TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
73üncü Birleşim
30 Mart 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bursa
Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun, Bursanın 2022 Türk
Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kamuda görev yapan taşeron
işçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Hatay
Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Hatayda EXPO projesinin sorunları ve
çözümlerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, sağlık
personeline yönelik şiddeti önlemek için acil servislerde yapılması
gereken düzenlemelere ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, esnaftan hibe vergisi alınmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, cemevlerine gelen
astronomik elektrik faturalarına ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaelide gerçekleştirilen 4üncü
Kartepe Zirvesine ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinlilerin turizm alanındaki
beklentilerine ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın, sağlık çalışanlarına yönelik
şiddet ve mobbinge ilişkin açıklaması
7.- Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, uyuz vakalarındaki artışa
ve ameliyat için sıra bekleyen vatandaşların mağduriyetine
ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, İstanbulun trafik sorununa ve
İBB Başkanına ilişkin açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, ramazan ayına
ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, atama bekleyen öğretmenlere
ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, zırhlı araç ve
mayın kaynaklı çocuk ölümlerine ilişkin açıklaması
12.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çiftçinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
13.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, müzik yasaklarının
turizm üzerindeki olumsuz etkisine ilişkin açıklaması
14.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, Erzurumda gerçekleşecek Dünya
Liseler Kış Oyunlarına ilişkin açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türkiyenin ekonomik, siyasi,
diplomatik ve askerî alandaki başarılarına ilişkin
açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersindeki tarımsal üretime
ve Mersinli üretici ve çiftçilere verilecek desteğe ilişkin
açıklaması
17.- Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİ Hükûmetinin 2021
yılında gerçekleştirdiği yatırımlara ilişkin
açıklaması
18.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Cumhurbaşkanının
bankacılık sektörüyle ilgili sözlerine ilişkin
açıklaması
19.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Kütüphane Haftasına ilişkin
açıklaması
20.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, Karabük Yeniceli köylülerin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, Kızıldere
katliamının 50nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Türkiye Cumhuriyetinin bir
parti devleti ve aile şirketi olmadığına ilişkin
açıklaması
23.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Antep savunmasının sembolü
Şahin Beyin Hakka yürüyüşünün 102nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, İstanbul Avcılarda yer
alan Xiaomi Salcomp şirketindeki işten çıkarmalara ilişkin
açıklaması
25.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Fatih Sultan Mehmet Hanın doğum
yıl dönümüne, Elektronik Denetleme Sisteminin tam bir terör hâline
geldiğine, gıda enflasyonuna, memur ve işçi
maaşlarına, EUROSTAT verilerine, Hazine ve Maliye Bakanının
Türkiye ekonomisine ilişkin sözlerine, Türkiyedeki gelir
adaletsizliğine, Cumhurbaşkanının tavsiye ettiği
menünün halktan koptuğunu gösterdiğine ve KDV oranlarıyla ilgili
düzenlemeye ilişkin açıklaması
26.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kütüphane Haftasına,
Darüşşafakanın kuruluş yıl dönümüne, Yunanistanı
adalar, düzensiz göç, terörle mücadele, Batı Trakya Türklüğü ve mavi
vatan gibi konu başlıklarında uluslararası hukuka uygun
hareket etmeye davet ettiklerine ve ABDnin, terör örgütü PKKnın Suriye
koluna aktarmayı öngördüğü mali yardıma ilişkin
açıklaması
27.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kızıldere katliamının 50nci yıl dönümüne, TOMA
çarpması sonucu yaşamını yitiren Efe Tektekin ile Mehmet
Tektekinle ilgili görülen davada çıkan kararı kesinlikle kabul
etmediklerine, İmralı Cezaevindeki tecride, Cumhurbaşkanının
önerdiği karışımda yer alan kestane balının
Rizenin İkizdere ilçesine bağlı Eskencideredeki taş
ocağı projesi yüzünden yok olacağına, diş tedavisinde
kullanılan ithal malzemelerdeki fiyat artışına, Çanakkale
Köprüsü için verilen geçiş garantisinin hazineye olan yüküne ve gıda
enflasyonuna ilişkin açıklaması
28.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Resmî Gazetede yayımlanan 97
sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ve Hatay
Milletvekili Hüseyin Yaymanın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için İstanbulda
yürütülen müzakerelere ve 3600 ek gösterge, asgari ücret, sözleşmeli
personel ve EYTlilerle ilgili yapılacak düzenlemelere ilişkin
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ili
Ceylânpınar ilçesi Çaylı köyünde gözaltına alınan koyunlara
ilişkin açıklaması
31.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Abdullah Gülerin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, Silifke Belediye Sporun maçlarında
yaşanan güvenlik sorunlarına ilişkin açıklaması
34.- Giresun
Milletvekili Necati Tığlının, Muhafız Alayı
Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa ve dava arkadaşlarını
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
35.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin Tomarza,
Pınarbaşı ve Develi ilçelerindeki sulama sorununa ilişkin
açıklaması
36.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Abdullah Gülerin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşma ile Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Kobani kumpas davasına ilişkin
açıklaması
37.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrul ile Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin 321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen önergeler
hakkında yaptıkları konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun 321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Murat Emirin 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Murat
Emirin 321 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
43.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
45.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrı Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
46.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, kronik rahatsızlığı
olan hastaların ilaç tedariğine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Erzurumda
gerçekleşecek Dünya Liseler Kış Oyunlarının
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
konuşması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, ürünlerinde şeker kullanmak zorunda
olan imalatçılara uyguladığı raf fiyat garanti sistemi
nedeniyle şeker satışı yapmayan Türkiye Varlık Fonunun
portföyünde bulunan Türk Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin
bazı özel şeker fabrikalarına satış
yapmadığına ilişkin iddialarının ve
özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi
nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak
piyasaya satış yapmamasının
araştırılması amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekilleri Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Kobane davasındaki hukuka
aykırılıkların araştırılması
amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Kayseride tarımsal sulamada
karşılaşılan sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5774) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30 Mart 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4284) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321)
IX.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, solunum cihazına
bağlı olan hastalara elektrik faturası desteği verilmesine
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/60442)
2.- İzmir
Milletvekili Bedri Serter'in, İzmir'de yaşayan engellilerden
Bakanlığa atanan ve göreve başlayanlara,
Son 3 yıl
içinde Bakanlık kadrolarına atanan engelli personel sayısı
ve kadın-erkek oranına,
İlişkin
soruları ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/60443), (7/60444)
3.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir kişinin sosyal
yardım başvurusunun reddedilmesine ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/60714)
4.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, 2018-2022 yılları
arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruşlar
tarafından kiralanan ya da satın alınan taşınmaz
verilerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/60716)
5.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, 2011-2022 yılları
arasında koruma altına alınan çocuklardan kaybolanlara
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/60718)
30 Mart 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Bursanın 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan
edilmesi hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili İsmail
Tatlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Tatlıoğlu. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlunun,
Bursanın 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bursanın 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi
üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Uluslararası Türk Kültürü
Teşkilatı (TÜRKSOY) Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan, Kazakistan,
Özbekistan ve Türkmenistan tarafından 1993 yılında
kurulduğu günden bugüne kadar Türk milletinin gönül birlikteliğini ve
kardeşliğini güçlendirmek ve kültürünü gelecek nesillere aktarmak
için son derece değerli çalışmalar ortaya koymuştur.
TÜRKSOYun dil, kültür ve
sanatın korunması, canlandırılması ve
araştırılması yönünde gerçekleştirdiği
çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Bu faaliyetler
dil, tarih ve kültür birlikteliğinin yanı sıra iş
birliği konusundaki ortak irademiz ve ortak çabalarımızla tüm
dünyaya ilan edilmesi bakımından değerlidir.
Sanatın her
alanında TÜRKSOYun sağladığı zemin, kültürel
gelişmeyi ve zenginleşmeyi beraberinde getirmektedir. Bu kültürel
zenginleşme, Türk Devletleri Teşkilatının değerli
katkılarıyla hazırlanan Türk Dünyası 2040 Vizyon
Belgesinin uygulanması açısından ehemmiyet arz etmektedir.
Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener'in ifade ettiği gibi, güçlü
bir Türk dünyası hem ülkemizin hem de kardeş ülkemizin ve
coğrafyamızın kalkınmasında kritik öneme sahiptir.
Kültür dünyasının UNESCO'su olarak tanımlanan Uluslararası
Türk Kültürü Teşkilatı bu amaç ve sorumluluk kapsamında
çalışmalarına devam etmektedir.
Özbekistan'ın Hive
şehrinde gerçekleştirilen 38inci Dönem Toplantısında
TÜRKSOY, Bursa'mızı 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti
ilan etmiştir. 2012 yılında Astanayla başlayan ve âdeta
kültür sancağı gibi Türk dünyasında elden ele taşınan
bu değerli emanet 2022 yılı itibarıyla tarihin, kültürün
önde gelen şehri Bursa'mıza layık görülmüştür. Bursa, bu
unvanı taşıyacak 10uncu şehir. 2012 yılında
Astanayla başlayan süreç, 2013te Eskişehir ve sonrasında
sırasıyla Kazan, Merv, Şeki, Türkistan, Kastamonu, Oş, Hive
ve son olarak da bu yıl Bursa'nın bayrağı devralmasıyla
devam etmektedir.
Bursa'nın,
doğasıyla, tarihiyle ve kültürüyle bu yükün altından
kalkacağına şüphemiz yoktur fakat hem Türk dünyasında ve
Türkiye'nin ekonomik coğrafyasında bu konunun
tanıtılması hem de böyle bir organizasyon için altyapı
yetersizliklerinin giderilmesi gerekmekteydi ve bu süre açısından
yapılmaması bir eksiklik olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bununla beraber, Türk kültürüyle bu kadar iç içe
geçmiş, son büyük imparatorluğun doğmasına vesile
olmuş Bursamızın, bu konuda gerçekten ciddi bir ilgiyi hak
ettiğini de düşünüyoruz. Bu anlamlı yılda Türk Dünyası
Kültür Başkenti olarak Bursada gerçekleştirilecek proje ve
faaliyetlerin, Türk dünyasıyla gönül bağlarımızın
güçlendirilmesi, yüksek kültürün muhafazası ve gelişimi, siyasi ve
iktisadi birliğin geliştirilmesi açısından
coğrafyamıza büyük katkı sunacağına eminiz.
Bursa Orhan Gazi Külliyesi ve
çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar, Yıldırım,
Yeşil ve Muradiye Külliyeleri ile Cumalıkızık köyünün
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer aldığı, Bursa
ipeği ve İznik çinisi gibi kentin diğer değerlerinin de
evrensel miras yolunda adım adım ilerlediği Bursamız,
tarihini, kültürünü, sanatını ve doğasını tüm dünyaya
tanıtma imkânı bulabileceği gibi, Osmanlı
mutfağını günümüze taşıyan ender şehirlerden biri
olarak gastronomi şehri olduğunu kanıtlama imkânı da
bulacaktır.
Tarihin, mavinin,
yeşilin ve beyazın uyum içerisinde birleştiği,
tabiatı, mukaddes mekânlarıyla Türkiye'nin ve dünyanın kadim
şehirleri arasında yer alan Bursamızın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünde ve tarihî Ulu
Camisinin ilk imamı ve ilk Türkçe mevlidin yazarı Süleyman
Çelebinin vefatının 600üncü anma yılında 2022 Türk
Dünyası Kültür Başkenti payesinin bugün başlayan ve iki gün
sürecek resmî açılış etkinliklerinin şehrimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ, AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, kamuda görev yapan taşeron işçilerin
sorunları hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kamuda görev yapan
taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm siyasi
partiler, taşeron firma çalışanlarına kadro sözü
vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan 696 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle bir kısım kamu çalışanının
taşeron firmalardan kadroya alınmasının yolunu açtı
ancak önemli bir kesim bu konuda mağdur oldu. Özellikle, hizmet alım
sözleşmesine takılan binlerce işçi ne yazık ki taşeron
firmalarda kaldı. Belediyede kadroya alınmayı bekleyen 400 bin
işçi ise Cumhurbaşkanı Erdoğanın kararıyla
belediye kadrosu yerine belediye şirketlerine alınarak ve eşit
işe eşit ücret hakları sağlanmayarak mağdur edildi.
Ayrıca, belediyelerin kanun hükmünde kararnameyle hareket alanı
daraltıldı, yeni eleman çalıştırmanın önü
kesildi; nüfus arttığı ve belediye
çalışanının sayısı dondurulduğu için belediyelerin
bu konudaki hizmetlerinin de önü tıkanmış oldu.
İhale şartnamesinde
işçilik maliyet gideri yaklaşık yüzde
Sağlık
Bakanlığı bünyesinde çalışan işçiler için gece
farklarının ödenmesi, Karayollarında yüklenici firmada kalan,
müşavirlik adı altında çalışan işçilerin
ücretlerinin zamanında ödenmesi sağlanmalıdır. Hâlen
Karayollarında müşavir işçilere ihale ismi
danışmanlık diye kadro verilmediği gibi, işçilerin
şubat maaşı dahi ödenmemiştir; en azından
maaşları olsun düzenli ödenmelidir. Esasen, tamamının
sürekli kadroya alınması şarttır. 696 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle kadroya geçirilen işçilere tayin hakkı
belirsizliği ortadan kaldırılmalıdır. 4/Dli tüm kamu
çalışanlarına tayin hakkı verilmelidir, özlük hakları
iyileştirilmelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan üniversite mezunlarının pozisyon ve unvan
değişikliği sağlanmalıdır. Daimî işçi
kadrolarına geçirilen personele uygulanan 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin geçici 23üncü maddesinin beşinci bendi iptal
edilerek diğer kamu personeli gibi istihdam edilmelidir. Resen emekliye
sevk edilme durumu ortadan kaldırılmalıdır. Millî Eğitim
Bakanlığında 35 bin işçi 15 Haziranda iki ay işsiz
kalmaktadır, tamamının sürekli işçi kadrosunda
olmaları sağlanmalıdır, işten çıkarılma
uygulanmamalıdır. Eski hükümlülerden kapsam dışı
bırakılanlar yeniden değerlendirilerek mevcut kurumlarda kadro
verilmelidir. Yargı kararlarının uygulanması için işe
iade kararları yerine getirilmelidir. Kurumlarında yıllarca
joker eleman, raporlu yerine çalışma pozisyonunda çalışan,
4 Aralık tarihinde çalışmadığı için, şirketlerin
sözleşmeleri askıda bırakmalarından kaynaklı, kadrodan
yararlanmayanlar mağdur edilmiştir. Aynı şekilde, 4
Aralık öncesi veya 5 Aralık tarihi itibarıyla işe
girmiş, çalışmaya devam eden emekçiler 4 Aralıkta
çalışmıyor olmalarından dolayı kadrodan yararlanamamıştır.
4 Aralık şartı tamamen kaldırılarak personel
alımlarına başvuru yapmaları hâlinde öncelikle mağdur
edilenlere iş verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Teşekkürler Başkanım.
Türkiye genelinde
özelleştirilen şeker fabrikalarında taşeron işçi
olarak çalışanlara özelleştirme gerçekleşmeden önce
siyasiler tarafından İşçi çıkarımı olmayacak,
herkes işine devam edecek. sözleri verilmiş olmasına
rağmen işten çıkarılan ve hâlen de
çıkarılmaları devam edenlerin hakkı korunmalıdır.
Şeker fabrikalarındaki mevsimlik ve geçici işçilerin tamamı
kadroya alınmalıdır.
Ülkemizde emeklilikte
yaşa takılanlar olarak bilinen gün ve primi tamamlamış tüm
çalışanların yaş kıstası dikkate alınmadan
emekli olmaları sağlanmalıdır. Staj ve çıraklıkta,
işe başladıkları gün yaşlılık sigortası
başlamalı ve prim ödeyerek emekliliğe esas başlangıç,
staj başlangıcı olmalıdır.
Çalışma
yaşamı, Adalet ve Kalkınma Partisiyle modern köleliğe
dönmüştür. Emeklilikte katsayı hesaplaması 2008
yılındaki şartlara döndürülmelidir, intibak düzenlenmesi
sağlanmalıdır, emekli ikramiyeleri bayramlarda asgari ücret
düzeyine çıkarılmalıdır. Ülkemizdeki 7-8 milyon asgari
ücretlinin asgari ücretleri yükseltilmeli, işçilerin ücreti açlık
sınırı altında kalmamalıdır diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Hatayda EXPO projesinin sorunları ve
çözümleri hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin
Yaymana aittir.
Buyurun Sayın Yayman.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Hatayda EXPO projesinin
sorunları ve çözümlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekillerimiz, ekranları başında bizleri
izleyen çok değerli hemşehrilerim, vatandaşlarımız;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Hatay, barışın
ve kardeşliğin başkentidir; Hatay, Türkiyenin açık hava
müzesidir; Hatay, dillerin, dinlerin, medeniyetlerin beşiğidir;
Hatay, hikâyesi olan şehrimizdir. Bu bağlamda, bu girişle
şunu altını çizerek belirtmek isteriz: Biz, Hatayda taş
üstüne taş koyan herkese sonsuz teşekkür ediyoruz; Hatayda hizmetin
yanındayız, Hatayda çalışanın yanındayız,
Hatayın yanındayız.
En başta bunu
söyledikten sonra, şu hususun altını çizmek isteriz. Şimdi
size bir hikâye anlatmak istiyorum. Meseleyi kişiselleştirmeden, kuru
eleştiriye boğmadan şu hususun kayda geçmesini istiyoruz:
Hatay'da bir EXPO açılışı yapılacaktır. İsmi
Botanik EXPO olmasına rağmen kendisi betonik EXPOdur. 2017 yılında
anlaşma imzalandığında, o günden bugüne verilen sözlerin
hiçbiri tutulmamıştır. Geçen beş yılda 2,5 milyon
turist gelecek. denilmiştir. Bu turistler nerededir? 45 ülkeden stant açılacak,
buraya insanlar gelecek. denilmiştir, bunların hiçbiri gelmemiştir.
Doğal Yaşam Akademileri kurulacak. denilmiştir; bugün
itibarıyla, açılışın yapılacağı gün ne
doğa var ne yaşam var ne akademi var. EXPO tanıtım gezileri
yapılmıştır, bu tanıtım gezilerinde ne kadar para
harcandığı ve bu gezilerin sonucunun ne olduğu
bilinmemektedir.
Botanik EXPOnun bölgenin
ekolojisine, bölgenin gelişmesine, turizmine katkı
sağlayacağı söylenmesine rağmen bölgenin ekolojisini,
florasını, faunasını ve doğal yaşam örtüsünü yok
etmiştir. EXPOya bugüne kadar tam 2 katrilyon -eski parayla- para
harcanmıştır. Sadece EXPOnun tanıtımı için Öykü
Ajans adında bir ajansa 16 milyon para verilmiştir. Yerel
gazeteciler, yerel cemiyetler yok sayılmıştır. Beş
yıl geçmesine rağmen EXPOnun açılışı 2 defa
ertelenmiş ama bugün hâlâ EXPO tamamlanamamıştır,
kâğıt üzerinde bir açılış yapılacaktır.
Hatay EXPOda hayaller Paris EXPO gerçek ise maalesef ama maalesef
-şehrim adına üzülüyorum- bir fiyaskodur. Çiçek EXPOsu beton
EXPOsuna dönüşmüştür.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz Hatayda EXPO yapılmasına
karşı değiliz, hizmet yapılmasına karşı
değiliz. Arsuzda, Samandağda devlet hastanesinin yolu
yapılmazken, sebze halinin hiç adından dahi bahsedilmezken, Hassada,
Akbezde altyapı yokken, İskenderunda, Kırıkhanda içme
suyu akmazken, Defnede, Turunçluda buradaki arıtma tesisi ortada
bulunurken, Antakyada, Dörtyolda, Reyhanlıda, Kumluda, Erzinde,
Payasta, Altınözünde, Yayladağında, tüm 15 ilçemizde
yapılmayan yollar varken burada sadece Hatay halkı değil, sadece
biz değil Cumhuriyet Halk Partisindeki kardeşlerimiz de Cumhuriyet
Halk Partisinden seçilmiş olan bazı belediye
başkanlarının ve milletvekillerinin de Hataya gelen paranın
çarçur edilmesine karşı olduklarını görüyoruz.
Özetle, Hatay Büyükşehir
Belediyesi bu işi de beceremedi. HADOyla turistleri getirecekti, ne HADO
var ne turistler var ne de EXPO var. Biz Kral çıplak. diyoruz; daima
hizmetin yanındayız, daima şehrimizin yanındayız.
EXPOnun amacı Hatayı tanıtmaktı, 2 katrilyon lira para
harcandı ama ortada somut bir işin olmadığını
bütün halkımız görmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
Buradan Büyükşehir Belediyesine bazı sorular sormak istiyorum: Bu
EXPOda halk nerede, sivil toplum kuruluşları nerede, ziraat
odaları nerede, üniversiteler nerede, turizm dernekleri, gastronomi
dernekleri nerede, esnaf odaları nerede, kadınlar nerede, üniversite
nerede, ticaret, sanayi odaları nerede, Gazeteciler Cemiyeti nerede? Biz
doğrunun yanındayız. Büyüklerin çok güzel bir sözü var:
Doğru duvar yıkılmaz. Hatay'daki EXPO'da gerçekten skandallar,
fiyaskolar var. Şehirde su akmazken, yollar yapılmazken burada Hatay
halkının parasının çarçur edildiğini görüyoruz. Dokuz
aydır Hatay Büyükşehir Meclisine gelmeyen bir Belediye
Başkanı var. Biz bunu milletimizin takdirine arz ediyoruz. CHP Genel
Başkanı Hatay'a geliyor; gelsin, AK PARTİ'nin
yaptığı dünyanın en büyük arkeoloji müzesini görsün.
Bu vesileyle ramazan
ayınızı tebrik ediyorum, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
söz vereceğim.
Sayın Aycan
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
sağlık personeline yönelik şiddeti önlemek için acil servislerde
yapılması gereken düzenlemelere ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak sağlık personeline yönelik şiddetin her türlüsüne
karşıyız; şiddet uygulayanları kınıyoruz,
şiddeti önlemek için her türlü tedbirin alınmasını destekliyoruz.
Sağlık personeline
yönelik şiddete karşı cezalar artırılmış ve en
üst düzeye gelmiştir. Buna rağmen sağlık personeline
şiddet devam etmektedir. Bu durumda farklı şeyler yapmak
gerekiyor. Cezaları artırarak sadece şiddeti önleyemiyoruz.
Sağlık personeline şiddet diğer ülkelerde olduğu gibi
ülkemizde de en çok acil servislerde olmaktır. Bu nedenle, acil servisler
için idari düzenlemeler yapılmalıdır. Acilde güvenlik önlemleri
artırılmalıdır, kapılara x-ray cihazı
yerleştirilmelidir, acil personelin çalışma saatleri sekiz
saatlik shiftler hâline getirilmelidir, acildeki gerilimi,
çatışmayı önlemek için adımlar atılmalıdır.
Acil servise personel desteği verilmesi, hasta yoğunluğunun
azaltılması da şiddeti önlemek için faydalı olacaktır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Çelebi
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, esnaftan hibe
vergisi alınmaması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Esnafımıza
pandemide, zor zamanda kapanmalar nedeniyle verilen hibenin vergisinin
istenmesi çok yanlış olmuştur. Esnaf ve sanatkâra o dönemde
toplamda 350 milyonluk destek yapılmıştı, 3 bin lira ayda
bin liradan üç ay verilmişti; şimdi yüzde 15 gelir vergisi üzerinden
450 lira vergi isteniyor. Hibe karşılıksız olana denir,
ticari kazanca dâhil edilmemelidir.
Son zamanlarda girdi
maliyetleri 3 kata kadar artan, elektrik faturalarını dahi ödemekte
zorlanan esnafımızdan ek hibe vergisi alınmamalıdır
diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Altaca Kayışoğlu
3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
cemevlerine gelen astronomik elektrik faturalarına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ocak ayında
elektriğe yapılan yüzde 127 zamla, cemevlerine astronomik faturalar
geldi. Seslerini duyurmak için Faturaları ödemeyeceğiz. diyen
cemevleri, ticarethane statüsünden hane statüsüne çevrilerek
faturalandırılmaya başlandı.
Birincisi, cemevleri
ticarethane değil ibadethanedir. İkincisi, cemevlerinin ibadethane
olarak kabul edilmesi AİHM kararları, anayasal eşitlik
hakkı ve din özgürlüğünün gereğidir. Üçüncüsü, bugün
elektriği kesilen Bursa Alevi Kültür Derneğinin cemevi ve morg
binasının elektriği açılmalı ve cemevleri ibadethane
statüsüne kavuşturularak bütün ibadethanelerle aynı haklara sahip
olmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Şeker
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaelide
gerçekleştirilen 4üncü Kartepe Zirvesine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Kocaeli Büyükşehir Belediyemiz, Türkiye'nin en büyük şehircilik
buluşması olan Kartepe Zirvesinin bu yıl 4üncüsünü yaptı.
8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 3,5 milyarı şehirlerde
yaşıyor ve otuz yıl içinde de 6 milyara çıkacağı öngörülüyor.
Bu zirvede şehirlerin ve insan yerleşimlerinin güvenli, doğal
afetlere karşı dayanıklı ve sürdürülebilir olması hem
şehirlerin hem de insanların en temel hakkı olduğu vurgusu
yapıldı. Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü ana
temasıyla gerçekleştirilen 4üncü Kartepe Zirvesi, 22 ülkeden 280
konuşmacı, 15 panel ve 26 akademik oturumla dört gün süren beyin
fırtınasıyla tamamlandı. Dünyamıza, şehrimize,
ailemize, kısaca gelecek nesillerimize yaşanabilir bir dünya
bırakmak ve onları afetlere karşı korumak hepimizin
görevidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
5.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinlilerin turizm
alanındaki beklentilerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Akdenizin incisi, ülkemizin
göz bebeği olan seçim bölgem Mersin; kıyıları,
koyları, sahilleri ve eşsiz mavisiyle deniz; caretta caretta
kaplumbağası, Akdeniz fokları, Göksu Deltası, Kuş
Cenneti ve yeşiliyle doğa; birçok medeniyete ev sahipliği
yapması, antik kentleri, tarihî kaleleriyle tarih ve kültür; Tarsusdaki
Eshab-ı Kehf Mağarası, dünyadaki tek Cennet-Cehennemi,
tapınak ve mabetleriyle inanç turizminin yapıldığı
gerçek bir kültür ve turizm şehridir.
Mersine yönelik turizm
yatırımlarının artırılması, Mersinimizin
baş döndüren güzelliklerinin tanıtımının
yapılması, turizmde hak ettiği seviyelere
ulaştırılması Kültür ve Turizm Bakanımız
Sayın Mehmet Nuri Ersoy Beyden ülkemiz ve Mersinimiz adına
beklentimizdir.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkan
6.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, sağlık
çalışanlarına yönelik şiddet ve mobbinge ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; neredeyse her gün
sağlık çalışanlarına karşı uygulanan
şiddet haberleriyle karşılaşıyoruz. Bu
yetmiyormuş gibi yöneticiler tarafından sağlık
çalışanlarına karşı mobbing uygulaması haberleri
de sıklaşmaya başladı. Örneğin, Bursada yerel bir
gazetede, aynı ilimizde, Dörtçelik Çocuk Hastanesinde bazı
idarecilerin sağlık çalışanlarına mobbing
uygulaması gündeme taşınmıştır. Tükenmişlik
içinde olan çalışanlar zor çalışma şartları,
karşılaştıkları her türlü şiddet ve mobbing
yüzünden işlerini yapamaz hâle gelmişlerdir. Mobbing uygulamaları
artarken sistem bu uygulamalara seyirci kalmakta, doğrudan olmasa da
desteklemekte ve hatta bazen ödüllendirmektedir. AKP Hükûmetinin liyakati yok
sayarak yandaş sendikaların baskısıyla yapmış
olduğu atamalarla sağlık çalışanlarına
baskılar artarak devam etmektedir. Birçok idareci hak, hukuk, adalet
tanımadan hastaneleri babaların çiftliği gibi yönetiyor. Bütün
bunlar sağlık hizmeti alan vatandaşlarımızı
olumsuz etkilemektedir.
BAŞKAN - Sayın
Şevkin
7.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, uyuz vakalarındaki
artışa ve ameliyat için sıra bekleyen vatandaşların
mağduriyetine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Coronavirüsle birlikte uyuz
vakaları da arttı. Adana'da özellikle ilk ve ortaöğretim
okullarında son günlerde vatandaşlardan yoğun şikâyet
alıyoruz. Buna karşılık, eczanelerde uyuz vakası
tedavisinde kullanılan ilaçlar bulunmuyor. Öte yandan,
vatandaşların artık hastanelerde tedavi olması neredeyse
imkânsız hâle geldi; randevu alınamıyor, alınsa bile uzun bir
sürece yayılıyor, ameliyat olmak için aylarca bekleyen
vatandaşlarımız var. Çok övünülen şehir hastanelerinde
teşhis konulan ve doktorlar tarafından ameliyat kararı verilen
bazı hastalara Siz gidin, biz sizi ararız. deniliyor ancak ne
arayan var ne de soran.
Coronavirüsle mücadelede
yetersiz kalan Sağlık Bakanlığından, uyuz
vakasına maruz kalan çocuklarımızın ve ameliyat için
sıra bekleyen vatandaşlarımızın
sağlığını korumaya dönük adımlar
atmasını bekliyoruz.
BAŞKAN - Sayın
Özsoy...
8.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, İstanbulun trafik
sorununa ve İBB Başkanına ilişkin açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partili
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı göreve gelmeden önce
İstanbul'un trafik sorununu çözeceğine dair söz vermişti.
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan bir haberde bu Belediye
Başkanının ÇEVRE
BAŞKAN Sayın
Arkaz
9.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, ramazan ayına
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kardeşlik,
barış, huzur, sevgi, saygı, yardımlaşma ve
dayanışmayı insanlığın en önemli dayanakları
olarak kabul eden dinimizde ramazan ayı özel bir önem
taşımaktadır. Her yıl evlerimize misafir olarak gelen ramazanışerifle
birlikte gönüller ferahlar, ruhlar yeniden canlanır. Başı rahmet,
ortası mağfiret ve sonu bereket mevsimi olan ramazan, iftar
sofralarımızda kardeşlerimize yer açmaya, ihtiyacı
olanları sevindirmeye güzel bir vesile olacaktır. Mübarek ramazan
ayının Türk-İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
10.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, atama bekleyen
öğretmenlere ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Eğitim sistemimizin en
önemli unsuru olan öğretmenlerle ilgili gerek Hükûmetin gerekse Millî
Eğitim Bakanlığının ortaya koyduğu politikalar ve
uygulamalar atanan ya da ataması yapılmayan tüm öğretmenlerin
mesleki motivasyonlarını düşürmektedir. Atama bekleyen,
belirsizliğe mahkûm edilen öğretmenler daha mesleğe
başlamadan motivasyon kaybına uğratılmaktadır.
Geçtiğimiz yılın eylül ayından bu yana, aradan geçen
beş aydır 2021 KPSS'yle atama bekleyen öğretmenlerimiz Millî
Eğitim Bakanlığının yapacağı atama duyurusunu
bekliyorlar. Sayın Bakanın Atama duyurusu kısa süre içerisinde
kamuoyuyla paylaşılacak. açıklaması üzerinden haftalar
geçmesine rağmen hiçbir somut adım atılmadı, atama duyurusu
henüz yapılmadı. Buradan ben tekrar seslenmek istiyorum Sayın
Başkan: Öğretmen atama duyurusunun bir an önce yapılması,
bu belirsizliğe artık son verilmesi ve mesleğe yeni
başlayacak öğretmenlerimizin beklentilerine bir an önce
Bakanlığın cevap vermesi çağrısında bulunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu...
11.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
zırhlı araç ve mayın kaynaklı çocuk ölümlerine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Urfa'da polis atış talim
bölgesinde 16 yaşındaki Muharrem Aksem'in cesedi bulundu -ya
patlayıcı bir maddeye temas etti ya da uzaktan vuruldu- fakat bölgede
Girilmez tabelası yoktu ve insanlar demek ki değersiz görülüyordu.
Bu vakalar çok artıyor. Aynı gün, yıllar önce zırhlı
bir araç çarpması sonucu hayatını kaybeden Efe Tektekini
öldüren zırhlı aracın sürücüsüne beraat verildi. Bu vakalar
maalesef çok oluyor.
Bakın, Diyarbakır
Barosunun Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma-Savaş
Atığı Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri Raporunda
son on yılda 229 insanın ölümünü görüyoruz ve neden sadece bu
bölgelerde yaralanma ve ölümün olduğunu tüm kamuoyuna soruyorum ve
barışın sağlanması gerektiğini söylüyorum.
Zırhlı araçlar şehir içinde dolaşmamalı ve mayın
temizleme konusunda Ottawa Sözleşmesine uyulmalıdır. Muharrem
Aksem konusunda mutlaka etkin ve adil bir soruşturma
başlatılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu...
12.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çiftçinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kendi çiftçinizi desteklemezseniz
el kapılarında sığır ararsınız. Uruguay'da
sığır bulduk. diye sevineceğinize Biz ne kadar üst üste
yanlış yaptık ki üreticimizi küstürdük. diye düşünün.
Çiftçi
BAŞKAN Sayın
Erbay
13.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın, müzik
yasaklarının turizm üzerindeki olumsuz etkisine ilişkin
açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemiz turizm sektörü
sayesinde milyarlarca dolar gelir elde etmektedir. Salgın nedeniyle turizm
sektörü ve bu sektörden geçinen milyonlarca turizm emekçisi fazlasıyla
mağdur olmuştu. Güzel geçmesi beklenen bir sezona
hazırlanıyoruz, milyonlarca turizmci bugünleri uzun süredir
bekliyordu. Ancak müzik yasaklarının devam ettiği bir ülkeye
turist gelme ihtimali yoktur. Rezervasyonların yapılacağı
bugünlerde, ülkemiz aleyhine olumsuz propaganda malzemesi yapılan müzik
yasakları acilen kaldırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Aydemir
14.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Erzurumda
gerçekleşecek Dünya Liseler Kış Oyunlarına ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Ben eminim ki
duyduğunuzda sizin de yüreğinizi ferahlatacak bir özel gelişme
var bugün, Erzuruma ait. Dünya Liseler Kış Oyunları Erzurumda
yapılacak, bugün bu karar verildi; bundan dolayı bir memnuniyet var,
bunu paylaşmak istedim. 30 farklı ülkeden bin sporcu katılacak.
Değerli
Başkanım, bunlara sizin de katkınız olduğunu
biliyorum, minnettarlığımı ifade için söz aldım.
Hayırlı uğurlu
olsun.
Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Erzurumda gerçekleşecek Dünya Liseler Kış
Oyunlarının hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Allah
hayırlı etsin.
Erzurum Yatılı
Lisesi mezunu olarak ben de gurur duydum.
Allah hayırlı
etsin.
Sayın Taşkın
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Türkiyenin ekonomik, siyasi, diplomatik ve askerî alandaki
başarılarına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarında
eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan
sosyal desteklere kadar her alanda insanımızın refah düzeyini
cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine çıkardı. Bu süreçte, sadece
yatırım yapmakla, eser ortaya koymakla kalmadık; ekonomik,
siyasi, diplomatik ve askerî etki alanımızı ülkemizin
kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde güçlendirerek ülkemizi
bölgesinin lideri, dünyanın, sözü dinlenen ülkeleri grubuna çıkardık.
Bugün gelinen noktada Türkiye dünyada diplomasinin merkezi hâline gelmiş,
Rusya ve Ukrayna arasındaki barışın savunucusu,
anlaşmanın ve uzlaşmanın ara bulucusu olarak tarihî bir rol
üstlenmiştir. İktidarı ve muhalefetiyle hepimiz için gurur
verici şekilde, Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü
liderliğinde Türkiye'nin dünya sahnesinden yükselişi sürüyor diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gül
Yılmaz
16.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersindeki
tarımsal üretime ve Mersinli üretici ve çiftçilere verilecek desteğe
ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Ülkemizde tarımın başkenti olma yolunda önemli bir ivme kazanan
seçim bölgem Mersinimizin bereketli topraklarında dört mevsim üretim
gerçekleştirilebilmektedir. Yüz ölçümünün yüzde 21inde tarımsal
üretim yapabilen ilimiz, narenciye üretiminde dünyada 4üncü sırada yer
alırken yaş sebze ve meyve, narenciye, bakliyat ihracatında da
Türkiye'de ilk sıralarda bulunmaktadır. AK PARTİ hükûmetlerimiz
Türkiye'de tarımsal üretimin gelişmesi için yirmi yıldır
çiftçilere ve üreticilere milyarlarca liralık desteklerde
bulunmuştur. Mersinli üretici ve çiftçilerimize de 2021 yılı
tarımsal desteklemeler kapsamında toplam 198 milyon 303 bin lira
ödeme yapılacaktır. Çiftçilerimizin yanında olan,
üreticilerimizi her daim destekleyen Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan ile Tarım ve Orman Bakanlığımıza
teşekkürlerimi sunuyor, çiftçilerimize ve üreticilerimize bereketli
olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİ
Hükûmetinin 2021 yılında gerçekleştirdiği
yatırımlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
2021 yılı
içerisinde AK PARTİ Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği yatırımları anlatmaya devam ediyorum.
Canlı popülasyonunu korumak ve artırmak için denizlerimize ve iç
sularımıza 55 milyon yavru balık bıraktık. Kırsal
kalkınmayı desteklemek için 2.460 projeye 645 milyon TL hibe verdik,
böylelikle 12.500 kişiye istihdam sağladık. Çiftçilerimizin
kullandığı 74ün üzerinde makine ekipman grubuna yüzde 50 hibe
desteği verildi. IPARD kapsamında 4.850 projeye 2,3 milyar lira
destek verildi. Böylelikle 3,3 milyar lira yatırım ve 8.750
kişilik istihdam sağladık.
Koruma altına
alınan büyük ova sayısı 429a çıkarıldı. 8 adet
tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi kuruldu.
Bugüne kadar milletimizle
yürüdüğümüz bu yolları inşallah 2023te daha da
genişleterek devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın
Sümer
18.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Cumhurbaşkanının
bankacılık sektörüyle ilgili sözlerine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Cumhurbaşkanı bankacılık sektörüyle ilgili Özel sektöre
ait bankalar var, bu bankalar neye göre hareket ediyor? Bakıyorsunuz,
yüzde 50lere varan faizler var, içinde yüzde 50 kârla çalışan var
mı? diyor. Bu, ancak esrar, eroin tüccarlarında olur.
açıklamasında bulundu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu şubat ayı verilerine göre, bankaların kârı geçen
yıla göre yüzde 323 artarak 38 milyar 999 milyon liraya yükseldi. Bu
bankaların birçoğu özel bankalar. Kamu bankaları ise talimatla
yandaşlarına dağıttıkları milyarlarca krediyi
geri alamıyorlar. Kamu bankalarının uyuşturucu satmasına
gerek yok, yandaşlarına verdikleri karşılıksız
kredileri geri alsa kâr edecek. İktisat biliminden uzak,
yaptığı yanlışlıkların filmi çekilecek olan
saray iktidarı maalesef Türkiyeyi uçuruma sürüklemeye devam ediyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan
19.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Kütüphane
Haftasına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kütüphaneler bir toplumun
bilgi birikiminin, kültür ve medeniyetinin en önemli hazinesidir. Günümüzde
bilgiyi üreten ve kullanan toplumlar bilimsel, siyasi, ekonomik ve sosyal
anlamda gücü elinde tutarlar. Bilgi çağında bireysel veya toplumsal
olarak iyi ve başarılı bir yer edinmek istiyorsak okumak,
düşünmek ve en önemlisi bilim ve teknolojiyi üretmek zorundayız. Bu
özelliklere sahip olmanın, bilgiyi edinmenin en güvenilir, en etkili, en
doğru yeri de kütüphanelerdir. Bu vesileyle kütüphane
çalışanlarımız başta olmak üzere tüm kitapsever
vatandaşlarımızın Kütüphane Haftasını kutluyor,
bu anlamlı haftanın kitap okuma
alışkanlığının bilgiye ve öğrenmeye olan
ilgiyi artırmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aksoy
20.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, Karabük Yeniceli
köylülerin mağduriyetine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Teşekkürler Sayın Başkan.
Karabük ilimiz Yenice
ilçesinde köylülerimiz mağdur durumdadır. Mazotun 23 liraya
çıktığı, gübrenin tonunun 15 bin liraya yükseldiği,
tarımsal ilaçların fahiş fiyatlarla
satıldığı, elektriğin yüzde 127 zamlandığı
bir dönemde ne ekim yapılabilir ne de üretim yapılabilir. Ayrıca
oduna dayalı orman ürünlerinin kesilmesi, bölmeden
çıkarılması, taşınması ve istifine ait
işlerde orman köylülerimiz zor durumdadır. Orman Genel Müdürlüğü
tarafından yayımlanan 310 sayılı Tebliğde 21,40 meyil
ve 41,100 meyil gruplarına farklı fiyatlar uygulamak yerine bu
fiyatlar yükseltilerek orman köylülerimizin mağduriyetinin giderilmesi
gerekmektedir. Yaz koşullarına göre daha zor olan kış
aylarında verilen üretim için teşvik primleri yükseltilmeli ve
yıl sonuna kadar verilmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Zeynel Özen
21.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, Kızıldere
katliamının 50nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Teşekkürler Başkan.
Yolunu ve mücadelesini
sürdürmekten onur duyduğum 68 kuşağı devrimci önderlerinden
Mahir Çayan ve 9 yoldaşı Kızıldere köyünde 30 Mart 1972de
katledildiler. Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan
Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan,
Sabahattin Kurt ve Nihat Yılmaz Kızılderede devrimci
dayanışmasının nasıl olması gerektiğini,
Denizler için yoldaşlarıyla birlikte kendi yaşamlarını
feda ederek gösterdiler. Onlar canlarını ortaya koydukları bu
direnişleriyle siper yoldaşlığının resmini tarih
sayfalarına kazıdılar. Aradan elli yıl geçmesine
rağmen Türkiye halkları, devrimcilerini unutmadı, unutmayacak.
Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakırözer
22.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Türkiye
Cumhuriyetinin bir parti devleti ve aile şirketi
olmadığına ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın Özbekistan'a resmî ziyaretindeki parti devletini
andıran görüntüleri esefle kınıyoruz.
Cumhurbaşkanını taşıyan uçak resmî makam
uçağıdır, tüm harcamaları 84 milyonun vergilerinden
ödenmektedir. Hâl böyleyken, o uçağa AK PARTİ Gençlik Kolları
üyelerinin davet edilmesi demokratik devletin olmazsa olmazı olan hesap
verebilirlik ilkesine aykırıdır. Aynı
Cumhurbaşkanlığı sarayında AK PARTİ
milletvekillerine ve il başkanlarına yemek verilmesi gibi, demokratik
hukuk devletiyle bağdaşmaz. Özbekistan'daki karşılamada da
Cumhurbaşkanının oğlunun en başta yer alması
vahim protokol hatasıdır. Etnospor ve Okçuluk Federasyonu
Başkanlığı sıfatlarıyla tanınan Bilal
Erdoğan'ın yeri protokolün başı değildir.
Ayrıca,
İstanbul'daki ateşkes müzakerelerinde Avrupa Birliği
tarafından yaptırım uygulanan bir oligarkın devlet
protokolünde başköşeye oturtulması Türkiye Cumhuriyeti'nin
itibarını zedeler. Türkiye Cumhuriyeti parti devleti değildir,
aile şirketi hiç değildir. 84 milyonun bütçesini yazlık,
kışlık, uçan saraylarında parti bütçesiymiş gibi har
vurup harman savuranlardan ilk sandıkta bu millet hesabını
soracaktır diyorum.
BAŞKAN Sayın
Filiz
23.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Antep
savunmasının sembolü Şahin Beyin Hakka yürüyüşünün
102nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Ben Antepliyim, Şahin'im ağam/Mavzer
omzuma yük/Ben yumruklarımla dövüşeceğim/Yumruklarım
memleket kadar büyük.
Antep savunmasının
sembolü Şahin Bey'in Hakk'a yürüyüşünün 102nci yıl dönümünde
başta Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle
anıyor, yüce Türk milletini ve Gaziantepli hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum.
Şahin Bey,
Fransızlara karşı köprü başında tek
başınaydı ama şehadeti, Antep harbinin ilk ateşi oldu.
Antepliler aç kaldılar, doktorsuz kaldılar, ilaçsız
kaldılar. Antep Antep olalı, tarihinde böyle günler
yaşamamıştı; bu defa başkaydı. Ölecekler ancak
Fransıza bu yerleri yâr etmeyeceklerdi. Bir türkü söyleniyordu siperlerde
Vurun Antepliler, namus günüdür diye. Antepliler canlarını verdiler,
Antepi dünyada eşi olmayan Gaziantep yaptılar, destan
yazdılar ve Mustafa Kemalin Ben Gazianteplilerin gözlerinden nasıl
öpmem ki
iltifatına mazhar oldular. Bu destan okullarda ders kitabı
olarak okutulmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gülüm
24.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, İstanbul
Avcılarda yer alan Xiaomi Salcomp şirketindeki işten
çıkarmalara ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
İstanbul Avcılarda Xiaomi Salcomp işçisi 110 emekçi küçülme
yalanıyla işten çıkarıldı. Üstelik bu şirket 2
bin işçi çalıştıracağı garantisiyle devletten
milyonlarca lira teşvik alan bir şirket; işçi sigorta
primlerinden muaf tutuldu, gümrük vergisi muafiyeti ve gelir vergisi indirimi
aldı. Tüm bu maddi destekler istihdam sağlama
karşılığında şirkete tanındı, buna
rağmen işçileri işten çıkardı. Peki, bunlar
yaşanırken şirkete teşvik verenler ne yapıyor, neden
denetleme yapılmıyor? Çalışma Bakanlığı ne
yapıyor, işçilerin işten çıkarılmasına neden izin
veriyor? Böylesi teşvik alan bir şirket nasıl oluyor da zarar
ediyor? Biliyoruz ki şirketin küçülme gerekçesi bir bahanedir, asıl
dert kâr hırsıdır, asıl dert işçilerin
örgütlenmiş olmasıdır. İşçiler hakları için
mücadele ediyor, işten çıkarılan işçiler derhâl
işlerine geri dönsün.
