TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
80inci
Birleşim
14
Nisan 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrının düşman
işgalinden kurtuluşunun 104üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Samsun Milletvekili Bedri
Yaşarın, Samsunun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Aydın Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, Aydın Şehir Hastanesine
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, skuter kazalarına ilişkin
açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, otomobil yetkili
satıcılarının sarf malzemelerine uyguladıkları
fahiş fiyatlara ilişkin açıklaması
3.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, tarım ve hayvancılıkta Türkiyenin
geldiği noktaya ilişkin açıklaması
4.- Erzincan Milletvekili
Süleyman Karamanın, Yıldırım Akbulutun
vefatının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- Tokat Milletvekili Yücel
Bulutun, Tarlabaşı Toplum Merkezine ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Aile Sosyal Destek Programı kapsamında çalışan
emekçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Dünya Yetimler Gününe ilişkin açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, uyuşturucuyla topyekûn mücadele edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, AK PARTİ iktidarında ihracattaki
artışa ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, terörle mücadele esnasında yaralanıp malul
sayılmayan gazilere ilişkin açıklaması
12.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyada yaşanan don afetinden etkilenen
kayısı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına; ehliyet
affı, öğrenci affı ve bedelli affı
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
14.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, AK PARTİ devrisaadetinde Kütahyanın
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
15.- Ankara Milletvekili
Zeynep Yıldızın, 11inci Avrupa Kızlar Matematik
Olimpiyatında gençlerimizin başarısına ilişkin
açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, emeklilerin bayram ikramiyelerinin
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkazın, Türk Tarih Kurumunun kuruluş yıl dönümüne ve
Kutlu Doğum Haftasına ilişkin açıklaması
18.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, emeklilerin bayram ikramiyelerinin
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Cumhur İttifakı ortaklarının
ekonomik durum hakkında görüş ayrılıklarına
ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına ilişkin
açıklaması
21.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, ülkede yaşanan giyim, gıda ve
kira krizine ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 14-20 Nisan Şehitler
Haftasına, yüksek tarımsal girdi fiyatlarına ve Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının içinde bulunduğu borç
batağına ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına ve
Filipinlerde etkili olan Megi tropikal kasırgasına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Enfal katliamının 34üncü
yıl dönümüne, Merkez Bankasının bugün
açıkladığı faiz oranına, Tüm Emekliler Sendikası
ve Emekliler Dayanışma Sendikasının 16 Nisanda
düzenleyeceği mitinge, Türk Hava Yolları yöneticileri için belirlenen
huzur hakkına ve haram lafını kullanırken iktidar
ortaklarının dikkat etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına,
Yıldırım Akbulutun vefatının 1inci yıl
dönümüne, Türkiye Büyük Millet Meclisine kolonya ve dezenfektan tedarik eden
firmanın Meclisle nasıl ilişkilendiğinin şeffaf bir
şekilde ortaya çıkarılmasına ve Başkanlık
Divanının bu konunun takipçisi olması gerektiğine,
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna ilişkin yürütmeyi durdurma
başvurularına Anayasa Mahkemesinin derhâl karar vermesini
beklediklerine ve Türk Hava Yolları yöneticileri için belirlenen huzur
hakkına ilişkin açıklaması
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Yıldırım Akbulutun ölüm
yıl dönümüne ve 14-20 Nisan Şehitler Haftasına ilişkin
açıklaması
27.- Aydın Milletvekili
Bekir Kuvvet Erimin, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında kullandığı bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ile Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin 78inci Birleşimde
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, ilkokul eğitiminin daha etkili
olması için beden eğitimi, resim ve müzik gibi derslere branş
öğretmenlerinin girmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Adana Milletvekili Kemal
Peközün, GAPın bitirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.- Muğla Milletvekili
Mürsel Albanın, Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye turizmine
etkisine ilişkin açıklaması
33.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, 2021 yılı itibarıyla AK
PARTİ Hükûmetinin tiyatrolara verdiği desteğe ilişkin
açıklaması
36.- Aydın Milletvekili
Hüseyin Yıldızın, Aydın Şehir Hastanesinin
altyapısıyla ilgili kurumlar arasındaki sorunlara ilişkin
açıklaması
37.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Ergene Nehrini sanayi atıklarının
kirlettiğine ilişkin açıklaması
38.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, engelli ve yaşlılık
maaşı alan vatandaşlara da bayram ikramiyesinin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisanın Sarıgöl ilçesi Dadağlı
Mahallesinde meydana gelen don afetine ilişkin açıklaması
40.- Çorum Milletvekili Erol
Kavuncunun, bugün şehit olan Semih Ucaya Allahtan rahmet
dilediğine ve PKK terör örgütünü ve destekleyicilerini lanetlediğine
ilişkin açıklaması
41.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, Malatyada yaşanan don afetinden etkilenen
kayısı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
42.- Malatya Milletvekili
Öznur Çalıkın, Malatyada meydana gelen don afetinin yarattığı
hasarın tespitine ilişkin açıklaması
43.- Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örsün, Trabzonun Düzköy ilçesinin Gülcana ve Alazlı
Mahallelerindeki heyelan tehlikesine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, birinci oturumda Manisa
Milletvekili Özgür Özelin dile getirmiş olduğu konuya ilişkin
konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve arkadaşları
tarafından, gıda üretiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 25/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından, emeklilerin sorunlarının çözümüne yönelik
atılacak adımların belirlenmesi amacıyla 14/4/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, TÜRKŞEKERe bağlı makine
fabrikalarının atıl duruma getirilmesinin
araştırılması amacıyla 14/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/5250) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 21)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı ile Ekvator Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2026) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 184)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1898) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 186)
4.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 189)
5.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190)
6.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2600) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 191)
7.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar
Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine
Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Uygulanmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4098) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 317)
8.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Sudan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1536) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 147)
9.- İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali
Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı ile Mutabakat
Zaptında Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1588) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 181)
10.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ankara Sosyal Bilimler
Üniversitesinin KKTCde Eğitim-Araştırma Yerleşkeleri
(ASBÜ-KKTC) Kurmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3668) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 296)
11.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna
Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Altyapı ve İnşaat
Projelerinde İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3706) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 309)
12.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1458) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 178)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 21)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Güvenlik Alanında Eğitim ve Öğretime İlişkin
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S. Sayısı: 184)
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Ekvator
Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı:
186) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin oylaması
4.- (S. Sayısı:
189) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
5.- (S. Sayısı:
296) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin KKTCde
Eğitim-Araştırma Yerleşkeleri (ASBÜ-KKTC) Kurmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
6.- (S. Sayısı:190)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
7.- (S. Sayısı:191)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ortak Devriye Polis Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin oylaması
8.- (S. Sayısı:317)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük
Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş
Birliği Konulu Niyet Mektubunun Uygulanmasına İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifinin oylaması
9.- (S. Sayısı:
147) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Sudan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin oylaması
10.- (S. Sayısı:
181) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Enerji ve Madencilik Alanında İşbirliğine
Dair Mutabakat Zaptı ile Mutabakat Zaptında Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Özgür Karabatın, İbadet yerlerine ve cemevlerine
ibadethane statüsü tanınması ile ilgili verilen kanun teklifleri ve
soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/60972)
2.- Batman Milletvekili
Necdet İpekyüzün, 27nci Dönemde görev yapan milletvekillerinden hukuk
alanında çalışmış olan veya hukuk eğitimi
alanlara,
27nci Dönemde görev yapan
milletvekillerinden sağlık alanında çalışmış
olan veya sağlık eğitimi alanlara,
İlişkin
soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/61079), (7/61080)
3.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Şanlıurfa ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme
karşı dayanıklılığına,
Mersin ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Muğla ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
İlişkin soruları
ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/61309),
(7/61310), (7/61316)
4.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Muğla ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
Şanlıurfa ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, İstanbulda görevli bir okul müdürü
hakkında yürütülen soruşturmaya,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61311), (7/61315), (7/61605)
5.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, 2018-2022 yılları arasında Bakanlık
bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Şanlıurfa için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
2018-2022 yılları
arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Muğla için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
2018-2022 yılları
arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Mersin için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
- Antalya Milletvekili Kemal
Bülbülün, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61312), (7/61314), (7/61317), (7/61709)
6.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Mersin ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı (7/61313)
7.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Muğla ilinde Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Şanlıurfa ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
2018-2022 yılları
arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Muğla için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
Mersin ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Mersin ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
2018-2022 yılları
arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Şanlıurfa için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
Şanlıurfa ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
Muğla ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna,
2018-2022 yılları
arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde
Mersin için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/61390), (7/61391), (7/61392), (7/61393),
(7/61394), (7/61395), (7/61396), (7/61397), (7/61398)
8.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Hatayda kıyıya vuran denizanalarına yönelik alınacak
tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/61466)
9.- Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun, Rizede bir okul servisinin karıştığı
kazaya,
- Eskişehir Milletvekili
Arslan Kabukcuoğlunun, 2018 yılından bu yana kırsal
alandaki kadınlara yönelik verilen eğitimlere,
- İstanbul Milletvekili
Dilşat Canbaz Kayanın, son bir yıl içinde yapılan
direksiyon sınavlarıyla ilgili iddialara ve yapılan itirazlara,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61604), (7/61705), (7/61867)
10.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekinin, Edremit Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde
yaşandığı iddia edilen taciz olayına,
- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Karsın Sarıkamış ilçesine
bağlı Yeniköy ilkokulunun çatısının
onarılması talebine,
- Eskişehir Milletvekili
Arslan Kabukcuoğlunun, Çanakkale Köprüsünün işletme süresine,
- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, İstanbulun Esenyurt ilçesinde Akçaburgaz Mahallesinin okul
ihtiyacına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61606), (7/61607), (7/61704), (7/61710)
11.- Batman Milletvekili
Necdet İpekyüzün, son üç yılda 4734 sayılı Kanunun
21inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/61644)
12.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, Kronik Hastalara Yönelik Elektrik Desteği Programına
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/61675)
13.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, 2018den bu yana sosyal yardım alan kişilere
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/61807)
14.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, İstanbulun Arnavutköy ilçesinde
bulunan bir lisede düzenlenen etkinliğe katılan bir
konuşmacının sarf ettiği sözlere,
- İstanbul Milletvekili
Yunus Emrenin, İstanbulda bir öğrenci yurdunda yaşanan
çocuklara şiddet olayına,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61854), (7/61865)
15.- Hatay Milletvekili
Barış Atay Mengüllüoğlunun, Bursanın Osmangazi ilçesinde
bir okul müdürünün verdiği karma eğitime aykırı talimata,
- İstanbul Milletvekili
Oya Ersoyun, Bursanın Osmangazi ilçesinde bir okul müdürünün
verdiği karma eğitime aykırı talimata,
- İstanbul Milletvekili
Ali Kenanoğlunun, Bursanın Osmangazi ilçesinde bir okul müdürünün
verdiği karma eğitime aykırı talimata,
- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaranın, Bursanın Osmangazi ilçesinde bir
okul müdürünün verdiği karma eğitime aykırı talimata,
- İstanbul Milletvekili
Zeynel Özenin, Bursanın Osmangazi ilçesinde bir okul müdürünün
verdiği karma eğitime aykırı talimata,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/61855), (7/61856), (7/61857), (7/61858), (7/61859)
16.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, kronik hastalara yönelik elektrik
desteğinin artırılması talebine ilişkin sorusu ve Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı (7/61965)
17.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Karsın Digor ilçesine bağlı
Mahirbey köyüne okul yapılması talebine,
Karsın Digor ilçesine
bağlı Bayırbağı köyündeki ilköğretim okulu
binasının yenilenmesine,
Karsın
Kağızman ilçesine bağlı Karakuş köyüne okul
yapılması talebine,
Karsın
Sarıkamış ilçesine bağlı
Yukarısallıpınar köyündeki okulun onarım ve tadilat
ihtiyacının giderilmesi talebine,
Karsın
Kağızman ilçesine bağlı Yukarı Karagüney köyünün
ilkokul ihtiyacına,
Karsın Digor ilçesine
bağlı Şatıroğlu köyündeki ilköğretim okulu
binasının yenilenmesine,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özerin cevabı
(7/62177), (7/62178), (7/62180), (7/62181), (7/62183), (7/62184)
18.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruçun, Elektrik Tüketim Desteği Yardım
Programından yararlanma koşullarının yeniden düzenlenmesi
talebine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanıkın cevabı (7/62226)
14
Nisan 2022 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ağrının
düşman işgalinden kurtuluşunun 104üncü yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Ekrem
Çelebiye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrının
düşman işgalinden kurtuluşunun 104üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ağrı ilimizin düşman işgalinden
kurtuluşunun 104üncü yıl dönümü nedeniyle gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. İçerisinde bulunduğumuz
Şehitler Haftası ile Turizm Haftasını da kutluyorum.
Özellikle ülkemizin bu sene çok başarılı bir turizm sezonu
geçirmesini tüm kalbimle temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan tam yüz dört
yıl önce 14 Nisanda Diyadin, Doğubeyazıt, Hamur, Patnos,
Taşlıçay ve Tutakta, 15 Nisanda Ağrıda, 16 Nisanda
Eleşkirtte bağımsızlığımızdan asla
vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha tüm dünyaya haykırarak yılmadan,
usanmadan ve korkmadan düşmana başkaldıran kahraman
Ağrılılar büyük bir destan yazmıştır;
işgalci Rus ve Ermeni güçlerini bu aziz topraklardan
kovmuşlardır. Bugün, bu topraklar üzerinde kirli hesap yapan güçlere
unutamayacakları bir ders verdiğimiz bir gündür; bugün, Ağrımızın
gurur günüdür.
Değerli milletvekilleri, Ağrı
denildiğinde insanın aklına düşler diyarı geliyor;
cennet vatan Türkiyemizin çatısı,
Biliyorsunuz, Malazgirt Meydan Muharebesi'nin büyük
bir kısmı Ağrı ilimizin Patnos ilçesinin Doğansu
köyünde, eski adıyla Sultanmut köyünde geçmiştir. Geçen sene de yine
aynı konuşmayı burada yaptım. Bana göre Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu tarihin ismini de değiştirmesi lazım,
Patnos'un da burada hakkının verilmesi lazım. Bu meydan
muharebesinin isminin Malazgirt ve Patnos Meydan Muharebesi olarak
değiştirilmesini takdirlerinize sunuyorum.
Anadolu'yu Türklere ve Müslümanlara yurt eden Büyük
Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan'ı huzurlarınızda
rahmetle anıyorum. Burada Anadolu'nun yurt edilmesinde
Ağrılıların çok büyük bir payı olduğunu da
zikretmeden geçemeyiz değerli milletvekillerimiz.
Kadim şehrimiz Ağrı ne yazık ki
yıllarca terörün acısını çekmiş ve maalesef terörle
anılmıştır. Hamdolsun, bugün artık bölgemiz huzur ve
yatırımlarla anılıyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımızın Batıda ne varsa Doğu'da da o
olacak. sözleri üzerine Ağrı ilimizdeki önemli yatırımlardan
bazılarını sizlere arz etmek istiyorum. Özellikle tekstille
Biliyorsunuz, bizde doğurganlık olayı çok fazla olduğu için
biz tekstile önem verdik. 2018 yılında merkezî hükûmet bütçesinden göndermiş
olduğumuz 75 trilyon lira parayla ilimizde 56 bin metrekareyi geçkin bir
alana fabrikalar kurduk ve şu anda da burada 3 binin üzerinde
istihdamımız, insanımız çalışıyor. Yine,
bununla bitmedi, ayrıca, 2021 yılında merkezî hükûmet
bütçesinden yine eski parayla 52 trilyon lira gönderdik. Burada da Patnos,
Doğubeyazıt, Tutak, Diyadin ve Eleşkirt ilçelerimize
yaklaşık olarak 9 tane tekstil fabrikası kuruyoruz. Burada,
ilçelerimizde 45 bin metrekare kapalı alanımız olacak.
Buraların bütünü bittiğinde yaklaşık olarak 20 bin
insanımızın biz istihdamını hedeflemekteyiz.
Ayrıca, Diyadin ilçemize 160 milyon dolarlık yatırım
yaptık.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz,
özellikle AK PARTİ hükûmetlerinden önce bu bölgelerde sadece terör kol
geziyordu ama hamdolsun, AK PARTİyle birlikte hem yer üstü hem de yer altı
madenlerimizi bu bölgelerimizde çıkarıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
TMSFdeki Koza Yatırımla birlikte 20 ton
altın, 3,5 ton gümüş çıkarmayı burada hedefliyoruz,
temelimizi de geçen sene attık, inşallah bundan sonraki süreçte
buraları bitireceğiz. Bittiği takdirde sadece bu lokasyonda
1.500 kişinin biz istihdamını sağlamayı
hedeflemekteyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde, ekonomik kalkınmadan büyümeye, eğitimden
sağlığa kadar her alanda güçlü ve büyük Ağrı idealini
emin adımlarla hayata geçiriyoruz. Kültürüyle, doğasıyla,
efsaneleriyle eşsiz bir coğrafyaya ve medeniyete ev sahipliği
yapan Ağrımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümünde bize bu onuru veren, bu sevinci, bu
bayramı yaşatan başta Kurtuluş
Savaşımızın büyük komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi
saygı, minnet ve rahmetle anıyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Samsunun sorunları hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili
Sayın Bedri Yaşara aittir.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
2.-
Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, Samsunun sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Samsun ilimiz, tarih, kültür ve doğa turizmi
bakımından oldukça zengin illerimizin başında yer
almaktadır çünkü Samsun ilimiz yaklaşık iki bin sekiz yüz
yıllık bir tarihe sahiptir, bu kadim topraklarda Helenistik Döneme
ait eserler, mezarlar bulunmaktadır. Ancak bu kadar zengin kültüre sahip
olan Samsunumuzda ne yazık ki bu zenginliği sergileyeceğimiz
müzemiz hâlâ açılamamıştır. Müzenin yapımı
yaklaşık altı yıl önce başladı, 2017
yılında yapımına ara verildi, 2019 yılında
firmanın sorunlar yaşaması dolayısıyla müze
yapımına yeniden başlanacağına dair bilgiler bize
ulaştı. Bununla ilgili 3 Ocak 2020 tarihinde verdiğim soru
önergesine Kültür Bakanlığı tarafından 19 Mart 2020
tarihinde gecikmeli olarak cevap verilmiş ve 2020 yılında
müzenin açılacağı planlanmıştı. Bugün, 2022
yılında bulunuyoruz, maalesef, hâlâ ne zaman açılacağına
dair bir bilgi bizim tarafımızda bulunmamaktadır. Bize verilen
sözlü ifadelerde 2023 yılında müzenin açılabileceği ifade
edilmektedir. Hâlbuki bu müzede yaklaşık 18 bin eser mevcuttur. Bu 18
bin adet eser de başka depolarda bulunmakta ve bunun akıbeti
konusunda da bir fikrimiz yok. Ümit ediyoruz ki bu nadide eserler depoda
çürümez, bir an önce sergilenir. Ben buradan bir kez daha uyarıyorum;
yılan hikâyesine dönen bu müze çalışması artık bir an
önce bitsin, kadim şehrimiz Samsun da müzesine kavuşsun.
Yine, önemli sorunlarından bir tanesi Samsun
Şeker Fabrikası. Bu da yılan hikâyesine döndü. Bugün Türkiye
Şeker Fabrikalarının elinde bulunan en genç fabrikalardan bir
tanesi Samsun Çarşamba Şeker Fabrikası, yapım tarihi 1989.
Hâlbuki, bakın, bugün şekerle ilgili çok ciddi sorunlar
yaşıyoruz. Bunun hizmete alınması için lazım olan para
sadece ve sadece 5 milyon dolar, 60 milyon TL. Bunu Şeker Fabrikaları
Genel Müdürüyle müteaddit defalar konuştuk, yine bölge milletvekillerimizle
müteaddit defalar konuştuk, gündeme getirdik. Artık buna devlet hiç
olmazsa bir 60 milyon ayırsın, bu fabrika da bir an önce hizmete
girsin. Bu sene 10 bin ton civarında pancar ekimi yapıldı.
Hâlbuki bu fabrika devreye girse 150 bin ton civarında pancar ekmek
mümkün. Bunun bölgeye katkısını burada söylemeye gerek yok.
Hayvancılıktan tutun, bir sürü yan sektörlerde de ekonomiye
katkısı var. Bunu müteaddit defalar bu kürsüden gündeme getirmeye
çalıştık, bugün bir kez daha ben altını çiziyorum.
Artık stratejidir, şudur budur, her gün konuşuyoruz. Tamam,
oldu, olacak, yapıldı, yapılacaklardan, cek, caklardan daha
çok bu tesisin yapılmaya ve hizmete girmeye ihtiyacı var. Ümit
ediyorum bu uyarımızdan sonra bu rakam ayrılır, bu rakam Türkiye
için ciddi bir rakam değil. Şeker fiyatının tavan
yaptığı günümüzde, fiyatların anormal yükseldiği bir
dönemde, özel sektörün şeker piyasasını bloke ettiği bir
dönemde regülasyon açısından da bu fabrikanın bir an önce
yapılmasına ihtiyaç var. Bu parayı artık bir an önce
ayırın diyorum, bu kürsüden bir kez daha uyarıyorum.
Yine, üçüncü sorunumuz hızlı tren. Bugün
doğudan batıya Karadenizde maalesef tren yolundan bahsetmek mümkün
değil. Zaman zaman görüşüyoruz, Demiryollarıyla
görüşüyoruz, hâla işte fizibilite aşamasında, proje
aşamasında. Kaldı ki bu demir yolunun bırakın Samsun'a
uzanmasını, ta Hopa'ya kadar uzanması lazım ama bununla
ilgili bir plan var mı yok mu, bununla ilgili de bir bilgimiz yok.
Sivas'tan başlayıp Sivas'ın Kalın köyünden başlayıp
Samsun'a ulaşan meşhur bir demir yolumuz var; bu, daha çok
taşımacılıkta kullanılıyor. Bunun da tamiri,
tadilatı yapıldı, yapılıyor, bitti bitiyor; aynı
yılan hikâyesi. Tahmin ediyorum, hiç olmazsa
taşımacılık açısından bu hat devreye
alınabilirse doğudan batıya, özellikle iç kesimlere yani limana
malzemenin ulaşması açısından bu demir yolu çok önemli. Bir
de fiyatlar çok arttı. Size de söylüyorlardır, dün
taşımacılıkla ilgili konuştuk, demir yolu
taşımacılığı bugün en ucuz
taşımacılık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Dolayısıyla bir an önce buranın da devreye alınmasında
fayda var. Bunlarda küçük dokunuşlar, küçük rakamlarla büyük hizmetlere
vesile olabiliriz. Onun için bunun bir an önce gündeme alınmasında
fayda var.
Diğer bir konu, meşhur Bafra Kuş
Cenneti'miz. Burada daha önce UNESCO'ya müracaat edilmişti. UNESCO Kültür
Mirası Listesine alınmasına yönelik çalışmalar
yapılacaktı ama maalesef burada da bir türlü
Doğayla iç içe,
doğaya zarar vermeden burada bazı yatırımların
yapılması lazım. Burası çok özel bir alan. Bugün
Türkiye'deki manda varlığının önemli bir kısmı
Samsun ilimizde bulunmaktadır. Aynı zamanda bu Bafra bölgesi de
doğal ortamda mandaların yaşadığı,
yılkı atlarının yaşadığı ender,
enteresan yerlerden biridir. Hepinizi de ben şahsen buradan da misafir
etmek üzere Samsuna davet ediyorum. Buradaki lagünler Türkiyede eşi
benzeri olmayan lagünlerdir. İnşallah, bununla ilgili de
çalışmalar yapılır, Samsun 19 Mayıs Kuş Cenneti
de UNESCO Kültür Mirasına girer diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Aydın Şehir Hastanesi hakkında söz isteyen Aydın
Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldıza aittir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bekir
ağabey, Hüseyin konuşuyor, dikkat et sen de.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yıldız.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.-
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Aydın Şehir
Hastanesine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, daha gelmeden, hemen İbrahim laf
attı.
AK PARTİnin bir özelliği var; her seçimde
vaat vermeyi çok sever. Aydınımıza da 2002 yılında,
AK PARTİ kurulduğunda, geldiğinde Aydının en büyük
sorunu olan hastaneyi yapacağının, devlet hastaneleri
yapacağının sözünü verdiler. Aydınlılar, tam on sekiz
yıl boyunca bekledi, on sekiz yıl boyunca. 2011de, seçimden önce,
Aydın büyükşehir olmadan önce, Aydın sınırlarının
dışında 139 dönüm bir yer var, Özel İdareyle beraber orada hastane
yerini tespit ettiniz. Yine, Özel İdare, Valilikle beraber imar durumu
çıkarıp emsal 1.0 koydunuz; yine temel atılmadı. 2014te
Aydın Büyükşehir Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisinin eline
geçtikten sonra orada bir çalışma yaparak getirdiniz, şunu dediniz:
Emsal 1.0 yetmez, 1.3 yapalım. Kat yüksekliği serbest." Hem
Efeler Belediyemiz hem de Büyükşehir Belediyemiz onayladı.
İhtiyaç var mıydı? Vardı tabii ki. Bütün Aydın
halkı, bu hastaneyi on sekiz yıldır bekliyoruz.
Peki, işte, 2020 yılının 11inci
ayında temel atıldı şehir hastanesinde değerli
arkadaşlar. Burayı iyi dinlemenizi istiyorum, Aydın
milletvekilleri özellikle. O bölgede yollar yok, altyapı yok, arıtma
yok. Bir yazı yazıyorlar Büyükşehrimize Buranın
altyapısını ve yollarını yapın." diye.
Büyükşehir de Sağlık Bakanlığına bir yazı
yazıyor, diyor ki: Ben buraların yollarını
yapacağım ama buranın imarı yok, 18in
uygulamasını nasıl yapacağım?" diye apar topar
Valinin kontrolünde Çevre ve Şehircilik İl Müdürü, Tarım İl
Müdürü beraber bir çalışma yapıyorlar, Büyükşehre
sunuyorlar. Büyükşehir bunu kabul ediyor ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına geliyor, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığında onaylanıyor, en son Tarım Bakanlığına
gidiyor.
Şimdi, ben özellikle AK PARTİ
milletvekillerine soruyorum: Bir yıldan beri dosya orada. Neden acaba
imzalanmıyor? O imarı biz yapmadık ki. Tarım İl Müdürü
çalışması var. O da zaten burada. Tekrar ediyorum, aynı
tarihte kendileri hazırlamış Büyükşehir Belediyesine
göndermişler. Büyükşehir Belediyesi de onaylamış ama Tarım
Bakanı Bekir Pakdemirli bir yıldan beri dosyayı
imzalamıyor. Evet, şu an Bakan değişti. Ben buradan
sesleniyorum, Aydınlıların adına sesleniyorum: Altyapı
yapmak istiyorsanız, yolları yapmak istiyorsanız acilen
Tarım Bakanlığı bu dosyayı imzalasın, Büyükşehre
göndersin. Aksi takdirde 2023te hastaneyi açacaksınız; altyapı
yok, kanalizasyon yok, yolu yok. Bunu iyi dinleyin, yolu yok. Yani siz
alışkınsınız, Süleyman Soylu diyor ya: Siz
yıkın, arkadan kanun gelir. Cumhuriyet Halk Partisi Belediyeleri olarak
kanun dışı hiçbir şey yapmayacağız. Eğer çok
istiyorsanız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
sesleniyorum, altyapıyı yapın; Ulaştırma
Bakanlığına, Karayollarına sesleniyorum, gelin yolları
yapın. Aksi takdirde, 2023te açacağınız o hastanenin -on
sekiz yıldan beri bekliyoruz- yolları ve altyapısı yok.
Yapmayacaksanız, o zaman o projeyi onaylayın, gönderin.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Çerçioğlu şu
an yapmaya hazır değerli arkadaşlar.
Yine, bir AK PARTİ milletvekili
arkadaşımız bir basın açıklaması yapıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak kimden ne gelirse gelsin basın ve
gazetecilere yapılan her türlü saldırıyı nefretle,
şiddetle kınıyoruz, bunu bilin. Bizim dönemimizde hiçbir zaman
gazeteci dövülmemiştir ama bir milletvekili arkadaşımız dün
basın toplantısında bir Belediye Başkanımızı
suçluyor arkadaşlar. Bu ahlaki değil. Failler yakalanmış,
Emniyet tarafından sorgulanıyor. Bir ortaya çıksın neden
kavga çıkmış, nasıl olmuş? Ortaya çıkmadan bizim
Belediye Başkanımızı zan altında bırakmayın.
Bu kumpasları da boş verin, tutmaz CHPye. O yüzden, eğer
yapılan o yazılı açıklamada her Kürt vatandaş, her
müteahhit PKKlıysa o sizin sorununuz. Sizin İçişleri
Bakanınız var, sizin Adalet Bakanınız var; bunu
sorgularsınız, ona göre karar verirsiniz. Daha sorgulaması
bitmeden
Belediye Başkanımız hukukçu bir
arkadaşımız, bir karıncayı bile incitmez. Size buradan
ekmek çıkmaz, iktidarla da bu iş olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bu vesileyle o
milletvekili arkadaşımız çıksın, Belediye
Başkanımızdan özür dilesin.
Yine, tekrar ediyorum, sonuç, AK PARTİnin
Aydın Milletvekilleri, bunu acil onaylayın; aksi takdirde, tekrar
ediyoruz, Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Hanım
şu teklifi de ediyor: Yapmayacaksınız, buyurun gelin siz
yapın. deyin. Eğer bize bırakıyorsanız bir an önce
bu planlar imzalansın ve Aydın Büyükşehre gönderilsin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkanım, cevap vermek istiyorum sataşmadan.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Sataşma var.
BAŞKAN Hiçbir sataşma yok Bekir Bey, ben
dinledim çok dikkatli.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Nasıl olacak, ortada mı kalacak Sayın Başkanım?
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, skuter kazalarına
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayıları gitgide artan ve
kullanımı yaygınlaşan, trafiğe
çıkarılmasında da bir kısıtlama olmayan, isteyen
herkesin satın alıp trafiğe çıktığı ve
özellikle gençlerin kullandığı elektrikli skuterler trafikteki
güvenliksiz ortamlardan dolayı birçok kazaya sebebiyet vermekte. Son
dönemde de ülke genelinde büyük bir hızla yaygınlaşan bu
güvenliksiz araçların yanı sıra bir de ehliyetsiz ya da
dikkatsiz araç kullananlar yüzünden ağır veya ölümcül kazalar meydana
gelmektedir. Sadece Gaziantep'te aynı yerde iki günde 2nci skuter
kazasının yaşanması ve birinde genç bir
kızımızın yaşamını yitirmesi durumun
vahametini ortaya koymaktadır. Antep gibi kalabalığın ve
kargaşanın yaşandığı kentlerde bu tip araçlar
için trafikte gerekli planlamalar yapılmadan izin verilmesinin bedeli
maalesef ağır oluyor. Bu plansızlığın ve
sorumsuzluğun bedelini maalesef gencecik bir kızımız,
ehliyetsiz bir sürücünün çarpması sonucu, hayatının
baharında iken canıyla ödedi.
Trafikteki düzenlemelerin bir an önce hayata
geçirilmesi adına yetkilileri göreve davet ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Vahapoğlu
2.-
Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, otomobil yetkili
satıcılarının sarf malzemelerine uyguladıkları
fahiş fiyatlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Otomobil yetkili satıcıları, üretici
garantisi kapsamında olan 0-5 yaş aralığındaki
araçların her türlü periyodik bakım, yağ, filtre ve benzeri
parça değişim işlemlerinin kendi servislerinde yapılmasını,
kendi servislerinde yapılmayan bakımların garantiyi
bozduğunu iddia etmektedirler. Yetkili servis periyodik
bakımlarında sıklıkla değişen ve piyasada
orijinalini en az yarı fiyatına bulma imkânı olan cam suyu,
antifriz, hava, mazot, polen, yağ filtresi, motor yağı ve fren
balatası gibi sarf malzemelerini yetkili servislerde fahiş fiyatlarla
sunmaktadırlar. Ayrıca, aracın modeline göre işçilik saat
ücretleri de değişmekte, pahalı olan modelin işçiliği
daha pahalı ücretlendirilmektedir. Tüketicinin bu konudaki
haklarını tam olarak bilmemesi nedeniyle işletmeler, tüketiciyi
istismar etmektedirler. Ticaret Bakanlığımızı
tüketicinin bilinçlendirilmesi maksadıyla aydınlatıcı özel
programlar yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karaduman
3.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, tarım ve
hayvancılıkta Türkiyenin geldiği noktaya ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Tarım ve
hayvancılıkta kendine yeten ve önemli oranda ihracat yapan bir
Türkiye'den maalesef dışarıya bağımlı bir ülke
hâline gelmiş olduk. Kaynakları çiftçiden kısarak rantiyeye,
topraktan kısarak betona aktarmanın sonucunda oluşan bir
dışa bağımlılıktan söz ediyorum. Özellikle,
ülkemizi, tohumun genetiğiyle oynayan, topraklarımıza zehir
ekmeye çalışan Gates Vakfı başta olmak üzere, sözüm ona
küresel vakıfların cirit attığı bir ülke hâline
getirdiniz. Şimdi de hayvanlara yapılan aşılara virüs
bulaştığı ve hayvanların birer ikişer telef
olduğu bilgisi maalesef kamuoyuna yansımıştır. Bu
aşılara nasıl oluyor da virüs bulaşıyor?
