TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci Birleşim
29 Mart 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tarihçesine ve Meclis çalışmaları
sırasında karşılaşılan bazı olaylara
ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bursa
Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Bursanın
yatırım ve ihtiyaçlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Türkiye Belediyeler Birliğinin
uygulamaları ve belediye alacaklarının taksitlendirilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Asuman Erdoğanın, Kütüphane Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, Eskişehir Alpuda
yaşanan kundaklama olaylarına ilişkin açıklaması
2.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Suriyeli
sığınmacılara ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Ali Babacanın siyaset
anlayışına ilişkin açıklaması
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, tarımsal verimin
artırılması için atılması gereken adımlara
ilişkin açıklaması
5.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, Hubyar Sultanı rahmetle
andığına ve Tokattaki cemevlerine ayrılan bütçeye
ilişkin açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Tarsus Karabucak Okaliptüs
Ormanı Ekoturizm Parkurunun açılışına ve orman
yangınlarıyla mücadelede kullanılmak üzere Mersinin
Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçelerine tahsis edilen su tankerlerine
ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, KDV indirimlerine ilişkin
açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersin Servet Tazegül Spor
Salonunda düzenlenen 2022 Bitci Kadınlar Basketbol Türkiye Kupası
finallerine ilişkin açıklaması
9.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, kamu-özel iş
birliği projelerinin hazineye olan yüküne ilişkin
açıklaması
10.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin Silifke ilçesine bağlı
Karahacılı köyündeki tapulu arazilerinden çıkarılmak
istenen vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, sahipsiz sokak köpekleri sorununa
ilişkin açıklaması
12.- Kocaeli
Milletvekili Sami Çakırın, Rusyanın Ukraynayı
işgaline ve emperyalist zihniyete ilişkin açıklaması
13.- Gaziantep
Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Gaziantepli Şahin
Bey ve nice isimsiz kahramanın şehit oluşlarının
102nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, 24 Mart Cuma günü
Şanlıurfa Eyyübiyeye bağlı Çalışkan
Mahallesinde ölü bulunan 16 yaşındaki Muharrem Akseme ilişkin
açıklaması
15.- Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021 yılı içerisinde AK
PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği yatırımlara
ilişkin açıklaması
16.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 2012 yılında Afyon
Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Eğitim, Araştırma ve
Uygulama Çiftliğinde ölen mandalara ilişkin davaya ilişkin
açıklaması
17.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ili Ulukışla
ilçesinde sürekli kaymakam değişikliği
yapılmasının sakıncalarına ilişkin
açıklaması
18.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasta IPARD II Programı 11inci
Çağrı İlanı kapsamında kabul edilen projelere
ilişkin açıklaması
19.- Düzce
Milletvekili Ümit Yılmazın, esnafın sorunlarına ve
beklentilerine ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, Diyarbakır Nevrozunda
Kürt yöresel giysilerini giydiği için gözaltına alınan çocuklara
ilişkin açıklaması
21.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, hazine arazileriyle ilgili
yapılacak olan düzenlemeye ilişkin açıklaması
22.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın Orhaneli ve Büyükorhan
ilçelerinde yaban mersini üretimine ilişkin açıklaması
23.- Ordu
Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu Büyükşehir Belediyesinde
maaşları ödenmeyen işçilere ve Ordu Melet Irmağı
havzasındaki doğa katliamına ilişkin açıklaması
24.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Irakın Kerkük vilayetine
bağlı Altunköprüdeki Türkmen katliamının 31inci
seneidevriyesine ve kamu çalışanlarının mağduriyetine
ilişkin açıklaması
25.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Altunköprü katliamının
31inci yıl dönümüne, Gaziantepli Şahin Beyi ve bütün
şehitlerimizi rahmet ve minnetle andığına, Rusya-Ukrayna
savaşının sona ermesi için İstanbulda yürütülen
müzakerelere ve Erzincan-Erzurum kara yolu Üzümlü mevkisinde meydana gelen
kazaya ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, katma değer
vergisinde uygulanacak indirimlere, ÖTVnin kaldırılması
gerektiğine, ekonomik krize ve atık ayçiçeği yağlarının
tekrar piyasaya sürüldüğüne ilişkin iddialara ilişkin
açıklaması
27.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, seçim kanunu teklifine ilişkin
açıklaması
28.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
1915Çanakkale Köprüsü ile Tokat Havalimanının hayırlara vesile
olmasını dilediğine, KDVde uygulanacak indirime ve
İstanbulda Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yürütülen müzakereye
ilişkin açıklaması
29.- Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Ankara-Adana hava yolu
uçuşlarına ilişkin açıklaması
30.- Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrulun, muhalefetin Avrupa Konseyi Yerel ve
Bölgesel Yönetimler Kongresi Genel Kurulunda kayyumları
savunmasının bir ikiyüzlülük olduğuna ilişkin
açıklaması
31.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa
Bozovanın sorunlarına ilişkin açıklaması
34.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 321 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde uygulanan
ithalata dayalı tarım politikası sebebiyle gıda enflasyonu
ve tarımsal üretimle ilgili sorunların ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, kayyum atanan belediyelerde yaşanan tahribatların ve
usulsüzlüklerin araştırılması amacıyla 29/3/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 29 Mart 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay,
Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, 2547 sayılı Kanunda yapılan
değişikliğin uygulanmasındaki aksaklıkların
araştırılması, öğretim üyelerinin farklı ücret
politikasının ortadan kaldırılması amacıyla
29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Mart 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Yalova Hukuk Fakültesi
öğrencilerine Hoş geldiniz. denilmesi
B) Önergeler
1.- Adana
Milletvekili İsmail Koncukun, (2/3657) esas numaralı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/163)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Aydın Milletvekili Bülent
Tezcanın 321 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcanın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91
Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve Anayasa Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 321)
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, bir ilçe millî eğitim
müdürünün ders seçimlerine müdahale ettiği iddiasına,
- Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin'in, üniversite sınavlarının
Muğla'nın bütün ilçelerinde yapılması talebine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60511), (7/60516)
2.- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, İzmir'in Kemalpaşa
ilçesinde bulunan bir ortaokulda yaşandığı iddia edilen
olaylara,
- İzmir
Milletvekili Bedri Serter'in, Bergama Cumhuriyet Anadolu Lisesinin
kapatılacağı iddiasına,
- İzmir
Milletvekili Atila Sertel'in, İzmir Bergama Cumhuriyet Anadolu Lisesinin
kapatılacağı iddiasına,
İlişkin
soruları ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60515),(7/60519),(7/60669)
3.- Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın, ders kitaplarında
cinsiyetçiliğin azaltılması ve toplumsal cinsiyet
eşitliğinin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler
ile okullardaki kadın idareci sayısına,
-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, Kırklareli Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Sosyal Bilimler Lisesinin öğrenci yurdunun
sorunlarına,
- Ankara
Milletvekili Şenol Sunat'ın, KYK yurtlarındaki internet
hızına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60520), (7/60672), (7/60792)
4.- Tunceli
Milletvekili Alican Önlü'nün, İstanbul'daki bir okul müdürü hakkında
yürütülen soruşturma ile ilgili iddialara,
-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu'nun, İstanbul'daki bir okul
müdürü hakkında yürütülen soruşturma ile ilgili iddialara,
- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, İstanbul'daki bir okul
müdürü hakkında yürütülen soruşturma ile ilgili iddialara,
- Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in, İstanbul'daki bir
okul müdürü hakkında yürütülen soruşturma ile ilgili iddialara,
- Ankara
Milletvekili Yıldırım Kaya'nın, İstanbul'daki bir okul
müdürü hakkında yürütülen soruşturma ile ilgili iddialara,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60670), (7/60671), (7/60787), (7/60788), (7/60789)
29 Mart 2022 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihçesine ve Meclis
çalışmaları sırasında karşılaşılan
bazı olaylara ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hepinizi
öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Meclis çalışmaları
sırasında karşılaştığımız
bazı olaylarla ilgili kısaca düşüncelerimi paylaşmak
istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi benzerlerinden farklı bir tarihe
sahiptir. Pek çok ülkede önce devlet mekanizmaları kurulmuş akabinde
parlamentolar ihdas edilmiştir; bizde, Meclisimiz devleti kurmuştur.
Kadim geleneğiyle Türk demokrasisi cumhuriyetimizin temellerini
oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğunun
işgalciler tarafından tarumar edildiği dönemlerde son Mebusan
Meclisi ayakta durmaya ve devletin yaşayan son hücresi olmaya
çalışmıştır. Her şeye rağmen, Meclis nefes
alıp verdikçe milletin umudu diri kalmış fakat İstanbula
ayak basan düşman kuvvetleri bu umudu yok etmeye kararlıdırlar.
Bu yüzden de Meclisin kapısına kilit vurulmuş, bazı
vekiller ise derdest edilmiştir. Milletvekillerinin bir diğer
kısmı ise işgal edilen İstanbuldan kaçıp Anadoluda
direnişe iştirak etmişlerdir. İşte, o kişiler
Ankaraya vardıklarında bozkırın kalbinden doğan yeni
bir inanç ve heyecan dalgasına şahit olmuşlardır; Gazi
Mustafa Kemal Atatürkle mesai arkadaşlığı, yol
arkadaşlığı, gerektiğinde silah
arkadaşlığı yapmışlardır. Onlarla omuz omuza
saf tutan bir başka grup ise taşradan gelen millî cemiyet
temsilcileridir. Bu kişilerin tespiti de seçimle olmuştur yani
tarihin gördüğü en meşru müdafaayı teşkilatlandıranlar
meşruiyetten bir adım bile sapmamışlardır, kan ve
barut kokulu günlerde dahi yalnızca millete dayanmışlardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihçesi Türk
milletinin kendi hikâyesidir, bu Meclisin manevi hudutları ise
Misakımillîyi dahi aşacak kadar geniştir. Emperyalist
devletlere karşı verilen millî mücadele yeryüzünün bütün mazlumlarına
geçmişte nasıl ışık olduysa bu Meclis de ortaya
koyduğu duruşla aynı vazifeyi üstlenmek zorundadır. Bu
kürsüler, Ankara merkezli bir dünya tasavvur eden herkesin yol haritası,
pusulası, kılavuzudur. Buradan yükselen her farklı ses
farklı coğrafyalarda, Türkçe düşünen herkesin yüreğinde
yankılanmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde farklı
düşüncelerin sulh ve selamet içerisinde ifade edilmesi ancak Meclisin
varlığıyla mümkündür. Maalesef, bu kürsülerde ve bu
sıralarda yükselen sesler sık sık başka
haykırışlarla kesilmektedir; tahammülsüzlük,
bağrışmalar insicamı bozmakta ve işleyişe zarar
vermektedir. Bu tavırlar milletin vekiline, milletin Meclisine, milletin
iradesine uymamaktadır. Gazi Meclisin itibarını böyle fevri
tepkilerle zedelemeye kimsenin hakkı yoktur. Milletimiz özgür, müreffeh ve
demokratik bir ülkenin hayalini kurmuştur; bu Meclisin kurucuları da
o hayalin gerçekleştirileceğine dair söz vermiştir.
Girdiğimiz her seçim, millete verdiğimiz sözün, yüz yıl önce
imzalanan o ahitlemenin yenilenmesidir. Yüz yıldır ayakta duran bu
Meclis milletin gerçekleşen hayalidir, Türkiyenin asırlık
geleneği, aydınlık geleceğidir.
Bu temel düşüncelerle hepinizi tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz Bursanın
yatırım ve ihtiyaçları hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğluna aittir.
Buyurun Sayın Vahapoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun,
Bursanın yatırım ve ihtiyaçlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa ilimizin
yatırım ve ihtiyaçlarını dile getirmek üzere söz
almış bulunmaktayım, bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bursa, 3,5 milyona yaklaşan nüfusuyla
Türkiyenin 4üncü büyük kentidir. Bizansın, Selçuklunun ve
Osmanlının sayısız izlerini günümüze kadar
taşıyan bir tarih şehridir. Bursa, 2 ilçesiyle cihan devleti
Osmanlıya başkentlik yapmıştır. Bursa, cennetmekân Atatürkün, bu milletin manevi
başkenti olarak tanımladığı şehrimizdir;
geçmiş medeniyetlere saygılı ve onları koruyan bir kültür
şehridir. Bursa, bir açık hava müzesidir ve termal şehridir.
Barındırdığı yüzlerce tarihî yapı, cami, mescit,
şehitlik, türbe ve mezarlıklarla tapu belgemizdir. Bursa, manevi
kimlik sahibi bir şehrimizdir. Bursa, ipekçiliğiyle nam
yapmış Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminin ilk dokuma sanayisine
sahip tekstil şehridir. Aynı zamanda Bursa, diğer metropol
illeri de doyuran bir tarım şehridir; tarihî Türk
mutfağının en seçkin örneklerini tadabileceğimiz bir
gastronomi şehridir. Bursa, üniversiteleriyle bir eğitim
şehridir. Bursa, tarihî ve doğal güzellikleriyle tarımın,
sanayinin ve teknolojinin uyumunu başarmış dünyadaki nadir
birkaç şehirden biridir. Bursa, üreten ve üretimde öncü olan bir
şehirdir; nitekim, 2021 rakamlarına göre, dış ticaret hacmi
24 milyar dolara ulaşmıştır. 198 ülke ve serbest bölgeye
toplamda 14 milyar dolar ihracat yapan Bursa, Türk ekonomisinin aktif ve
yönlendirici lokomotiflerinden biridir. Şehrimiz, ülke ve bölge
ekonomisinin gelişmesine, döviz girdisi sağlanmasına ve sanayi
altyapısının güçlenmesine sağladığı
katkılarla ekonomik açıdan büyük bir dinamizm sergilemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; marka şehir Bursanın ulaşımdan
eğitime, sağlıktan tarıma 2023 hedefleri doğrultusunda
önceden planlanmış ve çoğu başlamış projelerinin
süratle tamamlanması beklenmektedir. Ülkemizin en önemli sanayi
kentlerinden biri olan Bursa'da raylı
taşımacılığın olmaması büyük bir
eksikliktir. Bu çerçevede planlanan takvimin çok gerisinde kalan
hızlı tren projesinin bir an önce tamamlanıp Bursa
halkının ve sanayisinin hizmetine sunulması beklenmektedir.
Ayrıca havayolu taşımacılığında
Yenişehir Havaalanının daha aktif hâle getirilmesi önem arz
etmektedir.
Bursa-Orhaneli Yolu Doğancı Tüneli ile
Gemlik-Mudanya sahil yolunun, Yenişehir-Bilecik bölünmüş yol ve
projelerinin tamamlanması, Orhangazi ilçe merkezinden geçen devlet yolunda
alt geçitlerin bir an önce yapılması gerekmektedir. Bu ihtiyaçlar
sadece Bursa için değil, Güney Marmara için de hayati bir önem arz
etmektedir.
Şehir içi ulaşımı rahatlatmak
üzere Büyükşehir Belediyesi tarafından tramvay ve metro hattı,
köprü, köprülü kavşak, alt geçit, meydan ve katlı otopark gibi
projelendirmeler yapılmış olup bunların önemli kısmı
ya tamamlanmış ya da tamamlanmak üzeredir. Tarihî dokunun zorlaştırdığı
şehir içi ulaşım yatırımlarının bir an önce
hayata geçirilmesi hemşehrilerimizin beklentilerindendir.
Bursa'ya kazandırılan Bursa Şehir
Hastanesi verdiği hizmet kalitesiyle gurur kaynağı
olmuştur. Yeniden inşa edilmesi gereken Bursa Muradiye Memleket
Hastanesi ve Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi gibi şehir merkezindeki
hastane projelerinin bir an önce tamamlanması hemşehrilerimizin
beklentileri arasındadır.
Daha önce depreme dayanıksız
oldukları için yıkılan 40tan fazla devlet okulunun yeniden
aynı yerlerine inşa edilmesi hem önemlidir hem de gereklidir. Birinci
derece deprem kuşağında ve aktif 3 fayın üzerinde kurulu
bulunan Bursa'nın mevcut yapı stokunun da süratle yenilenmesi
gerekmektedir ancak yapılacak projenin kentin tarihî dokusuna uygun, az
katlı ve çevreye duyarlı özellik taşıması büyük önem
arz etmektedir.
Bilindiği üzere Bursa 2022 Türk Dünyası
Kültür Başkenti ilan edilmiştir. Bu kapsamda yapılacak
faaliyetlerin yerelle sınırlı tutulmaması ve özellikle
finansının yerel imkânlarla
sınırlandırılmaması önemlidir. Bursa'mıza
verilmiş Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanına
yakışan şekilde, karşılıklı temasların
kültürel faaliyetler ve fiziki projelerle desteklenmesi ve projelerin mutlaka
hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.
Son olarak, Türkiye'nin gurur kaynağı
Bursa nefes alırsa Türkiye nefes alır, Bursa büyürse Türkiye büyür
diyorum ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Türkiye Belediyeler Birliğinin uygulamaları ve belediye
alacaklarının taksitlendirilmesi hakkında söz isteyen Bilecik
Milletvekili Sayın Yaşar Tüzüne aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, Türkiye Belediyeler
Birliğinin uygulamaları ve belediye alacaklarının
taksitlendirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan,
Başkanlık Divanının saygıdeğer üyeleri, yüce
Meclisimizin çok değerli milletvekilleri; her ne kadar İç
Tüzükümüzde gündem dışı konuşmalar dense de tam da
gündeme binaen, yerel yönetimlerin üçüncü yılında, yerel
yönetimlerimizin sorunları hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 31 Mart 2019
tarihinde yani bundan üç yıl önce bir yerel yönetim seçimleri gerçekleştirdik.
Bu seçimlerde Türkiye nüfusunun yüzde 65inde Millet
İttifakı'nın adayları, Cumhuriyet Halk Partili belediye
başkanları göreve gelmiştir, seçimi
kazanmışlardır. Türkiye'nin yüzde 65 nüfusunu yöneten Cumhuriyet
Halk Partili belediye başkanları, başta Sayın
Cumhurbaşkanının eski bir belediye başkanı olması
sebebiyle de belediyelerin sorunlarının hak, hukuk ve adalet
içerisinde çözümünü bekler iken maalesef özellikle Cumhuriyet Halk Partili
belediyeler haksız hukuksuz birçok uygulamayla karşı karşıya
kalmıştır.
Cumhuriyet Halk Partili belediyeler Türkiye
Belediyeler Birliğinin bütçesinin yüzde 55ini oluşturmaktadır.
Hadi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
yardımlarından vazgeçtik, Kültür ve Turizm Bakanlığının
yardımlarından vazgeçtik, Cumhurbaşkanlığı
ödeneğinden vazgeçtik, en azından Türkiye Belediyeler Birliğine
belediyelerin ortak olduğu ve İller Bankasından gelen paylarla
her ay binde 2si kesilen bu bütçenin, Türkiye Belediyeler Birliği bütçesinin
yüzde 55ini Cumhuriyet Halk Partili belediyeler ödemektedir. Ancak bu yüzde
55lik Türkiye Belediyeler Birliği bütçesinin maalesef Cumhuriyet Halk
Partili belediyelere yüzde 5i dahi aktarılmamaktadır. Örnek vermem
gerekirse -Birliğin encümen üyeleri olduğu için söylüyorum- Ankara
Yenimahalle ve Eskişehir Odunpazarı Belediye
Başkanlarımız Birliğin encümen kurulu üyeleri; 2012
yılından bugüne kadar, 2012 yılında Türkiye Belediyeler
Birliği Genel Kurulunda İller Bankasından gelen payın binde
2 kesilmesi kararı alınmıştır, bu kararla birlikte
-bunlar dahi- bu 2 belediye Türkiye Belediyeler Birliğine 2 milyon lira
aidat ödemiştir; 2 milyon liraya yakın Odunpazarı Belediyesi,
yine, 2 milyon liraya yakın Ankara Yenimahalle Belediyesi; 2şer
milyon lira ödeyen bu belediyelere 2012 yılından bugüne kadar 2 lira
yardım yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, biz hakkı,
hukuku, adaleti Cumhuriyet Halk Partili belediyelere istediğimiz kadar AK
PARTİli belediyeler için de istiyoruz. Bakınız, Türkiye
Belediyeler Birliğinin Başkanı Gaziantep Büyükşehir
Belediye Başkanı; son bir yılda onlarca araç kendisine tahsis
edilirken yani Gaziantep Büyükşehir Belediyesine tahsis edilirken, yine,
eski Belediyeler Birliği Genel Sekreterine, şu an Kahramanmaraş
Belediye Başkanına yine onlarca araç tahsis edilirken bugün AK
PARTİli Erzurum Büyükşehir Belediyesine bir tek iğne dahi
tahsis edilmemiştir. Biz bunların, bu sorunların giderilmesi, bu
adaletsizliğin önüne geçilmesi için İçişleri Komisyonu üyeleri
olarak İç Tüzükün 26ncı maddesi gereğince İçişleri
Komisyonunun toplanmasını talep ettik yeterli sayıda imzayla.
Fakat İçişleri Komisyonu Başkanı toplantıyı
düzenlemekten bile aciz olup bizim müracaatımızı bir tek imzayla
reddetti. Yetmedi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına gittik, var
olan sorunları anlattık; yetmedi, Cumhuriyet Halk Partisi Yerel
Yönetimler Heyeti olarak Sayıştay Başkanlığına
gittik, Sayıştay Başkanına Türkiye Belediyeler
Birliğinin 2017 yılından beri denetlenmediğini söyledik,
Kontrolsüz güç, güç değildir. dedik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
eğer ortada bir
haksızlık, bir hukuksuzluk varsa mutlaka bunun kontrol edilmesi
gerektiğini söyledik; maalesef, ne Sayıştay ne
İçişleri Komisyonu Başkanlığı ne de Meclis
Başkanlığı hiçbir adım atmadı.
Değerli arkadaşlar, geldiğimiz
noktada, bizim Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin mağduriyetinin bu
Hükûmet tarafından çözülmeyeceği, dikkate alınmayacağı
kararı hasıl olmuştur. Şimdi, yapılacak ilk seçimde
Millet İttifakının iktidarında Cumhuriyet Halk Partisi
bundan tam yüz yıl önce nasıl kurucu irade olarak söz sahibi
olmuşsa yine yapılacak ilk seçimle de Cumhuriyet Halk Partisi
kurtarıcı irade olarak söz sahibi olacaktır ve bu sorunları
tek tek çözecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
Kütüphane Haftası münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Asuman
Erdoğanın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Asuman Erdoğanın, Kütüphane
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kütüphane Haftası münasebetiyle
söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Kütüphaneler, insanlığın ve
medeniyetin ortak hafızaları. Bizler biliyoruz ki insanın iç
dünyası için en önemli gıda; okumak, öğrenmek ve keşfetmek.
Bu ihtiyaç giderilmediğinde insan olma yolculuğumuz ağır
aksak ilerleyecek ve yolumuz çıkmaz bir sokağa varacaktır. Bizler
millet olarak kadim bir kitabı ve kütüphane kültürü olan bir ecdadın
torunlarıyız. İlk emri Oku! olan bir dinin, bilen ile
bilmeyenin eşit olmadığını öğüt veren bir
inancın temsilcileriyiz. Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.
buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. Bu yüzden Orta Asyada, Anadoluda ve tarih
sahnesinde yer aldığımız her coğrafyada
etrafını kandil gibi aydınlatan Ahmet Yesevi, Yusuf Has Hacib,
Mevlâna, Yunus, Ali Kuşçu, Farabi gibi ilim ve bilim
insanlarının medeniyet havuzumuzdan çıkması bir tesadüf
değil. Evet, bu bereketin sebebi, her kitabı bir âlim olarak gören ve
her âlimi bir âlem olarak kabul eden anlayışımız. Bugün de
Anadolumuzun hangi şehrine giderseniz gidin orada etrafına
ışık saçan ve zamana meydan okuyan bir kütüphane görürsünüz; yeni,
eski. Bu kütüphanelerin kimi Sivastaki Ziya Bey Kütüphanesi gibi şirin,
kimi de İstanbuldaki Beyazıt Kütüphanesi gibi heybetlidir. Hepsi
eserleriyle çok kıymetli kütüphaneler.
Bu arada, Ankara ilimizin çok şirin bir
kütüphanesi var Ayaş ilçemizde, ondan da bahsetmeden edemeyeceğim,
Gökler Köyü Kütüphanemiz. Gökler Köyü Kütüphanemiz 1958 yılında
Türkiyenin ilk köy kütüphanesi olarak kurulan kütüphanelerinden biri.
Hakikaten kurulduğu zaman özellikle Ayaşa, Gökler köyüne, orada
yaşayanlara çok büyük katkılar ve çok büyük hizmetler vermiş.
Bugün de hâlâ ayakta, 16 bin tane kitap var bünyesinde, Kültür
Bakanlığımızın destekleriyle devam ediyor; yolu
düşenlere ziyaret etmesini tavsiye ederim.
Biz AK PARTİ Hükûmetimiz döneminde ülkemizde
yoğun bir kütüphane seferberliği başlattık. Özellikle,
gerçekten son nokta olarak görebileceğimiz, Ankaramızda
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde yapılan, alanında bir dünya markası olan ve 2
milyonun üzerinde esere ev sahipliği yapan Millet Kütüphanemiz hepimizin
çok kıymetli bir eseri, hepimizin değeri. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Özellikle mimarisi çok farklı
ve hakikaten ses getiren bir mimarisi var. Biz, yurt dışına
gittiğimizde, özellikle büyük şehirlerde o güzel kütüphaneleri
gezdiğimizde iç çekerek bakıyorduk ama şimdi, gerçekten, bizim
de öyle güzel bir eserimiz var, bu anlamda çok mutluyuz. İki yılda
tam 1 milyonun üstünde vatandaşımız ziyaret etmiş. Ben de
geçen pazar günü Külliyenin yakınından geçerken büyük bir genç insan
seliyle karşılaştım, bir an şaşırdım,
nereden geliyor diye baktım, kütüphanemizden çıkan gençlerimiz
Hakikaten o kadar yoğun bir kullanım gösteriyor
çocuklarımız, gençlerimiz. Özellikle üniversiteli gençlerimiz
sabahlara kadar ders çalışabiliyor vize dönemlerinde, final
dönemlerinde çünkü yirmi dört saat açık bir kütüphane. İkramları
var, çok güzel fırsatları, imkânları var, başka
alanları var; çocuk kütüphanesi var, Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi. Biz
okullarımızın da ziyaret etmesinden çok memnunuz, birçok
okulumuz burayı ziyaret ediyor.
İlçelerimizde de millet kıraathanelerimiz
var, âdeta Millet Kütüphanesinin birer temsilcisi. Özellikle Sincanda,
Altındağda, Mamakta çok sayıda millet kıraathanemiz var.
Biz zaman zaman sahaya çıktığımızda gençlerimizi ziyaret
ediyoruz buralarda, hakikaten yoğun çalışıyorlar ve çok
memnunlar bu kıraathanelerden. Sabahlara kadar açık yine ve üye
olabiliyorlar, kitap alabiliyorlar, bu anlamda da çok çok kıymetli.
Özellikle sunduğu hizmetler açısından önem veriyoruz.
Kütüphanesiz Okul Kalmayacak kampanyamız da gerçekten çok büyük ses
getirdi. Bu kampanyaya bizzat teşrif edip açılışlarda
bulunarak, destek vererek katkı sunan Sayın Emine Erdoğan
Hanımefendiye de buradan teşekkürlerimi sunmak istiyorum, kitaba ve
kütüphaneye ne kadar kıymet verdiğini gösterdi.
Şu ana kadar 16 bin tane kütüphane açtık
okullarımızda ve 54 milyon kitabımız var okul
kütüphanelerimizde. Hedef, inşallah, 100 milyonu aşmak. Nasip ederse
Allah, inşallah, 100 milyonu aşacağız.
Millî Eğitim Bakanlığımız
hakikaten kitap yayıncılığı, kitap basımı
anlamında da çok önemli işler yapıyor bu arada. Ben, devlet
parasız yatılı okumuş bir öğrenciydim; o zamanlar,
devlet parasız yatılı olduğumuz hâlde
kitaplarımız ücretsiz verilemiyordu, 3 arkadaş birleşip,
bir kitap alıp paylaşıyorduk. Devletimiz, ücretsiz olarak
artık sıraların üzerine kitaplarını koyuyor
çocuklarımızın, aramak zorunda kalmıyor velilerimiz,
kitapları hazır oluyor. Onun dışında, eğitimde
fırsat eşitliği için çok önemli bir adım attı, bu çok
kıymetli. Yardımcı kaynaklar basıyor, üstelik de Millî Eğitim
Bakanlığının kendi öğretmenlerinden
oluşturduğu heyetle bu kitapları basıyor, gerçekten çok
kaliteli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla)
Öğretmenlerimize -hakikaten, emeği geçen öğretmenlerimize- Bakan
Yardımcılarımıza, Bakanımıza çok teşekkür
etmek istiyorum. Ben, kendi çocuğumda da kullandım, çok kaliteli, çok
güzel sorular hazırlıyorlar; öğrencilerimize bunları
sunuyoruz ücretsiz olarak, bu, çok kıymetli bir şey.
Kütüphane açmakla, kitap basmakla olmuyor; aynı
zamanda kitap kültürü, kitap okuma alışkanlığı için
-özellikle dijitalleşmiş çağda- kitapla ilgili faaliyetler
yürütmek, fuarlar açmak lazım. Beypazarı Belediyemiz geçen hafta bir
kitap fuarı düzenledi, bütün hafta boyunca söyleşiler, yazar
söyleşileri, çok önemli etkinlikler yaptı. Ben buradan Beypazarı
Belediye Başkanımız Tuncer Kaplana da çok teşekkür ediyorum,
daha önce Pursaklar Belediye Başkanımız -Ertuğrul
Başkan- da yapmıştı; bunlar çok çok kıymetli
çocuklarımız için.
Altını çizmek istediğim
Musul
Kütüphanesi gibi kıymetli bir kütüphanenin 2014 yılında
yanması ne acıdır. Görüyorsunuz, savaşlar en çok kültürel
eserlerimize zarar veriyor, çocuklarımıza zarar veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Gönül ister ki
Ukrayna da gençleriyle, çocuklarıyla, kütüphanede kitaplarıyla bir an
önce barışa kavuşsun, kitaplarına, kütüphanelerine hiçbir
şey olmasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Arslan Kabukcuoğlu, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
Eskişehir Alpuda yaşanan kundaklama olaylarına ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Alpu, Eskişehirin sakin ve şirin bir
ilçesidir. Dün gece 3 aracın ve 2 iş yerinin
kundaklandığını, 7 araca kundaklama teşebbüsü
yapıldığını yetkililerden öğrenmiş
bulunuyorum. Olayların faillerinin bulunarak Alpunun eski sükûnet dolu
günlere dönmesini bekliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN İsmail Ok Bey
2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Suriyeli
sığınmacılara ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
Rusya-Ukrayna savaşında
barışın sağlanması adına Türkiyenin etkin ve
aktif rol alması son derece önemlidir. Dileğimiz, en kısa
zamanda barışın sağlanması ve akan kanın durmasıdır.
Uluslararası ilişkilerde dostluklar ve
düşmanlıklar ebedi değildir. Türkiye'mizin çıkarları
için her ülkeyle görüşülebilir. Yıllar sonra Birleşik Arap
Emirlikleri ve İsrail gibi ülkelerle üst düzey görüşmeler
gerçekleştirilmesi son derece önemlidir ancak Suriye'yle hâlâ üst düzey
görüşmeler yapılmamasının diplomatik olarak izahı
yoktur. Ülkemizin ekonomik gerçekleri bu misafirliğin daha fazla
sürdürülmesine izin vermemektedir. Öte yandan, ülkemizin demografik
yapısı da hızla değişmektedir. Bu nedenlerle,
sığınmacılar konusu Türkiye'nin millî güvenlik sorunudur.
Yetkililere çağrım, bir an evvel Suriyeli misafirlerimizin güvenli
bir şekilde yurtlarına dönmeleri için gerekli adımların
atılmasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim.
Buyurun Sayın Çelebi.
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Ali Babacanın
siyaset anlayışına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hem Babacan hem Ali Tatar olmaz. Babacan varsa
Abdullah Gül masada demektir Bulun savcıları, delillendirin. diyen
kumpas zihniyeti nefes alıyor demektir FETÖ umutlanıyor demektir.
Babacan varsa Anayasa ilk 4 madde tartışmaya açık demektir. 50
milyar dolarlık özelleştirme yapan, Türk bankacılık ve
borsasının yarısını yabancı kontrolüne geçiren
Babacan varsa neoliberal politikalar devrede demektir. Eğitimde,
sağlıkta, tarımda, savunma sanayisinde kamucu olma
şansı yoktur, mavi vatan yoktur. Babacan varsa sabah öyle, akşam
böyle kıvraklığı vardır; duruş yoktur, dün,
Gezide davacı olma, bugün Pardon! deme söz konusudur. Güvenmeyin,
çıkmaz sokağa girmeyin. Son sözüm şu: Masalar
yıkılır ama Türkiye Cumhuriyeti yıkılmaz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Aycan...
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, tarımsal verimin
artırılması için atılması gereken adımlara
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, tarımsal üretimi artırmalıyız. Tarımsal
üretimi artırmak, iyi tohum kullanmak, gübre kullanmak ve sulama yapmakla
doğru orantılıdır. Tohum ve gübre konusunda çiftçimizi
desteklemeyiz. Sulama, tarımsal verimi en az yüzde 25
artırmaktadır. Tarlalarımızı sulamalıyız, su
kaynaklarımızı doğru kullanmalıyız, kapalı
sistem sulama ağımızı artırmalıyız,
çiftçilerimize ucuz su verebilmeliyiz; bu konuda sulama birlikleri
desteklenmelidir. Sulama amaçlı kullanılan elektrik ücretlerine de
destekleme yapılmasında fayda vardır. Şehrim
Kahramanmaraşın özellikle kuzey ilçeleri Göksun, Afşin,
Elbistan sulama imkânlarından yeterince yararlanamamaktadır.
İnşaatı devam barajların bitmesi ve sulama
kanallarının tamamlanması tarımsal sulamayı,
tarımsal verimi artıracaktır. Ayrıca, ziraat
mühendislerinin daha çok istihdam edilmesi bilimsel tarım ve tarımsal
verim açısından faydalı olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bulut...
5.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Hubyar Sultanı rahmetle
andığına ve Tokattaki cemevlerine ayrılan bütçeye
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüzyıllarca önce Türkmenliğin sonsuza dek
sönmeyecek ocağını Tokatta yakan, hoşgörüyü,
barışı ve kardeşliği ömrünü geçirdiği Tokat
ilinden tüm dünyaya bir miras olarak bırakan ve şehrimizi dünya
Bektaşiliğinin önemli merkezlerinden biri hâline getiren Hubyar
Sultanı rahmetle anarken bıraktığı mirasa uygun olarak
yüzyıllardır barış ve kardeşliğin örnek
kentlerinden biri olan şehrimizde 99 adet cemevimize Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatı ve Sayın
İçişleri Bakanımızın nezaretiyle 6,5 milyon TL
tutarında bütçe ayrıldığını ve 99 cemevimizin,
tadilatları başta olmak üzere, temel ihtiyaçlarının da
karşılanacağını ifade etmek istiyorum.
Hassasiyetlerimize kayıtsız kalmayarak sarsılmaz birlik ve
kardeşlik bağına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanımıza,
İçişleri Bakanımıza ve Sayın Tokat Valimiz Doktor Ozan
Balcıya teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Tarsus
Karabucak Okaliptüs Ormanı Ekoturizm Parkurunun
açılışına ve orman yangınlarıyla mücadelede
kullanılmak üzere Mersinin Aydıncık, Gülnar ve Silifke
ilçelerine tahsis edilen su tankerlerine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hafta sonu, seçim bölgem Mersinde, Türkiyede ilk
ve tek olma özelliği taşıyan Tarsus Karabucak Okaliptüs
Ormanı Ekoturizm Parkurunun açılışını
gerçekleştirdik. Karabucak Okaliptüs Ormanı Ekoturizm Alanı
Tarsus ilçe merkezine
Yine, aynı gün, orman yangınlarında
ilk müdahalede kullanılmak üzere 25 adet çok amaçlı su tankeri
Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçelerimizdeki köy
muhtarlıklarına törenle teslim edilmiştir. Tarsusumuza yeni bir
soluk getirecek ekoturizm tesisimizin ve su tankerlerimizin Aydıncık,
Gülnar ve Silifkeli hemşehrilerimiz için hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, KDV indirimlerine
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizi güçlü kılma irademiz,
birikimimiz ve kararlılığımız var.
Vatandaşımızı hayat pahalılığı
altında ezdirmeme anlayışımız çerçevesinde temel
ihtiyaç maddelerinden olan deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı,
peçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDVsini yüzde 18den yüzde 8 indirme
kararı aldık. Yeme içme hizmetlerinde KDV oranı yüzde 8 olarak
belirlendi. Daha önce, gıdada KDVyi yüzde 8den yüzde 1e
düşürmüştük. Arsa ve arazilerde KDV yükünü de azaltıyoruz. Nice
zorlu mücadeleleri birlikte başaracağımız aziz milletimizle
bugün yaşanan tüm sıkıntıları da dayanışma
ve güçlü kardeşliğimizle aşarak Türkiyeyi hep birlikte
dünyanın en güçlü ligine çıkaracağımıza inanıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
8.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersin Servet
Tazegül Spor Salonunda düzenlenen 2022 Bitci Kadınlar Basketbol Türkiye
Kupası finallerine ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Mersin'imiz
geçtiğimiz hafta güzel bir spor organizasyonuna ev sahipliği
yaptı. Mersin Servet Tazegül Spor Salonu'nda düzenlenen 2022 Bitci
Kadınlar Basketbol Türkiye Kupası finallerinde 4
takımımız çok iyi bir mücadele sergiledi. Turnuva boyunca
Mersinli hemşehrilerimiz de tribünleri doldurarak bu mücadelelere destek
verdi. Cumartesi günü oynanan final maçında Mersin'imizin güzide kulübü
Çukurova Basketbol Kulübümüz ile Fenerbahçe Safiport takımları
karşı karşıya geldi. Rakibini 71-58 mağlup ederek
tarihinde ilk kez kupanın sahibi olan Mersin Çukurova Kadın Basketbol
Kulübümüz şampiyonluğa ulaştı. Kupayı Mersin'e
kazandıran takımımızı yürekten kutluyorum.
Şampiyonlukta emeği geçen oyuncuları, teknik heyeti, yönetimi ve
taraftarlarımızı tebrik ediyorum. Finale hak kazanan
takımımıza Avrupa'da başarılar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
9.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
kamu-özel iş birliği projelerinin hazineye olan yüküne ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Kamu-özel iş birliğiyle hazinemizi ölçüsüz bir şekilde yük
altına sokanlar; 12 milyar dolara mal olan şehir hastanelerine 97
milyar dolar, 3 milyar dolara mal olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne 9 milyar
dolar, 1 milyar dolara mal olan Osmangazi Köprüsü'ne 15 milyar dolar, 50 milyon
avroya mal olan Zafer Havaalanı'na 208 milyon avro garanti verenler
bilsinler ki bu sözleşmelerde Londra mahkemeleri yetkili
kılınmış olsa dahi, milletimizin, gençlerin,
çocukların, yetimin, yoksulun, fakir fukaranın, tüyü bitmemiş
yetimin hakkını 5li çeteye yedirmeyeceğiz ve Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun
söylediği gibi, ilk seçimden sonra bu soygun düzenine son vereceğiz.
BAŞKAN Sayın Gökçel
10.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin Silifke ilçesine
bağlı Karahacılı köyündeki tapulu arazilerinden
çıkarılmak istenen vatandaşların mağduriyetine
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Mersin Silifke ilçesine bağlı
Karahacılı köyümüzde hemşehrilerim yüz yıllardır
tarım yapıyor. Karahacılı köyümüzde kadastro
çalışması 1980de yapıldı. Vatandaşlarımız
kadastro çalışması sonrasında ekip biçtikleri arazilerin
tapularını aldılar, tarımsal üretimlerine devam etmekteler.
Orman kadastrosu 1987 yılında tamamlanmasına ve 2021de
yapılan kadastro güncelleme çalışmasıyla tapuların
yenilenmesine rağmen, şimdi, Orman İşletme Müdürlüğü
tarafından 100ün üzerinde vatandaşımız tapulu
arazilerinden çıkarılmak isteniyor. Yüzlerce yıldır ekip
biçtikleri, kırk yıldır tapusuna sahip oldukları
tarlalardan hemşehrilerim çıkarılmak isteniyor. Yapılan bu
uygulama yanlıştır. Çiftçileri ekip biçtikleri arazilerde rahat
bırakın. Bırakın, köylülerim üretsin, çiftçiye düşman
olmaktan vazgeçin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
11.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, sahipsiz sokak
köpekleri sorununa ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Antalya Serikte sokak köpeklerinin
saldırısından kaçarken kamyonun altında kalan ve yaşam
savaşını kaybeden Mahra Melin Pınar yavrumuzun
acısı canımızı yakmış, içimizi dağlamış,
yüreğimizi kanatmıştır. Her gün haberlere konu olan
sahipsiz sokak köpekleri saldırıları güvenlik sorunu hâline
dönüşmüş, insan yaşamını tehdit eder boyuta
ulaşmış, evlatlarımızın hayattan kopmalarına
neden olmuştur. Besleme noktalarının düzensiz oluşu,
kısırlaştırma işlemlerinin sağlıklı
yapılmayışı, hayvan barınaklarının
yetersizliği bu sorunu tehlikeli noktalara
taşımıştır. Hem insan hem de hayvanların
sağlığı ve yaşam hakkı doğrultusunda, daha
fazla evladımızın gülüşlerinin solmaması adına,
sahipsiz sokak köpekleri sorununun kesin bir şekilde çözümünü
beklemekteyiz. Bu sorunun takipçisi olduğumuzu ifade etmek istiyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır
12.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Rusyanın
Ukraynayı işgaline ve emperyalist zihniyete ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
dünyanın içinden geçmekte olduğu sıkıntılı süreç
Rusyanın Ukraynayı işgal girişimiyle yeni bir hâl almaya
başlamış bulunmaktadır. Son zamanlarda yaşananlar
gösterdi ki daha önce yaşananlar dünyanın başına bela
açılacağının öncü göstergesiydi. Dil, din, ırk, renk
ayrımından kaynaklanan ötekileştirme zihniyetinin kendilerince
itiraf edilmesi -gönül isterdi ki özür dileme irfanı olsaydı; oysa
ifadeler, yaptıkları zulmün kahredici emperyalist zihniyetlerin arkasında
durduklarını vurgular mahiyetteydi- dünyayı parsellemeye
çalışanların daha karanlık günlere yelken
açtığını, yelkenlerini şişiren rüzgâr, silah ve
güç olduktan sonra dümeni elinde tutanların niyetlerinin asla
değişmeyeceğini de göstermiş oluyordu. Dün olduğu
gibi, mazlumların ahı arşı tutacak; yapılan,
yapılamayan, yapılamayacak her şey bu saçma sapan dünya
düzeninin devamına katkı sağlayacaktır.
Karınca misali, Recep Tayyip
Erdoğanın haykırması ne kadar etkili olacak, zaman
gösterecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
13.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın,
Gaziantepli Şahin Bey ve nice isimsiz kahramanın şehit
oluşlarının 102nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüz iki
yıl önce canlarını bir an bile düşünmeden bayraklaşan,
Antepi Gaziantep yapan ve bizleri Gaziantepli olmakla şereflendiren aziz
Şahin Bey ve nice isimsiz kahramanı şehit
oluşlarının 102nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd
ediyorum.
Bugün, minarelerimizde ezanımızın
okunmasını, al bayrağımızın
dalgalanmasını borçlu olduğumuz ecdadımızın
emanetlerine gözümüz gibi bakıyor ve sahip çıkıyoruz. Düşman,
benim cesedimi çiğnemeden Antepe giremez. diye Elmalı Köprüsü
üzerinde düşmana haykıran ve şehit düşen Şahin Beyin
sesi hâlâ Gaziantep sokaklarında inlemektedir. Gaziantep halkı birlik
ve beraberliğimize göz dikmiş hiçbir kötü emele geçit vermedi,
vermeyecek.
Saygılarımla.
BAŞKAN - Sayın Ömer Öcalan
14.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, 24 Mart Cuma
günü Şanlıurfa Eyyübiyeye bağlı Çalışkan
Mahallesinde ölü bulunan 16 yaşındaki Muharrem Akseme ilişkin
açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, 24 Mart Cuma günü, 16 yaşındaki Muharrem Aksem, Urfanın
merkez ilçesi olan Eyyübiyeye bağlı Çalışkan Mahallesinde
ölü bulunmuştur. Atış talim alanına
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
15.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021
yılı içerisinde AK PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği
yatırımlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
2021 yılı içerisinde, AK PARTİ
Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği yatırımları anlatmaya devam ediyorum.
2021 yılı içerisinde, tarım sektörüne 24 milyon TL destek
sağlandı, çiftçilerimize 2,6 milyar TL kuraklık desteği
verildi, çiftçilerimizden 860 bin ton yaş çay alımı
yapıldı. Tarımsal üretimi artırmak, ekilmeyen arazileri
üretime kazandırmak için 400 projeyi hayata geçirdik. Ekonomimize
yıllık 10 milyar lira gelir sağlayacak akıllı küpe ve
Elektronik Hayvan Takip Sistemi hayata geçirildi. Büyükbaş hayvan
sayısında 18,3 milyonla, küçükbaş hayvan sayısında
57,4 milyonla Avrupa birinciliğine devam ettik.
Değerli ziraatçı kardeşlerim,
iktidarımızda payınız anlatılamayacak kadar büyüktür.
Bu payı 2023te tekrar yaşatma zamanıdır. Recep Tayyip
Erdoğan sevgisiyle, durmak yok, yola devam.
