TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
77nci
Birleşim
7 Nisan 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Otizm Farkındalık Haftasına
ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın,
Türkiyede ulaşım alanında yapılan çalışmalara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaelide tarımsal faaliyetler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
çiftçiye verdiği desteklere ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Mersin Milletvekili Zeki Hakan
Sıdalının, Mersinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
güvenlik güçlerinin taleplerine ilişkin açıklaması
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, çiftçilerin Tarım ve Orman Bakanından beklentilerine
ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Müslümanlara yapılan işkencelerdeki artışa ilişkin
açıklaması
4.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ve Polis Haftasına ilişkin açıklaması
5.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfada sulama birliklerinin
elektriklerinin kesilmesine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
7-13 Nisan Dünya Sağlık Haftasına, Polis Haftasına, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne ve
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşayı vefatının yıl
dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, üniversite
öğrencilerinin beslenme ve barınma sorunlarına ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk
gençliğini sevindirecek Mersindeki projelere ilişkin
açıklaması
9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahyaya vadedilen yatırımlara ilişkin
açıklaması
10.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 7
Nisan Dünya Sağlık Günü ve 7-13 Nisan Dünya Sağlık
Haftasına ilişkin açıklaması
11.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgünün, 7
Nisan Dünya Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın Kömür beldesi Serintepe Mahallesinde
açılacak olan mermer ocağına ilişkin açıklaması
15.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
emekli maaşlarına ilişkin açıklaması
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
AKP iktidarının uyguladığı yanlış tarım
ve ekonomi politikalarına ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
işlenen insanlık suçlarına ilişkin açıklaması
18.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, servis
hizmeti veren esnafın mazot fiyatındaki artış nedeniyle
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
19.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, cezaevinde
çalışan emekçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
20.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, çiftçilere üretim girdileri desteği verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Merkez
Bankasında yaşanan personel kıyımına, Otizm
Farkındalık Haftasına, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününe,
7 Nisan Kimya Gününe ve Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, hasta mahpusların cezaevinde
yaşamlarını yitirdiğine, cezaevi gözlem
kurullarının yargı mekanizması gibi
çalıştığına, Siirtin Botan Vadisinin durumuna,
Rizedeki Çay Çarşısının artan maliyetine, İstanbul
Sözleşmesini savunan 3 kadın öğretmenin sürgün edildiğine
ve IŞİDin Ankaradaki evlerine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Polis Haftasına, Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne, 10 Nisan Polis Gününe ve devlet parasız
yatılı öğrencilerin yemek sorununa ilişkin açıklaması
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ve Polis Haftasına ilişkin açıklaması
25.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere
ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Diyarbakır Kayapınar Kaymakamı Ünal
Koçun görevden alınmasına ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter Yardımcısı Ercan Bircannın tutuklanmasına
ilişkin açıklaması
29.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
görüşülmekte olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili
oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 25/3/2022
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, öğrencilerin sınavlara
hazırlık aşamasında yaşadıkları sorunların
tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 6/4/2022 tarihinde Iğdır
Milletvekili Habip Eksik ve arkadaşları tarafından, kontrolsüz
ithal edilen atık plastik ve çöplerin çevreye verdiği zararların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Roman vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3875)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 322) Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un,
İstanbul Valiliğince 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde
yapılacak gösteri ve yürüyüşlere izin verilmemesine ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/60990)
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Muğla ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara
ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Mersin için hazırlanan
projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Mersin ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
Muğla ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
Mersin ilinde Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Şanlıurfa ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme
karşı dayanıklılığına,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Şanlıurfa için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Muğla için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Şanlıurfa ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/61219),
(7/61220), (7/61221), (7/61222), (7/61223), (7/61224), (7/61225), (7/61226),
(7/61227)
7 Nisan 2022 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Otizm Farkındalık Haftasına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, malumunuz
olduğu üzere, her sene nisan ayının ilk haftası, dünya
genelinde, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Otizm
Farkındalık Haftası olarak idrak edilmektedir. Bu münasebetle,
geçtiğimiz haftadan beri bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de otizm
konusunda farkındalık yaratmak ve otizmle ilgili sorunlara çözüm
bulmak amacıyla çeşitli etkinlikler ve çalışmalar
yapılıyor. Bu etkinlikler kapsamında Meclisimizi ziyaret eden
otizmli kardeşlerimiz şu anda Genel Kurulda bizimle beraber. Genel
Kurulumuzu teşrif eden yavrularımızın hepsine Meclisimiz
adına teker teker Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Hatırlayacağınız gibi, biz de
Meclis olarak geçen sene şubat ayında, Genel Kurulda Down Sendromu,
Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının
Yaygınlığının Tespiti ile İlgili Bireylerin ve
Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Raporunu görüşmüştük. Büyük bir
memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu rapor, hiçbir muhalefet şerhi
olmadan, tam bir uyum ve mutabakat içerisinde tamamlanmış; sonuç
kısmında yer alan 324 öneriyle, Türkiyenin otizm ve diğer
gelişim bozukluklarıyla mücadelesinde dinamik ve ayrıntılı
bir yol haritası olmuştur.
Özellikle son yıllarda otizm, Down sendromu ve
diğer gelişimsel bozuklukların
yaygınlığının gittikçe arttığı, bu
durumun pek çok ailenin ve bireylerin yaşamlarını doğrudan
ve olumsuz olarak etkilediği bilinmektedir. Bu sebeple, ülkemizde
gelişim zorlukları olan bütün yurttaşlarımızın
insan haklarına uygun kaliteli bir yaşam sürmesi, toplum içinde
yerini alması; başta sağlık, eğitim, istihdam ve
bakım olmak üzere tüm hayat şartlarının gelişmiş
ülkelerdeki seviyelere çıkarılması için var gücümüzle
çalışmalıyız.
Bu vesileyle, Otizm Farkındalık
Haftası kapsamında yapılan çalışmaların
toplumumuzda otizm konusunda gerekli farkındalığın
artırılmasına dair vesile olmasını temenni ediyor;
otizmli çocuklarımıza, yetişkinlere ve aile bireylerine
sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiye'de
ulaşım alanında yapılan çalışmalar hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Osman Boyraza aittir.
Buyurun Sayın Boyraz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın,
Türkiyede ulaşım alanında yapılan çalışmalara
ilişkin gündem dışı konuşması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de ulaşım
alanında yapılan hizmetler hakkında gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve ekranları
başında bizleri seyreden aziz milletimizi en kalbî duygularımla,
hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
İslam dünyasının hasret ve özlemle
beklediği, gelişiyle hanelerimizi bereketlendirdiği,
şenlendirdiği, bizi sevince gark eyleyen on bir ayın
sultanı, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu
günahlardan kurtulma ayı olan ramazan ayınızı tebrik
ediyorum. Nice ramazanlara sağlık, sıhhat, afiyet içinde
erişmeyi Rabbim nasip etsin diyorum.
Değerli milletvekilleri, bulunduğu
coğrafya nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan Türkiye ulaşım
sektöründe önemli bir yere sahiptir. Avrupa'yı Asya'ya bağlayan, Orta
Doğu'nun kilit ülkesi, dünya ülkelerinin özellikle karadan ve denizden
bağlantılarını sağlamaktadır.
Dolayısıyla Türkiye'nin ulaştırmaya vermesi gereken önem
bir kat daha artmaktadır.
AK PARTİ iktidarları, millet sevgisi,
vatan sevgisi, bayrak sevgisi ve milletiyle kurduğu gönül
birlikteliğiyle birlikte her alanda olduğu gibi ulaştırma
alanında da destansı hizmetler yapmıştır, yapmaya da
devam edecektir. Üstat Neşet Ertaş'ın ifade ettiği gibi
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez/Gönülden gönle gider/Yol gizli
gizli.
Gönlü ve yüreği güzel olan insanların
kapısını çalmak için, gönül köşklerine misafir olmak için
yaklaşık yirmi yıldır köyden köye, ilçeden ilçeye,
şehirden şehre bütün samimiyetimizle yol olduk, köprü olduk. Bu
milletin her ferdiyle kucaklaşmak için, bu vatanın her köşesini
birbiriyle engelsiz buluşturmak için hiçbir engel tanımadık. Gün
oldu dağları deldik geçtik, gün oldu denizi yardık geçtik;
denizin üstünü de altını da yol edip geçtik, sevenleri
buluşturduk, yolları böldük. Dolayısıyla Vatan bütündür.
dedik, elhamdülillah, milletimizin her ferdiyle gönülden gönle görülmez yollar,
görülmez şeyler inşa ettik.
Tabii, beş dakikalık süre içinde hem
özelde İstanbulda yapılan hem de Türkiyede genelde yapılan
hizmetleri anlatmam yetmez, mümkün değil; dilimin döndüğünce
birtakım şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Özellikle yüzyıllardır hayal olan büyük
projeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü ve kararlı liderliğiyle tek tek hayata
geçirdik. Hatırlarsınız belki -uzun zaman oldu ama
hatırlatmakta da fayda var- 2007 yılında İnebolu
Limanı yapıldı. 1882 yılında o dönemin Kastamonu
Valisi Sinan Paşa girişimlerde bulunuyor ama maalesef 2007
yılına kadar yapılamıyor, tam yüz yirmi beş yıl
sonra AK PARTİli hükûmetlere nasip olan bir hizmet. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Yine, İstanbulda yapılan o destansı
projeler hepinizin malumu, yapılanlar ortada; hangi birini sayayım,
saymakla bitmiyor. Marmaray mı desem, Kuzey Marmara Otoyolu mu desem,
üçüncü köprü mü desem, Avrasya mı desem, hangisini saysam; inanın ki
inanılmaz hizmetler var. Bu hizmetleri milletimizin refahı için,
milletimizin mutluluğu için, milletimizin geleceği için
yapıyoruz ve en önemlisi de bölgesel alanlardaki
farklılıkları gidermek, oradaki eşitsizlikleri gidermek,
doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi kucaklaştırmak,
birbiriyle muhabbet köprüsü oluşturmak istiyoruz ve onun için bu hizmetler
yapılıyor, yapılmaya da devam ediyor. Tabii, bu hizmetler
yapılırken -yine İbni Haldunun ifade ettiği gibi-
gayrimemnunlar, her şeye karşı olanlar medeniyet inşa
edemezler. Bakın, biz medeniyet inşa ediyoruz. Bu inşa
ettiğimiz medeniyetten bu inşa...
ÖZKAN YALIM (Uşak) Milleti ve hazineyi
soydurmasanız sorun yok ama bunları soyduruyorsunuz.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bakın, dinleyin beni,
dinleyin; hatibi dinleyin, ondan sonra gelin kürsüde cevap verin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ya,
Karadeniz yolu ne oldu, otoyolu? Çöktü yol, çöktü.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bakın, burada
hazineden bahsediyorsunuz, ondan bahsediyorsunuz.
Değerli kardeşim, bakın, size ifade
edeyim: İşte, burada her şey matematiksel formüllerle izah
Az
buçuk matematik anlayan -matematik yankesiciliği demiyorum- burada bilir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tabii, aynen be, aynen be!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bakın, bu
yap-işlet-devret projeleriyle birlikte yapıldığında,
2024ten itibaren yıllık 2 milyar dolar gelir devletin hazinesine
yani milletimize gelecek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Nerede geliyor? Hazine
ödüyor, sen diyorsun ya! Yanlış söylüyorsun ya!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Sözlerimi
uzatmayacağım, zaman da daraldı. Efendim, bunları
göreceksiniz. Siz her şeye karşısınız, geçmişte
de karşı oldunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne karşısı,
alakası yok! Yapılan sözleşme yanlış!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Çünkü neden
karşısınız biliyor musunuz? Bu hizmetlerle siz
ayrıcalıklarınızı
Bu ülkenin geri
kalmışlığından beslendiğiniz için bu insanlara
hizmet gitmesini istemiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu millete hizmeti götüreceğiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Siz milleti geriye götürüp
milletin hazinesini soyuyorsunuz!
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bakın, ne yollar
yapılmış, ne köprüler yapılmış; bu köprülerden
insanlar geçiyor, sevenler buluşuyor. Eskiden yolunu gözleyen
analar-babalar artık bir saat içinde buralardan gelip evladıyla
kucaklaşıyor, hasret gideriyor. Bakın, bu köprülerle, bunlarla
gurur duymanız lazım, bunlarla gurur duyun.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Gurur duyuyoruz ama
yapılan sözleşmeden dolayı da utanç duyuyoruz! Sözleşmeden
dolayı da utanç
Siz sadece 5li çeteyi besliyorsunuz.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Bakın, muhteşem.
Bak, şu güzelliğe bakar mısın; İstanbul
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Boyraz, teşekkür
ediyorum.
İlave süre vermiyorum Sayın Boyraz.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika
BAŞKAN Sayın Boyraz, bugün çok
yoğun bir gündemimiz var; bundan sonra hiçbir konuşmacımıza
ek süre vermeyeceğim.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Sayın Boyraz, hiçbir
konuşmacıya bugün ek süre yok; kusura bakmayın. Yani sadece 20
milletvekilimize 60a göre söz vereceğim, onun dışında da
söz vermeyeceğim.
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Efendim, şunu ifade
edeyim: İstanbul
Şair ne diyor?
İstersen yârin olurum senin,
Boğaz elmas gerdanlık,
Çamlıca zümrüt taçtı,
Nice sultan sırrını hisarlara
açtı,
Sevgilinin gönlünde dilarasın İstanbul.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Boyraz, lütfen
ÖZKAN YALIM (Uşak) O hangi köprü bana söyler
misin, hangi köprü! Ben köprüyü biliyorum, sen adını söyle köprünün!
O köprünün adını söylesene bana! Sen o köprünün adını bile
bilmiyorsun daha!
BAŞKAN Sayın Yalım, müsaade edin.
Sayın Yalım, Sayın Yalım
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Yollar çöktü, yollar!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sen o köprünün
adını bile bilmiyorsun daha! Sen köprünün adına bile
bilmiyorsun, hangisi olduğunu söylemiyorsun! Ama ben biliyorum onu, hadi!
Yapılan sözleşmenin ne olduğunu bile bilmiyorsunuz.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Boş boş
konuşuyorsun. Hatibi dinle, çık kürsüde cevap ver. Geç, hepsini
biliyorum.
BAŞKAN Özkan Bey, Sayın Yalım,
nedir bu sinir ya?
ÖZKAN YALIM (Uşak) Gösterdiği köprünün
ismini bile bilmiyor, hangisi olduğunu bilmiyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) İstanbul
Milletvekili nasıl bilmiyor ya!
BAŞKAN Bu kadar sinir nedir ya, bu sinir
nedir bu kadar?
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Başkanım, ilk önce sayın vekil Kuzey Marmara Yolundan geçsin,
ödediği rakamı gördükten sonra kendi söylesin.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Geçtim, 90 lira
ödedim.
BAŞKAN Sayın Yalım, yerinize oturun
lütfen.
Arkadaşlar, uzun bir güne başlıyoruz;
Sayın Grup Başkan Vekillerimizin de söz sürelerini iki artı bir
dakika yani toplam üç dakikayla sınırlayacağım.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Hiç söz vermesiniz daha iyi.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Kocaelide tarımsal faaliyetler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
çiftçiye verdiği destekler hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekere aittir.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaelide tarımsal faaliyetler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
çiftçiye verdiği desteklere ilişkin gündem dışı
konuşması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, Kocaelide
tarımsal faaliyetler ve Kocaeli Büyükşehir Belediyemizin çiftçimize
vermiş olduğu destekler hakkında söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, tarım
ihracatımız yılın ilk çeyreğinde geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 26,7 artarak 8,4 milyar dolarla cumhuriyet
tarihinin rekorunu kırmış oldu. Tarım ihracatının
genel ihracat içindeki payı da yüzde 13,9lara yükseldi. 2022
yılında tarımsal desteklemeye bütçemizden 29 milyar TL
ayrılırken Kocaelideki çiftçimize de 2021 yılında toplam
47,1 milyon TL tarımsal destekleme verildi. Kocaeli 235,8 milyon dolar
tarımsal ihracatla Türkiye tarım ihracatının yüzde 1ini
karşılamaktadır. İlimizde 10 adet coğrafi
işaretli ürün bulunmaktadır. Yüz ölçümü
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çiftçi dostu Kocaeli Büyükşehir Belediyemiz, 2010
yılından itibaren, ziraat mühendisi ve veterinerlerden oluşan
bitkisel üretim ve geliştirme şefliği, hayvansal üretim ve geliştirme
şefliği, tıbbi aromatik bitki şefliği, sulama ve
göletler şefliği, destek hizmetleri şefliğiyle çiftçimize
hizmet vermektedir.
Değerli milletvekilleri, Büyükşehir
Belediyemiz her yıl çiftçilerimizin kullanacağı gübrenin
yarısını, kullanacağı akaryakıtın da 150
litresini karşılamaktadır. Sadece gübre ve akaryakıtlarda
2021 yılında toplam 49 milyon TL destek verdi. Ayrıca, yem
bitkisi tohumu için 19,7 milyon, sera yapımı için 4,9 milyon, meyve fidanı
için 1,3 milyon, yumurta tavukçuluğu için 1 milyon, arıcılara
534 bin, alternatif ürün için 82 bin, sebze yetiştiriciliği için 75
bin, analizler için 50 bin ve çilek yetiştiriciliği için 40 bin TL
olmak üzere toplam 91,1 milyon TL tarıma destek verdi.
Değerli milletvekilleri, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi, tıbbi ve aromatik bitki
yetiştiriciliğine verdiği 14,4 milyon TLlik destek yanında
tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliğini korumak, üretimini
artırmak, pazara sunmak için de Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Projesi
yani kısaltılmış adıyla TABİPi uygulamaya koydu.
Bu projeyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde tıbbi ve aromatik bitki
çeşitliliğinin korunması, üretimi ve pazarlanması
amacıyla kurulan 159 sıra sayılı Meclis
Araştırması Komisyonu Raporunun sonuç bölümündeki
yetiştiricilik, işletme, pazarlama, araştırma
geliştirme ve eğitim ilişkilerine ilişkin
çalışmaları da kapsayan çalışmaları
Büyükşehir Belediyemiz yaptı. Bu anlamda, TÜBİTAKla iş
birliği yaparak 8 milyon TLye yüzde 100 yerli teknolojiyle, kapasitesi de
250 ton olan tıbbi aromatik bitki ekstraktı ve yağları
üreten ekstraksiyon tesisini kurdu. Projeye TÜBİTAK AR-GE ve ÜR-GEyle
katkı sağlarken Gebze Teknik Üniversitesi de akademik
çalışmalarla katkı sağladı.
Değerli milletvekilleri, diğer bir
projeyse yapımı devam eden distilasyon tesisidir. Yatırım
maliyeti yaklaşık 20 milyon TL olan bu tesis ilk etapta 18 ton/gün
kapasiteyle çalışacak. Tesiste çiftçilerimize AR-GE ve ÜR-GE
konularında eğitim verilecek.
Daha birçok projeye imza atarak tarım ve
hayvancılığın gelişmesi için çiftçimizi sözde
değil, icraatlarla destekleyen çiftçi dostu Kocaeli Büyükşehir
Belediyemize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
tekrar hatırlatayım, konuşmalarınızı ona göre
göre hazırlayın; iki artı bir, üç dakikadır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yetmiyor
Başkan, mümkün değil Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, ne
gereği var bunu söylemenin?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Zaten o var,
anlaşma o; ona göre ayarlayın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, Mersinin
sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan
Sıdalıya aittir.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Zeki Hakan
Sıdalının, Mersinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin, güçlü bir tarım,
sanayi, ticaret ve lojistik kentidir. Bunların herhangi birini
diğerine tercih edemeyiz. Çok yönlü ekonomik hareket, gücümüzün ana
kaynağıdır. Tüm potansiyeline rağmen, iktidar gündeminin
hiçbir zaman Mersin olmayışı, ekonomik aktivitelerin geniş
bir alana yayılmasını ve rekabet gücümüzü engelliyor. Tüm göz
ardı edişlerinize rağmen Türk ve yabancı yatırımcıların
listesinde üst sıralarda yer alan bir kentiz. Vatandaş gibi
yatırımcılar da kamu yatırımının öneminin ve
Mersine ulaşmayışının farkındalar. Bu
yatırımlar sizin için siyasi dışlama tercihi olabilir ama
Mersin için, Akdeniz için, ülkemiz için bir zorunluluktur. Ertelenen, sümen
altı edilen her kamu yatırımı kaçırılan bir
fırsat, kaybedilen millî gelir demektir. Biz çalışkan
insanlarız; siz yatırımı yapın, biz katbekat
fazlasını geri öderiz.
Akdeniz havzasının parlayan güneşi
Mersinin iktidarınız eliyle nasıl
soluklaştırıldığını partimiz tarafından
hazırlanan İYİ Parti kalkınma endeksinde net bir
şekilde görüyoruz. Endeksimize baktığımızda, 2015te
kalkınmada 39uncu sıradayken 2020de 49a; ekonomik istikrarda
24ten 36ya; iş ortamındaysa 14ten 23e gerilemesi sorunların
apaçık bir göstergesi. Mersin en çok vergi veren 6ncı, gayrisafi
yurt içi hasılaya en fazla katkı sağlayan 4üncü il ama konu
kamu yatırımlarına gelince bu sıralama bir anda tersine
dönüyor. Mersin dünyayı giydiriyor, doyuruyor, taşıyor ama hak
ettiğini alamıyor. Biz hiçbir zaman fazlasını istemedik;
yalnızca hakkımızı istiyoruz, onu bile çok görüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanım Sayın Meral Akşener 3 Ocak ve 20-21 Şubat
tarihlerinde Mersinimizi ziyaret etti; çiftçisinden işçisine,
sanayicisinden esnafına hemşehrilerimizle bir araya gelerek
sorunları yerinde dinledi; ürünü tarlada kalan çiftçinin, emekleri zayi
olan üreticinin, önünü göremeyen sanayicinin, asgari ücretle ay
ortasını getiremeyen işçinin, gelecek kaygısı
yaşayan gencin dertlerine ortak oldu; plansızlığı programsızlığı,
dışlanmışlığı, ezcümle, Mersinin kaderine
terk edilişini yerinde gördü; Mersin sahipsiz değil, Mersinin
sorunlarını biz çözeriz. dedi. Teşrifleri için kendilerine bir
kez daha buradan teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, kabul etseniz de
etmeseniz de Mersinin ahvali budur. Bu, sizin tercihiniz olabilir ama bizim
kaderimiz olamaz. Şimdiye kadar şunu yaptık, bunu yaptık,
bu kadar para harcadık. devri artık kapandı, her şey
apaçık ortada. Yetseydi teşekkür ederdik, yetsin yine teşekkür
ederiz ancak sorun çözülmemiş ki biz hâlâ bir dokunuyor bin ah
işitiyoruz. Bağlantı yolu yok diye yatırımcı
kaçırmayı; ulaşım sorunlarından dolayı turizm
destinasyonları dışında kalmayı; hava kargo
eksikliğinden dolayı tarımsal ihracatta dar bir alana, pazara
sıkışmayı hak etmiyoruz. Tarım kentinde pazar
arabasının yarısını bile dolduramadan eve dönmeyi,
sanayi ve ticaret kentinde bu kadar yüksek işsizliği kabul etmiyoruz.
Millet sofradan aç kalksa da bahanelerinize karnı tok. Bize bir türlü
tamamlanmayan projeleri de anlatmayın. 2022 Yılı
Yatırım Programında Mersine ne kadar önem verdiğinizi
gördük, onları bile tamamlamaya niyetiniz yok. Hoş, artık
milletin de sizden bir beklentisi yok; tek beklentisi sandığın
gelmesi ve iyilerin iktidarında Mersinin hak ettiğini alması.
İktidarımızda ulusal tarım
master planımızda Mersinli çiftçilerimiz tohum ekip bolluk biçecek.
Teknoloji yoğun ve dijital ağırlıklı üretim
bölgeleriyle kente istihdam ve refah gelecek. Kentin sahibi olduğu
lojistik potansiyelini en etkili şekilde kullanabilmek için
yapacağımız ana konteyner limanı ve lojistik köyleri bize
güç verecek. Ulaşım altyapısının güçlendirilmesi,
enerji verimliliği sağlayan ve karbon salımını azaltan
multimodal taşımacılığın kusursuz bir
şekilde çalışmasıyla kent nefes alacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sıdalı.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Mersin
yalnızca Mersin değildir. Özetle Atatürkün vesayetine harfiyen
uyulacak, Mersinliler olarak Mersine hep beraber sahip
çıkacağız.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
güvenlik güçlerinin taleplerine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir kez daha kahraman güvenlik güçlerimizin acil
taleplerini özetliyorum.
Sözleşmeli erlerimiz: Yedi yıl sonunda
memur olabilme, mesai sonu eve gidiş hakkı.
Uzman çavuşlarımız: 3600 ek gösterge,
kadroya geçme.
Uzman jandarmalarımız:
Okullarının hizmetten sayılması, 3600 ek gösterge, statü
değişikliği.
Astsubaylarımız: Makam görev
tazminatı, kademe derece sorunu, lisans düzeyinde eğitim.
Sözleşmeli subay ve astsubaylarımız:
On senesi dolanın kadroya geçmesi, hizmet süresi oranında tazminat.
Binbaşılarımız: Makam görev
tazminatı, emekli maaşı haksızlığı.
Bekçilerimiz: Yıpranma payı.
Polislerimiz: Fazla mesai, atama yönetmeliği,
3600, ücret adaletsizliği.
Korucularımız: Bekçilik benzeri statüye
geçiş, gönüllü koruculara maaş ve sosyal haklar.
Özel güvenlikçilerimiz: Yıpranma payı,
görev tanımı dışında çalıştırılmama,
sendikal haklar.
Tüm bu hakların takipçisiyim diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, çiftçilerin Tarım ve Orman Bakanından beklentilerine
ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın
Başkan, Keskin, Sulakyurt, Çelebi, Delice, Karakeçili, Yahşihan,
Bahşılı ve Balışeyh ilçelerimizde çiftçilerimiz her
yıl olduğu gibi bu yıl da Tohum benden bereket Allahtan, ya
bismillah! diyerek tarlalarını ekmiştir. Çiftçilerimizin
şimdi beklentisi hava şartlarının olumlu gitmesi ve
ürünlerinin yüksek rekolte vermesidir. Çiftçilerimiz şu anda buğday,
arpa için ödenen devlet desteklerinin nohut, mercimek, fasulye gibi yörede
yetişen tüm mahsullere verilmesi yönünde talepleri bulunmaktadır.
Yine, çiftçilerimizin mazot, gübre ve diğer girdi maliyetlerinde sübvanse
edilmesi yönünde gösterilecek hassasiyet bayram öncesi yüzleri güldürecektir.
Tarım Bakanlığımızın gerek bitkisel gerekse
hayvansal üretim yapan tüm vatandaşlarımızın taleplerini
dikkatle takip ettiğini bilmekteyiz.
Bu vesileyle biz Milliyetçi Hareket Partisinin ve
Cumhur İttifakı'nın tüm çiftçilerimizin yanında
olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Sayın Karaduman
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Müslümanlara yapılan işkencelerdeki artışa ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) - Sayın
Başkan, dünyanın dört bir yanında Müslümanlara yapılan
işkenceler günden güne maalesef artıyor ve bütün dünya bu
insanlık suçlarına karşı âdeta kör ve sağır
kesiliyor. Nüfusları 200 milyona ulaşan Hindistan Müslümanları,
Modi Hükûmetinin desteklediği radikal Hinduların işkencelerine
maalesef maruz kalmaktadır. Ülkede Müslüman kız öğrenciler
başörtüsü yasağı sebebiyle ağır baskılara maruz
kalmaya devam ederken Müslümanlara yönelik şiddet eylemleri ramazan
ayında da artarak devam etmektedir. Hindu teröristlerin Karnataka
eyaletinde gerçekleştirdiği cami baskınında çok sayıda
Müslüman yaralanmıştır. Bununla birlikte, Racastan eyaletinde
radikal Hindular tarafından 40 kadar Müslümanın evi maalesef ki
ateşe verilmiştir. Elbette ki bu akıl almaz zulümler
karşısında Hükûmetin sessiz kalması kabul edilemez, acil
adımların atılması gerektiğini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yılmaz...
4.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ve Polis Haftasına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde huzurun ve güvenliğin teminatı
polis teşkilatımızın kuruluşunun 177nci yıl
dönümü kutlu olsun. Türk polisi kadar ülkesinde güvenliği tesis etmek
adına ağır bedeller ödemiş, binlerce şehit vermiş
bir polis teşkilatı daha dünyada yoktur. Her gün evinden
çıkıp görev yerine giderken çoluğu çocuğuyla
helalleşen, vatan görevini iman ve inançla yerine getiren, görevi
uğruna şehit olmaktan geri durmayan Emniyet
mensuplarımızı işkenceci olmakla itham edenleri nefretle
kınıyorum.
Emniyet mensuplarımızın mesleki ve
özlük haklarıyla alakalı haklı taleplerini yakından takip
ediyor ve başta 3600 ek gösterge çalışmasının
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız
tarafından en kısa zamanda bitirilerek müjdesinin verileceğini
umut ediyorum.
Polis Haftasında, şehit düşen tüm
polislerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar, kederli
ailelerine de Allahtan sabırlar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Aydınlık...
5.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfada sulama birliklerinin
elektriklerinin kesilmesine ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sudanda, Nijerde tarım yapmak için toprak
kiralayan AKP Hükûmeti, tarımın başkenti Şanlıurfada
çiftçiye yapılan zulme sessiz kalıyor. Şu anda
Şanlıurfa Akçakale Haktanır, Sevimli ve Günışığı
Sulama Birliklerinin elektriği kesilmiş durumda. Sulama sezonunda su
verilmediği için ekinler kuruyacak, çiftçinin emeği ziyan olacak; bu
nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir politikadır? Kameralar
önünde Deliler gibi ekin; dağı, taşı ekin. diyeceksiniz
ama sulama birliklerinin, çiftçinin elektriğini kesenlere tek bir cümle
söylemeyeceksiniz; tarım ülkesi Türkiyeyi başka ülkelerden toprak
kiralama noktasına getireceksiniz. Yazıklar olsun!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
6.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
7-13 Nisan Dünya Sağlık Haftasına, Polis Haftasına, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne ve
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşayı vefatının yıl
dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dünya Sağlık Örgütünün Anayasası 7
Nisan 1948 tarihinde yürürlüğe girmiş ve her yıl 7-13 Nisan
tarihleri arası Sağlık Haftası olarak kutlanmaya
başlanmıştır. Değerli meslektaşlarımın
ve sağlık çalışanlarının Dünya Sağlık
Haftasını kutluyorum.
Polis Haftası vesilesiyle Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 177nci yıl dönümünü
kutluyorum. Şanlı Türk polisine görevlerinde başarılar,
şehit polislerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Ayrıca Plevne Kahramanı, şanı
büyük Gazi Osman Paşayı vefatının yıl dönümünde
rahmetle anıyorum, ruhu şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
7.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, üniversite
öğrencilerinin beslenme ve barınma sorunlarına ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Özellikle üniversite öğrencileri hayat
pahalılığından eğitimlerine odaklanamaz duruma geldi.
Büyükşehirlerde öğrenim gören öğrenciler geçinebilmek için ya
öğün atlıyor ya da çalışmak zorunda. Yurt imkânından
faydalandırılamayan öğrenciler ise yarı aç
dolaştıklarını söylüyorlar. Milyonlarca öğrenci bir
yandan eğitim alma telaşındayken diğer yandan barınma
ve beslenme için çalışıyor. Özellikle asgari ücretli ailelerin
üniversite okuyan çocukları çok büyük sıkıntılar
yaşıyor. Üniversite öğrencilerine burs ya da geri ödemeli olarak
verilen aylık 850 lira ise hiçbir ihtiyacı karşılamaya
yetmiyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve enflasyon
değerleri göz önüne alınarak üniversite öğrencilerine verilen
bursların 1.500 lira, KYK kredilerinin 2.500 lira seviyesine yükselmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
8.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk
gençliğini sevindirecek Mersindeki projelere ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Mersin Valiliğimiz ve Mersin Gençlik ve Spor
İl Müdürlüğümüz tarafından 2022-2023 yıllarında
tamamlanması hedeflenen Akdeniz ilçemizde eski yurdun yenilenme
çalışması, Huzurkente 250 kişilik spor salonu, Akdeniz
Gençlik Merkezi, Silifke ilçemizde gençlik merkezi ve 1.000 kişilik spor
salonu; Yenişehir ilçemizde 1.500 kişilik erkek, 1.000 kişilik
kız yurdu yapımı; Mersin Gençlik Merkezi; Erdemli, Toroslar,
Tarsus ve Gülnar ilçelerimizde gençlik merkezi olmak üzere 580 milyon TL'lik yatırımlar
Türk gençliği adına oldukça önemli ve sevindirici projelerdir.
Bu projelerden dolayı başta Gençlik ve
Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu'na, Sayın Valimiz Ali
İhsan Su'ya, Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Sayın Ökkeş
Demire teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
9.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahyaya vadedilen yatırımlara ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kütahyada doğal gaz dağıtım
şirketi olan Çinigazın yaşattığı mağduriyet
hâlâ devam ediyor. Şehir hastanesi altı yedi yıldır
açılamadı. Yüksek hızlı tren hâlâ Kütahya'dan geçmiyor ve
geçmeyecek de, planlama da yok. Otoyol yok. Söz verilen bor karbür
fabrikasının yerinde dört yıldır yeller esiyor. Kütahya'da
devlet hastanesi yok, Kütahya'da tıp fakültesi hastanesi yok ama tıp
fakültesi var. Turizm adına yapılan hiçbir şey yok. İlde
vadedilen stat hâlâ yok. Her seçim öncesi vadedilen şeylerin hiçbiri
gerçekleştirilmedi. Zafer Havalimanı ekonomi bilenler tarafından
imzalandı, zararı Rekorlar Kitabı'na geçti. İşsizlik
en üst düzeyde, göç en üst düzeyde. Yirmi yıldır Kütahya'da
satılmayan kamu iktisadi teşekkülü kalmadı. Bu, şunu
gösteriyor ki Kütahya'ya onca yıldır vadedilen hiçbir şeyi
yapmadınız ama ilk seçimde gidiyorsunuz, bu mağduriyetler yerine
getirilecek.
Teşekkürler Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ersoy
10.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 7
Nisan Dünya Sağlık Günü ve 7-13 Nisan Dünya Sağlık
Haftasına ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ve 7-13
Nisan tarihleri arası da aynı zamanda Sağlık Haftası
olarak kutlanıyor. Dünya Sağlık Gününün temel amacı, insan
sağlığı başta olmak üzere canlıların
sağlığı üzerine bir bilinç oluşturmaktır. Bu
açıdan Dünya Sağlık Günü ve Haftası, küresel bir hedef
taşır yani bu bilinci ve alınması gereken önlemleri tüm
dünyaya yayma hedefindedir. Sağlık, en büyük hazinedir.
Sağlığın, sağlık
çalışanlarının hayatımızda ne kadar önemli bir
yere sahip olduğunu özellikle coronavirüs pandemisiyle birlikte gördük. Bu
pandemiyle yükleri defalarca kat daha artan, gecesini gündüzüne katan ve
kendilerine emanet edilen canları kendi canlarından üstün tutan
sağlık çalışanlarımızın Dünya
Sağlık Haftasını en içten dileklerimle kutlarım.
BAŞKAN Sayın Ok
11.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ülkemizde huzur ve güvenliğin teminatı
Türk polis teşkilatının 177nci yıl dönümünü
canıgönülden kutluyorum. Bu vesileyle, mesai mefhumu gözetmeksiniz bayram,
tatil nedir bilmeyen ve 7/24 saat görev anlayışıyla
çalışan ve bu esnada hain terör örgütlerinin
saldırısına uğrayarak kamu düzenini sağlamak
adına seve seve can vererek şehadet şerbetini içen polislerimiz
başta olmak üzere Mehmetçiklerimizi minnet, rahmet ve şükranla yâd
ediyorum. Maalesef, mal ve can güvenliğimizin teminatı olan polislerimizin
maddi ve manevi birçok sorunları bulunmaktadır. Polislerimizin
başta ucu açık, ne zaman biteceği belli olmayan fazla mesai ve
3600 ek gösterge ile tayin ve terfi gibi sorunları en kısa zamanda
çözüme kavuşturulmalıdır. Çünkü polislerimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Asli görevi olan asayişi temin yanında
zehir tacirlerine göz açtırmayan, terör örgütlerine karşı
amansız mücadele veren polis teşkilatımız, insan
haklarına saygısı ve vatandaşlarımıza
karşı hoşgörüsüyle milletimizin gönlünde ayrı bir yere
sahiptir. Suçun çeşidinin ve miktarının giderek
arttığı dünyamızda teknolojisini ve kapasitesini buna göre
geliştiren Türk polis teşkilatı, suçla mücadele konusunda elde
ettiği başarılarla dünya ölçeğinde
ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.
Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizin huzur ve
güvenliği, devletin bekası, kamu düzeninin tesisi, halkın can ve
mal emniyetinin temini için fedakârca çalışan Türk polis
teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümünü kutluyor;
aziz şehitlerimize Allahtan rahmet, kahraman gazilerimize şükranlarımı
sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Düzgün
13.- Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgünün, 7
Nisan Dünya Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Ankara) Bugün 7 Nisan
Dünya Sağlık Günü nedeniyle söz almış bulunuyorum. AK
PARTİ olarak 2002den bu yana sağlık alanında
yapmış olduğumuz hizmetler, Dünya Sağlık Örgütü
başta olmak üzere, özellikle pandemi sırasında
vatandaşlarımız tarafından da takdir edilmiştir.
Özellikle sağlıktaki kalitenin önemli bir
göstergesi olan ambulans başına düşen nüfus sayımız
107 binlerden şu an 14 binlere inmiştir. İlkini 2017de
Yozgatta açtığımız şehir hastanelerimizin
sayısını 17ye, toplam yatak kapasitesini ise 22.000den
22.600e yükselttik. Hâlen 9 şehir hastanemizin inşası, 3ünün
ihale süreci, 3ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar
da tamamlandığında toplamda 43.158 yatak kapasitesiyle 32
şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.
Hekim sayımız 2002de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere
14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamanın Kömür beldesi Serintepe Mahallesinde açılacak olan
mermer ocağına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, Adıyaman merkeze sadece
Çalışmalar nedeniyle ileride doğacak
telafisi imkânsız zararların önlenmesi amacıyla Kömürde
merayı, doğayı tahrip edecek, Kömürün kadim çeşmesi olan
çeşmeyi kurutacak çalışmaların derhâl durdurulması
gerekiyor.
Buradan iktidara ve Adıyaman Valiliğine
açıkça çağrıda bulunuyorum: İmar sınırları
içerisinde bulunan, imar izni ve nazım imar izinleri bulunmayan bu
çalışmaların derhâl durdurulmasını talep ediyoruz.
Halkı fazla mağdur etmeyin diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
15.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
emekli maaşlarına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emekliler insan onuruna yaraşır ücret
istiyor, emekliler intibak istiyor. Bugün emeklilerin yüzde 80i açlık
sınırı altında maaş almaktadır. Geçinmek için
otuz beş yıllık alyansını satan, yaşamak için 60
yaşından sonra ikinci bir işte çalışan, barınmak
için ekmeğinden, ekmek için sağlığından vazgeçmek
zorunda bırakılan emekliler Emeklilikte insan onuruna
yaraşır ücret hakkımızdır. diye haykırıyor.
İğneden ipliğe zam geldi, nasıl olacak, nasıl edecek,
bu insanlar nasıl geçinecek? Emekli maaşı asgari ücretin
altında olmamalıdır. Tüm emeklileri kapsayan bir intibak
düzenlemesi acilen yapılmalıdır. Emekliler arasındaki ücret
uçurumu giderilmelidir. Çalışılan dönemlerdeki sigorta mevzuat
hükümleri esas alınarak karma sisteme göre hesaplanan emekli
aylıkları arasında oluşan eşitsizliğin
giderilmesi amacıyla prim kazançları ve prim ödeme gün
sayıları aynı olanlara eşit aylık ödenmesi için
intibak yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
AKP iktidarının uyguladığı yanlış tarım
ve ekonomi politikalarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Başkan.
Vatandaş çarşı, pazar, markette
gramla alışveriş yapmakta ve filesini dolduramadan eve
dönmektedir. AKP iktidarı, yanlış ekonomi ve tarım
politikalarıyla enflasyon canavarını yaratmıştır,
pansuman tedbirlerle günü kurtarmaya çalışmaktadır. Markette
tüketiciyi korumak adına 20 ürünün fiyatının sabitlenmesi için
çalışmalar yapıldığı kamuoyuna
yansımaktadır. Vatandaşın uygun fiyatlı ürün
alabilmesi için yararlı olsa da esas olan gıda üretim maliyetlerinin
artışını durduracak önlemlerin alınmasıdır.
Çiftçi, besici, süt inekçiliği yapanın acilen girdi giderleri
yarı yarıya düşürülmelidir. Raftaki ürünün fiyatının
düşmesi için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, nakliye ve elektrik
giderlerinin yarısını devlet karşılamalıdır.
Enflasyonu önleyeceğiz. diye bir yıl çiğ süt fiyatı sabit
tutulmuş, yem fiyatlarının artışı
seyredilmiştir. Gelir gider dengesinin bozulması gebe
hayvanların dahi kesimine neden olmuştur. Yanlış politikalar
vatandaşa olumsuz yansımaktadır.
BAŞKAN Sayın Şeker
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
işlenen insanlık suçlarına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Rusyanın 24
Şubatta başlattığı Ukrayna işgali devam ederken
Buchadan gelen korkunç görüntüler İnsanım. diyen herkesin içini
acıtıyor, yüreğini yakıyor. Masum sivillerin hedef
alınması asla kabul edilemez bir insanlık suçudur.
İşlenen bu insanlık suçları ilk de değildir. 1993te
Azerbaycan Karabağda Hocalı soykırımı, 1988 Halepçe
katliamı, 1995te Avrupanın göbeğinde yaşanan Srebrenitsa
katliamı, Rusya ve Amerikanın Suriyede, Irakta masum
insanların üzerine ölümü yağdırmaları ve daha niceleri.
Bütün bu katliamlar dehşet verici ve insanlık adına üzücüdür.
İnsanlık adına utanç verici bu tür
sahnelerin son bulması, sorumluların yargılanması, bir an
önce barışın sağlanması için Türkiye'nin
gösterdiği çabayı bütün dünyanın göstermesi lazım diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Ünlü...
18.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, servis
hizmeti veren esnafın mazot fiyatındaki artış nedeniyle
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Köylerden yaklaşık 1,3 milyon
öğrencinin eğitime erişimleri taşımalı sistemle
yapılmaktadır. Taşımayı yapan servis arabaları
için her dönem başında bir yıllık sözleşme
şeklinde ihaleler yapılmakta ve dönem başında
sözleşmede belirlenen ücret ve şartlar neyse yıl sonuna kadar
aynıları geçerlidir. Ancak 2021-2022 eğitim öğretim
yılı için taşıma ihalesinin yapıldığı
ağustos ayında mazotun litresi 7 lira 33 kuruşken şu an
fiyat 21 liranın üstündedir. Bu da servis hizmeti veren esnafın zarar
etmesine sebep olmaktadır.
İlim Osmaniye Düziçinde
görüştüğüm taşıma hizmeti veren servisçiler, üst üste gelen
zamlardan dolayı mağdur olduklarını, zarar ettiklerini ve
acilen sözleşmedeki fiyatların güncellenmesini ve fiyat farkı
yapılmasını talep etmektedirler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Barut
19.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, cezaevinde
çalışan emekçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın
Başkan, cezaevlerinde çalışan emekçilerimizin uzun
yıllardır çözüm bekleyen büyük sorunları var. Sağır
sultanın bile duyduğu bu sorunlara ne yazık ki iktidar bir türlü
çözüm bulmuyor. Cezaevlerinde infaz, güvenlik ve koruma memuru olarak
çalışan emekçilerimizin, sözleşmeli personelin sorunlarına
daha ne kadar kayıtsız kalacaksınız? Büyük zorluklar
içerisinde görev yapan emekçilerimizin sesini duymak, sorunlarına çare
bulmak zorundasınız. Yıllardır verilen sözlerin
tutulmasını, dertlerine derman bulunmasını isteyen
emekçilerin feryadına kulak kapatamazsınız. İnfaz koruma
memurlarını büro personeli olarak göstermekten vazgeçin, bu
arkadaşlarımızı Emniyet hizmet sınıfına
geçirin. Cezaevlerindeki sözleşmeli, kadrolu personel ayrımına
son verin. Döner sermayenin cezaevlerindeki tüm görevlilere adil
dağıtımını sağlayın, yıpranma
haklarını verin, maaşlarını ve özlük haklarını
iyileştirin, çalışma koşullarını
iyileştirin, hemen 3600 ek göstergeyi verin.
BAŞKAN Sayın İlhan
20.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, çiftçilere üretim girdileri desteği verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
TÜİKin kimsenin itimat edemediği
manipülasyonlu enflasyon rakamlarında bile rekor üstüne rekor
kırılırken, çiftçimiz ürününü tüccara, özelleştirilen
şeker fabrikalarına, komisyoncuya ederinin altında vermek
zorunda kalırken ve dahası tarlasını bile ekemeyecek duruma
gelmişken iktidar, sözde ekonomik istikrar sebebiyle parası
olanın parasının değerini korumak için kur koruması
adı altında üç aylık süreçte astronomik faizler verdi. Buradan
soruyorum: Hangi işçinin, hangi çiftçinin, hangi memurun, hangi
esnafın bankaya koyacak fazladan parası var? Bakınız, kur
korumalı hesaplar için devletin kasasından çıkan ilk fark 20
milyar lirayı buldu. Çiftçimizin üretimden düşmemesi için bu para
kendilerine destek olarak ödense önümüzdeki yıl daha yüksek rekolte ve bu
arz fazlalığına bağlı olarak da gıda
fiyatlarının dengelenmesi gerçekleşse kötü olur muydu? Buradan,
Türk tarımını bitirme noktasına getiren iktidara sesleniyorum:
Çiftçimize de kur korumalı üretim girdileri desteği verilsin, sadece
parası olana değil.
Teşekkürler.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
21.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Merkez
Bankasında yaşanan personel kıyımına, Otizm
Farkındalık Haftasına, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününe,
7 Nisan Kimya Gününe ve Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Merkez Bankasında bir kıyım
yaşanıyor. Başkan, Başkan Yardımcısı ve Para
Politikası Kurulu üyelerinin geçen yılın mart ayından
itibaren görevden alınmalarını zaten kamuoyunda izlemiştik,
Resmî Gazetede yayımlanmıştı. Ama bunun
dışında da o görevden almaların Türkiyeye neye mal olduğunu
anlamamış olmalı ki bir kısım yöneticiler -bunlar hem
siyasiler hem de Merkez Başkanı- şimdi bu kıyımı
daha alt düzeye, daha doğrusu daha teknik düzeye, genel müdür ve genel
müdür yardımcısı düzeyine maalesef taşıyorlar.
Şimdi, kimler görevden alınıyor?
Merkez Bankası bağımsız olmalıdır. diyenler,
Fiyat istikrarı bu ülkede önemlidir. diyenler, Ülkenin rezervleri
satılmasın, heba edilmesin. diyenler, yeni ekonomi modeli olarak
ortaya konulan modelin bir model olmadığını,
çalışmayacağını söyleyenler. Ki çok isabetli
söylemişler, o model şu anda çöp oldu yani bunun çöp
olacağını söyleyen bütün teknisyenlerin hepsi görevlerinden
alınıyor ve bir bir şubelere sürülüyor. Bu, olmuş bir
şey değil; bu, Merkez Bankasının tarihinde de görülmüş
bir şey değil.
Bakın, Araştırma ve Para
Politikası Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı,
şimdi, Denizli Şubeye, Karaköy Şubeye gönderiliyor. Bu
arkadaşlar enflasyon raporlarını hazırlayan, Para Politikası
Kurulu önerilerini hazırlayan teknisyenler. Tabii, bir kısmı bu
baskılar nedeniyle görevi kendisi bırakıyor, bir kısmı
da görevden alınıyor -Piyasalar Genel Müdürü aynı şekilde-
rezerv satışlarına karşı çıktıkları
için bu arkadaşlar kendi istekleriyle görevlerini bırakıyorlar.
Daha sonra, İletişim ve Dış İlişkiler Genel
Müdüründe, Genel Müdür Yardımcısında aynı konu var yani
bunlar kabul edilebilir bir şey değil.
Diğer taraftan da müfettişler konusu var.
İç denetim ve tamamen iç kontrol mekanizmalarını yok etmeye
yönelik bir gayret var Merkez Bankasında bugün. Bunun da nedenini
biliyoruz, tabii 128 milyar dolara ne oldu? konusu, biliyorsunuz, Merkez
Bankasında da tartışılan, Merkez Bankası içerisinde de
araştırılan bir konuydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) - Naci Ağbalın
bununla ilgili araştırma başlattığı da kamuoyuna
yansımıştı. Bu çalışmalara engel olmak, bu
çalışmaların içerisinde bulunan müfettişleri mağdur etmek
anlamında bir adım da burada atılıyor.
Birinci adımda şimdi yapılan şey,
müfettişlerin keyfî biçimde başka yerlerde görevlendirilmelerinin önü
açılıyor. Hâlbuki müfettişlerin güvencesi vardı yani siz
müfettişe Ben sizi yarın bir gün, işte filan yerdeki
şubeye sürerim. dediğiniz zaman, o müfettişin işini çok
dik bir şekilde yapmasının önünde engel olursunuz.
İkinci adımda da şimdi
başdenetçilerin teşvikle emekli olmaları isteniyor, aksi
takdirde bunların da müdür yardımcısı olarak şubelere
gönderileceğini Başkan e-postayla iletiyor. Bunların hiçbiri
kabul edilemez. Yani bugüne kadar yaptıkları hataların ülkeye
verdiği zararı görmeleri gerekiyordu; Para Politikası Kuruluyla,
Merkez Bankasıyla, Merkez Bankasının
çalışanlarıyla uğraşmanın ne kadar büyük
yanlış olduğunu görmüş olmaları gerekiyordu. Bunu
göremeyenler şimdi bunu devam ettiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez söz veriyorum, tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Bunu devam ettirmeleri son
derece üzücü ve bunun bu ülkeye çok ciddi bir maliyeti olacaktır. Bu
konuda Merkez Bankasını uyarıyorum ve bu konunun da takipçisi
olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, gündemimiz yoğun ama
ona fırsatımız olmayacak herhâlde. Otizm Farkındalık
Haftasını, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününü, 7 Nisan
Kimyagerler Gününü, hepsini kutluyorum. Aynı zamanda, 10 Nisan, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümü;
polislerimizin de bugününü, kuruluşunu kutluyorum. Biliyorsunuz,
polislerimizin birtakım sıkıntıları vardı; geçen
hafta Sayın Genel Başkanımız bunu grup
toplantısında, bir milletvekilimiz de grup önerisi şeklinde
Mecliste gündeme getirmişti. Bizim önerilerimizden sonra, bizim
ikazlarımızdan sonra bununla ilgili iki tane olumlu adım
atıldı. Bunu gayet yerinde buluyoruz ama 3600 ek gösterge ve
çalışma barışına ilişkin diğer sorunların
çözülmesini de Hükûmetten ve İçişleri Bakanlığından
talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Konuşmuyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Beştaş
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, hasta mahpusların cezaevinde
yaşamlarını yitirdiğine, cezaevi gözlem
kurullarının yargı mekanizması gibi
çalıştığına, Siirtin Botan Vadisinin durumuna,
Rizedeki Çay Çarşısının artan maliyetine, İstanbul
Sözleşmesini savunan 3 kadın öğretmenin sürgün edildiğine
ve IŞİDin Ankaradaki evlerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Mehmet Sevinç bugün cezaevinde öldü, acı bir
haber daha aldık, ailesi bunu açıkladı. Manisa Akhisar
Cezaevinde yirmi sekiz yıldır tutukluydu, çokça hikâyesi var,
yaşam öyküsü var, onları anlatmayacağım ama kızı
Berivan basına şunu söylemiş: Babamı tek kişilik
hücreye atıp orada öldürdüler, bize de hiçbir bilgi verilmedi. Neden
öldüğünü, başına ne geldiğini bilmiyoruz. Ölüm haberlerini
bile doktorlar değil, askerler verdi. Hasta mahpuslar cezaevinde tek tek
ölüyor, yaşamını yitiriyor. Bunun adı ölüme sevk
etmektir, cinayettir; bu cinayetleri derhâl durdurun diye tekrar seslenmek
istiyorum.
Erdal Tuncel, Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli
Cezaevinde tutuluyor, 16 Mart 2022de tahliye olması gerekirken
bırakılmadı. Gözlem kurulu şu gerekçelerle
infazını yaktı ve erteledi, diyor ki: Fazla su ve elektrik kullanıyorsun.
Tekrar suç işleme olasılığın yüksek. Kurum
personelinin çalışmasını
kolaylaştırmıyorsun. Cezaevinden sonra planının ne
olduğunun anlaşılmadığı, kurslara katılmak
istediği hâlde kurslara katılması engellenmiş ve kurslara
katılmadığı
Böyle absürt gerekçelerle infazı
yakmış, disiplin cezası yok. Gözlem kurulları hürriyeti
tahdit suçu işliyor, yargı mekanizması gibi
çalışıyor. Bu suçun derhâl soruşturulması ve bu
uygulamanın durdurulması gerekiyor.
Vekili olduğum Siirtteki Botan Vadisi kapkara
vaziyette üç gündür. Doğrusu, Türkiyeden ve dünyadan yılda binlerce
turist gidip geziyor ve hâlâ gerekçesi açıklanmadı.
Çağrımız, net bir açıklama yapılması, suyun
temizlenmesi ve vatandaşların bu konudaki
kaygılarının, hepimizin kaygılarının giderilmesi.
Bir an önce Botan Vadisindeki durumun açıklığa
kavuşturulmasını ve açıklama yapılmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayıştay raporunda Kıyı Kanununa aykırı
olduğu ortaya çıkan 29 metrelik çay bardağı şeklindeki
Rizedeki Çay Çarşısının maliyeti katlanarak büyüyor. Önce
23 milyon TLye ihalesi yapılmıştı, şimdi 47 milyon
TLye çıktı. Şimdi, bu, bir mimari facia hakikaten, şehrin
doğal yapısına da aykırı, daha da önemlisi böyle bir
ekonomik kriz içinde niye böyle büyük bir para harcanıyor? Bunu da merak
ediyoruz. Bu nasıl bir çay bardağıdır ki -gerçekten
soruyoruz- böyle büyük bir parayla ülkeyi içine alacak bir çay
bardağı yapılıyor? Çaya zam geldikçe Çay Çarşısının
maliyeti de mi artıyor? Bunu merak ediyoruz. Eskiden Melih Gökçek böyle
şeyler yapıyordu, şimdi bir değil, onlarca Melih Gökçek
var, öyle anlaşılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yarın öbür gün kalkıp Çay bardağının altlığını
da yapacağız. derlerse 50 milyon TL de ona harcayacaklar. Sorun çay
ve çay bardağı değil, direkt çıkar ve ranttır;
açıkçası iktidarın gerçek yüzüdür, gerçek gündemidir, bunu herkes
bilmelidir.
İstanbul Sözleşmesi'ni savunan 3
kadın öğretmen sürgün edildi ve disipline sevk edildi. İstanbul
Sözleşmesi'ni açıkçası savunmak suç değildir ama
kadınları cinayetlerle yüz yüze, şiddetle yüz yüze bırakan
zihniyet suç işlemeye devam ediyor ve üstelik metinde, HDPnin de
katıldığı basın açıklamasına katılmaları
da suç olarak nitelendirilmiş. Yani ismini sanırım söylemem de
bir sakınca yok, birisi Belkıs Kahraman. Bu kararın derhâl geri
alınmasını ve gereğinin yapılmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
olarak, IŞİDlilerin kaçırdığı -Rojda isimli bir
genç- Ezidi kız çocuğu Rojda 23 yaşında, Ankarada Kazanda
altı yıldır tutuluyormuş, en son 8 bin dolar
karşılığında ailesini aramışlar ve teslim
edilmiş. Sağlık durumu çok kötü, serumlarla ayakta duruyor.
Kız kardeşi de IŞİD tarafından
kaçırılmıştı ve onun gibi, o da şu anda
rehabilitasyonda, tedavi görüyor.
Tek sorun var: Ankaradaki bu evler neden tespit
edilemiyor? IŞİDliler neden Ankarada cirit atıyor ve bu Ezidi
kız çocuklarını rehin tutacak kadar, köle olarak kullanacak
kadar, cinsel istismar yapacak kadar, satacak kadar rahat hareket
edebiliyorlar? Bu konuda, derhâl İçişleri
Bakanlığının açıklama yapmasını, Ankara
Valiliğinin açıklama yapmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
Sayın Altay
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Polis Haftasına, Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümüne, 10 Nisan Polis Gününe ve devlet parasız
yatılı öğrencilerin yemek sorununa ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
10 Nisan günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu olmayacağı için -Polis Haftamız da başladı- ben
bu vesileyle, kahraman polis teşkilatımızın Polis
Haftasını ve 177nci kuruluş yıl dönümünü ve 10 Nisan
Polis Gününü tebrik ediyorum, kutluyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bütün kahraman
polislerimize sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyoruz.
Gene, bu vesileyle, şehit polislerimize Allahtan rahmet dilerken
şehit polislerimizin kıymetli ailelerine sevgi, saygı ve
hürmetlerimizi göndermeyi de bir görev sayıyoruz.
Sayın Başkanım, polisimizle her
vesileyle iftihar ediyoruz. Başımızı yastığa
koyup rahat içinde uyurken biliyoruz ki polis teşkilatımız bizim
güvenliğimizi; can, mal, namus güvenliğimizi temin ve tesis
etmektedir. Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, kahraman Türk polisimizi
ekonomik olarak, özlük hakları bakımından, mesleki sorunlar
bakımından yeterince desteklemediğimizi de üzülerek ifade etmek
istiyorum.
Çalışma saatlerindeki düzensizlikler ve
insaniyet dışı uygulamaların artık son bulması
gerekir. Genel Müdürlükte bu konuda bir çalışma olduğunu
biliyorum, bundan memnuniyet duyuyorum ama bir an önce Türk polisimizin
çalışma saatlerinin insani koşullara göre
ayarlanmasını beklediğimi ifade ediyorum.
Gene, atama ve yer değiştirme
yönetmeliği çok tartışıldı, Bakanlığın
bu konuda bir çalışma içinde olduğunu biliyorum. Bu, çok hukuk
dışı, insani çalışma şartlarını çok
olumsuz etkileyen ve polis ailelerini ve çocuklarını çok olumsuz
etkileyecek atama ve yer değiştirme yönetmeliği inadından
da bir an önce vazgeçilmesini Hükûmete tavsiye ve telkin ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aynı
şekilde Sayın Başkan, Türk polisinin 3600 ek göstergesinin daha
fazla bekletilmeye hakkı yoktur, bir an önce hayata geçirilmesini de
bekliyoruz. Hep söylediğimi, bu Mecliste belki on defa söylemişimdir,
bir kere daha söylemek isterim ki kahraman Türk polisi şehit olmaktan
korkmuyor, emekli olmaktan korkuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu
anlayışı dikkate almasını ve polisimizin
sorunlarının bir an önce çözülmesini talep ediyoruz.
