TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
79uncu
Birleşim
13
Nisan 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, Uşaktaki geri dönüşüme ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, Gaziantepte yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Diyarbakır
Milletvekili Remziye Tosunun, Diyarbakırın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, İstanbul Şişli Hamidiye Etfal
Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ihaleye açılmasına
ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, şehit ve gazilerin değerlendirilme
kriterlerine ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, ruhsatsız veya yapı
kullanım izin belgesi olmayan konutlardaki vatandaşların fatura
tarifesine ilişkin açıklaması
4.- Kahramanmaraş Milletvekili
Sefer Aycanın, okul sağlığına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 31 Mart Vakasının 113üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Şehitler Haftasına ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, devlet ve vakıf üniversitelerinde
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Kandıra Gıda İhtisas Organize Sanayi
Bölgesine ilişkin açıklaması
9.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Adanalı çiftçilerin TARSİMle ilgili sorunlarına
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, Alper Tunga Uytunun şehadetinin yıl dönümüne
ve stokçuların ve zincir marketlerin yarattığı fahiş
fiyat artışlarına yönelik yapılması gerekenlere
ilişkin açıklaması
11.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesirdeki çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
12.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, emeklilere, engellilere ve sosyoekonomik destek
alanlara verilmesi gereken bayram ikramiyesine ilişkin
açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, Gaziantepte dağıtılan ucuz ekmek
indirim kuponlarına ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, emeklilere verilmesi gereken bayram ikramiyesine ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, 11 Nisan Dünya Parkinson
Hastalığı Gününe ilişkin açıklaması
16.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, inşaat sektörü yetkililerinin taleplerine
ilişkin açıklaması
17.- Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancarın, Denizlideki sulama sorununa ilişkin
açıklaması
18.- Adana Milletvekili
İsmail Koncukun, emeklilere verilmesi gereken bayram ikramiyesine
ilişkin açıklaması
19.- Eskişehir
Milletvekili Metin Nurullah Sazakın, ramazan ayına ve Alper Tunga
Uytunun şehadetinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
20.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Adnan Menderesin yetmiş yıl önce
yaptığı bir konuşmaya ilişkin açıklaması
21.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, Giresunda yaşanan sel felaketiyle
ilgili verdiği önergeye ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Türkiyedeki üniversitelerin dünya çapındaki
sıralamasına ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, barınma sorununa, elektrik
zamlarının geri çekilmesi gerektiğine, gençlerin
yaşadığı endişeye ve emeklilere verilmesi gereken
bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Alper Tunga Uytunun şehadetinin 43üncü
seneidevriyesine ve Avrupa Kızlar Matematik Olimpiyatına
katılan öğrencilerimizin başarılarına ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Nevala Kasabaya, Amerika
Birleşik Devletleri Dışişleri
Bakanlığının yayınladığı insan
hakları raporuna ve yeni ekonomik modelin çöktüğüne ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, muharip gazilerin aldığı düşük
maaşlara, ÇYDDye yapılan FETÖ kumpasının yıl dönümüne
ve Türkan Saylanı saygıyla andığına, Dikmen
Vadisindeki kentsel dönüşüm projesinin Cumhur İttifakına
mensup Belediye Meclisi üyeleri tarafından engellendiğine,
Mariupolden tahliye edilemeyen vatandaşlarımıza, Et ve Süt
Kurumuna ilişkin bugün yayımlanan Cumhurbaşkanı
kararına ve BUMERZle ilgili iddiaların Yargıtaydan
döndüğüne ilişkin açıklaması
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Havalimanının uluslararası yolcu trafiği
alanında dünyanın en yoğun 2nci havalimanı olduğuna,
kurulu enerji gücünde 100 bin megavat sınırını
geçtiğimize, hazine taşınmazlarının çiftçilere
satışına ve kiralanmasına, millî
sporcularımızın uluslararası müsabakalardaki
başarılarına ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, Karadeniz Bölgesindeki zirai don olayına ve
Karadeniz Fındık İhracatçıları Birliği
Başkanının yaptığı rekolte açıklamasına
ilişkin açıklaması
31.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Gaziantepte dağıtılan ucuz ekmek indirim
kuponlarına ilişkin açıklaması
32.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, astsubayların beklentilerine ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Afyonkarahisar Milletvekili
İbrahim Yurdunusevenin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun 78inci Birleşimde yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- Kırklareli Milletvekili
Türabi Kayanın, Sudanda tarım alanındaki çalışmalara
ilişkin açıklaması
38.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Kayserili Başyazıcı şirketinin Yozgat
Boğazlıyanda yarattığı çevre tahribatına
ilişkin açıklaması
39.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, 2020 KPSS mağdurlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, enflasyona ve yoksulluğa ilişkin
açıklaması
47.- Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Adanalı çiftçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
48.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, Türk polis teşkilatının 177nci
kuruluş yıl dönümü ile Polis Haftasına ilişkin
açıklaması
49.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, yüksek elektrik ve doğal gaz
fiyatlarına ilişkin açıklaması
50.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, saray rejiminin kaldırdığı gensoru
maddesinin geriye getirilmesi için yüce Meclisin bir irade koyması
gerektiğine ve bugünkü uluslararası anlaşmayı bir fiilî
gensoru olarak değerlendireceklerine ilişkin açıklaması
51.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun 189 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
53.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun 189 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Trabzon
Milletvekili Salih Coranın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları
tarafından, otobüs ve uçak biletlerindeki yüksek zamlar ve yüksek bilet
fiyatlarına bağlı olarak şehirler arası seyahatte
yaşanan sorunların araştırılması amacıyla
13/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Silivri
Cezaevindeki işkence sonucu ölümlerin araştırılması
amacıyla 13/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve arkadaşları
tarafından, üniversite öğrencilerinin sorularının
araştırılması amacıyla 11/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının
102nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda
özel gündemle görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 23 Nisan 2022 Cumartesi günü saat 14.00te toplanmasına, bu
toplantıda yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin Grup Başkanlarına onar
dakika, grubu bulunmayan siyasi partilerin Genel Başkanlarına
talepleri hâlinde beşer dakika süreyle söz verilmesine ve bu
birleşimde başka konuların görüşülmemesine ilişkin
önerisi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun
CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Sinop Milletvekili Nazım
Mavişin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili Yunus Emrenin 189
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Yunus Emrenin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 189)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 190)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2600) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 191)
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, uluslararası
sözleşmelerde kürsüyü yöneten hiçbir başkan vekilinin
konuşmacının sözünü kesmediğine, kendisinin de o usule
aynen riayet edeceğine ve bir hakaret olana kadar
konuşmacıların sözlerini kesmeyeceğine ilişkin
konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmazın, bebek bezi ve hijyenik pedlerin fiyat
artışlarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Derya Yanıkın cevabı (7/61432)
2.- Mersin Milletvekili Alpay
Antmenin, 2018-2021 Mart tarihleri arasında tehdit edildiği
gerekçesiyle kolluk güçlerine başvuran kadınlara,
2016-2022 yılları
arasında intihar eden, öldürülen, taciz ve şiddete uğrayan
kadın sayılarına,
İlişkin
soruları ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın
cevabı (7/61547), (7/61548)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığın
2002-2022 yılları arasındaki projelerine ilişkin sorusu ve
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı
(7/61809)
13 Nisan 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya) , Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 79uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Uşaktaki geri dönüşümle ilgili söz isteyen Uşak
Milletvekili Sayın İsmail Güneşe aittir.
Buyurun Sayın
Güneş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Uşaktaki geri
dönüşüme ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geri
dönüşüm ve Uşak ilimizin geri dönüşümdeki rolü hakkında
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
hem dünyada hem de ülkemizde tüketim hızla artarken bunu
karşılayacak yeterli tarım arazilerine ve su imkânlarına
maalesef sahip değiliz. Muhalefet milletvekilleri zaman zaman burada kürsüye
çıkarak, zaman zaman ekranlar başında bizim yurt
dışından çöp ithal ettiğimize dair söylemlerde
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
işin aslı nedir, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum: Pet
şişeler, konfeksiyon atıkları, çöplerden toplanan elbiseler
muhalefet milletvekillerine göre çöp ama bize ve Uşak sanayicisine göre
bunlar ham maddedir. Nasıl mı? Burada gördüğünüz şu pet
şişesi ve konfeksiyon atıkları normalde Uşak ilimize
geldikten sonra şifanoz veya karnet denilen işlemden geçirilerek,
divtilerek elyaf hâline getirilmektedir, şu hâle getirilmektedir ve bundan
sonraki aşamada bunlar open-end denilen makinelerde işlenerek ip
hâline getirilmektedir, ondan sonraki safhada bunlar örme veya dokuma
makinelerinde örülerek veya dokunarak şu şekilde kumaş hâline
getirilmekte, sonra da konfeksiyon olarak dikilmektedir. Demek ki bunlar çöp
değil, geri dönüşümün ham maddesidir. Türkiyedeki geri
dönüşümün yaklaşık yüzde 72si Uşak ilimizde
gerçekleştirilmektedir.
Uşak ilimize,
İstanbul ve Bursa başta olmak üzere, çeşitli illerden
yaklaşık günde 1.700 ton yani 80-100 kamyon tekstil
atıkları gelmektedir. Ayrıca, bu işleme kapasitesinin yüzde
50si kadar miktarın yurt dışından ithalatına Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığımızın
kontrolünde izin verilmektedir. Muhalefet milletvekilleri sanki Türkiye
Avrupanın çöplüğüymüş gibi algı yaratmaya
çalışmaktadırlar, böyle bir şeyin olması
imkânsızdır; söylediklerinin gerçekle uzaktan yakından
alakası yoktur, bu algıyı halkımıza yaymak için birkaç
münferit ve olumsuz örnekleri sürekli gündemde tutmaktadırlar. Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığımızın ve Ticaret
Bakanlığımızın sıkı kontrolleri altında
temiz ve işlenebilecek malların ithalatına izin verilmektedir;
geri dönüşümü yapılmayacak, standartlara uygun olmayan hiçbir
maddenin ithalatına asla izin verilmemektedir.
Geri dönüşümün
lokomotifi olan Uşak ilimizdeki yaklaşık 500 işletmede
kadın istihdamının yoğunlukta olduğu 14 bin
çalışan sayesinde yıllık 485 bin ton tekstil
atığı işlenerek yıllık yaklaşık 436
milyon ton katma değerle Türkiye ekonomisine katkıda
bulunulmaktadır. Eğer tekstil atıklarını
işleyerek ekonomiye kazandırmasaydık, eğer biz bunları
çöp kabul etseydik:
1) Bunların
bertarafı için 17,2 milyon dolar harcamamız gerekecekti.
2) Yine bunları pamuk
olarak yurt dışından ithal etseydik yaklaşık 17,2
milyon dolar ithalat yapmak zorunda kalacaktık.
3) Eğer bu kadarlık
pamuğu ekerek elde etmek isteseydik bugün Türkiye'de normalde 4 milyon 778
bin dekar araziye pamuk ekimi yapılırken buna ilave olarak 2 milyon
850 bin dekar araziye daha pamuk ekmek zorunda kalacaktık ve şimdi o
alanlara ektiğimiz ürünleri asla ekemeyecektik.
4) Sadece arazilerin ekilmesi
için değil bugün 1 kilogramlık pamuklu tekstil ürünü elde etmek için
yaklaşık 10 ton suya ihtiyaç vardır. Uşakta tekstil geri
dönüşümüyle oluşturulan ürünleri pamuk ekerek elde etmek isteseydik
tam 4,8 milyar metreküp su kullanacaktık. Neticede geri dönüşüm sayesinde
4,8 milyar metreküp su tasarruf etmiş olmaktayız, bu da 54 milyar
metreküp olan Türkiye'nin yıllık su tüketiminin yüzde 8,9una tekabül
etmektedir.
5) Sadece bunlar mı?
Hayır. Pamuk kullanırsanız renklendirmek için boyamanız
gerekecektir. Geri dönüşüm ham maddeleri işlenmeden renklerine göre ayrıldığından
ayrıca bir boyama işlemine tabi tutulmadığı için hem
boya masrafından hem de çevre kirliliğinden kurtulmuş
olacağız.
Geri dönüşüm sayesinde
Uşak ilimiz tarlasız pamuk, koyunsuz yün üretmektedir.
Ayrıca, Uşak
ilimizde tekstil dönüşümü haricinde 2 adet alüminyum geri dönüşümü, 2
adet pet şişeden polyester, elyaf geri dönüşümü, 20 adet pet
şişeden kırma yoluyla plastik kırma ve granül maddesi geri
dönüşümü, 1 adet kablo geri dönüşümü, 9 adet kesilmiş
hayvanların yün geri dönüşümü, araba lastiklerinin kauçuk üretimini
yapan firmalar bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL GÜNEŞ
(Devamla) Geri dönüşümün çok önemli hâle geldiği dünyada,
milletvekilleri olarak biz, sektörün işini zorlaştırmaktan
ziyade olumlu davranışlarımızla, enerji ve istihdam
desteği gibi desteklerle sektörün önünü açarak hem çevre temizliğine
katkıda bulunmuş olacağız hem ekonomiye katkıda
bulunmuş olacağız hem de doğal
kaynaklarımızı korumuş olacağız.
Geri dönüşümün öncüsü
olan ve pek çok tarihî ve doğal güzellikleri olan Uşak ilimize tüm
milletvekillerimizi, vatandaşlarımızı bekler; Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Gaziantepte yaşanan sorunlar hakkında
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın Bayram Yılmazkayaya aittir.
Buyurun Sayın
Yılmazkaya. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Gaziantepte
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi Gaziantepli
hemşehrilerim adına saygıyla selamlıyorum.
Geçmişin ve
geleceğin bir arada yaşandığı kadim şehir
Gaziantep deyince akla tarihî, turistik ve doğal güzellikleri ile
yemekleri, baklavası, Antep fıstığı,
kırmızı biberi, üzümü, zeytini önde gelen; gastronomide öncü,
ihracat rekorları kıran, refah içinde bir şehir gelmekteydi. Ama
derler ya, dışı seni, içi beni yakar güzel Antep'imin.
Bugün Antep'e
gittiğinizde, emeklisinden işçisine, esnafından köylüsüne,
üreticisinden sanayicisine hemen hemen herkesin sorunu var ama Gaziantep'in,
Gazianteplinin yaşadığı bu sorunları beş dakikada
anlatmak tabii ki mümkün olmayacak. Öncelikle, Türkiye'nin en pahalı
kentleri arasında yer alan Gaziantep'te işsizlik almış
başını gidiyor. Şehir o kadar pahalı ki asgari ücretle
geçinmek imkânsız hâle gelmiş, iş arayan gençlerin feryat
talepleri artık yüreğimizi dağlıyor. Üniversiteli
işsiz sayısının en fazla olduğu şehirlerden biri
Gaziantep. Ekonomik koşullar ve fiyat artışları Türkiye
genelinde olduğu gibi Gaziantep'teki çarşı ve pazara da
yansımış durumda, yaprak kıpırdamıyor. Kan
ağlayan esnaf Ömrümüz boyunca böyle bir devir yaşamadık,
fiyatlar günlük hatta saatlik değişiyor. diye isyan ediyor. Ekonomik
nedenlerle intiharlarda Gaziantep 1inci sırada. Bir tarafta
çarşı pazardaki yüksek fiyatlar, diğer tarafta market ve
gıda fiyatları vatandaşı illallah ettirdi. Gaziantep,
memleketimde kavurma dürümü 20 TL'ye, ciğer dürümü 40 TL'ye, 1 tepsi
patlıcan kebabı 400 liraya mal oluyor maalesef değerli
arkadaşlar; Antepliler bunu çok iyi bilir. Geçen yıl 70-80 lira olan
iftar menüleri 150-200 TL arasında değişmekte. Asgari ücretli
bir gün bile olsa dışarıda iftar yemeğine ailesiyle gidemez
hâle geldi maalesef. Vatandaş ve esnaf sadece pahalılıktan
değil, fiyat artışında yaşanan
istikrarsızlıktan dolayı geleceğinden endişe duyuyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin en hızlı emlak fiyat artış oranının
gerçekleştiği illerden biri olan Gaziantep'te kiralık ve
satılık dairelerde yaşanan astronomik yükselişler nedeniyle
kimse evlerin yanına yaklaşamıyor. Antepli
vatandaşlarımız son yılların en pahalı konut fiyatları
ve en pahalı kiralarıyla karşı karşıya. Antep'e
gelen görevli memurlar memleketimize gelmek istemiyor, görev süresi dolunca da
hemen kaçıyor. Gaziantep'imde hırsızlık, yoksulluk,
işsizlik almış başını gidiyor.
Hırsızlar, çaldıkları malzemeler ellerinde, gece
birbirlerine selam vererek Antep sokaklarında cirit atıyor.
Diğer yandan,
Gaziantep'in en büyük sorunlarından biri de Genel
Başkanımızın da sorup cevabını
alamadığı Suriyeli sığınmacılar. Sayın
Genel Başkanımızın Göç İdaresine sorduğu
soruları ben de buradan soruyorum: Sığınmacıların
kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik
soruşturmalarından geçirdiniz?
Sınırlarımızın delik deşik edilmesini neden
izliyorsunuz, amaç ne, neyin hazırlığındasınız?
Milletimizin ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu önemli sorulara cevap
vermediğinize göre umudunuzu memleketi teslim ettiğiniz Suriyelilere
bağlamışsınız galiba. Bunların kayıt
dışı çalıştırılması, güvenlik,
eğitim problemleri, ekonomik yüklerinin yanı sıra demografik yapımızın
değişmesi büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Mülteci
artışıyla birlikte Gaziantep'te uyuşturucu almış
başını gidiyor. Gençlerimiz uyuşturucu
bataklığına saplanmış durumda. Ucuz temin edilen
ateş/buz uyuşturucusu kullanımı 11 yaşa kadar
düşmüş olup neredeyse her aileye girmiş durumda.
Değerli arkadaşlar,
plansız yapılan projeler ile çarpık betonlaşma sonucu,
yeşili az olan Gaziantep daha havasız ve ormansız
bırakılmakta. Antep halkı için mahkemede iptal edilen tugay imar
projesi tekrar pişirilip önümüze getiriliyor. Belediyeler borç
batağında, para yok, Antep'te satacak yer bırakmadılar,
gözleri de hâlen tugay arazisinde.
Değerli arkadaşlar,
gelelim çiftçi ve köylümüze: Diğer illerimizde olduğu gibi
Gaziantep'te çiftçi de perişan köylü de. Girdi kalemlerinin
başında gelen mazot, elektrik, ilaç ve gübre fiyatları uçtu;
çiftçi ne ekebiliyor ne de biçebiliyor. Kuraklık arttı, sulama da
pahalı olduğu için fıstık ağaçlarımız ve
tarlalarımız kuruyor. Bu yüksek maliyetler yüzünden çiftçi üretemez
duruma gelmiş. Defalarca burada söyledik; iktidar, fındığa
verdiği desteği üvey evlat gibi davrandığı Antep
fıstığından esirgiyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin
en önemli geçim kaynağı olan Antep fıstığına
destekleme mutlaka yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
ihracatta büyük başarılara imza atan ancak zor şartlar
altında çarkları çevirmeye çalışan fedakâr Gaziantepli
sanayicilerimiz, ayakta durmaya çalışan esnafımız yüksek
elektrik ve doğal gaz faturaları yüzünden zorda. Bu olumsuzluklar
sanayicimizin üretimine büyük darbe vurmaktadır. Özellikle şehrimizde
organize sanayi bölgesinde yaşanan haftalık doğal gaz ve elektrik
kesintileri nedeniyle üretim aksamıştır, makine ve tesisatlar
zarar görmüştür. Hükûmetin beceriksizliği yüzünden siparişlerini
zamanında teslim edemeyen sanayiciler hem cezai müeyyideler nedeniyle
büyük zararlara uğramakta hem de pazar kaybetmektedirler.
Değerli arkadaşlar,
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en gelişmiş şehri
olmasına rağmen geçtiğimiz günlerde Gaziantep Belediyesinin 126
bin yoksul aileye günlük 450 bin ekmeği 1,5 liradan alabilmesi için vermiş
olduğu indirim kuponu desteği bu, kuponun bire bir görüntüsü
aslında Gaziantep'teki durumun ne kadar içler acısı
olduğunu gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla)
Gaziantep halkını ucuz ekmeğe muhtaç hâle getirdiniz. Maharet
insanların alım gücünü bitirip evine ekmek alamayacak duruma getirmek
değil, maharet insanlarımızı ekmeğe muhtaç hâle
getirmemektir, her vatandaş gibi herhangi bir
fırınımızdan ekmeği alabilecek ekonomik refaha
kavuşturabilmektir.
Sonuç olarak değerli
arkadaşlar, sizler sokağa çıkamıyorsunuz ama güzelim
Antepimde sokağa çıktığınızda
esnafımızdan köylümüze, yoksul vatandaşımızdan
sanayicimize kadar Gaziantep'te herkes dertli. Eğitimden
sağlığa, ekonomiden sosyal yaşama hemen her alanda
yıllardır birikmiş olan sorunlarla boğuşan Gaziantep
halkı artık bu sorunların kalıcı olarak çözülmesini
istiyor. İnşallah, bu çözümleri bizim iktidarımızda
yapacağız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı 3üncü söz, Diyarbakır'ın sorunları
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Remziye
Tosun'a aittir.
Buyurun Sayın Tosun.
(HDP sıralarından alkışlar)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosunun, Diyarbakırın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
REMZİYE TOSUN
(Diyarbakır) Teşekkür ederim Başkan.
Değerli arkadaşlar,
belediyeler kayyumlarla soyup soğana çevrilirken burada güzellemeler
yapılıyormuş. Ben de Amed milletvekili olarak size gerçeklerden
bahsedeyim: 2016 yılından itibaren, kayyumların birçok yolsuzluk
ve usulsüzlüklerinden bahsettik ancak işler o kadar
çığırından çıkmış ki her gün yeni skandal
duyuyoruz ve görüyoruz.
Amedde kayyum belediyeleri,
personelin görevde yükselmesi için sınav yapıyor ancak bu
sınavı son güne bırakıyor, birkaç saatliğine panoya
asıyor. Gelin görün ki başvurular sadece BEM-BİR-SEN
üyelerinden, bu sendikaya özel sınavlar açmışlar sanki. Bu
şekilde, geri kalan 500e yakın personelin sınava hak kazanmasına
rağmen hakları gasbediliyor, kayyum ise yeni bir usulsüzlükle tarihe
geçiyor.
Devam edelim. Amed kayyumu
S plaka ihalesi duyurusunu yapıyor. İhaleye dair, Servisçiler
Odası mahkemeye başvuruyor. Bakın, Diyarbakır 1. İdare
Mahkemesi, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı
sonucuna varıyor. Mahkeme, 22 Martta yürütmeyi durdurma kararı
veriyor; 23 Martta, kararın hemen ertesi günü kayyum, ihaleyi
yapıyor. İhalelerin hukuksuz olmasıyla birlikte, Servisçiler
Odası kentte servis ihtiyacı olmadığını, ihalenin
rant amaçlı yapıldığını söylüyor.
Başka bir ihaleden
bahsedeyim: Kulp Otogarı. 2018 yılında Kulp İlçe
Otogarı 1 milyon 950 bin liraya inşa edildi. O tarihten bugüne Kulp
Otogarı işlemiyor. Neden mi? Çünkü doğru dürüst bir
çalışma yapılmamış, inşaat bittikten sonra
zeminde göçükler ve toprak kaymaları oluşmuş. 2019
yılında atanan Amed kayyumu ise ilçe otogarıyla ilgili iki
ayrı ihale duyurusu yapıyor. Birincisi, Kulp İlçe
Otogarının Silvana taşınması; ikinci ihale ise
Kulpta yeni bir otogar ihalesi.
Usulsüzlükler devam ederken
kayyum, son üç yılda 150 milyona yakın bütçeyi ağaç
alımına harcadı. Park ve Bahçeler Müdürlüğünün 2022
yılı bütçesinin 500 milyona yakın olduğu ve bütçenin
şimdiden tüketildiğinden bahsediliyor. Özelikle Sakarya ve
Kocaeliden ağaçlar alınıyor, dikiliyor, o ağaçlar kuruyor,
tekrar alım yapılıyor. Halka hiçbir yararı olmayan, kentin
iklimiyle alakası olmayan ağaçlar getiriliyor. Çalınıp
çırpılanın kılıfını bu şekilde
uyduruyorlar çünkü kimse ağaçları bir bir sayamıyor ve
alımlar kent dışından yapıldığı için
faturalar ne kadar gösterilmiş takip edilemiyor. Ağaç
alımlarında Kamu İhale Kanununun 3/a maddesine göre yine
usulsüzlükler yapılıyor.
Şu anda belediyelerde
şantaj ve usulsüz atama skandalı konuşuluyor. Başlı
başına kayyumlar ve kayyumların atadıkları hukuksuzken
bir de üzerine BİM market zincirinden daire başkanı ithal
edildiğini duyuyoruz.
Kayyumların
yaptığı yolsuzluk ve usulsüzler halkın
varlıklarını ekonomik açıdan talan etti ancak esas talan
etmek istenilen Kürt halkının varlığı, dili, kültürü,
tarihi ve hafızası. Örneğin, Kültür Varlıklarını
Koruma Kurulu, 1953 yılında Ermeni mimar tarafından yapılan
Turistik Palas Oteli tescilli olmasına rağmen yıkıyor.
Bundan birkaç yıl önce Surun tarihî taşlarını çalarak
inşa edilen kemikli et ciğer restoranı kaçak olmasına rağmen
ve Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kaçak
yapıyı tespit etmesine rağmen müdahale etmiyor. Kaçak
yapının sahibi kim biliyor musunuz? Dönemin Diyarbakır
Vakıflar Bölge Müdürünün yeğeni DİYANET-SEN Şube
Başkanı.
Halkın
yararlandığı kadın, dil, kültür gibi
kurumlarımızı kapatıp Türk-İslam sentezine ideolojik
olarak yeni bir kurum modeli oluşturmaya çalışıyorsunuz.
Surda Ulu Camide bilgilendirme panosu yapılıyor ve kentin neredeyse
tamamının ana dili Kürtçeye yer verilmiyor, Kürt
düşmanlığı yapan kişinin ismi ise ormanlara veriliyor.
İşte, sizin icraatınız budur; bu halkın
varlığını ve tüm değerlerini yok saymak, talan etmek.
Ancak bilin ki Kürt halkının onayını almadan hiçbir
çalışma yapamazsınız, bu halkı yok sayarak hiçbir yere
varamazsınız; sizden öncekiler de bu deneyimi tattı, sizden
sonra gelecekler de tadacaktır.
Belediye Eş
Başkanlarımız Gültan Kışanak ve Selçuk
Mızraklı şahsında tüm yoldaşlarımıza
saygılarımı, sevgilerimi yolluyorum; bizi izleyen tüm
halkımızı selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Gülüm
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün, İstanbul Şişli
Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ihaleye
açılmasına ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Şişli Etfal Hastanesi, yüz yirmi iki yıl boyunca
Şişli ve çevre ilçelerdeki insanlara nitelikli sağlık
hizmeti veren bir devlet hastanesiydi. Deprem riski var. deyip Seyrantepe ve
Büyükdereye taşıdınız, sonra da Depreme
dayanıksız. dediğiniz binayı ofis dönüşümlü, tadilat
amaçlı ihaleye açtınız. Diyelim ki deprem riski var, bunun
bilimsel raporları nerede? Neden paylaşmıyorsunuz? Hadi,
paylaşmadınız, neden yerinde dönüşüm yaparak hastanenin
yerinde faaliyetine devam etmesine izin vermediniz? Diyelim ki hastane
binaları güçlendirme yapılmayacak durumda ve yıkımı
zorunluysa o hâlde açtığınız ihale neyin nesi? Ofise dönüştürmek
için mi halkın sağlığını ve
yaşamını hiçe saydınız? Hastane arazisinde rant
amaçlı projeler hedeflendiği açık. Sizin için esas olan
halkın sağlığı, yaşam hakkı değil,
sermayenin varlığı ve sürekliliği. Şişli
halkına, Kâğıthane, Beşiktaş ve Beyoğlu
ilçelerinde yaşayan insanlara nitelikli sağlık hizmeti sunan,
bölge halkının en büyük güvencesi olan Şişli Etfalden
elinizi çekin, ihaleyi iptal edin.
BAŞKAN Sayın
Çelebi
2.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, şehit ve gazilerin
değerlendirilme kriterlerine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinde şehit ve gazilerimiz, farklı kriterlere göre 5 kanunda
değerlendirilmektedir. Öncelikle bu yasal dağınıklık
çözülmelidir. Terörle mücadele dışında atışta, tatbikatta,
nöbette, intikalde ateşli silahla ya da patlayıcıyla ve bunun
gibi başka sebeplerle şehit ya da gazi olanlar 5434 sayılı
Yasaya tabiler. Askerin 5434te ne işi var? Oradan
çıkarılmalılar.
Özel hastanelerden ücretsiz
yararlanma hakları ellerinden alınmıştır. Ciddi
ihtiyaçları olanlar var, bu konu ivedi çözülmelidir. Serbest seyahat
kartları evlere şenlik; hem şehit yakını hem gazi,
gazi yakını hem de vazife malulü üçü birden yazıyor; bu
nasıl iştir? Çözüm, bu grubun da 2330 sayılı Nakdi Tazminat
Kanununa geçirilmesi ve sosyal haklardan yararlanmalarıdır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kayışoğlu
3.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, ruhsatsız
veya yapı kullanım izin belgesi olmayan konutlardaki
vatandaşların fatura tarifesine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tek adam rejiminin ülkemizi
içine sürüklediği ekonomik buhran şüphesiz en çok yoksul kesimi
vurdu; 3,5 milyon hanenin elektriği kesildi, faturalarını zar
zor ödeyenler de başka zorunlu ihtiyaçlarından kısıyorlar.
Yine ruhsatsız veya yapı kullanım izin belgesi olmayan
konutlarda oturan vatandaşlar şantiye yani ticarethane tarifesiyle
elektrik ve su faturalarını ödüyorlar. Zaten yüksek olan faturalar
bunlara çok çok daha fazla geliyor ve bizi arayan vatandaşlar Artık
faturalardan intihar noktasına geldik. Bizim kullanımımız
hanedir, konuttur, bu tarifeden tarifelendirilsin faturalarımız.
diyorlar. Buradan sesleniyorum iktidara: Ruhsatsız veya kullanım izin
belgesi olmayan konutlardaki vatandaşların tarifesini konut
tarifesine çevirin.
BAŞKAN Sayın
Aycan
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, okul
sağlığına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, okullar eğitim
kuruluşlarımızdır; aynı zamanda binlerce öğrenci,
öğretmen ve çalışanıyla toplumsal bir yapıdır.
Okuldaki kişi sayısı, okul çevresi sağlığı
etkileyen faktörlerdir. Ayrıca çocukların gelişimi ve
gelişimle ilgili sorunları da önemli bir toplum birimidir. Bu nedenle
halk sağlığının önemli bir uygulama alanı da okul
sağlığıdır. Okullarda okul sağlığı
ekibi oluşturulmasında büyük yarar vardır. Küçük okullarda ise
oluşturulacak ortak okul sağlığı birimiyle hizmet verilmelidir.
Okul sağlığı biriminin amacı
sağlığı korumak ve geliştirmek olmalıdır. Bu
kapsamda bir yandan sağlık hizmeti verilirken çocukların
periyodik muayeneleri ve takipleri yapılmalıdır. Okul dönemi
aşıları çocuklara mutlaka yapılmalıdır.
Sağlıklı ve güvenli okul çevresi
oluşturulmalıdır. Okulda sağlıklı beslenme
uygulamaları yapılmalı ayrıca sağlık eğitimi
verilmeli, uygun fiziksel aktivitelerin yapılması
sağlanmalıdır. Bu, çocuklarımız açısından
çok önemlidir.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 31 Mart
Vakasının 113üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Miladi takvime göre 13 Nisan
1909da gerçekleşen ve tarihe Sultan Abdülhamitin tahttan indirilmesi
olarak geçen 31 Mart Vakasının bugün 113üncü yıl dönümü.
Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde meydana gelen
çalkantılı siyasi olayların şüphesiz en önemlilerinden
biri; bazı tarihçilere göre bir isyan, bazı tarihçilere göre de
tertip olan 31 Mart Vakasıdır. Sultan Abdülhamit Han bu olaylar
sonrasında 27 Nisan 1909da tahttan indirildi. Abdülhamitin tahttan
indirilip sürgüne gönderilmesinin ardından yönetimi ellerine geçirenlerin
attığı yanlış adımlarla 4 milyon kilometrekare
büyüklüğündeki bir imparatorluk çöktü. Sultan Abdülhamit, tahtına mal
olmasına rağmen kardeş kanı dökülmesin diye bu olaylara
müdahale etmemiştir.
Otuz üç yıl Osmanlı
Devletini ayakta tutarak âdeta yeniden ihya eden cennetmekân Sultan Abdülhamit
Hanı bu vesileyle rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Çakır
6.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Şehitler Haftasına
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, Şehitler Haftasında vatanı,
bayrağı ve mukaddesat uğruna canlarını seve seve feda
eden aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. İnanç
dünyamız, peygamberlikten sonra gelen en yüce makam olarak şehitlik
mertebesini işaret etmektedir. Başka kelam etmeden Fazıl Hüsnü
Dağlarcanın dizeleriyle tüm şehitlerimizin
anısını yâd etmek istiyorum:
Ey şehitler tepesi
andımız olsun,
Bu gömülen şehitler
üstüne.
Seni elden
bırakmayacağız haşre dek,
Düşmedikçe birer birer
üstüne.
Sen karanlık, sen
yarının nazlı gündüzü
Al vaktimizi götür hemen
götür seher üstüne,
Yeniden yaşayalım,
Uğruna ölünen değer
üstüne.
Allahım bu seferlik
izin ver,
Yazamadık tunca, mermer
üstüne:
Nakşolunsun
andımız,
Yerler gökler üstüne
Tekrar şehit olmak için
dünyaya dönmeyi arzu eden şehitlerimizin emanetleri emanetimizdir diyor,
Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özdemir
7.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, devlet ve vakıf
üniversitelerinde yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Uzun bir süredir devlet ve
vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunları Meclis gündemine
getiriyorum. Üniversitelerde yaşanan sorunların başında
Cumhurbaşkanının kişisel, keyfî ve siyasi saiklerle
yaptığı rektör atamaları geliyor. Atanan rektörlerin de
önemli bir kısmı, akademik kadroları çoğunlukla siyasi
saiklerle liyakatsiz kadrolara teslim ediyorlar.
Diğer taraftan, dün de
gündeme getirdiğim üzere Nişantaşı, Bilgi ve Maltepe
Üniversiteleri başta olmak üzere bazı vakıf üniversitelerinde
ciddi sorunlar yaşanıyor. Akademisyenlere hak etmedikleri çalışma
koşulları dayatılıyor, aynı zamanda yasal hakları
olan hak ettikleri ücretleri eksik ödeniyor. Birçok akademisyen güvencesiz
çalışma koşullarıyla mağdur edilmekte, hatta
işten çıkarılmaktadır. Şu ana kadar YÖKten bu konuda
bir açıklama yapılmadı, bunun üzerine YÖK Başkanından
bir kez daha randevu talep ettim ve bir an önce bu talebime dönüş
bekliyorum.
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Şeker
8.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kandıra Gıda
İhtisas Organize Sanayi Bölgesine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kocaeli 2004
yılında büyükşehir belediyesine dönüşünce tarım ve
hayvancılıkla uğraşan ve mahalleye dönüşen 262 adet
köyümüzün refah seviyesini artıracak tarımsal ve hayvansal ürünlerin
işleneceği sanayi alanları, çevre düzen planı ve nâzım
imar planlarına işlendi. Bu alanlarda kurulacak fabrikalarda
tarımsal ve hayvansal ürünleri yetiştiren çiftçimizin emeği
değerlendirilecek. Bunlardan ilki olan Kandıra Gıda İhtisas
OSBde altyapı çalışmaları devam ediyor. 106 adet sanayi
parseli mevcut olup 74 adet yatırımcı fabrikalarını
kurmak üzere hazır beklemekte. Üretimi, istihdamı ve ihracatı
teşvik edecek olan OSBde 10 bin kişiye istihdam sağlanacak. Bu
projeye emek veren başta Yönetim Kurulu Başkanı ve
Yatırımcı Mehmet Başol olmak üzere Yönetim Kuruluna
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Barut
9.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Adanalı çiftçilerin TARSİMle
ilgili sorunlarına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son üç senedir Adanada
aşırı yağış, sıcak, don, dolu, su
taşkını ve sel nedeniyle birçok ekili ve dikili tarım
alanı zarar görmüş, tarımsal üretimimiz yara almış ve
çiftçilerimiz mağdur olmuştur. Çiftçilerin zararının
karşılanması için var olduğu söylenen Tarım
Sigortaları Havuzu (TARSİM) ise bize göre işlevsel
değildir. Üreticilerimiz prosedür zorluğu, bürokratik güçlük ve
eksperlerin gösterdiği tavır nedeniyle mağdur durumda.
Geçenlerde Adanada don afeti yaşandı, sert çekirdekli meyve ve
narenciye bahçelerinde çiçeğe dönmüş ağaçlar kurudu. TARSİM
ise meyveyi sigorta kapsamında değerlendirip ağacı ve
çiçeği hesaba katmıyor. Bu yaman bir çelişki değil mi?
Çiçek olmazsa meyve olur mu? Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı
olmayan, sigortadan yararlanamayan üreticilerimizin de TARSİMle ilgili
sorunlarına çare bulunsun. TARSİM için tümüyle yapısal düzenleme
yapılması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
10.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Alper Tunga Uytunun
şehadetinin yıl dönümüne ve stokçuların ve zincir marketlerin
yarattığı fahiş fiyat artışlarına yönelik
yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
13 Nisan 1979da Cuma
namazı çıkışında alçakça şehit edilen Alper Tunga
Uytun ağabeyi ve bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle
anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Davaları davamız, emanetleri onurumuzdur.
Türkiye'miz tarımsal
üretimde kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden biridir.
