TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
87nci
Birleşim
27 Nisan 2022
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Aksarayın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, 1
Mayıs Emek ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Osmaniyeye yapılan yatırımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, madde
bağımlılığına ilişkin açıklaması
2.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Pençe-Kilit Operasyonlarına ilişkin
açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, gençlerin sorunlarına ve Kadir Gecesine ilişkin
açıklaması
4.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 22/4/2022
günü Sabiha Gökçen Havaalanından uçuşunun polisler tarafından
bir tebligatla engellenmesine ilişkin açıklaması
5.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Kadir Gecesine ve Türklere ve Müslümanlara yapılan
insanlık dışı muameleleri kınadığına
ilişkin açıklaması
6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
emekli binbaşıların sorunlarına ve kendi mahalleme hukuk
devrinin bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantep Şehir Hastanesinde yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
8.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
Kadir Gecesine ve 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin
açıklaması
9.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, otistik Sinan Gündoğdunun ve ailesinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Gezi ve Osman Kavala davalarına ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Kadir
Gecesine ve bayram ikramiyelerine ilişkin açıklaması
12.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
restorasyon çalışmaları bitirilemeyen Sümela
Manastırının ziyarete kapatılmasının
turizmcileri ve bölge esnafını perişan ettiğine
ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, atama bekleyen sağlıkçılara ilişkin
açıklaması
14.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehir Karayolları Müdürlüğü bünyesinde
çalışan ve işten çıkarılacak olan işçilere
ilişkin açıklaması
15- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
Malatyada meydana gelen don olayı sebebiyle kayısı
üreticilerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
16.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseride Karayolları 6ncı Bölge Müdürlüğü bünyesinde
taşeron firmada çalışan ve üç aydır maaş alamayan
işçilerin mağduriyetine ve Kadir Gecesine ilişkin
açıklaması
17.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Yüreğir ilçesine bağlı Köprülü Mahallesine ait
imar planının askıya çıkarılmasına ilişkin
açıklaması
18.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
Adanada yaşanan zirai don olaylarına ilişkin
açıklaması
19.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
sözleşmeli öğretmenlerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Gezi Parkı kalkışmasına ilişkin açıklaması
21.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
ortaya attığı Ermeni iddialarına, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin Cumhurbaşkanına yönelik tehditlerine ve Kadir Gecesi ile
Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
GESTAŞın 1915Çanakkale Köprüsüne rağbeti artırmak için
yaptığı zamların kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
23.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, yüksek girdi fiyatları nedeniyle çiftçilerin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kadir
Gecesine, evde oksijen konsantratörü kullanmakta olan hastaların fatura
sorununa, Türkiyedeki yoksullaşmaya, Uşak Valisi Funda
Kocabıyıkın görevden alınmasına, Ispartadaki
elektrik hatlarının yer altına döşenmesi işi için
açılan ihalelerin gerekli yatırımları yapmayıp
elektrik kesintilerine sebep olan firmalara verilmesine ve Hazine ve Maliye
Bakanlığının açıkladığı iç borç
faizlerine ilişkin verilere ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kadir
Gecesine, ABD ve bazı AB ülkelerinin Türkiyedeki yargılama
süreçleriye ilgili yaptıkları açıklamalara, Kutülamare
Zaferinin 106ncı yıl dönümüne ve Münir Nurettin Selçukun
vefatının 41inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kadir Gecesine; Fatsa Doğa ve Çevre Derneğinin Ordu
Fatsada Altıntepe Madenciliğin yarattığı tahribatla
ilgili eleştiri, tespit ve önerilerine; Şişli Etfal
Dayanışmasının Şişli Hamidiye Etfal Eğitim
ve Araştırma Hastanesiyle ilgili taleplerine ve Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın HDPye ilişkin sözlerine ilişkin
açıklaması
27.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan askerleri rahmetle
andığına, Kadir Gecesine, 1 Mayıs İşçi
Bayramına, Malatyalı kayısı üreticilerinin sorunlarına,
Balyoz davasına, Gezi davasına ve Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Grup Başkan Vekillerinin konuşma usul ve sürelerine ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ile Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, Avukat Erşen Sansalın vefatına ve 1 Mayıs
Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününü, Ramazan Bayramını
ve Kadir Gecesini kutladığına ilişkin açıklaması
33.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın,
Trabzonspor taraftarlarından şampiyonluk kutlamalarında silahla
havaya ateş etmemelerini beklediklerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 6
Mayısta idam edilen devrimci önderler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnanı saygıyla andığına ve Gezi
davasına ilişkin açıklaması
35.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, Süper Lige çıkmasına ramak kalan
Ankaragücünü tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
36.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, ehliyet
affı bekleyen vatandaşlara ilişkin açıklaması
37.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, karpuz
fiyatları başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki
artışa ilişkin açıklaması
38.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Dünya Kudüs Gününe ilişkin açıklaması
39.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kadir
Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kadir
Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin
açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
43.-Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı
Vekili Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerinin konuşma
sürelerine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı
Vekili Celal Adanın, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramını tebrik
ettiğine ilişkin konuşması
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26
Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin,
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20
Milletvekilinin, İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu
adına Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 25 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğan ve 24 Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akın ve 31 Milletvekilinin; Başta Marmara Denizi Olmak Üzere
Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla
Anayasanın 98inci, İçtüzükün 104 ve 105inci Maddeleri
Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435,
4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 325)
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kaya'nın, İçişleri Bakanı'na yöneltilen soru önergeyle
ilgili verilere ve soru önergelerinin cevaplandırılmasına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiç'in cevabı (7/61746)
2.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen'in,
Anayasa Mahkemesinin 2018/14884 başvuru numaralı Kararı
doğrultusunda bir kanun teklifi çalışması yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/61747)
3.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıç'ın, Türkiye'de ikili eğitim yapan okullara dair
bazı verilere,
- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyık'ın, Bursa'da hakkındaki soruşturma sonucu
görevden alınan bir okul müdürünün görevine iade edilmesine,
- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın,
Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde bulunan Turgut Özal Mahallesi'nin anaokulu
ve kreş ihtiyacına,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/62273), (7/62542), (7/62553)
4.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu'nun, Kamu Denetçiliği Kurumunun verdiği bir tavsiye
kararına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/62474)
27 Nisan 2022 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine
Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87nci
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Aksarayın
sorunları hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erele ait.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksarayın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Aksarayımızın
yaşamış olduğu sorunlar üzerine gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kadim şehir, garip şehir, evliyalar
diyarı; Somuncu Baba dergâhı, Yunus Emre, Tapduk Emre
ocağı, Cemaleddin Aksarayi, Zenbilli Ali Efendi, Pir Ali Paşa
otağı, Sultan ll. Kılıç Arslan'ın sarayı, Fatih
Sultan Mehmet Han'ın göz bebeği Aksaray; kılıçla
alınmış, sevgiyle yoğrulmuş, bu toprakların
vefalı, samimi, yürekli insanların anası, Anadolusu Aksaray;
selam olsun güzel şehrin güzel insanlarına. Bu vesileyle tüm
hemşehrilerimin, Türk-İslam âleminin Kadir Gecesi, yaklaşmakta
olan Ramazan Bayramı mübarek olsun.
Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan
tarafından iyilerin yurdu salihlerin yurdu anlamına gelen
şehrisüleha adı verilen, soluduğumuz havada tarih ve her
köşe başında bir evliyanın nazarı ve nefesi olan
salihler ve evliyalar şehri Aksaray. İl Aksaray; Konya Aksaray,
Niğde Aksaray, İstanbul Aksaray değil; Türkiyenin 68inci
vilayeti, 68 plakalı Aksaray, bundan sonra böyle biline. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ, iktidara geldiğinde, Aksaraya vermiş
olduğu sözlerin hiçbirini yerine getirmedi; bunların
başında demir yolu gelmektedir. Aksaray ile Ulukışla
arasında 86 kilometrelik bir mesafede demir yolu projesi
yapılmış, ihaleye çıkılmış ama gerekli para
bulunamadığı için bu proje hayata geçirilememiştir. Oysa
daha 2018 seçimlerinde, Sayın Cumhurbaşkanı 18 Haziran 2018de
Hükûmet Meydanında Aksaraylılara bu sözü vermişti.
Aksaraylı hemşehrilerimiz, Aksaraydan geçen AK PARTİli
bakanların, Meclis Başkanlarının vermiş olduğu
sözü yerine getirmelerini bekliyor, her yere para bulan siyasi iradenin Aksaray
demir yoluna da para bulmasını talep ediyor.
Yine, Aksarayda 1994 yılında ihalesi
yapılan, 1998de temeli atılan, yaklaşık yüzde 70i biten
75inci Yıl Havaalanı 2002 yılında AK PARTİyle
birlikte Hükûmetin yatırım programından çıkarıldı,
kaderine terk edildi ve burası bugün günümüzde koyunların
otağı, ağılı hâline geldi. Denizleri doldurarak
havaalanı yapmakla övünen Hükûmetin, yüzde 70i biten
havaalanını kaderine terk etmesini Aksaraylı
hemşehrilerimin vicdanına havale ediyorum.
Yine Aksarayda tarımda kullanılan yer altı
suları her geçen gün azalmakta, boşalan havzaya Tuz
Gölünün suları gelmekte dolayısıyla kısa zamanda
Aksarayın verimli toprakları çölleşerek, çoraklaşarak
verimsiz hâle gelecek. Bunun çözümü için de Aksaraya yaklaşık
Aksarayımızın ilçeleriyle,
köyleriyle olan bağlantı yollarının tamamına
yakını maalesef istenilen seviyede, istenilen düzeyde değil.
Sultanhanı ilçemiz hariç hiçbir ilçemizde bölünmüş yolla ulaşım
sağlanmıyor. Hele Ortaköy yolu yılan hikâyesine döndü, on dört
senedir ihalesi yapıldı yapılacak, temel atıldı
atılacak; Ortaköylü hemşehrilerimizin artık sabrı
kalmadı.
Yine Ağaçören-Kütüklü-Boğazköy-Sarıyahşiden
otobana bağlanan yol geçilmez hâlde.
Aksaraya verilen sözlerden biri de içilebilir
suydu; maalesef hâlâ çeşmelerden içilebilir su akmamaktadır.
Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu olaya el attı ama görev
süresi yetmedi. İnşallah, yeni Bakan bu problemi çözer diye umuyoruz.
