TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
75inci Birleşim
5 Nisan 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrıdaki
sağlık yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, şeker ve çay fiyatlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Ankarada toplantı,
gösteri hakkı ve idari iletişime ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Konya
Milletvekili Esin Karanın, Başbuğ Alparslan Türkeşin
vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Murat Çepninin, 30 Ekim 2020 İzmir depreminde evleri
kullanılamaz hâle gelen 80 bin insanın mağduriyetine
ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye
Milletvekili İsmail Kayanın, 5 Nisan Avukatlar Gününe ve ramazan
ayına ilişkin açıklaması
4.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, uygulanan yanlış para ve faiz
politikalarının ülkeyi getirdiği duruma ilişkin
açıklaması
5.- Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, kampüste ve yurtta kalan
üniversite öğrencilerinin yemek sorununa ilişkin açıklaması
6.- Konya
Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, banka kârlarına ilişkin
açıklaması
7.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, 5 Nisan Avukatlar Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersinde Huzurkent
Bahşiş Mahallesinde yapılan parka ilişkin
açıklaması
9.- Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, 5 Nisan Avukatlar Gününe ilişkin
açıklaması
10.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, Başbuğ Alparslan Türkeşin
vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursada bitmeyen
projelere ilişkin açıklaması
12.-
Muğla Milletvekili Burak Erbayın, 5 Nisan Avukatlar Gününe
ilişkin açıklaması
13.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, toplumun
kutuplaştırılmasına ilişkin açıklaması
14.- Bursa
Milletvekili Yüksel Özkanın, ülkede yaşanan enflasyona ilişkin
açıklaması
15.- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Başbuğ Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
16.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Başbuğ Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne ve dün
açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin açıklaması
17.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Tarım ve Orman
Bakanlığının orman yangınlarıyla mücadeledeki
zafiyetine ilişkin açıklaması
18.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehirin Ürgüp
ilçesi Temenni Mahallesindeki iş merkezi projesine ve Mazı köyünde
yapılacak maden ocağına ilişkin açıklaması
19.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, gelişme çağındaki
çocukların yeterince beslenemediğine ilişkin
açıklaması
20.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, 5 Nisan Avukatlar Gününe
ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Başbuğ Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne ve 5 Nisan
Avukatlar Gününe ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, ülke yönetimindeki keyfîliğe
ilişkin açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Başbuğ Alparslan Türkeşin
vefatının 25inci yıl dönümüne, 4 Nisan Deniz Şehitlerini
Anma Gününe ve millî sporcularımızın uluslararası
organizasyonlardaki başarılarına ilişkin
açıklaması
24.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Kırım Tatar Türk halkının
millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlunun Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından Nobel Barış Ödülüne aday
gösterilmesini İYİ Parti olarak önerdiklerine, Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne, 4 Nisan Deniz
Şehitlerini Anma Gününe, Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşanın
vefatının 122nci yıl dönümüne, 4 Nisan Sokak Hayvanları
Gününe, 5 Nisan Avukatlar Gününe, Kahramanmaraşa İstiklal
Madalyası verilişinin yıl dönümüne, Doğu Türkistanın
Barın kasabasında gerçekleştirilen katliamın 32nci
yıl dönümüne ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
Libyalı çocuklarla ilgili geçen hafta yaptığı
açıklamaya ilişkin açıklaması
25.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 5 Nisan Avukatlar
Gününe, İdris Balukenin Sincandan Edirneye Hasbıhal-Name
adlı yeni çıkan kitabına, Yüksekova Belediyesinin kapalı
ihaleyle satışa çıkardığı taşınmazlara
ve cezaevlerinde mahkûmlara gelen elektrik faturalarına ilişkin
açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 5 Nisan Avukatlar Gününe,
mahkemede iddia makamı ve savunma makamının aynı zeminde
görev yapması gerektiğine, çoklu baro uygulamasına ve CHP
Grubunun avukatlık mesleğinin sorunları konulu Meclis
araştırması önergesine ilişkin açıklaması
27.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, tüm İslam âleminin ramazan
ayını tebrik ettiğine, Muhsin Yazıcıoğlunun ölüm
yıl dönümüne, Alparslan Türkeşin vefatının 25inci
yıl dönümüne, 5 Nisan Avukatlar Gününe ve Genel Kurul gündemine
ilişkin açıklaması
28.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Batman ili Kozluk
ilçesi Gümüşörgü (Timok) köyüne Valilik kararınca giriş
çıkışların yasaklanmasına ve bu köyde yaşayan
Yahya Karabaşın gözaltı süresince yaşadığı
işkencelere ilişkin açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, ülkemizde son zamanlarda avukatlar arasında
arttığı gözlenen intihar vakalarının, maruz
kaldıkları şiddet olaylarının ve
avukatlarımızın içinde bulunduğu ekonomik, psikolojik ve
sosyal sıkıntıların sebeplerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla 5/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve arkadaşları tarafından,
avukatlara yönelik şiddetin önlenmesi ve yaşadıkları
sorunların belirlenmesi amacıyla 5/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP
Grubunun, Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve arkadaşları
tarafından, avukatlara yönelik şiddet vakalarının,
avukatların intiharlarının ve avukatların son dönemde
yaşadığı sosyal ve ekonomik zorlukların nedenlerinin
ve çözüm yollarının araştırılması amacıyla
4/4/2022 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Nisan 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK
PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 322
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 322
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, (2/3786) esas
numaralı Çay Kanunu Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/164)
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Malatya
Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (x)
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, idari teşkilatta
görevli temizlik işçisi kadrosundaki personele ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/60370)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Ukrayna'da bulunan Türk
öğrencilerin akıbetine ve bölgedeki Türklerin tahliyesine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/60380)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun'un, Türk Hava Yollarının
Diyarbakır'a düzenlediği uçuşlarda karekod
uygulamasının kullanılmamasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/60558)
4.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın, Bingöl'ün Tavz bölgesindeki
ulaşım ve altyapı sorunlarına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/60691)
5.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Silopi'de bulunan
tır parkına giriş yapan araç sürücülerinden bağış
adı altında para toplandığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/60698)
6.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, 2018-2022 yılları
arasında Bakanlık tarafından hazırlatılan kamu spotu
sayısına ve bunlar için yapılan ihalelerin bedeline,
2018-2022
yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından kiralanan ya da satın alınan
taşınmaz verilerine,
- Denizli
Milletvekili Yasin Öztürk'ün, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine akaryakıt
ve ulaşım desteği verilmesi önerisine,
- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Kocaeli'nin Darıca ilçesine
bağlı Nenehatun Mahallesi'nin ilkokul ihtiyacına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60790), (7/60791), (7/60793), (7/60794)
7.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun'un, Kahramanmaraş'ın Onikişubat
ilçesindeki taşımalı eğitim sorununa,
- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, okulların güvenlik
sorunlarına ve alınacak önlemlere,
-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, 2021-2022
eğitim-öğretim yılı için ayrılan eğitim bütçesine
ve öğrenci başına harcamalara,
- Uşak
Milletvekili Özkan Yalım'ın, eğitim sektörüne servis hizmeti
veren firmalara akaryakıt desteği verilmesine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60795), (7/60796), (7/60930), (7/60935)
8.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, sarmalık
kıyılmış tütün mamulü ticareti amacıyla gerekli
belgeleri alan kooperatif ve şirketlere ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin cevabı (7/60820)
9.- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemir'in, ülkemizin tarım politikasına ve
çiftçilerin desteklenmelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Vahit Kirişci'nin cevabı (7/60822)
10.- Mersin
Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı'nın, TMO taşıma
ihalelerini alan nakliye firmalarının akaryakıt fiyat
farklarının ödenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin cevabı (7/60828)
11.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, mevsimlik tarım işçisi
kadınların primlerinin devlet tarafından ödenmesi ve
eğitimlerinin devam ettirilmesi için yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin
cevabı (7/60832)
12.- Samsun
Milletvekili Kemal Zeybek'in, gübre desteğinin arttırılması
talebine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Vahit
Kirişci'nin cevabı (7/60834)
13.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, Narince-Gerger il yolu
projesinin akıbetine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/60840)
14.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir öğrencinin okul
nakliyle ilgili sorununa,
-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun'un, eğitim sektörüne
servis hizmeti veren firmaların desteklenmesi talebine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/60933), (7/60934)
15.- Burdur
Milletvekili Mehmet Göker'in, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin şeker üretimine etkilerine ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin cevabı (7/60957)
16.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem'in, özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerine yönelik çeşitli düzenlemelere,
- Bursa
Milletvekili Lale Karabıyık'ın, Muş'un Bulanık
ilçesinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluklara,
- Muğla
Milletvekili Suat Özcan'ın, servis ücretlerinin artırılması
önerisine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in cevabı
(7/61016), (7/61018), (7/61019)
5
Nisan 2022 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Ağrıdaki sağlık yatırımları hakkında
söz isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebiye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrıdaki
sağlık yatırımlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde şahsım adına
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle,
ekranları başında bizi izleyen Ağrılı
hemşehrilerimi, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sözlerime başlamadan önce, tüm İslam
âleminin ramazanışeriflerini tebrik ediyorum.
Yine, biliyorsunuz, bugün, özellikle ülkemizde
olduğu gibi, bütün dünyada adaletin yerine getirilmesinde önemli bir görev
üstlenen tüm avukatlarımızın, hukukçularımızın
Avukatlar Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde Türkiye'de gerek insan hakları gerek
demokratikleşme gerekse ekonomik kalkınma, siyasi ve
uluslararası ilişkiler bağlamında son yirmi yılda yüz
yıllık değişim ve dönüşümlere imza atan bir liderle
imza atmıştır. Bunun son örneğini özellikle Rusya ve
Ukrayna savaşında görmekteyiz. Yaklaşık olarak 25 devlet
adamı, ülke devlet başkanı özellikle ülkemizi ziyaret
etmişlerdir. Bu da Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı
olarak, bir parlamenter olarak gerçekten gurur duyduğum, çok önemli
hususlardan bir tanesidir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Saygıdeğer
milletvekilleri, AK PARTİ iktidarları döneminde özellikle
eğitimden sağlığa, ulaşımdan altyapıya,
tarım ve hayvancılıktan KÖYDES projesine, enerjiden sanayiye,
kültürden spora kadar Ağrımız için her şeyi yaptık,
yapmaya ve takip etmeye devam ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Son yıllarda, ülkemizde, özellikle
sağlık hizmetlerinde çok büyük ivme kazandık. Hele hele
pandemiyle birlikte -her ne kadar muhalefet partileri bizi özellikle Plan ve
Bütçede veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde eleştirse bile- şehir
hastanelerinde nereden nereye geldiğimizi, çok önemli bir merhale
aldığımızı burada söylemek istiyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Millet randevu alamıyor Sayın Vekil, randevu alamıyor.
ERKAN AYDIN (Bursa) - Şimdi aradılar
hastaneden Randevu alamıyoruz. diye.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Bizler, bu
yatırımlardan ilimizde en iyi şekilde faydalanabilmek için
gerçekten elimizden geleni yaptık. Burada, özellikle
Ağrımızla ilgili olarak da yüce Meclisi, sizi hem biraz
bilgilendirmek
Bu anlamda da eğer ilimizi teşrif ederseniz
sağlık hizmetlerinde neler yapıldığını da
orada kendi gözlerinizle görmüş olursunuz.
2018 yılında 450 yataklı
Ağrı Devlet Hastanesini hizmete açtık. Hamdolsun, hastanemizi
özellikle bütün birimleriyle -inanın, diyaliz ünitesi, anjiyo, tomografi,
MR- özellikle nitelikli yatak kapasitemizi yüzde 90lara yakın
artırdık ve artırmaya da devam ediyoruz. Sağlık
Bakanlığımıza ben burada da teşekkür ediyorum;
özellikle, burada imzalanan afiliasyonla birlikte ilimizdeki Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi ile Ağrı Devlet Hastanemizin
afiliasyonunu gerçekleştirdik ve bundan sonraki süreçte de özellikle
akademisyen konusunda ki bizim bütün halkımızın serzenişi o
konudaydı: Ya, hiç akademisyenimiz yok. Afiliasyondan sonra 14
akademisyen kadrosu ihdas ettik; bunlardan 4ü profesör, geri kalanı
doçent ve diğer akademisyen kadrolarımız geldi; şu anda 4
profesörümüz ilimizde görev yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine, 2019
yılında anjiyo ünitemizi hastanemize kazandırdık.
Şimdiye kadar yaklaşık olarak iki yıl içerisinde ilimizde 3
binin üzerinde anjiyo işlemini gerçekleştirdik. Yine burada ilk kez
açık kalp ameliyatını Ağrı Devlet Hastanemizde
gerçekleştirdik. Ben özellikle burada, başta -İstanbulda-
hemşehrim Başhekimimiz Sayın Koçyiğit ve Sağlık
Bakanımız olmak üzere teşekkür ediyorum.
Yine aynı şekilde, akciğer
ameliyatını, rezektif cerrahiyi -burada İsmail Hocam da var, o
da şey yapıyor- başarılı bir şekilde
gerçekleştirdik.
Yine, hastanemizde yoğun bakım yatak
sayımızı 18den 74e çıkardık. Hani,
bazıları der ya Özellikle Ağrı Devlet Hastanesinde veya
Ağrıda hekim yok. diye; ilimizde özellikle, an itibarıyla,
şu anda 548 hekimimiz görev yapmaktadır. Bununla birlikte, 103üncü
Dönem Devlet Hizmeti Yükümlülüğü atamasıyla da 66 hekimimizin
ataması yapılmıştır; inşallah onlar da en
kısa süreçte gelip görevlerine başlarlar.
Değerli milletvekillerimiz, bunun yanında,
Ağrı ilimizde özellikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Burada,
huzurlarınızda da Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez
daha teşekkür ediyorum. 2021 yılında Ağrı Tıp
Fakültemizin temelini attık. Şu anda 106 öğrencimiz, Erzurumda
Atatürk Üniversitesinde, hizmet binamız bitinceye kadar öğrenimlerine
devam ediyor. Biz geçen sene temelimizi attık, inşallah bu sene
bitirmeyi hedefliyoruz. Bundan sonraki süreçte bizim öğrencilerimiz de
ilimize gelip orada öğrenimlerine devam edecekler. Yani, bu bitti mi?
Bitmedi; sağlık hizmetlerinde özellikle söylemek istiyorum.
Bakın, önümüzdeki ay, 6 Mayıs 2022
tarihinde, Allah bir sıkıntı vermezse, 200 yataklı
kadın doğum ve çocuk hastanemizin temelini atıyoruz. Buradaki
temel hedefimiz yerinde hizmet.
Radyoterapi yerleşkesinin aynı tarihte
yine ihalesi yapılacak. Bundan sonraki süreçte de bu yatırımlar
hızlı bir şekilde devam edecek. Ve yine, aynı şekilde,
radyoterapi bölümüne piyasa değeri eski parayla yaklaşık olarak
50 trilyon lira paramız çıktı; LINAC radyoterapi
cihazımız alınacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelebi, teşekkür
ediyorum.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Ben, bu vesileyle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Herkese tekrar hayırlı
ramazanlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
şeker ve çay fiyatlarındaki sorunlar hakkında söz isteyen
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, şeker ve çay
fiyatlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarımda yaşanan
sorunların somut bir örneği de şekerde bugün geldiğimiz
noktadır.
Şeker pancarı, stratejik bir üründü.
Şeker pancarı fabrikalarının satılmaması için
Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerek fabrika önlerinde gerekse
yaptığımız mitingle tepkimizi dile getirdik. Şeker
pancarı, sözleşmeli yapılan bir tarımdır ve çiftçi
gider, fabrikayla üreteceği şeker için kota anlaşması
yapar; daha sonra ürününü götürüp eylül ayında fabrikaya teslim eder ve
bilahare de üründen gelirini sağlar. Şeker pancarı
geçtiğimiz yıl çiftçiden 420 liradan alındı ancak çiftçi,
tonunu 420 liradan teslim ettiği şekerin posasını,
küspesini 600 liradan özel fabrikalardan almak durumunda kaldı. Şeker
pancarından alkol elde edilir, melas elde edilir, küspe elde edilir ve bu
4 ana unsur içinde en önemli faktör de şekerdir.
Geçtiğimiz yıl şeker pancarı
eylül ayında alındı, işlendi, aralığa kadar da
depoya kondu. O arada kasımda şeker fiyatlarına yüzde 25 de bir
zam geldi. Bu yıl ise şekerde karaborsacılığın
başladığını gördük. Bunun nedeni, özelleştirilen
şeker fabrikalarıdır çünkü ülkemizde 21 üründe arz
açığımız var ama şekerde arz
açığımız yok. Geçen yıl 19,5 milyon ton şeker
pancarı yetiştirilmiş, 2 milyon 700 bin ton da şeker elde
edilmiş; bir önceki yıl 3 milyon ton elde edildiği için bir kısmı
da ihraç edilmiş. Buradaki olay, özel şeker fabrikalarının
kamu fabrikalarını zorlayarak şekerin fiyatını bu
önümüzdeki dönem alacakları ürünün fiyatına bugünden
taşımak. Burada yapılan özelleştirme sürecinde Adalet ve
Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekili Mustafa Bey burada diyordu ki:
Şeker fabrikaları özelleştirildiğinde rekabet artacak,
fabrikalardan işçi çıkarılmayacak, bunun yansıması
olarak şeker ucuzlayacak. Ama öyle olmadığını gördük.
Çünkü şeker fabrikalarının konum olarak diğer fabrikalardan
farklı yönü şu: Bulunduğu bölgeye göre üretim maliyeti
farklılaşır, üretim maliyetinin farklılaşması
yanında kendine göre şartlar da oluşturur.
Bakınız, şu anda devletin kotası
yüzde 10 iken, özel sektör fabrikaları kotayı yüzde 5e çekti. Bu
nedenle çiftçiye kota cezaları yazıldı. Onun yanı sıra
özel sektör Şeker pancarını ben istediğim zaman söküp
getireceksin. diyor. Öyle olunca çiftçi, tarlada ürünün firesinin en yüksek
olduğu dönemde pancarı sökmek durumunda kaldığı için
kayba uğruyor. Kamunun elinde şeker fabrikaları olması
gerekirdi. Ortaya çıkan sonuç, tamamen yanlış bir
politikanın ürünüdür. Onun için de bugün, TÜRKŞEKERin kilosunu 10
liraya çektiği şeker, özel sektör fabrikalarında daha yüksek
fiyatla satılmaktadır. Bir yıl öncesi 50 kiloluk torbası
225 lira olan şeker, TÜRKŞEKERde 570 liraya, özel sektörde ise
700-800 liraya gelmiş durumdadır.
İşte iş bilmezliğin
yarattığı sonuçlardan biri de budur. Stratejik bir ürün olan
şeker pancarıyla ilgili yanlış planlama, öngörü;
şekeri de karaborsaya düşürmüştür, olan vatandaşa
olmaktadır, tüketici bu konuda mağduriyet yaşamaktadır.
Şekerin yanında çayın satışı, şu anda ÇAYKUR
eliyle gerçekleşiyor ama bir yıldır ÇAYKUR,
fiyatlarını devlet desteğiyle yükseltmiyor, yüzde 6lık bir
zam yaptı ama şeker gibi, vatandaşı mağdur edecek bir
artışı getirmedi. Yani bir yerde, şeker pancarı
fabrikaları devlette olsaydı sübvanse edilecek, fiyatlar bu kadar
artmayacaktı. Nasıl ki yurt dışından
buğdayın tonu 6.700 liradan alınıp kendi sanayicimize
3.250den veriliyorsa şeker pancarında da bu destek
sağlanacaktı ve şekerde karaborsa noktasında
satışlar olmayacaktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Şu an
şeker pancarından elde edilen şekerin fiyatının
artışı, şekerden mamul tüm ürünlerin fiyatının
artışı demektir. 84 milyon insanı doğrudan
ilgilendiren şeker pancarının üretiminden elde edilen ürünlerin
bugün için geldiği fiyatlar, yarın için kaygı vericidir.
Söylendiği gibi ne şekerin fiyatı ucuzlamış ne rekabet
şartları oluşmuş ne de orada çalışanların
işten çıkarılması engellenmiştir. Ayrıca,
şeker fabrikalarındaki geçici ve mevsimlik işçiler de hâlen
kadro alamamış, mağduriyetleri devam etmektedir. Tarımdaki
yanlış politikalar ne yazık ki tüm hepimize yani tüketici olan
her yurttaşa yansımaktadır.
Şekerde geriye dönüş sağlanabilir,
özelleşen fabrikalar kamulaştırılsın. En azından
şekerin stratejik bir ürün olarak geleceğe taşınması
sağlansın diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ankarada toplantı, gösteri hakkı ve idari iletişim
sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Ankarada
toplantı, gösteri hakkı ve idari iletişime ilişkin gündem
dışı konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili
halkımız; genel olarak mart ayının Dünya Kadınlar
Günü, Tıp Bayramı, Nevroz Bayramı ve anmalarla dolu oldukça
yoğun bir gündemi vardır. Türkiyenin birçok şehrinde olduğu
gibi Ankarada da meydanlarda kutlama, anma ya da protesto yapmak,
yurttaşlarımızın en doğal anayasal hakkı.
Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Anayasa madde 34 gayet açık ancak Ankarada Emniyeti, Valisi bir olup
yurttaşların anayasal haklarını engellemek üzere elinden
geleni ardına koymuyor. 8 Mart mitingi için duyuru yapmak isteyen
kadınlar gözaltına alınıyor. Miting yapılacak alan
için bir yıl Tandoğan olmaz, Anıt Parkta yapın.
deniliyor, ertesi yıl Anıt Parkta yapmaya kalkınca bu sefer
onun için zorluk çıkarılıyor. Hafta içi düzenlenen mitingleri
iş çıkış saatini gözeterek yapmak istediğimizde
Hayır. deniliyor, saat üç ile beş arasında güvenliği
sağlayan kolluk, ne hikmetse beş ile yedi arasında
güvenliği sağlayamaz oluyor. Ülkenin dört bir yanında
yakılan Nevroz ateşi, Ankara'da sakıncalı bulunuyor.
Şimdi, Nevroz kutlaması konusunda konuşmak için
aradığım Validen tam dört gün boyunca yanıt
alamıyorum. Evet, bir il vekilinin valiyle konuşamaması,
gerçekten bu Meclisin itibarını zedeler aslında ve bu nedenle
Meclis Başkanının bu duruma müdahale etmesi gerekir.
Öte yandan, bu kadar yüksek güvenlikli olduğu
iddia edilen bir kentte aslında kimin güvenliği sağlanıyor
diye de sormak gerekir. Tıpkı Mecliste olduğu gibi, her yeri bariyerlerle
çevirerek sadece Cumhurbaşkanı ve şürekâsının
güvenliği mi sağlanıyor Ankara'da? Örneğin, gazeteci bir
kadın, iki gece önce karakolu arayıp kendisini taciz eden iki
aracı şikâyet ettiğinde Yazılı başvurun, biz bir
şey yapamayız. cevabını alıyor plakalarını
alıp bildirdiği hâlde. Kadınların güvenliğini
sağlamayan, yurttaşların en doğal gösteri hakkını
korumayan bir kentte güvenlikten filan söz edilemez.
Ankara'nın sorunları sadece güvenlik,
toplantı, gösteri hakkının engellenmesi değil tabii ki.
Kendi kendine yetebilecek tarımsal üretim kapasitesine sahip bu kenti
betona çevirdiniz. Yaşanabilir bir kentte, nefes alınabilir
topraklarda yaşamak tüm Ankaralıların hakkıdır. Tarihî
Saraçoğlu Mahallesi olsun, ODTÜ ormanını parçalayan rant yolu
olsun, bu şehir için mücadele eden Mimarlar Odasının Ankara
Şubesini hedef almak, aslında bu kente sahip çıkanları ve
hepimizi hedef almaktır.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz
günlerde Danıştay, Atatürk Orman Çiftliği'ne yapılan
sarayın hukuksuzluğunu yani kaçak olduğunu bir kez daha
kanıtladı. Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu,
16 Ocak 2014te yayımladığı ilke kararıyla tarihî sit
alanlarına kamu binası yapılmasının önünü açmıştı.
Ancak Danıştay, Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde
inşa edilen Cumhurbaşkanlığı sarayının
yapımına dayanak olan bu kararı iptal etmişti. Tabii, bunun
üzerine Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu boş durmadı,
arkadan dolandı ve kamu hizmet yapıları ibaresi yerine resmî
kurum yapıları ibaresini kullandı. Sayın Levent Gök bu kararı
-bu değişikliği daha doğrusu- yargıya
taşıdı ve Danıştay savcısı, üç gün önce
Atatürk Orman Çiftliğine inşa edilen sarayın yapımına
temel oluşturan ve sözde kültür varlıklarını koruma görevi
olan Kurulun kararına olumsuz görüş verdi. Savcı, tarihî sit
alanlarında resmî yapıların inşa edilmesinin yasalara
aykırı olduğunu vurguladı.
Ben, bütün savcıları ve hâkimleri
artık korkusuzca ve her alanda hukuku uygulamaya davet ediyorum. Yoksa,
elimizde bir ülke kalmayacak. Tahrip edilen ormanlar, zeytinlikler ve kent
dokusunun yerine asla yenisi konulamıyor.
TÜİKin bile yüzde 61 olarak
açıkladığı enflasyon ve zamlar, herkes gibi
Ankaralıları da olağanüstü etkiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum.
Pazar yerleri boş, üretici de tüketici de çok
zor durumda, mazot fiyatları, doğal gaz, elektrik
faturalarının herkesi yoksullaştırdığı bir
kentle karşı karşıyayız. Evet, Ankara; Türkiyenin
başkenti, sorunlar büyük ve sorunların da başkenti ama
çözümlerin de başkenti olabilir. Öncelikle üretim ekonomisine geçmeliyiz;
işçilik değil, üretim maliyetlerindeki artışın
enflasyonun temel nedeni olduğunu kabul etmeliyiz. Gübre, akaryakıt
gibi girdi fiyatlarını düşürmeliyiz ki çiftçi üretim yapabilsin.
İktidarın tüm halkı tüketen; üretim değil, tüketim
politikalarına karşı çıkış yollarımız
var çünkü HDP var, biz varız.
Sevgili Ankaralılar, hepinizi 10 Nisanda
Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gerçekleştireceğimiz Ankara il
kongremize davet ediyoruz; birlikte değiştireceğiz bu kenti de
Türkiyeyi de.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Kara
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Konya Milletvekili Esin Karanın, Başbuğ Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ESİN KARA (Konya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Daima hedefiniz olsun ve hedefiniz Turan olsun.
Başarı için sebebiniz olsun ve sebebiniz Allah rızası
olsun. Başbuğ Alparslan Türkeş.
Ülküdaşları, evlatları olarak dünyada
iken gölgesini yalnız bırakmadığımız
Başbuğ Alparslan Türkeşin vefatından sonra da
davasının emanetçisiyiz. Allaha, Kurana, vatana, bayrağa ve
silaha yemin eden ülküdaşları vazgeçmedi, vazgeçmeyecek.
Şehitlerimiz, gazilerimiz ve Başbuğumuz emin olsun; bizler,
emanet ve vasiyeti olan davası Turan, partisi Milliyetçi Hareket Partisi
ve ocağı Ülkü Ocaklarını son nefer, son nefes, son damla
kanımıza kadar koruyacak, mücadelesinden kıyamete kadar
vazgeçmeyeceğiz.
Aramızdan ayrılışının
25inci yıl dönümünde Başbuğumuz Alparslan Türkeşi
rahmet, minnet ve dualarla yâd ediyorum; ruhu şad, mekânı cennet
olsun.
BAŞKAN Sayın Çepni
2.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, 30 Ekim 2020 İzmir
depreminde evleri kullanılamaz hâle gelen 80 bin insanın
mağduriyetine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) 117 insanın
hayatını kaybettiği 30 Ekim 2020 İzmir depreminde evleri
kullanılamaz hâle gelen 80 bin insanın mağduriyetleri sürüyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı
Kurum, 200 bin TL kredi limitini 400 bin TLye
çıkardığını açıklamıştı ancak
depremzedeler, 15 bin TL maaş bordrosu isteyen bankalardan eli boş
döndü, 400 bin TLnin aylık ödemesi de 8 bin TL. 80 bin mağdur insan
için 5 bin konut yapıldı, 75 bin konut ise kentsel dönüşüm
kredisinden yararlanmayı bekliyor. Bu şartlarda depremzedelerin kredi
alması, ödemesi mümkün değildir. Seslerini duyurmak için Ankaraya
gelen depremzedelerin talebiyse iki yıl ötelemeli, on sekiz
yıllık düşük faizli kredidir. İktidar şovu
bırakmalı ve talepleri gerçekleştirmelidir.
BAŞKAN Sayın Kaya.
3.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 5 Nisan Avukatlar
Gününe ve ramazan ayına ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Birey ve toplumları hakları konusunda
bilgilendiren, yönlendiren, haklarının korunmasında ve
kullanılmasında onlara yardımcı olan
avukatlarımız, meslek etiğine ve kanunlara bağlı, adaletin
sağlanması hususunda kararlı tavırlarıyla da
toplumumuzca takdir edilmektedir. Hukukun üstünlüğünün
sağlanması ve kamu vicdanının razı olacağı
şekilde adaletin tecelli etmesi yönünde gayret gösteren, başta
Osmaniye Barosu avukatları olmak üzere tüm avukatlarımızın
5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyor ve meslek hayatlarında
başarılar diliyorum.
Tüm İslam âlemine ve çok değerli
hemşehrilerime hayırlı ramazanlar dileyerek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, uygulanan
yanlış para ve faiz politikalarının ülkeyi getirdiği
duruma ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Başkan.