BAŞKAN Şimdi, söz
talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Usta.
25.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Fatih Sultan Mehmet
Hanın doğum yıl dönümüne, Elektronik Denetleme Sisteminin tam
bir terör hâline geldiğine, gıda enflasyonuna, memur ve işçi
maaşlarına, EUROSTAT verilerine, Hazine ve Maliye Bakanının
Türkiye ekonomisine ilişkin sözlerine, Türkiyedeki gelir
adaletsizliğine, Cumhurbaşkanının tavsiye ettiği
menünün halktan koptuğunu gösterdiğine ve KDV oranlarıyla ilgili
düzenlemeye ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 30 Mart, çağ
kapatıp çağ açan, cennetmekân Fatih Sultan Mehmet Hanın
doğum yıl dönümü; kendisini rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yollardaki bu Elektronik Denetleme Sistemi tam
bir terör hâline gelmiştir, buna biz EDS terörü diyoruz. Geçmişte
tabii daha büyük sıkıntılar vardı, bu konuları biz
buralardan izah ettik, dolayısıyla bir kısmı düzeltildi
ancak hâlen Elektronik Denetleme Sistemi, insanların trafik
kurallarına uymasını sağlamaktan ziyade, para, kazanç
kapısı olarak görülmektedir. Bilindiği üzere, burası
genellikle gelir paylaşımı modeliyle yapılıyor,
dolayısıyla yapan firma, belediye ve hazine buradan gelir
sağlıyor. Buradaki amacın insanlara ceza kesmek olmaması
gerekir; buradaki amacın tehlikeyi önlemek, trafik kazalarını
önlemek olması lazım. Bu amaçtan ciddi bir sapma olduğunu
görüyoruz. Ciddi sıkıntılar var, ciddi tepkilerle
karşılaşıyoruz hatta cezalarını ödeyemeyen
sürücülerin araçlarını satmak zorunda kaldığına
yönelik vakaları da duyuyoruz. Bu konuda İçişleri
Bakanlığını ben buradan uyarmak istiyorum.
Şimdi, diğer bir
konu, tabii, Türkiye'nin artık gündemi yani bir zamanlar orta gelirden üst
gelir grubuna çıkmayı tartışan, bir zamanlar teknolojiyi
tartışan, birtakım meseleleri tartışan, daha üst
unsurları tartışan Türkiye şu anda yokluğu,
açlığı tartışıyor. Çığ gibi büyüyor
yani ülke fakirleşiyor, ülke fakirleştikçe de insanların yoksulluk
problemi, açlık problemi çığ gibi büyüyor. Tabii, bunun
temelinde de Hükûmetin yanlış politikaları yüzünden artık
dünyada şampiyon hâline geldiğimiz enflasyon var. Özellikle gıda
enflasyonu, hepimizin bildiği gibi bakalım, pazartesi günü yeni veri
gelecek, orada ne olacak bilmiyoruz ama- en son açıklanan veriye göre
gıda enflasyonu yüzde 64,5. Bu da TÜİK rakamı, inanırsak.
Yani bunun daha farklı olduğunu söyleyen başka
çalışmalar da elbette var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
Sağ olun Başkanım.
Şimdi, bunun haricinde,
bakıyorsunuz, gelirler; memur maaşları, işçi
maaşları yüzde 25, emekli maaşları yüzde 25-30
civarında artırıldı. Bunun hızla eridiğini
görüyoruz. Daha önceden de biz bu konuyu teklif etmiştik. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener de bu konuyu dile getirdi. Mutlak
surette yıl içerisinde, öyle 1 defa da değil, nisan, temmuz ve ekim
aylarında güncelleme ihtiyacı var. Yani yılda 1 defa asgari
ücret belirlenmesi veya yılda 2 defa memur ve emekli maaşının
belirlenmesi daha düşük enflasyon dönemlerinin bir
mekanizmasıydı. Bunun değiştirilmesi lazım.
İnsanların alım gücü ciddi ölçüde düştü,
dolayısıyla fakirlik çok yüksek boyutlara ulaştı. Bu
çığlığa Hükûmetin kulak vermesi lazım.
Tabii, hep söyledikleri
şey, AK PARTİli arkadaşlar veya Hükûmet tarafından
söylenilen şey: Efendim, bütün dünyada fiyat artışları
var. Tabii, bununla ilgili defalarca söyledik, yine, EUROSTATın en son
verilerini sizinle de paylaşmak istiyorum. Buradan, bilmiyorum, grafik
gösterecek mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ERHAN USTA (Samsun) Şu
en üstteki sarı olan ne? Sayın Başkan, bu, enerji
fiyatlarının son bir yıldaki artışı, enerji
fiyatlarının son bir yıldaki artışı. Şu
üstteki sarı çizgi, bütün ülkelerden farklılaşan çizgi Türkiye;
yüzde 97. Bütün enerji unsurları var burada; elektrik daha yüksek, belki
bir kısmı daha düşük ama ortalaması yüzde 97. E,
bakıyorsunuz, bize en yakın olan ülkede yüzde 66 artış var;
en düşük olan ülke de Sırbistan, yüzde 10 artmış. Yani şimdi,
Avrupa'da yüzde 10 artarken veya diğerlerinin hepsi bizim üçte 1imiz,
dörtte 1imiz, beşte 1imiz kadar artarken niye Türkiye'de enerji bu kadar
yüksek artmış? Dolayısıyla lütfen şu -artık yani
bu kelimeyi kullanmak zorundayım ama- yalan kullanılmasın
artık: Bütün dünyada aynı problem var. yalanı. Çok net bir
şekilde, işte, EUROSTAT verileri gösteriyor.
Aynı şey
akaryakıtta da var; bakın, burada daha belirgin bir şey var.
İşte, akaryakıtta Türkiye, Avrupa'da -üstteki sarı-
açık ara önde; yüzde 131. En yakın, bizi takip eden ülke
İrlanda; yüzde 31 artmış. Yüzde 100ün üzerinde, daha fazla bir
artış var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, Polonyadaki artış ise yüzde 12, sadece yüzde
12. Yani onların da parası var, onlar euro falan da kullanmıyor;
kaldı ki euro kullansın, biz paramızı değerli
kılmak durumundayız. Dolayısıyla bunları anlamak
mümkün değil. Bu fakirleşmeyi Hükûmetin görmesi lazım ve idare
tarafından belirlenen ücret ve gelirlerin de asgari ücret, emekli
maaşları, memur maaşları başta olmak üzere bu anlamda
mutlak surette gözden geçirilmesi gerekiyor.
Tabii, Hazine
Bakanının Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah.
cümlesini anlamak mümkün değil. Yani zaten başlı
başına bir vaka hâline geldi bu Bakan. Yani burada neyi
kurtardı, bize bunu birisi izah etsin; kendisi izah etmiyorsa -yeni
sistemde bakan yok- AK PARTİden arkadaşlar izah etsin, Türkiye'nin
neresini kurtardılar? Türkiye bu kadar açlıkla, fakirlikle
boğuşurken, insanlar
Ramazan yaklaştı, bir ramazan pidesi,
yumurtasız ve susamsız, 6 lira bu ülkede. Yani bir asgari ücretli bu
ramazan pidesini nasıl alacak? Tabii, Sayın Elitaşın
işte Pide zaten kuruyor, yemesinler. türü bir tavrı var ama bizim bu
insanlarımızdan bir ramazan pidesini esirgemememiz lazım, çok
görmememiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Ama
artık AK PARTİ yokluklarla, kuyruklarla anılacak bir partidir;
1970leri aratan bir durum ortaya çıkmıştır,
insanların pide yemesi bile lüks hâle gelmiştir. Ama bir taraftan da
bakıyorsunuz, işte, 3 maaş alan ve aylık maaşı
313 bin lira olan bir Bakan Yardımcısı var bu ülkede. Sayın
Başkan, bunları anlamak mümkün değil, 313 bin lira. Hangi vicdan
sahibi bir insan buna tahammül edebilir, buna rıza gösterebilir? Yani
şimdi, bakıyorsunuz, fahri Kur'an kursu öğreticileri -dün
söyledim- vekil imamlar, usta öğreticiler, ücretli öğretmenler,
tarım danışmanları açlık sınırının
altında olan asgari ücretin de altında ücret alırken devlette
çalışan, 313 bin lira maaş alan, ücret alan bir kamu görevlisi
var bu ülkede. İşte, AK PARTİnin Türkiyeyi getirdiği
nokta burasıdır. Gelir adaletsizliği olağanüstü
şekilde artmıştır ve buna sessiz kalan, bu
danışmanlara veya Bakan Yardımcılarına, Bakanlara -her
kimse- kendisine yakın olan bu çevreye para vermeyi esirgemeyen bir
iktidar var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bir
yandan da tabii, Sayın Cumhurbaşkanı, yatarken bir menü veriyor
insanlara. Yani ben çok merak ediyorum, o verdiği menüyü bu ülkede kaç
kişi uygulayabilir, kaç kişi yiyebilir? Yani vatandaştan kopmak,
halktan kopmak demek ki bu oluyor.
Sayın Başkan, son
konu olarak da dün bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
çıktı. Bu kararnameyle katma değer vergisi oranlarında
belli düzenlemeler yapıldı. Burada tuhaf bir şey
yapıldı. Biliyorsunuz, mevcutta, 150 metrekarenin altındaki
konutlarda katma değer vergisi yüzde 1, net alanı 150 metrekarenin
üzerindeki konutlarda ise yüzde 18 olarak uygulanıyordu. Şimdi, 150
metrekarenin altındaki -daha sosyal konut diyebileceğimiz-
konutların yüzde 1 olan katma değer vergisi oranı yüzde 8e
çıkarıldı. Buna mukabil, milyon dolarlık bir konutunuz
varsa
Mesela
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Bitireceğim Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Yani tabii, bu hakikaten
önemli bir konu. Ha, şunu düşünüyor olabilir AK PARTİ: Zaten
normal bir vatandaşın, orta gelirlinin konut alma imkânı yok;
parası olan alıyor, hiç olmazsa
O yüzden mi bunu yapalım
dediler, bunu bize izah etmek durumundadırlar. Tabii, bir adım
ötesini göremeyen bir iktidar bugün bu ülkeyi yönetiyor. Konut balonu
şişiyor diye biz defalarca buradan uyardık. Ya, bunlar vergilerle,
kredilerle teşvik edildi, şimdi yapılan işe bak. Yani buna
sektör de dayanamaz, buna vatandaş da dayanamaz. Böyle istikrarsız
bir ülke yönetimi var. Yani bunu daha önceden görmeleri lazım,
politikaların tutarlı olması lazım bu ülkede. Hele hele vergi
politikası gibi bir politikanın tutarlı olması lazım
ama bir adım ötesini görmeyen bir iktidar Türkiyeyi yönetmeye
çalışıyor. O yüzden Türkiye yönetilmiyor, savruluyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kütüphane
Haftasına, Darüşşafakanın kuruluş yıl dönümüne,
Yunanistanı adalar, düzensiz göç, terörle mücadele, Batı Trakya
Türklüğü ve mavi vatan gibi konu başlıklarında
uluslararası hukuka uygun hareket etmeye davet ettiklerine ve ABDnin,
terör örgütü PKKnın Suriye koluna aktarmayı öngördüğü mali
yardıma ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1964 yılından itibaren ülkemizde her
yıl mart ayının son haftası Kütüphane Haftası olarak
kutlanmaktadır. Vatandaşlarımıza ve özellikle gençlerimize
kitap okuma alışkanlığının
kazandırılması, kitap sevgisinin artırılması ve
kitaplara erişimin kolaylaştırılması hususunda
kütüphanelerimiz hayatımızda çok büyük öneme sahip olmuştur.
Medeniyetlere beşiklik eden, bilgi ve kültür hazinesi kütüphanelerimizin
vatandaşlarımızla dolup taşmasını temenni ediyor,
tüm kitap dostlarının ve kütüphanecilerimizin 28 Mart-3 Nisan
Kütüphane Haftasını kutluyoruz.
Sayın Başkan,
temelleri dönemin padişahı Sultan Abdülazizin fermanıyla
atılmış olan Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiyenin yani
İslam Okutma Kurumunun çalışma prensiplerine dayanan,
şefkat yuvası anlamına gelen Darüşşafaka, Türkiye
tarihinin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu olarak
dönemin devlet adamları Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa
gibi önemli devlet adamlarının girişimleriyle kurulmuştur.
30 Mart 1863 tarihinde çalışmalara başlayan
Darüşşafaka, annesi veya babası hayatta olmayan ve maddi
olanakları kısıtlı yetenekli çocuklarımıza yüksek
standartlarda eğitim vererek eğitime büyük hizmetler yapmaya devam
etmektedir. Köklü geleneğiyle faaliyetlerini sürdüren
Darüşşafakanın kuruluşunu kutluyor,
çalışmalarında başarılar diliyorum.
Sayın Başkan,
geçtiğimiz günlerde Yunanistan, Lozan Anlaşmasına göre
silahsız ve askersiz olması gereken Sisam Adasında askerî bir
geçit düzenleyerek yeni bir provokasyona imza atmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde
silahsız statüdeki adaları silahlandıran ve Türkiyeye tahrik
edici faaliyetlerle mukabele eden Yunanistan, komşuluk ve dostluk
prensiplerine uymamaktadır.
Bununla birlikte, Yunanistan,
düzensiz göçmenleri ölüme itmeye devam etmekte, insanlık
dışı politikasını da sürdürmektedir. Dün yine,
Yunanistan tarafından geri itilerek Ege Denizinde ölüme terk edilen 84
düzensiz göçmen, Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından kurtarılmıştır.
Yunanistan Başbakanı Miçotakisin 12 Martta ülkemize
yaptığı ziyarette Cumhurbaşkanımızla
görüşmesinin ardından ikili ilişkilerin gelişmesi konusunda
mutabık kalındığına dair yapılan
açıklamanın üzerine Yunan tarafının bu tahrik edici
faaliyetlerine devam etmesi tabii ki bizleri
şaşırtmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Yunan tarafını, adalar, düzensiz göç, terörle mücadele,
Batı Trakya Türklüğü ve mavi vatan gibi konu
başlıklarında uluslararası hukuka uygun hareket etmeye
davet ediyoruz. Zira, Türkiye ve Yunanistan arasında saymış
olduğumuz meselelerde yaşanan kriz ve gerilimler ilk önce Yunan
tarafının huzurunu bozacak, kendilerini oldukça zora ve
sıkıntıya düşürecektir.
Sayın Başkan, ABD
yönetiminin geçtiğimiz yıllarda terör örgütü PKKnın Suriye kolu
PYD/YPGye tırlarca yapmış olduğu askerî ve lojistik
yardımlar dünya kamuoyunca malumdur. ABDnin, DAEŞ terör örgütüyle
mücadele bahanesiyle ülkemizi tehdit eden terör örgütlerine bütçesinden
ayırdığı fon tutarı 2019 ve 2020 yıllarında
550, 2021de 200 ve 2022 yılında 500 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) ABD yönetimi tarafından 2023 yılı bütçesi için
kongreye sunulan teklifte, 542 milyon dolarlık yeni bir mali
yardımın terör örgütü PKK'nın Suriye koluna
aktarılması öngörülmüştür. Dostluk ve müttefiklik anlayışıyla
asla bağdaşmayan bu programı Gazi Meclisimizden şiddetle
kınadığımızı ifade ediyor, ABDyi derhâl Türk
devletinin hassasiyetine uymaya ve tahrik edici bu politikalardan vazgeçmeye
davet ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Beştaş
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kızıldere katliamının 50nci yıl dönümüne, TOMA
çarpması sonucu yaşamını yitiren Efe Tektekin ile Mehmet
Tektekinle ilgili görülen davada çıkan kararı kesinlikle kabul
etmediklerine, İmralı Cezaevindeki tecride,
Cumhurbaşkanının önerdiği karışımda yer alan
kestane balının Rizenin İkizdere ilçesine bağlı
Eskencideredeki taş ocağı projesi yüzünden yok
olacağına, diş tedavisinde kullanılan ithal malzemelerdeki
fiyat artışına, Çanakkale Köprüsü için verilen geçiş
garantisinin hazineye olan yüküne ve gıda enflasyonuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün 30 Mart, bundan
elli yıl önce Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının
idamını engellemek için yola çıkan Mahir Çayan ve 10
arkadaşının katledilmesinin yıl dönümü. Elli yıl geçti
ama hâlâ acısı dipdiri ve kanayan bir yara olmaya devam ediyor.
Açıkçası, biz her zaman şunu söylüyoruz: Katliamlarla
yüzleşmeyen siyasi otoriteler bunları hep yok saymayı tercih
ediyorlar fakat biz geçmişle yüzleşmenin toplumsal yaraları
saracağına olan inancımızı bir kez daha ifade etmek
istiyoruz.
Sevgili Mahir Çayanın
sözlerini tekrar anımsatmak isterim: Onlar bir avuç, biz ise
milyonlarız. Kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur,
kazanacağımız koca bir dünya. Asıl siz teslim olun, biz
buraya teslim olmaya değil ölmeye geldik. diyen Mahir Çayan ve
10ları saygıyla anıyorum.
Efe Tektekin, 5
yaşında bir Kürt çocuğu, Diyarbakırın Bağlar
ilçesinde bir TOMAnın çarpması sonucu yaşamını
yitirdi. Bir dava süreci başlatıldı polis memuru hakkında
ve dün bu polis memuru beraat etti. Evet, bir Kürt çocuğunun daha ölümü
yargı tarafından onaylandı. Kürt çocuklarının
büyümesine bile engel olunuyor. Bu davadaki en büyük vahamet, 5
yaşındaki bir çocuğun kusurlu bulunması; ölmek de kusur
sayılıyor bu ülkede, eğer Kürtseniz her türlü tespit mübah
oluyor. Ne yazık ki Efe Tektekinin dedesi Mehmet Tektekin de bir yıl
öncesinde yine bir TOMAnın çarpması sonucu yaşamını
yitirmişti. Biz yargının bu kararını kesinlikle kabul
etmiyoruz, doğru bulmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kürt çocuklarının öldürülmesine onay
verildiğini herkes gibi biz de gayet iyi biliyoruz. Tüm aileye tekrar
başsağlığı diliyor ve acılarını
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, yirmi
üç yıldır İmralı Cezaevinde tecrit var,
ağırlaştırılmış bir tecrit var; Hamili
Yıldırım, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Abdullah Öcalan
tecrit altında tutuluyor. Yedi yıldır bu
ağırlaştırılmış tecrit sistemi daha da
ağırlaştırılarak devam ediyor. Avukatları bir
açıklama yaptı ve İmralıdan 25 Mart 2021 tarihinden beri
hiçbir şekilde haber alınamıyor. 2021 yılı boyunca 71
aile görüş talebi ve 202 de avukat başvurusu yapılmış
ve herhangi birine de olumlu bir yanıt verilmemiş; geride bıraktığımız
üç ay içinde de 20 başvuruya yine hiçbir yanıt verilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yeni uygulamalar, yasak ve cezalar üretilerek son on
yılın en ağır tecrit şartları son bir yıl
içinde hayat bulmuş ve bu durum hâlâ devam ettirilmektedir.
Bir kez daha şu
çağrıyı yapıyoruz: Tecridi kaldırın,
İmralının kapılarını açın, görüşmelere
açın, telefonlara açın ve herkesin kullandığı yasal
hakları kendisine de sağlayın. Bu konuda, açıkçası,
tecritte ısrarın nelere yol açtığını en iyi bu
iktidar biliyor. Bu gerçeği göz ardı eden herkes, çok büyük
yanılır ve büyük kaybeder. Tecrit, işkencedir ve bir
insanlık suçudur.
Sayın Başkan,
geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan akşam ilaç niyetine
yediği karışımı çiftçilere önerdi, çokça
tartışıldı. Niye aktardığını kimse de
anlamadı çünkü Açız. diyene öğün küçültme önerisi yapan
AKPlilerin reisi kendisi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü kendisi dışındaki AKPliler
Öğün küçültün. diyor ama reis olarak kendisi bir karışım
önerdi. Önerdiği yoğurtlu karışımda kestane balı
yani diğer adıyla deli bal da vardı. Rize İkizdere ilçesi
Eskenciderede taş
ocağı projesi yüzünden bölgeye özgü üretilen kestane balı, deli
bal yok oluyor. Köylüler aylardır Balımız, çayımız
yok olacak. diye feryat ediyor. Eskenciderede yörenin balı, 5li çeteye
kurban ediliyor. Daha ocak açılmadan bölge yaşanmaz hâle geldi. Bunu
da kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
Diş tedavisinde ölçü,
dolgu ve cerrahi malzemelerin fiyatı yüzde 200 arttı ve
sağlık hakkına erişim fiilen engelleniyor. Sağlık
sektörünün önemli bir halkası diş hekimleridir, biliyoruz; hepimizin,
herkesin diş hekimlerine mutlaka işi düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Diş hekimleri, maliyetler ve ithal malzemeler
nedeniyle çok sıkıntılı günler geçiriyor. Yüzde 200
civarındaki artışın sonuçları çok ağır
oluyor. Diş hekimlerinin kullandığı malzemelerin yüzde 99u
ithal ürün, sarf malzemeleri olarak adlandırılan dolgu ölçü
malzemeleri ve cerrahi malzemelerin neredeyse tamamı yurt
dışından geliyor. Döviz kurundaki artış, yükseliş
buraya doğrudan yansıyor ve diş hekimleri, bunu hastalarına
bile yansıtamıyorlar ve yansıtsalar bile hastalar tedavi
haklarından vazgeçiyor. Biz, sağlığa erişimin eksiksiz
sağlanması, devletin görev ve sorumluluğudur
hatırlatmasını bir kez daha yapıyoruz ve Sağlık
Bakanlığından açıklama bekliyoruz.
Çanakkale Köprüsü'nün
açılışında 45 bin araç garantisi verildiğini ilk günkü
açıklamalardan gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayalım Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Ama ilk günkü geçiş sayısı 6 binde
kaldı. Hazinenin sadece bir günlük zararı 11,2 milyon lira oldu. 39
bin araç fark için hazine, her araç başına 17,7 euro üzerinden
yaklaşık 690 bin euro ödeme yapacak. Feribot işletmesini yapan
GESTAŞ'ın taşıdığı yıllık araç sayısı
yaklaşık 10 bin araç civarında, pandemi öncesinde ise 2019
yılında 12 bin araç taşındı. Yani feribotun
taşıdığı araç sayısı, garanti edilenin çok
altında. Çok öngörülü Ulaştırma Bakanlığı, eldeki
verilere bakmadan 45 bin araç garantisi vermiş, verilen bu garantinin
yükü, hazinenin yani bizlerin, hepimizin omzuna yüklenmiş ağır
bir yüktür.
Son olarak, Sayın
Başkan, TÜRK-İŞ gıda enflasyonu açıklandı, martta
aylık bazda yüzde 8,24, yıllıkta ise yüzde 76,39 oranında
artış göstermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Artık, yoksulluk sınırı 16.052
liraya, açlık sınırı da 4.928 liraya çıktı.
Birçok üründe çok yüksek artış var, mesela ayçiçeği
yağında yüzde 40, şekerde yüzde 70 artış var ve
yurttaşlar açlıkla yüz yüze. Cumhurbaşkanı, KDV
oranlarında indirimleri açıkladı, genel olarak yüzde 8e
indirildi fakat bu indirimler derde deva oranlar değil, gıda
fiyatlarında bir indirim yok. Bizim bu konuda Meclise sunduğumuz
kanun teklifleri derhâl gündeme alınmalı ve insanların
açlıktan ölmemeleri için atılması gereken adımlar
atılmalıdır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkoç
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Resmî Gazetede
yayımlanan 97 sayılı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesine ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Resmî Gazetede
yayımlanan 97 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin
1inci maddesiyle Millî Saraylar İdaresi Başkanlığına
kamu kurum ve kuruluşlarının müzelerinin yönetimini devralabilme
yetkisi verildi. Bu düzenleme, belediyeler ve üniversiteler tarafından
kurulan müzelerin yönetiminin devralınmasıyla ilgili bir
düzenlemedir. Bu düzenleme, Anayasanın 104üncü maddesinin on yedinci
fıkrasında Cumhurbaşkanlığı kararname
çıkarma yetkisinin sınırlarını belirleyen düzenlemeye
de açıkça aykırıdır.
İlk olarak, kanunla
düzenlenmiş konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
düzenleme kesinlikle yapılamaz. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun 24üncü ve 26ncı
maddelerinde özel müzenin kuruluşu, işletilmesi ve yönetilmesine
ilişkin açık düzenleme yapılmış ve bunların
yönetiminin devredilebileceğine ilişkin bir yetki, herhangi bir
bakanlık dâhil yürütme organına tanınmamıştır.
Kanuna açıkça
aykırı bir düzenleme yapılmaktadır. Bu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yasama yetkisine müdahaledir.
İkinci olarak,
münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken alanlarda
Cumhurbaşkanlığı kararıyla düzenleme
yapılmaktadır. Bu da Anayasa 104/17ye aykırıdır.
Şöyle ki: Anayasanın 127nci maddesine göre yerel yönetimlere
ilişkin düzenlemelerin kanunilik ilkesine uygun olarak kanunla
düzenlenmesi gerekir. Aynı şekilde, Anayasanın 130uncu
maddesine göre de üniversitelere ilişkin hususların da kanunla
düzenlenmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu açıdan da Anayasaya aykırılık taşıyan bu düzenlemenin
bir an önce iptal edilmesi gerekmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulda bazı
belediye başkanlarımızla ilgili açıklamalar
yapılıyor ve eleştiriler geliyor. Şu anda Cumhuriyet Halk
Partili büyükşehir belediye başkanlarımızın hepsinin
millet hizmetinde çok büyük başarılar elde etmesini
halkımız takdir ediyor. Hatay Büyükşehir Belediye
Başkanımız Lütfü Savaşla ilgili Hatay halkının
büyük bir teveccüh gösterdiği ve oradaki
vatandaşlarımızın, belediye
başkanlarımızın hizmetlerine destek verdiğini hepimiz
biliyoruz ancak Hatay'da fiilî bir durum yaratılmıştır.
Maalesef, iktidarın yanlış göç politikası neticesinde Hatay
nüfusundan ve Kilis nüfusundan daha fazla Suriyeliye orada yaşama
imkânı sağlanmıştır; onlar maalesef Hatay nüfusunu da
geçmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Büyükşehir Belediye Başkanımız, kendi ilinde yaşayan
nüfusa bütün imkânlarıyla hizmet verebilmek için çabalarken gerçekleri de
ortaya koymuştur, demiştir ki: Siz, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları olan nüfus kadar bana gelir temin ediyorsunuz ama onun 2
katı fazlası olan bir nüfusa da hizmet etmemi istiyorsunuz. Bundan
dolayı eleştiriliyor olması doğru değildir. Hatay
Büyükşehir Belediye Başkanımızın söylediği, hem
Türkiyenin güvenliği açısından çok doğrudur, Suriyelilerin
orada bu kadar birikmiş olması risklidir hem de belediyecilik ve
yerel yönetim açısından da doğrudur, bu hizmetlerin devlet
tarafından karşılanıyor olması gerekir. O yüzden,
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımızı
eleştirmekten çok, onun ne dediğine kulak vermek Türkiye'nin
menfaatinedir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu.
29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için İstanbulda
yürütülen müzakerelere ve 3600 ek gösterge, asgari ücret, sözleşmeli
personel ve EYTlilerle ilgili yapılacak düzenlemelere ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hakikaten, dün
İstanbul'da bir araya gelen Rusya ve Ukrayna heyetlerinin bu
toplantıyı çerçevelediği yaklaşım, herkes için bir
umut ışığı olmuştur. Bu manada, Sayın
Cumhurbaşkanımızın proaktif diplomatik girişimleri
neticesinde, gerçekten her iki liderin bir araya geleceği bir
altyapının Türkiye'nin öncülüğünde oluşturulması,
Türkiye'nin dünya barışına katkısı
bakımından tarihî önemi haizdir. Bu manada, Dünya 5ten büyüktür.
mottosuyla Birleşmiş Milletlerde bütün insanlığa bir
çağrıda bulunan Cumhurbaşkanımızın, nasıl
bir etkileşim içerisinde netice alıcı yaklaşımların
altyapısını hazırladığı da bu şekilde
ortaya çıkmış olmasından dolayı, ülke olarak
barışa ev sahipliği yapmamızdan dolayı büyük bir
mutluluk içerisinde olduğumuzu ifade etmek isterim. İnşallah,
heyetler arası görüşmelerin, Dışişleri Bakanlarının
paraflarıyla, onaylarıyla, Sayın Putin ve Sayın
Zelenskinin bir araya gelmesine zemin hazırlayacağı ümidimizi
ve bunun İstanbulda, Türkiyede gerçekleşmesi
çağrımızı yüce Meclisimizden tekrarlıyoruz. Bu manada,
inşallah, barışın, umudun ve liderliğin ülkesi
Türkiyenin her zaman bölgesel ve küresel barışa aktif bir
şekilde katkı yapacağını belirtmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; bugün basın açıklamamızda da ifade
ettiğimiz üzere, çeşitli platformlarda gündeme getirilen ve gazeteci
arkadaşlarımızın da basın açıklaması
sonrasında sorularını tevcih ettiği hususlara ilişkin
burada da Genel Kurulu bilgilendirmek isterim ki 2021 Kasım ayında
yapmış olduğumuz toplantıda 5 adım
atacağımızı ifade etmiştik; 1inci olarak asgari
ücretle ilgili düzenlemeyi, 2nci olarak memur ve emeklilerin zamlarıyla
ilgili durumu, 3üncü adım olarak 3600 ek göstergeyle ilgili düzenlemeyi,
4üncü olarak belediyelerde çalışan kardeşlerimiz dâhil olmak
üzere sözleşmeli personelle ilgili durumu ve nihayetinde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) -
5inci olarak da EYTli
kardeşlerimizle ilgili durumun ele alınacağını; bütün
bunların 2022 yılı içerisinde, Çalışma Bakanımızın
önderliğinde kamuoyuyla da paylaşılacağını ifade
etmiştim. Şu anda, ilgili paydaşlarla ve sendikalarla
görüşmelerin devam ettiği 3600 ek göstergeyle ilgili etki analizleri
çalışmaları devam ediyor. İnşallah, bu konuyla ilgili
temmuza kadar, bu yasama döneminde bunu
yasalaştıracağımızı ifade etmiştik; bunu
tekrar ediyorum.
Aynı şekilde,
değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, öğretmenlerle ilgili, kariyer
mesleğine ilişkin bir kanuni düzenleme yapmıştık ve
orada, memurlarla ilgili yapacağımız düzenlemenin öncülü olarak,
öğretmenlerimizle ilgili 3600 ek göstergenin Ocak 2023 tarihinden itibaren
geçerli olacağına dair düzenlemeyi yüce Meclisimiz
kanunlaştırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu bir örnektir, daha geniş spektrum içerisinde
ilgili kanunlarda değişikliği inşallah, temmuz ayına
kadar gerçekleştireceğimizi ifade etmek isterim.
Aynı zamanda, asgari
ücretle ilgili gündeme getirilen hususlar var. Bunun da yıl ortasında
değerlendirileceğini Sayın Cumhurbaşkanımız da
ifade etmişlerdi, bunu aynen tekrarlıyorum. İnşallah, 3600
ek göstergeden sonra sözleşmeli personelin durumunu ele alacağız
ve bunu neticelendireceğiz. Ondan sonra da EYTli kardeşlerimizin
durumunu ele alıp bununla ilgili ne düzenleme
yapacağımızın bilgisini 2022 yılı içerisinde
sizlerle de kamuoyuyla da paylaşacağımızı ifade
ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, ürünlerinde şeker kullanmak zorunda
olan imalatçılara uyguladığı raf fiyat garanti sistemi
nedeniyle şeker satışı yapmayan Türkiye Varlık Fonunun
portföyünde bulunan Türk Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin
bazı özel şeker fabrikalarına satış yapmadığına
ilişkin iddialarının ve özelleştirilen şeker
fabrikalarının zam beklentisi nedeniyle depolarında
bulundurdukları şekeri stoklayarak piyasaya satış
yapmamasının araştırılması amacıyla
30/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
30/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
USTA
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve 21 milletvekili tarafından, ürünlerinde şeker kullanmak
zorunda olan imalatçılara uyguladığı raf fiyat garanti
sistemi nedeniyle şeker satışı yapmayan Türkiye Varlık
Fonunun portföyünde bulunan Türk Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin
bazı özel şeker fabrikalarına satış
yapmadığına ilişkin iddialarının ve
özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi
nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak
piyasaya satış yapmamasının
araştırılması amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 30/3/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde bir şeker
krizi var. Market raflarındaki şeker sadece 1 adet alımla
sınırlandırılmış durumda ve pahalı.
İmalatçı ve gıda sanayicisi, özel şeker
fabrikalarının fahiş fiyatlı şekerini almaya zorlanıyor.
Tarım
Bakanlığına göre, geçen sezonda, yüzde 94lük artışla,
pancar ve şeker üretiminde tüm zamanların rekoru
kırılmıştır ve ülkede 200 bin ton ihtiyaç fazlası
şeker var. TÜRKŞEKER stoklarının ağustos ayına
kadar yani yeni sezona kadar yeteceği söyleniyor. Özel şeker fabrikaları
Elimizde yeterince şeker var. diyor. E, sormazlar mı o zaman madem
yeterince şeker var, şekerde kriz neden bitmiyor, fiyatlar neden
inmiyor, kim bu kumpası kuranlar?
Evet, şeker üretimi arz
talep açısından yeterli, buna rağmen fiyatlar neden
artıyor? Çünkü şeker fiyatlandırılmasında kontrolsüz
bir yapı var, yönetim krizi zafiyeti var. Çünkü ülkede kamu eliyle
desteklenen bir stokçuluk var. Kamu eliyle şeker stokçuluğunu kim
yapıyor? 2018 yılında yapılan özelleştirmeler sonunda
elindeki 25 fabrikanın 10unu elinden çıkaran TÜRKŞEKER. Kamunun
elinde kalan 15 şeker fabrikası bugün Türkiye Varlık Fonunun
portföyünde. Kâr ederken Varlık Fonu portföyüne geçen kurum ve
kuruluşların ortak noktası, zarar etmesi; BOTAŞ gibi,
ÇAYKUR gibi, diğerleri gibi.
TÜRKŞEKER, verimlilik
esasına dayansa da kârlılık esasına göre hareket eden bir
kuruluş değil, bu yönüyle oluşan zarar bir şekilde
açıklanabilir ama bu zarar, satış ve pazarlama amacıyla
kurduğu TÜRKŞEKER Tarım Şirketi üzerinden bazı zincir
marketlerini, bazı özel şeker fabrikalarını
zenginleştirmek, devlet eliyle stokçuluğu teşvik etmek
amacıyla oluşuyorsa orada Dur! demek gerekiyor. TÜRKŞEKER
Tarım AŞnin paketleme tesisi bile yok, şeker piyasasında
bunu fason bir şekilde yapıyor, ara şirket kurarak ilave 100
lira fiyat artışı yapılıyor.
Özelleştirmelerden önce
piyasanın, şeker piyasasının yüzde 65inden
fazlasını TÜRKŞEKER üretiyordu, şimdilerde ise bu oran
yüzde 35lere düştü. Hâkimiyet kamudan özel sektöre geçince şeker
fiyatları da bu hâkimiyete göre şekillenmeye başladı.
TÜRKŞEKER, uyguladığı raf fiyat garanti sistemiyle sadece
market ve bakkallara şeker satışı yapmakta, sanayicilere ve
ürünlerinde şeker kullanmak zorunda olan imalatçılara satış
yapmamaktadır.
Bu, hep böyle miydi?
Hayır. Bir süre öncesine kadar imalatçılar da TÜRKŞEKERden
şeker alımı yapabiliyordu. TÜRKŞEKER fabrikaları 50
kilogramlık bir şekeri 298 liraya satarken piyasadaki
toptancılarda 50 kilogramlık bir çuval şeker 700 lira, 800 lira
aralığında satışa sunulmaktadır.
Yap-işlet-devret projelerinde projelere garanti veren iktidar,
anlaşılan şeker fabrikalarına da garanti vermiş. Kamu
ve özel şeker fabrikaları arasındaki bu uçurum, bu makas
başka türlü açıklanamaz.
Sanki bundan habersiz olan
Tarım Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir açıklama
yaptı: Özel firmaları uyardık. Şekerin çuval fiyatı
575 liraya indirildi. Sayın Bakan, buradan bir ihbarda bulunuyorum: Sizi
kandırmışlar. Sadece bir şeker fabrikası,
imalatçılara bir saatliğine 598 liradan satış yaptı,
diğer fabrikalar ise Elimizde şeker yok. bahanesiyle ne fiyat verdi
ne satış yaptı. Toptancı, imalatçı bugün bile
indirimli fiyatı geçtik, şişirilmiş eski fiyattan bile
şeker bulamıyor.
Ticaret
Bakanlığı açıklama yapıyor: Rekabeti bozan
faaliyetler nedeniyle şeker fabrikalarını denetliyoruz.
Sayın Bakan, yirmi gün arayla bu ikinci denetiminiz, demek ki sizleri de
dikkate alan yok. Sizi de buradan uyarıyorum: Stokçuyu yanlış
yerde arıyorsunuz.
TÜRKŞEKERin 2
fabrikası Eskişehir ve Burdurdan günlük onar tır olmak üzere
-biri özel şeker fabrikasına olmak üzere- şeker yüklemesi
yapılıyor. Bir tır yaklaşık 27 ton alıyor yani
günlük, kamu şeker fabrikasından özel fabrikaya 270 ton gidiyor, 2
fabrikadan bu yükleme dikkate alınırsa günde 540 ton.
Satış, TÜRKŞEKERin şirketi TÜRKŞEKER Tarımdan
yapılıyor; tırların istikametinin yönü Afyona.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Yasin
Bey.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Malatyada olanları ise sağır sultan bile duydu. Adı geçen
AK PARTİsi iktidar vekilinin gelen cevabı daha vahim: Bugün
itibarıyla bayiliği bıraktık.
Bu satışlar,
özellikle TÜRKŞEKERin market ve bakkala bile ürün
satışını kısıtladığı son beş
ayda yapılıyor. Peki, TÜRKŞEKER Tarımdan yaklaşık
300 liradan alınan bu şeker özel fabrikalarda kaç liradan
satılıyor? 700-800 liradan. Fiyat kontrolü var mı? Yok. Denetim
var mı? Sadece kâğıt üstünde. Şeker var mı? Çünkü
şeker de hâlâ zam beklentisi içinde olunduğu için o da yok. Ramazan
ayı geldi, çattı; ne yapacak vatandaş, ne yapacak üretici, ne
yapacak gıda sanayicisi? Bakın, kontrol edemediğiniz
fiyatlandırma, içinde eser miktarda bile şeker bulunan bütün
ürünlerin fiyatlarına zam olarak yansıyacak.
Sözlerimi sonlandırmadan
size son dakika haberi vereyim: TÜRKŞEKER bugün itibarıyla
fiyatlarına yüzde 24 zam yaptı. Kasım ayında ne diyordu
TÜRKŞEKERin Genel Müdürü Mücahit Alkan?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkanım, cümlemin sonunu tamamlayayım lütfen.
Kriz
çığırtkanlarına fırsat vermeyelim, stok yapan
firmaların bu stokları ellerinde patlar; 2022 Eylül ayına kadar
şekere zam yapılmayacak.
Biz, makas kapansın
derken özel fabrikaların fiyatları düşürülerek makas
kapansın diyoruz; siz, tam tersine, devlet elindeki TÜRKŞEKER
fiyatını zamlayarak makası kapatmaya
çalışıyorsunuz.
Bu arada, en yeni, en genç
şeker fabrikası Samsun Çarşamba Şeker Fabrikasını
bile hâlâ faaliyete geçiremediniz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal
Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) - Sayın Başkan, Değerli Divan, değerli Genel
Kurul üyeleri; keşke konu da adı gibi tatlı, şeker gibi
olsaydı da böyle şeker şeker konuşsaydık değerli
şekerlerim ama konu oldukça ağır. Şöyle düşünelim:
Benim çocukluğumda Malatya Ovasının neredeyse yüzde 70-80inde
şeker pancarı üretimi, tütün üretimi ve benzeri endüstri bitkileri
vardı fakat şeker fabrikalarına müdahale, üretime müdahale,
üretimdeki kısıtlama, üretimdeki sınırlama, kota ve benzeri
nedenlerle şeker pancarı üretimi düştü, o araziler de
yapılaşmaya açıldı; şu anda Malatya Oto Sanayi
Sitesinin bulunduğu arazinin tamamı şeker pancarı üretilen
bir araziydi, şimdi de orada betonlaşma var, o güzelim tarım
arazisi köreltilip yerle bir olmuş.
Bir yanda kriz, bir yanda
stok ve bunun suçlusu yok. Bir yanda kriz var, bir yanda stok var; kriz ve stok
nedeniyle tüketici, yurttaş, şekere ihtiyaç duyan
Temel tüketim
maddelerinden biri. Daha yakın zamana kadar halk nezdinde 3 tane temel
tüketim maddesi vardı: Un, şeker, tuz. Çünkü halkın geçim
standardı onunla alakalıydı. Maalesef, yine aynı noktaya
düştük de yine bu yoksullukta, bu pahalılıkta, bu dar
gelirlilik... Ne diyor? Efendim, fiyat artırımı vesaire... Yani
zamlardan dolayı, ekonomiyi yönetememeden dolayı, üretememeden
dolayı, ithalat-ihracat dengesini kuramamadan dolayı, üreticinin
ürettiği ürünü değerlendirememeden, hiçe saymadan dolayı meydana
gelen ekonomik altüst oluşun sanki sebebi şeker pancarı
üreticisi, sanki tarımla uğraşan çiftçi, sanki
hayvancılıkla uğraşan insanlar. Buna bir suçlu
bulunamıyor işin ilginç yanı. Oysa bunun suçlusu ekonomiyi
yürütemeyen, şeker fabrikalarını kapatmak, satmak durumunda
kalan Hükûmetin kendisidir. Bakar mısınız, kamusal alanda
kamusal olarak iş yapan tüm kurumlar zarar ediyor,
özelleştirildiği zaman kâr ediyor. Bu, çalışma
ahlakının olmaması, Hükûmetin buralarda gerekli denetimi
yapmaması; bunun şeker üretiminden tutun bir başka üretime kadar
hepsinde geçerli olduğunun çok bariz göstergesidir. Bu önergenin tabii ki
desteklenmesi gerekir, zira hem stokçuluğu hem şeker üretimini hem de
yurttaşın mağduriyetini karşılamak açısından
desteklemek gerektiği kanısındayız.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül, bir dakika daha veriyorum ben size.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Sağ olun.
BAŞKAN Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Burdur Milletvekili Sayın Göker. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER
(Burdur) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; geçen
hafta da burada şeker bazlı üretim yapan esnafımızın
ve vatandaşımızın şeker
sıkıntısını dile getirmiştik. Bunun akabinde
Ticaret Bakanlığından bir açıklama yapıldı,
şeker fabrikalarının durum tespiti için müfettiş
görevlendirildiği söylendi. Şimdi, burada sormamız gereken soru
şu: Şeker fabrikalarındaki, depolardaki durumu siz
bilgisayarlarınızda görmüyor musunuz? Eğer görüyorsanız bu
gönderdiğiniz müfettişler tamamen vatandaşın tepkisini ya
da toplumsal tepkiyi azaltmak adına mı? Yani burada göstermelik bir
iş mi yapıyorsunuz? Bu yaşanan fiyatı kimse karaborsaya
bağlamasın çünkü tamamen devlet eliyle yapılan
özelleştirmelerin neticesinde devlet eliyle yaşanan bir karaborsa
var.
Bakın, hafta sonu
memleketim Burdurdaydım, kendi gözlerimle şahit oldum. 2 tır
dolusu şeker -firmanın ismini burada vermeyeceğim- Burdur
dışına nakledildi. Peki, Burdur esnafı ne yapıyordu?
Üç beş kişi gidip şu marketten, bu marketten beşer kiloluk
şeker toplayıp kendi imalatını sürdürmeye
çalışıyordu. Buradan yine aynı şeyi söylüyorum:
Eskişehirde de gittik, baktık, Burdurdaki şeker
fabrikalarına da baktık; depolar ağzına kadar dolu. Peki,
niye satmıyorsunuz bunu vatandaşa? Bu mağduriyeti üreticiye,
vatandaşa niye yaşatıyorsunuz?
Şimdi, buradan gelinecek
noktada çözüm önerisi de çok basit. Şeker fabrikalarının önüne
açacağınız satış mağazası ofisleriyle
vatandaşa, üreticiye ve esnafa doğrudan satış yolu
sağlayabilirsiniz. Olay, dönen tezgâh şu: Şeker
fabrikasından 270e, 280e aldığı şekeri
tırından indirmeden 420 liraya satıyor, net kâr. Haberiniz var
mı yok mu bilmiyorum ama sektörün içindekiler ciddi anlamda
sıkıntı çektiklerini ifade ediyor.