Aksarayda toplulaştırma sorunu hâlâ devam
etmekte. Bu sorunun bir an önce çözülmesi Aksaraylı hemşehrilerimizin
beklentisi. Aksarayın Yeşilova beldesinde tarım reformu
kapsamında olan toprakları kullanan vatandaşlarımıza,
bu toprakların kendilerine satılmasını ve tapularının
kendi adlarına tescil edilmesinin, -yıllarca- sözü verilmesine
rağmen yerine getirilmemesinden dolayı AK PARTİye olan,
dolayısıyla Hükûmete olan güvenlerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Yeşilovalı
hemşehrilerimiz bu sözün yerine getirilmesini beklemektedir.
Yine, tarımda kullanılan elektrik çok
pahalı. Nasıl ki Güneydoğuda 6 ilde yüzde 75e yakın bir
avantaj sağlanmış ise başta Aksaray olmak üzere İç
Anadolulu hemşehrilerimiz bu illere sağlanan avantajın
kendilerine de sağlanmasını talep ediyorlar.
Aksaray, sağlık alanında da yeterince
hizmete kavuşmamıştır, hiçbir ilçesinde yeteri kadar uzman
doktor bulunmamaktadır.
Sevgili Aksaraylı hemşehrilerim, bugüne
kadar AK PARTİ tarafından size verilen hiçbir sözün yerine
getirilmediği sizin de bilgileriniz dâhilinde ama üzülmeyiniz,
karamsarlığa kapılmayınız, merak etmeyiniz. Çok
kısa zamanda, AK PARTİnin söz verip yapamadığı bu
işlemleri yapmak bu aziz, mübarek günde inşallah bize nasip olacaktır
duasıyla hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özcan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, madde
bağımlılığına ilişkin açıklaması
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Çok teşekkürler
Sayın Başkanım.
Madde bağımlılığı,
aileleriyle birlikte toplamda yaklaşık 4 milyon insanı etkileyen
ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Yapılan
araştırmalara göre Türkiye'de uyuşturucu madde bağımlılığı,
kullanma yaşı 9a kadar inmiştir. Ayrıca, Türkiye
uyuşturucu trafiği açısından en tehlikeli bölgelerden bir
tanesidir. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2021
Dünya Uyuşturucu Raporu verilerine göre Türkiye dünyada en çok kokainin
yakalandığı ülke konumunda, dünyada 1inci sırada; en çok
eroinin ele geçirildiği dünyada 3üncü ülkeyiz. 2019 yılında
Türkiye'de 350 kişi uyuşturucu ve madde
bağımlılığından ölmüştür. 2010
yılından bu yana uyuşturucu ve madde bağımlılığı,
kullanımı yüzde 22 artmıştır. Bu bağlamda, derin
yoksulluk yaşayan mahalleler, dezavantajlı bölgeler ve gruplar
içerisinde madde bağımlılığının oranı
yüzde 80e kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfi Bey, buyurun.
2.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının,
Pençe-Kilit Operasyonlarına ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ederim Başkanım.
Pençe-Kilit Operasyonlarında öldürülen
teröristlerden 8inin Ermeni, 5inin Fransız, 7sinin ABD'li, 3ünün
İngiliz, 2sinin de Alman olduğu bilinmektedir. Bu çok uluslu tablo
tesadüf değildir ve aslında devletimizin nasıl bir yapıyla
mücadele ettiğini de iyi göstermektedir. Türkiye her ihtimale, her tertip
ve tuzağa, her türlü yıkım propagandasına devlet ve millet
dayanışmasıyla karşı koymaya muktedirdir. Mehmetçik,
ihanetin çirkin suretini yıkacak, sınır güvenliğimiz için
mücadelesine devam edecektir. Bu vesileyle Pençe-Kilit Operasyonunda
şehit düşen kahraman askerlerimiz Hatay Yayladağılı
hemşehrimiz Yunus Kalkan, Fırat Canlı ve Doğukan Korkmaz'a
Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimiz Antakyalı Uzman Çavuşumuz
Yusuf Süleyman Yılmaz, Dörtyollu Uzman Onbaşımız Cemil
Özkan ve Suriye'deki patlamada yaralanan Kırıkhanlı Polis Memuru
Çağrı Deniz Ayhan ile Belenli Polis Memuru Yücel Aydın ve tüm
gazilerimize acil şifalar diliyorum.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle söz isteyen
Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'e aittir.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, dünyayı omuzlarında
taşıyan emekçi kardeşlerim; hepinizi dayanışma
duygularımla selamlıyorum.
Yüz otuz altı yıl geçmesine
karşın dünyanın tüm işçileri tarihlerinden
aldıkları dersle taleplerini meydanlarda haykırmaya, emeklerinin
karşılığını alabilmek için birleşmeye bugün
de devam ediyor. Öncelikle, emek mücadelesinde ve Taksim Meydanı'nda
yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizi saygıyla
anıyorum, onlar yüreklerimizde karanfil gibi açtılar. İktidara
da sesleniyorum: Taksim işçilerin tarihidir, belleğidir. Taksim
işçiler için yıllardır kabuk bağlamayan yaradır.
Taksim Meydanı 1 Mayıs alanıdır. Taksim Meydanı
işçilerin hakkıdır, Taksim işçilere yasaklanamaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugün küresel nüfusun
en yoksul yarısının neredeyse hiçbir serveti yokken dünya
nüfusunun en zengin yüzde 10u bütün bir küresel servetin yüzde 76sına
sahip. İşte, böyle eşitsiz, adaletsiz bir dünyada sosyal adalet
isteyen işçi ve emekçiler Sri Lankada artan gıda ve petrol
fiyatlarına karşı, Yunanistan'da artan yoksulluğa ve
işsizliğe karşı, Hindistan'da esnek ve güvencesiz
çalışmaya karşı yük otuz altı yıl öncesinin
kararlılığıyla haklarını talep etmeye devam
ediyor.
Dünyadaki bu eşitsizlik Türkiyeye gelince
durmuyor. Bugün, nüfusun yüzde 30u açlık sınırının
altında, yüzde 60ı ise yoksulluk sınırının
altında yaşam mücadelesi veriyor. Türkiyede, bugün, işçiler ve
emekçiler için dayatılan iki seçenek var: Ya açlık ve yoksulluk
sınırının altında sefalet ücretleriyle her an iş
cinayetine kurban gitme korkusuyla çalışmak ya da işsizlik.
Bugün, Türkiyede 2022 yılının ilk üç ayında bilinen
iş cinayeti sayısı 347, işsiz sayısı ise 8
milyon.
İşçi kardeşlerim, bugün,
iktidarın sunduğu iki seçenek dışında bir üçüncüsünü
yaratmanın vaktidir. Aşına, ekmeğine göz koyanlara
karşı bugün, yüzlerce yıllık Üreten biziz, yöneten de biz
olacağız. şiarı için adım atma vaktidir.
Her geçen gün sofradan bir lokma daha eksiltiliyor.
Emekçilerin sofrasından eksilen lokmalar kimlerin kursaklarında?
Söyleyeyim; her akşam işçilerin sofrasına iktidarın
davetlisi olarak bir yandaş müteahhit, bir yandaş bürokrat, bir
yandaş gazete kalemşoru, bir de maaşlı ak trol
oturtulduğu için her geçen gün işçilerin sofrasındaki
lokması küçülürken geçim dertleri büyüyor; aile fertleri
dışında bir de bunlara bakmak zorunda bırakıldıkları
için alım güçleri her geçen gün azalıyor ama bıçak kemiğe
dayandı. O nedenle, bugün, eşi benzeri görülmemiş ekonomik krize
karşı işçiler Bu düzen böyle gitmeyecek. diyerek hep birlikte
iktidara sesleniyorlar. Bıçak kemiğe dayandığı için,
sendikalaştıkları için işten atılan işçiler
Sendika haktır, engellenemez. diyerek haykırıyorlar.
Bıçak kemiğe dayandığı içindir ki en fazla sömürülen
kesimlerden biri olan kuryeler ülkenin dört bir yanında Yemek mi,
canımız mı; hangisini daha önce yetiştirelim? diye haykırıyorlar.
Bıçak kemiğe dayandığı içindir ki bugün hekimler ve
sağlık emekçileri görmezden gelinen emekleri için Emek bizim, söz
bizim. diyerek greve çıkıyorlar.
Ekmeğin hiç olmadığı kadar
pahalı, emeğinse hiç olmadığı kadar ucuz olduğu
bugün bıçak kemiğe dayandığı içindir ki işçiler,
emekçiler, gençler, yaşlılar bir arada, yüz otuz altı yıl
öncesinin inancı ve umuduyla haklı taleplerini haykırmak için
dört gün sonra 1 Mayısı coşkuyla kutlayacaklar.
1 Mayıs coşkusuna ortak olarak,
emeğin en yüce değer olduğunun bilinciyle emekçi
halkımızı ve işçi sınıfını selamlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Fabrikalardan
mağazalara, hastanelerden okullara, tarlalardan madenlere, dünyanın
bir ucundan diğer ucuna; alın teri döken, üreten, yaşamı
her gün yeniden inşa eden tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs Emek
ve Dayanışma Günü kutlu olsun.
Selam olsun meydanlarda hasretimizi
haykıranlara, selam olsun işi için, emeği için, ekmeği
için, onuru için direnenlere, Türkiye işçi sınıfına selam
olsun. Yaşasın emek, barış ve demokrasi mücadelemiz,
yaşasın 1 Mayıs! (CHP sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN İmam Hüseyin Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, gençlerin
sorunlarına ve Kadir Gecesine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mesleki açıdan iyi eğitim almış
ve iyi yetişmiş gençlerimizin büyük çoğunluğu işsiz,
iş bulabilenler ise düşük ücretlerle
çalıştırılmaktadır. Ülkede uygulanan maaş
politikaları yanlış ve yöneticiler liyakatsizdir. Nitelikli
mezun sayısında artış olmasına rağmen istihdam
sağlanmaması ve fırsat tanınmaması sebepleriyle
gençler âdeta yurt dışına gitmeye zorlanmakta ve beyin göçü
hızla artmaktadır ama Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
bu durumu ihraç olarak değerlendirip Bugün teknoloji açısından
mühendis ihraç eden ülke hâline geldik. demiştir; bu, gerçekten
şaşırtıcıdır. Kaldı ki lise mezunları
da üniversite öğrenimleri için Almanya, ABD, Kanada ve İngiltere'ye
gitmeyi tercih etmektedirler. İlgililere sesleniyorum: Gençlerimizin
sorunlarını çözün, çözmezseniz biz hazırız ve çözeriz.