Sayın Başkan, pek kısa bir şeyi
daha müsaadenizle söyleyeceğim: Türkiyemizde 320.219 yavrumuz devlet
parasız yatılı okullarında okumaktadır. Bu çocuklar
öğretmen, memur, çiftçi, işçi, küçük esnaf çocuklarıdır, yaşları
11 ile 18 arasındadır. Sayın Başkanım, mübarek ramazan
ayındayız. Bu çocuklarımız için devletimizin bir günlük
yani üç öğün için tahsis ettiği para 16 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay,
buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bir çocuk düşünün, kahvaltısı, öğle
yemeği, akşam yemeği 16 lirayla sınırlı. Okul
müdürleri Sadece makarna yedirsek, üç öğün makarna yedirsek
çocukları besleyemeyiz. diyor. Buna, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
seyirci kalmamasını arz ve talep ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Turan, buyurun.
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne
ve Polis Haftasına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Polis Haftasındayız. Polisimiz, kahraman
polisimiz, milletimiz için, devletimiz için hukuka bağlı olarak,
insan hakları merkezli olarak çok büyük ve çok yoğun bir gayret sarf
ediyor.
Polis teşkilatımızın 177nci
yılını canı gönülden kutluyoruz ve tüm polis
kardeşlerimize selamlarımızı iletiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işlem
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 25/3/2022
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, öğrencilerin sınavlara
hazırlık aşamasında yaşadıkları
sorunların tespit edilerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
7/4/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 7/4/2022 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
19 milletvekili tarafından öğrencilerin sınavlara
hazırlık aşamasında yaşadıkları
sorunların tespit edilerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 25/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 7/4/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Hayrettin Nuhoğlu,
buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; lise ve üniversite giriş sınavlarına
hazırlanan öğrencilerin kitap sorunları hakkında
verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz aldım, selamlarımı
sunarım.
Bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme
getirmemize sebep olan, sosyal medya paylaşımları ile
gezilerimiz sırasında
karşılaştığımız öğrencilerin ve
velilerin talepleridir. Bize gönderilen bir tweeti olduğu gibi okumak
istiyorum: Merhaba, 17 yaşındayım. Bu sene YKS
sınavım var ama ailemin durumundan dolayı iki aydır test
kitabı veya kaynak edinemiyorum. Sosyal medya üzerinden çalışmak
elimde kaynak yokken çok zor. Lütfen yardım edin, sadece test
kitabına ihtiyacım var, para asla istemiyorum, lütfen.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
sosyal devlet ilkesi ve Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz. hükmüne rağmen ne yazık ki ülkemizde
eğitim çağındaki çocuklarımız büyük
sıkıntı yaşamaktadır. Ekonomik sebeplerle
okuyamayanlar ve eğitimini yarıda bırakanlar son yıllarda
hızla artmaktadır.
Ana sınıfından üniversitelerdeki
lisans, lisansüstü ve doktora öğrenimine kadar her düzeyde kargaşa
içindeki eğitim öğretim sistemimiz tam bir soruna
dönüşmüştür. Burada o detaylara girmeyeceğim; sadece 8inci ve
12nci sınıf öğrencilerinin lise ve üniversite giriş
sınavlarında karşılaştıkları sorunlara
değineceğim. Ortaöğrenim seviyesindeki 8inci sınıf
öğrencisi lise öğrenimine geçebilmek için LGS sınavına
girmek zorundadır. Proje okullarında, Anadolu liselerinde, fen
liselerinde okumak isteyenler, özel okullarda daha iyi imkânlarla okuyanlarla
yarışabilmek için haftada ortalama bin soru çözmeli ve bir de deneme
sınavına girmelidir. Devlet okullarının destekleme ve
yetiştirme kurslarında görülen yetersizlik öğrencileri özel ders
almaya ve kurslara itmektedir. Uygulamadaki farklı fiyatların
ortalaması esas alındığında soru ve test
kitaplarının fiyatı aylık 1.200 liradan fazladır,
kursların ücreti de yıllık ortalama olarak 18 bin lira;
ayrıca, özel dersler için de yılda 20 bin lira gerekmektedir. Özel
okullarda bu imkânlar vardır fakat öğrenci başına fiyatlar
o kadar yüksektir ki ancak az sayıda aile çocuğunu özel okula
gönderebilmektedir.
Lise 12nci sınıflardan üniversitelere geçiş
için Temel Yeterlilik Testi ve Alan Yeterlilik Testi sınavlarına
girecek olan öğrenciler ise haftada ortalama 1.500 soru çözmek
zorundadır. Bu sorular ve test kitapları için ayda ortalama 1.800
lira gerekmektedir, özel dersler veya kurslara da ayrı ayrı 30 biner
lira ödenmesi gerekiyor. Bu imkânların özel okullarda
karşılandığı ama orada yıllık ücretin 80 bin
lira civarında olduğu 8nci sınıflar için ifade
edildiği gibi, çok az sayıda ailenin bu durumda imkânlara sahip
olduğu bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, bütün bu
sınavlarda yakın geçmişte yaşanan sahtekârlıklardan
dolayı bir güvensizlik olduğu da söz konusudur. Diğer taraftan,
genç işsizliği ertelemekten başka hiçbir işe yaramayan çok
sayıda üniversitenin açılmış olması eğitim
seviyesini çok düşürmüştür. Mezun olanların iş
bulamadığı, sayılarının 1,5 milyona
ulaştığı ortamda gençlerin hayalleri
yıkılmaktadır. Ülkemizde artık okumak değil, okumamak
yaygınlaşmaktadır.
Gençlerimizin önünde üç seçenek
kalmıştır; birincisi, okulu bırakmak; ikincisi, imkân
bulunabiliyorsa yurt dışında okuyup orada kalmak; üçüncüsü ise
üniversiteyi bitirip yurt dışına çıkıp ne iş
olursa olsun çalışmak. Bu, sürdürülebilir bir durum değildir.
Türk milletinin geleceği tehdit altındadır. Bir tarafta beyin
göçü hızlandırılırken diğer taraftan yönetilmesinin
daha kolay olduğuna inanılan cahil kesimlerin
çoğalmasını arzu eden yönetim anlayışı, 21inci
yüzyılın kaybedilmesine yol açmaktadır.
Artık her konuda tıkandığı
anlaşılan partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin
değişmesiyle, devletin bütün kurumsal yapılarında
olduğu gibi eğitim sisteminde de yapılan tahribatın
giderileceğine, kaybolan yılların kısa zamanda telafi
edileceğine olan inancımız tamdır.
Sınavlara hazırlanan öğrencilerimizin
sorunlarına çözüm bulmak için önergemize destek verilmesini bekliyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Bülbül. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sevgili Başkan, siz bu kadar monoton
değildiniz ya. Biraz tekdüze gidiyor çalışmalar.
Evet, öğrencilerimizin sınavlara
hazırlık aşamasında kullandığı kaynak
kitaplar ve benzeri nedeniyle ortaya çıkan durum için bir
araştırma önergesi verilmiş. Doğru bir önerge, yalnız,
buraya gelmeden şunu özellikle belirtmek lazım: Anayasada
Eğitim ve öğretim, devlet okullarında parasız, kamusal bir
haktır. vurgusu varken eğitimde özelleştirmenin
yapılmış olması ve buna da ısrarla devam ediliyor
olması bir insan hakları ihlalidir, çocuk hakları ihlalidir ve
burada, bakın, kaliteli eğitim yoktur, kaliteli okul yoktur. Bahçesi
olmayan okullar vardır; düşünebiliyor musunuz, oyun alanı
olmayan okullar var. Kaliteli kitap yoktur. Öğrencilere kitap okuma
dendiğinde test kitabı anlaşılıyor. Öykü kitabı,
roman, benzeri şeyler, çocuğun ufkunu açacak, çocuğun akademik,
entelektüel gelişimini sağlayacak ortamlar yok ve kitap okuma
dendiğinde ha bire test çözme, test çözme, test çözme; bu
anlaşılıyor. Bunun çocuğa hiçbir faydası yoktur. Bir
eğitimci olarak söylüyorum: Bu, çocuğun üzerinde uygulanan bir
zorbalıktır, bir insan hakları ihlalidir. Ve bu testlerin, ölçme
değerlendirme kriterlerine göre, sınavlarda kullanılan testler de
dâhil olmak üzere, objektiflik, güvenilirlik, ölçülebilirlik ve
geçerliliği yoktur bakın. Bunlar ölçme değerlendirmede akademik,
bilimsel kriterlerdir; bu testlerde bu kriterler ne yazık ki yoktur.
Ne yapılmalı? Devlet okullarında
eğitim parasız olmalı, kaynak kitap diye bir şey devlet
tarafından sağlanmalı. Bakınız, ders
kitaplarını ücretsiz verdiğini söyleyen Hükûmet -sanki
babasının cebinden veriyor, sanki devlet imkânından vermiyor-
ders kitabını ücretsiz veriyor ama kaynak kitap için yandaş
yayınevi oluşturuyor. O yandaş yayınevleri ha bire kitap
üretiyor ve bu kitaplar çocuklara zorla dayatılıyor. Böyle bir
eğitim öğretim ortamı olamaz; bu bir dayatmadır, bu bir hak
ihlalidir; ailelerin ekonomik olarak bunun altından kalkması mümkün
değildir. Dolayısıyla bu konuda yapılacak
araştırma, eğitim öğretimin daha nitelikli
olmasını, kitapların daha nitelikli olmasını,
kitabın sadece test için değil, öğrencinin akademik, entelektüel
gelişimini sağlayacak bir eğlence, bir bilgi kaynağı
olmasını gerektirmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Suat Özcan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZCAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Ülkemizde yapboz tahtasına dönen, sürekli
bozulup dağıtılan, sonra da yama projelerle toparlanmaya
çalışılan en önemli sosyal politika alanı eğitimdir.
Bırakın en iyisini, iyi değil, kötüsüyle karşı
karşıyayız. Eğitim sistemimiz tamamen sınav merkezli
anlayış ve uygulamalara sahip; hâl böyleyken LGS, YKS ve tüm
sınavlara 15 milyona yakın öğrenci giriyor, üniversite
sınavlarına da 3 milyona yakın. Peki, ne kadarı seviniyor,
ne kadarı hayaline kavuşuyor? Anayasaya göre herkesin eğitim
hakkı ortadayken
Eğitim süreci evde başlıyor. Evde durum
nasıl? Bugün 10 milyon kişinin asgari ücretle, 3 milyon 400 bin
kişinin asgari ücretin altında bir ücretle
çalıştığı, 1 milyon 700 bin kişinin 1.500 liradan
az ücretle geçindiği bir ortamda nitelikli eğitim
koşullarını nasıl sağlayabilir anne ve babalar?
Eğitim sürecinin ikinci önemli ayağı
okullar. Bir yanda yıllık eğitim ücreti 100 bin liraya
yaklaşan kolejlerde eğitim alanlar, özel okullarda okuyanlar;
diğer yanda devlet okullarında okuyanlar, ders kitapları,
yardımcı ders kitaplarıyla sınavlara hazırlanan
çocuklarımız. Eşitsizlik, devlet okullarında okuyan
öğrencilerimiz aleyhine sürekli değişiyor yani ekonomik gücü
olmayanlara kapıların kapandığı bir eğitim.
Devlet okullarında ders kitapları, kaynak kitaplar ile yardımcı
ders kitapları, test kitapları, yaprak testlerle sınavlara
hazırlanılıyor.
Eğitim sürecinin üçüncü ayağı
öğretmenler; kadrolu, sözleşmeli, ücretli, uzman,
başöğretmen statülerinde kendilerine sağlanan koşullarla
çocuklarımızı hem hayata hem de sınavlara hazırlamaya
çalışıyorlar.
Velilere gelince, onların durumu daha vahim.
Çocuklarının geleceği için dişinden
tırnağından ayırdıkları her kuruşu onlar
için harcıyorlar, yeter ki çocukları iyi bir eğitim alsın.
Akademik beceri tüm okul sinerjisinin lise ya da üniversite
sınavlarını merkeze alarak harcanması, çoktan seçmeli 4 ya
da 5 seçenek arasından doğru olanı bulma becerisi olmamalı.
Modern eğitimin felsefesinde test çözmek değil düşünmek
vardır. Sorun alanlarını keşfetmek, çözüm önerisi sunmak,
duygularını ifade etmek olmalıdır, akla ve bilime
dayanmalıdır. Bu kapsamda, sınavlara hazırlık süreci
öğrenciyi, öğretmeni ve velileri çok olumsuz etkilemekte, derin
yaralar oluşturmaktadır.
Başarı başta olmak üzere, sosyal,
psikolojik etkilerin yansımalarının saptanarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla İYİ
Parti Grubunun araştırma komisyonu kurulması önerisini
destekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SUAT ÖZCAN (Devamla) Tabii, şimdi, iktidar
partisi ve destekleyen milletvekilleri her muhalefet önerisinde olduğu
gibi hayır diyecekler ancak unutulmamalıdır ki yapılacak
ilk seçimde milletimiz de size hayır diyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özcan.
İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 6/4/2022 tarihinde Iğdır
Milletvekili Habip Eksik ve arkadaşları tarafından, kontrolsüz
ithal edilen atık plastik ve çöplerin çevreye verdiği zararların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
7/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 7/4/2022 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Nisan 2022 tarihinde Iğdır Milletvekili
Habip Eksik ve arkadaşları tarafından (17876 grup numaralı)
kontrolsüz ithal edilen atık plastik ve çöplerin çevreye verdiği
zararların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
7/4/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Habip
Eksik. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce size birkaç
fotoğraf göstermek istiyorum. Bakın, 9/7/2020; yani Covid
dediğimiz hastalığa sebep olan coronavirüsün test kitlerinin
görüntüsü var burada. 2020de Temmuz ayının 9unda olan bir çöp.
Sık sık duyduğumuz, Adana'da ve başka illerde plastik
fabrikalarında çıkan yangın; onun görüntüsü. Yılda 79-80
yangın bildiriliyor, çoğunun sebebi bilinmiyor. Bunlar da
-basına da yansıdı- özellikle Adana ve çevresinde, hatta
İstanbul Sultangazi'de, hatta Iğdır'da bile başka ülkelerin
marketlerinin markasını taşıyan poşet atıklar
yani plastik atıklar; doğada çok kişi tarafından
görüntülenmiş. Bakın, bu atıklar, tarım arazilerinin,
sulama yapılan yerlerin hemen dibinde birçok gazeteci tarafından,
birçok çevreci tarafından görüntülendi. Hatta bunlarla ilgili, Greenpeace
ve çevreciler tarafından bir rapor da hazırlandı; toprağa,
çevreye zarar verecek düzeyde, çok ciddi sayıda plastik
atığın atıldığı tespit edildi Türkiye'de.
Çin, 2013 yılında plastik atık
ithalatını yasakladı. Sonrasında, Türkiye bu pazarı
kapmak için teşvik verdi ve yüzlerce firma bu teşvikten yararlanarak
plastik atık dönüşüm merkezlerini kurdu ve Türkiye'yi -çok
değil- 2016dan 2020ye kadar resmen plastik atık çöplüğüne
dönüştürdüler. Yılda yaklaşık 700-800 bin ton plastik çöp
Türkiye'ye ithal ediliyor. Nereden ithal ediliyor? 1inci sırada Amerika,
2nci sırada İngiltere, 3üncü sırada Almanya, Hollanda,
Belçika. Yani gelişmiş ülkeler ülkemize çöplerini gönderiyorlar.
Çöpü bertaraf etmek çok pahalı bir şey.
Çöpün bertarafından kurtulmak için, bu ülkeler, işte, bizim gibi
gelişmemiş ülkelere çöplerini göndererek toprağının,
suyunun, havasının kirletilmesine âdeta sebep oluyorlar. Maalesef,
bizim ülkemizde de mevcut iktidar bunun önünü açtıkça açtı. 2021in
Mayıs ayında bir yasa çıkardı, iki ay sonra yasayı
Ticaret Bakanlığı resmen baypas etti, Polietilen ham maddesi
getirilebilir. dedi.
Bakın, bu gördüğünüz görüntü çöptür
arkadaşlar. Herkes çok iyi biliyor ki mevcut yasalar bu çöpün gelmesini
engelleyemiyor ve Türkiye'nin toprağı, havası, suyu
kirletiliyor. Bu plastiklerden ortaya atılan, doğaya saçılan
zehirler anne karnındaki fetüsten tutun da hepimize kadar zarar veriyor.
Birçok hastalığa sebep oluyor; bağışıklık
sistemini çökertiyor, kanser hastalıklarına sebep oluyor, hormonal
hastalıklara sebep oluyor. Kısacası, millî olduğunu iddia
edenler, millîlikle ilgili sürekli söz kuranlar maalesef gelişmiş
ülkelerin çöpüne Türkiye'yi muhtaç ettiler. İşte, bu çöp ciddi
anlamda zarar vermiştir. Gelin, bir araştırma komisyonu
kuralım ve bu çöpün verdiği zararları
araştıralım, bunun önlenmesi için tedbirleri alalım.
Birlikte, ülkemizin, coğrafyamızın,
toprağımızın kirletilmesine, havamızın, suyumuzun
kirletilmesine son verelim; bunu detaylı bir şekilde
araştıralım.
Her fırsatta emperyalizmin iş
birlikçileri diye bizlere söz söyleyenler, bugün sıra sizde; gelin, oy
verin, emperyalizmin çöpüne hayır deyin, onun için de
araştırma önergemize evet deyin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen
on yılda Çin ve bölge ülkeler tarafından plastik ithalatına yasak
getirilmesiyle geri dönüştürülemeyen çöplerin rotası ülkemize döndü.
Her defasında Yok öyle bir şey. deseniz de uluslararası
raporlar, saha çalışmaları, son olarak da İngilterede GPS
takılarak atılan bir plastiğin Adanada sinyal vermesi, öyle bir
şeyin olduğunun en büyük kanıtı. Yirmi yıllık
iktidarınızda doğada ve çevrede yarattığınız
tahribat yetmemiş gibi, bir de artık tahribat ithal eder duruma
geldiniz. EUROSTAT verilerine göre, Avrupanın plastik çöpünü en çok alan
ülkeyiz; 2014ten bugüne kadar plastik ithalatımız yüzde 200
arttı. Mülteciler konusunda Avrupanın baraj ülkesi olduğumuz
yetmedi, sayenizde şimdi, bir de Avrupanın çöp bertaraf tesisi
hâline geldik. Yapılan raporlamalar, ülkemizde atık depolama
tesislerinde düzenli olarak şüpheli yangınlar
çıktığını gösteriyor. Bu yangınların
sebebini çok iyi biliyoruz ancak siz de bilin istiyoruz. Bu olay, öyle
kısa bir yalanlamayla kapatılacak kadar basit bir konu hiç
değil. Adanadaki 5 farklı çöp döküm sahasından alınan
numunelerin yüksek kanserojen seviyesine sahip olduğu
anlaşıldı. Adanada tespit edilen dioksin ve furan miktarı
temiz bir topraktakinden -burasını dikkatle dinleyin- 400 bin kat
fazla; dile kolay, 400 bin kat. Bu, ülkemizde rapor edilen en yüksek toksik
düzey. Toprağa, suya, havaya ve besin zincirine karışan bu
toksik maddeler, hem doğa hem insan sağlığı için,
geleceğimiz için, bedeli herhangi bir ticari kazançla kıyaslanamaz ve
telafi edilemez zararlar içeriyor. Sorumsuzluğunuz ve
umursamazlığınız yüzünden, ülkemizin en verimli toprağı
olan Çukurovaya tohum yerine zehir saçılıyor. Vatandaşlar
ciğerlerine baharın kokusunu çekmek yerine zehirli kanserojen
soluyor. Bir yandan Yeşil kalkınma devrimi başlattık.
diyorsunuz, diğer yandan yeşile boyanmış plastiğin
yasa dışı yollarla ülkemize sokulmasına göz yumuyorsunuz.
Hep söyledim, yine söylüyorum: İklim kriziyle mücadelenin ve
doğayı korumanın ilk ve en önemli adımı samimiyet ve
farkındalıktır, söylenenler ile yapılanların uyumlu
olmasıdır. Bu sebeple, sizleri samimi adımlar atmaya, yasa
dışı atık yönetimiyle
caydırıcılığı sağlayacak etkin mücadeleye
davet ediyorum. Elbette ki inkâr edip üzerini kapatmaya çalışmak da
bir seçenek -en azından sizin için- ancak gelin, bunun vebaline ortak
olmayın. Geleceğe yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya
bırakacak şekilde adımları hep beraber atalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gamze Taşcıer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyeden
Değerli milletvekilleri, bu nasıl bir
acziyet politikasıdır? Türkiye'yi para için Avrupalının
çöpünü alacak konuma getirdiniz. Bu ülkenin bir itibarı vardı, yerle
bir ettiniz. Bugün Avrupalı, Türkiye'yi hem mülteci deposu olarak görüyor
hem de maalesef bir çöplük olarak görüyor; çok yazık. Para verin,
mültecileri sınırdan çıkarmayalım. Para verin, çöpünüzü
alalım. İşte, yirmi yılda Türkiye'yi
düşürdüğünüz nokta bu. Tabii, bu çöpler geliyor, dönüştürülmüyor
da ve bunlar yakılıyor. Çöplerin toplandığı alanlarda
şüpheli yangın haberleri tüm dünyanın basınında yer
alıyor. Yani dönüştürülsün diye para aldığınız ve
Türkiye'ye getirilen çöpler, plastikten zehirler çıka çıka
yakılıyor. Tabii, sizin için önemli değil Türkiye'de
yaşayan insanların sağlığı bozulmuş
bozulmamış, hatta işinize bile geliyor olabilir. O hasta
garantisi verdiğiniz şehir hastanelerine müşteri
kazandırmış oluyorsunuz, sizin tabirinizle.
MELİHA AKYOL (Yalova) Hiç hasta garantisi
yok, yalan konuşma.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Özetle değerli
milletvekilleri, yirmi yılda bu ülkeyi
itibarsızlaştırdınız ama hiç merak etmeyin, ilk
seçimde bu ülke hak ettiği itibara yeniden kavuşacak çünkü Millet
İttifakı yönetime geliyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Roman vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3875)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 7/4/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Roman
vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan (10/3875) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
7/4/2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Özcan Purçu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; hepinize sevgiler
saygılar sunuyorum.
Yarın, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü. Dünyadaki,
Türkiyedeki tüm Roman vatandaşlarımızın Dünya Romanlar
Günü kutlu olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
İnşallah, böyle kötü günler görmeyiz bir daha.
Hükûmete şimdi sesleniyorum: Romanlarla ilgili
SİROMA Projesi yaptı, ROMACTED yaptı, ROMSID Projesi yaptı,
Avrupa Birliğinden milyonlarca euro para geldi Türkiyeye Romanlar için. Romanları
ne kadar tanıyorsunuz, hangi saha araştırmasını
yaptınız, Romanların sorunlarını nasıl tespit
ettiniz de bu projeleri yaptınız? Bu, birinci soru. Roman mahallesine
üniversiteden bir tane akademisyen gitti mi? Hükûmetin, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının uzmanları gitti mi? Bu
araştırmaları yapıp da bu projeleri yaptınız
mı? Cevabını vereyim: Bizim mahallemize kimse gelmedi, hiçbir
araştırma da yapılmadı. Kendi kafalarına göre
projeleri yaptılar, masalarda yaptılar, sahaya inmediler, Roman mahallelerine
bir çivi dahi çakmadılar, bunu herkes biliyor.
Yalnız, bilmedikleri başka bir şey
daha var insanların. Bu paralar nerede? Milyon euroları kime
peşkeş çektiniz? Bir tane İngiliz şirketi buldular
-söyleyeyim- Romanların paralarını o İngiliz şirketine
verdiler Alın bu Roman projesini yürütün." dediler. Haram
zıkkım olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
ROMSİD Projesine paralar geldi, SİROMAya paralar geldi, milyonlarca
euro para yok. En son, 1 milyon 825 bin euro civarında bir para geldi.
Para nerede? İngiliz şirketinin hesabına yattı. Ya,
İngiliz şirketiyle Türkiye'deki Romanların ne alakası var?
Ya, bu kadar mı göz diktiniz bu paralara? Bu kadar paragöz olunur mu ya!
Garibanın, yoksulun parasını dahi İngiliz şirketine
verdi. Yalansa Hükûmetin bir milletvekili gelsin burada beni yalanlasın
İngiliz şirketine bu paralar verilmedi. desin. Biz olmasak,
Cumhuriyet Halk Partisi olmasa vallahi kimse bunları bilmeyecek.
Türkiye'nin en yoksul kesiminin hakkı bu kadar yenir mi ya, nasıl
Müslümansınız siz ya! Mübarek ramazan ayında nasıl
Müslümansınız ya! Bu kadar açlıktan, yoksulluktan bitmiş
bir toplum; barınma sorunu var, eğitim sorunu var, hizmetlere
erişemiyoruz, sosyal devletin s"sini görmüyor Roman mahalleleri.
Erken evlilik var, uyuşturucu madde bağımlılığı
had safhaya ulaşmış. Bakın, bir şey daha söyleyeyim,
Sağlık Bakanlığı nerede ya! Türkiye'de 2 milyon madde
bağımlısı var, zombi gibi geziyor sokaklarda. Nerede?
Romanların mahallelerine niye girmiyor Sağlık
Bakanlığı? AMATEM kurulmuyor.
Başka bir şey daha söyleyeyim: Bu
uyuşturucu madde satıcıları var ya, o mafyalar artık
kimlerse, o baronlar; onları tutukluyorlar ön kapıdan hâkimler, arka
kapıdan salıyorlar. Tekrar mahallelerimizi zehirlemeye devam ediyorlar.
Hâl böyle arkadaşlar.
AKP Hükûmeti, yirmi yılda Romanlar yoksuldu,
şimdi bizi yoksulluktan bir alt sınıf açlığa mahkûm
etti. Artık, Roman mahallelerinde yoksulluk yok; açık söyleyeyim,
açlık var, açlık! (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ama Aile Bakanlığı bizim Roman Strateji
Eylem Planından sorumluymuş! Nerede Aile Bakanlığı?
Mahallelerimize girdikleri yok. Bizi artık kandıramazsınız.
Romanların, garibanın oyunu 1 kilo fasulyeye, 2 kutu salçaya
alırız. diye düşünmeyin, Bunlar çantada keklik. diye
düşünmeyin. Mahallemize giremezsiniz. Bakın, bu kadar açık
konuşuyorum. Hadi bakalım, Roman mahallelerine girin
girebiliyorsanız bu saatten sonra. Vallahi mahvederler sizi. Neden biliyor
musunuz? Kandırdınız, Romanlara gelen Avrupa Birliği hibe paraları
İngiliz şirketleri hesaplarına yattı. Kimin o İngiliz
şirketi? Hadi söyleyin, gelin buraya, gelin ya, buraya söyleyin ya! O
garibanın, okula gidemeyen o Roman çocuklarının, o
kadınların, okuma yazma bilmeyen kadınların
hakkını nasıl İngiliz şirketine
yatırırsınız ya!
ROMSİD Projesiymiş de İngiliz
şirketi
Ya, siz bizi tanımıyorsunuz, İngiliz şirketi
bizi nereden tanısın ya! Cumhuriyet Halk Partisi geliyor, Millet
İttifakı iktidara geliyor. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Göreceksiniz, halka hizmet
nasıl oluyormuş; sosyal devlet nasıl oluyormuş,
göreceksiniz. Eğer Müslümansak eğer Allah'a inancımız varsa
hiçbir kulun hakkını yemeyeceksiniz, fakirin, gurebanın
hakkını koruyacaksınız. Hani nerede ya, nerede? Nerede
Allah aşkınıza, bizi soran var mı ya? Roman mahallelerine,
yoksul, dezavantajlı mahallelere, doğudan batıya kadar gelip de
bu insanlar bu zamlarda ne hâldeler, gelip sorabiliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Başkanım, bir iki
dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN Yok, teşekkür ediyorum.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bu kadar zam
yaptınız Bu gariban ne yiyor, ne içiyor? diye gelip soruyor
musunuz, sokağa inebiliyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Purçu, süreniz
tamamlandı.
Teşekkür ettim.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Pazara gelebiliyor musunuz?
Pazarlara bir girin bakalım
Pazarlara bir girin bakalım,
giremezsiniz.
Cemal Bekle nerede Allah aşkınıza ya?
BAŞKAN Özcan Bey
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Hükûmetin, iktidarın
milletvekili ama hikâye, hikâye yani, kendisine milletvekili o.
Saygılar, sevgiler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yani niye şimdi
sataştınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kürsüdeki
konuşmada bilmiyorum kime hitap etti ama
AHMET KAYA (Trabzon) İktidara.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kürsüde
konuşma yapan kişi, kime hitap etti, bilmiyorum, Mübarek ramazanda
dürüst olmalısınız, namuslu olmalısınız, Müslüman
mısınız? diye söyledi. Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız,
içimizde Müslüman olmayan olduğunu da tahmin etmiyorum veya bir inanç
sahibi olmayan olduğunu da tahmin etmiyorum.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Var, var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Demek ki
Müslümanları hariç tutuyor o zaman öyleyse o
arkadaşlarımız, diğer başka dine inananları hariç
tutarak bizi burada itham altında bırakan bir şey
yapmış oluyor.
Bu milletvekili arkadaş, daha önce Kayseri'ye
gittim, Kayseri'de Romanlara eziyet ediliyor, onların evleri şöyle
yıkılıyor. diye ifade etti, o zamanki büyükşehir belediye
başkanı, oradan aldığı bilgileri bize getirdi dedi ki:
Böyle söylenenlerin hepsi yanlıştır, hatta yalandır. Ve
davulla zurnayla kentsel dönüşüm yapılıp oradaki insanların
evleri birlikte yıktırılarak yeni konutlar inşa ettirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu
arkadaşımız, bir kanun teklifini ısrarla destekledi ama
arkasından Roman kardeşlerimizin çoğunlukta olduğu, genç
yaşta evliliklerinden dolayı 3 bin insanı hapishaneden
kurtarmayla ilgili bir kanun teklifini imzaladı, arkasından da
vazgeçti, geri döndü; Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir hafta kaçtı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hepsinin
vebali üzerinizde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Allah
aşkına, SİROMA projesiyle ilgili bir konuda sen AK PARTİ
iktidarı döneminde yapılanları unutacaksın, göz ardı
edeceksin; biz sizinle ilgili, senin soydaşlarınla ilgili bir konuda
kanun teklifi verdiğimizde imzanı geri çekecek, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir ay süreyle kaçacaksın ve buraya gelip kürsüde iftira
edeceksin; bu, bir milletvekiline yakışan bir iş değildir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Elitaş, biraz önce kürsüde Dünya Romanlar Günü özelinde konuşan
milletvekilimiz Özcan Purçuyu Kayserideki bir olayla ilgili yalan söylemekle
itham etti ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçmakla itham etti. Çok
açık bir sataşma var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Açıkça
sataştım, doğru.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ta ki efendim
BAŞKAN İmzasını
çektiğinden dolayı kaçtığını söyledi ama
Sayın Purçu da Sayın Bekleye çok hakaret etti yalnız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır
efendim, dolayısı falan ama Yalan söylediğini de söyledi yani.
BAŞKAN Tamam.
Buyurun Sayın Purçu.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) İmzayı çekti mi
çekmedi mi? Bir onu da açıklasın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, çeker, siz ne
imzalar çektiniz.
BAŞKAN Sayın Purçu, kimseye hakaret
etmeden bu konuşmayı yapabilirsiniz.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, benim imzam varsa
buyurun, getirin, görelim; hangimiz yalan söylüyor, bakalım. Getirin,
imzam varsa herkes burada şahit olsun; buyurun. Ben imza attıysam,
buyurun.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İstemiyor
musun?
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Hangimiz yalan söylüyor,
buyurun gelin. (CHP sıralarından alkışlar) Yani ben
gerçekten size yakıştıramadım bunu: Yalan söylüyor,
imzası var. Ben hem Türkiye Büyük Millet Meclisinden niye kaçayım?
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
İstemediğini söyle.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Milletin iradesinin tecelli
ettiği bir yer, bu bir.
İkincisi şu: Kayseriye buyurun beraber
gidelim, o Roman mahallesine gelin, beraber bir gidelim isterseniz. Ne
yaptınız? Kayserinin en merkezindeki, rantı en yüksek Roman
mahallesini yıktınız, milyon dolarlar yapıyor o dairenin
bir tanesi, aldınız Romanları ta Kayserinin
çıkışına, çukurun içine teptiniz, ondan sonra onları
orada
Araba yok, bak orada. Geçen, bir ay önce bir daha gittim -hemen
söyleyeyim size- araba servisi yok, yaşlılar hastaneye gidemiyor, ben
size söyleyeyim. Şehrin içine gidip Romanlar çiçeğini satamıyor,
onlar orada ticaret yapamıyor. Ben daha yeni geldim, her hafta da
görüşüyorum, daha geçen haftalarda Kaymakamı, Valiyi gene
aradım. Hadi, buyurun, gidelim bakalım Kayseriye siz mi doğru
söylüyorsunuz, ben mi doğru söylüyorum? Hadi, buyurun, yürüyün
bakalım, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Hodri
meydan.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Hodri meydan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, sataşmada
bulunmadı ama
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Hiçbir şey yapmadı ki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, şöyle: Yakıştıramadım size. dedi.
BAŞKAN Peki, yerinizden bir dakika
Yani
Yakıştıramadım. demek, hakaret olmuyor artık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
şöyle: İmzam yok. dedi.
BAŞKAN Ha, İmzam yok. dedi.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İmzam
yok. dedi.
Sayın Başkanım, elhamdülillah,
hafızam iyidir, kuvvetlidir. Özcan Purçu, bu kanun teklifi
görüşülürken Divan Üyesiydi, Kâtip Üyeydi. Şeyhmus Beyin
oturduğu yerde de oturuyordu. Bununla ilgili Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız
yoklama istediler ve bu konu gündeme geldiğinde, ısrarla Şu
kanunu çıkaralım Başkanım, şu kanunu
çıkaralım Başkanım. dedi. İmzası olması
önemli değil, arkasında durabilmek önemli. (CHP sıralarından
Ooo! sesleri) Arkasında durabilmek önemli.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Dönüyor.
BAŞKAN Arkadaşlar ya, bir dakika müsaade
edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
şu Parlamentoda neyi söylediğimi, şu Ooo! diyenler var ya bu
Parlamentoda hangi kanunu söylediğimi hiçbiri bilmiyor, sadece Özcan Purçu
biliyor hangi kanunu söylediğimi. Ne kanun maddesi söyledim ne olay dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Bırak şimdi. İmza dedin Başkan, imza.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama Özcan Purçu
biliyor. Şuradaki Ooo! diyenlerin hiçbiri hiçbir şeyden haberdar
değil.
BAŞKAN Özcan Bey, biliyor musun?
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Ben dinliyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Özcan Bey, bildiğini söyledi
zaten, sıkıntı yok.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Dinliyorum. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Söz
imzadır, söz. Burada bana geldi, ısrarla Bu çıksın. dedi.
Bakın, şurada
BAŞKAN Sayın Elitaş, Sözünü geri
aldı. demediniz, İmzasını çekti. dediniz siz de.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Unuttu o, unuttu; ramazandan unuttu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet
doğru, Başkanım.
Teşekkür ediyorum. [CHP sıralarından
alkışlar(!)]
BAŞKAN Teşekkür ettim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Roman vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3875)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına
Sayın Orhan Çakırlar konuşacak.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ÇAKIRLAR
(Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yarın 8 Nisan, Roman
vatandaşlarımızın günü ve kutluyorum.
Roman vatandaşlarımız, ülkemizde ve
birçok yerde farklı isimlerle anılmalarına rağmen bizde
Roman olarak kabul edilmiş ama eski kayıtlara
baktığımızda Kıpti diye yazar nüfus kâğıtlarında.
Türkiyede böyle denirken bazı yerlerde Sigani veya benzeri, Çigan
gibi isimlerle adlandırılırlar ama bizde Roman kabul
edilmiş ve bu insanlarımıza özellikle mübadelede bir miktar
Balkanlardan gelenlere toprak verilip çiftçilik yapmaları
sağlanmıştır.
Bu süreç geçtikten sonra, özellikle Jivkov döneminde
Bulgaristandaki Roman vatandaşlarımız büyük bir
sıkıntıya düşürülerek Türkiyeye göç etmeye
zorlanmışlardır. Bunların en önemlilerinden biri de müzik
alanında -kabul ettiğimiz- Ciguli diye bir sanatçı; Allah
rahmet eylesin, Bulgaristandan geldi ve Türkiyede de çok önemli mesafeler
katetti sanatında.
Bir de dünyadaki Romanların çektikleri
zulümlere bakalım: Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı
sırasında Hitler tarafından katledildikleri bütün dünya âlem
tarafından bilinmesine rağmen Almanya veya Polonyadaki Romanların
ne kadar katledildiği konusunda dünyadaki ve ülkemizdeki insanların
çok bilgisi olduğunu düşünenlerden değilim. Burada Porajmos
katliamı olarak geçen katliam gibi -Hitler döneminde ciddi oranda- çok
büyük katliamlara uğramıştır Romanlar. Bu süreçten sonra
şunu görmeliyiz ki bugün insanlık çok değişmiş midir?
Hayır, değişmemiştir. Daha dün Buchada yapılan
katliam, Srebrenitsadan daha farklı mıdır? O günden bugüne
insanlık bir arpa boyu mesafe katedememiştir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi gelelim işsizliklerine. Hakikaten
öyledir, niye böyledir? Türkiyede her alanda, her grupta işsizlik varken
Romanlar arasında çok daha fazla. Bunu nereden biliyoruz? Birtakım
meslekler artık yapılacak hâlde değildir; kalaycılık
gibi, sepetçilik gibi. Özellikle, hayvancılık dibe vurduğu için,
tarım dibe vurduğu için ne tarım alanında ne
hayvancılık alanında iş bulabilmektedirler. Hatırlar
mısınız bilmem, eskiden celeplik ederlerdi yani köylerden
hayvanları alırlar şehirdeki kasaplara teslim ederlerdi, böyle bir
meslekleri vardı. Demircilik vardı, sepetçilik vardı,
kalaycılık vardı. Sosyolojik olarak bunlar
araştırılmadan, bu insanların
sıkıntılarını çözmeden bu Parlamento doğru iş
yapmaz kanaatindeyim. Sosyolojik olarak Romanların
sıkıntılarını gözden geçirmek lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de yarın dünyada kutlanacak olan 8 Nisan
Dünya Romanlar Gününü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Tarihin en büyük trajedilerinden biri -deminki
hatibin de söylediği gibi- aslında herkes Yahudilere yönelik
soykırımı biliyor ama ne yazık ki İkinci Dünya
Savaşında Romanlara ama aynı zamanda Çingenelere yönelik
yapılan soykırımın dünyanın gözünden
kaçtığını, bu konuda gerçek anlamda bir
tartışmanın, bir özrün dilenmediğini ve soykırım
kıskacında olan bir topluluk olarak da ilan edilmediklerinin özel
olarak altını çizmemiz gerekiyor.
Şimdi, Romanlara ilişkin çok şey
söyleyebiliriz ama en temelde şunu söyleyelim:
Ayrımcılığa uğrayan bir halktır; çok açık ve
net. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Anayasasında sosyal devlet ilkesi
vardır, eşitlik ilkesi vardır ama Romanlar istisnadır
bundan. Neden? Çünkü genelde kentlerin en yoksul semtlerinde yaşarlar, ne
yazık ki çok düşük ücretli gündelikli işlerde
çalışırlar, genelde çiçek satmak, simit satmak, fal bakmak ya da
benzeri gibi işler yaparlar; çoğu sigortasızdır,
güvencesizdir ve bu anlamıyla da aslında çok kırılgan bir
sosyal topluluk olduğunu, bir halk olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Bütün bunlar ortada dururken, eğitim
sorunları almış başını gidiyorken, Roman çocuklar
gittikleri okullarda dışlanırken, özellikle özel eğitime
tabi tutulan sınıflara alınırken ve onların
sağlık sorunları ayyuka çıkmışken ne yazık
ki Hükûmet bu konuda sadece Roman açılımı yapıyoruz.
diyerek söz kurmuştur ama hakikatte yaptığı,
Romanların kentin en değerli yerlerindeki konutlarına,
yaşam alanlarına el koymaktır. Örnek mi? İşte,
İstanbul Sulukulede kentsel dönüşüm adı altında rantsal
dönüşüm yapılmıştır ve Sulukule sakinleri; İstanbulun
en gözde, en nadide yerinden sürülerek kentin varoşlarına
itilmiştir ve oralar ranta açılmıştır; benzeri,
diğer kentlerde de yapılıyor.
Ben, İzmir Tepecik Mahallesinde
stajımı yaptım ve bire bir Roman halkıyla temas etme
imkânı buldum; yine Menemende çalıştım,
Ahıhıdır Mahallesi vardır, Ahıhıdır
Mahallesinde de yoğunlukla yine Roman yurttaşlarımız
yaşarlar. İzmir Alsancakta tren yolunun altı ve tren yolunun
üstü vardır; tren yolunun altı ile üstü arasındaysa farklı
toplumsal kesimler yaşar. Bir tarafta Romanlar yaşar, genelde iki
gözlü, derme çatma konutlarda ve çok kötü koşullarda
yaşamlarını sürdürürler ama diğer tarafa geçtiğiniz
zaman, çoğu zaman ev sahiplerine ulaşamazsınız, evdeki yardımcılar
size kapıyı açarlar. Nereden biliyorum? ETF yaptığımız
zamanlardan, ev ziyareti yaptığımız zamanlardan biliyorum.
Onun için, gerçek anlamda bir eşitlik ilkesinin
ortaya konulması ve Roman halkının bütün sorunlarını
giderecek bir temel yaklaşımın ortaya konulması gerekiyor.
Güvenceli iş, güvenceli gelecek, eğitim, sağlık,
barınma, sosyal konut
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Örneğin, söyleyin, Romanlara kaç tane sosyal konut yaptınız?
Diğer hususlar ortada dururken sadece laf üretiyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
kabul edenlerin sayısı daha fazla.
BAŞKAN Alınan karar gereğince,
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 84 Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 322 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 4üncü maddesi kabul
edilmişti.
5inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin Yokuş Mehmet Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Konya Adana Denizli Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı Arslan
Kabukcuoğlu İstanbul Antalya Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman Girgin Abdüllatif
Şener Cavit Arı
Muğla
Konya Antalya Rafet Zeybek İlhami Özcan Aygun Okan Gaytancıoğlu
Antalya Tekirdağ Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk söz talebi Sayın Hasan Subaşının.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Nihayet, Vergi Usul Kanunu 359uncu maddede bir düzenleme
olduğu için memnuniyetle karşılıyoruz ama çok gecikmiş
olmasını da doğrusu eleştirmeden geçemiyorum. Bundan bir
buçuk yıl önce bir kanun teklifi vermiştim. Vergi Usul Kanunu
359uncu maddenin çok orantısız cezalara neden olduğunu ortaya
koymuştum ve Türk Ceza Kanunu'ndaki zincirleme suç kapsamında
sayılması gerektiğini ifade etmiştim.
Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinin (c) ve (ç)
fıkralarına baktığımız zaman iki yıldan
başlayan cezalar söz konusudur. Hukuka uygun olmayan, usulsüz ya da hile teşkil
eden bir fatura düzenlemesi ya da bir belge düzenlemesi nedeniyle (c)
fıkrasına göre iki yıldan başlayan, (ç) fıkrasına
göre de üç yıldan başlayan cezalar verilmekteydi. Böyle bir belgeyi
düzenleyen ve aynı zamanda kullandığı zaman üç artı
üç, altı yıl iki ceza alabilmekteydi; beş vergi döneminde
kullandığında da otuz yıla çıkmaktaydı. Bunun
Türk Ceza Kanunu'ndaki zincirleme suç kapsamında
sayılmasını izah etmiştik ve bir buçuk yıl önce
Mecliste Sayın Elitaş vardı ve diğer Grup Başkan
Vekillerini de ikna etmek suretiyle bu kanunun düzenlenmesi gerektiğine
karar verilmişti, ikna olmuşlardı fakat o zaman Bakanlık
temsilcisi, hukukçu arkadaşımız Kanuni düzenlemeye gerek yok,
İnsan Hakları Eylem Planında bunun önümüzdeki zaman diliminde
düzeltilmesi söz konusu olacak. dediği için, o gün Mecliste bu düzenleme
yapılmamıştı. Aradan geçen bir buçuk yıl zaman
zarfında bunu sık sık dile getirdik, komisyonlarda dile
getirdik. Ayrıca, bunun Adalet Komisyonuna gelmesi gerektiğini ve
bunun Plan ve Bütçe Komisyonundan ziyade hukukçuların meselesi
olduğunu ifade etmemize rağmen, bir buçuk yıldır bir türlü
gelmedi ama çok şükür ki -yine de emek çeken arkadaşlara ve Bütçe
Komisyonu üyelerine teşekkür ediyoruz- nihayet yasal düzenleme
yapılmış oldu.
Yalnız, gelen yasal düzenlemede dikkat çeken
şu: Tabii ki bu kanuni düzenlemede, kanun teklifinde 4üncü, 5inci ve
6ncı maddelerin 3ü de bu 359un düzenlemesine ayrılmış
maddeler ve zincirleme suç kapsamında sayılmış olmakla önemli
bir sorun çözülmüş oluyor. Zincirleme suç dediğimiz zaman, bu
nedir? Şöyle ifade edeyim, bir suç işleme kararının
icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı suçun
birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir. Yani bizim Türk Ceza
Kanununda, bu şekilde, aynı kararın cümlesinden olmak
kaydıyla mükerreren yapılan suçlar bir ceza sayılır. Ancak
bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.a
hükmetmiştir.
Nihayet bu düzenlemeyle bu ortaya
çıkmıştır ama burada eleştirdiğim konu
şudur: Böylesine önemli bir hukuki konunun Plan ve Bütçe Komisyonunda,
etkin pişmanlıktan para tahsil edebilmek amacıyla,
yıllardır bu kanunun çıkmamış olması nedeniyle
binlerce esnafımız gereksiz yere cezaevlerinde mahkûmiyete muhatap
olmuşlardır ve birçok kişi de yine bu ceza
karşılığında yirmi yıl, otuz yıl gibi, hukuk
dışı ve haksız birtakım cezalara mahkûm olma
tehlikesiyle yaşamışlardır. Böylesine konuların gerçek
komisyonlarında görüşülmesi, düzenlenmesi hâlinde bu sorunlar
yaşanmayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Rafet Zeybekin.
Sayın Zeybek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinde
birbiriyle hiçbir bağlantısı olmayan 18 kanun ve 1 tane de kanun
hükmünde kararname getiriliyor. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, birçok farklı komisyonda görüşülmesi gereken
bu 18 maddelik ve 1 kanun hükmünde kararnamelik değişiklik önerisini
sadece Plan ve Bütçe Komisyonuna getirerek, maalesef, torba kanunun ilkelerini
de aşıp artık bu bir çorba kanundur, bu açıkça bir çorba
kanundur, bu kanun artık torbayı da geçti. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, Türkiye Büyük Millet Meclisine yeterince zarar veriyorsunuz,
zafiyete uğratıyorsunuz; bari bunu yapmayın, bu milletin
iradesiyle bu kadar oynamayın lütfen.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun
teklifinin amacı acil kaynak yaratmaya yöneliktir. Türkiye, bugün çok ağır
bir ekonomik kriz altındadır, gerçekten bu ekonomik kriz milleti
perişan etmiştir. Bunun üstesinden gelmek çok zor değil ama bu
krizi yaratanların bu krizin üstesinden gelmesi mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, bakın, çok
yanlış ekonomik politikalar sonucunda bu noktaya geldik. Bu milletin
fabrikasını satarak betona yatırım yaptınız,
dışarıdan borç aldınız, içeriden borç
aldınız, yandaşlara peşkeş çektiniz; ekonomi bu
nedenle bu noktalara geldi. Tarımı ve ekonomiyi desteklemek yerine
ithalatı tercih ettiniz ve bugün tarım ve çiftçilik Türkiyenin bir
beka sorunu hâline gelmiştir. Çiftçiler perişandır, üretim
durmuştur, değerli arkadaşlarım, yazıktır. Yine,
bakın, bu çok ağır ekonomik krizin yanında, bu ülkede çok
ağır demokrasi sorunu vardır, çok ağır hukuk sorunu
vardır.
Değerli arkadaşlarım, kuvvetler
ayrılığını bitirdiniz. Yasama ve yargıyı,
yürütmenin kontrolü altına soktunuz. Bu şartlarda bu ekonomiyi asla
ayağa kaldıramazsınız. Bakın, gelin, bir seçim
kararı alalım ve bu milleti kurtaralım. Yoksa sadece borç
almakla, borç aramakla bu ekonomi kurtulmaz değerli arkadaşlar,
kurtulmaz; bunu yapmayın. Gelin, bakın, bu ekonomik krizin
yanında Türkiyede devlet krizi vardır, devlet. Devletin bürokrasisi
çökmüştür.
Değerli arkadaşlarım, liyakati yok
ettiniz, liyakati yok ettiniz. Bu memleketi, bakın, bu memleketi
liyakatli, çalışkan, işini yapabilen insanlara değil,
yandaşlara teslim ettiniz. Devlet yandaşlarla yönetilmez; devlet
bilimle yönetilir, akılla yönetilir, dayanışmayla yönetilir,
liyakatle yönetilir. (CHP sıralarından alkışlar) Siz bunu
yapmadınız değerli arkadaşlarım, yapmayın!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Bağırma ya! Bu kadar bağırmayı çekmek zorunda
değiliz.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Vatandaş
bağırıyor da ben de vatandaşın sesi oluyorum burada,
sesi! Siz gidin vatandaşa bir bakın bakalım, ne diyor? O
vatandaşlar ne diyor, bir bakın bakalım? Açız! diye
bağıran vatandaş gördüm ben. Ben buraya bağırmaya
geldim.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla)
Bağıramazsın!
RAFET ZEYBEK (Devamla)
Bağıracağım! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bu memleketin
sorunlarını bu kürsüde bağır, bağır,
bağır, bağıracağım. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Ya, devleti çökerttiniz, devleti
çökerttiniz. Daha Ne bağırıyorsun? diyorsunuz ya!
Vatandaş bağırmıyor mu? Gidin vatandaşın içine.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, mikrofonu kapat, zaten çok bağırıyor, mikrofonu
kapat, kulaklarımız patlıyor.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Yapmayın ya! Elbette
bağıracağız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burası
bağırma yeri değil.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, neyse bir de maddeyle ilgili, 5inci
maddeyle ilgili bir görüşümü de belirteyim. Şimdi değerli
arkadaşlarım, bakın, 5inci maddenin açıkçası
özellikle muhasebeci ve mali müşavir arkadaşlarımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Zeybek, süreniz
tamamlandı.
Teşekkür ediyorum.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Başkanım, veriyor
musunuz?
BAŞKAN Vermiyorum.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bağırdım
diye mi vermiyorsunuz?
BAŞKAN Yok canım, bağırsan da
vermiyorum, konuşsan da vermiyorum yani vermiyorum.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Kanun teklifinde verdin dün
Başkanım.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ya, bu kadar da keyfî
olmayın Başkanım ya! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan gelmek üzere
ibaresinin gelecek şekilde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüda
Kaya Kemal Peköz Oya Ersoy
İstanbul Adana İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Zeynel Özen Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir İstanbul Bitlis
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, genel
olarak bağırmayalım; rica ediyorum, lütfen.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi bir veriyle başlamak istiyorum
değerli arkadaşlar. 5 Nisan tarihinde Yüksek Seçim Kurulu illerin
vekil sayılarına dönük açıklama yaptı. Milletvekili
olduğum, temsil ettiğim Muş ilimiz 4 milletvekilinden 3e indi.
Neden? Çünkü ilimizin nüfusu düşüyor. 2020 yılında 411.117
kişiyken 2021 yılında 405.228 kişiye düşmüş
ilimizin nüfusu.
Peki, neden Muşun nüfusu düşüyor? Genel
olarak sadece Muşun da değil aslında, bölgenin, bölge illerinin
nüfusu neden düşüyor? Çünkü işsizlik almış
başını gidiyor, çünkü yoksulluk almış
başını gidiyor ve buna yönelik AKPnin geliştirdiği
hiçbir proje yok.
Bu insanlar nereye gidiyorlar değerli
arkadaşlar? Bu insanlar canlarını hiçe sayacak şekilde
sınırları aşıyorlar, insan kaçakçılarına
dünya kadar para veriyorlar ve başka bir ülkeye giderek kendilerine bir
hayat, bir yaşam kurmaya çalışıyorlar.
Bunlardan birisi Varto ilçesinin Karameşe
köyünde olan Naim Öztürktü. Evet, Naim Öztürk de bu umut yolculuğuna
çıktı, kasım ayında İstanbuldan Saraybosnaya, oradan
Sırbistana geçti ama insan kaçakçıları tarafından
paraları ödenmediği gerekçesiyle, parayı ödemediği
gerekçesiyle katledildi. Naim Öztürkün ailesi 21-22 kasımda hem Varto
Cumhuriyet Savcılığına hem de INTERPOLle arama
yapılması için ilgili kurumlara başvuru yaptı ama bu
aramalardan hiçbir şekilde sonuç alınmadı ve en son bir görgü
tanığının Almanyaya gittikten sonra verdiği ifade
sonucunda, aslında, Sırbistanda elleri ve ayakları
bağlanarak, ağzı kapatılarak, bantlanarak suya, bir nehre
atıldığı ortaya çıkmış oldu.
Burada kime sorumluluk düşüyor değerli
arkadaşlar? Suçlu kimdir? İnsan kaçakçıları mı sadece?
Bütün yaşamını hiçe sayarak sınırı geçmeye
çalışan Naim Öztürkün kabahati nedir? Siz ona gerçekten
yaşayacağı bir ülke, çalışabileceği bir iş, mutlu
olabileceği bir gelecek vadetmediyseniz o zaman burada suçu kime ifade
edeceğiz, biz kimi eleştireceğiz? Şimdi, biz buradan
konuşunca AKPden milletvekilleri Hayır, öyle değil. diyor;
evet, öyle.
Düşünün, bir röportaj dinledim bugün,
şöyle diyor: Ben, eskiden, 2002 yılında bir günlük yevmiyemle 2
teneke yağ alıyordum, bugün bir günlük yevmiyem 100 lira. Sizin
vicdanınıza bırakıyorum değerli arkadaşlar. Bugün
bir günlük yevmiyeyle ne alınıyor, biliyor musunuz? 20 demet
maydanoz. 5 tanesi yan yana geliyor 1 demet oluyor ve 5,25ten satışa
çıkıyor. Demin Komisyonda söyledim, biz artık kendisine halk
olarak maydanoz demiyoruz, sayın maydanoz diyoruz, sayın marul
diyoruz çünkü o kadar saygıdeğerler. Yani o kadar ücretli ve
pahalı hâle getirdiniz ki ulaşılmaz, erişilmez bir hâlde
ama bunlar sizin umrunuzda mı? Hayır, bunların hiçbiri sizin
umrunuzda değil.
Diğer bir mesele, cezaevlerine yönelik
sistematik ihlalleriniz. Bakın, Muş ilinde geçen haftalarda 20ye
yakın sürgün yaptınız. Bu sürgünlerin içerisinde yaşı
70i aşmış Mülazım amca vardı, Mülazım Korkmaz.
Ben kendisini cezaevinde de ziyaret ettim, baypas ameliyatı olmuş,
böbrek hastalığı olan bir hastaydı ama siz, onun
Muşta, eşinin gelip onu görebileceği bir mesafede
kalmasına bile izin vermediniz; aldınız onu, Erzuruma sürgün
ettiniz. Ne oldu? Başınız göğe erdi mi? Şimdi,
Muş Cezaevinde değil de Erzurum Cezaevindeki hücrede Mülazım
amca yatınca ülke daha mı iyi oluyor, daha mı güvenlikli oluyor,
yoksa siz daha zalim ve daha despotik bir iktidar hâline mi geliyorsunuz, bunu
da size sormak istiyorum.
Son olarak şunu ifade edeyim: Bu gördüğünüz
yeşil renk değerli arkadaşlar, bu gördüğünüz masum
kırmızımız -görüyorsunuz, tek tek hiçbir sorunları
yok- bu gördüğünüz de sarı renk. Bunları trafik
lambalarında da görürsünüz, her gün gündelik hayatta kullanıyoruz.
Ben şal bulamadığım için böyle getirdim ama bilmiyorum,
oradan nasıl görünüyor? Bu üçü yan yana gelince terörist bir faaliyetin
parçası hâline geliyor. Tek tek çok makbuller ama maazallah, üçü yan yana
gelince terör ve terörizmin kapsamı konusuna giriyorlar; bölücü renkler
diye siz bunları alıp iddianameye koyuyorsunuz. Yetmiyor, Nevroz
alanlarında elinde sarı, kırmızı, yeşil mendil
var diye, eşarp var diye insanları gözaltına alıyorsunuz.
Ya, gerçekten, biraz utanmak, birazcık akıl, birazcık izan,
birazcık vicdan, birazcık düşünmek gerekmez mi ya? Bu renklerin
suçu ne?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sırf Kürtler seviyor diye siz sarı, kırmızı,
yeşili yasaklayacağınızı, engelleyeceğinizi mi
sanıyorsunuz?
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Koçyiğit.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Etmeyenlerden kimse el
kaldırmıyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ya, edenler de kaldırmıyor,
sıkıntı orada zaten.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Biz kaldırdık Sayın Başkanım.
BAŞKAN - 5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 2si aynı mahiyette
olmak üzere 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel
Denizli Eskişehir Aksaray
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Özgür
Karabat Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Edirne Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Ayhan Erelin.
Sayın Erel, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; 322 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 6ncı madde,
4üncü madde ve 5inci maddenin normalde Adalet Komisyonunda görüşülmesi
gerekirken Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek eksikleriyle birlikte
Genel Kurula gelmesinden dolayı, emeği geçen Komisyon üyelerine ve
diğer bürokratlara 359 mağdurları adına teşekkür
ediyorum.
Bu torba kanun teklifinin en işe yarar
maddelerinden bir tanesi 6ncı madde ancak çok geç
kalınmış, geç kalınmakla birlikte de eksik
hazırlanmış bir madde. Şöyle ki: Düzenlemenin
yapılması için Antalya Milletvekilimiz Sayın Hasan
Subaşı bundan yaklaşık iki yıl önce bir kanun teklifi
vermişti, AK PARTİli arkadaşlar da bunu makul
bulmuşlardı, gereğinin yapılması hususunda kamuoyuna
beyanda bulunmuşlardı fakat iki yıla yakın bir süredir bu
teklif ancak bugün Genel Kurula geldi. Bu süre zarfında cezaevi korkusu ve
kaygısı yaşayan vatandaşlarımız iş yerlerini
kapattı, hakkında hüküm verilenler ise dükkanlarını
kapatarak işinden, aşından oldu ve kaçak duruma düştü.
Dolayısıyla onlar diyorlar ki: Madem ki böyle bir düzenleme
yapılacaktı, iki yıldır bizi niye mağdur ettiniz,
işimizden gücümüzden ettiniz? Niye bu kadar beklediniz?