Aşıların nasıl yapıldığı,
sorumluların kim olduğu mutlaka ama mutlaka
açıklanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Karaman
4.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, Yıldırım
Akbulutun vefatının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin değerli devlet adamalarından,
Erzincanımızın yetiştirdiği, tüm
vatandaşlarımızın ve Erzincanlı hemşehrilerimizin
de çok sevdiği, medarıiftiharımız, 20nci Dönem
Başbakanımız, 21inci Dönem Meclis Başkanımız ve
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi
Sayın Yıldırım Akbulutu vefatının yıl
dönümünde, bugün saat 15:00te Devlet Mezarlığında rahmet ve
saygıyla, dualarla anacağız inşallah. Hepinizi davet
ediyoruz.
Ülkemize ve Erzincanımıza çok büyük
emekleri olan merhum Başbakanımızın anısına
Erzincan Havalimanının isminin son Başbakanımız
Sayın Binali Yıldırımın önerisiyle Erzincan
Yıldırım Akbulut Havalimanı olarak
değiştirilmesinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın bu güzel ve vefalı jesti için Erzincan
halkı adına şükranlarımı arz ediyorum.
Vefatının yıl dönümü vesilesiyle
kıymetli büyüğümüz Sayın Yıldırım Akbuluta
Erzincan halkı adına Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
5.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tarlabaşı Toplum Merkezine
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Birtakım yurt dışı kaynaklı
fonlarla desteklendiği bilinen İstanbul merkezli Tarlabaşı
Toplum Merkezi isimli kuruluşun bünyesine dâhil ettiği
çocuklarımıza eş cinselliği teşvik edici mahiyette bir
eğitim verdiği, cinsiyetsizleştirilmiş bir toplum yaratma
hedefi doğrultusunda çok küçük yaştaki çocuklarımız
üzerinde sapkın bir cinsel yönelimi meşru kılacak ve
normalleştirecek sistemli bir çalışma yürüttüğü yoğun
bir şekilde kamuoyuna yansımaktadır. Eş cinselliği
yaygınlaştırma ve gençlerimizi millî bünyeden, toplumsal
değerlerimizden kopararak milletine yabancı ve düşman fertler
getirme amacına hizmet etmesi yanında cinsiyetsiz toplum yaratma
projesinin taşeronu olduğu da açıktır. Aynı zamanda,
PKK propagandası içeren yayınlarıyla ağına
düşürdüğü çocuklarımızı zehirleyen bu yapı ve
uzantıları ivedilikle ortaya çıkarılmalı,
iddiaların ciddiyeti karşısında bu yapılarla ilgili
derhâl savcılarımız harekete geçmeli, tüm faaliyetleri
ayrıca yargı merceği altına alınmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
6.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Aile Sosyal Destek Programı
kapsamında çalışan emekçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında yürütülen Aile Sosyal Destek
Programı (ASDEP) kapsamında çalışan emekçilerimizin büyük
sorunları var. Bu emekçilerimiz işçi statüsünde görev
yaptıklarından dolayı tayin, nakil, geçici görev gibi haklardan
faydalanamıyorlar. ASDEP görevlileri arasında başka bir kuruma
tayin ve atama durumu olmadığından eşlerinden ve
çocuklarından ayrı yaşayanlar var. Deprem, doğal afet, sel
ve pandemi gibi tüm süreçlerde halkın her ihtiyacı için özveriyle çalışan,
şehit aileleri ve gazilerimiz ile kadın, çocuk, engelli gibi
dezavantajlı kesimlerin yanında olan ASDEP emekçilerinin
sorunlarına çare bulunmak zorunda. Kamudaki bu
arkadaşlarımız memur kadrosuna alınarak
yaşadıkları haksızlık sona erdirilmelidir. Emekçilerimizin
özlük haklarını iyileştirin, kadrolarını verin, aile
birlikteliğini sağlayın, haksızlıkları önleyin;
ASDEP çalışanlarımıza sırtınızı dönmeyi
bırakın, çare bulun.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çakır
7.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Dünya Yetimler Gününe
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
ramazanın 15inci günü Dünya Yetimler Günü olarak kutlanmaktadır.
İnsan olma vasfından kaynaklanan bir yaklaşımla,
babasız kalan yetim bir çocuğa sahip çıkma, sorunlarına
karşı duyarlı olmayı genelleştirerek yetimleri hatırlama,
onlarla hemhâl olma, sorunlarını giderme amaçlı böyle bir günde
bu konuya odaklanmak çok önemlidir diye düşünüyorum.
Hayatın doğallığı
içerisinde babasını kaybeden bir çocuğun sahiplenilmesi elbette
son derece önemlidir. Ama asıl önemli olan, zulmün pençesinde,
savaşların gölgesinde, açgözlü dünyanın sömürgeci tutum ve
davranışlarından dolayı yetim kalanların niçin yetim
kalmaya devam ettiğini çocuklara anlatabilecek ve bunu çözecek bir
anlayışın hayat bulmasıdır. Milyonlarca yetim
çocuğun ahı arşı tutmuşken eğlencede olan bir
dünya sadece vurdumduymaz değil, aynı zamanda gerçek suçludur da.
Yetimlerin dünyasını güzelleştirmeyi
başarabilmek temennisiyle Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
8.-
Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, uyuşturucuyla
topyekûn mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Uyuşturucu
madde kullanımının yaşı gittikçe düşmektedir.
Özellikle gençlerimizi hedef olan, onları bağımlı birer
birey hâline dönüştüren uyuşturucuyla topyekûn bir mücadele
içerisinde olmamız gerekir. Gençlerimizi bu illetin esaretinden kurtarmak
sadece devletin sorumluluğuna bırakılmamalı, başta
aileler olmak üzere toplumun tüm kesimleri bu mücadeleye dâhil edilmelidir.
Emniyet güçlerimiz uyuşturucuyla mücadele etmektedir ancak her anne-baba
çocuğunun başlıca emniyet ve güvenlik gücüdür.
Çocuklarımızın sosyal çevresinin tanınması ve
ihtiyaçlarının belirlenmesi, millî, manevi ve toplumsal
değerlerinin öğretilmesi, en önemlisi çocuklarımıza kulak
verilmesi onları bu tehlikeden uzak tutmak için önemli yararlar
sağlayacaktır.
Buradan Türk gençliğine seslenmek istiyorum:
Sen ki bizim geleceğimizsin, bağımlı olma, özgür ol ve
damarlarındaki asil kanı kirletme.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
9.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 14-20 Nisan
Şehitler Haftasına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizin bağımsızlığı
ve bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayarak ölüme
koşan, dünyanın dört bir yanında ve yurdumuzun her
köşesindeki şehitliklerde kefensiz ama görevini yapmış
olmanın huzuru içinde yatan kahraman şehitlerimizi minnet ve
şükranla yâd ediyorum.
Aziz milletimiz,
bağımsızlığını, onurunu, vatanını
ve bayrağını koruma kararlılığını en
zor şartlar altında bile bütün dünyaya göstermiştir. Millet
olarak bizler, bu mukaddes toprakları bize emanet eden, kanıyla,
canıyla bu toprakları vatan kılan şehitlerimize olan
borcumuzu ancak gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye bırakarak
ödeyebiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle, 14-20 Nisan
Şehitler Haftasında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi ve ebediyete
irtihal etmiş gazilerimizi saygı ve rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Taşkın
10.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK PARTİ
iktidarında ihracattaki artışa ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK PARTİ olarak
2002de 36 milyar dolardan aldığımız ihracatı 6 kattan
fazla artırarak 225 milyar doların üzerine çıkardık.
İhracatta artış mart ayında da yükselişini sürdürdü;
mart ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde
19,8 artışla 22,7 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek mart
ayı ihracat rakamı olarak gerçekleşti. Mart ayında
dış ticaret hacmi geçtiğimiz yıla göre yüzde 26
artışla 53,6 milyar dolara yükseldi. Enerji hariç, mart ayında
ithalat 22,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Mart ayında
ihracatın ithalatı karşılama oranı, enerji hariç
bakıldığında, bir önceki yılın aynı dönemine
göre 4,5 puan artışla yüzde 95e yükseldi.
Seçim bölgem Mersin de mart ayında
gerçekleştirdiği 279 milyon dolar ihracatla yükselişini
sürdürmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çelebi
11.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, terörle mücadele esnasında
yaralanıp malul sayılmayan gazilere ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Terörle mücadele esnasında yaralanıp malul
sayılmayan gaziler iyi haber bekliyor. Kalbinde kurşunla
yaşıyor, gazi değil; Kanasla sırtından vurulup
akciğeri delinmiş, gazi değil; belinin içinde 3 roket
parçası var, müdahale edilemiyor, gazi değil; patlama nedeniyle
duyma, görme kaybı yaşıyor, gazi değil; bedenindeki
kurşun vücudunu zehirliyor, doğan çocukları görme engelli, gazi
değil; kronik ağır metal zehirlenmesi yaşıyor,
tedavisi yok, gazi değil. Yıllarca ilaç kullanmak zorunda kalıp
kısmen ilaç bağımlısı olmuşlar, sosyal
yaşantılarında birçok olumsuzlukla karşı
karşıyalar. Artık üvey evlat muamelesi son bulsun, gazilik
beratı ve onuru verilsin, şeref aylıkları
bağlansın diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
12.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyada yaşanan
don afetinden etkilenen kayısı üreticilerinin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Malatya ve bölgemizde zirai don nedeniyle, çiçek
açan kayısı ağaçlarımız zarar gördü. 12-14 Nisanda
yaşanan don ve aşırı rüzgârın etkisiyle Battalgazi,
İzollu, Hekimhan, Yazıhan, Darende, Kuluncak, Yeşilyurt,
Doğanşehir, Baskil ve Akçadağda kayısı
ağaçlarının meyve gözelerinde ciddi zararların olduğu
tespit edildi. Malatya ve bölgemizde kayısı üreticilerinin geçim
kaynağı olan kayısının zarar görmesi bölgemizdeki
köylümüzü ciddi zarara uğratmıştır. Kayısı
dışında geliri olmayan üreticilerimiz, çiftçilerimiz, bu
yaşanan don felaketinin Tarım Bakanlığımız ve
İl Müdürlüğümüzün, üreticimizin ve köylümüzün mağduriyetlerinin
giderilmesi için saha çalışması yapması ve bu felaketten
doğan zararların telafisi için devletimizden destek beklemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
13.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 14-20 Nisan Şehitler
Haftasına; ehliyet affı, öğrenci affı ve bedelli affı
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bir hilal uğruna güneşler gibi batan,
toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran,
vatan yolunda, millet uğrunda kahramanlıkları destanlaşan,
şanlı, şerefli, ay yıldızlı al
bayrağımıza kanını ve canını veren vatan
evlatlarımızı ve şanlı ecdadımızı
Şehitler Haftası münasebetiyle rahmet ve minnetle anıyor, aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Yaptıkları kural ihlalleri nedeniyle ceza
puanları biriken, insan hayatına kastetmemiş
vatandaşlarımıza yönelik ehliyet affı
çıkartılması beklentiler arasındadır. Terör örgütü
irtibatı ve iltisakı nedeniyle ilişiği kesilenler hariç olmak
üzere öğrenci affı getirilmesi, tecil yaşının 29dan
22ye çekilmesiyle yoklama kaçağı ve bakaya durumuna düşerek
bedelli askerlik hakkını kaybeden gençlerimize yönelik bedelli
affı çıkartılması beklentiler arasındadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
14.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, AK PARTİ devrisaadetinde
Kütahyanın yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kütahya, AK PARTİ devrisaadetinde yirmi
yıldır mağdurları oynuyor; Çinigazdan mağdur ettiniz,
haksız fiyat uygulamaları halkı bezdirdi, şehir hastanesi
yıllardır bitirilemedi, şehirde devlet hastanesi yok.
Hızlı tren dediniz, her seçim öncesi vadettiniz; şu anda Bakan
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Yıldız
15.-
Ankara Milletvekili Zeynep Yıldızın, 11inci Avrupa Kızlar
Matematik Olimpiyatında gençlerimizin başarısına
ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Her fırsatta Gazi
Meclisimizin çatısının altında gençlerin
başarılarını konuşmaya çalışıyorum. Bir
dakikaya sığdırılamayacak kadar çok başarı
hikayesi var şüphesiz ki. Konuştuğumuz çoğalır
diyerek, gençlerin başarılarını ısrarla ve inatla anlatmayı
sürdürmek hususunda kararlıyız.
Gençlerden yine çok güzel haberler var. Bu seferki
güzel haber İrem Gülce Yazgan, Melek Güngör, Sena Başaran ve Cemre
Çetin'den geldi. 1 altın, 2 gümüş, 1 bronz madalyayla Türkiye,
11inci Avrupa Kızlar Matematik Olimpiyatında 31 Avrupa ülkesi
arasından 2nci oldu.
Vatanperverlik noktasında ortaklaşarak
bilimsel ve teknolojik üretime heyecanla omuz veren, takım
çalışmasını, bir diğer deyişle imece kültürünü
özümsemiş, Türkiye'nin adını bilimle özdeşleştiren,
başarılar kazanan, Türk Bayrağını yukarılara
taşıyan gençlere kucak dolusu sevgilerimi buradan da ifade etmek
istedim.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ok
16.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, emeklilerin bayram
ikramiyelerinin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) Teşekkür
ederim.
Elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar,
ateş pahası olan çarşı pazar ve artan enflasyon
altında maalesef emeklilerimiz nefes alamayacak hâle gelmişlerdir. 12
milyon emeklimizin gözü kulağı açıklanacak olan bayram ikramiyesine
çevrilmiştir. Asgari ücretin altında maaş alan milyonlarca
emeklimiz, bırakın sağlık masraflarını
karşılamayı, karınlarını dahi doyuramaz hâle
gelmişlerdir. 2018 yılında bin lira olarak verilmeye
başlanan emekli ikramiyesi sadece geçen yıl bir kere
artırılarak 1.100 liraya çıkarılmıştır. 2018
yılından bu yana artan enflasyonu göz önünde bulundurduğumuzda,
bayram ikramiyesi en az 2.500 lira olmalıdır. Bu konuda en kısa
zamanda açıklama yapılarak emeklilerimizin bir nefeslik de olsa
bayramı bayram gibi yaşaması sağlanmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
17.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Türk Tarih Kurumunun
kuruluş yıl dönümüne ve Kutlu Doğum Haftasına ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Aziz Atatürk'ün dediği gibi, bir milletin ne
yapabileceğini göstermek için tarih en güvenilir rehberdir. Bizler
Altaylardan Tuna boylarına, Orta Afrikadan Kırıma kadar tarih
yapan nesillerin çocuklarıyız. Biliyoruz ki tarih yazmak tarihi
yapmak kadar önemlidir.
15 Nisan 1931de kurulan Türk Tarih Kurumu, Türk
tarihini ve Türk medeniyetini en iyi şekilde araştırmak, yazmak
ve yayınlamak görevine doksan bir yıldır devam ediyor. Bu
vesileyle, Türk Tarih Kurumunun kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
Ayrıca, Peygamber Efendimizin doğum günü
olarak idrak ettiğimiz Kutlu Doğum Haftasının
hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
18.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, emeklilerin bayram
ikramiyelerinin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
2015 yılında, tüm emeklilerimizi
düşünen Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun gündeme getirmesiyle her bayramda bir asgari
ücret emekli ikramiyesi verilmesi gerekirken, maalesef bin TL verildi. Bugün
itibarıyla, asgari ücretin artışıyla olması gereken
emeklilere verilmesi gereken bayram ikramiyesi 3.504 TLdir. Bunun
yanında, dolar kurunu baz aldığımızda, o gün 210 dolar
alınırken bugün bu 86 dolara indi; olması gereken ortalama 3.100
TLdir. Bunun yanında, o gün 3 küçük altın alınırken bugün
1 küçük altın bile alınamıyor; olması gereken 4.772 TLdir.
Mazotla alakalı kıyasladığımızda, o gün
BAŞKAN Sayın Arık
19.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Cumhur İttifakı
ortaklarının ekonomik durum hakkında görüş ayrılıklarına
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlimin Milletvekili Sayın Nergis,
yaşanan ekonomik sıkıntılarda Vatandaş haklı, bu
yangın her yerde var; biz de bu ülkenin vatandaşıyız, biz
de bu yangını yaşayanlardanız. dedi. Asgari ücret
konusunda da artış olması gerektiğini ancak şimdi
bilmediğini, artacak. diye duyduğunu söyledi. İşte Ben
yaptım oldu, her şeyi ben bilirim. diyen, ülkeyi yangın yerine
dönüştüren şahsım hükûmetinin özetidir bu tablo.
Öte yandan Zamlar milletin belini büktü. diyen
küçük ortağın Kayseri Milletvekili de ihraç istemiyle Disiplin
Kurulunda; güler misiniz, ağlar mısınız!
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
20.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 14-20 Nisan Şehitler
Haftasına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Mukaddes vatan toprakları için
canlarını seve seve vererek bir milletin kaderini
değiştiren; vatanımızı, istiklalimizi sarsılmaz
inançları ve eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz; dünyada
eşi ve benzeri olmayan destanlar yazan aziz şehitlerimizi anmak en
kutsal görevimizdir. Vatanımızı kanları, canları
pahasına koruyan; onurumuzu,
bağımsızlığımızı tehdit eden, birlik ve
bütünlüğümüze kasteden her türlü hain kalkışmaya karşı
çıkıp bu uğurda canını feda eden tüm
şehitlerimize minnet borcumuz ömür boyu ödenemez.
14-20 Nisan Şehitler Haftası vesilesiyle
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere millî ve manevi
değerleri uğruna canlarını feda eden aziz
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle, gazilerimizi hürmetle yâd ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tığlı
21.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, ülkede yaşanan
giyim, gıda ve kira krizine ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ederim Başkanım.
Türkiyede şu anda üç kriz yaşanıyor,
üçü bir arada; giyim, gıda ve kira krizi. Vatandaş zamlar
sonrasında beslenemiyor, pahalılık sonrası
barınamıyor, artan fiyatlar sonrası giyinemiyor. Halk, kendi
vatanında yiyemiyor, barınamıyor ve giyinemiyor. Bugün bir
doktor, bir avukat, bir memur gittiği şehirde maaşının
neredeyse tamamını kiraya veriyor. Vatandaş giyinmeyi de yemeyi
de unuttu. Halkçı konut politikalarına ve üretime dayalı, yerli
çiftçiyi destekleyen tarıma geçilmezse yakında
dışarıda soğuktan ve açlıktan ölen insanlarla
karşılaşacağız. İktidar, âdeta,
Osmanlı'nın yıkılma sürecindeki gibi saray yapıyor;
bir yanda lüks şatafat, öbür tarafta açlık. Bu ülke hiçbir zaman
yıkılmayacak ama siz ilk seçimde sandıkta
yıkılacaksınız.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz talebi, İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu'na aittir.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkanım, sataşmadan söz vermedin, 60a göre
30 kere
Aydın vekilleri diye sataştı.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade ederseniz başlayabilir miyim efendim
konuşmama.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
22.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 14-20 Nisan
Şehitler Haftasına, yüksek tarımsal girdi fiyatlarına ve
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının içinde bulunduğu borç
batağına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bu
hafta 14-20 Nisan Şehitler Haftası. Vatan toprağını ve
bayrağını kutsal bilen, hürriyet ve bağımsızlık
uğruna Ya istiklal ya ölüm! ülküsünü şiar edinerek şehadete
koşan tüm şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş gazilerimizi
bugün vesilesiyle rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, plansız
tarım politikaları, artan elektrik zamları, yüksek vergiler ve
üretime yeterli destek verilmemesi çiftçilerin tarımdan elde ettikleri
geliri azaltmakta ve üretimi düşürmektedir. Çiftçiler, üretim yaparken
karşılaştıkları en büyük sorunun yüksek tarımsal
girdi fiyatları olduğunu açıkça ifade etmektedirler.
Çiftçilerimiz maliyet artışlarıyla her geçen gün daha da
zorlanmaktadır. Çiftçilerimizin en büyük beklentisi gübre, tohum, ilaç,
yem ve mazot gibi temel girdi fiyatlarının indirilmesi, yüksek faizli
kredi borçlarının düzenlenmesi ve mümkünse iptal edilmesidir. Sulama
faaliyetlerinin başlamasıyla birlikte gelmesi muhtemel yüksek
elektrik faturalarına da mutlaka bir çözüm bulunmalıdır.
İYİ Parti olarak iktidarı bu konuda tedbir almaya ve acil
adımlar atmaya davet ediyoruz. Zira, çiftçi yoksa üretim yok, üretim yoksa
ürün yok, ürün yoksa refah ve bolluk yoktur, hatta açlık vardır,
fukaralık kapıdadır. İYİ Parti olarak, yaklaşan
iktidarımızda kırsal kalkınmayı sağlayarak
çiftçilerimizi hak ettikleri şekilde destekleyecek ve üretimi
artıracak politikaları devreye sokacağız.
Saygıdeğer milletvekilleri, kamuoyunun
gündemine sıklıkla, kötü yönetilmesi ve liyakatsiz kadroların
atamalarının yapılması gerekçesiyle gelen Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının içinde bulunduğu borç
batağı Hazine ve Maliye Bakanlığının
paylaştığı verilerle ortaya koyulmuştur. Hazine alacak
stoku verilerine göre, 30 Kasım 2021 tarihinde hazinenin Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarından vadesi geçmiş alacak toplamı
kayıtlara 2 milyar 125 milyon lira olarak geçmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Devlet Demiryollarının hazineye olan toplam borcu ise
4 milyar 472 milyon lira yani eski parayla 4 katrilyon 472 trilyon olarak
açıklanmıştır. AK PARTİ iktidarı boyunca kamu
kurumları ya özelleştirme adıyla satılmış ya da
kötü yönetilerek zarar ettirilmiştir. Sayıştay
Başkanlığının 2020 Yılı Devlet
Demiryolları Raporunda Demiryolları bünyesinde bulunan ve
yönetmeliğe göre sınavla ataması yapılması gereken
müdürlük makamlarına sınavsız atamalar
yapıldığı da tespit edilmiştir, liyakat askıya
alınmış, torpil her yeri sarmıştır. Bu
doğrultuda, zarar eden Demiryollarının sorumluluğu
Hükûmetin üzerindedir. AK PARTİ iktidarı her alanda Türkiyeyi zarara
uğratmaya devam etmektedir. Gittiğiniz her yanlış yoldan
zaman kaybetmeden dönmenizi tavsiye ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 14-20 Nisan Şehitler
Haftasına ve Filipinlerde etkili olan Megi tropikal
kasırgasına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk milletinin sonsuza kadar hür ve bağımsız
yaşaması, vatanın bölünmez bütünlüğü ve ay
yıldızlı al bayrağımız uğruna bir senelik
takvim yaprağının her günü şehit verilmiş,
vatanımızın her karış toprağı aziz
şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır. 14-20 Nisan Şehitler
Haftası vesilesiyle vatan, millet, din ve devlet yolunda canlarından
geçerek şehadet mertebesine erişen aziz şehitlerimizi rahmet,
minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Sayın Başkan, Filipinlerde etkili olan
Megi tropikal kasırgası ülkenin orta ve güney bölgelerinde yüzlerce
heyelana ve sel baskınlarına neden olmuştur. Şu ana kadar
121 kişinin öldüğü ifade edilse de sayının artmasından
endişe edilmektedir. En az 200 bin kişinin zarar gördüğü ifade
edilen sel felaketi nedeniyle dost ve kardeş Filipin halkına
geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Enfal
katliamının 34üncü yıl dönümüne, Merkez Bankasının
bugün açıkladığı faiz oranına, Tüm Emekliler
Sendikası ve Emekliler Dayanışma Sendikasının 16
Nisanda düzenleyeceği mitinge, Türk Hava Yolları yöneticileri için
belirlenen huzur hakkına ve haram lafını kullanırken
iktidar ortaklarının dikkat etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün
1988 yılındaki Enfal katliamının 34üncü yıl dönümü.
Her yıl 14 Nisan günü Enfal Harekâtının kurbanlarını
anıyoruz. Saddam Hüseyin döneminde Irak Kürdistan bölgesinde yaşayan
Kürt halkına yönelik ağır saldırılar
yapıldı. Enfal Harekâtı adıyla planlanarak uygulanan bu
saldırılarda Kürt halkına yönelik havadan bombalama, kimyasal ve
biyolojik silah kullanma, toplu katliam, yerleşim yerlerini yakıp
yıkma, zorla göç ettirme gibi çeşitli yöntemlere başvuruldu.
Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk yaklaşık 180 bin
civarında insan hayatını kaybetti; 4.500 köy yakılıp
yıkıldı, 1 milyondan fazla insan mülteci durumuna düştü.
Katledilen insanları saygıyla anıyoruz. Bir Kürt
soykırımı olan Enfal Harekâtını bir kez daha
lanetliyoruz, bunu unutturmayacağımızı söylüyoruz. Tarihten
ders alınması gerektiğini özenle bir kez daha vurguluyoruz.
Sayın vekiller, kırk beş dakika önce
sanıyorum, Merkez Bankası faiz kararını açıkladı
ve politika faizini yüzde 14te sabit tuttu. Faizi sabit tutarken bir
açıklama yaptı, dedi ki: Enflasyonda görülen yükselişin
beklenenden uzun sürebileceği değerlendirilmektedir. Merkez
Bankası açıklaması. Peki, Merkez Bankasının 2022
yıl sonu enflasyon beklentisi neydi? Hatırlatmak için söylüyorum:
Yüzde 23,2. Yani nasıl bir öngörüsüzlük, inanılır gibi
değil.
Şimdi, enflasyon TÜİKe göre yüzde 61.
Gerçek enflasyonun yüzde 100ün üzerinde olduğunu söyleyenler çok fazla.
TÜİKin bile Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yüzde 115 zaten. Şimdi,
Merkez Bankası faizi yüzde 19dan indirmeye
başladığında enflasyon yüzde 19,58di. Faiz yüzde 14e
düşürüldü Aralık 2021de, enflasyon yüzde 36ya yükseldi. O zamandan
beri faiz yüzde 14te tutuluyor Merkez Bankası tarafından, enflasyon
TÜİKin rakamlarına göre yüzde 61e yükselmiş. Şimdi Faiz
sebep, enflasyon sonuç ise -hep konuşuyoruz ya- o zaman Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanının ekonomistliğini de
tescil etmek için faizi düşürün. diyoruz iktidara, hani Merkez
Bankasına bir söyleyin de düşürsünler. Yok, bunun tersi geçerliyse o
zaman Merkez Bankasının enflasyonla ilgili yükselişin
süreceği yönündeki beklentisine, açıklamasına binaen faizleri
yükseltmeniz gerekiyor.
Yani, Türk lirasını pul ettiniz; ekonomik
kriz, fiyat istikrarsızlığı, her türlü ekonomik
beceriksizlik ve yanlış politikalarla halkı bu hâle getirdiniz,
bugün bunu bir kez daha görmüş olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
sayın vekiller, emeklilerin sorunlarını herkes konuşuyor,
çok güzel fakat bu emeklilerin sorunlarının aşılabilmesi
doğrultusunda herhangi bir adım atılmadığını
emekliler de görüyor. Şimdi, emekliler, Tüm Emekliler Sendikası ve
Emekliler Dayanışma Sendikası, emeklilerin
maaşlarını iyileştirme, sağlık hizmetlerinde
katkı paylarının kaldırılması ve bayram
ikramiyesinin asgari ücret seviyesine yükseltilmesi talepleriyle bir
yürüyüş başlattılar. Türkiyenin 7 farklı noktasından
Ankaraya gelecek emekliler. 15 Nisanda bu yürüyüş gerçekleşecek, 16
Nisanda ise yani bu hafta sonu Ankara Anıt Parkta bir miting
düzenlenecek. Elbette ki emeklilerin yanında olan bizler, bütün muhalefet
partileri emeklilerle birlikte Anıt Parktaki mitinge
katılacağız ve herkesin de katılması
çağrısında bulunuyor emekliler.
Sorunları çok büyük, diyorlar ki: 13,5
milyondan fazla emeklinin 8 milyonu 3 bin lira veya onun altında bir
aylık alıyor, 3 bin lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani 3 bin
lirayla bir ay boyunca geçinmenin mümkün olmadığını sizler
gayet iyi biliyorsunuz. Bugünün şartlarında böyle bir şey söz
konusu değil yani asgari ücret bile yetmiyor da asgari ücretin de
altında emeklilerin durumu.
Şimdi bayram ikramiyesi adı altında
2018den beri her bayram öncesinde ödeme yapılıyordu, en son bu 1.100
lira ödendi. Yani bu 1.100 liranın bir emeklinin torununa harçlık
olarak bile veremeyeceği bir rakam olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun
da asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyor emekliler,
bunu bir kez daha söyleyelim.
Şimdi, emekliler böyle sorunlar
yaşıyor da herkesin öyle sorunu olmuyor tabii. Huzur hakkı var.
Huzur hakkı nerede var? Türk Hava Yolları yöneticilerine yeni huzur
hakkı belirlenmiş, 25 bin lira huzur hakkı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Hani yetmemiş, bir de diyorlar ki -bu arada
yüzde 190 artmış bu huzur hakkı Türk Hava Yolları
yöneticilerinde- dipnot koymuşlar Maaşlara zam yapılırsa
huzur hakkına da yapılacak. diye, 25 bin lira huzur hakkı.
Kimler var yöneticilerde? diye baktık, kimi gördük? Adalet ve
Kalkınma Partisinin iletişim firmasının müdürünün eşi
var; güzel, ne diyelim; halkın sofrası yaprak döküyor, saray ahalisi
bahar bahçeyi yaşıyor diyelim.
Hani hep haram haram diye konuşuyor ya
çeşitli siyasetçiler yani insan hakikaten soruyor: Mesela milyonlarca genç
işsizken çifter maaş, üçer dörder maaş almak haram mı,
değil mi? İşçinin alın teri ve yetimin hakkından
toplanan yıllık bütçeden sadece 2022de 240 milyar lira faiz
lobilerine vermek haram mı, değil mi? Milyonlarca hanede iftar için
tencere kaynamazken saraya günde 7 milyon Türk lirası harcamak haram
mı, değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum.
Sahurda sofra seremeyen milyonlarca insan varken
lüks sahurlar düzenlemek haram mı, değil mi? Sarayın
oligarklarına verilen ısmarlama ihaleler, vergi afları, adrese
teslim kanunlar ve yönetmelikler haram mı, değil mi? Yani haram
lafını kullanırken biraz bunlara da dikkat etmek gerekiyor,
hatırlatmış olalım iktidar ortaklarına diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özelde.
Buyurun Sayın Özel.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına,
Yıldırım Akbulutun vefatının 1inci yıl
dönümüne, Türkiye Büyük Millet Meclisine kolonya ve dezenfektan tedarik eden
firmanın Meclisle nasıl ilişkilendiğinin şeffaf bir
şekilde ortaya çıkarılmasına ve Başkanlık
Divanının bu konunun takipçisi olması gerektiğine,
Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna ilişkin yürütmeyi durdurma
başvurularına Anayasa Mahkemesinin derhâl karar vermesini
beklediklerine ve Türk Hava Yolları yöneticileri için belirlenen huzur
hakkına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
14-20 Nisan Şehitler Haftası; içinde
bulunduğumuz haftada, başta Millî Mücadele sürecinde olmak üzere, o
günden bugüne kaybettiğimiz tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle
anıyoruz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak.