Bu gece mübarek Kadir Gecesi; ülkemize ve İslam
âlemine hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniyeye
yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Osmaniye'ye yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekilliği
yapmaktan onur duyduğum Osmaniye ilimizdeki güncel ekonomik durumu ve
yatırımları paylaşmak için gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri
izleyen değerli hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin doğusu ile batısını
birbirine bağlayan Cebelibereket'in kaleler şehri, şehitler
diyarı Osmaniye genç bir il olmakla birlikte coğrafi konumundan
yararlanma noktasında önemli mesafeler katetmiş
şehirlerimizdendir. Kadim tarihi, yaylaları, bereketli
toprakları ve kadirşinas insanlarıyla Cebeli Bereketin göz
bebeği olan Osmaniye ilimizde tarihin izlerini taşıyan 26 kale
bulunmaktadır. Osmaniye, bunun yanında coğrafi işaret
belgeli yer fıstığının ve turpun ana vatanı
olarak da bilinmektedir. Coğrafi işaret belgeli, doğal kök
boyalarıyla yapılan, adını dünyaya duyuran Karatepe
kilimimiz ülkemizin, bölgemizin ve Osmaniye'mizin tanıtımına ve
ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Doğal
güzelliği, tarihi ve yaban hayatını birlikte sunan Aslantaş
Barajı'yla çevrelenen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer
alan Karatepe Aslantaş Açık Hava Müzesi, Türkiye'nin en büyük ve ilk
açık hava müzesidir. Osmaniye merkezine
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde 2002 yılından bu yana 2 organize sanayi bölgemizi
ve üniversitemiz ile Kadirli, Düziçi, Bahçe, Sumbas, Hasanbeyli ve Toprakkale
ilçelerimizi tüm Türkiye'ye örnek bir hâle getirmek için gece gündüz çalışıyoruz.
Sağlık alanında 600 yataklı, 800 yatak kapasiteli devlet
hastanemizin, Bahçe, Düziçi, Sumbas ve Toprakkale ilçesi devlet
hastanelerimizin inşaat çalışmaları devam etmektedir.
Kadirli Devlet Hastanemizin de proje çalışmalarında sona
yaklaşıyoruz. Ulaşım alanında kara yolu, demir yolu ve
hızlı tren projelerimiz devam ediyor. Projelerimizin
tamamlanmasıyla inşallah Adana-Osmaniye arası ulaşım
süresi otuz beş, Mersin-Osmaniye arası ise altmış dakikaya
inmiş olacaktır. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığımızla görüşmelerimiz sonucunda Osmaniyemize
Karayolları Şube Şefliği kurulması kararı
onaylandı; 59uncu Şube Şefliği tüm hemşehrilerimize
hayırlı olsun.
Yatırımlarda 1inci sıraya
eğitimi koyduk. Gençlik ve sporda, geleceğimizin teminatı
gençlerimizi her alanda destekleyen politikaları ve
yatırımları hayata geçirdik. Son yirmi yılda tamamlanan 11
sulama tesisiyle 116.190 dekar tarım arazisini sulamaya açtık.
Çiftçilerimize yıllık 87 milyon TL ilave gelir artışı
sağladık. Savrun ve Çatak Barajlarımızın tamamlanmasıyla
birlikte suyun gücü milletle buluşacak inşallah.
Tüm bunlarla birlikte Osmaniyemize değer
katacak, ilimize nefes olacak Millet Bahçesi Projemizin ihalesi
yapılmış olup en kısa zamanda hemşehrilerimizin
hizmetine sunulacaktır. İçişleri Bakanlığıyla
yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda Sumbas ilçemizin
Hükûmet Konağı Projesi 2022 Yılı Yatırım
Programına alınmıştır. Küçük sanayi
esnafımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayacak
olan Kadirli Küçük Sanayi Sitesi Projemizde sona yaklaştık. Modern
bir yapıya sahip olacak olan yeni sanayi sitemiz esnaflarımıza
daha geniş alanlar sunarak rahat bir ortamda işlerini
yapmalarına imkân sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde, sosyal devlet anlayışıyla, dar
gelirli ve yoksul vatandaşlarımızı konut sahibi yapabilmek
ve insanımızın hayat kalitesini ve şartlarını
iyileştirmek amacıyla çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Bu kapsamda Bahçe ilçemiz 2nci etap 122 konut projesi, Kadirli
ilçemiz 336 konut projesi, Sumbas ilçemiz 126 konut projesi ve Düziçi ilçemiz
Ellek beldesi 160 konut projelerimizin projelendirme çalışmaları
devam etmektedir. Osmaniye merkez Yaverpaşa Mahallesi 604 konut projemizin
inşaat çalışmaları da devam etmektedir. Bahçe ilçemiz 135
konut projemizin yapımı tamamlanmış olup 25 Mart günü hak
sahiplerine teslimi gerçekleştirilmiştir.
Osmaniye ve Kadirli OSBlerinin kurulmasıyla
birçok firma ülke ekonomisine katkılarını sunmakta, ülkemizin
ihracat seferberliğine katkı sağlamaktadır. Türkiye
İhracatçılar Meclisinin yayımladığı aralık
ayı ihracat verilerine göre, Osmaniye ilimiz, 2021 yılı
ihracatını yüzde 105 oranında artırarak 424 milyon dolar
ihracat gerçekleştirmiştir. İnşallah, Düziçi Organize
Sanayi Bölgesinin, Toprakkale Metal, Makine ve Teknoloji İhtisas Organize
Sanayi Bölgesinin ve Sumbas Organize Sanayi Bölgelesinin kurulması ve
Kadirli ve merkez OSBlerin genişletilmesiyle ülke ekonomimize
katkımızı daha da artıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Osmaniyemizin güzellikleri ve
çalışmalarımız saymakla bitmez. Bizim tek
amacımız, en çok şehit veren şehrimiz için hiç durmadan,
usanmadan çalışmaktır. Millî birlik ve dayanışma
içerisinde ülkemiz üzerine oynanan her türlü oyunun üstesinden gelip cumhuriyet
tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi olan 2023 hedeflerimize,
2053 ve 2071 vizyonlarımıza kararlılıkla yürüyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, bin aydan daha
hayırlı olduğu müjdelenen, kitabımız Kuran-ı
Kerimin nazil olduğu Kadir Gecemizi tebrik ediyor, bu mübarek gecenin ve
gelmekte olan Ramazan Bayramının milletimize ve tüm İslam
âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kemal Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 22/4/2022 günü Sabiha Gökçen
Havaalanından uçuşunun polisler tarafından bir tebligatla
engellenmesine ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
22/4/2022 günü Pariste Alevi toplumu
tarafından yapılacak bir etkinliğe katılmak üzere Sabiha
Gökçen Havaalanından uçmak isterken polisler tarafından bir
tebligatla uçuşum engellenmiştir. Mevcut tebligatta FETÖ/PDYyle
suçlanmaktayım. Bunu kınıyorum; bunu elli kere, yüz kere, bin
kere kınıyorum. Bu hukuksuzdur, bu bir hak ihlalidir.
Bakınız, terörist deniyor, PKKli
deniyor, yıkıcı deniyor, bölücü deniyor,
Kızılbaş deniyor; yetmiyor, bir de FETÖcü deniyor.
Kahrolsun bu zihniyet, bu nasıl zihniyettir! Ne FETÖcüsü, FETÖcü
nereden çıktı? Bu engelleme, insan hak ve özgürlüklerine, Alevi
toplumuna ve inancına yapılmış bir engellemedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Takibini
bırakmayıp gerekli uyarıyı buradan Süleyman Soyluya
yapıyorum. Biz yurt dışına kaçmayız; bizim için meydan
da birdir, zindan da birdir! Biz Hallac-ı Mansurun torunuyuz, bu böyle
biline!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Fendoğlu
5.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Kadir Gecesine
ve Türklere ve Müslümanlara yapılan insanlık dışı
muameleleri kınadığına ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bin aydan daha hayırlı bir gecenin rahmet
ve bereketiyle müşerref olduğumuz bu müstesna ve mübarek gecenin nice
manevi güzellik ve görkemiyle umutlanıyor, heyecanlanıyor,
hevesleniyor, elbette aradığımız huzurun sesini duyuyoruz.
Hamdolsun Kadir Gecemizi idrak ediyoruz.
Kaşgar ve Kerkük başta olmak üzere
soydaşlarımıza yapılan alçak saldırıları;
Filistinden Arakana kadar din kardeşlerimize yönelik insanlık
dışı muameleleri, hunhar eylemleri, menfur niyetleri
kınıyor, canileri öncelikle Allaha havale ediyorum. Gönül ve kültür
coğrafyamızda yaşayan kardeşlerimin Kadir Gecesini
kutluyor, en içten saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Gecemiz mübarek olsun, dualarımız kabul
olsun, Allah yardımcımız olsun.
BAŞKAN Sayın Çelebi
6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, emekli
binbaşıların sorunlarına ve kendi mahalleme hukuk
devrinin bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emekli binbaşılarımızın
Ulustaki eylemindeydim. Orada ciddi bir mağduriyet var, emekli
maaşı adaletsizliği var, makam tazminatı alamıyorlar.
Bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün personellerinin emekli
maaşı görevdeki maaşının yüzde 55-60ı
seviyesindeyken emekli binbaşılarımız görevdeki
maaşlarının yüzde 40-45ini almaktalar, bu da ciddi bir
mağduriyet doğuruyor. Tabur komutanı seviyesindeki
insanları çaycılığa, pazarcılığa mahkûm
etmeyelim diyorum; ayıptır.
