lobileri, müteahhitler para kazanabilsin diye bu
vatanın toprakları talan ediliyor, edilmek isteniyor?
Değerli milletvekilleri,
Hükûmetin, bölge halkının geçim kaynağı ve nefes alanı
olan zeytinlikleri yandaş müteahhitleri zengin etme uğruna madencilik
faaliyetine açmasını kabul etmiyoruz. İYİ Parti olarak
bölge halkının, bölge ekonomisinin ve doğal yeşilliklerin
savunucusu olmaya kararlılıkla devam edeceğiz.
Evet, ülkemizin enerji
ihtiyacı vardır ancak bu enerji ihtiyacını
karşılamak için geri dönüşü olmayan yanlışlarla olayı
gerçekleştiremeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Ülkemizin ve insanlarımızın temiz havaya,
doğaya ve sağlık kaynağı olan zeytine de ihtiyacı
vardır. Maden uğruna enerji temini için güneş ve rüzgâr cenneti
ülkemizin doğal zenginliklerinin heba edilmesine sessiz kalmamız
beklenemez. Buradan tekrar soruyorum: Sizin, bu memleketin zeytinlikleriyle ne
derdiniz var; tarımıyla, çiftçisiyle ne derdiniz var? Siz bu ülkeyi
çöle mi çevirmek istiyorsunuz? Yeter artık ülkenin doğal
kaynaklarını maden lobilerine peşkeş çektiğiniz. Çok
geç olmadan gelin barışın artık güzel memleketimizin
tarımıyla, barışın artık bu ülkeyle; bu güzel
vatan topraklarıyla, tarımıyla, çiftçisiyle
barışın.
Dokunmayın bir zerre
zeytinliğimize diyor, önergeyi destekliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya
Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Son yirmi yılda Kaz
Dağlarında tam 3 milyon zeytin ağacı katledildi. 2014de
Yırca köylülerinin nöbetlerine rağmen bir gece yarısı
dozerlerle girildi, tam 6.666 zeytin ağacı yerlerinden söküldü ve
2016 yılında İstanbul-İzmir arasında bir otoyol
yapıldı. O otoyolun inşaatı sırasında tam 700 bin
zeytin ağacı söküldü. 2019 yılında Ayvalık-Babaeski
arasında -benim memleketim- sit alanı olarak belirlenen yerler
özellikle inşaat sektörüne peşkeş çekildi ve tam 2,5 milyon
zeytin ağacı katledildi.
Şimdi, bütün bunlar
yetmedi, bir yönetmelik çıkardınız 1 Martta ve bu yönetmelikle
tam 160 milyondan fazla zeytin ağacı katledilecek. Nerede?
Balıkesirde, Aydında, Muğlada, Manisada. Evet, durum budur.
Sizin zeytinle alıp veremediğiniz budur. Ne için? Şimdi, burada
diyorsunuz ki: Kamu yararı. AKP ne zaman Kamu yararı. diyorsa
orada mutlaka şirketlerin yararı, 5li çetenin yararı vardır;
bu kadar net. Zeytinliklerin katledilmesi ne doğanın
yararınadır ne o kadim zeytin ağacının, ölmez
ağacının yararınadır ne halkın
yararınadır -ki 500 binden fazla nüfus o zeytinliklerden
beslenmektedir- hiçbirinin yararına değildir, sadece ve sadece enerji
şirketlerinin yararınadır. Karadenizi HESlerle katlettiniz,
şimdi, maden adı altında Egeyi delik deşik yapmak üzere
gözünüzü buraya diktiniz ve bu enerji yönetmeliğinin gerçek nedeni de
budur. Zeytin ağaçlarının taşınması mümkün
değildir, zeytinlikleri korumak için tek bakacağınız yer
bilimdir, akıldır; oraya bakacaksınız, bilim
insanlarının sesini dinleyeceksiniz, sözüne bakacaksınız.
Diyor ki bilim insanları: Zeytin sadece Akdeniz ikliminde yetişir.
O da bu ülke topraklarında sadece Akdenize ve Egeye kıyı olan
şerittedir, burada yetişir ve buradan başka saha yoktur,
buranın korunması şarttır. Zeytin hiçbir yere
taşınamaz çünkü taşlı toprakta yetişir ve zeytin
ağacının ince kökleri taşların arasından
beslenir, su ve besini buradan alır ve bir yerden alıp da başka
bir yere taşıyamazsınız, bu mümkün değildir,
taşınması mümkün değildir. Rehabilite edilmesi mümkün
değildir, sadece Kaz Dağlarının üzerine gidip bakın,
rehabilitasyon sözlerinin hiçbiri yerine getirilmemiştir; zaten bilimsel
olarak da mümkün değildir. O nedenle, derhâl bu yönetmeliği geri
çekin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
OYA ERSOY (Devamla)
Zeytinlikler Cengiz, Limak, Kolin gibi kadrolu ihale alan o şirketlerin
rantını artırmak için maden sahalarına açılamaz. Biz
bütün ekolojistlerle birlikte, halkla birlikte Akbelende, Yırcada, Kaz
Dağlarında, her yerdeyiz ve bu talana asla, asla izin
vermeyeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Zafer
Işık.
Buyurunuz Sayın
Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZAFER IŞIK (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz milletimizi ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Zeytin tüm medeniyetlerde
barışın sembolü sayılan, kutsal kitaplarda bahsi geçen,
sağlık ve şifa kaynağı olarak tüketilen ve Rabbimizin
tüm insanlığa bahşettiği bir lütuftur. Aslen sofralık
zeytinin başkenti Gemlikli bir zeytin üreticisi olarak, Gemlik zeytini
başta olmak üzere, bölge üreticimizle ve zeytin müstahsilleriyle bu
değerimizi korumaya, gelecek nesillere taşımaya hep birlikte
özel gayret göstermekteyiz.
Zeytin, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de ticaret, sanayi, toprak muhafazası, iş
gücü istihdamı, insan sağlığı ve beslenme
açısından çok önemli bir yere sahiptir. Ülkemiz zeytin ve
zeytinyağı üretiminde dünyadaki büyük üreticiler arasında ilk
5te yer almaktadır. Zeytin, ihracat kaleminde, İspanya, İtalya
gibi ülkelerle birlikte ülkemiz için stratejik öneme sahip olan değerli
bir üründür. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde yıllar
itibarıyla zeytin varlığımızı inceleyecek
olursak, ki Cumhuriyet Dönemi'nin her yılında zeytin
varlığının arttığını görüyoruz ancak
2002-2003 sezonunda 620 bin hektar olan zeytin üretim alanı 2020-2021
sezonunda yüzde 43 artışla 887 bin hektara, 101,6 milyon adet zeytin
ağacı sayısı yüzde 89 artışla 192 milyon adede,
450 bin ton olan sofralık zeytin üretimi yüzde 13 artışla 507
bin tona, 140 bin ton olan zeytinyağı üretimi yüzde 86
artışla 236 bin tona yükselmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Görüldüğü üzere zeytinlik
alanlarda, zeytin ve zeytinyağı üretiminde bir azalma
olmamış, bilakis ciddi bir artış olmuştur. Tarım
ve Orman Bakanlığımız zeytin üretiminin artması ve
üreticinin desteklenmesi amacıyla zeytinyağı için kilogram
başına 80 kuruş destekleme primi vermekte, cumhuriyet tarihinde
ilk kez 2019 yılında başlamak üzere sofralık zeytin için
üreticilerimize dane desteği verilmekte, geleneksel zeytin bahçeleri
rehabilitasyonu için 2016 yılında başlamak üzere dekar
başına budama desteği uygulaması yapılmaktadır.
Dekar başına mazot, gübre olmak üzere destek verilmekte, agro mineral
gübre için de ayrıca destek sağlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZAFER IŞIK (Devamla)
Başkanım...
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ZAFER IŞIK (Devamla)
Dünya standartlarında ve ihracat kalitesinde zeytin
yetiştiriciliği için sertifikalı fidan desteği
uygulaması yapılmaktadır; bu kapsamda, 2005-2019
yılları arasında 562 bin dekar yeni zeytin bahçesi tesis
edilmiştir. Sertifikalı fidan için dekar başına destekleme
sağlanmaktadır.
Ayrıca,
milletvekillerimize, örnek olarak CHPli Milas ve Gemlik Belediyelerinin imar
uygulamalarını incelemelerini tavsiye ediyorum. Biz AK PARTİ
hükûmetleri olarak 2023 yılı hedeflerimizi yakalayabilmek için her
zaman olduğu gibi üreticimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Üreten ve güçlü Türkiye için
Bakanlığımızca yürütülmekte olan çalışmalara
desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Tarım ve Orman Bakanımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Tarım Komisyonu Başkanı ve değerli üyelerine
şükranlarımı sunuyorum.
Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 21,
184, 186, 189, 190, 191, 317, 290, 47, 72 ve 75 sıra sayılı
Kanun Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7,
8, 41, 42, 43, 44üncü sıralarına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 5, 6, 7, 12, 13, 14, 19, 20, 21, 26,
27 ve 28 Nisan 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun
çalışma saatlerine ilişkin önerisi
23/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
23/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
21, 184, 186, 189, 190, 191, 317, 290, 47, 72 ve 75 sıra sayılı
Kanun Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7,
8, 41, 42, 43, 44üncü sıralarına alınması ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
5, 6, 7, 12, 13, 14, 19, 20,
21, 26, 27 ve 28 Nisan 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu
birleşimlerde saat 24.00a kadar,
23 Mart 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
320 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin 23 Mart 2022
Çarşamba günkü birleşiminde tamamlanamaması hâlinde 24 Mart 2022
Perşembe günkü birleşiminde 320 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
24 Mart 2022 Perşembe
günkü birleşiminde 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, haftalık çalışma
günlerinin dışında 25 Mart 2022 Cuma günü saat 14.00te
toplanması ve bu birleşimde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan işlerin
görüşülmesi ve bu birleşimde 320 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Çanakkale Milletvekili Sayın Bülent Turan.
Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ grup önerimiz
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'mizin görüşülmesini içeriyor.
Dün, malumlarınız, bu kanuna başlayıp bugün itibarıyla
bitirmeyi planlıyorduk, perşembe günü de yüce Genel Kurulun takdirine
göre sözleşmelerimizi görüşmeyi planlıyorduk ancak dün 199
milletvekilimizle yani 1 vekil eksiğimizle Genel Kurulu kapatma durumuyla
karşılaştık. Üstelik, üzülerek söylüyorum, bir partimizin
önergesi görüşülürken başka bir partimizin ilgisiz bir yerde yoklama
istemesiyle Meclisi kapatma sonucuyla karşılaştık. Yoklama
isteyen parti, Grup Başkan Vekili Sayın Özel. Listeye baktım,
Cumhur İttifakımızın 199 vekili var, sıfır -1
değil- CHP var. Kendileri burada, ruhları burada değil.
Değerli arkadaşlar,
Meclisin saygınlığına halel getiren bu tarz
yaklaşımları lütfen bir daha değerlendirin. Bir vekille çok
makul, çok anlayışlı, topluma, tüketiciye faydası olan bir
kanun teklifinin görüşülmesini engellemenin ne ana muhalefete -tırnak
içerisinde- ikinci partiye faydası var ne bize ne Meclise ne topluma
faydası var. Tabii ki gerginlik olur, tartışma olur, polemik
olur, riskli bir kanun teklifi olur; İç Tüzükten kaynaklı haklar
kullanılabilir ama bir başka partinin grup önerisi görüşülürken
CHPden 20 arkadaş yoklama isteyip, hiçbirinin yoklamaya girmeyip, şu
evrakta görüldüğü gibi CHP eşittir sıfır. denmesini ben
doksan yıllık bir partiye yakıştıramıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bir milletvekilimizin cenazesi vardı, birçok arkadaşımız
oradaydı.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Allah rahmet eylesin.
BÜLENT TURAN (Devamla) -
Aynı şekilde Sağlık Komisyonumuz vardı, birçok
vekilimiz oradaydı.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Bize değil, Recep Tayyip Erdoğana söyle bunları.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Aynı şekilde, KEFEK komisyon toplantısı vardı, birçok
arkadaşımız oradaydı.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Recep Beye hesap ver.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Millete söylüyor, millete; sana değil zaten.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Aynı şekilde, KİT Komisyonu vardı yani dün 3 tane komisyon
yoğun çalışıyordu.
Değerli arkadaşlar,
hastamız var, yaşlımız var, yurt dışı
görevinde olanımız var, genel merkez görevinde olanımız var
ama 199 vekilin burada olduğu bir tabloda 1 vekil yok diye 20 vekil
yoklama istediği hâlde hiçbiri oylamaya girmezse ben bunun siyasi ahlakla,
kamu vicdanıyla bağdaşmayacağı kanaatindeyim.
Değerli arkadaşlar,
ihmal eden AK PARTİ vekili varsa ben Grup Başkan Vekili olarak sitem
ediyorum; eksiğimiz varsa uyarın, bunu kabul ediyorum.
AHMET KAYA (Trabzon) Hangi
uyarıyı dinlediniz ki?
BÜLENT TURAN (Devamla) Ama
ayağa kalk, yoklamaya girme. Bunun doğru olmadığı
kanaatindeyim.
ATİLA SERTEL
(İzmir) 10 kişi, 15 kişi oluyoruz Mecliste, bu ayıp size
yeter.
BÜLENT TURAN
(Devamla) Ayrıca MHPnin, ayrıca HDPnin cuma günü kampları var,
programları var; herkes salı-perşembeye göre planını
hazırlamış; bunu bozmanın, makul bir kanunda bu
tartışmayı yapmanın kimseye faydası olmadığı
kanaatindeyim. Ne oldu? Bir gün ara verdik. Ne oldu? Soruyorum, ne oldu?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Meclise geldiniz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir
gün ara verdik, ne oldu?
AHMET KAYA (Trabzon)
Aklınız başınıza geldi.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Meclisi çalıştırmak sadece iktidarın görevi mi?
MÜRSEL ALBAN (Muğla)
Bugün buraya geldiniz işte.
BÜLENT TURAN (Devamla) Siz
araziye gittiğinizde seçim kampanyasında Biz muhalefete
kalırsak Meclisi çalıştırmayacağız. diye mi oy
istiyorsunuz? Meclisi çalıştırmak iktidarın, muhalefetin,
hepimizin görevi değil mi?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Grubuna söyle, grubuna!
BÜLENT TURAN (Devamla) 150
CHP vekili var, 20si buradaydı, sıfır girdi; hâlâ birisi diyor
ki: Grubuna söyle. Benim grubum 200 kişiyle buradaydı.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Neredeydi, nerede?
BÜLENT TURAN (Devamla)
Değerli arkadaşlar, ama
Ama ne yapalım? Arkadaşlar, ne
yapalım, ne yapalım?
ATİLA SERTEL
(İzmir) 10 kişi dinliyoruz, 10 kişi. 10-15 kişi
dinliyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bu
da bizim imtihanımız, yirmi yıldan beri bu da bizim
imtihanımız.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Tembeller, tembel vekiller.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Yani var olup girmemek daha kötü, emin olun.
BÜLENT TURAN (Devamla) On
beş günde tam 40 ülke lideriyle görüşen; NATO Genel Sekterinden
Birleşik Krallığa, Rusyadan Ukraynaya, Hollandadan Kanadaya
her ülkeyle görüşen, büyük işler yapan bir siyasi hareket gelip
buraya, Cin Ali filmlerine konu olacak yoklama oyunlarıyla Meclisin
kapatılmasıyla karşı karşıya kalıyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu imtihan da bizim imtihanımız.
Dünyanın en uzun köprüsünü, asma köprüsünü Çanakkalede
açacaksınız, bir gün sonra buraya gelip Çekirdek Çitleyen Eşek
heykeliyle gurur duyan bir muhalefetle burada yoklama oyunu
yapacaksınız; bu da bizim imtihanımız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Devamla)
Başkanım, bir dakika
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Çok incinmişsiniz Sayın Başkan ya!
BAŞKAN Buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Devamla)
Keşke daha saygın, daha anlayışlı, daha kaliteli, bizi
sıkıştıran, yol gösteren, kanunlarımızı
eleştiren bir muhalefet örneği olsa da biz daha iyi olsak.
Bakın, önemli bir şey söylüyorum.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Anlamıyorsunuz ki!
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Laftan anlamıyorsunuz ki!
BÜLENT TURAN (Devamla)
Muhalefet, iktidarın değil devletin, milletin varlığı
için elzemdir, muhalefet olmayan yerde iktidarın kıymeti olmaz ama 20
kişinin ayağa kalkıp hiçbirinin yoklamaya girmemesinin adı
muhalefet olmaz; onu demeye çalışıyorum, yoksa
Hakkımız var. dersiniz, baş tacı ama ben şu tabloda
sıfırı yakıştıramıyorum.
ATİLA SERTEL
(İzmir) İtfaiyeciliği niye meslek yapmadınız?
İnfaz koruma memurlarının niye aleyhinde oy
kullandınız?
ŞAHİN TİN
(Denizli) Ne alakası var onların?
BÜLENT TURAN (Devamla) Ben,
daha saygın, daha kaliteli bir muhalefet özlemi içerisinde olduğumuzu
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Saygı sizde yok ki! Saygı sizde yok!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Meclise gelmeyecekseniz milletvekilliğinde ne
işiniz var? Burası halkın Meclisi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Nöbetçi vekil uygulaması yapıyorsunuz.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Nöbetçi vekil uygulaması yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Biz Sağlık Komisyonundaydık.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Bülent Turanın konuşması sırasında hem
adımı zikrederek hem de grubumuza yapmış olduğu
sataşmalardan dolayı İç Tüzük 69a göre cevap hakkı rica
ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bu
psikolojiyi anlıyorum ama şunu bilin: Belki içinizden bir
kısmı, belki önemli bir kısmı, belki pek azınız
seneye burada muhalefeti tecrübe edeceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Ay, hayal kuruyorsun resmen ya! Neyin hayali bu ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ama bu
ilk kez olmayacak. Bu, partiniz kurulduktan iktidara gelmeye
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Yirmi yıldır aynı hayali kuruyorsunuz, yirmi
yıldır; bıkmadınız bu hayalden,
bıkmadınız.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Yetmiş beş yıl olmuş.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Rahatsız olmayın arkadaşlar, müsaadenizle anlatayım.
İlk kez muhalefeti
deneyimlemeyeceksiniz. Partiniz kurulduktan iktidarı
tattığınız güne kadar partiniz burada on üç ay boyunca
muhalefetteydi. O gün, Bülent Turanın söylediği yoklamalardan Grup
Başkan Vekilleriniz defalarca istedi; ilk yoklamada 20 kişiyle
istediler, 21le istenen bir örnek yok. İkinci yoklamada AK PARTİ
Grubundan yoklamaya giren 1 kişiyi tutanaktan göstersin, gelip özür
dilemeye hazırım. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, birbirimizi
kandırmayalım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) AK PARTİ değil ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) AK
PARTİ adı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Değil.
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Yirmi yıl olmuş.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Dön
bak da öğren; on bir ay
Toplantı yeter
sayısı anayasal bir hüküm, Anayasanın 96ncı maddesi. Bu
Parlamentoyu çalıştırmak yani 200 milletvekilini toplamak ve
karar yeter sayısını bulmak iktidarın işi.
REFİK ÖZEN (Bursa)
Hakkınız da elinize ne geçiyor? Biz Hakkınız değil.
demiyoruz ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bütün
dünyada bu sayıyı bulmak iktidarın işi; aramak, başta
ana muhalefetin, bütün muhalefet partilerinin işi. Siz, Anayasa, İç
Tüzük oyunuyla hep birlikte İç Tüzükteki süreleri
kısıtladığınız gün, buralarda bu aramayı
yapmamıza, yoklama istememize de engel oldunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biz de
Anayasa Mahkemesine gittik ve dedik ki: İYİ Partinin önergesinde
yoklama istememizi kaldırdılar. Anayasa Mahkemesi dedi ki: Anayasa
o kadar açıktır ki Meclis her iş ve işleminde 200
kişiyle toplanacak, karar verirken de taraflardan biri 151den
aşağı olmayacak. Buna rağmen bir hukukçu -Anayasayı,
İç Tüzükü yokmuş gibi yapıp- kendi partisinin muhalefet
uygulamaları aynısıyken, bırakın onu, bir kanunu
engellemek adına gensoru maddesini aynı haftada 11 kez üst üste
verecek kadar verilen hakkın suistimalini bir obstrüksiyon olarak
örneklendirmiş bir parti iktidarda olunca gelip de bunu yapanlara laf
söylüyorsa ben bu acziyetin karşısında teslim olmam, direnmeye
devam ederim arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Özgür Beyi çok seviyoruz Başkanım, sorun yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Mecburen isteyeceğiz şimdi. İstenmeyecek yoklamayı istenir
hâle getirdiniz Sayın Turan, buyurun, çağırın, gelsinler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Senin canın sağ olsun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 21,
184, 186, 189, 190, 191, 317, 290, 47, 72 ve 75 sıra sayılı
Kanun Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7,
8, 41, 42, 43, 44üncü sıralarına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 5, 6, 7, 12, 13, 14, 19, 20, 21, 26,
27 ve 28 Nisan 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun
çalışma saatlerine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı
Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; ben size
başka bir şey anlatacağım; aslında bu
tartışmayı sürdürmeyi çok isterdim ama başka bir konuda
konuşmak istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz, HDP
hakkında açılmış bir dava var; Kobani kumpas davası
diyorduk biz ona. Burada çok konuştuk onun üzerine, Sayın Turan da
hatırlar. Çeşitli araştırma önergeleri verdik bu konuda
Kobaniyle, 6-8 Ekimle ilgili ve bu dava açıldıktan sonra da mahkeme
heyetinin davranışlarını izledikten sonra yine ben bu
kürsüde bir konuşma yaptım, uzun bir konuşma, bunu size
anlattım. Sonra araştırma önergesi verdik, bu durumun
araştırılması gerektiğini söyledik fakat bunların
hiçbirini dinlemediniz ve bizim aslında bir hikâye
anlattığımızı düşündünüz siz belli ki.
Peki, şimdi ne oldu? Bu
Kobani kumpas davasının ilk mahkeme heyetinde yer alan ve o Mahkeme
Heyetinin Başkanı olan Bahtiyar Çolak, Mahkeme Heyetinin
Başkanı Bahtiyar Çolak bugün çete ve
dolandırıcılıktan gözaltına alındı. Duydunuz
mu? Çete ve dolandırıcılıktan gözaltına
alındı Bahtiyar Çolak. Şimdi, ben çete midir, değil midir
bilmiyorum; dolandırıcılık yapmış mı,
yapmamış mı bilmiyorum; bir hukuksuzluk da yapmak istemiyorum ama
bundan gözaltına alınmış. Bu Bahtiyar Çolak,
geçtiğimiz aylarda hâkimlikten istifa etmişti. Biz de o zaman niye
istifa etti diye merak ediyorduk. Çete neymiş biliyor musunuz? İddia
edilen çete, derin devletin ticari istihbarat ayağı olarak
kendilerini adlandıran Atadedeler örgütü. Duydunuz mu? Şimdi, bu.
Şimdi, sayın
vekiller, bu adam hâkimlik yaparken iddianameyi okumadan ben burada gelip
anlattım bunu size- kabul etti alelacele; Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin Demirtaş kararını iddianame dosyasına almamakta
direndi bu adam, alelacele karara gitmeye çalıştı bu adam,
savunmaları kesmeye çalıştı bu adam, avukatlara hukuk
dışı davrandı bu adam. Biz Bunların hepsi
araştırılsın. dedik, araştırma önergesi verdik;
reddettiniz. Ne oldu şimdi? Adam, çete ve dolandırıcılıktan
gözaltına alındı.
Ya, işte, biz bu
iktidara bunu anlatmaya çalışıyoruz; ortada yargı diye bir
şey bırakmadınız, ortada adalet diye bir şey
bırakmadınız, ortada hukuk diye bir şey
bırakmadınız; toplumun adalete güvenini, yargıya güvenini sıfırladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hep vurguluyoruz, diyoruz ki:
Elinizdeki yargı sopasını kullanarak siyasi alanı dizayn
etmeye çalışıyorsunuz ve bunu HDPye karşı özellikle
yapıyorsunuz. Aha bir örneği daha karşımıza
çıktı; çete ve dolandırıcılıktan şimdi
gözaltına alınmış olan bir hâkim eskisini siz Kobani kumpas
davasının mahkeme heyetinin başkanı yaptınız.
Utanın ya, utanın! Buna söyleyecek bir lafınız var mı?
Biz bunu size anlattık burada ve kabul etmediniz. İşte,
şimdi gelinen durum budur. Kumpas davalarını açıyorsunuz,
üstelik çetecilik, dolandırıcılık yapmış olan
kişileri ya da öyle suçlanan kişileri de o kumpas davasının
mahkeme heyetinin başkanı yapıyorsunuz. İşte, sizin
yargı ve adalet anlayışınız budur. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.
Buyurunuz Sayın Göker.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER
(Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Grup
Başkan Vekillerimizin konuşmalarında gündeme geldi ama bir kez
de burada, kürsüden, bunu ben dile getirmek istiyorum.
Sayın Hazine ve Maliye
Bakanı çıktı, Dolar 20 lira olacak, 30 lira olacak ama TL
değer kaybettiği kadar kaybetti, artık bunun dibi görülmez;
dolayısıyla rahat olun. diye bir ekonomi politikası çizdi.
Yine, bir kurumun, Et ve Süt Kurumunun Genel Müdürü çıktı, dedi ki: Kuyruklar
vardı, o yüzden biz kuyrukları görünmez kılabilmek adına
ete zam yaptık. Şimdi, yoksulluğu gizlemek adına, maliyeti
ortada olan bir besin ürününe zam yaparak bunu gizlemenin yöntemini de siz icat
etmiş oldunuz. Gülsek gülünecek tarafı yok, cevap versek ciddiye
alınacak tarafı yok; biz de iki arada bir derede kaldık.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; ülkemizde en büyük
sıkıntılardan biri de şu günümüzde yaşanmakta olan
şeker sıkıntısı. Esnafımız, özellikle
şeker bazlı üretim yapan esnafımız, şekere
ulaşmakta ciddi anlamda sıkıntı yaşamakta. Evet, bunda
bazı sebepler de etkili. Nedir bunlar? İşte, salgındı,
enerjiydi, ham maddeydi, savaştı vesaire vesaire ama en büyük
sıkıntı, bu Faiz sebep, enflasyon sonuçtur. gibi absürt bir
ekonomik modelin Türkiyeye dayatılması sonucu doların
geldiği fiyattır ve bu fiyattan etkilenen gariban çiftçimiz,
esnafımız, vatandaşımızdır. Herkes
yoksulluğu hissediyor ama dolar kurunun artışından
dolayı biz bu yoksulluğu maalesef 2 kat daha fazla hissediyoruz.
Evet, devlete ait fabrikalarda 50 kiloluk şeker 280 liraya
satılırken özelleştirilen fabrikalarda bu fiyat 680 lira, 700
lira civarında, o da nakliye hariç bir fiyatla. Şimdi, bu fiyata alan
esnafımız nasıl üretim yapacak, nasıl bundan kâr edecek,
nasıl evine ekmek götürecek? İçler acısı. Bakın,
şöyle bir örnek de vereyim: Pancarın kilosunu çiftçiden
yaklaşık 40 kuruştan alıyorsunuz; çiftçi Geçinemiyorum.
diyor, ağlıyor ama küspesini 36 kuruşa satıyorsunuz
aynı çitçiye; şimdi, bu hak mıdır?
Geldiğimiz nokta
itibarıyla, bu şeker krizinin yaşanacağını
öngörerek yaptığınız özelleştirmelere Şeker
vatandır, satılamaz. başlığı altında ciddi
anlamda karşı çıktık, bu öngörüyü sizlere söyledik ama siz,
şeker fabrikalarını yok pahasına özelleştirmekten geri
kalmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET GÖKER (Devamla)
Geldiğimiz netice itibarıyla, benim memleketim, seçim bölgem olan
Burdurda şeker fabrikam var, özelleştirmeden, yapılan ihale
yolsuzluğu nedeniyle son anda kurtuldu ama şeker fabrikasının
bulunduğu bir ilde yine üreticilerimiz şeker almakta, şeker
bulmakta zorlanıyor. Dün görüştüğüm şeker üreticileri
market market dolaşıp kilo kilo şeker toplamaya
çalışıyor. Burada üreticiye bir kota uygulanması, ekstra
bir öncelik tanınması gerektiğinin altını çiziyorum ve
bu krizin bir an önce çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve
davet ediyorum.
Evet, bu krizde 2 tane önemli
sebep var ki bunun da ciddi anlamda araştırılması gerekir.
Bir, ihracat kotasını doldurabilmek adına şekerin yurt
dışına 350 liradan satılması buna sebep.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÖKER (Devamla)
İki, yalnızca bir firmaya rant sağlaması adı
altında bir yönlendirme mevcut. Bunu da takdirlerinize
bırakıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
talebimiz var efendim.
BAŞKAN Sayın
Özel, yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın
Kılıç, Sayın Şeker, Sayın Alban, Sayın Kaya,
Sayın Hancıoğlu, Sayın Keven, Sayın İlhan,
Sayın Köksal, Sayın Sertel, Sayın Kayan, Sayın Polat,
Sayın Taşcıer, Sayın Şahin, Sayın
Kılınç, Sayın Kaya, Sayın Ünver, Sayın Ünlü,
Sayın Göker, Sayın Ceylan.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.18
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 21,
184, 186, 189, 190, 191, 317, 290, 47, 72 ve 75 sıra sayılı
Kanun Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7,
8, 41, 42, 43, 44üncü sıralarına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 5, 6, 7, 12, 13, 14, 19, 20, 21, 26,
27 ve 28 Nisan 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun
çalışma saatlerine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi 60a göre söz
talebinde bulunan sayın milletvekillerimiz var.
Sayın
Taşlıçay
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın,
eczacıların özlük haklarına ilişkin açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2020 verilerine göre
Sağlık Bakanlığı bünyesinde 3.697 eczacı
çalışmaktadır. Kamuda çalışan eczacıların
aylık gelirleri bağlamında kurumlar arası
farklılıklar olduğu ve çeşitli nedenlerle ek ödeme almakta
sıkıntı yaşandığı bilinmektedir. Ek ödeme
alımındaki eksikliklerden dolayı kamu
eczacılarının kamu hastanelerinden ayrılmak zorunda
kaldığı da bir gerçeklik olarak karşımızda
durmaktadır. Bu ve buna benzer sorunların giderilmesi adına
özellikle ek ödeme katsayısı değişikliğinin
yapılması, bu kapsamda Meclisimizde hekim ve diş hekimleri için
yapılacak olan tüm düzenlemelerin hekim, diş hekimi ve eczacı
olarak yapılması yerinde olacaktır.
Bakanlığımızın
emekli eczacılarımızı da kapsayacak şekilde tüm
sağlık çalışanlarımız gibi gerek kamuda gerekse
özel sektörde mesleğini sürdüren eczacılarımızın da
daha iyi koşullarda görev yapmasını sağlayacak
adımları atacağına inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
38.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Adanada
Alparslan Kuytul ve öğrencilerine meydanlarda işkence
yapıldığına ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhur İttifakı
işkenceyi artık mahzenlerde değil, meydanlarda yapıyor.
Adanada anayasal haklarını kullanmak isteyen Alparslan Kuytul ve
öğrencilerine meydanlarda işkence yapıldı.
İçişleri Bakanını, Adana Valisini, Emniyet Müdürünü ve
Güvenlik Şube Müdürünü istifaya davet ediyorum.
Ben yıllardır
başörtüsüne özgürlük için mücadele etmiş bir insanım ama bu
iktidarın, başörtülü polisler eliyle, hak arayanlara karşı
cop vurdurmasına da en başta karşı çıkan, mücadele
eden bir insanım. Bu iktidar, kadına şiddeti kadına
emrediyor. İşkence yapan polisin alnından öpülmez, ancak ve
ancak hukuk önünde o polislerden hesap sorulur. Cumhur zulüm ittifakı
nasıl zalimleştiğini her geçen gün gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) İşkence yapanları
alnından öpeceğini söyleyen bir genel başkanın sözleri esef
vericidir.
BAŞKAN Sayın
Ünlü
39.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, şehit ve gazi
ailelerinin yaşadığı mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türkiye Harp Malulü Gaziler-Şehit,
Dul ve Yetimleri Derneği aileleri elektrik ve suyu indirimli tarifeden
kullanmaktadır fakat bu ailelere doğal gaz kullanımlarında
indirim yapılmamaktadır. Aileler son zamlardan sonra gelen yüksek doğal
gaz faturalarını ödeyememekte ve mağdur olmaktadır. Vazife
malulü şehit yakınlarının ve gazilerimizin
yaşadığı diğer bir sıkıntı da özel
hastanelere muayene için gittiklerinde kendilerinden ücret farkı istenmesi
ve kartlarının kabul edilmemesidir. Şehitlerin dul ve yetimleri
ile gazilerin sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda yaşam
standartlarının iyileştirilmesi ve sosyal
dayanışmanın en aza indirilmesi anayasal bir zorunluluktur. Bu
nedenle şehit ve gazi ailelerinin yaşadığı bu mağduriyetler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
40.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Bingöl
Özel Harekât Şube Müdürlüğünde şehit olan polislere,
1915Çanakkale Köprüsünün açılışına ve Çanakkale
şehitlerine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Bingöl Özel Harekât Şube
Müdürlüğünde yaşanan elim kazada şehit olan Özel Harekât
polislerimize Allahtan rahmet, aileleri ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Geçtiğimiz cuma günü
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından açılışı gerçekleştirilen asrın
projesi 1915Çanakkale Köprüsünün ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum. 1915Çanakkale Köprüsüyle Asya ile Avrupa bir kez
daha birleşti. Ecdadımızın mirasını teknoloji ve
mühendislikle geleceğe taşıyan köprümüz sayesinde artık
sıra bekleme olmayacak, altı dakikada kıtalar arası
geçiş sağlanacak. Ülkemizin demokraside ve kalkınmada
katettiği mesafenin örneklerinden biri olan, cumhuriyetimizin 100üncü
yılını simgeleyen 2.023 metrelik orta
açıklığıyla dünyanın en uzun orta
açıklıklı asma köprüsünün bir kez daha hayırlı
olmasını diliyorum.
Sözlerime son verirken,
Çanakkale şehitlerini ve vatanımızın bölünmez
bütünlüğü için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi
rahmetle, minnetle yâd ediyor Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gürer
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, besici ve çiftçilerin
desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ofis
hayvancılığı desteklemek adına besiciye yem veriyor.
Müracaat edene bu ay verdikleri inek başına günlük
BAŞKAN Sayın
Gültekin
42.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdede hayata
geçirilen ve yapılması planlanan sulama projelerine ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım şehri
Niğdemizde 2002 yılından önce sadece 6 adet baraj ve gölet
varken son on dokuz yılda yaklaşık 1 milyar TLlik
yatırım yapılarak 18 adedi baraj ve gölet olmak üzere 77 adet
tesis çiftçilerimizin hizmetine sunulmuştur.
Dünya Su Gününde,
Niğdemize 114 milyon 900 bin TL değerindeki Bor Kemerhisar Gökbez
Barajı ve Sulaması, Çamardı Bademdere Barajı Sulaması,
Ulukışla Handeresi Barajı Sulaması, Niğde Merkez
Hançerli Barajı Sulaması, Niğde Merkez Kayırlı
Barajı Sulaması, Çiftlik Bozköy Taşkın Koruma Tesisi ile
merkez Alay beldemiz yer altı suyu suni besleme tesislerimizin
açılışını gerçekleştirdik.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, üreten Niğdemizde 2022 yılında da Merkez
Elmalı Göleti ve Orhanlı beldemiz taşkın koruma projemiz
başta olmak üzere birçok Devlet Su İşleri projemizin yapım
ihalesini gerçekleştireceğimizi ve hayata geçireceğimizi ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Turan.
43.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, üreticilerimizin
Rusyaya yaş meyve, sebze ihracatının finans ayağında
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin)
Rusya-Ukrayna arasındaki savaş Hükûmetin yanlış tarım
politikalarıyla birlikte üretici açısından çileye dönüştü.
Seçim bölgemden bir üretici şunları yazmış: Rusya-Ukrayna
savaşından dolayı yaş sebze meyve ihracatçıları
olarak her 2 ülkeden alacaklarımız var ancak devalüasyon sebebiyle de
ciddi kayıplarımız var. Rusyadan yalnızca ruble tahsil
edebiliyoruz ve Denizbank üzerinden gelen rublelerde Denizbank yüzde 50
komisyon fırsatçılığı yapıyor. Gelen rubleleri
11e alıp 16ya satıyor; bu da ciddi bir sıkıntı bizim
açımızdan. Talepleri şöyle: Merkez Bankası ve kamu
bankalarının devreye girip gelen rubleleri gerçek değerinden
almaları. Ve Rusya dünyadan izole olmuş durumda olduğu için her
zamankinden daha fazla ülkemize ihtiyacı var ve bizden ciddi oranda yaş
sebze meyve talepleri var. Bunun finans ayağını
çözemediğimiz için bu ürünleri gönderemiyoruz. Çözüm önerisi olarak da
daha önce yapılmış olan takas işleminin
yapılması
Yani Rusyadan ciddi anlamda doğal gaz ithal ediyoruz
ve Rusya Hükûmetine borcumuzu göndereceğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 320 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen, İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına 320 sıra
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tüketici haklarını korumak devletin görevlerindendir ve
Anayasamızın 172nci maddesi de devletimize tüketicileri korumak
için gerekli tedbirleri alma görevi vermiştir. Nitekim,
aldığı mal ve hizmetten memnun kalmamış, kalite ve
fiyat hususunda aldatılan, ürün ve hizmetler konusunda yeterli
şekilde bilgilendirilmemiş tüketicilerin devlet tarafından
korunması, diğer yönüyle tüketici haklarını savunan
örgütlerle desteklenmesi de gereklidir. Zira üretici, satıcı,
tüketici üçgeninde tüketici en korumasız paydaştır.
Tüketicinin korunması
gerekliliği de yeni bir mesele değildir; Ahilik geleneğinden
başlayarak Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinde de bunun izlerine
rastlamak mümkün. Kullandığımız pabucunu dama atmak
tabirinin, Ahilik geleneğinde yaptığı pabuçların uygun
olmadığı tespit edilen zanaatkârın işine son verilmesi
ve ilanen uygun olmayan pabucun dama atılmasından
kaynaklandığı bilinmektedir. Tüketicinin korunması
konusunda atılan adımlar ta 1502 yılında Sultan II. Bayezit
zamanında çıkarılan Kanunname-i İhtisab-ı Bursa
fermanıyla ortaya çıkmıştı. Kaldı ki bu ferman
dünyadaki ilk tüketici kanunu olma özelliği de
taşımaktadır.
Ülkemizde tüketicinin korunmasına
ilişkin ilk mevzuat çalışması Avrupa Birliği üyelik
süreci dâhilinde 1994 yılında Rekabetin Korunması Hakkında
Kanun ve 1995 yılında 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunla yapılmıştır. Tüketici
Kanunu zaman içinde birkaç kez değiştirilmiş; ekonominin
değişen kurallarına ve tüketicinin ihtiyaçlarına cevap
vermemesi nedeniyle 2014 yılında 6502 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş, 4077 sayılı
Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Ülkemizde devletin
attığı adımlar yanında halk da sivil toplum örgütleri
kurarak kendi haklarını korumak için çaba sarf etmiştir. Kurulan
çeşitli sivil toplum kuruluşları, tüketici hakları
hususunda tüketicileri bilinçlendirmeye çalışmışlar ve
tüketiciyle ilgili uygulamaların önemli taraflarından
olmuşlardır. Tüketici örgütlerinin beklentisi, istişare süreci
içerisinde yeterli çalışmayla bir kanun teklifi verilmesi ve bu
sayede de daha tatminkâr ve işlerliğe sahip bir teklifin
hazırlanmış olmasıdır. Ancak tüketici örgütleri
bugünkü düzenlemelerden memnun değil. Bakın, biz, tüketicilerin
korunması adına yapılan düzenlemeleri olumlu bulsak da sürece
katkı sağlayabilecek ve sürecin sağlığı
açısından büyük önem arz eden paydaşların görüşüne
başvurulmamasını çok büyük eksiklik olarak görüyoruz. Tüketici
hakları hususundaki düzenlemelerde tüketici örgütlerinin de talepleri göz
önünde bulundurulmalıdır. Zira, bu örgütler tüketiciyle iç içedir,
sorunlarla karşı karşıyadır ve tüketicinin
korunmasında yok sayılamayacak paydaşlardır. Tüketicinin
hakkını aradığı ilk adres tüketici hakem heyetleri
olsa da Tüketici Konseyi, Reklam Konseyi, Haksız Fiyat Değerlendirme
Kurulu gibi onlarca kurumda da birçok tüketici örgütünün temsilcisi görev
yapmaktadır. Bu kanun teklifinde de tüketici örgütleri, kanun teklifine
ilişkin hazırlık çalışmaları sürecinde katkı
sunmak, görüş ve önerilerini paylaşmak istemiş ve bu isteklerini
Ticaret Bakanlığına iletmiş ve bu konuda birlikte
çalışılacağı yönünde olumlu cevap
almışlardır. Ancak 6502 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda yapılması öngörülen
değişiklikler konusunda ortaya konulan çalışmaları
tüketici örgütleri, medya aracılığıyla öğrenmek
durumunda kalmıştır. Kanun teklifinin gerekçesinde Tüketicileri
daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirlerin alınması
ifadesi
yer alsa da teklif Komisyon gündemine alınana kadar tüketici örgütleriyle
bir araya gelinememiştir. Çıkarılacak kanunlar doğru, adil
ve demokratik bir şekilde, makul biçimde, paydaşlarla müzakere ve
istişare edilerek kararlaştırılmalıdır ki
tüketicilerin de beklentileri karşılansın ve gerekçede
gösterilen hedeflere ulaşılabilsin. Bu kanun teklifinin
görüşüldüğü Komisyon toplantısından sonra 43 tüketici
örgütü bir araya gelerek basın aracılığıyla
Taslağın kendisini dahi görmeden birkaç saat içinde taslağı
inceleyip görüşlerin yasama Meclisine iletilmesini beklemek Biz
yaptık, oldu. yaklaşımının açık bir
göstergesidir. Yasa değişikliği çalışmasının
hiçbir sürecine dâhil edilmeden Tüketici Yasasının yaşama
geçirilmesinde en önemli paydaş olan tüketici örgütlerini ve evrensel bir
hak olan tüketicinin temsil edilme hakkını yok sayan bu
yaklaşımı reddediyor, güçlü şekilde protesto ediyoruz.
dediler. Kaldı ki aynı şekilde, kanun teklifi hazırlık
çalışmalarına tüketici örgütleri dâhil edilmediği gibi Komisyon
üyelerine de kanun teklifini incelemek için yeterli süre maalesef
tanınmamıştır. Meclis Genel Kurulu
çalışmalarının devam ettiği geç bir saatte Komisyon
üyelerine bir gün sonra saat 13.15te toplanmak üzere bildirim
yapılmıştır. Ancak, maalesef hemen her kanun teklifi
görüşmelerinde bu durum bu kürsüden dile getirilir; iktidarın,
istişare etmediği, eleştirileri dinlemediği, yeterince
çalışılmayan ve sonra düzeltilmesi gereken kanun teklifi
verdiği ve bunları da yine koltuk çoğunluğu sayesinde
komisyonlarda kabul ettiği söylenir ancak iktidar partisi bir türlü ikna
edilemez. Sonuçta, aynı kanunda onlarca kez değişiklik
kaçınılmaz olur; İhale Kanunu, Maden Kanunu, Diyanet
İşleri Kanunu gibi. Tüketici Kanunu da sık sık
değişikliğe uğrayan, düzenlenen bir kanun. Bugün
görüştüğümüz, Eylül 2014te yürürlüğe giren 6502
sayılı Kanun dahi 8 defa değişikliğe
uğramış. Buradan da genel olarak kanun tekliflerinin iyi
düşünülmeden, yeterli istişare yapılmadan, özensiz
hazırlandığı sonucuna varabiliriz. Bu özensizliklerin
önemli bir örneğini terminolojide yaptığımız hatalarda
görüyoruz. Mesela, bu kanun teklifinde, daha öncesinde yapılmış
terminolojik hatalarda düzeltmeye gidilmiş. Örnek verecek olursak:
Sigortacılık mevzuatıyla kavram birliği
sağlanması için 4üncü maddede geçen krediyle ilgili sigorta
ifadesi kredi bağlantılı sigorta olarak
değiştiriliyor. Bir başka örnek, 7223 sayılı Ürün
Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanununun da terminolojisinde hatalar
olduğu, uygunsuz, hatalı, ayıplı gibi kavramların
bir arada kullanılmasının da uygulamada tereddüt ve
sorunların yaşanmasına sebebiyet verebileceğidir. Ki
komisyon üyesi arkadaşımız Yasin Öztürk bu hususu Komisyon
görüşmelerinde söylemişti. Bu terminolojik farklılıklar
muhtemelen İngilizceden çeviriden kaynaklanmaktadır. Tüketicinin
korunmasıyla ilgili düzenlemeler büyük ölçüde Ticaret
Bakanlığınca İngilizceden dilimize çevrilerek
getirilmiş görünüyor. Belli ki bu çeviriler de konuyla ilgili
uzmanların görüşlerine yeterince başvurulmadan ve hukuk
sistemine uygunluğu irdelenmeden yapılıyor.
Bu konuşmamda,
başta Türetici Örgütleri Konfederasyonu olmak üzere, tüketici
örgütlerinden aldığım geri bildirimlerle teklif üzerinde
değerlendirmelerimi yapıp sunacağım.
Bugünkü değişiklik
ve düzeltme ihtiyacı 6502 sayılı Kanunda da
değişiklik yapılmasını içeren bu kanun teklifiyle
giderilmeye çalışılmakta ancak tüketicinin sorunları 19
maddelik bir kanun değişikliğiyle sınırlı
değil. Ele alınması gereken birçok sorun hâlâ çözüm
beklemektedir, tüketicilerin çok şikâyet ettiği ama çözülemeyen pek
çok konu var.
Örneğin, açma-kapama
bedellerinin tahsili konusu. Elektrik, su, doğal gaz gibi sayaçların
tüketici mahallinde olduğu durumlarda açma-kapama bedeli
alınmasını makul ölçülerde kabul edebiliriz ama dijital hizmet
alanlarında açma-kapama uzaktan erişimle yapılmaktadır. Bu
nedenle, bu hizmetlerde açma-kapama bedeli alınmasının
haksızlık ve tüketiciyi mağdur eden bir uygulama olduğunu
ifade etmek isterim ama bu teklifte bu hususta bir iyileştirme bulunmuyor.
Mesela, internet üzerinden
satış yapan sitelerdeki mesafeli satışlarda kişisel
verilerin korunması meselesi, ayıplı malların iadesi, kargo
sorunları gibi eksik bırakılan konular mevcut. Cep telefonu
beklerken paketten salatalık çıktığını gören
tüketici kargo firmasıyla baş başa bırakılıyor,
onlar da paketin içini görmediklerini söylüyorlar. Mahkemeye intikal eden
olaylarda da hukuki süreç o kadar yavaş çalışıyor ki
tüketiciyi hakkını aramaktan caydırıyor.