Yine, bu gelişmeler üzerine bazı
mahkemeler, dava konusu
Yine, hazırlanan kanun teklifinde etkin
pişmanlık hükümlerinin uygulanması yerinde olmakla birlikte,
metinde, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
ödeme yapılacağı hususunda bir eksiklik, bir
yanlışlık var gibi. Bir yıl içinde tamamen mi ödeyecek,
yapılandırma mı yapılacak, parayı ödediğinde mi
etkin pişmanlık...
Arkadaşlar, Komisyon üyelerine bir şey
demeye çalışıyorum.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Ben dinliyorum
Ayhan Ağabey, ben dinliyorum, sen devam et.
AYHAN EREL (Devamla) Bu para
yattığında mı etkin pişmanlık hükümlerinden
faydalanacak, para yatırılmadığı takdirde paranın
yatırılmasını mı bekleyecek; bu konuda bir
açıklık yok. En azından, bu yapılandırma
yapıldığında, etkin pişmanlık hükümlerinden
faydalanılacağı yönünde bir hüküm getirilirse vatandaş
rahatlamış olacak.
Yine, bize gelen taleplerde, Vergi Usul Kanunu madde
359 kapsamında cezaya maruz kalan firmalara verginin 3 katı ceza
kesilmekte, yine, faiz uygulanmakta. Vatandaşların Biz zaten bundan
dolayı mağdur olduk, dükkânımızı, iş yerimizi
kapattık, bir kısmımız cezaevine düştük, para
kazanamadık. Dolayısıyla bir yıl içerisinde bu parayı
ödememiz mümkün değil. Eğer devletin amacı gerçekten üzüm
yemekse, bağcıyı dövmek değilse, bunu iki aya yayarak bir
düzenleme yaparsa biz daha rahat öderiz. şeklinde beyanları var. Biz
buradan, bu kanuni düzenlemeyi yapan arkadaşlarımıza bu
arkadaşlarımız adına iletiyoruz. Gerçi, Türkiyede vergide
adaletsizlik başını almış gidiyor, gelir
dağılımındaki adaletsizlik başını almış
gidiyor. Mesela, Sayın Genel Başkanımızın geçenki grup
toplantısında yapmış olduğu konuşmada, yumurtalı,
susamlı ramazan pidesinin tanesi 7,5 lira, sade pidenin fiyatı 6
lira; 4 kişilik bir aile sahurda ve iftarda toplam 3 tane pide yese sadece
ramazan ayında pidenin maliyeti 540 lira. Pidenin yanında
yiyeceği zeytini, peyniri, reçeli saymıyoruz. Diyanet
İşleri Başkanlığı bu yıl fıtır
sadakasını 40 lira olarak belirledi, 40 liranın altındaki
sadakayı kabul etmiyor. Fitre, bir kişinin günlük normal gıda
ihtiyacı; 4 kişilik ailenin aylık gıda ihtiyacı 4.800
lira, günümüzde asgari ücret 4.258 lira yani Diyanetin belirlediği asgari
ücret devletin belirlediği asgari ücretle örtüşmüyor,
vatandaşımız zor şartlar altında.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Özgür Karabatın.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan teklifin 6ncı maddesi
üzerinde söz aldım. Peki, bu teklif maddesi ve teklifin bütünü bizim vergi
sorunlarımızı, temel sorunlarımızı halleden bir
madde midir? Elbette hayır. Peki, bu kanun teklifi Türkiyedeki ekonomik
hayata ilişkin problemleri çözen bir teklif midir? Elbette ki hayır.
Hepimizin bildiği gibi, genellikle AKPnin yaptığı gibi
yine bir kaynak arayışı yasa teklifiyle karşı
karşıyayız. Vergi adaletinden daha çok kaynak arayan bir teklif
maddesi üzerinde görüşüyoruz ve biliyoruz ki değerli arkadaşlar,
vergi kaçakçılığı ve onun bir yansıması olan
sahte fatura kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz.
Peki, cezaları artırdığımız andan itibaren,
hukuki bir düzenlemeden bahsediyorsak, teklifin bu maddesi alt komisyonda,
hukuk komisyonunda görüşüldü mü? Elbette hayır, yine bir AKP yasa
yapış tarzıyla karşı karşıyayız.
Yine, bu kanunda, suçu bilerek işleyen ile
sehven işleyen arasındaki farkı ve cezalandırma yöntemini
de ne yazık ki ortaya koymuş değiliz; suçlu ve kabahatli
arasındaki farkı ne yazık ki ortaya koymuş değiliz.
Ceza artırımıyla bir caydırıcılık beklerken
diğer taraftan tahsilatı amaçlamakla ortaya derin bir çelişki
koymuş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir tablo
var; bu tabloya göre, eğer bir kişi düzenleyense ve 20 milyonluk bir
faturayı düzenlemişse bu kanuna göre 507 bin lirayla kurtuluyor ama
kullanan bir esnafsa o kullanan esnaf 21 milyon 500 bin lirayla kurtuluyor.
Şimdi, burada bir adaletten bahsedebilir miyiz? Burada müteselsil
sorumluluk olması gerekmez miydi; bunu sizlerin takdirine
bırakıyorum. Düzenleyenin daha az ceza aldığı yani
şirketler kurup fatura işini organize edenin daha az ceza
aldığı bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız, ne yazık ki böyle bir tabloyla karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, eğer balık
baştan kokmuşsa yani vergi sisteminiz adaletsizse, vergi sisteminiz
istikrarsızsa bu maddelerle daha çok karşı karşıya
kalırız. Şunu söylemek isterim ki bir kayıt
dışı ekonomi varsa orada zaten sahte ve muhteviyatı
yanıltıcı fatura olur, sahte belge olur. Eğer kayıt dışı
ekonomiyle mücadeleyi önünüze koymazsanız bu kanun maddelerinin hepsi
kadük ve uygulanamaz hâle gelir, tekrar tekrar buraya gelirsiniz. Aynen yirmi
yılda 10 kez vergi affını getirdiğiniz gibi tekrardan bu
kanunları düzenlemek zorunda kalırsınız. Kayıt
dışı ekonomiyle, kaçak bahisle mücadele etmeden bu
kanunları yapmamızın bir anlamı yoktur.
Diğer taraftan şu soruyu soralım:
Vergi sistemimiz adaletli mi? Değerli arkadaşlar, bunun cevabı
çok net. Dolaylı vergilerin yüzde 64,5 olduğu bir vergi sisteminde
adaletten bahsedemezsiniz; OECD ülkelerinde tam tersidir, dolaylı
vergilerin yükü yüzde 34lerdedir. Biz de ise vergiyi kim ödüyor biliyor
musunuz? Emekçiler ödüyor. Vergi, emekten alınıyor; vergi, ne
yazık ki, sermayeden alınmıyor.
Değerli arkadaşlar, siz eğer vergiyi
pırlantadan almaz, siz vergiyi ekmekten alırsanız; siz eğer
vergiyi pırlantadan almaz, siz vergiyi kitaptan alırsanız
işte o zaman bu yasaları defalarca buraya getirmek zorunda
kalırsınız. Siz eğer vergiyi yattan almaz, yat sahibi
olandan almaz, siz eğer vergiyi çiftçiden alırsanız bu
yasaları buraya getirmek zorunda kalırsınız.
Tabii, kaynak arıyorsanız eğer ben
size bir kaynaktan bahsetmek isterim. Değerli arkadaşlar, vergi
cennetleri listesini neden yayınlamıyorsunuz? Neden vergi
cennetlerinden vergi tahsil etmeyi düşünmüyorsunuz, bundan niçin
kaçınıyorsunuz? Değerli arkadaşlar, şunu söylemek
isterim ki: Ne yazık ki fakirin çocuğuna cephede şehit olup
cennete gitmeyi vadederken kendi çocuklarınıza vergi cennetlerini
vadediyorsunuz. Bu vergi yasasıyla, bu vergi sistemiyle ne adaletten ne de
kalkınmadan bahsedebiliriz. Adınız adalet olabilir ama
milletin durumu çok net bir biçimde harap bitap içinde, millet fakruzaruret
içinde; ne adaletten ne de kalkınmadan bahsedecek bir hâlimizin
kaldığını bildirmek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
var.
Elektronik oya başvuracağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Evet, önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin dahil edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Ömer Faruk
Gergerlioğlu Kemal
Peköz
İstanbul Kocaeli Adana
Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı Abdullah
Koç
İstanbul Bitlis Ağrı
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Abdullah Koçun.
Sayın Koç, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli halkımız ve cezaevlerinde bizi izleyen
değerli yoldaşlarımız; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Manisa Akhisar Cezaevinde yirmi sekiz
yıldır tutuklu bulunan Mehmet Sevinç 3 Nisan gecesi beyin
kanaması geçirdiği iddiasıyla hastaneye
kaldırılmış ve yaşamını yitirmiştir.
Daha ölüm haberini almadan önce bu sabah Adalet Bakanlığına bir
soru önergesiyle durumunu sormuştuk.
Son bir ayda cezaevlerinde 4 şüpheli ölüm
yaşanmıştır. Cezaevleri ölüm evlerine
dönüşmüştür. Adalet Bakanlığının derhâl
açıklama yapması ve bu şüpheli ölümlerin aydınlatılması
gerektiğini belirtiyoruz. Aynı zamanda, hasta mahpusların derhâl
serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Sayın Başkan, ben, bugünkü
konuşmamı bu kanun teklifi içerisinde yer alan muhtarlarla ilgili
olan madde üzerinde yapmak istiyorum.
Değerli halkımız, şimdi,
Türkiyedeki mevcut sorunların çözümü, başta temel sorunların
çözümünün adresi yerel demokrasinin güçlendirilmesinden geçmektedir. Kürt
sorununun çözülmesi, iktisadi sorunun çözülmesi, demokrasi sorununun çözülmesi
ve aynı zamanda adaletin sağlanması açısından yerel
demokrasinin çok önemli bir aşama olduğunu belirtmek isteriz.
Anlayışımız, temsilî demokrasiyi aşan, doğrudan
doğruya demokrasi temsiliyetini dile getiren bir
anlayıştır. Yerel yönetimi ilgilendiren mahalle ve köy
yönetimiyle de toplumsal, iktisadi ve sosyal sorunların güçlendirilmesi ve
aynı zamanda merkezî yönetimin antidemokratik uygulamalarından
kurtarılması açısından yerel demokrasinin desteklenmesi çok
önemli bir aşamadır. Bakın, AKP Hükûmetinin muhtarları
kendi yerel teşkilatı olarak gördüğü bir aşamadan
geçiyoruz. Bu 2019 yılındaki seçimlerin hemen arkasından onlarca
muhtar görevden alınmış ve bu muhtarların yerine kayyumlar
getirilmiştir. Dolayısıyla bu antidemokratik uygulamalar daha
seçimin başından itibaren uygulamaya girmiştir. Halkın tüm
sorunlarıyla ilgilenen ve aynı zamanda birinci elden sorunları
gören muhtarların doğrudan demokrasiyi ilgilendiren demokratik bir
yapı olması nedeniyle, bakın, yeni bir düzenlemenin
yapılması gerektiğini ve bu düzenlemelerle, muhtarların
belediyelerle, muhtarların merkezî yönetim birimleriyle yani kaymakamlar
ve valilerle olan ilişkilerinde aynı zamanda sivil toplum
kuruluşlarının da dikkate alınması gerektiğini ve
daha rahat bir çalışma ortamının sergilenmesi
gerektiğini biz buradan belirtmek istiyoruz. Çünkü bu çok çeşitli
eksikleri gören muhtarlık makamından, aynı zamanda, kendi
mahallelerinde veya köylerinde olan dar gelirlilerin tespiti ve o tespitlerden
tutun öğrencilerin ihtiyaçlarına kadar, aynı zamanda, kendi
bölgelerindeki afet olayına kadar, çevre düzenlemesine kadar birçok olayla
birinci derecede ilgilenen ve bu sorunları kamuoyu oluşturmak
kaydıyla gündeme getiren ve çözüm üretilmesini isteyen bir makamdan ve
anayasal bir makamdan bahsediyoruz. Dolayısıyla her anlamda
desteklenmesi ve aynı zamanda, demokratik olarak güçlendirilmesi
gerektiğini biz buradan belirtmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi, tabii, bu
teklifle birlikte, muhtarlara aynı zamanda asgari ücret düzeyinde bir
gelirin bağlanmasına ilişkin bir teklif söz konusu. Biz bu
teklifi kabul ediyoruz, destekliyoruz fakat yeterli
olmadığını belirtmek istiyoruz. Bakın, enflasyonun
TÜİK verilerine göre yıllık yüzde 61, ENAGa göre yüzde 142 ve
aynı zamanda Türkiye'deki açlık sınırının 4.500
lira olduğu bir ortamda asgari ücretin 4.250 lira olması
karşısında, verilen bu rakamın doğru
olmadığını ve eksik olduğunu belirtmek istiyoruz.
Türkiye'de alım gücü yüzde 82 oranında azaldı. Bu nedenle,
öncelikle asgari ücretin yükseltilmesi ve buna bağlı olarak da
muhtarların ücretlerinin de yükseltilmesi gerektiğini belirtiyoruz.
Bizim genel olarak tüm muhtarları yerel
demokrasi ve doğrudan demokrasi açısından desteklediğimizi
ama yerelde de Ağrıdaki bütün muhtarları desteklediğimizi
ve kendi haklarını bu kürsüde savunduğumuzu belirtir, Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3 adet
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette
olup birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların DeğerIendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Konya Adana Denizli
Ümit
Beyaz Bedri
Yaşar Hayrettin
Nuhoğlu
İstanbul Samsun İstanbul
Arslan
Kabukcuoğlu
Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Çetin Osman
Budak
Edirne Tekirdağ Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde ilk söz talebi
Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Getirilen bu maddeyle görüyoruz ki seyahat
acentelerinin aidatları konusunda bile Sayın Cumhurbaşkanına
yetki veriyoruz. Biz diyoruz ki: Değerli arkadaşlar, hiç olmazsa
Sayın Cumhurbaşkanının yükünü daha fazla
artırmayalım. Yani her konuda Sayın Cumhurbaşkanına
yetki verdiğimiz zaman devletin tek elden yürümesi ki
Bu da hakikaten
Sayın Cumhurbaşkanının hem işini
zorlaştırıyor hem de iş yükünü artırıyor.
Dolayısıyla biz bu maddenin içeriğine evet demekle beraber
Cumhurbaşkanına bu yetkinin verilmesine de bu manada
karşıyız.
Yine, torba yasayla beraber imar affı süresinin
uzatılması ki biliyorsunuz, daha önce zaten bir imar affı
çıkarmıştık, 24 milyar da oradan para
toplamıştınız. Türkiye, bir deprem
kuşağında. demiştik ama bu paraları toplarken, bu
istisnalardan istifade edilirken bunun deprem riski var mı yok mu, deprem
bölgesinde mi değil mi diye bu müracaatları hiçbir incelemeye tabi
tutmadan kabul ettiniz. Bugün de aynı şekilde hiç bununla ilgili
araştırma yapmadan, sadece ve sadece gelir elde etmek için, para
toplamak için bu yasayı çıkarıyorsunuz, bunun mahzurlarını
gelecekte yine göreceğiz hâlbuki bununla ilgili ciddi bir inceleme
yapılması lazım.
Yine, bugün vergi yasalarıyla ilgili
değişiklik yapıyorsunuz; işte, kurumlar vergisini yüzde
25e çıkarıyorsunuz hâlbuki bundan daha dört ay önce oranı
indirmek üzere buraya kanun teklifi getirdiniz. Vergi oranlarıyla
oynamanın bu ülkede hiç kimseye bir faydası yok. Bugün mali
müşavirlerin bile ay sonunda beyanda bulunurken artık kafaları
karışmaya başladı; ne nerede, kim nerede? Yani şu
Google da olmasa muhasebecilerin bile işi zor. Bunlarla bu işin yürümesi
mümkün değil.
Bizden önce de hatibin belirttiği gibi, bugün
toplanan vergilerin yaklaşık yüzde 65i dolaylı vergiler, yüzde
35i normal vergiler; dolayısıyla, bu kadar
karışıklığın içinde vergi adaletini oluşturmadan,
adil vergi sistemini getirmeden bu işin oturması mümkün değil.
Faizden bahsediyorsunuz; işte, bugün özellikle
devlet faiz oranına yüzde 14 derken bankalarda yüzde 20nin altında
faiz oranları yok; devletin borçlandığı rakamlar da
aşağı yukarı yüzde 28ler civarı. Kur korumalı
sistem
Zaten bugün TLde dâhil bireysel hesapların çoğu kur
korumalı sisteme geçiyor; onların geçtiğimiz üç aylık
dönemde aldığı faiz oranları da yaklaşık yüzde 28
yani Türkiyede doları neredeyse para birimi hâline getirdiniz hâlbuki
Sayın Cumhurbaşkanı Bir ülkenin kıymeti, değeri, o
ülkenin parasının kıymeti ve değeriyle ölçülür. diyordu,
bugün maalesef TL yerlerde sürünüyor.
Bazen hatipler buraya çıkıyor, diyor ki:
Enleri yaşıyoruz; Türkiye ihracat şampiyonluğu
yaşıyor, bunun paralelinde ithalat şampiyonluğu
yaşıyor, havaalanlarında birinciyiz, yollarda birinciyiz. ama
işin öbür tarafı, bugün enflasyon rakamlarında da ülkenin
uluslararası standartlarına baktığınız zaman bu
rakamlarda da hep sonuncu olduğunu görüyoruz. Hâlbuki bunları
konuşmak yerine bugün -aziz, mübarek Ramazan günü- ülkenin gündemi;
ekonomi, vatandaşın geçimi, vatandaşın alım gücü. Yani
bu kanunların yanı sıra, Parlamentonun acilen görüşmesi
lazım gelen konu, bugünkü ekonomik problemler ama maalesef o bir türlü
gündeme gelmiyor. İşte, ne zaman Nüfusun yüzde 50den fazlası
artık açlık sınırının altında, asgari ücret
neredeyse bu ülkede normal ücret sınırlarını zorluyor.
diyoruz, buradan çıkıyor bir arkadaşımız Uçuyoruz,
kaçıyoruz. Dünyada şurada 1inciyiz
Bu rakamları ifade
ediyoruz hâlbuki bugün gündem: Maalesef enflasyon şampiyonuyuz, faiz
şampiyonuyuz, maalesef ülke yatırım yapmaktan çok uzak.
Artık bu gidişle bu işlerin çözümünün
olmayacağını da yirmi yılda ortaya koyduğunuz;
adını, sayısını unuttuğumuz yeni projelerin, yeni
ekonomik modellerin, bu yenilerin bir türlü bize çare
olmadığını da görüyoruz. Bunun bir tane çözümü var:
Milletin hakemliğine gitmek.
Milletin iradesine başvurmaktan başka çare
yok diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Çetin Osman Budakın.
Sayın Budak, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 7nci maddesi üzerine söz
aldım.
7nci madde, seyahat acentelerinin Seyahat
Acentaları Birliğine ödedikleri aidatın üzerinden indirim
öngörüyor; bu indirim de yüzde 36 olan yeniden değerleme
oranının yarısı kadar. Şaka gibi, komedi.
Seyahat acenteleri 2020 yılında, pandemide
hiç iş yapamadılar. 2021de çok az iş
yapmışlardı. Türkiyede 12 bin seyahat acentesi var; 12 bin
seyahat acentesinin birçoğu batık şu an, ciddi bir bölümü batık.
Ha, bunu TÜRSAB istemiş olabilir, yani bu seyahat acentelerinin durumunu
bildiği için En azından bir nefes olur. diye iyi niyetle
istemiş ama bu torba kanun teklifinin içine bunu getirmek yani
anlaşılır bir şey değil. Kaldırın bunu, o
zaman bir işe yarar çünkü 5 bin lira gibi bir rakam, bu yıl ödenecek
5.088 lira, yaptığınız indirim de 600 lira yani bunu
yapmasanız da olur. Kaldırın, hiç olmazsa bir işe
yarasın. Seyahat acenteleri de desin ki: Devletimiz bize sahip
çıktı, efendim, işte, bu kadar zor durumda olduğumuzu
biliyor, onun için de biz bunu ödemiyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
aşağı yukarı savaş, daha doğrusu Rusyanın
Ukraynaya saldırısının üzerinden kırk gün geçti ve
Türkiyenin çok önemli pazarlarından ikisi; ilk 3 sırada, 1inci
Rusya, 2nci Almanya, 3üncü Ukraynaydı. Türkiyenin toplam turistinin
2021 yılında yüzde 27si bu iki ülkeden geldi yani 4 kişiden 1i
bu iki ülkeden geldi; yüzde 44ü de Rusya'dan gelen yani bu yüzde 27nin yüzde
44ü. Şimdi, bunların gelmeme ihtimali var. Peki, Türkiyede
sahillerimizde, İstanbulda, Kapadokyada 120 milyar dolarlık
yatırımlar var. Bu insanlar şunu soruyor: Devlet burada bize
destek verecek mi? Meçhul. Bir Turizm Bakanı var, kendisi otel sahibi,
otelleriyle ilgileniyor herhâlde şu anda, sektörle değil kendi işiyle
ilgileniyor. Bir tek açıklama yok. Ha, saraydan da bir açıklama yok.
Ben niye bunları dile getiriyorum? Bakın, mevsimlik çalışan
1 milyon 400 bin emekçi var. Bu insanlar şu anda, daha henüz
çalıştıkları otellere çağırılmadı,
çalıştıkları otellere çağrılmadı; 1 Nisanda
sezon açılırdı, bugün nisanın ilk haftasını
bitirdik. Şimdi bu insanlar aç ve açıkta. Geçen dönemlerde kısa
çalışma ödeneğiyle bir kısmına çare bulundu fakat
şu anda bu insanların kaderleri de meçhul. Bu kadar otel sahibinin,
hepsinin gelecekle ilgili endişeleri çok büyük, sebebi de şu
arkadaşlar: Eğer otellerini açamazlarsa... Zaten pandemide darbe
aldılar, 2016 uçak krizinde darbe aldılar, hepsi
boğazlarına kadar borçlu.
Bir de çok önemli olan -ülkemiz turizminin- bu
bölgelerden gelen turistin yüzde 80ini getiren Türk sermayesi tur operatörleri
vardı ama tur operatörlerinin şu anda nereye doğru evrilecekleri
belli değil. Burada da bir örnek vermek istiyorum çok kısa, zaten bir
dakikam kaldı, beş dakikada anlatılacak bir şey değil.
Hızla destek verilmesi lazım çünkü daha önce Avusturyadan Türkiyeye
turist getiren bir şirket battı, Avusturyadan turist
sayısı çok azalmıştı; Almanyadan, hepiniz
biliyorsunuz yine bir Türk firması batmıştı, Almanyadan
gelen turist sayısı çok azaldı; bir de Nordik ülkeleri;
İsveç, Norveç, Danimarkadan turist getiren bir Türk firması
batmıştı, oralardan da turisti kaybettik, şimdi Arap
turiste mahkûmuz. Bu tarafta da savaş var, ne olacağı belli
değil. Bakın, haraç mezat bu otellerimiz yabancıların eline
geçebilir, böyle bir tehdit var. Acilen turizm garanti fonu oluşturulup
buraların desteklenmesi lazım -çalışan 1 milyon 400 bin- bu
yatırımlarımızın
karşılığını almak için.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Arkadaşlar, hakikaten oylamalarda zor durumda
kalıyorum. Lütfen, bir zahmet ellerinizi kaldırın, rica ediyorum
artık.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Serpil Kemalbay
Pekgözegü Kemal Peköz
İstanbul İzmir Adana
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı
Muş İstanbul Bitlis
Tulay
Hatımoğulları Oruç
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruçun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanun teklifi
yıpranmış bir kumaşa yama yapmaya benziyor. Yama tutmaz
çünkü bu kumaş fazlasıyla yıprandı. Yıpranan
kumaşın adı da AKP-MHP ittifakıdır.
Şimdi 7nci maddeyi görüşüyoruz ve seyahat
acenteleri için Cumhurbaşkanına bir yetki verilecek ki işte,
yıllık aidatlarında bir indirim yapılsın. O yüzden
yama diyoruz. Bakın, siz bugün ne kadar yamalı bohça işi varsa
getirip bu torba kanunun içine attınız, oysa bunlar ülkenin içinde
bulunduğu ekonomik krize, artan işsizliğe ve yoksulluğa
asla çare değil, olmayacak. Ve ben değerli
yurttaşlarımızın dikkatini şu noktada çekmek
istiyorum. Bakın, bu ülkeyi yirmi yıldır yöneten bu
iktidardır, AKP iktidarıdır. AKP iktidarı, şimdi,
muhalefetteymiş gibi ülkenin içinde bulunduğu pozisyondan ülkeyi
çıkarmak için ha bire peş peşe paketler açıkladı.
İnsanlara gerçekten ölümü gösterdikten sonra -Cumhurbaşkanına
yetkiler veriliyor bu maddelerde- işte, şurada minicik bir indirim,
şurada minicik bir teferruatla bir kahraman AKP, bir kahraman
Cumhurbaşkanı edası yaratılarak yaklaşan seçimler için
bir algı oluşturulmak isteniyor; atılan bütün
adımların özeti gerçekten budur.
İnsanlar açlıktan, yoksulluktan harap ve
bitap düşmüş; bunun doğrudan müsebbibi bu iktidardır,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir ve
Cumhurbaşkanının bizatihi kendisidir, yaşanan ekonomik krizin
etkilerinin vatandaş üzerinde bu kadar hissedilmesinde doğrudan kendilerinin
payı vardır. Kendilerini bir seçim arifesinde aklamaya
kalkışmasınlar, Cumhurbaşkanını kahraman olarak
ilan etmeye de hele hiç kalkışmasınlar.
Bakın, dün, Cumhurbaşkanı
milletvekillerine hitap ederken şunları söyledi: Biz çok yol
yaptık; gidin, vatandaşa yaptığımız yolları
anlatın. Yatırım, üretim, istihdamla aşacağız biz
bu yaşananları. Bir ekonomik krizin varlığını;
insanların açlıktan, yoksulluktan
kırıldığını en azından dünkü
konuşmasında itiraf etmiş oldu. Biz de diyoruz ki: Mutlaka anlatın;
şeker fabrikası başta olmak üzere, Türkiye'de bu yirmi sene
içerisinde -üretim diyorsunuz ya- bütün üretim yerlerini nasıl
özelleştirip sattığınızı mutlaka anlatın,
tarımı nasıl bitirdiğinizi mutlaka anlatın. Yine
Cumhurbaşkanı dünkü konuşmasında diyor ki: Gıda
krizinin sebebi Ukrayna-Rusya savaşı. Savaş çıkalı
kırk üç gün oldu, oysa biz milletvekili seçildiğimiz günden beri -ki
bizden önceki arkadaşlarımız da bunu ifade etmiş- bu ülkede
ve dünyada bir gıda krizi var. Türkiye'nin dünyadaki gıda kriziyle
mücadele etme olasılığı yüksektir çünkü Türkiye, bir
tarım ülkesidir. Ama siz eğer Türkiyeyi tarımı bitirerek,
tarımı uyguladığınız politikalarla bitirerek
muhtaç bir ülke hâline getirdiyseniz bunun sorumlusu AKP olarak, MHP olarak
sizlersiniz -bunu anlatırken aynı zamanda hesap vermek üzere
anlatmanız gerektiğini de hatırlatmak isterim- oysa Türkiyede
doğru düzgün bir tarım politikası uygulansaydı küresel
ölçekte yaşanan gıda kriziyle ülke olarak en azından kendi
kendimize yetecek üretimi yapabilir ve hatta ihraç edebilir bir pozisyona
gelebilirdik. Böyle bir ülke olduğumuz hâlde bizi bu hâle sizlerin
getirdiğini tek tek sokakları dolaşırken seçmeninize de
anlatın çünkü Cumhurbaşkanının size şimdi bir
talimatı var: Sokaklara çıkın, anlatın. diyor.
Anlatmanız gereken ve hesap vermeniz gereken konu
başlıklarımızdan birkaçı bunlardır.
Bakın, yine, muhalefet eden kişi
Cumhurbaşkanının dünkü konuşmasını dikkatle
dinledim, Cumhurbaşkanı şu anda muhalefet partilerinden birinin
lideri, herhangi bir muhalefet partisinin lideri gibi konuşuyor.
Artık, bir Cumhurbaşkanı gibi konuşabilecek
Bu
yaşanan ekonomik krizden sonra, insanların bu açlık ve
yoksulluğunun her seferinde artık herkesin yüzüne vurulmasından
sonra konuşamaz hâle gelmiş durumdadır. İşte, milletvekilleri
sokaklarda çalışacaksa ya da AKPnin yerel organları
çalışma yürütecekse artık bunu anlatın. Bugün muhalefet
eden bir kişinin pozisyonunda konuşacak şekilde bir düşme
varsa şunu bilelim ki halka gittiğiniz zaman halk sizden en
ağır şekilde hesap soracak ve en kısa zamanda, hep beraber
buna tanıklık edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan cümle
ibaresinden sonra gelmek üzere ve maddeye aşağıdaki
fıkralar ibaresinin ve aşağıdaki fıkraların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Köy ve mahalle muhtarının
yıllık otuz gün izin hakkı vardır. Muhtar izin ve
hastalık sebebiyle görev başında bulunmadığı
hallerde, kendisine vekâlet etmek üzere azalar arasından birini
görevlendirir.
Muhtar vekiline görev yaptığı süre
kadar birinci fıkrada belirlenen ödenek ödenir.
Muhtarın izne ayrılışı ve
vekâlet edecek meclis üyesinin ismi önceden mahallin en büyük mülki amirine
bildirilir.
Muhtarın görevli, izinli veya
hastalandığı süre boyunca muhtar ödeneği kesilmez.
Kadın muhtara doğumdan sekiz hafta önce ve
doğumdan sonra sekiz hafta sayılmak suretiyle, toplam on altı
hafta boyunca verilecek analık izninde ödeneği kesilmez. Bu sürenin
bitiminin ardından, kadın muhtarın başvurusu halinde,
analık izni altı aya kadar ücretsiz uzatılabilir.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Burhanettin
Bulut
Edirne Tekirdağ Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Burhanettin Bulutun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde yerel demokrasinin ana
unsuru diye tabir ettiğimiz, bizler için yani milletvekilleri için ve
özellikle de belediye başkanları için sıkça ziyaret
ettiğimiz ve o bölgenin, mahallenin bilgilerini
aldığımız muhtarlarla ilgili bir madde. Bu maddede
muhtarlarımızın ödenekleri asgari ücrete
çıkarılıyor. Bu yeterli mi? Elbette yeterli değil. Önemli
bir gelişme, bu gelişmeden yana hiçbir şekilde
itirazımız yok hatta bunun geliştirilmesi gerektiğini
söylüyoruz çünkü sebebi şu: Muhtarlarımız kendi bölgelerinde
hemen hemen her sorunla ilgilenirken hatta siyasi iktidar günümüzün
iktidarı açısından söylüyorum- her fırsatta
muhtarlarımızı saraya davet ederken, onlarla toplantı
yaparken, sabah kahvaltısı yaparken hiçbir zaman şunu
sormadı: Ey muhtarlarımız, sizler ne içersiniz, neler
yaparsınız, var mı sıkıntılarınız?
diye tek kelime etmedi. Çünkü muhtarlarımızın çok önemli
sorunları var; seçim düzenlemelerinde, özlük haklarında,
yetkilerinde, gelir kaynaklarına kadar bir yığın
sorunları var. Ne zaman ki bizim Genel Başkanımız, özlük ve
mali hakları hakkında gündem etmeye, muhtarlarımızın
sorunlarını konuşmaya başladı o anda iktidar bu
maddeleri gündeme getirdi.
Bu madde sadece ücretleri düzenliyor ancak
muhtarlarımızın sorunlarını
maddeleştirdiğimizde 84 maddeye yakın sorunu var, bizde bunu 9
Aralık 2021 tarihinde Meclise sunduk. Bu maddeleri, yasa teklifini
sunarken de sizler gibi kendi aramızda değerlendirmedik,
muhtarlarımıza ne sorun yaşıyorsunuz diye sorduk, tek tek
görüşlerini aldık. Ancak bu yasa teklifi 9 Aralık 2021 tarihinde
tek bir tartışma dahi olmadan yürütme tarafından reddedildi.
Peki, biz bu kanun teklifinde ne önermiştik, iktidar da neyi
reddetmişti? Bunları ben size tek tek sayayım.
Birincisi: Muhtarlarımızın bir
bütçesi olsun dedik ancak iktidar bunu reddetti. Muhtarlarımız
yetkisiz seçilmişler dedik. Biraz önce tarif ettiğim gibi,
sorunlarını sadece milletvekillerine ve belediye
başkanlarına iletiyorlar, sorumlu ama yetkili değiller; o
anlamda, belediyelerde, il genel meclislerinde mutlaka oy haklarının
olması gerektiğini söyledik.
Ayrıca, muhtarlık seçimlerinde
adaylık usulü getirilmeli dedik, muhtarlarımız için oy
kullanılırken yanında bir fotoğrafları olsun istedik,
oy pusulalarında böyle bir şeyin olmasının çok
kıymetli olduğunu söyledik, yine iktidar tarafından reddedildi.
Sosyal yardımların muhtarlık
tarafından verilmesi gerektiğini söyledik. Biz gidiyoruz, nerede
fakir var, nerede sorun yaşan insanlar var diye soruyoruz ancak o
yardımlarda muhtarların hiçbir yetkisi yok. Bunun mutlaka verilmesi
gerektiğini söyledik.
Yine bizler muhtarları ziyaret
ettiğimizde, dolapları posta kutusu gibi, icra dosyalarıyla
dolu, neredeyse bir posta memuru hüviyetini almış durumdalar. Bizler
de bu posta memurluğu yapılacaksa bunun en azından bir ücret
mukabilinde yapılması gerektiğini ifade ettik ancak bunu da
reddettiniz.
Son olarak da -bugünkü önerdiğimiz maddede
olduğu gibi- yıllık otuz gün izin hakkı olması
gerektiğini ifade ettik; bu, en insani bir istektir.
Ayrıca, kadın muhtarlarımız için
de on haftalık analık izni verilmesi gerektiğini ifade ettik,
bunların hiçbirini kabul etmediniz, hepsine tek tek karşı
çıktınız. Ancak, şunun da altını çizeyim: Bu
karşı çıktığınız maddelerin bir
kısmını Sayın Genel Başkanınız 8 Martta
şu konuşmasında ifade etti: Kadın
muhtarlarımızın izin, doğum ve hastalık gibi
sebeplerle görevlerinin başında bulunmadığı dönemlerde
ödeneklerinin kesilmemesini temin ederim. dedi; devam etti Ayni
yardımların dağıtılmasında
muhtarlarımız olsun. dedi. Şayet bugünkü verdiğimiz
önergeye siz ret verirseniz sadece muhtarlarımızın hakkına
ret vermiş olmayacaksınız, Genel
Başkanınızın da önerdiği, kürsüden söylediği,
halka ilettiği bu maddelere de siz karşı çıkmış
olacaksınız.
Ve son olarak, üç ay önce asgari ücrete
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bulut.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan vergi ve
ibaresinin vergi veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İzmir İstanbul Adana
Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı Ömer Faruk
Gergerlioğlu
İstanbul Bitlis Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan
ayındayız; fedakârlığın, sabrın
kuvvetlendirilmeye çalışıldığı bir aydayız.
Müslümanlar için son derece önemli bir ay. On bir ayın sultanı bir
ay. Bu ay da umarım ki tüm Müslümanlar için, tüm insanlar için
kardeşliğin, dostluğun, sevginin, saygının
geliştiği bir ay olur; umarım oruç tutanın da
tutmayanın da birbirine saygı duyduğu bir ay olur.
Bakın, size bir fotoğraf
göstereceğim. Kadıköy'de bir Rum Ortodoks kilisesi Hayırlı
Ramazanlar dileğiyle Müslümanların orucunu tebrik etmiş. Güzel
bir görüntü, bir kardeşlik görüntüsü ama şu da olması
lazım: Paskalya Bayramı'nda, Noel Bayramı'nda da camilerden
Hayırlı Paskalyalar Hayırlı Noeller denmesi gerekir.
Karşılıklı sevgi ve saygı ancak böyle neşet eder.
Bunlara da dikkat etmek lazım. Sadece azınlıklardan
saygıyı beklemek doğru değil. Belki de kilise, korkusundan
bunu yapmıştır çünkü maalesef ki günümüzde kiliselere yönelik
saldırılar da çok yaşandı, yaşanıyor. Amaç,
sevginin, saygının gelişmesini sağlamaya çalışmaktır.
Günümüz Müslümanlığı, maalesef
İslam'ın ilk neşet ettiği zamanki Müslümanlıktan
uzaklaşmış durumda. Bunu bir anekdotla anlatayım. Hazreti
Ömer (RA) Kudüs fethedildiğinde Hristiyanların kilisesini ziyaret
eder; güzel bir ziyarettir. Rahip Efendim, vakit geçiyor, namazınızın
vakti geçecek, namazınızı burada kılın. der. Hazreti
Ömer de Teşekkür ederim ama ben kılmayayım çünkü burada namaz
kılarsam yarın öbür gün Müslümanlar burayı camiye çevirebilir.
Sizin din özgürlüğünüz var. Ben size saygı duyuyorum, sen de bana
saygı duyuyorsun ve böylece yaşayalım. der. İlk dönem
Müslümanlığının sevgi ve saygı ortamının
maalesef kalmadığı zamanları yaşıyoruz,
kutuplaşmanın azdırıldığı zamanları
yaşıyoruz, dinî, etnik, mezhebî, siyasi kutuplaşmaların
azdırıldığı ve iktidarın bundan rant elde
ettiği zamanları yaşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, yasa teklifinde Evim
mağdurlarıyla ilgili bir çözüm var. Ben bu konuyu, Mecliste,
komisyonlarda aylardır defalarca gündeme getirdim. 2 Temmuzdan beri bu
mağduriyet sürüyor, aileler perişan, bir çözüm bulunmadı ve en
sonunda, nisan ayına geldik, bir çözüm bulunduğu söyleniyor fakat bu
da çözüm değil. Evim mağdurlarıyla görüşüyorum. Lütfen,
aylarca bizi beklettikten sonra doğru bir çözüm bulsunlar. Anaparamız
zaten pul oldu ve katılma payımız, hizmet payımız geri
ödenmiyor; böyle şey mi olur? diyorlar. Mesela, katılma payı
vermiş, 1-2 taksit ödemiş, yasa teklifinde Senin 1-2 taksitini
öderiz. deniliyor. E, o büyük meblağdaki katılma payı ne
olacak? İnsanlar bundan dolayı son derece büyük mağduriyetler
yaşadı, evlere ateş düştü, ailelerde boşanma
oranları arttı, intiharlar oldu ve sosyal facialar yaşandı.
Bunun çözümü böyle olamaz, doğru bir çözüm olması gerekiyor.
Yine, yasa teklifinde muhtarların ücretinin
asgari ücret seviyesine getirilmesi isteniyor. Muhtarlar için, evet, bir
adım, muhtarlarımız mahallelerimizi temsil eden seçilmiş
insanlardır ve mahalleyi bilirler. Ama bakın, ben Kocaelide
muhtarları ziyaret ediyorum, burada hiç gündeme gelmeyen çok önemli bir
şey var aslında muhtarlıklarda, ekonomik felaketten dolayı
muhtarlar ücretlerinin artırılmasından çok kendilerine gelen
icra, haciz, tebligat zarflarından şikâyetçi. Evlerde insanlar
bulunamıyor, muhtarlara tebligat zarfları bırakılıyor,
dağ gibi tebligat zarfları yığılmış durumda
muhtarlarda. İktidarın oluşturduğu ekonomik felaketin son
durumu bu. Biz bununla ilgili bir yasa teklifi de verdik ve e-devlet yoluyla,
SMS yoluyla bildirilmesi gerektiğini söyledik.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Gergerlioğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Etmeyen yok Başkanım, kabul edilmiştir.
ORHAN SÜMER (Adana) Başkanım, yok kimse.
BAŞKAN Önergeyi tekrar oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya
Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Ayhan
Altıntaş Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli Ankara Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
Ayhan Altıntaş, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle muhtar ödeneğinin net asgari ücret
tutarının altında olmayacağı düzenlemektedir; biz bunu
olumlu buluyoruz ama geç kalınmış ve bugünkü ekonomik
koşullarda yetersiz bir çözüm olarak görüyoruz. Biliyoruz ki muhtarlar
halkın devletle ilk buluşma noktasıdır.
Dolayısıyla muhtarlarımızın sorunlarının
araştırılması ve onlara çözüm bulunması devlet-millet
birlikteliğinin iyi bir göstergesi olacaktır.
Değerli arkadaşlar, ben burada biraz
üniversitelerimizin durumundan bahsetmek istiyorum. İktidar partisi
maalesef üniversite mantığını pek
kavrayamamıştır. Üniversiteler şubeleşen, dershane
gibi bir oluşum mantığına oturtulamayan müesseselerdir;
bunun aksini Sağlık Bilimleri Üniversitesinde görüyoruz.
Rektörlüğü İstanbulda bulunan Sağlık Bilimleri
Üniversitesinin Adanada, Bursada, Erzurumda, Ankarada, İzmirde,
Kayseride, Trabzonda tıp fakülteleri var. Kanun teklifinin 9uncu
maddesinde de ihdas edilen yeni kadroların aslan payını bu
üniversitemiz alıyor. YÖK, Sağlık Bilimleri Üniversitesine bu
imtiyazları neden veriyor? Sadece yurt içinde de değil, yurt
dışında Özbekistan ve Suriyede tıp fakülteleri, Somalide
Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sudanda Sağlık Bilimleri
Enstitüsü var. Buralardan mezun olanlara da diploma verilecek yani Sağlık
Bilimleri Üniversitesi diploması verilecek yani diploma denkliği
otomatik verilmiş olacak. Türkiyeden ayrılan doktorlara
Varsın, gidiyorlarsa gitsinler. derken Özbekistan, Suriye ve Sudanda
bizim vergilerimizle doktor yetiştirip ülkemizde istihdam etmeyi
planlıyorsunuz anlaşılan; arkadaşlar, bu vahim bir
hatadır. YÖK, Türkiyedeki eğitimi doğru dürüst denetleyip
değerlendiremezken Sudandaki, Somalideki eğitimi nasıl
denetleyecek?
Değerli milletvekilleri, bu milletin
parasıyla Yurt dışında üniversite açtık. diye reklam
yapmaya, fizibilitesiz projelere rant aktarmaya devam etmenin
sonuçlarını görüyoruz. Vatandaş yağ için, gaz için
kuyrukta; marulu, domatesi, biberi alacak para bulamıyor, faturaları
nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor. Elimizdeki iyi
üniversiteler bile nitelik kaybına uğramış durumda. Bunlar
sizin hatalı politikalarınızın neticesi. Üniversitelerde
niteliği niceliğin önüne koymak birinci hedefimiz
olmalıdır. Üniversitelere doğal olarak kadro gereklidir ancak
kadro demek, nitelikli üniversite demek değildir. Öyle olsaydı, kadro
sorunu olmayan, dünyadaki önde gelen üniversitelerin yöneticileri çok rahat
olurlardı, hâlbuki Ben bu üniversiteyi daha iyi yapmak için neler
yapabilirim? Dünya nereye gidiyor? Bilimsel araştırmalarda hangi
konulara ağırlık vermeliyim? diye düşünmekteler; nitekim,
üniversiteler böyle gelişir. Bizdeki problemlerin başında sorunu
yanlış teşhis etmek var; esas sorun, planlama hususundadır.
Hocalarda atıl kapasitemiz var mı? Bazı bölümlerde
yetişen öğrenciler iş bulamıyor, ne yapılabilir?
Hocaları ve öğrencileri daha iyi nasıl motive ederiz? gibi
sorulara yanıt aranmalıdır. Ayrıca YÖK,
mezunlarının işsiz kaldığı bölümlere yeni
öğrenci alımına neden izin veriyor? Ülkemizin üniversite
mezunlarını absorbe etme kapasitesi nedir? Hangi branşta, ne
kadar eleman yetiştirilmelidir? diye sorulmalı, bölümlere mezunlar
üzerinden bir projeksiyonla bakılmalıdır. Üniversitelerde Ben
yaptım, oldu. mantığına yer olmamalıdır,
kurullar, komisyonlar olmalıdır. Gelişmiş ülkelerde bu
böyledir, hatta rektör seçimi dahi komisyona bırakılır. Bizde ne
oldu? Boğaziçine hakkında intihal iddiası olan, siyasi çevresi
olan bir akademisyen Cumhurbaşkanınca rektör olarak atandı. Bu
atamanın nedeni de geri bildirim almamaktı. Eskiden bu sürece YÖK
dâhildi, şimdi o da devre dışı kaldı. Boğaziçi
Üniversitesi dünyada saygınlığı olan bir üniversitemizdir
ancak istişaresiz rektör atama yüzünden üniversiteye her geçen gün bu
saygınlığını kaybettiriyoruz. Umarım ki
Boğaziçi Üniversitesinde ihdas ettiğiniz yeni kadrolar, son iki
yıldır yaşananlar Boğaziçini ele geçirmek iddiasında
olanları yanıltır. Yaşananların bir kadrolaşma
hamlesi olmadığını ispat etmek ve güzide üniversitemize
dönülmez zararların verilmesini önlemek boynunuzun borcudur diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yerimden kısa bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Diyarbakır Kayapınar Kaymakamı Ünal
Koçun görevden alınmasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Diyarbakır Kayapınar Belediyesi
Kaymakamı görevden alındı. Sizin acelenize biz de uyduk böyle
acele etmeye çalışıyoruz.
BAŞKAN Benim acelem falan yok, ben
buradayım sabaha kadar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diyarbakır Kayapınar Kaymakamı Ünal Koç bugün görevden
alındı, Kaymakam aynı zamanda Kayapınar Belediyesinin
kayyumu niteliğinde ve bilindiği üzere Diyarbakır
Kayapınarda bizim belediye başkanlarımızın
mazbataları verilmemişti KHKli oldukları gerekçesiyle.
Baştan sona bir hukuksuzluk var. Biz yüzde 66 almıştık,
Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 26.
Şimdi, Kayapınar, tam anlamıyla, yeni
bir yerleşim alanı ve bir rant bölgesi. Bu şekilde, bir
iktidarın kayyumu görevden alması normal bir olay değil yani
kayyum yerine yeni kayyumlar atanıyor. Ve açıkçası, bu
kaymakamın adı da kayyumun adı da birçok yolsuzlukla birlikte
anılıyordu Diyarbakırda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kültür
merkezi, çocuk kreşi, eğitim merkezi ve sağlık merkezlerini
başka kurumlara devretmişti ve Diyarbakırda herkes biliyor ki
MHP tarafından da korunmayan, AKP tarafından da benimsenmeyen bir
şahsiyetti, zattı kendisi. Yani burada, içeride bir kavga
olduğunu, bir rant savaşı olduğunu çok net bir şekilde
ifade edebilirim. Kayyumun gasp olduğunu, halk iradesinin
gasbedildiğini bir kez daha söyleyeyim ve yüzde 66 oy alan belediye
eş başkanlarımıza yapılan
haksızlığın, şimdi kendi kayyumlarını
görevden alarak nasıl bir sürece evrildiğini de kamuoyunun bilgisine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde
üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir
İstanbul
Ankara
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Zeynel
Özen
Adana
Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)- Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Filiz Kerestecioğlunun.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz teklif, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa eklenecek ek madde 207yle, içinde Boğaziçi
Üniversitesinin de bulunduğu 31 üniversitede 5 binin üzerinde kadro
ihdasını ilgilendiriyor. Teklif kabul edilirse sadece Boğaziçi
Üniversitesinde 120 kadro açılacak. Bu değişiklik arzusu yeni
değil, daha önceden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
bazı üniversitelerde kadro açma isteği Anayasa Mahkemesi
tarafından 27 Temmuz 2020 tarihinde iptal edildi çünkü Anayasa Mahkemesi
üniversitelerdeki kadro ihdası konusuyla Cumhurbaşkanının
ilgilenmesini konu bakımından, yetki yönünden Anayasaya
aykırı buldu.
Evet, üniversitelerde kadro açmak, üniversitelerin
ihtiyaçlarını belirlemek siyasetçilerin işi değil. Üniversiteler
kendi ihtiyaçlarını kendileri belirlemeli. Kadrolar, kişiye özel
atamalarla değil, nitelik ölçen bilimsel sınavlarla
oluşturulmalı. Aslında olması gereken, YÖKün
kapatılması, üniversitelerin ise tamamen özerk kurumlar olması.
Şimdi, Erdoğan 2010da rektörlerle
yaptığı toplantısında bakın ne demiş: Biz
istiyoruz ki artık üniversitelerimiz Türkiye'nin kronik sorunlarına
yoğunlaşsınlar. Yasakları yasaklasınlar. Vay, vay, vay!
Statüko bekçiliği yapmasınlar, özgürlüğü desteklesinler.
Üniversiteler her alanda Türkiyeye ışık tutsunlar istiyoruz.
Hey gidi günler, hey diyoruz; bir yanar bir söner ampul misali!
Başbakanlık zamanında bunları söyleyen Erdoğan'ın
Cumhurbaşkanlığı döneminde ise bilimsel ve tarafsız
eğitimi savunan, çoğulcu bir demokrasiyle yönetilmeyi isteyen,
barışın toplumsallaşmasını ve herkes için adil
bir yaşamı savunan, kısacası, sorgulayan, eleştiren,
ifade eden akademisyenler görevlerinden ihraç edildi, öğrencilerin
eğitim hakkı engellendi. Sandınız ki ellerinden
unvanları alınınca bu insanlar bilimsel üretimden vazgeçecek.
Öyle olmadı, siz kampüs alanlarını zapt etmeye
çalıştınız, kayyumlar atadınız ama akademisyenler
bütün kamusal alanları kampüs yapıp ders verdiler. Atanmış
Rektör Naci İnci, Öğretim Görevlisi Can Candan'ın görevine son
verip kampüse girişini engelledi. Ne oldu? Can Candan mahkeme
kararıyla okuluna da öğrencilerine de geri döndü; öğrenciler onu
davul, zurna, halaylarla karşıladı. Boğaziçi Üniversitesi
akademisyenleri de öğrencileri de özerk, özgür ve demokratik üniversiteyi
savunmak için dört yüz elli altı gündür nöbetteler ve asla
vazgeçmeyecekler. Buradan bir kez daha onları selamlıyoruz. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
Toplumda nerede bir muhalif duruş varsa
ayrımcılığa ve şiddete uğruyor. Bu, üniversite
öğrencileri için de kampüs alanları için de böyle.
Barınamıyoruz. diyen üniversite öğrencileri toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapma hakkını kullanırken polis
şiddetine uğruyor, gözaltına alınıyor. Yine kampüs
alanlarında eylem yapmak, kutlama yapmak isteyen öğrenciler
faşist grupların saldırısına
uğradığında ne üniversite yönetiminden ses
çıkıyor ne polis ya da özel güvenlik saldırıya uğrayan
öğrencileri koruyor. Yine, mesela 31 Martta Karamanoğlu Mehmetbey
Üniversitesi yurdunda halay çeken Kürt öğrenciler gecenin ikisinde
polisler tarafından alındılar, ifadeye götürüldüler. Daha sonra
da bu öğrenciler bir grup tarafından depoya kapatılıp
zincirle bağlandılar. Aradık üniversiteyi, üniversitenin haberi
yoktu. Bunun takipçisi olduğumuzu da buradan ifade etmek istiyorum.
Bir öğrenci diyor ki: Yaklaşık bir
yıldır yemekhanede süren personel eksikliğine Personel alacak
para yok. diye ağlayan ODTÜ, 4 güvenlik görevlisi ilanı
açmış. Ekmek yoksa dayak yiyeceksiniz arkadaşlar, okulumuz böyle
münasip görmüş. Cebeci Kız Yurdunda yoğurt, ayran, süt bahar
döneminin başından beri yalnızca haftada bir kere veriliyor ve
son günü yaklaşmış olan ürünler veriliyor, baharatlar bile
ücretli yapılmış. Bunları ifade ediyor öğrenciler.
Yani diyoruz ki: Gerçek sorunlarla ilgilenmeli ve çözüm üretmeliyiz ve bütün
üniversitelerin kendi özerk yapılarına kavuşmalarını
sağlamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teessüf ediyorum.
BAŞKAN - Pardon Filiz Hanım?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yani gerçekten teessüf ediyorum, yarış mı
yapıyoruz yani böyle motor gibi konuşmak zorunda kalıyoruz. Bir
selamlamayı bile yapamıyoruz, niye böyle yapıyorsunuz?
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Katılıyorum, strese sokuyorsunuz Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Yapmayın böyle.
BAŞKAN Peki, bunu önümüzdeki hafta değerlendirelim
ben kürsüdeyken.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Önümüzdeki hafta değil, siz yapıyorsunuz ya.
BAŞKAN Birleşime yirmi beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
9uncu madde üzerinde önerge işleminde
kalmıştık.
Evet, 2nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesiyle 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa eklenen ek 207nci maddeye bağlı
cetvellerin Boğaziçi Üniversitesine ilişkin kısmının
(1) sayılı listeden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Konya Adana Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Şenol
Sunat Hayrettin
Nuhoğlu
Gaziantep Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Şenol Sunatın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 9uncu maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugün,
milletimizin dertlerine çözüm üretmek yerine Cumhur İttifakının
günübirlik, geçici ve özensiz kanun tekliflerine ev sahipliği
yapıyor. Yine, müzakereden, muhakemeden, istişareden yoksun, her
şeyden bahseden, birbiriyle konu açısından hiç alakası
olmayan düzenlemeleri ve değişiklikleri içeren bir torba kanunla
karşı karşıyayız.
Sayın milletvekilleri, ilgili madde, 9uncu
madde bazı yükseköğretim kurumlarına kadro ihdas edilmesini
düzenlemekte. Evet, doğru, üniversitelerimizde, özellikle Anadolu
üniversitelerinde öğretim üyesi ihtiyacı giderek artıyor. Bu
düzenlemeyle 31 devlet üniversitesinde 4.570 kadronun ihdas edileceği
öngörülüyor. Evet, Anadoludaki birçok üniversitenin kadro eksikliğinden
bahsettik, hepimizin de bilmesi gereken bir durum ama bu eksikliklerin
liyakatli atamalarla giderilmesiyle akademiye olumlu yansımalar da mutlaka
olacaktır.
Biraz önce, Ankara Milletvekilimiz Profesör Doktor
Ayhan Altıntaş Beyefendi size uzun uzun kadroların nasıl
olması gerektiğinden, planlamanın nasıl yapılması
gerektiğinden bahsetti ama Sayın Hocam, sadece kayıtlara geçti,
sayın vekiller dinlemiyor.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Hâlâ da
dinlemiyorlar.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Çünkü alakaları
yok, ilgileri yok. Neyse biz söylemeye devam edeceğiz inşallah.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Bu kanun teklifiyle birlikte içinde
bulunduğumuz sistemin ne kadar çarpık, ne kadar anlamsız
olduğu ve tek adam rejiminin kanun, kural tanımazlığı
net bir şekilde ortaya çıkmıştır sayın
milletvekilleri. Bu ucube sistem öyle bir hâle geldi ki tüm yetkilerin
toplandığı bir kişi, istediği üniversiteye
istediği kadroyu bir gecede bir kanun hükmünde kararnameyle ihdas etmeye
çalıştı ama Anayasa Mahkemesi iptal etti, şimdi torba yasa
teklifi içinde kanunlaştırmaya çalışıyoruz.
Şimdi, evet, üniversitelerin ihtiyacı var
dedim ama o kadar güveni yitirdiniz ki size asla
Bu, ihtiyaca binaen
yapılmış bir çalışma olarak maalesef
karşımızda durmuyor yani bu kadroların nepotizmle, partizan
yaklaşımla, ideolojik sebeplerle, liyakatsiz atamalarla doldurulma
ihtimali tecrübeyle sabit sayın milletvekilleri. Yahu, Boğaziçine 120
kadro ihdas etmişsiniz; bu kadro ihtiyaçtan mı, yoksa Boğaziçi
Üniversitesini ele geçirmek için mi? E, tabii ki ele geçirmek için; ne yapmak
istediğinizi biliyoruz.
Şimdi, sayın milletvekilleri, bir konu
daha var -inşallah vaktim yetecek- yaklaşık dört ay önce ülkemizde
bulunan geçici koruma altındaki Suriyelilerle alakalı
İçişleri Bakanı Sayın Soyluya yazılı önerge
vermiştim. Sorduğum sorular da ülkemizde bulunan geçici koruma
altındaki kayıtlı ve kayıtsız Suriyelilerin
sayıları, yaş grupları ve cinsiyetlerine göre
dağılımlarını sormuştum, 2011 yılından
günümüze kaç Suriyelinin Türk vatandaşlığı alma hakkı
kazandığı yönündeki soruları da içermekteydi. 23/3/2022
tarihinde Sayın Soylu tarafından benim tarafıma bir cevap
iletildi, evlere şenlik.
(Uğultular)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Sayın
milletvekilleri, sizlere anlatıyorum, sizlerin İçişleri
Bakanı bunları yapan. İlginizi çekmiyor mu?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Anlamaz onlar, anlamaz. Onlar başka işe bakıyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ne yapıyorsak
iyisini yapıyoruzdur; merak etme. Rahat ol, arkana yaslan, otur, rahat ol.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Çok, çok, çok
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Cevap
vermek mecburiyeti yok ki.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bakın, sorularımıza
cevap vermek mecburiyeti var. Siz Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme
hakkını gasbedemezsiniz, gasbedemezsiniz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Yani size zaten sözlü soru
soramıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Vekilim, rahat olun, sinirlenmeyin, mübarek ramazanda, sinirlenmeyin.
BAŞKAN Evet, Sayın Sunat, süreniz doldu,
teşekkür ediyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ramazan
ayındayız, mübarek ramazanda oruçluyuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Yazılı soru
önergelerimize cevap vermek mecburiyetiniz var. Bunların
hesabını vereceksiniz.
BAŞKAN Sayın Sunat, teşekkür
ediyorum, süreniz doldu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Vekilim, rahat olun, rahat olun; bizi izlemeye devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşma.
İYİ Parti, isteyin bir karar yeter
sayısı ya.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Ayıptır,
Meclisin denetleme hakkını gasbedemezsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Rahat olun, stres
yapmayın ramazanda. Ramazanda stres yapmayın, size yazık olur,
yazık.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, bir
kadın milletvekiline
ŞENOL SUNAT (Devamla) Size yazık, size
yazık.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Üzülmeyin, ben
sizin adınıza üzülüyorum. Sizi düşündüğüm için söylüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım, sunmadan önce de karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
9uncu madde üzerinde Ankara Milletvekili Şenol
Sunat ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Arkadaşlar, Kâtip Üyelerin itirazı var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Doğru
BAŞKAN Oylamayı elektronik cihazla
yapacağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, karar verdiniz ama Vardır. diye.
BAŞKAN Evet, oylamayı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Karar yeter
sayısı vardır. diye karar verdiniz.
BAŞKAN Ben Var. dedim fakat Kâtip Üyelerin
itirazı var.
İtiraz olduğu için de oylamayı
elektronik cihazla yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
9uncu madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 9- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 207 - Ekli (1) sayılı listede
yer alan kadrolar ihdas edilerek kadro ve pozisyonlara eki cetvellerin ilgili
yükseköğretim kurumlarına ait bölümlerine eklenmiştir.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Edirne Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz sahibi Sayın
İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun İbrahim Bey. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; 9uncu maddeye
ilişkin sorunlara, birincisi yasa tekniği açısından,
ikincisi normlar hiyerarşisi bakımından çünkü
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali üzerine yapılan
bir düzenleme, üçüncüsü kadro ihdası ve kullanımı
açısından, dördüncüsü ise madde ve gerekçe arasındaki
ilişki bakımından değineceğim.