İkinci konu hukuka dair. Hukuku isimlerin kim
olduğuna bakmadan, siyaseti bulaştırmadan, şahsi kin ve
intikam tatmini için kullanmadan uyguladığımızda adaleti
tesis edebilir, toplumsal barışımızı
sağlayabiliriz. Ülkemizi sürekli davaların konuşulduğu bir
düzenden kurtarmalıyız kendi mahalleme hukuk devrini bitirmeliyiz
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Gaziantep
Şehir Hastanesinde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük
hastanesi özelliğini taşıyacağı iddia edilen 1.875
yataklı Gaziantep Şehir Hastanesinin yapımı hâlen
tamamlanmamıştır. Yapımı yılan hikâyesine dönen,
yaklaşık on yıldır tamamlanamayan Gaziantep Şehir
Hastanesinin inşaatındaki sorunlara bir yenisi daha eklendi.
Yayınlanan bir haberde, Rönesans AŞnin, Rekabet Kurulunun izin
vermesine rağmen inşaatı devralmadığı
belirtilmekte. Antep Şehir Hastanesinde yaşanan sorunları
geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanlığına
sormamıza rağmen Sağlık Bakanlığının
sorulara cevap vermemesi içerideki sorunların ne kadar büyük
olduğunun açık bir göstergesidir. Burada çalışan
işçilerin parasının ödenmemesi, taşeron firmalara hak edişlerinin
yapılmaması, malzemelerin alındığı firmalara
gerekli ödemelerin yapılmaması ekonomik anlamda büyük bir kriz
yaşandığını işaret etmektedir. Yapımı
gecikmiş olan Gaziantep Şehir Hastanesi için
Bakanlığın bu konuda duyarlı davranarak hastane
binasının yapım ve tamamlanmasıyla ilgili Gaziantep
kamuoyunu bilgilendirmesi zaruri bir hâl almıştır.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
8.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, Kadir Gecesine ve
27 Nisan e-muhtırasına ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle, bin aydan daha hayırlı olan
Kadir Gecemiz mübarek olsun. Şimdiden tüm İslam âleminin
bayramını tebrik ediyorum.
Demokrasi tarihimizin en karanlık
sayfaları, darbeler ve darbe teşebbüsleriyle görünür hâle gelen
kayıt dışı siyaset dönemleridir. Bunlardan biri de 27 Nisan
2007de tarihe e-muhtıra olarak geçen müdahaledir. Bu teşebbüse
öncekilerden farklı olarak siyaset anında hak ettiği cevabı
vermiş ve kayıt dışı siyaset zihniyeti,
karşısında, milletle kenetlenmiş sarsılmaz bir irade
bulmuştur. Gerek 27 Nisan e-muhtırasını gerekse daha
yakın tarihte ortaya çıkan Gezi olaylarını ve en sonunda 15
Temmuz hain darbe teşebbüsünü bertaraf eden Türkiye, demokrasi tarihinin
bu karanlık sayfalarını bir daha açılmamak üzere
kapatmıştır. Her türlü vesayet ve darbe girişimine
karşı, eğilmeden bükülmeden, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde aynı yolda yürümeye
devam edeceğiz diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Can
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, ben vazgeçtim.
BAŞKAN Sayın Kaçmaz
9.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın, otistik Sinan
Gündoğdunun ve ailesinin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sinan Gündoğdu, bu ismi biliyor musunuz?
Otistik Sinanın, Pendik Bakımevinde kalırken
ateşlendiği için hastaneye kaldırıldığı
vakit kaburgalarının kırık olduğunu ve vücudunun susuz
kaldığını öğrenmiştik. Annesi yeterli
desteği alamadığı için Sinanı bir kez daha
bakımevine göndermek zorunda kaldı. Sakaryadaki bakımevine
alınan Sinandan annesi bir aydır haber alamıyordu ancak
sonrasında kurumda olduğunu öğrenen annesine, kurum
Sinanın öldüğü haberini size veririz, onun dışında
size bilgi vermek zorunda değiliz. diyen bir idari yaklaşımla
aslında bakım zihniyetini ifşa etmiş oldu. Aile uzun
uğraşlar sonrası Sinanın Sakarya Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde olduğunu öğrendi.
Şimdi, buradan, ailesi ve tüm kamuoyu
adına soruyoruz: Sinanın sağlık durumu nedir? Otistik
çocukların ve gençlerin eşit yurttaş olarak hakları olan
destek ve ihtiyaçlar neden verilmiyor? Onurlu bir yaşam her eşit
yurttaş gibi otistiklerin de hakkı değil mi? Bakanlığı
göreve çağırıyorum. Sinanın kaburgaları tam olarak iyileşti
mi bilmiyoruz ama otistiklerin bağımsız ve onurlu yaşam
hakkı hayata geçmediği sürece bizim sol yanımızdaki
kaburgamız hep kırık kalacak.
BAŞKAN - Sayın Özdemir
10.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Gezi ve Osman Kavala
davalarına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Gezi ve Osman Kavala davaları, dava süreçleri,
kararları ve sonuçları ülkemiz ve adalet sistemimiz
açısından çok büyük tahribata ve adaletsizliklere yol
açmıştır. İki gün önce sonuçlanan davada somut ve kesin
delillere dayanmadan verilen ağır mahkûmiyet kararları
yargının tarafsızlığına ve
bağımsızlığına olan inancı da
zedelemiştir. Aynı zamanda, Avrupa Konseyinin kurucu üyesi ve Avrupa
Birliğine aday ülke olarak kabul ettiğimiz hukuk devleti standartları
ve uluslararası yükümlülüklerimizle çok ciddi tezatlıklar
oluşturan bu süreçlerle birlikte Avrupa Konseyinin
başlattığı ihlal sürecinin olası bir
yaptırımla sonuçlanmasının da mevcut iktidar
tarafından göze alındığını bir kez daha ortaya
koymuştur. Halkın vicdanında hükümsüz olan bu mahkûmiyet
kararları gerçekten tarafsız ve bağımsız mahkemelerde
elbet bir gün geri alınacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Gökçel
11.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Kadir Gecesine ve bayram
ikramiyelerine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm vatandaşlarımızın Kadir
Gecesini kutluyorum, herkese güzel bir bayram diliyorum.
Dinî bayramlarda emeklilerimize verilen bayram
ikramiyesinin asgari ücret tutarına çıkartılması
gerektiğini defalarca dile getirdik. Yaşlılık
aylığı alanlar, maluller, gaziler, sürekli iş göremezlik
aylığı alanlar dâhil, AKP, bütçesinde emekliye yer
olmadığını söyleyerek milyonlarca
vatandaşımızın talebini reddetti. AKP bununla birlikte bir
ayıba daha imza atıyor, engelli vatandaşlarımız
verilen bu bayram ikramiyesinden faydalanamıyor. Engelli
vatandaşlarımıza da bayram ikramiyesi verilmeliydi;
engellilerimizin bu talebi AKP tarafından karşılanmadı.
Engellilerimize karşı yapılan bu haksızlık sona
erdirilmelidir, engelli vatandaşlarımıza da bayram ikramiyesi
mutlaka verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Kaya
12.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, restorasyon
çalışmaları bitirilemeyen Sümela Manastırının
ziyarete kapatılmasının turizmcileri ve bölge esnafını
perişan ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Trabzon'umuzun dünyaca ünlü turizm merkezi Sümela
Manastırı'nda 2015 yılında başlatılan restorasyon
çalışmaları yedi yıldır bitirilememiştir. 2019da
Başbakan Yardımcısının, 2020 yılında
Cumhurbaşkanı Erdoğanın ve son olarak 2021
yılında Turizm Bakanı Ersoyun
açılışını yaptığı Sümela Manastırı,
1 Kasım 2021 tarihinde 4üncü kez ziyarete
kapatılmıştır. 31 Ocakta ziyarete açılacağı
söylenen manastır, verilen tarihten dört ay geçmesine rağmen hâlâ
açılmamıştır. 3 defa açılıp 4 defa kapatılan
Sümela Manastırının bu durumu, zaten sıkıntıda
olan turizmcilerimizi ve bölge esnaflarımızı perişan
etmiştir. Turizmcilerimiz, açılış ve kapanışlarla
ilgili kendilerinin bilgilendirilmediğini, akşamdan sabaha
alınan kararlarla büyük mağduriyetler
yaşadıklarını ve tüm programlarının altüst
olduğunu söylemektedirler. Turizm sezonu başlamak üzere; bayram tatilinden
önce Sümela Manastırı ziyarete açılmalı ve bu aç kapa
durumuna artık bir son verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Aycan
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, atama
bekleyen sağlıkçılara ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bugün, 39 sağlık mesleğinde atama bekleyen 770 bin
sağlıkçıyı temsilen yurdumuzun farklı yerlerinden
sağlık temsilcileri ziyaretimize gelmiştir.
Sağlık hizmetleri ekip işidir ve
ekibin içinde çok farklı, tüm mesleklere ihtiyaç vardır. 39
farklı sağlık mesleğinde atama bekleyen kişi
sayısı 770 bindir, bu çok yüksek bir sayıdır. Bu
kişilerin genellikle tek başlarına mesleklerini yapma
şansları yoktur. Beklentileri hep kamu kuruluşlarında
çalışmaktır. Bu nedenle YÖK, insan gücü ihtiyacını ve
planlamasını iyi yapmalıdır; kaynaklarımızı
doğru kullanmalıyız ve bu doğrultuda kontenjanları da
ona göre belirlemelidir.
Bu gençler, okullarını bitirmiş ve
KPSS sınavına girmiş, yüksek puan almış
sağlıkçı gençlerdir. 2020 yılında KPSSye girmiş
olan gençler, puanlarının yanmamasını ve
puanlarının geçerlilik süresi içinde bitmeden yeni bir atama
yapılmasını istemektedirler.
BAŞKAN Sayın İlhan
14.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
Kırşehir Karayolları Müdürlüğü bünyesinde çalışan
ve işten çıkarılacak olan işçilere ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
Taşerona bağlı olarak
Kırşehir Karayolları Müdürlüğü bünyesinde çalışan
işçilerimizden önemli bir kısmının işten
çıkarılacakları bilgisini aldım. Bu durumun temel sebebi,
Hükûmetin temel kamu hizmetlerinden tasarruf yapmaya
çalışmasıdır. Yıllardır Karayollarında büyük
emeklerle çalışan işçilerimizi taşeronun vicdanına
terk etmek devlete yakışan bir tavır değildir.