Dün, Bursada Pazarcılar Odasını
ziyaret ettim. Milletin hâli perişan. Tek bir domatesin fiyatı 3 lira
47 kuruş, tek bir patlıcanın fiyatı 4 lira 8 kuruş,
tek bir sivri biberin fiyatıysa 1 lira 72 kuruş. Sadece geçen
yıl aynı fiyata bunlardan
Yönetemiyorsunuz; bir an önce şu
yanlış para politikanızı, faiz politikanızı
değiştirin, yoksa bu millet size sandıkta gereken dersi verecek
diyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
5.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, kampüste ve
yurtta kalan üniversite öğrencilerinin yemek sorununa ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Üniversitelerin açılmasıyla birlikte
öğrencilerin barınma sorununa ek olarak yemek sorunu da
yaşanmakta. Öğrenciler yemekhanelerdeki zamlara, kalite ve porsiyon
düşüklüğüne haklı olarak isyan ediyor. Gaziantep Üniversitesi ve
ülke genelinde eğitim gören çok sayıda öğrencinin üniversite
yemekhanesinde yemeğin erken bitmesinden dolayı iftarda aç
kalması, evlatlarını devlete emanet eden vatandaşlarımız
ve bizleri derinden üzmüştür. Kampüste ve yurtlarda kalan öğrencilere
verilen yemekleri göstermek istiyorum. Bu görüntüleri öğrenci
kardeşlerimiz çekmiş ve soruyorum sizlere: Vicdanınız hiç
sızlamıyor mu? Öğrenciler Bize akşamdan kalan bayat
ekmekler veriliyor, porsiyonlar çok küçük, doymuyoruz. diye veryansın
ediyor. Kalitesiz ve küçük porsiyonlar nedeniyle birçok üniversite
öğrencisi yemekleri yemek istemiyor. Yapılan zamlar
karşısında yemeklerin üç öğün nitelikli olmasını
isteyen öğrenciler ekonomik koşullar nedeniyle yemekhaneyi
kullanıyor. Yemeklerde kullanılan malzemenin kalitesindeki
düşüklük, doğal olarak öğrencinin aldığı verimi
yani öğrencinin eğitim hayatını ve yaşam kalitesini
etkiliyor. Bari, en azından bu mübarek ramazan ayında gençlerimizin
beslenmesine özen gösterelim diyor, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
6.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, banka
kârlarına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, mazota ve gübreye her gün zam geliyor; çiftçi perişan.
Elektriğe, doğal gaza, suya her gün zam geliyor; esnaf perişan.
Pazarda, markette neredeyse bütün ürünler her gün zamlanıyor;
insanlarımız, vatandaşlarımız perişan.
Ulaşıma her gün zam geliyor; insanımız bayramda memlekete nasıl
gideceğini kara kara düşünüyor. Ancak, ülkede ne olursa olsun her
yıl kâr rekorları kıran bankalar kazanmaya devam ediyor. Ülkede
vatandaş âdeta can çekişirken, bu yılın sadece ilk iki
ayında bankalar 39 milyar lira kâr elde etmiştir. Bu soygun düzeni
vatandaşın sofrasından çalarak bankalara yani tefecilere aktarıyor
ancak unutulmamalıdır ki böyle gelmiş, böyle gitmeyecektir;
rantı değil, milleti önceleyen adil bir düzeni mutlaka
kuracağız.
BAŞKAN Sayın Bulut
7.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, 5 Nisan Avukatlar Gününe
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adaletin tecellisi için kutsal bir görev ifa eden
tüm avukat meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutluyor,
mesleğin sorunlarının öncelikli gündem hâline getirilerek, bir
an önce bu sorunlara çözüm üretecek çağa uygun bir avukatlık
kanununun yasalaşmasını diliyorum.
Sayıları her geçen gün artan ve nitelikli
eğitim vermekten bütünüyle uzaklaşmış, ticari bir
mantıkla yönetilen sözde hukuk fakültelerinin sayısının
derhâl sınırlandırılarak, mesleki eğitimin ve mezun
niteliğinin korunması amacıyla gerekli tedbirlerin
alınmasının bütün meslektaşlarımızın
beklentisi olduğunu ifade etmek istiyorum.
Birçok meslektaşımızın asgari
gelir düzeyinde ve çok zor şartlarda mesleğini ifa etmeye
çalıştığı bu iklimde, avukatlık mesleğinin
kendisinden beklenen toplumsal faydayı sağlamaktan her geçen gün
uzaklaştığı bilinmeli, avukatlık mesleğinin
yeniden saygınlığını tesis edecek tedbirler ivedilikle
alınmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Gül
Yılmaz, buyurun.
8.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersinde
Huzurkent Bahşiş Mahallesinde yapılan parka ilişkin
açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) - Seçim
bölgem Mersin'de, Akdeniz Belediye Meclisinde, Huzurkent Bahşiş
Mahallesi'nde yapımı tamamlanan ve henüz ismi olmayan bir parka,
mahalle halkının ve muhtarın talebi üzerine İyi ki
varsın Eren-Eren Bülbül isminin verilmesiyle ilgili önerge CHP, HDP ve
Emek Partisi oylarıyla reddedildi. CHPli grup sözcüsü Muhittin Ertaş
Önerge paldır küldür geldi, istişare yapılmadı. Bu ismin
verilmesi noktasında dayatma hoş bir şey değil, durup
dururken bu şehidin isminin verilmek istenmesi hoş değil.
diyerek reddi savundu. Bu skandal savunmayı kınıyorum.
Şehitlerimizin mekânı
cennet, ruhu şad olsun.
İyi ki varsın Eren; Eren
Bülbül!
BAŞKAN - Sayın
Şahin
9.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, 5 Nisan Avukatlar Gününe
ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) -
İnsan onurunun güçlüler karşısında korunmasının
tarihi avukatlarla başlar. Yapılan düzenlemelerle
itibarsızlaştırılmak, susturulmak istenen avukatlar,
yargının kurucu unsurudur ve bağımsız savunmayı
temsil eder. Avukatlık cübbesi, hem barınak hem çatı hem kalkan
hem de kararlılığın bayrağıdır. Kimsesizin
kimsesi olan, öldürülmek istenen, baskılara uğrayan, dövülen,
işkenceye maruz bırakılan, hak ve özgürlüğe
saldırıya itiraz eden tüm meslektaşlarımın 5 Nisan Avukatlar
Günü kutlu olsun.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün
Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet hâlinde
varlığı kabul olunmaz. sözünün daha da önem
kazandığı günümüzde, inancımız, azmimiz ve
kararlılığımız adalet mücadelesinde galip gelmeye
yetecektir. Bu ülkeye hak, hukuk, adalet ve liyakati biz geri getireceğiz.
Saygılarımla.
BAŞKAN - Sayın
Kılavuz
10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Başbuğ
Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Altaylardan Tunaya, Kerkükten Kırıma
Türklüğün gür sesi, Türk İslam ülküsünün ve büyük Türk milletinin
fikir meşalesi Başbuğumuz Alparslan Türkeş Beyefendiyi
vefatının 25inci yılında rahmetle, minnetle ve hasretle
yâd ediyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum.
Başbuğumuz tabutluklara, zindanlara ve
idam sehpalarına baş eğmemiş, dava aşkını
yüreklerimize ilmek ilmek işlemiştir. Başbuğumuz
yıldırımlardan, kasırgalardan, ufuklardan doğan
güneş gibi Türkün önüne düşen, Ergenekondan Kızılelmaya
ve Turana bozkurtça yürüyen, vatanını, milletini,
bayrağını ve devletini canından aziz bilen, ihanete geçit
vermeyen Türkün ulu Başbuğuydu. Başbuğumuzun emanet
ettiği eserler, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin önderliğinde
şanla, şerefle dalgalanmaktadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
11.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursada bitmeyen projelere ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) AKP,
Bursayı proje çöplüğüne çevirdi. Bursalılar soruyor: 2016da
bitecek. dediğiniz Bursa-Ankara Yüksek Hızlı Tren Projesi bitti
mi? Yenişehire yapacağınız otomotiv test merkezi bitti mi?
Adı var, kendi yok Yenişehir Havaalanı ne işe yarıyor?
Bursada, cuma günü, bitmeyen tren hattında
yürüdük, güzergâh boyunca akıp giden Nilüfer Çayı yıllardır
olduğu gibi zehir akıyor ve yıllardır bunu söylüyoruz.
Müsilaj tehlikesi gözümüzün önünde iken Nilüfer Çayını ıslah
etmek için ne yaptınız? Kent Meydanı-Terminal Tramvay Hattı
ne zaman tamamlanıp faaliyete geçecek? Bursalılar adına soruyoruz:
Bursalılara hak ettiklerini ne zaman vereceksiniz?
BAŞKAN Sayın Erbay
12.- Muğla Milletvekili Burak Erbayın, 5 Nisan Avukatlar
Gününe ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hukukun yok edildiği, adalete güvenin sarsıldığı,
yargının siyasi iktidarın bir aracı hâline geldiği
şartlarda dahi hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancını
kaybetmeden savunmanın onuruna yakışır bir duruş
ortaya koyan, adalet ilkesinden sapmayan tüm avukat
meslektaşlarımın Avukatlar Günü'nü kutluyorum. Adalet
uğruna mücadele ederken hayatını kaybeden
meslektaşlarımı saygıyla anıyorum.
Bugün yargının üstünde kapkara bulutlar
dolaşıyor olabilir, adalet yerine güce biat edenler olabilir ancak
mutlaka bu karanlık günler son bulacaktır. Yargının
bağımsız ve tarafsız olduğu, hukukun üstünlüğünün
yeniden tesis edildiği, avukat meslektaşlarımın hiçbir
baskı altında kalmadan daha iyi şartlarda görevlerini
yapabildiği bir Türkiyeyi yeniden inşa edeceğiz.
BAŞKAN - Sayın Çelebi...
13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, toplumun
kutuplaştırılmasına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Birileri sürekli barış teranesiyle topluma
kutuplaşma dayatarak kendisine siyasi alan açmak derdinde.
Vatandaşlarımız sorunsuz, saygılı biçimde bir arada
yaşıyor, hiç meraklanmayın. Eksiklerimiz var elbette,
düzeltiriz. Bunun için ağaç dikme, tiyatroya gitme, kahvaltı yapma
şirinliklerine ihtiyaç yoktur. 80 milyon vatandaşımız
ayrımsız kardeştir, bunu kimse bozamayacaktır. Burada sorun,
Türk milletini emperyalistlerin, bölücülerin istek ve amaçlarına muhatap
kılmaktır. Barışalım ama bölünelim,
barışalım ama Atatürk demeyelim, barışalım ama
Anayasa ilk 4 maddeyi değiştirelim, barışalım ama
kurucu değerlerden taviz verelim; işte, biz, buna razı
değiliz, buna destek olmayız. O gitsin, bu gelsin.
basitliğiyle devlet yönetilmez diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Özkan...
14.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, ülkede yaşanan
enflasyona ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Faiz sebep, enflasyon sonuç. diyerek ekonominin
kitabını yazdığını iddia eden Sayın
Cumhurbaşkanı, ülkeyi dünya enflasyon şampiyonlar ligine
taşımıştır. TÜİK verilerine göre bile
yıllık tüketici fiyatları yüzde 61, üretici fiyatları ise
yüzde 115 artmıştır. Gerçek enflasyon üç hanelere
ulaşmış olup mutfaklarda yangın artarak devam ediyor.
Zimbabve'den sonra, dünya enflasyon sıralamasında 6ncı ülke
olduk. Ramazan ayında iftar sofrasına et, süt, peynir götüremeyen
milyonlarca aile var. Türkiye Aile Hekimliği Dergisinde yer alan bir
çalışmaya göre, her 4 çocuktan 1inin kilosu çok düşük ve
potansiyel kalp hastası. Kız çocuklarının yüzde 85i, erkek
çocuklarının ise yüzde 81i kansızlıkla mücadele ediyor ve
gelişim sorunları yaşıyor. Yeter artık, çekin elinizi
halkın cebinden.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
15.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının,
Başbuğ Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Partimizin
kurucusu, fikir ve siyaset insanı Başbuğumuz Alparslan
Türkeşi vefatının 25inci yıl dönümünde rahmetle ve
özlemle anıyorum. Bu vesileyle, Başbuğumuzun Hataydaki yol
arkadaşları olan ülkücü şehitlerimiz Mehmet Azına, Yavuz
Çalışkana, Tuncay Terziye, Nebi Soyluya, Yılmaz
Kaymakçıya, Ahmet Hamdi İlkere, Ali Bakıra, Sulhi Aksoya,
Nurettin Çetine, İsa Ortaka, Ali Berekete, Subay Çiftçiye, Mehmet
Bulduya, Mustafa Ekere, Mustafa Şahine, Nadir Ünala, Ahmet Bayraktara,
Ahmet Güleçe, Ali Tatara, Mehmet Gökçeye, Hüseyin Bozdoğana, Cihan
Kurta, Ahmet Topala, Ahmet Sarpkayaya, Hidayet Serte, Hüseyin Çelike,
Hasan Tarcana ve Mehmet Başaka da Allahtan rahmet diliyorum,
ruhları şad olsun.
BAŞKAN Sayın Ok
16.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, Başbuğ
Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne ve dün
açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Türk
dünyasının Başbuğu merhum Alparslan Türkeşi Hakka
yürüyüşünün 25inci yılında rahmet, minnet ve duayla yâd
ediyorum.
Dün açıklanan enflasyon, hayat
pahalılığını ve vatandaşlarımızın
çektiği ekonomik sıkıntıları gözler önüne sermektedir.
Kuşkusuz, bu durum, küresel boyutta yaşanan sıkıntıların
yanında, uygulanan yanlış tarım politikalarının
da bir sonucudur. Tarımsal üretimde girdi maliyetleri çok yüksek
olduğu için tarımda üretim durma noktasına gelmiştir. Ne
yazık ki süt inekleri bile kesime gönderilerek elden çıkarılmaktadır.
Öte yandan tarımsal üretimde nüfus yüzde 7lere düşmüş ve
neredeyse 55 yaş altında üretici kalmamıştır. Bu durum
Türkiye için bir beka meselesidir. Çok değil, yaz sonundan itibaren
vatandaşlarımızın gıda ürünlerine ulaşması
çok daha zorlaşacak ve millî güvenliğimizi tehdit etme noktasına
gelecektir. Buradan yetkililere bir kez daha sesleniyorum: Derhâl, zaman
geçirilmeden gerekli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Girgin
17.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Tarım ve Orman
Bakanlığının orman yangınlarıyla mücadeledeki
zafiyetine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığına:
Muğlanın Marmaris ve Köyceğiz Orman İşletme
Müdürlükleri hizmet alımıyla orman yangını söndürme ihalesi
açtı. Orman yangınlarıyla mücadelenin özel şirketler eliyle
yapılması daha önce denendi ama olmadı. Yangınla mücadelede
en önemli konu, yerinde ve zamanında müdahaledir, bunu da ancak orman
köylüleri yapar, hem orman köylüsü desteklenir hem de ormanı iyi
tanıdığı için yangına daha hızlı müdahale
sağlanır. Ayrıca, yangına müdahale uzmanlık
işidir, yangın işçisi kurum emrinde, güvenceli ve yangın
eğitimi almış kişilerden olmalıdır; yangın
işçisi geçici de taşeron da olmaz, olmamalı. Yangın sezonu
yaklaşıyor ancak havada uçak yok, karada işçi yok. Bir kez daha
soruyoruz: Yangın söndürme uçağı ve helikopteri alımı
yapıldı mı, uçak filosu kuruldu mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
18.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın,
Nevşehirin Ürgüp ilçesi Temenni Mahallesindeki iş merkezi projesine
ve Mazı köyünde yapılacak maden ocağına ilişkin
açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkürler
Başkanım.
Ürgüp ilçemizde kentsel sit alanı olarak ilan
edilmiş Temenni Mahallesinde yapılacak olan iş merkezi, bölge
turizmine, kültürüne ve maneviyatına vurulan, geri dönüşü olmayan bir
darbedir. Ürgüp Belediyesi imar kurallarını yok sayıp
taşınmazın niteliğinin arsa olmasından
faydalanmış, bu durumu art niyetli olarak kullanmıştır.
Bu proje kamu vicdanını rahatsız etmiştir, halkın
tepkisine rağmen yapılıyor olması doğru değildir,
yapılmakta olan inşaat acilen durdurulmalıdır.
Yine, Ürgüp ilçemizin Mazı köyünde
hemşehrilerim maden ocağı istemiyor Hayvanlarımız
maden yemez; arazi ister, ot ister, su ister. diyor, birkaç kişi zengin
olacak diye tarım arazilerinin talan edilmesini istemiyor. Mazı köyü
hemşehrilerimin sesini duyun, onları mağdur etmeyin diyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
19.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, gelişme
çağındaki çocukların yeterince beslenemediğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP, halkımızı
yoksullaştırdıkça açlık orduları büyüyor, aileler
yetersiz besleniyor, gelişme çağındaki çocuklarımız,
gençlerimiz gerektiği gibi beslenemiyor. Yoksulluğa mahkûm edilen
milyonların çocukları artık beslenme çantalarına süt
koyamaz hâle geldi. Okul Sütü uygulamasına hemen tekrar
başlanmalıdır. Devlet, okullarda sadece sabah
kahvaltısı değil, öğle yemeği de vermelidir, hem de
öyle sözde değil, adam gibi çocuk ve gençlerimizi sağlıklı
besleyecek yemekler vermelidir. Yarınımız olan
çocuklarımız aç okula gidiyor, hazine garantili
yandaşlarınıza milyarlarca doları bu çocukların
hakkını çalarak veriyorsunuz. Bu çocukların hakkı, vebali
boynunuzdadır. Gidin, okula giden çocukların beslenme
çantalarına bir bakın, ondan sonra geçiş garantili köprüleri,
uçuş garantili kuş uçmaz, kervan geçmez havaalanlarını
savunun. Bugün milyonların yoksullaşmasıyla zenginleştiğini
sananları yarın dımdızlak bırakacağız,
çalınan her şeyi sahiplerine, bu ülkenin yoksul bırakılan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tutdere, buyurun.
20.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, 5 Nisan
Avukatlar Gününe ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, bugün 5 Nisan Avukatlar Günü; buradan bütün
meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutluyorum.
İktidarın hukuku, demokrasiyi ortadan kaldıran
uygulamaları, yargıda liyakatin ortadan
kaldırılmış olması, hayatı ve mesleği
avukatlar için çekilmez bir hâle getirmiştir. Uygulamadaki antidemokratik
uygulamalar, mesleğini icra eden avukatları görevini yapamaz hâle
getirmiştir. Ekonomik zorluklar, avukat sayısının
hızla artmış olması, enflasyon karşısında
CMK ve adli yardım ücretlerinin erimiş olmasına rağmen,
bağımsız savunmanın temsilcileri olan avukatlar, ülkemizin
her yanında, hak, demokrasi ve hukuk mücadelesini şartlar ne kadar
ağır olursa olsun, bütün zorluklara rağmen yerine
getireceklerdir.
Buradan iktidara açıkça çağrı
yapıyorum. Bağımsız ve serbest çalışan
avukatların mesleklerinin önündeki engellerin kaldırılması
için gerekli çalışmaları yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
pek kısa bir söz buradan, 60a göre mümkün mü acaba?
BAŞKAN Mümkün değil Sayın Tanal,
çok arkadaşımızın o talebi var ama bugün mümkün değil.
Sayın İmam Hüseyin Filiz, buyurun.
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Başbuğ Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl
dönümüne ve 5 Nisan Avukatlar Gününe ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnsanlar yoksulluğa, açlığa,
susuzluğa tahammül ederler fakat adaletsizliğe, hor görülmeye,
aşağılanmaya asla müsaade ve müsamaha göstermezler. diyen
Başbuğ Alparslan Türkeşi vefatının 25inci
yılında rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet
olsun.
Bugün Dünya Avukatlar Günü. Cübbelerinde düğme
olmayan ve hukuk devletinin güvencelerinden biri olan avukatların gününü
kutluyorum.
Son yirmi yılda hukuk fakültelerimizin
sayısı 24ten 89a, avukatlarımızın sayısı
ise 50 binden 170 bine kadar çıkmıştır. Mesleğin
saygınlığının korunması ve gençlerimizin gelecek
kaygısı olmaması için fakülteler ve kontenjanlar gözden
geçirilmelidir. Bugün gelinen noktada, avukatlarımız, insan
haklarının işlerliği ve hukukun üstünlüğünün
savunucuları olmalarına rağmen müvekkiliyle
özdeşleştirilip öldürülmekte, bürosunun kirasını
ödeyememekte, asgari ücret altında
çalıştırılmaktadır.
Bu sorunlar çözülmelidir diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
22.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, ülke
yönetimindeki keyfîliğe ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Saray, keyfine göre ülkeyi yönetiyor. Bir gecede
sırf işlerine geliyor diye seçim yasasını
değiştirenler yıllardır KYK mağdurlarını
görmüyor, bu ülkenin emeklilikte yaşa takılanlarını
görmüyor, işsizlerimizi görmüyor, emeklilerimizi görmüyor, atanamayan
binlerce öğretmen adayımızı,
sağlıkçımızı görmüyor, sağlıkta şiddet
bu kadar artmışken sağlık
çalışanlarımızı görmüyor, intiharların
çaresizlikten ne kadar arttığını görmüyor, kadın
cinayetlerini, çocuk istismarlarını ve tacizlerini görmüyor; 5li
çeteler, yandaşlar, akrabalar, yakınlar şatafat içinde
yaşarken vatandaşlarımız inim inim inliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ettim.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Akçay, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Başbuğ
Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüne, 4 Nisan
Deniz Şehitlerini Anma Gününe ve millî sporcularımızın
uluslararası organizasyonlardaki başarılarına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
4 Nisan 2022, partimizin Kurucu Genel
Başkanı, asker, siyaset ve devlet adamı, Başbuğumuz
Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüydü.
Başbuğ Alparslan Türkeş, ileri
görüşlü, isabetli tespitleri, fikir ve dava adamı vasfıyla
milyonlarca gencin yetişmesine vesile olmuş, bizlere Türk
milliyetçiliği, ülkücülük ve Milliyetçi Hareket Partisi gibi büyük bir
miras bırakmıştır.
Türk milliyetçiliği, Ziya Gökalpın
fikirleriyle sistemleşmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi yapılmış ve
Başbuğ Alpraslan Türkeşin liderliğiyle doktrine
dayalı siyasi bir hareket olarak Türk milletiyle buluşmuştur.
Başbuğ Türkeş, devletin ve milletin
her alanda kalkınması ve güçlü olması için erken yaşlarda
fikir pusulasını oluşturmuş, Dokuz Işık
Doktriniyle milletimize bir düşünce sistemi ve kalkınma modeli
armağan etmiştir. Başbuğ Türkeşin fikir sisteminin en
önemli yönü Türk dünyasının dilde, fikirde, işte
birliğidir. 1992de temelleri atılan, 12 Kasım 2021de ilan
edilen Türk Devletleri Teşkilatı Başbuğ Alparslan
Türkeş'in çağdaş ve akılcı Türk birliği
fikriyatının somut bir iz düşümüdür. Başbuğ Türkeş,
hayatı boyunca gençlere özel bir önem göstermiş, onların millî
bir eğitim müfredatı dâhilinde öğrenim görmelerini arzu
etmiştir. Koşullar ne olursa olsun, eğitim meselesini diğer
meselelerin yanında öncelikli tutmuş, ülkücü teşkilatlar
aracılığıyla da başlattığı eğitim
seferberliğiyle de Türk milliyetçisi bir gençlik yetiştirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Merhum Türkeş, Türk
milliyetçiliğinin siyasi ve toplumsal alana getirilmesine önayak
olmuş ve bu kapsamda bir çığır açmıştır.
İtidalli ve ihtiyatlı siyasetiyle sağduyulu ve
uzlaşmanın iradeli ismi olarak da simgeleşmiştir. Devlet ve
millet hayatındaki karmaşık meseleler karşısında
görüşü ve düşüncesi her zaman merak edilen, hatta isabetli
tavsiyelerine riayet edilen bir lider olarak ortaya
çıkmıştır. Bugün bizler Başbuğ Alparslan
Türkeş'in açtığı yolda kararlı bir şekilde
yürüyoruz. Evlatlarım dediği bizler yaktığı
meşaleyi daima taşıyacağız,
bıraktığı mirası nesiller boyunca
yaşatacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, ebediyete irtihalinin
25inci yıl dönümünde Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i, dava
büyüklerini ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, 4
Nisan Deniz Şehitlerini Anma Günüdür. 4 Nisan 1953te, Çanakkale
Boğazı'nda Dumlupınar denizaltımızın İsveç
bandıralı gemiyle çarpışması sonucunda 81 denizcimiz
şehit olmuştu. Türkiye mavi vatanda yürüttüğü stratejik
denizcilik faaliyetleri ve başta Millî Gemi Projesi (MİLGEM) olmak
üzere bu doğrultuda oluşturulan yerli ve millî projelerle
şehitlerimizin emanetine sahip çıkmaktadır. Bu vesileyle Dumlupınar
şehitlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, millî
sporcularımız farklı branşlarda çeşitli
uluslararası organizasyonlarda önemli başarılara imza atmaya
devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, son cümlelerinizi
alayım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - 28 Mart-3 Nisanda
Macaristanda düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonasında millî
güreşçilerimiz 7 altın, 3 gümüş ve 7 bronz olmak üzere toplam 17
madalya kazanarak tarihî bir başarıya imza atmışlardır.
Millî güreşçilerimizden Rıza Kayaalp 11, Taha Akgül 9, Yasemin Adar
Yiğit 5inci Avrupa şampiyonluğunu elde etmiştir. Tekvando
Millî Takımımız İspanya'da düzenlenen ve 4 Nisan 2022de
tamamlanan Açık Tekvando Turnuvasında 7 altın, 1 gümüş, 6
bronz olmak üzere toplam 14 madalya kazanmıştır. Diğer
taraftan, millî yüzücümüz Sümeyye Boyacı, 2 Nisan 2022de Berlinde
gerçekleştirilen Paralimpik Dünya Şampiyonası kota mücadelesinde
Bütün sporcularımızı tebrik ediyoruz
ve başarılarının devamını diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Usta
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kırım Tatar
Türk halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil
Kırımoğlunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Nobel
Barış Ödülüne aday gösterilmesini İYİ Parti olarak
önerdiklerine, Alparslan Türkeşin vefatının 25inci yıl
dönümüne, 4 Nisan Deniz Şehitlerini Anma Gününe, Plevne Kahramanı
Gazi Osman Paşanın vefatının 122nci yıl dönümüne, 4
Nisan Sokak Hayvanları Gününe, 5 Nisan Avukatlar Gününe,
Kahramanmaraşa İstiklal Madalyası verilişinin yıl
dönümüne, Doğu Türkistanın Barın kasabasında
gerçekleştirilen katliamın 32nci yıl dönümüne ve
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun Libyalı çocuklarla
ilgili geçen hafta yaptığı açıklamaya ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünya Türklüğünün önemli ismi ve
Kırım Tatar Türk halkının millî lideri Sayın Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlu ömrünü insan hakları mücadelesinde
adamıştır. İYİ Parti Grubu olarak, ömrünü
barışı sağlamaya adamış olan Sayın Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlunun Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından Nobel Barış Ödülüne aday gösterilmesini öneriyoruz.
Bu öneri işgale karşı barışçıl yollarla mücadele
veren tüm Kırım Tatar Türklerine umut olacaktır. Buna yönelik
dilekçemizi hem resmî yollardan verdik hem de az önce Grup
Başkanımız ve diğer Grup Başkan Vekili
arkadaşımızla birlikte Meclis Başkanına takdim ettik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün, 4 Nisan 1997 yılında kaybettiğimiz, Türk
siyasetine damga vuran, büyük dava ve fikir adamı merhum Alparslan
Türkeşin vefatının 25inci yıl dönümüydü. Türk-İslam
davasına ömrünü adayan ve bu uğurda çetin mücadeleler
göğüsleyerek ağır bedeller ödeyen Başbuğumuzu vefatının
seneidevriyesinde rahmetle, minnetle anıyorum; mekânı cennet, ruhu
şad olsun.
Türk denizcilik tarihinin en trajik
kazalarından birinin yaşandığı 4 Nisan 1953 tarihinde
Çanakkale Boğazında şehit olan 81 Türk denizcisini de
saygıyla anıyorum. Deniz Şehitlerini Anma Günü olarak kabul
edilen bugünde, başta Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız
olmak üzere mavi vatan için can veren tüm şehitlerimize bir kez daha
rahmet diliyorum.
Yine, bu vesileyle, Plevne Kahramanı Gazi Osman
Paşayı vefatının 122inci yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
4 Nisan Sokak Hayvanları Günüydü.
İYİ Parti olarak, dünyayı ve sokakları sadece insanlar için
değil tüm canlılar için de yaşanabilir bir hak olarak görüyoruz.
Sokak hayvanları görüldüğü yerde vurularak öldürülen değil
yaşanabilir barınaklarda kısırlaştırılarak
bakılacak canlılardır. Bu hassasiyetle davranılması
gerektiğine inanıyor, hayvana şiddet cezalarında
caydırıcılığın artırılmasını talep
ediyoruz.
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Hukuk ve adaletin herkes için
ihtiyaç olduğuna inanarak adil yargılama hakkını öncü
tutan, adalet terazisinden şaşmayan, birey hak ve özgürlüklerinin
savunulmasını şiar edinen ve üstünlerin hukuku değil
hukukun üstünlüğünün var olması için çaba gösteren tüm
avukatların Avukatlar Gününü kutluyorum. Bu vesileyle, bugün,
İYİ Parti Grubu olarak, avukatların durumunun
araştırılmasına, sıkıntılarının
araştırılmasına ilişkin de bir grup önerimiz
olacaktır; bunu da bu vesileyle paylaşmak istiyorum.
Doksan yedi yıl önce bugün, 5 Nisan 1925, Millî
Mücadele döneminde gösterdiği üstün gayret ve sergilediği
kahramanlıkla istiklal uğruna destan yazarak Anadolu direnişine
cesaret veren Kahramanmaraşa Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
İstiklal Madalyası verildiği gündür. Böylesi anlamlı günde
Kahramanmaraş halkını en içten dileklerimle selamlıyor,
düşman işgaline karşı direnen şehit ve gazilerimizi
rahmet ve minnetle anıyorum.
5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistanın
Barın kasabasında Çinli silahlı güçler tarafından
gerçekleştirilen katliamın 32nci yıl dönümünde, şehit olan
Uygur Türkü soydaşlarımızı rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Yaşanan katliamları
hatırlatarak Doğu Türkistan davamıza sahip çıkıyor,
Uygur Türklerinin kendi topraklarında şiddete maruz kalmadan insanca
yaşaması için yanan meşalede alev oluyoruz; maruz bırakıldığı
zulme sessiz kalmayacak, görmezden gelmeyeceğiz. Çinin Doğu
Türkistanda gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ve
soykırım fiillerini kınıyor, Uygur Türklerinin
acılarının son bulması için başta Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti olmak üzere, Birleşmiş Milletleri bir an önce harekete
geçmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen hafta
yaptığı bir konuşmada Libya tarihinin en büyük ekonomik
krizini yaşıyor, Libyada çocuklarımızın mama ve süt
ihtiyacını karşılayacağız. demiştir. Bunu
biz aslında memnuniyetle karşılıyoruz; elbette, dünyada
hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesinden yanayız. Ancak tabii,
burada, Türkiye'de olupbitenleri, Türkiye'de mama ihtiyacını
karşılayamayan çocukları görmezden gelerek bir başka ülkeye
yardım yapmanın da bu anlamda çok da doğru bir
yaklaşım olmadığını düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) Bitiriyorum
Başkanım.