Sayın Başkan, bugün, Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin 15inci Başkanı Yıldırım Akbulutun
1inci ölüm yıl dönümü. Meclis Başkanı, Başbakan ve
İçişleri Bakanı olarak görev yapmış; 3 dönem Erzincan,
1 dönem Ankara Milletvekili olarak milletimize hizmet etmiş olan
Sayın Akbulutu da rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, pandeminin ilk
başında Meclisteki bütün odalara ve Meclis Genel Kuruluna şu an
önümüzde olan, elimizde olan bu kolonyalar ve dezenfektanlar
gönderilmişti; o günden bugüne bu marka hiç değişmedi. Hatta ilk
başta otomatik olarak yeni bir ürün gelince burada herkes döndü,
baktı ve Tekirdağ menşeli bir firma olunca -siyasette böyle
meraklar son derece normaldir- hatta Sayın Şentopun yönettiği
sanıyorum 23 Nisan özel oturumunda bu Tekirdağ firması dikkat
çekmişti. Sayın Şentop da bunların Meclise -o dönem için
tabii, o aşamada- ücretsiz verildiğini
Oradan bir şey
çıkmaz. gibi bir iletişimimiz de olmuştu kendisiyle. O günden
bugüne hep bu firma var. Dün kamuoyuna mal oldu ki bu firmanın sahibi Ali
Osman Akat aralık ayında 111 kilo uyuşturucuyla
yakalanmış ve tutuklanmış. Tabii, bunun üzerine bu firmaya
gözler çevrildi; çevrilince enteresan bilgiler ortaya çıktı. Avrupa
Yolsuzlukla Mücadele Ofisi, bu firmanın, içinde tehlikeli derecede metanol
içeren ve körlük yapabilecek riskteki ürünlerinin Türkiyeye iade
edildiğini falan da raporlaştırmış. Bu konu ciddi bir
konu. Şimdi, Meclis Başkanlığından bir açıklama
yapılması gerekiyordu, Genel Sekreterlik bir açıklama
yapmış. Genel Sekreterliğin açıklaması iyice tuhaf;
diyor ki: Biz, ihaleyle alıyoruz. Bu firma da aldı ama konunun
kamuoyunca
Dünden önceki son ihaleyi 28 Mart 2022de başka bir firma
aldı. diyor. Yani şöyle bir şey çıkıyor: Aralık
ayına kadar, Ali Osman Akat 111 kilo uyuşturucuyla yakalanana kadar
bu firma almış, kamuoyunun bilmediği ama Ali Osman Akat'ın
tutuklandığı günden sonra yapılan ilk ihaleyi bu firma
almamış, başka birisi daha ucuz teklif vermiş. Bu firma
Türkiye Büyük Millet Meclisiyle nasıl ilişkilendi, bunun bütün
şeffaflığıyla ortaya çıkması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sizin de mensubu
bulunduğunuz Başkanlık Divanının bu konunun üstüne
gitmesi lazım. Elbette soru önergelerimiz olacak ama kaç kere ihale
yapıldı? Başka hangi firmalar girdi? Ne kadar alındı?
Bu firma bu kadar uzun zaman nasıl ilişki kurdu? Bir de bu
firmanın başta Meclise ücretsiz yolladığı serilerin
varsa numaralarına, Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Ofisinin metanol tespit
ettiği ürünler acaba Meclise de yollandı mı, bunların
hepsine bir bakmamız lazım. Burada kimseyi itham etme niyetinde
değiliz ama meseleye dikkat çekmek durumundayız.
Sayın Başkan, geçtiğimiz haftalarda
Resmî Gazete'de de yayınlanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
kabul edilen yasa, Anayasa'ya açık aykırı olduğu için
yürütmeyi durdurma talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştuk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İlçe seçim kurulları
ve il seçim kurullarının yapısını değiştiren
madde. Türkiye, 1950 seçiminden beri hâkim teminatında, yargı
gözetiminde seçim yapıyor; 1960tan beri ilçe ve il seçim kurulları
başkanları en kıdemli hâkimler. Bununla uğraşmak,
bundan rahatsız olmak 1960tan bugüne hiçbir iktidarın meselesi
olmamıştı. Ne akla hizmetse En kıdemli hâkimler
olmasın, torbadan kurayla çekelim ve birinci sınıfa
ayrılmış hâkimler ve üstünden yapalım." diye
belirlendi. Yüksek Seçim Kurulu ad seçme işlemini başlatıyor.
Anayasa Mahkemesinin önünde ivedilikle yaptığımız
başvurumuz duruyor, bunun bir an önce karara bağlanması
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiçbir cumhuriyet Hükûmetinin,
hiçbir iktidar partisinin tenezzül ve teşebbüs etmediği, hâkimlerin
en kıdemlisinin il seçim kurulu ve ilçe seçim kurulu başkanı
olduğu sistemden
Hem de İstemeyen torbaya girmesin. denilerek de
bir siyasi zorlamayla seçimlere şimdiden müdahale, AK PARTİ teşkilatından
yargı teşkilatına devşirilen isimlerin torbalarda
bulunmasını sağlama, geri kalanını kuradan
yıldırma gibi istismarlara açık bu uygulamaya Anayasa
Mahkemesinin derhâl karar vermesini bekliyoruz.
Sayın Başkan, biraz önce sayın
mevkidaşımız da bildirdi, Türk Hava Yolları huzur
hakkına yüzde 190 zam yapmış. Emeklinin ikramiyesine enflasyon
oranında iyileştirme layık görülmezken, emekliyi ekonominin
sırtında yük görenler ve yok sayanlar yüzde 190...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlardan bir tanesi,
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanının değerli eşlerinin ikinci maaşı
oldu 28 bin lira, yine İletişim Başkanının huzur
hakkı -kendi görevi dışında- Borsa İstanbuldan 25 bin
lira. Burada ne isimler var? dedi. Sadece İletişim Başkanının
eşi hanımefendi yok, Adalet ve Kalkınma Partisinin önceki dönem
Gençlik Kolları Başkanı da Türk Hava Yolları Yönetim
Kurulunda ve Huzur hakkına yüzde 190
Personele yapacağımız
zam ayrıca yansıtılacaktır. diye de ek karar
almışlar. Bunu yoksulların, ezilenlerin, sıkıntı
çekenlerin dikkatine sunuyoruz. İşte, sizin mağduriyetiniz;
işte, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisine, yandaşlarına
tanıdığı imkânlar; bunu da vatandaşımızın,
milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünalda.
Buyurun Sayın Ünal.
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Yıldırım
Akbulutun ölüm yıl dönümüne ve 14-20 Nisan Şehitler Haftasına
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
14 Nisan 2021 tarihinde kaybettiğimiz Türkiye
Cumhuriyetinin 20nci Başbakanı Yıldırım Akbulutu
ölüm yıl dönümünde rahmetle yâd ediyoruz.
Yine, 14-20 Nisan Şehitler Haftası.
Şehitler Haftasında da tüm şehitlerimizi;
bağımsızlığımız için,
bayrağımızın özgürce dalgalanması için ve her
birimizin özgür bireyler olarak bu topraklarda yaşaması için canlarını
feda eden şehitlerimizi de rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Erim
27.-
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldızın yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında kullandığı bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, CHP'li hatip konuşmasında
Aydın Şehir Hastanesinin yolu için gerekli izin verilmediğinden,
imar izni verilmediğinden bahsetti. Şehir Hastanesinin
İzmir-Aydın devlet yoluna bağlanması önemli, bunun için de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel
28.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ile Mersin Milletvekili Baki Şimşekin 78inci Birleşimde
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Genel Başkan
Yardımcımız Ali Öztunç, Kahramanmaraş Belediyesinin
altı ay önce aldığı otobüsleri farklı renge
boyayıp AK PARTİ Grup Başkan Vekili Mahir Ünal'ın da katıldığı
törenle otobüsler yeniymiş gibi açılış
yaptığını Genel Kurulda açıklayınca MHP
Milletvekili Baki Şimşek Mersin Büyükşehir Belediyemizin de
aynı şekilde davrandığını iddia etti, bunu
Sayın Mahir Ünal da destekledi, ortak oldu. Sayın Vahap Seçer 400 milyon
dolar borçla aldığı belediyeyi 107 milyon dolar seviyesine
düşüren Başkandır; aynı zamanda, 272 adet yeni otobüs
almıştır. Çamur atmayın. Hile işini en iyi Cumhur
İttifakı belediyeleri bilir. Mersin Büyükşehir Belediyemize
karşı iddialarınızı ispatlamak zorundasınız,
ispatlamazsanız müfterisiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aycan
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, ilkokul eğitiminin
daha etkili olması için beden eğitimi, resim ve müzik gibi derslere
branş öğretmenlerinin girmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, eğitim hayatının başlangıcı ilkokul,
çocuklarımızın eğitimi ve gelişmesi
açısından son derece önemlidir. Ayrıca, bu dönemde çocuklarımızın
yetenekleri ve yönlenmeleri de ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle
ilkokullarda beden eğitimi, resim ve müzik derslerine branş
öğretmenlerinin girmesinin de çocukların eğitimi, gelişimi
ve yeteneklerinin ortaya çıkması açısından fayda
sağlayacağı belirtilmektedir. Böylece ilkokul eğitiminin
daha etkili olması da mümkün olacaktır. Yeteneklerinin
saptanması ve doğru yönlendirilmesiyle çocuklarımız genel
eğitimleri yanında spor, resim ve müzik alanlarında da
gelişme göstereceklerdir. Ayrıca, çocuklarımızın
fırsat eşitliği de sağlanmış olacaktır.
Yeteri kadar branş öğretmenimiz vardır. İlkokullarda kadro
oluşturulduğunda, atama yapıldığında
çocuklarımız ilkokul çağında beden eğitimi, müzik ve
resim öğretmenleriyle erken yaşta buluşmuş olacaktır.
Bu da çocuklarımızın gelişimi açısından
faydalı olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, birinci
oturumda Manisa Milletvekili Özgür Özelin dile getirmiş olduğu
konuya ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özelin dile
getirmiş olduğu konu hakkında Genel Sekreterlik
açıklaması Türkiye Büyük Millet Meclisinin resmî web
sayfasında yayınlanmıştır ve
yayınlanmaktadır. İç Tüzüke göre Başkanlıktan sorular
sorulabilir ve Başkanlık da bu soruları cevaplayacaktır,
Meclisimiz bu tür konularda gerekli hassasiyeti gösterecektir.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, biraz önce Sayın Gökçel şahsımın da
ismini anarak bir konuşma yapmıştır, yerimden -bir dakika-
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Tamam, 60a göre yerinizden bir dakika
verelim, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin Milletvekili Cengiz
Gökçelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, dün burada
Kahramanmaraş milletvekili konuşma yaparken doğrudur ben bir
sataşmada bulundum. Yalnız ben Mersin Büyükşehir Belediyesi,
eski otobüsleri boyayıp yeni gösteriyor. falan diye bir konuşma
yapmadım. Yani konuyu buraya çekip buradan da Bunu ispatlamayan
müfteridir. falan demek çok yakışıksız bir ifade olmuştur.
Ben bu ifadeyi kullanan arkadaşımızı şiddetle
kınıyorum, benim öyle bir ifadem olmamıştır. Mersine
alınan otobüsler de krediyle alınmıştır, Cumhur
İttifakı olarak da -MHP Grubu olarak da AK PARTİ Grubu olarak
da- bu otobüslerin hepsinin alımına destek verilmiştir.
Mersinde şu yapılmıştır:
Mersinin amblemi hiç kimseye sorulmadan Belediye Başkanının
keyfî davranışıyla değiştirilmiştir. Koskoca
şehrin amblemi değiştirilmiştir, kimseye de
sorulmamıştır ve bütün otobüslerde de meydanlarda da duvarlarda
da belediyeye ait her yerde de yeni ambleme göre boyama
yapılmıştır ama benim Otobüsler boyanıp yeni gibi
gösteriliyor. şeklinde böyle bir konuşmam olmamıştır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Sümer... Yok.
Sayın Peköz
31.-
Adana Milletvekili Kemal Peközün, GAPın bitirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
9 ilin etkilendiği GAP projemiz var, 2008
yılında bitirilmesi gerekiyordu en son, sonra 2018e atıldı
ama şu ana kadar bitirilmedi. Şu ana kadar GAP projesi için 17 milyar
dolar harcama yapıldı ve 27 milyar dolar gelir elde edildi oradan
ancak sulama kanalları bitirilmediği için yöre ve insanlar bundan
yararlanamıyor. 1 milyar 250 milyon dolar ayrılması hâlinde GAP
projesi bitecek, hem en az 750 bin kişi orada iş sahibi olacak hem de
üretim artışı sağlanacağı için fiyat
artışları üzerinde de olumlu bir etkisi olacaktır. GAP
projesini daha fazla bekletmeyin, bitirin ve insanlar biraz daha nefes alabilir
duruma gelsinler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Alban
32.-
Muğla Milletvekili Mürsel Albanın, Rusya-Ukrayna
savaşının Türkiye turizmine etkisine ilişkin
açıklaması
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
2021 yılında ülkemize gelen her 100
turistten 23ü Rusya ve Ukrayna vatandaşıydı. Rusya ve Ukrayna
arasındaki savaş sürecinde en çok Türkiye turizm sektörü olumsuz
etkilenmektedir. 2021 yılında Ukraynadan gelen 2 milyon turistin
savaş nedeniyle bu yıl gelemeyeceği tüm turizm uzmanları
tarafından belirtilmektedir. Yine, savaş nedeniyle ambargo uygulanan
ve ekonomisi bozulan Rusyadan geçen sene gelen 4 milyon 694 bin turistin bu
yıl büyük bir çoğunluğunun gelemeyeceği
açıklanmıştır. Turizm Bakanına Ukrayna ve Rusya
arasındaki savaş nedeniyle sezon başlamadan önce acil eylem
planı yapılması gerektiğini söylemiştik fakat ne
Bakandan ne de Bakanlık bürokratlarından hiçbir açıklama
gelmedi. Rusya ve Ukraynadan gelen turist sayısı kesin
azalacağına göre Turizm Bakanlığı hangi çalışmaları
yapmaktadır? Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı hangi ülkelerde tanıtım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
çok özür dilerim, bir cümle
BAŞKAN Buyurun.
33.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Baki Şimşek biraz önce Mersin milletvekilimizin
yaptığı açıklama üzerine dedi ki: Ben öyle bir şey
demedim, bana böyle cevap verilmesi doğru değil. Biz
yanlış bir şey olsun istemeyiz ama kendisinin bir konuda
dikkatini çekmek isterim: Geçtiğimiz gün Sayın Mahir Ünal ile Genel
Başkan Yardımcımız Ali Öztunç arasında geçen
tartışmada Ali Öztunçun 10 tane otobüs var, 5i yeni, 5i eski,
eskileri boyayıp yeni gibi yapıyorlar. dediği anda Sayın
Baki Şimşekin tutanakta şu ifadesi var: Ali Bey, Mersin de
aynısını yapıyor, Mersin de boyuyor, onlara da söyleyin.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Hayır, ben o manada söylemiyorum ama ben o manada söylemiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi yani tutanağa
cümle öyle bir girmiş ki
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Tutanakta
var, ben Eskiyi yeni gösteriyor Mersin.
demiyorum, öyle bir cümle falan yok. Ben ona itiraz ediyorum. Öyle bir şey
yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eskiyi yeni
gösteriyor. denildiğinde Ali Bey, Mersin de aynısını
yapıyor, Mersin de boyuyor, onlara da söyleyin. deyince doğal olarak
Büyükşehir Belediye Başkanımız da il milletvekillerimiz de
Mersin de aynısını yapıyor. deyip cümle oraya girince
oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu
karşılıklı söz almalar Mersin Büyükşehrin böyle bir
şey yapmadığını, Sayın Baki Şimşek'in
de onu kastetmediğini açıklığa kavuşturmuş oldu.
Teşekkür ederiz.
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Benim Eskiyi yeni gösteriyor. diye bir ifadem yok, öyle bir
tabirim yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii,
tutanak öyle. Yani lafın girdiği yer orası.
BAŞKAN Evet, başka bir
konudan bahsettiğini açıkladı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bülbül.
34.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım,
şimdi, o polemik sırasında karşılıklı olarak
ifade edilenlerden sonra, Sayın Baki Şimşek, boyama meselesi
üzerine Mersin de boyuyor. diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mersin de
aynısını yapıyor. demiş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
Yapıyor ve boyuyor. demiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bence böyle
açıklığa kavuşması iyi oldu yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
Yok, yok, Boyuyor. demiş. O şekilde yani sanki yeni gösteriyor gibi
algılanmışsa onun ne olduğu şu an itibarıyla
açıklandı.
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Benim öyle bir ifadem yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Açıklığa kavuştu, sorun yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
Orada bizim Yeni gösteriyor. şeklinde bir beyanımızın
olmadığının da altını çizmek istiyorum. Yani öyle
de bir şey yok, öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii yani
Aynısını yapıyor. deyince o gibi
anlaşılmış.
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Bizim öyle bir tarzımız da yok, bunu bilesiniz.
BAŞKAN - Bence,
karşılıklı meramlar anlaşıldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oldu, sorun
yok Başkanım.
BAŞKAN - Bunun bir
yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını
düşünüyoruz ve arkadaşlar da anlaştılar zaten.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve
arkadaşları tarafından, gıda üretiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 25/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
14/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/4/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19
milletvekili tarafından gıda üretiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 25/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
14/4/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına söz talep
eden Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına araştırma önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gıda krizi ne yazık ki kapımıza
dayandı. Ülkemizde gıda fiyatları her gün artıyor,
gıdadaki yıllık enflasyon TÜİK rakamlarına göre yüzde
70lere dayandı. Tarımsal üretim azaldı, köyden kente göç
artarak devam ediyor. Birleşmiş Milletler raporuna göre 2050 yılında
Türkiye'nin nüfusu 95 milyona çıkacak; bu da gösteriyor ki Türkiye nüfus
yoğunluğu olan bir ülke. Bu nedenle de gıda ürünlerinin
üretimini artırmak zorundayız, çoğaltmak zorundayız ama
bugün itibarıyla, ülkemizde, maalesef, yanlış ekonomik ve
tarımsal politikalar nedeniyle tarım SOS vermektedir.
Değerli milletvekilleri, girdi maliyetlerindeki
fahiş artış nedeniyle çiftçilerimiz zor durumda. Çiftçilerimiz
verimin düşmesi pahasına gübresiz ekim yapıyor ya da gübre
gerektirmeyen ürünlere yönelmek zorunda kalıyor. İktidar olarak çözüm
üretemiyorsunuz, çiftçilerimize şaşı
bakışınızı, maalesef, sürdürüyorsunuz.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener, Hükûmeti defalarca uyardı, İthalatla gıda
enflasyonu düşmez, ithalatla kendi çiftçimizin artan maliyet
karşısında ezilmesine sebep olursunuz, enflasyonu daha da
artırırsınız. Gelin, çiftçilerimize hak ettiği
desteği verin, üretimi artıralım, çiftçilerimizin yüzünü
güldürelim. dedi ama duymadınız. Yine, Genel
Başkanımız, geçen hafta tekrar Elektrik zamlarını
geriye alın, hem de ivedilikle geri alın. Sıcaklar artmaya
başladı, birçok bölgemizde tarım ürünleri ilk defa bu ay
sulanmaya başlayacak, çiftçilerimiz tarlalarına su verirken elektrik
zamlarıyla yüzleşecek. Bu yıl elektriğe yüzde 100ün
üzerinde zam geldi, koca bir kış Türk milletini soğuğa ve
karanlığa mahkûm eden elektrik zamları, bu kez de
sofralarımızın bereketini kaçıracak. dedi, yine
duymadınız. Kendi kendine yeten tarım ülkesi iken
tarımı bitirdiniz, onca uyarılara rağmen hiç ders
almadınız, gıda krizi kapımıza dayanmışken
bu çağrıları artık duyun istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, acilen gıda
krizine karşı önlemler almanız gerekiyor. Tarım, serbest
piyasa koşullarına terk edilemeyecek kadar büyük bir önemi haizdir.
Hatta gıda üretimi seferberliği başlatmalıyız,
tarım ve hayvancılığa gerekli destekleri
sağlamalıyız, çiftçilerimizin üretim yapabilmesi için
çeşitli muafiyet ve özendirmeleri yükseltmeliyiz. Son bir yılda döviz
kuruna bağlı olan gübre, yem, akaryakıt, elektrik, tohum, zirai
ilaç girdileri yüzde 100 ila -özellikle gübrede- yüzde 400 oranında
arttı. Sizlerden çiftçiler adına şunu talep ediyoruz:
Çiftçilerimize bir yıl önceki fiyatlardan gübre, mazot, yem, elektrik,
tohum, hatta zirai ilaç temin ediniz, karşılayınız;
bunları yapınız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Çiftçilerimizin toplam borcu 255 milyara yükselmiştir,
bu toplam borcun 192 milyar lirası bankalaradır. Çiftçilerimizin
banka borçlarını yeniden yapılandırın, faizleri silin,
vadeleri uzatın. Ülkemizin 2021 yılı gayrisafi yurt içi hasılası
TÜİKe göre 7 trilyon 200 milyar lira. Bunun anlamı şu: 2022
yılında çiftçilerimize tam tamına 72 milyar lira hibe ve destek
vermeniz lazım. Ama Sayın Cumhurbaşkanı geçen
açıklıyor, Çiftçilere 29 milyar vereceğiz. diyor. Nerede
çiftçinin 43 milyar lirası, niye gasbediyorsunuz, niye hakkını
vermiyorsunuz? Bu destek ve hibeler de ne olur ya -hâlâ 2020
yılının destek ve hibelerini bekleyen çiftçi ve besicilerimiz
var- zamanında verin. Özellikle meraları ve tarım arazilerini
imara açma anlayışından vazgeçin; meraları ve tarım
arazilerini acilen koruma altına alınız,
biyoçeşitliliğe ve yerel tohumlara sahip çıkacak uygulamalar
yapınız, su kaynakları yönetimini daha verimli hâle getiriniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Aksi hâlde,
köylümüzü, çiftçimizi baş tacı etmezseniz bunun bedelini, maalesef,
millet olarak hepimiz çok ağır bir şekilde öderiz.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda
yapılan araştırmalarda çiftçi memnuniyeti yüzde 19a kadar
düşmüştür yani her 5 çiftçiden 1i memnundur, 4ü memnun
değildir ve yine, eski Sayın Bakanımızın Paramız
var ki ithalat yapıyoruz. Sudanda tarım yapacağız. gibi
tarıma şaşı bakışı yeni Bakanda da devam
ediyor. Sayın Bakan Kirişci diyor ki: Afrikada tarım
yapacağız. Türkiye'nin suyu çıktı mübarek, Afrikada
tarım yapacak! Türkiyedeki tarım arazilerinin üçte 1i ekilmiyor ama
adam Afrikaya gidecek! Şaşı bakış devam ediyor, bu
bakışı değiştirin diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İYİ Partinin
vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, derinleşen
savaşlar, ülkeler arası gerginlikler Orta Doğuya kader olarak
biçilmiş savaş bölgesi gerçekliği, ekonomik kriz, pandemi ve
daha birçok sebeple ortaya çıkan ekonomik kriz yakında daha da
derinleşerek yerini en hayati alanlardan biri olan gıda krizine
bırakacak durumdadır. Bugün iktidarın, özellikle, son on
altı yıllık tarım politikaları ülkede üretimi
desteklemek bir yana, üreticiyi bağından, bahçesinden koparıp
ürettiği ürünü niteliksizleştiren ve ithalatçı mantıkla
üretimi değersizleştiren bir yapıya bürünmüştür. Tarımla
uğraşan kişilerin yaş ortalaması her yıl
artmakta, geçici, genç çiftçi projeleri ise başarıya
ulaşmadığı gibi çiftçilerin kaderi hacizle
sonlanmaktadır. Tarımda ve üretimin genelinde derinleşen krizi
görmezden gelen, yurt dışından kiralanan tarım arazileriyle
tarımsal sorunları gidermeye çalışan, palyatif tedbirlerle
meseleyi çözüme kavuşturacağını düşünen iktidar
gıda krizinin asıl sorumlusudur. Tarımı öncelemek yerine
öteleyen bu mantık sayesinde biberin, domatesin, patlıcanın
kilosu inanılmaz fiyatlara vardı, pazar arabalarının yerini
küçük poşetler aldı. Gıda krizini önemli bir konu olarak
değerlendiriyoruz. Geçtiğimiz hafta yine bu konuda bir grup önerisini
HDP olarak Genel Kurula indirmiştik fakat böylesi önemli bir husus, ülkeyi
yönettiğini iddia eden taraflar tarafından reddedilmişti. Grup
önerilerimizde de bahsettiğimiz üzere, bugün, çiftçi desteklenmiyor ve
tarımdan koparılıyor. TÜİK verileri bile iktidarın ilk
on sekiz yılında 3 milyon çiftçinin tarımdan
koparıldığını ortaya koymuştur. Mazota yüzde 230,
gübreye yüzde 500 gibi astronomik rakamda zamlar geldi ve kredilerle, borçlarla
ayakta kalmaya çalışan çiftçiye ise DSİ ve DEDAŞ gibi
kurumlar nefes aldırmıyor. Son olarak, Hatay'da elektrik
faturasını ödeyemediği için elektrik dağıtım
şirketi tarafından çiftçilerin sulamada kullandıkları
elektrikleri kesildi. Yetmedi, utanmadan jandarma korumasında çiftçinin
elektrik direkleri söküldü. Yani çiftçiye, üreticiye reva gördüğünüz bu
yaklaşım karşısında, Hataylı çiftçi
kardeşimizin dediği gibi cevap vereceğim. Yazıklar olsun!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Türkiye
açlığa gidiyor.
Değerli milletvekilleri, ya çiftçiyi, üreticiyi
destekleyeceksiniz ya da açlıkla, yoklukla
karşılaşacağız. Param var ki ithalat yapıyorum.
mantığının yanlış olduğunu göreceksiniz.
Daha önce de söylediğimi tekrar söylemek isterim. Ukrayna-Rusya
arasındaki savaş ayçiçeği yağı krizini
çıkarmıştı. Parasını verdiğiniz yağı
almak için Rusyayı kaç kere aradınız? Artık iktidara
Önlemler alın. demeyi gerek görmüyorum çünkü çiftçilerimiz ilk
seçimlerde kendi önlemlerini alacaklardır.
Çiftçi kardeşlerim, sizi bankalara,
kooperatiflere mahkûm eden İGSAŞ Gübre Fabrikasını da
özelleştirerek sizi şirketlere yem yapan, üretiminizi ithalatla
baltalayan bu iktidara yol vermek başta sizin sorumluluğunuzdur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Manisa Milletvekili Sayın Bekir Başevirgen.
Buyurun Sayın Başevirgen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEKİR BAŞEVİRGEN
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Pandemiyle birlikte tüm dünyada gıda ürünleri
stratejik bir boyut kazandı. Ülkemizde ise benimsenen ithalatçı
tarım politikaları nedeniyle dışa
bağımlılık hızla arttı. Tarımsal girdi
maliyetlerindeki yüksek artış ise çiftçilerin üretim
yapmalarının önündeki en büyük engel hâline geldi. Üretimin
azalması gıdaya erişimi zorlaştırırken bizleri de
kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.
TÜİKin gizleyemediği rakamlara göre bile Tarımsal Girdi Fiyat
Endeksi yıllık yüzde 57,26; mart ayında ise yüzde 10,12 artarken
hem yıllık hem de aylık bazda rekor seviyeye yükseldi. Peki,
gerçekte de böyle mi oldu? Gübre fiyatları 5 kat, mazot fiyatları 3
kat, ilaç fiyatları ise 2 kat arttı; tohum, sulama ve enerji
giderlerine ise yetişmenin maalesef imkânı yok. Bitkisel üretimde de
durum bu kadar kötüyken hayvancılık da bu kötü tablodan maalesef
nasibini aldı; 1 çuval hayvan yeminin fiyatı 300 lira oldu;
işçilik, elektrik ve diğer giderler de aldı
başını gitti. Artık çiftçilerimiz ve
yetiştiricilerimiz para kazanamadığı için tarımsal
faaliyetten elini çekmeye başladı; 34 milyon dönüm tarım arazisi
maalesef ekilmiyor, 700 binden fazla çiftçi üretimi bıraktı, süt para
etmediği için binlerce hayvan kesime gidiyor, milyonlarca lira harcanarak
yapılan hayvancılık işletmeleri bir bir kapanıyor;
maalesef, kendi çiftçimiz değil, ithalat yanlısı politikalarla yabancı
çiftçi destekleniyor.
Değerli milletvekilleri, çiftçi borçları
da devasa boyutlara ulaştı. Son bir yılda çiftçinin bankalara
borcu 171 milyar lira oldu. Tarım Kanununa göre çiftçiye ödenmesi gereken
yüzde 1lik destek hiçbir zaman çiftçiye ödenmedi. Çiftçilerimize 467 milyar
lira destek verilmesi gerekirken sadece 194 milyar lira ödendi. Çiftçinin
Tarım Kanununa göre iktidardan hâlâ 273 milyar lira alacağı
var; iktidar ise Üretimde sıkıntı yok, her şey kontrol
altında. diyor ama 10 milyon ton buğday ithal ediliyor.
Buğdayda dünyada 1 numaralı ithalatçı hâline geldik. Bundan
yirmi sene önce Rusya bizimle aynı miktarda yani 20 milyon ton
civarında buğday üretirken, Rusya bugün 85 milyon ton, biz ise 17,5
milyon ton buğday üretiyoruz. Tarıma önem verip üreticisini destekleyen
ülke ile çiftçisini desteklemeyen ülke arasındaki fark bu tabloda ortaya
çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Devamla)
Değerli milletvekilleri, dünyada gerek pandeminin gerekse Rusya-Ukrayna
savaşının etkileriyle tarımsal arzda meydana gelebilecek
daha kötü tablolar önlem alınmazsa, maalesef, bizi kıtlıkla
vuracak. Gelen rakamlara göre, bu yıl pancar ekiliş alanlarında
büyük azalmalar olacağı ortada; maalesef, önümüzdeki yıl büyük
bir şeker kıtlığıyla karşı karşıya
kalabiliriz. İktidara sesleniyoruz: Amasız, fakatsız
çiftçilerimize destek olun. Tarımsal destek programını yeniden
revize edin. Ürün alım garantisi ve kur korumalı taban fiyatı
açıklayın. Hayvancılıkta da et ve süt fiyatlarını
gerçek enflasyon oranları üzerinden yeniden fiyatlandırın. (CHP
sıralarından alkışlar) Çiftçi borçlarını uzun
vadeli olarak yeniden yapılandırın ve faiz yükünü çiftçinin
üzerinden kaldırın. Tahıl, şeker, süt ve et krizi
yaşamamak için üretim seferberliği ilan edin, yabancı çiftçiyi
değil, kendi çiftçimizi destekleyin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kars Milletvekili Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; İYİ Partinin
Meclis araştırması için verdiği gerekçeler içerisinde
tespitler çok güzel. Tabii, dünya ölçeğinde yapılan tespitler,
efendim, pandemi, ulaştırmadaki, taşımadaki
sıkıntılar, enerji fiyatlarındaki artışlar;
bunlar yerinde, güzel tespitler ama bir anda hani, metin içerisinde şöyle
bir şey beklersiniz ya: Bilgi verilir, sonra gerekçeler izah edilir, sonra
öneriler izah edilir yani ana metinlerden, kompozisyondan, edebiyattan,
akademiden biz böyle biliriz. Dünyadaki bu tespitler çok güzel giderken,
Türkiye'ye geldiğiniz zaman bir anda tak diye Türkiye gıda kriziyle,
açlıkla karşı karşıya kalacak. şeklinde son
derece gerçeğe dayanmayan, kendi gerekçelerine bile uymayan iddialarla
devam eden bir metin. Hangi tarafından tutalım? Ben iddialarla
alakalı birkaçına cevap vereyim.
Arkadaşlar, Tarımı serbest piyasa
koşullarına bıraktınız. diyorsunuz. Ya, yirmi
yıldır tarımı en yüksek seviyede, bu memleketin
imkânlarının en fazla seferber edildiği bir alan olarak gördük
ve yirmi yıldır tarımı en yüksek seviyede destekliyoruz. Bu
mu serbest piyasa koşullarına bırakmak? Desteklemeyi niye
yapıyoruz biz o zaman? Zayıf olan, sermaye yeterliliği az olan,
uluslararası ve ülke içerisindeki dalgalanmalardan en fazla etkilenen, en
meşakkatli, en zor alan olarak tarımı belirlediğimiz için
ve Cumhurbaşkanımız Kırsaldan başlar kalkınma.
dediği için yirmi yıldır biz bu desteklemeleri yapıyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ondan mı
tarım geriye gidiyor?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Şimdi,
Tarımcıya gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i kadar destek
vermeniz lazım. diyorsunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Niye
vermiyorsunuz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ya, bu hesabı bilmiyor
musunuz? Yani siz hesabı sadece
Doğrudan
yaptığımız destekler üzerinden bir kalem
çıkarıyorsunuz, sonra 72 milyar değil de 30 milyar veriyor.
diyorsunuz. Arkadaşlar, bakın, bu destekler nasıl
hesaplanıyor biliyor musunuz modern dünyada, bütün dünyada?
Sübvansiyonlar, kırsala yaptığınız katkılar,
sulama projeleri, kredi sübvansiyonları, ihracat destekleri, dâhilde
işleme rejimi; bunların tamamını topladığınız
zaman Türkiye yirmi yıldır yüzde 1 vermesi gerekirken ortalama yüzde
1,68 destek veriyor. Bunları nasıl göz ardı ederek Siz,
tarımı serbest piyasa koşullarına
bıraktınız. diyorsunuz. İthalat yolunu
açtınız. diyorsunuz; ya kendi ülkenizin kurumlarına ne zaman
inanmaya başlayacaksınız?
