TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
76ncı
Birleşim
6 Nisan 2022
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Refik Özenin, Bursanın
fethinin yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, Eskişehirin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Kanser Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaray ili Eskil ilçesindeki tarıma
elverişli hazine ve mera arazilerine ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, ekonomik koşullar ve fiyat
artışlarına ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan
taşeron işçilerin kadro sorununa ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, engellilerin ÖTV indiriminden
faydalandığı araçlardaki fiyat artışlarına ve
memurların görevde yükselme sınavlarında
yaşadıkları adaletsizliklere ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Kurumsal Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla
Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi
Projesinin faydalarına ilişkin açıklaması
6.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayın kara yolları sorununa ilişkin açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Anadolu Ajansının 102nci kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
8.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Ankara-Kayseri Hızlı Tren Hattının yapımındaki
gecikmeye ilişkin açıklaması
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, enflasyona
göre emekli ve asgari ücretlilerin maaşlarının yeniden
düzenlenmesine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, göçün
Tokatın Niksar ilçesindeki etkilerine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin Akdeniz Belediye Meclisinden parka verilecek
isimle ilgili çıkan karara ilişkin açıklaması
13.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, tarım girdi maliyetlerindeki artışa ilişkin
açıklaması
14.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, Polis Haftasına ilişkin açıklaması
15.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
artan enflasyonun sabit gelirlilere etkisine ilişkin açıklaması
16.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
buzağı desteklemelerinde yaşanan mağduriyete ilişkin
açıklaması
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
geniş tanımlı işsizlikteki artışa ilişkin
açıklaması
18.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
Tekirdağ Şehir Hastanesine ulaşım sorununa ilişkin
açıklaması
19.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
Ankara-Niğde Otoyolunun eksikliklerine ilişkin açıklaması
20.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, tıbbi tanıtım mümessilliği yapanların
beklentilerine ilişkin açıklaması
21.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Anadolu Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne, sanayide
kullanılan doğal gaz fiyatındaki artışa, Türkiye
ekonomisinin geleceğine yönelik endişesine, asgari ücrete, emekli
maaşları ve memur maaşlarının güncellenmesine, birden
fazla yerden maaş alan bürokratlara ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Rusya-Ukrayna savaşına ve Türkiyenin barışçı
diplomasi girişimlerine, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Gününe, Anadolu
Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Gününe,
Sayıştayın tespit ettiği kamu kurumlarının
zararlarına, birden fazla yerden maaş alan bürokratlara, SES eski
Genel Başkanı Gönül Erdenin tutuklu yargılandığı
davaya, müzik yasaklarına, hasta tutsak Özge Özbekin yaşam
hakkına ve cezaevlerinde usule uygun davranılmasına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ağrı ili Eleşkirt ilçesinin doğal gaz sorununa, Anadolu
Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne, doktorlar ve
sağlık çalışanlarının sorunlarına,
emeklilerin bayram ikramiyesinin ve asgari ücretin güncellenmesine ilişkin
açıklaması
25.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can,
bütün olumsuzluklara rağmen Türkiyenin büyüdüğüne ve muhtar
maaşındaki iyileştirmeye ilişkin açıklaması
26.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Makedonyada yapılan nüfus sayımı
sonuçlarına ilişkin açıklaması
28.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun,
fiyat artışlarına ilişkin açıklaması
29.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
tarım girdi fiyatlarına ilişkin açıklaması
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Evim mağdurlarına ilişkin açıklaması
31.- Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlunun,
on yıl önce bugün Filyos Irmağının taşması
sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet, geride
kalanlara sabır ve başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 6/4/2022 tarihinde
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve arkadaşları tarafından,
Kayserinin ekonomik durumu ile Kayserili çiftçilerin, besicilerin ve
esnafların sorunlarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 6 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 6/4/2022 tarihinde
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve arkadaşları
tarafından, tarımsal sorunlar ve gıda krizi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Nisan 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 4/4/2022 tarihinde Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansur ve arkadaşları tarafından,
akaryakıttaki vergi politikasının tüm yönleriyle
araştırılması, akaryakıt fiyatları nedeniyle
zarar eden ve durma noktasına gelen sektörün sorunlarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekili Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322)
6
Nisan 2022 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
76ncı Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bursanın
fethinin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili Refik
Özene aittir.
Buyurun Sayın Özen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Refik Özenin, Bursanın
fethinin yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
REFİK ÖZEN (Bursa) Yeşil türbesini
gezdik dün akşam/Duyduk bir musiki gibi zamandan/Çinilere sinmiş
Kur'an sesini/Fetih günlerinin saf neşesini/Aydınlanmış buldum
tebessümünle
/Başındayım sanki bir mucizenin/Su sesi ve kanat
şakırtısından/Billur bir avize Bursa'da zaman. demiş Şair
Ahmet Hamdi Tanpınar. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; medeniyetimizin kurucu şehri, tarihimizin ulu
çınarı, Osmanlı İmparatorluğunun dibacesi,
Ertuğrul Gazinin hayali ve rüyası, Osman Gazinin inancı ve
vasiyeti, Orhan Gazinin fethi ve mirası Bursamızın fethinin
696ncı yılı münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve Bursalı
hemşehrilerimi ve aziz milletimizi en kalbî duygularımla
selamlıyor; mübarek ramazan ayının tüm insanlığa
sağlık, huzur ve barış getirmesini Yüce Allahtan niyaz
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan altı yüz doksan altı yıl önce
ecdadımızın Bursayı fethetmesi tarihin dönüm
noktalarından biri olmuştur. Bir konunun altını özellikle
çizmek gerekir ki ecdadımız, tarih boyunca hiçbir şehre talan
etmek, yıkmak, yağmalamak için girmemiştir; aksine, girdiği
her yeri ihya ve inşa ederek hayat vermiştir. Çünkü
atalarımız biliyordu ki fetih, kapıları açmak, bir önemli
amaç uğruna engelleri kaldırmaktı; fetih, gönüllere girmekti.
Ecdadımızın Bursayı fethi, Bursadan dünyaya yayılan
yeni bir medeniyet inşasının adıdır. İşte bu
yüzden Bursanın fethi herhangi bir tarihî olay değildir. Bu
topraklar sıradan bir maceranın sonucu değil, yüzyıllar
içinde kökleşecek olan cihan devletinin ilk adımıydı.
Osmanlı medeniyeti dünyaya Bursadan yayılmıştır.
Bursa, sekiz bin beş yüz yıllık tarihî geçmişi olan kadim
bir şehirdir. Nitekim, Bursa, farklı medeniyetlere ev sahipliği
yapmış, her zaman ve devirde sosyal, kültürel, ticari anlamda bir
merkez olarak öne çıkmıştır.
Osmanlı tarihinde çok önemli bir yere sahip
olan Bursa, Cumhuriyet Dönemimize de damgasını vurmuştur.
Fethedildiği tarihten itibaren sadece iki yıl iki ay iki gün
karanlık işgal günlerini yaşayan Bursamızın 8 Temmuz
1920de uğradığı Yunan işgali Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de büyük üzüntü yaratmıştı. 10 Temmuz günü Trabzon
Mebusu Hamdi Bey ve 30 arkadaşı tarafından verilen önergeyle
Bursa işgali ve oradaki Müslüman halkın uğradığı
zulümlerin üzüntüsü Başkanlık kürsüsüne siyah bir örtü örtülmesiyle
hafızalara işlenmiştir ve bu örtü 11 Eylül 1922 tarihine kadar
orada kalacaktır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif de
yazdığı Bülbül şiiriyle Benim hakkım, sus ey bülbül,
senin hakkın değil matem! dizeleriyle bu işgale isyan edecekti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Orhan Gazi tarafından fethedildiğinde ele geçirilen
topraklarla birlikte zaferin en büyüklerinden birini gerçekleştiren
ecdadımız, Bursa şehrini ilk başkent yapmakla kalmadı,
aynı zamanda medeniyetin de başkenti yaptı. Bugün Bursanın
neresine adım atarsak atalım kuruluş döneminin izlerine rastlarız.
Malumlarınız üzere, Osmanlı ilk payitahtı olan
Bursamız, başta Osman Gazi, Orhan Gazi olmak üzere, Emir Sultan,
Üftade Hazretleri, İsmail Hakkı Bursevî gibi manevi şahsiyetleri
de bağrında barındırmaktadır. Bu düşünceden
hareketle bugün Osmanlının manevi ruhuna saygı anlamı
taşıyan ve köklü bir devlet geleneği olan Osman Gazi ve Orhan
Gazi Türbelerinde sancak nöbeti tutulmaya devam edilmektedir. Bizler
ecdadımıza vefamızı sadece sancak nöbetiyle değil,
onlardan miras olarak aldığımız bu kadim şehri her
alanda geleceğe taşımak için elimizden gelen tüm gayreti ortaya
koyuyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın destekleriyle sağlıktan eğitime,
çevre ve şehircilikten sanayi ve teknolojiye, ulaştırmadan
kültür ve turizme, gençlik ve spordan tarım ve ormana, 2002
yılından bu yana Bursamıza yaklaşık 80 milyarlık
yatırım gerçekleştirdik. 2021 yılında
gerçekleştirdiği 15 milyar dolarlık ihracatıyla 3üncü
büyük ihracatçı şehir olan Bursamız ülke ekonomisine katkı
sağlamaya devam edecektir. 2022 yılı Türk Dünyası Kültür
Başkenti olan Bursamızın inşallah 2023 yılında
yollarda olacak Türkiyenin ilk millî, yerli otomobili TOGGa da ev
sahipliği yapıyor olması bizler için de ayrı bir gurur
vesilesi olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
REFİK ÖZEN (Devamla) Başkanım,
toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın.
REFİK ÖZEN (Devamla) Ayrıca, Osmangazi
Belediyemiz tarafından yapılan, dünyanın en büyük tam panoramik
müzesi olan ve 360 derecelik dairesel döngü içerisinde ziyaretçilerin ruhuna
fetih gününü işleyen ve görsel bir şölen sunan Panorama 1326 Bursa
Fetih Müzesini de ziyaret etmeyi tüm vatandaşlarımıza ve sizlere
özellikle tavsiye ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu toprakları bizlere bırakmak için
hayatını vakfeden, canını feda eden
ecdadımızı rahmetle yâd ediyorum. Osman Gaziden Gazi Mustafa
Kemale kadar Bursamıza emeği geçenleri rahmet ve minnetle
anıyor, Bursamızın fethinin 696ncı yılının
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Eskişehirin sorunları hakkında söz isteyen Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözere aittir.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, Eskişehirin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve bizleri izleyen
değerli yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Bugün karşınızda olmamın tek
sebebi var: Eskişehirimiz başka hiçbir kentte görülmeyen hasmane bir
tutumla, hatta bir zorbalıkla karşı karşıya. Anadolu
Üniversitemizin şu andaki Büyükşehir Belediye
Başkanımız Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen
tarafından hizmete açılan ve otuz beş yıldır
işleyen havaalanı var. Önce Anadolu Üniversitesi Havaalanı idi,
sonra merhum Hasan Polatkanın ismi kondu. Eskişehirlilerin
yoğun talebine karşın iktidar yıllardır
Eskişehire tarifeli sefer koymuyor ama on yedi yıldır yurt
dışındaki yurttaşlarımız Belçikadan,
Almanyadan, Hollandadan, Fransadan charter seferleriyle Hasan Polatkan
Havaalanımız üzerinden memleketlerine ulaşıyor;
Eskişehire, Afyona, Bilecike, Konyaya ve ilçelerine. Şimdi bu
havaalanı kapatılmak isteniyor; çok açık, çok net. 2021
yılında 837 uçuş yapılmış; 100 bin yolcu
gelmiş, gitmiş Eskişehirden. 2.223 ton yük ve kargo
taşınmış. Pandemi sonrası bu yılki hedef 150 bin
yolcuya ulaşmak. Eskişehir ve bölge ekonomisine 100 milyonlarca
liralık hareket ve bereket getiren bir trafik var. Eskişehir Teknik
Üniversitemizin bütçesine de her yıl 10-15 milyon lira arasında
katkı sağlıyor ama birileri Eskişehirin, Afyonun,
Bilecikin kazanmasından rahatsız olmuş. Ulaştırma
Bakanlığı diyor ki havayolu şirketlerine: Artık Eskişehire
öyle serbest uçamazsınız. Peki, nasıl uçacaksınız? Bir
şartla: Bizim anlaşmalı müteahhidin işlettiği Kütahya
Zafer Havalimanına da uçuş koyarsanız olur. Yani, Zafere
uçmayana Eskişehir uçuş izni yok. 3 özel şirketten 2si bu
yüzden geçen hafta Eskişehir uçuşlarını durdurdu, 3üncüsü
haftada 4 uçuşun 2sini Zafere kaydırmak zorunda kaldı. Nereden
çıktı bu? Çünkü ortada kapatılacak, büyük bir ayıp var. Bu
AK PARTİ iktidarı Zafer Havalimanı için her yıl 1 milyon
317 bin yolcu garantisi verdi müteahhide ama işte, 2021 yılında
toplam 22 bin kişi Uçmuş. Son beş yılda uçmayan yolcular
için 46 milyon euro ödenmiş, daha da yirmi iki yıl ödenecek yani
yüzde 99 hesap hatası var ortada. Değerli arkadaşlarım,
hesap hatasının böylesine soygun denir, vurgun denir. (CHP
sıralarından alkışlar) Ortada büyük bir suç var
aslında. Nitekim, suç duyurusunda da bulundu Zonguldak Milletvekilimiz
Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Bakın, ocak ayında Zafere yurt
dışından tek uçak, tek yolcu inmemiş; şubat hakeza
öyle, 3 uçakta 9 yolcu ama yılın en durgun aylarında bile
Eskişehirimize ocakta 5 bin, şubatta 10 bin yolcu inmiş. Oldu
mu şimdi? Ayıp küçüleceğine büyüyor. AK PARTİ
iktidarının Ulaştırma Bakanlığında Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğündeki cin fikirli arkadaşlar
çareyi bulmuş Civardaki havaalanlarını kapatırız,
yolcular Zafere iner; Uşakı böyle kapattık, şimdi de
Eskişehiri zorlarsak yüz binlerce yolcuyu hop Zafere devşiririz.
diye bu yazıyı göndermişler havayolu şirketlerine. Ne
diyor? Artık Zafere uçacaksınız. diyor.
Değerli arkadaşlarım, durum ne?
Havayolu şirketlerine baskı sonucu Avrupadaki binlerce
kardeşimiz büyük bir eziyetle karşı karşıya, ellerinde
aylar önce satın aldıkları biletler Eskişehire; şimdi
seferler iptal edilmiş, Zafere uçun. diyorlar. Ben oraya uçamam, evime,
işime uzak. diyene Balıkesir Edremite -şaka değil- bilet
kesiyorlar. Bu yapılan, eziyet değil de nedir? Soruyorum: Kim bunlar,
kime yapıyorsunuz bu eziyeti? Biziz, biziz arkadaşlar; annesi,
babası, kardeşi, halası, amcası hepimizin, yazık günah
değil mi bu insanlara? Hem de ne uğruna?
Yaptığınız vurgunun ayıbını örtmek
uğruna. Örtemezsiniz kardeşim. (CHP sıralarından
alkışlar) Ne yapsan ne etsen sen, o hesapsız kitapsız
soygunun hesabını vereceksin. Bakın, neler duyuyoruz:
Bakanlığın Eskişehire uçuş yok.
zorbalığına karşı vatandaş Sabiha Gökçene
uçuyor, Ankaraya uçuyor yani 10 tane Eskişehiri de kapatsan bu
vatandaş senin suç ortağın olmak istemiyor, olmayacak.
İşte dün yapılan anket elimde, Brükselde uçağa binen 360
kişiye sormuşlar Nereye uçacaksınız, nereyi istiyorsunuz?
diye, 290 kişi Eskişehir. demiş. Yüzde 80i, yüzde 90ı
Eskişehir üzerinden gitmek istiyor memleketine ama buradaki beyler
Hayır, uçurmam." diyor. Türkiyenin hiçbir yerinde vatandaşa
böyle baskı, böyle eziyet yok. Zafere uçmazsan Eskişehire uçuş
yokmuş. Aynı zorbalığı Antalyaya, İzmire,
Bodruma, hatta Zafer Havaalanına uçan şirketlere de yapsanıza!
Yapmazsınız, yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Mesela, Zafer
Havalimanına Türk Hava Yollarının tarifeli uçuşu var
-uçsun, karşı değiliz- aynı baskıyı ona da
yapsana o zaman. Ey THY, Eskişehirliler yıllardır seni
bekliyor. Şimdi sen Hasan Polatkan Havaalanına da tarifeli uçak
başlatmazsan ben seni Kütahyaya uçurmuyorum. desene! Diyemezsin çünkü
Eskişehirde kamu-özel rantı yok, çete yok, soygun yok.
Değerli milletvekilleri, bu yapılan sadece
bir şehre düşmanlık değil, kendi
yurttaşımıza eziyet ve zulümden başka bir şey
değildir. Peki, neyin uğruna? Zafer Havalimanındaki büyük kamu
zararının, büyük suçun üstünü örtmek uğruna. Ayıptır,
günahtır, hem orada uçmayan yolcu başına verdiğiniz garanti
günahtır hem öz kaynaklarımızla yapılan Uşak ve
Eskişehir Havaalanlarımızı kapatmak yazıktır,
günahtır; merhum Hasan Polatkanın adına da yapılan büyük
saygısızlık, vefasızlıktır. Bu
yaptığınız zorbalıkların, suçun bedelini
inanıyorum ki Eskişehirli, Afyonlu, Bilecikli, Belçikalı,
Almanyalı, Fransalı milyonlarca kardeşimiz size en kısa
sürede ödetecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ettim.
Gündem dışı üçüncü söz, Kanser
Haftası münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayati
Arkaza aittir.
Buyurun Sayın Arkaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Kanser Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
1-7 Nisan Kanser Haftası vesilesiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Başı rahmet, ortası mağfiret ve
sonu bereket olan ramazan ayının hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kanser, vücudun bir
organ veya dokusunda beliren bazı hücrelerin kontrolsüz ve düzensiz bir
şekilde çoğalması sonucu ortaya çıkan kronik bir
hastalıktır. Çoğalan kanser hücreleri bir araya gelir ve tümörü
oluştururlar, tedavi edilmezse vücudun bütün bölümlerine kan yoluyla
yayılırlar. Hücre bozulmasına ve kanserli hücrelerin
yayılmasına neden olan etkenlerin yüzde 10u genetiktir, yüzde
90ı ise çevresel faktörlerdir. Tütün kullanımı, alkol tüketimi,
depresyon, hareketsizlik, hava ve su kirliliği, obezite ve
sağlıksız beslenme gibi durumlar kansere sebep olan çevresel
faktörlerdir.
Kanser, ülkemizde 1970li yıllarda ölümcül
hastalıklar listesinde 4üncü sıradaydı, şu anda ise kalp
ve damar hastalıklarından sonra 2nci sıraya yükselmiştir
çünkü kanser, teknoloji geliştikçe etkisi artan, nüfus
çoğaldıkça yaygınlaşan kronik bir hastalıktır.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, dünyada yılda 18 milyon
insan kansere yakalanıyor, maalesef 10 milyon insanı kaybediyoruz.
Yurdumuzda ise, ülkemizde ise yılda 200 bin civarında insan kansere
yakalanıyor, 130 bin vatandaşımızı kaybediyoruz
-rahmet diliyorum buradan- yani bir günde yaklaşık 550
vatandaşımız kansere yakalanıyor, 350
vatandaşımızı kaybediyoruz. Ülkemizde her 5 erkekten 1i ve
6 kadından 1i kansere yakalanıyor.
Değerli milletvekilleri, kanserin
başlıca tedavi yolları, ameliyat, radyoterapi ve kemoterapidir.
Erken teşhiste cerrahi müdahaleyle metastaz yapmamış kanser
kolaylıkla tedavi edilir. Aynı zamanda, radyoterapi hedefe yönelik
ışınlanma yöntemiyle kanser hücrelerini yok eder. Kemoterapi
ilaç tedavisi anlamına gelmektedir. Kemoterapiyle kanser hücreleri bölünme
esnasında yok edilir. Tedavi esnasında hastanın morali ve
motivasyonu çok önemlidir yani moral ve motivasyon çok önemli. En az yılda
1 kere kanser taraması yapılmalıdır. Tarama ve eğitim
merkezleri, toplum sağlığı merkezleri, sağlıklı
hayat merkezleri, aile sağlığı merkezleri ve mobil kanser
tarama araçları muayene olmak isteyen vatandaşlarımıza
hizmet vermektedir. Ülkemizde uluslararası standartlara göre uygulanan
muayene ve tedavilere her vatandaşımız kolayca ve ücret ödemeden
ulaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kanserden korunmak
için ilk tedbirleri öncelikle kendimiz almalıyız. Erken teşhisle
birçok kanser türünün tedavisi mümkündür. Kanserde erken tanı tedavi
şansını arttırır, tedaviyi
kolaylaştırır, doku ve organ kaybını önler, en
önemlisi hayat kurtarır. Kanserden korkmayalım, geç kalmaktan korkalım.
Bu vesileyle, kanserle ve bütün hastalıklarla
mücadele eden hastalarımıza şifa diliyorum. Hekim
meslektaşlarımıza ve sağlık
çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Konuşmama son vermeden önce,
vefatının 25inci yıl dönümü vesilesiyle Başbuğumuz
Alparslan Türkeş Beyefendiyi rahmet,
minnet, hasret ve özlemle anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet
olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Kaşlı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaray ili Eskil ilçesindeki tarıma
elverişli hazine ve mera arazilerine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikli gelir kaynağı tarım ve
hayvancılığa dayanan Aksarayımızın Eskil
ilçesinde, tarıma elverişli binlerce dönüm hazine ve mera arazileri
bulunmaktadır. Daha önce de gündeme getirdiğimiz
toplulaştırma nedeniyle, vatandaşımızın ödemesini
yaparak kiraladığı hazine arazilerinin mera vasfına
geçirilmesi neticesinde ilimiz genelindeki tarımsal potansiyel ne
yazık ki değerlendirilememektedir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın Ülkemizde ekilmeyen bir karış
toprak bile kalmamalı. diyerek yaptığı çağrıya
karşılık olarak toplulaştırmayla meraya
çıkarılan tarımsal hazine arazilerinin ve mera vasfını
kaybetmiş arazilerin çiftçilerimizin üretimine sunularak bu arazilerin
tarlası az olan veya hiç olmayan çiftçilerimize kiralama yoluyla verilmesi
hem ülkemizin ekonomisine katma değer kazandıracak hem de
çiftçilerimizin şehir merkezlerine göçünü engelleyerek ekonomik
çeşitliliğe imkân sağlayacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, ekonomik koşullar ve fiyat
artışlarına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son gelen zamlarla birlikte ekonomik anlamda büyük
sıkıntılar yaşayan vatandaş, on bir ayın
sultanı ramazan ayında kara kara düşünüyor. Yağ ve
şeker başta olmak üzere, market raflarındaki temel gıda
maddelerinin yanına bile yaklaşılamayan bir dönemdeyiz.
Ekonomik koşullar ve fiyat
artışları Türkiyede olduğu gibi Gaziantepteki
çarşı ve pazara da yansıdı. Diğer yıllarda
ramazan alışverişi nedeniyle günler öncesinden Gaziantepte
hareketlilik yaşanırken bu yıl ramazan ayı öncesinde yaprak
bile kıpırdamadı. Ramazanla birlikte satışa sunulan
içinde çay, sıvı yağ, pirinç, makarna, şeker, salça, un,
bulgur, kırmızı mercimek, zeytin, fasulye gibi temel gıdalardan
oluşan ramazan kolisinin geçen yıla göre fiyatı 3 kat
arttığı için birçok yardımsever vatandaşımız
bu sene bu görevi ekonomik nedenlerden ötürü yerine getiremeyeceğini
belirtiyor. Zaten vatandaş hiçbir şey alamıyordu artık
yardım da alamıyor ama birileri hayal satmaya devam ediyor diyor,
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan
taşeron işçilerin kadro sorununa ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Karayolları Genel Müdürlüğüne
bağlı 4 bin personel kara yolu müşaviri adı altında
çalışmakta. 696 sayılı KHKyle kadroya geçemeyen bu
personel maalesef diğer kadrolu personelle aynı işi
yapmasına rağmen hem özlük haklarında hem de
maaşlarında ciddi sıkıntılar yaşıyorlar.
Çoğu zaman maaşlarını üç dört ay alamıyorlar. Bu 4 bin
personel şu anda sizin Taşeronda işçi
bırakmayacağız. demenize rağmen hâlâ taşeron
işçi statüsünde çalışıyorlar ve mağdur oluyorlar.
Buradan Bakanlığa ve Genel Müdürlüğe
sesleniyoruz: Seçime giderken bu kadar insanı taşerona
almışken bu vatandaşlarımızın da sesini duyun,
bir an önce onları da kadroya alın ve o taşeron muamelesinden
kurtarın diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, engellilerin ÖTV indiriminden
faydalandığı araçlardaki fiyat artışlarına ve
memurların görevde yükselme sınavlarında yaşadıkları
adaletsizliklere ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Tek adam rejiminin ülkemizi içine sürüklediği
ekonomik buhran neticesinde her gün gelen zamlar ve yüksek enflasyon sonucu
engellilerin ÖTV indiriminden faydalandığı araçların da
fiyatları arttı. Engelliler kendilerine uygun araçları almak
için limitin artırılmasını bekliyorlar.
Diğer bir konu ise memurların görevde
yükselme sınavlarında aldıkları yüksek puanlara rağmen
mülakatlarda verilen düşük puanlarla elenmeleri -ki her gün bunun birçok
örneği bize geliyor- ve bunun neticesinde yaratılan adaletsizlik,
dava açılmasına rağmen, kazanılmasına rağmen yine
de elenmeleri insanları mağdur ediyor. Bu adaletsizliklerin
hesabını da millet sandıkta soracaktır.
BAŞKAN Sayın Taşlıçay
5.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Kurumsal Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla
Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi
Projesinin faydalarına ilişkin açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kurumsal çocuk bakım hizmetleri yoluyla
kayıtlı kadın istihdamının desteklenmesi projesi iki
yıllık bir süreci kapsayacak şekilde Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından yürütülmüştür, 7 ilimizde yürütülen proje
başarılı çıktılarından ötürü beş ay
uzatılmıştır. Bu durumdan duyduğumuz memnuniyetle
oluşturulacak politika vergisiyle sınırlı süre ve
sınırlı bir çevreyi kapsayan bu çalışmaların
ülkemiz genelinde yaygınlaştırılması temennimizdir.