Bir başka örnek ise,
geçen sene tasfiye edilen faizsiz finans sistemiyle ev satan firmaların
katılımcılarının durumları. Ev almak için aylarca
taksit ödemişler ama kurada çıkmadıkları için
sıralarını beklerken firma tasfiye edilmiş; ev almayı
bırakın, ödedikleri paraları kurtaramaz hâle gelmişler. Bu
arada ev fiyatları da 2ye ve hatta 3e katlanınca ev almaları
iyice imkânsız hâle gelmiş. Tahminî olarak 20 bin
katılımcının mağdur olduğu ifade ediliyor. Bu
hususta da teklif bir çözüm getirmiyor.
Değerli milletvekilleri,
Komisyon görüşmeleri esnasında 1i Cumhuriyet Halk Partili üyelerle
olmak üzere 2 adet madde ihdasına yönelik önerge verdik. Bunlardan ilki,
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73üncü
maddesindeki tüketici mahkemeleri ifadesinden sonra idare mahkemeleri ibaresinin
eklenmesiydi. Bu önergeyle kayda değer gelirleri olmayan ve gönüllülük
esasına göre çalışan tüketici örgütlerini tüketici
haklarını ilgilendiren ve idare mahkemelerinde görüşülmesi
gereken hususlarda da harç ücreti külfetinden korumayı
amaçlamıştık. Zira belediyelerin yahut kamu
kuruluşlarının yaptığı bir düzenleme için
tüketici örgütlerinin idare mahkemesine gitmesi gerektiğinde
karşılarına çıkacak olan maddi külfet
caydırıcı bir niteliğe bürünüyor. İdare mahkemesinin
alanına giren konularda tüketicilerin haklarını koruma amacıyla
verdiğimiz bu önerge iktidar milletvekillerince reddedilmiştir.
25 Haziran 2010 tarih ve 6001
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri
Hakkında Kanunun 30uncu maddesinin (1) ve (5) numaralı
fıkralarında geçen dört ibaresinin iki olarak değiştirilmesini
teklif etmiştik. Bu önergemizin gerekçesi kara yolları için
belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı
tespit edilen vatandaşlara uygulanacak cezai yükün tüketiciler lehine
azaltılmasıydı. Burada ayrıca sistemdeki sorunlar nedeniyle
örneğin, HGS sisteminin verdiği hatalar ya da bakiyenin yetersiz
kalması gibi durumlar neticesinde tüketici
cezalandırılmaktadır. Bunun yanı sıra, burada
asıl sorunlardan biri de otoyol işletmecisi firmaların
cezalı geçişleri araç sahibine bildirmeden cezaları
uygulaması ve aylar sonra avukat marifetiyle haciz yoluyla tahsil etmeye
kalkışmasıdır. Bu firmaların ihbar yapmadan ceza ve
haciz uygulamasına da son verilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
maddeler üzerindeki görüşlerimizden de kısaca bahsetmek istiyorum.
İlk 3 madde kredili satışlarla ilgili olarak tüketiciye
kolaylıklar getirmektedir; olumlu buluyoruz.
Madde 4te tüketici
kredilerinde, madde 5te de konut kredilerinde sigorta zorunluluğu
kaldırılmaktadır. Özellikle uzun vadeli konut kredileriyle beraber
istenen bu hayat sigortaları için tüketicinin yaşına
bağlı olarak aşırı yüksek bedeller istenmektedir. Bir
diğer deyişle bankalar ucuz diye sattıkları kredilerde
dosya masrafı, zorunlu sigorta gibi yollarla tüketiciye daha
ağır bedeller ödetmektedirler. Bu gibi gizli maliyetlerin
açıklığa kavuşturulması olumlu olmuştur.
6ncı maddeyle büyük ölçekli, ön ödemeli konut projelerinde inşaat
sürecinin tamamlanmasının uzun süreler alabilmesi göz önünde bulundurularak
bu konutların tüketiciye azami teslim süresinin otuz altı aydan
kırk sekiz aya çıkarılması öngörülmekte. Başka bir
deyişle Bakanlığın inceleme yapabilmesi için gerekli olan
asgari süre otuz altı aydan kırk sekiz aya çıkarılmaktadır.
Bu durumun projelerin tamamlanması, müteahhitlerin zora girmemesi gibi
durumlar açısından önemli olduğunu söyleyebilirsiniz; bu hususta
da haklısınız. Ancak tüketicinin bir sene daha bekleyecek
olması sizce tüketici lehine bir düzenleme midir? Kaldı ki Komisyon
görüşmeleri sırasında iktidar partisindeki milletvekili arkadaşlarımız
bu düzenlemeye gerekçe olarak hiç kabul etmedikleri ekonomik
sıkıntıları sebep göstermişti.
7nci maddede, tüketicinin
ihtiyaçlarına göre hazırlanan mallarda teslim tarihi otuz günle
sınırlandırılmak yerine sözleşmeyle belirlenmektedir.
Bu maddeyle de üreten firmalara kolaylık sağlanmaktadır.
8inci maddeyle devre tatil
uygulamaları düzenlenmekte, bunu genel itibarıyla olumlu buluyoruz
ancak devre tatil hususunda aidat meselesinin de düzenlenmesi gerekiyor.
Bazı devre tatil uygulamalarında tüketicilerin
karşısına çıkarılan aidatların kontrolsüz ve
keyfî bir şekilde arttığını görüyoruz, bunun
sınırlandırılması önemlidir. Ayrıca, birçok
örnekte devre tatil uygulamalarında başlangıçta tüketiciye
vadedilen imkânların zaman içerisinde farklı amaçlarla
kullanıldığı, satıldığı ve netice
itibarıyla tüketicinin başlangıçtaki anlaşmasına
aykırı bir süreç işlediği, başlangıçta
anlaşılan tesis imkânlarının önemli ölçüde
değiştirildiği de ortaya çıkıyor. Devre tatil
uygulamalarında buna da çözüm bulunması ve bu tarz
olumsuzlukların önüne geçilmesi gerekmektedir.
9uncu madde, özellikle
teknolojik cihazların yenilenmesi hakkında olumlu bulduğumuz bir
madde. Bilhassa kullanılmış cep telefonlarının
yenilenerek Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Merkezi Cihaz
Kayıt Sistemine kaydedilmesi yoluyla tekrar kullanılabilir duruma
getirilmesi faydalı olacaktır. Bu arada Merkezi Cihaz Kayıt
Sisteminde bulunan kayıtların sayısı aşırı
artmış durumda. Bu da kaçak telefonların klonlama denilen
yöntemle yasal hâle getirilmesine yol açıyor. Bu konuda çalışma
yapılarak Merkezi Cihaz Kayıt Sisteminden üç yıldan uzun süre
kullanılmayan telefonların çıkarılması uygun
olacaktır.
Madde 10 yetkili servis
izlenimi veren özel servislerin düzenlenmesini içeriyor, olumlu buluyoruz.
Madde 11de Reklam Kurulunun
çalışmasıyla ilgili bir düzenleme yapılıyor, onu da
olumlu buluyoruz.
Madde 12de il ve ilçelerde
tüketici hakem heyetlerinin oluşumu Bakanlığın yetkisine
bırakılıyor. Bu tür yetkisel işlemlerin kanunda yer
alması daha uygun olacaktır görüşündeyiz.
Madde 13te tüketici hakem
heyetlerine başvuru koşulları güncellenmiş görünüyor.
Madde 14te ise tüketici
hakem heyetlerinin kararları ve kararlara itiraz usulü belirleniyor.
Mevcut yasada bulunan tüketici mahkemelerinin kararlarının üst
mahkemelere taşınamaması hak arama açısından
sınırlama getirmektedir.
Madde 15te ceza hükümleri
yer almaktadır. Bu maddenin (c) bendinde yer alan internet sitesinin
tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı suçu işleyen
yerine çok daha genel bir kitleyi cezalandırma sonucunu
doğuracaktır. Bu ifadenin çıkarılması daha adil
olacaktır görüşündeyiz.
Daha sonraki maddeler için
olumlu görüş taşıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tüketicilerin ürün ve hizmet satın alması ile ekonominin genel
tablosu arasında bir orantı vardır. TÜİK tarafından
şubat ayında yapılan açıklamaya göre tüketici güveninde
daha önceki aylarda yaşanan artış, yerini düşüşe
bırakmıştır. 2021 yılının Şubat
ayında yüzde 84,5 civarında hesaplanan Güven Endeksi, 2022 yılının
aynı ayında yüzde 71,2 oranına düşmüştür.
Bakın,
TÜRK-İŞin Ocak ayında açıkladığı verilere
göre ülkemizde 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı
4.250 liranın üzerinde, yoksulluk sınırı 14 bin lira
civarında; bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti
aylık 5.587 lira. Tüketici Hakları Derneğinin tespitine göre
nüfusumuzun yüzde 30undan fazlası yani 25 milyon kişi açlık
sınırının altında, yüzde 60ından fazlası
yani 50 milyondan fazla insan da yoksulluk sınırı altında
yaşıyor; Türkiyede nüfusun yüzde 90ından fazlası yani 76
milyondan fazla tüketici aç ve yoksul olarak yaşamını
sürdürüyor.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener 16 Mart Çarşamba
günkü grup toplantımızda söylemişti: Bu ülkede evine et
alamayan milyonlar var, kirasını ödeme hayali kuran vatandaşlarımız
çok sayıda. İstiyoruz ki bir annenin gece düşündüğü
Yarın çocuklarıma ne yedirebilirim? olmasın. İktidar, her
bir vatandaşını düşünsün. Devletin adaletini ve
cömertliğini bütün vatandaşlarımız eşit olarak
hissetsin istiyoruz. Maalesef bugünkü sistemde bunun pek mümkün
olmadığını da görüyoruz çünkü sürekli aksine bir gidiş
var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Ancak milletimiz müsterih olsun, demokrat ve kalkınmacı bir
anlayışın hüküm süreceği iktidarımızda her
vatandaşımızı gözeteceğiz diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman
Başkan.
Buyurunuz Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN
BAŞKAN (Antalya) Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüketim, kısaca, üretilen mal ve hizmetlerin
insanların temel ihtiyaç ve isteklerini karşılamak amacıyla
kullanılmasıdır. İnsan hayatını sürdürmek için
beslenme, barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçların
karşılanmasıyla değişen toplumsal hayat, ilerleyen
teknoloji, küreselleşme ve gelişen ekonomik koşullarla birlikte
her geçen gün artmakta, farklı isteklerin de karşılanması
önemli hâle gelmektedir. İnsan ihtiyaçları özellikle medya ve
reklamlar aracılığıyla da desteklenerek giderek
çeşitlendirilmiş; harcama ve tüketim bir statü, kimlik göstergesi
hâlini almıştır. Modern insan tüketim kültürü vizyonuyla
tanımlanmış, alışveriş merkezleri ise etkinlik
alanı hâline getirilmiştir. Diğer taraftan, pek çok kampanyayla
desteklenen özel günler tüketimi teşvik etmektedir. Gerçekleştirilen
yüksek satış rakamları ise âdeta özel günler ekonomisi
yaratmakta ve bu da yine eğlencenin tüketimle özdeşleşmesine
neden olmaktadır. Ancak sınırsız ve nedensiz tüketim
felakettir. Elbette bir ülkede üretim yapılabilmesi ve ülkenin
ekonomisinin büyüyebilmesi için talebin ve tüketimin olması gerekmektedir
ancak burada ekonomik büyümeyi destekleyecek fakat gereksiz harcamalardan
kaçınacak bir denge tutturmak çok önemlidir. Burada bilinçli tüketici ve
bilinçsiz tüketici ayrımı ortaya çıkmaktadır.
Bilinçli tüketici şöyle
olur: Bir mal ya da hizmet satın alırken gerçek
ihtiyaçlarını göz önünde tutar, ihtiyaç duyulmayan ürünlere gereksiz
yere harcama yapmaz; israfı engellemenin insani ve vicdani bir görev
olduğunu bilir; planlı alışveriş yapar; kaliteli, sağlıklı,
güvenli, çevreye saygılı ürünü seçer; yerli malına öncelik
verir; ayıplı bir mal ya da hizmet satın
aldığında hakkını arar; sosyal hayatta ailece
alışveriş merkezi gezileri yerine doğada vakit geçirmeyi
tercih eder ya da farklı sosyal, kültürel aktiviteler yapar. Her konuda
olduğu gibi tüketicinin bilinçlenmesinde ve korunmasında da devlete
büyük bir rol düşmektedir. Bunların başında tüketim
konusunda gerekli bilinçlendirmenin yapılması gelmektedir. Devlet,
ilkokuldan başlayarak çocuklarımıza ev ekonomisi
kavramını, yerli malı kullanmanın önemini ve israfın
kötülüklerini aşılayacak bir müfredat belirlemelidir. İkinci
önemli husus ise tüketicinin korunmasıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüketicinin korunması kavramı modern
anlamda 1960lı yıllardan sonra dünyada ivme kazanmış olsa
da oldukça eski bir kavramdır. Sümer tabletlerinden, Hammurabi
Kanunlarından Roma hukukuna kadar pek çok kadim hukuk metinlerinde
tüketicinin korunması vardır. Bu açıdan kendi tarihimize
baktığımızda lonca uygulamalarının ya da
padişah fermanlarının tüketicinin korunması yönünde pek çok
kural koyduğunu da görmekteyiz. Ülkemizde de 1982 Anayasasının
172nci maddesi ise devlete tüketicileri koruyucu tedbirleri alma görevi
vermiştir. 23 Şubat 1995 tarihinde kabul edilen 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunla ülkemiz
ayrıntılı yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Daha sonra,
özellikle Avrupa Birliğine uyum sürecinde kanunun yeniden kaleme
alınmasına karar verilmiş ve 7/11/2013 tarihinde 6502
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
yasalaşmıştır. Ülkemizde ve dünyada ticaret hayatında
çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşanması
nedeniyle mevcut 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunda değişiklik yapma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmelerini yaptığımız
bu teklifte kangren hâline gelmiş bazı sorunların çözülmesi için
önemli adımlar atılmakta, pek çok konuda tüketici lehine yeni
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda, devre mülklerle ilgili
hızla büyüyen rahatsız edici sorunların çözümüne yönelik
adımlar atılmakta, yasal çerçeve oluşturulmaktadır.
Tüketicilerin mağduriyet yaşadığı alanların
başında gelen devre tatil sözleşmelerine ilişkin
yapılan değişikliklerle bu sektörde yaşanan tüketici
sorunları minimuma indirilecektir. Saldırgan ticari
uygulamaların başında gelen ve tüketicilerimizin yoğun
şikâyetlerine konu olan devre tatil sektörüne ilişkin yapılan
değişikliklerle bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin uymak
zorunda oldukları kurallar tüketici lehine olacak şekilde yeniden
düzenlenmiştir. Öncelikle, kanun teklifinde yer alan düzenlemeyle,
tüketicinin ön ödemeli devre tatil satışlarında
yaşadığı tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi,
sistemin iyi işlememesi nedeniyle tanımlanamayan ve atıl hâlde
kalan tesislerden dolayı yaşanan millî servet kaybının
önlenmesi ve kaynakların daha sağlıklı
yatırımlara yönlendirilmesi amacıyla ön ödemeli usulle devre
mülk ve şahsi hakka konu devre tatil satışı
yasaklanmaktadır.
Tüketicilerin
haklarının daha kapsamlı bir biçimde korunabilmesi
amacıyla, aynı hakka konu devre tatil sözleşmelerinin sadece Kat
Mülkiyeti Kanununda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde devre mülk
sözleşmesi şeklinde kurulması zorunlu
kılınmaktadır.
Ayrıca kanun teklifiyle,
kooperatif veya ticaret şirketi ortaklığı ya da dernek veya
vakıf üyeliği şeklinde devre tatil hakkı
tanınamayacağı düzenlenmiştir. Bu alandaki bir diğer
önemli düzenleme de tüketicinin en az doksan gün içerisinde devre tatili
kullanamayacağını sağlayıcıya bildirmesi
durumunda, o dönem için herhangi bir isim altında bedel alınmayacağına
ilişkin düzenlemedir.
Taksitle satış
sözleşmelerinde, mesafeli satış sözleşmelerinde, tüketici
kredilerinde, konut kredilerinde tüketici lehine önemli düzenlemeler de
yapılmaktadır. Ayrıca yenilenmiş ürünlerin satılmasına
yönelik yasal çerçeve de bu teklifle detaylı olarak yeniden
düzenlenmektedir. Bu kapsamda, taksitli satış sözleşmelerinde
tüketicinin temerrüde düşmesi hâlinde, tüketicinin tüm borcunun talep
edilmesi konusunda tüketici lehine düzenleme yapılmaktadır.
Kanun teklifiyle, tüketici kredisi
borcunun tamamını on dört gün içinde ödeyen tüketicilerin bildirim
aranmaksızın kanunun cayma hakkına ilişkin
tanıdığı haklardan yararlanması da
sağlanacaktır. Kanun teklifinde yer alan düzenlemeyle, kredi
kartı veya kredili mevduat hesabı gibi belirsiz süreli tüketici
kredisi sözleşmelerinde faiz oranının düşürülmesi hâlinde
tüketicilerin otuz gün beklemeden bu indirimden faydalanması
sağlanmaktadır. Ayrıca, kanun teklifiyle, tüketici kredilerinde
ve konut kredilerinde krediyle ilgili olmayan sigortalar ve yan finansal ürün
ve hizmetler de yasaklanmaktadır.
Kanun teklifinde yer alan bir
diğer önemli düzenleme de mesafeli sözleşmelerde aracı hizmet
sağlayıcı konumunda olan platformlara ilk defa sorumluluk ve
yükümlülüğün getirilmesidir. Bu kapsamda yapılan
değişiklikle, tüketicilerin taraf olduğu mesafeli
sözleşmelere ilişkin olarak aracı hizmet
sağlayıcılara tüketicilerin bildirim ve taleplerini
üretebilecekleri ve söz konusu hususları takip edebilecekleri kesintisiz
bir sistemi kurma yükümlülüğü de getirilmektedir.
Tüketici
uyuşmazlıklarının adil, hızlı, basit ve
masrafsız bir şekilde çözüme bağlanması amacıyla kolay
ulaşılabilir şekilde yargı dışı karar
mercisi olarak teşkil edilmiş olan tüketici hakem heyetlerinin görev
sınırı 30 bin TL'ye çıkartılarak daha fazla
sayıda tüketicinin uyuşmazlığının hızlı
ve masrafsız bir şekilde çözüme kavuşturulması da
sağlanmış olacaktır. Tüketicinin yerleşim yeri veya
tüketici işleminin yapıldığı yerde karar veren
tüketici hakem heyetinin bulunmaması hâlinde bu tüketicilerimizin herhangi
bir hak kaybına uğramadan o yerin kaymakamlıklarına
başvuru yapabilmesine de bu teklifle imkân sağlanmaktadır.
Yapılan bu başvurular, kaymakamlıklarca gereği
yapılmak üzere çeşitli tüketici hakem heyetine de iletilecektir.
Kanun teklifiyle,
tüketicilerin tüketici mahkemesine erişiminin
kolaylaştırılması amacıyla tüketici hakem heyeti
kararlarına karşı yapılacak itirazlarda kararı veren
tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki mahkemeye
yapılmasının yanında tüketicinin yerleşim yerinin
bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olması düzenlenmektedir.
Ayrıca Satıcı
veya sağlayıcılar tarafından mevcut olduğu hâlde
tüketici hakem heyetine sunulmayan bilgi veya belgenin sonradan tüketici
mahkemesine sunulması nedeniyle hakem heyeti kararının iptali
hâlinde tüketici aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine
hükmedilemeyeceği. şeklinde de düzenlenecektir.
Sahte yetkili servis sorununa
neşter vurulmakta ve satış sonrası hizmetlerle ilgili
tüketicilere yeni haklar getirilmektedir.
Son zamanlarda
tüketicilerimizin yakındığı konulardan bir tanesi de
yetkili servis algısı yaratarak tüketicilerin ürünleriyle ilgili
satış sonrası hizmeti konusunda mağduriyete sebep veren
sahte yetkili servislerdir. Bunların mağdurlarından bir tanesi
de ben olmuşumdur. Yapılan düzenlemeyle tüketicilerin,
firmaların doğru ve güncel, yetkili servis istasyonu bilgilerine
ulaşabilmeleri, herhangi bir aldatıcı uygulama nedeniyle
mağdur olmamalarını sağlamaya dönük adımlar da
atılmıştır.
Kanun teklifiyle,
kullanım ömrü sürecinde üretici veya ithalatçılar tarafından
mala ilişkin satış sonrası hizmetin sağlanmaması
durumunda tüketicilere zararın tazminini talep etme hakkı da
getirilmektedir. Ayrıca, sürdürülebilir tüketimi özendirmek ve tasarrufu
teşvik ederek israfı önlemek amacıyla yenilenmiş ürünler
ilk defa teklifle düzenleme altına alınmaktadır. Kanun
teklifinde yer alan düzenlemeyle, cep telefonu gibi tüketicilerimizin
sıklıkla değiştirdiği ve ithalatta önemli bir yer
tutan ürünlerin, Bakanlık tarafından yetkilendirilen yenileme
merkezleri aracılığıyla, donanım, yazılım
veya fiziki özelliklerinde iyileştirme yapılarak en az bir yıl
süreyle garantili olacak şekilde tüketicilere yeniden satılması
sağlanmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepimizin malumu olduğu üzere dünya her
geçen gün gelişmekte, buna orantılı olarak da toplumlar
gelişmekte ve ticari emtialar artmaktadır. Yirmi sene öncesine kadar
internetten satış diye bir şey yoktu, günümüzde ise dünyanın
en büyük şirketlerini, internet üzerinden satış yapan
şirketler oluşturmaktadır. İki yıl öncesine kadar
NFT diye bir sistem bilmiyorduk -resimlerin internet üzerinden dijital
haklarının satışı- iki yıldır gündemimize
onlar da girmiştir. Buna bağlı olarak, TURKON olarak
adlandırdığımız 6 teknoloji şirketimizin her
biri, yaklaşık 1 milyar doların üstünde bir seviyeye gelmiş
ve gün geçtikçe değerlerine değer katmaya devam etmekte ve sürekli de
yatırım almaktadırlar.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle
tüketiciyi korurken dikkat etmemiz gereken bir husus da kötü niyetli
tüketicilerin de olabileceğini göz ardı etmememiz son derece
önemlidir. Çünkü kötü niyetli olarak bundan fayda sağlayan, bundan imkân
sağlayan tüketicilerin de olacağını unutmamalı, her
iki tarafı gözetmenin bizlerin sorumluluğu olduğunu da burada
ifade etmek istiyorum.
Son olarak, kanun teklifiyle
ilgili olarak yapılan değişiklikle kanuna
aykırılık hâlleri için öngörülmüş bazı idari para
cezaları, fiilin ağırlığı, failin kusuru ve
ekonomik durumu dikkate alınarak ve orantılılık, ölçülülük
ve caydırıcılık ilkeleri gözetilerek yeniden
düzenlenmektedir.
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde 4659uncu
yılını kutladığımız Ergenekondan
çıkışımızı müjdeleyen Nevruz Bayramından
bahsetmek istiyorum. Nevruz, Türkün toyu, Türkün bayramıdır, Türk
milletinin yeni günü, Türklüğün tarihin derinliklerinden süzülüp gelen
kültürel gücüdür. Nevruz, binlerce yıllık tarih içinde milletimizi
ortak sevinç ve huzurda, ortak ülkü ve dostlukta buluşturan
atalarımızdan miras, torunlarımıza emanet bir övünç
vesilesidir. Nevruz, büyük Türk milletinin sönmeyecek varlık ateşi,
Ötüken ormanlarından Balkan dağlarına uzanan birlik beraberlik
nişanesidir. Nevruz, Türktür, Turandır, ülküdür, heyecandır.
Nevruz, ülkemizin kardeşlik ve dayanışma güvencesidir.
Balkanlardan Orta Asyaya kadar gönüllerin coşkusu, yüreklerin
heyecanı, kalplerin huzuru, Türkün bahar bayramıyla daha da
güçlenmiş, eşsiz güzelliklerini bizlere sunmuştur. Binlerce
yıldan bu yana Balkanlardan Orta Asya bozkırlarına,
Adriyatikten Çin Seddine, Kafkas yaylalarından Orta Doğu vadilerine,
Kırım köylerinden Sibirya düzlüklerine kadar yakılan Nevruz
ateşi Türklüğün hayat ve varlık hakların tescil
etmiştir. Nevruz, Türk milletinin nesilden nesile
taşıdığı barış ve bayram meşalesidir.
Bu meşalenin altında birlik ve kardeşlik duyguları, dostluk
ve dayanışma hasretleri canlı bir şekilde var
olmuştur. Türk milleti, Nevruzla birlikte yeni ve umut dolu günlerin
geleceğine inanmış buna güvenmiştir. Asırlar geçse de
bu çok önemli tarihsel ve kültürel gerçek Türklüğün vicdan ve ruhunda
bugüne kadar özenle korunmuş, safiyetle
yaşatılmıştır. Bu yüzden Nevruz yeniden
doğuşun, bolluğun, bereketin, dirilişin,
uyanışın, kardeşliğin, huzur ve esenliğin simgesi
olmuştur. Tarihiyle, coğrafyasıyla, şiiriyle,
şarkısıyla, gelenek ve görenekleriyle Türklüğün
bayramlarını yaşamak, yaşatmak ve gelecek nesillere
aktarmak milletçe hepimizin görevi olmalıdır. Bu vesileyle
Nevruzunuzu kutluyor, Türk İslam dünyasına ve İslam âlemine
huzur ve kardeşlik, beraberlik ve bolluk getirmesini temenni ediyorum.
Nevruzun taşıdığı değere ve anlama uygun olarak
yaşanan bütün olumsuzlukların geride kalmasını yeni ve güzel
günlerin, bereketin, mutluluğun ve şuurlu bir uyanışın
aziz milletimizle beraber olmasını Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; sözlerime son vermeden önce Ankara Ziraat
Fakültesi öğrencisi iken 23 Mart 1970 tarihinde şehit edilen,
meslektaşı olmaktan onur duyduğum ağabeyim Süleyman Özmeni
şehadetinin 52nci yıl dönümünde destan şairimiz Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlunun Öz menem!../Öz menem!../Onlar
kabuk
Öz menem.../Sen yerde savrulan kül,/Yüreklerde köz menem!../Ülkü
uğruna şehid/Men Süleyman Özmenem!.. mısralarıyla rahmet,
minnet ve duayla anıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Genel Kurulu ve
televizyonları başlarında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konuya geçmeden önce
ben de bütün halklarımızın Nevroz Bayramı'nı
kutluyorum. Tabii, Nevroz bütün bu coğrafyada Orta Asya'dan, Orta
Doğu'dan, Balkanlardan, Anadolu'dan, Mezopotamya'dan bütün halkların
ortak kutladığı bir bayram. Kimisi buna baharın gelişi
der, Kürt halkının kutladığı şekliyle bir
başkaldırı, direniş; Demirci Kawanın zalim Dahaka
karşı direnişinden yola çıkarak böyle bir anlam katar.
Örneğin, biz Aleviler de Sultan Nevruz diye kutlarız ve cem
yaparız Nevruzda, Nevruz cemi yaparız ki yapıldı bu 21
Marttaki Nevruz'da da. Dolayısıyla Nevruz bütün bu coğrafyalarda
yaşayan halkların ortak bayramıdır, cümle
halklarımıza kutlu olsun.
Değerli arkadaşlar,
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldık, esas konumuz
bu ve üzerinde konuşacağımız konu da bu. Tabii, bu tür
kanunların getirilişine, komisyonlara gelişine yönelik
itirazlarımız var. Bu itirazlar şahsımızla, komisyon
üyeleriyle ya da bizlerle ilgili değil. Hani Komisyon Başkanı kimi
zaman yazılı, kimi zaman sözlü, kimi zaman nezaketle bizi arayıp
bu tür toplantılara davet ediyor, biz onay veriyoruz zaman
uygunluğumuza göre, komisyondaki diğer
arkadaşlarımızın uygunluğuna göre tamam diyoruz, kabul
ediyoruz, bu toplantılara katılıyoruz; bunların hepsi
başka bir şey. Tabii, bunun dışında, bu işin
bizim dışımızda, Meclis dışında ilgilendiren
bir tarafı var. Bu da bizzat bu kanunların muhatabı olan
kişilerdir, kurumlardır; bütünüyle aslında bu ülkenin
yurttaşları, bu ülkenin halkıdır. O anlamıyla, bu
kanunlar yapılırken yani bizim kişisel hassasiyetlerimizin ya da
kişisel durumlarımızın ötesinde bu kanunlardan, bu
kanunların yapım sürecinde -bu kanunların daha taslak sürecinde,
teklif aşamasında- kamuoyunun bilgisi olması gerekir yani
kamuoyuna bilgi verilmesi gerekiyor. Denilmesi lazım ki: Ya, biz böyle
bir kanun hazırlığı yapıyoruz; tüketici
haklarının korunmasıyla ilgili düzenleme yapacağız,
kimi eksiklikler var. Bütün tüketici dernekleri, kurumları hatta
vatandaşlar kendi yaşadıkları pratikler üzerinden,
yaşadıkları sorunlar üzerinden bu kanuna katkı
sunabilirler, sunmalılar ve işin doğrusu da budur zaten. Bu
süreçle birlikte oluşturulmuş bir teklif komisyona gelir, komisyonda
tartışılır, konuşulur ve arkasından Genel Kurula
gelir. Şimdi, bütünüyle yapmış olduğumuz bütün kanunlarda
bunu işletemiyoruz. Özellikle eleştirimiz şuradan: Yani bizim
gibi komisyonlar, yani benim de üyesi olduğum bu Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu teknik bir komisyon. Yani
çoğunlukla siyasi tartışmaların olmadığı,
genellikle teknik konularda konuşulan, ülkedeki işte, çeşitli
teknik düzenlemelerin de yapıldığı bir komisyon.
Şimdi, bu Komisyonda ortaklaşamayacaksak, bu Komisyonda hemfikir
olamayacaksak biz bu Mecliste hangi anlamda ortaklaşa çalışma
yapacağız, hangi şeyi birlikte üreteceğiz? Burada ciddi bir
sıkıntı var. Tabii, bu sıkıntının
yansıması vatandaşa oluyor bu anlamıyla. Bu kanundaki temel
eleştirimiz de en başta budur. Yani kanunun kendinde şüphesiz ki
tüketicilerin faydasına olan işler var; şüphesiz ki
düzenlemelerde tüketicileri kimi konularda rahatlatacak kimi konulardaki
sıkıntılarını da çözecek durumlar var ama bir bütün
olarak baktığınız zaman, ya, tüketici dernekleri dahi yani
44 dernek bir araya gelmiş ve açıklama yapıyor, diyorlar ki:
Ya, arkadaş, biz bu taslağı görmedik ki, bizim bu taslaktan
haberimiz olmadı ki hiçbir zaman; ya, biz buna karşı nasıl
görüş belirteceğiz? Şimdi, Komisyona geldiler apar topar,
kimler geldi? Komisyona apar topar Ankarada faaliyet yürüten birkaç tane
dernek geldi, o da bizim yani milletvekillerinin Ya, arkadaş, böyle bir
kanun teklifi var, sizin bu konuya ilişkin itirazınız nedir, ne
diyorsunuz? diye araması üzerine oluşan bir geliş bu.
Söyledikleri şu, söz aldılar Komisyonda ve dediler ki: Biz daha
taslağı görmedik ki, hiçbir hazırlık yapamadık ki;
hiçbir şey söyleyemeyiz bu kanun teklifiyle ilgili. Dolayısıyla,
talebimiz şudur: Kanun teklifi hiç olmazsa bir hafta ertelensin, biz
inceleyelim, bu konuda bir görüş belirtelim kanun teklifiyle ilgili. Yok,
o da olmadı tabii.
Şimdi, diğer
taraftan, baktığınız zaman, tüketicilerin hakları var,
yani şöyle: Bunlar, sadece bizim ülkemizdeki kanunlarla belirlenmiş
haklar değil, 1985 tarihli Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici
Hakları Bildirgesi var; şimdi, burada kabul edilmiş 9 tane temel
evrensel tüketici hakkı var, 9 tane temel tüketici hakkı; bunlar:
Temel ihtiyaçların karşılanması hakkı,
sağlık ve güvenlik hakkı, bilgi edinme hakkı, -nedir bu?
Tüketicinin mal ve hizmetler satın alırken doğru karar
verebilmesini sağlaması için tüketicinin gerekli bilgilere
ulaşabilmesi ve zararlı, yanıltıcı reklamlardan,
etiketlerden, ambalajlardan korunması meselesidir- eğitilme
hakkı, zararların giderilmesi hakkı, sağlıklı bir
çevrede yaşama hakkı, ekonomik çıkarların korunması
hakkı, seçme hakkı ve bizi de ilgilendiren, tam da burayı
ilgilendiren temsil edilme, örgütlenme, sesini duyurma hakkı.
Şimdi, yukarıda
sayılan hakların elde kullanılabilmesi, tüketicinin
haklarını koruyabilmeleri, mağduriyetlerinin giderilmesinde bir
araya gelecek güç birliği oluşturmaları ve hükûmetlerin ekonomik
ve siyasi politikalarında dikkate alınma ve kamu kurumlarında
temsil edilebilmeleri açısından temsil edilme, örgütlenme ve sesini
duyurma hakkı vardır. İşte, bu hak ihlal edilmiştir.
Yani burada, hiçbir şekilde, tüketicilerin kendi sesini duyurabilmesini
bırakın, kendileriyle ilgili çıkan kanunda Komisyonda görüş
bildirme hakkı dahi ellerinden alınmıştır.
Dolayısıyla, böyle bir süreci yaşıyoruz ve buradan topyekûn
olarak etkilenen tabii ki tüketiciler oluyor.
Şimdi, tabii,
tüketicilerin çeşitli konularda şikâyetleri var; hakem heyetleri var,
buralara başvurular var, tüketici derneklerine yapılan
başvurular var. Baktığımız zaman, bunların
çoğunluk açısından sıralaması yapılmış;
biz de inceledik, baktık nedir diye. Tüketici derneklerini aradık
Ya, böyle bir kanun teklifi var, siz ne diyorsunuz? Bu konuyla ilgili
çalışmalarınız nedir ya da size gelen şikâyetler
nedir? dedik.
1) İnternet abonelikleri
yani bu en çok şikâyet edilen konulardan bir tanesi.
2) Ayakkabı sektöründeki
şikâyetler.
3) Cep telefonu.
4) Kredi kartı üyelik
ücretleri.
5) Mobilya sektörü.
6) GSM abonelikleri
şeklinde gidiyor.
Bunları sektörel bazda
ele aldığınız zaman, perakende ticaret sektöründe yüzde 46,
abonelik hizmetlerinde yüzde 18, finansal hizmetlerde yüzde 13le takip ediyor.
Örneğin, TÜRK TELEKOMdan ciddi bir şekilde şikâyet var.
Şöyle, internete girin, tüketici şikâyetleri diye bir gezinin, bir
bakın, şunları görüyorsunuz: TÜRK TELEKOMda ve benzeri telekom
şirketlerinde aboneliklerde cayma bedeli alıyorlar. Yani şimdi,
sizi aradıkları zaman -iki gün önce beni de aradılar, evde
kullandığımız bir internet aboneliğimiz sona
eriyormuş- onun üzerine çok güzelleme yapıyorlar. İşte, iki
yıl taahhüt verirseniz şu var, beraberinde bu var; bilmem ne
Yani
sizin Hayır. deme şansınız yok. Hani, böyle bu konuda
belli bir birikiminiz de yoksa, bir bilgi dağarcığınız
da yoksa Hayır. deme şansınız yok, hemen Tamam.
diyorsunuz çünkü sundukları bütün cazibeler bunun üzerine kurulu. Olumsuz
hiçbir tarafından bahsetmeden bütün olumlu taraflarını
anlatıyorlar, sonra da rızanızı almış oluyorlar,
Ses kaydınızı da aldık. diyerek size ekliyorlar, zaten
onu başta söylüyorlar falan. Arkasından işte, aradan bir sene
geçiyor, şu ya da bu nedenle siz caymak istiyorsunuz, diyorsunuz ki: Ya,
tamam, ben bir yıldır ödüyorum bunun bedelini ve iptal etmek
istiyorum. Şimdi, TÜRK TELEKOMdan iptal etmek istediğiniz zaman -bu
bir hafta önceki şikâyet- 1.189 lira cayma bedeli ödüyorsunuz, 1.189 lira.
Şimdi, buna yönelik bir önlem almayacaksak biz burada, ne işe yarar o
zaman bu teklif. Yani, tüketicileri doğrudan ilgilendiren konularda bir
düzenleme yapmayacaksak, onları soyup soğana çeviren, soygun düzenini
oluşturan bu şirketlerin bu konudaki keyfî uygulamalarını
engellemeyeceksek o zaman ne işe yarayacak bu teklif.
Şimdi, diğer
taraftan, kredi kartı üyelik ücreti var. Artık bütün yaşam kredi
kartıyla, pandemiden kaynaklı olarak da neredeyse nakit
kullanımı bitmiş durumda. Bakkallara gidiyorsunuz, ekmeği
bile kredi kartıyla alıyor insanlar. Kimisi parası
olmadığı için orada bir zaman kazanıyor, kimisi de
hakikaten paraya dokunmak istemiyor hijyenik nedenlerden kaynaklı olarak;
kredi kartı tümüyle yaygınlaştı.
Şimdi, siz, kredi
kartıyla bu kadar harcama yapıyorsunuz ama buna rağmen her sene
size üyelik ücreti çıkartıyorlar ve vatandaş diyor ki
Çoğunun haberi bile yok. Yani, o kadarlık alışverişin
içerisinde siz kredi kartı ekstrenizi alacaksınız, onu tek tek
inceleyecekseniz de o harcamaların arasında onu göreceksiniz ve ondan
sonra Aa, bu ne? diyeceksiniz, bankayı arayacaksınız. Ben bir
kere aradım -geçen sene miydi, önceki sene miydi bilmiyorum- Ha, efendim,
şikâyetiniz mi var? Tamam, o zaman üyelik ücretinin
yarısını indirelim. Ya, bir dakika yani şikâyetim olması
mı gerekiyor? Demek ki sen bunu fazladan alıyorsun, demek ki sen bunu
gereksiz yere alıyorsun, vatandaşı soyuyorsun,
dolandırıcılık yapıyorsun, demek ki alman gerekmiyor
yani bunu. Ha, bu bir tarafa, sonra Ben kredi kartımı iptal ediyorum
o zaman. deyince hemen siliyorlar Tamam efendim, üyelik aidatı
almıyoruz. diyorlar. Şimdi, bunu engellememiz gerekir yani bununla
ilgili düzenleme yapılması gerekiyor. Ha, yönetmelikse yönetmelikle
yapılsın, ha, kanunsa kanun olarak biz bunun düzenlemesini yapalım
ama vatandaşın bu şekilde aldatılmasını,
soyulmasını, soygun düzenine mağdur edilmesini engellememiz
gerekiyor.
Şimdi, diğer
taraftan GSM abonelikleri var. Bir şey alıyorsunuz, işte,
şu anda TurkNet gibi, Superbox gibi birtakım abonelikler de
çıkarttılar bunlar; televizyon yayını filan
yapıyorlar, şudur, budur
Şimdi, vatandaş abone olmuş,
kendisine denilmiş ki: Bu dağda, taşta nerede isterseniz her
yerde çeker, hiçbir sıkıntı yok. Tamam dedim, abone oldum,
ondan sonra getirdik eve çekmiyor. diyor. Hat çekmiyor, hat çekmediği
için o da kullanılamıyor yani filan
Böyle bir
sıkıntısı var. Çekmiyor kardeşim bunu iade etmek
istiyorum. diyorsunuz, cezayla karşı karşıya
kalıyorsunuz, ceza ödemek zorunda kalıyorsunuz. Şimdi, bütün bu
anlamda tüketiciyi istismar eden bu şirketlere karşı bu konuda
tüketicinin elini güçlendirecek ve bunların bu istismarlarını
engelleyecek düzenlemeleri oluşturmamız gerekiyor,
çıkartmamız gerekiyor.
Şimdi, banka kredileri
konusu, ciddi şikâyet konularından bir tanesi banka kredileri konusu.
Kredi kullanıyoruz, hepimiz kullanıyoruz artık
yaşamımız tümüyle krediler üzerine kurulu; araba alacaksak kredi
kullanacağız, kimse böyle belli bir miktar parayı biriktirip
gidip parasını masaya koyup alamıyor yani alanlar varsa helal
olsun, bilemiyorum yani. Ev alacaksanız mutlaka krediyi kullanmak
durumundasınız ve benzeri. Şimdi, burada, krediyi
kullanırken sorunlar var. Şimdi, bu kanunla biraz düzenleniyor bu
sigorta mevzusu. Yani başta sigortaya zorluyorlar sizi, ömür boyu hayat
sigortası, işte, ölürseniz oradan parayı garanti altına
alacaklar. Ya, diyorsun ben ölürsem ev orada duruyor, mirasçılarım
var, bunlardan alırsın. Yok, biz onunla uğraşamayız,
seni hayat sigortası yapacağız ölene kadar, oradan biz
paramızı alacağız. filan gibi böyle tedbirler. Bu sigorta
konusunda, bu konuda kimi iyileştirmeler var.
Şimdi, diğer
taraftan, kredilerin faiz ödeme sistemi tüketiciyi mağdur ediyor. Krediyi
aldınız, kullanıyorsunuz, taksitlere başladınız,
birinci taksitin neredeyse tamamına yakını faizden
oluşuyor. Yani siz anaparaya gelebilmek için kredinin yarısına
gelmeniz gerekiyor. Yani yarısına geldikten sonra anapara artmaya
başlıyor. Ya, bu şu anlama geliyor: Ya, kredi aldınız,
işte, ev aldınız, araba aldınız ya da tüketici kredisi
kullandınız, beş yıllık aldınız krediyi o
anki hesaplarınız kitaplarınız böyle sonra elinize imkân
geçti ve kapatmak istediniz. Bir yıl sonra krediyi
kapatacaksınız, ödediğiniz paranın büyük bir çoğunluğu
faize gidiyor. Bu bir soygun düzeni, hani, bunun bir ortalaması
olması gerekmez mi? Bu konuda tüketiciyi koruyacak tedbirlerin
alınması gerekmiyor mu yani? Olduğu gibi bankaların faizini
besleyecek bu faizci yaklaşımı desteklemek neyin nesi yani? Niye
bunu destekliyor bu Meclis ya da bu iktidar; muhalefetin bu konudaki
uyarılarını dikkate almıyor?
Ve bankaların işlem
ücreti. Bir sürü işlem yapıyorsunuz, bir sürü paranız giriyor
çıkıyor, havale yapıyorsunuz, kredi kartı
kullanıyorsunuz; yetmiyor, bir de bankalar sizden işlem ücreti
alıyor. Bütün bunları engellememiz gerekiyor. Şimdi, bu açma
kapama bedelini Komisyonda gündeme getirdik ve Komisyonda biz HDP Grubu olarak
önerge verdik, dedik ki: Ya, bu açma kapama bedeli diye saçma sapan bir
soygun var. Nedir bu? Cep telefonu kullanıyorsunuz, bankaya ödeme talimatı
vermişsiniz. Kimi zaman, o anda hesabınızda para yok.
Unutmuşsunuz ya da ödeyememişsiniz, paranız yok,
ödeyememişsiniz, telefonunuz kesilmiş. Kesiliyor, ondan sonra
gidiyorsunuz, parayı yatırıyorsunuz üç gün, beş gün, bir
hafta sonra. Büyük miktarda -100 liraydı en son benim
karşılaştığım, şu anda kaç lira
olduğunu bilmiyorum- açma kapama bedeli ödüyorsunuz. Şimdi,
Şöyle bir şey var mı? diye düşünüyorum, diyorum ki: Ya,
benim telefonum kapandı. Yani şunu mu yapıyor şirket: Ali
Kenanoğlunun gidin evine, oradan telefonunu açın. Böyle bir
şey yok, bu yok. Ne oluyor? Bilgisayarın başında tuşa
basıyor ve senin telefonun açılıyor, hatta öyle bir sistem var
ki hiç buna gerek bile yok yani parayı yatırdığınız
zaman otomatik açılıyor. Peki, bunun için niye açma kapama bedeli
alınıyor? Önerge verdik Komisyonda, dediler ki: Kanuna gerek yok,
bunu yönetmelikle düzeltebiliriz. E, niye düzeltmediniz bugüne kadar? Demek ki
tüketici lehine çalışmıyorsunuz yani, şirketlerin lehine
çalışıyorsunuz. Bilmiyorum, söz verdiler, şimdi buradan da
yine tekrar tutanaklara geçirmiş olalım. Bununla ilgili bir haberle
karşılaştım Komisyonda kabul edildi, faturada açma kapama
bedeli kalkıyor. diye; böyle bir şey kabul edilmedi. Komisyonda biz
önerge verdik, ben verdim önergeyi HDP Grubu adına, reddedildi ama şu
söz verildi, denildi ki: Bu yönetmelikle düzenlenecek bir şeydir, biz
buna çalışıyoruz, yönetmelikle düzenliyoruz, açma kapama
bedelini kaldıracağız. Bunun takipçisiyiz, umarız,
kısa sürede kaldırılır.
Diğer konu da HGS yani kara
yollarından otomatik geçiş sistemleri. Kaçak geçtiniz. deniliyor,
işte bazen okuyor, bazen okumuyor, bazen hakikaten HGSnizde para olmuyor
filan. İşte, muhalefet grubu önerge verdi, biz de HDP olarak
desteklediğimizi söyledik, bu doğru bir önerge dedik en azından
2 katına indirilsin ceza dedik çünkü kaçak geçtiniz ya da
geçmişsiniz, haberiniz bile yok, 4 katı ceza geliyor ve siz ne zaman
haberdar oluyorsunuz bundan? Avukat sizi arıyor, diyor ki: Kaçak
geçmişsiniz, bize intikal etti, paranızı ödeyin. Yani avukata
gidene kadar da size tebligat falan yok, böyle bir durum. Dedik ki: Ya, bu en
azından 2 katına indirilsin. Şimdi, Komisyonun Sayın
Başkanı bize orada Bunu Genel Kurulda düzeltelim."
demişti, şimdi dediğine göre bununla ilgili ayrı bir
çalışma yapılacakmış. Umarız ayrı bir
çalışma yapılır, bunun da takipçisi olacağız. En
azından, buradan vatandaşlarımıza bunu söylüyoruz,
bakın, bu soygun düzeni, bu sizin cebininizden alınan
paralardır, şirketin lehine yapılan soygundur. Bunların
takipçisi olalım hep birlikte, biz Mecliste, siz sokakta.