BAŞKAN Sayın Köksal
16.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 2012
yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Eğitim,
Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde ölen mandalara ilişkin
davaya ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP Genel Başkanının manda
yoğurdu tavsiyesinden sonra, Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner
Fakültesinde manda yoğurduğunun üretildiği ve sipariş
verilebileceği duyuruldu. Şimdi soruyorum: 2012 yılında Afyon
Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Eğitim, Araştırma ve
Uygulama Çiftliğinde 45 manda öldü. O dönem, mandaların şap
hastalığından öldükleri kamuoyuna
açıklanmıştı ancak bugün, mandaların hastalıktan
değil; açlıktan, soğuktan öldüğü iddiaları eski Rektör
Mustafa Solakın yargılandığı davada ortaya
çıktı. Veteriner Fakültesinin öğretim görevlilerinden birisinin,
rektörün, hayvanların ilaç ve ekipman paralarının başka
yere aktarılması talimatını yerine getirmediği için
bağlı olduğu görevden alındığı ifadesini
verdi. Yine, çiftliğin kurucusu da Rektör tarafından çiftlikten
uzaklaştırıldığı için hayvanların
açlıktan ve soğuktan öldüğü şeklinde ifade verdi.
Memleketimde mandacılığı ve
kaymak üretimini geliştirmek için üniversite bünyesinde kurulan çiftlikte,
bir rektörün hayvanları açlığa ve soğuğa terk etmesi
iddiası bile skandaldır.
BAŞKAN Sayın Gürer
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde ili
Ulukışla ilçesinde sürekli kaymakam değişikliği
yapılmasının sakıncalarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Ulukışla ilçesi doğa
ve doğal güzelliklerin yanı sıra Bolkar Dağlarında
yetişen dünyaca ünlü kirazı, lahanası, tarihî
kalıntıları, kalesi, Öküz Mehmet Paşa Kervansarayıyla
ünlüdür. Olanaklarına rağmen, demir yolu, kara yolunun
buluştuğu ilçe yeterli gelişmeye erdirilmemiştir.
Sorunların çözümünde yönetici istikrarı önemlidir.
Niğde ili Ulukışla ilçesinde 2014
yılından beri 15 kaymakam değişikliği
yaşanmıştır. Her dört ayda bir kaymakam
değişmesi, ilçe sorunlarında çözümsüzlüğe neden
olmaktadır. Son kaymakamın kalması yönünde 33 köy
muhtarının da imzalı talebi vardır. Muhtarlar Hizmet ve
projeler hazırlayan kaymakamın geçici görevlendirmeyle gönderilmesi
umutlarımızı kırmıştır. diye açıklama
yapmışlardır. Sürekli kaymakam değişikliği ilçede
hizmetin önünü kesen nedenlerden biridir. İçişleri
Bakanlığı neden Ulukışlada sürekli kaymakam
değişikliği yapmaktadır, açıklanmalıdır.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekinci
18.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasta IPARD II
Programı 11inci Çağrı İlanı kapsamında kabul
edilen projelere ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Üreten Çiftçi Gelişen Sivas parolasıyla
geçen hafta çiftçilerimize 8,6 milyon TL değerinde 677 ton tohum
dağıtımı yapılan sultan şehrimizde bu hafta da
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Sivas İl
Koordinatörlüğümüz tarafından IPARD II Programı, 11inci
çağrı ilanı kapsamında projelerin kabulleri tamamlanmıştır.
Bu minvalde yaklaşık 284 milyon yatırım tutarlı, 156
milyon hibe tutarlı 389 proje teslim alınarak en çok proje alan
illerden biri Sivas olmuştur. Üreten çiftçimizin her zaman yanında
olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
başta olmak üzere Tarım Bakanımıza ve emeği geçenlere
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
19.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, esnafın
sorunlarına ve beklentilerine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Ülkemizde bulunan 2 milyon 50 binin üzerinde esnaf
iş yerlerinde hayat mücadelesi vermektedir. Esnaflarımız
devletimize yük olmadan faaliyet göstermesi bir yana milyonlarca istihdam
sağlayarak devletimize destek olmaktadırlar ancak son yıllarda yaşanan
pandemi sürecinin sonucunda tüm dünyayla birlikte ülkemizi de içine alan
ekonomik daralma esnafımıza darbe üzerine darbe vurmaktadır.
Enerji maliyetlerinde yaşanan artış
bir yana işçilik ücretlerindeki artış ve BAĞ-KUR
primlerinde yaşanan artış, esnafımızı
sattığı malı yerine koyamaz hâle getirmiştir.
Hükûmetimiz her ne kadar dönem dönem yapılandırma ve kredilerle
esnafımızı rahatlatmaya yönelik tedbirleri devreye soksa da biri
bitmeden diğeri başlayan küresel gelişmeler yeni tedbirler
alınmasını gerekli kılmaktadır.
Esnafımızın şu dönemde en büyük beklentisi geçmiş
siciline bakılmadan kendisine verilecek olan can suyu kredisidir.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu...
20.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
Diyarbakır Nevrozunda Kürt yöresel giysilerini giydiği için
gözaltına alınan çocuklara ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Türkiye'de bu da oldu: 5 yaşındaki çocuklar gözaltına
alındı. Diyarbakır Nevrozunda Kürt yöresel giysilerini
giydiği için 5 yaşındaki 2 çocuk gözaltına
alındı, saatlerce karakolda tutuldu ve parmak izleri
alındı. Bu çocuklarda çok önemli psikolojik travmalar oluştu ama
garip değil, yeni doğmuş bebekleri anneleriyle birlikte
cezaevine alanlar, 5 yaşındaki çocukları gözaltına da
alır. Zamanında başörtüsüne siyasi simge denmesini
eleştirenler, şu anda Kürt ulusal kıyafetlerinin siyasi simge
olduğunu savunuyor ve miting meydanlarına almıyor. Nevroz
meydanlarına kırmızı mont giyenler, yeşil kazak
giyenler, sarı pardösü giyenler alınmadı. Bunlar da Cumhur zulüm
İttifakının son uygulamaları olarak tarihe geçti. Bu
akıl tutulmasını kınıyorum ve bu insanlık
dışı uygulamaların bir an evvel bitmesi gerektiğini
tüm kamuoyuna duyuruyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek...
21.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, hazine arazileriyle
ilgili yapılacak olan düzenlemeye ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, iki yıldır
yaşadığımız pandemi ve son Ukrayna-Rusya
savaşı, tarımın ve gıdanın ne kadar önemli
olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
Önümüzdeki günlerde hazine arazileriyle ilgili
yapılacak olan düzenlemelerde -Milliyetçi Hareket Partisinin seçim
vaadinde olduğu gibi- bu hazine arazilerinin
kullanıcılarına mutlaka bedava verilmesi ya da
kullanıcısı olmayan bölgelerde tarım arazilerinin mutlaka o
köyde, o beldede yaşayan insanlara verilmesi... Aksi takdirde büyük
sermaye sahipleri ve şirket sahipleri açık ihalelerde gelip buradaki
hazine arazilerinin kiralama ve satış işlemlerini
yapıyorlar ve o bölgede yaşayan insanlar ile bu firma sahipleri
karşı karşıya geliyorlar. Bu yapılacak olan
düzenlemeler içerisinde mutlaka arazilerin, nüfusu oraya kayıtlı olan
insanlara ya da o bölgede yaşayan insanlara satış kriterinin de
konmasını
Çünkü üretmezsek tükeniriz. Onun için çiftçilerimizin daha
çok üretim yapmasının teşvik edilmesini, bu işi bilen
insanların desteklenmesini talep ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
22.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın
Orhaneli ve Büyükorhan ilçelerinde yaban mersini üretimine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Son günlerde tarımda üretim ve yeterlilik
ülkemizin en önemli konularından biri olmuştur. Bu konuda
Bursanın Orhaneli ve Büyükorhan ilçelerinde yaban mersini üretimi de son
yıllarda oldukça yükselmiştir. Ancak suya dayalı bir üretim olan
yaban mersininde DSİnin başlayıp bitiremediği göletler de
çok önemlidir. Büyükorhanda Gedikler Göletine, Orhanelide Çivili Göletine
başlanmış ancak maalesef bir türlü bitirilememiştir.
Aynı zamanda Harmancıkta Ballısaray, Keleste Menteşe
Göleti de dağ yöresinde başlanıp bitirilemeyen göletlerdendir.
Yaban mersini gerek yüksek katma değeri gerekse
üretim değeri, aynı zamanda da tersine göç açısından da çok
önemli yer teşkil etmektedir. Bir an önce DSİnin, Büyükşehir
Belediyesinin bu göletleri tamamlamasını, yörede büyük önem kazanan
yaban mersini üretiminin desteklenmesini talep ediyor, bu konunun takipçisi
olacağımızı ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
23.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Ordu Büyükşehir
Belediyesinde maaşları ödenmeyen işçilere ve Ordu Melet
Irmağı havzasındaki doğa katliamına ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Ordu Büyükşehir
Belediyesinde 2.400 işçi sendikal sözleşmeyi tamamlamış
olmasına rağmen maalesef hak ettikleri maaşlar Ordu
Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından
ödenmemektedir. Bu hakların ödemesini Ordu Büyükşehir Belediyesinden
özellikle istirham ediyorum.
Ayrıca, Ordu Melet Irmağı
havzasında usulsüz ve kanunsuz bir şekilde çakıl ve kum
çıkarılmaktadır. Bu bir hukuksuzluktur, bu bir kanunsuzluktur;
doğa katledilmektedir. Çevre Bakanına
aracılığınızla sesleniyorum: Bu doğa
katliamı derhâl durdurulsun.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Sayın Grup Başkan Vekillerimiz,
inşallah sınırlı değerlendiririz süreyi, beş
dakikayı geçmemek noktasında bir dikkat olursa sevinirim; olmasa da
saygıyla takip ederiz.
Buyurun Sayın Usta.
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Irakın Kerkük
vilayetine bağlı Altunköprüdeki Türkmen katliamının
31inci seneidevriyesine ve kamu çalışanlarının
mağduriyetine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, iyi bir hafta olmasını,
milletimiz ve Meclisimiz açısından hayırlı bir hafta
olmasını Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum.
Otuz bir yıl önce bugün, 28 Martta Irakın
Kerkük vilayetine bağlı Altunköprüde aralarında çocukların
da bulunduğu onlarca masum Türkmen soydaşımız Baas rejimi
tarafından katledilmiştir. Seneidevriyesinde ben bütün
şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; sürekli, toplumun değişik kesimlerinden taleplerle
ve şikâyetlerle karşı karşıyayız işin
doğrusu. Burada bugün gündeme getirmek istediğim konu, kamu
adına çalışan veya kamu için çalışan bir kesim
çalışanlarımız var ki sürekli mağdur ediliyorlar;
işte, kadro problemleri var, çözülmüyor; ücret problemleri var, çözülmüyor;
aynı işi yapmasına rağmen kadrolularla aralarında
ayrım var, çözülmüyor. Ben bunların bir kısmını bugün
burada dile getirmek istiyorum çünkü buralardan biz ciddi taleple
karşı karşıyayız.
Bir defa, şu taşerondan kadroya
geçirilmesi meselesi Türkiyede büyük bir adaletsizlik olarak yerini koruyor.
Yani taşeronda çalışanlardan bir kısmı kadroya
geçirildi ancak hâlâ belediyede çalışanlar, belediye
çalışanları geçirilmedi. İşte, yüzde 70e
takılan, şoförlük yapan arkadaşlar vardı, hastane bilgi
sisteminde çalışanlar, mutfakta çalışanlar; bunların
kadro hakkı verilmedi. Karayolları çalışanları var,
bunların kadro hakkı verilmedi. Bu adaletsizliğin bir an evvel
giderilmesini tekrar biz buradan talep ediyoruz.
Tabii, şimdi, AK PARTİ hükûmetlerinin
yaptığı şey neydi? Normal personel rejimi sisteminin
sürekli dışına çıkıldı, sistem baypas edildi,
sistem darmadağın edildi çünkü değişik yöntemler denendi
fakat daha sonra burada mağduriyetlerin oluştuğunu gördük.
Aslında olması gereken şey, ehliyete, liyakate önem vererek
devletin normal alım sistemi neyse o sistem içerisinde personel
istihdamıdır, dolambaçlı yollar kullanıp sonradan bu
kesimleri de mağdur etmenin bir anlamı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Aslında taşeron
dediğimiz de böyledir. Bizim bu çalışanları devletin normal
işçi çalıştırma sistemi içerisinde
çalıştırmamız gerekirdi normalde. Yine bunlardan bir tanesi
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan
25 binin üzerinde fahri Kur'an kursu öğreticisi ve vekil imam var.
Şimdi, çalışma şartları açısından
baktığımızda son derece kötü, asgari ücretin altında
ücret alıyorlar. Dolayısıyla bu fahri Kur'an kursu
öğreticilerinin ve vekil imamların özlük haklarının, mali
ve sosyal haklarının iyileştirilmesi ihtiyacı
ortadadır. Burada da görevde olma şartı aranmadan, lisans, ön
lisans ayrımı yapılmadan, SGK prim günleri baz alınarak
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kadro
verilmesi gerekmektedir. Daha fazla bu mağduriyetin sürmesine bizim
rızamız yoktur, Hükûmetten de bunu düzeltmesini bekliyoruz.
Şimdi, tabii ehliyet, liyakat rafa
kaldırıldı memlekette maalesef. Yine son dönemde gelen bir
şikâyet, Diyanet İşleri Başkanlığında
mülakat mağdurları var. Yani ocak ayında mülakata giren
yaklaşık 4.500 Kuran kursu öğreticisi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
imam-hatip ve müezzin
kayyım adayları sınavdan 80-90 puan almış
olmalarına rağmen atanamıyorlar. Baştan
Başarılı. denildi fakat sonradan atamaları bir türlü yapılmıyor.
Bu insanların da artık devlete güveni de kalmadı Torpilimiz
olmadığı için atanamıyoruz. diyorlar. Bu
liyakatsizliğe son vermeleri lazım. İnşallah biz, bizim
iktidarımızda zaten hiçbir şekilde
Bu mülakat sistemini tamamen
ortadan kaldıracağız ve ehliyete, liyakate göre atama
yapacağız.
Şimdi, diğer bir sorun alanı yine
çalışanlara ilişkin, kadrosuz usta öğreticiler meselesi
Sayın Başkan. Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı halk eğitim merkezlerinde ek ders ücreti
karşılığı çalışan ücretli öğretmenler
var, sayıları 100 bini aşmış. Bu usta
öğreticilere kadro verilmesi gerekiyor, kalıcı istihdam
sağlanması gerekiyor. Bu sorun derinleşerek devam ediyor, özlük
haklarında mutlak surette iyileştirme yapılarak hak kayıplarının
telafi edilmesi lazım. Bu insanlar -düşünün- kamu adına
çalışıyor, sosyal güvenliği yok. Ya, devlet sosyal
güvencesi olmayan insan çalıştırır mı? Devlet bunu
yaparsa vatandaş ne yapmaz, özel sektör ne yapmaz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim Sayın
Başkan.
Dolayısıyla, usta öğreticiler
memurlarla aynı işi yapmasına ve aynı sorumluluğu
yerine getirmesine rağmen memurlara verilen haklardan
yararlanamamaktadır. Kıdem tazminatları ve işsizlik sigortaları
bulunmamaktadır. Ben bununla ilgili olarak soru önergesi vermiştim,
soru önergesinde benim söylediğim şeyleri Sayın Bakan bana aynen
söylemiş, bu konuda bize bir çözüm yolu göstermemiş hiç.
Şimdi, tarım danışmanları
konusu var. Bunlar yüksek mühendis. Yüksek ziraat mühendisi
çalıştırıyor, Sayın Başkan, 2.522 lira maaş
veriyor devlet bunlara. Yani mühendis, asgari ücretin altında, asgari
ücretin yarısı kadar
Tarımın bu kadar önemli olduğu
bir ortamda laf olsun diye demek ki tarım
danışmanlığı sistemi ihdas edilmiş.
Dolayısıyla, bu işi, aynı işi yapıyorlar mühendislerle,
onunla aldığı maaşın
Zaten hiçbir sosyal güvencesi,
şunu bunu yok da bir de asgari ücretin yarısı kadar maaş
alması hiçbir şekilde olmaz. Bu konunun da çözülmesi lazım.
Son konu olarak da yine ücretli ve sözleşmeli
öğretmen meselesi var Sayın Başkan. E, Sayın
Cumhurbaşkanı 20nci Millî Eğitim Şûrasında
konuşma yaptı Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu
öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan
kaldıracağız. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim.
Fakat şu ana kadar bununla ilgili herhangi bir
ilerleme kaydedilemedi. Haftada otuz saat derse giren bir ücretli öğretmen
ayda 3.360 lira maaş alıyor. Ya, bununla ilgili
Yüz binlerce
insanı bu şekilde, asgari ücretin altında çalıştırmamız
yanlıştır. Bunların bir an evvel
Madem bizim böyle bir
öğretmen ihtiyacımız var, o zaman normal usullerle daha fazla
öğretmen alalım. Böyle bir sisteme, dolambaçlı yollara hiçbir
şekilde gidilmesin ve artık bu insanlara da
Madem biz bu insanları
çalıştırdık, bunların da hakları, sosyal
güvenceleri her neyse onlar verilsin, ücretleri de bu anlamda düzeltilsin.
diye Hükûmetten talep ediyoruz. Meclise bununla ilgili bir düzenleme gelmesi
durumunda da destekleyeceğimizi ifade ediyoruz.
Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Sayın Bülbül
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Altunköprü
katliamının 31inci yıl dönümüne, Gaziantepli Şahin Beyi
ve bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle andığına,
Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için İstanbulda
yürütülen müzakerelere ve Erzincan-Erzurum kara yolu Üzümlü mevkisinde meydana
gelen kazaya ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Dakikaya
bakıyorum, ne zaman başladığıma. Şimdi
bakalım ne kadar sürecek Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 28 Mart 1991 tarihinde Irak Baas rejimi tarafından,
Türkmen soydaşlarımızın yaşadığı
Altunköprü kasabasına yapılan saldırı sonucunda çocuk,
kadın, yaşlı gözetmeden 100den fazla soydaşımız
hunharca katledilmiştir.
Irak Türklüğünü sindirmek, asimile etmek ve
hatta yok etmek için her türlü hileyi yapıp Sünni-Şii demeden,
sırf Türk oldukları için soydaşlarımızı hedef
alan zalim Baas rejiminin saltanatı nihayetinde yıkılmıştır
ancak Irak Türklüğü var olmaya devam etmiş ve Allahın izniyle
kıyamete kadar da varlığını muhafaza edecektir.
Tarihe Altunköprü katliamı olarak geçen bu
vahşetin 31inci yıl dönümünde, katledilen
soydaşlarımızı ve Irak Türklüğünün var olma
mücadelesinde şehit edilen tüm kardeşlerimizi rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan, Millî Mücadele Döneminde
Antep vilayetimizi Fransız işgaline karşı savunarak
adını Türk milletinin hafızasına yazdıran
kahramanlardan Şahin Bey 28 Mart 1920 tarihinde Elmalı Köprüsünde
şehit edilmiştir. Antep'i işgalden kurtararak Gaziantep yapan
Kuvayımilliye iradesine sonsuz şükranlarımızı sunuyor,
şehadetinin seneidevriyesinde Şahin Bey'i ve bütün şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, 24 Şubat 2022de
başlayan Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmalar 5inci
haftasına girmiş bulunmaktadır. Çatışma
ortamının sona erdirilmesi için büyük gayret sarf eden devletimiz
diplomasiyi her iki ülkenin de talep ve güven duyduğu bir ülke olarak
yürütmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu
doğrultuda 10 Mart 2022de Antalya Diplomasi Forumunda Türkiye'nin
girişimleriyle Ukrayna ve Rusya arasında Dışişleri
Bakanları seviyesinde ilk temas sağlanmış, ilk görüşme
gerçekleşmiş ve bu görüşme dünya kamuoyunda oldukça büyük bir
yankı uyandırmıştır.
Cumhurbaşkanımızın açılış
konuşmasını yaptığı ve tarafların
çağrısı üzerine kolaylaştırıcı
adımların atıldığını belirttiği
müzakereler İstanbul'da başlamış, müzakerelerin iki gün
sürmesi planlanmıştır. Az önce basına yansıyan
haberlerden de öğrendiğimiz kadarıyla bugünkü toplantı sona
ermiştir. Toplantı sonrasında Dışişleri
Bakanımız tarafından yapılan açıklamadan
toplantıda mesafe katedildiğini, bazı konularda da
uzlaşı ve ortak anlayışa varıldığı
öğrenilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Türkiye
diplomaside etkin ve sağduyulu politikalarıyla Rusya-Ukrayna
savaşının sona ermesi için gerekli adımları atmaya
devam etmektedir. Bu hususta İstanbul'da başlayan müzakerelerden
öncelikle ateşkesin sağlanmasını, çıkmasını
ve nihayetinde kalıcı ve somut bir barışın temin
edilmesini diliyoruz. Ülkemizin diplomatik çabalarının insanlık
adına ne kadar önemli ve müspet sonuçlar doğurduğunu ve
doğurmakta olduğunu memnuniyetle
karşıladığımızı buradan dile getirmek
istiyoruz.
Sayın Başkan, Erzincan-Erzurum kara yolu
Üzümlü mevkisinde dün meydana gelen kazada yolcu otobüsü devrilmiş, 2
kişi hayatını kaybetmiş, 4ü ağır olmak üzere 32
kişi yaralanmıştır. Bu elim kazada hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, katma
değer vergisinde uygulanacak indirimlere, ÖTVnin
kaldırılması gerektiğine, ekonomik krize ve atık
ayçiçeği yağlarının tekrar piyasaya sürüldüğüne
ilişkin iddialara ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğanın
dün katma değer vergisinde uygulanacak indirimleri
açıkladığını gördük. Bizler, aylardır, bu ülkede ciddi
bir geçim sıkıntısı olduğunu ve KDVde ve ÖTVde bir
düzenleme yapılması gerektiğini söylüyorduk ama böyle değil
yani sabun, şampuan, deterjan vesairede KDV oranını yüzde 18den
yüzde 8e indirdiğinizde bunun fiyatlara yansımasının çok
fazla olacağını düşünmek mümkün değil. Esas
itibarıyla, yüzde 8e değil yüzde 1e indirilmesi gerekiyor;
öncelikle bunu söylemiş olalım.
İkincisi: KDVdeki bu kısmi indirimlerin
hayat pahalılığına çözüm olmayacağını da
belirtmiş olalım çünkü bugün enflasyonist baskıyı
kırmak için vergi üzerinde bir düzenleme yapılması gerekiyorsa
bir, özel tüketim vergisi kaldırılmalıdır çünkü bu özel
tüketim vergisi esas itibarıyla, soygunun ismine vergi konulmuş
adıdır. ÖTVnin kaldırılması durumunda, hem hayat
pahalılığı baskılanacak hem de enflasyon doğrudan
etkilenecektir ve ÖTVnin kaldırılması ulaşımdan
üretime kadar her alanı olumlu etkileyecektir, temel tüketim
ihtiyacını giderme ihtimali artacak ve ticareti rahatlatacaktır.
ÖTV adındaki soyguna son verilmesi gerekiyor. Halk yararına bir
düzenleme olacaktır bu. Bu konudaki çağrımızı
tekrarlıyoruz. Hani Kaynak nerede? derseniz, çok sevdiğiniz 5li ve
onunla birlikte çalışan 30lunun vergi istisnalarını
keserseniz, bu kaynak sağlanabilir.
Ekonomik kriz yok. diyordunuz, şimdi Var.
diyorsunuz ama sanki tek sorun enflasyonmuş gibi bir söylem tutturuluyor.
Birincisi şunu belirtelim: Hayat pahalılığı bir neden
değil, ekonomik krizin sonuçlarından biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İkincisi
de hayat pahalılığı ve krizin, ekonomik krizin bir
sorumlusu var, o da aslında bu iktidardır, Cumhur
İttifakıdır.
Şimdi krizin bir boyutu hayat
pahalılığı iken diğer iki boyutuna da kısaca
değinmek istiyorum. Bakın, faiz lobileri kazandıkça halk
kaybediyor. Türkiye, 2022 yılının ilk iki ayında 57,9
milyar lira faiz ödemiş. Bu ne biliyor musunuz? 2017
yılının tamamına ödenenden daha fazla ilk iki ayda
ödenmiş olan faizden söz ediyoruz yani faiz lobileri kazandıkça
ekonomik kriz derinleşiyor ve bu, iktidarın politikaları
sayesinde oluyor. Krizin bir diğer sebebi var, sadece faiz değil,
talan. Bu iktidar gerçekten bu ülkenin kaynaklarını açıkça talan
ediyor. Bakın, bir tane örnek vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir Bakan kendi
Bakanlığına sahte dezenfektanları fahiş fiyata
sattığı ortaya çıkmıştı. Ne oldu? Bakan
görevden uzaklaştırıldı, bir tek dava bile açılmadı,
tek bir hesap bile sorulmadı. Şimdi, açıkça ülkenin
kaynakları talan ediliyor. Peki, Bakanın talan edip afiyetle
yediğini gören bürokrat duruyor mu? Durmaz. Türkiye Varlık Fonunun
Yönetim Kurulu üyesi bir kişi Varlık Fonuna bağlı
BOTAŞa 49 milyon 500 bin Türk liralık boru satmış. Bu kişinin
son altı yılda BOTAŞtan aldığı ihalelerin toplam
bedeli ise 1 milyar Türk lirasını aşmış.
İşte, Bakan öyle yaparsa bürokrat böyle yapıyor. Ne demiş
Neyzen Tevfik: Ekmek herkese yetecekti aslında; tarlaya karga
dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete
harami. İktidar bu hâle getirdi memleketi.
Son bir konu var değinmek istediğim, son
derece ciddi bir konu aslında ve Bakanlığın bu konuda bir
açıklama yapması gerekiyor atık yağ kullanımıyla
ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
haberlere düşen bir konu bu ve büyük işletmelerde kullanılan
atık ayçiçeği yağının tekrar piyasaya sürüldüğüne
dair iddialar konuşuluyor; bu doğru mu yanlış mı,
Bakanlığın bu konuda açıklama yapmasını
bekliyoruz. Özellikle bazı lokanta ve yemek fabrikalarındaki
çalışanlar atık yağları saklıyorlar ve
işletme sahipleri bunları tekrar dolaşıma sokuyor.
Nasıl dolaşıma sokuyor? Yönetmeliği çiğneyerek.
Merdiven altı üretim yapan firmalara bu atık yağlar satılıyor
ve orada merdiven altı firmalar atık yağları işlemden
geçirip ham ayçiçeği yağına karıştırıyor.
Böylece ucuz bir maliyetle ellerindeki ham yağ miktarını artırıyorlar
ve elde edilen zararlı yağı irili ufaklı restoran, lokanta
veya yemek fabrikalarına iskontolu bir biçimde satıyorlar; iddia bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Eğer bu gerçekten böyleyse ve elde edilen
zararlı yağ irili ufaklı restoran, lokanta veya yemek
fabrikalarına iskontolu biçimde satılıyorsa tüketiciler bu
yağlarla, zararlı yağlarla yapılmış olan
yemekleri yemek durumunda kalıyor. Bu korkunç bir iddia. Bunun iddiadan
ibaret olmadığını hissediyoruz, Bakanlık bunu
araştırmalı. İktidardan ve Bakanlıktan da bu konuda
bir açıklama bekliyoruz. Yağların bu şekilde
kullanımı halk sağlığı açısından büyük
bir risktir, kanserojen içermektedir, bunun tüketilmesinin önüne mutlaka
geçilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, seçim kanunu teklifine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; demokrasinin temel ayağı seçimlerdir. Bu
çatı altındaki varlığımız ve temsil
ettiğimiz millet iradesi aslında seçimlere dayanır. Seçimlerin
adil, şeffaf, tarafsız gerçekleştirilmesi demokrasinin
teminatını oluşturur. Elimizdeki seçim kanunu teklifi -bu hafta
görüşeceğimiz- bu amaca hizmet eden tek bir madde maalesef
içermemektedir. Kapalı kapılar ardında
hazırlanmış, on altı buçuk saat görüşüldükten sonra
Anayasa Komisyonundan geçirilmiştir. Ana muhalefet partisinin bu süre
içerisinde tek bir itirazı, tek bir önerisi, tek bir madde ihdası
maalesef kabul edilmemiştir. Yalnız biz değil, toplumun hiçbir
kesimiyle görüşülmemiş; bakın, görme engelli
vatandaşlarımız bugün Meclis kapısında seslerini
duyurmaya çalıştılar, basın açıklaması
yaptılar, Refakatçiyle değil, tek başımıza oy kullanmak
istiyoruz; şablon uygulamasını getirin. dediler.
Sadece onlar mı? Muhtarlar da
Onlarca
muhtarımız ve temsilcileri bizi ziyaret ediyorlar. Onlar da seçim
yeterliliğiyle ilgili
Şöyle düşünün: Milletvekilleri seçilmeden
önce seçilmeye yeterli olduklarını ispatlamakla yükümlüler, ondan
sonra da seçimlere katılıyorlar. Muhtarlar da aynen böyleydi ancak
seçimler bittikten sonra ilçe seçim kurulları ve son olarak il seçim
kurulu muhtarların seçildiğine dair eğer karar verirse herhangi
bir sıkıntı görmezse mazbatasını verecek. Peki, bunu
seçimden önce niye yapmıyor? Neden seçilmiş bir adamı
seçildikten sonra görevinden alma ihtimali doğuyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun kesinlikle
doğru olmadığını, bunun arkasında başka
düşüncelerin yattığını düşünüyoruz ve muhtar
kardeşlerimizin sorunlarını da buradan dile getiriyoruz.
Aylarca seçim kanunu üzerinde gerçekten ne
çalıştı AKP iktidarı, bilmiyoruz. 2 parti arasında
gidip gelen metinle niye uğraşıldı, bilmiyoruz. Tek
kelimeyle masabaşında mühendislik yapıldı. İktidar
elden gidiyor, muhalefetin önünü keselim; tek derdimiz, tek çaremiz bu. anlayışıyla
hareket edilmesi kesinlikle doğru değildir. Dolu koydunuz
almadı, boş koydunuz dolmadı, ortaya böyle saçma sapan bir
şey geldi, bir metin getirildi.
Getirdiğiniz teklif seçim güvenliğini
dinamitliyor. Bizzat kendi elinizle yaptırdığınız
ittifak düzenlemesini bozuyor, partili Cumhurbaşkanına hukuksuz,
adaletsiz, devlet imkânlarıyla propaganda imkânı getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Açıkça suç
işliyorsunuz, Anayasayı ihlal ediyorsunuz. Biz bu işin
peşini bırakmayı asla düşünmüyoruz. Düzenlemeyi elbette
seçim güvenliği açısından Anayasa Mahkemesine götüreceğiz
ama diğer maddeler kendisine güvenen bir siyasi parti için engel
değildir ancak asıl hesabı, gölgelemeye çalıştığınız
hesabı sandıkta vereceksiniz. Nasıl bugün memleketin her
köşesindeysek, her sokaktaysak yarın da her sandık
başında olacağız. Güç birliğiyle halkın
iradesine, sandığa, ülkemize sahip çıkacağız. Siz bu
oyunlarınızla bunu engelleyemeyeceksiniz.
Tarih, halkın iradesine kurulmuş
kumpasların hezimetleriyle doludur, siz de bunu tadacaksınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akbaşoğlu
28.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, 1915Çanakkale Köprüsü ile Tokat
Havalimanının hayırlara vesile olmasını
dilediğine, KDVde uygulanacak indirime ve İstanbulda Rusya ve
Ukrayna heyetleri arasında yürütülen müzakereye ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta, gerçekten, on dokuz
yıllık AK PARTİ iktidarları dönemindeki büyük eser ve
hizmet destanına Çanakkale Zaferimizin 107nci yıl dönümünde
muhteşem bir eserle tanıklık ettik. Planlanmasından bir
buçuk yıl önce hayata geçirilerek milletimizin hizmetine sunulan 1915Çanakkale
Köprümüzün ve akabinde 57nci havalimanı olarak
vatandaşlarımızın hizmetine sunduğumuz Tokat
Havalimanımızın hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Bu çerçevede hakikaten muazzam işlere imza
atarken milletimizin şu anda konjonktürel olarak yaşamış olduğu
sıkıntıların giderilmesinde de ekonomik anlamda gerekli
önlemleri ve politikaları ortaya koyuyoruz. Hiçbirimiz unutmayalım ki
konjonktürel olarak yaşadığımız
sıkıntılar geçici, inşallah, kazanımlarımız
bakidir. Bu çerçevede, pazartesi günü Kabine toplantısı
sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok
kalemde KDV oranlarının aşağı çekilmek suretiyle
ekonominin canlandırılmasına ve bütün toplum kesimlerine bu
konuda katkı vermesine dönük çalışmalarının nice
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bugün hakikaten önemli bir görüşmeye ev
sahipliği yapıyor Türkiyemiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İstanbulda Rusya ve Ukrayna heyetleri
kalıcı barışın görüşmelerini heyetler hâlinde ifa
ediyorlar. Bu manada, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve
Türkiyenin önderliğinde bölgemizde barışın tesisine dönük,
başından itibaren ilkeli, kucaklayıcı, kapsayıcı,
her 2 devleti ve halkı da adil bir barışa teşvik edici
yaklaşımlarımız her 2 muhatap tarafından
karşılık bulmuş, önce Antalya Diplomasi Forumunda 2 Dışişleri
Bakanı Dışişleri Bakanımızın ara
buluculuğunda bir araya gelmiş ve akabinde Sayın
Cumhurbaşkanımızın hem 2 ülke hem de bölge ülkeleriyle
proaktif ilişkileri çerçevesinde neticeten hakikaten bugün ve yarın
görüşmelerle bir neticeye varacağı iklimi
oluşturmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu çerçevede, bütün Dışişleri
Bakanlığı diplomatlarımıza da katkıları
münasebetiyle teşekkürlerimi sunuyor, Sayın
Cumhurbaşkanımızın aktif, öncü rol aldığı bu
sürecin kalıcı, adil bir barışa vesile olmasını
temenni ediyorum.
İnşallah, bu hafta, egemenliğin
kayıtsız şartsız millete ait olduğu iradenin tecelli
ettiği seçimlerle ilgili kanuni düzenlemelerin neler getirdiğini hep
beraber müzakere edeceğiz.
Ben bu konudaki kanun teklifinin Genel Kurul
görüşmelerinin hayırlara vesile olması dileğiyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Metanet Bey, buyurun.
29.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Ankara-Adana
hava yolu uçuşlarına ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İktidar geniş yolcu kapasitesine sahip
Ankara-Adana hava yolu uçuşlarını, pandemi koşullarının
göz önünde bulundurulduğunu söyleyerek Türk Hava Yolları ve
AnadoluJetin bu hattaki tarifeli uçuş sayılarını
azaltmıştır. Ülkemiz normalleşmeye geçmiş
olmasına rağmen Ankara-Adana arası direkt uçak sefer
sayıları hâlen artırılmamıştır. Bundan dolayı
Adana, Mersin ve Osmaniyeli vatandaşlarımız seyahatlerde ya
aktarmalı uçuşları ya da kara yolunu tercih etmekte ve
mağdur olmaktadır. Ankara-Adana, Adana-Ankara direkt uçuş
sayılarının tekrar artırılması sadece
Adanalı hemşehrilerimize değil, Mersin ve Osmaniye gibi çevre
illerde yaşayan vatandaşlarımız, iş
insanlarımız ve bürokratlarımızın konaklama yapmadan
ve zaman kaybetmeden tekrar geri dönmelerine de imkân sağlayacaktır.
Konunun önemine binaen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlundan ivedilikle konuyu ele alması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mahmut Bey, buyurun.
30.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, muhalefetin Avrupa
Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Genel Kurulunda kayyumları
savunmasının bir ikiyüzlülük olduğuna ilişkin
açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayyum politikasının siyasi mülahazalarla
muhalefeti, özellikle Kürt halkını sindirmek, terörize etmek, toplumu
ayrıştırarak halkın iradesine el koymak olduğunu her
fırsatta ortaya koyduk. Kayyum politikası, seçimle
alamadıklarına kolluk ve yargı sopasıyla halkın
iradesine el koymak, halkın olanı gasbetmek demektir. Aynı
zamanda, kayyumların halkın belediyelerini nasıl talan
ettiği ve yolsuzluğun merkezi yaptığı somut olarak
ortaya konuldu. İktidarın kayyum politikasını
eleştiren ve iktidar olduklarında buna son vereceklerini söyleyen
başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefetin, Avrupa Konseyi Yerel
ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Genel Kurulunda kayyumları
canhıraş savunması ve iktidarın yanında durması
tam anlamıyla bir ikiyüzlülüktür. Kürtler bu ikiyüzlü
politikanızı anlamıyor sanmayın. Bu
politikalarınızla Kürtleri kandıracağınızı
sanıyorsanız bilin ki aldanıyorsunuz.
Burada, muhalefete son bir şey söylemek
istiyorum: Ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun!
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde uygulanan
ithalata dayalı tarım politikası sebebiyle gıda enflasyonu
ve tarımsal üretimle ilgili sorunların ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
29/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/3/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından, ülkemizde uygulanan ithalata dayalı
tarım politikası sebebiyle gıda enflasyonu ve tarımsal
üretimle ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 17/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerin 29/3/2022 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuzca hazırlanmış olan
tarım politikası ve gıda enflasyonuyla ilgili sorunların
araştırılması için vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Hükûmetin tarımda uyguladığı
yanlış politikalar nedeniyle milletimiz beslenemez hâle geldi; çiftçi
tarlasına küstü, arazisine küstü, fakirleşti, köylerini terk etmek
zorunda kaldı. 2002 yılında nüfusun yüzde 40ı köylerde
ikamet ederken 2022 yılında bu oran yüzde 6,8e geriledi. Çiftçi
köyüne küstü, köyden kente göçü artırdınız. Hükûmet, bunu
engelleyici, ulaşımı düzeltici, eğitim götürücü ve köye
sağlık hizmetlerini götürücü hizmetlerde
bulunmamıştır.
Hem tarımsal girdi fiyatlarının
yükselmesine hem de üretim azlığına bağlı gıda
enflasyonu yaşıyoruz. Çiftçi, 2021 yılında 1 ton pancar
parasıyla aldığı DAP gübresinin 2002de 7 mislini
alıyordu. Aynı şekilde, 2021de 1 ton buğday satarak
aldığı DAP gübresinin 2002de 4 mislini alıyordu. Mart
2022de buğdayın tonunu 3.600 Türk lirası ilan eden devlet
şimdi buğdayı 6.500 liraya almaktadır. Ülkemizde
yıllık enflasyon yüzde 54 iken gıda enflasyonu bundan 10 puan
daha fazladır. Mazot fiyatı bir yılda 4e, elektrik fiyatı
2ye katlandı, gübre fiyatı 5-6 misline ulaştı. Bunun
yanında, bir yıl önce raflardaki ürün tarladakinin 2 misli
fiyatına iken şu anda raflardaki ürün tarladakinin 3 misli
fiyatına ulaştı; üretici mutsuz, tüketici mutsuz. Çiftçi,
şu anda, 2000 yılında üretimde kullandığı
traktörün yüzde 20 fazlasını kullanmaktadır ama buna rağmen
kazançları azalmaktadır, borçları artmaktadır.
Paramız var ki saman alıyoruz. söyleminden ayçiçeği
yağını getirtebilmek için Sayın
Cumhurbaşkanının tavassutuna mecbur hâle geldik.
Çiftçi tüm giderlerini dikkate alarak fiyatlandırma
yaparsa tüketici anormal fiyat ödemek zorunda kalır. Avrupa bunun önüne
geçmek için tarımsal destekleme uygulamaktadır. AK PARTİ
Hükûmetinin de tarımsal destekleme yapıyormuş gibi görünerek
çiftçilere gerekli desteği vermediğini görüyoruz. 2006
yılında, çiftçiye millî gelirin yüzde 1inin her yıl
verileceğini taahhüt etmelerine rağmen, 2006 ile 2022
yılları arasında, taahhüt edilen miktarın sadece yüzde 44ü
çiftçiye ödenmiştir. 2020 yılında ülkemizde çiftçimize 275
milyon avro destekleme yapılırken bu miktar Almanyada 6,2 milyar
avro, Fransada ise 9,4 milyar avrodur. Çiftçi borç içinde yüzüyor. 2021
yılında, bankalara 2002 yılındakinin 66 misli
fazlasını ve piyasaya 85 misli fazlasını
borçlanmıştır. 2002 yılında tarla bitkileri ve nadasa
ayrılan arazi 2022 yılından daha fazlaydı. Girdi
fiyatlarının yükselmesi ve Hükûmetin köyleri
insansızlaştırma faaliyetleri nedeniyle 5 milyon 400 bin hektar
arazi şu anda kullanılmamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu
verilerine göre, 2020 yılında buğday ihtiyacımızda
yüzde 11, baklagillerde yüzde 25, mısırda yüzde 28, ayçiçeğinde
ise yüzde 40 ürün açığı doğmuştur. 2000
yılında 21 milyon ton buğday hasadı yapan Türk çiftçisi
2021 yılında 17,7 milyon ton buğday ve 5,8 milyon ton arpa
hasadı yapabilmiştir. Köklü bir hayvancılık projemiz
olmadığından, önce samanın dışarıdan
getirilmesi uygun bulundu, sonra sıkıştıkça hayvan veya
karkas etin dışarıdan getirilmesine teşebbüs edildi, ithalata
yol verildi. Çiftçi emeğinin karşılığını
alamamaktadır. Yetersiz tarım planlaması sonuçlarını
her alanda görüyoruz. Örneğin, Eskişehir çiftçisi
İYİ Parti tarımın, çiftçinin,
tüketicinin sorunlarını biliyor. Başınız
sıkıştıkça kurucusu ve hamisi olduğunuz üç harfli
zincir marketleri terslemek hiçbir çözüm getirmiyor. İYİ Parti uzun
periyotlu tarımsal planlama ve desteklemelerle, havza tarımıyla
gıda sorunumuzu çözecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Türk çiftçisi
layık olduğu yere gelecek ve Türk milleti layık olduğu
beslenmeye kavuşacaktır, gıdaya kavuşacaktır.
Araştırma önergemizin kabulünü yüce
Meclisin dikkate alacağını umuyoruz.
Saygılarımla.(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Ömer Bey, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Genel Kurulu ve çiftçilerimizi, işçilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu hâkim zihniyetle, iktidar olan zihniyetle ne
tarım sorunu ne toprak sorunu ne çiftçilerin sorunları çözülecek gibi
durmuyor. Bırakınız, bu sorunların çözülmesini, yarın
bir gün tarım ürünlerinin tedarikinde bile sorun yaşanacak.
İthalata, -dışarıdan alınan ürünlere- tabii ki
karşıyız; binlerce dönüm, milyonlarca dönüm arazisi var bu
ülkenin, tarımda kesinlikle dışa bağımlı
olmamalıydı ama dışarıdan ürün almakta da
zorlanacaktır çünkü dünyada bir gıda tedariki sorunu vardır.
Kendi medyaları, limanlarda, getirilen ayçiçeği yağını
canlı yayında verip davul zurnalarla gemileri
karşılıyorlar; düştükleri durum budur.
Urfada binlerce dönüm tarım arazisi
vardır, maalesef boştur. GAPın merkezi olan Bozovada 350 bin
dönüm araziye fıstık ağacı ekilmiştir. Neden
fıstık ağacı ekilmiştir? Ekilen tarım ürününden
kâr elde edilmiyor, çiftçi ekemiyor, mazotun litresi 20 TLnin üzerinde, 25
TLnin altında, gübrenin tonu uçmuş, tohum almış
başını gitmiş yani bunların, tohumdan ziyade bunun
ilaçlaması sorun olmuş; işçi, çiftçi alın terini
alamamaktadır.
Bu zihniyet ithalat zihniyetidir, bu zihniyet
dışa bağımlıdır; bu sorunları
çözemeyecektir. Çiftçi artık risk almak istemiyor, ya tarım arazisini
kiraya veriyor ya bir şekilde nadasa bırakıyor. Artık bu
iş kumara dönmüştür. Ektiği ürünün
karşılığını bırakın,
masrafını çıkaramıyor.
Bunlar bir yana, geçenlerde Adanayı,
Çukurovayı don vurdu, patatesin tamamını kuruttu. Bu da
doğa koşullarının verdiği zarar. Güvencesi olmayan bir
çiftçi, maliyeti bu kadar ağır olan ürünleri nasıl ekecektir?
Narenciyeyi don vuruyor. Bırakın desteklemeyi, bizim Urfanın
Hükûmet vekilleri ziraat odaları başkanlarına söylüyorlar:
Şeker pancarı ekmeyin, biz zaten dışarıdan
getiriyoruz. Şeker pancarında Urfa ileri bir ildir, yoğun bir
ekim vardır; fabrikalar yoktur, fabrikalar Adıyamanda,
Malatyadadır. Ziraat odaları başkanlarımız
Burayı biz alalım, fabrikalarını kuralım. diye talep
ediyor. İktidar milletvekilleri Bırakınız, biz zaten
dışarıdan ithal ediyoruz. demektedirler. Artık iş
kontrolden çıkmış, sözün anlamı kalmamış,
çiftçilik ölmüş, yerlerde sürünmüş; beyefendiler Sudandan tarım
arazisi kiralamaya gidiyorlar, boş hayaller peşinde koşmaya
devam ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Halk, çiftçi zamanı
gelince rolünü oynamalıdır, bu zihniyete Dur! demelidir. Bu
zihniyetin çiftçiye, işçiye, emekçiye vereceği hiçbir şey
yoktur; yerlilikle, millîlikle de alakaları yoktur; sadece boş
hamasettir. Siyasetleri de ticaretleri de dışa bağımlı
ithalattır. Bu, başka bir konudur. Çiftçiler zamanı gelince de
kararını verecektir.