Tedarikçilerin, komisyoncuların ve zincir marketlerin işlettiği
fiyat yaklaşımı sebebiyle üreticilerimiz emeklerinin
karşılığını alamamakta,
vatandaşlarımız ise kâr marjı sebebiyle mağduriyet
yaşamaktadır. Stokçuların ve zincir marketlerin
yarattığı fahiş fiyat artışlarına yönelik
çiftçi kooperatifleri güçlendirilmeli, vatandaşlarımızın
fırsatçıların insafından kurtarılması adına
ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Şahin
11.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesirdeki
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüm Türkiye'de olduğu
gibi Balıkesirde de tarım ve hayvancılık alarm veriyor.
Toprakların işlenerek ekime hazır hâle getirilmesi gereken
dönemde olmamıza rağmen çiftçi maliyetlerin çok yüksek olması
nedeniyle toprağını süremiyor, gübre kullanamıyor, tohum
alamıyor, tarlalar boş bekliyor. Önümüzdeki sezon tarımsal
üretimde büyük azalma olmaması ve kıtlıkla
karşılaşmamak için ivedi olarak bu ekim döneminde çiftçimize
mazot, gübre ve tohum desteği verilmesi hayati önem
taşımaktadır. Aksi takdirde yüksek olan gıda fiyatları
daha da yükselecek ve vatandaş daha da mağdur olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kasap
12.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, emeklilere, engellilere ve
sosyoekonomik destek alanlara verilmesi gereken bayram ikramiyesine
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kimsesizlerin kimsesi,
sessizlerin sesi olacağız. diye geldiniz ama üç beş yerden
ballı maaş almasını biliyorsunuz. Bakanlar, bakan
yardımcıları, eski milletvekilleri üç beş yerden ballı
maaş alıyor. Öte yandan ise bu ekonomik darboğazda halk aç, halk
mutsuz. Kuş sütünün olmadığı iftarları iştahla
açıyorsunuz, AK PARTİli belediyelerin düzenlediği davullu,
zurnalı, tefli sahur törenleri yapıyorsunuz, öbür tarafta da insanlar
katıksız iftar açıyor.
Gelin, bu bayram, emeklilere
bir asgari ücret, engellilere bir asgari ücret, 600-800 lira verdiğiniz
sosyoekonomik destek alanlara bir asgari ücret yardım yapalım,
onların da bayramı bayram olsun.
Teşekkürler Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
13.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Gaziantepte
dağıtılan ucuz ekmek indirim kuponlarına ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde olduğu gibi
seçim bölgem Gaziantepte de vatandaşlarımız geçim
sıkıntısı çekiyor. Gördüğünüz fotoğraf, ucuz
ekmek indirim kuponunun fotoğrafı. 2 lira 50 kuruş olan
ekmeği, 1 lira daha ucuza almaları için vatandaşlara indirim
kuponu dağıtıldı. Sarayın lüksü için milyonlarca lira
harcanırken benim hemşehrim ucuz ekmek kuponuna mahkûm olmuş
durumda. Bu ucuz ekmek indirim kuponu, Hükûmetin utanç vesikasıdır.
Sanki ülkede savaş durumu mu vardır? Bu, iktidarınızın
bittiğinin göstergesidir. Cumhuriyet Halk Partisine yıllarca
Vatandaşa karneyle ekmek dağıttı. diyerek
saldırdınız, oysa o yıllar savaş
yıllarıydı. Büyük lokma ye, büyük konuşma. sözüne uymadınız.
Bu halkı bitirdiniz, tükettiniz, perişan ettiniz. Az kaldı
vaktiniz, yolcusunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gökçel
14.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, emeklilere verilmesi gereken bayram
ikramiyesine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
2015te Emeklilere dinî bayramlarda bir maaş ikramiye verilsin.
dediğinde, AKP önce Kaynak nerede? dedi, sonra 2018de tıpış
tıpış verdi. O zaman 1.000 TL vermişlerdi, bugün hâlâ
emeklilere 1.100 lira bayram ikramiyesi veriliyor, ayıp yahu! Aradan geçen
dört yılda sadece 100 lira. Zorlaşan hayat şartlarında
emeklilerimize verilen bu bayram ikramiyesi yok hükmündedir. Emeklilerimize
verilen bayram ikramiyesinin asgari ücret düzeyinde olması için teklif
verdik, siz reddettiniz. Biz bunu 2015te gündeme getirdiğimizde de
reddetmiştiniz. Merak etmeyin, yapılacak ilk seçimde Allahın
izniyle iktidara geleceğiz, emeklilerimize 4.253 lira asgari ücret kadar
bayram ikramiyesini mutlaka vereceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Arkaz
15.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 11 Nisan Dünya Parkinson
Hastalığı Gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
11 Nisan Dünya Parkinson
Hastalığı Günü vesilesiyle Parkinson hastalığına
dikkat çekmek istiyorum. Parkinson hastalığı yavaş
ilerleyici, beyin hücrelerinde kayıplara neden olan ve alzaymır hastalığından
sonra en sık görülen nörolojik hastalıktır. Türkiyede 150 bin
civarında Parkinson hastası bulunmaktadır. Dünyada 65 yaş
üzeri her 100 kişiden 1i Parkinson hastasıdır. Parkinson
hastalığının yavaş ilerlemesi nedeniyle tedavi için
hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar iş birliği
yapması gerekmektedir.
Sağlıklı
günler diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
16.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, inşaat sektörü yetkililerinin
taleplerine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pandemi süreciyle başlayan,
Ukrayna-Rusya savaşıyla devam eden üretim ve tedarik zincirindeki
bozulmaların dünyadaki olumsuz etkileri ülkemizi de kapsayacak
şekilde hissedilmektedir. Üretim ve tedarik zincirinde yaşanan
gelişmelerden ve savaştan en fazla etkilenen sektörlerden biri de
inşaat sektörü olmuştur. Özellikle son birkaç ayda artan girdi
maliyetleri konut satış fiyatlarında ve kiralama
fiyatlarında yaşanan artışa neden olmaktadır. Bu da
piyasada yaşanan enflasyon üzerinde artırıcı bir baskı
oluşturmaktadır. İnşaat sektöründe yaşanan girdi
maliyetlerindeki artışın neden olacağı bir diğer
durum da devam eden projelerin yarım kalma riski olacaktır.
Tamamlanamayan projelerin sonucunda yaşanacak olan hukuki sıkıntılar
bir tarafa şehirlerimizin yarım kalmış inşaat
mezarlıklarına dönüşmesi hoş bir görüntü ortaya
çıkarmayacaktır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) -
Yetkililerin bu konuyla ilgilenmeleri tüm sektör yetkililerinin talebidir.
BAŞKAN Sayın
Sancar
17.-
Denizli Milletvekili Haşim Teoman Sancarın, Denizlideki sulama
sorununa ilişkin açıklaması
HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Denizlimizin Baklan, Çal,
Çivril bölgesindeki Baklan Ovasında en çok gıda terörü, gıda
krizi yaşadığımız ayçiçeği, mısır ve
şeker pancarı yetişmektedir. İki yıldan bu yana
Meclisimizden seslendiğimiz hâlde Sayın Tarım Bakanı
maalesef sulamayla ilgili çiftçimize sorun çıkarmaya devam etmektedir.
Yine, bu dönemde de ayçiçeğinin, mısırın ve şeker
pancarının sulama bedelleri çiftçimizden peşin
alınmış olmasına rağmen hâlâ bu yıl 2, 3 ve 4
sulama hakkı olan çiftçilere sulamanın verilemeyeceği
söylenmektedir. Bugünden bile kriz başlamıştır. Ben
Tarım Bakanını bu konuda sözde değil, özde desteklemeye
davet ediyorum. Tekrar bu krizin yaşanmaması, ayçiçeğinde,
şeker pancarında ve özellikle mısırda çiftçimizin
yalnız bırakılmaması adına Tarım
Bakanlığının acil önlemler alarak sulama sorununun çözülmesi
önümüzdeki dönem yaşanacak gıdada ve ekonomideki krizin çözülmesine
çok büyük
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Koncuk
18.-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, emeklilere verilmesi gereken bayram
ikramiyesine ilişkin açıklaması
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkanım, yapılan araştırmalara
göre tek kişinin yoksulluk sınırı 6 bin TLyi, 4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise 13 bin TLyi
aştı. Ancak bu şartlar göz önüne alındığında
emeklilerimize tek kişilik yoksulluk sınırının
altında ücret veriliyor, maaş veriliyor, hatta 1.500-2.500 TL gibi
maaş alanlar da var. Şimdi, emekli ikramiyesi gündemde. Az önce
sayın milletvekilleri de dile getirdiler asgari ücretle endekslenmesini,
doğrudur. Marifet, 1.000 TL emekli ikramiyesini vermek değil, bu
1.000 TLyi günün şartlarına uygun hâle getirmektir. Maalesef, AK
PARTİ, emeklilere bakıyor ama emekliler de AK PARTİnin
yaptığı uygulamaları ibretle seyrediyor diyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Sazak
19.-
Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazakın, ramazan ayına ve
Alper Tunga Uytunun şehadetinin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Teşekkürler Başkanım.
İçinde bulunduğumuz
ramazan ayının Türk-İslam âlemine ve insanlığa
hayırlı olmasını diliyorum.
13 Nisan 1979 tarihinde,
İstanbulda Anadolu Hisarı Gençlik ve Spor Akademisi son
sınıf öğrencisiyken cuma namazı
çıkışında Marksist-Leninist denilen emperyal
uşakların saldırısı sonucu şehit edilen
ülküdaşım Alper Tunga Uytun ve şahsında tüm
şehitlerimizi, Hakka yürümüş gazilerimizi rahmetle yâd ederim. Aziz
şehitlerimizi unutmadık, unutturmayacağız. Ruhları
şâd, necip Türk milleti var olsun.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
20.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Adnan Menderesin
yetmiş yıl önce yaptığı bir konuşmaya
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ederim Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
sizlere bundan yetmiş yıl önce bir siyasi liderimizin
konuşmasından bir paragraf okuyacağım, takdiri sizlere
bırakıyorum: Esasen öteden beri milletçe
kalkınmamızın düşmanı kesilmediler mi? Şimdiye
kadar memleketin muvaffakiyetlerinden birisini dahi kale alıp bahsettiler
mi? Türk milletinin zekâ ve gayretlerinin mahsulü olan binbir eserden birisine
dahi başlarını çevirip baktılar mı? Milletin olan her
güzel şeyden birisini dahi benimseme faziletini gösterdiler mi?
Hayır. Aksine, her muvaffakiyeti bir felaket, her güzel ve muhteşem
eseri bir zarar diye göstermek için seneler ve senelerdir nasıl
çırpındıklarını milletçe bilmiyor muyuz?
Konuşma, rahmetli Adnan Menderese ait. Yetmiş yıl sonra da bir
farkları yok, azıcık tekâmül yok. Kafa aynı, yapı
aynı, maya aynı; 15 yenilgiden azıcık ders almayı
öğrenin.
BAŞKAN Sayın
Tığlı
21.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Giresunda
yaşanan sel felaketiyle ilgili verdiği önergeye ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Hatırlanacağı
üzere Giresunda yaşanan sel felaketinde menfezin çökmesi sonucu 5
jandarma ve 1 operatörümüz şehit olmuştu. İl Özel İdaresi
Genel Sekreteri kum ve çakıl ocaklarının derelerdeki faaliyetlerini
kontrol edemediği gerekçesiyle görevden alınmıştı.
Yeni İl Özel İdaresi Genel Sekreterinin kum, çakıl
ocaklarına yönelik sıkı denetimleri sebebiyle siyasi
baskıya maruz kaldığına yönelik ifadeleri var.
Sayın
Başkanım, İçişleri Bakanının bu konu hakkında
verdiğim önergeye verdiği yanıtta
şaşırtıcı bir detayı sizinle paylaşmak
istiyorum. Afet yaşanmadan menfez bölgesinde risk raporu
hazırlanmasına yönelik İl Genel Meclisi Grubumuzun verdiği
önergeyi nasıl yok sayabildiler anlaşılır gibi değil.
Vali, İl Genel Meclisi Başkanı böyle bir önergeye
rastlayamamış; işte önerge Kıymetli Başkanım. CHP
Grubunun böyle bir önergesi yokmuş, çok yazık. Bu kafayla yeni
felaket risklerine yönelik tedbirler alınması mümkün olabilir mi?
Kesinlikle olamaz.
BAŞKAN Sayın Filiz
22.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Türkiyedeki üniversitelerin
dünya çapındaki sıralamasına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dünya çapında
yükseköğretim kurumlarını değerlendiren QS kuruluşu
2022 yılı için dünyanın en iyi üniversitelerini
sıraladı; MIT 1inci oldu, Oxford 2nci, Cambridge ve Stanford
3üncülüğü paylaştı, Harvard bunları takip etti.
Türkiye'den hiçbir üniversite ilk 500de yok; Koç Üniversitesi, Sabancı
Üniversitesi, ODTÜ, Bilkent 511-600 aralığında; Boğaziçi,
İstanbul Teknik, Ankara, Hacettepe, İstanbul Üniversiteleriyse
701-1.000 aralığında sıralandı yani 500-1.000
bandında 208 üniversiteden sadece 9 üniversite yer aldı; bu durum çok
düşündürücü. İktidar üniversitelerimizden siyasi elini çekmedikçe,
öğretim elemanları atamasında sadece liyakat esas
alınmadıkça, süslü binalar yerine laboratuvarlar, atölyeler kurulup
uygulamalı eğitim yapılmadıkça ve en önemlisi, bunları
organize edecek iyi yetişmiş, bilimselliği
tartışılmayan vizyon sahibi profesörler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
İlk söz İYİ
Parti Grup Başkan Vekili Sayın Müsavat Dervişoğluna
aittir.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, barınma
sorununa, elektrik zamlarının geri çekilmesi gerektiğine,
gençlerin yaşadığı endişeye ve emeklilere verilmesi
gereken bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarının Türkiyede uygulamaya koyduğu
yanlış ekonomi politikaları artık
vatandaşlarımızın ev sahibi olma hayallerini de ortadan
kaldırdı. Bunun yanında, büyük şehirlerde kiralar, orta ve
alt gelirli vatandaşlarımız için, en temel insani ihtiyaçlardan
biri olan barınma sorununu dahi aşamayacak noktaya sürüklendi.
Memuru, işçisi, öğrencisi barınacak ev dahi bulamaz olmuş;
kiracı ev sahibine mahcup, ev sahibi de kiracıya mahcup durumda.
Ancak bu durumda asıl mahcup olması gereken,
vatandaşlarımız değil, bizatihi iktidarın kendisidir.
İşte bu sebeple, İYİ Parti olarak, milletimize reva görülen
bu ucube siyasi düzeni değiştirmek için geliyoruz;
insanlarımızın yüzlerini güldürmeye, talihlerini döndürmeye
gayret edeceğiz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelmeden önce
elektriğin üretimi ve dağıtımı devletin
mesuliyetindeydi. Böylelikle devlet elektrik fiyatlarındaki fahiş
artışların önüne geçebilme imkânını
taşıyordu ancak vatandaşı değil yandaşı
gözeten özelleştirmeler neticesinde vatandaşın faturası kâr
amacı güden yandaş şirketler tarafından kesilmeye
başlandı. Zam, tanım itibarıyla, bir şeyin
fiyatına ek yapmak ve fiyatını artırmaktır. Sizin ve
yandaşlarınızın yaptığı, zam değil
zulümdür. İYİ Parti olarak büyük Türk milletine sözümüzdür, temel
kamu hizmetlerinde vatandaşlarımızın kâr amacı güden
şirketlerin insafına terk edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz
çünkü bizim anlayışımıza göre, sanayicimize, çiftçimize ve
tüm vatandaşlarımıza ucuz enerji sağlamak devletin en temel
görevlerinden biridir. Buradan Hükûmete sesleniyoruz: Elektrik
zamlarını geri çekin. Dilerim bu çağrıya kulak verirsiniz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Türkiyenin istikbali olan gençlerimizin adaletsizlikten ve liyakatsizlikten
dolayı yaşadığı huzursuzluğu, endişeyi
hepimiz biliyoruz. Gençlerimizin bu topraklarda mezun olduktan sonra
istedikleri işi yapamadıkları, ya iş
bulamadıkları ya da ne bulurlarsa o işi yaptıkları bir
Türkiye tablosu gözümüzün önündedir. Gençlerimizin, hayatı yaşamak
yerine, hayata tutunduğu bir Türkiye tablosuyla karşı
karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İYİ Partinin kurulduğu ilk gün Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin Gençler, ben bu yolu sizler
olmadan yürümem. sözleri sıradan bir slogan değil; bu, Sayın
Genel Başkanımızın ve partimizin gençlere olan
inancının bir göstergesidir. Bu inançla birlikte İYİ Parti
iktidarında gençlerimizin kaybettiği umudu yeniden yeşertecek ve
onlara hak ettikleri istikbali temin etmek için var gücümüzle
çalışacağız.
Biliyorsunuz, asgari ücretin
altında emekli maaşı alanlar var. Asgari ücretin bile altında
aldıkları aylıkla geçim zorluğu yaşayan emekli
vatandaşlarımız, dün Kabine toplantısı sonrası
açıklama yapan Sayın Erdoğan'dan bir müjde bekliyordu,
alacakları bayram ikramiyesine zam gözlüyorlardı fakat bu beklenti
karşılık bulamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Dün, buradan, bayramda
torunlarına harçlık vermek, hediye almak isteyen emeklilerin bayram
ikramiyelerine zam yapılmasının adil bir hak
olacağını ifade etmiştim. Emekli
vatandaşlarımızın bayramda alacakları emekli
ikramiyeleri son dört yılda sadece yüzde 10 zamlanmıştır.
Verilen 1.100 liralık bayram ikramiyesi günümüz şartlarında
yüksek enflasyonla birlikte erimiştir. 2018 yılında enflasyon
yüzde 20 iken bugün TÜİK'in açıkladığı rakamlarda
yüzde 61 görünüyor, ki gerçek enflasyonun ziyadesiyle altındadır bu
rakam. Dört yıl önce dolar 4 lirayken, bugün 14,75 liraya tekabül ediyor.
Yani 2018 yılında emeklilerimize verilen ikramiye 250 dolara denk
geliyordu; bu rakam, bugün, 74 dolara kadar düşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Azalan alım gücüne
karşı emeklilerin bayram ikramiyesi yerinde saymaktadır. Bugünün
TÜFE'sine göre bakarsak, emeklilerimizin bayram ikramiyesi 2.860 lira olarak
güncellenmelidir.
Emeklilere verilen bayram
ikramiyesinin dört yıl önceki rakamla aynı olmaması
gerektiğini ifade ediyor, konuyla ilgili Hükûmeti görevini yapmaya davet
ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın
Levent Bülbülde.
Buyurun Sayın Bülbül.
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Alper Tunga Uytunun
şehadetinin 43üncü seneidevriyesine ve Avrupa Kızlar Matematik
Olimpiyatına katılan öğrencilerimizin
başarılarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 13 Nisan 1979 tarihinde İstanbul
Çengelköyde cuma namazı çıkışında eli kanlı
katiller tarafından şehit edilen Tunceli Çemişgezekli ülkücü
şehidimiz Alper Tunga Uytunu şehadetinin 43üncü seneidevriyesinde
rahmet ve minnetle anıyor; ruhu şad, mekânı cennet olsun
diyoruz.
Sayın Başkan, bu
yıl 11incisi düzenlenen, 31i Avrupa ülkesi olmak üzere toplam 57 ülkenin
katıldığı Avrupa Kızlar Matematik Olimpiyatında
öğrencilerimiz İrem Gülce Yazgan altın, Melek Güngör ve Sena
Başaran gümüş ve Cemre Çetin bronz madalya kazanarak ülkemizi
Olimpiyatta 2nciliğe taşımışlardır.
Başarılarıyla bizleri gururlandıran bu evlatlarımızı
tebrik ediyor, kendilerine ve bütün öğrencilerimize başarılarla
dolu bir hayat diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Hakkı Saruhan Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Nevala Kasabaya, Amerika
Birleşik Devletleri Dışişleri
Bakanlığının yayınladığı insan
hakları raporuna ve yeni ekonomik modelin çöktüğüne ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
bazı mekânlar vardır, onlar yaşanan tarihsel travmaları
temsil ederler. Dolayısıyla, toplumsal hafızada saklı
kalması için özenle korunması gereken sembolik alanlardır
bunlar. İşte, Siirtte yer alan Nevala Kasaba da -Kasaplar Deresi- bu
mekânlardan biridir. Nevala Kasabada, ağır insan hakları ihlallerine
uğrayan, zorla kaybedilen, işkence ve faili meçhul cinayetler sonucu
yaşamını yitiren yüzlerce insanın cenazesinin
bulunduğu tahmin edilmektedir. İlk olarak 1989 yılında bir
toplu mezar ortaya çıkarılmıştı, 8 kişinin
cenazesine ulaşılmıştı ama sonra Siirt
Valiliğinin talimatıyla bu kazılar durduruldu, o tarihten bugüne
kadar herhangi bir adım da atılmadı. Öncesinde çöplük olarak
kullanılan Nevala Kasaba daha sonra yapılaşmaya açıldı
ve bu iş devam etmekte. Şimdi, Nevala
Kasabanın derhâl koruma altına alınması gerekiyor,
yapılaşmaya açılması yanlış bir
adımdır; bunu söyledik ve söylemeye devam ediyoruz.
İnsanlığa karşı işlenen suçlarda sahici ve samimi
bir özrün bir adımı olarak görülebilir Nevala Kasabanın bir
toplumsal hafıza mekânına dönüştürülmesi ama maalesef bu
doğrultuda bir adım atılmıyor ve bu mekânda da
çiğnenen ve gömülen insanlık onurunu onarmak yoluna gidilmiyor, tam
tersi bir adım atılıyor.
Şimdi, buna yönelik çok
sayıda sivil toplum kuruluşu, barolar bir açıklama yaptılar
geçtiğimiz gün, bu yapılaşmaya karşı çıkarak
Nevala Kasabanın korunması gerektiğini söylediler ve orada
gömülü olan ölülere ve ailelerine yönelik saygı gösterilmesi
gerektiğini söylediler. Bugün de vekillerimiz oraya gitti -Grup
Başkan Vekilimiz Meral Danış Beştaş başkanlığında
bir vekil heyetimiz- benim bu söylediklerimi ve belki ek birkaç cümleyi daha
söyleyeceklerdi, bir açıklama yapacaklardı fakat ne oldu? Kolluk
tabii izin vermedi, girişleri engellendi, açıklama yaptırılmadı.
Sürpriz mi bu? Sürpriz değil yani iktidarın bu konudaki tutumunu
biliyoruz, bir kez daha vekillerin bu ülkenin bir yerinde açıklama
yapması engellenmiş oldu ama tabii bu mücadele devam edecek, Nevala
Kasabanın aslında toplumun hafızası açısından
önemli bir mekân hâline getirilmesi ve tarihsel gerçekliğe uygun bir mekân
hâline getirilmesi mücadelesi devam edecektir; bunu da bir kez daha
vurgulamış olalım.
Şimdi, Amerika
Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı her
yıl çeşitli ülkelerdeki insan hakları uygulamalarını
değerlendirdiği bir rapor yayınlıyor, biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu seneki rapor da yayınlandı yani iktidar
mensupları okumuştur belki, okumadılarsa birkaç noktayı
hatırlatmak istiyorum. Hani, bizim için yabancı olan bir içeriğe
sahip değil rapor. Niye? derseniz, toplumsal ve siyasal muhalefetin
neredeyse her gün hem bu Mecliste hem Meclis dışında,
sokaklarda, meydanlarda dile getirdiği eleştiriler Amerika Birleşik
Devletleri Dışişleri Bakanlığının raporunda
da görünür hâle gelmiş. Diyor ki raporda: Hükûmet temel özgürlükleri
kısıtlamaya devam ediyor ve hukukun üstünlüğünden ödün veriyor.
Çok kibarca yazmışlar yani Hukukun üstünlüğünden ödün veriyor.
diyerek; aslında, bizler biliyoruz ki hukukun üstünlüğü falan
kalmamış vaziyette, bir hukuk devletinden bahsedemiyoruz. Devam
ediyor rapor, yine çok bildiğimiz bir şeyi dile getiriyor, diyor ki:
Polis her eylemde aşırı güç kullanmaktadır. Yani bütün
dünya görüyor bu gerçekliği.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Devam ediyor rapor, diyor ki: Son yıllarda polis
gözetiminde ve cezaevinde işkence, kötü muamele iddialarında
artış barizdir. Demek ki bizim burada her gün
konuştuklarımızı bütün dünya görüyor. Rapor, CPT
açıklamalarına ve raporlarına değiniyor ve Türkiye'deki
cezaevleri, insanlık dışı uygulama merkezleri hâline
gelmektedir. diyerek eleştiriyor; bunu da her gün konuşuyoruz, bugün
yine konuşacağız. Demirtaş ve Kavala'nın
uğradığı haksızlıklar başta olmak üzere,
ifade özgürlüğü, adil yargılama yok. deniliyor. Kadın
hakları saldırı altında. deniliyor, İstanbul
Sözleşmesine ve kadın cinayetlerine değiniyor. Eh, yani bizim
her gün konuştuğumuzu, diyorum ya, bütün dünya görüyor, biliyor.
Aslında iktidarın yapması gereken, bunları kınamak ve
yalanlamak değil; bu ihlalleri, insan hakları ihlallerini, demokratik
hak ve özgürlük ihlallerini, hukukun üstünlüğü ihlallerini sona erdirmek
olmalıdır; bunu bir kez daha vurgulamış olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Değinmek istediğim
son bir nokta da yeni ekonomik modele ilişkin. Beş ay geçmedi, bu
iktidarın yeni ekonomik modeli çöktü. Hedef neydi? Türkiye çok üretecek,
dışarıya satacak, böylece hem üretim ve istihdam artacak hem de
döviz gelip doları baskılayacaktı. Bunlar olurken dış
ticaret açığı bitecek, cari açık ve bütçe
açığı tarihe karışacaktı. Çok değil,
beş ay geçti, bunların hiçbiri olmadı, bütün hedefler
çakıldı. Yeni açıklandı, Merkez Bankası verilerine
göre şubatta cari açık 2 milyar 707 milyon dolar arttı ve 5
milyar 154 milyon dolar olarak kaydedildi. On iki aylık cari işlemler
açığı 21 milyar 845 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.
Yani dış ticaret açığı, cari açık ve bütçe
açığının büyüdüğü bir çöküş yaşamaya devam
ediyor ekonomi bu iktidarın ekonomi politikaları sayesinde; bunu bir
kez daha vurgulamış olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözünüzü
alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Son sözüm efendim.
Yeni ekonomik model,
dediğim gibi, aradan beş ay geçmeden çökmüş oldu.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, muharip gazilerin aldığı
düşük maaşlara, ÇYDDye yapılan FETÖ kumpasının
yıl dönümüne ve Türkan Saylanı saygıyla
andığına, Dikmen Vadisindeki kentsel dönüşüm projesinin
Cumhur İttifakına mensup Belediye Meclisi üyeleri tarafından
engellendiğine, Mariupolden tahliye edilemeyen
vatandaşlarımıza, Et ve Süt Kurumuna ilişkin bugün
yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına ve BUMERZle ilgili
iddiaların Yargıtaydan döndüğüne ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
birkaç hafta önce, muharip gazilerimizin aldığı 1.650
liralık çok düşük maaşları gündeme getirmiş, gaziler
arasında ayrımcılık yapılmasının doğru
olmadığını, tüm gazilere en yüksek gazi
maaşının verilmesi gerektiğini, o noktada bir
birleştirme yapılması gerektiğini önermiş, gruplara
çağrıda bulunmuştuk. Şu an yakamda Milas Muharip Gaziler
Derneği Başkanının bütün üyeleriyle birlikte bana hediye
ettikleri bir kravat iğnesi var, söz verdim Mecliste takacağım
ve tekrarlayacağım diye. Bu sabah da İskenderun Muharip Gaziler
Derneği tüm üyeleriyle birlikte aradılar, Türkiyenin dört bir
yanından bu çağrının Meclis tarafından
duyulmasını istiyorlar. Kore Savaşının,
Kıbrıs Savaşının savaşmış,
yanında arkadaşları şehit düşmüş olan gazilerine
1.650 liralık maaş hak değildir, reva değildir. En üst gazi
maaşında bütün gazilerimizin maaşlarının
birleştirilmesi için yüce Meclisi bir kez daha göreve
çağırıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, bugün
13 Nisan. 13 Nisan 2009da Ergenekon soruşturması kapsamında
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin 33 şubesine
eş zamanlı baskınlar yapılmıştı, bu bir FETÖ
kumpasıydı. Türkan Saylan dâhil çok sayıda yönetici
gözaltına alındı, sorgulandı, hasta hasta zulüm gördü. O
dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi de bu kumpası sahiplenmişti
ama daha sonra nasıl bir kumpas olduğu ortaya çıktı. Bu
kumpasın yıl dönümünde Türkan Saylanı bir kez daha
saygıyla anıyor, Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğinin ideallerini benimsediğimizin altını bir kez daha
çiziyorum.
Sayın Başkan,
Dikmen Vadisinin gönüllü, yerinde kentsel dönüşümü, Sayın Murat
Karayalçın döneminde başlatılmış, dünyaya örnek
olmuş başarılı bir projedir. Bu projenin 4üncü ve 5inci
etapları Melih Gökçek döneminde projelendirilmiş, 2006 yılında
evler yıkılmış ama bir türlü sonuç
alınamamış ve hâlen daha evlerine kavuşamamış
durumdalar. 2016 yılında Pasifik İnşaata verilse de bir
türlü ilerleme sağlanmamıştır. Ankara Büyükşehir
Belediyesine Mansur Yavaşın seçilmesiyle Sayın Yavaş bu
çığlığı duymuştur ancak 2019dan sonra Belediye
Meclisinde yaptığımız bütün girişimler Cumhur
İttifakına mensup Belediye Meclisi üyeleri tarafından reddedildiği için bir ilerleme
sağlanamamaktadır. Buradan zaman zaman muhalefeti İyi
şeylere engel oluyorsunuz. diye suçlayanların 1.256 mağdurun
sesini duymaları gerektiğini, Ankara Büyükşehirde yapmış oldukları
partizanca engellemelerle bu mağduriyeti sürdürdüklerini ve bu konuda bir
tutum değişikliğine gitmeleri gerektiğini
hatırlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Mariupolde 50 civarında
vatandaşımız var. Adalet ve Kalkınma Partisi hem
Ukraynayla hem Rusyayla dengeli bir politika yürütmekle, diplomasiyi
sürdürmekle övünüyor ancak Yunanistan dahi bütün vatandaşlarını
oradan tahliye edebilmişken bu 50 vatandaşımızın
aileleri sürekli partileri arıyorlar. Bu konuya tutanak altında bir
kez daha dikkat çekiyoruz ve her iki tarafla bu kadar iyi ilişkiler varken
bu 50 vatandaşımızın bir an önce tahliyesinin
sağlanması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Sayın
Başkanım, elimizde çok ibret verici bir belge var. Aslında belge
Et ve Süt Kurumuna ilişkin bir Cumhurbaşkanı kararı ama
mesele şöyle bir rejim sorununa işaret ediyor: Biliyorsunuz, 23 Mart
günü, Cumhurbaşkanı kuyruklardan rahatsız oluyor diye Et ve Süt
Kurumu yüzde 48 zam yaptı ve bunun kuyruğu bitireceğini söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 26 Mart
günü Recep Tayyip Erdoğan Kırmızı eti neden Uruguaydan
ithal edelim? diye sordu ve Kendi vatandaşımızın
hayvanlarını kesimine destek verelim, Et ve Süt Kurumu ramazanda ucuz
et satsın. dedi. Bu sözü 26 Martta söyledi ve ramazan ayı içindi,
bugün ramazanın 12nci günü, nihayet dediği karar
yayınlandı. Güya Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
hızlı karar verecek, sorunlara derhâl müdahale edecekti. Otuz günlük
ramazanın on iki gününde, baştan da dört günlük bir gecikme var, on
altı günde şu kararı yayınlayabilmiş bir yönetim
anlayışından bahsediyoruz; bunu da milletvekillerimizin
dikkatine sunuyorum.
Sayın
Başkanım, son konum, bugün Yargıtay tarafından verilen bir
kararla ilişkili.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biliyorsunuz,
Man Adasıyla ilgili Sayın Genel Başkanımızın
kamuoyunun gündemine taşıdığı iddialara, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanınca önce susulmuş, sonra
ikraren kabul edilmiş ama Gelen değil, giden değil, bana iftira
atıldı. deyip dava açılmıştı. 3 mahkemenin 3
hâkimi davadan önce değiştirilmişti ve 1 milyon liralık
dava açmışlardı, 650 bin liralık da bir tazminata mahkûm
edilmişti, çıkıp bunu Gördünüz mü, yalan siyaseti çöktü.
diyerek ifade etmişlerdi. Sonuç? Yargıtay bugün karar verdi, karar
diyor ki: Yapılan tartışmada kamu yararı vardır.
Karar diyor ki: İfade özgürlüğü kapsamındadır. Karar
diyor ki: Açıklamalar olgusal temele dayalıdır. Karar diyor
ki: İfade özgürlüğü sınırları içinde
kaldığı ve davacıların kişilik haklarına
saldırı oluşturmadığından, davalının
tazminatla sorumlu tutulması yerinde görülmemiş, davanın tümden
reddine karar verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bitireyim.
BAŞKAN Son sözünüzü
alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, soruyoruz bakalım: O atanmış, son anda
değişmiş 3 hâkimin verdiği kararlar bugün Yargıtayda
bozuldu; ne diyeceksiniz? Soruyoruz: Bu BUMERZ neyin kısaltması? Ben
diyorum ki: Burakın BUsu -şirketin adı bu, vergiden
kaçınmak için kurdukları, millet vergiler altında ezilirken güya
vergiden kaçınıp vergi kaçırdıkları- Mustafanın
Msi, Erdoğanın ERi, Ziya eniştenin Zsi. Bu BUMERZin
varsa başka bir açıklaması, söylesinler ben mahcup olayım.
Bu BUMERZle ilgili iddialar Yargıtaydan dönmüştür, tarih önünde
mahkûm olunmuştur, yapılan algı operasyonu çökmüştür: Man
Adası, Ağrı Dağı kadar gerçektir.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Mahir
Ünalda.
Buyurun Sayın Ünal.
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Havalimanının uluslararası yolcu trafiği
alanında dünyanın en yoğun 2nci havalimanı olduğuna,
kurulu enerji gücünde 100 bin megavat sınırını
geçtiğimize, hazine taşınmazlarının çiftçilere
satışına ve kiralanmasına, millî
sporcularımızın uluslararası müsabakalardaki
başarılarına ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Her şeyden önce,
siyasette her zaman konuştuğumuz: Aileler üzerinden, aile fertleri
üzerinden siyaset yapmanın çirkinliğini her zaman ifade ettik, etmeye
devam ediyoruz. Bu, Türk siyasetine yakışan bir şey
değildir. Siyasetçilerin, hele hele Genel
Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın
ailesinin ve aile fertlerinin isimlerinin siyasete alet edilmesi ve bu
şekilde kullanılmasını şiddetle reddediyor ve
kınıyorum; bunu da kayıtlara geçmesi açısından ifade ediyorum.
Burada bir yargı
kararı varsa bu yargı kararının gerekçesine bakılır.
Bu yargı kararının gerekçesi aklıselimle
değerlendirilir. Buraya getirilip burada aile fertleri üzerinden bir
siyasi şova dönüştürülmesi ne Meclisin mehabetine uygundur ne de
siyasetin etiğine uygundur.
Sayın Başkan,
değerli Genel Kurul; yine, Mariupoldan 90 vatandaşımız
getirildi. Çatışmalar devam ettiği için şu anda bir bekleme
var; 30a yakın vatandaşımızın olduğu biliniyor
ve Dışişleri Bakanlığımız da bu konu
üzerinde hassasiyetle duruyor ve taraflarla görüşmeleri
gerçekleştiriyor. Burada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin özellikle
Ukraynada bırakın Türk vatandaşlarını, diğer
ülkelerin vatandaşlarını bile kurtaran bir operasyon
yaptığını unutmayalım ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
kendi siyasi hesaplarımız uğruna, uluslararası alanda
yaptığı başarılı operasyonları gölgeleyecek
bir dil ve üsluptan uzak duralım.
Sayın Başkan, yine
Uluslararası Havalimanları Konseyi tarafından açıklanan
2021in Dünyanın En Yoğun 10 Havalimanı ve Uluslararası
Yolcu Trafiği verilerine göre İstanbul Havalimanı, uluslararası
yolcu trafiği alanında 26,5 milyon yolcuyla dünyanın en
yoğun 2nci havalimanı olmuştur. Bu, sevindirici ve
kıymetli bir gelişmedir. Bunu hem Genel Kurulla hem de bizi izleyen
vatandaşlarımızla paylaşmak istedim.
Yine, kurulu enerji gücünde 100
bin megavat sınırını geçtiğimizin de müjdesini
paylaşmak istiyorum. Bu, şu açıdan önemli: Türkiye enerjide
dışa bağımlılıktan hızla kurtuluyor, kurulu
güç bakımından Avrupada 6ncı, dünyada 14üncü sıraya
çıkmasıyla birlikte enerjide dışa
bağımlılığını hızla azaltıyor. Bu
da cari açığın azalması ve Türkiyenin ekonomik
bağımsızlığı açısından oldukça büyük
bir kıymete ve öneme sahip.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yine, 2020 yılı başından itibaren üç
yıl süreyle hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize
başka şart aramadan bu araziyi kiralama imkânı getiriyoruz;
süresi bitenler araziyi yeniden kiralayabilecek, on yıllık süreyi
dolduranlar da satın alabilecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Son olarak, Sayın Başkan, Uluslararası
Aerobik Jimnastik Turnuvasında altın madalya kazanan sporcumuz Emir
Erışıkı, Dünya Eskrim Şampiyonasında altın
madalya kazanan Aleyna Ertürkü, Peruda düzenlenen Down Sendromlular Futsal
Dünya Şampiyonasında bronz madalya kazanan Futsal Millî
Takımımızı kutluyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan benim BUMERZle ilgili söylediğim sözler üzerine
bunu ayıpladığını ve aileyi alet ettiğimi
söylemiştir. O konuda kürsüden ya da yerimden söz talebim var, nasıl
takdir ederseniz.