Şimdi, diğer bir
konu vardı, bu doğal gaz 2013 yılında Ankaraya
geldiğinde, Ankarada doğal gaz abonelikleri ve benzeri olurken sayaç
bedeli alınmış, bunu tüketici derneklerinden bize ilettiler, Ankaradaki
tüketici derneği başkanı söyledi. 300 dolar doğal gaz sayaç
bedeli. Şimdi, bu parayı geri alamıyor vatandaşlar. Niye
geri alamıyorlar? Mevcut yönetime, şu anki Belediye
Başkanına başvurmuşlar, o da diyor ki: Bunu tahsil ederken
güvence bedeli falan diye bir şey yazmamışlar. Ben bu
parayı nereden geri ödeyeceğim, nasıl ödeyeceğim? Yani sen
benden alacaklı pozisyonunda değilsin ki muhasebe tekniği
açısından da işleyiş açısından da bu parayı
almışlar, nasıl muhasebeleştirdilerse, nasıl gelir
kaydı yaptılarsa bunu vatandaştan alınan bir güvence bedeli
olarak işlememişler ve dolayısıyla vatandaş şu
anda mahkemelik, 300 dolarının peşinde. İşte,
tüketiciyi korumak budur, bu sorunu çözmektir tüketiciyi korumak. Bütün
bunları ifade ediyoruz, tabii, ifade etmeye de devam edeceğiz.
Şimdi, vatandaş bir
tane "tweet" atmış -şimdi, OGS'ler
kaldırılıyor, biliyorsunuz- OGS yerine HGS kullanılacak.
dediler, gittik, değiştirdik. Peki, biz bu OGSyi alırken 40
dolar karşılığında para ödedik. Bize iade edilecek mi,
yoksa üstüne bir bardak su mu içeceğiz bu 40 doların? diye. Yani OGS
alan her bir vatandaştan 40 dolar alındı. Ne olacak bu paralar?
HGS'ye geçiş yapılıyor; peki, bu paralar nereye gidiyor?
Ödeyecek misiniz geri? Bununla ilgili bir düzenleme var mı ya da bir
açıklama var mı? Üzerine su için hesabı.
Şimdi, bütün bu
meselelerin ötesinde, tabii ki tüketicilerin bir taraftan da hani
Elektrik
faturalarını burada çok konuştuk. Torba fatura dönemine
geçilmiş durumda. Elektrik faturası elinize geliyor; nelerden ibaret
olduğunu bilmiyorsunuz, neye itiraz edeceğinizi bilmiyorsunuz yani.
Fatura üç hanede torbalaştırılmış, detayını
bilmiyorsunuz. Nelerden ibaret olduğunu bilmediğiniz için itiraz etme
hakkınız da yok çoğunda.
Bununla birlikte bir de
hakikaten ortada tüketici kaldı mı? Bir de bu mesele var. Demin vekil
arkadaşlarla konuşurken dediler ki: Önce bunu söyle bence. Ortada
tüketici kalmadı çünkü mal var, ürün var; tüketebilecek gelire sahip
vatandaş yok. Yani neredeyse temel gıda maddelerinde bile
sıkıntı yaşayan, onları dahi almakta zorluk çeken bir
halk var. Ülkemiz maalesef bu durumda. Enflasyon rakamlarına
baktığınız zaman, resmî rakamlar dahi, TÜİK'in
açıkladığı rakamlar dahi yüzde 50nin üzerinde ama gerçek
anlamda baktığınız zaman, bir sıkıntı ve
sorun had safhada. O anlamıyla, tüketicinin mutlaka korunması
gerekiyor. Esas tüketicinin enflasyona karşı, fiyat
artışlarına karşı ve bu soygun, talan düzenine
karşı korunması gerekiyor öncelikle.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Arkadaşlar,
dolayısıyla tüketicilerin korunması meselesi, öncelikle
tüketicilerin yaşadıkları ülkede huzur içerisinde, güven
içerisinde, ekonomik refah içerisinde yaşamasıyla doğru
orantılıdır, bu da, Türkiye'nin demokratikleşmesiyle
doğru orantılıdır. Türkiye, demokratik bir ülke olduğu
takdirde hem şeffaf, sorgulanabilir, denetlenebilir hem de ekonomik
açıdan da güçlü bir ülke olabilir, bu ancak bununla mümkün olacaktır.
Bunu da sağlayacak olan bizleriz, mutlaka biz kazanacağız ve
bunu mutlaka biz sağlayacağız.
Teşekkür ederim. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan.
Buyurunuz Sayın Tarhan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teklifi geneli
itibarıyla olumlu buluyoruz. Bu teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulmasının ardından sadece on
dokuz saat sonra Komisyonda apar topar görüşüldü. Sivil toplumun ve meslek
kuruluşlarının görüşleri sağlıklı bir
biçimde alınmadı. Komisyon görüşmeleri için acele ettiniz,
aradan geçti iki hafta, dün ve bugün teklifi görüşmek üzere burada
yoktunuz. Teklifi ancak şimdi Genel Kurulda görüşmeye
başladık. Nitelikli bir yasama anlayışını her
teklifte ayaklar altına alıyorsunuz. Yasamanın
saygınlığını sürekli olarak yok sayıyorsunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini neden bürokratların eline teslim
ediyorsunuz? Her yasa teklifinde Anayasanın 88inci maddesini ihlal
ediyorsunuz, her komisyon görüşmesinde İç Tüzükün 36ncı maddesini
ihlal ediyorsunuz. Bürokratlarca bir teklif hazırlanıyor, altına
siz imzayı basıyorsunuz, dayatma düzenlemeler getiriyorsunuz.
Tekliflere yaklaşımınız talimatla El kaldır. El
indir.den öteye gitmiyor. Bu şekilde kukla gibi bu milletin Meclisine gelmeyi,
maaş almayı içinize nasıl sindiriyorsunuz?
Değerli milletvekilleri,
teklifin 4üncü ve 5inci maddesiyle tüketiciye sigortasız kredi
seçeneği imkânı getirilmesi olumludur ancak kanunun mevcut 29 ve
38inci maddelerinde tüketici ve konut kredilerindeki sigorta
şartını bankalar kötüye kullanıyorlar. Tüketicinin
açık talebi varmış gibi ayrı bir dilekçe alıp
bağımsız bir sözleşme yapıyorlar ve tüketiciyi kendi
sigorta sözleşmeleriyle bağlıyorlar. Değişikliğin
uygulamada daha önce yaşanan bu sorunlara yol açmamak için yeterli
olmadığını düşünüyoruz.
Sayın milletvekilleri
Tüketiciyi koruma amaçlı değişiklik öneriyoruz. diyorsunuz ama
teklifin 6ncı maddesindeki düzenleme müteahhidi koruma düzenlemesi. Konut
satışlarında mevcut düzenlemelerde otuz altı ay olarak yer
alan azami teslim süresini kırk sekiz aya çıkarıyorsunuz.
Arkadaşlar, etmeyin, eylemeyin. Bu düzenlemenin tüketiciye faydası
nerede? Halihâzırda ülkemizde on binlerce konut mağduru var.
Vatandaşlarımız ev almak için varını yoğunu
ortaya koyuyorlar ama evlerini mevcut kanunda düzenlenen otuz altı ay
içinde teslim alamıyorlar. Siz şimdi müteahhitlere bu süreyi
kırk sekiz aya uzatma imkânı sağlıyorsunuz. Her kanun
değişikliğinde mutlaka müteahhitleri koruma maddesi koyuyorsunuz
çünkü siz müteahhitlerin partisisiniz. Bu düzenlemenin mevcut hâliyle
kalması yönündeki önergemizi kabul edin, müteahhidi değil, tüketiciyi
koruyun.
Sorunlu bir diğer
düzenleme de 7nci maddede yer alıyor. Özel üretime tabi ürünlerde
mesafeli satış sözleşmelerinde otuz günlük teslim süresini
kaldırıyorsunuz. Azami bir süre öngörüyor musunuz? Hayır.
Mesafeli sözleşmelerde tüketicinin mağduriyetine neden olabilecek bu
düzenlemede değişiklik yapılmalı ve azami süre
belirlenmelidir.
Teklifin 13üncü maddesinde
Tüketici Hakem Heyetine başvuru için parasal sınır 15 bin
liradan 30 bin liraya yükseltilmektedir. Aslında bu düzenleme neyi
gösteriyor biliyor musunuz? Artık düşük fiyata ürün almak mümkün
değil, artık en küçük bir alışverişte dahi
uyuşmazlık sınırını aşabilecek duruma geldik.
Ekonomi iyi gidiyor, enflasyonla mücadelede örnek ülkeyiz. diyorsunuz ya,
işte, bu düzenleme söylediklerinizin nasıl yalan olduğunu
açıkça ortaya koyuyor. Bu değişiklik, Türk lirasının
alım gücünün ne kadar düştüğünün ispatıdır.
Vatandaş temel gıda ve ihtiyaç ürünlerindeki fiyat
artışlarının hızına yetişemiyor, siz ise tüm
gerçeklere gözünüzü kapatıp marketlere yönelik fahiş fiyat ve etiket
denetimleriyle enflasyonu yenebileceğinize inanıyorsunuz. Hakikaten,
insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş enflasyonla mücadele
modelinizle tarih yazıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
teklifin, Reklam Kuruluna, internet sitesinin tümüne yönelik olarak
erişimi engelleme kararı verme yetkisi içeren 15inci maddesi
Anayasanın 13, 26, 28, 35, 36 ve 153üncü maddelerine
aykırıdır. Bu düzenlemenin teklif metninden
çıkarılması gerekmektedir. İnternet sitesinin
tamamını kapatma cezası Türk Ceza Kanununa tabi olmalı, bu
kararı mahkeme vermelidir, Reklam Kurulu, sadece, ihlali yapan reklamla
sınırlı olarak erişim engelleme kararını almaya
yetkilendirilebilmelidir. Daha önce benzer bir yetkiyi, sayısal
çoğunluğunuzla Futbol Federasyonuna verdiniz, o zaman da Anayasaya
aykırı. diye uyardık, dinlemediniz. Bir kapıyı
araladınız mı sizi durdurana aşk olsun, o
kapıları illa sonuna kadar açmak için tüm imkânları sonuna kadar
kullanmak istiyorsunuz. Futbol Federasyonuna aynı şekilde yetki veren
düzenlemede olduğu gibi biz bu düzenlemenin iptali için Anayasa
Mahkemesine gideceğiz.
Değerli milletvekilleri,
15 Mart Tüketici Hakları Gününde tüketici sorunları raporu
yayınlandı. Bu rapora göre, tüketicinin en yoğun şikâyeti
dolandırıcılık, Türk Ceza Kanununda açıkça
tanımlanmış bir suç ancak Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda özellikle internet satışlarında
tüketiciyi dolandırıcılardan korumak için bir hüküm yok.
Dolayısıyla dolandırılan tüketicinin bu Kanun
kapsamında yapabileceği bir başvuru da yok. Gelişen,
değişen ticaret hayatında ve özellikle de pandeminin etkisiyle
internet alışverişleri arttı. Mesafeli
satışlarda, sosyal medya üzerinden satışa sunulan mal ve
hizmetlerde çok fazla dolandırıcılık oluyor.
Sayın milletvekilleri,
teklife iki düzenleme eklenmesi yönünde ek madde ihdası talebimiz
vardır. 6001 sayılı Kanunda ihlalli geçişlere dair
düzenleme gereğince otoyol ve köprülerde ceza 4 katı olarak
uygulanıyor. Üstelik, bu hizmetlerin kullanıcısı olan
tüketiciye herhangi bir bildirim yapılması zorunluluğu
bulunmuyor. Sistem hata verse, bakiyesi yetersiz olsa da tüketici suçlu;
doğrudan 4 katı cezayı yazıyorsunuz. Yap-işlet-devret
projelerinde geçiş bedelleri zaten can yakıyor. Bu konuda, özellikle
kamyoncu esnafı mağdur durumda. Bu insanların ömrü yollarda
geçiyor. Ekmeğini âdeta taştan çıkarmaya çalışan, artan
köprü, otoyol ve mazot fiyatlarından maliyetleri yükselen kamyoncu
esnafı bir de aracının değerinin üzerinde cezayla ve
yargılama masraflarıyla karşı karşıya
kalıyor. Bir kamyoncu esnafı İzmir'den İstanbul Avrupa
yakasına her gidiş dönüşte geçiş ücreti olarak 3.600 lira
ödüyor, cezayla ödemesi gereken tutar oluyor 18 bin lira. Uyarı yok,
bildirim yok, cezaya itiraz ederse dava masrafları, avukatlık
ücretleriyle kamyonun masrafı katlanıyor da katlanıyor.
Bakın, burada, size bir
icra takibini göstermek istiyorum. Kamyoncu esnafına kesilen ceza ve
itiraz üzerine açılan dava sonucunda ödemesi gereken miktar 240 bin lira;
anapara, faiz ve 50 bin lira yargılama gideri toplamı 240 bin lira.
Yazıktır, günahtır! (CHP sıralarından
alkışlar) Bu kamyoncu esnafımız evine ekmek mi götürsün
cezaları mı ödesin, kamyonunu satarak bu borcu mu ödesin? Nasıl
ödeyecek yani? Teklifimizle bu mağduriyetin azaltılması
amacıyla 4 katı olarak uygulanan cezaların 2 katı olarak
düşürülmesini öneriyoruz. Komisyon görüşmelerinde Komisyon Başkanı
bu önergemiz üzerinde çalışma sözü verdi, bu sözü tutmasını
bekliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
tüketicinin önemli sorunlarından biri de telefon, internet gibi
hizmetlerin abonelik sözleşmelerinde şirketlerin açma kapama
bedelleri ve taahhütlerde yüksek cayma bedeli talep etmeleridir. Bu bedellerin
talep edilmemesi yönünde kanun teklifine madde eklenmesini öneriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tüketicilerin korunması için kanun yapıyoruz ama çok dar bir taslak
çerçevesinde kalmışız, pek çok soruna bu kanun
değişikliğinde çözüm yok, tüketiciyi tüm
ağırlığıyla ezen gıda krizi, enerji krizi ve
akaryakıt krizi gibi sorunlara da bir çözüm sunulmuyor. Tüketicinin
çözülmesi gereken onlarca sorunu var, akaryakıttaki vergi yükü, enerji
bedeli, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende
satış hizmetler bedeli, iletim bedeli, açma kapama bedeli, kredi
kartlarından alınan yıllık ücretler, tasarruf finansman
modeli adı altında konut mağduriyeti bunlardan sadece
bazıları.
Değerli milletvekilleri,
elektrikte fiyat artışı tüketiciyi, üreticiyi ve ülkenin tümünü
ilgilendiriyor. Özelleştirdiğiniz elektrik dağıtım
firmalarına tüketici mahkûm. Sanayideki elektrik fiyatı
artışı da hem üreticiyi hem de enflasyon olarak yine tüketiciyi
vuruyor. Tüketici tüm bu zamların altında ezilirken
dağıtım şirketleri kârlarıyla övünüyor, iktidar buna
göz yumuyor ama bu zor günlerde yine bizim yönetimimizdeki belediyeler
askıda fatura uygulamalarıyla vatandaşın yanında
duruyor. Aylardır Genel Başkanımız söyledi; kara
kış fonunu yine CHPli belediyeler hayata geçiriyor.
Değerli milletvekilleri,
tüketicinin evrensel haklarından biri de bilgi edinme hakkıdır.
Ocak 2016dan itibaren tüketiciler hiçbir detayı faturalarında
göremiyorlar. Faturalarda yer alması gereken 5 kalem bedel yerine enerji
bedeli diye tek bir birim fiyat görülmekte. Vatandaş tüketime,
kaçağa ne kadar ödediğini bilmiyor. Binali Yıldırım,
Başbakanlığı döneminde Kayıp kaçak bedeli için
mahkemeye gitmeyin, biz düzenleme yapacağız. demişti;
düzenleme dediğiniz faturaların üstünü örtmekmiş, tüketiciyi
bilgisiz bırakmakmış.
Ocak 2021 ile Ocak 2022
arasında enerji bedellerindeki artış yüzde 148,
dağıtım bedellerindeki artış yüzde 34, fatura
toplamındaki artış yüzde 103. Vatandaştan elektrik açma
kapama bedeli olarak 189 lira, doğal gaz açma kapama bedeli olarak 36
lira, GSM operatörleri için 30 ile 50 lira arasında ücretler
alınıyor. Tüm bu bedellerdeki artışların seviyesi
neredeyse 2 katına çıkmışken tüketici enflasyonundaki
değişim nasıl yüzde 36 oluyor, bunu da anlamak mümkün
değil.
Bir diğer çok önemli
konu akaryakıt fiyatları. Vatandaş benzin istasyonlarında
her gece zam kuyruğunda, daha bu sabah güne zamla uyandık; benzine
1,68 kuruş, motorine 1,59 kuruş zam geldi; zam sonrası motorinin
litre fiyatı 22 lirayı geçerken benzinin litre fiyatı ise 20
liraya dayandı. Dünyada petrol fiyatları yükseliyor. diyerek buna
da kılıf buluyorsunuz ama dünya üzerinde petrol fiyatı sabit
kalsa bile ülkemizde döviz artınca fiyatlar yükseliyor. Tüketici aynı
litre akaryakıtı her gün farklı fiyata alıyor, litresi dün
23 lira, bugün 22 lira, yarın 21 lira, öbür gün kaç lira olduğu belli
değil. Vatandaş aldığı akaryakıta ödediği
bedel kadar da devlete ÖTV, KDV ödüyor. Yani akaryakıta ödenen
paranın yarısı devlete vergi olarak gidiyor.
Vatandaşına hizmet eden değil, varını yoğunu
sömüren bir iktidar izliyoruz. Şimdi de döviz kurundaki artış
nedeniyle tatil için yurt dışına çıkması zaten hayal
olan vatandaşa zorunlu çıkışlarda âdeta haraç gibi harç
uygulaması getirdiniz. TOKİ, yoksullara ev yapsın diye 15 lira
yurt dışı çıkış harcı koydunuz, sonra bu
harcı 50 lira yaptınız, şimdi bu harcı 150 liraya
çıkardınız, yüzde 300 zamdır bu. TOKİ, lüks konut
projelerine ve emlakçılık işlerine daldı, yoksul
vatandaşı unuttu ama siz bu yurt dışı
çıkış harcıyla yurttaşın, vatandaşın
cebinden elinizi hiç çıkarmıyorsunuz. Kaşıkla değil,
çay kaşığıyla verdiğiniz asgari ücret
zammını kepçeyle değil, hortumla çekip alıyorsunuz
halkın cebinden. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
tüketicilerin mağduriyetleri bunlarla sınırlı değil,
350 bin katılımcısı olan tasarruf finansman modeli var.
Unutmayalım, peşinatsız, faizsiz, kredisiz konut edinme hayali
satan firmalar, konut mağduru tüketiciler için düzenleme bu teklifte yok;
buna benzer haksız uygulamalar için yasal düzenlemeler yapılmayan bu
teklifi görüşüyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Anayasada sosyal devletin bir gereği olarak tüketicinin
korunmasını öngören açık bir hüküm var. Bu maddeye göre, devlet,
tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri almak zorunda.
Sosyal devlet ilkesi gereği kaynakların adaletli biçimde
dağılımını sağlamak da devletin görevi. Devlet,
bu görevi yerine getirirse ulusal gelirin daha doğru
paylaştırılması, ulusal gelirden herkese anlamlı bir
pay düşmesi sağlanmış olur. Bu anlamda,
zayıfların korunması, sosyal adaletin gerçekleştirilmesi
için devletin yasalar çıkararak, nizamlar koyarak
vatandaşını koruma yoluna gitmesi gerekirken memleketi iyi
yönettiğini iddia eden iktidar toplumdan kopuk, sorunlara kulakları
tıkalı; enflasyona, zamma, yoksulluğa, işsizliğe bir
çözümü yok; tüketiciyi koruma konusunda ise hiç yok ama merak etmeyin,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak kalıcı ve sürdürülebilir politikalarla
tüm Türkiyeyi kucaklayacak, güven verecek çalışmalarımızla
biz geliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Umudu dolu
yarınların yakın olduğu sözünü vererek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif
Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle ilgili olarak
Türkiyede konut satış vaadiyle dolandırılan
vatandaşlarımızın sorunlarını sizlerin dikkatine
sunmak istiyorum. Türkiyede tüketicinin korunması hakkındaki ilk
kanun 1995 yılında yürürlüğe girmiştir, 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun. Bu kanun
aslında tüketicileri koruyacak son derece yeterli, önemli hükümlere
sahipti; elbette eksiklikleri vardı. Daha sonra, 2013 yılında
kabul edilen ve 2014 yılında yürürlüğe giren 6502
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hukukumuza
dâhil oldu. Bu kanunda da tüketicileri korumaya yönelik son derece önemli
hükümler vardır. Bu kanunun uygulanmasını Ticaret
Bakanlığı gerçekleştirecek ama bir şey söyleyeyim:
Ticaret Bakanlığı, Ticaret bakanları -Sayın Mehmet
Muş göreve yeni başlamıştır, onun dönemini hariç
tutuyorum çünkü bu konuda yasayı iyileştirici bir birkaç
adımı burada atmış görüyorum- o Bakanlığın
ilgili bürokrasisi bugüne kadar bu kanunu ön ödemeli konut
satışlarında uygulamamışlardır, görevlerini ihmal
etmişlerdir. İstanbul'da, Esenyurt'ta o zamanın Belediye
Başkanı döneminde Türkiye'nin en büyük soygunu, en büyük
dolandırıcılığı yapılmıştır;
arsa sahibi-kötü niyetli müteahhit-belediye üçgeninde 100 bine yakın
vatandaşımız dolandırılmıştır.
Aileleriyle birlikte 500 bin kişilik kitledir bu. Aslında, konu
sadece Esenyurt'la da sınırlı değil; Tuzla var, Fikirtepe
var, Türkiye'nin diğer illeri var, kitle çok büyük ama maalesef, Ticaret
Bakanlığı bu yasaların kendine vermiş olduğu
görevi uygulamamıştır. 95 yılında yürürlüğe giren
4077 sayılı Kanun şöyle diyor: Kampanyalı konut
satışları -bugünkü adıyla ön ödemeli konut
satışları- Bakanlığın iznine tabidir. Yani
müteahhit ön ödemeli konut satışı yapacaksa Bakanlıktan
izin alacak. Bakanlık ne yapacak? Kendisinden teminat isteyebilir, birçok
şey isteyebilir ama bu yasaya uyan yok, kimse uymamış. 2014
yılında yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun çok daha
katı kurallar getirmiş; inşaat ruhsatı alınmadan ön
ödemeli konut satışı yapılamaz, müteahhit yapamaz bu
satışı, imkânsız. E, fiilen yapılmış mı
bu satışlar? Yapılmış. Bakanlık ne
yapmış? Bir şey yapmamış. Şimdi, birtakım
rakamlar verebilir belki arkadaşlar, o rakamların hepsi bende var ama
Bakanlık herhangi bir şey yapmamış. Ne diyor kanun? Sigorta
ettirilecek o inşaat ya da teminat gösterecek. Başka? Noterde
yapılacak sözleşme, tapuya tescil edilecek, bütün bunlar olmasına
rağmen Esenyurt'taki vatandaşlarımız dolandırılmış,
vatandaşlarımız kendileri söylüyor bunu. Türkiye Konutla
Dolandırılan Hak Sahipleri Platformu diye bir platform kurdular,
seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Dilekçe Komisyonunda bir alt
komisyon kuruldu, bu Komisyonun çalışmalarına
katıldım, hepsine katıldım hemen hemen, katıldım,
Komisyon üyesi değilim. Alt komisyon kuruldu, alt komisyona
katıldım, orada söyledim: Bu Komisyondan bir şey çıkmaz.
Alt Komisyon Başkanı buradaysa kendisi herhâlde bir cevap verecektir,
sataşıyorum kendisine. Alt Komisyon Başkanı maalesef
konutla dolandırılan vatandaşlarımızı
uyutmuştur. O vatandaşlar bir ümitle bu Komisyona geldiler,
dinlediler, ben de dinledim kendilerini; yoksul, dar gelirli vatandaşlarımız.
Anlattılar dertlerini, sunumlar yapıldı orada, toplantılar;
bakanlıklar geldi, sunumlar yaptılar; Hazine geldi, Ticaret
Bakanlığı geldi, Gelir İdaresi geldi; herkes sunum
yapıyor Yasalarda şu değişiklikleri yapacağız.
diye. Nerede o değişiklikler? Bunların hiçbirisi yok burada.
Ayrıca, geçmişte dolandırılan bu
vatandaşlarımıza yönelik olarak da burada onlara çözüm üreten,
çözüm getiren hiçbir şey görmedim. Komisyon tam bir buçuk sene
çalıştı, sayın Komisyon bir buçuk yıl
çalıştı, ne yaptı acaba? Bir buçuk yılda 5-6
toplantı yaptı. Son toplantıyı da haber vermedi doğru
dürüst, katılma imkânı bulamadım; son dakikada alelacele,
kimsenin haberi yok.
Bakın, bir
vatandaşımız, Memduha Kayacan. İnternete girdiğinizde
bu ismi göreceksiniz. Esenyurtta vatandaşlarımızı
dinlemeye gittiğimde kalkıp oraya geldi sabahın erken
saatlerinde, kış kıyamette oraya geldi. Açıklamaları
basında var, çare arıyor. Benim engelli bir çocuğum var, yüzde
99 engelli. Efendim, gazetede bir ilan gördüm: Engelli vatandaşlara özel
indirim. Gittim, gayet güzel bir ofis, beni güzel karşıladılar,
ikna edici buldum onları. Fiyatı 100.800 lira, 30 bin lira
civarında bir param vardı, onu verdim. Ustamdan 10 bin lira borç
aldım; kredi alma imkânım yok, öyle şeyleri de bilmiyorum.
Çocuğumun kumbarasında da 700 lira para vardı onu da verdim,
vicdansızlar, benim evim ortada yok, bana Sattık. dedikleri evi
başka birine de satmışlar ortada ev yok, ben kaldım böyle.
diyor. Kadın oraya gelmiş Memduha kardeşimiz çare istiyor.
Yürütme organına sesleneceğim elbette burada, Sayın
Erdoğan, Memduha Kayacan vatandaşımızın, onun benzeri
yüz binlerce insanımızın derdini çözmeyecekseniz ne
yapıyorsunuz Allah aşkına? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu insanlar çaresiz, lütfen
Lüks otellere gidiyorsunuz,
toplantılar yapıyorsunuz, biraz vatandaşın arasına
girin, gidin o Memduha kardeşimizi dinleyin, buraya öyle şeyler
getirin. Bu Bakanlıkta Reklam Kurulu diye bir kurul var; 19 üyesi var,
tüketicileri temsilen 1 üye var. Reklam verenler var orada yani müteahhitler
var, 1 kişi; reklam ajansları var, 1 kişi; Odalar Birliği
var, 1 kişi; TESK var, 1 kişi yani işveren tarafında 4
kişi var, ayrıca işte üniversiteler, şunlar bunlar, gariban
tüketicinin de 1 temsilcisi var. Şimdi ben sormak istiyorum: Memduha
Kayacan kardeşimizin, o engelli çocuğu olan kardeşimizin o ilana
kanarak gittiği ofiste dolandırılmasının sorumlusu
kimdir? Bu ilanı o Reklam Kurulu gözden geçirmiyor mu? Ne iş
yapıyor bu Reklam Kurulu, ne iş yapıyor Allah aşkına?
19 üye var. Ben reklamları gazetede görüyorum, kendi idari görevlerim
sırasında da ben bir gün gazetede bir ilan gördüm, baktım,
efendim, vatandaşa muazzam konutları, şunları, bunları
satacaklar -İstanbul Defterdarıyım- denetmenlere dedim ki:
Gidin, bakın bakalım, vatandaş dolandırılıyor mu?
Baktılar, geldiler arsa marsa yok, adamın değil, rapor yazdım
ta Ticaret Bakanlığına kadar gönderdim onu. Reklam Kurulu
gazetede bu ilanları görmüyor mu? İlla birisinin şikâyet mi
etmesi lazım? Bakanlık görevini yapmıyor. Sayın Muş
iyi niyetle göreve başladı, kendisine başarılar diliyorum,
güzel de çalışmalar yapıyor, teşekkür ediyorum ama
Sayın Muşun eminim bu konularda atacağı başka
adımlar olacaktır. Bu yasa çok eksik, çok yetersiz. MASAKa
bildirimde bulundum. Bu insanlar vatandaşı dolandırıyor,
elde ettiği parayla gidip başka yerde iş yapıyor; kara para
aklama suçu. E, Sayın MASAKa, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın
Nebatiye soruyorum: Bu MASAK raporunu savcılıklara göndermeyecek
misiniz? Ne oluyor? Ben bildirim yaptım, bana sonucunu bildirmediniz daha,
şikâyetçi benim. 500 bin vatandaşımız adına MASAKa
bildirimde bulundum, ben şikâyetçiyim, bu
vatandaşlarımızın sesiyim ve buradan soruyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale)
Sayın Başkan, bir dakika daha ver.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekrar söylüyorum:
Bakın, 21inci yüzyılın en büyük soygunu
yaşanmıştır Esenyurtta, arsa sahibi-kötü niyetli
müteahhit-Belediye Başkanı üçgeninde. Ben o Belediye
Başkanını buradan bu şekilde suçlayacak başka
konuşmalar da yaptım. Bir AK PARTİ milletvekilimiz de
çıkıp Belediyeyi savundu, o zaman çok üzülmüştüm: Hiçbir
belediye yasaya aykırı iş yapmaz. Esenyurt'taki imar
cinayetlerinin tek sorumlusu Belediye Başkanıdır.
İnşaat ruhsatı 5 kat -bir maket önünde Belediye
Başkanı müteahhitle poz veriyor- maket 12 kat, 18 kat üzerinden
müteahhit satış yapıyor. Belediye Başkanı orada,
arkada Belediye var. izlenimi veriyor vatandaşa.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu dolandırıcılığın
bir sorumlusu da o zamanın Belediye Başkanıdır.
Teşekkür ediyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, bir kısa söz talebim var buradan.
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkanım, Sayın Akif Hamzaçebi Reklam Kuruluyla
ilgili önemli çağrılarda bulundu. Biz, daha önce birçok kez dile
getirdiğimiz bir hususu tam yeri olduğu için bugün Komisyon
Başkanımızla da paylaştık.
Bakın 250 bin dolara
daire alanlara Türk pasaportu hediye diye İngilizce reklamlar var Bu ev
bir Türk pasaportuyla geliyor. diye kampanya var. Aynısının
Arapçası var, Türkçesi var, her dilde olanı var. Reklam Kurulu mevcut
meri mevzuatıyla bunlara bir şey yapabiliyorsa derhâl bu konuda bir
açıklama yapsın. Niye bugüne kadar yapmadılar? Bu Meclisten bir
düzenleme gerekiyorsa biz Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu bir promosyona
dönüştüren bu reklamlara karşı ne yapmamız gerekiyorsa o
tedbiri alalım diyorum. Bir kez daha konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum
efendim.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(Devam)
BAŞKAN -
Şahıslar adına Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen.
Buyurunuz Sayın Bilen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN
(Manisa) Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli
milletvekilleri; milletvekili arkadaşlarımızla birlikte yüce
Meclisimize arz ettiğimiz Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları
başlarında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle kanunun
tamamının görüşmesinde burada olmadığım için de
özür diliyorum. Aynı zamanda Anayasa Komisyonunda
toplantılarımız var, orada da çalışmalarda bulunuyoruz,
arada bir gelip gidiyorum. Takip edebildiğim kadar, katkı sunan bütün
arkadaşlara ve Sayın Akif Hamzaçebi Beye de kanunla ilgili
konuştuğu için çok çok teşekkür ediyorum.
İşte, tam da
burada, bu kanun değişiklik teklifimizle bu
sıkıntıları giderecek öneriler getiriyoruz;
yaklaşık 10 tane maddede gerek bu tür istismara açık
alanları kapatan gerekse Bakanlık yetkililerinin özellikle bu tür
kötü amaçlı reklam verenlere karşı alması gereken
tedbirleri gerek Komisyonumuzda gerekse burada huzurlarınızda bir kez
daha ifade etmek istiyorum.
Evet, kötü amaçlı reklam
verenlerin bazılarına ulaşılamıyor. Bakanlık
takip yapıyor, sayfalarını kapatmaya çalışıyor
ama sayfaları kapatılamadığı için de şimdi bu
kanunla o sayfanın erişiminin engellenmesi hakkında kendilerine
bir yetki talep ediyoruz. Kötü amaçlı insanlar yurt
dışından bu yayınları veya reklamları
verebildikleri gibi kendilerine tebligat da yapılamıyor, kesilen
cezalar da kendilerinden tahsil edilemiyor. Yine, 18 kişilik bir kurul
var, bu 18 kişilik kurulda da hakikaten karar alma zorluğu da var.
Zaman zaman da tüketicilerin de belki fazla olması gerekirken ilgili
olmayan bazı kurumlardan da fazla sayıda bu kurula üye verilmek
suretiyle âdeta bu kurulun da çalışması biraz
zorlaştırılmış. Şimdi burada bu kurula
başkanlık etmek üzere genel müdür yardımcımıza da bir
yetki veriyoruz, sizlerin oylarıyla eğer kanunlaşırsa.
Yine, getirilen bazı
önerilerle veya teklifle, taksitle satışlarda taksitini
zamanında ödeyemeyen tüketicinin kalan tüm borcunun, taksitlerinin talep
edilmesini belirli koşullara bağlayan mevcut hüküm, kalan borcun
tümünün talep edilmesini güçleştirecek şekilde tüketici lehine
düzenleniyor. Eskiden burada sadece geciken, kalan borç hesaplanırken
şimdi borcun tamamı dikkate alınıyor.
Yine, konut kredilerinde
tüketicilere ihtiyaç duymadıkları diğer yan ürün ve hizmetlerin
kredi kullanım şartı olarak öne sürülmesinin de önüne geçiliyor.
Bir diğer maddede de
maketten satış olarak bilinen ön ödemeli konut
satışlarında, konutların sözleşmede taahhüt edilen
sürede tüketiciye teslim edilmesi zorunlu hâle getiriliyor, buradaki otuz
altı aylık süre de kırk sekiz aya çıkarılıyor.
Yine, 6502 sayılı
Kanunun mevcut 50nci maddesinde yer alan -biraz önce Akif Beyin de
bahsettiği- devre mülk ve devre tatil sözleşmeleriyle
vatandaşın ve tüketicinin mağdur edilmesine yönelik çaba, gayret
veya satışlar burada bununla engelleniyor, bu
satışların tamamen yasaklanması hükmü getiriliyor. Akif
Beyin de bahsettiği gibi, Ticaret Bakanlığımızın
2013 yılında yaptığı değişiklikle artık
bu tür şeylerde isminin geçmesi veya taahhütte bulunulması
engelleniyor çünkü zaman zaman da art niyetliler bunu Bakanlıktan
aldıkları izinle, Bakanlığın da arkalarında
olduğu izlenimiyle tüketiciye yansıtıyor ve tüketici de bu
şekilde yanlış bilgilendirilip yanlış
yönlendirildiği için de mağdur edilmiş oluyor.
Süre sınırlı
olduğu için bazı hususları atlayarak geçmek istiyorum.
Şahsi hakka konu devre tatil sözleşmelerinde, devre tatil
hakkını belirli bir dönem için kullanamayacağını, tatil
hakkının başlayacağı günden en az doksan gün önce
sağlayıcıya bildiren tüketicilerden o dönem için herhangi bir
isim altında aidat veya benzeri bir ücret veya bedel talep edilmesi de
getirdiğimiz öneriyle, teklifle oylarınıza sunulacak, kabul
gördüğü takdirde de bu tür mağduriyetlerle tüketicinin bu
şekilde mağdur edilmesinin de önüne geçilmiş olacak.
Bir başka madde de
sürdürülebilir tüketimin özendirilmesine ve tasarrufu teşvik ederek
israfın önlenmesine ve yeşil dönüşüme büyük katkılar
sunması nedeniyle, benim de özellikle benimsediğim, önemsediğim
bir diğer düzenleme de kanunda ilk defa yer alan yenilenmiş ürünlere
ilişkin düzenlemedir. Bu düzenlemenin yanı sıra, sahte yetkili
servisler ve satış sonrası hizmetlerle ilgili tüketicilere yeni
haklar getiren düzenleme de tüketicilerimizin uygulamada
karşılaştıkları sorunlara çözüm olabilecek en önemli
düzenlemeler arasında yer almaktadır.
Bir başka madde de
tüketici uyuşmazlıklarının adil, hızlı, basit ve
masrafsız bir şekilde çözüme kavuşturulması amacıyla
oluşturulmuş ve 1995 yılından bugüne yaklaşık 16
milyon başvuruyu karara bağlayarak ülkemiz yargı
teşkilatının üzerindeki iş yükünü önemli ölçüde
azaltmış olan tüketici hakem heyetleri konusunda da ehemmiyet arz
eden değişiklikler yapılarak tüketicimizin hak arama
yolları kolaylaştırılmakta ve genişletilmektedir.
Ayrıca, 2022 yılı itibarıyla değeri 15.400 Türk
lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda yetkili olan
tüketici hakem heyetlerinin görev sınırı 30 bin Türk
lirasına yükseltilerek daha fazla sayıda tüketicimizin masrafsız
ve hızlı bir şekilde sorunlarını çözüme
kavuşturması sağlanacak ve yargının üzerindeki yük de
hafifletilecektir.
Kanunun idari
yaptırımlara ilişkin hükümleri de tekrar gözden geçirilmiş
olup cezaların uygulanabilir ve caydırıcı olması
amacıyla gerekli değişiklikler de
yapılmıştır.
Dikkat çeken bir diğer
düzenleme ise internet üzerinden yapılan, tüketicileri aldatıcı
ve mevzuata aykırı reklamlar hakkında Reklam Kuruluna
erişim engellemesi kararı verme yetkisidir.
Son olarak vurgulamak isterim
ki toplumu oluşturan her bireyin kendi sosyal yaşantısında
tüketici olması sebebiyle tüketicinin korunması toplumun her kesimini
yakından ilgilendirmektedir. Tüketicinin korunmasıyla ilgili yapılan
çalışmalar, toplumun ekonomik ve sosyal yönden kalkınması
üzerinde de ülkede üretilen mal ve hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi ve
rekabet ortamının sağlanması bakımından da önem
arz etmektedir.
Girişte söylemem gereken
bir hususu da ifade ederek sözlerimi toparlamak istiyorum. Aslında geçmişte
de tüketicilerin hak arama yöntemleri vardı. Bu hak arama yöntemleri,
genel prensiplere, ticaret hukukuna ve borçlar hukukuna göre
yapılırdı. Ancak tüketimin daha fazla yoğun olması ve
belki de tüccarların, şirketlerin daha fazla güçlenmesi sebebiyle
bütün ülkelerde tüketicileri korumaya yönelik özel kanunlar
çıkarılmış ve ülkemizde de ilk defa 1995 yılında
4077 sayılı Yasa getirilmiş, bu yasayla da tüketici
olabildiğince koruma ve güvence altına
alınmıştır. Şimdi, getirdiğimiz bu
düzenlemelerle, bundan sonra arkadaşlarımızın tenkit
ettiği hususları da dikkate alarak, o eksiklikleri de ikmal ederek
tüketicinin daha fazla korunması, aldatılmasına yönelik
çabaların, gayretlerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, kanun teklifinin ülkemize ve tüketicilerimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, kanunun hazırlık
sürecinde katkı sağlayan herkese teşekkürlerimi sunuyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, soru cevap işlemine geçmiyoruz.
Yalnız, 60a göre söz
talebi olan sayın milletvekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağız.
Sayın Öztürk
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün,
Kırıkkalede Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu koordinatörlüğünün kurulmasının önemine
ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu, 2007 yılında, 5648
sayılı Kanunla kurulmuştur; ulusal program ve stratejilerde
öngörülen ilke ve ödevler çerçevesinde, başta Avrupa Birliği ve
uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynaklar olmak üzere,
kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik
faaliyetler yürütmektedir. 42 ilde faaliyet göstermesine rağmen, seçim
bölgem Kırıkkalede Kurumun koordinatörlüğü olmadığı
için Kurumun çok sayıdaki destek ve yardımından veya hibesinden
Kırıkkalemiz, çiftçimiz, üreticimiz faydalanamamaktadır. Bu
bakımdan, Kırıkkalede Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu koordinatörlüğünün kurulması, projelerin
fonlanması ve yeni iş imkânları yaratılması,
yatırımcımızın, çiftçimizin mağdur olmaması
açısından önemlidir diyorum ve Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığını bu konuda, Kırıkkalede bu fonu ve
Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunu açmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kabukcuoğlu
46.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 18-24
Mart Yaşlılara Saygı Haftasına ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dünya Sağlık
Örgütüne göre, 65 yaş üstü yaşlı kesimdir.
Yaşlılık konusunda farkındalık yaratmak amacıyla
18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası olarak
anılmaktadır. Yaşlılar, üretim kabiliyetleri azalsa da
uyuşmazlıkları çözücüdürler, geçmişimizin kaydıdırlar,
günlük sorunlardan tecrübeleriyle çıkış gösterirler, toplumun
vazgeçilmez kesimidirler. Millet olarak yaşlılara saygılı,
hürmetkârız. Yaşlılarımız, toplumumuzun kıymetli
büyükleri, ana ve babalarıdır, olgun insanlar topluluğudur.
Yaşlılarımızı
kutlar, tüm büyüklerimize sağlık ve esenlik temennisiyle
saygılar sunarım.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Filiz
47.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Muhsin
Yazıcıoğlunu vefatının 13üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Vatan ve millet sevgisiyle,
ilkeli duruşuyla Türk siyasi hayatında iz bırakan liderlerden
biri olan Muhsin Yazıcıoğlunu vefatının 13üncü
yılında rahmetle ve duayla anıyorum.
Muhsin
Yazıcıoğlu, zalime alp, mazluma eren şiarından hiç
ayrılmayan, düşmüş olduğu hapishanede dahi ülkesinin
çıkarları doğrultusunda şiirler yazabilecek kadar kudretli
ve erdem sahibi, kendisine sunulan hiçbir mevki, makam ve koltuğa tenezzül
etmeden siyasi hayatını sürdürmüş, partili partisiz herkesin
takdirini kazanmış bir liderdi. Anadolu gençliğinin en iyi
şekilde yetişmesi düşüncesiyle hareket edip gençlerin iyi bir
eğitim alıp vatanına ve milletine hizmet etmesi gerektiğini
söylemiştir. Kendi deyimiyle, bir saniyesine bile hükmedilemeyen
dünyanın fırıldağı olmadı.
Kabri nur, mekânı
cennet, ruhu şad olsun diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aycan
48.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 18-24 Mart
Yaşlılara Saygı Haftasına ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, 18-24 Mart Yaşlılar
Haftasıdır. Ülkemizde ve tüm dünyada yaşlı nüfus
artmaktadır. Dünya nüfusu yaşlanmaktadır, ülkemizde 65 yaş
üstü nüfus tüm nüfusun yüzde 10unu oluşturmaktadır. Buna göre
düzenleme yapılmalıdır, yaşlı insanların
yaşam şekilleri, hastalıkları ve sorunları farklıdır.
Yaşlılarımızın aktif yaşamasını
sürdürmesini sağlamak zorundayız; onların fiziksel ve psikolojik
sağlıkları açısından ve toplum açısından bu
önemlidir. Kendi çevrelerinde, kendi sosyal hayatlarını
yaşamalarını sağlamak en doğrusudur. Bu şekilde
yaşam desteklenmelidir, hobileri desteklenmelidir. En riskli
yaşlılar evlerinde yalnız yaşayanlardır. Engellilik ve
kronik hastalığı olması riski daha da
artırmaktadır. Bu durumdaki yaşlıları mutlaka evde
bakım, evde sağlık hizmetiyle desteklemeliyiz. Tüm engelli,
bakım zorunluluğu olanlar ise engelli bakım merkezlerine
alınmalıdır.
Herkese
sağlıklı yaşam diliyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Peköz
49.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, cezaevlerindeki kötü
uygulamalara ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cezaevlerinde kötü
uygulamalar devam ediyor. Demans hastası olan Aysel Tuğluk bütün
raporlarına rağmen tahliye edilmediği gibi, cezaevinin de yirmi
iki yıllık bir cezaevi olmasına rağmen şantiye elektriği
kullanılmakta ve tutuklu ve hükümlüler çok ciddi paralar ödemek zorunda
kalmaktadırlar. Daha önce görülerek yapılan yoklamalar yerine
şimdi ayakkabılarla koğuşlara girilerek yoklama
yapılmakta ve aynı zamanda ince aramaya tabi tutulmaktadırlar.
Pandemi öncesi bir buçuk saat olan görüş yarım saate
düşürülmüş durumda, telefon görüşmeleri ise on dakikayla
sınırlandırılmıştır. Pandemi gerekçe
gösterilerek diğer koğuşlardaki tutuklu ve hükümlüler birbirleriyle
görüşüp sohbet edebilirken şimdi bu hakları da ellerinden
alınmıştır. Cezaevlerinde yatan insanlar devletin
kontrolünde ve devletin güvencesi altındadır. Bu uygulamalardan
vazgeçilmesi ve onlara haklarının tanınması gerekir.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
50.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, üreticilerin
piyasadan yüksek fiyatlı arpa ve yem almak zorunda kalmasının
gıda enflasyonuna yol açtığına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) AKP'den önce atın ölümü arpadan olurdu, şimdi Türkiye
hayvancılığının ölümü arpasızlıktan oluyor.
Ülkede bereket bırakmadığınız için her üründe
kıtlık, pahalılık yaşıyoruz. Geçtiğimiz
hasat döneminde kendi üreticimizden 1 ton arpayı 1.750 liradan satın
alan TMO, ihaleler yaparak 1 ton arpayı 4.500 liradan ithal etti. En
önemli yem ham maddelerinden olan arpayı bulamayan çiftçiye Toprak
Mahsulleri Ofisi 2.500 liraya tahsilat yapıyor ve hayvan başına
BAŞKAN Sayın
Güneş
51.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin Öveçler Vadisindeki ağaçlara ve Melih
Gökçek zamanında yapılan süs havuzlarına sahip
çıkmadığına ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarları döneminde
ağaçlandırmaya çok büyük önem verilmiş ve milyonlarca ağaç
toprakla buluşturulmuştur. Ankara ilimizde de Belediye
Başkanımız Melih Gökçek döneminde pek çok ağaç
dikilmiş ve pek çok mezbelelik yer vadi hâline getirilmiş, kişi
başına düşen ağaç miktarı 14 kat
artırılmıştır. Maalesef 2019 yerel seçimlerinden sonra
Öveçler Vadisindeki ağaçlara bakılmamış, ağaçların
pek çoğu maalesef ölmüş ve diğer taraftan, o dönemde
yapılan süs havuzlarına da sahip çıkılmamış,
bugün topraklarla dolu olduğunu görmekteyiz ve doğru dürüst
hiçbirinin çalışmadığına şahitlik etmekteyiz. Ben
buradan yetkilileri uyarıyorum, Ankara Belediye Başkanını
uyarıyorum. Herhâlde hayal ettikleri, millete vadettikleri belediyecilik bu
olmasa gerekti diye düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın
Keven
52.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün
et fiyatlarına yaptıkları zamma dair açıklamasına
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Et ve Süt Kurumu mübarek
Ramazan ayının yaklaştığı şu günlerde ani
bir zam kararı alarak et fiyatlarına yüzde 48 zam
yaptığını duyurdu. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun
yüzde 48lik zamma ilişkin dün bir gazeteye yaptığı
açıklamada Çok uzun kuyruklar oluşuyordu.
Vatandaşımız kuyruklarda üşümesin diye fiyatları
arttırdık. diyor. Muhtemelen saraydan bir talimat aldı ve
halkımızın bir nebze olsun rahatça tüketmeye
çalıştığı et fiyatlarına yüzde 48 zam yaptı.