Bakın, 2019 araştırması var yani
daha 2020 pandemi şartları, şu anda
yaşadığımız bu ekonomik sıkıntılar
olmadan, 2019da, nispeten daha iyi olduğumuz bir yılda yapılan,
bebekli ailelerin yüzde 74ünün bez ve mama ihtiyaçlarını
karşılamakta zorlandığına, yüzde 21inin ise bunu hiç temin
edemediğine ilişkin çalışmalar var. Dolayısıyla,
önce bunu görmezden gelmemek lazım yani ülkemizdeki
çocuklarımızın, bebeklerimizin bu ihtiyaçlarının
karşılanması lazım. Bugün, bakın, marketlerden en
fazla çalınan ürünler çocuk mamaları yani bu gerçeği görmek
gerekiyor. Dolayısıyla bu anlamda zorlanan yoksul ailelerimize,
bebekli ailelerimize mutlak surette yardım yapmamız lazım.
Bunları yaptıktan sonra tabii ki komşu ülkelerdeki veya
diğer ülkelerdeki çocukların da aç kalmaması için gayret
göstermenin büyük devletlere yakışacağını
düşünüyorum. Ancak önce kendi çocuklarımıza bir bakmamız
gerekir diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Beştaş, buyurun.
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
5 Nisan Avukatlar Gününe, İdris Balukenin Sincandan Edirneye
Hasbıhal-Name adlı yeni çıkan kitabına, Yüksekova
Belediyesinin kapalı ihaleyle satışa
çıkardığı taşınmazlara ve cezaevlerinde
mahkûmlara gelen elektrik faturalarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Avukatlar Günü. Evet, tarafsız ve
bağımsız yargının mayası tabii ki adalettir. Bu
kapsamda, savunmaya yönelik artan, sürekli devam eden saldırılar
adaleti de aslında yok etme amaçlıdır. Adaleti yerine getirme
görevini icra eden son kale avukatlar olarak kalmıştır ve son
kale savunmadır. Hukukun bugünlerde yok
sayıldığını sürekli ifade ediyoruz ve şimdi,
adalet hakkında, hukuk konusunda savunmasız bırakılmak
istenen bir tabloyla da karşı karşıyayız. Fakat
bilinmelidir ki savunma makamını teşkil eden avukatlar hiç
kimsenin, hiçbir gücün önünde boyun eğmez, teslim olmaz. Avukatlara
yönelik hiçbir yöntem amacına ulaşmaya muktedir değildir.
Mücadelemiz gerçek adalet ve eşitlik içindir. Savunma makamı bu
mücadelenin en temel direğidir ve iktidarların ne denli uğraşırlarsa
uğraşsınlar teslim alamayacakları tek kale savunma
kalesidir. Her türlü zor şartta adaletin tecellisi için dimdik ayakta
kalmaya devam eden tüm meslektaşlarımın, hak
savunucularının gününü kutluyorum ve kaybettiğimiz tüm avukatlar
adına sevgili Tahir Elçiyi de anmak istiyorum.
Sayın Başkan, İdris Baluken bu
Meclisin çok yakından tanıdığı bir isim, daha önce
grup başkan vekilimizdi; yeni bir kitabı çıktı, onunla
ilgili birkaç söz söylemek isterim. Evet, iktidar yargı süreçlerini
maskeli balolara dönüştürmek istese de aradan geçen beş buçuk
yılda arkadaşlarımız kör kapı, demir parmaklıklar
ardında büyük irade savaşıyla üretmeye devam ediyor. Gültan
Kışanak, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, İdris
Baluken arkadaşlarımız hem duruşma salonlarında
hukuksuz sistemi yargıladı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
hem de
edebiyatı sözün ve direnişin adresi hâline getirdi. Bu sıralarda
duruşuyla ve sözüyle Türkiye halklarının barış ve
demokrasi sözcülerinden olan İdris Baluken, sevgili İdris Baluken
Sincandan Edirneye Hasbıhal-Name adlı bir eser
yayınladı; kısa süre içinde baskıları arttı ve
büyük bir sahiplenme yaşıyor. Baluken, her bir satırında
edebiyat ile yoldaşlığın bir aradaki ruhunu
yansıtıyor, Sincandan Edirneye kâğıtlara
nakşedilmiş dostluğun sözünü iletiyor. Dava sevdasını
kâğıda mürekkeple akıtan, nezaket ile siyaseti hiç
olmadığı kadar yüreğinde hisseden bir yazarın,
yoldaşımız İdris Balukenin eseri esasında,
haksızlık ve hukuksuzluğa karşı da bir mesaj veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Eğer 4 Kasımdan beri temel amacınız sözü engellemekse,
sözümüzün çoğaldığına, edebiyatla yoğrulduğuna,
büyüyerek her yere ulaştığına emin olabilirsiniz. Ne
yaparsanız yapın söz yürüyecek ve yürüyor. Evet, herkesi de bu
kitabı okumaya davet ediyorum tabii ki.
Yüksekova Belediyesi yaptığı bir
duyuruyla ilçenin Yeni Mahalle, Güngör ve Cumhuriyet Mahallelerinde bulunan 3
ayrı taşınmazı kapalı ihaleyle satışa
çıkardığını duyurdu; tabii ki kayyum. Yüksekova
Belediyesi borcunun 1 milyon 200 bin TLye vardığı tahmin
ediliyor. Bu da yetmezmiş gibi, belediyeye ait 3 arsanın da
peşkeş çekilmesi için ihale duyurusuna
çıkılmıştır. Bizim yönetimimizdeyken belediye, bırakın
bu borçları, korkunç rakamları, belediye kasasında nakdî para
mevcuttu ve bu her türlü kayıtta mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, son
cümlelerinizi alayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kayyumların
halktan çaldıklarının hesabı elbet verilecektir.
İktidarın kayyum sisteminde neden ısrar ettiğinin açık
göstergesidir bu tablo. Halkın olanı halktan çalmak için,
çaldıklarının üzerini kapatmak için kayyum sistemi icat
edilmiştir.
Sayın Başkan, cezaevlerinde elektrik
faturaları hakikaten bir onur kırma durumuna dönüşüyor
artık. Büyük bir haksızlık. Sadece aydınlatma giderleri
idare tarafından veriliyor ama diğer ihtiyaçlar için, mesela TV,
buzdolabı, semaver ve kettle kullanımı hâlinde elektrik
faturaları tutuklu ve hükümlülere ödettiriliyor. Örneğin, çay
yapamıyorlar, buzdolabı kullanamıyorlar. O kadar yüksek elektrik
faturaları geliyor ki aileler de ödeyecek durumda değiller.
İçeridekilerin ne bir geliri var ne de bu faturaları ödeyebilecek
durumdalar. Bu, açıkçası cezaların şahsiliği ilkesi
başta olmak üzere birçok hukuk kuralına da aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Mahpuslar, ayrıca, hapishanede her türlü ihtiyaçlarını,
kişisel ihtiyaçlarını, aynı zamanda gıdaları
hapishane kantininden ücretle alabiliyorlar ve ücretlerin çok yüksek
olduğunu da ifade edeyim bu arada. Mektup yollamak için pul
alıyorlar, elektrik faturası ödüyorlar. Hem tutuklular hem ailelerine
yük olmaya devam ediyorlar hem de ekonomik sömürü içeride de devam ediyor;
özgürlüklerinin kısıtlanması yetmiyormuş gibi bir de bu
ekstra bir ezaya dönüşüyor. En kötü ihtimalle, bir limit belirlenmeli ve
bu limitin bütün giderleri kapsadığı kabul edilmelidir. Onurlu
bir yaşam için temel ihtiyaçların karşılanması
zorunludur diyorum Sayın Başkan.
Doğrusu, ekonomi gündemine ilişkin
sözlerim var ama söze devam edebilir miyim, emin değilim. Bunu bilahare
ifade edeceğim, zamanım tükendi.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay...
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 5 Nisan Avukatlar
Gününe, mahkemede iddia makamı ve savunma makamının aynı
zeminde görev yapması gerektiğine, çoklu baro uygulamasına ve
CHP Grubunun avukatlık mesleğinin sorunları konulu Meclis
araştırması önergesine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kutsal haklar vardır Sayın Başkan,
savunma hakkı da bu kutsal haklar arasındadır. 5 Nisan Avukatlar
Gününde savunma mesleğinin emekçilerinin gününü kutluyorum. Bu günü
kutlarken, 12 Eylül faşizminde bile bu kadar kitlesel bir şekilde
avukatlara yönelik tutuklama, gözaltı süreçlerinin
yaşanmadığının altını çizmek isterim.
Sayın Başkan, toplumun ahengi,
esenliği için, birliği, dirliği için yargı
bağımsızlığı esastır. Yargı vesayeti de
yargıya vesayet de kabul edilemez. Türkiyede bugün yargının
içinde bulunduğu hâl: Hem toplum kesimlerine yönelik olarak bir yargı
vesayetiyle, âdeta bir jüristokrasiyle, aynı zamanda siyasi iktidar
tarafından yargıya bir vesayetle, fiilî bir durumla karşı
karşıyayız. Yargı üzerinde basınç kuran bir yürütme
var, yürütmeye şirin görünmek için çaba sarf eden bir yargı var. Yani
Et koktu, tuz var; tuz kokarsa, ne var noktasındayız. Aynı
şekilde, savunma makamı ile iddia makamı aynı zeminde görev
yapmadıkça buradaki yargılamanın adaletinden ve adilliğinden
de her zaman bir kuşku ve şüphe olacaktır. Savunma aşağıda,
iddia yukarıda; böyle yargı olmaz. Mahkemede iddia makamı ve
savunma makamı aynı zeminde görevlerini yapmalıdır,
yapabilmelidir; bunun da altını çizmek istiyorum.
Çoklu baro uygulaması, siyasi iktidarın
yargıya bir fitne sokma çabasıdır. Çoklu baro sistemiyle
avukatlık meslek örgütlerinin bölünmesi amaçlanmıştır.
Burada murat nedir, bunu çok merak ediyorum. Nitekim çoklu baro, iktidarın
istediği kadar da ilgi görmemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Türkiye'nin 130
bin avukatının kahir ekseriyeti avukatlık meslek örgütlerinin
bölünmesine rıza göstermemişlerdir.
Sayın Başkan, eskiden asma kilitli
adliyeler vardı, içinde adalet vardı; şimdi devasa adalet
sarayları var, içinde adalet yok. Bir yerde mahkemenin olması orada
adaletin olduğu anlamına da gelmez.
Hep söylediğim bir sözle tamamlamak istiyorum.
Mahkeme kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki
karşılığıyla doğru orantılıdır. Bu
vesileyle, başta, avukatlık mesleğini şu an yapamayan
avukat milletvekillerimiz olmak üzere, Türkiyenin bütün
avukatlarının bugününü kutluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu adına kendilerine
saygılarımızı sunuyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Son cümlem
efendim.
Biraz sonra, grup önerisi olarak da Mersin
Milletvekili ve eski Mersin Baro Başkanı Alpay Antmen
arkadaşımız avukatlık mesleğinin sorunlarıyla
ilgili bir Meclis araştırması önergesini Genel Kurulun gündemine
ve takdirine sunacaktır.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elitaş
27.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, tüm İslam
âleminin ramazan ayını tebrik ettiğine, Muhsin
Yazıcıoğlunun ölüm yıl dönümüne, Alparslan Türkeşin
vefatının 25inci yıl dönümüne, 5 Nisan Avukatlar Gününe ve
Genel Kurul gündemine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Nisan ayının 5i, ramazan
ayının 4üncü günü; tüm İslam âleminin mübarek
ramazanlarını tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak bu ramazan ayına
yetişmeyi nasip etti, inşallah, 2 Mayıs tarihinde idrak
edeceğimiz Ramazan Bayramına yetişmeyi de nasip eder;
bayramı hak eden kullardan olmayı da nasip etmesini niyaz ediyorum.
25 Mart tarihinde Sayın Muhsin
Yazıcıoğlunu bir helikopter kazasında kaybettik. Büyük
Birlik Partisi Genel Başkanım Sayın Muhsin
Yazıcıoğluna Allahtan rahmet diliyorum.
4 Nisan 1997 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanım rahmetli Alparslan Türkeşin ölüm yıl
dönümüydü. Rahmetli Alparslan Türkeşi de rahmetle anarken
yakınlarına, tüm sevenlerine tekrar
başsağlığı dileklerimizi de iletiyoruz.
Bugün, 5 Nisan Avukatlar Günü. Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekilimizin Avukatlar Günüyle ilgili söyledikleri söz,
temenniler güzel ama yargıyla ve yargı mensuplarıyla,
avukatlarla ilgili söyledikleri söze katılmak mümkün değildir.
Aralarında farklı olanlar vardır ama değerli avukat
arkadaşım Ramazan Can çok önemli bir şey hatırlattı
bana. Molierein avukatlarla ilgili bir sözünü kamuoyuyla ve değerli
avukatlarımızla paylaşmak istiyorum: Avukatlar köle
kullanmadılar fakat hiçbir zaman efendileri de olmadı. Bugün,
yargı mensubu arkadaşlarımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu sözü
biz kullanıyoruz Sayın Elitaş. Onu çok sık
kullanıyoruz, güzel bir söz.
BAŞKAN - Devam edin, buyurun Sayın
Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Güzel bir söz
olduğunu bildiğim için söylüyorum, mensuplarınızı da
hor görmemeniz için bunu söylüyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz mi
hor görüyoruz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Altay mensubunuz olmadığı için o rahat rahat söylüyor da ben
hukuka, yargıya, demokrasiye ve avukatların yargının en
önemli unsuru olduğuna inanlardan biri olduğumu ifade ediyorum.
Haftanın hayırlı geçmesini temenni
ediyorum. Gündemimizde bulunan, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen hafta geçen
ve bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun teklifinin
görüşmelerini inşallah bu hafta tamamlamayı planlıyoruz.
Genel Kurulun sakin, huzurlu ve hayırlı
bir şekilde geçmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, ülkemizde son zamanlarda avukatlar
arasında arttığı gözlenen intihar vakalarının,
maruz kaldıkları şiddet olaylarının ve
avukatlarımızın içinde bulunduğu ekonomik, psikolojik ve sosyal
sıkıntıların sebeplerinin araştırılarak
gerekli önlemlerin alınması amacıyla 5/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
5/4/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu,
5/4/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Erhan
USTA tarafından, ülkemizde son zamanlarda avukatlar arasında
arttığı gözlenen intihar vakalarının, maruz
kaldıkları şiddet olaylarının ve avukatlarımızın
içinde bulunduğu ekonomik, psikolojik ve sosyal
sıkıntıların sebeplerinin araştırılarak
gerekli önlemlerin alınması amacıyla 5/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 5/4/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Ayhan Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, zaman
darlığından dolayı bugün bir dakika ilave süreleri
vermeyeceğim; bütün milletvekillerimizin bilgisine.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Aa, tüh! Ne zamanımız var!
BAŞKAN Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; İYİ Parti olarak, avukatlarımızın
yaşadıkları sorunların önüne geçilmesi amacıyla
vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün her türlü zor şartlara rağmen
yargının kurucu unsuru olarak, adaletin gerçekleşmesini
sağlamak için gecesini gündüzüne katarak çalışan, mal, can ve
özgürlüklerin emanetçisi ve koruyucusu olarak yargının
itibarını yüceltmek ve yargıya güvenin tesisi için insanüstü
gayretle çalışan kıymetli meslektaşlarıma selam olsun.
Hakkın, haklının ve ezilenin
yanında dimdik ayakta duran ve tüm gücünü kullanan, hukuku üstün
kılmak için savaşan, hak ve hukuktan, adaletten yana olan,
gerçeğin gücünü kovalayan tüm meslektaşlarıma selam olsun,
Avukatlar Günümüz kutlu olsun.
Savunma hakkının temsilcisi olarak yargının
üç sacayağından biri olan avukatlığın bugün diğer
meslek gruplarında olduğu gibi birçok sorunu vardır. Şimdi,
söze geldiğimizde, lafa geldiğimizde yargının üç sacayağından
bahsedilmektedir. Bunlardan bir tanesi karar yani hâkim, diğer bir tanesi
iddia yani savcı, diğer bir tanesi de savunma yani avukat.
Şimdi, bu üç sacayağına baktığımızda bunun
ayakta durmasını sağlayan en önemli unsur üçünün aynı,
eşit silahlara sahip olması, aynı güce ve aynı kuvvete
sahip olması ama bir kere adliyelere baktığımızda
konum olarak, fiziksel olarak bile hâkim ve savcı avukattan üstte;
tıpkı Meclis Başkan Vekilinin olduğu yerde hâkim ve
savcılar var, onun hemen altında da benim gibi avukatlar var, oysa en
sağlıklı, en iyi iletişim göz göze yapılan
temastır. Bir kere yukarıdan hâkim, savcı, avukata bir memuru,
bir mübaşiri gibi bakmakta ve ona göre davranmaktadır.
Dolayısıyla bu sacayağından bir tanesi yani avukatlar,
savcılarla, hâkimlerle beraber aynı hakka, aynı yetkiye,
aynı kuvvete, aynı güce sahip olmadığı için adalet
bugün yerlerde sürünüyor. Yani, adalete olan güvenin sağlanması,
adaletin yerlerde sürünmesinin engellenmesi ve Türk milletinin, Türk toplumunun
hâkimlere ve savcılara, Türk adaletine güveninin tesis edilebilmesi için
bu sacayağının üçüncü unsuru olan avukatların da hâkim ve
savcılarla aynı hakka, hukuka ve yetkiye yetki derken meslekleri
açısından- sahip olması kaçınılmaz bir durumdur yoksa
adalete olan güvenin yerlerde sürünmesinin, adalete olan güvenin her geçen gün
azalmasının önüne geçmek mümkün değil.
Ben, Grup Başkanım bu konuyu bana
verdiğinde Aksarayda kırk iki yıldır avukatlık yapan
Baro Başkanımız İbrahim Baykandan görüş aldım,
mesleğe yeni başlayan arkadaşlarımdan görüş
aldım; onların burada notları var ama böyle bir durum olunca da
Avukatların yaşadığı sıkıntılar bir
kere hukuk fakültesinde başlıyor, 84 tane hukuk fakültesi var; stajda
staj yapacak yer bulamıyorlar oysa hâkim ve savcılar Adalet
Akademilerinde istedikleri şekilde stajlarını yapıyorlar
ama aynı haklar avukatlarda yok.
Yine, kamuda çalışıp da hukuku
bitiren ve AK PARTİli yetkililerin müjde diye sundukları ama
bugüne kadar gerçekleştirmedikleri kamuda hukuk mezunu
çalışanların staj problemi var.
Yine, baktığımızda, yeni büro
açmakta olan avukatların bir kere bırakın büro açacak, büroyu
donatacak malzemeleri almayı baroya ödeyecek aidat paraları bile yok.
Bir an önce bu sorunların da çözülmesi gerekiyor.
Yine, asgari ücretle avukatların yanında
çalışan meslektaşlarımız var, bu işveren
avukatların maalesef, duyduğumuz, gördüğümüz, bırakın
avukatlığa insan onuruna yakışmayan şekilde,
yanında çalışan avukatlara eziyet ettikleri de günümüzün bir
gerçeği. Bu kadar üniversite açmaya, bu kadar hukuk fakültesi açmaya gerek
yok, açtıklarımızdan mezun ettiklerimize şerefiyle onuruyla
mesleklerini icra edebilecekleri bir ortamı sağlamak Türkiye
Cumhuriyeti devletinin ve Adalet Bakanlığının görevidir
diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN EREL (Devamla) Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Filiz Kerestecioğlu, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Avukatlar Gününde süre mi
verilmez Başkan?
BAŞKAN Sizin sözünüzü kesmek için yaptım
bu hamleyi.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, yoksulluk ve kriz avukatları vurmaz mı? Öyle bir
vurur, öyle bir etkiler ki özellikle de genç
meslektaşlarımızı, idealleriyle bir hayat kurma yoluna çıkmış
arkadaşlarımızı vurur en çok yoksulluk.
Başkalarının dertlerine derman olmaya çalışırken
bazen kendi ceplerinden masrafları ödeyen, her türlü baskıya,
itibarsızlaştırma gayretlerine karşı mücadele eden
meslektaşlarımı vurur en çok yoksulluk ve vicdansızlık.
Bu mücadele içinde şiddete de maruz kalır, çıkış
bulamadıkları için maalesef intihara da yönelebilirler. Buna
razı değiliz ve mesleki dayanışmayı, baroların
katkısını azami düzeye çıkarmamız gereken bir
dönemdeyiz çünkü bu iktidarın avukatları, hak savunucularını
korumak kollamak gibi bir derdi olmadığını hatta mümkünse
var olmayalımı istediklerini çok iyi biliyoruz. O yüzden zaman hem
dayanışma hem de mücadeleyi yükseltme zamanıdır.
Kadına yönelik şiddeti önlemek için
iktidardan çok daha fazla çaba gösteren, davaların karanlık
dehlizlerde kaybolmasını önleyen, emekçilerin haklarını
canla başla savunan, hakikate ulaşmak için büyük bedeller ödeyen tüm
meslektaşlarımı sevgiyle selamlıyorum. Ve diyorum ki
başta Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş ve Selçuk
Kozağaçlı olmak üzere tüm meslektaşlarımızı
serbest bırakın; gerisi lafügüzaf, süslü laflar, janjanlar,
kutlamalar. Bizim buna ihtiyacımız yok. Özgürlükçü, yenilikçi bir
baroyu ve avukatlık zamanını
yaşadığımız zaman zaten kendimiz çok güzel kutlama da
yapıyor, coşuyoruz; bunu gayet iyi biliyoruz. Bu ülke faşizmden
kurtulduğu zaman yine yapacağız, yine coşacağız.
Bunu da başaracak olan tabii ki bizleriz.
Avukatlar, barolar her zaman değişimin
öncülerinden oldular. Şimdi de bunun zamanıdır. Avukatların
yoksullaşmasına karşı, haksızlıklara ve biat
etmiş yargının baskılarına karşı mücadeleyi
ve dayanışmayı yükseltme zamanıdır. En
dönüştürücü ve yaratıcı dönemlerin efsane başkan ve
avukatları sevgili Orhan Apaydın'ı, sevgili Halit Çelenki,
Gülçin Çaylıgil'i, Tahir Elçi'yi, Yücel Sayman'ı ve tüm
kaybettiğimiz meslektaşlarımızı bir kez daha sevgiyle
ve saygıyla anıyorum. Tüm arkadaşlarıma da aynı
şekilde mücadelelerinde ve mesleklerinde kolaylıklar,
başarılar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Sayın Tanrıkulu, süreniz üç dakika, ek
süre vermiyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütün avukatların da aslında Avukatlar
Gününü kutluyorum yani gerçi kutlanacak bir avukatlar günü yok. Avukatlar
baskı altındalar, avukatlar yoksullaştılar,
avukatların emekleri sömürülüyor, mobbinge uğruyorlar, yargıda
büyük basınç ve baskı altındalar ama buna rağmen avukatlar
ve barolar Türkiyede insan hakları mücadelesinin, demokrasi
mücadelesinin, adalet mücadelesinin öncüsü olmaya devam ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi son yirmi yıldır iktidarda. 80 darbesinden
sonrasını canlı yaşamış biri olarak söylüyorum:
Avukatlık ve savunma mesleği bu kadar çok aşağılanmamıştı,
bu kadar baskı görmemişti. 90lı yıllarda faili meçhul
cinayetler vardı, avukatlar öldürüldüler. Faik Candan, Yusuf Ekinci, Medet
Serhat, Şevket Epözdemir, Kazım Ekinci, hepsi vuruldular,
öldürüldüler, hâlen failleri ortada değil. Diyarbakır Barosunun
mensupları ağır işkence gördüler. Açın, bakın,
Tahir Elçi ve Diğerleri/Türkiye davasına; Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin avukatlık mesleği bakımından
verdiği en önemli karardır 33 avukatın gözaltına alındığı
ve işkence gördüğü dava; birisi de karşımda, sevgili
meslektaşım Meral Danış Beştaş, o davanın
mağdurlarından birisidir, ağır işkence görmüştü o
zamanlarda, bizler de savunmuştuk.
Evet, o zamandan bu zamana söylüyorum; hepsini
karşılaştırma imkânım var. Şimdi çok
ağır bir dönem yaşanıyor, darbe dönemlerinden çok daha
ağır bir dönem yaşanıyor adliyelerde. Neden?
diyeceksiniz, neden? Biraz önce Sincan Adliyesinden geldim. On bir
yıldır milletvekiliyim, adliyeyle olan ilişkimi kesmedim ama
sizin bu döneminiz kadar yargıda avukatlara ve savunma mesleğine
baskı olan bir dönem görmedim sıkıyönetim mahkemeleri dâhil
olmak üzere. Şimdi, Sincandan geliyorum, tutuklu yargılanan
meslektaşlarım var o davada. Sevgili Selahattin Demirtaş var,
sevgili Ayla Akat var, aynı baronun mensuplarıyız, Nazmi Gür
var, Ankara Barosu üyesi. Onlara buradan sevgilerimi, selamlarımı
iletiyorum. Selçuk Kozağaçlıya, Çağdaş Avukatlar
Derneği mensuplarına ve tutuklu olan 500 avukata sevgilerimi
iletiyorum, saygılarımı iletiyorum hepsine, baskı gören tüm
avukatlara sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum bu kürsüden, bu
milletin kürsüsünden. Benim bulunduğum ortamda bugün, 5 Nisan Avukatlar
Gününde Mahkeme Başkanı Çağdaş Avukatlar Derneği eski
Başkanı meslektaşımız, üstadımız Kazım
Bayraktara şu lafı -elini masaya böyle vurarak- söylüyor: Sus,
sus! Bakın, bunu siz sağladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın
Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, arkadaşlar, bunu siz sağladınız. Şu
fotoğrafı da buraya bırakıyorum, sizin avukatlık
mesleğini getirdiğiniz nokta budur. Bu da Cumhurbaşkanı
korumalarının Dolmabahçede saldırdığı
avukatın fotoğrafıdır. Üç yıldır dava yoktur. Bu
göz, bu morluk Adalet ve Kalkınma Partisini unutmayacak, hep takip edecek.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın İshak Gazel.
Süreniz üç dakikadır, ek süre yok.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
5 Nisan Avukatlar Gününün bütün
meslektaşlarımıza hayırlı olmasını
diliyorum.
Ayrıca ramazan ayının ilk
günlerindeyiz. Ramazan ayının da hem ülkemize hem İslam âlemine
hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, İYİ Parti
Grubunun avukatlara yönelik şiddet olaylarının ve
avukatların içinde bulunmuş olduğu ekonomik, psikolojik ve
sosyal sıkıntıların sebeplerinin araştırılması
için bir grup önerisi talep ettiğini görüyoruz. Öncelikle, şu hususu dile
getirmem lazım: Planlı, programlı, avukatlara dönük artan bir
şiddet olayının varlığını asla ve asla kabul
etmiyoruz. Ben bununla alakalı bir iki örnek aldım kendime, bunu
biraz izah etmek istiyorum. Gebze ilçemizde 2021 yılının Mart
ayında meydana gelen bir olayda, bir avukat meslektaşımız,
bu olayda, bir haciz esnasında önce ağır yaralandı, daha
sonra da maalesef yaşamını kaybetti. Bunun üzerine
gözaltına alınan Yavuz Yazıcı tutuklandı, daha sonra
yapılan yargılama sürecinde -ki bu yargılama çok kısa bir
süre içerisinde de bitti- ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası sanığa verildi. Bu sanığa verilen
cezada takdiri indirim sebepleri de uygulanmadı. Burada yargının
avukatlara yönelik bir saldırıya göstermiş olduğu refleksi
de çok net bir şekilde görebiliyoruz. Savunma mesleğini yerine
getiren bir meslektaşımıza, yargının, bu kadar
kısa bir süre içerisinde, gerçekten, bu refleksini de bu anlamda
görebiliyoruz.
Bir de yine, İzmir'de yaşanan bir olay
vardı. İzmir'de de yine bir haciz esnasında bir meslektaşımız
hacze gidiyor ve burada, borçlu tarafından, icra memurlarıyla
birlikte yine rehin alınıyor ve bu eylem neticesinde çok kısa
bir süre içerisinde yargılamadan sonra sanık iki suçtan ceza
alıyor ve zincirleme yaptığı için, bunu diğer icra
memurlarına yaptığı için de burada bu cezaları
şey yapıyor ve çok kısa bir süre içerisinde yargı bu olayla
alakalı da refleks gösteriyor.
Değerli milletvekilleri, tabii, vaktimiz de
kısıtlı, Sayın Başkanımız da ek süre
vermeyeceğini ifade ettiler, ben hemen bir hususu da söyleyeceğim.
Bugün vereceğimiz bir kanun teklifiyle de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
İSHAK GAZEL (Devamla) Çok sağ olun
Başkanım. O zaman benden sonraki arkadaşlarımız da bu
müjdeyi inşallah verirler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, İYİ Parti grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
arkadaşları tarafından, avukatlara yönelik şiddetin
önlenmesi ve yaşadıkları sorunların belirlenmesi
amacıyla 5/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
5/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/4/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Nisan 2022 tarihinde, İstanbul Milletvekili
Sayın Oya Ersoy ve arkadaşları tarafından (17832 grup
numaralı) avukatlara yönelik şiddetin önlenmesi ve
yaşadıkları sorunların belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
5/4/2022 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; avukatların yaşadıkları sorunların
araştırılmasını istiyoruz, bu kadar basit bir
şey, bunun için bir araştırma komisyonu kurulsun istiyoruz. Bu
hususta Adalet ve Kalkınma Partisi de böyle bir önerge verebilir, ortak
bir önergeyle de böyle bir araştırma komisyonu kurulabilir.
Öncelikle, adalet için girdiği ölüm orucunda
yitirdiğimiz sevgili Ebru Timtiki saygıyla anarak sözlerime
başlamak isterim. Yine, sağlığı her gün kötüye
gittiği hâlde, sağlık raporlarına rağmen serbest
bırakılmayan, hâlâ tutuklu olarak yargılanan ve cezaevinde
tutulan Aysel Tuğluka en içten sevgilerimi saygılarımı
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Yine, Genel
Başkanımız Avukat Selahattin Demirtaşa, tutsak
vekillerimiz Ayla Akat Ataya ve Nazmi Güre, ÇHD Genel Başkanı
Selçuk Kozağaçlıya, Avukat Halil İbrahim Vargüne ve 5 Nisan
Avukatlar Gününde hâlâ cezaevlerinde tutsak tutulan 500 avukata saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Evet, bugün, 5 Nisan Avukatlar Günü. Avukatlar her
gün çok büyük sorunlarla mücadele ediyor. Avukat dernekleri, bugün için
açıklamalar yayınladılar. Bakın, ne diyor avukatlar:
Meslektaşlarımızın faili meçhul cinayetlerle katledildiği,
siyasal gerekçelerle tutuklandığı
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok uğultu var,
biraz yavaş lütfen, biraz yavaş.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
adliye koridorlarında işkenceyle gözaltına alınarak
itibarsızlaştırıldığı, yoksulluğa ve
güvencesizliğe terk edildiği koşullarda 5 Nisan Avukatlar
Gününü kutlayamıyoruz, kutlamıyoruz. Evet, avukatlar, Avukatlar
Gününü kutlamıyor.