Kırşehirdeki dar gelirli vatandaşlarımızın
açlık sınırında yaşadığı şu
dönemde bu işçilerimiz ve aileleri ne olacak? Faizcilere, beton
ihalecilerine hazineden milyarlarca doları kuruşmuş gibi
dağıtan iktidar, bu insani dramın önüne geçmek için en ufak bir
adım atmamıştır. Bakınız, oturduğu yerden
parasına para katan zenginlere Hükûmetin hazineden üç ayda ödediği
farkın onda 1i Karayollarının sunduğu kamu hizmetlerine
aktarılsa bugün bu işçilerimiz işlerini kaybetmeyecekler.
Süregelen ekonomik krizde tasarrufu işçilerimizin ve ailelerinin üzerinden
sağlamayı aklınızın ucundan dahi geçirmeyin. Aksi
hâlde bedelini çok ağır ödersiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karaduman
15.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Malatyada
meydana gelen don olayı sebebiyle kayısı üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, geçtiğimiz günlerde Malatyada kayısı
ağaçlarını don vurdu. Çiçek açmış kayısı
ağaçlarında don olayı sonrasında oluşan hasar ciddi
boyutlara ulaşmıştır. Üretimin büyük bir kısmının
yapıldığı ova kesiminde don yüzde 90 oranındadır.
Malatyada on binlerce kayısı üreticisi bu süreçte ciddi
mağduriyetler yaşamıştır. Zaten mazot, gübre, elektrik
ve ilaç gibi maliyetler çiftçinin belini bükmüşken don olayı âdeta
yaraya tuz basmıştır. Bölgenin doğal afet kapsamına
alınarak üreticiye gerekli desteklerin sağlanması önem arz etmektedir.
Don olayı sebebiyle ağaçları zarar gören kayısı
üreticisinin kullandığı mazot, elektrik, su, gübre gibi temel
girdi kalemlerinden KDV alınmamalıdır. Tarım
Bakanlığı mağdur olmuş kayısı üreticisine
mutlaka sahip çıkmalıdır.
BAŞKAN Sayın Arık
16.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseride
Karayolları 6ncı Bölge Müdürlüğü bünyesinde taşeron
firmada çalışan ve üç aydır maaş alamayan işçilerin
mağduriyetine ve Kadir Gecesine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kayseri Karayolları 6ncı Bölge
Müdürlüğü bünyesinde taşeron firmada çalışan
arkadaşlarımız üç aydır maaş alamıyor. Bir
kardeşim Sayın Vekilim, Karayolları taşeron firmaya ödeme
yapmadığı için biz üç aydır maaş alamıyoruz,
evimize ekmek götüremez olduk. Bayram geliyor, bırakın
çocuklarımıza harçlık vermeyi, ilaç için 10 liramız bile
yok. Ne olur, bu iktidara sesimizi duyurun. diyor.
Sevgili emekçi kardeşim, biz senin sesini
duyuyoruz, milletin Meclisinden bu iktidara da duyuruyoruz ama bu
iktidarın kulakları senin feryadını duymaz. Bunların
kulakları yandaşın cebine akan paranın sesini duyar ama az
kaldı, geliyor gelmekte olan.
Kadir Geceniz kutlu olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
17.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adananın Yüreğir ilçesine
bağlı Köprülü Mahallesine ait imar planının askıya
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlim Adananın Yüreğir ilçesine
bağlı Seyhan Nehrinin kıyısındaki Köprülü
Mahallesine ait imar planı mahalle sakinlerinin tepkilerine rağmen
2nci kez askıya çıkarılmıştır. Adananın en
güzel lokasyonlarından biri olan mahallede yaşayan tüm
vatandaşlarımız bu duruma çok tepkilidir. Özellikle bazı
vakıfların, inşaat şirketleri
aracılığıyla, en güzel arazileri vatandaşları
mağdur ederek elden çıkarmalarını sağlayacak
girişimleri olduğu Adana kamuoyunda
tartışılmaktadır. İlgili sözleşmenin
feshedilmesine rağmen, Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı yetkisiyle tekrar iptal
edip, şirketin planlarını hiçbir hukuki dayanağı
olmadığı hâlde yeniden askıya
çıkartmıştır. Bakanlık eliyle Adananın en güzel
arazisinin vatandaşlarımızı mağdur ederek birilerine
ya da bazı gruplara peşkeş çekilmesi yazıktır,
günahtır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
BAŞKAN Sayın Bulut
18.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adanada yaşanan
zirai don olaylarına ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Adanada son iki ayda onar gün arayla yaşanan
zirai don çiftçilerin belini bükmüştür. Zirai don, özellikle şeftali,
narenciye, sert çekirdekli meyve bahçeleri ile karpuz, mısır,
buğday, domates, patates gibi ekili alanlarda ciddi zarara yol
açmıştır. Fahiş girdi maliyetleri altında üretmeye çalışan
çiftçimiz, buğdayını silajlık olarak biçip satmak ya da
tarlasını sürmek zorunda kalmıştır, zarar gören
narenciye ağaçlarını kesmek durumunda kalmıştır.
1 Mayıstan sonra don teminatı geçerli. Meyve kapsam içine girmiyor.
diyen Tarım Sigortaları Havuzu, çiftçinin zararını
karşılamamaktadır. Çukurova çiftçisi, zirai don nedeniyle
oluşan mağduriyetin giderilmesini, en azından zirai donun
sigorta kapsamına alınmasını istemektedir. Yine, damla
sulamayı elektrikle yapan çiftçilerimiz kuraklık nedeniyle bu
yıl daha fazla destek verilmesini, elektriğin yüzde 50sinin devlet
tarafından karşılanmasını talep etmektedir.
BAŞKAN Sayın Aydın
19.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, sözleşmeli
öğretmenlerin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözleşmeli öğretmenler çok zor
şartlarda çalışıyorlar. Birçoğu özlük haklarından
mahrum oldukları için tayin yapılamıyor ve iki ev geçindirmek
durumundalar. Aynı zamanda mesleklerini sevdikleri için de bu zor şartlarda
mesleklerini idame ettirmeye çalışıyorlar. Yüksek kiralara,
hayat pahalılığına ve diğer zor şartlara resmen
direniyorlar. Daha önce Hükûmet -beş ay önce- sözleşmeli
öğretmenlere kadro sözü ve özlük haklarıyla ilgili iyileştirme
sözü vermiş olmasına rağmen hâlâ bir adım atmış
değil. Bizlere de feryatları, istekleri her gün ulaşıyor,
bütün milletvekillerimize. Buradan Millî Eğitim Bakanına ve Hükûmete
çağrı yapıyoruz: Verdiğiniz sözü tutun. Sözleşmeli
öğretmenler de Millî Eğitimde bu kadar öğretmen
açığı olmasına rağmen kadrolu olmamasını da
bir çelişki olarak söylüyor. Bu konunun takipçisi
olacağımızı ifade ediyor ve sözleşmeli
öğretmenlerimizin haklarını lütfen teslim edin diyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
20.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Gezi Parkı
kalkışmasına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2013
yılında, dış güçlerin kışkırtmasıyla,
sözde ağaç ve yeşil bahane edilerek ülkede Gezi Parkı
kalkışma denemesi yapıldı. Taksim Meydanı; PKKnın,
KCKnın ve diğer sol terör örgütlerinin eylem alanına
dönüştürüldü. Sosyal medyadaki Mesele sadece Gezi Parkı değil
arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel. tweeti de
gösteriyor ki Gezi Parkı kalkışması, milletin iradesine ve
bölgesinde yükselen ve güçlenen Türkiyenin önünü kesmeye yönelik organize
edilen bir kalkışmadır. Yabancı basın
organlarının Türkiyede iç savaş var. diyerek haber
yapmaları da bu olayın içyüzünü göstermektedir. Gezi, bu ülkeye
yapılan en büyük ihanettir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
21.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın ortaya attığı
Ermeni iddialarına, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
Cumhurbaşkanına yönelik tehditlerine ve Kadir Gecesi ile Ramazan
Bayramına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
HDP Milletvekili Garo Paylanın Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında ortaya attığı
hezeyan; aziz milletimize, devletimize ve tarihimize karşı asla kabul
edilemeyecek kara bir iftiradır. Dile getirilen iddialar tamamen yok hükmündedir.
Sonuna kadar reddediyor ve şiddetle kınıyorum.
Çeşitli ülkelerin yönetimleri ve
parlamentoları tarafından güya tanınan Ermeni iddialarına
ilişkin ifadelerin nezdimizde hiçbir hükmü yoktur. Bu densizliğin
kendi ülkemizin Meclisinde, millî iradenin tecelligâhı olan yüce kurumda
sergilenmesi, saygısızlığın ötesinde, açık bir
ihanettir.
Bir diğer yandan, milletin oylarıyla
seçilen Cumhurbaşkanımıza tehditler savuran CHP Milletvekili
Sayın Özgür Özele haddini bil diyor, bin aydan daha hayırlı
olduğu müjdelenen Kadir Gecemizi tebrik ediyor ve gelmekte olan Ramazan
Bayramının milletimize ve tüm İslam âlemine hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
22.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, GESTAŞın
1915Çanakkale Köprüsüne rağbeti artırmak için yaptığı
zamların kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Çanakkale Köprüsünün
açılmasıyla Çanakkalenin çilesi, azalacağına arttı.
Önce, sefer sayılarını seyreltmeye kalktılar, sonra, geri
adım attılar. Deniz ulaşımı dışında
alternatifi olmayan Bozcaada ve Gökçeadanın ana karayla tek
bağlantısını GESTAŞ sağlıyor. Kamu
şirketi olan GESTAŞ, ocak ayında yüzde 130, nisan ayında
yüzde 117ye varan zamlarla, Çanakkale halkını düşünmemiş,
kâr hırsıyla hareket etmiştir. 200 liracık olarak
açıklanan otomobil köprü geçiş ücretleri nedeniyle tercih edilmeyen
köprüye rağbeti artırmak için yapıldığı ortada
olan bu zamlar kabul edilemez. GESTAŞ, Valiliğin ağırlama
giderlerine sponsor olacağına işletme giderlerini azaltarak
Çanakkaleliyi daha fazla mağdur etmeden hizmet sunmalıdır.
Gökçeada, Bozcaada ve Güney Marmara Adakart ücretleri acilen yeniden
düzenlenmeli, tüm geçiş ücretleri düşürülmelidir. İlk
seçimlerden sonra GESTAŞı iktidarın arpalığı
olmaktan çıkaracağız.