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü kuşbaşı etin kilosunu 92 liraya
yükselttiği için uzun kuyruklar oluşmayacak artık, rahatça
uyuyabilir yatağında. Halkımızın bir nebze olsun ete
ulaşabilmesini, üstelik Ramazan ayı öncesinde engellemiş
oldular. AKP Hükûmeti zam hükûmeti olarak zaten tarihe geçti ancak halkına
eti bile çok gören bu vicdansızlığı
halkımızın takdirine bırakıyor, halkımızla
alay eden Et ve Süt Kurumu Müdürünü istifaya davet ediyorum.
Saygılarımla.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
320 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Tutdere
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, ekonomik krize
ve işsizliğe ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
derinleşen ekonomik kriz, zamlar, hayat pahalılığı
ülkemizde milyonlarca vatandaşımızın canını
yakmaya, gençlerimizin hayallerini yıkmaya devam ediyor. Ülkenin dört bir
yanında işsizlik ve yoksulluk kol gezerken iktidar olarak siz rahat
koltuklarınızda sadece tabloyu izliyorsunuz. Basiretsizliğiniz,
ekonomideki beceriksizliğiniz sayesinde işsizler ordusu her gün
çoğalıyor ve artıyor. Sayenizde her evde işsizler var, 81
ilde yoksullar var. Ülkeyi bu hâle siz getirdiniz. Örneğin, seçim bölgem
olan Adıyamanda, Sağlık Bakanlığının
İŞKUR aracılığıyla 19 kişilik temizlik
personeli alımı için çoğu üniversite mezunu tamı
tamına 17 binden fazla kişi müracaat etti. Buradan iktidara
çağrı yapıyorum: İşsizliği önleyecek tedbirleri
alın; yazıktır, günahtır, ayıptır diyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
54.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİ
Hükûmetinin 2021 yılı içerisinde gerçekleştirdiği
yatırımlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
AK PARTİ Hükûmetinin,
lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 2021 yılı
içerisinde gerçekleştirdiği yatırımlarını
anlatmaya devam ediyorum.
Rüzgâr enerjisi üretiminde
188,834 megavatla tüm zamanların üretim rekorunu kırdık.
Amasra-1 Kuyusunda 135 milyar metreküp doğal gaz keşfedildi. Fatih,
Yavuz ve Kanuninin ardından 4üncü sondaj gemimizi de filomuza dâhil
ettik. Türk mühendisleri tarafından geliştirilen dünyanın ilk
seri üretim 4üncü seviye sürücüsüz elektrikli otobüsünün
tanıtımını gerçekleştirdik. İnşallah, ATAK
elektrikliyi dünyanın pek çok ülkesinde yollarda göreceğiz.
Şişecamın 1 milyar TL yatırımla inşa ettiği
Avrupanın en büyük düzcam üretim tesisinin açılışını
yaptık. Türkiye'nin tek çinko izabe tesisi 102 milyon dolarlık
yatırımla hizmete açıldı. Hizmet vermekle olur, almakla
değil. Milletin kar küreme aracını da balık yemeye giderken
önü sıra götüren Ekrem İmamoğlunun bu hareketini unutmayacak,
ilk fırsatta hesabını soracağız.
BAŞKAN Sayın
Ceylan
55.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına bağlı kurumlarda ek ders ücreti
karşılığında çalışanların
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Aile ve Sosyal Hizmetlere
bağlı kurum ve kuruluşlarda ek ders ücreti
karşılığında görev yapan sosyolog, öğretmen,
psikolog, hemşire ve benzeri personelin çalışma
koşulları kabul edilemez. Haftalık otuz dokuz saat
çalışması gereken personel fiilî olarak kırk saat
çalıştırılmakta ve resmiyette mesaileri otuz dokuz saat olduğundan
özlük haklarını alamamaktadırlar. Makam oluruyla işe
başlayan ek ders karşılığı
çalışanların hiçbirinin iş güvencesi yoktur; anayasal hak
olan yıllık izin, analık izni, evlilik izni, süt izni gibi
haklardan yoksundurlar; çalışamadıkları ve izinli
oldukları günlerde maaşları kesilmektedir. Daha da vahimi,
doğum yapan kadınların işten
çıkarıldığı söylenmektedir. Diyanette, Devlet Opera ve
Balesinde, CSOda benzer şekilde çalışanlara kadro
verildiği hâlde Aile ve Sosyal Hizmetlere bağlı kurumlarda çalışanlar
görmezden gelinmiştir. Ek ders karşılığı
çalıştırılanların sorunları bir an önce
çözülmelidir.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
56.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, hasta
mahpuslara ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Van F Tipi Cezaevinde
şüpheli ölümler devam ediyor. Sinan Kaya, 25 yaşında, iki üç gün
önce hayatını kaybetti. Ardından, dün 20 yaşında
Şervan Can Güder hayatını kaybetti. Zaten adil olmayan yargılamalarla
çocuk yaşta cezaevine girmişti Şervan Can Güder ve şüpheli
bir şekilde hayatını kaybetti. Bunların nedeni, kanser
hastalarının hâlâ içeride tutulması. Ahmet Zeki Özkan da Antalya
Cezaevinde, infaz erteleme verilmiyor. Yusuf Özmen Erzurum Cezaevinde üçüncü
kez rapora rağmen ATKden ret cevabı aldı. Bunlar olacak
işler değil, son üç ayda 20 civarında hasta mahpus
hayatını kaybetmiş durumda. Bu politikalar devam ettiği
müddetçe cezaevlerinden tabutla tahliyeler devam edecektir. Adalet
Bakanlığını göreve çağırıyorum.
BAŞKAN Sayın
Köksal
57.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın sorunlarına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Afyonkarahisar merkeze
bağlı İsmail Mahallesi ile Küçükçobanlı köyü
arasındaki yol hâlâ yapılmadı. Afyonkarahisarın sebze
ihtiyacının yüzde 80ini karşılayan İsmail
Mahallesinde arazi yolları da sıkıntılı. Ayrıca,
Gecek Kaplıcalarına çıkan yoldaki tozdan dolayı yol
kenarındaki tarlalarda yetişen ürünler mahvoluyor.
Kısacası, mahalle doğru dürüst hizmet alamıyor. Özel idare
Mahallesin. diyor, hizmet vermek istemiyor; belediye Köysün. diye hizmetten
kaçınıyor. Şimdi, vatandaş da haklı olarak soruyor:
Bize hizmeti kim verecek? Herkes birbirinin üstüne atıyor, mağdur
olan hemşehrilerim oluyor. Hizmet edemiyorsunuz, bari çekin gidin, hizmete
talip olan bizler gelelim.
Yine, Afyonkarahisar merkezde
bulunan Hürriyet İlkokulu iki yıldır tadilatta. Çocuklar
Namık Kemal İlkokuluna gidiyor ve mesafe yüzünden birçok öğrenci
mağdur oluyor. Pandemi dönemi okullar kapalıyken tadilatı niye
yapıp bitirmediniz? Bu kadar öngörüsüzlük olur mu?
BAŞKAN Sayın
Pekgözegü
58.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
cezaevlerindeki ağır koşullara ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cezaevleri gerçekten çok
ağır koşullarda, ben de dikkatinizi buna çekmek istiyorum. Bugün
2 tane mektup aldım; bir tanesi Buca Kırıklar Cezaevinden Ozan
Alpkayadan, diğeri Şakran 1 No.lu F Tipi Cezaevinden Yasin Karasuludan.
İnsanların hayatlarıyla oynanıyor âdeta. İzmir
Kırıklarda Buca Cezaevinde mahpusların insan haklarından
oluşan talepleri kabul edildi, açlık grevleri vardı, bu talepler
kabul edildi ama bu talepler hayata geçirilmemiş,
karşılanmamış, verilen sözler tutulmamış,
Verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. diyorlar. Yine,
Şakranda da benzer bir durum var, insan haklarına dayalı pek
çok talep var.
BAŞKAN Sayın
Komisyon Başkanı, 60a göre size söz veriyorum.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Biraz önce, önceki oturumda
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özelin sormuş
olduğu Türk vatandaşlığının 250 bin TLye
satıldığına ilişkin reklamlarla ilgili bir konu vardı.
Bakanlığımızla yaptığımız araştırmada
ortaya çıkan hususu Genel Kurulla paylaşmak istiyorum. Bu
reklamlardan biriyle ilgili inceleme yapılmış ve 104 bin TL
idari para cezası uygulanmış ancak diğer 2 reklamla ilgili
işlem yapılmadığı tespit edilmiş ve mevcut
yasanın -Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa- cezai hükümleri
düzenleyen 77nci maddesindeki durdurma, düzeltme, idari para cezası ve
tedbiren durdurma cezası gibi öngörülen cezalardan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Teşekkür
ederim Başkanım.
idarenin resen olayı
gündemine alıp tedbiren durdurma cezası uygulama hakkı
olduğundan, diğer 2 reklamla ilgili yani işlem yapılmayan 2
reklamla ilgili tedbiren durdurma cezası uygulamak üzere işlem
başlatılmıştır. Sonuçlarıyla ilgili yarın
tekrar bilgi arz edebilirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel
60.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya
Altunyaldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, uzun süredir dile getirdiğimiz bu konuda
bugünkü bu yaklaşım memnuniyet verici. Tabii, ben 3 reklamı
örnek yolladım ama ilgili Kurulumuz bu yetkisinin de olduğunu
söylüyor. Reklam Kurulumuz internet üzerinde bir tarama yaparsa
Onlarca böyle
reklam var, bunların hepsiyle ilgili böyle bir işlem
başlatıldığı takdirde zaten önümüzdeki günlerde kimse
buna yeltenemeyecektir, sorun da çözülmüş olacaktır. Ama sadece benim
bildirdiklerim değil, internetteki tüm bu benzeri reklamların
taranmasını talep ederiz efendim.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bir de süresi içinde tarasınlar. Reklam amacına
ulaştıktan sonra durdurulsa ne olacak?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın
Komisyon, buyurun.
61.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldızın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Bu belirtmeye istinaden
şunu söylemek istiyorum: Şu an, Bakanlığımız,
dijital reklamlarla ilgili bu tür resen takip için tarama yoluyla takibe
yönelik bir sistem kuruyor. Belirtilen husus doğru, yapılması
gereken bir şey ve önümüzdeki bir ay içerisinde bu sistemi icra noktasına
getirip her gün tarama yaparak resen işlem yapma konusunda yetkin hâle
geliyor; bunu belirteyim.
İkinci bir husus; buna
rağmen, durdurma cezasına rağmen durduramayan ve kendisine
ulaşılamayan, Tebligat Kanunu çerçevesinde tebligat yapılan
kişilerde de mevcut yasa teklifinde, Başkanım, bu tür reklamlarda
erişimin engellenmesine dair bir yetki var. Bunu da işlettiğimiz
zaman resen reklam ortadan kaldırma yetkisini Bakanlığa
tanımış olacağız ve bu tür reklamları temelinden
kesmiş olacağız.
Teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Zamanında müdahale olmazsa sonuç alınamaz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 9uncu
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen İYİ Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın
Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tüm ekonomik faaliyetlerin
amacı mal ve hizmetlerin ihtiyaçlara göre en uygun bir biçimde üretilerek
tüketicinin kullanımına sunulmasına yöneliktir. Üretici,
satıcı ve tüketici ekonomik sistemde birbirinin olmazsa
olmazıdır ama bu üçlü ayakta çoğunluğu teşkil etmesine
rağmen zayıf durumda bulunan grup tüketicidir. Sanayileşme ve
teknolojideki gelişmeler hem üretim hem satış yöntemlerindeki
değişimi beraberinde getirmektedir. Artık dünya 7/24
alışveriş yapılabilen sanal bir pazar hâlini
almıştır ve koltuğunuzdan bile kalkmadan dünyanın
herhangi bir noktasındaki ürüne erişebilmek mümkündür. Bu durum bir
kolaylık gibi görünse de tüketici açısından tek başına
çözüm bulamayacağı yeni sorunları da beraberinde getirmektedir.
Bu nedenle, ekonomideki gelişme ve değişiklikler, teknolojinin
ekonomiye etkileri hem ticari pazarın yeni yapısına yönelik
düzenlemeleri hem de tüketiciyi koruyan mevzuattaki değişimi de
zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, tüketiciyi korumak amacıyla
yapılan bu düzenlemeyi olumlu ama yetersiz bulduğumu belirtmek
isterim. Neden yetersiz? Kanun teklifi yürürlük ve yürütme maddeleriyle
birlikte 19 maddelik bir düzenleme. Kanun teklifinde madde
sayısının çok olması bir kanunu elbette kusursuz yapmaz ama
sürece katkı sağlayacak paydaşların görüşüne
başvurulması gerçekleşmesi beklenen nihai sonuca
ulaşılmasına yardımcı olur.
Yine, bu kanun teklifinde de
anlam veremediğimiz, nedensiz bir acelecilik baskın gelmiştir.
Bir gün sonra öğle saatinde yapılacak Komisyon toplantısı
için üyelere toplantı bildirimi Genel Kurulun devam ettiği akşam
saatlerinde duyurulmuş, üyelerin yemeden içmeden, uyumadan,
danışmadan ve incelemeye bile imkân bulmadan Komisyona
katılımı beklenmiştir. İktidar milletvekillerinin
genel bir kabulü var: Kanun teklifi ne getirirse getirsin muhalefet kabul
etmez. Galiba komisyonların kabulü de bu yönde ki kanun tekliflerini
incelememize bile fırsat vermiyorlar. Bakın, bu kanun teklifinde
olduğu gibi belki getirdiğiniz öneriye destek vereceğiz,
katkı sunacağız; bırakmıyorsunuz ki desteklemek için
bile fırsatımız olsun. Ayrıca, eğer maddelerde
yapılan değişiklikleri uygun bulmuyorsak dile getirmek
hakkımız, daha da önemlisi kamu adına görevimiz. Sizler bu
yöntemle milletin hakkını gasbediyorsunuz.
Hadi, kanun teklifini
bizlerden kaçırıyorsunuz, konunun uzmanlarıyla ne alıp
veremediğiniz var? Onlardan niye kaçırıyorsunuz? Her kanun
teklifi saha uzmanlarının, konunun paydaşlarının görüşüne
başvurulmadan çıkarılmaya çalışılıyor.
Gerekçeye göre kanun teklifi, tüketicileri daha ileri seviyede koruma
amacını taşıyor. Tüketicilerin üretici ve satıcı
karşısında tek başına hareket edebilmesinin mümkün
olmaması mevzuatta da yerini bulan tüketici örgütlerinin oluşumunu
sağlamıştır. Eğer kanun teklifinde
amaçlandığı gibi tüketici ileri seviyede korunacaksa mevzuat ve
uygulama bakımından kamu otoritesinin en önemli paydaşı
tüketici örgütlerinin değil yok sayılması, görüşünün
alınması tüm tüketiciler açısından önemli ve zorunludur.
Bu, günümüze kadar böyle kabul edilmiştir ki tüketici örgütleri
tüketicinin korunmasına ilişkin bugüne kadar mevzuatta yapılan
değişiklik ve iyileştirmelerde sürece dâhil edilmiştir
ancak 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda
zorunlu hâle gelen değişiklik konusunda yapılan
çalışmaları tüketici örgütleri medya
aracılığıyla öğrenmek durumunda
kalmıştır. Taslağı dahi görmeden Komisyon toplantısına
davet edilen tüketici örgütleri de haklı tepkisini Biz yaptık
oldu. anlayışıyla tüketicinin temsil edilme hakkını
yok sayan yaklaşımı güçlü bir şekilde protesto ediyoruz.
sözleriyle ortaya koymuşlardır. Haklılar mı? Sonuna kadar.
Gerçi Komisyon üyesi milletvekillerine bile son gece bilgi verilirken STKlere
haber vermelerini beklemek de bu iktidar için çok iyimser bir
yaklaşım olurdu.
Değerli milletvekilleri,
bir kişinin tüketici olabilmesi için istek ve ihtiyaçları
doğrultusunda ürün satın alabilmesi ve en önemlisi, satın alma
gücünün olması, harcanacak gelirinin olması gerekir. İktidarınızın
ekonomi politikası nedeniyle ürün ve hizmetlere gelen zamlar
vatandaşın cebinde para bırakmamış, satın alma
gücünü yok etmiştir. Maksat tüketicinin korunmasıysa tüketici
öncelikle enflasyona karşı korunmalıdır.
İktidarın fahiş fiyatla mücadele söylemine karşı
aldığı tedbirler yetersizdir, ekonomi politikası
belirsizdir. Tüketici -isteği ve zevki doğrultusunda harcama
yapmasını geçtik- temel ihtiyaçları için bile harcama
yapamamaktadır. Bu durumda ne yapıyor tüketici? Kendini
iktidarın ekonomi politikasının zararlı etkilerinden
korumaya alıyor, tüketim alışkanlıklarını
değiştiriyor. Mesela, market alışverişlerinde
alışkın olduğu ürünleri almak yerine uygun fiyatlı
ürünleri tercih ediyor ya da ihtiyacına rağmen tüketimini
kısıyor. En zorunlu ihtiyaç gıda; aç mı kalsın? En
zorunlu ihtiyaç barınma; sokakta mı kalsın? En zorunlu ihtiyaç
ısınma ve aydınlatma; soğukta, karanlıkta mı
yaşasın? Ama yaşamaksa bu, yaşıyor. En zorunlu
ihtiyaçlarından vazgeçip yoksunlukla, yoksullukla yaşıyor.
Elektriği kapatıp karanlıkta yaşıyor, kombisini
kapatıp soğukta yaşıyor. Bu zamlar sonrasında -tebrik
etmek lazım- trafik sorununu kökten çözdünüz. Akaryakıt zammı
sayesinde vatandaş zorunlu olmadıkça arabasını
kımıldatmıyor, kımıldatamıyor. Çiftçi
tarlasına gübre atamıyor, esnaf kirasını ödeyemiyor.
Vatandaş şöyle keyif yapabilmek için bile bir kafeye, bir restorana
gidemiyor; çocuğunu yanına alıp bir AVM'ye, markete giremiyor;
çocuğunun canı bir şey çeker de ister diye açıkçası
korkuyor. Velhasıl, tüketiciyi gerçekten tükettiniz.
Değerli milletvekilleri,
tüketici alışkanlıklarının ekonomi piyasalarına
da doğrudan yansıması hem kamu kurumlarını hem
piyasada faaliyet gösteren büyük ölçekli firmaları bu alanda veri oluşturma
çabasına mecbur bırakmaktadır. Bunlardan biri de Tüketici Güven
Endeksi verileri. Tüketici Güven Endeksi tüketicilerin kişisel mali
durumları, genel ekonomiye ilişkin mevcut durum
değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki
harcama ve tasarruf eğilimlerini ölçmek amacıyla yapılıyor.
Resmî olarak bu verileri hazırlama görevi TÜİKte. TÜİK, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle bu verileri
hazırlamak durumunda. Bu 2 kurum kendilerine kalsa bu verileri ne
araştırmak ister ne de sonucunu açıklamak çünkü bu dönemde sonuç
belli ve bu 2 kurum için de sonuçları açıklamak can sıkıyor
ama bu kural Avrupa Birliği İstatistik Ofisi tarafından
konulmuş ve aslında şeffaflık ilkesi gereği
değil, zorunlu oldukları için açıklamak zorundalar. TÜİKin
veri cambazlığını biliyoruz ancak ülke gerçekleri o kadar
acı ki açıklar bir yere kadar saklanabiliyor. TÜİK
tarafından şubat ayında yapılan açıklamaya göre
tüketici güveninde daha önceki aylarda yaşanan artış, yerini
düşüşe bırakmıştır. 2021 Şubat ayındaki
yüzde 84,5 civarında hesaplanan Güven Endeksi, 2022 Şubat ayında
yüzde 71,2 oranına düşmüştür. Sizi rakamlara boğmak
istemiyorum, bu nedenle sadece sonucu açıklıyorum: Geçen on iki
aylık döneme göre mevcut dönemde Hanenin Maddi Durumu Endeksi azalmıştır, geçen on
iki aylık döneme göre Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi
gerilemiştir; gelecek on iki aylık döneme ilişkin Genel Ekonomik
Durum Beklentisi Endeksi düşmüştür,
gelecek on iki aylık dönemde Dayanıklı Tüketim Mallarına
Harcama Yapma Düşüncesi Endeksi gerilemiştir. Bunlar resmî veri, muhalefetin
algısı değil. Özeti şudur: Hanelerde para yoktur, para
biriktirmesine dair beklentileri kalmamıştır; ekonominin
düzeleceğine ilişkin umut kalmamıştır, harcama ve
tasarruf yapmak hayal hâlini almıştır, tüketici iktidara
güvenini kaybetmiştir.
Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunda değişiklik yapılması,
değişen piyasa koşullarına karşı tüketicinin
korunması adına olumlu bir adımdır ancak ortada tüketici
kalmamıştır. Sayenizde tüketici dibi görmüş, velhasıl
tüketici tükenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın başında da belirttiğim gibi bu teklife
olumlu yaklaşıyor ama yapılan düzenlemeleri yetersiz buluyoruz.
Bu kanun teklifinde mesafeli satışlarda kişisel verilerin
korunması, ayıplı malların iadesi, e-ticarette ürün
güvenliği hususu daha önce de yapılan düzenlemelere rağmen eksik
bırakılmıştır. Bakınız, biz bu hususu
Rekabetin Korunması Kanununda dile getirdik, Ürün Güvenliği
Kanununda dile getirdik, adı Bazı Kanunlarda... diye başlayan
çok benzer düzenlemede dile getirdik. Kendi gerekçelerinizi bu anlamda yine
hatırlatıyoruz, vatandaşımız kişisel verilerin
kimlerin eline geçtiğiyle ilgili kaygı taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Velhasıl, tüketicinin en büyük sorunlarından biri, kendi iradesi
dışında gelişen ceza ödetmesi, dayatması. Bunlardan
biri de otoyol ve köprülerden geçiş ücreti ödemeden ya da teknik
arızalar nedeniyle ödeyemeden geçenlerle ilgili geçiş ücretinin 4
katı tutarında uygulanan para cezaları. Bakiyesinde 50
kuruş bile eksiği olan, on beş gün geçtiği hâlde bu ödemeyi
yapmazsa, bu cezayı, ilavesinde avukatlık ücreti de dâhil ödemek
zorunda kalıyor. Garip olan şu: Vatandaşın ödediği
ceza devlete değil, otoyolu, köprüyü işleten şirketin cebine giriyor.
Komisyonda muhalefet milletvekilleri olarak ortak bir önerge verdik bu ceza
oranı 2 katına indirilsin diye. Tabii ki önerge reddedildi ama
Komisyon Başkanımız Ziya Altunyaldız Genel Kurula kadar
çalışıp ekleyebiliriz. diye söz verdi; sadece o değil,
aynı zamanda, kanun teklifini açıklayan ilk imza sahibi
milletvekilimiz. Gördüğümüz kadarıyla yetiştiremediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Başkanım, selamlamak için olsun. Konunun
bağlantısını yapayım.
BAŞKAN
Selamlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Komisyon Başkanının ve kanun teklifinde ilk imza sahibi olan
milletvekilinin iyi niyetinden şüphemiz yok. Komisyona bundan sonra gelen
ilk teklifte sözünüzü inşallah yerine getirirsiniz. Ama tüketici
yararına bir söz verildiği hâlde milletvekillerini vatandaş
önünde mahcup eden bu mevcut Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemidir, bu sistemde iktidar milletvekili bile olsanız hür iradeniz,
vicdanınız bile tek adamın onayına
bırakılmıştır.
Bu sözün takipçisi
olduğumuzu vurguluyor, kanun teklifinin eksikliklerine rağmen
tüketici için, vatandaşlarımız için hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer
Osmanağaoğlu.
Buyurunuz Sayın
Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Tüketici hakları
dünyanın gündemine maalesef oldukça geç girmiş bir kavramdır.
Asırlar boyunca ürünü onun yegâne müsebbibi olan ustasından bire bir
temaslı alan insanlık, hakkını üreticiye karşı da
birey olarak savunma imkânı bulmuştur fakat zaman içinde el
yapımı zanaatlar tarih sahnesinden silinmiş, üretim
bantları işledikçe insanlığın mağduriyetleri
artmıştır. İnsanoğlunun sanayi toplumuna doğru
evrildiği son yüz elli yılda öncelikle bu durum problem olarak ortaya
çıkmış, bilahare de mevzubahis duruma çözüm olarak tüketici
hakları doğmuştur. Modern çağda ise çeşitli ülkeler
konuyla alakalı yasal düzenlemeler yapmaya
başlamıştır.
Tüketici hakları ikinci
büyük kırılmayı ise dijital dönüşüm vasıtasıyla
yapmıştır çünkü artık, ticaret, bilgisayar
ekranlarının gerisine taşınmış ve bu da
birtakım suistimallerin önünü açmıştır. Ayrıca, kötü
niyetli olmasa da bazı altyapı eksiklikleri tüketiciyi zor durumda
bırakmıştır, internetin global bir pazara dönüşmesi
her köklü değişiklik gibi sancılı olmuştur. Tüketiciyi
hedef alan propaganda araçlarının çoğalması, tüketiciyi
mağdur eden etkenlerin dinamikliği ve çeşitliliği,
haklarını aramak isteyen tüketicinin, mevzuatın istismar
edilmesi suretiyle hak arama sürecinin zorlaştırılması yeni
önlemlerin alınmasını da beraberinde getirmiştir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle, tüketicilerin
haklarını korumaya yönelik önemli adımlar atılmakta,
vatandaşlarımızın maddi ve manevi olarak mağduriyet
yaşamasına sebep olan bazı hususlarla ilgili önlemler
alınmaktadır.
Bu vesileyle ifade etmem
gerekir ki yol ve yöntemleri hepimizi şaşırtan
dolandırıcılık hadiselerinden kaynaklı
mağduriyetlere her gün bir yenisinin eklenmesi, tüketicinin neye
inanıp neye inanmayacağı konusunda tereddüt etmesi, işlerin
ahlaki boyutunun da incelenmesini mecbur kılmaktadır. Şüphesiz,
Türk devlet geleneği ve binlerce yıllık Türk tarihinin tecrübe
ve birikimlerinin kazandırdığı değerlerimiz her alanda
olduğu gibi üretim, ticaret ve tüketim alanlarında da ilham veren
yaşanmışlıklarla doludur. Bunların en önemlisi Ahilik
teşkilatı ve Ahilik teşkilatının bu topraklara
kazandırdığı prensiplerdir. Ahiliğin sadece ticaret
alanında bir kontrol mekanizması olmasının ötesinde hem
ahlaki hem de muhataplara değerlerini öğreten, bunları gerçek
yaşamda tatbik etmelerine yardımcı olan bir sivil toplum örgütü
hüviyeti taşıması, tüketicinin haklarını da gözeten
bir oluşum olmasını da beraberinde getirmiştir.
Günümüzde sosyal hayatı
düzenleyen, medeniyet tasavvurumuzun gelişmesini sağlayan, hatta
üretim ve tüketimin düzenlenmesini temin eden yegâne unsur kanunlardır.
Ahilik düşüncesinin 13üncü yüzyılda başlamak üzere bugüne
ışık tutan, toplumsal ihtiyaçları karşılayan,
oluşturduğu sistemle sadece mensuplarını değil
tüketicileri de koruyan ve kollayan yapısının bugün dahi örnek
alınması gerektiği de bir muhakkaktır; II. Bayezit
döneminde, 1502 yılında yayımlanan Bursa Kanunnamesi bu anlamda
bir örnektir.
Sadece tüketici penceresinden
olayların ele alındığı tüketicinin
haklarının korunması stratejisinin tam anlamıyla
başarıya ulaşamayacağını da hatırlatmakta
fayda görüyoruz. İşte, tam bu noktada, Ahiliğin, üründe ve
hizmette kaliteyi sağlayan, kalitenin devam etmesini temin eden, tüketici
odaklı olmayı örgütleyen, tüketiciyi koruyan etkili bir denetim
mekanizmasını kuran, sayısal hedefler ve değerlendirmeler
yerine kaliteye öncelik veren norm ve değerlerini hatırlatmanın
yerinde olacağını düşünüyoruz. Hatırımızdan
çıkarmamamız gereken bu değerlerle birlikte kanunlarla
alınacak önlemler bir bütün hâline geldiğinde ise tam anlamıyla
hakkı gözeten bir sistemi oturtmamız uzak bir hedef değildir.
Doğal felaketlerden salgın hastalıklara, yeni teknolojilerden
ekonomik dalgalanmalara kadar her şey ticarette birtakım etkileri ve
tepkileri tetiklemektedir. Ayrıca, bilinçli kötülük, tüketiciyi
mağdur etmek üzere pusuda beklemekte ve günceli kendi açısından
manipüle etmektedir.
Yeri gelmişken bir
hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum, gıda terörüne.
Vatandaşlarımızın kullanmak zorunda
bırakıldığı, aslıyla alakası olmayan sahte
ve hileli ürünleri üretenlerin sadece Kabahatler Kanunu'na göre değil,
Ceza Kanununda da düzenlenerek cezalandırılması elbette ki
elzemdir. Eğer birisi pul biberin içine kiremit tozu katarak
vatandaşın sağlığını hiçe sayıp onun
sağlığına kastediyorsa o kişinin sadece idari bir para
cezasıyla cezalandırılmasının yeterli
olmayacağı gerçeğini hepimizin gördüğünü düşünüyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
e-ticaret platformları üzerinden alışveriş yapan
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin önlenmesine
yönelik getirdiği düzenleme de oldukça önemlidir. Tüm dünyayı
kasıp kavuran ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine
sebep olan ve hâlâ etkilerini gördüğümüz Covid virüsünün hayatımıza
silinmemek üzere soktuğu en önemli platformlardan biri de e-ticarettir.
Evde sadece parmaklarımızı oynatarak
gerçekleştirdiğimiz alışverişlerde
karşılıklı güven esasına dayalı bir
alışveriş ortamının oluşmaması, bu
alanı denetleyen ve tüketicinin haklarını koruyan
kanunların da yeniden düzenlenmesini kaçınılmaz
kılmıştır. Bu sebeple, bu alışverişlerin
yapılmasına olanak sağlayan aracı hizmet
sağlayıcılarının sorumluluklarını inkâr
etmesinin de önüne geçilmesinin hedeflenmesi önemli bir hadisedir.
Diğer yandan,
oluşturulduğu günden bu yana birçok
vatandaşımızın takdirini kazanmış tüketici hakem
heyetlerinin işlevselliğinin artırılması da oldukça
yerindedir. Vatandaşlarımızın artan bilinçli tüketim
alışkanlıklarının bir sonucu olarak çoğalan
başvurularla birlikte başvuruların daha kolay ve hızlı
yapılabilmesinin önünün açılması, verimliliğin
artırılması önemli gördüğümüz diğer bir husustur.
Şüphesiz, tüketici hakem heyetlerinin yargının iş yükünü
azalttığı da inkâr edilemez bir gerçektir. Şöyle ki: Sadece
2021 yılında tüketici hakem heyetlerine yapılan başvuru
sayısı 537.479 olarak belirlenmiştir. Söz konusu
başvuruların yüzde 52sinin tüketicilerin lehine sonuçlanması,
tüketicilerin karşılaştıkları sonuçların
ciddiyeti açısından önem arz etmektedir.
Vatandaşlarımızın tüketici haklarıyla ilgili yaşaması
muhtemel mağduriyetlerin ne kadar büyük meblağlarla
anıldığını görmemiz açısından bu
istatistiği sizlerle paylaşmak isterim.
Tüketici hakem heyetlerine
yapılan başvuruların sektör bazında
değerlendirmelerine bakıldığında ise ilk sırada
yüzde 46,3le perakende ticaret yer almış olup bunu yüzde 18,3le
abonelik hizmetleri ve yüzde 13le finansal hizmetler takip etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TAMER OSMANAĞAOĞLU
(Devamla) - Hepsini topladığımızda,
vatandaşlarımızdan gelen talep üzerine ele alınan
uyuşmazlıkların maddi karşılığı ise 870
milyon lira olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu
meblağ dahi tüketicilerin haklarının korunmasına yönelik
atılan en küçük adımın bile ne kadar faydalı sonuçlar doğurduğunu
göstermektedir.
Bu sebeple, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin birçok alanda tüketicilerimizin
korunmasına yönelik değişiklikler getirmesi sebebiyle
hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi ve sizleri
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan
Işık.
Buyurunuz Sayın Orhan
Işık. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN
IŞIK (Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şu bir gerçek ki:
Türkiyede tüketicilerin hakları tehdit altındadır ve
korunması gerekmektedir. Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanununda yapılacak düzenlemeleri görüşüyoruz ancak yine ne tüketici
hakları örgütlerine danışılmış ne tüketicilerin
talepleri sorulmuş ne de var olan talepleri dikkate
alınmıştır.
Yurttaş, mülteci, turist
fark etmeksizin bu ülkede yaşayan herkes alışveriş
yaparken, hizmet alırken fahiş fiyatlarla, internetten sipariş
verirken de dolandırılma riskiyle karşı karşıyadır.
Maalesef, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunun temel ilkeleri de ihlal edilmektedir. İnternetten yapılan
alışverişlerden yurttaşlar büyük zararlar görmektedir.
Özellikle, ürünün kontrolü zaman alan alımlarda kurye beklemediği
için ayıplı olan malın tutanağı tutulamadığından;
yine satıcının fatura göndermemesi gibi nedenlerle çoğu
zaman ilgili satıcı malın kusurunu, cayma hakkını,
değiştirme ve iadeyi kabul etmemektedir, tüketici mağdur edilmektedir.
Maalesef tüketicinin hak arama süreçleri de tüketici hakem kurullarının
hantallığı ve çeşitli gereksiz prosedürlerden dolayı
çok uzun sürmekte ya da sonuçsuz kalmakta, bu nedenle çoğu kişi de
hak arayışına girmemektedir. Ayrıca, şikâyetler
dikkate alınmadığından ve denetimler yetersiz
olduğundan Evform, İstanbul Bilişim, İndirimzade gibi
bazı internet siteleri de bu durumu suistimal etmekte, sanal
dolandırıcılık ve elektronik sahtekârlık
yapmaktadır.
AKP iktidarının
politikaları da bu sitelere taş çıkarmaktadır.
İktidarın yarattığı hukuki, politik ve diplomatik
krizin bedeli halklara, yurttaşa, tüketiciye ekonomik kriz olarak
yansımaktadır. Ekmekten doğal gaza, gıdadan iletişime,
ulaşımdan sağlığa, kısacası iğneden
ipliğe zam yağmuru sağanak hâlinde devam etmektedir. Merkez
Bankasının 2021 ve 2022 yılı enflasyon hedefi yüzde 5 iken
açıkladığı oran ise yüzde 36 oldu. Şu an
itibarıyla resmî olarak enflasyon oranı yüzde 55tir. Halkın
yaşadığı enflasyon ise bunun katbekat üzerindedir.
TÜİKin, Hazine ve Maliye Bakanlığının tahminleri bir
türlü tutmuyor. Keşke bunların tahminleri de meteoroloji gibi
tutsaydı da çiftçi, işçi, emekli, öğrenci enflasyona
ezdirilmeseydi.
AKPnin politikaları her
zaman sermayeye öncelik vermiş, halkı
yoksullaştırmıştır. Birileri saray sofrasında
gününü gün ederken milyonlarca kişi işsiz kalmış, günlük
ekmeğe muhtaç bırakılmıştır. Ağır bir
kışın yaşandığı bu yıl milyonlarca
yurttaşın elektriği, doğal gazı kesilmiştir,
insanlar çoluk çocuğuyla soğukta kalmıştır.
Kiraların fahiş bir şekilde yükselmesi nedeniyle milyonlarca
insan kirasını ödeyememiş, evsiz
bırakılmıştır. Kasım ayında 8 lira olan
mazot, benzin şimdi 21 TL bandındadır. Akaryakıt
zamları, şoförler başta olmak üzere tüm esnafa, çiftçilere,
yediden yetmişe herkese zor günler yaşatmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ülke genelinde yaşanan yoksulluk ve işsizlik sorunu bölgede daha da
derin yaşanmaktadır. Bölgede halkın aşına kan
doğrayan VEDAŞ ve DEDAŞ gibi şirketler haydutça
uygulamalara başvurmaktadır. Kaçak elektrik kullandığı
iddiasıyla halka iftira atan bu hırsız çeteler hanelere keyfî ve
denetimsiz faturalar kesmektedir. Faturasını ödeyemeyen yoksullara
elektrik, su ve doğal gaz desteği verilmesi gerekirken siz
onları soğukta aç ve susuz bırakıyorsunuz. Öte yandan,
milyonlarca yurttaştan açma kapama bedeli adı altında tahsilat
yapılmaktadır. Genelde herkesin elektrik saati evinde ve
apartmanının içindeyken bu çete şirketler bölge
halkının elektrik saatlerini direk tepelerine çıkarttı.
Saatler direk tepelerinde ve kontrolü şirketlerde olmasına
rağmen bu saatler bir iki ayda bir bozuk veya Lehim var. gibi
gerekçelerle alınarak aboneye 15-20 bin liralık cezalar
kesilmektedir. VEDAŞ, bir yıldır Antalya'da yaşayan bir
ailenin kapalı olan evine bile 17 bin lira kaçak bedeli kesmiştir.
Bu, yaşananlardan sadece bir örnek. Hanelere aydan aya birbiriyle
tutarsız 3 bin, 5 bin liralık fahiş faturalar kesilirken iş
yerlerine de bir önceki ayın 5 katı faturalar gelmektedir.
Yurttaşlar fahiş ceza ve faturalara itiraz edeceği,
hakkını arayacağı bir muhatap bulamamaktadır. Böyle
bir zulüm, bir talan olamaz. VEDAŞ, tam bir soygun çetesine
dönüşmüş durumdadır. Bu zulüm, halkı canından
bezdirmiştir. Bu soygunlara bir Dur! denilmesi gerekmektedir. Bu
soyguncu şirketler denetlenmeli, keyfî, hukuksuz faturalar iade edilmeli,
halkın itiraz edebileceği mecralar oluşturulmalıdır.
AKP tahsildarları, bir
evde engelli, çocuk, yaşlı, gebe, hasta olup
olmadığına bakmadan Faturasını ödeyemedi. diye su,
elektrik ve doğal gazını kesmektedir. Mademki tüketiciyi
koruyacağız ve düzenleme yapıyoruz, öyleyse bu yasa teklifine
Bir hane yoksulsa, o evde engelli, gebe, yaşlı hasta ve muhtaç bir
insan yaşıyorsa o hanenin doğal gazı, elektriği, suyu
kesilemez. diye bir madde ekleyelim. Bu düzenleme, en temel hak olan
yaşam hakkının korunması için yapılmalıdır.
Evrensel tüketici haklarının temeli de buraya dayanır.
Değerli milletvekilleri,
HES uygulamalarıyla suyu doğadan ve canlıdan kopartmak isteyen
bu iktidarın işlemediği herhangi bir ekolojik suç da
kalmamıştır. Bunu, nükleer enerji, HESler, orman ve maden politikalarından
biliyoruz. Su hakkı da gasbedilmiş durumdadır.
Vanda su sorunu büyük
kangrene dönüşmüş durumdadır. Kilimli, Kıratlı, Yedi
Kilise mahalleleri başta olmak üzere temiz suya erişim sorunu birçok
mahallede devam etmektedir. Vanın Çatak ilçesi pek çok su kaynağının
olduğu bir ilçedir. Bu ilçe de dâhil şimdiye kadar doğal
kaynaklarla su ihtiyacını sağlayan, su saati bile olmayan birçok
köyde VASKİ, yeterli bir altyapı çalışması yapmadığı
hâlde hanelere binlerce liralık faturalar kesmektedir. Bu fahiş
faturalar ödenemediğinden Van genelinde 50 bin abonenin icraya
verildiği de kamuoyuna yansımıştır. Bu icralar geri
çekilmeli, halkın su hakkına saygı duyulmalıdır. Bu
sorunlar sadece Vanda da değil, kayyum gasbı altındaki tüm
belediyelerde yaşanmaktadır. Türkiyede temiz ve
sağlıklı suya erişim hakkı ihlal edilmektedir. Bu
yasada da bu ihlallere ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur çünkü AKP
için halk sağlığı değil, rant akışı
önceliklidir.
AKPnin ortaya
çıkarttığı ekonomik kriz nedeniyle inşaat sektörünün
maliyetleri de artık öngörülememektir. Bazı kalemlerde maliyetler
yüzde 800-900 oranında artmıştır. Bu gidişle ne
yurttaşlar ev alabilecek ne de müteahhitlerin ev yapabilecek gücü
kalmayacaktır. Bu nedenle, hem yurttaşlar hem de yükleniciler
mağdurdur.
Bu yasada, yine tüketiciler
değil, AKPnin yandaş müteahhitlerini koruyan bir düzenleme
yapılıyor. Ön ödemeli satılan konutların azami teslim
süresi otuz altı aydan kırk sekiz aya çıkarılıyor. Bu
şekilde, müteahhitler korunurken tüketici mağdur edilecek,
barınma sorunu yaşayan yurttaşların sayısı daha
da artacaktır. Çözüm, süreyi uzatmak değil, maliyet
artışının önüne geçmektir; otuz altı ay teslim için
yeterlidir ve bu süre değiştirilmemelidir.
Bu yasadaki başka riskli
bir değişiklik de ihlal yapan internet sitesinin Reklam Kurulu gibi
bürokratik bir kurul tarafından kapatılması yönünde bir
düzenleme yapılmasıdır. AKP iktidarının bürokraside
nasıl bir yozlaşma yarattığı ortadadır.
Şimdiye kadarki uygulama ve pratiklerinin muhalife ceza, yandaşa
koruma olduğunu biliyoruz. Bu düzenlemeyle birçok muhalif internet
sitesinin kapatma tehdidi altında olacağı, keyfî bir
şekilde kapatılacağı riski vardır. Reklam Kuruluna bu
yetki verilerek bürokrasinin keyfî ve denetimsiz uygulamalarına müsaade
edilmemeli, bu konuda mahkemeler yetkili olmalıdır.
Diğer bir sorun da
ücretli yol geçiş bedellerinin yüksekliği ve cezalarıdır.
Bu kapsamda halkımızın en temel talebi, yol geçiş
ücretlerinin indirilmesi ve uygulanan gecikme zammının ve
cezaların düşürülmesidir. Tabii ki tüketicilerin haklarını
koruyan uygulamaları destekliyoruz. Ayrıca partimizin bu konudaki
yaklaşımı, ulaşım başta olmak üzere temel kamu
hizmetlerinin parasız, ana dilde, bilimsel ve kamusal bir şekilde
sunulmasıdır.
Değerli
halkımız, yoksulluk nedeniyle yaşanan aile içi
huzursuzluğun, şiddetin nedeni AKPdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) Ekonomik nedenlerle intiharın eşiğine getirilen
toplum, AKPnin ürünüdür. AKPnin bitmek bilmeyen zamları nedeniyle
yurttaşlar kira, gıda, akaryakıt, elektrik, doğal gaz gibi
zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamıyor; bebekler mamaya,
öğrenciler kitaba ulaşamıyor; üniversite öğrencileri
barınamıyor; engelliler, çoğu ithal olan işitme
cihazı, tekerlekli sandalye, koltuk değneği gibi zorunlu medikal
cihazlara erişemiyor; hastalar ilaç alamıyor, tedavi olamıyor.
Bu yoksulluğu en derinden yaşayan KHKliler, ataması
yapılmayan öğretmenler, umutlarını
aldığınız gençler, işsizler intihar ediyor. Tüm bu
sorunlardan ve sorunu yaratanlardan kurtulmanın yolu var elbette. Gerçi,
tüm baskı ve engellemelere, kara, tipiye rağmen halk, doğudan
batıya her yerde bu zulmünüze, talanınıza, halk
düşmanı politikalarınıza karşı Nevroz
alanlarında gereken cevabı verdi; ilk seçimde de sizleri
sandığa gömecektir.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurunuz Sayın Durmaz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, değerli
milletvekillerimiz, ekranları başında bizi izleyen çok
değerli, aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
320 sıra
sayılı -6502 sayılı- Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa
Teklifi hakkında grubum adına konuşacağım. Tabii,
kanun teklifini görüşürken tüketicinin yüksek enflasyon, yüksek kredi
faizleriyle boğuştuğu ortamda fahiş fiyatların bir
nebze önüne geçebilecek hal yasası, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanundaki değişiklikleri, üretim ve vergi reformu gibi
öncelikli kanunları görüşmemek, tüketicinin, insanların temel
sorunlarına kalıcı bir çözüm sunmamaktadır. İşte
bu noktada, gelen düzenlemeye baktığımızda, biz -bunu
Komisyonda da ifade ettik- 6, 7, 9 ve 15inci maddelere dair önergeler verdik,
17nci maddeden sonra gelmek üzere ek madde ihdasına dair önergemizi de
burada verdik. Bu yaşadığımız ülkede kanunları
çıkarırken gerçekten bu ülkede yarattığınız
mağdurların sayısını azaltabilme adına, bizlerin
de bu ülkede yaşadığını, alanda birçok sorunla beraber
buraya katkı sunma niyet ve muradımızın iktidar partisi ve
onun küçük ortağı tarafından görülmesini, dikkate
alınmasını istiyoruz. Çıkardığınız
bütün yasalar sayısal çoğunluğa dayalı çıkmakta ama
yüce Meclisi Kanunlar Dairesi Başkanlığı gibi gören
iktidarınız, çıkardığı yasalara ilave birkaç ay
sonra, beş altı ay sonra, bir yıl sonra yeniden tekliflerle yüce
Meclisi meşgul etmektedir. Ve bu arada, en asli işlerimiz olan bu
ülkenin öncelikli sorunlarından da maalesef yüce Meclis gittikçe
uzaklaşmaktadır. Tüketiciyi koruma adına yapılan
düzenlemeler, niyet olumlu gibi görünüyor olsa da yeterli değil
değerli arkadaşlar. Okunmayan, küçük puntolu sözleşmelerin
altına imza atan vatandaşların yüce Meclisten beklentisi var.
Mağdur olduğunda ancak hukukçusuna gidip hakkını
aradığı zaman, o sözleşmeleri okutup Eyvah, neye imza
atmışım. diyen ama bunlar onay alırken, bunlar ticaret
yaparken, bunlar para kazanırken ve bunların o dayalı
döşeli büroları, ofisleri varken vatandaşın
aradığı devlet yok. Ancak başına iş geldiği
zaman... Ve bunların bir bölümü tabii, bunları yargıya
taşımış, yargıya taşıyıp da dava
açmayı başarabilenlerin sayısı toplam 1 milyon 525 bin 850.
Hangi yıllar? Bu sadece 2012 ila 2019 yılları arkadaşlar
yani geriye doğru 2002den 2012ye kadar on yıl ve sonrasında da
iki yıl da buradan var, bunları topladığımızda bu
rakamın oldukça yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz, burada tek tek
bunları okumayacağım.