Bakın, dün Türkiye Barolar Birliği,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin
tamamını ziyaret etti ve bir talepte bulundular, dediler ki: Avukatların
sorunlarının araştırılması için bir
araştırma komisyonu kurulsun istiyoruz. Adalet ve Kalkınma
Partisine de gittiler, Cumhuriyet Halk Partisine de gittiler, bize de geldiler,
Milliyetçi Hareket Partisine de gittiler, İYİ Partiye de gittiler.
Hiç kimse aslında Araştırılmasın. demedi ama şu
anda araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili 2nci önergeyi
görüşüyoruz ve muhtemelen siz bir daha reddedeceksiniz, avukatların
sorunlarının araştırılmasını istemiyorsunuz.
Diyor ki barolar: Avukatlara yönelik şiddet olayları arttı, son
üç ay içerisinde 19 tane ciddi şiddet vakası var, en az 3 avukat
katledildi, çok sayıda ciddi yaralanan avukat var. Bu süre içerisinde en
az 3 avukat yaşamına son verdi ve bunlardan en az 2si ekonomik
nedenlerle yaşamına son verdi.
Peki, avukatların yaşadığı
bu soruna rağmen sizler neler yapıyorsunuz, ben onu söyleyeyim. Hukuk
fakültesi açıyorsunuz, yeni hukuk fakültesi. 2020 yılında 84
tane hukuk fakültesi vardı Türkiyede; 11i Kıbrısta, 33-34
tanesi kamu üniversitesinde, en az 31 tanesi de vakıf üniversitesinde.
Geçen yıl 1i Boğaziçinde olmak üzere 4 fakülte daha eklediniz ve
şu anda Türkiyede 88 tane hukuk fakültesi var. Her yıl kaç avukat
mezun oluyor biliyor musunuz arkadaşlar? 20 bin civarında avukat
mezun oluyor. Hukuk fakültelerinden avukatlık ve avukatlık
mesleğine başlayabilecek 20 bin kişi mezun oluyor ve bunlar
göreve başladıklarında asgari ücretle bile iş
bulamıyorlar. Siz, bunların sorunlarını çözmek yerine,
avukatların sorunlarını çözmek yerine yeni hukuk fakülteleri
açarak asgari ücrete talim edecek avukatlar yetiştirerek sorunu
çözebileceğinizi düşünüyorsunuz. Bakın, iktidarın
yargı üzerindeki baskısı o kadar çok arttı ki her hafta bir
adliye önünde barolar ve avukatlar tarafından adalet nöbeti tutuluyor. Geçen
hafta sanırım 104üncü nöbetti Çağlayan Adliyesi önünde ve
avukatlar her hafta, yaşadıkları sorunu kamuoyuna anlatmak için
mahkeme önlerinde nöbet tutuyorlar. Dünya hukuk camiası her yıl
Uluslararası Tehlike Altındaki Avukatlar Günü diye bir günü kutluyor
demeyelim de- bir günde avukatların sorunlarını gündeme
getirmeye çalışıyor ve her yıl bu gün bir ülkeye ithaf
ediliyor, en çok sorun yaşayan ülke hangisiyse. Türkiyede hukuk o kadar
çok ayak altına alındı ki 2012 yılından bu yana on
yıl içerisinde bu gün 2 kez Türkiyedeki avukatlara ithaf edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - 2012
yılında ve 2019 yılında dünya hukuk camiası tehlike
altındaki avukatlar deyince Türkiyeyi hatırlıyor.
Siz Türkiyeye bunu reva görüyorsunuz diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tiryaki.
İYİ Parti Grubu adına Sayın
Hasan Subaşı konuşacak.
Sayın Subaşı, süreniz üç
dakikadır, ek süre vermiyorum.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli meslektaşlarımın 5 Nisan
Avukatlar Gününü kutluyorum. Bu avukatlık mesleğinde onurlu mücadeleleri
için her zaman yanlarında olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bireylerin hak, hukuk
ve özgürlük alanlarındaki haklarını güvenceye almak için
insanlık tarihi yüzlerce yıldır anayasalar
yapmıştır ve hukuk nizamını kurmuştur, tesis
etmiştir. Ancak bizim gibi iradesini otoriter rejimlere devretmeyi tercih
eden toplumlar bir süre sonra yargı güvencesini kaybetmeye başlarlar
ki Türkiyede de bugün yaşanmakta olan odur. Yargının iddia
makamına baktığımız zaman binlerce savcının
başsavcılara bağlanmak suretiyle neredeyse işlevlerini
yitirdiğini görüyoruz. Yine, hâkim atamalarında belirli, liyakati
ortadan kaldıran sistemle atamalar yüzünden yargının akamete
uğradığını, faaliyetini sürdüremediğini
görüyoruz. Ama bu yargı faaliyeti içinde, insanların ve toplumun
güvencesi olan yargı nizamı içinde ayakta kalan, baskıya boyun
eğmeyen tek kurum savunma makamıdır ve avukat
meslektaşlarımızdır. Onların da çeşitli sorunları
olduğunu biliyoruz ama bütün sorunlarına rağmen ve çektikleri
bütün geçim sıkıntılarına ve şiddete rağmen bu
meslektaşlarımız, hiçbir baskıya boyun eğmeden bireyin
hak ve hukukunu, özgürlüklerini koruma mücadelesini canı pahasına
vermektedir.
Bakın, zamanım yetmediği için Barolar
Birliğinin bugün yayınladığı bültenin son paragrafını
okuyarak sonlandırıyorum sözlerimi: Çoklu baro kanunuyla meslek
örgütlerimiz bölündü. Barolarımızı birleştireceğiz.
Hiçbir avukatı yalnız, hiçbir vatandaşı savunmasız bırakmayacağız.
5 Nisan Avukatlar Gününü birlikte kutlayacağız. şeklinde son
cümleleriyle bu metni bugün yayınlamışlardır.
Ben canını kaybeden, intihar eden, geçim
sıkıntısı çeken bütün meslektaşlarımı
huzurunuzda rahmetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Subaşı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Süleyman Bülbül. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
5 Nisan Avukatlar Gününü, tüm
meslektaşlarımızın gününü kutluyorum.
Savunma mesleği o ülkenin demokrasi
ortamının, o ülkenin hukuk devleti ortamının
dışında bir olay değil. Bir memlekette hukuk devleti varsa,
bir memlekette demokrasi bütün koşullarıyla uygulanıyorsa,
anayasal hak ve özgürlükler artık vatandaşın uygulama
olanağında, sürecinde devam ediyorsa o memlekette savunma
mesleğine yönelik engeller yok olarak kabul edilir.
Şimdi, baktığımızda,
ülkemizde savunma üzerinde engeller var mı? Evet, var. Türkiye'de savunma
mesleğinin icrasını yapan avukatlar, kendileri hakkında her
zaman bir adliye tehdidi altında kalmışlar. Verdikleri
dilekçelerde savunma mesleğini icra ettikleri hâlde mahkeme tehdidi
altında bulunan birçok meslektaşımız var. Savunma
üzerindeki baskı ve engellemeler, aslında vatandaşın hak
arama hürriyetine ve adil yargılanma hakkına yönelik engellemeler.
Savunmanın sorunları hukuk devletinin
sorunları dışında sorunlar değil. Eğer siz
savunmanın sorunlarını çözemezseniz, o memlekette hukuk
devletinin sorunlarını da çözemezsiniz yani savunma üzerindeki
sorunları çözmek iktidarın görevi. Bu görevi yerine getirirken
demokrasinin olmazsa olmaz kurallarını yerine getirmesi gerekiyor.
Bakıyoruz, Hukukun Üstünlüğü Endeksinde ülkemiz 139 ülke
arasında 107nci sırada; Demokrasi Liginde ise Demokrasi Liginde
olmayan ülkeler içerisinde. Bu çerçevede, demokrasinin olmadığı,
hukuk devletinin yaşanmadığı bir ülkede savunma
özgürlüğünden bahsetmek mümkün değil.
Avukatlarla ilgili birçok sorun var. Bu
sorunların çözümüyle ilgili birçok öneri getirdiğimiz hâlde yerine
getirilmiyor. İYİ Parti avukatlarla ilgili önerge getirdi,
reddedildi; şimdi HDP getirdi, reddedilme ihtimali yüksek; biz
getireceğiz, reddedilme ihtimali yüksek.
Nelerden bahsetmek lazım? Avukatların
birçok sorunu içerisinde asgari ücret tarifesinin dahi altında düzenlenen
CMK ücretleri var; avukatların ücret tarifelerinin ekonomik ve sosyal
anlamda aşağıda olduğuna ilişkin, emeklerine yönelik
birçok engeller var. İşçi avukatlar var, bağlı çalışan
avukatların sorunları var. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar,
Türkiyede 160 bin avukat içerisinde 50 bin avukat bağlı
çalışan işçi avukat. Bu avukatların emek sorunları
çözülmemiş durumda, aldıkları ücretler yoksulluk
sınırının altında; yüzde 60ı yoksulluk
sınırının altında çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Bu sorunun çözümü çok
basit. Bu sorun demokrasinin, hukuk devletinin işlediği, demokratik
denge ve denetlemenin olduğu parlamenter sistemle çözülecek.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Orhan Kırcalı, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KIRCALI (Samsun)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin
değerli üyeleri, ekranları başında bizleri izleyen çok aziz
milletimiz; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Tüm meslektaşlarımın 5 Nisan
Avukatlar Gününü tebrik ediyorum.
Avukatlar insanlarımızın hak ve
hürriyetlerinin korunmasında veya savunulmasında Anayasa ve hukuk
çerçevesinde önemli bir görev ifa etmektedir. Adaletin tecellisinde büyük
katkıları bulunan yargının kurucu unsurlarından
avukatlar, bağımsız yargının ve çağdaş hukuk
sisteminin ayrılmaz unsurlarıdır. Avukatlarımız
toplumsal ilişkilerin yürütülmesi açısından da önemli bir görevi
yerine getirmektedir. Avukatlarımız üstlendikleri bu önemli
görevlerle vatandaşların devlete olan güvenlerini pekiştirmekte
ve devlet-vatandaş ilişkilerinin düzenlenmesine değerli
katkılarda bulunmaktadır. Kuşkusuz savunma yargının
kurucu unsuru, avukatlık da adalet hizmetleri içinde yadsınamaz bir
meslektir. Bu sebeple avukatların mesleki sorunlarına çözüm
bulmayı, savunmanın imkânlarını güçlendirmeyi güven veren
ve erişilebilir adalet hedefimizin tabi bir parçası olarak görmeye
devam ediyoruz.
Bu noktadan hareketle, hukuk
politikalarımızda yol haritamızı oluşturan Yargı
Reformu Strateji Belgesi, avukatların ve baroların görüş ve
önerileri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Avukat
meslektaşlarımızın büyük bir ilgiyle
karşıladığı ara buluculuk, e-tebligat, hususi
damgalı pasaport hakkı beklentileri hayata geçirilmiştir.
Savunmanın yargılamalara etkin katılımını
sağlamak amacıyla da soruşturma dosyasındaki bilgi ve
belgelere avukatların erişimlerine ilişkin UYAP güncellemesi
hayata geçirilmiştir. Hukuk sistemimizde, kamu hizmetinin avukatların
katılımıyla yürütülmesinde barolara birçok görev
verilmiştir. Barolar, mesleki dayanışmayı, iş birliğini,
mesleki disiplini ve meslek ahlakını korumayı ve
geliştirmeyi hedeflemektedir. Baro hizmetlerinin daha
sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, işlemlerin
yürütülmesinde yaşanan gecikmelerin ortadan kaldırılması
amacıyla da yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu
düzenlemelerle, barolar tarafından verilen hizmetlerin etkili ve verimli
bir şekilde sağlanması, avukatların bir araya gelerek
mesleki faaliyetlerini daha iyi bir şekilde yürütebilmeleri, daha
nitelikli bir hâle getirilmesi amaçlanmış ve mesleğin başlangıcında
ve devamında avukatlara verilmiş olan eğitimler daha nitelikli
bir hâle kavuşturulmuştur. Bugüne kadar
yaptığımız ve bundan sonra da yapacağımız
yeniliklerin temelinde her renkten ve her desenden
farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görüp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kırcalı,
teşekkür ediyorum.
ORHAN KIRCALI (Devamla)
84 milyon
insanımızın hakkını, hukuku korumayı esas
aldık.
Bu vesileyle, tüm avukatlarımızın 5
Nisan Avukatlar Gününü tebrik ediyorum.
Hepinizi hürmetle tekrar selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesinde göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve
arkadaşları tarafından, avukatlara yönelik şiddet
vakalarının, avukatların intiharlarının ve
avukatların son dönemde yaşadığı sosyal ve ekonomik
zorlukların nedenlerinin ve çözüm yollarının
araştırılması amacıyla 4/4/2022 tarihindeTürkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
5/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/04/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve
arkadaşları tarafından avukatlara yönelik şiddet
vakalarının, avukatların intiharlarının ve
avukatların son dönemde yaşadığı sosyal ve ekonomik
zorlukların nedenlerinin ve çözüm yollarının
araştırılması amacıyla 4/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3341
sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 5/4/2022 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Alpay Antmen,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, burada sizlere
beş dakikalık güzel bir konuşma yapmayı hayal ederek ve
sizlerin de avukatlık mesleğine, avukatlara, adalete sahip
çıkacağınız hayal ve hevesiyle söz almış
bulunmaktaydım. Ama biraz önce İYİ Partinin ve HDPnin
araştırma önergelerini, avukatlık mesleğinin
sorunlarıyla ilgili araştırma önergelerini AKP ve MHPli üyeler
reddetti.
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Mesleğini
onuruyla yapan bütün meslektaşlarımızın Avukatlar Gününü
kutluyorum. Fakat biraz önce kim avukatın yanında, kim avukatın
yanında değil gördük; bunu barolar da gördü, avukat
meslektaşlarımız da gördü.
Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye
Barolar Birliği ve Barolar Birliğine mensup numarasız
baroların tamamı bugün bir bildiri yayınladılar. Avukatlar
Gününü kutlayamıyoruz. dediler, Kutlayamıyoruz çünkü
mesleğimiz tehdit altında. Evet, adalet tehdit altında,
yargı bağımsızlığı tehdit altında,
avukatlar tehdit altında ama siz ne yapıyorsunuz? Buradaki bir
araştırma önergesini bile reddediyorsunuz. Size diyoruz ki:
Avukatların yaşadığı sorunları, avukata
karşı şiddeti ve bunların çözüm önerilerini gelin, hep
birlikte araştıralım. Allah aşkına, Meclisin görevi
nedir? Avukatlar kimin kendine sahip çıktığını
şimdi burada bugün gördüler.
Biraz önce Mersin Barosundan bir SMS geldi bana
-Mersin Barosu üyesiyim, onur duyuyorum, gurur duyuyorum- Sayın Adalet
Bakanınız ne yapmış Mersin Adliye otoparkı ve
diğer otoparklarda? Hâkim ve savcılardan alınmayan otopark
ücretlerinin avukatlardan alınması için -SMSle bize bildiriyorlar-
genelge göndermiş, genelge; yazıklar olsun o Adalet Bakanına,
yazıklar olsun Avukatlar Gününde bunu yapmasına! (CHP
sıralarından alkışlar)
Ve şunu da söylüyorum: Ey, Bekir Bozdağ,
sen Avukatlar Günü'nü kutlama!
Bunun dışında, bu yetmiyor, daha
neler yapıyorsunuz, biliyor musunuz?
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul)
Ramazanda sakin ol.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Evet, sayın
milletvekili Ramazanda sakin ol. diyor; avukatlara karşı,
avukatlık mesleğine yapılanlara karşı mümkün
değil sakin olamam çünkü adalet, savunma hava gibi, su gibi, ekmek gibi
bir ihtiyaç; olmadığı zaman anlarsınız yokluğunu,
nefes alamadığınız zaman havanın değerini
anlarsınız, avukat olmadığı zaman Orta Çağda
yaşanan engizisyon gibi bir yargılamayı görürsünüz. Bir ülkenin
temeli adalettir, adaleti çökertiyorsunuz.
Biz diyoruz ki: Gelin, avukatların
sorunlarını araştıralım. Avukatlar çağlar boyunca
hak savunuculuğu yaptılar. Bugün burada Türkiye Barolar Birliği
ve avukatlar milletvekillerinden, partilerden bir şey istediler:
Sorunlarımızı araştırın. Avukata
karşı şiddet var, üç ayda 19 avukat şiddete
uğradı, 3 avukat öldürüldü, birkaç avukat intihar etti; neden? Bunun
pek çok sosyal ve ekonomik nedeni var ama siz bunları
araştırmıyorsunuz. Bir çoklu baro çıkarttınız, baroları
bölmeye çalıştınız ama Ankara'da gördük ki bunu da
başaramadınız, avukatlar bunun birleştirilmesini istiyor;
avukatlar yargı bağımsızlığı istiyor,
avukatlar adil yargılanma istiyor, avukatlar kendilerine karşı
şiddet uygulanmamasını istiyor. CMK ücretleri var, bunu neden
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine endekslemiyorsunuz? Çok güzel birçok
şey yaptık. diyorsunuz. Biraz önce de bir kanun teklifi verdiniz
kamuda çalışan stajyer avukatların staj yapmasıyla ilgili.
Kime sordunuz? Barolar Birliğine sordunuz mu, barolara sordunuz mu?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sorduk, bir sürü
avukata sorduk.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Sormazsınız.
Hiçbir şey bilmiyorsunuz, bilmediğinizi de bilmiyorsunuz,
getiriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Çoklu baro gibi
yine birçok sorun açacaksınız.
Bakın, adaletin üç ayağı vardır,
bunların en önemlisi avukatlıktır. Siz, adaletin üç
ayağından biri olan avukatlığı yani savunma
makamını yok sayıyorsunuz; Adalet Bakanınız da bunu
gösteriyor.
Son üç ayda 3 avukat intihar etti, 19 avukat
şiddete uğradı. Bu sizin için ne ifade ediyor? Neden bir
şeyler yapmayı düşünmüyorsunuz? Avukatlara şiddet
artıyor, kadın avukatlara şiddet artıyor ve bunların
pek çok sebebi var. Bunların en büyük sebebi de ne biliyor musunuz? Sizin
kendi yargınızı oluşturmak için Türkiye'de adil,
tarafsız ve bağımsız yargıyı yok etme hevesiniz,
hayaliniz ve çabalarınız. Gelin, bari şu son araştırma
önergesini kabul edin; avukatlar da kim yanlarında, kim yanlarında
değil görsünler. Avukatların sorunlarını araştıralım
ve birlikte çözelim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Feridun Bahşi, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, şimdi, avukatların çoğu asgari ücret
altında çalışıyor, pazarda limon satıyor. Yani bu
kadar şey olmaz ki Başkanım! Bu konuya lütfen
Mecliste şu anda 100 kişi yok, biraz sonra
oylama yapacaksınız Reddedildi. denilecek, olacak şey mi? Bari
bu işte toplantı yeter sayısı isteyin Başkanım,
olacak şey mi ya?
BAŞKAN Bakın hatip kürsüde Sayın
Tanal, üslup bu değil, hatip kürsüde rica ediyorum.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Mahmut Bey
BAŞKAN Evet, Sayın Bahşi, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Pazarda limon
satıyor, asgari ücretin altında çalışıyor ya
avukatlar, şoförlük yapan avukatlar var.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 5 Nisan
Avukatlar Günü. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün bir sözüyle söze
başlamak istiyorum: Adalet gücü bağımsız olmayan bir
milletin, devlet hâlinde varlığı kabul olunamaz. Bireysel hak
ve özgürlüklerin savunulmasında, hukukun üstünlüğünün var
olmasında yılmadan çaba gösteren değerli
meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, her 5 Nisanda
mesleklerini icra etmeleri giderek daha da zorlaşan, birçok sorunla mücadele
etmek zorunda kalan meslektaşlarım için herkes kutlama mesajları
yayınlar. Yeşil pasaport verecek, gösterişli adliyeler yaparak
sorunları çözdüğünü zannedenler göz boyamaktan öte
gidememişlerdir. Adaletle öyle bir oynandı ki ucube mülakat
sistemiyle alınan kifayetsiz ve yandaş hâkimler yüzünden gelen
müvekkil, avukata ilk olarak Tanıdığın hâkim, savcı
var mı? diye soruyor. Çoklu baro sistemi getirerek sorun çözdüğünü
zannedenler, yandaş baro yaratma gayretiyle hareket etmiş ve sistem,
avukatların sorunlarının çözümü konusunda hiçbir katkı
sağlamamıştır. Yine son dönemde, avukatlara yönelik
şiddet bir hayli artmıştır. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Avukatlık mesleğinin
icrası sırasında şiddete maruz kalan, hatta
hayatını kaybeden meslektaşlarımız bulunmaktadır.
Avukatların uğradığı bu saldırılara
karşı gereken hassasiyetin gösterilmemesi,
meslektaşlarımın yaşam hakkı için açık ve yüksek
bir tehdittir. Bu baskı ve tehdit, sadece avukatlara yönelik değil
bizzat savunma ve adil yargılanma hakkına yöneliktir. Avukatlara
yönelik şiddetin durdurulması için her türlü önlem
alınmalıdır; ekonomik, sosyal ve psikolojik şiddet
karşısında yalnız bırakılmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer sorun
ise kamu avukatlarının özlük haklarıdır. Defalarca yargı
paketi çıkarıldı ancak düzenlemelerde kamu avukatlarına bir
türlü sıra gelmedi. 1inci derecedeki kamu avukatının ek
göstergesi hâlâ 3000. Kamu avukatlığı, zaman içinde ek
göstergelerde artış yapılmayan ender mesleklerden bir tanesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Sürem
bitti.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Abdullah Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli halkımız; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, avukatların sorunlarını
araştırmak istiyoruz, maalesef iktidar partisi buna karşı
koyuyor. Sizin içinizde de avukatlar var, avukatlar da sizleri savunuyor ve
adaletin gerçekleştirilmesi için de avukatların olması
gerektiğini hepiniz biliyorsunuz ama sorunlarına gelince
araştırmaya ilişkin taleplere ret oyu kullanıyorsunuz.
Bakın, ben bununla ilgili
Değerli milletvekilleri, 5 Nisan, Avukatlar
Günü. Bugünde anmadan geçemeyeceğim tarihî şahsiyetler var.
Öncelikle, hayatı boyunca insanlık adına hak mücadelesi veren,
ırkçılığa ve sömürgeciliğe karşı pasif
direnişiyle tarih yazan bir şahsiyeti, Gandiyi saygıyla anmak
istiyorum huzurlarınızda. Yine, yaşamı boyunca adalet ve
barış mücadelesi veren ve bu topraklarda, Türkiye'de on yıl
cezaevinde kalan Orhan Doğanı saygıyla anmak istiyorum.
Barış elçisi Tahir Elçiyi, Faik Candanı ve nice faili
meçhullerle yaşamını yitiren sevgili
meslektaşlarımızı saygıyla anmak istiyorum.
Bakın, Özgürlük İçin Hukukçular Derneğinin Avukatlar Günüyle
ilgili bir tespiti var: Siyasal iktidarın antidemokratik rejimi
meşrulaştırmak adına yürüttüğü politikalar
kapsamında, hukukun üstünlüğü ilkesi ve insan haklarının
korunması bağlamında en önemli rolü oynayan avukatlar da
payını almakta, her gün baskı ve sindirme
soruşturmalarıyla yargı tacizine maruz kalmaktadır. diyor
avukatlar, Bu nedenle biz Avukatlar Gününü kutlamayacağız ve
mücadeleye devam edeceğiz. diyorlar.
Değerli milletvekilleri, bakın, demokrasi
ve hukuk mücadelesi için onlarca meslektaşımız gözaltına
alınıyor, yürütmüş oldukları meslekleri nedeniyle
gözaltına alınıyorlar ve davalar açılıyor ve onlarca,
yüzlerce meslektaşımız şu anda cezaevinde. Bu nedenle,
cezaevinde olan ve aynı zamanda sağlık sorunu yaşayan Aysel
Tuğluk, Selahattin Demirtaş, Ayla Akat Ata, Nazmi Gür, Selçuk
Kozağaçlı ve İbrahim Vargünü burada saygıyla selamlamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, TÜRK-İŞin
verilerine göre açlık sınırı 4.552 lira. Bakın, yirmi
dokuz yıl çalışmış ve emekli olan bir avukatın
almış olduğu maaş ne kadar biliyor musunuz? 3.530 lira.
Otuz yıl çalışmış ve emekliye ayrılmış
bir avukatın almış olduğu maaş ne kadar? 3.440 lira.
Yeni emekli olan bir avukatın almış olduğu maaş ne
kadar? 3 bin lira civarında bir maaş. Yani şu demek: Yirmi
yıllık iktidarınızda herkesi
yoksullaştırdınız, açlığa mahkûm ettiniz ve
bunların içerisinde de maalesef avukatlar da payını aldı.
Bu nedenle araştırma önergesine evet oyu
vereceğimizi belirtir, saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Metin Çelik, buyurun (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN ÇELİK (Kastamonu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve aziz
milletimizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Hukukun üstünlüğünün sağlanmasında ve
adaletin tecellisi adına verdiği hizmetlerle toplumda hukukun
üstünlüğünün artmasına yardımcı olan, bu vazifeyi üstlenen
değerli meslektaşlarımın 5 Nisan Avukatlar Gününü gönülden
kutluyorum.
Yargı Reformu Strateji Belgesiyle birlikte
gerçekten yargı alanında çok ciddi düzenlemelere imza attık.
Bunlardan, avukatlarla ilgili, bence en önemli düzenleme Hukuk Mesleklerine
Giriş Sınavının getirilmiş olmasıdır.
2020-2021 eğitim öğretim döneminden itibaren hukuk fakültelerine
giren öğrenciler mezun olduklarında hâkim, savcı, avukat ve
noter olmak istediklerinde öncelikle bu sınava tabi tutulacaklar ve 100
üzerinden en az 70 puan alma zorunluluğu getirildi. Bu sınav
zorunluluğunun getirilmiş olması, inşallah, önümüzdeki
süreçte mesleğin gelişimine olumlu manada katkı
sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Bir diğer önemli gelişme hukuk
fakültelerine girişte başarı sıralamasının
düşürülmüş olmasıdır, daha doğrusu yükseltilmiş
olmasıdır. 2019da 190 bin olan bu sınır, 2020 ve 2021
yıllarında 125 bine yükseltilmişti, bu yıldan itibaren de
başarı sıralaması 100 bine yükseltiliyor.
Dolayısıyla, meslekte kalite ve gelişmenin sağlanması
adına bu kararın da önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yargı reformu paketlerimizde mesleğin
gelişimi adına önemli düzenlemelere imza attık. Hukuk
muhakemeleri usulü, idari yargılama usulü, ceza muhakemeleri usulü ve
icra, iflas alanlarında yaptığımız
değişikliklerle hem yargılamanın daha etkin ve verimli
şekilde yapılmasını temin etme anlamında hem de avukat
meslektaşlarımızın mesleklerini ifa ederken karşılaştıkları
sıkıntılara çözüm üretme adına birçok düzenlemeye imza
attık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, teşekkür
ediyorum.
METİN ÇELİK (Devamla) İnşallah
bundan sonraki süreçte de bu düzenlemelere devam edeceğiz.
Ben tekrar Avukatlar Gününü ve tüm
meslektaşlarımı kutluyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
şimdi burada toplantı yeter sayısı, 150 kişi var
mı? Burada şimdi 150 kişi var mı Başkanım?
Avukatlar pazarda limon satıyor limon,
şoförlük yapıyor, asgari ücret altında çalışıyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yahu, ayıp
bir şey Mahmut Bey! Mahmut Bey, ayıp, yalan söylüyorsun ya!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Üstadım, vallahi
disiplin suçu işliyorsunuz. Avukatların karşısına
nasıl çıkacaksınız böyle ya?
BAŞKAN Sayın Tanal, o 60a göre bir
dakika sözü vermeyeceğim, ne yaparsanız yapın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani asgari ücret
altında çalıştırılır mı bir insan? Ne
yapsın? Aç kalıyor insan.
BAŞKAN Öneriyi okutuyorum:
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel
Kurulun çalışma saatlerine ve 322 sıra sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
5/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/4/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 322
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1'inci sırasına alınması ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
5 Nisan 2022 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına
kadar,
6 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
6 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 8 Nisan 2022 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve
bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve aynı
birleşimde 322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
İç Tüzükün 91nci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
|
322
sıra sayılı Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
DeğerIendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1
ila 21inci Maddeler |
21 |
|
22
ila 38inci Maddeler
(Geçici Madde 1 ve Geçici Madde 2 dâhil) |
19 |
|
Toplam
Madde Sayısı |
40 |
|
BAŞKAN Öneri üzerinde ilk söz talebi
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Meral
Danış Beştaşın.
Sayın Beştaş, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sevgili
halkımız; şunu söyleyeyim: Ayrımcılık
yasağı ve eşitliği konuşacağım ama bunu
böyle genel, soyut kanunlara göre konuşmayacağım. Dünyanın
en eski düzenlemelerinden biridir eşitlik, kanun önünde eşitlik, her
konuda mutlaka ayrımcılık yasağı vardır. Ta, 1948
-daha öncesine gitmeyeyim- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin
maddelerinden 2nci madde ayrımcılık yasağını
düzenler. Ama bugün Türkiyede eşitlik yoktur; ayrımcılık
yasağına rağmen, iç hukuka rağmen, uluslararası hukuka
rağmen tam anlamıyla bir keyfiyet rejimi hâkimdir. Ne
anlatıyorum size? Evet, uygulamalar, 3 konuda uygulama örneği
vereceğim size.
Biliyorsunuz, milletvekilleri -tırnak içinde
söylüyorum, ayrıcalık demek istemiyorum- iş
yoğunlukları gereği vesaire VIP kullanırlar değil mi?