KEMAL PEKÖZ (Adana) Doğru söylediklerinde,
doğru konuşturulabilirse inanacağız.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hep yalan
söylüyorsun, yalan söylüyorsun.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Tamam, TÜİKin
birtakım şeylerini eleştirebilirsiniz ama TÜİK diyor ki:
Biz ülkemizde yılda 25 milyar dolar tarımsal ihracat yapıyoruz;
17,2 milyar dolar ithalat yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Doğruyu
söylemiyorsun.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Teşekkürler.
Yani, yılda 7 milyar dolar fazla veren, az
alıp çok sattığımız bir alan. Yani, bu gerçek
ortadayken nasıl İthalatçı bir ülke yaptınız.
diyorsunuz? Efendim, biz, ithalatı bazı durumlarda tüketicimizi
korumak adına küçük küçük, üreticimize zarar vermeyecek boyutlarda yaptırırız
ama üreticiye zarar verdiği noktaya ne zaman gelirse o zaman durdururuz.
Dolayısıyla dünyada hiçbir ülke yoktur ki kendine lazım olan her
şeyi üretsin, her şeyi de satsın ama hiçbir şey almasın.
Ya, dünyanın en akıllısı, en uyanığı, en
çalışkanı siz misiniz yani böyle bir dünya var mı? Siz Adam
Smithi, siz David Ricardoyu bilmez misiniz? Ya, bu adamların
kuramları var; mukayeseli üstünlükler teorisi, mutlak üstünlükler teorisi
var. Kim hangi malı, hangi bedelle, en düşük maliyetle üretirse
üretir, diğerinden alır, öbürüne satar; her ikisi de kazanır,
dünyada böyle bir ekonomi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hocam
burası üniversite değil, tarıma şaşı
bakışın devam ediyor. Bak, aynı, bakanlarla berabersiniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kılıç.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Dolayısıyla biz
çiftçimizi yirmi yıldır en yüksek seviyeden destekledik, desteklemeye
devam edeceğiz diyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Komisyon
Başkanı, sen de tarıma şaşı bakıyorsun.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın Karahocagil
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2021 yılı
itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin tiyatrolara verdiği desteğe
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) 2021
yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği
çalışmaları anlatmaya devam ediyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak
2021-2022 sanat sezonu için 428 özel tiyatro projesine 13 milyon 500 bin TL
destek sağlanmıştır. Dijital Tiyatro Projesi
kapsamında 420 özel tiyatroya toplam 12 milyon 600 bin TL,
Tiyatrolarımız Dijital Tiyatro Sahnelerinde Projesi kapsamında
112 özel tiyatroya toplam 6 milyon 200 bin TL, Özel Tiyatrolar Yaz Turnesinde
Projesiyle toplam 21 milyon 65 bin TL destek sağlanmıştır.
Böylelikle, özel tiyatrolarımıza 2021 yılında toplam 53
milyon 365 bin TL destek sağlanmıştır. Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın dediği
gibi, kültür, sanat meselesi, ülkemiz ve milletimiz bakımından en az
terörle mücadele, en az dış politika, en az temel hizmet
alanları kadar önemli bir beka meselesidir.
BAŞKAN Sayın Yıldız
36.-
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın, Aydın Şehir
Hastanesinin altyapısıyla ilgili kurumlar arasındaki sorunlara
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Şimdi,
İl Toprak Koruma Kurulunun 16/6/2020deki toplantısında bir
karar alınıyor. İl Toprak Koruma Kurulunun bu kararıyla
toplantıda alınan kararla Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı kamu yararı olmak üzere Büyükşehir Belediye
Meclisine gönderiyor, 17/7/2020. Sonra, Büyükşehir bu kararı
onayladıktan sonra Çevre İl Müdürlüğüne gönderiyor, Çevre
Bakanlığı da bunu işliyor. Sorun şurada: İl
Tarımın aldığı kararı şu an Tarım
Bakanlığı onaylamıyor. Onun için, demin, Değerli
Aydın Milletvekili söyledi ama sizin kendi Tarım İl
Müdürlüğünün aldığı kararı sizin Bakanlık onaylamıyor,
sıkıntı burada başlıyor.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Gaytancığlu
37.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Ergene Nehrini sanayi
atıklarının kirlettiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Edirne Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikli İl Müdürlüğü Uzunköprü Belediyesine Ergene
Nehrine kanalizasyon sularını akıttığı
gerekçesiyle 460 bin lira ceza kesmiştir. Yıllardır söylüyoruz,
Ergeneyi kirleten evsel atıklar değildir, sanayinin atıklarıdır.
Ergene, kaynağında tertemiz ama döküldüğü yerde ölüm
saçıyor çünkü sanayi attıklarını Ergeneye arıtmadan
bırakan sanayi kuruluşları Ergeneyi kirletiyor. Kaldı ki
Uzunköprü Belediyesinin sürekli çalıştırdığı bir
arıtma tesisi var. Bu nedenle söz konusu cezanın iptal edilmesi
gerekir. Acaba, Çevre Bakanlığı, Uzunköprü Belediyesine
kestiği cezayı sanayi kuruluşlarına kesebiliyor mu?
Ayrıca önce 2012, sonra 2014 ve en son 2017de Ergene Nehrinde yüzecektik.
Herkesin merak ettiği soruyu tekrar soruyorum: Üzerinde sinek bile uçmayan
Ergene Nehri ne zaman temiz akacak?
BAŞKAN Sayın Gaydalı
38.-
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının, engelli ve
yaşlılık maaşı alan vatandaşlara da bayram
ikramiyesinin verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Engelli vatandaşlarımız ile
yaşlılık maaşı alan vatandaşlarımıza
bayram ikramiyesi verilmemesinin gerekçesi nedir,
vatandaşlarımız bunu merak ediyor. Bir devlet
vatandaşları arasında böyle bir ayrım
yapmamalıdır. Engelli ve yaşlılık maaşı alan
vatandaşlarımızın da bu haktan yararlanması adına
bir adım atılmalı ve bu ikramiyeye enflasyon oranında bir
artış sağlanmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, saat 14.00
itibarıyla sisteme girip 60a göre söz veremediğim tüm milletvekili
arkadaşlara söz verdim, bundan sonra 60a göre söz vermiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel
39.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisanın Sarıgöl ilçesi
Dadağlı Mahallesinde meydana gelen don afetine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
memleketim, seçim bölgem Manisada salı akşamını
çarşambaya bağlayan gece Sarıgöl ilçemizin Dadağlı
Mahallesinde büyük bir don afeti yaşandı. İlçe Başkanımızın
beraberindeki ekiple gidip yaptıkları tespitlere göre 5 bin dekar
bağ soğuktan etkilenmiş durumda. Çok büyük bir sorun. Ekonomik
zorluklardan dolayı TARSİM sigortası yaptırmayanlar için,
ayrıca da TARSİMin poliçelere göre nasıl bir ödeme
yapacağı konusunda da belirsizlikler var. Bu konuda bütün Manisa
milletvekillerimizin mutlaka hassasiyeti olacaktır. TARSİM
sigortası yaptıramamışlara mutlaka bir çare üretmek
gerekiyor. TARSİMin de hızlı ve gerçek bir tazmin yerine
getirmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve
arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının
çözümüne yönelik atılacak adımların belirlenmesi amacıyla
14/4/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup, işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
14/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 14/4/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul Grup Başkan Vekili
Öneri:
14 Nisan 2022 tarihinde, İzmir Milletvekili
Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından
verilen (18055 grup numaralı) emeklilerin sorunlarının çözümüne
yönelik atılacak adımların belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
14/4/2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden, Adana Milletvekili
Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun önerisi üzerine söz
aldım, Meclisi selamlıyorum.
Türkiyede her gün yükselen fiyatlar nedeniyle
alım güçleri düşen ve işsizler dışındaki kesimler
açısından en geride, ekonomik olarak en zor durumda kalan emeklilerin
sorunlarıyla ilgili görüşlerimizi açıklayacağım ve
daha sonra da çözüm önerilerimizi dile getireceğim.
Yapılan bir araştırmaya göre En
mutlu emekliler nerededir? dendiğinde, Türkiye, 37 ülke arasında en
sonlarda yer alıyor. TÜRK-İŞin mart ayı
açıklamasına göre 4 kişilik bir ailenin sadece gıda
alabilmesi için 4.928 liraya ihtiyacı var. Aynı zamanda, giyim,
konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim,
sağlık ve benzeri ihtiyaçlar da hesaba katıldığında
4 kişilik aile için gerekli olan aylık para 16.052 lira. Türkiyede
847 bin emekli 1.418 Türk lirası ya da altında maaş alabiliyor.
248 bin emekli, dul ve yetim 1.000 ile 1.100 lira arasında para
alabiliyor. 220 bin emekli, dul, yetim 1.100 ile 1.200 lira arasında
gelire sahip. 9 milyon 850 bin emekli yurttaş açlık
sınırı altında, geri kalanı ise yoksulluk
sınırı altında yaşamaya devam ediyor. 6 milyon emekli
ise ikinci bir işte çalışmaya, geçimini sağlamaya
çalışırken 12,5 milyon emekli bankalara borçlu, hatta bir
kısmı kredi alamadığı için tefecilerle baş
başa yaşamak zorunda kalıyor. Sosyal devlet ilkesi, emekli
yurttaşlarımızın yaşam standartlarının ve
sağlık haklarının korunması amacıyla emekli
aylıklarının insanca yaşanacak bir seviyeye
çıkarılması, emeklilere ödenecek aylıkların alt
sınırının asgari ücretle eşitlenmesi ve yoksulluk
sınırının altında olmaması, enflasyon
karşısında eriyen emekli maaşlarının reel
enflasyon oranlarıyla iyileştirilmesi, aynı koşullarda
emekli olanlar arasındaki farklılıkların giderilmesi,
EYTlilerin emeklilik işlemlerinin yapılması ve bununla ilgili
kanuni düzenlemenin yapılması, emeklilerin güncelleme
katsayısından millî gelir oranında pay almalarının sağlanması,
salgın koşullarında yaşlı ve kronik
hastalığı olanlara destek verilmesi, ilaç katkı
paylarının emeklilerden alınmaması, emekli
aylıklarının yaşam koşullarına uygun hâle
getirilmesi, yaşlılık aylıklarının pandeminin
ülkede yarattığı olumsuzluklar ve ekonomik durum göz önüne
alınarak yeniden ele alınarak günün koşullarına uygun hâle
getirilmesi, tüm bunlardan hareketle -artan hayat
pahalılığına karşı seslerini yükselten emekli
yurttaşlarımız- elektrik, doğal gaz ve akaryakıt
başta olmak üzere temel maddelerden zamların geri alınması,
en az emekli maaşının 5.200 Türk lirasına
çıkarılması, 1 Ocak 2022 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 60
oranında en azından maaşlarına bir zam yapılması,
yılda 2 sefer verilen ve 1.100 lirayla sınırlandırılan
ikramiyelerin asgari ücret seviyesine çıkarılması ve yılda
4 kez bunun verilmesi
Çünkü daha önceleri, bir şey istendiğinde
emekliler Üç aylık maaşımı alayım, sizin o
ihtiyacınızı yerine getiririm. diyorlardı ama şimdi
emekli maaşlarını bırakın bir yana günlük
ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar. Geçen gün
yaşlı birisi Emekliyim, sağlık sorunlarım olduğu
için et kullanmıyorum, o nedenle de artık et ihtiyacım yok ama
dereotu bile almakta zorlanıyorum. diyebildi. Emeklilerin sendikal
haklarının önündeki engellerin kaldırılması için
emekliler Ankara'ya bir yürüyüş yapacaklar, bizler de her zaman
olduğu gibi, emekten ve emekliden yana olan bir parti olarak bu
yürüyüşte onların yanında olacağız ve destek
sağlayacağız.
Kaynak sorununu sürekli dile getiriyorsunuz, -basit
bir hesapla- çokça dile getirildi ama bir kez daha dile getirmek istiyorum:
Çanakkale Köprüsünden günlük olarak 45 bin araç geçtiği zaman bile
yıllık olarak hazineden ödenecek olan fark 1 milyar 182 milyon 600
bin lira. Bunun gibi onlarca proje var. Bu projelerin esasına girilip
olması gereken şekilde yapılması hâlinde emeklilerin bu
ihtiyaçları çok rahat karşılanabilir ve bu kadar devlete hizmete
etmiş, ülkesine hizmet etmiş insanlar en azından son
zamanlarında insanca yaşayabilir, çocuklarının,
torunlarının yüzüne bakabilir duruma getirilebilirler. Bunların
mutlaka yapılması gerekiyor; aksi hâlde her gün biraz daha
durumları kötüye gidiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP
grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu vesileyle, Şehitler Haftası nedeniyle
tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, içinde
bulunduğumuz kriz ortamında, küçük bir azınlık
dışında toplumun neredeyse her kesimi büyük bir
pahalılık ve geçim zorluğuyla karşı
karşıyadır. Bizim gündemimizde ise her zaman olduğu gibi
halkımızın bizzat kendisi yani milletimiz yer alıyor yani
yokluğa ve yoksulluğa zorlanan geniş kitlelerden bahsediyorum.
Tabii ki bu kitlenin önemli bir bölümünü de emeklilerimiz oluşturuyor.
Yıllarca canını dişine takarak çalışmış
emekli vatandaşlarımız bugün, ne yazık ki rahat bir
emeklilik yaşayamıyor. Enflasyon canavarını hortlatan
iktidar âdeta bu insanlara sırt çevirmiş durumdadır. Bunu
nereden çıkarıyoruz, neden böyle anlıyoruz? Bir kere, verdikleri
bayram ikramiyesinin pahalılık karşısında eriyip yok
olmasına gösterdikleri tepkisizlikten anlıyoruz, bütün uyarı,
talep ve ısrarlarımıza rağmen emeklilerin refahına
ilişkin hiçbir adım atılmamasından anlıyoruz,
değiştirilen emeklilik sistemiyle en düşük emekli
maaşı 5.865 TL olacakken 2.500 lira kalmasından anlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, dün
yaptığımız grup toplantımızda Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener durumun vahametini
aslında çok net bir şekilde özetledi. 2018 Nisan ayında, 1 dolar
4 lirayken verilen ikramiye 250 dolar değerindeydi; bugün 15 liraya
yaklaşan dolar karşısında verilmesi gereken ikramiye 3.700
liraya tekabül ediyor. Müjdeyle duyurulan cüzi bayram ikramiyesi bir aylık
kirayı ödemeye yetmiyorsa bir vicdan muhakemesinin tam vaktidir diye
düşünüyorum arkadaşlar. Döviz kuru ve TÜFE hesabı
dışında emeklilerin satın alma gücü dikkate alınırsa
temel gıda maddelerinin, kiraların, elektrik, doğal gaz, su,
ulaşım giderlerinin katbekat pahalandığını
gözlemliyoruz. Ortalama 4 kat düzeyinde bir pahalılık söz konusudur.
Hane halkının, işsiz olanların hesabını yapmasak
bile ne büyük çilelerle hayatın idamesine
çalıştığı anlaşılıyor. O hâlde, bu
enflasyon ve geçim zorlukları karşısında emekli
maaşlarının açlık sınırının üstünde
tutulması yani yaklaşık 5 bin liranın üzerinde olması
gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bayram
ikramiyesinin Sayın Akşenerin hesabıyla 3.700 lira olması
gerekir. Bunu yapmak insanî, ahlaki, vicdani, hukuki bir sorumluluktur.
Evet, emeklilerimizin daha rahat bir yaşam
sürdürmeleri için atılacak her adımın destekçisi olduğumuzu
hatırlatıyorum. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle
çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir
milletin istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur. diyor Atatürk. Soruyorum:
Acaba yüz yıl sonra bu iktidarda Atatürkün vizyonunun zerresi mevcut mu?
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Yozgat Milletvekilli Sayın Ali Keven.
Buyurun Sayın Keven. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDPnin grup önerisi
doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Emeklilerimize rahat bir gün yüzü göstermeyen AKP
iktidarı kalın harflerle tarihe geçti. Bakınız, sevgili
arkadaşlar, 8 milyon emekli, hak sahibi bu ülkede asgari ücretin
altında emekli maaşı alıyor. 3 milyondan fazla emeklimiz
iş arıyor, emeklilikte yaşa takılan EYTliler yevmiyeli
işlere gidiyor. Emekliye, dul ve yetime 1.000-1.200 lira civarında
bir maaş reva görülüyor. Açlık sınırının bile
5.000 lira olduğu günümüzde onca yıl emek harcamış,
alın teri dökmüş emeklilerimize en düşük maaş olarak 2.500
lira reva görülüyor. Verilen sefalet zamlarıyla geçinemeyen emeklimiz
soruyor: 2.500 lirayla kirasını mı ödeyecek, doğal gaz
faturasını mı ödeyecek, elektrik faturasını mı
ödeyecek, su faturasını mı ödeyecek, pazar
alışverişine mi çıkacak, günlük ekmeğini mi alacak,
torunlarına harçlık mı verecek? Bu insanlar ne yapacak sevgili
arkadaşlar, söyler misiniz? Halk Ekmek kuyruklarında 70-80
yaşında yaşlı yurttaşlarımızı beklerken
görünce sizin hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Emekliler zaten
geçinemiyor, üstüne bir de sosyal güvencesi olmadığı için emekli
olamayan, 1.296 lira 65 yaş aylığı alan
yurttaşlarımız var. Onların hâlini biraz gözünüzün önüne
getirin. Şatafatlı saraylardan, lüks sofralardan çıkıp
halkın sorunlarını dinleyin, kendinize hak gördüğünüzü
emekliye çok görmeyin; kibirden, şatafattan,
şımarıklıktan vazgeçin. Peygamberimiz Komşunuz açken
tok yatmayın. demiyor muydu? Komşu aç sevgili arkadaşlar.
Emekliler, asgari ücretli işçiler ve işsiz milyonlarca
yurttaşımız geçinemiyor; duyun ve görün artık. Emekliler,
güvencesizliğe, zamlara, sendikal hakların engellenmesine
karşı, sendikaların çağrısıyla Ankaraya
yürüyorlar Açlık sınırında değil, ölüm
sınırındayız. diyorlar. Emeklilerin sesini lütfen duyun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir sosyal devlet düşünün ki emeklisine bu
kısacık hayatında rahat bir gün yüzü gösteremiyor. Emekli, eti
gramla alıyor, sebzeyi, meyveyi taneyle alıyor, doğal gazı,
elektriği kesiliyor. Suriyeli göçmenlere gösterdiğiniz ilgiyi bizim
emeklilerimize lütfen gösterin. Bunlar sizin vicdanınızı
sanırım sızlatıyordur. 5li çeteyi doyuramadınız,
üç beş yerden maaş alan bürokratlarınızı
doyuramadınız, kamu arazilerini peşkeş çektiğiniz
yandaşlarınızı doyuramadınız, Zafer
Havalimanı gibi soygun projesini cebine indirenleri doyuramadınız
ama sıra emekliye gelince, emekçiye gelince Bütçe nereden bulunacak?
diye soruyorsunuz. Bulunur, istenirse bulunur sevgili arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KEVEN (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Bir an önce en düşük emekli maaşı
asgari ücret seviyesine çıkarılmalı ve yaşanan enflasyonu
telafi edecek bir zam verilmelidir, bayram ikramiyeleri asgari ücret
tutarında olmalıdır. Grubumuz adına kanun teklifimiz var;
gelin, destek verelim hemen Ramazan Bayramı öncesinde emekli
maaşlarını 4.250 lira yapalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; emekli maaşlarına yapılan zam
hesaplanırken sadece TÜİKin hesapladığı resmî
enflasyon değil refah payı da dikkate alınmalıdır,
emeklilik için intibak yasası çıkarılmalıdır,
emeklilerin sendikal haklarının önündeki engeller
kaldırılmalıdır, sağlık hizmetlerinden kesilen
katkı payı kaldırılmalıdır. Emeklilerin
taleplerine lütfen kulak verin, emeklinin bedduası sizi çarpar, haberiniz
ola.
Siz bu sorunlara çözüm üretmiyorsunuz ancak biz ilk
seçimde inşallah iktidara geldiğimizde, milletin iktidarında
emeklilerimizin sorunlarını çözeceğiz. Bundan sonra emeklilerin
oyunu da duasını da alamayacaksınız.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sivas Milletvekili Sayın Semiha Ekinci.
Buyurun Sayın Ekinci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP'nin vermiş olduğu grup önerisi hakkında AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce 14-20 Nisan Şehitler
Haftası vesilesiyle bu vatan, bu bayrak uğruna canını feda
eden tüm şehitlerimizi minnetle anıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bugüne kadar AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde emeklilerimize yönelik birçok
çalışmalar yaptık. Bunların bazılarından
bahsedecek olursak, ülkemizde 2022 Şubat ayı itibarıyla Sosyal
Güvenlik Kurumundan aylık alan 13,6 milyon emekli
vatandaşımız bulunmaktadır, 2021 yılı içerisinde
810 bin sigortalı ve hak sahibine ilk defa aylık
bağlanmıştır. Bu kapsamda, 2021 yılında 13,6 milyon
kişiye 420 milyar TL aylık ödemesi yapılmış, Sosyal
Güvenlik Kurumunca yapılan aylık ödemeleri 2022 Şubat ödeme
döneminde bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41 artarak
47 milyar TL olarak gerçekleştirilmiştir. 2002 yılından
bugüne kadar emekli sayımız 2 katından fazla artmış
olmasına rağmen emeklilerimizin millî gelirden almakta oldukları
pay artmış, aylıklarına seyyanen ve oransal yapılan
artışlarla, emeklilerimize verilen bayram ikramiyeleriyle 2002-2022
döneminde emekli aylıklarında reel olarak yüzde 48 ila yüzde 379 oranında
artış sağlanmıştır. 2018 yılından bu
yana Ramazan ve Kurban Bayramında, aylık alan emeklilerimize biner
lira bayram ikramiyesi verilmiş, 2021 yılında bu tutar 1.100
TLye çıkarılmıştır. Bu kapsamda, 2021
yılında 24,7 milyar TL, 2018 yılından bu yana 8 bayram için
toplam 89 milyar TL bayram ikramiyesi ödenmiştir. En düşük emekli
aylığı önce 1.000 liraya, 2020 yılında 1.500 liraya,
2022 yılında da 2.500 liraya çıkarılmıştır.
Emekli aylığı alanlar içerisinde 2.500 lira emekli
aylığı alanların oranı yüzde 11dir. Bunların
yanında vergi iadesi alabilmek için fiş ve fatura toplama
uygulaması kaldırılmış, emeklilere Konut Edindirme
Yardımı ve Tasarruf Teşvik Fonu ödemeleri
yapılmış, emeklilerimizin yıllardır beklediği
intibak yasası çıkarılarak 2000 yılından önce SSK ve
BAĞ-KURdan emekli olan yaklaşık 2 milyon emeklinin
aylıklarında 450 TLye varan artışlar
sağlanmıştır.
Emeklilere promosyon ödemesi hususunda bankalarla
mutabakat sağlanarak promosyon ödemesi imkânı getirilmesinin
yanı sıra emeklilikten sonra ticari faaliyetlerde bulunanlardan yüzde
15 oranında kesilen sosyal güvenlik destek priminin
kaldırılması, hastane ve maaş kuyruklarında
beklemelerine son verilmesi, maaşlarının eve getirilmesi, 65
yaş üstü vatandaşlarımızın şehir içi
ulaşımdan ücretsiz yararlanmaları gibi birçok çalışma
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde yapılmış ve yapılmaya devam edecektir.
Bu vesileyle, tüm emeklilerimizi saygıyla
selamlıyor, yaklaşmakta olan Ramazan Bayramını kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Sayın Kavuncu, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, bugün şehit olan Semih Ucaya Allahtan
rahmet dilediğine ve PKK terör örgütünü ve destekleyicilerini
lanetlediğine ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Geçtiğimiz aylarda Mardin Kızıltepe
kırsalında eli kanlı terör örgütü PKK'lı teröristlerce
girişilen çatışmada yaralanarak Gülhane Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde bugüne kadar yapılan bütün tedavilerine
ve müdahalelere rağmen, bugün maalesef şehit olan Sungurlulu
hemşehrimiz Semih Ucay'a Rabb'imden rahmet, ailesine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Bu vesileyle, bütün aziz şehitlerimizi rahmetle
anıyor, PKK terör örgütünü ve destekleyicilerini lanetliyorum.
Teşekkür ediyorum.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, TÜRKŞEKERe bağlı makine
fabrikalarının atıl duruma getirilmesinin
araştırılması amacıyla 14/4/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/5250)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
14/4/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/4/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmında yer alan TÜRKŞEKER'e bağlı
makine fabrikalarının atıl duruma getirilmesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/5250)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 14/4/2022 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri,
televizyonları başında bizi izleyen aziz milletimiz ve
şeker fabrikalarında ve makine fabrikalarında mücadele eden
şeker emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, genç cumhuriyet Millî Mücadele sonrası
Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Her fabrika bir kaledir. deyip
Anadoluda ilkini başlattıkları şeker fabrikalarından
bu yola çıktılar. Bu mücadelenin ikinci aşaması üreten bir
Türkiye Cumhuriyeti kurmaktı. Şeker fabrikaları ve bünyesinde
makine fabrikaları da işte, bunlardan biriydi, o zaman
başarıldı.
Günümüzde, gelişen özelleştirme sürecinde
biz Şeker millî, stratejik bir üründür. dedik, işçiler de
Şeker vatandır, satılamaz. dedi ama siz ülkenin birçok millî
varlığı gibi şeker fabrikalarını da
sattınız. Yetmedi, fabrika arazileri
Cumhurbaşkanlığı kararıyla bir bir satıldı,
seyrettiniz. Yine, Egede, Kütahyada şehir merkezinde
özelleştirilen, satılan bir fabrikanın dışında
olan 112 dönüm araziyi -sizin tabirinizle kupon bir araziyi- tapuda tahribat
yaparak o firmaya hileli bir şekilde verdiniz. Hiç vicdanınız
sızlamadı, itiraz da etmediniz, bu yanlıştan da dönülmesine
dair hiç sesiniz çıkmadı.
Şimdi, kaderine terk ettiğiniz makine
fabrikalarına sırayı getirdiniz. Makine fabrikaları
memleketimiz için bir cevherdi. Özbekistan Şeker Fabrikasını
1993te işte, bu makine fabrikaları anahtar teslim kurdular. Bu
fabrikanın yapımı dünyaya açılıp bir meydan okuma,
millî bir başarıydı. Ülkemiz ilk kez bu fabrikalar sayesinde
teknoloji ihraç etmiştir. Bu makine fabrikaları bu ülkede 15
şeker fabrikasını da kurmuştur, yine, 1982
yılında hepinizin bildiği Kızılırmak üzerinde
Hirfanlı Hidroelektrik Santralini de yok saydığınız
makine fabrikası yapmıştır. Bu fabrikalar üretmeye devam
ederken Denizli Adıgüzel Santralinin yapımını ne
yazık ki zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren Çinlilere
vermiştir. Elektromekanik üretimimiz, millî üretim gücümüz bu
davranışla yara almıştır. EMAF ve makine
fabrikalarını koruyamadığımız için ülkemizi
yap-işlet-devret modellerine dövizle borçlandırıp, tefecilere
muhtaç edip bugünkü hâle getirdiniz. Ülkemiz, bu fabrikaların
ürettiği pH metreleri bugün dünyaya teknoloji satan Çin'e 1984
yılında satmıştır. Biz şeker pancarı
tarımına sahip çıksaydık et, süt, ayçiçeği, şeker
sıkıntısı çekmezdik; hidroelektrik santrallerimizi yapmaya
devam ederdik, güneş enerjisi panellerimizi biz üretirdik; kendi
fabrikalarımızı kurardık, dövizle kamu-özel iş
birliğine yaptırdığınız o köprüleri biz yapar
hâlde olurduk ve enerjide dışa bağımlı olmazdık,
elektronikte dünya markalarımız olurdu. Bugün makine
fabrikalarını atıl hâle getirmek -tahmin ediyorum- AK PARTİ
iktidarının ve ortağının bilinçli bir
politikasıdır. Bu fabrikaları da cazip arsaları alan
yandaşlara satmayı hâlâ sürdürmeye devam ediyorsunuz. Ankara, Afyon,
Erzincan, Eskişehir, Turhal Makine Fabrikaları neden üretemez hâle
geldi; bunu birlikte düşünmemiz gerekiyor. Makine fabrikaları
üretirse yerli ve millî ekonomimiz kazanacak. Acilen makine
fabrikalarının teknik eleman kadroları ve ihtiyaçları
giderilip yüce Meclisin bu konuda umut olma zamanı gelmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar) Atıl kapasiteler
canlandırılmalıdır, lojistik ve teknolojik imkânlar
değerlendirilmeli, EMAF, teknoloji ve endüstriye katkı sunmaya
hazır hâle getirilmelidir. Hani, sık sık Anahtar teslimi
OSBler yapacağız. diyorsunuz, alın size imkân. Yerli ve
millîyseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KADİM DURMAZ (Devamla) Evet, anahtar teslimi
OSBleri yapmak istiyorsunuz, işte, alın size imkân; bu
fabrikaları değerlendirelim. Gerçekten yerli ve millî iseniz, bu
vatana bağınız size bu sorumluluğu veriyor, bu önergeye
kabul oyu veriniz. Türkiye'nin ve Orta Doğu'nun en büyük kapasiteli makine
fabrikalarını yeniden, yerinde inceleyelim,
araştıralım, çalışmasını ve üretmesini
sağlayalım, ülkemiz kazansın. Bu öneriyi hepinizin, Yerli ve
millîyim. diyenlerin vicdanına bırakıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup
önerisi üzerine İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde bir şeker krizi var, AK PARTİsi
iktidarının ekonomiyi çok bilen üst yöneticilerinin deve kuşu
misali kafayı kuma gömmelerine rağmen yaşanan ekonomik kriz,
gıda sektörünün tüm kollarında olduğu gibi, şekerle imalat
yapan üreticilerimizi de vuruyor. Bildiğiniz gibi ülkemizde şeker
fabrikaları özelleştirilmeye başladıktan sonra devletimizin
elinde 15 şeker fabrikası kaldı. Bu
fabrikalarımızın şeker piyasasındaki pazar payı
yüzde 30lara kadar geriledi. Altı aydır kriz kendini göstere göstere
geldi. Kasım ayında TÜRKŞEKERin Genel Müdürü stoklarında
yeni sezona kadar yetecek ürün olduğunu ve zam
yapılmayacağını müjdelemişti. Geçen günlerde
Tarım Bakanlığı, nihayet krizin farkına vararak,
piyasaya müdahale ettiğini söyledi. Dolayısıyla, bir görevi de şeker
piyasasını kontrol ve regüle etmek olan kuruluşların bu
açıklamaları çerçevesinde, özel şeker fabrikalarındaki
fiyatların da düşmesi beklenirdi.
Değerli milletvekilleri, bugün konuşmaya
çıkmadan evvel son, güncel piyasa şeker fiyatlarını bir
daha araştırarak geldim. Bir yıl önce 220 lira olan 50 kiloluk
şeker çuvalı toptancılarda 850 lira, büyük bir
alışveriş market zincirinde 913 lira, özel şeker
fabrikalarında 800-810 lira arasında geziyor ve bu fiyatlara
rağmen istediğiniz an ürün de alamıyorsunuz. Müdahale ettiğiniz
hâlde fiyatlar böyle, bir de etmeseydiniz ne olacaktı Allah biliyor. Peki,
niye böyle? Sayıştayın 2019 Raporu Bulgu 4te Üretilen
Şekerin Üretim Maliyetlerinin Düşürülememesi
başlığındaki önergeye konu ilgili kısmı okuyorum:
Elimizde olan makine fabrikalarının imalatlarının piyasa
ile rekabet edemez durumda olduğuna dikkat çekilmiş, fiziki
durumları uygun olan fabrikalarımızda kapasiteyi artıracak
yatırımların yapılması önerilmiş, verimsiz
çalışan kazan sistemlerinin değiştirilmesi, buhar
kullanımında tasarruf sağlayıcı önlemlerin
alınması tavsiye edilmiş. Arkadaşlar, devletimizin elinde 5
tane makine fabrikası vardı: Ankara, Eskişehir, Afyon, Erzincan
ve Turhaldaki bu fabrikalar, şeker fabrikalarımızdaki makine
ihtiyacını, revizyonunu karşılardı, hatta 2000
yılı öncesi yurt dışına, Özbekistana bile şeker
fabrikası kurmuştu. Ne oldu bu fabrikalarımıza da fabrika
olmaktan çıktı, yetişmiş personelini kaybetti? Hep sizin
yanlış özelleştirme politikalarınız sayesinde içler
acısı duruma düştü. Örneğin, Samsun Çarşamba
Şeker Fabrikası ülkemizde açılan en yeni devlet fabrikası,
2011 yılından beri kapısına kilit vurulmuş
şekilde bekliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) 2020 yılında
söz verdiniz, revizyonunu bitirip faaliyete geçirecektiniz; hatta çiftçi size
güvendi, fabrika açılacak umuduyla ekim yaptı, hâlâ fabrikayı
açamadınız.