Öyleyse bu
yaptığımız işi doğru yapmanın
hazzını ve keyfini yaşamak istiyorsanız değerli
Komisyon Başkanımız, kıymetli üyeleri ile iktidar ve
yardımcısı Milliyetçi Hareket Partisinin saygıdeğer
temsilcileri; lütfen -bu yasa teklifinde aksayan çok şey var- bizim muhalefet
olarak çalışıp önergesini verdiğimiz konuları
duyarlı ve dikkatlice dinleyelim arkadaşlar. Her birinizin
yakınları vardır; bugün bana, Meclise geldiler, bir
şirketin mağdur ettiği yaklaşık olarak 42 bin insan
var. İnsanlar dolandırıldıktan sonra, devlet, bir bölümüne
el koyuyor, TMSFye alıyor ama on yıllık süreç Türkiye gibi bir
ülkede oldukça zor, insanların birikimi yok. Zaten parası olan,
kaynağı olan, imkânı olan bunların tuzağına düşmüyor;
dar gelirli, muhtaç, devletin o şefkatli elinin üzerinde olması
gerekenler bunların tuzağına düşüyor.
O yüzden, bu konuda ortak bir
anlayışla, verdiğimiz önergeleri birazcık dikkatli
inceleyerek eksiklerinizin bir bölümünü lütfen, düzeltin. Bakın,
Anayasamızın 172nci maddesi Devlet, tüketicileri koruyucu ve
aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini
koruyucu girişimlerini teşvik eder. hükmüyle tüketicileri güvence
altına almış ama bizim yaptığımız hiçbir
şey bunlara uymuyor.
İnsanoğlu,
yaşadığı dünyada doğal afetlerin
dışında
Onların da bir bölümünden suçluyuz ama birçok
bölümüne yaptığımız yasal düzenlemelerin yetersizliği
nedeniyle kapı açıyoruz. Kapıların biri kapanıyor,
diğerini açıyoruz ama bu ülkenin masum insanlarını
dolandıranlar hep şekil değiştiriyor arkadaşlar.
Hatırlayın, 80li yıllarda Banker Kastelliler, bilmem, Banker
Bilolar, cilolar vardı; sonra bir başkası, daha sonra bir
başkası, şimdi isimleri güzel güzel olan Eminevim, Ahmetevim,
falan evim, filan evim gibi ve bunların daha değişik
şekilleri var. Ayda şu kadar parayla ev sahibi ol, otomobil sahibi
ol, devre mülk sahibi ol. diyenlerin, bunların sayıları oldukça
yüksek. Şu anda Türkiye'nin her tarafından bunların
mağdurlarının -aileleriyle birlikte milyonları
ilgilendiriyor- kulakları yüce Mecliste; vatandaştan yana, adaletli,
hakkaniyetli, o baba bildiği devletin sahip çıkacağı
yurttaşlar olmak istiyor. Bu ülkede birçok şeyi sayısal
çoğunluğunuzla bozdunuz ama inanıyorum yine de bizim
düzeltemeyeceğimiz kadar bozamadınız; bu aziz millet bize
fırsat verdiğinde biz tekrar düzelteceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konu Komisyonda
görüşülürken usulen teklif sahipleri sıralamış bir
yığın sivil toplum örgütünün ismini ama içlerinde gerçekten
mağdurların temsilcileri yok ya da eğitimli,
donanımlı, konuyu bilen, her gün gazete köşelerinde,
televizyonlarda ya da ofislerinde fakire fukaraya, mağdura
yardımcı olan insanların o Komisyonda
olmadığını gördük. Ben iktidar partisi grubundan olan
arkadaşların da vicdanlarının sızladığını,
o insanların mağduriyetlerini dinledikçe üzüldüklerini biliyorum.
Çünkü bugün gelen arkadaşlar, siz 7nci
uğradığımız milletvekilimizsiniz. Ne olur bu
feryadımızı duyun ve dile getirin. dediler.
Arkadaşlar, Türkiye'nin
altına imzasını attığı -daha önce de ifade ettim-
Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel Bildirgesine göre
9 tane temel evrensel tüketici hakkı mevcut.
1) Temel ihtiyaçların
karşılanması hakkı. Her tüketici barınma,
haberleşme, ulaşım ve temel ihtiyaçlarının
karşılanması hakkına sahiptir. Peki, günümüz Türkiye'sinde
bu nedir? Maalesef yok. İnsanlar temel ihtiyaçlarını bile
alamaz, mağdur ve muhtaç durumda. Yine bu ülkede 2 milyona yakın
hanenin elektrik ve suyu, gazı kesilmiş, ödeyemez durumda. Peki,
devlet bu konuda nerede? Maalesef, orada da yok.
2) Bilgi edinme hakkı.
Arkadaşlar, bu noktada bakın, 46 bin aile, on aydır TMSF'den,
CİMER'den veya kamuya ait bütün şikâyet mercilerinden
başvurularına yanıt almış durumda değiller.
3) Eğitilme hakkı.
131.707 öğrenci bu ülkede kırtasiye masraflarını
karşılayamıyor arkadaşlar. Binlerce öğrenci
çalışmak için okulunu bırakmak zorunda. Çocuk işçiler,
bunların eğitim hakkı devlet eliyle ihlal ediliyor. Öğrenim
kredisi mağdurlarını hepimiz bilmekteyiz.
4) Zararların
giderilmesi hakkı. Yap-işlet-devret modeliyle ülkemizde yapılan,
bu ülkenin geleceğini ipotek altına alan hazine garantili birçok
proje maalesef sizin elinizde bu ülkenin geleceğine zarar vermekte;
işte, az önce saydığımız mağdurlara yeni
mağdurlar eklenmeye devam etmektedir.
5) Seçme hakkı.
Arkadaşlar, AK PARTİ iktidarında tüketici kaliteli ve
seçebileceği hiçbir ürün alamıyor. Sadece çaresiz, günü kurtarıp
o gün açsa karnını doyurmak, bir yere gidecekse
ulaşabileceği yere en kısadan ve keseden ulaşmanın
derdinde; yarattığınız bir başka mağduriyet.
6) Temsil edilme, örgütlenme,
sesini duyurma hakkı. Biz bunu komisyonlarda hep beraber görüyoruz, birçok
komisyona konunun bileşenlerinin çağırılmadan yasa
yapıldığı gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
7) Ekonomik çıkarların korunması hakkı. Ekonomik
çıkarlar ne yazık ki enflasyon ve kur farkıyla hiç
korunamıyor. Girdiğiniz kampanyalardan Çıktım.
dediğiniz zaman da başvurup bu mağduriyetinizi giderecek, ömrünüzün
vefa edeceği bir yasal düzenleme ülkemizde yok.
Kıymetli arkadaşlar,
bütün bunları hep birlikte yaşatıyoruz; yaşatmanın
yolu uzlaşı, konunun bileşeni sivil toplum örgütlerini önemseme
ve bu Parlamentoda saygın yasaları çıkarmaktan geçiyor.
Bakın, bunda siyasi rant yok. Eğer ayağına
basamayacağınız
Bu konuda aziz milleti soyup zengin olan
yakınlarınız yoksa bu yasayı bari doğru düzgün
çıkaralım.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 320 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına
konuşmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, piyasalara güven
aşılayan, denge getiren, ticaretin iç ahlakını esas alan ve
muhafazada hassas davranan bir kanundur. Bu kanunun dayanağı olan
Anayasa'nın 172nci maddesi devlete tüketicileri koruyucu tedbirleri alma
görevi yüklemiştir. Bakınız, kanunun 1inci maddesi Bu kanunun
amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve
güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu,
zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden
korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi
aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin
kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki
politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri
teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. şeklindedir.
Piyasaları kanunla ve diğer mevzuatlarla da düzenleyebilirsiniz ancak
piyasaların verimli çalışabilmesi için piyasa aktörlerinin
karşılıklı bilgi paylaşımı, kalite ve
standart tercihleri, maddi boyut önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
üretici, satıcı ve tüketici ilişkilerinin ülkemizde özellikle
son yıllarda sağlıklı işlediği söylenemez. Piyasa
dengesi, kısacası katledilmiştir, istikrar söz konusu
değildir. Gerek üretim sektörü gerek finans piyasaları gerekse taşımacılık
ve nihai tüketicinin memnuniyeti darmadağındır. Onun için
sürekli artan döviz kurları yüzünden hiç istikrar da
kalmamıştır. Diğer taraftan, çalışanların
satın alma gücü paritesinin düşüklüğü de ayrı bir
felakettir. Bu da piyasalarda otomatikman daralmaya yol açmaktadır.
Daralma, tehlikeli bir durumdur arkadaşlar. Bu, işsizlik demektir,
pahalılık ve yokluk demektir, mutfakta yangın demektir, total
tüketici taleplerinin düşmesi demektir, kısaca ulusal
piyasaların küme düşmesi demektir, yaşadığımız
da budur.
Tüketicinin Korunması
Kanunu değişiklikleri görüşülürken tüketici lehine muhtelif
düzenlemelerin yapılması da takdirle karşılanacak bir
durumdur. Teknik olarak geç kalınmış bir yasama faaliyeti olarak
da değerlendirebiliriz fakat vücutta iltihap varsa iltihabı
gidermeden neşter vurmak, hastaya yapılacak bir ihanettir. Yani demem
o ki iktisadi ve ticari hayatımız iltihaplıdır. Ne demek
gerekir, ne yapmak gerekir? Önce piyasaya güven aşılamak gerekir.
Piyasada güvensizlik had safhadadır. Tüketici Güven Endeksine biraz önce
konuşmacı Sayın Yasin Öztürk de değinmişti ancak ben
bazı rakamlar vermek istiyorum: Tüketici Güven Endeksi, Bloomberg HTye
göre 45,32ye kadar gerilemiştir ancak TÜİKe göre Şubat 2021
yılında 84,5 olan Güven Endeksi 2022 Şubatında 71,2ye gerilemiştir.
Kaldı ki 100ün altında hiçbir seviye tüketici güveni
açısından yeterli değildir arkadaşlar. İşte, bu
güven meselesi ekonomik sistemin her alanını etkileyecek kadar mühim
bir konudur. Bakınız, yapılan araştırmaya göre bir ekonomide
güvenin yüzde 10 artması ekonomik büyümede yüzde 0,8lik bir
artış sağlıyor yani ekonomide güven yoksa büyüme de yok.
Değerli arkadaşlar,
Profesör Doktor İskender Öksüzün tabiriyle kanunun hâkimiyetini
bırakıp kanunla hâkimiyete, hukukun üstünlüğünü
bırakıp üstünlerin hukukuna başvurmak aslında
sorunların temelini teşkil etmektedir. Buna yol açan da bu
işlevsiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Böyle
bir sistemde ne tüketici korunabilir ne güven sağlanabilir ne de ülkemiz
ekonomik krizlerden kurtulabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) - Evet, makroekonomik dengenin sağlanması için üretim,
yatırım, tasarruf, tüketim unsurlarının istikrarlı bir
boyutta tutulması önem arz etmektedir. Ne maliye politikasında ne de
para politikasında bir başarı olmadığı gibi
niteliksiz ve çapsız birtakım saray bürokratlarıyla işler
götürülmeye çalışılmaktadır. Buradan başarı
çıkmaz arkadaşlar. Einsteinın dediği gibi Her defasında
aynı girdilerle farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır.
Şimdi biz hep bu ahmaklığı gözlüyoruz.
Dolayısıyla, bu kanun teklifi çürük bir ekonomik temel üzerinde
inşa edilmiş bir duvar gibi durmaktadır. Esas olan, temeli
tahkim etmektir. Bu yapılıyor mu? Hayır.
Sözlerime son verirken
hepinize tekrar saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına İzmir Milletvekili Sayın Necip
Nasır.
Buyurunuz Sayın
Nasır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECİP NASIR (İzmir)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tüketicinin korunması
kavramı, her ne kadar modern anlamda dünyada 1950lerden sonra önem
kazansa da bizim kültürümüz ve geleneklerimizde daha eskilere
dayanmaktadır. 13üncü yüzyılda Anadolu Selçuklularında ortaya
çıkmış olan Ahilik kurumu, tüketicinin korunması
alanında faaliyet gösteren meslek örgütü olarak çalışmalar
yapmıştır. Tüketicinin aldatılması, yüce dinimize göre
de haram sayılmış olup İslama göre ticaret
ahlakının en önemli ilkesi doğruluk ve dürüstlüktür. Peygamber
Efendimiz de Bizi aldatan bizden değildir. diyerek konunun önemini
vurgulamıştır.
Tüketicinin korunması
kavramı, toplumsal yaşamın değişimine paralel olarak
alışveriş kültüründeki değişimlere ayak uydurmak
amacıyla sürekli gelişen dinamik bir kavramdır. 1995 yılına
gelinceye kadar tüketicinin korunması genel hukuk kurallarıyla
düzenlenmeye çalışılmış, ilk defa 1995
yılında çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunla özel bir yasa olarak düzenlenmiştir.
Daha önce de belirttiğim
üzere tüketicinin korunması hukuku sürekli değişen ve dinamik
bir alandır. Bu nedenle değişen piyasa şartlarına uyum
sağlamak için 2013 yılında 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış
ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
yasalaşmıştır. Ancak 2013 yılından günümüze kadar
gelen süreçte küresel çapta gerek ülkemiz ticari hayatında önemli
değişimler olmuş ve gerekse dünyada özellikle pandemi sürecinde
alışveriş kültüründe, satış kanallarında önemli
gelişim ve değişimler olmuştur. Tüketicilerimizi ve
tüketiciye mal ve hizmet sunan tüm tarafların hak ve yükümlülüklerini
yeniden bu değişen şartlarda daha ileri seviyede korumak
amacıyla mevcut 6502 sayılı Kanunda da değişiklik
ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede hazırlanan kanun
teklifiyle tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunmasına
yönelik düzenlemeler hayata geçirilmektedir. Yeni düzenlemeyle taksitle
satış sözleşmelerinde tüketicinin temerrüde düşmesi hâlinde
tüketicinin tüm borcunun talep edilmesi konusunda tüketici lehine düzenlemeler
yapılacaktır.
Bilişim sistemlerinde
yaşanan gelişmeler, teknolojiye erişim kolaylığı,
dijitalleşmenin sağladığı işlem hızı ve
maliyetinin azalmasıyla coronavirüs salgınının etkileri
ülkemiz de dâhil olmak üzere tüm dünyada e-ticaret hacminde büyük
artışa neden olmuştur. Bu durum, satıcı ve ürün
sayısının çok ve çeşitli olması, kurumsal
yapıları, kampanya ve indirimlerin sürekli ve yaygın olması
özellikleriyle birlikte tüketicilerin taraf olduğu mesafeli
sözleşmelerin büyük kısmının aracı hizmet
sağlayıcı olarak faaliyet gösteren e-ticaret
platformlarında gerçekleşmesine neden olmuştur. E-ticaret
sektöründe yaşanan bu değişim dikkate alınarak yapılan
değişiklikle, tüketicilerin taraf olduğu mesafeli sözleşmelere
ilişkin olarak aracı hizmet sağlayıcılarına
sorumluluklar ve yükümlülükler getirilmektedir.
Tüketicinin mağduriyet
yaşadığı alanların başında gelen devre tatil
sözleşmelerine ilişkin yapılan değişikliklerle bu
sektörde yaşanan tüketici sorunları minimuma indirilecektir.
Sürdürülebilir tüketimi
özendirmek ve tasarrufu teşvik ederek israfı önlemek amacıyla
yenilenmiş ürünler ilk defa kanunla düzenleme altına alınmakta
ve satış sonrası hizmetlerle ilgili yeni haklar getirilmektedir.
21inci yüzyıl, dijital ve yeşil dönüşümü küresel gündemin
merkezine taşımıştır. Özellikle elektronik ürünlerde
meydana gelen hızlı değişim ve dönüşüm
karşısında sürdürülebilir ve etkin bir kaynak yönetimi için
tasarruf odaklı bir tüketim anlayışının
yerleşmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
NECİP NASIR (Devamla)
Diğer taraftan, yapılan düzenlemenin dış ticaret ve arz
talep dengesi bakımından ülke ekonomimize olumlu katkılar
sağlayacağı öngörülmektedir.
Son olarak vurgulamak
istediğim konu: Tüketicinin korunması kavramı esasen sadece
tüketicilerin değil, aynı zamanda tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarına uygun kaliteli ürün üretmeleri için üreticilere de
katkı sağlamakta, tüm bu hususlar ise genel ülke ekonomisine
katkılar yapmaktadır. Üreticilerimiz tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarına uygun, yüksek kalitede ürün üretmek zorunda olduğu için
dünyadaki rekabet edebilirlikleri de olumlu yönde etkilenmektedir.
Bu vesileyle, bu kanun
teklifinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyor
ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemi yoktur.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın milletvekilleri
1inci madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Kemal
Peköz Erdal
Aydemir
Şanlıurfa Adana Bingöl
Züleyha
Gülüm Rıdvan
Turan İmam
Taşçıer
İstanbul Mersin Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
(HDP sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin bütünlüğü
değerlendirildiğinde faydalı olan şeyler var ama ben bu
kanun teklifinin yeterince tartışılmadığını,
meseleleri bütünlüklü olarak ele alma kabiliyetine sahip
olmadığını düşünüyorum.
Gıdalardaki taklit ve
tağşiş meselesi tüketicilerin çok temel sorunlarından bir
tanesi. Ne oluyor? Yani işte, balından yoğurduna,
zeytinyağından tereyağına bütün gıda maddelerinde
olmaması gereken birtakım şeyler, birtakım katkı
maddelerinden tutun üretilmemesi gereken biçimde üretimlerine kadar pek çok
sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Peki, ne oluyor
sonra? Bakanlık tetkikler yapıyor, analizler yapıyor ve bu
yüzsüzleri sıralıyor. Ardından ne oluyor? Bunlara ceza
veriliyor, verilebilenlere ceza veriliyor. Sonra ne oluyor? Bu firmalar, A
firması olarak üretim yapan firma kapanıyor, gidiyor C firması
olarak yoluna devam ediyor. Diyeceğim şu sayın heyet: Yani
şimdi, yargı kararı olmadan internet sitelerini denetlemek ve
kapatmak konusunda bir yetki isteniyorken hazır enselerine çökülmüş,
hazır bulunmuş, hazır ceza verilmiş bu kesimlerin niye bir
kez daha müteşebbis olmalarını engelleyecek, bir kez daha ticari
faaliyette bulunmasını engelleyecek bir madde bunun içerisinde olmaz.
Mesela, bakınca ilk aklıma gelen şeylerden bir tanesi bu.
Olmalıydı. Yani, biz tabii yargı kararı olmadan internet
sitelerinin kapatılmasını AKPnin demokrasi sicilini
bildiğimizden dolayı doğru görmüyoruz ama ona varana kadar en
azından bu yüzsüzleri, her yıl afişe olan, pehlivan
tefrikası gibi böyle yüzlerce firmanın bir kez daha firma olarak
faaliyet göstermesini engelleyecek bir madde burada olabilirdi. Bu bir yerde
dursun.
Diğer mesele Tüketici
Güven Endeksi diye bir şey var biliyorsunuz; tüketicilerin
davranışlarını gösteriyor aslında. Yani memleketin
nasıl gideceğine ilişkin olarak tüketicilerin
duygularını, harcama biçimlerini vesaire pek çok şeyi gösteren
bir veriler bütünü bu. Ve orada 71lerde şu anda Türkiye. Zannedilmesin ki
bu yüzde 71dir, bunun skalası 200dür, 100ün Altıysa zaten
çuvallamışsın demektir. Ya, buradan
bakıldığında tüketicilerin tüketmek, yeni şeyler
almak, piyasayla daha sağlam ilişkiler kurmak, yatırım
yapmak konusunda iştahının bir hayli
azaldığını görüyoruz.
Meseleyi buradan ele
aldığımızda bu sorun tüketici haklarını
korumanın ötesinde devasa bir iktisadi ve siyasi sorun olarak önümüze
çıkıyor. Komisyon diyecektir ki Ya, o bizim görev
tanımımızın içerisinde değil. Belki değil. Belki
değil ama meseleleri yasa yaparken böyle departmanlara, su geçirmez
bölmelere hapsederek yasa yapmanın teknik olarak da önemli eksiklikleri
bağrında taşıdığını ifade etmek
gerekiyor.
Tüketici haklarını
koruma deyince herhâlde ilk akla gelen şeylerden bir tanesi bu taklit,
tağşişten sonra şu enerji piyasaları meselesi ve
elektrik meselesi. Ya, bu elektriğin özelleştirilmesine
karşı yıllarca mücadele ettik; biz olduğu gibi
özelleştirmelere karşıyız sonuçta ama elektrikte hep
şu dendi: Ya, hizmet kalitesi artacak. Özelleştirmeyi niye
yapıyorsunuz dediğimizde Hizmet kalitesi artacak çünkü buralar
arpalık olmuştur. denilmişti, şimdi başka türlü bir
arpalık hâline geldi ve hizmet kalitesi artmadı. Mesela benim hiç
gitmediğim meskenime 500 lira elektrik parası gelmiş, tek bir
kör lambanın yanmadığı bir yer burası; akıllara
zarar, milyonlar geliyor insanlara. Yani bir hizmet kalitesinden bahsetmek
mümkün değil. Bunların kâğıt üstünde karşılıklı
olarak varılan mutabakat sonucunda denetlenmesi ve cezai işlem
uygulanması söz konusu iken mesela DEDAŞ gibi orada
derebeyliğini ilan etmiş firmalara tüketici hakları lehinde
herhangi bir şey yaptırmak da mümkün değil çünkü orası
biliyorsunuz, sarayın prenslerinden birisinin ya da bir ekibin. Yani
yıllardır bölgede DEDAŞ'ın yaptığı zulmü
anlatsak buradan Fizan'a yol olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Ürünler yandı, hayvanlar susuzluktan telef oldu, hasta olanlar tedavi
olamadı ve buna benzer birçok şey daha.
Mesela burada, sonuçta evet,
bu, enerji piyasalarının meselesidir, esas olarak oranın
uhdesinde olan bir şeydir ama yani tüketici hakları deniyorsa
vatandaşın en fazla canının yandığı meselelerden
bir tanesi olan, belki de en başında gelen bu konuya bir şey
söylemesi gerekiyordu bu teklifin; ne yazık ki orada da böyle bir şey
yok. Aslında şöyle bir şey var arkadaşlar: Yani üreticinin
garantide olmadığı yerde tüketicinin de garantide olması
mümkün değil. Tarımdan bahsedilebilecek çok fazla şey var ama
Komisyon diyecek ki Onlar bizim görev alanımızın içerisinde
değil. Yani Rusya'dan gelen, Ukrayna'dan gelen yağı bando
mızıkayla karşılayacak hâletiruhiyeye
kaptırmışız kendimizi, ondan sonra tüketici
haklarından bahsediyoruz. Biraz daha detaylı düşünmekte fayda
var diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1inci maddesinde yer alan
değiştirilmiş ibaresinin yeniden düzenlenmiş ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Zeki
Hakan Sıdalı
Konya Tekirdağ Mersin
Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin de taraf
olduğu Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Evrensel
Bildirgesine göre 9 temel tüketici hakkı bulunmaktadır, bunlar 9
başlıkta toplanmıştır. Temel ihtiyaçların
karşılanması hakkı, sağlık ve güvenlik
hakkı, bilgi edinme hakkı, eğitilme hakkı, zararların
giderilmesi hakkı, ekonomik çıkarların korunması
hakkı, seçme hakkı, temsil edilme, örgütlenme, sesini duyurma
hakkı ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı.
Ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Evrensel Tüketici
Haklarından büyük bölümü, maalesef, bugün ülkemizde ya
uygulanmamaktadır ya da ihlal edilmektedir. Siyasi iktidarın
yanlış ekonomik politikaları nedeniyle tüketiciler bugün en
temel asgari ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma
gelmişledir. Oysa her tüketicinin temel ihtiyacını
karşılama ve talep etme hakkına sahipliği vardır.
Vatandaşlarımızın karnını doyurmak için ucuz
gıdaya yöneldiği görülmektedir. Ne yediğini bilmiyor
vatandaşlarımız, sahte, taklit, tağşiş ve
merdiven altı gıda ürünleri maalesef
vatandaşlarımızın sofrasını süslemeye devam
ediyor. Denetimler ne yazık ki hâlâ yetersiz. Oysa sağlık ve
güvenlik hakkına göre satışa sunulan her türlü mal ya da
hizmetin tüketicinin sağlığına zarar vermesinin
engellenmesi gerekiyor. Tüketicinin sağlığıyla oynayanlara
karşı defalarca bu kürsüden dile getirmemize rağmen gerekli
düzenlemeler maalesef iktidar tarafından
yapılmamıştır. Denetim yetersizliklerinden her yerde
merdiven altı üretimin artmasına maalesef yol verilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
birkaç hafta sonra mübarek ramazan ayı geliyor. Bu ekonomik krizde
vatandaşımız ramazan ayında sofrasına
kırmızı et koyabilecek mi? İftar ve sahurunu nasıl
yapacak? Bu konu kimsenin derdi mi acaba? Sayın
Cumhurbaşkanımız bir yandan Türkiye şahlanıyor,
ekonomi şahlanıyor, ihracat patladı, büyüme çatladı. diye
övüne övüne gidiyor, gidiyor da şimdi ramazan ayı geldi, yine gidecek
gariban sofralarına kurulacak, fakir fukaranın sofrasına
kurulacak ve diyecek ki: Bak, biz fakirin fukaranın
sofrasındayız. İnşallah bu defa onu yapmaz. Türk
lirası pul oldu, ocaklar söndü, tencereler kaynamaz oldu, çarşı
pazar alev alev yanıyor. İşte, Türkiyenin şu anda
yaşadığı tabloyu özetleyen durum. İktidar olarak,
yakında, kırmızı et alamayan vatandaşlar için
Kırmızı et zararlı, özellikle kalp damar
hastalığı yapabilir; aman ha, sakın yemeyin. diye mutlaka
bir açıklamanız olacaktır çünkü daha önce bunları çok
yaptınız, bu tip şeyleri çok yaptınız. Yaparsanız
yine şaşmayız çünkü sizler Hükûmet olarak, hatalarınızı
düzeltmek yerine her hataya bir kulp takmayı alışkanlık
hâline getirdiniz, devlet yönetimini böyle yapar oldunuz.
Değerli milletvekilleri,
bu arada, Konya Cihanbeylide bir sıkıntı var, bunu da bu
vesileyle ifade etmek isterim. Konya ili Cihanbeyli ilçesinde Cihanbeyli
Belediyesinin 3194 sayılı İmar Kanununun 18inci maddesiyle
yapmış olduğu uygulamaya göre, arazi ve arsa düzenlemelerinin
asli amacı inşaata elverişli imar parseli üretmek olmasına
rağmen Cihanbeyli Belediyesi, vatandaşın elindeki
taşınmazları kanunun verdiği imkânlardan kurnazlıkla
faydalanarak kendisine kazandırmaktadır. Cihanbeyli Belediyesi, imar planına dayanarak
yapmış olduğu düzenlemeyle, vatandaşları,
ortaklık payı kesintileri sonucu elde etmiş olduğu
payları satmak istemesi ve vatandaşların bu satış
işlemine yanaşmamasını takiben sulh hukuk mahkemesinde
ortaklığın giderilmesi davası açma tehdidi altında
bırakmakta, imar planının amacını gözler önüne
sermektedir. Davaya konu olan taşınmaz, temelinde mülkiyet
hakkını ilgilendirmektedir. Herkes mülkiyet hakkı edinme ve
kanuni sınırlama haricinde dilediği gibi tasarrufta bulunma
hakkına sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) - Bu hak keyfîliğe varacak derecede her ne sebeple olursa olsun
kısıtlanamaz. Cihanbeylide akıl almaz işlere imza
atılıyor tabiri caizse- vatandaşın malına el koyup
sonra yine vatandaşa fahiş fiyatla kendi arsaları, kendi
malları satılıyor. Cihanbeyli Belediyesinin bu süreçte ecrimisil
davalarında mahkemelere baskı yaptığı iddiaları
artık şehirde her gün konuşuluyor. Belediyenin
avukatlarının davalara cübbesiz girdikleri bile artık Cihanbeyli
gerçeğinin ne hâllere geldiğini gösteriyor. Vatandaşlar
korkutulmuş, vatandaşlar âdeta bir zorba ve soygun düzeniyle
karşı karşıya. Cihanbeyli'nin Ahirigüzel, Yeşilöz ve
Karşıyaka Mahallelerinde yapılan bu haksız uygulamalar
maalesef diğer mahallelerde sırayla devam etmek üzeredir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Buradan siyasi iktidara sesleniyorum: Hak, hukuk tanımayan,
halka âdeta zulmeden Cihanbeyli Belediye Başkanını durdurunuz.
Cihanbeyli halkı sahipsiz değildir.
Buradan bir kere daha ifade
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1inci
maddesinde geçen değiştirilmiş ve ibaresinin
değiştirilerek şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır
Kocaeli Antalya İzmir
Ali
Şeker Tekin
Bingöl Müzeyyen
Şevkin
İstanbul Ankara Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurunuz Sayın
Şevkin. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
320 sıra
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
1inci madde, borcu gecikmeye
düşen tüketiciye kolaylık sağlıyor, taksitli
satış sözleşmelerinde borcun gecikmeye düşmesi hâlinde
tüketicinin kalan borcunun tümünün ödenmesinin talep edilmesi için kalan borç
yerine, sözleşmede yer alan toplam bedelin dikkate
alınmasını sağlıyor. Olumlu bir madde olmakla birlikte
Türkiyede ekonomideki yönetim biçiminin tüketici nezdinde artık iflas
ettiğini de belirtmemiz gerekiyor. Neden iflas etmiş, şimdi ona
bir göz atalım.
Vatandaşın neden
borçlandığını göz önüne almayan, hayat
pahalılığının ayyuka çıkmasına seyirci kalan
bir iktidarla karşı karşıyayız. Ülkenin yeniden
yapılanması, ekonomik olarak düzlüğe çıkması için
vatandaşın evine bir lokma ekmek, bir kilogram et götürebilmesinin
önü açılmıyor; peki, ne yapılıyor? Milletimiz
borçlandırılıyor, milletimiz bir lokma ekmeğe muhtaç
ediliyor, milletimiz her geçen gün daha çok fakirleştiriliyor. Cebinde 5
kuruşu kalmayan vatandaşımız benzin kuyruklarına, ekmek
kuyruklarına, yağ kuyruklarına, şeker kuyruklarına ve
Arkadaşlar, evet, çok
şükür sonunda bu hâle getirdiniz ülkeyi. Et kuyrukları bunlar, et
kuyruğu.
Baktığınız
zaman, Et ve Süt Kurumunun mağaza satış fiyatlarında
sığır kıyma 56 liradan 83 liraya, sığır
pirzola 103 liradan 152 liraya, sığır bonfile 154 liradan 228
liraya çıkarılmış durumda. Vatandaş zaten gramla et
alıyordu; kamu yararına hizmet etmesi gereken Et ve Süt Kurumu,
sağ olsun, kuyrukları bitirmek üzere yüzde 48lik zamla iyice et alamaz
hâle getirdi. İnsanlar kuyruklarda gözyaşı döküyor,
televizyonlarda izliyoruz.
Evet, milletimiz
borçlandırılıyor. İnsanlar ne yazık ki
Baktığımızda, resmî verilere göre, TÜİK verilerine
göre Türkiyede günde 34 liradan az geliri olan 12 milyon 267 bin kişi var
arkadaşlar, 34 lira günlük geliri olan. Yine, Türkiyenin en
yoksulları: Günde 15 lirayla geçinen 4 milyon 157 bin kişi var
arkadaşlar. 15 lira, tahayyül edebiliyor musunuz, günde 15 lira alan?
Sürekli yoksulluk içinde olanlar 11 milyon 216 bin 601 kişi. Siz,
tüketiciyle ilgili yasa mı çıkarıyorsunuz arkadaşlar?
Tüketiciyi tükettiniz, tükettiniz; milletin tüketecek hâli mi kaldı Allah
aşkına? Ekonomiyi tükettiniz, milleti bitirdiniz. Millet icra
dosyalarıyla baş başa kaldı. Uçan kuşa borçlandırıyorsunuz,
sonra çıkıp Tüketicinin borçlarına dönük kolaylık
sağladık. diye burada bizlere maalesef hikâye anlatıyorsunuz.
Sayın hükûmet edenler,
milletimiz, gençlerimiz, öğretmenlerimiz,
sağlıkçılarımız işsizlikten, yoksulluktan
tükendi, haberiniz var mı? Güya faiz indirdiniz, Politika, tabela faizini
yüzde 14e indirdik. dediniz; peki, tüketici kredilerinden haberiniz var
mı? Haberiniz yoksa ben söyleyeyim, tüketici kredileri yüzde 30lara
dayandı arkadaşlar, bunu da bilin istedim.
1 Ocak-18 Mart tarihleri
arasında icra ve iflas dairelerine 2 milyon 290 bin yeni dosya geldi, icra
dairelerinde derdest olan dosya sayısı son bir yılda 1 milyon
265 bin adet artarak 18 Mart itibarıyla 23 milyon 524 bine
çıktı. Bir avuç saray oligarkından başka herkes borçlu ne yazık
ki. Vatandaşın sadece bankalara olan kredi kartı ve tüketici
kredi borçları 1 trilyon 52 milyar liraya ulaştı. Varlık
yönetim şirketlerine devredilenlerle birlikte takipteki borçlar 58 milyar
lirayı buluyor. Vatandaşın vadesinde ödeyemediği için
bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları 200 milyon lira
daha artarak toplam 27,6 milyar düzeyine çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Devamla) Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Devamla) - Hazinenin en son yaptığı -yıllık faizi
yüzde 8,63e yükselen- dış borçlanmada olduğu gibi çok yüksek
reel faizler ödemeden dışarıdan borçlanmakta zorlanan Türkiye
ekonomisinde gelecek on iki aylık dönemde ödenmesi gereken dış
borç miktarı 171,6 milyar dolardan 174 milyar dolara çıktı. Kim
ödeyecek bu borçları arkadaşlar? Bir avuç tefeciye tüm
muslukları açıyorsunuz ama faturayı 84 milyona
çıkarıyorsunuz; ayıptır, yazıktır, günahtır!
Türkiyenin kaynaklarını kimsenin bu kadar hovardaca yok etmeye
hakkı yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Gün gelir,
devran döner; millet bunun hesabını sorar. 84 milyon 1den büyüktür.
Yoksulun ahı elbette bir gün sizi devirecek diyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan
değiştirilmiş ve ibaresinden sonra gelmek üzere taksidi
veya ibaresinden sonra gelen ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Salih
Cora Ahmet
Özdemir
Çanakkale Trabzon Kahramanmaraş
Necip
Nasır Yaşar
Kırkpınar
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle metinden
çıkarılacak ibarenin kanun tekniği açısından açık
bir biçimde belirtilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
2nci madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde geçen bu madde ibaresinin işbu madde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır Cengiz
Gökçel
Antalya İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurunuz Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifini konuşuyoruz. Tüketicinin korunması sadece hukuki olarak
bazı hakların olması anlamına gelmiyor. Zaten bu teklif
akaryakıt krizine, enerji krizine, hatta gıda krizine çare olmuyor.
Bu teklif, AKPnin yirmi yıldır yaptığı gibi dostlar
alışverişte görsün teklifi.
Değerli arkadaşlar,
tüketicinin korunması bir yandan da vatandaşların
sağlıklı ve yeterli gıdaya erişmesini de kapsar. Bizim
de taraf olduğumuz Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi, temel ihtiyaçların
karşılanması hakkından bahseder; bu teklifte bunu göremiyoruz.
Ülkemizde insanlar temel ihtiyaçlarını dahi
karşılayamıyor.
Türkiye gıda
enflasyonunda dünyada 7nci sırada. İnsanlarımız
artık, evine, tenceresinde kaynatacak gıdayı bile alamıyor.
Bakın, Et ve Süt Kurumu et fiyatlarında yüzde 48 zam yaptı. Genel
Müdür makamını işgal eden kişi utanmadan
çıkmış Bizim fiyatlar çok düşüktü, çok uzun kuyruklar
oluşuyordu, bu nedenle biz fiyatı artırdık. diyor. Siz
artık, vatandaşın yoksulluğuyla alay eder hâle geldiniz. 1
kilo kıyma 100 liraya dayandı; ayçiçeği, markette
bulunamıyor; tavuk, yumurta alamaz oldu insanlar; millet çocuğuna süt
içiremiyor; asgari ücretlinin, emeklinin bunları alması mümkün
değil. İnsanlarımızın temel gıda
ihtiyaçlarını karşılaması için önce üretimimizi
artırmamız gerekiyor, çiftçilerin ahırına
hayvanlarını bağlayabilmesi gerekiyor, kümesinde tavukları
olması gerekiyor, toprağını ekip biçmesi gerekiyor,
tarlasını ekip biçmesi için gübre alması gerekiyor ama maalesef
gübre çok pahalı. Kimyevi gübrenin temel ham maddelerinden biri doğal
gaz. Gübre üretimi için kullanılan doğal gaz miktarı toplam
doğal gaz ihtiyacımızın yüzde 1,5una denk geliyor yani
toplam kullanılan doğal gazın yüzde 1,5u. İşletmeler
eğer ucuz doğal gaz kullanabilse gübreyi ucuz üretecek ve çiftçiye
ucuz fiyatla gübre verecek. Burada çiftçinin ucuz gübre alabilmesi için mutlaka
doğal gaz fiyatlarının gübre üreticisine indirimli
kullandırılması gerekiyor. Alın size öneri, buyurun.
KEMAL ÇELİK (Antalya)
Öyle öneri mi olur ya, fabrika o. Anlamıyorum.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Anlayın.
Değerli arkadaşlar,
doğal gaz, azotlu gübre kullanımı için gerekli olan bir ham
madde ve toplam ihtiyacımızın yüzde 1,5u gübre sektöründe
kullanılıyor dolayısıyla siz yüzde 1,5 doğal gazı
gübre üreticilerine ucuz kullandırırsanız gübre ucuzlar, ben
bunu iddia ediyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Gübre kullanım oranını artırırsak
ülkenin 81 ilinde yetişen buğdaya, arpaya muhtaç kalmayız.
Hâlbuki bu bitkilerin üretimini artırsak hayvan yeminde
sıkıntı kalmayacak, yem fiyatları ucuzlayacak, hem çiftçi
kazanacak hem hayvan varlığımız artacak. AKP yirmi
yılda ülkemizi öyle bir hâle getirdi ki süt sığırları,
süt veren koyunlar kesime gidiyor. Bu benim canımı
acıtıyor, bilmiyorum sizler ne düşünüyorsunuz? Gerçi sizlerin
umuru değil, sizin için her şey tozpembe.
Vatandaşı
yoksulluğa mahkûm edeceksin, sonra gelip tüketicinin korunmasından
bahsedeceksin. Kimi kandırıyorsunuz? Bizim önce
vatandaşlarımızı AKPden korumamız lazım,
AKPden. Bunu da başaracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
AKPnin çiftçiyi bitirme
politikası sonucunda vatandaşlarımız buğdaya, ete,
tavuğa, ekmeğe, yağa muhtaç kaldı. Hayvanları yeme
muhtaç bıraktınız, yeme. Hayvanlar yem yiyemiyor, yem yiyemedikleri
için hayvanlar kesime gidiyor. Çiftçinin borcunu 230 milyar liraya
çıkardınız, yabancı çiftçiyi siz ihya ettiniz. Aynı
üretim sezonu içerisinde, AKP, bizim çiftçimizden 2.250 liraya
aldığı buğdayı yabancı çiftçiden 6.750 liraya
aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, daha konuşulacak çok şey var. Çiftçi
gübre, zirai ilaç kullanamıyor diyoruz, bunu defalarca tekrarladık.
Eğer siz, çiftçiye gübreyi, ilacı kullandırırsanız,
tohumu ucuza verirseniz, ucuza kullanmasını sağlarsanız
çiftçi üretime de devam eder, ülkemizde gıdayla ilgili
sıkıntı kalmaz, emekliler, dar gelirliler, bütün fakir fukara
bundan fayda görür. Biz, üretimin artması noktasında bazı
önerilerimizi dikkate almadığınız için bu üretim
artmıyor diyoruz.
Değerli arkadaşlar,
burada aslında söylenecek çok şey var. Ben sadece şunu söyleyip
konuşmamı bitireceğim: Eğer 81 ilimizin ve bütün
yerleşim birimlerimizin, köylerimizin hepsinde buğday ve arpa üretilebiliyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Başkanım, selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
ayçiçeği üretilebiliyorsa, yağlı tohumlar üretilebiliyorsa ve
bu kadar üretim çeşitliliğinin olacağı bir ülkede biz bu
ürünlere muhtaç bırakılıyorsak bu sizin
uyguladığınız yanlış tarım politikası
nedeniyledir. Gelin, dostane bir el uzatıyoruz size, arkadaşlar,
burada bir planlama yaparak Toprak Mahsulleri Ofisini devreye alın; ekim
ayında, daha tarlaya tohum atılmadan çiftçinin kullanacağı
gübreyi ve fiyatını belirleyin. Toprak Mahsulleri Ofisi o ürünlerin
ekildiği anda fiyatlarını açıklasın, bir referans
fiyatı oluştursun, çiftçi sadece üretime odaklansın, sadece
üretim yapsın ki bugün Rusyadan gelecek yağ gemilerine
alkış tutmayalım diyorum, yüce Meclisi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle 6502
sayılı Kanunun 24üncü maddesinin (2)nci fıkrasına
eklenen cümlede erken ödenmesi hâlinde ibaresinin erken ödenmesi durumunda
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Özyürek Muharrem
Varlı Nevin
Taşlıçay
Sivas Adana Ankara
Ümit
Yılmaz Ayşe
Sibel Ersoy
Düzce Adana
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Sivas Milletvekili Sayın Ahmet Özyürek.
Buyurunuz Sayın Özyürek.
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Dünya genelinde
satış tekniklerinde yaşanan değişime ve
gelişmelere ek olarak firmaların giderek daha kurumsal hâle gelmeleri
ve büyük firmaların sayısında yaşanan artışlar
tüketicinin korunması kavramının önemini
artırmıştır. Tüketicinin korunması konusunun dinamik
yapısı yanında gerek ülkemizde gerekse dünya ticaret
hayatında yaşanan değişimlerin hızı ve boyutu
dikkate alındığında mevcut 6502 sayılı
Kanunumuzda değişiklik yapılması ihtiyacı
doğmuştur.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, tüketicileri korumaya yönelik tedbirlerin
artırılması, hak arama yollarında
kolaylaştırmanın sağlanması, tüketicilerin
bilgilendirilmesi hususuna verilen ağırlığın
arttırılması ve ceza sisteminin yeniden düzenlenmesi
amacını taşımaktadır. Tüketici
uyuşmazlıklarının adil, basit, hızlı ve mümkün
olan en az masrafla çözüme kavuşturulması amacıyla tüketici
hakem heyetleri kurulmuştur. Tüketici hakem heyetlerinin kolay
erişilebilir olması yanında, verimli ve etkili
çalışmalarının sağlanması büyük önem arz
etmektedir. Kanun teklifinde tüketici hakem heyetlerinin verimli ve etkin
çalışmalarının sağlanması hususunda yapılan
düzenlemelerle amaçlanan faydaların sağlanabileceğine
inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sivasımızın kenevir ekimine izin verilen illerimiz
arasında yer alması, şehrimiz için önemli olan
TÜDEMSAŞın tamamen kaldırılmaması için
hemşehrilerimizin taleplerini her zaman dile getirdik.
Sivasımızla ilgili bir diğer talebimiz de 6ncı bölge
teşviklerinden faydalanması üzerineydi. Aralık ayında
Cazibe Merkezleri Programı Kapsamındaki İller
başlıklı listeye Sivas Demirağ Organize Sanayi Bölgesinde
gerçekleştirilecek imalat sanayisi yatırımları
eklenmiştir. Bu gelişmeler Sivasımız için oldukça
sevindiricidir. Öncelikle, bu hususta, Sayın Cumhurbaşkanımıza,
Cumhur İttifakımızın milletvekillerine ve emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum.
Ancak, listede bulunan
diğer şehirlerde cazibe merkezi yatırımları tüm
şehri kapsarken Sivasımız için sadece, Demirağ Organize
Sanayi Bölgesiyle sınırlı tutulmuştur. Bu durum, Sivas 1.
Organize Sanayi Bölgesi açısından bazı sorunlara yol
açacaktır. 1. Organize Sanayi Bölgemizde 2021 yılı verilerine
göre toplamda 270 firma, 12 bin çalışan bulunmaktadır. Organize
sanayi bölgeleri arasındaki teşvik farkları 1. Organize Sanayi
Bölgesinde bulunan firmaların olumsuz etkilenmesine, rekabet gücü
zayıflayan firmaların küçülmeye ya da kapanmaya gitmesine sebep
olabilecektir. Öyle ki karar sonrasında bölgedeki firmaların
faaliyetlerini Demirağ Organize Sanayi Bölgesine taşımanın
yollarını aramaktadırlar. Sivasımızda uzun
yıllardır hizmet veren 1. Organize Sanayi Bölgesinin atıl
duruma düşme tehlikesi, çeşitli sektörlerde faaliyetlerin
aksamasına ve üretim zincirlerinde kopmalara sebep olacaktır. Bu
sebeple sanayicilerimizin, çalışanlarımızın ve tüm
Sivaslı hemşehrilerimizin Sayın
Cumhurbaşkanımızdan ve Sayın Bakanımızdan
isteği, Sivasımızdaki her iki organize sanayi bölgesinin de Cazibe
Merkezleri Programı kapsamına alınmasıdır. Böylelikle
değinmiş olduğum sorunların önüne geçilebilecek ve
Sivasın gerek üretimde ve ihracatta gerekse de istihdam yönünden ülke
ekonomisine olan katkısı artacaktır.
Değerli
milletvekillerim, kanun teklifimizin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Züleyha
Gülüm Kemal
Peköz
Şanlıurfa
İstanbul
Adana
Rıdvan
Turan İmam
Taşçıer Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Mersin Diyarbakır İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Fahrettin
Yokuş Zeki
Hakan Sıdalı Orhan
Çakırlar
Konya Mersin
Edirne
Ümit
Beyaz Şenol
Sunat Enez
Kaplan
İstanbul
Ankara Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz İzmir Milletvekili Sayın
Serpil Kemalbayın.
Buyurunuz Sayın
Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; bir
tarafta para ve deneyim bakımından güçlü, iktidara yakın
şirketler var, karmaşık ürün ve hizmetleri piyasaya sürüyorlar;
öte taraftan, tüketicinin bu mal ve hizmetler konusunda yeterli bilgiye sahip
olması mümkün değil. İhtiyaçları nedeniyle
bağımlı kimseler olarak teknoloji ve üretimin
ulaştığı baş döndürücü hız nedeniyle halkımız,
çoğu zaman, satın aldığı malın ya da hizmetin
kalitesi hakkında bilgi sahibi dahi olamıyor. Şartlardan
doğan tehlikelerin ve zararların bilinme imkânı mümkün olmuyor.