Hepimiz yetişmek için VIP kullanıyoruz. 4 Kasım 2016 darbesinden
bu yana tutuklu olan, olmayan, sürgünde olan milletvekillerimizin ailelerinin
VIP geçişine izin verilmiyor. Neden mi dersiniz? Takdir sizin, bunun
yasada bir karşılığı yok. Büyükşehir belediye
başkanlarına, başkanlarının eşine, çocuğuna
bu hizmet verilmiyor ama VIPlerde Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe
yöneticilerinden kadın kollarına, gençlik üyelerine kadar geçişler
serbest. Diyarbakır VIPe bir gelin bakın, dillere destan, oturacak
yer bulamıyoruz; çeteler cirit atıyor, orada pazarlıklar
yapıyorlar ama o ilin Büyükşehir Belediye Başkanının
eşi orayı kullanamıyor. Bizim derdimiz VIP değil tabii ki.
Biz halkla birlikte tabii ki gideriz. Burada sorun çeteciliktir, çete mantığıdır.
Devleti çeteden ayıran nedir? Hukuka bağlılıktır.
Devletin içinden hukuku çıkarırsan çete kalır, çete. Şu
anda bir çetecilik faaliyeti yapılıyor. Milletvekillerimize, sürgündeki
milletvekillerimize maaş bağlanmıyor biliyor musunuz. Neden?
Diyorlar ki Sağ olduğunu ispat et. Ya, siz çetelere maaş
veriyorsunuz, çeteler maaşa bağlanmış, herkes iki üç tane
maaş alıyor; on yıl vekillik yapmış, beş
yıl, Gel ki sağ olduğunu ispat et. Ya görüyorsun sağ
olduğunu.
Diğeri, milletvekillerine -isim bilerek
vermiyorum- yurt dışına çıkış
yasağını idari olarak veriyorlar; bakın, mahkeme
kararı yok. Ya atanmışlar vekillere diyor ki Sen yurt
dışına gidemezsin. Bu sadece üç örnek. İşte çetecilik
dediğimiz budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Size
tarihten bir örnek vereceğim. Saint Augustinein bir anekdotu var: Büyük
İskender yakalanan bir korsana niçin denizleri kötü niyetle istila ettiğini
sorar. Korsan da Ya sen niçin bütün dünyayı ele geçiriyorsun? Ben bu
işi küçük bir gemiyle yaptığım için bana haydut korsan
deniyor, sen aynı işi büyük bir filoyla yapınca imparator
olarak anılıyorsun. der. Türkiye Cumhuriyeti devletinde bugün
yürütme organı hukuku çıkarmış ve çetecilik faaliyeti
yapıyor. Bu VIPde, yurt dışına çıkış
yasağında, yine, maaşların ödenmemesinde
ayrımcılık yasağı çok nahif kalıyor, eşitlik
çok nahif kalıyor. Ya, resmen düşmanlık güdülüyor, intikam
alınıyor. Ya, siz mi vekil yaptınız, siz mi seçtiniz
bunları? Dediğim gibi, bütün vekiller bilir, VIPde her gün
tanık oluyoruz; vallahi çeteler geçiyor ama milletvekili
yakınları geçemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bunu
da halka anlatıyorum, size değil.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Eğer vicdanınız varsa lütfen buna itiraz edin. Hukuksuzluk döner
döner, gelir sizi de vurur. 3 yaşındaki, 5 yaşındaki, 7
yaşındaki çocukların orada onurlarının incinmesini
kabul etmeyin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş,
teşekkür ediyorum.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Mahmut Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Tabii, burada avukatların
sorunlarının araştırılması
Burada sorun, temel
hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması
amacına yöneliktir. Yani, buradaki olay, vatandaşın tamamen temel
hak ve özgürlükleriyle, hak arama arayışıyla yakından
ilgilidir. Eğer, avukatların sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarımız, AK PARTİli avukat milletvekili
arkadaşlarımız karşı çıkıyorsa aslında
bu....
Avukat, Avukatlık Kanununun 34üncü maddesi
uyarınca hayatının, yaşamının her alanında
doğru dürüst hareket etmek zorundadır; aksi takdirde bu bir disiplin
suçudur. Değerli arkadaşlar, avukatlar bugün geçimini sağlamak
için pazarda limon satıyor, limon! Şu anda avukat
arkadaşlarımız geçimini sağlamak için şoförlük
yapıyorlar. Avukat arkadaşlarımız geçimini sağlamak
için asgari ücretin altında bir ücretle, emekle
çalışıyorlar. Yani, Türkiyede avukattan daha düşük bir
ücretle çalışan bir meslek mensubu yok değerli arkadaşlar.
Eğer, biz burada avukata gereken önemi, özeni göstermezsek
vatandaşın temel hak ve özgürlüklere kavuşması kadar zor
bir iş olamaz.
Mesela, adliyelerde, hâkim ve savcılar adliyeye
girerken aranıyor mu? Aranmıyor. Niye aranmıyor? Ya, hâkim suç
işler mi? Ülkemizde hâkimlerinin 1/3ü terörden dolayı ihraç edildi.
Avukatlardan, 1/3ü ihraç edilen bir meslek grubu olmadı değerli
arkadaşlar. Yani, siz kalkıp adliyede avukatı
arıyorsanız, mesela, bir terörist muamelesi gösteriyorsanız,
x-ray cihazından geçiriyorsanız, çantasını
aratıyorsanız hâkiminizi de savcınızı da arayacaksınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo!
AHMET KAYA (Trabzon) Bravo!
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani, bu açıdan
baktığımız zaman, avukatların temel hak ve
özgürlüklerinin ihlal edilmesi, vatandaşın temel hak ve
özgürlüklerinin ihlal edilmesidir. Burada savunmaya önem verilmemesi hukuk
devletine önem verilmemesidir, demokrasiye önem verilmemesidir. Avukatlar
hukukun güvencesidir, demokrasinin güvencesidir, kadın-erkek fırsat
eşitliğinin güvencesidir, çocuk haklarının güvencesidir.
Burada biz eğer gerçekten ülkemizde adaleti, hukukun üstünlüğünü,
demokrasiyi egemen kılmak istiyorsak avukatların sorunlarıyla
ilgilenmek zorundayız. Bir rejimin adını eğer koymak
istiyorsanız o ülkede avukata verilen önem ve değerle ölçeceksiniz.
Eğer o ülkede avukatın bir değeri, önemi yok ise o ülkenin
adı totaliter bir rejimdir, o ülkenin adı demokrasi olmaz. Bu, temel
hak ve özgürlükleriyle yakından ilgilidir.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinden, buradan bu cuma günkü çalışma kararı
çıkarılmıştır.
Cuma günkü çalışma kararı
çıkarılmış şekliyle oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzük'ün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Yalnız okutmadan önce Sayın Bekaroğlu
Genel Kurul Salonunda mı? Burada.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, (2/3786) esas
numaralı Çay Kanunu Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/164)
17/3/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
25/8/2021 tarih ve (2/3786) esas numaralı Kanun
Teklifimin İç Tüzük'ün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını arz ederim.
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu konuşacaktır.
Süreniz beş dakikadır.
Sayın Bekaroğlu, süre uzatımı
vermiyorum, ek süre yok.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çay bölgesi milletvekili arkadaşlarımızla
-Uğur Bayraktutan, Ahmet Kaya ve Necati Tığlıyla- birlikte
hazırladığımız çay kanunu teklifinin İç Tüzükün
37nci maddesine göre erkenden ve sıra beklemeden gündeme
alınmasını talep etmek üzere karşınızdayız.
Değerli arkadaşlarım, çay, Doğu
Karadeniz Bölgesinde 200 binin üstünde ailenin yaptığı bir
tarım; 1,5-2 milyon insanın da doğrudan ve dolaylı bir
şekilde geçimini sağladığı bir ürün. Çayla ilgili
gerçekten bölgeye 5-6 milyar TL civarında para giriyor ve Türkiye ekonomisine
de -tam hesaplayamıyoruz ama- 2 milyar dolar civarında katkısı
olan bir ürün. Ancak bu ürün artık gerçekten bu tarımla
uğraşan insanları doyurmuyor, ciddi problemler var. Bu
problemlerin temelinde de çayla ilgili yürütülen politikalar var. Yirmi seneden
beri iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, daha önceki
hükûmetler gibi yanlışlar yaparak çay üreticisini ciddi bir
şekilde mağdur etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bölgede
üretilen 1,5 milyon ton civarında yaş çayın
yarısını özel sektör, yarısını da devlet, ÇAYKUR
işletmektedir; yuvarlak rakamlarla söylüyorum. 1984 yılında
çayda tekel kalkmış ve çaya özel sektör girmiştir.
Çıkarılan kanunda Gerçek ve tüzel kişiler çay satın
alabilir, işleyebilir ve ticaretini yapabilir. deniliyor ama bunun
dışında hiçbir kural getirmemiş, o günden bugüne
kuralsızlıklarla idare ediliyor. ÇAYKUR da yatırım
yapmadığından dolayı çay işletme kapasitesi çok
düşüktür değerli arkadaşlarım. ÇAYKUR hem kendi
kapasitesini kullanmıyor hem de kapasitesini artırmıyor, bu
sebepten dolayı üretici özel sektöre mecbur ediliyor. Özel sektör de geçen
sene 4 lira civarında olan çayı 2,70e, 2,80e
almıştır. Dolayısıyla sadece geçen sene özel sektörün
cebine 1 milyar TL vatandaştan alınarak haksız bir şekilde
girmiştir. Sayın Osman Bey, bu, siz bu kanunu daha evvel
çıkarmadığınızdan dolayı oldu.
Şimdi, biz bir çay kanun teklifi
hazırladık değerli arkadaşlarım. Çay
tarımının başlangıcından çayın
işlenmesini ve ticaretini kurallara bağlıyoruz. En temel problem
de çay fiyatlarıdır değerli arkadaşlarım. Çayda taban
fiyatı uygulanmadan bu iş çözülemez. Bizim
hazırladığımız kanun teklifinde taban fiyatı
getiriyoruz ve bu fiyatın altında çayın
alınmasını yasaklıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, her üründe
destekleme fiyatları var ve her sene artıyor, nedense neredeyse yedi
seneden beri çay destekleme fiyatları artmıyor, destekleme ücretleri
artmıyor; 13 kuruş değerli arkadaşlarım.
Şimdi, kanunen diyoruz ki: Çaya verilen ücretin
yüzde 10u olacak destekleme fiyatları da, yüzde 10u olacak; devletin
vereceği destek de yüzde 10 olacak değerli arkadaşlarım.
Bunun dışında da hemen bir sonraki ayda ücretler ödenecek
diyoruz. Kapasiteyi artırmak için de bir şey söylüyoruz, aslında
kapasite mevcut. ÇAYKURun günde 9 bin ton, özel sektörün ise -tam bilinmemekle
beraber- günde 15 bin ton çay işleme kapasitesi mevcut ama bu
kapasitesinin sadece 6-7 bin tonu kullanılıyor.
Şimdi, biz standartları koyarak, özel
sektöre, ÇAYKURa çay işletme yetkisi veriyoruz; çayı standartlara
uygun bir şekilde özel sektörün kapasitesini kullanarak işleyecek.
Yaş çayı da isterse vatandaştan taban fiyatla alacaklar ya da
istemezlerse ÇAYKURdan bu fiyatla çayı alacaklar.
Değerli arkadaşlarım, bunu
yapmadığınız müddetçe, bu bölgede kotayla, kontenjanla
milleti perişan edersiniz. Kota, kontenjan demek yıllık çay
verme, günlük çay verme demek. Değerli arkadaşlarım, bu, çay
dediğimiz ürün öyle alınıp depoda falan saklanmıyor,
kestiniz mi hemen ÇAYKURa ya da çay fabrikasına götürüp
işleyeceksiniz. Bunu bu şekilde işlemezseniz bozulur. Gerçekten
insanlar perişan, işçisi de perişan, yarıcısı da
perişan, mal sahibi de perişan.
Bir de ÇAYKURun, çayın Varlık Fonunda ne
işi var? Biz bu kanunla Varlık Fonundan da
çıkarılmasını talep ediyoruz. Bu kanunu destekleyin. Adalet
ve Kalkınma Partisi yıllarca çay kanunu çıkaracağı
vaadinde bulunuyor ve çıkarmıyor; bir de Varlık Fonuna
almış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bekaroğlu, süreniz tamamlandı.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Herkes biliyor ki
Varlık Fonuna almak özelleştirmek demektir.
Saygılarımla.
Desteğinizi bekliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayalım
Başkanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayalım
arkadaşlar.
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Osman Bey
çay kanununu reddetti Sayın Başkanım, kayıtlara geçin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz
hazırladık zaten, sıkıntı yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Osman
Aşkın Bak çay kanun teklifini reddediyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz hazırlığımızı
yaptık, merak etme.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Reddettiniz,
hiçbir hazırlığınız falan yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz çaya
verdiğimiz desteği
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Yapma, yirmi
seneden beri milleti sömürmekten başka bir şey yapmadınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çaya destek veriyoruz
biz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Yok öyle bir
destek, yok öyle bir destek. Hiçbir şekilde destek veren yok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çaya biz destek
veriyoruz; kanununu da hazır, her şey hazır.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye
Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 322 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Hadi
çıkarın kanunu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yakında, merak
etmeyin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Niye
getirmediniz buraya?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Geliyor,
getireceğiz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Yirmi senedir
niye beklediniz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Geliyor, geliyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Elinizi ben
tuttum! Hadi bakalım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu teklif, İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin
tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde gruplar adına ilk söz,
İYİ Parti Grubu adına Sayın Erhan Ustanın.
Gruplar adına söz talepleri yirmi
dakikadır, ek süre vermiyorum.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerine konuşacağım,
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Evet, aslında yine bir torba kanun. Torba
kanunun getirilmeyeceğine ilişkin iktidar sürekli söz vermesine
rağmen
Sayın Osman Aşkın Bak, oturur
musunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Pardon
Pardon
ERHAN USTA (Devamla) Hem çay kanununa olumsuz, ret
verdin ağabey hem de gürültü yapma lütfen ya.
AHMET KAYA (Trabzon) Aynen öyle, aynen öyle ya.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır,
alakası yok, bizim çalışmamız var.
ERHAN USTA (Devamla) Yani burada Rizeliler de
duysun, çaycıların hakkını savunmadı. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz kanunu
çıkarırız, merak etmeyeceksin, o bizim işimiz.
ERHAN USTA (Devamla) İşte, keşke
çıkarsaydınız, hazır gelmiş kanun teklifine olumlu oy
kullanabilirdiniz.
AHMET KAYA (Trabzon) Ağabey, yirmi yıl
oldu, niye çıkarmıyorsun? Ne zaman çıkaracaksınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen kendi işine
bak, biz kendi işimizi yaparız.
AHMET KAYA (Trabzon) Yirmi yıl, yirmi
yıl Osman ağabey
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz kendi işimizi
yaparız, merak etmeyin.
ERHAN USTA (Devamla) Sizin işiniz değil,
herkesin işi, Parlamentonun işi. Bakın, kendi işiniz olarak
görmeyin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yaparız,
yaparız.
AHMET KAYA (Trabzon) Hâlâ Yaparız.
diyorsun, yirmi yıl olmuş.
ERHAN USTA (Devamla) Kanun çıkarmak
Parlamentonun işidir. Birazdan açıklayacağız şimdi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz teklifimizi
yaparız, merak etmeyin.
ERHAN USTA (Devamla) Sizin şu kanun teklifinde
getirdiğiniz olumlu maddelere biz olumlu oy kullanacağız, Senin
işin, benim işim. diye bir şey yok ki Parlamentonun işi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tamam, güzel.
ERHAN USTA (Devamla) Artık, biliyorsunuz,
Hükûmetten kanun teklifleri de gelmiyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tabii, tabii.
ERHAN USTA (Devamla) Niye vatandaşın,
Rizeli çay üreticisinin lehine olan bir kanunda olumsuz oy kullanıyorsun
kardeşim?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var
canım?
ERHAN USTA (Devamla) Neyse, o ayrı bir konu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz çay üreticisinin
her zaman yanındayız, merak etmeyin.
ERHAN USTA (Devamla) Ama en azından gürültü
yapmayın da lütfen konuşayım.
Müsaade eder misiniz
Sayın Başkanım,
bir şey yapar mısınız?
BAŞKAN İyi de efendim siz
attınız ilk lafı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz
sataştınız efendim ya.
ERHAN USTA (Devamla) Hayır, olur mu
Ama
gürültü yapıyor yani. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz
sataştınız.
BAŞKAN Yani sataşma sizden geldi
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) Sürekli gürültü
yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz 2 Rizeli
konuşuyoruz.
ERHAN USTA (Devamla) Sürekli gürültü
yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak, 2 Rizeli
konuşurken araya girme bence.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Arkadaş,
sus da dinleyelim ya, Allah Allah! Senden başka laf atan yok ya!
ERHAN USTA (Devamla) Sürekli gürültü
yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 2 Rizeli
konuşurken araya girme.
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Böyle bir
saygısızlık olur mu? Ayıp ya!
ERHAN USTA (Devamla) Şimdi, yine bir torba
kanunla karşı karşıyayız. Bunun üzerinde çok fazla
durmayacağım, AK PARTİ bu anlamda dediği şeyleri
artık tutmuyor.
Şimdi, desteklediğimiz maddeler var dedim
bu kanun teklifi içerisinde. Yaklaşık 40 tane madde var, 38+2=40
madde var. Muhtarların maaşlarının asgari ücrete
çıkarılmasına ilişkin maddeye elbette biz de destek
vereceğiz, veriyoruz, Komisyonda verdik zaten.
Hazineden kiralanmış olan 2/B arazileri
var. Bunları vatandaş kullanıyor, ekiyor, biçiyor; bunlar, tarımsal
desteklerden faydalanamıyordu. Bunları biz daha önce önermiştik,
buna ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyken İYİ Parti Grubu
adına önerge de vermiştik, o zaman bizim önergelerimizi
reddetmiştiniz ama şimdi, belli ki buna ilişkin de bir düzenleme
yapıyorsunuz yani desteklerden faydalanmaları doğru
olacaktır. Bu düzenlemeyi de bu anlamda desteklediğimizi ifade etmek
istiyorum.
Tabii, işte, burada bir miktar böyle
yangından mal kaçırırcasına -artık, bütçe kötü,
ödemeler dengesi kötü- hazine taşınmazlarının bir
kısmının hızlı bir şekilde elden
çıkarılmasına ilişkin maddeler var. Buralarda daha dikkatli
olunması gerekiyor yani Ne olursa olsun, bir yerlerden para gelsin.
anlamındaki maddelere, tabii, bu anlamda olumlu bakmıyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben burada
esas itibarıyla yani bir vergi politikası açısından bu
kanun teklifini değerlendirmek istiyorum. Hükûmetin bir vergi
politikası var mı? Bırakın vergiyi, onun daha üstüne
gidelim, bir temel makroekonomik vizyonu var mı, yok mu? Bu anlamda bu
kanun teklifini değerlendirmemiz lazım. Vergiler niye çıkar?
Vergi nedir? Maliye politikasının en önemli araçlarından bir
tanesidir. Dolayısıyla, ekonomiyi düzenlemeye yönelik olarak
Hükûmetin elindeki en büyük silah da elbette vergi politikasıdır.
Fakat baktığımızda, şimdi, son dönemde yapılan
vergi düzenlemeleri olsun, burada yapılan -bir kısım örnekler
söyleyeceğim- vergi düzenlemeleri olsun Hükûmetin ortaya koyduğu bir
makroekonomik vizyon eğer varsa bununla uyumlu mu veya vergi
politikalarında bir sistematik var mı diye bir bakmak, bir
değerlendirmek gerekiyor. Buna baktığımızda esas
itibarıyla -hemen baştan söyleyeyim- maalesef böyle bir şey
göremiyoruz yani hiçbir sistematik yaklaşım yok yani hiçbir
makroekonomik vizyon veya amaç ortaya konulmuş değil de hadi
kafalarında olduğunu düşünelim, bunlarla uyumlu adımlar da
atılmıyor.
Şimdi, mesela son dönemde ücretlerin
vergilendirilmesiyle ilgili bir düzenleme yaptık hatırlarsanız;
asgari ücret vergi dışı bırakıldı, bunu biz de
destekledik ama burada bizim o zaman karşı
çıktığımız bir şey oldu: Asgari geçim indirimi
(AGİ) dediğimiz sistem de kaldırıldı. Hâlbuki şu
anda -hele hele pandemiyle mücadelede- yoksulluğun bu kadar çok arttığı
bir dönemde, bizim normal şartlarda bekâr olanlar ile evli ve çocuk sahibi
olanlar arasında vergisel ayrımı kaldırmamamız
gerekiyordu. Bütün dünyada da böyledir, bizim sistemimizde de AGİ
üzerinden, asgari geçim indirimi üzerinden bir vergisel
ayrıştırma vardı yani evli ve çocukluları devlet biraz
daha destekliyordu. Şimdi, burada asgari ücreti vergi dışı
bırakırken çok temel bir hata yapıldı ve aslında
Hükûmetin hiçbir şekilde temel makroekonomik amaçlarıyla -yoksullukla
mücadele amacı varsa eğer bu Hükûmetin- bununla uyumlu olmayan bir
iş yapıldı, bir yanlış uygulama yapıldı.
Şimdi, bunun dışında başka
nasıl yanlış uygulamalar yapıldı? Mesela, bu dönemde
faiz gelirleri vergi dışı bırakıldı. Özellikle
pandemi döneminde, bütün dünyanın üst gelir gruplarını daha
fazla vergilendirdiği bir dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinden
gelen bu kanun teklifleriyle tam tersi bir şey yapıldı, üst
gelir grupları ödüllendirildi. Şimdi bu böyleydi, bu biraz daha
genişletildi. En son, biliyorsunuz, kur korumalı mevduat sisteminde
verilen avantajlarla bu iyice genişletildi ve yani işte,
biliyorsunuz, bu birinci, ilk üç aylık şeyde, yıllık
bileşikte yüzde 100ün üzerinde faiz geliri elde eden bir kesimden 1
kuruş vergi almadı bu iktidar değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla, bu da bir çelişki, olmaması gereken; hele hele
böyle bir zamanda, yoksulluğun arttığı bir dönemde daha
fazla vergilendirilmesi gereken bir kesime vergi avantajı sağlayan
anlayışı anlamak tabii ki mümkün değil.
Yine, alınan yanlış kararlardan
diğer bir tanesi: Kur korumalı mevduata faiz üzerinden vergi
avantajı sağlandı, artı, kurumlar vergisi istisnası
getirildi; bir yandan da şimdi kurumlar vergisini artırıyoruz.
Bakın, yani çok enteresan bir şey; böyle bir şeyi anlamak mümkün
değil yani hiç olmayacak bir şey; dünyada olmayan bir vergi
avantajı sağlıyorsunuz bir yandan, öbür taraftan, şimdi de
başka bir kanun teklifiyle başka bir şey getiriyorsunuz yani
çelişkilerle dolu birtakım vergi uygulamaları var. Bunun
temelinde ne var? Bir vergi perspektifi yok bu Hükûmetin; ne yaptığını
bilmeyen, işte, günlük, günübirlik, gelen tekliflere göre veya -ne bileyim
ben- piyasadan gelen tepkilere göre hareket eden bir iktidar
anlayışı var.
Değerli arkadaşlar, mesela, geçenlerde
vergiye ilişkin -vergiyi konuşuyoruz-
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı. Ne
yapıldı burada? Konutlarda katma değer vergisine ilişkin
bir uygulama yapıldı. Biliyorsunuz, 150 metrekarenin altındaki
konutlarda katma değer vergisi oranı yüzde 1, 150 metrekarenin
üzerinde olanlarda da yüzde 18. Şimdi, yüzde 1 olan daha sosyal
konutlardaki, belki garibanın alacağı konutlardaki vergi
oranı yüzde 8e yükseltildi; tam tersine, 150 metrekarenin üzerinde olan
veya işte, belki de çok pahalı konutlar
Şimdi, sanki kayıt dışıyla
ilgili -birazdan bu sahte faturalarla ilgili konuları da
konuşacağız- bir mücadele varmış gibi -ondan sonra-
şimdi kamu spotu uygulamasına ilişkin bir madde getiriliyor. Tamam,
doğru, getirilsin ancak bu madde ne zaman çalışır, kamu
spotu? Yani, siz iktidar olarak kayıt dışının üzerine
gitme konusunda bir irade ortaya koyarsınız, vatandaş Ha, benim
Hükûmetim, benim devletim kayıt dışının üzerine
gidiyor. der ve bu kamu spotunun da bir kısım faydası olur ama
iktidarın uygulamalarının kayıt
dışılığı teşvik edici mahiyette olduğu
bir dönemde, kamu spotuna ilişkin, kanun teklifinde bir ibare getirmek
sadece -kusura bakmayın ama- komik olmanın ötesine geçmez.
Şimdi, tabii, yine çelişkilere devam
ediyoruz. Katma değer vergisi indirimleri var son zamanlarda. Tabii,
yoksulluk arttı; fiyatlar aşırı bir şekilde,
hızlanarak artıyor, çok yüksek fiyat artışları var.
İşte, en son enflasyon tüketici bazında yüzde 61 geldi, ENAG
bunu yüzde 143 olarak hesap etti, Üretici Fiyat Endeksi yüzde 115 geldi. Yani
bu rakamlar son çeyrek yüzyılda görmediğimiz rakamlar, önceki çeyrek
yüzyılın rakamlarına Türkiye yeniden döndü. Şimdi bunlarla,
enflasyonla mücadele etmesi gereken iktidar ne yapıyor? Katma değer
vergisi oranı indirimine gidiyor. Tamam, gıdada gittiniz, bir
şey demiyoruz, biz de buna karşı çıkmıyoruz ama
şunu bilin ki bunun size hiçbir faydası olmayacak, daha doğrusu
size derken yani fiyatların indirilmesi anlamında hiçbir
faydası yok. Bizim gibi fiyatlara vergi dâhildir. sistemleri içerisinde,
bakın, bu vergi indirimlerinin hiçbiri uygulanmadı, hiçbiri fiyatlara
yansıtılmadı değerli arkadaşlar. E, devlet vergi
kaybına uğruyor; şimdi, ondan sonra da, bir taraftan da
geleceksiniz, milletin üzerine tekrar vergi bindireceksiniz. Yani bu vergi
indirimi dediğiniz şeyler hakikaten ne kadar etkili oluyor, ona
bakmak lazım.
Biliyorsunuz, katma değer vergisinin özellikle
indirimli oran uygulaması çok olunca diğer taraftan da vergi
alacağı doğuyor. Şu anda zaten bekleyen, sanayicilerin ve
büyük ticaret erbabının -daha doğrusu, büyük olması da
gerekmiyor- özellikle imalatçıların beklediği ciddi bir KDV
alacağı sorunu var. Ciddi bir finansman sıkıntısı
çekiliyor orada, bu da üretimi şu anda olumsuz etkiliyor ama yapılan
bu uygulamalarla bu sorun biraz daha büyütülüyor. Düşünün, yüzde 18den
girdi kullanacak bir üretici, bir KOBİ, yüzde 1den çıktı
olacak; devletten sürekli bir KDV alacağı var. KDV
alacağını alabiliyor mu? Zamanında alamıyor; bu da
işletmelerde ciddi bir finansman sıkıntısına neden
oluyor. Yine, bunların hepsini büyütecek bir uygulama. Yani şunu
söylemeye çalışıyorum: Emin olun, yapılan işlerin
hiçbir mantığı yok ya, hiçbir mantığı yok.
Vergiye ilişkin atılan adımlarda bir amaç koyarsınız;
amacınız yanlış olur doğru olur, onu
yargılamıyorum ama bir amaca yönelik olur. Bu, ne amaca yönelik ne
konjonktüre yönelik yani konjonktüre de uymayan, amaca da uymayan... Fakirin,
yoksulun daha fazla desteklenmesi gereken bir ortamda zengin kesimi
destekliyorsunuz, makroekonomik amacınızın yoksullukla mücadele
olması gerekirken onunla alakası yok veya Muafiyeti ile
istisnayı kaldıracağım; vergi sistemini
sadeleştireceğim." Diyorsunuz, şu kanun teklifinde vergilerde
en az 10 tane istisna ve muafiyet getiriliyor; bunları anlamak mümkün
değil.
Şimdi, mesela, akaryakıttaki
eşelmobili
Yani bunu anlamak mümkün değil. Akaryakıt, mazot
fiyatları 6-7 lirayken Sayın Bakanım, eşelmobil sistemi
uygulandı; şu anda 23 lira oldu, eşelmobil sistemi
uygulanmıyor. Bunun mantığını bana birisi Allah
rızası için anlatsın, böyle bir şey olabilir mi?
Şimdi, daha büyük skandala gelelim -çok
belirgin olduğu için- kurumlar vergisi meselesine. Şimdi, bu Hükûmet,
kurumlar vergisiyle ilgili düzenleme getirmeye bayılıyor; yönünün hiç
önemi yok, ister düşürelim ister çıkaralım ama illa her kanun
teklifinde bir tane, kurumlar vergisine ilişkin düzenleme olması
gerekiyor sanki; sanki böyle bir nas varmış gibi.
Şimdi, Kasım 2017de bir düzenleme
yapılmış yani Kasım 2017de kanun çıkıyor,
kanunda deniliyor ki: 20 olan kurumlar vergisi 22 puan olarak uygulanır.
Hangi yıllarda? 2018, 2019, 2020de 22 olarak uygulanıyor. Daha 2020
bitmeden -bu, yanlış hatırlamıyorsam Berat Bey
dönemindeydi- yeni bir kanun teklifi geliyor. Burada, bakın, 2020de 20
olan kanuni oran 22 olarak uygulanırken sanki 2021e geldiğimizde
Türkiyenin bütçe sorunları çözülmüş gibi veya sanki bütçenin paraya
ihtiyacı yokmuş gibi, bir anda, kurumlar vergisinin 5 puan
düşürülmesine ilişkin kanun teklifi geldi. Ya, biz dedik ki
Bakın -bir muhalefet partisi temsilcisi olarak, mesela, ben bunu söyledim
Plan ve Bütçe Komisyonunda- bizim, vergi oranını düşürülmesine,
normalde, popülist olarak baktığımızda karşı
olmamamız lazım; nereden baksanız 900 bin tane kurumlar vergisi
mükellefi var. Ama arkadaş Kurumlar vergisinin paraya bu kadar ihtiyaç
olan bir dönemde 5 puan düşürülmesinin nasıl bir
mantığı var, şunu bize izah edin. dedik ve karşı
çıktık. Karşı çıkmamıza rağmen -tabii,
talimat gelince Mecliste milletvekilinin bir iradesi olmadığı
için- Plan ve Bütçe Komisyonunda AK PARTİli arkadaşların,
Cumhur İttifakından arkadaşların oylarıyla bu 5 puan
indirim geçti. Artık buraya geldik, konuyu tekrar tekrar gündeme getirdik,
en sonunda kurumlar vergisinin 5 puan indirilmesinden vazgeçtiler
arkadaşlar, Doğru. dedik.