Bu maddede, 9uncu maddede Ekli (1)
sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek kadro ve pozisyonlara
ilişkin mevzuatın eki cetvellerin ilgili yükseköğretim
kurumlarına ait bölümlerine eklenmiştir. deniyor ama hangi mevzuat,
ilişkin mevzuat nedir, bu belirtilmemektedir; mevzuatın belirtilmesi
gerekir çünkü Anayasa mevzuattır, yasa mevzuattır,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi mevzuattır, yönetmelik
mevzuattır. Yasada bu şekilde genel bir kavram yer almaz, bu açıdan
sorunludur bu fıkra.
İkinci olarak, ikinci fıkrada
ilişkin mevzuat yine aynı şekilde yinelenmekte, bu da yasa
tekniği açısından bir yasada yer almaması gereken
düzenlemedir.
Belirttiğim üzere,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi iptal ediliyor ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali üzerine, Anayasa
Mahkemesi kararına uygun bir düzenleme yapılmak isteniyor. Peki,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu nedir?
Üniversitelere kadro ihdasıdır. Anayasa Mahkemesi kadro
ihdasının CBKyle yapılamayacağını öngörmektedir.
Buna karşılık, teklifle bu getirilen maddenin gerekçesinde Bu
şekilde ihdas edilen kadrolar 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine eklenecek,
anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve diğer
ilgili mevzuat hükümlerine göre kullanılacaktır. deniyor. Yani
gerekçede Cumhurbaşkanlığı kararnamesi deniliyor, maddede
ise ilişkin mevzuat deniliyor. Şimdi bir kez bu çelişkiyi
gidermek gerekir ama tabii ki bu çelişki giderilse de maddeye acaba CBK
konulabilir mi? Çünkü Anayasa madde 137ye göre CBK yasanın altında
bir metindir, yasayla yarışan bir metin değildir. Bu
açıdan, bakanlıklar dışında yükseköğretim
kurumlarına kadro ihdasının Anayasa'nın 130uncu maddesi
gereğince kanunla düzenlenmesi gereken bir alan olduğuna hükmeden
Anayasa Mahkemesi, kadroların ihdasının kanunla belirlenmesinin
gerektiğini; özlük, yükümlülük, atama, terfi gibi bütün hususların da
yine kanunla belirlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Şimdi
Anayasa Mahkemesinin bu kararı karşısında bu maddenin
yazım şekli düzeltilmelidir. Maddede yer alan ilişkin mevzuat
nedir, hangisidir; bu belirtilmediği sürece Anayasa Mahkemesi kararı
dolanılmış olmaktadır, Anayasa Mahkemesi kararına
karşı bir hile söz konusudur. Madde ile gerekçe arasında uyum
şarttır. Şimdi bu maddeye baktığımız zaman,
Anayasa Mahkemesinin aradığı bir yasada, bir yasa maddesinde
saydamlık, öngörülebilirlik, anlaşılabilirlik ve nesnellik
ilkesi yoktur çünkü ilişkin mevzuattan ne
anlaşıldığı belli değildir. Bunun düzeltilmesi
gerekmektedir, düzeltilmediği sürece anayasal açıdan sorun
giderilmiş olmayacaktır çünkü madde 153e göre Anayasa Mahkemesi
kararının gereklerinin yerine getirilmesi söz konusudur.
Kararının gereğini yerine getirdik. diye Anayasada yer
almayan bir kavramın madde metnine konması mümkün değildir.
Tabii ki geç düzenleme söz konusu olduğu için bu, geçmişe yürütebilir
mi, bu konuya girmiyorum ama esasen burada değinmem gereken bir husus,
ihdas ile kullanım arasındaki ilişkidir. Burada Yasayla ihdas
ediyoruz. diyorsunuz ama kullanımının CBKyle
olacağını maddede belirtmeksizin sadece gerekçede
belirtiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sorun var ama sorunun kendisi bir anayasal sorundur.
Dikkatinize arz ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette
olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesinin
birinci fıkrasında yer alan üç ibaresinin beş şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Muhammet
Naci Cinisli Yasin Öztürk Arslan Kabukçuoğlu
Erzurum Denizli Eskişehir
Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
İstanbul Adana Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Ünal
Demirtaş
Tekirdağ Edirne Zonguldak
Çetin
Arık
Kayseri
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Üzerinde söz aldığım maddeyle
yabancılara konut satışında uygulanan KDV istisnası
düzenleniyor. Teklifte satılan konutun bir yıl yerine üç yıl
elde bulundurulması şartıyla istisnanın uygulanması
öngörülüyor. Bu düzenlemeyi olumlu olarak değerlendirmek isterdik,
sorunları olduğunu belirtmeliyim.
İktidarın, vatandaşlık vermeyle
ilgili politikalarının acil bir şekilde
değiştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.
İYİ Parti olarak vatandaşlık verilmesine karşı
değiliz fakat vatandaşlığımızın bugünkü gibi
kelepir fiyatlara satılmasına razı olamayız.
Vatandaşlık bir ülkenin geçmişine ve geleceğine ortak
olmaktır. AK PARTİ iktidarı tarafından ülkemiz
vatandaşlığını alma hakkının kısa
sürede ve düşük bedeller karşılığında verilmesi,
aslında ülkemizin ucuz vatandaşlık pazarına
dönüşmesine neden olmuştur. AK PARTİ her şeyin seviyesini
düşürdüğü gibi en büyük gurur kaynağımız olan Türk
pasaportumuzun kıymetini, ecdadın bize en büyük mirası Türk
vatandaşı kimliğimizin değerini de
ucuzlatmıştır. Milletimizin manevi şahsiyeti
vatandaşlığımızı vererek, geçmişimize ve
geleceğimize ortak edeceğimiz kişilere 250 bin dolarlık ev
yanında âdeta eşantiyon olarak vatandaşlık
hakkının verildiği bir politika kabul edilemez.
İktidarın bu politikaları sonucunda ülkemiz
vatandaşlığının uluslararası camiada
düşürüldüğü durum millî onurumuzu zedeleyici bir hâl aldı.
Eğer ki şanlı kimliğimize sahip olmak isteniyorsa bunun
bedelinin de aynı ağırlıkta olması gerekiyor.
Ayrıca, vatandaş olmak isteyen kişinin de süreç içinde
vatandaşlığımızı hak etmesi lazım yani
vatandaşlık yalnızca bir kimlik kartı olarak görülmemeli.
Diğer yandan, simsarlar tarafından çok
daha ucuz fiyatlar karşılığında 250 bin dolara ev
satılır gibi gösterilip vatandaşlık hakkının bu
şekilde sağlandığı da bir sır değil. Bu
nedenle, vatandaşlık alma süreci hukuka uygun, ruhuna
yaraşır bir şekilde işletilmeli; şebekelerin elinde
sahtekârlık malzemesi olmamalı, denetlenmeli, konut
satışından sonra vatandaşlığın
kazanılmasında belli bir geçiş süreci olmalı. Süreçle
birlikte gerekli değerlendirmeler neticesinde
vatandaşlığımızın hak edildiğinden emin
olunduktan sonra vatandaş olunabilmeli. Bütün medeni ve gelişmiş
ülkeler vatandaşlık verme gibi önemli bir konuda kriterlerini üst
düzeyde belirlemiş durumdalar; çok yüksek rakamlara önce oturum ve
çalışma izni veriliyor, kıymetli gördüğü
vatandaşlığının hak edildiğinden emin olduktan
sonra vatandaşlık hakları ancak veriliyor. AK PARTİ
yönetimi gibi günü kurtarmak, kendine siyasi çıkar sağlamak için
değil, kalıcı yatırım çekmek için yabancı ülkeler
tarafından vatandaşlık veriliyor. Bu çerçevede, gayrimenkulü
elde tutma süresinin en az beş yıl olarak belirlenmesini, 250 bin
dolarlık alt sınırın da en az 500 bin dolar seviyesine
yükseltilmesini Komisyon görüşmeleri sırasında İYİ
Parti olarak teklif ettik. Teklifimiz maalesef reddedildi. Buradan teklifimizi
yineliyoruz, elde tutma süresi en az beş yıl olmalı ve konut alımı
alt sınırı da en az 500 bin dolara yükseltilmeli.
Değerli milletvekilleri, başlangıçta
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alma hakkı için 1
milyon dolardan az olmamak koşuluyla yatırım yapılması
gerekirken 19 Eylül 2018 tarihinde yapılan yasal değişiklikle
250 bin dolar tutarında konut alınması yeterli oldu.
Yabancı ülkelerin kitle iletişim araçlarında ülkemizde
yapılan ucuz vatandaşlık satışları
sıklıkla yayınlanmaya başlandı. Birçok yabancı
uyruklu kişi çok hızlı şekilde ucuz vatandaşlık
aldı. Bu yolla Türk vatandaşı olanlar arasında ülkemiz
vatandaşlığına geçerek kendi ülkesine yaptırım
uygulayan ülkelerin ambargosunu delmeye çalışanların veya kendi
ülkesindeki sıkı vergi politikalarından kaçanların her
geçen gün arttığını da belirtmeliyim.
Ayrıca ülkemizde özellikle enerji ve madencilik
alanlarında yabancı ülkeler adına faaliyet gösteren paravan
şirketlerin araştırılması gerektiğini ve önlem
alınmazsa ileride büyük sürprizlerle karşılaşma
ihtimalimizin olduğunu daha önce bu kürsüden ifade etmiştim, tekrar
ediyorum. Merkez Bankasının kasten heba edilen, eritilen döviz
rezervlerine kaynak bulmak, ekonominin gerçekleri dışındaki
akıl dışı icraatlarla çökertilen hazineye para girişi
sağlamak için ülkemiz vatandaşlığının
uluslararası camiada düşürüldüğü durumun millî onurumuzu oldukça
zedelediğini belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Çetin Arıkın.
Sayın Arık, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 10uncu
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu madde,
yabancılara konut veya iş yeri satışında KDV
istisnası için aranan bir yıl elde tutma şartının üç
yıla çıkarılmasını düzenliyor. Bakınız
sayın milletvekilleri, benim bu memleketin bir evladı olarak
itirazım var. İtirazım KDV istisnası için aranan
şartların düzenlenmesine değil; itirazım, her
santimetrekaresi şehit kanlarıyla sulanmış bu vatanın
yabancılara peşkeş çekilmesine. Bakınız şair
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer
uğrunda ölen varsa vatandır. diyor. İtirazım Toprak
eğer doların yeşili varsa vatandır. diyen bu iktidara,
onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını parayla
satanlara.
Bakınız sayın milletvekilleri, 250
bin dolarlık konut inşaatlarının önünde pasaportumuzun
fotoğrafıyla Vatandaşlık için elverişli. diye
reklamlar yapılıyor. İşte, bir alışveriş
merkezinde kullanılan reklam afişi, 250 bin dolarlık konut
alana Türkiye Cumhuriyeti pasaportu bedava. diyor.
İşte itirazım, Türkiye
Cumhuriyeti'nin onurlu pasaportunu promosyon malzemesi yapanlara. Ben gerçekten
merak ediyorum; yerli ve millî iktidar, bu afişleri görünce siz ne
hissediyorsunuz? Yani içinizden bir şeyler erimiyor mu? Cumhur
İttifakı'nın sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı parayla satılırken sizin hiç
itirazınız yok mu? Şantiye önlerinde ay yıldızlı
pasaportumuzun promosyon malzemesi yapılmasına bir çift sözünüz yok
mu? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bedeli 250 bin dolar
mı? Sayın milletvekilleri, vatandaşlık öyle 250 bin
dolarlık konutlarla, 500 bin doların bankaya
yatırılmasıyla olmuyor. Bu topraklar öyle sıradan topraklar
değil. Bakınız, millî şairimiz diyor ya:
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,/Düşün
altındaki binlerce kefensiz yatanı. İşte, siz bu topraklar
altında binlerce kefensiz yatanı düşünmediniz, Mehmet Akif'i
mezarında ters yatırdınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Maalesef, öyle bir iktidar var ki bu cennet vatanı
kendi milleti için cehenneme döndürdü, yabancılar için ise cennete.
Bakınız, yirmi yıllık iktidarınız döneminde
babalar gibi sattınız, hayırsız evlat gibi
harcadınız. Şimdi satacak bir şey kalmadı, onurlu
Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlığını
satıyorsunuz, bu ayıp da size yeter; yazıklar olsun!
Bakınız sayın milletvekilleri, bu
ülkenin İçişleri Bakanı Libya, tarihinin en büyük ekonomik
krizini yaşıyor. Çocuklar mama ve süt içemiyorlar, bu çocukların
mama ve süt ihtiyacını karşılayacağız. diyor.
Evet, mazlum ülkelere yardım edelim, eyvallah ama sizin ayranınız
yok içmeye. Tamam, yani karşıla da önce bir ülkene bak, ülkenin
çocuklarına bir bak; mama yiyebiliyorlar mı, süt içebiliyorlar
mı? Benim güzel ülkemde bebek maması kilit altına
alınmış, haberiniz var mı? Bakınız, çocuk bezinin
paketi, bir paketi 306 lira olmuş. Anneler bugün çocuklarına bez
bağlayamıyor, altlarına poşet bağlıyor. Sen de
kalkıyorsun, Libyalı çocukların mama ve süt
ihtiyaçlarını karşılayacağım. diyorsun. Milletin
derdine derman olması gereken benim Meclisim de yabancılar konut
aldığında KDV muafiyetinin nasıl olacağını
görüşüyor.
Sayın milletvekilleri, ben samimiyetle,
gerçekten merak ediyorum yani bu iktidar, bu milletin kürsüsünde ne zaman milletin
derdini konuşacak, gerçekten merak ediyorum. Çiftçinin traktörüne
koyduğu mazotun KDVsini ne zaman konuşacaksınız? Çocuk
bezinin, bebek mamasının KDVsini ne zaman
konuşacaksınız? Biliyorum, konuşmayacaksınız yine
bir lokma bir hırka edebiyatı yapacaksınız. Yine
lokmanın ballısı, hırkanın allısı
peşinde koşmaya devam edeceksiniz ama kimse de umutsuzluğa
kapılmasın, bütün bu sorunları biz çözeceğiz. Geliyor
gelmekte olan, gidiyor gitmekte olan.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer
alan yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Zeynel
Özen
İzmir İstanbul İstanbul
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Zeynel Özenin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 10uncu maddeyle ilgili HDP
adına huzurunuzdayım. Ekranları başında bizi izleyen
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle yabancılara istisna kapsamında
teslim edilen konut ve iş yerlerinin bir yıl değil de üç
yıl elde tutulması şartı getiriyor. Yani tapuya da üç
yıllık bir şerh konuyor, üç yıl içinde satamıyor.
250 bin Amerikan dolarıyla yabancılar
burada konut veya iş yeri alıyor. Bu da özellikle 2021
yılında Türk lirasının yüzde 75 değer kaybetmesiyle
yabancılar için çok cazip bir imkân yaratıyor. 2020den 2021e
geçerken yabancılara konut ve iş yeri satışında yüzde
44lük bir artış olmuş. 2021 yılında 59 bin iş
yeri ve konut satılmış, bu yıl da 70 bin olarak tahmin ediliyor
çünkü her gün daha da artıyor, döviz artıyor, daha cazip hâle
geliyor. Dünyadaki örneklerinden çok farklı olarak Türkiye'de başka
ülke vatandaşlarının gayrimenkul alarak doğrudan
vatandaşlık hakkına sahip olabilmeleri, AKP
iktidarının Türkiye'yi içerisine soktuğu büyük ekonomik krizin
bir göstergesidir arkadaşlar. Yani şimdi siz, günlük çözümlerle günü
kurtarmak için bu yasayı çıkarıyorsunuz.
Diğer taraftan, bu, birçok ülkede, üçüncü dünya
ülkelerinde televizyonlarda reklam veriliyor Türk
vatandaşlığı bu kadar ucuz, beleş. diye. Şimdi,
bir de simsarlar çıkmış, neredeyse tezgâhları üzerinde
satacaklar. Değerli milletvekilleri, vatandaşlık hakkı öyle
basit bir hak değil. Vatandaşlık hakkını siz hem haraç
mezat satacaksınız, kürsülere de çıkacaksınız,
milliyetçilik hamaseti yapacaksınız, Vatan millet Sakarya!
diyeceksiniz; ondan sonra
Vatandaşlık, bir aidiyet meselesidir, bir
duygu meselesidir, bir hissiyat meselesidir. Siz bunu satıyorsunuz
arkadaşlar, bu aidiyeti satıyorsunuz. Siz onu
satacağınıza kendi asli vatandaşlarınız olan
Kürtler, Aleviler
Kürtlerin ana dilini kabul etmiyorsunuz, Kürtlerin
seçtiği belediye başkanı, belediye meclis üyelerini kabul
etmiyorsunuz, Alevilerin inançlarını kabul etmiyorsunuz. Bu aidiyetin
zayıfladığını, bu duyguların
zayıfladığını hiç düşünmüyor musunuz?
Diğer taraftan, ben otuz bir yıl yurt
dışında kalan biriyim. Hiçbir demokratik ülkede
vatandaşlık satılmaz ancak gelen bir göçmene oturma ve
çalışma izni verilir ve ondan sonra bazı ülkelerde üç yıl,
bazı ülkelerde beş yıl şartı vardır. Bu beş
yıl içinde uyum programları uygulanır onlara ve beş
yıl içinde eğer kriminal bir suç işlememişse, dilini
öğrenmişse -bazı ülkelerde hatta imtihan bile var, dil
imtihanı var- ondan sonra vatandaşlık verilir. Bir de 250 bin
dolar getir de nereden getirirsen getir. Türkiye daha yeni gri listeye girdi
arkadaşlar, niye girdi? Kara para aklamadan girdi. Siz, bu paranın
nereden geldiğini, menşesini sormuyorsunuz, aynı şeye devam
ediyorsunuz. Avrupa Birliğine girmekte de sözde ısrar ediyorsunuz,
Avrupalılar bunu görmüyor mu? Yani bu yıl 70 bin kişi bu
şekilde vatandaş olacak, kimi aldatabilirsiniz?
Diğer taraftan, arkadaşlar, şimdi,
gelen göçmenler için hangi çalışmayı yaptınız? Uyum
için ancak Suriyelileri ve Afganları ucuz iş gücü olarak gördünüz, bu
bir insanlık suçudur. İstiyorsunuz ki Avrupa size para göndersin, siz
onların bekçiliği yapacaksınız, sınırdan öbür
tarafa geçirmeyeceksiniz ama bu insanlar da bu ülkeye gelmiş, bunlar da
burada bir hayat kuracak, onun için programlar yapılmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özen, süreniz tamamlandı.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bir dakika
Başkanım...
BAŞKAN İlave sürem yok Sayın Özen.
Teşekkür ediyorum.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Teşekkür ederim.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 11- 3065 sayılı Kanunun geçici 37
nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 37- İmalat sanayi ile
turizme yönelik yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge
kapsamındaki inşaat işlerine ilişkin mal teslimleri ve
hizmet ifaları 31/12/2025 tarihine kadar katma değer vergisinden
müstesnadır.
Teşvik belgesine konu yatırımın
tamamlanmaması halinde, zamanında alınmayan vergiler, vergi
ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte yatırım
teşvik belgesi sahibi alıcıdan tahsil edilir. Bu vergiler ve
cezalarda zamanaşımı, verginin tarhını veya cezanın
kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim
yılı başından başlar.
Bu kapsamda yapılan mal teslimleri ve hizmet
ifaları nedeniyle yüklenilen vergiler, vergiye tabi işlemler
üzerinden hesaplanan vergiden indirilir. İndirim yoluyla telafi edilemeyen
vergiler, bu Kanunun 32 nci maddesi hükmü uyarınca istisna kapsamında
işlem yapan mükellefin talebi üzerine iade edilir.
Cumhurbaşkanı, Hazine ve Maliye
Bakanlığının önerisi ile birinci fıkrada yer alan
süreyi üç yıla kadar uzatmaya; Hazine ve Maliye Bakanlığı,
bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla
Konya Antalya
Okan
Gaytancıoğlu Ahmet
Kaya İlhami
Özcan Aygun
Edirne
Trabzon Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ahmet Kayanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bugün kamu-özel
iş birliğiyle yapılan yap-işlet-devret projelerini
konuşacağım; yolcu garantili havalimanları, araç garantili
köprüler, otoyollar, hasta garantili hastaneler.
Tabii, AKP iktidarı ve saray rejimi bu
konuların konuşulmasını istemiyor çünkü milletimizin
gerçekleri öğrenmesinden korkuyorlar. O nedenle Sayın Genel
Başkanımız son grup konuşmalarında bu konuda
konuştuktan sonra İhtiyatlı konuşmalısın. diye
bir karar çıkarıldı ama şunu bilin ki susmayacağız;
sağır sultan bu meseleyi duyana kadar, 84 milyon insan gerçekleri
öğreninceye kadar bu soygunları milletimize anlatmaya devam
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın değerli arkadaşlar, bu
projelerden bazılarını dikkatinize sunmaya
çalışacağım. Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yapım
maliyeti 3 milyar dolar, garanti verilen ödeme toplamı 9 milyar dolar.
Şimdi 3 milyar dolara yapılan bir işe 9 milyar dolar ödeme
garantisinin verildiği yerde yapan müteahhitlere yüzde 300lük bir kâr
sağlanmış oluyor. Diğer taraftan, Osmangazi Köprüsünün
yapım maliyeti 1 milyar 200 milyon dolar, garanti verilen ödeme
miktarı 15 milyar dolar değerli arkadaşlar. Yapan
arkadaşlara, yapan o firmalara yüzde 1.150 oranında bir kâr
kalıyor. Zafer Havalimanı arkadaşlar, 50 milyon avroya
yapılmış, 208 milyon avro garanti verilen toplam ödeme
miktarı; yüzde 400lük bir kârdan bahsediyoruz. Piyasada müteahhitlik
yapan arkadaşlar vardır, içimizde de vardır. Müteahhitlerin
iş yapma esaslarına baktığımız zaman maliyet
artı makul kârla iş yaparlar. Değerli arkadaşlar, böyle bir
kâr oranını gören, bilen varsa çıksın, desin ki: Ben
gördüm, duydum, işittim. Böyle bir şey olamaz arkadaşlar, böyle
bir iş yapma biçimi olamaz. Burada resmen devletin, milletin
imkânları çarçur edilmiştir, talan edilmiştir.
Bakın, değerli arkadaşlar, piyasada
sadece bu müteahhit arkadaşlar kamu ihalelerini almıyorlar,
bunların yanında yine kamuya iş yapan 40 bin müteahhit
adına geçenlerde Kamu Müteahhitleri Platformu sözcüsü çıktı, bir
açıklama yaptı, söyledikleri burada. Bakın, bu zamlara
dayanmamız mümkün değil, batıyoruz. Kamuya yol, konut, bina,
köprü yapan bu 40 bin müteahhit yüzde 500e varan olağanüstü zamlar
nedeniyle batma noktasına geldik, iflas etme noktasına geldik. diye
feryat ediyorlar ve inşaattaki sıkıntının sadece
müteahhitleri değil, zincirleme olarak 250den fazla sektörü
etkileyeceğini; 2,5 milyona yakın inşaat işçisini zora
sokacağını söylüyorlar. Peki, bu feryatları duyan var
mı? Buna karşı bir tedbir alan var mı? Maalesef yok
arkadaşlar. Varsa yoksa o 5 müteahhit -Sayın Genel
Başkanımızın da dediği gibi- o 5li çete, tek
düşünülen bunlar; bunların çıkarlarını, menfaatlerini
korumak; başka kaygısı yok maalesef iktidarın. Değerli
arkadaşlar, yine, Türkiye Müteahhitler Birliğinin bu konuda bir
açıklaması var, onlar da feryatlara ses vermişler, kamuya
iş yapan müteahhitlere sahip çıkılması gerektiğini
ifade etmişler fakat bu sesler maalesef duyulmuyor.
Bakın, değerli arkadaşlar,
şimdi, bu projeleri dikkatle incelediğimiz zaman yani yapım
maliyetlerini ve verilen garantileri incelediğimiz zaman gerçekten
bunların proje değil, hazine garantili garabetler ve hazine garantili
soygunlar olduğu gerçeğini görüyoruz; ülkemizin geleceğini,
çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alan projeler
olduğunu görüyoruz. Bunlar, AKP iktidarının âdeta
kapitülasyonlarıdır değerli arkadaşlar. Ekonomimizin bu
hâlde olmasının, milletimizin fakruzaruret içinde
sıkıntı çekiyor olmasının temel sebebi de bu ve bu
gibi uygulamalardır. Bakın, 5 müteahhitten bahsettik az önce, bu 5
müteahhit ihya olurken 40 bin müteahhit iflas ediyor ama bunu gören, duyan yok
maalesef.
Değerli arkadaşlar, ben, yapım
gereği hizmeti eleştirmeyi çok sevmem; hizmeti takdir etmeyi, hizmet
edenlere teşekkür etmeyi vazife bilirim ama burada hizmet adı
altında resmen bir soygun var, bunun altını çizmeden de
geçemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, bizler milletin
vekilleriyiz, temel görevimiz memleketimizin ve milletimizin yüksek
çıkarlarını korumaktır, milletin verdiği vergilerin
her bir kuruşunun haksız ve hoyratça kullanılmasına izin
vermemektir. Bizler, arabalarımıza çakar takmak için, yan gelip
yatmak için, haksızlıklar karşısında susmak için
milletvekili olmadık; milletin hakkını, hukukunu korumak için
milletvekili olduk diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Konya İstanbul Eskişehir
Yasin
Öztürk Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Denizli Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; etki analizlerini okudunuz mu arkadaşlar?
Hesaplanamamakta, tahmin edilmekte, etkisi bulunmakta ama
hesaplanamamakta gibi ifadeler yer alıyor. Kısacası, etki
analizi bomboş; yine dersinize
çalışmamışsınız arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu 11inci maddeyle Katma
Değer Vergisi Kanununun geçici 37nci maddesi değiştiriliyor.
Ne yapılıyor? İmalat sanayisine yönelik teşvik belgesine,
turizme yönelik yatırım teşvik belgesi sahibi mükellefler de
dâhil ediliyor. KDV iadesi uygulaması 31 Aralık 2025 tarihine kadar
uzatılıyor. 17 Ocak 2019 tarihinde 7161 sayılı Kanunun
20nci maddesiyle Cumhurbaşkanına, birinci fıkrada yer alan
süreyi üç yıla kadar uzatma yetkisi veriliyor. Biz defalarca bu kürsüden
Turizm yatırımcılarına kafanıza her estiğinde
Deli Dumrul gibi vergi koymayın. Böyle yaparsanız bu ülkenin
turizmine kimse yatırım yapmaz. dedik. Bizleri dinlemiş
olsaydınız aynı kanunları tekrar tekrar
değiştirmek zorunda kalmadınız.
Değerli arkadaşlar, Hazine ve Maliye
Bakanı Sayın Nebati Turizmciye, sanayiciye, esnafa enflasyonun
altında kredi veriyoruz; kredi faizlerini düşürdük. diyor. Sanayici,
turizmci, esnaf, yüzde 15-16yla kredi alırken şimdi yüzde 30la
kredi kullanabildiklerini söylüyor. Sayın Bakan, faiz sebep, enflasyon
sonuç uygulamasının neticesinde getirdiğiniz noktada TÜİK
verisiyle enflasyon yüzde 61,1 olunca yüzde 30luk kredi faizini enflasyonun
altında vermekle övünüyorsunuz. Yazıktır, günahtır; ülkemiz
de milletimiz de bunu hak etmiyor.
Merkez Bankası rezervleri ekside ve sermaye
girişi de yok ama AK PARTİnin kurmayları ve yandaş medya
Uçtuk. diyorlar, Büyüyoruz. diyorlar; doğrusu, ekmek kuyrukları,
et kuyrukları iktidarınızda gerçekten büyüyor. Elektriğe
zam, doğal gaza zam, akaryakıta zam; her gün zam haberiyle uyanan
vatandaşlarımız canından bezdi artık. Söz
verdiğiniz kamu kurum ve kuruluşlarında, belediyelerde
taşeron firmalarda çalışanlar kadro sözünüzü tutmanızı
bekliyor. 3600 ek gösterge ve EYTlilere verdiğiniz söz hâlâ askıda
bulunuyor. Vatandaşlarımıza verdiğiniz sözleri tutun
artık.
Bakın, Adanalı sanayiciler ne diyor?
Üretimin olmadığı yerde mutluluk olmuyor, huzur da olmuyor,
bereket de olmuyor; önce üretmek lazım ama üretim yok. Üretimde Adana
geriye gidiyor. Çalışan sayımızla, gelişmişlik
düzeyimizle Adana ilimiz sanayideki payını kaybediyor. Adanada üretimin
bir hamleyle bir yere gelmesi lazım, biz bunun için mücadele veriyoruz.
Hükûmetlerin, devletlerin sanayiye destek vererek ilimizdeki
yatırımları artırması gerekiyor, ihracatı
artırmamız gerekiyor. diyorlar.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin söylediği gibi, bugün çiftçi perişan, esnaf
perişan, sanayici perişan, çalışan perişan,
çalışmayan, iş bulamayan milyonlar perişan. Zengini iyice
zenginleştirdiniz, fakiri iyice fakirleştirdiniz. Dünya Bankası
verilerine göre, imalat sanayisi ihracatımızın maalesef sadece
yüzde 3ü yüksek teknolojiye sahip, bu oran dünya genelinde ise yüzde 21.
Üstelik AK PARTİnin vasata razı gelme politikası nedeniyle
2020de ülkemizde kurulan girişimlerimizin yüzde 61,2si maalesef
düşük teknoloji seviyesindeki alanlarda faaliyet gösteriyor.
İşte bunun için, biz İYİ Parti
olarak ihracatımızın teknoloji kompozisyonunu artırmak için
küresel dinamikleri dikkate alan bir beceri dönüşüm süreci
başlatacağız. Özellikle dil becerilerinin ve dijital
okuryazarlığın geliştirilmesi ihracata yönelik
önceliklerimiz arasında yer alacak. İYİ Parti iktidarında
-artık çok az kaldı, iktidar ufukta göründü, asıl mücadelemiz
şimdi başlıyor- her gün bir önceki günden daha çok
çalışacak, daha çok yorulacağız; milletimize
verdiğimiz sözü asla unutmayacak, el ele kol kola hep beraber mutlaka
başaracağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çulhaoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay
Pekgözegü Hüda Kaya Kemal Peköz
İzmir İstanbul Adana
Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı Rıdvan
Turan
İstanbul Bitlis Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Rıdvan Turanın.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
11inci madde daha evvel olan bir düzenlemenin
istisna hâline çevrilip süresinin uzatılmasıyla ilgili bir madde. Bu
yanıyla önemsiz bir madde ve halkın refahıyla da ilgisiz bir
madde. Gerçi yasanın tümü öyle ama size ben halkın refahıyla
ilgili bir şeyden bahsedeyim. Malatya ve Adıyaman'da tütün
üreticileri perişan vaziyetteler. Geçen yıl yetki belgesi
şartı getirilmesinden bu yana, tütün üretiyorlar ama
satışları yasak. Bu, özellikle AKP'nin tütünü uluslararası
finans kuruluşlarına ve çok uluslu şirketlere peşkeş
çekmesinin sonucunda ortaya çıkan bir durum ve bölgedeki tütün üreticilerinin
bazı talepleri var. Şöyle söylüyorlar: Bölgede yetişen
kıymalık tütün tescilli ürün olmalıdır. Geçtiğimiz
ocak ayında AKPli ve MHP'li milletvekilleri ve yerel kamu idarecilerinden
oluşan heyet ile tütün üreticileri arasında gerçekleştirilen
toplantıda tütün üreticilerine verilen sözler yerine getirilmelidir. Ve
nihayetinde tütün konusunda mevcut yasal düzenlemelerin çiftçiler üzerinden
olumsuz etkisini dikkate alarak, yerli tütün üreticilerini destekleyen
kapsamlı yeni bir yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
diyorlar Tarım Bakanlığının ve ilgililerin dikkatine.
Yasa maddesi için, önemsiz ve halkın
refahıyla ilgisiz dedim. Nedir halkın refahıyla ilgili olan
değerli arkadaşlar? Mesela, stagflasyona doğru koşar
adım giden bir ekonominin durumudur; sebzelerin taneyle
satılması, yoksulluğun diz boyu hâle gelmesidir; sermayeye
milyarlarca dolar vergi istisnası tanınırken, banka kârları
bir yılda yüzde 320den fazla artmışken yoksulluğun giderek
boyutlanmasıdır; beş yıldızlı otellerde iftar
ederken birileri, iftarlarını açmak için bir lokma kuru ekmeği
bulamayanların arasındaki çelişkidir halkın gerçek gündemi.
Dedim ya, bu yasa, başından sonuna kadar,
AKPnin tipik sorun çözememe yöntemiyle malul. Önce sorunu yaratan,
ardından sorunun toplumsal bir muhteva kazanmasını ve burnunun
dibine kadar gelmesini bekleyen ve sonuçta da palyatif bazı önlemlerle
sorunun çözüleceği iddiasında olan bir iktidarın aynı
mantaliteyle yapmış olduğu bir yasa.
Mesela, bu yasanın içerisinde çiftçi
borçlarıyla ilgili bir şey var. Yani çiftçilerin borçlarını
rahat ödeyebilmeleri, kolay ödeyebilmeleri için güya bir madde ihdas
edilmiş. İyi de bunun mesela 200 milyar lirayı aşmakta olan
çiftçi borçlarına hiçbir faydası yok ki. Yani çiftçi borçları
artık o hâle gelmiş durumda ki bunu Siz daha kolay ödeyin.
başlığıyla çıkaracağınız maddelerle, bu
niyetle çözebilmek artık mümkün olmaktan çıkmış durumda.
Buna benzer, tek tek iyileştirmeymiş gibi
görülen ama özünde radikal olmaktan uzak ve sorun çözmekle uzak yakın
alakası olmayan bir mimariye sahip bu yasa. Ya, bunu
yazmışsınız yazmasına da, bakın, ben geçen sene,
2021 yılında bununla ilgili -çiftçi borçlarıyla ilgili- bir yasa
teklifi hazırladım. Bir defa, bir yasa eşitsizliklere
uygulanmaya çalışılırsa eşitsizlik içerisindeki
eşitsizlikleri daha da artırır. Pozitif
ayrımcılık denen şey budur. Bu sebeple, çiftçi
borçlarına ilişkin bir şey yapıyorsanız, mesela
yapılması gereken, çiftçileri küçük, orta ve büyük çiftçiler olarak
standardize etmek, ayırmak ve küçük ve orta işletmelerin ya da küçük
ve orta ölçekli çiftçilerin, ev tipi üretim yapanların
borçlarını kamu borcu hâline getirmektir. Sermayeye milyarlarca lira
vergi istisnası tanıyanların bunu yapmaktan imtina etmesi,
gerçekten, ne kadar katı bir sınıfsal tutum içerisinde
olduklarının açık göstergesidir; bunu tekrar ilginize sunuyoruz.
Çiftçi borçları
Küçük ve orta ölçekli çiftçi
borçları kamu borcu olmalıdır ve kamu tarafından bir
defalığına mahsus olmak üzere ödenmelidir. Üretim, bu maddede
olduğu, iddia edildiği biçimiyle artmaz; ancak ve ancak, çiftçiyi
borçtan kurtarırsanız, girdi fiyatlarını sübvanse edecek
yeni kitleri açar, yeni mekanizmalar kurarsanız, işte o zaman
tarımsal üretim bu memlekette artar. Onun haricinde, gerçekten, bu
yasaları getirmeyin; konuşmak mesela benim için zül. Bunlar, laf ola
beri gele nevinden yasal düzenlemeler ve hiçbir
karşılığı, anlamı yoktur. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesiyle düzenlenmekte olan 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici madde 42nin birinci
fıkrasında yer alan 31/12/2023 ibaresinin 31/12/2030
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Arslan
Kabukcuoğlu Yasin
Öztürk
Eskişehir Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 12nci maddesi
üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 11inci ve 12nci maddeleri Katma
Değer Vergisi Kanununda geçici maddelerle düzenlemeleri içermektedir.
11inci maddede, imalat sanayisi ve turizme yönelik yatırım
teşvik belgesi sahibi mükelleflerin belge kapsamındaki inşaat
işlerine ilişkin mal teslimleri ve hizmet ifaları 31 Aralık
2025 tarihine kadar katma değer vergisinden muaf tutulmuştur ve bu
maddede Cumhurbaşkanına üç yıl uzatma yetkisi verilmiştir.
12nci maddede ise elektrik motorlu otomotiv üretimi için gerçekleştirilecek
AR-GE faaliyetlerine yönelik mühendislik hizmetleri 31 Aralık 2023
tarihine kadar KDVden istisna edilmektedir. Teşvik belgesine konu
yatırımların tamamlanmaması hâlinde, zamanında
alınmayan verginin alıcıdan, vergi zıyası cezası
uygulanarak, gecikme faiziyle birlikte tahsil edileceği hükme
bağlanıyor; bu maddede Cumhurbaşkanına süreyi uzatma
yetkisi ise verilmiyor.
18 Ocak 2022 tarihinde Katma Değer Vergisi
Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Tebliğ yayımlandı. Tebliğe göre, Millî Savunma
Bakanlığı veya Savunma Sanayii Başkanlığınca
yürütülen savunma sanayisi projelerine ilişkin olarak, bu kurumlarla
ilgili projeler kapsamında yapılan teslim ve hizmetler ile bu
projeler kapsamındaki teslim ve hizmetleri gerçekleştirenlere yapılacak
olan, miktarı ve nitelikleri bu kurumlarca onaylanan teslim ve hizmetler
25 Aralık 2021 tarihinden itibaren KDVden istisna tutulmuştur.
İşin ilginci, bu istisna 25 Aralık 2021 tarihinden önce
başlayan ve devam etmekte olan sanayi projeleri için de
uygulanacaktır. Tebliğin 4üncü maddesinde ise bu sürenin 2022, 2023
ve 2024 yıllarında da uygulanacağı bildirilmişti. 2si
kanun teklifinin içinde, 1i de tebliğle uzatılmış ve
süreleri birbirinden farklı, 3 farklı KDV istisnası.
Ülkelerin ekonomilerinde yüksek katma değerli
ürün üretimi büyük önem teşkil etmektedir. Bu kapsamda, özellikle elektrik
motorlu otomotiv üretimi ülkemiz için yeni bir alan ve yatırım
maliyetleri çok yüksek. İktidarın yalnızca bir buçuk yıl
için öngördüğü KDV istisnası bu anlamda yeterli bir süre değil.
Eğer bu süre gerçekten sektörün desteklenmesi için yapılacaksa bu
sürenin de 11inci maddede olduğu gibi en az 2025 yılına kadar
uzatılmasını ya da savunma sanayisi desteğinde olduğu
gibi her yıl uzatılmasını beklerdik. Ancak 12nci madde
içinde geçen bir ifade burada verilen kısıtlı süreye
ilişkin nihai hedefi içerisinde tehdit olarak da
barındırıyor. Şimdi tekrar okuyorum: Teşvik belgesine
konu yatırımın tamamlanmaması halinde, zamanında
alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası
uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir.
Hepimizin bildiği üzere, ülkemizde elektrik
motorlu otomotiv üretimi içeren, yürütülen bir çalışma var; TOGG.
TOGGun ülkemizde üretilecek elektrikli otomobil olması
dışında en önemli vasfı ne? Cumhurbaşkanının
2023 hedefleri içerisinde stratejik önem taşıyan bir proje
olması. Kısacası, seçim yatırımı.
Cumhurbaşkanının hedefi, seçimlerden önce, 2022 sonunda ilk seri
üretim aracın banttan indirilmesi ve 2023 yılında pazara çıkması.
Çıkmazsa ne olur? Cumhurbaşkanı Millî ve yerli otomobil
ürettik. propagandasından mahrum olur. 2023e kadar konu
yatırımı tamamlayamayandan, zamanında alınmayan vergi,
gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir. Görüldüğü üzere, iktidarın
seçim kaybetme korkusu artık kanun tekliflerinin içine tehdit olarak
yerleştirilmeye başlandı. Sanki bu reklam, yılların
usulsüzlüğünü, yılların yolsuzluğunu, vatandaşa
yoksulluğunu unutturacak.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde EPDK tarafından Şarj Hizmeti Yönetmeliği
yayınlandı. Sanayi Bakanı Sayın Varank 81 ilin
tamamında 1.500den fazla yüksek hızlı şarj istasyonu
kurulmasına yönelik toplamda 300 milyon liralık desteği
açıkladı. Buraya kadar rutin bir haber olarak görebiliriz ama bu
şartlar bize tanıdık geldi; bakalım AK PARTİsi
kırk dokuz yıllığına vereceği ve hiçbir surette
devredilmeyecek lisansları kimlere dağıtacak?
Yancılarınıza yeni rant kapısı icat etmekte üstünüze
yok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Kemal
Bülbül
İzmir İstanbul Antalya
Kemal
Peköz Zeynel Özen Mahmut Celadet Gaydalı
Adana İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Bülbülün.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, yarın kutlanacak olan Dünya Romanlar
Günü nedeniyle musahip halkımız sevgili Romanların gününü
kutluyor, Romanlara karşı geliştirilen asimilasyon, göçürtme ve
başkalaştırma politikalarına bir an önce son verilmesini,
Romanların inançlarına ve diline özen gösterilmesini, Romanca
eğitim programı hazırlanması gerektiğini ifade
ediyorum.
Bugün Adıyaman'ın Kömür beldesi Serintepe
Mahallesinde MEDOS Madencilik tarafından ne yazık ki doğa
tahribatı başladı. Adıyaman'da Kömürde halk buna
karşı mücadele ediyor. Onların mücadelesini selamlıyor, bu
doğa tahribatının bir an önce durdurulması gerektiğini
ifade ediyoruz.
Değerli Genel Kurul, her dönemde olduğu
gibi bir torba yasa, neyin ne olduğu, neyin neyi
amaçladığı, neyin neyle alakalı olduğu pek belli
olmayan bir torba yasa, her şeyin karmakarışık olduğu
bir torba yasa üzerine
Bu torba yasa, âdet olmuş ve bu şekilde
gidiyor ve tartışmayı da neyin üzerine
yaptığımız çok belli olmuyor, arada sesimizi duyurmaya
çalışıyoruz.
Ben, özellikle 12nci maddede sözü edilen elektrikli
motor üzerine konuşmak istiyorum. Bakınız, 1760
yılında buharlı motor, 1876 yılında benzinli motor,
1896da dizel motor, 1835te elektrikli motor üretilmiş ve bunların
tamamı tedavülden kalkmak üzere, fosil yakıtları
bırakıp tamamen hidrojenle çalışan motor üretilmek üzere.
Buharlı motora ulaşamayan, benzinli motora, dizel motora
ulaşamayan akıl, şimdi elektrikli motora ulaşmaya
çalışırken elektrikli motor da tedavülden kalkmak üzere, böyle
bir garabet var. Güya 2023te elektrikli motor üretilecek, bununla ilgili
yoğun bir çaba sarf ediliyor ve bu motoru üretecek olanlara KDVde
çeşitli haklar tanınıyor, çeşitli muafiyetler
tanınıyor; bunlar kimdir, motoru nerede üretiyorlar, motor kaç liraya
mal oluyor; bunların hiçbir bilgisi yoktur ve yine dönüp dolaşıp
şuraya gelecek: 1970li yıllarda Türkiyede başlayan teneke
burjuvazi
Bunu özellikle söylüyorum. Avrupada üretilen motora Türkiyede
kaporta yaparak bir burjuva sınıfı gelişti, ben buna
türedi burjuvazi, teneke burjuvazi diyorum. Fiat motora kaporta yapan teneke
burjuvazi yine devreye girecek ve bu teneke burjuvazi, TOGG gibi bir araç
üretmeye çalışıyor; bunun ne olduğu, nasıl
üretileceği
Bakın, 1970li yıllarda üretilen Anadol, Murat 124
vesaire düşünüldüğünde aslında bugünkünden daha ileri bir durum
söz konusuydu; bu anlamda, bunun dikkatle takip edilmesi lazım.
Tabii, her şeyin birbirine
karıştığı, yoksulluğun,
pahalılığın, açlığın, işsizliğin
ayyuka çıktığı, fiyat hesaplamanın artık mümkün
olmadığı bir yerde Kastamonunun ünlü türküsü Manda yuva yapmış
söğüt dalınayı AKP şöyle revize etti: Manda yuva
yapmış hurma dalına, yulafına banmış, balına
banmış yemiş, geriye kalan tiridi de fukara halk kuru
ekmeği bandırarak yemeğe çalışıyor. Halka tirit
kaldı, tirit, kuru ekmek; o tirit de yağlı tirit değil.
Yani sade suya tirit derler Anadoluda; halka sade suya tirit
kalmış. Siz, mandanın yuva yaptığı hurma
dalından hurmaları toplayıp, efendim, manda yoğurduna
katıp, kestane balıyla, yulafla karıştırıp
yemenin -ne diyelim- hazzı, yemenin isteği, talebi içerisindesiniz.
Bu, bir hazdır, bakın; bu, bir şehvettir. Bu kadar yoksullukta,
bu kadar açlıkta, bu kadar işsizlikte, bu kadar pahalılıkta
böyle hazları ortaya sürmek halkla alay etmektir. Lütfen söylemlerinize,
ifadelerinize, tarzınıza dikkat edin; halkı rencide ediyorsunuz,
halkı aşağılıyorsunuz. Buna karşı
müthiş bir tepki gelişiyor; doğuda, batıda, Trakyada,
Akdenizde, Hatayda, kürdistanda, her yerde müthiş bir tepki
gelişiyor ve bu tepki sizi çığ gibi süpürüp götürecek, iktidar
miktidar sizin için hayal olacak.
Kolay gelsin, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı
İmar Kanununun geçici 16 ncı maddesinin yedinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "31/12/2019 ibaresi
"31/12/2022 şeklinde değiştirilmiş, fıkraya
ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler
eklenmiş, fıkranın mevcut üçüncü cümlesinde yer alan "Bu
durumda elde edilen gelirler ibaresi "Kalanı ise şeklinde
değiştirilmiştir.
"Satış bedelinin tamamının
peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az yarısının
ödenmesi hâlinde yüzde on indirim uygulanır. Taksitli satışlarda
satış bedelinin en az yüzde onu peşin ödenir, kalan bedel ise
beş yıla kadar taksitlendirilir. Taksit tutarlarına kanunî faiz
oranının yarısı uygulanır. Elde edilen gelirlerden
ilgili belediyeye yüzde 30, varsa büyükşehir belediyesine yüzde 10,
Bakanlığın dönüşüm projeleri özel hesabına gelir
olarak yüzde 25 oranında pay verilir.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Gökan
Zeybek
Edirne Tekirdağ İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gökan Zeybekin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
31/12/2017 tarihinden önce ruhsatsız ya da
ruhsat ve eklerine aykırı yapılmış yapılarla
ilgili getirilmiş olan imar barışıyla ilgili, hazine
arazisi üzerindeki mülkiyet sahipleriyle ilgili 2018in 31
Aralığına kadar başvuru süresi verildi ve 31/12/2019
tarihine kadar da bu bedellerin yatırılması istendi. Tabii, bu
bedelleri müracaat eden vatandaşlar, 2018 yılından başlayan
büyük ekonomik çöküntüyle birlikte yatıramadılar. Şimdi, bu
uzatılıyor.
Peki, ne getirdi bu imar barışı?
Şimdi, baktığımızda ne getirdi imar
barışı? Kaçak yapılaşmayı artırdı.
Tarım arazilerinin içine 250 metrekarelik konut yapılarak hobi
bahçesi adı altında Türkiye tarım topraklarının
milyonlarca metrekare azalmasına yol açtı. Başka ne getirdi?
Meralara ve yaylalara kaçak inşaatların yapılmasını.
Çanakkaleden Mersine kadar bütün sahil boyunda, köylerde, özellikle de köy
bölgelerindeki kaçak yapılaşmaların, inşaatların
sayısının artmasına yol açtı. Başka ne getirdi?
Sağlıklı ve nitelikli bina yapmak yerine kurallara uygun olmayan
inşaatların çöplüğüne dönen bir ülkeye dönüştürdünüz. Ya,
okullardan mimar, mühendis mezun ediyorsunuz, bir yandan da kaçak
inşaatları sürekli olarak teşvik eden düzenlemeler
getiriyorsunuz. O zaman bu kadar mimar, mühendis niye var? O zaman deprem riski
taşıyan bölgelerde risk taşıyan binaların
yapılmamasıyla ilgili endişelerimizi nasıl
gidereceğiz?
Şimdi, millet yokluk içinde; millet
kıtlık içinde; tam da bu dönemde getiriyorsunuz, diyorsunuz ki:
Bütçeye para lazım, müteahhitlere para lazım, para yatıranlara,
dövizini TLye çevirip bankaya yatıranlara kur korumalı mevduat için
para lazım. Nereden bulacağız? Hadi hazine arazilerini yeniden
satalım.
Peki, Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı bütün bunlar olurken ne
yapıyor? Değerli arkadaşlar, bu hafta Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı inanılmaz
çalışıyor, inanılmaz. Hem de nerede? İstanbulda.
İstanbulun Planlarını yapma yetkisi Büyükşehir
Belediyesinde; Bahçelievler Belediyesinde olan E5 üzerinde 14 bin metrekarenin
üzerindeki bir parsele Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı plan tadilatı
yapıyor. Bakın, bütün Bahçelievlerde 1,5 emsal, 5 kat yükseklikken
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı bir mobilya şirketi tarafından toplanan 14
bin metrekarenin üzerindeki bu arsaya 2nin üzerinde bir emsal, 5 katın
yerine de 7 kat imar veriyor. Niye veriyor? Çünkü hak ve adalet duygusunu bu
mübarek ramazan gününde yüreğinde hissetmeyenler Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığının koridorlarını
doldurmuşlar.
Tam da dün bu Meclis kürsülerinde çokça
konuştuğumuz bir büyük yolsuzluk dosyası... İstanbul
Kemerburgazdaki Kemer Yapı Kooperatifinin Kemerburgazdaki arazileri,
golf sahaları, spor sahaları teminat gösterilerek Demirören Grubuna
verilen, 750 milyon dolar karşılığında kamunun eline
geçen, Ziraat Bankasının eline geçen, muhtelif tarihlerde
yapılan imar planları da Danıştay tarafından iptal
edilen arazilerle ilgili dün KAPa bir bildirim yapılıyor. Emlak
Konut ile Ziraat Bankası arasında bir anlaşma
yapılıyor, bu anlaşmaya göre de golf sahasındaki 15 delik
bulunan 325 bin metrekarelik araziye Demirörenin Ziraat Bankasına
kazığını çıkarmak için imar planı yapıyorsunuz.
Bakın, 1.100 konutun bulunduğu arazinin
içindeki 325 bin metrekarelik alanla ilgili bilgi veriyorum size; 93 bin
metrekare orta yoğunlukta gelişme alanı diye konut alanı
açıyorsunuz, 135 bin metrekare düşük yoğunlukta konut alanı
açıyorsunuz, 12 bin metrekare ticaret alanı, 4 bin metrekarenin
üzerinde de ticaret artı konut alanı açıyorsunuz. Metrekare
satış fiyatı 3 bin doların üzerinde olan bir bölgede
yaklaşık 250 bin metrekareyi yeni inşaat sahası olarak
İstanbulun göbeğindeki ormanları, tarım topraklarını,
spor alanlarını, yeşil alanları sırf Demirörene
verdiğiniz batık krediyi kurtarmak için imara açıyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin 1960lardan itibaren çok başarılı bir tarım
politikası vardı. Tarımsal topraklarımıza musallat
olan süne zararlısıyla mücadele etmek, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin en önemli, başarılı görevlerinden biriydi.
Şimdi, bize düşen görev ne biliyor musunuz? Yeşil alanlara, spor
alanlarına, tarım alanlarına musallat olan bu iktidarı süne
zararlısıyla mücadele ettiğimiz gibi bir mücadeleyle ortadan
kaldırmak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Konya Adana Eskişehir
Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu
Denizli İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hayrettin Nuhoğlunun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba kanun teklifinin 13üncü maddesi üzerine İYİ Parti adına
söz aldım. Selamlarımı sunarım.
İmar barışı olarak bilinen ve
2018de yürürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanunu'ndaki
değişiklikle, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı
yapılar kayıt altına alınmıştı. Bu kapsamda,
hazineye ait araziler üzerinde inşa edilmiş olan kaçak
yapıların başvuru yapan hak sahiplerine satışı
31/12/2019da sona ermişti. Şimdi yapılmak istenen,
31/12/2022ye kadar yeniden başvuru hakkı tanımaktır.
Sürenin uzatılmasıyla başvuruda bulunacak hak sahiplerine
bulundukları yerlerin satılabilmesi ihalesiz şekilde
sağlanmış olacaktır. 13üncü maddeye ve gerekçesine
bakıldığında, vatandaşlarımıza yeniden
başvuru imkânının getirilmesi, peşinata göre indirim
uygulanması ve faizlerin yarı yarıya düşürülmesi ve ödeme
konusunda sağlanan kolaylıklarla hazine
taşınmazlarının hızlı bir şekilde ekonomiye
kazandırılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bu suretle, satışlardan elde edilecek gelirin de yüzde 25inin
kentsel dönüşüme ayrılacağı belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir kanun teklifine,
ihtiyaç duyulan hangi konuda olursa olsun iyi çalışılmalı,
kanun teklifi geniş bir mutabakat sağlanarak hazırlanmalı
ki ihtiyaca cevap versin. Kısa süre sonra aynı konuda yeniden bir
ihtiyaç hasıl olmasın. 26ncı Dönemde 3194 sayılı
Kanun'da yapılan değişikliğin üzerinden bir sene geçmeden
27nci Dönemde aynı Kanunun aynı maddesi değiştirildi.
Şimdi, aynı madde üzerinde bir kez daha değişiklik söz
konusudur. Öyle anlaşılıyor ki iktidarın acil kaynak
ihtiyacı oluştu, bir bakıma yeni bir imar affı
anlamına geldiği için kişisel bazı beklentiler de
karşılanmak istenmektedir. Bu sebeple bazı şüpheler
uyandırmaktadır. Üzerinde konuştuğumuz 13üncü madde
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda
da tartışılmalıydı. Aceleye getirilince ve ilgili
komisyonlardan kaçırılınca teklif, eksikliklerle
çıkmış oluyor. Dolayısıyla, verimli, nitelikli ve
etkin bir sonuç alınamıyor.
Biz, vatandaşlara getirilen kolaylıklara
karşı değiliz; biz, her zaman olduğu gibi bazı
yandaş kişilere menfaat sağlanmasına
karşıyız. Buradan beklenen gelirin ne kadar olduğundan
ziyade, söylemek istediğimiz; bu gelirden ayrılacak olan yüzde 25lik
payın, Bakanlığın Dönüşüm Projeleri Hesabına
değil, belediyelere aktarılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, kentsel dönüşüme
pay ayrılması ifadesi kulağa hoş gelse de iktidarın
bu konuda paraları yerinde kullanmadığı ve hiçbir
başarı göstermediği açıktır. Kentsel dönüşüm,
ülkemizin deprem kuşağı üzerinde yer alması, kaçak
yapıların çoğalması, hatalı malzeme
kullanılması ve mühendis eli değmemiş olması sebebiyle
ve de çoğunlukla ekonomik ömürlerini tüketmiş olması
dolayısıyla risk altındaki bütün yapıların güvenli
yapılara dönüştürülmesi işidir. Ne yazık ki bu anlamda
olumlu adımlar atılamamıştır. En küçük depremlerde
bile telaşa düşen Türk halkı artık sürekli oyalanmaktan
bıkmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı dönüşüm
sağlanması gereken konut sayısını İstanbulda 300
bin, Türkiye genelinde 1,5 milyon olarak açıklamaktadır. Gerçek sayı
bunun çok üzerinde olmasına rağmen, dönüştürülen konut
sayısı çok düşüktür. Geçen yirmi yılda 1 milyona yakın
konut ürettiklerini övünerek söylerken yılda sadece 50 bin civarında
konut üretildiği apaçık ortada değil mi? Aynı hızla
gidildiği takdirde, kendi ifade ettikleri sayıları bile ancak
otuz yılda dönüştürebilirler ama deprem her an olabilir.
Küçük örneklerle övünerek vakit geçirenler, hiçbir
şekilde kentsel dönüşümü gerçekleştiremezler. Bu oyalama ve
beceriksizlik kabul edilemez ve Türk milleti deprem tehlikesiyle sürekli
yaşayamaz. Bu yüzden Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
en başarısız olduğu konuların başında
kentsel dönüşüm ve deprem gelmektedir çünkü onlar, bu konuya sadece rant
açısından bakmayı tercih etmektedirler.
Yapılacak kentsel dönüşüm; bilimsel
yaklaşımla, gerçekçi, sosyal anlayışa uygun, açık,
dürüst ve vatandaşların aldatılmadıklarından emin
olacakları bir şekilde gerçekleştirilmelidir diyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan gelmek üzere
ibaresinin gelecek şekilde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İzmir İstanbul Adana
Habip
Eksik Mahmut Celadet
Gaydalı Zeynel
Özen
Iğdır Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Habip Eksikin, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifindeki değişiklik önergesi
şunu gösteriyor: Gerçekten AKP iktidarı yönetemiyor ve büyük bir
ekonomik buhrana sebep oldu, bu ekonomik buhrandan da -krizin
çıkış yolu- fakir fukaranın sırtından gelir elde
ederek çıkmaya çalışıyor. O açıdan, bunun çok da
verimli olmadığını, doğru
olmadığını daha önceki örneklerinden zaten gördük.
Sosyal devletin asıl görevi şudur:
Yurttaşlara nitelikli, gerçekten depreme dayanıklı konutlar
sağlamaktır. O açıdan da aslında -burada en önemli konu-
sosyal devlet olmanın gereği olarak, yurttaşlarımıza
depreme dayanıklı, sağlıklı konutların
yapılması gerekiyordu.
Değerli milletvekilleri, Türkiye cezaevleri çok
büyük sıkıntılara sebep olmaktadır. Hemen hemen her gün,
her hafta, bir cezaevinden bir cenazenin çıktığına
tanık oluyoruz. Çok yakın tarihte seçim bölgem Iğdırda da
iki ay içerisinde 2 ölüm gerçekleşti, ki en son ölen, Sinan Kaya genç
birisiydi, 28 yaşındaydı. Çok ciddi sorunlar var. Edirne
Cezaevinden Ehettin Kaynar 77 yaşında, Ferzende Elbi 80
yaşında olmalarına rağmen bu dönemde sürgün edildiler;
Ehettin Kaynar Karabüke, Ferzende Elbi de Eskişehire, Kerim
Boranın da nereye gönderildiği hâlâ belli değil.
Yine, insanlar cezaevlerindeki yakınlarına
para yatırdıkları için onlar hakkında hukuksuz bir
şekilde davalar açılıyor ve gözaltılar yapılıyor.