Kadınların çalışma hayatına
katılımlarını artırma, iş yaşam dengesini
kurmalarına destek olma ve çocukları kurumsal bakım hizmetleriyle
tanıştırarak erken çocukluk dönemi eğitimlerine katkı
sağlama önümüzdeki yıllarda toplumsal kalkınmamızın
ana damarını oluşturacaktır. Bu sebeple ilgili
bakanlıkların konuya gereken hassasiyeti göstereceğine
inanıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
6.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayın kara yolları sorununa ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatay, kara yolları bakımından ihmal
edilen illerin başında geliyor. 600 bin Suriyeliye ve nüfus
artışına rağmen yeni yollar yapılmıyor, var olan
yollar da çok yetersiz kalıyor. En çok trafik
sıkışıklığı yaşanan Antakya çevre yolu
sürücülere âdeta eziyet çektiriyor. Akşamları Kuzeytepe
girişinden otogara olan 4 kilometrelik yol yarım saatte gidilemiyor,
sabahları da tam tersi Kuzeytepe kavşağına kadar giden yol
yarım saatte geçilemiyor.
Buradan Ulaştırma
Bakanlığına sesleniyorum: Üvey evlat muamelesi gören Hataya
artık biraz bakın, çevre yolunu genişletin veya alternatif
yollar yapın. Antakya halkını sabah akşam
yaşadığı bu eziyetten kurtarın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Anadolu Ajansının 102nci kuruluş
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Yedi düvele karşı kahramanlık
destanı yazan, Anadolunun azim, irade ve bağımsızlık
ruhunu tüm dünyaya duyurmak için kurulan, Millî Mücadelenin sesi Anadolu
Ajansının 102nci yaşı kutlu olsun.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün talimatıyla
kurulan Anadolu Ajansı, bir asrı aşan tecrübesiyle kamuoyuna
doğru haberi ulaştırmak için çalışmalarını
sürdürüyor. Anadolu Ajansı geçmişte olduğu gibi bugün de
yaygın haber ağıyla Türk basınının en önemli
bilgi kaynağı olma vazifesini devam ettirmekte, yurt içinde ve
dışında oluşturduğu geniş haber ağıyla
Türkiye'nin sesini dünyaya duyurmaktadır. İlkeli, tarafsız ve
sorumlu habercilik anlayışıyla hizmet eden millî haber ajansımız
Anadolu Ajansı, bundan sonra da halkımızın haber alma
ihtiyacını en iyi şekilde sağlamaya devam edecektir.
Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle Anadolu
Ajansının başta Genel Müdürü olmak üzere tüm
çalışanlarını tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
8.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Ankara-Kayseri Hızlı Tren Hattının yapımındaki
gecikmeye ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kayseri, on sekiz yıldır AKPnin
yazıp oynadığı yılan hikâyesine dönen hızlı
tren yalan hikâyesi filmini izliyor. Bu fotoğrafa iyi bakın, filmin
oynama tarihi Ocak 2018, Ankara-Kayseri arası bir buçuk saat olacak,
müjde! diyor. Aradan dört yıl geçti, bu beyler tekrar kamera
karşısına geçti. Müjde! İhale yapıldı, kredi
bulundu, 2026da trene bineceğiz. dedi. Bakana Kredi bulundu mu? diye
sordum, dün gelen yanıt İhalesi yapıldı ama kredi
bulunamadı, çalışmalara kredi bulununca
başlayacağız. oldu. Üç beş oy fazla alacağız
diye Kayserinin aklıyla dalga geçmeye utanmıyor musunuz? Merak
etmeyin, ilk seçimde Kayseri size yolcudur Abbas, bağlasan durmaz
filmini izletecek.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, enflasyona
göre emekli ve asgari ücretlilerin maaşlarının yeniden
düzenlenmesine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiye İstatistik Kurumunun talimatla
açıkladığı makyajlı mart ayı enflasyonu
rakamı yüzde 61le yirmi yıllık rekoru
kırmıştır. Tüketici Fiyat Endeksi, 1995
yılının Mart ayından bugüne en yüksek seviyesine
ulaşmıştır. Bu şartlar altında hiper enflasyonun
yaşanması kaçınılmaz görülmektedir. Vatandaşın
günlük hayatta satın almak zorunda olduğu her ürüne en az 9-10 kat
zam gelirken, asgari ücretin aynı seviyelerde kalması kabul edilemez.
10 milyonun üzerinde asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız
sürekli artan fiyatlar ve döviz kuru karşısında TLnin
değer kaybetmesiyle âdeta yaşam savaşı veriyor. Saray
iktidarı, bir an önce yaşadıkları lüks hayatın herkes
için geçerli olmadığını anlayıp emekliler ve asgari
ücretli çalışanlarımızın maaşlarında
enflasyon altında ezilmeyecek yeni bir düzenleme yapmalıdır.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
10.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Büyük Türk milletinin göz bebeği olan; nice
şehidi ve gaziyi bağrından çıkaran;
vatanımızın ve milletimizin huzur ve güvenliği adına
kahramanca görev yapan; teröre ve teröriste karşı eşsiz ve
abideleşmiş mücadeleleriyle kahramanlık destanları yazan;
vatanımızın, milletimizin ve bayrağımızın
teminatı olan; sevgi timsalleri olan; onurumuz, gururumuz ve şeref
abidelerimiz Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş
yıl dönümünü canıgönülden kutluyorum.
Gece gündüz demeden, her şart ve koşul
altında fedakârca mücadele eden, bayrağımızın şan
ve şerefle dalgalanması için görevini yiğitlikle ifa eden
polislerimizi saygıyla sevgiyle, en derin muhabbetlerimle
selamlıyorum; şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
11.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, göçün
Tokatın Niksar ilçesindeki etkilerine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Merhum kurucu
liderimiz Alparslan Türkeş Bey'in imzasıyla 16 Aralık 1993
tarihinde Niksar ilçesi merkez kabul edilerek Niksar ismiyle yeni bir il
kurulması hakkında kanun teklifi verilmişti. Otuz yıl önce
il olmaya namzet olarak kabul edilen Danişmendoğulları'na
başkentlik yapmasıyla kazandığı tarihî kökleriyle ve
manevi zenginliğiyle bölgenin parlayan yıldızı olan Niksar,
bugün nüfusunun önemli bir kısmını göç nedeniyle kaybetmesi
sonrasında işsizliğin temel sorun hâlini aldığı
bir yerleşim birimi olmuştur. Hükûmetimizin yoğun gayretlerine
rağmen Niksar hâlen yeterli gelişmişlik düzeyini
yakalayamamakta, nüfus ve ekonomik göstergeler açısından gerilemeye
devam etmektedir. Hemşehrilerimizin temel beklentisi, bir an evvel tarihî
birikimine uygun bir merkez hâline tekrar dönmesi için gerekli
yatırımların teşvik edilmesi, turizm potansiyelinin ortaya
çıkarılarak bir cazibe merkezi hâline getirilmesi ve kara yolu
ağında süren çalışmaların derhâl
tamamlanmasıdır.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin Akdeniz Belediye Meclisinden parka verilecek
isimle ilgili çıkan karara ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önceki gün Mersin Akdeniz Belediye
Meclisimizde yaşanan hadise, bizleri ve şehit
yakınlarımızı, gazilerimizi, vatanını, milletini
seven tüm vatandaşlarımızı derinden üzmüştür. Akdeniz
Belediyemiz tarafından yapımı tamamlanan bir parka mahalle
halkının ve muhtarlığın talebi üzerine İyi ki
Varsın Eren Bülbül Parkı isminin verilmesi talebi, Akdeniz Belediye
Meclisinde CHP, HDP, EMEP ve bağımsız Meclis üyelerinin
oylarıyla reddedilmiştir. Şehidimizin isminin bir parka
verilmesine açıkça engel olunmuştur. Şehitlerimizin aziz
hatıralarını yaşatmak amacıyla isimlerinin verilmesine
engel olan CHP, HDP, EMEP ve bağımsız Meclis üyelerini
kınıyorum.
Bu ülkede siyaset yapan hiçbir
siyasetçi bu ülkenin değerlerini hiçe sayan, aziz şehitlerimizi
inciten, onların hatıralarını rencide eden bir karara
destek olamaz. Aziz milletimiz böyle bir hadsizliğe asla müsaade etmez
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kayan
13.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, tarım girdi maliyetlerindeki artışa ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Baharla birlikte yıllık yazlık mahsul dediğimiz ayçiçeği,
mısır, pancar, pamuk ekimi için tarlalar ekime
hazırlanmalı, gübreleme yapılmalı, tohum ekilmeli. Bunun
için tohum lazım, motorin lazım, gübre lazım; ilaçlama için ilaç
lazım. Bu masraflar için para lazım, çiftçide ise para yok.
Yakıt fiyatları el yakıyor, gübrenin yanına
yaklaşılmıyor, ayçiçeği tohumunun 1 kilosu 170 lira.
Hükûmetten destek yok. Doğrudan gelir desteği verilirken fazladan
vergi kesintisini daha sonra ödeyeceğini vaat eden Hükûmet bunun için
liste de hazırlamıştı fakat bu konuda hâlâ 1 kuruş
ödenmedi. Şimdi ben Tarım Bakanına sesleniyorum: Çiftçiye destek
verelim ki döviz harcayarak yurt dışından ithalat
yapılmasın, ülkemizde üretilsin, çiftçi kazansın, Türkiye
kazansın diyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
14.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, Polis Haftasına ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bu hafta, Fethi Sekinlerin, Serkan
Yılmazların, Uğur Kutkuların, Demet Sezenlerin, Zafer
Koyuncuların ve vatanımız uğruna canını vererek
isimleri bayraklaşan şehit polislerimiz ile her biri şehit
namzeti olan kahraman polislerimizin haftası. Zalimin
karşısında Yavuz, mazlumun karşısında Yunus olan
ve yüksek görev bilinciyle milletimize hizmet eden değerli polislerimize
şükranlarımızı sunuyoruz.
Polislerimizin daha güvenli ve daha etkili görev
yapabilmesi için AK PARTİ hükûmetlerimiz olarak Emniyet
teşkilatımızı SİHA, ATAK helikopterler,
zırhlı araçlarla donatıp diğer branşlarda gerekli tüm
desteği polislerimize sağladık ve sağlamaya devam
edeceğiz.
177nci kuruluş yılında milletimizin
huzuru ve güvenliği için fedakârca görev yapan tüm polislerimizin ve
değerli ailelerinin Polis Haftasını kutluyor, şehit
polislerimizi rahmetle, gazilerimizi de şükranla yâd ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın OK
15.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
artan enflasyonun sabit gelirlilere etkisine ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Artan enflasyon yangını, asgari ücretli,
emekli, memur ve işçi maaşlarının hızla eriyerek
alım gücünün düşmesine ve sabit gelirlilerin
yoksullaşmasına neden olmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu
mart ayı tüketici enflasyonu aylık yüzde 5,5i; yıllık ise
yüzde 61i bulmuştur. Emekli, memur, işçi ve asgari ücretlinin
yılbaşı zamları maalesef çoktan yok olmuştur.
Halkımızı enflasyona karşı korumalıyız,
bunun için de ücretlere ek zam yapılmasının yanında,
eşelmobil sisteminin yeniden uygulanması gerekmektedir.
Halkımızın enflasyon karşısında alım gücünü
artıracak tedbirler zaman geçirilmeden hemen alınmalı ve bayram
öncesi halkımızın beklentileri
karşılanmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Karasu...
16.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
buzağı desteklemelerinde yaşanan mağduriyete ilişkin
açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Buzağı desteklemelerinde yapılan
değişiklik yetiştiricilerimizi mağdur ediyor. Düzenlemeye
göre, doğan bir buzağının destekleme kapsamında
olabilmesi için iki doğum arasının en fazla dört yüz elli gün
olması gerekiyor. Ayrıca, ilk doğum yapacak düvenin sekiz yüz on
günlük olması şartı da bulunuyor. Ancak söz konusu iki
düzenlemede de yetiştiricilerimizin takip edecekleri bir sistem
bulunmuyor. Daha önceden hiçbir şart olmadan buzağı desteklemelerini
alan yetiştiricilerimize şimdi destekleme ödememek için türlü
sıkıntılar çıkarılıyor. Çiftçimizin talebi net:
Buzağı desteklemeleri herhangi bir şarta bağlanmadan
verilmeli. Çiftçimiz, artan girdi maliyetleriyle, yem, ilaç fiyatlarıyla
artık mücadele edemiyor. Hâlihazırda 470 TL olan buzağı
desteklemeleri de bir an önce artırılmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Gürer...
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
geniş tanımlı işsizlikteki artışa ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) -
Teşekkürler Başkan.
Ülkemizde resmî rakamlarla dahi on yılda
kayıtlı iş başvurusu yapan sayısı 72 kat
artmış durumdadır. İŞKUR Şubat 2022 verilerine
göre, iş başvurusu yapmış olanların sayısı 3
milyon 188 bin 263 kişidir. İş başvurusu yapanlardan
satış danışmanlarının sayısı 98.720yle
ilk sırada bulunmaktadır; 57.166 garson da iş arayanlar
arasındadır. 12.992 market elemanı, 13.026 dokuma konfeksiyon
işçisi İŞKURdan iş beklemektedir. 76 kişinin işe
alınacağı Niğde Hastanesi için de başvuran 9.630
kişi olmuştur. Atama bekleyen öğretmen, sağlıkçı,
mühendislerle birlikte 5 milyona yakın kişi iş beklemektedir. 10
milyonu bulan geniş tanımlı işsiz sayısı giderek
artmakta ve bu yönde de insanlar ekonomik krizin de etkisiyle mağdur
duruma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yüceer
18.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
Tekirdağ Şehir Hastanesine ulaşım sorununa ilişkin
açıklaması
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) AKP iktidarında
krizler, kuyruklar ülkesi hâline gelen Türkiyede tam bir sağlık
krizi yaşanıyor; acillerde, polikliniklerde, ameliyathanelerde,
görüntülemede, her yerde kuyruklar var, hastalar randevu dahi alamıyor.
Seçim bölgem Tekirdağda şehrin dışına, çevre yolu
üzerine yapılan şehir hastanesi, şehre bağlayan köprü
bağlantı yolları yapılmadan, Tekirdağın
kurtuluş günü olan 13 Kasım 2020de apar topar, eksiklerine
rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından
açıldı. Hastalar randevu alamıyor, alanlar ise hâlâ
bağlantı yolları yapılmayan hastaneye zaten ulaşamıyor.
Birçok ilde Sağlık Bakanlığı ve Karayolları
arasındaki protokollerle bu yollar yapılmasına rağmen neden
Tekirdağda bu yollar yapılmıyor? Neden Tekirdağa üvey
evlat muamelesi yapıyorsunuz? Bu aymazlığınız yüzünden
can yakıyorsunuz, can alıyorsunuz. Bir an önce şehir
hastanesinin köprü bağlantılarını yapın ve hastalarımızın,
hemşehrilerimizin sağlık hizmetine hızlı bir
şekilde ulaşmasını sağlayın.
BAŞKAN Sayın Bulut
19.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
Ankara-Niğde Otoyolunun eksikliklerine ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, yap-işlet-devret modeliyle yapılan, toplam 3,2 milyar
avro olduğu söylenen Ankara-Niğde Otoyolunun eksikleri iki
yıldır bitirilememiştir.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
20.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, tıbbi tanıtım mümessilliği yapanların
beklentilerine ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tıbbi tanıtım mümessili olarak
çalışan arkadaşlarımız, Sağlık
Bakanlığımızın, ürün tanıtım temsilcisi
kartı olmadan bu sektörde çalışılamayacağına dair
uyarısı üzerine, geçtiğimiz yıllarda
Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin düzenlediği
eğitim programına katılarak ücret
karşılığı sınava girip ürün tanıtım
temsilcisi kartı almaya hak kazanmışlardır. Bakanlık
tarafından, hâlen sınavsız ve kartsız mümessillik yapanlar
ya sınava tabi tutulmalı ya da bu görevi yapmaları
engellenmelidir. Ayrıca, bu sektörde çalışanların, birçok
üniversitede ön lisans seviyesinde tıbbi tanıtım bölümü
olmasına rağmen bu iş kolunun bir meslek grubu olarak resmî bir
tanımının olmaması yönündeki beklentilerini de
giderebilmeliyiz. Tıbbi tanıtım mümessilliği
yapanların mevcut beklentilerinin Sağlık
Bakanlığımız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız tarafından giderilmesini talep ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
21.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Anadolu Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne, sanayide
kullanılan doğal gaz fiyatındaki artışa, Türkiye
ekonomisinin geleceğine yönelik endişesine, asgari ücrete, emekli
maaşları ve memur maaşlarının güncellenmesine, birden
fazla yerden maaş alan bürokratlara ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Anadolu Ajansının kuruluşunun 102nci
yıl dönümünü kutluyorum. Milletin iradesini hâkim kılmak için ve
Millî Mücadelede milletin, mücadelenin sesini daha gür duyurmak için Atatürk
tarafından kurulmuştu Anadolu Ajansı. Bu vesileyle,
kuruluşunda emeği geçen Halide Edip ve Yunus Nadiyi de rahmetle
anmak istiyorum. Tabii, bugün Anadolu Ajansının geldiği nokta,
geldiği durum maalesef içler acısıdır yani Millî
Mücadelede kurulmuş, vatandaşın sesinin daha gür duyurulması
için kurulmuş Anadolu Ajansı, bugün saray iktidarının
propaganda makinası hâline gelmiştir maalesef.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, biliyorsunuz işte fiyat
artışları devam ediyor. Geçen hafta doğal gaza yine zam
geldi; konutlara yüzde 35, sanayiye yüzde 50, elektrik santrallerine yüzde 44
zam gelmiş oldu. Dolayısıyla geçen yılın
başından bu yana gelen zam miktarı sanayide yüzde 710 oldu,
elektrik santrallerinde de yüzde 668. Şimdi, bunlar çok yüksek
zamlardır, çok fahiş zamlardır, bu zamların bugün hiçbir
şekilde de açıklanması mümkün değildir.
Dolayısıyla aslında baktığımızda bu sanayide
ve elektrik santrallerinde hiçbir şekilde sübvansiyon da yok yani yüzde
710 artış yapılmış, şu anda yüzde 11 kârla satılıyor.
BOTAŞ, bu sanayiye doğal gazı kârlı veriyor. Tabii,
sanayide bu kadar zammı yaparsanız
Hani Sanayiden bize ne,
vatandaşı ilgilendirmiyor. diyemeyiz, nihayetinde bunların
ürettiği ürünleri ya tüketiyoruz, içeride vatandaş kullanıyor
pahalı olarak ya da ihraç etmek durumundayız, ihracatımız
bundan olumsuz etkileniyor. Dolayısıyla buralara bir çeki düzen
verilme ihtiyacı vardır. Tamam, uluslararası fiyatları
değiştirme imkânımız yok ancak sanayici şunu söylüyor:
Ya, hiç olmazsa sanayiye verdiğiniz doğal gazda katma değer
vergisini düşürün. Yani üstelik buradan bir de kâr ediyoruz, hem kâr
ediyoruz hem de vergi topluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Bunların kabul edilmesi
mümkün değildir.
Diğer taraftan, sanayi doğal gazında
çok daha enteresan bir şey var. Üretim miktarı arttıkça yani
kullandığınız doğal gaz miktarı arttıkça,
sanki bu tüketim malıymış gibi, doğal gazın
fiyatı da artıyor; böyle de bir mekanizması var, bu kabul
edilebilir bir şey değildir. Hükûmeti bu konuda tedbir almaya davet
ediyoruz çünkü üretim olmalı ki istihdam olsun, üretim olmalı ki
gelir olsun, üretim olmalı ki ihracat olsun diyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Lübnan Başbakan Yardımcısı dün Lübnan
devletinin ve Merkez Bankasının iflas ettiğini
açıkladı. Lübnanın göstergelerine -tabii, Allah hiç kimsenin
sonunu benzetmesin ama- baktığımızda, 1 milyon Suriyeliyi
barındırıyor Lübnan; döviz rezervlerini eritmiş, enflasyonu
yüzde 215. Ben hep diyordum ya Lübnan ligine çevirdiniz; Türkiye, artık
Lübnan, Venezuela, Zimbabve liginde enflasyonda. diye yani
enflasyonlarımız da çok yaklaştı. Fahiş akaryakıt
fiyat artışları, elektrik ve doğal gaz fiyat
artışları var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Vatandaşın açlık
sınırı yüzde 80de -Türkiye de çok yüksekte- cari
açığı da katlanarak devam ediyor.
Ekonomi sorumlu davranmayı gerektirir. Bakan
Nebatinin konuşma tarzı, Sayın Cumhurbaşkanının
meselelere bakış tarzı insana hiç güven vermiyor,
dolayısıyla Türkiye ekonomisinin geleceğine ilişkin olarak
ciddi şekilde insanı endişelendiriyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, asgari ücret, emekli maaşları ve memur
maaşlarında bir güncelleme ihtiyacı olanca hızıyla
devam ediyor. Şimdi, bakın, 2.500 liraya yükseltildi en düşük
emekli maaşı ama yılın başından beri enflasyon
oranları ortada. Üstelik bir de 2.500e yükseltildi, bu 2.500 lira da
Yani 2.500 liraya gelinceye kadar kendi maaşlarında bir
artış olmayacak. Bunlar kabul edilebilir bir şey değil.
Enflasyonun yüzde 70e vardığı bir durumda enflasyon kadar
dönemin sonunda artış verilmiş olsa bile refah kaybı yüzde
30 oluyor Sayın Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Samsun) Tamamlayacağım.
Yüzde 30 refah kaybı oluyor, bunu görmesi
lazım iktidarın. Dolayısıyla, bizim burada önerimiz, hem
asgari ücrette hem emekli maaşlarında hem de memur
maaşlarında temmuzu beklemeden -asgari ücrette zaten hiçbir
şekilde yıl sonunu beklemememiz lazım- üç ayda bir bu
güncellemenin yapılmasıdır. İktisadi açıdan da
doğru olanı budur, milletimiz açısından da doğru
olanı budur; 1 Nisan tarihi geçmiştir ama Hükûmetin hemen, bir an
evvel toplanıp burada güncelleme yapması lazımdır. Enflasyon
farkının verilmiş olması bile esas itibarıyla refah
kaybını engellemiyor çünkü enflasyon farkını gecikmeli
veriyorsunuz -üç ay sonra, altı ay sonra veya bir yıl sonra, her ne
zaman veriyorsanız, farklı farklı- ama bu, zaten refah
kaybına neden oluyor. Dolayısıyla, enflasyonun üzerinde bir
artış yapılma ihtiyacı vardır ama iktidarın bunu
yapma durumu yok; hiç olmazsa, altı ayı, temmuzu beklemeden veya
asgari ücrette yıl sonunu beklemeden mutlak suretle bir güncelleme
yapılmalıdır.
Şimdi, dün dikkatimi çekti benim; saray
eşrafına bakıyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan, bitireceğim hemen.
Külliyede görevli devlet memurlarının da
Borsa İstanbul Yönetim Kurulunda yer aldığına ilişkin
dokümanı -zaten halka açık olduğu için- arkadaşlar
getirdiler bana. Bakın, yani bunlar 2nci maaşını
alıyor, isimlerini vermeye gerek yok, bunların isimlerini herkes
bulabilir ama biri önemli, Fahrettin Altun ismini söyleyeyim. Şimdi
asıl maaşını alıyor, başka nereden ne alıyor
şu ana kadar onu tespit etmiş değilim ama bu arkadaşlar
sadece Borsa İstanbuldaki Yönetim Kurulu üyeliğinden 28.800 lira alıyorlar,
başka bürokratlar da var, bunlar kabul edilebilir şeyler değil.
Yani 1inci maaşının bile, tek maaşının bile
Türkiye standartlarında 28 bin lira olması bir bürokrat için bugün
çoksa ki çoktur, dolayısıyla bunun 2nci maaş olarak verilmesi
-bu yönetim kurulu üyeliklerinin nasıl olduğunu biliyoruz,
toplantısına dahi gitmiyorsunuz, zaten toplantısına
gidiyorsanız da Her türlü her şeyi de karşılıyoruz.
diyorlar- kabul edilebilir bir şey değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Çok özür dilerim, kusura
bakmayın, bir türlü kendimi ayarlayamadım.
Millet açlıkla, sefaletle boğuşurken
bu şekilde yüksek 2nci maaşların, 3üncü maaşların
verilmesi hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size de çok teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Rusya-Ukrayna savaşına ve Türkiyenin barışçı
diplomasi girişimlerine, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Gününe, Anadolu
Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kırk iki gündür devam eden Rusya-Ukrayna
savaşı dünyanın ve Türkiye'nin önemli gündemi olmaya devam
etmektedir. Savaş geçen kırk bir günde kronik bir hâl
almış, kazananın olmadığı sıfır
toplamlı oyun hâlini almıştır. Ukraynanın, Irpin ve
Bucha dâhil, çeşitli bölgelerinden basına yansıyan görüntüler
dehşet vericidir. Masum sivillerin hedef alınmasını kabul
etmek mümkün değildir. Gelinen noktada en önemli husus kalıcı
ateşkesin en kısa zamanda sağlanması ve sivillerin
savaş bölgesinden güvenli bir şekilde tahliyesidir. Türkiye,
insanlık adına üzüntü verici bu tür sahnelerin son bulması ve
bir an önce barışın sağlanması için büyük bir gayret
göstermiş, aktif ara bulucu misyon üstlenmiş, savaşan
tarafların bir araya getirilmesi için somut adımlar atmış
ve atmaya devam etmektedir. Hatırlanacağı üzere, Rusya-Ukrayna
heyetleri Türkiye'nin öncülüğünde 29 Martta İstanbulda bir araya
gelmişlerdi. 29 Mart tarihli görüşmeler iki ülke arasında 28
Şubattan itibaren devam eden müzakere görüşmeleri içinde
kalıcı ateşkesin sağlanması hususunda en önemli
basamaklardan olmuştur. İki ülkenin devlet
başkanlarının müzakere amacıyla bir araya gelmesi ve
Rusya-Ukrayna arasında tesis edilecek kalıcı ateşkesin en
önemli aşamasını teşkil etmektedir. Bu konuda devlet
başkanları nezdinde gerçekleştirilmesi planlanan müzakere
sürecinin Türkiyenin öncülüğünde yapılması kuvvetle
muhtemeldir. Savaşan taraflar ve uluslararası kamuoyu Türkiyenin
samimi, sağduyulu ve barışçı diplomasi girişimlerini
takdirle karşıladıklarını defalarca ifade
etmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu doğrultuda Türkiye
savaşın yoğun ve yıkıcı bir şekilde
seyrettiği Ukraynanın Mariupol kentinden yaralıların ve
hayatını kaybedenlerin tahliye edilmesi için girişimlerde
bulunmaktadır. Türkiye'nin bu girişimi neticesinde hem insani
yardımlar savaş bölgesine ulaştırılacak hem de siviller
güvenli bir şekilde deniz yoluyla tahliye edilecektir. Türkiye, küresel ve
bölgesel dengelerin yeniden şekillendiği bu dönemde
yalnızlaştırma politikalarını diplomasinin incelikli
sanatını kullanarak bertaraf etmiştir. Emperyalist ülkeler
küresel düzeni istismar ederken Türkiye bu kaos ortamında
aldığı akılcı, sağduyulu ve
barışçı inisiyatifle adını tarihin altın
sayfalarına yazdıracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, bugün
6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü. 6 Nisan 1909 tarihinde gazeteci Hasan Fehmi
İstanbulda Galata Köprüsünde öldürüldü ve bu gün de Öldürülen
Gazeteciler Günü olarak kabul edilmektedir.