Şimdi, aradan dört ay geçmedi, kurumlar
vergisinin bu sefer 5 puan yükseltilmesine ilişkin kanun teklifi geldi.
Aynı milletvekilleri getiriyor, Plan ve Bütçe Komisyonunda aynı
milletvekilleri hem düşürülmesine hem yükseltilmesine oy veriyor. Hani şunu
anlayabilirim: Ya konjonktür değişir, Önceden düşürme
vardı, şimdi yükseltmeye gidiyorum
Arkadaşlar, düşürmenin
getirildiği dönemde -2020 yılının Ekim ayı- daha orta
vadeli program yeni çıkmış. 2020ye ilişkin de çok ciddi
bir bütçe açığı olacağı öngörüsünün olduğu bir dönemde
getirildi üstelik bu; sonradan bütçe açığı o kadar
gerçekleşmedi son aylarda alınan tedbirlerle ama yani bu kanun
teklifi getirildiğinde bütçe açığının çok daha yüksek
olması bekleniyordu. Bütçe açığının umulandan daha
düşük geldiği bir dönemde de kurumlar vergisi oranı
artırımı getirildi. Ya, bunun mantığını
Allah rızası için biri bize söylesin.
Dolayısıyla, sonra ne yapıldı?
Ocak 2022ye geldik -artırım gelmişti- bu sefer, şimdi
ihracatçı firmalarda ve imalat sanayisindeki firmalarda 1er puan düşüş
geldi; Tamam, güzel. dedik buna. Şimdi, bakıyorsunuz
Ben burada
şunu söyleyeyim: Ocak 2021de, daha doğrusu, 15 Nisan 2021 tarihinde
kurumlar vergisinin yükseltilmesine ilişkin kanun teklifi geldiğinde,
biz onu her şeye rağmen yine desteklediğimizi söyledik ancak
orada şöyle bir şey yapın dedik: Bütün kurumların
vergisini niye artırıyorsunuz? 900 bin tane kurum var ama
bunların içerisinde çok küçük KOBİ'ler var ve biz bunların
desteklenmesini istiyoruz, bunların vergisindeki yüksek artışa
karşıyız. O zaman biz bir önerge verdik Plan ve Bütçe
Komisyonuna. Bakın, önerge şu; burada Erhan Usta imzalı bir
önerge, İYİ Parti Grubu adına verdik, dedik ki:
Bankacılık Kanununa tabi olarak şey yapan firmalar, daha
doğrusu mevduat bankaları ve katılım bankaları için
kurumlar vergisi sürekli olarak -geçici olarak da değil- yüzde 25 olsun.
AK PARTİli ve MHP'li arkadaşlar Plan ve Bütçe Komisyonunda bu
önergemizi reddetti arkadaşlar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Şimdi, bugün
aynısını getiriyorlar. Sayın Elitaş, Allah
rızası için şunu bize birisi izah etsin yani o gün bizim bu
önergemizi niye reddettiniz? Bugün, özellikle, hele hele vergileme dönemi
başladıktan sonra, şimdi vergi artışı
getiriyorsunuz. Ya, azıcık öngörülü olmak lazım olan biten
konusunda. Yani hiç olmazsa
Tamam, bunu kendiniz düşünemiyor
olabilirsiniz; biz düşünmüşüz, çalışmışız,
izah etmişiz, orada bununla ilgili on-on beş dakika da konuşma
yapmışız, bunun arttırılmasının doğru
olacağı konusunda Bankacılık ve finans sektörü için
kurumlar vergisini sürekli arttıralım. demişiz. Orada
karşı çıkan arkadaşlar, eminim, bugün, birazdan, bu
verginin burada artırılmasına bu sefer karşı
çıkmayacaklar, olumlu oy kullanacaklar. Dolayısıyla bunlar
hakikaten büyük, ciddi tutarsızlıklardır. Bu tutarsızlıklardan
arınmak lazım yani ne doğruysa onun yapılması
lazım ama bugün, maalesef, bu konuda, AK PARTİ Grubunda böyle bir
şeyi görme imkânımız yok.
Şimdi, diğer birkaç tane -sürem
azaldı- hususta daha, vergiye ilişkin hususlarda yine
görüşlerimizi paylaşmak istiyorum. Diğer hususlarda, bölümlerde
arkadaşlar konuları değerlendirecekler veya maddeler geldikçe,
yeri geldikçe konuşacağız.
Şimdi, en önemli sorunlardan bir tanesi
değerli arkadaşlar, sahte fatura meselesi. Sahte fatura gerek
akaryakıt özelinde gerekse işin tamamında şu anda vergi
sisteminin en önemli sorunu hâline gelmiştir. Ciddi vergi kaybı
vardır burada, bir yanda devlet otoritesi yani devlet gelir kaybına
uğramaktadır, diğer taraftan da dürüst mükellefler sahte fatura
soruşturmaları kapsamında ciddi sıkıntı
çekmektedir. Zaten dürüst olmayanın, paravan bir şirket kurmuş
olanın hiçbir sorunu yok; o, şirketi kapatıyor,
çaycısının üzerine yapmış, kapatıyor gidiyor. Ama
dürüst firmalar var, ahlaklı firmalar var. Yani biliyorsunuz, bir naylon
faturada, silsileyle ta öbür uca kadar gidiyor. Ben nereden bilebilirim? Ben
bir tane harcama yapmışım, onunla ilgili bir fatura
almışım, benim fatura aldığım firmanın
fatura aldığı yerde birisinin naylon fatura kullanıp
kullanmadığını ben nasıl bilebilirim? Şimdi,
bundan dolayı ciddi sıkıntı çeken firmalarımız
var. Şimdi, bu sistemin çözülmesi lazım. Bugüne kadar bununla ilgili
hiçbir adım atılmadı. Defalarca bu konu konuşuldu edildi
fakat özellikle
Yani akaryakıt kısmıyla ilgili bir
kısım düzenlemeler yapıldı ama EPDKyle konuşuyoruz,
hiçbir anlamı yok. Şu anda sahte fatura işi özellikle
akaryakıtta olanca hızıyla devam ediyor. diye arkadaşlar
bize ifade ediyorlar. Bu konunun çözülmesi lazım değerli arkadaşlar.
Burada şu anda ne yapılıyor? Vergide kaçakçılık suçunu
işleyenlere verilen hapis cezaları artırılıyor. Tamam,
eğer doğru tespit edeceksek artırılsın. Vergi ve
cezalarını öderlerse ceza indirimi getiriliyor, orada bir seçenek
sunuluyor ama güzel bir şey yapılıyor; aynı suçun birden
fazla işlenmesi durumunda da zincirleme suç sayılıyor yani bir
dönem içerisinde 2-3 tane sahte faturayı bilmeden kullanması
durumunda her birinden ayrı ayrı ceza almayacağı
söyleniyor. Ancak burada eğer siz -bunu AK PARTİye söylüyorum
değerli arkadaşlar- her yıl matrah artırımı
diye bir af getirirseniz, yani Matrahını artır, hiçbir
soruşturmaya tabi değilsin. diye bir şey getirirseniz bu sahte
fatura işinin önüne geçemezsiniz. Bu ancak dürüst mükellefleri
cezalandıran bir şey olmaktan öteye gitmez. Çünkü biliyorsunuz,
matrah artırımında ne var? İşte, vergini yüzde 20
artırdığın anda, sahte fatura kullanmışsın
kullanmamışsın, hiçbir şeyi denetlememe garantisi veren bir
vergi idaresi var. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil, bunlardan
vazgeçilmesi lazım. Sahte fatura işini büyük organizasyonlar
yapıyor, çeteler yapıyor, bunlar da biliniyor. Eğer iradesi
varsa bu iktidarın, o çetelerin üzerine gidip sahte fatura meselesini
orada çözmesi lazım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yoksa yani gariban mükellefle uğraşmanın hiçbir anlamı yok.
Siyasi iradenin burada tecelli etmesini istiyoruz; hem kayıt
dışılıkla mücadele de hem de daha özelde sahte faturayla
ilgili olarak üzerine gidilmesi lazım. Ama şu
anlaşılıyor ki Hükûmetin buradaki bakışı da
Kısa vadede biraz fazla tahsilat yapabilirsem yapayım, vergi sistemi
ne kadar bozulursa bozulsun. anlayışıyla hareket eden bir
iktidar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Usta.
ERHAN USTA (Devamla) - Bu şekilde Türkiyenin
meselelerini çözmek mümkün değildir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Yüce Rabbimize şükürler olsun ki mübarek
ramazan ayına kavuşmanın sevincini ve gönül huzurunu
yaşıyoruz. Ramazan ayınızı kutluyor;
affımıza vesile olmasını ve ülkemiz, milletimiz ve
insanlık âlemi için hayırlar getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi 36 çerçeve
madde ve 2 geçici madde ile yürütme ve yürürlük maddeleri dâhil 40 maddeden
oluşmaktadır. Teklifte yer alan 15 madde vergiyle ilgili
düzenlemelere ilişkindir. Buna göre, teklifin 1 ve 24üncü maddelerinde,
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve
Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi
Hakkında Kanun uyarınca hakkında reklam yasağı
getirilenlere verilen reklamlara dair harcamaların gelir veya kurumlar
vergisi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmemesi
düzenlenmektedir.
2nci maddede, özel sağlık
kuruluşuyla sözleşme düzenleyerek faaliyetini yürüten hekimlerin
kazançlarının serbest meslek kazancı olarak vergilendirilmesi,
böylelikle vergilemede yaşanan ihtilafın çözüme kavuşturulması
amaçlanmaktadır.
3üncü maddede, vergi dairesince yapılan
işlemlerde elektronik imza, mühür veya onay kullanılmasına
ilişkin yetki verilmektedir.
4, 5 ve 6ncı maddelerde, Vergi Usul Kanununun
hileli işlem, sahte belge ve muhteviyatı yanıltıcı
belge gibi hususları düzenleyen 359uncu maddesindeki hapis
cezalarının üst sınırı yükseltilmekte, etkin
pişmanlık uygulamasına benzer bir düzenleme getirilmekte ve
zincirleme suçlarda suç ve ceza arasında denge sağlanması
amaçlanmaktadır. Buna göre, Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinde
yazılı fiillerle verginin zıyaya
uğratıldığının tespit edilmesine bağlı
olarak tarh edilen verginin gecikme faizi ve gecikme zammının
tamamı ile cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme
zammının, soruşturma evresinde ödenmesi hâlinde fail
hakkında verilecek cezada yarı oranında, kovuşturma
evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi hâlinde ise üçte 1 oranında
indirim yapılacaktır.
359uncu maddede yazılı suçlar
hakkında görülmekte olan dava sırasında, iddianamede yer alan
fiilin, hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen
kişinin dışında başka bir kişi tarafından
işlendiğinin veya başka bir kişiyle birlikte
gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda bu kişi
açısından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi
ve mütalaa verilmesi şartının aranmaması sağlanmakta,
böylelikle kovuşturma sürecinin etkinleştirilmesi
amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan, 359uncu maddede sayılan
suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi
içinde tekrar işlenmesi hâlinde Türk Ceza Kanununun zincirleme suç
hükümleri kapsamında bir cezaya hükmolunacak ancak ceza dörtte 1inden
dörtte 3üne kadar artırılacaktır. Bu kapsamda, yargı
aşamasında 80 bine yakın dosya olduğu
açıklanmış olup bu kişilerin düzenlemelerden
yararlanması beklenmektedir.
10uncu maddede, altı aydan daha fazla yurt
dışında yaşayan Türk vatandaşları ile
yabancılara KDV istisnası kapsamında satılan konut veya
iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması hâlinde
istisnadan faydalanılamayacağına ilişkin düzenlemede
değişiklik yapılarak elde tutma süresi üç yıla
çıkarılmaktadır.
11inci maddede, imalat sanayisinde teşvik
belgeli yatırımlara ilişkin inşaat işlerinde
yapılan KDV iadesi uygulaması istisna uygulamasına çevrilmekte
ve süresi 2025 yılı sonuna kadar uzatılmakta, ayrıca
turizme yönelik teşvik belgeli yatırımlara dair inşaat
işleri de kapsama alınmaktadır.
12nci maddede, Türkiyede gerçekleştirilen
AR-GE faaliyetleri kapsamında üretilen elektrik motorlu taşıt
araçlarının geliştirilmesi için alınan mühendislik
hizmetlerine 2023 yılı sonuna kadar katma değer vergisi
istisnası tanınmaktadır. Milletimizin gururu, yerli ve millî otomobilimiz
TOGG, bu istisnadan yararlanacaktır.
22nci maddede yatırım
fonlarının katılma paylarının fona iadesiyle
oluşan kazançlar ile değer artış kazançları da
kurumlar vergisi istisnası kapsamına alınmakta, gayrimenkullerle
ilgili portföy işletmeciliği olmayan gayrimenkul yatırım
ortaklıklarının istisna kapsamında olmadığı
hususuna açıklık getirilmekte, yatırım fonlarının
katılma paylarının iki yıldan uzun süreyle elde
tutulması hâlinde satışından doğan kazançların da
yüzde 75 oranında istisnaya tabi olması düzenlenmektedir.
23üncü maddede teknik iflas durumunun giderilmesi
için şirket ortaklarınca şirkete aktarılan sermaye
tamamlama fonlarının kurumlar vergisine tabi tutulmaması
düzenlenmektedir.
25 ve 26ncı maddelerde finans sektöründe
faaliyette bulunan şirketler için kurumlar vergisi oranının
kalıcı olarak yüzde 25e çıkarılması öngörülmektedir.
29uncu maddede ekonomideki kayıt
dışılığın azaltılması ve önlenmesi,
mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun sağlanması ve vergi bilincinin
oluşturulması, geliştirilmesi, yerleştirilmesi,
farkındalığın artırılması ve toplumun tüm
kesimlerine benimsetilmesi gibi konularda radyo ve televizyonlarda kamu spotu
yayınlanması suretiyle bu kapsamdaki mücadelenin eğitim ve
bilinçlendirme yoluyla güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Esasen, On Birinci Kalkınma Planında da
hedeflendiği üzere, vergi tabanını genişleten, vergiye
uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran, yatırım
ve üretimi destekleyen hakkaniyetli bir vergi
reformu bir an önce hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
teklifte yer alan 8 madde, hazine taşınmazlarının
satışı ve kiralanması ile 2/B orman arazilerinin hak
sahiplerine satışı konularına ilişkindir.
Teklifin 13üncü maddesinde, hazine
taşınmazları üzerindeki yapılara ilişkin yapı
kayıt belgesi alan vatandaşların bu taşınmazları
satın almalarına dair başvuru süresi 31 Aralık 2022
tarihine uzatılmakta, satış bedellerinin tamamen ödenmesi hâlinde
yüzde 20, yarısının ödenmesi hâlinde satış bedeline
yüzde 10 indirim uygulanması suretiyle vatandaşlara ödeme
kolaylığı sağlanması, ayrıca bu
satışlardan elde edilen gelirlerin yüzde 25inin kentsel
dönüşümün desteklenmesi amacıyla özel hesaba aktarılması
düzenlenmektedir. Madde kapsamına 15 bin kişi girmekte olup ilk
etapta 29 ilde 5 bin hazine taşınmazının
satışının yapılması beklenmektedir.
14üncü maddede, üzerinde
sınırlı ayni hak tesis edilen hazine
taşınmazlarının yatırımcılara
satışı konusunda satış bedelinin peşin olarak
ödenmesi hâlinde yüzde 20 indirim yapılması ve ticari faaliyet için
hazine taşınmazında kiracı olanlara doğrudan
satın alma hakkı verilmesi öngörülmektedir. Düzenleme 28.900
kişiyi kapsamaktadır.
15inci maddede, Devlet İhale
Kanununa ve Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanuna göre yapılan satışlarda satış
bedelinin peşin olarak ödenmesi hâlinde yüzde 20 indirim uygulanmak
suretiyle peşin ödemenin cazip hâle getirilmesi öngörülmektedir. Düzenleme
ilk etapta 8 bin kişiyi kapsamaktadır.
16ncı maddede, hazine
taşınmazlarında irtifak hakkı veya kullanma izni
bedellerine ilaveten alınan yüzde 1 hasılat payının
hesabında, hasılatın gelir tablosunda yer alan net
satışlar, temettü gelirleri hariç diğer faaliyetlerden
olağan gelir ve kârlar ile olağandışı gelir ve
kârların toplamı üzerinden tespit edilmesi düzenlenmektedir.
17nci maddede, hazineye ait tarım arazilerini
en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kullanan çiftçimize, bu
arazileri, cari yıl ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden on
yıla kadar kiralanabilmesi hususunda başvuru imkânı
getirilmektedir. Yaklaşık 150 bin çiftçimizi kapsayan bu düzenlemeden
yararlanacak çiftçilerimiz, ayrıca, tarımsal desteklerden de yararlanacaktır.
18inci maddede, mahallî idarelere ve sosyal
güvenlik kurumlarına ait konutların satışından elde
edilen gelirler hariç olmak üzere, 2022 ve 2023 yıllarında
yapılan kamu konutlarının satışından elde edilen
gelirlerin genel bütçeye gelir kaydedilmesi öngörülmektedir. 2022
yılında, genel ve özel bütçeli idareler ile KİT'lere ait
yaklaşık 2.500 kamu konutunun satılması hedeflenmektedir.
31inci maddede, üzerinde yerleşim yeri
bulunduğu gerekçesiyle, orman sınırları
dışına çıkartılarak tapuda hazine adına tescil
edilen taşınmazların kadastrolarının yeniden yapılarak
2/B alanlarında kalan taşınmazların satışına
ilişkin hükümleri kıyasen uygulanmak suretiyle hak sahiplerine
doğrudan satışı öngörülmektedir. Düzenlemeyle,
yaklaşık 10 bin hak sahibi aileye satış yapılması
beklenmektedir.
Geçici 1inci maddede, 2/B kapsamındaki
taşınmazlar ile hazineye ait tarım arazilerinin hak sahiplerine
satışına ilişkin başvuru ve ödeme sürelerini
geçirenlere 31 Aralık 2022 tarihine kadar süre uzatımı
yapılmaktadır. Ayrıca, yapılacak hesaplamalarda TÜFE
aylık değişim oranları toplamının
yıllık kanuni faiz oranının 2 katını geçmesi
hâlinde, geçen kısım dikkate alınmayacaktır. Toplam 313.700
vatandaşımızın bu düzenlemeden yararlanması
beklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
diğer maddeleri ise muhtarlar, çiftçiler, taşımalı
eğitim, seyahat acenteleri ve tasarruf finansman şirketleri ile kamu
idareleri ve kamu çalışanlarına yönelik çeşitli
düzenlemeleri içermektedir.
Teklifin 7nci maddesinde, her yıl yeniden
değerleme oranında artırılan üye aidatlarının
2022 yılında yeniden değerleme oranının yüzde 50si
düzeyinde artırılması suretiyle seyahat acentelerinin aidat
yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır.
8inci maddede, muhtarlarımıza net asgari
ücret tutarında ödenek verilmesi düzenlenmektedir. Bu kapsamda 50.294
muhtarımız bulunmaktadır. Madde, 15 Ocak 2022 tarihinden geçerli
olarak yürürlüğe gireceğinden muhtarlarımıza üç aylık
fark ödemesi de yapılacaktır.
9uncu maddede, 31 kamu üniversitesine toplam 4.570
akademik kadro ihdas edilmektedir.
19uncu maddede, taşıma yoluyla
eğitime erişim kapsamında Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından alınan öğrenci
taşıma ve öğle yemeği hizmetlerine ilişkin
sözleşmelerde fiyat farkına ilişkin hüküm bulunmaması
kaydıyla 2022 yılının ilk altı aylık dönemi için
ek fiyat farkı verilebilmesi öngörülmektedir. Böylelikle, öğrenci
taşıma ve öğle yemeği hizmetleri yüklenicilerinin
başta akaryakıt olmak üzere girdi maliyetlerindeki yüksek
artış nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin
giderilmesi sağlanmaktadır.
20nci ve 21inci maddelerde Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Kimlik
Paylaşım Sistemi katılma payının Cumhurbaşkanlığı
ofislerinden de alınmaması düzenlenmektedir.
27nci ve 28inci maddelerde tarımsal
üreticilerin aciz vesikasına bağlanan borçlarının Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince kesin aciz vesikasına
bağlanan tutar üzerinden faiz yürütülmeksizin takip edilmesi, böylelikle
üreticilerin ilave borç yükünden kurtarılması
sağlanmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, tarım sektörünü
Türkiyenin varoluş mücadelesinin kemer taşı olarak
değerlendirmektedir. Bu nedenle ekilebilir tarım arazilerini
genişletmek ve çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Anadolu
coğrafyası, binlerce yıldır bereketin diyarıdır.
Konya, ülkemizin tahıl ambarıdır. Daha fazla üretmesi için
çiftçimizin daha fazla desteklenmesi; mazot, gübre, elektrik, yem gibi
girdilerini uygun fiyatla alabilmesi mutlaka sağlanmalıdır.
Çiftçilerimize yönelik devlet desteği; ürünün arz ve talebini dikkate
alan, üreticinin yoksulluğunu ortadan kaldıran, refah
artışı sağlayan, girdi maliyetlerini azaltan, üretim
maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, afetlere karşı
koruyan bir anlayışla yapılandırılmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çiftçimiz için yapılacak her
girişime desteğimiz tamdır.
Teklifin 31inci maddesinde ÖSYM
Başkanlığında soru hazırlamak için görevlendirilen
öğretim elemanları ile öğretmenlere yapılan ek ödeme
uygulamasının 2024 yılı sonuna kadar devam ettirilmesi
öngörülmektedir.
32nci ve 33üncü maddelerde finansal kiralama,
factoring, finansman ve tasarruf finans şirketlerinin, bilgi sistemleri
vasıtasıyla gerçekleştireceği işlemlerin şube
açma, teşkilatlanma ve acentelik verme yasağı kapsamına
girmemesi, ayrıca katılım ibaresini kullanma
yasağının kaldırılması düzenlenmektedir.
34üncü maddede, kamuoyunda Evim
mağdurları olarak bilinen, ev veya otomobil almak için tasarruf
finansman şirketlerine para yatıranların mağduriyetlerini
gidermeye yönelik düzenleme yapılmaktadır. Komisyonda verilen
bilgilere göre 47.389 mağdur bulunmaktadır. 9 bini finansman
döneminde evini, arabasını teslim almışlar. Bunların
masadan alacakları 776 milyon Türk lirasıdır. Düzenlemede,
tasfiye edilen şirketlerin müşterileriyle imzaladığı
sözleşmelerin faaliyetine izin verilen şirketlere devredilmesi,
devredilen sözleşmelerle birlikte, müşterilere iade edilecek tasarruf
tutarlarının TMSF aracılığıyla şirketlere
nakden ödenmesi öngörülmektedir. Mağdurlara paralarını
sözleşme fesih talebini müteakip bir ay içerisinde alabilme imkânı
tanınmıştır. Organizasyon bedeli ya da ücret talepleri ise
yapılacak ödemelerde dördüncü sırada olacaktır. Komisyonda dinlenen
mağdurların temsilcisinin sözleşmelerinin aynen devam etmesi
talebine karşı, BDDK ve TMSF yetkililerince bunun sistemin genel
hastalığını aynen devam ettirmek anlamına
geleceği ifade edilmiştir.
35inci maddede, OHAL sürecinde kapatılan veya
hazineye devredilen kurum ve kuruluşların her türlü
taşınır ve taşınmazlarıyla ilgili olarak tasfiye
sürecinin tamamlanması, alacaklar yönünden oluşan belirsiz sürecin
sona erdirilmesi amaçlanmaktadır.
36ncı maddede, 2011 yılında 666
sayılı KHKyle bazı yönetici ve kariyer meslek grubundaki
personel için öngörülen yeni maaş sistemi dolayısıyla o
tarihteki mali hakları daha yüksek olanların hak kaybı
yaşamaması amacıyla getirilen koruma uygulamasının, bu
personelin teşkilat değişikliği, kadro unvanında
değişiklik ya da derece yükselmesi hâlleri sonrasında da devam
etmesi, böylelikle yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi
amaçlanmaktadır.
Geçici 2nci maddede, kadro derecesi 1 ila 4 olan
memurlar ile teftiş, denetim, inceleme veya soruşturma göreviyle
görevlendirilen denetim elemanlarına ödenen konaklama bedelinin
artırılması öngörülmektedir. Denetim, yönetimin
sağlıklı bir biçimde işlemesi için olmazsa olmaz
faaliyetlerden biridir. Denetim elemanları, görevin verdiği
sorumluluk, ailesinden ayrı başka şehirlerde, otel
odalarında yaşamanın verdiği
sıkıntıların yanında aldıkları gündelik ve
konaklama bedelinin yaptıkları harcamaları karşılamaya
yetmemesi nedeniyle zorluklar yaşamaktadır. Denetim elemanlarına
156 TL olarak ödenen konaklama bedeli, kamu misafirhanelerinin yetersiz
olması ve kalınabilecek makul otel fiyatlarının konaklama
için ödenen bedelden daha yüksek olması dikkate alınarak bu maddeyle
239,20 Türk lirasına yükseltilmektedir. Böylelikle, önemli bir
artış sağlanmakla birlikte bu tutar, fiilî konaklama harcamalarını
karşılamada yine yetersiz kalacaktır. Ayrıca 104 TL
gündelik tutarının da günlük harcamalarını
karşılaması mümkün değildir. Bu itibarla, gündelik ve
konaklama bedelinin makul bir düzeye yükseltilmesi daha uygun olacaktır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere
kanun teklifi, vatandaşlarımızın bazı konularda yaşadığı
mağduriyetlerin giderilmesini, bazı ödemelerine kolaylık
getirilmesini, mali yüklerinin azaltılmasını, bazı talep ve
beklentilerinin karşılanmasını sağlamaya yöneliktir.
Kanun teklifinden yüz binlerce vatandaşımız
yararlanacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bu düzenlemelere elbette
destek vermektedir.
Tüm dünyayı sarsan salgının
yaraları, henüz tam sarılmamışken Rusya ile Ukrayna
savaşının küresel enerji ve emtia fiyatlarını
artırmasıyla tırmanan hayat pahalılığına
karşı Hükûmetimiz, başta çalışanlar, emekliler, esnaf
ve çiftçimize yönelik olmak üzere önlemler almakta ve almaya devam etmektedir.
Emeklilerimize ve kamu çalışanlarına temmuz ayında
enflasyon farkı olarak önemli oranda maaş zammı verilecektir.
Milyonlarca kamu çalışanı ve emeklisini yakından
ilgilendiren ek gösterge çalışmasında sona gelindiği
açıklanmıştır.
Anonim bir söz vardır: İşi bilen
yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur
atar. Hiç kuşku yoktur ki yaparsa Cumhur İttifakı yapar ve de
yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Kanun teklifinin
hayırlar getirmesini diliyor, ramazan ayımızı tebrik
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Garo Paylan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum ve tüm Müslüman
yurttaşlarımızın ramazanışeriflerini kutluyorum,
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, nasıl Türkiye'nin
durumu? Yurttaşlarımızın durumu nasıl? Vallahi, AKPli
milletvekilleri, halkın arasına çıkmıyor,
çıkamıyor. Ne dediler? Tebdilikıyafetle geziyoruz, halkın
arasına çıkamıyoruz. dediler. Çünkü halkın yüzüne bakacak
yüzleri yok maalesef. Bakın, size anlatayım; emekliler ay sonunu
getiremiyor, işçiler Tenceremiz kaynamıyor. diyor, gençler
Geçinemiyoruz. diyorlar, çiftçiler Tarlamıza gübre atamıyoruz.
diyorlar. Evet, bu şartlarda saray, millete kulaklarını
kapatmış durumda ama bu şartlarda olan bir ülkenin Meclisi ne
yapar değerli arkadaşlar? Milletin derdine tercüman olmaya
çalışır, öyle değil mi?
Değerli arkadaşlar, bu torbada ne var? Bir
torba yasa getirmişler, neler var? Evet, bir iki olumlu düzenleme var;
muhtarların maaşları asgari ücret seviyesine çıkıyor,
onun gibi bir iki düzenleme var ama size söyleyeyim ne olduğunu: Her torba
yasada olduğu gibi sermayenin çıkarlarına maddeler var. Mesela
bir örnek vereyim arkadaşlar; turizm. Şimdi turizmci, para
kazanıyor; evet Rusya-Ukrayna krizi var ama yine de oteller dolu şu
anda. İyi hâlli bir otelde bir gece kalmanın maliyeti nedir biliyor
musunuz? 250-300 euro, 500 euro. 250 euro kaç para yapar? 4 bin 250 lira, yani
bir turizm patronunun bir odasında bir gece yatmanın maliyeti ne? O
da, Hans, George yatıyor ha; Ahmet, Mehmet, Ayşe, Agop
yatamıyor. Hans, George yatacak diye aldığı parayla bir ay
boyunca Ahmeti, Mehmeti, Ayşeyi, Agopu
çalıştırıyor. Turizm patronu kazanıyor ama iktidar
diyor ki: Yetmez. Bizim turizmci bir Turizm Bakanımız var, onun
talepleri var, ne yapacağız? Turizm yatırımcısına
teşvik vereceğiz. İşte böyle bir torba yasa düzenlemesiyle
karşı karşıyayız.
Arkadaşlar, burada desteklenmesi gereken birkaç
turizm patronu mudur, birkaç bin turizm emekçisi midir, sorarım size?
Vicdanlı bir Meclis ne yapar? Emekçiden yana olur, öyle değil mi?
Yok, AKP-MHP çoğunluğu Patronlar kazanıyor, biz onlara daha
fazla teşvik vereceğiz. diyor. Değerli arkadaşlar, bu
kabul edilebilir mi? Edilemez. Bakın, size bir afiş göstereyim:
Geçinemiyoruz hareketi ne diyor, biliyor musunuz? Mutfakta yangın var,
yangın! diyor. Arkadaşlar, 1 domates 5 lira, 1 patlıcan 4 lira
olmuş, 1 sivri biber 2 lira; bir türlü yapmanın maliyeti 50
lirayı geçmiş durumda. Mutfakta yangın var! diyor
geçinemiyoruz hareketi. Peki, bu durumda milletin Meclisi ne yapıyor,
milletin dertlerine mi bakıyor, patronların derdine,
sermayedarların derdine mi bakıyor? Maalesef AKP-MHP iktidarı,
yalnızca patronlara yaranmaya çalışıyor, yandaşlara
yaranmaya çalışıyor.