BAŞKAN Yerinizden söz
vereyim.
Buyurun.
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, bu, dünyada siyasetin de yaptığı bir
tartışma, ben çok sağlıklı buldum bu
değerlendirmeyi. Kendi ithamını tamamen haksız bulmamla
beraber, bu konuda Yargıtayın verdiği karara dönüp bakalım
-Türk milleti adına karar veriyor ya çünkü farklı görüşteysek
kararı yargı verecek- diyor ki: Olayımızda göz önünde
tutulması gereken husus ise davalının konuşmalarında
dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarlarla ilgili olup
olmadığıdır. Toplumu yakından ilgilendiren
konuşmaların çerçevesinin baskın bir şekilde politik alanda
kaldığı ve kamuyu ilgilendirdiği açıktır. Bu
çerçevede Cumhurbaşkanı davacının
yakınlarının adının geçtiği
soruşturmaların ana muhalefet partisi lideri olan davalının
sıkı ve yakın denetimi altında olması
doğaldır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aramızdaki görüş ayrılığına Türk milleti
adına karar veren ve mahkemenin itiraz mercisi olan üst mahkemenin
verdiği karar budur. Dünyanın neresinde olursa olsun
Cumhurbaşkanının -yürütmenin başının-
oğlunun, kardeşinin, eniştesinin ve kendi soyadının
baş harflerinden vergi cennetlerinde şüpheli işlemler yapan bir
şirket varsa, bu şirketlerin kurucuları bu kişilerse; bu,
siyasetin tam da konusudur. GRECO kriterleri bunun için vardır, bizim
siyasi ahlak yasası önerimiz bunun için vardır. Sizin partinizin
3üncü Başbakanı, 2nci Genel Başkanı siyasi ahlak
yasası çıkarmak istemiş İl ve ilçe başkanı
bulamayız. uyarısı da ona onun için yapılmış,
onun için partisinin başından ve Başbakanlıktan
alınmıştır.
Takdirlerinize sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal.
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, hukuka aykırı bir
durumu burada konuşmuyoruz. Tabii ki siyasi ahlakı, siyasi etiği
konuşurken tam da tahkiri, tahfifi konuşuyoruz yani burada meselenin
istihza içerisinde ele alınmasını konuşuyoruz. Tabii ki
hukuk çerçevesinde bütün dünyada, iktidarda olan başkan, başbakan,
cumhurbaşkanı, bunların yakınları; doğal olarak
herkes, her bir vatandaş gibi hukuk önünde eşittir. Bunlarla ilgili bir
tartışmayı konuşmuyoruz; biz burada bir tahkiri
konuşuyoruz, hakareti konuşuyoruz ve tahfifi konuşuyoruz, bunun
üzerinden bir siyaset yapma biçimini konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayalım Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Tabii ki siyaset bunu konuşacak ama siyaset bunu
konuşurken bu konuyu konunun mehabetine, siyasi etiğe uygun bir
şekilde konuşacak. Bunu Yok efendim, baş harflerinden
oluşuyor, son harflerinden oluşuyor, şundan oluşuyor
gibi
birtakım varsayımlar üzerinden alay konusu yapılarak
konuşulmamayı kastediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Varsayım değil -tutanağa geçsin- sicil gazetelerinde yer
alıyor bu şirket, çok net.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve
arkadaşları tarafından, otobüs ve uçak biletlerindeki yüksek
zamlar ve yüksek bilet fiyatlarına bağlı olarak şehirler
arası seyahatte yaşanan sorunların araştırılması
amacıyla 13/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
13/4/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
13/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar ve 20 milletvekili tarafından, otobüs ve uçak biletlerindeki
yüksek zamlar ve yüksek bilet fiyatlarına bağlı olarak
şehirler arası seyahatte yaşanan sorunların
araştırılması amacıyla 13/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 13/4/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Samsun
Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şehirler arası otobüs
biletlerine yapılan yüksek zamlar nedeniyle başta dar gelirli
vatandaşlar olmak üzere binlerce öğrenci, kamu ve özel sektör
çalışanlarının ikamet ettikleri,
çalıştıkları veya okudukları şehirlerden
ailelerinin ve yakınlarının yaşadıkları
şehirlere gitme konusunda yaşadıkları seyahat sorunu
hakkında vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde
söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
ekonomideki kötü gidişat, yapılan yüksek zamlar, kur ve enflasyon
artışları ülkemizde her alanda kendisini iyice göstermeye
başlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı işte
Gençlerimiz gezsin, dolaşsın. diyor ama özellikle son dönemde
ulaşıma yapılan zamlarla beraber, inanın, bugün bir
şehirden diğer bir şehre gitmekte bile maalesef
zorlanıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda mazotun fiyatı
yaklaşık 7 TL/litreydi, bugün maalesef 20 liraların üzerinde.
Bugün, Samsundan Ankaraya bir otobüs bileti 250 lira, Trabzondan yine
Ankaraya 300 lira, Trabzondan İstanbula otobüs biletlerinin fiyatı
yaklaşık 300 lira. Bunun gidişi dönüşüyle beraber 600 lira
yani.
Bugün sadece yolcuların
mağduriyeti söz konusu değil, bu
taşımacılığı yapan otobüs şirketleri de
neredeyse iflasın eşiğine geldiler. Nakliye sektöründe
çalışan arkadaşlarımız varsa bunun ölçüsü üç
aşağı beş yukarı yüzde 30dur yani otobüsler,
kamyonlar arabanın randıman durumuna göre 100 kilometreyi ortalama 30
litreyle giderler ve gelirler. Bugün Ankara
Geçen, bir otobüsçü
arkadaşımız aradı, diyor ki: Samsundan Ankaraya 14 sefer
yaptım, 22 bin lira zarar ettim yani taşıdığım
yolcuyla sadece mazotu bile karşılayamadık. Bunun, şoförü,
amortismanı, tamiri, şusu busu da işin cabası. Yani bu
şartlar altında ne otobüsçülerin ne de
vatandaşlarımızın bayram ziyaretleri dolayısıyla
memleketlerine gitmesi mümkün görünmüyor. Yani bırakın
uluslararası arenada seyahat etmesini, bugün bayram ziyaretlerine
annesinin, babasının elini öpmeye gitmesi bile maalesef bu ücretlerle
mümkün değil. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Peki, buna
karşılık Hükûmet ne yapıyor? İyi olacak, güzel
olacak, güzel günler göreceğiz; yeni yeni projelerimiz var, yeni
hedeflerimiz var, yeni planımız var. Yeni kelimesinden bile
duyduğumuz anda artık nefret etmeye başladık. Biliyoruz ki
her yeninin arkasından muhakkak yeni bir zam gelecek, yeni bir enflasyon
rakamı gelecek, yeni bir faiz rakamı gelecek de gelecek. Artık
bunlarla bu işin yürümesi mümkün değil. Hiç olmazsa, insanlar,
şu bayram dolayısıyla bayram ziyaretlerine -hani
sılayırahim diyoruz- gitsinler, gelsinler, büyüklerinin elini
öpsünler ki bayram geleneklerine de uymuş olalım, bayramın
gereklerini de yerine getirmiş olalım. Ne yapacağız? Hiç
olmazsa, bunun üzerindeki vergileri kaldırın; zaten bugün uçan
kuştan, gelenden gidenden her şeyden vergi alıyorsunuz, bunları
orta yerden kaldırın.
Peki, bundan sonra ne oldu?
Tren yolu, Trenler gelişsin. diyorsunuz, en ucuzu tren fiyatları
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Tren yolu çok kalabalık.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) E, onlarda da maşallahınız var yani onlarda da
maşallahınız var; maalesef, her yerde tren hikâyeleri var,
mesela, Samsun Hızlı Tren Projesinin daha projesi bile orta yerde
yok, günlük soruyorlar: Ne olacak bizim hızlı tren meselemiz? Yani
bugün bundan daha uyguna, trenden daha uyguna seyahat etme
şansımız yok, hiç olmazsa tren yollarına belli önemi verin,
tren yollarında belli çalışmaları yapın, bunları
belli güzergâhlara açın da hiç olmazsa bayramda insanlar annesinin,
babasının elini öpsün, bu zamları bunun üzerinden
kaldırın. Ama görünen o ki bununla ilgili hiçbir şey
söylediğiniz de yok.
Ekonomi Bakanı,
vergilerle ilgili olan Maliye Bakanımız her seferinde
çıkıyor Merak etmeyin, bu yılın sonunda her şey
düzelecek. diyor.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sabredin!
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bu yaz bir dahaki yaza, bu kış bir dahaki kışa,
günler uzayıp gittikçe gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Sabredin, sabredin, sabredin
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sabır taşı çatladı.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Biz de diyoruz ki milletin sabır taşı çatladı,
artık sabredecek bir şey kalmadı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Yapabileceğiniz tek bir
şey var, eğer bunların altından kalkamıyorsanız,
bunlarla ilgili bir çabanız ve gayretiniz yoksa bunun bir tane çözümü var:
Millete gitmek yani on yılda yapamadıklarınızı
önümüzdeki bir yıl içerisinde yapma şansınız yok.
Elinizdeki verilerde, elinizdeki sonuçlarda bununla ilgili müspet şeyler
görünmüyor. O zaman demek ki milletin hakemliğine gitmekten başka
çare yok. Ümit ediyoruz, milletin hakemliğine gidersiniz diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Bitlis Milletvekili
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Partinin vermiş olduğu araştırma önergesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
DİSKin Asgari Ücret Gerçeği
İktidarınızın
bu ülkede uyguladığı başarısız ekonomi
politikalarının sonunda seyahat gibi anayasal bir hak dahi lüks bir
hâle geldi. Hani övünüyordunuz ya herkesin altında bu iktidar sayesinde
arabası var diye, gözünüz aydın, halkın büyük bir kesimi
arabalarına binemez oldu. Motorinde, benzinde ve LPGde fiyatlar mehter
takımı gibi iki ileri bir geri devamlı yükselme trendinde.
Bugün, Bitlisli bir hemşehrimin kalkıp otobüsle çocuğunu
İstanbula üniversite kaydına getirip dönmesinin maliyeti 2.200 lira,
asgari ücretin neredeyse yarısı. Adana-Ankara arası 450
kilometrelik yol için otobüs bilet fiyatı Nisan 2021de 80 lira iken bugün
200 lira, yüzde 100ün üzerinde bir artış.
Bu artışlar sadece
akaryakıt fiyatlarındaki artışlar değil, hayat
pahalılığının doğrudan insanlar üzerindeki
olumsuz etkileridir. Sorun, global bir sorun. diyerek masallarla bu ülkedeki
insanları kandırmaya çalışmayın; bu sorun,
iktidarınızın kötü ekonomi politikalarının sonucudur.
Ham petrol fiyatları 2008-2009 yıllarında da 100 doların
üzerine çıkmıştı ama böyle bir kaos yaşanmadı.
Ekonomik yönden berbat. dediğiniz Almanlar, Türkiye'ye gelip ev
alıyor, arsa alıyor, şehir şehir gezip tatil yapıyor;
kendi vatandaşımız, otobüse binip Bitlis'ten Ankara'ya gelmek
için eşinden dostundan borç alıyor; bırakın bu hikâyeleri.
Önümüzde
hayırlısıyla Ramazan Bayramı var, insanlarımızın
çoğu ailesini ziyaret edebilmek için para bulamayacak, emekli ebeveynler
de torunlarına harçlık veremeyecek. Maliye Bakanı da gözlerinin
feri sönmüş hâlde Aralıkta enflasyon makul seviyeye inecek. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Devamla) Acaba bu makul seviye ne? Onu kendisi de bilmiyor.
Hani, 2023 hedefiniz 25 bin
dolar fert başı millî gelirdi! Bunu da 2053e mi ertelediniz?
Sabır tavsiye edenlere de halk en geç Haziran 2023e kadar sabreder,
sonrası ise elbette daha güzel olacak.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Hatay Milletvekili Sayın Mehmet
Güzelmansur.
Buyurun Sayın Güzelmansur.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Akaryakıta gelen zamlar
akaryakıtla can yakmaya devam ediyor; iğneden ipliğe dalga dalga
zam yaratıyor, hayat pahalılığını
artırıyor, yoksulluğu tırmandırıyor.
Akaryakıt zamlarından şehirler arası otobüs biletleri de
hâliyle nasibini aldı. TÜİKin enflasyon sepetine göre bile 2021 Mart
ile 2022 Mart arasında, son bir yılda şehirler arası otobüs
biletlerindeki fiyat artışı yüzde 200. Şubat ayında
İstanbul-Ankara arası otobüs yolculuğu için ortalama 220 lira
ödenirken martta bilet ücreti 300 liraya çıktı, sadece bir aydaki
artış yüzde 36. Bundan tabii ki en çok etkilenen de üniversite
öğrencilerimiz, kamu çalışanlarımız. İstanbul'da
okuyan bir öğrenci Ankara'ya ailesini görmeye gelip dönmek için 600 lira
ödeyecek. Asgari ücretle geçinen bir aile için bu ne demek biliyor musunuz?
Maaşının yedide 1ini otobüs biletine harcamak demek. Hâl böyle
olunca, üniversite öğrencilerimiz ailelerini görmeye gidemiyor.
Çocuklarını görmek isteyen aileler aralarında çocuğunu
görmeyi sıraya bağladılar; bir seferinde anne, diğer
seferinde baba gitmek zorunda kalıyor. İktidar bunun farkında
mı; ülkeye getirdikleri, millete getirdikleri sefaletin üzgünlüğünü
yaşıyor mu acaba? CHP'nin Gençlik Kollarına bile, otobüs bileti
almak için her gün yüzlerce üniversite öğrencimiz başvuruyor.
Bakın, bundan bir yıl önce Hatay'dan İstanbul'a giden bir
otobüsün akaryakıt, köprüler, otoyollarla maliyeti 6 bin lira iken bugün
20 bin liraya çıkmış durumda. Hataydan İstanbula giden
bir otobüsün maliyeti yüzde 350 artmış durumunda. Buna ne
şehirler arası sefer düzenleyen otobüs firmalarının ne de
vatandaşın dayanacak gücü var.
Bakın, değerli
milletvekilleri, önümüz bayram. Geçtiğimiz yıllarda, bayramdan bir ay
önce otobüs firmalarının on günlük taşıma kapasitesi
dolardı, şimdi bayrama kalmış yirmi gün, ne arife günü için
ne de bayram günü için otobüsler kapasitelerini hâlâ doldurmuş
değiller. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Vatandaş otobüs biletini alamıyor, öğrenciler ailelerini
göremeyecek, yurt odalarında bayramı kimsesizler gibi geçirecekler.
Otobüs firmaları kan ağlıyor, iflasın eşiğine
gelmişler. Milleti bu duruma getiren iktidara yazıklar olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla)
Sırça saraylarda oturanlara, koltuklarını korumak için
milletini düşünmeyenlere, dövizi serbest uçuşa geçirerek motorinin
bir yılda yüzde 200ün üzerinde artmasına sebep olanlara
sesleniyorum: Şehirler arası çalışan otobüslere
akaryakıtı vergisiz verin veya ÖTVyi sıfırlayın,
KDVyi de yüzde 8e çekin. Yolcu gemilerine, feribotlara, ticari yatlara,
jetlere ÖTVsiz akaryakıt veriyorsunuz ama neden otobüslere, çiftçinin
traktörüne, nakliyecinin kamyonuna aynı kolaylığı
sağlamıyorsunuz? Bu mu adalet? Milleti bayramda
anasından-babasından, çocuğundan ayrı bırakmayın.
Otoyolları, köprüleri, tünelleri otobüsler için ücretsiz yapın. Lüks,
şatafat içinde yaşarken milleti sürüklediğiniz sefaletten,
girdiğiniz kul hakkının hesabından öteki dünyada zaten
kaçamayacaksınız; burası da net ama aynı zamanda, bayramda
kimsesiz bıraktığınız, bir araya gelmekten mahrum
bıraktığınız o ailelerin sandıkta
soracağı hesaptan da kaçamayacaksınız.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Güzelmansur.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN YEGİN (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin ve yönetimlerin
kendi imkân ve kabiliyetlerinin ötesine geçen, farklı
sınamaların yaşandığı dönemler olur hayatta. Bu
dönem, aslında, sadece kendi ülkemizde, bu güzel vatanımızda,
yurdumuzda değil, dünyada bütün alanlarda, bütün konularda hissedilen bir
sıkışmışlık var iktisadi hayatta. Bir pandemi
yaşadık -konumuz petrol, akaryakıt fiyatları- pandemiden
önce 40 dolar olan petrolün varil fiyatı pandemiyle beraber,
kısıtlamalarla, yasaklamalarla, kapanmalarla beraber 20 dolarlara
kadar inmişken, aşının bulunması, varyantların
hafiflemesi, pandemiden çıkılacağına dair bir umudun
oluşmasıyla beraber talebin artışıyla sürekli
yükselerek 75-80 dolarları aşmış, sonra 80 doların
biraz altında bir denge yakalamıştı. O zamana kadar, hani,
o Hiçbir şey yapmadı. dediğiniz Hükûmet, o artış
pompa fiyatına yansımasın, vatandaş, sadece vatandaş
değil taşımacılık sektörü, birçok sektör etkilenip
fiyat zamları da oluşmasın, enflasyonu tetikleyici bir etki
yapmasın diye eşelmobil sistemini kurarak, ÖTV alacağından
vazgeçerek pompaya yansımamasını dengeleyici bir süreç
yönetmişti. Umudu şuydu, dedi ki: Bu pandemi inşallah bitecek
ve normal bir üretime geçecek bütün dünya, arz talep dengesi bir yerde
kesişecek ve her şey dengeye oturacak. Ama öyle olmadı, tam
oradan çıkıyoruz derken -yani birçok başka başka olay
sayabiliriz ama- işte, buyurun, yanı başımızda hemen
Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Rusyanın müdahalesiyle
beraber 130-140 dolarlara çıkan bir varil fiyatıyla karşılaştık
petrolde. Sonra herkes bu konuda önlem almaya çalıştı,
birtakım açıklamalar geldi; Amerika kritik rezervlerinden günde 1
milyon varil olmak üzere toplam 180 milyon varil, bir uluslararası örgüt
120 milyon varil, toplam 300 milyon varille bu açığı
destekleyeceğine ve bir şekilde fiyatı dengeleyeceğine
ilişkin açıklamalar yapmasıyla beraber bir parça 100
doların altına inen petrolün varil fiyatı, Putinin Ukraynayla
müzakere süreci dağıldı, hedeflerimizin sonuna kadar
gideceğiz. açıklamasıyla beraber, bugün, zannediyoruz 109-110
dolarlara kadar çıktı. Dolayısıyla, olağanüstü bir
dönem yaşıyoruz. Bu olağanüstü dönemde sizin kabiliyetiniz,
sizin ortaya koyduğunuz çaba, sizin ortaya koyduğunuz gayretin çok
daha ötesine geçerek farklı meydan okumalarla, farklı
sınamalarla karşı karşıya
kaldığımız bir coğrafya, bir tarih ve bir zamandan
geçiyoruz. Devlet, elindeki bütün imkânlarını kullanarak özellikle
taşımacılık ve ulaşım alanının en büyük
maliyetlerinden bir tanesi olan bu akaryakıtla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla)
eşelmobil sistemiyle ÖTVnin büyük bir kısmından vazgeçerek
yahut da işte, taşımalı eğitimde oluşan
maliyetlerin yükünü o esnafın üzerinden almak gibi kanunlar çıkararak
veya farklı farklı alanlarda birçok icraatı hayata geçirmeye
çalışıyor, uygulamaya çalışıyor. Bu konuda,
önümüzdeki süreçte de inşallah, umudumuz, her şeyin normale dönerek
biraz daha bu fiyatların aşağı doğru gelmesi. Bölgesel
olaylarla ilgili bu fiyatlar bu şekilde yukarı doğru gittikçe,
bu ister istemez bütün herkesi, bütün ülkeleri, bütün sektörleri ve bütün
kişileri etkileyecek bir sürece doğru evrilecektir.
Ben şöyle
düşünüyorum: Sizin belediyeleriniz de ulaşıma
yaptıkları zamları keyfî olarak yapmıyorlar herhâlde. Dolayısıyla,
herkesin etkilendiği bir süreç var. Dolayısıyla, inşallah,
dünyamız normalleşecek, pandemiden çıkışla beraber,
savaşların bölgemizde yok olmasıyla, bitmesiyle beraber her şey
bir düzene oturacaktır.
Hepinizi saygı ve
hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Adıgüzel
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Karadeniz Bölgesindeki zirai don
olayına ve Karadeniz Fındık İhracatçıları
Birliği Başkanının yaptığı rekolte
açıklamasına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Karadeniz Bölgesinde hava
şartlarındaki olumsuzluklar zirai don olayına neden
olmuştur. Dün ve önceki gün yaşanan aynı sıkıntı,
bu şekilde don olayına sebep olmuştur ilave olarak. Üreticiler
don olayını yetkililere bildirdiğinde zamanında tespit
yapılmıyor. Neden vaktinde gelinmiyor? Çünkü yeterince ekspertiz yok.
İyi de bu fındık karanfili yani çiçek hasar gördüğü zaman
bir süre sonra düşüyor, vaktinde gelinmediğinde bu hasar tespit
edilmiyor, dolayısıyla vatandaş bundan mağdur oluyor.
Tarım Bakanını göreve davet ediyorum.
Yine, Karadeniz
Fındık İhracatçıları Birliği Başkanı
geçtiğimiz günlerde bir rekolte açıklaması yaptı, Don
olayı yok. dedi. Bu şekilde bu sezonda rekolte açıklanması
yasaktır, yetkilileri bu konu hakkında işlem yapmaya davet
ediyorum. Rekoltenin açıklanacağı zaman da açıklama yapacak
kurum da bellidir, yetkilileri göreve davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Toğrul
31.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Gaziantepte
dağıtılan ucuz ekmek indirim kuponlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Türkiyede cumhuriyet tarihinin en önemli ekonomik krizi yaşanıyor.
Yurttaşlarımız bırakın yoksulluğu,
açlığın dibini yaşıyorlar; iktidar sözcüleri her
fırsatta Kriz yok, aç ve açıkta olan da yok. dese de açlık her
alanda hissediliyor.
Gaziantep Büyükşehir
Belediyesi açlık yaşayan Gazianteplilere ekmeği 1 TL indirimle
almaları için ekmek indirim kuponu dağıtıyor ama bu ekmek
indirim kuponu, maalesef, her yerde de geçerli değil ancak belirli
fırınlarda geçerli. Aslında, bu bir çeşit ekmek karnesi;
insanlarımızı, halkımızı ekmeğe muhtaç
ettiniz. Bu gidişle siz gideceksiniz; bu gidiş gidişat
değil; halkımızın yaralarını bir an önce
sarın diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Sümer
32.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, astsubayların beklentilerine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1999 yılında,
emekliye ayrılacak albay, yarbay ve kıdemli astsubaylar için belirli
oranda görev ve temsil tazminatı verilmesiyle ilgili kanun
çıkarıldı. Albay ve yarbaylara hemen uygulanan kanun için
Astsubaylara daha sonra uygulanacak. denilmişti; kıdemli
astsubaylar yirmi üç yıldır kanunun kendileri için
uygulanmasını bekliyorlar.
Yine, yüz
kızartıcı suçlar ve terör suçları dışında
ceza alan memurların cezaları affedildi ve sicilleri silindi ancak
astsubaylar bu haktan yararlanamadı. Diğer kamu görevlilerine
uygulanıp kendileri için uygulanmayan bu yasaların kendileri için de
uygulanmasını bekleyen binlerce astsubayımız var.
Şanlı ordumuzun mensubu olmaktan her zaman gurur duyan
astsubaylarımızın haklı talepleri daha fazla
mağduriyet yaratmadan çözülmelidir.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Silivri Cezaevindeki işkence sonucu
ölümlerin araştırılması amacıyla 13/4/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
13/4/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
13/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Nisan 2022 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından Silivri Cezaevindeki işkence sonucu ölümlerin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (18030 grup
numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/4/2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep
eden Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun Sayın
Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 11
Nisan tarihinde Silivri 5 No.lu Cezaevinde toplu intiharların
yaşandığına ve mahpusların ölüme sürüklendiğine
dair haberler yansımıştı kamuoyuna. Bu haberler üzerine
Özgürlükçü Hukukçular Derneği bir heyet gönderdi cezaevine ve heyet,
içerisinde kurum müdürünün de bulunduğu 60a yakın gardiyanın
mahpusların bulunduğu bir koğuşu bastığı,
koğuşta Sizlerle film çekeceğiz. şeklinde tehditlerde
bulunduğu, özellikle 6 mahpusu darbettiği, işkence
yaptıkları ve buna karşı, bu işkence ve kötü muameleye
karşı mahpusların da toplu intihar girişiminde bulunduğu
ve bu toplu intihar girişimi sonucunda Ferhan Yılmaz isimli mahpusun
da yaşamını yitirdiği bilgilerini kamuoyuyla
paylaştı. Yine, cezaevi idaresinin, yaşananları ailelerine
aktarmamaları için mahpusların telefon hakkını
gasbettiğini kamuoyuyla paylaştılar. İHD, bu cezaevinde
yaşanan duruma ilişkin bir açıklamada bulundu. İHDnin
yaptığı açıklamaya göre, sayım sırasında
mahpusların darbedildiği, sürekli işkence yapıldığı,
yine mahpusların intihara zorlandığı bilgileri
paylaşıldı. Yine, bu darbedilen tutukluların ve
mahpusların revire çıkarıldıklarında darbedilmedikleri
konusunda beyanda bulunmaya zorlandığı ifade edildi. 8 mahpusun
Silivri Devlet Hastanesine kaldırıldığı, kötü muamelenin
hâlâ devam ettiği, yine bu mahpusların avukatlarıyla
görüşmelerine, aileleriyle görüşmelerine izin verilmediği
paylaşıldı. İntihara sürüklenen Coşkun Ağca,
Tolga Okçu, Abdulmenav Çetin, H. Masal, Ali isimli mahpuslara dair de hâlâ bir
bilgi alınmadığı ifade edildi. Mahpuslar seslerini duyurmak
için gerçekten artık çığlık atıyorlar. Sadece Silivri
Cezaevinde değil, aslında birçok cezaevinde bugün benzer uygulamalar
yaşanıyor. Bu uygulamalar artık rutin hâle geldi. Patnos L Tipi
Cezaevinde mahpus Ersin Aslan ailesini telefonla arayarak benzer şeyler
ifade ediyor. Yine, kötü muameleye maruz kaldıklarını,
gardiyanların gruplar şeklinde koğuşlarını
bastığını, bu baskın sürecinde kendilerine kötü
muamelede bulunulduğunu, işkence yapıldığını
ifade etmiş. Bu işkence sonucunda Bilal Babahan, Vedat Kalın ve
Ferit Kaşçı isimli mahpusların
yaralandığını, Bilal Babahan'ın iki yerinden kolunun
kırık olduğunu ve kolunun şu anda bile askıda
olduğunu ifade ediyorlar, diğer tutukluların da darptan
kaynaklı vücutlarının çeşitli yerlerinden
yaralandığını ifade etmiş. Gardiyanların
tekrardan kendilerine saldırı düzenleyeceği konusunda
kaygılarını aileleriyle paylaşmışlar. Aileler bu
bilgiyi bize de aktardılar. Bunun üzerine ben kendim de Patnos L Tipi
Cezaevi idaresini aradım ama maalesef, ne zaman Patnos ve diğer
cezaevleriyle ilgili hak ihlalleri gündeme gelse cezaevlerine ulaşmak
mümkün değil, resmen ölü balık taklidi yapıyorlar. Buradan bir
kez daha cezaevi idarelerine, bu kötü muamelede bulunan kişilere ve
sorumlulara da söylemek istiyorum: İşkence insanlığa
karşı suçtur ve bunun zaman aşımı yoktur, bu
işlenen suçlardan kaynaklı kendileri de yargılanacaktır.
Yine, bütün bu iddialara
ilişkin, bizim partimizin milletvekillerinin de içinde bulunduğu
insan hakları örgütlerinin ve avukatların olduğu bir heyet -daha
önce de Iğdır Cezaevine ilişkin bu tür iddialar gündeme
gelmişti- hem Iğdır S Tipi Cezaevine hem Patnos Cezaevine
ziyarette bulunacaklar, bunlara dair görüşlerini de kamuoyuyla
paylaşacaklardır.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizde hiçbir zaman cezaevlerinde insan haklarına uygun uygulamalarda,
muamelelerde bulunulmadı ama maalesef, bu dönemde yani AKP döneminde
cezaevlerinde yaşanan keyfiyet de hiçbir dönem yaşanmadı, resmen
şiddetin örgütlendiği laboratuvarlara dönüştürüldü cezaevleri.
Yani denetim yok, hesap verebilirlik yok, resmen bir keyfîlik söz konusu
cezaevlerinde. Son dönemlerde artan şüpheli ölümler, intihar
girişimleri çoğalmaya başladı. Bizler açısından
bu tesadüfi değildir, cezaevlerinde uygulanan özel politikaların
sonucudur. Yani binlerce insan zaten yandaş yargının eliyle
adil, hukuka uygun bir şekilde yargılanmadı; insanlar
cezaevlerine atıldı, yıllarca ceza verildi hatta cezası
bitenlerin bile infazı yakılıyor, infazı
yakıldığı için tahliye edilemiyor, resmen cezaevinde rehin
tutulmaya çalışılıyor. Yani açıkçası,
dışarıda insanlara yönelik bu kin, öfke içeride, cezaevlerinde
de sürdürülüyor. Nasıl bir intikam, nasıl bir kin anlamak mümkün
değil ama şunu bir kez daha hatırlatmak isterim: 80 darbecileri,
Mamak, Metris ve Diyarbakır Cezaevlerinde yaşattıkları
vahşetle tarihe geçtiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Bitiriyorum Başkan.
Sizler de o dönem
Diyarbakır, Metris ve Mamak Cezaevlerinde yaşanan vahşetle
yüzleşileceğine dair yıllarca propaganda yaptınız ama
sizin döneminizde, dönüp baktığımızda, her yer
Diyarbakıra, her yer Metrise, her yer Mamaka dönüştü ve sizlerin
de bu konuda tarihe bu kara lekeyle gireceğinizi söyleyebilirim.
Değerli arkadaşlar,
yine, günlerdir sivil toplum örgütleri, bizler, aileler, avukatlar
cezaevlerinde yaşanan bu hak ihlallerine ilişkin Meclisten Adalet
Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz. Yani
sorumluluğunuzu yerine getirin. İnsanlar feryat figan ailelerini
arıyorlar; öldürülebileceklerini, intihara sürüklendiklerini söylüyorlar
ama Adalet Bakanlığı sanki cezaevleri onun yönetiminde
değilmiş, sanki onun sorumluluğunda değilmiş gibi
suspus, herhangi bir açıklama yapmıyor. O açıdan da bu
cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, kötü muamele, işkence ve
özellikle toplu intihara sürüklenme üzerine bu araştırma önergemizin
kabul edilmesi, bunun bir an önce incelenmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın
Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de konuyu araştırmaya çalıştım ve
biraz önce telefonuma bu fotoğraf düştü. Değerli arkadaşlar,
tüylerim diken diken. Batmanlı Ferhat Yılmaz
Bakın, otopsi
raporunda -daha çıkmadı da- Kalp krizinden öldü. diye
yazılmış. Değerli arkadaşlar, bakın, bu,
cezaevinde olmuş. Yani biraz vicdan varsa, gerçekten biraz vicdan varsa,
bakın, biraz vicdan varsa, biraz, bunun nasıl bu hâle geldiğinin
sorulması lazım ya; sorulacağı yer de burası, Meclis.
Değerli arkadaşlar, bunun gibi binlerce vaka var. Biraz önce abisiyle
görüştüm, gerçekten ağladım telefonda ya, utandım
insanlığımdan ya! Ya, siz Türkiye'yi ne hâle getirdiniz?
Gerçekten, Türkiye'yi ne hâle getirdiniz ya! 12 Eylül darbecileri, bakın,
kendilerine darbeci denilmesinden rahatsız değildi ama
işkenceci denilmesinden rahatsızdı; o nedenle Diyarbakır
Cezaevini, Mamak Cezaevini görüşmeye açtılar, gazetecilere
açtılar. İşkenceci denilmesinden rahatsızdılar ama
siz işkenceci denilmesinden rahatsız olmuyorsunuz ya, gerçekten.
Sadece geçen ay, şubat ayında benim telefonuma, sosyal medya
hesaplarıma cezaevlerinden gelen 138 vaka var, 138 vaka; işkence
vakası. Alt komisyon cezaevlerini ziyaret ediyor, alt komisyon; İnsan
Hakları Komisyonunun alt komisyonu cezaevlerini ziyaret ediyor; o
bulguları lütfen bir okuyun. Sistematik olarak bütün cezaevlerinde kötü
muamele ve işkence var, sistematik olarak her tarafta var; onları bir
okuyun.
Bakın, değerli
arkadaşlar, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra vizyonunuz
değişti; cezaevlerindekilere düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz,
düşman ceza hukuku. Bu Parlamentonun yazdığı raporlar
dikkate alınmıyor, hiçbir yerde dikkate alınmıyor.
Milletvekillerimiz gidiyorlar, özveriyle çalışma yapıyorlar ama
o çalışmalar sonunda yazdıkları bulgular, bütün bunlar,
maalesef, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından -bir parti
politikası olduğu için, AK PARTİ'nin politikası olduğu
için- yerine getirilmiyor. Yoksa Türkiye'nin en berbat cezaevi olan Silivri
Cezaevinde bu olur mu ya! Bu olur mu ya! Otopsi raporu beş ay sonra
çıkacakmış.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Değerli arkadaşlar, çürüdünüz,
Türkiye'yi de çürüttünüz gerçekten ya! Gerçekten çürüttünüz Türkiyeyi. Bu
rejimden dolayı herkesin utanması lazım, herkesin utanması
lazım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın İbrahim Yurdunuseven.
Buyurun Sayın
Yurdunuseven. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine partim adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri seyretmekte olan aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Hükümlü ve tutukluların
tedavileri sırasında gerekli görülen her türlü ilaç, muayene, tetkik,
tahlil ve tıbbi malzemeleri Adalet Bakanlığımızın
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından karşılanmaktadır.
HDP grup önerisinde iddia edildiği gibi Silivri 5 No.lu Cezaevinde toplu
intihar veya mahkûm ölümleri gerçeği yansıtmamaktadır. (HDP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Batmandaki cenaze kimin cenazesiydi ya?
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Dinleyin efendim, dinleyin, sonra cevap verirsiniz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ama yani yok öyle
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Sonra gelir cevap verirsiniz.
Bazı
basın-yayın kuruluşlarında ve sosyal medya
platformlarında Silivri'de işkence sonucu 2 tutuklu
yaşamını yitirdi. şeklinde yayınlanan haberler
tamamen asılsızdır. 2022 yılında Silivri 5 No.lu L
Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda Ferhan Yılmaz
dışında başka herhangi bir ölüm olayı
yaşanmamıştır. Yapılan incelemede haberlerde adı
geçen Silivri 5 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü
Ferhan Yılmaz'ın rahatsızlanması üzerine derhâl
koğuşundan alınarak revir birimine getirildiği ve ilk
müdahalesinin yapıldığı, 112 acil servisle Silivri Ceza
İnfaz Kurumu Devlet Hastanesine sevk edildiği, burada yapılan
ilk müdahale sonrasında ileri tetkik ve tedavi işlemleri
kapsamında Silivri Devlet Hastanesine sevk edildiği, genel yoğun
bakım servisine alınarak yatışının
yapıldığı 10 Nisan tarihinde saat 18.30da Silivri Devlet
Hastanesi genel yoğun bakım servisinde tedavisi devam ederken kardiyak
arrest yani kalp durması neticesinde vefat ettiği
belirlenmiştir.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Gözleri nasıl patlamış?
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Bununla ilgili olarak cezaevlerindeki tüm ölümlerle
ilgili otopsi kuralını getiren Minnesota Otopsi Protokolü
çerçevesinde gerekli işlemler yapılmış ve konuyla ilgili de
idari soruşturma açılmıştır.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yazık, ölen adamı inkâr
ediyorsunuz.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Ayrıca, haberlerde adı geçen hükümlü Halil
Kasalın yoğun bakımda olduğu iddia edilmişse de
adı geçenin hâlihazırda ceza infaz kurumunda olduğu
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Siz ölen insanı inkâr ediyorsunuz!
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla)
ayrıca sağlık durumunda da hiçbir
sorunun bulunmadığı belirtilmiştir.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) İnanmıyoruz.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Silivri 5 No.lu Cezaevinde mahkûmların intihara
teşvik edildiği ya da kendilerine şiddet uygulanması
sonucunda intihar vakalarının olduğu iddiası kesinlikle
gerçek dışıdır.
Ceza ve Tevkifevleri
kurumları, yüce Meclisimizin çatısı altında kurulmuş
bulunan ve Başkanı bulunduğum Hükümlü ve Tutuklu
Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, İl İnsan
Hakları Kurulu ve Kamu Denetçiliği Kurumu gibi ulusal ve
uluslararası birçok bağımsız denetim kurumu tarafından
da düzenli olarak denetlenmektedir. Tespit edilen ve bireysel olan her türlü
olumsuzluklar adli ve idari sorun olarak soruşturulmakta ve ilgililere de
gerekli cezalar verilmektedir.
Hükûmetimiz
Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü. diyen Yunus Emre gibi,
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. diyen Şeyh
Edebali gibi düşünerek cezaevlerindeki tüm mahkûmları birer emanet
olarak görmekte ve bu hususta hareket etmektedir.
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) - O yüzden cenazeler çıkıyor cezaevinden!
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik gerçek
dışı haber ve paylaşımlara da itibar edilmemelidir.
Burada açıklıkla söyleyeyim ki bütün partilerin temsilcilerinin
bulunduğu ve Başkanı bulunduğum Komisyonla
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
İşkencecileri teşvik ediyorsun, farkında mısın?