Mahmut Vekilimiz bahsetti: Kayyum zihniyeti,
samimiyet göstergesidir; kayyuma olan bakışınız, sizin
demokrasiye olan bakışınızı ifade eder. Hem Türkiye
Meclisinde hem Avrupa Konseyinde kayyumun yanında duracaksınız,
kayyum ile terörü farklı bir şekilde ilişkilendireceksiniz,
buradan da demokrasicilikten bahsedeceksiniz. Kürt halkı, HDP seçmenleri
zamanı gelince bunun cevabını verecekler. Kayyum, demokrasiye
olan bakışın göstergesidir. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çarşı, pazar,
market vatandaşın alışverişe gittiği her yer -her
gıda ürünü- yangın yeri, elini uzatamıyor çünkü fiyatlar o kadar
arttı ki vatandaşın alım gücüyle o ürünlerin
alınması mümkün değil. Peki, bunu üretenler ne hâlde? O
üretenlere de Adalet ve Kalkınma Partisi ne yazık ki gerekli
destekleri vermediği için onlar da üretimden uzaklaştı. 1980de
28 milyon hektar tarım arazisi olan ülkemizde, tarım arazimiz 23
milyon 100 bin hektara geriledi. 800 bin çiftçi çiftçiliği
bıraktı, bunun olumsuz yansıması raftaki ürüne oldu çünkü
ülkemizde taban fiyat olarak nohuda -ton fiyat olarak- 4 bin lira veren
zihniyet, yurt dışından gelen Meksika nohudunu rafta 23 liraya
satıyor. Peki, mercimeğe ne yapıyor? Ana vatanı Türkiye
olan mercimeğe de Türkiye'de taban fiyat olarak verdiği rakam 5 bin
lira, şu anda Kanadadan gelen mercimek de rafta 23 liradan
satılıyor. Kendi çiftçimize bu desteği vermiyoruz, ithalat da
ise yüksek fiyatla getirilen ürünlerle ne yazık ki
vatandaşımızı da mağdur ediyoruz.
Bakınız, son on günde ülkemize 1 milyon
ton ithal buğday geldi. Hani, diyorlar ya Yeterli stoklarımız
var. diye; on günde getirdikleri ithal buğdayı alış
fiyatları -ton fiyatı- 6.700 lira. Yurt dışından bunu
6.700 liraya getirenler, bizim çiftçimizden 2.250 liradan aldılar. Bizim
çiftçimize doğru desteği vermediler; onun için de bizim çiftçimiz
üretimden uzaklaştı. Gübre el yakıyor; taban gübreyi
atamadı, Üst gübrede destek verin. dedik, vermediler. Kar yağdı,
verim alınacak sanıyorlar; öyle olmayacak, buğdayda da arpada da
sıkıntı devam edecek. Geçen yıl arpa ithalatımız
2.5 milyon ton değerli milletvekilleri.
Bakınız, hububatta, bakliyatta,
mısırda, soyada, pamukta, bitkisel
ham yağda dışa bağlıyız. Diyorlar ki:
Ayçiçeğinde açık ortadan kalkacak. Nasıl kalkacak? Türkiyenin
1 milyon ton bitkisel ayçiçeği tüketimi var yağ olarak, üretimimiz
450 bin ton; nereye, ne zaman, nasıl ekip de aradaki açığı
ortadan kaldıracaksın?
Yanlış tarım politikaları, bunun
yansıması olarak da bugünkü yaşadığımız
sorunlar
Sen kendi çiftçine destek vermezsen, besicine destek vermezsen, süt inekçiliğine destek
vermezsen bu sonucu yaşarsın. Param var, gidip ithal edip
geliyorum. diyen zihniyet, ithal edilecek ürünün fiyatının
artışını görünce bizim çiftçimize döndü, geç kaldı.
Bundan sonra yapılacak doğru uygulamalarla bu sorunlardan
arınabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Kendi çiftçimizi,
kendi üreticimizi desteklesek bu sorunları yaşamazdık. Kendi
kendine yeten ülkeyi ne yazık ki dışa bağlı ve mecbur
kıldık. Burada uygulanan politikaların yanlışı ne
yazık ki her yönüyle görülmesine rağmen pandemiden, kuraklıktan
ders alınmadı, savaştan da ders alınmadı hâlâ
Uruguaydan hayvan getirmeye çalışıyorlar. Arkadaş, orada
Cumhurbaşkanına vatandaş diyor ki: Yem fiyatları
pahalı. Senin hayvanını alalım. diyor. Ya, Yem
fiyatını düşüreceğim. desene. Yurt dışından
yemi, gübreyi bile ithal eden bir ülkeyiz. Yem fiyatını düşür,
hayvancılığı destekle. Gebe hayvanlar, süt inekleri kesime
gidiyor. Bende görüntüsü var, isteyene göstereyim; ineğin karnından
canlı yavrusunu çıkarıp kesiyorlar. Bu duruma bu ülkeyi getiren
Adalet ve Kalkınma Partisinin yanlış politikalarıdır.
İYİ Partinin önergesine destek veriyoruz.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kars Milletvekili Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; İYİ
Partinin Meclis araştırması açılmasıyla alakalı
önergesini okudum. Tabii, birçok tespit, birçok iddia, birçok
değerlendirme var; içinde doğrular var, iddialar var ama -asıl
bugün üzerinde durmak istediğim- onun içerisinde çok önemli bir şey
var, güncele de çok dokunacak bir şey; Türkiyede gıda güvencesinin
olmadığıyla alakalı iddialar var.
Saygıdeğer milletvekilleri, her partide
ekonomist milletvekilleri var, bir ülkenin kendine yeterliliğini lütfen
kendi gruplarına bir anlatsınlar. Her üründe bire bir yeterlilik
manasında değildir bu; böyle anlamak yanlıştır.
Nasıl bakmak lazım? Yıl sonunda ne kadar ürettiniz, ne kadar
sattınız, ne kadar aldınız; bunları birbirinden
çıkarırsınız, bölersiniz, bir rakam
çıkarırsınız. Tamam, mesleğimiz ekonomi değil ama
esnaf çocuğuyuz; bunu yapmak bu kadar zor değil. Biz diyoruz ki:
Tarımda yılda 25 milyar dolar ihracat yapıyoruz, rakamlar
ortada. Ha Buna inanmıyoruz. O, sizin probleminiz.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) İthalat kaç?
İthalat? İthalat?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Çiftçiye
yansıyan yok!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Efendim, ithalatı
söylüyorum: 17,8 milyar dolar ithalat yapıyoruz. Ya, 7,2 milyar dolar fark
var. Bunu nasıl göz ardı edebilirsiniz de Türkiye tarımda
kendine yetmeyen bir ülke. dersiniz? Türkiye, tarımda kendine ziyadesiyle
yeten, 2002den bu yana her yıl ortalama 5 milyar dolar cari
açığa katkıda bulunan, tarımsal hasılası her
geçen gün artan bir ülke.
AHMET KAYA (Trabzon) Yunus Bey, şu pembe gözlükleri
çıkarın da gerçekleri bir görün artık, pembe gözlükleri
çıkarın!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bakın, Türkiye 185
ülkeye tarımsal ürün satıyor ve yaklaşık 3 bin kalemde
tarımsal ürün satıyor.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Köylüye
anlatabiliyor musunuz bunu?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Siz illa domates
satacaksınız, bir o kadar alacaksınız; buğday
satacaksınız, bir o kadar... Böyle bir şey yok, böyle bir
ekonomi yok. Yani hangi saiklerle, siz, Türkiyenin tarımda kendisine
yeten bir ülke olmadığını ısrarla iddia ediyorsunuz?
Ben ağırlıkla da geliyorum, ısrarla bunu anlatıyorum
ama her hafta yeniden yeniden bunları getiriyorsunuz.
Arkadaşlar, bakın, bunu, bu Genel Kurulun
dışında da isterseniz sizin bu konuda ilgilenen
milletvekillerinizle tartışabiliriz, anlatabiliriz, birbirimizi
anlayabiliriz, Meclisi bundan sonra bu konuda gereksiz yere işgal,
meşgul etmenin önünü kapatabiliriz.
Bakın, Türkiye
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Ya, gereksiz
yere sen meşgul ediyorsun, yalan söylüyorsun!
ERHAN USTA (Samsun) Hocam, çiftçiye anlatmak
lazım çiftçiye. Çiftçi kan ağlıyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Yalan
söylüyorsunuz!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Edepsizlik etme!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Yalan
söylüyorsun ya!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Yalanı sen söylersin;
ben bilim adamıyım, yalan söylemem. Terbiyesizlik etme, otur yerine!
Otur yerine! Otur, saygısızlık yapma! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Cahilliğini burada gösterme
herkese ya! Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, saygılı
olacaksın! Saygılı ol, otur! Otur!
Sayın Başkan
BAŞKAN Siz devam edin, devam edin.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Biz burada
neyi işgal ediyoruz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Saygısızlık
etme ya! Konuşma yapıyoruz, otur yerine ya!
Ya, lütfen, Sayın Başkan
BAŞKAN Devam edin, devam edin Sayın Milletvekili,
konuşmanıza devam edin.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bakın, bir iddia ortaya
atıldı Türkiye tarımda gerekli, Tarım Kanunu'nda yazan
yüzde 1lik desteği üreticisine vermiyor. dendi. Arkadaşlar,
Türkiye, ortalama yirmi yıldır o kanunda yazılanın yaklaşık
yüzde 50, yüzde 60 fazlasını veriyor. Siz sadece doğrudan gelir
desteklerini hesaplayarak böyle bir rakam elde ediyorsunuz; bu kesinlikle
yanlıştır. Türkiye, sulamaya, tarımsal sübvansiyonlu
kredilere, yurt dışı ihracat desteğine
Bunların
hepsini katmanız lazım, bunlar tamamen tarıma verilen
desteklerdir. Bunları kattığınız zaman, Türkiye'nin
yıllık gayrisafi millî hasılasından çiftçisine verdiği
rakam ortalama 1,68dir. Kanunda 1 yazıyor, 1,68ini yirmi
yıldır Türkiye'de üreticisine veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Tamamlayayım efendim.
BAŞKAN Verdim ben, süreyi uzattım ama
size.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Tamamlayayım efendim,
çok müdahale ettiler.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Kaçıncı defa
söz vereceksiniz Başkanım?
BAŞKAN Buyurun, buyurun, tamamlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Konuşsun Başkanım, konuşsun.
BAŞKAN Buyurun.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
Şimdi, bir de özellikle bu son zamanlarda
Bakın, bu söylemler neye sebep oluyor, biliyor musunuz? Korumaya
çalıştığımız
Hep beraber üreticiyi ve tüketiciyi
korumaya çalışıyoruz ya bu söylemlerle onların cebinden
daha çok para çıkmasına sebep oluyoruz. Ayçiçeği yağı
yok. diyorsunuz, Ülkede kimse yağa ulaşamayacak. diyorsunuz,
Kıtlık var, bulamayacaksınız. diyorsunuz; millet,
insanlarımız bu saiklerle, bu psikolojiyle marketlere
saldırıyor ve kendi cebinden çıkan paranın
miktarını artırıyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Suçlu biz mi olduk
şimdi? Sizin beceriksizliğinizin suçlusu biz miyiz ya?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Türkiye geçen yıl ilk
defa 2,4 milyon ton ayçiçeği üretti; bak, tarihinde ilk defa. Türkiye
geçen yıl tarihinde ilk defa 3,1 milyon ton şeker üretti. Siz hâlâ bu
sosyal medyaya destek veriyorsunuz ve diyorsunuz ki: Türkiyede şeker
kıtlığı var. Arkadaşlar, 400 bin ton fazlamız
var. diyoruz ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker
kıtlığı yok, özelleştirilen fabrikalar yapıyor.
Doğru bilgi ver Hocam.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ya, birbirimize
inanacağız; toplumun cebinden daha fazla para çıkmasına
sebep oluyorsunuz sadece, lütfen bunu yapmayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker
fabrikaları, özelleştirilen şeker fabrikaları
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Özelleştirilen
fabrikalar devletteki fabrikalardan şeker alıyorlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben sadece
kayıtlara geçmesi için söylüyorum.
BAŞKAN Mikrofonu açıyorum, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Birincisi, sayın
konuşmacı diyor ki: Marketlere insanlar hücum ediyor, sizin
söylemleriniz doğrultusunda kıtlık var diye. Onun için
değil, sayın konuşmacıya hatırlatırım; bugün
aldıkları malı yarın kaça alacaklarını
bilmediklerinden, kendi ceplerinden bir an önce evlerine ucuz bir şey
alabilmek için marketlere hücum ediyorlar. Konuşmacı bunu dikkate
alsın.
İkincisi Sayın Bakanın
açıklaması; doğru olsun diye ifade ediyorum. Diyor ki: 21 malla
ilgili Türkiye'nin gıda sıkıntısı var. Bakan
açıklıyor.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama talep ediyoruz
efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Sarıaslan, Sayın Gündoğdu,
Sayın Özkoç, Sayın Yıldız, Sayın Yeşil,
Sayın Aydın, Sayın Özer, Sayın Kaya, Sayın
Kılınç, Sayın Özkan, Sayın Arık, Sayın Ünlü,
Sayın Ceylan, Sayın Emir, Sayın Köksal, Sayın Erbay,
Sayın Hancıoğlu, Sayın Gürer, Sayın Bingöl, Sayın
Ünsal.
Yoklama işlemini başlatıyorum, üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir),
Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde uygulanan
ithalata dayalı tarım politikası sebebiyle gıda enflasyonu
ve tarımsal üretimle ilgili sorunların ve alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kayyum atanan belediyelerde yaşanan
tahribatların ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla 29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/3/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
29 Mart 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kayyum atanan belediyelerde yaşanılan tahribatların ve usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan 17652 grup numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
29/3/2022 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Yalova Hukuk
Fakültesi öğrencilerine Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Efendim, Sayın Özkoç,
teşekkür ederim; misafirlerimiz varmış, Yalova Hukuk Fakültesi
öğrencileri.
Hoş geldiniz arkadaşlar. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kayyum atanan belediyelerde yaşanan
tahribatların ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla 29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Mart 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili İmam Taşçıer.
Buyurun Sayın Taşçıer. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA İMAM TAŞÇIER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, bugün Genel Kurul, seçim kanunu
değişikliğiyle ilgili konuyu gündeme alacak. Yeni seçim kanunu,
Kürtlere, Kürtlerin seçtiği belediyelere hukuk dışı
uygulamaları devam mı ettirecek yoksa adil, eşitlikçi, hukukun
üstünlüğüne dayalı bir seçim kanunu mu gündeme gelecek ya da
oluşturulacak? Çünkü Diyarbakır Bağlar ilçesinde 2019
seçimlerinde yüzde 71 oy alan Zeyyat Ceylana Başkanlık
sıfatı verilememiş, yüzde 20 civarı oy alan 2nci
sıradaki AKPli şahsa Başkanlık verilmiş; o kadar
hukuksuzlukların olduğu bir seçimle idare ediliyoruz. Aynı
zamanda, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinin Türkiyenin
kayyum politikası demokrasiye aykırıdır. diyen raporuna
iktidar, muhalefet ve ana muhalefet aleyhte oy vermiştir.
HDPli belediyelere atanan kayyumlar eliyle,
halkın seçimlerde temsil için seçtiği kişiler yok
sayılmakta ve sandık demokrasisine ket vurulmaktadır. 31 Mart
seçimlerinden bir gün sonra yani 1 Nisan 2019da daha yeni seçilmiş Selçuk
Mızraklı hakkında burada vekilken Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği günün 2nci günü
valiler tarafından İçişleri Bakanlığına
yazılar yazılmış Mutlaka bunu görevden alın, yerine
kayyum atayın. diye. Söz konusu belediyelerde, kayyum atanan
belediyelerde tahribatlar, yolsuzluklar, usulsüzlükler
Ve her biri birer
yıkım merkezi hâline dönüşmüştür.
Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin
yaşandığı belediyelerden biri ise Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesidir. 19 Ağustos 2019da Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan Hasan Basri Güzeloğlu
şimdi merkeze çekilmiştir ve belediyenin bütün imkânlarını
yandaşlara peşkeş çekmiştir. Hasan Basri Güzeloğlu 10
Haziranda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
alındıktan sonra onların uygulamaları zaman içinde
kamuoyuna yansımıştır.
Kamu İhale Kanununun deprem, sel gibi
olağanüstü hâllerde mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla öngörülen
21/b pazarlık usulü kullanılarak maliyeti 324 bin TL olan 12 dekoratif
şehir aydınlatmasına 2 reklam şirketinin davet
edildiği ihalede ihalenin 1 milyon 210 bin TLye verildiği sabittir.
Yine, kayyum yönetimindeki Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi coronavirüs tedbirleri kapsamında
sağlık kuruluşları dâhil sahte dezenfektan
dağıtmıştır. Kentin takımı olan Amedspor
kadın futbolcularına tahsis edilen servis aracına da el
konulmuştur.
Yine, Diyarbakırda milyonlarca para harcanarak
kavşaklara dikilen, iklim koşullarına uygun olmayan palmiye
ağaçlarının da kuruduğunu görüyoruz.
Yine, peyzaj çalışmalarında 4 milyon
412 bin TLye dikilen heykeller şehirde hem alay konusu olmuş hem de
çok büyük tepki çekmiştir.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan
bürokratların Belediyeden 2-3 maaş aldıkları,
maaşlarının 12 bin lira ile 26.500 lira arasında
olduğu görülmüştür.
Yine, Diyarbakır kayyumu kentte aynı
işi yapacak onlarca şirket olmasına rağmen maliyeti 628 bin
lira olan hizmet alımı işlerini Diyarbakır
dışından, Bolu ve Kocaeliden getirilen şirketlere
vermiştir. Yine, kent dışında ihale vermeye devam
edilmiş, 555 bin lira olan 2 ihale Konya ve Ankara merkezli
şirketlere verilmiştir.
Karaloğlu, Diyarbakır surlarının
tanıtım filmini Belediyenin öz kaynaklarıyla, sıfır
maliyetle hazırlayabilecek durumdayken 400 bin TL'ye ihale etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) - Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi, Kayapınar'da bulunan Sipan Caddesi'nin ismini
AKP Milletvekili Abdülkadir Aksunun ismiyle değiştirmiştir.
2014 yılında faaliyete geçirilen ve
çocuklara tüm eğitimleri Kürtçe ve lehçelerinde verilen Bağlar
ilçesindeki kreşin tabelası kayyum tarafından indirildi.
Büyükşehir Belediyesi kayyumu Zarokistan tabelasını
"Bağcılar Kreş ve Gündüz Bakımevi olarak
değiştirdi, Kürtçe eğitimi de kaldırdı.
Yine, Kızıltepede Mehmet Sincar
anısına yapılan parkın adı değiştirildi.
Yine, Bismilde Vedat Aydın adına yapılan parkın ismi
"Millet Bahçesi olarak değiştirildi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde ve
diğer kayyum atanan belediyelerde yaşanılan tahribatların,
yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin etkin bir şekilde
araştırılması için Meclis araştırması
açılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hemen şunu ifade edeyim: Kayyum, Anayasaya
aykırıdır, Belediye Kanununa aykırıdır,
demokrasiye, insan haklarına aykırıdır, hepsinden de
önemlisi vicdana aykırıdır. Bu iktidar sonlandığında
3 temel anlayışla anılacak: Birincisi, torba yasa iktidarı;
ikincisi, kayyum iktidarı; üçüncüsü de kanun hükmünde kararname
iktidarı. Anayasaya ve kanunlara aykırı olan kayyumu hayata
geçirmek için 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle bütün bu
yasalar baypas edildi ve belediyelere haksız bir şekilde,
izansız bir şekilde kayyumlar atandı ama burada önemli olan
başka bir şey var: Kayyum atanırken adaletsizce bir
yaklaşım sergilendi. Cumhurbaşkanı daha seçimler öncesinde
çıktı, çok rahat bir şekilde Biz kayyumları tayin ederek
yolumuza devam edeceğiz." dedi. Bu, demokrasiyi, insan
haklarını ve Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. algısını, anlayışını tamamen
reddeden, sadece kendi çıkarlarını düşünen bir
anlayıştır ve Cumhurbaşkanı bunu çok net bir
şekilde ifade etmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Kayyumlar atandı ama nasıl atandı?
Atanan kayyumların hemen arkasından birçok yolsuzluk ve
usulsüzlüklere dem vuran açıklamalar geldi. Bir bakalım,
Diyarbakır Belediye Başkanı Doktor Selçuk ömrünü
Diyarbakırdaki yurttaşlara şifa dağıtarak geçirdi.
Terörist değildi, hiçbir şekilde böyle bir anlayışla
yargılanmadı ama gelin görün ki Belediye Başkanı olduktan
sonra birdenbire terörist oldu. Terörist olduğu için değil,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini 2nci kez, 3üncü kez, 4üncü kez
kaybettikleri için, onun nefreti ve öfkesiyle, Kürtlere duyulan o öfkeyle o
belediyelere kayyum atandı. Fakat kayyumlar diğer
atanmışlar gibi hemen gelir gelmez saltanata ve şatafata
düşkünlüklerini ortaya koydular. Doktor Selçuk Belediyeye gitti, makam
odasını gördü, hayretler içerisinde kamuoyuyla paylaştı:
Sakın ha, bu Belediye binası, bu makam odası benim elimle
yapılmış değil; kayyumun yaptığı bir
düzenleme ve saltanat ile şatafatın göstergesi. Ama o kayyum
başka neler yaptı? Belediyeyi müthiş bir şekilde zarara
uğrattı. Belediyenin 2018 yılındaki gelirinin yüzde 43ünün
karşılığı yok, kayıp.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Başka da bir
şey yaptı -ben bunları Sayıştay raporundan
alıntılayarak söylüyorum- o Belediye Başkanı 1 ton
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Kayyum,
kayyum; Belediye Başkanı değil.
TEKİN BİNGÖL (Devamla)
Düşünebiliyor musunuz? Bu benim sözüm değil, Sayıştay
raporunda var.
Başka, Mardine bir kayyum atadılar,
Mardindeki kayyum da yine o kadar önemli işler yaptı ki belediyeyi 1
milyar 180 milyon lira zarara uğratarak görevden alındı. Hani
bunlar sizin güvendiğiniz bürokratlardı? Hani bunlar namuslu
işler yapacaklardı? Görevden alındı ama başka bir
şey yapıldı, bu kadar usulsüzlüğe imza atan bir kayyum,
mülkiye müfettişi olarak atandı. Ya, böyle bir şey olabilir mi?
Yolsuzluğu, usulsüzlüğü kayıtlara geçen birisi, müfettiş
olarak atıyor. Ne yapacak müfettiş? Belediyeleri ve diğer kurumları
o büyük anlayışıyla denetleyecek. İşte sizin
anlayışınız bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Demek ki
tek başına çalmamış, ortakları var!
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bu
araştırma önergesi bütün bunların
araştırılmasını önerdiği için olumlu oy
vereceğimizi belirtiyor, sizlere saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, HDP Grubu önerisi
üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, araştırma önergesindeki
iddiaların gerçek dışı ve karalamaya yönelik temelsiz
iftiralardan oluştuğunu ifade etmek istiyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tüm
kayyumlarınız yargılandı ya.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Başkan
vekilleri döneminde ve şu anda Diyarbakır Belediyesinde yapılan
bütün ihaleler kamuoyu önünde, belediyelerin web sayfasında, diğer
sosyal platformlarda canlı yayınlanarak yapılmaktadır.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Yok böyle
bir şey Vekil Bey, yok böyle bir şey. Sizi
kandırmışlar.
İLYAS ŞEKER (Devamla) İhaleler
elektronik ortamda tüm isteklilerin teklif vermesine uygun bir şekilde de
yapılmaktadır. Diyarbakırlı firmalar diğer
şehirlere nasıl gidip ihalelere girip iş alabiliyorsa diğer
şehirlerdeki müteahhitler de Diyarbakıra gidip iş alabilirler.
Benim kendi seçim bölgemde -hatırladığım kadarıyla- en
az 4 tane Diyarbakırlı firma Büyükşehir Belediyemize ve
diğer kurumlara iş yapmaktadır.
Belediye bürokratlarının belediyeden 2-3
maaş aldıkları iddiası var, tamamıyla gerçek
dışıdır. Mevcut 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa göre böyle bir şey olması mümkün değildir ancak bütün
büyükşehir belediyelerinde ve şirketi olan bütün belediyelerde üst
düzey yöneticiler başkanla birlikte 7/24 saat görev yaptığı
için, mevcut verilen maaşın da yetersiz olması nedeniyle
belediyelerin şirketlerinde yönetim kurulu üyesi olarak bulunurlar ve
oradan da huzur hakkı alırlar. Bu geçmişte de öyleydi bugün de
böyle, geçmişte HDPli belediyede de aynı şekilde ödemeler
yapılmıştı.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) İspat
edebiliyor musunuz?
İLYAS ŞEKER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, aslında bu araştırma önergesi, başkan
vekilleri yönetimindeki belediyeler dağa değil şehre yani halka
hizmet ettikleri için bir rahatsızlık neticesidir. Terör bertaraf
edilince şehirlere yapılan hizmetler bütün görkemiyle gün yüzüne
çıkıyor, huzur iklimi bölgenin üzerinde bir rahmet bulutu gibi
bereket getiriyor.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Talan
ettiniz bütün belediyelerimizi. Hepiniz bu hırsızlıklara
ortasınız, ortak! Ortak olduğunuz için savunuyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Kadim
şehrimiz Diyarbakırda son dört yılda tarım, sanayi,
ulaşım, haberleşme, eğitim, sağlık ve sosyal
hizmetler ve diğer alanlarda toplam 79,4 milyar TL tutarında 2.450
proje gerçekleştirildi. 2017 yılında bütçeden yatırıma
10,8 milyar TL ayrılırken, 2020 yılında 26,2 milyar TL
ayrıldı. Gerçekleştirilen bazı projeleri anlatacak olursam,
Lojistik Köy Projesi, kentin elli yıllık çöp sorununu çözecek olan
Entegre Katı Atık Yönetimi, sosyal destek projeleri,
altyapı-üstyapı projeleri, üniversiteye giden öğrencilere destek
projeleri, spor okulları, bilgi evleri, akademi liseleri, millet
kıraathaneleri, Güçlü Kadınlar Güçlü Yarınlar, Aile Okulu,
Anne-Baba Mektebi gibi birçok proje yapıldı ve yapılmaya da
devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun İlyas Bey.
İLYAS ŞEKER (Devamla) - Başkan Vekili yönetimindeki Büyükşehir
Belediyemiz hizmet etti ve etmeye de devam ediyor. Bu hizmetler neticesinde
artık millet huzur içerisinde; gençler, çocuklar, kadınlar dağa
kaçırılmıyor, eğitim görüyorlar; Diyarbakıra ve
Kocaeliye hizmet yapmaya devam ediyorlar. HDPli belediye yönetimindeki 2015 yılı bütçesinde
yatırımın sadece yüzde 25i harcanırken, başkan
vekilleri döneminde, 2022de bütçenin yüzde 52si yatırımlara
harcanıyor. Başkan vekilleri döneminde yıllara göre
yatırımlar sürekli yukarı yönlü ivmeyle artmaktadır çünkü
belediyenin bütçesi artık dağa değil, millete, halka, şehre
hizmet olarak sunulmaktadır diyor, hizmet veren başkan vekillerinin
de hepsini tebrik ediyor, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, dağa giden
bir kuruşu ispat et, dağa giden bir kuruşu ispat et!
Ayıptır ya, ayıptır!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
İspatlayın! Tek bir iddianamede bu iddia yok ya! Utanmadan gerçek
dışı iftiralarda bulunuyorsunuz. Bunu ispatlamazsınız
müfterisiniz!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Gerçek, gerçek!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Tek bir
iddianamede yok ya! Çaldınız yediniz birlikte! Zıkkım
olsun! Zıkkım olsun o baklava!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli halkımız, sevgili
Diyarbakırlılar; evet, asılsız, mesnetsiz, yalan -üzülerek
tabii ki yalan diyorum- bir konuşma dinlediniz ama gerçekleri siz
biliyorsunuz, Diyarbakır kayyumunun size neler
yaptığını en iyi siz biliyorsunuz. Ne kadar büyük
yolsuzluklar yapıldığını, hırsızlıklar
yapıldığını, sadece Diyarbakır halkı olarak
siz değil, mülkiye müfettişleri de belgeleriyle ortaya
çıkardı. Size bir tek örnek vereyim: Müfettiş raporlarında
2017-2018 yılları arasında 5,5 milyon TLlik usulsüzlük ve
yolsuzluk ispatlıdır. Sadece biz demiyoruz, İçişleri
Bakanlığınız söylüyor hem de sizin İçişleri
Bakanlığınız.
Şimdi, burada biz önergemizde tane tane
yazmışız, kayyumun yolsuzluklarını,
hırsızlıklarını yazmışız, geldiniz
başka ildeki şirketlere verildiğine takıldınız.
Evet -okumuşsunuz burayı- Bolu ve Kocaeli merkezli şirketlere
ihale verilmiş. Başka nereye verilmiş? Konya ve Ankara merkezli
şirketlere ihale verilmiş. Öyle bir düşmanlık ki,
Diyarbakırlı iş insanlarına da düşmansınız,
yeter ki Kürt olsun, yeter ki Diyarbakırlı olsun. Siz Vedat
Aydının ismini değiştirdiniz ya, Vedat Aydının
ismini değiştirerek düşmanlığınızı bir
kere daha ispat ettiniz. Mehmet Sincarın parka verilen ismini değiştirdiniz,
Zarokistan ismini değiştirdiniz ya, kreşin tabelasında
Zarokistan yazıyor -yani çocukevi- onu bile değiştirdiniz.
Çaldığınız çırptığınız rakamlar
önergemizde var. Ve yaptığınız ucube heykellerle
çocukların dilinde bile komediye dönüştünüz. Hakikaten kayyum
düşmanlığın doruk noktalarından biridir, halkı
tanımamaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkanım, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden söz vereyim.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Peki.
BAŞKAN Buyurun.
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Az önce de ifade ettiğim gibi, özellikle kayyum
döneminde ki, hizmet yok, paraların nereye gittiği açık ve net
şekilde bütün resmî kayıtlarda gözüküyor- Başkan vekilleri
döneminde ciddi anlamda hizmetler yapıldığı için vatandaş
memnun. Bu memnuniyeti şurada da net bir şekilde görüyoruz: Orada
özellikle HDPnin yapmış olduğu programlarda, Nevruz
programlarında artık halkımızın ilgi, alaka
göstermediği ortada, gençler artık dağa gitmiyor, okula devam
ediyor, işine devam ediyor, Diyarbakıra ve Türkiyeye hizmet etmeye
devam ediyor. Bu ne kadar hazımsızlıktır ki Kocaelide
4ten fazla Diyarbakırlı firma iş yaparken Diyarbakırda 1
Kocaelili firmanın iş yapmasını bile hazmedemiyorlar. Bu
nasıl bir demokrasi anlayışı?
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Şekeri kandırmışlar ya! A Haber izlemiş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
şaka mısınız ya! Gerçekten şaka
mısınız?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sizin oradan öyle
mi görünüyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Milyonlarca insanı Nevroz meydanında görmediniz mi? 5
yaşındaki çocukları çırılçıplak soyarak karakola
götüren siz değil misiniz?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Kız
çocuklarını dağa kaçırttınız be! Siz aracı
oldunuz be! Sizler aracı oldunuz be!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 5 tane
barikat kurup insanların Nevroz Bayramını kutlamayı
engelleyen siz değil misiniz? Siz halka hangi hizmeti yaptınız?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belli,
vatandaş söylüyor onu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bari
Nevrozu örnek göstermeyin. Hakikaten gözleriniz de mi görmüyor?
Kulaklarınız işitmiyor, anladık, gözleriniz de mi görmüyor?
Bu halk sizi istemiyor, bu halk size oy vermeyecek.
Kürtleri kaybettiniz. Daha önce yalanlarla yanınıza bir
kısım Kürt aldınız, doğru ama bugün Kürtler sizden
nefret ediyor.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ne kadar
ırkçı bir söyleminiz var!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
siz düşmanlık yapıyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ne kadar
ırkçı bir söyleminiz var! Bu ırkçılıkla bir yere
gidemezsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
siz kayyum politikasıyla halka Senin oyun geçersiz. diyorsunuz, Senin
iraden geçersiz. diyorsunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ne kadar
ırkçı bir söyleminiz var! Nefret! Nefret! Söylemleriniz nefret!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yüzde
70
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Anlattınız ama her
şeyi.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kayyum atanan belediyelerde yaşanan
tahribatların ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla 29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Grup önerisini oya sunmadan önce
yoklama talebi vardır.
Sayın Özkoç, Sayın Gündoğdu,
Sayın Sarıaslan, Sayın Karabıyık, Sayın Köksal,
Sayın Şevkin, Sayın Hancıoğlu, Sayın Sümer,
Sayın Erbay, Sayın Kılınç, Sayın Özer, Sayın
Özdemir, Sayın Gürer, Sayın Kaya, Sayın Özkan, Sayın
Yeşil, Sayın Şahin, Sayın Bingöl, Sayın Önal,
Sayın Ünsal.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir),
Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 72nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, kayyum atanan belediyelerde yaşanan
tahribatların ve usulsüzlüklerin araştırılması
amacıyla 29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, 2547 sayılı Kanunda yapılan
değişikliğin uygulanmasındaki aksaklıkların
araştırılması, öğretim üyelerinin farklı ücret
politikasının ortadan kaldırılması amacıyla
29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
29/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 29/3/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından 2547
sayılı Kanunda yapılan değişikliğin
uygulanmasındaki aksaklıkların
araştırılması, öğretim üyelerinin farklı ücret
politikasının ortadan kaldırılması amacıyla
29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3331
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
29/3/2022 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Lale
Karabıyık konuşacaktır.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda ülkemizde 207
yükseköğretim kurumu var ve bunun 76sı vakıf üniversitesi.
645.079 öğrenci öğrenim görüyor yani Türkiyede öğrenim gören
örgün öğrencilerin yüzde 16,9u şu anda vakıf üniversitelerinde
bulunuyor. Vakıf yükseköğretim kurumlarında 5.094 profesör,
2.390 doçent, 9.350 doktora öğretim görevlisi, 7.041 öğretim
görevlisi ve 5.096 araştırma görevlisi var yani 28.971 akademik
personel bulunuyor. Vakıf üniversitelerinin ise akademik personellerinin
özlük hakları konusunda sorunlar vardı, farklı ücretler
alıyorlardı ve birtakım durumlarda aralarında büyük
mağduriyetler yaşayan akademisyenler ve araştırma
görevlileri vardı.
Şimdi, lütfen hatırlayalım, Nisan
2020de, Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle 2547
sayılı Kanunun ek 8inci maddesine bir fıkra geldi. Nasıl geldi?
Biz vakıf üniversitelerinin akademisyenlerinin, araştırma
görevlilerinin farklı ücret aldıklarını, devlet
üniversitesiyle eşit olmadığını, daha az
aldıklarını öne sürdük ve sürekli bunu eleştirdik, siz de
bununla ilgili bu yasa teklifini getirdiniz ve biz de destek verdik ve 8inci
maddeye şu fıkra eklendi: Vakıf yükseköğretim
kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına,
unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret
tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet
yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında
ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin
uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate
alınır. Bu düzenlemenin hemen ardından YÖK bir uygulama
tebliği yönetmeliği yayınladı ve yeni bir karar aldı
ve vakıf üniversitelerinde maaş eşitlemesi yapılırken,
kamu yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin net veya brüt
ücret miktarından bir tanesinin tercih edilebileceğini ifade etti.
YÖK'ün bu kararının ardından bazı vakıf üniversiteleri
-çoğunluğu- brüt ücreti baz aldı. Şimdi ise devlet
üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin ücretlerinin, içerisindeki
bazı unsurlardan vergi veya sigorta primi alınmadan, net olarak
ödendiğini biliyoruz yani devlet üniversitelerinde yapılmayan
kesintiler aslında vakıf üniversitelerinde fazlasıyla
yapılmakta. Bir fark buradan oluşuyor ama esas, diğer fark ise
bu yasal düzenlemeyi -ki önemli olan da burası değerli
milletvekilleri- vakıf üniversitelerinin çoğu dikkate almıyor ve
düşük ücretler, düşük maaşlar ödüyorlar vakıf
üniversitesinin akademik personeline. Oysa, bildiğimiz gibi, bu arada
YÖK'ün 2021de yayınladığı Vakıf Yükseköğretim
Kurumları Raporu da incelendiğinde her üniversitenin akademisyeninin
farklı farklı ücret aldığı da zaten net görülüyor;
bunu YÖK net olarak görüyor ama hiçbir şey yapmıyor.
Dolayısıyla, kanunun açık hükmüne rağmen bazı
vakıf üniversiteleri tarafından keyfî uygulamaları izliyoruz.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan,
bir yargı kararı var; bir öğretim üyesi tarafından bu
konudaki eşitsizliğe karşı 23 Ekim 2020de yargıya
başvurulmuş, İstanbul 9. İdare Mahkemesinde görülen ve 28
Nisanda sonuçlanan bu davada öğretim üyesine tüm özlük ve parasal
alacaklarının yasal faiziyle ödenmesine hükmedilmiştir.
Şimdi, özetle şunu ifade etmek isterim: Bu
konuda bir kanun var, bu konuda bir yargı kararı var ve YÖK'ün bu
kanunun uygulanmasına ilişkin yayınlanmış bir
yönetmeliği var ama buna rağmen çoğu vakıf üniversitesi
bunları göz ardı ediyor ve asgari ücretle bile öğretim üyesi ya
da araştırma görevlisi çalıştırıyor; buna cüret
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LALE KARABIYIK (Devamla) Teşekkürler.
Diğer taraftan, şöyle uygulamalar da var
değerli milletvekilleri: Bazı profesörler, doçentler asgari ücretle
veya cüzi bir miktarla sadece üniversiteye isimlerini veriyor ve sanki o
üniversitenin kadrosundaymış gibi görünüyor, hatta tam zamanlı
görünüyor ama orada ders vermiyor. Çoğu
vakıf üniversitesinde bu konuların -gerçekten önemli- iş
barışını ve sosyal adaleti bozduğunu ifade edebilirim,
eğitimde kaliteye de zarar veriyor. Peki, neden YÖK göz yumuyor? Altı
aylık ve yıllık denetimler var, bunlar nasıl
yapılıyor? Denetimlerin vakıf üniversitelerinin rapor
sunması şeklinde yapıldığını biliyoruz. Son
olarak -sürem azaldı ama- şunu ifade edeyim: YÖK eğer bunlara
göz yumuyorsa burada görevi ihmal suçu devreye girer, bu önemli bir suçtur,
YÖK'ü uyarıyoruz, bunların peşine düşülmeli, bu denetimler
sonrasında bu ücretlerin bu şekilde verilmesine engel getirilmeli.
Nette birleşmeli yani brütte değil, net ücretler devlet üniversitesi
akademisyenleriyle bir araya getirilmeli.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, İYİ Parti Grubu
adına Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP Grubunun önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisinde de bahsedildiği üzere 650 bin civarında
öğrencinin eğitim öğretim gördüğü vakıf
yükseköğretim kurumlarında yaklaşık olarak 5 bin profesör,
2.500 doçent, 10 bin doktora öğretim üyesi, 7 bin öğretim ve 5 bin
araştırma görevlisi olmak üzere 30 bine yakın akademik personel
görev yapmaktadır. Bu sayılar da yaklaşık 22 öğrenci
için 1 akademik personel istihdam edildiğini ortaya koymaktadır.
Devlet üniversitelerinde de benzer bir durum bulunmaktadır. Ancak bu
sayının OECD ülkeleri ortalaması 15tir. Yani öğretim
elemanlarımızın eğitim yükü OECD ülkelerine göre yüzde 50
daha yüksek; buna rağmen bu hocalarımıza iyi bir yaşam
standardı sağlamakta zorlanıyoruz, hatta
sağlayamıyoruz. Bazı vakıf üniversitelerinde ise ticari
kaygılarla düşük akademik personel maaşları verilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız da bazı vakıf
üniversitelerimizi kastederek Adları vakıf ama ticari gibi
davranıyorlar. demişti.
Biliyoruz ki öğretmenlik ve öğretim
üyeliği kutsal bir meslektir. Sınıfa girdiğinizde
öğrenciyle baş başa kalırsınız, ancak iyi bir
şevkle bilgilerinizi ve tecrübelerinizi aktarabilirsiniz; bu şevk
olmazsa ne kadar zorlasanız da eğitimin kalitesini yükseltemezsiniz.
O nedenle akademik personelin çalışma motivasyonunu yüksek tutacak
usul ve yöntemleri açık tutmalıyız. Burada en büyük görev YÖKe
düşmektedir. YÖK, öğrenci başarısını esas alan,
mezuniyetten sonra iş bulma imkânlarını artıran üniversite
ve bölümleri öne çıkaracak, diğerlerinin de öğrenci
alımlarını belli bir standarda ulaşıncaya kadar
kısıtlayacak tedbirler almalıdır. Üniversite
değerlendirmelerinde öğrencileri ve öğretim
elemanlarını nitelikli eğitime teşvik edici kriterler
koymalıdır. CHP grup önerisi de bu amaçla verilmiş bir öneridir;
o bakımdan olumlu buluyoruz. Bahsetmiş olduğum motivasyona bir
örnek vermek isterim: Vakıf üniversiteleri hocaları yakın zamana
kadar yeşil pasaport haklarından mahrumdular ama biliyoruz ki dünya
ölçeğinde araştırma yapmak için uluslararası platformlarda
olmak gerekir. Avrupa Birliği projelerinde yer alabilmek için Avrupadaki
meslektaşlarla yakın ilişkide olmak gerekir ama
hocalarımızın Avrupa seyahatlerinde önlerine vize engeli
çıkıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Vakıf
üniversiteleri kamusal görev sayılıyor ama akademisyenler yeşil
pasaport gibi kamusal imkândan yararlanamıyordu. Türkiye Büyük Millet
Meclisine seçildiğimde bu konuyu Meclis Başkanımız
Sayın Mustafa Şentop ve YÖK Başkanımız Sayın
Yekta Saraç Hocalarımıza bizzat anlattım, sağ olsunlar,
ilgilendiler ve Sayın Milletvekillerimiz Alpay Özalan ve Hacı Ahmet
Özdemir Hocamızın önergeleriyle bu durum kabul edildi ve 17 Nisan
2020 tarihinde yasalaştı. Bu vesileyle kendilerine huzurlarınızda
bir defa daha teşekkür ediyorum.
Hepimizin yetişmesinde en temel desteği
veren, toplumumuzun gelişmesine önayak olan, bilimsel ve kültürel
kalkınmamıza katkı veren tüm öğretim
elemanlarımıza şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuzdur, Osmanlı'da toprakta özel
mülkiyet yoktu, ta ki Kanuni'nin son zamanlarına kadar bu böyleydi fakat
Kanuni zamanında -biliyorsunuz- beytülmali Müslimin yani topraktaki
mülkiyet doğrudan doğruya Müslümanlara ait olarak kabul ediliyordu.
Fakat zamanla bu mülkiyet meselesini tırtıklayan tefeci ve
bezirgânlar ortaya çıktı ve biriktirdikleri serveti ne yaptılar
dersiniz? Vakıf adıyla kurumsallaştırdılar.
Vakıflar -doğrusunu isterseniz- bu topraklarda özel mülk edinmenin
bir biçimi olarak işlev görmekte. Şimdi bunları söylememin
sebebi şu arkadaşlar: Türkiyede uzun bir zamandan beri vakıf
üniversiteleri diye bir modelle karşılaşıldı.
Vakıflar -biliyorsunuz- kâr amacıyla işlem görmemesi lazım
gelen kurumlardır fakat emin olun, yirmi yılını neredeyse
bu özel vakıf üniversitelerinde geçirmiş bir
arkadaşınız olarak söyleyeyim: Bütün bu kurumların hepsi
ticari işletmedir; ticari işletmedir ve güya YÖK tarafından
kontrol edilir, YÖK tarafından denetlenir. denilir ama emin olun hiçbir
denetim, herhangi bir şekilde gerçek anlamda bir işlev
edinememiştir, böyle bir durum yoktur. Dolayısıyla da
değerli arkadaşlar, özel vakıf üniversiteleri, benim
bildiğim kadarıyla, geçmişte, öğretim üyesi istihdam etmek
üzere çok yüksek ücretler öneriyordu akademisyenlere. Nitekim devletten özel vakıf
üniversitelerine geçiş oldukça yüksek derecede gerçekleşti; birçok
profesör, doçent ve yardımcı doçent vakıf üniversitelerine
geçtiler ve maaşları da çok yüksekti görece olarak. Fakat
anlaşılan o ki -ben bu tarafını yaşamadım ama
bunun tersi bir durum ortaya çıkmış efendim- devlette
çalışanların maaşları daha yüksek hâle gelmiş.
Değerli arkadaşlar, emin olun, biliniz ki
vakıf üniversitelerinin ticari işletme olduğunun -nasıl
söyleyeyim- bir işareti olarak söyleyeyim size: Odalar birliğinin
komisyonlarından biridir vakıf üniversiteleri ve orada konuşulan
konular nedir biliyor musunuz? Kontenjandır çünkü ne kadar fazla kontenjan
koparabilirseniz YÖKten o kadar fazla öğrenci alırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ve değerli arkadaşlar, bu çerçevede
çalışan bu kurumlar bana göre bir kartel kurmuş
durumdadırlar ve bu kartel esas itibarıyla gerek öğrenci
başına ücretlerin belirlenmesinde gerekse akademik personelin
ücretlerinin belirlenmesinde uyumlu bir eylem içindedir ve 4054
sayılı Rekabet Yasasına da aykırıdır
esasında ama diyeceksiniz ki Kime söylüyorsunuz? İşte, yani
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Değerli Başkan, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım ve bizleri ekranları başında izleyen çok
saygıdeğer vatandaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanunun düzenlenmesinde, bir sözcümüzün de
bahsettiği gibi, hakikaten benim de emeğim vardır. Vakıf
üniversiteleri ile kamu üniversiteleri arasındaki maaş
farklarının denkleştirilmesi, birbirine eşleştirilmesi
konusu Komisyonda görüşülürken bizim teklifimizle bu konu gündeme
gelmiş, kanun maddesine madde olarak eklenmiş ve bugün vakıf
üniversiteleri ile kamu üniversiteleri arasında çalışan
öğretim üyeleri arasındaki farklılıklar giderilmişse
bunda bir nebze benim de katkım olmuştur; bundan dolayı
bahtiyarım.