Boluda 25 aileye çocuklarına para yatırdıkları için
hukuksuz bir şekilde gözaltı yapıldı, dava
açıldı. O açıdan, derhâl iktidar bu hukuksuz uygulamalarına
son vermelidir diyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta Ankara
Yenimahalle Demetevlerde bir pazar alanını, sebze meyve pazarı
olan bir alanı ziyaret ettim, hem oradaki esnafımızla hem de
pazara çıkmış olan halkımızla sohbet ettim. Gerçekten
durum içler acısı, bir dram yaşanıyor Türkiye'nin hemen
hemen tüm şehirlerinde. Bakın, insanlar pazarlardan boş dönüyor,
sadece tezgâhlara bakarak gidiyor, aynı zamanda o tezgâhları kuran
pazarcılar da satış yapamadıkları için evlerine ekmek
götüremiyorlar. Fiyatlar çok çok yükselmiş, domatesin fiyatı 30-40
lira, patatesin bile fiyatı 8 lira olmuş, bir demet soğan 10
lira olmuş ve gerçekten çok ciddi sıkıntılar
yaşanıyor. Bir amca benim önümü kesti, dedi ki: Oğlum, ben sana
bir şey anlatayım, bunu Mecliste de anlat. Ben de söz verdim, anlatacağım
dedim. Dedi ki: Ben bal yiyemiyorum, hastayım. Ben et yiyemiyorum,
hastayım. Ben domates yiyemiyorum, hastayım. Ben patlıcan
yiyemiyorum, hastayım. Ben şaşırdım. Benim doktor
olduğumu da arkadaşlar söylemişti. Amca, senin
hastalığın ne dedim. Bu kadar şeyi yiyememek, hakikaten sen
hiçbir şey yiyemiyorsun demektir. Oğlum, benim
hastalığımın ismi enflasyon, enflasyon, zam, zam, bu
iktidarın getirdiği zam. dedi. O açıdan, siz gerçekten
halkı perişan etmişsiniz. Derhâl bununla ilgili, yönetemediğiniz
ve çözüm aranması için ciddi anlamda bir arayışa girmeniz
lazım ve halkın önüne sandığı koymanız gerekir
diye düşünüyorum.
Bir teyze çıkıp şunu söyledi, dedi
ki: Kurtarın bizi bu iktidardan. Bu fiyatları düşürün,
geçinemiyoruz. Biz bu iktidara oy verdik ama elimiz kırılsaydı
da o oyları o sandıklara atmasaydık. ve gerçekten çok büyük bir
şekilde veryansın etti, feryat etti. Halk biliyor; bütün
zamların sebebi elektrik, doğal gaz, akaryakıt, tohum, gübreyle
alakalı ve bunların hepsinin sebebinin de AKP iktidarı
olduğunu biliyor. O açıdan, halkın aklıyla da oynamaya
hakkınız yok diyoruz, hemen sandığı kurun diyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sıralarına
göre okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İzmir İstanbul Adana
Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı
İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN BAŞKAN Önerge üzerinde söz
talebi Sayın Serpil Kemalbayın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Öncelikle, Roman halkımız başta olmak üzere
halklarımızı selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller; 14üncü
madde ve bundan sonraki maddeler, hazine taşınmazlarının
haraç mezat nasıl satılabileceğine ilişkin yani
iktidarın iflasının açıklandığına
ilişkin maddeler. Bu maddelerin hiçbirine
katılmadığımızı burada söylemek istiyorum.
İzmirde Çiğli Belediyesi işçileri
toplu iş sözleşmesinde ortaklaşamadıkları için greve
çıktılar. İzmir Çiğli Belediyesi işçilerinin grevini
destekliyorum ve buradan selamlıyorum. Zafer direnen emekçinin
olacaktır.
Yine, işçilerle ilgili Enerjisada bir
işten atılma var. Sendikalaşan işçileri Enerjisa işten
attı. Biliyorsunuz, sendika anayasal bir haktır, buradan Enerjisa
işçileri yalnız değildir demek istiyorum. Patronlar işçiler
sendikalı olsun istemiyorlar ama devlet de bunun için her türlü
çabayı sarf ediyor yani patron ile devlet el ele vererek işçileri
sendikasız bırakmak istiyor. Burada da Çalışma
Bakanını göreve davet ediyorum yani bir kere olsun Anayasayı
uygulayın, sendika anayasal haktır, bir kez olsun şu
Anayasayı uygulayın demek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sizin şuraya bir
bakmanızı istiyorum. Burada, en az buradaki milletvekilleri kadar çok
değerli bir kadının fotoğrafını göstermek
istiyorum. İsmi Münire İnal, saygıdeğer bir insan, bütün ev
işçileri gibi Münire İnal da çok saygıdeğer bir insan, ev
işçisi. Yani çoğunuzun evinde çalışan, ev hizmetlerinde
çalışan işçiler vardır. Münire İnal iki yıl
çalıştığı evde camdan düşerek çok ağır
bir şekilde yaralandı; 3üncü kattan düştü, cam silerken 3üncü
kattan düşerek ölümden döndü diyebiliriz. Münire İnal iki yıl
yatarak tedavi gördü, hâlâ omurgasında platinler var ve
yaşamını sürdürmekte zorlanıyor.
Hukuki süreç başlattı, hizmet tespit
davası açtı, çalıştığını ispat edemiyor.
Şimdi, siz biliyorsunuz, ev işçileri
bazılarınızın evine haftada iki gün gelir,
bazılarınızın evine haftada bir gün gelir ama otuz gün
çalışırlar, bir ay boyunca çalışırlar ama burada
öyle bir yasa yapım süreci var ki işçileri işçi
olduklarını ispatlamaya zorluyor ve o ispatı da
gerçekleştirmek mümkün değil. Münire İnal on yılı
aşkın bir süre ev işçiliği yaptı ama ev işçisi
olduğunu ispatlayamıyor. Neden? Çünkü ev hizmetlerinde çalışanlar
İş Yasası kapsamına alınmamış ve yasal
süreçler, hukuki süreçler, AKP döneminde 2015te çıkan bir yasayla ev
işçilerinin aleyhine bir şekilde daha da geliştirildi. On günden
az çalışan ev işçileri sigorta hakkına da sahip değil,
on günden fazla çalışırsa ancak işçi sayılıyor.
Şimdi, 2009 yılında cam silerken
camdan düşerek yaralanan Münire İnal, hizmet tespit
davasını yaptıramıyor çünkü 2015te
yaptığınız yasa geriye doğru işletiliyor ve on
günden az çalıştığı gerekçesiyle işçi sayılmıyor.
Bu nasıl bir adalettir diye size sormak istiyorum. Hepimiz biliyoruz ki ev
işi iştir, ev işçisi de işçidir. Herkes biliyor ki ev
hizmetinde çalışan işçiler gündelikçi, aylıkçı,
yatılı olarak çalışıyorlar ve işçidirler ama
haklarını alabilmeleri mümkün olmuyor.
Ben, buradan, size, ev hizmetlerinde
çalışan kadın işçilerin mağduriyetini tekrar
hatırlatmak istiyorum. Aslında, bu, cinsiyet
ayrımcılığından kaynaklı bir durumdur. Ev
hizmetleri ev işlerinin bir uzantısı olarak görüldüğü için
değersiz kabul ediliyor. Münire İnal eğer bir inşaat
işçisi olsaydı, bir gün bile çalışsaydı işçi
sayılacaktı; on yıl çalışmış, o kaza
geçirdiği yerde iki yıl çalışmış ama hizmet
tespiti yapılamıyor. Burada, Anayasa Mahkemesini, yasaları,
Parlamento başta olmak üzere bu konudaki bütün herkesi, sorumluları
göreve davet ediyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 14 29/6/2001 tarihli ve 4706
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(b), (c) ve (g) bentleri kapsamında rayiç
bedel üzerinden yapılan satışlarda, satış bedelinin
peşin ödenmesi halinde satış bedeline yüzde yirmi indirim
uygulanır.
"Ticari faaliyetlerde kullanılmak üzere
kiraya verilen taşınmazlar 2886 sayılı Devlet İhale
Kanununda yer alan hükümler çerçevesinde ihale yoluyla satışa konu
edilebilir. İhalenin yapıldığı tarihte en az beş
yıl süreyle taşınmazları sözleşmeye dayalı olarak
kullanan kiracılar, öncelikli olarak satın alma hakkına
sahiptir. Öncelikli satın alma hakkının
kullanılmasında dokuzuncu fıkra hükümleri kıyasen
uygulanır.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Orhan
Sümer Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun
Adana Edirne Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Orhan Sümerin.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, birbirinden
farklı yasaları ilgilendiren, ekonomi alanında düzenleme
sağlaması planlanan teklifin 14üncü maddesi hazineye ait
taşınmazların satışına ilave kolaylıklar
getiriyor. Kiracı olarak bulunanlara alım kolaylığı,
peşin alımlarda yüzde 20 indirim, arazi üzerinde bulunan
yatırımcıysa satışta öncelik gibi konuları
düzenliyor. Teklifin 14üncü maddesi aslında bizlere, iktidarın
açıkça kaynak arayışında olduğunu, yine, göz
bebeği kamu arazilerinin, büyük şehirlerdeki devlet
lojmanlarının, memleketim Adananın Kozan, Sarıçam,
Çukurova ilçelerindeki paha biçilmez arsaların birilerine el altından
pazarlanacağını gösteriyor. Bu satışların
nasıl ihale edildiğini de artık tüm Türkiye biliyor.
Muhtar maaşlarına zam yapılacak
olmasını, faizsiz konut şirketlerinin tasfiyesinden dolayı
alacaklı olanlara kolaylık sağlanmasını zaten ilk dile
getiren Sayın Genel Başkanımız ve Cumhuriyet Halk
Partisiydi. Ancak iktidarın asıl amacı bu değildi; iktidar
5li çete denilmesinden, kamuoyunda bu algının 84 milyon
tarafından kabul edilmesinden rahatsız oluyordu, teklifin asıl
amacı oydu. Öyle ya, kim ortaklarına çete denilmesinden, Kul
hakkı yiyorlar. denilmesinden rahatsız olmaz.
Değerli milletvekilleri, bu şirketler,
dünyada en fazla devlet ihalesi alan 10 şirket arasına girmiş
durumda. Kamu kaynaklarını devlet garantili işlerle yandaş
müteahhitlere vereceksiniz, bu müteahhitlerden havuzlar
oluşturacaksınız, sonra da çete denilmesine
kızacaksınız. 5li çete, saray iktidarı, rant üzerine
kurulu düzende halkın sermayesini talan ederken vatandaş taneyle
sebze almaya başladı. Enflasyon üç haneli rakamları zorluyor,
sadece geçen sene 101 bin esnaf kepenk kapattı, 23 milyon icra dosyası
birikti, 84 milyon vatandaşın 11 milyonu devlet desteğine muhtaç
hâle getirildi.
Değerli milletvekilleri, öyle bir Türkiye
tablosu var ki bir avuç sermayedar hariç yediden yetmişe herkes
geçinemediğini söylüyor, iğneden ipliğe her ürün 12-13 kat artmış,
saray sözcüleri Ekonomimiz çok iyi. diye açıklama yapıyor. Çeyrek
lahana, yarım simit, bardakta ayçiçeği yağı, boş
baklava, kaşarsız tost, içi boş dürüm söylemleri artık
Türkiye'nin gerçeği hâline gelmiş durumda. Millet
iftarlarını yaparken taze pide alacak parayı
denkleştiremezken birileri çıkıp manda yoğurdundan, Medine
hurmasından bahsediyor. Bugün asgari ücretli bir aile sadece 2 pide,
Değerli milletvekilleri, benzine yüzde 250,
motorine yüzde 260, elektriğe yüzde 170, ete yüzde 130, ekmeğe yüzde
140 zam gelmiş; ekonomi düzenleme paketi getiriliyor. Yirmi
yıldır acaba iktidarda kim var? AKP iktidarı artık çözüm
üretemez. Ekonomiyi düzelteceğinize inanıyorsanız ve bir
şey getirecekseniz o da seçim sandığıdır; getirin
seçim sandığını milletin önüne, millet gerekli dersi
verecektir.
Çocukların yatağa aç girdiği,
yandaşların her gün daha zengin olduğu, milyonlarca genç atama
beklerken saray memurlarının 5 maaş birden
aldığı, vatandaşa yağmur gibi haciz gelirken saray
beslemelerine vergi affının geldiği, evlerdeki içi boş buzdolabının
lüks sayıldığı bu talan düzenini mutlaka
değiştireceğiz. Buğdayın, etin, elektriğin,
çamaşır mandalının, Avrupalının binlerce
kilometre ötedeki çöp poşetinin bile ithal edilmesine, çiftçiye verilmesi
gereken desteğin çarpık düzen sevdalılarına heba edilmesine
vatandaşlarımız artık isyan ediyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Vatandaş kuru ekmek yiyorsa aç değildir.
diyenleri, yoksulluk kuyruklarına Para var ki bekliyorlar.
anlayışıyla yaklaşanları, ekonominin
kitabını tersten yazdıranları, tüm mal
varlığına bir yüzükle başlayıp dünyanın en zengin
liderleri arasına girenleri, milleti çayına atacak şeker bulamaz
hâle getirenleri, saray sevdalılarını, Lale Devri özentisi
olanları ilk seçimde iktidardan indireceğimizin sözünü veriyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime altmış dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.15
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.17
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
14üncü madde üzerindeki 3üncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hayrettin Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Yasin
Öztürk İbrahim
Halil Oral Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli Ankara Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Halil Oralın.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, Genel Kuruldan önce,
siz Ispartadan demokrasi geleneğinden gelen bir milletvekilisiniz.
BAŞKAN Peki, ben sizi dört dakikayla
başlatayım, bir dakika uzatma vereyim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Demokrasi geleneğinize
sığınarak, yüce Meclisin her milletvekili Mecliste millet
adına konuşuyor. Millet adına bir dakika vermediniz ama yirmi
beş dakika artı on dakika, Meclise sitem ettiğinizden
dolayı ara verdiniz. O yirmi beş dakika ve on dakikada 35
milletvekilimize birer dakika selamlama verebilirdiniz. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Yüce Allah
Kuran-ı Kerimde Kul hakkıyla önüme gelmeyiniz. diye buyuruyor.
Onun için, yüce Meclisteki milletvekilleri adına, bundan sonraki
uygulamalarınızda birer dakikayı vermeyi lütfen
alışkanlık hâline getiriniz diyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Oral, sürenizi ben
başlatacağım ama müsaade ederseniz
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben İç Tüzükü uygulamaya
çalışıyorum. İç Tüzük En fazla beş dakika süre
verilsin. diyor ve ben de beş dakikayı uyguluyorum. Ama Siz İç
Tüzükü uygulamayın, İç Tüzükü yerine getirmeyin. diyorsanız
onu da Danışma Kurulunda bir değerlendirelim hep beraber Grup
Başkan Vekili arkadaşlarımızla.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Yani ben aslında beni İç
Tüzükü uygulamaya davet etmenizi beklerdim, siz İç Tüzükü uygulamamaya
davet ediyorsunuz beni.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Ama
bugün vermeyince milletvekillerimiz de şaşırıyorlar,
kendilerini dünkü uygulamanızın üzerine ayarlıyorlar, onu da
belirtmek istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
İşte, biliyorsunuz, o da konjonktür.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Süre gitti
ama.
BAŞKAN Süreyi baştan
başlatalım tekrar.
Buyurun.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Seçim Kanunu üzerine görüşülürken, Cumhur
İttifakı kanunu değiştirerek seçim
çalışmalarına başladı demiştim. Teklifte
Başbakan ibaresini çıkarıp Cumhurbaşkanı ibaresini
eklemediğiniz maddeyle seçim çalışmaları için
finansınızın da yolunu açtınız yani tüyü bitmemiş
yetimin hakkı AK PARTİ Genel Başkanına seçim finansı
olacaktır. Anlaşılıyor ki şimdi de hazine arazilerinin
satışını kolaylaştıracak, esnaf gibi iskonto
yapacak bir düzenlemeyle seçim çalışmalarınızı finanse
etmek istiyorsunuz çünkü hazine tamtakırdır; uçup giden 128 milyar
doların yerinde yeller esiyor. Hazine arazisi satışlarında
hız sınırını aşmış
durumdasınız, âdeta freni patlamış kamyon gibisiniz;
mirasyedi hayırsız evlat gibi taşı toprağı satma
derdindesiniz. Daha birkaç gün önce 28 ilde hazineye ait 472 parça
taşınmazı satılığa çıkardınız.
KDVden muaf, taksitli, kelepir hazinesi, batan geminin malları âdeta; oh,
ne âlâ.
Sahillerimize yakın yerlerden yarın bir
gün bir otelin yükselebileceği araziler artık satılıyor. Bu
arazileri kimler alıyor? Yabancılara dolaylı yollardan
satılıyor da kullanıma açılıyor mu, öğrenmek
istiyoruz. Toprakları satıyorsunuz, lojmanları
satıyorsunuz, kurumları satıyorsunuz, şimdi de mübarek
topraklarımızı satıyorsunuz. Bütün bunları geçtik,
Türkiyeye hiç ayak basmamış insanlara vekâletnameyle
vatandaşlık satıyorsunuz. Elin yabancıları da bizim
pasaportlarımızla sosyal medya hesaplarından dalga geçen
paylaşımlar yapıyor. Sizin için Türkiye Cumhuriyetinin hiçbir
şeyinin değeri yok mu Allah aşkına? Millet enflasyonun
altında ezilirken siz hazine arazisi satmak derdindesiniz. Bu satılan
yerlerin millete bir faydası var mı? Biz görmedik; gören, duyan varsa
bize anlatsın lütfen. Şu sattığınız arazilerin
yerine, yolcu garantili havaalanlarına, geçiş garantili köprülere
fahiş harcamaları kesseniz çok daha fazla tasarruf edeceksiniz ama
derdiniz tasarruf değil, sadece ve sadece rant hesabıdır.
Kıymetli milletvekilleri, teklifte hazine
arazilerinin satışıyla alakalı kullanım ve kira süresi
olarak belirlediğiniz üç yılın hikmetini de bir türlü
anlayamadık. Üç yıl önce kullanıma ve kiraya verilmiş
bazı arazilere özel bir kanun mu çıkarıyorsunuz, merak ediyoruz.
Yoksa önce bu torbaya koyup sonra çıkartacağınız 5li
çeteyi koruma kanununu bu sebeple mi istiyorsunuz? Milletin arazilerinin ekonomiye
dâhil edilmesi, tarıma açılması gibi uygulamaları objektif
şartlarda milletin yararına olduğu için destekleyebiliriz ancak
sizin karneniz bu konuda da zayıftır. Şunu unutmayın:
Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesi, arazileri, taşınmazları
akşam pazarı mantığıyla iskontoyla satılacak mal
değildir.
Saygıdeğer milletvekilleri taşerona
kadro diye çıktığınız yolda pek çok kesimi
mağdur ettiniz. 696 sayılı KHKyle sürekli işçi kadrosuna
alınan kardeşlerimizin pek çok mağduriyetleri vardır.
Özellikle KHKyle işçilerin özlük hakları düzenlenemediği için
kurum içi yer değiştirme ve tayin işlemleri yapılamaz hâle
geldi. Aile birliği bozulmakta, evlenme niyetinde olan insanlar
evlenmekten de vazgeçmektedirler. Bu ekonomik şartlarda başka
şehirde iş bulmak ne kadar zordur, bunu biliyor musunuz?
Bu konuda iktidara çağrıda bulunuyorum:
Gelin, KHK'yle özlük haklarına yönelik bir düzenleme yapalım, siz
getirin, biz destekleyelim. Kanunda, aynı işi yapan ama farklı
unvanlarda, farklı statülerde, farklı maaş seviyelerinde olan
personelin eşitlenmesi için de kapsamlı bir çalışmayı
hep birlikte yapalım. Ayrıca, kadrodan yararlanmayan
işçilerimizi de aynı kapsama alalım. Bu mübarek ramazan
günlerinde umutla Gazi Meclisimizi takip eden işçi kardeşlerimize bir
bayram hediyesi sunalım.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygılarla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerine 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Abdullah
Koç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Habip
Eksik Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Iğdır Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar fiyatları el
yakıyor, vatandaşın gündeminde domates, salatalık,
patlıcan fiyatları var. Bakın, şu görüntüye bakın,
domatesin, patlıcanın, salatalığın tanesi 4-5 lira
arası; AK PARTİ sıraları daha dikkatli baksın,
tanesini 4-5 liraya getirttiniz, artık böyle bir dönemi millete
yaşattınız.
Bakın, MHP Kayseri Milletvekili Sayın Baki
Ersoy ne demiş? Açıklanan rakamların üzerinde enflasyon
oranları var, zamlar bu milletin belini büküyor. Bunlar gerçek,
bunları görmemezlikten gelemeyiz, bunları konuşmamız gerekiyor,
bunları yok sayamayız. Bir şeyi yok
saydığınızda problem ortadan kalkmıyor ve bu, tepkiyi
getiriyor. demiş. Vallahi, MHP milletvekili doğru söylemiş,
elhak doğru. Sağ olsun, sonunda, enflasyonun
çığırından çıktığını MHP
milletvekilimiz de gördü, sağ olsun ama bunun karşısında,
MHP Genel Merkezi milletvekilini disipline sevk etmiş. Doğru
söyleyeni dokuz köyden kovarlar ve bilemiyorum, sonuç ne olacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sana ne? Git işine ya!
Bırak, işine git!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Apaçık gerçekler var ve maalesef, bakıyorsunuz, Cumhur
İttifakını devam ettirebilmek için insanlar deve kuşu gibi
kafasını kuma gömüyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Çözerse Cumhur
İttifakı çözer.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Kral
çıplak. diyor birisi, Hadi, yürü bakalım disipline. deniliyor.
Memleketin hâli bu arkadaşlar.
Bakın
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sana ne?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sana ne ya, sana ne? Sen işine bak, parti içi meselelerden
sana ne?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Vallahi, ben işime de bakarım, doğruyu söyleyen MHPli
milletvekili de olsa onu da tebrik ederim; size rağmen!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) MHPli milletvekilleri hep doğruyu söyler, sen
söylediklerine bak!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi ülkücülerinin bir
açıklamasını gösteriyorum size. Bu üniversitedeki Kürt
öğrenciler Kürtçe halay çektikleri ve Kürtçe şarkı söyledikleri
için bu ülkücü grup tarafından saldırıya uğradılar,
darbedildiler ve onlar da şöyle yazmış: Vatana ihanet edenlerin
kalem tutamayacağı üniversiteye hoş geldiniz. Şimdi, bu
üniversitedeki öğrenciler maalesef üniversiteden ayrılmak zorunda
kaldılar, vatan haini ilan edildiler, darbedildiler ve memleketlerine döndüler.
Ben memleketine dönen Diyarbakırlı bir Kürt öğrenciyle dün
görüştüm. Neden döndün dedim. Vekilim, ben artık Karamana gidemem.
Bakın, bize zorla, tehditle özür dileten Instagram mesajları paylaştırdı
bu ülkücü grup. Ben artık o Karamana gidemem. Şimdi, lafa gelince
Ülkede Kürt sorunu bitirdik. diyorlar.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) Kürt
sorunu yok, terör sorunu var, terör.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ama
bakın, çok net, ortada, Kürtçe şarkıyla halay çektiği için
bir delikanlı kazandığı üniversitesini bırakarak Diyarbakıra
geri dönüyor, bunu ben biliyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Gergerlioğlu, doğruyu söylemiyorsunuz, doğruyu
söylemiyorsunuz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, çok net, bu ülkede Kürt sorunu çözülmüş müdür, mümkün müdür?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu,
apaçık bir şekilde bu meselenin çözülmediğini gösteriyor.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) O da çözülüyor, gözün aydın, çözülüyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Senin gibi teröristlerin
sorununu çözdük.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
Bakın, size bir başka örnek daha göstereceğim. Bu çocuk kim?
Bakın, bir delikanlı, 28 yaşında, Iğdır S Tipi
Cezaevinde. Karaciğer nakilli, ağır hasta, sol tarafında
felç ve konuşma bozukluğu olan hasta bir mahpus. Buna rağmen
sekiz aydır Iğdır S Tipi Cezaevindeydi. Organ nakli tedavisi
için sadece Erzurumda tedavi olabilirdi ama oraya sekiz ayda sadece 1 kez
götürülebildi ve ben bununla ilgili bir açıklama yaptım, Adalet
Bakanlığı karşı açıklama yaptı 12 kez
hastaneye götürüldü. dedi. Ben dosyayı bir hekim vekil olarak
araştırdığımda bir skandalı gördüm çünkü organ
nakli tedavisinin olduğu Erzuruma sekiz ayda 1 kez götürülmüştü ve
bu, götürülürken ırkçı, ayrımcı muamelelere maruz
kalmıştı, darbedilmişti. Sonunda bu delikanlı sekiz
ayda 9-10 kez intihar teşebbüsünde bulundu, gereken yapılmadı,
ilaçlarını almadı ve 17-18 Mart günlerinde de 2 kez intihara
teşebbüs etti. Sağlık hakkı ayaklar altındaydı,
hastaneye gitti Derhâl psikiyatri servisine sevk edilmesi gerekir, çok kötü
durumda bu mahpus. denildi. Götürülmedi ve 19 Mart günü intihar etti. Bunun
adı intihar değil arkadaşlar, bunun adı cinayet. Başka
bir şey değil. Adalet Bakanlığı yetkilileri 12 kez
gönderdik. diyerek kimseyi kandırmasın.
Bakın, burada Ahmet Dizlek var, Kocaeli
Üniversitesinde ben takip ettim 83 kez götürüldü. denildi, mide kanseri
ameliyatını iki yıl boyunca olmamıştı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
ben
devreye girdim, yaptırdım ve bu insan ancak iki yıl sonra
ameliyat olan bir insan.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, süreniz
doldu.
Teşekkür ederim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tutanaklara girmesi için
söylüyorum.
Bu konuşmacının bütün sözlerini
reddediyoruz ve söyledikleri de kesinlikle doğru değildir. Bu kürsüye
çıkıp genellikle böyle kışkırtıcı,
provokatif sözleri söylemeyi alışkanlık hâline getirmiş;
işine baksın.
Teşekkür ederim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Vekilinizin sözünü söyledim sadece, vekilinizin medyadaki kayıtlı
sözleri bunlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen kendi işine bak be!
Provokatör, bir de sırıtıyorsun!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Vekilinizin sözlerini okudum sadece.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sana ne
kardeşim, sana ne?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Seninle
hesaplaşacağız yarın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
Hesaplaşacağız. ne demek Erkan Bey?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Kişisel olarak.
BAŞKAN Evet, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 15- 4706
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin başlığında
bulunan Taksitle ödeme ibaresi Satış bedelinin ödenmesi
şeklinde, birinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan
taksitle de ödenebilir ibaresi peşin veya taksitle ödenebilir
şeklinde değiştirilmiş, fıkraya birinci cümlesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle, altıncı
fıkrasının beşinci cümlesine yapılacak
satışlarda ibaresinden sonra gelmek üzere satış bedelinin
tamamının peşin ödenmesi hâlinde yüzde yirmi, en az
yarısının ödenmesi hâlinde yüzde on indirim uygulanır ve
ifadesi ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
4 üncü madde
kapsamında yapılan satışlar hariç olmak üzere 2886
sayılı Devlet İhale Kanunu ve 16/5/2012 tarihli ve 6306
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanuna göre yapılan satışlarda, satış
bedelinin peşin olarak ödenmesi halinde satış bedeline yüzde
yirmi indirim uygulanır.
Bu kapsamda
6306 sayılı Kanuna göre yapılan satışlarda da bu
fıkra hükümleri uygulanır.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu
Tekirdağ
Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Okan Gaytancıoğlunun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; anlıyoruz ki hazinede para yok.
Artık taksitle ödeyelim, peşin öderseniz indirim yapalım. gibi
ifadeler bu 14üncü, 15inci, 16ncı ve 17nci maddelerde var. Yani hazine
arazilerine gözünüzü diktiniz, lojmanlara gözünüzü diktiniz Bunları
satalım. diyorsunuz. Niye bunların içerisinde Kullananlara
kolaylık sağlayalım ya da çiftçilere bedelsiz devredelim. diye
maddeler yok? Yok çünkü sizin öyle bir derdiniz yok. Hazine arazileri fazla,
siz daha da fazlalaştırdınız. Bilmiyorum, bundan dört sene
önce, bizim de karşı çıktığımız, Devlet Su
İşlerine teslim edilen bir toplulaştırma yasası da
geçti. Yapamaz dedik, tarım reformu bölge müdürlükleri
toplulaştırmayı yapar dedik. Siz personelini de
aldınız Devlet Su İşlerine verdiniz ama yapamıyorlar.
Devlet Su İşleri de gitti, ihale açtı. Şimdi, köylere 2
genç çocuk geliyor, laptopu açıyor, haritalar çıkartıyor, ona
buna arazileri veriyor. Vatandaş itiraz ediyor, 3 tane itiraz etme
hakkı var. Toprak toplulaştırması adı altında
vatandaştan araziler kesiyorsunuz. Bu araziler sayesinde ne oluyor biliyor
musunuz? Her köyde en az 500 dekar, 1.000 dekar hazineye arazi
katıyorsunuz. Yani siz toplulaştırma yapmıyorsunuz,
aslında kamulaştırma yapıyorsunuz. Yani bu da bir
şekilde gasp. Hazine arazisi yaratıyorsunuz. Sonra ne yapacaksınız?
Tabii ki yandaşlarınıza satacaksınız. Kim alacak
bunları? Ya biz diyoruz ki: Ekenler biçenler alsın. Bakın, hâlâ
ekilmeyen 35 milyon dönüm arazi var. Ucube projeler geliştiriyorsunuz,
diyorsunuz ki: Boş olan arazileri vatandaş eksin, biz ona yüzde 75
tohum desteği verelim. Ya arkadaşlar, böyle bir proje
yapıyorsunuz ama vatandaşta ne traktör var
Hadi traktör olsa da
traktörüne alabilecek mazot var mı? Mazot kaç para? Hadi mazotu buldu,
gübre atabilecek mi? Gübre kaç para? Siz bunları hiç bilmiyorsunuz.
Türkiye bir gıda krizine gidiyor.
Bakın, daha önceden de çok defa uyardık;
her hafta bir ürünü konuşuyor medya. Neyi konuşuyor? Geçen hafta
şekeri konuştu, ondan önce eti konuştu, ekmeği
konuşuyor, meyve sebzeyi konuşuyor. Yani neden konuşuyor? Tamamen
plansızlıktan, tamamen üretimi ve üreticiyi desteklememekten.
Madem ki buraya bir torba yasa getirdiniz, hazine
arazilerini de kapsıyor. Hazine arazisini işleyenlerin
başına bir şey geldiği zaman
Ne geldi? Doğal bir afet
geldi, dolu yağdı örneğin; sigorta kapsamında mı?
Hayır. Vatandaşın arazisi var, onun yanında da bir hazine
arazisi var, vatandaş ikisini de işliyor, birini sigortalatabiliyor,
diğerini sigortalatamıyor. Madem öyle, bu torba yasanın
içerisine böyle bir madde koysaydınız, o zaman biz de destek
verseydik. Deseydik ki: Evet, hazine arazisini işleyen
vatandaşın tarlasına dolu yağdı, yangın oldu ya
da başka bir sel oldu; bu da sigorta kapsamına alınsın,
TARSİM kapsamına alınsın. Bunu yapmıyorsunuz. Neden yapmıyorsunuz?
Ben de bilmiyorum; bu son derece yanlış.
Bakın, Türkiyenin en büyük sorunu
üretimsizlik, üretimi planlayamama. Siz hiçbir şekilde geleceği
öngörmüyorsunuz, ucube projelerle günü kurtarmaya
çalışıyorsunuz. Yaptığınız, bildiğiniz
bir tek şey var: Gümrük vergilerini sıfırlayalım. Ya,
sıfırlaya sıfırlaya ne hâle geldik? 150 dolarlık
buğday 450 dolar oldu, 350 dolarlık ayçiçeği 900 dolar oldu. Siz
bunları neden öngöremiyorsunuz? Biz söylüyoruz. Ne yapmak lazım?
Çözüm tek; sadece çiftçiyi desteklemek lazım. Destekleme bütçesini
artırın diyoruz ki, siz Yok. diyorsunuz ama ondan sonra Genel
Başkanınız çıkıyor, diyor ki Müjde! Destekleme
bütçesine 3,2 milyar koyduk. Bize de diyor ki: Ey Ce-Ha-Pe, haberiniz var
mı? Var kardeşim, biliyoruz ama bu destekleme bütçesini çiftçi ne
zaman kullanacak? 2022 bütçesi biliyorsunuz, seneye kullanılacak yani 3,2
milyar destek yapıyorsunuz ama çiftçinin cebine girmiyor. Yani destekleri
zamanında ödemiyorsunuz, her şeyiniz, bütün her şeyiniz
kesinlikle plansız, günübirlik politikalarla insanları yönetiyorsunuz.
Artık Türkiye'nin gündeminde açlık var, açlık! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 15inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Denizli Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Feridun Bahşinin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Doğu Türkistan davasının
yolbaşçısı, Cumhurbaşkanı Vekili Hızırbek
Gayretullah vefat etmiştir; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Bunun dışında, biraz önce yine bizim
İYİ Partili hatip kürsüde konuşurken soru önergelerinin on
beş günde cevaplanıp cevaplanmayacağı hususunda Anayasa
hükmü olmadığı söylendi. Anayasanın 98inci maddesinin
beşinci fıkrasına bakarsanız milletvekillerinin
yazılı soru önergeleri Cumhurbaşkanı
yardımcıları ve bakanlar tarafından on beş günde
cevaplanır hükmü vardır; bilmeyenlerin dikkatine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir torba kanun,
yeni bir torba kanun. 12 Eylül darbesi sonrası kurulan hükûmetler torba
kanunu yol ettiler ancak AK PARTİ hükûmetleri artık işin suyunu
çıkardı. Eskiden hiç olmazsa birbirleriyle ilintili maddeler bir
torbaya doldurulurdu, şimdi artık hiçbiriyle hiç ilgisi olmayan konular
aynı torbaya doldurulup yasa teklifi diye önümüze getiriliyor ve parmak
çoğunluğuyla kabul ediliyor. Roma hukukunda milattan önce 98
yılında yani bundan tam iki bin yüz yirmi yıl önce torba yasa
çıkarmak, aynı kanun tasarısında birbirleriyle yakın
ilişkisi olmayan konuların yer alması yasak edilmiştir yani
bir şekilde halkın kabul edeceğine inanılan teklifler tek
başına oylanırsa reddedileceği kesin olan tekliflerle
beraber aynı kanun tasarısına konulmaktadır; bu yasaklanmıştır
hükmü getirilmiş. Yasa çıkmadan önce de bu ilkeye konunun tekliği
ilkesi denilmiş.
Değerli milletvekilleri, maddeyle hazine
taşınmazlarının satılması ve hızlı bir
şekilde ekonomiye kazandırılmasının
amaçlandığı, bu sebeple peşin satışlarda yüzde
20ye varan indirim yapılacağı belirtilmektedir. Bugüne kadar
imar uygulamaları, parselasyon ve kadastro çalışmalarıyla
yandaşlar önce, hazine taşınmazlarına ortak edilmekte yani
taşınmazlar hisseli hâle getirilmekte, sonra da yandaş
hissedarlara ihalesiz olarak belirlenen fiyatlardan satılmaktadır;
aynı usul, kiraya verilen taşınmazlar için de geçerlidir. Bu tür
satışlar rekabet ortamını ortadan
kaldırdığı gibi Anayasaya da aykırıdır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan ve son
bir yılda iyice derinleşen ekonomik krizin neticesinde kamuya ait
varlıkların hızla satışının
gerçekleşmesi için devamlı bir düzenlemeler zinciri getirilmektedir.
Torba kanunlar içine yerleştirilen ve mühendislik
çalışmalarıyla yandaşa rant sağlayan maddelerle kamu
kaynakları israf edilmektedir. Yandaş müteahhitlerden Cengiz Holding
yani Mehmet Cengiz'in AK PARTİ iktidarı döneminde
aldığı gayrimenkul sayısı 195tir, bu konuda
başka bir şey söylemeye gerek var mı arkadaşlar?
Değerli vekiller, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, daha önce elektrik faturasını ödeyemeyen konut
sayısının 1 milyon 600 bin olduğunu
açıklamıştı, sonraki süreçte 2 milyon 100 bin, en son
olarak da 16 Şubatta, 4 milyonun üzerinde olduğunu
açıkladı. Ülkenin her alanda yangın yerine çevrildiği
yetmiyormuş gibi yapılan her yanlış bağıra
çağıra manipüle edilmeye devam ediliyor, hem beceriksizliğin
faturası bu necip millete ödetiliyor hem de üstüne üstlük bir de Çözerse
AK PARTİ çözer. deniliyor.
Değerli milletvekilleri; inşaat ve hizmet
sektöründe Türkiye ekonomisi yandaşların servetine servet katarken
vatandaşlarımızın kaybı gittikçe artmaktadır.
Aile Bakanlığının 2020 Faaliyet Raporuna göre 4 milyon 415
bin kişiye yardımda bulunulmuş, 2021de 2,5 katına
çıkmış, bu yılı tahmin bile edemiyorum. Son bir ayda
gübre fiyatları yeniden yüzde 65 ila yüzde 106 oranında
artmıştır. Çiftçi tarlasına gübre atamaz oldu. Bu da her
türlü tarımsal üretimde çok büyük kayıplara sebep oluyor.
Değerli milletvekilleri, kısaca ülkede
ağır bir ekonomik kriz var, yoksulluk ve işsizlik had safhada
ama AK PARTİ batan geminin malları düsturuyla bu yasa teklifiyle
ülkenin varlıklarını yine mezata çıkarıyor.
Takdiri yüce Türk milletine bırakıyor,
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 2 adet önerge
vardır, önergeleri okutup aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Abdullah
Koç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Habip
Eksik Rıdvan
Turan
Kocaeli Iğdır Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Rıdvan Turanın.
Sayın Turan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, hazine taşınmazlarında
tarımsal üretim için bir şeyler yapılmaya
çalışılmış fakat yanlış
yapılmış yani niyet ile sonuç arasında inanılmaz bir
açı farkı var. Geçen sene bu konuda bir kanun teklifi yazdık, az
önceki konuşmamda da bir kanun teklifi göstermiştim. Bunu niye
gösteriyorum biliyor musunuz? Diyor ya birileri: Ya, bu muhalefet ha bire
eleştiriyor kardeşim, sizin alternatifiniz nedir?
Hayatımız alternatif yazmakla geçti, işte, size bir alternatif
daha.
Şimdi, hazine taşınmazlarında
tarımsal faaliyeti sürdüren üreticiler meselesi memleketin çok temel
meselelerinden bir tanesi. Kendi seçim bölgemde, 1950lerde gelmiş, hazine
arazisine yerleşmiş, o çölleri, kıraç bozkırları böyle
bir dünya cenneti hâline getirmiş insanların yüzlerce dönümlük
arazileri üzerinde organize sanayi bölgesi yapılmaya
çalışıldı, ben de halkımızla görüşerek bir
kanun teklifi kaleme aldım. Şimdi burada bir kanun teklifi var ya,
Komisyonun kanun teklifi var ya, bu kanun teklifi zerreyimiskal kadar derde
derman olabilecek bir kanun teklifi değil. Doğrusu şudur; yani
yanlışı odur, doğrusu budur: Bir defa, bir hazine
alanında beş yılı aşkın tarımsal faaliyet
sürdüren insanların ecrimisil ödemesi kaydıyla mutlak suretle o
alandaki kullanım hakkı -bak, değişim demiyorum- onlara ait
olmak zorundadır. Kullanım amaçlı olarak bu alanların
oradaki yoksul köylülere tanzim edilmesi, tescil edilmesi zorunluluktur.
Ayrıca, kamunun elinde bulunan ve kullanılmayan ancak yoksul
köylülerin de, topraksız köylülerin de bir tarafta olduğu
gerçeği dikkate alınırsa bu toprakların o insanlara
bedelsiz ama değişim üzerinden değil, kullanım değeri
üzerinden devredilmesi devletin anayasal zorunluluğudur. Bakın, bu
Anayasada yazıyor ha, ben uydurmuyorum bunu, Anayasada yazıyor.
Dolayısıyla böyle birtakım ucube -az önce ifade ettiğim
gibi- palyatif tedbirlerle bu işlerin yapılabilmesi mümkün
değildir.
Bakın, değerli arkadaşlar, bir
meseleyi çözmek istiyorsanız çıkın, cesaretle o meseleyi çözecek
hamlelerde bulunun yoksa böyle arada derede, yoksulların derdine derman
olmayan ama sermayenin daha da fazla semirmesini sağlayan şeyler
sizin ancak ve ancak vebal hanenize kaydedilen şeylerdir.
Şimdi, iktidarın son dönemlerde söylediği
bir şey var, ben bunu açıkça yalan olarak ifade ediyorum, o da
şu: Ya, evet, bu memlekette tarım ürünlerinin fiyatı
artıyor ama bu, dış kaynaklı söz konusu oluyor. Oysa bu,
kuyruklu bir yalan. Küresel olarak enerji, emtia ve gıda fiyatlarında
bir artışın olduğu muhakkak ancak Türkiyedeki
artışın sebebi bu değil. Eğer şöyle bir hesap
yapılırsa -Uğur Gürses iktisatçı, bu konuda bir hesap
yapmış- bunlardan arındırırsanız şu andaki
enflasyonu durum bütün açıklığıyla ortaya
çıkıyor. O nedir, ben size söyleyeyim: Bunlar diyorlar ya Bu
memleketteki pahalılığın esas sebebi işte, Ukraynada
savaş var, dünyada gıda fiyatları artıyor. falan filan
diye, ne diyorum biliyor musunuz? Kuyruklu bir yalan. Ukrayna
savaşının arkasına saklanarak buradaki durumu idare etmeye
çalışmanın hiçbir anlamı yok. Şimdi, bu sözünü
ettiğimiz enflasyon kalemlerinden arındırarak enflasyon
hesabı yapalım. Bakın, bu hesaba göre Avrupada Yüzde 7,5.
dedikleri enflasyonun bu sözünü ettiğim riskler
arındırıldığında
karşılığı yüzde 3tür -yüzde 3 üzerinden tepiniliyor-
Türkiyede ise yüzde 48,4tür. Dolayısıyla burada uluslararası
alandaki artışlara paralel olarak bir artış falan söz
konusu değildir; bu, bu iktidarın ve Erdoğanın
beceriksizliği sonucunda ortaya çıkmış. Kendi yandaşlarını
daha fazla semirtmeye dönük, yoksullarıysa daha fazla yoksul etmeye dönük,
bir lokma ekmeği şu iftar saatlerinde vatandaşına fazla
gören bir siyasi anlayışın tekabül ettiği yer işte
budur. O nedenle, az önce de söyledim, şimdi de söylüyorum: Bu yasanın
ve bu anlayışın memlekete hiçbir faydası olmayacaktır.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "eklenmiştir ibaresinin "ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Konya İstanbul Eskişehir
İmam
Hüseyin Filiz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Gaziantep Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2017 yılında tarımsal arazilerin
amacı dışında kullanılmasının önüne
geçilmesi amacıyla bir düzenleme getirilmiş, hobi bahçeleri de bu
düzenlemenin içinde yer almıştı. Kanun kapsamına giren ve
başvuruda bulunulan yapılar için yapı kayıt belgesi
verilmişti. 2018 yılından önce yapılmış
kooperatif hisseli olan hobi bahçeleri de imar barışından
faydalanmıştı. Diğer izinsiz olan tüm yapıların
yıkımı ve cezai işlemleri de bu düzenlemeyle hayata
geçmişti. Toplum Bahçeleri Derneğinin araştırmasına
göre Türkiye genelindeki hobi bahçesi sayısı bugün 175 bine
ulaşmıştır. Mevcut hobi bahçelerinin
yıkılması hâlinde bu alanların tarıma yeniden
kazandırılması mümkün olmayacaktır, zamanla bu alanlar
atıl hâle gelerek birçok meyve ve ağaçtan yoksun hâle gelecektir.
Değerli milletvekilleri, yine, bu konuda Toplum
Bahçeleri ve Hobi Bahçeleri Derneğinin bazı talepleri var.
Bilindiği gibi, 2018 yılından 2021 yılı sonuna kadar
175 bin civarında hobi bahçesi tekrar yapılmış. Maalesef
belediyeler bunlara müdahale etmemiş, Bakanlık etmemiş ve
şimdi diyoruz ki Bunları yıkalım. Yıkalım da
bunların maliyetini hiç düşündük mü? Bunların
yapılmasına kim izin verdi? Belediyeler niye görevlerini tam yapmaz?
Çevre Bakanlığı görevlerini niye yapmaz? Çare bunları
yıkmakta değil; çare, çözüm, buna yeni bir düzenleme getirmek, yeni
bir af getirmek ancak bu affı getirirken de artık belediyeleri daha
yükümlü hâle getirmek
Bundan böyle yeni çıkarılacak düzenlemeyle de
hiçbir kimsenin tarım arazilerine ya da ekilebilir arazilere konut
yapmasının önüne geçmek gerekiyor. Bunun için buradan AK PARTİ
iktidarına acilen bir çağrımız var: 2018 ile 2021
yılları arasında hobi bahçesi ve benzeri yapılaşmalara
yıkım yerine yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
Yasa dışı yapılaşmalar artık ülkemizin
gündeminden çıkarılmalıdır. Yasa dışı
yapılaşmada birinci derecede sorumluluk, ilgili bakanlık ile
yerel yöneticilere verilmelidir. Ülkemizin kanayan yarası hâline gelen
hobi bahçeleri sorunu sorun olmaktan çıkarılmalıdır çünkü
Konyamızda yıkımlar başladı ama Türkiyenin dört bir
yanında yıkım olmuyor. Anlaşılıyor ki
şikâyetler olursa yıkılıyor, o bakımdan buna acil bir
çözüm bulalım.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, dün,
Sayın Cumhurbaşkanımız AK PARTİ Grubunu topladı,
kendileriyle konuştu. Gazetelere yansıyan haber aynen şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki -gördüğünüz gibi-
Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz. Vallahi
hayretler içinde kaldım yani saraydan herhâlde böyle görünüyor. Ya,
kardeşim, biz çarşıda, pazarda geziyoruz, yangın yeri;
iğneden ipliğe her gün zam geliyor, vatandaşlar feryat figan
içinde bağırıyor, halk ucuz ekmek kuyruklarına girmiş
durumda. Yani vatandaşlar enflasyon altında ezim ezim ezilirken bu ne
oluyor şimdi Allah aşkına ya, ne oluyor? Anlaşılan
sizlerin tuzu kuru, bunlardan haberiniz yok ve diyorsunuz ki:
Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz. Ya, nasıl
ezdirmeyeceksiniz?
Bakın, dünya rekoru kırdık, 2nci
sıraya çıktık yani son altı aydaki enflasyonumuz yüzde 42,
son üç aydaki enflasyonumuz yüzde 22,8. Daha bundan büyük rakam nerede
arıyorsunuz? Bu da TÜİKin takla attırdığı
rakamlar, doğru da değil. Yıllık 61,1 enflasyon var ve bir
yıldır millet enflasyon altında inim inim inliyor, siz
diyorsunuz ki: Halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.
Vallaha, adam bizimle kafa buluyor anlaşılan, kafa buluyor bu
milletle! Ama değerli dostlar, dost acı söyler. Bakın, son üç
ayda yüksek enflasyon 2.500 lira emekli maaşı alan kişilerin 467
lirasını eritmiş, 4.116 lira alan memurun 764
lirasını, 4.252 lira alan asgari ücretlinin 790 lirasını;
yine, son üç ayda memur 1.100 lira, öğretmen 1.237 lira, hemşire
1.386 lira, polis 1.691 lira kaybetmiş, maaşı erimiş. Allah
aşkına bunlara tedbir getirelim diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 17- 4706 sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde ve üçüncü
fıkrasında yer alan "Maliye Bakanlığı ifadesi
"Bakanlık şeklinde değiştirilmiştir.
İmar planı
bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye
ait tarım arazileri; 31/12/2019 tarihinden önce en az üç yıldan beri
tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının hâlen devam
ettiği Bakanlıkça belirlenen kullanıcılarına, cari yıl
ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden on yıla kadar doğrudan
kiralanabilir.
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla
Konya Antalya
Ayhan
Barut İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu
Adana Tekirdağ Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayhan Barutun.
Buyurun Sayın Barut. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AKP eliyle ne yazık ki ülkemizde bir kriz
yaratıldı; bu kriz de tarımdan sanayiye, istihdamdan ekonomiye
her alanda giderek derinleşiyor. Oluşan bu krizin odağında
ise tek adam dayatmaları ve sadece Ben bilirim, kafama estiğimi
yaparım. gibi bir anlayış var. Bir AKP klasiği daha
yaşıyoruz, Meclise önemli bir kanun geliyor, bu yasa teklifiyle bir
kez daha görüyoruz ki tarımın paydaşlarını ve ilgili
meslek örgütlerini yakından ilgilendiren bu teklif maalesef Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonunda ele bile alınmadı. Bir
Tarım Komisyonu üyesi olarak sorarım sizlere: Bu doğru mu? Bu
ayıp değil mi? Peki, Tarım Komisyonu üyesi olarak soruyorum: Bu
Tarım Komisyonu neden kuruldu, ne için var?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz tarımında çok ciddi sorunlar var.
Çiftçilerin dertleri de sorunları da çok çok büyük. Sorunların
başında üretim maliyetlerindeki fahiş artışlar var.
Her gün televizyonlara bir AKP yetkilisi çıkıyor, çiftçiye akıl
veriyor, diyor ki: Dağa taşa ekin, sürümden kazanın.
Bırakın bu akıl vermeleri, bu beylik lafları aslında
akıl vereceğinize çiftçiye destek verin. Çiftçinin
kullandığı mazot son bir yılda yüzde 300 civarında
artmış, üre gübrenin fiyatı ise bir ayda yüzde 55
artmış, son bir yılda ise yüzde 345 artmış.
Ayrıca, besi yemi yüzde 129, süt yemi ise yüzde 131 artmış. Bu
durumun çarşı pazara yansıması ise daha da korkutucu; biber
45 liradan, patlıcan 30 liradan, domates 25 liradan, marul 20 liradan
gidiyor ama sanmayın ki bu yüksek fiyatlardan sadece tüketici mağdur
oluyor; biraz önce de saydığımız sebeplerden ötürü
çiftçilerimiz de mağdur oluyor. Yani kısaca, hem üreten hem de
tüketen mağdur. Ülkemizde zam numaratörü durmuyor, âdeta bir
fırıldak gibi dönüyor. Şimdi, soruyorum size: Bu şartlarda
çiftçi neyi eksin, nasıl eksin, nasıl yetiştirsin; vatandaş
nasıl alsın, nasıl yesin?
Değerli arkadaşlar, unutmayın ki
çiftçi üretmezse, ürettiğinden de kazanamazsa kimse ne yiyecek gıda
bulur ne de ucuza bir şey alır. Enflasyonla mücadelenin yolu üretime
zam yapmak değil, destek vermekten geçer. Size kısmi bir çözüm öneriyorum:
Çiftçimizin kullandığı mazottan hiç vergi almayın. Mazottan
elektriğe, tohumdan gübreye tüm zamları geri alın. Çiftçiyi
sübvanse edin, üzerindeki vergi yükünü kaldırın. Krizin önünü kesmek
için de üretim seferberliği ilan edin; üretirsek büyürüz, gelişiriz.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; burada hazine arazilerini konuşuyoruz ama 17nci maddede
ecrimisil yatırılarak tarımsal desteklerden yararlanması
sağlanırken bu torba kanun eksik ve yetersizdir. Örneğin, hazine
arazilerini isteyen bir çiftçi sigorta yaptıramıyor, TARSİM
sigorta bedeli alamıyor; doğal afet olsa -ki son zamanlarda
bölgemizde aşırı don oldu- bu zararları sigorta
karşılamıyor. Satılacak arazileri, soruyorum, kimler
alacak? Atadan, dededen, babadan kalan bu arazileri işleyen çiftçilerimiz
yıllardır zilyetlik hakkı kazanmışlardır ve
ecrimisil bedellerini ödeyerek işlemeye devam ediyorlar ya da Millî Emlaktan
kiralıyorlar. Satışta öncelik bu çiftçilere verilmelidir;
satarken de avantajlı fiyatlar, taksitli fiyatlar uygulanmalı, çiftçinin
alabileceği şartlar oluşturulmalıdır. Aksi hâlde,
oraların gerçek sahipleri olan çiftçilerin dışında
kurumlar, şirketler gelir, yabancılar gelir, burayı satın
alır; çiftçimiz almazsa köyden kente göçler doğar, kentlerde
yığılmalar yaşanır. Bunun neticesinde işsizlik,
toplumsal olaylar gibi sorunlar da çığ gibi büyür. Gelin, çiftçiyi
destekleyin. Günübirlik çözümler değil; bütüncül, kalıcı
çözümler bulmak zorundasınız. Ortak akla uygun hâle getirip yarınlarımızı
korumak için bu kanun teklifini yeniden düzenleyelim. Gelin, hep birlikte
adım atalım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: kabul Edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 17nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Dursun
Ataş
Gaziantep Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Dursun Ataşın.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
17nci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen maddesinde hazineden kiralanmış olan arazilerin
tarım amaçlı kullanılmasına rağmen çiftçilerin
faydalanamadığı tarımsal desteklerden yararlanması
amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Söz konusu düzenleme olumludur
ancak benzer durumda olan, atalarından miras kalan ve
mirasçıları arasında bölünemediği için tarım
yapılmasına rağmen desteklerden faydalanamayan kişiler için
de bir düzenleme yapılmalıdır. Diğer taraftan, tarım
ve hayvancılığın dağ gibi biriken sorunları
düşünüldüğünde çok daha kapsamlı ve radikal düzenlemelere
ihtiyaç olduğu ortadadır. AKPnin hatalı tarım
politikaları yüzünden Türkiyede tarım ve hayvancılık bitme
noktasına gelmiştir. Tarım ve hayvancılıkta girdi
fiyatları artarken ürün fiyatlarının destek ve teşviklerine
çok cüzi artışlar yapılmaktadır. Çiftçilerin geçen yıl
3.500 lira olduğu için pahalı diye tarlasına
atamadığı üre gübresi bugün 14 bin lira olmuştur. Dün
pahalı diye atamadığı gübre bugün 4 kat artmışken
çiftçi nasıl gübre atacaktır? Sadece bir yılda gelen zamlarla
mazot 3 kat artmış, süt yeminin ton fiyatı bir yılda
yaklaşık 4 kat artmış, 1.560 liradan 6 bin liraya
çıkmıştır. Bugün 1 kilo sütle 1 kilo yem
alınamamaktadır, yem alamayan süt üreticisi hayvanlarını
kesime göndermektedir. Bununla birlikte, veteriner maliyetleri ve tarımsal
ilaç fiyatları bir yılda 2-3 katına
çıkmıştır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik
fiyatları ise başını alıp gitmiş, çiftçiler
faturalarını ödeyemediği için icra takibine düşmüştür.
Tüm bunlar yetmemiş, çiftçi sanki çok para kazanıyormuş gibi
çiftçi BAĞ-KUR pirimi 1.000 liradan 1.800 liraya
çıkarılmıştır. Hâl böyleyken çiftçilerin çoğu
tarımı bırakmış, tarlasını terk etmiş,
şehirlere göç etmiştir. Daha önce defalarca uyardık, eğer o
zaman dinlenip önlem alınsaydı şimdi tarım ve
hayvancılık bu noktada olmazdı. Şimdi tekrar
uyarıyoruz çünkü bu duruma önlem alınmadığı takdirde
Türkiyede tarım ve hayvancılık tamamen bitecek, gıda
enflasyonu daha da artacak, köylerde kimse kalmayacak, tarımsal istihdam
azalacak, işsizlik artarak devam edecek, ekonomik kriz daha da
derinleşecektir.
Değerli milletvekilleri, hayvancılık
konusunda önemli bir sorun da meralarda yaşanmaktadır. Meralar, yem
fiyatlarının çok yükseldiği bugünlerde
hayvancılığın geleceğidir. Her hayvan günlük olarak
canlı ağırlığının yüzde 10u kadar kaba yeme
ihtiyaç duyar. Hayvanların ihtiyaç duyduğu bu kaba yem
miktarının en kolay ve en ucuz temin edilebileceği yerler
meralardır. Ancak hayvancılık yapanların
yüzyıllardır kullandıkları meraların bir kısmı
ranta kurban edilmiş, bir kısmı ise köylülerin
kullanımından alınıp başka yerlere kiralanmaya
başlanmıştır. AKP iktidarının doymak bilmeyen
rant hırsı, ülkemizin en değerli doğal yem
kaynaklarından olan meraların turizm, madencilik, kentsel
dönüşüm gibi farklı amaçlarla tahsis amacı dışına
çıkarılmasına neden olmuştur. Bunun doğal sonucu
olarak da 2022 Ocak ayında toplanan inek sütü miktarı 836.959 tonla
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7
azalmıştır. Yine, büyükbaş hayvan sayısı geçen
yıl 18 milyonun üzerindeyken bugün 17 milyonlara düşmüştür. Mera
hayvancılığı bitme noktasına gelmişken besi
çiftlikleri ise ortalama yüzde 25-30 kapasiteyle çalışmaktadır.
Bu nedenle, tarım ve hayvancılıkta destekler
artırılmalı, çiftçilerimizin sorunları acilen çözülmelidir.
Ayrıca, kullanılmayan mera ve yaylaklar hayvancılığa
açılmalı, mera hayvancılığı desteklenmeli,
meralardan alınan ücretler ıslah çalışmalarına
harcanmalı ve otlatma kapasitesi güçlendirilmelidir. Tarımsal
amaçlı kullanılan arazilerin bu amacının dışında
kullanılmasının önüne geçilmelidir. Çiftçilerin tarımsal
amaçla kullandığı mazotların ÖTV ve KDVsi
kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, AKP
Hükûmeti Çiftçi çok çalışır, az kazanır.
anlayışını bir seviye daha ileri taşıyarak
Çiftçi çok çalışır, hiç kazanmaz. noktasına getirmiştir.
Ancak, bu düzen böyle devam etmeyecek, ilk seçimde kurulacak İYİ
Parti iktidarında çiftçi emeğinin
karşılığını alacaktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu
Demir Abdullah Koç Gülüstan Kılıç
Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Habip
Eksik
Kocaeli Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Abdullah Koçun.