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
İşkencecileri teşvik ediyorsunuz böylece.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla)
yaptığımız incelemelerde maalesef
aynı koğuş, aynı cezaevinde, aynı olayda adi suçlular
ile terör suçluları arasındaki verilen beyanların çok aşırı
derecede zıt olduğunu açıkça görmekteyiz.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Bunlar siyasi değil ama
Silivridekiler siyasi değil.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) - Ve şunu da açık yüreklilikle söyleyeyim:
Burada -Sayın Hakverdi de bana bakıyor- diyebilirim ki hiçbir
cezaevinde sistematik şiddet söz konusu değildir, tespitlerimiz bunu
açıkça göstermektedir.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Nerede tespit? Kime sordun?
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Gardiyanlara sormuş!
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Devamla) - Ben, bu vesileyle, bugüne kadar cezaevlerinin
iyileştirilmesinde yaptığı proje ve yatırımlardan
dolayı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana ve bugüne kadar görev yapan tüm Adalet Bakanlarımıza,
merkez ve taşra teşkilatında çalışan tüm Bakanlık
ve cezaevi personelimize ve özellikle pandemi döneminde büyük bir özveriyle
çalışan infaz koruma memurlarımıza teşekkür ediyor,
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) İşte bu konuşmalar cesaret veriyor, bu
konuşmalar! Bu konuşmalar onları cesaretlendiriyor!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Neden
Araştıracağız. diyemiyorsunuz? Bir
Araştıracağız. deyin hiç olmazsa ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, ben siyasi bir dejavu yaşıyorum. Pozantı
Cezaevine gitmiştik biz 2012 yılında, Pozantı Cezaevinde
yaşananlarla ilgili bir rapor yayınlamıştık, o
tarihteki AK PARTİli Cezaevi İnceleme Alt Komisyon Başkanı
bu konuşmayı yapmıştı. Üç gün sonra Pozantı
Cezaevi kapandı ve o arkadaş daha bu Mecliste dönüp de bizim yüzümüze
bakamamıştı.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Ben bakarım, rahat ol.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Şimdi, bu sözler mahcup eder, bu sözler
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Yanında Ali Haydar Bey var, ona sorun;
bak, Ali Haydar Beye sorun. Tespitlerimizi Ali Haydar Beye sorun.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşvikçisin teşvikçi! Teşvik ediyorsunuz,
işkenceyi teşvik ediyorsunuz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Soma
faciasından sonra Orası en güvenli maden. diyen nasıl mahcup
olduysa mahcup olursunuz.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Haydar Beye sorun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizin
makamınız şunu gerektirir: Etkin soruşturma
yapacağız
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Yapılıyor, rahat olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hep
birlikte gideceğiz, her veriye birlikte ulaşacağız, herkesi
dinleyip cesaretle bu işin üstüne gideceğiz.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Konuşmamda var, dinlerseniz var orada.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Öyle
demediniz, Öyle olduğu açıklandı. dediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bunu
demiyorsanız bulunduğunuz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Özel.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Dinleyin, konuşmamda var.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Cesaret verdiniz, cesaret!
KEMAL PEKÖZ (Adana)
İşkence yapanlardan aldığınız bilgileri
veriyorsunuz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Eğer bunu demiyorsanız bulunduğunuz makamın
sorumluluğunu yerine getirmiyorsunuz demektir.
Teşekkür ederim.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Konuşmamda var, bir daha dinleyin.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Sizden önce
Sayın Oluçun söz talebi oldu.
Buyurun Sayın Oluç.
34.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Afyonkarahisar
Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
bakın, siyasi değil bu konu, adli koğuşta
gerçekleşiyor; birincisi bu. Burada ciddi iddialar var. Ciddi iddialar
kişinin ailesinden kaynaklanıyor, aile bunları söylüyor.
İsterseniz, gelin, beraberce aileye taziyeye gidelim, bir dinleyelim
onları bakalım; beraber gidelim. Bakın, ben öneriyorum size
çünkü siz Komisyondasınız aynı zamanda, Komisyon
Başkanısınız, gidelim, aile konuşsun, anlatsın
bize. Siz valinin yaptığı açıklamayı burada bize
tekrar okuyorsunuz. Ya, hangi valinin yaptığı açıklama
gerçekleri yansıtıyor? Valilerin tamamını yalancı
hâline getirdiniz vallahi ya! Ayıptır, yazıktır o valilere.
Böyle bir şey olabilir mi?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, valilere Yalancı.
denilmesini ben reddediyorum. Devletin valisine, savcısına her türlü
sistematik hakaret ediliyor burada.
BAŞKAN Sayın
Ünal, size de söz vereceğim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Siz o hâle getirdiniz Sayın Mahir Ünal, böyle bir
şey olabilir mi ya!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Valiler, bütün yaptıkları açıklamalarda sizin
yüzünüzden gerçekleri açıklayamıyor; ben bunu söylüyorum, valilere
Yalancı. demiyorum Valileri yalancı hâline getirdiniz. diyorum.
Sizin iktidarınız yaptı bunu. E, sonra, bize burada valinin
açıklamasını okuyorsunuz.
Şimdi, bizim burada
beklediğimiz mesele şu: Ciddi iddialar var, bunları
araştıralım. Sizin de bunu söylemeniz lazım ya, niye
reddediyorsunuz her şeyi? Yani yapmayın.
İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Efendim, dinlerseniz söyledim ben hepsini. Bir
daha dinleyin, bir daha dinleyin konuşmamı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Bakın, yapmayın, siz cezaevlerine gidip
görüyorsunuz, cezaevlerinde ciddi ihlaller var. Bütün dünya âlem cezaevlerinde
ciddi ihlaller olduğunu biliyor, siz de biliyorsunuz, lütfen pembeye
boyamayın, yapmayın bunu. Cezaevinde yatan insanlar bunun derdini
bilir, biraz insani bakın meseleye ya.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sizin bilginiz yokmuş. Bakın,
bilginiz bile yok; ezber şeyi söylüyorsunuz. Bilginiz yok ama bakın,
daha koğuşun siyasi mi adli mi olduğunu bilmiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın
Ünal, buyurun.
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadeleri ile
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun 78inci Birleşimde
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu konuda gerekli
soruşturma acilen başlatılmış, soruşturma devam
ediyor. Şimdi, burada, dün yine aynı şekilde sistematik olarak
yani bu ülkenin savcısıyla, bu ülkenin emniyet görevlisiyle, bu
ülkenin valisiyle ilgili sürekli olarak bu insanları tahkir eden ve
aşağılayan
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Bu ülkede işkence olmadı
mı hiç?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Haydut ifadesinin, yalancı ifadesinin bu
Mecliste kullanılmasını şiddetle reddediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Aynı şekilde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da İç Tüzük
gereği bu ifadelere müsaade etmemelidir.
Diğer taraftan, biz
resmî kurumların açıklamalarına itibar etmeyip hangi
açıklamalara itibar edeceğiz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Şüpheyle yaklaşın, şüpheyle
yaklaşın ya!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Tabii ki biz milletvekili olarak bunları
araştıracağız, tabii ki şüpheyle
yaklaşacağız, tabii ki soruşturmaları takip
edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Ee, tamam o zaman Diyarbakır
Cezaevinde de zamanında işkence yoktu, işkence yoktu o zaman!
Mamakta yoktu, Metriste de yoktu!
BAŞKAN
Tamamlayalım.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ama bakın, bu konuda öncelikle samimi olunması
için birilerinin
Dün de aynı ifadeleri kullandım, Katil polis!
diye bağıranlar ne zamanki Katil PKK! diye
bağırırlarsa o zaman samimiyetlerine inanırız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Şimdi, ne alakası var? Ne
alaka? Ne alaka?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Dolayısıyla bu meseleleri burada
konuşurken devleti yargılayan, sorgulayan bir dil yerine,
aşağılayan bir dil yerine hakikati, gerçeği öğrenmeye
çalışan, bu konuda bilgi edinmek isteyen bir dil ve söylem doğru
bir dil ve söylemdir.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Manipüle etme, kimse devleti
aşağılamadı, yaptıklarınızı söylüyoruz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Burada soruşturma açılmıştır.
Yine, aynı şekilde
bir hususu arkadaşlarımız gözden kaçırıyorlar.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Bir şey yoksa niye soruşturma
açıldı?
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Hani ölmemişti?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Madem bir şey yoktu niye
soruşturma açtınız?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hanımefendiler, niye dinlemiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Niye dinleyeceğiz
konuşmacınızın söylediklerini?
BAŞKAN Sayın
Ünal, teşekkür ediyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Biz dinliyoruz Sayın Başkan.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Önce Yok. diyorsunuz, Kim demiş?
diyorsunuz, sonra da Soruşturma açıldı. diyorsunuz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ben sizi büyük bir sabırla dinledim, siz beni niye
dinlemiyorsunuz?
BAŞKAN Sayın
Ünal, teşekkür ederiz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Evet, şimdi az önce hatip kürsüde...
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Önce Ölmedi. diyorsunuz.
BAŞKAN Birbirimizi
dinlemezsek anlaşamayız bir defa.
Sayın Ünal, herkese
ikişer dakika veriyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bitiriyorum.
BAŞKAN Son sözünüzü
alayım.
Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Az önce hatip kürsüden Bütün cezaevlerinde sistematik
işkence yapılıyor. dedi. Biz yirmi yıldan beri
işkenceye sıfır toleransla...
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yalan, insanlar niye inkâr ediyor?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yine bu konuda bütün cezaevlerimiz ulusal ve uluslararası
bağımsız denetim kuruluşları tarafından düzenli
olarak denetlenmekte ve herhangi bir şekilde benzeri bir duruma
rastlandığında da hukukun gereği olarak soruşturmalar
açılmakta ve soruşturmalar takip edilmektedir.
Teşekkür ediyorum.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Çıplak arama da yoktu hani?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Çıplak arama da yoktu hiç! Yönetmelik
değiştirdiniz, yönetmelik değişti ama.
BAŞKAN Sayın
milletvekili, müsaade ederseniz Grup Başkan Vekilinize söz vermek
istiyorum.
Sayın Oluç, buyurun.
36.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün de yaptınız
aynı şeyi, bugün de yapıyorsunuz ama ben sözlerimin
arkasındayım, söyleyeceğim.
Şimdi, birincisi, dün,
ben neye haydut dedim? Bir partinin, Meclisin 3üncü büyük partisinin ilçe
örgütünün kapısının balyozla kırılıp içeri
girilmesine haydutluk dedim ve bu sözlerimin aynen arkasındayım.
Hangi İçişleri Bakanının emriyle o haydutluk
yapıldıysa bunu benim kadar sizin de kınamanız gerekiyor.
Bir siyasi partinin ilçe örgütünün kapısı kırılarak girilmez.
Eğer Emniyet içeri girip arama yapmak istiyorsa il, ilçe başkanlarını
arar, der ki Bizim elimizde izin var, gireceğiz, arayacağız.
İlçe başkanları kapıyı açar, girer, aramayı
istediği gibi avukatlar eşliğinde yapar; hukuk budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Tamamlıyorum.
Eğer siz de hukukun
arkasındaysanız, hukuku savunuyorsanız, benim gibi
kapının balyozla kırılmasına haydutluk demeniz
gerekiyor; net. Bu konunun aynen arkasındayım Sayın Mahir Ünal,
geri adım atmam.
İkincisi, çok örnek
veririm size; bakın, Vandaki işkence olayından
başlarım Hakkâride, Siirtte katledilmiş olan çobanlara kadar
çok örnek veririm; teker teker sayarım bu örneklerin hepsini. Valilerin ve
kaymakamların yaptığı açıklamalar arkasından
yalanlanmıştır ve gerçek olmadığı ortaya
çıkmıştır. Ben diyorum ki sizin iktidarınız bu
valilere ve kaymakamlara yalan söylemeyi neredeyse bir
alışkanlık hâline getirtdi diyorum. Ben vali ve
kaymakamları değil, sizin iktidarınızı suçluyorum esas
itibarıyla; bu iki.
Üçüncüsü, ya, burada
Çıplak arama yok. diye konuşup durdunuz, çıplak aramanın
olduğu apaçık ortaya çıktı. Buna ne diyeceksiniz? Yani
yapmayın, gerçekten, biraz hukuka riayet edin ya!
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Silivri Cezaevindeki işkence sonucu
ölümlerin araştırılması amacıyla 13/4/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Kayan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Sudanda tarım
alanındaki çalışmalara ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2013 yılında
başlayan Sudanda tarım alanındaki çalışmalar maalesef
dokuz yıldır bir sonuç vermedi. Oradan 750 bin hektar arazi
kiralanıp Türkiye'ye satış yapılacaktı. Burada
yapılmak istenen, kendi ailesine, kendi yandaşlarına oradan
arazi kiralayıp Türkiyeye o bölgeden ihracat, bize de ithalat yaparak bu
parayı sürekli olarak kazanma hâline getirmekti. Peki, Türkiye çiftçisine
destek vermeyen Hükûmet Sudanda ne arıyor? Sudana hizmet etmek için mi
bu parti kuruldu? Sudana hizmet etmek için mi bu insanlar bu partiye oy
verdiler? Önce bunu açıklamalıdır AKP. Ve bunun Türkiyeye
getirisi nedir, onu da öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Keven
38.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Kayserili Başyazıcı
şirketinin Yozgat Boğazlıyanda yarattığı çevre
tahribatına ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yozgat Boğazlıyan
ilçemize bağlı Bahariye köyünde seracılık yapan bir
şirketin atıklarının dereye nasıl döküldüğünü,
doğanın nasıl kirletildiğini işte bu fotoğrafta
görüyorsunuz. Bu fotoğrafta. atıklarını dereye
bırakan, çevreyi tahrip eden bir şirketin para hırsını
görüyorsunuz; su kaynaklarının etrafında çöplerin nasıl
bırakıldığı işte ortada.
Kayserili
Başyazıcı şirketine buradan çağrı yapıyorum:
Su kaynaklarını kirleten bu kural tanımaz uygulamalardan
vazgeçin, serada kullanılan hormon ve ilaçların suyu bu şekilde
derelere boşaltılamaz, su kaynaklarının etrafında çöp
yığınları oluşturulamaz. Hayvanların su
içtiği dereleri zehirliyorsunuz, çiftçinin tarlasını
suladığı suyu ve doğayı zehirliyorsunuz. Çevre ve
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı yetkilileri buraya derhâl müdahale etmeli ve bu çevre
tahribatını acilen önlemelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Kaya
39.-
Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, 2020 KPSS
mağdurlarının sorunlarına ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, teşekkürler.
Atanmayan öğretmenlerin
mağduriyeti devam ediyor ama en önemlisi de 2020de KPSS puanıyla
ciddi puanlar elde etmiş ve bir türlü atanmayan 2020 KPSS mağdurlarının
sorunlarının çözümü için Millî Eğitim Bakanı Sayın
Mahmut Özer'i göreve davet ediyorum. Çocuklar öğretmensiz,
öğretmenler öğrencisiz; bunları buluşturmak bizim
görevimiz. Gelin ara tatilde bu atamalar yapılsın; 2020 KPSS
mağdurlarının sorunları çözülsün, atanmayan öğretmen
limon satar hâle getirilmesin. Bu öğretmenlerin derdi Milli Eğitim
Bakanının derdi olsun diyor, saygılar sunuyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve
arkadaşları tarafından, üniversite öğrencilerinin
sorularının araştırılması amacıyla 11/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
13/4/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
13/4/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Onursal Adıgüzel ve arkadaşları tarafından üniversite
öğrencilerinin sorularının araştırılması
amacıyla 11/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin (3359 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 13/4/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Onursal Adıgüzel.
Buyurun Sayın
Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONURSAL
ADIGÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üniversite öğrencilerinin sorunlarının
araştırılması üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de 207 üniversitede 8
milyon 240 bin öğrenci eğitim görüyor. Nüfusun yüzde 10unu
oluşturan bu öğrenciler de barınma, beslenme, hayat
pahalılığı ve gelecek kaygısı gibi sorunlarla
karşı karşıya bırakılmış. Tabii ki
iktidar inkâr ededursun, meseleyi sucuk, menemen, cebindeki cep telefonu
meselesine indirgeyedursun Türkiyedeki gençlerin sorunları tahmin
ettiğinizden çok daha büyük. Gönül isterdi ki bugün bu kürsüden 21inci
yüzyıla yakışır meseleleri konuşalım ama
Avrupada öğrenciler Nereye gitsem, hangi eğitimi alsam? diye
düşünürken Türkiyede öğrenciler Akşam ne yesem? diye kara
kara düşünüyor. Kimya mühendisliğinde laboratuvar yok, tıp
fakültesinde kadavra yok, mühendislik fakültesinde ekipman yok, sosyal
bilimlerde kitap yok ama biz bunu konuşamıyoruz değerli arkadaşlar,
biz öğrencinin akşam ne yiyeceğini düşündüğü
ortamları konuşuyoruz. Sizin Genel Başkanınız
çıkıyor, diyor ki gençlere: Yurt dışına gidin.
Herhâlde farkında değilsiniz, Adalet ve Kalkınma Partisi
öğrencilere fiilî bir yurt dışına çıkış
yasağı koydu; dövizle, harçlara yaptığı zamlarla
öğrenci yurt dışına çıkamıyor. Ama
şaşıyorum, bu öneriyi yaparken sokaktan, öğrenciden
bihabersiniz. Türkiyede öğrenciler Bayramda annemin babamın
yanına nasıl giderim? diye, Otobüs bileti parasını
nasıl denkleştireceğim? diye düşünüyor, siz bihabersiniz.
Niye bihabersiniz çünkü çevrenizdeki bütün öğrencileri ak gençler gibi
keyfi yerinde zannediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
yeni bir moda çıktı, Adalet ve Kalkınma Partili iktidar
milletvekilleri öğrenci evlerine gidiyor, tevazu gösterecekler ya, alçak
gönüllüler ya menemen yapıyorlar. Değerli arkadaşlar, menemen
lüks oldu. Domatesin fiyatını söyleyeyim, 30 lira; biber 35, bir koli
yumurta 40-45 lira yani bir porsiyon, bir tabak menemen 50 lira. (CHP
sıralarından alkışlar) Öğrenciye 850 lira burs
veriyoruz. diyecekler birazdan, 850 lira bursa menemen lüks. Tabii,
öğrenci içine bir iki tane sucuk atmış, alkış
bekliyorlar. Bizi alkışlayın. 2 parça sucuk var menemenin
içinde.
Ama Türkiye'yi getirdikleri
noktadan tek kelime bahsetmiyorlar. Yirmi yıllık
iktidarınızda Türkiye'yi açlıkla, yoksullukla baş başa
bıraktınız. Türkiye'de 17 milyon vatandaşımız
beslenememe sorunuyla baş başa. 10 çocuktan 2si yatağa aç
giriyor. Peki, ne diyor iktidar temsilcileri: Mesele az yemek ya da çok yemek
değil. Mesele tam da az yemek ya da çok yemek. Tuzu kurular 30-40
çeşit kahvaltılıkla sahur yaparken KYK yurdundaki
öğrencilerin hâli değerli arkadaşlar. KYK yurdundaki
öğrenci de ak gençlikten olmadığı için şöyle sahur
yapıyor değerli arkadaşlar. Ve sizin öğrencilere reva
gördüğünüz menü bu.
Tabii, değerli
milletvekilleri, bugün üniversitelerdeki en önemli sorun yemekhane
şikâyetleri. Yurtlarda da aynı sorun var hatta ve hatta özel
üniversitelerde yani vakıf üniversitelerinde de aynı sorun var.
Vakıf üniversitelerindeki öğrenciler diyor ki: 60-70 liraya geliyor
günlük beslenmemiz. Artık, masraflardan okula gidemiyoruz. Biliyorsunuz,
makarnaya öğrenci yemeği derler; makarna 7 lira oldu. Artık,
öğrenci markete gidemiyor ki makarna alsın. Bakın, sinema
demiyorum, bakın, kafe demiyorum, markete gidemiyor.
Değerli arkadaşlar,
yirmi yıllık Adalet ve Kalkınma Partisinin ustalık eserini
anlatıyorum, yirmi yıl sonunda ustalık eseriniz: Öğrenci
artık, 3 öğünü 2 öğüne düşürdü; kahvaltı yaparsa
öğle yemeği yemiyor, öğle yemeği yerse kahvaltı
yapmıyor. Türkiye'nin geldiği hâl bu.
Değerli milletvekilleri,
bir de şöyle bir sorun var
Tabii, üniversitelerde bu büyük sorunlar
varken iktidar diyor ki öğrencilere: Uysal koyun olun, Barınamıyoruz.
demeyin, Beslenemiyoruz. demeyin; bursunuzu keseriz, sizi yurttan
atarız. Çünkü öğrencilerin haklı talepleri
karşısında söyleyecek sözleri yok maalesef. Ne yapıyorlar?
Burslarını kesiyorlar. Mahkeme karşı karar alıyor ama
12 Eylülün ceberut uygulamalarına devam ediyorlar, öğrencilerin
burslarını kesiyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Cengiz İnşaata, Demirörene gösterdikleri
toleransı, bonkörlüğü öğrencilere maalesef göstermiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Tamamlıyorum.
Antalya'da genç bir
kardeşimiz, öğrenci kardeşimiz, kardeşleriyle birlikte
kalıyor, evi elektrikle ısınıyor, bundan kaynaklı
olarak da Cengiz İnşaatı protesto etmek için eyleme gidiyor. Ne
yapıyor Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticileri? Bursunu
kesiyorlar değerli arkadaşlar. Siz nasıl bu hâle geldiniz, siz
nasıl bu kadar vicdansızlaştınız, siz nasıl bu
kadar muktedir oldunuz? Yirmi yıl önce, üniversite önlerinde
yaptığınız eylemlerle övünürken bugün öğrencilerin
burslarını kesmeye hiç mi utanmıyorsunuz? Değerli
arkadaşlar, öğrencinin bursunu kesmeye utanmıyorlar ama
Cengizin, Kolinin vergi borcunu silmekle büyük bir gurur duyuyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama üniversite öğrencisine
diyorlar ki: Senin KYK borcundan ÜFE üzerinden vergi alırım. Ben
buradan bütün öğrenci arkadaşlarıma söylüyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında KYK borçlarının faizini sileceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bütün gençler çağdaş
eğitim alabilecek; parası olanın eğitim
aldığı, parası olmayanın eğitim
alamadığı düzen bitecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin içinde
bulunduğu ekonomik krizden en çok zarar görenlerin başında,
geliri olmayan gruplar, özellikle öğrenciler geliyor. Nitekim, beslenme ve
barınma ihtiyacından tutun da ulaşım, kitap ve
kırtasiyeye kadar birçok alana maalesef, aileler yetişemiyor. Aileler
çocuklarının eğitim almasını ve güzel bir hayat
sürdürmesini istiyor ancak bunun için bütçe ayırmak da bugünkü ekonomik
koşullarda hayli zor. Üniversite eğitiminin ücretsiz olması
önemli bir teşvik ama yine de ev kirası, mutfak masrafı, elektrik,
su, doğal gaz ve bilumum bütün faturalarla boğuşan pek çok aile
için ekonomik koşullar hâlâ çok çetin. Hâliyle aileler devletten
çocuklarının eğitimi konusunda yardım bekliyorlar. Kredi ve
Yurtlar Kurumu tarafından verilen kredi ve burslar da enflasyon
karşısında günbegün eziliyor, öğrenciler âdeta açlıkla
test ediliyor.
Değerli arkadaşlar,
gençler öğrencilik zamanlarında ekonomik açıdan
kısıtlı, hatta çileli ortamlardan geçiyorlar. Bu sadece
Türkiye'de değil, dünyanın hemen her ülkesinde
karşılaşılan bir durum. Keşke gençlerimiz çektikleri
bu çilelin meyvelerini alabilse, keşke dönüp Öğrenciyken zor günler
geçirdik ama iyi ki bunu yaşamışız, şu an her şey
güzel. diyebilseler, diplomaları olduğuna sevinebilirler. Maalesef,
diğer ülkelerden bu konuda ayrışıyoruz. Hükûmetin
yanlış politikaları yüzünden gençler, henüz yolun
başında ümitlerini, hayallerini, mutluluklarını
kaybediyorlar.
Sabah grup
toplantımızda, Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener Gençler İçin Gençlerle Beraber programı
kapsamında gençlerden aldığı geri dönüşlerden
bahsetti, çok önemli noktalara değindi. En başta gençlerin
kafasında Hak ettiğimiz yeri bulacak mıyız? sorusu var,
gelecek kaygıları çok yoğun. Ülkede liyakat yeterince
işlemeyince, kayırmacı bir yaklaşım benimsenince gençler
de eğitimlerinin karşılığını
alamayacaklarını düşünüyorlar. Gençler diplomanın
artık öneminin kalmadığını düşünüyorlar,
eğitim sistemine güvenleri kalmadığından bahsediyorlar.
Değerli arkadaşlar,
her zaman umudun simgesi olan gençler, umutsuzluk ve mutsuzlukla daha mezun
olmadan karşılaşıyorlar. Ülkemizin gerçekleriyle
karşılaştıklarında da maalesef, bu katlanarak
artıyor.
18-34 yaş arası en
az ön lisans mezunu işsiz gençlerimizin sayısı 1 milyon
civarında. Maalesef, gençler ne yarınlarını ne de bir dahaki
aylarını hesaplayabiliyorlar.
Kaliteli bir eğitim
sistemi, mezuniyet sonrasında istihdam edilebilirlikle ölçülür.
Anlaşılıyor ki üniversite mezunu gençlerin hem sayı hem de
yetenekleri ülkenin ekonomik ve sanayi altyapısının talebiyle
uyumsuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
İktidara düşen görev nedir? Üniversitelere bu perspektiften
yaklaşmak, gençlerin ümidini kazanmasını ve mezun olunca hak
ettikleri gibi işlerde çalışmasını sağlayacak bir
sistem kurmak, üniversite eğitimlerini ona göre dizayn etmektir diyor; bu
gayelerle CHP Grubunun önerisini olumlu bulduğumuzu belirtiyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Türkiye'de akademik eğitim artık neredeyse imkânsız hale
gelmiş. Üniversiteye giriş zor, üniversitede okumak zor ama mezun
olduktan sonra en zor olan hayatın gerçeği başlıyor.
Bakın, günümüzde üniversite öğrencileri barınamıyor, en
temel ihtiyaçları
Maslowun o piramidi var ya, en dipteki geçinemiyor,
giyinemiyor, barınamıyor; bunları karşılayamayacak
duruma gelmiş şu anda üniversite öğrencileri.
Değerli arkadaşlar,
tabii, akademik ortam hiç yok. Üniversitelerin hani ne durumda olduğundan
bahsetmek belki ayrı bir bahis çünkü üniversite sadece bir meslek edinme
alanı değil; üniversite aynı zamanda sosyalleşme
alanı, zaten sosyalleşmeye üniversite öğrencilerinin şu
anda imkânları yok.
En son Sayın Mahir Ünal
bir öğrenci evini ziyaret etti, dedi ki: Oo, menemenin içinde sucuk da
varmış! Öğrenciler, Sayın Mahir Ünala şöyle
diyorlar: Biz, sucuğun tadını unuttuk.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Öyle demedim, demedim öyle; doğru bilgi değil.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bakın, üniversite öğrencileri şu anda o aldıkları
menüyle karınlarını doyuramadıklarını
söylüyorlar; üniversite öğrencileri yurt, barınma
ihtiyacını karşılayamadıklarını söylüyorlar,
üniversite öğrencileri yarın mezun olduklarında işsiz
kalmanın acısını yaşıyorlar ve üniversite
öğrencileri -siz Yurt dışına geziye gidin. dediniz ya-
mümkünse, fırsat bulursa yurt dışına kaçmanın
hesabını yapıyorlar. Üniversite öğrencilerinin yüzde
40ı işsiz, bunu unutuyorsunuz. Bugün üniversite öğrencilerinin
yüzde 40ı işsiz. Eminim, biraz sonra siz, AKPli hatip şunu
söyleyecek: Biz, üniversite burslarını 45 liradan şuraya
taşıdık. Ama o zaman 45 lirayla üniversite öğrencileri
Bakın, değerli
arkadaşlar, AKP Hükûmetinin en çok başvurduğu şey, hak
talep edenlere ceza yağdırmak. Hak talep ederseniz balyoz gibi hukuki
süreçleri karşınızda görürsünüz. Barınamıyoruz
Hareketi aralık ayında Ankaraya geldi. Ankaraya gelirken işkenceye
maruz kaldılar, burada açıklama yaparken işkenceye maruz
kaldılar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
hatta AKPli hatipler o zaman dedi ki: Bunlar öğrenci değil. Ama
bugün, bakın, o Barınamıyoruz Hareketinin üyelerinin
bursları kesiliyor Mahir Ünal, o Barınamıyoruz Hareketinin
üyeleri yurtlardan atılıyor, hem yurtlar hem de üniversiteler
haklarında soruşturma açmışlar. Madem öğrenci
değillerdi, kimdir bu haklarında soruşturma açılanlar;
merak ediyor musunuz, bir sorun bakalım o kurumlara?
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, geldiğimiz noktada, aslında deveye
sormuşlar: Neren eğri? O da demiş ki: Nerem doğru ki!
Her yerde dökülüyorsunuz. İnsanlar aç; bakın, Antep Belediyeniz ekmek
indirim karnesi dağıtıyor Mahir Ünal, ekmekte 1 lira indirimi
sağlamak için ne diyor: Vatandaş ekmeği 1 lira ucuza
alsın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Ama vatandaş marketlere gidiyor, ekmeği 1 lira dahi indirimli
bulamıyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Toğrul.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Siz mi şey
yaptınız, menemeni yediniz?
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Menemeni açıklayın
Tadını merak ettik,
tadını!
BAŞKAN Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Gaziantep Milletvekili
Mahmut Toğrulun CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
dezenformasyonla mücadele kanununu çalışıyoruz
yaklaşık sekiz aydan beri. Dezenformasyon bir bumerang gibi dönüp
hepimizi vuracak bir tehdit. Avrupa Birliği dezenformasyonla ilgili, özellikle
internet ortamıyla ilgili 2 tane kırmızı çizgi belirledi.
Bir tanesi terörle mücadele, bir tanesi dezenformasyonla mücadele çünkü
dezenformasyon, terör kadar tehlikeli. Bugün siyasi rakibinizle ilgili bir
dezenformasyonu sizin işinize geldiği için alıp
kullanabilirsiniz ama dezenformasyonu çoğaltmanız yarın bir
bumerang gibi sizi vurması anlamına gelir.
Bakın, bu ülkede Mahir
Ünal bardak yok. dedi.ye inandı insanlar. Uluslararası
piyasalardan kaynaklanan zamları devlet yapmıyor,
yansıtıyor. dedim. Mahir Ünal zamları devlet yapmıyor.
dedi. diye Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bile yine grup
konuşmasında bunu kullandı. On dokuz yıl boyunca
cumhuriyetimizin 100üncü yılına hazırlandık. dedim. On
dokuz yıl boyunca neye hazırlanıyorsunuz? dediler. Şimdi
gençlerle şakavari bir konuşmamız oldu. Soğanlı
mı, soğansız mı; sucuklu, sucuksuz mu? Gençlere Mahir
Ünal sucuğu çok görüyor.a geldiniz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Aa, sucuk da varmış! demediniz mi Sayın
Başkan? Videonuzu izledim ben.
MAHİR ÜNAL (Devamla) -
Şimdi diyorsunuz ki: Barınamıyoruz
Bakın, gazetelerden
okuduklarınız, medyadan gördükleriniz sizi çoğunlukla
yanıltır.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Video, video, canlı video.
MAHİR ÜNAL (Devamla) -
Şimdi, bakın, son bir şey, Barınamıyoruz Hareketiyle
ilgili Bu çocukların kredileri, bursları kesiliyor ve yurttan
atılıyor. dediniz; böyle bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Evet
Haklarında soruşturma var Başkan,
araştırın.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Devamla)
Bakın, arkadaşlar; bakın, bir öğrenci yurtta kalıyorsa
ve kredi kullanıyorsa nasıl Barınamıyorum. diyebiliyor?
Buradaki çelişkiyi
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Kredilerini, burslarını kesiyorsunuz zaten Başkan.
MAHİR ÜNAL (Devamla)
Hayır, kesmiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Ünal, teşekkür ediyorum.
MAHİR ÜNAL (Devamla)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bakın, daha iki gün önce Barınamıyoruz Hareketi
hashtag başlattı, sorun onlara.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özele söz verdim.
Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, sayın mevkidaşım dezenformasyondan
rahatsızlık duyuyor.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hepimiz duymalıyız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Gerçekten bir dezenformasyon varsa rahatsızlık duymak lazım ama
Türkiyede biri İçişleri Bakanının, biri İletişim
Başkanının, biri eski Hazine Bakanının kontrolünde,
bazen ayrı ayrı bazen hepsi birlikte Sayın Mahir Ünala
yapılan dezenformasyonun 10 katına maruz kalmış birisi
olarak söyleyeyim ki bu ülkede sosyal medya linçi varsa, yalan varsa,
dezenformasyon varsa çuvaldızı başkasına batırmadan
önce AK PARTİnin kendine bakması lazım.
Bir de şunu tavsiye
ederim
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bu konuda beraberce çalışalım, beraberce
çalışalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siyasi
hayatımda ilk kez, iktidara müzahir bir televizyon kanalından bir
genç arkadaş beni çağırdı. İkiletmeden gittim, hemen
gittim. Hakkımdaki bütün dezenformasyonları sordular.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vallahi
sonuç şu: Onlarca mesaj, onlarca telefon
Özgür Bey, AK PARTİ
seçmeniyim ama hakkını helal et, ben bunların hepsini doğru
sanıyordum. Size de tavsiyem: Bir dezenformasyona uğruyorsanız,
her gün, size yakın olmayan gazetecilerin Kanallarımız,
televizyonlarımız size açık, buyurun, gelin. deyip ama sizlerin
de icabet edip gitmediğinizi görüyoruz. 2 mevkidaş olarak, siz
belirleyin, bizim hakkımızdaki dezenformasyonları, sizin
hakkınızdaki dezenformasyonları tercih ettiğiniz kanalda,
canlı yayında sınırsız ve süresiz
tartışalım. Hodri meydan! (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkan
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel, bir saniye
Sayın Grup Başkan
Vekillerimizin taleplerini bir bitirelim.
Buyurun Sayın Ünal.
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bakın, bu sen ben
kavgasıyla dezenformasyonla mücadele edemeyiz. Dezenformasyonla mücadele
konusunda Meclisin ortak bir mutabakatla hareket etmesi gerektiğini
söylüyorum. Dolayısıyla, dezenformasyon hepimizi tehdit eden bir
konu, bunun Ahmetle, Mehmetle, Mahirle, CHP'yle, AK PARTİyle ilgisi
yok. Ülke için ciddi bir millî güvenlik sorunudur dezenformasyon çünkü dezenformasyon
gerçek ile yalanın birbirinden ayırt edilemez duruma gelmesi hâlidir
ki gerçeği kaybedersek her şeyi kaybederiz. O yüzden, Meclis olarak
dezenformasyonla mücadele konusunda ortak bir mutabakat
oluşturmalıyız.
Teşekkür ediyorum.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel, buyurun.
42.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle bir iki meseleye
değinip sonra dezenformasyona gideceğim.
BAŞKAN Çok uzun süre
yok, bir dakikanız var sadece.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Hemen hemen.
Birincisi, Mahir Beyle de
paylaşabiliriz, birçok genç arkadaşımız var, mahkemece burs
almaları tekrar karara bağlanmış ama yeniden bursları
kesilmiş ve sadece, Barınamıyoruz., daha doğrusu
Beslenemiyoruz. eylemleri yaptığı için.
Dezenformasyon meselesine
gelince de Sayın Ünal -şu anda mahkemelik bir konumuz var- Cumhuriyet
Halk Partisi sayfalarını Paint ortamında, internet
ortamında değiştirip tweet attı, hâlâ da tweetleri
duruyor. Buradan dezenformasyon anlatması beni
şaşırtıyor. Hele de yeşil topları
çıkarıp, Adalet ve Kalkınma Partisinin trollerini Türkiye'ye
ifşa ettirip Twitterda kapattıktan sonra dönüp de dezenformasyon
demesi ve dünyanın sorunu olduğunu söylemesi
şaşırtıcı. Önce milletvekillerini hedef gösteren
trollerinden arınsınlar, İletişim
Başkanlığını zapturapt altına alsınlar;
sonra da gelsinler, Mecliste konuşalım, hep birlikte dezenformasyona
karşı gereğini yapalım. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ünal, buyurun.
43.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Onursal Adıgüzelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, yani bakın, tam da sorun
bu. Meseleleri kişiselleştirerek -tam da onu söyledim- hiçbir
şeyi çözemezsiniz.
Şimdi, sözünü
ettiği konuyla ilgili ben mahkeme önünde o gün de açıklama
yaptım. Bu konunun konuşulmasını ve bununla ilgili gerekli
hesaplaşmanın mahkemede, hukuk önünde yapılmasını
söyledim. Bu, mahkemede konuşulur. Bunu buraya getirip yine tahrif ve
tezyifle aşağılayarak yok efendim, yeşil toptu
Bu
şekilde sorun çözülmez. Bu, bir sorun çözme dili ve yöntemi değildir.
Kişiselleştirme, bir sorun çözme yöntemi ve dili değildir.
Onursal Bey benim gençliğiyle takdir ettiğim bir siyasetçi.
Açıkçası bu üslubu kendisine yakıştıramadım.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkan
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Başkanım, İç Tüzük'ü uygulayın lütfen,
sataşmaysa kürsüden verin.
BAŞKAN Sayın
Toğrula söz vereyim, bir araya girsin, uzun zamandır bekliyor; sonra
bakarız.
Buyurun Sayın
Toğrul.
44.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, Mahir Bey benim
görüntülerini izlediğim o şeye istinaden benim dezenformasyon
yaptığımı iddia etti ama şu konuda hiçbir şüphe
yok ki AKPnin dezenformasyon ve algı oluşturma konusundaki mahirliğini
herkes bilir yani işin doğrusu.
Şimdi, biraz önce
Sayın Başkan şunu söyledi, dedi ki: Hiç kimsenin bursu
kesilmedi, kimse yurttan atılmadı. Halep oradaysa arşın
buradadır Sayın Başkan; Barınamıyoruz Hareketini
arayalım, gözaltına alınanların yurttan atılıp
atılmadığını, burslarının kesilip kesilmediğini
soralım. İşte, algı yönetimi budur Başkan, algı
yönetimi inkâr etmektir. Yani burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu
inkâr etmek aslında bir algıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Toğrul.
