TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78inci Birleşim
12 Nisan 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun,
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Cemal Beklenin, Roman vatandaşlarımızın durumuna
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, vakıf yükseköğretim
kurumları ve öğretim elemanlarının özlük haklarına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına
ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, yaşanan ekonomik krizin inşaat sektörüne
etkisine ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Adananın Kozan ilçesinde
yaşanan kazada şehit olan askerlere Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar dilediğine ve ramazanışerifi tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatayın kara yolu
sorununa ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, büyük ve güçlü Türkiyeyi inşa etmek
için çok çalışacaklarına ilişkin açıklaması
6.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
sığınmacıların ülke güvenliği için
yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 8 Nisan Romanlar Gününe ilişkin
açıklaması
8.- Manisa
Milletvekili Bekir Başevirgenin, Akhisar-Gördes Yolunun
tamamlanmamasına ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli
Milletvekili Sami Çakırın, 7-13 Nisan Dünya Sağlık
Haftasına ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, emeklilerin bayram ikramiyelerinin asgari ücret
tutarında olması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, üreticilere yönelik desteklerin
sürdürülmesi ve Mersinin tarımsal potansiyelinin değerlendirilmesine
ilişkin açıklaması
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesinin otobüs alımındaki
kandırmacasına ilişkin açıklaması
13.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, demokratik taleplerini dile getiren
öğrencilerin yaşadıkları sıkıntılara
ilişkin açıklaması
14.-
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, Cizredeki HDP ilçe
binasına yapılan polis baskınına ilişkin
açıklaması
15.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Türkiye
Cumhuriyetinin bir parti devleti olmadığına ilişkin
açıklaması
16.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, TÜİKin
açıklamış olduğu enflasyon rakamına ilişkin
açıklaması
17.- Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, EYTliler ve öğrenim kredisi alan
öğrencilere ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 12-18 Nisan Kalp
Sağlığı Haftasına ilişkin açıklaması
19.- Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, yük ve yolcu
taşımacılığı yapan işletmelerin
yaşadıkları ekonomik sıkıntılara ilişkin
açıklaması
20.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Kırklarelide
yaşanan sığınmacı sorununa ilişkin
açıklaması
21.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, fiyat artışlarına ve
ülkede yaşanan değerler erozyonuna ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, icra ve iflas dairelerine gelen dosya
sayısındaki artışa ilişkin açıklaması
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Mareşal
Fevzi Çakmakın vefatının 72nci yıl dönümüne, Profesör
Doktor Zekeriya Beyazın vefatına, Cemal Kaşıkçı
davasına, Cumhurbaşkanının söylem ve eylemlerinin
birbiriyle çelişmesinin Türkiyenin itibarını zedelediğine,
İYİ Parti iktidarında yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığının sağlanacağına ve emeklilere
asgari ücretin altında aylık verilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
24.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Mareşal Fevzi Çakmakın
vefatının seneidevriyesine, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal
Beyi rahmet ve minnetle andığına; Türk polis
teşkilatının 177nci, Türk Tarih Kurumunun 91inci kuruluş
yıl dönümüne ve millî sporcularımızın uluslararası
organizasyonlardaki başarılarına ilişkin
açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Cizredeki HDP ilçe
binasına yapılan polis baskınına, Kobani
soruşturması kapsamında bugün yapılan gözaltı
operasyonuna ve iktidarın öncelikle atadığı kayyumlardan
hesap sorması gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Mareşal Fevzi Çakmak ile Boğazlıyan
Kaymakamı Kemal Beyi ölüm yıl dönümlerinde rahmet ve minnetle
andığına, Meclis gündemiyle ilgili öncelikle muhalefetin bilgilendirilmesi
gerektiğine, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun kendisine atfedilen
haksız eleştirileri ülkeye döndüğünde cevaplayacağına,
CHP Grubunun verdiği emeklilerin bayram ikramiyesini düzenleyen kanun teklifine,
İzmir depremi mağdurlarına iktidarca önerilen kentsel
dönüşüm kredisine, Cemal Kaşıkçı davasına ve
Vladikavkaz Sınır Kapısında şoförlerimizin
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
Şanlıurfanın 102nci kurtuluş yıl dönümüne, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.-İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, 24-25 Ocakta Tokatta yaşanan kar afetinden
etkilenen çiftçilere ilişkin açıklaması
33.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar Çevre
Hizmetleri Birliğinin Avrupaya yaptığı geziye ilişkin
açıklaması
34.- Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, marketlerdeki yüksek fiyatların
sorumlusunun çiftçiler olmadığına ilişkin
açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Trakya Üniversitesi personeli
Murat Derinin seyahat özgürlüğünün Yunan makamlarınca
kısıtlanmasına ilişkin açıklaması
36.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, AKPnin ülkeyi
getirdiği duruma ilişkin açıklaması
37.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, Vladikavkaz Sınır Kapısında
şoförlerimizin yaşadıkları sorunlara ilişkin
açıklaması
38.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ili
Eyyübiye ilçesindeki 1.600 öğretmenin ek ders ücretinin
yatırılmasına ilişkin açıklaması
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 11 Nisan Sağlık
Teknikerleri ve Teknisyenleri Gününe ilişkin açıklaması
40.- Osmaniye
Milletvekili Baha Ünlünün, atanamayan öğretmenlere ve sözleşmeli,
ücretli öğretmenlik uygulamalarına ilişkin açıklaması
41.- Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021 yılında AK
PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği yatırımlara
ilişkin açıklaması
42.- Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün, Cizredeki HDP ilçe binasına yapılan
polis baskınına ilişkin açıklaması
43.- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemirin, enflasyonun kontrolden
çıktığına ilişkin açıklaması
44.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Silivri 5 No.lu
Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine, kötü muamele ve işkenceye
ilişkin açıklaması
45.- Çanakkale
Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, kadın kooperatiflerinin
geldiği noktaya ilişkin açıklaması
46.- Ankara
Milletvekili Gamze Taşcıerin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
Elektrikli Otobüs Dönüşüm Projesine ilişkin açıklaması
47.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdeye yapılacak
güneş enerjisi yatırımlarına ilişkin
açıklaması
48.- Samsun
Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, yeni anne olan Gazeteci Zeynep
Irmak Öcalın çalışma hakkının gasbedilmesine
ilişkin açıklaması
49.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Şanlıurfada sulama birliklerinin elektrik sorununa ilişkin
açıklaması
V.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, tarım sektöründe
girdi olarak kullanılan ürünlerin fiyatlarındaki artışın
sebebinin tespit edilmesi ve bu artışa engel olacak önlemlerin
belirlenmesi, temel gıda maddelerinin toplumun tüm kesimleri
tarafından ulaşılabilir olmasını sağlayacak
politikaların tespit edilmesi amacıyla 12/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu ve
arkadaşları tarafından, yoksulluğun nedenlerinin
araştırılması amacıyla 12/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun,
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve arkadaşları
tarafından, ülkemizdeki konut kiralarında son yıllarda
yaşanan artışların nedenlerinin
araştırılması amacıyla 11/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Antalya
Milletvekili Hasan Subaşının, (2/3961) esas numaralı 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/165)
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:21)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanlığı ile Ekvator Cumhuriyeti
İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2026) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:184)
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivarcı Venezuela
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1898) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı:186)
4.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:189)
5.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:190)
12
Nisan 2022 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak
GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Şanlıurfa
Milletvekili Sayın İbrahim Özyavuza aittir.
Buyurun Sayın Özyavuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuzun,
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Şanlıurfamızın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım.
Sizi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Peygamberler şehri Şanlıurfa, bin
yıllık kardeşliğin en yoğun
yaşandığı şehirlerimizin başındadır.
Şanlıurfanın kültürel yapısının çeşitliliği
milletimizin birliğini temsil noktasında tarih boyunca örnek
olmuştur. Şanlıurfa bölünmez bütünlüğümüzün
teminatıdır. Şanlıurfa ve Urfalılar istiklale ve
istikbale karşı kötü emellere asla geçit vermemiştir.
Şanlıurfa, gönüllerin birleştiği, ülkülerin
devleştiği, sevginin derinleştiği millî bütünlük
havzasıdır. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şanlıurfanın gönlünde ve
Şanlıurfalının gönlünde Türkiyeden başka bir sevda
olmamıştır. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar) Bin yıllık kardeşliğin bağları
Şanlıurfada canlı bir şekilde yaşamaktadır.
Şanlıurfanın geçmişinde ihtilaf, ikilik,
ayrımcılık ve tefrika yoktur, hiç de olmamıştır.
İngilizler Birinci Dünya Savaşını sona erdiren Mondros
Ateşkes Anlaşmasına dayanarak hukuksuz bir şekilde
Anadolunun pek çok vilayeti gibi Şanlıurfayı da işgal
ettiler. Urfadaki İngiliz işgali, kısa süre sonra yerini
Fransız işgaline bıraktı. Kahraman ecdadımız nice
yokluklar içerisinde, Fransızlara karşı kadını,
erkeği; yaşlısı, çocuğu ve aşiretleriyle millî
birlik içerisinde savunma ve direnişlerini sürdürmüşlerdir.
Şanlıurfalılar 11 Nisan 1920de Ali Sait Bey komutasındaki
Kuvayımilliye kuvvetleriyle birlikte Fransızlara karşı
yiğitçe savaşarak Urfanın kurtuluşunu
sağlamışlardır. Yiğit Urfalılar tüm dünyaya, Türk
milletinin en zor şartlarda bile vatanını canı
pahasına, bir an bile tereddüt etmeden müdafaa edeceğini
göstermiştir. Urfanın işgalden kurtarılması,
aynı zamanda, Millî Mücadeleye büyük bir moral ve öz güven
kazandırmıştır. Urfalıların Millî Mücadeledeki kahramanlığı
şehrimize şanlı unvanını getirmiştir.
Kurtuluştan sonra ilimizin isminin Şanlıurfa olarak tarihe
geçmesinde emeği olan kurtuluş ve kuruluş
kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
Şanlıurfama düşman işgali sırasında kahramanca
hizmet eden atalarımız gibi bugün Gazi Meclisimizde Türk milletine
hizmet etmenin onur ve gururuyla kurtuluşumuzun 102nci yıl dönümünü
kutluyorum.
Ecdadımızdan ve tarihimizden
aldığımız millî duruş ve manevi güçle,
vatanımızı bölmeye, yok etmeye çalışanlara
karşı aziz Türk milleti gereken dersi vermiştir. Bundan sonra da
darbelerle, muhtıralarla ve bildirilerle milletimize ve ülkemize ihanet
edenlere yüce Türk milleti gereken cevabı tereddütsüz vermeye devam
edecektir. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de belirttiği
gibi, konu vatandır, konu demokrasidir, konu millî iradedir; taviz veya
gecikmenin bedeli, hiç kuşkusuz, ağır olacaktır. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Şanlıurfanın
kahraman şehitlerini ve tüm Kurtuluş Savaşı
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Ve Kolumu salladım toplar oynadı/Kara
taş içinde çete kaynadı/Yaşasın, Urfalılar teslim
olmadı/Di yeri yeri kumandanlar yeri/Çetelerim gidiyor dönmüyor geri.
diyorum ve kıymetli hemşehrilerimi ve sizleri saygı, sevgiyle
selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ, CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Roman vatandaşlarımızın durumu hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Cemal Bekleye aittir.
Buyurun Sayın Bekle. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- İzmir Milletvekili Cemal Beklenin, Roman
vatandaşlarımızın durumuna ilişkin gündem
dışı konuşması
CEMAL BEKLE (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta 8 Nisan Dünya Romanlar Günü
olarak kutlandı, bu vesileyle söz almış bulunuyorum.
1971 yılında Londra yakınlarında
toplanan 1inci Dünya Roman Kongresi onuruna alınan kararla 1990
yılından günümüze kadar 8 Nisan günü pek çok ülkede Dünya Romanlar
Günü olarak kutlanmaktadır. Geçtiğimiz yıl
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın imzasıyla
yayınlanan genelgeyle 8 Nisanın Türkiyede de Dünya Romanlar Günü
olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Bu genelgeyle, Roman
vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız
verilmesi, her türlü ayrımcılık zemininin ortadan
kaldırılmasına yönelik yapılan çalışmaların
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu vesileyle, bir kez daha
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
şahsım ve tüm Romanlar adına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ve bir şeyi hatırlatmak
istiyorum: Romanların Cumhurbaşkanımıza olan sevgisi bu
günden ibaret değildir, bizim muhabbetimiz dün Kotrada,
Kasımpaşada başlamış bir sevginin hikâyesidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız hiçbir zaman birileri gibi
Romanlardan nasıl oy alırız. diye rakamsal hesapların
peşinde olmamıştır; mahallelerimizde kapı kapı
dolaşıp yüreğinde yüreğimizi hisseden lider olmuştur,
gönül sofralarımıza oturmuştur. İşte, bu yüzden
Romanlar, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
arkasında bugüne kadar dimdik durdu, bundan sonra da dimdik
duracaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Nisanın kabulünün 1inci yılında,
devletimizin Romanlarla yan yana olduğunu göstermek için, Romanlar, 81
ilimizde, 936 ilçemizde valilerimiz ve kaymakamlarımızla iftar sofralarında
buluştular; sıkıntılarını şehrin en üst
idare amirlerine dile getirme fırsatı buldular.
Yerellik ilkesi gereğince yereldeki
sorunların çözümlerine dair irade koyan İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soyluya da teşekkürlerimi
iletiyorum. Bununla beraber, Gençlik ve Spor Bakanlığımız
ile Roman gençlerimizi bir araya getirdik. Kültür
Bakanlığımızla Romanlar Günü adına pek çok etkinlik
gerçekleştirdik. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Kalkınma
Ajansı aracılığıyla Romanlar için muhtelif projeler
gerçekleştirdik. Tarım Bakanlığımız
aracılığıyla Roman kadınlarımızı
tarım politikalarına dâhil ettik, Roman kadınları kendi
işinin patronu olarak genç Roman kadınlarına eğitim verir
hâle geldi. İki hafta önce, Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel
Başkan Yardımcımız Jülide Hanımla birlikte 20 ilden
100 Roman derneğinin katılımıyla yenilikçi
politikalarımıza yön verecek bir toplantı gerçekleştirdik.
Bizler, 2022 yılının, kadınlar, gençler ve çocuklar için
gerçekleştireceğimiz yenilikçi politikalarımızın
çarpıcı biçimde gözler önüne serileceği bir yıl
olacağı inancındayız. Eğitimden
sağlığa, barınmadan istihdama ve tarım
politikalarına kadar Romanların sorunlarına etkin çözümler
üretiyoruz. Bugüne kadar var olan ayrımcı ifadeleri ve çözüme
ilişkin hukuki engelleri ortadan kaldırdık. Strateji belgesi,
eylem raporu, SİROMA, SODAM ve ROMSİD gibi pek çok politikayı
hayata geçirdik. Tüm bunları yaparken, Romanların toplumsal
yaşama eşit olarak katılımının önündeki en büyük
engelin toplumun ortak hafızasındaki ön yargılar ve bunun yol
açtığı ayrımcılık olduğunun da
farkındayız. Maalesef görüyoruz ki medya ve çeşitli yayın
organlarında yer alan ayrımcı tutum bunu daha çok
körüklemektedir. Bütün bu gerçekliği ve bu durumu bilerek buna yönelik
politikalar hazırlıyor ve bunları tek tek hayata geçiriyoruz.
Bakınız, AK PARTİ ne yaptı?
diyenlere: Roman dernekleriyle ilk toplandığımızda tüm
başkanlarımızla ortak aldığımız karar
şuydu: Sorunların ortasında yer almanın sebebi karar
mekanizmaları içerisinde yer almamamızdır. Hamdolsun bugün, AK
PARTİyle karar alma mekanizmalarının tam merkezindeyiz, söz
sahibiyiz, irade sahibiyiz. Dün Romanlar için bu bir hayaldi; hamdolsun, AK
PARTİyle bu da gerçek oldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biz sadece günübirlik politikalar değil, sürdürülebilir
olan samimi icraatla sorunları çözüyoruz; sürdürülebilir, hak temelli
politikalar üretiyoruz. Biz, birileri gibi yoksulluk ofisleri açarak insanlara
yoksulluktan başka çareleri olmadığını
anlatmadık; birileri gibi mahallemizde çürük elma ve portakal
dağıtmayı sosyal politika olarak lanse etmedik; birileri gibi
çocuklarla ilgili eylem raporları hazırlayıp çocuk
işçiliğini öne çıkaracak ciddiyetsizlikte olmadık. Geçen
hafta burada, muhalefetin yıkıcı politikalarla
saldırmasını anlıyoruz çünkü yapılanlara
karşı çaresizsiniz, çünkü kendi politikalarınızı
anlatmaya gelince Kuzuların Sessizliğini oynayan bir muhalefet
algısı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CEMAL BEKLE (Devamla) Avrupa Birliği tarafından
uygulanan projeleri, toplumsal faydasını görmezden gelip, bizim
devlet politikamız sanarak çaresizce saldırmanızın
başka bir anlamı olabilir mi? Roman politikalarımızda
eleştirilecek hiçbir şey bulamadığınız için,
Avrupa Birliği tarafından denetlenen ve izlenen projelere
saldırmanızın başka bir anlamı olabilir mi?
Bakın, ROMSİD yüzde 100 AB
finansmanıyla gerçekleştirilen bir projedir ve bizim AK PARTİ
olarak Romanlar adına yaptığımız yüzlerce projeden
sadece bir tanesidir arkadaşlar. Geçen hafta verdiğiniz önergenin
gerekçesinde aynen şu ifadeyi kullanıyorsunuz: Bu soğukta
onları böylesine çaresizce bırakmak vicdani mi? Peki, sorarım
size: Yazın ortasında getirdiğiniz Romanları kışın
ortasında çadırdan atıp çadır mühürlemek vicdani mi?
Anayasanın hangi ilkesinde var? AB ilerleme raporlarına bunu sokmak
ne kadar insani? Sayılacak çok şey var ancak bir şeyi daha
hatırlatmakta fayda görüyorum: Biz her zaman özgür birey, güçlü toplum
algısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bekle.
CEMAL BEKLE (Devamla) Sayın
Başkanım, son kez
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
CEMAL BEKLE (Devamla) Biz toplantılarla da
yetinmedik arkadaşlar, mahallelerimizdeydik; Kadriye ablanın derdiyle
dertlendik; Mehmet ağabeyimizin sağlığıyla ilgilendik,
hâlini hatırını sormayı ihmal etmedik; Emrah
kardeşimizin çatısının akıp
akmadığını düşündük; Nebahat ablamızın
çocuklarının eğitimine devam edip etmediğini
Gençlerimizin
sorunlarını da onlarla birlikte konuşuyor, çözüm
yollarını birlikte arıyoruz.
BAŞKAN Sayın Bekle, tamamlayalım
lütfen.
CEMAL BEKLE (Devamla) Sayın
Başkanım, Romanlar adına bir mesaj vermemiz gerekiyor. Çok özür
diliyorum.
BAŞKAN Tamam, söyleyin, tutanaklara geçsin.
Buyurun.
CEMAL BEKLE (Devamla) Gerekli tüm
çalışmaları bakanlıklarımızla gerçekçi sosyal
politikalar olarak gerçekleştirdik. Bugün hâlâ oturup Romanlar daha iyi
bir hayat hak ediyor. diyenlere inat Romanlar şunu söylüyor: Romanlar
daha iyi bir hayatı değil, hak ettikleri eşit bir hayatı
istiyorlar.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
vakıf yükseköğretim kurumları ve öğretim
elemanlarının özlük haklarıyla ilgili söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Sibel Özdemir'e aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, vakıf
yükseköğretim kurumları ve öğretim elemanlarının özlük
haklarına ilişkin gündem dışı konuşması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle iyi bir
çalışma haftası diliyorum.
Evet, vakıf yükseköğretim kurumları
ve öğretim elemanlarının özlük hakları konusunda ben de
gündem dışı söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, ülkemizde 74 vakıf üniversitesi
bulunmakta, toplam öğrenci sayıları da 503 bin; öğretim
elemanları ise neredeyse, değerli milletvekilleri, yaklaşık
30 bindir. Bu tablo, vakıf üniversitelerinin yükseköğretim sistemimiz
içinde önemli bir konuma ve büyüklüğe geldiğini de ortaya
koymaktadır ancak bu büyüklüğe rağmen çok az sayıdaki
vakıf üniversitesi gerçek anlamda kurumsallaşmasını
tamamlayıp nitelikli eğitim verirken, öğretim
elemanlarının çalışma ve özlük hakları
koşullarını iyileştirirken çoğu üniversitenin maalesef
öncelikleri bu olmamıştır. Kimi vakıf üniversitelerinin
yetersiz fiziki ve akademik altyapıları, şeffaf olmayan sermaye
ve mali yapıları, ilişkili oldukları sermaye lobileri, statüleri,
yönetim yapıları, özerklikleri ama değerli milletvekilleri, en
önemlisi, nitelikli eğitim başta olmak üzere çok temel sorunları
bulunmaktadır bu üniversitelerin. Yasal mevzuata
baktığımız zaman vakıf yükseköğretim
kurumları kamu tüzel kişiliğine sahipler, bu statü ve
ayrıcalıklarıyla kamuya ait taşınmazlardan, vergi
muafiyetleri başta olmak üzere birçok kamu kaynağından ve
avantajlarından yararlanmaktalar. Yine, Anayasamıza göre,
Yükseköğretim Kanununa göre kesinlikle bu kurumlar kâr amacı
güdemezler fakat uygulamaya baktığımızda çoğu
vakıf üniversitesinin bu amacın ve maalesef Anayasanın
dışına çıkarak âdeta vergisiz ticari faaliyet yapan
kuruluş görünümünde olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum YÖK'ün
raporlarına da yansımakta ama ne bir denetim ne de bunun sonucunda
bir yaptırım uygulanmaktadır bu kurumlara.
Bakın, raporlarda dikkat çeken, bu
üniversitelerde ciddi düzeyde reklam ve tanıtım harcamaları
yapıldığı, eğitim öğretim süreçlerine yönelik
yatırımların yetersiz kaldığı, kütüphane
alanı, öğrenci başına düşen kitap, yayın
sayısının, yine AR-GE bütçesinin çok düşük olduğu ama
öğretim görevlilerine yasal sınırın altında ücret
ödedikleri gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bazı vakıf
üniversitelerinde özellikle birer bilim insanı olarak yetişmesi
gereken araştırma görevlileri, doktor öğretim üyeleri başta
olmak üzere akademisyenler çok ciddi sorunlar ve mağduriyetler
yaşamaktadır. Üniversite ortamıyla bağdaşmayan
ağır çalışma koşulları, ders yükleri, iş
tanımlarının belirsiz olması ve iş tanımları
dışında işler yapmaları, alanları
dışında derslere girmek zorunda bırakılmaları,
güvencesiz çalışma koşulları, mobbinge maruz kalmaları
yanında yasal düzenlemeye rağmen hak ettikleri ücretleri
alamamaktadırlar. Bu nedenle de gerekli akademik çalışma ya da
araştırma yapma imkânları tanınmamaktadır.
İşte, son dönemde sizlerin de bildiği üzere, kamuoyuna
yansıyan Nişantaşı Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi,
Maltepe Üniversitesi bunların başında gelmektedir. Bakın,
biz burada, Mecliste bir kanun maddesi çıkardık ve dedik ki:
Vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanlarına devlet
üniversitelerinde ödenen ücret, özlük haklarından daha az ücret
verilemez. Ancak bu üniversiteler bunların gereğini
yapmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda
kamuoyuna da yansıyan Nişantaşı Üniversitesinde
araştırma görevlileri, doktor öğretim üyeleri, yasal
haklarını almak, bunların ve ücretlerinin düzeltilmesi için
üniversite yönetimine dilekçe veriyorlar ama bunun üzerine üniversite yönetimi
40a yakın araştırma görevlisini, doktor öğretim üyesini
kod 22, kod 29u gerekçe göstererek tazminatsız olarak işten
çıkarıyor. Hocaların kampüse girmeleri yasaklanıyor,
ofislerinden kişisel eşyalarını almalarına dahi izin
verilmiyor ve gerçekten bir üniversiteye yakışmayan hocaları
itibarsızlaştırma süreciyle karşı karşıya
kalıyor öğretim üyeleri. Baktığımız zaman
Nişantaşı Üniversitesi veya diğer vakıf
üniversitelerine ne tür sorunlar var? Az evvel söylediğim gibi, gerçekten
bir iş tanımı yok ve ağır bir ders yükü var;
çalışma koşulları gerçekten üniversite ortamına
yakışmayacak şekilde, alanları olmayan derslere girmeye
zorlanıyorlar; maalesef yemek, servis gibi sosyal hakları yok ama en
önemlisi, yasal hakları olan ücretin altında ücretle
çalıştırılıyorlar.
Bakın, Nişantaşı Üniversitesinde
bir grup akademisyenle bir araya geldim. Pandemi döneminde üniversite yönetimi
hocaları kısa çalışma statüsünde gösteriyor ama tam
zamanlı çalıştırıp devletten vergi
kaçırıyor. Şimdi, Maliye, YÖK nerede? Neden bu üniversitelere
bir yaptırım uygulanmıyor? Brüt ve net ücretleriyle oynayıp
hocaların maaşlarından kesintiler yapılıyor. Bu
üniversitelerde çok hızlı bir akademisyen sirkülasyonu var, bir
taraftan hocaları hukuksuzca işten çıkartırken bir taraftan
da yeni akademik personel ilanları veriyorlar. Paravan şirketler
kuruluyor bu üniversitelerde ve bu üniversitelerde ciddi vergi kaçırma iddiaları
olduğu söyleniyor. Sorunlu istihdam politikaları, mütevelli
heyetlerinin yapısı, oluşumu
Ama en önemlisi bu üniversitelerin
arkalarında hangi güçler var? Değerli milletvekilleri, YÖK ve Meclis
olarak bizler bu sürece engel olamazsak Nişantaşı Üniversitesinde
yaşanan bu süreç maalesef emsal teşkil edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle
Sayın Başkanım. Teşekkür ederim.
Akademisyenlerin çalışma ve özlük
hakları gibi ciddi sorunlarını ben bir tarafa
bırakıyorum, gerçekten asli görevi olan bu üniversitelerin bilim
üretmesi, nitelikli eğitim konusunda ciddi bir uzaklaşma olacak ve
diğer vakıf üniversitelerini de etkileyecekler.
Şimdi, Millî Eğitim Komisyonuna bu
üniversitelerle ilgili düzenlemeler geliyor değerli milletvekilleri. Geçen
hafta da söyledim, sadece bu kurumlarda bu kadar sorun varken biz sadece bu
üniversitelerin isimlerini değiştirmekle uğraşıyoruz;
bunu tekrar dikkatlerinize sunuyorum. Ve gerçekten, bu sorunlu yapılara
ciddi şekilde bir kanuni düzenlemeyle engel olmamız gerekiyor, ciddi
bir çalışma yapmamız gerekiyor. Aksi hâlde, gerçekten,
eğitim sistemi içerisinde büyük bir orana gelen bu vakıf
üniversitelerinde ciddi bir nitelikli eğitim sorunu yaşanacak. Ama
buradan ben YÖKe çağrıda bulunmak istiyorum sizler
aracılığıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla)
Nişantaşı Üniversitesinde işlerinden çıkartılan
araştırma görevlileri ve doktor öğretim üyelerinin bir an evvel
işlerine geri dönmesi noktasında YÖKün bir tutum alması
gerekiyor.
Teşekkür ediyorum sabrınız için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Biz teşekkür ediyoruz Sayın
Özdemir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çelebi
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 14-20 Nisan
Şehitler Haftasına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
14-20 Nisan Şehitler Haftasındayız.
Şehit aileleri, gazilerimiz için acil yapılması gerekli
düzenlemeler şunlardır:
1) Şehit ailelerine kredi değil,
TOKİden hibe ev verilmelidir.
2) Şehit aileleri arasındaki maaş,
tazminat farklılıkları giderilmelidir.
3) Anne ve babaya şehit olan evlatları
için -evlatları evli dahi olsa- sabit en az asgari ücret verilmelidir.
4) Şehit aileleri ve gazilerimiz
sağlık kurumlarından hiçbir katkı payı alınmadan
ve sınırlama olmadan yararlanmalıdır.
5) Malul sayılmayan gazilerimizin sorunu,
gazilik beratı ve onuru verilip şeref aylığı
bağlanarak çözülmelidir.