Buradan bir diğer konu
olarak da geçmiş dönem Başbakanlarımızdan Sayın Binali
Yıldırım'ın geçenlerde verdiği demece değinmek
istiyorum. Dedi ki: Deliler gibi dağı taşı ekin. Bu
cümledeki tek doğru şey deli lafı. Şu
pahalılıkta, bu mazot pahalılığında, bu gübre
pahalılığında, üreticinin bu kadar mağduriyet
yaşadığı bir dönemde ekim, dikim yapmak gerçekten
deliliktir. Eğer bu önerinizde samimiyseniz çiftçinin yıllardır
ödemediğiniz 211 milyar liralık desteklemesini ödeyin, samimiyetinize
biz de inanalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bilmediğiniz
bir şey var, önümüz ramazan ve geçen sene ramazan ayında bir
traktörün deposu 780 liraya doluyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET GÖKER (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Göker.
MEHMET GÖKER (Devamla)
Şimdi, bugün itibarıyla traktörün deposu 2.850 liraya doluyor.
Haberiniz var mı? Bu fiyatlarla çiftçi nasıl ekim yapacak? Gerçekten
mümkün değil. Az önce söylediğim gibi, cümlenin tek öznesi var, o da
delilik. Evet, getirdiğiniz Türkiye'nin koşullarında
Türkiye
kendi kendine yeten 7 ülkeden 1iyken şu anda savaşan 2 ülkenin
getirdiği sıkıntıyla birlikte nihayet aklınıza
geldi Türk çiftçisini nasıl kurtarırız? yoluna geçtiniz ama
burada da ciddi bir hata yapıyorsunuz. Özellikle, süt
fiyatlarını güncellediniz ama günümüz fiyatlarında 1 kilo sütle
yaklaşık
Saygılar sunuyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Semra
Kaplan Kıvırcık.
Buyurun Sayın
Kıvırcık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde 2021-2022 üretim
döneminde toplam 2 milyon 519 bin 549 ton şeker üretilmiş olup bunun
869.050 tonu Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi
tarafından üretilmiştir. Şirketimiz yüzde 35lik pazar payı
oranında Türkiyenin şeker ihtiyacının
karşılanmasına devam etmektedir. 2021 Ekim ayına kadar özel
ve kooperatif şeker fabrikaları şeker satış
fiyatları ile şirketimiz şeker satış fiyatı
aynı seviyelerde seyretmekteydi. Dünyada ve ülkemizde artan gıda
fiyatlarıyla beraber, 2021 Eylül ayından itibaren piyasada şeker
fiyatında da zam beklentisi oluşmuştur. Ham madde ve üretim
maliyetlerindeki fiyat artışlarına bağlı olarak, özel
şeker fabrikaları 2021 Ekim ayından itibaren kademeli olarak
şeker satış fiyatlarını
artırmışlardır. Bu sebeple, şirketimiz, şeker
satış fiyatı piyasadaki en uygun fiyat olduğundan
yoğun taleple karşı karşıya kalmıştır.
Şirketimiz, başta imalatçılarımız olmak üzere
şeker ticaretiyle uğraşanlara imkânları dâhilinde destek
olmaya çalışmıştır. Ancak şirketimiz, şeker
talebinde bulunanların sadece sektör içerisindeki üretici firmalar
olmadığı, satış fiyatımızla sürekli artan
piyasa fiyatları arasında oluşan fark nedeniyle yüksek kâr
beklentisine giren kişi ya da firmaların da talepte bulunduğunu
tespit etmiştir. Bu sebeple, haksız kazanç ve stokçuluk
oluşmasın diye üreticilerden kapasite raporu istenmesi, geçmiş
yıllardaki yıllık şeker tüketim miktarına uygun
talepte bulunulması gibi kriterler getirilmiştir.
Diğer taraftan, Türkiye
Şeker Fabrikaları, piyasadan şeker tedarikinde güçlük çeken
arıcılarımıza bir önceki yıla kıyasla 3 kat daha
fazla şeker tahsis etmiş olup yaklaşık 15 bin tona yakın
şeker satışı gerçekleştirerek destek olmuştur.
Arıcılarımızın yoğun şekilde şeker
alım talepleri üzerine, şirketimiz Tarım ve Orman
Bakanlığımız arıcılık kayıt sistemi
kayıtlarında yer alan kovan sayılarını dikkate alarak
bir çalışma başlatmış, Tarım ve Orman il
müdürlükleri koordinatörlüğünde arıcılarımıza 5 bin
ton şeker daha tahsis etmiştir. Bu planlamalar dâhilinde, ülkemizde
Arıcılık Kayıt Sisteminde kayıtlı tüm
arıcılarımıza destek olunması amaçlanmaktadır.
Piyasada artan şeker satış fiyatlarıyla birlikte, market
raflarında paketli kristal şekerin satış fiyatı da
artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK
(Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK
(Devamla) Bunun üzerine, şeker stokları, halkımızın
market raflarında şekere uygun fiyatla erişebilmesi, raf fiyat
garantili satış sistemi kapsamında paketli olarak orta ve küçük
ölçekli marketlerden tedarik edebilmesi için bu kanala sevk edilmiştir.
Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Şirketi, üreticilerimize,
arıcılarımıza, market raflarından halkımıza
destek olmuş ve destek olmaya devam edecektir. Türkiye Şeker
Fabrikaları tarafından herhangi bir özel şeker fabrikasına
şeker satışı gerçekleştirilmemiştir.
Bu konuda
vatandaşımızın yararına çalışmalarını
sürdüren şirketimize gayretlerinden dolayı teşekkür ediyor, AK
PARTİ Grubumuz olarak önergeye ret oyu vereceğimizi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, öneriyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Öneriyi
oylamadan evvel yoklama talebi vardır.
Sayın Özkoç, Sayın
Sarıaslan, Sayın Yıldız, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Durmaz, Sayın Bülbül, Sayın
Özer, Sayın Şevkin, Sayın Süllü, Sayın Aydın,
Sayın Özkan, Sayın Bankoğlu, Sayın Kılınç,
Sayın Çakırözer, Sayın Şeker, Sayın Bayraktutan,
Sayın Bingöl, Sayın Özdemir, Sayın Göker, Sayın
Tığlı.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.38
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Evet,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, ürünlerinde şeker kullanmak zorunda
olan imalatçılara uyguladığı raf fiyat garanti sistemi
nedeniyle şeker satışı yapmayan Türkiye Varlık Fonunun
portföyünde bulunan Türk Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin
bazı özel şeker fabrikalarına satış
yapmadığına ilişkin iddialarının ve
özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi
nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak
piyasaya satış yapmamasının
araştırılması amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekilleri
Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Kobane davasındaki hukuka
aykırılıkların araştırılması
amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
30/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
30 Mart 2022 tarihinde, Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, (17715) grup numaralı, Kobane davasındaki hukuka
aykırılıkların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 30/3/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim.
Kobani kumpas davasında
yaşanan hukuksuzlukların araştırılması üzerine
partimizin verdiği önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
İnsanlığın
başına bela olan IŞİD, kuşattığı her
yerde insanlığa karşı suçlar işliyordu. Şengale
saldırıda binlerce Ezidi kılıçtan geçirildi; IŞİD
tarafından yüzlerce Ezidi kadın kaçırıldı,
köleleştirildi, köle pazarlarında satıldı; insanlar diri
diri yakıldı kafeslerde ve bunun videoları çekildi, kamuoyuyla
paylaşıldı. Bu barbar çetenin yeni hedefi o dönem Kobani
kentiydi ve Kobani halkı bir katliamla karşı
karşıyaydı. IŞİDin işlediği suçlar ve
yaşattığı vahşeti bilen halklar, Kobani halkıyla
dayanışma göstermek amacıyla, dünyanın her yerinde ve
ülkemizde sokaklara çıktı ve protesto hakkını yani
demokratik hakkını kullandı.
(Uğultular)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, çok uğultu var gerçekten.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, konuşmak isteyen arkadaşlarımızın
konuşmalarına kuliste devam etmelerini ve hatibi dinleme
fırsatı vermelerini rica ediyorum.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Ama maalesef, o dönem ülkemizde de Kobani
halkıyla dayanışma göstermek isteyen halklara yönelik bir
saldırı gerçekleşti. Karanlık güçler tarafından
gerçekleşen bu saldırıda 46 kişi yaşamını
yitirdi. Biz o dönemde bu sürecin karanlıkta kaldığını,
aydınlatılması gerektiğini defalarca ifade ettik,
araştırma önergeleri verdik ama maalesef, yine sizin
tarafınızdan reddedildi.
Bakın, 6-8 Ekim Kobani
protestolarıyla ilgili 2014 yılında bir soruşturma
başlatıldı, o dönem ifadeler alındı ama dosyada
herhangi bir gelişme sağlanamadı. Ardından, tam yedi
yıl sonra -tabii, süreç değişti- bu sefer dosya yeniden
açıldı ve bir kumpas şeklinde planlandı; Eylül 2017
tarihinde içinde eş genel başkanlarımızın, parti
üyelerimizin, MYK üyelerimizin olduğu arkadaşlarımız, 108
kişi yargılanmaya başlandı.
İki yıla
yakındır süren bu Kobani kumpas davası aslında nasıl
bir hukuksuzluk olduğunu, nasıl bir kumpas davası olduğunu
bizler çok iyi biliyoruz. Bakın, duruşma 26 Nisan 2021de görülmeye
başlandı. Dava duruşması başlar başlamaz, daha
doğrusu başlamadan mahkeme heyeti değiştirildi. İlk duruşmada
avukatların oturacağı alan kolluk güçlerine ayrıldı;
avukatlar bu durumu protesto ettiler, salondan ayrıldılar, avukatlar
olmadığı hâlde dava sürdürülmeye çalışıldı.
Davaya alakalı alakasız kurum, kuruluş, kişiler herkes
dâhil edilmiş, o dava dosyasında yargılanmayan tek şey
IŞİDdir. IŞİDi koruyan kollayan bir AKP iktidarı
var. Duruşmada dinlenen tanıkların beyanları, devam eden bu
kumpas davasının aslında nasıl planlandığını,
nasıl organize edildiğini çok iyi ifade ediyor. Bakın, dinlenen
tanıkların çoğu Mahkeme Başkanına Bizim burada ne
işimiz var? Bizim bu dosyayla bir ilişkimiz yok. Biz, bu salonda
yargılanan kişileri tanımıyoruz. diyorlar ve okunan
ifadelerinin de aslında polis tarafından yeniden düzenlendiğini,
polisin bu ifade tutanaklarını bilinçli bir şekilde
çarpıttığını ifade ediyorlar. Peki, Mahkeme
Başkanı ne yapıyor? Tabii, bu beyanlara ilişkin herhangi
bir soruşturma açmak yerine bu tanıkları manipüle etmeye,
yönlendirmeye çalışıyor.
Son olarak da yargılama
devam ederken Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak görevinden
alındı. Avukatlar ve yargılanan arkadaşlarımız, o
dönem yeni atanan Mahkeme Başkanına Bahtiyar Çolakın neden
gelmediğini sorduklarında Bahtiyar Çolak Covid olmuş. dedi.
Yani alenen yalan söyledi, meğerse o dönem Mahkeme Başkanı
hakkında süren bir dava varmış, bir dosya varmış, daha
sonra basına da yansıdı; Mahkeme Başkanı Bahtiyar
Çolak 23 Mart tarihinde, kendilerini derin devletin ticari istihbarat
ayağı olarak adlandıran Atadedeler suç örgütüne düzenlenen
operasyonla meğerse sorgulanıyormuş, soruşturuluyormuş
ve sonra gözaltına alındı, şu an bile ev hapsinde.
İddialardan bir tanesi de suçlamalar arasında nitelikli
dolandırıcılık meselesi de var. Şimdi, iddianameyi
kabul eden, AİHM kararlarını dosyaya dâhil etmeyen, her
duruşmada arkadaşlarımız hakkında yeniden tutuklama
kararı veren Mahkeme Başkanı meğerse bir çete
üyesiymiş. Yani bu kumpas davasından da öyle
anlaşılıyor ki AKP çetelerle iş görüyor, çetelere talimat
veriyor, kendi muhaliflerini yargılıyor ve rehin almaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Dolayısıyla bu mahkemenin, şu an
devam eden mahkeme heyetinin de daha önce aldığı kararları
da şaibelidir, bizler açısından karanlıktadır. Bu
heyetin ya iktidardan veya başka güçlerden talimat
almadığını, dosyaya müdahale etmek için rüşvet
almadığını biz bilmiyoruz; dolayısıyla bu
karanlıktır, bunun soruşturulması gerektiğini
düşünüyoruz.
Yine, Kobani kumpas
davasını yürüten yargıçların, heyetin tarafsız,
bağımsız olmadığını biz biliyoruz. Bu heyet
ve daha önceki başkan kimdir? Bizi, arkadaşlarımızı
yargılayan bu kişiler hangi çetenin üyesidir, hangi karanlık
güçle iş birliği içerisindedir, AKP'nin bunlarla ilişkisi nedir?
Bunların bir an önce sorgulanması, araştırılması
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok kesildi Başkan, aslında hoşgörü
gösterebilirsiniz.
BAŞKAN Buyurun.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, o mahkemede biz
siyasetin dizayn edildiğini çok iyi biliyoruz; muhaliflerinizi çetelerin
eliyle yargılamaya, kumpas kurmaya devam ediyorsunuz. Bu yeni bir durum
değil. Siz 2009 yılında da KCK operasyonu adı altında
demokratik siyasete, Kürt siyasetine cemaatle birlikte iş gördünüz, o
dönemde binlerce insana ceza verdiniz, mahkûm ettiniz, sürgüne gitmesine neden
oldunuz, sonra açığa çıktı ki aa, bunların hepsi terör
örgütü üyesiymiş ama bu terör örgütü üyesi dediklerinizin
kararlarını harfiyen uyguladınız. Şimdi de cemaatin
yerine envaiçeşit çeteyle iş tutuyorsunuz, çeteyle yol
alıyorsunuz, kumpas kuruyorsunuz ama şunu bilin ki bu iş
gördüğünüz çeteler zamanı geldiğinde ayağınıza da
dolanacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Tanal
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa ili Ceylânpınar ilçesi Çaylı köyünde
gözaltına alınan koyunlara ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
Şanlıurfa ili Ceylânpınar ilçesi Çaylı köyünde
hayvancılıkla uğraşan
vatandaşlarımızın, değerli Başkanım, 17
koyunu kuzulardan ayrı bir şekilde TİGEM özel güvenliği ve
askerler tarafından gözaltına alınmıştır.
Koyunlar şu anda Ceylânpınar ilçesi TİGEM Gümüşsuyu merkez
hayvan cezaevinde gözaltına alınmıştır.
Hayvanların cezai mesuliyeti yoktur Sayın Başkanım ancak
temyiz kudretine sahip, akıl hastası olmayan insanların cezai
mesuliyeti vardır. Yani, bu şekil nedeniyle koyunlara yapılan bu
zulme, bu insanlık dışı muameleye son verilmesini istirham
ediyorum. Yani burada koyunlar eğer çiftliğin arazisine girmişse
gözaltına alınması gereken sahibidir, hayvan değildir. Yani
benim iktidardan, bakanlıklardan, Cumhurbaşkanından
istirhamım şu: Bizi dünyaya rezil etmeyin. Yani hayvanın
gözaltısı olur mu? Gözaltı demek bir tedbirdir. Hayvan hangi
suçu işleyecek de tedbiren siz bunu gözaltına alıyorsunuz? Yani
Allah rızası için AK PARTİ Grubuna sesleniyorum: Buna bir el
atın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekilleri
Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Kobane davasındaki hukuka aykırılıkların
araştırılması amacıyla 30/3/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Mart 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Kobani olayları sürecine ilişkin sizlerle bir takvim paylaşmak
istiyorum: 6-8 Ekim 2014 tarihinde Kobani olayları diye
nitelendirdiğimiz olaylarda 46 yurttaşımız
hayatını kaybetti, yüzlerce yurttaşımız
yaralandı.
Değerli milletvekilleri,
bir çözüm süreci yürütülürken gerçekleşen bu olaylarda zamanın
İçişleri Bakanı Sayın Efkan Alaydı.
Değerli milletvekilleri,
bu olay olurken, yurttaşlarımız hayatını kaybeder,
yaralanırken İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala ile
Halkların Demokratik Partisi arasında bir koordine kuruldu ve
Halkların Demokratik Partisi önceki milletvekillerinden Sayın
Sırrı Süreyya Önder ile Efkan Ala bu olaylar olurken on beş
dakikada bir, yarım saatte bir görüşmeler yaptılar. Efkan Ala ile
Sırrı Süreyya Önder, patlamalar olduğunda ya da ölümler
olduğunda Sizin haberiniz var mı? Bu hangi taraftan oldu? diye
birbirlerine haber veriyorlardı yani HDP ile zamanın
İçişleri Bakanı Efkan Ala arasında olayları önlemeye
ve yatıştırmaya dönük bir mekanizma kuruldu ve Efkan Ala
Sırrı Süreyya Öndere şu sözleri söyledi değerli
arkadaşlarım: Kontrol edemediğimiz güçler var. Bir
provokasyonla karşı karşıyayız, el ele vermezsek bu
işi çözemeyiz. Bakın, çok kritik bir cümle; Efkan Ala bu işte
bir provokasyon olduğunu ve kontrol edilemeyen güçler olduğunu ifade
ediyor.
Değerli
arkadaşlarım, Kobani olayları oluyor 6-8 Ekim 2014te; HDP ile
iktidar arasında bir sorun yok; on beş gün sonra peşmerge
Kobaniye geçiş yapıyor, yine bir sorun yok; dört buçuk ay geçiyor
değerli arkadaşlarım, hâlâ bir sorun yok. 28 Şubat 2015te,
Dolmabahçede HDP heyeti ile AKP heyeti arasında bir mutabakat metni
imzalanıyor. Ne zaman? Tam dört buçuk ay sonra; yine bir ihtilaf yok.
Dolmabahçe mutabakatında o zamanki İçişleri Bakanı Efkan
Ala -ki şu anda milletvekili- ve şu andaki AKP Grup Başkan
Vekili Sayın Mahir Ünal da masada, beraber konuşuyorlar, bir
mutabakatı açıklıyorlar. Değerli arkadaşlarım,
tam dört buçuk ay sonra yapılan bu mutabakatta yine Kobani olaylarına
dönük bir tartışma yok, bir suçlama yok. 1 Marta geliyoruz, 1 Mart
2015te İmralıdan Silahları bırakalım. mesajı
geliyor; 1 Martta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Devamla) 11
Mart 2015 tarihinde, tam beş buçuk ay sonra Cumhurbaşkanı
İmralıdan gelen bu mesajı yorumluyor ve diyor ki: Ben bu
açıklamayı önemsiyorum, silahların bırakılması
önerisini destekliyorum. Kobaniden beş buçuk ay sonra da bir ihtilaf
yok. Altı ay sonrasına geliyoruz Kobani olaylarından sonra, 21
Mart 2015 tarihinde, Nevruzda İmralıdan gelen mesaj
Diyarbakırda, devletin himayesinde, polislerin kontrolünde kürsüden
okunuyor; yine bir sorun yok. Sorun yıllar sonra ortaya çıkıyor,
Efkan Ala diyor ki: Ortada kontrol edemediğimiz güçler var. ve sonradan
Kobani olaylarına atanan hâkimi, Bahtiyar Çolakı görüyoruz ki derin
devletin ticari ayağını oluşturan bir çeteyle
irtibatlı. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Aynen
böyle.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla)
Sayın Başkanım, son cümlelerimi tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Efkan
Alanın deyişiyle kimdir bu derin güçler değerli
arkadaşlarım? Ben, bugün, keşke burada Dolmabahçe
mutabakatında bulunan Sayın Mahir Ünal ve Sayın Efkan
Alanın bu salonda olup bunları bize bir anlatmasını
isterdim. Yani olaylar olduğu zaman, HDPyle görüşürken bir sorun yok
iken, yıllar sonra çıkan bu davadaki bu öncesinin burada bir
konuşulması gerekir. Sayın Efkan Ala buradaysa, Sayın Mahir
Ünal buradaysa, sesimizi duyuyorlarsa bu Meclis önünde bunları
anlatmalıdır değerli arkadaşlarım.
Olaylar derin, hâkim ondan
daha da derin; hâkim de bir derin çetenin üyesi çıkıyor değerli
arkadaşlarım. Şimdi, bu olay, Meclisin bizzat el koyup
araştırması gereken bir hadise. Sayın Efkan Alanın o
zaman Sırrı Süreyya Önderle konuştuklarını, neler
yaptıklarını bizlere anlatması gerekir. Bunlar
konuşulmazsa değerli arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla)
bu
dava, hiçbir zaman ayakları yere basan bir dava olarak ortada kalmaz.
Bu nedenle bu önergeyi
destekliyor ve kabul oyu vereceğimizi ifade ediyoruz. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Abdullah Güler.
Buyurun Sayın Güler. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Saygıdeğer Başkanım,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik
Partisinin Kobani protestolarında yaşanan olaylara ilişkin
aradan iki yıl geçtikten sonra ilk soruşturma evresi
başlatılmış, 2020 yılı Eylül ayında yeni
tutuklamalar gerçekleştirildikten sonra farklı bir dava sürecinin
işletilmesi söz konusu olmuştur. Davaların açılma
sürecinden iddianamenin içeriğine ve yargılamanın seyrine dair
hukuk ilkelerine bağdaşmayan gelişmeler
yaşanmıştır. bunların araştırılmasıyla
ilgili verdiği bir grup önerisi.
Peki, ne oldu 6-8 Ekim
2014te? IŞİD olayları bahane edilerek Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerimiz başta olmak üzere 35 il,
96 ilçede toplam 131 yerleşim yerinde sokak eylemleri
başlatılıyor.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Bu
bahane değil, bahane değil.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) -
197 okul, 165 belediye binası ve aracı, 261 banka ATMsi ve banka
binası, 729 sivil araç, 1.731 ev ve iş yeri yağmalandı,
zarar verildi, yakılan Ziya Gökalp Müzesi kullanılmaz hâle geldi,
toplam 300 milyon TLnin üzerinde bir maddi hasar var; 16 yaşındaki
merhum Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguzun da
aralarında bulunduğu toplam 46 vatandaşımız da vefat
etti ve 761 kişi de yaralandı.
Şimdi, bu
hususların oluşturduğu, bu hususların içeriğinde yer
aldığı iddianamede; Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığımızın 2014/146757
sayılı soruşturma dosyasından tefrik edilerek
başlatılan 2020/220843 sayılı soruşturma
kapsamında düzenlenen iddianamede 37 maktul, 2.676 mağdur,
müşteki, 108 şüphelinin 23ü tutuklu, 12sinin adli kontrolü ve
73ünün de yakalamalı olduğu... İddia edilen suçlar nedir?
Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma, adam öldürme, yağma,
adam öldürmeye teşebbüs, alıkoyma, alıkoymaya teşebbüs,
mala zarar verme, yakarak mala zarar verme, kamu malına zarar verme,
yakarak kamu malına zarar verme, basit yaralama, silahla basit yaralama,
hülasa yaklaşık 37 başlıkta bir
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) İddianameyi anlatmayın ya, iddianameyi
anlatmayın.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Çeteyi anlat, çeteyi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çeteyi anlatın, çeteyi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam edin, devam edin. Siz devam
edin.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Anayasamızın 138inci maddesi gereğince
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bu dosyayı kabul eden savcı, cumhuriyet
başsavcısı o an hakkında soruşturma olduğunu biliyor
muydu bilmiyor muydu?
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Ben sizin önergenizi okudum. Hukuk ilkeleri vesaire dediniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Önergemizi niye okuyorsunuz; yanıt bekliyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Devam edin, devam edin.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Hayır, sizin kendi grup önerinizden haberiniz yoksa ben napayım?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Nasıl yok? Var, var.
BAŞKAN Sayın
Güler, devam edin, Genel Kurula hitap edin.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Grup önerinizdeki hususları anlattınız ben de o grup önerisi
üzerine cevap veriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Hikâye anlatma, hikâye!
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bağımsız mıymış, hakkında
soruşturma var o çetenin.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çeteymiş çete.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
138inci madde Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Rüşvet almış,
rüşvet. Ya sizden de almışsa rüşvet!
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez;
genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ve yine, Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu
organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Siz buna inanıyor musunuz? Siz buna
inanıyor musunuz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, hakkında soruşturma varken bu dosyayı o adama
teslim etmişsiniz.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili
olarak da -araştırma önergesi- soru sorulamaz, görüşme
yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Açık hüküm.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Siz inanıyor musunuz
söylediğinize? İnanıyor musunuz söylediğinize?
İşine gelince hukuk, gelmeyince çete.
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Varsa bu hususlardaki iddialarınız, eleştirileriniz hukuk
ilkeleri çerçevesinde Ceza Muhakemesi Kanununun 288inci maddesi ve 289uncu
maddesi gereğince bunlar istinaf mahkemesinde itiraza konu edilir,
Yargıtay mercisinde de temyiz konusudur. Bu hususları özel bir şekilde
cevaplandırırsınız ve yargılama mercisinde
haklarınızı aramaya devam edersiniz.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Arkadaşlarımız tutuklu Abdullah Bey, binlerce
arkadaşımız tutuklu.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bir çete arkadaşlarımızı
yargılamış, bir çete; hâlâ o arkadaşlarımız
tutuklu.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Ve
yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bravo!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Öneriyi
oylayıp söz vereyim.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın Beştaş,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, hatip hiçbir şey
söylemedi, iddianameyi okudu. Kobani protestolarıyla ilgili, kumpas
davasıyla ilgili ne zaman bir önerge versek aynı nakaratı tekrar
ediyorlar çünkü savunabilecekleri bir dava söz konusu değil. Kobani kumpas
davası, işlenen cinayetlerin sorumluluğunun kendilerinde
olduğunu adları kadar biliyorlar. Bizim bu önergemizin sebebi,
Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolakın Atadedeler çetesine üyelik
sebebiyle gözaltına alınmasıdır, şu anda ev hapsinde
olmasıdır. Sizin atadığınız, sizin emir ve
talimatlarınızla çalışan, yargıda en üst düzeyde görev
yapan bir mahkeme başkanı Kobani kumpas davasına özel olarak
atanıyor ve o Mahkeme Başkanı bir çete üyesi. Çete üyeleriyle
HDP'yi tasfiye etmeye çalışıyorsunuz ve bu konuda
araştırma önergelerimizi reddederek cinayetlerin de
yaralamaların da yağmanın da bunun bir siyaset dizaynı
olduğunu da ikrar ediyorsunuz. Bu da tarihe not olarak düşsün.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Yüce Meclisi hürmetle
selamlıyorum.
Artık bizim grup
adına konuşan arkadaşlarımızın da hangi çerçevede
konuşacağına da mı karışacaksınız? Yani
bu nedir? İç Tüzükün hangi maddesine göre
Sataşma mı vardı?
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Doğru konuşacak.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Karışmıyoruz, sorumuza
cevap vermiyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yani önergenizi ortaya koydunuz,
beş dakika konuştunuz. Arkadaşımız çıktı,
sadece ilgili mevzuatı okudu, hiçbir sataşmada bulunmadı. Âdeta
Niye sataşmıyorsunuz? diye bu sefer söz alınarak
saldırılmaya çalışılıyor.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Tabii, sizin
arkadaşlarınız cezaevinde değil, çeteler onları
yargılamıyor; rahatsınız.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bunları, bu iddiaların
hepsini reddettiğimizi, böyle bir usulün de
bulunmadığını ifade ediyorum.
Saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, çok özür diliyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Kayseride tarımsal
sulamada karşılaşılan sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5774) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30 Mart 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok özür diliyorum, bir dakika
BAŞKAN Daha sonra
vereyim ben size söz.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
30/3/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
30/3/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan Kayseri'de
tarımsal sulamada karşılaşılan sorunların tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/5774) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
30/3/2022 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Kayseri Milletvekili Sayın Çetin Arık.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN
ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
Kayseride tarımsal sulamada karşılaşılan
sorunların araştırılması için verdiğimiz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz milleti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Kayserimizin Pınarbaşı ilçesinden doğan Tomarza, Develi ve
Yahyalı ilçelerimizden geçerek Seyhan Nehrine ulaşan Zamantı
Irmağı yıllardır binlerce çiftçimiz için geçim
kaynağı oldu.
Bakınız sayın
milletvekilleri, bu iktidara kadar hiçbir hükûmet ne Toprak işleyenin, su
kullananın." diyen Bülent Ecevit ne Demirel ne Özal ne de Erbakan
toprağını suyla buluşturan hiçbir çiftçimizden bir
kuruş para almadı ama bu AKP ise Allahın suyundan para mı
alınır? diyerek iktidar oldu, sonra da gücü eline alınca
bırakın şebeke suyunu ırmaktan akan suyun dahi
parasını aldı. Çiftçiye Su kullanıyorsan
parasını ödeyeceksin arkadaş." dedi.
Bakınız, sayın
milletvekilleri, üç insan tipinden korkmak gerekir. Birincisi, tenhada her
naneyi yiyip açıkta namus bekçisi kesilenden. İkincisi, zayıfken
süt dökmüş kedi edasıyla dolanıp güçlenince sırtlana
dönenden. Üçüncüsü, bir lokma, bir hırka edebiyatı yapıp
lokmanın ballısı, hırkanın allısı
peşinde koşandan. Yani zayıfken Allahın suyundan para
mı alınır? diyeceksin, gücü eline geçirince de çiftçinin
boğazına sarılacaksın; olmaz böyle bir şey! (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
çiftçinin topraktan başka bir gelir kaynağı yok. Artan mazot,
gübre ve tohum fiyatlarına rağmen çiftçi ekmek zorunda,
toprağını suyla buluşturmak zorunda. Çiftçi ekti ama
binlerce liralık borçla karşı karşıya kaldı.
İşte, bunlar su parasını ödeyemeyen çiftçilerimizin
borçları: Bakınız, 80 bin lira, 90 bin lira yani 125 bin
liralık borçla karşı karşıya kaldı. Çiftçi
ödemede kolaylık beklerken, birazcık olsun insaf beklerken bu zalim
iktidar çiftçiye verdiği üç kuruşluk tarım desteğine bile
göz koydu. (CHP sıralarından alkışlar) Yani çiftçinin
yanında olması gereken Ziraat Bankası, bakınız, bu
adama verdiği milyonlarca doların peşine düşmedi ama
çiftçiye verdiği üç kuruşluk tarım desteğinin peşine
düştü. Bakınız, bu golf sahasında gördüğünüz her
deliğin millete maliyeti 17,7 milyon dolar. Yani bu beyler bu top
deliğe girince ne kadar mutlu oluyorlar, ne kadar gülüyorlar görüyorsunuz.
Sayın milletvekilleri,
bakınız, bu zalim iktidar bununla da kalmadı, bununla kalsa iyi.
Bakınız, bizim helikopterlerle plaja inen zengin
arkadaşlarımız Zamantı Irmağına HES kurdu, iyi,
Siz çiftçiler de su kullanıyorsunuz, HESlere su kalmıyor, enerji de
bizim için önemli, bundan sonra size parasıyla dahi su yok. dedi.
İşte, DSİ
12nci Bölge Müdürlüğünün çiftçiye gönderdiği genelge,
bakınız sayın milletvekilleri, diyor ki: Enerji çok önemli,
suyu HESlerde kullanacağız, ona göre ekin. Bu da Bahçelik Sulama
Birliğinin 34 köy muhtarına gönderdiği yazı: Irmak
yatağından su kullanma yasaklanmıştır. diyor. Yani
çiftçiye Yağmurlu havada size su yok. diyor. Ya, sizde hiç vicdan yok mu
yani hiç mi vicdan yok? Hadi kulundan utanmıyorsunuz, Allah korkusu da
mı yok? Ya, birkaç kişi dolarına dolar katacak diye binlerce
çiftçiyi nasıl açlığa mahkûm edersiniz? Yani siz çiftçinin
değil, holdinglerin iktidarısınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Seçim zamanı geliyor bir
lokma, bir hırka edebiyatı yapıyorsunuz, seçim bittikten sonra
da garibi gurebayı, fakiri fukarayı, çiftçiyi esnafı unutup
hırkanın allısı, lokmanın ballısı
peşinde koşuyorsunuz.
Bakın, sayın
milletvekilleri, bu fotoğrafa da iyi bakmanızı isterim,
burası Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının makam
odası, kendisi burada yok ama Cumhur İttifakının
paydaşları bir araya gelmişler; zannetmeyin ki suyunu ödeyemeyen
çiftçiler için bir araya geldiler, zannetmeyin ki esnaf için bir araya
geldiler. Ne için bir araya gelmişler biliyor musunuz? Kayseri Esnaf ve
Sanatkârlar Odaları Birliğinde kimin başkan adayı
olacağına karar vermek için bir araya gelmişler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN ARIK (Devamla)
Toparlıyorum.
Bakınız,
adayları ayaklarına çağırıyorlar, Saraya söz verdik,
tek adayla gideceğiz, sen aday olacaksın, sen de aday
olmayacaksın, ayağını ona göre denk al. diyorlar. Yahu,
utanmasalar ilk okulda kimin sınıf başkanı
olacağına dahi bunlar karar verecekler. (CHP sıralarından
alkışlar) İnanın ki böyle, inanın ki böyle ama
Kayseride namuslu esnaflar, Kayseride kendi iradesine sahip çıkan
esnaflar var, bu zulme Hayır. diyecekler ve kendi adaylarını
çıkaracaklar.
Sayın milletvekilleri,
geliniz, bu araştırma önergemize destek veriniz.
Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Alkış
kuvvetli Çetin ağa.
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurunuz. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesi üzerine söz aldım.
Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Türkiye ekonomisinde büyük
öneme sahip olan ve ülke kalkınmasına değişik yollardan
katkı sağlayan tarım sektörü AK PARTİ sayesinde son
yıllarda önceliğin beton sektörüne kaydırılması sonucu
önemsizleştirilmiş ve çiftçimiz ekemez, biçemez, girdi maliyetleri
altında ezilir duruma gelmiştir. Tarım sektörü, ülke nüfusunun
zorunlu gıda maddeleri ihtiyacını karşılaması,
sanayi sektörüne ham madde sağlaması, sanayi ürünlerine talep
yaratması, ulusal gelir ve ihracata katkıları gibi özellikleri
nedeniyle büyük öneme sahiptir. Ülkemizi yöneten iktidarın görevi, 84
milyon vatandaşımızın gıda güvenliğini
sağlamak, bunun için planlamalar yaparak gerekli önlemleri almaktır.
Yıllardır Önlem alın, üreticimizi girdi maliyetleri
altında ezdirmeyin, mazot ve gübre fiyatları ile zirai ilaç ve tohum
fiyatlarını sübvanse edin, ithalatçı politikaları bırakıp
üretime destek verin, milletimiz pahalılıktan bıktı.
dedik, iktidar bunları duymazlıktan geldi ve bugünlere geldik.
Maalesef, gelinen noktada mazot, gübre ve sulamada kullanılan elektrik
borçları katlanarak artan, ürettikleri ürün maliyetlerini
karşılayamayan çiftçilerimiz hızla üretimden kopmakta, üretim
hızla düşmektedir.
Ülkemizde 2016
yılında hububattaki ithalatımız 1,4 milyar dolarken 2021de
bu rakam 15,6 milyar dolara yükselmiştir yani elin çiftçisi zengin
edilmiş, bizim çiftçimiz perişan olmaya ve tarımdan
uzaklaşmaya mahkûm edilmiştir. Hükûmetin çiftçimizin isyanına
kulak vermesi gerekir. Sulanmadık arazi bırakılmaması için
planlı bir çalışma yapılmalı, vahşi sulama yerine
kapalı sulama sistemine hızla geçilmelidir. Üretimi artıracak
her türlü önlem ivedi olarak alınmalı, ithal eden değil, ihraç
eden ülke özelliğimizi tekrar kazanmalıyız.
Ne yazık ki bugün
çiftçimizin bu sıkıntılarına bir de sulamada
yaşadıkları sıkıntıları eklediniz.
Sayın Genel Başkanımız bu haftaki grup
toplantımızda Kayserili çiftçilerimizin dertlerini dile getirdi. Bir çiftçimiz,
suya ulaşamamaktan yakınarak 1998 yılından beri pancar
üreticiliği yaptığını, aynı zamanda AK PARTİ
delegesi olduğunu ifade ederek köyüne
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Devamla) Bu şartlarda nasıl pancar ekimi yapacağım?
Susuz pancar üretilir mi? diye çiftçimiz dert yanmaktadır. Bu iktidar,
beceri kabiliyetini tamamen kaybetmiştir. Seçim ufukta göründü.
Vatandaşlarımız biraz daha sabretsin ve umudunu kaybetmesin.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in dediği
gibi Az kaldı, iyiler iktidara gelecek, tüm sorunlar bitecek. Bunun
sözünü veriyoruz. Projelerimizle, yetişmiş, liyakatli, vizyon sahibi
kadrolarımızla ülkemiz içinde bulunduğu bu buhranlı
günlerden kurtulacaktır. diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, özür dilerim
Bu koyunların durumuyla
ilgili soru sordum sizlere, ne olacak?
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Celadet
Gaydalı'ya söz veriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bu koyunların durumu ne olacak? İsmail Bey İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonundaydı, ona da söyledik, orada
Kamu Denetçiliği Kurumu da vardı. Bu koyunların durumu ne olacak
Başkanım?
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Ya, avukat lazım, avukat.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Kuzular da var. İsmail Bey de oradaydı Başkanım.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Avukat, avukatlık yapmıyor, para istiyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Para istiyor
Para için koyun gözaltına alınır mı?
İşte aynı şey.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Parayı sen istiyorsun ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Özür dilerim sayın hatipten Başkanım. İsmail Bey burada.
Ama bu sorunu halletmek lazım Başkanım, Meclis bunun için var.
ERHAN USTA (Samsun) Mahmut
Bey, cezaevleri doldu, ne yapsınlar?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hayvanlar gözaltında ağabey.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
her ne kadar önerge içeriği belli bir alanı baz alsa da
mantıksal anlamda iktidarın önceliklerini ortaya koyan bir durumun
tespiti niteliğindedir. Durum şu: Enerji mi, gıda mı?
Devlet Su İşlerine göre, enerji verimliliği, gıda
arzından önce gelmektedir yani HES barajının su ihtiyacı,
tarımsal amaçla kullanılacak su ihtiyacından önce gelmektedir.
HESler sanki kamu yararına çalışıyor, yine özel
şirketlerin elektrik faturalarına hizmet adına çiftçiyi
ezdiriyorsunuz. Madem HESler gıdadan öncelikli durumda, o zaman
tarımda yer üstü sulama yerine yer altı sulama yapan çiftçinin
kullandığı elektrik masrafını devlet olarak siz
karşılayın. Yer altı sulama saati 100 ila 200 Türk
lirası mertebesinde, yer altı sulama suyunu kullanan ortalama bir
çiftçiye maliyeti 200 bin lira. Dengeli ve planlı bir kalkınma
hedeflenmezse gelinen son da bu olur. Ülkenin tarımsal anlamda kendine
yetebilmesi ve tarımsal desteklerin artırılması
şarttır.
Bugün ülke
tarımını içine sürüklediğiniz bu ithalatçı mantık
üreticiye de çiftçiye de ağır bir darbe indirmiştir. Son yirmi
yılda tarımsal nüfus yoğunluğunu azalttınız,
tarım arazilerini GDOlu ürün olan mısır üretimine ve
Amerikalı şirketlere terk ettiniz. Ülkenin giderek içine
sürüklendiği gıda krizini görmezden gelen bir iktidar var
karşımızda. Eski Bakan parası olduğu için ithalat
yaptığını iddia ediyordu, yenisi de aynı kafada
mı acaba, onu bilmiyoruz. Üreticiyi desteklemediğiniz gibi üreticiyi
de engelliyorsunuz. Müteahhitlere kur korumalı garantili işler
veriyorsunuz ama üreticiye Allahın nimeti olan su garantisini bile
vermiyorsunuz. Herhâlde bundan sonraki aşama, yağan yağmurdan da
fatura keseceksiniz. Devlet uçan kazları değil, yakaladığı
kazları yolma peşinde.
Son olarak da, Bitlis ili
Rahvada süt üretimi yapan bir vatandaşımızın yağan
yoğun kardan dolayı yolu kapanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Açılması gereken yol mesafesi 300 ila
Hepinize teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, yani aslında
BAŞKAN Sayın
Gökçel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Silifke Belediye Sporun
maçlarında yaşanan güvenlik sorunlarına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Mersinimizin gururu Silifke
Belediye Spor, Bölgesel Amatör Ligde namağlup lider olarak şampiyonluğun
en güçlü adayı. Silifke Belediye Sporumuza şampiyonluk yolunda
başarılar diliyorum. Ancak Silifke Belediye Sporumuzun
maçlarında güvenlik sorunları yaşanıyor. Geçen hafta
Niğdede yapılan maçta yeterli güvenlik önlemi alınmadı,
Niğdede takım otobüsünün lastiklerinin kesildiği ortaya
çıktı; bu durum fark edilmese facia yaşanabilirdi. Silifke
Belediye Sporumuza geçmiş olsun diyorum. Kalan iki haftada yapılacak
maçlarda güvenlik güçlerinin daha sıkı tedbir alması için il
valilerini ve İçişleri Bakanlığını
uyarıyorum. Özellikle şampiyonluğu belirleyecek Adanadaki maçta
spora gölge düşürülmemesi ve gerekli önlemlerin alınmasıyla
ilgili yetkilileri buradan bir kez daha uyarıyorum.
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Tığlı
34.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının,
Muhafız Alayı Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa ve dava
arkadaşlarını rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
İstiklal mücadelesi
sırasında cephede bu vatan için, milletin kaderi için canını
ortaya koyan Muhafız Alayı Komutanı Milis Yarbay Osman Ağa
ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkün yılmaz fedaileri olan Giresun
Uşakları tarih sayfalarında onurlu ve şerefli yerlerini
almışlardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve cumhuriyet
düşmanlarının iftiralarına,
haksızlığına, hakaretlerine maruz kalmış Osman
Ağamızı ebediyete intikal edişinin 99uncu yıl
dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum. Aynı gün Çankaya sırtlarında
şehadete ulaşan, mezarları dahi bilinmeyen, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün yılmaz fedaileri olan Giresun Uşaklarını da,
Ağa Dayımızın dostu, kardeşi, dava arkadaşı
olan isimsiz kahramanları da saygı, rahmet ve şükranla
anıyorum. Ruhları şad olsun.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Kayseride tarımsal
sulamada karşılaşılan sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5774) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30 Mart 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Taner
Yıldız.
Buyurun Sayın
Yıldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başkanım, o hayvanlarla da ilgilenirseniz çok mutlu oluruz.
Vallaha, koyunlar gözaltında Başkanım, İsmail Tamer Bey de
burada, tanığım.
AK PARTİ GRUBU ADINA
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; konu aslında çok açık ve net. Cumhuriyet Halk
Partisinin Meclis araştırması önergesiyle alakalı konuyu
anlattığımızda belki de bu araştırma önergesinin
açılmasından vazgeçebilirler. Konunun aslı şu: Şimdi
bir kaçak kullananlar var, bir de normal, Devlet Su İşlerinin ve
sulama birlikleriyle beraber realize edilmiş olan gerçek
kullanıcılar var, sözleşmesi olanlar var. Bunlarla alakalı
rakamlar çok etkileyici. Bahçelik sulamada
Değerli
kardeşlerim, bakın, burada siyasetten
arındırılmış bir şey söyleyeyim: 23 milyar TL
civarındaki sübvansiyon 29 milyar liraya çıkarıldı, yeter
mi? Yetmez, daha fazlasını yapmak lazım ama ülkemizin
kaynaklarıyla mütenasip bunu yapmak lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
O sübvansiyon kime gidiyor Bakanım?
TANER YILDIZ (Devamla)
Sayın Tanal, şimdi biz diyoruz ki
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yok, yok, sübvansiyon kime gidiyor? TEDAŞa gidiyor, vatandaşa
gitmiyor ki.
TANER YILDIZ (Devamla)
bu
kaçak kullananlarla alakalı yardımcı olalım ama
Sarımsaklı Sulama Birliğine herhangi bir milletvekili
arkadaşımız gittiğinde -ister iktidardan ister
muhalefetten- o arkadaşlar ne diyor biliyor musunuz? Lütfen bizim
anlaşmamıza sadık kalın, başka anlaşmalar yoluna
gitmeyin; resmî işlemlerinize, taahhüdünüze sahip çıkın.
Şimdi bizim çiftçimiz, bütün ziraat odalarımız diyecek ki:
Kaçak kullanıma müsaade etmeyin. Bizim buradaki bir milletvekili
arkadaşımız sırf siyaset adına Bu kaçak kullananlara
müsaade edelim. diyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TANER YILDIZ (Devamla)
Trafolar KCETAŞ tarafından, KEPSAŞ tarafından...
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Kaçak kullanana kimse izin verilmesini istemiyor Bakanım, herkes ona
karşı çıkıyor.
TANER YILDIZ (Devamla)
Bakın, ben size çok bir şey söylüyorum, çok açık bir şey
söylüyorum: Eğer bu araştırma önergeleri...
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Biz de çok açık söylüyoruz: Kim suç işliyorsa, kim kaçak
işletiyorsa üstüne gidelim.
TANER YILDIZ (Devamla) Sayın
Tanal, bakın, konuyu bildiğinizde... Bakın, siz biraz
insaflı birisiniz. Siz konuyu anladığınızda
diyeceksiniz ki: Ya, haklıymışsınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bakanım, ben konuyu bilen bir insanım. Kim kaçak kullanıyorsa
burnundan fitil fitil getirelim ama diğer vatandaşı mağdur
etmeyelim.
TANER YILDIZ (Devamla) O
yüzden ben diyorum ki: Bakın, kaçak kullanımlara...
Arkadaşlar, kaçak
kullananlara taraf mısınız? Taraf değiliz, bitti. O zaman,
çiftçimize... Bakın, Bünyandaki, Tomarzadaki, Pınarbaşındaki,
Develideki, Yahyalıdaki çiftçimizin taahhütlerine sahip
çıkalım. Şu anda Sarımsaklı Ovasındaki sulama
birliklerinden Zamantı Sulama Birliğinin taahhüdüne sahip
çıkalım, çiftçimize yardımcı olalım. Bizim bütün
amacımız budur.
