TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
85inci Birleşim
23 Nisan 2022 Cumartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- ÖZEL
GÜNDEM
A) 23 Nisan
Görüşmeleri
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisinin açılışının 102nci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması
ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri
III.-
AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda
oturan kişinin bugün Anıtkabirde ve Mecliste bulunması
gerektiğine ve bu saatte İstanbulda ayrı bir program yaparak
millet iradesine saygısızlık yapmasını şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
2.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkanı Mustafa Şentopun, bayramlarla ilgili yapılan
düzenleme gereğince 23 Nisanda Anıtkabirde yapılan törenlere
Meclis Başkanının Başkanlığında heyetin
gittiğine, Cumhuriyet Bayramında Cumhurbaşkanının
öncülüğünde Anıtkabire gidildiğine ilişkin
konuşması
23
Nisan 2022 Cumartesi
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
85inci Birleşimini açıyorum. (x)
Şimdi İstiklal Marşımız
okunacaktır.
(İstiklal Marşı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
gündemimize göre, Genel Kurulun 13 Nisan 2022 tarihli 79uncu Birleşiminde
alınan karar uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 102nci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ile günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla yapacağımız görüşmelere
başlıyoruz.
II.- ÖZEL GÜNDEM
A) 23 Nisan Görüşmeleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının
102nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
değerli misafirler, aziz milletimiz; millî değerimiz olan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutlamak ve yüce Meclisimizin
kuruluşunun 102nci yıl dönümünü idrak etmek amacıyla bir araya
gelmiş bulunuyoruz.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Türkiye
Büyük Millet Meclisimizin 102nci açılış yıl dönümü
milletimize, soydaş ve akraba topluluklara ve yüreğinde Türkiye
sevgisi bulunan bütün dostlarımıza kutlu olsun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında millî iradeyi amil ve hâkim kılan, dünyanın en
haklı mücadelesini en meşru yöntemlerle başarıya
ulaştıran ve bizlere bu vatanı emanet eden Gazi Meclisimizin ilk
Başkanı Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onun mücadele
arkadaşlarını, bu vatan uğruna canlarını feda
eden şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, şükran ve minnetle yâd
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, tarih, bugünün
sorunlarına güç yetiremeyenlerin sığınağı
değil yarını inşa iradesinin kaynağı
olmalıdır. Buradan hareketle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışı ve Millî Mücadele Dönemi, aziz milletimizin her bir
ferdi için güncelliğini yitirmeyen bir tefekkür vesilesidir. Yüz iki
yıl önce toplanan yüce ve Gazi Meclisin enkaza dönmüş, işgal ve
ilhak tasallutuyla kuşatılmış bir vatanda tam
bağımsızlık iddiasını yükseltmek ve tahakkuk
ettirmek üzere inşa edilmiş muhkem bir hürriyet karargâhı
olduğunu bilmeye mecburuz. Yine bilmeye mecburuz ki bu yüce Meclisin Millî
Mücadeleyi zaferle neticelendiren gayretinin temelinde Kuvayımilliye ruhu
yatmaktadır. Kuvayımilliye ruhu denildiğinde, belli bir zaman
diliminde donmuş, şeklî temsillere hapsedilmiş bir tarihî
gerçekliği anlamamak lazımdır. Kuvayimilliye ruhu yokluğa,
esarete, zillete ve kendisinin yabancı telakkilere mahkûm edilmeye
çalışılması hâlinde, aziz milletimizin tarihinden ve özünden
kaynaklanan bir hamleyle doğrulmasını mümkün kılan
imanın, iradenin tezahürüdür. Dolayısıyla, bu ruh, tarihin belli
bir döneminde kalmış olmayıp milletimizin varlığı
devam ettikçe ilelebet dayanacağı iman ve iradenin adıdır.
Şükür ki bu ruh bugün de vardır, diridir ve zorlukları
aşmanın yegâne istikamet sağlayıcı kılavuzudur.
Yüzyıl evvel destansı bir biçimde ortaya konan Milli Mücadelenin
şeref levhaları, aziz milletimizin her bir ferdi için bir övünç
vesilesidir. Çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclis de
şan ve şeref dolu o mücadelenin karargâhı olmak
bakımından zamanı aşan bir manaya ve muhtevaya sahiptir.
Milli Mücadelenin karargâhı olan yüce Meclisin
bugüne bıraktığı iki önemli miras vardır. Bunlardan
ilki, bahsettiğimiz üzere istiklalitam yani tam
bağımsızlık uğruna pazarlıksız, korkusuz ve
milletimizin şerefine yakışır bir cesaretle mücadele etme
azim ve kararlılığıdır. Birinci Meclisin sonraki
nesillere bıraktığı diğer önemli miras ise memleketin
her meselesinin milletle birlikte ve milletin iradesine dayanarak çözülebileceğidir.
Tarihinin en zorlu ve sancılı dönemlerinde yürütülen bir mücadelede
kendi iradesine başvurulması, milletimizin eriştiği siyasi
merhaleyi göstermesi bakımından çok önemlidir. Milli Mücadelenin Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından yürütülmesi, ülkenin en hayati
meselelerinde bile milletin idareye paydaş kılınma
hassasiyetinin bir sonucudur. Geçen yüz iki yılda zaman zaman bu
hassasiyetin kesintiye uğradığı, millî iradenin zapturapt
altına alındığı dönemler olduysa da demokrasimiz
olgunlaşmış, darbelerle ve darbecilerle mücadele
başarıya ulaşmıştır. Şüphesiz ki bu
başarı, milletimizin kararlı ve ısrarlı
tavrının sonucudur.
Saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletim;
bugün artık saklanamaz hâle gelen, birçok dünya liderince dile getirilen
hakikat dünyada yeni bir düzenin teşekkül ettiğidir. Esas
itibarıyla, şu günlerde şahit olduğumuz
çatışmalar, zorluklar ve tesirlerini ülke olarak yakinen
hissettiğimiz sarsıntılar, bu yeni dünya düzeninin oluşum
sancılarından ibarettir. Başımızı ne tarafa
çevirsek bir çatışmaya, bir mücadeleye, bir güç
yarışına tesadüf etmekteyiz. Safların
belirginleştiği, çatışmaların kanlı bir hâle
evrildiği bu manzara karşısında, kudreti ve kıymeti
gün geçtikçe daha iyi kavranan Türkiye'nin nerede durduğu, kimden yana
olduğu meraklı soruların konusu olmaktadır. Cevap çok
açıktır: Tüm bu çatışmalar ve güç mücadeleleri
karşısında Türkiye, şüphesiz bir biçimde uluslararası
hukuktan yanadır ve politikalarını belirlerken yegâne
kıstas aziz milletimizin hak ve menfaatleridir. Kör bir inatla,
hesapsız bir tarafgirlikle değil, milletimizin selametini esas alma,
ülkemizin refahına ve geleceğine aykırı hiçbir angajmana
girmeme kararımız katidir. Fakat hadiseler ne yönde seyrederse
seyretsin, ne tür dengeler kurulursa kurulsun Türkiye, bölgesel ve küresel
düzeyde iddialarından sapmayacak, bölgesinin ve bütün
insanlığın esenliği için inisiyatif almaktan
kaçınmayacaktır. İlhamını Millî Mücadeleden ve gücünü
aziz milletimizden alan Türkiye Cumhuriyeti, hegemon güçlerin kurduğu
diplomasi masalarında artık bir sorun başlığı
olarak değil, çözüme katkısı aranan bir aktör olarak bulunmaya
kararlıdır. Bu kararlılığı yok saymaya veya
sınamaya kalkan her kim olursa olsun hesabının bozulduğunu
görmeye mahkûmdur. Yüzyıl önce ve tamamen tükendiği varsayılan
bir dönemde azim ve kararlılığıyla ayağa kalkan, âdeta
küllerinden yeniden doğan Türkiye, bugün daha güçlü, daha coşkulu ve
daha diridir. Dünyanın ne yöne evrileceği, ortaya çıkan yeni
dünya düzeninin niteliği elbette uzun uzun
tartışılacaktır fakat şüphesiz ki Türkiye, yeni dünya
düzeninde de söz ve iddia sahibi olacaktır.
Bu denli emin olmamızın iki esaslı
sebebi vardır: Evvela, dünya artık bu çarpık ve adaletsiz
düzenle daha fazla idare edilemez ve ikinci olarak da Türkiye, büyük ve diri
bir hamle olarak insanlığın ufkunda parlamaktadır.
Türkiye'nin bölgesel ve küresel düzeyde iddiasını gün geçtikçe daha
somut bir biçimde ortaya koymak hususunda kararlı olduğunu ifade
etmek isterim. Bu kararlılığın gereği olmak üzere,
Türkiye'nin terörle mücadelesi başarıyla devam etmekte, belirleyici
neticeler elde edilmektedir. Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki Türkiye
çok uzun yıllar askerî darbelerle ve terörle
istikrarsızlaştırılmış, içine kapanmaya mecbur
bırakılmıştır. En son 15 Temmuz darbe girişiminde
tanık olduğumuz bu yıkıcı saldırılar, Sayın
Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve
liderliği, milletimizin basireti, dirayeti ve cesaretiyle boşa
çıkarılmıştır, terör de devletin bütün ilgili
birimlerinin gayreti ve insanüstü mücadelesiyle bitme noktasına
getirilmiştir.
Bu vesileyle, Irak'ın kuzeyindeki terör
bölgelerine yönelik olarak yürütülen Pençe-Kilit Operasyonunda şehadete
yükselen vatan evlatları başta olmak üzere bütün şehitlerimize
rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı
diliyorum. Gazi unvanını mübarek bir emanet, ebedî bir şuur
olarak yüreğinde taşıyan bu yüce Meclis, bütün
şehitlerimizin muazzez hatıraları önünde tazimle
eğilmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletim;
bugünü milletimiz için anlamlı kılan bir durum da 1927den bu yana 23
Nisanın Çocuk Bayramı olarak da kutlanmasıdır. Bu
yaklaşım, Türkiye'yi diğer devletlerden farklı ve üstün
kılan taraflardan biri olarak görülmelidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kuruluşunun çocuklarla birlikte kutlanması fikri son
derece de önemlidir. Şanlı bir geçmişe sahip bir milletin güçlü
bir geleceğe yürümesindeki azmin kaynağı, bütün
heyecanını ve şevkini çocukların kalplerinden alır. Bu
yüzden, çocuklarımızı ve gençlerimizi millî ve manevi
değerlerimizle donatıp kendi ayakları üzerinde duran, istiklal
ve hürriyet âşığı, çağın gerektirdiği donanıma
ve niteliklere sahip kişiler olarak yetiştirmeliyiz. Bu bakımdan
eğitim kurumlarımıza, başta Millî Eğitim
Bakanlığı olmak üzere bütün bakanlıklarımıza ve
sivil toplum örgütlerimize, en önemlisi de ailelerimize büyük sorumluluklar ve
görevler düşmektedir. Biz de bu duygularla Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin açılışının 102nci gurur
yılını yaşarken Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kapsamında yaklaşık bir haftadır Meclis çatısı
altında devam eden, bilimden sanat ve spora çeşitli etkinliklerle,
yurdumuzun dört bir yanından gelen çocuklarımızla tarihimizin en
önemli dönemeci olan millî egemenlik temelli millî değerlerimizin
bilincini pekiştirmeye çalışıyoruz. Millet iradesinin
temsili bu mekânda, bir haftadır çocuk seslerinin ve
cıvıltılarının yükselmesi bugün ile gelecek arasındaki
bağın en net ifadesidir.
Konuşmamın bu kısmında
çocuklarımıza ve gençlerimize seslenerek devam etmek istiyorum.
Sevgili çocuklar, sevgili gençler; geçmişi parlak başarılarla ve
insani değerlere saygıyla dolu bir milletin mensubusunuz. Mensup
olduğunuz milletin tarihi, bir faziletler kitabı sayılacak kadar
insani hasletlerin sergilendiği bir dönemdir. Tarihimizi öğrendikçe
daha büyük işler yapmak kudretini kendinizde bulursunuz. Başka
milletleri ve toplumları küçük görerek değil, bütün
insanlığın faydasına olacak insani erdemleri ve gayreti
taşıdıkça devletimizi büyütür ve güçlendirebilirsiniz.