Gazeteciler, temel haklardan olan haber alma
hakkının, demokrasinin, özgür düşüncenin, toplumsal
kaynaşmanın teminatı olan bir mesleğin
mensuplarıdır. Gazetecilik toplumların siyasi, sosyal, ekonomik
ve kültürel hayatının önemli unsurlarındandır. Bir
gazetecinin öldürülmesi bütün bu değerlere sıkılmış
bir kurşundur. Bunun içindir ki öldürülen gazeteciler için acıda
seçicilik yapamayız, yapmamalıyız ama maalesef bu
yapılıyor.
19 Şubat 1979da eşiyle birlikte evine
dönerken çapraz ateşle öldürülen Hürses gazetesinin sahibi Erdoğan
Hançerlioğlunu unutmamalıyız.
19 Kasım 1979da Toprak dergisinden
çıkışında öldürülen Orta Doğu gazetesi yazarı
İlhan Egemen Darendelioğlunu unutmamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 3 Aralık 1979da pazar
dönüşü sırtından vurularak öldürülen Bizim Anadolu ve Hergün
gazetelerinde gazetecilik yapan Kemal Fedai Coşkuneri
unutmamalıyız.
4 Nisan 1980de evinin önünde, oğlunun
gözlerinin önünde öldürülen Gazeteci İsmail Gerçeksözü unutmamamız
gerekir ve 26 Ocak 2014 tarihinde partimizin İstanbul Esenyurttaki seçim
bürosuna yönelik saldırıda öldürülen Gazeteci-Muhabir Cengiz
Akyıldızı unutmamalıyız.
Bütün bu saydığım isimlerle birlikte
Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ve Çetin Emeç gibi düşüncelerini kaleme
döken, mesleğini iyi şekilde icra etmeye çalışan ve
mesleğinin kurbanı olan gazetecileri rahmetle anıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum
Başkanım.
Sayın Başkan, Anadolu Ajansı, Millî
Mücadele hakkındaki haberleri duyurmak amacıyla Mustafa Kemal
Atatürkün talimatıyla Halide Edip Adıvar ve Yunus Nadi
tarafından 6 Nisan 1920de, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmadan on
yedi gün önce Ankarada kurulmuştur; ilk haberlerini 12 Nisan 1920de
servis etmeye başlamıştır. Anadolu Ajansı hem
Türkiye'nin dış politikasının dünyaya
anlatılmasında hem de dünyadaki gelişmelerin bize
yansıtılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Yurt içinde ve
yurt dışındaki yaygın haber ağıyla Türk
basınının en önemli bilgi kaynağı olan Anadolu
Ajansı, pek çok dilde yayın yapan dünyanın önde gelen
ajanslarından biridir. Ülkemizle ilgili tüm gelişmeleri
hızlı ve güvenilir temel kaynak olarak dünyaya ulaştıran
millî haber ajansımız Anadolu Ajansının 102nci
kuruluş yıl dönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere Millî Mücadele kahramanlarımızı rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Gününe,
Sayıştayın tespit ettiği kamu kurumlarının
zararlarına, birden fazla yerden maaş alan bürokratlara, SES eski
Genel Başkanı Gönül Erdenin tutuklu yargılandığı
davaya, müzik yasaklarına, hasta tutsak Özge Özbekin yaşam
hakkına ve cezaevlerinde usule uygun davranılmasına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Evet, bugün Öldürülen Gazeteciler Günü, 1996
yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ilan edildi. Ben
de Ermenilerden Hasan Fehmiye, Hasan Fehmiden Musa Antere, Metin Göktepeye,
Gurbetelli Ersözden Abdi İpekçiye, Kutlu Adalıdan Hrant Dinke,
katledilen bütün gazetecileri saygı, sevgi ve minnetle anıyorum;
anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayın Başkan, ekonomi gündemi birinci
sırada yakıcılığını devam ettiriyor; Türkiye
ekonomisi büyük bir kriz yaşıyor ve 30 milyon insan açlık
sınırındayken kamuda da zararlar artmaya devam ediyor.
Sayıştay kamu kurumlarını geçenlerde denetledi ve bu
denetime göre Sayıştay, 575 yargılamaya esas dosya için kamu
zararı tespit etti. Sayıştay 410 milyon 706 bin 87 TL, 2 milyon
177 bin 745 dolar ve 16 milyon 918 bin 141 avro için tazmin kararı verdi.
Sayıştay, denetimlerinde suç oluşturan fiillere ilişkin
gereği yapılmak üzere 11 konuyu da ilgili kurumlara iletti.
Sayıştay, geçen bütçe görüşmelerinde, kayyum
yolsuzluklarının tespit edildiğini de bizzat sorumuz üzerine
ifade etmişti. Peki, bu kamu zararları nedir? Açıkçası,
AKP, bürokrasinin her kademesine kendi yandaşlarını
atadığı için bu zararlar tabii ki soruşturulmuyor ve üstü
örtülüyor, maliyet tamamen halka çıkarılıyor, milyarca liralık
usulsüzlükler yapılıyor ve yandaş bürokratlar
cezasızlık zırhına dayanarak daha fazla
haksızlık, hukuksuzluk yapıyor. Halk domatesi, biberi taneyle
alırken bürokratlar üçer dörder maaşa doyamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bakan
Nebatinin 4 yardımcısı da çift maaş alıyor. TÜRK
TELEKOM yönetimine yandaş Yiğit Bulut atanıp bir maaş daha
kazanıyor, adına da huzur hakkı diyorlar. Halkta huzur yok,
geçim derdi var; yandaşların boğazı ise huzur hakkı
adı altında kul hakkıyla dolduruluyor.
Sayın Başkan, bugün önemli bir dava var.
Sağlık Emekçileri Sendikasından Gönül Erdenin, Eş Genel
Başkanın tutuklu olduğu dava şu anda adliyede devam ediyor.
Birçok uluslararası sendika bu davayı izliyor ve biz hakikaten bu
davada sağlık hakkı mücadelesinin, sendikal hak ve kadın
hakları mücadelesinin yargılanmaya
çalışıldığını iddianameden biliyoruz. Kobani
kumpas davasına konu edilen Ulaş ve açık tanık Kerem
Gökalpin beyanları burada da var. Bir kumpas davasının
üzerinden yan deliller üretilerek tüm kurumların, STKlerin içi
boşaltılmaya çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Açıkçası, biz bu kumpas davalarının çökeceğini ve
hukukun tecelli edeceğini biliyoruz. Hukuku ayaklar altına
alanların yargılanacakları günlerin yakın olduğunu da
söylemek isterim.
Sayın Başkan, diğer bir mesele, müzik
yasakları çok ciddi bir zarar veriyor. İki yılı
aşkın bir süredir gece on ikiden sonra müzik yasağı var.
Maske, HES kodu gibi pandeminin birçok yasakları kalkmasına
rağmen hâlâ gece on ikiden sonra müzik yapılması yasak ve
şöyle bir tablo var: İki yıldır durma, hatta çökme noktasına
gelen bir müzik sektörüyle karşı karşıyayız. Yüz binlerce
müzisyenin yanı sıra ses, ışık sistemleri, performans
salonları, canlı müzik mekânları, ikram şirketleri,
güvenlik firmaları başta olmak üzere yüz binlerce çalışan
evine ekmek götürme derdiyle uğraşıyor. Pandemiyle ilgili
yasaklar kalktı, özellikle turizm sezonuyla birlikte müzik sezonunu
birlikte düşünmek lazım ve bu yasakların bir an önce
kaldırılmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, hasta tutsak Özge Özbek -cezaevleriyle ilgili gündemimiz hiç
bitmiyor- kendisi beyin tümörü hastası. Daha önce infaz ertelemesi verildi
fakat bu erteleme dolunca hâlâ hastalığı devam etmesine
rağmen açık beyin ameliyatı olduğu hâlde yine cezaevine
alındı ve beyin tümörü tedavisi devam ediyor. Yakında tekrar
ameliyat geçirmesi gerekiyor ve açıkçası 5275 sayılı Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre
infazın ertelenmesi ertelenemez bir durumdur çünkü telafisi imkânsız
sonuçlar doğuracak ve yaşam hakkına mal olabilir. Özge Özbekin
bu nedenle derhâl tahliyesini istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum zaten.
Sayın Başkan, size bir elbise
göstereceğim, ihlal etmeden. Bu elbise, bilmiyorum kimseyi rahatsız
etti mi? Bence etmemiştir. Üstümdeki bu elbiseyi Elâzığ Cezaevi
içeri almadı. Bu, önceki dönem vekilimiz -vekilliği düşürülen-
sevgili Leyla Güvene kızı tarafından diktirilip gönderilen bir
elbise ve demişler ki: Bu renklerle biz bu elbiseyi içeri alamayız.
İnfaz ve koruma memurlarının kıyafetleriyle aynı
renkte değil, yönetmeliğe göre cezaevine, içeri girişi
engellenen bir vasıfta da değil ve cezaevlerindeki fiilî
uygulamaları, keyfiyeti anlatırken bu şekilde göstermek zorunda
kalıyoruz. Buradan sevgili Leyla Güvene, bütün kadın siyasi
mahpuslara ve kadınlara selam gönderiyorum. Bu elbisede 3 renk var;
yeşil, kırmızı, sarı. Yani yeşil,
kırmızı, sarı yasak mı? Renklere yasak olabilir mi?
Bir ülkede renk yasaklanabilir mi? Yasaklanamaz diyorum ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
bu
elbisenin alınmaması cezaevindeki kötü muamelenin, keyfiyetin ve
hukuksuzluğun vardığı noktayı gösterdiği için bir
an önce usule uygun davranmaya davet ediyorum. Ve Leyla Güvene elbisesini bana
gönderdiği için ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum ve sevgilerimi
iletiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ağrı ili Eleşkirt ilçesinin doğal gaz sorununa, Anadolu
Ajansının 102nci kuruluş yıl dönümüne, doktorlar ve
sağlık çalışanlarının sorunlarına, emeklilerin
bayram ikramiyesinin ve asgari ücretin güncellenmesine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, Varlık içinde
darlık çekmek. denilir ya, memleketimizin güzel vilayeti
Ağrının şirin ilçesi Eleşkirtte de böyle bir tablo
var. Eleşkirt ilçe mülki hudutları içerisinden bir doğal gaz
hattı geçiyor ama Eleşkirtliler doğal gazdan
yararlanamıyor. Kömürün fiyatı falan düşünüldüğünde bu
Eleşkirt halkını altlarından geçen doğal gazdan
yararlandırmamak ucubeliktir, gariptir. Ben biliyorum, Eleşkirtin
nüfusundan daha düşük nüfusa sahip ilçelere kilometrelerce hat
döşenerek doğal gaz getiriliyor -ki getirilsin, bir
itirazımız olamaz- ama Eleşkirtin dibinden, altından
doğal gaz geçerken Eleşkirtlilerin doğal gazdan
yararlanmamalarına Meclisimizin ve yürütmenin dikkatini çekmeyi bir görev
saydım. Bu vesileyle Eleşkirtimizin de bir an önce doğal gaza
kavuşacağına olan -her ilçeden önce hak ettiği-
inancımı ve umudumu buradan tekrarlamak isterim.
Sayın Başkan, Büyük Atatürk
tarafından Millî Mücadele yıllarında en doğru haberlerle iç
ve dış kamuoyunun aydınlatılması amacıyla kurulan
Anadolu Ajansı bugün 102 yaşında. Anadolu Ajansını
kuranlar seçimlerde oy oranlarını manipülasyon yapan bir Anadolu
Ajansını hayal etmedi. Anadolu Ajansını kuranlar seçim
akşamları sandıklar açılmadan kazananı ilan eden bir
Anadolu Ajansı da hayal etmedi. Bu Ajansı kuranlar siyasi parti
yandaşlarının yönetiminde bir Ajans düşünmedi. Ukraynadan
ayçiçeği yağı geldi diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
neredeyse tören
programı yapan bir Anadolu Ajansı da hayal etmedi. Muhalefet
partilerini eleştirmek ve karalamak üzere programlar dizayn eden bir
Anadolu Ajansı hayal edilmedi. Hesabı kitabı belli olmayan
maaşlar, ödenekler, temsilcilikler, tabir yerindeyse bir dukalık
kurulacağı ise hiç düşünülmedi. Anadolu Ajansının bir
an önce kuruluş felsefe ve gerekçesine uygun bir yapıya
dönüşmesini diliyor ve tavsiye ediyoruz, değilse, zamanı
geldiğinde biz onu kuruluş felsefe ve gerekçesine uygun bir formata
dönüştürürüz.
Sayın Başkan, bir torba kanun
görüşüyoruz. Muhtarlarımızın ödeneklerini nihayet
-dilimizde tüy bitti üç aydır söylemekten- asgari ücret normuna
getiriyoruz. Muhtarlarımıza şimdiden hayırlı olsun,
bizce bu bile yeterli değildir. Bunu yapıyoruz, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bunu destekliyoruz her vesileyle bunu beyan ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ancak Sayın
Başkan, muhtarlarımıza küçük de olsa bir iyileştirme
yapıyoruz çok güzel ama sağlık çalışanları ve
doktorlar hâlâ bekliyor. Son üç ayda Sayın Başkan, 567 uzman doktor
yurt dışına çıkış için, yurt
dışında çalışmak üzere ayrılmak için talep
açmış. Doktorlarımızın ve sağlık
çalışanlarımızın feryadına da Meclisimiz kulak
vermeli.
Ramazan ayını idrak ediyoruz, bayram
yakın. Emeklilerimizin bayram ikramiyesinin, artık, bu fiyatlardan
sonra çok komik bir hâle geldiği bir gerçek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak emeklilere 2 bayramda verilen ikramiyenin de 4.250 lira olması
konusunda yüce Meclise bir çağrıda ve davette bulunuyoruz. Ve
ayrıca asgari ücretin de temmuz ayında en düşük emekli
maaşı alanlarla birlikte yeniden değerlendirilmesi
kaçınılmaz olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Erdoğan Brüksel dönüşü yolda bu konu kendisine sorulduğunda
Temmuzda bakarız. dedi, biz de umutlandık; iyi, asgari ücretli bir
nefes alacak dedik. Zira asgari ücret şu anda açlık
sınırının 600 lira altında. Bu, şu demek:
Türkiyede 30 milyon insan açlık sınırının
altındaki bir parayla yaşamak zorunda fakat ne garip aynı
Erdoğan Brüksel dönüşünde Temmuzda bakarız. dedi, Özbekistan
dönüşünde de Bu işin konuşulacağı zaman
aralık." dedi, hayda; sık
karşılaştığımız bir durum da hangi
Erdoğana inanacağımızı da anlayamadık. Ben
asgari ücretin temmuz ayında mutlaka ama mutlaka yeniden
değerlendirilmesini talep ediyorum. Bayram ikramiyelerinin de
emeklilerimiz için 4.250 lira olarak bir an önce düzenlenmesini talep ediyor ve
yüce Genel Kurulu emeklilerimize olan vefa, şükran, gönül borcumuzu
ödemeye davet ediyorum.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Can, buyurun.
25.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can,
bütün olumsuzluklara rağmen Türkiyenin büyüdüğüne ve muhtar
maaşındaki iyileştirmeye ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Salgına, kuraklığa ve Ukrayna-Rusya
savaşına rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor. Evet, mart
ayı ihracatı yaklaşık yüzde 20 civarında artarak 22,7
milyar dolar oldu.
ERHAN USTA (Samsun) İthalat ne kadar?
İthalat ne kadar?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Son ocak
ayı, şubat ve mart yani ilk çeyrekte rekor kırdık, tüm
zamanların ihracat rekoru kırıldı. İnşallah, bu
gidişle 250 milyar dolar yıllık hedefimize ulaşacağız.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
İthalat var mı, ithalat?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Diğer
yandan, savunma sanayisinde de gelişmeler devam ediyor. Yerli ve millî
savunma sanayisi güçlenerek büyümesine devam ediyor. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yerlilik anlamında ihtiyacını tedarik anlamında
karşılama oranı yüzde 20lerden yüzde 80lere geldi, hamdolsun.
Filipinlere ATAK helikopteri ihraç ettik, 6 adet helikopter dün teslim edildi.
Ukrayna Rusya savaşında Ukraynanın başına gelenler
yerli ve millî anlamda kendi silahımızı, ihtiyaçlarımızı
karşılamanın ne derece önemli olduğunu ortaya
koymaktadır.
Evet, diğer taraftan, muhtarlarımızla
ilgili ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere asgari ücret ödemesine
devam edilecek. Bu kanun teklifi içerisinde bu konu vardır.
İnşallah, bu hafta itibarıyla yasalaştırırız
ve muhtarlarımızın bu problemini de bir nebze olsun çözmüş
oluruz.
Bu duygular içerisinde başarılı bir
çalışma diliyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın Özer
26.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yine, çiftçilerimizin selamını getirdim.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Bakana, iktidar
partisi ve ortağının mensuplarına çok çok
selamlarını ilettiler. Tarım ve hayvancılık sektörü
hazine garantili üretim yapmak istiyor. Geçenin de geçmeyenin de
parasını ödediği şu köprüler ve yolları yapanlar gibi
devletten garanti istiyorlar. Tarımsal girdilerin dövize endeksli
olmasından, Ziraat Bankası borçlarından, Tarım Kredi
Kooperatifinin âdeta tefecilik usulüyle kredi tahsilinden, hep borç denizinde
yüzmekten, afetler sonrası TARSİMin enflasyon yokmuş gibi
altı ay önceki fiyat bazında ödeme yapmasından ve ithalatta
gümrük vergisi sıfırlamalarıyla kendi ürününü yok pahasına
elden çıkarmaktan bıkmış ve usanmış olan ülkemiz
çiftçisi Tarımsal destekleme adı altında sadaka değil,
5li çeteye verilen gibi devlet garantisi istiyoruz. diyorlar.
Elçiye zeval olmaz; bildirir,
saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
27.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Makedonyada yapılan nüfus sayımı
sonuçlarına ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Makedonyada yapılan nüfus sayımı
sonuçları açıklandı ve Türk toplumu arasında tepkilere yol
açtı. Türk sivil toplum kuruluşları, Türk siyasi partileri, Türk
milletine mensup akademisyenler ve kanaat önderlerinin oluşturduğu
Makedonya Türkleri Millî Sayım Koordinasyon Kurulu
yayınladıkları bildiriyle sonuçları
tanımadıklarını açıkladılar. Ülkelerinin
kalkınması için çaba gösteren Türk toplumu her zaman birlik ve
beraberlikten ve devletin bağımsızlığından yana
olmuştur. Yayınlanan sonuçlar analiz edildiğinde sahadaki gerçek
veriler ile yayınlanan veriler arasında ciddi farklar görülmektedir.
Evlerinde Türkçe konuşanların sayısının 200 bine
yakın olduğu bilinirken açıklanan sonuçlarda 83 bin kişi
vardır, 132 bin vatandaşın millî kimliği
belirlenememiştir. Türk toplumunun hak ve çıkarları
korunmalıdır. Soydaşlarımızı destekliyor,
sonuçların düzeltilmesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Aygun
28.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, fiyat artışlarına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Gerek
Tarım Bakanı gerek Maliye Bakanı gerekse Cumhurbaşkanı
Türkiyeye La Fontaineden masallar anlatıyor, her şey güllük
gülistanlık. Cumhurbaşkanı diyor ki: Sebze ve meyve üretiminde
dünya 1incisiyiz. Her şey bu kadar iyi ise marul 20 lira, düne kadar
tanesi 1 liraya satılan maydanoz, roka 6-8 lira, sivri biber ise 48,90
lira, çeri domatesin kilosu 32,90 lira, kuşbaşı etin fiyatı
135 lira ve artmaya devam edecek. Vatandaşımız
Cumhurbaşkanı gibi ne manda yoğurdu yiyebiliyor ne et
yiyebiliyor, çocuklarımız da aç. Yeni bir bilimsel
araştırma yayımlandı, sonuç ülkemiz adına korkunç;
yetersiz beslenme başladı çocuklarımızda, çocuk
kansızlığı oranında Avrupa'nın en yüksek
değerine ulaşıyoruz. Türk aile hekimleri 1.049 çocuk üzerinde
araştırma yaptı, 6-19 yaş arası her 4 çocuktan 1i
düşük kilolu ve potansiyel kalp hastası. Kız
çocuklarının yüzde 85inin oğlan çocukların ise yüzde
68inin kansızlıkla mücadele ettiğini görüyoruz, Avrupa'da bu
oranın yalnızca yüzde 18 olduğu belirtiliyor; sonuçları
ortada, tablo acı. Peki, fiyatlar böyle artarken vatandaş nasıl
yiyecek alsın, besin alsın?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tokdemir
29.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin,
tarım girdi fiyatlarına ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçilerimizin tarımsal sulama amaçlı
kullandığı elektriğin borcu sorun olmaya devam ediyor.
Borcunu ödeyemeyen çiftçilerimiz, elektriklerinin tamamen kesilmesi ve enerji
nakil hat direklerinin kaldırılmasıyla
cezalandırılıyor. Seçim bölgem olan Hatay ili Kırıkhan
ilçesi Kazkeli köyünde de bugün itibarıyla Enerjisa tarafından
tarımsal sulama amaçlı kullanılan enerji nakil hat direkleri
kaldırılmıştır. Elektrik borcunu ödeyemeyen
çiftçilerimiz için bulduğunuz çözüm yolu bu mudur?
Diğer taraftan iktidar, çiftçilerimize Ekin,
deliler gibi ekin, dağı taşı ekin. diyor. Söylemesi kolay,
çiftçi, bu girdi fiyatlarında nasıl ekecek? Haberiniz var mı,
neredeyse günaşırı girdilere zam yapıyorsunuz,
çiftçilerimiz bu zamlarla dağı taşı ekmeyi
bırakın, evinin önündeki bir karış toprağı bile
ekemiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aycan
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Evim mağdurlarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ev ve araç alımı için vatandaşın
başvurduğu Evim şirketleri olarak bilinen şirketlerin
bazıları, taahhütlerini yerine getirmemiş ve bu şirketlerin
2 Temmuz 2021 tarihinden itibaren tasfiye olmasıyla organizasyona dâhil
olan 47.367 kişi mağdur duruma düşmüştür. Bu kişiler,
taahhüt edilen ev ve araçlarını alamamışlardır ve
paraları da tasfiye edilen şirketlerde kalmıştır;
şimdi destek istemektedirler. Mağdur kişiler, şirketleri
devralan şirketlerden vadedilen ev veya araçları vermelerini
beklemektedirler. Bu mümkün değilse ödedikleri organizasyon bedellerini,
peşinat ve taksit ödemelerini toplam yasal faiziyle en kısa zamanda
kendilerine geri ödenmesini beklemektedirler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
31.- Zonguldak Milletvekili Ahmet
Çolakoğlunun, on yıl önce bugün Filyos Irmağının
taşması sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır ve
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldakın Çaycuma ilçesinde
on yıl önce bugün, 6 Nisan 2012 tarihinde aşırı
yağış sonucu Filyos Irmağının taşmasıyla
ilçenin geçiş köprüsü çökmüş ve köprü üzerinden geçen 15
vatandaşımız düşerek Hakkın rahmetine
kavuşmuştur. Üzerinden on yıl geçti, bu olayda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
geride kalanlara başsağlığı ve sabır diliyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 6/4/2022 tarihinde
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve arkadaşları tarafından,
Kayserinin ekonomik durumu ile Kayserili çiftçilerin, besicilerin ve
esnafların sorunlarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Nisan
2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
6/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 6/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 20
milletvekili tarafından, Kayserinin ekonomik durumu ile Kayserili
çiftçilerin, besicilerin ve esnafların sorunlarının
araştırılması amacıyla 6/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 6/4/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Dursun Ataş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti olarak vermiş olduğumuz Kayserinin ekonomik
durumu ile sorunlarının araştırılması konulu
Meclis araştırması önergemiz hakkında söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi 20
Ocak 2020 tarihinden itibaren ülkemizi il il, ilçe ilçe gezerek esnaf ve
vatandaşlarımızın sorunlarını dinlemektedir.
Genel Başkanımız bu programlar kapsamında tüm Türkiyeyi
gezmiş, ikinci tura ise Kayseriden başlamıştır. 23-24
Mart tarihlerinde gerçekleşen programın ilk gününde Kayserinin
sanayici ve iş insanlarıyla gayet verimli bir toplantı
gerçekleştirmiş, Kayserili iş insanlarının ve
sanayicilerinin sorunlarını dinlemiştir. Gelişmiş
sanayi altyapısı ve konumuna rağmen hak ettiği yere gelemeyen
şehrimizin iş insanlarının birtakım istek ve
beklentileri bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, Kayseri
Anadolunun ortasındaki konumuna rağmen ulaşılması zor
bir şehir hâline dönüşmüştür. Şehirlerden limanlara
ulaşımın zorluğu ve maliyetlerin yüksek olması, söz
verilmesine rağmen yirmi yıldır gelmeyen hızlı tren,
yine, söz verilip tutulmayan lojistik merkezi, havaalanının küçük ve
uçuş sayısının yetersiz olması, doğuyu
batıya bağlayan bir otobanının bulunmaması Kayseriyi
Türkiye'nin ortasında ulaşılmayan bir şehre
dönüştürmüştür. Ulaşımdaki bu sıkıntı
maliyetleri de artırmış ve ayrıca başka şehirlere
verilen sanayi desteklerinin Kayseriye verilmemesi dolayısıyla
Kayseri yabancı yatırımcı çekemediği gibi mevcut
yatırımcıları da ya teşvik bölgelerine gitmeye ya da
işlerini küçültmeye sevk etmektedir. Bu durum da Kayseride
istihdamın azalmasına, işsizliğin artmasına, üretimin
gerçek kapasiteye ulaşmamasına sebep olmaktadır. İktidarın
Bu Kayserili işini bilir. mantığıyla şehrimizi kaderine
terk etmesinin cezasını Kayserili hemşehrilerim ödemektedir.