Fakat burada daha sonra YÖKün şöyle bir karar
aldığı ve bunu vakıf üniversitelerine tebliğ
ettiği ifade ediliyor. Kanun veya önerinin gerekçeleri arasında bu da
var. YÖK yetkilileriyle yaptığım görüşmede bizim
çıkardığımız kanunda Net veya brüt maaş
ücretleri üzerinden mi denkleştirilecek? konusu ayrıntıya
kavuşturulmadığı için Maliyeye sorulmuş, Maliye
kanunda olmayan bir hususta kendilerinin karar veremeyeceğini, bu
kararı vakıf üniversitelerine bırakmak zorunda
kaldıklarını ifade etmiş ve durum vakıf
üniversitelerine bırakılmıştır.
Şimdi, vakıf üniversitelerinin özünde
öğretim üyesinin kalitesi önceliklidir. Eğer öğretim üyesi çok
kaliteli bir öğretim üyesi ise siz ona kamunun verdiği parayı
vererek, kamunun verdiği maaşı vererek öğretim üyeliği
yaptıramazsınız. Dolayısıyla, kamuda verilenin 2
katı, 3 katı, 4 katı maaş verilen öğretim üyelerinin
bugün vakıf üniversitelerinde görev yaptıklarını da bir
kenara yazmakta şüphesiz yarar var.
Ayrıca, vakıf üniversitelerinin öyle
ticari yerler olduğu filan gibi konulara ben girmek istemiyorum. Herkesin
vebali kendine vicdanına bırakıyorum onu ama şöyle bir
ikilemin yaşandığını ifade etmekte yarar görüyorum:
2547 sayılı Kanun mu, yoksa İş Kanunu mu? ikilemi söz
konusu. Vakıf üniversiteleri İş Kanunu'na göre
çalıştıkları için ve kendilerini de Maliye, beş gün de
çalışsa hoca, sekiz gün de çalışsa, on gün de çalışsa
otuz gün prim ödemeye icbar ettiğinden dolayı hakikaten öğretim
üyelerinin vakıf üniversitelerine maliyetleriyle ilgili ciddi bir rakam
ortada dönmektedir; buna da özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
Başkanım, kısa bir süre istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Kaldı ki
vakıf üniversitelerinde çalışan değerli
hocalarımızın bazıları özellikle emekliliği
gelmiş fakat kendileri çok kıymetli bilim adamları olduğu
için çalıştırılmak istenen kişilerdir. Bu
hocalarımızla yapılan görüşmelerde hocalarımız
haftada iki gün gelmek istemektedirler, bazen dört gün gelmek istemektedirler.
Öğretim üyelerinin doktor öğretim üyesi olarak on iki saat derse
girmesi, doçent ve profesörlerin on saat derse girmesi gerekirken yani
maaşlarının karşılığı bu kadar derse
girmeleri gerekirken bu dersleri istememektedirler. Bütün bunlar bir araya
getirildiğinde vakıf üniversitelerinde dengeli bir maaş
politikasının uygulanmakta olduğunu pekâlâ söylemek mümkündür;
bu açıdan yapılan uygulamada bir yanlışlık söz konusu
değildir -Yıldırım Bey, sizin memleketinizdeydim hafta
sonu, selam ediyorum- dolayısıyla biz bu önerinin aleyhinde oy
kullanacağımızı belirtiyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Öneriyi oylamadan evvel yoklama talebi
vardır.
Sayın Özkoç, Sayın Sarıaslan,
Sayın Karabıyık, Sayın Gündoğdu, Sayın Kaya,
Sayın Köksal, Sayın Şevkin, Sayın Hancıoğlu, Sayın
Özer, Sayın Özdemir, Sayın Tığlı, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Erbay, Sayın Sümer, Sayın
Yeşil, Sayın Özkan, Sayın Önal, Sayın Kaya, Sayın
Keven.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar salonu
terk etmesinler.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 17.59
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, 2547 sayılı Kanunda yapılan
değişikliğin uygulanmasındaki aksaklıkların
araştırılması, öğretim üyelerinin farklı ücret
politikasının ortadan kaldırılması amacıyla
29/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Mart 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 321 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
29/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 29/3/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1'inci sırasına alınması ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 29 Mart 2022 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 321 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına
kadar,
30 Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
30 Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
321 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 31 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
31 Mart 2022 Perşembe günkü birleşiminde
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında,
1 Nisan 2022 Cuma günü saat 14.00te toplanması ve bu birleşiminde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi ve aynı birleşimde 321
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması ve tümü üzerinde grup
adına yapılacak konuşmaların en fazla iki
konuşmacı tarafından yapılması önerilmiştir.
|
321
Sıra Sayılı Rize Milletvekili Hayati Yazıcı,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız; Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan; MHP Grup
Başkan Vekili, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve 91
Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
||
|
Bölümler |
Bölüm
Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1inci
Bölüm |
1
ila 7nci Maddeler |
7 |
|
2nci
Bölüm |
8
ila 15inci Maddeler |
8 |
|
Toplam Madde Sayısı |
15 |
|
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Saygıdeğer Başkanım, kıymetli
milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisimiz bu hafta Milletvekili Seçimi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifini görüşecek, muhtemelen de bu görüşmenin sonuna kadar
çalışacağız, bizim verdiğimiz önerge de bu
çalışma takvimine yönelik aslında. Kamuoyunun da malumudur, uzun
süredir bu kanun teklifi üzerinde kamuoyunda bir görüşme trafiği var;
kamuoyu nezdinde de Meclisimiz nezdinde de önemli olduğunu
düşünüyorum. Daha önce, Komisyon aşamasında, geçen hafta
Çarşamba günü Komisyon Başkanımız Yusuf
Beyazıtın önderliğinde bir çalışma yaptık,
yaklaşık on yedi saat sürdü ve bütün siyasi partilere mensup
milletvekillerimiz de bu çalışmaya destek verdi aslında,
çalışmanın başarılı bir şekilde
çıkmasına destek verdiler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Muhalefet ettik.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Saygıdeğer
Grup Başkan Vekilimiz Evet verdik. gibi değerlendirdi galiba ama
neticede bir fikrin gelişmesine katkı
sağlandığını izah etmek için bunu söyledim. Kamuoyuna
yansıyan o birkaç küçük görüntü dışında da aslında
sadece fikirlerin konuşulduğu, hukukçuların hukuki bilgilerini
ileri sürdükleri güzel bir fikir ortamında kanun teklifinin
görüşmesini tamamladık, Komisyon aşamasını
tamamladık. İnşallah, bu hafta da Genel Kurulda bu
görüşmeyi sağlıklı bir şekilde tamamlamayı
umuyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihinde bazen önemli olduğu
değerlendirilen konular çok suhuletle, fikir tartışması
altında, bu ana fikrin dışına çıkmayarak güzel bir
şekilde sonuçlandığı oldu. Biz bu kanun teklifinde de böyle
olacağını temenni ediyoruz. Belki Cumhur
İttifakının -AK PARTİnin ve Milliyetçi Hareket
Partisinin- bu kanun teklifindeki getirmek istedikleri bazı düzenlemeler
muhalefet partilerimizin uygun bulmadığı düzenlemeler olabilir
ama bizim bu konudaki niyetimizin bilinmesini istiyorum. Niyetimiz şuydu:
İnsanların oy kullanmasının önündeki engellerin
kalktığı, seçmen olma vasfının daha da
güçlendirildiği, parti barajının daha aşağı
çekildiği ve daha demokratik bir ortam olmasına ilişkin bir
çalışmaydı aslında yaptığımız. Elbette
ki eleştiriler olabilir, elbette ki farklı görüşlerle daha iyi
düşüncelerini paylaşabilir arkadaşlarımız ve nitekim
de komisyonlarda da öyle oldu, Genel Kurulda da öyle olmasını
umuyorum; öyle olmasının bizim için bir sakıncası yok çünkü
insanlar konuştukları zaman
Bunu belki eski bir tabirle söylemek
lazım: Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder yani
gerçeğin ışığı fikirlerin
çatışmasıyla ortaya çıkar. Bu fikirlerin
çatışmasına hiçbir itirazımız yok. Zaten özellikle
Komisyon aşamasında bütün hukukçu arkadaşlarımız da bu
konuda sağduyulu bir şekilde ellerindeki bilgileri
paylaştılar.
Güzel bir başlangıç
olacağını umuyorum çünkü gerçekten, Meclis bu kanun
değişikliğine büyük bir oranda katılarak bugün bu
çalışmanın başarılı sonuçlanması için
burada. Biz de hem Komisyon aşamasındaki hem Genel Kurul
aşamasındaki bu çalışmanın sağlıklı bir
şekilde tamamlanması için elimizden geldiğince gayret
göstereceğiz. Muhalefet partilerimizdeki milletvekillerimizin de bu konuda
katkı sağlamalarını bekliyoruz. Genel Kurul
çalışmalarımızın bu kanun teklifinin
sonuçlanmasına kadar devam etmesine dairdi önergemiz. Bu konudaki
önergemize de destek olmanızı temenni ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi çalışma takvimine
ilişkin, tabii, yapılacak şey seçim kanununa ilişkin
değişikliklerin geçirilmesi ancak şunu söylemek lazım: Bu
getirilen kanun teklifi, içeriği itibarıyla antidemokratik
olduğu gibi hazırlanış aşaması ve Komisyonda
görüşülmesi çok antidemokratik bir kanun teklifidir, umarım Genel
Kurul aşaması da o şekilde olmaz. Şu kadarını
söyleyeyim: Seçime giderken seçim kanunuyla oynayan hiçbir parti iktidarda
kalamamıştır, bu da Türk siyasetinin bir realitesidir; bunu da
size arz edeyim.
Şimdi, esas söylemek istediğim şey
Az önce tarımla ilgili bir grup önerimiz olmuştu, Yunus
Kılıç Hocanın -şu anda burada mı
bilmiyorum-birtakım değerlendirmeleri oldu, karşı
değerlendirme yapmaya fırsatımız olmadı. Bir defa,
şunu söyleyeyim arkadaşlar: Tarım Kanununda yüzde 1lik -millî
gelire oran olarak- bir destek verilmesi öngörülüyor; tabii, AK PARTİ
hükûmetleri bunu hiçbir evrede yapmadı, en fazla yüzde 0,6 civarında
oldu 2007 yıllarında ama şu anda geldiğimiz noktada bütçede
yer aldığı şekliyle -ki millî gelir enflasyon
dolayısıyla çok yüksek çıkacak, enflasyonda şişme
olacak ama- orijinal millî gelire oranla bile tarımsal amaçlı
transferlerin toplamının millî gelire oranı sadece yüzde 0,3tür
yani yüzde 1 olması öngörülen şey yüzde 0,3tür. Hoca sanki burada
Sadece doğrudan gelir desteği değil, toplamı
Diğer bir husus dış ticaret
açığı, tarımda dış ticaret açığı.
Burada da bence ciddi bir yanılgı var, evet,
baktığınızda tarım ve tarıma dayalı ürünlerde
biraz dış ticaret fazlamız var gibi görünüyor ancak hele hele
bir bilim insanının bu analizi yaparken şöyle yapması
lazım: Aldığımız ürünlerin tamamı ham madde
niteliğinde tarım ürünü ama sattığımız mesela un
var, unu da tarım ürünü diye kabul ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) Şimdi, unun içerisinde
zaten önemli bir kısmı elektrik, elektriğimiz ithal. Şimdi
bunları düşerek input output anlamında bir analiz yapıp
Yunus Kılıç Hoca buradan gelsin söylesin, Türkiye dış
ticarette, tarım dış ticaretinde açık veriyor
arkadaşlar, çok net bir şekilde. Yani işçinin, emeğin
payını; efendim kullandığımız, yurt dışından
aldığımız, ithal ettiğimiz enerjiyi, hepsini
kattığınız zaman küçücük bir orada pozitif görünüyor diye
Tarımda pozitifimiz var. diyemezsiniz. Bu, çok teknik, hele hele bir
bilim adamının yapmaması gereken bir hatadır.
Şu soruyu kendinize sormanızı
istiyorum: Yirmi yıllık iktidarsınız, bugüne kadar
olmadı da
Şimdi tabii, bunlar belli bir birikimle geldi, üretimde
azalma azalma, geldi geldi geldi
Yani niye her hafta bu ülkede bir tane
ürünün, bir tarımsal ürününün kıtlığı çekiliyor? Bu
soruyu kendinize sorun, bizim konuşmalarımızın ne kadar
haklı olduğunu anlayacaksınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli halklarımız, değerli
milletvekilleri; Sayın İlyas Şeker burada mı bilmiyorum,
ona birkaç görsel hazırladık; bir görmesini isterim. İlyas Bey
biraz önce konuşmasında dedi ki: Ya, Nevroz meydanlarına
bakın, kim kimi seviyor anlarsınız. İlyas Bey ve
değerli AKP milletvekilleri, iktidar milletvekilleri; vallahi
kandırıyorlar sizi, doğruyu göstermiyorlar, televizyonlar da
göstermiyor; birkaç muhalif basın hariç hiçbir basın organı
milyonlarca insanın Nevroz Bayramı kutlamasını görmedi.
Dünyanın neresinde olsa bu, günlerce manşetten verilecek bir haber
olurdu. Size bir sır vereyim mi? Kesin bilgi, en az 20 milyon insan
mobilize oldu. Buyurun, Gebze; kar, kış, fırtına, her tülü
yağmur, çamur
Bu, Gebzeydi. Bu neresi? İstanbul. İstanbulda
insanlar sokağa çıkamıyordu ve gerçekten her türlü hava
muhalefeti vardı, bir de İçişleri muhalefeti vardı,
iktidarın muhalefeti vardı Nevroza gidilmesin. diye hür türlü
engelleme yapıldı; yüz binlerce insan gitti. Bu neresi biliyor
musunuz? Cizre; hani, 1992 Nevrozunda insanların katledildiği Cizre
Nevrozu. Hani, bu var ya Amed Nevrozu; 2 milyon insan, objektif olarak
değerlendirenler 2 milyon insanın olduğunu söylüyor ve Amed
Nevrozunda ne yapıldı, biliyor musunuz? 5 tane barikat kuruldu, 5
ayrı arama, 5 GBT, binlerce polis etten duvar ördü sahnenin önünde, gidip
o ses mikserinin bile başında durdular ya, polisler ses mikserinin
başında durdu ve bütün engellemelere rağmen bütün Amed Nevroz
alanı oldu. Ya, şunu fark etmediniz mi? Kürt halkı ve
dostları sizi Amed Nevrozunda gömdü, gömdü, sizin üzerinize toprak
attı, dedi ki: Sizin politikalarınızı mahkûm ediyoruz,
sizin bu düşmanlık politikalarınızı reddediyoruz. Bu
sadece bir bayram değil, takdir edersiniz; orada iktidarın
politikalarına bir Hayır. vardı, orada partimize, partilerine
Çünkü bu partinin sahibi bizim halkımızdır, biz değiliz.
Biz Halk hareketiyiz. dediğimizde tam da bunu söylüyoruz. Bu, kapatma
davasına, HDPye saldırılara karşı da çok güçlü bir
yanıttı. Evet, medya görmemiş olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Medya
göstermemiş olabilir. Çanakkale köprülerinin
açılışını döne döne televizyonlarda gösterebilirsiniz
ama bu ülkede nüfusun dörtte 1i 21 Mart Nevrozda isyanını,
haykırışını, talebini, eşit ve özgür yaşam
isteğini ifade etti ve İmralı Adasında tutulan Abdullah
Öcalana ilişkin de barış talebini ifade etti, biliyor musunuz?
2013 ve 2015 Nevrozunun arkasında olduğunu da ilan etti ve en
önemli taleplerinin barış ve demokrasi olduğunu ifade etti ama
işte, hatip çıktı, dedi ki: Nevroza bakın. Hakikaten
inanmayın, kandırılmayın. Halk burada, görüntüler burada;
gelin, istediğiniz zaman sizlerle paylaşalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Özkoç.
Sayın Özkoç yok mu beyler? Yok değil mi
Turan Bey?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Geri çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN Tamam.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, (2/3657) esas
numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/163)
24/9/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3657) esas
numaralı Kanun Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurulun gündemine alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
İsmail
Koncuk
Adana
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi Adana
Milletvekili İsmail Koncuk.
Buyurun Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepinizin de yakından bildiği üzere,
İç Tüzük 37ye göre bir milletvekili bir yasama döneminde vermiş
olduğu kanun tekliflerinden bir tanesini doğrudan Genel Kurul
gündemine indirmeyi isteyebilir. Ben bir milletvekili olarak bu
hakkımı bugüne kadar iki kanun teklifimde kullandım. Biri
sözleşmeli personele kadro -ki sözleşmelilerin, sözleşmeliliğin
insanlarımıza, çalışanlarımıza büyük bir
haksızlık olduğuna inanıyorum, hâlâ da inanıyorum, siz
de önümüzdeki süreçte inşallah sözleşmelilere kadro konusunda gerekli
çalışmayı yaparsınız- bir tanesi de intibak yasa
teklifi, 7 milyon emekli, dul ve yetimi ilgilendiren bir kanun teklifiydi. Maalesef
2 kanun teklifim de reddedildi.
Değerli milletvekilleri, üçüncü yani bugün
görüşülecek olan kanun teklifim BAĞ-KUR tescil mağdurları
hakkında. Nedir BAĞ-KUR tescil mağdurları? 2000 öncesinde
vergi vermelerine rağmen, oda kaydı olmasına rağmen bir
şekilde BAĞ-KUR tescili yapılmadığı için
emeklilik hakkı kazanamayan on binlerce, belki yüz binlerce
esnafımız ve bunlar emekli olamıyor. En acısı nedir
biliyor musunuz? Bunlar beni arıyorlar, diyorlar ki: Sayın
Başkanım, torunumuzdan, çocuğumuzdan harçlık istemek
zorunda kalıyoruz. Bir devletin en önemli görevlerinden bir tanesi sosyal
güvenlik hakkını vatandaşlarına sunmasıdır.
Değerli milletvekilleri, bilhassa iktidar
partisi milletvekillerine sesleniyorum; yapılan düzenlemelerle ev
kadınları dahi emekli olabiliyor değil mi, ki doğru bir
uygulama. Peki, ev kadınlarımıza dahi emeklilik
hakkını verirken 2000 öncesinde esnaflık yapmış bu
insanlarımıza, on binlerce esnafımıza emeklilik hakkını
çok görmek nedir, bunu cevaplamak durumundasınız. Yani devletin görevi
vatandaşlarına sosyal güvenlik hakkını vermekse bundan
kaçabilmek, buna yok diyebilmek herhâlde iktidarım diyen bir siyasi
partinin görevi olamaz. Onun için bu kanun teklifinin mutlaka kabulünü
hepinizden rica ediyorum. Hangi siyasi partimiz olursa olsun, zaten mağdur
edilmiş binlerce esnafımızın bir insan hakkı olan
sosyal güvenlik hakkına kavuşmasını sağlamak herhâlde
bütün siyasi partilerimizin, bütün milletvekillerimizin burada olmasının
ana sebebidir. EYT konusu var, bu da bir EYT maalesef, bu da bir EYT problemi.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, oda
kaydı 2000 öncesinde aslında otomatikman yapılması gereken
bir uygulamaydı. O zamanki yöneticilerin, oda yöneticilerinin veya
BAĞ-KUR yöneticilerinin de burada ciddi bir eksikliği var. Yani
vatandaşlarımız belki imkânsızlıklar sebebiyle
BAĞ-KUR tescilini yaptıramamıştı ama kurumsal hatalar
da söz konusuydu. Onun için, burada, benim bütün siyasi partilerden
istirhamım, bu kanun teklifine hep beraber evet diyerek çoktan
emekliliğe hak kazanmış olan ve çoğu 60, 65, 70
yaşına gelmiş esnaf vatandaşlarımızın
-bakın, bunların sayıları kimine göre 1,5-2 milyon
seviyesinde- 1,5-2 milyon esnafımızın geriye dönük borçlanmasını
sağlayarak emekli olmalarını sağlayacağız;
yapacağımız budur, bu kadar basit bir işlem.
Dolayısıyla ben, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden, siz kıymetli milletvekillerimden bu konuya destek
vereceğinize olan inancımı bütün mağdur esnaflar adına
burada ifade ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sıraya alınan, Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı,
İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül ile 91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 321 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerinde
görüşmeler tamamlanıp maddelere geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu
adına İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerine İYİ Parti Grubunun görüş ve düşüncelerini
paylaşmak adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Hazırlıklarına 2019 yılında
başlanan ve ilginç bir zamanlamayla Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirilen bu kanun teklifi, özellikle en temel özgürlüklerden olan
seçme, seçilme ve siyasi faaliyetlerde bulunma haklarını düzenliyor.
Gelişmiş ülkelerde, seçim kanunlarında değişiklik
yapılmasının amacı, hür ve modern bir demokratik
ortamın temini ve buna bağlı olarak adil, tarafsız ve
bağımsız seçimlerin tatbikidir. Bu teklifi
hazırlayanların amacı, böyle halis niyet ve
yaklaşımlarla açıklanamayacak kadar farklı anlamlar ve
hedefler içermektedir. Gerçekten bir kuyumcu titizliğiyle
hazırlanmış bu kanun teklifiyle ilgili her ayrıntı
nazarıitibara alınmış, Komisyon çalışmaları
esnasında kanun teklifinin tümü ve maddeleri üzerinde partimizin
görüşleri tüm ayrıntılarıyla ifade edilmiş ve
hazırlanan muhalefet şerhiyle de
taçlandırılmıştır. Bu vesileyle, yoğun emek sarf
eden Komisyon üyelerimize, başta Feridun Bahşi ve Ayhan Erel olmak
üzere tüm milletvekillerimize ve ayrıca grup
çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Ben maddeler üzerinde önemli birkaç konunun
dışında çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim, istesem
de zaten buna zamanım yetmez. Partimizin değerli sözcüleri hem bölüm
konuşmalarında hem de maddeler üzerindeki konuşmalarda gerekli
açıklamaları pek tabiidir ki yapacaklardır.
Sayın milletvekilleri, teklif maddelerinin
içeriğini, uhdesinde barındırdığı hukuki
aykırılıkları ve iktidar bloğunun teklife gömülü
birtakım örtülü hükümlerle elde etmek istediği kazanımları
ifade etmeden önce, gelinen noktayı daha geniş bir çerçeveden
incelemek ve içerisinde bulunduğumuz durumun neye tekabül ettiğini
sizlere enine boyuna tasvir etmek istiyorum. Biliyorum ki bu tasvirat
şartlar ne olursa olsun iktidarda kalmak isteyen muhterisleri
sapmış oldukları yanlış istikametten asla geri
döndürmeyecektir. Her şeye rağmen büyük Türk milleti iyi bilsin ve
unutmasın ki bu kanun teklifinin görüşmeleri esnasında
milletvekili sıralarında sadece dili ve vicdanı olmayan
parmaklar değil, haksızlığa ve hukuksuzluğa
karşı asla müsamaha göstermeyen, savundukları değerler
uğruna yanlışlıklara itiraz edebilmenin faziletiyle
yaşayan, tavizsiz doğrularını tarihe not düşerek
istikbalimizi aydınlatma kararlılığı sergileyen
milletvekilleri de vardır. Tarihe düştüğümüz bu not hukuk
vasıtalarını; vatanın, milletin ve devletin
bekasını sağlamayı hedeflemek yerine, yalnızca
şahsi ve siyasi ikballerini yüceltmek amacıyla silaha
dönüştürmeye kalkışanların hazin sonuna işaret edecek
ve gelecek nesillere ibret almaları amacıyla ışık
tutan bir yol haritası işlevi de görecektir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, öncelikle, bu kanun
teklifiyle yaşama geçirilmesi planlanan düzenlemelerin kimler
tarafından ve nasıl yapıldığının ve hangi
hedefleri amaçladığının çok doğru bir biçimde
anlaşılması gerekmektedir. Şayet bu kanun teklifi
vazgeçilmez bir mecburiyetten kaynaklandıysa hazırlık sürecinin
şeffaf ve kamuoyunun gözleri önünde konuyla doğrudan ilişkili
siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının
katkılarıyla hazırlanması icap ederdi. Oysa hepimiz gayet
iyi biliyoruz ki bahse konu hazırlık iktidara mensup iki parti
tarafından kapalı kapılar ardında ve herkesten saklanarak
ve sadece sahip oldukları iktidarı kurtarmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Kanun teklifi, Cumhur İttifakı'nın 2 paydaşının
Genel Başkan Yardımcıları tarafından kamuoyuna
sunulmuş, magazinsel tartışmalar yaşanması
muradıyla da gündeme taşınmıştır. Bu tartışmalardan
medet umuyor olmanız bile ciddiyetten ne kadar uzak olduğunuzun bir
göstergesidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
2018 yılına kadar kendi başlattığı
tartışmalardan beslenmeyi ve onlardan siyasi rant devşirmeyi
beceren bu iktidar belli ki artık İYİ Partinin Mecliste bulunduğunun
idrakinde değildir. Biz sizin yapay ve sanal
tartışmalarınızla uğraşacak, vakit kaybedecek
değiliz. Değirmeninize taşınacak su bulurlarsa
kuşattığınız medyanın her derde deva televizyon
yorumcuları ve köşe yazarları taşısın. Biz bu
kürsülerden milletin sesi olmaya ve gerçekleri gözlerinizin içine baka baka
haykırmaya devam edeceğiz. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; seçim kanunları yönetimde istikrarı ve temsilde
adaleti esas almalıdır. Buradan iktidar vekillerine sormak istiyorum:
2018 yılında gerçekleşen seçimler öncesinde temsilde adaleti ve
yönetimde istikrarı sağlayacağı iddia edilerek getirilen
mevcut seçim mevzuatı 2023 seçimlerinin arifesinde hangi saiklerle
değiştirilmek istenmektedir? Gündemimizde bulunan bu kanun teklifi,
aslında iktidarın 2018 yılında hayata geçirmiş
olduğu değişikliklerle adil
olmayan bir seçim mekanizmasını inşa ettiğinin ikrarı
niteliğinde değil midir? Eğer bu kanunun takdim gerekçesi
imzacı vekillerin de iddia ettiği gibi temsilde adalet ilkesinin
daha iyi tatbik edilmesi ise bu durumda aslında iktidarın yasa
yapım süreçlerinde ne denli basiretsiz ve beceriksiz olduğunu kabul
ettiği anlamına gelmez mi? Yok, eğer kanunun Meclise sunulma
gerekçesi bahse konu bu basiretsizlik değilse o zaman iktidar 2023 seçimleri
arifesinde böyle bir teklifle ne gibi örtülü amaçları olduğunu Türk
milletine açıklamak mecburiyetindedir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Sizlere sesleniyorum: Artık kendinize geliniz,
burada türlü hesaplarla üzerinde oyunlar oynamaya
kalkıştığınız irade yüce Türk milletinin
iradesidir, haddinizi biliniz! (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu Meclis artık sizin yanlış
yaptığınız kanunları düzeltmeye çalışmaktan
bitap düşmüştür. Anayasa yapıyorsunuz, Tayyip Erdoğan'a
göre; ihale yasası yapıyorsunuz, yandaş müteahhitlere göre;
şimdi de seçim yasası yapıyorsunuz, Cumhur İttifakı'na
göre. Millet yararına iş yapmaya ne zaman
başlayacaksınız? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bunun için şayet muhalefete düşmeyi
bekliyorsanız unutmayın ki o günler çok ama çok yakındır.
ŞENOL SUNAT (Ankara) İnşallah!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Allah şahit, yüce Meclis ve aziz milletimiz de şahit olsun ki
eğip büktüğünüz tüm değerlerimizi bir bir düzelteceğiz.
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşenerin ifadesiyle
Ant olsun, şart olsun ki Türkiyeyi içine düşürdüğünüz
bataklıktan çıkaracak ve aydınlık ufuklarla
buluşturacağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; ulaşılması hedeflenen bir istikamet olarak
modern ve özgürlükçü bir demokrasi, her alanda istikrara ve refaha yol
açması planlanan barışçıl ve katılımcı bir
siyasi dönüşümü gerekli ve mecburi kılar. Bu siyasi dönüşümün ve
demokratik sürecin yapı taşlarını temel hak ve
özgürlüklerin tesisinin yanı sıra, seçimlerin tam manasıyla hür
ve adil şartlar altında yapılması oluşturur. Zira,
ancak adil ve hür seçimlerin mevcudiyeti hâlinde hukukun üstünlüğü temin
edilebilir, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınabilir ve en
nihayetinde, milletin iradesi herhangi bir fesada maruz kalmadan tecelli
edebilir.
Hür ve adil bir seçim denildiğinde
karşımıza tatmin edilmesi gereken birtakım kriterler
çıkıyor. Öncelikle, seçimlere ilişkin hukuki çerçevenin belirli
ve istikrarlı bir nitelik arz etmesi icap etmektedir. Seçme seçilme ve
siyasi faaliyette bulunma hakları Anayasal güvence altına
alınmış olmalı, seçim kanunları seçimlerden önce ve
belirli katılımcıların çıkarları lehine değiştirilemez
bir nitelik taşımalıdır. Başka bir ifadeyle, seçim
mevzuatı vatandaşlar nazarında hak ihlallerinin ve
hukuksuzlukların yaşanacağına dair bir kanaatin
oluşmasını engelleyecek ölçüde istikrarlı ve güvenilir
olmalıdır. Bunun yanı sıra, seçim kurulları ve seçimin
yönetimiyle muvazzaf idari otoritelerin bağımsız, tarafsız
ve hesap verebilir nitelikte olması gerekmektedir.
Yapacağınız bu yeni düzenlemeyle,
yasayı uygulayacak hâkimleri daha yasa çıkmadan töhmet altında
bırakıyorsunuz. Adalet duygusunu onarılması zor bir biçimde
zedelediğinizi hâlâ görmüyor musunuz? Sizlerden bir istirhamım var:
Tuttuğunuz bu yolu terk edin ve Allah aşkına ellerinizi
hâkimlerin üzerinden çekin, Türk milleti adına karar veren hâkimleri de
rahat bırakın. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bilindiği gibi, seçim çevrelerinin teşekkülünün
ve uygulanan temsil sistemlerinin niteliğinin, bir zümrenin değil,
sadece ve yalnızca milletin iradesinin tecelli etmesine imkân verecek
şekilde inşa edilmiş olması hayati bir mecburiyet arz eder.
Bu hususlara ek olarak, hür ve adil seçimler; kampanya
süreçlerinin tüm siyasi katılımcılar için eşit
şartlarda sürdürülebilmesini, eşit derecede rekabeti temin etmesini,
finansal kaynaklar da dâhil olmak üzere devletin imkân ve kabiliyetlerinin o an
iktidarda bulunan parti adına orantısız bir şekilde kullanılmasının
engellenmesini öngörür. Şüphesiz, bu başlığın içine,
en önemli siyasi propaganda araçlarından biri olan medya erişimi de
dâhildir. İktidar partisinin, kamu tüzel kişiliğini haiz
medyayı rekabeti önleyici ve diğer siyasi aktörleri baskılayacak
bir şekilde orantısız kullanması da adil ve hür seçimleri
engelleyecek başat unsurlardan biri olarak değerlendirilmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, saymış
olduğum tüm bu hususlar, iktidar blokunun siyasi retoriğinde
sıklıkla yer verdiği ancak şartlarını yerine
getirmekte aynı ölçüde başarısız olduğu demokratik
gerekliliklerin ve bu gerekliliklerin yapısal bileşenlerinden olan
adil ve özgür seçimlerin kapsamını belirler. Ne var ki mevcut iktidar
devleti topyekûn müessir bir hâle getirmenin ve bu etkinliği muhafaza ve
idame etmenin en temel gerekliliği olan bu standartları
sağlamakta ziyadesiyle nobran, hukuka uygun, adil ve hür seçimlerin
tatbikine imkân verecek yasal düzenlemeleri hayata geçirme hususunda ise
oldukça beceriksiz ve başarısızdır. Üzerinde konuşmakta
olduğumuz kanun teklifinin içeriği, 2023 seçimleri arifesinde
alelacele bir tavırla Gazi Meclise takdim edilmesi de bu
başarısızlığın açık bir tezahürü
niteliği taşımaktadır.
Sayın milletvekilleri, seçimler
yaklaştıkça paniğe kapılmış bir iktidarın
kifayetsizliğinden kaynaklı sorunlar yaşanmaktadır. Yönetme
kabiliyetini yitirmiş iktidar sahipleri kendilerini kurtaracak çareler
aramakta ve yeni yollar keşfetmeye çalışmaktadır. Bizim
nazarımızda bu kifayetsiz aceleciliğin de sebebi
aşikârdır; benzer örneklerine de siyasi tarihte pek çok kez
rastlandığı üzere, bu muhteris ve otoriter tavır milletin
feraseti karşısında köşeye
sıkışmıştır. Bu, aslında, siyaseten yok
oluşun alametidir. İktidar bloku bu çöküşün
farkındadır ve beyhude çabalarla seçim mevzuatında
değişiklikler yaparak şahsi ve siyasi ikballerini garanti
altına almaya çalışmakta, oyun devam ederken oyunun
kurallarını tek taraflı ve diğer
katılımcıların aleyhine bir şekilde
değiştirmeye kalkışarak güya kendini kurtarmayı
amaçlamaktadır.
Siyasetçinin er meydanı seçimdir. Seçim
dediğin, eşit şartlarda ve mertçe yapılır. Seçime az
bir vakit kala diğer siyasi aktörler tüm
hazırlıklarını ve teşkilatlanmalarını mevcut
seçim mevzuatına göre sürdürüyorken getirmekte olduğunuz bu seçim
kanunuyla oyunun kurallarını oyun esnasında
değiştiriyor, tabiri caizse muarazanın şerefine gölge
düşürüyorsunuz.
Milletin iradesini hiçe sayan, devletin ve milletin
selametini değil, neye mal olursa olsun siyasi mevcudiyetinin
devamını arzulayan her iktidar yüce Türk milletinden gerekli
cevabı almıştır. Önümüzdeki seçimlerde de tarihin tekerrür
ettiğine hep birlikte bir kez daha şahitlik edeceğiz. Ne var ki
Türk siyasi tarihi bu beyhude çabayı bir utanç vesikası olarak daima
hatırlayacaktır! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sesime kulak vermenizi istiyorum: Hangi planı
yaparsanız yapın, hangi mühendislikten medet umarsanız umun,
hangi sinsi hesabı devreye sokarsanız sokun, siz yolcusunuz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Abbas yolcu!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Millet kararını çoktan vermiştir. Bu büyük milletin iradesinden
kaçamayacak ve onun iradesine ha bugün ha yarın teslim
olacaksınız.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuşmakta olduğumuz kanun teklifinin maddeleri de az önce sözünü
ettiğim otoriter ve tutarsızlık içeren zihniyetin bir
yansıması niteliğindedir. 1inci maddeyle seçim
barajının yüzde 7ye düşürülmesi öngörülmektedir. Bu
değişikliğin gerekçesi olarak, iktidar, temsilde adaleti ve
demokrasi standartlarının iyileştirilmesini işaret
etmektedir. Biz bu gerekçeyi tebessümle karşılıyoruz. Zira çok
hızlı ve yüzeysel bir araştırma
yaptığımızda dahi görüyoruz ki yüzde 10luk seçim
barajını uygulayan başka bir ülke olmadığı gibi,
bu teklif yasalaşırsa yüzde 7lik seçim barajıyla bile
Kazakistanla birlikte dünyadaki en yüksek seçim barajını uygulayacak
ülke olacağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Gelişmiş ülkelerin seçim barajlarına
ilişkin karşılaştırmalı bir inceleme
yaptığımızda da görüyoruz ki pek çok ülkede ya hiç seçim
barajı uygulanmıyor yahut çok düşük oranlarda seçim barajı
uygulanıyor. Örneğin, ABD, Birleşik Krallık, Kanada,
Japonya gibi ülkelerde seçim barajı hiç yokken Almanyada bu baraj yüzde
5, İspanya ve İtalyada yüzde 3tür.
Daha ilginç bir hususu arz edeyim: Rusya ve
Macaristan gibi, uluslararası literatürde rekabetçi otoriter rejimler
olarak nitelendirilen ülkelerde dahi seçim barajı yüzde 7lik nisabın
altındadır. Görünen o ki iktidarın vizyonu, yüz yıllık
köklü bir demokrasi geçmişine sahip cumhuriyetimizi, muhalif siyasilerin
ve gazetecilerin şaibeli şekilde ortadan kaybolduğu
Rusya'nın ve küresel pandemi koşullarının otorite
pekiştirme aracı olarak kullanıldığı
Macaristan'ın dahi gerisinde konumlandırmaktadır. Bir kez daha
bu yüzde 7lik barajı gözden geçirmenizi teklif ediyoruz.
İyileştirilmiş, güçlendirilmiş demokratik parlamenter
sistem tasarımızda ifade ettiğimiz gibi, bu barajın yüzde 3
olarak uygulanmasının yerinde olacağı kanaatini
taşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Çok teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz teklifin 2nci maddesi DHondt
nispi temsil sisteminin ittifak içerisinde uygulanması usulünü kaldırmaktadır,
böylelikle DHondt sisteminin genel uygulamasına imkân
tanınmaktadır. Kanımızca iktidarın bu noktada bir kafa
karışıklığı mevcuttur, yoksa neden 2018
seçimlerinde canhıraş bir şekilde savunduğu ittifaklar
sisteminden vazgeçsin ve fiilen ittifak kurmayı anlamsız hâle
getirecek bir kanun teklifi tanzim etsin ki?
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçerken koalisyonun zorluklarına işaret ede ede geldiniz.
Şimdi öyle bir sistem kurguluyorsunuz ki seçimlerden önce bile koalisyonu
zaruri kılıyorsunuz. Belli ki iktidarın bu uygulamadan da sinsi
bir beklentisi vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Toplasın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Boş yere beklemeyin, engeller koydunuz aştık, tuzaklar kurdunuz
bozduk; yaşadıklarınızdan Allah aşkına ders
çıkarın. Hukuka aykırı, millet iradesini zapturapt
altına alma çabası güden ve demokratik meşruiyeti zedeleyici
hiçbir çaba milletin sinesinde karşılık bulmayacaktır.
Bilakis bu durum, iktidarın Türk milleti nezdindeki biçare vaziyetini,
içerisinde bulunduğu sakıncalı ruh hâlini ve kurumları
tahakküm altına almaya çalışan pervasız teşebbüsünü
gözler önüne sermektedir.
Buradan sizleri bir kez daha uyarıyorum:
Elinizdeki hassas teraziyi milletin istikbali ve demokrasinin güçlenmesi için
kullanın. Sahibi olduğunuz kanun yapma gücünü iktidarda
kalmanızı garanti altına alacak bir silah olarak görmekten
vazgeçin. Unutmayınız ki hiçbir silah sahibine sadık
değildir, gün gelir sizi vurur; bizden söylemesi! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Başkanım, ramazanı tebrik edeceğim.
Sözlerimin sonunda, bu hafta sonu
karşılayacağımız mübarek ramazan
ayımızı tebrik eder, iyiliklere vesile olmasını
dilerim.
Sabrınız için teşekkür ediyor, yüce
Meclisi ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, müsaadeniz için çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Feti Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Komisyonun değerli
üyeleri; 321 sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifi,
milletvekili seçim barajının yüzde 10dan 7ye düşürülmesi,
milletvekili dağılımının ittifaklar üzerinden
değil, doğrudan partiler üzerinden yapılması, partilerin
seçime katılması için Mecliste grubu bulunması ibaresinin
madde metninden çıkarılması, teşkilatlanma yeter
sayısı esas alınarak ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste 2
defa ihmal etmemiş olmak koşuluyla seçime katılma
hakkını muhafaza etmesi, il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile
ilçe seçim kurulu başkanlarının en az birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler arasından ad çekmeyle belirlenmesi, bir
siyasi partinin başka bir siyasi partinin üyesini ancak kendi
rızası varsa sandık kurulu üyesi gösterebilmesi, mahallî
idareler seçimlerinde seçmen güncellemelerinin üç ay önceki seçmen kütüğü
üzerinden yapılması, daha önce seçmen olan birinin bir şekilde
adresi kapansa dahi son seçmen olduğu yerde seçmen olma hakkının
devam ettirilmesi ve Başbakanlık ibaresinin
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum düzenlemesi çerçevesinden
çıkarılması, muhtar seçilen bir kişinin seçilme
yeterliliğine sahip olduğuna ilişkin belgeleri en geç on gün
içerisinde ibraz etmek suretiyle muhtarlık mazbatasının
alınması değişikliklerini içermektedir.
Sayın milletvekilleri, siyasi partiler ve
seçimler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.
Siyasi partiler demokrasinin örgütlü yanını, seçimler ise millet
egemenliğinin görünür yanını ortaya koyan araçlardır.
Siyasi partiler ve seçim kanunları ülkelerin demokrasi
standardını göstermesi bakımından önemli belgelerdir.
Değerli arkadaşlar, demokratik rejimle
idare edilen ülkelerde yönetim yetkisinin kaynağı seçimlerdir.
Milletin temsilcileri ve yöneticiler seçimler vasıtasıyla göreve
gelir, seçimler vasıtasıyla temsil ve yönetme ehliyetini kaybederler.
82 Anayasasının 67nci maddesine temsilde adalet, yönetimde
istikrar ifadesi dâhil edilmiş, böylece seçim kanunlarının bu 2
ilkeyi bağdaştıracak biçimde düzenleneceği esası
getirilmiştir. Bu 2 kavram amaç farklılığı gösteren ve
birbirine zıt kavramlardır. Bu zıtlık nedeniyle,
parlamenter sistem içerisinde bu 2 ilkeyi bağdaştırmak her zaman
mümkün olmamıştır.
Sayın milletvekilleri, 16 Nisan 2017 tarihinde
yapılan referandumla birlikte Türk milleti, yetmiş yıllık
uygulamada tüm mahzur ve zayıflıklarını gördüğü
parlamenter sistemden vazgeçmiş ve Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini ihdas etmiştir. Referandumun ardından, Sayın
Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey her platformda
konuşulan genel seçim barajını tartışmaya açmış,
Sayın Cumhurbaşkanımız da seçim öncesi partilerin ittifak
yapmasını önermiştir. Bu gelişmelerden sonra seçim
barajının düşürülmesi ve seçim ittifakları konuları
gündemde ağırlıklı olarak yerini almıştır.
13 Mart 2018 tarihinde yapılan kanun değişikliğiyle siyasi
partilerin ittifak yapmalarının yolu açılmış,
Milletvekili Seçimi Kanununun 12nci maddesine seçim ittifakıyla ilgili
düzenlemeler eklenerek bir protokol çerçevesinde ittifak yapmak suretiyle
siyasi partilerin seçime katılabilmeleri imkânı
tanınmıştır. Bu sayede fiilî seçim ittifaklarına
hukuki nitelik kazandırılmış ve genel seçim barajı bu
şekilde sıfıra indirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, seçim barajı, 12
Eylül askerî ara rejimi döneminde yasama yetkisini kullanan Danışma
Meclisi ve Millî Güvenlik Konseyi tarafından siyasal sistemimize dâhil
edilmiştir. Baraj sisteminin genel gerekçesine
bakıldığında, hükûmet istikrarına vurgu
yaptığı görülür. 1980 öncesi sıkça görülen koalisyon
pazarlıkları, demokratik ahlaka aykırı girişimler,
Meclisin çok parçalı oluşu gibi birçok sebeple bu düzenleme uzunca
bir zaman kamuoyunda destek bulmuştur. Tamamen veya kısmen nispi
temsil sistemini uygulayan ülkelerin çoğunda resmî bir seçim barajı
bulunmaktadır. Seçim barajında yapılan değişikliklerin siyasi partilerin izlediği
politikalarda önemli etkileri olduğu, seçmenin oy kullanma
davranışlarına yansıdığı -zaman zaman da
stratejik oy kullanıldığı- bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, seçim barajları,
ülkelerin kendine özgü şartları sebebiyle farklılıklar
göstermektedir. Ülkemizde seçim sistemleri üzerinde uzun süredir
tartışmalar yapılmış, seçim barajının
Anayasaya aykırı olduğu dile getirilmiş ve
Anayasanın eşitlik ilkesini, ölçülülük ilkesini, düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyetini, seçme ve seçilme hakkını ihlal
ettiği ifade edilmiştir. Seçim barajının iptali için
Anayasa Mahkemesine dava açılmış ancak Anayasa Mahkemesi, seçim
barajının seçme ve seçilme hakkını
sınırlayıcı ölçülere varmadıkça kabul edilebilir ve
uygulanabilir olduğuna, seçim barajının yüksek olmadığına,
Anayasanın temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerine uygun
olduğuna karar vermiştir; ancak Anayasa Mahkemesinin bu konudaki
kararlarında devamlılık ve süreklilik yoktur. Anayasa
Mahkemesinin genel barajı değerlendirirken yasama organının
anayasal çerçeveye bağlı kalarak takdir ettiği
sınırlama ve baraja rakam olarak el atmasının yargısal
denetimin amacıyla bağdaşmayacağı da
açıktır. Başka bir ifadeyle, mahkeme, bir kanun veya bir
kararnamenin tamamını veya bir kısmını iptal ederken
kanun koyucu gibi hareket ederek yeni bir uygulamaya yol açacak hüküm tesis
edemez.
Uluslararası hukuk açısından da
İnsan Hakları Beyannamesinin 21inci maddesindeki düzenlemenin
hedefi doğrultusunda, Türkiyeden yapılan başvurular sonucunda
AİHMin 2. Dairesi 2007de, Büyük Daire 2008 yılında vermiş
olduğu kararlarla Türkiyedeki tarihî ve siyasi şartları dikkate
alarak şu saptamaları yapmıştır: İstikrarın
meşru bir amaç olduğunu, bölünmeyi engellemek için devlete yeterli
takdir alanı bırakılması gerektiğini, yüzde 10luk
barajın takdir marjını aşmadığını ve bu
durumda Ek 1 No.lu Protokolün 3üncü maddesindeki düzenlemeyi ihlal
etmediğini belirtmiştir. Seçimler, genel ilkeleriyle kişinin
seçme ve seçilme hakkı tüm ülkelerde anayasalarda düzenlendiği hâlde,
seçim sistemi ve ayrıntılarını düzenleyen normlar ülkelerin
daha çok yasalarında yer almaktadır, parlamentonun bu hususu uzun
uzun ele alıp tartışması gerekir. Demokrasilerde seçim
sistemleri çeşitlidir bildiğiniz gibi, sadece nispi temsil sisteminin
bile 300 çeşit uygulaması vardır.