Sağlıklı bir iradeyle karar verecek durumda olunmaması,
halkımızın şirketler, tekeller, piyasa
karşısında zarara uğramasına, sömürülmesine neden
oluyor. Bireyler ve tekeller, bireyler ve şirketler, bireyler ve
girişimciler, hatta, şöyle de söyleyebiliriz, yurttaş ve
hükûmetler tarafları oluşturuyor. Taraflar arasında korkunç bir
eşitsizlik var, dengesizlik var ve teknoloji gelişip
karmaşıklaştıkça bu fark daha da açılıyor ve
uyuşmazlıklar oluşuyor. O zaman, devreye, kamu yararına
duruma müdahil olacak güçlü mekanizmaların girmesi gerekiyor ancak
uyuşmazlıklarda başvurulan hukuk normları gelişmelerin
çok gerisinde, demokratik, katılımcı, şeffaf bir
yapıda da olamıyor. Türkiye'de tüketicinin korunması
mevzuatı uluslararası hukuk alanındaki gelişimin,
hızın gerisinde kalıyor, ayak uyduramama gibi bir sorun var ve
bunun da faturasını halkımız ödüyor. Ancak sorun sadece
gelişen teknolojiye, değişen dünyaya ayak uyduramamaktan
kaynaklanmıyor, aynı zamanda toplum yararını, kamu
çıkarını temel politika olarak görmeyen siyasi
anlayıştan besleniyor. Halkın çıkarlarını korumak
yerine halkı gelir kaynağı olarak görmek, halkı
müşteri olarak görmek en büyük günahı oluşturuyor, ranta, kâra,
sömürüye dayalı politik kararların terk edilmemesi durumunda yasalar
da fayda vermiyor.
Dolaysız vergileri
düşünelim yani hükûmetlerin yaptıklarına bakalım.
Dolaysız vergi gelir ve servete göre alınan vergi, dolaylı vergi
de örneğin harcamalar üzerinden alınan vergi değil mi? Yol, su,
elektrik olarak bize dönecek olan vergiler. Bu vergilerin nasıl
harcandığına baktığımız zaman, servetten
vergi alınmazken yurttaşlar ücretlerini alırken cebine girmeden
vergisini ödüyor. İşçiler, emekçiler ya da işsizler ödedikleri
KDV, ÖTV gibi vergileri çifte vergi şeklinde ödemiş oluyorlar,
şirketler ise ÖTV ve KDV'yi gidere atıp bu vergileri ödemedikleri
gibi, bir de şirketler vergi muafiyetlerinden yararlanıyor,
teşvikler alıyor. Buna göre, en büyük tüketici hakkı ihlali
vergi sisteminden kaynaklanıyor. Üstelik halkın yol, su, elektrik,
hizmet almak için devlete ödediği vergiler geçilmeyen köprülere, uçulmayan
havalimanlarına, uçan saraylara, yüzen saraylara, şatafata,
savurganlığa gidiyor. Yani balık baştan kokuyor.
Türkiye ağır
ekonomik bir buhran içindeyken önce şunu söyleyelim: Bir kere, şu
zamları geri alın. Toplam vergi gelirleri içindeki bu dolaylı
vergileri, yüzde 75 dolaylı vergi payını kaldırın. Bu
projeler için cebimizden tek kuruş bile çıkmadı. şeklinde
gayriciddi açıklamalardan, aydınlatıcı olmayan
açıklamalardan vazgeçin; uygulamalardan da vazgeçin. Otoyol, HES,
köprüler, havalimanları, özelleştirmeler
aracılığıyla yer üstündeki kaynakları,
varlıklarımızı tüketen şirketlerden; iktidarların
koruması altında yer altı kaynaklarını
yağmalayan, doğayı, çevreyi tahrip eden şirketlerden,
onların uygulamalarından da vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Son cümlem
BAŞKAN Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Ne şirketlerin ne iktidarların, kimsenin,
hiçbir gücün Türkiye halklarının bugününe de geleceğine de
ipotek koymaya hakkı yok diyoruz; yaşanacak bir ülkeyi bu düzeni
değiştirerek hep birlikte kuracağız.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz Ankara Milletvekili Sayın
Şenol Sunatın.
Buyurunuz Sayın Sunat.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Evet, kredi tahsis ücreti
gibi masrafların iade zorunluluğu yokken bu değişiklikle
tüketici lehine iade hakkını doğuran bir madde olduğu için
bu maddeye olumlu bir madde olarak bakıyorsunuz. Sayın
Milletvekilleri, tüketicinin hakları evrensel insan
haklarındandır; Anayasamızın 172 maddesinde Devlet,
tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır,
tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder. diyor.
Evet, bu Hükûmet, belki 8 kere Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanununda değişiklik yapmış olmasına rağmen, bu
son gelişen, özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte
değişiklik yapılması gereken konular maalesef bu kanuna
girmemiştir. Bugün de, getirilen bu teklifin yeterli
olmadığını ve önerilerimizi hatiplerimiz çok açık bir
şekilde ifade etmişlerdir.
Değerli milletvekilleri,
tüketiciler de üreticiler de Türkiyede kan ağlıyor. İçinde
bulunduğumuz ekonomik buhranda sizler kabul etmeseniz de her fırsatta
bu durumun üzerini örtmek için kendinize hayalî bir düşman yaratmaya
çalışsanız da milletimizin alım gücü günden güne düşüyor.
Borç içinde yaşayan insanımız fahiş faturalarla
boğuşurken, içinizden birileri çıkıp hâlâ Ekonomiyi
kurtardık. diyor.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, geçtiğimiz yıl yani
2021 yılında kredi kartı borcundan dolayı 611 bin
kişi, bireysel kredi borcundan dolayı ise 1 milyon 182 bin kişi
yasal takibe düşmüştür. Bakın, daha iki gün önce Et ve Süt
Kurumu kırmızı ete yüzde 48 zam yaptı. Ramazan
ayının gelmesine çok az kaldı sayın milletvekilleri.
Milletimizin en önemli besin kaynaklarından biri olan
kırmızı ete gelen zammın serbest piyasaya
yansımasının ise daha ne kadar ağır
olacağını düşünmenizi istiyorum. Geçtiğimiz hafta
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nebati Faiz ve kur odağında,
sığ bir alanda sıkışan Türkiye ekonomisini
kurtardık. dedi. Sayın Nebati'nin hangi ülkenin Maliye
Bakanlığını icra ettiğini sormak istiyorum. Kimin
ekonomisini kurtardık Sayın Nebati, aldıkları ihalelerle
semiren yandaş şirketlerin ekonomisini mi kurtardınız?
Kimin ekonomisi kurtuldu, 5 maaşla sizlere harikalar diyarını
anlatan danışmanlarınızın ekonomisini mi düzelttiniz?
Hangi ülkede yaşıyorsunuz Sayın Nebati? Bürokrasiyi
arkanızdaki Cumhurbaşkanının gücüyle alaşağı
edeceğinizi söylediğiniz, mevzuatı kafanıza göre
değiştirebileceğiniz ülke neresi? Bu millete
yaşattıklarınız yetmiyormuş gibi, yüz yıllık
Türkiye Cumhuriyetinin itibarını da kendi
çıkarlarınız doğrultusunda hiçe sayıyorsunuz.
Birilerine şirinlik yapmak için Türkiye Cumhuriyeti devletinin ruhuna
zarar veriyorsunuz.
Kıymetli iktidar
milletvekilleri, milletin kapısını çalıyor musunuz?
Marketlerdeki temel gıda ürünlerinin fiyatlarından haberiniz var
mı? Vatandaşı enflasyon canavarına göz göre göre
ezdirdiğinizin farkında mısınız? Yarın evime ne
götüreceğim? diyen babalardan, Çocuğuma ne pişireceğim?
diyen annelerden hiç mi haberiniz yok? Dükkânına gelen faturaları
nasıl ödeyeceğini düşünen esnafla hiç görüşüyor musunuz?
Hiç sanmıyorum sayın milletvekilleri. Ama bakın, gerçek sokakta;
sizin için çok kıymetli olduğunu bildiğimiz konfor
alanlarınızdan çıkarak bir de sesleri artık
çığlık olanlara kulak verseniz çok daha iyi olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Atanamayan öğretmenlerin, atanmayı bekleyen okul öncesi
öğretmenlerinin, matematik ve edebiyat öğretmenlerinin, engelli
öğretmenlerin, mülakatlarda haksızca elenenlerin, okullarıyla
ilişiği kesilip af bekleyen ön lisans, lisans, yüksek lisans
öğrencilerinin seslerini ne zaman duyacaksınız? Giderayak, bu
ülkede genç olmanın ne kadar tatlı ve güzel olduğundan
bahsedecek kadar milletin aklıyla alay etmeyi göze
almışsınız. Sizin genç işsizliğinden, iş
bulamadıkları için evlerinde oturup anne-babalarından
harçlık bekleyen üniversite mezunlarından haberiniz var mı? Artık
az kaldı sayın milletvekilleri, bu ucube sistemin
değişmesine, Türk milletinin refaha, zenginliğe ve huzura
ermesine çok az kaldı. Yirmi yıllık AKP iktidarı ve
beraberinde getirdiği bu sistem, inşallah, çok yakın zamanda
sona eriyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Kemal
Peköz Züleyha
Gülüm
Şanlıurfa Adana İstanbul
İmam
Taşçıer Erdal
Aydemir Rıdvan
Turan
Diyarbakır Bingöl Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurunuz Sayın Peköz.
(HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz aldım.
Tüketiciyi korumaktan söz
ediyoruz, tüketiciyi korumanın sadece yasalarla mümkün
olmadığını öncelikle söylemek istiyorum. Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bir açıklama yaptı on gün kadar
önce ve bazı rakamlar verdi, o rakamlardan önce bir söz etmek istiyorum,
sonra da onlarla ilgili açıklamalar yapmak istiyorum. 5 milyon 903 bin
haneye sosyal yardım yapılmış, 11 milyon 396 bin haneye
gıda yardımı yapılmış, 9 milyon 482 bin
kişinin genel sağlık sigortası borcuna katkıda
bulunulmuş, 41 bin 965 öğrenciye yardım yapılmış,
yine 30 bin 363 bakımsız haneye de katkıda bulunulmuş.
Şimdi bu rakamları gördüğümüz zaman, normalde Aa, ne güzel
olmuş. demek belki gerekir ama hiçbir ülkede bu kadar yoksulluğun
olduğu bir yer söz konusu olamaz. Yani 5 milyona sosyal yardım, 11
milyona gıda yardımı dediğiniz zaman 16 milyon; her ailede
sadece dörder kişi olduğunu varsayarsanız 65 milyon
civarında insanın yoksullukla baş başa
kaldığını ifade etmiş oluruz. Dolayısıyla
bana göre tüketiciyi korumanın üç yolu var: Birincisi, gelir
dağılımında adaleti sağlamak. İkincisi, yeterli
üretimde bulunmak ve bu yeterli üretimde insanların
ihtiyaçlarını giderebilecekleri düzeyde fiyatlarla
karşılaşmasını sağlamak. Üçüncüsü de yasalar
yoluyla alım sırasında uğradıkları
haksızlıkları gidermek.
Şimdi, üretimden söz
ettiğimiz zaman da tabii, önce tarım üretimi söz konusu oluyor. 2022
bütçesi görüşülürken dolar 9 liraydı, sadece garanti ödemeleri için
42 milyar lira ayrılmıştı. Şimdiki dolar kuruna
bakarsanız dolayısıyla 67 milyar lira ayrılmış
olacak ama 500 binin üzerindeki çiftçiye 25 milyar lira
ayrılmıştı, oysa ki ödenmesi gereken, yapılması
gereken ödeme yasa gereği 78 milyar civarındaydı. Her yıl
çiftçilerin tarım alanından, çiftçilikten, çiftçilik yapmaktan
çekildiği, tarımda çalışan nüfusun gitgide
yaşlandığı ve gençlerin tarımı terk ettiği
bir yerde tarım üretiminden ve de çoğu üretimi artırmaktan söz
etmek mümkün değil.
Yine, TÜİK
rakamlarına göre üretimde nasıl yer almışız 2021
yılında? Bir önceki yıla göre oranlarını okumak
istiyorum: Yazılı olarak okuyorum doğrudan bir eksik rakam
söylememek için. Buğday üretimi yüzde 13,9 oranında azalmış
ve 17,7 milyon ton olarak gerçekleşmiş. Arpa üretimi 30,7
oranında azalmış, çavdar üretimi 32,4 oranında
azalmış, yulaf üretimi 12,2 oranında azalmış,
mısır üretimi 3,8 oranında artmış, nohut üretimi 24,6
oranında azalmış, kuru fasulye 9,1 oranında
artmış, kırmızı mercimek 30,6 oranında
azalmış, yumru bitkilerden patates yüzde 2 oranında
azalmış, tütün üretimi de yine 7,7 oranında azalmış,
şeker pancarında ise üretim yüzde 20,7 oranında
azalmış. Şimdi bu rakamlara baktığımız zaman
insanların gıda alabilmeleri, yaşamlarını temin
edebilmeleri mümkün gözükmüyor. Siz ne kadar yasa çıkartırsanız
çıkartın ne kadar yasal düzenleme yaparsanız yapın
insanların gıdaya ulaşamadığı bir yerde
tüketiciyi korumaktan söz etmek mümkün olmaz. Sadece gıdayla ilgili
değil tabii, diğer ihtiyaçlar için de aynı şekilde;
işte enerji üretimi için, elektrik için, doğal gaz için de aynı
şeyleri sırasıyla söylemek mümkün. Dolayısıyla
eğer tüketiciyi gerçekten korumak istiyorsanız öncelikle tarım
alanındaki üretimin artırılması için bir çaba içerisinde
olmak ve üreticiyi desteklemek lazım. Girdi fiyatlarının bu
kadar yüksek olduğu bir yerde, girdi fiyatlarının her gün
katlanarak devam ettiği bir yerde insanların tarım alanlarından
yavaş yavaş çekilmesi çok normal karşılanabilir belki ama
bu, ülkenin geleceğine
Dolayısıyla da önümüzdeki dönemde daha
fazla sıkıntı yaşayacağımızı,
tüketicinin korunmasının da yasal düzenlemelerle hiçbir şekilde
gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını hep beraber
görüyoruz. Dolayısıyla bunlara dikkat etmemiz gerekiyor ve bunlardan,
şimdiki uygulamalardan vazgeçip tarım alanında olsun, diğer
üretim alanlarında olsun insanların üretim yapabilir duruma
gelmesinin yolunu açmalıyız diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Konya Mersin İstanbul
Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Tekirdağ Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Edirne Milletvekili Sayın Orhan Çakırlar.
Buyurunuz Sayın
Çakırlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
iş birliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarında
hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış Tüketici
Güven Endeksi şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,8
oranında azalmıştır. Ocak ayında 73,2 olan endeks,
şubat ayında 71,2 olmuştur, geçen yılın şubat
ayına göre yüzde 10 oranında düşüş göstermiştir. Peki,
bunun sebepleri nelerdir? Tüketici Güven Endeksinin düşüklüğü
Tüketici Koruma Kanununun bir eksikliğinden mi kaynaklanmaktadır,
yoksa Tüketici Güven Endeksinin azalmasının sebebi
halkımızın tasarruf etmek istemesi midir? Eğer halkımız
tasarruf etmek istiyorsa bu durum durduk yere mi ortaya
çıkmıştır? Bu sorunun cevabını yüce milletimizin
takdirine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidarınızın izlemiş olduğu istikrarsız ekonomi
politikaları tüketici kavramını altüst etmiştir. Ranta ve
betona dayalı ekonomi politikanız üretimi akamete uğratmıştır.
İktidarınızın ithalatı kayıran politikası
milletimizi üretmekten alıkoymaktadır. Bunun yanında,
paramızın döviz karşısında her geçen gün erimesi fiyat
artışlarına sebep olmaktadır. Yapılan maaş
iyileştirmeleri günü kurtarmaya yetmediği gibi, yapılan zamlar
tüketiciyi alım gücünden mahrum bırakmıştır.
Değerli milletvekilleri,
bir ülkenin kalkınabilmesi üretimden geçer; bu sebeple, ithalatçı
politikalardan vazgeçip üretim odaklı politikalar izlememiz gerekir.
Küreselleşen dünya üreten ülkelerin üretmeyen ülkeleri kendine
bağlı kıldığı bir yer hâline gelmiştir.
Ancak, kibriniz sadece sizi değil bütün milleti bumerang gibi
vurmuştur. Dün, çiftçiye Al ananı, git. dediniz, şimdi
Rusya'dan gemi beklemek zorunda kaldınız. Şimdi, aynı
kibirle doktorlarımıza Varsın gitsinler. diyorsunuz. Peki, bu
kibirle isterseniz övündüğünüz şehir hastanelerinde ortopedisyen
yerine kırık çıkıkçı mı bulacaksınız ya
da genel cerrah yerine üfürükçü mü bulacaksınız? Türk hekimlerine
güveni olmayan, bu onurlu mesleğe ötenazi uygulamaktadır. Bu gaflete
düşenlere cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Beni
Türk hekimlerine emanet edin. sözünü hatırlatmak isterim.
Değerli milletvekilleri,
akaryakıt zamları her geçen gün durmak bilmeden ve sürekli olarak artmakta
sadece yeni yıldan itibaren benzine yüzde 50, motorine yüzde 65
civarında zam yapılmıştır. Bu fahiş fiyat
artışları, doğrudan ulaşım sektörünü
etkilemiş, insanların en temel hürriyeti olan seyahat hürriyetine ket
vurmuştur. Hiç kimse fırlayan akaryakıt fiyatlarının
faturasını dünyada artan petrol fiyatlarına bağlamaya
çalışmasın. 2008 yılında 150 dolara dayanan Brent
petrol fiyatları döneminde dahi vatandaş, akaryakıtı 3
liraya alabiliyordu ve bugün, Brent petrol 100 dolar civarındayken
akaryakıt fiyatları 18-20 lira civarında seyrediyor. Bunun
sebebi, sadece sizin ekonomi bilmez politikanızın sonucu Türk
lirasının pul olmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte gıda güvenliği krizi
ülkemizde tekrar vuku bulmuştur. Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Örgütü, gıda ve yem fiyatlarının yüzde 8 ile yüzde
22 arasında artış sağlayacağına dikkat
çekmiştir. Bu sebeple, yanlış planlanan tarım
politikalarının önüne geçerek çiftçimizin,
hayvancımızın sorunlarına eğilmek, tarımsal
üretimi artıracak adımları ivedilikle atmak gerekir.
Ayçiçeği ekim sezonunun başladığı bugünlerde, yüzde 25
oranında azalan buğday ekim alanlarında girdi maliyetlerini
azaltarak ve destekleri artırarak ayçiçeği ekimi teşvik
edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN ÇAKIRLAR (Devamla) - Bu
zenginliği Afrikada aramaya gerek yok.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde geçen "şeklinde ibaresinin "olarak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Tacettin
Bayır İsmail
Atakan Ünver Çetin
Osman Budak
İzmir Karaman Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Karaman Milletvekili Sayın İsmail Atakan Ünver.
Buyurunuz Sayın Ünver.
(CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu
kanun teklifi tüketicinin güncel sorunlarına çözüm üretmemektedir;
yaşadığı gıda krizi, enerji ve akaryakıt krizi,
fahiş zamların yarattığı hayat
pahalılığı, yoksulluk ve yoksunluk sorunlarına çare
üretmemektedir. Ekonomi yanıyor, millet kavruluyor, milletin Meclisinin
gündemi böyle mi olmalıydı? Aslında sizden beklediğimiz
şeyin biraz fazla olduğunun farkındayım. Zira, sizin elinizde
de fazla bir şey yok. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde sizlerin fonksiyonu Kaldır. İndir.den ibaret.
Anlaşılan, halkın ekonomik sorunları da pek ilginizi
çekmiyor, durum da zaten hepimizin gözleri önünde. Hükûmetin de pek ilgisini
çektiğini zannetmiyorum. Zira, üye sayısıyla övünen AK
PARTİ, ne hikmetse, ekonomi tahsili yapmış bir Hazine ve Maliye
Bakanı bulamıyor. Erdoğan, her atamasında olduğu gibi,
bu Bakanlığa atama yaparken de liyakati değil sadakati esas
alıyor. Ondan sonra, vatandaşlar olarak bizler, bakanların abuk
sabuk sözlerine ve politikalarına tahammül etmek zorunda kalırken
sizler de Başka adam yok muydu? serzenişlerine muhatap oluyorsunuz.
Mesela Gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz? Ekonomi
gözlerdeki ışıltıdır, ekonomi rakam demek
değildir, siz benim enerjimi görmelisiniz, enerjimi hissetmelisiniz.
diyen, yabancı yatırımcıya Bir problem mi
yaşadınız? Rahat olun, bürokrasiyi alaşağı
ederiz. Arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun,
mevzuatı da değiştiririz. diyen bir bakanı, zamlar
altında ezilmiş vatandaş karşısında savunmak zor
olsa gerek. Muhterem ekonomiden o kadar uzakta ki yabancı
yatırımcıya vadettiği durum, zaten Türkiyede
yıllardır var olduğu için yabancı
yatırımcının Türkiyeye yatırım
yapmadığını bile kavrayamamış.
Şimdi, Nebati Beyin
Kurtardık. dediği ışıltılı ekonomisine
kısaca bakalım: Son bir yılda tarımsal ÜFE yüzde 68; ekmek,
un, bulgur, makarna fiyatları yüzde 94; et, balık fiyatları
yüzde 54; süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatları yüzde 55; yağ fiyatları
yüzde 62; meyve fiyatları yüzde 150; sebze fiyatları yüzde 241;
bakliyat fiyatları yüzde 78; diğer gıda fiyatları ortalama
yüzde 49 zamlanmış, resmî rakamlara göre. Bitmiş mi? Hayır,
bitmemiş. Benzinde artış yüzde 200e yaklaşırken
motorinde yüzde 250ye yaklaşmış, elektriğe ve doğal
gaza yapılan zamlarla vatandaşın enerji faturası 2ye
katlanmış. Aslında, ekonomiyi düşürdüğünüz durumu
anlatmak için bu kadar uğraşmaya gerek yok, Bakan Nebatinin son
sözlerine kulak versek yeter. Nebati Bey Dolar kuru için 20, 25, 30 TL olacak
diyorlar. Niye olsun? TL zaten zayıf durumda, gideceği yer yok,
vatandaş rahat olsun. demiş. Bence, Nebati Bey TLnin tarihin en dip
seviyesinde olduğu itirafıyla ilk defa doğru söylüyor. İşte,
biz de aylardır bunu söylüyoruz AK PARTİ TLyi tarihinin en dip
seviyelerine düşürdü. diyoruz. Ekonomi bu durumdayken AK PARTİ'nin
ekonomi yönetimi muhtemeldir ki yeni planlarını devreye alacak.
Muhtemel planlara bakacak olursak, A planı yok, B planı yok, C
planı yok; utanmak yok, hesap vermek yok, istifa etmek yok. Aslında,
AK PARTİ'nin ekonomide tek bir planı var; o da şapkadan
tavşan çıkarmak. Ekonominin durumunu Hazine ve Maliye Bakanı
üzerinden anlattım ama ekonominin bu hâlinin esas sorumlusunun kim
olduğunu herkes biliyor. Ekonominin bugünkü hâlinden, seçim
meydanlarında Ekonominin sorumlusu benim, ben. 24 Haziranda bu
kardeşinize verin yetkiyi, ondan sonra faizle, şununla, bununla
nasıl uğraşılır göreceksiniz. Ahdim olsun ki faizler,
enflasyon ve cari açık düşecek. Biz ekonominin kitabını
yazdık. diyen kişi sorumludur. Ekonominin tek sorumlusunun
yazdığı sözde kitaba baktığımızda ise
kitabın Faiz sebep, enflasyon sonuç. cümlesiyle
başladığını görüyoruz ve anlıyoruz ki yazar
kitabı tersten yazmış. O zaman bize işin düzüne bakmak
düşer, aslında sebep ne, sonuç ne?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Devamla) MHP destekli Erdoğan tek adam yönetimi sebep,
eğitimsizlik sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam yönetim sebep,
baskı ve otoriteleşme sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam
yönetimi sebep, adaletsizlik sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam
yönetimi sebep, hukuk tanımazlık sonuçtur. MHP destekli Erdoğan
tek adam yönetimi sebep, yoksulluk sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam
yönetimi sebep, yokluk sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam yönetimi
sebep, ekmek kuyrukları sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam
yönetimi sebep, yağ kuyrukları sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek
adam yönetimi sebep, enflasyon sonuçtur. MHP destekli Erdoğan tek adam
yönetimi sebep, devletin yüksek faizle borçlanması sonuçtur.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Takıldı, takıldı.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Devamla) Dolayısıyla enflasyon sebep, faiz sonuçtur; anlayanlar
anlamayanlara anlatsın.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinde geçen hariç ibaresinin hariç olmak üzere şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Barış
Karadeniz
İzmir Antalya
Sinop
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Sinop Milletvekili Sayın Barış Karadeniz.
Buyurun Sayın Karadeniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BARIŞ KARADENİZ (Sinop)
Sayın Divan Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de tüketici
deyince, tabii, birçok kesim akla geliyor ama ben Türkiye'de balık
tüketenlerden bahsedeceğim biraz, daha doğrusu tüketemediklerinden.
Az önce arkadaşım dedi, sebep-sonuç ilişkisi. Türkiye'de şu
anda zor bir süreç geçiyor, evet ama balıkçılarımız o kadar
mağdur ki
Bunu defalarca kürsüden dile getirdim, siz anlayana kadar,
dinleyene kadar çok kez daha anlatacağız.
1 Temmuz Kabotaj
Bayramı'nda, Sayın Genel Başkanımız, Samsun'dan,
Atatürk'ün Samsun'a çıktığı iskeleden bizi
uğurladı. Bir balıkçı teknesiyle, Hopa'dan
başladık bütün limanlara girerek Türkiye'deki
balıkçılarımızı, sektörü, paydaş sektörleri,
fakültelerimizi ve enstitülerimizi gezdik, iki gün önce Hatay Samandağda
turumuzu sonlandırdık. Türkiye'de girmediğimiz balıkçı
limanı kalmadı ama gördük ki mutlu olan bir kişi yok. Gene
dinlemiyorsunuz, dinleyene kadar anlatacağım. Şu anda Türkiye'de
balıkçılık bitme noktasına geldi, kontak kapattılar. Mazot
fiyatlarının yarın 1 TL daha artması öngörülüyor. Bu
fiyatlarla balıkçının denize çıkma şansı yok.
Maalesef -balıkçı deyince aklınıza ne geliyor bilmiyorum
ama- balıkçımızın meslek tanımı bile yok.
Anlatıyoruz, balıkçılarımıza ilk başta meslek
tanımı yapalım, daha sonra sosyal güvenlik haklarını
yeniden gözden geçirelim. Olmazsa, bundan bir sene sonra, önümüzdeki sezonda
balıkçı artık denize çıkamayacak, her gittiğimiz yerde
artık isyan ediyorlar. Bakın, daha limanlar konusunda
başaramamışız. Balıkçıların
barınaklarını elinden almaya çalışıyorsunuz.
Limanı olmayan bir sürü kent var. Sakarya Karasu'da limanı
olmadığı için teknesi batan -7 kişinin öldüğü-
balıkçılar var, aynısı Samandağ'da var, Asi Nehri'nin
denize döküldüğü yerde. Birçok şey de bunları
yaşıyoruz ama siz bunu hâlen görmekten imtina
Pardon özür dilerim. Moralim
bozulduğu için artık bazı şeyleri de zor anlatmaya
başladım. (CHP sıralarından alkışlar)
Balıkçının
sesi olmaya çalışıyoruz, dinlemiyorsunuz. Şu anda da
dinlemiyorsunuz ya! Yazık, gerçekten yazık!
Balıkçıya destek
verelim. diyorsunuz. 1.250TL destek verdiniz kıyı
balıkçısına. 1.250 TL'yle 2 kova boya bile alamıyor
balıkçı. Ağ fiyatları artmış, maliyetler
artmış. Kuşadası'nda, bir toplantıda balıkçı
İbrahim Ağabey vardı, Evime ekmek götüremiyorum, çocuğum
aç. diye gözlerinden yaş geldi. Rica ediyorum, Sayın AK PARTİ
Grubu dinlemiyor, MHP'ye rica ediyorum. Şu balıkçılara ses verin
ya! Dinleyin, limanlara gidin. Bir dinleyin bakalım ne anlatıyorlar
size. Balıkçı şu anda Türkiye'de ceza makinesi gibi,
yaptıkları işler tamamen cezaya dönüştürülüyor.
Balıkçının elinden avlak sahalarını aldınız,
demirleme alanı
Fabrikaları daha önce koydunuz,
balıkçının av yapacağı yerleri şu anda
fabrikalara sattınız, limanları da peşkeş çekiyorsunuz.
Yazık, yazık.
Daha konuşacak çok
şey var. Denizcilik ve su ürünleri deyince sadece
balıkçılık akla gelmesin; bundan beslenen, bundan Türkiyeyi
besleyen birçok -60a yakın- sektör var, bunlar da yakında beyaz
bayrakları çekecekler.
Şimdi, Samandağda
bir balıkçımız Abi, artık tekneme binemiyorum;
bindiğim zaman gözümden yaş geliyor çünkü kontağını
açamıyorum. dedi.
Daha konuşulacak
inanın o kadar çok şey var ki büyük balıkçıdan,
kıyı balıkçısından tutun endüstriyel
balıkçısına kadar, üreticiye kadar, üreticinin yem fiyatına
kadar. Burcu Hanım az önce bahsetti, yem fiyatları pahalı,
enerji maliyetleri pahalı; sektörde mutlu olan bir insan yok. Bu insanların
büyük bir çoğunluğu da sizlere destek verdi, bunu da biliyoruz. Gidip
oralarda siyaset yapmıyoruz, sorunları dinliyoruz, çözüm önerilerini
alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Karadeniz.
BARIŞ KARADENİZ
(Devamla) Ama görüyorum ki sizin bu ilgisizliğiniz, bu
alakasızlığınız onları da
yıldırmış. Ben sizin adınıza da onlara üzüldüm
biliyor musunuz?
Sayın MHP Grubu, sizden
rica ediyorum, şu balıkçı limanlarına arkadaşları
sokun. Bakın, çok zor durumdalar. Anlatacağımız o kadar
teknik şey var ama maalesef anlatamıyoruz. Yapacağınız
iş -7 tane bakanlık şu anda denizi yönetiyor- kurun
balıkçılık ve denizcilik üzerine bir bakanlık, nasıl
düzelecek bakın. 7 bakanlığın uhdesinde, hepsi de birbiriyle
anlaşamıyor. Maalesef bunu da başaracağınız yok.
Beni dinlediğiniz için
teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu belki dördüncü konuşmam ama bu sefer dikkate
alacağınızı düşünüyorum, almazsanız Sayın
Genel Başkanıma bir sefer daha buradan teşekkür ediyorum
iktidarımızda kuracağımız denizcilik ve
balıkçılık bakanlığı için.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Kemal
Peköz Züleyha
Gülüm
Şanlıurfa Adana İstanbul
Oya
Ersoy İmam
Taşçıer Rıdvan
Turan
İstanbul Diyarbakır Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, enflasyon
almış başını gitmiş, işsizlik öyle bir hâle
gelmiş ki artık milyonlarca işsiz iş aramaktan umudunu
kesmiş, zamlar her gün üzerimize yağıyor ve her geçen gün bir
önceki günümüzü aratıyor. Halk markete, pazara gidemiyor, korkuyor ve en
temel yaşamsal ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hâle
geldi. Bu ülkede raflardaki bebek mamalarına, ayçiçeği
yağına kilit vuruldu, marketlerde çalışan özel güvenlik
görevlileri bu rafların önüne dizildi. Sizin Cari açık azaldı,
ekonomimiz büyüdü. laflarınızın gerçek yaşamdaki
karşılığı ne biliyor musunuz? Bunun gerçek
yaşamdaki karşılığı, halkın cebindeki delik
büyüdü.
Evet TÜRK-İŞ'in
verilerine göre şubat ayında açlık sınırı, asgari
ücretin 300 lira üzerine çıkarak 4.552 liraya yükseldi, yoksulluk
sınırı 15 bin lirayı aştı. Sözde, gıda ürünlerinde
KDVyi yüzde 1e indirdiniz, hani enflasyona ezdirmeyeceksiniz ya halkı.
Sonuç ne oldu? Her bir yurttaşın yediği, içtiği ne varsa
hepsine aslında yüzde 100 zam bindirdiniz.
Bakın, KDV oranı
yüzde 8 uygulanırken 2 Ocak 2022de
Evet, dışa
bağımlı tarım politikalarınız sonucunda çiftçinin
toplam borcu 210 milyar liraya ulaştı. Mazota, tohuma, gübreye gelen
zamlarla çiftçi artık tarlasını ekemiyor, traktörünü
satıyor, ürettiği sütü sokağa döküyor. Tarım ülkesi olan
Türkiye'yi, tarım ithal eden ülke durumuna getirdiniz ve halkı
savaş dönemlerindeki gibi kuyruklara soktunuz. Et ve Süt Kurumu
Başkanınız çıktı, kuyruklar azalsın diye zam
yaptığını söylüyor; gerçekten utanma sıkılma yok.
O kuyruktaki insanlar, o uzun kuyruklara giren insanlar evindeki çocuklara et
götürebilmek için, gramla et alabilmek için o kuyruklarda saatlerce bekliyor.
Sizin yaptığınız, o çocukların önünden eti almak.
Evet, işsizlik
sayısını 8,5 milyona çıkardınız, ülkeyi
yabancı şirketlerin ucuz iş gücü cenneti hâline getirdiniz.
Çıkmış, Ekonomiden Sorumlu Bakanınız Nebati -yine
utanma yok- Bir problem yaşadığınızda bize hemen
ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz,
arkamızda Cumhurbaşkanımız var, mevzuatı
değiştiririz. diyor. Yani diyor ki Bakın burada kelepir emek,
kelepir memleket var, gel yağmala, gel sömür; ne hukuk, ne kural, ne kaide
hiçbir şeye gerek yok. Sendikal hakları da tamamen
sıfırlıyoruz biz ve önünüze ne engel çıkarsa
Cumhurbaşkanımız var, bir gece yarısı kararnameyle o
engelleri kaldırırız. Ha, bu davete Amazon -vergi
kaçakçısı, emek hırsızı, sendika düşmanı
Amazon- icabet etmiş ve ülkemize üs kuracakmış. Nerede?
Tuzlada. Bir kez daha uyarıyoruz buradan: Evet, bu ülkede sömürü varsa
direniş de var. Gebzede, o Tuzlanın yanında Gebze Farplasta
DİSKe bağlı BİRLEŞİK METAL-İŞ,
LASTİK-İŞ ve LİMTER-İŞte örgütlendiği için
işten atılan; Çerkezköy PAS South Fabrikasında
PETROL-İŞ Sendikasına üye olduğu için işten
atılan; Çorluda Lila Kâğıt Fabrikasında yine
SELÜLOZ-İŞ Sendikasına üye olduğu için işten
atılan işçiler fabrika önlerinde sendikal hakları için, insanca
bir yaşam için direniyorlar. Direniş varsa başarı da
vardır. Biz mutlaka kazanacağız.
Ve halk, tarihte eşi
görülmemiş bir yoksullaşma tehdidi altındayken bir tarafta da
ciddi zenginleşme var, bu zenginliğin kaynağı demin de
dedim: İşçinin alın terinden, halkın cebinden çıkan, çalınan
kazanılanlardır. Ve en büyük soygun da kur korumalı
mevduattadır. Dolar garantili faiz sistemine para yatıranlar
yattığı yerde, hiçbir emek harcamadan üç ayda net yüzde 27,5
faiz elde etti ve ödenen faizin yıllık
karşılığı yüzde 110, yıllık bileşik
faizi ise yüzde 164tür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
OYA ERSOY (Devamla) Soygun
burada bitiyor mu? Bitmiyor. O, yap-işlet-devretlerle
yaptığınız geçiş garantili otoyollar, köprüler,
tüneller, yolcu garantili havalimanları; işte, bunların hepsiyle
şirketleriniz kârlarına kâr katarken halkın sırtına
döviz üzerinden on yıllarca ödenecek yüzlerce milyar dolar borç yüklediniz
ve en son elektrik zamlarıyla da o 5li çeteye halkın cebinden bir
hortum bağladınız. Bu da yetmiyormuş gibi 10 elektrik
şirketine kamudan, halkın vergilerinden 14,4 milyar lira ödediniz.
Ekonomik krizin yükünden
halkı kurtarmak mümkün müdür? Evet, mümkündür. Öncelikle krizin sebebi
ortadan kaldırılacak, saray rejimine son verilecek, neoliberal
politikalara son verilecek yani yağma, talan ve sömürü politikalarına
son verilecek ve bütün halktan o aldıklarınız,
çaldıklarınız halka iade edilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı).
OYA ERSOY (Devamla)
Başta eğitim, sağlık, barınma olmak üzere
kamulaştırılacak ve ülkedeki kapitülasyonlar
kaldırılacak. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiş ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Zeki
Hakan Sıdalı Enez
Kaplan
Konya Mersin Tekirdağ
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz Ümit
Beyaz
Edirne Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 320 sıra sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle tüketicinin açık talebi olmaksızın kredi
bağlantılı sigorta yapılamayacağı, tüketicinin
istediği sigorta şirketinden sağladığı teminatın
kredi veren tarafından kabul edilmesi gerektiği ve kredi
sözleşmesinde krediyle ilgili olanlar hariç yan ürün ve hizmetlerin
satın alınmasının şarta bağlanamayacağı
teklif edilmektedir. Bu maddeye olumlu baktığımızı
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
zengini daha zenginleştiren, fakiri kuru ekmeğe muhtaç hâle getiren
mevcut ekonomik yapı içinde her gün gelen zamlar, artan enflasyon, hayat
pahalılığı ve geçim sıkıntısının
yarattığı sosyal problemler sebebiyle intiharların
yaşandığı günümüzde, tüketicilerin binbir fedakârlıkla
tasarruf ettikleri birikimlerini aldatılmadan harcamalarını
sağlamak bakımından tüketicilerin daha fazla korunması
gereği apaçık ortadadır. Bu bakımdan, önerilen
değişiklikleri önemli bulmaktayız.
Değerli milletvekilleri,
tüketicilerin yaptığı harcamalarda alışveriş
yaptığı kişi ya da kurumların haksızlıklarına
uğramaları, aldatılmaları; farklı fakat birbiriyle
ilişkili 2 faktörden kaynaklanmaktadır. Birincisi, değerlerin
erozyona uğradığı ahlak sorunudur. Açıklamak için
Doğan Cüceloğlundan bir anekdot sunmak istiyorum. Doğan
Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve Bu
ekmeğe basacak birisi var mı? diye sormuş, hiç ses
çıkmamış tabii. Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana
100 dolar vereceğim. diye devam etmiş, salonda yine çıt yok.
Fiyatı artırıp 5 bin dolara kadar getirmiş, bu sırada
salonda bulunanlardan birisi Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o
ekmeği çiğnetemezsin, boşuna uğraşma. demiş;
Doğan Cüceloğlu da İşte, değerler eğitimi
budur. diye noktayı koymuş. Para vererek ekmek
çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar azken
bedavaya yalan söyleyen, insanları aldatan, riyakâr, dedikodu yapan, yetim
hakkı yiyen insanların bu kadar çok olması biraz garip
değil mi? Acaba yalan söyleme, aldatma, sahtecilik konularında bu
kadar hassas olamaz mıydık? Yere düşen ekmeği
çiğnememek için duyduğumuz hassasiyet bazı değerlerimiz
çiğnenirken niçin kendini göstermiyor acaba? diye ekliyor Cüceloğlu.
Değerli milletvekilleri,
değerler öğretilmez ise bu sonuçlar normaldir ancak erozyonun
kişisel olduğu kadar kurumsal olduğunu da ifade etmeliyim.
Yönetimlerin, yıllardan beri yaptıkları işlemlerde, bilerek
ve isteyerek yandaşlığı, usulsüzlüğü esas
almaları değerler erozyonunda önemli bir etkendir ve erozyon yirmi
yıldan beri sistematik bir şekilde kurumlara yayılarak devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tüketicinin korunmasıyla ilgili ikinci konu ise yanlış ekonomi
politikalarıyla paranın alım gücünün azaltılması yani
vatandaşın enflasyona ezdirilmesidir. TÜİKin yumuşatılmış
verilerinde bile enflasyon yüzde 55 ve birçok üründe fiyat
artışları yüzde 200lere varmışken Hazine ve Maliye
Bakanı Hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik, bundan sonra da
ezdirmeyeceğiz. diyor. Bir süre sonra enflasyonu fark ediyor ki Şu
anda enflasyonun baskısı altındayız, halledeceğiz.
diyor. Önceki gün Şanlıurfa'da Enflasyonla ilgili bir
sıkıntımız var, aşıyoruz,
aşacağız. diyor. Hem Ezdirmedik. diyor hem de Enflasyon
baskısı altındayız. diyor. Sayın Bakanın bundan
sonra ne diyeceğini gözlerine baksak da tahmin edemeyiz. Bu arada,
Sayın Nebati Bakan yabancı yatırımcılara da garanti
verdi. Bir problem mi yaşadınız? Rahat olun, bize hemen
ulaşırsınız, bürokrasiyi alaşağı ederiz;
arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun, mevzuatı
da değiştiririz. dedi. Bunlar devlet
anlayışınızı altüst eden sözlerdir. Bu devlet,
aşiret devleti değildir Nebati Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Siz öyle düşünseniz de bu devletin
şahıs devleti olmadığını; kurum ve
kuruluşları, yasa ve yönetmelikleri olan, kökü mazide olan bir devlet
olduğunu hatırlatmamız lazım.
Değerli milletvekilleri,
milletimiz merak etmesin, İYİ Parti olarak akıllı
projelerimizle, liyakatli kadrolarımızla ülkemiz ekonomisini içinde
bulunduğu krizden çıkarıp, tüketicilerin haklarını
eksiksiz koruyup, kurumları yerli yerine oturtup şeffaf yönetimle
ülkemizi huzura, mutluluğa ve refaha biz ulaştırırız,
biz hazırız diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım, ilk önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen hariç
ibaresinin hariç olmak üzere şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır Abdurrahman
Tutdere
Antalya İzmir Adıyaman
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tüketicilerle ilgili çıkarılan her kanunu olumlu buluyoruz ancak
bunun daha faydalı olabilmesi için muhalefet olarak getirilen önerilerin
de değerlendirilmesi gerekir. Adalet ve Kalkınma Partisinin genelde
bu tür düzenlemeleri bir iş düzenlemesi gibi geliyor, adı tüketiciyi
koruma olarak konsa da mevcut sistemle ilgili bazı düzenlemeleri
içeriyor.
Örneğin, bu kanun
teklifi içinde özel servis ve yetkili servislerle ilgili düzenleme yer
alıyor. Bu düzenlemede yetkili servislerin lehine olumlu bir gelişme
var. Peki, yetkili servislerin vatandaş ilişkisiyle ilgili bir
düzenleme var mı? Yok. Gidiyorsunuz; bakım parası, yedek parça
parası, bunun gibi fiyatlarda korkunç artışlar var. Burada
tüketiciyi koruyacak bir düzenleme ne yazık ki yer almıyor, orada bir
oran da konmuyor.
Yine bu kanunla
çıkarabileceğimiz Avrupada çoğu ülkede var olan bir düzenleme
var, o da nedir? Reklam olayı. Televizyonlardaki reklamlarda özellikle
çocukların uyku saatlerinden önce tüketici olarak onları teşvik
edecek, obeziteye de yol açan bazı reklamların engellenmesi
lazım. Tüketiciyi koruyorsanız ekonominin de bu kadar sorunlu
olduğu bir dönemde çocukların izlediği belli bir saatte
özellikle gıdaya dönük tüketici reklamlarını öteleyelim. Bunu
yapabiliriz. Keza, sentetik tatlandırıcı diye insan
sağlığına zararlı bir ürünün 2015 yılından
beri ürünlerde kullanılmasına izin veriliyor. Tüketiciyi koruyacaksak
şeker pancarı yetmedi NBŞye yol açtınız, bir de
sentetik tatlandırıcı. Bilim insanları bunun kanser
yapacağını bas bas bağırıyor. Bu yönde tüketiciyi
koruyacak bir düzenleme var mı? Yok. NBŞye ise Türkiyede kota
koyduk. deniyor. Yurt dışından NBŞli gelen ürünlere
baktığınız zaman esasında NBŞye sınır
konmuş gibi gösterilip özünde yurt dışından gelen ürünlerle
onun da yolunun açıldığı görülüyor. İnsan
sağlığına zararlı tüketim anlamında çok üründe
ülkemizde ne yazık ki sorun var. Telefon açacaksınız,
şikâyet edeceksiniz, gelecekler, inceleyecekler, değerlendirecekler.
Peki, bunların yurt dışından ithalatında neden
gümrükten geçmeden bu kontroller yapılmıyor? Basit bir soru. GDOlu
yemler giriyor Türkiyeye; bunları Biyogüvenlik Kurulu inceliyor, raporuna
bakıyor, Türkiyeye sokuyor, içeriğine bakma yetkileri yok. GDOlu
yemi yiyen hayvanların insanlar tarafından tüketildiğinde insan
sağlığı üzerindeki etkisi ne yazık ki
araştırılmıyor, incelenmiyor.
Bakınız, gencecik
kızlarımız, çocuklarımız kanserle
karşılaşıyor. Tüketilen gıdaların çoğunun
olumsuz etkisi insan sağlığını bozuyor. Bu yönde de ne
yazık ki düzenlemeler yeterli değil. Yurt dışından
ithalat yapanları soruyoruz: Kim bunlar? Ticari sır. Ya, öküzü
getirenin neresi ticari sır arkadaşlar? Kim bunlar? Yani buradaki
ticari amaç ne? Kimler ne kazanıyor? Buna benzer olaylarda ne yazık
ki sorunlar devam ediyor.
Depozito diye bir olay var.
Gidiyorsunuz, elektrik, doğal gaz, su bağlatıyorsunuz, bir para
veriyorsunuz. Yıllar sonra gidiyorsunuz, size aynı parayı
aynı miktarda iade ediyorlar. Niye orada O parada enflasyona endeksli bir
artış olup tüketiciye öyle verilir. diye bir düzenleme yapmıyor
musunuz? Tüketiciyi koruyacaksanız tüketici bu şekilde korunur.
Keza, OGSyi
kaldırdınız, Hızlı Geçiş Sistemi... PTTden
eğer Hızlı Geçiş Sistemi aldıysanız size
bakiyeniz bildirilmiyor ama ne yapılıyor? Doğrudan icra yoluyla
geçiş ücretinizin en az 5 katı sizden para tahsil ediliyor. Hani tüketiciyi
koruyacaktık? Yaşamın her alanında herkes tüketicidir.