Ben bütün bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET GÖKER (Burdur)
Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Oylamadan evvel
yoklama talebi vardır.
Sayın Göker, Sayın
Kaboğlu, Sayın Tanal, Sayın Yıldız, Sayın
Arık, Sayın Aydın, Sayın Sertel, Sayın Kayan,
Sayın Şahin, Sayın Yüceer, Sayın Şevkin, Sayın
Kaya, Sayın Kılınç, Sayın Özkan, Sayın Şeker,
Sayın Zeybek, Sayın Gök, Sayın Bülbül, Sayın Ünsal,
Sayın Bingöl.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, bu arada sizden hakikaten istirham ediyorum
yani siz hem hümanist bir insansınız, hayvan haklarını çok
savunan bir insansınız.
BAŞKAN Tanal, seni
Meclis kesmez, basın toplantısı yap sen dışarıda.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Nasıl Başkanım? Anlamadım Sayın Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Basın toplantısıyla dile getirin. diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ama Başkanım, hakikaten yazıktır. Hani, İsmail Tamer
Bey de bu konunun tanığı. Bakın, 17 tane koyunu
gözaltına alınan kişiyle görüştü, diyor ki: Para istiyorlar.
E, adamın parası yoksa hayvanı mı gözaltına
alacaksın? Adamı gözaltına al ya!
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Ya, adam para istemiyor, kaçak. Cezası neyse onu ödeyecek.
diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ya, anladım, niye koyunu gözaltına alıyor?
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Cezası neyse onu ödeyecek, kanun neyse onu uygulamaya
çalışıyorlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ağabey, olmaz öyle, koyun gözaltına alınmaz.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Adam diyor ki: Tanal, benden avukat parası istiyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Doktorum, Meclis Başkanım oradan size talimat veriyor,
diyor ki: İlgilenin bu işle ya! Sen, bu konuyu bilen bir
insansın.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
16.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklama talebinde toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Kayseride tarımsal
sulamada karşılaşılan sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/5774) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30 Mart 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Arık
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin Tomarza,
Pınarbaşı ve Develi ilçelerindeki sulama sorununa ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Tomarza, Pınarbaşı, Develi ilçelerimiz
yıllardır bu Zamantı Irmağından su kullandılar,
tarlalarını suladılar; bu iktidar dönemine kadar da 5 kuruş
para almadılar. Bakınız, bu iktidar, kendi köyünden geçen suyu
kullanan çiftçiye Bunlar kaçakçı. diyor. Yıllardır bu suyu
ücretsiz kullandılar, kendi derelerinden kullandıkları su için
Kaçakçı. diyorlar.
Sorum şu
Bakın, DSİ
Bölge Müdürünün yazısı ortada, bütün çiftçilere -sadece değil,
bütün çiftçilere- diyor ki: HESler önemli, HESlere su kalmıyor. Bundan
sonra ekiminizi ona göre yapın, size su vermeyeceğiz. Ama Sayın
Bakan şuna bir kelime cevap vermedi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma ile Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Kobani kumpas davasına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Açıkçası,
şöyle bir sebeple söz aldım: Araştırma önergeleri, yasama
organının en önemli işlevlerinden bir tanesini oluşturur ve
biz parti grupları olarak her gün bir meselenin -çok önemli olan
meselelerin- Meclis tarafından araştırılması için
veririz. Bugün iktidar grubunun
Bizim Kobani protestolarına dair
yürütülen davada Atadedeler çetesine üyeliği sebebiyle gözaltına alınan
ve ev hapsi kararı verilen Mahkeme Başkanı Bahtiyar
Çolakın nasıl görevlendirildiğinin, ne olduğunun
araştırılmasını istedik. Fakat hatip bu konuya hiç
değinmedi, âdeta -tırnak içinde- ciddiye almadı, Grup
Başkan Vekili de yine Hatibimizin nasıl konuşacağına
karar veremezsiniz. dedi. Biz tabii ki kimsenin konuşmasına karar
vermiyoruz ama araştırma önergemizdeki iddialara dair, en
azından araştırma önergesini neden reddettiklerini anlamak
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, Kobani kumpas davası
AKPnin siyaseti dizayn etme davasıdır. Şu anda 22
arkadaşımız bu davadan içeride rehin tutuluyor ve Mahkeme
Başkanı 2020 yılında çete üyeliğinden
soruşturması olduğu hâlde bu mahkemede başkan olarak
görevlendirilmiştir, sahtecilikle dava açılmıştır,
mükerrer bir soruşturma vardır. Şu anda Figen Yüksekdağ,
Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş, Ayşe Yağcı,
Pervin Oduncu, Ayla Akat Ata, Zeynep Karaman, Aynur Aşan, Zeynep Ölbeci,
Dilek Yağlı, Bircan Yorulmaz, Ali Ürküt, Nazmi Gür ve daha birçok
arkadaşımız sahtecilikle, kumpasla açılan bu davadan
dolayı özgürlüklerinden yoksundurlar. Araştırma önergesini
reddetmelerinin tek bir sebebi var: Suçludurlar, suçlu olduklarını çok
iyi biliyorlar.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91
Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (X)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, bölümlerde yer
alan maddeler üzerinde varsa önerge işlemlerini yerine getirip maddelerin
oylamalarını yapacağız.
1inci maddeden önce gelmek
üzere, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup
Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa önerge üzerinde yeni madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinden önce aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederim.
MADDE 1- 2839
sayılı Milletvekili Seçim Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir:
Toplam milletvekili
sayısının 15i yurtdışı seçim çevresi için
ayrıldıktan sonra kalan 585 milletvekili illere
dağıtılır. İllerin çıkaracağı
milletvekili sayısının tespitinde her ile önce bir milletvekili
verilir.
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, öncelikle, sabrınız için
BAŞKAN Tanal, rica
ediyorum ya
Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz bulunmadığı için katılamıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, öncelikle, sabrınız için,
duyarlılığınız için ben çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sağ ol
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Şimdi, hakikaten, bahsettiğim konu, çok ciddi bir konu.
BAŞKAN Tanal, ama
gündem
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yani bu hayvanlar gözaltında.
BAŞKAN Yahu,
basın toplantısı yap Tanal. Sana söz verdik gelir gelmez.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Basın toplantısı
Ne olur yani Bakanlığı bir
arayın. Mesela, orada askerler de bu koyunların peşinden
koşuyor; olacak şey değil ki.
BAŞKAN Hayır,
hayır. Tamam Tanal, ilgileneceğim; ara verdiğimizde gel, beraber
ilgilenelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Burada Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekili her konuda
konuşuyor, o konuda da bir konuşsun ya.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 1- 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 33- Genel seçimlerde
ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde herhangi
bir baraj oranı yoktur.
İl seçim kurulları,
yukarıdaki maddeye göre, birleştirme tutanağını
düzenledikten sonra sonuçları en seri şekilde telgrafla, ayrıca
telefon veya telsizle Yüksek Seçim Kuruluna bildirirler.
Yüksek Seçim Kurulu, bütün
illerden bu şekilde alınan bilgilere göre, Türkiye genelinde geçerli
oyların toplamını yapar ve her siyasi partinin
aldığı geçerli oy toplamını genel geçerli oy
toplamına bölerek, siyasi partilerin ülke genelinde aldığı
oy yüzdesini hesaplar ve siyasi partilerin isimlerini il seçim kurullarına
bildirir ve ilan eder.
Bu ilandan sonra, bir veya
bir kaç seçim çevresinde, seçimin iptaline karar verilmesi ülke genelinde
alınan oy yüzdesinin yeniden tespitini gerektirmez.
Mahmut
Toğrul Fatma
Kurtulan Zeynel
Özen
Gaziantep Mersin İstanbul
İmam
Taşçıer Tulay
Hatımoğulları Oruç Mahmut
Celadet Gaydalı
Diyarbakır
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut
Toğrul.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milletvekili Seçimi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu,
Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri
izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
AKP-MHP ittifakı son dönemde adaletsizlikle, yoksullukla, yoksunlukla
halkın gönlündeki güvenini kaybetmiş ve gittikçe çöküşe
geçmiştir. Bunun neticesinde iki ortak baş başa vermiş Biz
nasıl yaparız da iktidarımızı devam ettiririz...
Bunun için Nasıl olsa halk bize oy vermeyecek ama biz öyle bir seçim
yasası hazırlayalım ki bu seçim yasasıyla az oyla mümkünse
iktidarımızı devam ettirelim. demiş ama bunun içine,
tabii, demokrat görünmek adına birkaç maddeyi de serpiştirmeyi görev
bilmişler. Bakın, bunlardan bir tanesi de 1inci madde. 1inci
maddede neyi öneriyor? Seçim barajını yüzde 10dan yüzde 7ye
çekeceklermiş. Bakın, seçim barajının bu ülkede halkın
önemli oranda oyunun sandığa yansımasını engellediği
dönemde, maalesef, bu zatımuhteremlerin gıkı
çıkmamış. Bakın, size bir örnek vereyim: 2002 seçimlerinde
19 parti seçime katılıyor; AKP yüzde 34,28 alıyor, 363 vekil
alıyor; CHP ise yüzde 19,38le 178 vekil alıyor. 2 parti Meclise
giriyor, oylarının toplamı yüzde 53; oyların yüzde 47si
maalesef sandığa yansımıyor.
Şimdi, bugün baraj yerle
bir olmuş; Halkların Demokratik Partisi, dostları, Kürtler,
Aleviler, mütedeyyinler bir araya gelmişler, 7 Haziranda çoğulcu ve
yerinden yönetimi esas alan bir paradigma geliştirmişler, kurduğunuz
barajı yerle bir etmişler. Yerle bir olmuş barajı
yaratanların kendisine bir baraj konulmuş. Şimdi, onu aşmak
için barajı düşürüyorlarmış. Beyler, barajı
düşürecekseniz, madem öyle, gerçekten demokratsanız, gelin, bu barajı
kaldıralım; önergemizde bunu istiyoruz. İllaki de bir baraj istiyorsanız
sembolik bir oran olsun; yüzde 1 olsun, yüzde 3 olsun. Niye yüzde 7? Çünkü
ortağınızın ihtiyacı yüzde 7.
Şimdi, bakın,
arkadaşlar, demokratik ülkelerde en yüksek seçim barajı nerede var?
Yüzde 7ye düşürseniz de yine rekor Türkiyede olacak, en yüksek seçim
barajı Türkiyede olacak. Oturmuşsunuz, bir dizayn
yapmışsınız. Ne yapmışsınız?
İttifakları dün faydalı görmüşsünüz, ittifak olması
için kendiniz çaba göstermişsiniz; bugün, ittifaklar bir araya gelmesin,
karşınızda bir ittifak oluşmasın diye ha bire seçim
yasalarıyla oynuyorsunuz.
Bugün, Avrupada en yüksek
seçim barajı -o da Doğu Avrupa ülkelerinde- yüzde 5tir. Bakın,
İngiltere, Fransa, Portekiz, İsviçre gibi ülkelerde seçim barajı
yok. O açıdan, gerçekten halkın iradesi sandığa yansısın
istiyorsanız yüzde 7ye değil, sıfıra ya da sembolik bir
orana düşürmemiz gerekir.
AKP ve MHP, maalesef,
dediğim gibi, halkın gönlündeki, halkın bağrındaki
yerini kaybetmiş, çöküşe geçmiş; sandıkla, seçim
hileleriyle ve seçimde güvensizlik yaratarak sandığa girmeyen oyu
almak istiyor. Beyler, şundan emin olun: Sandığa oy girmedikçe
siz asla ve asla kazanamayacaksınız. Çöküşe geçen her parti,
sizin gibi, seçim yasalarıyla oynamaya kalktı; hepsinin sonu tarihin
çöplüğü oldu. Emin olun, sizler de bu mühendislikle, bu siyasi seçim
çalışmasıyla asla muktedir olamayacaksınız. Eğer
muktedir olmak istiyorsanız önce bu ülkede adaleti, hukuku egemen
kılın; önce, bu ülkede yok ettiğiniz hukuku tekrar tesis edin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Beyler değil sevgili vekiller
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Sevgili vekiller evet, özür diliyorum sevgili vekiller. Hanımlar,
beyler demem lazım.
Bu ülkede savaş,
çatışma, kutuplaştırma politikasından vazgeçmeniz
lazım, içeride ve dışarıda savaş politikasından
vazgeçmeniz lazım; ancak bunu yaparsanız halk belki size teveccüh
eder, aksi takdirde siz gidicisiniz; bunu bilin. AKP, MHP artık
Kürtlerden, Alevilerden, demokratlardan, mütedeyyinlerden oy alma şansına
sahip değildir.
Ben, bizim önerdiğimiz
gibi, barajın kaldırılmasını öneriyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dar Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 1- 10/6/1983 tarihli
ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan oyların % 10unu ibaresi
oyların yüzde üçünü şeklinde, aynı fıkrası ile
üçüncü fıkrasında yer alan yüzde onluk ibareleri yüzde üçlük
şeklinde değiştirilmiştir.
Bülent
Tezcan İbrahim
Özden Kaboğlu
Candan Yüceer
Aydın İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceer.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasinin
vazgeçilmezlerinden biri ve millî iradenin yansımasının en
geçerli yolu şüphesiz seçim. Seçim olmadan demokrasi olmaz ama seçimlerin
nasıl olduğu da çok önemli, çok kıymetli. Mesela, yüzde 10 gibi,
yüzde 7 gibi öyle abuk sabuk barajlar olmamalı seçimlerde. Seçmenin
iradesi, millî irade Meclise yansımalı, temsilde adalet sağlanmalı.
Öyle, seçimlerde kullanılan oyların çalınmayacağı
bilinmeli, yok Trafoya kedi girdi. yok Mühür basmayı unutmuşuz biz
bu oylara. ya da Hiçbir şey olmadıysa bir şey oldu. gibi
abukluklar olmamalı. Mesela, ifade özgürlüğü olmalı, bir ülkenin
geleceği belirlenirken o ülkenin muhalif siyasetçileri, gazetecileri
hapiste olmamalı, herkes hapisle tehdit edilmemeli. Mesela ne olmalı?
Eşit, adil bir propaganda fırsatı olmalı. Herkese, her
görüşe eşit mesafede olması gereken, hepimizin vergileriyle
finanse edilen devlet televizyonu TRT yalnızca iktidarın
borazanlığını yapmamalı.
Elbette, demokrasi rejimi
sadece seçimlerden mürekkep değil; insan haklarının, evrensel
hak ve özgürlüklerin, hukukun olması da demokrasi için olmazsa olmaz.
Peki, Türkiye bu idealden her geçen gün adım adım
uzaklaşıyor diyoruz biz. Niye böyle diyoruz? Özgürlük liginde 195
ülke içinde 146ncı sırada Türkiye. Son on yılda özgürlüklerin
en çok gerilediği 2 ülkeden 1i. Keyfî kararlarla, kararnamelerle ülkenin
demokrasi seviyesini her geçen gün aşağı çeken, yirmi yıl
boyunca siyaseti dizayn etme anlayışıyla Siyasi Partiler
Kanununda ve seçim kanunlarında 221 değişiklik yapan iktidar,
şimdi de desteği göremeyince yeni bir değişiklik teklifi
için harekete geçiyor. Kim için? Halk için mi, demokrasi için mi? Yo,
hayır, tek adam için oluşturulmuş bir hukuk, ben yaptım
oldu hukuku, iktidara giden her yol mübahtır hukuku.
Önümüze getirilen kanun
Oylarım eriyor, seçim riske giriyor, ben nasıl seçim
kazanırım? kanunu. Var olan temsilde adaletsizliği nasıl
kendi lehime çevirip az oyla nasıl daha çok milletvekili
çıkarabilirim? kanunu. Seçim yargısını kendine
bağlayıp Seçim güvenliğini nasıl ortadan
kaldırabilirim? kanunu. Devletin tüm olanaklarını,
arabasını, uçağını, her şeyini ve belediyesini,
kaymakamını, valisini propaganda için kullanıp milletin
vergisini pervasızca, adaletsizce harcama kanunu. Yani ben,
şahsım, devletim kanunu.
Şimdi, herkesi
bağlayan hukuk AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için
yok hükmünde yani kendini devletin sahibi olarak gören Erdoğan,
kanunların da üstünde görüyor. İşte, bu kanunda da öyle oluyor
yani muaf tutuluyor her şeyden. Geçen seçim aldığı oyu
alamayacağını gören iktidar bloku seçim kanunlarıyla
oynuyor, bir siyasal mühendislik yapıyor ve önümüze getirdikleri teklifte
verildikleri partiden milletvekili çıkarmaya yetmeyen oylar yani
artık oylar oyu çok olan partiye yansıyacak. Ne olacak bu artık
oylar ve özellikle yüzde 10dan yüzde 7ye
düşen -sözde düşürülen- barajla barajın altında kalan oylar
ne olacak? Başka partiye milletvekili olarak yazılacak yani
sandıkta alamadığınız oyu kendi hanenize
yazdıracaksınız. Bakın, bu düzenleme, millî iradenin yasal
düzenlemelerle gasbından başka bir şey değil; kanunla
serbest hâle getirilen bir tür oy hırsızlığı.
Şimdi
Türkiye'yi koalisyonlardan çıkarıyoruz, siyasi istikrar
getiriyoruz. diyerek getirdiniz bu sistemi. Ne oldu yönetimdeki istikrara?
Daha bir dönem bitmeden, başkanlığın temel
dayanağı olan ittifaklı seçim modeli şu an işlevsiz
duruma gelmiş durumda. Cumhurbaşkanını belirleyen baraj
yüzde 50+
FETİ
YILDIZ (İstanbul) Hâkim, hâkim; vekiller değil.
CANDAN
YÜCEER (Devamla) Neden? Çünkü kıdem gibi objektif,
değerlendirilebilir, anlaşılır bir yöntemi değil; neyi
istiyor? Kura gibi şüphe uyandırabilecek bir yöntemi belirliyor.
Kimlerin kuraya katılacağını tahmin etmek hiçbirimiz için
zor değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANDAN
YÜCEER (Devamla) Sayın Başkan, bitireceğim.
BAŞKAN Buyurun.
CANDAN
YÜCEER (Devamla) Şimdi, açık konuşalım değerli
milletvekilleri; bu düzenleme, İstanbul seçimlerindeki ibretlik
manzaranın tüm Türkiye için tekrarlanma
hazırlığıdır. Otoriter ittifakın büyük ve küçük
ortağı, seçimi sandıkta kazanamadığını görüp
sandıklara müdahale ederek seçimi kazanmak istiyor ama kusura bakmayın,
o niyetiniz de tıpkı İstanbul'da olduğu gibi
kursağınızda kalacak. Cumhuriyet Halk Partisinin milyonlarca seçmeni
ve üyesi sandıklara sahip çıkacak. (CHP sıralarından
alkışlar) Öyle hileyle hurdayla, cambazlık oyunlarıyla bir
yere varamazsınız. Bu millet sizi gönderecek ve bu getirdiğiniz
teklif de sizi o beklenen sondan kurtaramayacak diyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrul ile Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin
321 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde
verilen önergeler hakkında yaptıkları konuşmalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkanım, şimdi, bu önergeler üzerine
yapılan konuşmalarda tabii ki kanunla alakalı birtakım
eleştiriler partiler tarafından yapılabilir, bu gayet normaldir,
Genel Kurul görüşmeleri bunun için var. Fakat -tabii, detaya girip de uzatmak
istemiyorum ama- kanun teklif metnimizin iyi bir şekilde okunarak
aslında kanun teklifimizde olanın değil de sanki tam tersinin
kanun teklifinde varmış zehabının oluşması,
inanın, bu teklifi hazırlayanlara, bizlere de haksızlık
olur. Yani yaptığımız şeyler üzerinden eleştirin,
konulan, teklifin içerisinde var olanlar üzerinden eleştirin, cevap
vermeye gayret edelim ama olanın tam tersi üzerinden sanki
varmış gibi demek, inanın, büyük bir haksızlık oluyor;
bunun altını çizmek istedim.
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 1inci maddesinde yer alan
oyların yüzde yedisini ifadesinin oyların %3ünü şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Kamil
Erozan Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İbrahim
Halil Oral
Bursa Adana Ankara
İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik
Gaziantep Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Kamil
Erozan.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, tabii AK
PARTİ dediğimiz zaman, sadece Adalet ve Kalkınma Partisi
demiyoruz; aynı zamanda, aklıyla övünen bir parti olarak görüyoruz AK
PARTİyi ama bu teklif maalesef, kapkara ve sadece metnin kendisi
değil, süreci de kapkara. Bugünlere nasıl geldiğimizi anlatmak
için size birtakım ipuçları vereceğim.
Biliyorsunuz, bundan evvel
bir Anayasa ihlali süreci yaşadı Türkiye ve o süreç çerçevesinde de
Bari Anayasa ihlal edilmesin, adama uygun hâle getirelim. diye böyle terzi
dikimi diyebileceğimiz bir Anayasa dikildi. O da yetmedi, bundan bir
müddet evvel, yine AK PARTİ sıralarından Yeni bir Anayasa
yapalım, o eskisine rötuş yapalım; paçası uzun geldi, kolu
kısa geldi. diye yeni değişiklikler gündeme geldi. Şimdi,
onun devamı bu yasa teklifi. Şu anlamda söylüyorum: İktidar
çoğunluğu sağlayamayacağını artık
anlamış vaziyette. Hatta Cumhurbaşkanlığını
dahi kaybedebileceğini düşünüyor ve en azından Parlamentodaki
çoğunluğu koruyabilmek için acaba neler yapmamız gerekiyor?
diye bir çaba içinde. Dolayısıyla ben bu önümüzdeki teklifi bunun
tezahürü olarak görüyorum.
Sadece özü itibarıyla
değil, süreci itibarıyla da sakat geldi. Biliyorsunuz, bu, on yedi
saatlik bir maratonun ürünü olarak buraya geldi; orada çeşitli
değişiklik önerileri getirildi, bunların hiçbiri kale
alınmadı. Yani iktidarın genel mesajı Biz bildiğimizi
okuruz. O da şu anlamda: Biz çoğulcu bir demokrasiden söz ederken
sizler çoğunlukçu bir demokrasiden söz ederek Elleri kaldırarak
indirerek bu işi beceririz. noktasındasınız ve o yolda da
gidiyorsunuz. Bunu da yapacaksınız tabii ki çünkü o
çoğunluğa sahipsiniz ama bu bizim anladığımız
demokrasi değil. Dolayısıyla bizim
anladığımız demokraside, temel özgürlüklerden olan seçme,
seçilme, siyasi faaliyette bulunma gibi birtakım temel hakların
sonuna kadar kullanabilmesine imkân verecek bir süreç istiyoruz biz. Aksini
yaparsanız birtakım meşruiyet sorunlarına da yol
açacaksınız, bunların da sorunlarını
yaşayacaksınız yakında, bize de
yaşatacaksınız.
Şimdi seçim
barajı dediğimiz şey çağdaş demokrasilerde -dünkü
konuşmalarda da dile getirildi- makul bir oranda yani bazı ülkelerde
hiç yok, bazı ülkelerde -bazı ülkelerde derken biz yine rekor
düzeyindeyiz, bugünkü baraj uygulayan ülkeler arasında en yüksek biziz-
bunun kabaca yüzde 3 civarında olduğuna ilişkin de bir kanaat
var, kanaat değil, kanaatin ötesinde veriler var. Onun için biz, biraz
evvel Sayın Başkanın okuttuğu kendi teklifimizde bunu yüzde
3 olarak düşündük. Kaldı ki bu yüzde
Ben niye bunu söylüyorum:
Tarih ancak tarihten ders almayanlar açısından tekerrür eder,
tarihten ders alanlar hataya yeniden düşmezler. Burada dün de söylendi
yani geçmişte böyle seçim kanununu değiştirmek suretiyle bir
başarı elde etmeye çalışan bütün siyasi partilerin sonu
karanlık olmuştur, dolayısıyla siz aynı yolda maalesef
ilerliyorsunuz.
Şimdi, ileriye
doğru baktığımızda, bu teklifin akıbeti
açısından söyleyeyim: Bu yasa teklifinin sadece siyasi partiler
tarafından değil, sivil toplum örgütleri ve bu bina
dışındaki kurumlarca da tartışılması
gerekirdi. Dolayısıyla siz, şeffaflıktan da uzak bir
şekilde bu konuya yaklaştığınız için biz ancak
burada haykırıyoruz, millet adına haykırıyoruz ama
sizin kararlılığınız da bizi
şaşırtıyor. Dün burada bir AK PARTİ milletvekili
arkadaşımız muhalefetsizlikten bahsetti yani bizleri
eleştirdi, muhalefeti ve yani Yoksunuz. anlamında ama biz bu zevki,
muhalefetsizlik zevkini size tattıracağız bir dahaki seçimden
sonra yani yerler değişecek, buradaki oturma düzeni
değişecek, sizler başka sıralarda oturacaksınız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) O, kendi aranızda değişebilir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yirmi
yıldır bunu söylüyorsunuz.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Ben şunu söyleyeyim: Korkunun ecele faydası yok.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kendi aranızda değiştirirsiniz.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Ne yapsanız sonucu değiştiremeyeceksiniz. Sizler de
muhalefet olmanın tadına varacaksınız, sabırlı
olun, telaşa gerek yok, sıraya girin; çoğu gitti, azı
kaldı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz de
sabırlı olun.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, 3ü de aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fatma
Kurtulan Mahmut
Celadet Gaydalı Ömer
Öcalan
Mersin Bitlis Şanlıurfa
Mahmut
Toğrul Hüseyin
Kaçmaz Filiz
Kerestecioğlu Demir
Gaziantep Şırnak Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Onursal
Adıgüzel İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik
Ankara Adana Mersin
Hasan
Subaşı Ümit
Beyaz İmam
Hüseyin Filiz
Antalya İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın
Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yirmi yıldır yönettikleri ülkede
yurttaşları işsizlik, yoksulluk, hayat
pahalılığıyla kaderlerine terk eden iktidarın
aslında başarısızlığını kabul edip
bugün erken seçime gitmesi gerekiyor ancak onun yerine, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifiyle hile hurda, birtakım taktiksel hesaplarla
bir sonraki seçimi manipüle etmeye çalışıyorlar. Seçim
barajını yüzde 7ye düşürerek büyük bir demokratikleşme
adımı atmıyorsunuz. Oy veren tüm yurttaşların
nitelikli temsili için öncelikle barajın sıfırlanması
gerekiyor.
Seçim sistemi, toplumdaki
farklı dünya görüşlerine sahip partilerin, kadınların,
gençlerin, farklı kimlik ve inançlara sahip yurttaşların,
engelli bireylerin ülke yönetimine ve yasama faaliyetlerine adil bir
şekilde katılmasını sağladığı ölçüde
ülke ve kent sorunlarının çözümüne gerçekten bir araç olabilir.
Demokrasiyi geliştirmek
için ise her şeyden ama her şeyden önce yerel siyaseti güçlendirmek
ve yurttaşların karar alma süreçlerine katılmasını
sağlamak gerekir yani hortumcu kayyumlar atamak değil.
Görüştüğümüz kanun
ise demokratik bir seçime ya da temsile hizmet etmek için değil,
iktidarı nasıl korurum anlayışıyla
yapılmış bir seçim mühendisliği. İktidarın
konumunu koruyabilmek için üzerine ince ince çalıştığı
bu teklife çok kısaca değinirsek, seçim barajı yüzde 7ye
inecek, YSKye seçilecek hâkimler kıdeme göre değil, kurayla
belirlenecek, Cumhurbaşkanı seçim yasaklarından muaf
kılınacak. Çok az konuşuyor ya, ilelebet konuşması
gerekiyor, böyle olması lazım. Daha çok, seçimlere ittifaklar hâlinde
girecek partileri etkileyecek 2nci madde değişikliğiyle seçim
bölgelerinde vekil seçimi için oy hesabı artık ittifakından
toplam oyu üzerinden değil, her partinin kendi oyu üzerinden
yapılacak. Bir örnekle açıklarsak şöyle: Eski sistemde
ittifaklar seçime girdiğinde aldıkları toplam oy partilere
dağıtılıyor ve vekil sayısı buna göre
belirleniyordu; şimdi ayrı ayrı partilerin oyuna bakılacak,
vekil fazla oy alan partiye gidecek. Mesele, özellikle küçük partilerin ve
onlara oy veren seçmenin aslında temsilini engellemek.
Dolayısıyla, biz bunun adına demokrasi demiyoruz
İktidarı her koşulda nasıl sürdürürüm?ün reçetesini
aramak. diyoruz. Partimiz açısından değişen bir durum
olmayacak, zaten her durumda, geçmişten bugüne olduğu gibi, biz
oyumuzu daha da fazla artıracak ve halkımızın iradesini
elimizden geldiğince Meclise yansıtacağız. Ancak küçük
partilerin ittifaklara dâhil olarak Parlamentoda temsil imkânı kalmayacak.
Bütün bunlar bir kenara,
asıl düşünülmesi, konuşulması ve sağlanması
gereken şey seçim güvenliği. Türkiye'de seçim güvenliği
gerçekten ciddi bir sorun. Getirilen düzenlemeyle seçim kurullarının
yapısı tümden değiştiriliyor.
İktidar, sadece iktidarını
sürdürmeyi amaçladığından ben bunu iktidara değil,
özellikle tüm muhalefet partilerine söylemek isterim: Tüm muhalefet
partilerinin seçmen iradesini garanti altına alabilecek seçim
güvenliği için birlikte ve ciddi bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.
Her seçim döneminde ihlallerle karşılaşıyoruz: Mühürsüz
pusulaların yasaya aykırı biçimde kabul edilmesi, partimizin
yüksek oranda oy aldığı yerlerde sandık taşıma
garabetinin geçerli olması ve bunun olağan hukuksuzluk hâline
gelmesi, kolluk görevlilerine usulsüz biçimde seçmen kaydı
oluşturulması, mükerrer oy kullanma, seçmen
kayıtlarının usulsüz biçimde silinmesi, tutukluların oy
kullanmalarının önüne konulan keyfî engellemeler, sandık
görevlilerine yönelik baskılar, sığınakta
kaldığı için veya can güvenliği olmadığı
için oy hakkını kullanamayan kadınlar. Evet, bunlar gibi çok
sayıda ihlalle karşılaştık. Bugün, muhalefet, seçim
güvenliği için çalışan STKlerin ve baroların da
önerilerini alarak tüm bu sorunların çözümü üzerine yöntemler
geliştirmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) İktidar cenahına
söyleyeceğim ise Kuyruklar uzadı diye zam yaptık. diyen Et ve
Süt Kurumu müdürleri sizde oldukça, yurttaşların geçmediği
köprüye para ödemesini ekstra bir imkân olarak tanımlayan Grup Başkan
Vekilleriniz oldukça, paranız bittiği zaman Olabilir, para
kalmayabilir. Başınızı bir kaldırın, şu
yolların güzelliğine bakın arkadaşlar. Bakın, ne güzel
yollar yapılmış, gözünüz gönlünüz açılsın. diyen
milletvekilleriniz olduğu sürece zaten sizin için bu ülkede bir gelecek
görünmüyor. O yüzden hep beraber hangi yoğurdu seviyorsanız onu
yemeye sonradan devam edebilirsiniz.
Saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Onursal Adıgüzel.
Buyurun Sayın
Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 2nci maddesi üzerinde söz alınmış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Vatandaş bizden ekonomik
krize çözüm beklerken biz, kendi iktidarlarını sürdürmek için
Anayasayı eğip büken, hakkı, hukuku yok sayan, bunu da hiç
çekinmeden dillendiren bir zihniyetin ortaya attığı yasayı
konuşuyoruz. Burada büyük laflar etmeyeceğim, büyük tezler
sunmayacağım. Sadece, vatandaş ekonomik krizle
uğraşırken aş, iş beklerken biz neden bu yasayı
konuşuyoruz, bunu anlatacağım. Dört yıl önce bu yasa
çıktığı zaman burada destekleyenler bugün, yasa
ayaklarına dolaştığı için değiştirmek
istiyor. 2019 seçimlerinde siyaset mühendislikleri geri teptiği için
yasayı değiştirmeye çalışıyorlar; Türkiye'yi
içinden çıkılmaz bir ekonomik buhrana soktukları için,
anketlerde tepetaklak oldukları için, Cumhurbaşkanlığı
seçiminin zaten kayıp olduğunu bildikleri için. Değerli
arkadaşlar, doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor;
topluyorlar, çarpıyorlar, yüzde 40ı geçmiyor. Ne yapalım, ne
yapalım? diyorlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Siz de
bir türlü yüzde 22yi geçemiyorsunuz ya.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Acaba milletvekilliğinde bir şeyler yapar mıyız? Bu
millet sizi çok iyi tanıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sizi
de tanıyor, seni de tanıyor.
YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sizi de
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Sizin nasıl ak dediğinize kara dediğinizi çok iyi biliyor,
sizin nasıl dost dediğinize düşman dediğinizi çok iyi
biliyor, sizin kimlerle kol kola yürüdüğünüzü çok iyi biliyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
teklifin 2nci maddesine dönecek olursak, dört yıl önce bu kürsüden yine
bu hazırun çıktı Milletin iradesi Meclise yansısın.
dedi. Bugün ne diyorlar? Milletin iradesi partisine yansısın.
Vallahi pes, vallahi pes! Başka söyleyecek söz yok. Ne var biliyor musunuz
hesabın arkasında? 2018de menfaatlerine bu geliyordu Adalet ve
Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisinin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sizin
de menfaatinize gelmiş o zaman ya!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Şimdi de menfaatlerine tersi geliyor. Ama ben şunu söyleyeyim: 2018
seçimlerine bakıp simülasyon yaparak -burada yeni bir süreç de yok, bu
tamamen eskiye dönüş, tamamen eskiye dönüş, 2015in 7 Haziranına
dönüş bu- buradan hesaplar yaparak Acaba Millet
İttifakının vekillerini nasıl azaltırız? diye
yapılan, dört dönen bir çalışma. Ben buradan uyarıyorum:
Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurumaz, evdeki hesap da
çarşıya uymaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, 5 vekil alacağım. diye giderken 5
vekilinizden de olursunuz, 5 vekille kalırsınız, ayazda
kalırsınız, açıkta kalırsınız. Bunu da
söylemek isterim.
Tabii, Adalet ve
Kalkınma Partisinde hesap biter mi? Hesap bitmez. Tek hesap bu değil,
daha çok hesap var. Kafalarındaki ajanda şu: Acaba demokrasi
güçlerini, 6 partiyi nasıl dağıtırız? Tabii, Türkiye
tarihine geçen bir irade var ortada, parlamenter sistem etrafında
birleşiliyor ve bu irade Adalet ve Kalkınma Partililerin uykularını
kaçırıyor değerli arkadaşlar. Ne yaparsanız yapın
boş, ne söylerseniz söyleyin boş çünkü sizin artık sokağa
çıkıp söyleyecek tek bir sözünüz bile yok. Ne diyeceksiniz
vatandaşa sokağa çıkıp? Şunu mu diyeceksiniz: Yirmi
yıllık iktidarımızın ustalık eseri: Pide 6 lira
oldu, 1 demet maydanoz da 5 lira oldu.
Değerli arkadaşlar,
en baştan söyledim, tekrar söylüyorum: Millet bizden seçim yasası
beklemiyor, millet bizden sorunlarına çözüm bekliyor. Bugün açlık
sınırı 5 bin liraya dayanmış, bugün yoksulluk sınırı
16 bin lirayı geçmiş; biz neyi konuşuyoruz: Acaba Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekilleri ile Milliyetçi Hareket Partili
milletvekillerinin koltuklarını kurtarabilir miyiz? Eğer Böyle
bir şey yok. diyorsanız hodri meydan. Varsa içinizde bir
babayiğit, inelim Kızılaya. (CHP sıralarından
alkışlar) Diyelim ki: Sorununuz seçim yasası mı? Hatta 10
kişi çevirelim, Cebinizde 200 liracık var mı? diye
soralım; cevabı hep birlikte alırız, bu milletin gündemini
de doğru değerlendiririz.
Değerli arkadaşlar,
tekrar tekrar söylüyorum, millet bizden çözüm bekliyor. Seçim
yasasını istediğiniz kadar değiştirin, ne
yaparsanız yapın, boş. Bu topraklarda cumhuriyet ve eşit
yurttaşlığı tatmış bu millet, tarihi geriye
çeviremezsiniz. Milletin ferasetine güvenin. İstanbul seçimlerini
unutmayın. Bu millet yine demokrasiden yana irade koyacak,
sandığa da geleceğine de sahip çıkacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında son konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın
Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
321 sıra
sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi
hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Ben genelde
kanunlara bakarken gerekçelere bir göz atarım. 2018de
yaptığınız kanun değişiklikleri ile bu 2nci
maddeyle ilgili gerekçeler hemen hemen aynı fakat yapılan
değişiklik taban tabana zıt. Yine, 2018de temsilde adalet
küçük partileri de Meclise sokabilmek vatandaşın iradesini Meclis
çatısı altında yansıtmak onlara destek vermek görünür
olmalarını sağlamak gibi gerekçeler varken bugün onunla taban
tabana zıt bir düzenleme yapmış bulunuyorsunuz. Yine, 2nci
maddenin gerekçesine baktığımızda yine bu küçük partilerin
görünür olmasını sağladığınızı ve tüzel
kişiliklerine destek vermek için bu düzenlemeyi
yaptığınızı ifade ediyorsunuz; gerekçeler hemen hemen
pek değişmemiş. Ama şunu sormak lazım: Acaba
onları görünür kılmak mı yoksa görünür olmaktan çıkarmak
mı? Bana göre, neden bu kadar, bu gerekçe içinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetimde
istikrarı sağladık. derken Gerçekten yönetimde istikrar
sağlandı mı? sorusunu kendinize bir sormanız gerekir. Ne
hukukta ne adalette ne ekonomide, hiçbir konuda istikrar
sağlanabilmiş değil. O detaylara girmeyeceğim ama yol
arkadaşlarınızın sizden neden koparak partiler hâline
geldiğini sorgulamanız gerekir. Bu tür tuzak kanunlarla onları
görünür kılmak noktasında engellemek yerine, doğrusu,
aslında, onları Meclis iradeleriyle yansıtabilmektir.
Bakın, ilk gerekçenin
ilk cümlesinde Siyasi partiler ve seçimler, demokratik siyasal hayatın
vazgeçilmez unsurlarıdır. diyorsunuz ama siyasi partileri görünmez
kılıyorsunuz. 1982 darbe anayasasından bu yana, kırk
yıl yüzde 10 seçim barajının uygulanır olmasının
bu ilkelerle hiç ilgisi yoktur. Siyasi partilere önem verdiğinizden,
siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları saydığınızdan
söz edemeyiz çünkü yirmi yıl boyunca bu yüzde 10 barajını siz
muhafaza ettiniz. Bugün geldiğiniz noktada
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetimde
istikrarı sağladık, onun için yüzde 7ye düşürebiliriz.
demişsiniz. Yüzde 7 baraj yine, Avrupanın otoriter 2 devleti Rusya
ile Türkiyede söz konusuyken 2016da Rusya -2016 seçimlerinde- bunu yüzde 5e
düşürdü ve biz, yine
Rekor bizde, Neden yüzde 7 baraj?, bunu
sorgulamamız gerekir. Mademki siyasi partiler vazgeçilmezimizdir, yüzde 7
barajı hâlâ muhafaza ediyor olmak Türkiyeye yakışmıyor.
DHondt sistemini bu defa
partilerin kendi alabileceği oyla sınırlı tutmuşsunuz.
Geçmişte bunun tam aksini savunurken şimdi gerçekten, küçük partileri
görünmez kılmak için bunu getirmişsiniz. Bunun size faydası olur
mu? Ben olacağı kanaatinde değilim. Ben, kırk
yıldır Türkiye'de siyasi hayatı takip ederim, bugüne kadar
hiçbir partinin kendi ideolojisinden vazgeçerek bir seçime girdiğini
hatırlamam ama sizin bu yanlış sisteminiz, ucube sisteminiz
yüzünden bir hayır doğmuştur, bir fayda sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Bütün siyasi partiler ideolojilerini, görüşlerini, düşüncelerini,
çıkarlarını bir kenara bırakarak ilk defa ilkeler
etrafında, ilk defa adalet diyerek, demokrasi diyerek, parlamenter sistem
diyerek bir seçim çalışmasına girmişlerdir ki bu çok
değerlidir. Bu sizi korkutmuştur ama diyoruz ki: Korkunun ecele
faydası yok. Siz bu birlikte çalışmanın ne sonuçlar
vereceğini göreceksiniz, hep birlikte izleyeceğiz. Bunun çok
değerli olduğunu, Türkiye'ye çok büyük fayda
sağladığını ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. Okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik
Ankara Adana Mersin
İmam
Hüseyin Filiz Şenol
Sunat Ümit
Beyaz
Gaziantep Ankara İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Levent
Gök Hüseyin
Yıldız Aysu
Bankoğlu
Ankara Aydın Bartın
Mahmut
Tanal İbrahim
Özden Kaboğlu Mustafa
Sezgin Tanrıkulu
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında ilk konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Cumhur
İttifakı bileşenlerine sesleniyorum: Nihayet beklenen Seçim
Kanunu Teklifini Genel Kurula getirdiniz; bravo sizlere,
alkışlıyoruz(!) Bir buçuk seneye yakın, 15 maddeye ne kadar
çok kafa yormuşsunuz. Sözüm ona büyük dehanızla
kurnazlıkları ince ince planlamış, bu maddeleri
hazırlamışsınız. Sizler hukuktanımazlar olarak
tarihe geçmeyi hak ettiniz. Machiavelli bile sizin düşündüğünüzü emin
olun düşünmemiştir. Şunu iyi bilin ki Türk siyasi tarihi
hukuktanımaz bu otoriter zihniyetinizi büyük bir utançla
hatırlayacaktır.
Sayın milletvekilleri,
adil bir rekabette oyunun kuralları oyun esnasında ve diğer
katılımcıların aleyhine değiştirilir mi?
Demokratik hukuk devletinde seçim kanunlarında değişiklik yapılmasının
amacı ne olmalıdır? Ne olmalıdır? Demokratik
ortamın temini ile adil, tarafsız ve bağımsız
seçimlerin yapılabilmesidir. Hakkaniyeti ve adaleti tesis etmek, seçmen
iradesinin en iyi ve en geniş şekilde yansıtılmasını
sağlamaktır. Seçim kanunları, siyasi partilerin seçimlere detayları
son anda değiştirilmeyen ve rekabeti engellemeyen kurallar
çerçevesinde katılabilmesini güvence altına almalıdır.
Sayın milletvekilleri,
iktidarın kendisinin ve ortağının şahsi siyasi
ikballerini garantiye alacaklarını sandıkları kanun
teklifiyle karşı karşıyayız. Tam otoriter bir
zihniyetin ürünü bu teklif. Kısaca, siyasi mevcudiyetlerinin zora
girdiğini gören iktidar koalisyonu, şahsi siyasi çıkarları
uğruna Türk demokrasisine yeni bir kara leke sürmeye
hazırlanmaktadır. Millet iradesini yok sayan ve yalnızca seçim
kazanma ihtirasıyla seçim yasaları üzerinde karanlık oyunlar
oynamaya kalkışan her iktidar çukura düşer sayın
milletvekilleri ve düşeceksiniz. Biliniz ki Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adındaki bu ucube sistem Türk siyasi tarihinin çöplüğünde
yerini alacaktır.
Evet, teklifin 3üncü maddesi
siyasi partilerin seçimlere katılmasına ilişkin
şartları düzenlemektedir. Eklenen fıkrayla, seçime
katılabilme şartlarından biri olan Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gruba sahip olma şartı kaldırılmaktadır.
Bunun yanı sıra, teklifte, seçime katılma yeterliliğini
elde eden partinin belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük kongrelerini
üst üste 2 defa ihmal ederse seçime katılma hakkını
kaybedeceği düzenlenmektedir. İhmal ederse ne demektir Sayın
Bakan? Kanun yapma diline uyuyor mu? 298 ve 2820 sayılı
Kanunların ilgili hükümlerinde yer aldığı üzere
kongrelerini yapmış olmaları ibarelerinin
kullanılması daha doğru değil mi? Hatırlatıyorum,
2018 yılı milletvekilliği genel seçimleri öncesinde İYİ
Parti, tüm şartları sağlamasına rağmen, yükseliş
görülünce Yüksek Seçim Kurulu eliyle seçime sokulmama tehdidiyle
karşı karşıya bırakıldı. Kongrelerimizi her
türlü zorluğa karşı tamamlamıştık, her türlü
oyuna karşı fazlamız vardı, eksiğimiz yoktu.
İYİ Partinin grubu yoktu, 5 milletvekiline sahipti, CHPden 15 vekil
alıp grup oluşturmak zorunda bırakıldık. Biliyorduk ki
grup oluşturmazsak hak ettiğimiz hâlde seçimlere giremeyecektik.
Sonuç: YSK, hem kongrelerimizi yapmış olmaktan hem de grubumuz
olduğundan seçimlere girmeye hak kazandığımızı
bildirdi. Yargı bağımsız ve tarafsız olsaydı
böyle bir duruma gerek var mıydı? Onun için kuvvetler
ayrılığı diyoruz, onun için güçlendirilmiş parlamenter
sistem diyoruz.
Ey AK PARTİ
milletvekilleri, 2001 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi grubunu
nasıl kurdunuz, hatırlayın. Nasıl seçime gittiniz; siyasi
hafızanızı lütfen tazeleyin, size yine lazım
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Yargıyı o kadar siyasallaştırdınız ki size güven
duymak mümkün değil. Siyasi olarak yetiştirip
yerleştirdiğiniz Seçim Kurulu hâkimlerince kongrelerini
yapmış partilerin dahi birkaç yerde kongrelerini iptal ederek seçime
sokulmamalarını sağlamanız ihtimalini asla göz ardı
etmiyoruz, tecrübeyle sabittir. Soruyorum, bu maddeyi ne gibi bir amaçla ve
gizli bir motivasyonla kaleme aldınız, izah ediniz. Açıklanan
nedenlerle, bu maddeye muhalifiz.