BAŞKAN Sayın Kayan
23.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, yüksek girdi
fiyatları nedeniyle çiftçilerin yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Çiftçilerimiz,
yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretimi sürdürmekte zorlanmaktadır.
Tarımda kullanılan kimyevi gübrelerdeki son bir yıllık
fiyat artışları -mazot, tohum, zirai ilaç, hayvancılık
sektörü içinde yem ve diğer girdilerdeki yüksek artışlar-
üretimi durma noktasına getirmiştir. Ülkemiz için gıda,
tarım ve hayvancılık üretiminde tehlike çanları
çalmaktadır. Bugüne kadar uygulamış olduğunuz politikalar
içerisinde önce bizim insanımız, önce bizim emekçimiz
düşüncesi yoktur; bu düşünce olmadığı sürece tüm
politikalar çökmeye mahkûmdur. Bu bağlamda, çiftçilerimizin ve hayvan
üreticilerimizin içinde bulundukları bu zor şartları düzeltmek
ve daha iyiye taşımak adına içinde önce bizim
insanımız, önce bizim emekçimiz fikri geçen bir eylem planınız
var mıdır? Çiftçimize 3 kat destek vermezseniz seneye Türkiye aç
kalacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Usta.
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kadir Gecesine, evde
oksijen konsantratörü kullanmakta olan hastaların fatura sorununa,
Türkiyedeki yoksullaşmaya, Uşak Valisi Funda
Kocabıyıkın görevden alınmasına, Ispartadaki
elektrik hatlarının yer altına döşenmesi işi için
açılan ihalelerin gerekli yatırımları yapmayıp
elektrik kesintilerine sebep olan firmalara verilmesine ve Hazine ve Maliye
Bakanlığının açıkladığı iç borç
faizlerine ilişkin verilere ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, bu gece Kadir Gecesi, aziz milletimizin
ve tüm İslam âleminin Kadir Gecesini tebrik ediyorum; Allah,
hayırlısıyla tekrarına kavuştursun ve mağfiret
etsin hepimize.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evde uzun süre oksijen cihazı, oksijen makinesi
kullanmakta olan hastalarımızın bir sorununu gündeme getirmek
istiyorum. Kronik solunum yetmezliği olan binlerce KOAH, ALS, kalp
yetmezliği, astım ve akciğer kanseri hastaları oksijen
tedavisi için elektrikle çalışan, konsantratör adı
altında cihazlar kullanmaktadır. Bu hastalar, yaşamları
için gerekli olan ve elektrikle çalışan solunum cihazlarını
günde en az on beş saat kullanmak durumundadırlar.
Dolayısıyla bu on beş saat üzerinden bir hesap
yaptığımızda, aylık tek cihazın elektrik tüketimi
210 kilovatsaati buluyor. Üstelik bazı hastalar da 2 cihazı birden
kullanmak durumunda kalıyor, hatta yirmi dört saat kullanan hastalar var.
Bu durumda fatura katlanarak artmaktadır. Solunum yetmezliği olan ve
evinde konsantratör cihazlarını kullananlar için elektrik
faturalarının mutlak surette bir kolaylaştırılması
lazım, burada bir yapılandırma yapılması lazım.
Bunlar için o günlük 8 kilovatsaatlik limitin artırılması
gerekir yani yaşama tutunmaya çalışan insanlara, nefes almaya
çalışan insanlara devletin bakması lazım. Devlet
bakıyor mu? Bakmıyor çünkü bu şekilde 12 bin hasta var, şu
anda destek alan sadece 144 aile var. Bu hastalarımızın, bu
vatandaşlarımızın daha fazla desteklenmeleri gerekiyor.
Şimdi, Türkiye yoksullaşıyor,
Türkiye fakirleşiyor. diyoruz. Yani Metropoll Araştırma
Şirketinin yayınladığı son araştırma
raporuna göre, yükselen enflasyonla birlikte alım gücü maalesef
düşüyor -bunu biliyoruz zaten- ve alım gücü düşüşünden
dolayı, baktığınızda
Mesela, şöyle sorular
sorulmuş
Ekonomik durumu nedeniyle son aylarda özel aracını
kullanmayı bıraktığını söyleyen araç sahiplerinin
oranı yüzde 63 yani kullanmayan zaten kullanmıyor da
kullananların yüzde 63ü bu pahalılaşma nedeniyle araç
kullanmayı bırakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Et tüketebilen -çok az eve et
giriyor zaten, o ayrı bir olay ama- ailelerde de et tüketmeyi
bıraktığını söyleyenlerin oranı yüzde 62; daha az
çamaşır yıkadığını söyleyenlerin oranı
yüzde 58; Kalın giyinip evi ısıtmıyorum. diyenlerin
oranı ise yüzde 54 olarak belirlenmiştir.
AK PARTİ iktidarının yirmi yılda
Türkiyeyi getirdiği vahim tablo tam
olarak budur. Saray ve çevresi zenginleşirken aziz milletimiz
yoksullaşmaktadır. Bir tarafta birden fazla maaş alan saray
danışmanları mevcutken, diğer tarafta daha az
çamaşır yıkamaya mahkûm edilen vatandaşlarımız
vardır. Bir tarafta servetine servet katan saray çevresi, diğer
tarafta evini ısıtamadığı için kalın giyinmek
zorunda kalan yurttaşlarımız.
Milletimizin
çektiği sıkıntıları görmüyor, feryatlarını
duymuyorsunuz. Yoksulluğu bitireceğiz. diye geldiniz, aziz
milletimizi yoksulluğa mahkûm ettiniz. Önümüzdeki ay, bir önceki aydan
daha iyi olacak. dedikçe her geçen ay vatandaşlarımız daha da
yoksullaşıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
Hükûmetin artık Türkiyeye verecek yeni bir umudu
kalmamıştır; yoksulluk, vatandaşlarımızın
kaderi değildir. Aziz milletimize sözümüz olsun ki, İYİ Parti
iktidarında liyakatli ve tecrübeli kadrolarımızla
yoksulluğu bitirecek, refah ve bolluğu memleketin dört bir
köşesine yayacağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Uşak Valisi Sayın Funda
Kocabıyık -biliyorsunuz- görevden el çektirildi, merkeze
alındı. Niye oldu? Bu Valiyi biz neyle hatırlıyoruz?
Pandemi döneminde kibirli davranışlarıyla, vatandaşa
fırça çekmesiyle hatırladığımız bir Sayın
Validir. Vatandaşa sert tavırları ortaya
çıkmıştı ve o dönemde vatandaştan aşırı
tepki geldi ve Süleyman Soylu Böyle şeyler olur. deyip Sayın Valiye
sahip çıkmıştı. Peki
dün niye görevden alındı? Çünkü dün Sayın Valinin eşi, eski
bir AK PARTİ milletvekili olan Hüseyin Kocabıyıkın Gezi
davasıyla ilgili kararları sosyal medyadan eleştirmesi üzerine,
vatandaşa fırça basan, vatandaşa sert davranan Vali, o gün
affedilen Vali; bugün AK PARTİye hafif bir şey söylendi diye,
kendisi de değil üstelik, eşi söyledi diye görevden
alınıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
devam edin.
ERHAN USTA (Samsun) İşte,
AK PARTİnin ve Hükûmetinin, Sayın Erdoğanın demokrasiden
anladığı tam da budur. İçişleri Bakanına zaten bir şey
söylemeye gerek yok.
Şimdi, biliyorsunuz, Isparta son dönemde,
21inci yüzyılda elektrik kesintileriyle gündeme gelmiş bir
şehrimizdi. Kış soğuğunda günlerce insanlar elektrik
alamadı. Niye? Temel problem, bakımların
yapılmamasıydı. Dağıtım şirketi orada
yapması gereken altyapı yatırımlarını
yapmadığı için, bakımları yapmadığı
için şehir elektriksiz kalmıştı. Biliyorsunuz, orada
Akdeniz Elektrik Dağıtımın ortakları da Cengiz ve
Kolin İnşaat.
Şimdi, bu ihmalleri yetmiyormuş gibi, son
dönemde hatların yer altına döşenmesi işi için 6 tane ihale
açıldı Sayın Başkan; 6 ihalenin 5 tanesi bu
yatırımları yapmayan, Ispartayı 21inci yüzyılda karanlığa
mahkûm eden şirkete verildi. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
Yani 6 ihaleden 5 tanesi, toplamda 245 milyon liralık -eski parayla 245
trilyon liralık- ihale yine bu şirkete verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim Sayın
Başkan.
AK PARTİ iktidarı için
vatandaşların yaşadığı zorlukların bir önemi
yok, bunlar görmezden geliniyor. Onların yaptığı bütün
iş, saraya yakın şirketleri zengin etmekten öteye maalesef
geçmiyor.
Son olarak da, şimdi, bütçe bozuluyor, ekonomi
kötü diyoruz, anlatamıyoruz bunları ama Hazine ve Maliye
Bakanlığının bir verisi açıklandı en son; bu
veri, her şeyi aslında çok iyi bir şekilde anlatıyor
herhâlde. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa, iç borçlarda önümüzdeki dönem
için ödeyeceğimiz faiz, borç anaparasını geçti. Tekraren
söylüyorum: Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa,
önümüzdeki dönem için -bir ödeme projeksiyonumuz var- faiz ödemeleri -bir borç
alıyorsunuz, o borcun faizi- anaparasını geçti; ilk kez böyle
bir şey oluyor, oranı da yüzde 117,5. Daha iki yıl önce bu oran
yüzde 50ydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım,
bitireceğim, önemine binaen
Yani daha iki yıl önce, ödeyeceğimiz faiz,
anaparanın yüzde 50siyken, yarısı kadarken şu anda 1
katını geçiyor, yüzde 118ine geldi. Bir başka örnek daha
vereceğim ben buna, bu hesaplamaları ben biraz farklı
yapıyorum. Bu, Hazine ve Maliye Bakanlığının
açıkladığı resmî rakam ama daha analitik
baktığımızda değerli arkadaşlar, hakikaten
Türkiye Cumhuriyeti devleti ciddi bir faiz yükü altına giriyor, bunu görün
lütfen.
Bakın, şimdi, tabii, geçmişte Türk
lirası cinsinden daha yüksek faizlerle borçlanılıyordu -yüksek
demeyelim de faizle borçlanıyordu- şimdi, döviz, altın cinsinden
borçlanmalar fazla. Yani 100 lira alıyorsunuz, 250 lira ödüyorsunuz.