Peki, size söyleyeyim, iki Türkiye gerçekliği
var dedik ya arkadaşlar, Sayın Nebati'nin gözlerindeki bu
ışıklar kimi aydınlatıyor, gelin ona bakalım;
işçiyi, memuru, emekliyi mi aydınlatıyor ışıklar,
yoksa patronları mı aydınlatıyor? Sayın Nebati ne
dedi? İşler iyi, piyasalar tıkır tıkır
çalışıyor. dedi. E, şimdi piyasalar tıkır
tıkır çalışıyor da niye yurttaşlarımız,
böbreklerini satmak için Google'da en çok aranan şey olarak böbrek
satış araması yapıyor. Bakın Sayın Nebati'nin
modeli kime çalışıyor biliyor musunuz? Ne dedi? Efendim, faizi
düşüreceğiz, vatandaş kazanacak. dedi. Kim kazandı?
Nebati, 14e düşürdü faizi, bankalar 25le, 30la para satıyorlar.
Size sonucunu açıklıyorum: 2021 yılının ilk iki
ayında bankalar 9 milyar para kazanmıştı, 2022
yılının ilk iki ayında 39 milyar para kazandı. Kim
kazandı? Bankalar. Kim kaybetti? Vatandaş kaybetti.
Bakın, size bir rakam daha
açıklayayım, kime çalışıyor Sayın Nebati,
gözündeki ışık kimi aydınlatıyor, size söyleyeyim:
Şirketlerin kârları patladı, şirketlerin kârları
patladı, arkadaşlar. Niye, biliyor musunuz? Şirketler
yanında çalıştırdığı işçiyi 250 euroya
çalıştırıyor. Üretilen malı kim tüketiyor? Ahmet,
Mehmet mi tüketiyor? Hayır, Avrupada 3 bin euro, 4 bin euro gelirli
işçi tüketiyor ve şirketler kârlarına kâr katıyorlar; emek
sömürüsüne, doğa sömürüsüne dayalı bir sistem var. Sayın Nebati
ne diyor biliyor musunuz arkadaşlar: Evet, enflasyon sorun ama biz
şirketlere ucuz kredi kullandırıyoruz. diyor, ucuz kredi.
Arkadaşlar, size söyleyeyim, enflasyon yüzde
61se, halkın enflasyonu yüzde 150yse, siz şirketlere yüzde 20yle
kredi veriyorsanız, bu nedir, biliyor musunuz? Bir servet transferidir,
servet. Şirket ne yapıyor? Bankadan milyarlarca kredi alıyor.
Neye yatırıyor? Mala yatırıyor. Mal enflasyonu ne? Üretici
enflasyonu yüzde 115, o da TÜİK rakamı. Krediyi al yüzde 20yle, mala
yatır, mal yüzde 100, yüzde 200 artsın; yanında çalıştırdığın
işçiyi üç kuruşa sömür, ürettiğin malı da Ahmet, Mehmet
tüketmesin; Hans, George tüketsin. Kim kazanıyor? Şirketler
kazanıyor. Kim kaybediyor? Benim Ahmet'im, Mehmet'im, Ayşem,
Fatmam, Agop'um kaybediyor. Sayın Nebati, sizin gözünüzdeki
ışıklar kimi aydınlatıyor? Milletimiz duysun,
milletimiz görsün, değerli arkadaşlar.
Bakın, Sayın Erdoğan ne diyor,
biliyor musunuz: Milletimizden sabır bekliyorum. Ya, Sayın
Erdoğan, üç yıldır, dört yıldır Sabır
bekliyorum. diyorsun; milletin sabır taşı çatladı
Sayın Erdoğan. Diyor ki Sayın Erdoğan: Ya, OECD
ülkelerinde de enflasyon var. Aha, OECD ülkelerin enflasyonu burada
arkadaşlar; 34 tane ülke var, ortalaması yüzde 6,7. 34 ülke içinde
Kolombiyası var, Şilisi var, Portekiz'i var; 34 OECD ülkesinin
ortalaması yüzde 6,7. Türkiye'de kaç? TÜİK'e göre yüzde 61,
halkımıza göre yüzde 161 enflasyon var.
Peki, arkadaşlar, enflasyon kime
çalışır? Enflasyon, alınabilecek en adaletsiz vergidir,
biliyor musunuz? En adaletsiz vergidir, niye? Dar gelirli Türk lirasıyla
çalışıyor arkadaşlar, Türk lirası eriyor.
Bak, Sayın Erdoğan, iki ay önce
çıktın âlâyıvala törenle Yüzde 50 zam yapıyorum. dedin.
Ne oldu sonucunda, ne oldu arkadaşlar? Bak, kaşıkla
verdiğini iki ayda geri aldın. Sayın Erdoğan'ın zaten
maşallah dediği son zamanlarda kırk gün yaşamıyor,
asgari ücret de kırk gün bile dayanmadı arkadaşlar. Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ilk kez asgari ücret şubat ayında, daha
şubat ayında açlık sınırının altına
düştü. Açlık sınırı diyorum ha, yoksulluk
sınırı değil, yoksulluk sınırı 16 bin lira,
açlık sınırı 5 bin lira. Daha şubat ayında
açlık sınırının altına düştü, mart
ayında çok daha altına düştü. Ne yapması lazım
vicdanlı milletin vekillerinin? Bak, biz yasa teklifi verdik, ne dedik? Asgari
ücret üç ayda bir belirlensin. dedik. Neden? Bugün Sayın Meral Akşener
de aynısını söyledi, Cumhuriyet Halk Partisi de savunuyor. Niye
bunu önerdik arkadaşlar, niye? Ya, asgari ücretlinin alım gücü
olmazsa, Türkiye'de, arkadaşlar, tüketim olmaz. Ekonomimiz Hansa,
Georgea çalışır; Ahmet, Mehmet aç kalır, açıkta
kalır. Niye söylüyoruz Üç ayda bir belirlensin. diye?
Yurttaşımızın, halkımızın yanında
olduğumuz için söylüyoruz. Çünkü enflasyon en adaletsiz vergi ve
halkın alım gücü bitmiş durumda.
Sayın Erdoğan ne dedi önce? Herhâlde
boş bulundu, Temmuzda bakarız. dedi, Temmuzda düzenleyebiliriz.
dedi, öyle değil mi? İşçi de bir miktar sevinmiştir,
Temmuza kadar sabrederiz. demiştir Sayın Erdoğanın
tabiriyle. Ama sonra ne oldu? Herhâlde yandaşlar bastırdı, Ya, işçiyi
daha fazla sömürmemiz lazım. dedi yandaşları herhâlde. Ne dedi?
Aralıktır zamanı, aralıktır. dedi. Ben buradan
AKPli arkadaşlara soruyorum, MHPli arkadaşlara soruyorum: Sizin
seçmenlerinizin, bizim seçmenlerimizin aralığa kadar dayanacak
zamanı var mı? Hani, meşhur bir laf vardır: Göle su
gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar. Arkadaşlar, siz
sabır taşının çatladığının
farkında değilsiniz, siz halkın arasına
çıkmıyorsunuz, çıkamıyorsunuz ama biz gidiyoruz; halk isyan
noktasında, zam yağdırıyorsunuz, zam.
Ulaştırma Bakanlığı ne
demiş? Efendim, bu kamu yararı olmayan zamlara biz
karşıyız. demiş İstanbul Büyükşehir Belediyesi
zam yapmaya kalkınca. Ya, arkadaş, daha yılın ilk
dakikasında elektriğe yüzde 127 zammı sen yapmadın mı,
doğal gaza zam yağdırmadın mı? Benzine, mazota gelen
yüzde 200 zamları Ce-Ha-Pe mi yaptı arkadaşlar, HDP mi
yaptı, İYİ Parti mi yaptı? Siz yaptınız, siz
yaptınız. Şimdi diyorsunuz ki: İBB zam yapmasın.
Bunun için vicdanlı bir Meclisin ne yapması lazım? Demesi
lazım ki: Evet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi zam
yapmasın. Ama bunun için de Meclisin kamu kaynaklarından
belediyelere destek vermesi lazım.
Biz neyi savunuyoruz, ne yasası verdik biliyor
musunuz? Şehir içi ulaşım ücretsiz olsun. Hafta sonu
İskandinav ülkelerindeydim, programlarımız vardı. Metroya
biniyorsunuz, beleş; otobüse biniyorsunuz, beleş; bütün toplu
taşıma araçları beleş. Niye İskandinav ülkelerin
vatandaşları bunlara beleş biniyor da benim Ahmetim, Mehmetim,
Ayşem, Agopum 8 liraya, 10 liraya binsin? Bir ailenin ulaşım
masrafı 2 bin liraya çıkmış be, nasıl ödeyecek bunu?
Evet, belediyeler keyfinden zam yapmıyor ama vicdanlı bir ülkenin
Meclisi ne yapar? Ben savaşlara, yandaşlara, saraylara
aktarılan paraları kesiyorum ve şehir içi toplu
ulaşımı ücretsiz yapıyorum. der, öyle değil mi
arkadaşlar? Vicdanlı bir Meclisin üyeleri ne yapar? Emeklilikte
yaşa takılanlar emeklilik bekliyor, onlarla ilgili yasayı
çıkarırım. der. Vicdanlı bir ülkenin Meclisi, Kredi ve
Yurtlar Kurumuna borçlu milyonlarca gencimizin borcunu siler. Vicdanlı bir
ülkenin Meclisi, tarlasına gübre atamayan çiftçinin borçlarını
siler, onlara gübre desteği verir arkadaşlar. Ama, maalesef, biz bu
noktalardan uzaktayız. Niye? Sarayda ayrı bir Türkiye gerçekliği
var, maalesef, sokakta ayrı bir Türkiye gerçekliği var.
Sayın Erdoğan çıktı, utanmadan,
sıkılmadan dedi ki: Ben her akşam manda yoğurdu yerim.
Yeter mi? Yetmez. Manda yoğurdu nerede var, bulabilen var mı
arkadaşlar? Normal yoğurdun kilosu 60, 70, 80 lira olmuş; manda
yoğurdu dünya para. Değerli arkadaşlar, peki, size sorarım:
Yeter mi bu manda yoğurdu? Yetmez. Ne yapıyor Sayın
Erdoğan? İçine 6 tane hurma da koyarım. diyor. Hurmanın
tanesi kaç para? 5 lira tanesi, 6 tane hurma 30 lira. Yeter mi? Yetmez.
Kestane balı da koyarım. diyor. Ya, Sayın Erdoğana
söylüyorum, Allah şifa versin, herkese nasip olsun bu yemekler ama seni
izleyen yurttaşların bunları yiyemiyor Sayın Erdoğan,
yiyemiyor; bari söyleme ya, bari söyleme! Bu nasıl bir
vicdansızlıktır değerli arkadaşlar çünkü bunları
dinleyen arkadaşlar, yurttaşlarımız ucuz ekmek kuyruğunda
bekliyor. Bak, şu dakikalarda ucuz pide kuyruğunda
yurttaşlarımız, ucuz pide kuyruğunda. 6 lira, 7 lira
olmuş pide, ucuz pide 3 lira. Ucuz pide kuyrukları yüzlerce metre
gidiyor arkadaşlar, farkında mısınız? Sayın
Erdoğan, farkında mısınız? Manda yoğurtlu,
kestane ballı, hurma
Ne güzel! Yurttaşlarımız ucuz et
kuyruğunda, yurttaşlarımız ucuz yağ kuyruğunda
arkadaşlar. Bu açıdan bunlara bakmalıyız arkadaşlar.
Sizleri vicdana davet ediyorum ve bu yasaları bir kenara bırakıp
yurttaşlarımızı güvenceye alacak, onların geçim
dertlerini çözecek yasa maddelerini de devreye sokmalıyız.
Bak, bu yasa maddelerinin arasında bir madde
daha var, Evim mağdurları, Evim, duydunuz mu? Ya, 2016, 2017de,
herkesin şehrinde olmuştur; Diyarbakır'da da böyle oldu,
İstanbul'da da Konya'da da şehrin ana caddelerinde bir anda köşe
başlarını Evim şirketleri tuttu. Ne diyorlar bunlar? 3
kuruşa sizi ev sahibi yapacağız. Tamamen ekonomik gerçeklikten
kopuk vaatlerde bulundular. Kurayla, altın günü gibi Ver 5 bin lira, 10
bin lira, 20 bin lira, sana altı ay sonra 100 bin lira, 150 lira
çıkarırım. dediler. Yurttaşlarımızı
kandırdılar. Peki, sorarım iktidara, sorarım AKP'ye,
MHP'ye: Siz ne yaptınız o sırada? İzlediniz. Biz soru
önergeleri verdik, Meclis gündemine taşıdık Bunlar nasıl
bu vaatleri veriyor? dedik, dinlemediniz. Ne oldu sonucunda? Şirketler
battı. Öyle değil mi? 50 bin mağdur var, 50 bin mağdur var,
potansiyel olarak da 300 bin mağdur daha var. Evet, yasal düzenleme
çıktı. Ne diyor şimdi gelen yasal düzenleme? 750 milyon lira
alacağı var bu Evim mağdurlarının, şirketlerin de
750 milyon lirası var Ben 5 kuruş vermem. diyor ama Evim
mağdurları 750 milyon lira yatırmadı; 1,5 milyar lira
yatırdı. 750 milyon lirayı katılım bedeli olarak
yakarım. diyor. Peki, bu 750 milyon lirayı ne zaman
yatırdı? İki sene, üç sene, dört sene önce. Değerli
arkadaşlar, üç sene önceki 750 milyon lira ile bugünkü bir mi? 4 kat
değer kaybetti. O günlerde bu sisteme 200 bin lira yatıran belki bir
ev alabiliyordu, bugün 200 bin liraya evin balkonu alınamıyor.
Bu yasa teklifi ne diyor? Ben yalnızca
anaparayı veririm, katılma parasını vermem. diyor. E?
Yurttaşımızın 100 bin lirasına karşı 100
bin lira vereceğim, ne yaparsa yapsın. diyor. Parası
erimiş; beşte 1e düşmüş, altıda 1e düşmüş.
Ev fiyatları 5 katına çıkmış. Sorumlu bir devlet,
vicdanlı bir devlet ne yapar? Burada benim sorumluluğum var. der,
öyle değil mi? Başta iktidar ve bürokratlar Benim sorumluluğum
var. der. Ne yapar? Halkın mağduriyetini bir miktar azaltır ama
bu vicdansızlar Yok, biz anaparayı vereceğiz, ne yaparlarsa
yapsınlar. diyor. Değerli arkadaşlar, hak mıdır bu,
adalet midir? Bence değildir. Bu açıdan, mutlaka bu mağduriyeti
giderecek düzenlemeyi burada yapmalıyız, aksi takdirde Evim
mağdurları da EYTliler gibi size sandıkta hesabını
soracaktır.
Değerli arkadaşlar, hafta sonu
-dediğim gibi- yurt dışındaydım, orada
yabancılara ev satış meselesine baktım. Hani, siz, Arap
coğrafyalarında billboardlarda 250 bin dolara vatandaşlık
diye ilan verdiriyorsunuz ya, bizi utandırıyorsunuz ya
250 bin
doları bastır, hiçbir şeye bakmadan ben sana
vatandaşlık veriyorum. diyor, değil mi billboardlarda ilanlar?
Hatta ne diyor, biliyor musunuz: Gelmenize bile gerek yok; vekâletnameyi gönderin,
ben size 250 bin dolara vatandaşlığı veririm. Ben size
söyleyeyim, 250 bin dolara bile olmuyor bu iş; simsarları
çıktı simsarları! 20 bin dolara iş bitiyor. 20 doları
ver simsara, bir evi satmış gibi gösteriyor, karşılığında
senedini alıyor, bir yıl elinde tutuyor; bir yıl sonra
başka bir yabancıya satıyor. 10 bin dolara, 20 bin dolara
vatandaşlığın satıldığı ve bu
paranın da simsarlara gittiği bir ülke var mı Türkiyeden
başka? Maalesef yok.
Bakın, yurt dışında ne oldu,
biliyor musunuz? Bunun sonucunda fiyatlar şişti. Orada da 600 bin, 700
bin, 1 milyon euronun altında vatandaşlık verilmiyordu. Ne
yaptılar, biliyor musunuz? Dediler ki: 1 milyon euronun altında
evlerin yabancılara satışı yasak. Niye? Sosyal konut.
Sosyal konutların fiyatının şişmemesi lazım. Git
Antalyaya, altı ay önce 750 bin lira olan konut 1,5 milyon lira. Gel
İstanbula, altı ay önce 1 milyon lira olan ev 2 milyon lira. Niye?
Ahmet, Mehmet ev alamasın, Hanslar, Georgelar, Katardan gelen
Abdülmelikler ev alsın diye değerli arkadaşlar.
Bakın, yabancılar ne yapıyor? Belli
bir değerin altındaki konutların yabancılara
satışını yasakladı. Başka ne yaptı, biliyor
musunuz? İlk evini alan yurttaşlarımıza yüzde
sıfır vergi. dedi. İkinci evini alan yurttaşlara yüzde 4
vergi. dedi. Niye? İkinci ev alınmasın diye, ilk ev alınabilsin
diye. Başka ne yaptı? Yabancılara yüzde 8 alım satım
vergisi. dedi yani caydırmaya çalışıyorlar,
yabancılar piyasayı şişirmesin diye
uğraşıyorlar. Siz ne yapıyorsunuz? 250 bin dolara
vatandaşlık. diyorsunuz değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, işte, bu anlamda,
bu yasaları gözden geçirmeliyiz, yabancılara konut
satışı meselesini derinden gözden geçirmeliyiz. Siz Yerliyiz.
diyorsunuz, siz Millîyiz. diyorsunuz, 250 bin dolara vatandaşlık satıyorsunuz.
Bu kabul edilemez değerli arkadaşlar. Bir yılı üç yıla
çıkarmak da çözüm değildir. Biz bunu önerdik, Üç yıl
değil, beş yıl yapın. dedik ama dinlemediniz değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu
teklifte sermayenin ihtiyaçları var, halkın sorunları yok.
Mesela çiftçilere aciz vesikası diyorsunuz değil mi? Bakın,
adı bile ne kadar utanç verici. Bir ülke düşünün, domates 5 lira
olmuş, tanesi, kilosu demiyorum, kilosu 25 lira; bir tane patlıcan 4
lira olmuş, kilosu 25 lira. O ülkede çiftçiler aciz vesikası
düzenlemesi yasasıyla karşı karşıyalar. Bak, bu ülkede
bir beka meselesinden bahsediyorsunuz ya, size bir beka meselesi söyleyeyim.
Çiftçilerimizin yaş ortalaması 58 ve hiçbir çiftçinin çocuğu
çiftçi olmak istemiyor. Bu ne demektir, biliyor musunuz? On yıl sonra
çiftçimiz yok demektir, on yıl sonra dışa daha fazla
bağımlı olacağız demektir. Buna karşı
vicdanlı Meclisin üyeleri ne yapar? Çiftçilerle ilgili büyük bir reform
yapar, çiftçinin bütün borçlarını siler, çiftçiye destek verir. Ama
sizin yasalarınızda ne var? Çiftçilere aciz vesikası düzenlemek
var, çiftçinin borcuna borç katlamak var ama patron turizm şirketinin
arkadaşlarına, Turizm Bakanının arkadaşlarına
turizm teşviki vermek var arkadaşlar. Bakın, vicdanlı Meclis,
zenginden alıp yoksula verir; bu vicdansız iktidar, yoksuldan
alıp zengine verir. İşte, bunu değiştirecek bir düzen
değişikliğine ihtiyaç var, o açıdan hepinizi bu ramazan
gününde bir kez daha vicdana davet ediyorum.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Abdüllatif Şener, buyurun. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Rahmet ve bereket ayı olan ramazanın ülkemize
güzellikler getirmesini niyaz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi 38 maddeden oluşmaktadır;
alışkanlık olduğu üzere bir torba yasadır, her
maddesinde ayrı bir konu düzenlenmektedir ve darmadağınık
konular belli bir torbanın içerisine doldurulmuş görünmektedir.
İçinde ne var? derseniz, şairin ifadesiyle Ne ararsan bulunur
derde devadan gayrı. Yani köklü bir çözüm yok, ülkenin ana
sorunlarına ana çözüm önerileri getirecek hiçbir husus yok; palyatif küçük
düzenlemeler var. Elbette, bu maddeler içerisinde oy vereceklerimiz var,
bunlarda doğru bulmadıklarımız var ama daha çok da sorunu
çözme niteliği olmayan ama kamuoyunu meşgul etmek için
yerleştirilmiş maddeler var. O bakımdan, gerçekten ana konuyu,
ülkenin içinde bulunduğu temel sorunu ele almayan, böylesine, 40 maddeye
yakın bir teklifin buraya gelmiş olması zaman israfından da
öte, iktidarın ülkenin temel sorunlarına çözüm üretme kabiliyetinin
olmadığını gösteren bir tabloyu sergilemektedir.
Nedir ülkenin en temel sorunları? Bakın,
ülkenin hangi köşesine giderseniz gidin -isterseniz şarka, isterseniz
garba gidin- gördüğünüz tablo açıktır; memleket cayır
cayır yanmaktadır, mutfaklarda yangın vardır ve şu
fiyat artışlarına çare olabilecek bu 40 maddenin içerisinde hiçbir
şey yoktur. Enflasyon yok, sanki Hükûmet enflasyonu unutmuş
vaziyettedir. Hâlbuki mart ayı enflasyon rakamı açıklandı
bildiğiniz gibi, TÜFE; TÜİK'in rakamlarına göre yüzde 61, ENAGa
göre ise yüzde 143. Arada korkunç fark var ama biri piyasayı
yansıtıyor, biri de devletin kendini, iktidarı düzeltmek için
kullandığı rakamlara benziyor. ÜFE'de ise TÜİK'in
rakamlarına göre dahi yüzde 115lik bir enflasyon var değerli
arkadaşlar, yüzde 115 enflasyon üretici fiyatlarında. Bu korkunç bir
tablodur, Türkiye'nin tarihindeki en yüksek enflasyonlardan biridir. Bunun
anlamı, bu ülkede üreticiden tüketiciye varıncaya kadar herkesin
perişan olduğunun resmidir bu ama en önemlisi de ÜFE ile TÜFE
arasında, toptan fiyatlarla tüketici fiyatları arasında
farkın yüzde 59 düzeyine çıkmış olmasıdır. Bu
kadar büyük fark, esnafın bu enflasyon kıskacı altında ne
kadar zor duruma düştüğünü de ifade etmektedir. Normalde enflasyon
dediğimizde mutfaklardaki yangını, bu ülkede yaşayan
insanların sıkıntısını anlatırız ama
ÜFE ile TÜFE arasındaki fark açıkça göstermektedir ki bu, esnafı
da zor durumda bırakan, sattığı malları
sattığı fiyata rafına tekrar koyamayan bir esnaf ortaya
çıkardığını gösterir. O bakımdan, nereden
bakarsanız bakın, memlekette bu enflasyon yangını var
olduğu sürece hiçbir şey iyi değil demektir. Son aylara
bakıyoruz özellikle; TÜİK'e göre bile son dört ayda enflasyon 3e
katlanmıştır değerli arkadaşlar. Kasım 2021,
yüzde 21lik enflasyon; Aralık 2021, yüzde 36lık enflasyon; Ocak
2022, yüzde 48; şubatta yüzde 54, martta 61 olmuştur. Yani Hükûmetin
âlâyıvalayla Türkiye'de ekonomiye çağ atlatacağız. diye
nutuklar attığı o dönemden bugüne kadar enflasyon 3 kat
artmıştır. Bundan daha beceriksiz bir politika olabilir mi?
Aman efendim, dış koşullar, iç koşullar
gibi sürekli
birtakım bahanelere sığınmaya çalışan Hükûmet,
maalesef, kendi sorumluluğunu da asla kabul etmemektedir. Hâlbuki, bu
ülkede ekonomi bozuksa ki bozuktur, ekonomi politikaları
yanlışsa ki yanlıştır, bunun bir numaralı
sorumlusu vardır, o da bu politikaları uygulayan Hükûmettir.
Hükûmetin başka bir sorumlu araması boşuna çabadır ve
anlamsızdır ama bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanı,
ağustos ayında, geçen ağustosta enflasyon yüzde 19 iken açık
ve seçik bir şekilde demiştir ki: Enflasyon artık daha
yukarı gitmeyecek, artamayacak çünkü biz faiz oranlarını
düşürüyoruz, bundan sonra enflasyon düşecek. Hazine ve Maliye
Bakanı ise ekonominin üç beş ay içerisinde düzeleceğini ifade
etmiştir. Ama Merkez Bankası ise daha aralık ayında 2022
yıl sonu enflasyonunun yüzde 23 olacağını ilan
etmiştir.
Değerli arkadaşlar, Merkez Bankası on
iki ay sonraki enflasyonu yüzde 23 gösteriyor ama bugün, mart ayı
enflasyonu itibarıyla baktığımızda üç aylık
enflasyon yüzde 23e çıkmıştır. O hâlde, bakıyorsunuz,
Hükûmetin başı ülkenin nasıl idare edileceğini iyi
göremiyor, seçemiyor, söylediği sözlerde tutarsızlık var;
bakıyorsunuz, Hazine ve Maliye Bakanı tutarsız laflar söylüyor,
söyledikleri gerçekleşmiyor ama en felaket olanı da Merkez
Bankası öngörülerinin bu kadar şaşmış
olmasıdır. Demek ki ortada Merkez Bankası diye bir şey
kalmamış. Neden? Bütün bu tabloları ortaya çıkaran
Hükûmettir, iktidardır; bir hatırlayalım, Hükûmet dedi ki:
Politika faizini düşüreceğim. Türkiye'deki bütün ekonomik sorunlar
çözülecek. Kur biraz yükselecek, cari açık kapanacak, cari fazla
vereceğiz ve ılımlı bir dönem sonrasında da enflasyon,
işsizlik gibi göstergeler düşecek. Türkiyedeki bütün
iktisatçılar, akademisyenler feveran ettiler. Ya, zaten ekonomiyi
batırdınız, zaten enflasyon ortamında ekonomi, Merkez
Bankasının yedek akçelerini, kefen parasını
harcadınız, Merkez Bankasının 128 milyar dolarını
harcadınız, Merkez Bankasında para bırakmadınız,
rezervler eksiye düştü; eksi 50 veya 40 milyar dolar arasında
dolaşıyor. Bu koşullarda politika faizini düşürmeniz
ekonomiyi tahrip eder, vatandaşı perişan eder, ülkeyi
yangın yerine çevirir; bu işten vazgeçin. denildiği hâlde
politika faizini 100 baz puan düşürdü Hükûmet; enflasyon, kur
fırladı. Arkasından bir süre geçti, yine iktisatçılar,
akademisyenler feryat ederken Aman, yapmayın. diye, bir 100 baz puan
tekrar düşürdü bu Hükûmet; yine, kur yükseldi, enflasyon yükseldi. Aradan
bir süre daha geçti, Hükûmet Yine düşüreceğiz. dedi ve politika
faizini 200 baz puan düşürdü; yine kur ve enflasyon patladı. Arkasından
tekrar, 4üncü kez, politika faizini düşüreceğini ilan edince tüm
Türkiye feryat etti; iktisatçılar, akademisyenler, vatandaşlar,
siyasetçiler paylaşımlarıyla, sözleriyle Hükûmete Bu
gidişiniz yanlıştır, yaptığınız
işin sonuçları gözüküyor. Aman, bu sefer bunu yapmayın.
dediği hâlde Hükûmet politika faizini 100 baz puan daha düşürdü ve
kur korkunç bir şekilde fırladı. Vay efendim, siz Bu politika
faizini düşürme. dediniz, kur ondan dolayı yükseldi. diye
Türkiyedeki pek çok ekonomiste, akademisyene, vatandaşa suç duyurusunda
bulundu Hükûmet. Böyle bir mantık olur mu? Şimdi geldiğimiz
nokta ne? Geldiğimiz nokta maalesef bir felaket, her şey yangın
yerine dönmüş, fiyatlar korkunç, hiçbir şey alınamıyor, el
sürülemiyor. Mesela bazı mallara gelen, ürünlere gelen fiyat
artışlarını, zamları şöyle hızlıca
gözden geçirecek olursak ne görüyoruz? Şeker yüzde 320, motorin yüzde 260,
benzin yüzde 250, otogaz yüzde 230, ayçiçeği yağı yüzde 210 zamlanmış
değerli arkadaşlar. Elektriğe yüzde 70, mutfak tüpüne yüzde 150,
ekmeğe, una yüzde 140, ete, süte yüzde 130, ulaşıma yüzde 110
zam gelmiş değerli arkadaşlar. Biber -nisandan nisana- 16
lirayken 40 liraya çıkmış, yüzde 150 zam; patlıcan 8
lirayken 25 liraya çıkmış, yüzde 213 zam; domates 5 lirayken 25
lira olmuş, yüzde 500 zam; patates 4 lirayken 12 lira olmuş, yüzde
200 zam; kabak 5 lirayken 15 lira olmuş, yüzde 200 zam; portakal yüzde 100
zam; brokoli yüzde 240 zam; salatalık 5 lirayken 25 lira olmuş, yüzde
500 zam. Allah aşkına bu zamlar dünyanın neresinde var? Hiçbir
yerinde yok değerli arkadaşlar. Bakın, euro bölgesi ile
Türkiye'yi karşılaştırın; TÜFE euro bölgesinde yüzde
7,5, Türkiye'de yüzde 61. Efendim, dışarıda da enflasyon var,
dışarıda da fiyatlar zamlı, dışarıdaki
zamları niye görmüyorsunuz? Onların durumu bizden daha kötü. diyen
iktidar mensupları doğrudan doğruya vatandaşı
kandırmaya çalışmaktadırlar, doğrudan doğruya.
Yüzde 7,5 enflasyon ile yüzde 61lik enflasyon aynı olabilir mi?
Avrupa'daki enflasyon yüzde 7,5. Türkiye'de fiyatlar, özellikle gıda
fiyatları ikiye katlanıyor sürekli olarak. Bakın, dünyada
enflasyonun en yüksek olduğu 7 ülkeden 1i Türkiye, tüm dünyada. Siz, bu
durumdayken hâlâ Bizim durumumuz iyi, Avrupa'nın, Amerika'nın durumu
kötü. diye vatandaşı yanıltan yayınlar yapıyorsunuz,
demeçler veriyorsunuz. Başka bir rakam vereyim: Akaryakıt fiyat
artışında Türkiye Avrupa'da 1inci, elektrik fiyat
artışında da Türkiye Avrupa'da 2nci sırada. Hani
onların durumu bizden kötüydü?