Artık aziz Türk
milletine vadedeceğiniz bir şey kalmadı, algı operasyonlarınız
da tutmuyor. Şimdi hile yaparak oturduğunuz koltukları
bırakmama derdindesiniz ama emin olun ki Türk milletinin kurtuluşuna
az kaldı.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın
Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuşuldu, konuşulmaya devam ediliyor. Sonuçta demokrasiler sadece
yazılı kuralların olduğu rejimler değildir;
demokrasilerin aynı zamanda teamülleri vardır, demokrasilerin
ahlakı vardır ve demokrasiler bu teamüller ve ahlak üzerinden
güçlenir ve kalıcı hâle gelir. Ama şimdi, sizin
getirdiğiniz bu teklif ne Türkiye demokrasisinin teamüllerine uygun ne de
siyasetin ahlakına uygun. Tırnak içerisinde söylüyorum; bu,
ahlaksız bir tekliftir.
HAYATİ YAZICI (Rize)
Ayıp ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Ahlaksız tekliftir; tırnak içerisinde söylüyorum.
Neden? diyeceksiniz. Bakın, ben kendimi iyi bir hukukçu olarak görürüm
ama bu teklifi hazırlayanları da kutluyorum. Gerçekten kutluyorum,
şeytanın aklına gelmeyecek cinliklerle -gerçekten,
şeytanın aklına gelmeyecek cinliklerle- böyle bir teklif
hazırlamışlar. Yani böyle, oturursanız, yüzlerce saat
düşünürseniz ancak, kendinizi iktidarda tutmak için böyle bir teklif
hazırlarsınız; çok açık bir biçimde söylüyorum. Ben Diyarbakır
Barosunun Başkanlığını yaptım. Diyarbakır
Barosu Başkanlığı yaparken de bu, Parlamentodan gelen
tekliflere bakardım; 5 sefer okurdum, acaba arkasında hangi cinlik
var ve neyi yasaklamış?
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Anlayamazdın herhâlde 5 defa okuduğunda.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Şimdi, aynen, bakın, siyasetin ahlakına ve siyasetin
teamüllerine aykırı bir şey
hazırlamışsınız. Neden? Şimdi soruyorum: 2002den
bu yana Parlamentoda milletvekilliği yapmış AK PARTİli
milletvekilleri var, siz değil miydiniz bu yasalarla Parlamentoya giren?
Siz değil miydiniz partiniz kapatıldığı zaman, Anayasa
Mahkemesi tarafından kapatıldığı zaman ve hukuka
aykırı bir şekilde kapatıldığı zaman grup
kurarak, sadece grup kurarak Parlamentoya giren? Sizler değil miydiniz?
Yirmi yıldır iktidardasınız, ne değişti peki,
neden bu kuraldan vazgeçiyorsunuz yirmi yıllık
iktidarınızdan sonra? O nedenle söylüyorum; bu teklifiniz,
ahlaksız bir tekliftir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Olur
mu ya, çok ayıp!
HAYATİ YAZICI (Rize) Ayıp
ya!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Siyasetin kurallarına uymaz, siyasetin teamüllerine uymaz.
Siyaset aynı zamanda, demokrasi de aynı zamanda bir ahlak rejimidir.
Şunu söyleyeceğim
değerli arkadaşlar: Ya, bu serbest seçimler olduğu günden bugüne
ne yapmış zamanın yasa koyucusu? Demiş ki, bakın,
demiş ki: Yargıç, evet, birinci sınıf, ikinci
sınıf, üçüncü sınıf ama kardeşim, biz bunlar
arasında ayrım yapmayalım. Ne yapalım? En kıdemli
hâkim kimse yaş bakımından değil, hâkimlik kıdemi
bakımından en kıdemli hâkim kimse- ona verelim."
Altmış bir yıldır bu yapılmıyor mu? Siz yirmi
yılda 7 seçimde bununla iktidara gelmediniz mi? Peki, ne
değişti? Ahlak dışında ne değişti, onu
soruyorum, ahlak dışında? 7 seçimdir iktidardasınız;
yerel seçimler, genel seçimler, referandum bu kurallarla
yapılmış. Peki, ne değişti? Şimdi bu teamülü
değiştiriyorsunuz, özellikle de 15 Temmuzdan sonra değişen
yargı ortamında sizin partililerinizin ilçe başkanlarının,
il yönetim kurulu üyelerinin hâkimliğe atanmasından sonra ve birinci
sınıfa ayrılmasından sonra birinci sınıf
diyorsunuz. Peki, size soruyorum, gerçekten soruyorum: Bakın, hani Oy
namustur, şereftir; sandık namustur, şereftir. falan denir.
Bundan ne zarar gördünüz arkadaşlar? Niye değiştiriyorsunuz,
neden değiştiriyorsunuz? Mesele şu: Çok açık bir biçimde,
sizin iktidara geldiğiniz değerleriniz ile bugün sahip olduğunuz
değerleriniz değişti, bunu kabul edin ve bakın, buradan
Türkiye demokrasisi güçlenmez, bu yasalarla güçlenmez, kalıcı hâle
gelmez. Seçim yasalarıyla her zaman oynanmaz. Çoğunluk partileri,
sonuç itibarıyla, kalıcı demokrasilerde
azınlığın, muhalefet partilerinin güvencesidir aynı
zamanda; onların hukukunu korumak zorundadır, onların hukukunu
korumak zorundadır. Seçim yasalarını her seçimden önce değiştirip
seçimde başarı elde etmek için oynamaz, yok böyle bir kural
kalıcı demokrasilerde. O yüzden şu andaki rejime bütün objektif
derecelendirme kuruluşları Türkiye'de demokrasi demiyor, otokrasi
diyor.
Siz Anayasayı 2017
yılında değiştirdiniz; 2018de, 2019da seçimler oldu,
başarı elde edemediniz; şimdi ne yapıyorsunuz? Kendiniz
bakımından, kendi iktidarınızın ve liderinizin
iktidarının devamı bakımından kuralları değiştiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Ortalama vicdanınıza sesleniyorum: Ya, bu mudur sizin
demokrasi anlayışınız? Yani bakın, sürekli biz sizin
yanınızda durduk; 2002den önce yanınızda durduk, mağduriyetlerinizin
arkasında durduk ama şimdi siz, o mağduriyetlerinizin
arkasına sığındınız, iktidar oldunuz ve zalim
oldunuz, zalim; aynı şekilde, zalim oldunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, bu yasa açık
bir biçimde seçim güvenliğine aykırıdır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hangi
maddesi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Seçme hakkına aykırıdır.
RECEP ÖZEL (Isparta) Genel
konuşma, hangi maddesi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(Devamla) Siyasi partilerin siyasete katılma hakkına
aykırıdır. Siz yöneldiğiniz bu hukuk
dışılıkla, demokrasi dışılıkla tarihe
gömüleceksiniz. Yolumuz açıktır, hiç endişe etmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun 321 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Şunu ifade etmek isterim
ki biraz evvel konuşan hatibin bütün bu temelsiz iddialarına dün
grubumuz adına da Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına da yasa
teklifinde ilk imza sahibi olan kıymetli milletvekillerimiz, müdellel bir şekilde,
efradını cami ağyarını mâni bir şekilde, net bir
şekilde cevap vermiştir. Bunun fazlasını zait görüyorum;
iddialarını, sıfatlar olarak hepsini kendisine iade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 3- 2820
sayılı Siyasi Partiler Kanununun 36 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 36- Siyasi partilerin
seçimlere katılabilmesi için 100.000 seçmen imzası ile Yüksek Seçim
Kurulu'na başvuru yapılması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde
grubu bulunması şarttır.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen İmam
Taşçıer
Gaziantep
İstanbul
Diyarbakır
Tulay
Hatımoğlulları Oruç Mahmut
Celadet Gaydalı Abdullah
Koç
Adana
Bitlis
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkanı, değerli halkımızı ve
televizyonları başında, cezaevlerinde bizi izleyen değerli
yoldaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu Seçim Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi neden yirmi yıl sonra gündeme
geldi, neden yirmi senedir iktidarda olan bir parti bugün buna ihtiyaç
hissediyor, ben bununla ilgili birkaç hususu dile getireceğim.
Öncelikle, siyasi partiler
demek, demokrasinin ölçütü demek ve siyasi partiler aynı zamanda
demokrasinin vazgeçilmez unsurları. Dolayısıyla siyasi
partilerin demokraside yer alması, parlamentoda yer alması ve
temsiliyette yer alması kaçınılmaz bir husustur.
Değerli arkadaşlar,
peki, değiştirilmek istenen Siyasi Partiler Yasasında ne var?
Yani şu anda neyi değiştirmek istiyorlar? Öncelikle mevcut olan
yasada, yani Siyasi Partiler Yasasının 36ncı maddesinde aynen
şudur: Milletvekili genel ve ara seçimlerine ve belediye seçimlerine
partilerin katılabilmesi için illerin en az yarısında, oy verme
gününden altı ay önce örgütlenmiş olmaları gerekiyor. ve
aynı zamanda seçime girebilmelerinin diğer bir koşulu ise
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubunun olması şartı dile
getiriliyor. Peki, bu, neden değiştirilmek isteniyor? Şunun için
değerli arkadaşlar: Yani siyasi partilerin en az 41 ilde örgütlenmesi
lazım; bu, zaruret hâlidir ve bir de il örgütlerinde de en az 1/3
oranında bir örgütlenmesinin olması gerekiyor. Bu örgütlenme dahi
mali açıdan ve örgütlenme açısından gerçekten çok ciddi zorlukları
beraberinde getiren bir yapı. İşte, tam da bu noktada AKP ve MHP
bu düzenlemeyle oy hesabı yapmak ve mevcut olan örgütlenme sürecini yok
etmek amacıyla bu kanun teklifini getirmiş bulunmaktadır.
Bu iktidar, kaybetmeyi
görmüştür değerli arkadaşlar. Bu şekilde siyasi partiler
üzerindeki baskıları artırmak ve aynı zamanda siyasi
partiler üzerinde soykırımı artırmak için getirmiş
oldukları bir teklif. Bu kanun teklifiyle bir kurtarma operasyonu şu
anda söz konusu. Bakın, yönetimde oluşmuş gedikler var, bu
gedikleri kapatmaya yönelik olan bir kanun teklifiyle şu anda
karşımıza çıkmaktadırlar. Siyasi örgütlenme
açısından, maliyet açısından o kadar zor bir süreç ki bu
süreç, aynı zamanda şu andaki mevcut olan seçim yasası dahi
ciddi bir şekilde zorluklar içermektedir. AKP kamu kaynaklarının
tamamını kendi lehine kullanan bir siyasi parti ve aynı zamanda
kendi emirlerinde kaymakamlar var, aynı zamanda Emniyet ve valilikler var.
Bunlara rağmen, yine, bununla yetinmiyor çünkü AKP ve MHP şu anda,
gerçekten toplum nezdinde kaybeden siyasi organizasyonlar hâlinde.
Bu teklifle, örgütlenme
özgürlüğünün daha da kısıtlanmasına gidilmektedir. Yani bu
teklifle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şartı
kanundan çıkarılmak istenmektedir. Peki, bunu kendilerine
soralım, siz ne şekilde geldiniz? Siz grup kurmak suretiyle, Türkiye
Büyük Millet Meclisine bu şekilde gelebildiniz. Bakın, bizim bu
önergede ileri sürmüş olduğumuz diğer bir husus ise 100 bin
kişinin imzasıyla aynı zamanda bir siyasi partinin hiçbir koşul
aranmaksızın seçime girebilmesi gerektiğini biz bildiriyoruz.
Neden böyle diyoruz? Çünkü 100 bin kişinin imzasıyla, bugünkü
koşullarda, bir kişi Cumhurbaşkanı adayı olarak
belirleniyor ve yarışa bu şekilde girebilme hakkına sahip
oluyor.
Ben, size başka bir
şey daha söyleyeyim. Bakın, bu yasa aynı zamanda bir panik
yasasıdır. Neyin panik yasası? Mevcut olan, şu andaki
iktidarlar şu anda panik hâlindeler. Bakın, bu 20 milletvekiliyle
grup kurmak isteyen herhangi bir siyasi partinin seçime girmesine engel
oluşturmaya çalışıyorlar. Peki, neden böyle? Çünkü
şunu çok net bir şekilde görüyor şu andaki iktidar. Bakın,
toplumda, sokakta yağ kuyrukları var, sokakta ekmek kuyruğu var,
sokakta insanlar geçinemiyor. Her gün ama her gün akaryakıta şu anda
bir zam var. Peki, buna neden çözüm getirmiyorsunuz? Neden buna ilişkin
bir çözümünüz yok? Ama durup dururken yirmi yıl sonra demokrasi adı
altında -tırnak içerisinde- bu Siyasi Partiler Yasasında ve
seçim yasasında çeşitli değişikler yapmak istiyorsunuz. Bu
neyi gösteriyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Eğer
demokrasi isteniyorsa sadece seçim kanunu ile Siyasi Partiler Yasasında
değişim yapmak suretiyle bu mümkün olmayacak. Demokrasi
sokaktadır. Demokrasi sizin aç bırakmış olduğunuz
halkın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Demokrasiyi getirecekseniz değerli arkadaşlar, bakın, Anayasaya
öncelikle uymak durumundasınız. Diğer bir husus, siyasi partiler
üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmak zorundasınız ve
eşit bir şekilde, özgür bir şekilde bu yarışa girmek
durumundasınız. Eğer demokrasi istiyorsanız gerçekten,
yoksul bırakmış olduğunuz ve aynı zamanda,
geçinemeyecek halka çözüm getirmek durumundasınız. Mevcut olan,
şu anda sokaklarda ve mahallelerde ekmek kuyruğunda olan insanların
sorununa çözüm getirmek üzere ancak demokrasi getirebilirsiniz. Tabii ki
bugünkü koşullara baktığımız zaman, AKPnin bu
durumdan uzak olduğunu ve getirilecek olan bu Siyasi Partiler
Yasasıyla sandığa gömüleceğini söylüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesiyle 2820
sayılı Kanunun 36ncı maddesine eklenen fıkrada yer alan
ihmal etmemiş olma koşuluyla seçime katılma hakkını
muhafaza eder ibaresinin yapmamış ise seçime katılma yeterliliğini
kaybeder olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Vildan
Yılmaz Gürel Osman
Boyraz
Çankırı Bursa İstanbul
Abdullah
Nejat Koçer Ramazan
Can İbrahim
Aydemir
Gaziantep Kırıkkale Erzurum
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ METİN ÇELİK (Kastamonu) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen? Yok.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Gerekçe...
BAŞKAN - Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, seçime katılma
yeterliliği elde eden partinin, kanunda öngörülen ve parti tüzüğünde
belirtilen süreler içinde teşkilatlanma yeter sayısı esas
alınarak ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste 2 defa yapmamış
ise seçime katılma yeterliliğini kaybedeceği öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair
bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 4- 22/4/1983
tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun Ek 1 inci maddesinin
beşinci fıkrası, aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Milletvekili genel
seçimlerinde toplam geçerli oyların %1'inden fazlasını alan son
milletvekili genel seçimlerine katılan siyasi partilere de Devlet
yardımı yapılır. Bu yardım en az Devlet
yardımı alan siyasi partinin ikinci fıkra gereğince
almış olduğu yardım ve genel seçimlerde
aldığı toplam geçerli oy esas alınarak
kazandıkları oyla orantılı olarak yapılır. Bu
fıkra uyarınca yapılacak yardım bir milyon Türk
lirasından az olamaz. Bunun için her yıl Maliye Bakanlığı
bütçesine yeterli ödenek konulur.
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
ANAYASA KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ METİN ÇELİK (Kastamonu) Salt çoğunluğumuz
bulunmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
4üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik
Ankara Adana Mersin
İmam
Hüseyin Filiz Aytun
Çıray Ümit
Beyaz
Gaziantep İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ METİN ÇELİK (Kastamonu) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İzmir Milletvekili Sayın Aytun
Çıray.
Buyurun Sayın
Çıray. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yakın siyasi
tarihimiz göstermiştir ki hangi iktidar seçim kanunuyla oynamaya
başlarsa o iktidar gidici demektir. Bugün görüşmekte olduğumuz
kanun teklifiniz aslında bir veda mesajıdır. Bu kanun
teklifinizde bir taşla birçok kuş vurmak istemişsiniz ancak bu
istediğiniz hedeflere ulaşamayacaksınız. Bunlardan bir
tanesi, barajı yüzde 7ye indirerek ittifak ortağınızı
sözde korumaya çalışmışsınız ama aslında en
büyük kötülüğü ona yapmışsınız çünkü onun
çıtasını yüzde
Bir başka önemli
değişiklik de partiler arası seçim iş birliğini
önlemeye yönelik maddeler. Güya bu maddelerle Millet İttifakı'nı
dağıtmayı hedeflemişsiniz fakat geçmişten bu yana o kadar
çok hukuki hata yaptınız ki bu da size yaramayacak çünkü bu
ittifakların -özellikle 2018deki Millet İttifakı bildirisini
okumuş olsaydınız görecektiniz ki- bir ilkesel iş
birliği var. O da ne? Bu ucube rejim yerine anayasal devletin yeniden inşa
edilmesi, demokrasinin ve mutlak güçler ayrılığının
geri getirildiği bir rejimin tekrar inşa edilmesi. Bu ortak ideal
ortadan kalkmadığı sürece sizin bu ittifakları
dağıtmanız, sadece bir hayalden ibaret kalır.
Diğer yandan, Sayın
Meral Akşener'in Ben başbakan olmak istiyorum. iddiası,
aynı zamanda bu verdiğimiz sözün bir teyididir, kamuoyu önünde bir
başka önemli vurgusudur ve aynı zamanda, İYİ Partinin ilk
seçimden sonra Türkiye'de 1inci parti olacağının da açıkça
ifadesinden başka bir şey değildir. Biz, bunun için, bu tür
kanunlarla falan ilgilenmek, bunlara kafayı takmak yerine Türkiye'yi
kapı kapı gezerek partimizin kalkınmacı, milliyetçi ve
demokrat bir parti olduğunu anlatma çabası içinde olacağız.
Değerli arkadaşlar,
bu kurduğunuz ucube rejimle Türk gençleri yad ellere gidiyor, Türk milleti
şu anda geçim sıkıntısı içerisinde yani Türk milleti
gördü ki rejim ile ekmek aslında birbirinden ayrılabilir işler
değildir. Bu ucube rejim, Türk milletinin ekmeğini elinden
almıştır ve bu ucube rejim içerisinde zaten berbat
ettiğiniz ekonomik politikanızla bugün savaşan Rusyanın
rublesi ile Türk parasının değeri ne yazık ki döviz
karşısında eşit hâle gelmiştir. Türkiye savaşta
mı ki rubleyle aynı yerde yer alıyor? Maalesef, bu Milletvekili
Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bir kötülüğün somut bir
kanıtını teşkil ediyor ancak daha önemlisi bu teklif,
kötülük iktidarının yıkımıyla
sonuçlanacağının ikrarıdır.
Değerli milletvekilleri,
hem biz hem milletimiz yaşattıklarınızdan çok ders
aldık, tecrübe edindik; yarattığınız, tarihimiz
boyunca görülmemiş ekonomik kriz beceriksizliğinizin ve asıl
niyetlerinizin anlaşılmasını ortaya çıkardı,
Gitsinler. dediğiniz hekimlerin kalp durduğunda yaptıkları
elektroşok gibi bir etki yarattı. Bundan sonra başta yandaş
medya olmak üzere ne beyin yıkama operasyonlarınız ne
propagandalarınız ne de seçim kanunlarıyla
oynamalarınız iktidardan gitmenizin önünü kapatamayacaktır. Bu
nedenlerle, bu seçim kanunlarını sizin iktidarınızın
gidişi olarak algılıyoruz, Türk milleti de böyle algılıyor;
ne Anayasaya ne hukuka uygun.
Daha da önemlisi, dün
konuşan Sayın Bakan dedi ki: Biz daha önce bu kanunu
yanlış çıkarmışız. İşte, bakın,
şimdi eleştiriyorsunuz, geçmişte eleştirmişsiniz ilk
çıkardığımızda; biz bugün, bu kanunu düzeltiyoruz. diye
bir beyanda bulundular.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Bir
dakika rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) -
Aslında Sayın Bakan doğruyu söylemedi. Daha önce bu kanunu
çıkartırken Sayın Bakan, bir önceki ittifak kanununu
çıkartırlarken muhalefetin bir ittifak kurarak, bir kurgu siyaseti
yaparak Adalet ve Kalkınma Partisinin oyununu bozacağını
düşünemedikleri için o kanunu çıkarmışlardı. O
sırada, o kanun size yaradığı için o kanunu çıkarmıştınız
ama muhalefet yeni bir siyasetle, bir ittifak siyasetiyle, bir seçim iş
birliğiyle sizin bu oyununuzu bozdu. Şimdi, bu eski kanun artık
sizin işinize yaramıyor ama ne yaparsanız yapın, tekrar
ediyorum, bu kanun özellikle sizin, iktidardan gidişinizin bir veda
sembolü olarak Türk milletince kabul edilmiştir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
''MADDE 4 26/4/1961 tarihli
ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11)
numaralı bendine aşağıdaki cümle eklenmiş ve (16)
numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
"Seçime katılma
yeterliliği elde eden parti, Siyasi Partiler Kanununda öngörülen ve parti
tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük kongrelerini üst
üste iki defa yapmadığı Anayasa Mahkemesinin ihtar kararı
ile tespit edilmemiş olmak koşuluyla seçime katılma hakkını
muhafaza eder.
Murat
Emir İbrahim
Özden Kaboğlu
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, MHPli Grup
Başkan Vekilini ve kimi hatipleri dinlediğimde hayrete
düşmemekte güçlük çekiyorum çünkü daha dün buraya gelip İttifaktan,
artık oydan kaç milletvekili çıkardınız? Onu söyleyin.
diyerek sanki biz suç işlemişiz, yanlış bir şey
yapmışız gibi ifadelerde bulunuyorlar,
şaşırtıcı. Sayın Akbaşoğlu
tanıktır, 2018de Komisyonda birlikte çalıştık, buraya
getirdiğiniz o yasayı geçirdiniz bizim bütün
ısrarlarımıza ve yanlış yapıyorsunuz dememize
rağmen ve bugün geldiniz, o gün ne diyorsanız tersini
yapıyorsunuz. Bakın, şunu anlayın: Siz tuzak
kurarsınız, biz bozarız, biz bu tuzakları bozarız ve
biz bozduk diye de bir sonraki dönem gelip bize sataşmayın, bizim
işimiz bu ama siz tuzak kurmaktan vazgeçin, sandığa el
uzatmaktan vazgeçin, seçimlerin namusuna el uzatmaktan vazgeçin, millet
iradesine saygı göstermeyi öğrenin.
Bakın, Komisyon
çalışmalarının sonunda AKPli milletvekilleri bizim ittifak
yapamayacağımızı varsayarak Siz ittifak yapabilir
misiniz? dediklerinde -tutanaklardan bakın- ben şunu
söylemiştim: Eski bir Kızılderili sözü şöyle söyler:
Müzik nasıl çalarsa öyle dans edersiniz. Bakın, siz müziği
nasıl çalarsanız -çünkü burada eller kalkacak, inecek, biliyorum- biz
ona göre tedbir alırız çünkü bizim demokrasiye
bağlılığımız, milletin iradesine
saygımız sizin oyun bozma kapasitenizin çok üstündedir ve biz
bunları aşarız ama bu teklifte gerçekten sandığın
namusuna dokunan kimi maddeler var. Birincisi, il ve ilçe seçim kurulu
başkanlarının değiştirilmesi. Arkadaşlar, bunu
yapmayın. 1950den beri kırık dökük bir demokrasi mücadelemiz
var, demokrasiyle taçlandıramadık cumhuriyeti istediğimiz gibi
ama Türkiyede bir şeyi başardık, hep birlikte
başardık; o da sandığın namusudur. Bütün iktidarlar
sandığa saygı duydu, sandıktan çıkana saygı duydu
ve sandığın kendisi tartışılmadı ama siz bu
yaptığınızla sandığı tartışmaya
açıyorsunuz. Buna değmez, buradan zaten bir şey elde
edemezsiniz.
Şimdi, bir şekilde
il ve ilçe seçim kurulu başkanlarına çarptınız, onları
yönlendiremediniz; hele İstanbulda yediğiniz şamardan sonra
Değiştirelim; değiştirelim ama nasıl? Değiştirmiş
gibi de olmasın çünkü Anayasa Mahkemesi iptal edebilir. dediniz. Hâlâ
edecek, hâlâ Anayasaya aykırı. Ne yapalım? Kura çekelim.
Kuradan on yıllık, on iki yıllık hâkimler
çıktığı zaman, onlar sizin siyasi baskınıza
nasıl direnecek? Bakın, görüyorum tabloyu, ciddi olun; seçimlerden
sonra birçok seçim bölgesinde itirazlar olacak, yeniden sayımlar olacak,
2-3 bin oyla kaybettiğiniz seçimler için baskı yapacaksınız
hâkimlere; bunu görüyoruz ama silah ters dönebilir. O yüzden, sandıkla
uğraşmayın, oradan çıkın, millete gidin.
Bakın, ülkeyi
mahvettiniz, perişan ettiniz. Sokağa çıkın, işsizleri
görün, açları görün, çocuğuna et yediremeyen, süt alamayan anneleri
görün ve onların derdine çözüm üretmek üzere buraya yasa getirin, biz de
yanınızda duralım. Milletin ağır sorunları var ama
siz Nasıl ederiz de seçimleri kaçırırız. diyorsunuz.
Sonra da beceremeyince bizi suçluyorsunuz, oysa kendinizi suçlamanız
lazım.
Bize göre diğer kabul
edilemez madde, arkadaşlar -çünkü ittifak, milletvekili sayısı
falan sorun değil, biz onların hepsini geçeceğiz-
Cumhurbaşkanının seçim yasaklarına tabi olmaması. Her
yerde Başbakanı kaldırdınız, orada
kaldırmıyorsunuz Cumhurbaşkanı yazmıyorsunuz.
Bakın, şunu tarif etmiştiniz -yine, 27nci Dönemde görev yapan
arkadaşlar hatırlayacaktır- bu kürsüden: Bu Başbakan bu
da Cumhurbaşkanı hop, biz bunları birleştiriyoruz.
dediniz ve nerede Başbakan görürseniz Cumhurbaşkanı
yazdınız; e, burada niye yazmıyorsunuz? Bu, aslında,
Cumhurbaşkanının -eğer adayınız olursa tabii-
bizim adayımızla, Millet İttifakının adayıyla
yarışamayacağının zımni kabulüdür aslında.
Diyorsunuz ki: Eşit yarışamaz. Ne yapalım? Ya, devlet
olanakları da olsun elinde, uçaklar olsun, kamu görevlileri olsun, bol
keseden harcasın, açılış görüntüsü altında parti
propagandası yapsın, kendi propagandasını yapsın ancak
bu şekilde kazanabilir.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Adayınız kim Sayın
Milletvekili?
MURAT EMİR (Devamla)
Dolayısıyla, bu, arkadaşlar, adil olmadığı gibi,
haksız, vicdansız ve hukuk devletini ayaklar altına alan bir
uygulamadır. Sayın Cumhurbaşkanına güveniyorsanız,
yüreğiniz yetiyorsa gelsin, bizim adayımızla eşit
koşullarda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Adayınız kimdi, onu merak ettik,
söyler misiniz?
MURAT EMİR (Devamla)
Zamanı gelince hepsini öğreneceksiniz.
Ha, bir de şunu
söyleyeyim: Sizin lideriniz, biliyorsunuz, meraklılardan çok
hoşlanmıyor, sizden de hoşlanmayabilir; meraktan hiç
hoşlanmıyor, o yüzden fazla meraklı olmayın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sen işine bak, konuşmana bak.
Konuşmana bak sen, konuşmana bak!
MURAT EMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, güveniyorsanız adayınıza, gelin,
oraya yazın, deyin ki: Yarıştığı aday hangi
kurallara tabiyse o da aynı kurallara tabi olacaktır. Kürsüye
çıkana kadar Cumhurbaşkanı, kürsüye çıkıp bize hakaret
edince de parti Genel Başkanı gibi davranıyor; bu kabul
edilemez. Bu 2 madde demokrasiyi sakatlayan, sandığın namusunu
haleldar eden, sandığın güvenliğine zarar verebilecek
tehlikeli hükümlerdir. Bunun altında kalırsınız, Demedi.
demeyin. Biz yine geliriz, o yeni gelenler gelirler ve Bunu da
değiştirelim. derler ama iş işten geçmiş olur.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Akçay, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara Milletvekili Murat
Emirin 321 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kürsüde
konuşmasını yapan sayın konuşmacının bu
konuşmasının bütününe baktığımızda, Türkiye
adalet sisteminde görev yapan 23 binden fazla hâkimi âdeta şaibe
altında bırakmaya yönelik, sürekli baskı altında kalan ve
baskı altında karar verecekmiş gibi bir ön yargıyla hareket
eden hâkimler olarak gördükleri anlaşılıyor. Bu kabul edilemez
bir durumdur, bunu reddediyoruz.
Efendim, yok Tuzaklar
kuruluyormuş. da Tuzaklar bozuluyormuş. da
Bunlar boş
laflar. Millî iradeye saygıdır esas olan. Neticede, hangi seçimle
ilgili kural getirilirse getirilsin neticeyi sağlayacak olan, kararı
verecek olan yüce milletimizdir, bundan da rahatsızlık ve endişe
duymamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Sonra, adayların yarışmasından bahsedebilmek için
Şu anda adaylığı belli olan tek Cumhurbaşkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhur İttifakının
desteği deklare edilmiş. Peki, sizin adayınız kim?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Googledan araştırıyorlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Daha
aday belirlemede birtakım sıkıntılar çekiyorsunuz ve ben
öyle inanıyorum ki herhâlde 23 Haziran seçimlerinden sonra ancak
belirleyeceksiniz adayınızı.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, madde 69a göre sayın hatibin sözlerine cevap
vermek istiyorum
BAŞKAN Size ne
söyledi? Ne hakaret etti?
MURAT EMİR (Ankara) -
çünkü benim sözlerimi çarpıttı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne
çarpıtması ya?
MURAT EMİR (Ankara)
Benim, özellikle, hâkimlere dönük olarak onların
bağımsızlığına dönük söz söylediğimi ifade
etti, ben başka bir şey ifade etmiştim.
BAŞKAN Buyurun,
oturun, ben oturduğunuz yerden söz vereyim.
40.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki noktanın
altını çizmek isterim. Birincisi, adaylık süreci
başlamadı, Sayın Cumhurbaşkanının aday
olduğunu da bilmiyoruz yani resmen açıklanmış bir şey
yok.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aday,
aday
MURAT EMİR (Ankara) -
Dolayısıyla Biz adaylar çıktıktan sonra bunu
konuşuruz. yaklaşımı doğru değil. Şu anda 2
aday çıkacaksa o 2 adayın eşit koşullarda
yarışması esastır. Bir aday, potansiyel aday kendisine
dönük yasa yaptırıyorsa, Yaptırımın
dışında tutun beni. diyorsa mindere çıkmaktan korkuyordur,
bu anlaşılır. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Mantığa bak, mantığa!
MURAT EMİR (Ankara)
Hâkimlerin güvencesi
Özellikle en kıdemli hâkim, atanması
bitmiş, meslekte yükselmesi bitmiş, tayin olma derdi olmayan hâkimdir
ve 1950den beri uygulanan bir hükümdür. Ben soruyorum: En kıdemli hâkim
hükmünden niye rahatsızsınız? Bunun açıklamasını
yapın. Yoksa on yıllık hâkim; elbette yükselme derdi var, atanma
derdi var, sicil derdi var, tayin olma sorunu var, elbette siyasi
baskılara açık olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu
görüş kabul edilemez Sayın Başkan. Hâkimlerin terfiyle, tayinle
baskı altında kalacağına inanmak adalete inanmamaktır,
hâkimlere güvenmemektir, zaten CHPden de bu beklenir.
MURAT EMİR (Ankara)
Sizin adaletinize inanmıyoruz zaten. Sizin adaletinize kim inanıyor?
Siz inanıyor musunuz?
HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Bizim adaletimiz yok, Türk adaleti var.
MURAT EMİR (Ankara)
Keşke olsa
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Murat Emirin 321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu açıklamayı yapma zarureti
hasıl oldu, şunu açıklıkla ifade edelim ki: Cumhur
İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'dır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MURAT
EMİR (Ankara) - YSK'ye başvursun, öyle anlayalım.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - İkinci olarak -dün de
değerli milletvekillerimiz, Sayın Genel Başkan
Yardımcılarımız açıkladılar- şunu ifade
etmek isterim ki en az birinci sınıfa ayrılmış hâkim
demek, meslekte en az on yıl kıdem almış demek.
TURAN
AYDOĞAN (İstanbul) Avukatlık kıdemini ne yapacaksın?
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sonuç itibarıyla, en
kıdemli hâkimler de dâhil olmak üzere, objektif bir şekilde kura
çekmek suretiyle bu belirlemeler ortaya konacak.
TURAN
AYDOĞAN (İstanbul) Avukatlık kıdeminden getirdikleri ne
olacak?
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Üçüncü olarak, Sayın
Cumhurbaşkanımızın diğer genel başkanlarla
eşit bir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın
Cumhurbaşkanımızın veya sistemde diğer
cumhurbaşkanlarının diğer adaylarla eşit bir
şekilde yarışma yapmayacağı gibi bir
yaklaşım sergilendi.
SÜLEYMAN
BÜLBÜL (Aydın) Öyle!
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - 6271 sayılı, 2012
tarihli Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 13üncü maddesinin (4)üncü
fıkrasını okuyorum: Propaganda döneminde Başbakan,
bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili yasaklara ilişkin hükümler dâhil
olmak üzere propagandaya dair diğer hususlarda 298 sayılı Kanun
hükümleri kıyasen uygulanır. deniliyor.
TURAN
AYDOĞAN (İstanbul) O zaman Cumhurbaşkanlığı
sistemi yoktu, Cumhurbaşkanı tarafsızdı, parti
başkanı değildi. Günaydın, günaydın!
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Apaçık bir
şekilde, 298 içerisinde yer aldığı net bir şekilde
belirleniyor. Buna dair bütün değerlendirmelerin altının boş
olduğunu, hiçbir gerekçenin hukuki olmadığını ifade
etmek isterim. Ayrıca, bu hususu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Diğer
önergeyi
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kayıtlara geçmesi
açısından Sayın Başkanım
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Ortalama zekâya hitap etsin Sayın Başkanım,
altını kabul etmeyiz, ortalama zekânın altını kabul
etmeyiz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım, bu
konuyla ilgili, aynı zamanda, Yüksek Seçim Kurulunun 30/4/2018 tarihli ve
331 no.lu Kararıyla, seçim takvimi ortaya konulmak suretiyle seçim
yasaklarının ne olduğu bütün partilere eşit olarak da
ilanen kamuoyuna duyurulur ve takibi yapılır. Bu konuları yüce
Meclisin bilgisine ve takdirine sunmak istedim.
Teşekkürlerimi
sunuyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Neden korkuyorsunuz, Başbakan yerine Cumhurbaşkanı
yazmıyorsunuz?
KEMAL PEKÖZ (Adana) En
kıdemli hâkimin sakıncası ne, onu hiç söylemiyorsunuz. En
kıdemli hâkimin sakıncası ne, onu bir söyleseniz de dinlesek.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Erhan Bey,
buyurun.
42.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın
Başkan, bu konu dün akşam da gündeme geldi. Sayın Hayati
Yazıcı ve şimdi Sayın Akbaşoğlu aynı
şeyi söylüyorlar; bu doğru değil. Burada maddeye güzelce
bakalım; 6271 sayılı Kanunun 13üncü maddesinin (4)üncü
fıkrası çok açık, orada 298 sayılı Kanuna bir
atıf var propaganda yasağıyla ilgili. Şimdi, bu
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu, dolayısıyla bu
Cumhurbaşkanının kendisini özel olarak ilgilendiren bir şey
değil. Buradaki şey atıf olarak diyor ki: 298 uygulanır.
Şimdi, 298e gidiyoruz; önceki hâliyle olmuş olsa önceki hâlinde
Başbakan var, şimdi Başbakan yok. Dolayısıyla, oraya
Cumhurbaşkanının yazılmaması durumunda -ki biliyorsunuz,
şu andaki teklifte yazmıyor- Cumhurbaşkanı için tamamen bir
propaganda yasağı yok, bunu anlamak lazım. Yani hukuk 1inci
sınıftaki birisinin anlayabileceği bir şeyde bu
arkadaşlar niye ısrar ediyorlar, anlamıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Biz dün
şöyle anladık: Olabilir yani insan yanılabilir ama artık bu
açıklamadan sonra, burada çok net bir şekilde ortaya
çıkmıştır ki burada bir kötü niyet var. Hakikaten,
Cumhurbaşkanını bu propaganda yasağının
dışına almak istiyorlar; o zaman, o ayrı bir
tartışma konusu. Ancak propaganda yasağının içinde
olduğunu iddia ediyorlarsa burada, hukuki metinlerde
Cumhurbaşkanı propaganda yasağının içerisinde
değil; bunu net olarak görmek lazım, bunun daha fazla tartışılacak
bir yanı yok.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım, ben cevaben
BAŞKAN Söz
vereceğim ben, söz vereceğim.
Bana göre bu yeterince
tartışıldı.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
43.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Grup Başkan
Vekilinin mesleği tam olarak nedir, tabii, hukukçu mu, bilemiyorum ama
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Sizin anlattığınız hukuku da biz
bilmiyoruz Beyefendi, bırakın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) En basit hukuki yorumlama herkesin,
bütün hukuk fakültelerinin 1inci sınıfında okuyan bütün
öğrencilerin bakacağı şey Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Vasat zekâya hitap edin, bırakın bu işleri!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) 6271 sayılı Kanunun 1inci
maddesi amaç ve kapsamı belirlemekte
ERHAN USTA (Samsun) Tamam.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
ve Bu kanunun amacı;
Cumhurbaşkanı seçimine
ERHAN USTA (Samsun) Fark
etmez.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Cumhurbaşkanı
adaylarında aranacak niteliklere, seçim öncesi, seçim günü ve seçim
sonrası yapılması gereken işlemlere ilişkin usul ve
esasları düzenlemektir. der ve bizzat Cumhurbaşkanının
kendi şahsını ilgilendirir.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım
Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu kadar açık bir durumu
farklı bir şekilde yorumlamak kamuoyunun takdirine
bırakılacak bir husus olsa gerek.
Teşekkürlerimi
sunuyorum.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
Sayın Başkanım
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve Anayasa Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 4- 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunun 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
Siyasi partilerin seçimlere
katılabilmesi için 100.000 seçmen imzası ile Yüksek Seçim Kuruluna
başvuru yapılması veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Millet
Meclisinde grubu bulunması şarttır.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen İmam
Taşçıer
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı Tulay
Hatımoğulları Oruç Fatma
Kurtulan
Bitlis Adana
Mersin
Dirayet
Dilan Taşdemir
Ağrı
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Erhan
Bey ama bir sataşma olmadan lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, sataşma anlamında değil.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, Sayın Başkanım, yani Sayın Akbaşoğlu
şunu dese ona diyecek bir şeyimiz yok: Kardeşim, biz burada
Cumhurbaşkanını propaganda yasağının içerisine almak
istemiyoruz, o devleti temsil ediyor, şöyle böyle
gibi birtakım
mazeretler söylese onu anlayabiliriz, daha doğrusu anlaşılamaz,
antidemokratik olur ama Sizin düşünceniz bu. deriz ama burada çok
açık bir hukuki metni tartışıyoruz. Bakın, biz, 6271
sayılı Kanun, Cumhurbaşkanının Seçilmesine
ilişkin kanun değildir demiyoruz ki ama bu kanunun
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir propaganda dönemi olacak
değil mi? Bunların içerisinde bakanlar olacak, diğer kamu
görevlileri olacak. Şimdi, burada, 6271 sayılı Kanun, propaganda
yasağı açısından 298 sayılı Kanuna atıf
yapıyor yani kendisi ayrı bir düzenleme yapmıyor; siz, 298in
içerisinden, propaganda yasağının içerisinden
Cumhurbaşkanını çıkartırsanız yani onu
propaganda yasağının kapsamına almazsanız yani burada
kimle sınırlı kalır? Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde bakanlarla. Evet, bakanlar o makam araçlarını
kullanamayacak, o propaganda yasaklarına tabi olacak ancak
Cumhurbaşkanı hiçbir şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bu epey uzar gibime
geliyor.
ERHAN USTA (Samsun) -
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bu
durumda yani 298e Cumhurbaşkanı yazılmadığı
sürece Cumhurbaşkanı hiçbir şekilde propaganda
yasağının içerisine girmeyecek. Bu çok net bir hukuki durum.
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Atıf yapılan yere özne yazılmaz güzel
kardeşim, bilmeden konuşuyorsunuz.
ERHAN USTA (Samsun) Neyi
bilmeden konuşuyoruz?
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Bayağı bilmeden konuşuyorsunuz,
Başbakan çıkarıldığında oraya özne
yazılmaz.
ERHAN USTA (Samsun)
Ağabey, Başbakan
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Biraz bilin bu işleri.
ERHAN USTA (Samsun) - Ya,
olur mu öyle şey? O Cumhurbaşkanı içindi.
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Atıf var Cumhurbaşkanı orada duruyor. Sen de
bilmiyorsun.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, Cumhurbaşkanı için şu anda herhangi bir yasak yok,
yarın bunları yaşayıp göreceğiz.
FETİ YILDIZ
(İstanbul) Allah Allah!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ağrı Milletvekili Sayın
Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Yasa teklifinin 4üncü
maddesi üzerine söz aldım. Hem bu maddenin kendisi hem de genel olarak
kanun teklifine baktığımızda, aslında bir seçim hilesi
yasası olduğunu söylemek mümkün. Hani, adil, demokratik ve eşit
koşullarda seçimi kazanamayacağını bilen AKP, şimdi
böyle bir yasa teklifini hazırlayarak aslında hileli bir seçimin
önünü açmaya çalışıyor. Yani 4üncü maddede öngörülen
değişim zaten Siyasi Partiler Kanununda mevcut. Bu hâliyle bile
siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğünün önünde engel teşkil ediyor,
siyasi partilerin nasıl örgütleneceğini, ne biçim
örgütleneceğini
Aslında, Siyasi Partiler Kanunundaki bu
değişimin kendisi zaten zorlayıcı bir madde ama AKP,
şimdi bir şekilde bunu seçim yasasına da dâhil ederek
aslında bu örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri seçim
yasasıyla kalıcı hâle getirmeye çalışıyor. Yani
dolayısıyla, bu teklifte, bu seçim yasası hâline getirilen
(Uğultular)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Başkan, çok gürültü var.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, sayın milletvekili konuşmasını yapmak
istiyor fakat uğultudan ben de ne konuştuğunu anlamıyorum,
diğer milletvekillerimizin de anlamadığı gibi.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Sonra kavga etseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın
Vekil.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Yani bu hâliyle, aslında, bu yasa
teklifiyle, yeni kurulan partilerin ya da daha dezavantajlı durumda olan
partilerin örgütlenme özgürlüğü AKP eliyle engellenmeye
çalışılıyor. Çünkü 81 ilin 41inde örgütlenme zorunlu,
yine, bu illerde ilçelerin üçte 1inde örgütlenme zorunluluğu ciddi bir
sıkıntı olarak ortada dururken şimdi de bunu seçim
yasasına dâhil ediyorsunuz. E, tabii, herkes sizin gibi şanslı
değil çünkü siz, devletin bütün kaynaklarını, kurumların
bütün gücünü kullanarak örgütlenmeye çalışıyorsunuz ama buna
rağmen, bu yetmezmiş gibi, bu sefer de hileli yasalar çıkararak,
aslında olayı kendi lehinize dönüştürmeye de
çalışıyorsunuz.
Aslında, bu seçim
yasası teklifiyle öyle anlaşılıyor ki tek adam rejimini sürdürmek
niyetindesiniz ve bunu antidemokratik bir biçimde, hukuksuz bir biçimde
sürdürme niyetindesiniz. Oysa, 2002de, iktidara geldiğinizdeki seçim
beyannamenizde çok farklı şeyler söylüyordunuz, halka çok farklı
vaatlerde bulunuyordunuz. Bakın, ne demişsiniz o dönemde?
Demişsiniz ki: Seçimler, genel, eşit ve gizli oy esasına göre
yapılmalı ve yönetime talip olan değişik siyasi
görüşlerin eşit şartlarda yarışmasına izin
verilmelidir. Merkezi ve yerel kurumlarda yönetim organlarının
seçimle belirlenmesi uygulaması yaygınlaştıkça,
özgürlüklerin alanı genişler, halkın katılımı
artar ve demokrasi güçlenir. Partileri demokratik hayatın vazgeçilmez
unsurları olarak gören AK PARTİ, Anayasa ve yasalar çerçevesinde
faaliyet gösteren siyasi partilerin kapatılmasına
karşıdır. Bunu 2002de söylemişsiniz, böyle bir seçim
beyannamesinde bulunmuşsunuz. Tabii, o dönem seçim beyannamenizde hak,
hukuk, adaletten söz ediyordunuz ama aradan geçen zamana dönüp
baktığımızda, şimdi artık bunların yerini
adaletsizlik, yolsuzluk, yalan, talan ve hukuksuzluğa
bıraktınız. Yani dünün mazlumlarıyız diye yola
çıktınız ama günün sonunda gelinen noktada günün zalimlerine,
günün hukuksuzluklarını yapan, otoriterleşen bir partiye
dönüştünüz.