Sayın Adıgüzel,
buyurun.
45.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, zaten bizim
üzüntümüz de Mahir Bey kadar tecrübeli bir siyasetçinin böyle bir
dezenformasyonun önünü açıyor olması. Partisinin medya
iletişiminden sorumluydu o dönemde; bir baktık, bizim şifreyle
girilen sistemlerimiz üzerinde bir çalışma yapılmış.
Bu da çok kolay, internet ortamında yapılır ama teyit etmeden,
hiçbir sorgulama yapmadan bu kadar tecrübeli bir siyasetçinin bunu
"tweet"le kamuoyuyla paylaşması ve bizi hedef göstermesi,
sadece bizi değil partimizin çalışanlarını hedef
göstermesi çok üzücü. Biz her fırsatta Meclis kürsüsünden de şunu söylüyoruz:
Lütfen, gelin, yasaları birlikte yapalım ama sadece Meclisi de
söylemiyoruz, sivil toplumu, kurumları, akademiyi de bu sürece
katalım. Dezenformasyondan önce, 5651 sayılı Kanunu düzenledik,
burada hep birlikte düzenledik, biz eksikleri söyledik. Bugün, Dijital Mecralar
Komisyonu kanundan sonra kuruldu, eksikleri hep birlikte konuşmaya devam
ediyoruz.
Yine söylüyor, diyor ki:
Sarayın mutfağında bir yasa hazırlıyoruz, bu
yasayı size getireceğiz. Yine aynı şeyler
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hayır, Mecliste hazırlıyoruz, Mecliste.
BAŞKAN Evet, herkes bu
konudan muzdarip anladığım kadarıyla. O zaman ortak
akılla gerçekten de internet mecrasıyla ilgili bir kanunu hep
birlikte hazırlamak gerektiğine ben de inanıyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve
arkadaşları tarafından, üniversite öğrencilerinin
sorularının araştırılması amacıyla 11/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi söz
sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sinop
Milletvekili Nazım Mavişte.
Buyurun Sayın Maviş.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
her kararın, her düzenlemenin arkasında bir politik perspektif
vardır. Bizim politik perspektifimiz güçlü ve büyük Türkiye'yi inşa
etmek. Her perspektifin en önemli ögesi olarak, bu perspektifin en önemli ögesi
olarak da kendi alanında yetişmiş, her alanda
başarılı gençlerimizi görüyoruz. Bunun için
iktidarımızın her döneminde gençlerimizi güçlendirecek,
onları destekleyecek politikalar önceliğimiz oldu. Elbette ki hiçbir
öğrencimizin ekonomik problemler nedeniyle eğitim sürecinin olumsuz
etkilenmesine gönlümüz razı olmaz. Bu nedenle, gençlerimize duyduğumuz
inanç ve güvenle sosyal devlet anlayışımızın bir
sonucu olarak üniversite eğitiminin ekonomik yükünü azaltacak,
eğitime erişimi kolaylaştıracak birçok adımı
attık, atmaya da devam ediyoruz; her ile üniversite açmamızın
nedenlerinden biri de budur. Böylece, gençlerimizin yükseköğretime
erişimini kolaylaştırdık, ailelerin ve öğrencilerin
yükseköğretim maliyetlerinin azaltılmasına katkı
sağladık. Yıllarca her siyasi görüşten birçok kişinin
karşı çıktığı, üniversite kapılarında
sürekli eylemlerin düzenlendiği harçları biz kaldırdık.
Harç parasını ödeyemediği için üniversite kaydını
yenileyemeyen ya da harç parasını ödeyemediği için
ilişiği kesilen öğrenciler yok artık bu ülkede.
Evet, Sayın Toğrul,
tabii ki gururla ve kıvançla söyleyeceğim, 2002 yılında
burs miktarı 45 TL iken bugün 850 TL'ye çıktı, AK PARTİ
iktidarlarının sayesinde çıktı.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Altın karşılığını söyleyin,
altın karşılığını.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Alım gücü, alım gücü!
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Yüksek lisans öğrencileri 1.700 TL, doktora öğrencileri
2.200 TL burs alıyor.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep)
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Bugün, burs ve kredi alan öğrencilerin toplam miktarı 1
milyon 400 bine yaklaşmış bulunmaktadır. Yurt kapasitemizi
artırdık, yurt sayımızı 190dan 778e
çıkardık.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Büyükşehir Belediye Başkanlarımız olmasa Ankarada,
İzmirde, İstanbulda çocuklar yurt bulamazdı.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Yatak kapasitemizi 182 binlerden 750 binlere çıkardık, başvuran
öğrencilerin yüzde 90ı yurtlarımıza yerleşiyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hâlâ daha bize çocuklardan telefon geliyor yurt diye.
ATİLA SERTEL
(İzmir) Ya, sen üniversiteyi bitireli otuz yıl olmuş, ne
anlatıyorsun sen; genç yok mu, genç?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, dinleyelim hatibi.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Yapımı devam eden yurtlarımızla birlikte
yakında yatak kapasitemiz 1 milyonu bulacak. Yurtta kalan gençlerimize 750
TL beslenme yardımı yapıyoruz. Yemek kalitesi ile internet kapasitesini
artırmak suretiyle KYK yurtları Türkiye'de öğrenciler için âdeta
birer cazibe merkezi hâline geldi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yeterli değil, yurtlar yeterli değil!
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Daha geçtiğimiz günlerde internet kapasitesini 16 gigabayttan
32 gigabayta çıkardık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben daha önce bu konu gündeme geldiğinde, Sayın
Adıgüzele -burada öyle bir tablo çizmişti ki- demiştim ki
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Ben o zaman
NAZIM MAVİŞ
(Devamla)
Senin çizdiğin tablo nerede bilmiyorum ama ben Sinop
Milletvekili olarak seni Sinoptaki KYK yurtlarına davet ediyorum; gel,
orada öğrencilerle beraber bir iftar yemeği yiyelim, hatta gel, bir
gece oradaki öğrenci odalarında birlikte konaklayalım. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, muhtemelen senin üniversite okuduğun yıllarda
internet yoktu, internet. Şu anda tabii ki tablo değişecek.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Yine aynı davetimi bütün milletvekillerine yeniliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Dolayısıyla, yurt açısından standardı
yükselmiş, konforu yükselmiş, kalitesi yükselmiş bir Türkiye
var.
Değerli arkadaşlar,
biz bunları yaptık. Biz bunları yaparken başkaları ne
yaptı? Eskişehirde Yunus Emre Yurdunun yapımını
belediye başkanı engelledi. Muğlada Büyükşehir Belediye
Başkanı 4 bin kişilik KYK yurdunun iki sene foseptiğini
bağlamadı. Beşiktaşta, İTÜnün arkasında Abdi
İpekçi Yurdunun yapımına Belediye engel oldu. İstanbul'da
Büyükşehir Belediyesi bizim temellerini attığımız 2
tane yurdu çürümeye terk etti. Belediyelerin verdiği bursları Anayasa
Mahkemesine taşıdınız. Biri açıldı. diyecek herhâlde
Özgür Özel, onun telaşı içerisinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
telaşı? Tam yalan atarken kendisi kendisini yakaladı.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) İstanbul Büyükşehir Belediyeniz bütün öğrencilere
ulaşımın ücretsiz olacağını söyledi. Bugün bizim
grubumuz İstanbul Büyükşehir Meclisinde önerge veriyor. Hani ücretsiz
olacaktı? Siz Twitter hesaplarınızdan animasyonlar
yayınlamıştınız ulaşımın
öğrencilere ücretsiz olacağına dair.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Maviş.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Türkiyede öğrencileri güçlendirecek her adımı
attık, atmaya da size rağmen devam ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, hatibin yaptığı sataşmalar sadece
yerinden cevaplama değil, doğrudan İç Tüzük 69 kapsamında.
Partimizi kandırmakla, yalancılıkla, verdiği sözü
tutmamakla suçladı.
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Ben kandırmak demedim, yalancılık demedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup
adına cevap hakkı istiyoruz kürsüden iki dakika.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onursal
Adıgüzel konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz iki dakika.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Sinop Milletvekili
Nazım Mavişin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Sayın Başkanım, özellikle AK PARTİ sözcüleri
kürsüye çok çıkıp gençlerle ilgili
Özellikle de genç milletvekilleri
bizlere Twitterdan falan sataşıyorlar ama görüyorum ki gençlerin
sorunlarını savunacak buraya bir genç çıkamamış, buna
üzüldüm. (CHP sıralarından alkışlar) Her seferinde Gençleri
vekil yapıyoruz. diyenler
Geçen bir il başkanı da
sormuştu, ben buradayım gençlik kollarından sonra, Gençlik
Kolları Genel Başkanına söyleyin.
Yurt meselesine gelince
tutanaklar burada, açıp bakalım. Bütçede bütün görüşmelerde,
Gençlik ve Spor görüşmelerinde bu internet yetmiyor, bunu
sınırsız yapalım dedik, dilimizde tüy bitti, bu kürsülerden
söyledik; şükür, 16 gigabayttan 32 gigabayta çıkmış, mutlu
olduk ama sınırsız olması lazım, sınırsız
olması lazım değerli arkadaşlar. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Senin yaşındakiler, bizde orta yaş vekil olarak görülüyor.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Bugün dünya, bu dünya internete erişimi bir hak olarak, anayasal insani
bir hak olarak görüyorsa bugün öğrencilerin internete erişimi de
sınırsız olmalı, hele de on-line eğitim düzeninde.
Bir de BTK üzerinden
internete de zam yapmayı bırakın, önce bunu söyleyeyim.
Ne zaman isterseniz benim
seçtiğim yurtlara gidelim. Daha KYKnin sayfasında benim
gösterdiğim resimler duruyor. Konyada, birçok ilde yurtların hâli
harap, gidelim oraları birlikte gezelim, bir gece değil beş gece
kalalım, buna da razıyız.
İstanbul Belediyesine
geldiniz; hodri meydan, çözüm burada değerli arkadaşlar. Hadi gelin,
toplu taşımada kullanılan mazotun üzerindeki vergiyi
kaldıralım, hadi kaldıralım. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Öğrenciye yapılan zammı geri çekin.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Söz, siz bunu kaldırın, biz de öğrenciye bedava
yapacağız. Hadi kaldırın bunu, kaldıralım.
SALİH CORA (Trabzon)
Öğrenciye yapılan zammı geri çekin. Ulaşım ücretsiz
olacak. dediniz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
İstanbul seçimlerinde vaatte bulunurken öyle mi diyordun!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Gelin, önergeyi biz yazacağız; Ekrem İmamoğlu adına söz
veriyorum. Toplu taşımada bugün İstanbul günlük 600 bin litre
mazot kullanıyor; mazot 8 liradan 20 liraya çıktı -12 lira-
günlük 1 milyon fark var.
SALİH CORA (Trabzon)
Ulaşım ücretsiz olacak. demiştiniz Onursal Bey, o zaman da
mazotta KDV vardı, ÖTV vardı.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Hadi hodri meydan, indirin ÖTVyi, indirin, hep birlikte yapalım.
SALİH CORA (Trabzon)
2019 yılında Ulaşım ücretsiz olacak. demiştiniz, o
zaman da mazot pahalıydı.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Ekrem İmamoğlu adına söz veriyorum, öğrenciyi de bedavaya
çevirelim, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
SALİH CORA (Trabzon) O
zaman da mazot pahalıydı, 2019da Ulaşım ücretsiz olacak.
demiştiniz.
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) 5 liraydı, 5 lira; sayı saymayı da
bilmiyorsun.
SALİH CORA (Trabzon)
2019da Ulaşım ücretsiz olacak. demiştiniz. O zaman ÖTV yok
muydu?
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) 5 lira ile 20 lirayı
karşılaştıramıyorsun, bir say, say.
SALİH CORA (Trabzon)
Allahını seversen ya, artık bu kadar yalan olmaz ya, bu kadar
çark etmek olmaz!
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve
arkadaşları tarafından, üniversite öğrencilerinin
sorularının araştırılması amacıyla 11/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın
Gaytancıoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, enflasyona ve
yoksulluğa ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKPde sahur menemeni yapmak
moda olmuş. Menemeni bırakın, vatandaşın sahurda önüne
2 zeytin, 1 dilim peynir koymaya gücü kalmamış. 40 liradan ucuz
peynir, 30 liradan ucuz zeytin bulamazsınız; bu fiyatları da
ancak marketlerin kampanyalarında bulursunuz. Pide, bal, reçel lüks oldu,
bunlar sofralardan çıktı. Ekmeğin yanına zeytin, peynir
alan kendini şanslı sayıyor, neyin menemeni?
Sizin tarım
politikanız, ekonomi politikanız ülkeyi iflas ettirdi, vatandaşı
açlığa mahkûm etti; çocuklar okul çantalarına süt, meyve suyu
koyamıyor. AKP Genel Başkanı artık çay-simit
hesabını unuttu, zaten hesapları da yanlıştı.
Diploma ortada olmayınca hesaplar hep yanlış çıkıyor.
Hesap bilmemezlikte dünya lideri olursanız enflasyonda, yoksullukta,
yolsuzlukta, hukuksuzlukta da dünya lideri olursunuz. Halkı
açlığa mahkûm edenlerden halkımız ilk seçimde hesap
soracaktır. Ne kadar kaçarsanız kaçın, ilk seçimde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çulhaoğlu
47.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Adanalı çiftçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu anda seçim bölgem
Adana başta olmak üzere birçok yerde tarlalarda büyük bir hüzün var.
İklim krizi hepimizin malumu. Martın son iki haftasında
Adanamızda yaşanan son don olayında sert çekirdekliler,
narenciye ağaçları, seradaki karpuz ve patates, bakla çok büyük zarar
gördü. Bu doğrultuda, maalesef, bazı yerlerde yılların
emeği ağaçlar sökülecek, yerlerine yenileri dikilecek. Ağaç
zararı TARSİM kapsamına girmiyor. Bu vesileyle, hızlı
adımlar atarak zarar gören ürünler için kullanılan kredi ödemelerinin
ertelenmesini, yeni bahçe kurmak durumunda kalan çiftçilerimize de finansman
desteği sağlanmasını Adanalı çiftçi hemşehrilerim
adına Tarım Bakanlığından talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Güneş
48.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Türk polis
teşkilatının 177nci kuruluş yıl dönümü ile Polis
Haftasına ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin
dört bir tarafında büyük bir özveriyle çalışan, milletimizin
huzur ve güvenliğini sağlayan Türk Polis teşkilatının
177nci kuruluş yıl dönümü ile Polis Haftasını en içten
dileklerimle kutluyorum.
Yaklaşık iki
asırdır büyük fedakârlık, sabır ve cesaretle
halkımızın huzur ve mutluluğunu, can ve mal
güvenliğini sağlayarak devletimizin bölünmez bütünlüğünü hedef
alan tehdit ve tehlikelere karşı mücadele etmeyi kendisine vazife
edinen; gücünü kanunlardan, desteğini de halktan alan, geçmişi
şanla ve şerefle dolu Emniyet teşkilatımız hem
geleneksel değerler içinde toplumsal hukukun asli bir parçasını
hem de çağdaş hukuk devletinin temel omurga yapılarından
birini oluşturmaktadır. Bu vesileyle, vatan için canını
feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, kahraman
gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
İlhan
49.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, yüksek elektrik ve
doğal gaz fiyatlarına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Yenilenebilir, doğal
çevreye zararsız onca enerji kaynağımız varken AKPnin
şuursuzca yaptığı özelleştirmeler ve yanlış
finansman kurguları sonucunda ülkemiz, üretimi kalitesiz ve tedariki
sorunlu, pahalı enerjiye muhtaç olmuştur. Sizler, Hükûmet
mensupları olarak toplumun içine çıkmadığınız
için vatandaşlarımızın tepkilerinden de ne yazık ki
çok uzaksınız.
Seçim bölgem olan
Kırşehirde işçisinden memuruna, sanayicisinden küçük
esnafına herkes ama herkes feryat ediyor yüksek elektrik ve doğal gaz
fiyatları yüzünden. Bir önceki elektrik faturası 5 bin lira olan
Kırşehirli esnafımız Diğer faturamın 12 bin
liraya yükselmesini lütfen bana birisi açıklasın. diyor.
Hükûmetin süregelen ekonomik
krizler sonucu zaten ayakta durmakta zorlanan vatandaşlarımız
için Hazine Bakanının içeriği boş
toplantılarını bir kenara bırakıp acilen enerji
alanında yaptıkları fahiş zamları geri almaları
sadece kendi istikballeri için değil, ülkemizin istikballeri için de büyük
önem arz etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, saat 14.00te, açılışta İç Tüzük 60a göre
bir dakika söz isteyen ve ilk 20ye giremeyen arkadaşların, iki buçuk
saattir burada oturan arkadaşların tümüne bir dakikayı
kullandırdım. Bundan sonra bir dakikalık söz vermeyeceğimi
ifade ediyor, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.35
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya) , Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 189 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen, İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Ahmet Kamil
Erozan.
Buyurun Sayın Erozan.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün ve bugün bizim önümüze 8 tane
uluslararası anlaşma geldi onaylanmak üzere. Bunların
imzalandığı tarih ile bizim önümüze geldiği tarih
arasındaki farklara bir dikkatinizi çekmek isterim. Dün görüşülen
Venezuelayla yapılan anlaşma imzalandıktan elli dört ay sonra
bize geldi, elli dört; Ekvatorla imzalanan anlaşma önümüze yetmiş
dört ay sonra geldi, Özbekistanla imzalanan anlaşma kırk yedi ay
sonra geldi, Sırbistanla anlaşma kırk iki ay sonra geldi,
Sırbistanla diğer bir anlaşma otuz ay sonra geldi, Zambiyayla
anlaşma kırk dört ay sonra geldi, Güney Sudanla anlaşma elli
dokuz ay sonra geldi, garip bir şekilde Katarla imzalanan anlaşma
dört ay sonra geldi. Katarla imzalanan anlaşmanın niye dört ay sonra
geldiği konusunda tabii benim kafamda bir fikir var ama diğerlerinin
ortalaması dört sene yani bir ülkeyle bir anlaşma
yapılıyor, üzerinden dört sene geçiyor, onaylanmıyor ancak bugün
geliyor önümüze ve ayıp oluyor, bu ülkelere ayıp oluyor. Yani bir
ülkeyle demek ki sizin ilişkiniz o kadar lakayıt bir şekilde
yürütülüyor ki attığınız imzaların,
imzaladığınız metinlerin sizin açınızdan hiçbir
anlamı yok ve ben bunu o ülkelere bir hakaret olarak görüyorum. Bizim
iktidarımızda yapılan bir uluslararası anlaşma
altı ay sonra imzalanacaktır, onaylanacaktır, böyle sürüncemede
kalmayacaktır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu Zambiya
anlaşmasına bir döneyim, Sayın Başkan onu zaten andı.
İktidar cephesinde bir hareketlenme olacağından eminim ama
Hulusi Akarı istifaya davet ediyorum; tekrar ediyorum, Hulusi Akarı
istifaya davet ediyorum. Niye mi? Okumadan bir anlaşmayı
imzaladığı için. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Yanındakilerin, mahiyetinde
çalışanların disipline sevk edilmesini sağlamak lazım
çünkü harita bilgileri yok. Aynı şekilde, Sayın Mevlüt
Çavuşoğlunu istifaya davet ediyorum çünkü onun görevi olmasa dahi,
anlaşmanın içeriği itibarıyla onun
sorumluluğundadır ulusal düzeyde bunun eş güdümünün
sağlanması. Aynı şekilde, Dışişleri
Bakanlığı personelinin istifası veya disipline gitmesi
lazım.
Garabeti şimdi
söyleyeceğim size: Bu anlaşma Komisyonda görüşüldüğü zaman
hiç kimse söz almadı -ben temizim, o tarihte Komisyon üyesi değilim,
belki buradaki arkadaşlar da Komisyonda o gün yoklardı- buradan
şu çıkıyor: Komisyonda da bunu kimse okumamış.
Şimdi ben size okuyacağım ne demek isteğimi ve Hulusi Akar
ile Mevlüt Çavuşoğlunu niye istifaya
çağırdığımı.
Zambiya nasıl bir yer
biliyor musunuz? Afrikada, onu biliyoruz. Etrafındaki ülkeleri biliyor
musunuz? Afganistan gibi bir ülke yani etrafında başka ülkeler var,
denize çıkışı yok, suyla alakası yok ülkenin.
Anlaşmanın 2nci maddesinin (7)nci fıkrasında ne
yazıyor, biliyor musunuz? Gemilerde ve karargâhlarda personel
mübadelesi. Gemi
Ülke karada, gemisi yok. Daha da garip, bir adım daha
öteye gideyim: Gemilerle karşılıklı liman ziyareti.
Nasıl yapacaksınız bu gemi ziyaretini? Fatih Sultan Mehmet mi
olacaksınız? (İYİ Parti sıralarından
gülüşmeler, alkışlar; CHP sıralarından
alkışlar) Karadan mı yürüteceksiniz bu gemileri? Zambiya
gemileri karadan denize varacak, oradan Hint Okyanusu, Süveyş Kanalı
ve İstanbula gelecek veya sizin gemileriniz Hint Okyanusuna gidecek,
oradan yine karadan -Fatih Sultan Mehmet usulü- gidecekler. Nereye gidecekleri
meçhul; ya bir nehre gidecekler ya bir göle. Hâlbuki bu metinde deniz
yazıyor. İstifa etmeye çağırmayayım da ne diyeyim ben?
Okumadan nasıl bir metin imzalanabilir? Siz artık bunun
hesabını kimden istiyorsanız ondan sorun.
Dün aslında bunu
benimsedik ama yine de anayım; Özbekistanla yapılan anlaşma,
kira sözleşmesi gibi bir yıllığına yapıldı,
kira sözleşmesi gibi bir yıllığına yapıldı,
üzerinden dört yıl geçti. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ancak geldi, dört dönem geçti üstünden. Yani dolayısıyla,
maalesef, önümüzdeki bu yönetimsizliği veya yönetilemeyen Türkiyenin
somut bir örneğini bu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde de
yaşatıyorsunuz bizlere.
Başka bir hususa
geçeyim, maalesef o da güncel. Başka dış politika
konularına da değineceğim ama biraz hafızaları
tazelemekte fayda görüyorum. Bu hafta bir Cemal Kaşıkçı
skandalı yaşadık biz yani bir dosyanın öyle
kaçırılırcasına Suudi Arabistana iade edildiğini
gördük. Geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımız bu vahşi
cinayetle vahşi cinayetle diyorum- ilgili neler söylemiş? Gidip
Googlea bakmayın, ben hatırlatayım, burada yazılsın,
tutanaklara girsin de günün birinde tarih yazacak olanlar Googlela
uğraşmasınlar, Millet Meclisinin tutanaklarında bulsunlar
bunun kayıtlarını. Cumhurbaşkanı konuşuyor:
Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyorlar. Bu
millet enayi değil, hesabını sormasını bilir.
Yargılayamıyorsanız -suçun işlendiği yer İstanbul
olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka
göre yargılaması gerekir- gönderin, biz yargılayalım.
Başka bir beyanı: 15 üyeli suikast timi,
Kaşıkçıyı İstanbuldaki Suudi Arabistan
Konsolosluğunun içinde öldürüp bedenini parçalara ayırdı; bunu
Suudi Devleti ya da halkının değil, kraliyet hükûmeti içindeki
bir gölge devletin çıkarları için yaptılar. Yine,
Cumhurbaşkanı: Hiç kimse tüm bu sorular cevaplanmadan meselenin
üzerinin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin.
Yine, Cumhurbaşkanı: Kaşıkçının katledilmesi
emrinin Suudi Hükûmetinin en üst makamlarından geldiğini de iyi
biliyoruz. Yine, Cumhurbaşkanı: Bu suç, Amerika Birleşik
Devletlerinde veya bir başka ülkede işlenseydi o ülkenin
makamları yaşanan olayı aydınlatırdı, bizim
farklı bir davranış sergilememiz söz konusu değildir.
Yine, Cumhurbaşkanı: Hiç kimse bir daha bir NATO müttefikinin topraklarında
böyle bir suç işlemeye cüret etmemelidir. Yine, Cumhurbaşkanı:
Uluslararası toplumun sorumluluk sahibi üyeleri olarak
Kaşıkçının öldürülmesi olayındaki
kuklacıları teşhis etmek ve olayı örtbas etmeye
çalışan Suudi yetkililerin kime güvenerek bu hareketleri
yaptığını ortaya çıkarmak mecburiyetindeyiz. Yine,
Cumhurbaşkanı: Kaşıkçı suikastı, insani
boyutunun yanı sıra diplomatik dokunulmazlık ilkesinin istismar
edilmesi nedeniyle de endişe vericidir. Katillerin diplomatik
pasaportlarla seyahat etmeleri, diplomatik bir binayı suç mahalline
çevirmeleri ve Suudi Arabistanın İstanbuldaki bir numaralı
diplomatının olayın üstünü örtmeye çalışması çok
tehlikeli bir emsal oluşturmuştur. Belki de daha tehlikeli olanı
ise katillerin kendi ülkelerinde hiçbir ceza almadan hayatlarına devam
etmeleridir. Yine, Cumhurbaşkanı: Böyle bir suçun bir daha
dünyanın hiçbir yerinde işlenmemesi hem Türkiye'nin hem de
insanlığın çıkarınadır. Suçluların
cezasız kalmaması için mücadele etmek, bunu sağlamanın en kolay
yoludur. Burası önemli: Bu, Cemal'in ailesine borcumuzdur. Ödeyin
borcunuzu Cemal'in ailesine. Şu cümle, en önemli cümle bana
sorarsanız bu okuduklarım arasında: Bunlar dünyayı,
insanları enayi zannediyor. Verelim de biz bunları, yok mu
edeceksiniz dosyayı? Sayın Cumhurbaşkanı şunu diyor:
Yani dosyayı yok etmenize imkân verecek kadar enayi değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanına soruyorum o zaman: Dosyayı veren
enayi kimdir? (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Bu enayi mübaşir midir yoksa daha kıdemli yetkili
biri midir?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Siz, iç hukuk ile uluslararası hukuk
arasındaki farkı çok iyi bilirsiniz ama maalesef bunu siyaset olarak
yapıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sizinkiler ne yapıyor orada?
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Burası Dışişleri Bakanlığı
olmadığı için. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Keşke
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi de Türkiye
Cumhuriyeti devletinin mehabetini korumaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz
rezil edin, biz sizin kusurlarınızı örtelim.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Nereden nereye geldiğimizi hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben bu
dosyanın satıldığını sanmıyorum ama
karşılığında bir şeyler alınmış
olduğunu varsayıyorum veya alınmasının
beklendiğini varsayıyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Türkiye Cumhuriyeti devletinin ne
yaptığını siz çok iyi biliyorsunuz. Bunun neden
yapıldığını da biliyorsunuz.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Niye bunu söylüyorum? Çünkü bu cinayetin orada
yapıldığını Millî İstihbarat Teşkilatı
kaynakları ispatladı. Herkes dünyada Millî İstihbarat
Teşkilatının kaynakları üzerinden bu cinayeti Suudilere
atfetti. Yani cürmümeşhut, suçüstü vardı.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Evet.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Papaz olayına benzemiyor bu. Papaz olayında adamın
hakkında bir iddia vardı, onu bile uğurladınız. Burada
fiili sabit olduğu hâlde dosyanın üstü örtüldü.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Failler nerede? Beş senedir ortada yok.
(İYİ Parti, CHP ve HDP sıralarından gülüşmeler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aranızda da...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Değil, yok.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Adliyeye vereceğiz. dediğiniz
zaman bilmiyor muydunuz failler neredeydi?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Özel uçakla kaçtılar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Arabistanda.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Şimdi bu, U dönüşleri kategorisine giriyor,
iktidarın son dönemdeki U dönüşleri kategorisine giriyor. Nedir U
dönüşleri diye
İsraille de buna benzer U dönüşleri
yaşadık, Birleşik Arap Emirlikleriyle de U dönüşleri
yaşadık, Mısırla da yaşadık, Avrupa
Birliğiyle de yaşadık, Ermenistanla da yaşadık ama
bana öyle geliyor ki yakında Suriyeyle de yaşayacağız.
Suriyeyle de yaşayacağız ve yeniden kardeşim Esadla
kucaklaşacağız, onun da hazırlığının
sizin cephenizde olduğunu biliyoruz. Ha Vallahi biz para almadık.
diyebilirsiniz, belki onun yerine Medine hurması
almışsınızdır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) O da kiloyla olmaz, tonla olur.
Hurmanın da birtakım alerjik sonuçları vardır, bu kadar çok
yenilmemesi lazım hurmaların. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Siz, demagojinize devam edin ama bu konular sizin
demagojiniz kadar basit ve hafif konular değildir.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Burada yine o dönüşlerinizden başka bir örnek
vereceğim. Bazı metinlere, Lozan Anlaşması ve Montrö
Sözleşmesi gibi bazı metinlere karşı sizin -yine alerji
diyeyim- birtakım alerjileriniz olduğunu biliyoruz; bunların
metinlerle ilgili olmadığını da biliyoruz. Bunlara daha
ziyade Atatürk döneminin ve cumhuriyetin temel belgeleri olmasından
dolayı muhalefet etmekte olduğunuzu da gözlüyoruz. Ama son
gelişmeler, maalesef -bizim için maalesef değil, sizin için maalesef-
özellikle Ukrayna-Rusya çatışması karşısında bu
metinleri nasıl sahiplendiğinizi görmek de bizde büyük bir memnuniyet
uyandırmıştır; onu da biliyorum, onu da bir kenara
yazıyorum.
Maalesef, bizim analizimize
bakarsanız sizin bir dış politikanız yok. Niye yok? Çünkü
siz ancak hatalardan ders aldıkça, tökezledikçe, kendi
ayağınıza kurşun sıktıkça yeni bir
arayış içine girebiliyorsunuz. Bir ara Nazi dediğiniz Almanlar
vardı, ne oldu Almanlara? Beyin ölümü gerçekleşmiş
Fransızlar vardı. Uçağınızı biz düşürdük.
diye Ruslara bayrak açtınız. Bulduğunuz doğal gazlar
vardı, Oruç Reis vardı -Tuzlada duruyor, Tuzlada- NAVTEXler
vardı, tatbikat yapan donanma vardı, Libyayla yapılan deniz
mutabakat belgesi vardı, münhasır ekonomik bölge vardı;
bunların hiçbiri yok bugün, bir derin sessizlik içindesiniz.
Gelelim buradan yakın
bir şeye, bu Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmaya. Maalesef,
şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz, geçmişte de bu
söylendi: Filler çatışınca zararı çayır görüyor veya
çimen görüyor; maalesef, bugün bunun zararını herkesten çok Ukrayna
görüyor, Zelenski görüyor, insanlar görüyor. 10 milyonu aşmış
insan yerlerinden yurtlarından edilmiş; büyük kısmı da ülke
dışına gitmiş.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Onun da sorumlusu olarak Erdoğanı
gösterebilirsiniz aslında (!)
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Ama bunun arkasında, maalesef, iktidar olmasa dahi
iktidarın içinde yer aldığı bir grubun
fırsatçılığının da bulunduğunu kabul etmemiz
lazım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Allah Allah!
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Allah Allah! demeyin, biraz sonra söyleyince Allah Allahı
bana değil, başkasına söyleyeceksiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman
Allah Allah, Allah Allah...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) O zaman Yallah yallah! diyelim canım.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) - Şimdi, maalesef, bilinen bir çatışma modelinde de
ilerlenmiyor. Nedir? Bir yandan bir barış süreci
arayışı devam ediyor, ateşkes yok. Hâlbuki bizim
bildiğimiz geleneksel süreçlerde, müzakerelerde ilk önce bir ateşkes
ilan edilir, o ateşkes üzerinden taraflar bir masaya gelirler, bu arada
çatışma olmaz ama burada ateşkes yok. Buradan çıkacak tek
sonuç vardır: Rusya Benim dediğim oluncaya kadar
durmayacağım. diyor. Bu arada, biz, Batı âleminde Rusyaya
yaptırım uygulamayan nadir ülkelerden biri durumundayız.
Tabii, ben biraz evvel
söyledim, fırsatçılık diyorum da kalkıp ben şimdi
desem ki Erdoğan fırsatçılık yapıyor. ayıp
olur, siz de kızarsınız. Ben sizi kızdırmayayım,
sizi kızdırmamak için de yine Sayın Erdoğandan bir
cümleyle size cevap vereyim, dün akşam söyledi bunu Sayın Erdoğan:
Şimdi de Ukrayna-Rusya savaşıyla yeni boyutlar kazanarak
büyüyen küresel krizi fırsata çevirecek adımlar atıyoruz.
Hayırlı olsun fırsatlarınız. Ben söylemedim,
Cumhurbaşkanı söyledi. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Eğer bunu Türkiyenin menfaatleri için, Türkiye
Cumhuriyetinin menfaatleri için fırsata çeviriyorsanız onu uygulayın,
biz de görelim, sevinelim.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Şu ana kadar yaptığımız nedir?
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Bir Alman atasözü vardır İki kişi kavga
ettiğinde kâr eden üçüncü kişidir. Kavga edenler maalesef kârlı
çıkmazlar bu işten ama kârlı çıkacak olan o üçüncü
kişi de biz olmayacağız, olamayacağız. Niye? Bizi
-biraz sonra değineceğim- ikincil yaptırımlar bekliyor
maalesef. Yani iktidar cephesinde şöyle bir hülya var, biliyorum: Dünya
5ten büyüktür, biz 6ncıyız. diye. Burada da bir hesap hatası
yapıldığı kanısındayım. Nitekim, ortaya
çıkıp Ara buluculuk yapıyoruz. diye
başlattığınız ama sonunda Ara buluculuk değil
başka bir kolaylaştırıcılık yapıyoruz.
dediğimiz bir noktaya geldik. Bunun da sebebi Ruslar çünkü Ruslar,
yapılan görüşmelerden sonra Sayın Çavuşoğlunun böyle,
çıkıp içeride konuşulanlar konusunda etrafa bilgi
dağıtması ve bunu sadece bir başarı öyküsünün iç
politikaya aktarılması amacıyla yapması üzerine şu
cümleleri sarf ettiler: Ulu orta konuşmaktan vazgeçin, oturun
oturduğunuz yerde, tutun çenenizi. dediler Türkiyeye.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kim dedi bunu?
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Peskov.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Peskovun böyle bir ifadesi olmadı. Tam tersine,
Peskov Türkiye bölgesel bir güçtür ve Erdoğan güçlü bir liderdir. dedi.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Peki, siz devam edin, siz devam edin. Araştırın...
Şimdi siz bir Nobel
Barış Ödülü arayışına girin; madem her şeyi
bitirdik, her şeyi bitirdik oraya gelin.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Böyle bir arayışımız yok,
Hollandalılar söylüyor onu.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Benim size tavsiyem, garantörlükten kaçın; uzak durun bile
demiyorum, kaçın. Niye? Garantörlük dediğiniz zaman, siz
Kırımın Ukraynaya geri verileceğini mi sanıyorsunuz?
Hayır, Rusyada kalacak o, maalesef. Donbas ne olacak? O da büyük
ihtimalle ilhak edilecek, Ukrayna tarafsız olacak,
silahsızlandırılacak ve Türkiye herhangi bir şekilde
Kırımın Rusyada kalmasının garantörü mü olacak? Bir
düşünün siz, ben size sadece düşünün diye söylüyorum.
Siyasi bir garantörlük belki,
o anlaşmanın Türkiyenin himayesinde yapılması belki ama
bir askerî, NATOyu anımsatacak bir askerî garantörlükten
kaçının çünkü Rusyanın bugün yaptığını elli
sekiz veya yüz elli sekiz sene sonra yapmayacağının garantisi
yoktur ve o yapıldığında da o garantörlük, askerî
garantörlük bizi üçüncü dünya savaşının cephesinin içine atar.
Ha, neyi yapabilirsiniz? Biliyorsunuz, zamanında, 2009 senesinde Türkiye
ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalizasyonu konusunda bir
protokol imzalandı. O anlaşma imzalandığında arkada,
dipte Lavrov da duruyordu, Hillary Clinton da duruyordu yani Sayın
Cumhurbaşkanı eğer bir fotoğrafta yer almak istiyorsa
buyursun ama bunun ötesinde, siyasi veya askerî bir iş birliğinden
veya garantörlükten kaçın diyorum ben size.
Yeni bir gelişme var.
Ukraynanın Avrupa Birliği üyeliğinin ötesinde, hem
Moldovanın hem de Gürcistanın Avrupa Birliği üyeliği
diye yeni bir senaryo yazılıyor şu anda; bunlar
müracaatlarını yaptılar, anketler dolduracaklar ama sonunda
bunların tam üye olamayacaklarını siz de biliyorsunuz, ben de
biliyorum.
YAŞAR YILDIRIM (Ankara)
Yo, biz bilmiyoruz!
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Yani bunlar tam üyeliğin gerisinde bir modelde bu
ilişkiyi yürütecekler. Bunun kötü bir emsal teşkil etme riski
vardır. Yani her ne kadar bir müzakere süreci, üyelik süreci devam
ediyorsa da Türkiyeye dönülüp Sizi de Ukrayna, Moldova, Gürcistan modelinde;
bir arada, bir çemberin içinde tutalım. diye gelirlerse önümüze hiç
şaşırmayalım. Bunu orta ve uzun vadeli bir perspektifle
şimdiden ele almanızda fayda olur diye düşünüyorum.
Doğu Akdeniz
Doğu
Akdeniz yeniden kıymete biniyor. Niye? Çünkü Rusyaya yapılan
birtakım yaptırımlar var. Bu yaptırımlar nedir?
Rusyadan doğal gazı almayın, başka alternatif kaynaklar
bulun. deniliyor. Nedir o alternatif kaynaklar? Akla birinci gelen Doğu
Akdenizdir. Nerede bulunuyor bu gaz? Kıbrıs Rum
Yönetimi-Mısır-İsrail üçgeninde. Bir müddet sonra her ne kadar
boru hattı gündemden düştüyse de Bunu LNGye çevirelim ve Rus
gazına alternatif olarak piyasaya sürelim. diye bizim önümüze de
gelecekler. Bunun da cevabını bir an evvel hazırlayın.