Atalarımızın, büyüklerimizin çetin fedakârlıklarla ve
bedellerle kazanıp sizlere devrettiği vatanı, devleti ve
medeniyet değerlerini daha ileri noktalara taşımak sizlerin
elindedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
aziz milletim; 23 Nisan 2022, Millî Mücadeleyi yöneten Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılışının 102nci yıl dönümünü
kutladığımız bugün, gurur, sevinç ve bu Gazi Meclise emek
verenlere şükran duyma günüdür.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve mücadele arkadaşları olmak üzere, açıldığı
günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
görev yapmış bütün milletvekillerimizi ve devlet
adamlarımızı, yeniden büyük Türkiye yolunda şehadete
yükselen, gazi olan, son olarak da 15 Temmuzda darbeye direnen bütün vatan
evlatlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Ayrıca, yaklaşmakta olan Ramazan
Bayramının aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün
insanlığa hayır, bereket ve barış getirmesini temenni
ediyorum. Şanla, şerefle, birlik ve beraberlik içinde yeniden büyük
Türkiye yolunda nice yüzyıllara! Bayramınız kutlu olsun. (AK
PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin
grup başkanlarına onar dakika süreyle, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde grubu bulunmayan siyasi partilerin genel başkanlarına ise
talepleri hâlinde beşer dakika süreyle söz vereceğim.
Söz sırasını okuyorum: Adalet ve
Kalkınma Partisi Meclis Grubu Başkanı Sivas Milletvekili
Sayın İsmet Yılmaz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İzmir Milletvekili
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Halkların Demokratik Partisi
Eş Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İstanbul
Milletvekili Sayın Pervin Buldan'ın yerine Grup Başkan Vekili
Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu
Başkanı Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet Bahçeli'nin yerine Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay, İYİ Parti
Meclis Grubu Başkanı Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğlu, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve
İstanbul Milletvekili Sayın Erkan Baş, Demokrat Parti Genel
Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Gültekin Uysal,
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Sayın
Mustafa Destici.
İlk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis
Grubu Başkanı Sivas Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz'a
aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ MECLİS GRUBU
BAŞKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu
olsun. Bu vesileyle, bu günü bayram olarak çocuklarımıza armağan
eden Meclisimizin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah
arkadaşlarını ve Millî Mücadelemizi yöneten bütün
milletvekillerini saygıyla, rahmetle yâd ediyorum.
Açılışından bu yana, yüz iki yıl boyunca bu çatı
altında millî iradeye vekâlet eden bütün milletvekillerimize de
şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 23 Nisan gününün 1924te bayram olmasına karar
verilmiş, 1929dan itibaren de Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya
başlamıştır. Dünyada çocuklarına bayram hediye eden,
bu bayramı bütün dünyayla paylaşan tek ülke Türkiye'dir. Bu bayram,
cumhuriyet kurulurken kahraman şehitlerimizin yetim kalan
çocuklarının bayramı; en zor dönemde en büyük
fedakârlığı yapan aziz milletimin çocuklarının
bayramı; kazağını, evladının yerine,
ıslanmasın diyerek mermilerin üzerine örten Şehit Şerife
Bacıların çocuklarının bayramı; kendi küçük, yürekleri
memleket kadar büyük geleceğimizin teminatı
çocuklarımızın bayramı. İnsanın en saf hâli,
Türkiye'nin ve dünyanın bütün çocuklarına barış içinde umut
dolu yarınlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Edip Cansever'in ifadesiyle Gökyüzü gibi bir
şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor. Fazıl Hüsnü
Dağlarcanın ifadesiyle Çıkamaz çocukluğundan
dışarı kimse; kardeşliğimiz bundandır. Sezai Karakoç'un
ifadesiyle Bir insanı al, onu çöz, çöz, çocuk olsun. Dünyayı
değiştirecek, yenileyecek, diriltecek çocuklarımızın
bayramları daim olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi bundan yüz iki yıl önce
açıldı. Temsil Heyeti adına Gazi Mustafa Kemal'in Türkiye Büyük
Millet Meclisinin açılışından iki gün önce, 21 Nisan 1920
tarihinde Anadolu'daki bütün askerî ve mülki makamlara gönderdiği emirde,
genelgede, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışında neler
yapılması gerektiği bugünün Türkçesiyle şöyle ifade
edilmektedir:
Allah'ın cömert ihsanıyla Nisanın
23üncü cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi
açılacaktır. Özet olarak: O günün mübarek olmasından istifade
için, açılıştan önce bütün milletvekilleriyle Hacı
Bayram-ı Veli Cami-i Şerifinde
cuma namazı kılınarak Kur'an 'ın nurlarından ve
salattan feyzalınacaktır.
Hatim indirtilip Buhari Şerif okutulacak, hatmin geri kalan
kısmı cuma namazından sonra Meclisin önünde
tamamlanacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Vatanın her tarafının
kurtarılması maksadıyla yapılan millî
çalışmaların önemi ve kutsallığı milletin her
ferdinin vekillerinden meydana gelen Büyük Millet Meclisinin yapacağı
vatani vazifeyi ifa mecburiyeti hakkında öğütler verilecektir.
İşbu tebliğin hemen en ücra köylere, en küçük askerî
kıtalara ve memleketin bütün kuruluşlarına ve müesseselerine
yollanması sağlanacaktır. Cenab-ı Hakk'a tam bir
muvaffakiyet için niyaz edip yalvarıyoruz.
Temsil
Heyeti adına
Mustafa
Kemal
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20nci yüzyılın başlarında, Birinci Dünya
Savaşı'nda kaybedenler cephesinde yer alan Osmanlı Devleti'nin
ordusu Mondros Mütarekesi'yle dağıtılmış ve Anadolu
toprakları işgal edilmişti. Ümitlerin azaldığı,
ufkun daraldığı bir dönemde milletimizin tarihî refleksleri
harekete geçmiş ve Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu'da
bir büyük kurtuluş hareketi başlatılmıştır. Bu
hareketin dayanağı milletimizin değerleri; siyasi projesi, yol
haritası Misakımillî'dir. Birinci Meclis, o zor şartlarda,
millet iradesinin yegâne temsilcisi olarak, büyük zafere giden süreci ortak
akıl ve dayanışma içinde adım adım yönetti. Birinci
Meclisin başarısının sırrı güçlü bir demokratik
temsil yeteneğinin bulunmasıdır. İlk Meclis toplumun tüm
renklerinin temsil edildiği üyelerden oluşmaktaydı.
Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan cumhuriyet de gücünü,
meşruiyetini ve heyecanını Birinci Meclisin de istinatgâhı
olan millet iradesinden almıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kuruluştaki kurucu değerler bugün de
yaşamaktadır. Kuruluştaki direnme ve mücadele ruhunu 15 Temmuz
gecesi bu Mecliste yaşadık. Kuruluştaki heyecanı,
Ayasofya'yı ibadete açan Cumhurbaşkanlığı
kararının Mecliste okunmasını ayakta, gözyaşları
içinde alkışlayan milletvekillerimizde gördük. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kuruluştaki tam
bağımsız Türkiye'nin Kuvayimilliye ruhunu, Karabağ
barış sürecini gözlemlemek üzere Türk Silahlı Kuvvetleri
unsurlarının gönderilmesini içeren tezkerenin kabulünde gördük.
Kuruluştaki milli iradenin üstünlüğü ilkesini, her darbe ve müdahale
sonrası sorunları milletin hakemliğine götürerek çözmesinde
gördük. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki üstte gök çökmedikçe, altta
yer yarılmadıkça bu milletin değerlerini kimse bozamaz, milletin
iradesine kimse pranga vuramaz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi devleti kurdu, cumhuriyeti kurdu, bu süreçte
cumhuriyeti demokrasiyle de taçlandırdı. Bu süreç hiç de kolay
olmadı; millî iradeyi hâkim kılma mücadelesinde çok büyük engellerle
karşılaştık, demokrasimiz birçok engeli aşarak bugünkü
seviyesine geldi. 1960 darbesi, 1971 darbesi, 1980 darbesi, 1997 darbesi, 2007
muhtırası, 2016 darbesi yıllarında milletin iradesi hedef
alınarak gerçekleştirilen darbeler ve muhtıralar Türkiye'ye
büyük bedeller ödetti; milletimiz koalisyon kriz ve kaos sarmalından uzun
seneler boyunca kurtulamadı, darbe anayasaları vesayet
kurumlarını güçlendirdi, millî irade hiçe sayıldı. Vesayet
odaklarının müdahalelerine bir daha fırsat vermemek üzere
milletimiz, zaten sahip olduğu egemenliğin bir parçası olan
hükûmet kurma yetkisini aynı, Meclisi belirlemede olduğu gibi, kendi
uhdesine aldı. Bu, ülkemizin demokrasi tarihinde önemli bir kilometre taşıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yirmi yıldır bu ülkeyi idare eden siyasi kadro olarak,
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, milletimizin bize
çizdiği rotadan ayrılmadan, ülkemizi muasır medeniyetler
seviyesinin üzerine çıkarmak, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek
için canla başla çalıştık, milletimizin hayallerini birer
birer gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Türkiye'nin
bugün dünden daha güçlü olduğunu, çağdaş uygarlık
seviyesinin üzerine çıkma hedefine her geçen gün daha çok
yaklaştığını görüyoruz. Merhum Profesör Doktor Kemal
Karpatın ifadesiyle, Türkiye son iki yüzyıllık Türk devlet
tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Güçlü olduğu için, 1993te
işgal edilen Karabağ bugün özgür. Güçlü olduğu için, 1974ten bu
yana mahzun olan, kapalı olan Kıbrıstaki Maraş bugün
açık. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Güçlü olduğu için, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı Operasyonlarıyla terör koridoru
çökertildi. Güçlü olduğu için, Akdenizde, Libyada, Türkiye'nin
varlığı dosta güven, düşmana kaygı veriyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz en zor dönemleri birlik ve beraberlik içinde
aştık, en zor sorunları birlikte çözdük; gücümüz
birliğimizdir. Bu, İstiklal Savaşında da böyleydi, bugün
de öyle. İstiklal Savaşı döneminde de farklı sesler
vardı, bugün de olabilir, bugün de var. İstiklal Savaşı
döneminde 500 milyon lira borcu, yıkık bir ülkesi, verimli olmayan
toprağı ve 10-15 milyon geliri olan bir millet dış
yardım almadan yaşayamaz. diyen vardı, o gün de Atlantik
ötesinden yardım isteyenler, mandacılar, İngiliz Muhipleri
Cemiyeti üyesi, Türk Wilsoncular Birliği üyeleri vardı. Ancak bunlar
olduğu gibi Manda ile istiklal bir arada olmaz. diyenler, Milletin
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. diyenler de
oldu. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bu ülke
bizim, bu vatan bizim, sorumluluk da bizim. Bizim asli vazifemiz, gerçek resmi
göz ardı etmeden Türkiye'nin geleceğine olan inancı
artırmak, umudu çoğaltmaktır. Zor dönemde yaşanan
problemlerin farkında olarak, bunları çözecek gücümüz de
kararlılığımız da var. En zor günleri aştık,
yine hep birlikte aşarız. Karamsarlar yapılmayanları
söyleyecek, bizler yapılanları söyleyeceğiz. Nihayetinde hakem
halktır, halkın gözü de terazidir. Tarih, her zaman, tarihin
doğru tarafında duranların milletiyle beraber yürüyenler
olduğunu göstermiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizim siyasetimizin esası barıştır,
huzurdur, kardeşliktir. Bizim siyasetimiz büyük Türkiye siyasetidir. Bizim
hedefimiz, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan demokratik büyük ve güçlü
Türkiyedir. Bundan sonra da el birliğiyle, hep birlikte yeniden büyük
Türkiyeyi inşa edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyorum. Ebediyete
akıp giden her yüz iki senede aziz milletimizin çok daha büyük
başarılara imza atacağına ve bu bayramı çok daha büyük
şan ve şerefle, huzur içinde kutlayacağına olan
inancımız tamdır. Çocuklarımızın gözlerinden
öpüyor, bu ülkenin aydınlık geleceği adına onlara
inanıyor ve güveniyoruz. Dünyanın bütün çocukları için
barış ve huzur içinde mutluluklar diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ MECLİS
GRUBU BAŞKANI İSMET YILMAZ (Devamla) İlk Meclisin aziz
hatırasını minnetle şükranla yâd ediyoruz. Bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz, gazilerimizi hürmetle
selamlıyoruz. Aziz milletimin her daim başı dik, alnı ak,
gönlü pak olsun. Allah Türkiyenin yolunu, bahtını açık eylesin.