Normalde 150 lirasının faiz olması lazım, eski sistemde bu,
faiz yazılıyordu ama şimdi o 150 lira, anapara
yazılıyor onun sadece 5 lirası, 10 lirası faiz
yazıldığı için bütçeye baktığınızda
faiz yükü düşükmüş gibi görünüyor ama az önce
baktığımız gibi veya daha analitik
baktığımızda bu, çok daha farklı bir durumdadır.
Detayını vermeyeceğim ama sadece son rakamını
vereceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Hemen bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bu son, bitiriyorum.
Son on beş ay için söylüyorum yani Hazine ve
Maliye Bakanlığı bu hesapları yapabilir, onlar da
bakabilirler: Bu şekilde, örtülü faizleri de işin içerisine
kattığımızda, yani aldığımız
anaparanın üzerine ödediğimiz toplam paranın, aradaki
farkın tamamına faiz dediğimizde, örtülü faiz
dediğimizde faiz ödemelerinin -son on beş ay için söylüyorum- vergi
gelirlerine oranı yüzde 86yı bulmuştur. Yani
topladığımız her 100 lira verginin 86 lirasını
bugün faiz olarak ödeyen bir AK PARTİ yönetimi, AK PARTİ idaresi
vardır. 2001i çok eleştiriyorlardı; sınadıkları,
kınadıkları her şeyle tekrar sınandılar bu
arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun
25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kadir Gecesine, ABD ve
bazı AB ülkelerinin Türkiyedeki yargılama süreçleriye ilgili
yaptıkları açıklamalara, Kutülamare Zaferinin 106ncı
yıl dönümüne ve Münir Nurettin Selçukun vefatının 41inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Rahmet ve mağfiret ayı ramazanın
sonuna yaklaşırken; bin aydan daha hayırlı olan, ellerin
semaya açıldığı, kalplerin coştuğu Kadir
Gecesi'ne erişmenin heyecanı içindeyiz. Kadir Gecesi,
insanlığı yüce değerler etrafında birleştiren
kutlu rehberimiz Kuran-ı Kerimin indirilmeye
başlandığı gündür. Kadir Gecesi; birliğin,
yılgınlığa karşı azmin ve yeniden
doğuşun simgesidir. Aziz milletimizin ve İslam âleminin Kadir
Gecesini kutluyor, huzur ve esenliklere vesile olmasını temenni
ediyorum.
Sayın Başkan, başta ABD olmak üzere,
bazı Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiyede devam eden ve tamamlanan
yargılama süreçleriyle ilgili yaptıkları açıklamalarla
gerçeği çarpıtmaktadır. Türkiyeyi açıkça hedef alan
açıklamalar, bu ülkeler tarafından fonlanan birtakım
yabancı medya kuruluşları tarafından da organize bir itibar
suikastına dönüştürülmüştür.
18 Ekim 2021de, 10 ülkenin Türkiyede görev yapan
büyükelçileri, devam eden bir yargılama süreciyle ilgili ortak bildiri
yayınlamış, diplomatik teamüllere aykırı bir
şekilde hukuk normlarını ihlal etmiş ve geri adım
atmak zorunda kalmışlardı. Avrupa Konseyinin yürütme ve
yargı organları, defalarca bağımsız yargı
mekanizmalarını hedef alarak yargı sürecine saygı ilkesini
ihlal etmiştir. Terör örgütlerini kanarya sevenler derneği olarak
görenler, terör elebaşılarını ülkelerinde saklayanlar;
demokrasi havariliğine soyunmaktadır. Bu ülkeler, Türkiyede devam
eden ve tamamlanan yargı süreçlerini bahane ederek karanlık
ilişki ağlarını örtbas etmeye çalışmaktadır.
Türkiye; insan haklarına saygılı,
demokratik bir hukuk devletidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hiçbir devlet, hiç kimse,
bağımsız Türk mahkemelerine müdahale edemez, yargı
süreçleri hakkında emir veremez, ahkâm kesemez. Söz konusu ülkeler,
uluslararası örgütlerin ilgili mercileri, Türkiyeye yönelik ikiyüzlü,
çifte standartlı, planlı ve maksatlı tutumlardan vazgeçmelidir.
Sayın Başkan, 29 Nisan 2022, tarihimizin
en müstesna kesitlerinden olan Kutülamare Zaferinin 106ncı yıl
dönümüdür. Kahraman ordumuz, 29 Nisan 1916da Birinci Dünya
Savaşının ağır koşulları altında Irak
cephesinde işgalci İngiliz kuvvetlerini bozguna uğratarak
stratejik bir başarı elde etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Halil Kut Paşa
komutasındaki 6ncı Ordu; 13.300
kişilik işgalci kuvveti teslim almış, İngilizlere Çanakkale
Zaferinden sonra unutmayacakları bir ders daha vermişti. Bu
vesileyle Kutülamare Zaferinin mimarı olan Süleyman Askerî, Nurettin ve
Halil Paşalar nezdinden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, bugün Türk besteci ve
icracı Münir Nurettin Selçukun vefatının 41inci yıl
dönümüdür. Münir Nurettin Selçuk, Kurtuluş Savaşının
ertesinde Türk müziğinin ayağa kalkışının en
önemli simgelerinden birisidir. Türk müziği, onunla tiyatro sahnelerine
çıkmıştır. Münir Nurettin Selçuk, müziğe
yaptığı katkıyla Türk kültürünün hücrelerine
işlemiştir. Aziz İstanbul Dönülmez Akşamın
Ufkundayız Aheste Çek Kürekleri gibi eserleriyle Türk milletinin
gönlünde ve hafızasında yer almaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle Münir Nurettin
Selçuku ölümünün yıl dönümünde rahmet ve saygıyla anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kadir
Gecesine; Fatsa Doğa ve Çevre Derneğinin Ordu Fatsada
Altıntepe Madenciliğin yarattığı tahribatla ilgili
eleştiri, tespit ve önerilerine; Şişli Etfal
Dayanışmasının Şişli Hamidiye Etfal Eğitim
ve Araştırma Hastanesiyle ilgili taleplerine ve Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın HDPye ilişkin sözlerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle, tüm İslam
âleminin Kadir Gecesinin mübarek olmasını diliyorum. Önümüzdeki
hafta sonu karşılayacağımız Ramazan
Bayramının tüm halklarımıza ve İslam âlemine
hayırlı olmasını, sağlık ve bereket getirmesini
diliyorum.
Sayın vekiller, bugün Fatsa Doğa ve Çevre
Derneğinden bir heyet ziyaretimize geldi. Aslında, Ankaraya gelme
nedenleri bugün Bakanlıkta bir projenin ÇED raporunun onayı için
yapılacak olan inceleme ve denetleme kurulu toplantısına
katılmakmış, bu vesileyle partileri de ziyaret ettiler, bize de
geldiler. Ordu ili Fatsa ilçesinde Altıntepe Madenciliğin
yarattığı tahribatla ilgili eleştirilerini ve tespitlerini,
önerilerini dile getirdiler. Son derece önemli şeyler söylüyorlar,
özellikle, siyanürlü altın madenciliğini bölgenin geleceği için
bilinçli bir kötülük olarak tarif ediyorlar. Çünkü bu Altıntepe
Madencilik -ki bunun arkasında İngiliz sermayesinin olduğu
hepimiz tarafından biliniyor- işletme alanını 196 hektardan
393 hektarlık bir alana çıkarmak istiyor ve bu çıkarmak
istediğinin 161 hektarı tarım arazisi, 232 hektarı da orman
vasfında bulunuyor. Dolayısıyla, aslında, Fatsa ilçesinde ve
baktığımızda bütün Orduda çok ciddi bir çevre sorunu
olarak yaşanıyor bu ve bu çevre sorununun artması gündemde.
Büyük bir ekolojik tahribat, dengenin bozulması söz konusu. Ordunun yüzde
74ünün maden sahası hâline gelmiş olduğunu söylüyor Fatsa
Doğa ve Çevre Derneği yöneticileri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç, devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) 24 Mayısta
da 3 ilçede daha maden sahası ihalesi açılacağını
söylüyorlar. Gerçekten çok büyük bir rahatsızlık. Bunları dile
getiriyoruz ve söyledikleri, yaptıkları çok önemli bir faaliyet.
Siyanürlü altın madenciliğinin yarattığı tahribat
karşısında Ordunun, Fatsanın, Ünyenin ve Ordunun
diğer ilçelerinin tahrip edilmemesi için mücadele ediyorlar. Tüm Fatsalıları,
fındık üreticilerini, madenden zarar gördüğünü düşünen tüm
insanlarımızı bir ağaca, bir fındık dalına,
bir arıya can olmaya; doğasına, toprağına, suyuna ve
vatanına sahip çıkmaya, mücadeleye omuz vermeye
çağırıyoruz. diyorlar. Biz de onların çağrılarını
burada dile getirmiş olalım.
Dün de Şişli Etfal
Dayanışması, İstanbuldaki Şişli Etfal
Hastanesiyle ilgili ziyaret etmişti. Bugün çünkü orada da bir ihale söz
konusuydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi
burada daha evvel de konuştuk Şişli Etfal Hastanesini.
Biliyorsunuz, 1899 yılında faaliyete geçmiş olan bir hastaneden
söz ediyoruz. Sayın vekil de bu konuda açıklamalar
yapmıştı. Depreme dayanıklı olmadığı
için ya güçlendirilecek ya da yıkılacak, yeniden yapılacak.
deniyordu. Fakat tuhaf bir gelişme oldu. Hastane 2 ayrı lokasyona
taşınmış vaziyette, 15-
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın OIuç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, bu
binalar depreme dayanıklı idi ise niye Yıkılacak ya da
güçlendirilecek. denildi ve içi boşaltıldı, hastane olmaktan
çıkarıldı yani depreme dayanıklı idi ise niye hastane
olarak bırakılmadı? Sağlık Bakanlığı
doğru dürüst bir açıklama yapmadı bugüne kadar ve bu konuda
gerçekten bir açıklama bekliyor Şişli Etfal Dayanışması.