Öyle ki tüm Türkiyeyi karış karış gezen Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener ilk defa bir berberde veresiye
defteriyle Kayseride karşılaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, Kayserili sanayicimizin
diğer bir önemli sorunu da ara eleman
sıkıntısıdır. Şehrimizdeki meslek liselerinden
mezun olan öğrencilerin yüzde 82si kendi iş kolu
dışında çalışmaktadır, bu da sanayide teknik
işlerin aksamasına sebep olmaktadır. Diğer yandan, hem ham
madde ithalatında hem de ürün ihracatında ciddi
sıkıntılar mevcuttur. Özellikle, konteyner bulunmaması
bulunduğunda da çok pahalı olması sorunu hâlâ devam etmektedir.
Bu soruna çözüm bulunamadığı takdirde Kayseride üretim
sektöründe yaşanan sıkıntı gün geçtikçe daha da
büyüyecektir. Diğer yandan, enerjide yaşanan sıkıntı
da şehrimizin ekonomisini derinden etkilemiştir. Kayseride yer alan
organize sanayi bölgelerinde dönüşümlü olarak elektrik kesintilerinin
yaşanması üretimi durdurmuş, sanayimizi zor durumda
bırakmıştır. Kayserideki organize sanayi bölgelerinde
üretimin durmasının ülkemize günlük maliyeti tahmini 500 milyon
civarındadır. İktidarın sebep olduğu bu krizin
bedelini yine sanayicilerimiz ve Kayserili ödemek zorunda
kalmıştır. Sanayicimiz bu sorunlara çözüm beklemektedir,
Kayserili haber beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, Kayseri
programının ikinci günündeyse Genel Başkanımız
şehir merkezi ile Tomarza ve Bünyan ilçelerini ziyaret ederek
vatandaşlarımızın sorunlarını dinlemiştir.
Kayseri, diğer alanlarda olduğu gibi tarım ve
hayvancılıkta da hak ettiği teşvik ve destekleri
alamamış, ilçelerimizde tarım ve hayvancılık giderek
azalmış, kırsaldan göç hızlanmıştır. Kayserinin
çevresindeki birçok il, yine batıda Kayseriyle aynı
gelişmişlik düzeyindeki iller IPARD gibi önemli kırsal
kalkınma projeleri kapsamına alınırken Kayseri kapsam
dışı bırakılmıştır.
Yine, şehrimizdeki Yamula, Develi 2. Merhale ve
Bahçelik Barajlarının sulama projeleri yirmi yıldır
bitirilemediği için tarım arazilerinin önemli bir kısmı
sulanamamaktadır. Tarımsal sulamada Kayserili çiftçiler zaten zor
durumdayken şimdi de Develi, Pınarbaşı, Yahyalı ve
Tomarza ilçelerindeki çiftçilerin yıllardır kendi imkânlarıyla
Zamantı Irmağından tarımsal amaçlı ücretsiz
kullandıkları su, DSİ tarafından önce fahiş fiyatlarla
faturalandırılmış, şimdi de tamamen
yasaklanmıştır. Bu haksız uygulamadan bir an önce
vazgeçilmeli, sulama projeleri bir an önce bitirilmelidir.
Son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Şehrimizde çiftçi ve sanayicilerimiz, kamu
bankalarından krediye çok zor ve masraflı şekilde
ulaşmaktadır. Üstelik, kredi karşılığı
verilen teminatlarda teminat gösterilen şeyin rayiç değeri esas
alınmamakta, gerçek değerinin çok altında ekspertiz değeri
kabul edilerek çiftçi ve sanayiciler zor durumda
bırakılmaktadır. Kredi Garanti Fonundan verilen uygun kredilere
ise sadece siyasi gücü olan ulaşabilmektedir yani üretime destek
olması beklenen Hükûmet, üretime köstek olmaktadır.
Tüm bu nedenlerden dolayı önergemize destek
istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kayseri ayakta
Dursun, Kayseri ayakta; hiçbirini kabul etmiyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 6/4/2022 tarihinde
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve arkadaşları
tarafından, tarımsal sorunlar ve gıda krizi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Nisan 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 6/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Nisan 2022 tarihinde, Şanlıurfa
Milletvekili Ayşe Sürücü ve arkadaşları tarafından (17864
grup numaralı) tarımsal sorunlar ve gıda krizi için
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 6/4/2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Rıdvan
Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Önceki, devrik Tarım Bakanı hep söylüyordu
-hatırlıyorsunuz- diyordu ki: Türkiye, tarımsal gayrisafi millî
hasılada Avrupa'da 1inci, dünyada da 10uncu sırada. O zaman da
sormuştuk, şimdi yeni gelene tekrar sormak istiyoruz: Madem öyle,
Türkiye'de bir salatalığın tanesi niye 5 lira, kabağın
tanesi niye 6 lira ve insanlar neden bunlara ulaşamıyor? Bütçe
döneminde devrik Bakana sormuştum, demiştim ki: Ya, o zaman
buğdayın tonu 2.250 liradan yerli üreticiden
toplanmıştı. Peki, bir öngörünüz var mı? Yani önümüzdeki
dönemlerde muhtemelen kuraklığın da etkisiyle birtakım
jeostratejik risklerin de görülmeye başlanmasıyla birlikte ithalat
silahını çekeceksiniz ve çok yüksek fiyatlardan -ki şu anda tonu
500 dolara yaklaşmış durumda- ithalat yapacaksınız.
Buna ilişkin bir planınız, bir programınız var
mı? Devrik Bakan dedi ki: Hele bir olsun, bakarız. Bakamadan gitti,
ondan sonra gelenin de bakabileceğini çok fazla tahmin etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de son on
yılda 16 defa tarımsal ürünlerin fiyatını düşürmek
için iktidar birtakım girişimlerde bulundu fakat iktidarın
sorunları çözme yaklaşımını artık biliyoruz;
sorun burnunun dibine kadar gelir, patladığında da sorunu
kökünden çözmeye dönük değil, palyatif tedbirlerle meseleyi
çözüyormuş gibi yapar.
Neler yapılmadı bu on sene içerisinde?
İthalatçılık hâlâ sürüyor sanki ithalatçılık bu fiyat
artışlarının sebebi değilmiş gibi, hal
yasasıyla oynandı, dijital tarım pazarları kuruldu,
hafiyelik teşkilatı kuruldu, zabıtaların bu konuda
görevlendirilmesine ilişkin birtakım tedbirler alındı,
Gıda Komitesi, Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu, tanzim
satış mağazaları açıldı, depo
baskınları yapıldı, Rekabet Kurumu göreve
çağrıldı, ihracat engellendi, Tarım Kredi Kooperatif
marketleri oluşturuldu yani 16 girişim var ve sonuçta, Türkiye hâlâ
tarımsal üretimde dünyanın en pahalı ürünlerini kullanıyor.
Niye böyle oluyor? Bunun olmasının çok
açık bir sebebi var çünkü üretimi temel alan, üretimi artırmayı
hedefleyen bir tarım perspektifine sahip değil yönetenler. Ne
yapıyorlar? Mesela, şu anda yine yapılmaya başlandı;
üretimin olduğu dönemlerde ithalat silahını çekiyorlar. Ya,
ithalat demek yani üretimi artırmayıp da dışarıdan bir
malı alıyor olmak, esasen, fiyatların
artışını kısa süreyle ertelemek, bir süre sonra
fiyatların çok daha fazla artmasına sebep olmak demektir; bunu herkes
bilir. Neticesinde, gelinen noktada, çiftçinin, tarım sektörünün çoklu
sorunları ortada dururken bu problemlerle ilgilenmek yerine sorunu
çözüyormuş gibi, böyle kanseri yara bandıyla tedavi etmeye benzer
önlemler alınmaya devam ediliyor.
Oysa, bu bir politikasızlık falan
değil, bazı arkadaşlar bunun AKPnin bir
politikasızlığı olduğunu söylüyorlar; bu bir politika
ama bu politika, tam anlamıyla, uluslararası tarım tekellerinin,
çok uluslu şirketlerin, para babalarının çıkarları
doğrultusunda bir politika. 1980de bu politikayı IMF başta
olmak üzere, daha sonra Dünya Ticaret Örgütü onun takipçisi olmak üzere, bütün
ülkelere dayattılar ve Afrikadaki açlığın çok önemli
sebeplerinden bir tanesi işte bu politikaydı, şu anda AKPnin
uygulamakta olduğu politikaydı. Neticesinde, tarımsal
alanın önemli ölçüde tasfiye edildiği, kırsalın tasfiye
olduğu, çiftçi yaşının 60lara merdiven
dayadığı, önemli sayıda çiftçinin üretim alanından
uzaklaştığı bir süreçle karşı karşıya
kaldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
RIDVAN TURAN (Devamla) Tabii ki dövize endeksli
girdi fiyatlarının sürekli artıyor olması
AKPnin ve
Erdoğanın yanlış ekonomi politikaları sonucunda
tarımsal alan önemli ölçüde etkisi kaybetti, tasfiye olmakla
karşı karşıya kaldı.
Şimdi, öyle bir noktadayız ki yerli ve
millîyi kendisine düstur edinen, tek bayrak, tek vatan, tek milleti dilinden
düşürmeyen iktidar, en sonunda, vatandaşı tek salatalık,
tek patlıcan ve tek domatese muhtaç etti. Bu akılla da bu
gidişat, bu şekilde devam edecek. Meclisin bu meseleyi
araştırmasını ve ivedi olarak tedbir
alınmasını öneriyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 4/4/2022 tarihinde Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansur ve arkadaşları tarafından,
akaryakıttaki vergi politikasının tüm yönleriyle
araştırılması, akaryakıt fiyatları nedeniyle
zarar eden ve durma noktasına gelen sektörün sorunlarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 6 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
6/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 6/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur ve
arkadaşları tarafından, akaryakıttaki vergi
politikasının tüm yönleriyle araştırılması,
akaryakıt fiyatları nedeniyle zarar eden ve durma noktasına
gelen sektörün sorunlarının belirlenmesi amacıyla 4/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (3340
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
6/4/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Güzelmansur.
Buyurun Sayın Güzelmansur. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi,
tarım, sanayi, nakliye ve ulaşım başta olmak üzere, üretim
ve hizmet sektörünün tüm alanlarında akaryakıt önemli girdi
maliyetlerinden birini oluşturur. Akaryakıt fiyatlarındaki her
bir artış artçı zamlar da yaratıyor. Üreticinin,
nakliyecinin ve tüketicinin maliyetlerine hem doğrudan hem de dolaylı
olarak katılıyor yani akaryakıttaki fiyat
artışları, akaryakıtla sınırlı kalmıyor
iğneden ipliğe, dalga dalga zam yaratıyor, hayat
pahalılığını, enflasyonu tetikliyor.
Bakın, pazartesi günü enflasyon rakamları
açıklandı. TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre,
tüketici enflasyonu yüzde 61, ENAGın açıkladığı
yıllık enflasyon ise yüzde 142. Vatandaş Benim
yaşadığım TÜİKin enflasyonu değil, ENAGın
enflasyonu. diyor. TÜİK'in verilerine göre bile aylık bazda da
yıllık bazda da en fazla ulaşımda artış
olmuştur. Ulaştırmada, TÜİK'in verilerine göre
yıllık enflasyon yüzde 99. Sebebi nedir? En önemli etkilerinden biri
akaryakıt fiyatlarındaki artıştır. Akaryakıt
fiyat artışlarının, enflasyona etkisi bu kadar net, bu
kadar ortada. Bu nedenle, dünya genelinde enflasyonla mücadele etmek isteyen
ülkeler akaryakıtta vergi indirimleri uygulamak suretiyle çözüm
arayışına gidiyorlar. Biliyorlar ki akaryakıt
fiyatlarının yükselmesi enflasyonu da körüklüyor o yüzden hemen
tedbir alıyorlar. Enflasyonla mücadele etmeye akaryakıtta vergi
indirimleriyle başlıyorlar Almanya, İtalya, İspanya, Fransa
ve Polonya bu ülkelerden sadece birkaçı. Peki, bizim Hükûmet ne
yapıyor? Onlar da tam tersini yapıyorlar. Önce, ısrarla faiz
indirimleri yaparak doları tırmandırdı, sadece bu
yanlış akaryakıt fiyatlarının yüzde 80 artmasına
sebep oldu. Ardından da akaryakıttaki ÖTV yükünü azaltan
eşelmobil sistemini uygulamadan kaldırdı. Yetmedi, üstüne de
akaryakıttan alınan ÖTVye yüklü zamlar yaptı. Bir yıl
öncesine göre, vatandaş
Bakın, değerli milletvekilleri, size
sadece motorinden örnek vereceğim: Motorin bir yılda 23 kez
zamlandı; bir yıl önce nisan başında motorinin 1 litresi 6
lira 51 kuruştu, bugün ise 21 lira 42 kuruş, yani bir yılda
motorinin fiyatındaki artış oranı yüzde 229. Bugün
motorinin rafineri çıkış fiyatı 14,61 lira. Peki,
vatandaş neden litresini 21,42 liraya alıyor? Çünkü Sayın
Hükûmet sadece motorinin 1 litresinden 5 lira 32 kuruş vergi alıyor.
Motorinin satış fiyatının yaklaşık yüzde 25i
vergi;
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Akaryakıt
fiyatları nedeniyle zarar eden, durma noktasına gelen sektörlerin
sorunlarını belirleyelim, çözümler üretelim; halkın
sırtındaki yükü nereye kadar, ne kadar hafifletebiliriz onu araştıralım.
Önergeye evet oyu vermenizi bekliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekili Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü Birleşimde İç Tüzük'ün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 322 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi ve
Milliyetçi Hareket Partisi grupları adına konuşmalar
tamamlanmıştı.
Şimdi, söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Necdet İpekyüzün.
Sayın İpekyüz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün de arkadaşlarımız aslında,
artık torba yasalara yeter dediğimizi, artık, torba yasalarla bu
Meclisin yönetilemeyeceğini özetledi, açıkladı. Yurttaşlar,
bir an önce, kendi yaşamlarıyla ilgili, en çok açlık ve yoksullukla
ilgili, barış ve demokrasiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili
söylemleri beklerken Mecliste daha çok vergiyle ilgili bir düzenleme ortaya
getiriliyor ve ismi daha da güzelleştirmek için torba yasa içeresinde
sanki yurttaşın yararına olacakmış gibi
düşünülüyor. Ama baktığımızda, aslında
yurttaşların yararına değil, daha çok tercih sermayeden
yana ve 2002den sonra Türkiyedeki, Parlamentodaki çalışmaya
baktığımızda ne zaman vergiyle ilgili bir düzenleme varsa
iki nedeni vardır: Ya seçimler yaklaşmıştır, oy
kaygısı vardır -bir düzenleme yapılsın- ya da hazine
boşalmıştır ve -şu anda hazine bomboş- gelecek de
giderek boşalacaktır. Hazinenin parası yok, para bulması
lazım ve en iyi formül ne? Torba yasayı getirelim, torba yasayla
beraber bir kısım işleri düzeltelim, yurttaşı da
memnun etmek için birkaç tane hamaset söylem çıkartalım, algı
yaratalım. Ama yurttaş ayçiçeği yağını alamıyor,
yurttaş et alamıyor, yurttaş süt alamıyor, peynir
alamıyor, geçinemiyor ve bu yurttaş bu hâldeyken -şimdi birinci
bölümde konuşacağız burada- yurttaşlığı
satıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için 250 bin
dolar para vereceksin. Neymiş? Bir yıl yetmiyormuş, üç yıla
çıkartılacakmış. Ya, Türkiyede kendini öteki hisseden,
kendini aidiyet açısından yoksun hisseden, demokrasiye,
barışa özlemi olan birçok kesimi görmeyip yurt dışından
gelene parayla yurttaşlık verilmeye çalışılıyor.
İşte, hazine bu duruma düşmüş. Peki, bu gelen para nereye
gidiyor, tekrar yurttaşa mı dönüyor? Hayır. Asgari ücret
düzenlemesine mi dönüyor? Hayır. Çiftçiye mi dönüyor? Hayır.
Kadına mı dönüyor? Hayır. Öğrenciye mi dönüyor? Hayır.
Ne? Hazine boşalmış, tekrar sermaye kesimine dönüyor.
Ve yeni kavram nedir? Nedense, dün, ben Kobani
kumpas davasındaydım, orada Sevgili Demirtaşı da dinledik,
Oradaki mahkeme başkanı çete reisi çıktı, yargılama
dokuz ay boyunca öyle devam etti, devam ediyor. Son dönemde mahkemelerde en çok
yararlanılan şey nedir? Etkin pişmanlık. Şimdi de
vergide etkin pişmanlık. Ya davadan vazgeçeceksin ya kendi
dosyanı geri çekeceksin ya soruşturma aşamasında
ödeyeceksin, yararlanacaksın. Ya, iyi de bu devlet vergi
almasını bilmiyor mu? Niçin tercih etmiyor? Niçin bile bile vergi
kaçıranlara ikide bir düzenleme yapıyor? Ve -hemen ikinci bölümde
arkadaşlar tartışacaklar- bir taraftan da: Vergiyi sevdirelim,
televizyonlarda vergi eğitimi verelim. Ya, siz nasıl sevdireceksiniz?
En çok ücretliler vergi verirken açlığı en çok çeken yine
ücretliler. Emekçiler bu işin mücadelesini sürdürürken
yargılanıyorlar. Getirdiğiniz aşamada her şeyi yoksun
bırakıyorsunuz.
Torba yasaların bir diğer özelliği...
Sağlıkla ilgili 2nci maddeyi koymuşlar. Sağlıkta
dönüşümle beraber bizim bu kürsüde defalarca söylediğimiz: Siz,
sağlık kurumlarını işletmeye dönüştürdünüz, gelen
yurttaşları müşteriye dönüştürdünüz ve bu müşterilerle
beraber çalışanları, özellikle başta hekimleri işçiye
dönüştürdünüz. Müşteri ilişkisinde sağlık
kurumlarını giderek ticarethane diye tanımladınız.
Şimdi de ne yapıyorsunuz? Bu dönüşümle beraber şirketler
önce dediler ki: Hekimler gelsin bizde çalışsın, istedikleri
ücreti veriyoruz. Nitekim, Cumhurbaşkanı diyordu ya: Gideceklerse
gitsinler. Özeldeyse, kamudaysa... Sonra düzenleme getirdiler ama şunu
biliyoruz: Hekimlere İşçi olun. dediler. Bir taraftan bordro
gösterdiler, sonra dediler ki: Taşeron olun, fatura kesin. Hekim, hem
işçi hem bordro kesiyor. Sonra SGK denetim yaptı, vergi
müfettişleri denetim yaptı. Ya, siz ne yapıyorsunuz? Özel
sağlık kurumlarına ceza falan kesildi. Bu ceza ödenecek mi?
Hayır, sermaye hiçbir zaman ceza ödemez ki ama bir işçi olsa, bir
memur olsa yakasına yapışılır ama, burada ne
yapıldı? Bir kılıf bulunmaya çalışıldı.
Yöneticiler buraya geldiler Bize af çıkarın. Tantana
çıkacaktı ya. Af çıkmadı. Ne yapalım, bunu zamana
yayalım.
Şimdi, herkes biliyor ki hekimler sabah dokuzda
giriyor, akşam altıda çıkıyor; işçi gibi
çalışıyor ama aynı hastanede fatura kesiyor. Peki, yine vergi
denetimleri yaptılar Ya, bu nasıl oluyor? diye. Ne oldu biliyor
musunuz? BAĞ-KURluya dönsün, özel bir statü sağlayalım. Siz,
zaten bir taraftan hekimliği yok ettiniz; hem Diyarbakırda
çalış hem Batmanda çalış, hem Avcılarda
çalış hem Kartalda çalış. Bütün mesleği zaten yerin
dibine getirdiniz, sağlığı bitirdiniz; her gün
şikâyetler geliyor. Sonunda ne oldu? Hekimler taşeronluğu kabul
etmediler ve bir nevi çalışma haklarını istediler. Ama
neydi? Torba yasalarda olduğu gibi, özel hastanelerle ilgili dernek
Komisyondaydı, Türk Tabipleri Birliği yoktu. Türk Tabipleri
Birliğini istediğiniz zaman eleştirin, istediğiniz zaman
laf söyleyin; gerektiğinde diyebilirsiniz ki: Türk Tabipleri Birliği
bütün hekimleri temsil etmiyor, sadece özelde çalışanları temsil
ediyor. İyi, eyvallah. Niye yok? Yine yok çünkü orada itiraz edecek. Siz
itirazı istemiyorsunuz, bir taraftan da işvereni koruyorsunuz. O
kesilen cezaların hiçbiri alınmadı, hiçbir işlem
yapılmadı ve tümüyle yerinde kaldı. Şimdi getirilen
düzenlemeyle beraber bir mevzuat değişikliği gösterilip
aslında bir hülle yapılıyor, bir maskeleme yapılıyor;
vergi oranı düşüyor, özel sağlık kurumlarına
kolaylık sağlanıyor, tek bu ve Türkiyede
sağlığı giderek tümüyle özele atamış oluyorsunuz.
Vatandaşlık konusunda söylediğim
gibi, gerek Kürtler gerek Aleviler gerek diğer yurttaşlar Türkiyede
barışın, demokrasinin gelmesi için yurttaşlık
haklarından olan birçok şeyi talep etmekteler, her talep kamufle
edilmekte. Biz defalarca bu kürsüde şunu söyledik: Bir ülkede demokrasi
yoksa, barış yoksa, adalet yoksa, hukuk yoksa, özgürlükler
kısıtlanıyorsa ekonomi kötüye gider. Ekonomide, birilerinin
parasını almak için Gelin, şu kadar para verin, şunu
alın. diye hazine doldurulamaz, dolsa bile sermayeye giden paralarla bu
yerine getirilemez.
Bir diğer konu bu maddede arkadaşlar,
taşıma sistemi. Taşıma sistemiyle ilgili, öğrencilerin
taşıma sistemiyle ilgili ve yemekleriyle ilgili bir düzenleme
getirilmiş. Şimdi, arkadaşlar, taşımayla ilgili
Batmandan size örnek vereyim: Batman Sasonda geçen mart ayında araç
uçurumdan
Yemek bedelleri diyorsunuz, Türkiye'de çok yoksul
öğrenciler var, yatılı okuyorlar, pansiyonlarda okuyorlar;
yatılı ve pansiyonlarda okuyanlara sabah, öğlen, akşam
yemek veriliyor. Batman Gercüşten bir veli beni aradı Çocuğum
yatılı okuyor. sabah, öğlen, akşam ve artı ara
öğün için 16 Türk lirası para veriliyor. Hiç kimse ihaleye girmiyor.
Arkadaşlar, 16 Türk lirasına bir öğrenci sabah, öğlen,
akşam, ara öğün beslenir mi? Hayır. Biz şimdi hangi
tarihteyiz? Nisanın ortasında. Ocak ile haziran eğitim süreci
için fiyat belirliyoruz. Peki, bugüne kadar bunlar nasıl beslendi? Hiçbir
çalışma yok.
Ya, şu anda üniversitelerin kantinlerinde
öğrenciler yemek alamıyor. Kredi ve Yurtlar Kurumundaki birçok yurtta
elektrikli kettlelar toplanıyor. Kahve ve çay içmeyin. Siz
öğrenciye böyle mi yanaşacaksınız; gençlere -kendi
haklı mücadeleleri için buraya kadar yürüdüler- Barınamıyoruz.
diyenlere böyle mi yaklaşacaksınız, böyle mi bir ortam yaratacaksınız?
Yurtlarımız var, sahip çıkıyoruz, burs veriyoruz.
diyorsunuz, hiçbir düzenleme yapmıyorsunuz, giderek yoksulluğa mahkûm
ediyorsunuz ve getirdiğiniz birçok şeyde de aslında
yaptığınız, hazineyi doldururken tümüyle sermayeye
peşkeş çekmek.
Bütün bunlarla beraber,
yaptığınız bu düzenlemelerin içinde en çok dikkat
çekenlerden biri ise süreyi uzatma, süreyi uzatma. Siz bir yasa
çıkarırken planlama yapmazsanız, demokratik kitle örgütlerini
katmazsanız, muhalefeti dinlemezseniz sürekli süre uzatmaya
çalışırsınız. Bu süre uzatmalar iktidarı
uzatmayacağı gibi Türkiyedeki büyük çoğunluğu daha da
mahkûm ediyorsunuz, mağduriyete itmiş oluyorsunuz. Buradan bir an
önce çıkmamız lazım. Bunu yapmadığımız
sürece ülkede bütün herkes mutsuz oluyor.