Sayın milletvekilleri, parlamenter sistem,
yasama ve yürütme organının ortak faaliyet alanlarına ve
karşılıklı eylem araçlarına sahip olduğu
kuvvetler birliğine dayanan bir rejimdir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ise sert kuvvetler
ayrılığına dayanır. Burada temel amaç, bireyin hak ve
hürriyetlerinin azami şekilde korunmasıdır. Yasamayla birlikte
yürütme organının doğrudan halk tarafından seçiliyor
olması, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin demokratik
değer açısından parlamenter sisteme olan bariz
üstünlüğüdür.
Değerli arkadaşlar, şimdi
düzenlemedeki 1inci maddeye gelirsek, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 33üncü
maddesinde değişiklik yapılarak yüzde 10 olarak uygulanan ülke
seçim barajı yüzde 7ye indirilmektedir. Ülke seçim barajının
yüzde 7 olarak uygulanmasıyla birlikte yönetimde istikrar örselenmeden
daha fazla fikrin yasama organında temsil edilebilir olması
amaçlanmıştır.
Madde 2de, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34üncü
maddesinde değişiklik yapılarak bağımsız adaylar
ve 33üncü maddede yazılı oranı aşan siyasi partilerin bir
seçim çevresinde elde edecekleri milletvekili sayısının
hesaplanması düzenlenmiştir. Siyasi partilerin milletvekili
sayısı her seçim çevresinde elde ettiği oy sayısı esas
alınarak genel D'Hondt uygulamasıyla belirlenecektir. Siyasi partiler
seçim bölgelerinde gerekli oy oranına ulaşmadan, içinde
bulunduğu ittifakın artık oyları sebebiyle milletvekili
çıkaramayacaktır, seçim çevrelerinde her parti kendi oyu
oranında temsiliyet kazanacaktır. Bu düzenlemeyle, seçmen iradesine karşı
meydana gelen sapmaların önüne geçilmek istenmiştir. Bu kanun
teklifine karşı çıkanlar, mahcup bir ifadeyle de olsa
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, yönetimde istikrar
getirdiğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır. 24 Haziran
Seçimlerinde, 30 seçim çevresinde havuzda biriken artık oylar nedeniyle 30
milletvekili adayı milletvekili olmuş, seçmenin vekil olarak görmediği 30 kişi milletvekili
olmuştur. Bu beyanımla burada bulanan hiçbir
arkadaşımızın üzülmesini istemem ancak maddi gerçek budur. Önerilen
bu değişiklikle siyasi partilerin tüzel kişiliğine destek
verilmiş, her partinin ittifak dışında görünürlüğü
güçlendirilmiştir.
3üncü maddede Siyasi Partiler Kanununun
36ncı maddesine şu fıkra eklenmiştir: Seçime katılma
yeterliliği elde eden parti, Siyasi Partiler Kanununda öngörülen ve parti
tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde il, ilçe ve büyük kongrelerini üst
üste 2 defa ihmal etmemiş olma koşuluyla seçime katılma
hakkını muhafaza eder. Demokrasi, örgütlü toplumu önerir, önemser,
örgütlenmenin en özgün modelini de siyasi partiler oluşturur.
Değerli arkadaşlar, teklifin 4üncü
maddesinde 3üncü maddede yapılan değişikliğe uyum
düzenlemesi yapılmaktadır. Siyasi partilerin Mecliste grup
oluşturmaları, yasama organının faaliyetine kurumsal olarak
katılmalarına ilişkin bir düzenlemedir. Salt grup kurmuş
olabilmenin, seçime katılabilmenin yeter şartlarından biri
olması uygun görülmemiştir. Burada milletvekillerinin
araçsallaştırılması etik bulunmamış ve grup
kurmanın seçime katılmak için yeterli şart olması böylece
metinden çıkarılmıştır.
5inci maddeye gelirsek -en çok tartışma
yapılan şeydir ki bu kamuoyunda da tartışıldı-
298 sayılı Seçim Kanununun 15inci maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir. İl seçim kurulu, 1
başkan, 2 asil üye ve 2 yedek üyeden oluşur. İl seçim kurulu
başkanı ve asil üyeler ile yedek üyeler, iki yılda bir ocak
ayının son haftasında, il merkezlerinde görev yapan, kınama
veya daha ağır disiplin cezası almamış, en az birinci
sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa
ayrılma niteliğini kaybetmemiş hâkimler arasından, adli
yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca ad çekme suretiyle tespit
edilir. Ad çekmede ilk çıkan hâkim başkan, sonraki 2 hâkim asıl
üye, son çıkan 2 hâkim de yedek üye olarak belirlenir. Ad çekmeye
katılacak hâkim sayısının 5ten az olması durumunda,
bu hâkimler arasında, ad çekme işleminden sonra eksik kalan asıl
ve yedek üyeler kıdem sırasına göre belirlenir. Bu suretle
oluşturulan il seçim kurulu iki yıl süreyle görev yapar. Hâkimlerin
kıdemi, Hakimler ve Savcılar Kanununun 15inci maddesine göre
belirlenir ancak bu kıdemin belirlenmesinde, kınama veya daha
ağır disiplin cezası almış olanlar diğerlerinden
kıdemsiz sayılır.
Sayın milletvekilleri, bu madde çok
tartışıldığı için birkaç şey daha eklemek
istiyorum. Hâkimlerin birinci sınıfa ayrılması işlemi,
ahlaki gidişleri, meslek bilgileri, gayret ve çalışmaları,
çıkardıkları işlerin miktarı, göreve
bağlılıkları, üst merci ve müfettişlerin
haklarında düzenlediği performans değerlendirmesi ve
geliştirme formu dikkate alınarak yapılır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde, bugün
itibarıyla 23.160 hâkim bulunmaktadır. 81 ilimizde, 405 hâkim il
seçim kurullarında, 1.094 hâkim ise ilçe seçim kurullarında görev
yapacaktır. İl ve ilçe seçim kurullarında görev alacak
hâkimlerin ad çekme suretiyle belirlenmesi yöntemini şaibeyle bir arada
telaffuz etmek, seçim kurullarında görev yapacak hâkimlere hakaret,
dahası, büyük bir iftiradır.
Değerli arkadaşlar, 6ncı maddeye
gelirsek, burada da benzer uygulamadır, ilçe seçim kurullarıyla
ilgilidir. Yine, burada da en az birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler arasından kura şeklinde, ad çekme
suretiyle belirlenecek, eğer bulunmazsa kıdem sırası
getirilecektir.
7nci maddede ise 298 sayılı Kanunun
23üncü maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere
Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti, kişinin
olurunu almadan başka bir partinin üyesini sandık kurulu üyesi olarak
gösteremez. Burada gereksiz tartışmaların önlenmesi
amaçlanmıştır.
8inci maddede ise Mahalli İdareler ile
Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında
Kanun uyarınca yapılacak mahalli idareler genel seçiminde, birinci
fıkra gereğince, yerleşim yeri adresine göre oluşturulan
seçimin başlangıç tarihinden üç ay önceki seçmen kütüğü
üzerinden güncelleme yapılır. fıkrası eklenmiştir.
9uncu madde kütük düzenlemesi nedeniyle seçmenin
hiçbir şekilde oy kullanma hakkından yoksun
bırakılmaması için düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, iki dakikamız
kaldı ama biraz müsamaha ederseniz
Adresi kapanmış olması sebebiyle
Adres Kayıt Sisteminde görülmeyenler, Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğünün Adres Kayıt Sisteminde bulunan
en son geçerli adres kayıt bilgileri kapsamında seçmen kütüğünde
kaydedilecektir. Oy kullanma hakkının kaybedilmesinin önüne geçilmek
amaçlanmış, adresi kapanmış seçmenlerin nerede oy
kullanacağı yasal zemine kavuşturulmuştur.
Değerli milletvekilleri, muhtarlarla ilgili
10uncu madde şöyle: 298 sayılı Kanunun 40 ıncı
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Muhtarlık bölgesi askı listelerinin
askı süresi içinde, bir seçim çevresinden diğerine yapılan
seçmen nakil istemleri hakkında ilçe seçim kurulu başkanı
tarafından, itiraz üzerine veya nakil isteminin şüpheli bir
girişim olduğu kanaatine varılması üzerine resen
yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde, nakil isteminin
kabul edilmemesi halinde seçmen kaydı dondurulmaz ve bir önce
kayıtlı olduğu adreste seçmen kaydı devam eder. Burada
seçmenin seçme hakkının hiçbir şekilde elinden
alınmaması amaçlanmıştır.
11inci maddede de
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyumlu olarak
başbakanlık ifadesi madde metninden
çıkarılmıştır.
Değerli arkadaşlar, 12nci madde
şöyle: İl seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu
başkanları, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay
içinde, 15 inci ve 18 inci maddelerde bu maddeyi ihdas eden Kanunla
yapılan değişikliklere göre yeniden belirlenir. Bu şekilde
belirlenen başkan ve üyeler, önceki başkan ve üyelerin görev süresini
tamamlar. Bu uygulamanın, seçmen iradesini etkileme veya seçime
katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj
oluşturduğu gibi bir işlevi yapması mümkün değildir.
Bu yönde yapılan itirazların hukuki bir dayanağı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
FETİ YILDIZ (Devamla) Sağ ol
Başkanım.
13üncü maddeye göre seçimde ilk sırada yer
alan muhtar adayı seçilme yeterliliğine sahip olduğunu en geç on
gün içinde belgelendirmesi hâlinde kendisine seçimi kazandığına
dair mazbata verilir. Bu süreç uzamadan muhtarın belirlenecek göreve
başlaması amaçlanmıştır.
14 ve 15 yürürlük maddesidir.
Sayın Başkanım, değeri
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyetinin zihnî kodlarının tam olarak
anlaşılması, devleti kuran Türk milliyetçilerinin devlet
aklını yansıtan zihin, tavır, eylem kodlarının
anlaşılmasına bağlıdır. Devletin zamana ve
şartlara göre değişen özel bir yapısıyla genel ve
değişmeyen bir özü vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Feti Bey.
Müsavat Beye iki dakika verdim, size de
FETİ YILDIZ (Devamla) Değişmeyen bu
öz ve ruh devlet aklıdır. Devlet aklı her şeyden önce
siyasi davranışta yüksek bir rasyonalite ve amaca uygunluk arar.
Demokrasi, doğası gereği korunması ve
yaşatılması en zor rejimdir; kesintilere uğrasa da Türk
milleti demokrasiyi evrensel kurallarıyla tam olarak özümsemiş, her
türlü tertip ve oyunları bozmuş ve yaşatmasını
bilmiştir.
Değerli milletvekilleri, benden önce
konuşan sayın hatibin sözlerine bir iki cümleyle cevap vermek istiyorum.
Cumhur İttifakı sadece bir seçim ittifakı olmayıp
Türkiyeye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimler
karşısında millî ve ahlaki duruş ve bu çerçevede
sürdürülecek tarihî bir birlikteliktir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FETİ YILDIZ (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum. Bitiriyorum Başkanım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Verelim, verelim.
FETİ YILDIZ (Devamla) İhaneti bir meta
gibi pazarlayanlarla Cumhur İttifakını mukayese etmek, en
basitinden, ilme karşı saygısızlıktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yalnız, Sayın Başkanım, bir dakika
alacağım var sizden.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada,
Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında tamı tamına 4
milletvekili var. Bunu da halkımıza ifade ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendi sıralarınızda kaç kişi var, onu
da söylerseniz. Kendi sıralarınızda kaç kişi var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bizim
sıralarımızda bulunanlar hariç 5 vekilimiz Adalet Komisyonunda,
bir de Plan Bütçe Komisyonunda.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bizimkilerin de Adalet Komisyonunda ve Plan Bütçe
Komisyonunda hepsi. Bak, kendi konuşmacılarınız yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Buna
itiraz etmenize gerek yok, zamanımızı çalıyorsunuz.
Değerli halkımız, evet, bugün seçim
kanunu teklifini görüşüyoruz ve iki buçuk yıldır Cumhur
İttifakı ortakları gizli kapaklı, kapalı kapılar
ardında, hiç kimseye hiçbir bilgi verilmeden, bırakın
tartışmayı, bırakın müzakere etmeyi, hiçbir bilgi
verilmeden bir kanun teklifi hazırladı ve önümüze getirdi. Garip bir
şekilde, bu konuda çokça tartışma yapıldı;
İttifaklar arasında çelişki var, tartışma var,
anlaşamıyorlar. ve birçok spekülasyon yapıldı ama onu
tartışacak zamanım yok. Eğer seçim kanunu teklifine bakarsanız
aslında kimin kârlı kimin zararlı olduğu da ortaya
çıkıyor. Ben hâlâ bir uzlaşının olduğu kanaatinde
değilim, aksine 2 taraf da kendisini korumaya almış ve Bu seçim
kanunu teklifi yasalaşırsa neresinden faydalanabilirim? diye bir
arka plan bilgisine dayanıyor.
Evet, 2 partinin mutabakatıyla
oluşmuş; hiçbir katkı yok, tamamen kendi beklenti ve
ihtiyaçlarına göre oluşturulmuş ve bu da yasama
organını ne kadar domine ettiklerini, ne kadar baskıcı bir
sistemi yürüttüklerini aslında ortaya koyuyor. Görünüşte bir yasama
organı var, hepimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesiyiz ama maalesef
yürütmenin tam anlamıyla tahakkümü burada devam ettiriliyor. Yani düşünün,
biz Halkların Demokratik Partisi olarak seçim kanunu ve Siyasi Partiler
Kanununa dair çok fazla kanun teklifi verdik, değişik zamanlarda
verdik, bunların hiçbiri dikkate alınmadı, reddedildi ama burada
2 parti bütün Türkiyenin geleceğini belirleme gücünü kendinde görüyor ama
çok büyük yanılıyorlar; bunu birazdan anlatacağım.
Biz, Anayasa Komisyonunda da söyledik, aslında
bu seçim kanunu burada bulunmayan bütün partileri, seçime girme
yeterliliği olan bütün partileri de doğrudan ilgilendiriyor. YSK bir
liste yayınladı ve 24 parti yayınladı, dedi ki: Hepsi
seçime girebilir. Evet, niye onlar yok? Anayasa Komisyonunda gelsinler
düşüncelerini ifade etsinler. dedik ama reddedildi. Dedik ki: Ya, bu,
seçimin şaibeli olması, seçim güvenliği meselesi Türkiyenin en
önemli meselelerinden olageldi. Mühürsüz oy pusulalarının
onaylanması hâlâ hafızalarımızda yerini koruyor. Kedileri
de unutmadık herhâlde, biliyorsunuz yani trafolardaki kedileri de
unutmadık hâlâ. Fakat Adil Seçim Platformunu, baroları, insan
hakları kurumlarını davet edin, onlar da olsun. dedik, onu da
kabul etmediler çünkü seçim güvenliğini değil, seçimin kendi
lehlerine güvensiz koşullarda yapılmasının
koşullarını yaratmaya çalışıyorlar.
Ne var önümüzde? Yani siyasi değerlendirmeleri
tabii ki yapacağız ama bir kere, bu kanunu yüzde 7yle
tanıttılar, gerçekten şaka gibi. Yüzde 7ye düşürüyoruz
barajı, aman ne kadar demokratik, aman ne güzel işler
yapıyoruz. Ne diyorsunuz ya? Yüzde 7 de dünyanın, Avrupanın en
yüksek barajı. Şimdi, size birkaç örnek vereceğim. Yüzde 7ye
niye indirdiğinizi de biliyoruz. Yüzde 10 barajı, 83 yılında
Kürtler Meclise girmesin diye konuldu; evet, adını koyalım,
Kürtler ve onların dostları, sosyalistler, sol partiler girmesin diye
konuldu. Şimdi, HDP bütün barajları bütün engellemelerinize
rağmen yıkıp geçince, HDPnin önünde duramayınca bu
barajlar bu sefer kendi ortakları için yüzde 7 bandını
getirdiler ve bunu da demokratik bir ilkeymiş gibi yutturmaya
çalışıyorlar ama hikâye. Ne var? Diğer ülkelerden örnek
veriliyor, hakikaten okuma yazmamız mı farklı, farklı
mı okuyoruz, onu bazen aklım almıyor. Size birkaç örnek vereyim:
Mesela, Avusturyada siyasi partilerin seçime girmesi için sadece 3
milletvekilinin imzasıyla Ulusal Seçim Kuruluna kayıt yapmaları
yeterli, 3 milletvekili; Fransada siyasi partilerin seçime girmesi için
kayıt yapmalarına bile gerek yok ve buna ilişkin
ayrıntılar var; İtalyada seçime girmeleri için kayıt
yaptırmaları ve 1.500 seçmenin imzası gerekiyor; Norveçte 5
bin; en ağırı Portekiz, orada da 7.500 imzayla siyasi partiler
seçime giriyorlar ve Anayasa Mahkemesine kayıt yaptırmaları
yeterli.
Şimdi, bunu getirmişsiniz bize demokratik
bir adım diye anlatıyorsunuz ama bilmiyorsunuz ki sizin
geldiğiniz yoldan biz dönüyoruz. Siz bir şeyler kuruyorsunuz ama biz,
o kurduklarınızı nasıl kurduğunuzu, o hilelerin arka
planında neyi düşündüğünüzü adımız gibi biliyoruz; bu
nedenle onları hiç kimse yutmuyor ve inandırıcı
değilsiniz. Biz, yüzde sıfır baraj öneriyoruz, çok netiz.
Seçimin demokratik olması için siyasi partilerin asgari ölçülerde, zaten
kurulları var
Ve burada, Anayasa Komisyonuna bir teklif de sunduk. Ya, bu
ülkede Cumhurbaşkanı 100 bin imzayla aday gösterilebiliyor;
Cumhurbaşkanı ya, her şeyi temsil eden, tek adam, her şeyin
başı; yasamanın, yürütmenin, yargının, idarenin yani
onun imzasıyla şu anda Türkiyede yapılmayacak iş yok,
maalesef tam anlamıyla tek adam rejimi kurdunuz. E, o zaman, siyasi
partiler de 100 bin imzayı toplayıp seçime girebilsin; niye
başka şart şurt arıyorsunuz? Yok efendim Kongre
yapmadın. yok Kongreni ihmal ettin. yok Türkiyenin illerinin
yarısından bir fazlasında örgütlenmen gerekiyor. Niye bu
şartları koyuyorsunuz? Amacınız, en az partinin girmesi ve
girenlere yönelik de tabii ki engellemeleriniz.
Şimdi, burada yeni bir sınırlama daha
getiriyorlar -bunu bu nedenle anlatıyorum- Seçime girmek için il ve ilçe
büyük kongrelerini üst üste 2 defa ihmal etmemiş olmak. Bir de böyle
afili kelimeler kullanıyorlar ki sanki kimse anlamıyor, herkesten
akıllılar; hâlbuki değiller, onların aklı böyle
bilindiği kadar da yüksek değil. Ya, niye engelliyorsunuz? Bu pandemi
sürecinde yapamamış kongresini, olabilir ama örgütlü; niye giremesin?
Bunu bile düşünmüşler ve seçime girme hakkını açıkça
gasbediyorlar. Açıkçası, burada Yüzde 7ye indiriyoruz ama siyasi
partilerin seçime girme yeterliliği için bu engeli koyuyoruz. diyerek
aslında kendi yalanlarını da kendi elleriyle, başka bir
maddeyle tamamen boşa düşürmüş oluyorlar; kimse buna inanmaz.
Şimdi, ittifaklar meselesini zaten
tartışmaya gerek yok. Burada temel amaçlarından biri, var olan
ve olması muhtemel ittifakları dağıtmak. Yani kendi
getirdikleri yasayı, iki yıl önce uygulanan ittifaklar sistemini
kökten bozuyorlar, bir de bunu demokratik diye sunuyorlar. Diyorlar ki: Her
parti kendi aldığı oy oranında vekil çıkarsın.
E, daha önce niye getirdiniz o zaman? Daha önce niye getirdiniz? Adalet ve
Kalkınma Partisi demek, kendi yaptığının aksini her
gün tekrar tekrar ortaya koymak ve kendini yalanlamaktır. Bu da onlardan
bir tanesi. Küçük partilerin ya da büyük olmayan partilerin -küçük demek
bazen aşağılayıcı kavram olarak
kullanılıyor, ben o anlamda kullanmıyorum- temsiliyetini
engellemeye dönük doğrudan bir mesele.
Sandık kurullarının oluşumu;
doğrusu ben bunu çok çok tehlikeli buluyorum ama bu tehlikeyi boşa
çıkaracağız. Şimdi, şöyle bir şey düşünün,
değerli milletvekilleri, lütfen şuna bir dikkat edin: 1948
yılında bir sistem getirilmiş, yıl 48, yetmiş iki
yıl önce yani. Ne yapılmış? Orada Demokrat Partinin
onayıyla bir komisyon kurulmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisi
dışından 2 Yargıtaydan, 2 Danıştaydan, 4
akademisyen ve Ankara, İstanbul, İzmir Barolarından birer temsilciyle 11 üyeli bir Bilim Kurulu
oluşturulmuş ve Yargıtay Başkanı Halil Özyörük de buna
Başkanlık yapmış ve siyasi partilerin tamamına
yazı gönderilmiş, demişler ki: Dünya örnekleri incelenmiş,
buna ilişkin çok sayıda arşiv bilgisi var; ilginize sunuyorum.
Yerli ve yabancı uzmanlarla görüşülmüş ve seçim
güvenliğiyle ilgili bu 298 sayılı Yasa düzenlemiş. Yani
aslında memurlardan ziyade siyasi partilerin temsilcileriyle sandık
kurullarının şekillenmesi ve burada bütün partilerin lehine bir
düzenleme yapılmış ve kamu görevlilerinin gözetiminde
değil, altını çizerek söylüyorum, parti temsilcilerinin
çoğunlukta olduğu sandık kurullarıyla...
(Uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
İbrahim Bey, biraz daha düşük sesle konuşursanız... Böyle,
yüksek sesle Sayın Başkan, gerçekten... Bari düşük sesle
konuşun Sayın Akbaşoğlu, sesiniz buraya geliyor, gerçekten.
Hani dinlemiyorsunuz, anlıyorum da...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Biz
dinliyoruz ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Benim
burada insicamım bozuldu yani hakikaten.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Tamamen bir hayal dünyasında
uydurmuşsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Hayal
dünyasında yaşayan sizsiniz. Arkanızda vekiliniz yok, ne
konuşuyorsunuz ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayal dünyasında uydurmuşsunuz.
Konuşmuşluğumuz yok yani, konuşmuşluğumuz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yetmiş iki yıl boyunca yürürlükte olan kanunun üstü, şimdi
geliniyor, bir çizgiyle çizilmeye çalışılıyor. Peki,
neymiş? Dürüst, adil, demokratik seçim tamamen tarihe
karışıyor.
Şimdi, size şunu söyleyeyim: 1.500 hâkim,
savcının görevine son veriliyor; 1.500 hâkim, savcı.
Kıdemli hâkimlerin tamamı görevden alınıyor, şu anda
il ve ilçe seçim kurulu başkanlığı yapanlar ve bu yasa da
bunu getiriyor, diyor ki: Kıdemli hâkimleri ben görevden alıyorum.
Bir de biz bunu söyleyince Hâkimlere hakaret ediyorsunuz. diyorlar. Ya,
asıl hakareti siz yapıyorsunuz, kıdemli hâkimleri görevden
alıyorsunuz, Yeni birinci sınıfa ayrılmış
hâkimler arasından kura yöntemiyle il ve ilçe seçim kurulu
başkanlarını tespit edeceğiz. diyorsunuz. Peki, bu yeni
olacak olan hâkimler kim? AKPli hâkimler; tamamen, tamamen onlar. Burada tüm
liste var bende; ilçe başkanı mı, il başkanı mı,
milletvekili adayı mı, belediye başkanı adayı mı,
bütün avukatları topladılar kendi hinterlantlarında, AKPli
olanları hâkim, savcı yaptılar. 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından kaç kişi alındı biliyor musunuz? 14 bin yeni hâkim
ve savcı alındı. İşte, bu kura sistemiyle
kurguları şu: Bu yeni hâkim, savcıları; kendilerine
bağlı olan, itaat eden, emir ve talimatla çalışan hâkimleri
kurayla çekecekler, o kurayı da nasıl yapacaklar Allah bilir; herhâlde
gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında, tıpkı mülakat
sistemi gibi Bize kim daha yakın? diye o hâkimleri alacaklar ve bu seçim
kurullarını böyle teşekkül ettirecekler. Ya, ne yaparsanız
yapın, isterseniz Mehmet Emin Akbaşoğlu sandık kurulu
başkanı olsun, isterse Sayın Hayati Yazıcı sandık
kurulu başkanı olsun; ya, oraya atılan oyları
değiştiremeyecek, değiştiremeyecek. Oy
atılmadıktan sonra, halk size oy vermedikten sonra siz
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Düzelteyim: Muhammet Emin Akbaşoğlu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Muhammet Emin Akbaşoğlu, pardon.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
o,
kurul başkanı da olsa bu değişmeyecek. Neden? Çünkü bunlar
oy alabilecekleri hesabı üzerinden bu kurguyu yapıyorlar ve eminim, o
atayacağınız, kurayla çektireceğiniz hâkimler bile size oy
vermeyecek, iddia ediyorum. Bu konuda artık o kadar ayyuka çıktı
ki yaptığınız hileler, yolsuzluklar; bunu bile görmekten
âcizsiniz.
Diğer bir düzenleme,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum
yapılıyormuş; evet, uyum. Ne yapılmış biliyor
musunuz? Biliyorsunuz, 2 kararnameyle yasalarda Başbakan ve Bakanlar
Kurulu geçen her yerde Başbakan ve Bakanlar Kurulu silindi,
çıkarıldı uyum adı altında; amenna, kabul. Ama nedense
298 sayılı Yasaya itinayla, özenle, çok özel planlanarak
dokunulmadı, oraya dokunulmadı. Şimdi dokunuluyor, şimdi
dokunuluyor ama nasıl dokunuluyor? Başbakan siliniyor
Cumhurbaşkanı yazılmıyor, nasıl bir şey bu ya!
Şu anda yürütmenin başı kim? Cumhurbaşkanı.
Başbakanı çıkarıyorsan Cumhurbaşkanını
onun yerine yazman gerekiyor ama onlar yazmayarak
Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından etkilenmesini önlemek
istiyorlar. Cumhurbaşkanı jetlerle, uçaklarla, işte, uçan,
yüzen, bilmem, oturan her türlü vasıtayla gezecek, devletin tüm
olanaklarını kullanacak, karşısında da siyasi
partilerle yarışacak. Burada da inanılmaz derecede haince ve
-ustaca demeyeceğim- çok acemice bir iş yapmışlar. Ya,
bence bu kadar eleştiriyi de kendinize yaptırmayın ya. Sildiniz
Başbakanı, yazın yerine Cumhurbaşkanını,
kimse tartışmasın. Cumhurbaşkanı hem bir genel
başkan olacak, istediği kararnameyi çıkaracak, seçim
kampanyası yürütecek, aday olacak ama devletin tüm olanaklarını
seçim kampanyasında kullanacak, buna da demokrasi diyeceksiniz. Yok öyle
bir şey, buna demokrasi demokratik bir sistem falan demeyin ve yol
yakınken bu maddeyi geri çekin ya da ilgili düzenlemeyi yapın. Bu
konuda önergelerimiz de muhalefetten diğer partilerin de önergeleri var.
Ve açıkçası bunun dışında
-ittifakları söyledim- grup kurma şartı
Ya, AKP kendisi 2001
yılında -Fazilet Partisi işte, kapandı o dönem, şu bu-
bir partiden ayrıldı, grup kurdu, işte, seçime girdi ve iktidar
oldu. Ya, yaşadıklarını çok çabuk unutuyorlar. O mağduriyet
edebiyatını otuz yıldır yapıyorlar ya -yirmi küsur
yıldır- ama mağduriyetlerini aştıkları bütün
yolları muhalefete tıkamak istiyorlar, muhalefetin o yoldan
yürümesini engellemeye çalışıyorlar. Burada tabii ki en çok
tartışılan partilerden biri ne kadar şanslıyız ki
biziz. Gerçekten, bütün partiler bizi tartışmayı çok seviyor,
gece gündüz, hangi kanalı açsak HDP tartışılıyor. A,
bu yüzde 7ye düştü, acaba HDPye bir şey olur mu? Burada 20
milletvekili düşürüldü, acaba HDP için mi yapıldı? Acaba
şu, HDPnin kapatılması üzerine mi yapıldı?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Biz değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bütün
partiler
derken konuşmayan partileri tenzih ediyorum tabii,
çıkarıyorum. Ben kanalları ve temsilcileri kastediyorum ama
sizin temsilcileriniz de konuşuyorlar yani onu da görüyorum, izliyorum,
sonuçta bütün partileri izliyoruz biz de.
Ya, hepinize, hiç muhalefet-iktidar ayırmadan
söylüyorum: Vallahi, HDP seçmeninden sizlere oy çıkmaz bu şekilde,
size ekmek de çıkmaz. HDP, HDPlidir ya! HDPliler kendileri karar verir.
Bu seçim yasasına karşı da ne yapacağımızı,
ne edeceğimizi biz de en az sizin kadar biliyoruz, değerlendiriyoruz
ve HDP üzerinden yaratılan bu fırtınayla ilgili şunu
söyleyeyim: Ya, sizlerin, iktidarın analistleri bile, o her şeyden
anlayan yorumcularınız var ya; hava durumundan, denizden, karadan,
uzaydan, her konuda yorum yapan yorumcularınız var ya, onlar bile
diyor ki: Ya, HDP seçmeni asla yerinden kıpırdamıyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok
canım, hiç öyle değil ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Diyor
ki: Kıpırdamıyor, yüzde 12-13 bandında ve bu
düşmüyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O bir
hayal, o bir hayal.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
sizin analistler söylüyor bunu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Biz
görüyoruz, sahadayız, HDP yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Vallahi
Biz bu seçim kanunuyla aman etkileniyoruz, etkilenmiyoruz. telaşı
değil bizimki; bizimki, bu ülkede adil, dürüst, demokratik bir seçim
yapılma koşullarının mevcudiyeti kaygısıdır.
Bize karşı yapılmayan ne kaldı
ya, ne kaldı? Ne yapmadınız yani iktidar bloku daha bize ne
yapsın? Eş başkanlarımız tutuklu, kayyum
atadınız, her gün operasyon yapıyorsunuz, her türlü demokratik
hakkı gasbediyorsunuz, her türlü, her türlü engellemeyi yapıyorsunuz
ama biz hâlâ ayaktayız.
Bence yol yakınken bu yoldan vazgeçin. HDP
güçlenerek geliyor, biz daha da büyüyerek geliyoruz. HDP seçmeni -diğer
seçmenlerden üstün diye ya da hiyerarşi kurmak açısından
söylemiyorum ama- bu ülkedeki en politik seçmenlerdendir çünkü damdan
düşenlerdir, çünkü bunu yaşayanlardır, çünkü bu konuda acı
çekenlerdir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
savaşın, çatışmanın,
ayrımcılığın, ötekileştirmenin en büyük bedelini
ödeyenlerdir, işkence görenlerdir, yakınlarını faili
meçhullerde kaybedenlerdir, hâlâ cezaevinde yakınları
bulunanlardır. Bizim milletvekili grubunda bile kaç milletvekilimizin
babasının, kardeşinin faili meçhulde katledildiğini belki
bilmiyorsunuz, hiç merak etmediniz. Ama şunu unutmayın: Bu konuda
sizin getireceğiniz yasalarla seçimi kazanamayacaksınız çünkü o
sandıklara sizin adınıza oy atılmayacak.
Seçim mühendisliğinizi gördük, önümüze koca
koca 15 maddelik bir taslak getirdiniz. Vallahi, ben kendi adıma büyük
hayal kırıklığına uğradım. Çok daha zekice
işler beklerdim, bu kadar gözümüze sokmanızı beklemezdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun, son bir dakika veriyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çünkü
o kadar aleni yapmışsınız ki kendi ihtiyacınıza
göre. Yani Yüzde 7 bizim için. Küçük partiler girmesin, oyumuz
kaybolmasın. İttifaklardan diğerlerine oy gitmesin, aman biz
büyük partiyiz. Diğeri: İl ve ilçe seçim kurullarında, o kadar
çalıştık, hâkim aldık, bari bu hâkimler işe
yarasın. Aman oraya Cumhurbaşkanı yazmayalım,
Cumhurbaşkanı her türlü yetkiyi kullansın. Yani bu kadar da
gözümüze sokmanıza gerek yoktu. Daha zekice
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu korku
size yeter Meral Hanım, bu korku yeter.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İbrahim
Başkan, korku HDPde bulunmaz, korku size yeter.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Oradan
terbiyesizlik yapma! Ne demek Size yeter. ya! Ne diyorsun sen ya! Ne dalga
geçiyorsun ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Dalga
geçmiyorum, Bu korku size yeter. diyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Korkan
sensin, sen! Ukalalık yapma! Densizlik yapma!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sensin,
sen! Bu korku sana yeter. Korkmuyorsan söyleme oradan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet,
unutmayın, siz burada yenildiniz, yenilgiyi kabul etmek de bir erdemdir,
bence bu erdemi gösterin ve gerçekten, o bakışlarınızla
kimse korkmuyor. Haddinizi bilin!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bakışlarımı bile takip ediyor, şuraya bakar
mısınız!
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:19.43
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir),
Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmelere devam
ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk söz
Aydın Milletvekili Bülent Tezcana ait.
Buyurun Sayın Tezcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; can simidi yasasını görüşüyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Seni dinlemeye geldim.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Teşekkür ederim,
Recep Bey beni dinlemeye gelmiş. Rahat bir yere alın Recep Beyi.
Görüyorum ki Cumhur İttifakı büyük bir
sıkıntı içerisinde ve iktidardaki her düşen partinin
yaptığı gibi. İktidarı kaybetme tehlikesi içerisindeki
her siyasi parti gibi Cumhur İttifakını oluşturan partiler
de can simidi olarak seçim mevzuatında değişiklik yapma yolunu
seçmişlerdir, arayış bu.
Değerli arkadaşlar, siyaset, milletin
gönlünde itibar kazanmakla yapılır. Siyaset yolculuğu milletin
gönlünde itibar kazanmaktan geçer. Eğer milletin gönlünde
itibarınızı kaybetmişseniz milletin gönlünde
kaybettiğiniz itibarı kanunun satır aralarındaki tuzaklarda
bulamazsınız, bulamazsınız. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Şimdi, görüyoruz ki AK
PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi kaybettiği itibarı kanunun
satır aralarında aramaya çalışıyor. Çarşıya,
pazara güç yetmiyor. Mazot 3 kat artmış, et 2 kat artmış,
süt artmış, ayçiçeği artmış, vatandaş
çarşıya gidemeyecek, pazara gidemeyecek hâle gelmiş, AK
PARTİ kaybettiğini yanlış yerde arıyor. Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifinin altında imzası olan
arkadaşlar, bu itibarı kanunun satır aralarında
kaybetmediniz; çarşıda kaybettiniz, pazarda kaybettiniz, markette
kaybettiniz, nerede kaybettiyseniz orada arayın, burada boşuna
uğraşmayın. Burada bulamayacaksınız, burada
bulamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, kanun teklifinde Baraj yüzde 10dan
yüzde 7ye insin. diyorlar. Güzel, teşekkür ederiz. Yüzde 10 barajın
fazla olduğunu, bakın, değil günlerdir, aylardır,
yıllardır konuşuyoruz ya, dilimizde tüy bitti. E, yüzde 7yi
lütfetmiş arkadaşlarımız. Şimdi soruyorum, niye yüzde
7? Niye yüzde 7? Ha, milletimiz bunu biliyor. Hesabı yaptınız,
Milliyetçi Hareket Partisinin ihtiyaç duyduğu oran yüzde 7.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Onu siz nereden
biliyorsunuz?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Ya, bizi niye
uğraştırıyorsunuz? O zaman gelin hep beraber bir teklif
verelim, Milliyetçi Hareket Partisinin ihtiyacı olan oran neyse baraj odur
diyelim. Niye 3,7,5,8 diye uğraşıyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, her seferinde burada sayın hatip de
savunurken E canım, yönetimde istikrar için baraj gerekli. dedi.
İyi de o, parlamenter sistemde gerekliydi. E,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütme tek kişi,
onu da millet seçiyor. Bunu diyen sizsiniz. E, milletin seçtiği,
yürütmenin doğrudan vatandaşın oyuyla seçildiği sistemde
artık barajın yönetimde istikrara bir etkisi yok ki. Artık
mesele temsilde adalet. Bu sistem sürecekse barajın tamamen kalkması
lazım ama makul bir baraj, en azından 6 siyasi partinin ortak
mutabakatında söylediği gibi yüzde 3
Evrensel ölçülerde de Makul
baraj yüzde 3tür. deniyor. Ya, niye yüzde 3 getirmiyorsunuz? Yok, MHP'nin
ihtiyacına göre belirleyeceğiz, siyaset mühendisliği
yapacağız. diyorsunuz siyaset mühendisliği. Ama boşuna
uğraşıyorsunuz. Gitmekte olanın hiçbir zaman seçim
kanunlarını değiştirerek çöküşten kurtulduğu
görülmemiştir. Gidiyor gitmekte olan, geliyor gelmekte olan. Bu da sizi
kurtarmayacak, bu da sizi kurtaramayacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
2018de Komisyonda, yine bu kanunu
değiştirirken o zaman da uyardık sizi, ben uyardım. Ya,
oynamayın bu işlerle, bunlardan size kurtuluş yok.
Bırakın bu numaraları, bu numaralar sizin
ayağınıza takılır. dedik, takıldı
seçimlerde. Şimdi, ondan dönüp çıkışın
peşindesiniz. Aslına bakarsanız, bu kanunun genel gerekçesini en
doğru biçimde Sayın Semih Yalçın açıkladı. Bir mektup
gönderdi, bir yazı gönderdi gazetelere, okudum ben onun
tamamını, orada diyor ki: Ya, biz bu altı partinin
ittifakından rahatsızız. Bu ittifakı nasıl
dinamitleriz? diye düşündük, altı partinin bu masasının
altına dinamit olarak bunu hazırladık. Ama boşuna,
hazırladığınız dinamit elinizde patlayacak, o da sizin
elinizde patlayacak, o da çünkü liderler açıklamayı yaptılar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, En kıdemli
hâkimden vazgeçeceğiz. diyorsunuz. Ya, Türkiyede 1950den beri seçim
yapılır, 1950den beri, yetmiş küsur yıldır en
kıdemli hâkimler seçim kurullarının başkanıdır.
Rahmetli Menderes bundan rahatsız olmadı, rahmetli Celal Bayar bundan
rahatsız olmadı; rahmetli Ecevit, Demirel, Turgut Özal, sayın
bütün liderleri, hiçbirinin aklına bundan rahatsız olmak gelmedi;
niye siz rahatsızsınız? En kıdemli hâkimden niye
rahatsızsınız? En kıdemli hâkimin yerine tombaladan
çıkan hâkimi koymaya çalışıyorsunuz. En kıdemli
hâkimin yerine tombaladan çıkan hâkimle seçim yapmak isteyeni bu millet
sandıkta tombala torbasının içine sokacak hiç şüpheniz
olmasın, hiç şüpheniz olmasın. (CHP sıralarından
alkışlar) Elinizde patlayacak.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Yetmiş iki
yıldır CHP iktidar olamıyor.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Şimdi, deniyor ki
-yıllardır uygulanan bir yöntem var- Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu olan parti varsa Mecliste her şeyi yapar. Grup Başkan Vekili
vardır, öneri verir; ya, bu siyasi partilerin seçime girme hakkı da
var. İşin ilginci, 2002 yılı seçimlerine giderken AK
PARTİ de teşkilat şartını gerçekleştirmemiş
olmasına rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olduğu
için seçime girme hakkı kazandı ve yirmi yıldır milletin
verdiği oyla iktidarsınız. Ya, yirmi sene önce bu kanunun size
tanıdığı hakkı şimdi hangi endişeyle
başkalarının elinden almaya çalışıyorsunuz, hangi
endişeyle almaya çalışıyorsunuz? Ha, belli ki demokrasiye
kurduğunuz tuzağı bozmaya dönük 15 milletvekilinin demokrasi
kahramanı olarak İYİ Partiye gidip oyununuzu bozması
canınızı çok acıtmış. Hâlâ canınız
yanıyor, hâlâ canınız yanıyor. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Belli ki bu.
Ya, iyi de demokrasiye tuzak kuracaksınız,
Gemerekte bir hâkim bulacaksınız, Gemerekte bulduğunuz hâkime
Ankaradaki olağanüstü kurultayın yapılmasını
erteleteceksiniz, olağanüstü kurultay yapmayınca birileri
çıkacak ve Biz milletin bağrına gidiyoruz. deyip İYİ
Partiyi kuracak, bu sefer başka bir tuzak planlayacaksınız,
İYİ Partinin seçime girmesinin önüne tuzak kuracaksınız ve
demokrasi kahramanı 2 lider Genel Başkanımız Sayın
Kılıçdaroğlu ile Sayın Akşener el ele verecek, sizin
oyununuzu bozacak; belli ki canınızı çok yakmış. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ama
Gemerekte hâkim bulsanız da Mecliste arzu ettiğiniz sayıyı
bulsanız da bu milletin gönlü Gemerek hâkiminin oyununu bozmaya da yeter,
Cumhur İttifakının planını bozmaya da yeter;
göreceksiniz, göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Belki de ben yanılıyorum, belki de bunun
asıl sebebi bu değil.
MUHARREM VARLI (Adana) Çok yanıldın,
hepsi palavra.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Belki de bu maddeyi
getirmenizin sebebi, sevgili AK PARTİli kardeşlerim -sizden hile
seziyorlar, sizden, AK PARTİ Grubundan- hani, 2002de 20 kişi
ayrılıp, bundan yararlanıp o seçime girdiniz ya, İktidar
çökerken batan gemiden kaçan 20 milletvekili olur da bizim grubumuzdan
ayrılır, ayrı bir parti kurar, seçime girer de
başımıza bela olur. diye kendi grubuna güvenmeyen bir kanun
teklifidir bu. Sizden korkuyorlar belki de sizden. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Muharrem İncenin yanına gidenleri niye atamadınız
partiden? Niye işlem yapmadınız?
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Dinle! Dinle!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Yani söyleyecek şey
çok, söyleyecek şey çok, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçtik, Başbakanı kaldırdık. diyorsunuz. Peki,
Başbakanı kaldırdınız ya, güzel. Kanunların
tamamında Başbakan yazan yere Cumhurbaşkanı
yazdınız, bir bu kanun muaf.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Kanunların
tamamında Başbakan kelimesini çıkardınız
Cumhurbaşkanı yazdınız. Bir bu kanun muaf yani bu kanunda
bugünkü Cumhurbaşkanı sizin geçmişte saydığınız
Başbakanın niteliklerine, kapasitesine sahip değil mi, niye
buraya koymadınız? Niye buraya koymuyorsunuz, niye? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, uzatmaya gerek yok, herkes her
şeyi, bunu biliyor.
MUHARREM VARLI (Adana) Vallahi çok iyi biliyor.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) İşin özü
şu: Seçimin kapısı geçimden geçer arkadaşlar, seçimin
kapısı geçimden geçer. Milletin geçim kapısını
kapattıysanız bilin ki seçim kapısı da size
kapalıdır. Bugün geçimin kapısı kapalı, onun için
seçimin kapısının anahtarı bizim elimizde ve inşallah,
o kapıyı açacağız, millet de bu dertten kurtulacak. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Yetmiş iki
yıldır millet sizi iktidara getirmiyor, bir düşünün ya!
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Getirecek, getirecek;
az kaldı, az kaldı.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Aynaya
bak, aynaya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Grup
Başkan Vekilimiz kürsüde.
Buyurun Sayın Bülbül.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Aydın
Milletvekili Bülent Tezcanın 321 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, bu sataşmaları, büyük
bir şehvetle, kürsü şehvetiyle ifade edilen bu sözleri cevaplamaya
çalışacağız. Bu sataşmalar sırasında ilk
başta, işte, MHP için yüzde 7nin belirlendiği noktasındaki
beyanınızı çok talihsiz buluyorum yani geçen seçimde MHPyi
yüzde 2ye, 3e layık görüyordunuz; Milliyetçi Hareket Partisi, üzerine
oynanan bütün oyunlara, kurulan bütün tuzaklara rağmen geldi. 15 Temmuz
sonrasında MHPye yargı yoluyla kurulan tuzağı, o Burhan
Yaz denilen hâkimin Kırşehirde güvenlik güçlerinden kaçarken
samanlıkta yakalandığını burada söyleyemiyorsan sen de
bu noktada onlarla berabersin demektir, o pusuyu kuranlarla berabersin
demektir. (MHP sıralarından alkışlar) Sen, Amerikaya
gittiğin zaman belki onlarla ilgili tavsiyelerde bulunuldu sana, sen belki
onun için bunlardan bahsetmiyorsun. FETÖ tuzağı kurulduğu zaman
sen bunlarla alakalı olarak vicdanen hiçbir şey söylemek
ihtiyacı burada hissetmeyip de kalkıp da Gemerek hâkiminin
verdiği şerefli karardan bahsediyorsan sen FETÖ kadar bundan
rahatsız olmuşsun demektir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bunlara söyle,
bunlara. Ortağın kucak kucağaydı.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Ortağına söyle.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Milliyetçi
Hareket Partisinin varlığından bu noktada rahatsızlık
duyanın kim olduğunu bizler çok iyi biliyoruz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sakin! Sakin!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Ortağına sor, onlar iyi bilirler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Siz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak önceki seçim sisteminden, 2018 seçiminde uygulanan
sistemden yararlanarak kaç tane milletvekili
çıkardığınızı söyleyin.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Onu da siz getirdiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) O artık
oylardan yararlanarak kaç tane milletvekilini buraya getirdiğinizi
söyleyin. (CHP sıralarından gürültüler) Sizin derdinizi çok iyi
biliyoruz. O Saadet Partisinin, İYİ Partinin, diğer partilerin
artık oylarından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kanunu siz
getirdiniz, yanıldınız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yüzde 5e
indirin, yüzde 5e. Sizi kurtarmaz, yüzde 5e indirin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Tutmadı
tezgâh!