Macaristan
Macaristanda
yıllık enflasyon 8,3. Orada muhalefet kaybetti, Türkiyedeki
muhalefetin hâli ne olacak? türünden bazı benzetmeler
yapılıyor. Orada yıllık enflasyon 8,3 yani
Macaristanın yıllık enflasyonu kabaca bizim -sizin TÜİK
rakamlarına hiç kimse inanmadığı için onları hiç
anmıyorum- aylık enflasyonumuza tekabül ediyor. Orada adam
kazandıysa tencereyle kazandı, siz kaybedecekseniz yine tencereyle
kaybedeceksiniz ve o tencerenin dibi kara. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
F-16 uçakları
F-16
uçakları gelecek. diye bir hareketlenme var. O hareketlenme çerçevesinde
Dışişleri Bakanlığı Kongreye bir mektup gönderdi
ama iş orada bitmiyor, iş orada bitmiyor çünkü bunun arkasında
bir Kongre var. Ha, Kongreyi yumuşatmanız lazım, geçmişte
Kongreyi yumuşatmak için papazı serbest bıraktınız, bu
sefer kimi serbest bırakacaksınız onu bilmiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Tarot falı bakılır!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) Bir cümlem kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET KAMİL EROZAN
(Devamla) 24 Nisan geliyor yani adam aynı cümleyi tekrar edecek mi
bilmiyorum ama inşallah, siz geçen sefer söylediğiniz cümleyi
söylemezsiniz, Hamdolsun. demekten vazgeçin.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, konuşmacımız kürsüye
çıkmadan önce -konuyla ilgili diğer anlaşmalarda kullanmamak
üzere burada hassas bir nokta var- söz talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, saray rejiminin
kaldırdığı gensoru maddesinin geriye getirilmesi için yüce
Meclisin bir irade koyması gerektiğine ve bugünkü uluslararası
anlaşmayı bir fiilî gensoru olarak değerlendireceklerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Değerli arkadaşlar, Anayasa, Anayasamız, kanlı darbe
girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâlin
araçsallaştırıldığı, öncesinde,
sırasında, sonrasında çok sayıda eşitsizlik ve
hukuksuzluğu barındıran bir değişiklik sürecinden
sonra Meclisin elinden çok küçük bir farkla da olsa en önemli siyasi denetim
olanağı olan gensoru alındı; mülga 99uncu madde. Ki o
zamanlar anayasalar bayrak renginde basılırdı, referandumdan
hemen sonra basılan ilk Anayasayı turkuaz renkte bastı o
zamanki Meclis Başkanı, sarayın renginde bastı. Çok itiraz
ettim, çok kavga ettim, sonra Her renkte bastık. dediler, şimdi
nihayet bayrak rengi olmasa da bir kırmızı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
Anayasamız var, hiç olmazsa turkuaz renkten kurtardık ama bu saray
rejiminin mülga gensoru maddesinin geriye gelmesi için yüce Meclisin bir irade
daha koyması lazım. O güne kadar burada bakanlar olmuyorsa,
yürütmenin temsilcisi olmuyorsa da bu anayasal denetim hakkı hâlen
olsaydı önergeyi verenler olarak on dakika, sonra da gruplar olarak
yirmişer dakika konuşacaktık. Biz, şekil ve usul
açısından süreler ancak buna örtüştüğü için bugünkü
uluslararası anlaşmayı bir fiilî gensoru olarak
değerlendiriyoruz. Yirmi dakikalık ve on dakikalık
haklarımızı bunun üzerinde kullanacağız. Gensoruyu
Kaşıkçı cinayeti, o cinayet hakkında Millî İstihbarat
Teşkilatının, o gün yürütmenin başının bugün
yapılacak olan işe karşı neler söylediğinden tutun da
her türlü siyasi, hukuki, adli eksikliklerin, hataların
tartışıldığı,
tartışılacağı bir fırsat olarak görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son
cümlelerinizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bir
milletin elinden vekilleri eliyle siyasi üst düzeyde, siyasi denetim hakkı
olan gensoru maddesinin alınmış olmasını büyük bir
eksiklik olarak görüyoruz. Milletimiz adına bu yetkiyi şimdi fiilen
kullanıyoruz. Geçmişte Anayasa'da olmayan yetkileri fiilen kullanan
birine Anayasa uydurulmuştu. Şimdi fiilen
kullanacağımız yetkiyi, milletimizin Anayasa'mıza -bu
duruma- ilk seçimlerde ortaya koyacağı güçlendirilmiş
parlamenter sistem iradesiyle koyacağına inanıyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Güçlendirmek için yeni bir kolon, kiriş lazım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal.
51.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu yetki millete aittir.
Milletin aldığı bir şeyi konuşuyoruz
dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen ve halk
oylamasıyla da kabul edilen bir hususu bu şekilde egzajere etmek
doğru değil.
Yine, İç Tüzük madde 66
Geçmişte bunun uygulamaları da var. Kürsüdeki üyenin sözü ancak
Başkan tarafından, kendisini İçtüzüğe uymaya ve konudan
ayrılmamaya davet etmek için kesilebilir.
İki defa yapılan
davete rağmen, konuya gelmeyen milletvekilinin aynı birleşimde o
konu hakkında konuşmaktan menedilmesi, Başkan tarafından
Genel Kurula teklif olunabilir.
Genel Kurul, görüşmesiz
işaret oyu ile karar verir.
Sayın Başkan,
İç Tüzük geçmişteki uygulamalarla da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ben, birçok uygulamayı hatırlıyorum.
Meclis başkan vekili ya da Meclis Başkanı kürsüdeki hatibi
konuya davet eder ve eğer kürsüdeki hatip konu dışına
çıkmaya devam ederse mikrofonunu keser. İç Tüzük bu konuda bu kadar
hassasken burada fiilî bir gensoru oluşturulmaya
kalkışılması doğru değildir; bunu Meclis
Başkanlığının takdirine sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın,
uluslararası sözleşmelerde kürsüyü yöneten hiçbir başkan
vekilinin konuşmacının sözünü kesmediğine, kendisinin de o
usule aynen riayet edeceğine ve bir hakaret olana kadar
konuşmacıların sözlerini kesmeyeceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Şu anda
açıklamaları dinledim. Yalnız uluslararası
sözleşmelerde -ben de eski bir milletvekiliyim, burada birçok
arkadaştan daha deneyimliyim- hiçbir başkan vekili, kürsüyü yöneten,
Meclisi yöneten Başkan hiçbir konuşmacının sözünü
kesmemiştir ve genelde uluslararası sözleşmelerde de kendi
kentleriyle ilgili problemler, Türkiyedeki problemler konuşulur. Ben de o
usule aynen riayet edeceğim ve konuşmacıların sözlerini
kesmeyeceğim bir hakaret olana kadar. Ki bahsettikleri konu bir
dışişleri politikası zaten ve uluslararası
sözleşmeleri görüşüyoruz. Onun için, biraz evvelki hatip de yirmi dakikalık
konuşma süresi içerisinde bugün görüştüğümüz teklife sadece otuz
saniyelik bir atıfta bulundu, geriye kalan on dokuz dakika otuz
saniyesinde Türkiyenin genel dış politikası hakkında
konuştu. Onun için de konuşmacılar -bu Meclisin kürsüsü serbest
bir kürsüdür- hakaret etmedikleri sürece kendi görüşlerini ifade
edebilirler.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, İç Tüzük açık bu
konuda, yoruma açık değil ki.
BAŞKAN Sayın
Ünal, isterseniz, arzu ederseniz tutumum konusunda bir şey
isteyebilirsiniz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Geçmişte CHP Meclis Başkan Vekili Yılmaz
Ateşin uygulaması var.
BAŞKAN O, Yılmaz
Ateş'in takdiri; bu da benim takdirim. Ama dediğim gibi, tutumum
konusunda şey isteyebilirsiniz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ama İç Tüzük konusunda hüküm açıkken takdir
olmaz ki Sayın Başkan.
BAŞKAN Benim takdirim,
tabii ki benim takdirim. Bakın, orada da açık açık
belirtmiş, Başkan davet eder. diyor. Ben bu daveti uygun görmüyorum
ve konuşmacıyı kürsüye çağırıyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Yunus Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YUNUS EMRE
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, uluslararası
sözleşmelerde birçok defa Türkiye'nin güncel dış politika
sorunları üzerine değerlendirmeler yaptık. Tabii ki gönül isterdi
ki Anayasanın mülga 99uncu maddesi yürürlükte olsaydı, burada
hükûmet olsaydı, burada bakanların yüzüne karşı, Türkiye'ye
yaşatılan bu utancın anlamını, kapsamını
konuşma imkânımız olsaydı milletin huzurunda. Bu
imkânı aldığınız için böyle bir yol deniyoruz.
Ayrıca, çok
haklısınız rahatsız olmakta. Yani bugün burada
konuşacağımız konunun nasıl utanç verici bir konu
olduğunu, nasıl bir rezillik olduğunu, Türkiye'nin tarihinde
nasıl bir kara leke olduğunu çok iyi biliyorsunuz, o yüzden
rahatsız olmakta haklısınız, bunun farkındayım.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, Kaşıkçı dosyasının Suudi
Arabistan'a devredilmesi olayında çok temel bir konu vardır, bunu
hatırlatmak istiyorum. Bakın, bütün uluslararası raporlara göre,
Türkiye'den yapılan açıklamalara göre, Birleşmiş Milletler
raportörünün raporuna göre, birçok uluslararası basın
kuruluşunun hazırlığına göre, bu olayda, bu vahşi
cinayette Suudi yönetiminin parmağı vardır, Suudi yönetiminin
delilleri karartma girişimi vardır. Bakın, ben size burada bunu
kanıtlarıyla, örnekleriyle açıklayacağım. Onun için,
farkındayım rahatsızlığınızın ve
haklısınız rahatsız olmakta.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hayır, siz şimdi niye rahatsız oldunuz?
YUNUS EMRE (Devamla)
Dinleyin, beni dinleyin.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yani siz niye şimdi rahatsız oldunuz? Daha
önce hiç rahatsızlık ifade etmemiştiniz.
YUNUS EMRE (Devamla)
Sayın milletvekilleri, şunun bilinmesi lazım: Bakın, buraya
gelen, Türkiyeye gelen, İstanbula gelen katliam çetesi diplomatik
pasaportlarla gelmiştir, diplomatik kurye getirerek gelmiştir,
diplomatik bir vasıtayla, bir uçakla gelmiştir.
Değerli arkadaşlar,
bununla ilgili -birazdan detayına gireceğim meselelerin ama-
şunun da bilinmesi lazım: Suudi Arabistan yönetiminin bu türden
girişimlerinin ilk örneği de İstanbulda
olmamıştır. Geçmişte Fransadan, Hollandadan insanlar
kaçırılmıştır, Mısır üzerinden Suudi
Arabistana götürülmüştür. Bununla ilgili çok örnek vardır ama
Türkiyedeki olayın kötülüğü, Türkiyede bir insan çok vahşi
şekilde öldürülmüştür ve burada -hatırlatmak istiyorum, tekrar hatırlatmak
istiyorum- Suudi yönetiminin doğrudan dahli vardır.
Bakın arkadaşlar,
ne oluyor? Bu katliamı yapmadan önce, Aman, Türkiye ya da başka
ülkeler buradaki Elçilik binasını, Konsolosluk binasını
dinlerler, izlerler. diye katliamdan beş gün önce arama
yapılıyor Suudi yönetimi tarafından Konsolosluk binasında
ve o aramayla, orada böcek diye tarif edilen dinleme cihazları tespit
ediliyor; uluslararası raporlar bunu gösteriyor. Bunun üzerine Suudi
yöneticiler ve oradaki katliam çetesi, son derece fütursuz şekilde, bütün
detayları konuşarak bu katliamı ortaya koyuyorlar. Bakın,
örneklerle belirteceğim niye bunun içinde Suudi yönetiminin etkisinin
olduğunu. Aralarında şunu konuşuyorlar katliamdan önce:
Bakın Çantaya sığar mı? diye soruyor. 1,80 boyunda bir
adam bu, çantaya sığmaz. diyor. Bu ifadeyi
bağışlayın ama kayıtlarda olduğu için söylüyorum:
Kalçası, at kalçası gibi. diyor. Kalçası, at kalçası
gibi; çantaya sığamaz, parçalamamız lazım. diyorlar ve
bununla ilgili çok özel bir uzman getiriliyor. İskoçyada eğitim
almış, sonra Avustralyada bu işin ihtisasını
yapmış yani insan bedeninin parçalanmasının
ihtisasını yapmış bir kişi özel görevli olarak
İstanbula bu kapsamda getiriliyor arkadaşlar. Arkasından,
biliyoruz ki gelen ekibin içerisinde Suudi Veliaht Prensinin koruma ekibinden
6-7 insan bulunuyor. Daha ne örnek verecek size bunun Suudi yönetiminin
işinin olduğuyla ilgili?
Devam ediyorum. Değerli
arkadaşlarım, CIAin raporunda el Kahtaninin -ve bu haberi Reuters
gibi çok saygın bir basın kuruluşu da geçmiştir- O
köpeğin kafasını getirin. ifadesini kullandığı
kayıtlarda bulunuyor arkadaşlar. Daha ne kanıt istiyorsunuz
Allah aşkına?
Bakın,
Birleşmiş Milletler bu konuyla ilgili bir raportör görevlendiriyor,
çok kapsamlı 2 rapor var; ben tamamını okudum, ilgili
arkadaşlarıma da verebilirim. Raportör bir Fransız, insan
hakları konusunda çok uzman bir kimse, Agnes Callamard isimli bir
hanımefendi; çok kapsamlı 2 rapor ortaya koyuyor. Utanç verici
meselelerin hepsi burada kayıt altında, hepsi kayıt altında
ve bu raportörün ifadesini dikkatinize sunmak istiyorum. Callamard diyor ki:
Bulgular net, Kaşıkçı cinayeti bir devlet cinayeti ve şu
ana kadar Suudi Arabistan bu cinayet için bir bedel ödemedi. Bu kayıtta
dururken, Birleşmiş Milletler Raportörünün bu ifadesi dururken Allah
aşkına bu dosyayı Suudi Arabistana nasıl gönderirsiniz ya,
bunu nasıl yaparsınız? (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bakın, Birleşmiş
Milletlerin bu raporu gerçekten çok önemli bir rapor. Tekrar altını
çizmek istiyorum: Suudi yönetiminin sorumluluğuna dikkat çekiliyor bu
raporda. Suudi yetkililerin cinayetten sorumlu olduklarına dair güçlü kanıtlar
bulunduğu dile getiriliyor, Suudi yetkililer hakkında soruşturma
açılması söyleniyor. Bakın, katillerle ilgili
sınırlı demiyor, Suudi yetkililer hakkında
soruşturma açılmalıdır." diyor, Kişisel mal varlıkları
dondurulsun." diyor, Ekonomik yaptırımlar uygulansın.
diyor. Allah aşkına, siz nasıl gönderirsiniz Suudi Arabistana
bu dosyayı?
Değerli arkadaşlar,
ayrıca, raportör şunu da ekliyor: Suudi yetkililer cinayet
sonrası delillerin yok edilmesi sürecine katkı
sağlamışlardır." diyor. Peki, bu rapordan sonra biz ne
diyoruz? Sayın Dışişleri Bakanı çıkıyor, çok
haklı, çok doğru bir şey söylüyor; Sayın
Çavuşoğlu diyor ki: Birleşmiş Milletlerin
Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasına, sorumluların
hesap vermesine yönelik tavsiyelerini kuvvetle destekliyoruz.
Dışişleri Bakanlığının açıklamasının
tam metni yanımda; sürem sınırlı, hepsini de
okuyamıyorum. Bakın, Dışişleri Bakanı bunu
söylüyor. Biz, onun için, Adalet Bakanı için de Dışişleri
Bakanı için de Sayın Cumhurbaşkanı için de keşke
burada hükûmet sıraları olsaydı da bunu bir gensoru
kapsamında konuşabilseydik diyoruz. Bunu söylemiş bir insan
gidip Suudi Arabistanla bu pazarlıkları yapabilir mi Allah
aşkına? Bu olacak iş midir ya, bu olacak iş midir?
Peki, ya Sayın
Cumhurbaşkanı ne diyor? Bakın, cinayetten birkaç hafta sonra
Financial Times gazetesinde Sayın Cumhurbaşkanının
imzasıyla yayınlanan bir yazı var,
Cumhurbaşkanının yazısının
başlığı şu: Suudi Arabistanın hâlâ
yanıtlaması gereken birçok soru var Cemal Kaşıkçı
cinayeti hakkında. Ve şu ifadeler Sayın
Cumhurbaşkanının ifadeleri; katiller için bunu söylüyor, buraya
gelen kişiler için söylüyor: Bu kişilerin emirleri uygulamak için
geldiğini biliyoruz. Kaşıkçıyı öldür ve Türkiyeyi
terk et. Emrin de bu olduğunu söylüyor Cumhurbaşkanı,
arkasından da şunu ekliyor: Sonuç olarak,
Kaşıkçıyı öldürme emri Suudi Hükûmetinin en üst
makamlarından geldi. Ya, bunu söyleyen bir Cumhurbaşkanı o
dosyayı Suudi Hükûmetine nasıl gönderir arkadaşlar? (CHP
sıralarından alkışlar) Ya, buna vicdanınız
elveriyor mu? Elinizi vicdanınıza koyun, bu olacak iş mi ya, bu
olacak iş mi Allah aşkına?
Değerli
arkadaşlarım, Amerika Birleşik Devletlerinin bir istihbarat
raporu var. Bakın, Trump -hatırlayacaksınız, Veliaht Prens
için Arkanı ben topladım. demiş olan Trump,
damadının ABD'deki fonu Suudiler tarafından finanse edilen
Trump- bu ABD istihbarat raporunu saklıyor. 2019da hazırlanan bu
rapor, iki yıl sonra, 2021de kamuoyunun ve basının önüne
çıkıyor ve bu raporda, arkadaşlar, bu ABD raporunda deniliyor
ki: Suudi Arabistan Veliaht Prensinin, İstanbul Türkiye'de gazeteci Cemal
Kaşıkçı'nın yakalanması ve öldürülmesine yönelik
operasyonu onayladığını değerlendiriyoruz. Aynı
zamanda şunu da ekliyor: 2017den bu yana ülkenin güvenlik ve istihbarat
kuruluşları üzerinde mutlak bir kontrolü olduğunu ve Suudi
yetkililerin bu tür bir operasyonu Veliaht Prensin onayı olmadan
gerçekleştirmesinin çok düşük bir ihtimal olduğunu
düşünüyoruz. diyor. Ayrıca, yine -az önce söylemiştim
yakın koruma ekibinden 7 kişinin bulunduğunu- Prensin onayı
olmadan böyle bir şeyin olamayacağını söylüyor ABD raporu.
Ya, biz hep bunu söylüyoruz.
Peki, bu -Birleşmiş
Milletler raporundan bahsettim- Birleşmiş Milletler raporunu yazan
Madam Callamardın başına ne geliyor biliyor musunuz? 2021
yılında Birleşmiş Milletlerin bir toplantısında,
Cenevre'de, İsviçre'de hanımefendi Suudi yönetimi tarafından
tehdit ediliyor. Bakın, raportörün ifadesi şöyle: Üst düzey bir Suudi
yetkili tarafından, dizginlenmemesi durumunda kendisiyle
ilgilenileceği tehdidi kendisine yapılıyor. Diyor ki raportör:
Bu bir ölüm tehdididir. Ben bunu böyle anladım. Arkadaşlar, bu
insanlara, Birleşmiş Milletler Raportörünü ölümle tehdit eden
insanlara Cemal Kaşıkçı dosyasını devrediyorsunuz. Hiç
vicdanınız sızlamıyor mu Allah aşkına, bunu
nasıl yapabiliyorsunuz ya?
Değerli
arkadaşlarım, çok kanıt var, konuşacak çok kanıt var
ama dediğim gibi, sürem sınırlı, burada birkaç konuyu yine
dikkatinize sunacağım. Bu olay, ne yazık ki Türkiyenin
özellikle aralık ayında yaşanan ekonomik buhran neticesi içine
girdiği bu büyük darboğazın bir sonucu gibi görünüyor -ne
yazık ki- çünkü Hükûmetiniz buradan çıkışın yolunu,
anlaşılan, Suudi sermayesinde görüyor. Bunu nereden anlıyoruz?
Yine bunu kanıtlarıyla anlatacağım.
Bakın, uluslararası
basında yer alıyordu; böyle bir konunun olduğu, Suudi
Arabistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi bakımından
Suudi Arabistanın böyle bir şart koştuğu yer
alıyordu. Birtakım görüşmeler olduğu belirtildi,
Pakistanda da bazı görüşmelerin yapıldığı
yazıldı, çizildi. Ancak bir şey oldu arkadaşlar; bakın,
ocak ayının başında durup dururken Arap basınında
belli yazılar çıkmaya başladı, bu yazılarda şu
söyleniyordu: Türkiyenin ekonomik durumu çok kötü. Böyle bir durumda
Suudilerin Türkiyeye yardım etmesi için Kaşıkçı
dosyası bir engeldir. diye birden yazılar çıkmaya
başladı. Örneğin, Londrada yayınlanan el Arab gazetesinde
-bütün kamuoyu, bu konunun ilgilileri kimler tarafından finanse
edildiğini, nasıl bir gazete olduğunu bilirler- 4 Ocak tarihinde
Sıfır sorun stratejisinin Suudi nüshası
başlıklı bir yazı çıktı. Türkçe ve Arapça
metinlerini de getirdim, ilgili arkadaşlarıma bunları
verebilirim. Burada bunlar kayıt altına alındı. Aynı
gün el Kuds el Arabi gazetesi yine, nasıl bir operasyonel amaçla
yayıncılık yaptığı bilinen bir kuruluşta-
Beklenen Erdoğan-bin Selman görüşmesi: Suudilerin şartı
Kaşıkçı, Türkiyenin önceliği ekonomi
başlığıyla çıktı ve şu ifadeler yer
aldı örneğin: Suudi Arabistan ise son yıllarda iki ülke
ilişkilerindeki en büyük sorun olan gazeteci Cemal Kaşıkçı
dosyasının kapatılmasına önem veriyor. Böylelikle
yönetiminize bütün mesaj açıklıkla
ulaştırılmış oldu aslında, kapalı
kapılar ardında söylenenler uluslararası basında yer
aldı; tehdit, şantaj, adına ne derseniz, önünüze konuldu. Peki,
bundan sonra ne yaptınız? Çok açık, Adalet Bakanının
üzerinde baskı kurdunuz. Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül,
vicdanlı bir insan olduğu için, bunu vicdanına yediremediği
için, böyle bir kepazeliğin parçası olmak istemediği için
görevinden ayrıldı. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkasından Sayın Bozdağın görevi başladı. Peki,
ben bunu niye anlatıyorum?
EROL KAVUNCU (Çorum) Ne
alakası var yani?
YUNUS EMRE (Devamla)
Dinleyin, anlatayım.
EROL KAVUNCU (Çorum) Ne
alakası var ya?
YUNUS EMRE (Devamla)
Şimdi, dinlerseniz anlatacağım.
31 Mart günü
savcılık dosyanın Suudi Arabistana gönderilmesiyle ilgili bir
karar açıkladı. Aynı gün aynı gün- Sayın Adalet
Bakanı Evet, bizim görüşümüz olumludur. dedi. Ya, ben merak
ediyorum, Adalet Bakanlarının Türkiyede aynı gün açıklama
yaptığı kaç olay oldu? Bir gün sonra, 1 Nisanda Adalet
Bakanlığının olumlu görüşü yayınlandı; bir
gün sonra. 7 Nisan günü, hafta sonunu çıkarsanız dört iş günü
sonra -ki bakın, mahkeme hangi güne veriliyor, dört iş günü sonraya
mahkeme veriliyor- 7 Nisan günü mahkemede dosyanın Suudi Arabistana devri
kararı çıktı.
Arkadaşlar, bu acele
niye Allah aşkına, bu acele niye? Sayın
Cumhurbaşkanının şubat ayında ihracatçılara
söylediği, Görüşmemiz gerçekleşecek, gideceğim.
dediği kayıtlarda bulunuyor. Şubat ayında gideceğini söylemişti,
nisan oldu, hâlâ gidemedi; bayram için plan yapıldığı
anlaşılıyor ve bütün bunların hepsi duruyor
arkadaşlar, nasıl, hem basın üzerinden hem ikili
görüşmelerde tehdit edildiğiniz çarşaf çarşaf bütün
yabancı basında çıkıyor.
Değerli
arkadaşlarım, peki, bu konularla ilgilenen insanlar, bu katliamı
analiz etmiş, raporlar ortaya koymuş insanlar ne düşünüyorlar bu
kararınız hakkında? Bunun yanıtını da
vereceğim. Örneğin, az önce bahsettiğim Madam Callamard, bu
raporu hazırlayan kişi diyor ki: Türkiye, Cemal
Kaşıkçı cinayeti davasını Suudi Arabistana devretmeye
karar vererek bu davayı cinayetten sorumlu olanlara teslim ediyor.
Birleşmiş Milletler Raportörü, sizin çok beğendiğiniz, çok
onayladığınız raporu yazan kişi bunu söylüyor. Bu da
ancak haksızlığın ve cezasızlığın galip
geleceğinin garantisidir. diyor. Arkasından Madam Callamard diyor
ki: Türkiye'nin bu korkunç cinayette adaletin sağlanmasına ve bu
davanın asla siyasi hesaplara ve çıkarlara kurban gitmeyeceğine
yönelik kararına ne oldu? Ve devam ediyor: Kendi topraklarında
işlenen bir cinayetin davasını reddetmekle Türkiye suçun
sorumlularına davayı bilerek ve isteyerek geri göndermiş oldu.
Aslında, Suudi sistemi Türkiye'deki savcılarla iş birliği
yapma konusunda defalarca yetersiz kaldığı için, adaletin bir
Suudi mahkemesinde sağlanamayacağı çok açık.
Peki, Suudi mahkemeleri
hakkında bizimkiler ne diyor? Şu anda Anayasa Mahkemesi üyesi olan, o
tarihte İstanbul Başsavcısı olan ve dosyayı
doğrudan takip eden Sayın İrfan Fidan ne diyor biliyor musunuz
bu dosya sırasında, dosya önüne geldiğinde? Suudi Arabistandaki
savcı, katilin akrabası. diyor. Bakın, bu haber Yeni Şafak
gazetesinden, 13 Eylül 2020 tarihinde. Savcı, katilin akrabası.
diyor İrfan Fidan ve devam ediyor, diyor ki: Suudi Arabistanda görülen
davanın savcısı, şüphelilerin Suud ailesinden olduğunu
söyledi.
Bir haberden daha
bahsedeceğim. Başsavcı Kaşıkçı girer girmez
öldürüldü. Suudi makamları iş
birliği yapmadı. diyor. Bunu İrfan Fidan söylüyor
arkadaşlar, bu dosyayı takip eden İstanbul
Başsavcısı söylüyor, Suudi makamlarının nasıl bir
tutum içinde olduğunu söylüyor. Bu burada dururken bu dosyayı siz
nasıl Suudi makamlarına devredersiniz? Bu olacak iş mi, buna
vicdanınız elveriyor mu arkadaşlar?
Değerli
arkadaşlarım, yine uluslararası basında birçok haberde
Türkiye'nin ekonomik durumu belirtiliyor. The Guardian'ın
yaptığı bir dosya var, dehşet verici; katillerin lüks
villalarda yaşadıkları fotoğraflarla ortaya konuluyor.
Katillerin lüks villalarda yaşadıkları fotoğraflarla ortaya
konuluyor. Ya, bu dosyayı nasıl verebiliyorsunuz arkadaşlar?
Allah hakkı için, şu mübarek günde bunu nasıl yapabiliyorsunuz
ya?
Değerli
arkadaşlarım, işin aslına, özüne geliyoruz. İşin
özünde şu var: Dünyada mantığı sadece menfaat olanlar böyle
şeyler yapıyorlar. Bakın, az önce, başlangıçta söylemiştim;
Suudi makamları tarafından Hollanda'dan, Fransa'dan adam kaçırma
girişimlerinin olduğunu söylemiştim. Sonra bunların üzerine
neyi gördük biliyor musunuz? Yargılamalara Fransız makamları,
Hollanda makamları taraf olmuyorlar arkadaşlar, müdahillik talebinde
bulunmuyorlar. Bunu inceleyen uzmanlar ne sonuca ulaşıyor biliyor
musunuz? Birtakım Fransız ve Hollanda şirketlerinin Suudi
Arabistan'da kapsamlı işler aldıkları sonuçlarına
ulaşıyor, özellikle şu anda kuzeyde yapılmakta olan
şehrin inşaatında çok kapsamlı işler aldıkları
sonucuna ulaşıyor ya da Selmana Senin arkanı ben
topladım. diyen Trump'ın damadı Kushner'in, Suudi sermayesiyle,
Suudi finansıyla bir fon işlettiği sonucuna ulaşıyor.
Şimdi, bunun üzerine, bu bilgiler üzerine Türkiye'de alınan bu
kararın anlamının ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Bir de size
bir örnek vereyim mi 2020 yılından? Eskiden bu sıralarda
oturan bir Genel Başkan Yardımcısı
arkadaşınız, Yasin Aktay 2020de Niye Türkiyede bu cinayeti
işlemeye cüret ettiler? diye soruyor, arkasından da şunu
söylüyor: Ortaya çıkarsa, en kötü ihtimalle Bunu belki parayla
satın alırız. diye düşündüler. Ne zaman söylüyor bunu?
2020 yılında söylüyor. Siz bugün yaptığınızdan
çok farklı bir tutum içindeyken Yasin Aktay diyor ki: Biz bunu
Türkiyede yaparız. diye düşündüler, en kötü ihtimalle de Türkiye
satılık bir ülkedir, biz buna parayı veririz,
kapatırız. diye düşündüler.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kapatamadılar işte. Teklif ettiler ve
kapatamadılar.
YUNUS EMRE (Devamla) Bugün
ne oluyor? Bugün ne oluyor?
Bunun yanıtını vereceksin, bunun yanıtını
vereceksin, bırak! (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Türkiye bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla
yaptı. Bütün dünya susarken Türkiye konuştu bu konuda.
YUNUS EMRE (Devamla) Bak,
bu raporların hepsi burada duruyor.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Türkiye üzerine düşeni yaptı; fazlasıyla
yaptı Türkiye.
YUNUS EMRE (Devamla)
Haksızlıktan sesin yükseliyor, ben bunun çok iyi
farkındayım. Haksızlıktan sesin yükseliyor; bırak
bunları, bırak.
BAŞKAN Sayın
Emre, karşılıklı konuşmayalım, Genel Kurula hitap
edelim lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla)
Ayrıca, Yeni Şafak gazetesi, Sabah gazetesi, Takvim gazetesi, biliyor
musunuz, bu devir işleminden sonra bir haber yapmadılar. Sen niye
bağırıyorsun? Bunu Sabah gazetesine söylesene, bir haber
yapmadılar. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sen bu konuyla niye bu kadar ilgilisin? O gün tek kelime
konuşmadın, bugün neden bu kadar ilgilisin bu konuyla?
YUNUS EMRE (Devamla) Hani
üstü örtülmüyordu? Üstünü örten sizsiniz; bir haber yapmadınız.
Bırak, bırak, boş lafları bırak!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Birdenbire neden Kaşıkçı
aşkınız depreşti sizin?
YUNUS EMRE (Devamla)
Boş lafları bırak! Biz bu işleri çok iyi biliyoruz.
BAŞKAN Sayın
Emre, Genel Kurula hitap edelim lütfen.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kaşıkçıyı niye bu kadar çok sevmeye
başladınız bir anda?
YUNUS EMRE (Devamla) Biz bu
işleri çok iyi biliyoruz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Genel Kurula
hitap edin, buyurun.
YUNUS EMRE (Devamla)
Sayın Başkanım, Genel Kurula hitap edeceğim.
Cesaretin varsa
çıkarsın kürsüye, tek tek bunlara yanıt verirsin. Bir
yanıtın yok.
BAŞKAN Sayın
Emre, karşılıklı konuşmayalım.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ben konuşmanın bitmesini bekliyorum.
Cesaretimi sorgulayamazsın!
BAŞKAN Sayın
Ünal
YUNUS EMRE (Devamla) Bir
yanıtın yok, bir yanıtın yok; bırak bunları.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Cesaretimi sorgulayacak en son adam sensin!
BAŞKAN Sayın
Ünal
YUNUS EMRE (Devamla) Ben
biliyorum, biliyorum.
Bak, kişisel bir
tartışmanın içine çekme.
BAŞKAN
Kişiselleştirmeyelim lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla) Benim
meselem seninle değil, benim meselem bu düzenle kardeşim, bunu da
bil! Tamam mı?(CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Meseleyi kişiselleştirme.
YUNUS EMRE (Devamla) Sen
benim muhatabım bile değilsin; bırak, beni dinle!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sen düzenle ilgili olsan devletin aldığı
uluslararası bir karara bu şekilde yaklaşmazsın!
YUNUS EMRE (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlar, başa dönüyorum. Türkiyede bu
yapılan olay...
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen...
YUNUS EMRE (Devamla)
İbretle izliyorum sizi, ibretle izliyorum. Yazıklar olsun,
yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sana yazıklar olsun!
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Hakaret etme.
YUNUS EMRE (Devamla) -
Yazıklar olsun, yazıklar olsun!
BAŞKAN Sayın
Emre...
YUNUS EMRE (Devamla) -
Petrodolarlar için yapılıyor bunlar, biz bunları biliyoruz, biz
bunları biliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Türkiyede çok ayıp bir şey oluyor bugün. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Anlatacağını anlat, hakaret etme.
YUNUS EMRE (Devamla) -
Sayın Başkan, bu şartlarda...
BAŞKAN - Devam edin,
Genel Kurula hitap edin.
YUNUS EMRE (Devamla)
Değerli arkadaşlar, Türkiyede çok ayıp bir şey oluyor;
Türkiyede işlenen bir cinayetin üzeri kapatılıyor, bunu
Birleşmiş Milletler Raportörü de söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Bildirileri büyükelçilere düzelttirmeyi biliyorsunuz değil mi?
BAŞKAN Siz devam edin.
Lütfen Genel Kurula hitap
edin, tamamlayın lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla)
Sayın Başkan, konuşacak çok şey var ama son bir dakikada
şunu söyleyeyim: Bakın, bu kitabın yazarı bir Türk
gazeteci, Ferhat Ünlü. Ne yazık ki gazetesinde de olaydan sonra bir haber
çıkmadı ama bütün detayları aslında burada var. Bakın,
benim bu olayı en iyi öğrendiğim üç kaynaktan biri
Birleşmiş Milletler raporlarıdır, biri bu Ferhat Ünlünün
kitabıdır ve biri de bir gazetecinin, yabancı gazetecinin,
Rugman diye bir adamın kitabıdır.
Ben üzülüyorum
arkadaşlar. Bakın, bunları siz gündeme getirdiniz, doğru.
İstihbarat görevlilerinin, polis arkadaşlarımızın,
adliye mensuplarının ben tek tek hepsinin alnından öpüyorum;
gerçekten çok önemli bir iş yaptılar. Ama bu olaydan sonra, bunun bu
şekilde üzerinin kapatılması vicdanınıza
sığıyor mu arkadaşlar, vicdanınıza
sığıyor mu?
EROL KAVUNCU (Çorum) Kim
kapatıyor ya? Suudi Arabistanda devam edecek, kapatılmıyor.
YUNUS EMRE (Devamla) - Ben
bunu sormak istiyorum, bunun bir yanıtı varsa lütfen buyurun
anlatın.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Kapatılmıyor, Arabistanda devam edecek.
YUNUS EMRE (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, örnekleriyle anlattım. Birbirimizi
kandırmayalım, dürüst olalım. Bakın, siyasetin en temel
unsuru dürüst olmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Emre, teşekkür ediyoruz.
YUNUS EMRE (Devamla)
Sayın Başkanım, kusura bakmayın, selamlamak istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, doğrudan Sayın Ünal engel oldu
konuşmasına.
BAŞKAN Peki, bir
selamlama yapın lütfen, selamlayın lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla) Biz
ilkokulda ne derdik, Türküm, doğruyum, çalışkanım. derdik
değil mi? Ya, biz daha çocuklukta doğruluk, doğruluk diye
büyütülen bir nesil değil miyiz Allah aşkına? Ya, bu, doğruluğa
sığar mı arkadaşlar, katillerin eline dosyayı
göndermek doğruluğa sığar mı arkadaşlar? Bunu
nasıl yapıyorsunuz; ayıp değil midir bu memlekete, bizim
tarihimize yazık değil midir? Biz onurlu bir milletiz, bize bu
yakışıyor mu değerli arkadaşlarım?
EROL KAVUNCU (Çorum) 50
seferdir aynı şeyi tekrar ediyorsun ya!
YUNUS EMRE (Devamla)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sonuç olarak
gelin, yol yakınken dönelim. Bakın, Türkiyede devir
değişir, bu dosyalar tekrar açılır, mahcup olursunuz;
Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanı
bu olaydan sorumlu olurlar, bu dosyalar açılır. Türkiyeye bu
kötülüğü yapmayın, lütfen Türkiyeye bu kötülüğü yapmayın.
Türkiyenin şanlı bir tarihi var, gurur duyduğumuz bir tarihi
var; tarihimize bu kara lekeyi sürmeyin arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, İstanbul Milletvekili
Yunus Emrenin 189 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli üyeler; Cumhuriyet
Halk Partisinin bu konuya ilgisini açıkçası böyle tebessümle
izliyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kaşıkçı olayında
üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Amerika Birleşik Devletleri Başkanı çıkıp
Benim Suudi Arabistanla 100 milyar dolarlık anlaşmam var, bunu
tehlikeye atamam. derken Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kaşıkçı
meselesini bütün dünyanın gündemine taşımıştır.
Burada konuşan hatip neden bir kere olsun ABDyle ilgili, Fransayla
ilgili, İtalyayla ilgili, özgür dünyayla ilgili tek bir eleştiri
getirmeyip bu konuyu dünyanın gündemine taşıyan Türkiyeyi
eleştiriyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul)
Ben söyledim onları, ben söyledim.