Sayın Koç, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, AKP iktidarının yirmi yıllık sonucu, maalesef
otoriterleşen bir sistem. Peki, bu otoriter hâle gelen sistemin görüntüsü
nedir? Adalet sisteminde bozukluk var, ülke kaynaklarının
bölüşümünde sorun var, STKlere yani sivil toplum örgütlerine
bakış açısında sorun var ve en önemli mesele, cezaevlerinde
oluşan ve on yıllardır biriken sorunlar var. Avrupa Konseyi, 49
ülkeye dair tutuklu ve hükümlü istatistiklerini yayınladı. Kişi
başına düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ilk iki ülke
olarak Rusya ve Türkiye yer almaktadır. Rusya'da her 100 bin kişiye
328 tutuklu ve hükümlü düşerken Türkiye'de her 100 bin kişiye 325
kişi düşmektedir. Aynı şekilde, bu ligde yer alan
diğer ülkelerde ise Gürcistan'da 232, Azerbaycan'da 216 kişi. Yani
cezaevlerinde Türkiye'nin yer aldığı lige bakar
mısınız değerli arkadaşlar? Avrupa ortalamasında
her 100 bin kişiye 102 kişi düşerken Türkiye'de her 100 bin
kişiye 325 kişi düşüyor yani 3 katı fazla bir ülkeden
bahsediyoruz. Bu verilere göre Türkiye'de cezaevlerindeki kişilerin
sayısında çok büyük artış söz konusudur. Cezaevlerini
kapasitenin üzerinde doldurma alanında Türkiye, Avrupa'da ilk sırada yer
almaktadır. Peki, kaynaklarda ve cezaevlerine ilişkin mevcut olan
harcamalarda Türkiye nerede yer alıyor? Türkiye Avrupa'nın en son
sırasında yer alıyor. Yani 314.500 hükümlü ve tutuklu statüsünde
kişinin yer aldığı bir ülke, Türkiye harcama konusunda Avrupa'nın
en son sırasında yer alıyor. Türkiye'deki verilere göre, şu
an itibarıyla, cezaevlerinde 315 bin tutuklu ve hükümlü statüsünde insan
bulunmaktadır. Peki, başka ne var? Denetimli serbestlik sisteminden
yani herkesin sabıkalı olduğu, herkesin bu rejimde
sabıkalı hâle getirildiği -yüz binlerce kişinin
sabıkalı hâle getirildiği- denetimli serbestlik sistemine tabi
tutulduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Bu, neyi gösteriyor değerli
arkadaşlar? Rejimin suçlu ürettiğini, rejimde hukukun
olmadığını, demokrasinin olmadığını
gösteren verilerdir bunlar ne yazık ki. Bu iktidarla hukuk ayaklar
altına alınmış durumda. Yürütmenin yargı üzerindeki
etkisini gösteren ve yargının işlemez hâlde olduğunu
gösteren verilerdir bunlar. Ülkede demokrasi yoksa, hukuk yoksa, hukuki
güvenlik ilkesi yoksa otoriterleşme vardır; otoriterleşmenin en
iyi örneği de maalesef AKP Hükûmetidir. Bu hukuksuzluk, toplumsal
barışı zedeler niteliktedir ve toplumsal barış
zedelenmiş durumdadır; ekonomik çöküntüyü getiren bir sistemdir ve
Türkiyede maalesef şu anda ekonomik çöküntü yaşanmaktadır.
Ekonomik çöküş olunca demokrasi olamıyor maalesef; demokrasi
olmayınca adalet olmuyor; adalet olmazsa cezaevlerini topluma dayatan bir
sistem hâline geliyor maalesef bu şekilde.
İnsanlar artık gündelik yaşamını
sürdüremez hâldedir ne yazık ki. Toplumun yüzde 82si alım gücünden
yoksun durumdadır; 60 milyona yakın kişinin alım gücü
şu anda zayıf durumdadır; 30 milyona yakın insan şu anda
yardım almadan, devlet yardımı almadan gündelik
yaşamını sürdüremez hâldedir. Bakın, en temel gıda
maddesi olan patates ve soğan, halk tarafından ulaşılamaz
hâldedir. İktidar partisi bunun stokçuluktan
kaynaklandığını dile getiriyor ne yazık ki.
Bakın, beş yıl önce niye stokçuluk yoktu, iki yıl önce niye
stokçuluk yoktu? Peki, stokçuluk şu anda varsa elinizi tutan mı var,
niye buna karşı bir önlem almıyorsunuz? Değerli
arkadaşlar, bu AKP Hükûmeti maalesef toplumu yoksulluğa, maalesef
toplumu açlığa sevk etmiş durumda. Bunun tek çözüm noktası
seçim sandığıdır, seçimin geldiği noktada da
bunları hep beraber göndereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya
Adana İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Gaziantep
Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman
Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun Ulaş
Karasu
Edirne
Tekirdağ Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Hayrettin Nuhoğlunun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba kanun teklifinin 18inci maddesi üzerine İYİ Parti adına
söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Bu maddeyle, 4706 sayılı Kanuna bir
geçici madde eklenmek suretiyle, 4üncü madde kapsamında 2022 ve 2023
yıllarında Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığınca ihalesi yapılacak
olan kamu konutlarının satışından elde edilecek gelirlerin
genel bütçeye kaydedilmesi düzenlenmektedir. Öyle anlaşılıyor ki
2022 ve 2023 yıllarında oluşacak bütçe
açığının azaltılması hesapları
yapılmaktadır. Genel ve özel bütçeli idareler, yüksek eğitim
kurumları ve düzenleyici ve denetleyici kurumlara tahsisli konutların
satılmasıyla bütçe açığına katkı
sağlanacaktır. 2022 yılında Şubat ayı sonu
itibarıyla 13 bin konutun satış ihalesinin
yapılmış ve 3 milyar liraya yakın gelir elde edilmiş
olduğunu öğrendik. Bu hesaba göre, satılması planlanan 210
bin civarındaki konutun satış ihalesinden de 50 milyar lira
civarında gelir elde edileceği anlaşılmaktadır. Bu
yolla bütçe açığının kapatılmasına gayret
gösterilirken diğer taraftan başta Külliye olmak üzere kamudaki
gösterişe dayalı israf uygulamaları hız kesmeden devam
etmektedir. Diğer taraftan, faiz giderleri, kur korumalı mevduat
hesaplarındaki kur farkı ve kamu-özel iş birliğiyle
yapılan yatırımlara garanti ödemelerinin miktarı göz önüne
alındığında elde edilecek gelirin açığı
kapatmaktan uzak olduğu görülmektedir. Bundan sonra nelerin
satılmasının planları yapıldığını
satışlar ortaya çıktıkça göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, kimse Nasıl olsa
sata sata bitmiyor. diye düşünmesin, bu anlayış
değişmedikçe satarak oluşturulacak kaynaklar boşa
harcanmaya devam edecek ve ülkemize bir fayda sağlamayacaktır. Yirmi
yıldır devam eden tüketime dayalı ekonomi modelinden
vazgeçmeyen, kendilerinden önceki birikimlerimizi satarak tüketmek üzere olan
iktidar uyduruk modellerle yarattıkları algılar sonucu
milletimizi kandırmaya devam edemeyecektir. Bu vesileyle bir kez daha
vurgulamak isterim ki partili Cumhurbaşkanlığı sistemi
artık tıkanmıştır ve devam edemeyecektir.
Yapılacak ilk seçimde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecek,
hiçbir kurala bağlı olmayan yozlaşmış ve çökmüş
ekonomik sistem sona erecektir. Üretim ekonomisi modeline geçilerek
yapılan tahribat kısa sürede giderilecektir. İşte tam dört
yıl öncesinden bugünleri öngörerek hazırlık yapan İYİ
Parti beklentilere cevap üretecek siyaseti oluşturmuştur. Toplumun
şaşkın, umutsuz ve çaresiz kalmasına kayıtsız
kalınmamış, geleceğe umut
ışıklarını sunmaya başlanmıştır,
projelerimiz birer birer açıklanmaktadır. Projeleri
gerçekleştirebilecek kadroların ve başında Meral
Akşener gibi güven veren bir liderin olması
başarılacağının en büyük kanıtıdır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu kısmında bir üzüntümü dile getirmek istiyorum. Doğu Türkistan
sürgün Hükûmeti Cumhurbaşkanı Vekili, Türkistan davasının
yılmaz savunucusu Hızırbek Gayretullah dün aramızdan
ayrıldı, bugün İstanbulda yapılan törenle toprağa
verildi. Kendisine rahmet, ailesine sabır, yakınlarına, dava
arkadaşlarına ve Türk milletine başsağlığı
dilerim. 1970lerin başında kendisini Doğu Türkistan
Cumhuriyetinin son Genel Sekreteri merhum İsa Yusuf Alptekinin
yanında tanımıştım. Merhum Alparslan Türkeşin de
devamlı yanında bulundu. Yakın zamana kadar aksamadan devam
görüşmelerimizde hatıralarını dinledik, başta
Doğu Türkistan olmak üzere Türk dünyasıyla ilgili her konuda çok
önemli değerlendirmelerde bulunduk. 1949 yılında, çocuk
yaşında, babaannesiyle birlikte at üzerinde Taklamakan Çölünü
geçerek hürriyetine kavuşan Hızırbek Gayretullah, Türklük için
yaptığı çalışmalarla Türk milletinin gönlünde
haklı ve kalıcı olarak yer almıştır. Mekânı
cennet olsun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ulaş Karasunun.
Sayın Karasu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
görüşülmekte olan kanun teklifinin 18inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 18inci maddesiyle, kamu
konutlarının satışlarından elde edilen gelirin genel
bütçeye aktarılması öngörülüyor. Genel bütçeye aktarılan bu
gelir nereye gidecek? 5 milyon konut dönüşüm beklerken, deprem tehlikesi
her gün kapıdayken, milyonlar can derdindeyken hepimiz biliyoruz ki bu
kaynak 5li çetenin cebine gidecek.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, tarihinin en
derin ekonomik krizini yaşıyor. Tüm sektörlerde krizin etkisi son
damlasına kadar hissediliyor. Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerden
biri de kamuya iş yapan yükleniciler. Ocak ayında bir torba kanun
kabul edildi. Kim faydalandı bu düzenlemeden? Neredeyse hiç kimse. Peki,
kanunun kabul edildiği günden bu yana inşaat girdi maliyetlerine ne
oldu, ona bir bakalım. Ocaktan bugüne sadece 2 kalemden örnek vermek
istiyorum: Hazır beton 600 TLden 1.050 TLye çıktı, demir
11.300 TLden 17 bin TLye çıktı. Sadece üç ayda biri yüzde 75,
diğeri yüzde 50 arttı. Bu artışlarla geçmiş döneme ait
verilen fiyat farkları pul olmuş durumda. Defalarca gündeme
getirdiğimiz gibi, sektördeki sorunu çözmek için
attığınız adımlar ne yazık ki yetersiz
kaldı. Yaptığımız girişimler sonucunda sektörün
talepleri belli bir noktaya geldi. Olması gereken, belli bir oranın
altında olan işlerde tasfiye hakkının getirilmesi, fark
ödemelerinin üretici fiyat endeksi ile reel piyasa fiyatları
eşitlenene kadar devam ettirilmesi, sektörün tüm bileşenleriyle
birlikte kanunun revize edilmesi gerekiyor. 2 milyon kişilik bir istihdam
alanını etkileyen sektör krizden ancak bu şekilde
çıkabilir; aksi hâlde, sektördeki binlerce müteahhit, çalışan,
tedarikçi geri dönülmez bir krizin içine sürüklenmiş olacak.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Sivas'ta
yaşananlara değinmeden geçmek istemiyorum. Sivas Nuri Demirağ
Organize Sanayi Bölgesi cazibe merkezi ilan edildi. Peki, cazibe merkezi ilan
edilen organize sanayi bölgesine 2022 yılında ne yapılacak?
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına göre,
Nuri Demirağ iltisak hattı için 2022 yılında sadece bin TL
ödenek ayrılmış durumda. Yanlış duymadınız,
bin TL. Böyle mi cazibe merkezi kuruluyor? Sürekli gündeme getirdim bu karar
Sivas'ta ayrımcılığa zemin hazırlar; Birinci Organize
Sanayi Bölgesine, tüm şehre haksızlık yapılıyor diye
ama bazı arkadaşlar yaşadıkları şehrin aleyhine
de olsa ısrarla her kararı alkışlamaya devam ediyorlar. Bir
tarafta Sivas'ın üretimde, istihdamda yıllarca yükünü çeken firmalar
haksızlığa uğruyor; diğer tarafta işçinin
emeğine çökenler, devleti dolandıranlar Sivas'ta ödüllendiriliyor.
Sivas Demir Çelikte bir gasp hikâyesi
yaşanıyor; eski adıyla SİDEMİR, iflas masasına
devredildi, SİDER adında başka bir şirkete
kiralandı. SİDEMİR ve SİDER aynı kişilerin
şirketi yani burada bir hülle yapıldı. Peki, bu hülle nasıl
yapıldı? Maliyeye borç, SGK'ye borç, işçilere borç, tedarikçiye
borç; bu şirketin devlete zararı 3 milyar TL, hepsi bir anda
sıfırlandı. Demirin başkentinde demirin düştüğü
hâl işte bu: Soygun düzenine meze olmak. İktidara geldiğimizde
ilk işimiz, hiç vakit kaybetmeden bu soygun düzenine son vermek ve
Sivas'ın tamamını cazibe merkezi ilan etmek olacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar) Buradan tüm hemşehrilerime
bunun sözünü veriyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye
Cumhuriyeti'nde devlet ve millet ne yazık ki
ayrışmıştır; bir tarafta evine ekmek götürme derdinde
olan milyonlar, diğer tarafta lüksün, şatafatın meftunu
olmuş bir saray rejimi var. Rabiayı dilinden düşürmeyenlerin
yeni rabiası zamdır, torpildir, peşkeştir, israftır. Bugün
yaşanan sancının sebebi budur. Bu topraklarda 1919dan bu yana
yaşanmayan bir felaket yaşanıyor şu anda. Asgari ücretli
ekmek kavgasında, emekli fatura telaşında, esnaf borç
batağında, KOBİ faiz sarmalında, çiftçi haciz korkusunda
ama Cumhur İttifakı saray sevdasında, israf tutkusunda, Lale
Devri kafasında, gaflet uykusundadır. Sakın unutmayın,
devleti yönetenler millete sırtını dönmüş, kendi ikballeri
için ülkeyi yangın yerine çevirmişlerse günün sonunda mutlaka
milletten tokadı yerler.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinde yer
alan eklenmiştir ibaresinin dahil edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Abdullah
Koç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Habip
Eksik
Kocaeli Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Habip Eksikin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şöyle bir söz vardır: Müsrif çocuk
varı yoğu satar, evi tamamıyla batırır; AKP
iktidarının geldiği nokta bu çünkü Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı bu
değişiklikle 2022 ve 2023 yıllarında ihalesi yapılacak
kamu konutlarının satışlarından elde edilecek
gelirleri genel bütçeye dâhil edecek. Her şey bitti, her şeyi
sattı, bir bunlar kalmıştı, bunları satıp o
şekilde genel bütçeye kaydederek bir kurtuluş yolu aranıyor ama
bu politikalarla imkansız çünkü her gün emekçilerin emeği
sömürülüyor; çocuklar, gençler geleceksizlikle karşı
karşıya bırakılıyor. Böyle bir ortamda zaten bu
krizden de çıkılması imkânsız.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede 100 bin
civarında öğretmen açığı var, öğretmen
ataması yapılması gerekiyor ama Millî Eğitim
Bakanlığı ücretli öğretmenlik dediğimiz, resmen
emek sömürüsü sistemi dediğimiz bir sistemle yaklaşık 100 bine
yakın öğretmenin emeğini sömürüyor. Bu insanları tam
zamanlı çalıştırmasına rağmen saatlik ücret
veriyor ve aynı zamanda sigortalarının sadece
yarısını yatırıyor. İşsizlik Fonundan
yararlandırmıyor, emekliliklerinin büyük bir kısmını
çalıyor, hatta birçok özlük hakkından mahrum bırakıyor yani
kaçak işçi çalıştırıyor Türkiye Millî Eğitim
Bakanlığı.
Aynı durum bazı taşeron
firmalarında da var. Mesela, Iğdır Havalimanında Çelebi
firması diye bir firma var. Ben uçağa binmeden önce orada
çalışan gençlerle görüştüm, konuştum; meğerse
firmaları tam zamanlı çalıştırmasına rağmen
bu çocukların sigortalarını yarı zamanlı olarak
yatırıyormuş; aynı zamanda, bu insanların
maaşını da part-time çalışıyormuş gibi
yatırıyormuş. Kısacası, devletin
Bakanlığının yaptığı emek
hırsızlığını aynı şekilde AKPnin
taşeron firmaları da yapıyor, orada insanların emeğini
çalıyor.
Bakın, Türkiyede ataması yapılmayan
yüz binlerce öğretmen var ama Millî Eğitim Bakanlığı
atamalarını yapacağına ücretli öğretmenlik sistemiyle
kaçak işçi çalıştırıyor, emek sömürüsü yapıyor,
insanları âdeta sefaletle karşı karşıya
bırakıyor. Bir öğretmen ücretli öğretmenlikte haftalık
otuz saat çalıştığı zaman -otuz gün
çalıştığı zaman- ne kadar ücret elde ediyormuş
biliyor musunuz? 3.800 lira. Yani asgari ücretin altında, yani açlık
sınırının çok çok altında bir ücretle karşı
karşıya bırakılıyor.
Görüyorum, AKP sıralarında oturan
milletvekilleri de Grup Başkan Vekilleri de bunları dinlemiyor çünkü
öğretmenlerin sorunları
Sayın Alpay Özalan, sen de dinlemiyorsun.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Bir
kulağım sende.
HABİP EKSİK (Devamla) Ama şunu
söyleyeyim: Çünkü sizin gündeminizde emekçilerin hakları, hukukları
yok; sizin gündeminizde öğretmenlerin, eğitimini başarıyla
tamamlanmış gençlerin emekleri yok; sizin gündeminizde varsa yoksa
AKPnin geleceği, AKPnin bekası var. Emin olun, emeği sömürülen
bu gençler, emeği sömürülen bu insanlar, emeği sömürülen bu
işçiler büyük tokat vuracaktır; haberiniz olsun, ben size söyleyeyim.
İkinci bir durum; bu sıralarda otururken,
bu koltuklarda otururken bir kanun teklifi getirildi, doktorlara bir maaş
düzenlemesi yapıldı, sonra AKP iktidarı bunu geri çekti Tüm
sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde biz
düzenlemeyi yeniden yapacağız. dedi, söz verdi ama hâlâ sözünü
tutmamış, tutmuyor.
EYTliler var 5 milyona yakın; ama maalesef bu
insanların emeği sömürüldü, çalındı ve hâlâ o EYTlilerin
hakları verilmiyor.
Türkiye'de garsonlar ya da kafeteryada
çalışan insanlar on beş saat çalışıyor, bu
Meclisin işçileri, emekçileri de öyle; maalesef hiç kimse bu konuda bu
hukuksuzluğa Dur! demiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 2si aynı mahiyette 4
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların DeğerIendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Arslan Kabukcuoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Eskişehir Gaziantep
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman Girgin Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Muğla Konya Antalya
İlhami
Özcan Aygun Yıldırım
Kaya Okan
Gaytancıoğlu
Tekirdağ Ankara Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın İmam Hüseyin Filizin.
Sayın Filiz, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesiyle ilgili olarak
İYİ Parti Grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre imzalanan
öğrenci taşıma ve öğle yemeği hizmet
alımlarına ilişkin sözleşmelerin 1 Ocak 2022 ile 30 Haziran
2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen kısımları
için sözleşmede fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin hüküm
bulunmaması kaydıyla ek fiyat farkı verilmesi düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, ihalelerin
yapıldığı Ağustos 2021 tarihinden bu yana
akaryakıt fiyatları yüzde 300, sebze, kuru gıda, et, yağ
fiyatları aynı şekilde yüzde 200 ile 300 arasında
artmış durumda. Bu nedenle, taşımalı eğitimde
öğrencileri taşıyan servisler ve yemek firmaları
olağanüstü mağduriyet yaşamaktalar. Pandemide altı ay
süreyle hiç çalışmayan, yine de araçlarının trafik
sigortasını ve muayenesini yaptırmak zorunda kalan servisçiler
salgın döneminin zorluğunu en çok yaşayan sektörlerin
başında gelmektedir. O sıkıntılara ilaveten, bir de
Ağustos 2021den bu yana yüksek enflasyonla
karşılaşmış olmaları işleri bırakma ve
iflas noktasına getirmiştir. Onun için bir fiyat farkı verilmesi
servisçilere ve yemek şirketlerine bir nefes olacaktır; bu
düzenlemeyi destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, konuya ilişkin
olarak taşımalı eğitim sisteminin sorunlarından
bahsetmek istiyorum. Taşımalı eğitim, öğrencilerin
eğitim aldıkları okula kadar getirilmesi, okuldaki yemek ve
benzeri ihtiyaçlarının ücretsiz olarak karşılanması ve
akran ilişkilerinin artması açılarından cazip görünüyor
olsa da taşımalı eğitim, pek çok eğitimci
tarafından verimsiz ve aynı zamanda külfeti bol bir eğitim
sistemi olarak değerlendirilmektedir. Yapılan bilimsel
araştırmalarda öğrencilerin sabahları çok erken yola
çıktıkları için düzenli kahvaltı yapamadıkları ve
aç karnına derse girdikleri, uzak yerleşim birimlerinden gelen
çocukların yorgun oldukları, taşıma merkezli olan
okulların birçoğunda yemekhanenin olmadığı tespiti
yapılmıştır. Ayrıca, sınıfların kalabalıklaşması,
öğrencilerin ders dışı sosyal, kültürel ve eğitsel
etkinliklere ve kurslara evlerine ulaşma sorunları nedeniyle
katılamamaları yanında, öğrencilerde psikolojik ve fiziki
bazı rahatsızlıklar olduğu, okuldaki veli
toplantılarına veli katılımının çok düşük
olduğu belirtilmektedir. Öğrenci servisi denetimlerinin eksik
oluşu ve çeşitli aksaklıklar sebebiyle meydana gelen trafik
kazaları yüzünden mağduriyetlerin yaşanması ayrı bir
problem olarak durmaktadır ama en önemlisi, taşımalı
sistemin yaygınlaştırılması sonucunda köy
okullarının birer birer kapatılmasıdır. AK PARTİ
iktidarı döneminde 20 bin köy okulu kapatılmıştır.
Okulsuz ve öğretmensiz kalan köylerdeki aileler ise çocuklarının
bu zorluğu yaşamaması için çareyi büyükşehirlere göç etmekte
aradı hem köyler boşaldı hem de kentlerde kontrol edilemeyen
nüfus yoğunluğu oluştu. Köyde insan kalmayınca tarım
ve hayvancılık da büyük darbe gördü.
Okulların kapatılarak köylerin
öğretmensiz kalması yanlış olmuştur çünkü güncel
sosyal olayları takip edebilen, kırsala dair her konuda köylülerimize
yol gösteren öğretmenlerden yani rol modelden mahrum kalınmıştır.
Onun için diyoruz ki: Bir an önce köy okulları açılmalı ve var
olan köy okulları elden geçirilerek eğitim öğretim faaliyetleri
başlatılmalıdır. Atanamamış yüz binlerce
öğretmen var, atama yapıldığı takdirde köy
okullarında seve seve çalışacaklardır. Bu durum, köyden
kente göçün tersine çevrilmesinde de önemli bir etken olacaktır.
Değerli milletvekilleri, biz İYİ
Parti olarak, İyileştirilmiş Eğitim Sistemi projemizle ve
başlatacağımız tarım reformuyla kırsal bölgeleri
cazip hâle getirecek ve köy okullarını yeniden açarak
taşımalı eğitime son vereceğiz. Öğrencilerimizin
dengeli ve yeterli beslenebilmeleri için Rüzgârgülü Projemizle tüm devlet
okullarında okul öncesinden lise son sınıfa kadar
öğrencilere kahvaltı ve öğle yemeğini ücretsiz olarak
vereceğiz. Değerler eğitimine önem verip şeffaf yönetimle
ülkemizi huzura, mutluluğa ve refaha ulaştıracağız.
Biz hazırız diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Yıldırım Kaya'nın.
Sayın Kaya, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, bu torba kanun teklifinde muhtarlarla
ilgili yıllardır söylediğimiz bir durum gerçekleşiyor. Bu
açıdan, muhtarlar adına, bu konuda çalışma yapan herkese
teşekkür ederim. 50.290 muhtar şunu unutmasın ki Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
bugüne kadar muhtarla ilgili ne söylemişse yapılmak durumunda
kalındı; eksik bırakılanlar da bizim
iktidarımızda -birleşik oy pusulası da dâhil olmak üzere-
yapılacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
2021-2022 eğitim öğretim yılında
1 milyon 248 bin öğrencimiz taşımalı eğitim
kapsamında. Yani öğretmeni öğrencinin ayağına götürmek
yerine öğrencileri öğretmenin ayağına götüren bir sistemi
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı hayata geçirdi. 2022
yılında, bütçede taşıma ve yemek yardım programı
için 6,3 milyar kaynak ayrıldı ama 2021 Temmuz ayında
yapılan ihalede 10 kilometrelik asfalt yol için öğrenci
başına ortalama 147,83 lira para ayrıldı, 18 Ocak 2022de
ise aynı mesafenin fiyatı 259,31 liraya çıkarıldı.
Temmuz ayına göre artış oranı yüzde 75,41 olarak
gerçekleşti. Pansiyon, barınma, beslenme ücretleri 17 Ekim tarihinde
bütçe kanun teklifinde belirlenmişti. Öğrenci başına sabah
kahvaltısı, öğle yemeği, ara yemek ve akşam
yemeği için 16 lira para ayrılmış. Yanlış
duymadınız; sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ara
yemek ve akşam yemeği için öğrenci başına toplam 16
lira para ayrılmış. 17 Ekimden günümüze dolar yüzde 59
artmış; TÜİKin rakamlarına göre, gerçek olmayan rakamlara
göre enflasyonda yüzde 61 oranında bir artış
gerçekleşmiş ama hayatın gerçeği olan enflasyon ise yüzde
140 oranında gerçekleşmiş; bunun karşısında
öğrencilere verilen rakam ortada. Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan Tokatta bir tarif verdi, dedi ki: Her akşam ben manda
yoğurduna kestane balı, Medine hurması, yulaf katarak yiyorum.
Ben bugün bir markete gittim, bunların fiyatlarını
araştırdım, bu tarifin en ucuzu 30 lira, 4 kişilik bir
aileye 120 liraya mal oluyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Ya,
başka bir şey bulun, bundan size ekmek çıkmaz! Bundan size oy
gelmez, başka bir şey bulun.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Bir çocuğun sabah,
öğle, ara yemeğine ve akşam yemeğine 16 lira ama sarayda
yaşayanların yatarken sadece keyif için yediği lokmaya en ucuz
fiyat 30 lira; bu, Allahtan reva mı, olabilecek bir iş mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bugün sarayda bir iftar sofrası kuruldu.
Öğretmenlerin, Millî Eğitim camiasının oruçlarını
en güzel yerde açmalarına benim itirazım yok ama siz Türkiye'nin dört
bir yanından ilçe Millî Eğitim müdürlerini, il Millî Eğitim
müdürlerini Ankaraya sofraya davet ederken çocukların 16 liralık
yiyeceğini artırmamayı nasıl kabul edebiliyorsunuz?
Bunların kabul edilmesi mümkün değil.
Müyesser Yıldız bir yazı yazdı,
yazdığı yazıda Ankara metrosunda ve Ankarayda
açlıktan bayılan gençleri anlattı. Ankara Büyükşehir Belediyesi
iftar saatinde kumanya dağıtıyor, Çankaya Belediyesi de her
öğlen ya da iftar saatinde öğrencilere ücretsiz yemek veriyor. Sosyal
devletin yapması gerekeni belediyeler yapıyor; nereye kadar?
Servisçiler kan ağlıyor, verdiğiniz,
yapılan ihaleler bugünü karşılamaktan uzak; ne araçlarına
binebiliyorlar ne araçlarının yakıtlarını
karşılayabiliyorlar. Bundan dolayı ihaleden çekilen, iflas eden
onlarca servis sahibi var. Bunların derdine derman olmak zorundayız.
Öğrencileri taşımadıkları için öğrenciler
yurtlarda, pansiyonlarda kalmak durumunda kaldılar. Bu duruma hep beraber
çözüm üretmek zorundayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Hocam,
olmadı!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Abdullah
Koç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Habip
Eksik Necdet
İpekyüz
Kocaeli Iğdır Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Necdet İpekyüzün.
Sayın İpekyüz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tekrar, öğrencilerle ilgili,
taşımayla ilgili ve yemek hizmetleriyle ilgili fiyatın
güncellenmesini konuşacağız. Peki, Türkiyede öğrencilere
baktığımızda -tanımlarsak- işte, çocuklar ve
gençler. Şimdi, iki hafta sonra 23 Nisan olacak; Büyük Millet Meclisinde,
valiliklerde, kaymakamlıklarda, birçok yerde çocuklar oturacak ve
haklarıyla ilgili konuşacak. Peki, biz burada çocuklara soruyor muyuz
taşımalı sistemden memnunlar mı, nasıl taşınıyorlar,
nasıl yemek yiyorlar, neler yaşıyorlar; hiç sormuyoruz.
Bu torba yasa teklifleriyle beraber önümüze
getirilenler hep ne ise
Eğitimi ve sağlığı ücretli
bir hâle dönüştürdünüz. Var olan sistemde taşeronları
Bu
iktidarda, taşeron tırnak içinde- eşittir yandaşlar.
Gelin, Türkiyede bir araştırma yapalım veya benim vekili
olduğum ilde bir çalışma yapalım, Batmanda
taşıma ve yemek hizmetleri verenler kimlerdir, hangi partinin
yöneticileridir; gelin, bir çalışma yapalım. Hep araştırma
önergelerimizi reddediyorsunuz. Yapan şirketler hep Adalet ve
Kalkınma Partisinin ya yöneticileri ya akrabaları.
Sasonda imam-hatip lisesi öğrencilerini
taşıyan minibüs 14 kişi taşıması gerekirken 26
kişi taşıdı geçen yıl, 4 araçla
taşınması gereken tek araçla taşındı ve içinde
tekstil işçileri vardı; 2 öğrenci, 2 imam-hatip öğrencisi,
2 kardeş yaşamını yitirdi; bir yıldır
soruşturması bitmemiş. Şimdi fiyatları yükseltmeyi
konuşuyoruz, yükseltelim, yakıt fiyatları yükselmiş ama asıl
yapılması gereken taşeron değil, öğrencileri biz
taşıyalım; birilerine rant alanı açmayalım.
Yemek
Her gün gazeteleri açın veya haberleri
açın Şu üniversitede, şu okulda öğrenciler zehirlendi,
hastaneye taşındı. Peki, denetliyor muyuz? Biz biliyoruz ki bir
öğrenci 13 liraya, 16 liraya 3 öğün beslenemez. Fiyatlar
artsın. Peki, bu fiyatları denetliyor muyuz? Hayır,
denetlemiyoruz. Geçenlerde de söyledim; 16 liraya Gercüşte sabah
kahvaltı yapacaksın, öğlen yemek yiyeceksin, ara öğün
yiyeceksin, akşam yemek yiyeceksin ve sağlıklı bir genç,
sağlıklı bir çocuk olacaksın ve bu eşit olacak.
Eğitim dediniz, Kitaplar ücretsiz olacak.
dediniz; hay hay, ücretsiz oldu ama okullar ücretli oldu, her okul ücretli
oldu. Kayıtlar ücretsiz. diyorsunuz; veliler okulla gittiği gibi
kayıt parası, aidat, bağış
İhbar edin.
diyorsunuz. Ya, temizlik malzemesi alamıyoruz. diyorlar. Diyorlar ki:
Bir poşete tuvalet kâğıdı, deterjan, temizlik malzemeleri
koyun, getirin. veya Biz, okulda temizlik yapanın parasını
veremiyoruz. Okul idaresi diyor ki: Para verin. Şimdi, bunları
görmeyeceğiz, yemek ücretlerini artıracağız. Bizim,
eğitimde kitapları ücretsiz vereceğimize en çok
yoksulların, açlığın olduğu yerde, dezavantajlı
yerlerde eğitimi özendirmemiz lazım, daha iyi beslememiz lazım.
Bu taşımalı dediğimiz
şey
36 bin okul kapalı şu anda, Türkiyede 36 bin tane okul
kapalı. Bir düşünelim ya; 36 bin okul kapalı, bu köylerle ilgili
ne yapabiliriz? Bu köyler en dezavantajlı, en çok ihtiyacı olan
yerler ve biz diyoruz ki: Taşımalı da taşıyanın
nasıl taşıdığı belli değil. Ama kent
merkezinde siz kalkıp bakıyorsunuz bir yangın söndürücüsü var
mı yok mu diye. Ya, biz HDP olarak -çalışmalarımızda-
bir yere gittiğimizde
Yangın söndürücüsünün son kullanma tarihine
bakıyorlar ama 5 kişi taşıması gerekirken, 10
kişi taşıması gerekirken, 20 öğrenci taşıması
gerekirken 30 kişi taşıyana bir denetleme yok ve parayı
veriyorsunuz, parayı artırmaya çalışıyorsunuz.
Ya, geçen hafta da söyledim, Kredi Yurtlar Kurumunda
elektrikli cihazlar, kettlelar toplanıyor. Daha iki gün önce Batmanda
öğrenciler Biz beslenemiyoruz, pahalı; geçinemiyoruz. dediler,
jandarma yurda çağırıldı, jandarma yurda
çağırıldı öğrencilerin protestosu için.
Öğrenciler niçin protesto ediyor? Diyorlar ki: Biz yazılı başvurduğumuz
hâlde yurt yönetimiyle konuşamıyoruz.
Arkadaşlar, bu iş taşeronlaşmayla
olmaz, bu iş birilerine rant kapısı açarak olmaz. Sonra iki de
bir burada Fiyatları güncelleyelim, fiyatları güncelleyelim.
Asıl olması gereken ücretsiz, nitelikli, eşit, erişilebilir
ana dilinde sağlık, ana dilinde eğitim hizmeti verilmesidir.
Taşıma olayını tartışalım, düşünelim.
Nereden nereye geldik; eğitimciler memnun değil, sendikalar memnun
değil, veliler memnun değil, öğrenciler memnun değil. Siz
burada birileri adına karar verip sadece fiyatı yükseltmeye
çalışırsanız gerçek sorunlardan uzaklaşmış
olursunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 19uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 19- 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
Ek fiyat farkı veya sözleşmelerin feshi
GEÇİCİ MADDE 6- (1) 1/4/2022 tarihinden
önce 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihale edilen mal ve
hizmet alımları ile yapım işlerine ilişkin Türk
lirası üzerinden yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla devam eden (kabulü/geçici kabulü onaylanmamış
olan) sözleşmelerde;
a) 1/1/2022
tarihinden sonra (bu tarih dâhil) gerçekleştirilen kısımlar
için; ihale dokümanında fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin
hüküm bulunanlarda, sözleşmesine göre hesaplanan fiyat farkı
tutarı oransal olarak artırılabilir, ihale dokümanında
fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin hüküm bulunmayanlar ile hüküm
bulunmakla birlikte sadece girdilerin bir kısmı için fiyat farkı
hesaplananlarda hesaplanmayan kısımlar için de fiyat farkı
verilebilir.
b) 1/1/2022
ile 31/3/2022 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) gerçekleştirilen
kısımlar için, ihale dokümanında fiyat farkı
hesaplanmasına ilişkin hüküm bulunup bulunmadığına
bakılmaksızın, 1/7/2021 ile 31/3/2022 tarihleri arasında
(bu tarihler dâhil) ihalesi yapılan işlerde ihale tarihinin (son
teklif verme tarihi) içinde bulunduğu aya ait endeks, 1/7/2021 tarihinden
önce ihale edilen işlerde ise 2021 yılı Haziran ayına ait
endeks temel endeks olarak kabul edilerek ve sözleşme fiyatları
kullanılarak yüklenicinin başvurusu üzerine sözleşmesine göre
hesaplanan fiyat farkına ilave olarak ek fiyat farkı verilebilir.
(2) 1/4/2022
tarihinden önce 4734 sayılı Kanuna göre ihale edilen (3 üncü
maddesindeki istisnalar dâhil) yapım işlerine ilişkin Türk Lirası
üzerinden imzalanan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla devam eden (geçici kabulü onaylanmamış olan)
sözleşmelerde, 1/1/2022 ile 31/3/2022 tarihleri arasında (bu tarihler
dâhil) iş programına göre gerçekleştirilemeyen iş
miktarı için süre uzatımı verilebilir.
(3) 1/1/2022
tarihinden önce 4734 sayılı Kanuna göre ihale edilen mal ve hizmet
alımları ile yapım işlerine ilişkin Türk lirası
üzerinden yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla devam eden sözleşmelerden, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla gerçekleşme oranı ilk
sözleşme bedelinin yüzde 15'ine kadar olanlar (bu oran dâhil) yüklenicinin
başvurusu üzerine feshedilip tasfiye edilir. Geçici 5 inci maddeye göre
devredilen sözleşmeler için bu fıkra kapsamında fesih
başvurusunda bulunulamaz. Feshedilen sözleşmelerde birinci
fıkranın (a) ve (b) bendindeki hükümler uygulanmaz. Sözleşmenin
feshi halinde yüklenici hakkında fesihten kaynaklanan kısıtlama
ve yaptırımlar uygulanmaz ve yüklenicinin teminatı iade edilir.
Bu durumda, fesih tarihine kadar gerçekleştirilen imalatlar
dışında idareden herhangi bir mali hak talebinde bulunulamaz ve
4734 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin (j) fıkrasının
(1) numaralı bendi uyarınca tahsil edilen bedel iade edilmez.
Yüklenici tarafından can ve mal güvenliği ile yapı
güvenliğine yönelik idarece uygun görülecek tedbirlerin alınması
şarttır. Bu kapsamda düzenlenecek fesihnamelerden damga vergisi
alınmaz. Bu fıkra kapsamında feshedilen sözleşmelere konu
edilen mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, Hazine ve
Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine yeniden ihale
edilebilir.
(4) Geçici
5 inci maddenin altıncı ve yedinci fıkraları
kapsamındaki sözleşmeler için birinci, ikinci, üçüncü ve beşinci
fıkralara uygun olarak ilgili mevzuatında düzenleme yapılabilir.
(5) Birinci
fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamına girecek alım
türleri, ürün ve girdiler ile bu bentlere ilişkin hesaplama yöntemlerini;
(a) bendinde belirtilen oranları ve uygulama dönemini; başvuru ve
onay süreleri ile fiyat farkı, ek fiyat farkı, süre uzatımı
ve sözleşmenin feshine dair diğer hususlar dâhil yukarıdaki
fıkraların uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri tespite
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(6) Taşıma
yoluyla eğitime erişim kapsamında bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce, 4734 sayılı Kanuna göre ihale edilen veya
aynı Kanunun 22 nci maddesine göre imzalanan öğrenci taşıma
ve öğle yemeği hizmet alımlarına ilişkin
sözleşmeler ile aynı Kanunun 3 üncü maddesinin (e) bendine göre
imzalanan öğle yemeği hizmet alımlarına ilişkin
sözleşmelerin/protokollerin (bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce fesih veya tasfiye edilenler ile kabulü yapılanlar hariç),
1/1/2022 ile 30/6/2022 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil)
gerçekleştirilen kısımları için, sözleşmede/protokolde
fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin hüküm bulunmayanlar ile hüküm
bulunmakla birlikte sadece girdilerin bir kısmı için fiyat farkı
hesaplananlarda hesaplanmayan kısımlar için ek fiyat farkı
verilebilir. Bu fıkra kapsamındaki sözleşmelerde/protokollerde
bu maddenin diğer fıkraları uygulanmaz. Bu fıkra
kapsamında ek fiyat farkı hesaplanmasına ilişkin esas ve
usuller Kamu İhale Kurumunun görüşü üzerine Millî Eğitim
Bakanlığınca belirlenir.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Ramazan
Can
Kayseri Manisa Kırıkkale
Semiha
Ekinci İsmail
Tamer Atay
Uslu
Sivas Kayseri Antalya
Semra
Kaplan Kıvırcık Ahmet
Özdemir Abdullah
Güler
Manisa Kahramanmaraş İstanbul
Ceyda
Çetin Erenler
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uluslararası ölçekte 2022 yılında
ortaya çıkan gelişmelere bağlı olarak enerji fiyatları
başta olmak üzere girdi fiyatlarında öngörülmeyen artışlar
meydana gelmiştir. Bu çerçevede;
1/4/2022 tarihinden önce 4734 sayılı
Kanuna göre ihalesi yapılarak Türk lirası üzerinden imzalanan ve bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden
sözleşmelerin (kabulü/geçici kabulü onaylanmamış olan) 1/1/2022
tarihinden itibaren gerçekleştirilen kısımları için ilave
fiyat farkı verilebilmesi imkânı getirilmektedir.
1/1/2022 tarihinden önce 4734 sayılı
Kanuna göre ihale edilen mal ve hizmet alımları ile yapım
işlerine ilişkin Türk lirası üzerinden yapılan ve bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden
sözleşmelerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla gerçekleşme oranı ilk sözleşme bedelinin yüzde
15'ine kadar olan sözleşmelerin yüklenicinin başvurusu üzerine
feshedilip tasfiye edileceği düzenlenmektedir.
1/4/2022 tarihinden önce 4734 sayılı
Kanuna göre ihale edilen (3üncü maddesindeki istisnalar dâhil) yapım
işlerine ilişkin Türk lirası üzerinden imzalanan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden (geçici kabulü
onaylanmamış olan) sözleşmelerde, 1/1/2022 ile 31/3/2022
tarihleri arasında iş programına göre gerçekleştirilemeyen
iş miktarı için süre uzatımı verilmesi de mümkün
olacaktır.
Fiyat farkı, ek fiyat farkı,
sözleşmenin feshi ve süre uzatımının
sınırları gibi temel hususlar maddede düzenlenmekle birlikte,
uygulamaya ilişkin ayrıntı ve teknik detaylar hakkında
düzenleme yapmak üzere Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20nci madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge
vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Abdullah
Koç Habip Eksik
Muş Ağrı Iğdır
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Ankara Kocaeli
Aynı mahiyetteki önergenin diğer imza
sahipleri:
Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Mersin Konya Adana Hayrettin Nuhoğlu Yasin Öztürk İmam Hüseyin Filiz
İstanbul Denizli Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi size, aslında, bir
kadının, bir Ezidi kadının kısa bir hikâyesini
anlatacağım, daha doğrusu trajedisini anlatacağım. 23
yaşındaki Rojda, Ankaranın Kazan ilçesinde Suriyeli bir
IŞİDli tarafından zorla alıkonuluyordu ve Rojda,
aslında 2014 yılında annesi ve 2 kız kardeşiyle
beraber kaçırılmıştı. O günden beri de Musulda,
Rakkada, Deyrizorda, İdlibde, birçok farklı yerde farklı
insanlara satıldı, birçok defa tecavüze maruz kaldı, darbedildi.
Kendisini yaşamına son vermek için araçtan attı ama buna
rağmen yaralı bir şekilde kurtuldu ve bütün bu süreçlerin
sonucunda Suriyeli bir IŞİDli onu Ankara Kazanda, üç yıl boyunca
Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkentinde alıkoydu. Kişi hasta
olduğu için, Rojda hasta olduğu için, artık o Suriyeli aileye, o
adama verecek bir şeyi olmadığı için, sürekli kustuğu
ve kanaması olduğu için adam bu sefer de Rojdayı kendi ailesine
satmak istedi ve Kanadadaki uzak akrabalarına ulaştı, görüntülü
bir şekilde Rojdayı onlarla görüştürdü ve geçtiğimiz
günlerde aile, Avrupadaki bir kuruluş aracılığıyla 8
bin TLyi getirip burada verip Rojdayı aldılar; sağlık
durumu çok kötü olduğu için bir gün tedavi ettirdiler, -serum tedavisi ve
destek tedavisi- ve daha sonra IŞİDten kurtarılan diğer
kız kardeşinin yanına, Avrupada bir kente götürüldü. Bu, Ankara
Kazanın Saray Mahallesinde oldu yani şurada, yanı
başımızda. Bu Suriyeli kişi Gaziantepte sınır
kapısından geçti, eşini, 3 çocuğunu ve Rojdanın
geçici bir şekilde belgesini yaptı ama kimse sormadı Neden
yanında 2 kadın var? diye ya da kimse Rojdayı çevirip demedi
Senin bu adamla olan hukukun ne, ilişkin ne? diye ve yanı
başımızda üç yıl boyunca istismara maruz kaldı.
Bir Ankara hikâyesi daha. Şimdi,
IŞİDliler yanı başımızda
(Uğultular)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Arkadaşlar
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gerçekten çok gürültü var Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, burası
Meclis ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Yanı başımızda, Ankara Kazanda bunlar olurken bir
başka şey daha oluyor: Kobanide IŞİD barbarlarına
karşı insanlar savaştılar ve bugün bu toprakların bir
kısmı da IŞİDin elinde değilse o kahramanlar
sayesinde, o insanlar sayesinde ama bugün bizim arkadaşlarımız;
Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ, Sayın
Kışanak bu dava nedeniyle, Kobani süreci nedeniyle
yargılanıyorlar. Suçları ne biliyor musunuz? Asıl
suçları, aslında IŞİDe karşı verdikleri
mücadele, tıpkı Kobani halkının verdiği mücadele gibi.
Onlar taraf oldular; insanlıktan yana, eşitlikten yana, özgürlükten
yana, barıştan, sevgiden, güzellikten yana terörizmin
karşında, barbarların karşısında taraf oldular ve
şimdi, Ankara Kazanda Rojdanın istismarına göz yumanlar, bizi
Ankara Sincan mahkemelerinde yargılamaya kalkıyorlar; arka
kapılardan IŞİDlileri serbest bırakanlar,
kalkmışlar bize mahkemeler aracılığıyla IŞİD
hezimetinin hesabını sormaya çalışıyorlar. Biz de
buradan söyleyelim: Siz daha bu hezimetlerin çok acısını
çekeceksiniz ama bu arada olan ülkemize olacak, halkımıza olacak.
Diğer bir hukuk garabeti -biliyorsunuz çok
yazıldı, çok çizildi- Cemal Kaşıkçı davası.
Neydi? Bu Suudi Prensin direkt talimatıyla katledilmişti. Türkiye
topraklarında, Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda katledildi,
bütün PRını AKP yaptı değil mi? Dünyaya, bütün
basına, uluslararası kurumlara demeçler verdiniz ve direkt Tayyip
Erdoğanın sözleri var, ne diyor: Biz bunu bırakamayız,
eğer bırakırsak nasıl bir ülkede
yaşayacağız? Direkt onun sözleriyle
alıntılayayım: Kaşıkçı alçakça şehit
edildi. Bu cinayetin aydınlatılıp
aydınlatılmaması nasıl bir dünyada yaşanacağını
belirleyecektir. Peki, şimdi soruyoruz: Ne oldu da Kaşıkçı
davasını Suudilere devrediyorsunuz? Yani para için bütün hukuksal
haklarınızı, ulusal ve uluslararası hukuktan doğan
bütün hakları götürüp Suudi Arabistana devrediyorsunuz. İlkeler,
insanlık, hukuk, vicdan, merhamet ne varsa her şeyi de ayaklar
altına alıyorsunuz. Ama siz yerli, millî oluyorsunuz, siz vatansever
oluyorsunuz bütün bu yaptıklarınıza rağmen; bizlerse
başka bir şekilde tanımlanıyoruz, bizlerse bu ülkeyi
bölmeye çalışanlar oluyoruz.
Son olarak şunu söyleyeyim: Bugün ramazan;
hepiniz, bu ülkede birçok insan orucunu açtı. Emine Şenyaşar,
Urfa Adliyesinin önünde günlerdir orucunu açıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bu ülkede adalet yoksa herkes kendisini sorgulamalıdır diyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Zeki Hakan Sıdalının.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vergi ve ekonomi paketi adıyla
kamuoyuna sunulan bir kanun değişikliği üzerine
konuşuyoruz. Böyle havalı bir ismi olunca herkeste Ekonomik
sorunları çözecekler. beklentisi oluşuyor fakat maddelere
baktığımızda yine ses var, görüntü yok. Biz ne
konuşuyoruz? Cumhurbaşkanlığı ofislerinin Kimlik
Paylaşım Sisteminden bilgi alırken katılım payı
ödememesini. Ne kadar? 3 kuruş. Teklifle özel bütçeli, idari ve mali
özerkliğe sahip ofisler kamu idareleriyle aynı kategoriye
alınıyor ve ödemelerden muaf tutuluyor. Anlıyoruz ki sizin için
3 kuruş önemli sorun. Peki, aslında bizim neyi konuşmamız
lazımdı? Her gün daha fazla hissedilen hayat
pahalılığını, fiyat artışlarını,
elektriğe, doğal gaza gelen zamları, işsizliği,
kuşa dönen maaşları ve artık freni patlamış
kamyon gibi ilerleyen enflasyonu. Ancak Cumhurbaşkanlığı
ofislerinin 3 kuruşluk faydasının peşine düşmekten
olsa gerek bir türlü bu konuları konuşmamıza sıra gelmiyor
maalesef ancak biz konuşacağız. Milletimizin bize verdiği sorumluluğa
ve milletvekili yeminimize sadık kalarak konuşacak ve çözümlerimizi
sıralayacağız.
Kıymetli milletvekilleri, bu hafta
başında enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK bile
yıllık enflasyonu yüzde 61, ilk üç aylık enflasyonu yüzde 22,80
olarak açıklamak zorunda kaldı. Merkez Bankası 2022
yılı enflasyon tahminini yüzde 23,2 olarak
açıklamıştı tüm yıl için. Bu hedefe sadece üç ayda
ulaşıldı. Bir yıllık hedefe üç ayda ulaşan bu
üstün öngörüyü tebrik etmek lazım. Yıl sonuna kadar bu hesapla
enflasyon sıfır olacak. Kim inanır? Ülkeyi şirket gibi
yönetecektiniz. Sizin şirkette muhasebeci pazarlamada
çalışıyor. Enflasyonla Merkez Bankası değil TÜİK
mücadele etmeye çalışınca ortaya da böyle komik sonuçlar
çıkıyor hâliyle. Yetkisiz sorumluluk ve sorumsuz yetkinin hâkim
olduğu bir ortamda hedef de şaşıyor, tahmin de. Bu zamana
kadar ilan ettiğiniz 2023 hedeflerinin hiçbirine
ulaşamadığınız yetmedi, şimdi de 2023ten sonra
Türkiye'yi bambaşka bir döneme girmiş olarak göreceksiniz.
diyorsunuz. Az yetki verdik herhâlde, daha fazla yetki verirsek kesin
uçarız değil mi? Farkındayız, siz başka âlemdesiniz
sanki Metaversete kendinize sanal bir evren kurmuşsunuz. Resmen siz
başka, biz başka gerçeklerle yaşıyoruz. Sizi buraya
getiremeyeceğimiz anlaşıldı, bari vatandaşa şu VR
gözlüklerinden verin de biz oraya gelelim çünkü burada hayat gerçekten çok pahalı.
Sizin tezinize göre, liramız değer
kaybedince dış ticaret açığı azalacak, ülkede dövizden
bol bir şey olmayacaktı. Peki, oldu mu? Olmadı. Faiz
düşünce enflasyon düşecekti, düştü mü? Düşmedi. Peki, ne
oldu? Son bir yılda doğal gaz fiyatları evlerde yüzde 101,
sanayide yüzde 700 arttı; elektrik fiyatları ise yüzde 97
oranında zamlandı. İktidar bu soruna çare üretmek yerine Biz
sübvanse etmesek asgari ücretle ancak faturaları ödeyebilirsiniz, hâlinize
şükredin. diyor. Ne büyük lütuf(!)
Diyanet bu sene fitre miktarını 40 lira
olarak açıkladı ve bunun altına düşülmemesini
öğütledi. Bu miktar -bugün buradan çok söylendi- 4 kişilik bir aile
için 4.800 lira ediyor yani asgari ücretin bugün için 550 lira üstünde, yarın
ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Bakın, bunun içinde
kira yok, fatura yok, ulaşım yok, yalnızca yiyecek.
İşte, sizin gerçeklikten kopuşunuzun bir diğer örneği.
Bize inanmıyorsunuz, bari Diyanete inanın. Olağanüstü
şartlar olursa asgari ücrete zammı düşünürüz. diye kestirip
atıyorsunuz. Ya, bu olağanüstü şartlar nedir, anlatsanıza
halka bir kere. Asgari ücret 2020deki düzeyinin de gerisine
düşmüşken, çarşı pazar enflasyonu yüzde 150lere
dayanmışken, millet açlık sınırının
altında yaşamaya çalışırken oluşmayan
olağanüstü şartlar, soruyorum size ne zaman oluşacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sıdalı.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Vatandaşlar
İnsan artık daha ne kadar fakirleşebilir? diye soruyor. Ne
diyelim, Cumhurbaşkanlığı ofislerinin 3 kuruşluk
tasarrufları hayırlı olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde aynı mahiyette 2 adet
önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Abdullah Koç Gülüstan Kılıç
Koçyiğit
Ankara Ağrı Muş
Habip
Eksik Ömer Faruk
Gergerlioğlu Murat
Çepni
Iğdır Kocaeli İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Hasan
Subaşı İmam
Hüseyin Filiz
Denizli Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Murat Çepninin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, bir ülke düşünün, bir ürünün tüketiminde dünya birincisi ve bu
ürünün üretiminde de kendi kendisine yeten bir ülke fakat gelin görün ki bu
ülke bu üründen zarar ediyor. Burası neresi olabilir? Elbette olsa olsa
Türkiye olabilir. Evet, ÇAYKUR yani çay Karadeniz Bölgesinin en temel üretim
maddesi ve Karadenizliler çay ve fındıktan geçiniyorlar. Karadenizde
neredeyse başka bir geçim kaynağı yok ama AKP Karadenizi bir
vahşi turizme kurban etmiş durumda ve Karadenizliler hızla göç ediyorlar.
Şimdi, ÇAYKUR 2017ye kadar kâr eden bir
sektör, bir kurum fakat her ne oluyorsa 2017den sonra bu kurum zarar etmeye
başlıyor. Peki, niye zarar etmeye başlıyor? Çünkü 2017de
Varlık Fonuna devredildiği için zarar ediyor. Peki,
zararının sebebi ne? Yani yatırım mı yapmış,
fabrika mı almış, çay tarlalarını mı
yenilemiş, üreticilere mi vermiş? Hayır, hiçbirini
yapmamış. Yaptığı tek şey, bakın, dünyada en
çok çay tüketen Türkiye'de bu işin başındaki kurum ÇAYKUR, çay
satmak için reklam yapma ihtiyacı duymuş. Yani reklama hiç
ihtiyacı olmayan ülkede, ne hikmetse reklama sadece 2019 senesinde 36
milyon TL para vermiş. Aynı ÇAYKUR, yine, fuar ve festivaller için
bir yıl içerisinde 896 milyon TL para harcamış. Yani Varlık
Fonu bir hortum, AKP hortumu; halkın olanı saraya hortumlama
mekanizmaları bunlar. Yani sağlıkta ne yaşanıyorsa,
eğitimde ne yaşanıyorsa, turizmde, ekolojik alanda ne
yaşanıyorsa aynı şeyler burada da yaşanıyor.
Şimdi, bakın arkadaşlar, çay
üreticilerinin en temel sorunlarından bir tanesi en son artan fiyatlar
yani girdi fiyatları, işte, gübre fiyatları, mazot
fiyatları ve elektrik fiyatları. Şimdi, Rizeli çiftçi, üretici
Ben hiç gübre atmayayım, zaten ÇAYKUR malımın
yarısını alıyor; yarısını üreteyim, en
azından onu ÇAYKURa satayım. diye düşünüyor çünkü şu anda
ÇAYKUR üretilen çayın ortalama yarısını alıyor;
diğer yarısını da özele veriyor, vermek zorunda
kalıyor üretici. Peki, bunu yaparken ne oluyor? Örneğin, diyelim
geçen sene 4 TL taban fiyat açıklanmışken
ÇAYKUR kota ve
kontenjan uygulayarak tamamını almadığı için üretici
bunun birçoğunu mecburen özele vermek zorunda kalıyor. Özelde 4 lira
taban fiyat açıklanmışken bunu 2,8 TLye alma
fırsatçılığını gerçekleştiriyor. Yani
başından sonuna son derece sistematik bir vurgun ve yıkımla
karşı karşıya Karadeniz'de çay üreticileri. Çay
üreticilerinin, bu insanların talepleri şunlar, diyorlar ki: Biz,
gübre fiyatları yüzde 300 artmışken desteklerin
artırılmasını bekliyoruz. Şu anda 7.500 TL gübre
fiyatları. Kota ve kontenjan kaldırılsın. diyor
çiftçiler. Özel şirketler, belirlenmiş kotanın, taban
fiyatının altında çay alamasınlar, bu yasaklansın.
diye talepleri var çiftçilerin.
Yine, bu sene en az 12 TL olarak taban
fiyatının açıklanmasını istiyor çiftçiler ve bu konuda
hâlâ iktidarın kararını bekliyorlar, açıklanmış
değil. Aynı zamanda, burada ÇAYKUR'un çay alımındaki
payının artırılmasını, çiftçinin özel
şirketlere mecbur bırakılmasının da engellenmesini
istiyor çiftçiler ve bu anlamda çay bahçelerinin yenilenmesi gerekiyor; bu çay
bahçelerinin yenilenmesi için de devletin desteği şart, devlet
desteği olmadan bu çay bahçelerinin yenilenmesi mümkün değil.
Evet, son olarak Karadeniz çiftçisi, Karadeniz'in
emekçileri AKP'nin rant politikalarına kurban ediliyor. Karadeniz
aynı zamanda insansızlaştırılıyor bu
politikalarla ve Karadeniz üreticilerinin talepleri
karşılanmalı, taban fiyatı derhâl en az 12 TL olmak üzere
açıklanmalıdır. Buradan, çay üreticilerinin bu konudaki
mücadelelerini desteklediğimizi ve yanlarında olacağımızı
bir kez daha belirtiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Hasan Subaşının.
Sayın Subaşı, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu görüşmekte olduğumuz 322
sayılı Yasa Teklifinin kapsamına baktığımız
zaman konutlar ve lojmanlar satışa çıkıyor, hazine
arazileri yine satışa çıkıyor ve inanıyorum ki bütün
bu yasa kapsamında toplanabilecek, hazinede toplanabilecek para
miktarı 10 milyarı geçmez diye iddia ediyorum. Hâlbuki kur
korumalı mevduatın ilk bölümü için, ilk üç ayın içinde hazineye
yüklenen faiz miktarı 13,5 milyardır ve faizle neredeyse yüzde 100e
ulaşmıştır. Buna nereden geldik ve niye hesap sorulmaz,
niye sorgulanmaz, niye yandaş camia hep müdafaaya kalkışır?
Çünkü otoriter rejimler, maalesef sorgulanamaz, eleştirilemez. Hatta
şu günlerde -birkaç milletvekilini izledim- bir
arkadaşımız, AK PARTİ milletvekili diyordu ki: Soğan,
patatesteki pahalılık stoktan kaynaklanıyor. Hâlbuki bunu
yıllardır biliyoruz, girdi fiyatları 2-3 kat
arttığı gibi artık çiftçi tarlasını ekmez oldu ve
yaşadığımız don ve mahsulün de eksik olması
nedeniyle son günlerdeki belli bir pahalılığı
gözlemliyoruz, o da girdi fiyatlarının yüksekliğinden. Ama
arkadaşların şunu öğrenmesi lazım: Çiftçinin
malını depolayabilmesi için bugün Ziraat Bankası hem ardiyeler
hem de soğuk depolar için teşvik verir, destek olur. Yani patates,
soğan üreticileri zaten malını depoya koyar, hepsini birden
çıkarmaz; hepsini birden çıkardığı zaman zayi olur,
bir süre sonra piyasada hiç soğan, patates bulunmaz; bunu öncelikle
belirtmek gerekir.