6) Muharip gazilerimize faizsiz konut kredisi
verilmeli, şeref aylıkları ayrımsız hepsine tam
yatmalıdır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
2.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, yaşanan ekonomik krizin
inşaat sektörüne etkisine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin herkese ve
tüm sektörlere yansıyan olumsuz etkisi can yakıyor. Bunlardan biri de
ekonominin lokomotifi denilen inşaat sektöründe görülüyor. TÜİKin
İnşaat Maliyet Endeksi Şubat 2022 Raporuna göre inşaat
maliyetleri geçen yıla göre yüzde 90,27 arttı, inşaat
malzemeleri Şubat 2022de geçen yıla göre yüzde 113,27 arttı,
İşçilik Endeksi ise yıllık yüzde 41,38e yükseldi. Sektörde
hissedilen maliyet artışları ise çok daha fazla. Çimentonun
torbası Ağustos 2020de 12 lirayken yüzde 516lık
artışla 62 lira oldu. Betonun metreküpü 180 liradan yüzde 478
artışla 861 liraya çıktı. Demirden tuğlaya tüm
maliyetler arttı. Kentleşme politikalarının
değiştirilmesini, sorunlara çare bulunmasını isteyen sektör
temsilcilerini duyun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Adananın Kozan ilçesinde yaşanan kazada şehit olan askerlere
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve
ramazanışerifi tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz cumartesi günü Adana'nın Kozan
ilçesinde yaşanan elim kazada şehit düşen Düziçili kahraman
hemşerimiz Jandarma Uzman Çavuş Yusuf Avan'a ve Jandarma Astsubay
Çavuş Burak Şahin'e Allah'tan rahmet, ailelerine sabır,
yaralanan askerlerimize de acil şifalar diliyorum. Bugün aynı ülkede,
aynı coğrafyada kardeşçe yaşayabiliyorsak bunu
bastığımız toprağın altında yatan binlerce
kefensiz şehidimizin ve gazilerimizin gösterdiği şanlı
mücadelelere borçluyuz. Vatan ve bayrak için bir an dahi tereddüt etmeden
canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimize olan borcumuzu
ödemenin en güzel yolunun özellikle de ülkemizi Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde 2023
hedeflerine ulaştırmak, gençlerimize 2053 vizyonunu miras
bırakmak olduğuna inanıyoruz. Bu duygularla
ramazanışerifinizi tekrar tebrik ediyor, aziz şehitlerimizi
rahmetle yâd ediyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımı
sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
4.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının,
Hatayın kara yolu sorununa ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Hatay,
gelişen ekonomisi ve artan nüfusuyla bölgede günden güne önemini
arttırmaktadır. Bu büyümeye paralel olarak Hatay'daki kara
yolları ağında da yeni ihtiyaçlar gündeme gelmektedir. Özellikle
Erzin-Antakya arasındaki kara yolu üzerinde trafiği
sıkıntıya sokan yerlere köprülü kavşak
yapılmalıdır; bu manada, kara yolunun Payas ilçe merkezinden
geçen kısmına, İskenderun-Antakya ilçeleri arasındaki
Topboğazı, Serinyol ve Karaali kavşaklarına, yine, Antakya
Çevre Yolu üzerindeki Ekinci Kavşağına ve son olarak da
Antakya-Samandağ ilçeleri arasındaki Tomruksuyu
Kavşağına köprülü kavşak yapılması
gerekmektedir. Yine, Hatay için son derece önemli olan
Toprakkale-İskenderun Çevre Yolunun bakım çalışmalarının
da bir an önce başlatılarak tamamlanması gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Özkan
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, büyük ve güçlü
Türkiyeyi inşa etmek için çok çalışacaklarına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün, Türkiyenin bölgesinde ve dünyada
itibarı yüksek, sözü dinlenen, müdahale ettiğinde netice alabilen bir
konumda bulunmasını, demokrasi ve kalkınma
programlarımızı, savunma sanayimizi güçlendirmiş
olmamıza borçluyuz. Milletimize sözümüz var. Elbette hâlâ yapacak çok
işimiz, tamamlamamamız gereken birçok projemiz var. Türkiye olarak,
kritik aşamayı geride bıraktığımıza aziz
milletimiz emin olsun. Tüm engellemelere rağmen, Türkiyenin bu tarihî
fırsatı kaçırmasına izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde büyük ve güçlü
Türkiyeyi inşa etmek için hep birlikte çok
çalışacağız, çok mücadele edeceğiz ve Türkiyeyi
dünyanın en büyük ekonomilerinden biri yapma kararımızdan asla
geri adım atmayacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ok
6.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
sığınmacıların ülke güvenliği için
yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Her gün
yüzlerce sığınmacı planlı ve örgütlü bir şekilde
kaçak olarak sınırlarımızdan giriş yapmaktadır.
Oysaki sınır güvenliğini sağlamak ülkeyi yönetenlerin en
önemli görevlerinden biridir. Muhalefet partilerinin
sığınmacıların Türkiyede kalmaları yönünde fikir
değiştirmesiyse Türkiyeye karşı oynanan tehlikeli
oyunların en büyük göstergelerindendir. AB ve ABDyle anlaşarak
Türkiyeyi plansız programsız bir şekilde milyonlarca
sığınmacıya açmak, hem millî güvenliğimiz hem de
sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan çok büyük sorunlara yol
açacaktır. Daha ne kadar Suriyeli, Afgan sığınmacı
adı altında ülkeye milyonlarca insan kabul edilecektir?
Sınır güvenliğimiz nerede? İktidar ve muhalefet partileri
ABD'ye ve AB'ye hangi sözleri verdi? Bunları çıkıp kamuoyunun
önünde açıklayınız. Bu ülkeye bundan daha büyük kötülük
yapılamaz. Niyetiniz her neyse yanlış yoldan derhâl geri
dönerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 8 Nisan
Romanlar Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz yıl
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
imzasıyla yayımlanan genelgeyle 8 Nisanın Türkiye'de de Dünya
Romanlar Günü olarak kutlanmasına karar verildi. Bu genelgeyle Roman
vatandaşların sorunlarının çözümüne hız verilmesine,
her türlü ayrımcılık zemininin ortadan kaldırılmasına
yönelik yapılan çalışmaların değerlendirilmesi
amaçlandı.
8 Nisanın kabulünün 1inci yılında
devletimizin Romanlarla yan yana olduğunu göstermek için Romanlar 81
ilimiz, 936 ilçemizde, valilerimiz ve kaymakamlarımızla iftar
sofralarında buluşarak sıkıntılarını
şehrinin en üst idare amirine dile getirme fırsatı
yakaladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız
ile kalkınma ajansları aracılığıyla Romanlar için
muhtelif projeler gerçekleştirmekteyiz. Kültür
Bakanlığımız Romanlar Günü adına pek çok etkinlik gerçekleştiriyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığımızla Roman gençlerimizi bir araya
getiriyoruz.
Bu vesileyle Romanlar Günü'nü kutluyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
8.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Akhisar-Gördes Yolunun
tamamlanmamasına ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Manisa'da yapımına 2015 yılında
başlanan ve üç yılda bitirilmesi planlanan Akhisar-Gördes Yolunun
yapımı bir türlü tamamlanmadı. Yolun yapım işini
üstlenen firmanın iflas ettiği gerekçesiyle 2021
yılının Nisan ayı içerisinde yol yapım işi,
Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü tarafından yeniden
yapıldı. Yeni ihalenin üstünden yaklaşık bir yıl
geçmesine rağmen yüklenici firma tarafından işe
başlanmadı.
Gördes-Akhisar arasında hemen hemen her gün
yaşanan trafik kazalarıyla sayısını bilmediğimiz
canlarımızı maalesef yitirdik. Vatandaşların ölüm
yolu adını verdikleri bu yolda son bir yılda 5 kaza meydana
geldi. Geçen haftalarda 1 asit
tankeri, bir hafta önce de 1 tır ve 1 yem kamyonu devrildi.
Vatandaşlar her gün yeni bir kaza daha olacağı korkusuyla
yaşamaktan bıktı. Daha fazla can ve mal kaybı
yaşanmaması için bir an önce, yol konusunda karayollarının,
denetimler konusunda da ilgili kurumların harekete geçmesini istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Çakır
9.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 7-13 Nisan Dünya
Sağlık Haftasına ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
7-13 Nisan Dünya Sağlık Haftası olarak kutlanmaktadır. Koca
Sultan Kanuni asırlar öncesinden Halk içinde muteber bir nesne yok devlet
gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. derken
sağlığı, sağlıklı olmanın
kıymetini vurguluyordu. Sağlıklı hayat tarzının
benimsendiği ve herkesin sağlık hakkına kolayca
eriştiği Türkiye vizyonunu gerçekleştirme hedefi, insan merkezli
yaklaşımla birey ve toplum sağlığını en üst
düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında, uygun ve
etkili çözümleri sunmak misyonu, insan ve sağlık veya
sağlıklı yaşayan insan denklemini hayata geçirmede
Bakanlığın önümüzdeki süreçte daha yoğun bir
çalışma temposunu ve gayretini ortaya koymaya mecbur olduğunu
göstermesi bakımından önemlidir. Özellikle dünya
insanlığının içinden geçtiği salgın hastalık
sürecinde, ülkece ortaya konan performansın takdir edilmesini ve tüm
sağlık çalışanlarına şükran borcumuz
olduğunu ifade etmek önemlidir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
10.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, emeklilerin bayram
ikramiyelerinin asgari ücret tutarında olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün yapılacak kabine toplantısında
emeklilerin bayram ikramiyesinde yapılacak artışın
açıklanması bekleniyor. Saray iktidarı çevrelerinden
yapılan açıklamalarda 1.100 lira olan ikramiye tutarının
1.500 liraya yükseleceği belirtiliyor. Geçim sıkıntısı
çeken emeklilerin yaşanan enflasyon artışı neticesinde
aldıkları maaş zammı buharlaşmış
durumdadır; maaşlarına ek zam beklentileri olmasına
karşın bu zam yapılmadı. Aldığı emekli
maaşı doğrultusunda alabildiği ürünler her geçen gün azalan
ve ekonomik krizden en çok etkilenen emekli vatandaşlara bayramlarda
verilen bayram ikramiyesi tutarının asgari ücrete denk gelen 4.253
TLye çıkarılması gerekmektedir. Ramazanı vatandaşa
zehir eden saray iktidarı en azından bayramda milletini
düşünmelidir.
BAŞKAN Sayın Kılavuz...
11.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, üreticilere yönelik
desteklerin sürdürülmesi ve Mersinin tarımsal potansiyelinin
değerlendirilmesine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiyemiz ve göz bebeğimiz Mersinimiz
bulunduğu coğrafi konum itibarıyla çeşitli iklim
değişikliklerinin görülmesi sebebiyle birçok tarımsal faaliyetin
yapıldığı bir konumdadır. Bu kapsamda, atıl
durumdaki hazine arazilerinin üreticilerimize tahsisi, üreticilerimize yönelik
desteklerin sürdürülmesi, zirai don olaylarına yönelik tedbir
alınıp tarımsal sigortanın kapsamının
genişletilmesi yerinde olacaktır. Bununla birlikte, Mersinli üreticilerimizin
üretimden ticarete, ihracattan pazar payına taleplerinin
karşılanması ülkemiz adına olumlu olacaktır.
Tarsustan Anamura, Çamlıyayladan Aydıncık ve Bozyazıya,
Erdemliden Gülnara, Silifkeden Muta Mersinimizin tarımsal
potansiyelinin değerlendirilmesi sadece gelecek yıllar için
değil, gelecek yüzyıllar için oldukça önemlidir.
BAŞKAN Sayın Öztunç
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesinin otobüs alımındaki
kandırmacasına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde
Kahramanmaraşta Kemal Sunal filmlerine taş çıkartacak bir olay
yaşandı. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi,
gıcır gıcır 10 tane otobüsü yan yana dizmiş ve Bunları
yeni aldım. Bunlar hayırlı olsun. diyor. Sayın Mahir Ünal
başta olmak üzere bütün milletvekili arkadaşlarımız da
kurdeleyi hep beraber kestiler. Sonra bir ortaya çıktı ki 10 otobüsün
5i eski; Belediye Başkanı, mavi otobüsleri almış,
kırmızıya boyamış yeni diye milleti
kandırmış; sadece milleti değil, Mahir Bey'i, milletvekili
arkadaşları, herkesi kandırmış.
Yaparsa AK PARTİ yapar. diyorlardı ya,
böyle bir kandırmacayı yaparsa gerçekten AK PARTİ
yaparmış Sayın Başkan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Girgin
13.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, demokratik taleplerini
dile getiren öğrencilerin yaşadıkları
sıkıntılara ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yağmur gibi sürekli gelen zamlarla artan
gıda fiyatları, artan kiralar ve yetersiz yurtlar nedeniyle
yaptıkları Yurtsuzuz, barınamıyoruz, geçinemiyoruz.
eylemlerine katılan çok sayıda üniversite öğrencisinin bursu
kesildi, haklarında soruşturma başlatıldı. Demokratik
taleplerini dile getiren öğrenciler burslarının kesilmesiyle
susturulmak isteniyor. Bu eylemler suç değil ve meşru; asıl
sorun, öğrencilerimizin insanca barınabileceği sosyal devlete
yakışır bir yurt sistemini kuramamak.
Bursu kesilen öğrenciler Bizim için 800 lira büyük
bir para, buna ihtiyacımız var. diyor. Bursları,
öğrencilere karşı sopa olarak kullanmaya son verin. Kalacak bir
yurt bulamadığı için, geçim derdi yaşadığı
için seslerini yükselten üniversite öğrencilerinin kesilen bursları
ve kredileri iade edilsin, bütün öğrencilerimizin kredileri ve
bursları insanca yaşayacak bir seviyeye çıkartılsın.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaçmaz
14.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, Cizredeki
HDP ilçe binasına yapılan polis baskınına ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Şu
görüntüler, dün, dört ay içerisinde ikinci defa baskına uğrayan Cizre
ilçe binamıza ait.
Buradan AKP iktidarına net bir şekilde
söylüyorum: Bizleri siyasi bir rakip olarak görmüyorsunuz ama artık kolluk
marifetiyle, kolluk gücüyle ilçe binalarımıza ve parti
yöneticilerimize saldırmaktan vazgeçin.
Dört ay içerisinde bütün kapıları 2 defa
kırılarak, pencereleri kırılarak ve hatta içerideki bütün
kitaplar, dolaplar dağıtılarak Cizre ilçe binamız
baskına maruz kaldı ve yine, ilçe yöneticilerimiz dört ay içerisinde
ikinci defa göz altına alındı. Buradan iktidara soruyorum, bu,
sürekli bize saldırttığınız kolluk güçleri, kendi
pisliklerini duvarlara, kapılara sürecek kadar pervasızlaşmış
bazı personeller, sizin talimatınızla mı bunu yapıyor?
Siz bunu yaparak Kürt halkının, Cizre halkının bu iradesine
sahip çıkmasına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İlhan
15.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Türkiye
Cumhuriyetinin bir parti devleti olmadığına ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kamu idarelerinde bulunan üst yöneticilerin,
devletin diline, üslubuna yakışır şekilde bir
sorumluluğa sahip olmaları, uygulama ve icraatlarda bu hususa çok
dikkat etmeleri büyük önem arz etmektedir.
DSİ Genel Müdürü, Kırşehir ve
diğer illerle ilgili kendi web sitesindeki haberlerinde bir siyasi
partinin propagandasına benzer bir üslup kullanmakta ve ısrarla,
yapılan faaliyetler on dokuz yılla sınırlandırılarak
algı oluşturmaya çalışılmaktadır.
Kırşehirli hemşehrilerimiz, kendilerinin uzun uzadıya
devasa diye söz ettiği yatırımların devasa
olmadığını da bilmektedirler. DSİ, öncelikle,
Kırşehir sınırları içinde yer alan Hirfanlı
Barajından neden büyük bir projeyle Konyaya sulamada öncelik
verildiğini yıllardır kuraklıkla mücadele eden
Kırşehirli hemşehrilerimize izah etsin.
Son olarak şunu söylemek isterim, herkes iyi
bilsin ki Türkiye Cumhuriyeti bir parti devleti değildir; o sebeple, üst
düzey kamu görevlileri bu realiteye uygun davranmak zorundadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
16.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, TÜİKin
açıklamış olduğu enflasyon rakamına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Açıklanan TÜİK korumalı enflasyon ve
işsizlik oranları Kral çıplak! diyenlerin
haklılığının ispatıdır. Ne kadar saklamaya
çalışsanız da gerçekler gizlenemeyecek kadar net. Yalan
iktidarını ne kur koruması ne TÜİK koruması ne de
yandaş medya kurtaramayacak. Vatandaş temel ihtiyaçlarını
bile karşılayamıyor, her yer zam, her yer zulüm. Yalan dolanla,
algı yönetimiyle gerçekler artık gizlenemiyor. Vatandaş pazara,
bakkala gittiğinde acı gerçeği görüyor, yaşıyor. Biz
yine İki göz boyamayla seçim alırız. diye hesap
yapıyorsanız artık o iş bitti, yolcusunuz. Yüzde 61 olarak
açıkladığınız enflasyon oranına siz bile
inanmıyorsunuz. Yine de rekor olan bu oranlar Millet
İttifakının karşısında bir iflas ortaklığının
olduğunu gösteriyor, Cumhur İttifakı artık iflas
ittifakıdır. Tarımda, eğitimde, sağlıkta,
ekonomide iflas; dış politikada dön baba dönelim ittifakı. Bu
iflas ortaklığının saltanat düzenini ilk seçimde
bitireceğiz.
BAŞKAN Sayın Şevkin.
17.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, EYTliler ve
öğrenim kredisi alan öğrencilere ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Emeklilikte yaşa takılan 7 milyonun durumu
hâlen netlik kazanmadı. Hükûmet pek çok kez bu konuda çalışmalar
yapıldığını belirtse de kuzuların sessizliği
modunu koruyor. EYTli iş bulamıyor, evine ekmek götüremiyor;
işveren Yaşlısın. diyor, işe almıyor; Hükûmet
Gençsin. diyor emekli etmiyor. Yeter artık, işsizlik, yoksulluk,
hayat pahalılığı olabildiğince artmışken
SGKnin hâlihazırda tüm imkânları da oluşmuşken milyonlarca
EYTlinin hakkı derhâl teslim edilmelidir.
Ayrıca, Kredi Yurtlar Kurumundan öğrenim
kredisi alan ve borçlarını ödeyemeyen üniversite öğrenci
sayısı da 6 milyona ulaştı, icralık olanların
sayısı 500 bin. Üniversite öğrencilerinin ve
mezunlarının yıllarca süren borç ödemeleri ve icra kâbusu son
bulmalı, öğrencilerin borçları silinmelidir; sosyal devlet olma
ilkesi bunu gerektirir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arkaz
18.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 12-18 Nisan Kalp
Sağlığı Haftasına ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kalp ve damar hastalıkları hakkında
toplumu bilgilendirmek, kalp sağlığı konusunda
farkındalık oluşturmak ve vatandaşlara
sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırmak
amacıyla 12-18 Nisan Kalp Sağlığı Haftası olarak
kutlanmaktadır. Kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen
ölüm nedenidir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı
kayıplar tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 30unu
oluşturmaktadır, ülkemizde ise bu oran yüzde 40a
ulaşmaktadır. Her yıl 300 bin vatandaşımız kalp
krizi geçirmekte, yaklaşık 125 bini ise hayatını
kaybetmektedir.
Kalp sağlığımızı
korumak için düzenli doktor kontrolü yaptırmalı,
sağlıklı ve dengeli beslenmeli, günlük egzersiz
yapılmalı, sigaradan kesinlikle uzak durulmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
19.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, yük ve yolcu
taşımacılığı yapan işletmelerin
yaşadıkları ekonomik sıkıntılara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Anayasamızın 23üncü maddesiyle seyahat özgürlüğü anayasal
güvenceye alınmıştır. Haziran ayında motorin ortalama
7,43 TL iken bugün itibarıyla 20,34ten satılıyor, yüzde 173
artmış. Otoyol ve köprü geçiş ücretleri fahiş bir şekilde
arttı. Şehirler arası otobüs terminallerinde sefer ve yolcu
sayıları zorunlu olarak seyahat etmek durumunda olan
vatandaşlarımız dışında neredeyse yok denecek
seviyeye inmiştir. Sürece seyirci kalmanız durumunda birçok firma
iflas edecek. İktidara sesleniyorum: Bu işletmelere nefes olmak,
mazotta ve biletlerdeki KDVyi düşürmek için neyi bekliyorsunuz? Köprü ve
otoyol geçişleri için bir indirim yapmayı düşünüyor musunuz? Yük
ve yolcu taşımacılığı yapan işletme
sahipleri, kendi araçlarıyla çalışan şoför esnafı
perişan durumda; bu insanların
çığlığını ne zaman duyacaksınız?
BAŞKAN Sayın Kayan
20.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın,
Kırklarelide yaşanan sığınmacı sorununa
ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Kırklarelinin Kofçaz ilçesi Bulgaristan sınırında.
Karaabalar, Ahmetler, Ahlatlı, Tatlıpınar, Malkoçlar,
Çağlayık köyleri sınıra 100 kilometreden daha yakın.
16 köyün 15i Kofçaz ile Bulgaristan arasında. Suriyeli sığınmacılar
her gün gece yarısından sonra kamyonlarla getirilip bu köylerin
yakınlarına bırakılıyorlar. Köylere gelip
camları, kapıları çalıp ekmek, telefon vesaire istiyorlar;
gece gündüz fark etmiyor. Tarlalarda çalışan insanlara gidip orada
yine aynı şekilde isteklerini sıralıyorlar, halk tedirgin.
Bulgaristan sınırını geçenler Bulgarlar tarafından
darbedilip tekrar Türkiyeye gönderiliyorlar. Onların kollarını,
bacaklarını da kırıyorlar bir de onların tedavisiyle
uğraşıyoruz. Jandarma her gün köylere gelip bu bölgelerden
kamyonlar dolusu sığınmacıyı toplayıp tekrar
Kırklareline gönderiyor, orada tedavileri vesaire yapılıyor.
Şimdi, bu bölgede insanlarımız oldukça tedirgin ve cinayete
sebep olacak olaylardan korkuyorlar, endişeliler, Hükûmetten mutlaka ama
mutlaka samimi çözüm bekliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, fiyat
artışlarına ve ülkede yaşanan değerler erozyonuna
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon
mart ayında yüzde 61,1e yükseldi. Türkiye, enerji enflasyonunda yüzde
214,87 artışla Avrupa şampiyonu oldu. Sanayiciler bu fiyatlarla
üretim yapamayacaklarını, maliyetlerinin artacağını,
böyle giderse sanayi tesislerinin duracağını söylüyorlar. Yalnızca
sanayiciler değil, toplumun tüm kesimleri bu fiyat
artışlarıyla perişanlık yaşıyor.
Savaşta olan Rusyada enflasyon yıllık yüzde 9,2; ekonomik
krizde olan Arjantinde yüzde 52,3; bizi kıskanan Almanyada ise yüzde
7,3. Nereden bakarsak bakalım, enflasyonda dünyadan koptuk.
Enflasyona ilave olarak ülkemizde bir de
değerler erozyonu var. Ramazan ayında bile vatandaşlar Halk
Ekmek kuyruğunda beklemeye mahkûm edilip her şey ateş
pahasıyken üç beş maaş alanlar değerler erozyonunun en
tipik örneğidir diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
22.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, icra ve iflas
dairelerine gelen dosya sayısındaki artışa ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ulusal Yargı Ağı UYAP üzerinden
alınan verilere göre bu yıl 1 Ocak-25 Mart günleri arasında icra
ve iflas dairelerine toplam 2 milyon 508 bin yeni dosya geldi. Yeni gelen dosya
sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32,2
oranında artmıştır. İcra dairelerinde bulunan dosya
sayısı son bir yılda 1 milyon 328 bin adet artarak 23 milyon 590
bine çıktı. Ülkenin artık nefes alması
imkânsızlaşırken artan bu icra ve iflaslarla depresyonun
artmasına şaşırmayacağız. Hâl böyleyken saray
yabancı ülkelere yardım yapıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Mareşal Fevzi Çakmakın vefatının 72nci yıl dönümüne,
Profesör Doktor Zekeriya Beyazın vefatına, Cemal
Kaşıkçı davasına, Cumhurbaşkanının söylem ve
eylemlerinin birbiriyle çelişmesinin Türkiyenin itibarını
zedelediğine, İYİ Parti iktidarında yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığının sağlanacağına ve
emeklilere asgari ücretin altında aylık verilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor,
başarılı bir çalışma haftası temenni ediyorum
Bugün, 10 Nisan. 10 Nisan 1950 tarihinde
hayatını kaybeden, Kurtuluş Savaşı'mızın
büyük kahramanı, cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk'ün silah
arkadaşı ve devlet hayatında omuz omuza verdiği, dönemin
Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın
vefatının 72'nci yıl dönümü. Kendisini saygı, minnet ve
rahmetle anıyorum; mekânı cennet, ruhu şad, kabri nur olsun.
Yine, samimi ve renkli kişiliğiyle
tanıdığımız Profesör Doktor Zekeriya Beyaz'ın
vefat haberini az önce üzüntüyle öğrendim. Merhum Zekeriya Beyaz'a
Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine
başsağlığı temennilerimi iletiyorum.
Sayın milletvekilleri, Suudi Arabistan
İstanbul Başkonsolosluğuna 2 Ekim 2018'de girdikten sonra bir
daha kendisinden haber alınamayan ve daha sonra öldürüldüğü ortaya
çıkan Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesine
ilişkin 26 sanıklı davada mahkeme, Adalet
Bakanlığının görüşü üzerine dosyanın Suudi
Arabistana devrine karar vermiştir. Oysa bu dava görüşülürken
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olayın üzerine
gidileceğine ilişkin kararlılığını ifade
etmiş ve Suudi makamlara gerekli tepkiyi göstermişti. Sayın
Erdoğan, Cemal Kaşıkçı davasına ilişkin
İstanbulda gerçekleştirilen Parlamentolar Arası Kudüs Platformu
2nci Konferansında Suudi Arabistana karşı şu ifadeleri
kullanmıştı: Suudi Arabistan bizden belgeleri almak istedi.
Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz. Bir de bunları mı yok edeceksiniz?
Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu
millet enayi değil, hesabı sormasını bilir. Bu ifadeleri
kullanan Sayın Erdoğan, şimdi Kaşıkçı
davasını kapatıp dosyayı Suudi Arabistana devretti. Daha
önce de casuslukla suçladığı Bu can bu bedende olduğu
müddetçe alamazlar. dediği Rahip Brunson ve Deniz Yücel de özel jetlerle
kendi ülkelerine gönderilmişti. Sayın Cumhurbaşkanının
söylem ve eylemlerinin birbiriyle çelişmesi uluslararası kamuoyunda
Türkiye'nin itibarını zedelemeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirdiği tek adam algısı, siyasetin yargıya müdahalesi
artık gizlenemez hâle geliyor. Aziz milletimize sözümüz odur ki
İYİ Parti iktidarında sonradan mahcup olacağımız
söylemler yerine yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı sağlanacaktır.
Sayın milletvekilleri, sayıları 10
milyondan fazla olan ve asgari ücret kadar bile aylık alamayan milyonlarca
emekli vatandaşımız, açlık sınırının
altında, geçinebilmek için mücadele vermektedir. Geçtiğimiz ay,
TÜRKİŞin açıkladığı verilere göre açlık
sınırı 5 bin liranın üzerinde, yoksulluk
sınırı ise 16 bin liraya dayanmıştır. Emeklilere
asgari ücretin altında aylık verilmesini adil ve yerinde bulmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) En düşük emekli aylığı asgari ücret
seviyesine çıkarılmalıdır. Bununla birlikte, aydan aya
düşen alım gücü göz önünde bulundurularak üç ayda bir enflasyon
oranında emekliye ve memura zam yapılmalıdır. Diler ve
umarım ki bugün yapılması beklenen Kabine
toplantısında boş işlerle uğraşmak yerine
milletin beklentilerine cevap verecek kararlar alınır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbülde.
Buyurun Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Mareşal Fevzi
Çakmakın vefatının seneidevriyesine, Boğazlıyan
Kaymakamı Kemal Beyi rahmet ve minnetle andığına; Türk
polis teşkilatının 177nci, Türk Tarih Kurumunun 91inci
kuruluş yıl dönümüne ve millî sporcularımızın
uluslararası organizasyonlardaki başarılarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti devletinin 3 Nisan 1921 tarihinden 12 Ocak
1944 tarihine kadar, yirmi üç yıl boyunca Genelkurmay
Başkanlığını yapmış olan, ilk Genelkurmay
Başkanı ve ilk Millî Savunma Bakanımız, İstiklal
Savaşı kahramanı, aynı zamanda partimizin siyasi temellerini
de teşkil eden Millet Partisinin kurucusu Mareşal Fevzi Çakmak
Paşayı vefatının seneidevriyesinde rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan, Türk milletinin
yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden Boğazlıyan
Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, 10 Nisan 1919 tarihinde Ermenilerin
iftiraları sonucunda kurulan, İstanbul'da kurulmuş olan düzmece
mahkemelerde verilen idam kararı neticesinde, idam kararının
infazıyla haksız bir şekilde şehit edilmiştir. 14 Ekim
1922 tarihinde Gazi Meclisimiz tarafından alınan kararla millî
şehit olarak ilan edilen Kaymakam Kemal Bey'in şehadetinden sonra
üzerinden çıkan mektupta Türk milleti ebediyen yaşayacak,
Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah, millet ve memlekete
zeval vermesin; fertler ölür, millet yaşar. İnşallah, Türk milleti
ebediyete kadar yaşayacaktır. ifadeleri yer almıştır.
Millet ve vatan şuuruyla görevini ifa eden ve son nefesinde Türk
milletinin yaşamasını niyaz ederek şehadete erişen
millî şehit Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i rahmet ve
minnetle anıyoruz; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan, milletimizin huzur ve
güvenliği için ülkemizin her yerinde fedakârlıkla görevini yerine
getiren Türk polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl
dönümünü kutluyor, Emniyet mensuplarımıza görevlerinde başarı
ve kolaylıklar diliyoruz. Şehit polislerimizi rahmet ve minnetle
anıyor, gazilerimize sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz.
Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullü
medeniyetlere de sahip olmuştur, bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe
ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu
ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için
kendinde kuvvet bulacaktır. ifadeleriyle önemini vurgulamış
olduğu Türk tarihinin araştırılması ve
sağlıklı bir şekilde nesillerimize aktarılması
için kuruluşunda öncülük ettiği Türk Tarih Kurumunun kuruluşunun
91inci yılını kutluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Son olarak,
Uluslararası Aerobik Cimnastik Turnuvası'nda bireysel erkekler
kategorisinde altın madalya kazanan millî sporcumuz Emir
Erışıkı, Dünya Eskrim Şampiyonasında
yıldız kadınlar kategorisinde altın madalya kazanan Aleyna
Ertürkü ve Peruda düzenlenen Down Sendromlular
Futsal Dünya Şampiyonasında bronz madalya kazanan Down Sendromlu
Futsal Millî Takımımızı gönülden kutluyor,
başarılarının devamını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Cizredeki
HDP ilçe binasına yapılan polis baskınına, Kobani
soruşturması kapsamında bugün yapılan gözaltı
operasyonuna ve iktidarın öncelikle atadığı kayyumlardan
hesap sorması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
şimdi, size 2 tane fotoğraf göstereceğim: Şu, bir tane
fotoğraf, kapı kırılmış; şu da bir
başka fotoğraf, bu da binanın içinde, gösterebileceğim
böyle çok fotoğraf var. Bunlar Ukraynadan değil, Cizreden;
Vandallığın ve barbarlığın
fotoğrafları. Kolluk kuvvetleri, Cizre ilçe binamızın
kapısını bu şekilde kırarak, içeriyi böyle
dağıtarak aklınca arama yapıyorlar. Açıkça söylüyorum,
barbarlığın, Vandallığın fotoğrafları,
başka hiçbir şey değil. Ya, bu iktidar, çeteye, mafyaya,
İŞİD hücrelerine böyle operasyon yapmıyor, HDPye
yapıyor, neden? Çünkü Kürte düşmansınız siz. Neden Kürte
düşmansınız Cizrede, nedir sizin tahammül edemediğiniz
Cizrede? Ne biliyor musunuz? Aha şu fotoğraf, şu fotoğraf:
Nevrozda bütün baskılara rağmen Cizre halkının meydana
çıktığını gösteren fotoğraf, bu fotoğraf.
İşte, buna tahammül edemediğiniz için, on binlerce insan HDPnin
çağrısı üzerine meydanlara çıkıp Nevrozu
kutladığı için intikam alıyorsunuz, ilçe
binasının kapısını kırıyorsunuz. Böyle bir
anlayışta işte bu iktidar. Hani Kürte düşmanlık
nedir? diye soruyorsunuz ya; işte bu, işte budur tahammülsüzlük.
Şimdi, şunu çok açık söyleyelim: Cizre halkı sadece
Nevrozda sokağa çıkmadı, biz, her seçimde, Cizrede yüzde 80
ile 90 arasında oy alan bir partiyiz ve bundan sonra da böyle olmaya devam
edecek, bunu göreceksiniz. Bu baskılarınıza Cizre halkı
asla boyun eğmedi bugüne kadar, bundan sonra da boyun eğmeyecek, diz
çökmeyecek; bunu bu iktidar bilsin. Cizre halkı buna, sizin bu
baskılarınıza asla yol vermeyecek. Bunu bir kez daha söyleyelim:
İktidarın karanlığına asla teslim olmayacak bir Cizre
halkından söz ediyorum. Bu tür baskılarla bizi yıldırabileceğinizi
düşünmeyin.
Şimdi, ama bitmiyor tabii, iktidarın
baskısı, hukuksuzluğu, haydutluğu -kusura bakmayın bu
lafları kullandığım için- bitmiyor. Bakın, bugün,
sabah bir operasyonla uyandık. Sözde Kobani soruşturması kapsamında
gözaltı operasyonu
91 kişi hakkında gözaltı kararı
verilmiş, 46sı gözaltına alındı şimdiye kadar,
13 ayrı ilde yapılan bir operasyon. Gizli tanık beyanları
-ben hep Sanal ortamda yaratılan yaratıkların beyanları.
diyorum ya- ve HTS kayıtlarından yola çıkarak gözaltı
kararı çıkarılmış Kobani soruşturmasıyla
ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya,
neymiş acaba? diye bakıyoruz savcının
açıklamasına, Kobani olaylarının mali
yapılanmasında yer almışlar bunlar, sözde. Ya, şaka
gibi. Kobani 2014, 6-8 Ekim; aradan geçmiş sekiz sene, savcının
aklına gelmiş operasyon yapmak; cadı avı
başlatmış, kirli bir operasyon. Ama neden, onu biliyoruz, neden
olduğunu biliyoruz, onu da söyleyeyim ben, size de iktidara da halka da
bunu bir kez daha açıklayalım. Neden oluyor bu biliyor musunuz? Çünkü
Kobani davası diye açtığınız o dava var ya -Sincanda
sürmekte olan- o dava çöktü, çöktü. Bizim kumpas davası dediğimiz
Kobani kumpas davası çöktü. Nasıl çöktü? Ya, açık tanıklar
vardı 2 kişi, geçtiğimiz hafta dinlediler açık tanıkları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - 2 açık
tanık da yapılmış olan kurguya aykırı ifade
verdiler; çöktü, sizin iktidarınızın getirdiği açık
tanıklar, birincisi, onlar çöktü ama o yetmedi, müştekiler
O davaya
müşteki diye getirdiğiniz bir sürü insanı çıkartıyorsunuz
Bunlardan şikâyetçi misiniz? diye soruyor hâkim, Hayır,
şikâyetçi değiliz. diyor hepsi. Şikâyetçi değiliz.
diyenlerin içinde polis memurları bile var ya, polis memurları var.
Hani, öyle bir kumpas davası kurmuşsunuz, yarın burada Genel
Kurulda kürsüden de anlatacağım bunu detaylarıyla ama şimdi
söyleyeyim: Şimdi, müştekiler bile şikâyetçi değil, dava
çöktü. Ne yaparız da bu çökmüş olan davaya yeniden bir kulp takarak
onu canlandırabiliriz acaba? diye düşündü sizin
savcılarınız. Ne yaptılar? Yeni gözaltı
yapalım. Bakın, şimdi, gözaltına alınanlardan bir
tanesi Halkların Demokratik Partisinin eski dönem saymanı Zeki Çelik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Ya, adam yargılandı, beraat etti. Sonra,
şu anda, Kobani kumpas davasında yargılanıyor tutuksuz
olarak, önce tutukluydu, Sincanda, içeride yattı, sonra tutuksuz
yargılanmaya devam etti, şimdi bugün gözaltına
alınmış aynı adam. Bari bir kumpas yapıyorsunuz,
FETÖcü abilerinizden öğrendiniz bu kumpasları ama kumpas kuracak
zekâya sahip olsun ya sizin savcılarınız, o zekâya bile sahip
değiller. Sekiz sene sonra belediye eş başkanlarına,
belediye meclis üyelerine, belediye başkan yardımcılarına
kumpas operasyonu. Neymiş? Mali yardım yapılmış. Öyle
mi? Bakın, ben şimdi, bir iki tane mali yardımdan
bahsedeceğim bu iktidara. Ya hiç utanmanız, sıkılmanız
da yok, vallahi billahi yok hiç utanmanız sıkılmanız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
utanman yok ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, lütfen
dikkat et. Utanmaz, sıkılmaz gibi ifadeler kullanma, rica
ediyorum. Bunlar hoş ifadeler değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, öyle.
Bakın, neden olduğunu söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayalım
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Onun neden
olduğunu söyleyeceğim, siz şimdi cevap verin ona.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Meseleyi
kişiselleştirmeyin, meseleyi zemininde konuşun. Siz
muhataplarınıza Utanmaz, sıkılmaz. diyemezsiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben size
kişisel bir şey söylemedim Sayın Ünal, iktidara dedim ben,
iktidara dedim, size demedim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayır,
öyle değil.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sizin
utanmanız yok. diyorsun, senin utanman yok, senin utanman yok.
BAŞKAN Sayın Oluç, devam edin.
Sayın Ünal
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Müsaade edin
anlatayım o zaman, anlatayım.
Şimdi, sizin atamış olduğunuz 20
kayyum var, bu iktidarın atamış olduğu 20 kayyumu
bakın
Şimdi, hırsızları kayyum
yapmışsınız ya. Kendiniz atadığınız
kayyumları, kendiniz görevden aldınız, değiştirdiniz
ve haklarında soruşturma açmak zorunda kaldınız; Mardinde,
Diyarbakırda, birçok ilçede durum bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın Oluç, lütfen
tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Atadığınız kayyumlar, hırsız çıktı,
talancı çıktı, rüşvetçi çıktı, çete
oluşturmuşlar; istiyorsanız bunları tek tek
tartışalım.
Şimdi, niye bunu söylüyorum? Ya, siz önce kendi
atadığınız kayyumlardan hesap sorun. Bizim bütün
belediyelerimize geçmişte müfettiş gönderdiniz, hiçbir tanesinde
usulsüz harcama, yersiz harcama, yolsuzluk, hırsızlık bulamadınız.
Hepsinde müfettişleriniz, İçişleri müfettişleriniz aylarca
çalıştı, bir tane öyle dava yoktur, bir tane iddianame yoktur
ama sizin kayyumlarınız için var, Sayıştay raporlarında
da var. Niye bunu söylüyorum? Ölmüş, bitmiş olan Kobani
davasını canlandırmak için yaptığınız bu
operasyon da çökecektir; net ve açık söylüyorum. İktidar artık
bu saldırılarına son versin, son, bizimle
uğraşmasın; siyasi olarak uğraşıyorsanız
uğraşın, hukuk yoluyla değil.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Oluç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mareşal Fevzi Çakmak ile
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi ölüm yıl dönümlerinde
rahmet ve minnetle andığına, Meclis gündemiyle ilgili öncelikle muhalefetin
bilgilendirilmesi gerektiğine, İzmir Milletvekili Özcan Purçunun
kendisine atfedilen haksız eleştirileri ülkeye döndüğünde
cevaplayacağına, CHP Grubunun verdiği emeklilerin bayram
ikramiyesini düzenleyen kanun teklifine, İzmir depremi mağdurlarına
iktidarca önerilen kentsel dönüşüm kredisine, Cemal Kaşıkçı
davasına ve Vladikavkaz Sınır Kapısında
şoförlerimizin yaşadıkları sorunlara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm Meclise iyi, kaliteli bir yasama haftası
dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün silah
arkadaşı, Genelkurmay Başkanımız, Millî Savunma
Bakanımız Mareşal Fevzi Çakmakı ölümünün yıl
dönümünde bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz.
1919da Boğazlıyan Kaymakamı
uğradığı bir iftira sonucunda yargılanarak idam
edilmişti. Gazi Meclisin kurulduktan sonra yaptığı bir
iadeiitibarla millî şehit sayılan Boğazlıyan Kaymakamı
Mehmet Kemal Beyi bir kez daha rahmetle anıyorum.
Sayın Başkanım, malum, Meclis, iktidarıyla
muhalefetiyle herkesin İç Tüzükten aldığı hakları,
Anayasanın verdiği görevleri yerine getireceği bir yasama
organı. Bu Meclisin gündemi konusunda kamuoyu açısından da
muhalefet partileri açısından da bir şüphe olmadan mutlaka
kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekiyor. Uzun süredir Anadolu Ajansına
Adalet ve Kalkınma Partisi kaynaklı, parti grubu kaynaklı, Genel
Merkez kaynaklı pazar günü öğlen saatlerinde Meclis gündemiyle ilgili
bir bilgi notu servis ediliyor ve biz buna itirazımızı burada
defalarca söyledik. Elbette Anadolu Ajansına böyle bir bilgilendirme
yapılabilir ama muhalefet partileri Meclisin gündemini gazeteden okumaz,
muhatapları, mevkidaşları tarafından bilgilendirilir. Biz
hepimiz, kendi merkez yönetim kurulu toplantılarımızda, partimizin
yetkili organlarında Meclis gündemiyle ilgili bilgi vermek, sunum yapmak
durumundayız. Bu konudaki hassasiyetimiz AK PARTİdeki
mevkidaşlarımızca, özellikle Bülent Turan tarafından, o gün
bu yakarışta bulunduğumuz ve kendisinin hak verdiği günden
beri hassasiyetle yerine getiriliyor ancak bunu yerine getirmeyen
mevkidaşlarımız var. Yine, bu hafta da Anadolu Ajansı,
pazar günü, abonelerine Meclis gündemiyle ilgili bir haber geçti. Biz buna
itiraz ediyoruz, bu konudaki hassasiyetimizi bir kez daha vurguluyoruz. Ya,
bizi pazartesi günü arayacaksanız -ki pazartesi günü bazen gün boyunca
aranmıyoruz- Anadolu Ajansından önce yapın bu işi; Anadolu
Ajansına pazar günü bilgi notu geçiyorsanız, cumartesi günü
grupları önümüzdeki haftaki gündem beklentiniz, talebiniz yönünde
bilgilendiriniz lütfen.
Sayın Başkanım, İzmir
Milletvekilimiz Sayın Özcan Purçu biraz önce bir milletvekilimiz
tarafından, Cemal Bey tarafından hedef alınan bir konuşmaya
konu oldu. Kendisini aradım, Hırvatistanda Uluslararası Roman
Toplantısında, Roman toplumunun sorunlarına uluslararası
çözüm arama gayreti içinde olduğu için cevap hakkını burada
kullanamayacak ancak kendisine tutanakları ulaştırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiyeye döndüğünde
yokluğunda kendisine atfedilmiş haksız eleştirileri kendisi
etraflıca cevaplayacak efendim, bunu ifade etmek isteriz.
Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi, 7
Haziran 2015 Seçimlerine giderken Emeklilere birer maaş ikramiye
söyleminde bulunmuştu; bu, iktidar partisi sözcülerince eleştirildi.
7 Haziranda çoğunluğu kaybettiler, 1 Kasıma giderken Biz de
vereceğiz. dediler. Üç sene gecikmeli olarak Mayıs 2018de emekliye
bayram ikramiyesini 1.000 TL olarak belirlediler, o gün 3 çeyrek altın
alıyordu. Yıllarca bu sabit kaldı ve itirazlarımızla
geçtiğimiz yıl 1.100 TLye çıktı. Oysaki sadece enflasyon
uyarlaması 1.600 TLyi gerekli görürdü. Oysa üstüne yaşanan bu
hiperenflasyon döneminde artık emeklilerin bu bayram ikramiyesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendilerine emekli Kemalden
armağan, yapıcı muhalefetten, etkin muhalefetin gücünden
armağan bu ikramiyeyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir
kanun teklifi verdik ve diyoruz ki: Birer net asgari ücret olsun ve bu
ikramiyeden banka emeklileri dâhil istisnasız bütün emekliler istifade
etsin. Bu konuda parti gruplarına, özellikle AK PARTİ'yi Plan ve
Bütçe Komisyonunu çalıştırmaya, bu bayram öncesi, bu yüksek
enflasyon, bu yaşanan darboğaz, ekonomik sıkıntılar
sırasında her emeklimize bir net asgari ücret düzeyinde ikramiyenin
düzenlenmesi ve kimsenin bu ikramiyenin dışında
bırakılmamasına ilişkin teklifimizle burada siyasi
partilere çağrıda bulunuyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
İzmir'de yaşanan depremden sonra 80 bin aile mağdur oldu.
Bunların 5 binine çare bulundu, ağır hasarlı yerleri
olanlara yeni konutlar yapıldı, teslim edildi. Ancak 75 bin aile orta
ve az hasarlıların evleri yıkıldı ya da
yıkılmak zorunda, orada oturamıyorlar. Bu konuda, İzmir
Büyükşehir Belediyesinden emsal artışı talebi vardı.
Bu da yerine getirildi ama şimdi bu ailelerin 600 bin lira, 800 bin lira
bir paraya ihtiyaçları var. İktidar onlara şu yolu gösteriyor:
Kentsel dönüşüm kredisi. Bu, on yılda, geri ödemeli ve ihtiyaca
karşılık aylık ödemesi 8 bin TL'ye denk geliyor. Geçen
hafta bütün grupları ziyaret etmek istediler, biz randevu verdik,
dinledik. Buradan sonra iki yılı geri ödemesiz, on sekiz yirmi
yıl faizsiz ya da düşük faizli, çok düşük faizli bir kredi
verilmezse oradaki ailelerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ev sahibi olmaları
mümkün olmayacak. Bu konuda, Meclisi göreve davet ediyoruz.
Bugün Genel Başkanımız Suudi
Arabistanlı Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine dikkat çekti.
Sözü uzatmadan, yarın, bir uluslararası anlaşmada, maalesef
anayasal olarak elimizden alınmış bir yetki var ancak bunu bir
fiilî gensoruya dönüştürerek bu konuda Hükûmetin
sorumluluklarını, diplomatik sorunları, yargısal
sorunları ve vicdani sorunları tartışacağız.
Buradan tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz, yarın Cemal
Kaşıkçı olayıyla ilgili, elimizden alınmış
anayasal gensoru yetkisini bir uluslararası anlaşmada fiilî gensoruya
dönüştürerek ülke gündemine getirmeyi ve tartışmayı
düşünüyoruz. Bu konuda şimdiden, diğer siyasi parti gruplarının
konuya ilgilerini, alakalarını, zaten muhalefet yeterince gösteriyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü alayım Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum efendim.
Son sözüm de şu Sayın Başkan:
Rusyadan Gürcistana bir sınır kapısı var, Vladikavkaz.
Vladikavkaz Sınır Kapısında bin Türk aracı, bin
şoförümüz bekliyor; su yok, ekmek yok, duş ve tuvalet gibi insani
ihtiyaçlardan mahrumlar, kendi ifadeleriyle açlık ve sefalet içindeler,
seslerini duyuramıyorlar. Buradan Dışişleri
Bakanlığını, buradan Ulaştırma
Bakanlığı yetkililerini Vladikavkaz Sınır
Kapısında şoförlerimizin yaşadığı
insanlık dramına duyarlılık göstermeye davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünalda.
Buyurun Sayın Ünal.
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
Şanlıurfanın 102nci kurtuluş yıl dönümüne, Türk
polis teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümüne,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Şanlıurfanın
kurtuluşunun 102nci yıl dönümünü yürekten kutluyorum.
Kahramanmaraşın, Gaziantepin, Şanlıurfanın
verdiği bu büyük mücadelede, bağımsızlık uğruna
şehit düşen bütün şehitlerimizi de buradan rahmet ve minnetle
yâd ediyorum.
Yine, Türk Polis teşkilatımızın
177nci yılını da, kuruluş yıl dönümünü de kutluyorum.
Güvenliğimiz ve huzurumuz için çalışmalarına devam eden
Türk Polis teşkilatının kuruluş yıl dönümü kutlu
olsun.
Sayın Başkan, HDP Grup Başkan
Vekilinin söylediği bazı ifadeleri burada kabul etmediğimi
kayıtlara geçmesi açısından da söylemek isterim. Öncelikle,
devlet intikam almaz, hukukun gereği neyse onu yerine getirir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hangi hukuk?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Eğer
Kürte düşman aranıyorsa düşman olarak PKK yeterlidir. Teröriste
terörist diyeceksiniz, Hükûmete haydut demeyeceksiniz. PKK'ya Katil
diyemeyip sokaklarda Katil polis diye bu ülkede slogan atılamaz.
Dolayısıyla, savcılarımızla
ilgili de
Onlar AK PARTİ'nin savcıları değil
-altını çizerek söylüyorum- onlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin
onurlu, haysiyetli savcılarıdır ve hukuk temelinde, Anayasa
temelinde görevlerini yerine getirirler. Burası aşiret devleti
değil, Türkiye Cumhuriyeti devleti
(HDP sıralarından
gürültüler)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Bahtiyar Çolak neden
gözaltına alındı?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hani paralel yapı vardı?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben sizi
dinledim sükûnetle.
Kayyum atanmışsa bunun anayasal, hukuki
bir zemini vardır, atanan kayyumla ilgili işlem
yapılmışsa bunun da hukuki bir zemini vardır; kayyumla
ilgili işlem yapılmasından şikâyetçi olmalarını
da anlamıyorum, dolayısıyla hukukun gereği yerine
getirilmiştir.
Sayın Başkan, şimdi, Meclis
gündemiyle ilgili, partilerde devamlılık esastır yani bizim Grup
Başkan Vekillerimizle ilişkilerimizde, bir Grup Başkan Vekilinin
yaptığı anlaşma diğer hepimiz için
bağlayıcıdır. Perşembe günü Sayın Mustafa
Elitaş, Sayın Erhan Usta, Sayın Meral Danış
Beştaş, Sayın Engin Altay bir mutabakat oluşturmuşlar
ve önümüzdeki hafta yani bu haftanın Meclis gündemini kendi
aralarında konuşmuş ve bir sonuca bağlamışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Dolayısıyla, bu, doğrudan, zaten Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun bilgilendirilmesi anlamına gelir. Kaldı ki bugüne kadar
Ben
2011-2015 arasında da Grup Başkan Vekilliği görevimi yerine
getirdim. O günden bugüne, benim gördüğüm, pazartesi günleri, ilgili
iktidar Grup Başkan Vekili, diğer Grup Başkan Vekili
arkadaşlarını arayarak yani diğer siyasi partilerdeki Grup
Başkan Vekillerini arayarak bilgilendirir. Bu Meclis gündeminin Anadolu
Ajansı tarafından yayınlanması bizim tarafımızdan
servis edilmiş bir şey değil; muhtemelen,
anladığım kadarıyla siyasi partiler kendi aralarında
Meclis gündemiyle ilgili anlaştıkları için haber
yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben eksik
bıraktım, tabii ki Milliyetçi Hareket Partisinden Erkan Akçay Bey de
görüşmedeydi.
Son olarak, az önce Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Ali Öztunç Beyefendi, benim de katıldığım bir törenle
ilgili bir açıklamada bulundu. Şimdi, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediye Başkanlığı teslim
aldığı otobüslerle ilgili yaptığı törende -evet,
ben de oradaydım- Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Hayrettin Güngör zaten 2021 yılı içerisinde 5 otobüs alındığını
ve şimdi de 5 yeni otobüs daha alındığını ve
toplam 10 otobüsün de tek bir renk olarak planlandığını
ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yani daha
önceden alınan otobüslerin yeni gibi boyanıp sunulması
değil, tam tersine, 2021 yılının 6ncı ayında
alınan 5 tane otobüsle beraber şimdi alınan 5 otobüs
Kahramanmaraşımızın hizmetine sunulmuştur. Bu
bilgilendirmeyi de yapma gereği duydum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, niye söz
istediniz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Mahir Ünal konuşmasında kayyumlarla ilgili işlem
yapılmasından şikâyetçi olduğumu iddia etti. Doğru değil,
ben böyle bir şey söylemedim. Doğrudan bir çarpıtma var, onun
için söz istedim.
BAŞKAN Peki, 60a göre yerinizden bir dakika
vereyim.
Buyurun.
28.-İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Ünal, siz diyorsunuz ki:
Kayyumlarla ilgili işlem yapılmasından şikâyetçisiniz,
rahatsızlık duyuyorsunuz. Alakası yok. Ben diyorum ki ya, siz
halkın iradesini gasbettiniz, sandık hukukunu, seçim hukukunu
çiğnediniz, orada çıkan sonuçları tanımayıp
seçilmişleri görevden alıp kayyum atadınız. Fakat o
atadığınız kayyumlardan 20sini bir daha
değiştirmek zorunda kaldınız çünkü o sizin atadığınız
kayyumlar, yani sizin İçişleri Bakanınızın
atadığı kayyumlar hırsızlık, yolsuzluk,
rüşvet, irtikap, her türlü şeyi yaptı; ya, çete kurmuşlar,
şebekeler oluşturmuşlar. Mardine bakın, Diyarbakıra
bakın; davalar açılmış bunlar hakkında, müdürler hakkında
davalar açılmış, birçok dava var ve sürüyor bu
soruşturmalar da hâlâ. Ben bunu söylüyorum. Yani sizin
atadığınız kayyumlar talan ediyor orayı, ben bunu
anlatıyorum. Niye onlara yapılmış olan işlemden
şikâyetçi olayım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Onlara
işlem yapılmasından şikâyetçi değilim. Ben, sizin
hırsız, yolsuz insanları kayyum olarak atamanızı
eleştiriyorum. Esas söylediğim mesele budur. Kim atadı bunu?
İçişleri Bakanı atadı, başka kimse değil.
Bir de efendim, bakın, ben devlet haydut maydut
diye öyle bir şey demedim, siz onu başka kişiye anlatın.
Ben dedim ki: Bir partinin ilçe binasının kapısının
şu şekilde kırılması haydutluktur. Bunu söylüyorum,
evet. Böyle bir görüntü olur mu ya? Kapıyı çalın, arayın
ilçe eş başkanlarını İçeri gelip arama
yapacağız. deyin, açsınlar, girin, ne araması
yapıyorsanız yapsın kolluk kuvveti. Kapıyı böyle
kırmak, etrafı böyle dağıtmak, bunlar nedir ya? Ben
bunlardan bahsediyorum Sayın Ünal. Bunu niye savunuyorsunuz siz bir
partinin ilçe binasına bu şekilde girilmesini?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Ünal
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Ünaldan önce
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özür
diliyorum. Ben, doğrudan
Bir müsaaden olursa
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O konuyla ilgili mi? Tamam,
hani ikisine bir cevap verirdiniz diyecektim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, görevden alınan kayyumların tamamıyla ilgili
hırsızlık ve yolsuzluk suçlaması çok çirkin. Çünkü bu
kayyumların bir kısmı görev süresi sona erdiği için zaten
görevinden ayrılmış, eğer haklarında herhangi bir yani
devlet işlerinde hukuki olarak denetim varsa, sorgulama varsa,
soruşturma varsa zaten hukuk devleti çalışıyor demektir.
Dolayısıyla, bu 20 kayyumun tamamını
hırsızlıkla, yolsuzlukla suçlamak son derece
yanlıştır. Haklarında soruşturma açılması
da, tam da söylediğim odur, hukuk devletinin bir gereğidir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Rantı paylaşmadınız, rantı. Yok,
yok, hukuk değil, birbirini ihbar ettiler.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bunu bir
siyasi partiye, devlet işleri ile bir siyasi partinin iş ve
işlemlerini bir araya getirip zikretmek her şeyden önce hakikati
eğmek ve bükmektir. Yani sonuçta İçişleri
Bakanlığı tabii ki sorumluluğunu yerine getirecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Söylemek
istediğim budur Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
geriye dönük değil ileriye dönük bir şey söylüyorum ama geriye dönük
bir örnekle söylüyorum, o da şu: Geçtiğimiz perşembe günü
buradan ayrılırken spor kanunu gelebilir ama böyle de bir ihtimal var
diye ayrılınmış, kesin bir bilgi ve kararlılık
yok, velev ki olsa bile bütün hafta sonu birçok basın-yayın
organı spor kanunundan bahsedince ilgilileri ve o Komisyondaki
arkadaşlarımız arıyorlar Bu hafta o kanun mu gelecek? Bir
başka beklenti oluyor Sağlık Komisyonundaki arıyor, Türk
Tabipleri Birliği arıyor. Şu kadar basit bir şey bu: Biz
Anadolu Ajansından önce bilgilendirilirsek bu nazik bir şey olur.
Bunu yanınızda oturan Bülent Bey yapıyor, geçen hafta
mikrofondan sadece teşekkür ettim kendisine bu konuda. Siz böyle bir
ihtiyacı tatmin etmek üzere, nöbetçi hangimiz olursa olsun, cumartesi günü
bir yarım dakikanızı ayırırsanız bu nazik bir
davranış olur, takdir sizin.
Teşekkür ediyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Öztunç, söz vereceğim.
Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben
kayıtlara geçmesi için bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Peki, sadece bir dakika,
kayıtlara geçsin diye, artık tekrarlayacak bir şey kalmadı,
aynı şeyleri tekrarlıyoruz.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bakın, Sayın Ünal, Mecliste
konuşulmuş ve tutanaklara geçmiş bir şey
aktaracağım size: Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet
Baş, belediyelere atanan kayyumlarla ilgili, 2017-2019 tarihleri
arasında 31 suç duyurusu müzekkeresi düzenlendiğini söyledi. Burada,
Mecliste, Komisyonda, geldi, tutanaklarda var, isterseniz bakın.
Dolayısıyla, uydurmuyoruz, uydurmuyoruz ve açılmış
olan soruşturmalar elimizde
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yani 20
kayyumun tamamı da yolsuzluk mu yaptı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İsterseniz
şunu yapabiliriz Sayın Mahir Ünal: Bakın, isterseniz bir
araştırma önergesi indirelim önümüzdeki hafta,
araştıralım, hangi kayyumlar hakkında soruşturma
açılmış, hangi konularda soruşturmalar
açılmış ve şunu hangi aşamada diye
araştıralım birlikte, ortaya çıkartalım, biz
iddialıyız; yanılıyorsak çıkar öz eleştirimizi
yaparız.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayır,
bu konuda bilgi isteyelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
İddialıyız.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Önce bilgi
isteyelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
İddialıyız, yok yok. O soruşturmaları sizden
alıyoruz zaten.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
İçişleri Bakanlığından bu konuda bilgi isteyelim önce.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
İçişleri Bakanlığının açtığı
soruşturmalardan biz
bunları alıyoruz da söylüyoruz size.
BAŞKAN Evet, Sayın Oluç, teşekkür
ediyoruz.