Şeker fabrikaları sadece şeker
üretimine destek sağlamaz; şeker pancarı istihdam yaratır,
hayvancılığı geliştirir, tarımı
geliştirir, gıda sanayisini geliştirir. Dolayısıyla
stratejik bir üründür ama sizin derdiniz kriz çözmek değil,
rantçılara göz yumup kriz yaratmak. Bu kriz karşısında
vatandaşımıza düşense muhteşem ekonomik
kurmaylarınıza göre gözlerinin içine bakmasını tavsiye edip
sabretmek. Lakin karşınızda sabır taşı olsa
çatlardı. Sabret, sabret nereye kadar? İnşallah
sandığa kadar. Sandıkta sabreden
vatandaşlarımızın sillesini öyle bir yersiniz ki
umarım bir daha düştüğünüz yerden kalkamazsınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP her alanda ak iş
adamları, ak müteahhitler, ak barolar, ak akademisyenler, ak gazeteciler
oluşturmuştu ancak bir kısmı eksik kalmıştı;
özellikle ak şekercileri oluşturması gerekiyordu. Bunun için de
cumhuriyet tarihi boyunca temel gıda olarak kamu ihtiyacını;
vatandaşın, milletin, halkın şeker ihtiyacını
karşılayan şeker fabrikalarının, 14 şeker
fabrikasının maalesef ki hepsini birden satarak ak şekercileri
oluşturdu. Bu oluşumu yaparken özellikle Malatya Esnaf ve Sanatkârlar
Odaları Birliği Başkanı Şevket Keskinin yapmış
olduğu bir açıklama var. İşte, AK PARTİnin
şekere ve şeker piyasasına, şeker fabrikalarına da
bakış açısı bu. Nedir bu? Yine AK PARTİ
milletvekillerinden birisinin aracı firma olarak kurmuş olduğu
TÜRKŞEKER Fabrikasından 200 TLye alınan bir çuval şekeri
piyasaya 400 TL karşılığında
sattığının tespiti Malatya Esnaf ve Sanatkârlar
Odaları Birliği Başkanı tarafından
yapılmıştır. İşte, AKPnin şekere,
şeker fabrikalarına bakış açısı budur.
Arkadaşlar, vekili olduğum Bingöl ilinde
Arıcılar Birliği ve bal üretimi çok büyük bir kesimin geçim
kaynağı olarak bulunmaktadır. Bingöl balı, dünyada
yapılan yarışmada da 2nci sıraya gelmiştir. Ancak
şu anda Bingölde bal üretimiyle uğraşan Hacı Mehmet Budan
bugün yapmış olduğumuz telefon görüşmesinde özellikle toz şeker
ihtiyacını karşılamakta çok ciddi bir şekilde
zorluklar çektiğini iletti. Geçen sene nisan ayı bu zamanda bir torba
şeker 180 TL iken, bugün 820 TLye çıkmıştır. Bu da
bal üreticilerini çok ciddi bir şekilde sıkıntıya
sokmuş ve bu sıkıntıları hâlen devam etmektedir.
Söz Bingöl ilinden açılmışken
arkadaşlar, AKP iktidarı özellikle 2016dan sonra sistemli, sürekli
bir şekilde gerek gözaltında gerek cezaevlerinde gerekse her türlü
mekânda işkence uygulamalarına devam ediyor. Bunun son örneği de
Bingöl ili Solhan ilçesinde yolda yürürken iftar saatlerinde evine giden 3 genç
Özel Harekât polisleri tarafından -Mahfuz Taş ve 2
arkadaşı- gözaltına alınmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Gözaltı sebebi
de Yolda giderken neden zafer işareti yaptınız, neden rabia ve
ülkücü işareti yapmadınız? diye yoğun bir işkenceye
tabi tutuldular. İlgililer hakkında soruşturma, kovuşturma
başlatıldı mı başlatılmadı mı, buradan
başta İçişleri Bakanına ve Recep Tayyip Erdoğana
soruyorum.
Arkadaşlar, şimdi gelelim finale. Tüm AKP
Grubu, içinizde bakan olmak isteyen varsa Nebati Bakanın suyu
kaynadı, yakında görevden alınacak. Bakın, bu soruya cevap
veren, doğru cevabı veren Recep Tayyip Erdoğan tarafından Hazine
ve Maliye Bakanı atanacaktır. Bu sorunun cevabı nedir? Gölgede
yüzde 61,1; güneşte yüzde 145, hissedilen yüzde 200, bu sorunun
cevabı nedir? (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Aydemir.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Bilen, Bakan oluyor.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Ziya Altunyaldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİYA ALTUNYALDIZ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup
önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu, siz aziz milletvekillerimizi ve değerli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, konumuz, üretim ve makine üretimi olunca
imalat sanayisi başta olmak üzere emekleriyle, alın teriyle ülkemizin
kalkınmasına katkı veren, çalışan tüm
kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyor, ramazanlarını da
hayırla bitirmelerini ve bayrama erişmelerini diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Kadim Beye
teşekkür ediyorum. Zira, Türkiyenin en önemli meselelerinden olan ya da
en önem verdiğimiz konulardan olan imalat sanayisini, makine üretimini
gündeme getirdi. Esasen, AK PARTİ iktidarlarımız döneminde en
fazla önem verdiğimiz, üretimde ön koşul olarak öngördüğümüz ve
aslında tüm sektörleri yatay kestiğini bildiğimiz
Ve şunu
da ifade etmeliyim -bürokrasi dönemimden hatırlıyorum- bir
işletmeye gittiğimiz zaman, bu işletme makine satın
alırdı ve bu makineyi üç yıl, beş yıl, on yıl
üretir, tekrar yeni bir makineyle değiştirir ve bir anlamda, bu
cycleı, bu döngüyü değiştiremezdi ama gel gör ki, gerçekten,
bu dönemde yaptığımız çalışmalarla makine sektörü
bizim için lokomotif sektördür, asla vazgeçemeyeceğimiz bir sektördür ve
bugün itibarıyla da makine sektöründe, değerli arkadaşlar,
küresel anlamda son derece rekabetçi bir düzeydeyiz.
KADİM DURMAZ (Tokat) 5in 3ü kapalı.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Geldiğimiz
noktada, 2021de 20,8 milyar dolar ihracat yapmışız yani 225
milyar doların 20,8 milyar doları makine sektöründen ve genellikle de
her zaman ilk üç sektörde olmuştur ihracatta makine sektörü; bu kapsamda
da 18.305 imalatçı, 254 bin doğrudan istihdam, 160 milyar TL ciro ve
toplamda da 42 milyar TL katma değer yaratan bir sektör. Ayrıca,
değerli arkadaşlar, bu sektörde 2015lerde gayrisafi yurt içi
hasıla içerisindeki payı yüzde 15lerdeyken bugün yüzde 21lere
çıkmış.
Sonuç itibarıyla, bu sektör bizim için son
derece kıymetli bir sektör.
VELİ AĞBABA (Malatya) İyi ki önemli
ha, önemsiz olsa ne yapardınız.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Ancak, özellikle
ifade etmem gerekir ki, özellikle bahsetmiş olduğunuz bu 5 makine
imalat alanında, fabrikasında üretimler devam ediyor, herhangi bir
kesinti yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şeker niye
bulunmuyor?
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) - Şunu kabul
etmemiz lazım: 70li yıllardaki buhranla birlikte özellikle kamu işletmelerinde iki unsur öne
çıkmıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şeker
fabrikada 280, piyasada 800; fakir fukara şeker bulamıyor,
şeker!
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) - Verimlilik,
fayda-maliyet ve bununla birlikte katılımcı, şeffaf ve
izlenebilirlik.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şekeri
bitirdiniz, şekeri. Sattınız, özelleştirdiniz, bitirdiniz
şekeri.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) - Bu açıdan
baktığımız zaman, işletme verimliliği ve küresel
çağdaş yönetim ilkeleri çerçevesinde yönetilen,
kârlılığı, istihdamı ve katma değeri temin eden
her işletmenin kamu ya da özel sektör ayrımı
yapmaksızın ülkeye katkı vermeye devam etmesi esastır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kim kâr ediyor?
Sizin yandaşlar kâr ediyor, kim kâr ediyor?
BAŞKAN Veli Bey, hoş geldiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, şekerle ilgili doğru olmayan bilgi veriyor. Ben
kendi adıma değil, memleket adına, vatandaşlar adına
laf atıyorum.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Bu anlamda, bu 5
fabrika da üretime devam ediyor, buralarda bir sıkıntı yok,
üretime de devam edecek ve inşallah, ülkemiz, bugün elde ettiği
başarıları gelecekte daha yukarılara taşımak suretiyle
hem karbon emisyonunu düşürecek, hem de dijitalleşme yoluyla makine
sektöründe, başat sektöründe rekabetçi olmaya devam edecek.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Veli Bey, genel talep üzerine -özlemişler-
yerinizden 60a göre bir dakika söz veriyorum, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatyada yaşanan don
afetinden etkilenen kayısı üreticilerinin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sağ olun
Sayın Başkanım.
Malatya bugün yine kara bir güne uyandı, bir
felaket yaşandı. Üreticilerin binbir emek verdikleri
kayısılar sabaha doğru eksi 5-6 dereceyle dondu. Geçtiğimiz
yıl 6 Mayısta donan kayısılar, bu yıl da 14 Nisanda
bir felaketle karşı karşıya kaldı; hem meyveler hem de
üreticilerin emekleri yandı. Başta Merkez, Akçadağ,
Yazıhan, Kale olmak üzere, Malatyanın tüm ilçelerinde meyveye
dönüşmüş olan kayısıların büyük bölümü yandı,
kayısı kalmadı.
Malatyalılar adına talep ediyorum:
Devletimiz, Malatyalıların, Malatyalı çiftçilerin yanında
olsun. Geçtiğimiz yıl da maalesef alınan borçlar zar zor
ödenmişti; bu yıl kayısı üreticisi, 30-40 bin liralık
poliçe bedelini ödeyemeyeceği için TARSİMe sigorta
yaptıramadı ve çaresizlik içinde bekliyor. Meclisimize Malatyaya
sahip çıkılması" çağrısını
yapıyorum. Bu felakette herkesi Malatyalı çiftçinin, Malatyalı
kayısıcının yanında olmaya çağırıyorum.
Ben de bu sorunu takip edeceğimi burada huzurlarınızda ifade
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi'nin açık oylamasına başlıyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
Alanında Eğitim ve Öğretime İlişkin
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 21) (x)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
yapacağımız ve bugün yapılacak olan açık
oylamaların tamamının elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için verilen süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için
öngörülen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum. Bu açıklama bugün yapılacak diğer açık
oylamalar için de geçerlidir.
Şimdi oylama için üç dakika veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 21 sıra
sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy
sayısı :279
Kabul :273
Ret :6
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı ile Ekvator Cumhuriyeti İçişleri
Bakanlığı Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin açık oylamasına başlıyoruz.
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti
İçişleri Bakanlığı ile Ekvator Cumhuriyeti
İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2026) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 184) (xx)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 184 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :281
Kabul :275
Ret :6 (X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1898) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 186) (XX)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 186 sıra sayılı Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :283
Kabul :277
Ret :6 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
4üncü sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifinin açık oylamasına başlıyoruz.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Zambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2219) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189) (xx)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 189 sıra sayılı Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :291
Kabul :277
Ret :13
Çekimser :1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
BAŞKAN Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
Müsaade ederseniz devam edeceğiz yoksa ara
vermek zorunda kalacağız.
1inci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 190 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.39
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
190 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi 1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞ
BİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7 Ekim
2019 tarihinde Belgradda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın
Mevlüt Karakaya.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 190 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
sözleşme, devletler arasındaki hukuki bir ilişki tesis etmek,
var olan bir ilişkiyi değiştirmek veya ortadan kaldırmak
maksadıyla, karşılıklı irade beyanlarının
uyuşmasıyla yapılan hukuki bir işlemdir. Sözleşmeler
esas itibarıyla uluslararası hukukun asli
kaynaklarındandır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak güvenlik,
organizasyon, ticaret ve ekonomik iş birliği konularını
içeren bahse konu sözleşmeleri, uluslararası ilişkilerimizin
geliştirilmesine, tarihî misyonumuzun pekiştirilmesine ve
devlet-millet bekamızın garanti altına alınmasına
sunacağı katkıları nedeniyle uygun ve yerinde
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
anlaşmalar, sözleşmeler, mutabakat zabıtları, protokoller,
esas itibarıyla uluslararası ilişkilerin hukuki temeline
kaynaklık ederler. Bu, işin şeklî boyutudur; esas
içeriklerindeki ilişkisel boyuttadır. Bu tür sözleşmelerin
içerik tahlilinin fayda-maliyet temelinde yapılması gerekir ve doğaldır.
Ancak uluslararası siyaset ve ilişkilerde fayda-maliyet temelli
analizlerin geniş bakış açılarını
gerektirdiği de bir gerçektir. Bu sözleşmelerle tesis edilen
ilişkilere devletlerin sahip olduğu vizyonları, tarihî
misyonları, ideoloji ve tarihî ilişkilerinin etki etmesi
kaçınılmazdır. Bu bağlamdan olmak üzere, Türk kültür ve
devlet geleneğiyle alakalı bir değerlendirme yapmakta fayda
olduğunu düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bizim
anlayışımızda devlet ve milletin bekası önemlidir.
Ecdat buna Devlet-millet ebet müddettir. demiştir. Uluslararası
siyaset deyimi olarak da kullanılan beka sözcüğü Türk kültürü
içerisinde bengü devlet yani sonsuz olan devlet anlamına gelir. Bengü
devlet olma, tehditlere karşı korunmanın çok daha ötesinde bir
anlamı ifade eder. Bengü devlet olma, sürekli olmanın ötesinde
gelecek nesilleri de hesaba katan sürdürülebilir olmayı anlatır.
Velhasıl bengü devlet, vizyon ve misyon sahibi olmayı gerektirir.
Bengü devletin vizyonu Kızılelmadır, ecdat buna
İlayıkelimetullah demiştir. Bengü devletin hedef kitlesi bütün
insanlıktır, tüm canlılardır. Bengü devletin misyonu
insanlığa huzur ve adalet sağlamaktır, ecdat buna
nizamıâlem demiştir. Bu nedenledir ki Türk cihan hâkimiyeti
mefkûresinin özünde barış vardır, adalet vardır. Ecdat
kurduğu Türk devletleriyle asırlar boyu âleme nizam getirdi,
barış getirdi, adalet getirdi. Ne zaman ki Türk devletleri
yıkıldı, nizamıâlem ülküsü zayıfladı,
insanlık kan ve gözyaşına gark oldu. Osmanlı
coğrafyasında yer alan devletlerin bir asrı aşan süredeki
hâlleri hepimizin malumu.
Değerli milletvekilleri, bugün içinde
yaşadığımız dünya düzeni ortadadır. Bunu bilmek
yetmiyor, idrake de ihtiyacımız var. Dünya var olduğundan beri
dünya düzenini belirleyen üretim ilişkileri olmuştur. Bugüne kadar yaşadığımız
siyasal, düşünsel, yaşamsal formların temelinde üretim
ilişkilerinde değişim ve gelişmelerin etkili olduğunu
görüyoruz. Krallıkların, imparatorlukların, feodal yapıların
ortaya çıkması, avcılık ve toplayıcılıktan
tarım toplumuna geçmeyle söz konusu olmuştur. Sömürgeci
imparatorlukların yolu, üretim ilişkilerinin değişimi ve
yeni coğrafyaların keşfiyle açıldı.
İmparatorlukların dağılması, homojen ulus devletlerin
kurulması sanayi toplumuna geçişle mümkün oldu. Modernleşme,
şehirleşme ve şehirlere akın bu dönemlere denk gelir.
Kitlesel üretimi halleden dünyanın yeni düzende
tüketici bulması gerekiyordu. 1980lere geldik ve sanayi ötesi toplumun
ayak sesleri duyuldu. Bu dönem, küresel tüketim toplumu oluşturma
dönemiydi çünkü üretilen ürünlerin, kitlesel üretimlerin ve buralarda
yığılan ürünlerin pazarlanması, satılması
gerekiyordu. Bunun için, sınırların ötesini aşmak, geçmek
gerekiyordu. Serbest dolaşım, gümrüklerin kaldırılması,
tarife dışı engellerin yasaklanması, tarımsal
üretimlerin kısıtlanması bu dönemin belirgin
uygulamalarından oldu. Reklam, tutundurma, halkla ilişkiler, bireysel
finans, kredilendirme uygulamaları bu dönemde hız kazandı.
Üretim teknolojilerinin gelişmesi, esnek üretim sistemlerinin devreye
girmesiyle, just-in-time üretim modellerinin uygulanmasıyla,
sıfır stok politikalarıyla üretim modelleri devreye sokuldu.
Bugün, sanayi ürünlerinin küresel düzeydeki anormal fiyat
artışlarını konuşurken küresel gelişmelerin,
üretim sektörleri üzerindeki, üretim modelleri üzerindeki etkilerini hiç
konuşmuyoruz. Sıfır stok üretim modelleriyle aslında dünya
hiç beklemediği bir şekilde pandemiye yakalandı ve pandemi
sürecinde meydana gelen üretimdeki aksamalar ihtiyaçları
karşılayamaz hâle gelince küresel düzeyde bu fiyat
artışlarıyla karşı karşıya geldik. Bu
gerçekler, üretim ilişkileriyle ortaya çıkan ekonomik, siyasal
formların birer sonucu. Küresel vatandaşlık, küresel dünya
devleti, dinler arası diyalog, medeniyetler arası ittifak da bu
dönemin belirgin projeleri arasındaydı. Küresel yönetişim yani
dünyanın tek elden yönetilmesi için ulus devletlerin etkilerinin
azaltılması gerekiyordu. Ulus devletlerin sonunun geldiğinin
söylenmesi de bu dönemlere rastlar. Küreselleşme ve yerelleşme
birlikte olur. söylemiyle ulus devlet yapılarının çözülmeye
çalışılması bu döneme denk gelir. Etnik, inanç, cinsiyet
temelli kimlik siyaseti ve terörist faaliyetler bu dönemde körüklenmiştir.
PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri bu dönemde bize baş belası
edilmiştir.
11 Eylül saldırısıyla süreç kesintiye
uğramış, soğuk savaşın bitmesiyle
yıkılan duvarlar 11 Eylül saldırısıyla yeniden
örülmeye başlanmıştır. Bugün, 90 ülke kendini -ülke
sınırında- duvarla korur hâle geldi. Yani eski konvansiyonel
güvenlikçi politikalara yeniden dönüldü. Geldiğimiz noktada üretim ilişkileri
bambaşka bir hâl aldı. Endüstri 4.0 çağı üretim
formlarını yeniden değiştirdi, nesnelerin interneti, büyük
veri, yapay zekâ gibi gelişmeler her şeyin insansızını
üretti. Pandemi, bu yeni üretim alanında dijitalleşmeyi dijital
yaşama dönüştürmenin ortamını oluşturdu.
Değerli milletvekilleri, bu yeni,
değişen ve gelişen dünya şartlarında bengü devlet
olmak Daha adil bir dünya mümkün. tezini ortaya koymakla mümkündür. Bu dünya
düzeninde, içinde yaşadığımız şartlarda bengü
devlet olmak insanlığa huzur projesi sunmayla mümkündür.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Muş Milletvekili
Sayın Şevin Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum
adına söz aldım, Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, cezaevleri, bir
ülkenin demokrasiye, özgürlüğe, adalete ve insan yaşamına
verdiği önemin aynasıdır. Ancak, cezaevleri, AKP
iktidarında, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hak
ihlallerinin en çok ve en korkunç yaşandığı yerlerden biri
hâline geldi. Tutukluların en temel yaşam hakları arasında
bulunan sağlık, temiz suya ve gıdaya erişim,
haberleşme, ısınma hakları engellenmektedir. Engellenen
tedavi hakkının yanı sıra darp, işkence ve birçok hak
ihlali nedeniyle cezaevlerinde şüpheli ölümler artarak devam etmektedir.
İşkence ve kötü muameleye sıfır
tolerans diyen AKPye şunu hatırlatmak istiyoruz: Cezaevleri
sistematik olarak işkence ve ölümevlerine dönüşmüştür. İHD
verilerine göre, son beş yılda 255 tutuklu ve hükümlü cezaevinde
yaşamını yitirirken son bir ayda cezaevlerinden 5 tabut daha
çıkmıştır. En son, Silivri Cezaevinde Ferhan Yılmaz,
uğradığı işkence ve kötü muamele sonucunda 10 Nisanda
yaşamını yitirmiştir. Özgürlük İçin Hukukçular
Derneğinin cezaevi ziyaretindeki tespitlerine göre, 6 Nisanda 60a
yakın gardiyan Halil Kasan adlı tutuklunun da bulunduğu
koğuşa giderek kendisiyle birlikte 6 tutukluya hakaretler ederek
işkence yaptı. Bu durumun bahçede ve süngerli odada da devam ederek
tutuklulara Kendini as, öldür. diye intihar dayatıldığı,
koğuşa gelen cezaevi müdürünün ise tutukluları Size film
çekeceğiz, bekleyin. diyerek tehdit ettiği, işkence nedeniyle 8
Nisanda 6 tutuklunun intihar girişiminde bulunduğu ve hastaneye
kaldırıldığı aktarılmıştır. Bu
olayların ardından 29 yaşındaki Ferhan Yılmaz
yaşamını yitirmiştir. Ferhan Yılmazın
ağabeyi Hikmet Yılmaz basına yaptığı açıklamada,
kendisine kardeşinin kalp krizi sonucu yaşamını
yitirdiğini söylendiğini ancak hastanede kardeşinin
gösterilmediğini belirtti. Kardeşimi yıkarken gördüm,
işkence izleri vardı, üst dudağı şişmişti,
gözlerinden kan akıyordu. Tahliyesine iki gün kala kardeşim
işkenceyle katledilmiştir. dedi.
Aynı şiddete maruz kalan bir diğer
tutuklu Halil Kasan, annesiyle yaptığı telefon görüşmesinde
Anne, beni kurtarın! diyerek yardım istedi. Halil Kasan, kendisiyle
birlikte 5 tutuklunun işkenceye maruz kaldığını,
kendilerinin bulunduğu yere gardiyanlar tarafından ip ve jiletin
bırakıldığını aktarmıştır.
Cezaevi savcılığı
tarafından yapılan açıklamada her ne kadar işkencenin
olmadığı, Ferhan Yılmazın kalp krizi sonucu
yaşamını yitirdiği iddia edilse de Ferhan
Yılmazın hastanedeki görüntüleri yapılan işkenceyi gözler
önüne sermektedir. Tutuklu ve hükümlülerin can güvenliğinden Adalet
Bakanı sorumludur ancak ne yazık ki bu görevini yerine
getirememektedir.
Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevinde 63
yaşındaki Mehmet Sevinç tutulduğu tek kişilik hücrede
geçirdiği beyin kanaması sonucu 7 Nisanda yaşamını
yitirdi. Yirmi sekiz yıl cezaevinde tutulan Mehmet Sevinç tek kişilik
hücrede değil de arkadaşlarının yanında olsaydı
iddia edilen beyin kanamasına erken müdahaleyle şu an
yaşıyor olabilirdi. Mehmet Sevinçin cenazesi Kocaelinin Darıca
ilçesindeki Pirireis Camisine götürüldü ancak cami imamı tarafından
yasak denilerek cenaze yıkanmadı, dinî vecibeleri yerine getirilmedi.
AKP döneminde ölüye dahi saygının olmadığına,
cenazelerin bile cezalandırıldığına tanıklık
ettik, ediyoruz.
Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde
bulunan 82 yaşındaki Abdo Boran demans ve parkinson
hastalıkları nedeniyle iki yıldır konuşamıyordu
ve yatalak durumdaydı. Doktorlar tarafından Cezaevinde kalamaz.
denilmesine rağmen ATK raporlarıyla hukuksuz bir şekilde
tahliyesi engellendi. Kaldırıldığı hastanede, 24
Martta, elleri ranzaya kelepçeli olarak yaşamını yitirdi.
Van F Tipi Kapalı Cezaevinde 20
yaşındaki, kronik bir hastalığı bulunmayan ve herhangi
bir ilaç kullanmayan Şervan Can Güder 22 Martta şüpheli bir
şekilde yaşamını yitirdi.
Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevinde
bulunan 28 yaşındaki Sinan Kaya için cezaevi yönetimi tarafından
İntihar etti. denildi. Kaya ailesi, Sinan Kaya'nın intihar
etmediğini, vücudundaki işkence izlerine dair fotoğrafları
basınla paylaştı.
Tutukluları ölüme sürükleyen uygulamalar,
yaşanan bu ölümler ve ölümden sonra cenazelere ve acılı ailelere
karşı sergilenen düşmanca tavırlar sözün bittiği
yerdir. Tüm bu yaşananlara rağmen Adalet Bakanı 2 Nisanda hiçbir
şey olmamış gibi, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine
dair bilgilerin asılsız olduğunu iddia etti. Eğer
asılsızsa peki, bu yaşananlar nedir? Daha kaç kişinin
ölmesini bekliyorsunuz? Daha kaç ölümden sonra yakınlarını
yaşatmak için Diyarbakırda, Vanda, İstanbulda adalet
nöbetinde olan ailelerin çağrılarını
duyacaksınız?
Tutuklu ve hükümlülerin sistematik bir şekilde
ölüme sürüklenmesi iktidarınız döneminde ayyuka çıktı. Bu
ölümleri görmezden gelmeniz düşmanlık hukukudur çünkü siz hak
adalet vicdan gibi kavramlardan rahatsız oluyorsunuz. Bunun en
açık örneği Aysel Tuğluka dair yapılan insani
çağrılara karşı sessizliğinizdir. Aysel Tuğluk
hakkında Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumunun
hazırladığı raporda demans teşhisi konuldu,
Tuğluk'un cezaevinde kalmasıyla hastalığının
kötüye gideceği belirtildi ve tahliyesi yönünde görüş bildirildi
ancak Adli Tıp Kurumunun Şubat 2022 tarihli 2nci raporunda Tuğluk
için verilen demans teşhisi yok sayıldı ve Cezaevinde
kalabilir. dendi. 20 baro, 23 Ocakta Aysel Tuğlukun tahliyesi için ortak
açıklama yaptı. 5 Nisan Avukatlar Günü'nde Aysel Tuğluk
İçin 1000 Kadın adlı kampanya grubu Tuğlukun üyesi
olduğu İstanbul Barosuna durumuna dair bir dosya sundu.
İlerleyen hastalığına rağmen sevgili Aysel Tuğluk
zalimane tutumunuzla cezaevinde hukuksuz bir şekilde rehin tutulmaya devam
ediliyor.
Bir diğer hasta tutuklu 84 yaşındaki
Mehmet Emin Özkan. Özkan, 374 kez hastaneye sevk edildi. Hastaneler
tarafından birçok kez Cezaevinde kalamaz. raporu verildi ancak ATK
Cezaevinde kalabilir. diyerek Özkanın tahliyesini engellemektedir.
Konuşmakta güçlük çeken, yatağa, tekerlekli sandalyeye mahkûm olan
Özkanın ağır hastalığı Türkiyenin temel
gündemlerinden biri olduğu hâlde Adalet Bakanlığı bu
konudaki duyarsızlığını sürdürmektedir. Hasta tutuklu
ve hükümlülere karşı yürütülen düşman hukukunun
dayattığı tek seçenek ölümdür. Tutukluları ölüme sürükleyen
hukuksuz uygulamaların sayısız örnekleri vardır, buna
günler de saatler de yetmez.
Değerli milletvekilleri, bir diğer konu
ise cezaevlerinde artarak devam eden darp, şiddet, işkence ve
diğer hak ihlalleridir. Geçen hafta, Patnos L Tipi Cezaevinde tutuklu
bulunan Bilal Babahan, Vedat Kalın ve Ferit Kaşçının bir
grup gardiyanın saldırısına uğradığı
bilgileri aileleri tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Bilal
Babahanın kolu iki yerinden kırıldı, Vedat Kalın ve
Ferit Kaşçının ise kollarında, kafasında ve
bacaklarında kırık ve morlukların olduğu basına
yansıdı. ÖHD Van Şubesi bahsi geçen cezaevine
gerçekleştirdiği ziyarette tutuklulara ayakta sayımın
dayatılarak küfür, hakaret edildiğini ve tutukluların
darbedildiğini aktardı. Bir tutuklunun basına yansıyan ses
kaydında da cezaevi müdürü ve başgardiyanla birlikte 60
civarında gardiyanın kendilerine saldırarak, 3 tutuklunun
kollarını kırdığını belirterek bu benzer
saldırıların yapılacağını aktardı.
Patnos Cezaevinde işkence ve kötü muameleye karşı tutuklular
beşer günlük dönüşümlü açlık grevi eylemi başlattılar.
Can güvenliklerinden endişe eden tutuklular, bu Meclisten,
yaşananlara sessiz kalınmamasını istiyor.
Milletvekillerimizden, İHD ve ÖHDden
oluşan bir heyet dün Patnos L Tipi Cezaevine gitti ancak cezaevi yönetimi
heyetimizle görüşmedi ve heyetimiz engellendi. Bugün de Van F Tipi Cezaevini
ziyaret etmek isteyen heyetimiz aynı gerekçelerle engellendi. Bu da bize
yaşanan hak ihlallerinin, işkencenin ve hukuksuzlukların örtbas
edilmeye çalışıldığını göstermektedir. Ne
yaparsanız yapın, bu işkenceleri örtbas edemezsiniz çünkü
yaşananlar gün gibi ortadadır. Cezaevinde gerçekleşen her ölüm,
ihlal ve ihmal cezasız kaldığı için bir sonraki ölüme,
ihmale ve ihlale davetiye çıkarmaktadır. Buradan iktidarı tekrar
uyarıyoruz: Tutuklu ve hükümlülere dayatılan bu zulüm ve
hukuksuzluklara bir an önce son verilsin.
Değerli milletvekilleri, cezaevlerinde
yaşanan bir diğer hukuksuzluk ise infaz yakmalarıdır.
Verilen hapis cezalarını bitirmelerine rağmen cezaevi idari
gözlem kurulunun keyfî düzenlediği raporlarla tahliyeler engellenmektedir.
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinden tarafıma gelen mektupta, Turan
Kaygısız, Hamit Bektaş ve Aslan Özdurakın verilen
cezayı bitirmelerine rağmen tahliyelerinin hukuksuz bir şekilde
engellendiği belirtilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) Bunun çok
sayıda örnekleri vardır ve bu kürsüden de bir çok kez dile getirdik.
Cezaevi idari gözlem kurulunun raporlarıyla engellenen tahliyelere dair de
defalarca Adalet Bakanlığına soru önergeleri verdik ancak her
defasında yanıt alamadık. Buradan bu keyfiyete bir an önce son
verilmesini istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın
dayattığı ve sürdürdüğü bu hukuksuzluğa ve
karanlığa kadınlar, gençler, emekçiler, halklar mücadeleleriyle
Dur! diyecektir. Cezaevlerinde başka can kaybı yaşanmadan bu
hukuksuzluğa ve vahşete son verilmelidir çünkü cezaevinde
yaşanan her can kaybının vebali boynunuzdadır.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim
Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
uluslararası sözleşmeler ile ele alacağım konu arasındaki
doğrudan ilişki şudur: İki gün sonra 2017 Anayasa
değişikliğinin 5inci yıl dönümü, 16 Nisan 2017. Anayasa
değişikliği uluslararası ilişkileri etkiledi,
demokratik anayasaya dönüş de uluslararası ilişkileri
etkileyecek. Bu bakımdan, ben 5inci yılını bu
konuşmamda değerlendirmek suretiyle uluslararası
ilişkilerle bağlantısını da kuracağım.
5 başlık altında
değerlendireceğim. 2017 Anayasa değişikliğine neden ve
nasıl gidildi? Oylama nasıl yapıldı ve hangi sonuçları
doğurdu? Geçiş dönemi nasıl yaşandı? Uygulama
nasıl oldu? Sorumsuzluk zırhı ne demektir? Nedir nedenleri?
İtici güçler neler? 2017 Anayasa değişikliği uzunca bir
süreye yayılan anayasal arayış sonucu mu yoksa 15 Temmuz
başarısız darbe girişiminin ürünü mü? İşte birkaç
söz:
1) Anayasasızlaştırma: 2013te zirve
yaptı Gezi olayları sırasında; amir Anayasa hükümlerine
uymamak, emredici Anayasa hükümlerini ihlal etmek.
2) Bu hareket Allahın bize büyük bir
lütfudur. (Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi)
3) Olağanüstü hâl KHKler, darbe
girişimiyle hiç ilişkisi olmayan hatta yaşamları cemaatlere
ve bütün hukuk dışı yapılanmalara karşı
mücadeleyle geçen kişi ve kesimlere yönelik kitlesel imha aracı
olarak kullanıldı olağanüstü hâl döneminde.