Yine, medya organları, yandaş medya diyor
ki: Kriz her yerde, enflasyon her yerde, pahalılık dünyanın her
yerinde var. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün -hatta dün-
grup toplantısında Macaristan ile Türkiyeyi kıyaslıyordu,
kendileriyle çelişmiş oldular çünkü pahalılığın
Ben buradan şunu ifade etmek istiyorum: Kıyas hiç doğru
değil çünkü Dünya Bankası verilerine göre Macaristanda enflasyonun yüzde
5,4 olduğunu görüyoruz. Yine, Macaristanda işsizlik yüzde 4,35;
asgari ücret 500-600 dolar; kişi başına gelir seviyesi 15 bin
dolar ve göçmen kabul etmedi, sıfır göçmen. Türkiyeyle
kıyaslamak mümkün mü? Ve Dünyanın her yerinde pahalılık ve
enflasyon var. derken demek ki Macaristanda bunların hiçbiri
olmamış. Onun için, sadece Orada da 6 muhalefet partisi var. diye
Türkiyeyle aynen kıyaslamanın hiç anlamı bulunmamaktadır.
Yine, AK PARTİ mensubu arkadaşlar ve medya
günlerdir Muhalefet Cumhurbaşkanı gitsin de kim gelirse gelsin.
hesabında. demektedir. Bu algıyı yaratmak için de
basbayağı mücadele vermekte. Oysa bir faniyle muhalefetin, kimsenin
uğraştığı yok ama o faninin temsil ettiği bir
otoriter rejim var, savrulan bir rejim var; bütün hukukun, anayasal
kurumların tahrip edildiğini, sisteme karşı olunduğunu
buradan ifade etmek istiyorum. Bütün muhalefet, kurumlarımızı
tahrip eden, hukuku yok sayan, Anayasayı yok sayan ve yıllardır
savrulan bu sisteme karşı mücadeleyi sürdürmektedir ve bunu
sürdürmekte de sonuç almakta da kararlıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici madde 1, geçici madde 2
dâhil, 22 ila 38inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk
söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Süleyman Girginin.
Sayın Girgin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
bir asrı devirirken bugün, bir asırdır eşi benzeri
görülmemiş bir ekonomik ve toplumsal kriz döneminin içinde bulunuyoruz. Bu
krizin sorumluları, yerin üstü ve yerin altıyla, gölgesini
satamadığı ağaçla mücadele edenlerdir. Bu krizin
sorumluları, rant, yağma ve talan politikalarını temel
ekonomi politikalarına dönüştürenlerdir. Bu krizin sorumluları,
enerjiden madene, limanlardan şekere kadar kamusal nitelik
taşıyan ne varsa onu özelleştirenlerdir. İşte bugün,
bu krizin sorumluları kendi yarattıkları krizi yönetmeye
çalışıyorlar.
Her geçen gün derinleşen, derinleştikçe
yıkıcı bir hâl alan, toplumun her kesiminin yaşam
standartlarını düşüren bu krizin en yakıcı
sonuçlarını ise kuşkusuz işçiler ve emekçiler
yaşıyor. İşçiler ve emekçiler yaşıyor, çünkü,
iktidar için krizi yönetmek demek, ekonomik istikrar paketlerini sermayeye
kalkan yapmak, emek gelirlerini kısmak demek. İktidar için krizi
yönetmek demek, dış borçlara aktarılan kaynakları
işçilerin, emekçilerin cebinden kuruş kuruş çıkarmak demek.
İktidar için krizi yönetmek demek, işçileri
sendikasızlaştırmak, fabrikaları özelleştirmek, daha
fazla taşeronlaştırma, daha fazla güvencesizlik demek.
İktidar için krizi yönetmek demek, emekçinin ve ailesinin sofrasından
bir dilim ekmek daha eksiltmek demek. En nihayet, iktidar için krizi yönetmek
demek, milletimizi işçisiyle, emekçisiyle, emeklisiyle, genciyle
açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkûm etmek demek.
Ülkemizin hiçbir zaman böylesi bir ekonomik kriz döneminden geçmemiş
olduğu; uygulanan ekonomik politikaların bir deney, halkınsa
kobay olarak görüldüğü bir iktidar tarafından böylesine
yoksullaştırıldığı açıkken ekonomik krizi,
açlığı, yoksulluğu, işsizliği ve daha nicesini
görmezden gelmeye devam ediyorsunuz. Halktan aldıklarınızı
bir avuç yandaşlarınıza verdiniz; ülkeyi
yandaşlarınız için rant pazarı, vatandaş için can
pazarına çevirdiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, gelin, iktidarın
yarattığı krizi nasıl yönettiğine daha yakından
bakalım. Bugün, tarafsızlığını çoktan
yitirmiş olan TÜİK tarafından açıklanan yıllık
resmî enflasyon yüzde 60ları, yıllık gıda enflasyonuysa
yüzde 70leri aşmıştır. TÜİKin bilimsellikten uzak,
dört işleme takla attırarak açıkladığı enflasyon
verileriyle dahi yılın ilk üç ayında hiçbir hükmü kalmayan
asgari ücret, yüzde 140lara tırmanan gerçek enflasyon
karşısında artık bir açlık ve sefalet ücretine
dönüşmüş durumdadır. Yılbaşında asgari ücrete zam
müjdesiyle, bayramda emekliye ikramiye müjdesiyle, o müjdeyle, bu müjdeyle
kamera karşısına geçen bu iktidar, kaşıkla verip
kepçeyle almak deyiminin vücut bulmuş hâlidir. Saraydan gençlere yurt
dışı seyahati tavsiyesi verenler, milletin aklıyla alay
edercesine manda yoğurdu ve kestane ballı karışımlar
önerenler, işçinin, emekçinin maaşına daha cebine girmeden el
koyanlardır.
Her geçen gün ekmeğin
pahalılaştığı, emeğinse ucuzladığı
ülkemizde mart ayı itibarıyla açlık sınırı 4.930
lirayla asgari ücretin 675 lira üzerine çıkmıştır. Bunun
anlamı açıktır; Türkiyede her 10 işçiden 4ü açlık
sınırının altında kalan ücretleriyle yaşam
savaşı vermektedir. Bu iktidar, dün bir simitle karnını
doyurmak zorunda bıraktığı işçiye bugün O simidi
ikiye böl. demektedir. Bu iktidar, her geçen gün yeni zamlarla uyanan, her sabahı
ve o gün çocuğunun karnını nasıl
doyuracağını düşünerek akşamı eden bir halk
yaratmıştır. Bu iktidar, cebindeki üç kuruş parayı
elektrik faturasına yatırsa kirasını denkleştiremeyen,
kirasını verse ya çocuğunun bezinden ya sofrasındaki
ekmekten kısmak zorunda kalan bir halk yaratmıştır. Bu
iktidar, krizin yaratıcısıdır.
Soruyorum: Açlık sınırının
16 bin liranın üstünde olduğu bir kriz döneminde 4.250 lira asgari
ücretle bir işçi bir ay boyunca nerede barınabilir, ne yiyebilir,
hangi doktora görünebilir, hangi faturasını ödeyebilir? Soruyorum:
Çift maaşlı bakanlar, üç beş yerden aldıkları huzur
haklarına onar onar zam yapanlar sadece bir ay bir emekli
aylığıyla geçinebilir mi? (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Ey
İşçileri enflasyona ezdirmedik. diyenler, ey Her şey bitti.
diyenler, korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler, bilin ki
bu halk, daha cebine girmeden eriyen sefalet ücretleri karşısında,
maruz bıraktığınız insanlık dışı
yaşam koşulları karşısında
yılgınlığa kapılmayacak; sarayın
faturasını da, krizin faturasını da halka
ödetemeyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Şairin
dediği gibi: Ama bu dünya böyle gitmez/Zulümle yapılan çabuk
yıkılır. Yönetemiyorsunuz, zulmediyorsunuz, gideceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
yılbaşından bu yana esnaf ve sanatkârın en büyük maliyet
kalemi elektrik oldu. Bir gecede yapılan yüzde 127 oranındaki zam,
esnaf ve sanatkârın, kiradan ve yanlarında çalışan
çırak ve kalfanın maaşından daha çok parayı elektrik
faturalarına ödemesine neden oldu. Elektrik faturalarında üç
ayrı tarife var; sanayi, konut ve ticaret. Bu tarifelerin
fiyatlandırması, sırasıyla, konut, sanayi ve ticaret
şeklinde. Esnaf ve sanatkâr hangi tarifeden elektrik faturası ödüyor?
Ticaret tarifesinden yani en pahalı olan tarifeden. Peki,
Anayasamızın 173üncü maddesinde ne yazıyor? Devlet, esnaf ve
sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır. Devlet, esnaf ve
sanatkârı kime karşı koruyacak ve destekleyecek? Büyük sermayeye
karşı koruyacak, büyük sermayenin küçük işletmeleri ezmesine
devlet müsaade etmeyecek. Peki, mevcut durum ne? Esnaftan alıp büyük
sermayeye ver. mantığıyla fiyat belirleniyor. Dolaplar
çalışmaz oldu. Gelin bu politikaya bir son verelim, elektrikte üçlü
tarifeyi dörde çıkarın; sanayi, konut ve ticaretin yanında bir
de esnaf tarifesi belirleyin, esnaf ve sanatkârdan daha düşük elektrik
parası alın. Esnafı, sanatkârı zengin tüccarla aynı
kefeye koymaktan vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, 27 ve 28inci
maddelerle kesin aciz vesikası alan çiftçiler için yani artık yolun
sonuna gelmiş olan çiftçiler için geç kalınmış da olsa
faizsiz bir ödeme planı sunuluyor. Şimdi, buradan iktidara soruyoruz:
Çiftçilerimiz kesin aciz vesikası alacak hâle nasıl düştü? AKP
ve tek adam rejimi, çiftçiyi ve üreticiyi koruyacağı yerde tercihini
uluslararası gıda tekellerinden yana kullandığı için,
çiftçinin 2007 yılından beri 270 milyar lira alacağı var. Çiftçiye
bütçeden ödenmesi gereken millî gelirin en az yüzde 1i oranındaki
desteği ödemediğiniz için, destek denilince aklınıza
parası bol mevduat sahibi ile yandaş 5li çete geldiği için
hakkı verilse dünyayı doyuracak olan çiftçimizi borcu yüzünden kesin
aciz vesikası alır hâle getirdiniz. Kuyruklar azalsın diye zam
yaptık. diyen zihniyetin bize dayattığı sonuç budur.
Çiftçinin tüm finansman kuruluşlarına ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarının faizinin tamamı silinmeli,
anapara uzun vadeli taksitlendirilmelidir. Rafta yağ yok, ahırda yem
yok, depoda şeker yok, traktörde mazot yok, ekmek için buğday yok;
ilk seçimde de size oy yok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter Yardımcısı Ercan Bircannın tutuklanmasına
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter Yardımcısı Ercan Bircan bugün tutuklandı.
İddia, şantaj yapmak. Evet, daha önce Halkların Demokratik
Partisi, iktidar -yani tırnak içinde iktidar, biz iktidar demiyoruz-
yönetimi alınca, kazanınca, bunu usulsüzlük ve yolsuzluk sebebiyle
görevden uzaklaştırmıştı. Kayyum tekrar atanınca
tekrar görevine alındı. Yolsuzluk, şantaj, tehdit -ne derseniz-
kayyum yönetimlerinde var. Bizim belediye başkanlarımızı
cezaevine gönderip, oraya soyguncuları, talancıları
yerleştiren iktidar bununla artık yüzleşsin. Hakikaten, kayyum
yolsuzluğu artık arşı aştı. Bunu da söylemek
istiyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN
(Tekirdağ)
----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 322) (Devam)
BAŞKAN 322 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına
konuşmalarda kalmıştık.
Şimdi İYİ Parti Grubu adına
Sayın Muhammet Naci Cinisli, buyurun
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
Meclis 15 kişiyle devam ediyor ya. Başkanım, Mecliste toplam 15
kişi varız yani görülebilir bu. Görüşülebilir bir kanun
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlarım.
İYİ Parti olarak bizler, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda ve komisyonlarında yürütülen yasama
çalışmalarını ciddiye alıyoruz. Belirttiğimiz
görüşlerimizin, ifadelerimizin gelecek senelerde de takip edileceği
bilinciyle hareket ediyoruz.
Görüştüğümüz torba kanun teklifinde ise
yasama yapma ciddiyeti bir yana, maddenin yazılışı
başka, amaçlananın ise bambaşka olduğunu üzülerek
görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma pratiğinde
bulunmayan bu yazılış şekli, muhtemelen sarayın
ofisleri ile kurullarındaki Meclis ve devlet usulünü bilmeyen
kişilerin lisanı olmalı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanunlar
ve Kararlar Başkanlığında iyi niyetle
çalışanlarla takviye edilerek saraydan gelen bu kanunların
ciddiyetle gözden geçirilmeleri şarttır.
Ayrıca, kanun tekliflerinin arka
planlarında herkesin akıllarında maalesef, düşündüğü
başka bir konu daha var. Bu kanun tekliflerindeki maddeler acaba kimlere,
hangi ak elitistlere yarıyor? AK PARTİ iktidarı uzun
zamandır aziz milletimiz için çalışmaktansa belli çevrelerin
çıkarlarını gözetiyor. Doyamayan ak çevrelerin artan
maliyetleri, milletimizin sırtına her geçen gün daha fazla
yükleniyor. Ne milletimiz ne de siyaset kurumu artık AK PARTİye
güvenmiyor. Ak elitistler için adrese teslim kanun çıkarmanın
kamuflajı olarak torba kanun teklifleri özellikle kullanılıyor.
Her kanun teklifinde, milletimize açılmış bir veya birden fazla
tuzak bulmak hiç de zor değil. Bir milletvekili olarak, devleti yöneten
idareye karşı şüphe duyma duygusu -samimiyetle söylüyorum-
bizleri fazlasıyla rahatsız ediyor, üzüyor. Böyle bir şüpheyle
kanun tekliflerini değerlendirmek istemem ama maalesef, biz bu
şüpheye kapılmış durumdayız çünkü AK PARTİnin
sicili sıkıntılı. Bugünlere bu sorumsuzluklar
yaşanarak gelindi, AK PARTİ bu anlayıştan artık
sıyrılmalı. İktidarın hem bizlere hem de dünyaya güven
telkin etmesi lazım. Genel Kurulumuzda Hazine ve Maliye
Bakanlığını ilgilendiren maddeler görüşülürken
yabancı yatırımcılar da takip ediyorlar. Meclisimize gelen
kanun maddeleri güven vermeli, sorun çözmeli.
İYİ Parti olarak, biz ekonomiyi
yalnızca bugün eleştirmiyoruz; ekonomiyi pandemiden de önce,
Rusya-Ukrayna krizinden de önce eleştiriyorduk.
Yaşadığımız ekonomik krizin göz göre göre
geleceğini uyardık. Tarımın içler acısı durumunu
ve 128 milyar dolar meselesini siyasi çıkar sağlamak için gündem
yapmadık 128 milyar dolar neden buhar oldu? diye sorduk. Bugün 128
milyar dolar Merkez Bankasında olsa kötü mü olurdu? Neden satıldı,
kimlere satıldı? Türk tarımı, ithalat lobisine neden teslim
edildi? Bunları sormak, bizlerin asli sorumluluğudur. Bunu gizlemek
ve cevap vermemek ise büyük gaflettir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 25 ve
26ncı maddeleriyle, bankacılık ve finans sektörü için kurumlar
vergisi yüzde 20den yüzde 25e çıkarılıyor. Ayrıca, bu
oranın 2022 kazançları için de geçerli olması öngörülüyor.
Düzenleme, iktidarın kurumsal bakıştan yoksun, keyfî bir yasama
faaliyeti gerçekleştirdiğini gösteriyor.
2020 yılı Ekim ayında Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülen bir kanun teklifinde kurumlar vergisinin yüzde
20den 15e düşürülmesi, Cumhur İttifakı milletvekillerinin
oylarıyla kabul edildi. Kanun teklifinin Genel Kurulda görüşülmesi
sırasında ise itirazlarımız sonucunda kurumlar vergisi
oranının düşürülmesiyle ilgili madde tekliften
çıkarıldı. Aradan yaklaşık beş ay geçtikten
sonra, 2021 yılı Nisan ayında bu kez kurumlar vergisi
oranının artırılması teklif edildi. Teklife göre,
kurumlar vergisinin 2021 yılında yüzde 25, 2022 yılında
yüzde 23 olarak uygulanması öngörüldü. Birbiriyle taban tabana zıt
tekliflerin bu kadar kısa süre içinde AK PARTİ iktidarı
tarafından uygun bulunması, üzerinde düşünülmesi gereken bir
durumdur. Bunun yanı sıra, çelişkili tekliflerin Cumhur
İttifakı milletvekilleri tarafından hiç sorgulanmadan kabul
edilmesi ise endişe vericidir. Bu çelişkili durum, iktidarın ne yapacağını
bilmediğinin en somut göstergesi. İşte bu yüzden ısrarla
söylüyoruz, Türkiye yönetilemiyor; biz buna devlet krizi diyoruz.
Şimdi de bu fazla kâr eden kuruluşlardan
vergi artırımı gündemimizde. 2021 yılında
yaptığımız teklifle prensipte doğru bulduğumuz
kararın usulü çok yanlış. Kurumlar vergisine tabi bankalar,
finans kuruluşları; geçtiğimiz yıl ortalama yüzde 323 gibi
inanılmaz kâr artışları yaşadılar. Bu
artış, Merkez Bankasının bankalara yüzde 14le para
satıp onların da hazineye yüzde 27yle, vatandaşa da yüzde 35le
satmasına göz yumulmasıyla yaşandı; devlet resmen soyuldu.
Bu kârı elde etmede bankaların hiçbir kabahati yok, sorumluluk direkt
iktidarındır. Yanlış temel politikalarla soygun düzeninde
ekonomik dengeler tamamen şaştı. Bu emrivaki vergi
artırımıyla iktidarın her kâr eden sektörün cebine sanki el
atıyormuş gibi bir intiba uyandıran yönetim
anlayışı, Orta Asya modeli devlet etme şeklidir. Hâlbuki
devlet etmede istikrar olur. Yerli, yabancı yatırımcılara
güven telkin etmek için istikrarın hissettirilmesi şarttır.
Faize karşıyız. deyip yüzde 108 faizi, kur korumalı
mevduat hesabı gibi icatlar üzerinden milletin tamamen üzerine yüklemek
günahtır. Bir yandan manevi duygularımızı suistimal edecek
söylemlerde bulunup bir yandan da tam tersini yapmak bir AK PARTİ
klasiği ama Türkiye Cumhuriyeti devleti idarecilerine yakışmaz.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimiz
borçlarını ödeyemiyorlar. Tarımsal üretim alanında verilen
desteklemeler, girdi maliyetlerinde yaşanan artışı
karşılayamıyor. Türk tarımını tekrar ayağa
kaldırabilmek için, borçlu çiftçilerimizin faiz ödemeleri muhakkak
silinmeli. Düzenlemede teklif edilen çiftçilerin borç faizlerinin kesin aciz
vesikasına bağlanması şartı olumludur ama Türk
tarımının ve çiftçilerimizin büyük dertlerine çare
değildir. Aciz vesikasına sahip çiftçi sayısı, milyonlarca
çiftçi içinde yalnızca 25 bin. Bu nedenle görüştüğümüz kanun
teklifine geçici madde eklenmesi talebinde bulunduk. Çiftçimizin Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının
yapılandırılmasını, yapılandırmada faiz uygulanmamasını
ve beş yıllık yapılandırmanın 2023 yılı
Ekim ayında başlatılmasını önerdik. AK PARTİ
tarafından millî güvenlik sorunu hâline getirilmiş olan Türk tarımının
bugünkü durumuna çare bulmalıyız.
Kuraklık, salgın, savaş gibi
sebeplere bağlı olarak gıdaya erişim ve tarımsal
üretimin stratejik önemde olduğunu artık tüm dünya kabul ediyor. Bu
nedenle, hazine taşınmazlarının çiftçilere indirimli
satışı yerine, ücretsiz tahsis edilmesi sağlanmalı,
tarımsal üretimi artırmak ana amaç olmalı. Ak elitistlerin
vergileri milyar milyar silinirken 29uncu maddeyle teklif edilen vergi
bilincinin oluşturulması amacıyla kamu spotu
yayınlanmasını tebessümle karşıladık. Vergi
bilinci ilkokul 1inci sınıftan itibaren başlatılmalı
ve devleti yönetenlere de sirayet etmeli. Vergi tahsilatı yüzde 80lere
düşmüşken başta ülkemizi idare edenlerin ve göz önündeki
zenginlerin örnek olmaları gerekirdi, olamıyorlar.
32nci, 33üncü ve 34üncü maddeler; finansal
kiralama, factoring ve tasarruf finansman şirketleriyle ilgili düzenlemeleri
içeriyor. Finansal şirketler tabii ki dijital ortamda faaliyet
gösterebilirler ancak factoring kurumları içinde
kurumsallaşmış firmalarıyla birlikte kurum kimliğine
bürünmüş tefecilerin de olduğu unutulmamalı. Onlara dijital
ortamda reklamlarını verme, şubelerini açma imkânı
tanınmamalı.
Tasarruf finansman şirketleri gibi ismi
kulağa hoş gelen ama insanımızın manevi ve dinî
hassasiyetlerini suistimal eden firmalar seneler önce de yurt
dışındaki kardeşlerimizi dolandırıp paralarını
batırmışlardı, şimdi yine bazı
şehirlerimizde çok büyük paralarla vatandaşlarımızı
dolandırdılar. Aynı önceki yöntemlerle duygu ve inanç
istismarı yapan dolandırıcı şirketlerin kontrolsüzce
büyümesine AK PARTİ'nin yine göz yumması anlaşılır
gibi değil. Anlaşılıyor ki bu, bir gelenek. Dün de göz
yumuldu, bugün de göz yumuluyor. Yarın yumulmayacağını kim
garanti edebilir? Bu konuda ayrıntılı bir kod kanun
düzenlenmeli. Madde teklifi, mağduriyeti tam olarak çözmüyor. Tasarruf
finansman şirketleriyle ilgili yapılan düzenlemelerde organizasyon
bedeli olarak tahsil edilen paralar, ödenmiş KDV'ler, enflasyon farkı
mağdurlara ödenmiyor. Ayrıca, bizler bu şirketlerin sahiplerini
merak ediyoruz. Bunlarla ilgili hangi işlemler yapılıyor?
Diğer bir maddeyle düzenlenen devletin denetim elemanlarının
konaklama ve yolluk bedelleri, artan enflasyonla birlikte çok düşük
kalmış durumda. Geçici madde 2yle onların mağduriyetleri
giderilmiyor; yapılan artışı hiç yeterli bulmadık; bu madde
mutlaka gözden geçirilmelidir.
İYİ Parti olarak ülkenin her meselesinde
yapıcı eleştiri ve önerilerimizle makulü temsil etmeye devam
edeceğimizi belirtir, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Mevlüt Karakaya, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan
önce, idrak etmekte olduğumuz ramazan ayının Türk-İslam
âlemi için, insanlık için hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Malum olduğu üzere teklif iki bölümden
oluşmakta; yürürlük, yürütme ve geçici 2 maddeyle birlikte toplam 40 maddeden
oluşmakta. Teklifi bir bütün olarak ele aldığımızda
çiftçilerden üniversite hocalarına, doktorlardan muhtarlara,
şirketlerden finans kurumlarına, kamu kurumlarına çok
farklı toplum kesimlerinin sorunlarıyla alakalı ve sağlık,
turizm, vergi, üretim, finansman, kamu düzeni gibi çok çeşitli konularda
önemli düzenlemeleri ihtiva etmekte. Bu düzenlemelerin önemli bir
kısmı, bahse konu toplum kesimlerinin bir kısım güncel
sorunlarını çözüme kavuşturmayı hedeflemektedir. İlave
olarak, Kamu İhale Kanununa göre ilave edilen mal ve hizmet alımları
ile yapım işlerine ilişkin fiyat farkı verilmesi yönünde
bir düzenlemenin de kanun teklifine ekleneceği görünüyor. Bu şekilde,
birçok toplum kesimiyle birlikte kamuya iş yapan
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için
de bir adım atılmış olacaktır; böylece, girdi
maliyetlerinde küresel kaynaklı öngörülemeyen girdi fiyat
artışlarının kısmen de olsa
karşılanması sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, yine bu teklifle gelen
düzenlemelerin önemli bir kısmı ekonomik tedbirler kapsamında
öngörülen birçok konuda katkı sunmayı hedeflemektedir. Teklif,
geniş katılımlı, çok sayıda ilgili kesimin
görüşleri alınarak şekillenmiştir; 11 bakanlık, 6 kamu
kurum ve kuruluşu, 9 sivil toplum örgütünün çatı
kuruluşlarının yetkilileri ve onların kendi alanlarıyla
ilgili görüşleri, bu teklifin şekillenmesinde katkı
vermiştir. Ben, bu vesileyle, katkı veren tüm kesimlere teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölüm, 22nci
maddeden başlamakta ve devamı maddeleri içermektedir. 22nci maddede,
ikinci bölümün ilk maddesinde yatırım fonlarına sağlanan
kurumlar vergisi istisnası genişletilmektedir. Tabii,
yatırım fonları, malumunuz olduğu üzere sermaye
piyasası, finansal piyasalar açısından önemli kurumlar.
Dolayısıyla sermaye piyasasının asli işlevi olan küçük
tasarrufların değerlendirilmesi, küçük tasarruf sahiplerinin
korunması ve sermayenin tabana yayılması işlevlerine ciddi
katkıda bulunan kurumlardır. Bu anlamda
baktığımızda, yine bildiğiniz gibi bu kurumlar,
sermaye piyasası araçları, kıymetli madenlerden oluşan
portföyleri ve bu portföylere, katılımcılara getiri
sağlayan ama asıl arka plandaki işlevi de sermaye
piyasasının gelişmesini sağlamaktır. Bu anlamda
bakıldığında daha önce kısmen getirilmiş olan
kurumlar vergisi istisnasının katılım payının iadesi
konusunda da getirilmesi -yine biraz önce ifade ettiğim- sermaye
piyasası işlevleri açısından katkı sunacak bir
düzenlemedir. Onun için biz bu düzenlemenin doğru olduğunu ifade
etmek durumundayız.
Değerli arkadaşlar, yine, önemli bir
düzenleme, Türk Ticaret Kanunu 376da yer alan bilanço yapısı
bozulmuş işletmelerle, şirketlerle alakalı. Yine,
bildiğiniz gibi, sermayesinin üçte 2sini, kanuni yedekler dâhil olmak
üzere, kaybetmiş olan, karşılığı yok olan
işletmeler teknik anlamda iflas durumuna düşmüş oluyorlar ve
bunların bu iflas durumuyla ilgili önlerindeki seçeneklerden biri
iflasın kabul edilip devamının sağlanması, diğeri
ise bu iflas durumuyla ilgili sermayenin azaltılması, bir başka
yol da bu sermayenin tamamlanması hususudur ki burada sermayenin
tamamlanmasıyla birlikte Kurumlar Vergisi Kanunu bu ilave sermaye
katılımını işletmeye eklenen bir değer olarak
görmemekte yani bilanço yaklaşımına göre kazancın
belirlenmesinde bunu bir kazanç olarak ifade etmekte ve bu da doğal olarak
bilançoda sermayenin tamamlanması yolunda ciddi bir engel
oluşturmaktadır. Bu açıdan baktığımızda
düzenlemenin son derece yerinde olduğunu yine ifade etmek istiyorum.
Tarımsal üreticilerin aciz vesikasına
bağlanan borçlarının Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerince yürütülen faizlerinin durdurulması, faizin yürütülmemesi
hususundaki düzenleme az da olsa bu kesimle ilgili
sıkıntıların giderilmesi açısından önemli bir
düzenleme. Dolayısıyla, hepimiz şunu pandemi döneminde gördük
ki, tüm dünya buna şahit oldu ki ortaya çıkan ekonomik krizlerin -ki
başta pandemi olmak üzere- sosyal sağlık alanındaki
sorunların, diğer küresel sorunların etkilerinin kısa
sürede gıda sektörüne, gıda fiyatlarına ve buradan da tarım
ürünleriyle ilgili konulara yansıdığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu krizle birlikte,
aslında dün tarım karşıtı olan birçok kesim tarım
dostu olmaya başladı, çiftçi dostu olmaya başladı.
Aslında, bu ülkede bunu görmek gerçekten sevindirici bir durum ama
umuyoruz ki bu sadece konjonktürel olmamalı, tarımın gerçekten
stratejik bir sektör olduğu ve desteklenmesi gerektiği her zaman
ifade edilmelidir.
Değerli arkadaşlar, tabii, ben şunu
ifade etmek istiyorum: Bundan yıllar öncesinde, on yıl, yirmi
yıl öncesinde, bu ülkede tarım karşıtı lobiler
Türkiye üretmesin, dışarıdan satın almak her zaman daha
ucuz. çalışmalarını, söylemlerini hep ifade
etmişlerdir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidarda
olduğumuz ve Tarım Bakanlığının sorumluluğunu
aldığımız dönemde -bunu o dönemin bir bürokratı olarak
da çok yakından yaşadım- buğday, dünya piyasalarında
100 dolar/ton iken Türkiye'de biz buğdaya 257 dolar fiyat
verdiğimizde ciddi eleştirilere maruz kalmıştık ki
bugün gelinen noktada buğdayın ton fiyatı 500 doların
üzerine çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, bugün küresel
kaynaklı olarak gördüğümüz fiyat artışlarının
arkasında hiç konuşulmayan önemli hususlardan biri, dünyanın bu
krize stoksuz yakalanmış olmasıdır.
Hatırlayacaksınız just in time stok yönetim sistemleriyle,
stoksuz üretim yaklaşımlarıyla, dünya üretim üzerinde, özetle, stoklu
üretimin dışına çıkmıştı ve bugün onun
sıkıntılarını hep birlikte dünya olarak
yaşıyoruz.
Bu konuya dikkatlerinizi çekerek yüce heyetinizi,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Erol Katırcıoğlu konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinize iyi
akşamlar.
Efendim, bu yasa esas itibarıyla herkesin
altını çizdiği gibi bir torba yasa ve bu torba yasa sonuç olarak
ikiye bölünmüş, iki bölümü var. Şimdi ben ikinci bölüm üzerine
konuşacağım ama bir torbanın ikinci bölümü ne demek olur
acaba, bir düşünürseniz; torba torbadır yani içinde homojen bir
topluluk yok, dolayısıyla da çok çeşitli maddeler var,
dolayısıyla da bu çeşitli maddeleri bir biçimde
değerlendirmeye çalışacağım.
Bir kere, öncelikli olarak şunu söyleyeyim: Bu
kanun teklifinin içindeki maddelerin önemli bir kısmı finans
sektörüyle ilgili, tasarruf şirketleriyle ilgili olması
itibarıyla ilginç. Yani, yanılmıyorsam 17-20 civarında
kanunda ufak tefek değişiklikler yapılıyor, düzenlemeler
yapılıyor ve bunların önemli bir kısmı katma
değer vergisi almamak, kurumlar vergisinden istisna tutulmak vesaire gibi,
bir anlamda iş dünyasını bir şekilde rahatlatan ya da
rahatlatacağı umulan bazı tedbirleri içeriyor.
Değerli arkadaşlar, bu beni
şaşırtmıyor, niye şaşırtmıyor? Çünkü
Adalet ve Kalkınma Partisi, bence dünyaya da Türkiye'ye de ters
bakıyor, yanlış bakıyor. Çünkü bugün itibarıyla sorun
arz sorunu değil yani üretim sorunu değil, Türkiye'nin sorunu sadece
üretim sorunu değil ama üretim sorunuymuş gibi, iş
dünyasının bu krizi aşmada yardımcı olacağını
düşünerek iş dünyasını rahatlatmaya yönelik olmak üzere
maddeler içeren kanunlar geliyor buraya. Fakat, öte yandan, hemen size
söyleyeyim -ölçülmedi henüz ama çok ciddi olarak bu söyleyeceğimi
gözlüyorsunuzdur, ben eminim- Türkiye, özellikle 2019 pandemi krizinden sonra
inanılmaz bir şekilde gelir dağılımı
bozukluğuyla karşı karşıya. Yani Türkiye, bugün,
dünden çok daha fazla zengini zengin, fakiri fakir olan bir ülke hâline
gelmiş durumda.
Değerli arkadaşlar, çok açıktır
ki böyle bir ülkenin yani gelir dağılımının bu kadar
bozuk olduğu bir ülkenin ekonomisinin de düzgün işlemesi pek mümkün
değildir. Nitekim, gördüğünüz gibi ekonomimiz de çok düzgün
işlemiyor. E, gönül istiyor ki
Yani burada bir ortak akıl üretilecek
ve bu ortak akılla birlikte, efendim, bu işlemeyen veya sorunlu
ekonomi politikaların giderilmesine yönelik aklıselimin
yardımıyla kararlar alalım diye düşünüyor insan ama
gerçekten bu da olmuyor; bu da yine bizim Meclisimizin bir gerçeği,
efendim, aynı zamanda sanıyorum bizim yasama sürecinin bir
gerçeği veya belki toplumumuzun bir gerçeği. Yani insanlar,
uzlaşma ve konuşma ve sorunlarını böylelikle aşma
biçimindeki bir anlayışı benimsemektense kendi fikrini
diğerine dayatmak üzerinden bir tavır içinde. Bu her yerde
yansıyor ve gördüğünüz gibi aramızda farklılıklar olsa
bile ama sonuç olarak Meclisin çalışması itibarıyla
baktığımızda, maalesef, Meclisimizde bir uzlaşma
üretilemiyor.
Şimdi, uzlaşma dedim de bugün biraz
üzülerek ve şaşırarak
Birazdan konuşmamda biraz daha
ayrıntılı da duracağım ama geçen hafta Plan ve Bütçe
Komisyonuna bu kanun teklifi gelmişti, o kanun teklifi
tartışılırken Evim mağdurları adıyla
anılan mağdur insanlarla ilgili şaşırarak
gördüğüm bir uzlaşma üretildi. Uzlaşma, özelikle Evim
mağdurları diye anılan insanların mağdur
olmalarının sebebi olarak, yine hatırlayacaksınız,
geçen sene aldığınız bir kararla, efendim, BDDKnin
önerdiği bir kararla, bu ev sahipliği vesaire gibi konularda faizsiz
sistem uygulayan 21 tane şirketi kapattık ve TMSFye verdik. TMSFye
verdik ama TMSF de tabii ki bunları bir şekilde değerlendirecek
ve tasfiye edecek. Fakat ortada olan bir gerçek vardı, o da tasfiye
edildiği takdirde elde edilecek olan gelir ile bu mağdurların
ödedikleri arasında büyük fark olacaktı, dolayısıyla da bu
farkın giderilmesi gerekiyordu ve soru şuydu: Kim tarafından?
Biz dedik ki: Ya, burada BDDK görevini yapmamış, Hükûmet görevini
yapmamış yani para toplama yetkisi verdiğimiz şirketler
para toplamışlar ama topladıkları paraları bir
şekilde yemişler. Efendim, BDDK bunu fark edince, yeni bir düzenleme
dayatınca bu düzenlemeye uymayacak, uyamayacak olan 21 tane şirket
iflasını istedi ve bu sürece girmiş oldu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu Plan ve
Bütçe Komisyonu veya herhangi bir komisyonun varlık sebebi olan da budur
yani daha teknik konularda uzmanların katkısıyla, konunun
tarafı olabilecek olan insanların da fikirlerinin
alınmasıyla bir uzlaşma üretmek ya da -başka biçimde
söyleyecek olursak- bir sorunu çözmek. Fakat, değerli arkadaşlar, bu
böyle oldu -hani belki internete girip de bakabilirsiniz- Plan ve Bütçe
Komisyonundan bu maddeler geçtiği zaman, basında, bir uzlaşma
üretildiği Evim mağdurlarının sorunları çözülüyor
Ayrıntısı da verdikleri paraların enflasyon farkıyla
geri ödeneceğine dair bir uzlaşma. Gerçekten de o gün -hatırlıyorum,
burada arkadaşlarımız da var- biz o konuyu konuşurken, ya
burada kamunun, devletin bir suçu var ya da bir ihmali var -öyle diyelim
isterseniz- ama bu ihmal sonucunda birtakım insanımız
mağdur olmuş ise bu mağduriyeti de devletin yani kamunun
karşılaması lazımdır dedik ve Adalet ve Kalkınma
Partisinden arkadaşlar da büyük ölçüde buna ikna oldular ve bir
uzlaşma ürettik ve bu gerçekten de benim şahsen gördüğüm
kadarıyla -bu mağdur insanların bir kısmı zaten gelip
gidiyorlardı Meclise, bu insanların sevinçlerini gördük- önemli bir
iş yapıldığı kanaatindeydik. Fakat bugün öğrendik
ki bu böyle olmayacak yani ödenmiş olan paraları geri almak
isteyenlere dokuz-on aylık bir enflasyon farkıyla bu paralar geri
verilmeyecek çünkü bu konunun ilgilileri, Adalet ve Kalkınma Partisindeki
ilgilileri bize Eğer biz böyle bir şey yaparsak, şu anda mevcut
300 bine yakın aynı şirketlere ya da benzer şirketlere para
yatırmış olan insanların da yatırdıkları
değerlerin enflasyonla değerlendirilmesi gerekir,
dolayısıyla da bir sorunu çözerken başka sorunlara neden oluruz.
diyorlar ve bundan kaçındıklarını ifade ettiler. Bilmiyorum
başka bir uzlaşma olur mu kanun teklifi geçene kadar ama benim
anladığım kadarıyla bu.
Değerli arkadaşlar -iki dakikam
kalmış- çok uzatmayayım, dediğim gibi, bu kanun teklifiyle
ilgili olarak birtakım böyle ilginç maddeler de var, ben bu ilginç
maddeleri size takdim etmek istiyorum. Mesela, bir tane madde -biliyorsunuz
geçen sene çıkarmıştık- şu: Dijital platformların
temsilci bulundurma zorunluluğu. Bunu yapmazlarsa eğer reklam
cezası verileceğine dair bir yasa maddesiydi ve bu geçmişti
geçen sene. Şimdi, bu kanun teklifinin bir
maddesine reklam vermeye devam eden kurumlar vergisi mükelleflerinin bu
harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında gider
olarak kabul edilmemesi gibi bir hüküm koymuşlar. Değerli
arkadaşlar, böyle bir durum yok yani böyle bir olay yok. Yani bütün
dijital platformlar temsilci bulunduruyorlar, dolayısıyla bir vergi
cezasına sahip yani vergi cezasıyla muhatap olmuyorlar ama arkadaşlarımızın
önerdiği madde böyle bir madde ve ben bunu çok tuhaf
karşılıyorum; onu söyleyeyim.
Tabii, burada, bu maddeler içinde
bizim de memnun olabileceğimiz bir madde olarak şunu söyleyeyim:
Mesela, özellikle bankacılık ve benzer faaliyetler gösteren
şirketlerde kurumlar vergisi yüzde 20den yüzde 25e
çıkarılıyor; güzel yani makul bir istek. Fakat, arkadaşlar,
bizim arkadaşlarımız hesapladılar, bir sene zarfında
bankacılık sektörümüz yüzde 57,4 kâr elde etmiş yani
kârları yüzde 57,4 artmış, toplamda da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Katırcıoğlu, bugün ilave süre hiç kimseye vermedim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Vermediniz mi? Peki, sizi mi kıracağım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Böyle tamamlayın, tutanaklara geçsin.
BAŞKAN Söyleyecekleriniz
tutanaklara geçsin, söyleyin.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Yani şunu söylemek istiyorum: Bankacılık gibi konularla
uğraşan şirketlerimizin geçen sene elde ettikleri kârları
çok yüksek yani yüzde 57 rakamı hesaplanmış. Bu, bence daha
düşük bir rakam aslında, ben bunun özel bankalarda yüzde 90
civarında olduğunu tahmin ediyorum. E, dolayısıyla da
burada kurumlar vergisinin yüzde 20den yüzde 25e
çıkarılmış olmasının bence hiçbir kıymetiharbiyesi
yok.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Kalkınma
Partisi Grubu adına Sayın Bülent Tüfenkci.
Sayın Tüfenkci, şahsı adına da
konuşmanız vardı, birleştiriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; özellikle
hazineye ait taşınmazların değerlendirilmesi ve Katma
Değer Vergisi Kanununda değişiklik yapılması
hususunda benim de imza sahibi olduğum, 84
arkadaşımızın imza koyduğu yasa teklifini huzurlarınıza
getirmiş olduk ve görüşüyoruz.
Esasında, baktığımız zaman,
bu torba kanunumuz, vatandaşlarımızın bazı konulara
ilişkin yaşayabilecekleri hak mahrumiyetinin önüne geçilmesi, ödeme
kolaylığının sağlanması, kamu kurum ve
kuruluşlarımızın muhtelif konulara ilişkin olarak
ihtiyaç duyduğu kanuni ve teknik düzenlemeleri içermektedir.
Şimdiye kadar muhalefetteki konuşan
arkadaşlarımıza baktığımızda, maddeler ve
tümü üzerinde konuşurken gerçekten maddelerin özünden çok kendi
söylemlerini dile getirdiler, hatta bazı arkadaşlar çok daha ileri
giderek bu torba yasanın birilerini korumak için getirildiğini
söylediler, bazı arkadaşlar sosyal medyayı
yasaklayacağımızı iddia ettiler, kimileri hazine arazilerini
talan ettiğimizi söylediler. Oysa, biz İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. düsturu içerisinde insanı önceleyen maddeleri
getirdik. Hazine arazilerini gündeme getirirken orayı kullanan
çiftçilerimizin tarımsal faaliyetlerde destek görmesini arzuladık,
ticari faaliyetlerinin kesintiye uğramamasını istedik. Yine, bizim
bu yasaları getirirken halkımızı ve milletimizi korumak
dışında bir amacımız olamaz. Milletin iradesi
dışında da bir iradeden bugüne kadar emir almadık.
Örneğin, tasarruf finansman şirketlerinin halkı mağdur
etmemeleri yönündeki düzenlememiz, gerekli kriterleri sağlamayan
şirketlerdeki tasarruf sahiplerinin mağduriyetini gidermelerine
yönelik düzenlemeler içeriyor. Yine, finans sektörünün kurumlar vergisini yüzde
25e çıkarıyoruz. Katma değer vergisinde yapılan değişikliklerle,
özellikle yabancılara satılan konutlardaki istisnada bir
yılı üç yıla çıkarıyoruz. Yine, etkin
pişmanlık hükümlerini getirerek özellikle bu alanda birtakım
iyileştirmeler getiriyoruz ve etkin pişmanlık müessesini vergi
suçlarında da getiriyoruz. Yine, zincirleme suç kapsamında vergi
cezalarını da gündeme getiriyoruz.
Değerli arkadaşlar, yine, özellikle
doğrudan temine yönelik Millî Eğitimde yapılan taşıma
ihalelerinde ve yemek ihalelerinde, özellikle müteahhitleri bu anlamda ihale
alan firmaların mağduriyetlerini gidermelerine yönelik düzenlemeler
yapıyoruz ama bazı arkadaşlarımız bunu da
yandaş diye nitelendiriyor, gerçekten üzülüyoruz ve milletin takdirine
bırakıyoruz.
Yine, 2/B taşınmazlarının ve
hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin
başvuru ve ödeme süresinin uzatılması yönünde düzenleme
getiriyoruz. Böylelikle, vatandaşta oluşan mağduriyetlerin
giderilmesini sağlıyoruz. Burada da özellikle, 2/B arazilerinden
faydalanacak olan da dezavantajlı gruptaki vatandaşlarımızdır
-tamamen vatandaşlarımız- yoksa burada hazinenin çok büyük
kazançlarının da olmayacağı aşikârdır.
Muhtarlara, özellikle, net asgari ücret altında
ödenek verilmemesi noktasında düzenleme getiriyoruz ve
muhtarlarımızın görevlerini rahat yapmalarını
sağlamış oluyoruz.
Yine, kamu personelimizin geçici
görevlendirilmelerine ilişkin konaklama bedellerindeki
artışlarının karşılanabilmesine olanak
getirmiş oluyoruz. Bu ve buna benzer, vatandaşın lehine birçok
düzenlemenin olduğu bu torba yasa teklifinin, özellikle, milletimize
hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Allahtan
diliyorum.
Ramazanınız mübarek olsun,
hayırlı ramazanlar diliyorum, hayırlı sahurlar diliyorum
Başkanım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Bakanım, muhtarlara ödenek yerine niye maaş demiyorsunuz?
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Esin Karanın.
Sayın Kara, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifiyle,
vatandaşlarımızın, kamu kurum ve
kuruluşlarının muhtelif konularına ilişkin olarak
ihtiyaç duyduğu kanuni düzenlemelerinin yapılması
hedeflenmektedir. Teklifte toplam 40 madde bulunmaktadır. Kanun teklifinin
ikinci bölümünde, yatırım fonlarının katılma
paylarının fona iade edilmesiyle oluşan kazançlar ve değer
artışı kazançları da kurumlar vergisi istisnası
kapsamına alınmaktadır. Yatırım fonlarının
katılma paylarının iki yıldan uzun süre elde tutulması
hâlinde satıştan doğan kazançların yüzde 75i oranında
istisnaya tabi tutulması düzenlenmiştir.
Ülkemizde vergi kayıp ve kaçakları
konusunda sıkıntı yaşanmaktadır.
Mükelleflerin yeterli vergi bilincine
erişememiş olması bu kayıpların
yaşanmasındaki en büyük etkeni oluşturmaktadır. Ayda en az
doksan dakika süreyle yapılan uyarıcı ve eğitici
mahiyetteki yayınlar arasında, ekonomideki kayıt
dışılığın önlenmesine ve farkındalığın
artırılmasına yönelik kamu spotu yayınının
yapılması hakkında düzenleme yapılmaktadır. On Birinci
Kalkınma Planında da yer alan, vatandaşlarımızın
vergi konusunda uyum sağlamasını kolaylaştıracak,
üretimi ve yatırımı destekleyecek, tabana yayılan bir vergi
sistemi oluşturulmasını parti olarak destekliyor, hayata
geçirilmesi konusunda adımların ivedi olarak
atılmasını bekliyoruz.
Teklifte, 2/B orman arazilerinin hak sahiplerine
satışı konusunda düzenlemeler de bulunmaktadır. 2018
yılı seçim beyannamemizde hazineyle olan arazi
uyuşmazlıklarının giderilmesi, 2/B sorununun adil ve
hakkaniyete uygun şekilde çözüme kavuşturulması maddesi de yer
almaktaydı. Bu sebeple, biz yapılan düzenlemeyi olumlu bulmaktayız.
Kanun teklifiyle, tarımsal üreticilerin aciz
vesikasına bağlanan borçlarının, Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatiflerince, kesin aciz vesikasına bağlanan
tutar üzerinden faiz yürütülmeksizin takip edilmesi ve çiftçinin ekstra borç
yüküyle karşı karşıya kalmaması için bir düzenleme
yapılmaktadır. Ekonomik anlamda ülkenin güçlenmesi için tarımsal
üretim hayati önem taşımaktadır. Tarımsal ekonomi
anlamında güçlü olan ülke aynı zamanda, hem kendi gıda
ihtiyacına çözüm bulacak hem de ihracat geliri sağlayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, seçim
beyannamemizde yer alan, üretici refahını artıran, girdi
maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten
tüm girişimleri destekliyoruz. Yine, seçim beyannamemizde olan,
çiftçilerimizin kullandığı mazot, gübre, yem üzerindeki vergilerin
kaldırılması; sulamada ve tarım işletmelerinde
kullanılan elektrikten katma değer vergisinin alınmaması;
tohum, fide ve ilaç gibi girdilerde vergi yükünün düşürülmesi
tarımsal üretimin artmasına katkı da sağlayacaktır.
Bir düzenleme de kamuoyunda Evim
mağdurları olarak bilinen ve tasarruf finansman şirketlerine
para yatıranlar hakkında yapılmaktadır.
Kısıtlı imkânlar çerçevesinde, ailesinin ihtiyaçlarından kısarak
bir ev ya da otomobil alma hayali kuran vatandaşlar, maalesef, bu
şirketlerin bazılarının iflasını
açıklaması nedeniyle varlıklarını
kaybetmişlerdir. Düzenlemeyle, tasfiye edilen şirketlerin
müşterileriyle imzaladığı sözleşmelerin faaliyetlerine
izin verilen şirketlere devredilmesi, devredilen sözleşmelerle müşterilere
iade edilecek tasarruf tutarlarının TMSF
aracılığıyla şirketlere nakit olarak ödenmesi
öngörülmektedir. Böylece, mağdurlara, sözleşmelerinin fesih talebi
olduğu günden itibaren bir ay içerisinde ödenebilme imkânı
tanımış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama son verirken ramazan ayının Türk ve
İslam âlemine huzur ve hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Büyük
Türk milletini ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
bölüm üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler de
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların DeğerIendirilmesi
ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 23üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 23- 5520 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"(3) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı
Türk Ticaret Kanununun 376 ncı maddesi uyarınca sermayenin
tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından
zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak
miktarda aktarılan tutarlar kurum kazancının tespitinde dikkate
alınmaz.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Okan
Gaytancıoğlu
Antalya Muğla Edirne
Emine
Gülizar Emecan Fikret
Şahin İlhami
Özcan Aygun
İstanbul Balıkesir Tekirdağ
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Abdurrahman Tutderenin.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 23üncü maddesi üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin 23üncü
maddesinde özellikle, zarar eden şirketlerin kurtarılması için
ortakların zarar eden şirketi kurtarmak adına vereceği
ilave sermayenin şirket gelirlerinden sayılmaması hedefleniyor.
Bu, aslında görüntü olarak olumlu bir düzenleme ancak bu, nihayetinde
belli bir gelirin vergiden kaçırılması sonucunu da
doğuracaktır, dolayısıyla devletin burada bir vergi
kaybı da söz konusu olacaktır. Ayrıca, bu madde özellikle Türk
Ticaret Kanunu'nun 376ncı maddesinin uygulamada gerçekten hayat
bulmasına da sebebiyet verecektir çünkü yıllardır bu maddeyi ne
muhasebeciler ne de diğer meslek erbapları uygulayabiliyordu. Bu
maddenin yürürlüğe girmesiyle beraber, kanunlaşmasıyla beraber
buna yol açacağı ve Ticaret Kanununun bu hükmünün uygulanmasına
sebebiyet vereceği için de olumlu buluyoruz.
Ancak, yine, Komisyondaki arkadaşlar da
dinlesinler, burada bir eksiklik de var çünkü aslında, bu kanundaki bu
madde düzenlenirken özellikle ilave sermayenin nasıl
muhasebeleştirileceği ve nasıl bilançolaştırılacağı
konusunda da eğer Ticaret Kanununda bir düzenleme yapılmış
olsaydı belki bu eksiklik tamamen ortadan kaldırılmış
olacaktı.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu düzenleme
özellikle ekonomik kriz nedeniyle şu anda can çekişen ve iflas
aşamasına gelmiş, tasfiye aşamasına gelmiş
şirketleri kurtarmak adına yapılıyor. Ancak, şundan
emin olun: Bu düzenleme Türkiye'de şu anda kapanma aşamasına
gelen şirketleri kurtarmaya yetmeyecektir çünkü bu tür pansuman
tedbirlerle artık ticari hayatın normale dönmesi, şirketlerin
geleceğini görerek hareket etmesi imkânsız hâle gelmiş durumda.
Şu anda Türkiye'deki şirketlerin bu aşamaya gelmesinin sebebi AK
PARTİ iktidarının uygulamış olduğu
yanlış politikalardır, sizin bu ülkenin başına bela
ettiğiniz bu ne olduğu belirsiz ucube sistemdir. Dolayısıyla
Türk Ticaret Kanununda veya birtakım kanunlarda bu torba kanun
teklifleriyle düzenlemeler yapmakla ticari hayatı ve ticari
şirketleri kurtarmak mümkün olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu
kapanan şirketlerle ilgili istatistiklere baktığımızda,
2021 yılında, özellikle on iki aylık sürece
baktığımızda, kapanan şirket sayısı 16.222,
gerçek kişi ticari işletme sayısı 21.171 ve tasfiye olan
şirket sayısı da 17.516. 2022 yılının da ocak ve
şubat ortalamasına baktığımızda, kapanan
şirket sayısı 1.799, gerçek kişi ticari işletme
sayısı 4.600, tasfiye olan şirket sayısı da 3.852. Bu
rakamlara baktığımızda, sizin
uyguladığınız yanlış ekonomik politikalar nedeniyle,
sizin ülkeye yaşattığınız bu antidemokratik
uygulamalar nedeniyle Türkiye'nin aslında batık şirketler
mezarlığına döndüğünü üzülerek görmekteyiz.
Dolayısıyla buradan iktidara şu çağrıyı her zaman
yapıyoruz: Artık bu bozuk düzenin mutlaka değişmesi lazım.
Sizin bu ülkenin başına getirdiğiniz özellikle tek adam rejimi,
ülkeyi ve şirketleri, insanları, 84 milyonu nefes alamaz hâle
getirmiştir. Dolayısıyla bu pansuman tedbirlerden vazgeçin,
artık bu milletin yakasından düşme vaktiniz gelmiştir
diyoruz.
Değerli arkadaşlar, zor bir süreçten
geçiyoruz; vatandaşlarımız mağdur, ticaret erbabı
mağdur, tüm işletmeler mağdur. Gezdiğimiz bütün kentlerde,
saha çalışmalarında vatandaşlarımız aynen
şunu diyorlar: Artık, AK PARTİ iktidarı için yeter
olmuştur, gün günden beter olmuştur, bıçak kemiğe
dayanmıştır, düşün yakamızdan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Muş Ankara
Erol
Katırcıoğlu Kemal
Bülbül
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gecenin ilerleyen saatleri ve hepimiz de yorulduk
gerçekten.
Şimdi, ben, kısaca, aslında,
ayın 6sında Habip Vekilimizle beraber takip ettiğimiz bir
davayı size anlatmak istiyorum. Nedir bu dava? Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikasının iki önceki Eş Genel
Başkanı Bedriye Yorgun, bir önceki dönem Eş Genel Başkanı
Gönül Erden ve şu andaki Eş Genel Başkanı Selma Atabeyin de
olduğu; yine, Ankaradaki yöneticilerinin ve MYK üyelerinin içerisinde
olduğu 8 arkadaşımız yargılanıyorlar. Niçin
yargılanıyorlar? Çok açık ve net söyleyelim: Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, kurulduğu yıldan bugüne
kadar, sizin yapmaya çalıştığınız bütün
yıkıcı sağlık politikalarının
karşısında durduğu için, sağlıkta dönüşüm
yasasına en esastan itirazını ilk günden ortaya koyduğu
için ve sizin yönetemediğiniz, halkın sağlığa,
sağlık hizmetine erişimini engellediğiniz bugünkü
sağlık sistemini eleştirdiği için hedef hâline getirdiniz
ve bugün hem SESi hem de TTByi hedefleştirerek aslında onların
etki gücünü kırmaya ve halkın en temelde sağlık hizmeti
almasının da önüne geçmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, bu dava neye dayanıyordu? Her
zamanki gibi, meşhur gizli tanık ifadelerine dayanıyordu. Bir
gizli tanık çıkmış ve kendine göre uyduruk ifadeler
vermiş ve bunun üzerinden de önceki dönem Eş Genel Başkan Gönül
Erden tutuklu.
Gönül Erden kim? Bir hemşire, yıllarca
kamuda çalışmış bir hemşire ve 2014 yılından
2020 yılına kadar Eş Genel Başkanlık yapmış,
sendikayı ileriye taşıyan bir hemşire, bir sendikacı,
bir aktivist, bir kadın aktivist, bir kadın özgürlük mücadelesi
aktivisti. Ama bununla da yetinmemiş, görevine dönmüş,
hastalarına bakmaya, hizmet etmeye devam etmiş. Ama bu dönemde
Covid-19u kapmış, eve getirmiş ve bu süreç birlikte
yaşadığı annesinin de yaşamına mal olmuş.
Gönül Erden bu yas sürecini yaşarken, kendisini annesinin kaybından
dolayı suçlu hissederken, bunun ızdırabını
yaşarken siz Gönül Erdeni aldınız ve cezaevine koydunuz,
üstelik, dediğim gibi, uyduruk gerekçelerle.
Örneğin, iddianamede ne var, biliyor musunuz?
Yurt dışı giriş-çıkışları var.
Düşünün ki bir sendikanın eş genel başkanı yurt
dışına gidiyor ve siz bunu alıp iddianameye koyuyorsunuz.
Bir de yetmiyor, Atatürk Havalimanından çıkmış, onu
yazmışsınız ama savcı sanki Haburda, böyle, bir
şey var gibi Haburu büyük puntolarla yazmış, Habur
çıkış kapısını. Haburun Kapıkuleden
farkı ne, anlayamadık. Erbilin Brükselden farkı ne, bir
farkı var mı? Sanırım sizin açınızdan ya da iddia
makamı açısından bir farkı var ki oraya koymuşlar.
Bakın değerli arkadaşlar; Covid-19
pandemisinde 520 sağlık çalışanı, sağlık
emekçisi yaşamını yitirdi. İnsanlar çocuklarını
görmeme pahasına, ailelerine, evlerine gitmeme pahasına mücadele
ettiler ve eğer bugün hâlâ yaşıyorsak, hâlâ
sağlıklıysak en temelde biz bunu sağlık emekçilerine
borçluyuz ve -çok açık ve net söyleyeyim- bugün bunun için mücadele eden
sendikalara borçluyuz. Ama sizler bu sendikaları, özellikle de SESi
yıllardır kriminalize etmeye çalışıyorsunuz ve bunun
üzerinden de sesini kısmaya, kendi piyasacı sağlık
anlayışınızın karşısında dikensiz bir
gül bahçesi yaratmaya çalışıyorsunuz.
Şimdi, normalde, bu mahkemede beklediğimiz
tahliyeydi ama mahkeme heyetiniz tahliye etmedi. Niye? Çünkü Gönül Erdenin çok
sakıncalı suçları vardı. Örneğin, bir fotoğraf
var, mahkeme başkanı özel olarak soruyor, diyor ki: Bir düğüne
gitmişsiniz ve elinizde sarı, kırmızı, yeşil
var. Hani, demin de söyledim ya, o, terörist faaliyetin 3 rengi. Bu
geleneksel bir şeydir. diyor. Ama sadece sizin elinizde var. diyor.
Düşünün, bir düğünde sarı, kırmızı, yeşil
mendil sallamak, halay çekmek bir suç unsuru olarak bu dava dosyasına
girmiş arkadaşlar; bunu iyi düşünmeniz gerekiyor.
Diğer bir şey: Bugünkü Eş Genel
Başkan Sayın Selma Atabeye de il dışına
çıkış yasağı verdiniz. Bu kişi Eş Genel
Başkan, bir sendikanın Eş Genel Başkanı ve bu ülkede
81 ilde bakanlığın il, ilçe teşkilatı var ve 81 ilde
de SESin üyeleri var. Şimdi, bu kişi nasıl örgütlenme faaliyeti
yürütecek; üyelerine nasıl gidecek; sizin sağlıktaki bu
yıkım projelerinizin karşısında nasıl mücadele
yürütecek?