Bu vesileyle, aziz milletimizle birlikte önümüzdeki
süreçte kutlayacağımız Ramazan Bayramını kutluyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaz.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı İzmir
Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğluna aittir.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP
sıralarından ayakta alkışlar)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim, televizyonları başında bizleri izleyen
saygıdeğer vatandaşlarım, sevgili çocuklar, sevgili
gençler; Cumhuriyet Halk Partisi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 102nci yılını ve 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı yürekten kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan ve değerli üyeler;
Meclisin açılışının 102nci yıl dönümünde sizleri
bir tarih yolculuğuna çıkarmak istiyorum. Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk bu yolculuğumuzda bize rehberlik edecek. Tarih 1 Mart 1922.
Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Üçüncü Yasama Yılının
açılış konuşmasını yapıyor. Konuşma
şöyle: Yüce Meclisin bir yılda yaptığı birleşim
167dir. Bu birleşimlerde 271i açık ve 69u gizli ve 19u
kısmen gizli, kısmen açık olmak üzere toplam 359 oturum
yapılmıştır. Yüce Meclis bu geçen yıl içinde 177 kanun
tasarı ve teklifini Birinci Yasama Yılından
devralmıştır. İkinci Yasama Yılında da 355 kanun
tasarı ve teklifi geldi, 10 tane de tezkere ve önerge olarak geldikten
sonra kanun işlemine tabi tutuldu. Böylece 542 kanun tasarı ve
teklifinden bu yıl içinde 94ü kanunlaştı, 65i reddedildi. Bir
daha ifade edeyim: 94ü kanunlaştı, 65i reddedildi. 30u Bakanlar
Kuruluna gönderildi. 15i Bakanlar Kurulu veya sahipleri tarafından geri
alındı. 18 kadarı ilgili kanunlarla birleştirildi. 6 adedi
karar şeklinde kabul edildi ki toplam 228 eder, 106 tasarının da
komisyonlarca işlemi tamamlanmış ve Genel Kurula
gönderilmiştir. Geri kalan 208 tasarı ve teklif komisyonlarda
bulunmaktadır ki bu yıl tamamlanacaktır. Gazi Mustafa Kemal
Atatürk bunları ifade eder.
Değerli milletvekilleri, dikkat buyurunuz;
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu görevi yaparken Bakanlar Kurulundan ya da
milletvekili grubundan gelen kanun tasarılarını, tekliflerini
kayıtsız şartsız kabul etmemiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait
olduğu ilkesinden aldığı güçle cephede de
savaşmış, Bakanlar Kurulunun isteklerine de karşı
çıkabilmiştir. Atatürke Gazilik unvanını veren Meclis,
Millî Kurtuluş Savaşının ana karargâhı olduğu
için Gazi Meclis olarak nitelendiriliyor. Kaldı ki Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bazı mensuplarının bizzat cephede
savaşmış olması nedeniyle de Gazi Meclistir. Cephede de
mücadele ettikleri için kırmızı yeşil şeritli istiklal
madalyasına sahip, asker kökenli olmayan milletvekillerinin
sayısı yaklaşık 50dir.
Değerli Başkan, yüzyıl önce bu yüce Meclisin,
Gazi Meclisimizin çalışma koşul ve prensipleri ve
başarıları bu şekildeyken, bugün, üzülerek ifade edeyim ki
yetkileri kısıtlanan, milletvekillerin denetim ve yasama görevlerini
tam olarak yerine getiremediği, sınırlandığı,
hatta engellendiği bir tabloyla karşı karşıyayız.
Yürütme organı tarafından getirilen kanun
tasarılarının veya milletvekillerine verdirtilen kanun
tekliflerinin tek bir merkezden hazırlanması, hazırlanan tasarı
ve tekliflerin büyük bir bölümünün sorgusuz sualsiz, yapılan tüm uyarılara
ve önerilere rağmen, neredeyse virgülüne dahi dokunulmaksızın
kabul edilmesi, muhalefet tarafından verilen kanun tekliflerinin ahlaki,
vicdani ve hukuki dayanaktan yoksun bir biçimde reddedilmesi bir sorun olarak
önümüzde durmaktadır. Milletvekillerinin yazılı ve sözlü
önergelerinin yanıtlanmaması, cevapların ise büyük bir bölümünün
içerikten yoksun olması ayrı bir sorun olarak Parlamentonun
gündemindedir. Oysa yüzyıl önce yani yüzyıl önce bu Meclis, az önce
Mustafa Kemal Atatürkün konuşmasından yaptığım
alıntılarda da görüleceği üzere, tüm fikirlerin özgürce
tartışıldığı, ortak görüşün
oluşması için azami düzeyde çalışıldığı
bir Meclisti. Üstelik, o Meclis bir yandan özgürce tartışıp yasa
yaparken öte yandan işgal güçlerine karşı bizzat savaşan
bir Meclisti.
Sayın Başkan, gelecek yıl bu
sıralarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 103üncü yılını
kutlayacağız. 29 Ekim 2023te cumhuriyetin 2nci yüzyılına
ilk adımı atmış olacağız. İnanıyorum ki
gelecek yılki kutlamalarımız cumhuriyetimizin demokrasiyle
taçlandırılacağı bir sürecin yarattığı
atmosfer içinde gerçekleşecektir. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde,
demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan
kaldıracağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yüzyıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve
tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına
başlamış olacağız, bundan kimsenin şüphesi
olmasın. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, güçlendirilmiş
parlamenter sistemde ve bu sistemin inşa sürecinde hep birlikte hareket
edeceğiz, bu ülkeyi hep birlikte yöneteceğiz. Bunu
başardığımızda Türkiye'nin temel problemlerinin büyük
bir bölümünü de kısa süre içinde çözmüş olacağız.
Evlatlarına bir bardak süt dahi içiremeyen kadınların; hangi
düşünceden, hangi inançtan olursa olsun, sadece kendisinin değil
herkesin özgürce yaşamasını talep eden gençlerin; kamudaki
iş hakkı mülakat yoluyla engellenen gençlerin; irfanı, fikri,
vicdanı hür yaşamaktan başka gayesi olmayan gençlerin
şüphesi olmasın; topraklarından uzaklaştırılan
çiftçilerin, hak ettiği ücreti alamayan, üstüne bir de işsiz
bırakılma tehdidiyle çalışmak zorunda bırakılan
işçilerin şüphesi olmasın; çocuklarına bir kahve parası
verecek kadar harçlık veremeyen babaların şüphesi olmasın;
sadece 2021 yılında, faturasını ödeyemediği için
elektriği kesilen, karanlığa mahkûm edilen yaklaşık 4
milyon abonenin şüphesi olmasın. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bir kez daha ifade ediyorum: Başta ekonomik
sorunlar olmak üzere ülkemizin tüm sorunlarını birlikte
çözeceğiz. Bu güzel ülkeye bolluk ve bereket getireceğiz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hakkın, hukukun,
adaletin bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bu
baskıcı dönemin sonu yaklaşmaktadır. Merkez
Bankasındaki 128 milyar doların nerelere ve kimlere peşkeş
çekildiğinin ortaya çıkarılacağı dönem
yakındır. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Barış akademisyenlerinin kürsülerine
döneceği günler yakındır. İstanbul Sözleşmesinin
yeniden yürürlüğe gireceği günler yakındır. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hayat
pahalılığının sona ereceği günler
yakındır. Tank Palet Fabrikasının geri
alınacağı, Süleyman Şah Türbesinin tekrar vatan
toprağına götürüleceği günler yakındır. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Hangi görüşten, inançtan ve
kimlikten olursa olsun herkesin bu ülkede huzur ve barış içinde
yaşayacağı, kimsenin ötekileştirilmeyeceği
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla)
yönetim erkinin hesap vermekten çekinmeyeceği, hesap vermenin
de hesap sormanın da hukuki ve ahlaki bir zorunluluk olacağı
günler yakındır. İçinden geçtiğimiz bugünler geride kalmak
üzeredir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hadi oradan!
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Dolayısıyla gelecek tahayyülümüzde umutsuzluğa yer
yoktur. Mücadelemiz, tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği
ve karanlıkta kalmayacağı adaletli bir düzeni kurma
mücadelesidir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, evet, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 102nci kuruluş yıl dönümündeyiz. Yaklaşık
yüzyıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tüm mazlum
milletlere örnek olan cumhuriyetimizi nasıl kurdularsa, yüzyıl sonra,
hep birlikte, bu Parlamento cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle
taçlandıracaktır. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Güçlendirilmiş parlamenter sistem yoluyla ulusal
egemenlik kayıtsız şartsız, gerçek anlamda, gerçek manada
milletin olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bir kişiye millî egemenlik teslim edilmeyecektir. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Geç
bunları. (CHP sıralarından gürültüler)
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI VE MECLİS GRUBU BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Bu duygularla Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi şükranla ve
rahmetle anıyorum. Tüm çocuklarımızın Atatürk'ün kendilerine
armağan ettiği 23 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı ve
vatandaşlarımızın önümüzdeki Ramazan Bayramı'nı
yürekten kutluyorum.
Selamlar, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, ayakta alkışlar;
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Kılıçdaroğlu.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çık,
ortaya çık; çık hadi, görelim hadi! Genel Başkana laf
atılmaz, utanmıyor musun?
BAŞKAN Arkadaşlar, heyecan yapacak bir
şey yok, konuşmalar devam ediyor, sakin olun lütfen.
Şimdi, söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı ve Meclis Grubu
Başkanı İstanbul Milletvekili Sayın Pervin Buldan'ın
yerine Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş'a aittir.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında
bizleri izleyen değerli halkımız; hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum öncelikle.
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
kuruluş yıl dönümü vesilesiyle, özellikle ekranları
başında, bugün neler söyleneceğini, 23 Nisanın neden Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğunu merak eden, yaşananları
dikkatle izleyecek olan yurttaşlarımızı en içten
duygularımla Halkların Demokratik Partisi ve şahsım
adına tekrar saygıyla selamlamak istiyorum.
23 Nisanın halk egemenliğinin tesisi ve
cumhuriyetin kurulmasında önemli bir adım olduğu konusunda tabii
ki hiçbir kuşku yoktur. Ben öncelikle bugünü kutluyorum ve önceki
yıllara bir göz atma ihtiyacı duyuyorum. Her 23 Nisan oturumunda,
yaptığımız konuşmalarda bir hususun altını
özellikle çiziyoruz, o da bugünkü Meclis gerçekliğini eksiklikleri de olsa
aşan, onun ilerisinde olan 1920 Meclisi ve kapsayıcı
yapısıdır. Kayıtlara baktığımızda,
lazistan mebusu da vardır, kürdistan mebusu da vardır.
Ademimerkeziyetçilik ve temsilde kısmen de olsa adalet prensiplerinin esas
alındığı mozaiği 1921 Anayasasında görmek
mümkündür. Mecliste kendi kimliği ve rengiyle temsilin önü açık
olduğundan ulus milliyetçilik formları henüz esastan hâkim
değildi o zaman.
Kısaca, geçen yıllar içinde, temsil
edilmesi gereken halk iradesi ve yaşam için kader birliği âdeta
iktidarların insafına bırakılarak eşit
yurttaşlık hayalleri hepten gasbedilip bunu takiben merkez-yerel
yönetim dengesi bozulmuştur. Bu tablo, geçmişin devasa bir
yıkıntısı olarak önümüzde tüm
yakıcılığıyla durmaktadır.
Değerli halkımız, aradan geçen
yüzyıl içinde bir soru orta yerde duruyor. Yüz iki yılda ne
değişti? Evet, şüphesiz bizler ve dünya çok değişti.
Siyaset, toplum sosyolojisi ve teknoloji dönüştü. Çok uzağa gitmeden
blockchain gibi teknolojiler üzerinden gelişen merkeziyetsiz
yapılar sınırları anlamsız kılmakta, ulus devlet
ve kapitalizmin tüm ezberlerine meydan okumakta, deyim yerindeyse artık
finans kapitali sarsmanın eşiğindedir. Böylesi bir
fotoğrafta kısa süre önce başlayan Ukrayna işgali ve bu
işgal paralelinde yürüyen Atlantik-Pasifik hattındaki
kıyasıya satranç oyunlarıyla NATOnun dönüşü kapitalist
modernite dediğimiz aygıtın ekonomik-politik tahayyüllerinin
neler olacağını bize gösteriyor. Türkiye, son derece
akışkan olan bu küresel değişikliklerden tabii ki azade
değildir; 2023le yeni bir yüzyıla girerken bazı siyasi, sosyal
ve toplumsal anlayışları ya terk edecek ya da zamanın
ruhuna yenilmiş, hikâyesini kaybetmiş bir ülke olarak yola geriden,
son derece krizli ruh hâlleri ve bitmek tükenmek bilmeyen eksen
kaymalarıyla devam edecek.