MAHİR ÜNAL (Devamla)
Türkiye bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada uluslararası soruşturmaların devri
ve bunun hukuki altyapısı bellidir. Türkiye gereğini
yapmıştır ve şu anda da ortada bir fail bulunmamakta,
yargılanan bulunmamakta ve hukuk temelinde de bu dosyada maksat hasıl
olmuş ve dünyanın gündeminde bu konu gerektiği gibi bütün
delilleriyle konuşulmuş, bütün delilleri Türkiye
sağlamıştır, bütün delilleri dünyaya Türkiye servis
etmiştir.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Doğru.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Bakan Gül neden istifa etti, Bakan Gül; buna cevap ver sen. Bakan Gül neden
istifa etti?
MAHİR ÜNAL (Devamla)
Fakat siz iç hukuk ile uluslararası hukuku birbirine
karıştırıyorsunuz, devletin aldığı pozisyon
ile siyasi pozisyonları birbirine karıştırıyorsunuz;
devletinize bunu yapmayın, devletinizi uluslararası alanda bu duruma
düşürmeyin, yazıktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bizimle hesabınız bizimledir,
hesabınızı bizimle görün, uluslararası alanda Türkiye
Cumhuriyeti devletini bu hâle getirmeyin. (CHP sıralarından
gürültüler)
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Siz
Prensi savunuyorsunuz, biz Türkiyeyi savunuyoruz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Sayın Mahir Ünal normalde tahammüllü, bir nezaket
çerçevesinde olan
EROL KAVUNCU (Çorum)
Kişiselleştirme ya!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Nezaketsiz bir ifade kullanmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hele
hele, konuşan hatibe oturduğu yerden laf atmak gibi bir işe hiç
girişmeyecek biriyken bu tutumunu, bu tavrını suçluluğun
telaşı olarak nitelendiriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hakaret ederse laf atar tabii ya!
EROL KAVUNCU (Çorum) Ne
alakası var ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen her zaman laf attığında suçlu musun?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ha, Kaşıkçıyı ben öldürdüm(!)
Kaşıkçıyı ben öldürdüm, doğru söylüyor(!)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak
kendisinin yapmış olduğu kürsü konuşmasında Türkiye
Cumhuriyeti devletine bunu yapmayın, uluslararası alanda küçük
düşürmeyin. diyerek Cumhuriyet Halk Partisinin kurumsal kimliğine
doğrudan sataşmıştır.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Her zaman yapıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç
Tüzük 69a göre cevap hakkı talep ediyoruz. Uygun görmeniz durumunda
Sayın Yunus Emre kullanacak.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Emre. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz iki dakika, yeni bir
sataşmaya mahal vermeyelim lütfen.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Türkiyeyi küçük düşürmeyi her zaman yapıyorsunuz, her zaman.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii,
tabii, senin kadar düşürmeyelim daha.
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Sizin kadar kimse yapamaz.
4.-
İstanbul Milletvekili Yunus Emrenin, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
YUNUS EMRE (İstanbul)
Arkadaşlar, bakın, bu kürsüde ben söyledim, Hollandanın,
Fransanın tutumuyla ilgili eleştirileri ben gündeme getirdim;
yapmayın. Trumpın kendisiyle, damadıyla ilgili olayları ben
söyledim bu kürsüde. Bana bunu nasıl söyleyebilirsiniz Sayın Ünal?
Bana bunu nasıl söyleyebilirsiniz? Aynen iade ediyorum.
Ayrıca, arkadaşlar
Devlete bunu yapmayın. dediniz. Bakın, biz şunu kayıtlara
geçirmek istiyoruz: Devlet ayrı, şu anda Türkiyede yönetimde
bulunanlar ayrı. Bunların hepsinin devlette kaydı vardır,
bunu bilin. Devletin
SALİH CORA (Trabzon)
Uluslararası hukuktan haberin var mı? Nasıl yargılama
yapacaksın?
YUNUS EMRE (Devamla) Ben az
önce boşuna söylemedim o istihbarat görevlilerinin, o polis arkadaşlarımızın,
o adliye görevlilerinin alnından öpüyorum diye
SALİH CORA (Trabzon)
Yargılamayı nasıl yapacaksın?
BAŞKAN Sayın
Cora, lütfen
YUNUS EMRE (Devamla)
ben
boşuna söylemedim, boşuna söylemedim. Bunu da kayda geçirmek
istiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Failler olmadan nasıl yargılama
yapacaksınız?
YUNUS EMRE (Devamla)
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, Türkiyede kamu görevlileri
-az önce ifade ettim- üzerlerine düşeni yapmıştır;
doğru. Problem sizin şu anda yapmakta olduğunuzdadır, bunun
altını çizmek istiyorum, şu anda yapılandadır.
Ve yine, şunu da
belirtmek istiyorum: Ya, bu dosyayı baştan biz bilmiyor muyduk zaten
bütün katillerin kaçmış olduğunu.
SALİH CORA (Trabzon)
Tamam, takip ettik.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Her şeyi ortaya çıkardık.
ORHAN SÜMER (Adana)
Devletin görevi, gerçeği ortaya çıkarmak.
YUNUS EMRE (Devamla) Dört
sene geçtikten sonra mı dosyayı devretmeye karar verdik?
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Her şey ortaya çıktı.
YUNUS EMRE (Devamla)
Arkadaşlarım, bakın, komik duruma düşmeyin, komik duruma
düşmeyin, ciddiyetle meseleleri biz ele alalım, Meclisin
saygınlığına gölge düşürmeyelim.
SALİH CORA (Trabzon)
Soruşturma yaptık, süreç takip ediliyor.
YUNUS EMRE (Devamla)
Arkadaşlarım, son olarak şunu da belirtmek istiyorum: Türkiyede
bu yaptığı işle Suudi gizli servisi de Suudi devleti de
Türkiyeye büyük bir hasımlık yapmıştır.
SALİH CORA (Trabzon)
Türkiyeye kurulan bir tuzak ifşa edildi orada, daha ne olsun.
YUNUS EMRE (Devamla) -
Türkiyede devleti tanıyan, bilen insanlar da bu
hasımlığın kapsamının ne olduğunu bilir,
bunlar bu kayıtlarda vardır. Bu iktidar değişecektir, emin
olun iktidar değişecek ilk seçimlerde ama Türkiyeye karşı
yapılan bu hasımlığın hesabı sorulacak. (CHP
sıralarından alkışlar) Sizin yapmanız gereken,
dosyayı iade etmek değildi, Suudi yöneticileri hakkında yaptırım
kararları çıkartmaktı. Bunu yapsaydınız işte, ben
bu kürsüden sizi tebrik ederdim arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkürler.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerinde gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahıslar adına
söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon)
Yürüyüşü bile tahrik içeriyor ya!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Mübarek Ramazan
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Daha başlamadan
Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
BAŞKAN Sayın
Başarır, Genel Kurula hitap edin lütfen.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Diyor ki: Yürüyüşü bile tahrik ediyor. Bu da
herhâlde önemli bir başarı olsa gerek.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakın, bu konuyu konuşmak zorundayız. Bu konuda
sinirlenmeye, laf atmaya hiç gerek yok. Değerli Hocam da ben de Türk
hukukundaki, uluslararası mevzuattaki, anlaşmalardaki maddeleri,
hükümleri burada söyleyeceğiz. Yalnız, Sayın Grup Başkan
Vekilinin söylediği iki şey önemli. Birincisi; dedi ki: Cumhuriyet
Halk Partisinin bu olaya yaklaşımını, ilgisini tebessümle
izliyorum. ama ben AKP Grubunun ve iktidarın bu olaya ilgisizliğini
ibretle izliyorum, onu söyleyeyim Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar) İkincisi; Türkiye
Cumhuriyetinin dünyadaki duruşuna saygı gösterin. dedi. Zaten biz
saygı gösterdiğimiz için bu mücadeleyi veriyoruz. Bakın, bir
Alman gazeteci vardı, yargılanıyordu Alamazlar. dedi
Beyefendi. Aldılar mı? Bir rahip vardı Hadi, alın
bakalım. dedi. Aldılar mı? Bu olayda Suçluları biliyorum.
Türkiye'de işlendi. Bilgi almak istiyorlarsa, dinlemek istiyorlarsa gelsinler,
biz onlara bilgileri, resimleri, kayıtları dinlettirelim ama bu
millet enayi değil. Vermeyiz. dedi. Verdiler mi?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Suçluları mı verdiler?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Peki, şimdi soruyorum: Enayi miyiz biz? Seksen
dört milyon enayi mi? İşte, biz, Türkiye Cumhuriyetinin bu duruma
düşmemesi için burada konuşuyoruz, bu mücadeleyi veriyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlar, İstanbul'un göbeğinde bir
gazeteci lokma lokma doğranıyor. Bir ekip geliyor, kim var bu ekipte?
Adli tıp uzmanı var, testereci var, yarbay var, tuğgeneral var,
Prensin koruması, Kralın koruması var; var da var. İki
otele gece yerleşiyorlar, öğlene doğru olay gerçekleşiyor.
SALİH CORA (Trabzon)
Nasıl çözdünüz bu olayı?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Şimdi, akıl tutulması
yaşıyorum, bir Konsolos on dört gün sonra serbest
bırakıldı, Konsolos serbest bırakıldı. Viyana
Sözleşmesi'nin 41 ve 43üncü maddeleri net Eğer suçüstü bir durum
varsa, göreviyle ilgili bir suç yoksa derhâl alacaksınız,
yargılayacaksınız. diyor. On dört gün sonra bu Konsolos ve
Suudi yetkililer -adam kesildi, bavullara koyuldu, adam gitti- dediler ki: Ya,
Kaşıkçı iki saat sonra çıktı gitti buradan. Çünkü bir
tuğgenerale sakal yaptılar, öldürülen o gazetecinin
kıyafetlerini giydirdiler ve böyle bir algı yarattılar.
Şimdi, bakın bu
Konsolosun fiilî ve fikrî bir şekilde bu suça iştirak ettiği bir
gerçek mi? Gerçek beraberce yapıyorlar bunu. Ya, niye yolluyorsunuz, ya,
neden yolluyorsunuz, ben merak ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar âciz bir
ülke olamaz; bu duruma düşürüyorsunuz bizi. Neden yolluyorsunuz
arkadaşlar? Yolladığınız ülkenin, dosyayı
yolladığınız ülkenin, lütfen, hukukuna bakın. 5
sanık idam cezası aldı, doğru mu? 3 sanık yirmi dört
yıl ceza aldı? Sonra Kaşıkçı ailesinin
yakınları şikâyetten vazgeçtiği için idam cezaları
kaldırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti, 1926da
Ceza Kanununu kabul etti. Bizde kamu gücü, kamusallık önemli; onlarda
kısas önemli. Nasıl böyle bir ülkeye bu dosyayı teslim
edebilirsiniz? Bizim Türk Ceza Kanunu'nda, cinayet suçlarında
şikâyetten vazgeçtiğimiz zaman dosya düşüyor mu? Ama orada
düşüyor bakın.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hayır, kamu adına takip ediyoruz.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Gelelim
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bir dakika, onu da
söyleyeyim. 6706 sayılı Ceza Kanunlarında
Adli
İşbirliği Kanununun 24üncü maddesi ne der? Delillere bakar,
suç nerede işlenmiş ve dünyada genellikle, yüzde 95 böyledir, suçun
işlendiği yer dosyayı talep eder. Yani biz ne
yapmışız? Suudiler bunu talep etmiş ve vermişiz, bu
olacak şey mi?
Diğer bir durum -ben çok
merak ediyorum bakın- Abdulhamit Gül'den böyle bir talepte bulundunuz mu,
Abdulhamit Gül Olmaz. dedi mi? Çünkü 11. Ağır Ceza Mahkemesi bu
kararı verdiğinde şu Adalet Bakanı olumlu görüş verdi.
Abdulhamit Gül ne dedi, ben burada size soruyorum: Hayır. dedi, Olmaz.
dedi, Rezil oluruz. dedi, Bunu anlatamayız dünyaya. dedi; olur mu
arkadaşlar, olur mu?
Şimdi, bakın,
Arabistan size ne vadetti bilemem, Arabistan'la, Suudilerle nasıl
ilişkiler içerisindesiniz bilemem. Bir kamu hukukçusu olarak benim
bildiğim bir şey siz Türk yargısını ve mahkeme
kararlarını uluslararası ilişkilerde pazarlık konusu
yapamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Eğer pazarlık konusu yapsaydık en
başta yapardık bunu.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Eğer bir şeyi konuşacaksak bu ülkede
mahkemelerin bağımsızlığını
konuşacağız. Benim ülkemin Cumhurbaşkanı, Türkiye'deki
önemli dosyalarda Vermem. de diyemez, Veririm. de diyemez. Bu ülkenin en
küçük ilçesindeki bir sulh ceza mahkemesi hâkimi bile Bir dakika, Beyefendi.
demeli, yürütmeye göre karar vermemeli. Ben Adalet Bakanını
anlıyorum, sizleri anlıyorum. Sizler bir ileri dört geri. Geri
vitesiniz meşhur sizlerin ama 11.Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanı ve üyeleri, bu kararı nasıl verebiliyor? Nasıl
verebiliyor, değerli arkadaşlar?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sizin hiç vites ayarınız yok.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Bak böyle konuşma, bak insanları bu
şekilde yargılayamazsın, burada bulunan milletvekillerini bu
şekilde yargılayamazsın.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Sayın Grup Başkan Vekili ne olur, lütfen laf
atmayın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sizin vites ayarınız yok bir defa!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Yapma lütfen, yapma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
başlarsak ben bir tane hatibini konuşturmam. Böyle bir şey yok!
Grup Başkan Vekili laf atar mı ya! Grup ne yapar o zaman sen böyle
yaparsan?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Siz bir şey söyleyecekseniz Suudilere söyleyin, o
mahkemeye söyleyin lütfen, lütfen.
Bir sefer, Türkiye
Cumhuriyeti mahkemeleri bağımsızdır, özgürce karar vermek
zorundadır. Artık biz bu ülkede bu mahkemelerin kararlarından
önce Cumhurbaşkanının tahminlerini,
Cumhurbaşkanının mahkemelere vermiş olduğu
ayarları duymak istemiyoruz. Enayi mi diyorsunuz bu millete? Bir kez
daha soruyorum: Dosya nerede? Nerede dosya? Vermem. dedi bu ülkenin
Cumhurbaşkanı, kayıtlarda var. Enayi miyiz biz, enayi mi? 84
milyonu enayi yerine mi koyuyorsunuz siz? Demedi mi? Sayın Grup
Başkan Vekili, çıkın, burada söyleyin, Cumhurbaşkanı
bu dosyayla ilgili ne söyledi? Ki söylemesi de yanlış, ki
konuşması da yanlış. Çünkü eğer ki bir dosyada
soruşturma, kovuşturma başlamışsa ne sen ne ben ne
Cumhurbaşkanı ne Meclis Başkanı yorum yapamaz ama
yapıyorsunuz ama sonra geri dönüyorsunuz. E, bu olacak şey mi? Bu
olacak şey mi?
Bakın, Türk Ceza
Kanununun 8inci maddesi, Viyana Sözleşmesinin 41 ve 48inci maddeleri,
adli suçluların iadesiyle ilgili yasamızın 24üncü maddesi net;
burada büyük bir hata yapılmıştır, burada büyük bir
yanlış yapılmıştır, Türkiye Cumhuriyeti, dünya
nezdinde küçük düşürülmüştür. Bununla ilgili bir özür, bir düzeltme
borcunuz var; buna sinirlenmeyin.
Bir kez daha söylüyorum:
Suudilerin hukukuna bir bakın, evrensel hukuk prensipleri var mı,
insan hakları var mı? Ya, her şeyi geçiyorum, adli
yazışmalar yapıldı mı, Adalet Bakanı bunu
açıklamıyor. İdam cezası olan bir ülkeden bahsediyoruz,
dosyayı iade ediyoruz, Türkiyede idam cezası yok, uluslararası
mevzuat net; idam etmeme garantisi istediniz mi? Ya, bunları bile
yapmadınız, bu kadar özensizlik olur mu?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Elimizde sanık var mı? Sanığı
mı iade ediyoruz biz, elimizdeki sanıkları mı iade ediyoruz?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bakın, sanık olmasa da elinizde dosya var.
Deliller nerede? diyorsunuz; bu adam nerede kesildi, bu adam nerede
doğrandı, bir uçak dolusu insan nereden geldi, nereden geldi yani
elimizde sanık var mı? Zaten elinde sanık varsa da
bırakıyorsan yazıklar olsun! (CHP sıralarından
alkışlar) Elimizde sanık da varsa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Diplomatik pasaportla gelmiş, gitmiş; ne
yapabiliriz?
BAŞKAN Sayın
Başarır, tamamlayalım lütfen.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ha, bir onu yapmadığınız
kaldı, bir de isterseniz elimizde olan sanıkları, bu ülkede suç
işleyen suçluları hangi ülke isterse paket yap, yolla; öyle mi? Yani
siz bir hukukçusunuz, siz tecrübeli bir insansınız, ne demek Elimizde
sanık var mı? Zaten sorun bu.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Hayır, idam şartı dedin idam
şartı; onun için diyorum.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ha, elinde bir sanık vardı, Konsolos nerede?
Konsolos nerede, çık söyle. (CHP sıralarından
alkışlar) Konsolosu niye bıraktın? Dışişleri
Bakanı, Adalet Bakanıyla iş birliği içerisinde olsaydı
-MİT ve polis görevini yapmış, dosyayı
hazırlamış, önünüze koymuş- bırakabilir miydiniz?
Bakın, siz bu suçluları göz göre göre suçun faili olan Suudi Prens
yönetimine verdiniz. Bu, bir suçtur, yeri ve zamanı geldiğinde hesap
vereceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
Teklifin tümü üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gensoru
olsaydı kabul edilmemişti, herkes kabul verdi.
BAŞKAN 1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ZAMBİYA
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞ
BİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 28
Temmuz 2018 tarihinde Lusakada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun
bulunduğuna dair kanun teklifi üzerine İYİ Parti adına söz
aldım. Selamlarımı sunarım.
Uzun süredir beklediği
anlaşılan anlaşmalar peş peşe Genel Kurula gelmekte,
bizler de genellikle uygun bulduğumuzu beyan etmekteyiz,
görüşlerimizi belirterek, eleştirilerde bulunarak katkı
sağlamaya çalışmaktayız. Atatürkün değişik
zamanlarda ifade ettiği dış siyasetle ilgili üç sözünü
hatırlatarak başlamak istiyorum: Dış siyaset, iç
kuruluş ve iç siyasete dayandırılmak zorundadır. Yani iç
kuruluşun kaldıramayacağı genişlikte
olmamalıdır, yoksa hayalî dış siyasetler peşinde
dolaşanlar, dayanak noktalarını kendiliğinden kaybederler.
Komşularıyla ve bütün dünya devletleriyle iyi geçinmek Türkiye
siyasetinin esasıdır. ve Türk Cumhuriyetinin en esaslı
ilkelerinden biri olan Yurtta barış, dünyada barış.
amacı, insanlığın ve uygarlığın refah ve
ilerlemesinde en esaslı etken olsa gerektir. demek suretiyle büyük bir
öngörüde bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti, gelecek yıl, 2023te 100 yaşına girecek.
Adalet ve Kalkınma Partisinin birçok yetkilisi değişik
zamanlarda kendi iktidarlarından önceki dönemi eski Türkiye
sonrasını yeni Türkiye olarak nitelendirmektedirler, teknolojik
gelişmelerden yana ne varsa kendileriyle ülkemize getirildiğini,
ekonomik açıdan çok başarılı işler
yaptıklarını, kimsenin nankörlük etmemesini açıkça ifade
etmektedirler; sağlık, eğitim, adalet, düşünce ve ifade
özgürlüğü gibi pek çok konuda dünyaya örnek olacak ilerlemeler kaydedildiğini
de söylemektedirler.
(Uğultular)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
Sayın Nuhoğlu, bir
saniye lütfen, sürenize ilave edeceğim.
Sayın milletvekilleri,
lütfen yerlerinize oturun, kürsüde konuşmacı var. Sayın Grup
Başkan Vekilleri, ayaktaki Grup Başkan Vekilleri, sayın
milletvekilleri; siz oturana kadar süreyi konuşmacıya ilave
edeceğim; bekliyorum.
Evet, buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Diğer taraftan, bazıları,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde danışman
sıfatıyla görevli olanlar, bazıları partinin
değişik organlarında görev yapanlar, bazıları da
partiye destek veren fesli meczup gibi kendine özel görev biçenler o kadar
cesur sözler söylediler ki yeni Türkiye'yi yüz yıl öncesinin Türkiyesine
döndürmek istediklerini söylemekten bile çekinmediler. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Reklam arasının
bittiğini, yirmi yıllık iktidar dönemlerinde elde ettikleri
imkânlarla cumhuriyetin ilanından önceki döneme, bir başka ifadeyle,
100üncü yılda 2023 lider ülke Türkiye sloganıyla gerçek
fikirlerini gerçekleştirerek Atatürk öncesi döneme dönebileceklerini ima
etmektedirler.
Özledikleri ve geri getirmek
istedikleri döneme ait önemli olayların başında, Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından kaldırılmış olan hilafet
gelmektedir. Diğer bir özlemleri de Arap harflerine dönülmesidir. Üniter
yapımıza kastederek yeni başkent, yeni dil, yeni devlet
kuracaklarını bile ifade etmektedirler. Danışman
sıfatıyla çok önemli şahsiyetlerin defalarca dile getirdikleri
görüşlerdir bunlar; bu söylediklerim hayal ürünü değildir
değerli arkadaşlar. Şimdilik padişahlığı
değil, sadece hilafeti getirmek istiyorlar.
Ben, şimdi, çok
özledikleri son halifeyle ilgili bir resmî evrakı paylaşmak
istiyorum. Millî Mücadeleye karşı bütün iş birlikçileri
cesaretlendiren son halife Vahdettin, padişahlık
sıfatını kaybedince, yüz yıl önce, 1922de Dolmabahçe
açıklarında demirlemiş olan, İngiliz donanmasına ait
Malaya zırhlısına binerek ülkeden kaçmıştır. Bu
kaçma eylemi son derece yüz kızartıcı bir mahiyette
gerçekleşmiştir. Vahdettin, işgal orduları komutanı
Haringtona ilettiği talepte İstanbul'da hayatımı
tehlikede gördüğümden İngiltere devletifahimesine iltica ve bir an
evvel İstanbul'dan mahalliahara naklimi talep ederim efendim. diyerek
İngiltere'ye sığınma ve ülkeden kaçma acizliğinde
bulunmuştur. Harington, padişahın kendi isteğiyle
kaçmış olduğunu yani iradesi dışında
kaçırılmış olmadığını göstermek için bu
talebi yazılı olarak istemiştir. İstek yerine
getirilmiş ve dünya tarihinde ihanetin belgesi olarak yerini alan bu
yazılı belgenin altında Halife-i Müslimin Mehmet Vahdettin
ismi yer almıştır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sormak isterim, özlenen halife bu mudur?
Onların eski Türkiye
dedikleri, kendi iktidarlarından önceki Türkiye'de devlet yönetiminde
bulunan herkes Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine ve
kurucu iradesine bağlıyken yeni Türkiye'de ABD ve Britanya
devletlerine bağlılık yemini ederek oraların vatandaşı
olanlar devlet yönetiminde görev almıştır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İbretiâlem olması için o
yeminleri burada zikredeceğim, zikredeceğim ki Türk
çocuklarından Andımız'ı yasaklayanlar utanma duyguları
varsa utansınlar. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) İşte, iktidarın önemli bir bakanlık
koltuğunda uzun süre oturan Britanya vatandaşının yemini:
Ben Mehmet... Samimi ve doğrulukla deklare ederim ki İngiliz
vatandaşı olduğumda Majesteleri Kraliçe II. Elizabeth'e ve
varislerine bağlı kalıp yolunda ilerleyeceğim. Şimdi
de iktidar partisi kadrolarında ABD vatandaşı olanların
ettikleri yemini paylaşıyorum: Burada, önünüzde, şimdiye kadar
tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini
reddettiğime, bundan böyle ABD Anayasasını ve
yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma,
ABDye bağlılık ve sadakat göstereceğime, kanunun
gerektirdiği hâllerde ABD ordusuna hizmet vereceğime, kanunun
gerektirdiği durumlarda sivil yönetim altında ulusal önemi olan
işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir
şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak
üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.
Değerli milletvekilleri,
o ülkelerin vatandaşı olmak için bu yeminleri edenler, Türkiye
Cumhuriyeti devletine vatandaşlık mensubiyeti duygusu
taşıyabilirler mi artık? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bulundukları yeni ülke
vatandaşlığından ayrılmış olsalar bile -ki
duymadık ayrıldıklarını- elbette Türklük şuuru ve
gururu taşımaları asla mümkün değildir. İşte,
onun için, yirmi yıllık iktidar dönemi sonunda ülkemiz her konuda
bocalamaktadır. Yeni Türkiye partili Cumhurbaşkanlığı
sistemiyle tıkanmıştır, artık yürüyemez. Türkiye
Cumhuriyeti devleti hukuk devletiydi, kararnameyle yönetilen bir devlet oldu.
Anayasaya bağlı kalacağına dair namusu ve şerefi
üzerine yemin edenler, yeminlerini sürekli çiğnemekten geri
kalmamışlardır. Anayasaya aykırı kanunlar, kanunlara
aykırı yönetmelikler, genelgeler, tebliğler pervasızca
yayınlanmakta ve uygulanmaktadır. Sen yık, mahkeme kararı
bizim arkamızdan gelsin. diyen bakanlar bile var. Bakanlar Kurulu zaten
yok, yasal dayanağı olmayan Kabine var. Başbakan olmayınca
da Başbakanlık rolünü üstlenen var. Müsteşarlar yok, devletin
hafızası yok ediliyor, planlamaya gerek bile duyulmuyor. Bu gidişat
artık sona ermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Bütün bu serzeniş,
arayış ve gayretlerimizin sadece siyasi bir mesele
olmadığı, ülkenin ve Türk milletinin geleceğiyle ilgili var
olma meselesi olduğu anlaşılmalıdır. Çare
sandıktadır. Sandık kurulduğu gün Türk milletine umut
ışıkları doğacaktır, partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin kara bulutları dağılacak,
Türkiye Cumhuriyeti devleti kurucu iradeye uygun olarak kuruluş
felsefesine geri dönecek; eskisi, yenisi olmayacaktır. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Türk milleti de bu
vatan da ilelebet hür ve mutlu yaşayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, size
borcum var.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Bu konudaki inancımı ettiğim yemine bağlı
kalarak Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden paylaşıyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun 189 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sayın Başkan, şimdi, hatibin yapmış olduğu
siyasi değerlendirmeleri bir tarafa bırakarak, tarihimizle
alakalı olan değerlendirmelerle ilgili ben de bir söz alma
ihtiyacı hissettim.
Şöyle ki Türkiye'nin
başına ne geldiyse bu zamana kadar, cumhuriyet ve cumhuriyet
sonrasını yalnızca esas alıp geçmişi inkâr etmek veya
cumhuriyeti yok sayarak, o geçmişi kutsayarak, bundan sonraki verilen
mücadeleleri yok sayan bir anlayış sebebiyle Türkiye'nin
başına birçok badire gelmiştir hayatımızda.
Dolayısıyla bunun yerine yani Osmanlı padişahlarıyla
alakalı olarak bizzat Türkçülüğüyle maruf olan Sayın Hüseyin
Nihal Atsızın Osmanlı padişahlarını teker teker
değerlendirdiği, Ali Canip Yönteme cevap niteliğinde
vermiş olduğu Türk Tarihindeki Meseleler kitabındaki
değerlendirmelerini burada hatırlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Osmanlı padişahlarının hiçbirine hain
damgası, âciz damgası, bir kaçak damgası vurmak bize uygun
bir tavır olmaz diye düşünüyorum. Bu bizim kendi
değerlendirmemizdir, tabii ki farkı değerlendirmeler de
yapılabilmektedir. Ama Sultan Vahdettin, VI. Mehmet, Osmanlının
dağılmakta olan bir döneminde göreve, vazifeye gelmiş olan, hain
olarak nitelendirilmesine kesinlikle karşı
çıktığımız fakat talihsiz bir dönemde göreve
gelmiş bir kişidir. Alman mevzilerini Batıda gezerken Almanya
ziyaretinde, orada, kendisine başını eğmesi
söylenildiğinde, Türkün başı asla eğilmez. diyerek
karşılık verdiği de bilinmektedir, hatta rahmetli, merhum
Atsız da bunu ifade etmektedir. Dolayısıyla, bu husustaki
hassasiyetimizi dile getirmek istedim.
Teşekkür ederim. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (Devam)
BAŞKAN Evet, 1inci
madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem.
Buyurun Sayın Erdem.(MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında
Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz Türk milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
günümüzde bir ülkenin uluslararası kamuoyunda iyi ve saygın bir imaja
sahip olması, o ülkenin ulusal ve uluslararası çıkarları açısından
temel belirleyici faktörlerden biridir. Ülkenin nüfusu, ekonomisi, jeopolitik
konumu, askerî gücü kadar, artık o ülkenin sahip olduğu imaj da
stratejik unsurlardan biri hâline gelmiştir. İmaj kavramı,
insanların başka ülkeler ve uluslar hakkında imgelerinin
yazıya yansımasını içermektedir. Bir ülkeyi etkili bir
uluslararası imaj elde etmeye iten etmenler çok kapsamlıdır.
Konu uluslararası ilişkiler perspektifinden ele
alındığında nihai amaç, tüm hedef kitleler nezdinde olumlu
bir itibar kazanmaktır. Türkiye'nin uluslararası imajının
geliştirilmesinde uluslararası anlaşmalar büyük önem
taşımaktadır.
İnsanlık tarihi
kadar eski olan güvenlik sorunu, temelde devlet ve milletimizin
güvenliğinin sağlanması gerekliliğini doğurmuştur
ve güvenliğin sağlanması öncelikle tehdit unsurlarının
belirlenmesini ortaya çıkarmıştır. Bu noktada, yine
insanlık tarihi kadar eski bir olgu olan terörizm ve terörizmle
mücadelenin ele alınması gerekmektedir. Bugünkü anlamından
farklı bir içeriğe sahip olsa da insan güvenliğine tehdit
oluşturan terörizm, neredeyse ilk insandan günümüze kadar çeşitli
dönüşümler yaşayarak varlığını korumuştur.
En temel amaç olarak, geniş kitleler üzerinde korku ve tedirginlik yaymak,
aynı zamanda belirli bir konuya da dikkat çekmeyi benimseyen bu tür
faaliyetler meydana geldiğinde toplumlarda güçlü reaksiyon
oluşturmuş ve terörizme karşı tedbirlerin
alınması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi,
yıllardan beri terörü ve terör örgütünü yalnızca kanlı
eylemlerden ibaret bir suç ve cinayet şebekesi gibi görmekten uzak bir
anlayışla, daha yukarıdan yorumlama ve değerlendirme
çabası içerisinde olmuştur. Özellikle çağımızda,
terörizmin uluslararası karanlık oyunların çok etkili bir
vasıtası olduğu açıktır. Millet
varlığına kasteden PKK terör örgütü ile diğer örgütlerle
mücadele ve teröristlerin imhası yıllardır en üst seviyede ve
büyük fedakârlıkla sürdürülmüştür. Vatanımızın ve
milletimizin bekası için her bir terör unsuru ortadan kaldırılana
kadar, PKKlı tüm teröristler öldürülene kadar, tüm silahlar
kırılana kadar, güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar mücadelemiz
sürecektir.
Özellikle günümüzde
robotların derin düşünmesini konuştuğumuz bir günde,
yarın belki kıtlıkla ilgili mücadelenin olacağı dünya
geneline baktığımız bir günde, yine enerjiyle ilgili
sorunların dünya açısından değerlendirildiği bir
günde, elbette ki uluslararası sözleşmeler en büyük önemi
taşıyan birinci sıraya gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Zambiya 24 Ekim 1964te bağımsızlığını ilan
etmiştir. Türkiye-Zambiya ilişkileri 2011de Lusaka
Büyükelçiliğimizin açılmasıyla beraber, 2013te de
Zambiyanın Ankara Büyükelçiliğinin açılmasıyla ivme
kazanmıştır. Cumhurbaşkanı Lungu, Sayın Cumhurbaşkanımızın
göreve başlaması törenine katılmak üzere 8-10 Temmuz 2018 tarihinde
ülkemizi ziyaret etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız da
2018 yılında iadeiziyarette bulunmuştur. Ülkemizden Zambiyaya
Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan bu ilk ziyaret vesilesiyle
çeşitli alanlarda 12 anlaşma imzalanmıştır. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ziyareti sırasında,
Aralık 2018 itibarıyla Türk Hava Yollarının direkt olarak
seferleri başlatılmıştır. Ziyaret sırasında,
ayrıca, Ticaret Bakanlarının başkanlığında
Türk ve Zambiyalı iş adamları ve ilgili kuruluş
temsilcilerinin katılımıyla yuvarlak masa toplantıları
gerçekleştirilmiştir ve iki ülke arasında iş birliği
ilişkilerini geliştirmek üzere tarım, turizm, sağlık,
altyapı, konut gibi alanlarda teknik düzeyde yakın
çalışmalar yürütülmüştür. Türkiye, Zambiyanın
kalkınma gündemine, ülkenin Yedinci Ulusal Kalkınma Planına
uygun çerçevede kapasite geliştirme ve kurumsal yapılandırma
kapsamında katkı sunmaktadır. Türkiye ile Zambiya arasında
2019 yılı ticaret hacmi 23,7 milyon dolar düzeyinde olmuştur.
Ülkemiz, Zambiyaya 17,8 milyon dolarlık ihracat yaparken Zambiyadan 5,9
milyon dolarlık ithalat gerçekleşmiştir. Yani
kısacası, Afrika Kıtasında yapılan ticari
anlaşmalar, yine tarımla ilgili anlaşmaların tamamı,
özellikle güçlü Türkiye hedefine ulaşmanın belki de en önemli
adımlarından bir tanesi olmuştur. Türk firmalarının
Zambiyadan ithal ettiği ürünlerin başında bakır ve
bakır eşyaları gelmektedir. İthalatımızın
yaklaşık yüzde 75i bakır cevherine dayandığından,
bakır fiyatlarındaki küresel dalgalanmalar özellikle ikili net
ticaretimiz üzerinden belirleyici rol oynamaktadır ve gücümüze güç
katmaktadır. Türk firmalarının Zambiyaya ihraç ettiği
başlıca ürünler ise makine ve cihazlar, aletler ve parçaları ile
demir ve çelikten eşyalar, elektrikli makine ve cihazlar ve bunların
yedek parçaları. Öte yandan tekstil ürünleri, şekerlemeler, mobilya,
çikolata, kakao
Yine, Türk Hava Yollarıyla aralarında özellikle
gidiş gelişlerle ilgili yoğun bir sirkülasyon var.
Şimdi, burada,
aslında değinmemiz gereken en önemli konulardan bir tanesi şu:
Uluslararası sözleşmeler ne zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kadim çatısı altına gelse, çıkan muhalefet partilerinin
milletvekilleri özellikle uluslararası sözleşmelerin kapsamı
dışında birçok konuşma yaparken gerçekten ülkemizin gücüne
güç katacak olan uluslararası sözleşmelerin faydalarından çok
fazla bahsetmiyorlar. Onun için, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
kapsamının dışına çıkarmadan özellikle
uluslararası sözleşmelerin ülkemize neler
kattığının, gücüne ne kadar güç
kattığının altını çizerek vurgulamayı da bir
görev biliyoruz.
İsmini Zambezi
Nehrinden alan Zambiya özellikle turizm açısından da oldukça
gelişmiş ve bu anlamda da hem Türkiyeye gelişler hem oraya
gidişler noktasında büyük bir sirkülasyon var. Ülkenin
insanları, diğer Afrika ülkelerine kıyasla oldukça bilinçli ve
eğitimliler. Zambiya, elli yıl öncesinde,
bağımsızlığından bu yana en misafirperver
ülkelerden biri olmuştur ve yıllık yüzde 6 büyüme oranı
göstermektedir. Zambiya, ziyaret için dünyanın en güvenli ülkelerinden
biri olarak sıralanmıştır. Zambiyayı çekici bir
yatırım noktası yapan önemli güçlü özellikleri doğal
kaynakları ve saydığım diğer özellikler. Ayrıca
Afrika Kıtası açısından bakıldığında da
ülkemizin onların ağabeyi, hamisi konumunda görüldüğünü hepimiz
biliyoruz ve Türkiyeyle ticari ilişkilerini geliştirmek için
Güvenlik noktasında da çok uzun yıllardan beri çok büyük mücadele
yürüten ülkemizin örneklenmesi ki -gerçekten çok büyük bir örnekleme
yapmaktalar- Afrika Kıtasındaki bütün ülkelerin ülkemizi örneklemeye
çalıştığını ve bu açıdan da güvenlikle
ilgili beklenti içerisinde olduklarını tekrar vurgulamak istiyorum.
Özellikle gelişmiş
olmasının yanı sıra Zambiyada uluslararası
standartlarda borsa; birçok Avrupa, Kuzey Amerika, Afrika ve Asya ülkeleriyle
çifte vergilendirme anlaşmaları, çoklu ekonomik altyapı
bölgelerinin kurulması, Zambiya Kalkınma Ajansı tarafından
kolaylaştırılan yabancı ülkelerin toprak elde etmesi,
pazara erişim konularında Zambiya, çeşitli bölgesel ve
uluslararası ticaret ve ekonomik gruplarının parçası olma
yolunda Türkiyeyle iş birliğini güçlendirmek için de büyük bir
özveri göstermektedir. Aynı şekilde ülkemizden de bu özveri özellikle
Zambiya ve Afrika Kıtasındaki diğer ülkeler hususunda
gösterilmektedir.
Sözleşmemizin konusu ve
içeriği uluslararası güvenlik iş birliği. Günümüzde
terörizmle örgütlü suçlar ve uyuşturucu kaçakçılığı
arasında yakın bağ bulunduğu görülmektedir ve bu
açıdan, özellikle bununla yani terörizm ve uyuşturucuyla mücadele
konusunda ülkemiz çok büyük bir başarı elde etmiştir ve iki taraf
da özellikle uluslararası boyutta güvenliğin sağlanması
noktasında büyük bir mücadeleyi birlikte yürütüyor.