Zaten tek derdinizin aslında muhalefetsiz bir
ortam, hem sendikada hem siyasette hem de toplumsal alanda aslında
muhalefetsiz bir alan yaratmak istediğinizi ve bütün muhalifleri de
yargı eliyle terbiye etmeye çalıştığınızı
çok iyi biliyoruz. Ama şunu söyleyelim: Ne SES ne TTB ne HDP ne de bu
ülkedeki hiçbir muhalif örgüt size diz çökmez, boyun bükmez. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 27 - 15/5/2007 tarihli ve 5661
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve
Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Kullandırılan Toplu
Köy İkrazatı/Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin beşinci fıkrasına
"Hazine adına Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim
Şirketince/Tarım Kredi Kooperatiflerince ibaresinden sonra gelmek
üzere "kesin aciz vesikasına bağlanan tutar üzerinden faiz
yürütülmeksizin ibaresi ve yedinci fıkrasına, "Hazine
adına Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve
Tarım Kredi Kooperatiflerince ibaresinden sonra gelmek üzere "kesin
aciz vesikasına bağlanan tutar üzerinden faiz yürütülmeksizin
ibaresi ilave edilmiştir.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Fikret
Şahin
Antalya Muğla Balıkesir
Emine
Gülizar Emecan Mahmut
Tanal Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul İstanbul Edirne
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mahmut Tanalın.
Sayın Tanal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
Şimdi, 27nci maddede AK PARTİ adına
söz alan arkadaşlarımız dediler ki: Efendim, aciz
vesikasından sonra biz çiftçilerimizin borçlarına faiz
işlememesi hususunda iyi bir fayda sağlayacak bir hüküm getiriyoruz.
Bu, tamamen algı yaratmaya yönelik. Burada sadece ve sadece Ziraat
Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine yönelik getirilen aciz
vesikasıyla birlikte faiz durur. Ancak burada bir incelik,
şeytanlık şurada yatıyor; şeytanlık şu:
Takdir edersiniz, aciz vesikasının verilmesinin koşulları
-hukukçu arkadaşlarımız bilirler- İcra ve İflas
Kanununun 105inci maddesi uyarınca, vatandaşın herhangi bir
hacze kabîl mal varlığı kalmamışsa yani hiçbir
şeysi yoksa onun hakkında aciz vesikası verilir. O aciz
vesikası verilen tarihe kadar faizler işleniliyor, vatandaşın
tüm malı satılmış oluyor, hiçbir şeysi
kalmamış oluyor, o tarihe kadarki faizi işliyor, ondan
sonrasındakini işletmiyor. Ya, arkadaşlar, bu
şeytanlıktır, bu şeytanlıktan vazgeçin. Gerçekten
çiftçinin hakkını, hukukunu kollamak, korumak istiyorsanız; bir,
icraya konulduğu andan itibaren faizi durdurun yani aciz
vesikasının verildiği tarihe kadar değil Sayın Bakan
Yardımcım; bu, bir.
İkincisi, sadece Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatiflerinden verilen kredileri değil, çiftçinin
olan tüm borçlarını -hangi banka olursa olsun, hangi kooperatif
olursa olsun, hangi şahıs olursa olsun- eğer biz çiftçinin
yararını istiyorsak tüm çiftçilerin tüm borçlarını
kapsayacak şekilde olmalı. Bu, tamamen algı yapmaya yönelik;
çiftçi köylümüzü, vatandaşımızı kandırıyorsunuz.
Değerli hukukçu arkadaşlarımız AK PARTİde var yani
İcra İflas Kanununun 105inci maddesinde aciz vesikasının
koşulları belli. Yahu Allah rızası için bunlar sizlere danışmaz
mı? Fatih Bey, sizinle karşılıklı davalara girdik; siz
Sayın Cumhurbaşkanı o dönem Başbakanken vekiliydiniz, ben
de karşı tarafın avukatıydım yani bunu bilebilecek
durumdasınız. Siz grup içerisinde birbirinizle mi
anlaşmıyorsunuz? Bu birinci konu arkadaşlar.
Gelelim 31inci maddeye. 31inci maddede söz
hakkı vardı ancak anlaştığınız için
yapamadım, konuşamadım. 31inci madde de şu: Akif
Hamzaçebi, İstanbul Milletvekilimizin emeğine, yüreğine
sağlık; 2016 tarihinde bir: Orman Yasasının içerisinde
bulunan yerler; iki, 2/B kapsamında bulunan yerlerle ilgili -bunlar gayet
rahat- kanun teklifi verildi. O kanun teklifinde denildi ki
Sultanbeylide
mesela bir sokağa giriyorsunuz o sokağın bir tarafı 2/B,
bir tarafı orman. 2/Bde olanlar tapuyu aldı, orman alanında
olanlar alamadı, alamayınca da vatandaş mağdur. Geliyoruz
Beykoza, aynı şekilde Tokatköyü var, bir tarafı orman, bir
tarafı 2/B; 2/B olan tapuyu aldı, orman olanı tapuyu
alamadı. 2016 yılında Akif Hamzaçebinin verdiği kanun
teklifinde bir: Orman alanındaki yerlerden dışarıya
çıkarın, orman sınırının dışına
çıkarın ve bunun 2/Bdeki hükümler gibi parasal değerini koyun,
satın şunu. dedi. 2016daki kanun teklifini, bunu AK PARTİ
2018de getirdi. 2018de getirdi ama değerini koymadığı
için vatandaşlar orada mağdur oldu. Yıl şimdi 2022
Sayın Bakan Yardımcım, Akif Hamzaçebinin o dönem vermiş
olduğu 2016daki kanun teklifini, 2018de yineledik kanun teklifini; ya,
Allah rızası için bizi dinleseydiniz, kabul etseydiniz, kanun
tekliflerimizi okusaydınız bu vatandaş altı yıl mağdur
olmazdı. Altı yıl önce verilen kanun teklifimizi siz bugün
getirip kanunlaştırıyorsunuz, iyileştirme
yapıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun
faturası kime çıkıyor? Vatandaşa çıkıyor, halka
çıkıyor. Sonra Özür diledik, pişman olduk. diyorsunuz. Ya,
Allah rızası için şu muhalefetin, muhalefetteki diğer 4
partinin söylediklerine bir kulaklarınızı açın, bir
dinleyin, bir okuyun. Yani biz memleket yararına söylüyoruz. Siz
diyorsunuz ya: Birbirimize benzemiyoruz. Vallahi, her şeyimizle
birbirimize benziyoruz. Sayın Zülfü kardeş, seninle örf âdetim
birbirine benziyor mu? Seninle giyim kuşamımız birbirine
benziyor mu? Seninle yapımız birbirine benziyor mu? Seninle
bayrağımız aynı değil mi? Vatanımız
aynı değil mi? Dinimiz aynı değil mi? Dilimiz aynı
değil mi? Neden benzemiyoruz ya arkadaş! Yani AK PARTİ diyor ki:
Siz İYİ Partiye benzemiyorsunuz, MHPye benzemiyorsunuz, HDPye
benzemiyorsunuz, Saadetle benzemiyorsunuz. Ya, sizinle de benzeşiyoruz,
diğerleriyle de benzeşiyoruz. Siz halkı Amerikanın yaptığı
politika uyarınca Böl, parçala, yut.
Partileri parçalamayın,
ülkeyi parçalamayın. Hepimiz biriz ya arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Benzemeyen taraflarımız var Mahmut Bey, benzemeyen
taraflarımız da var.
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Peki, ben de teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 28 5661 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2 (1) Alacakların
aciz vesikasına bağlandığı tarihten bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar Türkiye Cumhuriyeti Ziraat
Bankası Anonim Şirketi ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından
aciz vesikasına bağlanan tutar dışında tahsil
edilmeyen faizlerle ilgili olarak Hazineye ödeme yükümlülüğü bulunmaz. Bu
düzenleme tahsilatı yapılan borçlarla ilgili olarak iade isteme
hakkı doğurmaz.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Fikret
Şahin
Antalya Muğla Balıkesir
Okan
Gaytancıoğlu Emine
Gülizar Emecan İlhami
Özcan Aygun
Edirne İstanbul Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İlhami Özcan Aygunun.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 28inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyede tarım sektörü çökerken, çiftçiler
borç denizinde boğulurken, yediden yetmişe herkes patlayan gıda
fiyatları sebebiyle karnını doyuramaz hâlde, devletin tepesinde
ise La Fontaineden masallar anlatılmaktadır. Yeterli besi
hayvanı olmayan ülkemizde manda yoğurdundan bahsedilmekte, gençlere
Yurt dışına gidin. tavsiyesinde bulunulmaktadır. Bugün
gençlerimiz bırakın, yurt dışını yurt içinde dahi
gezemez hâle gelmiştir. Gençlerimiz işsiz olduğu için KYK
borçlarını ödeyememektedir.
Sayın Başkan, değerli vekiller;
Cumhurbaşkanı diyor ki: Sebze ve meyve üretiminde dünyada 1inci
sıradayız. Her şey bu kadar iyiyse neden marulun tanesi 20
lira? Daha düne kadar tanesi 1 lira olan roka ve maydanozun tanesi şu anda
6 lira, 8 lira olmuş. Sivri biberin kilosu 60 lira, çeri domatesin kilosu
32 lira 90 kuruş; kuşbaşı etin fiyatı ise 135
lirayı aşmış gidiyor. Bırakın eti sebze yiyemez
hâle gelen vatandaşımız geçinmek için bayat ekmek yiyor, sebze
meyvenin çürümüşünü alıyor. Kendi ilim Tekirdağ Sinanpaşada
bir markette çürümüş olan meyveler 3 liradan satışa
sunulmuş. İşte tablo bu, maalesef, ülkeyi getirdiğiniz
durum bu. çocuklarımız aç.
Yeni bir bilimsel araştırma
yayımlandı, sonuçlar ülkemiz açısından maalesef utanç
verici çünkü görülüyor ki yetersiz beslenme sonucu çocuklarımızda
hastalıklar başladı. Çocuk kansızlığı
oranında Avrupada zirveye çıktık. Sadece enflasyonda
değil, hastalıklarda da artık zirveyi zorluyoruz. Türk aile
hekimleri 1.049 çocuk üzerinde araştırma yaptı, -bunun üzerinde
hepimiz düşünmeliyiz- 6-19 yaşında her 4 çocuktan 1i düşük
kilolu ve potansiyel kalp hastası. Kız çocuklarımızın
yüzde 85i, oğlan çocuklarımızın da yüzde 68i
kansızlıkla mücadele ediyor; Avrupada bu oran ise yüzde 18. Yani
geldiğimiz noktada gıda fiyatları almış
başını gidiyor ama maalesef bunu görmeyen bir iktidar var.
Gelin size bir de resmî rakamlarla bir rapordan
bilgiler vereyim: Tarım Bakanlığının 2021 İdari
Faaliyet Raporu diyor ki: 2003-2021 yılları arasında yani on
sekiz yılda çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Krediden
kullanmış olduğu kredi 479,7 milyar lira. Ama gelin geçen
yıl kullanmış olduğu rakama baktığınız
zaman ise tam 97,3 milyar lira çiftçimiz kredi kullanmış yani
borçlanmış. Kısacası, 2021 yılında on sekiz
yıllık borcun tam tamına beşte 1ini geçen yıl
borçlanmış. Bu da gösteriyor ki işte AK PARTİ
iktidarının çiftçiyi getirmiş olduğu durum ve borç krizine
soktunuz, çiftçiyi borç içerisinde yüzer hâle getirdiniz.
Şimdi, diyorlar ki: 2021 yılında
tahsilat yüzde 99,02 Ziraat Bankasında. Tarım Kredide ise bu oran
yüzde 93,30. Ama geçin bunları sevgili vekiller çünkü gerçek şu:
Çiftçi gidip diğer bankalardan, özel bankalardan borç alıp Tarım
Kredi ve Ziraat Bankasına olan borcunu kapatıyor yani birbirimizi
uyutuyoruz aslında.
Şimdi, geldiğimiz noktada
çocuklarımızı aç bıraktınız, aileleri yok
ettiniz, çiftçimizi borç batağına batırdınız. Gelin
yol yakınken çiftçimizin ihtiyaçlarını giderecek sübvansiyonu
yapalım, destekleyelim ve çiftçimizi küsmüş olduğu toprakla
tekrar barıştıralım.
Değerli vekiller, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin 2021 Faaliyet Raporuna baktığımızda,
aciz vesikasına bağlanan 21 bin 333 ortak yani çiftçi var; bu da 267
milyon 534 bin 983 liraya tekabül ediyor yani bu alacak hazineden tahsil
edilmiştir. Bu anlamda şu çıkarılan 28inci madde
aslında çok geç kalınmış bir maddedir. Aciz belgesi,
borçlunun tüm mallarının satılmış olmasına
rağmen satılan mallardan elde edilen miktarın borçlarını
ödeyememe durumunda ortaya çıkan bir tablodur. Çiftçimiz bu kadar acziyet
içerisinde olup çiftçimiz borç içerisinde yüzmektedir. Sizin yapmanız
gereken, çiftçiyi hacizlik durumdan bir an evvel çıkarmaktır. Onun
için size sesleniyorum: Gelin, yol yakınken çiftçilerimizin Tarım
Krediye, Ziraat Bankasına ve özel bankalara olan borçlarının
faizlerini silelim, anaparayı da 5 eşit takside bölerek çiftçimizin
nefes almasını sağlayalım yoksa geride ne çiftçi kalacak ne
de tarımı konuşacağız.
Bakınız değerli milletvekilleri,
çiftçimizin gübresinin, mazotunun ve tohumunun sübvansiyonunu
karşılarsak tekrar toprakla barıştırırız
diyorum.
Yine, bakınız, ülkemiz çevresel bir
terörle karşı karşıya. 2019da poşetle ilgili bir
kanun çıkardık, poşeti ücretlendirdik. Bakınız,
Londradan bir poşet çöp geliyor, Adanada çiple ortaya çıkıyor.
Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi Müsilaj Komisyonundayım ve
geldiğimiz noktada Tekirdağ ili maalesef 7 milyon 465 bin 71 kilo
plastikle şu anda çöp torbası hâline gelmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Buna bir an
evvel Dur! diyelim diyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 29- 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri
Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasına
"iş sağlığı ve güvenliği, ibaresinden sonra
gelmek üzere "ekonomide ve" ibaresi ile "işçi ve
işveren ilişkileri, ibaresinden sonra gelmek üzere "vergiye
gönüllü uyumun sağlanması ve vergi bilincinin
artırılması, ibaresi ilave edilmiştir.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Fikret
Şahin
Antalya Muğla Balıkesir Emine Gülizar Emecan Utku Çakırözer Okan
Gaytancıoğlu
İstanbul Eskişehir Edirne
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Utku Çakırözerin.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum .
Bu 29uncu maddeyle radyo, televizyonlara vergi
bilinci yaratmak için kamu spotu zorunluluğu getiriliyor. İyi, tamam,
olsun hatta önerelim Anadolu basınımıza buradan can suyu olsun.
Çünkü Anadolu'da kanallarımız TÜRKSAT yayın bedellerini, RTÜK'e
ücretlerini ödeyemez hâlde. Son bir yılda maliyetler nedeniyle 138
televizyon kanalı, 54 gazete yayın hayatına son vermek zorunda
kaldı. Uydu ortamında yayın yapan televizyon kanalı
sayısı son beş yılda 1.100den 340a düştü,
radyoların yarıya yakını yayınlarına son verdi. O
zaman bu spotlar belki bir çıkış yapabilir kanallara; TÜRKSAT
uydu bedellerini bu spotlardan yayınlayarak ödeme imkânı
getirilebilir.
Değerli arkadaşlarım, iyi, tamam,
olsun diyoruz, olsun da devlet kendisi yolsuzluğa
bulaşmışsa, kendisi kara parayı kolluyor, koruyorsa o zaman
bu kamu spotu neyi çözecek? Vatandaşa vergini ver. diyeceksiniz, sonra o
vergilerle AK PARTİli milletvekillerine
Cumhurbaşkanlığında yemek vereceksiniz; o vergilerle
vatandaşın uçmadığı hava limanının,
geçmediği yolun, köprünün müteahhitlerini ballı kaymaklı
besleyeceksiniz; o vergilerle kur korumalı mevduat sahibi zenginlere,
rantiyelere milyarlarca lira faiz ve kur farkı ödeyeceksiniz. Vergini
öde. diyeceksiniz, o vergiyle işleyen devlet kanalarında o
vatandaşın gönül verdiği siyasi partiye hiç yer vermeyeceksiniz
ya da tamamen hakaret, küfrettireceksiniz. Vatandaşa Vergini öde.
diyeceksiniz, o vergilerle dağıttığınız kamu
ilanlarında onun okuduğu Sözcüyü, Cumhuriyeti, BirGünü,
Kararı, Millî Gazeteyi; onun izlediği Halk TVyi, Tele1i, KRTyi,
FOXu, TV5İ yok sayacaksınız, üstüne bir de ambargo
uygulayacaksınız. Vatandaşa vergini öde filmi gösterip ertesi
gün yandaşların borcunu silecek, vergi affı getireceksiniz.
Değerli milletvekilleri, siz bu adaletsiz
zihniyeti değiştirmeden değil on dakika, yirmi dört saat kamu
spotu yayınlasanız hiçbir şey değişmez.
Yeri gelmişken, iktidar sopasına
dönüşen RTÜKe de değinmek isterim. Bu Kurum, işi gücü
bırakmış, yedi gün yirmi dört saat 5 kanalı izliyor -Halk
TV, FOX TV, Tele1, KRT, TV5- acaba nasıl yaparız da en ağır
cezaları yapıştırır, bu kanalları sindirir,
sustururuz diye. Son dört yılda yayın durdurma kararlarının
yüzde 73ü, para cezalarının da yüzde 69u sadece bu beş kanala
kesilmiş. 2021 yılında tam 71 ceza verilmiş; hepsi
haksız, hepsi hukuksuz. İşte, dün yine 3üne ceza kesti RTÜK.
Gerekçesi: Erzurumda Kuran kursunda çocukların istismarına
ilişkin haberleri ekrana taşımış Halk TV, KRT ve
Tele1. Diyanet İşleri Başkanlığı pek
incinmiş, pek rahatsız olmuş. Değerli
arkadaşlarım, bu meselede yüksek kamu yararı nerededir; incinen
Diyanette mi yoksa asıl beden ve ruh bütünlüğü incinmiş olan
çocuklarımızda mı? Ama Diyanete, RTÜKe kalırsa çocuklara
tecavüzü, tacizi Aman, kimse duymasın. Kılıf da hazır:
Yargı yayın yasağı koydu. Değerli
arkadaşlarım, buradan soruyorum: Ortada bağımsız ve
tarafsız bir yargı var mı? Çıksın biri söylesin,
Evet, var; bağımsız yargı, tarafsız yargı var.
desin. Peki, o zaman Cemal Kaşıkçı davasının
kapatılması rezaletini nereye koyacaksınız? Kendi
ülkemizde, İstanbulun ortasında, Suudi Arabistan Konsolosluğunda
bir gazeteci vahşice katlediliyor, üç yıldır Sonuna kadar
gideceğiz, adalet tecelli edecek. diye mangalda kül bırakmayan saray
iktidarı, şimdi birkaç yüz milyon dolarlık swap uğruna
kendi ülkemizde açılmış bu davayı kapattırıyor.
Ne uğruna? Suudi Arabistanla ekonomi gelişsin uğruna. Bu utanç
verici karar değerli arkadaşlarım, sadece vicdanlara, insan
haklarına, basın özgürlüğüne ve merhum Cemal
Kaşıkçının aziz hatırasına büyük bir ihanet
değildir; bu utanç verici karar aynı zamanda Türkiyede adalete, yargıya,
yargı bağımsızlığına, yargının
tarafsızlığına vurulan yeni bir darbedir.
Buradan bu kararı, bu davanın
kapatılmasını bir gazeteci olarak kınıyorum. Bugüne
kadar Bu dava için sonuna kadar gideceğiz, Suudi Arabistan devletinin en
üst makamlarına kadar uzansa da sonuna kadar gideceğiz. diyenlerin
şimdi kırmızı halıda bir karşılama, 100
milyon dolarlık bir swap uğruna bu vicdanları sızlatan
kapatma kararı almasını da bir kez daha kınıyor, yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
DeğerIendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 30 17/2/2011 tarihli ve 6114
sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında
bulunan 31/12/2021 ifadesi 31/12/2024 şeklinde
değiştirilmiştir.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Emine Gülizar
Emecan
Antalya Muğla İstanbul
Okan
Gaytancıoğlu Fikret
Şahin İlhami
Özcan Aygun
Edirne Balıkesir Tekirdağ
Sibel
Özdemir
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sibel Özdemirin.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de 30uncu madde üzerine söz aldım. Çok geç
oldu, biliyorum, sabrınıza sığınarak görüşlerimi paylaşacağım.
Şöyle ki: Benim üzerine söz
aldığım 30uncu maddede ÖSYM Başkanlığına
soru hazırlamak üzere görevlendirilen öğretim elemanları ve
Millî Eğitim Bakanlığında görevli öğretmenlere
yapılmakta olan ve süresi 31 Aralık 2021 tarihinde sona erecek olan
ek ödemelerin 31 Aralık 2024 tarihine kadar uzatılması
düzenlemesi yapılmaktadır.
ÖSYMye getirilen bu düzenlemeye elbette bizim de
karşı olduğumuz bir durum yok, sadece vermiş olduğumuz
önergeyle bu maddenin daha anlaşılır hâle gelmesini önerdik.
Ancak ÖSYMnin yapmış olduğu sınavlardaki
tartışmalar tabii ki çok ciddi sorunlara neden olmuştu ama
bugünse ÖSYMnin yapmış olduğu sınavlardaki sınav
ücretlerinin, öğrencileri ve ailelerini çok zor durumda
bıraktığını dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
baktığımız zaman, ÖSYM 2019 ve 2020 yıllarında
merkezî sınav başvurularından yaklaşık 1 milyar 400
milyon lira gelir elde etmiş. Pek çok merkezî sınavda son üç
yılda ortalama yüzde 45 oranında da sınav ücretlerine zam
yapmış; bu, gerçekten ciddi bir oran. Sınav giriş
ücretlerine çok yüksek zam yapan ÖSYM, en yüksek zammı da yüzde 50
oranında geç başvuru ücretlerine yapmış. Ülkemizin ve
halkımızın içinde olduğu bu ekonomik darboğazı da
dikkate aldığımızda, bu geç başvuru ücretlerindeki
yüzde 50 oranın çok fazla olduğunu dile getirmek istiyorum ve bu
oranın gerçekten geri alınması noktasında da bir
düzenlemeye ihtiyaç var.
Değerli milletvekilleri, üniversite
sınavlarına girecek olan öğrencilerin ya da mezunların,
anayasal hakkı olan bu sınavlara giriş sürecinde aslında
bir sınav ücreti alınmaması gerektiğini biz ısrarla
öneriyoruz ve sürekli dile getiriyoruz. Sosyal devlet
anlayışının da bir gereği olarak üniversiteye
giriş sınavlarının ücretsiz olması konusunda bir
düzenleme yapmamız gerektiğini ben tekrar dile getirmek istiyorum.
Özellikle de karşı karşıya olduğumuz bu ekonomik
süreçte böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Değerli milletvekilleri, saat geç oldu, ben
birkaç konuyu dikkatinize sunmak istiyorum: Son zamanlarda sizlerin de
dikkatini çekiyor, ben de bir akademisyenim, özellikle vakıf
yükseköğretim kurumlarında son dönemlerde yaşanan, bu
üniversitelerde görev yapan özellikle akademisyenlerin, öğretim
üyelerinin, öğretim elemanlarının, gerçekten yetişmesi
gereken araştırma görevlilerinin, doktor öğretim üyelerinin
karşı karşıya kaldığı bir durum var.
Özellikle güvencesiz
İşte, biz kanunla bir düzenleme yaptık ve
bu üniversitedeki öğretim elemanlarının gerçekten özlük haklarında
bir düzenlemeye gittik, bir kanun çıkarttık burada oy
birliğiyle. Neydi bu kanun? Nisan 2020 yılında biz bu
düzenlemeyi yaptık Millî Eğitim Komisyonunda, bir ek madde ekledik
kanuna: Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan
öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim
kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Ciddi bir
düzenlemeydi bu, ancak şimdi, baktığımız zaman, bizim
bu çıkarttığımız kanunu bazı vakıf
yükseköğretim kurumları uygulamıyor. İşte siz de takip
ediyorsunuz; İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, Bilgi
Üniversitesindeki akademisyenler; Maltepe Üniversitesi gibi bazı
vakıf üniversitelerindeki üniversite yönetimleri bu kuralı
uygulamıyor ve akademisyenlerin açıkçası karşı
karşıya kalmış oldukları bir tablo var, bir muamele
var ve işten çıkarmalar var. Bu konuda, tabii ki, bu karşı
karşıya kalınan muameleyi biz kabul etmiyoruz ve bu noktada da
akademisyenlerin özlük hakları, çalışma koşullarıyla
ilgili kanunen hak ettikleri düzenlemenin üniversite yönetimleri
tarafından yerine getirilmesi gerektiğini özellikle ben buradan
tekrar vurgulamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Yükseköğretim Kurulunun da bu noktada bir denetim yetkisini
kullanması gerektiğini düşünüyorum. Ama asıl bizim
tartışmamız gereken -ben geçen de Mecliste dile getirdim- burada
kanun yaptık, biz bu vakıf üniversitelerinin ismini
değiştirdik; şimdi, bizim bu isim değişikliğinin
ötesine geçmemiz lazım. Bunlar gerçekten vakıf mı, özel kurumlar
mı, oluşumları nasıl, sermaye yapıları
nasıl, hangi sermaye grupları var arkalarında, mali
yapıları şeffaf mı, lobileri ne, statüleri ne, en önemlisi
de eğitim nitelikleri ne değerli milletvekilleri? Buradaki
akademisyenlerin çalışma koşulları, özlük hakları
Bence biz isim değişikliğinin ötesine geçmeliyiz ve bu
üniversitelerde ciddi bir düzenlemeyi hep birlikte yapmalıyız diye öneriyorum.
Kadroyla ilgili bir 9uncu madde var burada, bu da
çok sıkıntılı. Biz bu kadroları veriyoruz ama bu
kadrolara atama süreçleri nasıl oluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Gerçekten
liyakate dayalı, objektif kriterlere göre mi atamalar yapılıyor?
Bunu da Meclisin dikkatle takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sabrınız için teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 34üncü maddesiyle 6361
sayılı Kanuna eklenen geçici 9uncu maddenin ikinci
fıkrasına birinci fıkrası ibaresinden sonra gelmek üzere
ve beşinci fıkrası ibaresinin, üçüncü fıkrasına
birinci fıkra ibaresinden sonra gelmek üzere ve beşinci
fıkra ibaresinin, beşinci fıkrasında yer alan tasarruf
tutarı ibaresinden sonra gelmek üzere ve bu sözleşmeye ilişkin
müşterinin ödediği organizasyon bedelinin %20si ibaresinin
eklenmesini, on birinci fıkrasında yer alan organizasyon bedeli
ibaresinin organizasyon bedelinin %80i şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Osman
Boyraz
Kayseri Manisa İstanbul
Semra
Kaplan Kıvırcık Ramazan
Can Fehmi Alpay
Özalan
Manisa Kırıkkale İzmir
Ceyda
Çetin Erenler Süleyman
Karaman Abdullah
Güler
Kütahya Erzincan İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Önergeyi Genel Kurulun takdirine arz ediyoruz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle devre konu tasarruf finansman
sözleşmelerine ilişkin olarak yeni sözleşme imzalamayan
müşterilerin organizasyon ücretinin yüzde 20sinin ödenmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde 1 adet önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı olan Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 36ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 36- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 39- Geçici 12 nci madde
hükümlerinden yararlanmakta iken kanunla veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aynı kurumda ekli
(III) sayılı Cetvel kapsamında bulunan kadrolara atananlar veya
atanmış sayılanlar hakkında anılan madde hükümlerinin
uygulanmasına devam edilir.
Geçici 12 nci maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte ekli (III) sayılı Cetvel kapsamında görev yapmakta
oldukları kadrolarının bulunduğu kurumlarda; aynı
kadroların (yardımcı veya stajyerlikten uzman, müfettiş,
denetçi, kontrolör, stenograf ve aktüer unvanlı kadrolara atananlar ile bu
mesleklere mensup olup geçici 12 nci maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte idari görevlerde bulunanlardan eski kadrolarına yeniden atananlar
dâhil) birinci derecesine yükselenler ile bu kadrolarda görev yapmaktayken
geçici 12 nci maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra idari
görevlere atanmış olanlardan eski kadrolarına yeniden
atanıp birinci dereceye yükselenler hakkında geçici 12 nci madde
hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce bu kapsamda ödeme yapılmayanlara geçmişe yönelik herhangi bir
ödeme yapılmaz, ödeme yapılanlar hakkında borç
çıkarılmaz, çıkarılmış olan borçların
takibinden vazgeçilir.
Cavit
Arı Süleyman
Girgin İlhami
Özcan Aygun
Antalya Muğla Tekirdağ
Fikret
Şahin Emine Gülizar
Emecan Okan
Gaytancıoğlu
Balıkesir İstanbul Edirne
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bülent Kuşoğlu'nun.
Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gecenin bu vaktinde sabırla, torba kanunu
çıkarmaya çalışıyoruz. 36ncı madde kapsamında
aslında birbirinden farklı 3 madde var. Bu torbanın torbası
bir madde oldu, geçici 3 maddeyle. Bu şekilde bir düzenleme yapılması
doğru değil. Yani torba kanunun içerisinde bir maddeyle geçici 3
madde düzenlenmiş, bu doğru değil; ayrı ayrı
yapılması, daha düzenli olması gerekirdi. Bu, tedvin
tarzına daha uygun olurdu ama maalesef bu şekilde düzenleme
yapıldı. Deveye demişler Neden boynun eğri? Nerem
doğru ki! demiş. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben 36ncı maddenin geçici 2nci maddesi
üzerinde durmak istiyorum, bu konuda konuşmak istiyorum. Bu madde, 1 ve
4üncü derece kamu çalışanları ile denetim elemanları
konusunda düzenlenmiş, bunların harcırahlarının
artırılmasını gerektiriyor. Doğru bir madde,
desteklenmesi gerekir. Özellikle denetim elemanları çok önemli görevler
yapıyorlar. 4 milyon kamu çalışanının içerisinde 20
bin müfettiş var, bunlarla ilgili bir düzenleme yapılıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu
yıl Maliye Bakanlığının tahakkuk/tahsilat oranı
çok düştü, yüzde 80e düştü. Yıllardan beri ilk defa yüzde 80e
düştü, 2002 yılında bile yüzde 91ken, bu sene yüzde 80e
düştü. Bunda denetim elemanlarının ihmal edilmesinin, denetimin ihmal
edilmesinin çok büyük bir payı var. Onun haricinde, yolsuzluklarda büyük
sorunlar, sıkıntılar var biliyorsunuz. Vergi
kaçakçılığında önemli artışlar var. Bunların
hepsi, devlette mevcut sorunlardaki, sıkıntılardaki
artışlar. Tümüyle ilgili olarak denetimin, denetim
elemanlarının ihmal edilmesinin önemli rolü var.
Dolayısıyla, öncelikle devlette eğitim gerekiyor, ondan sonra da
denetimin önemsenmesi gerekiyor.
Şimdi, bununla ilgili şöyle bir konu var.
Sayın Başkan, size de sesleniyorum, değerli milletvekillerine de
sesleniyorum; bunun yapılması gerekiyor. Dediğim gibi,
destekliyoruz ancak burada yaptığımız düzenleme şöyle:
36ncı maddenin geçici 2nci maddesine bakarsanız, biz 2022
yılı bütçe kanununda değişiklik yapıyoruz. 2022
yılı bütçe kanununu teklif eden kimdir? Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanından geliyor; bu maddeyi teklif eden bir milletvekili
arkadaşımız ya da milletvekili arkadaşlarımız.
Bütçe kanunu özeldir, yıllıktır, dönemseldir; Bütçe kanunu,
muhakkak özel bir kanundur ve Cumhurbaşkanlığından gelir.
Bütçe kanununda değişiklik yapıyoruz, bu kanuna göre,
yaptığımız değişiklikle bütçeye en az 300 milyon
liralık bir yük geliyor. Bir önerge olduğunu biliyorum, eğer o
kabul edilirse 400-500 milyonluk bir yük geliyor demektir. Bütçe kanununda
değişiklik yapılıyorsa Anayasa'nın 161inci maddesi
var, Anayasa'nın 161inci maddesinde şöyle bir paragraf var: Carî
yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören
değişiklik teklifleri ile carî ve izleyen yılların
bütçelerine malî yük getiren tekliflerde, öngörülen giderleri
karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur. Yani, biz, bu
300-400 milyon liranın karşılığında ne gelir
gösteriyoruz, teklif edilen bir gelir var mı? Yok çünkü ek bütçe
yapılması lazımdı, ek bütçe kanunu gelmesi gerekirdi; böyle
bir düzenleme yanlıştır, Anayasaya aykırıdır.
Sayın Başkan, bunun dikkate alınması gerekir, değerli
Grup Başkan Vekillerimiz de bu konuyu çok iyi bilirler. Bunun, bu
şekilde bir kanuni düzenlemeyle değil de bir ek bütçeyle gelmesi ve
bu harcamanın karşılığında bütçede bir gelir
gösterilmesi gerekirdi. Doğrusu budur, miktar ne olursa olsun
yapılması gereken bu ama Ya, gerek yok, biz bunu böyle
yapıyoruz. diyorsunuz, bu şekilde çıkacak ama doğru
iş yapmıyoruz, yanlış yapıyoruz, Anayasa'ya
aykırı bir iş yapıyoruz değerli arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kuşoğlu.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bir dakika daha verin ya! Son
konuşmacı ya!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Selamlama
yapabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Bugün şu ana kadar hiç söz
vermedik Sayın Kuşoğlu.
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan, son
konuşmacı; lütfen, rica ediyoruz ya!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Peki, sizi
zorlamıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair 2 önerge vardır. Divana ulaşan önergeler Komisyon metninde
bulunmayan bir konuda değişiklik öngörmektedir. Dolayısıyla
İç Tüzük gereğince bu önergeleri işleme almamız
olanaklı değildir ancak grupların uzlaşısı
nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere, önergeleri işleme
alacağım. Önergeleri sırasıyla okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifine, 36ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 37- 11/10/2011 tarihli ve 663
sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 56 ncı maddesinin birinci
fıkrasının üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı
cümleleri ile ikinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Mehmet
Taytak Kayseri Manisa Afyonkarahisar
Ramazan
Can Lütfi
Kaşıkçı Arife
Polat Düzgün
Kırıkkale Hatay Ankara
İsmail
Tamer
Kayseri
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz
vardır, Komisyon olarak yeni madde ihdasına ilişkin teklif
edilen önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir ve böylece teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için maddeler üzerindeki önerge işlemlerine mevcut
sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam
edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
Başkanlıkça teselsül ettirilecektir. Bu açıklama diğer
önergenin kabul edilmesi hâlinde de geçerlidir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifine 36ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 38- 663 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 16- (1) Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce bu maddeyi ihdas eden Kanunla 56
ncı maddenin yürürlükten kaldırılan hükümleri kapsamında
uzmanlık eğitimi devam edenlerin Bakanlığa hizmet
yükümlülüğü sona erer ve bunlara eğitimleri süresince yapılan
ödemeler için borç çıkarılmaz.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce yapılan en son uzmanlık eğitimi giriş
sınavına giren adaylardan 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa göre görevden çekilen veya çekilmiş sayılanlar 56 ncı
madde kapsamında bir eğitim programına yerleştirilmeleri
halinde bir defaya mahsus olmak üzere 657 sayılı Kanunun 97 nci
maddesinin (A) ve (B) fıkralarında belirlenmiş sürelerin
dolması beklenmeksizin uzmanlık eğitimine başlayabilir.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Mevlüt
Karakaya
Kayseri Manisa Ankara
Ramazan
Can Mehmet Taytak Arife Polat Düzgün
Kırıkkale Afyonkarahisar Ankara
İsmail
Tamer
Kayseri
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz
vardır, yeni madde ihdasına ilişkin teklif edilen önergeye salt
çoğunluğumuzla katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 322 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2022 tarihleri arasında,
17/12/2021 tarihli ve 7344 sayılı 2022 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanununa ekli (H) işaretli cetvelin I- Yurt İçinde Verilecek
Gündelikler (Madde:33) başlıklı bölümünün dipnot
kısmında yer alan %50 artırımlı miktarı
ibareleri %180 artırımlı miktarı şeklinde, %50si
ibaresi %95i şeklinde, %40ı ibaresi %75i şeklinde
uygulanır.
Mustafa
Elitaş Ceyda Çetin
Erenler Erkan Akçay
Kayseri Kütahya Manisa
İsmail
Tamer Ramazan Can Semiha Ekinci
Kayseri Kırıkkale Sivas
Abdullah
Güler Semra Kaplan
Kıvırcık
İstanbul Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle Harcırah Kanununa tabi olarak görev
yapan kamu görevlilerinin geçici görevlendirilmelerinde ödenecek konaklama
bedelinde artış yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 38inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 38 - Bu Kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Erhan
Usta
Adana Kayseri Samsun
Muhammet
Naci Cinisli Behiç Çelik Zeki Hakan
Sıdalı
Erzurum Mersin Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Erhan Usta'nın.
Sayın Usta, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 322 sıra sayılı Kanun Teklifini
görüşüyoruz, son maddesindeyiz. Nihai bir değerlendirme yapmak ve
oyumuzun rengini ifade etmek amacıyla söz aldım. Gece
yarısını da geçti vakit, onun da farkındayım.
Tabii, bir torba kanun olmasını,
baştan itibaren, bir çekincemiz olarak ifade etmiştik. Şunu
söylememiz lazım: Biz burada yapıcı muhalefet
anlayışıyla hareket ediyoruz, toptan kabul veya toptan ret şeklinde
bir anlayışımız yok. Kimi maddelerde destek verdik, kimi
maddelerde endişelerimizi veya önerilerimizi sıraladık.
Şimdi, bu çerçevede, bazı meseleleri yine burada ifade etmek
istiyorum. Bir defa şunu söylememiz lazım: Diğerlerinde
olduğu gibi, burada da aslında kalıcı bir tedbir yok;
meselelere günübirlik, böyle, anlık bakılarak birtakım
sorunların çözümü amaçlanmış durumdadır.
Vergiyle ilgili -önemli bir kısmı vergi
olduğu için bu kanun teklifinin- bir defa, AK PARTİ'nin tutarlı
bir vergi politikası yok. Meselelere işte böyle, günübirlik
bakılıyor. Tümü üzerindeki konuşmamda, özellikle kurumlar
vergisi oranı açısından bu değerlendirmeleri
yapmıştım yani kimi zaman böyle, indirme, kimi zaman bindirme
şeklinde sürekli bir şey getiriliyor.
Olumlu gördüğümüz yanları var,
aslında şimdi onların bir kısmını ifade
edeceğim. Yani şu anlamda da AK PARTİnin demokrasi
anlayışını bir eleştirmek istiyorum. Olumlu
gördüğümüz yanlarına ilişkin kanun önerilerimiz oldu,
tekliflerimiz var veya değişik vesilelerle bunları gündeme
getirmişiz. Biz önergeler vermişiz, onların her biri de olumsuz
karşılanmış, kanun tekliflerimiz gündeme
alınmamış ancak daha sonradan bakıyoruz, bunların bir
kısmı burada getirilmiş ama biz meseleye biz getirdik veya
getirmedik diye bakmıyoruz, doğru olanı bu anlamda
destekliyoruz.
Mesela, işte, muhtar maaşlarının
artırılmasını, net asgari ücrete yükseltilmesini olumlu
karşılıyoruz. Hazine arazilerini ekip biçen çiftçilerin
tarımsal destekten faydalanmalarını biz de olumlu görüyoruz.
Bankaların kurumlar vergisi oranının yüzde 25e
çıkarılmasını olumlu görüyoruz; bununla ilgili ta Nisan
2021de önergemiz olmuştu, bunu reddetmiştiniz ama bugün gecikmeli de
olsa getiriyorsunuz. Tabii, burada olup biten ne oluyor? Türkiye enerji ve
zaman kaybediyor. Keşke bunları biz getirdiğimizde, bunlara o
zaman olumlu oy kullanmış olsaydınız siz de. Türkiye bu
enerji kaybını da yaşamayacaktı veya geç de
kalmayacaktı.
Evim mağdurlarıyla ilgili çözüm önerisi
Komisyonda geliştirildi, biz de burada katkı verdik, destek verdik;
hatta bunun çözümü için uğraştık, çabaladık, en sonunda
belli bir noktaya geldi. Çok yeterli olmayabilir ama yine de yapılan
işi bu anlamda olumlu karşılıyoruz.
Taşımalı eğitimde ve küçük
müteahhitlik işlerinde fiyat artışlarından dolayı ek
fiyat farkı verilmesini veya sözleşmeleri fesih imkânının
getirilmesini de aslında bu anlamda biz olumlu
karşılıyoruz. Bunlarla ilgili, defalarca bunları gündeme
getirdik, gecikmeli olarak getirilmesi yine de sevindirici.
Zincirleme suç kavramıyla birlikte, aynı
suçtan birden fazla işlenmesi durumunda cezanın katlanarak
artırılması engellenmektedir; bu da yine bizim daha önce ifade
ettiğimiz bir husustu, bunu da olumlu karşılıyoruz, ancak
şunu da söylememiz lazım: Kayıt dışılıkla
mücadelede tutarlı bir mücadele politikanız yok yani bunlarla da bu
işin çözülmesi mümkün değil ama işte, orada küçük bir
mağduriyet vardı -veya küçük değil ya, bir mağduriyet
vardı- bir miktar mağduriyet vardı, onun giderilmesi
anlamında bunu olumlu karşılıyoruz.
Yeni bir madde ihdası yapıldı, buraya
bizim de İYİ Parti Grubu olarak onayımız oldu. Bu doktor ve
diş hekimlerinde uzmanlık ve yarı uzmanlıklarda YÖK ve
Sağlık Bakanlığına bağlı olanlar ile
diğer kamu kuruluşlarındakiler arasında bir adaletsizlik
vardı, bir mağduriyet vardı; onun giderilmesine de olumlu oy
kullandık ve bu nedenle de olumlu karşılıyoruz ama buna
karşılık, mesela yükseköğretim kurumlarında kadro
tahsisleri yapıldı, kadrolar artırıldı. Özellikle,
burada, bazı üniversitelerde ciddi bir partizanlık ve kadrolaşma
amaçlı olduğunu düşünüyoruz; buna ilişkin eleştirilerimizi
sizlerle paylaştık.
Cumhurbaşkanlığı ofislerinin
Kimlik Paylaşımı Sisteminden katkı paylarını
ödemeden yararlanması devlet
sistemi açısından doğru bir şey değil; bir kamu
kuruluşu para ödüyorsa Cumhurbaşkanlığının da
buna para ödemesi gerekir.
Yine, vatandaşlık verilmesi
şartları burada bir miktar zorlaştırılıyor ama ne
olursa olsun bunu biz yetersiz buluyoruz; Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığı bu kadar ucuz olmamalı değerli arkadaşlar.
Burada önerilerimiz oldu Bunun daha da zorlaştırılması lazım.
diye, onlar yapılmadı ama bu yapılan şey de hiç olmazsa
eskiye göre daha iyi olabilir.
Denetim görevlilerinin yolluk ücretlerinde de
iyileştirme yapıldı; bunu biz destekledik, bu konuda çaba
gösterdik; belli bir noktaya geldi, yeni önerge verildi, bu önergeyi de o
anlamda olumlu karşıladık ancak hazine arazilerinin ihalesiz
satışlarını doğru bulmuyoruz. Vergi istisna ve
muafiyetlerinin de bu şekilde genişletilmesini hiçbir şekilde
doğru bulmuyoruz ancak doğru olan yönlerinden dolayı bizim bu
kanun teklifine kabul oyu kullanacağımızı ifade etmek
istiyorum. Yalnız bu, şu anlama gelmesin yani burada söylenen her
şeyi kabul ettiğimiz anlamında değildir. Hangi açıdan
buna olumlu oy kullanacağımızı da ifade ettim.
Tabii, bu kanun teklifinin ülkemiz, milletimiz için
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum, sağ olun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) -
Sayın Başkanım, Genel Kurulda kabul
edilen madde ihdasları neticesinde kanun teklifinin
başlığında bir redaksiyon ihtiyacı hasıl
olmuştur. Teklif başlığının Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi şeklinde redaksiyona tabi
tutulmasını takdirlerinize arz ediyorum.
BAŞKAN - Komisyonun redaksiyon talebi
kayıtlara geçmiştir. Görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde
Başkanlıkça redaksiyon işlemi gerçekleştirilecektir.
Sayın Beştaş, bir söz talebiniz
vardı, buyurun lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, kanun görüşmelerinin sonuna gelmiş
bulunmaktayız. Bir torba kanun teklifi daha böyle farklı bir
şekilde, aslında halkın ihtiyaçlarını, taleplerini
hiçbir şekilde görmeyen bir yerden birazdan yasallaşmak üzere.
Bu torbada, toplumun acil ve gerçekten
karşılanması gereken asıl ihtiyaçlarına bir cevap
kesinlikle yok. Vatandaşların mağduriyetini çok iyi biliyoruz;
pahalılıkla, açlıkla, yoksullukla boğuşuyor fakat
iktidar sermayedarlara teşvik ve vergi indirimleri getirmenin ve
haksız kazançlara yol açma derdindedir.
(Uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan, içeride öyle bir uğultu var ki kendi sesimi duymuyorum
hakikaten.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz
Ben sizi net olarak duyuyorum, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani
burada, bugün bu Meclisin asıl yapması gereken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
arkadaşlar; çok uğultu var, lütfen...
Buyurun lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bugün temel gündemi yoksulluk ve buna dair önlemleri
görüşmek olmalıydı fakat bu torbadan da halk için bir şey
çıkmıyor. İşverenin, patronun, 5li çetenin dilek ve istek
kutusu hâline gelmiştir Plan ve Bütçe Komisyonu. Halkın gündemi
açlık, Faturaları nasıl ödeyeceğim? ve daha birçok
telaşken iktidarın gündemi vergi kaçakçılarına af, vatandaşlık
simsarlığı, tek adama daha çok yetki oldu. Ramazan
ayının ilk günlerinde bu talihsiz gündemle toplanmayı
açıkçası doğru bulmuyoruz. İktidarın nakit
arayışı, suç aklayıcı maddelerinden oluşan bu
kanun teklifini kabul etmek mümkün değil.
Tabii, kanun yapım şekline dair de birkaç
şey söylemek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hakikaten, iktidar Ben oyunun kurallarını koyarım. Bir oyun
sahası çiziyorum, bunun içinde benim istediğim gibi
oynayacaksınız." diyor. Birkaç tane iyi düzenleme
koyacağım, daha önce talep ettikleriniz de dâhil, diğerlerinin
hepsine kendi istediğimi koyacağım, taleplerinizi
karşılamayacağım ve siz buna evet demek zorunda
kalacaksınız. anlayışıdır. Biz bu
anlayışı reddediyoruz.
Şimdi, Evim mağdurları çok
tartışıldı yani iletişim de kurmaya
çalıştık. Sayın Başkan, Evim mağdurları,
sizin de bildiğiniz üzere -faiz haramdır- dinî hassasiyetler
gereği ve bazıları da katılımcılık
gereği otomobil ve ev almak için şirketlere para
yatırmışlar ve bunlar başarısız olmuş
şirketler. Üstelik geçen yıl BDDK, bu tür şirketler çok
hızlı arttığı için bir tehlike gördü ve yeni bir
düzenleme getirdi. Bu düzenlemeye göre, bu şirketlerin 100 milyon TL
sermaye sağlamalarını istedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunun
üzerine, bu 21 tane Evim şirketi bu koşulları yerine
getiremeyeceği için iflas etti ve varlıkları TMSFye devredildi.
Şimdi, şirketlerin iflas etmeleri sonucunda, para yatıranlar çok
büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bütün varlıklarını
bu şirketlere yatıran insanlardan söz ediyoruz ve daha da önemlisi,
Sayın Başkan, bu Evim şirketleri mağdurları
haftalardır Mecliste herkesle görüşüyorlar ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda teklif sahipleri bu konuda söz verdiler. Bizim Komisyon
üyelerimizin gözleri önünde Enflasyon oranında sizin taleplerinizi
karşılayacağız yani kaybınızı
karşılayacağız. diye söz verdiler, Komisyon üyeleri
burada. Sonuçta, bizim Komisyon üyelerimizin bize aktarımları ve
tutanaklarda da yazılıdır. Fakat bugün, maalesef, işte
farklı bir rakamla bunu düzenlemeye çalıştılar ve son hâli
de verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez söz veriyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
özcesi şunu demeye çalışıyorum: Doğrudur, bu teklifte
olumlu şeyler var; mesela, muhtarlarla ilgili düzenlemeyi biz de olumlu
buluyoruz, buna benzer başka maddeler de söyleyebilirim ama esas
itibarıyla sermayedarlara vergi aflarıyla ve daha birçok düzenlemeyle
bu kanun totalde halkın kanunu değildir, halkın gündemi
değildir. Bu nedenle, olumlu yönde oy kullanmamız söz konusu
olmayacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun
rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte olmak üzere birer milletvekiline
beşer dakika söz vereceğim.
İlk söz Kocaeli Milletvekili Sayın
İlyas Şekerin.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 322 sıra sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma
Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle,
vatandaşlarımızın yaşayabileceği hak
mağduriyetlerinin önüne geçilmesi, ödeme kolaylığı
sağlanması, ihtiyaç duyulan kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi
hedeflenmektedir. Bu çerçevede, 3194 sayılı Kanunun geçici
16ncı maddesine göre yapı kayıt belgesi almış olup da
binanın olduğu yerin satın alması için süreyi kaçıranlara
ilave bir süre tanınıyor ki bu da 2022nin sonuna kadar yani
31/12/2022 tarihine kadar. Yine, bu yerlerin satışıyla ilgili
indirimli satışlar getiriliyor ve ayrıca, burada elde edilen
gelirin yüzde 25i de kentsel dönüşüme aktarılıyor.
Hazine taşınmazlarının 2886 ve
6306 sayılı Kanunlara göre yapılan satışlarında
satış bedelini peşin ödeyenlere yüzde 20 indirim
yapılıyor, en az yarısını ödeyenlere yüzde 10 indirim
yapılıyor. 31/12/2019 tarihinden önce üç yıl süreyle hazine
taşınmazlarını kullanan
vatandaşlarımızın madde kapsamından yararlanabilmeleri
için vatandaşlarımıza yeniden başvuru yapma imkânı
sağlanıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu daha önceki
kanunda vardı zaten, sadece süre uzatılıyor, yeni bir şey
değil ki.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Hazineye ait
tarım arazilerinin kullanıcılara kiraya verilmesine ilişkin
başvuru süresi uzatılıyor. Böylece,
vatandaşlarımızın tarım arazilerini sözleşmeye
bağlı olarak kullanmaları, tarımsal desteklemelerden
yararlanabilmeleri sağlanıyor, tarımsal üretim de
desteklenmiş oluyor.
Yine, vatandaşlarımızın
mağduriyetlerini gidermek için 2/B arazilerinin satışına
ilişkin başvuru ve ödeme süreleri de uzatılıyor.
Kendilerine yapılan tebligatta belirtilen bedeli süresi içerisinde
ödemeyenlere, taksitli satışlarda sözleşmesinde belirtilen
taksitlerden 2den fazlasını vadesinde ödemeyenlere, 2/B nedeniyle
tapusu iptal edilen vatandaşların tapularını tekrar geri
almaları için 31/12/2022 tarihine kadar ilave süre verilmiş oluyor.
Yine, 6831 sayılı Orman Kanunu'na ek
16ncı maddesi kapsamında hazine
adına tescil edilecek taşınmazların
satışıyla ve kadastrolarının yapılmasıyla
ilgili bir düzenleme yapılıyor. Burada kadastro
çalışmaları yapılacak, hak sahipleri belirlenecek, ilana
çıkarılacak, kesinleştikten sonra da 2/B kapsamındaki
arazilerin satışındaki sistem burada kıyaslanarak bu
yerlerin satışı gerçekleştirilmiş olacak.
Yine, burada önemli maddelerden bir tanesi,
taşıma yoluyla eğitim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesini
temin etmek için ihale veya doğrudan temin usulüyle karşılanan
öğrenci taşıma ve öğle yemeği hizmetleri ile Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı üretim yapan okullar ve
merkezlerden temin edilen öğle yemeği hizmetlerinin 1 Ocak 2022 ile
30 Haziran 2022 tarihleri arasındaki kısımlarına ek fiyat
verilmesi sağlanıyor.
Ayrıca, teklifte muhtarlarımızın
maaşları artırılıyor ve muhtar maaşları net
asgari ücrete bağlanmış oluyor.
Yine, bir başka maddede de AR-GE faaliyetleri
sonucunda geliştirilen elektrik motorlu taşıt
araçlarını Türkiye'de imal eden, geliştiren mükelleflere verilen
yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik
hizmetlerine dair katma değer vergisi 31/12/2023 tarihine kadar muaf
tutuluyor.
Evet, bütün bu içerikleri kapsayan bu kanunun
hayırlı olmasını diliyorum. Bu görüşmelere, gerek
Komisyonda gerekse Genel Kuruldaki yapılan görüşmelere katkı
veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aleyhte olmak üzere
İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bir AK PARTİ klasiğini hep beraber bu
akşam yaşadık; iyi var, kötüye kullanılmaya çok müsait var,
mış gibi var, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek var ve
ehvenişer var. Şamil Ağabey, bakma, aynen bunlar var yani.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Hangisini beğenirsen alırsın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Tabii, bu kanun, bu
torba, sanıyorum Türkiyede 300-400 bin insanımızın
beklentilerini şu veya bu oranda karşılayacak ama gönül isterdi
ki biz gecenin bu saatinde mesela EYTyi halletseydik, mesela emeklilerin
ramazandaki bayram ikramiyelerini 4 bin lira yapıverseydik, en az emekli
maaşı olan 2.500 liraları artırıverseydik, asgari
ücret şimdiden 1.400 lira eksildi, bunu yapsaydık yani saymakla
bitiremeyiz.
SALİH CORA (Trabzon) Onların da
sırası gelecek, o da olacak.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şunu demek
istiyorum: 300-400 bin vatandaşımızın, çiftçimizin, namuslu
müteahhidin -sizin 5linin değil de namuslu müteahhidin- çiftçilerin, Evim
mağdurlarının sorununu çözemiyoruz, beklentilerini
karşılayamıyoruz ama taşımalı eğitim yapan
okul araçlarının ve okullara emek veren firmaların
sorunlarını çözüyoruz.
Beni en çok sevindirenlerden biri de bizim göz
bebeğimiz olan muhtarlarımızın 1 Ocak itibarıyla
ödeneklerinin asgari ücrete yükseltilmesidir; bu, onların
analarının ak sütü gibi haktır, helaldir,
muhtarlarımız daha fazla bir ücrete de layıktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, böyle bakıldığı
zaman, hiç şüphesiz, tarım arazilerini ecrimisil ödeyerek kullanan vatandaşlara
sağlanan kiralama işleminin iyileştirilmesi, bankaların ve
finans şirketlerinin ödediği kurumlar vergisinin de 23ten 25e
çıkması iyidir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 20den 25.
ENGİN ALTAY (Devamla) - 20den 25
Zaten 23
uygulanıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu sene 23.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, o kadar
biliyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 2021de 23.
ENGİN ALTAY (Devamla) O kadar biliyorum,
uğraşma.
Bu da iyidir çünkü kur garantili mevduat
hesabından devletin ettiği zararın bir kısmını
bankalara hakikaten yükleyin çünkü Türkiyede son üç aydır sadece ve
sadece bankalar kâr ediyor ve büyük kârlar ediyor. Niye ediyor? Politika faizi
yüzde 14. Ama Türkiyede bana bir banka bulun, koşa koşa gidip
yarın kredi çekeceğim. Yüzde 28den aşağı faizle kredi
veren bir banka bul bana -gülme, bul- yarın gidip kredi çekeceğim;
bulamazsın. Dolayısıyla, bankalar vatandaşı faizle
hortumluyor, siz bir avuç zengine kur garantili mevduat üzerinden,
benzinliklerden tahsil edip, fakirden tahsil edip zengine dağıtıyorsunuz;
doğal gaz faturasından, elektrik faturasından, gübre
zammından dağıtıyorsunuz, olmuyor.
Evet, bu kanuna her hâl ve şartta, başta
bu çiftçilerimiz, taşımalı eğitim yapan şoförlerimiz,
okullara emek veren firmalarımız için ve sevgili muhtarlarımız
için evet diyeceğiz, evet oyu vereceğiz. İYİ Partinin
beyanını biz de buradan yinelemiş olalım ama bu vesileyle
bir şeyi söylememiz lazım.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; 40 maddelik bir kanunu iki günde, üç günde tamamladık.
Demek ki makul gelirseniz bize, muhalefete makul gelirseniz burada hem 84
milyonun Meclise olan güvenini, ilgisini, saygınlığını
yükseltiriz hem de hep beraber güzel şeyler yaparız ama emir
komutayla, dayatmayla gelirseniz
Evet, şimdi, bu kanun teklifinde olumsuz
madde yok mu? Var. Kötüye kullanılacak madde yok mu? Var. Yapmayın
bunu ne olur. Bakın, şimdi, mesela, bir şey yaptık, ek
madde ekledik. Ne için? Sağlıkla ilgili Sağlık
Bakanlığımızın uzman doktor ihtiyacında
sıkıntı var. dedi Sayın Bakan, arkadaşlarıma
sordum -bizim Ali Şekere, doktor arkadaşlara- Makul. dediler,
bütün partiler de evet dedi.
Sayın Elitaş, bu size ders olsun, yol
olsun; Meclise makul gelin, bir avuç azınlık için gelmeyin, 84 milyon
için Meclise gelin. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Ve biz de yapıcı muhalefet
anlayışımızı her vesileyle sergileyelim diyorum,
gecenin bu saatinde sizlere hayırlı geceler diliyorum.
Başta sevgili muhtarlarımız olmak
üzere kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, söz talebiniz
var galiba.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de 60a göre
söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bir cümle efendim, bir cümle.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir kere de en
son biz konuşalım ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşekkür edecek sana
ya, teşekkür edecek.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
görüşülmekte olan 322 sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili
oyunun rengini belirtmek üzere aleyhte yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Altay az önce
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Bir daha torbayla gelme bana, seni burada süründürürüm.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- AK PARTİ Grubu olarak, bütün siyasi parti gruplarının bugün,
bu hafta makul bir anlayış çerçevesi içerisinde gösterdikleri ilgiye
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Başkanlık
Divanını da unutmayın bu arada tabii.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Başkanlık Divanımıza teşekkür ediyorum.
Mübarek ramazanda
arkadaşlarımız bazı meseleleri olgunlukla
karşıladı, bizim grubumuz da olgunlukla
karşıladı. Hakikaten güzel bir hafta geçirdik, bundan sonraki
haftaların da bu şekilde olmasını muhalefet partilerine
tavsiye ediyor ve katkılarından dolayı da herkese teşekkür
ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sen muhtarlara dua et.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 84
Milletvekilinin Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 322) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 322 sıra sayılı Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 314
Kabul :
300
Ret :
12
Çekimser : 2(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Şeyhmus Dinçel Enez Kaplan
Mardin Tekirdağ
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır, hayırlı uğurlu olsun.
Gündemimizdeki işler
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 12 Nisan 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.43
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) 322 S. Sayılı Basmayazı 5/4/2022 tarihli 75inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.