4) Anayasa suçu itirafı: Ülke yönetimi yasa ve
Anayasaya uygun değildir ve de suç işlenmektedir. (16 Ekim,
Sayın Devlet Bahçeli)
5) Değişiklik teklifi: AKP ve MHP
mutfağında hazırlanan 21 maddelik değişiklik paketi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuldu. (10
Aralık 2016, Başbakan Sayın Binali Yıldırım)
Peki, oylama nasıl yapıldı ve
sonuçları neler oldu? Olağanüstü hâl ortam ve koşullarında
Anayasa değişikliği yapıldı. 18 maddelik oylama 16
Nisan günü yapıldı ama propaganda ortam ve koşulları
ölçüsüzdü. Evet lehine devlet olanakları kullanıldı,
hayırlar sürekli baskılandı. Açık oy, mühürsüz zarf kabul
edildi. Burada açık oy verildi Anayasa gizli oyu emrettiği hâlde
-madde 175- ama Yüksek Seçim Kurulu mühürsüz zarfları saydı, o
nedenle hayır/evet dengesi çok az olduğu hâlde evet
çıktı sonuçta.
Peki, bu mühürsüz oylar, açık ve mühürsüz oylar
sonucu hangi kurumlar yok edildi? Tarihimizde ilk kez Hükûmet ilga edildi,
siyasal sorumluluk ilkesi kaldırıldı, siyasal karar düzenekleri
tasfiye edildi, anayasal denge ve denetim kurumları, düzenekleri ortadan
kaldırıldı.
Peki, ne yapıldı? Yine tarihimizde ilk kez
devlet başkanlığı ve yürütme birleştirilmek suretiyle
kişisel iktidar ihdas edildi. Geçiş dönemi nasıl oldu?
Geçiş dönemi:
1) Bir ay içerisinde Hâkimler ve Savcılar
Kurulu lağvedildi, yeniden yapılandırıldı.
2) Bir ay içerisinde Cumhurbaşkanı eski
partisinin başkanı oldu.
Ya, altı ay içerisinde yapılması
gereken uyum yasaları? Hayır, hiçbir uyum yasası
çıkarılmadı, on altı ayda bile uyum yasası
çıkarılmadı. Seçim kanununa öncelik verildi, Mart 2018de seçim
kanunu değiştirildi ve Haziran 2018de seçimler yapıldı; 3
Kasım 2019da yapılması gereken seçimler 24 Haziran 2018e
alındı.
Peki, ya OHAL KHKleriyle kıyım
faaliyetine ne oldu? Kitlesel kıyımlar seçimler sonrası da devam
etti, 24 Haziran seçimleri sonrası da.
Peki, acaba bu uygulama nasıl oldu? 2017
Anayasa değişikliği, bilindiği gibi, 9 Temmuz 2018de
yürürlüğe girdi. Uygulama parti başkanlığı yoluyla
devlet başkanlığı ve yürütme deyimiyle özetlenebilecek bir
çerçevede oldu ve esasen kendilerinin savunduğu, oyladığı
Anayasayı ilkin kendilerinin ihlal etmesi şeklinde bir uygulama
oldu. Fiilî durumlar hanesi anayasal suçlarla eş biçimde devam etti;
üniversiteler, özerk ve uzman kuruluşlar sarayın gölgesine konuldu.
Bu dönemde yasasızlaştırma ivme
kazandı, bu Meclis, şu anda sol tarafı viran olan Meclis
yasasızlaştırmaya imza attı. Nasıl attı?
Özellikle CHP, HDP, İYİ Partinin önergeleri, AKP ve MHPnin oylarıyla
kategorik bir biçimde reddedildi. En yaşamsal yasalar, Nükleer Düzenleme
Yasası, Turizmi Teşvik Kanunu ve diğer yasalar -tıpkı,
oyladığımız Seçim Yasası gibi- gece
yarılarında, televizyon yayınlarının
yapılmadığı sırada oylandı ve bu yasalarda
özellikle Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine geçit verilmek
suretiyle âdeta bu yüce Meclis sürekli yasasızlaştırmaya imza
attı. Yargı tarafsızlığı ve
bağımsızlığı yerini sarayın güdümüne
bıraktı. Dün, burada ele aldığımız Cemal Kaşıkçı
dosyası bunun tipik ve hazin bir örneğidir.
Kurumları, kuralları ve değerleri
sürekli aşındırma ile toplumsal ayrıştırma ve
yoksullaştırma arasında belirgin bir paralellik ortaya
çıktı. Araçsallaştırılan din, aynı zamanda
yoksullaştırmanın aracı oldu ama yoksullaştırma
yoluyla kullanılan din, çözümün de aracı olarak kullanıldı
Ya sabır! dendi. Peki, burada 5inci halka nedir, bu fiilî durum ve
Anayasa dışı uygulamada? Sorumsuzluk zırhıdır.
Anayasa neden değiştirilir sayın vekiller? Yalnızca 2
liderin, 2 kişinin iktidar hırsına indirgenebilir mi? O dönemde
bir kısmına değindiğim hukuk
dışılıklar, bakın, 5 yasayla sorumsuzluk
zırhına büründürüldü. 2016, 6749 sayılı Yasa; 2016, 6755
sayılı Yasa; 2018, 7071 sayılı Yasa; 2019, 7194
sayılı Yasa; 2020, 7256 sayılı Yasa; hepsi şununla
bitiyor:
hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk doğmaz. Yani bu zaman
diliminde, olağanüstü hâl döneminde ve sonrasında olağanüstü hâl
kanun hükmünde kararnamelerinden kaynaklanan hukuksuzluklar, tümüyle, yapma,
ihmal ve kasıt biçiminde -hangisi olursa olsun- sorumluluk doğurmaz.
İşte, sorumsuzluk zırhının 5 halkası. Demek ki bu
Anayasa değişikliklerini 5inci yılında bu 5 aşamada
serinkanlı bir biçimde düşünebilmek için bu 5 sorumsuzluk
halkasını mutlaka dillendirmek gerekir, gündeme getirmek gerekir
-ayrıntılı bilgi önümde var ama zamanınızı
almayacağım- bu 5 halka bu döneminin karartılmaması
açısından, kapatılmaması açısından çok önemli.
Peki, uluslararası ilişkiler ne oldu?
Uluslararası ilişkiler, en çok kurumlardan
uzaklaşıldığı, kurallardan
uzaklaşıldığı bir dönemde rastlantılara
bırakıldı, kişisel tercihlere bırakıldı.
Uluslararası yükümlülükler çıkar ilişkileri doğrultusunda
dönüşüme uğratıldı ve bu ilişkilerde savrulmalar bizim
1949dan bu yana üye olduğumuz Avrupa Konseyi nezdinde gözlemlendi. Avrupa
Mahkemesi kararlarına meydan okuma veya Anayasaya aykırı olarak
bir gecede İstanbul Sözleşmesinden çıkış veya Paris
Sözleşmesini imzaladığımız hâlde çevre
düşmanı yasaların buradan oylanmaya devam edilmesi ya da
Kaşıkçı davasında gördüğümüz durum; bütün bunlar,
uluslararası ilişkilerde kuralsızlık, kurumlara saygı
duymama ve uluslararası ilişkileri rastlantılara bırakma
iradesinin bir sonucu olarak karşımıza
çıkıyor. Bu nedenle, demokratik Anayasaya dönüş, demokratik hukuk devletine dönüş,
esasen bu 5li halkadan kurtulmanın ötesinde, uluslararası
ilişkilerde de kurumlara ve kurallara dönmenin, Türkiye'nin cumhuriyetin
başından bu yana yürüttüğü, uyguladığı onurlu
politikaya dönmenin bir aracı olacaktır.
Sonuç olarak, 5 sözcük bütün bu
beş yıllık tarihi özetliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sistemsizlik,
kuralsızlaştırma, kurumsalsızlaştırma, tarihe
yabancılaştırma, tarihten toplumu uzaklaştırma ve
değersizleştirme; bu 5 sözcük, demokratik rejime, demokratik
parlamenter rejime, Anayasanın 2nci maddesinde yazan insan
haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine dönüşün
aciliyetini ve gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Sayın vekiller, hepinize,
lütfen, Anayasa değişikliğinin 5inci yılında
serinkanlı düşünelim diyeceğim ama sol taraf viran. (CHP
sıralarından alkışlar) Meclisin bu viran durumu acaba
sarayın gölgesine girmesi sonucu mu oldu?
O nedenle ben halkımıza
sesleniyorum: Türkiye'nin acil demokratik hukuk devletine ihtiyacı var,
anayasal düzene dönüşe ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti
kişisel, keyfî tutum ve tavırlarla yönetilemez.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde
grupların söz talepleri karşılanmıştır.
Şahıslar adına söz
talebi, Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan'a aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Bir kere daha yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sarp
Sınır Kapısına ilişkin bir sorun var. Gürcistan ile
Türkiye arasındaki en büyük ulaşım kapılarından biri
olan Sarp Sınır Kapısıyla alakalı olarak burada
birçok konuşmalar yaptım. Ne yazık ki şu anda o sorun devam
ediyor. Nedir? Sarp Sınır Kapısından başlamak üzere
Kemalpaşadan, Hopadan Arhaviye kadar olan 30 kilometrelik yol boyunca
ne yazık ki bir tır kuyruğu var. Bu tır kuyruğuyla
alakalı olarak ilgili makamlara bugüne kadar yapılan başvurular
sonuçsuz kaldı. Hem Gürcistan makamlarına, büyükelçiliklerine hem
Türkiyede ilgili bakanlıklara yapılan başvurular konusunda ne
yazık ki duvara konuşuldu, duvardan ses geldi; yetkili makamlardan
ses gelmedi değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu kürsüye çıkmadan evvel, biraz
önce de belediye başkanlarımızı aradım, ticaret
odası başkanlarını aradım, oradaki yetkililerle
görüştüm. Şöyle ifade edeyim: Bir kapı düşünün,
kapıdan
Karadeniz Sahil Yolunu bilenler vardır, gelenler
vardır. Değerli arkadaşlarım, sol şerit kapalı,
daha doğrusu sağ şerit kapalı gidiş yolu üzerinde.
Tırlar buraya park etmişler, tek bir yol var, insanlar bu yol üzerine
tırlarını getiriyorlar, orada bir anda karşı tarafa
doğru geçemiyorlar. Biraz önce almış olduğum rakamlara göre
1.200ün üzerinde, 1.500ün üzerinde tır var; burada dört gün, beş
gün, altı gün yatıyorlar değerli arkadaşlarım. Bu
tırların içerisinde bozulacak malzemeler var, kendi yazılı
taahhütleri var, ilgili firmalara verilmesiyle alakalı yazılı
taahhütname imzalamışlar, altına imzalarını
basmışlar. Burada tır şoförleri Kemalpaşada,
Arhavide, Hopada feryat içerisindeler değerli arkadaşlarım.
Şimdi öğrendik ki sayın bakanlardan birisi Artvine, ilgili yere
gelip de sorunu yerinde görmek istemiş. Biz diyoruz ki: Bakın,
şu anda bile, benim konuşma yaptığım şu saatte
bile orada bir kıyamet var değerli arkadaşlarım. Bu ne
yapıyor? Orada kara yolu güvenliğini tehdit ediyor. Ne yapıyor?
Kara yolu ticaretiyle alakalı olarak bir kilitlenme söz konusu, şeyi
aşamıyoruz.
Başka bir olay daha var, Sarp Sınır
Kapısı'nda yeterli ölçüde memur yok değerli
arkadaşlarım. Özellikle ramazan ayına girmemizle beraber ne
yazık ki çalışmalara ilişkin bir yavaşlama var, buna
ilişkin şikâyetler var. Burada, biri görevi diğerine
devrediyorken ne yazık ki arada boşluklar oluyor, orada
sıkıntılar çıkıyor değerli
arkadaşlarım.
Başka bir olay daha var. Ne yapıyorlar?
Bakın, orada tüneller var, Karadeniz Sahil Yolu içerisinde tüneller var.
Geçtiğimiz günlerde bu tünellerde ne yazık ki ölümlü vakalar meydana
geldi, ölümler oldu. Tırları tünellerin içerisine sokuyorlar, dört
gün, beş gün boyunca bu tır şoförleri iaşelerini
sağlamaya çalışıyorlar, yemeklerini orada yapıyorlar.
Tır parkları var değerli arkadaşlarım ama ne
yazık ki bu tır parklarının içerisinde iaşelerini
sağlayacakları, en basit doğal ihtiyaçlarını
karşılayacakları mekânlar yok, bu mekânları yapmadık.
Böyle bir Türkiye coğrafyasıyla karşı
karşıyayız. Buradan, yüce Parlamentodan, özellikle AK
PARTİnin Grup Başkan Vekiline, ilgili bakanlara bunu söylemesi
anlamında, bunu bir şerh düşmesi anlamında, bunu ifade
ediyorum değerli arkadaşlarım.
Başka bir problem daha var, o da nedir?
Bakın, özellikle Gürcistan tarafındaki -bunu, beni dikkatle
dinlerseniz görürsünüz- tırlara ilişkin de başka problem var.
Gürcistan tarafı, yabancı tırların geçişine hiçbir
problem yapmadan gerekli serbestliği sağlamasına rağmen,
Türk plakalı tırlara ilişkin olarak... Neden
yaptığını da bilmiyoruz bunu. Ben uzun yıllar da
KEİPAda çalıştım, Karadeniz Ekonomik
İşbirliğinde. Bunu, bizim ticaret odalarımız, ilgili
birimlerimiz, Gürcistan makamları nezdinde girişimlerde
bulunmalarına rağmen ne yazık ki çözemediler değerli
arkadaşlarım. Bakın, bizim tırlarımızı orada
dört gün, beş gün özellikle bekletiyorlar. Niye bekletildiklerini de
bilmiyoruz değerli arkadaşlar. Niye bekletiyorlar? Şunu
anlatmaya çalışıyorum yüce Parlamentodan: Bakın, şu
anda Artvinde, Kemalpaşada, Hopada, Arhavide 1.500e yakın
tır şoförü -bu kutsal ramazan ayında oruçlu olanlar var, oruç
tutanlar var- dört gün, beş gün boyunca o tırların içerisinde
yatıyor değerli arkadaşlarım. Bu feryadı onların
adına yüce Parlamentodan Türkiyeye haykırıyorum değerli
arkadaşlarım; bu sefer lütfen kulak verin diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Başka bir şey daha ifade etmek istiyorum:
Bakın, biz Gürcistan ile Türkiye arasındaki bu sınır
trafiğinin rahatlaması anlamında, bir başka yerde, Borçka
Muratlıda alternatif bir sınır kapısının
açılması yönünde, 2013 yılında Parlamentoda, bütün
Parlamento gruplarının ortak kararıyla bir kanun teklifini
geçirdik. 2013den bugüne kadar dokuz yıl geçti, buna ilişkin
girişimlerde bulunmamıza rağmen -Türkiye bu konuda iyi niyetli
girişimlerde bulundu, onu da ifade edeyim- ne yazık ki Gürcistan
tarafından bu konuda aynı iyi niyetli girişimleri görmüyoruz
değerli arkadaşlarım.
Türk Dışişlerinin, Ticaret
Bakanlığının Gürcistan makamları nezdinde bir an önce,
bakın, bir an önce -kanun teklifi Parlamentodan geçmiş- Parlamentonun
ortak bir noktada buluşmuş olduğu bu kanun teklifi konusunda,
Muratlı Sınır Kapısının bir an önce
açılabilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmasını
ve Sarp Sınır Kapısının gerekirse rahatlaması
için, bu tır trafiğinin de rahatlaması için bir an önce
önlemlerin alınmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi, sözün özü
şu değerli arkadaşlarım: Bu konuşmanın
yapıldığı saatlerde 3 ilçeyi birbirine bağlayan ana
transit yolu üzerinde, yolun sağ şeridinde binlerce tır var.
Binlerce tır şoförü dört gün, beş gün orada tırların
içerisinde yatıyorlar, perişan durumdalar; lütfen bu sese kulak
verin, bunun gereğini yapın. AK PARTİ Grup Başkan
Vekillerine de özellikle sesleniyorum, her 2 Bakana da hem Ticaret
Bakanına hem Dışişleri Bakanına bu konuda gerekli
girişimleri yapması için gerekli ricada bulunun diyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
İç Tüzükün 145inci maddesinin ikinci
fıkrası Başkanın gerekli görmesi hâlinde açık oylama
oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe bırakılabilir.
hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca teklifin açık oylamasını
oturumun sonuna bırakıyorum.
Sayın Çalık
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatyada meydana gelen don
afetinin yarattığı hasarın tespitine ilişkin
açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Dün gece itibarıyla, 13/4/2022-14/4/2022 gecesi
ilimizde meydana gelen don nedeniyle özellikle kayısı
üreticilerimizin her birine öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
2021 yılında Malatyada 391 bin ton kayısı üretilmiş
ve yaklaşık 86 bin ton kuru kayısı elde edilmişti ve
7.840 çiftçimiz, 15.720 tarım sigortası poliçemiz ve 170 bin dekar
alanda TARSİM sigorta sistemimiz var. İlçelerimize göre farklı,
çukur olanlarda, rakımı yüksek olan bahçelerde ve çiçek
açmamış olan yerlerde olduğu gibi, çiçeklenme
başlangıcı olan alanlarda da zarar tespit edilmemiş
olmasına rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tutanaklara geçsin.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
rakımı düşük
olan yerlerde maalesef hasar tespitleri var. Bu vesileyle Tarım
Bakanımızla, Valimizle, İl Müdürümüzle görüşmelerimizi
yaptık ve ön hasar tespit çalışmaları devam etmekte.
İnşallah, hasar tespitleri yapıldıktan sonra da süreci hep
beraber takip edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 2nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
6.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak
Devriye Polis Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/2600) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 191) (x
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 191 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi bulunmuyor.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ORTAK DEVRİYE POLİS
HİZMETLERİNİN UYGULANMASI HUSUSUNDA MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 7
Ekim 2019 tarihinde Belgradda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde
şahıslar adına söz talep eden Kırklareli Milletvekili
Sayın Vecdi Gündoğdu.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yirmi yılın
sonunda AKPnin iş bilmezliği yüzünden hızla artan enflasyon,
yüksek işsizlik vatandaşlarımızı görülmemiş bir
sefalete, fakirliğe sürüklüyor, belediyeler her geçen gün yeni bir
aşevi açmak zorunda kalıyor. İlgili Bakan, yoksul ailelerin
artmasını ve 2 milyon 450 bin haneye yardım
yapıldığını da övünerek açıklıyor.
Yardımları artırmakla övünenler, yoksulluğu büyüttüklerinin
inanın, farkında bile değiller; şu anda âdeta akıl
yoksunluğu yaşıyorlar. Akıl ve bilimle çözüm üretmek yerine
yoksulluğu kader hâline getiren AKP, millete şükür tavsiyesi
yapıyor. Fakat şükür tavsiyesi önerenlere bakıyorsunuz, onlar da
sırça köşklerde yaşıyorlar.
Biz Avrupaya vizesiz gitmeyi beklerken ülkemize 5-6
milyon sığınmacı hem vizesiz hem de yatılı olarak
geldi. Çiftçimizden, köylümüzden, esnafımızdan esirgediğiniz 50
milyar dolardan fazla parayı da sığınmacılar için
harcadınız.
Tarım cenneti bir ülke teslim
aldınız; milleti taneyle satılan biber, domates, patlıcana
muhtaç hâle getirdiniz. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde milleti
balığa hasret bıraktınız. Hayvancılığın
merkezi bir ülke teslim aldınız; milleti
AKPli her bakan farklı hikâyeler
anlatırken millet de hayat pahalılığından inim inim
inliyor. Milletimizi bir yandan enflasyon, bir yandan da işsizlik resmen
eziyor. TÜİKin şubat ayı işsizlik verilerine göre resmî
işsiz sayısı 3 milyon 579 bine ulaştı. İş
aramaktan vazgeçenlerle birlikte işsiz sayısı şu anda 8
milyonu geçti. Her 5 gencimizden 1ini işsiz bıraktınız,
onlar da şu anda umutlarını kesti.
Değerli milletvekilleri, barınma
ihtiyacı ilk kez en önemli problem hâline geldi. Gençlerimiz aile kurmaya,
düğün yapmaya inanın korkar oldular; Nasıl ev
bulacağız? Hadi ev bulduk, bu fahiş kiraları nasıl
ödeyeceğiz? diye kara kara düşünüyorlar. Ev almak ise artık
tamamen hayal oldu, bir evin ortalama fiyatı bir yılda 2-3
katına çıkmış vaziyette, ulaşmak da mümkün değil.
Bakıyorsunuz, araba fiyatları aynı şekilde, yine 2-3 kat
artmış vaziyette; yine hem sektör hem de aracı,
vatandaşın sadece sırtına vuruyor. Hükûmetse burada, sıralarda,
dışarda, bakanlıklarda inanın dut yemiş bülbül gibi
oturup sadece seyrediyor.
Milletimizin duymasını istiyordum,
duymayanlara da anlatsınlar: Derelerimizi,
ırmaklarımızı yok eden AKP. Sefaleti, yoksulluğu
büyütüp enflasyonu uçuran AKP. Esnafı, çiftçiyi perişan eden,
gençlerin umutlarını da yok eden, AKP. Türkiyede, Trakyada
tarımı bitirip Ukraynadan ayçiçeği yağı bekleyen yine
AKP. Gübreye bir yılda yüzde 342, tarım ilaçlarına yüzde 250,
mazot ve elektriğe yüzde 120 zam yapan yine AKP. Savaşın
sürdüğü Rusyada enflasyon yüzde 16, Ukraynaya
baktığımızda yüzde 13, Avrupada yüzde 6-7 iken, Türkiyede
enflasyonu yüzde 100lerin üzerine çıkaran yine AKP. 4,5 milyon abonenin
elektriği, doğal gazı kesilirken, milleti karanlıkta,
soğukta bırakıp sırça köşklerden izleyen yine AKP.
Milletimiz merak etmesin, emin olun ki o sandık geliyor, AKP de o
sandıkla beraber gidiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
AKP'nin şahlandırdığı enflasyonu emin olun ki biz
düşüreceğiz. AKP'nin işsiz bıraktığı
insanları biz iş sahibi yapacağız. Yirmi yıldır
milletten çalınanları biz tekrar yerine koyacağız. (CHP
sıralarından alkışlar) Yolsuzluk ve israfı bitirip
kaynakları halkımıza biz aktaracağız. AKP'nin
kutuplaştırdığı, milletimizi böldüğü halkı
yine biz kucaklaştıracağız. Gün, Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
liderliğinde halkın iktidarını kurma günüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) Gün, mutlu ve
güçlü bir Türkiye için mücadele günüdür.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2 (1) - Bu kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 (1) - Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı İç Tüzükün 145inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca oturumun sonuna
bırakıyorum.
Sayın Örs
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Trabzonun Düzköy ilçesinin Gülcana ve
Alazlı Mahallelerindeki heyelan tehlikesine ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Trabzon'un Düzköy
ilçesinde yaşanmakta olan ve yerel basınımızda da yer alan
bir tehlikeyi yüce Meclisimize arz etmek için söz aldım.
Düzköy'ün Gülcana ve Alazlı Mahallelerinde
yaşayan vatandaşlarımız karların erimesiyle toprakta
derin çatlaklar oluştuğunu, yer yer kaymalar
yaşandığını ve bölgenin toprak kayması tehlikesiyle
karşı karşıya olduğunu ifade ederek yetkililerin
ilgisizliğinden yakınmışlardır.
Vatandaşlarımız Büyük bir tehlikeyle karşı
karşıyayız, söz konusu bölgede 25 evde insanlarımız
yaşıyor, 3 evi tedbir amaçlı tahliye ettik ama burada toprak
kayması olursa, Allah göstermesin, can kayıpları
yaşanır; yetkililerin burayı görmesi için ölmemiz mi
lazım. diyorlar. Ben de bu durumu yüce Meclisimize arz ederek yetkilileri
göreve çağırıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Söz verdiğiniz için teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN 3üncü sırada yer alan,
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların
Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Uygulanmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
7.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların
Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Uygulanmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4098) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 317) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 317 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ Partimizin Grup Başkan
Vekilinin gadrine uğradım. Bu konuşma biraz emrivaki oldu. Bir
hasbihâli, bir siyasi hasbihâli ramazan sükûnetine uygun yapmaya
çalışacağım.
Uzunca zamandır memleket meseleleriyle
alakalı hem Meclisin içinde hem Meclisin dışında milletin
duyulmasını istediğimiz dertlerine derman olmak için, duyulmaz
dertlerine kulak olmak için, anlaşılmadığını
düşünenlerle empati yapıp anlaşılmalarını
sağlamak için, oy verdikleri hâlde problemleri çözülmeyenlere ümit
olabilmek için daha önce sizlerin de iktidar yolculuğunuzda
yaptığınız şeyi biz de yapıyoruz. Anadolu'nun
muhtelif yerlerinde bu Genel Kurul salonundan daha dolu salonlara konuşuyorum.
Hep aynı hikâyedir, Mevlüt Bey'in biraz önce bahsetmiş olduğu
bengü devlet; hayallerini kurduğumuz, altında bütün bir milletimizin
huzurla, güvenle yaşayacağı bir ülkeyi inşa etmek, koca bir
memleketi, ayırmadan hiçbir ferdini iddiasıyla, huzuruyla,
güvenliğiyle, kalkınmışlığıyla gelecek
endişelerinden azade olarak ayağa kaldırabilmek mesuliyetiyle
ömrümüzü verdiğimiz bir otuz yılın finali bu.
Devletin rakamlar üzerinden mesuliyetleri
konuşulmaz, hecelenmez ama 100üncü yılına gidiyoruz
cumhuriyetin. 100üncü yılında, dertlere derman olsun diye iktidara
gelen partilerin millete vadettiklerinin ne kadarını yapıp
yapamadıklarının muhasebesiyle geçirdiğimiz bir dört
yılımız var. Bizim dört yılımız var milletin
derdine derman olalım diye, sizin yirmi yılınız vardı
milletin dertlerini çözmek için. Biz bu dört yılımızı sizin
yaptıklarınıza teşekkürle geçirmek isterdik aslında,
keşke yapabilseydiniz de biz bu ömrümüzün bu müstesna
zamanlarını bollukla, bereketle buluşturduğunuz bu Türk
yurdunda size dua ederek geçirseydik.
Bu salondan daha kalabalık topluluklara
konuşuyorum, topluluğun içerisinde her siyasal eğilimden, her
beklentiden, her hissiyattan, her inançtan, her mezhepten insanlar oluyor;
çoklarının gözlerinde endişe, çoklarının gözlerinde ve
yüzünde bana karşı ifade etmekten imtina ettiği bir istihza
görüyorum, mesela Mahir Bey'in gözündeki gibi Ya, ben senin gibi konuşan
ne adamlar gördüm! ifadeleriyle konuşuyorum kalabalıklara. Yani
yaşlılar var, seçiyorum aralarından, 60-70 yaşlarına
gelmiş, herhâlde bir 5-6 tane parti uğurlamış adamlar
görüyorum. 5-6 parti iktidarı uğurlamış, 5-6 partinin
memleketi kurtarma vaatlerini kulaklarıyla duymuş da
umutlanmış adamların hicran dolu gözlerinde hep bana
yöneltilmiş şöyle bir ifade görüyorum: Evlat, ben senin gibi
konuşan ne adamlar gördüm; ben senin gibi konuşan ne adamlar gördüm.
Kürsülere çıkıyoruz, devlet adına,
millet adına milletimize diyoruz ki: Aziz milletimiz, biz geldik.
Aslında gelişimizin siyasi sembolleri; partilerimizin isimleri,
partilerimiz adına taşıdığımız mesuliyetin
tüm Türkiye adına hangi çerçevenin, hangi hissiyatın
taşıyıcısı olacağımızın da mehaz
olduğu irademiz ile organizasyonlar. Yani Adalet ve Kalkınma adalet
ve kalkınmanın mecbur olduğu zamanlarda kuruldu; Adalet ve
Kalkınma bir memleketin ancak adaletle kalkınacağına olan
inançla kuruldu. Biz şimdi adaletle kalkınamamış, ne
adaleti ne kalkınması başarılamamış bir
iktidarın mufassal hâle getirilmiş muhasebesine şöyle yapıyoruz:
Memlekete iyilik lazım. Şimdi, biz kürsüye böyle
çıkıyoruz, anons ediyorlar bizi, milletin toplandığı
salonlarda bizi kürsülere takdim ediyorlar: Efendim, iyiler hareketinin
falanca kurmayı iyilikle kürsüye geliyor. Ben iyilikle
çıkıyorum kürsüye. Daha önce ülkücü-milliyetçi camianın kürsülerine,
milliyetçi hassasiyetlerimizin, merkezinde milliyetçilik olan irademizin,
merkezinde devlet olan irademizin, merkezinde Türk milletini ayağa
kaldırma kuvvetimizin olduğu kürsülere bugün iyilikle geliyorum.
Sebebi ne? Sebebi: Dört yıldır biz, yirmi yıldır siz.
Memleketi adaletle kalkındıracaktınız,
başaramadınız; bunu yaparken, elinize geçirmiş
olduğunuz imkânları kullanırken memleketi kapalı
kompartımanlara hapsettiniz. Şimdi, biz, iktidara siyasi bir hasma
bakar gibi bakmıyoruz, siyasi bir düşmanlıkla da
bakmıyoruz; bir dev aynasına bakıyoruz, bütün hataların
görüldüğü bir dev aynası.
Türk siyasetinin kaba tekrarına bakar
mısınız lütfen. Konuşuyoruz biz milletimizle, diyoruz ki:
Biz geldik aziz milletimiz. Aslında, milletin gözünde şöyle bir
hissiyat var: Niçin geldi bizim bu evlatlarımız? Efendim, biz,
sizi kurtarmaya geldik. diyoruz. Siz, bizi neyden kurtarmaya geldiniz? diye
soruyorlar bize. Efendim, biz, sizi adaletsizlikten, merhametsizlikten,
nezaketsizlikten, israftan, yoksulluktan, yolsuzluktan, bu memleketteki geçim
gailesinden, zorluğundan, satın alma gücünün
azlığından, ticaret yapabilme kapasitenizin yokluğundan
evelallah kurtarmaya geldik. diyoruz. Bize diyorlar ki: Oğlum, daha
önceki iktidar bizi bu dediklerinizden kurtaracaktı. Biz, sizi onlardan
kurtarmaya geldik. diyoruz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Şimdi, bu tekrar, siyasetin bu tekrarı
aslında hiçbir zaman memleketin kaderini değiştirmek
başarısıyla buluşamamış bir siyasi
tekrardır.
Ben otuz yıldır cemiyetçilik
konuşuyorum. İçinizde otuz yıldır tanıdıklarım
var. Memleket, millet kavgası veriyoruz otuz yıldır. Millî
görüş geleneği de vardı, ülkücü hareketin ülküsü diye hayalini
kurduğumuz bir Türkiye tasavvurunun, bir dünya tasavvurunun mesuliyetiyle
yaşadık ömrümüzü, bundan sonra da öyle yaşayacağız. Ama
bir problem var, kendisini kurtarmak için her sefer huzuruna
çıktığımız milletimize, devamlı mazeretlerle
iktidar devretme imkânı veriyoruz. Siz iktidarı
devraldığınızda memleketin dünya ekonomisindeki yeri
buradan daha iyiydi. Siz iktidarı devraldığınızda
memleketin borcu bugünkünden daha azdı. Siz iktidarı
devraldığınızda memleketteki enflasyon bu kadar
değildi, işsizlik bu kadar değildi, eğitim problemlerimiz
bu kadar değildi. Aslında siz, problemleri bir dağ hâline
gelmiş bir millete Her derdinize derman olacağız. diye
geldiniz. Şimdi problem çözme kabiliyetini, kapasitesini yitirdiğiniz
için problem çözmek yerine muhalefeti çözmeye teşebbüs ediyorsunuz.
Muhalefeti çözüp iktidarda kalmak tabii ki bir enstrümandır ama kudretli
iktidarlar memleketlerine verdikleri sözleri tutarak iktidarda kalabilirler.
İktidarda kalmak için muhalefetin zafiyet geçirmesini beklemekten yahut
muhalefetin zayıf noktalarını aramaya teşebbüs etmekten
daha anlamlı bir iş var yapmanız gereken: İktidarda mı
kalmak istiyorsunuz? Enflasyonu düşürün lütfen. İktidarda kalmak
istiyorsanız işsizliği çözün lütfen. İktidarda mı
kalmak istiyorsunuz, milletin duasını mı almak istiyorsunuz? Bu
satın alma gücünün bu kadar azalmasına derman olun lütfen. Bu
çocuklarımızın ümitsizliğine kavuşun, bu üreticilerin
dertlerini çözün, bu çiftçiyi toprakla buluşturun. İktidarda mı
kalmak istiyorsunuz? İktidarda kalmak için muhalefete bühtan etmekten çok
daha az maliyetli bir iş var, her istediğinizi yapabilme kudreti var
elinizde. İslam Fazlıoğlu diye bir evladı var bu
milletin, kıymetli bir hocadır. Oftan da böyle bu düzeyde, bu
evsafta hoca nadirattandır yani filozofik kısmı çok kuvvetli bir
adam. Bir davaya -çok kıymetli bir söz, vicdanlarınıza emanet
ediyorum- bir iddiaya, bir memleket tasavvuruna yapılabilecek en büyük
kötülük siyasi hasımlardan gelmez, kötü temsilden gelir; bir davanın
kaybı kötü temsille tescillenir.