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ya, siz getirdiniz onu
da, biz getirmedik.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Siz o artık
oylardan faydalanamayacağınızı düşündüğünüz için
feveran ediyorsunuz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Oylar
artık değil, onlar milletin oyu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Bugün, 115
milletvekiliyle oturuyordunuz burada, kalkıp da burada millete başka
şekilde nağmeler yapmaya kalkmayın.
Rahatsızlığın özü budur.
ALİ ŞEKER (İstanbul) O kanunu da
siz çıkardınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Yüzde 1, yüzde 2
olan partileri memnun etmek için, Aman kızmasınlar. demek için
bunları söylemeyin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Siz getirdiniz
kardeşim, elinizi zorlayan mı oldu?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - O sistemden en
fazla faydalanan sizlersiniz. Şimdi o imkânlara
kavuşamayacağınız için mi dert yanıyorsunuz? (MHP sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bu kanun da
aynısı olacak haberiniz olsun; bu kanun da öyle olacak, bu kanun da.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) 2002de AK
PARTİ nasıl iktidara geldi, onu da anlat.
ALİ ŞEKER (İstanbul) O kanunu da
siz çıkardınız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bu kanun da
aynısı olacak.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bu kanundan da
şikâyet edeceksiniz demek ki!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Maliye
Bakanının fotoğrafını da anlat.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
4.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hiçbir telaş ve öfke içerisinde
konuşmayacağız.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ya,
düşük oyla milletvekili çıkaracaksınız değil mi, öyle
diyorsunuz yani.
(CHP ve MHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika Sayın Tezcan.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Başkanım,
bunlar bizi konuşturmadılar, bizim Başkanımızı
konuşturmadılar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bizde buçuk
seçmen yok, seçmenin buçuğu olmaz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Ya itiraz
etmedik mi sizin getirdiğinize, ne tantana ediyorsunuz ya!
(CHP ve MHP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine
yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Beyler
Buyurun Sayın Tezcan.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bizim veremeyecek
hiçbir hesabımız yoktur. Bizim hiçbir dönemde FETÖyle ya da
başka bir terör örgütüyle hiçbir temasımız
olmamıştır. Ha, Sayın Grup Başkan Vekilinin
söylediği Amerika ziyareti bugün ortağı olduğu AK
PARTİnin finanse ettiği, devlet kurumlarının finanse ettiği
bir toplantıdır. Biz orada Pensilvanyaya gitmedik ama ne büyük
talihsizlik ki bizimle beraber orada olan Nureddin Nebati bugün Bakanları,
Türkiye ekonomisini kurtarmaya çalışıyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Pensilvanyaya
gittin. demedim, Pensilvanyalılarla beraber neyi konuştun? dedim
sana, Pensilvanyaya gittin. demedim. Pensilvanyalılarla neler
konuştun, onu açıkla.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Nureddin Nebati
kaçmış, Pensilvanyaya gitmiş, o da oradaydı, AK PARTİ
Genel Başkan Yardımcıları da oradaydı, AK
PARTİnin il başkanları da AK PARTİnin milletvekilleri de
oradaydı, Nureddin Nebati de oradaydı, Nureddin Nebati.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sen FETÖcü
hâkimleri açıkla. Eğer namusluysan FETÖcü hâkimleri açıkla,
MHPye operasyon yapanların kim olduğunu açıkla. Namuslu ol!
Şerefli ol! Sen kalkıp burada nağme yapma bize. Sen Amerikada
kimlerle temas kurduğunu açıkla.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Biz devletin
kurumlarının toplantısına gittik, Pensilvanyayla bizim
hayatta bir temasımız olmadı, olmaz da. Siz kendi
ortaklığınıza bakın!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bırak!
Pensilvanyaya gitmemiş, Amerikaya gitmemiş! Bırak bu
işleri! Barış Yarkadaş anlattı, biliyorsun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Ha, gelelim Bundan kaç
milletvekili çıkardınız? meselesine.
Yahu arkadaşlar, 2018 Anayasa Komisyonu
tutanaklarına dönün bakın. Ben konuşmuşum, hem de bu
maddede getirdiğiniz paylaşım sistemine itiraz etmişim,
demişim ki: Bu, adaletsiz ama bize yarayacak; bakın,
ayağınızı denk alın. Ya, siz dün bir tuzak
kurmuşsunuz, tuzak elinizde patlamış. Üç buçuk sene önce biz
sizi uyarmışız, işinize gelmemiş. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hak etmeden 25
milletvekili al, ondan sonra itiraz et.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bugün aklınız
başınıza gelmiş, kalkıp bize Bundan yararlanma
peşinde. diyorsunuz, hadi oradan! Hadi oradan! (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hadi oradan! Hadi
oradan! Sana hadi oradan! Terbiyesiz! Terbiyesiz!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Artist.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özkoç.
MUHARREM VARLI (Adana) - Sende iyi bir kuyruk
acısı var, vallahi sende iyi bir kuyruk acısı var.
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika. (CHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arkadaşlar, ben
kalktım, Allah aşkına ya.
BAŞKAN Beyler, Grup Başkan Vekiline söz
verdim.
Sayın Özkoç, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Kürsü, elbette ki bütün
arkadaşlarımın çıkıp açıkça kendi fikirlerini,
isterlerse fiziki olarak da vücut dillerini kullanarak konuşabilecekleri
bir yerdir. Demokrasinin de zaten buradan tüm Türkiyeye
yayıldığı biliniyor ama hiçbir
arkadaşımızın -bizim arkadaşlarımızın
da- bunu bir çatışmaya döndürmemesi gerekir.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Çatışmaya döndürmek istemiyorsak
BAŞKAN Bir dakika, bir dinleyelim, sonra
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Milliyetçi
Hareket Partisi üzerinde oynanan oyunu burada namusluca, şereflice
söyleyeceksiniz. O hâkimler samanlıklarda bulundu, o FETÖcü
şerefsizler. En azından bu hakkı teslim edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bakın
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bizim sinir
uçlarımızla oynamayın! Terbiyesizlik yapmayın! (CHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) FETÖnün siyasi
ayağı nerede?
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir dakika
arkadaşlar
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Gemerek
hâkimiymiş. Samanlıkta yakalananları söyle sen.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ya, sakin ol ya!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Yanlış
mı? Ya, zamanında inandınız onlara bakın, sen ona bak
ya, sen ona bak.
BAŞKAN Bir dakika.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) FETÖnün en büyük
tezgâhını biz bozduk be, sen ne anlatıyorsun!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir durun ya.
BAŞKAN Bir dakika Levent Bey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben böyle bir vücut
diliyle konuşmam.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Levent benim
kardeşimdir, ben böyle bir vücut diliyle konuşmam, böyle bir
düşmanlık diliyle de konuşmam.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Düşman
değiliz biz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz, sadece, Bülent
Tezcan Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun fikirlerini söylemiştir, kimseye
tuzak kurmuyoruz, hiçbir siyasi partiyle de ilgili ayrılıkçı bir
fikre sahip değiliz. Bu iş bir güven meselesidir. Kendinizle ilgili
nasıl hissediyorsanız o şekilde algılarsınız.
Konuşmayı yaparken karşıdan bizi nasıl seyrediyorlar,
ona bakmak lazım; kendimizi ne duruma düşürüyoruz, ona bakmak
lazım; kendimize yakışmayan tavırları Mecliste
sergilersek önce Meclise güveni sarsmış oluruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ikinci konuşmacı Çanakkale Milletvekili Sayın
Muharrem Erkek.
Buyurun Sayın Erkek. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM ERKEK (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
1800lerin başı, II. Mahmut Selimiye
Kışlasını denetlemeye gitmiş, gitmiş ama
gittiği zaman olması gereken ne? Padişahı 9 pare top
atışıyla selamlamaları lazım,
yapılmamış. Çok sinirlenmiş, paşaları
çağırmış, demiş ki: Ya, ben geliyorum, selamlama yok,
top atışı yok. Neden? Paşalar da topçu çavuşunu
çağırmış, topçu çavuşu gelince Padişah
sormuş: Neden top atışı yapılmadı? Efendim,
bunun 18 tane sebebi var? demiş. Padişah Sırayla say
bakayım. demiş. Efendim, bir, barut yok. demiş. Padişah
Tamam, tamam, sus; gerisini saymana gerek yok. demiş. Bakın, memleketi
batırdınız. Neden biliyor musunuz? Birinci sebebi adalet yok,
adalet! Adaleti yok ettiniz, adaleti; adaleti yok ettiniz! (CHP
sıralarından alkışlar) Adalet olmayınca aş,
iş, ekmek de olmuyor. Adalet olmayınca, işte, böyle seçim
güvenliğini de yıkıyorsunuz. Adalet olmayınca, işte,
memlekette yatağa aç giren çocuklar var ama sizin Genel
Başkanınız, Cumhurbaşkanı, devleti, milleti yöneten
kişi televizyonda -maalesef- gece yatarken ne yediğini anlatıyor.
Yiyebilir bir insan ama bunu televizyonda anlatamaz, hele hele bu memlekette
yatağa aç giren çocuklar varken bunu anlatamaz. İşte, bunlar
adalet olmadığı için oluyor, adalet olmadığı
için! (CHP sıralarından alkışlar)
Bu memlekette her 100 haneden 40 hanenin geliri
giderinden az, adaleti yok ettiğiniz için. Ama iş nerede
başladı biliyor musunuz? Hiçbir yerde yok adalet; gelir
dağılımında da yok, eğitimde de yok. İş
nerede başladı? Darbeyi Allahın lütfu olarak görüp, OHAL
döneminde suistimalci bir Anayasa değişikliğiyle Anayasayı
araç olarak kullanıp otoriter bir sistemi inşa etmenin
adımlarını attınız ve Türkiyeyi tek adam sistemine
geçirdiniz. Yine, OHAL döneminde, 24 Haziran 2018de... Güya seçimler
Kasım 2019da olacaktı, millet öyle onayladı; seçimleri öne
çektiniz. OHAL döneminde seçim olur mu ya? OHAL döneminde
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini
yaptınız. Yaptınız da ne oldu? İşte, 84 milyon
freni patlamış kamyon gibi uçuruma sürükleniyor. Her gün
yoksullaşıyor 84 milyon. Kişi başına düşen millî
gelir düşüyor. Hukuk devleti yıkıldı. Milyonlarca aile
açlık sınırıyla mücadele ediyor; açlıkla, yoksullukla
mücadele ediyor. Biliyorsunuz, Türkiyede ücretli çalışanların
yarısına yakını asgari ücretli. Açlık
sınırı ne kadar memlekette? Tabii, 3 maaş, 4 maaş
alanların bunu bilmesi mümkün değil.
Çok büyük kötülük yaptınız memlekete.
Gülüyorsunuz ama sizin tabii böyle bir derdiniz yok. İntihar ediyor
babalar beyefendi, gülüyorsunuz ama evine ekmek götüremeyen babalar intihar
ediyor, siz gülmeye devam edin. Utanmanız gerekir, gülüyorsunuz;
utanmanız gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) Sorumlu
kim? Sorumlu sizsiniz, saray iktidarı.
Böyle bir teklif geliyor, bakın, Komisyonda da
söyledik, kızıyorsunuz ama 1950den beri hiçbir iktidar böyle bir
teklifle bu yüce Meclise gelmedi. Türk demokrasisine ve Türk siyasetine
ihanettir bu teklif. 1950den beri hiçbir iktidar birinci sınıf
hâkimi, en kıdemli hâkimi değiştirmeyi düşünmedi. Bu seçim
kanununun en güzel cümlesi ya, en doğru cümlesi, en sade, en net cümlesi
-ne diyor kanun- İlin en kıdemli hâkimi il seçim kurulunun
başkanıdır, ilçenin en kıdemli hâkimi ilçe seçim kurulunun
başkanıdır. Hangi gerekçeyle değiştiriyorsunuz bunu?
Efendim, Yedeklerde belirsizlik varmış. Yedeklerde
belirsizliği gidermenin sebebi en kıdemli hâkimi
değiştirmek mi?
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Liyakat yaşta
mı yani?
MUHARREM ERKEK (Devamla) Hanımefendi, en
kıdemli hâkim en güven veren hâkimdir, en az etki altında kalan
hâkimdir.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) En liyakatli olan
hâkimdir.
MUHARREM ERKEK (Devamla) Bir de Anayasa
Mahkemesini örnek veriyorsunuz, o da çok üzücü. Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz,
Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin görevini bir yıl uzattı değil mi?
Anayasa Mahkemesine gitti konu, -Yüksek Seçim Kurulunun da yapısı
değişmedi bu arada, hâkimler değişmedi, yalnızca görev
süresi bir yıl uzadı- ne dedi Anayasa Mahkemesi? Dedi ki: Bu tablo,
Yüksek Seçim Kurulunun yürütmenin etkisi altında kalacağını
göstermez, seçimlerin dürüstlüğünü de etkilemez çünkü aynı hâkimler
göreve devam ediyor. Yüksek Seçim Kurulu üyeleri, hepimizin bildiği gibi,
Yargıtaydan ve Danıştaydan gelen yüksek hâkimler. Tabii ki,
etkilemez ama siz ne yapıyorsunuz -ilin en kıdemli hâkimini
alıyorsunuz, torbadan belki çok daha kıdemsiz bir hâkim çıkacak-
seçim güvenliğini yıkıyorsunuz; böyle bir şeye
hakkınız var mı? 1950den beri Yüksek Seçim Kurulu var bu
memlekette; il, ilçe seçim kurulları var. Hiçbir iktidar böyle kötü
niyetli seçim güvenliğini yıkacak bir teklifle bu Meclise gelmedi, bu
da size nasip oldu, bu da size yakışır; bravo(!) (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, adaletin sesini kıstınız bu memlekette çünkü
kuvvetler ayrılığını yıktınız.
Kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde
hukuk devleti olmaz. Bu memlekette bugün mafya babalarının,
uyuşturucu baronlarının, adrese teslim ihalelerle servet sahibi
yapılanların, kara para aklayanların mesela sesi çok güçlü,
onların sesi çok güçlü ama adaletin sesi sanki böyle
fısıldıyor, arada bir fısıldayabiliyor. Ya, gerçekten
bir memlekete ancak bu kadar çok kötülük yapılır; arka arkaya, arka
arkaya. Bu gelen teklifle, işte, bir yıl kapalı kapılar
ardında çalıştınız, sonuçta getirdiğiniz maalesef
bu.
Ocak ayında, bu yılın ocak
ayının son haftasında Türkiyede bütün il ve ilçe seçim kurulu
başkanları görevlendirildi, iki yıl görev yapacaklar, niçin
değiştiriyorsunuz? Ya, biriniz çıkın da ama haklı,
hukuki ve mantıklı bir gerekçe söyleyin, biriniz. Ya, bu
ayıptır; bu, demokrasiye, siyasete yapılan en büyük ayıptır.
Bunu siyaseten söylemiyorum; bir hukukçu olarak, bir vatandaş olarak, bir
milletvekili olarak tüm samimiyetimle söylüyorum.
Başka ne yaptınız? Partili
Cumhurbaşkanını seçim yasaklarından muaf tutuyorsunuz.
Hangi gerekçeyle? Mehmet Uçum'un dediği gibi tek kişilik hükûmet.
Ne diyor Anayasa, sizin getirdiğiniz sistem? Yürütme yetkisi
Cumhurbaşkanına aittir. Değil mi, öyle yazıyor? E, niye
muaf tutuyorsunuz yasaklardan? Yasama yetkisini de devrettiniz ya kısmen,
onu da devrettiniz; o da çok ayrı bir sorun. Düşünebiliyor musunuz,
partili Cumhurbaşkanı, parti genel başkanlığı
yoluyla devleti yöneten kişi, örtülü ödeneği kullanacak, devletin
bütçesini kullanacak, uçaklarını kullanacak, makam
araçlarını kullanacak, gittiği illerde onu valiler, kurum
müdürleri karşılayacak, devletin tüm imkânlarıyla
yarışacak. Ya, değerli milletvekilleri, demokrasilerde,
seçimlerde siyasi partiler mi yarışır, devlet mi
yarışır? Siyasi partiler yarışır ya. Devleti
yarışın içine sokuyorsunuz, devleti taraf yapıyorsunuz.
Böyle bir şeye hakkınız var mı? Bu, devleti çürütmektir, en
büyük yozlaşmadır. Devletin temeli adaleti çürüttünüz; asıl beka
sorunu budur.
Şimdi şu getirdiğiniz teklife
bakın ya, Sayın Tezcan söyledi, bütün kanunlarda yeni sisteme uyum
adı altında Başbakan yazan yerlere Cumhurbaşkanı
yazdınız; e, seçim kanununun 65inci maddesinde niye
yazmıyorsunuz? Ya, değer mi, iktidar için değer mi Allah
aşkına bunlara, değer mi? Siz iktidarınızı belki
sürdürürsünüz ama millet fakirleşmeye devam eder. Bakın, ülkedeki
gençler hayallerini yurt dışında arıyor; bütün gençler,
sizin gençleriniz de, hiç ayrım yapmadan söylüyorum. Bu tablodan siz
sorumlusunuz ve maalesef demokrasiye ihanet etmeye devam ediyorsunuz, maalesef.
Saraydan böyle bir teklif geliyorsa sizin buna Hayır. demeniz lazım
yasama organı üyeleri olarak. Hayır, bu, doğru değil.
demeniz lazım. En kıdemli hâkimi değiştirmek doğru
değil. Partili Cumhurbaşkanını seçim yasaklarından
muaf tutmak doğru değil. demeniz lazım ama buna cesaretiniz yok
anlaşılan.
Barajla ilgili çok konuşmayacağım. 12
Eylül darbe hukukunun demokrasi ayıbı olan barajı hâlâ
savunuyorsunuz; 10 olsa ne olur, 7 olsa ne olur; ikisi de çok yüksek, ikisi de
temsilde adaleti zedeliyor. Efendim ittifak içinde baraj sorunu yokmuş,
baraj sıfırmış. E, ittifak içine girmek zorunda mı bir
siyasi parti? Neden siyasi partilerin önüne engeller koyuyorsunuz? Neden
demokrasinin, temsilde adaletin önüne engeller koyuyorsunuz; neden
yapıyorsunuz bunu? Ondan sonra da diyorsunuz ki gerekçede: Siyasi
partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Böyle mi vazgeçilmez
unsuru? Efendim, yüzde 5 alacak, 3 alacak ittifakın içinde bir parti,
baraj onun için sıfır. Dışarıda yüzde 6 alacak, 1
milletvekili bile çıkaramayacak; ne kadar güzel değil mi? Üstelik siz
bu sistemde ne diyordunuz: Yönetimde istikrar artık sorun değil. E,
o zaman barajı 3 yapalım diyoruz ona da cesaretiniz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Erkek.
MUHARREM ERKEK (Devamla) Evet, bir dakika
değil mi?
Değerli milletvekilleri, hiç kimsenin
endişesi olmasın, Türkiyenin hak etmediği bu tabloyu mutlaka
değiştireceğiz. Muhalefet olarak her gün toplumun her kesimiyle
beraberiz. Millet sandığı bekliyor, millet
sandığı bekliyor; hangi seçim kanunuyla isterseniz o kanunla
sizi gönderecek. Zaten bir iktidar seçime az bir zaman kala seçim
kanunlarıyla oynamaya başladıysa Yolcudur Abbas, bağlasan
durmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Ama biz Millet
İttifakı olarak kararlıyız. Millet
İttifakının Cumhurbaşkanı adayı, Türkiyenin
13üncü Cumhurbaşkanı olacak ve partili Cumhurbaşkanı
dönemine son vereceğiz, son; siz de mutlu olacaksınız, siz de
huzurlu olacaksınız. Bu tabloyu değiştireceğiz, bu
adaletsiz düzeni değiştireceğiz ve Türkiyenin yarınını
demokrasiye inanan milyonlarla birlikte inşa edeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Rize Milletvekili Sayın Hayati Yazıcı.
Buyurun Sayın Yazıcı. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HAYATİ YAZICI (Rize)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sizleri
muhabbet dolu saygıyla selamlıyorum.
321 sıra sayılı Milletvekili Seçimi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubu adına konuşmak üzere
huzurlarınızdayım.
Bütün arkadaşlarımı dinledim,
konuşmamın konsepti değişti. Nereden başlasam,
hangisinden başlasam, ne desem; kanun teklifini mi anlatsam, sorulara
mı cevap versem ama bir tasarı oluşturdum kafamda, ona göre
konuşmamı bitireceğim.
Öncelikle, konuşmamın başında,
hafta sonu idrak edeceğimiz ramazan orucunun bütün milletimize, hepinize
bereketler getirmesini diliyorum. Ayrıca, Türkiye'nin öneminin
göstergelerinden biri olarak -bunlar çoktur ama- bugün yaşadığımız,
bölgemizde, bütün dünyayı etkileyen Ukrayna-Rusya savaşıyla
ilgili, aktif tarafsızlık çerçevesinde bu iki ülkenin temsilcilerinin
İstanbul'da, Türkiye'nin misafirliğinde müzakere sürecini yürütüyor
olmalarından Türk milleti olarak gurur duyduğumuzu ifade ediyor; bu
vesileyle sürecin dünya sulhuna, bölgemize, barışın
sağlanmasına vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Burada konuşan
arkadaşlarımızın mümkün olduğu ölçüde, tabii, cevap
hakkı doğurmamak amacıyla ismini vermeden
konuşacağım ama herkes kendisini, konusunu anlayacak. Bugüne
kadar hamaset yaptınız siyaset diye, değerler üzerinden söylem
geliştirerek iktidar olacağınızı sandınız
ama aziz Türk milleti buna inanmadı, kanmadı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiye halkını ilerici
gerici, çağdaş çağ dışı, laik antilaik ve benzeri
sözcüklerle dillendirmenin siyaset üretmek olduğunu düşündünüz, hâlâ
sonuç alamadınız. Bakın, değerli dostlar, değerler
hepimizindir; bayrak hepimizin, vatan hepimizin ve biz, tek milletiz, 84 milyon
kümülatif vatandaşımızın tümünün ismi anlamında ifade
ediyorum. Değerler üzerine siyaset olmaz; siyaset, projeyle olur; rekabet,
projeyle olur. Türkiyenin hangi konusunu ele almadık, hangi sorununa
çözüm getirmedik? Bugün yaşanan sorunlarımız var, hepsi
gündemimizde, cumhuriyet hükûmetinin gündeminde, Cumhur
İttifakının sorumluluğunu
taşıdığı cumhuriyet hükûmetinin gündeminde.
İnşallah bunları ara sıra deklare ettiğimiz gibi,
pratiğe dönüştürdüğümüz gibi çözümü sağlayacak,
insanımızın rahat bir ortama kavuşmasını temin
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Aman Allahım,
gülüyoruz
HAYATİ YAZICI (Devamla) Popülizm bizim
siyaset tarzımız değil, hiçbir zaman olmadı, hep rasyonel
davrandık. Dolayısıyla, ülkeyi yönetirken milletin verdiği
yönetim yetkisini gece gündüz demeden hani, terleyerek, koşarak
milletimizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine taşımak;
insanımızın önündeki sosyoekonomik engelleri kaldırmak,
azaltmak; sofrasındaki ekmeği büyütmek için koşturan bir
iktidarız. Çok Değerli Cumhurbaşkanımızın çok
açık fikirli olarak sorulan bir soruya verdiği cevabı burada
suistimal etmenin bir anlamı var mı, siyaset mi bu? Böyle bir
şey olabilir mi, olabilir mi ya? Ben bundan hicap duyarım yani hicap
duyarım, hicap duyarım milletin Meclisinde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Millete soralım
HAYATİ YAZICI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bunları ifade ettikten sonra sizin durumunuza
düşmemek için konuya geliyorum. Meclise sunduğumuz bugün müzakeresi
yapılmakta olan kanun teklifiyle alakalı yeni bir şey
keşfetmedik. Dünyada olmayan bir öneriyle de karşınıza
çıkmış değiliz. Dünyada seçim sistemleri belli, genelde 3e
ayrılır: Dar bölge sistemi, çoğunluk sistemi, nispi temsil.
Bunların değişik versiyonları var. Bunları uygulayarak
bu ülkenin demokrasisi de gelişiyor. Bildiğiniz gibi, 1946-1960
yılları arasında bu ülkede çoğunluk sistemi
uygulanmıştır. 1960tan itibaren, 1961den itibaren hep
uygulanan nispi temsildir. Bizim de önerimiz nispi temsil uygulaması
çerçevesinde daha adil, vatandaşın kullandığı oyun
amaç doğrultusunda, iradesi sapmadan sandığa girdiği gibi
çıkmasını sağlayacak bir formülasyon getiriyoruz.
Bunları tek tek izah etmeye çalışacağım ve elbette
burada yöneltilen birtakım sorular var, onları da cevaplamaya
çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, bakın,
teklifimizle 4 kanunda değişiklik öneriyoruz. 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununda 2 madde; 2820 sayılı Siyasi Partiler
Kanununda 1; 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunda 9; 2972 sayılı Mahalli İdareler
ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi
Hakkında Kanunda 1 olmak üzere 13 madde üzerinde değişiklik
öneriyoruz. Bunlardan bir tanesi, 2839 sayılı Kanunun 33üncü
maddesinde yer alan ülke seçim barajının, yüzde 10 olan seçim
barajının yüzde 7ye indirilmesidir. Niye 7ye indi? diyorsunuz,
5e inse Niye 3 değil?, 3e inse Niye 3? diyeceksiniz. Çok öznel
baktığınız zaman bu sorular haklı ama nesnel
baktığınız zaman Türkiyenin gelişimini,
yürüyüşünü, siyasi birikimlerini ve pratiklerini birlikte
değerlendirdiğiniz zaman yüzde 7 oranındaki önerinin rasyonel
olduğunun hakkını teslim edeceksiniz diye düşünüyorum; bu
konuya bugün konuşan arkadaşlarımız, Feti Bey değindi.
Daha önce AİHMe götürülmüş, Anayasa Mahkemesine
taşınmış 95te ve AİHM, Türkiye koşullarında
yüzde 10 barajının bireysel haklar, seçme hakkı ve Avrupa
Sözleşmesinde yer alan benzeri kriterler açısından
eleştiri konusu olamayacağının altını
çizmiş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Düzenleyin." demiş, Meclis düzenlesin. demiş.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Biliyorsunuz, Anayasa
Mahkemesine taşınmış, 95te Anayasa Mahkemesi seçim çevresi
barajını iptal etmiş, ülke barajına dokunmamış
yani hukuksal süreçlerden geçmiş böyle bir düzenleme ve biz de bunun
-bütün bu değerlendirmeleri dikkate almak suretiyle- yüzde 7 olarak
gerçekleşmesini önermiş bulunuyoruz.
Efendim, teklifimizin 2nci maddesiyle -ki en çok,
tabii, bunun üzerinde duruyorsunuz- 2839 sayılı Kanunun 34üncü
maddesinde milletvekili dağılım düzenlemesini yeniden formüle
etmekteyiz. Az önce konuşan arkadaşımız ifade etti; 2018
yılında bu kanuni düzenleme geldiğinde -çok ilginç,
komisyonlarda, bir tanesini okuyacağım size- bu düzenlemeyi yani
2018de uyguladığımız düzenlemeyi torbaya doldurmak
suretiyle, sepete doldurmak suretiyle sepetten bölüşümü
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) DHondta yönelik bir
itirazımız yok zaten, sorun yok, öyle ya da böyle.
HAYATİ YAZICI (Devamla) O maddenin tekliften
çıkarılmasını istiyorsunuz, madde 21 teklifte yer
alıyor 21inci sırada. Diyorsunuz ki: Bu düzenlemede açıkça
seçmen iradesi haksız biçimde başka partiye
aktarılmaktadır. Türkiyede 1961
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Benim beyanım,
benim beyanım Sayın Bakanım; söyleyin, mahzuru yok.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Sizin imzanız
yok.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Söyledim, benim
konuşmamdaki beyanım.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Vallahi, bir yerden
bulun, arayın bulun; bilmiyorum, benim sorunum değil Sayın
Tezcan, bir yerden bulun yani.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Siz ne söylemişsiniz,
onu da okuyun Hayati Bey.
HAYATİ YAZICI (Devamla) İlla sizinle bir
bağlantı kuracaksanız sizin olsun.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Ben Komisyonda da
anlattım bunu, Komisyonda da anlattım.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Yani
yanınızdaki arkadaş söylemiş sanırım ama sizin
olsun.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Genel Kurulda da
anlattım, Komisyonda da.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Zaten ne Bülent Bey ne
de ben DHondtla ilgili bir şey söylemedik ki.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Ya, niye
korkuyorsunuz, okumaktan niye çekiniyorsunuz?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Okuyun, okuyun, ben
söyledim zaten.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Bir okuyayım
şunu, şu teklifi bir okuyayım.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Tamam.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Okuyun, gerekçelerimizi
de okuyun.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Bilmiyor
arkadaşlar, bir okuyayım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Bakanım, okuyun dinliyoruz.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Bu düzenlemede
açıkça seçmen iradesi haksız biçimde başka partiye
aktarılmaktadır. Türkiye'de 1961den beri -65, 66 seçimleri hariç-
milletvekili sayısı DHondt sistemine göre belirlenmektedir. Sistem,
en büyük partiyi avantajlı hâle getiren bir nispi temsil olanağı
sunmuştur. DHondt sistemi bu teklifle 2 defa uygulanmaktadır. Somut
bir örnek vermek gerekirse 3 milletvekili çıkan bir ilde A partisinin 2, B
partisinin 1 vekil çıkardığı ve C partisinin hiç vekil
çıkaramadığı durumda A ve C partilerinin ittifak
yapmasıyla, B partisinin 1 milletvekili ittifak partilerine kayabilmekte,
böylelikle seçmen iradesi seçimin sonucuna yansımamaktadır.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) E, niye dinlemediniz o
zaman muhalefeti Hayati Bey?
HAYATİ YAZICI (Devamla) Ya, bizde
BAŞKAN Hayati Bey, Sayın
Yazıcı, bir dakika
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Hesap
başkaydı.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) O zaman hesap
başka, şimdi hesap başka.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Şimdi işinize
geldi.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
tecrübeli arkadaşlarsınız, laf atmayın, bitirsin, söz
istediğinizde söz verelim.
Sayın Erkek, lütfen
Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Şimdi işimize
böyle geliyor. deyin.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bizde kompleks yok.
AYLİN CESUR (Isparta)
Canımızın istediği gibi ayarladık. deyin.
HAYATİ YAZICI (Devamla) İlk defa ittifak düzenlemesiyle bir seçim yapıyoruz. O
koşullar içerisinde bu düzenlemeyi getirmişiz, demokrasimiz
açısından iyi sonuçlar doğurur diye düşünmüşüz ama
bakmışız ki burada irade sapması var; onu düzeltiyoruz.
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Bakmışsınız ki işinize gelmedi.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Yanlış yapmışız.
diyorsunuz yani.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Yanlış
de, ne dersen de. Bu yöntem yanlıştır, doğrusunu
getiriyoruz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Yine yanlış
yapıyorsunuz, dinleyin bizi.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Niye doğruya
karşı çıkıyorsunuz? Doğru olana niye karşı
çıkıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Yani benim burada
amacım o. Komisyonda önerge vermişsiniz, Mecliste de bunu tekrarlamışsınız;
bunun detayına girmeyeceğim. Dolayısıyla getirdiğimiz
bu düzenleme çok doğru. Bir de vatandaşımızın, bizi
izleyen vatandaşımızın anlaması bakımından
ben bir örnekle bunu açıklamak istiyorum.
AYLİN CESUR (Isparta) Matematik
yaptık. diyeceksiniz.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Diyelim ki 2
milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde -A, B, C partileri var- A
partisi 100 bin oy, B partisi 73 bin, C partisi de 51 bin oy almış. A
ile C partisi ittifak oluşturmuş, 2018 düzenlemesine göre
AYLİN CESUR (Isparta) Siz yaptınız.
HAYATİ YAZICI (Devamla) A ile C partisinin oylarının
toplamı 151 bin. Bunlar bir küme hâlinde hesap ediliyor, bölüşüme
yürüyor. Böyle yaptığınız zaman, 2 milletvekili de A ile
Cye gidiyor, yani 51 bin oy almış olan bir parti 73 bin oy almış
olana rağmen vekil çıkarıyor, 73 bin oy almış parti
vekil çıkaramıyor. Bu adil mi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Değil.
AYLİN CESUR (Isparta) Siz yaptınız.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Hayati Bey, siz
getirdiniz onu da; biz söyledik adil olmadığını o zaman.
Dinlemediniz ki!
HAYATİ YAZICI (Devamla) Onu düzeltiyoruz yani
düzelttiğimiz bu. Ben bizi izleyenler anlasın diye söylüyorum, siz
buradaki detayı biliyorsunuz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) O zaman, o düzenleme
İYİ Partiyi seçime sokmamak üzereydi, onun için onları öyle
çıkardınız. Allah, Allah ya!
HAYATİ YAZICI (Devamla) Efendim,
teklifimizin
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Siz
2002de seçime nasıl girdiniz?
HAYATİ YAZICI (Devamla) Başkanım,
böyle giderse ben sizden süre isteyeceğim.
BAŞKAN Şöyle yapalım: Siz Genel
Kurula hitap edin.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Evet.
Teklifimizin 3üncü maddesiyle 2820 sayılı
Kanunun 36ncı maddesinde değişiklik yapmışız,
4üncü madde de aynı nitelikte değişiklikleri içeriyor. Burada
da seçime girebilmenin koşulunu örgütlenmeyi esas alarak ifade etmişiz.
Demokrasi örgütlü toplumdur, örgütlenmenin en özgün şekli siyasi
partilerdir. Dolayısıyla demokrasilerde örgütlenmeyi ölçüt alarak
seçime girme hakkının verilmesi çok rasyoneldir, demokratik kriterler
itibarıyla da doğru bir perspektiftir. Grup yapıları
-biliyorsunuz, hepiniz vekilsiniz- Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
çalışmalara ilişkin bir yapılanmadır. Onun için, grup
oluşumu, grubun görev ve yetkileri, Meclisteki oturumlara
katılımı Meclis İçtüzüğünde düzenlenmiştir ve
bugüne kadar gördüğümüz örneklerle de bu tür düzenlemeler Mecliste
sapmalara yol açıyor, bunları da önlemeyi amaçladık,
örgütlenmeyi kriter olarak getirdik. Burada
arkadaşlarımız Niye yolda kural değişiyor? diyor.
Ya, demokrasi sürekli bir yaşama biçimidir, süreklilik arz eder, seçime
bir seneden fazla var. Bugün bir parti kurulsun, üç ayda, beş ayda
örgütlenmesini tamamlar seçime girer. Ha Biz üç ayda, beş ayda
örgütlenmeyi tamamlayamayız haybeden seçime girelim. diyorsanız ona
eyvallahımız yok, yaptığımız budur.
Teklifimizin 5inci maddesiyle burada da üzerinde
çok durduğunuz...
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Siz
2002de seçime nasıl girdiniz?
ŞENOL SUNAT (Ankara) Nasıl girdiniz siz
seçime Sayın Başkan?
HAYATİ YAZICI (Devamla) Hatta hâkimlere
hakaret de içeren anlamda, onları küçümseyici, yok, bilmem işte
Nereden mezun olan hâkimler? vesaire demek suretiyle bölücülük anlamında
söylemler de kullanıldı. Çok üzüntü verici.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Üzüntü verici
değil.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Değerli
arkadaşlar, hâkimlik, savcılık mesleği çok önemli bir
meslektir ve kutsal bir meslektir.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Onu da mahvettiniz!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) O
senin kanaatin. Hâkimler için öyle değil, o senin kanaatin
genelleyemezsin.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Kutsal bir meslektir.
Dolayısıyla hâkimlik mesleğinin bu özelliği itibarıyla
hâkimlikte yükselme esasları var. 2802 sayılı Hâkimler
Kanununun 21inci maddesi sınıflara ayrılmış:
Yükselmeye layık olan, tercihli yükselmeye layık olan, mümtazen
yükselmeye layık olan. Mümtazen demek, bildiğiniz gibi, emsalleri
arasında temayüz eden kişi demektir. Bu kriterler ehliyet ve liyakati
önceleyen kriterlerdir. Dolayısıyla getirdiğimiz düzenlemede en
az birinci sınıfa ayrılmış demek mümtazen terfi
etmiş hâkimler arasından demektir. Ya, bu nasıl
anlaşılmaz, nasıl eleştirilir, anlamakta zorluk çekiyorum
yani. Böyle bir şey olabilir mi?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ya, Hayati Bey, o
kriterler en kıdemli hâkimde yok mu?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Var.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ee? En kıdemli
hâkimde yok mu o kriterler? Daha güzeli var.
HAYATİ YAZICI (Devamla) En kıdemli hâkim
olur, bu terfilerin hiçbirine girmeyebilir. Ceza da almış olabilir.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Torbadan çıkan
nasıl çıkacak?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ya,
şansını artırıyoruz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Çok mu
başarılı hâkim çıkacak?
HAYATİ YAZICI (Devamla) Bakın, disiplin
cezalarından uyarma, kınama cezası da almış olabilir
ama en kıdemlidir. Ama uyarma, kınama cezası almış
olan birinci sınıfa ayrılamaz, birinci sınıfa
ayrılsa bile o hakkını kaybeder. Böyle bir düzenleme
getirmiş bulunuyoruz.
Yine, eleştirdiğiniz, dile
getirdiğiniz hususlardan bir tanesi: Efendim, 298 sayılı
Kanunun 65 ve 66ncı maddelerinde düzenleme yaptınız
Başbakanı çıkardınız. Algı
oluşturuyorsunuz. Ya, doküman okuyun arkadaşlar, lütfen.
Mevzuatımız çok karmaşık belki ama okuyun,
araştırın, bakın. Ya, siz 6271 sayılı Cumhurbaşkanı
Seçimi Kanununu okumadınız mı hiç?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Okuduk da biz niye
Başbakan yerine Cumhurbaşkanı yazmıyorsunuz diyoruz
kendimizce.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Okumadınız
mı ya? İlle Başbakan
İlle sizin istediğiniz yere
Başbakan mı yazacağız, olur mu öyle bir şey? Allah
Allah!
ŞENOL SUNAT (Ankara) Cevap mı bu ya?
HAYATİ YAZICI (Devamla) Bak, burada13üncü
madde var Propaganda başlığı. Ne diyor burada?
Propaganda döneminde Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili
yasaklara ilişkin hükümler dâhil olmak üzere propagandaya dair diğer
hususlarda 298 sayılı Kanun hükümleri kıyasen uygulanır.
Kim hakkında? Cumhurbaşkanı seçiminde.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ee, seçim kanunu
işte, 298 sayılı Kanunun 65inci maddesine
Başbakanın yerine Cumhurbaşkanı yazmanız
lazım.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Yahu, kardeşim,
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu 298e atıf yapıyor.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Tamam.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Ee, Allah Allah
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Hayati Bey, 298
sayılı Kanunun 65inci maddesinde Başbakanın yerine
Cumhurbaşkanı yazmanız lazım; niye yazmıyorsunuz
diye soruyorum.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım Sayın Erkek.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Siz şimdi
anlamak istemiyorsunuz, size bir doküman daha; veri çok bende, bak, burada bir
sürü evrak var elimde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYATİ YAZICI (Devamla) 2018 seçimlerinde
Yüksek Seçim Kurulu seçim takvimini düzenlemiş, seçim takvimi. Bu seçim
takviminin tarihi 30/4/2018. Son sayfasını okuyorum, diyor ki:
Yukarıda yazılı süre içinde Başbakan ve bakanlar ile aday
olması durumunda görevde bulunan Cumhurbaşkanının da
seçimle ilgili çalışmalarında ve konuşmalarında 298
sayılı Kanun hükümleriyle bağlı olduklarına; Başbakan,
bakanlar, milletvekilleri ile aday olması durumunda görevde bulunan
Cumhurbaşkanı ve diğer adayların seçim propagandasıyla
ilgili olarak yapacakları gezilere hiçbir memurun
katılamayacağına
Takvime bağlamış. Bu
olduğu hâlde siz Vay efendim, Cumhurbaşkanı her şeyi
yapacak, devletin malını kullanacak
Burası hukuk devleti
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Vah vah!
HAYATİ YAZICI (Devamla) - Yani hukuku bir siz
mi görüyorsunuz? Yani hukuku, değerleri bir siz mi biliyorsunuz? Bizim
partimizin bir ismi de Adalet. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Nerede kaldı o
adalet!
AYLİN CESUR (Isparta) Bu söylediklerinizi
aynaya bakıp da söyleyebiliyor musunuz ya? Yalnızken aynaya
bakıp söyleyebiliyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Yazıcı, son bir
dakikayı veriyorum.
Buyurun.
HAYATİ YAZICI (Devamla) Evet, değerli
arkadaşlar, bu teklifimizde, bugün, burada bir öneride daha
bulunacağız. Görme engelliler için, onların oy
kullanmasını kolaylaştırıcı bir teklifimiz var,
onu da yüce heyetinize sunacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Kanun teklifinin ülkemiz, demokrasimiz için
hayırlı olmasını diliyor, sizleri tekrar sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz bu tarz
konuşmaları seviyoruz. Bu tarz konuşmalarda dinlerken de cevap
verirken de keyif alarak veriyoruz.
Şimdi cevap veriyorum, biz diyoruz ki: Partili
bir Cumhurbaşkanı seçimlere katılırken, 298e ilave ettiniz
mi Devletin imkânlarından yararlanmayacak. diye? 298e atıfta
bulunuluyor ama bu seçim yasası teklifinde Başbakan maddesi
kaldırılıyor, Cumhurbaşkanı oraya ilave edilmiyor.
Şimdi, daha önceki örneklerinden gördüğümüz gibi, sonuna kadar
devletin imkânlarıyla Millet İttifakının adayıyla
mı mücadele edeceksiniz, yoksa demokrasinin gereği olarak eşit
koşullarda mı mücadele edeceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Eşit
koşullarda, eşit koşullarda
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Buraya
yazmamışsınız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var, var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok,
yazmamışsınız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 6271in 13ünde
var Başkan, orayı bir daha oku.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok,
yazmamışsınız, yazdıysanız gösterin.
İkincisi
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya, 2014te ben
görevliydim, Yüksek Seçim Kurulunda bu işi yürüttüm, var, yaptık.
BAŞKAN Ya, karşılıklı
konuşmayın, karşılıklı konuşmayın.
Hayati Bey söz istiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İkincisi:
Milletvekili dağılımıyla ilgili ne konuştuk, ne önerge
verdik, ne de karşı çıktık. Arkadaşlar, Türkiyede
1inci sırada olan Millet İttifakıdır. Niye tenezzül
edelim de karşı çıkalım ona? Niye tenezzül edelim de onunla
ilgili bir fikir yürütelim? (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, hâkimlerle ilgili bölücülük meselesini
biz kullanmayız.
HAYATİ YAZICI (Rize) Neyi? Anlamadım ki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hah. Tabii, tabii.
Hâkimlerle ilgili bölücülük meselesini biz kullanmayız
ama bu konuda Anayasa Mahkemesine gideceğimizi söyledik. Neden? Elli
yıldan beri süren, kıdemli hâkimlerin tecrübesine, bilgisine
dayalı bir sistem yürütülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunların
arasında disiplin cezası alanlar burada görevlendirilemez. derseniz
bu anlaşılır ama kendi çıkarlarınıza uygun olarak
bunu ortadan kaldırırsanız bu doğru değildir.
FETİ YILDIZ (İstanbul)
Okumamışsın Başkan ya.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir kere daha ifade
ediyorum Sayın Başkan: Bu seçim yasası, getirilen yasa, daha
önceden kendilerinin çıkardığı, sonradan da tekrar
değiştirdiği bir yasadır. Kendilerinin durumuna göre
kanunlarla oynuyorlar ama ne millet ne de Millet İttifakı bununla
ilgili hiçbir sınır tanımayacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Yazıcı.
HAYATİ YAZICI (Rize) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Yanlışı düzeltiyoruz. Kötü mü?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim?
HAYATİ YAZICI (Rize) Yanlışı
düzeltiyoruz, yanlışı düzeltiyoruz.
BAŞKAN Tamam, güzel bir şey.
HAYATİ YAZICI (Rize) Yanlış
demiştiniz, düzeltiyoruz. Herhâlde başka bir diyeceğiniz yok.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Beş sene geçti,
beş sene. Deneme yanılma tahtası mı bu?
HAYATİ YAZICI (Rize) Bakın, ben normatif
kurallara önem veririm. Bir alanda normatif kurallar varsa onlara
uyulması, onlara göre değerlendirme yapılması hukuk
devletinin gereğidir. Kurallar yanlışsa kuralları
değiştirmek de hukuk devletinin gereği ama değiştirene
kadar uyacaksınız. Dolayısıyla 6271 sayılı
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 13üncü maddesini açıp okuyun.
İlle 298 sayılı Kanunda Cumhurbaşkanı niye yok?
diyorsunuz. Yahu size demin de söyledim, tekrarlayacağım yani sizin
dediğiniz yerde mi yazılacak illa? Burada yazılmış,
burada geçmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki.
HAYATİ YAZICI (Rize) Ben şimdi 13üncü
BAŞKAN Devam mı?
HAYATİ YAZICI (Rize) Tamamlayayım
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yazıcı.
HAYATİ YAZICI (Rize) Ben şimdi 13üncü
maddenin son fıkrasını okudum. Bir, iki, üç var, dördüncü
fıkrayı okudum. Ya, açın, bakın, okuyun bunları
lütfen. Okuyun, okuduğunuz zaman
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne var orada?
HAYATİ YAZICI (Rize) Ya, detaylı
anlatacak hâlim yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne var efendim? Biz
okuyoruz da aynı şeyi anlayamıyoruz herhâlde. Ne var orada?
ŞENOL SUNAT (Ankara) Ya, sizin
yanlışlarınızı düzeltmekten yorulduk be!
HAYATİ YAZICI (Rize) Ya, diyor ki
Bak, bir
daha okuyayım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Okuyun. Ne var orada?
HAYATİ YAZICI (Rize) Başkanım,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Ya, anlaşıldı
Sayın Yazıcı.