Eğer bir kazıklama olayı varsa o bir döngüdür, herkes bir
dönemde birbirini kazıklamış oluyor. Onun için Anayasanın
da gereği devletin düzenleyici olma sorumluluğu var. Siyasi
iktidarın bu bağlamda tüketiciyi koruyan ve kollayan düzenlemelerinde
geneli kapsayacak uygulamaları da içerecek teklifleri öncelemesi
lazım. Muhalefetin getirdiği
Komisyonda konuşuyorsunuz, Bunu
bunu öneriyoruz. diyorsunuz, virgül değişmeden buraya geliyor; sonra
buraya geldiğinde biz konuşmalar yapıyoruz, yine üzerinde hiçbir
değişiklik olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Üzerinde gene hiçbir değişiklik olmadan, bir
bakıyorsunuz, kanun teklifi geçiyor. Aradan bir süre geçiyor, yine
birilerinin siparişi üzerine bir düzenleme daha geliyor. Arkadaş,
bunu, 84 milyon insanın bu konuda yaşayabileceği olası
sorunları içine alan bir düzenlemeyle ele alsak ve o anlamda
yapacağımız düzenlemeyle kanunları çıkarsak da hem
sık sık benzer konuları gündeme getirmeyerek Meclisin
zamanını da doğru kullansak hem de bu konuda mağdur olan
kesimlerin sesine kulak versek
Benim
konuşacağım madde, sigortayla ilgili olumlu bir düzenleme ama
Türkiye'de geriye de dönük, daha önceden başlayan yığınla
kooperatifte, konutta sorunlar var. Bunları bir bütün içinde ele alıp
yargıda olan dosyaları da değerlendirip çözmek en doğru yol
diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Kemal
Peköz Abdullah
Koç
Şanlıurfa Adana Ağrı
Züleyha
Gülüm İmam
Taşçıer Rıdvan
Turan
İstanbul Diyarbakır Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanun teklifi Tüketiciyi
Koruma Kanununu düzenleyen ve bu konuda çeşitli düzenlemeler getiren bir
kanun teklifi. Fakat şunu hemen belirteyim: Tüketici Türkiye'de her
tarafta abluka altında. Dünyası dar
edilmiş ve aynı zamanda her tarafı abluka altına
alınmış bir kesimden bahsediyoruz. Bakın, biz -bu
iktidarın faaliyeti- yoksulu daha da yoksullaştıran bir
faaliyetten bahsediyoruz. Tüketiciye yönelik olan bankalardaki krediler 1,60
ile 1,90 arasında değişen faizlerle tüketiciye veriliyor.
Tüketiciler için oluşturulan tüketici mahkemeleri resmen bir kâbusa
dönüşmüş durumda yani yıllarca sürüyor ve tüketici resmen
sürünüyor. Günlük; akaryakıta zam, ete zam, ekmeğe zam, suya zam,
elektriğe zam, sürekli zamlar
Yani Türkiye zam yağmuruyla âdeta
dünya 1incisi. Yoksul bir ülke, huzurun kalmadığı bir ülkeden
bahsediyoruz. Bakın, bu sorunlar, aynı zamanda can yakan sorunlar. Bu
iktidarın uygulaması, zengini yoksuldan korumaya dayalı bir
sistem. Emekçiye, kadına, çocuğa ve toplumun tamamına
düşman bir iktidar. Borçlu olmayan Allah'ın bir kulunu göremezsiniz.
Her aile, her fert şu anda borçlu maalesef.
Bunca
yoksulluk içerisinde daha da yoksul olan bir ilden bahsedeceğim size;
Ağrı ilinden. Bakın, Süleyman Soylu geçen hafta
Ağrı'ya geldi. Yerel seçimlerde Soylu ve bakanlar seçim
meydanlarında Savcı Sayan'ın emrinde olduğunu
söylüyorlardı ve bu şekilde halktan oy talebinde bulundular.
Vaatlerinden dolayı Ağrı Belediyesini alan AKP yani Savcı
Sayan, Ağrı'yı doğunun yıldızı
yapacağını belirtti ve bu şekilde seçim meydanlarında
beyanlarda bulundu. Ağrı'ya doğunun çamurunu getirdi bu
Savcı Sayan. Bakın, Ağrı ilinin mevcut olan sokaklarının
hâline bakın; çamur deryası. İnsanlar karşıdan
karşıya geçemiyor, insanlar karşıdan karşıya
geçmek için âdeta araç ve bot kullanmak zorunda kalıyor. Doğunun
yıldızı olabilecek Ağrı ilinden bahsediyoruz.
Çevresine bakın, mahallesine bakın ve sokaklarına bakın.
Ağrıda bütün araçların alt aksamları arızalı
hâlde, arıza yapıyor ve götürebilecekleri bir sanayi sistemi yok,
sanayisi şu anda içler acısı.
Halk yoksul ve yoksul
bırakılmış durumda. Ağrıya yoksulluk ve acı
getirdi bu iktidar; maalesef öyle. Ağrının sokakları bu
hâlde. 21inci yüzyılda bir kentten bahsediyoruz.
Bakın, Savcı Sayan,
Ağrıda yapılan Nevroza dil uzatıyor. Bakın,
Ağrının Nevroz alanı hıncahınç dolu.
İnsanlarımız Nevrozlarını büyük bir coşkuyla
kutladı Ağrıda. Bakın, bu Ağrıdaki Nevroz
alanını size gösteriyorum. Ağrıdaki Nevroz, büyük bir
coşkuyla kutlanan bir Nevroz. Savcı Sayana sesleniyorum:
Ağrıdaki Nevroza dil uzatacağına Ağrıdaki
çukurları tamir et, Ağrıdaki mevcut olan bozuk yolların
yapımına zaman ayır. Sen neden Ağrının
Nevrozuna dil uzatıyorsun? Bakanlar senin emrindeydi, onlardan destek
iste.
SALİH CORA (Trabzon)
Ekrem Bey cevabı verecek sana.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Sayın Çelebinin bu konudaki samimiyetine ben inanıyorum çünkü hizmet
yapmak istiyor ama Ağrının mevcut olan durumu da maalesef bu.
550 bin nüfusu olan
Ağrı ilinin
Bakın, Osmangazi Köprüsüne, Çanakkale Köprüsüne,
her sabah uyandığında her Ağrılı buraya ödeme
yapıyor. Daha doğmamış olan Ağrılı bebekler
şu anda borçlu. Fakat Ağrıdan Hamura, Hamurdan Tutaka,
Tutaktan Patnosa gidecek olan bir kara yolunun yapımı tam on
yıldır devam ediyor, on yıldır ve yapılmadı.
Bütün Ağrılılar buraya para ödüyor, buraya borçlanıyor ve
hayalini bile kuramıyorlar. Bu yollar nerede, bu köprüler nerede, bunun
hayalini bile kuracak durumda değiller. Ama borçlular ve borç ödüyorlar
fakat Ağrının yolları çukur, Ağrının
mevcut olan kara yolu maalesef yapılmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Bakın, bu çukurlu yollarla Ağrı yoksullaştı, yoksul
bırakıldı. Ağrı ili tarihinde bunca zararı ancak
bu sistemde ve bu düzende gördü. Ağrı halkı Nevroz alanını
şölene çevirdi; seçimde sandığı şölene çevirecek ve
Ağrı kendi tarihini ve makûs talihini bu şekilde
değiştirecek. Ağrının, Ağrı
halkının eliyle seçimde sizler gideceksiniz, Ağrı
halkından size bundan sonra 1 oy olmayacak ve oy çıkmayacak.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Başkanım, benim adımı zikrederek ilimin
adıyla birlikte sataşma yaptı, uygun görürseniz cevap vereyim.
BAŞKAN O bir
sataşma değil iltifattı efendim ama ben yerinizden, yine, 60a
göre bir söz veriyorum.
Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrı
Milletvekili Abdullah Koçun 320 sıra sayılı Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Tabii, bana göre
Ağrının makûs talihini AK PARTİ değiştirdi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, şunu
söyleyeyim: Sayın Cumhurbaşkanımızdan, AK PARTİden
önce Ağrıda 1 eğitim enstitüsü vardı, bizim
yaklaşık olarak 400 öğrencimiz vardı ve onlar da Erzurumdaydı
ama 2007de Ağrıda İbrahim Çeçen Üniversitesini kurduk, şu
anda 15.637 öğrencimiz var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yollardan bahsedin.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Bunun yanı sıra, özellikle, Hamur-Tutak-Patnos
kara yolunu söylüyor; bakın, 2011de başladık, geçen sene burada
-Abdullah kardeşimiz de biliyor- 204 trilyon lira para ayırdık,
bu sene 500 trilyon lira para ayırdık, Allah bir
sıkıntı vermezse on birinci aya kadar biz bu duble yolları
viyadükleriyle birlikte açıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sayın Bakanlarımız da geldiklerinde
şunu söyledik: Evet, 1915Çanakkale ama aslında
Şunu söyleyeyim: Tabii,
bu sene, hamdolsun, bütün Türkiyede çok güzel kar yağdı,
Ağrıda da kar yağdı, şu anda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çelebi, teşekkür ediyoruz.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) İstirham ediyorum, eğer takdir buyurursanız
sevinirim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Elbette ki şu anda Ağrı merkezde sular var
ama nasıl? Kar eriyor. Hamdolsun, bu sene kar demek, en büyük sermaye
demek, en büyük para demek. Büyük şehirlerimizde su yoktu,
Ağrımızda su yoktu, geçen sene Ağrı il merkezi, 7
ilçe, 4 belde dâhil olmak üzere bizim su seviyemiz 10 metreydi 80 metreye
çıktı. Şunu da söyleyeyim: Değerli kardeşim,
bakın, biz bu sene Valimizle görüştük -paralarını da
çıkarayım- 2 tane sondaj aracı alıyoruz.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Ya bunlar?
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Onlar şöyle: Haziran ayına kadar, sizin o su
olarak gösterdiğiniz, karımız eriyor; o, paradır, o paraya
bizim şükretmemiz lazım, hiçbir sıkıntımız yok.
Ağrı ili olarak söylüyorum, bizim şu anda
Çok teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz gidin Ağrıda anlatın onları,
Ağrıda halka anlatın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Çelebi.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, ben bunu bir sataşma olarak
değerlendiriyorum çünkü söylemimin haricinde bir söylemle Sayın
Çelebi cevap verdi, ben sizden söz hakkı istiyorum.
SALİH CORA (Trabzon)
Başkanım, bu Ağrı muhabbeti artık kuliste devam etsin.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Sataşma yok.
BAŞKAN Müsaade eder
misiniz.
Buyurunuz Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Benim söylemlerimin haricinde Sayın Çelebi bir söylemde bulundu
dolayısıyla bir sataşma söz konusu. Ben kürsüden
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kuliste bir çay içsinler Başkanım.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yok ya, sataşma yok ya.
BAŞKAN Sayın Koç,
bir sataşma yok, hizmetleri ikiniz de
Sayın Çelebi hizmetleri konuştu,
siz de eksiklikleri konuştunuz ama ilave edeceğiniz
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Hayır, benim Sayın Çelebiye dönük bir şeyim yok.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Ekrem Bey Ağrıda yapılanları söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Dışarıda çay içsinler beraber.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Eriyen karla ilgili, bunu bir lütuf olarak, bir
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Yani kar erimesin mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, dışarıda çay içsinler, konuşsunlar.
BAŞKAN Efendim
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Dışarıda çay içsinler beraber.
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Hatta çayı da biz ısmarlayalım Başkanım.
BAŞKAN Zaten
kardeşçe konuştular, ben yerinizden bir dakika söz vereyim efendim.
Buyurunuz.
63.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, benim Sayın Çelebinin samimiyetine gerçekten
bir diyeceğim yok yani çabası da var, bu bir gerçek, ben biliyorum
fakat şöyle bir durum var: Bakın, Ağrının sokakları,
Ağrının caddeleri bunlar. Maalesef şu anda
Ağrının caddeleri çamur altında ve çukur altında.
Gerçekten bu iktidar, bu mevcut olan
Savcı Sayanın Ağrı
Belediye Başkanı olmasından sonra ciddi bir şekilde
mağduriyet yaşanıyor Ağrıda. Bakın, burası
resmen gölet yani biz bununla nasıl şükür edeceğiz? Ya böyle bir
şey olabilir mi yani biz bununla şükür mü edeceğiz? Şöyle
göstereyim ben size.
Dolayısıyla
Ağrı gerçekten çok mağdur. Sayın Çelebinin... Ben gene de
onun çabaları için de bir şey diyemiyorum ama iktidar gerçekten
Ağrıya çok büyük kötülük etti. Yani bundan sonra Ağrıdan
iktidara oy olmayacak, kesinlikle, evet.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Ağrıyı onlar ağarttı zaten.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Enez
Kaplan Hayrettin
Nuhoğlu Zeki
Hakan Sıdalı
Tekirdağ İstanbul
Mersin
Fahrettin
Yokuş Ümit
Beyaz Orhan
Çakırlar
Konya
İstanbul
Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine
İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Ticari faaliyetlerin ve
ekonomik sistemin en önemli unsuru tüketicilerdir. Her ne kadar üretici,
satıcı ve tüketici sistemin ayaklarını oluştursa da
tüketici yoksa üretimden de satıcıdan da söz edilemez. Ne var ki
tüketiciyi aldatmaya yönelik sahtekârlıkların önü
alınamadığı gibi, yeni metotlarla daha da
arttığı görülmektedir. Bu sebeple, tüketiciyi ileri seviyede
korumaya yönelik her türlü tedbirin alınması, caydırıcı,
ağır müeyyidelerin getirilmesi, tüketicilerin bilgilendirilmesi ve
hak arama yollarının kolaylaştırılması mutlaka
sağlanmalıdır. Uluslararası Tüketici Hakları Evrensel
Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1985
yılında ilan edilerek 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü olarak kabul
edilmiş ve teklifin görüşülmesi iyi bir tesadüf olarak bugünlere denk
gelmiştir.
Tüketicilerimizin
korunması Anayasamızda da yer almaktadır. Dördüncü
Kısımın İkinci Bölümünde Ekonomik Hükümler
başlığı altında Devlet, tüketicileri koruyucu ve
aydınlatıcı tedbirleri alır. denilmiştir. Ne var ki,
bu doğrultuda bugüne kadar çıkarılan kanunlar yeterli
olamamıştır. Getirilmiş olan bu kanun teklifinin de
ihtiyaçları tam olarak karşılamaktan uzak olduğunu ifade
etmek istiyorum. Son zamanlarda yaşamakta olduğumuz enerji ve akaryakıt
krizlerinde tüketicinin haklarına bugünkünden farklı olarak çare
bulunmalı, çözüm getirilmelidir. İnternet üzerinden
satışlarda; kişisel verilerin korunması, kargo
sorunlarının çözümü ve ayıplı ürünlerin iadesi
konularında da eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir.
5inci maddeyle, 6502
sayılı Kanunun 38inci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Tüketicinin yazılı ve açık talebi
olmadan sigorta yaptırılamayacağı, tüketicinin
istediği sigorta şirketinden teminat alabileceği ve yan finansal
ürün ve hizmet alınması için zorlama yapılamayacağı
düzenlemede yer almıştır. Bu düzenlemenin yerinde olduğunu
düşünüyoruz. Ne var ki partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine geçilen 27nci Yasama Döneminde, diğer kanun tekliflerinde
olduğu gibi bu teklifte de yasama sürecinin nitelikli bir şekilde
işlemediği ana komisyon ve tali komisyon safhalarında
görülmüştür. Dünya tüketici haklarına ve Anayasa'mızın
hükümlerine uyumun gerektiği gibi sağlanamadığı, dolayısıyla
yakında yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulacağı düşüncemi
de paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu vesileyle, geçen hafta yapılan açılış törenine
kısaca değinmek istiyorum. Bilindiği gibi, ertelenen tören
Çanakkale Zaferi'nin 107nci yıl dönümünde, 18 Mart Cuma günü yapılmıştır.
Çanakkale Köprüsü ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Köprünün
yapılış ve işletmesiyle ilgili teknik ve ekonomik
eleştirilerimiz devam edecektir ancak eleştirilerimizi sürekli
çarpıtarak projeye karşı çıktığımız
algısını yaratmak eleştiri konularını
oluşturan yapım bedelinde ve garanti ödemelerinde yapılan büyük
soygunu gizlemeye yetmeyecektir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Burada bir kez daha vurgulamak isterim ki İYİ
Parti projelere değil, ranta karşı çıkmaktadır.
Ben şimdi törenle ilgili
iki eleştirimi dile getirmek istiyorum. Birincisi, köprü
açılışından önce Cumhurbaşkanının
şehitlerimiz için düzenlenen törende konuşma yaparken
sağında ve solunda dekor oluşturan 2 yeniçeriyle ilgili
olacaktır. Osmanlı'nın ihtişamlı günlerinde bol ulufe
dağıtılan gösterişli Yeniçeri Ocağı, gerileme
dönemiyle birlikte devletin başına sürekli bela açan bir kuruma
dönüşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Çok sık isyan bayrağı açmak suretiyle
başıbozuk bir hâl alan Yeniçeri Ocağı, büyük bedel ödenerek
1826 yılında yani Çanakkale Zaferinden doksan yıl önce
kapatılmıştır. Çanakkale Zaferini ise modern tarzda
yetişmiş subaylar komutasında düzenli Osmanlı orduları
kazanmıştır. Bu durumda, Cumhurbaşkanının her iki
yanında dekor oluşturan yeniçerilerin yerine, zafer kazanan düzenli
ordunun temsilcileri olsa daha doğru olmaz mıydı? Bu dekoru
hazırlayanlar kimlere, hangi mesajı vermektedir?
Eleştirilerimin
ikincisi, aynı gün o büyük zaferin başta TRT olmak üzere televizyon
yayınlarında gerektiği gibi yer almamış
olmasınadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bağımsızlık yolunu açan bütün dünyanın kabul
ettiği o muhteşem zafer köprü açılış töreniyle
gölgelenmek istenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Selamlamak için
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk milletinin
yapılanları çok iyi fark ettiğini ve asla
unutmayacağını hatırlatıyor; kanıyla,
canıyla zaferi bizlere emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve
bütün kahramanlarımızı rahmetle, minnetle anıyor;
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo
sesleri ve alkışlar, CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5inci
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
6ncı madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin işlenecek hükmünde yer alan "kırk sekiz ibaresinin "otuz
altı şeklinde değiştirilmesini ve düzenlemeye
aşağıdaki (2) numaralı fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
"(2) Ön ödemeli konut
satışları kat irtifakına geçmiş
bağımsız bölümlerde yapılır. Ön ödemeli konut
satış sözleşmeleri damga vergisi ve harca tabi değildir.
Noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri alıcı veya
satıcı tarafından bildirilmesi halinde tapuya şerh edilir.
Adi yazılı sözleşme yapılması halinde yüklenici
tarafından ertesi iş günü tapuya şerh talebi bildirilmedikçe
hiçbir şekilde ön ödeme talep edilemez. Ön ödemeli konut
satışı nedeniyle alıcılardan alınan temsil
yetkisini haiz vekaletnamelerde projelerde değişiklik yapma yününde
yetkilendirici düzenleme yapılamaz. Ön ödemeli konut satışına
ilişkin ticari reklamlar Reklam Kurulunun izni olmadıkça
yayınlanamaz.
Ali
Şeker Tahsin
Tarhan Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul Kocaeli İstanbul
Cengiz
Gökçel Tacettin
Bayır Neslihan
Hancıoğlu
Mersin İzmir Samsun
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Tacettin Bayır.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Teklifi görüşmelerinin
6ncı maddesi üzerine söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek
isterim ki iktidar mensubu milletvekilleri kanun teklifi konusunda oldukça
başarısız. Bunu en son Nükleer Düzenleme Kanununda da
yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Bir gün öncesinden haberdar
olduğumuz kanun tekliflerini STKlerin, derneklerin, konunun uzmanı kişilerin
görüşleri dahi alınmadan Komisyonda görüşüyoruz. Aslında
şu anda da baktığımız zaman, 25 kişilik
çalıştığımız Komisyonun -neredeyse- iktidar
partisinin 12 milletvekilinden Komisyon sıralarında sadece 1 genç
milletvekili arkadaşımız var. Salona baktığım
zaman, solanda da Komisyonda görev alan milletvekillerinden kimse yok. Bu,
şu demektir: Bu iktidarın tüketiciyi koruma hakkında
çıkaracağı kanuna Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi
Hareket Partisinin verdiği önem bu kadardır arkadaşlar, bu
kadar.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) CHPnin verdiği önem de bu kadar. Bak,
CHPnin verdiği önem de bu kadar, 15 kişi var; 130 kişiden 15
kişi var. Oraya da bak!
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Bu salonda gözüküyor. Şimdi, konunun uzmanı kimseyle
Sen sonra cevap verirsin, sen
işine bak!
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Oraya da bak! 15 kişi var orada da.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Konunun uzmanı kimseye danışmıyoruz, sormuyoruz,
görüşünü almıyoruz, önerilerini görmezden geliyoruz; Ben
yaptım, oldu. anlayışıyla yasalaşıyor maddeler.
Sonra ne mi oluyor? Anayasa Mahkemesi Dur bakalım, burada bir
yanlış var. diye iptal ediyor. Yani işimizi doğru
yapmıyoruz arkadaşlar. Bu salonda bunu niye anlatıyorum, niçin
anlatıyorum? Çünkü kaliteli yasa çıkaramıyoruz; zamanımızdan
kaybediyoruz, Anayasa Mahkemesini uğraştırıyoruz, bize hizmet
eden insanları yoruyoruz, kâğıda zarar veriyoruz, enerjiyi
boş yere tüketiyoruz; yeri geliyor geriliyoruz,
tartışıyoruz, birbirimizi üzüyoruz. Hâlbuki çok zor değil
bir kanun teklifini hazırlarken uzman kişilerden, odalardan,
derneklerden, STKlerden, başka partili vekillerden görüş almak,
katkı sunmasını beklemek. Daha sağlıklı bir
işleyiş varken neden zoru seçiyoruz? Biz bunu söylemekten
bıktık, siz bunları dinlemekten bıkmadınız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin geneliyle ilgili toplum
adına tüketiciye atılan her olumlu adıma biz parti olarak
varız, hiçbir itirazımız yok. Bu maddelerin toplum yararına
olması için elimizden gelen katkıyı da vermek istiyoruz ancak ne
yazık ki bazı çıkarılan kanun ya da yönetmelikler
uygulamalarla çelişiyor yani uygulama farklı, yasa farklı
olabiliyor.
6ncı maddede Ön
ödemeli konutun sözleşmede taahhüt edilen süre içinde tüketiciye teslim
edilmesi zorunludur. Bu süre her hâlükârda sözleşme tarihinden itibaren
kırk sekiz ayı geçemez. Kat irtifakının tüketici adına
tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte devir ve teslim
yapılmış sayılır. deniyor. Biz bu sürenin otuz
altı ayı geçmemesini belirttik ve önerge verdik, dedik ki
Tabii,
reddedildi önergemiz. Niye karşıyız bu süreye? Onu kısaca
anlatayım. Diyelim ki ben kiracıyım, bir ev alacağım,
gittim müteahhitle anlaşma yaptım. Müteahhit bana evi yirmi dört ayda
teslim edeceğini söyledi, ona göre gittim bankadan kredi aldım. O
anda kiracı olduğum için hem kira ediyorum hem de evimin taksitlerini
bankaya ödüyorum. Dolayısıyla müteahhit bana iki yılda bunu
teslim etmemesi durumunda, ben hesabımı ona göre
yaptığım için hem bankadaki taksitleri ödemeye devam
edeceğim hem de kirayı ödemeye devam edeceğim,
dolayısıyla mağdur duruma düşeceğim. Bunun bu yüzden
uzatılmasını doğru bulmuyorum. Kaldı ki hasbelkader
kendim de inşaat sektörünün içinde olduğum için
İnşaat
teknolojisinin gerek vinçlerle gerek hazır betonla gerek demir
sistemlerinin hızlandırılmasıyla, artık, geçmişte
üç yılda yapılan bir apartmanın bugün bir yılda
yapıldığını hepimiz biliyoruz. Yani müteahhitler
açısından geçilen bu teknolojiyle daha hızlı inşaat
yapmak mümkün artık.
Bir başka şey, 70
bin lira ceza konulmuş yani 1 milyonluk da alsanız bir konutu 70 bin
lira ceza, 5 milyonluk da alsanız 70 bin lira ceza; bu da adaletli
gözükmüyor. Ne olabilirdi? Yıllık ödediğiniz taksit miktarı
kadar ya da 1-2 katı olabilirdi, bunları da önermiştik ama
bunlar da ne yazık ki reddedildi. Dolayısıyla Çayın
taşıyla çayın kuşunu vurayım. diyen uyanık müteahhit
hiç elini cebine atmadan, gelen parayla inşaat yapar, zamana yayar, hele
hele bir de inşaat birim fiyatlarına göre fiyat farklarını
da alıyorsa uzatır da uzatır inşaatı müteahhit; bunu
gözden kaçırmayalım arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Sağ olun Sayın Başkan.
Dolayısıyla bu
teklifin adı, bu yüzden, Tüketiciyi Koruma Kanunu değil, olsa olsa
müteahhidi koruma kanunu olur.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan kırk sekiz ayı ibaresinin otuz
altı ayı ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Zeki
Hakan Sıdalı Ümit
Beyaz
Konya Mersin İstanbul
Enez
Kaplan Orhan
Çakırlar
Tekirdağ Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; maddeyi
görünce müteahhitler taahhütlerini neden otuz altı ayda bitiremiyorlar
diye düşünmemek elde değil. Sonuçta, dünyada köprüler, yollar,
havaalanları çok daha kısa sürede bitiriliyor; evler, siteler neden
bitmesin? Sorunun cevabı aslında çok basit. Sizin yönettiğiniz
ekonomide hiçbir şey yürümüyor. Bu ekonomik bakışla, değil
kırk sekiz ayda, seksen sekiz ayda da bitmez. Aslında maddeyi
değil, sizi değiştirmek lazım. Neden mi? Teklifin genel
gerekçesinde de yer aldığı gibi, değişen ve
gelişen şartlarda tüketici haklarını yasalarla güvence
altına alabilmek elbette ki çok önemli zira tüketiciyi kur artışlarına,
fiyat istikrarsızlığına, enflasyona ve total krizlere
karşı korumak gerekiyor. Peki, bu yapılıyor mu? Maalesef
hayır. Üstelik bir de mütebessim bir ifadeyle Türk lirası şu
anda en zayıf durumunda, gideceği bir yer yok. Vatandaş rahat
olsun. deniliyor. Bir Maliye Bakanının ağzından böyle bir
talihsiz ifade nasıl çıkar? Çıkmamalı. Gerçekten Türkiye
ekonomisini kurtarmış hâliniz bu mu? Bir de
kurtarmasaydınız ne olurdu kim bilir!
TÜİKin ilk iki ay
enflasyonu yüzde 16,45. Bugün sabit gelirlilerin alım gücü geçtiğimiz
yılın da gerisinde. Yani asgari ücretin alım gücü tam 601 lira
erimiş ve bu sadece iki ayda olmuş. Nihayet hayat
pahalılığını kabul edebildiniz. Şaşırdık
ama alım gücünün düştüğüne dair bir öz eleştiri bile
yaptınız. Millet adına umutlandık. Bu öz eleştiriyi
yapan iktidardan ne beklenir? Kendi yarattığı krize çözüm
bulması. Peki, siz çözüm yerine ne söylediniz? İstenilen her ürüne
erişimin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Doğru, ürüne
erişiliyor ama fiyatlarına erişilemiyor. Peki, vatandaş ne
yapsın? Kemal Sunalın Tokatçı filmindeki gibi cama ekmek
banarak mı erişsin? Bu ifadeler vatandaşın aklıyla
alay etmekten başka bir şey maalesef değil. Açlık
sınırının utanarak söylüyorum- asgari ücreti geçerek 4.682
lira olduğu, 4 kişilik bir ailenin yalnızca gıda
harcamasının 3.130 lira olarak hesaplandığı ekonomik
bir ortamda, bu kürsüden defalarca, iktidarın sebep olduğu yüksek
enflasyon yüzünden asgari ücretin buhar olup uçacağını söyledik.
Yüzde 50 zamlı asgari ücret sadece iki aydır vatandaşlarımızın
cebine giriyor ve girdiği gibi de gidiyor. Eskiden,
hatırlarsınız Ay sonunu getiremiyoruz. denilirdi, artık
ücretli çalışanlar ay ortasını bile getiremiyor, eksi
bakiyelerle kredi kartlarına taklalar attırarak yaşamaya
çalışıyorlar. Maliye Bakanı bir gelsin de şimdi o
insanlara Rahat olun. desin. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde üç ayda
bir asgari ücret güncellenmeli. dedik, hâlen de diyoruz. Son günlerde de
konuyu anladınız zannettik ama Sayın Çalışma
Bakanı Asgari ücret tartışmalarını anlamlı
bulmuyorum. dedi, kapıyı da sert bir şekilde kapattı yani
asgari ücretliyi bir kez daha kaderine terk etti. Ama vatandaş bu
beyanınızı anlamlı buluyor, sandıkta daha da anlamlandıracak,
hepiniz bir kerede anlayacaksınız. Vatandaşı derin yoksulluk
sarmalının içine iten sizler onların Geçinemiyoruz!
çığlığını anlamsız bularak herkesi
yoksullukta eşitleme niyetindesiniz, belli. Herkesin açlık
sınırının bile altındaki asgari ücretle
eşitlendiği maaşları biz kabul etmiyoruz. Yüksek oranda
asgari ücret asgari ülke yaratır diyoruz; asgari ülke değiliz, olmak
da istemiyoruz. Bizi, yoksul bir ülkenin kaderini kabullenmiş
mazlumları yapamazsınız. Vasat halklar vasatlığa
razı olur, biz olamayız; refahı hep beraber hak ediyoruz. Bugün
bir kez daha anladık ki yoksulluk AK PARTİ iktidarlarının
halka dayattığı kadardır bunu değiştirmek de
İYİ Partinin kaderidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
İYİ Parti
fırsat eşitliğini sağlayan, yoksulluk döngüsünü kıran,
hak temelli bir sosyal devlet anlayışıyla Türkiye
Cumhuriyetinin de Türk halkının da hak ettiği demokrasiye,
adalete, refaha taşınmasına aracılık edecektir.
Özetle, üretimde mağdur,
tüketimde mağdur, tarımda mağdur, konutta mağdur yani
memleket mağdurlar memleketi oldu. Siz, ekonomiyi düzelteceğinize
kanunları eğip büküp günü kurtarma peşindesiniz. Bu kadar
mağduriyet yaratan zihniyetin mağlubiyeti de yakındır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Enez
Kaplan Fahrettin
Yokuş
Mersin
Tekirdağ
Konya
Ümit
Beyaz Orhan
Çakırlar
İstanbul
Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçesini
okutuyorum.
Gerekçe:
Teklifin 7nci maddesiyle
"Tüketicinin isteği veya kişisel ihtiyaçları
doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmeler
haricinde mal satışlarında bu süre her halükarda otuz günü
geçemez. düzenlemesi de tüketicinin istek ve kişisel ihtiyaçları
doğrultusunda sipariş edilen mal taahhütlerinde edimin yerine
getirilme süresini satıcı sağlayıcıya
bırakmaktadır. Bu düzenlemede, tüketicinin korunabilmesi için bir
tarih sınırlaması getirilmelidir. Bu sebeple, maddenin teklif
metninden çıkarılıp tüketicinin haklarını koruyacak
şekilde yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Tüketicinin isteği
veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallara
ilişkin sözleşmeler haricinde mal satışlarında bu süre
her halükarda otuz günü geçemez. ibaresinden sonra gelmek üzere
"Tüketicinin isteği veya kişisel ihtiyaçları
doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmelerde ise
bu süre her halükarda 60 günü geçemez. ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Tokat Adana
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Bedri
Serter
İzmir Antalya İzmir
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurunuz Sayın Serter.
(CHP sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yine yangından mal
kaçırırcasına gündeme alınan kanun maddelerini
tartışıyoruz. Bunu bir geçirelim, sonra gerisine bakarız.
anlayışı ülkeyi batırmaya devam ediyor. Artık
iktidarsız iktidarınız ne yapacağını bilemez
hâldeyken son düzlükte hız kesmeden talan politikalarına devam
diyorsunuz. Bir yandan da millete Bak arkadaş, ben senin
haklarını, tüketici haklarını tekrar tekrar revize
ediyorum, Meclisi bu işler için son hızla
çalıştırıyorum. diyor, göz boyamaya
çalışıyorsunuz ama milletimiz artık yemiyor, tüm
çırpınışlarınız boşuna.
Tüketicinin Korunması
Kanunu ilk kez 1995te çıkarılmış, 2014te
iktidarınız döneminde yürürlüğe girmiş olan 6502
sayılı Kanunla 4077 sayılı Kanun yürürlükten
kaldırılmış; 6502 sayılı Kanunda sekiz
yıldan bu yana 8 defa da değişiklik
yapmışsınız.
Ben bildiğiniz gibi-
milletvekili olmadan önce iş insanı olarak mobilya sektöründeydim.
Sektör olarak AR-GE, modelleme, dizayn, sağlamlık
çalışmalarından sonra, en son, tüketicinin keyifle
kullanabileceği ürünleri üretir ve sunarız. 1995 yılında
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunuyla başlayan
süreçte mobilya sektörünün üreticileri ile tüketicileri arasında ciddi bir
çalışma olmuş, ortak bir anlayış
geliştirilmiştir ve bu düzlükte yüzde 95e yakın uygulama ortaya
konulmuştur. Tabii ki yıllar geçtikten sonra, değişen
ihtiyaçlar doğrultusunda da kanunlar üzerinde çalışmalar
yapılabilir ve yapılmıştır da. Fakat yine bu kanunda
Ben yaptım, oldu. deyip diretmekte niyetlisiniz. Soruyorum: Bu madde
üzerinde çalışırken Türkiyenin mobilya sektörü temsilcileri,
odaları, dernekleri bu kanun değişikliğinden haberdar
edilmiş miydi? Onların görüşleri, önerileri, düşünceleri ve
mesleki deneyimleri göz önüne alınmış mıydı? Pandemi
dönemiyle çöken mobilya sektörü şimdi de AKPnin iş bilmez, piyasa
tanımaz, sadece rant ekonomisini önceleyen ekonomi politikalarıyla
uğraşmasını izliyor ve sonuca gidiyor bu halk. Mobilya
sektöründeki fiyat artışlarının ne kadar olduğunun
farkında mı acaba bu yasayı yapan zatımuhteremler? Sektörün
acil talep ve isteklerini hiç duymamışlar mı acaba? Tek adam
sisteminde bilenen tek şey Her şeye ben karar vereyim, her şeyi
ben dizayn edeyim. Millet kimmiş! Ben ne dersem o olur.
anlayışıyla Türkiye'yi de ülkenin önde gelen sektörlerini de ya
bitirdiniz ya da bitirme noktasına geldiniz.
Sizlere mobilya sektörünün
ham madde olarak kullanıldığı belli başlı birkaç
kalemi, bu kalemlerin artışlarını sıralamak istiyorum:
Mesela, süngerin 2021de 600 lira olan metreküpü şu gün, altı ay
sonra 1.120 lira; kumaş, normal bir döşemelik kumaş geçen sene
23 lira, bu sene 66 lira; aynı şekilde, birinci sınıf bir
ham MDF geçtiğimiz sene 250 lira, bu sene 750 lira; en son, birinci
sınıf gürgenin metreküpü 2020de 900 lirayken şimdi 8.500 lira.
Nedendir bu artışlar? diye acaba hiçbiriniz sormuyor musunuz kendi
kendinize? Sektörün üreticileri bu fiyatlarla boğuşurken inat yapar
gibi üreticinin üstüne yeni yeni vergiler getirip onları boğmaya
çalışmak ancak AKPye yakışır (!) Sektörde zaten
standart ürünlerde ürün teslim termini otomatik olarak otuz altmış
gün arasındadır. Özel imalatta ve özellikli mobilya
yapımlarında üretici ve tüketici arasında yapılan
sözleşmeler geçerlidir. İmalatın yapım zorluğu ve
teslim yerine göre teslim tarihleri dört ay ile bir yıl arasında
değişebilir ama Komisyon görüşmelerinde 7nci maddeye dair bir
noktaya değindik ve kanun maddesinde tüketicinin isteği ve
kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan, standarda
yakın mallara ilişkin sözleşmelere Teslim süresi her durumda
altmış günü geçemez. ibaresinin eklenmesini talep ettik ve ediyoruz.
Yine, iktidarın iş
bilmezliği ve sektörü tanımamasının sonucunda
geldiğiniz noktada, mobilya sanayisini, ham madde tedariki başta
olmak üzere pek çok konuda mağdur duruma getirmiştiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEDRİ SERTER (Devamla)
Böyle bir ortamda hâlâ üretim yapmak için çaba sarf eden üreticilerden vergi
borcu olanların hesaplarına bloke koyuyor ve icrayla üstüne
gidiyorsunuz. Bugün geldiğimiz noktada ürün almak isteyen tüketici güven,
malını satmak isteyen üretici ise önünü görmek istiyor.
Bu itibarla, 2 tarafın
mağdur edilmeyeceği, devletin yatırımlarıyla garantör
olacağı bir sistemi kurmak, inşallah, bize nasip olacak diye
düşlemekteyiz. Bu konunun eksik noktalarını en kısa zamanda
tamamlayıp ümit ediyorum, sonuca vardıracağız.
Şu anda hepinize saygılar
sunuyorum ama gerçekten, AKPli milletvekillerinin işi zor; Bu kadar
sorunu burada dinlemek sizi şişirmiyor mu? diye düşünmekten
kendimi alamıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 320
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Züleyha
Gülüm Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Şanlıurfa İstanbul Kocaeli
Kemal
Peköz İmam
Taşçıer Rıdvan
Turan
Adana Diyarbakır Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
tüketici hakem heyetlerinin feshedilmesi gerektiğini söylüyorum. Pratikte
sahaya bakmak lazım; bu heyetler şu anda laçka bir hâlde,
işlevsiz hâlde çünkü yükleri çok ve angarya olarak hissediyorlar.
2014teki 6502 sayılı Yasa değişikliğinden sonra,
gelen vatandaşı geri çeviriyorlar Kardeşim, kazanamazsın,
geri git, boş ver, şu bu
diyerek. O yüzden ticaret il
müdürlüklerine devredilmeli, bu bir.
İkincisi: Şimdi,
vatandaş, tüketici başvuruyor, satıcıyla olan bir
ilişkisi var. Tüketici eksik evrak veriyor, heyet kabul ediyor evrakı
ve tüketici haksız çıktığı zaman buradaki masrafı
hazine ödüyor. Tüketici hakem heyeti üyelerinin hatasından dolayı
hepimizin cebinden çok büyük ödemeler, masraflar çıkıyor. Bunu
önlemek için, eğer böyle eksik işlem yapıyorsa tüketici hakem
heyeti masrafı ödesin; buna dikkat etmek gerekiyor.
Yine, uzaktan
satışlar pandemi döneminde arttı, hepimiz uzaktan
satışla bir şeyler alıyoruz fakat uzaktan satışla
geliyor, cep telefonu istiyorsunuz, kutuyu açıyorsunuz, bir
bakıyorsunuz -işte, oldu bu hadiseler- salatalık
çıkmış. Şimdi, bunu engellemek için ne yapmak lazım?
Şeffaf paket uygulaması gerekiyor. Şimdi, kargocu getiriyor
size, siz paketin içindekini görmelisiniz, şeffaf pakette ne
geldiğini görmelisiniz. Görmeden alıyorsunuz ve daha sonra
satıcı diyor ki: Tamam, ben sattım artık. Uğraş
dur. O yüzden şeffaf paket uygulaması gelmeli.
Yine, pandemi döneminde özel
okullar, tabii, uzaktan eğitim yaptılar ve tüketiciler hakem
heyetlerine başvurdu Ücret düşüşü olması lazım. diye
Yasanın uygulanması gerekiyordu ama özel okulları kurtarmak için
kaymakamlıklar Bakanlıktan görüş istedi. Ya, bize görüş
verin de ona göre hareket edelim. dendi ve özel okullar kurtarıldı. Bu
da olmaz; ya, yasa var ortada, Bakanlıktan görüşe ne gerek var Allah
aşkına!
Yine, bakın, evim
mağdurları var; büyük bir yara. 54 bin evim mağdurunu
aylardır anlatıyoruz. Maliye Bakanına sordum bütçe
görüşmelerinde, Ticaret Bakanına sordum; hiçbir şey
diyemiyorlar. Ya, 54 bin evim mağduruyla görüşüyorum. Kaç kez
Bir
sürü mağdur; zaten kıt kanaat geçinen insanlar bunlar, faizsiz
kurumlar diye gitmişler, yıllarca birikimlerini buraya
yatırmışlar ve şu anda perişan durumdalar. Çok büyük
borçlar altında, çoğu boşanıyor, aileler bir bir facia
yaşıyor, intihar edenler var; büyük bir sosyal travma
yaşanıyor şu anda, 54 bin evim mağduru şu anda bunu
yaşıyor. Peki, bununla ilgili neden bir şey söylemiyor iktidar?
Bakın, yüz binlerce insan anlamına gelir bu çevresini de
etkilediği zaman.
Şimdi, son olarak da ben
bir başka konuda konuşmak isterim. Bugün Ankara Barosu
Başkanı istifa etti. Neden? Açıklama yaptı Baro
Başkanı Kemal Koranel, birkaç madde sıraladı. O maddelerden
biri, benim aylardır gündeme getirdiğim bir konuyla ilgiliydi. Kimse
dinlemiyordu bu konuyu ama çok önemliydi. İki ay önce Ankara Barosu
İnsan Hakları Merkezi Ankara Emniyetindeki gözaltındaki
işkencelerle ilgili bir rapor hazırladı. Sonra ne mi oldu? Baro
kendi İnsan Hakları Merkezinin raporunu sitesinde
yayınlamadı. Şaşırdık, inanılmaz bir
durumdu; kendi avukatları gitmişti ve yayınlamıyordu.
Neden? İki aydır biz baskı yaptık, Neden
açıklamıyorsunuz? dedik; ben her gün tweet attım bir insan
hakları savunucusu olarak ve sonunda bugün Ankara Barosu Başkanı
istifa etti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Ben aslında yayınlanması
yanlısıydım, Yönetim Kurulundaki arkadaşlarım
Yayınlama. dedi ama şu anda hata ettiğimi anlıyorum.
dedi ve istifa etti koca Ankara Barosunun Başkanı. Çok vahim bir
durum, işkence örtbas edilmeye çalışılmış.
Aylardır söylediğimiz işkencenin ortaya çıktığını
görüyoruz.
Peki, o zaman şunu
sormak lazım... İşte, pazar günü Adanada meydanlarda korkunç
işkence görüntüleri yaşandı ve Devlet Bahçeli dedi ki: O
polislerin alnından öperim.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Aynen!
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Doğru demiş!
ESİN KARA (Konya)
Aynen öyle!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlar, şunu
söylemek lazım: Bakın, işkence insanlık suçudur,
işkenceye sahip çıkmayın; işkenceye sahip
çıkarsanız Kemal Koranel gibi mahcup duruma düşersiniz.
ESİN KARA (Konya)
Parmağını sallama!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) İşkence insanlık suçudur.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Alakası yok. Devlete karşı gelenlerin
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) İşkence insanlık suçudur.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Otur orada! İşkenceyle alakası yok. Aldatma!
İşkence değil.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Devamla) İşkence insanlık suçudur; kesinlikle sahip
çıkmayın. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Sen de teröristlere sahip çıkma.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Devlete karşı geleceksin, nümayiş yapacaksın;
ödül mü vereceğiz buna?
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) İşkence yapıldı orada,
insanlar etkisiz durumdayken üstlerine defalarca cop vuruldu; haberiniz yok mu?
O görüntüleri görmediniz mi?
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Hadi oradan!
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) İyi olmuş, oh olmuş!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Yazıklar olsun ya!
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Sana yazıklar olsun!
AYŞE SİBEL ERSOY
(Adana) Sana yazıklar olsun!
İBRAHİM ÖZYAVUZ
(Şanlıurfa) Devlet var orada.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Etkisiz durumdaki insanların üstüne
binlerce defa vurdular.
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Sana yazıklar olsun, sana, sana! Bu kadar devlet
düşmanı olmaz insan.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ne devlet düşmanı; sivil insanlar,
kadınlar onlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, zapta geçsin, zapta geçsin.
Sayın Başkan,
işkencenin insanlık dışı olduğunu iddia edip
şimdiye kadar tüm çalışmalarda hassas davrandık, birçok
yasal mevzuat düzenledik; işkencenin tümüne karşıyız.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
8inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Enez
Kaplan Yasin
Öztürk Zeki
Hakan Sıdalı
Tekirdağ Denizli Mersin
Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar Ümit
Beyaz
Konya Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 8inci maddesi genel
itibarıyla olumlu düzenlemeler içermektedir ancak devre tatil hususunda
aidat meselesinin de düzenlenmesi gerekmektedir. Bazı devre tatil uygulamalarında
tüketicilerin aidatlarının kontrolsüz ve keyfî bir şekilde
arttığı görülmektedir. Bunun
sınırlandırılması tüketicinin hakkını
korumak hususunda önem arz etmektedir. Ayrıca, birçok örnekte, devre tatil
uygulamalarında başlangıçta tüketiciye vadedilen imkânların
zaman içerisinde farklı amaçlarla kullanıldığı,
satıldığı ve netice itibarıyla, tüketicinin
başlangıçtaki anlaşmasına aykırı bir süreç
işlediği, anlaşılan tesis imkânlarının önemli
ölçüde küçüldüğü görülmektedir. Devre tatil uygulamalarında bu
sorunlara da çözüm bulunması ve bu tarz olumsuzlukların önüne
geçilmesi gerekmektedir. Bu gerekçeyle maddenin teklif metninden
çıkarılması ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
9uncu madde üzerinde önerge yok.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
Sayın Çakırözer,
buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, 12
Şubatta Eskişehirde düzenlenen fahiş zamları protesto
yürüyüşüne katılan Eskişehirlilere yapılan baskıya
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bin odalı saraylarda
keyif çatanlar, Kuyruk olmasın diye ete zam yaptık. diyenler
vatandaşın zam isyanını duymuyor; duymadıkları
gibi Geçinemiyoruz, zamlar geri alınsın. demeyi dahi suç sayıyor.
Eskişehir'de, 12 Şubat'ta, genç-yaşlı, kadın-erkek
binlerce hemşehrimizle fahiş zamları protesto yürüyüşümüze
hukuksuz biçimde izin verilmedi. Dahası, anayasal hakkımızı
gasbedenler, şimdi çıkmış, o gün Zamlar geri
alınsın. diyen yurttaşlarımızı Emniyete ifadeye
çağırıyor.
Protesto hakkı, anayasal
haktır; bu hakkın barışçıl ve demokratik
kullanımının cezalandırılması kabul edilemez. Tek
talepleri fahiş zamların geri alınması olan herhangi bir suç
işlememiş Eskişehirlileri bu şekilde baskıyla susturamazsınız,
sindiremezsiniz. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz:
Pankartlarımızı da indirseniz, yürüyüşlerimizi de
engelleseniz haykırmaya devam edeceğiz; artık yeter, zamlar geri
alınsın!
BAŞKAN Sayın
Gülüm, buyurunuz efendim.
65.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, iktidarın
savunmaya yönelik saldırılarına ilişkin
açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
İktidarın savunmaya yönelik saldırıları sürüyor.
Dün, avukat arkadaşımız Alişan Şahin mesleki
faaliyetleri nedeniyle gözaltına alındı. Bugün Çağdaş
Hukukçular Derneği üyesi avukat arkadaşlarımızın
davası görüldü; Barkın Timtik, Oya Aslan ve Selçuk
Kozağaçlı yıllardır hukuksuzca tutuklu
yargılanıyor. Resmî belgede sahtecilikten hüküm giymiş bir
polisin imzasının olduğu belge davada delil olarak kabul
ediliyor, gerçekte var olmayan gizli tanık beyanlarıyla sahte
deliller yaratılıyor, var olduğu iddia edilen gizli
tanıklar duruşmaya getirilemiyor çünkü yoklar.