Hayat pahalılığına
baktığımızda, tek övündüğünüz şey: Büyüyoruz,
büyüyoruz. en büyük şeyleri
En son, dün bir tablo açıklandı:
Türkiye dünyada 2nci ve bu rakamlar TÜİKin rakamları, TÜİKin
rakamlarına göre en yüksek enflasyonda 2nci.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu, aynı zamanda hayat
pahalılığı -buna itiraz ediyoruz- ve zamlarla ilgili bir
düzenleme. İnsanlar et alamıyorsa, insanlar süt alamıyorsa,
yumurta alamıyorsa, çiftçi tarlasını süremiyorsa; gençler
yurtlarda kalamıyorsa, beslenemiyorsa, öğrenciler mutsuzsa,
kadınlar mutsuzsa, bu hayat pahalılığında giderek
alım gücü düşürülüyorsa; bununla ilgili bir düzenleme
düşünülmüyorsa vay hâlimize! Asgari ücretle ilgili bir şey
söylüyorsunuz, öteliyorsunuz; emeklilerle ilgili bir şey söylüyorsunuz,
öteliyorsunuz; EYTyle ilgili bir şey söylüyorsunuz, öteliyorsunuz. Hiç
ötelemeyin, artık sizin gidecek yeriniz yok. Halkların Demokratik
Partisi olarak demokrasi, barış ve özgürlükten, adaletten yana daha
iyi bir ekonomik yaşam için mücadelemizi sürdürüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Belirsiz bir gerekçeye sahip yeni bir torba kanun
teklifini görüşüyoruz. Demokratik tüm ülkeler daha iyi bir yasama
faaliyeti yapmak için yöntemler geliştirirken AK PARTİ, yasama
süreçlerindeki ön hazırlık aşamalarını bile
uygulamıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerini
kalitesizleştiren torba kanun teklifleri ilgili ihtisas komisyonlarında
tartışılmıyor. Torba kanun teklifinde yer alan maddeler
zorunlu olarak tek bir komisyona gönderiliyor ve diğer ihtisas
komisyonlarının uzmanlığından
yararlanılmıyor. Kanun teklifleri âdeta kaçırılarak Genel
Kurula getiriliyor. Bu anlayışa İYİ Parti olarak itiraz
ediyoruz. Gerek komisyon görüşmelerinde gerekse Genel Kurulda
İYİ Parti olarak kanun tekliflerine objektif
katkılarımızı sunuyor, elimizden gelen gayreti
gösteriyoruz. AK PARTİ iktidarı müzakere ve uzlaşıdan uzak
bir davranış içinde olsa bile beklentimiz ifade ettiğimiz
görüşlerimizin dikkate alınmasıdır. Aksi takdirde,
milletimizin dertlerine çözüm üretmenin merkezi olması gereken Meclisimiz,
iktidar partisinin ve çevresinin çıkarları doğrultusunda hareket
ettirilen bir yapı olmaktan öteye gidemez. Ruhunu tam olarak
yansıtamayan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun makinesi olarak
görülüyor olmasından rahatsızlık duyuyoruz.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihimizin
en derin ekonomik krizini yaşıyoruz. Verimli kanunlara, yapısal
sorunları çözecek düzenlemelere ve güven veren bir iktidara acil ihtiyaç
var. Hem memleketim Erzurumda hem de geçtiğimiz haftalarda tüm
İYİ Parti milletvekillerimizle ziyaretlerde bulunduğumuz
İstanbulun ilçelerinde esnaflar, gençler, emekliler, çiftçiler,
işçiler çok büyük sorunlarla karşı karşıyalar. Bu
sorunlara çözüm bulmak yerine günü kurtarmaya yönelik torba kanun tekliflerini
görüşmek aziz milletimizin dertlerini yok farz etmektir. Özellikle,
Anadolu'da ve İstanbul'un varoşlarında nesiller önce
yaşanmış ve unutulmaya yüz tutmuş fukaralık günleri
tekrar yaşanıyor. Milletimizin günlük hayatına olumlu
yansımayacak, sorunlarını çözmeyecek bu tip kanunlardan ziyade,
yapısal ve sorunlara köklü çözümler bulacak kanunlara ihtiyaç duyuluyor.
Üstelik içinde bulunduğumuz krizi, krizi çıkaran, cumhuriyet
tarihimizin en yetersiz siyasi kadrosuyla aşmaya
çalışıyoruz. Düşünün ki ekonomimizin başında
bulunan Sayın Bakan yabancı yatırımcılara
yatırım yapacakları ülkede devletin
olmadığını ispatlamaya çalışıyor. Türk
lirasının ne kadar dibe vurduğunu, daha fazla
batamayacağını açık açık söyleyebilen, bundan gurur
duyan bir Hazine ve Maliye Bakanına sahibiz, maalesef. Ticaret
Bakanımız Gayrimenkul fiyatları arttığı için
enflasyon artıyor. diyerek cehalette sınır tanımıyor.
Bir başka ak devletli Çanakkale Köprüsü ücreti 200 yerine 195 lira olsa
aziz milletimizi kandırabileceklerini söylemekten ar duymuyor. Ekonomiyi
direkt etkileyen Tarım Bakanı göreve gelir gelmez Türk
tarımını bırakmış, Sudan tarımını
merceğine alıyor. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşı olarak bu beyanlardan utanıyorum; inşallah,
kendileri de bu utançtan biraz pay alırlar.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifine makro
açıdan baktığımızda teklifin bir planın
parçası olmadığını görüyoruz. Bir soruna çözüm
bulayım. derken farklı yerleri bozan uygulamalarla karşı
karşıyayız. Teklifin geneline bakınca, hazinenin çok acil
para arayışına girdiği anlaşılıyor.
Hazinenin geçtiğimiz hafta 2 milyar dolarlık dış borcu
neredeyse yarısını faiz ödeyerek aldığını da
hatırlatmadan geçemeyeceğim. Kanun teklifinde Ne var ne yok
satalım. anlayışı hâkim. Hem batık hem iş bilmez
iktidarın ülkemizi daha büyük bir felakete götürdüğünü lütfen
görelim. Bu çağrımı AK PARTİ içinde olduğunu
bildiğim ülkesini seven, sorumlu AK PARTİ milletvekillerine de
yapıyorum.
Dolara endeksli, ucu açık faizli kur
korumalı mevduat hesaplarıyla ilgili Sayın Hazine ve Maliye
Bakanına sorduğum Bunun bir mevduat üst limiti olacak mı?
soruma hâlâ bir cevap alamadım. 600 milyar liraya yakın hesaplar
açıldığını görüyoruz; hazineye, dolayısıyla
milletimizin omuzlarına çok büyük yükler biniyor. Bu soruma yanıt
beklediğimi tekrar ifade etmek isterim. İş bilmez yönetimden
dolayı hazinenin çok acil paraya ihtiyacı olduğu biliniyor ama
bu durumun devlete yakışan anlayışla ele
alınmasını ve devlet aklı, devlet üslubuyla çözülmesini
dilerdik; AK PARTİ anlayışı, hele ki Nebati Bey üslubu bu
büyük dert için çok çok yetersiz.
AK PARTİ, kendi malum şirketlerinden
milyar milyar vergileri hukuksuzca silerken 1inci maddeyle yapılan
düzenleme, şirketlere daha fazla vergi ödeyerek cezalandırmayı
tercih ediyor. Temsilci atamayan sosyal ağ
sağlayıcılarına karşı
caydırıcılığın bu maddeyle
gerçekleşeceğini düşünmüyoruz. Yasaklı sosyal ağ
sağlayıcılarının kimler olduğunun kamuoyuyla
paylaşılması gerekiyor; aksi takdirde, reklam veren vergi
mükellefleri mağdur olurlar. Sağlık kuruluşlarıyla
sözleşme karşılığı çalışan hekimlerin
serbest meslek erbabı olarak vergilendirilmeleri hem hekimlik meslek
ruhuna aykırı hem de özel hastane sahiplerinin
çıkarlarını dikkate alan bir düzenleme olup vergi kaybına
da yol açacaktır. Bazı özel durumlar için düzenlemeyi anlamakla
birlikte genellemenin yanlış olduğunu düşünüyoruz.
İktidarın asıl odaklanması ve
çözüm üretmesi gereken sorun, hekimlerimizin ülkemizde mesleklerini icra
etmekte zorlanmaları ve artık ülkemizden uzaklaşmayı tercih
etmeleridir. İstifa eden doktorların önemli bir kısmı
ülkemizden ayrılarak çalışmaya yurt dışında devam
etmeyi neden tercih ederler? İktidar, yetişmiş
vatandaşlarımızı ülkeden kovmak yerine, sağlık
sistemimizdeki yapısal sorunlara odaklanmalı. Bu insanlar kolay
mı yetişiyor?
Teklifin 4, 5 ve 6ncı maddeleriyle, sahte
fatura kullanarak vergi kaçıranlara verilen cezaların üst
sınırları düzenleniyor; ayrıca, adli yargıda
uygulanmakta olan etkin pişmanlık müessesesinin vergi alanında
da uygulanması sağlanıyor. Zincirleme suç kavramını
onaylamakla birlikte mesafeli yaklaştığımız birkaç
husus bulunuyor; bunlardan ilki, böylesine önemli hukuki düzenlemeleri içeren
maddelerin tali komisyon görüşü olmadan Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmüş olması. Vergi kaçıranların alacakları
cezaların hukuk sistemimiz içerisinde değerlendirilmesi gerekirdi.
Bir başka husus ise suçu bilerek işleyen ile sehven işleyen
arasındaki farkın netleştirilmemesi. Suçlu ile suçsuzu
ayırt edebilecek denetim sistemi yerine moral değerlere
bakılmaksızın salt para tahsilatına yönelik düzenlemelere
teklifte yer veriliyor. Bu maddeyle, suç şebekelerine gözdağı
verilmiyor, yol veriliyor.
Teklifin 7nci maddesi Komisyonda görüşülürken,
yeniden değerleme oranının yüzde 50sine kadar indirilmesine
Sayın Cumhurbaşkanının karar vermesi öngörülüyordu.
Komisyon görüşmeleri sırasında İYİ Parti olarak
hazırladığımız önergeyle, Sayın
Cumhurbaşkanına yetki verilmesinin yerinde
olmadığını dile getirmiştik. Gerekçemizde, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kanun yapma yetkisinin yürütmenin başı olan
Cumhurbaşkanına ait bir sorumluluk olmadığını,
uygulanacak yeniden değerleme oranında Cumhurbaşkanı
tarafından yapılabilecek indirimin geçici maddeyle düzenlenmesini
savunduk. Önergemiz Cumhur İttifakı oylarıyla reddedilmiş
olsa bile aynı mahiyette önerge hazırlayan AK PARTİ Grubu, kendi
önerge teklifinin kabulüyle, maddeyi İYİ Partinin talep ettiği
hâle getirdi; kendilerine teşekkür ederiz, mutluyuz; istişareden
kaçan yasama faaliyetini benimsemiş olsa da İYİ Parti olarak
yapıcı muhalefet anlayışımızla millet iradesi
nezdinde katkı sunmaya devam edeceğiz.
Teklifin 14, 15, 16 ve 18inci maddeleriyle hazine
taşınmazlarının satılması ve hızlı
tahsilatı amaçlanıyor. Maddelerin yazımında devlet dili ve
birikimine uymayan bir üslubun tercih edildiğini yine üzülerek ifade
etmeliyim. İmar uygulamaları ve parselasyon
çalışmalarıyla birtakım kişilere önce hazine
taşınmazları kullandırılmakta, sonra bu kişilere
belirlenen değerler üzerinden ihalesiz satışlar
yapılması öngörülüyor. Anayasa'ya birçok madde üzerinden
aykırılık oluşturan imtiyazlı satış uygulaması
bu maddelerde yer alıyor. Belli kişi ve zümrelere rant
sağlayacak bu işlemlerin ekonomimize ve sosyal huzurumuza faydadan
çok zararı olur. Ak çevreleri kollamaktansa ülke ekonomisine katkı
sağlayacak düzenlemeleri hazırlamak önceliğimiz olmalı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan ve son
bir yılda iyice derinleşen ekonomik krizin neticesinde kamuya ait
varlıkların satışlarıyla hazineye geçici kaynak
oluşturulması milletin derin fukaralık sorununu çözmez,
iktidarın derin israfına günlük pansuman olur. İsrafa kaynak
sağlamak amacıyla kamu malları satılmamalı, devletin
parası milletin parasıdır; idare o parayı, vergileri helal
ettirmelidir. Şatafatı, israfı geçtik, kur korumalı
mevduat gibi akıl dışı, hesapsız icatlara yüzde 108
faizi tüm milletin sırtına yüklemek vicdansızlıktır,
haramdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Devlet yönetimindeki keyfiyet
sonlandırılmadan yeni kaynakların da boşa
harcanacağını, ayrıca ekonominin gerçekleri
dışındaki akıl dışı icatların ülkemize
fayda sağlamayacağını ifade eder, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına son söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Emine Gülizar Emecanın.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, 38 maddelik yeni
bir torba kanun getirdiniz, Komisyonda uzun uzun tartıştık. Ben
de kanun teklifinin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bölümün
detaylarına geçmeden önce torba kanun mantığına
ilişkin yine birkaç cümle söylemek istiyorum. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasama fonksiyonunu işlevsizleştiren, birbiriyle
alakasız maddelerle yasa tekliflerinin hazırlanma ve ilgili
komisyonlarda yeteri kadar tartışılmadan sadece Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçirilen torba yasalarla bütüncül olmayan yasa yapma
alışkanlığı tüm garabetiyle devam ediyor.
Yine, bir garabet durum, getirilen düzenlemeler
ilgili tarafların, odaların, STKlerin görüşleri alınmadan
Ben bilirim. anlayışıyla hazırlanmaya devam ediliyor.
Mesela, teklifin 2nci maddesi, diş hekimleri dâhil, hekimler ve uzman
doktorların gelirlerinin ücret olarak mı yoksa serbest kazanç olarak
mı vergilendirileceği hususunda düzenleme yapıyor ama ne
hikmetse Türk Tabipleri Birliği Komisyona davet edilmiyor. Diğer bir
garabet durum da -yine her zaman olduğu gibi- gelen teklifin ülke gündeminden
kopuk, içinde vatandaşın işine yarayacak az sayıda
düzenleme içeriyor olması.
Söz konusu teklifin ilk bölümüne genel olarak
bakıldığında, hazine taşınmazlarının
satışına dair kolaylıklar, vergi cezalarıyla ilgili
düzenlemeler içerdiğini görüyoruz. Dolayısıyla, maddelere
girmeden genel bir değerlendirme yapıldığında, tüm bu
düzenlemelerin doğrudan ülkenin tepetaklak olmuş ekonomisiyle ilgili
olduğunu söylemem de yanlış olmaz. Bu torba kanun,
sorunları çözecek düzenlemeler için getirilmemiş, hazinede
oluşturduğunuz kara deliği Ne satarak kapatabiliriz? gibi
korkunç bir mantık üzerine oturtulmuştur. El birliğiyle bir
gecede hazineyi kur korumalı mevduat fonu gibi ağır bir yükün
altına sokan iktidar, yani siz şimdi hazinenin mallarının
satışını kolaylaştırmaya
çalışmaktadır. Detaylara girmeden önce içinden geçtiğimiz
ekonomik garabete bakmak yine yerinde olacaktır diye düşünüyorum yani
yine bol garabetli bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Hepimizin bildiği gibi hazinenin
açığı gün geçtikçe artıyor. Üç aylık sürece
baktığımızda, hazinenin kur korumalı mevduat
dolayısıyla 445 milyar liralık bir yükün altına
gireceği de görülüyor. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
kurun yükselmesini önlemek için döviz satışı da yapmaya devam
etti ve sonuç olarak swaplar hariç net rezervlerimiz eksi 46 milyar dolara
kadar indi.
Şimdi, getirilen teklifin gerekçesinde tüm bu
işlemlerin hazine taşınmazlarının hızlı bir
şekilde ekonomiye kazandırılması amacıyla
yapıldığı belirtildi. Kelimeleri dolandırınca
ülkedeki gerçekliği örtmüş olamıyorsunuz maalesef. Bugün
Türkiye'de açlık sınırı 5 bin lirayı aştı,
yoksulluk sınırı 16 bin lirayı aştı,
şölenlerle kutladığınız asgari ücret açlık
sınırının altında kaldı, vatandaşların
ensesinde enflasyon bir kara bulut gibi dolaşıyor, tarihin en kötü
pahalılığını yaşıyoruz ve bunlarla mücadele
etmek yerine, yangından mal kaçırır gibi satacak kaynak
arıyorsunuz.
Sosyal medyada çok kullanılan bir söz var Bir
marul 20 lira, savaşta mıyız? diye soruyor vatandaşlar.
Aslında ben de buradan sormak istiyorum Yoksa acaba Rusya-Ukrayna
değil de biz mi savaştayız? diye. Şimdi, ülke yangın
yeri olmuş, fiyat artışları füze hızında,
tencereler kaynamıyor arkadaşlar. Şeker yüzde 120, ayçiçeği
yağı yüzde 210 zamlandı. Ekmeğe, süte, sebzeye, her
şeye zam geliyor her gün. Enerji zamları dur durak bilmiyor.
Şimdi Dünyada enerji krizi var. diyorsunuz
ama bakalım gerçekten Türkiye'deki durum öyle mi? Örneğin, Brent
petrol fiyatı bir yılda dünyada yüzde 69 artmışken bizde
sanayi doğal gazı yüzde 549, ticarethanelerde yüzde 157
artmış. Kurşunsuz benzine baktığımızda yüzde
179, motorin ise yüzde 228 artmış. Gelelim kalorifer
yakıtına, yüzde 222 artmış. Yüzde 69 nerede, bu rakamlar
nerede? Sadece enerjideki artışlarla bile, dünyadaki bu
artışlarla orantısız olan bu artışlarla ülkeyi
yönetemediğiniz açıkça ortaya çıkıyor.
Şimdi teklifin maddelerine şöyle bir
bakacak olursak; teklifin 4 ve 6ncı maddeleri vergi
kaçakçılığı suçuna ilişkin cezaların üst limitini
arttırıyor ve vergi kaçakçılığı suçlarının
birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde
işlenmesi hâlinde Türk Ceza Kanununun zincirleme suçu düzenleyen 43üncü
maddesinin uygulanmasını sağlıyor. Bu düzenlemeyle,
geçmiş tarihlerde Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz önergeler
kabul edilmemişti. Her şeye rağmen, yani komisyonlarda yeterli
tartışılmamış olmasına rağmen, Komisyonda
yeterli tartışılmamış olmasına rağmen yine
de bu kadar büyük ekonomik sıkıntının olduğu içinde
bulunduğumuz durumda bu düzenlemenin getirilmesinin bir ihtiyaçtan
oluştuğunu da söylemek gerekir.
Vergiyle ilgili genel olarak birkaç söz söyleyecek
olursak; elbette ki vergi bir ülkenin en önemli gelir
kaynaklarındandır. Yalnız, devletin de vergi toplarken adil
olması gerekmekte; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alması
lazım. Şimdi, Türkiye'deki vergi sistemine
baktığımız zaman, Devlet acaba sistemde bu adaleti
sağlıyor mu? diye sorduğumuzda, bu konuda adaletin terazisinin
bozuk olduğunu görüyoruz. Her vatandaş, alış yaptığı
her türlü alışverişten tıkır tıkır vergisini
dolaylı vergiler yoluyla zaten ödüyor ama büyük şirketlerin vergi
borçları da tıkır tıkır affediliyor. Herhâlde 12-13
tane vergi affını bu ülke yirmi yılda gördü. O nedenle aslolan,
adaleti sağlayacak bir vergi reformu yapılmasıdır.
İşte böyle bir reform yapıldığı zaman bu tür
düzenlemelere de daha az ihtiyaç duyulur.
8inci maddeye gelecek olursak; muhtarların
maaşlarıyla ilgili bir düzenleme getiriliyor, muhtarların
maaşı asgari ücret seviyesine getiriliyor. Şimdi, değerli
arkadaşlar, birincisi, bu karar doğru ama gecikmiş bir
doğrudur çünkü Cumhuriyet Halk Partisi olarak muhtarlarımızla
ilgili çok mücadele ettik, daha başka birçok önerilerimiz de var bu
konuda. Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu da her grup toplantısında bu sorunu dile
getirdi. Grup olarak kanun teklifi verdik bu konuda ama o da reddedildi,
şimdi getirilmiş olması bizim için de uygundur.
Teklifin 10uncu maddesinde yabancılara konut
satışı düzenleniyor. Yabancılara konut veya iş yeri
satışında sağlanan KDV istisnası için aranan bir
yıl elde tutma şartı üç yıla çıkarılıyor.
Yabancılara mülk satışında katma değer vergisi
muafiyetinin getirilmesine ilişkin düzenleme, 2017 yılında yine
bir torbayla apar topar getirilmişti. İşte, apar topar
getirildiği için de şimdi yine apar topar yeni bir düzenleme
yapıyorsunuz. Bu durum neye yol açmıştı? Hem Türkiyede
konut sektörünü bir çıkmaza sürüklemiş hem de vatandaşlık
edinmeyi bir finansman aracına dönüştürmüştü. Şimdi bu
konuda getirdiğiniz bu düzenlemeyle demek ki diyoruz,
eleştirilerimizin, uyarılarımızın bir faydası
olmuş.
Gelelim teklifin 13üncü maddesine. Bu maddede, imar
affında 2019 yılı sonunda biten hazineye ait
taşınmazları satın alma süresi 2022 yılı sonuna
kadar uzatılıyor. Beş yıla kadar taksitle ödeme
olanağının ve peşin ödemelerde yüzde 20ye varan indirimin
getirildiğini görüyoruz. İmar affı süresinin
uzatılması ve satışlarda peşin ödemeye özel indirim
uygulanması ve taksitlendirme uygulamaları yine iktidarın acil
kaynak ihtiyacında olduğunu gösteren düzenlemelerden biri.
Ayrıca, bu maddede elde edilecek gelirlerin bir bölümünün büyükşehir ve
il belediyelerine aktarılması yönünde yaptığımız
teklif de kabul edilmedi.
Yine önemli bir madde teklifin 14üncü maddesi,
hazine taşınmazlarının satışına
kolaylık getiren düzenlemeleri içeriyor. Ticari faaliyetlerde
kullanılmak üzere kiraya verilen hazine
taşınmazlarının da satılabilmesini ve en az üç
yıl süreyle bu taşınmazları sözleşmeye dayalı
olarak kullanan kiracıların öncelikli alım hakkına sahip
olmasının sağlanmasını düzenliyor.
Komisyonda da sorduk, şimdi burada da
soruyorum: Bu ülkenin değerlerini sadece üç yıl kullanmış
olmak, bir araziye, bir taşınmaza öncelikli olarak sahip olma
hakkını vermeli mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim Başkan.
Satışa sunulan yerler hazineye ait alanlar
yani bu ülkenin değerleri, sanki kendi mülkünüzü satıyorsunuz, onlar
bile bu kadar kolay satılamaz, satamazsınız ama ülkenin yirmi
yıldır satılmadık arazisini, satılmadık
fabrikasını bırakmadınız ve yönetemedikçe de satmaya
devam ediyorsunuz.
Bir de kimdir bu ticari faaliyette bulunanlar?
Komisyonda liste istedik ama yok tabii öyle bir liste. Yine birilerine bir
imtiyaz mı sağlanıyor diye sorduk ve bu da bizim
hakkımız. Örneğin, TÜRGEVin, TÜGVAnın ya da başka
yandaş vakıfların da kullandığı
taşınmazlar var mı? Yoğurdunuz ekşi değilse
cevabını verirsiniz.
Teklifin 17nci maddesinde, ecrimisil ödemek
suretiyle kullanılan tarım arazilerinin ecrimisil tutarının
yarısı bedelle sözleşmeye bağlı olarak
kullanımına olanak verilmekte. Burada orman köylülerine arazilerin
bedelsiz verilmesini öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Emecan.
Son cümlenizi alayım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Son
cümlem
Çok teşekkür ederim Başkanım.
Sonuç olarak; bu torba kanun teklifi de diğer
çoğu torbada olduğu gibi kamu varlıklarının bütçe
açığını kapatmaya yönelik getirilmiştir. Aslolan,
yapısal reformlar yapmaktır ama yirmi yıllık
iktidarınıza baktığımızda bunu
yapamayacağınızı görüyoruz. O yüzden, tüm bu yapısal
reformlar ve çözümler için bir iktidar ve bir zihniyet değişimi
şarttır. Geliyor gelmekte olan diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri karşılandı.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz
Sayın İsmail Güneşin.
Sayın Güneş, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Mübarek ramazan ayının milletimize ve tüm
İslam âlemine hayırlar getirmesini diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde, muhtarların seçilme
yaşının 18e indirilmesi, özlük haklarının
iyileştirilmesi, SGK primlerinin devlet tarafından ödenmesi, silah
ruhsat harcı muafiyeti gibi pek çok düzenleme hayata geçirilerek
muhtarlarımızın taleplerinin önemli bir kısmı
gerçekleştirilmiştir. Bu kanun teklifiyle
muhtarlarımızın maaşlarını 4.250 liraya
yükseltiyoruz, tüm muhtarlarımıza hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarlarında sağlıkta devrim niteliğinde
değişimler yapılmış, özel sağlık
kurumları ile SGK arasında anlaşma sağlanarak
vatandaşlarımızın özel sağlık
kuruluşlarından hizmet almasının önü
açılmıştır. Bunun neticesinde özel sağlık
kuruluşlarımızda 40 binden fazla hekim hizmet vermektedir.
Burada çalışan hekimlerimizin ücret
karşılığı mı, yoksa kendi namına
çalışan serbest meslek erbabı mı olduğu konusunda
kurumlar arasında çeşitli ihtilaflar yaşanmaktaydı. Bu
anlaşmazlıklardan hem hekim hem de özel sağlık
kuruluşları zarar görmekteydi. Bu kanuni düzenlemeyle, hekimler ister
ücretli olarak isterse serbest meslek erbabı olarak sözleşme
yapabilecekler; sözleşme esas alınacak, birden fazla özel
sağlık kuruluşunda da hizmet verme imkânına sahip
olacaklardır. Özel sektörde çalışan hekimlerimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
kanun teklifiyle, vatandaşlarımız tarafından
kullanılan kamu arazilerinin kullanıcılarına
satılmasıyla ilgili önemli düzenlemeler yapmaktayız. Hazineye
ait taşınmaz üzerinde 31/12/2017 tarihi öncesi
yapılmış ve yapı ruhsatı alınmış
Satın almak için son başvuru tarihi olan 31/12/2019 başvuru
tarihini kaçırmış olan vatandaşlarımızın
hazine arazilerini alabilmeleri için başvuru süresini 31/12/2022 tarihine
kadar uzatıyoruz. Bu alımlarda da peşin alımlarda da yüzde
20, yarısı peşin alımlarda da yüzde 10 indirim
gerçekleştiriyoruz.
Yine, kırk dokuz
yıllığına üst kullanım hakkı olan
yatırımcıların hazine arazisini satın alma
hakları vardır. Bunlara peşin satın alım
yaptıkları zaman yüzde 20 indirim gerçekleştiriyoruz. Yine hazineyle
hisseli arazilerin ve yine tapu fazlalıklarının vatandaşa
peşin satılmasında yüzde 20 indirim getiriyoruz. Kiracı
olanlara satın alma hakkı veriyoruz ve peşin alımlarda
yüzde indirimi yapıyoruz. Burada üç yıl kullanma süresi var. Fakat bu
arazileri ihaleyle satıyoruz, en yüksek fiyatı bu kullanan verirse
ona veriyoruz; diğer konuşmacının dediği gibi
değil, sadece kullananlara satmıyoruz.
Diğer taraftan, üst
kullanım hakkı kullananlardan yüzde 1 hasılat payı ve
yıllık kira bedeli alınmaktadır. Bunu kanuni düzenlemeyle
yasal hâle getiriyoruz.
Çiftçilerimizin kullandıkları arazilerde
çiftçilerimiz tarımsal destekten yararlanamıyorlardı ve sigorta
yaptıramıyorlardı; bu kanuni düzenlemeyle on yıllık
kiralama hakkı gerçekleştirilerek çiftçilerimizin bu problemini de
çözüyoruz.
Önemli bir düzenleme de orman vasfını
yitirmiş ve üzerinde yerleşim yeri olmuş fakat 2/B
kapsamına alınmamış ve 2018 yılında düzenlenen
Orman Kanununun ek 16ncı maddesi kapsamına alınmış
yerlerin satışının sağlanması yapılarak önemli
sayıda vatandaşımızın problemini çözüyoruz.