Şimdi, sizin bu
hukuksuzluklarınıza, zulmünüze, kumpaslarınıza elbette ki
biz yıllardır maruz kalan bir partiyiz. Yani sizin zulüm deneyiminiz
varsa bizim de büyük bir direniş deneyimimiz var ve bunun
karşısında güçlenerek de geldiğimizi söyleyebilirim. Evet,
HDP, bütün bu zulüm politikalarınız karşısında gümbür
gümbür gelen bir parti. Yıllardır önlerimize
çıkardığınız yüzde 10 barajlarını
yıkarak geldik, gelinen aşamada öyle görünüyor ki bu yüzde 10
barajı artık sizin ayağınıza dolandı, şimdi
de birilerini kurtarmak için yüzde 10 barajını yüzde 7ye düşürdünüz
ama bizim talebimizdir; biz isteriz ki yüzde 7 de kalksın, hani, hiç baraj
olmasın, bütün farklılıklar Mecliste temsiliyetini bulsun, sizin
de böyle bir kaygınız olmasın, hileye hurdaya başvurmak zorunda
kalmayın.
Biz, HDP olarak, tüm
provokasyonlarınıza rağmen her yerde örgütleniyoruz yani bütün
illerde örgütlenme deneyimimiz var, çok güçlü mitingler
gerçekleştiriyoruz. Halklarımız aslında sizin bu hileli
seçim yasanıza karşı da ciddi bir örgütlülüğe sahip, o
açıdan yani hem seçmenlerimize hem halkımıza da bir kez daha
buradan müsterih olmalarını söylüyoruz; biz bu seçim hilelerini de
ortadan kaldıracak güçteyiz. Yani şöyle düşünün: 80, 90
yaşındaki annelerimiz seçim sandıklarının başına
giderken ceplerinde ip taşıyordu ki bizim pusuladaki yerimizi bilmek
için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla)
yani böyle bir iradenin
karşısında böyle hileli seçim yasaları düzenlemek, rehin
alma siyaseti, baskı politikalarının çok fayda etmeyeceğini,
sanırsam, bu on beş yıllık demokratik siyaset mücadelemiz
size göstermiştir. O açıdan da biz isteriz ki böyle hileli seçim
yasalarından vazgeçin; eşit, adil, demokratik bir seçime birlikte
girelim ve siz de asıl seçim sonunda çıkacak tabloyu görün. Halklar
karşısında, bu mücadele karşısında,
halkların mücadelesi karşısında sizler de tarihin çöp
sepetindeki yerinizi alacaksınız.
Teşekkürler.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Çöp sepetine layık olan sizsiniz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Ramazan
Can Fatih
Şahin
Çankırı
Kırıkkale Ankara
Serkan
Bayram Hacı
Ahmet Özdemir
İstanbul
Konya
MADDE 4- 26/4/1961 tarihli
ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3)
numaralı bendine liste ibaresinden sonra gelmek üzere ve görme engelli
seçmenlerin kullanabilmesi için oy pusulalarına uygun şablon
ibaresi, (4) numaralı bendine siyasi partilerin adlarını,
ibaresinden sonra gelmek üzere (11) numaralı bentte belirlenen esaslar
dâhilinde, ibaresi eklenmiş, (11) numaralı bendinde yer alan veya
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarının bulunması ibaresi
madde metninden çıkarılmış ve bendin ikinci paragrafına
birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
Seçime katılma
yeterliliği elde eden parti, 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanununda öngörülen ve parti tüzüğünde belirtilen süreler
içinde, bu bentte belirlenen teşkilatlanma yeter sayısı esas alınarak
ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defa yapmamış ise seçime
katılma yeterliliğini kaybeder.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen yok.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Konuşma var, konuşma.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuşmacı var mı?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Var, var.
BAŞKAN Gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Görme engelli seçmenlerin
oyun gizliliği esasına uygun bir şekilde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Gerekçeyi okuttunuz, e!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Serkan Bey konuşacak.
RECEP ÖZEL (Isparta)
Hayır, konuşmacı var Sayın Başkanım.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Başkanım, Serkan Bayram diye
iletmiştim. (CHP sıralarından Geçti. sesleri)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ramazanın haberi yok!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
RECEP ÖZEL (Isparta)
Efendim, konuşmacımız var. Efendim, verdik ismini.
BAŞKAN Yok burada
isim, bir müracaat yok, bir şey yok.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ben verdim, arkadaşlara verdim.
BAŞKAN Buyurun Serkan
Bey. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SERKAN BAYRAM (İstanbul)
Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; biz de yüce
Meclisi saygıyla selamlıyoruz.
İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. Tabii, bu madde güzel de bir yenilik getiriyor.
Görme engellilerimizin seçimde kullanacağı oy pusulasıyla ilgili
güzel bir teklif. İnşallah, maddeye bütün partilerimizin
desteğini bekliyoruz, kanunumuza bütün partilerimizin desteğini
bekliyoruz.
Önderimiz, Peygamberimiz,
Medine'den ayrılırken yerine görme engelli bir sahabeyi
bırakıyor. Yemen'e ortopedik engelli bir sahabeyi vali atıyor;
medeniyetimiz bu. Ve sağ olsun, Sayın
Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle engelli Aile Bakan
Yardımcımız atandı. Yine, sizlerin desteğiyle,
Meclisimizin desteğiyle de Hâkimler ve Savcılar Kanununun 8inci
maddesinde değişikliğe gidilerek 24 Kasımda, engelli
kardeşlerimizin hâkim olma yolu da açıldı. Ben Parlamentomuza da
bu konuda teşekkür ediyorum.
İnşallah,
engellilerimizi hayatın her alanında temsiliyet noktasında bütün
partilerimizden de destek bekliyoruz. Ülkemizde 10 milyona yakın
engellimiz var. YSK kayıtlarına göre 110 bin civarında görme
engelli seçmen, bizim araştırmalarımıza göre de 220 binin
üzerinde görme engelli seçmen var. Tabii, bu kardeşlerimiz oy
kullanıyorken mevcut düzenlemede refakatçiyle kullanıyordu. Bu, oyun
gizliliğine de aykırı bir durum. Yine, Anayasamızın
67nci maddesine göre, 18 yaşını bitiren, dolduran
insanlarımızın, vatandaşlarımızın
şartları dâhilinde seçme ve seçilme hakkı vardır, bunlar
engelli kardeşlerimizin de hakkıdır.
Yine, Anayasamızın
10uncu maddesi eşitlik ilkesini getirmektedir. Birleşmiş
Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin 29uncu maddesi de taraf
devletlere engellilerle ilgili konularda seçme ve seçilme konusundaki
yükümlülükleri getirmiştir. Engellilerin oy kullanmasında teknolojik
ve teknik gerekli envanter ne varsa o noktada, yardımcı olunması
noktasında taraf devletlere yükümlülük getirmiştir
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi. Bu
bağlamda da bugün, 298 sayılı Yasamızın 14üncü
maddesinin birinci fıkrasının (3)üncü bendine eklenerek, görme
engelli kardeşlerimizin refakatçi dışında, isterlerse,
oyunu şablon vasıtasıyla, desteğiyle de
kullanabileceği noktasında, kanuna dercedilmek üzere verdiğimiz
bir önergemiz oldu. İnşallah, sizlerin desteğiyle, Meclisimizin
bütün partilerinin desteğiyle bu önergemiz, bu maddemiz geçecektir ve bu
kanunumuz da geçecektir. Bana göre, bu kanunun gülüdür, engellilerin, engelli
kardeşlerimizin temsiliyeti açısından bu kanunun gülüdür. Seçim
kanununu eleştirerek bu tip pozitif ayrımcılığın
ve eşitliğe uygun hükümlerin gelmesine engel olmamalıyız
diyorum ve engelli kardeşlerimize bugüne kadar, siyasal alanda, sosyal
alanda, kültürel alanda temsiliyetleri noktasında her daim sahip
çıktık. Sağ olsun iktidarımız, Hükûmetimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımız 2002 yılından bugüne kadar da
engellilerimize çok ciddi önem verdi. 5 bin civarında olan engelli
memurumuz bugün 60 bini geçti. Engelli öğretmenlerimiz kamuda yer almaya
başladı ve diğer alanlarda da her geçen gün sayıları
gittikçe artıyor.
Mevzuatımızın,
düzenlememizin ülkemize, milletimize hayır getirmesini diliyorum.
Yüce Meclisi saygı,
sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Talep var
mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Yok, yok, yoklama istemiyoruz.
Sayın Başkan,
sadece kayıtlara geçmesi için söylüyorum: Bu konuda yapılan düzenleme
görme engelli vatandaşlarımızın kendi
BAŞKAN Açayım
mikrofonu Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu konuda biz de önerge vermiştik. Bu konuyu iktidardaki
arkadaşlarımızın doğru bulup da kendileriyle birlikte
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görme engellilerin önü
açıldığı için, kendileri bu oyu kullanabilme imkânına sahip
oldukları için ayrıca teşekkür ediyoruz. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kabul edilen
önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır, 3ü de aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen İmam
Taşçıer
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı Tulay
Hatımoğulları Oruç Fatma
Kurtulan
Bitlis Adana Mersin
Züleyha
Gülüm
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İbrahim
Özden Kaboğlu Ali
Mahir Başarır
İstanbul Mersin
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi
Ankara Adana Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik Ümit
Beyaz
Gaziantep Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Sayın Züleyha Gülüm, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Evet, şimdi, bir seçim yasası tartışıyoruz.
Aslında iktidar sadede gelmiş oldu. Hani hep böyle
anlatıyordunuz Biz kazanıyoruz, biz halkın desteğini
alıyoruz, ülkede hiçbir sorun yok, ülkede açlık yok, sefalet yok, her
şey yerli yerinde, adalet var, toplum iktidara güveniyor, hiçbir
problemimiz yok, biz kazanacağız. diyordunuz ya, e, ne oldu? Niye
şimdi seçim yasasını değiştiriyorsunuz? Niye hileli
hurdalı yollara başvurarak kendi kazanabileceğiniz yeni bir
seçim yasası getirmek istiyorsunuz. Aslında siz de ikrar ettiniz,
kaybediyorsunuz, bunu kabul etmiş oldunuz. Aslında bu yasa tam da
bunun ikrarının kendisidir. Boşuna artık bu sözleri
söylemekten vazgeçin.
Şimdi, bir seçim
yasası niye değişir? Daha demokratik olsun diye, daha adil bir
seçim olsun diye, halkın iradesi sandığa yansısın diye
ve sandıktan da çıkabilsin diye olur ama siz nasıl bir yasa
getiriyorsunuz? Acaba nasıl olurda biz halkın iradesini bir kez daha
gasbederiz -aynı kayyumlarda yaptığınız gibi- yeniden
koltuklarımızı nasıl sağlama alırız, yeniden
kendi iktidarımızı nasıl koruruz? diye bir yasal düzenleme
getirdiniz. Peki, halkın ihtiyacı bu mu? Halk şu an
açlıkla, yoksullukla karşı karşıya, işsizlikle
karşı karşıya, aldığı ücret
hayatını idame ettirmesine yetmiyor, insanlar binbir güçlük
altında yaşıyor ama sizin derdiniz, şu güzel
koltuklarınız. Aman koltuklarınız elinizden gitmesin, yeter
ki elinizden gitmesin; halka ne olmuş, halk açlıkla, sefaletle mi
karşı karşıya, adaletsizlikten mi yakınıyor,
umurunuzda değil.
Şimdi, 5inci maddede ne
diyorsunuz? Diyorsunuz ki: En kıdemli hâkim yerine, sandık
kurulları başkanlıklarına, üyeliklerine biz kurayla
seçeceğiz. Bunu niye diyorsunuz? Çünkü anlaşılan, yargı
içerisinde tümden hâkimiyetiniz yok, en kıdemli olanlar arasında
sizin istediğiniz gibi kararlar vermeyecek onlar var; o zaman ne
yapalım, özellikle de sizin son süreçlerde atadığınız
hâkimler arasından Sandık kurulu başkanları, üyeleri
yapalım. diyorsunuz. Niye diyorsunuz? Çünkü bunlar bizim sözümüzden çıkamaz.
diyorsunuz ama en kıdemli hâkimin çıkma ihtimali var, sizin
talimatlarınızı uygulamama ihtimali var, seçimi sizin
adınıza, sizin lehinize yorumlamama ihtimali var. İşte, bu
korkunuz yüzünden şimdi bir maddeyi daha değiştirerek
antidemokratikliğinize, gasp zihniyetinize bir nokta daha eklemek istiyorsunuz.
Şimdi, bugüne kadar
neler yaptınız? Şimdi Yargıya güvenin, adalete güvenin,
hâkimlere güvenin. diyordunuz ya, biz sizin ilçe
teşkilatlarınızdan, il teşkilatlarınızdan gelen
hâkimlere mi güveneceğiz? Sizin istediğiniz gibi karar alan hâkimlere
mi güveneceğiz? Şu an yargıda yaşanan tam da bu değil
mi? Size en yakın örneğinden bahsedeyim, Kobani davası. Bu dava
için biz kumpas davası diyorduk; bu, bilerek hazırlanmış,
özel hâkimler tarafından yürütülen, sizin talimatlarınızla
yürüyen bir davadır diyorduk; siz Yok efendim, o yargının kendi
kararı, iddianameyi onlar hazırlıyor, biz
karışmıyoruz, bağımsız yargı var.
diyordunuz. Ne oldu? Kobani davasının ilk hâkimi, başkanı
şimdi çete üyeliğinden, dolandırıcılıktan
içeride. Pardon, gözaltına aldınız ama tutuklamaya cesaret
edemediniz, artık hangi ilişkiler onu serbest
bıraktırmanıza yol açtı, o kısmını
bilemiyorum; ev hapsiyle şu an içeride. Şimdi, aynı hâkimle
iş birliği yapan, birlik yapan diğer üyeler Kobani kumpas
davasında hâkimlik yapmaya devam ediyor. Biz nasıl güveneceğiz?
Kimler yargılıyor bizim arkadaşlarımızı? Kimlerin
talimatıyla yargılıyorsunuz? Hangi kararları
almasını istediniz? Sonucun ne olacağının belli
olduğu bir yargıya bizim güvenmemizi mi bekliyorsunuz? Bu
gözaltı
Bir çetenin ikinci adamı olarak gözaltına
alınmış bir hâkimin sürdürdüğü yargılama sürecinden
gelecek olan sonuca biz güvenecek miyiz, bu halk güvenecek mi? Güvenmeyecek ve
bir kez daha bu gözaltının kendisi, aslında Kobani kumpas
davasının nasıl bir süreçle yürütüldüğünün çok açık
göstergesi oldu. Şimdi, diyorsunuz ki: Hâkimlere güveneceksiniz.
Vallahi, bizim hâkimler değil; buyurun size örnek. Sadece bu örnek
değil ki bunun gibi bir sürü örnekle karşılaşıyoruz.
Sürekli hâkimleriniz, savcılarınız birtakım operasyonlarla
gözaltına alınıyor. En büyüğü de işte FETÖ
dediğiniz operasyonlardı, bunlar da sizin hâkimleriniz değil
miydi, siz atamamış mıydınız? Ne oldu şimdi?
Hepsini gözaltına alıp tutukladınız.
Diğer bir mesele, Yüksek
Seçim Kurulu. Onu zaten ele geçirdiniz, maşallah, kararları
muhteşem(!) Neler yaptı? KHKli 6 belediye eş
başkanımızı, seçimi kazandıktan sonra KHKlidir
bunlar, yetkileri yoktur, yeterlilikleri yoktur. diye mazbatayı vermeyip
AKPlilere verdi. Bu mu adil seçim dediğiniz sistem? Güvenlik adı
altında sandıkları taşıdınız, YSKnin
-tamamı 19 ilde- sandık taşıma ve birleştirme
kararıyla binlerce seçmen oy kullanmak için yer değiştirmek
zorunda kaldı. Nerelere götürdünüz sandıkları? Korucu olan
köylere taşıdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
Korucuların silahlarının gölgesi altında insanları oy
kullanmaya zorladınız. Bu da yetmedi, sizin YSK'niz skandal bir
kararla Mühürsüz oy pusulalarını geçerli kılacağım.
dedi ve yine halkın iradesini gasbetti. Şimdi, gasbetmek için yeni
yöntemler bulmaya çalışıyorsunuz, yeni yollar denemeye
çalışıyorsunuz ama şunu unutuyorsunuz:
Karşınızda milyonlarca halk var, kendi iradesine sahip
çıkacak halk var, kadınlar var, gençler var, ezilenler var. Bu ülkede
ötekileştirdiğiniz, yok saydığınız, nefret
suçlarına kurban ettiğiniz LGBTİ+lar var. Bu ülkede engelliler
var, oy kullanmasını bile sağlamadığınız, oy
kullanmasının önüne geçtiğiniz binlerce engelli var.
İşte, sizin
yaptığınız bu zulme karşı binler bir arada
olacak, hem sandıklarına hem geleceğine sahip çıkacak, bu
ülkenin barışına sahip çıkacak, adaletine sahip
çıkacak, kendi geleceğini kendi kuracak, koltuklarınızdan
da sizi edecek emin olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeler hakkında diğer konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Ali Mahir Başarır, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Seçim kanununda yapılan
değişikliğin 5inci maddesi üzerinde söz aldım. En kritik
madde, bana göre en sakıncalı maddelerden bir tanesi bu. Kıdemli
hâkimler yerine birinci sınıf ya da birinci sınıfa
ayrılmış hâkim kavramını getirdiniz. Onlar seçim
kurulu başkanı olacak. Ben merak ediyorum tecrübe, bilgi, liyakat,
yaş kavramları sizi niye bu kadar rahatsız ediyor? Gerçekten
anlamıyorum. Yıllarını bu mesleğe vermiş bu
hâkimler, yirmi yıldır seçim yapıyorsunuz, size ne gibi bir
kötülük yaptı merak ediyorum. Seçimler yaklaştıkça kaybetme
korkusu sizi hukuki cambazlıklara itiyor, sizi Bir milletvekilini daha
nasıl aşırırım, fazla alırım? olgusuna
itiyor.
Değerli arkadaşlar,
altmış bir yıldır bu seçim yasası yürürlükte.
Darbecilerin yapmadığını siz yapıyorsunuz.
İhtilal dönemlerinde bile, o dönem yapılan yasalarda bile bu
değişiklik yapılmadı. Bakın, 2010 referandumunu
FETÖnün bekçiliğinde yaptınız. Bugün on iki yıl oldu, o
dönem atanan bazı hâkimler hâlâ görev yapıyor,
ayıklayamadınız ve birinci sınıfa ayrıldı;
şimdi sandığı nasıl teslim edeceksiniz? Partinizin
gençlik kolları, kadın kolları yönetiminden, avukatlıktan
hâkimliğe geçen insanlar var. Avukatlıkta geçen süre, hâkimlik
yaptığı süre; birinci sınıfa ayrıldılar ve
bugün sandıkları teslim edeceksiniz. Bakın, olmaz, olmaz; çok
çok sakıncalı bir durum. Nesiniz, ne sanıyorsunuz bilmiyorum ama
Türkiye Cumhuriyetinin yargıçlarını torbaya koymak
istiyorsunuz. Hâkimi nasıl kurada çekeceksiniz, neye göre
yapacaksınız? Bugüne kadar duymadığımız, bilmediğimiz,
görmediğimiz uygulamaları getiriyorsunuz. Bakın, bu maddeyle
ilgili, belki de yüzyıllarca utanacağınız bir karara imza
atıyorsunuz. Komisyonda söyledik, burada söyledik: Çekin bunu; liyakatten,
bilgiden, tecrübeden korkmayın.
Diğer bir
tartışmalı yasa, ben gerçekten AKP Grup Başkan Vekilini...
Soruyor ya İYİ Parti Grup Başkanına Siz ne iş
yapıyorsunuz, avukat mısınız, değil misiniz? diye.
Aslında bu soruyu size sormak lazım. Siz, gerçekten de
hukukçuysanız, hukukun hsini biliyorsanız... 6271 sayılı
Kanunun 298 sayılı Seçim Yasasına atıf
yaptığını söylemenize rağmen
Cumhurbaşkanlığı ibaresini kaldırıyorsunuz.
Söyler misiniz, siz bu atıfla neyi uygulayacaksınız? Bu, bir
rezalettir.
Bakın, seçime
gireceğiz. Cumhurbaşkanı adayları otobüslerle, tarifeli
uçaklarla meydanlarda olacak, devletin kendisine verdiği bütçeyle seçim
kampanyası yürütecek ama beyefendi 10un üzerinde uçakla Türkiyeyi
gezecek; sarayın ses sistemleriyle, sarayın platformlarıyla,
makam araçlarıyla, yüz binlerce litre benzinle ve mazotla seçim kampanyası
yapacak. Bu, utanç verici bir durumdur, utanılacak bir durumdur.
Halkın üzerine attığı çayların, halkın üzerine
attığı oyuncakların parasını saray
karşılayacak ve buna adalet diyeceksiniz; olmaz. Bu utanç verici
manzarayı Türkiye Cumhuriyeti hak etmiyor, hak etmiyor.
Şimdi, bu yasa Meclisten
geçti -ben çok merak ediyorum Cumhurbaşkanını-
Cumhurbaşkanının önüne geldi; 298 sayılı Seçim
Yasasının 65inci maddesinden bakanlar Başbakan ibareleri
çıktı, Cumhurbaşkanı ibaresi de konulmadı.
İmzalarken bence yüzünün kızarması lazım, Hak etmiyorum
ben bunu. demesi lazım, Türkiye altmış yıldır böyle
bir rezaleti görmüyor. demesi lazım ama maalesef, aklınız,
mantığınız, hukuk bilginiz... Yani
hırslarınız her şeyin önüne geçmiş. Komisyonda
defalarca söyledik, Ya, 3-4 tane maddede uzlaşırsak,
çıkarırsanız bu yasa geçer. diye.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bir kez daha söylüyorum: 65inci maddeye mutlaka ve
mutlaka Cumhurbaşkanı ibaresini koymak zorundasınız yoksa
bu seçime şaibe karışır, bu seçime haksızlık,
adaletsizlik karışır. Recep Tayyip Erdoğan seçim
kampanyasını 84 milyonun parasıyla diğer adaylara göre
imtiyazlı bir şekilde yürütemez.
Şimdi, şunu bir
şekilde artık bilin: Halk bir iktidarı göndermek istiyorsa hangi
yasayı getirirseniz getirin gönderir. Ben burada bir yüzükle gelen
beyefendinin anlaşılıyor ki Katardan aldığı 500
milyon dolar değerindeki uçakla evine gideceğini görüyorum. O yüzden,
özellikle bu 2 maddeyi, 5inci maddeyi ve 11inci maddeyi tekrar gözden
geçirin; vicdanın, halkın sesi olun diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan...
BAŞKAN Levent Bey,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, şimdi, birçok konuşmada gündeme
geldiği için bu ilgili maddelerle alakalı, özellikle il, ilçe seçim
kurullarının teşekkülüyle alakalı hususta bir bilgi
paylaşımıyla düşüncemizi paylaşmak istiyoruz.
Ülkemizde bugün
itibarıyla 23.163 hâkim bulunmaktadır. 81 ilde il seçim
kurullarında bu şartlarda 405 hâkim görev alacaktır. Yine, 1.094
ilçe seçim kurulunun her birinde birer hâkim görev yapacaktır. İl ve
ilçe seçim kurullarında görev alacak hâkimlerin ad çekme suretiyle
belirlenmesi yönteminin bazı tartışmalara bu noktada sebep
olduğunu görüyoruz ama seçim kurullarında görev yapacak hâkimlerin de
bu manada zan altında kalıyor olması da herhâlde kabul edilemez
bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Çorum) Zan
altındalar zaten.
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Şimdi, bizim bu kadar büyük sayıda birinci
sınıf hâkimimizin sanki -efendime söyleyeyim- bir siyasi
manipülasyonun malzemesi, aleti şeklinde gösterilmesi yargıya
karşı çok haksız bir eleştiri, haksız bir
yaklaşımdır.
Şunu dikkatle
değerlendirmek gerekir: Bakınız, Yargıtay ve
Danıştay gibi idari ve adli yargının, en üst yargı
mercisi olan bu yapıların üye seçimlerinde, Yargıtay
üyeliği ve Danıştay üyeliği seçimlerinde de en
kıdemlilik esası değil, yine orada da birinci sınıf
hâkimler içerisinden bir seçme şekli söz konusudur. Eğer liyakat ve
yeterlilik konusunda bir tereddüt olsaydı yargının en üst
mercisine yapılan seçimlerde de başka bir yol benimsenirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Ama bunun bu şekilde olmasının en ideal sonucu
vereceği düşünülerek birinci sınıf hâkimler arasından
üst yargı mercileri yıllardır bu şekilde teşekkül etmiştir.
Bu, son derece önemli bir husustur.
Sonra, kura metodunun
antidemokratik tarafını da anlamış değiliz. Kura
metodu ihtimale bırakır ama en kıdemli üye demek ismi cismi,
kim olduğu belli olan bir kişi demektir. Eğer baskıysa,
eğer gayrimeşru, gayrihukuki müdahalelerse bu ismi cismi belli olana
karşı bu baskının yapılması daha fazla beklenen
bir durumdur. Dolayısıyla kura herkes için ihtimaldir ve demokratik
bir yöntemdir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında son konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Feridun Bahşi. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 321 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklif Komisyona geldiği günden beri hâkimlerin kurayla belirlenmesi
hususunu tartışıyoruz. Kurayla belirlenmesi ne getirir,
kıdemli hâkimlerin seçim kurulu başkanlığını
sürdürmesi ne getirir ya da her ikisi ne götürür? Biz bunun bir örneğini
İstanbul seçimlerinde aynı sandığa atılan 4 oydan
3ünün geçerli, 1inin geçersiz olmasıyla yaşadık.
Hâkimlerin ve
savcıların 2002 yılından beri mülakat sistemiyle nasıl
alındığını en fazla acılarla yaşayan,
sıkıntılarla yaşayan insanlardan birisi benim.
Yıllarca hâkimlik yaptığım dönemde ilçe seçim kurulu
başkanlığı da yürütmüş bir kişi olarak, bir
milletvekili olarak ve 96 puanla hâkim yapılmamış, mülakatta
elenmiş bir kız çocuğunun amcası, 86 puanla mülakatı
geçtikten sonra Feridun Bahşinin kızı olduğu için listeden
çıkarılan bir kız çocuğunun da babası olarak 20 bin
küsur hâkimin nasıl alındığını bilen bir insan
olarak benim endişelerim, alınış şekli bu şekilde
olan genç hâkimlerin kuraya dâhil edilmesindeki endişelerimdir.
Şimdi, teklifin 5inci
maddesi, seçimlerin yargı yönetimi ve denetimi altında yapılmasını
öngören anayasal teminatla ilgilidir. Bu maddeyle il ve ilçe seçim kurulunun
oluşumunda kıdemli hâkim uygulamasının sona erdirilerek
birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasından ad
çekme usulü getirilmektedir. Biraz önceki hatiplerden birisi yıllarca avukatlık
yaptıktan sonra hâkimliğe geçen kişilerin çok kısa sürede
-özellikle de ilçe ve illerde AK PARTİde yöneticilik yapan
arkadaşların- birinci sınıfa
ayrıldıklarını ifade etti, aynen katılıyorum.
Partilerde görev yapan il başkanları, ilçe başkanları; il,
ilçe başkanlarının yakınları hâkim, savcı
yapıldı ve şu anda çok kısa sürede birinci sınıfa
ayrılarak kuraya dâhil edilecekler. Düşünün hâkimlik mesleği
içerisinde bulunan bir kişi bir partiden aday olmak için istifa
ettiğinde geri dönemiyor ancak hâkimliğe alınırken
yıllarca siyaset yapmış, ilçe başkanlığı
yapmış, milletvekili adayı olmuş insanlar -kuradan önce-
mülakatlarla hâkim yapılabiliyor arkadaşlar.
Şimdi, bir hâkim
sıfırdan başladıysa yani hukuk fakültesini bitirip
avukatlık yapmadan geldiyse ortalama sekiz yılda birinci
sınıfa ayrılmaktadır. 2002 yılında AK PARTİ
iktidara geldiğinde hâkim, savcı sayısı toplamda 9 bin
civarındaydı ve biraz önce de arkadaşların ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekilinin ifade ettiği gibi şu anda
23 bin civarında hâkim, savcı vardır. Bizim dönemden kalan
hâkim, savcıların tahmini olarak 4 bin civarında olanı
emekli oldu; 4 bin civarında FETÖ'den atıldı, bunun bini de
bizim dönemden kalanlardandı, 5 bin oldu. 2.500 civarında hâkim,
savcı da BAMlara ve diğer -ilçe seçim kurullarında görev
yapamayacak- bölümlere atandılar ilçe seçim kurullarında, il seçim
kurullarında görev yapmasını önlemek amacıyla. Bizim
dönemden geriye 1.500-2 bin hâkim, savcı kaldı. Şimdi, AK
PARTİ döneminde alınan, özellikle de parti yöneticiliği yapan
kişilerden oluşan hâkim, savcı sayısı oranı yüzde
80in üzerinde. Bu oranların içinden getirilen hâkimlerin ilçe seçim
kurulu başkanlığına atanması en azından hâkim meslektaşlarım
üzerinde vatandaş tarafından şaibe yaratacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Bu sebeple biz bu maddenin tekliften
çıkarılmasını teklif ettik. Henüz yasa çıkmadan o
yasayı uygulayacak hâkimlerin zan altında
bırakılmaması için bu madde teklif metninden çıkarılsın
diyoruz, teklifimize de destek bekliyoruz.
Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5inci kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, 3'ü de aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasın arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen İmam
Taşçıer
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı Tulay
Hatımoğulları Oruç
Bitlis Adana
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İbrahim
Özden Kaboğlu Turan
Aydoğan
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Ankara Adana Gaziantep
Ümit
Beyaz Ayhan
Erel Behiç
Çelik
İstanbul Aksaray Mersin
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergeler katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 30 Mart,
Kızıldere katliamının 50nci yıl dönümü, Deniz
Gezmiş ve arkadaşlarını idam sehpasından kurtarmak
için yola çıkan Mahir Çayan ve arkadaşlarının
katledildiği gün.
Yine, 30 Mart 1995te
Hatayın Samandağ ilçesinde DEP İlçe
Başkanlığı yapan yoldaşım Mehmet Latifeci ve
babası Yahya Latifecinin katledilişinin 27nci yıl dönümü.
Onlar Susurluk uzantısı çete tarafından katledildiler.
Ruhları şad olsun, onları saygıyla anıyorum.
Mücadeleleri mücadelemizdir.
Evet, değerli
milletvekilleri ve ekranları başında bizleri dinleyen
değerli halklarımız; 6ncı madde 5inci maddenin
devamı gibi; biri il seçim kurullarının, 6ncı madde de
ilçe seçim kurullarının belirlenme esasları üzerinedir. En
kıdemli hâkim yerine kurayla belirlenecek hâkim şeklinde öngörülen
düzenlemede, iktidar, kendi atadığı hâkimlerin seçim
kurullarına girme şansını artırmak istiyor, bu da
seçim güvenliğini tam anlamıyla tehlikeye sokmak demektir. Bununla
ilgili hiçbir hukuki ve mantıklı bir açıklama iktidar
tarafından yapılmış değildir. Sözde kurayla
yapılacak olması onun şeffaf olacağı anlamı
varmış gibi bir imaj yaratmaya çalışsa da biz AKPnin,
Cumhur İttifakının şeffaflığını bir
ülke bütünlüğüyle biliyoruz zaten. Şaibenin daniskası olacak ama
Allah var, şaibe ve hilelerle seçime hazırlandığınızı
kamuoyuna bizden daha iyi anlattınız Cumhur İttifakı olarak
bu yasayla birlikte.
Bakın, özellikle 15
Temmuz askerî darbe girişimini bahane ederek devlet kadrolarında
büyük tasfiyeler yaşandığını hepimiz gayet iyi
biliyoruz. AKP, her yerde olduğu gibi, yapılan mülakatlarda da
liyakate bakmaksızın AKP'lilik testinden geçirerek insanları,
kendi hâkim ve savcılarını atadı; bu, bilinmeyen bir
şey değil. AKP, seçimleri kaybedeceğinin farkına
vardığı için böyle bir yasayı getirme gereği hissetti,
neden kaybettiğinin farkında. Çünkü yanlış ekonomi
politikaları uyguladı, insanlar açlık ve yoksulluktan şu an
kırılıyor; bir avuç AKP'li ve iktidara yakın bir avuç kesim
refah içinde yaşarken AKP seçmeni dâhil olmak üzere ülkede milyonlar
açlıkla ve yoksullukla boğuşuyor. Devam, kayyum atamalarıyla
Kürt'ün seçme ve seçilme hakkı elinden alındı; devam,
baskı, zulüm ve adaletsizlik diz boyunu geçmiş durumdadır. Halk
akıllı, bunların hepsini görüyor ve notunu seçimlerde elbette
verecektir. Bu durumda AKP kendini ve küçük ortağını kurtarma
formülüyle bu yasayı hazırladı. Bu değişikliğin
nedeni tam anlamıyla budur: Hilelerine yeni hileler katmak. Bakın,
2017 referandumu hileyle kazanılmış bir referandumdur, 2018
seçimleri iktidar tarafından hileyle kazanılmış
seçimlerdir. 2019da İstanbul seçimlerini kabul etmeyip yenileyerek
halkın adaletini görmüş oldu ve 20 bine yakın oy
farkını kabul etmeyip 1 milyon oy farkıyla sanırım
ikna oldu bu iktidar ve aynı şey bu seçimde de
başınıza gelecek, bunu bilesiniz. Sandıkta
kaybedeceklerinizi asla hâkimlerle kazanamayacaksınız. Ben tekrar
ediyorum: Bu yasayla siz muhalefete de iyi bir iyilik ettiniz, nasıl
oyunlar oynayacağınızı kamuoyuna siz
açıkladığınız için muhalefet, seçmenler ve gerçekten
bu ülkede demokrasi isteyen güçler sandıklara ne kadar fazla sahip çıkmaları
gerektiğini ve bu hileleri hep birlikte nasıl boşa
çıkarmamız gerektiğini anladı bir kez daha ve bunu iktidar
olarak hatırlatmış oldunuz Türkiye kamuoyuna.
Bakın, Osmanlı
tarihine baktığımız zaman 1876da vergi veren erkek
vatandaşlar seçme hakkına sahip olmuş. Tabii, buradaki silsileyi
süremiz yetmediği için devam ettiremeyeceğim ama 34te vatandaş
olan her insan -cinsiyet ayrımı da ortadan kalkıyor- yerel ve
genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkını kazanıyor. Seçme ve
seçilme hakkı bir demokrasinin asgari koşuludur. Cumhur
İttifakı yurttaşın iradesinin demokratik bir şekilde
sandığa yansımasını engellemek için çeşitli hile
hurdaya başvurarak büyük bir suç işliyor, bu kanun
değişikliğiyle daha büyük bir suç işlemeye
hazırlanıyor...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Devamla)
hem de adaletine güvenmemiz gereken savcılarla, hâkimlerle bu
suçu işlemeye hazırlanıyor ama merak etmeyin; ne hâkimlerle ne
farklı sandık hilelerinizle bu halkı asla kandıramayacaksınız.
Tekrar ediyorum, bir suyla iki kez yıkanılmaz. Bugüne kadar son
kazanılmış seçimlerin içinde önemli oranda hile hurda var ve
halk sizi bu seçimlerde suçüstü yakalayacak, asla bu suçları
işlemenize müsaade etmeyecek. Halk en iyi şekilde bu seçimlerde sandıklarına
sahip çıkarak bir demokrasiye nasıl sahip
çıkılacağını bu iktidara gösterecektir.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Halk yirmi yıldır karar veriyor.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Yirmi yıldır hileyle kazanıyorsunuz.
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) 21inci yüzyılda halkın
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne
hilesi ya, ne hilesi?
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Bu yasaya niye başvurdunuz, niye? Önceki yasayı siz
getirmediniz mi?
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Evet, biz getirdik.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Siz getirdiniz, değil mi? Kendinizi yalanlıyorsunuz
farkında mısınız?
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Turan Aydoğan.
Buyurun Sayın
Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ağabeyime ne vereyim
yasasını konuşuyoruz artık. Size ne verelim de siz bu
yerinizde kalsanız ya? Hani açalım çerçi bohçayı, siz seçin,
koltuklarınızda kalabileceğiniz bir yasa seçin; normlar
hiyerarşisini bırakalım, Anayasayı bırakalım,
gelenekselleşmiş bütün kuralları bir kenara bırakalım,
hakkı hukuku bir kenara bırakalım siz koltuklarınızda
oturun. Ama böyle bir imkân artık kalmadı ya, artık görmeniz
lazım. Müflis tüccar eski defterleri
karıştırırmış;
karıştırdınız, 2018de önünüze Cumhuriyet Halk Partili
milletvekillerinin bugün söylediğiniz şekilde tariflediği yasa
çıktı; biraz mahcubiyet gösterseniz böyle her şeye itiraz
etmeseniz.
Aslında olay ne, biliyor
musunuz? Siz demokrasiye sürekli tezgâh kuruyorsunuz, biz de o tezgâhı
bertaraf edecek acayip bir zekâyla birlikte sizi
uzaklaştırıyoruz tezgâhtan. İYİ Partiye kurdunuz bu
tezgâhı ve çıktınız sonra, dediniz ki Cumhuriyet Halk
Partisine: Kiralık milletvekilleri verdin. Demokrasiyi sağlamak
için, halk iradesini Meclise taşımak için kendinden her türlü
fedakârlıkta bulunan bir partiye çıktınız dediniz ki:
Kiralık milletvekilleri verdiniz. Siz aslında iradenizi kiraya
verdiniz, farkında değilsiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Burada oturuyorsunuz
-inanmadığınız, sizi demokrasiden uzaklaştıracak
her türlü kanun Külliyede yapılıyor, size gönderiliyor- size hukuk
anlatıyoruz, Anayasa anlatıyoruz. Yüce Meclisin gerçekten bir
şekilde nezaketine ve nezahetine uygun olarak görevimizi yapıyoruz
karşılıklı meslektaş olarak, kılınız
kıpırdamıyor. İnanmadığınız
kanunları yine buradan geçireceksiniz, kendi kurduğunuz tezgâha düşeceksiniz
ama. Siz ne yaparsanız yapın, Cumhuriyet Halk Partisi, bizler, oyunu
kullanan sokaktaki vatandaşımızın demokratik iradesi bu
Meclise yansısın diye her türlü özveride bulunacağız, her
türlü hukuksal yolu deneyeceğiz, bu getirdiğiniz tezgâhın
üstünden atlayacağız; tezgâhınızla baş başa
kalacaksınız.
Temsilde
adalet, yönetimde istikrar; öyle mi? 1995 yılında bu Anayasaya
girmiş olan hükmün arkasına saklanıyorsunuz. 2017
yılında, referandum yaptığınız zaman dediniz ki:
Erkleri ayırdık, Meclis sadece yasamayla uğraşacak.
Sayın Cumhurbaşkanı her şeyi yapacak, istikrar orada
sağlanacak. Meclisten hükûmet mi çıkarıyorsunuz da Türkiye
Büyük Millet Meclisinin seçimleriyle alakalı, apır sapır bir
şekilde, yönetimde istikrarı gerekçe gösteriyorsunuz
getirdiğiniz kanun teklifine? Hepimiz hukuk okuduk, hepimiz siyaset
biliyoruz. Gerekçesi olmayan bir kanun teklifi getirdiniz, gerekçesi yok.
Yerinizde kalmak istiyorsanız yapmanız gereken kanun
değişiklikleri değil, yapmanız gereken seçim kurulları
başkanlarının bugüne kadar tarafsız -gerçekten tarafsız-
doğal hâkim ilkesine uygun şekilde, bağımsız
yapmış oldukları görevlerle oynamamaktır. Getireceğiniz
kanun teklifiyle beraber Türkiyedeki seçim güvenliğini tehlikeye
sokuyorsunuz ve dünyada Türkiyenin kredibilitesini iyice
zayıflattınız; cebimizden elinizi çekin lütfen, bu halka zarar
veriyorsunuz. Önünüze koyulan her kanunu buraya getiriyorsunuz; normlar
hiyerarşisi, sokağa buradan ne mesaj çıkacak, dünyaya ne mesaj
çıkacak bakmadan paldır küldür kanun çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Size bir örnek vereyim: Bizim
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanal, sizin
iktidarınızın Urfada TİGEM arazilerine girdi. diye hapse
attırdığı koyunların kulağına bile
Anayasayı fısıldıyor, haklarını anlatıyor.
Ama biz burada sizlerle Anayasa konuşamıyoruz yüce Meclisin
çatısı altında. İhlallerle dolu kanunları önümüze getiriyorsunuz
ve çıkarmamızı istiyorsunuz. Bu ihlallerin içerisinde biz yokuz,
siz de olmayın, bu vebali ileride kaldıramayacaksınız. Grup
kuran bir partiyi seçime sokmamak için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Niye? Rövanşist duygularınız var, öyle mi? Hayır,
değil. Korkuyorsunuz, korkuyorsunuz; zayıfladınız, trenden
atlayacaklar var, size benzeyen başka partiler çıkabilir, sizden
ayrılabilecekler var, birbirinize bir cürüm topluluğu gibi
sarılmak anlamında kanunlar yapmaya çalışıyorsunuz, bu
yüce Meclisi de bu kanunlara aracı yapmaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Turan
Bey.
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
Ben size şunu söyleyeyim: Biz demokrasinin namusuyla alakalı
tavrımızı İYİ Partiye 15 milletvekili vererek ortaya
koyduk. Sayın Meral Akşener içinden çıktığı
partiden daha büyük bir partiyi yarattı. Demek ki demokrasinin gereklerini
yerine getirdiğinizde halk da gereğini yapıyor.
Şimdi, korkunun ecele
faydası yok, doğru şeyler yapmak istiyorsanız size
başka tavsiyelerim var. Açlık sınırının
altında yaşatmaya çalıştığınız
çalışanlarla, 10 milyondan fazla işsizle, evinde annesinin
yanında oturan ev kızı, ev erkeği hâline getirdiğiniz
üniversiteli işsizlerle, bu ülkeden kovmaya
çalıştığınız, ötekileştirdiğiniz
hekimlerle, pazarda çürük domatesi ayıklayan annelerle
uğraşın. Uğraşmazsanız ne
olacağını da size söyleyeyim. Karadenizde bir türkü var;
Oynayın, kız oynayın; durmanın ne kârı var? Oynuyorsunuz
ya bu yasayla; bu türkü gelini telli duvaklı göndermek için kullanılıyor,
davulla zurnayla göndereceğiz sizi.
Saygılar sunuyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında son konuşmacı Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
maddeyle, il seçim kurulunun belirlenmesi için teklif edilen birinci
sınıfa ayrılmış hâkimler arasından ad çekme
yönteminin ilçe seçim kurulları için de uygulanması teklif
edilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
seçmen iradesinin sonuçlara yansımasında en önemli etken seçim ve
sandık kurullarına başkanlık eden görevlilerin
tarafsız, bağımsız ve korkusuz davranabilmeleridir. Gerek
seçim kurullarının gerekse sandık kurullarının bağımsız
ve tarafsız davranabilmelerinin ön şartlarından biri de görevlendirme
yöntemleridir. Son yıllarda, sandık kurulu
başkanlıklarına bilinen bir sendikaya mensup kamu görevlilerinin
getirildiği herkesin malumudur. Sandık kurullarına başkan
seçimi kamu görevlileri arasından kurayla yapılmazken, il ve ilçe
seçim kurullarına başkanlık edecek yargıçların kurayla
görevlendirilmesi kamuoyu tarafından izaha muhtaç bir konudur. Mademki
kurulları kurayla tespit etme gibi bir düşünce hasıl
olmuştur, o zaman neden sandık kurulu başkanlarını da
kamu görevlileri arasından kurayla belirlemeyip de kendi yandaş
sendikanızın üyelerini sandık kurulu başkanı
yapıyorsunuz?
Sayın milletvekilleri,
il ve ilçe seçim kurullarının oluşumunda en kıdemli
hâkimler uygulamasından vazgeçilerek birinci sınıf hâkimler
arasından kura yoluyla seçim kurullarının
oluşturulması seçimler üzerine şaibelerin düşmesini de
beraberinde getirecektir. Biz, tarafsız ve bağımsız
olduğuna inandığımız hâkimlerimizin en
kıdemlilerinden seçim kurullarının oluşmasının
bugüne kadar -ufak tefek aksamalarla birlikte- başarıyla yürütüldüğü
kanaatindeyiz. Kuraya katılıp seçim kurulunu oluşturanlar ne
kadar bağımsız, ne kadar tarafsız davranırlarsa
davransınlar, seçimlerde istediği sonucu elde edemeyen siyasi parti
mensuplarınca hukuksuzluk yapıldığı algı ve
kanaatine kapılacaklar ve seçimlerin tarafsızlığı,
bağımsızlığı üzerinde söylentiler ve
şaibeler oluşacaktır ve bu söylentilerin ardı önü
kesilmeyecek, demokrasinin üzerinde bir kara bulut gibi kendisini hissettirecektir.
İsminde Adalet olan AK PARTİ, toplumda adaleti sağlayan
hâkimlere neden güvenmiyor, en kıdemli hâkimlerden neden rahatsız
oluyor? Acaba kıdemli hâkimlerin, halkın deyimiyle Ununu
elemiş, eleğini asmış insanların siyasi iradeden
herhangi bir korkuları olmadığını ve siyasi iradenin
her talebini yerine getiremeyeceklerinden dolayı endişeleri mi var?