Şunu söylemek mümkün: Yüzyıllık süre
boyunca cumhuriyet antidemokratik bir karaktere sahip olmuştur. Evet,
ortada bir cumhuriyet var ama eksiktir hem de demokratik değil; ortada
sembolik bir demokrasi var ama toplumdan yana değil; ortada sorunlar var
ama yönetenler görmekten ve çözmekten yana değil; ortada farklılık,
çok seslilik var ama hepsi tehlike olarak görülüyor. Birçok şey söylemek
mümkün ve hepsinin çıktığı tek bir kapı var, o da
inkâr. Evet, tüm kimlikler inkâra dayalı devlet aklı altında
eziliyor; tüm değerler inkâra dayalı siyaset altında görünmez
kılınmak isteniyor; tüm zenginlikler inkâra dayalı siyaset
altında yoksullaştırılıyor. Görüyoruz, hukuk ve adalet
hiç olmadığı kadar iktidarın komplolarını yürüten
yargı sisteminin vesayeti altındadır. Yargı âdeta testere
misali yurttaşlık kurumu başta olmak üzere öteki kimliğe
tabi her özneyi devre dışında bırakmaktadır.
Görüyoruz, komploların devlet felsefesi hâline getirildiği, küresel
risklerin ve değişimlerin okunamadığı yeni dünya
düzeni kurulurken yüzyıl öncesinin devlet refleksleriyle hareket
edildiği bir çağ yangınındayız. Gelinen aşamada
iktidar ve küçük ortağının cumhuriyetin 2nci
yüzyılına yeni bir inkâr konseptiyle girmeye çalışması
tesadüf değildir. Özellikle Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere
halklara dönük tahammülsüzlüğün Nirvanaya ulaşması, demokratik
siyaset yürütenlerin tutuklanması, kadın düşmanları,
cezaevlerindeki şiddet, şeffaf hâle gelen işkence ve
milyonların âdeta vatandaşlıktan çıkarılmasına
dönüşen kayyum rejimi bunun göstergelerindendir. İşte, bu
kıyametin içinde bizim inandığımız reçete demokratik
ulus düşüncesidir. Demokratik ulus, tüm bu sosyal, siyasal, ekolojik ve
ekonomik krizlere karşı geliştirilmiş toplumcu bir
politikanın adıdır. İnançları, halkların
birliğini, toplumsal cinsiyeti, özgürlük ve dayanışmayı
esas alır; çok dilli, çok kimlikli, çok inançlı ve çok kültürü
içeren, ötekileştirmeyen demokratik bir cumhuriyetin ulus hâlidir.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkan; biz Halkların Demokratik Partisi olarak her şeyin
politikayla başladığına inanıyoruz ve Demokrasi,
politikanın ahlaki yüzüdür. diyoruz. Herkesin diline
doladığı, içinde politikanın olmadığı soyut
demokrasi değil, toplumsal sorunlara çözüm olacak hakiki demokrasi
istiyoruz çünkü günümüz dünyasının bayrağı demokrasidir;
gençler ve kadınlar bu bayrağın
taşıyıcılarıdır.
Bu özel gün için burada hazır bulunanların
huzurunda açıkça söylemek isterim ki demokrasinin bugünkü tanımı
devletin kötüye kullanılmasıdır. İktidar bloku demokrasiden
hazzetmiyor, bunu görüyoruz; siyasal muhalefet de demokrasiden korkuyor. Tam da
burada üçüncü yol olarak diyoruz ki: Demokrasi insan özgürlüğünü garanti
altına alıyorsa demokrasidir. Aynı şekilde, adalet, bizim
en büyük amacımızdır. Adaletten yoksun her politika yaşam
siyasetinin ihlalidir. Laik, sivil, özgürlükçü ve inanç özgürlüğünü
gözeten, farklı kimlik, dil ve kültürleri kapsayan, toplumsal müzakereden
yana bir anayasa demokratik bir çıkışın
başlangıcı ve ruhudur. Biz halklar bahçesi HDP olarak,
kimlikleri yok sayan, bizleri katı tanımlara hapseden, toplumsal
sorunlarımızı çözmek yerine daha da kutuplaştıran,
kriz ve kaoslarla ayakta kalmaya ant içmiş, doğayı düşman
ilan etmiş hükûmetlerin halka değil halkın hükûmetlere hesap
verdiği bir cumhuriyet istemiyoruz; en köklü ve hayati sorun olan Kürt
sorununu çözmeyen, çözemeyen bir cumhuriyet istemiyoruz. Bizim
ihtiyacımız, demokratik bir cumhuriyettir, çünkü bu ülkede Kürtler,
Türkler, Aleviler, Sünniler, Ermeniler, Süryaniler, Araplar, Çerkezler, Lazlar,
Romanlar, Pomaklar; kadınlar, gençler, emekçiler ve en çok da çocuklar
kendi geleceğini güvende hissetmiyor, yarınlarına umutla
bakamıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 23 Nisanda ne yazık ki çocukların
kutlayabileceği bir bayramdan biz söz edemiyoruz. Cezaevlerine
atılan, şiddete ve cinsel istimara uğrayan, sokakta, tarlada
çalıştırılan, ana dilinde eğitim göremeyen çocuklar bu
ülkenin kanayan yarasıdır. TÜİK verilerine göre, Türkiyede
ekonomik faaliyette çalışan 720 bin çocuk işçi
bulunmaktadır. Nitekim İSİG Meclisine göre kayıt dışı
çalıştırılan çocuklar göz önünde bulundurulduğunda
çocuk işçi sayısı 2 milyonun üzerindedir. Spesifik bir örnek
vermek istiyorum: İzmir Barosu 2020 yılında çocuk istismarı
suçu için 1.078 avukat görevlendirdi, bu sayı 2021de 1.470e
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Neymiş? Demek ki çocuklar risk altında, demek ki çocuklar her alanda
risk yaşıyor. Özellikle vurgulamak gerekiyor, Meclisin,
çocukların yaşam hakkı ve ana dilinde eğitim hakkı
başta olmak üzere tüm haklarını güvence altına alan bir
ortamı yaratmamış olması en büyük demokrasi
ayıbıdır. Bu konunun siyasetüstü tutularak Parlamentonun
adım atması, çocuklara karşı hepimizin tarihî bir
sorumluluğudur. Buradan çağrı yapıyorum, açık
çağrı: Gelin, Mecliste çocuk hakları daimî komisyonunu önce bir
kuralım, ikinci bir adım olarak da çocuk hakları
bakanlığının kurulması için yasal süreci
başlatalım.
Nüfusun üçte 1ini oluşturan çocuklara dair bir
çocuk hakları siyaseti yoktur. Biz çocukların istismara uğramadığı,
yoksulluğun kader kılınmadığı,
sağlıklı şartlarda eğitim ve barınma
hakkından yararlanabildiği bir ülke istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yüzyıl önce, bugün, çocuklar için bayram olarak hayal edilmişti; yüz
iki yıl sonra bunun hâlâ neden bayram olamadığını
tartışmak acı vericidir. Bayram olarak açılan bir Meclisin
bugün işlevsizleştirilen sıradan bir binaya çevrilme hikâyesine
dair söz kuruyoruz; işte ülkenin özeti bu.
Bizler, silahlara her dakika milyon dolar harcayan
ve her dakika yüzlerce çocuğu açlıktan ya da iyileştirilebilir
hastalıklardan öldüren bir dünyaya ve bu sisteme hayır diyoruz. Bir
çocuk mamasına erişemediğimiz bu zalim zamana hayır
diyoruz. Hiçbir yere varmayan yürüyen merdivenlerle övünenlere, kitapsız
kütüphaneler, çocuksuz kreşler ve eğitimsiz üniversiteler açanlara,
nehirsiz köprü yapanlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen; üçüncü
dakika oluyor Sayın Danış Beştaş.
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GRUP
BAŞKAN VEKİLİ MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Evet, sağ olun.
Kendinden olmayan herkesi düşman görenlerin,
bir ayakkabı kutusundan rejim yaratanların karşısındayız.
Biz yaşamın önüne tecridi koyanlara hayır diyoruz. Denir ki:
Affı olmayan yegâne günah, umuda karşı işlenendir. Bu
ülkedeki çocukların umuduyla oynayan bu günahkâr sisteme hayır
diyoruz. Ezilen halkların düşünürü Fanon, lösemi olup gencecik
yaşta ölmeden önce şunu der: Önemli olan,
inandığımız fikirler için elimizden gelenin azamisini
yapıp yapmadığımızdır. Eğer en başta
bir amacın hizmetkârı değilsek, halkın adalet ve
özgürlüğünün sevdalısı değilsek, yeryüzünde bir hiçiz
demektir. Yaşamı belirleyen husus çabalarımızdır,
döktüğümüz terdir; bizler yaptıklarımızdan ibaretiz. Evet,
biz bu bilinçle yüzyıldır direniyoruz ve İnce Memedin
Çukurovadan dediği gibi Direnmek haktır. diyoruz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, bir bitirelim
konuşmaları. Şimdi Grup Başkan Vekilleri gruplar adına
bir konuşsun.
Şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket
Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Osmaniye
Milletvekili Sayın Devlet Bahçelinin yerine Grup Başkan Vekili
Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ
GRUP BAŞKAN VEKİLİ ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
kuruluş yıl dönümü münasebetiyle toplanmış bulunuyoruz.
Aziz milletimizi ve muhterem heyetinizi Milliyetçi Hareket Partisi adına
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, son iki bin yıl
içinde nice büyük devletler kurduk; üç kıtada, yedi iklimde hüküm sürdük.
Bütün insanlığı kucaklayan yönetimler ve medeniyetler inşa
ettik; nice saadetli, şanlı, güçlü dönemler yaşadık;
çağ açıp çağ kapadık fakat son iki yüzyılda
çeşitli felaketlerle, vatan kayıplarıyla, beka tehditleriyle
karşı karşıya kaldık. Türk milleti tarihin
sayfaları 19uncu yüzyıldan 20nci yüzyıla çevrilirken
işgallere, katliamlara ve acılı göçlere maruz
bırakılarak ateşle imtihan edilmiştir.
Yüz dört yıl önce ülkemiz, İngiltere,
Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından işgal edilmişti;
ordularımız dağıtılmış,
silahlarımız elimizden alınmıştı. Emperyalist
devletler vatanımızı sırtlanlar gibi
paylaşmıştı. Uzun savaş yıllarında nüfusumuz
erimiş, milletimiz yoksul ve bitap düşmüştü; memleketimiz harap
olmuş, ekonomi çökertilmişti. Türk milleti öz vatanında
boğulmak isteniyordu. Bu vahim ortamda yürütülen kurtuluş
faaliyetleri içeriden baltalanmaya çalışıldı. Yerli iş
birlikçiler işgalcilerin telkinleriyle Kuvayımilliyeye
karşı beşinci kol faaliyeti yürütmüş, isyanlar
çıkarmıştı. İşgalcilerle iş birliği
yapan bazı sefil siyasetçiler, bir kısım Babıali
bürokratları müstevliden himaye dilenerek iktidarı ele
geçirebileceklerini ummuşlardı, tıpkı bugün yabancı
devletlerden destek ve yardım bekleyenlerin, yabancı büyükelçilerle
içli dışlı olanların yaptığı gibi.