Sayın Öztunç, buyurun, siz niye söz istediniz?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Mahir Ünal direkt adımı geçirerek bilgilendirme yaptı, ben de
bilgilendirme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, 60a göre yerinizden bir dakika
söz veriyorum.
Buyurun.
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Efendim, tekrar bilgilendireyim: Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediyesi 10 tane yeni otobüsü filomuza katıyoruz.
diyor. Orada da 9 tane var, 1i
boyahanede, yetişmemiş, Antepten gelmemiş, 9 tane otobüs
dizilmiş, gıcır gıcır hepsi,
kıpkırmızı. 5i daha önce alındı, altı ay
sonra filoya katıldı. Altı
ay önce gene tören düzenlenmişti. Maviydi, kırmızıya
boyandı. Kardeşim, mavi otobüsü niye kırmızıya
boyuyorsun? Yeni otobüsü, altı ay önce alınmış otobüsü niye
kırmızıya boyarsın? Sayın Mahir Ünalın bir
kabahati yok burada; o da benim gibi, Kahramanmaraşlılar gibi,
kendisi de öyle, kandırılmış durumda.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Ali Bey,
Mersin de aynısını yapıyor, Mersin de boyuyor, onlara da
söyleyin.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bak, Mersin
Belediyesi de aynı şeyi yapmış.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Efendim,
Mersin Büyükşehir Belediyesi yapmışsa buyurursunuz, getirir
söylersiniz, konuşuruz.
Ben ispatlı, örnekli söylüyorum, işin
özeti efendim, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı 10 tane
otobüsü yeni filoya kattım. diyor, 5i eski. 5 eski maviyi
almış, kırmızıya boyamış. Fıkra gibi;
Aziz Nesin bunu düşünemez, Kemal Sunal bu filmi çeviremez. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aslında kırmızıya
boyanmasından memnun olmanız lazım, siz büyükşehir belediye
başkan adayıydınız.
Sayın Bulut
32.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, 24-25 Ocakta Tokatta
yaşanan kar afetinden etkilenen çiftçilere ilişkin
açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
24 ve 25 Ocak tarihlerinde ilimiz genelinde
yoğun kar yağışı neticesinde kar afetine maruz kalan
12 yerleşim biriminde ÇKSye kayıtlı 61 çiftçimizin
seralarında yıkılma ve hem sera içerisinde hem de 6 çiftçimizin
ahır çatısında yıkılma meydana gelmişti.
İlçe hasar tespit komisyonları olarak hazırlanan raporlarda
toplamda 56 milyon 610 bin TLlik hasar tespiti hesaplanmış,
TARSİM sigortası yaptıranlar haricinde 28 milyon 486 bin TLlik
zararı gösteren rapor Tarım Bakanlığına derhâl
gönderilmiştir.
Komşu ilimiz Amasyada yirmi gün önce
yapılan destek ödemeleri gerçekleşmiş olup, bu ödemelerden
dolayı Cumhurbaşkanımıza şükranlarımızı
sunarken Erbaa, Niksar ilçeleri ile Gümenek mevkisindeki mağdur
çiftçilerimizin tespit edilen zararlarına ilişkin ödemelerin de en
kısa zamanda gerçekleşeceğine ve yaraların
sarılacağına inanıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
33.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisar
Çevre Hizmetleri Birliğinin Avrupaya yaptığı geziye
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisarda Afyonkarahisar Belediye
Başkanı Mehmet Zeybekin Başkanlık yaptığı
Çevre Hizmetleri Birliği Avrupaya 1 milyonluk bir gezi programı
yaptı. Programda Çek ateş dansından tutun, Macar birasına,
Çigan eğlencesine, Pragda canlı müziğe, yöresel yemeklere kadar
yok yok. Millet ucuz yağ kuyruğunda 1 tane yağ alabilmek için
saatlerce beklerken, pazar artıklarından sebze ve meyve toplayıp
yemek yapmaya çalışırken, ramazanda her gün onlarca kişi
bizi Yardım edin. diye ararken, belediyede çalışan
işçilere 2022 yılında sıfır zam teklif edilirken, grev
yapmasınlar diye işten atılma tehdidiyle baskı altında
tutulurken, kadrolu işçilerin ikramiyeleri günü geçtiği hâlde ödenmemişken
bu geziyi vicdanınıza nasıl sığdırıyorsunuz?
Allahtan da mı korkunuz yok sizin? Millet, Avrupada tur atın diye
mi seçti sizi? İşçinin, emekçinin hakkına göz dikmeyin, Afyonlu
hemşehrilerimin paralarını bu şekilde çarçur etmeyin! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gökçel
34.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, marketlerdeki yüksek
fiyatların sorumlusunun çiftçiler olmadığına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarımsal ve hayvansal üretimde maliyetler çok
yüksek; buna bu yıl bir de soğuk hava şartları eklendi.
Özellikle örtü altında, serada üretim yapan çiftçilerimiz rekoltenin az
olması sebebiyle zarar ediyor ve üretimden çekiliyor. Havaların
ısınmasıyla rekolte artıyor ancak çiftçilerimiz
alıcıların azalmasıyla yine hüsran yaşıyor. Buna
rağmen, AKP ve bazı medya kuruluşları marketlerdeki yüksek
fiyatların sebebi çiftçilermiş gibi gösteriyor. Daha önce patates,
soğan üreticisini terörist ilan eden AKP bugün yine suçu çiftçiye
atıyor. Marketteki yüksek fiyatların sorumlusu çiftçiler değil,
AKP iktidarı ve Erdoğanın akıl dışı
tarım politikalarıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, tarım
sektöründe girdi olarak kullanılan ürünlerin fiyatlarındaki
artışın sebebinin tespit edilmesi ve bu artışa engel
olacak önlemlerin belirlenmesi, temel gıda maddelerinin toplumun tüm
kesimleri tarafından ulaşılabilir olmasını
sağlayacak politikaların tespit edilmesi amacıyla 12/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Nisan 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/4/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
12/4/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, tarım sektöründe
girdi olarak kullanılan ürünlerin fiyatlarındaki
artışın sebebinin tespit edilmesi ve bu artışa engel
olacak önlemlerin belirlenmesi, temel gıda maddelerinin toplumun tüm kesimleri
tarafından ulaşılabilir olmasını sağlayacak
politikaların tespit edilmesi amacıyla 12/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 12/4/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın
Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal
potansiyeli en yüksek ülkelerden biri olmamıza rağmen,
yanlış politikalar, daha doğrusu politikasızlıklar
neticesinde bugün tarımda varlık içinde yokluk yaşıyoruz.
Doyuyoruz ama beslenemiyoruz, üretiyoruz ama kazanamıyoruz ve buna daha
fazla da tahammülümüz kalmadı. Artık tarım ve gıdada yeni
bir dünya düzeninin içindeyiz. Pandemi süreci, tarım ve gıdanın
stratejik önemini çok net bir şekilde ortaya koydu. Bu dönemin mottosu
kendine yeterlilik korumacılık ve gıda
milliyetçiliğidir. Tarımsal verimliliği yüksek,
biyoçeşitliliği zengin ve üretimi teknolojiyle birleştirebilen
ülkeler yeni dönemin yıldızları olacaklar yani petrol zengini
ülkeler yok, gıda zengini ülkeler var. Bugün markette 1 kilo limon eşittir
Kıymetli milletvekilleri, tarımsal
üretimde kullanılan girdi fiyatları son dönemde inanılmaz
arttı. Çiftçinin üretim sermayesi kalmadı, önünü göremez hâle geldi.
Gübre yüzde 200, mazot yüzde 105, elektrik fiyatı ise yüzde 107
arttı. Tarımda küresel oyuncu olabilecekken biz yüzde 100leri
aşan gıda enflasyonunu, yüksek girdi maliyetlerini, çiftçi
borçlarını ve azalan üretici sayısını, 60ına
merdiven dayayan çiftçiyi konuşuyoruz. Yüksek gıda enflasyonu,
vatandaşlarımızın sağlıklı
yaşamları için gerekli olan gıda güvencesini bile ortadan
kaldırdı. Siz, dünyanın en verimli topraklarında
yaşayan bir halkı düzgün beslenmekten bile yoksun
bıraktınız.
Bakanlar geliyor gidiyor ancak sorunlar bırakın
çözülmeyi katlanarak artıyor. Neden mi? Çünkü tarıma olan
bakış açınız değişmiyor. Biz tarımı
stratejik sektör, millî güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Köylerde üretim
bitti, yaşam durdu. Köyleri yeniden bir yaşam ve üretim merkezi
hâline getirecek Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi
Projemiz de tam da bunun için. Hep beraber, sorunların çözümüne yönelik
bütüncül yaklaşım ortaya koymak zorundayız; bunun birinci
adımı ise elbette ki planlama.
Bugüne kadar üretim planlamasını proje
hazırlamaya indirgediğiniz için ülke tarımsal proje
çöplüğüne döndü. Başarısız projeler arasında
başarılı olabilecekler de maalesef yok olup gitti. Üretim
planlaması ülke ihtiyaçlarını; tüketici, sanayici,
ihracatçı taleplerini göz önünde bulundurur; en önemli öge ise veridir
ancak tarım konusunda veriye ulaşmak neredeyse imkânsız.
İYİ Parti olarak önerdiğimiz Türkiye tarım büyük veri
sistemi planlamanın ilk adımı olacaktır. Bu veri sayesinde,
etkisiz ve işlevsiz destekleme modellerinin yerini etkin destekleme alacak.
Yıllardır konuşulan ancak tam manasıyla uygulanamayan havza
bazlı üretimle etkin planlama, ürün deseni belirlenmesi, verimlilik
artışı, biyoçeşitlilik ve su kaynaklarının
korunması gibi faydalar esas alınacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bir de
meşhur yüzde 1 destek fiyaskosu var. Çiftçiye -şimdiye kadarki
borçlarını bırakıp sadece 2022 yılına
bakalım- her yıl, tarımsal destekleme için bütçeden
ayrılacak kaynak gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1i olmak
zorunda. Ayrılması gereken kaynak en az 72 milyar, verilense 29
milyar; hayaller yüzde 1i, gerçekler ise binde 4ü. Yeter artık, verin
çiftçiye hakkını.
Kıymetli milletvekilleri, tarımın,
kronikleşen sorunlarının yanında iklim krizi ve gıda
güvenliği gibi güncel sorunlarına yönelik önlemlerin tespiti için de
Meclis araştırması elzemdir.
Gördüğünüz gibi tarımı konuşmaya
beş dakika yetmiyor. Eğer politikalarınıza güveniyorsanız,
kuralım komisyonu ak koyun kara koyun belli olsun; yok,
güvenmiyorsanız, kuralım komisyonu, hep beraber elimizi
taşın altına koyalım, çözelim tarımdaki sorunu
diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle son dönemlerde
AKP Hükûmetinin Türkiye siyasetine katmış olduğu, Recep Tayyip
Erdoğanın bakan sıfatıyla atamış olduğu
bazı bakanlar, Türkiyede mizah dergilerinin, komedi filmlerinin, komedi
yazarı olan senaristlerin gerçekten çok zorluk çekmelerine âdeta merhem
oldular. Bunların birincisi Soyluydu, ikincisi Nebatiyle devam etti,
üçüncüsü de yine, Tarım Bakanı olarak atanmış olan
Kirişci bu ihtiyacı giderdi. Asıl işi, uzmanlık
alanı olan tarım alanında özellikle çiftçilerin üretimde
girmiş oldukları kaosu, zorlukları çözmek olan bu Bakanın,
bakın, daha iki gün önce yapmış olduğu bir belirlemesi var:
Türkiyede aç ve açıkta kimse yok. diyen Tarım Bakanı
Kirişci Ülkede aç ve açıkta kimse yok. Türkiyede hiç kimsenin geçim
derdi yok. ifadelerini kullandı. Buradan söylüyoruz: Kirişci acaba
neyin kafasını yaşıyor? Hangi ülkede yaşıyor,
nerede yaşıyor? Eğer Türkiyede tarımsal anlamda bir sorun,
sıkıntı yoksa
Buğday ithalatının yüzde 100üne
yakınını şu anda Rusya ve Ukraynadan, savaş hâlinde
olan bu 2 ülkeden ithal etmek zorunda bırakılan bir tarım ve
çiftçi gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Yine, Kirişciye cevap olsun babında
şunu söylüyorum: Arkadaşlar, ülkemizde muazzam atasözleri var,
özellikle, AKPnin aç ve açlıkla ilgili yapmış olduğu
siyaseti çok iyi bir şekilde ifade eden Eğer imam gülerse cemaat
kahkaha atarmış. atasözü var; bunun daha değişik
versiyonları da var, onu sizin takdirlerinize sunuyorum. Bakın,
eğer imam saraydan ejder meyveli smoothie tarifi, yine, eğer imam
saraydan manda yoğurduna katılan Medine hurması ve kestane
balı tarifi verirse cemaat bundan asla ve kata uzakta durmaz. O cemaat de
imamına nazire yapar şekilde, işte, Ağrı Gençlik
Kollarının gece saat iki buçuk üçte vermiş olduğu bu
sahurla cevabını vermiş olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Ne varmış orada, ne var orada?
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın, burada ne
var?
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Ne var orada? Gençler toplanmış sahur yapıyor.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar,
burada ne var? Bakın, burada geçinemediği için, evine ekmek
götüremediği için
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Hayatınız demagoji ya!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Ekonomik kriz
nedeniyle Manisa Turgutluda evine ekmek götüremediği için kendisini yakan
vatandaş var; onun çocuğunun hakkı var, hakkı!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Çocukların hakkını siz çok iyi biliyorsunuz(!)
Çok korursunuz(!)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Anladınız
mı? Bu vatandaşın hakkı var; beyinlerinize,
bilinçaltınıza, bedeninize yazın.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Tabii, tabii
Dağa kaçırdığınız
çocukların hakkını
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu halkı yanma
pozisyonuna AKP Hükûmeti zorladı. Niye? Çünkü evine ekmek götüremiyor.
Neden götüremiyor? Recep Tayyip Erdoğan tarımdan gerekli
nemalanmayı götüremediği, 5li çeteye yol açamadığı
için, yol açamadığı için...
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) O gençleri Kandilde istiyorsunuz, onlar sahur
sofrasında; çatlayın!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu insanlar aç, bu
insanlar ekmeğe muhtaç. Bunun hesabını bu halk mutlak suretle
soracaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz talep eden
Antalya Milletvekili Sayın Aydın Özer.
Buyurun Sayın Özer. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN ÖZER (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İYİ Partinin gıda fiyatlarındaki
artışla ilgili grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Ben, otuz yıldır Antalyanın Kumluca
ilçesinde tarım yapıyorum, örtü altı üretimle
uğraşıyorum. Yıllarca bu işe emek verdim ve hâlâ bu
işten ekmek kazanıyorum, ekmek yemeye çalışıyorum.
Ben, bir üretici olarak yirmi yıldır Adalet ve Kalkınma Partisinin
tarımdaki politikasını bir türlü anlayabilmiş değilim.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Yok ki politikası.
AYDIN ÖZER (Devamla) Yani anlayabilmiş
değilim, ne yaptıklarını çözebilmiş değilim.
Bunca bakan geldi geçti, benim otuz yıllık üretimimin içerisinde
yirmi yıl AK PARTİ iktidarında geçti. Nasıl bir
anlayıştır, nasıl bir tarıma bakış
açısıdır, nasıl hayvancılığa bakış
açısıdır ben anlamış değilim, biz çözemedik bir
türlü. Domates fiyatları 25 lira, 30 lira olmuş; biber fiyatları
40 lirayı bulmuş, patlıcan şu fiyatı bulmuş ama
son on beş yılda 2 Trakya büyüklüğündeki arazi ekim
dışı kalmış, bunu soran yok. Son on beş
yılda 800 bin çiftçi ÇKS kaydını sildirmiş, Ben
çiftçiliği bıraktım, tarımdan uzaklaşıyorum.
demiş, AK PARTİ Hükûmetinin iktidarından tık yok.
Etiketlerle mücadele etmeyi kendinize şiar edinmişsiniz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Etiketlere
bakıyorsunuz. Marketlere gidiyorsunuz, domates kaç para, et kaç para buna
bakıyorsunuz ama yirmi yıldır dönüp de bir kere şuna
bakmadınız: Ya, bu fiyatın sebebi ne? Bundan kim para
kazanıyor? Bu nakliyeyle kim nereden nereye taşıyor, bunu hiç ölçmediniz.
Benim bir arkadaşım söylüyor: Antalya'nın Konyaaltı
Sahilinden 1 tane taş al, taşı İstanbul'da rafa gönder,
fiyatı rafta 15 lira. Allahın taşı, alıyorsunuz
taşı 15 lira.
Siz, çiftçiye verdiğiniz sözleri yerine
getirmezseniz, 2006 yılında çıkardığınız
Tarım Yasasıdan beri 211 milyar lira çiftçiye taktıysanız,
çiftçiyi desteklemediyseniz, hâlâ daha oradaki, marketteki fiyatlara bakarak bu
işi çözeceğinizi zannediyorsanız, bir yirmi sene daha iktidar
olsanız hiçbir şey yapamazsınız, Türkiye'de
açlığı bitiremezsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Olamayacaklar ki.
AYDIN ÖZER (Devamla) Türkiye'de
hayvancılığı bitirdiniz, insanlar sağmal ineklerini
kesime gönderiyor Türkiye'de. Türkiye'de et fiyatları bir türlü
düşmüyor. Bir zaman Tarım Bakanı geldi geçti. Tarıma
bakıyordu sadece, tarımdan bihaberdi, hiç alakası yoktu. Yeni
bir Tarım Bakanı atandı, iyi, güzel; bu, Adana'dan geliyor,
Çukurova Üniversitesinden geliyor, tarımı biliyor. dedik. O da dedi
ki: Türkiye'de aç yok. Türkiyede her şey güzel yürüyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYDIN ÖZER (Devamla) Yani şunu söylemeye
çalışıyorum: Siz bir iktidar partisi olarak, kangren olmuş
bir ayağı hâlâ daha pomatla tedavi etmeye çalışırsanız,
o kangrenin sebeplerini araştırmazsanız bu millet aç kalmaya
devam eder.
Ha, size şunu da söylüyorum: Bu sizi götürecek
arkadaşlar, bu sizi götürüyor. Bakın, sahadayım, herkesle
konuşuyorum, çiftçiyle konuşuyorum, vatandaşla konuşuyorum;
gidiyorsunuz, hepinize güle güle, görüşmek üzere. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Ahmet Çakır.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÇAKIR (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin
Meclis araştırması açılması teklifi aleyhinde AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Aziz
milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, dünyada yaşanan bir gıda krizi,
bozulan bir tedarik zinciri ve bu sebeple gıda fiyatlarındaki
artışlar... Bu sebeplerin de çok iyi bir şekilde analiz edilmesi
gerekiyor. Yaptığımız işleri de kısa sürem
içerisinde birkaç cümleyle anlatmak istiyorum.
Tabii, dünya geçtiğimiz üç yıllık
süre içerisinde Covid-19 pandemisinin gölgesinde kalmıştır.
Pandeminin dünyada ekonomiden güvenliğe, sosyal hayattan sanayi ve üretime
kadar her alanda etkisini gösterdiğini, birçok sektörü de durma
noktasına getirmiş olduğunu görmekteyiz. Pandeminin yanında
yine etkili olan alanlardan bir tanesi de Rusya-Ukrayna savaşı.
Buğday ve yağ üretimi gibi birçok tarım ürünü üretiminin merkezi
olan bölgede çıkan bu krizin de ciddi manada gıdayı
etkilediğini belirtmek istiyorum. Yine aynı şekilde doğal
gaz, petrol, enerji ve ham madde fiyatlarının yükselmesi, spekülatif
söylentiler dünyada gıda fiyatlarının yükselmesine, arz talep
dengesinin bozulmasına sebebiyet vermiştir. Tabii ki bu
olumsuzluklardan ülkemiz de etkilenmektedir. Ancak Türkiye,
aldığı hızlı ve kararlı tedbirler sayesinde bu
zorlu süreci dünyada en başarılı şekilde yürüten ve atlatan
ülkelerdendir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO) küresel gıda fiyatlarının 2021 yılında yüzde 28
artarak son on yılın en yüksek seviyelerine
çıktığını belirtmektedir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
hükûmetleri yirmi senede yaklaşık 470 milyar TL tarımsal destek
ödemesi gerçekleştirmiştir. Dünyada yaşanan gıda krizine
rağmen 2021 yılında tarımsal ihracatımız 2020
yılına kıyasla yüzde 21 artmış, dış ticaret
fazlamız ise yüzde 31 yükselişle 7,2 milyar dolara yükselmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla 2022 yılında 25,8 milyar TL olarak planlanan
tarımsal destek 29 milyara çıkarılmıştır. Yine
gübrede KDVnin kaldırılması gibi, yine sertifikalı tohum
ve fidanda KDVnin yüzde 8den yüzde 1e indirilmesi gibi, yine gıdadaki
KDV oranlarının düşürülmesi gibi birçok tedbir anında
alınmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ÇAKIR (Devamla) Ayrıca, ülkemiz için
stratejik öneme sahip buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi hububat üretimi
yapan çiftçilerimize mevcut desteklere ilave ödeme yapılmaktadır.
Üreticilerimize 2022 yılında mazot, gübre, sertifikalı tohum ve
ek girdi desteği olarak dekara toplamda 116 lira ödenek
sağlanmıştır, bu da 2022 yılına göre yüzde
127lik bir artıştır.
Aziz vatandaşlarımızın dünya
genelinde yaşanan bu sorunlardan olabildiğince az etkilenmesi için
her türlü tedbir alınmaktadır. Cumhurbaşkanımızın
ifade ettiği gibi, çalışacağız, üreteceğiz.
Kısacası, yaşanan sorunlar geçici, devletimizin
aldığı önlemler güçlü, geleceğimiz adına atılan
adımlar bilinçli ve sağlamdır. AK PARTİ hükûmetleri olarak
gelişmenin, kalkınmanın ve refahın yolunun üretimden
geçtiğini biliyoruz, gıda güvenliğini millî güvenlikten
ayırmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ÇAKIR (Devamla) Çiftçimize omuz vermeye
devam edeceğiz. Üretimi desteklemede kararlı olduğumuzu
belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Yalım
Sayın Nuhoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Trakya
Üniversitesi personeli Murat Derinin seyahat özgürlüğünün Yunan
makamlarınca kısıtlanmasına ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Batı Trakya Türklerinin merhum lideri Doktor
Sadık Ahmet, Yunanistan Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi ve
Batı Trakya Türkleri üzerine araştırmalar yapan Murat Derin,
Trakya Üniversitesi personeli ve uluslararası ilişkiler doktora
öğrencisidir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, değerli bir
akademisyen olan Derin, bilimsel ve akademik araştırmalar
amacıyla çok kez Batı Trakyada bulunmuştur. 9 Nisanda Yunan
makamları tarafından, hiçbir gerekçe gösterilmeden seyahat
özgürlüğü kısıtlanmış ve ülkeye girişi
engellenmiştir. İnsan haklarına aykırı bu tutum
sebebiyle Yunanistan yönetimini şiddetle kınıyoruz. Gerekli diplomatik
ve hukuki işlemlerin yapılarak Murat Derinin mağduriyetinin
acilen giderilmesi için Dışişleri
Bakanlığının bu konu üzerinde hassasiyetle
durmasını ve engellemenin sona ermesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
36.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, AKPnin
ülkeyi getirdiği duruma ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yirmi yılın sonunda ülkemizi mülteci
kampına çeviren AKP; derelerimizi, ırmaklarımızı,
ormanlarımızı yok eden AKP; sefaleti, yoksulluğu büyütüp
enflasyonu uçuran AKP; esnafı, çiftçiyi perişan eden, gençlerin
umutlarını yok eden AKP; dünyanın en verimli topraklarında
patlıcan, biber, domatesi taneyle alınır hâle getiren yine AKP.
Savaşın sürdüğü Rusyada enflasyon yüzde 16, Ukraynada yüzde
13, Avrupa ülkelerinde enflasyon yüzde 5 ile 9 arasındayken Türkiyede
enflasyonu yüzde 100lere çıkaran yine AKP. Tam 4,5 milyon abonenin
elektrik ve doğal gazı kesilirken milleti karanlıkta,
soğukta bırakıp sırça köşklerden izleyen yine AKP. Millet
de artık bıktı, millet de diyor ki: Bu saatten sonra sana güle
güle AKP.
BAŞKAN Sayın Yalım
37.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Vladikavkaz
Sınır Kapısında şoförlerimizin
yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, biraz önce Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Özgür Özel de gündeme getirdi ancak özellikle
arkadaşlarımızın talebini ben biraz daha gündeme
taşımak üzere söz aldım. Rusyadan Vladikavkazda yani Gürcistana
giriş kapısında -binin üzerindeki araç- şoförlerimiz
gerçekten insani şartlardan çok uzak bir şekilde orada günlerdir
beklemektedir. Buradan Dışişleri Bakanını, özellikle
de Ulaştırma Bakanını tekrar göreve davet ediyoruz çünkü
seslerini duyan hiç kimse yok, gerçekten vahim şartlar altındalar.
Şu anda hepsinin yiyeceği bitmek üzere, herhangi bir içecek, herhangi
bir duş, tuvalet gibi, herhangi bir ihtiyacı karşılayacak
durumları kalmadı. Buradan tekrar tekrar AK PARTİ Grup
Başkan Vekilinin de özellikle dikkatini çekiyorum.
Vatandaşlarımızın ve de şoförlerimizin
sorunlarına ciddi anlamda kulak vermenizi rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlu ve arkadaşları tarafından,
yoksulluğun nedenlerinin araştırılması amacıyla
12/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 12 Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
12/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 12/4/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
12 Nisan 2022 tarihinde İstanbul Milletvekili
Sayın Erol Katırcıoğlu ve arkadaşları
tarafından, yoksulluğun nedenlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan (18006 grup numaralı) Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
12/4/2022 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli vekiller;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, herhâlde
şaşırmamışsınızdır; yoksulluğun nedenleri
üzerine bir araştırma ihtiyacı, muhalefet olarak bizce önemli
çünkü gerçekten de her ne kadar iktidar bu konulara girmek istemese de bu
konular gerçekten Türkiye halkının şu anda en önemli
konuları arasında. Diyeceksiniz ki: Nereden çıkarıyorsunuz?
Yani Niye, Türkiye halkı yoksul mu sahiden? diyenleriniz olabilir. Ben
şimdi birkaç tane veri de kullanarak size yoksulluğun düzeyiyle
ilgili olarak birkaç şey söylemiş olmak istiyorum.
Şimdi, tabii ki kaçınılmaz olarak
Türkiye İstatistik Kurumuna yani TÜİKe başvurmak
zorundayız ve TÜİKin son yaptığı
araştırmaya göre, mesela -benim aldığım rakamlar
olarak söyleyeyim- gelir dağılımı içinde
baktığımızda en düşük yüzde 20 alan yüzde 6,2den
5,9a düşmüş yani yoksullar daha yoksullaşmış; en
yüksek yüzde 20 ise 46,3ten 47,5e çıkmış. Değerli
arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Ben zaman zaman yaptığım
konuşmalarda burada söylüyorum, Türkiye henüz bunu yeteri kadar görmüyor
olabilir ama son zamanlarda, son alınan iktisat önlemlerinin sonucunda
açıkçası Türkiyede gelir dağılımı çok ciddi bir
şekilde bozulmuştur. Bunun çok çeşitli kanıtları
vardır ama TÜİK açıkça bunu söylüyor zaten yani diyor ki: Gelir
dağılımı bozulmuştur; fakirler daha
fakirleşmiştir, zenginler de daha fazla zenginleşmiştir.
Bu bir.
İkincisi: Biliyorsunuz, Gini
katsayısı diye bir katsayı hesabı var, bu da yine
İstatistik Kurumunun hesapladığı bir sayı ve bu
sayı sıfır ile 1 arasında bir değer alıyor. Bu
sayı itibarıyla baktığımızda da 2020de yüzde 39
olan bu rakam bugün 41 olarak hesaplanmış durumda ki bence bu rakam
zaten -hani, demin söylediğim gibi- gelir dağılımında
bozukluğa işaret ediyor. Fakat bu rakamın ben çok düşük
hesaplandığı kanaatindeyim; dolayısıyla, daha da büyük
bir gelir dağılımı farkı olduğu kanaatindeyim.
Şimdi, gelir dağılımının,
tabii, bir başka özelliği daha var değerli arkadaşlar; o da
bölgesel farklılıklar. Bölgesel farklılıklar cinsinden
baktığımızda gerçekten çok açık bir tablo çıkıyor.
Zaman zaman arkadaşlarım bu konuyu burada gündeme getirdi, hepiniz
biliyorsunuz ama özellikle Van, Muş, Bitlis, Hakkâri gibi daha çok Kürt
halkının yaşadığı yerlerde gelir
dağılımı daha bozuk ve gelirler çok daha düşük,
dolayısıyla da bu şehirlerimiz ile veya bu bölgelerimiz ile daha
gelişmiş olan bölgeler arasındaki fark ekonomik olarak da
alınması gereken tedbirleri anlamsız kılacak kadar önemli
hâle gelmiş durumda.