Şimdi, bizim karşı karşıya
olduğumuz şey şudur: Biz huzuruna çıkıp kendilerinden
oy istediğimiz milletimize adalet diyoruz, diyorlar ki: Bunu Adalet ve
Kalkınma Partisi söylemişti. Diyoruz ki: Kalkınma. E, bunu
da söylemişti. Diyoruz ki: İş. E, bunu da elhak söylediler.
Diyoruz ki: Aş. E, zaten söylediler. Eğitimde kalite. Elhak
programlarında var. Üniversiteleri ayakta bir ülke. E, bunu da
duyduk. Çiftçilerin ürettiklerinin hakkını, harmanda
kazanacaklarının hakkını tohumu serperken öngörebildikleri
bir ülke. Bunu da söylediler, eyvallah. Barışmış bir
ülke. E, bunu da duyduk. Demokrasisi taçlanmış bir ülke. E,
bunu da vadettiler. Millî geliri yükselmiş bir ülke. E, bu da
vardı. Şimdi, ne dersek; ben partim adına, ben memleket iddiam
adına ne dersem siz onları demişsiniz. Siz onları
dediğiniz için bana şöyle muamele yapıyorlar: Oğlum, ben
bunları çok duydum ya! Siyasetin itibarı, çözülemez bu problemler
girdabında birbirlerine çözülemez problemlerle iktidar devretmek
değildir.
Bu Türklere, Türk milletine öğretmek zorunda
olduğumuz bir şey var arkadaşlar. 2023 yılına
giriyoruz. Tarihî serencamımız içerisinde
Cumhurbaşkanlığı Forsundaki devletleri iftiharla
sayıyoruz; konuşurken, nutuk atarken Şöyle devletler kurduk,
böyle devletler kurduk. diye bağırıp çağırıyoruz
ama nihayetinde karşı karşıya olduğumuz şey
şudur: Yirmi yıl arkasında milletin büyük bir ümitle
durduğu bir iktidar, bugün bize kaldırılmaz borçlar, ödenmesi
zor, ödense bile birkaç yıl milletin tahammül
sınırlarını zorlayacak imkânsızlıklar
bırakıyor. Çocuklarımızın gözünde ümitsizlikler var.
Üreticilerimizin problemleri var.
Yirmi yılın size sağlamış
olduğu, nihayetinde Milliyetçi Hareket Partisinin de mazeretsiz olarak her
istediğinizi yapabilme fırsatını sizin elinize vererek
memleketi ayağa kaldırma fırsatı diye sunduğu
yetkiye rağmen memleketi toparlayamadınız. Artık bir mazeretiniz
de yok. Artık bize Vesayet var. diyemezsiniz, artık bize Gücümüz
yetmiyor. diyemezsiniz, artık bize Efendim, şu kanunu
çıkaracağız ama salahiyetimiz yok. diyemezsiniz, artık
Programlarımız var ama programlarımızı uygulayacak
gücümüz yok. diyemezsiniz. Her istediğinizi yapacak gücünüz varken bu
memleketi bu hâle getirdiniz.
Bu memleketin hâli nedir? Bu memlekette hangi siyasi
mazeret sizin bugün bizi karşı karşıya
bıraktığınız zorlukları izah etmeye yetebilir?
Eskiden vardı: Sayımız yoktu. Milletvekili sayımız
yeterli değildi. Vesayet vardı. O vardı. Bu vardı.
Bizi müstakil olarak iktidar etme imkânıyla
bırakmıyorlardı.
Bugün övündüğünüz, en çok övündüğünüz
başarılarınız vesayet olduğu dönemlerdeki
başarılarınızdır. 367 rezaletinin
yaşandığı zamandı büyüdüğünüz zamanlar. Efendim,
istikrarsızlıktır bu sistem, istikrarsızlık
sebebidir. diye eleştirdiğiniz sistem içerisinde en
başarılı olduğunuz zamanlar, karnenizin en iyi olduğu
zamanların örneklerini verdiniz. Şimdi mazeretsiz gücünüze
rağmen memleket fakir, mazeretsiz gücünüze rağmen memlekette
yoksulluk kurumsallaştı. 12 milyon 800 bin kişiye
bakıyorsunuz. Yirmi yıllık iktidarınızda
iktidarın övündüğü şeye bakar mısınız: Fakirlere
yolun başında bakmak sizin övüncünüzdür. Yirmi yıllık
iktidarın sonunda fakirliği yenmiş olmanız
lazımdı, siz fakirliği siyasi kuvvete dönüştürdünüz. 12
milyon 800 bin kişiye bakıyoruz. demek yirmi yıllık bir
iktidarın utancıdır, övüncü değil. Bir devlet
adamının yolun başında fakirlerle sofralara oturması
kıymetli bir şeydir ama devlet fakirlerle sofrada oturmaz, devlet
fakirlerin sofrasını fakir sofrası olmaktan kurtarır.
Devlet Başkanı da gitsin, o da kıymetlidir; Tayyip Bey de
gitsin, o da kıymetlidir ama esas kıymet nedir biliyor musunuz? Devlet,
vatandaşının sofrasına tabak olur, cebine harçlık
olur, çocuklarına umut olur; devlet, o zaman devlettir. Mütevazı
devlet diye, yirmi yıllık kudretin en sonunda, bir fakir grup
sofrasına oturmaktan daha mühim sorumlulukları vardı
arkadaşlar.
Bütün bunları -bir iktidar yolculuğu
bizim, biz de aynı yolun yolcusuyuz- şunun için arz ediyorum size:
Millet bizi duymaktan, aynı şeylerin tekrarının
başarısızlığa dönük mahcubiyetini yaşamaktan
bıkmış şekilde dinliyor bizi. Biz şimdi milletimize
kalkınma vadediyoruz, adalet vadediyoruz, demokrasi vadediyoruz, üretim
vadediyoruz, çiftçiye destek vadediyoruz, çocuklarımıza iş
vadediyoruz, herkese demokrasi vadediyoruz, herkese adalet vadediyoruz.
Vergiyi toplarken de adil olacağız, dağıtırken de
adil olacağız. diyoruz, Kamu kaynaklarını etkin
kullanacağız. diyoruz. Şeffaflıktan bahsediyoruz, diyoruz
ki: Her kuruşun hesabını vereceğiz. Bu laflar size
tanıdık geliyor mu efendim? Hepsini söylediniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yaptık.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Hepsini
iddia ederek söylediniz. Benim sizin parti programlarınızla buralarda
yapacağım konuşmalara hiçbiriniz itiraz etmezsiniz. Yahut
şimdi Tayyip Bey'e parti kurdursanız, şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı
Bir
ara rahmetli Turgut Özal Anavatanla böyle bir şey
yaşamıştı, rahmetli Muhsin Başkanla da böyle bir
diyalogları vardı, öyle hatırlıyorum; yeniden siyasete
dönmek istemişti, partisinden bağımsız; bir parti
kuralım ve siyasete dönelim. Recep Tayyip Erdoğan
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değil, AK
PARTİ'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan değil-
bir gün memlekette iddia taşımış ve milletin teveccühünü
kazanmış bir siyasi portre olarak yeniden siyasete girmek için bugünü
kolluyor olsa, şimdi parti kursa, burada olsa size neden bahsedecek, ne
diyecek size, size ne diye kızacak? Tayyip Bey bu kürsüye gelip Ya
arkadaşlar, harika yönetmişsiniz ülkeyi. der mi size? Diyemez. Bu
enflasyon gerçekten başarıdır. der mi size? Diyemez. Bu işsizlik
harikulade, iyi yapmışsınız. diyebilir mi size? Diyemez.
Bu memlekette bu kadar borcu çok iyi yapmışsınız,
mazeretlerinizin de hepsi meşru. diyebilir mi? Diyemez. Tayyip
Erdoğan parti kursun, gelsin bu kürsüye, iktidarınızın
yirmi yılını eleştirsin, ne diyorsa razıyız.
Tayyip Bey gelsin buraya Ben parti kurdum. desin. 2002de vadettiği
parti politik vizyonunun, vitrininin, programının
dokümanlarını alsın, gelsin buraya, bu kürsüye çıksın,
desin ki: Ben bir parti kurdum. 2002deki kurduğu partinin
programına da razıyız, o programla yirmi
yılınızı eleştirsin, ne diyorsa razıyız.
Bunun için söylüyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen bir parti kur; sen
bir parti kur, gel.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bizim
kurulu bir partimiz var. Bizim için
Bunu şunun için arz ediyorum size:
Mesele, mesele, meseleniz
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) O parti seni ne
yaptı? O parti seni kullanıp attı ya!
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
İnsicamımı bozmaya çalışmanıza gerek yok
Beyefendi, rahat olun.
BAŞKAN Sayın Yayman
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ama
Başkanım, böyle bir konuşma üslubu yok.
BAŞKAN Hakaret etmiyor, bir şey
yapmıyor, ne diyeyim yani?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Sizin
için önemli olan şey şu: Allah size, memleketin bütün dertlerine
derman olmak için bir yirmi yıl lütfetti. Millet size, bizim bütün
problemlerimizi çözün diye 20 kere bütçe yapma imkânı verdi.
Çözebilseydiniz, başkalarının parti kurmasına müsaade
etmemek için uğraşmanıza gerek kalmayacaktı.
SALİH CORA (Trabzon) Çözdük, çok şey
çözdük.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Millet
bize diyecekti ki: Her derdimize derman oldular, her şeyimiz var
evelallah. Bolluk var, aş var, bereket var, çocuklarımızın
gelecek endişesi yok diyeceklerdi bize.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Enflasyon da
düşecek merak etme, enflasyon da düşecek. Her şey var burada,
eskiden olmayan her şey var burada.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bunu
göreceğiz, bunu göreceğiz. Bizi
İSMAİL TAMER (Kayseri) Eskiden olmayan
her şey var burada.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ya,
arkadaşlar, bakın, böyle bir şeye heves etmenize gerek yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sen kürsüye
vurarak böyle bir şey
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Şunun için söylüyorum, sizin de bizim de boynumuzda borç şudur: Bu
siyasi münakaşalar içerisinde dertlerine derman olmak için vekâlet
aldığımız milletimizin birinci gündemine odaklanmak
zorundayız.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Onu bilseniz çok
iyi olacak.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Şimdi, bu, siyasi olarak avantaj kollamak, efendim muhalefete
karşı galip olmak, efendim muhalefete rağmen ayakta kalmak falan
değildir; bu, milletle, millet için, milletle beraber iktidar
olmaktır. Bizim için de mesuliyet, sizin için de mesuliyet, bizden
sonrakiler için de mesuliyet budur. 2023 yılına gidiyoruz, bir
Türkiye kurabilseydik keşke. Keşke siz bugün şöyle bir şey
diyebilseydiniz bize: Memleketi 2002de aldığımız yerin
nerelerine getirdik diye başladığınız cümleleriniz
şöyle olsun isterdik biz
İSMAİL TAMER (Kayseri) Aynen diyoruz, o
dediğini diyoruz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
enflasyonun dünyada yüzde 5,5-6 ortalamalara geldiği yerde o kadar
başarılı bir iktisadi program uyguladık ki bizimki 3te,
4te kaldı diyebilseydiniz, ağzına kadar dolu bir hazinemiz var
diyebilseydiniz, pandemi şartlarına rağmen iktisadi
zorlukları olan sektörlere iki sene, üç sene daha pandemi sürse ayakta
kalmalarına imkân verecek kadar hazinemiz dolu diyebilseydiniz keşke.
SALİH CORA (Trabzon) Diyeceğimiz çok
şey var.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Keşke diyebilseydiniz ki üniversiteleri yerde sürünürken bulduk,
dünyanın en saygın üniversiteleri hâline getirdik.
ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) Aynen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tarımı; keşke diyebilseydiniz ki tarımda biz
geldiğimiz zaman bağımlılık vardı, dünyanın
en ciddi tarım ülkesi hâline geldik diyebilseydiniz.
SALİH CORA (Trabzon)
İHAlarımız, SİHAlarımız var bizim.
İHAlar, SİHAlar, terörle mücadele
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Diyebilseydiniz ki keşke, cari açıkla bulduk ülkeyi, cari fazla
veriyoruz; borçla bulduk ülkeyi, borçsuz yönetiyoruz diyebilseydiniz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Eskiden terör
vardı; şimdi, terör diyemiyorsunuz bak. Ne oldu terör?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla başaramadınız.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Herkesin gündemi
terördü, ne oldu terör?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Başarısızlığınıza seviniyor değilim,
başarısızlığınızdan mutlu oluyor
değilim.
SALİH CORA (Trabzon) Yirmi yıl
nasıl iktidarda kaldık, yirmi yıl nasıl iktidarda
kaldık? Başarısız olan kalabilir mi?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Keşke başarsaydınız da biz size ve yedi ceddinize dua
ediyor olsaydık. Dolayısıyla sizin başaramamış
olmanız bizim mesuliyetimizi artıyor.
SALİH CORA (Trabzon) Başarısız
olsak kalabilir miydik?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Göreceğiz,
göreceğiz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bu
siyasi münakaşa
İSMAİL TAMER (Kayseri) 2023te de
göreceğiz, göreceğiz.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bu
siyasi münakaşa
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sözde
kalacaksınız hep. 2023te de aynısı olacak.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bu,
parti sohbeti değil efendim.
SALİH CORA (Trabzon) Başarısız
olsak yirmi yıl iktidarda kalabilir miydik?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bu,
millet vicdanında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Millet karar verecek,
sen ne diyorsun ya? Millet karar verecek zaten.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum.
Sizin için
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bir
dakika alıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Zaten millet karar
verecek buna, sorun yok.
BAŞKAN Sayın Bak, niye
bağırıyorsunuz, niye bağırıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Bağırmıyorum, millet karar verecek diyorum, bir şey
demiyorum ki.
BAŞKAN Niye bağırıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, ne alakası var. Millet karar verecek diyorum ben ya.
BAŞKAN Hakaret etmiyor, bir şey
yapmıyor, konuşuyor, vatandaşın derdini anlatıyor ya.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Siyasi
olarak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Millet karar verecek
buna.
BAŞKAN Lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletimiz karar verir
dedik, millet karar verecek.
BAŞKAN Tamam, millet karar verecek.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ya,
bari bunca başarısızlığın arasında bir
siyasi nezaketi muhafaza edelim biraz, biraz, biraz. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var
ya?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ramazan
biraz sakinleştirsin seni. Ya, birazcık, ramazanın yüzü suyu
hürmetine biraz sakin ol.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sakiniz biz, sadece
millet karar verir diyoruz, o kadar ya.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Ben
huzurlarınızdan saygıyla ayrılıyorum. Milletimize
sözümdür, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de dâhil
karşı karşıya olduğumuz bütün problemler için kinle
garezle değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Başkanım, bir dakika daha süre alacağım, istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) -
mesuliyetle bir devlet hizmeti almaya çalışacağız. Bizi
şöyle göreceksiniz inşallah: Kinin, garezin, nefretin diliyle
değil, sevmenin, saygının ve memleketi ayırmadan,
kayırmadan toparlamanın mesuliyetiyle göreceksiniz. Oy verenlerin
değil oy vermeyenlerin de, bizim partimizden olanların değil her
partilinin de rahatlıkla kendini memleketin en mukaddes parçası
sayabileceği bir siyasal iklime yürüyoruz. Bu sizin de mesuliyetinizdi,
devralıyoruz bayrağı iddiamızla. Allah kerimdir,
inşallah, siz başarılı olursanız siz
kalırsınız, başaramazsanız elinizden
alacağız.
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKyla beraber mi?
METİN YAVUZ (Aydın) Güldürdün bizi ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Paniğe bak, paniğe.
Paniğe bak, paniğe.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKyla beraber mi?
BAŞKAN Sayın Demirbağ, söz
talebiniz mi var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
şey demedim, PKKyla beraber mi dedim.
BAŞKAN Söz talebiniz mi var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yok,
yok. PKKyla beraber mi
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Söz istiyor
Başkanım, söz istiyor. Başkanım, domatesler
kızarmış hasat edecek.
ORHAN SÜMER (Adana) Başkanım, bir dakika
söz verin. Allah aşkına bir dakika söz verin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Başkanım, arkadaşa kürsüden söz veriniz;
oturdukları yerden kolay oluyor.
BAŞKAN Evet, şahıslar adına
söz talebi Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözere aittir.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) PKKlı
günleri unuttunuz değil mi? On beş sene PKKyla yiyip içtiniz
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Dinime
küfreden bari Müslüman olsa.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Müslüman olsa.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Konuşma ya, sen kime konuşuyorsun?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sana, sana!
Otur, otur!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Nezaketsiz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Otur
yerine!
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Hadi
oradan!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Gel gel, kürsüye
gel.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Karşımda kürsüye gelecek kadar bir muhalefet yok. (İYİ
Parti sıralarından Oo! sesleri, gülüşmeler; AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ne oldu da bu kadar rahatsız oldun?
BAŞKAN Zülfü Bey, çok rica ediyorum
Hatibi
kürsüye çağırdım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
şey demedim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Benim karşımda
muhatap olacak kadar bir muhalefet yok; onu söylüyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) AKBİL ne
oldu, AKBİL? AKBİLci. AKBİL nerede AKBİLin
hesabını ver! AKBİLin hesabını ver önce.
AKBİLci. Hadi oradan AKBİLci!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Gel, kürsüden korkma, gel kürsüye.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri rica
ediyorum; bitirelim, sona geldik, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Çakırözer.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çipli kart satmıyoruz gel.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) AKBİLciye
söz verin de konuşsun, konuşabiliyorsa. AKBİLci!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
kilon müsait değil.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Senin çipin var mı, çipin?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) AKBİLci.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Biz, burada, gece gündüz çalışarak
bekleyen tüm uluslararası anlaşmaları bir günde geçirsek dahi bu
iktidarın baskı politikaları sürdükçe dünyadaki
itibarımızı düzeltmek adına bir arpa boyu yol gidemeyiz.
Bakın, az önce 83 yaşındaki tiyatro
sanatçımız Genco Erkal Cumhurbaşkanına hakaret
suçlamasından yargılandığı davada beraat etti; iyi ki
de beraat etti. İyi ama sadece ifadesi nedeniyle bir sanatçının,
yüzlerce gazetecinin, binlerce yurttaşın mahkeme kapılarında
ne işi var? Mesela, Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformunu kapatmaya kalkıyorsunuz. Saray iktidarına sormak
isterim: Ne istiyorsunuz o platformdan? Adı üstünde, kadın
cinayetlerini önlemek için mücadele veriyorlar hem de yılda 400
kadın, erkek şiddeti sonucu katledilirken. Bu kadınlar ne
yaptı da kapatmak istiyorsunuz? Ben söyleyeyim: Tekirdağda,
Samsunda, Konyada, Erzincanda, tüm illerde adliye, adliye kadına
şiddet davalarını takip ediyor, acılı ailelerle omuz
omuza mücadele veriyorlar. Kapatmak istiyorsunuz çünkü serbest
bıraktığınız katillerin hesabını soruyorlar.
Çünkü Özgecan, Şule Çet, Ayşe Tuba ve daha nice cinayetteki
ihmallerin yani suç ortaklığınızın hesabını
soruyorlar. Kapatmak istiyorsunuz çünkü İstanbul Sözleşmesine sahip
çıkıyor, Vazgeçmiyoruz. diyorlar. Ben de bu kürsüden onlar
adına sesleniyorum: Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformunun yanındayız ve asla yalnız yürümeyecekler.
Sonra, ne istiyorsunuz Tarlabaşı Toplum
Merkezinden? Yoksulluk, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı
Beyoğlu Tarlabaşında on beş yıldır gönüllü
çalışıyorlar, tüm gayeleri çocuk ve kadınların tüm
haklara eşit olarak erişmeleri. Bu oluşumu neden kapatmak
istiyorsunuz? Aslında geçen yıl terörün finansmanı için
çıkarılan yasaya
sıkıştırdığınız maddelerden belliydi
sivil toplum üzerinde nasıl bir korku ve gözdağı
fırtınası estireceğiniz.
İyi ama değerli milletvekilleri, Türkiye
eğer bugün kara parayla mücadele etmediği için gri listelerde ise bu,
o hak temelli derneklerin faaliyetleri nedeniyle değil ki. Ya neden?
İktidardaki yozlaşma yüzünden, uyuşturucu baronlarına,
kaçakçılara, 5li çetelere, yerli yabancı oligarklara verilen
imtiyazlar, onlarla çektirilen pervasız fotoğraflar yüzünden.
Dolayısıyla, dernekler üzerinden, sivil toplum üzerinden bu ceberut
elinizi artık çekin.
Değerli milletvekilleri, önümüzde Katarla
imzalanan bir protokol var. Kasım ayında Katarda Dünya Kupası
finalleri yapılacak. Bu anlaşma onaylanırsa aralarında
bomba uzmanları, çevik kuvvet ekipleri ve diğer emniyet birimlerinden
3.250 emniyet görevlimiz ve 100e yakın özel yetişmiş polis
köpeğimiz Katarda görev yapacak. Giden uzmanlar ve bomba köpeklerine
bakarsanız havaalanlarında, statlarda, otellerde bomba araması
yapılacak. Havaalanlarının, statların iç ve dış
güvenliği, kafilelerin otellerden maça geliş ve dönüşlerinde
güvenliği hep polisimiz tarafından sağlanacak.
Değerli milletvekilleri, biz can ve mal
güvenliğimizi emanet ettiğimiz kahraman polisimizin hem Türkiyede
hem uluslararası alanda sorumluluklar almasına karşı
değiliz. Türkiye ile Katar arasında iyi ilişkiler
kurulmasına da karşı değiliz ama bir şeye kesinlikle
karşıyız. Bakın, Dışişleri Komisyonuna gelen
Bakan Yardımcısı bu anlaşmayı savunurken dedi ki: Bu
özel bir anlaşma Katarla çok özel ilişkilerimiz çerçevesinde. O
zaman sormak hakkımız: Neyin özeli, kimin özel ilişkisi? Yani
biz şimdi, Katar Emirinin AKP Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanından özel ricası için mi buradayız? Yani uçan
sarayın karşılığında mı, yani Tank Paletin
peşkeş çekilmesinin karşılığında mı
değerli arkadaşlarım? Köklü devlet geleneği, kurumsal
birikimi olan Türkiye Cumhuriyetinin işte böyle özel ilişkiler
içinde olmasına biz karşıyız. Saraydaki tek adam
yönetiminin kişisel ikbali uğruna uçurdukları 128 milyar
dolarları yerine koyacak borç swapları
karşılığında kahraman polisimizin riske
atılmasını karşıyız.
Bakın, polisimiz ülkemizde büyük
organizasyonların güvenliğini başarıyla sağlamakta,
gurur duymaktayız ama şimdi durum farklı, biz ev sahibi
değiliz. Ne Uluslararası Polis Teşkilatından (INTERPOL) ne
de FIFAdan ülkelere yapılmış bir ortak görev gücü
çağrısı yok. FIFA bu Dünya Kupasının güvenliğini
Katardan bekliyor; şimdi onlar da Türk polisine devrediyor. Böylesine
büyük bir organizasyonun güvenliği için dışarıdan polis
görevlendirmek yetmez ki. Katarın yeterli güvenli altyapısı
olması lazım. Ortada böyle bir altyapı yokken gencecik
polislerimizi bir bilinmezliğe nasıl göndeririz değerli
arkadaşlarım? Bakın, bu Dünya Kupası da tüm diğer
uluslararası organizasyonlar gibi yüksek güvenlik riski taşıyor.
IŞİD, El Kaide ve birçok terör örgütü kendilerini göstermek için
fırsat kolluyor. Ülkenin coğrafyası yabancı, dili
yabancı, geleneği yabancı, istihbarat kaynaklarımız
yok ya da çok sınırlı. Şimdi, böylesine çok bilinmeyenli
bir alanda herhangi bir uluslararası güvenlik şemsiyesi de
bulunmazken polisimizin tek başına bu riski üstlenmesi ulusal
menfaatlerimiz açısından gereksiz ve çok tehlikeli buluyoruz.
Ayrıca, bakın, önümüzde öyle bir belge var ki bir uluslararası
güvenlik anlaşmasından ziyade bir hizmet alım sözleşmesine
benziyor. Emniyet mensuplarımızın bir özel şirket
elemanı gibi muamele göreceği bir anlayışı biz asla
kabul edemeyiz ama bakıyoruz, giden polislerimizin tüm iaşe, ibate,
konaklama bedelleri, sağlık sigortaları, ulaşım
masrafları, hatta yöneticilerin SIM kartları ve internet paketleri
dahi düşünülmüş, yazıya dökülmüş yani anlaşmanın
mali hükümleri konusunda iktidar tüm yükü Katara atmış, kendini
sağlama almış. Ama değerli arkadaşlarım, yine, bu
anlaşmada, göz bebeğimiz polislerimizin o görev sırasında
başlarına bir şey gelmesi durumunda ihtiyaçları olan hukuki
güvence düşünülmemiş bile; çok açık, çok net.
Elimde iki anlaşma var; biri bugünkü
anlaşma, -işte, bu anlaşma- diyor ki: Katarda
görevlendirilecek emniyet personeli Katarda bulundukları süre
zarfında Katar yargı yetkisine tabidir. Yani şeriat
yargısına tabidir diyor. Peki, o zaman bir de buna bakın. Bu
ikinci anlaşma Katara asker gönderirken yine bu Meclisten
geçirdiğimiz anlaşma; işte, bu anlaşma diyor ki: Türkiye
Cumhuriyeti personeli hakkında -yani görev alacak askerler hakkında-
yargı yetkisini kullanma hakkına Türkiye Cumhuriyeti sahiptir.
Neymiş o durumlar? Ülkemize ya da ülkemiz personelinden birinin kendine ve
mal varlığına karşı işlenen suçlar, resmî görevin
icrası sırasında yapılan eylem sonucu ya da görevin yerine
getirilmemesi sonucu meydana gelen suçlar.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu iki
anlaşma da bizim ama askerlere sağladığımız yüzde
yüz yargı bağışıklığı polisler için
sağlanmıyor. İşte, bu vahim eksiklik bile oradaki
polisimizin nasıl büyük bir tehlike altında görev yapmaya
gönderildiğini göstermekte. Ayrıca, Dünya Kupası kasım
ayında yapılacak ve bir ay sürecek ama bu Meclisten polis göndermek
için beş yıllık yetki alındı, sonrasında da bu
süre beşer yıl daha uzatılacak.
Değerli arkadaşlarım, ne oluyor, ne
yapıyoruz, neyin karşılığında polisimizi Katar'a
jandarma yapıyoruz? Bir kez daha soruyorum, neden beş
yıllık yetki? Dünya Kupası sonrasında polisimize hangi
görevlendirmeler yapmayı planlıyorsunuz? Bunu çıkın,
anlatın diyoruz, konuşan yok.
Değerli arkadaşlarım, mesela, biz
Katar'a bu kadar jest yapıyoruz. İşte, üs kurduk, asker
gönderdik, şimdi polis gönderiyoruz, geçenlerde yine bir başka
anlaşmada 250 pilotun eğitimini üstlendik. İyi, peki, bu kadar
özel ilişki içinde olduğumuz Katar'dan bizim canımız
dediğimiz, yavru vatan dediğimiz KKTC için bir tanıma jesti
gördük mü? Lafa gelince KKTCnin egemenliğini
tanıtacağız. Peki, tanıtın o zaman. Geçtik
tanımalarını bu Katar yönetimi Güney Kıbrıs Rum
Yönetimiyle bizim gözümüzün içine baka baka 2 ayrı petrol arama
anlaşması imzaladı, hem Türkiye'nin hem de KKTCnin,
Kıbrıs Türkünün hakkını, hukukunu yok sayarak. Peki,
şimdi, şu soruyu sormak benim hakkım değil mi? O zaman ne
işi var benim 3.251 polisimin, 100 uzman polis köpeğinin Katar
çöllerinde, FIFA jandarmalığında ne işi var?
Değerli milletvekilleri, son olarak, sizlerin
vicdanına seslenmek isterim. Böylesine güvenlik riski, böylesine
belirsizlik bulunan bir organizasyondan Emniyet
teşkilatımızı ne kadar uzak tutarsak o kadar iyidir.
Polisimizin can güvenliğini riske eden, hukuki güvenliğini eksik
bırakan bu anlaşmaya biz karşı oy kullanacağız
ama bize rağmen bu anlaşmayı çıkarmanız durumunda,
şimdiden söyleyeyim ki doğacak her tür olumsuzluğun
sorumluluğunun buna oy veren, bunu önümüze getiren, tüm
uyarılarımıza rağmen Komisyonda ve diğer platformlarda
bunu önümüze getiren siyasi iktidara ait olacağını bir kez daha
tarih önünde vurgulamak isterim.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE KATAR DEVLETİ HÜKÜMETİ ARASINDA BÜYÜK ÇAPLI
ORGANİZASYONLARIN YERİNE GETİRİLMESİNDE İŞ
BİRLİĞİ KONULU NİYET MEKTUBUNUN UYGULANMASINA
İLİŞKİN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 7
Aralık 2021 tarihinde Dohada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların
Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Uygulanmasına İlişkin Protokolün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun
Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan uluslararası anlaşmalar üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan 14-20 Nisan Şehitler
Haftası dolayısıyla bu toprakları bize vatan eyleyen,
canını feda eden her bir şehidimizi rahmetle, minnetle ve
saygıyla anıyorum.
Sayın milletvekilleri, yirmi yıldır
süren AKP iktidarının birçok alandaki
başarısızlığı ve ülkemizi getirdiği nokta
hepimizin malumudur. Özellikle AKPnin dış politikadaki tutarsız,
liyakatsiz ve başarısız politikaları yüzünden Türkiye
uluslararası camiada yalnız bir ülke hâline gelmiştir. Bugün,
Türkiye, Avrupa Birliğinden kopmuş, ABD ve Rusya arasında
sıkışmış, komşularıyla ilişkileri
tepeden tırnağa sorgulanır hâle gelmiş bir ülke
konumundadır. 2001 yılındaki 11 Eylül
saldırılarından sonra kurulan AKPnin ilk yılları
Türkiye'nin dış politikadaki profilinin yükseldiği yıllar
olarak kayıtlara geçmiştir. AKP, iktidarının ilk döneminde
özellikle Avrupa Birliği üyelik hedefi noktasında
başarılı adımlar atmış, insan hakları ve
özgürlükler konusunda reformlar yapmıştır ancak bu süreç
kısa sürmüş, AKP Türkiyeyi dış politikada ciddi
savrulmalar yaşayan, yıllardır iyi ilişkilerimiz olan
ülkelerle siyasi, ekonomik ve ticari ilişkileri darbe almış,
bölgesinde izole olmuş bir ülke hâline getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, geçen yirmi yıl
zarfında Türk dış politikası dramatik
değişiklikler geçirmiştir. Özellikle AKP iktidarının
ülkeyi tek adama teslim etmesi sonucu Batı karşıtlığına
ve kibre dayalı bir dış siyaset izlenmiştir. Türkiye, model
ve örnek demokratik İslam ülkesinden otoriter yönetime sahip bir ülkeye
evrilmiştir. AKP, bugün dış politikada millî menfaatleri
değil, kendi siyasi menfaatlerini esas alan bir politika izlemektedir. AKP
iktidarının başlıca siyasi hedefi, kamuoyu desteğini
her ne pahasına olursa olsun arkasına alabilmek ve halkın
mağduriyetini her durumda kendi çıkarları uğruna
kullanmayı amaçlayan, her türlü yolu mübah gören popülist bir
anlayışla ülkeyi yönetmektir. Birinci Dünya Savaşından
yenik çıktığı hâlde Lozan gibi bir zaferi masada kazanan,
İkinci Dünya Savaşı döneminde izlediği
başarılı denge politikasıyla savaşa girmemeyi
başaran Türk dış politikasının bugün geldiği
nokta üzücüdür.