Bu ağır koşullar altında
Hatayda Kara Mehmet Çavuş, İzmirde Hasan Tahsin, Ayvalıkta
Yarbay Ali Çetinkaya, Maraşta Sütçü İmam tarafından
işgalcilere karşı atılan ilk kurşunlar Kurtuluş
Savaşının işaret fişekleri
olmuştur. Aynı istikamette, Atatürk, bağımsızlık
mücadelesinin vatan sathına yayılması için Samsunda ilk
adımı attı. Amasyada vatanın bütünlüğüyle milletin
bağımsızlığının tehlikede olduğu,
milletin bağımsızlığını yine milletin azim
ve kararlılığının kurtaracağı ilan edildi.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Erzurum Kongresinde
Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. kararı
bütün dünyaya duyuruldu. Balıkesirde, Nazillide, Alaşehirde
toplanan kongrelerle Kuvayımilliye düzenli istiklal ordusuna
dönüştürülerek cepheler kuruldu. Sivas Kongresinde manda ve himaye
reddedildi. Millî iradenin bütün vatan topraklarında hâkim
kılınacağı kararı Ya istiklal, ya ölüm!
parolasıyla ilan edildi. İngiliz kuvvetleri 16 Mart 1920de
İstanbulu işgal ederek vatanın bütünlüğüne kastetmiş,
Meclis-i Mebusanı dağıtarak millet iradesine el
uzatmıştı. Bu ağır şartlar, Ankarada
olağanüstü yetkilere sahip bir Meclisin toplanmasını zorunlu
kılmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi yüz iki yıl
önce, memleketin dört bir yanından gelen kahramanların
dualarıyla, azim ve iradesiyle açıldı. O kahramanlar ki kaosa
sürüklenen vatanda umutlu günlerin taze filizlerini yeşerttiler, ümitleri
boğan felaketlerden göz kamaştıran zaferler
çıkardılar. O kahramanlar, Ulustaki mütevazı binada, okullardan
getirilen tahta sıralarda, isli gaz lambaları altında,
Polatlıdan gelen top sesleri içinde bağımsızlığa
inanmış bir milletin neleri başarabileceğini tüm dünyaya ispat
ettiler. İşgalciler Anadoluyu paylaşırken o kahramanlar
millî egemenliği hâkim kılarak teslimiyet belgelerini
yırtıp attılar. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milletimiz 23 Nisanda etnik köken, dil, din, mezhep,
yöre ayrımı yapmaksızın millî devlet ülküsünde
birleşmiş, bağımsız yaşama iradesini ortaya
koymuştur. Bu yüce Meclis, İstiklal Savaşımızı
yöneten Gazi Meclistir. Bu Meclis, Türk milletinin kendini yönetme
şuurunun belgesidir. Ülkemizin kalkınma ve gelişme hamleleri bu
çatı altında biçimlenmiştir. Demokrasi bu sıralarda
gelişmiş, memlekete yayılmıştır.
Gazi Meclisimiz yoklukları aştı,
zorlukları yendi, işgal ve esareti yok etti ve zaferini 29 Ekim
1923te cumhuriyetle taçlandırdı. 23 Nisan, baharın müjdesini
veren kiraz çiçekleri misali, milletimizin geleceği olan
çocuklarımıza ve dünyadaki tüm çocuklara armağan edilen ilk ve
tek bayramdır.
Muhterem milletvekilleri, son altmış
yıl içinde vesayet ve darbe girişimlerine maruz kalan bu yüce
çatı 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖcü hainler tarafından
bombalandı. Alçak darbe girişimi millî iradeyi boğma,
vatanı parçalama, ülkeyi emperyalistlere teslim etme girişimiydi.
Bizler o gece bu çatı altında toplanarak millet iradesine,
Meclisimize sahip çıktık. Aziz milletimiz tıpkı yüz iki
yıl önce olduğu gibi işgalcilere ve onların iş
birlikçilerine gereken cevabı vermiş ve Meclisimiz Gazi
unvanını yeniden kazanmıştır.
Yabancı ülkelerden himaye dilenen mandacı
ve bölücülere İktidar değişsin de nasıl
değişirse değişsin. diyen gafillere ve iş birlikçilere
karşı her daim teyakkuzda olmak millî bir vazifedir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, 102nci
yaşını kutladığımız Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bugün kuruluş felsefesine bağlı olarak yeni bir vizyona
sahiptir. Türkiye, içinden geçtiğimiz tüm sıkıntılı
dönemlere rağmen, çok partili demokratik siyasi hayatı
kökleştirmiş ve kurumsallaştırmıştır, millî
irade hâkim kılınmıştır. 16 Nisan 2017 Anayasa
referandumuyla, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
milletimizin yüksek takdiriyle kabul edilmiştir. Bu yeni sistemde,
yürütmede yüzde 50den fazla yüksek bir temsiliyet sağlanarak millî irade
güçlü bir şekilde tahkim edilmiştir. Gazi Meclisimiz, yüzde 99
nispetinde çok yüksek bir temsiliyete kavuşmuştur. Meclisimiz 14
parti, 5 grup ve 7 bağımsız milletvekiliyle
çoğulculuğa, temsilde adalete ve sandalye
dağılımları itibarıyla uzlaşmacı bir
yapıya sahiptir. Meclisimiz, kuvvetler ayrılığına
sahip, güçlü, fonksiyonel ve daha demokratik bir yapıya
kavuşmuştur. Mühür vurulmuş, vesayet odakları, darbeler ve
hükûmet krizleriyle yaşanan istikrarsızlıklar tarihin tozlu
raflarına kaldırılmıştır. Bu sistemle,
Türkiye'nin iç ve dış politikadaki atılımlarının
yolu açılmıştır. Türkiye, Yurtta barış, dünyada
barış. parolasıyla sorunlara mahkûm değil, hâkim bir
şekilde küresel ve bölgesel istikrarın garantörü konumuna
gelmiştir. Türkiye, yaklaşık altı yıldır,
kaybolan yıllarını telafi etmektedir. Eski sisteme dönme arzusu
siyasi gericiliktir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Polemiklerle, kısır çekişmelerle kaybedecek
vaktimiz yok. Sen, ben; öteki, beriki demenin kimseye faydası yok. Temel
millî konularda, Türkiyeye yönelik tehdit ve tehlikelere karşı
kenetlenerek büyük hedeflere doğru omuz omuza yürümeliyiz.
Bu vesileyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını kutluyor, başta istiklal mücadelemizin Büyük Önderi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi,
Millî Mücadele kahramanlarımızı rahmetle, şükranla ve minnetle
anıyorum.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Şimdi, söz sırası İYİ Parti
Meclis Grubu Başkanı Bursa Milletvekili Sayın İsmail
Tatlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ MECLİS GRUBU
BAŞKANI İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Değerli
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, aziz milletimiz;
İYİ Parti adına hepinizi saygıyla selamlarım.
Yaklaşık yüzyıl önce bu ülkenin
istiklal mücadelesine karar verenler işe bir ordu kurarak
başlamadılar, işe bir Meclis açarak başladılar.
Yüzyıl önce bu mücadeleyi yürütenler, özgürlük mücadelesini millî
egemenliğe dayandırdılar, hukukun müdafaası çizgisine
taşıdılar ve meşruiyeti ve ahlaki üstünlüğü bu
mücadelenin ön koşulu olarak kabul ettiler. İmparatorluğumuzun
kurmayları olan İstiklal Savaşı'mızın bu
kahramanları ve aynı zamanda cumhuriyetimizin yüksek vizyonlu
kadroları o şartlar altında bile ilkesel duruşlarını
göstermeyi bilmişlerdir. 19uncu ve 20nci yüzyıl
Çünkü 19uncu ve
20nci yüzyıl millî egemenliğe dayanmayan, hukuku öncelemeyen onlarca
bağımsızlık hareketinden ortaya çıkan insani dramlara
şahitlik etmiştir. Millî egemenliğe dayanmayan
bağımsızlık hareketlerinin büyük kısmı ülkeleri
savuran diktatöryal rejimlere savrulmuş ve insani dram hikâyeleriyle
dolmuştur. Bu vesileyle, bu yüksek vizyonlu kadroya ve bu aziz milletimize
bir defa daha teşekkür ederiz, saygılar sunarız ve
geçmişleri rahmetle ve minnetle anıyoruz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bizim kurucu
değerlerimiz böyledir, işgal altındayken dahi millî egemenlikten
ve hukuktan, müzakereden ve istişareden vazgeçmemektir, yegâne
meşruiyet kaynağı olarak milleti görmek ve yalnızca millete
dayanmaktır; Türk devleti böyle kurulmuştur, evveli de budur, ahiri
de budur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, millî egemenlik
kitaplara konu olsun diye değil, hayatın akışına yön
versin diye önemsenir. Yasama ve yargı organlarının
bağımsızlığı devletin bağımsızlığı
demektir ve millî egemenliğimizin temelidir. Liyakat, millî
egemenliğimizin vazgeçilmez bir unsurudur; Parlamento ve yargı,
kararlarını millet adına verir. Bütün parlamentolar
yalnızca Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
sözünü yaşatmakla yükümlüdürler fakat bugünlerde olduğu gibi, âdeta
bir kuvvetler birliği şartlarının dayatılması;
hâkimiyetin, milletin Meclisinden saraylara taşınması ve
atanmış dar bir kadroya sığdırılması;
adaletin ve liyakatin ezilmesi; millî egemenliğin, yalnızca
metinlerde kalarak hayatın akışında bir alan
bulamamasıdır. Bu da inanç hürriyeti, ifade hürriyeti, teşebbüs
hürriyeti kısıtlanmış, kendini ifade edemeyen bir toplum
demektir.
Değerli milletvekilleri, 1889, bu
toprakların ilk siyasi partiyle tanıştığı zaman
dilimidir. Türkiye, 1889dan bu yana, son beş yılki kadar siyasetin
daraldığı alanı çok az görmüştür; siyaset ancak çok
ender bu kadar daraltılmıştır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu partili Cumhurbaşkanlığının
yarattığı siyasi atmosfer, gerçekten, daraltılmış
ve toplumun kısıtlanmış böyle bir dönemini izah etmektedir.
Bakın, bugünkü dönemi biraz geriye götürelim, 12 Eylüle götürelim, bundan
kırk yıl öncesine taşıyalım, Kanun da biziz, devlet
de biziz. diyen bir dil, işçileri, memurları zorla siyasi mitinglere
taşıyan bir yapı, özgürlüğü toplumsal bir
sıkıntı olarak gören bir zihniyet, medya ve yargıyı
tekelinde tutan bir anlayış, bugünkü atmosfer buna mı yakın
yoksa cezaevinde dahi demokratik parlamenter rejimi koruma gayretinde olan
Süleyman Demirele, Necmettin Erbakana, Alparslan Türkeşe mi yakın?
Bu yakınlığı iyi ölçmemiz ve tartmamız lazım.
Yine bugünkü hâkim olan yönetimi bugünkü atmosfere
hâkim olan yönetim anlayışını 28 Şubata
taşıyalım, apoletleriyle brifing veren paşaların ve
cübbeleriyle bu toplantılara katılan hâkimlerin, yapılan tüm
zulümlere alkış tutan üniversite yöneticilerinin hukuku ezen
zihniyetine mi yakındır yoksa inandıkları gibi kendilerini
toplumda ifade etmek isteyen, bu yüzden itilip kakılan, yarına
yönelik hayal kuramayan gençlerin, kadınların yanına mı yakındır?
Değerli milletvekilleri, bu nedenle bugün
demokrasi adına verdiğimiz mücadele, aynı zamanda tarih nezdinde
yürüttüğümüz bir itibar mücadelesidir; bu, bir millî egemenlik
mücadelesidir. Sayın Genel Başkan Meral Akşenerin dediği
gibi millî egemenliğin varlığında devletin sahibi 84
milyondur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Devlet, milletin tamamına aittir ve bu nüfus kâğıdı
devletin tapusudur, herkes 84 milyonda 1 hissedardır. Hilalinki de
Bilalinki de eşittir; İsmet Yılmazınki de İsmail
Tatlıoğlununki de eşittir; Recep Tayyip Erdoğanınki
de Kemal Kılıçdaroğlununki de Devlet Bahçelininki de Meral
Akşenerinki de eşittir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu bağlamda şunu söylemek lazım: Bunun
dışında bir referans aranması millî egemenlik gasbıdır,
hak gasbıdır. Bugün 90 puanla kadroya giremeyen 60 puanla girenlerin
bulunduğu bir ülkede ve bugün Herkes eşittir ama iktidar
mensupları daha eşittir. sözünü hayata geçiren yeni düzene
baktığımızda Türkiyede bir millî egemenlik
gasbının varlığını çok canlı bir
şekilde görmemiz gerekir.