Değerli arkadaşlar, başka bir veri
setini TÜRK-İŞ sağlıyor bize. TÜRK-İŞin
yaptığı çalışmalar var; nitekim, benim hemen
aldığım değerlere göre, TÜRK-İŞin son
yaptığı çalışmalara, 2022 Martında
yaptığı çalışmaya göre açlık
sınırı 4.928 lira; arkadaşlar, bakın, 4.928 lira. Daha
iki ay önce, aşağı yukarı iki üç ay önce asgari ücrette bir
artış yaptınız, çok sevindiniz ve bunu çok konuştunuz
ama bu asgari ücret düzeyi 4.253 lira idi. Bugün itibarıyla yani iki ay
sonra diyebilirim ki açlık sınırında 675 liralık bir
artış söz konusu olmuş. Dolayısıyla, buradan da
şunu söylemek mümkündür: TÜRK-İŞ'in rakamları da
esasında Türkiyede, özellikle, yoksulların daha
yoksullaştığına dair işaretleri taşıyor.
Daha ilginç bir veri seti; bu da Metropollun
Türkiye'nin Nabzı çalışmasında ortaya
çıkmış. Değerli arkadaşlar, bu, hakikaten çok vahim.
Bakın, şöyle: Yemek öğünlerimi azalttım. diyen yüzde
50,3. Değerli arkadaşlar, insanların yarısı, toplumun
yarısı yemek öğünlerini azaltmışlar. Zaman zaman aç
kalıyorum. diyen yüzde 32.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür
ederim.
Et tüketmeyi bıraktım. diyen yüzde 62.
Kalın giyinip evi ısıtıyorum. diyen yüzde 54. Daha az
çamaşır yıkıyorum. diyen yüzde 58. Özel araç
kullanımını bıraktım. diyen yüzde 63. Bunlar neyi
söylüyor değerli arkadaşlar? Belki
Özellikle, iktidar grubunun
katılımını görüyoruz, her zaman böyle son derece düşük
çünkü hiç önemsemiyorlar arkadaşlar bu konuları; önemsememeye devam
edebilirler ama Türkiye halkının en önemli meselesi gerçekten
yoksulluktur ve dolayısıyla da böyle bir konuda bir araştırma
önergesi gündeme getiriyoruz. Eğer vicdanınız varsa bu
araştırma önergesini desteklersiniz ve bu konuda gerçekten Türkiyede
açlık sınırında yaşayan insanlarımızın,
yoksullaşan insanlarımızın ne düzeyde yoksullaştıklarını
da öğrenmiş oluruz diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yoksulluğun
nedenlerinin araştırılarak çözüm önerilerinin
geliştirilmesi maksadıyla verilen araştırma önergesi
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, enflasyonun,
işsizliğin, zamların, geçim
sıkıntısının yaşandığı;
vatandaşlarımızın ucuz akaryakıt, ucuz ekmek, ucuz
patates, ucuz soğan, ucuz yağ kuyruklarında beklediği
ağır bir ekonomik buhrandan geçiyor. Yoksulluk, fakirlik ve fukaralık
toplumun büyük bir kesimini esir almış vaziyette. Ekonomiyi
yönetemeyen AK PARTİnin akıldan, bilimden ve öngörüden uzak
politikaları sonucunda bugün ülkenin içine düştüğü durum
ortadadır. Ramazan ayını idrak ettiğimiz bugünlerde
vatandaşlarımız temel ihtiyaçlarını dahi
karşılayamaz hâle gelmiştir. Faturalardan canı yanan
vatandaşlarımız bugün Mutfaktaki tencereyi nasıl
kaynatırım? derdindedir.
Değerli milletvekilleri, meyve, sebze, temel
gıda ve ihtiyaç maddesi fiyatları almış
başını gidiyor. Vatandaş çarşıya, pazara
çıkamaz hâle gelmiş. AK PARTİ Bugün evine ekmek götüremeyen
diye bir şey var mı, inanıyor musunuz buna Allah
aşkına? diye hamasi nutuklar atsa da Gözlerimdeki ışıltıyla
enflasyonu alaşağı edeceğiz. diye masallar anlatsa da gerçekler
açık ve net bir şekilde ortadadır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarı Yoksullukla mücadele edeceğiz. diyerek iktidara geldi
ancak yoksullukla mücadele etmeyi değil, yokluğu ve yoksulluğu
yönetmeyi tercih etti. İktidar mensupları ve yandaşları
zevküsefa içindeyken milletimiz açlık, işsizlik ve yoksulluğa
terk edilmiştir. İhalelerde yandaş müteahhitleri, elektrik ve
doğal gazda özel şirketleri koruyup kollayan AK PARTİ
iktidarı vatandaşın sorunlarına kulak
tıkamıştır. Kimsesizlerin kimsesi olacağız,
mağdurların sesi olacağız, yoksulluğu sona
erdireceğiz. diye iktidar olan AK PARTİ, bugün, holding
iktidarı olmuştur. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Konuşmamı Victor Hugonun meşhur
sözünü hatırlatarak bitirmek istiyorum: Siz yardım edilmiş
yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış
yoksulluk istiyoruz. Kimse merak etmesin, bu eğri düzen böyle gitmeyecek;
sandık gelecek, devran değişecek ve siz gideceksiniz.
İYİ Parti iktidarında yoksulluk milletimizin kaderi olmaktan
çıkarılacak; bolluk, bereket ve refah gelecektir diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, sizleri selamlıyorum saygıyla.
Bu araştırma önergesinin adı
yoksulluğun nedenleri ama ben yoksulluktan çok, Türkiye'de
açlığın nedenlerinin araştırılmasının
daha uygun olacağını düşünüyorum çünkü Türkiye'de giderek
artan, derinleşen korkunç bir açlık söz konusu. Aslında,
yoksulluk ve açlık Adalet ve Kalkınma Partisinin bir parti
politikası hâline dönüşmüştür. Yoksulluğu siyaseten
kullanan bir siyasi iktidar karşımızda var. Niçin açlık
dedim? Çünkü 4.253 lira olan asgari ücrete karşılık açlık
sınırı 4.928 lira yani asgari ücret açlık sınırının
675 lira altında yani bir asgari ücretlinin açlık
sınırına erişmesi için 675 liralık bir ek gelir daha
elde etmesi gerekiyor. Yoksulluk daha da derin, 16.052 lira.
Bakın, değerli milletvekilleri, açlık
diz boyu. Peki, niçin açlık diz boyu olmasın ki! 10 milyona varan
asgari ücretli açlık sınırının altında
yaşadığı için açlıkla mücadele ediyor, 2.500 lira
emekli maaşı alan emekli büyüklerimiz açlıkla mücadele ediyor,
cebinde otobüse verecek bir ücreti olmadığı için üniversitesine
yürüyerek giden milyonlarca gencimiz açlıkla mücadele ediyor. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün.
Bakın, bir kendinden menkul TÜİK var.
TÜİK geçen gün işsizlik rakamlarını açıklıyor.
TÜİK'e göre işsizlik 178 bin kişi düşmüş, güzel; 90
bin kişiye istihdam olanağı tanınmış. İyi de
değerli milletvekilleri, o aradaki 90 bin kişiye ne oldu; hepsi öldü
mü, kayıplarda mı, yurt dışına mı çıktı
açıklamıyor TÜİK. Açıklamadığı birçok
şey var; TÜİK artık Adalet ve Kalkınma Partisinin militan
bir kurumu hâline dönüşmüş, asla, hiçbir şekilde Türkiyenin
gerçekleriyle açıklama yapmıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, geçmişte Türkiye'de aileler
kışlık zahire oluştururlardı, pazara gidenler fileyle
alışveriş yaparlardı, kasalarla alışveriş
yaparlardı, yine, kış dönemlerinde çuvallarla bulgur, patates,
soğan alırlardı. Şimdi, kasaların ve çuvalların
yerini sizin iktidarınız sayesinde gram ve adet aldı, artık
alışverişi yurttaşlarımız gramla ve adetle
yapıyorlar. (CHP sıralarından alkışlar) Açlık çok
derinlikli bir hâle geldi ama Adalet ve Kalkınma Partisinin umurunda
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Teşekkürler.
Bakın, değerli milletvekilleri, doğal
felaketler var ama Adalet ve Kalkınma Partisi bu ülkenin siyasi
felaketidir ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardan gitmediği
sürece, bu felaket Türkiye'nin üzerine bir karabasan gibi çökecek ve maalesef,
açlık daha da derinleşecek. Bunun bir tek çözümü var, bir tek çözümü;
ortağıyla birlikte bu iktidarın sonlanması hâlinde, inanın,
bu siyasi felaket yeniden mutluluğa ve refaha kavuşacak diyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Hacı Ahmet
Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Sayın Başkan, değerli Meclis, Genel Kurul ve bizleri
ekranları başında izleyen kıymetli
vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şüphesiz, pandeminin getirdiği iki
yıllık zorlu sürecin sonuçlarıyla şu anda bütün dünya gibi
Türkiyenin de cebelleşmekte olduğunu, mücadele ettiğini,
birtakım sorunların üstesinden gelmeye çalıştığını
burada bizim özellikle ifade etmemiz lazım. Yoksulluk açlık
yoksulluk sınırı gibi kavramların da belki yeniden
tanımlanması, belki üzerinde yeniden hassasiyetle durulması gibi
bir pozisyonla karşı karşıya olduğumuzu da özellikle
belirtmemiz gerekiyor.
Tabii, muhalefet burada yoksullukla alakalı,
yetersizlikle alakalı, maddi imkânsızlıklarla alakalı
birtakım rakamları dile getirdi, ben de birtakım rakamlarla
sizlere bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
Bugün, Türkiye, sosyal yardımlar konusunda
özellikle dünyada örnek ülkelerden biri hâline gelmiştir. 2002
yılında sadece 1,3 milyar olan sosyal yardım
harcamalarının 2021 yılında 97,8 milyar TLye
çıkarıldığını ve son on dokuz yılda ihtiyaç
sahibi vatandaşlarımıza belediyeler de dâhil olmak üzere, tüm
kamu kurumları aracılığıyla yaklaşık 506
milyar lira tutarında sosyal yardım
yapıldığını burada özellikle belirtmek istiyorum.
Sosyal devlet anlayışı, sadece
yoksulluğun önlenmesinde gelişmekte olan ülkelerde dile getirilen ve
sisteme dâhil edilen bir argüman olmaktan öte, bir uygulama olmaktan öte
gelişmiş ülkelerde de sıkça başvurulan bir
uygulamadır. Dolayısıyla sosyal yardımların merkezî
yönetim bütçesi içindeki payının yaklaşık 5 katına
çıktığını ve bu oranın bir hayli
yükseldiğini özellikle söylemek istiyorum. Muhalefet tarafından Gini
endeksi üzerinde özellikle duruldu. Gini endeksinde de Türkiyeyi 2002
yılında aldığımız orandan geriye
götürmediğimizi, bu noktada gelir adaletini sağlama
açısından büyük bir iyileştirme
yaptığımızı özellikle belirtmek istiyorum.
Sosyal yardımlar yoksulluğu artırmaz,
aksine refahı artırır. 2002den bu yana büyüyen, gelişen
Türkiye'nin paylaşılan refahı sosyal yardımlardır.
Sosyal yardım miktarı artınca faydalanıcı
sayısının artmayacağına dair bir tez de ayrıca
öne sürülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Burada, sosyal
yardımlarla alakalı muhalefetin özellikle dile getirdiği bir
hususa ben dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Muhalefet, sosyal
yardımların artmasının Türkiyede yoksulluğu
artırdığı şeklinde bir iddiada bulunmaktadır.
Hâlbuki yoksulluğun artması söz konusu değildir; burada önemli
olan son cümle olarak söylüyorum- yardıma ihtiyacı olanların
belirlenmesinde daha özenli, daha titiz, daha hassas hareket edildiği için
kaderine terk edilmişlerin sayısı azaltılmış ve
bunlar sosyal yardımlar kapsamına dâhil edilmiştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Tanal
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfa ili Eyyübiye ilçesindeki 1.600 öğretmenin ek ders
ücretinin yatırılmasına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Şanlıurfa ilimizde toplam 35.800
öğretmen var. Ay sonunda yatırılması gereken ek ders ücreti
bazı ilçelerimizde yatırılmamaktadır. Eyyübiye ilçemizde
1.600 öğretmen olduğu hâlde, bugüne kadar ek ders ücreti yatırılmamıştır.
Bu sebepten dolayı öğretmen arkadaşlarımız mağdur
durumdadır. Hatta bir iddiaya göre, bu ek ders ücretlerinin repoya
yatırıldığı söyleniyor. Öğretmenlerin bu
mağduriyetinin giderilmesi açısından faiziyle birlikte ek ders
ücretinin ödenmesini talep ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 11 Nisan
Sağlık Teknikerleri ve Teknisyenleri Gününe ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 11 Nisan Sağlık Teknikerleri ve Sağlık
Teknisyenleri Günüdür. Hepsini kutluyor, sağlıklı ve
başarılı çalışmalar diliyoruz. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak verdikleri hizmetler için teşekkür ediyoruz.
Sağlık hizmetleri ekip işidir,
sağlık ekibi çok geniştir; 39 farklı meslek
sağlık hizmeti sunumunda görev almaktadır. Sağlık
tekniker ve teknisyenleri de çok geniş ve çok branşlı bir meslek
grubudur, genellikle sağlık hizmetine özgü araçları kullanmaya
ehliyetli, diplomalı kişilerdir. Artık, her alanda,
diplomalı teknisyen ve teknikerlerimiz vardır. İhtiyaçtan fazla
sayıda teknisyen ve teknikerimiz vardır. Bundan sonra daha nitelikli
ve daha az teknisyen ve tekniker yetiştirebiliriz. Kamu ve özel
sağlık kuruluşlarında yeteri kadar kadro açılmalı
ve atamaları yapılmalıdır. Ayrıca, sağlık
meslekleri kanununda gerekli düzenlemeler yapılmalı, olmayan
branşlar kanuna alınmalı ve branşlar arasındaki görev
tanımları karmaşasına son verilmelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Ünlü
40.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, atanamayan öğretmenlere
ve sözleşmeli, ücretli öğretmenlik uygulamalarına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öğretmenlik, geleceğimiz
çocuklarımızı ailesine, çevresine ve milletine yararlı, iyi
bir insan ve iyi bir vatandaş olarak yetiştiren meslektir. Ülkemizde
yaklaşık 500 bin eğitim fakültesi mezunu atanamayan
öğretmenimiz varken, iktidarın yılda 15-20 bin öğretmen
ataması yapması gençlerimizi mağdur etmektedir. Bu sebeplerle,
KPSS 2021 puanıyla 2022 yılında en az 50 bin öğretmen
ataması yapılmalı ve binlerce gencimiz hayallerine
kavuşturulmalıdır. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik
gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına son verilmeli ve
sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Her seçim öncesi
verilen sözler tutulmalı, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek
göstergeleri 3600e çıkarılmalıdır diyor, teşekkür
ediyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve
arkadaşları tarafından, ülkemizdeki konut kiralarında son
yıllarda yaşanan artışların nedenlerinin
araştırılması amacıyla 11/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12
Nisan 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
12/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/4/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak ve
arkadaşları tarafından, ülkemizdeki konut kiralarında son
yıllarda yaşanan artışların nedenlerinin
araştırılması amacıyla 11/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan 3362
sıra no.lu Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 12/4/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Antalya
Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, bugünkü Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemi ve bu araştırma önergeleriyle, grup önerileriyle
ilgili 3 önerinin 3ü de aslında yoksullukla alakalı. 1incisi
İYİ Partinin grup önerisi, gıda fiyatlarındaki
artışla alakalı. 2ncisi HDP'nin grup önerisi, yoksulluğun
nedenleriyle alakalı. 3üncüsü de bizim önerimiz, konut kiralarındaki
artışın nedenleriyle alakalı.
Bakın, Türkiye yanıyor.
Yoksulluktan bahsediyoruz, AK PARTİ milletvekili diyor ki: Türkiye'de
yoksulluk yok. Bu ilk 2si, ilk 2 önergenin 2si de AK PARTİnin
oylarıyla reddediliyor. Şimdi inşallah bu reddedilmez ama
biliyorum reddedeceksiniz. Kirayla ilgili sadece bizi değil, sizleri de
sanıyorum her gün 3 kişi, 5 kişi, 10 kişi arıyor.
Türkiye'deki enflasyonu da artık saklamanızın imkânı yok ne
yaparsanız yapın. İnsanlar markete gidiyor
alışveriş yapmak için, bir evde oturuyor ki
Arkadaşlar,
Türkiye'nin toplam nüfusunun yüzde 42si kirada oturuyor, yüzde 58i ev sahibi
ve bundan üç beş sene önce bu oran, ev sahibi oranı yüzde 61-62ydi.
Ev sahibi olabilmek de artık imkânsız. E, dolayısıyla kiraların bu kadar
yüksek seyretmesi, üstelik de bir koruma kalkanının olmaması
Örnek vermek gerekirse, TÜİKin rakamlarıyla artışın
söz konusu olduğunu varsayalım, bu da yüzde 30. Yani yüzde 30
artış diye bir şey söz konusu değil. Yani eğer bir
vatandaşın nisan ayında kira kontratı bitiyorsa yüzde 30
artış mümkün mü? Değil. İçinizde birçok kiracı var ve
kiracı olan arkadaşlar zaten bunları yaşıyor. Geçen
sene 3 bin lira kira veren, bu sene 5 bin lirayla oturmak durumunda,
kışın ortasında herhâlde evsiz kalacak değil.
Şimdi, arkadaşlar, EUROSTATın
Türkiyedeki konut fiyatlarıyla, bu ev sahipliğiyle alakalı bir
verisi var. EUROSTAT, biliyorsunuz, Avrupa İstatistik Ofisi. Burada,
Avrupa Birliğine üye olmuş ya da üye olmaya aday ülkelerin listesi
var. Bu listede, Türkiye 1inciliği hiç kimseye
kaptırmamış, konut fiyat artışlarında Türkiye
yüzde 59,8le 1inci sırada, diğer ülkelerde ortalama yüzde 10
civarında.
Bir de şunu söylemek zorundayım: Bu
fotoğrafı hepiniz hatırlıyorsunuz; bu, Kenyada kulelerin
üzerine Türk Bayrağıyla birlikte asılmış. Türkiyede
250 bin dolara konut alırsanız, size -pasaport da koymuşlar,
burada, bakın, görüyorsunuz- Türk pasaportunu veriyorlar. Sadece bu mu?
Hayır. Bir de yatırım getirisi yıllık yüzde 7 garanti
veriyor. Bu bir ajansın Kenyada kulelere astığı bir reklam.
Bu içinize siniyor mu arkadaşlar? Türk vatandaşlığı bu
kadar ucuz mu? (CHP sıralarından alkışlar) Türk
vatandaşlarının konut alma ihtimali bu şartlarda mümkün mü?
Değil.
Ayrıca, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin yaptığı bir araştırma da
İstanbuldaki fiyat artışlarının son iki yılda
yüzde 785 arttığını göstermiştir. Burada yine bir
örnek vereyim, medyaya düştü: Miami, bildiğiniz -dünyanın
rivierası diye kabul edilir- Miamide 3 katlı bir villanın
fiyatı 400 bin dolar arkadaşlar. İstanbul Sarıyer Maslakta
2+1 dairenin fiyatı 400 bin dolar. Bu vatandaş 4.250 lira asgari
ücretle nasıl konut sahibi olsun? Mümkün mü? Böyle bir şey de mümkün
değil.
Şimdi, kiralarda, bakın, bu tabloları
hep görüyorsunuz, şu tabloları hepiniz görüyorsunuz; Türkiye, şu
sondaki lacivert; Türkiye, her zaman ok gibi buralarda bir yerlere gidiyor yani
1inciliği hiç kimseye kaptırmıyor. OECD, dünyadaki kira
artışlarıyla ilgili bir araştırma yapıyor,
Türkiye 1inci. Yine, burada kira artışları inanılmaz
seviyede ve bakın, bu alttaki grafikler de aslında kirası yüksek
olanlar, dünyada kirası yüksek olanlar; 30 tane ülke var, en yüksek olan
30 ülkenin içinde yine en yüksek Türkiye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şimdi bir
şey daha söyleyeceğim, bir dakikaya sığdırmaya
çalışacağım: Reddimiras, arkadaşlar, reddimiras,
duymuşsunuzdur yani aileler, babalarının ya da
analarının miraslarını reddederler. Bu oran neymiş
biliyor musunuz? 2013 yılında yüzde 30muş, şimdiki oran
arkadaşlar yüzde 85. Yani ülkede mahkemelere başvuranların yüzde
85i reddimiras diyor; bu çok acı bir tablo, çok acıklı bir
tablo. Gelin, araştıralım, bu kira artışlarıyla,
asgari ücret alanın ya da yoksulluk sınırı olan 16 bin lira
maaş alanın o kiraları ödeyip, aynı zamanda
çocuklarını okula gönderip onların masrafını, mutfak
masrafını, elektrik masrafını, su masraflarını
koyduğunuz zaman herkes bankada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Bankaya gidebilen
de bir avuç insanı geçmiyor. Gelin, şunu bir araştıralım,
hep beraber bu memlekete hayırlı bir iş yapmış oluruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesi üzerine İYİ Parti Grubumuzun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
geçtiğimiz eylül ayında sosyal medya hesabından bir
açıklama yapmış ve Bizim milletimiz iyi yaşamayı hak
ediyor. diyerek, kira sorununun nedenlerini ve kiralara yönelik
eleştirilerini dile getirerek göçmen krizi ve iktidara
değinmiştir. Başarısız dış politika sonucu
savaştan kaçan diğer ülke vatandaşları hiçbir kontrol,
planlama olmadan ülkemize giriş yapıyor ve nüfus artıyor, bu da
kira krizini derinleştiriyor. Biz başkalarına yardım etmeye
değil, milletimizin düşünülmemesine karşıyız.
Plansız şekilde yapılan kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle
vatandaş evlerinden çıktı, 10 tane kiralık ev olan
mahallede 100 ev yıkıldı, başlarını sokacak ev arayanlar
talebi, talep de fiyatları artırdı. Arz talep dengesi yerine
rant gözeten adımların faturasını, maalesef, milletimiz
ödüyor. Biz kentsel dönüşüme değil, rant uğruna yapılan
plansızlığa karşıyız. Adaletsizlik, liyakatsizlik
ve inşaat ekonomisine dayalı üretimsizlik nedeniyle dolar ve euro
yükseliyor, vatandaşın alım gücü düşerken kira
fiyatları ters orantılı artıyor. Biz yabancı
yatırıma değil, her önüne gelenin kolayca konut ve vatandaşlık
sahibi olmasına karşıyız. sözleriyle âdeta bugünleri önceden
görmüştür.
Değerli arkadaşlar, 2020nin Haziran
ayında kira artış oranları yüzde 12,10 iken 2022nin Nisan
ayı itibarıyla bu oran yüzde 29,88 olmuştur. AK PARTİ
iktidarının yaptığı yanlışlar yüzünden ev
sahipleri mağdur olmamak için kiracılarından yüksek kira
artışları istemekte, kiracılar ise perişan bir
vaziyette, bunları nasıl karşılayacaklarını
bilemez bir duruma gelmişlerdir. İktidarın yanlış
ekonomi politikaları sonucu işinden ayrılmak zorunda
bırakılmış, aç, sefil duruma düşmüş
insanlarımızın bu kira artışlarını
nasıl karşılayacakları iktidarın umurunda bile
değil. İktidarın yarattığı hayat
pahalılığı hem ev sahiplerini hem de kiracıları
perişan etti arkadaşlar. Büyük şehirlerde kira artış
oranları an itibarıyla yüzde 240lara varmış
durumdadır. Bugün mahkemeler, kiracılar ile ev sahiplerinin
dosyalarıyla dolup taşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Buradan AK PARTİ iktidarını uyarıyorum:
Giderayak bu millete bir iyilik yapın ve vatandaşlarımıza
ucuz konut yapmak için kurulmuş olan Toplu Konut İdaresini bir an
evvel devreye sokun ve yabancıları öncelemekten ziyade
vatandaşlarımızın hemen erişebilecekleri,
maaşları oranında ödeyebilecekleri konut inşaatlarına
başlayın, kiracı olan devlet memurlarıyla tüm emeklilerin
ve çalışanların maaşlarına kira yardımı
düzenlemesiyle ilave yapın.
Araştırma önergesini desteklediğimizi
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Muş Milletvekili Sayın Şevin
Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar, halkın
yararına olan önerileri gözü kapalı bir şekilde, elini
kaldırıp indirerek reddediyor; buna, bu Mecliste defalarca
tanıklık ettik. Bu nedenle, halkların kendi yararına dair
iktidardan bir beklentisi yoktur çünkü önerinin kapsamı yoksulluk ve
işsizliktir. Halkları yoksulluğa, işsizliğe mahkûm
edenler de iktidarın ta kendisidir.
Ülkede yaşanan yoksulluk ve işsizlik her
geçen gün daha da derinleşmektedir, artan enflasyon ve yapılan zamlar
nedeniyle insanlar gerekli gıdaya dahi erişememektedir, hatta evine
günlük ekmek götüremediği için insanlar intihar etmektedir. Yaşanan
ekonomik krizin bedelini yurttaşlar sömürülen emekleriyle,
ödeyemediği faturaları nedeniyle icralık olma durumuyla, gübre
ve tohum alamadığı için tarlasını boş
bırakmasıyla, hatta bazen de canıyla ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, sabit ücretlilerin
maaşları başta olmak üzere, yurttaşların gelirleri
enflasyon oranında artmadı; aksine, artan enflasyon
karşısında yurttaşların alım gücü her geçen gün
daha da düştü. İşsize, yoksula, emekçiye ev almak hayal; ev
kiralarını dahi ödeyemez durumdalar. Artan fiyatlar nedeniyle
oturduğu evin kirasını ödeyemediği için kiracının
evden atıldığına dair basına haberler
yansıdı. Hayat pahalılığı nedeniyle
faturasını ödeyemediği için milyonlarca abonenin elektrik ve
doğal gazı kesildi, kesiliyor. En temel ihtiyaçlar olan ekmeğe,
yağa, şekere neredeyse her geçen gün yeni zamlar yapılırken
bir yıl içinde konuta yapılan kira artışı yüzde 250
dolayındadır. TÜİKin yüzde 29 kira artışı
hesaplaması gerçeklikten tamamen uzaktır.
Teknoloji Odaklı Gayrimenkul Değerleme
Platformunun Eylül 2021 araştırmasına göre, Muş, Batman ve
Nevşehirde en fazla kira artışının olduğu tespit
edilmiştir. Türkiyede yüzde 42 kiracı olduğu bilinmektedir. Bu
durumun halkları ne derecede olumsuz etkilediğini varsın iktidar
hesaplasın.
Değerli milletvekilleri, ülkede 1 milyondan
fazla boş konut, 1 milyondan fazla da ev sahibi olmayan yurttaş
bulunmaktadır. Bu durum aslında, gelir
dağılımındaki adaletsizliğin sadece bir
örneğidir. İktidar işsizlere ve yoksullara karşı
ticari ve kâr odaklı bir yaklaşımdan vazgeçmeli, herkese konut
sahibi olma hakkını sağlayabilmelidir; elektrik, doğal gaz,
su faturası desteğinde bulunabilmelidir. Bunlar yapılabilir
desteklerdir. Yeter ki bir an olsun iktidar, yurttaşların
yararına düşünsün ve öyle karar versin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Çünkü
Türkiyede insanlar az ürettikleri için aç değil; birileri onların
emeği üzerinden saltanatlar kurduğu için evsizler, yoksullar ve
işsizler. Bir avuç zenginin yararına değil; halkların,
yoksulların, emekçilerin yararına bir sistem kurduğumuzda hep
birlikte kazanacağız.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Atilla Ödünç.
Buyurun Sayın Ödünç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygı ve
muhabbetle selamlıyorum. İçinde bulunduğumuz ramazanışerif
ayının hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Türk
polis teşkilatımızın 177nci kuruluş yıl dönümünü
de kutluyorum. CHP Grubunun konut kiralarıyla ilgili grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Pandemi sonrası dünyada belirsiz bir süreçle
karşı karşıyayız. Gıda fiyatlarındaki yükseliş,
konut fiyatlarındaki artış tüm dünyada ortak sorun hâline
gelmeye başlamıştır. Enerji maliyetlerinin ve ham madde
giderlerinin artması, tedarik zincirinin bozulması, lojistik,
ulaşım maliyetleri, bu ve buna benzer sorunların devreye
girmesiyle birlikte inşaat sektöründe de maliyetler hızla artmaya
başlamıştır. Altını çizerek vurgulamak istiyorum
ki Türk Borçlar Kanununun 344üncü maddesi konut ve iş yeri kiraları
için bu konuda bir sınırlama getirmiştir; buna göre
Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline
ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici
fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim
oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan
daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Buna göre,
tarafların sözleşmede belirtmiş oldukları artış
oranı Tüketici Fiyat Endeksiyle (TÜFE) açıklanan on iki aylık
ortalamalara göre değişim oranından düşük ise geçerli,
fazla ise geçersiz kabul edilecektir; kiracının hakkı bu
şekilde korunmuş olmaktadır. Bunun göz önünde
bulundurulması elzem bir noktadır.