Evet, değerli arkadaşlar, maalesef,
Türkiye'de, bu yangından dolayı, sosyal yardım alan 27 milyon
insan perişandır, 13 milyon emekli perişandır, 5 milyon
memur perişandır, 17,5 milyon öğrenci Hükûmetin, iktidarın
bu zam politikalarından dolayı perişandır, mahvolmuş
durumdadır ve maalesef, milyonlarca çiftçi, besici, esnaf bu Hükûmetin
mağduru durumuna düşmüştür.
Evet, ekonomiyle ilgili ciddi, ana sorunlarla ilgili
ciddi bir çözüm yolu aramayan bu Hükûmet, bu kanun teklifindeki maddelerle de
köklü, radikal çözüm isteyen konuları ihmal etmiştir ama bazı
maddelerde küçük oynamalar yapmak suretiyle kamuoyunu da meşgul etmekle
meşguldür.
Evim mağdurlarıyla ilgili 34üncü maddeyi
örnek olarak alabiliriz. Bakın, 1 Temmuz 2021 günü BDDK, toplam 21
tasarruf, finansman şirketinin tasfiyesine karar vermiştir. Bu tasfiyeyle
birlikte Evim mağdurları diye isimlendirilen bir grup
vatandaşımız -Komisyonda ilgili bürokratlar bunların
sayısının 47 bin olduğunu ifade etmiştir- mağdur
olmuştur, perişan olmuştur. Ev, araba sahibi olabilmek için
ceplerindeki son kuruşları bile bu şirketlere yatıran
vatandaşlarımızın ev ve araba sahibi olma umutları
yıkılmıştır. BDDK'nin bu tasfiye kararından
sonra, dokuz ay gibi bir süre geçtikten sonra bu kanun teklifi Mecliste bu
konuyu düzenleme ve vatandaşların paralarını ödeme niyetini
izhar ediyor. Ancak hiçbir sorunu çözmüyor bu paket, bu teklif hiçbir sorunu
çözmüyor. Evim mağdurlarının sorunları daha da
derinleşiyor, üstelik de yasaya, kanuna bağlanmış hâle
geliyor. Onun için bu meselenin tekrar gözden geçirilmesi lazım
değerli arkadaşlar, bu maddeye gelinceye kadar, 34üncü maddeye
gelinceye kadar partiler arası bir geçici iş birliği kurup
maddenin tekrar düzenlenmesinde fayda vardır. Yoksa bu hâliyle, maalesef,
hak kayıpları, Evim mağdurlarının hak
kayıpları derinleşmiş olarak devam edecek demektir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yoğun
tartışmalar yaşandı bu, Evim mağdurlarıyla ilgili
madde nedeniyle. Bu tartışmalar sonrasında iktidar partilerinin
de kabulüyle iki düzenleme yapıldı, iki küçük düzenleme
yapıldı. Bu olumlu bir adımdır ama sorunu ve hak
kayıplarını ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Bu
paralarını ne zaman alacakları belli değildi
mağdurların, bir ay içerisinde ödemelerin
yapılacağıyla ilgili bir ifade yerleştirildi. İkincisi
de Komisyondaki metinde, söz konusu şirketlerin itibarını sarsan
haberler ve paylaşımları yapanlara bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası öngörülüyordu. Gerçekten çok mantıksız ve
teklifin de ruhuna aykırı bir ifadeydi, bir maddeydi, bu madde çıkarılmıştır
Komisyonda. Olumlu iki adım atılmıştır ama bu asla
yeterli değildir değerli arkadaşlar.
Vatandaşların ödediği paralar iki
kısımdan meydana geliyor. Birincisi, organizasyon bedelleri veya
hizmet veya katılım bedeli deniliyor. İkincisi ise
vatandaşların yapmış oldukları tasarruf ödemeleridir.
Bu 34üncü madde ne diyor? Diyor ki: Tasarruf ödemelerinizi ödediğiniz
miktar kadar size iade edeceğiz ama organizasyon bedelleri iade
edilmeyecektir. Burada büyük bir haksızlık vardır, çok büyük
bir haksızlık vardır. Bakın, ben araştırdım,
öyle mağdurlar vardır ki tasarruf olarak ödediği para 7 bin lira
olduğu hâlde 63 bin liralık organizasyon bedeli ödemiştir. Siz
şimdi bu vatandaşa diyorsunuz ki: Senin ödediğin 63 bin
liralık organizasyon bedelini vermeyeceğim, bu kanuna göre sana 7 bin
lira verip göndereceğim, sen de susacaksın, hakkını
almış sayacaksın kendini. Böyle bir durum düzeltme olmaz
değerli arkadaşlar. Üstelik de yasal olarak siliyorsun
hakkını.
İkincisi, müşterilere tahsisat
yapılabilmesi için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şener, teşekkür
ediyorum, süreniz doldu.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Uzatmayı
kullandım mı?
BAŞKAN Uzatma vermiyoruz bugün.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Peki. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılandı.
Şahıslar adına ilk söz Sayın
Cavit Arının.
Cavit Bey, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Yine bir torba yasa düzenlemesiyle karşı
karşıya kalmış bulunmaktayız. Bu teklif içerisinde
gerçekten bizim ısrarla takip ettiğimiz ve desteklediğimiz
düzenlemeler de var ancak çekince koyduğumuz hususlar da var.
Şimdi, muhtarlarımızla ilgili,
muhtarlarımızın sorunlarının çözülmesiyle ilgili
olarak Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu her fırsatta fikirlerini açıklamakta,
illere yaptığı toplantılarda ilk
toplantılarını muhtarlarla yapmakta. Bunu bütün muhtarlarımız
yakinen bilirler. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler muhtarlık kanunu
teklifinde bulunduk ve bu teklifimizle birlikte, muhtarlarımızın
genel anlamda bütün sorunlarının çözümüne dair önerilerimiz oldu ve
bu teklif bu Mecliste oylandı, maalesef, iktidar tarafından
reddedildi. Bu süreci de muhtarlarımız gayet iyi bir şekilde bilmekteler.
Ancak bugün, bakın, muhtarların maaşlarıyla ilgili bir
düzenleme söz konusu. Biz bu düzenlemeyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna
kadar destekliyoruz, muhtarlarımıza hak ettikleri ücretin ödenmesini,
en az asgari ücret seviyesinde bir ücret ödenmesini sonuna kadar savunuyoruz.
Ancak bu düzenleme yeterli mi? Tabii ki yeterli değil. Biz ne
önermiştik? Bakın, öncelikle, muhtarlar seçime girerken birleşik
oy pusulası kullanılsın demiştik. Yine, muhtarlarımıza
bir personel hakkı verilsin demiştik. Yine, muhtarlarımıza
izin hakkı verilsin demiştik. Yine, kadın
muhtarlarımıza doğum izni verilmesini önermiştik.
Bakın, muhtarlarımızı gerçek
anlamda meşgul eden konulardan bir tanesi adli tebligatlar konusu
değerli arkadaşlar. Şimdi, Tebligat Kanunu hükümleri
gereğince, adresinde bulunamayanların tebligatları muhtara
teslim edilmekte. Daha önce, bir kamu hizmeti gibi, güvenilir kişi
olması nedeniyle tebligatlar muhtarlara teslim edilirken ancak süreçte
artık bir angarya vaziyetine dönüştürülmüş durumda. Bugün
şehir merkezlerinde muhtarlarımıza günde 30-40 tane tebligat
teslim edilir vaziyette. Ben postaneye, PTT Genel Müdürlüğüne şunu
söylemiştim: Bakın, muhtarlar sizin angaryacınız
değildir demiştim. İşte, biz, bu teklifimizle tebligatla
ilgili olarak muhtarlara da bir ücret verilmesi gerektiğini ifade ettik,
maalesef o da reddedilmişti.
Yine önemli sorunlardan bir tanesi elektrikle
ilgiliydi. Muhtarlarımızın ofisleri hâlâ ticarethane olarak
tarifelendirilmekte, muhtarlarımızın ofislerinin mesken tarifesi
üzerinden ücretlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ederek
muhtarlıkla ilgili sorunların tümden çözülmesi için muhtarlık
kanununa destek verilmesi gerektiğini ifade ediyoruz, ücretiyle ilgili
konuyu da sonuna kadar desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, iktidar, önce, iktidara geldiği dönemlerde fabrikaları,
cumhuriyet tarihinden günümüze kadar yapılmış tüm
fabrikaları sata sata neredeyse bitme noktasına getirmişti, son
dönemlerde de kamu arazilerini yine son sürat satmaya devam etmekte. 2022
yılında Millî Emlak ve TOKİ tarafından satılacak olan,
tespiti yapılmış, satış listesine konulmuş
taşınmaz sayısı 5.542. Şimdi, bu taşınmazlar
bir taraftan satılacakken getirilmekte olan bir düzenlemeyle bakın,
ticari faaliyetlerde kullanılmak üzere kiralanan
taşınmazların yani hazine arazilerinin satışıyla
ilgili bir düzenleme daha var ve burada deniliyor ki: Üç yıl süreyle bu
taşınmazda kiracı bulunan bir şahsa bu hazine arazisini
öncelikli alım hakkı getirilmekte. Şimdi, bu teklifi yapan
değerli arkadaşlara ben soruyorum: Siz kendi
taşınmazınıza bırakın üç yılı, on üç
yıl süreyle kiracı olan bir kişiye bu taşınmazı
satar mısınız? Şimdi burada hazineye ait
taşınmazda üç yıl süreyle kiracı bulunan kişiye
öncelikli alım hakkı getirilmekte. Yani neredeyse ülkede ne varsa
satmaya devam ediyorsunuz. Bakın, satışla birlikte yüzde
10lara, yüzde 20lere kadar giden indirimlerle kamuya gerçek anlamda bir zarar
vermeyle karşı karşıyasınız değerli
arkadaşlar. Şimdi, bu yetmezmiş gibi Komisyonda bir rakam ifade
edildi, 224 bin kamu lojmanından bahsedildi. Bu 224 bin kamu
lojmanının satışı süreciyle karşı
karşıyayız değerli arkadaşlar. Neymiş? 2022
yılında bunun sadece yüzde 1-2 oranında olan kısmı
satılacakmış ve buradan elde edilecek olan gelir de bu
düzenlemeyle genel bütçeye aktarılacakmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, ben size soruyorum: Siz bu süreçte 224 bin kamu lojmanından
kaç tanesini yapabildiniz? Belki de hiçbirini yapmadınız ama bugün
ülkenin kamu kaynaklarını, arazilerini, lojmanlarını peynir
ekmek gibi satar vaziyettesiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede
ne varsa ne yoksa satmaya devam ediyorsunuz. Sözde kaynak yaratmayla
meşgulsünüz ancak yarattığınız kaynaklar boşa
gitmekte, yarattığınız kaynaklar kamu-özel iş
birliği garantilerine gitmekte, sözde yarattığınız
kaynaklar döviz korumalı mevduata gitmekte. Yani kısacası,
ülkenin bu değerlerini bir taraftan satarken bir taraftan da bu paralar
boşa harcanılmakta.
Değerli arkadaşlar, bakın, yine
sizlerin eliyle yaratılan bir mağdur kitlesi daha var ülkemizde. Bu
kitle de Evim mağduru olarak geçen ve yaklaşık 54 bin
kişiyi ilgilendiren bir grup. Şimdi, buradan bir kanun
çıkarılmıştı daha önce. Önce şunu söyleyeyim,
bakın: Bu Evim mağdurlarıyla ilgili 22 Aralık 2020 yılında
bir soru önergesi vermiş ve bir Meclis araştırması
talebinde bulunmuştum, demiştim ki: Bakın, bu Evim süreci
ileride sıkıntı yaratacak ve sizlerin dikkatinizi çekmeye
çalıştık, bu sisteme gerçek anlamda bir müdahale edilmesi ve
düzenlenmesi gerektiğini ifade ettik ve sonrasında da bir kanun
çıktı. Ancak bu kanunu yine sizler yanlış bir şekilde
uyguladınız ve verilen altı aylık süreden önce üç
aylık süre içerisinde 21 şirkete TMSF tarafından el
konulması nedeniyle 54 bin Evim mağduru yarattınız.
Şimdi, sizin haksız ve yanlış uygulamanız nedeniyle 54
bin Evim mağduru yaratılmış durumda. Şimdi getirilen
düzenlemeyle bu mağduriyet daha da artacaktır.
İşte bu kişilerin, bu
şahısların bu mağduriyetini gidermek adına yeni
önerilerimizi biz Komisyonda da sunmuştuk. Eğer bizim önerilerimiz
Komisyonda kabul edilmiş olsaydı Evim mağduru olarak geçen
vatandaşlarımızın hiçbir sıkıntısı
kalmayacaktı. Ancak sizler bizim oradaki mağduriyetle ilgili
önerilerimizi kabul etmediniz ve mağdur olan
vatandaşlarımızın mağduriyetini daha da artırmaya
yol açacak düzenlemelere evet dediniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu Evim
mağduru olarak geçen vatandaşlarımızın sonuna kadar
yanlarında olduğumuzu biz ifade ettik ve bu anlamda da yol
yakınken bakın, bu maddenin görüşülmesine kadar zaman varken
Evim mağduru vatandaşlarımızın taleplerine uygun,
önerilerine uygun düzenleme burada kabul edilmeli ve onların
sorunlarına çözüm bulmalıyız; aksi hâlde, bakın, zaten
mağdurlar ve daha da mağdur olmaya devam ettireceksiniz. Bu
arkadaşlarımız eğer mağdursa sizin yanlış
uygulamalarınızdan dolayı mağdur durumdalar. Onların
mağduriyetini önlemek adına önergemize destek vermenizi diliyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, geneli üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Böylece, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Evet, şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 21inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Cemal Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/4336) esas
numaralı ve 322 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bütün vatandaşlarımızın ve
sizlerin ramazanınızı tebrik ediyorum.
Değerli milletvekilleri, yürürlük ve yürütme
maddeleriyle birlikte 38 esas ve 2 geçici maddeden müteşekkil teklif çok
sayıda kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik ile
bazı yeni düzenlemeler içermektedir. Gerekçede de ifade edildiği
gibi, vatandaşlarımızın bazı konulara ilişkin
yaşayabileceği hak mağduriyetlerinin önüne geçilmesi, ödeme
kolaylığı sağlanması ve kamu kurum ve
kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemeleri
içermekte olan kanun teklifiyle Gelir, Kurumlar, Vergi Usul, Katma Değer
Kanunları başta olmak üzere çok sayıda kanun ve kanun hükmünde
kararnamede değişiklik yapılmaktadır. Nitekim,
grupların hemen hemen tamamına yakını bunların
birçoğuna da iştirak ettiklerini hem Komisyon aşamasında
hem de buradaki konuşmalarında ifade etmişlerdir.
Teklifle 213 sayılı Gelir Vergisi
Kanununda yapılan değişikliklerle 359uncu maddede öngörülen
hapis cezalarının üst sınırı belirlenmekte,
ayrıca, Türk Ceza Kanunu uygulamasında bulunan etkin
pişmanlık müessesine benzer uygulama ve düzenlemenin vergi
kaçakçılığı suçlarına yönelik olarak da
uygulanması, kaçakçılık suçlarına ilişkin hükmedilecek
hapis cezaları için Türk Ceza Kanununun 43üncü maddesinde yer alan
zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ve kaçakçılık
suçlarına ilişkin yargılama sürecinin etkinleştirilmesi
sağlanarak cezanın kişiselleştirilmesi, suç ve ceza
dengesinin sağlanmasıyla adil yargılanma hakkının daha
da güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Gelir Vergisi Kanununda yapılan
değişiklikle, serbest meslek mükellefiyeti bulunan ve ayrı bir
muayenehanesi ve organizasyonu bulunmaksızın faaliyetlerini özel
sözleşmelere istinaden özel sağlık kuruluşları ile
vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve
kuruluşlarında yürüten diş hekimleri dâhil hekimler ile
tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişilerin
gelirlerinin ücret olarak mı yoksa serbest meslek kazancı olarak
mı vergilendirileceği hususunda yaşanan tereddütlerin
giderilmesi, bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşuyla
sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini yürüten hekimlerin serbest
meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest
meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi
sağlanmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda
yapılan bir diğer değişiklikle 5651 sayılı
Kanunun ek 4üncü maddesi uyarınca hakkında reklam yasağı
kararı verilmiş olmasına rağmen reklam yasağı
getirilenlere reklam vermeye devam eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
bu harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında
gider olarak kabul edilmemesi sağlanmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan
değişikliklerle gayrimenkul yatırım
ortaklıklarına tanınan kazanç istisnasının
gayrimenkul yatırım ortaklığı unvanını
kullanan ancak esas faaliyet konusu gayrimenkullerle ilgili portföy
işletmeciliği olmayan mükellefleri kapsamadığı hususu
netleştirilmekte, yatırım fonlarından elde edilen kâr
payları ile katılma paylarının fona iadesi suretiyle elde
edilen kazançlar ve bu payların dönem sonu değerlendirmesinden kazanç
oluşması hâlinde ise bu kazançlar da istisna kapsamına
alınmaktadır, yine, finans sektörünün kurum kazançlarının
vergilendirilmesinde kurumlar vergisi oranı yüzde 25e
çıkarılmaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanununda yapılan
değişikliklerle yabancılara istisna kapsamında teslim
edilen konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden
çıkarılması hâlinde istisnadan
faydalanılamayacağına ilişkin düzenlemede
değişiklik yapılarak elde tutma süresi üç yıla
çıkarılmaktadır.
Türkiyede gerçekleştirilen AR-GE faaliyetleri
sonucunda geliştirdikleri elektrikli motor taşıtlarını
Türkiyede imal eden mükelleflere bu araçların geliştirilmesine
yönelik verilen ve yatırım teşvik bölgesi kapsamında yer
alan mühendislik hizmetleri 31/12/2023 tarihine kadar katma değer
vergisinden istisna tutulmaktadır.
Teklifle, hazine taşınmazlarına
ilişkin olarak yapı kayıt belgesi alınan
yapıların bulunduğu hazine taşınmazlarının
satışına ilişkin başvuru süresinin uzatılması,
ödeme kolaylığı sağlanması ve kentsel dönüşüme
pay aktarılması suretiyle vatandaşlarımıza yeniden
başvuru yapma imkânı getirilmesi, vatandaşların
tapularına kavuşmalarının sağlanması, hukuki
ihtilafların giderilmesi, ayrıca kentsel dönüşümün desteklenerek
ülkemizin muhtemel depremlere hazırlıklı olmasının
sağlanması amaçlanmıştır.
Ticari faaliyetlerde kullanılmak üzere kiraya
verilen hazine taşınmazlarının satışında
kiracılara öncelikli alım hakkı tanınmak suretiyle
kiracıların bu taşınmazları satın
almalarında kolaylık sağlanması ve ticari faaliyetlerin
geliştirilmesine yardımcı olunması amaçlanmaktadır.
Yine, hazineye ait tarım arazilerinin
kullanıcılarına kiraya verilmesine ilişkin başvuru
süresinin uzatılması suretiyle daha fazla
vatandaşımızın madde kapsamından yararlanabilmeleri
sağlanarak tarımsal üretimin desteklenmesi,
vatandaşlarımızın tarım arazilerini sözleşmeye
bağlı olarak kullanmaları ve tarımsal desteklemelerden
yararlanabilmelerinin temini amaçlanmaktadır.
Yine, ayrıca Orman Kanununun ek 16ncı
maddesi kapsamında üzerinde yerleşim yeri bulunduğu gerekçesiyle
orman sınırları dışına çıkarılma
işlemi tamamlanan ve tapuda hazine adına tescil edilen
taşınmazların satışına ilişkin düzenleme
yapılması suretiyle mülkiyet ihtilaflarının giderilmesi
amaçlanmaktadır.
Ayrıca, 2/B taşınmazları ve
hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin
başvuru ve ödeme süresinin uzatılması suretiyle
vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi de
amaçlanmaktadır.
Yine, hepinizin bildiği gibi, teklifte
muhtarlarımıza net asgari ücret tutarının altında
ödenek verilmemesi ve muhtarlarımızın maaşının en
az asgari ücret seviyesine yükseltilmesi de amaçlanmıştır.
Bir başka maddeyle, tasfiye edilen tasarruf
finansman şirketlerinin tasarruf dönemi müşterilerinin
mağduriyetlerinin de giderilmesi amaçlanıyor.
Yine, teklifle 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa ek madde ilave
edilerek bazı yükseköğretim kurumlarına yeniden kadro ihdas
edilmektedir.
Kamu personelinin geçici görevlendirmelerine
ilişkin konaklama bedelinin artışları da teklifin
içindedir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
yasalaşması hâlinde vatandaşlarımızın bazı
konularda yaşayabileceği hak mahrumiyetlerinin önüne
geçileceğine, ödeme kolaylıkları sağlanabileceğine,
kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu bazı
kanuni eksikliklerin giderileceğine inanıyor ve bu inançla teklife
kabul oyu vereceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 322
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyor, mübarek ramazan ayının
Türk-İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle
vergi kaçakçılığının caydırılması ve
vergi bilincinin geliştirilmesi, finans sektörü kurumlar vergisinin
artırılması, bazı stratejik AR-GE
yatırımlarına KDV istisnası getirilmesi, muhtar
ödeneklerinin artırılması, 2/B arazilerinin ve hazine
taşınmazlarının vatandaşa satışına
ilişkin süre ve ödeme kolaylıklarının getirilmesi gibi
önemli hususlar düzenlenmektedir. Teklif, ekonomik tedbirler kapsamında
öngörülen amaçların ve süreç içinde ihtiyaç duyulan hususların
gerçekleştirilmesine, aynı zamanda
vatandaşlarımızın hayat kalitesinin artırılmasına
yönelik önemli muhtevaya sahiptir. Düzenlemeler Türkiyenin her yerinden ve
toplumun birçok kesiminden vatandaşımızı yakından
ilgilendirmekte, bazı mağduriyetleri gidermektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 1inci ve
24üncü maddeleriyle, Gelir Vergisi Kanununda yapılan
değişikle, hakkında reklam yasağı kararı
verilmiş olmasına rağmen bunlara reklam vermeye devam eden gelir
vergisi mükelleflerinin bu harcamalarının vergi matrahının
hesaplanmasında gider olarak kabul edilmesi uygulaması
kaldırılmaktadır.
Teklifin 2nci maddesiyle, özel sağlık
kuruluşuyla sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini yürüten
hekimlerin kazançlarının serbest meslek kazancı olarak
vergilendirilmesi sağlanmaktadır.
3üncü maddede, vergi dairesince yapılan
işlemlerde elektronik imza, mühür veya onay kullanılmasına
ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Kanun teklifinin 4üncü, 5inci ve 6ncı
maddelerinde, vergi kaçakçılığı suçlarında
cezanın artırılması, etkin pişmanlık
uygulaması, zincirleme suç düzenlemesi, kaçakçılık suçlarına
ilişkin kovuşturma sürecinin etkinleştirilmesi ve vergi
kaybının önlenmesi hususlarında düzenlemeler öngörülmektedir.
Teklifin 7nci maddesinde yapılan düzenlemeyle
seyahat acentelerinin Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğine ödeyecekleri
yıllık aidat miktarının belirlenmesinde, aidat
tutarına uygulanacak 2022 yılı yeniden değerleme
oranının yüzde 50sinin dikkate alınması amaçlanmaktadır.
Teklif kapsamındaki bir diğer önemli
düzenleme ise, muhtar ödeneklerinin net asgari ücret tutarına
yükseltilmesine ilişkin 8inci maddedir. Bize göre muhtarlar demokrasinin
beşiğidir, devletin ilk kapısıdır; muhtarlık,
idari teşkilatımızın ayrılmaz parçasıdır.
Bilindiği gibi, muhtarlara, 14750 gösterge rakamının memur
aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda
aylık ödenek verilmekte, maddeyle ise asgari ücretin altında kalan
muhtar ödeneklerinin net asgari ücret tutarına tamamlanması
amaçlanmaktadır. 50.294 köy ve mahalle muhtarımızın
yararlanacağı bu düzenlemeyi muhtarlarımıza yönelik
duyarlılığın ve önemin bir sonucu olarak görüyoruz.
Teklifin 9uncu maddesiyle Anayasa Mahkemesinin
iptal kararına bağlı olarak bazı yükseköğretim
kurumlarına tekrar kadro ihdas edilmektedir.
10uncu maddeyle yabancılara istisna
kapsamında teslim edilen konut ve iş yerlerinin elden çıkarma
yasağı ve millî güvenlik ihtiyaçları için bu görevlerle
yetkilendirilmiş birimlerin yararlandığı bazı mal ve hizmet
alımlarına ilişkin KDV istisnası getirilmesi
öngörülmektedir.
11inci maddede yapılan değişiklikle
imalat sanayisine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında
yapılan yatırımlara ilişkin KDV istisnası süresinin
uzatılması ve kapsama turizm inşaatlarının da dâhil
edilmesi suretiyle turizm sektörünün desteklenmesi hedeflenmektedir.
12nci maddeyle Türkiye'de gerçekleştirilen
AR-GE faaliyetleri kapsamında üretilen elektrikli motorlu taşıt
araçlarının geliştirilmesi için alınan mühendislik
hizmetlerine KDV istisnası getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, yapılan önemli
düzenlemelerden biri de yapı kayıt belgesi alınan
yapıların üzerinde bulunduğu hazine
taşınmazlarının satışına ilişkin
başvuru süresinin uzatılması ve peşin ödemelerde indirim
yapılmasıdır. Düzenlemeyle, 31 Ekim 2018 tarihine kadar imar
barışı kapsamında yapı kayıt belgesi alınan
yapıların bulunduğu hazine taşınmazlarının
satışına ilişkin 31 Aralık 2019da sona eren
başvuru süresi 31 Aralık 2022 tarihine kadar
uzatılmaktadır. Ayrıca, satış bedellerinin tamamen
ödenmesi hâlinde yüzde 20, yarısının peşin olarak ödenmesi
hâlinde yüzde 10 indirim uygulanması suretiyle vatandaşa ödeme
konusunda kolaylık sağlanmaktadır. Bu kapsamda yapılan
satışlardan elde edilen gelirlerin yüzde 25inin Bakanlığın
dönüşüm projeleri özel hesabına aktarılması suretiyle de
kentsel dönüşümün desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Teklifin 14 ve 17nci maddeleri arasındaki
maddeler hazine taşınmazlarının satış ve
kiralanmasına, satışta sağlanan avantajlara ilişkin
düzenlemeleri içermektedir. 14üncü maddeyle, üzerinde sınırlı
ayni hak tesis edilen hazine taşınmazlarının
yatırımcılara satışında, kadastro ve imar
uygulamaları sonucu vatandaşların mülkiyetinde bulunan
taşınmazlar ile hisseli hâle gelmiş olan hazine
taşınmazlarının hissedarlarına
satışında ve tapu kayıtlarında yer alan tapu
fazlalıklarının tapu maliklerine satışında
satış bedelinin peşin olarak ödenmesi hâlinde yüzde 20 indirim
yapılması, ayrıca ticari faaliyet için hazine
taşınmazında kiracı olanlara doğrudan satın alma
hakkı verilmesi düzenlenmektedir. 15inci maddeyle hazine
taşınmazlarının peşin veya taksitle
satışına imkân sağlanırken peşin ödemede yüzde 20
indirim uygulanmak suretiyle peşin ödemenin cazip hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır. 16ncı maddede, üst hakkı ve kullanma izni
verilen hazine taşınmazlarında işletmecinin başka
kiracıya yer tahsisi durumunda hasılat payı hesabının
nasıl yapılacağına dair düzenlemeler yapılmakta,
uygulamada karşılaşılan ve tereddüde düşülen sorunlar
giderilmektedir.
Teklifin 17nci maddesi hazineye ait tarım
arazilerinin kullanıcılarına kiralanabilmesine ve
kiracıların da tarımsal desteklerden yararlanabilmesine
ilişkindir ve düzenlemeden yaklaşık 150 bin çiftçimizin yararlanması
beklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, özetle, bu kanun
teklifiyle farklı alanlarda vatandaşlarımızın
mağduriyetini giderecek ve uygulamadaki birçok ihtilaflı konuya çözüm
getirecek düzenlemeler yapılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak yapılan düzenlemelerin milletimizin refahının yükseltilmesine,
üretim ve istihdamın artırılmasına,
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesine ve
uygulama birliği sağlanmasına katkı
yapacağını değerlendiriyoruz.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir söz
talebiniz vardı.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Batman ili Kozluk ilçesi Gümüşörgü (Timok) köyüne Valilik kararınca
giriş çıkışların yasaklanmasına ve bu köyde
yaşayan Yahya Karabaşın gözaltı süresince
yaşadığı işkencelere ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, acil bir mesele olduğu için söz
aldım. Batman Milletvekilimiz Ayşe Acar Başaran aradı.
Kozluk ilçesi, Gümüşörgü (Timok) köyüne bugün gitmeye
çalıştılar ve gittikleri haber alındığı için
5 Nisan tarihi itibarıyla Batman Valiliği yedi gün boyunca köye
giriş çıkışları yasaklamış, bunu ilan
etmiş. Vekilimizin de içinde olduğu belediye eş
başkanları, il eş başkanları köye alınmadı.
Bundan önce Yahya Karabaş dört gün gözaltında kaldı ve çok
ağır işkenceler gördü bu köyde, fotoğrafı
yetişirse size de göstereceğim. İnsan Hakları Derneği
ve Batman Barosu açıklama yaptı. Yahya Karabaşın
beyanları çok korkunç, başına çuval geçirilmiş, gözleri kan
çanağına dönmüş, kafasına silah dayanmış,
ormanlık bir alana götürülmüş ve tetik çekilerek işte
Öldüreceğiz. şeklinde çok ağır işkenceler
yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şunu anlatıyor -ifadesi uzun, geçiyorum- en korkunç bölümlerden biri,
saatlerce araçla gezdirilmiş, kafası suya batırılmış
ve çamur bataklıkta gezdirilmiş. Evet, şu anda da görüntüsü bu,
gözleri bir hafta geçtiği hâlde hâlâ kan çanağı.
Biz bu konuda, Meclis Başkan Vekilliği
olarak sizden de talep ediyoruz, yani İçişlerinden bilgi
alınmasını. Bu köye giriş çıkışlar neden yasak,
vatandaşa neden işkence yapılıyor, bir vekilin kendi
bulunduğu ildeki köye girişi hangi sebeplerle engelleniyor? Ve bu
işkenceyi durdurun demek istiyorum. Hakikaten çok vahim bir mesele.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 75inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye
Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (Devam)
BAŞKAN 322 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 6 Nisan 2022 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.08