Çok değerli milletvekilleri, özgür ve eşit
bir Parlamentonun hukuku ve bu çerçevede Parlamento hukuku milletin bu
hakkının gasbedilmesini önleyecek tek mercidir. Toplumun hiçbir
sorununu bu Parlamentonun hukukuna aykırı davranarak, toplumu
ayrıştırarak ve de siyaseti kompartımanlar hâlinde
yapıları ve organizasyonları muhatap kılarak çözemeyiz.
Türkiyede her türlü sorunun çözüm mercisi alandaki vatandaştır. Biz
Türkiyedeki sorunları siyasi kompartımanlarla çözemeyiz; bu, bir
siyasi feodalitedir ve dünya bunu böyle çözememiştir.
Değerli milletvekilleri, toplumun bu
bağlamda beklentisi gerçekten yüksektir. İstanbulu fetheden iradenin
de bu Meclisi açmış, sonrasında cumhuriyeti kurmuş iradenin
de temel arzusu birdir; bu topraklarda yaşayan insanları mutlu ve
huzurlu kılmak, onlara dünyanın en ileri şartları ve
standartlarını sunmak, onlar için özgür ve refah içinde
yaşayacakları, birinci sınıf hissedecekleri bir ülke
yaratmaktır. Zaman zaman tökezlese de bu amacın hilafına yollara
sapılsa da Türkiye bu arzuyu yitirmemiştir ve yitiremeyiz. O nedenle,
İYİ Parti olarak biz bu arzunun sahibiyiz. Tek adam ceketine
sığmayan bu milletle birlikte 21inci yüzyılın
koşusuna talibiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İYİ PARTİ MECLİS GRUBU
BAŞKANI İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
yükselen bir
Türkiyeye talibiz, özgür bir Türkiyeye talibiz. Bilmekteyiz ki bir
toprağı vatan yapan, özgürlüktür ve biz bu özgürlüğe talibiz,
adil bir Türkiyeye talibiz, zengin bir Türkiyeye talibiz. Güçlendirilmiş
Parlamento mücadelesini yapmamızın gerçek nedeni de budur.
Bu çerçevede, yüz iki yıl önce Ankarada
milletin kayıtsız şartsız egemenliğini ilan ederek
Türkiye Büyük Millet Meclisini açan Gazi Meclisimizin ilk Başkanı,
İstiklal Savaşının Başkumandanı Mustafa Kemal
Atatürkü, silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi, kurucu
kadrolardan bugüne bu kutsal çatı altında görev yapmış tüm
parlamenterleri saygıyla ve ahirete irtihal edenleri rahmetle
anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İYİ PARTİ MECLİS GRUBU
BAŞKANI İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Üniversite verilerine
göre, 7,5 milyon çocuğun yeterince beslenemediği ve
ısınamadığı bir dönemde milletimizin bu bayramı
gerektiği kadar kutlayamadığının farkındayız
ama aziz milletimizin bununla beraber bayramını kutlarız. Yine,
aziz milletimizin önümüzdeki haftaki Kadir Gecesini ve Ramazan
Bayramını kutlarız.
Hepinize saygılar sunarım. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tatlıoğlu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, millet
iradesiyle ilgili bir konuda sizden 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhurbaşkanlığı
koltuğunda oturan kişinin bugün Anıtkabirde ve Mecliste
bulunması gerektiğine ve bu saatte İstanbulda ayrı bir
program yaparak millet iradesine saygısızlık yapmasını
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüz iki yıl önce Mustafa Kemal Atatürkün
önderliğinde egemenliğimizi tüm dünyaya duyurduğumuz bu günü
kutluyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyetinin ve ordunun başkomutanı
sıfatını taşıyan bir Cumhurbaşkanının
ilk önce milletvekillerinin önünde, Anıtkabirde bizim önümüzde
durması gerekirdi. Bugün bu Meclis iradesi burada tecelli ederken ve bu
günü kutlarken Cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş
bırakılmaması gerekirdi. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Milletvekillerinin burada, Mecliste,
bu Egemenlik Bayramını kutlarken
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
bu saatte
İstanbulda ayrı bir program yaparak millet iradesine
saygısızlık yapmaması gerekirdi, bunu şiddetle
kınıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl saygısızlık bu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mikrofon kapandı,
mikrofon.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Mikrofon
kapalıydı efendim, tekrar etmek istiyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Duyuldu, duyuldu!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Yeter be!
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bugün millet iradesinin
konuşulduğu bu saatlerde, İstanbulda,
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişinin
ayrı bir program yapmasının millet iradesine
saygısızlık olduğunu söylüyoruz ve şiddetle
kınıyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl saygısızlık bu!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Mustafa Şentopun, bayramlarla ilgili
yapılan düzenleme gereğince 23 Nisanda Anıtkabirde yapılan
törenlere Meclis Başkanının Başkanlığında
heyetin gittiğine, Cumhuriyet Bayramında
Cumhurbaşkanının öncülüğünde Anıtkabire
gidildiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Özkoçun
değindiği hususlardan birincisi bizi de alakadar ediyor. Uzun zaman
önce -tarihini şu anda hatırlayamıyorum ama herhâlde bir on
yıl kadar vardır- bayramlarla ilgili bir düzenleme
yapılmıştı. 23 Nisanda Anıtkabirde yapılan
törenlere Meclis Başkanının Başkanlığında
heyet gidiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bravo! Aldın mı
cevabını?
BAŞKAN Diğer bayramlar için ayrı
düzenlemeler var; Cumhuriyet Bayramında Cumhurbaşkanının
öncülüğünde gidiliyor.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Eski Türkiye, eski
Türkiye o!
ŞENOL SUNAT (Ankara) Yani doğru bir
şey mi o?
BAŞKAN - Sayın Turan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl saygısızlık bu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, müsaade
ederseniz, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl saygısızlık bu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbula program
koyuyor, olur mu?
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Program koymasa da Niye koymadı? dersiniz.
BAŞKAN Bir dakika arkadaşlar, bir
dakika; duyalım Sayın Özkoçu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum: Türkiye Cumhuriyetinin gerçek bir Cumhurbaşkanı
Beni kimse milletimin önünde Atatürke saygı duymaktan ve burada Meclise
saygı duymaktan menedemez. diyerek bu yasayı geri göndermesi gerekiyordu.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Asıl saygısızlık bu!
BAŞKAN Sayın Turan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sensin saygısız!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şiddet çıkarmak asıl
saygısızlık.
BAŞKAN Bir dakika arkadaşlar
.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl saygısızlık bu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz
saygısızsınız!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hadi oradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şiddet
çıkarmadım, saygısız sizsiniz!
BAŞKAN Arkadaşlar
Arkadaşlar,
lütfen, yapmayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nerede, niye yapmıyor?
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sen sus! Sana ne, sana
mı soracak!
BAŞKAN - Bakın
Arkadaşlar
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Asıl saygısızlık bu.
BAŞKAN - Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
FATİH ŞAHİN (Ankara) Genel
Başkanınız yanınızda, ondan utanın ya, böyle
bağırılır mı hiç onun yanında?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Keşke seninki de
olabilseydi.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Genel
Başkanınız yanınızda, ayıp değil mi!
BAŞKAN Arkadaşlar, söz alıp
konuşsanız İç Tüzüke göre.
FATİH ŞAHİN (Ankara) Onun
yanında bağırıp çağırıyorsunuz, ayıp
değil mi? Genel Başkanınıza saygısızlık
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen
Mecliste söz
talep edilir, Meclis Başkanı söz verdiğinde konuşulur,
lütfen. Ya, bugün için en azından buna uyalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Süremi baştan
başlatalım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Turan.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de öncelikle tüm milletimizin bu güzel
bayramını tebrik ediyorum. 23 Nisan, 85 milyonun heyecanla
kutladığı, 785 bin kilometrekare içerisinde heyecanla, onurla
kutladığı özel bir bayram. Bu bayramda farklı saiklerle,
gerekçelerini bildiğimiz yaklaşımlarla fitne diye ifade
edilebilecek yaklaşımlarda bulunmak doğru değil diye
düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nerede
milletvekilleriniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Neredeler?
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Turan
konuşuyor, başka kimsenin söz hakkı yok şu anda, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hepimizin yıllardan
beri takip ettiği, yasama yürütmenin ayrılığına dair
en güzel örneğin verildiği, 23 Nisanda Meclis
Başkanının öncülüğünde Anıtkabire gidildiği,
diğer törenlerde Sayın Cumhurbaşkanının
öncülüğünde gidildiği hepimizin bildiği bir hakikat.
Altını bir daha çiziyorum: Her 23 Nisanda Meclis
Başkanımızın Başkanlığında vekillerimiz
Anıtkabire giderler, ilk defa olan bir iş değil.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Ne zamandan beri?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bugün niye burada
değil?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu bilmenize
rağmen bunu söylüyor olmak öncelikle kendi seçmeninize,
halkınıza haksızlık diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir dakika daha istirham ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
üzülerek söylüyorum, bugünün ruhuna, bugünün mehabetine yakışmayan
bir tarzdır bu. Bize saygınız yok, buna alıştık
-bağırıyorsunuz, çağırıyorsunuz- ama
yanınızda Sayın Genel Başkanınız var, ona da
mı saygınız yok? Hiç olmazsa ona hürmeten daha sakin bir dil
kullanmanız lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Saygıyı
senden mi öğreneceğiz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Kılıçdaroğlunun yanına oturup da burada
bağırarak -sokak ağzı diye ifade edeceğim, özür
dileyerek söylüyorum- bu lafları söylemenin doğru
olmadığını düşünüyorum. Öncelikle kendi Genel Başkanınıza
saygı duyun, aynı şekilde tüm millete saygı duyun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
FATİH ŞAHİN (Ankara) Rol
çalıyorlar, rol.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
23 Nisan tüm milletindir, hepimizindir, tekrar yürekten kutluyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
kayıtlara geçsin diye, sadece kayıtlara geçsin diye
BAŞKAN Sayın Özkoç, bakın, 60a
göre söz vermiyordum, bir beyanınız olduğunu söylediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tabii, tabii. Sadece
kayıtlara geçsin diye Sayın Başkan
YUSUF BAŞER (Yozgat) Niye kayda geçsin?
Konuşma!
BAŞKAN Buyurun, geçsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Asıl utanması
gerekenler, Meclisi itibarsızlaştırıp İstanbulda
alternatif program yapanlardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hadi oradan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna cevap verdik.
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi söz
sırası Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, müsaadenizle, ben de 60a göre
kısa bir söz alıp düzeltme yapmak istiyorum efendim.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ya, işte, böyle bir
uygulama yok.
BAŞKAN Sizin konuşmanız
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hep verdiğiniz için, söz verdiğiniz için
BAŞKAN Peki, buyurun.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Halkın yanında
olmak ne zamandan beri suç oldu be!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, kendi Genel
Başkanınıza saygı duyun ya! (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Genel
Başkanınıza saygı duyun, Genel Başkanınıza!
BAŞKAN Sayın Bak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Genel
Başkanınıza saygı duyun, paldır küldür
konuşuyorsunuz, Genel Başkanınıza saygı duyun!
BAŞKAN Sayın Bak, lütfen
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Destici, söz verdim,
lütfen
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın
Başkan, biz konuşmalarımızı yapalım, Grup
Başkan Vekilleri daha sonra her türlü tartışmalarını
yapabilirler.
BAŞKAN E, bırakayım, gelin siz
yönetin, olur mu?
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Biz bir
konuşmalarımızı yapalım, sonra ne konuşacaklarsa
konuşsunlar.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
3.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, ben 23 Nisan Bayramınızı kutluyorum
öncelikle.
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunun 102nci yıl dönümü. Bir yanlış
anlaşılma oldu zannedersem, Sayın
Cumhurbaşkanının Anıtkabir'deki törenlere
katılmayışı değil eleştirilen konu. Türkiye Büyük
Millet Meclisi saat 14.00te zatıalinizin Riyasetinde ve siyasi
partilerimizin liderlerinin katılımıyla bir özel toplantı
tertip ediyor.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekili
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade buyurun efendim.
BAŞKAN Tamam da yanlış
anlaşılma dediğiniz şey, beni diyorsunuz yanlış
anladı
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hayır, hayır size demiyorum.
BAŞKAN İsterseniz tutanağı
getirelim, ben iyi duydum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yani yok, hayır, size demiyorum, tepkiye bakarak
söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, CHP ifade
edemedi mi de Müsavat Bey konuşuyor?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Asıl eleştirilen konu şudur: Saat 14.00te
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ya, sen tercümesini mi
yapıyorsun onun ya?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade eder misiniz, daha ne dediğimi anlamadan niye böyle
tepki gösteriyorsunuz ya?