HAYATİ YAZICI (Rize) Cumhurbaşkanı
Seçimi Kanunu bu kanun. Propaganda döneminde Başbakan, bakanlar ve
milletvekilleriyle ilgili yasaklara ilişkin hükümler dâhil olmak üzere
propagandaya dair diğer hususlarda 298 sayılı Kanun hükümleri
kıyasen -Cumhurbaşkanı hakkında da- uygulanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Tamam,
Başbakanı çıkardınız oradan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Başbakanı
çıkarttınız oradan.
BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Çıkardınız Başbakanı, Cumhurbaşkanını
koymadınız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Cumhurbaşkanını koymadınız.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Aynı şeyi
söylüyor ya.
HAYATİ YAZICI (Rize) Bülent Bey, siz hangi
hukuktan mezunsunuz bilmiyorum ama ben İstanbul Hukuktan mezunum.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Ben de İstanbul
Hukuktan mezunum.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Yani sizi nasıl
mezun ettiler Sayın Bakan! Vay vay vay! Allah için ya!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
HAYATİ YAZICI (Rize) Bunu hocana bir sor.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Ya, bir şey sorun
sizi mezun edenlere
HAYATİ YAZICI (Rize) Yani orada
Başbakan yerine Cumhurbaşkanı yazılsa mı bu
kıyas hukuku; olur mu öyle bir şey?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Okuyun, okuyun!
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Ya, oku ya!
Gönderdiğiniz kanun teklifinde Başbakanı
çıkarıyorsunuz, Cumhurbaşkanını koymuyorsunuz.
HAYATİ YAZICI (Rize) Ya, hukukta
kıyası 1inci sınıftaki öğrenciler anlar, bak; onu
söyleyeyim.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, güzel gelişmeler oluyor,
güzel tartışıyoruz.
Şenol Hanım
Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Meral Hanım,
Başkanım.
BAŞKAN Şenol Hanım söz istemiyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bana
Şenol Hanım. dediniz de ben de ona bakıyorum.
BAŞKAN Yo Şenol Hanım dedim.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Hayır, beni
susturdu, Başkan beni susturdu! (Gülüşmeler)
BAŞKAN Estağfurullah ya, öyle değil
ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, ben
Sayın Yazıcıyı şöyle anladım
BAŞKAN Öyle cevap hakkı doğurmadan
bir hukuki analiz yapalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yo, yo;
anlamak istiyorum, çok önemli bir düzenleme.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 6271
sayılı Kanun 298e atıf yapıyor, tamam. Peki, daha önce 2
kararname çıkarıldı ve 298de Başbakan geçen -yani
Cumhurbaşkanlığı sistemine uygun- her şey düzeltildi.
Peki, şu anda yapılan, sizin önerdiğiniz düzenlemede o
kıyasen uygulanmada ciddi bir eksiklik olduğu yönünde iddiamız
var yani iddia değil, biz inanıyoruz. Başbakan
çıkarılıyor, Cumhurbaşkanı yazılmıyor;
madem bunda ısrar ediyorsunuz neden yazılmıyor? Ya, bu çok
önemli bir şey.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Müstakil, özel
bir kanun var; müstakil, özel bir kanun var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, müstakil özel bir kanun yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Özel bir kanun
var Cumhurbaşkanı
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Yazın o zaman,
bitsin bu tartışma.
BAŞKAN Peki.
HAYATİ YAZICI (Rize) Ya, Sayın
Beştaş
BAŞKAN Sayın Yazıcı, buyurun.
HAYATİ YAZICI (Rize) Evet, Sayın
Beştaş, çok basit bir hukuk kuralı bu. Bir kanun başka bir
kanuna atıfta bulunuyorsa atıfta bulunulan kanundaki kurallar
atıfta bulunan kanunun öznesi hakkında da uygulanır; orada onun
isminin geçmesi gerekmez, orada onun isminin geçmesi demek mükerrer yazım
demektir. Biz mükerrer yazımı tercih etmedik, konu bu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok basit bir kural. Hakikaten gereksiz bir
tartışma oluyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Muhammet Bey çok iyi
anlar bu konudan!
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde şahsı
adına ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; konuşmama
başlamadan önce Sayın Yazıcıya hemen: Peki, ya
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ne olacak, birincisi o? Peki,
madem ki diğerlerinde var, o zaman buraya koymanızda ne sakınca
var? Çünkü seçimler yansız olmalı dolayısıyla şimdi,
bu sizin yaptığınız açıklamalar önemli olmakla
birlikte buradaki eksikliği gidermiyor. Bu eksik bir düzenlemedir çünkü
genel bir seçim kanunu düzenlemesi yapıyorsunuz; bir. İkincisi,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı aslında siyaset yapamaz
bu 2017 Anayasa kurgusunda fakat siyasetin tam içinde, tam bağrında.
Peki, o zaman, Cumhurbaşkanı Yardımcısını neden
koymuyorsunuz? Dolayısıyla bu konuları birlikte düşünelim
lütfen.
Şimdi, bakın, bu konuda tabii ki 2017ye
nereden geldik, 2017den bugüne nasıl geldik ve bugünden nereye gidiyoruz?
Kuşkusuz, Sayın Yazıcı teker teker açıkladı kendi
gerekçelerini. Ben hepsine yanıt vermeye çalışacağım
fakat nereden geldiğimizi hatırlamamız gerekir. Esasen, 2017
kopuşu tarihimizin en büyük kopuşudur. Tarihimizin derken,
bakın, cumhuriyet tarihi değil, Osmanlı tarihi dâhil olmak üzere
en büyük kopuşudur çünkü zaman olarak tarihimizde bütün yetkileri, devlet
ve yürütme yetkilerini hiçbir zaman tek kişi uhdesinde toplamadı. Bu,
bir ilktir, Osmanlı açısından da ilktir. Bunu eğer görmez
isek o zaman sözcükler üzerinde oynama durumunda kalırız; doğru
ve sağlıklı bir sonuca ulaşamayız.
Peki, 2017ye, bu büyük kopuşa nasıl
gidildi? Bu büyük kopuşa sürekli bir anayasasızlaştırma
adımlarıyla, süreciyle gidildi ve 2017 kopuşunun temel
parametresi demokrasiden uzaklaşmadır. 2017, tüm siyasal karar
mekanizmalarını tasfiye etti, anayasa hukukumuzda hiçbir siyasal
karar mekanizması bulunmamaktadır. Bunu saptamak gerekir. Peki, acaba
bu yasa önerisi 2017 düzenlemesine göre neyi ifade etmektedir? 2021de siz
Cumhur İttifakı olarak bir anayasa girişiminde bulundunuz. Acaba
bu anayasa girişimi kamuoyuyla paylaşılmadığına
göre nasıl yorumlanabilir? Bu yasa önerisi
ışığında zannediyorum, onu da yorumlayabiliriz.
Anayasa Komisyonuna gelince, Anayasa Komisyonu
3üncü kez toplandı. 1inci kez uzlaşmayla İç Tüzükü kabul
ettik, 2nci kez oydaşmayla 27 Mayıs affını
çıkardık. Acaba bunun adı ne? Acaba bunun adı ne, bunu
soruyorum ve en sonunda bunu yanıtlayacağım. Bunu
yanıtlayabilmek için neyin getirildiğini, neyin götürülmek
istendiğini iyi saptamak gerekir.
Şimdi, 2017 tarihle hesaplaşmadır, bu
açık. Kurumlarla, kurallarla ve değerlerle hesaplaşmaktır.
Şimdi acaba bu neyi ifade ediyor? Burada merkezde sandık yer almakta.
Sandık -açıklamaya gerek yok- demokrasinin olmazsa olmaz kalbidir.
Öncesinde demokratik toplum var, sonrasında demokratik devlet var.
Sandığın anlamlı olabilmesi için demokratik toplumun
sağlam olması gerekiyor yani Anayasanın öngördüğü ifade
özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne kadar, toplanma ve gösteri
yürüyüşlerine kadar, hepsine yöneticilerin saygılı olması
gerekiyor. Bir kez sandıktan çıktıktan sonra da anayasal
kurallara saygılı davranmak gerekiyor. Şimdi, buradaki sorun
şu: Temsilî demokraside sandık dışında bir başka
araç yoktur ki halk iradesini yönetime yansıtsın. İşte, bu
açıdan aslında bu seçim yasası önemlidir. Bir önemi de
şudur: Tek sandık kuruluyor, tek zarf söz konusu ve devletin bütün
yetkilerini toplayan, Kanuninin, Fatihin, Abdülhamitin ve bütün
sadrazamların yetkilerini uhdesinde toplayan ve hiçbir siyasal
sorumluluğu bulunmayan kişinin seçimi, bir. İkincisi: Yasama
organının seçimi söz konusu, aynı sandıkta, aynı
zarfta. Bu açıdan siyasal münavebe açısından bu seçim önerisini,
siyasal iktidarın el değiştirmesini kolaylaştıracak
mı yoksa zorlaştırıcı mı; bu açıdan da
kuşkusuz değerlendirmemiz gerekir.
Şu anda yürürlükteki rejime göre 3 büyük engel
söz konusu demokratik seçimler önünde. Birinci engel, bildiğiniz gibi
yüzde 10 baraj. İkinci engel, bildiğiniz üzere yüzde 3lük devlet
yardımı. Siyasal partiler arasında Anayasaya, Avrupa
Sözleşmesi'ne, seçme ve seçilme haklarına halel getiren ciddi
ayrımlardır, ayrımcılıklardır. Ama en önemlisi
Sayın Yazıcı, ben sizi çok dikkatle dinledim. Lütfen, Sayın
Yazıcı'yı meşgul etmeyin. Ama şu anda
sandığı, sandıkta halkın iradesini zedeleyen en büyük
sorun, engel parti başkanlığı yoluyla devlet
başkanlığı ve yürütmedir. Neden öyledir? Çünkü 3 husus var:
Birincisi, siyasal partiler eşit olarak yarışmamaktadırlar,
yarışamamaktadırlar. Bir tarafta devlet başkanı var,
bütün devlet güçlerini elinde tutan kişi var; öbür tarafta diğer
partiler var. Anayasa 68 ve 69 kural olarak askıdadır. Böyle olunca
esasen o kişi çok güçlü olduğundan ve aynı zamanda geçen
yıl bir yönetmelikle kendini bütün kamu görevlilerinin sicil amiri olarak
ilan ettiği için hiçbir kamu görevlisi onun hiyerarşisi
dışında irade koyamamaktadır. O nedenle, muhalif kesimler
demiyorum, demokrasiden yana olan kişiler ama çevreyi savunuyor, ama
üniversite özerkliğini savunuyor, ama işçi haklarını
savunuyor, ama fabrikadaki işçileri savunuyor, demokrasiden yana olan
bütün güçler düşünce özgürlüğü bakımından, gösteri ve
toplanma özgürlüğü bakımından kolayca baskı altına
alınabiliyorlar, anayasal hak ve özgürlüklerden yoksun
kılınabiliyorlar. Yani bugün, Anayasa 13, Anayasa 26 ve devamı,
demokratik toplumun temel taşları Anayasamızda yer alsa da
onların saygı görmemesi için iktidar her türlü görev ve yetkiye sahip
bulunuyor. Demokratik toplumu demek ki sandığa halkın kendi
iradesini düzgün bir biçimde yansıtıcı ortam, demokratik toplum
ortamı bulunmadığından 67nci maddenin eşit ve özgür
oy şeklinde sandığa yansıması çok ciddi engellerle
karşı karşıya bulunmaktadır. Bu durumun, böyle bir
demokrasinin, tırnak içerisinde belirtiyorum, şu anda, günümüz
dünyasında hiçbir örneği bulunmamaktadır. Şimdi, bu
açıdan üç önemli hüküm kategorisi
Demek ki bir, demokratik toplum
kurallarının saygı görmemesi. İki, siyasal partilerin
eşit yarışamaması ve bu nedenle halkın iradesinin
sandığa düzgün yansıyamaması. Bu, bugünkü olan durumdur.
Şimdi, ben bütün konuşmacıları
dinledim. Komisyonda on sekiz saat süreyle, burada da herhâlde bir otuz
altı saat sürebilir, dinleyeceğim ama beni dinlemiyorlar.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Hocam, dinliyoruz
ya.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Dinlemedikleri sürece de anlayamayacaklar. Oysa ben herhangi bir polemik
yapmıyorum, kişilerle uğraşmıyorum; ben ülkenin
geleceği için, demokratik gelecek için gerçekleri ortaya koymaya
çalışıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, 1983te konmuş olan
yüzde 10 baraj, 1995 Anayasa değişikliğiyle Temsilde adalet ve
yönetimde istikrar. kondu. Evet, Anayasa Mahkemesi iptalden kaçındı
fakat 2001 yılında Anayasa değişikliğiyle madde 13e
ölçülülük ilkesi kondu ve hakkın özü kavramı kondu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2001 yılında Anayasaya aykırı
hâle geldi. Avrupa Mahkemesi Uygundur." demedi, Avrupa
standartlarının çok üstündedir." dedi. Yani Bunu indirme görevi
size aittir." dedi. Fakat sayın vekiller, en büyük kopuş 2017de
oldu. 2017de siz değil misiniz Artık bu şeye ihtiyaç
olmayacak. Hükûmet yok, Parlamento önünde sorunlu bir organ
olmadığı için yönetimde istikrar sorunu da kalmayacak."
diyen? Bunun için hükûmeti lağvetmediniz mi, bunun için hükûmeti ortadan
kaldırmadınız mı tarihimizde ilk kez? O zaman 2011de
artık barajın hiçbir anlamı kalmadı. Baraj kesinlikle
2017de oyladığınız Anayasaya aykırıdır.
Bunu söyleyin, Aykırıdır ama biz aykırı olanı
oyluyoruz." deyin yoksa bunun hiçbir açıklaması
bulunmamaktadır. Bunu lütfen kabul edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu, baraj konusu çok önemli bir konudur.
İkinci konu ise il ve ilçe seçim
kurulları. Sayın vekiller, şimdi, biz yetmiş
yıllık tarihimizle övünüyoruz. Seçim hukukunun en temel ve genel
ilkeleri, hiç kimsenin itirazı olmadı bunda. 14 Mayıs 1950den
bu yana biz demokrasiyi yaşatmak için ne acılar çektik. Ya, en
sorunsuz alanı siz Hayır, ben istemiyorum, biz istemiyoruz.
diyorsunuz, lağvediyorsunuz. Hangi şikâyet oldu? Üstelik iki cümlelik
gerekçe bile yazamadınız çünkü siz de inanmıyorsunuz; bunu neden
yapıyorsunuz, neden yapıyorsunuz? Kıdemli
yargıçlarımız görev yapamadı mı, hangi
şikâyetleriniz oldu? Hiçbir inandırıcı akli nedeni
bulunmamaktadır. Bakın, yani ben Gelecek olan demiyorum,
gönderdiğiniz yargıçlar açısından hiçbir nedeni yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Tabii ki üstelik
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
çok özür dilerim efendim.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın AKPnin Grup
Başkanı da buradayken demin Hayati Milletvekilimin söylediği çok
önemli bir şey var
-doğru anladıysam- dedi ki: Görme engelli
vatandaşlarımızla ilgili bir düzeltme, bir önerge
vereceğiz
HAYATİ YAZICI (Rize) Oy
kullanmalarını kolaylaştırıcı bir önerge...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
kolaylaştıracağız. Onların talepleri vardı bu
konuda, bu taleplerini karşılayan bir düzeltme gelecek. Şimdi
ben hassaten rica ediyorum: Seçme, seçilme yeterliliğiyle ilgili,
muhtarlarla ilgili yaptığımız düzenlemede muhtarlarımız
da aynı milletvekilleri gibi, diğer seçilecek olan kişiler gibi
daha önceden, seçim olmadan önce zaten seçilebilme yeterliliğiyle ilgili
başvurularını yapıyorlar, denetleniyorlar ve ondan sonra
seçime giriyorlar. Seçime girdikten sonra muhtara Sen seçildin ama şu nedenden
dolayı artık sana bu görevi vermeyeyiz. demek, mazbatasını
vermemek doğru bir yaklaşım olmayabilir hatta doğru bir
yaklaşım değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu konuda da aynı
görme engelli vatandaşlarımızda yaptığınız
gibi bir iyileştirmeyi yaparsanız, binlerce, on binlerce
muhtarımızın bu konudaki endişesini ortadan
kaldırmış oluruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkanım, ben de bir şey söyleyebilir miyim aynı konuda?
BAŞKAN Bir dakika, Sayın
Yazıcı, Beştaş da söz istedi.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kusura
bakmayın. Aynı meselede, biz Komisyonda da önerdik. Şimdi,
muhtarlarla ilgili meselede, çok kritik bir şey var, yani teklifte
diyorsunuz ki: Muhtarlar seçime giriyor, hiçbir ön şart yok, isteyen aday
olabiliyor fakat sonrasında bir ay içinde seçilme yeterliliğine sahip
olduğunu belgelemesi lazım.
FETİ YILDIZ (İstanbul) On gün.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, burada açıkçası peşinen bir kayyum uygulaması
oluyor çünkü onu inceleyecek olan kurul veya kurum
FETİ YILDIZ (İstanbul) Meral Hanım,
on güne düşürdük onu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yo, ben
izah ediyorum, on gün müydü?
FETİ YILDIZ (İstanbul) On gün.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) On gün,
daha da kötü.
subjektif davranabilir yani
yaşadığımız vakalardan sonra bu konuda bir objektif
tutum tartışmalıdır. Şunu önerdik -biz de önerdik,
Engin Bey de söyledi, önceden yeterlilik araştırılsa çünkü
şöyle bir sonuç çıkacak: Bir muhtar 1.000 oy aldı, bir muhtar
500 aldı, bir muhtar 70 oy aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 1inciye
verilmedi, 2nci 500 oy, 3üncü 70 oy. Muhtarlık, 70 oy alana verilirse
demokratik zemin tamamen kaybolur.
AHMET KAYA (Trabzon) Bir de istenmeyen olaylar
oluyor, yani
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
istenmeyen olaylar da olabilir.
BAŞKAN Sayın Yazıcı, buyurun.
HAYATİ YAZICI (Rize) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Evet, görme engelliler için o düzenlemeyi
getiriyoruz. O 93üncü maddeye değil daha uygun bir yere -YSKyle de
görüşüldü- ona uygun bir şablon ilavesini öngörüyoruz, o sorun
çözülüyor.
Muhtarlarla ilgili iyi ki açtınız, ben
konuşmada hepsine değinemedim. Biz, bu muhtar seçimlerini özel olarak
yaptıralım, yani yerel seçimlerden ayıralım, Anayasa
değişikliğini gerektiriyor. Sizinle görüşmeler
yapıldı, Bülent Turan Grup Başkan Vekili
arkadaşımız bizim Komisyondaydı, sizlerle görüştü,
İYİ Partiyle görüşüldü fakat yaklaşımınız
olmadı. Keşke onu ayırsak, adaylık usulü getirsek,
birleşik oy pusulası yapsak vesaire falan. Bu adaylık öncesi
evrak vermeye de muhtarların karşı çıkacağı
bilgisini edindik. Ya, 100 tane muhtar, bir sürü evrak, bunların incelenmesi
vesaire. Bunları da bu formaliteden korumak için böyle bir yöntem
düşündük ama bu öneriyi de geri çekiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul) O kadar milletvekili
de var Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hangisini?
İSMET YILMAZ (Sivas) Muhtarlarla ilgili
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Geri mi çekiyorsunuz?
HAYATİ YAZICI (Rize) Muhtarlarla ilgili
düzenleme neyse geri çekiyoruz. Yani bu kadar tartışma olduğuna
göre geri çekiyoruz onu da.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, çok önemli, o en azından ileride düzenlenir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi,
teşekkür ederiz. Tabii, teşekkür ederiz. Bir de
BAŞKAN Gayet güzel gidiyor.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok güzel oluyor da o
yüzden, kusura bakmayın.
Öncelikle teşekkür ederim. Muhtarlarla ilgili
yasayı da
Görme engelli vatandaşlarımızın sorunu
çözüldü. Burada bir sıkıntı vardı, bunu da geriye
çekiyoruz. Teşekkür ederiz, zaman zaman bazı konularda Anayasa
değişikliğiyle ilgili falan anlaşmazlıklar olur ama
biz Grup Başkan Vekilleriyle, Sayın Yazıcı, sonuna kadar
müzakereleri yapmaya devam ediyoruz, bundan sonra da devam edeceğiz.
HAYATİ YAZICI (Rize) Bunu gündeminize
alın, biz bu konudaki teklifimizde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam.
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
işte, helal olsun.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
ikinci konuşmacı Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu.
Buyurun Sayın Aydoğdu. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ AYDOĞDU (Aksaray) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Hayati Yazıcı Beyin
muhteşem konuşmasından sonra, görüştüğümüz kanun
teklifiyle ilgili bütün sorular cevabını buldu zannediyorum. Benim
konuşmam biraz, demokrasinin, seçimin iklimi üzerine olacak.
Görüşmekte olduğumuz teklifle ilgili kamuoyunda ve yüce Mecliste
yazılıp söylenenlere baktığımızda bir
kısım siyasetçilerimiz açısından mümkün kelimesinin
içinin boşaldığını ve her şey olabilir
güvensizliğinin her yere sirayet ettirilmek istendiğini, Kesinlikle
olmaz. diyebileceğimiz tek ihtimalin bile müştereken
paylaşılmadığını görmek siyaset kurumumuz
açısından çok üzücü. Bereket ki halk irfanı bu türden
spekülasyonlara prim vermiyor. Bu vahim vaziyet bence siyasi bir gailenin
işareti olduğu kadar, hatta, daha fazla bir fikir
buhranının ve karşılanması çok zor görünen bir
düşünce ihtiyacının belirtisi gibi duruyor.
Kıymetli milletvekilleri, siyasetçinin
alternatifi bulunur. Demokrasi bu alternatifi üretmek için vardır. Ne var
ki bu alternatif dahi düşünceyle üretilir ve ancak milletin tasvibiyle
hayat bulur ama düşünce yetersizliğinin yerine ikame
edebileceğimiz fikirden başka hiçbir şey yoktur. Tekrar ve
tekrar ifade etmeliyim ki düşüncenin, tefekkürün yani aydının,
münevverin, memleket münevverinin alternatifi yoktur. Fikriyat her zaman
fiiliyata takaddüm eder; önce düşünürüz, sonra yaparız. Tefekkür
yoksa bırakın alternatif üretmeyi, siyasetten bile söz edemeyiz. Bu
itibarla, şimdi burada hepimizin üzerinde ittifak edebileceğimizi
sandığım, yoksunluğunu hissettiğimiz asıl hususun
birbirimizi yeterince sevmek ve Türkiyenin önünde biriken sorunları
evrensel standartlarda, bilimsel bir seviyede ve küresel bir çizgide, bir
entelektüel tavır içinde tartışacak, milletimizin muhteşem
mazisini daha muhteşem bir geleceğe bağlayacak bir zümrenin
ufkumuzda belirmesidir.
Siyasetin teorisiz bir pratik olduğu hükmünü
hadiselerin aldığı anlık veçhelere karşı
tavır belirlemede geçerli sayabiliriz ama temel siyasi tutumlar için
doğru değildir, uzun vadede teorisiz siyaset olmaz. Fikir ve
düşünce, siyasetin hayati lojistiğidir ve temel
şartıdır ve siyasi düşünce bence felsefenin en üst
katında oturur. İşte, tam burada esefle fark ediyoruz ki bir
zorluğumuz var. Düşüncenin alet edevatı diyebileceğimiz
lügatimiz, kelimelerimiz ve kavramlarımız öylesine matlaşıp
içerik ve çağrışım öylesine değişmiş ki
samimi düşünce kapıları bir türlü açılamıyor. Biraz
üzerine eğilince hemen görüyoruz ki kavramsız düşünemiyoruz
çünkü kavram olmadan hayata dair esaslı hiçbir şeyi ifade edemiyoruz
ve ifadeyi de düşünceden ayırmak mümkün değil, ifade
düşüncenin çok asli ve esaslı bir parçası. Kavramları
içeriklerine ve nüanslarına uygun açıklıkla kullanmak,
demokratik aklın ve samimiyetin vazgeçilmez şartıdır.
Vuzuh, tariflerle değil, hasbi düşünce gayretleriyle ve samimi
diyalogla sağlanır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İfrat tefrit dalgalanmaları ve hasmane
tepkisellik üslupları, en sarih ifadeleri bile vuzuhtan uzaklaştırır
ve bizi bir kısır döngüye hapseder. İnşa edici
düşünce; içten, derinden, sahihlik zemininde bir düşünce varsa...
Eğer bu olmazsa hayati noktalar hep meçhul kalır. Sadece iyi
bildiğimizi sandığımız alanlarda yoğunlaşan
beyhude çözüm gayretlerimiz, hep bilmediğimiz zaaflarla akamete
uğratılır. Hiç hatırdan çıkarmayalım ki siyasi
partiler olarak en büyük rekabet şansımız fikir üretme
sahasında cereyan eder; oysa, partizanca tavırlar o alana açılan
bütün kapıları kapatabilir. Bugün, ülkemizde yaşanan
muhalefetsizlik bunalımının anası, aslı,
kaynağı, Türkçesi budur. Demokratik siyasi hayatta muhalefet etmenin
ve bunda muvaffakiyetin yegâne kıstası sadece iktidara gelebilmek
değildir ki. Demokrasilerde muhalefetin halk karşında birinci
vazifesi ve borcu, alternatif olacak kıymette fikirler üretebilmektir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun, bravo!
CENGİZ AYDOĞDU (Devamla) Elbette her
devirde ülkemiz sorunlarına farklı çözüm arayışları ve
buna karşı çıkışlar olacaktır. Millî birlik ve
bütünlük tek tipleşerek, aynileşerek değil;
farklılıklarımıza rağmen ve bilhassa
farklılıklarımızla beraber ortak bir şuur inşa
edebilmektir; sosyoloji literatürü buna millî şuur diyor.
Bağımsız, müstakil bir devlet olmak aynı zamanda bir
muhteva meselesidir; bir devletin vatandaşı olmak için o
muhtevayı da içselleştirmeliyiz. Bayrağı savunurken onun
anlamını da benimsemek lazımdır. Ancak ondan sonradır
ki aynı ülkenin insanları olarak aramızdaki eleştiri
tahammülüne hayat hakkı verebiliriz ve buradan fikir alışverişi
doğar. Aynı ülkenin vatandaşları olarak
dayanışmanın, yardımlaşmanın ve
paylaşmanın en hayati, en önemli, en temel, en etkili biçimi fikrî
yardımlaşmadır, fikir alışverişidir. Öte yandan,
demokrasilerde uzlaşmanın başlangıç şartı,
başlangıç zemini halkın iradesidir. Buna inanmazsanız
hiçbir konuda uzlaşamazsınız. Farklı siyasi tercihlerin
beğenmediği hâllerde halk iradesini sorgulamasını asla
hoş göremeyiz. Seçimler, siyasi tercihlerin halkın iradesine yani
milletçe kabul edilen ortak değer ölçülerine arz edilme işidir. Ortak
değer ölçüleri yok ise yahut var da bilinmiyor yahut biliniyor, önemsiz
bulunuyor ise birbirimizle değil, kendi kendimizle dahi
konuşamayız. Bir yanda milletin temel tercihi, öte yanda ideolojiler,
yahut ideolojik yorumlara bağlı marjinallikler; bu ikisi
arasında bir dengenin kurulamayışı ülkemizin en büyük
talihsizliğidir. Dengeyi millete güvenerek kurabiliriz. Bu işin
sırrı, milletin olağanüstü imkânların kaynağı
olduğuna inanmaktır. Siyasi, sosyal ve kültürel dönüşümün
taşıyıcısı olan demokrasi birçok şeyi tabandan
alıp tavana kadar yükseltebilir ve memlekete onun rengini verebilir.
Demokrasi bu idrakten doğmuştur ve bu, insanlığın en
önemli keşfidir.
Kıymetli milletvekilleri, itidal kelimesinin
hiçbir dilde tam karşılığı yoktur. Bu ne demek?
İtidal kelimesinin manasını kavramlaştırma imkânlarına
sadece biz sahibiz demek. Peki, bunu niçin yapamıyoruz,
yapılması lüzumunu niçin anlamıyoruz? Çünkü
bazılarımız, milletin tercihini anlamak yerine milletin
anlamadığını varsayabiliyor, kendi meramını
millete anlatmak yerine neredeyse yüz yıldır bile bile yapılan
hataların millet nezdinde dokunulmazlığı olabileceğini
varsayabiliyor, samimi bir öz eleştiri yapmak yerine siyaset sahnesini bir
örtülü tehdit fitnesine maruz bırakabiliyor. Böylece, hep benzer sebeplerle
varlık içinde yokluğu yaşıyor ve fikir hayatımızın
kısırlığıyla yardımlaşmayı,
bütünleşmeyi farklılıklarla zenginleşmeye dönüştürmeyi
bilmeyen irfansız bir itidalsizlikten kurtulamıyoruz. Hülasa, kaçınmamız
gereken asıl tehlikenin fikir ve düşünce yetersizliğinin bir
buhrana dönüşmesinin olduğunu artık görmeliyiz. Çünkü
fikirsizliğin ve daha da önemlisi samimiyetsizliğin çok kolay zemin
bulabildiğini hatta maalesef kurumsallaşabildiğini görmek
gerçekten üzücü.
Ahmet Hamdi Tanpınarın bir tespitiyle
tamamlamak istiyorum: Milletlerin birikmiş kudretleri nesillerin
hataları üzerinden atlar. diyor üstat. Bir yer altı
ırmağı gibi derinden akan milletimizin değerler hazinesi
geleceğimizin gerçek teminatıdır.
Seçim kanunumuzun milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa Bozovanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlar, sizin
vasıtanızla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
soruyorum: Şanlıurfa ili Bozova ilçesinin hemen
bitişiğinden doğal gaz hattı geçiyor, Bozovada doğal
gaz yok. Elektrik sorunu var. Köyden gelen minibüsler maalesef şehrin
dışında bırakılıyor, köyden yoğurdunu,
yumurtasını, tavuğunu satmaya getiren vatandaş perişan
ve hal pazarı yok, hayvan pazarı yok. 350 bin dönümlük
fıstık alanı var; vatandaşlarımızın
fıstık işletme tesisleri yok, fıstık hali yok. Bozova
turizmle anılması gerekirken maalesef turizmle anılmıyor.
Sulama fiyatları çok yüksek, âdeta vatandaşa Gidin, sulama
fiyatlarının bedelini çıkarmak için esrar ekin. diyorlar. Böyle
bir anlayış olamaz. Şanlıurfadaki Bozova ilçe halkımız
mağdur.
Buradan Bakanlığa sesleniyorum, sizlere
sesleniyorum Sayın Meclis Başkan Vekilim; yani,
Şanlıurfanın Bozova ilçesinin bu mağduriyetini lütfen
giderelim.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın Köksal
34.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 321 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan Milletvekili Seçimi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinde il ve ilçe seçim kurulundaki en kıdemli hâkim
esasının yerine birinci sınıfa ayrılmış
hâkimlerden kura esasıyla belirleme hükmü getirmek istiyorsunuz. En
kıdemli hâkim yerine niçin kura çekme yoluna gidiyorsunuz? Kıdemli
hâkimlerden neden korkuyorsunuz? Tecrübeli, seçim kurullarında görev
yapmış hâkimlerden çekinceniz ne? AKP il, ilçe yöneticisi, kadın
kolu başkanı olan avukatların hâkim, savcılığa
geçtiğini hepimiz biliyoruz. Amaç onlara yol açmak mı?
Kaybedeceğinizi anlayınca Hedefe giden her yol mübah. mı
diyorsunuz? Yokuş aşağı freni boşalmış araba
gibisiniz. Aynı onun gibi siz de sandığa toslayacaksınız.
Milletin boş tenceresi sizi tarihe gömecek!
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91
Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 7nci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde İYİ Parti
Grubu adına Antalya Milletvekili Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, elbette siyaset iddia
meselesidir. Tüm siyasi partiler ülkeyi yönetmek ister, istemelidir de. Ancak
iddia ve yönetme isteğinin sınırı kamu menfaati, milletin
öncelik ve ihtiyaçlarıdır. Seçim kanunu da bu iddia ve yönetme
isteği açısından milletin öncelik, ihtiyaç ve her şeyden
öte adalet duygusuyla eşsiz bir uyum içinde olmalıdır.
Önümüzdeki metin gibi Ben kazanayım, sadece ben kazanayım. Ben
kazanayım da geri kalan umurumda değil. duygusunu toplumun her
kesimine geçiren bir metin, her şeyden önce toplumsal adalet duygusuna ve
uzlaşıya yönelik kasten kötü niyeti barındırmaktadır.
Uğradıkları oy kaybını nasıl telafi edebiliriz
telaşına düşmüş olan Cumhur İttifakı
paydaşları iki yıl boyunca gizli kapılar arkasında
diğer siyasi partilerden saklanarak ve sakınarak, sivil toplumu yok
sayarak; üniversiteler, medya, meslek örgütlerini her zaman
yaptıkları gibi çemberin dışında tutarak; milletin
iradesini değil, kendi nefis ve ihtiyaçlarını kanun metni hâline
getirerek Türk demokrasisi için bir kara lekeyi daha ilk seçimle sona erecek
olan kısıtlı iktidarlarına itinayla
işlemişlerdir. Ancak, geçmişte örneklerini defalarca
yaşadığımız üzere seçim kazanma telaşıyla
yasalar üzerinde oynamaya kalkan iktidar ilk seçimde iktidarını
kaybetmiştir. Kanunlar elbet değişir, bu değişim
dinamik siyasi ve sosyal hayata statik kurallarla her zaman adaptasyon
sağlanamamasının doğal sonucudur. Ancak, seçim
kanunlarının diğer kanunlardan farkı, yapılacak
değişikliklerin özgürlükçü ve modern demokratik bir ortamın
temini ve sonuç olarak adil, tarafsız ve bağımsız seçimlere
hizmet etme amacını taşımasıdır.
Başlıca dayanağı hukuk, en temel yolu ise hukukun
üstünlüğü olması gereken seçim kanunu değişikliklerinin
geldiğimiz noktada başlıca dayanağının Meclis
çoğunluğu avantajı, temel yolunun ise kapalı kapılar
ardında iktidara avantaj sağlama olduğunu üzülerek, daha da
ileri gidersek acıyarak görüyoruz. Eğer hukukun hakkaniyete uygun
olarak tecelli ettiği bir sistemden söz edersek ihtiyaç
duyacağımız en önemli unsur, toplumun tüm kesimlerinin
taleplerinin, iradelerinin ve ihtiyaçlarının
yansıtıldığı bir uzlaşı ortamı
sonucunda gerçekleştirilen yasa yapım süreçleridir. Özellikle en
temel özgürlüklerden olan seçme, seçilme ve siyasette bulunma haklarıyla ilgili
olan bu teklif yönünden en yüksek düzeyde katılım ve değerlendirme
çok önemlidir. Başka bir ifadeyle, belirtilen bu şartları
taşımayan, yalnızca egemenleri ve üstünleri yani iktidarı
koruyan bu sistemin adalet üretmesini, hakkaniyete uygun sonuçlar
doğurmasını ve toplumun tüm kesimlerini kucaklamasını
beklemek ham hayalden öteye geçemiyor.
Değerli milletvekilleri, demokratik
meşruiyetin ön koşulu olan adil ve eşitlikçi seçimlerden
beklenen, hem ülkedeki siyasi eğilim ve taleplerin yasama organına
yansıması hem de ülkeyi yönetecek çoğunlukların hukuka
uygun süreçler neticesinde oluşturulmasıdır.
Dolayısıyla seçim kanunları hakkaniyeti ve adaleti tesis eden
her türlü objektif ve subjektif koşulu bünyesinde
barındırmalıdır, seçmen iradesinin en iyi ve en geniş
şekilde yansıtılmasını sağlamalıdır.
Siyasi partilerin seçimlere detaylı, son anda değiştirilemeyen
ve rekabeti engellemeyen kurallar çerçevesinde katılabilmesinin güvence
altına alınması gerekir. Bu şartların
sağlanmadığı, hukuk devletinin hâkim olmadığı
bir siyasal sistemde demokratik, adil ve eşitlikçi sistemlerden
bahsetmenin imkânı yoktur. Temsilde adalet demokrasinin en önemli
unsurudur. Temsilde adaletin sağlanmadığı hâllerde
meşruiyet sorunlarının yaşanması
kaçınılmazdır. Yönetimde istikrar sağlanması ilkesi
ile temsilde adalet ilkeleri bağdaştırılırken denge
bir diğeri lehine bozulmamalı, yine, bir anayasal ilke olan ölçülülük
ilkesi göz ardı edilmemelidir. Bu amacın sağlanması için
yapılan seçim barajının modern demokrasilerin ortalamasına
çekilmesi zorunludur, böyle bir düzenleme uzlaşma kültürünün gelişmesi
ve yerleşmesine de hizmet edecektir. Toplumun hiçbir kesiminde
dışlanmışlık duygusu yaratılmamalı,
çatışma kültürü toplumda baskın
kılınmamalıdır; çoğunlukçu değil, çoğulcu
bir demokrasiyi gerçekleştirmek amacımız olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu otoriter zihniyet
seçimleri şahsi siyasi ikballerini garanti edecek hâle sokmayı,
çeşitli partiler ve kesimler için siyasal alanın
sınırlarını daraltmayı, hakkaniyete uygun bir rekabet
ortamını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Başka
bir ifadeyle, siyasi varlıklarının zora girdiğini göre
iktidar bloku şahsi siyasi çıkarları uğruna Türk
demokrasisine yeni bir kara leke sürmeye hazırlanmaktadır.
İktidar, bu yasa teklifinde de olduğu gibi, mevcut yasaları
şahsi siyasi menfaatleri doğrultusunda düzenlemenin ve -tabiri
caizse- mevzuatı yamalı bohçaya çevirmenin en kısa vadede
kendisine bazı faydalar sağlayacağı düşüncesinde
olabilir ama unutulmamalıdır ki tüm bu çabalar boşadır.
Türk siyasi tarihi, hukukun üstünlüğünü ihlal eden ve her türlü demokratik
ilkeyi hiçe sayan bu otoriter zihniyeti büyük bir utanç içinde
hatırlayacaktır. Zira hiçbir adil rekabette oyunun kuralları
oyun esnasında ve diğer katılımcılar aleyhine
değiştirilemez. Seçim kanunu gibi, yalnızca tüm
katılımcıları doğrudan etkilemekle kalmayıp aynı
zamanda demokratik bir sistemin teminatı olan kaidelerin yerinden
oynatılmaya çalışılması Türk demokrasisini ve siyasal
sistemi tümden tehdit etmektedir. Ancak hiç şüphe yoktur ki iktidarın
demokratik siyasete yönelik bir silah olarak hazırladığı bu
kanun teklifi dönüp dolaşacak ve kendisini hedef alacaktır.
Bildiğiniz üzere zulüm ahde vefasızlık ve hile denilen üç
kötü haslet kimde varsa bu hasletlerin zararı yine kendisine
dokunacaktır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Seçmenlerimizin helal oylarına halel getirecek bir
düzenlemeye karşı duracağız. Komisyon görüşmelerinde
ifade ettiğimiz eleştiriler ve yapıcı öneriler belki
düşünceleri, görüşleri değiştirmiş olabilir ama maalesef
oyları değiştirmemiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denen ucube sistemin
yansıması olan parmak demokrasisi Komisyonda kendini göstermiş
ve Türk siyaset tarihinde kara bir leke olarak yerini almıştır.
Filozof Sartori der ki: Parmakların akılları olsaydı
demokrasiyi yutan ejderhalar türemezdi." Zafer, ilk seçimde teklifi
geçirmek için kalkan, millet iradesinden, gerçeklerinden ve gönlünden
uzaklaşan parmakların değil, İYİ Partinin
olacaktır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Anayasa Komisyonu
çalışmaları aralıksız on yedi saat sürmüş ve çok
önemli olan bu teklif son derece sağlıksız bir süreçte ve
ortamda yangından mal kaçırırcasına görüşülüp parmak
çoğunluğuyla Komisyondan geçmiştir. Birçok yönden Anayasa'ya
aykırı olan bu teklif, yasama çalışmalarının kötü
bir örneği olarak Parlamento tarihinde yerini almıştır. Biz
İYİ Parti olarak burada bir kez daha siyasetin daha iyiye ve daha
doğruya ulaşmada bir vesile olduğunu hatırlatıyoruz.
Siyasi aktörlerin yegâne çabasının milletimizin helal oylarıyla
seçilip vatana ve millete hizmet etmek olması gerektiğini yeniden
yine hatırlatmak istiyoruz.
AK PARTİli hatip Sayın Yazıcı
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 13üncü maddesinin
Cumhurbaşkanına sınırlama getirdiğini söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Bu maddenin
(4)üncü fıkrasında da hâlâ Başbakan ifadesi geçiyor. Bu
nedenle bu kanun da değişmeli. Üstelik 11inci madde en çok
tartışılan maddelerden biri. Bu kadar tartışıldığına
göre, gelin -Komisyonda yapmış olduğumuz teklifi burada da
yineleyeceğiz- hep beraber bu tartışmaya son verelim. Kaldı
ki yasalarda mükerrerlik olmaz. Madde metinleri değişik kanunlarda
yeniden yine yer alabilir; misalen, Anayasa maddelerinde, HMKde, CMKde ve
şu anda Adalet Komisyonunda görüşülen yasada der ki: Hâkimlerin
kararları gerekçesiz olamaz." Demek ki birden fazla kanunda aynı
madde yer alabiliyormuş.
Şimdi, görüşmekte olduğumuz seçim
kanununa ilişkin değişiklik teklifimizin de bu nazarda bir kez
daha değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Gazi Meclisi ve yüce
Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki
konuşacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine grubumun görüşlerini sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisinin Eylül
2020den önce başladığı seçim kanunlarında
değişiklik teklifi çalışmaları bir buçuk yıl
sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna ulaştı. Bu arada,
bu sürenin bir kısmını MHPyle birlikte yürüttüklerini ve ortak
imzayla teklifi sunduklarını hatırlatalım.
Komisyon görüşmeleri sırasında
basına yansıttıkları tartışma
başlıklarını anımsatmıştım.
Kulaklarına fısıldanan gazetecilere göre, seçim barajının
yüzde 1e düşürülmesi, yüzde 5e düşürülmesi, yüzde 7ye
düşürülmesi tartışılmış; Türkiye
milletvekilliği tartışılmış; yine, Adalet ve
Kalkınma Partisi kendi içerisinde yani 100-150 milletvekilinin
aldıkları oy oranında Mecliste temsil edilmesine olanak
tanıyacak bir düzenlemeyi tartışmışlar; yine, hazine
yardımından yararlanma şartlarının
değiştirilmesini tartışmış Adalet ve
Kalkınma Partisi; yine, ittifak içerisinde baraj olup olmamasını
tartışmış kendi içerisinde; dar bölgeyi
tartışmış, daraltılmış bölgeyi
tartışmış; il ve ilçe seçim kurulu başkan ve hâkim
üyelerinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından atanmasını da
tartışmışlar; sandık kurulu üyelerinin belirlenmesinin
yöntemine dair de tartışma yürütmüşler fakat biz bu
tartışma başlıklarının
ayrıntılarını bilmiyoruz, bundan daha fazla olduğunu
tahmin edebiliriz.
Tartışma başlıkları ve
bugün görüştüğümüz tekliflerle ilgili olarak şunu
söyleyebilirim: Bu teklif kesinlikle bir toplumsal ihtiyacın
karşılanması amacını taşımıyor. Yani
istediğiniz kahvehaneye gidebilirsiniz, insanların toplu olarak
bulunduğu her yere gidebilirsiniz Adalet ve Kalkınma Partisi ile
Milliyetçi Hareket Partisi seçim kanunlarında böyle bir
değişiklik öngörüyorlar, ne dersiniz? Bu sizin gündeminizde mi? diye
sorun, emin olun, yüzde 99undan fazlasını heyecanlandırmayacak;
ayrıca, böyle bir gündemleri olmadığını göreceksiniz.
Ayrıca, gerçekten, seçim kurumunun, seçim
kurullarının bir dizi sorunu var. Bakın, ben Komisyonda da
söyledim, burada bir kez daha söylüyorum: 2012-2013te, o dönem Yüksek Seçim
Kurulunda temsilcisi olan siyasi partilerin; Milliyetçi Hareket Partisinin,
Adalet ve Kalkınma Partisinin, Cumhuriyet Halk Partisinin, Halkların
Demokratik Partisi kurulmadan önce Barış ve Demokrasi Partisinin,
ayrıca Saadet Partisinin temsilcilerinin birlikte
çalıştıkları, Yüksek Seçim Kurulu bürokratlarının
ve Yüksek Seçim Kurulu üyesi yargıçların birlikte
çalıştıkları tasarılar vardı, seçim
yasalarını bir bütün olarak tartışmıştı o
zaman bu ekip. Eğer gerçekten bu ülke için bir şey yapmak
istiyorsanız, seçim yasalarında toplumun yararına bir düzenleme
yapmak istiyorsanız başlangıç noktası orası
olmalı, yoksa bu getirdiğiniz düzenlemelerin hiçbiri toplum
yararına değil. Peki, kimin yararına? Cumhur
İttifakı'nın yararına. Neden? Çünkü yüzde 7nin kimin için
getirildiği belli, ittifakların çıkaracağı
milletvekilini hesaplama yönteminin değiştirilmesinin de kimin için
getirildiği belli; seçim kurullarının
başkanlarının kıdemli hâkimler arasından değil
kurayla belirlenmesinin hangi amacı taşıdığı da
belli, kime hizmet edeceği de belli; Cumhurbaşkanının seçim
yasaklarından muaf tutulmasına ilişkin düzenlemenin de kime
hizmet ettiği belli; yine, seçmen kütüklerinin üç ay öncesinin, bir
yıl öncesinin esas alınmasının da kime hizmet ettiği
belli. Ben birazdan kime hizmet ettiğini anlatacağım.