Maliyetlerin yükselmesi konut üreten firmaların
üretimini de derinden etkilemektedir. Yeni bina maliyetleri yüksek olduğu
için bunların piyasaya arzı da yüksek olmaktadır. Bunu gören
ikinci el konut sahiplerinin aylık kira bedellerini fahiş oranlarda
yükseltmesi ise kabul edilebilir bir durum değildir. Bu ve benzer
yaşanan olumsuzluklar piyasa koşulları açısından
çalkantılı bir seyrin izlenmesine sebebiyet vermektedir. Bunu
kullanarak fiyat artışlarına girişen kim olursa olsun bu
kontrol edilmektedir. Aziz milletimizin rahatını bozanlara,
piyasayı manipüle etmeye çalışanlara fırsat
verilmemektedir. Vatandaşlarımız da böylesine kritik süreçlerde,
belirsizliğin olduğu durumlarda bu konuda gereken çalışmaların
yapıldığının farkındadır.
2002 yılından beri, AK PARTİ olarak,
bu aziz milletin refahı, huzuru, güveni, kalkınması için
çalışıyoruz. Dünyada yaşanan bu kritik süreci devlet olarak
aşacak gücümüz, kuvvetimiz, kudretimiz, hamdolsun, vardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın Karahocagil
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021
yılında AK PARTİ Hükûmetinin gerçekleştirdiği
yatırımlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) -
Teşekkür ediyorum Başkanım.
2021 yılı içerisinde AK PARTİ
Hükûmetinin, lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği yatırımları anlatmaya devam ediyorum:
Biyoçeşitliliğin korunması ve geleceğe
aktarılması için korunan alan sayımızı 621e,
büyüklüğü ise 3,3 milyon hektara çıkardık. E-Devlet
Kapısında 3 milyarın üzerinde işlem yapıldı.
TÜRKSAT 5A ve TÜRKSAT 5B uyduları uzaya fırlatıldı.
Çamlıca TV-Radyo Kulesi hizmete açıldı. 146 adet köprü hizmete
açıldı. 23 adet tünel yapımı tamamlandı. Duble yolumuz
28.473 kilometreye ulaştı. Filyos Limanı hizmete
alındı. Geleceğe Nefes kampanyasıyla her
vatandaşımız için 3 adet olmak üzere toplam 252 milyon
fidanı toprakla buluşturduk.
BAŞKAN Sayın Bülbül
42.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Cizredeki HDP ilçe
binasına yapılan polis baskınına ilişkin
açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün Cizre ilçemize yapılan
saldırıyla
Hükûmetin Yargı bağımsızdır. Güvenlik
güçleri kendi iradesiyle hareket etmektedir. diyerek ne yazık ki
partimize, yöneticilerimize, siyasal düşüncemize ve demokratik
mücadelemize saldırıyı bir âdet, bir yöntem, bir
düşmanlaştırma hâline getirdiği kesindir. Bu, suçtur;
hakkın, hakikatin, adaletin önünde bunun hesabı sorulacaktır.
BAŞKAN Sayın Tokdemir
43.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, enflasyonun kontrolden
çıktığına ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
TÜİKe göre martta yıllık enflasyon
yüzde 61,14; gıdada yüzde 70,33 oldu. 4 Ağustos 2021 tarihinde
enflasyon yüzde 18,95 iken Cumhurbaşkanı Bundan böyle enflasyonun
daha yukarı çıkması mümkün değil, zira faiz
oranlarında düşüşe geçiyoruz. dedi. 4 Nisan 2022 tarihinde
enflasyon yüzde 61,14 oldu. Yukarı çıkması mümkün değil.
ne demek? Enflasyon kontrolden çıkmış, uçmuş, uçmuş.
Sayın Cumhurbaşkanının Ben ekonomistim. dediği
ülkenin hâli bu. Bir de Vatandaşı enflasyona ezdirmedik. demiyorlar
mı? Sizin vatandaşa reva gördüğünüz ne mi? Sabah Halk Ekmekte
ucuz ekmek kuyruğu, öğlen TMO satış noktalarında ucuz
ayçiçeği yağı kuyruğu, akşam ucuz sebze kuyruğu
ve tabii bir de kuyruklu yalanlarınız. Bu kontrolden
çıkmış olan enflasyonu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının, (2/3961) esas
numaralı 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/165)
16/2/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/3961) esas numaralı 5403 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifimin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması için İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca
işlem yapılmasını arz ederim.
Hasan
Subaşı
Antalya
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
Antalya Milletvekili Hasan Subaşı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu açıklamaya çalışacağım
konu kanun tekliflerinin ne kadar özenli yapılması gerektiğini
bir kere daha bize hatırlatıyor. 2005 tarihli, 5403 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 2014 yılında bir
değişikliğe uğruyor. Bu değişiklikle, iyi
niyetle, Meclisçe 8/İ maddesine ikinci fıkra ekleniyor. 2014
yılında yapılan bu değişikliğe göre,
kırsalda, arazilerin sınırdaşlarına arazinin
satımı hâlinde, ortak mülkiyette olduğu gibi, şufa
hakkı, ön alım hakkı tanınıyor. Bunun üzerine ortaya
çıkan sakıncalar nedeniyle
Çünkü kırsalda bundan kimsenin
haberi olmaz. Böyle bir kanun teklifi hazırlanırken muhtarların,
yerel yönetimlerin ve halkın hazırlığı yoksa
kırsalda kimsenin arazisini satarken komşusunun şufa hakkı
olduğunu bilebilmesine hiç imkân yoktur. Tabii, bir süre sonra, büyük
sakıncalar ortaya çıktıktan sonra bu değişiklik 2020
yılında yine Meclisçe iptal edilmiştir ve gerekçesinde de çok
ciddi sakıncalara neden olması
Birtakım kişilerin ucuz
fiyatla köylünün, çiftçinin arazilerini kapatmak adına bunu art niyetle
kullandıkları ortaya çıkmıştır. Bunun zaten böyle
olacağı da orta yerdedir. Hâl böyle olunca, 2020 yılında Meclis,
hatasından dönmüş ve bu değişiklik teklifini iptal etmek
zorunda kalmıştır ama gelin görün ki o tarihler arasında
derdest olan davalar vardır. Bu sınırdaş komşular, bir
arazi satılacağında pey verebilir, uyarabilir, teklif verebilir
fakat beklemeyi tercih ederek birçok arazinin el değiştirmesine neden
olmuştur. Ve kırsaldaki birçok araziye, neredeyse bedava
denilebilecek seviyede araziye bu komşuda bekleyenler tarafından el
konulduğu görülmüştür. Bu derdest davalar kanunda
düşünülmediği için ben bu kanun teklifini verdim. Çünkü derdest
davalarda bu mülga kanunun iptal edilen 8/İ ikinci bendinin bunlara da
uygulanması ve davaların düşürülmesi gerekmektedir. Birçok
mağduriyete neden olmuştur, hatta köylerde imece kültürü yerine,
birbiriyle yardımlaşan köylüler yerine düşmanlaşan
komşular oluşmuştur. Türkiyenin her yerinde neredeyse kan
davası gibi, arazisini elinden kaybetme riskiyle köylüler,
vatandaşlarımız birbiriyle düşman hâle gelmişlerdir.
Kanun teklifindeki bir düzenlemeyle bu değişikliğin geçmişe
yürütülmesi ve bu derdest olan davaların mülga kanun nedeniyle
düşürülmesi gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekten çok
sakıncalı bir yasa değişikliği yapmış ve
geçmişi düzenlemediği, düzeltmediği için de -bu böyle devam
ettiği ölçüde- Türkiyenin her yanında büyük kavgalara ve
düşmanlıklara neden olmuştur. Basit bir düzenlemeyle,
teklifimizin kabulüyle, bugün derdest olan davalara da uygulanmak
koşuluyla bu sorun kökünden çözülebilecektir. Kanun teklifimiz asli
komisyon olan, Tarım Komisyonunda ve tali Adalet Komisyonunda aylardır
beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Ya gündeme
alınması ya da Mecliste bugün doğrudan gündeme
aldırdığımız bu kanun teklifine destek verilmek
suretiyle bu büyük yanlışı düzeltebiliriz. Bunu bilgilerinize
arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Taşdemir
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin,
Silivri 5 No.lu Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine, kötü muamele ve
işkenceye ilişkin açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Silivri 5 No.lu Cezaevinde mahpusların
yaşadıkları baskıdan dolayı topluca intihara
kalktığı bilgisi kamuoyuna yansıdı. Yine aile ve
avukatların aktardığına göre içerisinde Cezaevi Müdürünün
de bulunduğu 60a yakın gardiyanın koğuşu
bastığı, mahpuslara hakaret ettiği, yine koğuş
içerisinden 6 mahpusu aldığı ve darbettiği ifade edildi. Bu
darp ve işkence sonucundaysa 6 mahpusun intihara
kalkıştığı ve bunlardan Serhat Yılmaz'ın da
hayatını kaybettiği ifade edildi. Ya cezaevlerinde yaşanan
bu hak ihlalleri, kötü muamele ve işkence karşısında
insanlar artık topluca intihara kalkışıyor. Aileler ve
avukatlar hâlâ Cezaevinden sağlıklı bir bilgi alamadı
maalesef. Adalet Bakanlığının bir an önce Silivri 5 No.lu
Cezaevinde neler yaşandığını, mahpusların
durumunu, yaşamını yitirenlerle ilgili net bir bilgi
paylaşması gerektiğini ifade ediyoruz.
BAŞKAN Sayın İskenderoğlu...
45.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun,
kadın kooperatiflerinin geldiği noktaya ilişkin
açıklaması
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarihin her döneminde emeği, özverisi ve
çalışkanlığıyla bilinen kadınlarımız,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
himayelerinde düzenlenen programlarla ekonomiye ve iş gücüne
katılım noktasında daha kuvvetli hâle geldi. Çanakkalemizde de
her yöremizde kadınlarımızın emeğinin
değerlendirilmesine katkıda bulunmak için yeni projeler
yapıyoruz. Bunların en önemlisi, kadın kooperatiflerimiz.
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu
Başkanımız ve üyelerimizle yerinde incelemelerle
çalışmaları ziyaret ettik. Kadın kooperatiflerimizin
geldiği nokta, kadınlarımızın bu konuda ne kadar
üretken, arzulu ve istekli olduğunun kanıtıdır. Büyük ve
güçlü Türkiye yolunda, ekonomik kalkınma hamlesinde en büyük destek
kadınlarımızdan gelecek; birlikte üretmeye, kazanmaya ve
kalkınmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Taşcıer
46.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin Elektrikli Otobüs Dönüşüm Projesine
ilişkin açıklaması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ankara Büyükşehir Belediyemizin Elektrikli
Otobüs Dönüşüm Projesi hem Türkiyeden hem de dünyadaki birçok yerel
yönetim tarafından ilgiyle takip ediliyor. Geçtiğimiz yıl,
Türkiyede ve dünyada ilk defa bir dizel otobüsün yüzde 100 elektrikli otobüse
dönüştürülmesi sağlandı. Patenti de alınan dönüşüm
sistemiyle bu yıl içinde 22 otobüs elektrikli hâle gelecek. Bugün de 112
hattında elektrikli otobüsler seferlere başladı. Dünyanın
yaşadığı iklim krizine karşı çok değerli bir
adım olduğu kadar ülkemizde AKP iktidarının eseri ekonomik
kriz neticesinde artan akaryakıt fiyatlarına karşı tüm
yerel yönetimlere örnek bir proje. Başta Belediye
Başkanımız Mansur Yavaş olmak üzere emeği geçen
herkesi kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
47.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdeye
yapılacak güneş enerjisi yatırımlarına ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizin geleceğine ışık
olacak, Niğdemizin istihdamına, sanayisine ve ekonomisine katkı
sağlayacak projelerimizi tek tek hayata geçirmeye devam ediyoruz.
Niğdemiz ülkemizin elektrik üretiminde önemli rol alacak devasa
güneş tarlalarına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Güneş enerjisi, kullanımı son derece kolay, çevre dostu ve temiz
enerji olması sebebiyle geleceğin gözde enerji kaynakları
arasında yer almaktadır. Bu kapsamda, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığımızca düzenlenen Yenilenebilir Enerji Kaynak
Alanları Güneş Enerjisi Santralleri Yarışmasında Bor
ilçemizdeki YEKA GES projeleri için 3 ayrı şirkete 300 megavat
kapasite tahsis edildi.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın millîleşme hedefleri doğrultusunda 2023e
adım adım ilerlerken hem ülkemizin enerjide dışa
bağımlılığını azaltacak hem de küresel
ısınmanın önüne geçecek Yeşil Enerji Güneş Enerjisi
Santrali Projemizin Niğdemize ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
48.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, yeni anne
olan Gazeteci Zeynep Irmak Öcalın çalışma hakkının
gasbedilmesine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kadın olmak, anne olmak suç mu? Ne yazık
ki bugünün Türkiyesinde, maalesef evet. Samsunda, yeni anne olan gazeteci
kardeşimiz Zeynep Irmak Öcalın çalıştığı
haber ajansı, hem annelik görevini yerine getirip hem de mesleğini
yapamayacağı bahanesiyle işine geri dönmesine müsaade etmedi. Bu
ayıp o haber ajansının, o ajansı yöneten idarecilerin utanç
madalyası olacaktır.
Sevgili Zeynep kardeşim, sen müsterih ol; bu
zihniyete asla teslim olmayacağız. Kadını eve hapsetmeye,
çalışma özgürlüğünü, toplumsal yaşama katılma
hakkını gasbetmeye yeltenen zihniyeti yok edinceye kadar
durmayacağız, susmayacağız ve bu mücadele biz kazanana dek
sürecektir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
Alanında Eğitim ve Öğretime İlişkin
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:21) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 21 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Aydın milletvekili Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kürsüden çok defa dile getirdim, Türkiye'nin bir
dış politikası kalmamıştır. Dış politikadan
bahsedebilmek için dış âlemle ilişkilerinizde belirli bir
şekilde yapılandırılmış bir vizyonunuzun, esnek
ama aynı zamanda tutarlı bir bakış açınızın,
eklemlenmiş adımlarınızın, diplomasinin
normlarına uygun bir davranış kalıbınızın
olması gerekir. Hezeyanlardan, heyecandan, yarım yamalak
ideolojilerden beslenen, diplomasinin referanslarından uzak ve savruk
tavırlara dış politika demek mümkün değildir,
dolayısıyla dış politika yerine uluslararası
ilişkiler kavramını kullanmayı tercih ediyorum.
(Uğultular)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Sayın
Başkan, epey uğultu var galiba.
BAŞKAN Evet, haklısınız.
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, salonda
gerçekten bir uğultu var ve konuşmacının sözleri
anlaşılmıyor. Sohbet etmek isteyen arkadaşlar, yirmi
dakikalık bir süre var, hatta daha uzun süre var, dışarıda
sohbet edebilirler.
Buyurun Sayın Sezgin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Son yıllarda, uluslararası
ilişkilerimiz cumhuriyet tarihimizde hiç görülmemiş şekilde
iğdiş edilmiş ve ülkemizin uluslararası camiadaki
itibarı ve güvenilirliği yıpratılmıştır.
Millî güvenliğimiz hiçbir dönemde son yıllardaki kadar tehdit ve risk
altına sokulmamıştır. İktidar, uluslararası
ilişkilerde değerli yalnızlık üretmeyi bile
becerememiş, ortaya çıka çıka sarsıcı bir
itibarsızlık kalmıştır.
Sayın Çavuşoğlu bugün bir gazetede
yayınlanan söyleşisinde Mısır, İsrail, Birleşik
Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelere diplomatik atak
yapılacağından söz etmektedir. Diplomasinin temel görevi en zor
koşullar altında dahi ilişkilerin bozulmamasını
sağlamak, olumlu bir denge temin etmektir. Oysa iktidar, önce diplomatik
akıldan koparak ilişkileri bozmakta ve ülkeye bu bozulan
ilişkilerin maliyetini yaşattıktan sonra itfaiyeci olarak
diplomasiyi devreye sokmaktadır, ekonominin karşılaştığı
felaketin seyrine göre de iktidarın diplomasi esnekliği
artmaktadır. Tabii, böyle durumlarda diplomasinin tek başına
yeterli olmadığını da görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, iktidar birçok konuda
ülkeye boyun eğdirmektedir. İktidarın Batıyla
ilişkilerinde, NATO ve Avrupa Birliği ilişkilerinde, Rusyayla
ilişkilerinde, Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde, kendi bölgemizle
ilişkilerinde ve tabii ki Çinle ilişkilerinde, velhasıl tüm
uluslararası politikalarında bir tutarsızlık, hatta
şuursuzluk göze çarpmaktadır. Yıllardır yapıcı
eleştirilerimize, iyi niyetli uyarılarımıza rağmen
Suudi Arabistan ve BAEyle ilişkilerde yanlış bir tutum
izlenmiştir. Mısırla yok yere, ideolojik kaygılara dayanan
ve hata olduğu artık AK PARTİ çevrelerinde bile açıkça dile
getirilen bir husumet çerçevesi tercih edilmiştir.
Şimdi gelinen noktada, iktidar, tüm
uluslararası muhataplarımızla berbat ettikleri ilişkileri
onarmaya çalışmaktadır. Biz BAE, Suudi Arabistan,
Mısır ve İsraille ilişkilerimizdeki yanlış
pozisyonu yıllardır her zeminde vurguladık. Bugün, iktidar, bu
ülkelerle ilişkileri onarmaya çalışmaktadır; bunu yaparken
de hiçbir şey olmamış gibi, millî güvenliğimiz ve ulusal
çıkarlarımız bu süreçte hiçbir zarar görmemiş gibi
davranmaktadır; sanki, ulusal çıkarlarımıza
aykırı bu hoyratlıkların ülkemize hiçbir maliyeti
olmamıştır. Hoyratlık mukavemet veya dik duruş
değil, düpedüz aymazlıktır.
Muhataplarımızla ilişkilerimizdeki
tutarsızlıklar ve yalpalamalar, ulusal çıkarlarımız ve
millî güvenliğimiz açısından önemli risk ve maliyetler
yaratmıştır. Bu iktidar ağır maliyetler yaratan ama
hesap vermeyen bir iktidardır. Demokrasi, hesap verebilirliğin,
şeffaflığın yönetimi demektir. Özgürlükçü demokrasinin
erdemi de budur. Beceriksizliklerinizin, hatalarınızın hesabını
vermediğiniz sürece demokrasiden söz etmek mümkün olabilir mi? Şu
soruyu daha önce de sordum, bir türlü yanıt alamadım; 15 Temmuz darbe
girişiminin arkasındaki en önemli aktörlerden olduğu söylenen
Birleşik Arap Emirlikleriyle bugünkü yakınlaşmayı hangi
gelişme tetiklemiştir? BAEnin 15 Temmuzun arkasında
olmadığı mı ortaya çıkmıştır? Yoksa,
BAE bunun için özür mü dilemiştir? 15 Temmuzun müsebbipleriyle ilgili
olarak milletimiz bugüne kadar iktidar tarafından
yanıltılmış mıdır? İktidar BAEyle
ilişkilerin hangi döneminde hata yapmıştır, hangi döneminde
milletimizi yanlış bilgilendirmiştir? Tabii, benzer
soruları Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan'la yeniden
yakınlaşma çabaları bağlamında da sorabiliriz. Bu
ülkelerle ilişkilerimizin normalleşmesine karşı
olduğumuz sakın ha sanılmasın, öyle bir şey söz konusu
değil, diplomasi elbette işletilmelidir. Hezeyanlarla, hayal ve
heyecanlarla, mazi hasreti artıklarıyla, risk ve tehditlerle dolu bir
dış politikayı aklı başında hiç kimsenin tercih
etmeyeceği aşikârdır. Yıllardan beri ulusal çıkar
kavramını esas alın diyen bizleriz. İktidarın da bu
anlamda aklını başına almasından ve uluslararası
ilişkilerimizin onarılmasından sadece ve sadece memnuniyet
duyarız. Ancak bunları yaparken iktidarın sorumsuz şekilde
işin içinden sıyrılmasına müsaade etmeyeceğimizi de
hesap ve sual sormayı sürdüreceğimizi de bilmenizi isteriz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, son günlerde merhum
Cemal Kaşıkçı meselesinde de vatandaşımızı,
insanımızı utandıran, itibarımızı
aşındıran gelişmeler yaşanmaktadır. BAE gibi Suudi
Arabistanla olan ilişkilerde de iktidar tarafından izah edilemeyen
bir manevra gerçekleştirilmiştir. Kaşıkçı cinayetinin
yargılamasını sürdüren mahkeme Adalet
Bakanlığının olumlu görüşü üzerine
yargılamayı durdurup dosyayı Suudi Arabistana devretmiştir.
İktidar, delilleri ortaya koyarak cinayetin sorumlusunun Suudi Arabistan
olduğunu bütün dünyaya avazı çıktığı kadar
bağırdıktan sonra dava cinayeti işleyen devlete yani faile
devredilmiştir. Olan, ekonomimize, ihracatımıza olmuştur.
Sayın Erdoğan geçmişte konuyla ilgili olarak Suudi Arabistana
ve yöneticilerine yönelik en sert sözleri kullanmış, Suçun
işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul
mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir.
demişti. Şimdi ise Sayın Cumhurbaşkanı devletin en
önemli egemenlik haklarından, işlevlerinden biri olan
yargıyı altüst edip dava dosyasını adaletin hiçbir
şekilde işletilmediği fail ülkeye yollamaya karar
vermiştir. Suudi Arabistanla ilişkilerimizi
anormalleştirmiştiniz, şimdi onu normalleştirmek için
hukuku anormalleştiriyorsunuz. Adaleti ve hukukun üstünlüğü
anlayışını bir defa daha çiğniyorsunuz. Hâlbuki
Sayın Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan yöneticilerine hitaben
Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor; bu
millet enayi değil, hesabı sormasını bilir. demişti.
Madem hukuku ve bu milletin onurunu savunmaya devam edemeyecektiniz neden Suudi
Arabistan ve yöneticilerinin üzerine bu denli fütursuz şekilde gittiniz?
Madem husumet yaratmayı tercih ettiniz, ihracatçılarımız ve
müteahhitlerimiz başta olmak üzere ülkemize ekonomik boykot
uygulanmasına neden oldunuz, şimdi neden davayı Suudilere
devrediyorsunuz? Neden uluslararası gözlemcilerin nezdinde, tırnak
içinde söylüyorum Türkiyeyi daha cesur sanıyorduk. kanaati
yaratılmasına, itibarımızın
aşındırılmasına müsaade ediyorsunuz? Bunların
hesabını ve izahını vermeyecek misiniz? Suudi Arabistan bu
davayı sözünü ettiğiniz uluslararası hukuka, evrensel adalete
göre sonuçlandırmayacaktır; bu bellidir. O noktada Türkiyenin
dosyayı geri isteme hakkı doğar, böyle bir talepte bulunmaya
cesaret edebilecek misiniz? Hiç sanmıyorum.
İktidar, Ukrayna meselesinin
başlangıcında da bazı hatalar yapmıştır.
Rusyanın Ukraynaya saldırısından önce gerginlik hat
safhadayken Ara bulucu oluruz. diye ortaya çıkmıştı,
sonra Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle
kolaylaştırıcı rolüyle yetinmiştir. Biz ara bulucu
lafını ısrarla kullanmanıza karşı müteaddit defalar
tepkimizi ortaya koyduk, hatta bu ara bulucu lafını kullanmadan
önce Dışişleri Bakanlığıyla istişare ettiniz
mi diye eleştirdik, Sayın Bakana da sorduk, yanıt
alamamıştık. Ben ara buluculuk iddialarının
savrulduğu o günlerde, bu tür tekliflerin ancak stajyer devlet
adamları tarafından yapılabilecek nitelikte egzersizler
olduğunu belirtmiştim. Hiçbir hesap yapmadan böyle bir
açıklamada bulunulmuş olmasını hâlâ eleştiriyorum ama
bu demek değildir ki Türkiye sorunların çözümüne katkıda
bulunamaz. Antalya ve İstanbul görüşmelerini takdir ediyoruz, bu
imkânı sağlayarak iyi yaptınız. Türkiye'nin kendi
çıkarlarını koruyacak şekilde, adım adım
hazırlanmış bir plan dâhilinde, istikrar üreten bir ülke
kimliğiyle, bölgedeki huzura ve gerilimin düşmesine katkıda
bulunmasına kim itiraz edebilir? Denge politikasını, suçlu ile
mağduru birbirinden iyice ayırarak sürdürün, biz de sizi
destekleyelim ama sakın yeniden savrulmayın, bir hataya
düşmeyin. Geçmişte yaptığınız
yanlışlar, sorumsuzca kullandığınız sözler,
sonradan başımıza ciddi risk ve tehditlerin gelmesine neden
olmuştur Montröyle ilgili hoyrat eleştirileriniz bunun bir
örneğidir. Eleştirdiğiniz Montrö Antlaşmasının
ve sözcülerinize aşağılattırdığınız
NATOnun önemi Ukrayna savaşıyla birlikte bir defa daha ortaya
çıkmıştır. Neden aklınız başınıza
sonradan geliyor? Neden bu yarattığınız maliyetlere katlanmak
zorundayız?
Evet, biraz önce belirttiğim gibi, Ukrayna ile
Rusya arasında anlamlı müzakereler yapılmasına, bu tür
diplomatik buluşmalara seviniriz. Bunların ülkemizde ve
katkımızla gerçekleştirilmesi bizi daha da memnun eder ama
lütfen, çabalarınızı müzakere turizmi promosyoncusu
noktasına taşımayın; bu konuda ölçüyü kaçırmamak
gerekir. Savaşın vahametine uygun, vakur bir tutum benimseyelim ve
bundan şaşmayalım. Ayrıca kötü niyetli, saldırgan
tarafların diplomatik süreçleri karşı tarafı suistimal
etmek ve/veya zaman kazanmak için kullandığını, bunun tarih
boyunca birçok örneği olduğunu da hatırda tutalım.
Başka bir ikazda daha bulunmak istiyorum.
Rusyaya karşı uygulanan ambargodan Rıza Zarrab türü bir olayla
doğrudan veya dolaylı yollardan istifade etmek isteyenler
çıkacaktır. Rusyaya uygulanan yaptırımlardan arsızca
rant elde edilmesine göz yummayalım. Bunlar bize fayda sağlamaz,
aksine zarar verir, çok ters teper.
Değerli arkadaşlar, Putin yönetimi
Ukraynayı işgale yeltenerek çok büyük bir yanlış yapmıştır,
suç işlemiştir. Hele ki Bucha başta olmak üzere, yaşanan
sivil ölümleri, işlenen suçlar tarihe kara bir leke olarak geçecektir.
Rusyanın savaş suçu, insani hukuk suçu işlediğine dair
iddialar çok kuvvetli gözükmektedir. Başkan Putin takıntı hâlinde
kendi çarpık söylemine mahkûm olmuş durumdadır. Önümüzdeki
dönemde daha da vahim suçlar işlemesi hâlinde tutumumuzun ne
olacağını şimdiden belirlemek durumundayız.
İktidarı böyle bir elzem hazırlık gereği içinde
maalesef görmüyoruz; onun için şimdiden uyarıyoruz. Sözcülerinizin
medyada, kamuoyunda dile getirdiği ABD Rusyayı tuzağı
düşürdü. NATO üzerinden Rusyayı kışkırtarak
Ukraynaya girmesini sağladı. gibi sözler gerçeği yansıtmamanın
ötesinde gerçekliği çarpıtarak doğru tavır
alınmasını da önlemektedir. Rusya gibi büyük bir ülkeden, uzun
geleneği olan bir devletten bahsediyoruz. Böyle bir ülke tuzağa
düşerse ancak kendi yöneticilerinin hatasıyla ve tercihleriyle
düşer, başka bir ülkenin düşürmesi mümkün değildir.
Dış politika bazılarının sandığı gibi
bir kukla oyunu değildir. Rusyanın bir kukla gibi yönlendirilmesi,
ABDnin onu kandırıp Ukraynaya saldırtması gibi bir
senaryo olası değildir. Karar alma sürecinde hata yapmamak için bu
meseleyi rasyonel bir çerçevede değerlendirmek gerekir. Türkiyenin mevcut
durumda izlemesi gereken politika da aklın ve uzun vadeli ulusal
çıkarlarımızın rehberliğinden
şaşmamalıdır. Türkiyenin tercihi her hâlükârda demokrasi
coğrafyası olmalıdır.
Evet, iktidar Batıyla yeni bir
yakınlaşma arayışına girmiştir. Ukrayna
savaşıyla birlikte yakınlaşma çabaları
hızlanmıştır. Hatalarınızı onarmak için
Batıyla ilişkilerimizi düzeltmeye çalışıyorsunuz.
Rusya'nın, Ukrayna'ya saldırısıyla bu iş daha kolay
gerçekleşir. diye düşünmek yanlış olacaktır.