Şimdi, saat 14.00te toplantı
başladı, zatıaliniz konuştunuz ve zatıalinizi
müteakiben de Sayın İsmet Yılmaz konuştu. Saat 14.30da, bu
konuşmalar tamamlandıktan sonra Sayın
Cumhurbaşkanının televizyon kanallarında canlı
yayını başladı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu çarpık bir zihniyet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl çarpık ya,
nasıl çarpık? Bu kadar ucuz iş olur mu ya?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Burada kastedilen saygı şu: Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki program nazarıitibara alınarak Sayın
Cumhurbaşkanının programı tanzim edilse bu saygı krizi
yaşanmamış olacaktı, bu tartışmalar da
çıkmamış olacaktı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu çarpıtma, tamamen çarpıtma!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu hususa dikkatinizi çekiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamamen çarpıtma! Bu bir acziyetin ifadesi.
BAŞKAN Sayın Turan
4.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Müsavat Beyin niye söz aldığını anlayamadım. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından gürültüler) CHP gerekli tepkiyi
gösterdi, ifadede bulundu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Toparlama, toparlama.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) CHPnin eksik
kaldığı bir ifade mi vardı da Sayın
Dervişoğlu söz aldı; açıkçası garipsedim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Evet, aynen öyle,
ifade edemediler; destek.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı şekilde,
Sayın Cumhurbaşkanımızın programı tüm kamuoyunca
bilinirken eğer burada olmaması bir eleştiri konusuysa Meral
Hanım da yok şu an, bildiğim kadarıyla, Sayın Genel
Başkan yok şu an.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, bu tartışma
anlamsız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Saçma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhurbaşkanı
mı o?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Herkesin programı
olur, herkes kendi programını kendi teşkilatıyla,
vatandaşlarıyla illerinde değerlendirir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kaldı ki
çocuklarla beraber!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Meral Hanım bir
başka ildedir, Cumhurbaşkanımız İstanbulda o
programı yapar; bunda problem yok Sayın Dervişoğlu. Bence
bugünkü bayramın ruhuna uygun davranalım.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Bayram, Çocuk
Bayramı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Genel
Başkanların hepsini dinleyelim, beraberce konuyu devam ettirelim
Sayın Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kimse meseleyi çarpıtmasın!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, söz sırası
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İsmim zikredildi, ben düzelteceğim.
BAŞKAN Müsavat Bey, lütfen
YUSUF BAŞER (Yozgat) Böyle bir uygulama yok
Başkanım!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama yani şimdi benim söylediğimin hilafına
beyanlar bunlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mikrofon açık değil
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Mikrofonu açmanız da önemli değil.
BAŞKAN Kayda geçsin, buyurun.
5.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben meramımı anlattım, yine yanlış
anladılar; her zaman olduğu gibi yine yanlış
anladılar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yanlış
anlamıyoruz, destek veriyorsunuz, açık açık destek; ne
yanlışı?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben şunu demek istiyorum: Bakın, ben Sayın
Cumhurbaşkanı burada yok diye eleştirmiyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çarpıtma, çarpıtma!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir)
Sayın Cumhurbaşkanı Anıtkabire gelmedi
diye de eleştirmiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İFFET POLAT (İstanbul) Meral Hanım
nerede?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Genel Başkanın
nerede senin ya?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Meral
Hanım nerede?
BAŞKAN Arkadaşlar
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama hem Cumhuriyet Halk Partisinin hem de İYİ Partinin
hatibinin -Türkiye Büyük Millet Meclisinde özel gündemle
toplanmışken- millete hitap ediyor olduğu saatte
Cumhurbaşkanının kürsüye çıkmasını bir Türk
vatandaşı olarak iletişim hatası olarak görüyorum.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sana ne! Sana mı
danışacaktı?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bunu tanzim edenlerin de hâlini düzeltmesini istiyorum.
Anlayamadığınız ne var bunda? (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) CHPnin avukata
ihtiyacı yok, sen kendi işine bak!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sana mı
danışacaktık ya!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Tabii ki bana soracaksın! Ne dediğimi anladıysan
konuş, anlamadan konuşuyorsun!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) CHPnin avukata
ihtiyacı yok!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Sayın Bak, lütfen saygılı olun efendim, lütfen zarif olun.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, ara
vermeden şu oturumu, birleşimi tamamlayalım lütfen.
II.- ÖZEL GÜNDEM (Devam)
A) 23 Nisan Görüşmeleri (Devam)
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının
102nci yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması ile günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri
(Devam)
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi söz
sırası Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve
İstanbul Milletvekili Sayın Erkan Baştadır.
Buyurun Sayın Baş. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sesimizin ulaştığı,
emeğiyle, alın teriyle yaşayan tüm
yurttaşlarımızı yürekten selamlıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Meclisi
kuranları, bu Mecliste işçilerin, emekçilerin, yoksul köylünün
hakkını savunan tüm vekilleri saygıyla anıyor, Meclisin
kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
Bugün, Meclisimizin kuruluş yıl dönümünü
kutlamak için buradayız; aynı zamanda, egemenliği
kayıtsız şartsız halka ait kılan büyük bir devrimin
önemli bir adımı için buradayız.
Her devrim üç farklı insan tavrı
geliştirir. Bir, devrimi destekleyenler; iki, devrimi daha ileriye
taşımak isteyenler -bu sırada genellikle tasfiye edilenler,
devrimin öz evlatları- üç, karşı devrimciler. Şimdi,
bunların mücadelesi devrimden sonra da bitmez, hep sürer. Birinciler veya
ikinciler ağırlık kazanırsa o devrimler neşeyle,
coşkuyla, heyecanla kutlanır ama üçüncüler güçlendi mi işte
bugün olduğu gibi olur. Önce birileri, sonra onların sözde rakibi bir
tek adam gelir, koltuğa oturur ve sarayından kalkıp Meclise
gelmeye tenezzül bile etmediği göstermelik kutlamalar yapılır.
Şimdi, göstermelik kutlamalarda insanları
saygıya davet ediyoruz, saygı duruşuna
çağırıyoruz. Ben diyorum ki: Arkadaşlar,
çocuklarımız için hepinizi kaygı duruşuna davet ediyorum;
kaygı duymamız lazım, kaygılı olmamız lazım.
Bakın Bugün 23 Nisan, neşe doluyor
insan. derdik, hatırlıyor musunuz? Şimdi artık pek
neşe dolan yok; iktidar sayesinde çeşitli duygular
yaşıyoruz, bayağı doluyuz ama hiç neşe dolu
değiliz. Örneğin, çetelerin, yardakçıların, saraydakilerin
kasası dolsun diye çarşıdan pazardan fileler boş dönüyor,
hepimiz çile doluyoruz. Kadın düşmanı politikalar nedeniyle
sokaklar katillerle doluyor, biz utanç doluyoruz. Binbir çileyle okumuş
insanlara Giderlerse gitsinler. diyorlar, insanca yaşamak için yurt
dışına gidiyorlar; biz hasretle, özlemle doluyoruz. Yiyecek
bulabilmek için pazar akşamlarında artıkları toplayanları
görünce gözlerimiz doluyor. Evlatlarının katillerini bulmak için
mücadele eden anneler-babalar kahırla doluyor. Yurttaş
kirasını ödeyemezken ev alana vatandaşlık bedava oldukça
öfkeyle doluyoruz. Ezcümle, arkadaşlar, iktidarınızda tüm
acı duygularla dopdoluyuz.
Yine eskiyi hatırlatacağım:
Büyüyünce ne olacaksın? derdik, onlar da Doktor olacağım,
mühendis olacağım, öğretmen olacağım. derdi.
Şimdi o çocuklara değil, iktidara soruyorum: Ne olacak bu çocuklar
ya, ne olacak? Gurbetçi mi olacaklar, mülteci mi olacaklar, cemaat
yurtlarında canlarından mı olacaklar, istismar kurbanı
mı olacaklar, sizden değillerse yok mu olacaklar? Size kalsa öyle
olacak ama size bırakmayacağız.
Bakın, ben bu kürsüde defalarca iktidarın
neler yediğini anlattım. Bugün, bizim çocuklarımız, onlar
yedi diye ne yiyemiyorlar onu anlatacağım. Çocuklar et yiyemiyor,
yumurta yiyemiyor, peynir yiyemiyor, süt içemiyor; meyveyi, sebzeyi
televizyonlarda, reklamlarda ya da zam haberlerinde görüyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, çocuklar Anne,
baba; bisküvi, çikolata. diyemiyorlar artık; ailelerinin durumunu
gördükleri için o acıdan bunu bile isteyemiyorlar. Yani tek adam diye
çıktığınız yolda çocukları tek öğünle
geçinmeye mahkûm ettiniz. Maalesef söyleyeceğim; siz, çocukların
hayallerini çaldınız, umutlarını, geleceğini
çaldınız. İşte, bu yüzden, bilin ki aynı zamanda isyan
doluyuz. Çocukken öğretmenlik hayali kuranlar vardı ya, şimdi
onlar atanamıyor. Onların hayali aydınlık nesiller
yetiştirmekti, sayenizde faturalara, ev kiralarına para
yetiştirmeye çalışıyorlar. Matematik öğretmenleri
sizin hesaplayamadığınız enflasyonun altında eziliyor.
Size bir şey söyleyeyim: Sizi, ne tarih affedecek ne atanamayan tarih
öğretmenleri affedecek ve bilin ki o sevdalısı olduğunuz
koltuklardan bugününü, yarınını çaldığınız
çocuklar indirecek.
Buradan genç kardeşlerime seslenmek istiyorum:
Tarih sizi yazacak kardeşlerim. Doğduklarında iktidar olan
partiyi defettiler. diye anılacaksınız, İçine
doğdukları karanlığı yırtıp attılar.
diye anılacaksınız, Bu ülkeyi aydınlığa
çıkardılar. denilecek sizin için.
Vallahi, arkadaşlar, çok şey var,
buramıza kadar doluyuz ama süremiz az.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yüz binde 1 oyun var,
hâlâ ettiğin laflara bak ya!
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) Şunu söyleyerek geleyim: Her
şeyi çalan iktidar, inadımızı, umudumuzu,
kararlılığımızı çalamadı arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) Bilin ki biz bundan sonra sadece
ve sadece o güzel günler için yaşıyoruz. Hani, çalışmak
zorunda bırakılan çocuklarımızı, sokakta dilenen
çocuklarımızı, zorla evlendirilen
kızlarımızı törenle yeniden okullara göndereceğimiz
günler için; çaresiz kalıp yurt dışına gidenleri
şarkılarla, türkülerle geri getireceğimiz için; hani, o her
devlet kurumunun her odasına astığınız Tayyip
Erdoğan portreleri var ya, onları indirdiğimizde göreceksiniz,
memleket nasıl neşeyle dolacak. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Ve arkadaşlar, bu neşeyle ülkeyi hep birlikte
yeniden kuracağız. Çocuklarımız için aydınlık bir
gelecek, sosyal adalet, toprak, ekmek, güven, eşitlik, özgürlük,
barış dolu bir dünyayı hep birlikte kuracağız. Bizim
bu iddiamızı duyunca gülümsediğinizi görüyorum ama
aklınızdan çıkarmayın, yüz iki yıl önce
yaptığımız şey bir devrimdi. Bu ülkede halk ne zaman
sıkışsa oradan bir devrimle çıktı, yine çıkacağız.
Yüz iki yıl önce Meclisi kurarak egemenliği bir sülaleden aldık,
yine alacağız. Yüz iki yıl önce saray rejimi vardı, tarihe
gömdük, yine gömeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Başkan.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ (Devamla) Son sözümüz şu: 23 Nisan
2022de Türkiye İşçi Partisi olarak emekçi halkımıza söz
veriyoruz; sülale devri bitecek, saltanat rejimi bitecek, egemenlik yeniden
halkın olacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Gültekin Uysala aittir.