Bu değişikliğin, birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler arasından ilçe seçim kurulu
oluşturulmasının açıklaması bugüne kadar mantıklı
bir şekilde yapılmamıştır. Deneyimli hâkimler, seçim
tecrübesi olan hâkimler yerine neden seçim konusunda herhangi bir deneyimi
olmayan ancak iktidar partisine yakınlığı iddia edilen
insanların seçim kurulu başkanı yapılması seçimlerin
ne kadar demokratik ortamda yapılacağı konusunda endişeleri
beraberinde getirmektedir. Bu düzenlemeyle, yıllardır adliye
koridorlarında adalet dağıtan, bu yolda ömür tüketen, bedel
ödeyen kıdemli hâkimlerimizin hakkını yemiyor musunuz? Seçim
kurullarında güvenmediğiniz hâkimlere adalet
dağıtımında nasıl güveniyorsunuz? Onun için mi
bazı mahkeme başkanları üst mahkemelerin vermiş olduğu
kararları tanımadığını beyan etmektedir?
Unutulmamalıdır ki adalet mülkün temelidir ve bir gün mutlaka herkes
tarafsız, bağımsız adalete muhtaç hâle gelecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Oyun başladıktan sonra kurallar
değişmez. sözünü hatırlıyorsunuzdur fakat oyunda kurallar
İYİ Parti kurulduğundan bu yana değişiyor. Buradan
hatırlatmak isterim ve tabii, sizin için de bir uyarımız olsun;
lütfen araştırın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Seçime
giderken seçim kanununu değiştiren, hesaplar yapan bütün siyasi
iktidarlar, bütün siyasi partiler seçimi kaybetmiştir. Şu bir gerçek
ki bugün bir güneş gibi Anadolunun ufkundan doğan İYİ
Partinin ve partimizin çok kıymetli Genel Başkanı Sayın
Meral Akşener Hanımefendinin Türk milletinin gönlüne her geçen gün
daha da yerleşmesine, umutsuzluğun en koyu
karanlığında bir güneş gibi doğmasına hiçbir
değişiklik, hiçbir düzenleme, hiçbir hukuki düzenleme engel
olamayacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
7inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. Okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen İmam
Taşçıer
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Mahmut Celadet
Gaydalı Tulay
Hatımoğulları Oruç Ömer
Öcalan
Bitlis Adana Şanlıurfa
Fatma
Kurtulan
Mersin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Sibel
Özdemir İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Şanlıurfa
Milletvekili.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Halkımızı selamlıyorum.
Adım Ömer Öcalan.
BAŞKAN Söyledik ya.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Evet,
öncelikle, cezaevinde bulunan hasta tutsak Aysel Tuğluk, Gültan
Kışanak, Nurhayat Altun, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Ayla
Akat Atayı buradan saygıyla selamlıyorum.
Bir seçim kanunu burada
görüşülüyor. Bu arkadaşlarımız seçilmiş kadın
arkadaşlarımızdı; kimisinin vekilliği düşürüldü,
kimisinin belediye başkanlığına kayyum atandı;
halkın seçme ve seçilme hakkı ellerinden alındı ve
iradeleri gasbedildi. Tabii ki seçim kanunu, seçim; demokrasinin tecelli etmesi
için önemlidir, kıymetlidir. Bu tekniği doğru bir şekilde
kullanmamız lazım ama görünen odur ki Parlamentodaki çoğunluk
sayısına göre dizayn edilen bir sistemdir.
Şimdi, seçim denilince
biz kendi partimizin siyasi geleneğinden bahsetmezsek olmaz. 90lardan
günümüze kadar bu gelenek seçimlere giriyor. Bakınız, seçimlerde, bu
partinin İl Başkanı Vedat Aydın, bu partinin Milletvekili
Mehmet Sincar, Urfa İl Başkanı Muhsin Melik, bu insanlar bu
ülkede siyaset yaptığı için öldürüldüler. Son dönemde ne
yapılıyor? Belki ölüm oranı biraz düştü ama seçme ve
seçilme hakkı elinden alınan, halkın iradesini temsil eden
onlarca milletvekili cezaevinde, onlarca belediye başkanı şu an
zindandadır. Şu an davalar devam ediyor. Kobani davası Sincanda
devam ediyor, bir kumpas olarak devam ediyor. Burada bir demokrasicilik oyunu
oynamaya hiç gerek yok. Demokrasi değerleriyle bütünleşmek
istiyorsanız, demokrasiye inanıyorsanız herkesin seçtiğine
saygı duymak durumundasınız. Maalesef burada HDPnin, HDPnin seçmenlerinin,
HDPnin seçilmişlerinin üzerinde büyük bir basınç var.
Bakınız, bu ülke
çok zor günler geçiriyor, büyük bir otokratik rejim altında inim inim
inlemektedir. Bizim partimiz de siyaset yapıyor, demokratik siyasete
inandığı için, burada bu mevzileri korumak için büyük çabalar
vermektedir. Bu ülkede iki blok siyaset vardır; biri kendisini Cumhur
İttifakı olarak tanımlıyor, biri de kendisini Millet
İttifakı olarak tanımlıyor. Biz HDP olarak üçüncü alanı
örgütlemeye çalışıyoruz. Biz bir üçüncü alan
ittifakıyız; bu, sadece seçim endeksli değildir.
Biz buradan sesleniyoruz,
Cumhurbaşkanına da sesleniyoruz: Düşün yakamızdan,
artık yakamızdan düşün. Kürt halkı HDPde temsiliyetini
görmüştür, siyaset yapmak istiyor, demokratik siyaset koşullarını
daha da yükseltmek istiyor. Böyle, üzerimizde bir yandan kapatma
davasıyla, tehditlerle, şantajlarla; diğer taraftan da seçimi
dizayn edecek seçim kanunlarıyla
Doğrudur, tecrübeli hâkimlerin
illerde, ilçelerde seçimden sorumlu olmaları gerekiyor. Ama maalesef
bölgede devletin tüm kurumları, tüm yargısı, kolluğu,
savcısı, millî eğitimi, sağlığından tutun
devlet partisiyle birlikte hareket ediyor, âdeta bölgede bize karşı
bir parti seçiliyor, o partiyle HDP yarışıyor. Burada tabii ki
tecrübeli hâkimler olsa çok iyi olur ama biz bundan altı yedi yıl
önceki hâkimleri de biliyoruz değil mi; 5-6 bin civarında hâkimin
nasıl devlet mekanizması içerisinde yer edindiğini, şimdi
de biz biliyoruz, torpille, kafakol ilişkileriyle, partililikle
Partili
avukatların nasıl hâkim olduğunu da biliyoruz. Bunlar güven
vermeyecek ama biz üçüncü yol siyasetini örgütleyeceğiz, biz tüm
farklılıkları kendi bünyemizde
barındıracağız. Ondan dolayı diyoruz, bu ülkeyi iki
seçeneğe mahkûm etmeyeceğiz. Bu ülkenin üçüncü bir seçeneğe
ihtiyacı var. Bu üçüncü seçenek de tüm farklılıkları kendi
bünyesinde barındırıyor. Tüm inançları, tüm
düşünceleri, tüm kimlikleri amasız, fakatsız, lakinsiz
herkes kendini özgür bir şekilde, özgür toplum kriterleri çerçevesinde
ifade edebilir. Herkes birbirinin varlığına, birbirinin diline
saygı duyar ama bize burada dayatılan nedir, HDP'ye dayatılan
nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
İki blok arasında tercih yapın. Biz iki blok arasında
tercih yapmak istemiyoruz. Genel Eş Başkanlarımız bunu her
defasında dile getiriyor. Biz, üçüncü yolu örgütlüyoruz. Biz, demokratik
siyaseti referans alıp uygulayacağız. Bir tarafta siyasal
İslam'ı kendine referans alan, bir tarafta Türkçü, ulusal anlayışı
kendine referans alan, bu düşünceler dışında hiçbir alana
yaşam şansı bile tanımayan alanı kabul etmiyoruz.
Ondan dolayı bu barajın düşürülmesi formalitedir. Eğer siz
barajın kalkmasına inanıyorsanız, bunu
sıfırlarsınız ve herkes kendi temsiliyetini bu Mecliste
bulur ve demokrasi de tecelli etmiş olur. Demokrasi bir değerler
bütünüdür, ya saygı duyarsınız ya karşısında
durursunuz. Kayyumlarla buna sahip çıkamazsınız. Biz mücadeleye
devam edeceğiz.
Halkımıza selamlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı
İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, ben de değerli
milletvekilleri, teklifin 7nci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
benim üzerinde söz aldığım maddeyle Milletvekili Seçimi
Kanununun sandık kurulu üyeliğiyle ilgili 23üncü maddesine yeni bir
fıkra ekleniyor. Eklenmek istenen bu fıkrayla, bir partinin
başka bir partinin üyesini sandık kurulunda görevlendirmesi,
görevlendirilecek kişinin oluruna bırakılıyor. Teklifin
sahiplerinin ileri sürdüğü gerekçe ise özellikle görevlendirilen bu kişilerin
habersiz oldukları için bu kişilerin seçim günü oy kullanma
aşamasında habersiz olmaları bir mağduriyet yaratması
sebebi sayılıyor ve böyle bir düzenleme getiriliyor. Peki, bu olurun
ne şekilde olacağı, sözlü mü, yazılı mı
verileceği belli değil. Bunu bir kayda bağlamak siyasi
baskı unsuru olma olasılığını da beraberinde
getiriyor. Zaten görevi başında olması, o görevi de kabul etmesi
anlamına gelmiyor mu?
Şimdi, değerli
milletvekilleri, biz yeni seçim sistemimizle seçim sisteminin bütününün yani
bütün partilerin, tüm siyasi partilerin bir dayanışma ve görev
dağılımının olmasını sağlayacak bir
sistem kabul ettik ama şimdi, bir taraftan da bu maddeyle bu
dayanışmanın önüne geçmeye çalışıyoruz.
Ayrıca, dahası, vatandaşlarımızın da bu
demokratik seçimlere katkı vermesini de bir nevi engelliyoruz. Peki,
sandık görevlileri listeleri
Zaten o kişilerin bilgilendirilmeleri o
siyasi partilerin bir içsel çalışmasıydı her seçim dönemi.
Bunu kanunla düzenlemenin bir gereği var mı? Zaten biz önergemizde bu
maddenin tamamen çıkarılmasını öneriyoruz. Bize göre
gerekçesi çok tatmin edici olmayan bu düzenleme seçim ve sandık
güvenliği konusunda yeni şüphelere ve tartışmalara da bir
zemin hazırlıyor. Kaldı ki benden önce, az evvel
tartıştığımız 5inci ve 6ncı maddelerle
birlikte değerlendirdiğimizde bu maddeyi, burada en çok
tartışılan il ve ilçe seçim kurulu üyelerinin birinci
sınıf hâkimler arasından kurayla belirlenmesi
değişikliği maalesef kaygıları daha da
artırıyor. İktidardaki iki siyasi partinin
uzlaşısından ve toplumsal mutabakattan uzak şekilde hazırlanarak
gündemimize getirilen bu değişiklikle tüm siyasi partilerin
yıllarca güven duyduğu bir uygulamaya da son verildi. Böyle olunca da
haklı olarak seçim güvenliği konusundaki kaygıları ya da bu
düzenlemenin arkasındaki temel hedefin ne olduğu konusundaki
endişeleri de artırıyor.
Değerli milletvekilleri,
Komisyonda da belirttiğim üzere, benim dikkatimi çeken bir konu
vardı; teklifin gerekçesine baktığımız zaman,
özellikle seçim kanunlarının demokrasi standartlarını
gösteren en önemli belgeler olduğu belirtiliyor. Şimdi, tabii, burada
seçimler değil sadece, seçimlerle ilgili kanunlar da değil, peki bu
seçimlerle ilgili kanunların nasıl, hangi süreçlerden geçerek
yapıldığı, demokratik, şeffaf, katılımcı
olup olmadığı da önemli değil mi? Toplumun tümünü ilgilendiren
seçimlerle ilgili köklü yasal değişiklikler yapılırken,
bugün olduğu gibi, tüm siyasi partilerin katılımı,
uzlaşması, kamuoyunun bu tartışmalara
katılımı ve desteği de şüphesiz çok önemlidir. Benzer
şekilde, hatırlıyorsanız, hep beraber 2017 Anayasa
değişikliğinde de biz sizi uyarmıştık. Yine
sağlıklı bir süreci maalesef biz burada işletememiştik
ve bugün geldiğimiz aşamada ittifaklar sürecini tekrar tekrar
tartışıyoruz, sürekli bir revizyon yapılıyor, sürekli
bir reform tartışması içindeyiz. Peki, neden? Çünkü
katılımcı, şeffaf -gerçekten olması gerektiği
şekilde tartışmadık- sağlıklı bir seçim
sistemi ve bugün üzerine vurgu yapılan adil temsiliyet sistemini
oluşturamadık. Bugün olduğu gibi, yine iki siyasal partinin
hazırlamış oldukları bu teklif bütün siyaset kurumumuzu ve
bütün demokratik süreçlerimizi etkiliyor. Doğal olarak, yapılan bu
düzenlemeler, bu teklifi hazırlayan iki siyasal partinin önceliklerine
göre hazırlandığı izlenimine ve tartışmalarına
götürüyor bizi. İşte, buna örnek verecek olursak: Partili ve
taraflı bir Cumhurbaşkanının yine kanunda seçim
yasaklarından muafiyet kapsamına alınması seçimlerin
eşit ve adil koşullarda yapılması ilkesiyle maalesef
çelişiyor. Adil ve eşit kampanya sürecini temin edemeyen bir seçim
kanununun temsilde adalet sağlaması aslında ne kadar gerçekçi
değerli milletvekilleri? Evet, eğer bizler gerçekten ülkemizde
demokratik standartlarda bir aşama kaydetmek istiyorsak öncelikle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğimiz partili
ve taraflı cumhurbaşkanlığının anayasal ve
kurumsal sancılarını ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Demokratik kurumların tahribatı,
bağımsızlıkları ve özerkliklerinin tehlikeye
girdiği bir süreçle karşı karşıyayız. Biz
gerçekten demokratik standartlarımızda bir ilerleme kaydetmek istiyorsak
işte bu geriye gidişlerin bir yansıması olarak kurucu üyesi
olduğumuz Avrupa Konseyi Venedik Komisyonunun bizleri bağlayan,
özellikle seçim güvenliği, temsiliyetle ilgili uyarı ve tavsiyelerini
dikkate alabilirdik, bu kanunda bunları tartışabilirdik. Peki,
biz ne yapıyoruz? Şimdi, diyoruz ki kanunda: Siyasi etiği
sağlama gerekçesi olarak partilerimizi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, siyasi etik
sağlama gerekçesi bu kanunda şöyle söyleniyor: Partilerin seçime
girmek için gruba sahip olma, grup kurma koşulunu kaldırıyoruz.
Eğer biz siyaset etiği tartışmak istiyorsak değerli
milletvekilleri, bunun yolu Avrupa Birliğinin, Avrupa Konseyinin,
uluslararası kurumların bizden beklediği gerçekten kapsamlı
bir siyasi etik yasasını uygulamaya koymalıyız.
Yapılan birçok temel tavsiyeler, maalesef bu siyasi iktidarın
gündeminde değil ve uygulamaya geçilmiyor. Şimdi, durum böyleyken
sadece yine bu iki siyasi partinin yönetimde istikrar gerekçesiyle
sundukları bu teklif, çok çelişkili ve sorunludur.
Sonuç olarak Sayın
Başkan, biz Parlamento olarak eğer ülkemizde demokratik
standartları gerçekten artırmak istiyorsak, geriye gidişlerin
önüne geçmek istiyorsak önce güçlü ve nitelikli bir parlamenter sistemle
başlamalıyız; demokratik, anayasal, kurumsal
kazanımlarımızı en geniş uzlaşı ve
mutabakatla tekrar tesis etmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Sadece bir kişi ve bir iki partinin çıkarları için
değil, ülkemizin kazanımları için yasa yapmalıyız
diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın Koç, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrı
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ağrı Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde çeşitli sorunlar var, hastalar randevu
alamıyor, hastanede uzun süre kuyrukta beklemek zorunda kalıyorlar.
Yurttaşlarımıza yazılan ilaçların çoğu
eczanelerde bulunmuyor. Muayene ücretleri yurttaşlarımızın
bütçesini zorluyor. Ağrının bütün hastanelerinde
sağlık personeli yetersiz, sağlık personeli ataması
hemen yapılmalıdır. Ağrı genelinde tıbbi
donanım ve cihazlarda eksiklikler var. Bu cihazlar yoğun bakım,
acil ameliyathane tipi cihazlardan oluşmaktadır. Ağrı
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin MR cihazı eski,
yenilenmesi gerekmektedir. Ağrı Devlet Hastanesi, eğitim ve
araştırma hastanesi yapıldı fakat hastanenin alt ve
üstyapısı yetersiz, bundan dolayı sadece tabela değişikliği
yapılmıştır. Ağrı Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Dünya Sağlık Örgütünün
araştırma hastaneleri kriterlerini taşımıyor.
Ağrıda
ataması yapılan doktor sayısı kadar görev yeri
değiştirilen doktorlar da var dolayısıyla bu
değişiklikte yapılan atamalar bir iyileştirmeye yol
açmıyor ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve Anayasa
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Milletvekili Seçim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesinde yer alan
bir parti; ibaresinden sonra gelmek üzere kişinin ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim
Halil Oral Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik
Ankara Adana Mersin
İmam
Hüseyin Filiz Ümit
Beyaz
Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI YUSUF BEYAZIT (Tokat) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili
madde üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidarın şapkadan tavşan çıkarma hünerini sergilediği
bu değişiklikle iktidarda kalma umudunu siyaset mühendisliği
hamlelerine bağladığı anlaşılıyor. Tarih
önünde hepimiz şahidiz ki millet desteğini kaybetmiş bir
iktidar, biraz daha iktidarda kalabilmek adına ayak oyunlarına ve
Nasıl hile yaparız? arayışlarına giriyor.
Değerli arkadaşlar,
millet desteğini kaybeden partiler seçim sistemiyle oynar, milletten
ümidini yitirmiş iktidarlar seçim yasasına müdahale eder.
Unutmayın ki bugün burada başvurulan yöntemler daha önce de
denenmiş, bu yönteme başvuranlar hayır görmemiştir.
Kaybetme korkusu bu iktidarı da hataya sürüklüyor. Nerede hata
yapıyoruz? sorusunu sormak yerine, bir ayağı çukurda bu iktidar
da oyunun kurallarını kendi lehine değiştirmek için çaba
sarf ediyor, seçim mühendisliğine başvuruyor, seçim güvenliği
üzerinde şaibe yaratacak adımlar atıyor. Zannediyorlar ki bu
değişikliklerle seçim kazanacaklar. Seçimi kanunlar değil,
milletin gönlüne girenler kazanır. Sinsice yaptığınız
bütün hazırlıklara rağmen, Millet İttifakı önümüze
çıkardığınız engelleri aşacak, Cenab-ı Allah
bu hilelerinizi ayaklarınıza dolayacak, 13üncü
Cumhurbaşkanı Millet İttifakından seçilecek.
Değerli milletvekilleri,
ders almasını bilenler için siyaset tarihi ibretlik olaylarla
doludur, keşke siz de bu tarihlerden ders alsaydınız. Seçim,
seçim kanunlarıyla kazanılmaz. Partili hâkimler atayarak, sandık
gözlemciliği uygulamasını engelleyerek, gençlerin oy
kullanmasını zorlaştırarak seçimi kazanamazsınız.
Seçimi milletin desteğiyle, büyük Türk milletinin iradesiyle
kazanabilirsiniz. Seçim yasaları, seçim kazandırmaya yetseydi hiçbir
iktidar seçimi kaybetmezdi. Sizler gün gün milletten uzaklaşarak,
gerçeklerden koparak, kendinizi saraylara hapsederek milletin desteğini
kaybettiniz, ekonomiyi çökerttiniz, tarımı bitirdiniz, işçi,
memur ve emeklileri açlığa mahkûm ettiniz.
Değerli milletvekilleri,
ortaya koyduğunuz bu yaklaşımla, yapmaya
çalıştığınız bu değişiklikle iktidarda
kalmak için her yolu mübah sayıyorsunuz. Seçim sonuçlarını
lehinize etkilemek istiyorsunuz, seçmen iradesini yok etmek istiyorsunuz, kendi
ihtiyaçlarınıza göre kanun hazırlıyorsunuz ama biliniz ki
millet bunun hesabını size sandıkta soracaktır.
Değerli milletvekilleri,
iktidar sizde bağımlılık yapmış, bırakmak
istemiyorsunuz, bırakmamak için her yolu mübah sayıyorsunuz oysa
saraylardan çıkamıyor, sokakta gezemiyor, milletin
karşısına çıkamıyorsunuz. İhtiyacımız,
siyaset mühendisliği ürünü olan, kişiye ve partiye özel bir seçim
yasası değildir; ihtiyacımız olan, eşit, adil,
demokratik ve temsilde adalet ilkesini gözeten bir seçim yasasıdır.
Nasıl bir adalet duygusuna sahipsiniz ki seçim yasaklarından muaf bir
Cumhurbaşkanıyla yarışmamızı istiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
aslında seçim sistemiyle oynamanın acı sonuçlarını
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde açık seçik gördünüz.
Uydurma sebeplerle tekrar ettiğiniz seçimde İstanbullu size hak
ettiğiniz dersi verdi. Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir
şey oldu. mantığıyla yürüttüğünüz süreçle siz
İstanbulu bir daha asla kazanmamak üzere kaybettiniz. Basireti bağlanmış
gibi şimdi de aynı çıkmaz sokakta yürüyorsunuz. Seçim kanununu
bir kere değil, on kere değil, yüz kere değiştirseniz
millet sizin biletinizi kesmiştir. Büyük Türk milletinin
tokadını yiyen de bir daha iflah olmayacaktır.
Bu vesileyle Yolcudur Abbas,
bağlasan durmaz! diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 8 ila
15inci maddeleri kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü
üzerinde İYİ Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın
Ayhan Erel konuşacaktır.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde partim İYİ Parti adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ayetikerimede Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Onlar hileye başvurdular,
Allah da onların tuzağını boşa çıkardı.
Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.
Sizler, hukuki hilelere başvuruyorsunuz ama bugüne kadar olduğu gibi
bugün de Cenab-ı Hak bu hileleri de boşa çıkaracaktır.
İYİ Partinin kurulmasını engellemek, seçime girmesinin
önünü kesmek, ona gönül verenleri sindirmek için bir yığın tuzak
kurdunuz. Allahın inayetiyle, yüce Türk milletinin ferasetiyle, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
kararlılığı ve cesaretiyle bu tuzakları boşa
çıkardık, boşa çıkarmaya devam edeceğiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İşiyle,
aşıyla, hürriyetiyle tehdit edilmesine rağmen 5 milyon
vatandaşımız bize oy vererek iradelerinin Meclise
taşınmasını gerçekleştirdiler. Şimdi de hukuki
hileyle, hukuki tuzaklarla karşı karşıyayız.
Kamuoyunda anlaşılan şu ki sandığın içine giren
irade ile açıklanan iradenin farklı olmasını sağlamak
gönlünüzden geçiyor ama unuttuğunuz, ama dikkate almak istemediğiniz
bir şeyi size hatırlatmak istiyorum: Millet iradesinin önünde hiçbir
güç duramaz, bugüne kadar durmamıştır, bundan sonra da
duramayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
siz seçim kazanmak derdindesiniz, millet ise ekmek kazanmak derdinde. Yani,
sizin derdiniz seçim, vatandaşın derdi geçim. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin sıkça
tekrarladığı, rahmetli Müslüm Babanın seslendirdiği
gibi: Dertleri içine sığmayan onlar/Hayatta umudu kalmayan
onlar/Sürüne sürüne yaşayan onlar/Yakarsa dünyayı garipler yakar.
Yine, rahmetli Demirelin dediği gibi: Boş tencerenin
yıkamayacağı iktidar yoktur. Bırakın hileyle hurdayla
seçim sandıklarını doldurmayı da hep birlikte
vatandaşın boş tenceresini doldurmanın çarelerini
arayalım.
TÜRK-İŞin mart
ayı araştırması sonuçlarına göre Türkiyede açlık
sınırı 4.928 TL, bu sadece gıda masrafı. Mutfak
enflasyonu yüzde 77lere çıkmış, yoksulluk sınırı
16 bin lira. Bu tablonun sebebi Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi. Bu durum ne AK PARTİyi ne de mevcut sistemi kurtarmaya yetmez.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin ikinci bölümünde bulunan ve en çok
tartışılması gereken, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine uyum düzenlemesi adı altında sunulan
değişikliğe dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Hükmün eski
hâlinde Başbakan ibaresinin yer aldığı kısım
madde metninden çıkarılmakta ancak ibarenin yerine
Cumhurbaşkanı ibaresi eklenmemektedir. Yani bu ne demek oluyor?
Cumhurbaşkanı seçim yasaklarından muaf tutuluyor. Partili Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan, seçim propagandasının başlangıç
tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar hiçbir kısıtlamaya
tabi olmayacak. Cumhurbaşkanının seçim gezilerinde devletin tüm
imkânlarını kullanmasında hiçbir engel kalmayacak, makam
araçlarını ve uçaklarını rahatlıkla kullanabilecek,
devlet imkânlarıyla 81 ile geziler düzenleyecek, törenler,
açılışlar yapacak. Bakanlar, milletvekilleri, siyasi parti genel
başkanları bu yasaklara uymak zorundayken Cumhurbaşkanı bu
yasaklardan muaf tutulacak. Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğanın 21 Haziran 2020de yaptığı bir
konuşmasında Kurallara uymamak, kul hakkına girmektir.
beyanı mevcut kanun teklifiyle örtüşmemektedir. Zira
Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf olması,
Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin Genel
Başkanı olması ve Cumhurbaşkanlığı
makamı harcamalarının ülkede yaşayan tüm
vatandaşlardan alınan vergilerce karşılanması ve
Cumhurbaşkanının mensup olduğu siyasi parti lehine
propaganda yapması kendisine oy vermeyen diğer
vatandaşların hakkına girmesi sonucunu ortaya
çıkaracaktır. Bu da Sayın Cumhurbaşkanının
deyimiyle kul hakkına girmektir.
Kul hakkıyla ilgili
birçok ayetikerime ve hadisişerif bulunmaktadır: Allahın
huzuruna kul hakkıyla çıkmanın çok ağır bir vebali
vardır çünkü böyle bir günahın Allah tarafından
bağışlanması hak sahibinin affetmesi şartına
bağlanmıştır. Hak sahibi hakkını almadıkça
veya bu hakkından vazgeçmedikçe Allah kul hakkı yiyenin bu
günahını affetmemektedir. Biz başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm AK PARTİli
arkadaşlarımızın dünyevi makam, rütbe ve mevkiler yüzünden
ahiretlerini dünyaya feda etmeyecek inanç sahibi insanlar olduğuna inanmak
istiyoruz. Seçim eşitliğine aykırı olan bu düzenleme teklif
metninden çıkarılmalıdır ama biliyoruz ki bu teklif geldiği
gibi geçecek.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinde her vatandaşın temel
hak ve hürriyetlerinden olan seçme hakkının zayi olmaması
adına yapılan düzenleme devlet yönetimine millet iradesinin yansıması
açısından olumlu olmakla birlikte, seçmen kütükleri ve adres
kayıtlarının tanzimi sırasında meydana gelen hata ve
eksikliklerden dolayı vatandaşlarımızın oy kullanma
haklarının elinden alınmaması amaçlanmış ancak
seçmen çağına gelmiş öğrencilerimiz ve naklen atanan
görevliler için bu düzenlemede herhangi bir düzenleme getirilmemiş. Bu
insanlarımızın seçme hakları açısından
mağduriyetine sebep olunacağı açıktır. Yapılacak
bir düzenlemeyle seçmen öğrencilerimizin ve naklen atanan kamu
görevlilerinin seçim dönemlerinde adrese kayıtlı olduğu yerlere
gitme zorunluluğu ortadan kaldırılarak öğrenim gördükleri
veya görevli bulundukları yerlerde oy kullanmaları
sağlanmalıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; size bir tavsiyem: Seçim kanunu üzerinde bu kadar
çok ince hesap yapmaya, bu kadar çok kafa yormaya gerek yok; gelin, hep
birlikte Asgari ücretliler, emeklilikte yaşa takılanlar, söz
verdiğiniz hâlde 3600 ek göstergesi verilmeyenler, kadro mağduru
taşeronlar; ataması yapılamayan öğretmenler, mühendisler,
veteriner hekimler, hemşireler, sağlıkçılar; 2.500 lira
maaşla geçinmeye çalışan emekliler, artan maliyetler nedeniyle
borç batağına saplanmış çiftçiler, Vergi Usul Kanunu 359
mağdurları; öğrenci affı, ehliyet affı bekleyenler;
emniyet hizmetleri sınıfına alınmayan infaz koruma memurları,
özlük hakları konusunda güzel haberler bekleyen kahraman uzman
çavuşlarımız, sözleşmeli erlerimiz oy kullanamaz. diye bir
madde ekleyelim, seçimi garanti edelim. Bu maddeye rağmen hâlâ seçimi
almama konusunda bir endişeniz varsa ek bir maddeyle 35 yaşın
altındaki vatandaşların da seçme hakkını elinden
alın, seçimi garanti edin. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ve Sadece kamudan ihale alan müteahhitler ve
yakınları, 5 farklı yerden maaş alanlar, 2002
yılından bu yana servetine servet katanlar oy kullanabilir.
şeklinde bir düzenlemeyle seçimi alır götürürsünüz diyor, hepinizi
İYİ Parti adına saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Milletvekili Seçimi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle
selamlıyorum.
Kanun teklifiyle; ülke seçim
barajının düşürülmesi, milletvekili
dağılımının doğrudan siyasi partilerin
oylarına göre belirlenmesi, siyasi partilerin
teşkilatlanmalarının öne çıkarılması, seçmenlerin
oy hakkının korunması, il seçim kurulu başkan ve üyeleri
ile ilçe seçim kurulu başkanlarının birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler arasından kura çekimiyle belirlenmesi,
başka bir siyasi partinin üyesinin sandık kurulu üyesi olarak
gösterilmesinde kişinin müracaatının aranması, mahallî
idareler seçimlerinde üç ay önceki seçmen kütüğünün esas
alınması ve önergeyle eklenen görme engelli seçmenlerin oy kullanması
hususları düzenlenmekte ve uyum düzenlemeleri yapılmakta, seçimlerde
karşılaşılan sorunların giderilmesi
amaçlanmaktadır.
Seçim sistemleri birbiriyle
çelişen iki ilkeyi bağdaştırmayı amaçlar. Bunlar,
Anayasa'mızda belirtildiği gibi, temsilde adalet ve yönetimde
istikrar ilkeleridir. Mutlak anlamda her ikisini de temin eden bir sistem
bulunamamış olsa da demokratik ülkeler kendi durumları ve
şartları doğrultusunda bunları bağdaştırmaya
dönük sistemler uygulamakta ve her ülke zaman içerisinde durumlarına daha
uygun seçim sistemi arayışlarına da girmektedir.
Ülkemizde milletvekili
seçimlerinde uygulanan sistem yüzde 10 ülke barajlı, liste usulü nispi
temsil yöntemidir. Bununla birlikte, 2018 yılında yapılan
değişiklik sonucu seçim ittifakı yapılması hâlinde
yüzde 10luk barajın hesaplanmasında ittifak yapan siyasi partilerin
aldıkları geçerli oyların toplamı esas alınmakta ve
barajı aşan ittifaklardaki siyasi partiler için ayrıca baraj
hesaplaması yapılmamaktadır ancak milletvekili
sayısının önce ittifak oyuna göre
dağıtılması uygulaması temsilde adaletsizliğe yol
açan, millî irade tercihini sakatlayan sonuçlar ortaya
çıkarmıştır. Nitekim, 24 Haziran 2018 seçimlerinde 30 ilde
bu sonuçlar görülmüştür. Aynı seçim çevresinde oy sayısı
daha düşük olan partiler milletvekili çıkarmıştır.
Konunun somut veriler
üzerinden net olarak anlaşılması için il, parti ve milletvekili
ismi zikretmeksizin bazı illerde ortaya çıkan durumu açıklamak
istiyorum. Bakınız, 24 Haziran 2018 seçimlerinde bir ilde bir parti
50.072 oyla milletvekili çıkaramazken 38.793 oyla bir başka parti
milletvekili çıkarmıştır. Başka bir ilde bir parti
53.444 oyla milletvekili çıkaramazken 41.796 oyla bir başka parti
milletvekili çıkarmıştır. Yine, bir ilde 66.465 oyla bir parti
2 milletvekili çıkarırken 37.865 oy alan bir başka parti milletvekili
çıkaramamıştır. Yine, bir başka ilde 77.085 oyla bir
parti milletvekili çıkarırken -bu partinin oylarının
yarısından daha az olmak üzere- 33.789 oy alan bir başka parti 1
milletvekili çıkarmıştır. 30 ilde bu şekilde sonuçlar
çıktığı görülmektedir. Soruyorum: Bu hak mıdır?
Bu uygulama 2018 yılında düzenlenmiş olsa da
değiştirilmelidir. Bunun savunulacak hiçbir tarafı yoktur, büyük
bir adaletsizlik olduğu çok açıktır. Seçmenin tercihi sapma
göstermekte, temsilde adalet ilkesi zedelenmektedir. Ayrıca, milletvekili
sayısının önce ittifak oyuna göre
dağıtılması uygulamasının
sağladığı pazarlık imkânı, ittifaklarda yer almak
için yeni partileşmeleri teşvik etmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı verilerine göre, ülkemizde 2018
yılında 2, 2019 yılında 3 siyasi parti kurulurken sadece
2020 yılında 25, 2021 yılında ise 21 siyasi parti
kurulmuş, toplamda ise sayıları bugün için 120yi
aşmıştır. Yüksek Seçim Kurulu kararına göre, bugün
itibarıyla 24 siyasi parti seçime katılma hakkına sahiptir.
Seçim yaklaştıkça bu sayısının artacağı
kuşkusuzdur. Kanunda bir değişiklik
yapılmadığı takdirde ve seçime katılmaya hak kazanan
parti sayılarının daha da artacağı
düşünüldüğünde, gelecekte yapılacak seçimlerde içinden
çıkılamaz sorunların ortaya çıkacağı, temsilde
adalet ilkesinin tümüyle yok olabileceği, çok uzun oy
pusulalarının söz konusu olacağı ve seçim güvenliğinin
de olumsuz etkileneceği net bir şekilde görülmektedir. Bu itibarla,
ülke seçim barajının düşürüldüğü, siyasi partilerin ittifak
yaparak seçimlere katılabildiği, temsil adaletinin azami
sağlandığı bir seçim sistemi oluşturulması önem
arz etmektedir. Kanun teklifiyle amaçlanan da budur yani amaç, temsilde adaleti
ve millî iradenin tercihinin doğru olarak yansımasını
sağlamaktır.
Kanun teklifiyle Cumhur
İttifakı lehine değişiklikler yapıldığı
yönünde asılsız, mesnetsiz ve boş iddialar ileri sürenler
bulunmaktadır. 2023 Haziran ayında yapılacak seçimlerde iktidar
için milletimizden gerekli desteği alma konusunda umutsuz olanların
seçmeni etkilemek maksadıyla bu yönde algı oluşturmak
istedikleri anlaşılmaktadır. Aslında Cumhur
İttifakı'nın milletvekili sayısını arttırmak
ve AK PARTİ iktidarını devam ettirmek için böyle bir
değişikliğe gittiğinin söylenmesi, kendilerinin 2023
Haziran seçimleri için hiçbir iddialarının
olmadığının itirafı dışında başka
bir anlam taşımamaktadır. Zira, milletvekili hesabında
uygulanan DHondt sistemi aynen devam etmekte olup her seçim çevresinde siyasi
partilerin aldıkları oylara göre bu sistem uygulanarak milletvekili
dağılımı yapılacaktır. DHondt sisteminin seçim
çevrelerinde 1inci partilere avantaj sağladığı da herkesin
malumudur. Demek ki seçim çevrelerinin büyük çoğunluğunda 1inci
parti olmak, dolayısıyla iktidar olmak gibi bir iddiaları yok.
Feryat figan edilmesinin altında yatan asıl neden, çok düşük oy
potansiyeline sahip partilerin ittifaka alınarak daha fazla milletvekili
çıkarılması hesabının bozulmasıdır; bütün
dertleri budur, karın ağrıları bundandır.
Değerli milletvekilleri,
anketler üzerinden de sürekli algı operasyonu yürütüldüğü
görülmektedir. Kamuoyu tercihlerini yönlendirmek için yapılan düzmece
anket ve yoklamalar yaygınlaşmıştır. Neredeyse her gün
anketler açıklanmakta, bazı partiler parlatılıp Cumhur
İttifakı karalanmakta, algı operasyonu yapılmaktadır.
Milletimiz bu oyunları daha önce de görmüş, yaşamış
ama asla bunlara itibar etmemiştir. Nitekim, 24 Haziran 2018
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin sonuçları bir
kez daha göstermiştir ki Türk milleti algı operasyonlarına
gelmiyor, müfterilere inanmıyor.
Kamuoyu araştırma
şirketlerinin güvenilirlikleri de iyice
sıfırlanmıştır. Düzmece anketçiler 24 Haziran
seçimleri öncesinde açıkladıkları anketlerde
Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalacak. dediler,
Cumhurbaşkanımız birinci turda seçildi. Devamlı
parlattıkları ve oyunu yüksek gösterdikleri partiler daha düşük
oy aldılar. Yüzde 3 ile 7 arasında gösterdikleri MHP ise yüzde 11,10
oy aldı. Yüzde 300 sapma olur mu? Bu duruma karşın hiçbiri
milletimizden de özür dilememiştir.
MHP olarak 25 Haziran 2018
tarihinde isimlerini gazetelere ilan vererek
açıkladığımız anketçiler, köşe yazarları,
yorumcular, akademisyenler yine sahnedeler, yine bildik
operasyonlarını yürütüyorlar. Milliyetçi Hareket Partisine özel bir
kin duyan zevata diyorum ki: Beyhude yere uğraşmayın, Milliyetçi
Hareket Partisini engelleyemezsiniz, Türk milletini durduramazsınız.
(MHP sıralarından alkışlar) Bu aziz millet her seferinde
büyük bir vakarla sandık başına giderek her türlü meseleye son
noktayı koymasını bilmiş, o engin ferasetini ve basiretini
her seferinde sandıkta müşahhas hâle getirmiştir. Millet
bilmez. Millet anlamaz. Millet karar veremez. anlayışında
olanlara her seçimde gerekli dersi vermiştir. Milletimiz doğru ile
yanlışı birbirinden ayırabilecek en güçlü hakemdir.
Siparişle çalışan kamuoyu araştırma şirketlerinin
abuk sabuk anketleri neyi söylerse söylesin 2023, Cumhur
İttifakının, Türk milletinin, Türkiyenin zafer yılı
olacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
Kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, sizleri tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın
Hüseyin Kaçmaz, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aslında uzun süredir
iktidarın ve Cumhur İttifakının gündeminde olan yani
yaklaşık iki buçuk yıldır gündeminde olan teklif nihayet
Genel Kurula da geldi. Aslında 1960tan bu yana seçim yasalarında
yapılan değişiklik iyiye değil kötüye doğruydu her
zaman. Şimdi görüşülen teklifin de yine daha kötüye doğru bir
gidiş olduğunu net bir biçimde ifade edebiliriz.
Antik Yunanda seçimler
-demokratik değil- seçilenlerin iktidarlarını sürekli
kılması riskine binaen demokrasiye tehdit olarak
algılanırdı. Bu cümleleri ilk okuduğumda
şaşırmıştım ancak bu paradoksal gerçeğin
ardındaki kaygının bugün de geçerli olduğunu görüyoruz.
Demek ki çoğunluktaki partinin, seçim kurallarını kendi
menfaatine göre değiştirip sonraki seçimleri manipüle etmesi ve
iktidarını daim kılması her zaman için
olasıymış.
Bir yasa
değişikliği niye yapılır diye
baktığımızda, toplumsal bir ihtiyacın, toplumsal bir
yararın karşılığında
yapıldığını görüyoruz ancak bugünkü bu yasa teklifinde
sadece oyunun kurallarını değiştirerek iktidarını
devam ettirmek isteyen bir iktidar gerçeğiyle karşı
karşıyayız, bu yasa değişikliği bunun için
yapılıyor.
Yine, bu teklif, Cumhur
İttifakının aslında gelecek seçimleri kazanmak için
değil, kaybetmemek için çabaladığını ispatlar
nitelikte. Dikkatinizi çekerim, Cumhur İttifakı, artık oyun kurucu değil. Aslında oyun
kurucu olmadığını özellikle de bu yasa teklifiyle kabul
etmiş durumda. Mevzuatın teknik ayrıntılarına ve
iktidarın hırsına kapılanlar fark etmeyebilir ama
sıradan vatandaş mesajı aldı, mesaj şudur: Cumhur
İttifakı seçimi kaybedeceğini anladı ve oyunun
kurallarını değiştirmeye çalışıyor. Halk
diliyle söylemek gerekirse aslında Cumhur İttifakı
oyunbozanlık yapıyor, tabiri caizse mızıkçılık
yapıyor. İfade etmek isterim ki halkımız
mızıkçıları, oyunbozanları pek sevmez. Görmek isteyene
tarihte aslında bunun nice örnekleri de vardır. Bildiğiniz
üzere, Adalet Partisi 1957de seçim yasası değişikliği
yaptı, seçmen kütükleriyle oynadı yani tam da dediğimiz
şekilde mızıkçılık yaptı ancak sonucunda ne oldu?
Oylarında yüzde 10 gibi bir erime oldu. Seçmen kütüklerine müdahale eden
İçişleri Bakanı Namık Gedik tarihe kütük bakanı
olarak geçti.
Turgut
Özal'ın seçim kanunu değişikliği hadisesine
baktığımızda da yüzde 45le tek başına iktidar
olan ANAP, 12 Eylül darbecilerinin eski siyasetçilere getirdiği
yasağı referandum konusu yapmıştı ancak oradaki hesap
da tutmadı, oradaki hesap da çarşıya uymadı ve ANAP
oylarının eridiğini de hissedince apar topar bir seçim kanunu
değişikliği yaptı, seçim çevresini daraltarak milletvekili
sayısını lehine olacak şekilde arttırdı ama tüm
bunlara rağmen gerilemeyi, erimeyi durduramadı, sonrasında da bu
erime durmadı, sonunda ANAP da yok olup gitti iktidar ve
ortağının da yok olup gideceği gibi.
Görüşülen
değişiklik talebinin kaynağı nedir? diye
baktığımızda, seçim sonuçlarına etki etme, seçmen
iradesinin ortadan kaldırılması ve İktidarda kalmak için
her yol mübah. anlayışının hâkim olduğunu
görmekteyiz. Yapılmak istenen değişiklikle ilgili seçim
kurullarının hiçbir problemi yok mu? Tabii ki var. Bunun çözümü
için seçim yasalarında toplumun yararına bir düzenleme yapmak
istiyorsanız seçime katılma yeterliliği olan tüm partilerin,
ilgili sivil toplum örgütlerinin katıldığı veya takip edebildiği,
öneride bulunabildiği şeffaf bir çalışma sonucunda yeni bir
teklifle gelebilirdiniz ama bunu tercih etmediniz. Toplumun tümünü, ülke
demokrasisini derinden etkileyen bir değişikliği tek
başınıza ve yalnızca kendi lehinize olacak şekilde
değiştirmeye çalışıyorsunuz. Bu şekliyle bu
teklifle hiç kimseyi toplum yararına bir ihtiyaç olduğuna ikna
edemezsiniz.
Yine, toplum yararı yok
ama kimin yararı var diye baktığımızda, Cumhur
İttifakının yararının olduğunu görüyoruz. Seçim
barajının yüzde 7ye düşürülmesi kimin için getiriliyor? Tabii
ki Cumhur İttifakının ortağı için getiriliyor.
İttifakların çıkaracağı milletvekili hesaplama
tekniğindeki değişiklik de yine Cumhur İttifakı için
getiriliyor. Peki, seçim kurullarının başkanlarının
kıdemli hâkimler arasından değil de kurayla belirlenmesi
kuralı, yasası niye değiştiriliyor? Yine Cumhur
İttifakı için. İktidar kendi partisinde il, ilçe
yöneticiliği yapmış ya da milletvekili veya belediye başkan
adayı olmuş binlerce kişiyi avukatlıktan hâkimliğe
aldı ve şimdi de bunların içinde yer alacağı torbadan
kura usulüyle kurul başkanını seçecekmiş.
Gerek Komisyonda gerekse de
Genel Kurulda ısrarla Cumhurbaşkanının seçim
yasaklarından neden muaf tutulduğuna ilişkin sorular
karşısında tek bir hakkaniyetli ve hukuki gerekçe iktidar
tarafından sunulamamıştır. Yani bu
değişikliğin Cumhur İttifakına hizmet ettiği her
hâlinden anlaşılıyor. Yani kime hizmet edeceği belli bir
yasa değişikliği talebiyle aslında karşı
karşıyayız. Yakın dönemde tartışma konusu olan
hangi kurul var diye baktığımızda, karşımıza
aslında YSK çıkıyor. İlle de getirilecekse YSK üye seçimine
ilişkin düzenlemede değişiklik getirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
YSK ne mi yaptı? YSK,
birçok şaibeli karara iktidarın kontrolünde ve lehinde olmak üzere
imza attı; KHKli oldukları iddiasıyla, seçilmiş belediye
başkanlarının mazbatasını vermedi, halkın
iradesini yok saydı, iktidar istedi diye sandık taşıma ve
birleştirme kararları verdi, milyonlarca mühürsüz oy
pusulasını hukuka aykırı bir şekilde geçerli
saydı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimini yalnızca
iktidar istedi diye iptal etti. Tüm bunlara rağmen,
tartışılan Kurula dair değil de diğerlerine
ilişkin değişiklik yapılmasının ne gibi bir mantığı
var diye sorduğumuzda, karşımızda tek bir
mantıklı cevap yok.