Sanal mecrada hizmet veren ve kanunlara
uymadığı için reklam yasağı cezası uygulanan
şirketler Resmî Gazetede yayımlanmaktadır. Eğer bu reklam
yasağı uygulanan firmaya bir kurum veya şahıs reklam
verirse bunu gider olarak göstermeyecek olup böylece şirketlere uygulanan
yaptırımlardan vatandaşlarımızın da
desteğini almış oluyoruz.
Yine, yabancılara yapılan konut
satışlarında bir yıl elde tutma şartıyla KDVden
istisna şartı vardı; bu süreyi bir yıldan üç yıla
çıkartıyoruz.
Yine, üniversitelerimizdeki
kadrolarımızı artırarak eğitim gücümüzü
artırıyoruz. Türkiyede gerçekleştirilen, AR-GE faaliyetleri
kapsamında üretilen elektrikli motor taşıtlarının
geliştirilmesinde alınan mühendislik hizmetlerini KDVden istisna
hâline getirerek bu alandaki gelişmelerin önünü açıyoruz.
Diğer taraftan, Covid salgını
nedeniyle yeterince hizmet veremeyen seyahat acentalarının Seyahat
Acentaları Birliğine ödeyecekleri 2022 yılı
aidatlarına yeniden değerlendirme oranlarında yüzde 50 indirim
yapılarak Covid salgınından zarar görmüş seyahat
acentalarına destekte bulunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı) l
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) Vergi
dairesinde yapılan işlemlerin vergi dairesine gitmeden dijital
platform üzerinden yapılabilmesi imkânı vererek hayatı
kolaylaştırıyoruz. Vergi kaçakçılığında ceza
üst sınırlarını artırırken, diğer taraftan
etkin pişmanlık gösteren vatandaşlarımıza da
kolaylık sağlamaktayız. Tarh edilen vergi cezası ve
faizlerinde, eğer soruşturma aşamasında ödenirse verilecek
cezada yüzde 50 indirim yapıyoruz, kovuşturma evresinden hüküm
verilinceye kadar ödenmesi hâlinde de cezalarda 1/3 oranında indirim yapma
imkânını sağlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi,
bu kanun teklifiyle vatandaşlarımızın işlerini
kolaylaştıracak, verimliliği ve üretimi artıracak
düzenlemeler yapıyoruz.
Bu kanun teklifimizin vatanımıza,
milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahsı adına ikinci söz,
Sayın Kadıgil Sütlünün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP, her zamanki gibi bir torba yasayla yine
karşımızda. 18 kanunda değişiklik yapan ama yine
halktan ziyade patronların yarasına derman olacak bir düzenlemeyle
karşımızdasınız. Sarayı ve tüm vekillerini tebrik
etmek istiyorum, tek tek tebrik etmek istiyorum, şaka değil,
gerçekten tebrik ediyorum; temsil vazifelerinin hakkını sonuna kadar
veriyorlar, kimi temsil ediyorlarsa onlara pek güzel
çalışıyorlar. Misal, bu torbada temsil ettikleri birçok kesim
yine unutulmamış; turizm patronları, vergi kaçakçıları,
kayyumlar, saray eşrafı, arsız müteahhitler, maşallah
hiçbirini unutmamışsınız. Araya da Dostlar
alışverişte görsün. diye birkaç çiftçi derdi, bir de Seçime
yatırım olsun. diye muhtarları
sıkıştırmışsınız. Öfkemiz baki elbet,
lakin artık zerre şaşırmıyoruz. Zira kendilerine
yakışanı yapıyorlar, kimin sayesinde bu koltuklarda
oturuyorlarsa, kimlerle el ele kazanıyorlarsa mesailerini de onlar için
harcıyorlar.
Bakalım, neler var sarayın heybesinde?
Misal, vergi kaçakçısına Pişmanım. derse yüzde 50 ceza
indirimi var. Elinizden geleni yapıyorsunuz zaten vergi
kaçırılsın diye; vergi vereni verdiğine bin pişman
etmiş durumdasınız. Şimdi, kaçıran kazara
yakalanırsa da Ay, dur, pişmanım! dersen yarısını
silelim. diyorsunuz. Bari ek madde koyun, aklıma geldi, bir önerge verin.
Mesela Tövbe ettim. derse tamamını silin. Yazıktır,
günahtır bu vergi kaçakçılarına, elinizi korkak
alıştırmayın diye düşünüyoruz.
Başka ne var mesela? Hazine arazilerini
peşkeş çekmek var. Zaten Resmî Gazete, maşallah, emlak bültenine
döndü sayenizde. Enerji şirketlerini sattınız; maden
işletmelerini sattınız; şeker, kâğıt, gübre
fabrikalarını sattınız. Bitti değil mi deniz? Bitti.
Satacak neyimiz kaldı? Bir yanarken seyrettiğiniz ormanlar, bir de
hazine arazileri kaldı. Hazine arazilerini peşkeş çekmeye eliniz
gidiyor, mesela topraksız köylüye bilabedel toprak tahsis etmeye eliniz
hiç gitmiyor. Turizm patronlarına devletin kasasından teşvik
vermeye eliniz gidiyor, üç beş ay çalıştırıp sonra
kapının önüne koydukları turizm emekçileri için, tatilin
hayalini bile kuramayan milyonlarca insan için bir düzenleme yapmaya eliniz
gitmiyor. Taşıma şirketleri batmasın diye servislere ara
zam yapmaya eliniz gidiyor, taşımalı sistemi ortadan
kaldırmaya, çocuklar servislere mecbur kalmasın diye her mahallede,
her köyde laik, nitelikli, parasız eğitim verecek okullar açmaya,
atama bekleyen yüz binlerce öğretmene bir sınıf vermeye eliniz
gitmiyor. Boğaziçi kayyumu makamında yalnızlık çekmesin
diye güzel güzel kadro tesis etmeye eliniz gidiyor ama parasızlıktan
okulu bırakmak zorunda kalan, harıl harıl yurt
dışına kaçmaya çalışan gençlerle ilgili tek bir çözüm
üretmeye eliniz gitmiyor. Şirketlerin vergi borcunu 1 değil, 10
değil 100 kez silmeye eliniz gidiyor, gençlerin KYK borçlarına
gelince ne hikmetse bir türlü eliniz gitmiyor. Sarayı sair giderlerden
muaf tutmaya eliniz gidiyor, asgari ücretliyi vergiden muaf tutmaya hiç eliniz
gitmiyor. Daha üç ay evvel çıkardığınız bütçe
kanununun harcırahlarına tam yüzde 80 zam yapmaya eliniz gidiyor
çünkü biliyorsunuz enflasyonun ne olduğunu ama açlık
sınırının altında yaşamaya mahkûm
bırakılan asgari ücretliye ara zam yapmaya eliniz gitmiyor. Vergi
kaçakçılarına pişmanlık affı düzenlemeye eliniz
gidiyor, vergi adı altında haraç kestiğiniz, nalıncı
keseri gibi hep zengine yontan şu rezil sistemi düzeltmeye eliniz bir
türlü gitmiyor. Nedeni basit arkadaşlar çünkü sizin eliniz patronlardan
başkasının eline değmiyor. Dedim ya, tebrik ederim iktidar
vekillerini işlerinin hakkını veriyorlar diye çünkü işleri
bu, çünkü bu iktidar halkın değil sermayenin iktidarı,
çalışanların değil patronların iktidarı,
yoksulların değil zenginlerin iktidarı, tek bayrak, tek devlet,
tek millet mavralarıyla uyuttukları halkı yirmi yılın
sonunda tek domatese, tek salatalığa, tek hıyara muhtaç
edenlerin iktidarı.
Varsa yüreğiniz, bir istirhamım olacak
bütün iktidar vekillerinden; gelin, bu saçma sapan torba yasalarınıza
değil de bakın, elimde bir rapor var, şuna
çalışalım istiyorum ben çünkü aile hekimleri yazmış,
hani, düşman ilan ettiğiniz hekimler. Ne diyor, biliyor musunuz bu
raporda? Bu rapordaki araştırmaya konu olan çocukların kız
çocuklarından yüzde 85inin, erkek çocuklarından yüzde 65inin bu
ülkede doğru düzgün beslenemedikleri için türlü hastalıklarla
mücadele ettiğini yazıyor bu rapor; besinsizlikten, besinsizlikten.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Kimin raporu o?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Aile
hekimlerinin raporu efendim, takdim ederim dilerseniz.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Hangi aile hekiminin
yani?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Bu
ülkede bilin ki sizin iktidarınız yüzünden artık yoksul halk
çocukları dengesiz beslenmekten, bakın, obez bile olamıyorlar;
obez bile olamıyorlar, Afrika ülkelerindeki gibi doğrudan
açlıkla baş başalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET SALİH DAL (Kilis) Yani siz obez
olmalarını mı istiyorsunuz?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Başkanım,
obez olmalarını istiyor, olmaz ki.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
İşte, sizin bu çalışmaları yapan hekimlerden haraç
kesmeye eliniz gidiyor bu yasa teklifinde ama yek ekmeğe muhtaç
ettiğiniz milyonlarca insan için tek bir çare düşünmeye çalışmaya
eliniz gitmiyor. Varsın gitmesin sevgili arkadaşlar ama şunu
sakın unutmayın: Satıp savdığınız her bir
karış vatan toprağının, aç
bıraktığınız her bir çocuğun, memleketinden
umudunu kesmek zorunda bıraktığınız her bir gencin
hesabını tek tek vereceksiniz. Yok öyle Aldatıldık, Allah
affetsin. falan, kapatamayacaksınız bu hesabı,
unutturamayacaksınız, arada kaynayamayacaksınız. Halk
düşmanı yasaların altına attığınız her
bir imzanın, kaldırdığınız her bir
parmağın, bu halktan çaldığınız her 1
kuruşun hesabını bu halka vereceksiniz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra,
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal Peköz
İstanbul İzmir Adana
Mahmut
Celadet Gaydalı Zeynel
Özen
Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbayın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; bu getirdiğiniz torba yasa
teklifi halkımızın hangi mağduriyetini gideriyor? Şu
an yaşanmakta olan en önemli, en büyük mağduriyet hayat
pahalılığı. Bırakın yakın tarihimizi,
şu anda dünyada görülmemiş seviyeye çıkan bir enflasyon var
Türkiyede. Peki, bunun sorumlusu kim?
Bakın, size bir grafik göstereceğim;
şöyle: Bu, OECD ülkeleri arasında yapılmış bir
enflasyon grafiği. Burada, belki göremiyorsunuz ama Türkiyeyi
bulmanız çok zor olmayacak çünkü işte, bu, gördüğünüz,
Türkiyeyi ifade ediyor. Bu tabloyu yaratan kim? Bu grafiği yaratan kim?
Aynaya bakmanız gerekiyor çünkü bunu yaratan sizlersiniz.
Emeğiyle geçinen, alın teri akıtarak
geçinen herkes şu anda büyük bir çaresizlik ve sefalet yaşıyor.
Asgari ücret artışı yapıldı, evet ama zamlar hepsini
çoktan geri aldı. Şu anda ücretler hiçbir şeye yetmiyor,
açlık sınırı 5 bin liraya dayanmış durumda.
Gelin, asgari ücreti, her üç ayda bir artan enflasyona göre yeniden
düzenleyelim diyoruz; reddediyorsunuz. Emekli maaşları tam bir
sefalet ücreti konumunda, emekli maaşlarını asgari ücret
seviyesine çıkaralım diyoruz; reddediyorsunuz. Ücretler kira,
elektrik, su faturalarına yetmiyor. İşsizler iş
bulamıyor; çalışanların ücretleri kiraya, faturaya
yetmiyor. Gelin, elektrik, su, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçları
her yurttaş için hak olarak verelim diyoruz; kabul etmiyorsunuz. Yapamaz
mıydık? Yapabilirdik ama siz, halka vermek yerine Cengizgillere,
Limaklara, yandaş oligarklara kazanç sağlamayı, onların
vergilerini silmeyi tercih ediyorsunuz. Gelin, herkese ya iş ya da gelir
güvencesi sağlayalım. dedik, Zamlar yağmasın,
zamları geri alın. dedik, Bir mermi kaç para biliyor musunuz?
dediniz; savaşa, silaha, SİHAya, İHAya kaynak
akıttınız. Tekrar soruyoruz sizlere: Bu torbada halkın
geçim sorununa bir çözüm var mı? Halkımız geçinemiyor;
marketlerde bebek mamalarına tek kilit değil, 2 kilit vuruluyor
artık; anneler bebeklerini makarna suyuyla besliyorlar, daha doğrusu
doyuruyorlar; tuvalet kağıdı, bebek bezi, kadın pedi lüks
tüketim maddeleri hâline gelmiş, satın alınamıyor. Bu yasa
teklifiniz buna bir çözüm üretebiliyor mu? Hayır. Vatandaşın
mağduriyeti için getirdik. dediğiniz bu yasa teklifi aslında
artan enerji maliyetlerine çözüm getirebilecek bir paket olarak gelebilirdi ama
bunu yapmadınız. Bu ay itibarıyla yüzde 75i aşan gıda
enflasyonuna, katlanan tarımsal maliyetlere ve tarımsal
faaliyetlerdeki gerilemeye çözüm getirebilirdik ama getirmediniz. Bu yasa
teklifi kadın işsizliğine, güvencesizliğine bir çözüm
getiriyor mu? Getirmiyor. Gelin, bütçeden bakım ekonomisi için pay
ayıralım. dedik ama ona da Hayır. dediniz. Her mahalleye,
her iş yerine kreş açalım, bakım merkezleri açalım;
kadın istihdamını büyütelim. dedik, buna da Hayır.
dediniz. Tarım işçilerine, ev işçilerine, ev eksenli çalışan
kadın emekçilere sosyal güvence verelim; ev kadınlarını, ev
emekçisi kadınları emekli yapalım. dedik, ona da Hayır.
dediniz.
Bir kez daha söylüyoruz: Bu boş torbaları
bırakın, gelin, bahsettiğimiz bu gerçek çözümlere
odaklanalım; gelin, gıda krizine çözüm üretmek için kanun
yapalım; gelin, güvenceli tarım emeği yasası
çıkaralım, boş kalan bütün tarım arazilerinin ekilmesi için
çaba harcayalım, hem işsizliği hem de gıda enflasyonunu
ortadan kaldıracak çözümler üretelim; gıda krizi kapıda, buna
çözüm üretelim; tarım emekçilerini, kırsal faaliyeti güçlendirelim,
satın alma garantili tarımsal üretim modelleri üzerine
çalışalım. Tabii, bu çözüm önerilerine en büyük engel
sizlersiniz, o yüzden sizlerle bu konuları tartışamıyoruz,
bunu halkımız da görüyor. Yaşanacak bir ülkeyi bizler
kuracağız diyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Evet, şimdi okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Altıntaş
Konya
Adana
Ankara
Hayrettin
Nuhoğlu Yasin
Öztürk İmam Hüseyin
Filiz
İstanbul
Denizli
Gaziantep
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla
Konya
Antalya
Erkan
Aydın Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun
Bursa
Edirne
Tekirdağ
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Ayhan Altıntaş'ın.
Sayın Altıntaş, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair torba
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İktidar kontrol altına
alamadığı her şeyi kötüleme yoluna gidiyor Anayasa
Mahkemesi işine gelmeyen bir karar aldı mı hemen
başlıyor kötülemeye. Zamanında başörtüsüyle ilgili
kararını yere göğe sığdıramadığı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şimdi kötü oldu.
Bağımsız olması yasal zorunluluk olan Merkez Bankası
bile faiz yükseltirse hemen kötü oluyor. Kısaca, iktidarın bu
tavrı, yetişemediği üzüme koruk demek gibi. Şimdi de
gençlerin çok rağbet ettiği sosyal medyayı kötülemek
peşinde. Neden? Çünkü kontrol edemiyor. Radyo, televizyon ve basın
hemen hemen tam kontrol altında ama sosyal medya amorf bir yapıda
olduğu için kontrol edilmesi çok zor. İktidar bu konuda yalnız
değil, Rusya ve Çin gibi ülkeler de aynı durumda. Sosyal medyayı
kontrol edebilmek için kendi kontrollerine alabildikleri
yazılımları geliştiriyorlar.
Tabii, en tercih edileni, sosyal medya
firmalarını kendilerine tabi kılmak, bunu da yüksek para
cezaları ve erişim engelleriyle tehdit ederek yapmaya
çalışıyorlar ama asıl amaçları sosyal medyada
istemedikleri bilgilerin yayılmaması, sadece ve sadece istedikleri
bilgilerin yayılması, velev ki yanlış olsa bile.
Bunları yaparken de kısmen haklı gerekçelerle işe
başlıyorlar; kişisel verilerin kullanılması, ailenin
korunması, çocuk istismarının önlenmesi, kişilik
haklarına tecavüz gibi. Sosyal medya firmaları da tamamen masum
değil, kendi değer yargılarıyla karar veriyorlar. Trumpın
tweetlerini yanıltıcı diye sildikleri gibi, şimdi de Ukrayna
savaşı yüzünden Rusların paylaşımlarını
engelliyorlar ama bu gibi istisnai durumlara bakarak vatandaşın
iletişim özgürlüğünü engellemek ne kadar doğru?
Konuştuğumuz madde 5651 sayılı
Yasadaki yasakların yaptırım gücünü artırmak için
konulmuş görünüyor. Sosyal medya şirketlerinin temsilcilik
açmasını ve T.C. yasalarına uymasını istemek çok
normal ama bununla kalmayıp yüksek cezalarla tehdit ederken
Anayasanın 22nci maddesinin vatandaşlara verdiği haberleşme
hürriyeti hakkını da gözetmek gerekmiyor mu? Konuştuğumuz
1inci madde ne diyor? Eğer temsilcilik açmayan bir sosyal medya
firmasına reklam verirsen bu reklam giderini vergi beyanında indirim
olarak gösteremezsin. diyor. Arkadaşlar, iki ayrı konuyu birbirine
karıştıran bir madde olmuş; reklam vermek ticari bir
iş, temsilcilik açma konusu ise tamamen idari bir tasarruf. Bu ikisini
karıştırıp ticari amaçlarla reklam vermenin
koşullarını reklamı alan sosyal medya şirketinin
Türkiye'de temsilcilik açıp açmamasına bağlıyor. Tahmin
ediyoruz ki iktidar partisi 5651 sayılı Kanundaki düzenlemelerin
yaptırım gücünü yeterli görmemiş ki tüm şirketler üzerinden
sosyal medyada reklam konusunda baskı kurmak istemektedir. Eğer
öyleyse, bu yaklaşımı serbest piyasa ekonomisinin temel fikrine
aykırı bulduğumu belirtmek istiyorum. Kanun teklifinin Komisyon
görüşmelerinde hazır bulunan Gelir İdaresi Başkan
Yardımcısı, temsilcilik açması gereken sosyal ağlardan
hepsinin temsilcilik açtığını belirtmiştir. Madem
hâlihazırda hepsi bu şartı sağlıyor, reklam
yasağı alan herhangi bir sosyal ağ yok, o zaman neden böyle bir
düzenleme yapılıyor diye merak ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz bu tür kanun
tekliflerinin altındaki gerçek nedeni arıyoruz çünkü net
değilsiniz, açık değilsiniz; neyi neden
yaptığınızı anlayamıyoruz, tahmin yürütmemiz
gerekiyor. Bu nedenle, sosyal medya mecralarını baskılamak
maksatlı girişimler olmaması, sansür uygulaması hâline
gelmemesi için 1inci maddeye karşı olduğumuzu belirtiyor,
şirketlerin ödeyeceği vergileri siyasi emellerinize ulaşmakta
bir araç olarak kullanmamanızı diliyor; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Erkan Aydının.
Sayın Aydın, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifinin genel gerekçesinde bir
giriş yapmışsınız, Yurttaşların yaşadığı
sıkıntıları kolaylaştırmak, ödeme
kolaylığı sağlamak, kamu kurum ve
kuruluşlarının da ihtiyacı olduğu düzenlemeleri yapmak
için bu kanun teklifini getirdik. demişsiniz.
Baktığımızda, içinde bizim de gerçekten
desteklediğimiz maddeler var. Örneğin, muhtar
maaşlarının en az asgari ücret düzeyine getirilmesi. Yeter mi?
Yetmez. 2015 Seçim Beyannamemizden beri bunu her yerde söylüyoruz; parti
programımızda var, Genel Başkanımız söylüyor, bizler
söylüyoruz. Muhtarlarımız bu ekonomik şartlar altında
asgari ücretten çok daha fazlasını hak ediyorlar ama biz şunu
biliyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olmadan vaatleri hayata geçen
dünyadaki tek parti. Sağ olun, biz söylüyoruz, siz yapıyorsunuz. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yine, tarımla uğraşan çiftçilerin
borçlarının yapılandırılması faizlerin
silinmesiyle ilgili. Yeter mi? Yetmez. Biz ne diyoruz? Alacakları var 200
milyarın üzerinde, bu borcun hepsini kaldıracağız diyoruz.
Çünkü ekip biçen, çiftçilik yapabilen çiftçimiz siz devam ederseniz neredeyse
kalmayacak. Bunu da yetersiz ama olması gereken bir kanun olarak
görüyoruz.
Enflasyon dün açıklandı, yüzde 61; ENAGa
göre yüzde 142, sokağa çıktığınızda ise daha
felaket. Ancak, durum böyleyken, Dünya Sefalet Endeksinde Arjantini geçerek
-ki bir utanç tablosudur- 1inci sıraya yerleşen Türkiye; maalesef bu
tablo hepimizin boynunu büküyor ama Cumhurbaşkanı ne diyor: Türkiye
ekonomide tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Şimdi,
sayın iktidar milletvekillerine söylüyorum -sanırım bugün saraya
gideceksiniz- Sayın Cumhurbaşkanını bir çarşıya
pazara götürün; gerçekten ekonomide en iyi dönemi mi yaşıyoruz yoksa
millet kuru soğana mı muhtaç, kendi gözleriyle görsün.
Anladığım kadarıyla, etrafı yanlış bilgi
veriyor. Bakın, şöyle göstereyim; boş dürüm. Boş dürüm ve
ayran 10 lira; sokakta bunlar. Yine, boş tost satılıyor,
boş, eskiden hani sucuklu, kaşarlı karışık olurdu
ya
Boş tost, ekmek; bunlar satılıyor, vatandaşı buna
muhtaç ettiniz.
Yine, bakalım şimdi, gerçekten Türkiye'de
ekonomi en güzel dönemini mi yaşıyor yoksa ne olduğu belli
olmayan ekonomi politikalarıyla, liyakatten inanılmaz yoksun
kadrolarıyla; hiçbir dayanışma, istişare mekanizması
çalışmayan sisteminizle ülke nereye gitmiş. Barış
Manço'nun Domates, biber, patlıcan. diye çok güzel bir şarkısı
vardı. Şimdi alalım buradan, bakalım. Şu, domates,
bakın, elimde gösteriyorum, sizler de bakın. Biraz önce Meclisin
hemen bahçesinden satın aldık, tek bir domates. Kaç para? Fişi
burada, hemen okuyayım ben size. Salkım domates, tanesi 4 lira 76
kuruş. Geçen yıl aynı parayla 1 kilo alıyordunuz, AKP'den
önce 20 kilo alıyordunuz aynı parayla. Ekonomide uçuyormuşuz(!)
Gelelim -domates, biber, patlıcan dedik-
bibere, tek bir biber, kıl biber, arkadaşlar, kilosu 80 lira;
altınla yarışıyor, 80 lira, 80. Peki, tanesi kaç para?
Hemen bakalım.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) İlk defa duyuyorum.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bak, ilk defa duyuyor.
Sayın Vekil, sizi şöyle bir çarşıya pazara davet ediyoruz,
ilk defa duymayın; halkı bir gezin, görün. Tanesi 3 lira 22
kuruş, işte, kıl biber.
ŞAHİN TİN (Denizli) Kıl biberi
diyoruz.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ben
bırakacağım size.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Onlar
anlamaz, anlamaz.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bakın, sokaktan ve
pazardan uzaksınız. Ne kadarmış?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
ERKAN AYDIN (Devamla) Kilosu 80 lira, tanesi 3
lira 22 kuruş. Gelelim patlıcana -Barış Mançoya Allah
rahmet eylesin, o şarkılarla büyüdük biz- bakın, tek
patlıcan, hemen bakıyoruz, kaç para? 5 lira 74 kuruş, tanesi!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Tanesi, tanesi!
ERKAN AYDIN (Devamla) Arkadaşlar, geçen
yıl kilosunu alıyordunuz, AKPden önceyse aynı paraya 20 kilo
patlıcan alıyordunuz, 20! Az utanın, azıcık
utanın be! (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) 1 kasa
patlıcan alınıyordu, 1 kasa, 1 kasa patlıcan.
ERKAN AYDIN (Devamla) Evet, turpun büyüğü
heybede, marul. Bakın, şu gördüğünüz marul, tek bir adet marul
23 lira, 23!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Efendim, toparlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın, yani uzatma
vereceğim de Bunu Meclisten aldım. dediniz, nereden
aldınız?
ERKAN AYDIN (Devamla) Meclisin kapısında
hemen, karşıda, Güvenlik Caddesinden.
BAŞKAN Ha, karşıdan,
çıkıştan; tamam.
Buyurun.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bakın, şu gördüğünüz
marulun -aklımızda 10 kuruş, 50 kuruş kalmış-
tanesi 23 lira, beyefendiler!
AHMET SALİH DAL (Kilis) Yani siz gelseniz ne
yapacaksınız?
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Doğru, para
ediyor işte.
ERKAN AYDIN (Devamla) Biz gelirsek bunu 1 lira
yapacağız tekrar, 1 lira yapacağız.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Sen ne
yapacaksın? Nasıl yapacaksın, de bana onu.
ERKAN AYDIN (Devamla) İşte, onun formülü
bizde, formül bizde.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Onlar anlamaz,
anlamaz onlar.
ERKAN AYDIN (Devamla) Siz oradan
çıkmışsınız, Türkiye, ekonomi tarihinin en güzel
dönemini yaşıyor. diyorsunuz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Çarşıya
çıkmıyorlar, çarşıya.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Marsta yaşıyor, Marsta!
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Kapının önüne çıkın bir!
ERKAN AYDIN (Devamla) Arkadaşlar, gidin biraz
sokak gezin, çarşı pazar gezin, halkın arasına
karışın da görün; saray iftarları kurtarmaz sizi! Sarayda
iftarlara gitmeyin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Onlar
Marsta yaşıyor, Marsta!