Buyurun Sayın Uysal. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Afyonkarahisar) Çok Değerli Başkan, Kıymetli Genel
Kurul, aziz milletim, sevgili gençler; Millet ve memleket adına ve
hesabına tek başvurulacak yer burasıdır yani yüksek
Meclisinizdir. Bu yasal hakkı, bu millî hakkı, bu doğal
hakkı hiçbir sebep ve bahaneyle ve hiçbir düşünceyle hiçbir kimseye,
hiçbir kurula terk edemeyiz. diyordu cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk. Kurtuluş mücadelesi işte bu hak içindi; yalnız
savaş meydanlarında düşmana karşı verilmiş bir
mücadele değil, milletin tek egemen olması adına verilen bir
fikrî mücadeleydi. Kurtuluş Savaşında silah
arkadaşlarıyla sahada şanlı bir mücadele veren Büyük
Atatürk savaşın sonrasında milletin sanıyla anılan bir
sistemin kurulması için gayret etti. Aziz milletimiz, istiklalitamme için
can verirken hâkimiyetimilliyeyi bu çatı altında inşa etti.
İsmiyle müsemma Meclisimiz milletimizin en büyük karar verici mercisi
olması için ihdas edildi.
Bir asrı aşkın zamandır millî
egemenliğimizin yüzü olmuş, büyük milletimizin büyük işler
başarmış Meclisinin kuruluşunun ve millî egemenliğin
ebediyetini vurgularcasına geleceğe, çocuklarımıza
armağan edilen 23 Nisanın manevi mahiyetini bugünlerde daha çok
anlıyoruz. Büyük Atatürk Büyük cihan bilmelidir ki artık bu devletin
ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur.
diyerek millet iradesinin abidesi kabul ettiğimiz yüce Meclisimizin
niteliğini veciz bir şekilde ifade etmişti.
Yüce Meclisimiz, Kurtuluş
Savaşının kazanılmasında oynadığı
rolle gazilik sıfatını haiz olmuş, muhakkak ki zafere
giden yolda tetikleyici bir vazife görmüştü. Bu bakımdan hem kuruluşun
hem kurtuluşun hem egemenliğin hem de tüm
farklılıkları reddedip bir olmayı başarmış
bir milletin bütünlük sembolüdür. Kendi ikballerinin korunuşunu,
hükümranlıklarını perdelemek için Kurtuluş
Savaşı veriyoruz. diyenlere karşı gerçekten verilmiş,
milletin istikbali için verilmiş Kurtuluş Savaşının
büyük hediyesidir bu Meclis. Millî egemenlik iradesi ilkesi, sadece
yabancı birtakım kaynaklardan, halk hareketlerinden, doktrinlerden
kopya edilen, onlara heves edilerek alınan bir ilke değildir. Bu
ilke, Türk milletinin kendine has gelişiminin, iki yüzyıllık
tarihî tecrübesinin ürünüdür.
Ne acıdır ki cihana kafa tutmuş, bir
devletin kuruluşuna liderlik etmiş, nice düşman ve tertipleri
yenmiş yüce Meclisimiz bugün güçsüz bırakılmış, millî
egemenliğin simgesi olma vasfından uzaklaştırılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülkenin temel meselelerinin
konuşulduğu, çözüm bulduğu, Türk milletinin imkân ve
kapasitesinin en üst düzeyde ortaya çıkması için öncelikleri
belirleme yeteneği kısıtlanmıştır. Ancak bir
kişinin kadrajına giriyorsa problemler, beklentiler çözüm bulur,
karşılık bulur hâle gelmiştir.
Aziz milletim, değerli milletvekilleri;
milletimiz mazisiyle atiye bir teminat vermiştir. Birliğiyle zulmü
boğan milletimizin iradesi aynıyla Gazi Meclisimizde zuhur
ettiği vakit şüphe yoktur ki kronik meselelere her türlü çözüm
bulunacaktır. Hâkimiyetimilliye esasının vücut bulmuş
şekli olan Gazi Meclisimiz hâkimiyetişahsiye diyen, bir
şahsın ve zümrenin hâkimiyetini evla gören bir
anlayışın dayatmasıyla tarihi geriye doğru
akıtırcasına niteliklerini kaybetmeye
başlamıştır. Unutulmaması gereken, bu Meclisin
milletin egemenliğini tesis etmek gayretiyle kurulduğudur.
Burası birilerine yeni yetkiler ihdas etme, birilerinin kudretini
artırma yeri, milletimizin haklarının geriye
bırakıldığı bir yer değildir. Milletimiz bizlere
vekâletini kendi hak ve üstünlüklerini muhafaza etmemiz için vermiştir.
İşte, bu yüce Meclis bu farkındalıkla şehitlerimize,
Kurtuluş Savaşı ve sonrasında egemenlik için canını
verenlere karşı yüklendiği ahdi ancak yerine getirebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Devamla) Milletimizin vekâletini alan bizler ancak ve ancak
milletimizin faydasına, milletimizin refahına uygun işler
yaptığımız takdirde milletimizin rızasına nail
olabiliriz. Bunun en tabii yolu Meclisi asli ruhuna eriştirmek; temsilde
adaleti, işleyen bir hukuk düzenini, işleyen bir demokratik düzeni
yeniden ihdas etmekle mümkündür.
Aziz milletim, bizler, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üyesi sıfatını haiz olanlar, en temelde bu Meclisin
bu vasfını korumakla, bu hâliyle milletimizin tek ve gerçek egemen
olarak kalmasını sağlamakla mükellefiz. Meclisimizin yıl
dönümlerini asli vasfını nazara alarak coşkuyla kutlayacağımız
günlerin yakın olduğu inancıyla, Meclisimizin
açılışının, millî iradenin en yüce şekilde
temsilinin 102nci yılını kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI GÜLTEKİN
UYSAL (Devamla) Böyle bir günü devletimizin ve milletimizin teminatı
olan çocuklarımıza armağan eden Birinci Meclisin
Başkanı, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk ve mücadele
arkadaşlarını rahmetle yâd ediyorum.
Bugün millet iradesinin yerine konmaz tek müessesesi
olan bu Meclisin hayata gelişinin 102nci yıl dönümünde milletimize
seslenmek istiyorum: Egemen olan ulus olursa bayramın armağan
edildiği çocuklar mutlu olur. Aksini tecrübe ettik; çocuklar aç, susuz,
mutsuz ve doğduğu topraklarda bir gelecek hayali kuramaz
durumdalardır.
Dünyanın saadeti, cumhuriyetimizin ve millî
egemenliğimizin teminatı olan çocuklarımızı bu güzel
günlerinde sevgi ve umutla alınlarından öpüyorum. Tekrar,
milletimizin saltanat günü olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını da tebrik ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, söz sırası Büyük Birlik
Partisi Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Sayın Mustafa
Desticiye aittir.
Buyurun Sayın Destici. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri, kıymetli vatandaşlarım;
öncelikle, cümlenizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyor,
hayırlı ramazanlar diliyorum.
Evvelemirde, hain PKK terör örgütüne karşı
kutlu bir harekât başlatan, Pençe-Kilit Harekâtını
başlatan kahraman ordumuzu da saygıyla selamlıyor, Rabbim yâr
ve yardımcıları olsun diyor, bu harekâtta ve daha öncesinde
şehit olan tüm askerlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd
ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi milletimiz için hep umudu temsil etmiştir. Milletimiz, yurdumuzun
işgal edildiği günden bugüne Meclisi varsa, millet iradesi tecelli
ediyorsa, Ankarada temsilcileri görev yapıyorsa umudunu hiçbir zaman
kaybetmemiştir; unutmayalım ki o umut ve milletin iradesi,
karşısına çıkan her engeli de aşmıştır,
her düşmanı ve her zorluğu da yenmiştir; ay
yıldızlı al bayrağımız göklerde dalgalanmaya
devam etmiştir.
Kıymetli milletvekilleri, biliyorsunuz,
çocuklarımızı her fırsatta Ankara Ulustaki Birinci Meclis
binasına götürürüz çünkü o bina, tek başına, sahip olunan
imkânlar ile Türk milletinin başardığı mucize
arasındaki muhteşem farkı ders verircesine milletimize ve tarihe
anlatır; o bina, tek başına, Türkün esir edilemeyeceğini,
Türkün inanç ve gücünün karşısında, Türkün var olma iradesinin
karşısında biiznillah hiçbir engelin ayakta
kalamayacağını bize gösterir. Türk Kurtuluş
Savaşı bu nedenlerle ve pek çok yönden dünyadaki tüm mazlum milletler
için bir Kutup Yıldızıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti,
etkisi ve gücü sınırlarından ibaret bir ülke değildir.
Türkiye Cumhuriyeti, dünya üzerindeki her ülkede hayatını devam
ettiren tüm vatandaşlarımızın, tüm dünyada Ben Türküm.
diyen soydaşlarımızın; tüm dünyada ve dünya üzerinde dara
düşmüş, işgal altında zulüm gören,
haksızlığa uğrayan her Müslümanın, her mazlumun bir
gün gelecek diye beklediği, kendini bildiği, kendinden bildiği
zırhı, koruyucusu, sığınağı, şefkat eli
ve adalet kalesidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti,
biz, ne kadar birlik içinde, ne kadar dayanışma içinde, ne kadar bizi
millet yapan değerlerimize bağlıysak o kadar güçlü
olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi de demokrasimizi, özgürlükleri,
adaleti ne kadar güçlendirirsek o kadar güçlü olacaktır. Bunun yolu da
sivil, demokratik yeni bir anayasayı Meclisimizle ve milletimizle birlikte
yapmaktan geçer. Bunu görmezden gelerek geleceği sistem masalarında
aramak bize göre beyhudedir.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 66ncı maddesinde Türk Devletine
vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
hükmü yer alır. Türkiye Cumhuriyeti, inanç ve köken farklılıklarına
bakmadan her vatandaşını bir ve eşit sayar. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde açıldığı günden bugüne Türkiye
Cumhuriyeti kimliği taşıyan farklı inanç, din, mezhep ve
etnik kökenden sayısız temsilci görev yapmıştır.
Kıymetli hazırun, şunu hiç
unutmayalım: Ordumuzun dağıtıldığı,
silahlarımıza el konulduğu, devletimizin egemenliğini
kaybettiği, vatan topraklarının işgal edildiği
günlerde yokluk içinde verdiğimiz var olma mücadelesi devam ederken
Kurtuluş Savaşımızı yöneten Gazi Meclisimizde Yunan
ordusunun temsilcileri yoktu, İngiliz askerleri de yoktu, Ermeni çeteleri
de yoktu, bu saydıklarımın uzantıları da yoktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Ancak, bugün, devletin
varlığına, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne
savaş açmış; şehitlerimizin, on binlerce
vatandaşımızın katili; birliğimizin ve
geleceğimizin düşmanı kanlı bir terör örgütüne
sırtını dayadıklarını söyleyenler maalesef
Meclisimizde bulunabiliyorlar. Hepimiz biliyoruz ki terör örgütlerinin, terör
örgütlerinin sözcülüğünü yapanların kamu imkânlarını,
siyaseti, Gazi Meclisi bir propaganda aracı olarak kullanmaları iç
hukuka da uluslararası hukuka da insan haklarına da
aykırıdır. Venedik Kriterleri ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin bu konuda verdiği kararlar ortadadır.
Gazi Meclisimizin vatansever, milletperver
milletvekilleri; milletimize karşı da tarih önünde de sorumluluk
taşıyoruz ve bu ayıba artık hep birlikte son vermeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 102nci yılını, başta
çocuklarımız olmak üzere, büyük Türk milletinin 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, geleceğimizin umudu olan
tüm çocuklarımızı gözlerinden öpüyor, hayırlı ve
sağlıklı ömürler diliyorum.
23 Nisanı istikbalimizin umut
ışıkları olan çocuklarımıza armağan eden
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, silah arkadaşlarını,
Meclisimizin kuruluşundan bugüne milletin istiklali ve istikbaline hizmet
etmiş ve bugün aramızda olmayan, Rahmetirahmana kavuşmuş
olan tüm üyelerini rahmetle yâd ediyorum. Vatan savunması için
hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi bir kere daha rahmetle,
minnetle ve şükranla yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hiç kimseye bu kadar süre vermedim,
üçüncü dakika olacak, 2 katına çıkacak.
Lütfen, bitirmek üzere buyurun.
BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL
BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Haftaya idrak
edeceğimiz Kadir Gecemizi ve daha sonra inşallah büyük bir sevinçle
karşılayacağımız Ramazan Bayramınızı
tebrik ediyor, cümlenizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyor, Allaha
emanet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılışının 102inci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 26 Nisan 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 15.49
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.