Jeostratejik konumumuzun önemi unutulmuştu, şimdi daha iyi idrak
ediliyor. Bize mahkûmlar, ne istesek alırız. düşüncesi hataya
sürükler. Demokrasi ve insan hakları alanında gerekli
gelişmeleri kaydetmeden, Türkiye'nin Batıyla ilişkilerinin
kalitesini ülkemizin büyüklüğüne yaraşır bir şekilde
onarmak mümkün değildir. Uluslararası alanda yapılan
hataları, bizim yıllardan beri söylediklerimizi yeni uygulamaya
başlayarak düzeltmeniz tek başına yeterli olmaz. Mutlaka ve mutlaka
Türkiye'nin, demokrasisinin ve hukuk devleti kalitesinin de onarılıp
yükseltilmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, Fransa'da
geçtiğimiz hafta sonu seçimler oldu, öngörüler ikinci turda Macron'un
kazanması istikametindedir. Umuyorum ki seçimlerden Türkiye-Fransa
ilişkilerinin, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin daha da
zorlaşmasına katkıda bulunacak bir sonuç çıkmaz,
karşılıklı olarak başlatılan yumuşama süreci
iyi bir şekilde sonuçlanır. Fransa da Türkiye de gereksiz
gerginlikler yaratmamaya özen göstermelidir. Bu meyanda, SAMP/T füzelerini
üreten EUROSAMla iş birliğine geri dönülecek olması sevindirici
bir haberdir. Hem savunma sanayimizin teknolojik kapasitesinin gelişmesi
ufku bağlamında hem de S-400 belasından şu veya bu
şekilde kati olarak kurtulmamıza vesile olabilmesi için SAMP/T
füzeleriyle ilgili olarak İtalya ve Fransayla, EUROSAMla müzakerelerin
yıllardan sonra yeniden başlatılmış olması
olumludur. Türkiye, orta ve uzun vadede bu projenin eşit
ağırlıklı, sahici bir ortağı hâline
gelebilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla)
Teşekkürler.
Bugüne kadar S-400leri müteaddit defalar gündeme
getirdim hem komisyonlarda ilgili bakanlar nezdinde hem de Genel Kurulda. Bugün
S-400ler ülkemiz için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bunun teknik ve
siyasi açıdan ne denli yanlış bir tercih olduğunu defaatle
vurguladık. Bu yanlış boyutlarına ek olarak bugün Ukrayna
savaşıyla hava sahamızı Rus malzemesi ve teknolojisiyle
korumaya kalkışmanın sakıncaları çok daha net
şekilde ortaya çıkmıştır.
Hükûmet etmek tercih yapmak demektir; bazı
tercihler hatalı olabilir, hükûmetler yanlışlar yapabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYDIN ADNAN SEZGİN
(Devamla) 2
cümlem kaldı, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamam, bitirin siz cümlenizi,
tutanaklara geçsin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Peki.
Biz yanlışların sistematik hâle
getirilmesine, yanlış varsayımlarla hareket edip her
defasında yanlış sonuçlar yaratılmasına ve bu
sistematik hata şablonunun maliyetinin millete ve itibarımıza
yüklenmesine itiraz ediyoruz.
İktidarın yeni bir savrulmasıyla,
uluslararası ilişkilerdeki normalleşme çabalarının
akamate uğramamasını temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Sezgin, 1 cümle değil, en az 20 cümle oldu, sağ olun.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) İktidara
aman dikkatli, özenli olun, biraz olsun milleti düşünün diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkana da teşekkür ediyorum
müsamahası için.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Erzurum Milletvekili Sayın
Kamil Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Saygıdeğer Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlar;
21 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, söz konusu
anlaşmalara dair düşüncelerimizi ifade etmeden önce ders
alınmayan tarihin mütemadiyen tekerrür edeceği gerçeği
ışığında bundan tam yüz üç yıl önce bir 10 Nisan
günü haksız ve hukuksuz yere idama mahkûm edilen millî şehidimiz
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey'le ilgili birkaç şeyi
ifade etmek istiyorum. Tarihî belleğimizden asla silinmediği
şekliyle Birinci Dünya Savaşı esnasında ülkenin farklı
bölgelerinde işgalci güçlerle iş birliği içerisinde Türk
ordusuna ve Türk halkına yönelik hunharca saldırılar
gerçekleştiren Hınçak ve Taşnak çetelerinin faaliyetleri
tahammül sınırlarını aşan boyutlara
ulaştığında 14 Mayıs 1915 tarihinde
çıkarılan Tehcir Kanunu çerçevesinde yüksek sorumlulukla görevini
yerine getiren Kemal Bey, İtilaf Devletlerine şirin görünme
adına, dönemin kifayetsiz iktidarınca ödenmesi gereken bir diyet
mahiyetinde haksız ve hukuksuz bir yargılama sonucu idama mahkûm
edilmiştir. 10 Nisan günü Beyazıt Meydanında kurulan idam
sehpasına çıktığında Kemal Bey halka dönerek
şöyle seslenir: Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum,
aldığım emri yerine getirdim, vazifemi yaptığıma
vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum. Son sözüm bugün de
budur yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar.
Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet! ve devamında
şöyle der: Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine
çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara
bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit
gidiyorum. Allah vatana ve millete zeval vermesin. Âmin.
Saygıdeğer milletvekilleri, yüce Türk
milletinin maşerî vicdanında kabul görmeyen bu olay, aynı
zamanda, Mustafa Kemalin önderliğinde Millî Mücadelenin işaret
fişeği olmuştur. Kazanılan bağımsızlık
mücadelesi sonrası ise Atatürkün yakinen takip ve alakasıyla 14 Ekim
1922de Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkarılan özel bir kanunla
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey şehit olarak kabul
edilmiştir. 2008 yılında kaybettiğimiz, şehidimizin
kızı Müşerref Hanım Atatürk ile dedesinin Konyada
aralarında geçen diyaloğu şöyle aktarır: Gazi
Paşanın Gel bakalım devlet babası. diye seslendiği
Arif Bey: Aman Paşam, devletin babası sizsiniz. der. Atatürk ise
bu vakur davranışa şöyle cevap verir: Sen öyle bir evlat
yetiştirdin ki oğlun bu meşaleyi tutmasaydı biz ateşi
yakamazdık, ışık tutan oğlundur senin.
Millî şehidimiz Kemal Beyin
darağacına gitmeden önce hazırladığı vasiyeti yine
asalet ve kahramanlık belgesi niteliğindedir. Bu vasiyetin
içeriğine kısa bir göz atmak gerekirse aynen şu cümlelerle
karşılaşırız: Kabir taşım hamiyetli Türk ve
Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle
yazılmalıdır: Millet ve memleket uğrunda şehit olan
Boğazlıyan Kaymakamı Kemalin ruhuna Fatiha. Perişan
zevcem Hatice'ye, yavrularım Müzehher ve Müşerrefe muavenet
edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını
vatandaşlarımdan beklerim. Türk Milleti ebediyen yaşayacak,
Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millete ve memlekete
zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşallah Türk
milleti ebediyete kadar yaşayacaktır. diye bitirir sözlerini.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu vesileyle
23 Nisanda Millî Mücadelenin komuta merkezi Gazi Meclisin
açılışına ilgisiz kalıp 24 Nisanda sözde
soykırım iftirasında bulunanlara 10 ve 11 Nisanı
hatırlatıp millî şehidimizin şahsında tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yine bu vesileyle hatırlatmak isterim ki son
zamanlarda tarihle yüzleşmeyi siyasi gündemine alanlar unutmasınlar
ki bu tür bir tarihî hesaplaşmadan Boğazlıyan Kaymakamı
Mehmet Kemal Beyin özelinde olduğu gibi her zaman alacaklı
çıkacak olan, gadre ve ihanete uğrayan aziz Türk milletidir.
Sayın milletvekilleri, ünlü bir siyaset
bilimcinin Siyaset bilimi olmadan tarih meyve vermez, tarih olmadan siyaset
bilimi köksüz kalır. prensibinden hareketle, siyasi bir kıssadan
hisse olması hasebiyle sözlerime tarihî, trajik bir olayla
başladım.
Siyasi tarihin kısa bir özetini sunmak
gerekirse insanlık tarihi boyunca en ilkel toplumsal yapılardan en
sistematik devlet yapılarına kadar, aynen bireysel ilişkilerde
olduğu gibi uluslararası ilişkilerde de farklı biçim ve
yöntemlerle kısaca iyi-kötü veya batıl-hak mücadelesine
tanıklık etmekteyiz. Daha teknik tanımlamayla, her zaman ve
zeminde evrensel iyiliğin karşısında evrensel
kötülüğün ve bencilliğin dogmaları bulunmaktadır. Her iki
kutbun siyasi teorisyenlerinin söylemlerini irdelemeye tabi tuttuğunuzda,
örneğin Niccolo Machiavelli insanın genelde nankör, ikiyüzlü, tehlike
anında korkak ve kazanım söz konusu olduğunda açgözlü ve bencil
olduğunu ifade ederken Thomas Hobbes bu konuda bir adım daha ileri
giderek Her insanın her insanla savaşı devam eder. diyerek bir
bakıma İnsan, insanın kurdudur. ifadesini yinelemiş olur.
Mücadelenin öteki tarafında ise Komşunu
kendini sever gibi sev. ya da Kendine yapılmasını
istemediğin şeyi başkasına yapma. altın
kuralından hareketle Bir insanın ölümüyle eksilirim ben çünkü
insanlığın bir parçasıyım. diyen yaratılanı
sevme insani düşüncesiyle her zaman huzur ve barışın
öncelenmesi söz konusudur.
Saygıdeğer milletvekilleri, bin
yılları aşan tarihî geçmişimizden bugüne, yurtta da dünyada
da barışı, huzuru ve güveni kendine şiar edinen Türk
milletinin bugün de ihtiyaç duyup aman dileyen herkese hiçbir şartı
ve durumu öngörmeden elinden geleni sunması, bilinen ve kabul edilen yüce
bir gerçektir. Uluslararası boyutta yaşanan tüm olayları ve
gelişmeleri Ankara merkezli düşünüp Türkçe okuyup yorumlama
kabiliyetiyle Türkiye ve Türk milletinin yüksek menfaatlerini merkeze koyan,
aynı zamanda fikrisabitlik arz eden ebedi dostluk ve müttefiklik
retoriğinden uzak, kalıcı huzur, güven ve barışı
önceleyen köklü diplomasi geleneğinin bugün de başarılı bir
biçimde sürdürüldüğüne tanıklık etmekteyiz. Bu anlamda, en üst
düzeyde gerçekleştirilen yoğun diplomasi trafiği sonucu, ülkemizin
sadece bölgesinde değil aynı zamanda küresel ölçekte de vazgeçilmez
bir aktör ve denge unsuru olduğu açıkça görülmektedir. Pandemiyle
birlikte görülen ekonomi, enerji ve gıda tedarik zincirindeki küresel
krizlerin yanı sıra bölgemizde yaşanan savaş ve sıcak
çatışmalar karşısında büyük bir
soğukkanlılıkla çözüm üretme girişimlerimiz ve tükenme
noktasındaki uluslararası ilişkilerin yeniden
canlandırılması hamlelerimiz takdire şayan, yerinde
girişimlerdir.
Genel hatlarıyla ifade etmeye
çalıştığımız, içeride ve dışarıda
güçlü bir millî ve yerli siyaset yeknesaklığının yansıması
niteliğindeki hamleleri birkaç alt başlıkta ele almak,
meramımızı daha anlaşılır ve daha anlamlı
kılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, 12 Kasım 2021
tarihinde İstanbuldaki Demokrasi ve Özgürlükler Adasında
gerçekleştirilen 8inci Türk Devletleri Teşkilatı
Toplantısında ve akabinde, 9-11 Şubat 2022 tarihlerinde, yine,
İstanbulda toplanan Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar
Konseyi toplantılarında alınan kararların düzenli ve uyumlu
bir biçimde uygulamaya konulması gayet mutluluk vericidir. Bunun en somut
yansımasını Özbekistana gerçekleştirilen en üst düzey
ziyaret ve bu ziyarette imzalanan çok boyutlu ve çok amaçlı ikili
anlaşmalarda görmekteyiz.
Öte yandan, Karabağın işgalden azat
edilmesinin ardından, bölgede yeni bir istikrarın habercisi barışın
hâkim kılınması girişimlerinin artık eyleme
dönüştüğünün dikkatlerden kaçmadığını
gözlemlemekteyiz. Dahası, geçtiğimiz günlerde, Avrupa Birliği
aracılığıyla bir araya gelen ve akabinde telefon
görüşmelerinde bulunan Azerbaycan Devlet Başkanı ile Ermenistan
Başbakanının başlangıç niteliğindeki 5 maddede
sorun görmemeleri yine, aynı zamanda, geleceğe umut verici olarak
görülmektedir.
Yine, benzer irade yansımasının bir
göstergesi olarak Türkiye-Ermenistan özel temsilcilerinin ikili
görüşmelere başlaması da sadece ilgili ülkelere değil tüm
Güney Kafkasyaya huzur ve refahı kazandıracak nitelik arz etmektedir
ve bu görüşmelerin yavaş yavaş somuta dönüştürülüp
bazı maddeleri üzerinde anlaşma izlenimlerine
yansıdıklarını çok açık ve net bir şekilde
görmekteyiz.
Orta Doğu ve Akdenizde bugüne kadar özellikle
Yunanistan ve Güney Kıbrısın mesnetsiz ve tutarsız suçlama
ve tehditleriyle kopma noktasına gelen bölgesel ilişkilerin
normalleşmeye yönelik uyumlu bir mecraya girdiğine de
tanıklık etmekteyiz. Özellikle kopma noktasına gelen
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, İsrail
ilişkilerinde başlatılan iş birliği girişimleri
olumlu sinyaller vermektedir. Bu bağlamda, özellikle ABDnin, Türkiyeyi
bölgede yalnızlaştırmayı hedefleyen, yüksek maliyetli bir
enerji boru hattı olan EastMed projesinden desteğini çekmesi,
ilişkiler dengesine Türkiye lehine yeni bir boyut
kazandırmıştır çünkü bu proje gerçekten Türkiyeyi baypas
eden ve Türkiyeyi yok sayan bir boru hattı projesiydi ama
uygulanabilirliği açısından sakıncalı bulunup buradaki
desteğini çeken Amerika Birleşik Devletlerinin bu tavrı, bir
bakıma Türkiyenin bölgedeki jeostratejik öneminin de tescilidir aynı
zamanda.
Türkiyenin uluslararası ilişkilerdeki
yapıcı ve yerinde diplomatik hamlelerinin her an patlamaya
hazır, etnik çalışmalara gebe Balkanlarda da
barışın ve siyasi istikrarın teminine olumlu
katkılarda bulunduğunu gözlemlemekteyiz.
Öte yandan, Rusya-Ukrayna krizinde ortaya konan
samimi, barışçıl tarafsızlık tavrının
dünyada büyük bir memnuniyetle karşılanması sonucu Avrupa
Birliği ve Avrupa Konseyi ülkeleriyle de hız kazanan görüşmeler
trafiği olumlu sinyaller vermeye başlamıştır. Bunun
somut yansımalarını yapılan 2li Türkiye-Almanya,
Türkiye-Hollanda, Türkiye-Fransa, Türkiye-İtalya ve Türkiye-İngiltere
üst düzey görüşmelerinde açık ve net bir şekilde görmekteyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, özellikle
S-400 kriziyle kopma noktasına gelen Türkiye-ABD ilişkilerinde
yeniden müzakere kapılarının aralanması gözlerden ve
dikkatlerden kaçmamaktadır. Her iki tarafın da öncelediği ve
anlaşmazlık nedeni olan madde ve meselelerin geçici bir dondurulmaya
tabi tutulup geliştirilmesinin mümkün görüldüğü konu
başlıklarına odaklanmanın taraflarca öngörülüp bu
bağlamda görüşme süreçlerinin başlatılması hiç yoktan
iyi bir adım niteliğindedir. Bunu özele indirgediğimizde, F-35
programından çıkarılan Türkiyenin F-16 uçaklarıyla ilgili
taleplerinin Kongre tarafından reddedilmesi önerisine Biden Hükûmeti
Dışişlerinin verdiği Türkiye lehine olumlu cevap ve Bakan
Yardımcısı Wendy Shermanın ve akabinde ABD
Dışişleri Müsteşarı Victoria Nulandın
yaptığı ziyaretler ve açıklamalarla desteklenmesi, buna
mukabil mayıs ayı içerisinde Dışişleri
Bakanlığının yüz yüze görüşme randevuları,
ayrıca kabul edilebilir, iyi niyetli hamlelerdir; bunu da gözden
kaçırmamak lazım.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın
Genel Başkanımızın sıklıkla ifade ettiği
üzere, Türkiye, tarihî ve kültürel müktesebatı yüksek, güçlü bir iradenin
temsilcisi olarak bölgesel ve küresel jeopolitik şartları da dikkate
alarak Doğu-Batı ekseninde çift başlı Selçuklu kartalı
simgesinde ifade bulduğu şekliyle, hem Doğuya hem de
Batıya bakıp geleceğine yön vermeyi ilkeleştiren bir
uluslararası tavır sergilemektedir. Bunu, gerçekten açık ve net
bir şekilde Türk hariciyesinin her türlü faaliyetlerinde açıkça
görmekteyiz. Bu ilişkiler muvacehesinde aslolan ve vazgeçilmez yegâne
kırmızı çizgimiz, karakter edindiğimiz
bağımsızlığımız ve istikbalimizin ebet
müddet varlığıdır.
Bu yüksek karakterle, duygu ve düşüncelerle
dünyanın 253 noktasında büyük bir özveriyle ülkemizi temsil eden,
şeref abidesi hariciyecilerimize şükranlarımı sunuyor,
yapılan bu anlaşmaların ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz,
Elâzığ Milletvekili Sayın Gürsel Erola aittir.
Buyurun Sayın Erol. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ben, bugün burada, AK PARTİ'nin Türkiye siyasi
hayatına katıldığı günden -2002- bugüne kadar
Elâzığ'ın bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Her zaman
olduğu gibi yine AK PARTİ milletvekilleri arasında yalnızca
Zülfü Demirbağ aramızda, kendisine de buradan
saygılarımı sunuyorum.
Elâzığ siyasi hayatı, AK
PARTİnin Türkiye siyasi hayatına girmesiyle birlikte bir
değişim yaşıyor. 2002 yılında yapılan
seçimlerde ilin milletvekili sayısı 5; 4 milletvekilini AK PARTİ
alıyor, 1 milletvekili bağımsız seçiliyor.
Bağımsız seçilen milletvekili de şu anda AK PARTİ
milletvekilimiz olan Sayın Tolga Ağarın babası Mehmet
Ağar. 2007 seçimlerinde 5 milletvekilinin 5ini de AK PARTİ
alıyor. 2011 seçimlerinde 5 milletvekilinin 4ünü AK PARTİ, 1ini de
MHP alıyor. 2015 seçimlerinde ilin milletvekili sayısı 4e
düşüyor, 4 milletvekilini de AK PARTİ alıyor. 2018 seçimlerinde
ilin milletvekili sayısı yine 5e çıkıyor; 4 milletvekilini
AK PARTİ alıyor, 1 milletvekili de Millet İttifakından
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak ben seçiliyorum.
Diğer taraftan, ilimizin toplam 20 belediyesi
var, bunlardan 10 tanesi ilçe belediyesi. 10 ilçe belediyesinin 7 tanesi AK
PARTİ, 3 tanesi Milliyetçi Hareket Partisi; 9 belde var, 9 beldenin
6sı yine AK PARTİnin. Yani toplamda 20 belde ve ilçe belediyesinin
16sı AK PARTİnin, 3ü MHPnin. Bizim bu 20 belediyede bir tek
belediye meclis üyemiz de yoktu, ilk defa bu seçimde merkezden 2 belediye
meclis üyemiz oldu. Yani CHP olarak bırakın belediye
başkanlığını, belediye meclisi üyesi düzeyinde bile
hiçbir ilçede belediye meclisi üyemiz yoktu. Şimdi, böyle bir ilde siyaset
yapıyoruz. Bu il, AK PARTİnin kurulduğu günden bugüne kadar AK
PARTİye inanılmaz destek verdi, Sayın Cumhurbaşkanına
inanılmaz destek verdi; sonuçlar da onu gösteriyor. Ama dönelim, AK
PARTİ Elâzığ için ne yaptı; esas sorun burada,
yatırımlardan bahsetmiyorum. Yalnızca, siyaseten o ile verilen
değerin yansıması bir ili siyaseten temsil eden bakandır
veya o ilden birinin bakan yapılmasıdır. Şimdi, çevre
illerimizi değerlendirelim yani AK PARTİye bu kadar destek veren bir
ile AK PARTİ ne yaptı? Çevre illerle ilgili değerlendiriyorum:
Malatyadan AK PARTİli bakanımız vardı, Erzincandan
vardı, Sivastan vardı, Diyarbakırdan vardı, Bingölden
vardı yani çevre illerimizin hepsinden, komşu illerimizin hepsinden
AK PARTİli bakanlar vardı. 1980 sonrası kurulan hükûmetlerde
Elâzığdan bakan olmayan tek iktidar dönemi AK PARTİ dönemi.
Mesela, Anavatan Partisi iktidar, Anavatan Partisinden bakan var; değil mi
Zülfü Bey? Refah Partisi iktidar, Refah Partisinden Ahmet Cemil Tunç Bey bakan.
Hayır, doğru bunlar yani bunlar iddia değil, doğru olan
şeyler. Mehmet Ağar Elâzığdan bakanlık yaptı,
Ahmet Cemil Tunç Bey bakanlık yaptı. Bakanlık verilmeyen
dönemler Elâzığda AK PARTİnin en güçlü olduğu dönemlerdir
ve AK PARTİ dönemleridir. Şimdi, buradan nereye gelmek istiyorum?
Elâzığ, AK PARTİye siyaseten her zaman inanılmaz bir
destek verdi. Peki, ne aldık? Siyaseten bir şey alamadık.
Elâzığ tarihinde dönüm noktaları ve
kırılma noktaları vardır. Mesela, bunlardan birisi -tarihî
bir fırsatı kaçırmışız- Elâzığda Keban
Barajının yapılması. Rahmetli Süleyman Demirelin
Başbakanlığı döneminde, Elâzığda Keban
Barajı yapılırken verimli topraklarımız su
altında kalmış ama ülke ekonomisine bir enerji
kaynağının sağlanmasıyla ilgili dünyada örnek
gösterilecek bir proje hayata geçirilmiş. Bu proje, rahmetli Süleyman
Demirelin Genel Müdürlüğü döneminde projelendirilmiş,
Başbakanlığı döneminde hizmete sunulmuş.
KADİM DURMAZ (Tokat) Millî kaynaklarla ama!
GÜRSEL EROL (Devamla) Millî kaynaklarla...
Ama biz o dönemi doğru
değerlendirememişiz, kaynaklarımızı doğru
değerlendirememişiz, kamulaştırmaları doğru
değerlendirememişiz, kente bir değer katamamışız;
şu anda o yatırımın Elâzığa hiçbir getirisi yok.
İkinci tarihî fırsatı ne zaman
kaçırdık? Allah Elâzığın yüzüne baktı, 2020
yılındaki depremde Elâzığ inanılmaz hasar gördü ama
can kaybımız az oldu; 3 bina yıkıldı, 40a yakın
can kaybımız oldu ama Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı şehirde 25 bin konut yaptı. Devlet
gerçekten, Elâzığa müthiş bir kaynak aktardı. Şimdi
kalkıp buradan dersek ki Devlet Elâzığı mağdur etti,
para aktarmadı. vicdansızlık ederiz. Para geldi mi? Geldi.
Kaynak aktarıldı mı? Aktarıldı. Peki, bu gelen paralar
ve kaynaklar doğru kullanıldı mı? Kullanılmadı.
Deprem alanları yalnızca barınma alanları olarak
planlandı, bir yaşam alanına dönüştürülmedi; kent yeniden
bir çekim merkezi, bir cazibe merkezi yapılmadı; şehre yeni bir
değer, yeni bir vizyon katılmadı; yalnızca konutlar
yapıldı, müteahhitlik sektörü. Hâlbuki bu kadar kaynak -müthiş
kaynak geldi- doğru kullanılsaydı Elâzığ,
geçmişte anıldığı gibi yeniden doğunun Parisi
olarak anılırdı.
Şimdi gelelim esas meseleye yani bu
konuşmayı nereden getirdim, nereye bağlayacağım.
3üncü fırsat önümüzde, Elâzığ için bu 3üncü fırsatı
eğer değerlendirebilirsek Elâzığ geçmiş
yıllarına geri dönebilir. Eğer bu fırsatı da
kaçırırsak... Bu da yine bir Allah vergisidir, bu kürsüde, bu konuyla
ilgili buradan defalarca konuştum. Nedir konu? Sayın milletvekilleri,
ben size de hayret ediyorum. Yani grup ayrımı yapmadan hakikaten
hayret ediyorum. Bakıyorum, Türkiye ekonomisini çok ilgilendirmeyen bir
ihaleyle ilgili, bir konuyla ilgili çoğu zaman burada
tartışmalar, kavgalar çıkıyor ama 30 milyar dolarlık
-en az; bakın, en az- bir alanın, maden alanının ihalesiyle
ilgili süreci anlatıyoruz, anlatıyoruz, anlatıyoruz; buradan
giriyor, buradan çıkıyor; hakikaten hayret ediyorum. Yani bu bir yol
değil, bir köprü inşaatı değil; en az 30 milyar
dolarlık bir rezerv alanı, en az. Buradaki
konuşmalarımız sonucunda, ilimizin milletvekillerinin,
ayrım yapmadan tüm parti milletvekillerimizin -AK PARTİ milletvekillerimizin
de- tüm belediye başkanlarımızın, siyasi parti il
başkanlarımızın, hepimizin, herkesin emeği ve
katkısı var; ihale 2 defa iptal edildi, daha doğrusu ertelendi.
Ertelenme gerekçesi ne? Şartnamenin revize edileceği,
katılımın daha yüksek olması, ihalenin daha şeffaf
olmasına yönelik. En son yine ertelendi, şartnameler
değişiyor, eski tas eski hamam; değişen bir şey yok.
30 milyar dolarlık bir ihale süreci, Elâzığ bu süreci doğru
yönetirse, redevans sistemiyle bu ihale yapılırsa
Elâzığın yararınadır, yoksa bu da Elâzığ
için
Keban Barajını, deprem sürecini nasıl doğru
yönetmediysek bu süreçte Elâzığın lehine dönen hiçbir süreç
olmayacak; ayrıca, kamu yararı da yok, yani kamu yararı da yok.
Bu, Türkiye Cumhuriyetinin, tarihimizin en büyük maden rezerv
alanının tespit edildiği ve cumhuriyet tarihimizin en büyük
ihalesi, en büyük ihalesi.
Ben 2 dosya hazırlamıştım, bir
dosyayı AK PARTİ Grup Başkan Vekiline verdim, bir dosyayı
Özgür Özel Beye, kendi partimin Grup Başkan Vekiline verdim ve bu kürsüden
dedim ki: İhaleden sonra bu dosyayı açın, bu ihaleyi kimin
alacağına dair iddialarla ilgili söylemler bu dosyada var.
Şimdi, ayın 21inde ihale var. Bakacağız, bu ihaleye kaç
kişi katılacak, katılabilecek olan, cesaret eden var mı ve
ihaleyi kim alacak? Öyle değil mi Zülfü Bey? Haksız mıyım?
Elâzığın gerçeği bu, Elâzığın
Gerçi sizi
zor duruma sokmak için söylemiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Alakası yok.
GÜRSEL EROL (Devamla) Bak,
Elâzığın gerçeği bu.
Şimdi, gelelim önümüzdeki sürece. Sizin
aslında Elâzığla ilgili Ya, biz hizmet etsek de etmesek de, o
kentle ilgilensek de ilgilenmesek de, bakan versek de vermesek de zaten bize oy
verdiler; kime verecekler? Vallahi bugüne kadar doğru; bak, bu tespit
doğruydu. Bugüne kadar Elâzığ halkı sandığa gittiği
zaman hizmet edilsin edilmesin hiçbir şeye bakmadan şartsız ve
koşulsuz AK PARTİye oy verdi. Ama önümüzde yapılacak
-Elâzığla ilgili- ilk seçim sonuçlarını ben bu kürsüden
açıklarım, açıklamak isterim. Bakın, ilimizin 5
milletvekili var, siz bizi böyle boşa alın, Elâzığı
adam yerine koymayın, Bildiğimizi yaparız. deyin, bakın
Elâzığ ne yapacak. Ben yapacağını bugünden söylüyorum,
iddiaya giren herkesle de iddiaya girerim: 1 milletvekili İYİ
Partinin, 1 milletvekili MHPnin, 1 milletvekili CHPnin, 1 milletvekili
AKPnin, 5inci milletvekiline de yarışacağız. Bunu da
bırakmayacağız, aramızda 5inci milletvekili için
yarışacağız, bunu da yarışacağız.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Yanlışın
var, 1 de HDPnin
GÜRSEL EROL (Devamla) Şimdi, mesele, siyaseten
gerçekten Elâzığ yok edilmemeli ve yok görülmemeli. Bu kentin
değerleri var, iddiaya giren herkesle girerim, İYİ Partinin 1
milletvekili, MHPnin 1 milletvekili, CHPnin 1 milletvekili, 1 milletvekili de
AK PARTİnin; 4 milletvekili 1e düşer, 2nci milletvekili için de
yarışacağız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Ben o gün bu kürsüde olacağım, yeni dönemde bu kürsüde
yine seçileceğim, geleceğim ama bana laf atanların bu kürsüde,
burada olup olmayacağını göreceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Garantiye aldı.
GÜRSEL EROL (Devamla) Ben burada
olacağım ama sizin burada olup olmayacağınızı
bizzat göreceğim. Yazın, yazın, yazın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hayırlı olsun,
hayırlı.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜRSEL EROL (Devamla) Bu düşüncelerle
saygılar sunuyorum, hayırlı iftarlar diliyorum,
hayırlı ramazanlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Millet iradesine ipotek
mi koydunuz, ne yaptınız bilemiyoruz. Gürsel Bey, millet iradesine
ipotek şerhiniz de duruyor, koydunuz o şerhi.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın,
Şanlıurfada sulama birliklerinin elektrik sorununa ilişkin
açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şanlıurfada DEDAŞ âdeta terör
estiriyor, sulama birliklerinin borcu nedeniyle elektrik verilmiyor.