Avukat Alişan
Şahine yönelik gözaltının da ÇHDye yönelik davanın da
hukuki değil, politik olduğunu ve savunmayı susturmaya yönelik
olduğunu çok iyi biliyoruz ama bir kez daha söyleyelim: Savunma sizin
baskılarınızdan dolayı asla susmayacak.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 29 Milletvekilinin
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4260) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 320)
(Devam)
BAŞKAN Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
23.33
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
320 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 10 ila
19uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Ümit Beyaz.
Buyurunuz Sayın Beyaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili teklifin ikinci bölümü üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tüketim toplumunun en belirgin özelliği yapay ihtiyaçlar
oluşturulmasıdır. Tüketiciler, kültür endüstrisi eliyle üretilen
her şeyi tüketmeye yönlendirilmektedir. Kültür endüstrisinin ürettiği
ürünlere karşı tüketicinin korunması ve tüketici hakları,
artık günümüzde en temel insan hakları arasında
sayılıyor. Tüketicinin korunması toplumun her kesimini
ilgilendiren, etkileyen, hiç kimsenin kayıtsız kalamayacağı
bir konudur. Ülkemizde tüketicileri koruyucu tedbirler almak anayasal bir
görevdir. Özellikle, tüketim toplumu olmanın bir sonucu olarak, insanlarımız
ihtiyacı olmadığı hâlde mal tüketmeye teşvik ediliyor,
mal ve hizmetlerin niteliklerini tam olarak araştırmadan satın
alma eyleminde bulundukları görülüyor. Tüketicinin zihnini allak bullak
eden büyük bütçeli reklamlar, kullanılan pazarlama teknikleri,
tüketicileri bu ürünleri pazarlayanlar karşısında zayıf bir
konuma oturtuyor. Bu koşullarda tüketicinin korunması âdeta bir
mecburiyete dönüşüyor. Ülkemizde de tüketiciyi korumak için çeşitli
yasa ve düzenlemeler yapılmış olsa da tüketicilerin
haklarını bilmemesi, tüketicilerin eğitilip bilgilendirilmemesi,
yaşanan yetersizlikler, ihtiyaçların tam tespit edilememesi sebebiyle
yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı hissedilmiştir. Maalesef, tüketici
hakları konusunda yaşanmış bütün olumsuzluklara rağmen
bu değişiklik yapılırken de hiçbir tüketici örgütünün
görüşü alınmamıştır, Komisyon üyelerine kanun
teklifini inceleyecek süre tanınmamıştır, yasal
değişiklikler her zamanki gibi Ben yaptım, oldu.
yaklaşımıyla Meclis Genel Kuruluna getirilmiştir. Biraz
evvel Tüketicinin korunması âdeta bir mecburiyete dönüşmüştür.
dedim fakat tüketici, iktidarın zamları karşısında
korunmasız durumda. Biz tüketiciyi korumak için tüketici haklarında
yeni düzenlemeler yaparken tüketiciyi iktidardan, zamlardan kim koruyacak?
Akaryakıta, elektriğe, temel gıdalara gelen yüzde 200leri
aşan zamlar karşısında tüketici, hakkını
nasıl arayacak? Ekonomi kötü yönetiliyor, bedelini tüketici ödüyor;
ekonomi kötü yönetiliyor, tarım kötü yönetiliyor, bedelini tüketici
ödüyor. Ülkemizi yönetenler farkında değil ama tüketici aslında
tüketemiyor, tüketici tükeniyor arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
bir toplumda tüketici hakları sadece çıkarılan yasalarla,
yapılan düzenlemelerle korunmaz; tüketicilerin eğitilmesi,
hakları konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Tüketici, kendisine
tanınan hakları bilir, örgütlenir ve kendisini savunursa ancak o
zaman piyasada bir güç merkezi hâline gelebilir. Hatta bu bilinçlenme ve
örgütlenme üretimin kalitesine, verimine de olumlu bir etki edebilir ama siz
bırakın tüketicinin bilgilendirilmesini, eğitilmesini
tüketicinin haklarını korumak için kurulan tüketici derneklerini bile
dikkate almıyorsunuz, tüketici yasasını
değiştiriyorsunuz ama yasa değişikliği
çalışmasının hiçbir sürecine tüketici örgütlerini dâhil
etmiyorsunuz. Oysa tüketici örgütleri, tüketicilerin hak ve
yararlarını korumak ve geliştirmek, tüketici bilincini
oluşturup yerleştirmek, tüketicinin kendi kendisini koruyabilecek
aşamaya gelmesi için gerekli girişimlerde bulunmak, tüketicinin yasal
haklarını kullanabileceği ortamı hazırlamak ve bu
ortamların sürdürülebilmesini sağlamak amacıyla
kurulmuşlardır. Yani tüketici örgütleri gerek tüm mevzuat ve gerekse
uygulama bakımından kamu otoritesinin en önemli ve yok
sayılmayacak paydaşlarındandır. Tüketici örgütlerini dâhil
etmeden tüketici haklarında düzenleme yapamazsınız, sadece
kendinizi kandırır, seneye bir düzenlemeyle yine
karşımıza çıkarsınız.
Değerli milletvekilleri,
her hafta sonu, İYİ Parti İstanbul İl
Başkanlığımızın Anlat İstanbul projesinde,
İstanbul'un ilçelerinde vatandaşlarımızla ve
esnaflarımızla bir araya geliyoruz. Geçen hafta Esenyurt, Şile
ve Sultangazi ilçelerimizde vatandaşlarımızı dinledik.
Özellikle Esenyurt'ta kimle konuşsak bin ah işittik. Esenyurt'ta
yaşayan vatandaşlarımız çocuklarını
uyuşturucuya kurban verdiğini söylüyor ve yardım bekliyor,
uyuşturucu kullanımı konusunda Esenyurt çok kötü durumda.
İstanbulda en sorunlu yerleşim bölgesi Esenyurt, şu anda en
büyük bela metamfetamin kullanımındaki patlama. Kontrolsüz göç bu
sorunu daha büyük ve tehlikeli bir hâle getiriyor. Bugün 1 milyonu
aşkın nüfusuyla Türkiye'nin onlarca ilini geride bırakan
Esenyurt, âdeta AK PARTİ iktidarı tarafından gözden
çıkarılmıştır. Cumhur İttifakının değerli
milletvekillerinden bir günlerini ayırarak bu ilçemizde gezmelerini rica
ediyorum. Durumun vahametini siz de anlayacaksınız. Geceleri zaten
gezemezsiniz de gündüz gözüyle tek bir kişinin bile neredeyse Türkçe
konuşmadığını, köşe başlarında
kayıtsız göçmenlerin beklediği o gettoları Allah
rızası için bir görün.
Değerli milletvekilleri,
Esenyurt ziyaretimizde gördüğümüz diğer bir sorunu da buradan dile
getirmek istiyorum. Esenyurtun Örnek ve Çınar Mahallelerinde
vatandaşlarımızın ciddi bir tapu sorunu vardır.
Vatandaşlarımız İçişleri Bakanı Sayın
Soylunun dört beş ay önce yaptığı ziyaret
sırasında konuyu çözeceğinin sözünü verdiğini dile
getirdiler. Gelin görün ki üzerinden belli bir zaman geçmesine rağmen
vatandaşlarımızın mağduriyeti hâlâ giderilmemiştir.
Bu konunun en kısa zamanda çözülerek vatandaşlarımıza
tapularının verilmesini temenni ediyoruz.
Kıymetli
milletvekilleri, tüketici haklarını konuştuğumuz bugünde
özellikle İstanbullu vatandaşlarımızın Hükûmet eliyle
nasıl aldatılmak istendiğini dikkatinize sunmak istiyorum.
Sizlerin de bildiği gibi, 31 Mart itibarıyla paralı yol ve
köprülerden geçiş için kullanılan OGS sistemi kullanım
dışı bırakılıyor; bunun yerine tüm araçlar HGS
denilen etiketi kullanacak. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına bağlı Karayolları Genel
Müdürlüğünün apar topar aldığı bu karar,
vatandaşlarımız arasında şaşkınlık
yarattı. HGS sisteminden daha verimli çalışan OGSnin
kullanımdan kaldırılmasına kimse anlam veremedi; ne
Karayolları ne de Bakanlık bu konuda dişe dokunur bir açıklama
yapmadı. Ben de bizzat bir OGS kullanıcısı olarak bu
sistemin neden devre dışı
bırakıldığını buradan açıklamak istiyorum:
OGS cihazları, gişesi olmayan paralı bir yola girdiğinizde
bakiyenizden para eksildiğini çıkardığı uyarı
sesiyle haber veriyor; HGS etiketlerinde ise böyle bir durum söz konusu
değil. OGS kullanan vatandaşlarımız artık
İstanbulda şehir içinde seyahat ederken bile bu sesi sık
sık duymakta, geçiş garantisiyle yaptırılmış bir
yola girdiğini anlamaktadır. Bakınız, bugün İstanbulda
havalimanına aracıyla gitmek isteyen bir kişi,
kullandığı güzergâha göre, ayrı ayrı müteahhitlerin
yaptığı yollara girdiği için 5-6 kez bu sesi
duymaktadır; HGS kullanan vatandaşlarımız ise kaç kere
ücretlendirildiğini ancak ay sonunda ekstresine bakarsa anlayabiliyor. Yarım
saatlik bir yolda 5 ayrı ücret ödemek tabii ki vatandaşlarımızın
tepkisini çekmektedir. Hükûmetimiz de düşünüp
taşınmış, bu tepkiyi azaltmak için mümkün olduğu kadar
sürücüleri kaç kere para verdiğini anlayamayacağı bir sisteme
mecbur bırakma yoluna gitmiştir. Yani OGS sisteminin
kaldırılmasındaki amaç, uyarı sesinden duyulan korkudur,
vatandaşlarımızın geçiş garantili yollar
vasıtasıyla söğüşlendiğinden haberinin olmamasının gayretidir. Hem insanları
bu yollara mecbur bırakmak hem de ödedikleri fahiş ücretleri
anlayamasınlar diye böyle alicengiz oyunlarına başvurmak ancak
bu Hükûmete yakışırdı diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurunuz
Sayın Gülüm. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU
ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Merhabalar.
Yine bir
yasa teklifi ama yine sorunlara çözüm üretmeyen bir yasa teklifi var
karşımızda. Bu yasa teklifinde ön ödemeli konut
satışıyla ilgili müteahhitlerin yararına bir düzenleme
yapılmış -otuz altı aydan kırk sekiz aya
çıkarılıp- müteahhitler korunurken Türkiye'de konut
dolandırıcılığıyla karşı
karşıya kalan 300 bini aşkın konut mağdurlarına
ilişkin hiçbir çözüm önerisi yok. Daha önce ne olmuştu? 456
dilekçeyle konut mağdurları Meclise başvurmuştu, bir
komisyon kurulmuştu. Alt komisyon buna ilişkin geleceğe dair
birtakım çözüm yöntemleri önermişti ama geleceğe dair bu çözüm
yöntemlerine de bu yasa teklifinde maalesef hiç değinilmemiş. Ama alt
komisyonun bir başka sorunu daha vardı, günün sorunlarını
çözecek hiçbir öneride bulunmamıştı. Konut mağdurları
yıllardır mücadele yürütüyor, her türlü yöntemle, her türlü
mekanizmadan sorunlarını çözmeye çalışıyor ama mümkün
olmuyor. Yargıya taşınabilen konut
dolandırıcılığı dosyalarında da sonuç
alınamıyor. Ön ödemeli gayrimenkul satışı
davaları zaman aşımına uğratılıyor. Öbür
yandan, savcılar suç duyurusu taleplerini geri çeviriyor,
mağdurları muhatap almıyor, yapılan şikâyetlerde
ısrarlar sonucu tutuklananlar ise yargıya müdahaleyle serbest
kalıyorlar. İnşaat firmalarının iktidarın
yandaşı olması, açıkça hak arama hakkının dahi
engellenmesi insanların yargıya olan güvenini de tamamen ortadan
kaldırdı. Ön ödemeli konut satış yöntemiyle halka hayalî
evler satılıyor ve üstelik bu hayalî evleri satanlar geçmişte de
benzer dolandırıcılık suçlarından hüküm giymiş
insanlar; halkı dolandırıyorlar, şirketlerin içini
boşaltıyorlar ve mal kaçırıyorlar. Halk ödediği
parayı dahi geri tahsil edemiyor. Peki, devlet ne yapıyor? Hiçbir
denetim yapmıyor ve önlem almıyor, bu dolandırıcılığa
göz yumuyor. İktidara yakın olan bu inşaat şirketleri
düzenledikleri birçok proje açılışı ve törenlere iktidar
yetkililerinin, belediyelerin de katılımıyla halkta güven
duygusu yaratıp sonra da hayalî evleri satıyorlar.
Bir tane örnek: Esenyurt
mağdurların yoğun olduğu bölgelerden bir tanesi. 2010-2011
yılında sözleşmeleri yapılıp halktan para
toplandı, dairelerin otuz altı-kırk sekiz ayda teslim
edileceği sözü verildi ancak bu projelere ya hiç başlanmadı ya
da temeli atılıp yarım bırakıldı. Dönemin AKPli
Esenyurt Belediye Başkanının da garantör sıfatıyla
birçok sözleşmeye imza attığı projelerde, 2022
yılına gelinmesine rağmen, 30 bine yakın insanın
mağduriyetleri hâlâ çözülebilmiş değil. Mağdurların
mülkiyet hakkı ve yerleşme hakkı korunarak maddi
kayıpları bir an önce giderilmeli, usulsüzlük ile
dolandırıcılık işlemi yapan inşaat
şirketlerinin müteahhitleri hakkında cezasızlığa son
verilerek bir an önce yaptırım uygulanmalı.
İstanbulda sorun
alanları bitmiyor; Şahintepe, Çılgın Proje dediğiniz
Kanal İstanbul Projesi halkı yaşam alanlarından sürgün
etmeye devam ediyor. İstanbul Başakşehir Şahintepe
halkı rant projesinin mağdurlarından bir tanesi. Şahintepe,
kanal güzergâhındaki Sazlıdere Baraj havzasını Küçükçekmece
Gölüne bağlayan kısmında bulunuyor. Şahintepede 2020nin
Aralık ayında askıya çıkarılan imar
uygulamasıyla, yirmi beş-otuz yıldır Şahintepede
yaşayan halk kendi yaşam alanlarından sürgün edilmeye çalışılıyor.
Uzun süredir tapu sorunu süren bölgede önce halka tapular
dağıtıldı, sonra da tapu dağıtımı
sürerken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 3 bine yakın
tapu sahibini yaşadığı yerlerden sürgün etme kararı
aldı. İmar uygulamasıyla Şahintepe Mahallesindeki halka
yer olarak kendi yurtları değil, yıllardır
yaşadıkları yer değil, Arnavutköy Hacımaşlı
gösterildi. Şahintepe halkının yıllardır
kurdukları düzen, iş yerleri, verdikleri emek yok sayılarak
halkın tapulu yerleri ranta açılmak isteniyor. Yerinden edilmek
istemeyen halk ise Ranta karşı direneceğiz. diyor.
Şahintepe bir arada yaşama kültürünün olduğu, insanların
birbirini tanıdığı, dayanıştığı
yoksul bir mahalle. Buraya yerleşen halk yıllarca zorluklarla
yaşadı. Suyu olmayan, altyapısı olmayan, ulaşımı
binbir güçlükle sağlanan bir yere insanlar yıllarca emek
harcadı. Şimdi ise bu mahalle değer kazandı ve şimdi
rantçılar diyor ki: Buradan çıkacaksınız. Yeni
sundukları yer ise suyu, yolu olmayan,
bayındırlığı bulunmayan bir yer. Yirmi beş
yıldır Şahintepede yaşayan bir mahalleli şöyle tepki
gösteriyor: Yol yoktu, elektrik, su yoktu, çeşmelerden kovalarla su
taşıdık. Yirmi beş senedir buranın cefasını
biz çektik, şimdi buralar değerlendi, bizi buradan atmak,
Hacımaşlıya göndermek istiyorlar. Göndermek istedikleri yerde
ne yol ne elektrik ne de su, altyapı var. Yirmi beş sene daha
sefaleti siz çekin. diyorlar. Bizim bütün emeğimiz burada, hiçbir yere
gitmiyoruz. Halkın emekle ve binbir zorlukla elde ettiği evler ve
araziler iktidar tarafından gasbedilerek barınma hakkı ihlal
ediliyor. İstanbul halkı rant projenize karşı direniyor,
Sana kanal yaptırmayacağız. diyor. İstanbul, kanal
projenizi de sizi de istemiyor; çekin ellerinizi halkın, doğanın
üzerinden.
İktidarın zulmü
sadece bu alanda değil, işçiler de diğer bir zulüm
alanının içerisinde. İşçiler, ortağınız olan
sermayenin dayattığı kölelik koşullarını kabul
etmiyor, yılın başından itibaren ülkenin her yerinden
İnsani koşullarda yaşamak istiyoruz, yaşanabilir bir ücret
istiyoruz. diyerek direnişe geçtiler. Birçok iş yerinde eylemler
kazanımla sonuçlanırken işçilerin mücadelesi
kararlılıkla sürüyor.
Tekirdağ Çorlu'da Lila
Kâğıt Fabrikası işçileri sefalet zammına, uzun
mesailere, ağır çalışma koşullarına
karşı örgütlendiler, SELÜLOZ-İŞ sendikasına üye
oldular. İşveren, sendikalaşan işçileri performans
düşüklüğü bahanesiyle işten çıkardı. Seksen iki gündür
fabrika önünde kar kış, kıyamet demeden mücadelelerine devam
ediyorlar, sendikasızlaştırmaya, emeklerin gasbedilmesine,
insanlık dışı çalışma koşullarına
karşı direniyorlar. Sendika haklarını gasbeden sermaye suç
işliyor ama iktidar da bunu izliyor yani suça ortaklık ediyor.
İşten çıkarılan emekçiler bir an evvel
işbaşı yaptırılsın, insani koşullar
sağlansın; sendika haktır, engellemeye de kimsenin gücü yetmez.
İstanbul Çerkezköy PAS
South Fabrikasında çoğunluğu kadın olan işçiler
fabrika önünde direniyorlar. İşçiler, insanlık
dışı çalışma koşullarına, düşük ücrete
Hayır. diyor, Sendika hakkımız engellenemez. diyor.
Bunları dedikleri için işten atıldılar. Fabrikada kölelik
koşulları dayatıldı, işçiler doğal gaz ve
elektrikten tasarruf için soğukta ve karanlıkta
çalıştırıldı, ücretlerine zam yapılmadı,
istekleri dışında bir iki hafta izne çıkarıldı,
sonra da çalıştırılmadıkları günler için telafi
mesaisi diye zorunlu çalıştırma uygulandı.
PETROL-İŞ sendikasında örgütlendiler ve bu nedenle de küçülme
bahanesiyle 16 işçi işten atıldı, direnişçilere destek
veren 3 işçi de kod 29la işten çıkarıldı ama
küçülme diyen patron, ne hikmetse aynı hafta 20 yeni işçiyi aldı;
açıkça sendikal suç işledi. Fabrika önünde direnişlerini sürdüren
19 işçi işe iade edilsin, insanlık onuruna yaraşır
ücret ve çalışma koşulları sağlansın.
İstanbul Avcılarda
Xiaomi Salcomp Fabrikasında yine çoğunluğunu
kadınların oluşturduğu işçiler direnişlerini
sürdürüyor. İşçilerin 2021 yılında düşük ücret, ağır
çalışma koşulları, mobbing ve baskılara
karşı yürüttükleri mücadele sonucunda, kod 49la işten
çıkarılan yaklaşık 200 işçi işlerine geri
dönmüştü. 2 Şubat 2022 tarihinde toplu iş sözleşmesi
imzalanmıştı, kadın işçilere dayatılan kölelik
koşulları bütün bu toplu sözleşme görüşmelerine rağmen
değişmedi; kadın işçilerin ayrı bir soyunma kabinleri
yok, mevcut soyunma kabinleri kamerayla izleniyor, hijyen koşulları
yok, x-ray uygulamasında alarm verdiği gerekçesiyle iç
çamaşırlarındaki metal kopçalar bile çıkarılıyor.
İkili vardiya sistemiyle çalıştıkları için, gecenin
dördünde işten çıkarılıyorlar ancak servis evlerinin önüne
gitmediği için kadınlar güvenlik sorunu yaşıyor. İşveren
tüm bu koşulları düzeltmek yerine krizi bahane gösterdi ve 110
işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarırken
de özellikle kıdem tazminatı vermemek için bir yılı
doldurmalarına bir hafta kala bir süreyi seçti.
Yine, İstanbulda Dorian
çorap işçileri on yıldır hakları için mücadele ediyor. On
yıl önce haksız yere işten çıkarılan işçiler
işverene karşı açtıkları davaları kazandı
ama kazanmaları yetmedi; haklarını, tazminatlarını
alamıyorlar. Patron işçilerin haklarını vermemek için sahte
iflaslarla şirketin içini boşaltıp Karyam Tekstil adıyla
çorap sektöründe ticaret yapmaya devam ediyor. İktidar sermayeyi
denetlemiyor, Çalışma Bakanlığı ve Ticaret
Bakanlığı işçinin hakkını gasbetmek üzere
davranan işvereni durdurmuyor, işçilerse Haklarımızı
alana kadar direnmeye devam edeceğiz. diyor.
Bir diğer direniş
alanı; Çayırovada Farplas işçileri. Onlar da elli gündür
direniyor. İşçiler sendikasız ve kötü çalışma
koşullarında sefalet ücretiyle reva görülen kölelik
koşullarını kabul etmiyor. Farplastan atılan işçiler
bir an önce işlerine geri alınsın, işçilerin seçtiği
sendika iradesi tanınsın; sarı sendika, iktidar
yanlısı sendika dayatmalarından vazgeçilsin, insanca yaşama
koşullarına uygun ücret verilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) -
Yine bir direniş alanı; Yemeksepeti işçileri. Yemeksepeti
işçileri sefalet zammına karşı elli gündür direniyor.
İşçilere Ne kadar çok sipariş teslim edersen o kadar çok para
alırsın. denilerek, kar kış demeden motor üstünde canları
hiçe sayılarak çalıştırılmak isteniyor, üstelik
uyduruk bir esnaf kurye modeli dayatılıyor. Patronlar, insanca
yaşamak ve çalışmak isteyen işçilere Nankörler. diye
hakaret ediyor. İşçilerin talepleri kabul edilene kadar Yemeksepeti
boykot edilmeli diyoruz.
Ve birçok yerden de işçi
direnişlerinin sesleri yükseliyor. Elbette ki sadece sermaye
saldırmıyor, aslında iktidarın kendisi de işçilerin
haklarına, emekçilerin haklarına saldırıyor,
dayattığı neoliberal sistemle işçileri kölelik
koşullarına zorluyor ve iktidar-patron el ele yürümeye devam ediyor
ama buradan bir kez daha söyleyelim: İstediğiniz kadar birlikte yol
yürümeye devam edin, sermayenize de size yönelik de mücadele sürüyor;
sokaklarda, meydanlarda, her yerde direniş sesleri yükseliyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tacettin
Bayır.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACETTİN
BAYIR (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde
Cumhuriyet Halk Partisi adına ikinci bölüm üzerinde söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun tekliflerinin apar
topar hazırlandığı meselesini az önceki konuşmamda da
ifade etmiştim üzülerek. Gerçekten üzerinde fazla çalışmadan
kanun teklifi görüşüyoruz. Oysaki özellikle bugünlerde, her şeyin el
yaktığı, pahalılığın alıp
başını gittiği bir zamanda tüketici hakları çok daha
önem kazanmıştı, daha önemsemeliydik diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
kanunu İç Tüzükün 36ncı maddesini bir kez daha hiçe sayarak
kırk sekiz saat bekleme süresini göz ardı ederek görüştük.
Tüketici ve ticari hayatı doğrudan ilgilendiren bu teklifte kimlerin
görüşü alındı? Komisyona gelen yetkililer görmedikleri teklifle
ilgili görüşlerini bildirmekte gerçekten zorlandılar; dediler ki:
Bize biraz zaman verin, biz de teklifi bir inceleyelim. Böylesine önemli bir
konuda aceleci davranılarak görüşler alınmadan ne yazık ki
Meclise indi. Gelinen noktada, kanun teklifi görüşmelerinde derneklerin,
odaların önerileri havada kaldı, sayısal üstünlük
kullanıldı ve teklif Genel Kurula geldi.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; ikinci bölümü üzerine
konuştuğum 19 maddeden oluşan bu kanun teklifinde
karşı çıktığımız maddeler vardı; tabii
ki desteklediklerimiz de oldu. 17nci maddeden sonra gelmek üzere ihdas
talebimiz vardı, İYİ Partiyle birlikte verdiğimiz önerge
var. Devlete ait karayollarında HGS cezası 2 kat iken
yap-işlet-devret modeli otoban, köprü ve tüp geçitlerde ceza 4 katına
çıktı. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizde geçim
sıkıntısı çeken özellikle kamyoncular ve otobüsçüler,
HGSlerin okunmaması sebebiyle yaşanan kaçak geçişlerde
yap-işlet-devret modeli otobanlarda on beş gün içinde ödeme
yapmazlarsa cezanın tam 4 katını ödüyorlar. Hatta bu cezalar
bazen araç fiyatının bile üzerinde olabiliyor. Bugün sohbet
arasında, yemekte bir vekil arkadaşımızın
maaşına bu yüzden haciz geldiğini üzülerek öğrendim. Biz bu
mağduriyeti gidermek için bir önerge verdik, Komisyon Başkanı
Ziya Bey, Ulaştırma Bakanlığıyla da görüştükten
sonra olgunlaştırıp Genel Kurula inmesini gerçekten samimi bir
şekilde ifade etmişlerdi. Önerge Komisyonda, Genel Kurulda
çalışılması üzerine oylandı ancak kabul edilmedi yani
yeni madde ihdası kabul edilmedi. Bugün ilerleyen saatlerde tüketicinin
yararına olacak bu maddede ne denli samimi olacağınızı
göreceğiz. İstiyoruz ki oy birliğiyle verdiğimiz öneri
kabul edilsin.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 15inci madde bu teklif metninde en önemli itiraz
ettiğimiz maddelerden biri. Maddede geçen tümünün ibaresinden
duyduğumuz rahatsızlığı ifade ettik, dedik ki: Türk
Ceza Kanununun vermesi gereken ceza Kurulun inisiyatifine bırakılmamalı.
Söz konusu maddede Reklam Kuruluna internet sitesini veya yayını
kapama yetkisi veriliyor. Dedik ki: Sadece o ilanı kapama, kaldırma
cezası verin, buna itirazımız yok ama ekmek yedikleri siteyi kapatarak
cezalandırmayın, bu yetkiyi de onlara vermeyin. Yani bürokratlara
böyle bir sorumluluğu verirseniz bunu siyasi olarak da kullanabilirler;
bu, bugün size çalışır, yarın bize çalışır.
Bu, doğru değil; ne size, ne bize olmasın, siyaseten bu
kullanılmasın, bu sorumluluğu bürokratlara vermeyelim. Öyle bir
yetki ki istediğini kapatır, istediğini açabilir. Erişim
engellenebilir ama tümünün kapatılmasına müsaade edilmemeli dedik.
Tüketici kanununu
görüştüğümüz bu teklifte, ülkemizde ne yazık ki
vatandaşlarımızın enflasyon karşısında
ezildiği, TÜİKin verdiği verilerden de halkın
enflasyonuyla arasında yarıdan fazla fark olduğu görülüyor.
Üzülerek ifade etmek isterim ki eğer böyle giderse bu fark daha da devam
edecek.
Şimdi bir şey
göstermek istiyorum, bugün Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür
Başkanım da gösterdi bunu: Dün ete yüzde 48 zam geldi
arkadaşlar. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun, bu zamla ilgili
olarak Çok uzun kuyruklar oluşuyordu, bu nedenle biz fiyatı
artırdık. dedi. Pes yani! Ben bu yaşıma geldim, bir
bürokratın böyle bir açıklama yaptığına hiç şahit
olmadım.
Değerli arkadaşlar,
açık ve net bir biçimde ifade etmek istiyorum ki bu açıklama kabul
edilemez, kötü bir açıklama olmuştur. Kurumun başındaki bu
laubali kişinin derhâl görevden alınması gerekmektedir. Ha,
dersiniz ki: Canım, biz bunu AKP olarak alışkanlık hâline
getirdik! Biz, aslında trafik
sıkışıklığını da benzine, mazota zam
yaparak çözdük! Şimdi, kuyruklar oluşmasın diye ete, ekmeğe
o yüzden zam yapıyoruz. Oluşan kuyrukları halkın alım
gücünü azaltarak yok edeceğiz, kuyruk olmayacak! (CHP
sıralarından alkışlar) Unuttuğunuz bir gerçek var
arkadaşlar: Çocuklar, gençler yatağa aç giriyorlar, aç! O çocuklar,
tarihin sayfalarında sizi halkını yoksulluğa sürükleyen
iktidar olarak hatırlayacaklar.
Şimdi size bir
başka fotoğraf göstermek istiyorum. Bu fotoğraf arkadaşlar,
dün sabah saat 07.10da İzmirin Buca ilçesinde çekildi. Bu
fotoğrafta gördüğünüz insanlar bu kuyrukta ne yapıyorlar biliyor
musunuz? Bu Halk Ekmeğin ucuz ekmek kuyruğu değil
arkadaşlar, bu askıda ekmek kuyruğu. Bu da bizim bugüne kadar
İzmir gibi bir yerde görmeye alışkın
olmadığımız askıda ekmek kuyruğu ve saat
sabahın yedisi. Şimdi diyorum ki: Bakın, bu fotoğrafta
-pazartesi günü çektim ben bunu, yani evveli gün çektim, sabahleyin- sabah
yataklarında olması gereken insanlar kendilerine, eşlerine,
çocuklarına veya torunlarına bağışta bulunan bir
kişinin verdiği ekmeği alabilmek için sıra bekliyorlar. Bu
Türkiye'nin utanç fotoğrafıdır arkadaşlar. Şu
fotoğrafta içimi acıtan bir başka tablo ise -dikkat edin
fotoğrafa- ekmek kuyruğundaki insanların bir
kısmının tanınmamak için yüzlerini kamufle etmeleridir.
İşte bu yüzden utanç fotoğrafıdır bence bu.
Bugüne kadar neyi
kınadıysanız başınıza geldi. Kırk sene önce
gaz, tüp, karneyle verilen ekmek kuyrukları vardı. dediniz, bu
teknoloji çağında hem de yirmi senedir tek başınıza
iktidar olarak yönettiğiniz bir ülkede benzin, mazot kuyrukları, ucuz
ekmek kuyruklarıyla z kuşağını
tanıştırdınız. Neyi siyasi malzeme olarak
söylediyseniz aynısı başınıza geldi. Bu
başarısızlığınıza kılıf bulmak
için gittiniz bunu dış güçlere bağladınız. Size araba,
yedek parça, makine veren, gayrisafi millî hasılası sizden çok daha
yüksek birinci sınıf dünya ülkesi olan Almanya için bile Bizi
kıskanıyor. dediniz. Bu ekonomiyi mi kıskansın Almanya ya
da ülkemizde bağımsız bir yargı olmadığı
için mi kıskansın veya işsizlik düzeyinin yüksekliği
üzerinden mi kıskansın, niye kıskansın ki bizi Almanya,
niye? Hangi devleti düşman olarak ilan ettiyseniz tıpış
tıpış görüştünüz ilan ettiğiniz ülkelerle, diyalog
kurdunuz. En son 15 Temmuzu finanse etti. dediğiniz Birleşik Arap
Emirlikleriyle niçin görüşme ihtiyacı hissettiğinizi
açıklayamadınız. Acaba Katardan canlı para
akışı gelmeyince yediğiniz sözleri yutarak yüzünüzü
Birleşik Arap Emirliklerine mi döndürdünüz?
Bir başka resim
Yirmi
yılda halkı nasıl kandırdınız? Yirmi yılda
sayısız yerli araba ürettiniz, 36 kez petrol ve doğal gaz
buldunuz, yerli uçaklar ürettiniz, hatta Yerli uçaklarımız göklerde.
diye afişler astınız. Bunlar yetmezmiş gibi elektrikli ve
uçan araba ürettik, personel bütçesiyle tam uzaya çıkıyorduk ki
galiba benzine para bulamadık.
Saygıdeğer
milletvekilleri, AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın
Mahir Ünal bugün Hazırlıklarımızı tamamlamamız
on dokuz yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz.
ifadelerini kullandı. Ya, arkadaşlar, insana sormazlar mı, yirmi
yıldır elinizi tutan mı oldu sizin? Mecliste ciddi bir
üstünlüğünüz vardı, -matematik üstünlüğünüz- her
istediğinizi yaptınız yani biz paçanızdan mı tuttuk
sizi, asıldık mı? Sayısal üstünlüğünüz hep vardı,
halkın yararına olan bütün önerilerimizi reddettiniz, Zamanı
gelince de biz yapacağız. dediniz. Şimdi, bunları yapmak
için yirmi senedir hazırlıklı olmadığınızı
itiraf ediyorsunuz; gerçek bu. Türk lirası günden güne değer kaybediyor,
100 liranın artık pazarda bir değeri kalmadı. Ekonomiyle
gelen ekonomiyle gider.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkımıza
yaşattığınız baskıyı, ekonomik krizin
hesabını vatandaşımız ilk seçimde size sandıkta
cevap olarak verecek. O yüzden milletimizden hiç son bir şans daha
istemeyin çünkü o şansı size verdiler, bir daha asla vermeyecekler.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan
Kaşlı. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kaşlı,
süreniz on beş dakika, şahsınız adına da
konuşacaksınız.
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN
KAŞLI (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tüketicinin korunmasıyla
ilgili hukuk sistemi 20nci yüzyılın ikinci yarısından
itibaren ortaya çıkmış olsa da Türk devlet geleneğinde
önemli bir yer teşkil eden Ahilik teşkilatı, 13üncü
yüzyılın ortalarından başlayarak üretici-tüketici
çıkar ve menfaat ilişkilerini birbirleriyle bir sürtüşmeye
düşmeyecek biçimde düzenlemiş, ahlak ile sanatın uyumlu
bileşimiyle o dönemde üretici ve tüketici faaliyetlerini
sürdürmüştür. O dönemde de şimdi olduğu gibi millet ile devlet
yani toplumun bütün fert ve kurumları arasında iyi ilişkiler ve
denge kurularak herkesin huzur içerisinde yaşaması
hedeflenmiştir. Ahiliğin bu yaklaşımını ülkeler
için gelişmişliğin önemli bir göstergesi olarak bugün
değerlendirecek olursak tüketici haklarına gereken önemin verilmesi,
bu hakların tam olarak uygulanması,
vatandaşımızın yaşam standardının
yükseltilmesi ve ekonomik açıdan güçlü işletmelere karşı
korunması gibi çalışmalarla günümüzde de örtüştüğünü
söylemek mümkündür. Dolayısıyla bu köklü geleneğin devamı
olarak Türkiye'de, Cumhuriyet Döneminde dolaylı da olsa tüketicileri
koruyan bazı yasalar yürürlüğe girmiş, devletin, tüketicileri
korumasının anayasal bir görev olduğu 1982
Anayasasının 172nci maddesinde yer almıştır.
İlerleyen süreçte ise değişen ve gelişen satış
teknikleriyle büyüyen ve kurumsallaşan firmalar karşısında
uygulanan genel hukuk kuralları tüketicileri koruma konusunda yetersiz
kalmış ve 1995 yılında yürürlüğe giren 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunla,
tüketicileri koruma altına alan özel bir yasayla önemli bir mesafe kazanılmıştır.
4077 sayılı Kanun'da 2003 yılında kapsamlı bir
değişikliğe gidilerek tüketicilere yeni haklar
sağlanmış, 2014 yılında ise söz konusu kanun
yürürlükten kaldırılarak tüketicilerin korunma alanını
genişleten 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun yürürlüğe girmiştir. Ancak gelinen süreçte tüketicinin
korunması konusunun çok dinamik bir alan olması, ülkemizde ve dünyada
ticaret hayatında çok hızlı bir değişim ve
gelişim yaşanması nedeniyle mevcut 6502 sayılı
Kanun'da değişikliğe gidilme ihtiyacı doğmuştur.
Değerli milletvekilleri,
tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tüketicilerimizin sahip olduğu
haklara ilişkin bilinç düzeyi hızla artmaktadır. Dünyanın
hızla küreselleştiği bu dönemde tüketici eğilimlerinin de
hızla dönüşüm geçirmesi, teknolojik gelişmelerle birlikte
satış kanallarında hızlı bir değişim
yaşanması, küresel gelişmelere paralel olarak ticari
yönetimlerin değişmesi, tüketicinin korunmasıyla ilgili hususların
da bir değişim sürecine ayak uydurma gereğini de beraberinde
getirmektedir. Nihai olarak tüketicinin korunmasına yönelik yasal
mevzuatın öncelikli amacı, toplum yararını gözetmek ve
tüketici haklarını yasal güvence altına almaktır.
Düzenlenen teklifin 10uncu
maddesinde, tüketicilerin, firmaların doğru ve güncel yetkili servis
istasyonu bilgilerine ulaşabilmeleri, herhangi bir aldatıcı
uygulama nedeniyle mağdur olmamaları amacıyla üretici ve
ithalatçılara, tüm yetkili servis istasyonlarına ilişkin
bilgilerini Ticaret Bakanlığınca kurulan sisteme kaydetme
zorunluluğu getirilmektedir.
12nci maddeyle, tüketici
uyuşmazlıklarının adil, hızlı, basit ve
olabilecek en az masrafla çözüme bağlanması amacıyla kolay
ulaşılabilir şekilde yargı dışı karar merci
olarak tüketici hakem heyetleri teşkil edilmiştir. Tüketici hakem
heyetleri kuruldukları 1995 yılından bugüne yaklaşık
16 milyon başvuruyu karara bağlayarak ülkemiz yargı
teşkilatının üzerindeki iş yükünü önemli ölçüde
azaltmıştır. 2021 yılında ise tüketiciler ile
satıcı veya sağlayıcılar arasında yaşanan
uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılması için
tüketici hakem heyetlerine 537.479 başvuru
yapılmıştır, yapılan başvuruların ekonomik
değeri ise 870 milyon liraya ulaşmıştır. Yapılan
düzenlemeyle, hakem heyetlerinin daha profesyonel bir merkez olarak tüketicinin
korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğüne bağlı olarak
yetki alanının belirlenmesi düzenlenmiştir.
13üncü maddeyle de hakem
heyetlerinin kesin karar alma yetkisi tekrar düzenlenmiştir. 2022
yılı itibarıyla değeri 15.430 liranın altında
bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetleri görevliyken
yapılan değişiklikle daha fazla sayıda
uyuşmazlığın hızlı, basit ve olabilecek en az
masrafla çözüme bağlanması amacıyla parasal değer 30 bin
Türk lirasına yükseltilmiştir.
Tüketici hakem heyeti yetki
alanlarının yeniden belirlenmesi sonrasında tüketici hakem
heyetlerinin erişilebilir olması büyük önem arz etmektedir. Bunu
temin edecek şekilde yapılan değişiklikle tüketicinin
yerleşim yeri veya tüketici işleminin yapıldığı
yerde tüketici hakem heyetinin bulunmaması hâlinde tüketicinin herhangi
bir hak kaybına uğramadan o yerin kaymakamlığına
başvuru yapabilmesine imkân sağlanmıştır.
14üncü maddeyle, tüketici
hakem heyetlerinin bilgi ve belge isteme yazıları ile diğer
yazışmalarının ve kararlarının görülen
uyuşmazlığın tarafları veya vekillerine elektronik
ortamda tebliğine imkân sağlanmıştır. Bu kapsamda hem
posta yoluyla tebligat yapılması sırasında yaşanan
aksaklıkların giderilmesi ve beklenen sürelerin kısaltılması
hem de tüketici hakem heyetlerinin posta giderlerinin azaltılması
sağlanmıştır. Bu alanda bir yılda yaklaşık
10 milyon Türk lirası tasarruf sağlanmıştır.
17nci madde ise devre
tatillerle ilgili birtakım düzenlemeler getirmiştir. Konut
bitirilmeden yani ön ödeme alınarak satışa çıkarılan
devre tatillerin satışının engellenmesi yoluyla
yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca finansal kiralama yoluyla yapılan devre tatil
satışlarının da kanun kapsamına alınması söz
konusudur. Doksan dokuz yıla kadar kiralanması mümkün olan bu devre
tatillere on yıllık bir süre sınırlaması getirilerek
çeşitli konularla ilgili sorunların çözüme kavuşması
sağlanmıştır. Devletimiz, şimdiye kadar piyasanın
sağlıklı işleyişini titizlikle temin ederken
vatandaşımızı aldatıcı her türlü faaliyetin
karşısında olmuştur. Ülkemizde iç piyasayı bozucu
faaliyetlerden arındırmak adına her geçen gün yeni bir uygulama
ve düzenleme hayata geçirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak,
teknolojinin bütün imkânlarını seferber ederek çağı okuma
ve yeni tekniklere uyum sağlama konusunda dünyanın sayılı
ülkelerinden biri konumundayız.
Değerli milletvekilleri,
evrensel tüketici haklarının uygulanması o ülkenin
gelişmişliğinin de bir göstergesi olacaktır. Tüketici
haklarına önem verilmesi ve bu hakların tam ve eksiksiz
uygulanması vatandaşların yaşam kalitesini yükseltecek,
ekonominin ve sosyal haklarının gelişmesini, haksız
rekabetin ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin partimizin 2011 Seçim Beyannamesinde
yer alan 2023e Doğru Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesinde de
vurgulandığı gibi, içinde bulunduğumuz çağın
dinamikleri üzerinde söz sahibi olmanın yolu güçlü, millî kimliğe ve
öz güvene sahip bir millet olmaktan geçmektedir. Bu nedenle, bizler,
milletimizin tüketiciler olarak hem çevre konusunda hem de sahip oldukları
hakların bilincinde olabilmelerini sağlayacak, daha yüksek ve
bilinçli düzeye ulaşması için çaba göstermeliyiz. Özellikle hepimizin
tecrübe ettiği gibi dünya genelinde yayılan coronavirüs salgınıyla
benzeri görülmemiş önlemler uygulamaya konulmuş, bu önlemler ve
salgının seyri tüketicilerin yaşam tarzında ve
çalışma koşullarında radikal değişikliklere yol
açmıştır. Pandemiyle değişen tüketicinin davranışı
şirketler içinde de stratejilerini değişen koşullarda
uyarlamayı, tüketiciye ulaşmanın yeni yollarını
belirlemeyi zorunlu kılmıştır. Örneğin, elektronik
ticaret hepimizin şahit olduğu üzere sosyal mesafeyi koruma
zorunluluğu nedeniyle pandemi döneminde hızlı bir büyümeye
koyulmuştur. Tüm bu etkenler göz önünde bulundurulduğunda bu
düzenlemeyi; bir, tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirlerin
alınması; iki, tüketicilerin hak arama yollarının
kolaylaştırılması; üç, tüketicilerin bilgilendirilmesine
ağırlık verilmesiyle orantılılık, ölçülülük ve
caydırıcılık ilkeleri gözetilerek ceza sisteminin yeniden
düzenlenmesi amaçlarına hizmet edecek yeni kanun olarak
değerlendirmek mümkündür.
21inci yüzyıl dijital
ve yeşil dönüşümü küresel gündemin merkezine
taşımıştır. Ülkemiz dijital dönüşüm ve yeşil
dönüşüm olgularını dünyada en iyi şekilde analiz eden
ülkeler arasında yer almaktadır. Dijital dönüşüm
bağlamında merkezî ve yerel yönetimlerimizin birçok modülle
erişilebilir olduğu, e-devlet mekanizmamızın sürekli güncel
ve yeterince kapsamlı tutuluyor olması bunu çok net bir biçimde ortaya
koymaktadır. Ayrıca, tüm dünyada yaşanan olağanüstü
meteorolojik olaylar neticesinde iklim değişikliği artık
bir gerçek olarak hayatımıza girmiş ve buna ilişkin
dönüşümü ve düzenlemeleri de bir gereksinim hatta bir zorunluluk hâline
getirmiştir. Tüketimin etkin atık yönetimi politikalarıyla
birlikte güçlendirilerek tüketilen ürünlerin ekonomide yeniden
canlandırılması hayati bir önem taşımaktadır.
Bütün bu gelişmeler 2015 yılında Türkiye'nin de dâhil
olduğu Birleşmiş Milletlerin 193 üye ülkesinin oy birliğiyle
yürürlüğe giren 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin
güçlendirilmesi ve desteklenmesine duyulan ihtiyacı gözler önüne
sermektedir. Avrupa Birliği, 11 Aralık 2019 tarihinde
açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatıyla 2050
yılında iklim nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyarken
aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme
stratejisini benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim
değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıklamıştır.
ABnin bu kapsamlı ve iddialı yeşil dönüşüm hedeflerini
açıklamasının ardından ülkemizin uluslararası ticaret
düzeyinde son yıllarda ivme kazanan iklim değişikliğiyle
mücadele politikalarına adaptasyonunu sağlamayı hedefleyen ve
ihracatta rekabetçiliğimizi güçlendirecek bir yol haritası
niteliğinde olan Yeşil Mutabakat Eylem Planı 16 Temmuz 2021
tarihli Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle
yayımlanmıştır. Yeşil Mutabakat Eylem
Planının amacı uluslararası ticaret ve ekonomide meydana
gelen bu değişim ve dönüşüm karşısında ülkemizin
kalkınma hedefleri doğrultusunda sürdürülebilir ve kaynak etkin bir
ekonomiye geçişini desteklemek olarak deklare edilmiş ve bu amaçla
Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda ilgili bakanlıklarla
etkin bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Eylem
planının amaçlarına uygun olarak kanunda yapılan bu
düzenlemelerle de özellikle elektronik ürünlerde meydana gelen hızlı
değişim ve dönüşüm karşısında sürdürülebilir ve
etkin bir kaynak yönetimi için tasarruf odaklı tüketim anlayışının
yerleşmesi sağlanmaktadır. Düzenlemenin bu çerçevede büyük katkılar
sunuyor olması oldukça memnun edicidir.
Değerli milletvekilleri,
sözlerime son vermeden önce bir kez daha ifade etmek istiyorum, Milliyetçi
Hareket Partisi 1997den beri yani yirmi beş yılı
aşkın süredir durmadan, yorulmadan, yılmadan 2023 Lider Ülke
Türkiye vizyonunu milletimize anlatıyoruz. Bugün gelinen noktada Cumhur
İttifakıyla birlikte bu dönem, Türkiye'nin bölgesel güç ve küresel
aktör olma yolunda 2023 yılı vizyonunu yakalama dönemi
olacaktır. Bu kapsamda, gerek yeşil dönüşümle gerek dijital
dönüşümle ülkemizin sahip olduğu millî kaynaklar etkin bir
şekilde harekete geçirilmelidir. Ülkemizde ileri teknoloji kullanan ve
istihdam yaratan bir üretim yapısı tesis edilerek çevre
duyarlılığıyla birlikte çevre dostu teknoloji
kullanımı özendirilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
hedefimiz, aziz milletimizi hak ettiği refah seviyesine
ulaştırmak ve sanayileşme ile çevre değerlerinin
korunması arasında hassas dengeyi gözeterek gelecek nesillere
doğal kaynakları korunmuş ve kalkınmış, bölgesinde
lider ülke Türkiye bırakmaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
00.37
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 00.38
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
320 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 24 Mart 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
00.39