AHMET SALİH DAL (Kilis) Her gün
çarşı pazardayız, sen rahat ol.
ERKAN AYDIN (Devamla) Gelin, belediyelerin
iftarı için iki saat önce sokakta sıraya giren
vatandaşların hâlini görün, bedava çorba içebilmek için iki saat önceden
sıraya giren vatandaşı dinleyin, sarayı dinlemeyin. Diyoruz
ki: Her şeyin bir sonu var, bu zulmün de bu
pahalılığın da bu liyakatsiz yönetimin de sonu geliyor.
Geliyor gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Arkadaşlar, lütfen, ellerinizi oylamalarda
zoraki kaldırmayın, saymakta zorlanıyorum. Lütfen...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sanırım AKPye söylüyorsunuz Başkanım.
BAŞKAN Evet, 2nci madde üzerinde 2si
aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aylin
Cesur Yasin
Öztürk İmam Hüseyin
Filiz
Isparta Denizli Gaziantep
Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
İstanbul Adana Konya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
İlhami
Özcan Aygun Cavit
Arı Okan
Gaytancıoğlu
Tekirdağ Antalya Edirne
Murat
Emir Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener
Ankara Muğla Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Aylin Cesurun.
Sayın Cesur, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son torbada 2nci maddeden hekimler çıktı
yine. Sözleşmeli hekimlerin gelirlerinin serbest meslek geliri olarak
vergilendirilmesini teklif ediyorsunuz, özel hastanelerin menfaatini koruyan
bir düzeni kanuni güvence altına alıyorsunuz aslında.
Sağlık Bakanımız özel hastane işletmecisi, ya,
olabilir, diyebilir ki: İşte, bunu yapacağım.
Çıkıp da bunu hekimler üzerinden, hekimlere bir iyilik
yapıyormuş gibi göstermenizi anlamıyoruz değerli
arkadaşlar. Yani çıkın, Özel hastane sahipleri de vatan
evladı onlar için bir düzenleme yapıyoruz. deyin; doğrusu bu.
Özel hastanelere vergide indirim, hekimlere de yeni bir bindirim demek
aslında bu. Hadi kısaca bunun özeti bu. Hekimlerin asıl
sorunları duruyor; siz, elbise yok, düğme seçmeye
başlamışsınız, düğme dikiyorsunuz.
Sağlık çalışanlarının
tümünü geçim derdine düşürdünüz, ülkeden kaçıyorlar. Birinci en önemli
nokta bu hekimlerle alakalı.
Geçim derdi demişken vatandaşın derdi
geçim, sizinki seçim. Geçen hafta bir kanun geçirdiniz. Bu, aslında
cumhuriyet tarihimiz boyunca demokrasi adı altında demokrasiye
vurulan neşterler serisinde en önde yer alacak yasalardan bir tanesidir.
Şöyle oluyor: Siz bedeniniz küçüldükçe kendinize uygun hâle getiriyorsunuz
kanunları ama terziler çok iyi bilir; yamalı kumaş dikiş
tutmaz değerli arkadaşlar. Ve güvenin söküğü dikiş tutmaz
değerli arkadaşlar. Nereden mi biliyorum? Şimdi, geçen hafta
Ümraniye'deydik, koca bir ana cadde, cumartesi günü çalışıyoruz,
esnaf gezdik. Terk edilmiş gibiydi; in yok, cin yok sokaklarda,
dükkânların ışıkları kapatılmış,
ampuller söndürülmüş, ısıtıcılar
kapatılmış, esnaf karanlıkta oturuyor ve elektriğe,
doğal gaza, mazota, gıdaya, suya -ne varsa- gelen zamlarla beli
bükülmüş, tükenmiş artık âdeta esnaf; umutsuz, yüzler asık,
in yok, cin yok sokaklarda ve dükkânlarda. Bir dükkana girdik; 2 çocuklu bir
kadın esnaf; üst üste, kat kat giymişler, paltolar üstlerinde,
ışıklar kapalı. Dedim ki: Ne yapıyorsunuz? Vallahi,
çocuklar üşümesin diye -2 de çocuğu var- sürekli raflardan malzeme
götürttürüp getirttiriyorum ki ısınsınlar. dedi. Çok kötü.
Ve bir esnafa girdik. Tabelayı sökmüş,
dedi ki: 1 liram yok ki bu tabelaya vergi ödeyecek. Borç batak. Değerli
arkadaşlar, Ümraniye'de oluyor bu. Çok güçlü oy
aldığınız bir semtten bahsediyorum. Ve sanki
yanmış yıkılmış savaş sonrası gibiydi
ortam, öyle bir sessizlik ve yüzler de asık çünkü akşam olmuş,
bir kuruş girmemiş esnafın cebine. Dağ olmuş dertler,
dinledik, dinledik; geliyorum da oradan biliyorum. Ne diyordu 3 dükkândan 2
tanesi biliyor musunuz? Ben hiç sormadığım hâlde kime oy
vereceksiniz diye, oy konuşmadığım hâlde İktidara oy
verdim ama bize yalan söylemişler Vekilim. diyordu ve Hükûmet, yalan
hükûmeti olmuş değerli arkadaşlar; bunun altını
çiziyorum.
Bir başka örnek: Geçtiğimiz günlerde
Şarkikaraağaçımızın Kıyakdede köyündeydim,
kadınlarımızla bir evde oturduk, kadınlar çok dertli.
Günlük yevmiyeden, sezonda çilekten para kazanıyorlar, ceplerine ayda
ortalama 700-800 lira falan kalıyor. Eşleri eğer bulurlarsa
Beyşehirde saz kesmeye gidiyorlar ancak O da pek yok. diyorlar. Alsa da
oradan ne olacak? O da o kadar alsa 1.000-1.500 geçecek eline, geçinmek
imkânsız hâle gelmiş. Ama dediler ki: Bizi boş ver! Sen
şunlara yardım et. Kim onlar? dedim. Bir kadın,
kardeşim, genç bir kadın, gözümün içine bakıyordu, hiç
konuşmadan, sessiz sessiz. Benim evi görmeniz lazım, burada
anlatamam Vekilim. dedi, kalktık evine gittik ve bir merdivenin
altına -çamurlar içerisinde, gidene kadar dizlerimize kadar çamura
bulanarak gittik- 2 oda çıkarmışlar; içeride sular, çamurlar,
rutubetin içerisinde son derece sağlıksız şartlarda. Bir
tarafını mutfak yapmış, buzdolabı var, ocak var ama
tamtakır her şey ve orada yaşamaya çalışıyor bir
çocuğuyla. Bana dedi ki: Siz çare bulursunuz belki, devlet yok mu
artık? Bir tek ağzından bu çıkabildi. Kocası da dedi
ki: Çamurlandı üstün başın Vekilim ama biz buraya getirdik seni,
dolan oldu bizim hâlimiz. dedi. Dolan nedir biliyor musunuz değerli
arkadaşlar? Dolan asılsız, uydurma demek. Yani bu Hükûmet
artık bir dolan hükûmetidir değerli arkadaşlar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Son olarak, cumartesi günü Milastaydık.
Zeytinlik alanlarda maden aramanın önünü açan Maden Yönetmeliği
değişikliğinin ardından Akbelen Ormanında zeytin
ağaçları söküldü biliyorsunuz, onlara desteğe gitmiştik.
İki yüz elli yıllık zeytin ağaçları sökülmüş,
sonra geri dikilmiş ama cızcıpıldak, öyle işte,
lalettayin duruyor ama zeytin kadar güçlü kadınlarımız
vardı orada; aileleriyle gelmişler, 90 yaşında nineleriyle
gelmişler zeytinleri korumaya. Biz de onlara desteğe gittik
İYİ Parti olarak. Ranta kurban ettirmemek için kutsal
saydığımız ve gelir kaynakları olan zeytinden
aldıkları güçle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla)
bekliyorlar dimdik
orada zeytinlerini ve orada İkizköylüler diyorlar ki: Geçmişimizi,
geleceğimizi, zeytinlerimizi söktürmeyeceğiz ve ranta kurban
ettirmeyeceğiz. Zeytinimizi de topraklarımızı da talan
ettirmeyeceğiz. Evet, bu Hükûmet artık bir talan hükûmetidir
değerli arkadaşlar, cek cak hükûmeti olmaktan
çıkmış, hükûmet görülüyor ki artık yalan dolan ve talan
hükûmeti olmuş.
Size 3 ayrı yerden tablo verdim, 3ü de
birbirinden çok farklı değil. Barış da huzur da mutluluk da
bu milletin hakkı değerli arkadaşlar.
O zaman bizim son sözümüz de zeytinle olsun.
Tümünü seviyorum ağaçların ama en çok zeytini.
Dalıyla barışı, yağı
ile huzuru ve rengi ile mutluluğu anımsattığı için.
Ve milletimize sesleniyorum: Mutlu olmak sizin
hakkınız, yarınlar aydınlık ve güneşli,
kararıp kalmayın öyle, silkelenme zamanı baharla beraber. Ne
zeytinler sökülecek ne elektrikler sönecek ne ağaçlar kesilecek ne de
anneler ve evlatları bir lokma dahi yemeden yatmayacak ülkemizde.
BAŞKAN Sayın Cesur, teşekkür
ediyorum.
AYLİN CESUR (Devamla) Az kaldı diyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Murat Emirin.
Sayın Emir
(CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 2nci maddesi hekimlerle ilgili, özel
hastanede çalışan hekimlerle ilgili. Bir yenilik getiriyormuş
gibi görünmekle birlikte aslında durumu tespit ediyor, herhangi bir
yenilik getirmiyor ve hekimlerin içerisinde bulunduğu kaosu da görmezden
geliyor ve buradaki bu hukuki kargaşayı çözmeye dönük hiçbir yenilik
ve hiçbir uygulama söz konusu değil.
Değerli arkadaşlar, buna muvazaa desek
aslında muvazaa değil çünkü muvazaa kanunun arkasından
dolanmaktır. Siz diyorsunuz ki hekimlere ve özel hastane sahiplerine: Siz
bizim kanunlarımızın arkasından dolanın. Bakın,
hekimler özel hastanelerde
Hani Giderlerse gitsinler. diye
aşağıladığınız ve özel hastaneye mahkûm
ettiğiniz, açlık sınırının altında
yaşamaya mecbur ettiğiniz hekimler, bir şekilde özel sektörde çalışmak
için, ekmeklerini kazanmak için çalıştıklarında binbir
türlü güçlükle karşılaşıyorlar. Bir defa diyorsunuz ki:
Muayenehane kolunda iş yeri açacaksın. Buna bir yenilik getirmiyor
ve hekimler -şaşıracaksınız eğer dinlerseniz-
evlerini muayenehane gibi göstermek zorundalar. Çünkü bu yasa diyor ki size:
Serbest meslek erbabı sayılır. diyor. Nasıl
sayılacak, soruyorum. Bir hekim serbest meslek erbabı
sayılacaksa nasıl açacak iş yerini, nerede açacak? Hem de
Muayenehanesi olmayacak. diyorsunuz yani saçmalığa bakar
mısınız? Hekim gidecek, evini muayenehaneymiş gibi
gösterecek, oradan bir makbuz kesme yetkisi alacak ve serbest meslek makbuzu
kesecek ve biz de buna kanun diyeceğiz, uygulama diyeceğiz, usul
diyeceğiz; son derece yanlış.
Bakın, bu getirilen model hekimleri
esnaf-işçi arası bir modele sürüklemektir ve hekimlerin özlük haklarını
işverenler lehine yani özel hastane lehine azaltmaktır, onları
sömürmektir. Ve bunu da aslında özel hastaneler zinciri sahibi olan bir
Sağlık Bakanının yapmasından
şaşırmıyoruz ama sizlerin buna bu denli kayıtsız
kalmanızı doğrusu yadırgıyoruz. Burada vergi
kaybı var, kamunun SGK priminden kaynaklanan kayıpları var,
hekimlerin özlük haklarında olmaksızın
çalıştırılması var.
Bakın, normalde işin tanımı
yapılır. Hekim olsun, bir başkası olsun, diş hekimi
olsun, bir mühendis veya bir başka beyaz yakalı olsun, özel sektörde
iş sözleşmesi gereğince çalışır ve İş
Kanunu hükümlerine göre de hakları olur. Peki, hekimler niye serbest
meslek erbabı gibi çalışacaklar? Bunun bir gerekçesi olması
lazım. Niye? Çünkü siz özel hastane sahibinin sorumluluğunu azaltmak
istiyorsunuz, özel hastane sahibi vergi versin istemiyorsunuz, vergi mükellefi
olsun istemiyorsunuz. Özel hastane sahibi -Türkiye'deki yaygın uygulama
budur- diyor ki arkadaşlar: Ben seni
çalıştırırım ama senin hiçbir sorumluluğuna
katılmam. Seni işveren gibi çalıştırmam, sen serbest
meslek erbabı gibi çalışırsın. Vergi dairesine kendini
gider kendin anlatırsın, kendi makbuzunu kendin
çıkartırsın ve mesela iş kazası olduğunda hiçbir
hakkın olmaz çünkü ben seni çalıştıran görünmüyorum.
Bu kanunu niye yapıyoruz, niye yapıyoruz?
Özel hastane sahiplerini sorumluluktan kurtarmak için yapıyoruz. Mesela
bir malpraktis davası düşünün, hastanede bir tıbbi işlemden
sonra sorun çıkmış olsun. Peki, buradaki sorumluluk kime ait?
Bakın, buradaki sorumluluk da bir şekliyle, direkt demiyorum, bir
şekliyle yine hekimin sırtına yüklenmiş oluyor. Şimdi,
bizim yapmamız gereken ne? Bu saçmalığa son vermek. Yani bir
hekim şirket kurup vergilendirilebilir, serbest meslek makbuzu alıp
vergisini ödeyebilir veya iş sözleşmesi yapıp vergisini
verebilir ama gerçek ne? Aslında, burada, hekimler işçiler, iş
hukukuna tabi olmalılar, iş hukukunun getirdiği güvencelere
sahip olmalılar. Dolayısıyla burada yapılması gereken
budur. Şimdi, il sağlık müdürlüğü İş
sözleşmesi yaptın. diyor, Maliye Bakanlığı Bana
makbuz getir. diyor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Sen işçi değilsin. diyor. Yani böyle bir
saçmalığın, böyle bir kargaşanın içerisinde hekimler
çalışmak zorunda. Bunu düzeltmek yerine, bunu bir şekilde
halletmek yerine, bunu en geniş şekilde, hem hekimleri rahatlatacak
ama vergiyi de son kuruşuna kadar alacak şekilde, SGK primlerini son
kuruşuna kadar alacak şekilde düzenlemek yerine Biz
kafamızı kuma gömdük, siz de buna artık bundan sonra itiraz
etmeyin. yasasıdır bu ve bu yönüyle de son derece
sakıncalı, son derece yanlış ve mevcut,
karmakarışık, hekimlerin de hastaların da
haklarını ihlal eden, hekimlerin, hastaların haklarını
özel hastane sahiplerine peşkeş çeken uygulamanın
yasallaştırılmaya çalışılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT EMİR (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Ama bu bir yasa da değildir çünkü yasanın
da ne dediği çok açık ortada değil. Bu yönüyle, değerli
arkadaşlar, bu konuya mutlaka el atılması lazım.
Çalışan hekimlerin İş Kanunundan kaynaklanan -çünkü
iş yapıyorlar, iş sözleşmesi üzerinden
çalışıyorlar- haklarının da sağlanacağı
bir yasal düzenlemeye ihtiyaçları var.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Kemal Peköz
İzmir İstanbul
Adana
Mahmut Celadet Gaydalı Murat Çepni Zeynel
Özen
Bitlis İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Çepninin.
Sayın Çepni, buyurun.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, beton çöplüğüne dönüştürülen kentler, köyler, kasabalar, yok
edilen tarım alanları doğa, bizzat devlet eliyle bilinçli
şekilde açlıkla imtihana sokulan milyonlar ve milyonların
açlığıyla süper zenginleşen bir avuç saray çevresi,
bankalar ve şirketler. Evet, üzerinde konuşma
yaptığımız tablo, Türkiye gerçeği, böyle bir gerçek.
AKP bu anlamda tek değil, dünyada durum buna
benzer, Türkiye'de de uygulamalar dünyadaki uygulamalarının benzeri.
Türkiye'ye özgü olan ise bazı şeyler var, o da şu: Saray
koalisyonunun tüm bunları yerellik, millîlik, milliyetçilik ve
Müslümanlık örtüsü altında yapması bunlara özgüdür. Evet, bu da
hiç şaşırtıcı değil ve bizler, her fırsatta,
kim size sabah akşam vatan, millet, bayrak, din, iman edebiyatı yapıyorsa
hemen elinizi cebinize atın, cebinizi kontrol edin demeye devam
edeceğiz.
Evet, pandemi sürecinde görüldü ki muazzam
teknolojik gelişmelere, sermaye birikimine rağmen milyonlarca insan
hayatını kaybetti ve dünyada milyonlarca insan ölürken zenginlerin
sayısı arttı, aşı üreticileri dünyada zenginlik
sıralamasına girdiler ve kârlarına kâr katan şirketler
geriye kaldı.
Evet, AKP bu süreçte yürüttüğü bütün ekonomi
politikalarıyla birbirine bağlantılı bir talan, rant ve
soygun sistemi uyguluyor. Sağlık sistemi de bunlarla doğrudan
bağlantılı. AKP son dönemde şehir hastaneleri efsanesiyle
oyalıyor halkı. Artık sıralar ortadan kalkacak ve
sağlıklı koşullarda insanlar tedavi olacaklar. Oysa
gerçekler tümüyle farklı.
2022 bütçesinin yüzde 19u şehir hastanelerine
ayrıldı. Bu hastanelerin 2024e kadar şirketlere ödenecek kira
bedeliyle 59 tane benzer hastane yapılabiliyor. Talanın ve
rantın boyutuna bakın arkadaşlar. Yatak kapasitesinin
artırıldığı söylemi de son derece
tartışmalıdır. Eğer tüm ülkede yaygın bir biçimde
bu şehir hastanelerinde sözü geçen yatak kapasitesi
artırılamadığında ve bazı kentlerde buna
odaklanıldığında yine ortadaki eşitsizlik ortadan
kalkmayacak. Dolayısıyla bu kapasite artırımı meselesi
de son derece tartışmalıdır.
Sağlık emekçilerinin iş yükü
arttı, güvencesiz, taşeron çalışma arttı; AVM
görünümlü hastaneyle halkın gözü boyanmaya çalışıldı
tıpkı köprülerde, tünellerde, havalimanlarında olduğu gibi.
Kent merkezlerinde acilen ulaşılabilecek hastaneler
kapatıldı. Şehir dışında ulaşımının
başlı başlına bir zaman ve maliyet kaybı olduğu,
içinde kilometrelerce yol yürüyerek ancak tedavi olunabilen sağlık
kompleksleri, AVM görünümlü sağlık kompleksleri açıldı.
Peki, neden? Çünkü sadece ve sadece sarayın saltanat ekonomisinin
inşa etmesi amacıyla, paravan şirketler vasıtasıyla
sarayın kasalarının doldurulması amacıyla. Kim bu
şirketler? Herkes tanıyor. Bunlar 5li çete dediğimiz Rönesans
Holding, CCN Holding, Akfen Holding, Kıyı İnşaat gibi
şirketler, sadece bunlar. Tüm sağlık emekçileri bu kâr
odaklı sistemin kurbanı hâline getirildiler, özlük hakları
eridi, maaşları eridi; yetmedi, sistematik olarak şiddete maruz
bırakıldılar. Hekimlik mesleğinin tüm itibarı yerle
bir edildi. Buna bir de iktidarın sağlık emekçilerini hedef alan
açıklamaları ve uygulamaları eklenince hastaneler şiddetin
merkezi hâline getirilmiş oldu.
Peki, başta TTB olmak üzere sağlık
emekçileri, sendikaları hedef alındı. Bu, çok klasik elbette
bildiğimiz üzere. Boyun eğmeyen, sarayın halkla ilişkiler
bürosu gibi davranmayan, çalışmayan kim varsa hedef hâline getirildi.
Savaş, halk sağlığı meselesidir. diyen doktorlar
yargılandı bu coğrafyada. Erdoğan, önce Giderlerse
gitsinler. dedi, sonra geri vites yaptı fakat yine en son
yaptığı düzenlemelerle verdiği sözleri yerine
getirmemiş oldular.
Peki, bu yasal düzenlemeyle ne yapılmaya
çalışılıyor? Hekimler böylece bir esnafa
dönüştürülüyorlar, hastaneler ticarethane hâline getirildi,
sağlık emekçileri de bunun aracı zaten yapılmıştı.
Şimdi ise bir anlamda hastane sahipleri aradan çıkıyor,
hekimleri taşeron olarak hastayla karşı karşıya
getirmeye çalışıyorlar. Ne kadar para, o kadar hizmet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Hekimler İş
Kanunu'na göre kamu çalışanı statüsündeyken bu düzenlemeyle
fatura kesen esnaf pozisyonuna sokuluyorlar. Evet, TTB eylemler yaptı,
sağlık emekçileri eylemler yaptı. Biz, buradan, direnen
sağlık emekçilerini selamlıyoruz. Yapacaklarımız çok
net, halk için, sağlık için, doğa sağlığı
için politikalar üreteceğiz. Sağlığı da ekonomiyi de
eğitimi de halkçı ve doğadan yana düzenleyeceğiz. TTBnin
yaptığı eylemler bu anlamda yol açıcıdır, boyun
eğmiyorlar, Buradayız, siz gidin, sizi göndereceğiz. diyorlar.
Peki, değerli arkadaşlar ve değerli
halkımız, devamında şunları yapacağız: 8
Mart meydanlarını doldurduğumuz gibi, Nevroz
meydanlarını doldurduğumuz gibi, 1 Mayıs
meydanlarını dolduracağımız gibi doğadan,
halktan, emekten yana, halklarımızın özgürlüğünden yana bir
ülkeyi mutlaka kuracağız. Bunun için yan yana geleceğiz,
gücümüzü birleştireceğiz; bu zulüm, rant ve talan
iktidarını mutlaka yıkacağız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 3- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına usul ve
esasları belirlemeye ifadesinden sonra gelmek üzere , vergi dairesince
bu Kanun ile diğer Kanunlar kapsamında yapılan işlemlerde
elektronik imza, mühür veya onay kullandırmaya, vergi daireleri
tarafından düzenlenen ve vergi dairesince imzalanması gereken
belgelerin Gelir İdaresi Başkanlığınca elektronik ortamda
imzalanmasına, mühürlenmesine veya onaylanmasına izin vermeye,
elektronik imza, mühür veya onayın kullanım usul ve
esaslarını düzenlemeye ibaresi ile fıkraya
aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.
"Vergi daireleri tarafından düzenlenen ve
imzalanması gereken belgelerin, Gelir İdaresi
Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanması,
mühürlenmesi veya onaylanması durumunda belgeler vergi dairesi
tarafından imzalanmış, mühürlenmiş veya
onaylanmış sayılır."
Cavit
Arı Okan
Gaytancıoğlu Özgür
Ceylan
Antalya
Edirne
Çanakkale
Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun Abdüllatif
Şener
Muğla Tekirdağ
Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özgür Ceylanın.
Sayın Ceylan, buyurun. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz aldığım 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi, aslında biraz da geç
kalınan bir düzenlemeyi içermekte. Her şeyin dijitalleştiği
günümüzde vergi dairelerinde yapılan kurum içi yazışmaların
dijital ortamda gerçekleştirilebilmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığına
yetki verilmektedir. Vergi mükelleflerinin de şifreyle değil de
elektronik imzayla dilekçe gönderebilmesi maddeye eklenebilirdi. Ayrıca,
vergi sistemimizin yükünü çeken serbest muhasebeci ve mali müşavir
meslektaşlarıma ara buluculuk hakkının tanınması
ve talepleri olan muhasebe ücretlerindeki KDVnin yüzde 1e indirilmesi,
düşürülmesi de bu kanun teklifiyle karşılanabilirdi ama genel
anlamda maddeyle ilgili bir çekincemiz bulunmamaktadır. Ancak ülkenin
içinde bulunduğu ekonomik durum konusunda çok ciddi çekincelerimiz bulunmaktadır.
Çok da eskiye gitmeye gerek yok, son iki yılda
yaşadıklarımıza bakalım. AKPnin yıllardır
uyguladığı yanlış politikalar neticesinde üretemeyen,
yüksek faiz ödeyen, dışa bağımlı, bütün önemli
varlıkları satılmış bir ülke durumuna gelmiş
Türkiye. 2019 yerel seçimlerinde başarısız olan iktidar panik
içerisinde. Ucube tek adam sistemi doğru kararların
alınmasını, yanlışların dile getirilmesini
engelledikçe sorunlar daha da büyümekte. Enflasyonun yükselmesi bir türlü engellenememekte.
İşsizlik almış başını gitmiş, yoksulluk
her yerde kendini hissettirmekte. Ekonomist Cumhurbaşkanı
bakanları bir bir affediyor ama nafile, bir türlü dikiş tutmuyor
çünkü aslında sorun kendinde. (CHP sıralarından
alkışlar) Muhafazakâr seçmene şirin gözükmek için faiz
artırımına karşı çıkıyor Cumhurbaşkanı
görüntüde ama bir yandan da Türkiyenin tarihinin en yüksek faiz ödemelerini
yapıyor gerçekte. (CHP sıralarından alkışlar)
Sıkışıklık arttıkça
aklına müthiş bir şey geliyor Cumhurbaşkanının
Neden ben de kendime göre bir ekonomi modeli oluşturmayayım? diye.
Böyle mucize bir planın vardı da yirmi yıldır neden
uygulamadın? diye nasıl olsa kimse soramaz. diye düşünüyor.
Tarih 30 Kasım 2021, katıldığı bir televizyon
programında iktisatçıları şaşırtan tarihî
tespitini yapıyor Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faizi şu anda
düşürüyoruz, enflasyonun da düştüğünü inşallah hep beraber
göreceğiz. diye. TL dolar karşısında yüzde 7 değer
kaybediyor ve tarihî açıklamayla dolar rekor üstüne rekor kırıyor.
Zaman geçiyor, hiçbir şey değişmiyor, hatta ekonomi daha da
kötüye gidiyor. Düşünüyor Cumhurbaşkanı, Ortaya bir şey
attık, bunun içini de doldurmak lazım. diyor. Tarih 8 Aralık
2021, iki buçuk saat süren Kabine toplantısının ardından
basının karşısına çıkıyor ve yeni ekonomik
modeli anlatıyor İhracatla büyüme, yatırım, istihdam
üretim modelimizin temeli. diye. Muhalefete çatıyor Ekonomide
yaşanan değişimi sinsilikle mecrasından çarpıtmaya
çalışıyorlar. Bu zihniyet, yüksek faizle ekonomiyi soğutmak,
küçültmek ve dolayısıyla istihdamı azaltmak istiyor. diyor.