Gerçekten merak ediyorum,
yetmiş iki yıldır tartışılmayan bir kanunu hiçbir
gerekçe sunmadan neden değiştirmeye çalışıyorsunuz
kıymetli milletvekilleri? 2016dan itibaren görevden aldıklarınızın
yerine atadıklarınızla birlikte, bugün görev yapan
yargıçların yüzde 60ını adil ve objektif olmayan, liyakate
dayanmayan bir yöntemle atadınız. Şimdi de il ve ilçe seçim
kurulu başkanını bunların içerisinden belirlemek
istiyorsunuz. Bunu yaparken de Anayasaya açıkça aykırı bir
şekilde 1.499 kıdemli hâkimi görevden alıyorsunuz, bunların
yerine kimi AKPli hâkimleri getirmek istiyorsunuz. 15 Temmuzdan sonra 14 bin
hâkim ve savcı alındı. Aslında kurgunuz burada ortaya
çıkıyor, kurgunuz ve beklentiniz bunların kurul başkanı
olması üzerine kurulmuş bir kurgu aslında ancak unuttuğunuz
bir şey var, bu tür ucuz beklentiler sandığa atılan oyu
değiştiremeyecektir.
Yine,
Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf olması
hususuna gelirsek; Sayın Yazıcı dün akşam bu durumu
açıklamaya çalıştı ancak söylediğini kabul etmek
mümkün değil çünkü Sayın Yazıcı 6271 sayılı
Kanun 298e atıfta bulunuyor. dedi ancak 6271in 13üncü maddesine
baktığımızda Cumhurbaşkanına ilişkin
herhangi bir yasak olmadığını görüyoruz. Yasağın
düzenlendiği tek kural, 298 sayılı Kanunun 66 ve 67nci
maddeleridir. Orada da yalnızca Başbakan, bakanlar ve memurlara
ilişkin yasaklar genel olarak düzenlenmiştir. Eğer, 6271
sayılı Kanunun 13üncü maddesine hüküm koymuyor ve 298
sayılı Yasadan da Başbakanı çıkarıp yerine
Cumhurbaşkanına ilişkin bir sınırlama koymuyorsanız
-dün akşam Mehmet Ruştu Tiryaki Vekilimiz çok net bir şekilde
ifade etti- eğer bunu yapmıyorsanız asıl demek
istediğiniz şu: Ağaya her şey beleş. demek
istiyorsunuz.
Komisyon görüşmelerinde
de aslında ifade ettim, buradan de tekrar ifade etmek istiyorum: Anayasal
değişikle seçim yasasındaki değişikliklerin bir
yıl sonra değil de bir sonraki seçimden sonra yürürlüğe
geçeceğine dair bir düzenlemeyle aslında her iktidarın kendine
göre yasa yapma keyfiyetini önleyebiliriz diye düşünüyoruz çünkü seçim
kanunlarının siyasi konjonktüre ve gündelik hesaplara göre
değiştirilmesi demokrasiyi oldukça tahrip etmektedir.
Tabii, tüm bu teknik
hususlarla birlikte kıymetli milletvekilleri, aslında mevcut ya da
değişecek yasaların da çoğu zaman kıymetiharbiyesi
olmuyor çünkü Ernts Fraenkelin tedbir devleti kavramı
karşımıza çıkabiliyor bu ülkede. 2019daki yerel seçimlerde
-Komisyonda da belirttim- ahıra dahi seçmen kaydedildi, iktidar ahıra
seçmen kaydetti, 52 yatak kapasiteli öğretmenevine 450 kişi kaydetti,
200 yatak kapasiteli polisevine 2.800 polis kaydetti, 3 bin seçmen
sayısı olan ilçeye 4 bin kolluk gücü getirdi. Yani bunları da
karşımızda gördüğümüzde aslında iktidarın
demokrasiden uzaklaşması karşısında söz konusu
yasanın da yine kaybetmesine rağmen kazanmaya yönelik bir durum
olduğunu net bir şekilde görüyoruz.
Bugün, Kürt
coğrafyasında, Kürt halkının iradesinin yok
sayılması aslında ülkenin demokrasisinin bugün geldiği
durumu da gözler önüne seriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Sayın Başkan, müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kıymetli
milletvekilleri, buradan net bir şekilde şunu söylemek istiyorum: Bu
ülkenin demokrasisi bizlerden sonraki nesiller için, gelecek nesiller için çok
kıymetlidir ancak sürekli terör kavramı içerisine
sıkıştırılarak bir halkın iradesinin yok
sayılmasının -anayasal, aslında yasal- bu ülkenin
yasalarının da ayaklar altına alınmasının,
aslında bir defa hukukun dışına
çıkılmış olmasının bu ülkenin tümüne de
nasıl bir maliyetinin olduğunu hepimiz gördük.
Yıllarca söyledik ve
tekrar ifade ediyoruz: Şırnakta baskıcı politikaların
uygulanması hâlinde Şırnakta demokrasi yoksa Ankaraya da
demokrasinin gelmediğini net bir şekilde görüyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun Sayın Karaca.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanunlar neden yapılır ya da neden değiştirilir? Toplumun
ihtiyaçlarından, toplumun taleplerinden. Şimdi, 84 milyonluk nüfusun
yüzde kaçı bu kanun teklifinden haberdar ya da yüzde kaçının
sorununu bu kanun teklifi çözecek? Konuşma yapacağım diye sosyal
medyada paylaşınca bir vatandaş mesaj atmış, diyor ki:
Sayın Milletvekilim, altı aydan beri ucuz olduğu için bayat
ekmek yiyorum çünkü yüzde 50 daha ucuz. Ben, taze ekmeğinin kokusunu,
tadını unuttum. Bunu da lütfen söyler misiniz. Şimdi soruyorum
sizlere: Bu kanun teklifi altı aydan beri bayat ekmek yemek zorunda kalan,
taze ekmeğin kokusunu unutan vatandaşımızın derdine
derman olacak mı ya da onu ilgilendiriyor mu? Elbette ki ilgilendirmiyor.
Buğdaya yüzde 22 zam geldi, tonu 2.650 liradan 3.250 liraya
çıktı; vatandaş yine bayat ekmek yemeye mahkûm edilecek. Peki,
bu kanun teklifi buğdayın fiyatını etkileyecek mi,
vatandaşın derdine çare olacak mı? Elbette ki hayır.
Bu bölümde hangi maddelerde
düzenleme var? Seçmen kütüklerini düzenliyorsunuz, seçim kurullarını
düzenliyorsunuz, sandık görevlilerini düzenliyorsunuz ve en kıdemli
hâkim uygulamasının yürürlüğünü hemen, üç ay içerisinde hayata
geçiriyorsunuz. Oysa o sandık seçmen kütükleri dışında
seçim kurullarındaki hâkimler daha 2022 Ocak ayında belirlendi,
2024te görev süreleri dolacak; hemen bunu hayata geçirmek istiyorsunuz.
Başka ne yapıyorsunuz? Başka, Cumhurbaşkanını
seçim sathında toplumun kesesine ortak etmeye çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
seçmen listelerinde oynama yaparak mükerrer oy ve çift oy kullanmayı
mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye
çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift
oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız?
Bu sefer bunu başaramayacaksınız çünkü Cumhuriyet Halk Partisi 6
siyasi parti liderleriyle birlikte öyle bir çalışma yürütüyor ki
inanın, sizlere nefes bile aldırmayacaklar.
Peki, bu seçim kanununda az
önce Sayın Grup Başkan Vekili ısrarla Başbakanın
çıkartılıp Cumhurbaşkanının yazılmasına
neden gerek olmadığını anlatmaya çalıştı.
Şimdi, bahsettiği kanun, 6271 sayılı Kanun
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, sizlere anlatıyorum, dinlerseniz sevinirim.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Sen anlat, seni dinleyenler var.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla) 6271 sayılı Kanun, şunu öngörüyor: 2012
yılında çıkmış, 2012 yılında
çıktığında parlamenter sistem vardı, 2012
yılında bu kanun çıktığında Başbakan
vardı, bakanlar vardı ve hepsi burada, bu Parlamento çatısı
altındaydı. Sistem 2012 yılında böyleydi. Bugün hangi
durumda? 2018 yılındaki seçimler sonrasında o Anayasa
değişikliği hayata geçince her şey tepetaklak oldu. Ne
dediniz? Başbakanı da Bakanları da Cumhurbaşkanında
birleştiriyoruz. Mehmet Uçum dedi ki: Tek kişilik hükûmettir. 2012
yılında yürürlüğe giren 6271 sayılı Kanunun
olduğu dönemdeki sistem ile bugünkü sistemin hiç alakası yok. O gün
Başbakan seçime girecek, seçim yasağı vardı ama
Cumhurbaşkanı o seçimlerde seçime girmiyordu,
yarışmıyordu; milletvekilleriyle, parlamento seçimleriyle ve
başka Cumhurbaşkanı adaylarıyla aynı seçimde
yarışmıyordu arkadaşlar.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Demokrasi düşmanları!
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla) Arkasından ne denildi? Bir Yüksek Seçim Kurulu
kararını buraya örnek gösterdiniz. O Yüksek Seçim Kurulu kararı,
her ne kadar içerik bununla uyuşmasa da siz bize şunu mu diyorsunuz: İstanbul
seçimlerinde 13 bin küsur oyla mazbatasını alan Ekrem
İmamoğlunun mazbatasını iptal etmek için gittik Yüksek
Seçim Kuruluna, uydurduk gerekçeleri, Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin
başında boza pişirdik ve seçimi iptal ettirdik. Bunu diyorsunuz
ve bu Yüksek Seçim Kurulu kararına güvenerek bize Bu kanunda
Cumhurbaşkanına gerek yok. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
şu anki Cumhurbaşkanı partili Cumhurbaşkanı. Bir
siyasi partinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı.
Aynı zamanda başbakanlık görevini yürütüyor, aynı zamanda
bakanların görevini yürütüyor ve çıkacak Diğer
Cumhurbaşkanı adaylarıyla ben yarışacağım.
diyecek ve burada onun seçim yasaklarına dâhil edilmesini gerek
görmeyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar,
yürütmenin başı Cumhurbaşkanıysa buradaki Başbakan
çıkartılıyorsa Cumhurbaşkanı da buraya yazılmak
zorundadır. 6271 sayılı bahsettiğiniz Kanunun burada
uygulanma imkânı yoktur. Yüksek Seçim Kuruluna zaten siz gereğini
yaparsınız ve bu kanunda eğer buraya Cumhurbaşkanı
yazılmazsa Cumhurbaşkanı forsuyla, Cumhurbaşkanı
bütçesiyle, Cumhurbaşkanının korumalarıyla,
Cumhurbaşkanı unvanıyla Adalet ve Kalkınma Partisi
bayrakları altında seçim propagandası yapacak. Nerede seçimlerin
adil, tarafsız ve eşitliği? Nerede kaldı? Bu mu sizin
tarafsız hâkim ya da tarafsız seçim öngörünüz? Evet, sizin bir tek
öngörünüz var, yol nereye çıkarsa çıksın biz iktidarda
kalalım.
Evet, bu seçim kanununa
baktık, parlamenter sistemden ayrıldıktan sonra Parlamento
çoğunluğunu sağlamaya çalışıyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığından umudunuzu kesmişsiniz; Parlamentoda
ne yaparız da koltuk sayımızı koruruz ya da Parlamentoda
büyük parti, 1inci parti olabiliriz? telaşına
düşmüşsünüz. Ama millet bunu biliyor, gerçekten. Millet şunu
diyor: 2018de seçim kanununu değiştirdiler; bir siyasi partiye,
İYİ Partiye tuzak kurdular, tuzağı Cumhuriyet Halk Partisi
bozdu İYİ Partiyle birlikte. Ardından İttifak olmaz.
dediler, bunun için kanun getirdiler ama ittifak da oldu ve bu ülkenin
geleceği için, bu ülkenin aydınlık yarınları için o
6lı masadan çok korktunuz. 28 Şubatta güçlendirilmiş
parlamenter sisteme ilişkin bir lansman yapıldı; apar topar
seçim kanununu getirdiniz. Ve hedefiniz şuydu: 6lı masayı
dağıtırız, yeniden o koltuklara geçirdiğimiz
tırnakları orada tutarız. Yok öyle yağma. Vatandaş
sizin ayaklarınızdan tuttu, vatandaşın gönlündeki
iktidarınız son buldu. O tırnaklarınızı seçimde
söke söke o koltuklardan çıkartacak, buna emin olun. O nedenle bu,
masabaşındaki siyaset mühendisliğiyle iktidarda tutunmanız
mümkün değil. İktidar, milletin gönlünde bitmiştir. Millet
gönlünde bitirdiği iktidarınızı gelecek ilk seçimde
sandıkta bitirmek için heyecanla o günü bekliyor değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, yine,
Cumhurbaşkanlığı meselesine gelelim. Şimdi, bir
şahıs, Cumhurbaşkanı, Parlamento çatısı altına
geliyor; Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısında Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak konuşma
yapıyor. Çıkıyor, saraya gidiyor Ben, yürütmenin
başıyım ve yürütmenin aldığı,
imzaladığı bir kararı yürütme olarak tek başıma
ortadan kaldırabilirim. İstanbul Sözleşmesini yürütme
imzalamıştı ve tek başıma yürütme bensem İstanbul
Sözleşmesinden tek başıma çıkabilirim. diyor.
Arkasından meydanlara çıkıyor: Ben
Cumhurbaşkanıyım, seçim yasakları bana işlemez,
yarışsam da yasaklar bana dokunmaz. Ben milletin parasını,
milletin çoluğunun çocuğunun ekmek parasını çatır
çatır harcar, seçim meydanlarında tekrar oy istemek için milletin
karşısına çıkarım. diyor. Ben kendi partimin
bütçesinden para harcayacak kadar enayi değilim. diyor, Nasıl olsa
Cumhurbaşkanlığı bütçesi var, nasıl olsa devletin
hazinesi var, bu paralarla istediğim şekilde propaganda
yaparım. diyor.
Evet, değerli
arkadaşlar, Başbakan gitmişse, Başbakan kelimesi oradan
unvan olarak çıkacaksa Cumhurbaşkanı
yazılmalıdır. Gerekçenizde diyorsunuz ki: Biz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum için
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Başbakan
yürütmenin başı değil, Cumhurbaşkanı yürütmenin
başıysa o zaman neden çekiniyorsunuz? Hâlâ burada
Cumhurbaşkanı eklemeye gerek olmadığını, zaten
bu kanunun Cumhurbaşkanını kapsadığı
savunmasını yapıyorsunuz. Kendinizi bu kadar
hırpalamayın, milleti ikna etmeye de bu kadar
çalışmayın. Başbakanı çıkarıp getirin
Cumhurbaşkanını seçim yasaklarına dâhil etmeye, bu
iş olsun bitsin. Peki, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
ne olacak? Cumhurbaşkanı Yardımcısına ilişkin ne
bahsettiğiniz kanunda ne de burada bir düzenleme yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Tokat)
İletişim Başkanı ne olacak?
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla) Şunu mu yapacaksınız:
Cumhurbaşkanının 13 uçağından birini
Cumhurbaşkanı kullanacak, birini Cumhurbaşkanı
Yardımcısı kullanacak. Evet, birini de İletişim
Başkanı kullanabilir yani onlar da kullanabilirler. Yurdun dört bir
yanında milletin kesesinden yeniden iktidar olmaya
çalışıyorsunuz; olamayacaksınız. 2018de seçim
kanununu değiştirdiniz, yapamadınız, beceremediniz ve
millet size o seçim kanunundan hedeflediğiniz amacı gördüğü için
gereken dersi verdi; emin olun, burada da verecek. O nedenle seçim kanunuyla
oynamayı bir kenara bırakın, oynamayın. Milletin derdiyle,
milletin sorunlarıyla, milletin sefaletiyle, yoksulluğuyla ilgilenin
ama onunla ilgilenmek işinize gelmez çünkü millete verecek sokakta bir
yanıtınız yok, başka çareniz yok. O yüzden değerli
arkadaşlar, bu seçim kanunu artık sizin yazboz tahtasına
çevirdiğiniz seçim kanunlarınızın sonuncusu olacak, emin
olun bu kanun sizi iktidardan edecek diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Ali Özkaya.
Buyurun Sayın Özkaya.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri ve aziz milletim; gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
321 sıra
sayılı Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
seçimler milletle yapılan istişare süreçleridir. Seçimler iktidara
aday olan partilerin programlarını ve hedeflerini millete
onaylattıkları ve onlardan aldığı yetkiyle yürütmeyi
yönettikleri süreçlerdir. Bu sebeple seçimlerde aziz milletin pak oylarının
sandığa girdiği şekil ve suretle oradan çıkması
ve bu doğrultuda da yürütmeye ve yasamaya yansıması seçim
kanunlarıyla olmaktadır. Bu sebeple seçim kanunlarının
adil, dürüst, şeffaf olması ve bu süreçlerin, demokrasinin
standartlarının yükselmesi açısından son derece önemlidir.
Elbette ki kanunlar ihtiyaçlara göre zaman içinde değişebilir çünkü
zaman bazen ihtiyaçları değiştirir. İşte, bu kanundaki
teklifler de bu çerçevede hazırlanmıştır.
Değerli muhalefet
partisi milletvekili arkadaşlarımızın Komisyonda da uzunca
söyledikleri, yaklaşık on yedi saat söyledikleri hususlardan, ben
sondan başa doğru geleyim. Efendim,
Cumhurbaşkanlığı burada neden açıkça konulmadı
65inci maddeye? diyorlar. Milletin parasını harcayacak.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın 101inci maddesinin son fıkrası Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin kanunla yapılacağını, düzenleneceğini
hüküm altına almış ve 2012 yılında da 6271
sayılı Kanun çıkarılmıştır yüce Meclisimiz
tarafından. İlk defa bu kanun 10 Ağustos 2014 tarihli
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yürütülmüştür. Ben de
o tarihte Sayın Cumhurbaşkanımızın avukatı olarak
Türkiye'de ilk defa bu vekâletnameyle Yüksek Seçim Kurulunda bu süreci
yürütmüş bir kardeşinizim. Tamamı
Cumhurbaşkanlığının adına, 13üncü maddedeki ve
kanundaki hesapların açılması, paraların, yardımların
toplanması, harcanması ve bunlarla ilgili Yüksek Seçim Kuruluna ve
ilgili makamlara hesap verme yükümlülüğü ve görevini yürütmüş bir
kardeşinizim. Biz o süreçte bu paraları topladıktan sonra
harcamalar yapıldı. Bu sürecin son on gününde Sayın
Cumhurbaşkanı adına -Başbakanken- devlet araçlarından
vazgeçildi, yasaklara uyuldu ve özel araçlar kiralanarak bu süreçlerin
tamamı bizatihi bu paralardan harcanarak yürütüldü. Dolayısıyla
hiçbir şekilde, efendim, Milletin parası; Cumhurbaşkanı
diğeriyle haksız bir rekabete girecek, buna avantaj sağlanacak.
diye bir şey söz konusu değil. Efendim, Buraya neden
yazılmıyor? Bir genel kanun vardır, 298 saylı Kanun; bir
de özel kanun vardır, 6721 sayılı Kanun. Özel kanunların
olduğu bir yerde genel kanun uygulanmaz, özel kanun uygulanır. Özel
kanun açıkça da atıf yapmış. Bugün Başbakan yok,
aynı statüde olanlar Bakanlar, makam araçları tahsis edilenler
bakanlar ve Grup Başkan Vekilleri, komisyon başkanları. Son on
günde herkes araçları Meclise teslim ediyor. Burada da Sayın
Cumhurbaşkanı ilgili araçları teslim edecek; mevcut görevdeki
Cumhurbaşkanı, Yüksek Seçim Kurulu kararları çerçevesinde, kendi
kiralamış olduğu araçlara binecek. Aynı mantıktan
gittiğinizde, büyükşehir belediye başkanlarının hepsi
seçime girdiğinde, son on güne kadar kimin arabasıyla, nasıl
yürütüyor? Belediyenin araçlarıyla, belediyenin imkânlarıyla. Böyle
yaklaştığımızda aynı mantık, aynı yere
götürür. Bu sebeple haksız isnatlarda ve eleştirilerde bulunmak
doğru değil.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sence doğru mu?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Evet, çok doğru.
İkinci konu nedir?
Neden hâkimlerle ilgili kura kararı yapıyorsunuz? Ben, 1991
yılından itibaren Ankara Adliyesinde staj, avukatlık
yapmış, yaklaşık yirmi beş yıl fiilen,
haftanın dört günü eksiksiz, cübbesiyle avukatlık yapmış
bir kişiyim. Birçok seçimde bulundum, birçok seçimi yaşadık
gördük. Büyükşehirlerdeki seçim hâkimleri, bilhassa il seçim hâkimi olan
arkadaşlarımız, genel olarak mesleğinin en son
aylarında, son yılında olan
Birçok zaman yaşı itibarıyla
da bir günlük, iki günlük, üç günlük sürede; yirmi dört saat, kırk sekiz
saat bazen uyumandan çalışılacak süreçlerde fiziken de
zorlanmalar oluyor. O zaman süreç, seçim müdürleri tarafından yürütülüyor.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Allah
aşkına, yapmayın ya! Ne gerekçesi, böyle bir gerekçe mi olur ya?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Şimdi, bugün Ankara'da kaç tane birinci sınıf hâkim var? diye
bunu sordum, birinci sınıf hâkimleri sordum, Ankarada tam 300
birinci sınıf ve birinci sınıfa ayrılmış
hâkim var.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Böyle
gerekçe mi olur ya? Yani bir hukukçu olarak bunu söylemek size
yakışmıyor.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
300 hâkim bir torbanın içine konulacak ve bu 300 hâkimden biri
çıkacak.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ayıp değil mi ya!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Kimsenin aklına gelmeyen şey neden sizin
aklınıza geliyor ya?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Efendim, bunlar AK PARTİli olacakmış. Yani bu bir hayaldir,
bu yanlışa girmeye hiç gerek yok.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sen böyle mi savundun insanları?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
300 mümtazen terfi etmiş, en az on yıl, on iki yıl, on beş
yıl, yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl tecrübeli hâkimler
olacak.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Komedi
deseniz, komedi değil ya! Bir tiyatro oynuyorsunuz ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Biz bu hâkimlere niye güvenmiyoruz? Bu hakimlerin olmadığı,
birinci sınıf ve birinci sınıfa ayrılmış
hâkimlerin olmadığı yerde eski sistem devam edecek.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Ayıp ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Ee, eski sistem zaten devam ettiğine göre bugün bu kanunun yürürlüğe
girdiği günden itibaren bu hâkimler görevlerini yapmaya devam edecek,
hiçbir şey değişmeyecek ki. Yani biz devletin bu kadar
imtihanlarından geçmiş, atanmış, mümtazen terfi etmiş
hâkimlerine neden güvenmiyoruz?
Seçim şeffaf. AK
PARTİ bütün seçimleri, bu yirmi yıldaki tüm seçimleri milletle
kurduğu gönül bağlarıyla kazanmıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Hiçbir seçimde bu
şekilde bir tespiti olmamış, böyle bir imkânı ve arzusu
olmamıştır. Biz oyu milletten alırız,
anamızın ak sütü gibi helal oylarımızla da, milletin
oylarıyla iktidara gelir ve yönetiriz; bunun dışında hiçbir
amacımız, arzumuz, gayemiz olamaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Çalamayacaksınız,
çalamayacaksınız! Milletin oyunu çalamayacaksınız
artık, milletin oyunu çalamayacaksınız!
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) O zaman niye korkuyorsunuz? Getirin
Cumhurbaşkanlığı kelimesini, niye korkuyorsunuz o zaman?
Korkmayın, getirin!
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Efendim, barajlar neden yüzde 10dan yüzde 7ye düşürülmüş, 5
olmamış. Söz söylenebilir,
ALİ ŞEKER
(İstanbul) 3e, 5e bakmayın, kaldırın.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Ama sonuç itibarıyla, bu memleketin yaşadığı
tecrübeler var, siyaset tecrübeleri var; bu tecrübeleri görmezden gelmek, yok
saymak diye bir husus da söz konusu değil.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) -
Gençlerin haklarını yediniz, kul haklarını bu zamana kadar.
Seçimde de mi hak yiyeceksiniz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
FETÖ terör örgütünün 2011 seçimlerinde MHPye bir sürü kumpas kurup
onların baraj altında kalmasını arzu ettiği dönemde
bile Milliyetçi Hareket Partisi barajı aşmış,
yıkmış gelmiş, bu süreçlere hep beraber destek
vermiştir. Bizim, milletin oyundan başka hiçbir şeye
talipliğimiz yok; açık ve net. Bunu düzenlemek de en makul ve
meşru bir husustur.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sizin grup niye yok, sizi niye dinlemiyor?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Bunun dışındaki diğer konular: Neden grup kurma konusuna
karşı çıkıyorsunuz ve iki kongre yapmamış
partilerin seçime girmesine engel teşkil ediyorsunuz? Siyasi Partiler Kanunu
gereğince, kongreler iki yıldan önce, üç yıldan sonra olamaz.
Bu, ne demektir? Üç artı üç, altı yıl kongre yapmamış,
hiçbir noktaya gitmemiş, âdeta merkez organları seçimsiz ve yetkisiz
hâle gelmiş parti -kuruluş amacı seçimlere girerek belediyeyi,
ülkeyi yönetmek olan parti- hiçbir sürece girmiyor ve kongresini
yapmıyorsa, bu parti bunları ihmal ediyorsa elbette ki seçimlere
girmemeli; bundan daha makul bir teklif olamaz ki. Kimse kongresini yapmayacak,
süreçlerini yönetmeyecek, kanuna uymayacak, sonra Ben geldim, devam
ediyorum... Bu sefer de 25 parti var; 30 olur, 40 olur. Bu kadar,
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sen nasıl savunuyorsun böyle?
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) 2003 seçimlerine siz nasıl girdiniz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Diğer bir konu, sandıklara bir başka partinin üyesinin
yazılması meselesi. Ben ilçe başkanlığı
yaptım, Çankaya İlçe Başkanlığını,
Türkiye'nin en büyük ilçesi. Bir partiden ayrılan bir kişi olur
-eskiden, teşkilat başkanlığı, bir başka görev
olur- partinin bütün harddisklerini alır, gider bir başka partiye,
o parti adına, harddisklere koyar ve seçim kurullarına verirdi;
bunu defalarca yaşamış birisiyim. Bir bakarsınız ki
sizin
KEMAL ZEYBEK (Samsun)
Millet temiz, millet temiz. Kirli işlerinize milleti alet etmeyin.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) -
Eski sistemde çok daha zordu, şimdi Yüksek Seçim Kurulu ve Yargıtay
elektronik ortama geçtiği için bunlar çok daha azaldı. Bu tür
sıkıntılar oluyordu. O zaman, kişi bir başka yerde
gösterildiği için oraya da gitmiyor, oy kullanamıyor. Oy
kullanmasını temin etmekten, seçmenin iradesini sandığa
yansıtmaktan, bunu düzenlemeyi hedef almaktan daha doğal, daha
meşru, daha hukuki ne olabilir ki buna karşı çıkabilir ve
bunun altında bir başka şey ararız? Ben bunun da
haksız bir husus olduğunu siz saygıdeğer
milletvekillerimize söylemek isterim.
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Seçmenin iradesini yok saydınız İstanbul
seçimlerinde.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Bugüne kadar niye aklınıza gelmedi?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Bunların hepsi aklımızda değerli arkadaşlar.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Yirmi sene sonra mı aklınıza geldi?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) -
Biz seçimi ne zaman yaptık? 24 Haziran 2018de. 2018den bugüne kadar
seçim mi yaptık? Yok. Bakın, AK PARTİnin bu memlekete
getirdiği en büyük kazanımlardan biri de istikrar. Seçim ne gün
olacak? 18 Haziran 2023te.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Niye o zaman hâkimleri üç ay içinde
değiştiriyorsunuz? Daha iki yıl görev süreleri var, niye
değiştiriyorsunuz madem?
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Anayasa ne diyor? Seçim kanunları bir yıl öncesinden yürürlüğe
girmeli ki uygulanabilsin. İşte, seçime bir yıldan daha az bir
süre kaldı, bu mantıklı süreçte kanunumuzu düzenliyoruz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Daha fazla kaldı.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) -
Bu milletin ferasetine güvenin, bu milletin vicdanına güvenin.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Her dört senede bir kanun mu düzenlenir ya?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) -
Bu millet algılara oy vermez, bu millet ajanslara oy vermez, bu millet
sosyal medya hashtaglerine oy vermez; bu millet arkasında dimdik
duracağı, bugün Ukrayna savaşında her iki tarafın
birden ayakta alkışlayacağı büyük liderlere oy verir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ukraynadan ekmek çıkmaz!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - O
nedenle de biz büyük bir liderin arkasında yürüyoruz, Allahın
izniyle bu kanunla da 2023te yürümeye devam edeceğiz diyorum. Bu kanunun
aziz milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar adına
ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Abdul Ahat
Andican.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ABDUL AHAT ANDİCAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
ülkede şeffaf, adil ve eşit koşullarda yapılan seçimler
demokrasinin temelidir, ruhudur. Bunun bu şekilde
gerçekleştirilebilmesi için de, kuşkusuz, demokratik hukuk devletinin
prensiplerine uygun, seçim hukukuna uygun, onun genel ilkelerine uygun ve her
şeyden önemlisi, Anayasaya uygun bir seçim kanununun olması zorunludur.
Şimdi, bugün, Cumhur
İttifakı bileşenlerinin yaklaşık iki yıldır
üzerinde çalıştıkları bu teklifi incelediğimizde,
iktidarın çıkarlarına hizmet etmenin ötesinde, demokratikleşme
ya da seçim hukukuna katkı bağlamında herhangi bir şey
yapmadığını görüyoruz. Yüzde 7ye indiriliyor seçim
barajı; bunu, sözde, demokratikleşme çerçevesi içerisinde
tanımlama eğilimi var. Bütün dünyada ortalama yüzde 3 olduğu
daha önce bu kürsüde birçok arkadaş tarafından söylendi. Demek ki
burada demokratikleşme vesaire gibi veya demokratikleşmeye katkı
gibi bir ilgi ya da alaka yok. Yüzde
2018 seçimlerinde getirilen
ittifak sisteminden vazgeçildiği görülüyor. Bunun nedeni de tabii belli,
küçük partilerin bir anlamda temsil edilemeyeceği bir altyapı
oluşturulmaya çalışılıyor. Şimdi, böyle bir yasal
düzenlemeyi getirdiğiniz zaman, sizin gerçekten, küçük partilerle ilgili,
onların demokrasi için çok önemli bir faktör olduğu ya da Mecliste
şu ya da bu şekilde temsil edilmeleri gerektiği konusunda bir
inancınızın olmaması gerekiyor. Nitekim, bu şey de
sonuç olarak bunu gösteriyor.
Mecliste grup kuranların
seçimlere girmemesi konusu... 2018 yılında İYİ Parti olarak
biz bu deneyimi yaşadık. Yüksek Seçim Kurulu yoluyla, onun
aracılığıyla seçimlere sokulmayacak idik ve bu, 20
kişilik grup kurma veya grubu olma yöntemiyle girebildik. Benzer bir
durumun 2002 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi için de geçerli
olduğunu unutmamak lazım. Bu tip düzenlemelerle halkın
iradesinin önüne geçmek mümkün değil.
Teklifin 5inci, 6ncı
maddelerinde ilçe seçim kurullarıyla ilgili kıdemli hâkim meselesi
var. Burada arkadaşlar, özellikle iktidar tarafından arkadaşlar
dediler ki: Bunların birinci derece hâkim olabilmeleri için on yıl
deneyimleri olması lazım, niye güvenmiyorsunuz? Değerli
arkadaşlar, bir şeyi unutuyorsunuz veya bir şey söylenmiyor:
Adalet ve Kalkınma Partisinde üyelik yapmış veya bir
şekilde parti içerisinde bulunmuş avukatların, avukatlıkta
geçen sürelerinin 2/3ü kıdeme sayıldı yani
dolayısıyla söylendiği gibi değil durum. Şimdi, bugüne
kadar kıdemli hâkim uygulamasının hangi zararı görüldü de
böyle bir yönteme başvuruluyor? Buradaki temel amaç, iktidar bu
kurulları siyasileştirmek istiyor, siyasallaştırmak istiyor
çünkü iktidar bunun tadını aldı, YSKyi
siyasallaştırmanın tadını aldı. Nerede aldı?
2017 referandumunda sandıkların kapanmasına on beş dakika
kala o mühürsüz oyların kabul edilmesiyle veya kabul edileceği
kararının verilmesiyle -2,5 milyon oy verildi- referandum geçti.
Başka? Başka bir örnek de 2019 İstanbul seçimleri. Yani
dünyanın hangi seçim sistematiğinde bir zarfın içerisine 4 tane
oy koyuyorsunuz, bunların 3ü uygun kabul ediliyor, 1 tanesi
tekrarlanıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir anlayış
olabilir mi? (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Demek ki 1 tanesinde
sıkıntı varmış, 1 tanesinde sıkıntı
varmış demek ki.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Yani bunu ancak Yüksek Seçim Kurulunu
siyasallaştırdığınız takdirde yapabilirdiniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hiç alakası yok, hiç
alakası yok.
BAŞKAN Hocam, Ahat
Bey, buyurun.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) İşte, bu nokta kurulları da
siyasallaştırma arzusunun gereğidir.
Vakit olmadığı
için fazla ayrıntıya giremeyeceğim ama
Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması
meselesi de bir garabet. Değerli arkadaşlar, bunun için çok şey
söylendi, çok fazla konuşmaya gerek yok ama bir halk atasözü var, bir halk
atasözü var.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Halk atasözü olmaz, atasözü atasözüdür.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Ne diyorlar, ne diyor daha doğrusu? Halk, vatandaş diyor
ki: Bu paylaşımı kurt yapmaz kuzulara şah olsa. Kuzulara
şah olsa bu paylaşımı kurt yapmaz. diyor. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Yani siz devletin bütün
imkânlarını kullanacaksınız; karşınızdaki
adamlar, adaylar her şeyde yasaklı olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Saygısız ya! Saygısız yani!
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Öyle bir şey yok diyoruz ya, öyle bir şey yok.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Ha, şimdi, arkadaşlar
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Necip Fazılın sözü o, Necip Fazılın sözü. Eski
Bakanlık yapmış birisin.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Önemli değil, önemli değil; sonuçta, vatandaşın
söylediği söz.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Ama onun yani.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Onun yani, onun.
İSMAİL
TATLIOĞLU (Bursa) Aferin, aferin (!)
ERHAN USTA (Samsun)
Alkış size, hakikaten alkış yani. Her tarafınız
bu kadar açıkken bulduğun açığa bak! Helal olsun sana!
Tebrik ederim! Tebrik ederim!
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Bu kadar yanlışı söylerse o kadar
söyleyeceğiz tabii.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah
olsa/Yaşasın kefenimin kefili karaborsa! Karaborsayı da
getirdiniz.
ERHAN USTA (Samsun) Necip
Fazıl halkın ta kendisi.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Biz ona, Necip Fazıla saygı duyuyoruz; bizim
başımızın tacı.
ERHAN USTA (Samsun)
Halkın ta kendisi o da.
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, konumuz bu değil. Yani
burada bir şeyi daha söylemek istiyorum. Arkadaşlar diyorlar ki: O yasa
çıkmış, Sayın Cumhurbaşkanı buna uyacak. Yahu
Bu ülkenin Anayasasını kabul etmiyorum; Anayasa Mahkemesinin
verdiği karara saygı duymuyorum, kabul etmiyorum,
uygulamıyorum. diyen bir Cumhurbaşkanının bu sözü edilen
yasalara uyacağını mı düşünüyorsunuz? Bu kadar saf
olabilir misiniz? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ İHSAN YAVUZ
(Sakarya) Uygulamıyorum. diyen biri yok. Olur mu? Kabul etmemek
başka bir şey.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Kabullenmemek başka şey, yanlış ya!
ABDUL AHAT ANDİCAN
(Devamla) Dolayısıyla bunları bırakın
arkadaşlar, deyin ki: Biz kendimize uygun bir yasa yaptık
kardeşim, çoğunluğumuzla da bunu geçireceğiz, siz de buna
mecburen uyacaksınız. Bunu söyleyin. Bu kadar gürültü
patırtıya gerek yok, bu kadar konuşmaya da aslında gerek
yok.
Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım, sadece
kayıtlara geçmesi açısından ifade ediyorum ki bu iddiaların
hiçbirine katılma imkânımız mümkün değildir. Gerekçelerini
de arkadaşlar açıklamışlardır defaatle.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ama Cumhurbaşkanı söyledi, AİHM kararı bizi
bağlamaz. dedi.
BAŞKAN Sayın
Aydın, neredesin?
ERKAN AYDIN (Bursa)
Buradayım.
BAŞKAN Seni ihmal
ettik.
Buyurun Sayın
Aydın.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, kronik
rahatsızlığı olan hastaların ilaç tedariğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, pandemi başladığından beri
-yaklaşık iki yıldır- kronik
rahatsızlığı olan hastalar hastaneye ve aile hekimliklerine
gitmeden reçetelerini eczanelerden temin edebiliyorlardı, bu da hastalar
için gerçekten büyük kolaylıktı; hem kalabalığa
karışmıyorlar hem de bir yakını, hasta evden
çıkmadan bu ilaç tedarikini yapabiliyordu. Ancak bu uygulama 1 Nisanda
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sonlandırılıyor. Pandemi
henüz tam olarak bitmiş değil, hastalıklar ve ölüm oranları
tamamen sıfırlanmış değil; bunun en azından yaz
aylarına kadar uzatılması hem hastalar hem yakınları
açısından son derece önemlidir.
Buradan hem Sosyal Güvenlik
Kurumuna hem Sağlık Bakanına çağrımdır: Bunu en
azından yaz ayına kadar uzatsınlar ki hastalar mağdur
olmasınlar diyor, saygılar sunuyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul
Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile
91 Milletvekilinin Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili
Sayın Ahmet Şık.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET ŞIK
(İstanbul) Herkese merhaba.
Bu kürsüden muhalefet
adına seslenen herkes size yasaları, hukuk normlarını,
uluslararası sözleşmeleri anlatıyor; yurttaş menfaatinden,
halkın önceliklerinden söz ediyor ama hepsini kulak arkası
ediyorsunuz çünkü amacınız belli: Saraydaki şahıs ve
şürekâsı ülkeyi istediği gibi yönetsin; bir avuç patrona,
zengine tüm kaynaklar peşkeş çekilsin; ülkenin güzide kurumları
liyakatsiz, hak etmeyen yandaşlarınızla doldurulsun.
Cukkayı götüreceğiz. diye züccaciyeci dükkânındaki fil gibi
önünüze gelen kurumu, yapıyı devirdiniz. Şahsi hedeflerinizin
önünde duran her kurumu, kişiyi, vicdanlı yurttaşı yerle
bir etmeye çalıştınız; ülkenin dibine kibrit suyu döktünüz.
Ucube bir sistemle her şeyi, herkesi esir aldınız; her
adımı kendinizi ve açgözlü azgın bir
azınlığı semirtmek için attınız; ülkenin neresine
dokunduysanız kuruttunuz. Memlekette herkes adalet, eşitlik
arıyor; Barınamıyoruz. diyen öğrenciler, Yaşamak
istiyoruz. diyen kadınlar, Geçinmek istiyoruz. diyen işçiler,
Açız. diyen işsizler, umutsuzluğa sevk edilen gençler. Peki,
suçlusu kim? Öğrenmek istiyorsanız aynanın
karşısına geçip kendinize Bizler nasıl insanlarız?
sorusunu sorun, bakalım ne yanıt bulacaksınız? O
yanıtın altından kalkabilecek misiniz göreceğiz ama
yanlışın, yalanın, riyanın yanında durmaya devam
edeceğiniz için, örttüğünüz her şeyin altında
kalacaksınız. Bu yüzden size vicdanınız,
dürüstlüğünüz, adaletiniz ve hakkaniyetiniz kadar ömür diliyorum.
Bilmelisiniz ki artık
deniz bitti, sahte tarih yazımının sonuna geldik; Erdoğan
gidici, siz de yanında paketsiniz. Türkiye'de devletin bildiğimiz
kuralıdır: Kurbusultan, ateşisuzan. Yani sultana yakın
olan ateşe de yakındır. Şimdi de hesabı ödeme
zamanı. Biz konuştuklarımızın arkasında dururken
siz arkasından konuştuklarınızın yanında durmaya
devam edeceksiniz. Bu yüzden, iktidar vekillerine seslenmenin bir manası
yok. Dolayısıyla, yeni bir Ali Cengiz oyununun parçası olan
seçim yasasına dair değişikliklerin neden yapılmak
istendiğini sizden hesap soracak olan yurttaşlarımıza
anlatacağım.
Seçimi seçim olmaktan,
hâkimleri hakem olmaktan çıkarmak için yasayı değiştirmek
istiyorlar çünkü onlar için sandık, halkın menfaatlerini korumaya,
gözetmeye talip olma yeri değil. Güçlerini suç
ortaklığından devşirip kişisel menfaatleri için, bu
kadar zengin kaynakları olan bir ülkeyi yoksulluğa ve sefalete mahkûm
ediyorlar. Seçimleri de halka karşı işledikleri bu
suçlarına meşruiyet sağlamanın aracı olarak gören bir
zihniyete sahipler ve korkuyorlar. İşledikleri suçların
cezasını bildiklerinden, bu ülkedeki dürüst ve cesur insanların
varlığının kötülere cehennem olduğunu bildiklerinden
çok korkuyorlar. Bu yüzden seçim kanunuyla da gerekirse başka kanunlarla
da oynarlar; buna mecburlar çünkü onlar için, kanun yapmak, suç işlemeyi
meşrulaştırmak demek. Düşünsenize, mafya dedikleri adam
İçişleri Bakanının suçlarını ifşa ediyor, bu
düzen içerisindeki herkesin gırtlağına kadar suça,
yolsuzluğa, hırsızlığa batmış olduğunu
anlatıyor ve bu ülkede hukuka bağlı ve ahlaklı bir tek
savcı çıkıp da soruşturma açmıyor. İşte, son
yirmi yılda ülkeyi getirdikleri yer burası.
Yoksullara fıtrat, ezan,
dua, bayrak; kendilerine gemicikler, üçer beşer maaşlar, örtülü
ödenekler, milyonlarca, milyarca dolarlık cukkalar.
Sıkıştıklarında Ezanlar susmayacak, bayraklar
inmeyecek. dedikleri ne biliyor musunuz? Bayrağı ortalığa
saçılan pisliklerini örtmek, ezanı da işledikleri suçları
anlatanların sesini bastırmak için kullanıyorlar çünkü bu
iktidar yoksulun millî, manevi duygusunu, zenginin de parasını
seviyor. Emekçiler günden güne eriyen asgari ücretle nefes almaya
çalışırken kendileri ve yandaşları on binlerce
liralık üçer beşer maaş alıyor. İnsanlar yoksulluktan
intihar ederken, soğuktan evlerinde ölüyorken sarayın sadece
ışıkları için her ay milyonlarca lira ödeniyor.
İtibarları, arabaları, ışıkları, evleri, bu
ülkenin çocuklarının açlığından, yurttaşların
canından çok daha önemli bunlar için.
Yolcu ve geçiş garantili
havalimanları, köprü ve otoyollarla sürdürülebilir soygun düzeni devam
etsin istiyorlar. Yurttaşların vergilerinden her ay milyonlarca
lirayı yandaş şirketlere aktarmaya devam ederlerken halk ucuz
ekmek kuyruğunda beklemeye devam etsin istiyorlar. Gençleri geleceksiz ve
umutsuz bırakmaya, ağaçlarımızı kesmeye, derelerimizi
kurutmaya devam etmek istiyorlar. Ezcümle, Türkiye Cumhuriyeti eğer bir
hukuk devleti olsaydı hapiste; eşitlikçi, adil bir cumhuriyet
olsaydı siyasetin çöplüğünde olmaları gerekenler maalesef
iktidarda.
Başta da dedim ya,
artık işiniz bitti, sizi siyasetin çöplüğüne göndereceğiz;
yıllardır uyguladığınız şiddete,
baskıya, zulme rağmen size boyun eğmeyen milyonlarla birlikte
göndereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
AHMET ŞIK (Devamla)
Teşekkürler.
İktidarın
karanlığa boğduğu sokakları aydınlatan
kadınlarla, gökkuşağının her renginden, her
kimliğinden LGBTİ+larla, toplum hayatına
katılmasını bile çok gördüğünüz engellilerle, her
Nevrozda yeni bir umut ateşi yakan Kürtlerle, okullarından
hukuksuzca atıldıkları hâlde bilim üretmeye devam eden
hocalarımızla, üniversitelerinin işgal edilmesine direnen
gençlerle, beyaz yakalısıyla, kuryesiyle, fabrikada çalışanlarıyla,
emeğinin sömürülmesine itiraz eden tüm emekçilerle, bedenleri ve
ruhları sömürülen göçmenlerle, pandemi boyunca her türlü
fedakârlığı yapan ancak bugün bu ülkeden gönderilmeye
çalışılan hekimlerimizle, polis ve jandarma şiddetine
rağmen ağacını, doğasını, deresini korumaya
çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan
göndereceğiz.
Yasayı istediğiniz
gibi değiştirin. Biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya
geliyoruz; sizin devriniz bitti, saray çökecek, saltanatınız bitecek.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap yok.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
21.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
321 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Grup Başkan
Vekillerimize çok teşekkür ediyorum. Sayın Bülbül, Sayın Usta,
Sayın Özkoç, Sayın Oluç, Sayın Akbaşoğlu; hepinize
teşekkürler.
Gündemimizde başka bir
iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 31 Mart 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı
akşamlar.
Kapanma Saati:
21.03