Değerli milletvekilleri, daha geçtiğimiz
günlerde, 2018de Suudi Arabistanın İstanbul
Başkonsolosluğunda katledilen Suudi gazeteci Cemal
Kaşıkçı davasının durdurularak Suudi Arabistana
devredilmesinin şokunu yaşadık. Oysa Kaşıkçı
cinayetinden sonra Cumhurbaşkanının söylediği sözleri
hepimiz hatırlıyoruz ve destekledik de. Çünkü ülkemizde ulu orta
yaşanan bir cinayet söz konusuydu ve Türkiyenin bir muz cumhuriyeti
olmadığını belirttik. AKP Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da Bunlar insanları enayi
zannediyorlar, Suudi yöneticilerine sesleniyorum: Bu millet enayi değil,
suçun işlendiği yer İstanbul, bunu İstanbul mahkemelerinin
yargılaması gerekir. ifadesini kullandı. Ancak bu dosya apar
topar kapatılıp Suudi Arabistana havale edildi yani AKP
tarafından, Türkiyede işlenen cinayet, Türk milletinin itibarı,
Türk devletinin egemenlik hakkı Suudi Arabistana devredildi. Sormadan
edemiyoruz: Devletin egemenlik hakkını Suudi Arabistana neden
verdiniz? Neden uluslararası hukuka göre hakkımız olan
yargılamayı bitirdiniz? Türk yargısının
bağımsızlığını neden hiçe
saydınız? Kaşıkçı, Konsoloslukta açıkça
şehit edildi, Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden
belgeleri almak istedi Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları
yok mu edeceksiniz? diyen AKP Genel Başkanı değil miydi? Şimdi
ne değişti? Dosyayı devretme
karşılığında ne aldınız?
Değerli milletvekilleri, Kaşıkçı
olayı AKPnin dış politikadaki savrulmalarının ilki
değildir; bu zihniyetle son da olmayacaktır. Örneğin, Suriye
meselesi, 2008 yılında Erdoğan ve Esad aileleri birlikte tatil
yaparken, Bakanlar Kurulunu birlikte toplarken 2011 yılında
kardeşim Esad birden katil Esada dönüşmüştür. Bugünse
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Suriye Devlet
Başkanı Beşar Esadla barışmak için sarayda ön hazırlık
yaptığı iddiaları vardır. Suriye konusundaki tüm bu
savrulmaların bedeliyse ağır olmuştur, AKPnin Suriye
politikası sonucu bugün ülkemizde 5 milyondan fazla Suriyeli
bulunmaktadır. Vatandaş derin bir ekonomik kriz yaşarken
Suriyelilere harcanan para 100 milyar doları geçmiştir. Ayrıca,
her gün Suriyelilerin sebep olduğu asayiş olayları
yaşanmaktadır. Sınırımızda terör örgütleri
yuvalanmıştır. Yani Suriye'deki yangına körükle giden
iktidar bugün Suriyelilerin ülkemizde yarattığı ekonomik ve
sosyal sıkıntıların baş sorumlusudur.
Değerli milletvekilleri, bir diğer örnek ise
İsraille yaşanmıştır. Nitekim, Mavi Marmara fiyaskosu
daha dün gibi aklımızdadır. İktidar ve
yandaşlarının inadı ve İsrail'in hukuk tanımayan
pervasızlığı nedeniyle 10 Türk vatandaşı
uluslararası sularda katledilmiştir. AKP iktidarı göz göre göre
gelen facia sonrası 3 şart koşmuştur; bu
şartların hiçbiri İsrail tarafından yerine
getirilmemiştir. Buna rağmen, AKP ve İsrail'in ilişkileri
normale dönmüştür, İsrail'le ekonomik ilişkiler daha da
artırılmıştır. Seçim meydanlarında one minute
naraları atan Erdoğan daha sonra Mavi Marmara gemisini organize eden
İHHyi hedef göstererek Gazze'ye giderken bana mı sordunuz? dedi.
Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanı defalarca Gazze'yi
ziyaret edeceğini söylemişti, aradan dokuz yıl geçti, Sayın
Cumhurbaşkanı Gazze'yi ziyaret edemedi ama İsrail Devlet
Başkanı bir ay önce Türkiye'ye geldi, en yüksek seviyede devlet
töreniyle karşılandı ve uğurlandı. Şimdi,
sormadan edemiyoruz: Ne değişti, one munitee ne oldu?
AKP'nin tutarsız ve savrulmalar yaşayan
politikalarının pek çok örneği daha bulunmaktadır. Rus
uçağının düşürülmesinde Özür dilemeyeceğiz, yine olsa
yine yaparız.dan Özür dileriz.e dönülmüştür. Bunun bedeli olarak
da alıp kullanamadığımız, depoda çürümeye terk edilen
S-400ler için 2,5 milyar dolar ödenmiştir.
Değerli milletvekilleri, tutarsız ve millî
menfaatlerimize aykırı olarak yine çok benzerini ABD ve Almanya'yla
da yaşadık. Özellikle Amerikalı Rahip Brunson'u ve Alman Deniz
Yücel'i terör suçlamasıyla tutuklayıp yine Cumhurbaşkanı
tarafından Asla iade etmeyeceğiz, bu fakir bu görevde olduğu
sürece bu teröristi kimse alamaz. dedikten sonra, bu 2 kişi de özel
uçakla ülkelerine yolcu edildi. Ancak AKP'nin bu
tutarsızlıklarının sonucu yine ağır olmuş,
ekonomimiz ağır bir darbe almış, dolar bu olayların
ardından 2 katına çıkmıştır.
AKP'nin dış politikadaki
tutarsızlıklarının bir diğer durağı da
Birleşik Arap Emirlikleri olmuştur. AKP iktidarı, önce,
çıkıp Birleşik Arap Emirlikleri'ni 15 Temmuzun finansörü, hain
darbe girişiminin suç ortağı. ilan etti. Ardından,
düşman Birleşik Arap Emirlikleri dostumuz oldu, swap
anlaşmasıyla para aldık. Tam iki ay önce bugün de Sayın
Cumhurbaşkanı terör destekçisi ilan ettiği Birleşik Arap
Emirlikleri'ni ziyaret edip resmî temaslarda bulundu. Yani iktidar, dün 15 Temmuz
finansörü. deyip havuz medyasına şerefsizler diye manşet
attırdığı Birleşik Arap Emirlikleri'yle milyar
dolarlık anlaşmalar yapmıştır.
AKP'nin tutarsız dış
politikasının örnekleri saymakla bitmez. ABDyle Rahip Brunson
olayının benzerini F-35 olayında da yaşadık. ABD,
Türkiye'yi F-35 projesinden çıkardı, şimdi ödediğimiz
parayı da vermiyorlar. Karşılığında devrini
tamamlamak üzere olan F-16ları istedik, onları da vermiyorlar. Yine,
milletin milyarlarca doları AKP yüzünden boşa gitti. Geçen yıl,
24 Nisanda ABD Başkanının sözde soykırım
açıklamasına tıpkı bir önceki ABD Başkanı
Trump'ın Türkiye Cumhurbaşkanına yazdığı küstah
mektupta olduğu gibi AKP tepki dahi verememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanına çok yakın olan AKP üyesi bir iş adamı
tarafından AKP'yi iktidara ABD getirdi. itirafı dikkate
alındığında tepki verilememesini anlıyoruz.
Şimdi, on gün sonra, yine, ABD Başkanının böyle bir sözde
soykırım açıklaması yapması durumunda ne
yapacağınızı da merak ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin güçlü
dış politika birikimi AKP tarafından hoyratça
tüketilmiştir. Bir an önce Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün
dış politikası, dış politikaya ilişkin
öğütleri, çizdiği yol haritası dikkate
alınmalıdır, kişisel dostluklara dayalı dış
politika değil, güçlü, millî, tutarlı ve istikrarlı bir
dış politika izlenmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Son dönemde, yaklaşık bütün
arkadaşlarımız bu kürsüye çıktıklarında
cezaevlerinden söz ediyorlar, insan haklarından söz ediyorlar çünkü bize
her gün başvurular var ve gittiğimiz mahkemelerde de cezaevindeki
arkadaşlar özellikle bunu Mecliste gündeme getirmemizi istiyorlar, her
getirdiğimizde de bunlar dikkate alınmıyor. Adalet ve
Kalkınma Partisinin tarihine baktığımızda Fazilet
Partisi var, 14 Ağustos 2001de yaklaşık 59 milletvekili
ayrılıp Adalet ismine ve Kalkınmayı da ekleyip bir
parti kuruyorlar. Bu parti, o dönem -hep Yirmi yıllık iktidar.
diyoruz ya- yaklaşık on dört ay on beş gün muhalefet
kürsülerinde kalıyor ve o muhalefet kürsüsünde kaldığında o
dönemin kurucuları bu kürsüye çıkıp konuşmalarında hep
adaletten söz etmişler. Daha sonra Mecliste çeşitli görevlerde
bulunup bakanlık yapan mesela Mehmet Ali Şahin bir
konuşmasında demokrasi, hukuk ve olağanüstü hâllere atıfta
bulunmuş ve demiş ki: Demokrasinin olmadığı, hukukun
olmadığı, olağanüstü hâlle, sürekli
sıkıyönetimlerle yönetilen bir yerde hukuktan söz edilemez, adaletten
söz edilemez; o nedenle biz partimizin ismini Adalet koyduk. Bülent Arınç
ne demiş? Bülent Arınç demiş ki o dönem: Demokratik siyasetin
yapılması için siyasette dokunulmazlıkların
tartışılmaması lazım, siyasette fikir ve düşünce
özgürlüğünün sonsuz olması lazım, herkesin düşüncesini
söylemesi lazım. Tekrar, Hüseyin Çelik de -belki şimdi
iktidarın hesabına gelmez- ifade özgürlüğü ve özellikle Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyulması konusuna
dikkat çekmiş. Sadece bu mu peki? Kuruluşuna
baktığınızda, partinin tüzüğüne, seçimlere
gittiği beyannamelere baktığınızda Biz adalet
kavramını önce söyledik, kalkınmadan önce söyledik çünkü bir ülkede
adalet yoksa kalkınma olmaz, ekonomi dibe gider; bir ülkede adalet yoksa
baskı artar, korku artar, otorite artar, ekonomi kötüye gider. bunu
söyleyen bir parti şimdi kalkıp Türkiye'nin Batman'ına,
Siirt'ine, İstanbul'una gittiğinde adaletten nasıl söz edecek,
Türkiyedeki cezaevlerine baktığında nasıl söz edecek?
Cezaevleri konusunda, tekrar, meşhur 7 Haziran 2015 seçimlerinde bütün
sonuçlara rağmen -bu Parlamento birçok olayı, 7 Hazirandan sonra
nelerin geliştiğini biliyor- seçimlere giderken ne söylemiş:
Kişi güvenliği önce olacak, kişilerin özgürlükleri öncelikli
olacak. Tutuklu ve hükümlüler yakınlarını kaybettiklerinde,
cezaevinden çıkıp cenaze törenine katılabilecek.
Yasını paylaşabilmesi için böyle bir hak getirmiş ve
şu anda biz biliyoruz ki bir kısım insanlar
yakınlarını kaybettiğinde gidip ziyaret edemiyorlar.
Şu anda, geldiğimiz aşamada, dün burada tekrar bizim
araştırma önergemizde de dile getirildi, denildi ki: Tutuklu ve
hükümlüler cenazeye katılıyor. Tutuklu ve hükümlülerin cenazeleri
memleketlerine gidiyor ve bu sefer yakınları cenaze törenine
katılamıyor, böyle bir sürece geldik. Bu iddiaları gündeme
getirdiğimizde de bunun nasıl olduğunu
araştıralım değil, sorgulayalım değil,
kovuşturalım değil; bununla ilgili bir sükûta bürünülüyor. Her
sessizlik, her ihlali artırıyor.
Bakın, biz cezaevlerinde çıplak aramadan,
işkenceden, kitap yasaklarından, halay çekmeden, konuşulan
dilden, yayınlardan, radyosundan, televizyonundan -hiç oralara- defalarca
söz etmemize rağmen sizin getirdiğiniz sistemde ölümlerden söz
ediyoruz ve cezaevi şu anda eza evine dönüştü, sıkıntı
yerine dönüştü, üzücü bir yere dönüştü. Ceza sisteminde, sizin
getirdiğiniz sistemle beraber her gün ihlaller var ve her ihlalle ilgili bir
işlem yapılmadığında, bunlar giderek artıyor; her
soruşturma yapılmadığında, kovuşturma
yapılmadığında, sorgulanmadığında bunu
uygulayanlara şu deniyor: Sistematik olarak uygulayabilirsin, devam
edebilirsin. Bizim buradan çıkmamız lazım ve Türkiyede,
baktığınızda, bir şeyi sorgulamak, bir konu
hakkında, özellikle insan hakları konusunda soru sormak giderek
sorgulanma nedeni oldu. Kişiler bir tweet mi attı, bir
paylaşım mı yaptı, insan haklarıyla ilgili bir
şey mi sordu, suçu mu ortaya çıkardı; suçluya dönüşüyor,
kovuşturma nedenine dönüşüyor. Bu böyle olduğu sürece hak
ihlalleri giderek artar. Ve hep Güvenlik, güvenlik, güvenlik, daha fazla
güvenlik. denildiğinde -dünyada da var- az bir kesim zenginleşir,
büyük çoğunluk yoksullaşır; bu da bir kural ve hep güvenlik
dediğinizde de daha az hukuk demektir.
Evet arkadaşlar, Adli Tıp Kurumu
Konuşmanın bu bölümünü Adli Tıp Kurumuna ayırmak istiyorum.
Neden? Çünkü insan hakları kavramında insan hakları
ihlallerinin önlenmesinde Adli Tıp Kurumuna çok büyük görev düşüyor.
Bir taraftan hekim ve sağlık çalışanları, bir taraftan
hukuk sistemi. Bu iki kurum bilimsel olarak
çalıştığında insan hakları ihlallerini önleme
konusunda büyük görevlere sahip ama özerk değilse, bilimsel çalışmıyorsa,
liyakate göre atama yapılmıyorsa, bağımsız karar
alamıyorsa o zaman, bu kurum bağımsız değil resmî bir
kurumdur. Resmî kurum denilince de nedir? Sivilden uzak, tümüyle onları
atayan kişileri gözeten ve resmî görüşün duygusuyla davranan bir
kurma dönüşür. Örnekler mi? Çözüm sürecinde -Sayın Ünal burada- hasta
mahpuslar defalarca, sürekli konuşuldu. Her seferinde adım
atılıyordu, bir derin el hasta mahpuslarla ilgili bir engel
çıkartıyordu. Defalarca konuşulmasına rağmen bir
şey yapılmadı. Arkadaşlarımız dile getiriyor, 80
yaşında Mehmet Emin Özkanla ilgili kararlar, Batmanda haftada üç
gün diyalize giren hastalar, sürekli kanser hastalarından söz ediliyor, bu
hastalarla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Nedense birkaç vakada
şu yaşandı: Hastalar bırakıldı, eve gidemediler,
hastane yoğun bakımına gittiler ve yaşamları sona
erdi. Neredeyse, ben seni bırakıyorum, git hastanede öl, cezaevinde
ölme diye... Her cezaevindeki ölüm ne olursa olsun şüpheli ölümdür, her
cezaevindeki ölüm şüpheli ölümdür çünkü devlet orada bir sorumluluk
taşımakta. Her şüpheli ölümü de araştıracak ekiplerin
bağımsız olması lazım; olmadığı zaman
sürekli bir güvensizlik gelişir, sürekli bir endişe gelişir. Bu
konuda da siyasi irade bir adım atmazsa problemleri daha da
artırır.
Adli Tıp Kurumu... Hep Aysel Tuğlukla
ilgili örnekler verdik, tekrar oradan örnek vermek istiyoruz. Bugün birçok
arkadaş, birçok tutuklu, birçok mahkûmun -arkadaş dememin nedeni
çoğunlukla bizimle beraber çalışan
arkadaşlarımız- bir kısmı hasta olduğu hâlde
çaresizlikle baş başalar ama hiç dikkate alınmıyor. Türkiye
cezaevlerinde binlerce hasta var, Adli Tıp Kurumu neye karar veriyor?
Sürekli mahkemelerin ve devletin görüşünü dikkate alıp kişilerin
sağlığını dikkate almıyor. Aysel Tuğluk
örneğini niçin diyorum? Kocaelide üniversite uzmanlık görüşü
hastalığın tanısını koymuş. Adli Tıp
Kurumu ne yapıyor? Adli Tıp Kurumu şunu yapıyor: Ceza
sorumluluğu var mı, yok mu? Ne soruluyor? Bu konuşmaları
yaptığında, bu basın açıklamalarını
yaptığında, bu çalışmaları yürüttüğünde ceza
sorumluluğu var mıydı, yok muydu? İnsan buna güler. Neden
güler? Siz şu andaki sorumluluğuna, şu anda ceza çekebilecek
düzeyde mi, hasta mı, değil mi, cezaevinde bu yaşamını
sürdürebilir mi, buna karara vermiyorsunuz, o döneme dönüyorsunuz. Buna
mahkemenin de gülmesi lazım, Parlamentonun da gülmesi lazım, herkesin
gülmesi lazım ama buna gülmek değil, bu bir intikam aracına
dönüşmüş. Bu bir intikam aracına dönüşürse o zaman
işte düşman hukukundan, düşman uygulamalarından söz edilir.
Önemli olan, bu kurumun bağımsız ve özerk olması
lazım. Adli Tıp Kurumu ne zaman bağımsız ve özerk
olursa ve liyakate göre bir atama yapılırsa şüpheyi değil
güveni artırır; o zaman, insan hakları ihlalleri de olmaz, daha
da gelişmiş olur.
Sadece Adli Tıp Kurumundan mı söz edelim?
Aslında Adli Tıp Kurumuna girmeden önce şunu söylemek
lazım: Sorun Adli Tıp Kurumunda da değil, sorun iktidarın
ötekileştiren, kinleştiren, ayrımcı, nefret dilinden
vazgeçmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Siz iktidar olarak
sürekli kin, nefret, ayrımcı ve ötekileştirici bir dil
kullanırsanız bütün -tırnak içinde- resmî kurumlar öyle bakar,
kolluk gücü öyle bakar. Önemli olan bireylerin özgürlüğüdür. Bireylerin
özgürlüğünün olduğu yerde barış, demokrasi, özgürlükler
gelişir ve o zaman, adaletten söz edilir, haktan söz edilir, hukuktan söz
edilir. Bunun olmadığı yerde hep geriye gidilir, ekonomi de
gider, barış da gider, özgürlük de gider, adalet de gider ve o zaman,
Adalet ve Kalkınma Partisi değil, giderek korkuyu geliştiren, kendini
kalkındıran bir tarza dönüştürür. Bunun bir an önce sona ermesi
lazım, barıştan yana yol almak lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Ağrı Milletvekili
Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, cumhuriyet tarihinden
bugüne Kürtlerin eşitlik, özgürlük ve adalet talebi hep bir güvenlik
sorunu olarak ele alındı. AKP de daha önceki iktidarların
yaptığı gibi bir kez daha sorunu inkâr ederek baskı,
şiddet, gözaltı, tutuklamalarla Kürtleri demokratik siyasetin
dışına itmek istiyor, Kürtlerin demokratik siyasetteki
ısrarını görmezden geliyor. Kürt sorununun siyasi, ekonomik,
kültürel olduğu kadar toplumsal bir sorun olduğu gerçekliği
önümüzde duruyor. Bu sorunun müzakere, diyalog ve demokratik ilkeler
çerçevesinde ancak çözülebileceği hakikatiyle yüzleşilmesi
gerektiğini söylüyoruz bir kez daha ama maalesef, bu konudaki
yaklaşımlar bunun tam tersi.
Yine, bir zamanlar aslında AKP de böyle
düşünüyordu, kendi politik perspektifini de böyle oluşturmuştu.
Ta otuz bir yıl önce aslında Erdoğan İl
Başkanıyken Genel Başkanı Necmettin Erbakana sunduğu
bir raporda bakın ne söylemiş, diyor ki: Türkiyede son otuz
yıldır aralıksız çatışma, ölümler sürüyor,
liderler değişiyor ancak Kürt sorununda kaset hep başa
sarıyor. Kemalist devlette geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi
artık iflas etmiştir. Aslında, bu kadar geriye gitmeye de gerek
yok yani 2003 söylemlerine dönüp baktığımızda o dönem ne
söylüyorlardı? Evet, Kürt sorunu vardır. Kürt sorununu biz
çözeceğiz, anneler artık ağlamayacak, yüzyılın
barış siyasetini biz örüyoruz. diyorlardı. Tabii, o zaman
toplumda Kürtler de kadınlar da halklar da bu söyleme büyük bir destek
verdiler; peki, ne oldu? Günün sonunda iktidarını perçinleyen, güçlenen
AKP dönüp dolaştı, geleneksel devlet aklına teslim oldu,
söylediklerini unuttu, arkasını döndü; Kürtlerin kültürünü, dilini,
adını yasaklayan, asimile eden zihniyetin de devamı oldu;
devamı olmakla kalmadı, aslında kendisinden önceki
iktidarların aklına gelmeyen, yapmadığı kötülüklerin
de arkasına imzasını koydu. Yine, Kürt çocuklarının,
gençlerinin, kadınlarının Nevrozda giydiği ulusal
kıyafetlerini suç olarak algıladı, buna bile tahammül
göstermiyor. İnsanların inancına göre gömülme hakkını
engelledi. Artık anneler ağlamayacak. dedi ama neredeyse ülkede
ağlamayan anne kalmadı. O, Ağlamayacak. dediği annelerin
çocuklarının kemiklerini kargoyla gönderdi ve bunu bilinçli bir
politika olarak yaptı; yıllarca o cenazeleri bekletti bekletti daha
sonra kargoyla kemiklerini gönderdi.
Değerli arkadaşlar, yine, bir toplu mezar
alanı
Yani ülkemizde birçok yer maalesef toplu mezar alanına
dönüşmüş, belki son dönemde en çok konuşulan Nevala
Kasabadır. Orada faili meçhul cinayetlerin işlendiğini,
yüzlerce cenazenin olduğunu biz biliyoruz ama AKP ne yapıyor? Orada
inşaat yapıyor; cesetlerin üzerine inşaat yaparak bu
acıların unutulabileceğini sanıyor, villalar yaparak bu
işin üstünü örteceğini düşünüyor.
Yani dönüp AKPnin bütün bu yaptıklarına
bakınca aslında Kürt sorununda çözüm adına
anladığı şey: İnkâr et, zulmet, kötülüğü
sıradanlaştır. Ağzınızı her
açtığınızda, evet, diyorsunuz ki: Aslında bir Kürt
sorunu yoktur. Biz, Kürt sorununu çözdük; artık mesele bitmiştir.
Ama meselenin bitmediğini, Kürt sorununun çözülmediğini sizler de çok
iyi biliyorsunuz. Evet, çözülen bir şey var, o da AKPnin
siyasetsizliğidir. Daha önceki iktidarlar da bunu çok söyledi, çok ifade
etti ama kendilerinin çözüldüğünü bizler de çok iyi biliyoruz.
Yani, bir kere, şunu belirtmekte fayda var:
Ülkede Kürt sorunu çözülmeden hiçbir soruna kalıcı çözüm
getirilemeyeceğini muhalefet olsun, iktidar olsun bilmek gerekiyor. Tüm
sorunların eninde sonunda bağlandığı yer Kürt
meselesidir. Bugün yaşanan demokrasi krizinin de ekonomik krizin de bir
nedeni bu çözümsüz bırakılan Kürt sorununun kendisidir çünkü
çözülemeyen Kürt sorunu hukuksuzluk, açlık, yolsuzluk ve adaletsizlik
olarak bizlere geri dönüyor. Ülkede yaşanan bütün kirliliklerin üstünün
Kürt sorunu bahane edilerek örtbas edildiğini biz biliyoruz. Bakın,
Susurluktan bugüne açığa çıkan siyaset-mafya ilişkilerinin
hepsi bu mesele üzerinden palazlandı, her tarafa çeteler çöktü; neredeyse
çeteler içinden çete çıkıyor ve bu konuda da herhangi bir söz kurmak
bile yasak hâline getirilmiş. İşte, bu kirliliği,
rantı örtmek için Kürt sorunu özellikle çözülmek istenmiyor; bunu ifade
eden, karşı çıkan, çözüm isteyenler de hain ve terörist ilan
ediliyor. Demokrasiden, adaletten, eşitlikten ve hukuktan bu kadar uzaklaşılmış
olmasının bir nedeni de bu yaklaşımın kendisidir.
Düşünmez isek yoktur. dediğimizde tabii ki bir sorun yok olmuyor.
Kürtler de yok olmuyor; Kürtler de haklı taleplerinden, mücadelelerinden
asla vazgeçmiyor. Yani çözümsüzlük aslında her gün sorunu daha fazla
derinleştiriyor ve çıkılmaz hâle getiriyor. Kürt sorununu
elbette ki çözümsüz bırakmak; çözüm, diyalog, müzakere sürecinden
uzaklaştırmak için bir kez daha partimiz hedef hâline getiriliyor.
HDPnin barış ve ortak yaşam mücadelesinden ciddi bir
rahatsızlık duyuluyor. Savaşa karşı her yerde
barışı dillendiren HDP, hedef hâline getiriliyor. Bunun içindir
ki 2015 yılından beri partimize karşı uygulanan şiddet
biçimi, yaptırılmayan hukuksuzluk kalmadı. Binlerce arkadaşımız
bu şiddet dalgasıyla gözaltına alındı,
tutuklandı, hâlen de cezaevlerinde rehin tutulmaya devam ediliyorlar,
cezaevlerinde de ayrıca ciddi baskı ve şiddetle karşı
karşıya kalıyorlar. Sadece Nevroza
katıldığı için, 8 Marta katıldığı için;
ana dil eylemlerine, etkinliklerine katıldığı için
arkadaşlarımız onlarca yıl ceza aldı.
Parti binalarımız her gün
basılıyor. Bir örnek vermek istiyorum, yakın zamanda Cizre ilçe
binamız basıldı, neredeyse parti binamız talan edildi.
Aslında Cizre parti binamız, arkadaşlarımız, bizler
7/24 takip ediliyoruz. Yani sabahın köründe bir ilçe binasını
basmanın, orayı talan etmenin mantığının ne
olduğunu biz biliyoruz. Siz, o ilçe binasında bir şey
bulmayacağınızı biliyorsunuz; siz orada korku salmak
istiyorsunuz, baskı ve şiddet politikasını
derinleştirmek istiyorsunuz ama şunu bilin ki: Bakın, şu an
Cizre parti binamızın önünde halkımız günlerdir bu talana
ve baskıya karşı nöbet tutuyor. Asla Kürtler bu konuda
mücadeleden de vazgeçmeyecektir. Evet, Kürt sorunu tarihseldir; evet, derin bir
sorundur, çok boyutludur, ciddi bir politik duruş gerektiriyor, güncel
politik çıkarlara heba edilmeyecek kadar önemlidir, oy hesaplarıyla
oynanacak bir mesele değildir.
Her iktidara gelmek isteyen önce yönünü
Diyarbakıra veriyor, Diyarbakıra gidiyor; Kürtlere, Kürt sorununa
dair söylemlerde bulunuyor -AKP de bunu çok yaptı- sonra Ankaraya geri
döndüklerinde bütün bu söylediklerini inkâr etmeye başlıyorlar, inkâr
sürecini devreye koyuyorlar ama şu bilinsin ki Kürtler de buna asla prim
vermez, vermeyecektir.
Bakın, AKP iktidarı, Ukrayna ile Rusya savaşında
barış istediğini, barış politikalarını
desteklediğini günlerdir televizyonlarda, yayın organlarında
söylüyor, bu kürsüde de dile getiriyor, barışın
sağlanması için oradan oraya koşturuyor, diplomatik
faaliyetlerde bulunuyor ama mesele içe döndüğünde aynı AKP neredeyse
barış kelimesini yasak hâline getirecek. Barış
isteyenleri, barış sürecini şu an yargılıyor ve sadece
barış dedikleri için yüzlerce barış akademisyeni işinden
aşından oldu, sürgüne gönderildi. Dolayısıyla bu
barış meselesinde de demokrasi meselesinde de ikiyüzlü bir
politika söz konusu. Eğer gerçekten barış istenmiş
olsaydı Ukraynada uygulanan siyasetin aynısı Afrinde de
uygulanırdı. Afrinde sadece Kürtler olduğu için yerlerinden
edilmezlerdi, dilleri okullarda yasaklanmazdı, ekonomi kaynakları
olan ağaçlar, zeytin ağaçları kesilip burada
satılmazdı ama mesele bu olunca, Kürtler olunca her şey mübah
oluyor, her şey görmezden geliniyor. Bunu sadece iktidar yapmıyor,
bunu muhalefet de yapıyor. Muhalefet, AKPnin bütün politikalarına
ilişkin ciddi eleştiriler yapıyor, itirazlar yükseltiyor, kabul
etmediğini ifade ediyor ama mesele Kürtler olunca, Kürtlerin talepleri
olunca, adalet olunca, özgürlük olunca muhalefetin de aynı tutumu
takındığını maalesef görebiliyoruz.
Dolayısıyla, sizin demokratlığınızın da,
barışseverliğinizin de ölçüsü, turnusol kâğıdı
Kürt meselesidir. Kürtlere yaklaşım bu ülkedeki
barışın da demokrasinin de ölçüsüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bitiriyorum Başkan.
Değerli arkadaşlar, yine, tabii ki,
şunu bilin ki Kürt meselesiyle yüzleşmeyen, çözüm üretmeyen hiçbir
muhalefet ülkenin hiçbir sorununu çözemez; helalleşemez,
demokratikleşemez, hak, hukuk, adalet sadece bir slogan olarak
kalır yani iktidara gelinse de eskinin kötü bir kopyası olunur.
Şu da bilinsin ki zaten orijinal kötüler dururken kimse de kopyasına
dönüp yüz çevirmez ama biz bütün bunlara rağmen şunu bir kez daha
söylemek isteriz ki iyi ki HDP var. HDP bütün farklılıklarıyla
birlikte, kutuplaşmaya, kin ve nefret siyasetine karşı yeni
yaşamı ören, yeni yaşam mücadelesini büyüten bir partidir. HDP
bütün baskılara karşı bu mücadeleyi de yürütebilecek bir partidir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzükün 145inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca oturumun sonuna bırakıyorum.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Sudan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
8.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Sudan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1536) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 147) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 147 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yoktur.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylara sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GÜNEY SUDAN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARET VE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 26
Nisan 2017 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Güney Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul
edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3'üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı İç Tüzük'ün 145'inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca oturumun sonuna
bırakıyorum.
5inci sırada yer alan İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali
Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı ile Mutabakat
Zaptında Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
9.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanında
İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı ile Mutabakat
Zaptında Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1588) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 181) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 181 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen yok.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE SOMALİ FEDERAL CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA ENERJİ VE MADENCİLİK ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR MUTABAKAT ZAPTI İLE
MUTABAKAT ZAPTINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE
1- (1) 3 Haziran 2016 tarihinde Mogadişuda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve
Madencilik Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı
ile Mutabakat Zaptında değişiklik yapılmasına dair
Notaların onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzük 145inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca oturumun sonuna bırakıyorum.
6ncı sırada yer alan Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ankara Sosyal Bilimler
Üniversitesinin KKTCde Eğitim-Araştırma Yerleşkeleri
(ASBÜ-KKTC) Kurmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ankara
Sosyal Bilimler Üniversitesinin KKTCde Eğitim-Araştırma
Yerleşkeleri (ASBÜ-KKTC) Kurmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/3668) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 296)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 296 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ANKARA SOSYAL BİLİMLER
ÜNİVERSİTESİNİN KKTCDE
EĞİTİM-ARAŞTIRMA YERLEŞKELERİ (ASBÜ-KKTC)
KURMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 11
Şubat 2021 tarihinde Lefkoşada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin KKTCde Eğitim-Araştırma
Yerleşkeleri (ASBÜ-KKTC) Kurmasına İlişkin
Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3'üncü madde kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 296 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :319
Kabul :310
Ret :9
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Şimdi, İç Tüzükün 145inci maddesinin
ikinci fıkrası uyarınca oturumun sonuna
bıraktığımız açık oylamaları
yapacağız.
190 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
5.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2599) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190) (Devam)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 190 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :318
Kabul :264
Ret :54
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
191 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
6.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ortak Devriye Polis
Hizmetlerinin Uygulanması Hususunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2600) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 191) (Devam)
BAŞKAN - Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN 191 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :326
Kabul :271
Ret :55
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
317 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
7.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların
Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun
Uygulanmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4098) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 317) (Devam)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 317 sıra sayılı Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :328
Kabul :257
Ret :71
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
147 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
8.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Sudan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1536) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 147) (Devam)
BAŞKAN - Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 147 sıra sayılı Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :316
Kabul :266
Ret :50
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
181 sıra sayılı Kanun Teklifinin
açık oylamasına başlıyoruz.
9.-
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji ve Madencilik Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat
Zaptı ile Mutabakat Zaptında Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1588) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 181) (Devam)
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 181
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :314
Kabul :298
Ret :13
Çekimser :3
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
7nci sırada yer alan 309 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
11.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Altyapı ve
İnşaat Projelerinde İş Birliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/3706) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 309)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci sırada yer alan, 178 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
12.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1458) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 178)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 19 Nisan 2022 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.13
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 21 S. Sayılı Basmayazı 12/4/2022 tarihli 78inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 184 S. Sayılı Basmayazı 12/4/2022 tarihli 78inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 186 S.Sayılı Basmayazı 12/4/2022 tarihli 78inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 189 S. Sayılı Basmayazı 13/4/2022 tarihli 79uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 190 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 191 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 317 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 147 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 181 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 296 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.