İyi ki muhalefet var; sanki yirmi yıldır ülkeyi muhalefet
yönetiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Yeni ekonomik model yandaşlar arasında
büyük bir coşkuyla karşılanıyor ama halk bir türlü
kavrayamıyor. Bu mucize ekonomik modele, dış güçlerin her türlü
oyununu bozan iktidara rağmen enflasyon neden düşmüyor? Bakın,
mucize ekonomik modelin açıklandığı kasımda
yıllık enflasyon yüzde 21 iken martta yüzde 61e yükseldi TÜİKe
rağmen. İşsizlik oranları kasımda yüzde 11,2 iken
şubatta yüzde 13,4e, düşmesi gereken cari açık kasımda
2,68 milyar dolar iken şubatta 8 milyar dolara yükselmiştir. Yani
sözün kısası, yeni ekonomik model çökmüştür.
Türkiyenin sorunları, evlere şenlik
Maliye Bakanının gözlerine bakmakla, sıkıştıkça
yeni ekonomik modeller uydurmakla çözülmüyor değerli arkadaşlar.
Asgari ücretin 4.250 lira olduğu ülkemizde açlık
sınırı 4.928 liraya, yoksulluk sınırı 16.562
liraya yükselmişken sizler bu milletin hafızasında, batmamaya
çalışan esnafı stokçulukla suçlayan, gübreye yüzde 300 zam
yaparak çiftçiyi bitiren, mazot kuyruklarını, Halk Ekmek
kuyruklarını ve ucuz et kuyruklarını yaşatan ve
kuyruklar bitsin diye zam yaptığını itiraf eden bir iktidar
olarak yer alacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Bir dakika daha müsaade
eder misiniz?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Artık, bu ülkeye
yapacağınız en büyük iyilik, yeni ekonomik modeller uydurmak
değil bir an önce milletimizin önüne sandığı getirmektir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Fahrettin Yokuş Dursun
Ataş
Adana Konya Kayseri
Hayrettin Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Dursun Ataşın.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bu ucube
Cumhurbaşkanlığı sisteminde artık olağan hâle
gelen bir torba yasayla daha karşı karşıyayız. Teklif,
tam 17 farklı kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik
öngörmesine rağmen tam olarak tartışılmadan, muhalefetin
görüşleri hiç dikkate alınmadan Genel Kurula getirilmiştir. AKP,
bu yasama kurnazlığıyla Gazi Meclisimizin itibarını
zedelemekte, millet iradesini hiçe saymaktadır.
Kanun teklifinin görüşülen maddesi, vergi
daireleri tarafından düzenlenen ve vergi dairelerince imzalanması
gereken belgelerin bu daireler adına Gelir İdaresi
Başkanlığınca elektronik ortamda imzalanması,
mühürlenmesi veya onaylanmasını düzenlemektedir. Söz konusu kanun
teklifi, AKPnin Türkiye'nin mevcut ekonomik durumundan ne kadar kopmuş
olduğunu göstermektedir. Vatandaş yaşanan derin ekonomik krizin
altında ezilirken AKP ise vatandaşın acil ve asıl sorunlarına
çözüm bulmak yerine Nasıl yeni vergiler ekleriz ve bu vergileri
nasıl daha kolay tahsil ederiz? Vatandaşın cebinden
aldığımızı nasıl yandaşa
aktarırız? derdindedir. Bugün, emeğiyle geçimini sağlamaya
çalışan her vatandaş Cumhur İttifakı koalisyonunun
yarattığı enflasyon canavarıyla mücadele etmektedir.
Değerli milletvekilleri, TÜİK
geçtiğimiz günlerde mart ayı enflasyon rakamlarını
açıkladı. TÜİKin ayarladığı enflasyon bile son
yirmi yılın zirvesine çıkarak mart ayında yüzde 5,46
artışla yüzde 61,14e ulaşmıştır. Enflasyon
Araştırma Grubu (ENAG)a göre ise enflasyon mart ayında yüzde
11,93 artışla yüzde 142,63e yükselmiştir yani ülkemiz
aslında kırk yıldır görmediği bir enflasyonla
karşı karşıyadır. Bu enflasyonu yaratanlar saray
yaşamını sürerken bedelini vatandaş ödemektedir.
İktidarın ülkemizi göz göre göre
sürüklediği ekonomik kriz toplumsal bunalıma da neden
olmaktadır. Bugün, iktidarın yandaşları hariç, ülkemizde
her evde hayat pahalılığı konuşulmakta, ay sonunu nasıl
getireceğinin hesabı yapılmakta, işsiz çocuğunun
geleceği düşünülmektedir. Bu tablonun sorumluları
şatafatlı ve lüks yaşamlarına devam ederken temel
ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çeken vatandaş,
bu ihtiyaçlarını bankalardan yüksek faizli kredi çekerek veya kredi
kartıyla karşılamaya çalışmaktadır.
Bankalararası Kart Merkezinin verilerine göre,
ocak ayında kredi kartı sayısı bir önceki yıla göre
yüzde 13 oranında artmıştır, kullanımda olan kredi
kartı sayısı ocak ayı itibarıyla 86 milyon 209 bine
ulaşmıştır. Son bir yılda bireysel kredi kullanan
kişi sayısı 1,3 milyon kişi artarak 35,6 milyon kişi
olmuştur. Türkiyedeki bireysel kredi borcu olanların ortalama borcu
30 bin liraya çıkmıştır. Bu verilere göre, son on
yılda vatandaşın bankalara borcu tam yüzde 361 oranında
artmıştır.
Değerli milletvekilleri, Ulusal Yargı
Ağı üzerinden alınan verilere göre, yılbaşından
bu yana yani sadece üç ayda icra ve iflas dairelerine toplam 2 milyon 657 bin
yeni dosya gelmiştir. Yeni gelen dosyaların sayısı geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 28,4 oranında
artmıştır. Sadece vatandaşlar değil, iş
insanları da zor durumdadır. KOBİlerin kredi borçları,
şubatta, bir önceki aya göre 32 milyar lira artarak 1 trilyon 174 milyar
liraya yükselmiştir. 287 bin KOBİ, kredi borcunu zamanında
ödeyemediği için takibe düşmüştür.
Sonuç olarak, ülkemiz tarihte görülmemiş bir
ekonomik felakete hızla sürüklenirken borcunu borçla kapatmaya, geçimini
kredilerle sağlamaya çalışan vatandaş bireysel iflas
dalgasıyla karşı karşıya gelmiştir. İktidar
böyle kanun teklifleriyle krizin üstünü kapatmak istese de acil önlemler
alınmazsa ülkeyi ve vatandaşı çok daha kötü günler beklemektedir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı İstanbul İstanbul Bitlis Serpil Kemalbay Pekgözegü Kemal Peköz
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüda Kayanın.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bizleri
izleyen değerli tüm halkımızı ve cezaevlerinde özgürlük ve
adalet direnişçisi tüm dostlarımızı da sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 3üncü maddesi hakkında söz aldım, bunu özellikle
belirtiyorum. AKP ilk iktidar döneminde sadece 2 torba yasa getirmişti.
Her iktidar döneminde baktı ki işlerine geliyor bu durum, torba
yasalar artarak devam etti; 2007-2011 yılları arasında 11,
2011-2015 yılları arasında 21 torba yasa tasarısı
getirildi ve 2015-2018 ve sonrasında ise torba kanunlar rekor kırmaya
devam etti. Ülkemizi torba yasalarla yönetmeye çalışıyorsunuz;
aslında bu bir dil alışkanlığı, yönetme gibi bir
derdiniz yok. Her şeyi torbaya koyup yağma ediyorsunuz, etmeye devam
ediyorsunuz; ülkemizi de torbaya doldurup talan ettiniz, etmeye de devam
ediyorsunuz.
Hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi
demişsiniz yasanın adına. Bunu dinleyen, duyan da 83 milyonun
hakkı olan hazineye ait malların halkın yararına
üretilmesi, üretime katılması, değerlendirici projeler
oluşturulması sanacak. Aynı neye benziyor? Zamların
adını fiyat ayarlamasına dönüştürdüğünüz gibi, bir
algı oyunu yaptığınız gibi, hazineye ait tüm
taşınmazları torbalara doldurup kaçırmanın
adını da düzenleme olarak ifade ediyorsunuz hazineye ait
varlıkların tamamını, artık elde ne kaldıysa
hepsini torbaya doldurup onları da yağma etmenin adına hazine
mallarını değerlendirme diyorsunuz.
Soyulmayan, yağma ve talan edilmeyen kurum
kalmadı; bunu sizler de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Yurdumuzun yer
altı ve yer üstü zenginlikleri namına madenler, tarihî eserler,
defineler, halkımızın gelmişinden, geçmişinden,
geleceğine ne varlığı, zenginliği varsa her şeyi
torbaya doldurup götürüyorsunuz. Bu yasa da yeni bir yağma ve talan
yasasıdır. Bu yağma yasalarıyla ülkemizin her bir
karışını delik deşik ettiniz, etmeye devam ediyorsunuz;
bütün Türkiye halkının, hepimizin tarihini, zenginliklerini,
geleceğimizi talan etmeye devam ediyorsunuz.
Yasanın kısmi bir adı da vergi
kanununda değişikliki içeriyor. Saraya bağlı ve iş
birlikçi patronlara, firmalara bol keseden vergi affı getiriyorsunuz,
borçlarını sıfırlıyorsunuz; bir AKP ve saray
geleneği oluşturdunuz. Ama yoksullara, halkımıza sıra
gelince icralar, yoksulluk, çaresizlik
Ve ellerinde kalan son ekmek
kırıntılarını da onların elinden kapmanın,
torbalara doldurup götürmenin telaşı içerisindesiniz. 300ün üstünde
vergi çeşidiyle insanlarımız haraca bağlandı.
Yetmiyor, devletin görevlileriyle halkımıza yollarda tuzaklar,
pusular kuruyorsunuz ve cezalar kesiyorsunuz. O kesilen cezalarla, akşam
evlerine götürecekleri 2 dilim ekmek parasını da kendi havuzunuza
dolduruyorsunuz.
Geçen hafta Nurtepe Pazarına gittim yani gayet
yoksulların, normal halkımızın oturduğu bir mahallenin
pazarı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜDA KAYA (Devamla) Üç beş saptan ibaret olan
tere, maydanoz demetleri 5 lira, 6 liraydı; biraz önce
arkadaşımız zaten gösterdi bazı fiyat örneklerini.
Halkımız 1 demet maydanoz alamıyor, AKP Genel Başkanı
ramazan arifesinde çıkmış, halkın aklıyla,
boğazıyla, geçimiyle, yoksulluğuyla dalga geçer gibi manda
yoğurdu tarifi veriyor, Medine hurması tarifi veriyor, Kastamonu
kestane balı tarifi veriyor. Bu halk, bu yoksul halk Medine
hurmasını nereden bulacak?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Her yerde
var ya.
HÜDA KAYA (Devamla) Medine dilencisinden beter
ettiniz halkı. Halkımız şu ramazan gününde Medine
dilencisinden daha kötü durumda ama siz kalkıyorsunuz, insanlara manda
yoğurdu tarifi veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) İnsanlar evine,
bebeğine süt alamıyor, 1 kilo süt alamıyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Oğlun nerde
çalışıyor, oğlun? Oğlundan bahset.
HÜDA KAYA (İstanbul) Terbiyesizlik yapma!
Hırsızlar!
EROL KAVUNCU (Çorum) Terbiyesiz sensin!
Hırsız senin babandır!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne biçim
konuşuyorsunuz ya!
EROL KAVUNCU (Çorum) Terbiyesiz!
HÜDA KAYA (İstanbul) Hepiniz
hırsızsınız!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde ikisi aynı mahiyette 3
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik
Konya Adana Mersin
Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ali
Mahir Başarır Süleyman
Girgin Cavit Arı
Mersin Muğla Antalya
Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Abdüllatif
Şener
Edirne Tekirdağ Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Behiç Çelik'in.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 322 sıra
sayılı torba Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesi üzerinde söz
aldım. Bu madde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359uncu
maddesinde birtakım değişiklikler getiriyor. Vergi, aynen
askerlik hizmeti gibi bir yükümlülüktür arkadaşlar. Anayasanın
73üncü maddesinde Vergi ödevi başlığıyla düzenleme
yapılmıştır. Madde diyor ki: Vergi yükünün adaletli ve
dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. Değerli arkadaşlar, bir halkın ulus hâline
gelmesinin ölçütü, mali yükümlülüklerini bilinçli olarak yerine getirmesidir.
Tarihte, biliyoruz ki biz Türkler diğer milletlere nazaran bu konuda da
oldukça mesafe katetmiş bulunuyoruz. Yalnız, ilkel, püriten toplum
yapılarından farkımız burada kendini gösteriyor.
Bildiğiniz gibi, 1853 Kırım Harbinden sonra
aşırı borçlanan Osmanlı Devleti, Batıdan ve Galata
bankerlerinden borç alınca giderek büyük bir batağa saplanmıştır.
Borcunu ödeyemeyince 1881 Muharrem Kararnamesiyle Düyun-ı Umumiye
İdaresini kurarak bu idareleri alacaklı devletlerin yetkililerine
devretmiştir. Yani arkadaşlar, devlet içinde ayrı bir mali
devlet oluşumu görüyoruz. Düyun-ı Umumiye demek, genel borç yönetimi
demektir. Daha sonra ne olmuş? Cumhuriyetle birlikte Düyun-ı Umumiye
İdaresi tasfiye edilmiş, Rejinin yetkileri de
lağvedilmiştir. Tüm yabancı imtiyazlar bir bir
millîleştirilmiştir. Böylece, vergi koyma ve toplama yetkisi Maliye
Bakanlığının uhdesinde Gelir İdaresine
bırakılmıştır yani Gelirler Genel Müdürlüğüne.
AKP ne yaptı arkadaşlar? Gelirler Genel Müdürlüğünü
kaldırdı ve Gelir İdaresi Başkanlığını
kurdu, bu da yetmedi Maliye Bakanlığı bünyesinde Borçlanma Genel
Müdürlüğü kuruldu. Değerli arkadaşlar,
teşkilatlanmanın bizi düşünceye sevk eden isimlerine bakar
mısınız, âdeta Düyun-ı Umumiyeyi
çağrıştırıyor. AKPnin doksan yıl sonra vergi
teşkilatlanmasında Türkiyeyi getirdiği nokta Düyun-ı
Umumiye olmuştur diyebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu da yetmiyor,
Anayasa hükmüne aykırı bir şekilde vergi yükünün adaletli ve
dengeli dağılımı asla gözetilmiyor. Zengine, yandaş
büyük mükelleflere yürü ya kulum, geniş halk kitlelerine canın
çıksın uygulamasından başka bir şey değil.
Böylece insanlar evine ekmek götüremez hâle düşüp büyük geçim
zorlukları içerisinde kıvranırken bir kararnameyle yandaş
mükelleflerin yüzlerce milyon TL tutan vergi borçları siliniyor
arkadaşlar. Bu; adalete, vicdana, ahlaka asla sığmaz.
Değerli arkadaşlar, devletin bütün
organlarını, milleti birbirine bağlayan bütün bağları
bir bir tahrip etme misyonu olabilir mi? Azıcık akıl etseniz
inanıyorum ki bunu yapmazsınız. Hiç mi akıl etmiyorsunuz?
Size tavsiyem, vergi yoluyla millete zulmetmekten vazgeçin. Biz Artagan
Projesiyle, Rüzgârgülü Projesiyle, İYİ Yaşam Gelir Modeliyle;
Eşitlenen, İstikrarlı, Kalkınan Türkiye
Çalıştaylarıyla ve yeni vergi politikalarımızla,
halkımızın omuzlarına binen yükü asgariye indirecek her
türlü etkinliğin içerisindeyiz. Kısacası, değerli
arkadaşlarım, iktidara hazırlanıyoruz.
Evet, teklifin 4üncü maddesine bakınca, bu
maddeyle vergi kaçakçılığı cezalarının üst
sınırlarında artışlar yapılmaktadır.
Ayrıca zincirleme suç kavramının vergi uygulamalarına
eklendiğini görüyoruz. Bunlar bir çelişkidir değerli
arkadaşlarım. Gerçi vergi aflarıyla tarihe kaydolmuş bir
iktidardan başka hiçbir şey beklenemez.
Teşekkür ediyorum, önergemizin kabulünü
diliyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ali Mahir Başarırın.
Sayın Başarır, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Genel Kurula gelen torba kanunun adı
Hazineye Ait Taşınmazların Değerlendirilmesi
Bakalım bu taşınmazlar ne kadar hakkaniyetli
değerlendiriliyor; kamu için, halk için ne kadar değerlendiriliyor.
Bu taşınmazlar, bakalım, kimlere veriliyor. Mesela, Bodrum
Gölköydeki Cennet Koyundan başlayalım; bakın, buradan
başlayalım. Burası 2013te Cengiz İnşaata
satılıyor. Danıştay bu satış işlemini iptal
ediyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı buna
rağmen satışın devamına karar veriyor. 2020de
Danıştay bir kez daha iptal ediyor. Devreye kim giriyor?
Cumhurbaşkanı ve Çevre Bakanlığı giriyor, diyor ki: Burayı
Cengiz İnşaata vereceğiz. Burayı doğal sit
alanından çıkartıyor, buraya konut ve otel yapılmasına
izin veriliyor. Bodrum Belediyesi bir kez daha dava açıyor ve bir kez daha
iptal ettiriyor. Bakın, 3 tane mahkeme kararına rağmen bugün
Cengiz İnşaat otel yapmaya başlıyor. Dünyadaki ünlü otel
şirketlerinden biriyle isim hakkında anlaşıyor. Şimdi,
bu yasanın ne anlamı var?
Biz bu şirketlere 5li çete dediğimiz
zaman kızıyorsunuz, beyefendi dava açıyor. Ne diyeceğiz
bunlara? Değerli arkadaşlar, bakın, Cengiz İnşaat
2002den bugüne kadar Türkiye'nin değişik yerlerinde 195 tane arazi almış;
Samsunda almış, İstanbulda almış, Muğlada
almış, almış, almış, almış. Böyle
ayrıcalıklı bir şirket daha var mı merak ediyorum ama
biz 5li çete dediğimiz zaman kızıyorsunuz. Bence
kızmakta da haklısınız çünkü bu 5 şirket, Cengiz
İnşaat sarayın silüeti, iz düşümü, sarayın şubesi
durumunda. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bir şeyi daha
merak ediyorum: Bu 5 şirket bize dava açmıyor, bu 5 şirket bize
bir şey söylemiyor; beyefendiye ne oluyor? Beyefendiye ne oluyor, merak
ediyorum. Neden 1 milyon liralık tazminat davası açıyor? Bu 5
şirketin bugüne kadar bize açtığı tek kuruşluk dava
yok, şirket avukatlarının bir ihtarnamesi yok; saraya ne oluyor,
saray neden dava açıyor, sarayın bu 5 şirketle nasıl bir
ilişkisi var, merak ediyorum, merak ediyorum.
Diğer bir durum, bakın, bu şirketler
Türkiye'nin her yerinde taşınmazlarımızı alıyor,
madenlerimizi alıyor, enerji şirketlerimizi alıyor, elektrik
ihalesini alıyor, köprü ihalesini alıyor, otoyol ihalesini
alıyor; dünyada en fazla ihale alan şirketler, bu 5 şirket.
Neden? Bununla da yetinmiyorsunuz, bunlara vergi ve sigorta
istisnasını veriyorsunuz. Bununla da yetinmiyorsunuz, bu
şirketler adına finans şirketlerinden milyarlarca dolarlık
krediler çekiyorsunuz. Ya, bu utanç verici bir manzara benim ülkem için ve bunu
konuştuğumuz zaman da en çok siz kızıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, yargı
kararlarını tanımıyorsunuz, insanlardan korkmuyorsunuz.
Bugün biz bu hazine arazilerinin değerlendirilmesinin neyini
konuşuyoruz? Çünkü ihaleye bu adamlar için çıkılıyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, TOKİnin Ankaradaki ihale
listesine her gün bakın; Türkiyenin topraklarını, kamunun
topraklarını, hazinenin topraklarını bu şirketlere,
yandaşlara veriyorsunuz. Neden? Neden? Başka şirket yok mu?
Diğer bir durum: Siz bu şirketlere yolcu
garantisi veriyorsunuz, uçuş garantisi veriyorsunuz, siz bu
şirketlere araç garantisi veriyorsunuz ama bir ramazan
ayındayız, bu halka refah garantisi, ekmek garantisi vermiyorsunuz.
(CHP sıralarından alkışlar) Siz bu halka maalesef ki adalet
garantisi vermiyorsunuz, bu 5 şirkete İngiliz mahkemelerinde dava
yetkisi veriyorsunuz, İngiliz mahkemelerini yetkili
kılıyorsunuz; bu utanç verici bir durum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bakın, artık herkes aklını
başına almak zorunda. Türkiye, 84 milyon bu şirketlere verilen
imtiyazları, bu şirketlere verilen garantileri
kaldıramıyor. 84 milyon çalışıyor,
yarattığınız bir avuç zengin bu paraları tüketiyor.
İnsanlara bakın lütfen, insanların hâline bakın lütfen,
daha bugün yine paylaştık; insanlar çöpten sebze topluyor, insanlar
bayat ekmek kuyruğunda, insanlar yağ kuyruğunda, insanlar benzin
kuyruğunda, her 2 aileden 1i işsiz, her 2 aileden 1i icrada. Bu,
utanç verici bir manzara. Artık bırakın bunları, sizin bu 5
şirketten başka bir kıbleniz yok mu? Halkın yüzüne, halka
doğru yüzünüzü dönün. Bir parça edep diyorum, ne kadar fayda eder bilmiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin dahil edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı
Serpil Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya
Bitlis İzmir İstanbul
Kemal Peköz Zeynel
Özen
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mahmut Celadet Gaydalının.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde partim
ve grubum adına söz almış bulunmaktayım, sizleri ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, söz konusu 4üncü
maddeyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununda bir düzenleme
yapılarak hapis cezasını öngören cezaların üst
sınırı artırılmaktadır. Yine, bu maddede etkin
pişmanlık hususuna da yer verilmiş durumdadır. Maddede yazılı
fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit
edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve
gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların
yarısı ve gecikme zammı, soruşturma evresinde ödenirse
verilecek cezaya yarı oranda, kovuşturma aşamasında ödenirse
üçte 1 oranında indirim yapılacağı düzenlenmektedir. Bu
maddelerin Plan ve Bütçe Komisyonunda değil de Adalet Komisyonunda
tartışılması daha anlamlı olacaktı fakat torba
yasa tekniği, nitelikli yasa yapma faaliyetlerinin önünde bir engel olarak
kalmaya devam ediyor. Bu usulü yanlış ve sakat bulduğumuzu ifade
etmek isterim.
Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinde yer alan
cezaların alt sınırları 16/6/2009 tarihinde
değiştirilerek bir yıllık süre on sekiz aya
yükseltilmişti. Yine, Komisyonda, Sayın Abdullah Güler bu madde kapsamında
70-80 bin dosyanın olduğunu dile getirdi. 2009 yılında
yapılan düzenlemeyle alt sınırı yükseltmeniz acaba evrakta
sahtecilik suçunun engellenmesinde ne kadar etkili oldu? Elinizde bununla
ilgili bir çalışma ya da analiz var mıdır? Yine, üst
sınırın beş veya sekiz yıla çıkarılması
bu tarz suçların işlenmesinde caydırıcı olabilecek
midir? Komisyonda bu maddeyle ilgili olarak üç yıl olan cezanın
beş yıla, beş yıl olan cezanın ise sekiz yıla
çıkartılmasıyla ilgili olarak faturaya göre ceza verileceği
yani fatura düşükse alt sınırdan, yüksekse üst
sınırdan ceza verileceği yönünde bir açıklama da
yapılmıştır. Bu düşünce yapısının
pratikte başarılı olabileceğini zannetmiyorum çünkü adalet
mekanizması büyük sorunlar içerisinde çalışmaktadır, o da
adalet mekanizmasında adaletin bulunmaması durumudur. Neden mi? Bu
ülkede, baklava çalarsan ister çocuk ol ister yetişkin, üst
sınırdan ceza alırsın fakat hazineyi soyarsan vatan
sevdalısı ilan edilirsin. Acaba, beşibiryerde müteahhitlere benzeri suçlardan ceza verebilecek bir
hâkim var mıdır? Bırakın hâkimi, soruşturma ya da
kovuşturma yapabilecek bir savcı yok. Adalet kavramı
hakkın teslimiyetini değil, yargının siyasi saikliğini
ifade ediyor. Güçlüyü koruyan, güçsüzü ezen bir yargı sistemi AKPnin bu
ülkeye en büyük armağanıdır. Suçu ya da evrakta sahteciliği
olağanlaştırmak gibi bir gayem tabii ki söz konusu değil
ama 5 bin lira vergi ödemekten imtina eden ile 500 milyon vergi borcu olan bir
şirketin aynı sıklette olması mümkün mü?
İşte soruyorum, eğer elinizde veriler
varsa bizleri lütfen aydınlatın: Bu suça tabi olan 70-80 bin dosyaya
konu vergi toplamı ne kadardır? 5li müteahhittin Hükûmetiniz
tarafından affedilen vergi borcu toplamı ne kadardır? Ortaya
çıkardığınız durumlar vergi kaybının önüne
geçecek de bu sermaye şirketlerine tanıdığınız imtiyaz
vergi kaybına yol açmıyor mu? Bitmek bilmeyen ihaleler, sonu gelmeyen
garantili ödemeler, yurt dışından alacakları kredilerde
dahi devletin bakanlığının garantör ilan edilmesi, vergi
ayrıcalığı imtiyazları ve buna benzer birçok usulle
ülkeyi soygun yerine çevirmiş bu şirketler asıl
suçlulardır.
Değerli milletvekilleri, öncelikle vergi
adaletinin sağlanması gerekmektedir. Vergi adaleti söz konusu
değilse, tüm halklara eşit ve adil yaklaşılmıyorsa
adil bir yönetimden söz etmek mümkün değildir. İktidarın
adaletli olmadığı bir yerde insanların hukuka
uymasını beklemek de hayalciliktir. Pırlanta
alıcısından değil de kitap satın alandan vergi
alıyorsanız pırlanta alıcısını seviyor,
kitap okuyucusunu sevmiyor ve ondan korkuyorsunuz demektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 76ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 7 Nisan 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 17.38