Bu çerçevede, diğer
ülkelerle akdedilen güvenlik iş birliği anlaşmalarıyla
özellikle terörizm ve örgütlü suçların önlenmesi maksadıyla güvenlik
birimleri arasında doğrudan iletişim imkânı
sağlanmakta ve görüşmekte olduğumuz anlaşmayla, yine
Zambiyayla ilişkilerimizin güvenlik boyutunun çeşitlendirilmesi ve
pekiştirilmesi, ayrıca suçun önlenmesi, bastırılması
ve suç soruşturmalarının yürütülmesi için iş
birliğinde bulunulması amaçlanmaktadır. Zambiyayla ekonomik
ilişkilerimizin yanı sıra aslında bütün uluslararası
sözleşmelerin temelini bu güvenlikle ilgili yapılacak olan
düzenlemeler kapsamaktadır. Nasıl ki şimdi Rusya-Ukrayna
savaşında herkesin gözü ülkemizin üzerindeyse, Avrupa, Türkiye'yi
örnek gösteriyorsa, gittiğimiz toplantılarda da bizleri bu konuyu
çözebilecek olan merci, makam olarak görmelerini nasıl görebiliyorsak
güvenlik meselesinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar uluslararası
bir mesele olduğunu, sadece ülkeye özgü bir mesele
olmadığını da görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ARZU ERDEM (Devamla) Bu
açıdan bu sözleşmelerin tamamının kıymeti ve önemi çok
büyük, desteklediğimizi tekrar belirtmek isterim.
Her birinizi
saygılarımla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:18.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya) , Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
189 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci madde üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; uluslararası
sözleşmeler konu olunca aklıma iki mesele geliyor; bir tanesi
İstanbul Sözleşmesi, tek adamın tek başına, hukuksuz
bir şekilde Meclis iradesini ve kadınların sözünü
çiğneyerek feshettiği sözleşme; ikincisi de Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve ona bağlı olarak
uygulamadığınız, bu iktidarın
uygulamadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararları.
Şimdi, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarıyla doğrudan ilgili olan bir konudan, bir davadan söz
edeceğim; nasıl bir uluslararası sözleşmeyi
çiğnediğinizi anlatacağım.
Bildiğiniz üzere Kobani
kumpas davası olarak adlandırdığımız ve önceki
dönem Eş Genel Başkanlarımızın, yine Merkez Yürütme
Kurulu üyelerimizin de aralarında bulunduğu -21inin rehin tutulduğu-
kişilerin yargılandığı dava Sincanda sürüyor. Bu dava
konusuyla ilgili defalarca araştırma önergesi indirdik, soru
önergeleri verdik ancak iktidar oylarıyla bunlar hep reddedildi ve
sorularımıza da cevap verilmedi. Yargıya güvenmiyorum. diyen
herkesin uğradığı haksızlık, hukuksuzluklar
silsilesi bu davanın tamamı için geçerlidir. Bir dava nasıl
olmaz?ın yanıtıdır aslında bu dava.
Savcının elindeki
bir soruşturmayı altı yıl beklettikten sonra dava
açması bir olaydır, delil değil, gizli tanık
iddiasıyla bir dava açması bir başka olaydır, siyasi
nedenlerle ve baskılarla bu davayı açmış olması bir
başka olaydır ama şimdi ben konunun hukuk yanıyla ilgili
bazı saptamalarda bulunmak istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada, her
yönüyle neresinden tutacağınızı bilemediğiniz bir ibretlik
duruşmalar silsilesine tanıklık ediyoruz; iktidarı
kastediyorum. Çöken davayı şimdi yeni gözaltılarla
canlandırmaya çalışıyor bu iktidar yani siyasi
kumpasın ikinci perdesini izliyoruz. Ama işin çok daha önemli bir
yanı var üzerinde durmak istediğim: Davanın eski Mahkeme
Başkanı olan ve neredeyse bir yıl civarında o mahkeme
heyetine Başkanlık etmiş olan Bahtiyar Çolak bir çete üyesi
çıktı. Böyle bir suçlamayla önce gözaltına alındı, sonra
ev hapsine alındı. Düşünebiliyor musunuz iktidar grubu,
düşünebiliyor musunuz; arkadaşlarımız hakkında onlarca
haksız, hukuksuz karara imza atan bu zat kendilerini Atadedeler olarak
adlandıran bir suç örgütünün üyesiymiş, iki
numarasıymış hem de. Hem Bahtiyar Çolakın hem de onun yer
aldığı heyetin devamı olan, bugünkü yargılamaları
yapan mevcut heyetin aldığı bütün kararlar şaibelidir, çok
açık ve net bir şekilde şaibelidir.
Bahtiyar Çolak, bu eski
Mahkeme Başkanı 3.530 sayfa iddianameyi ve 324 ek klasörü bir hafta
içinde titizlikle inceleyerek -tensip zaptından aldım bu ifadeyi-
iddianameyi kabul kararını verdim. demişti. Ben, o zaman
çıktım, bu kürsüden Nasıl olur böyle bir şey ya?
Nasıl bu kadar hızlı okudu bu kadar sayfayı? dedim,
tutanaklarda var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını
okumadı bu çete üyesi zat, dosyaya da Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararını eklemedi. Nasıl olur? demiştim o
zaman, tutanaklarda var, cevap vermediniz. Yargılama başladıktan
sonra usul hükümlerini hiçe saydı bu kişi, savunma ve adil
yargılanma hakkını ihlal etti bu kişi ve yargılanan
arkadaşlarımızın tutuklu kalmasına yol açan bütün
kararlara imza attı bu kişi. Kim bu kişi? Çete üyesi. Sizin
iktidarınıza bağlı olarak hareket eden Hâkim ve
Savcılar Kurulunun (HSK) atadığı ağır ceza
mahkemesi reisinden bahsediyorum, çete üyesi. Bu zat, şimdi etkin
pişmanlıktan faydalandığı için tutuklanmadı ve ev
hapsinde tutuluyor. Bir de ağabeyi var galiba, etkili bir pozisyonda,
ondan hiç söz etmeyelim.
Böylesine önemli bir dosyaya
özel olarak görevlendirilen ve yalnızca Kobani dosyasını görecek
olan bir Mahkeme Heyetinin Başkanı olarak yapmış
olduğu tüm işlemler hukuken geçersizdir, değil mi? Sizin
başınıza gelse öyle söylersiniz, değil mi? O
kararları neden almıştır? sorusunu soruyor musunuz hiç ya?
Neden aldı o kararları bu çete reisi, neden aldı?
Soruşturma ve
kovuşturma aşamasındaki doğrudan açık siyasi
müdahaleleri de göz önüne aldığımızda bu durum çok vahim
sonuçlar ortaya çıkarmaktadır, açık. Bahtiyar Çolak
hakkında teknik ve fiziki takip yapıldığı
bilinmektedir. Bu soruşturma dosyasını inceleme
şansımız olsa belki de heyet ve siyasi iktidar arasında
doğrudan bağlantılara dair birçok bilgi ve belgeye
ulaşılabilecektir ama bu konudaki talepler mahkeme heyeti
tarafından reddedilmiştir. Hangi heyet? Şimdiki heyet.
Başkanı kim? Bahtiyar Çolakın bir yıl boyunca birlikte
çalıştığı heyet üyesi, iş arkadaşı.
Reddediyor tabii. Şimdi, Bahtiyar Çolakı atayan kim? Hâkim ve
Savcılar Kurulu. Peki, Hâkim ve Savcılar Kurulu neden meslekten
atmadı Bahtiyar Çolakı bu soruşturma olmasına rağmen?
Neden korktu ya? Neden istifa ettirdi Bahtiyar Çolakı? Sen istifa et.
dedi, atmadı görevden. Neden? Kimden korkuyor HSK? Hangi baskılar
altındaydı HSK? Şimdiki Mahkeme Başkanı, Bahtiyar
Çolak'ın birlikte çalıştığı kişi, bir
yıl boyunca onunla birlikte tüm ara kararları imzalayan kişi ya!
Böyle bir şey olabilir mi!
Bu Bahtiyar Çolakın
Elâzığdan HSK tarafından jet kararnameyle Ankaraya
atanması dikkat çekmişti o zaman ama hiç aklımıza
gelmemişti doğrusu çete üyeliği. Ankara 22. Ağır Ceza
Mahkemesinin başına getirildi, pek çok kritik davanın hâkimi
oldu, yargılamalar esnasında hukuka aykırı tutum ve
tavırları nedeniyle pek çok kere HSKye şikâyet edildi ama tek
bir işlem yapmadı Hâkim ve Savcılar Kurulu; neden? Neden korktu
Hâkim ve Savcılar Kurulu? Eski Başkanın yani Bahtiyar
Çolakın sorduğu soruların, kararların altına
attığı imzaların hepsi şaibeli. Mesela, bu davayla
ilgili rüşvet almakla suçlanıyor mu, bilmiyoruz. Rüşvetin ne
rüşveti olduğunu bilmiyoruz. Heyet de bunu merak etmiyor, neden;
neden merak etmiyor? Neden şimdiki Mahkeme Heyetinin Başkanı
susuyor, bu kadar meraksız davranıyor? Kimlerle yazışma
yapmış Bahtiyar Çolak, aralarında siyasiler var mı? Talimat
almış mı, ona talimatlar verilmiş mi? Tutuklanmasıyla
Kobani davasının bir ilgisi var mı? Ya da tersinden
soralım; daha önce tutuklanmamasının bu davayla bir ilgisi var
mı? Yani acaba Davayı bitir de seni aklayalım. mı dediler
Bahtiyar Çolaka? Soruyoruz; iktidar partisi, Cumhur İttifakı cevap
verebiliyor mu buna? Yok, cevap veremezsiniz. Vahim bir durumla karşı
karşıyayız.
Peki, Bir mahkeme heyeti
başkanı aleni olarak sanıklara ve duruşmayı
izleyenlere yalan söyler mi? desem, Söylemez. dersiniz değil mi?
Söyledi. Şimdiki Başkan açıkça yalan söyledi. Sayın Mahir
Ünal, şimdi itiraz edeceksiniz ama yalan söyledi Mahkeme
Başkanı. Neden yalan söyledi? Soruşturmanın üstünü
kapatmaya çalıştı. Hani siz savunuyorsunuz ya bürokrasiyi bana
karşı, soruşturmanın üstünü kapatmaya çalıştı.
Önce Bahtiyar Çolak Covid olmuş. dedi, Raporu getirin. dedik, rapor
yok. Sonra Ya, Bahtiyar Çolak bir burun ameliyatı geçirmiş. dedi.
Ben burada, bu kürsüde söyledim, biliyorsunuz Nereden çıktı bu burun
ameliyatı; yok ortada. dedim. Sonra Tedavisi ne kadar sürer, belli
değil. dedi şu andaki Mahkeme Başkanı, Bahtiyar
Çolakın iş arkadaşı; meğer tedavi dediği
soruşturmaymış ya, soruşturmaymış, çete
soruşturmasıymış. Adam gizledi; 22. Ağır Ceza
Mahkeme Heyeti Başkanı sanıklara, bütün mahkemeye ve izleyenlere
yalan söyledi. Böyle bir şey olabilir mi ya! Şimdi, bu adam Kobani
davasında bizim arkadaşlarımızı yargılıyor,
otuz sekizer kere ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası vermeye çalışıyor ya! Çete reisiyle iş
birliğiyle yapmış olan bir Heyet Başkanından söz
ediyorum.
Şimdi, aylarca yan yana
oturdular, oy birliğiyle bu kararları verdiler; hiçbir tane karara
şerh düşmemiş ya! AİHM kararlarını, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını oy birliğiyle yok
saydılar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini oy
birliğiyle çiğnediler, hâlâ da çiğniyorlar; bu mahkemenin çeteyle
bir bağı var mı yok mu, araştırılması
lazım. Ben, burada bunun için bu lafları ediyorum, mahkemenin
işleyişine müdahale etmek için değil. Hukuk tanımaz bir
şekilde bu mahkeme çalışmaya devam ediyor, Hâkim ve
Savcılar Kurulu üstüne düşeni yapmıyor. İktidarın bir
parçası olan Adalet Bakanı ve yardımcıları, Hâkim ve
Savcılar Kurulunun içinde yer alanlar... Bakın, gereken
yapılmıyor, bu, vahim bir durum.
Şimdi, siyasi talimatla
açılmış bir dava, bunu biliyoruz ama bu denli bir müdahale ve
manipülasyon olduğunu gerçekten hayal etmemiştik; bravo size,
hakikaten helal olsun! Peki, bu dava nasıl devam edecek bu
koşullarda?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Nasıl devam edecek?
Şimdi, biliyoruz ki, bu davanın devam edip
sonuçlandırılması konusunda iktidar ortaklarının bir
tarafının ciddi müdahalesi var. Biliyoruz ki -basında da geçiyor
adı- yürütmeden bazı bakanların ve bazı Hükûmet
memurlarının bu davanın bitirilmesi yani cezayla bitirilmesi
konusunda açık siyasi müdahaleleri, yayınladıkları
videolar, sosyal medya paylaşımları, yaptıkları
açıklamalar var, açık siyasi müdahale var, Anayasanın 138inci
maddesinin çiğnenmesi var; bunların hepsini biliyoruz,
yapıldığını görüyoruz.
Şimdi, çok açık ve
net söylüyorum: Bu davayı bu şekilde sürdürmek demek
Yargının bağımsızlığını ve
tarafsızlığını tanımıyoruz. demektir. Çok
açık ve net olarak bu odur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Bitiriyorum efendim, bitiriyorum; bir selamlamama izin verin.
BAŞKAN Peki,
selamlayın.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Şimdi, son sözüm
şu: Eğer bu iktidar uluslararası sözleşmelere hakikaten
önem veriyorsa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine hakikaten
önem veriyorsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına bu
bağlamda hakikaten bağlıysa -olmadığını
biliyoruz- Anayasanın 90ıncı maddesini çiğnemek istemiyoruz.
diyorsa, o zaman bu rezalete son verilmesi için gereken işlerin yapılması
gerekir. Biz bunları bu Mecliste anlatıyoruz siz bilin, duyun diye;
sayın iktidar grubu bilin, duyun diye. Yani Bu işin
olmadığını bilmiyoruz. demeyin, bu tür çete
ilişkilerinde Hukuksuzlukların yaşandığını
bilmiyorduk. demeyin; bu, sonra sizin ayağınıza dolaşacak,
günü geldiğinde ben de sonra Dediydim bunu size. diyeceğim.
Teşekkür ediyorum
dinlediğiniz için. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde söz talep eden Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN
KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın vekiller ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli
halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Türkiye açısından
klasik bir gün; yolsuzluğun, talanın, yoksulluğun,
işsizliğin alıp başını gittiği bir gün ve
biz uluslararası sözleşmeleri konuşuyoruz. Ülke içerisinde
hâlipürmelalimiz ne yazık ki çok kötü ama sadece ülkenin içerisinde
değil aslında dış ilişkiler boyutuyla da ne yazık
ki çok sağlıksız bir süreç yürüttüğümüzü ifade edelim.
Ben Türkiyeden bir iki
şey söyleyip daha sonra uluslararası bağlamı
konuşacağım. Bugün çokça konuşulan ve üzerine önerge de
verdiğimiz cezaevleri meselesi ne yazık ki Türkiye'nin kanayan
yarası ve AKP iktidarı, bilerek ve isteyerek aslında
cezaevlerini eza evlerine, birer tabutluğa dönüştürmüş durumda
ve bu durumdan da ne yazık ki burada söz kuran AKPli vekillere
baktığımız zaman da hiç rahatsız
olmadıklarını görüyoruz. Bu anlamıyla, Silivri Cezaevinde 2
kişinin yaşamını yitirmesine neden olan ve daha
detaylarına çokça hâkim olmadığımız ama basına
yansıdığı kadarıyla dehşet verici olayın araştırılması
gerektiğini bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor.
İkinci bir şey,
sizin darbecilerle mücadele adı altında cezaevine
kapattığınız askerî öğrencilere ilişkin. Meral
Çetinkayanın bir tweetini gördüm, askerî öğrencilerin
yakınlarından birisi, kardeşiyle yaptığı
görüşmeden sonra, kardeşinin artık
dayanamadığını ve intihar edeceğini söyledi.
Düşünün, bu ülkede insanlar cezaevinde yaşamlarına kıyacak
kadar bir noktaya gelmişler artık, toplu intihar olaylarına
varan bir noktaya gelmişler ama bu ülkenin Adalet Bakanı
hâlihazırda bir açıklama yapmamış, Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürü ise var olan gerçeklerin üstünü örtmek için ha bire laf
yetiştirmeye, yalan yanlış açıklamalar yapmaya
çalışıyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, cezaevleri çok bilinen gerçekler. Ben size bir resim göstermek
istiyorum. Bu, Besra Erol, 70i aşkın bir yaşı var. Besra
Erolun oğlu Deniz Erol Kobaniye oyuncak götürmek isteyen 33 düş
yolcusundan birisiydi ve IŞİD barbarları tarafından
katledildi. Besra anne, oğlunun cenazesinde yaptığı
konuşma nedeniyle tutuklandı, yedi yıl ceza aldı. Ben
kendisini cezaevinde de ziyaret ettim, yaşlı ve kronik
hastalıkları olan bir teyzemiz ama bu da size yetmedi, bu da AKPyi
tatmin etmedi. Bir acılı anneyi kendi oğlunun cenazesinde
yaptığı konuşma nedeniyle cezalandırmak sizin
yüreğinize su serpmedi, Besra anneyi Elâzığ Cezaevine sürgün
ettiniz ve yaşlı olan eşi ve imkânları
sınırlı olan ailesinin şimdi gidip onu Elâzığda
görmesi çok daha zorlaşmış olacak.
Tabii, bunlarla beraber
işkence meselesi
Demin, Sayın Grup Başkan Vekili Biz
Türkiyede işkenceye sıfır toleransla geldik. diyordu. Bu resim
Dersimden değerli arkadaşlar, Özel Harekâtçıların
gözaltındaki Doğukan Güle yaptıkları işkencenin
görüntüsü. Bugün Dersimde emek demokrasi güçleri açıklama yaptılar
ama ne hikmetse Dersim valiliği de bir açıklama yaptı, Tunceli
Valiliği ve o da olayı yalanlayıp başka bir kılıf
buldu, Kişiler arasındaki husumet ve tartışma. dedi.
Şimdi, bunları daha da sıralayabiliriz ama inanın ki bütün
bunlara zamanımız yetmiyor. Yine, Mehmet Sevinç, Manisa Akhisar
Cezaevindeydi. Onun cenazesine yaklaşımın da bu ülkenin utanç
tablolarından biri olduğunu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, az önce, sıkça dile gelen Cemal Kaşıkçı
davasına ilişkin geçen hafta bu kürsüden de ifade etmiştik,
aslında Cemal Kaşıkçı davası ve sürecinin kendisi Türkiye'deki
sistemin nasıl alaşağı olduğunun, devletin bütün
kurumlarının AKP'nin hırsı, bekası, iktidarda
kalması uğruna nasıl hiçe sayıldığının
ve aslında egemenlik haklarının, ulusal egemenlik
haklarının nasıl devredildiğinin de klasik bir resmini
oluşturuyor değerli arkadaşlar.
Bakın, bu, Anadolu
Ajansı aracılığıyla hazırlanan kitap. 3 dilde
basıldı; Cemal Kaşıkçı Cinayeti, İngilizce,
Arapça ve Türkçe. Yine, Fahrettin Altun'un ve sizin Genel Başkanınız
Tayyip Erdoğan'ın yüzlerce sözü var burada; Cemal Kaşıkçı
davasının nasıl bir millî mesele olduğunu, nasıl bir
beka meselesi olduğunu, nasıl ulusal ve uluslararası hukuktan
kaynaklanan haklarımızı kullanmamız gerektiğini, nasıl
bir vahşet olduğunu uzun uzun anlatıyor ve en nihayetinde
şunu vurguluyor: Asla bu konudan taviz vermeyeceğiz, sonuna kadar
gideceğiz ve biz bu sorunu aydınlatacağız. Suudi
makamlarının olayı örtbas etmesi ve cinayeti karanlıkta
bırakması girişimlerine karşı da tutum
alacağız. diyor.
Peki, günün sonunda ne
oluyor? Günün sonunda şu oldu değerli arkadaşlar: Sizler
dış politikadaki sıfır sorun politikasından herkesle
kavgalı pozisyona geçtiniz. Sonra baktınız ki ekonomik kriz
derinleşti, artık gidecek yeriniz yok, dış sermaye
gelmiyor, ülkede yatırım yok, Bu sefer ne yapalım? dediniz.
Sorunlarımızı çözelim. Birleşik Arap Emirlikleri'ni
FETÖ'nün finansörü olarak ilan etmiştiniz. Ya, pardon! dediniz, davet
ettiniz, kırmızı halılarla
karşıladınız. Suudilerle Cemal Kaşıkçı
davasını vererek anlaştınız; şimdi Suudilerin
arka kapıdan nereyi nasıl aldıklarını bilmiyoruz,
nereleri Suudilere peşkeş çektiğinizi bilmiyoruz ama daha
önemlisi, İsrail meselesinde de önemli adımlar attınız. Ne
olmuştu Mavi Marmara olayında? Siz bu olayın başından
beri tarafıydınız ama sonra işinize gelmedi, dönüp ne dedi
Genel Başkanınız? Ya, zamanın Başbakanına
mı sorup gittiler? dediniz ve orada da çark ettiniz. Sadece bu da
değil, Mursi meselesinde Sisiyi darbeci ilan ettiniz ama bugün
geldiğimiz noktada Mısırla yeniden ilişki kurmanın,
Yunanistanla köprüleri onarmanın yollarına bakıyorsunuz. Neden?
Çünkü siz de gördünüz ki hamasetle gidilecek yol yok. Türkiye bütün köprüleri
atarak bölgede var olamaz, ayakta kalamaz; onun için de bir normalleşmeye
gitmesi lazım. Tabii ki biz, Türkiyenin dış
politikasının kurumsal olmasından ve dostane çözümlerden, iyi
ilişkilerden yanayız ama biz, bu ülkenin topraklarında
işlenen bir cinayetin üstünün örtülecek kadar kendi ulusal egemenlik
hakkından, ilkesinden, Anayasasından taviz veren, bunu reddeden bir
anlayışı asla kabul etmiyoruz, bundan sonra da kabul
etmeyeceğimizi ifade etmek isterim.
Bakın değerli
arkadaşlar, şimdi biz burada sizin ihlallerinizi ya da geri
dönüşlerinizi -geri viteslerinizi diyelim- dile getirdiğimizde dönüp
bize çok kulak asmıyorsunuz ve sürekli manipülasyon dâhil bizi bazı
ithamlarla karşı karşıya bırakıyorsunuz ama
ABDnin Dışişleri Bakanlığının insan
hakları karnesi açıklandı ve -karne 93 sayfalık bir rapor-
bir rapor yayınlandı. Raporun içerisinde ne var? Aslında, bizim
bütün ülke olarak yaşadıklarımızın özeti var. Cezaevi
başlığından tutalım, basının
sansürlenmesine; akademik özgürlüklerin engellenmesinden tutalım,
cezaevlerinde, gözaltılarda, karakollarda uygulanan işkenceye, insan
hakları ihlallerine kadar; insan hakları örgütlerine uygulanan
şiddetten, baskıdan tutalım da bugün
yaptığınız hukukun üstünlüğünü yok sayan
uygulamalarınıza kadar birçok başlık var. Örneğin,
AİHM kararlarını uygulamamanız bu raporda atıf
yapılan başlıklardan biri. Sayın Selahattin Demirtaş
ve Osman Kavala kararlarını uygulamamanız bu raporda yer
alıyor. Ama sadece bunlar da değil, ne var başka biliyor
musunuz? İstanbul Sözleşmesini askıya almanız,
İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeniz; buna da atıf yapılıyor.
Ama daha önemli bir şey yapmışlar, bu ülkenin
açıklamadığı verileri kendi sitelerine koymuşlar ve
diyorlar ki: 2021 yılında yaklaşık 415 kadın
katledildi, erkekler tarafından katledildi. Biz bunu zaten biliyoruz -bu
ülkedeki kadınlar, bu ülkedeki kadın özgürlük mücadelesi yürütenler-
bunu defaatle söylüyoruz ama sizin bakanlığınız veri
açıklamıyor değerli arkadaşlar. Veri açıklamak yerine
ne yapıyor? Mesela, şu anda Kadınlar ölmesin. diye mücadele
eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğini
kapatmak için başvuru yapıyor. Gerekçesi ne biliyor musunuz?
Gerekçesi de Kadın hakları mücadelesi kisvesinde aslında aile
birliğini bozan davranış ve eylemlerde bulunmak.mış.
Evet, gerekçesini buna yaslandırıyorsunuz. Sizin o aile
birliği dediğiniz o birliğin içerisinde kadınlar
sistematik işkence görüyorlar, kadınlar sistematik olarak tacize
uğruyorlar, tecavüze uğruyorlar, katlediyorlar; sizin
kılınız kıpırdamıyor. Ama bu cinayetlerin
hesabını sormak, bu cinayetlerin faillerini açığa çıkarmak
için adliye adliye gezen, gönüllü avukatlık yapan Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformu Derneğini kapatmak istiyorsunuz.
Neymiş? Aile birliğini sağlamakmış, aile
birliğini korumakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biz, sizin bu aile
kavramınızı reddediyoruz ve kadını sadece ailenin
içerisinde bir birey olarak gösteren anlayışınıza da
şiddetle karşı çıkıyoruz. Kadın, kendi
başına bir bireydir, eşit haklara sahiptir ve sizin onu sadece
anne olarak, sadece eş olarak, sadece kız evlat olarak, sadece bir
erkeğin yakını olarak tanımlamanıza karşı
çıkıyoruz, bunu kabul etmiyoruz. O nedenle de hem İstanbul
Sözleşmesi gibi uluslararası anlamda adını verdiğimiz
bir sözleşmeden çekilmenin utancı size kaldı hem de uluslararası
raporlara, bu ülkede erkek şiddetini engellemediğiniz kayıtlara
geçmiş oldu.
Bu vesileyle bir kez daha
kadınlar olarak kadın cinayetlerini
durduracağımızı ve kadın derneklerinin, kadın
özgürlük mücadelesi yürüten herkesin yanında olduğumuzu bir kez daha
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde söz talep eden Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Genel
Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
tabii, uluslararası anlaşmalar konuşuluyor ama ben
iktidarın Kürtlerle ne kadar kardeş olduğuna, Kürtleri ne kadar
sevdiğine dair geçen haftalarda yaşanan birkaç olay üzerinde
iktidarın Kürt sevdasını anlatacağım. Şimdi,
iktidara göre Kürtlerle hiçbir sorunları yok, Kürt sorunu yok, Kürtler
kardeşimdir. derler ama
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir)
Doğru, yok.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Göreceğiz şimdi doğru olup olmadığını,
bekleyin.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Doğru, doğru.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bakın, geçen haftalarda yaşanan bir olay. Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesinde Kürt öğrenciler Kürtçe eşliğinde halay
çekerler. Peki, ne olur, başlarına ne gelir? Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi Ülkücüleri adını alan bir grup, kendilerine o
adı veren bir grup Kürt öğrencilere saldırır, dayak atar ve
öğrencilerin ellerinden telefonlarını alır ve şöyle
söylerler: Ahlaksızca davranışımız nedeniyle mukaddes
Türk halkından özür dileriz. Öğrencilerin telefonlarından böyle
mesaj attırırlar. Ve yine Vatana ihanet edenlerin kalem
tutamayacağı üniversiteye hoş geldiniz! Peki, vatana ihanet nedir
ya da ahlaksızca davranış nedir? Kürtçe müzik
eşliğinde halay çekmek.
MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Devletle ilgisi ne? Bizle ilgisi yok.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bakın, sizlerin bugüne kadar tek sesiniz çıkmadı, bekleyin.
Kürt öğrenciler üniversiteyi terk ederler, evlerine dönerler ve bunun
üzerine Valilik kurumlarla bir toplantı yapar ve kurum temsilcileriyle
-bakın, olumlu olan şeyi de söylüyoruz- olayın kabul
edilemeyeceğini söyler ama bir cümle ilave eder, Yunus Emre'ye başvurur
ve şöyle der: Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için. Peki,
kavga etmeye gelen kim? Saldırgan grup mu, yoksa dayak yiyen Kürk
çocukları mı? Peki, bu saldırgan grupla ilgili tek bir
işlem yapılmış mı? Üniversite bir soruşturma
açmış mı, savcılar ya da hâkimler harekete geçmiş mi?
Hayır, hiçbir işlem yapılmamış. İşte, bizim
bu beylere de Yunus'un deyimiyle bir yanıt vermemiz lazım: Gitti
beyler mürüvveti, binmişler birer atı/Yedikleri yoksul eti, içtikleri
kan olmuştur. diyor Yunus böyleleri için.
Sayın vekiller, bakın,
yine, size ikinci bir olayı -geçen hafta yaşandı-
anlatayım. Bakın, mübarek ramazan ayındayız, mübarek
ramazan ayında gerçekleşen olay. Manisa Akhisar T Tipi Kapalı
Cezaevinde 63 yaşındaki Mehmet Sevinç 5 Nisanda vefat eder. Mehmet
Sevinç'in yüksek tansiyonu var, tek kişilik hücrede tutulur ve iddiaya
göre doğruysa- 3 Nisan günü sabaha doğru üç otuz sularında
odasında baygın hâlde bulunur. Peki, ondan sonra ne olur? Aile
cezaevinin önüne gider, aileyle tek bir bilgi paylaşılmaz, tesadüfen
cezaevinden çıkan hekim, Mehmet Sevinçin beyin kanaması
geçirdiğini söyler. Buraya kadar diyebilirsiniz ki: Sorun ne? Ondan
sonra Mehmet Sevinçin ailesi cenazeyi Kocaeli Darıca'ya götürmek ister
ama devletliler Mehmet Sevinçin ailesine cenaze aracı tahsis etmez.
Bununla bitmez, aile kendi imkânlarıyla Mehmet Sevinçi Darıcaya
götürür, cenazeyi yıkamak ve cenaze işlemini yapmak üzere imama
giderler; imam Yasaktır." der, cenazeyi yıkamaz ve dinî
vecibelerini yerine getirmez. Mübarek ramazan ayındayız değil mi
arkadaşlar? Bir cenazenin yıkanmaması ve dinî vecibelerin yerine
getirilmemesi sadece ölene verilen bir ceza mı yoksa ailesine ya da bir
bütün olarak Kürtlere verilen bir ceza mı?
Peki, size bir olayı
daha anlatayım: Mehmet Sevinç sağken başına gelenler, ölünce
olup bitenler cezaevi denilen şeyin konu Kürtler olunca aslında ne
olduğunu gösteren sadece bir olay. Sevinç gibi adı bilinmeyen ya da
az duyulan insanlarla ilgili bu olabilir ama ben bir kişiden
bahsedeceğim, bu sıralarda milletvekilliği yaptı, sizinle
çalışma arkadaşlığı yaptı: Aysel
Tuğluk. Aysel Tuğluk, demans hastalığına
yakalanmış durumda ve günden güne hafızası siliniyor ve
günden güne bakıma daha çok muhtaç hâle geliyor. Birçok kişi ve
kurumlar kampanyalar düzenliyor, hukuki durumun açık olduğunu, bu
zulmün bir an önce bitirilmesi gerektiğini anlatmaya
çalışıyorlar. Elbette anlamadıkları için değil,
tam aksine, iyi anladıkları için bırakmıyorlar. Adli
Tıp, infaz savcılığı, cezaevi yönetimi, mahkemeler,
ilgili ve yetkili kim varsa her adımda yeni bir numara uydurup maalesef,
Aysel Tuğluku serbest bırakmıyorlar. İktidar
tarafından tek bir ses çıkmıyor. İktidar yetkilileri
sessizliğiyle aslında yapılanları takdir ediyor ve Aferin,
böyle devam edin. Kürt politikasına esasen bir itirazımız yok.
Hem sonra, bizim bu teröristlerle ne işimiz olur? gibi bir
yaklaşım içindeler.
Bakın, Aysel Tuğluk
ne yaşamıştı: Aysel Tuğlukun hafızası
yerindeyken annesi vefat etti, annesinin cenazesine katıldı ve
İncekte yine bir faşist güruh, Aysel Tuğluk'un annesinin
defnedilmiş cenazesini -mezardan çıkarmışlardı-
çıkarmak zorunda bırakmışlardı ve cenaze Mersin'e
götürülerek defnedildi. Aysel Tuğluk şimdi hâlâ
çığlığıyla bize sesleniyor. Sizin sıra
arkadaşınızdı Aysel Tuğluk. Peki Ne olacak?
derseniz; muhtemelen yarın AİHM hak ihlali kararı verecek
tıpkı geçen hafta Leyla Güven'de olduğu gibi. Leyla Güven'le
ilgili hak ihlali kararı verildi ama Leyla Güven şu anda hâlâ
cezaevinde tutuluyor.
Vallahi, birkaç sözüm de
muhalefete olacak. Şimdi, muhalefet bir helalleşmeden bahsediyor;
evet, geçmiş olaylarla ilgili bir helalleşmeden bahsediyor, Dersim'le
ilgili, Roboski'yle ilgili veya geçmişte yaşanan birçok olayla
ilgili. Tayyip Erdoğan da Dersim'le ilgili bir zamanlar demişti ki:
Gerekirse özür dilenir. Ama demek ki hâlâ gerekmiyor. Ama muhalefet
helalleşmeden bahsediyorsa
Bakın, geçmiş olayları bir
tarafa bırakın ama günümüzde yaşanan bu olaylarla ilgili bir
sesinizi duymak istiyoruz. Ne diyorsunuz Kürtün cenazesine yapılan bu
duruma, ne diyorsunuz Aysel Tuğlukun içeride tutulmasına, ne
diyorsunuz Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde Kürt
çocuklarının yaşadıklarına? Şimdi,
bırakın geçmişi, bunlarla ilgili bir cümle duymak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
evet, bu iktidar lafa gelince Kürtün kardeşi, onun için Kürtlerin bir
sorunu yok ama Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. denir;
işte, aynanız yaşattıklarınızdır. Onun için
dönüp de Kürte Bizim kardeşimizdir. Kürtlerle ilgili bir sorunumuz yok.
derseniz bu olaylar yüzünüze çarpar. O açıdan, gelin, bu
düşmanlığı bir tarafa bırakın, Kürtlere zulme
devam etmeyin ve Kürtler kardeşinizse cenazesine de ölüsüne de dirisine de
bu zulmü yapmayın diyorum.
Hepinizin iftarı mübarek
olsun, kabul olsun.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
(AK PARTİ
sıralarından Yakışmadı! sözü)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Ya, bu olayların gerçeğiyle ilgili bir şey
söyleyin, bana yakışıp
yakışmadığını siz bırakın bir tarafa.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ne kazandın?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kim diyor yakışmadığını?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
53.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun
189 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadeleri ile Trabzon Milletvekili Salih Coranın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Sayın Toğrul önce Ne diyorsunuz, sesinizi
hiç duymadık. dedi. O, sesin çıkmadığından değil
de hakikaten Sayın Toğrulun duymamış olduğundan
olacak.
Aysel Tuğlukun
annesinin cenazesine yapılan büyük saygısızlıkta burada
nöbetçiydim, en sert tepkiyi gösterdik; Halkların Demokratik Partisinin
diğer Grup Başkan Vekili şahittir, tutanaklarda mevcuttur.
Nasıl bir tesadüf ki Ali
Haydar Hakverdi yanımda şimdi, Turan Aydoğanla birlikte Aysel
Tuğluku cezaevinde ziyaret ettiler, çıkışta açıklama
yaptılar. Başta İdris Balukene -buradan yine bir selam olsun- önce
içeride olmuş, çıkmış veya şu an içeride olan grup başkan
vekillerine, genel başkan yardımcılarına çok sayıda
ziyareti Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerçekleştirdik ve bunlardan
hiçbirini de resmî görevlerin gerekliliğinden değil, partimizin
MYKsinin görevlendirmesiyle, arkadaşlarımızın kendi
sorumluluklarıyla yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün
Cumhuriyet Halk Partisine bu konuda yöneltilecek bir eleştiri bence
yoktur.
Oradan Sizin
temaslarınızı biliyoruz. diyen Sayın Cora'ya da şunu
söyleyelim: Biz Milliyetçi Hareket Partisinin tutuklu milletvekillerini de
ziyaret etmiştik 24üncü Dönemde. Yarın öbür gün bir hukuksuz içeri
atılma olursa, emin olun, sizlerin de hakkını koruyacak, Adalet
ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de hakkını koruyacak olan
yine Cumhuriyet Halk Partisinden başkası olmaz. CHP varsa herkes için
var. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (Devam)
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
İç Tüzükün 145nci
maddesinin ikinci fıkrası Başkanın gerekli görmesi halinde
açık oylama oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe
bırakılabilir. hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca, teklifin
açık oylamasını 14 Nisan 2022 Perşembe gününe
bırakıyorum. Belirtilen gündeki birleşimde gündemin Oylaması
Yapılacak İşler kısmında teklifin tümünün açık oylaması
yapılacaktır.
Birleşime iki dakika
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya) , Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
V.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 102nci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2022
Cumartesi günü saat 14.00te toplanmasına, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi partilerin Grup Başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan
siyasi partilerin Genel Başkanlarına talepleri hâlinde beşer
dakika süreyle söz verilmesine ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
13/4/2022
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun
13 Nisan 2022 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mahir
Ünal Özgür
Özel
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Muhammed
Levent Bülbül
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılışının 102nci yıl dönümünün ve
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2022
Cumartesi günü saat 14.00te toplanması, bu toplantıda yapılacak
görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin
grup başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan siyasi partilerin
genel başkanlarına talepleri hâlinde beşer dakika süreyle söz
verilmesi ve bu birleşimde başka konuların görüşülmemesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190)
BAŞKAN 2nci
sırada yer alan 190 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan
191 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2600) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 191)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 14 Nisan 2022 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, hayırlı
iftarlar diliyorum.
Kapanma Saati:
19.09