Günşığı Cullap Sulama Birliğinin 9 milyon borcu var
ama borç faizle birlikte 18 milyon olmuştur. diyorlar. DEDAŞ 18
milyon+ yatırmazsanız suyu bırakmayacağız.
Haktanır Sulama Birliği aynı durumda. Dağı
taşı ekin. diyen iktidar, 500 bin dönüm tarlada buğday,
mısır, arpa, mercimek kuruyor ama kimse bunu bilmiyor. Urfa tabiriyle
çiftçi, millet, esnaf
(x) diyor
ama iktidar bunu görmüyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
Alanında Eğitim ve Öğretime İlişkin
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:21) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
GÜVENLİK ALANINDA EĞİTİM VE ÖĞRETİME
İLİŞKİN İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 30 Nisan 2018 tarihinde Taşkentte
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve Öğretime
İlişkin İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
öncelikle, Kobani kumpas davası diye bir dava sürüyor. Partimizi,
halklarımızı cezalandırmak açısından,
sarayın kendi bekasını takip edebilmesi açısından
sürdürülen bir dava. Bu davaya halklarımız, işçiler, emekçiler
Nevroz meydanlarından, 8 Mart meydanlarından en güçlü
yanıtı verdiler. Milyonlarca insan HDP halktır, halk burada.
dediler ve demeye devam ediyorlar.
Bugün başından sonuna çöken bu kumpas
için, yeni gerekçeler yaratmak için saray ve çeteleri yeni bir operasyon
başlattılar. Bu operasyonu bugün Kadıköy meydanında
protesto etmek isteyen partililerimize yine sarayın güvenlik güçleri
saldırdılar ve Milletvekilimiz, yoldaşımız Musa
Piroğlu tekerlekli sandalyesinden yere düşürüldü. Buradan bir kez
daha şunu söylüyoruz: Faşizme karşı mücadelemiz her yerde
sürecek. Faşizme karşı mücadele eden halkları, örgütlü
güçleri hiçbir kuvvet yenemez. Faşizm yenilecek, halklarımız
kazanacak, bundan kimsenin bir şüphesi olmasın. Musa Piroğlu
yoldaşımız da düştüğü yerden her zaman kalkar ve
faşizmin gözünün içine baka baka faşizme karşı mücadeleyi
yükseltir, bundan da kimsenin şüphesi olmasın.
Evet, yine bir AKP klasiğiyle karşı
karşıyayız. Şimdi sizlere bu çete düzeninin, bu rant
düzeninin, bu hırsızlık ve soygun düzeninin bir projesini daha
anlatacağım; İzmir Çeşme Turizm Projesi. Öncelikle size bir
kronoloji vereceğim. Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim
Bölgesi Cumhurbaşkanı kararıyla Resmî Gazete'de
yayınlandı 13 Eylül 2019da. 13 Şubat 2020de TMMOB, İzmir
Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP ve 107 yurttaş iptal
davası açtı. 11 Nisan 2020de acele kamulaştırma
kararı yürürlükten kaldırıldı. 23 Kasım 2021de de
Resmî Gazetede ilan edilen kararla bölgenin koruma statüsü düşürüldü,
sürdürülebilir koruma ve kullanma alanına dönüştürüldü. 27 Ekim
2021de de bilirkişi incelemesi yapıldı. 28 Mart 2022 tarihinde
bilirkişi, raporunu yayımladı. Yani bu kronoloji şunu
söylüyor: Bütün bakanlıklar el birliğinde bir talan projesini hayata
geçiriyorlar. Cumhurbaşkanı talep ediyor, şirketler talep
ediyor, Cumhurbaşkanlığı karar çıkarıyor,
bakanlıklar çıkan bu kararı bir şirket aparatı gibi
hayata geçirmeye çalışıyorlar; bir taraftan da halkın
örgütlü güçlerine saldırı yürütüyor suç işleri
bakanlığı bakanı.
Evet, proje ne diyor? Çeşme Turizm Projesi,
Urla ilçesine bağlı Zeytineli köyünden Çeşme ilçesine
bağlı Alaçatı ve Ildıra uzanan 16 bin hektarlık bir
alanı kapsıyor. 16 bin hektarın da yüzde 98i hazine arazisi.
Proje alanı da ağırlıklı orman alanı, tarım
arazisi, çayır, mera alanı ve doğal sit alanı; birinci
derecede arkeolojik alan. Bunu söyleyen aynı zamanda Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı. Yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
burasının birinci derecede arkeolojik alan olduğunu, sit alanı
olduğunu söylemiş. Ne zaman? 2015te söylemiş bunu. 20 adet golf
sahası, spor tesisleri, kongre, fuar ve etkinlik merkezleri, yat
limanı, bireysel yat bağlama alanları, motor sporları
pisti
Daha da neler olduğunu tam olarak bilmiyoruz yani bilinmez bir
proje, nereye varacağı, ne tür projelere ekleneceği de
bilinmiyor bu projenin, tümüyle bir kara delik yani İstanbulun rant
projesi gibi İzmirin de Çeşme Projesi, ikisi birbiriyle aynı.
Evet, 2017 öncesinde bölgenin yarısı,
birinci derecede sit alanıyken yani bu 8 bin hektara denk geliyor,
Bakanlık burayı ikinci ve üçüncü dereceye düşürüveriyor.
Doğal sit alanı koruma statüsü, nitelikli doğal koruma
alanı olan alan, sürdürülebilir koruma ve kontrollü alana dönüştürülüyor.
Ve burada bilirkişi raporu açıklandı, bilirkişi raporunda
da şunlar söyleniyor, 25 Mart 2022de bu açıklanmış, diyor
ki: Burası kamu yararı içermiyor. Bilimsel araştırma yok,
ilgili kurumlardan görüş alınmamış, kapalı
kapılar ardında sürdürülmüş. Aynı zamanda bir nüfus
artışı söz konusu. Burada en az 100 bin kişilik bir kent
kuruluyor. Yine, yer altı ve yer üstü suları büyük bir risk
altında. Yani sadece golf sahalarının bile ihtiyaç duyduğu
su miktarı son derece büyük bir risk barındırıyor. Proje
alanı, bölgenin aynı zamanda 2 tane su kaynağını da
içine alıyor; Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı ve Ildır yer
altı su kaynakları; bütün bunları içine alan bir proje. Proje
alanında 2 adet ikinci derece, 1 adet birinci derece, 5 adet üçüncü derece
olmak üzere, 20 adet arkeolojik sit alanı bulunuyor yani açılmayanlar
da düşünüldüğünde burası başlı başlına bir
arkeolojik alan niteliği taşıyor.
Evet, sonuç olarak yarımada da halka
kapatılacak yani 16 bin hektarlık alan tümüyle İzmirlilere
kapatılmış olacak. Kime açılmış olacak? Özel
şirketlere ve zenginlere açılmış olacak. İzmir, Kanal
İstanbul Projesine dönüştürülecek, bitmeyen projelerle bu böyle
olacak.
Yine, tarım alanları ortadan kalkacak.
Yani AKPnin, tarım alanlarını koruma, ormanlık
alanları koruma derdi, ormanlık alanları koruma becerisi böyle
tezahür ediyor. Bütün alanları betonlaştırarak bu sorunu da
ortadan fiilen kaldırdığını düşünüyor herhâlde
AKP. Evet, bu anlamda, İzmirde TMMOB İKK, İzmir TTB, İzmir
Barosu çağrısıyla onlarca kurum 16 Nisan 2022de saat 13.00te
kuş gözlem alanında buluşuyorlar. Buradan biz bu
çağrıyı yineliyoruz: 16 Nisanda, bu talan projesine
karşı, Çeşme Alaçatıda kuş gözlem noktasında
buluşalım; AKPnin rant projelerine, talan projelerine Hayır.
demek için hep birlikte yan yana gelelim.
AKP bir şirketler koalisyonudur, AKP bir rant
ittifakıdır, bir saadet zinciridir. Bakın, bu coğrafyada
milyonlarca insan yarınını düşünemez hâlde. Ekonomik kriz,
ekolojik kriz her biçimde yan yana gelmiş durumda; birleşik bir biçimde,
canını kurtarmaya çalışıyor milyonlarca insan ama
işi tıkırında olan yüzde 1lik bir AKP saadet zinciri
kitlesinin olduğunu net olarak söyleyebiliriz. İnsanlar, emekçi
köylüler her gün direnerek; polise, jandarmaya karşı mücadele ederek
ormanlarını, tarım alanlarını korumaya
çalışıyor. Normalde devletin bunu yapması gerekirken bugün
halk ormanları, tarım alanlarını, suları devletten
korumaya çalışıyor. Ve bakıyorsunuz, mahkemesiyle,
siyasetçisiyle, hukukçusuyla, bakanlıklarıyla son derece koordineli
bir biçimde bu talan projeleri sürdürülüyor. Hukuk yok, adalet yok. Ben
yaptım oldu. dışında, fiilî durum dışında
hiçbir hukukun olmadığı bir düzenle karşı
karşıyayız.
AKP doymuyor; dereler, taşlar, yaylalar,
ovalar, ormanlar talan edilmiş durumda fakat AKP ve AKPnin
şirketleri, 5li, 10lu, 20li çeteler doymuyorlar ve gelecek
karartılırken, yok edilirken, kendi kasalarını doldururken
başka hiçbir dertlerinin olmadığını tüm emekçi
halkımız çok net olarak görüyor. Buradan çağrımız şudur:
Demokrasi, özgürlük için nasıl mücadele etmemiz gerekiyorsa ekolojik
yıkım için de aynı ciddiyette mücadele etmek durumundayız.
Bugün, bütün bu mücadele alanları birleşmiş durumdadır, yan
yana gelmiş durumdadır, ekoloji siyasetüstü falan değildir.
Ormanları, tarlaları, suları kurtarmak için AKPde, sarayda
somutlaşmış olan bu rant ittifakına, bu zulüm düzenine
karşı, bu faşizme karşı mücadele etmek
zorundayız, başka bir yolumuz yoktur. Ormanları korumak,
suları korumak, özgürlüğümüzü elde etmek de işçilerin sendika
hakkı da ancak bu mücadeleden geçer, başka bir yolumuz yoktur.
Buradan, bir kez daha İzmir Çeşme Turizm
Projesinden derhâl vazgeçin diyoruz. Bakanlıklara buradan sesleniyoruz:
Siz, şirketlerin temsilcisisiniz bunu biliyoruz ama bunu
engelleyeceğiz. Siz, bir avuç çıkar grubunun rantçısısınız
ve bunu hep birlikte birleşik mücadeleyle engelleyeceğiz.
Tekrar çağrımız cesaretle,
kararlılıkla ayağa kalkmak, mücadeleyi yükseltmektir diyorum,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Kırklareli Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Buyurun Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün, burada,
ayçiçeği üretimi ve ayçiçeği yağı üzerine konuşmak
için söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği
gibi, insan sağlığına en elverişli yağ
ayçiçeği yağı. Hayvansal yağları bir tarafa atarsak,
zeytinyağını bir tarafa çıkarırsak, insan
sağlığına en yararlı yağ ve en çok
üretebildiğimiz yağ ayçiçeği yağı. Değerli
arkadaşlar, ayçiçeği yağını üretmek için çiftçimiz
şu anda tarlasını hazırlama durumunda ve ekimine
başlayacak.
Değerli arkadaşlar, bakın,
ayçiçeği nasıl üretiliyor? Ayçiçeğinin tohumunu
dışarıdan alıyoruz. 1 kilo ayçiçeği tohumu 170 lira, 1
kilo ayçiçeği 12 lira. Şimdi, bunu biz kendimiz üretemez miyiz?
Üretiriz. Romanya üretiyor, Fransa üretiyor, Rusya üretiyor ama biz
üretmiyoruz. Dışarıya bağımlı olmaya
alıştık ya, dışarıya bağımlılığımız
iyice hastalık hâline geldi ya, onu da dışarıdan
alalım. Nasıl olsa Dövizimiz bol. nasıl olsa Dövizimiz var ki
alıyoruz. teraneleriyle Türkiye, bugüne kadar gelmiş
dayanmıştır değerli arkadaşlar.
Şimdi, toprak işlemek için önce mazot
lazım, motorin lazım. Değerli arkadaşlar, çiftçiye
motorinin litresi 19 lira ama bot gibi, yat gibi araçlara motorininin KDVsi
yok ve özel tüketim vergisi (ÖTV) de yok. Şimdi, bu arkadaşlar üretim
için mi motorin harcıyorlar? Hayır. Ama çiftçi üretim için
harcıyor. Siz üretime bu kadar ÖTV ve KDV yüklerseniz çiftçinin
ürettiği malın maliyeti otomatik olarak artacaktır, bu
şekilde de halkımızın yiyecek olarak
kullandığı ayçiçeği yağı fiyatı da otomatik
olarak artacaktır. Şimdi, soframızdaki ayçiçeği
yağının litre fiyatı ne kadar? Değerli
arkadaşlar, 1 litresi 50 lira, 2 litresi 80 lira, 5 litresi 180 lira, 18
litresi 638 lira. Şimdi, değerli arkadaşlar, size bir
enteresanlık daha söylemek istiyorum: Türkiye'de 5 litrelik yağ 187
lira, yurt dışında aynı yağ ve aynı marka -bizim
yerli markamız- 56 lira değerli arkadaşlar. Niye böyle? Niye
böyle? Çünkü dışarısı sübvanse yapmasını biliyor.
Bizde sübvanse yok, bizde çiftçiye sürekli olarak yüklenme var ve bu yüklenme
de sürekli olarak sonunda sofraya geliyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, ayçiçeği üretimi olan Türkiye'de
7,3 milyon dekar, yıllık üretim 1 milyon 900 bin ton, ithalat 1,1
milyon ton. Değerli arkadaşlar, bu vaziyette yaklaşık
olarak üçte 1ini ithal etmek zorunda kalıyoruz. Şimdi, bu,
aşağı yukarı dekarında
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de
yaklaşık olarak ekim alanı 28 milyon hektar. Bunun
yaklaşık olarak 4,5-5 milyon hektarına ayçiçeği ekiliyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, ayçiçeği, özellikle sıcak
bölgelerde yetişen bir bitki, soğuk bölgede ekmeniz mümkün değil
ve yazlık bir bitki. Yazlık bir bitki olduğu için hâliyle suya
ihtiyaç var. Peki, su sorunumuzu çözdük mü? Ayçiçeğinin bir
kısmı da Konya Ovasında yetişiyor. Konya Ovasına biz
suyu götürdük mü? Yirmi yıldan beri sürekli olarak
kalkındığıyla, sürekli olarak doğru
yatırımlar yaptığıyla övünen AKP, Konya Ovası'na
su götürememiştir bugüne kadar.
Değerli arkadaşlar, aynı
şekilde, şeker konusu da buna benzer. Bizim şeker
fabrikalarımızda ürettiğimiz şeker, önceden, Türkiye'nin
ihtiyacından katbekat fazlaydı ama bu fazlalığı bir
şekilde dışarıdan bir emir gelerek
Nereden geldi bu
emir? derseniz, hepiniz biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri'nden.
Cargillin baskısıyla Amerika Birleşik Devletleri Türk
Hükûmetine baskı yapıyor ve Türkiye'de şeker fabrikaları
bir hafta içinde satışa çıkıyor değerli
arkadaşlar. Şu anda, Türkiye'de üretilen şeker Türkiye'nin
ihtiyacı olan şekeri karşılamıyor değerli
arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, bu şekilde üretimle biz
yarın dışarıdan şeker ithal etmek zorunda kalacağız.
Şeker ithal etmeye mecbur kaldığımız zaman da
-şunu bilin ki- karaborsaya düşecektir. Gemilerini getirdikleri
zaman, karaborsada şeker yükselsin diye kapaklarını açmayacaklar
ve şeker tavan yaptıktan sonra kapaklar açılınca Türk
halkını müthiş bir şekilde kazıklayarak Amerikan
şirketine kazandıracaksınız.
Türkiye'de tarım üretimi çiftçinin elinden
yavaş yavaş alınıyor. Değerli arkadaşlar,
şimdi, Türkiye'de tarımsal alanın, tarımsal arazinin 300
dekara kadar yabancılara satılma hakkı getirildi. Bu, Bakanlar
Kurulu kararıyla 600 dekara kadar çıkarılıyor. Peki, 1
kişi 600 dekar alıyorsa 20 kişi bir araya gelip beraber bir
iş yapmaya kalktığı zaman 12 bin dekar yapar. 12 bin dekar
bir köyün işleyebileceği arazidir değerli arkadaşlar. Bunun
gibi 1.000 tane, 10 bin tane işletme kurulursa düşünebiliyor musunuz,
Türkiyede köy kalmayacak, Türkiyede üretmek için çiftçi
bulamayacağız değerli arkadaşlar.
Bugün, benim bölgemde, Kırklareli bölgesinde
Alpullu Şeker Fabrikasını alan şahıslar, bizim
Trakyada pancar üretimi yaptıramıyorlar değerli
arkadaşlar. O kadar uğraştıkları hâlde -Pancarköy,
Alpullu Şeker Fabrikasının olduğu yere
Bizim bölgemizde, Osmanlı zamanında
toprakların tamamını Almanlar işliyordu, aynı
şekle çevirmeye çalışıyorsunuz, yabancılara bu
toprakları peşkeş çekmek istiyorsunuz; Türk insanını
da onların çiftliklerine, onların fabrikalarına köle yapmak
istiyorsunuz. Bunu dünya tarihinde gördük, bizden başkası da gördü,
Afrika da gördü. Siz bunu yeniden yaşayarak mı görmek istiyorsunuz?
Hiç mi vicdanınız yok, hiç mi aklınız yok, hiç mi hesap
kitap bilmiyorsunuz?
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Saat gelmiş
yediye Akıl mı yok? diye soruyorsun ya!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Bunların
hepsi gelecek başınıza! Bu kafayla giderseniz
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Akıl
mı yok? diye
Akşam saatlerinde böyle konuşma, terbiyeli
konuş, terbiyeli konuş!
BAŞKAN 1inci maddede söz talepleri
karşılanmıştır.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Ekranları başında bizleri izleyen değerli
halkımız, benim de bu konuşmam 2nci madde üzerine. Bugün
coğrafyamızda kronik sorun hâline gelen gıda krizi, yoksulluk,
ekonomik kriz hakkında konuşacağım, teşekkür ediyorum.
Hepimiz gelinen noktanın farkındayız.
AKP iktidarı ve iktidarın Maliye Bakanı ne söylerse söylesin,
pazara, markete gittiğimizde halkı kira ve faturalarını
denkleştirmeye, çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını
karşılamaya çalışırken görüyoruz. Görüyoruz ki
artık halkımız ay sonunu dahi getiremiyor; temel gıda
ihtiyaçları dahi lüks hâline geldi. Özellikle ithalata dayalı
tarım uygulamaları sebebiyle gıda enflasyonu katlanarak
arttı ve artmaya devam ediyor.
Değerli halkımız; gıda
enflasyonu sıralamasında dünyada 5inci ülkeyiz. Bu mudur yükselen
ekonomi? Gıda krizini önlemenin tek yolu ise tarımsal üretimi
artırmak. Bakınız, gıda güvencesi tedbirleri
kapsamında gelişmiş ülkelerin aldığı önlemler,
FAOnun yaptığı açıklamalar gelecek yıllarda küresel
gıda krizlerinin yaşanma ihtimalini güçlendiriyor. Küresel iklim
değişikliğiyle birlikte coğrafyamız kuraklıktan
etkilenmeye başladı. Yapılan araştırmalar gelecek
yıllarda iklim değişikliğine bağlı krizlerin
artacağını gösteriyor. Tarımın sürdürülebilir
olması hayati derecede önemli ancak çiftçinin her geçen gün borçları
artıyor ve sektör sürdürülebilir bir yapı olmaktan
çıkarılıyor. İktidar ise gübre, mazot, tohum, zirai ilaç
masrafının üzerine, elektriğe de zam yaparak tarımsal
üretim yapan çiftçiyi de hayvancılık yapan çiftçiyi de bitirdi.
Pahalılık, üretim yapmanın önünde en büyük engel. Köylüler,
üreticiler yükselen maliyetler karşısında tutunamıyorlar;
çiftçinin, üreticinin direnecek gücü kalmadı. Gıda zamları
tüketicinin elini yakıyor ama üreticiye yansımıyor. Et
fiyatları yükseliyor ama bundan köylü bir şey kazanmıyor.
Bakın, Mersinde bir emekçi zarar ederek hayvancılığı
bıraktığını söylüyor, çiftçiler tarlasını
ekemez hâle geldi. Soruyorum sizlere: Bu coğrafyada çiftçi ekemezse, zarar
eden emekçiler hayvancılığı bırakırsa gıda
enflasyonu nasıl düşebilir? Üretmeden tüketmek mümkün müdür?
Halkın sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim
hakkını sağlamanın yegâne yolu üretime ve üreticiye destek
vermekten geçmez mi?
Değerli halkımız, yoksulluk çok
boyutlu, evet ama gıda krizi ve yoksulluktan en çok çocuklar etkileniyor;
çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, çocuk evlilikleri gibi
ağır krizleri beraberinde getiriyor. Hanelerin yüzde 38inde her gün
öğün atlanıyor. Türkiyede Çocuk Yoksulluğu Raporuna göre derin
yoksulluk yaşayan ailelerin yüzde 74ü bebek maması almakta
zorlanırken yüzde 21i ise mamaya ve beze hiçbir şekilde
erişemiyor. Gıda krizi bir yandan, enflasyon bir yandan artarken
emekçiler artan zamlarla baş edemiyor. Ulaşıma son bir yıl
içerisinde yapılan zamlar dahi yoksulluğu derinleştirdi, çift
vesaitle işe gitmek zorunda olan işçi kara kara düşünür hâle
geldi. Yol parası neredeyse asgari ücretin dörtte 1i hâline getirildi.
Konutlarda kullanılan doğal gaz ve elektriğe gelen zamlar asgari
ücreti çoktan eritmiş durumda. Ülkenin birçok yerinde işçi
direnişleri var, hepimiz de görüyoruz, gözlemliyoruz; Trendyoldan motorlu
kuryelere, çorap işçilerinden Kayı İnşaat işçilerine,
enerji işçilerinden fabrika işçilerine
İşçiler ve emekçiler
direniyor, direnmeye devam ediyor bu zamlara, ekonomik krize, yoksulluğa
ve yoksunluğa karşı. Gençler nitelikli eğitim ve
barınma hakkı için mücadele ediyor, krizin yükü emekçilere
yükleniliyor.
Ekranları başında bizleri izleyen
değerli halkımız, AKP-MHP iktidar
ortaklığının gerek savaş politikalarındaki ısrarı
gerek hukuku yok sayan uygulamaları gerekse ekonomi politikaları
halka yoksulluktan başka bir şey getirmedi. Hepimiz biliyoruz ki
enflasyonun da -en iyimser oranda- yüzde 62yi bulmasıyla beraber
yoksulluk had safhaya ulaşmış durumda. Coğrafyamız emekçileri,
kadınları, çocukları ve gençleri gelinen noktada âdeta
yaşamak için mücadele veriyor. Yoksulluk sınırı 16 bin
TL'yi buldu, en iyimser tanımla bile 10 kişiden 1i yoksul.
Kadınlar iş gücünden uzaklaştırılıyor. Ekonomik
krizden en çok etkilenen çocuklar beslenme, ısınma, giyim gibi temel
ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar, öğrenciler
barınamıyorlar, emekçiler ise eriyen asgari ücretleriyle artan
kiralarını mı, faturalarını mı yoksa asgari
ücretle ulaşılmaz fiyatlara erişen temel gıda
ihtiyaçlarını mı karşılayacaklarını
bilemiyorlar. Yani borcu borçla kapatıyorlar. İşsizlik dağ
gibi büyüyor. Emekliler ise 2.500 TLyle ay sonunu getiremiyor.
İşte, tam bu yüzden, insanca
yaşayabilmek için, talepleri için harekete geçmiş durumda emekliler.
Emekli Sendikaları Konfederasyonu 15 ve 16 Nisanda beş koldan
Ankaraya yürüyecekler. Yürüyüşün sonunda ise emekliler, 16 Nisanda,
Altınparkta bir mitingde buluşacaklar.
Bu ülkede 10 milyona yakın emekli var.
Yıllarca çalışan, primini ödeyen emekliler, emekli olduktan sonra
rahata ereceklerine, bugün gelinen süreçte görüyoruz ki bırakın rahat
etmeyi, rahat yaşamayı hatta çalışmaya devam ediyorlar hem
de ağır koşullarda; inşaatlarda, marketlerde
çalışmaya devam ediyorlar.
Emekli maaşlarına yüzde 60 oranında
zam yapılması, emekli ikramiyelerinin yılda 4 defa birer
maaş tutarında verilmesi, sağlıkta katkı
payının kaldırılması, temel tüketim mallarına
yapılan zamların geri çekilmesi gibi talepleri var emeklilerin.
İşte, 16 Nisandaki taleplerinde de bunları söyleyecekler. Emekli
sendikalarının örgütlenmesinin önündeki engellerin
kaldırılmasını yani örgütlenmek istiyor emekliler.
Değerli arkadaşlar, emekli
maaşları yeni düzenlemelerle 2.500 TL tutarına çekilirken
AKP-MHP iktidar ortakları gerek asgari ücret gerekse emekli maaşlarına
yapılan zam oranlarını öve öve bitiremediler. Oysa emekliye
yapılan maaş artışı elektrik ve doğal gaz
zammına dahi yetmiyor. Sizlere sormak istiyorum. Bugün açlık
sınırının bile 4.928 TL olduğu bu dönemde emekliler
2.500 TLyle nasıl geçinecekler? Tabii ki geçinemiyorlar. İşte
bu yüzden, son beş yılda, emekli olduğu hâlde
çalışanların sayısı 2 kat artmış durumda. 3
milyon 500 bin kişi sosyal yardımlaşma fonlarından, 3 milyonu
aşkın kişi ise belediyelerden aldığı
yardımla hayatta kalmaya çalışıyor. Mutfakta enflasyon
yüzde 76yı buldu. Tüm bunlar yaşanırken halka Sabredin. diye
seslenen iktidar ne yapıyor? Yandaşlara ihale, yandaşlara vergi
affından, 5li çetenin vergi borçlarını silmekten, halkını
bütçesini savaşa ve ranta harcamaktan başka ne yapıyor?
Değerli arkadaşlar, halkı sermaye
tekellerine karşı korumayı bir yana bırakalım hepimiz
biliyoruz ki on beş yirmi yıldır bütçe sermayeye akıyor;
gelirde, vergide adaletsizlik var. AKP Hükûmetinin politikaları iki kesim
arasındaki sınırı uçuruma dönüştürdü; yoksulluk
derinleşti, esnaf borcunu ödeyemez hâle geldi, halk geçinemez hâle geldi.
Değerli halkımız, sizleri sabretmeye
çağıran bu iktidarın oyunlarına artık
karnımız tok. Halkın bütçesinin yandaş şirketlere,
savaşa, ranta değil, halka harcanmasını istiyoruz. Bizler
bu coğrafyanın emekçileri, kadınları, gençleri olarak
insanca yaşamak için mücadele edeceğiz.
Sözlerimi, hakları için harekete geçen ve 15
Nisanda beş koldan yürüyüşe başlayacak emeklilerin mücadelesini
büyütme çağrısıyla bitirmek istiyorum. Emeklilerin ve
yaşlıların sorunu sadece emeklilerin ve
yaşlıların sorunu değil, toplumun sorunudur; bu toplumun
sorunu da politik bir sorundur ve çözümü tüm toplumu ilgilendirmektedir. Bu
sebeple, tüm halkımızı 15 Nisanda başlayacak olan bu
yürüyüşe omuz vermeye çağırıyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki ürütenler, işçiler,
emekçiler, çiftçiler, emekliler, yoksullar bu ülkenin çoğunluğuyuz;
biz birleşirsek güçleniriz, güçlenirsek değiştirebiliriz
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı
yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz talebi
bulunmuyor.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
İç Tüzükün 145nci maddesinin ikinci
fıkrası Başkanın gerekli görmesi halinde açık oylama
oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe bırakılabilir.
hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca, teklifin açık
oylamasını 14 Nisan 2022 Perşembe gününe bırakıyorum.
Belirtilen gündeki birleşimde gündemin Oylaması Yapılacak
İşler kısmında teklifin tümünün açık oylaması
yapılacaktır.
2nci sırada yer alan Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı ile Ekvator Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Ekvator
Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2026) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:184) (X)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu
184 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLE EKVATOR
CUMHURİYETİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ARASINDA
GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
Madde 1- (1) 4 Şubat 2016 tarihinde Kitoda imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Ekvator
Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz talebi
bulunmuyor.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı
yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı İç Tüzük'ün 145inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 14 Nisan 2022 Perşembe
gününe bırakıyorum.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1898) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:186) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 186 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi bulunmuyor.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE BOLİVARCI VENEZUELA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 6 Ekim 2017 tarihinde Ankarada imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı
yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı İç Tüzük'ün 145inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 14 Nisan 2022 Perşembe
gününe bırakıyorum.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 78inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
4üncü sırada yer alan 189 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:189)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan 190 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:190)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 13 Nisan 2022 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.23
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 21 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(X) 184 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 186 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.