Bakın, seçimleri Yüksek Seçim Kurulu, il seçim
kurulu, ilçe seçim kurulu ve sandık kurulları yönetiyor; Yüksek Seçim
Kurulu, il seçim kurulları, ilçe seçim kurulları ve sandık
kurulları. Bir düşünün, yakın geçmişte ülke olarak il seçim
kurullarını tartıştık mı, ilçe seçim
kurullarını tartıştık mı, sandık
kurullarını tartıştık mı? Elinizi
vicdanınıza koyun. Hiçbirini tartışmadık ama Yüksek
Seçim Kurulunu tartıştık. Neden? Çünkü
tartışmalı, şaibeli kararlara imza attı. Neydi onlar?
OHAL KHKleriyle ihraç edilen seçilmiş belediye başkanlarına
mazbata verilmemesi, sandıkların taşınması ve
birleştirilmesine ilişkin kararlar, mühürsüz oy
pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin kararlar ve
son olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçiminin iptaline ilişkin kararları. Dolayısıyla,
tartışılan bir kurum varsa Yüksek Seçim Kurulu
tartışmalıydı. Peki, neden tartışılan kurulu
değil de daha az tartışılan il ve ilçe seçim kurulu
üyelerinin belirlenmesini değiştiriyorsunuz? Eğer toplum için
bir şey yapacaksanız, toplumun kafasında bir soru işareti
varsa Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili var; onun üyelerinin seçimini
değiştirebilirsiniz. Üstelik daha az tartışmalı
olabilirdi. Neden? Çünkü Yüksek Seçim Kurulunun 11 üyesinin 6sı
Yargıtay üyeleri arasından, 5i Danıştay üyeleri
arasından seçimle belirleniyor; hepsi yüksek yargı üyesi insanlar.
Bunların içerisinden kurayla belirleyin. Niye bunu getirmiyorsunuz da
Yüksek Seçim Kurulu üyeleri yerine il, ilçe seçim kurulu üyelerini kurayla
getiriyorsunuz? Üstelik -daha başka bir şey söyleyeyim- Temmuz
2016da, darbeden sonra yüksek yargı mensubu üyelerinin
tamamını, Yargıtay ve Danıştay üyelerini görevden
aldınız; her biri kırk iki saniye süren gelişmeler
sonucunda, onların içerisinden istediğiniz kişileri
Yargıtay ve Danıştay üyesi olarak görevlendirdiniz. Onların
içerisinden bile kura çekmiyorsunuz ama diyorsunuz ki: Kıdemli hâkimler
il ve ilçe seçim kurulu başkanı olmasın, Yüksek Seçim Kurulu aynı
biçimde çalışmaya devam etsin. Dolayısıyla, burada iyi
niyetli bir düzenleme olmadığını düşünüyorum.
Bir başka şey, gerçekten, bakın,
hâkimlerin, yargıçların, seçim kurulu üyesi olan
yargıçların belirlenmesine ilişkin kural yaklaşık
yetmiş iki yıldır yürürlükte; yetmiş iki yıl boyunca
çok az tartışılan bir kuraldı. Bizi izleyenler -şu
anda izleyen kimse yok ama- sakın şöyle bir şey düşünmesin:
Şu anda her ildeki, her ilçedeki en kıdemli hâkim oldukça
tarafsız, oldukça bağımsız, oldukça hukuka uygun kararlar
veriyor. Ben böyle bir şey söylemiyorum. Bugün bu ülkede
tartışılan kararların büyük bir bölümünü bu yargıçlar
veriyor ama buna bile tahammül edemiyorsunuz. Neden? Çünkü 2016
yılından sonra, bugün görev yapan yargıçların yüzde
60ını adil olmayan, objektif olmayan, liyakate dayanmayan bir
yöntemle atadınız. Bunların içerisinden il ve ilçe seçim kurulu
başkanı ve üyesi olan yargıçları belirlemek istiyorsunuz.
Yetmiş iki yıllık bir düzeni değiştiriyorsunuz, en az
tartışılan kısmını değiştiriyorsunuz ve
sadece kendinize hizmet etsin diye değiştiriyorsunuz.
Şimdi, peki, başka neler var bu yasa
teklifinin içerisinde, birinci bölüm ve sonrasında? Birkaç şey var;
seçim barajı var, söyledim, kime getirildiği belli.
İttifakların oy dağılımı meselesi var; tamamen
seçim sonuçlarına etki edeceğini düşündüğünüz, sizin
lehinize olacağını düşündüğünüz bir düzenleme
getiriyorsunuz ama bir kez daha söylüyorum: İttifaklara ilişkin yasa
düzenlemesini getirdiğinizde, tek siz ittifak kurarsınız diye
düşünüyordunuz ve DHondt sistemi içerisinde daha çok
yararlanırız diye düşünüyordunuz ama öyle olmadı,
karşınızda ittifaklar oluştu ve bundan daha kârlı
çıktılar, sizden daha fazla milletvekili çıkardılar.
Şimdi, bu değişiklikten sonra, karşınızdaki
ittifakı bir birlik olmaya zorluyorsunuz. Karşınızda bir
ittifak değil, emin olun, 2022 yılında veya 2023
yılında yapılacak bir seçimde karşınızda bir
birlik oluşturacaksınız. Çok daha ittifaktan çok daha güçlü bir
birlik oluşturacaksınız ve dolayısıyla öyle
masabaşında hesap ettiğiniz sonuçlara yol açmayacak.
Grup kurma şartını kaldırıyorsunuz.
Herkes söyledi; Adalet ve Kalkınma Partisi bu şekilde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde seçildi, seçime girdi, yüzde 36yla Meclisin yüzde 60
çoğunluğunu elde etti. O zaman işinize geliyordu, bugün
işinize gelmiyor, bunu yürürlükten kaldırıyorsunuz. Örgütlenme
özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak yerine, örgütlenmeyi
zorlaştıran, güçleştiren, siyasi partilerin serbestçe, özgürce
seçime girmesini zorlaştıran kurallar getiriyorsunuz. Çok somut bir
örnek sunuyoruz, öneri sunuyoruz, diyoruz ki: Eğer bu ülkenin
Cumhurbaşkanı 100 bin kişinin teklifiyle aday olabiliyorsa
siyasi partiler de paralel biçimde, 100 bin kişinin teklifiyle seçime
girebilsinler. Yok 41 ilde örgütlüymüş, yok bunların üçte 1inde
örgütlüymüş, yok grubu varmış, yok şu varmış;
bütün bunları incelemekten Yargıtayı da kurtarın, Meclisi,
Yüksek Seçim Kurulunu da kurtarın; 100 bin imzayı veren siyasi parti
seçime katılabilsin diyoruz.
Cumhurbaşkanı meselesiyle ilgili -sürem
çok az- Hayati Bey'in söylediği tam olarak doğru değil. Şu
anlamda doğru değil
Hayati Bey diyor ki: 6271 sayılı
Kanunun 13üncü maddesi uyarınca, bu kanunda hüküm bulunmayan hâllerde
298 sayılı Kanun, Milletvekili Seçimi Kanunu, ve diğer
kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Diyor ki: 6271, 298e atıfta bulunuyor. Açın, bakın, 6271in
13üncü maddesinde Cumhurbaşkanına ilişkin herhangi bir yasak
var mı? Kesinlikle yoktur. Bu yasağın düzenlendiği tek
kural 298 sayılı Kanunun 66 ve 67nci maddesidir. Orada da
başbakan, bakanlar ve memurlara ilişkin yasaklar genel olarak
düzenlenmişti. Eğer 6271/13e hüküm koymuyorsanız, 298den de
Başbakanı çıkarıp Cumhurbaşkanına ilişkin
bir sınırlama koymuyorsanız bunun bir tek anlamı
vardır; ağaya her şey beleş.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
bakıyorum, Sayın Yazıcı yok; tabii, sıralar çok seyrek
olduğu için görebiliyorum, hemen hemen bomboş; olsaydı görürdüm;
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Herkes kuliste, kuliste.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Bakıyorum, Sayın Yıldız da yok. Yani
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sakarya burada,
Sakarya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Vekilim, burada; lütfen ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok
affedersiniz, özür diliyorum. Burada oturduğunuz için
Tamam;
Yıldız kazandı, Yazıcı kaybetti.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Sayın Vekilin gözlüğünün numarası biraz az gelince
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sizi görüyorum Hanımefendi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Çok
teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Gözlüksüz de görüyorum.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Çok
teşekkür ediyorum, önde olduğum için.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Laf
atmanıza hiç gerek yoktu. (CHP sıralarından alkışlar)
Hiç de böyle üst düzeyde bir şey olmadı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hocam, oraya fazla
sataşma, Sakarya orada. (Gülüşmeler)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Peki.
Efendim, öncelikle teşekkür etmek istiyorum
çünkü engellilerle ilgili bir madde ihdas ettiniz; bu önemli. Zira,
yaklaşık on sekiz aylık çalışma sonucu, tabii ki
kapalı kapılar arkasında, herhangi bir katılımcılığın
olmadığı bir çalışma sonucu getirilen bu teklif, on
sekiz saat süreyle yine gece karanlığında
tartışıldı, konuşuldu ve sabaha karşı -tabii
sabahleyin, sabah sekize doğru- sadece on sekiz dakikada bizim 15 ek madde
ihdasımız okundu, tutanaklara geçti ama en azından, şimdi
birinin kabul görmüş olması sevindirici. Ancak -Sayın
Yazıcı yok- nedir dedim? 1inci Komisyon toplantısı
Birincisi, uzlaşmaydı; ikincisi, oydaşma. Bunun adını
sonuna doğru söyleyeceğim ama tabii ki bu, engelliler konusu önemli.
Şimdi, burada, aslında demokrasi gereği
Gerçi, Sayın Yazıcı bizi dinleme gereği duymadı.
Şunu söyleyebiliriz Sayın Yıldız: Demek ki yarı
yarıya sahipleniliyor bu -Sayın Yazıcı burada bulunmuyor ya
da AKP sıralarında yüzde 10 bile yok, yüzde 5 bile yok- demek ki bu
kadar sahipleniyorlar. Sahiplenmiyorsunuz, inanmıyorsunuz çünkü bunun
Türkiye'nin hayrına olduğuna, Türkiye demokrasisini geliştirici
bir yasa önerisi olduğuna inanmıyorsunuz demek ki. (CHP
sıralarından alkışlar) İnansaydınız bu
sıralar bu şekilde bomboş olmazdı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Millî maç var,
dışarıda millî maç izliyorlar.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Peki, buradaki bir sorun da nedir? Bakın, biz, sabaha kadar konuştuk,
gece karanlığında, gecenin zifirî karanlığında
sanki öbür gün yokmuş gibi, gündüz yokmuş gibi. Şimdi de
televizyon yayınlarının olmadığı bir sıraya,
geceye rastlattınız; yarın akşam da böyle
yapacaksınız. Karanlıklar yasasından hayır gelmez.
(CHP sıralarından alkışlar) Karanlıklar
yasasından hiçbir zaman demokrasi inşa edilmez, demokrasi
geliştirilemez. Hele hele bir toplumun siyasal ve anayasal
kazanımları bu kadar ucuz bir biçimde harcanıyorsa hayır
gelmez; bunu kabul edelim sayın vekiller. Laf aramızda, nasılsa
kimse duymuyor, dolayısıyla buradan demokrasi çıkmaz.
Karanlıkta kimse duymuyor, siz duyuyorsunuz sadece, dolayısıyla
korkmanıza hiç gerek yok diye düşünüyorum.
Şimdi, birinci bölümde çok konuştuk,
değindik. Bakın, hiçbir biçimde -burada beni bir partili olarak
görmeyin- yüzde 7 barajını hiçbir hukuki ölçüte
vuramazsınız. Yüzde 7 barajı kesinlikle, sizin tümüyle
sıfırladığınız bir barajdır; 2017de bunu
sıfırladınız. Hiçbir biçimde yüzde 7 barajını
açıklayamazsınız, hiçbir gerekçesi olamaz. Hele hele 2nci
maddeyi 2018den sonra vazgeçip yeniden yazdığınız
şekliyle yüzde 7 barajı savunulamaz. Bu, çok açıktır, bunun
savunulacak bir tarafı bulunmamaktadır. Şimdi, bu yüzde 7
barajı aslında, 1983te askerlerin koyduğu bu barajın çöpe
götürdüğü oylardan çok daha fazlasını çöpe götürmektedir. Ben
tabii ki Kim daha demokrat? Askerler mi daha az demokrattı, yoksa siz mi
daha az demokratsınız? böyle bir soruyu sormuyorum ama şu
açık: 1983teki yüzde 10 baraj parlamenter rejimde 2023teki yüzde 7
barajın çok altında kalmaktadır; bu, açıktır.
Şimdi, bu bölümde yer alan ikinci husus, il ve
ilçe seçim kurullarıdır. İl ve ilçe seçim kurullarının
neden kaldırıldığına dair hiçbir gerekçeniz yoktur ve
bunu da koyamadınız, koyamadınız,
koyamayacaksınız. Gelin, sayın vekiller, Sayın Grup
Başkanı, Sayın Yıldız; çok geç olmadan -nasıl ki
engellileri koydunuz, çok iyi yaptınız, teşekkür ediyorum- bu il
ve ilçe seçim kurullarında kıdem usulünden vazgeçmeyelim,
yapmayalım yani bizim demokrasimizin yetmiş yıllık tarihi
var, yetmiş yıllık tarihte çok az ilke bu şekilde
istikrarlı olarak korunabilmiştir. Bunu yapmayalım yani buna
ortak olarak kendi geçmişimize, kendi birikimimize ihanet etmeyelim;
etmeyelim çünkü bunun bir sakıncası yok. Eğer bazı olumsuz
tarafları varsa, eleştirilecek tarafları varsa bunu düzeltelim
ama bunu ortadan kaldırdığınız zaman hiçbir biçimde
bunu gerekçelendiremezsiniz, bunu izah edemezsiniz. Zamanımız var,
bunu tutalım çünkü zaten bunu bombalayan, seçim
sandığını bombalayan bir düzenleme 2017de
yapıldı. Hiçbir biçimde, bütün devlet güçlerini uhdesinde toplayan
kişinin bir siyasal parti genel başkanı olarak
davranamayacağını, diğer partilerle eşit ve özgür bir
biçimde yarışarak seçime giremeyeceğini hepimiz biliyoruz.
Kaldı ki burada yasaklardan da bağışık tuttunuz, yardımcısını
da yasaklar faslına sokmadınız; o zaman bu çok açık. Yani
bu bile sizi tatmin etmiyor mu da neden bunu değiştiriyorsunuz?
Bakın, ben ne Komisyonda ne de burada Kimi
getireceksiniz? sorusunu sormadım, Niçin götürüyorsunuz? dedim ama
açıkçası, hiçbir yanıt veremediğiniz için ben de hukukçu
olarak en son aklıma gelmesi gereken şeyi
Peki, iyi de yani kimi
getireceksiniz? Neden getireceksiniz? O zaman bu soruları sormak benim
için meşru ve haklı. Yani bu kurulları lağvetmenin hiçbir
hukuki, haklı ve meşru dayanağı bulunmamaktadır, bu
itibarla bundan vazgeçelim. Kaldı ki üç ay içerisinde bunları
değiştirip yenilerini getireceksiniz. Ama Anayasanın maddeleri
açık; Anayasa madde 37, madde 67, madde 79, madde 138, madde 139
açık. Hatta Komisyonda, üç ay içerisinde gidecek olan, götürülecek olan,
görevden alınacak olan hâkimlerin mesleki haysiyetini de
zedeleyeceğini söyledim; Anayasa 17ye de aykırı. Bu kadar
aykırılık varken neden ısrar ediliyor doğrusu hiçbir
biçimde anlaşılır değildir.
Bu açıdan, tabii, diğer seçim
özgürlüğünü, özgür oy, adil seçim kuralını bozan, esasen devlet
başkanlığı yoluyla parti başkanlığına
baktığımız zaman, orada, birinci konuşmamda
söylediğim gibi, Anayasanın birçok hükmü askıya
alındığı için -esasen 67, 68, 69- sayın vekiller,
2nci maddenin içeriğini boşaltıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti insan
haklarına dayanan, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devletidir. 2nci
maddedeki demokratik devlet ancak 67nci maddenin, 68inci maddenin, 69uncu
maddenin saygı görmesiyle savunulabilir ve tabii ki diğer maddelerin,
13üncü maddenin. Şimdi, siz, Anayasanın değiştirilmez
maddelerine sıra gelince Biz Anayasanın değiştirilmez
maddelerini sahipleniyoruz. diyorsunuz ama Anayasanın
değiştirilmez maddesi olan 2nci maddenin içeriğini
boşaltıyorsunuz. O zaman samimi olun Biz, Türkiye Cumhuriyeti insan
haklarına dayanan, demokratik ve laik, sosyal bir hukuk devletidir.
kuralını benimsemiyoruz. deyin, biz de bilelim bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Açıkça sizinle hangi dilde
konuşacağımızı, hangi dilde
tartışacağımızı bilerek o dili
kullanırız ama bunu yapmaksızın, siz, Anayasanın
diğer maddelerini, seçim güvenliğini, sandık güvenliğini
güvenceye alan maddeleri teker teker ihlal ettikten sonra Hayır, biz
Anayasa madde 2yi sahipleniyoruz, değişmez maddesi, bizim
sahiplendiğimiz bir maddedir. demenizin, demenin bir anlamı
bulunmamaktadır. Sandık sadece 67, 68 değil, 2 değil;
127nci madde de öyledir, kayyuma kadar giden süreç budur, gerek ulusal
demokrasi gerek yerel demokrasi. Cumhurbaşkanına verilen yetkilerle
Cumhurbaşkanı siyaset yapmıyor. Tek siyasal makam
burasıdır ama burası da müzakere edemiyor. İşte,
Anayasa Komisyonunun birinci oturumunda uzlaşma, ikinci oturumunda
oydaşma; üçüncü oturumunda eğer bu çok sakıncalı, çok yönlü
olarak Anayasaya ve demokrasiye aykırı hükümlerin en azından
bir kısmı ayıklanmazsa bu, inatlaşmadır ve
inatlaşma yoluyla, sayısal üstünlükle dayatmadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz.
Buyurun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ İHSAN YAVUZ
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milletvekili
Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Gazi
Meclisimizin siz değerli milletvekillerini ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifimiz
akşamdan sabaha ortaya çıkmış değildir; özellikle
seçim kanunlarına ilişkin uzun yıllara sâri ortaya çıkan
handikapları çözüme kavuşturmak, bu anlamda ihtiyaç ve beklentileri
karşılamak üzere yoğun bir emek harcanarak
çıkartılmıştır.
Bu çalışma esnasında kılı
kırk yararcasına hareket ettik, meseleyi tüm boyutlarıyla ele
alıp şayet değişiklik gerekiyorsa demokrasimize ve seçim
güvenliğine en uygun düşecek şekilde titiz bir çalışma
yürüttük. Teklifimizdeki değişiklikleri 5 ana başlık
altında özetlememiz mümkündür: Seçim barajı, milletvekili
dağılım usulü, siyasi partiler ve seçime katılma, seçim
kurulları, seçmenle ilgili bir kısım düzenlemeler.
Kanun teklifimizin kamuoyuyla
paylaşılmasından bu yana gördük ki muhalefet eleştiri
merkezine milletvekili dağılım usulü ve seçim kurulları
noktasındaki değişiklikleri koydu. Oysa milletvekillerinin
dağılım usulü, her partinin aldığı oyun sadece
kendine yaraması, hangi oranda oy aldıysa o oranda vekil
çıkartması ve başka partilerin artık oylarıyla
fazladan vekil çıkartamaması şeklinde düzenlenmiştir.
Hiçbir seçmen oy verirken Benim partimin artık oylarıyla başka
parti vekil çıkartsın." diye istemez. Herhangi bir partinin
yönetimi kendi tabanının başka partiye oy vermesini istiyorsa
bunu direkt de yapabilir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Onu da siz
çıkarttınız.
ALİ İHSAN YAVUZ (Devamla) Zaten seçim
mevzuatımız bir partinin diğer partiyi alenen desteklemesine
imkân verir mahiyettedir.
Bu değişikliğe ilişkin,
görünürde kıyameti koparan muhalefetin, Komisyon görüşmeleri
esnasında -mesela Ce-Ha-Penin- her maddeye ilişkin önerge vermesine
rağmen bu maddeye dair değişiklik veya maddenin metinden
çıkartılması doğrultusunda önerge vermemiş
olmasını kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Muhalefetin, seçim
kurullarına ilişkin önerimize dönük eleştirilerini de anlamak
mümkün değildir. Neymiş efendim, seçim süreçlerinin hiçbirinde kura
yokmuş da burada neden varmış?
AHMET KAYA (Trabzon) İstanbulda gördük,
İstanbulda. Vallahi, bu konuda keşke siz
konuşmasaydınız. İstanbulda da aynı şeyleri
söylüyordunuz.
ALİ İHSAN YAVUZ (Devamla) Oysa,
sandık başkanı ve memur üyeler belirlenirken kura var. Yine,
ilçe seçim kurulu memur üyelerinin tespitinde de kura var. Deniyor ki: On iki
yıllık bir hâkim kuraya nasıl dâhil edilir? Ya kuradan
çıkarsa on iki yıllık bir hâkim nasıl bu işi yapacak?
Değerli milletvekilleri, Hukuk eğitimi
almış, stajını yapmış, on iki yıl hâkimlik
mesleğini icra etmiş kişilerin çıkan yasaları
doğru uygulayamayacağı fikrine peşinen nasıl sahip
oluyorsunuz Allah aşkına? diye sormak istiyorum. Mesleğinin
sonuna yaklaşmış, emekliliğine az kalmış bir
başkan, 2 il seçim kurulu üyesinden 1inin de on iki yıllık bir
hâkimin olmasında ne sakınca var sanki?
AHMET KAYA (Trabzon) Hiçbir şey olmazsa bir
şey olabilir!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Hiçbir şey
olmazsa bir şey olabilir!
ALİ İHSAN YAVUZ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepimiz biliyoruz ki siyasi partiler
demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarındandır ancak salt
siyasi partilerin varlığı başlı başına
demokratik hayatın var olduğu anlamına gelmez ki. Bu anlamda,
siyasi partiler kadar seçmenin iradesini özgürce sandığa
yansıtabilmesi ve seçim güvenliğinin sağlanması da çok
büyük ehemmiyet arz etmektedir. Tekrar belirtmek gerekirse siyasi partiler
seçmen ve seçim kavramları birbirleriyle son derece ilintilidir.
Dolayısıyla, siyasi partiler seçmen ve seçim kavramlarına
yüklediğimiz anlam ile bu anlamın doğru, düzgün ve dengeli
temellendirilmiş olması, hiç şüphesiz nasıl bir demokrasiye
sahip olduğumuzun en temel göstergelerindendir. İşte bizim de bu
kanun teklifindeki amacımız, siyasi partilerin varlık
nedenlerine uygun bir yapılanma zemini oluşturmak, seçimlerin daha
güvenlikli yapılabilmesine katkı sağlamak ve özellikle de
seçmenin iradesinin sandığa en doğru şekilde
yansıması noktasında uygun bir atmosfer oluşturmaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz üzere bir partinin seçime katılabilmesi
için seçimlerden altı ay önce belli oranda teşkilatlanması ve
büyük kongresini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunması gerekiyor. Teklifimizle, madde metnindeki
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması kısmını
kaldırıyoruz. Esasen bu kısmın kaldırılıyor
olması, partilerin aleyhine bir durum olarak asla gösterilemez. Zira,
partiler, seçimleri kazanmak suretiyle ülke yönetiminde söz sahibi olmak için
kurulurlar. Bu amacın gerçekleşmesi için de partilerin
teşkilatlanması olmazsa olmazdır. Dolayısıyla, TBMMde
grubu bulunmasını seçime katılabilme nedeni olmaktan
çıkartmak, aslında partilerin teşkilatlanmasını daha
ziyade öne çıkartmak, öncelemek demektir. Zaten partilerin varlık
sebebi de bu değil mi?
Yine, seçime katılma hakkını muhafaza
edebilmesi için teşkilatlanma nisabınca 2 kereden fazla kongrelerin
ihmal edilmemesine ilişkin teklifimizde hem partilerin kuruluş
amacına uygun davranılmasına ve hem de parti içi demokrasiye
katkı sunar niteliktedir. Teşkilatımı kâğıt
üzerinde kurarım, sonra bir daha kongre yapmam, istediğimi
alırım, istediğimi veririm. anlayışını
belli oranda yok edecek bir düzenlemedir bu. Teşkilatlanma nisabınca
kongre yapmak katiyen zor bir iş de değildir. Partiler kongre yapacak
ki delege seçimini yapabilsin, delege seçimi yapılabilsin. Kongreler
yapılacak ki ilçe başkanı, il başkanı ve genel
başkan ile diğer kurullar delegeler marifetiyle seçilebilsin. Tüm
bunlar olacak ki yarış olsun, seçim olsun, parti içi demokrasi olsun
yani parti olsun. İşte bu düzenlemeyle biz bunu sağlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diğer değişikliklerin çok büyük bir
kısmı seçmenin durumuna ilişkindir zaten. Bu kanun teklifimizle,
seçmen olma, seçmen hakkının kaybolmaması ve seçmenin iradesinin
kesintisiz bir şekilde sandığa yansıması ve benzeri
noktalarda atmış olduğumuz adımlar gerçekten bu teklifin
ağırlık noktasını oluşturmaktadır. Mesela,
adres kapanma ve diğer sebeplerle havuza düşen ve seçmen olamayan
vatandaşlarımızın bu düzenlemeden sonra hiçbir şekilde
seçmen olma hakkını kaybetmeyecek olması birilerince
önemsenmemiş olsa da şahsen biz bunun ne anlama geldiğinin ve de
milletimiz tarafından nasıl takdir edildiğinin
farkındayız. Usulsüz seçmen nakli sebebiyle seçim kurullarınca
seçmen kaydı dondurulan ve bu yüzden oy kullanamayan bir kısım
seçmenlerimizin bu sebeple seçme hakkının dondurulmayacağını
hükme bağlamak ve ne olursa olsun oy kullanma hakkının yok
olmamasını sağlamak birileri için olmasa da bizim için çok
önemliydi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız, 2019 Mahallî İdareler
Seçiminde usulsüz seçmen nakli sebebiyle 88.916 seçmen seçim kurullarınca
seçmen kayıtları dondurulduğu için oy kullanamadı.
Teklifimiz yasalaşırsa -ki inşallah, siz değerli
milletvekillerimizin oylarıyla yasalaşacak- işte o zaman, ne
adres kapanması sebebiyle havuza düşen ortalama her seçim döneminde
yaklaşık 500 bin kişi ne seçim kurullarınca seçmen
kaydının dondurulması sebebiyle seçmen olma hakkından
mahrum olan 88.916 kişi ve ne de başka herhangi bir sebeple hiç kimse
seçmen olma imkânından mahrum bırakılmamış olacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi siz söyleyin,
kanun teklifimizin bu bölümleri önemsiz mi ya da gereksiz mi? Önemsiz ve
gereksiz değilse -ki bizce değil- o zaman, kanun teklifimizin
kamuoyuyla paylaşılmasından bugüne bu noktalarına
ilişkin neden tek cümle edilmedi, etmedi muhalefet?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ İHSAN YAVUZ (Devamla) Muhalefet
neden hâlâ bu teklifimize ilişkin Cumhur İttifakı sadece
kendilerini kurtaracak değişiklikler yaptı. diyerek
yapılan işi değersizleştirmeye çalışıyor?
Bir seçimde, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu bile adres kapanma sebebiyle seçmen
olamamıştı, bu değişiklik o konuyu da çözüyor. Bu da
mı Cumhur İttifakının lehine, yoksa muhalefet için bu da
mı önemsiz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte her bir maddesi bu derece önemli olan
Daha adil,
daha güvenlikli ve daha demokratik bir tablonun ortaya çıkması için
üzerinde uzun süre çalışarak oluşturduk bu kanun teklifimizi.
Kanun teklifimizin siz değerli
milletvekillerimizin oylarıyla yasalaşarak yürürlüğe girmesini
ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, yüce
Meclisimizi ve aziz milletimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatibi dinledim, bazı sorular sordu muhalefete,
bize; doğrusu üstümüze alındık, ben o soruları farklı
bir şekilde açmak istiyorum. Dedi ki: Bu seçim kurullarının
oluşmasına ilişkin 2 maddeyi esas almışız ve 1
tanesine itiraz ediyormuşuz. Evet, ediyoruz, sonuna kadar, seçim
güvenliğinin ortadan kaldırıldığını
söylüyoruz, söylemeye devam ediyoruz. Dedi ki: Neden on iki yıllık
hâkimlerin kurayla belirlenmesine karşı çıkıyorsunuz? Ben
o sorunuza yanıt veriyorum, biz diyoruz ki: 1950 yılından bu
yana yürürlükte olan yasaya göre, en kıdemli hâkimlerin seçim kurulu
başkanı olmalarından iktidar partisi neden rahatsız oldu?
Biz eleştirince diyorlar ki: Hâkimlerin haysiyetine laf ediyorsunuz.
Asla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Çok
önemli bir konu Başkanım, hoşgörünüzü rica ediyorum.
Biz de diyoruz ki: Sorun, haysiyet değil. Bu
iktidar partisi yaklaşık 15 bin hâkim ve savcı aldı ve
bunların listeleri elimizde, size ne kadar yakın
olduklarını biliyoruz. Siz neden diğer kıdemli hâkimleri
alıyorsunuz da yerine -kurayla belirlenecek- kendi üyeleriniz
arasından kurayla seçiyorsunuz? Siz kendinize özel yetkili il ve ilçe
seçim kurulları oluşturuyorsunuz, bizim itirazımız buna.
Diğeri de -Sayın Başkan, gerçekten
hoşgörünüzü istiyorum- Sayın Yazıcı burada, ben onun
ayrıntılarına baktım, bu 13üncü maddenin
6271
sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu 13/4ü işaret
ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son kez...
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 13/4
diyor ki -bütün halk öğrensin, vekillerimiz- Propaganda döneminde
Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili yasaklara ilişkin
hükümler dâhil olmak üzere propagandaya dair diğer hususlarda 298
sayılı Kanun hükümleri kıyasen uygulanır. Tamam da 298de
hüküm yok, Cumhurbaşkanı yok ki uygulansın,
Cumhurbaşkanı yazılacak ki uygulansın. Tam da bunu
söylüyoruz Cumhurbaşkanı yazın. diyoruz, o zaman kıyasen
uygulanabilir.
Son sözüm Başkan: Burada açıkça bir hile
daha var; seçim kurullarını lağvedecekler -2024e kadar
oluşan il ve ilçe seçim kurullarını- ve üç ay içinde yeni seçim
kurulları oluşturuyorlar. Bu, Anayasa 167ye
aykırıdır; yeni seçim kurulları
oluşturamazsınız, bir yıl sonra oluşturabilirsiniz.
Burada kanun yoluyla Anayasa lağvediliyor, burada hakikatleri
konuşalım -yani deminki diyalog gibi karşılıklı-
en azından birbirimizi anlayalım. Burada amacımız,
hakikaten demokratik, adil, dürüst seçim yapılmasıdır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Genel
Başkan Yardımcısını Genel Kurulda görmek memnuniyet
verici. Bir siyasi partiden bahsettiniz ama burada var mı bilmiyorum,
Ce-Ha-Pe diye bir şey söylediniz, Ce-Ha-Pe yok burada, CHP var yani onu lütfen
şey yapalım. (CHP sıralarından alkışlar)
2nci maddeyle ilgili önerge vermeyişimizin
nedeni çok açık, gerçekten hiçbir sıkıntı duymuyoruz.
Hâkimlerle ilgili konuda bir ufak sıkıntımız var; o da
anayasal bir sorundur, doğru değildir diye bakıyoruz. Çünkü
hangi yasa çıkarsa çıksın Cumhuriyet Halk Partisi, seçimlerde
bunun kendisinin avantajına olduğunu biliyor ve öyle davranıyor.
Önemli olan, seçimlerde demokratik bir biçimde yarışabilmektir.
Tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 321
sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi
Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, kanun
teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını
diliyorum.
Öngörülen düzenlemeler, seçim sisteminde adalet ve
istikrarın sağlanmasına, uygulamanın daha
sağlıklı işler hâle gelmesine ve demokratik
standartların yükseltilmesine katkı sağlayacaktır. Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu,
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 2972 sayılı
Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar
Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunlarda değişiklik ihtiva eden
hükümlerden oluşmaktadır.
Teklifle, yüzde 10 olan ülke seçim
barajının yüzde 7ye indirilmesi, ittifakı oluşturan siyasi
partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili
sayısının seçim çevresinde doğrudan aldığı
oy sayısı esas alınarak belirlenmesi, partilerin Türkiye Büyük
Millet Meclisinde grubu bulunmasının seçimlere katılmak için
yeter şart olmaktan çıkartılması, seçim kurulu
başkanları ve muhtarlık seçimleriyle ilgili düzenlemeler
yapılması öngörülmektedir.
Yapılan değişiklikler temsilde
adaletin artırılması yanında siyasi partilerin
teşkilatlanmalarının öne çıkarılmasını,
seçimlerin yapılması sırasında
karşılaşılan, tecrübe edilmiş sorunların
giderilmesini, muhtarlık seçimlerinde seçim sonrası yer yer
oluşan kargaşa ve belirsizliğin önlenmesini amaçlamaktadır.
Bilindiği gibi Anayasa'nın 67nci maddesi
seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar
ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceğini hükme
bağlamıştır. Mutlak anlamda her 2 ilkeyi de temin eden bir
sistem zor olsa da ülkeler siyasi, kültürel ve ekonomik yapıları,
nüfusu, gelenekleri ve hukuk düzeni ile hedef ve beklentileri
doğrultusunda bunları optimize edecek sistemler uygulamaktadır.
Anayasa'mızda siyasi partiler demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez
unsurları olarak ifade edilirken, siyasi partiler ve seçimlerle ilgili
düzenlemeler de demokrasi standardını gösteren önemli belgeler
olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye, siyasi tarihinde farklı seçim
sistemleri uygulamıştır. 16 Nisan 2017de yapılan Anayasa
değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilerek yasamayla birlikte yürütmenin de milletimiz tarafından
belirlendiği vasıtasız bir demokratik sistem inşa edilmiş,
birçok husus gibi sistemin temel unsurlarından biri olan seçim kanunlarının
da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin demokratik
yapısına müzahir hâle getirilmesi gerekli olmuştur. Yönetimde
istikrarın sağlandığı, temsil adaletinin
artırıldığı, uzlaşma kültürünün
geliştiği, sağlıklı siyasi yapıların
oluştuğu, siyasetin niteliksel etki alanının
arttığı bir düzenin tesisi bu çerçevede önemli hâle gelmiş;
hazırlanan kanun teklifiyle de ülke seçim barajının
düşürüldüğü, temsil adaletinin azami ölçüde sağlandığı,
siyasetin istikrar kazandığı ve
kurumsallaştığı bir seçim sisteminin
oluşturulmasını mümkün kılan düzenlemelerin
yapılması öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, teklifin 1inci
maddesiyle, yönetimde istikrar ilkesi korunarak temsilde adalet ilkesini
güçlendirmek için yasama organında daha fazla partinin ve düşüncenin
temsil edilebilmesi amacıyla ülke seçim barajı yüzde 10dan yüzde
7ye indirilmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
yönetimde istikrar ilkesini güçlendirdiği göz önüne
alındığında, değişiklikle daha fazla partinin ve
fikrin Mecliste temsili suretiyle temsilde adalet perspektifinin
güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Hatırlanacağı gibi, 2018
yılında yapılan ve yürürlükte olan düzenlemeyle siyasi
partilerin ittifak yaparak seçime girebilmesinin önündeki engel kaldırılmış,
ittifakı oluşturan partilerin aldıkları oy
toplamının ülke barajını geçmesi durumunda tüm partiler
barajı geçmiş sayılmak suretiyle ittifak içi partiler için baraj
söz konusu olmaktan çıkarılmıştır.
Teklifin 2nci maddesiyle 2839 sayılı
Milletvekili Seçimi Kanununun 34üncü maddesinde değişiklik
yapılarak ittifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin
çıkaracağı milletvekili sayısının partilerin
ittifak içinde elde ettiği oy sayısı esas alınarak genel
DHondt uygulamasıyla doğrudan belirlenmesi öngörülmekte, mevcut
hâlde önce ittifak milletvekili sayısının tespiti, ardından
ittifak içi partilere dağılımı uygulamasından
vazgeçilmektedir. Önerilen bu değişiklikle siyasi partilerin tüzel
kişilikleri önemli hâle getirilmekte, ittifak oluşturmanın ortak
amaç ve hedefleri yanında seçmen iradesinin doğrudan kendi partisine
yansıması anlayışı gözetilmektedir.
Teklifin 3üncü ve 4üncü maddelerinde yapılan
düzenlemeyle siyasi partilerin örgütlülüğü esas alınmış ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grup oluşturmuş olmalarının
Meclis faaliyetleriyle alakalı bir husus olduğu dikkate alınarak
partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunma hâli seçimlere katılmada
yeter şart olmaktan çıkarılmıştır. Bu şekilde
siyasi partilerin seçimlere katılabilmesinde münhasıran
teşkilatlanmaya ilişkin hususların esas alınması
sağlanmıştır. Ayrıca, öngörülen yeni düzenlemeyle bir
siyasi partinin seçimlere katılabilmesi için Siyasi Partiler Kanunu'nda
öngörülen ve tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük
kongrelerini üst üste 2 defadan fazla ihmal etmemiş olma kriterini
sağlaması gerektiği hüküm altına alınmış,
kurumsallaşma öne çıkarılmıştır.
Teklifin 5inci ve 6ncı maddelerinde
yapılan düzenlemeyle seçimlerin adil ve şeffaf biçimde
yapılmasında etkin bir rol oynayan il ve ilçe seçim kurulunun
şeffaflık temelinde kurayla oluşturulması suretiyle
uygulamada karşılaşılan sıkıntıların
giderilmesi amaçlanmıştır. Buna göre, il seçim kurulu
başkan ve asil üyelerinin iki yılda bir ocak ayının son
haftasında, il merkezinde görev yapan, kınama veya daha
ağır ceza almamış ve en az birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler arasından adli yargı ilk derece
mahkemesi adalet komisyonunca yapılan kura çekimiyle tespit edilmesi, kura
çekiminde ilk çıkanın başkan, sonraki 2 üyenin asil ve en son
çıkan 2 üyenin de yedek üye olması öngörülmüştür. En az birinci
sınıfa ayrılmış yeterli sayıda hâkimin
olmaması durumunda en kıdemli hâkimin kurulun başkanı
olması, ayrıca yeterli sayı olması durumunda isteyen
hâkimlere kuradan çekilme imkânı verilmesi düzenlenmiş, ilçe seçim
kurulları için de aynı usul benimsenmiştir. İl seçim kurulu
başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanlarının bu teklifin
yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde yeni yönteme göre yeniden
belirlenmesi ve mevcutlardan kalan süreyi tamamlaması da
öngörülmüştür.
Teklifle, ayrıca, bir siyasi partinin
başka bir partinin üyesi olan bir kişiyi sandık kurulu üyesi
olarak gösterebilmesi kişinin rızasının
alınmış olması şartına bağlanmakta, seçim
göçünün önlenmesi amacıyla seçime üç ay kala ikamet edilen yerde oy
kullanılacağı hüküm altına alınmakta, adresi
kapanmış olan seçmenlerin oy hakkından mahrum kalmaması için
en son seçmen oldukları adres üzerinden oy kullanmalarına imkân
sağlanmaktadır.
Özetle, bu kanun teklifiyle ülkemizin demokrasi
standardının daha da yükseltilmesi, yönetimde istikrarın
temsilde adaletle güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak kanun teklifini uygulamadan kaynaklanan sorunları gideren;
şeffaflığı, adaleti ve istikrarı artıran; siyasi
katılımı ve millî iradeyi güçlendiren demokratik bir düzenleme
olarak görüyor, seçim sisteminin sağlıklı işlemesine katkı
sağlayacağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle, kanun
teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyoruz.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin birinci bölümü üzerinde
şahsı adına ikinci konuşmacı Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
Saygıdeğer Başkanım, kıymetli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşmekte olduğumuz kanun
teklifiyle ilgili ilk konuşmayı da yapmak bana nasip olmuştu, AK
PARTİ grup önerisi üzerine konuşmuştum; orada da âlemlerin
Rabbine bir duada ve beşerî olarak da bir temennide bulunmuştum.
Bunu bir şeyi bilerek yapmamıştım aslında. 2018de ilk
defa Milletvekili oldum, tecrübeli milletvekillerimizi ve Meclisin
işleyişini de önceden beri takip ediyorum. Bu kanun teklifi kamuoyuna
mal olmuş bir kanun teklifi, herkesin takip ettiği bir kanun teklifi.
Sadece şunu dua ve temenni etmiştim: Dilerim bu, suhuletle ve
fikirlerin konuşulduğu bir şekilde geçer. diye ilk
konuşmada söylemiştim, şu ana kadar da öyle olduğunu
görmekten mutluyum. İnşallah, bundan sonrasının da böyle
geçmesini temenni ediyorum.
Ben de orada oturdum, bütün
konuşmacıları dinledim; daha önce de Komisyonda bütün
konuşmacıları dinlemiş ve not etmiştim. Buradan
gördüğüm kadarıyla aslında kanun teklifiyle biz bazı
düzenlemeler getirdik. Bizim getirdiğimiz düzenlemeler seçmenin iradesinin
sandıktan daha iyi çıkmasına yönelik bir
hazırlıktı. Bu hazırlığı yaparken de daha
önceki seçimlerde yaşanılan sorunları göz önüne alarak bu düzenlemeleri
yapmıştık. Hem muhalefet hem Cumhur İttifakı'nın
kıymetli konuşmacıları bunların içerisinde bir
değerlendirme yaptı ama total olarak şunu gördüğümü
söyleyebilirim: Aslında yaptığımız işin
içerisinde eleştiriler olsa bile genel anlamda işin kendisine bir
itiraz olmadığını görüyorum. Biz yaparken de bir seçim
kaygısıyla bunu yapmadığımızı da
rahatlıkla söyleyebilirim, bu da zaten açıkça görülüyor. Mesela
şunu örnek verirsem daha iyi anlaşılabilir: Yüzde 10 seçim
barajını değiştirmekte bizi zorlayan hiçbir unsur yok. 1983
yılında getirilmiş, o dönemde Anayasa Mahkemesine
götürülmüş, Anayasa Mahkemesi bu talebi reddetmiş, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi de bu konuda ulusal iradenin söz sahibi
olduğundan reddetmiş. Bizi zorlayan hiçbir unsur yokken biz bunun
aşağı çekilmesini değerlendirmişiz. Muhalefetteki
arkadaşlarımızın ve konuşmacıların
değerlendirmesi de şu: Bu daha aşağı
indirilebilirdi. Yani biz iyi bir şey yapmışız,
onların önerisi Bunun daha iyisi olabilirdi. şeklinde. O yüzden
bundan memnuniyet duyuyoruz.
Maddelere girmeyeceğim ama bir tanesini örnek
olsun diye söylüyorum: Biz bir düzenleme getirdik burada Başka partinin
üyesi o partinin bilgisi ya da üyenin izni olmadan sandık kurulu üyesi
yapılamaz." diye. Bazı arkadaşlarımız Bunu neden
yapıyorsunuz? Bunun altında bir manipülasyon var. dediler. Hâlbuki
sahada yaşadığımız bir sorundu. Bir seçmen oy
kullanmaya gittiğinde ona şöyle söylüyordu sandık kurulu: Sen
şu sandıkta sandık kurulu üyesisin. O yüzden burada oy kullanamazsın.
Vatandaşlarımız bu konuda bir mağduriyet
yaşıyordu, böyle mağduriyet yaşayan birçok insan var AK
PARTİli ya da başka partili. Sandıkta görev almış,
seçimde görev almış, orada hukukçu olarak
çalışmış birisi olarak bunu ben defalarca gördüm. O vatandaşımızla
ilgili gidiyoruz seçim kuruluna, seçim hâkimine, bunun düzeltilmesini istiyoruz
çünkü geldiği sandıkta Başka bir sandıkta görevli.
yazılmış, başka bir parti onu başka bir sandığın
partili görevlisi yazmış. Dolayısıyla o sandıkta oy
kullanamıyor. Bu mağduriyeti gidermek için getirdiğimiz bir
düzenleme, aslında altında bir mantık yoktu ama şimdi
konuştuğumuzda, arkadaşlarımıza bunu izah
ettiğimizde, Komisyonda bunu anlattığımızda bu
anlaşılabilir hâle geldi. Demek ki biz iyi bir şey
yapmışız. Elbette ki daha iyisi yapılabilir, bir seçim
kaygısı değil amacımız. Getirdiğimiz
düzenlemelerin hepsinde, özellikle bir tanesinde seçmenin seçme hakkı
iradesinin sandığa tam yansımasına dair önlemler
aldık. Dolayısıyla da kamuoyunda bunun bundan sonrası için
de daha iyi karşılık bulacağını düşünüyorum
ama bugün bu karşılığı aslında Genel Kurulumuzda
gördüğümüzü de memnuniyetle ifade ediyorum çünkü bunlarla ilgili gerçekten
bilimsel, sistematik değerlendirmeler yapıldı ve bu
değerlendirmelerin de bir kısmının dikkate
alındığı aslında görüldü çünkü Saygıdeğer
Bakanımız izah ederken hem görme engelli
vatandaşlarımızla ilgili bir düzenleme getireceğimizi ifade
etti hem muhtarlarımızla ilgili bir düzenlemede değişiklik
yapacağımızı ifade etti. Demek ki birbirimizi anlayarak
konuştuğumuzda iyi sonuçlar aldığımızı
gördük. Bundan dolayı, bir vatandaş olarak da bir milletvekili olarak
da siyasete meraklı biri olarak da çok memnun olduğumuzu ve çok güzel
sonuçlar aldığımızı ifade ediyorum, inşallah, bu
sonuçların bölüm görüşmelerinden sonra maddelerde de devam etmesini
temenni ediyorum.
Bu kanunun hem milletimiz için hem de ülkemiz için
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Emek veren herkese de
teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Bütün Grup Başkan Vekillerine teşekkür
ediyorum, bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum; gayet seviyeli,
tartışmalı, güzel sonuçların elde edildiği bir
toplantı oldu.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:22.53
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir),
Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 30 Mart 2022 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.55