Aslında istekleri çok basit: Şişli Etfal Hastanesi
binasının ya güçlendirilerek ya yeniden yapılarak orada
sağlık hizmeti verilmesini istiyorlar çünkü Şişli ilçesinde
-ki sadece Şişli ilçesi değil, İstanbulun diğer
ilçelerinden de oraya yurttaşlarımız gelir- burada bir sağlık
hizmetinin verilmemesinin büyük bir eksiklik yarattığını
söylüyorlar. Ben de bunu buradan dile getirmiş olayım.
Şimdi, bayram geliyor dedik. Ben buradan bir
davette bulunmak istiyorum Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Grup
Başkan Vekili Bülent Turana.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Sayın Turan, siz HDP bu toprakların
partisi değil, maalesef Kürtlerin de partisi değil. demişsiniz.
Şimdi, hazır bayram, Meclis de tatil olacak; ben size bir
çağrıda bulunuyorum, davet ediyorum. Bakın, siz ve ben -başka
kimse olmasın, ne koruma olsun ne başka kimse- gelin,
Diyarbakırda, Hakkâride, Şırnakta, Vanda, Siirtte,
Batmanda, Mardinde; sadece oralarda değil, hani Bu toprakların
partisi değil. demişsiniz ya, mesela Karadenizde istediğiniz
illerde; Akdenizde, Adanada, Mersinde, Antalyada ve başka iller
istiyorsanız; İzmirde, Balıkesirde, hatta Çanakkalede, sizin
ilinizde, gelin, birlikte bayramda bir tur yapalım ikimiz beraber ve orada
sokakta dolaşan vatandaşlarımıza soralım bakalım,
HDP bu toprakların partisi mi değil mi. Ayrıca, hani kürdistan
coğrafyasında dolaşırken de HDP Kürtlerin partisi
değil mi diye soralım Kürt yurttaşlara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
Soralım yurttaşlarımıza -HDP
sadece Kürt partisi değil tabii ki- HDPyi Kürtlerin partisi olarak da
görüyorlar mı görmüyorlar mı diye. Sonra gelelim birlikte, bu
Mecliste, bu gezimizin sonuçlarını halkımızla ve bütün
milletvekilleriyle paylaşalım, hem de iyi olur birlikte gezmiş
oluruz, bu iddiaları da böylece kanıtlamış oluruz; ya sizin
söyledikleriniz doğrudur ya benim söylediklerim doğrudur.
Bir de yani hatırlatmak için söylüyorum, uzun
uzun polemik yapmak için değil. Adalet ve Kalkınma Partisine kapatma
davası açıldığı zaman, bizler bu kapatma
davasının hukuksuz ve yanlış olduğunu, demokratik
siyasete yönelik ağır bir baskı olduğunu söyledik,
kayıtlar ortadadır, tekrar ortaya koymaya da hazırız ama beklerdik,
hani Demokratik Toplum Partisi sizin iktidar döneminizde kapatıldı, 3
vekil fazla kazanacağız diye keşke zil takıp
oynamasaydınız diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, toparlamaya niyetiniz var
mı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitirdim
efendim, son bir cümle söylememe izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Yani niye bunu söylüyorum? Keşke bunları,
bu iktidar ortakları olarak HDPye kapatma davasının
açıldığı günlerde dillendirmiyor olsaydınız.
Hani, çok hevesle bu kapatma davasının kapatılmayla
sonuçlanması beklentiniz olduğunu hissediyoruz ama bunu bu kadar
topluma açık bir şekilde de hissettirmeseniz sizin açınızdan
belki daha iyi olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Türkiyede kürdistan coğrafyası diye bir coğrafya yok. Öyle
yanlış ibareler kullanılmaz.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Öğreneceksiniz bunu, öğreneceksiniz. Seve seve kabul edeceksiniz
bazı şeyleri.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Siz öğreneceksiniz esas.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Engin Altay yerine Sayın Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın Ağbaba.
27.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Pençe-Kilit
Operasyonunda şehit olan askerleri rahmetle andığına,
Kadir Gecesine, 1 Mayıs İşçi Bayramına, Malatyalı
kayısı üreticilerinin sorunlarına, Balyoz davasına, Gezi
davasına ve Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Öncelikle, Pençe-Kilit Operasyonunda şehit
olan 3 askerimizi rahmetle andığımı, terörü de
şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum.
BAŞKAN Allah rahmet etsin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bin aydan daha
hayırlı olan Kadir Gecemizi kutluyorum. Bu vesileyle, önümüzdeki
pazartesi günü başlayacak Ramazan Bayramını da kutlamak
istiyorum.
Yine, önümüzdeki pazar 1 Mayıs, bütün
işçilerin bayramını kutlamak istiyorum.
Sayın Başkan, Malatya -bilindiği
gibi- hem Türkiyenin hem de dünyanın en önemli kayısı
üreticisi. Türkiyenin kuru kayısı üretiminin tamamını,
dünyanın kayısı üretiminin de yüzde 85ini Malatya
karşılıyor yani Türkiye açısından son derece stratejik
bir tarım ürünü. Malatya kayısısı, Malatya çiftçisine,
esnafına ve tüccarına hayat veren, ihracatı sayesinde Türkiye
ekonomisine çok büyük katkısı olan bir ürün. 2021-2022 sezonunun
başladığı 1 Ağustos 2021den bu yana, önceki sezona
kıyasla yüzde 33 artarak 229 milyon dolardan 306 milyon dolara yükseldi
ihracatımız. Böylelikle, övünerek söylemek isterim ki kuru meyve
ihracatında lider duruma yükseldi.
Sayın Başkan, geçtiğimiz 14 Nisanda
Malatyada bir doğal felaket yaşandı, don oldu. Don
dolayısıyla, 1.300 rakımın üzerindeki yeni çiçek açacak
yerler dışında tomurcuğa gelmiş kayısının
neredeyse tamamına yakını yandı. 29-30 Mart 2014ten bu
yana görülen en büyük felaketle karşı karşıyayız.
Battalgazi, Yeşilyurt, Yazıhan, Darende, Kale; Elâzığ
Baskil ilçeleri yani düşük rakımın olduğu yerlerde yüzde
70in üzerinde bir zarar var. Sadece kayısı değil, badem, ceviz;
meyveye gelmiş her şey yanmış durumda. Kısaca, Malatya
bir doğal afetle karşı karşıya.
Değerli Başkanım, Malatya son üç
yıldan beri afet sebebiyle kayısıdan verim alamıyor yani
üretici borçlanarak kayısısını yaşatmaya
çalışıyor. Geçen yıl don olmuştu, üreticiler
bankalarından kredi çekti, şimdi borcu ödeme zamanı ama para
yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Malatyada ÇKSye
kayıtlı 31 bin üretici var. Primlerinin yüksekliği nedeniyle
üreticinin sadece yüzde 23ü TARSİMe sigortalı olmuş durumda,
bu da tutarın sadece ve sadece yüzde 6sı. Ayrıca, TARSİM
yaş kayısıyı 6 TLden sigorta yapıyor ama şu anda
yaş kayısı 25 TL olarak tahmin ediliyor yani kısaca
TARSİM dertlere deva değil.
Kayısı tutsa da tutmasa da üretici
kayısıya bakmak zorunda, âdeta bir çocuk gibi yetiştirmek
zorunda; tutmasa da ilaç verecek, su verecek, gübre verecek, mazot alacak,
elektrik harcayacak, emek verecek. Geçen yıl mayıs ayında mazot
6,5 TLydi, şu anda 22 TL. 120 TL olan CAN gübre 400 TL, DAP gübre 750 TL.
Bakır, çiçek, çil ilaçlarının da fiyatları 3e
katlandı. Bir dönüm kayısı bahçesine tutsa da tutmasa da 1.000
TL harcaması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, Malatya üreticisi kayısı tutmasa da bugünden on
beş ay boyunca dönümüne aylık 1.000 TL harcamak zorunda. Malatya
çiftçisinin sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Afet bölgesi ilan
edilir mi bilmiyorum ama kredi borçlarının faizleri ertelenmeli,
çiftçi eğer faiz de ertelenmezse iyice biter. Mutlaka dönüm
başına doğrudan destek şart. Bir an önce yetkilileri göreve
davet etmek istiyorum. Sizin nezdinizde bütün Türkiye Büyük Millet Meclisine de
bunu duyurmak istiyorum Sayın Başkan.
Yine, biliyorsunuz, Sayın Başkan, siz de
hatırlarsınız, 6 Ağustos 2013te, tarihimizde bir kara leke
olan Balyoz davası sonuçlanmıştı. Genelkurmay
Başkanımız İlker Başbuğ terör örgütü yöneticisi,
mahkeme kararıyla ise, maalesef, Türk Silahlı Kuvvetleri de âdeta bir
terör örgütü gibi nitelendirilmişti. O gün bu kararı
alkışlayanların, bu kararı verenlerin bir kısmı
kaçtı, bir kısmı utanç içerisinde. Dün de Gezi davasında
bir karar çıktı; Osman Kavala başta olmak üzere birçok insan cezalandırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ağbaba,
toparlayalım.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Buradan ifade
etmek isterim ki dün Balyozu alkışlayanlar bugün utananlardır,
bugün Geziyi alkışlayanlar da yarın utanacaktır ve tarihin
kara sayfalarında yer alacaktır. Balyoz neyse, Ergenekon neyse Gezi
de odur. Maalesef, Gezi kararlarıyla Türkiye hukuk tarihine bir hançer
vurulmuştur, Türkiye dünyaya rezil edilmiştir, hukuk askıya
alınmıştır.
Ayrıca, bir vekil biraz önce terör dedi.
Terör arıyorsanız Gezide, Ali İsmail Korkmazın
Eskişehirde öldürüldüğü yere bakın; Kızılaya
bakın, Ethem Sarısülükün öldürüldüğü yere; terörist
arıyorsanız, o polise Vur! emri vererek 8 gencimizi öldürenlere
bakın.
Ayrıca, Sayın Başkan, Gezi, bu
memleketin onurudur. AKPli çocuklar da MHPli, CHPli çocuklar da o Geziye
katılmıştır, o Gezi isyandır. O gün Geziyi
kutsayanlar
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hadi be! MHPnin
çocukları yok.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) MHPnin
çocukları yok, bırak bu işleri!
SALİH CORA (Trabzon) Uydurma, uydurma ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) Gözümüzle gördük,
ülkücü işareti yapanlar da muhafazakâr işareti yapanlar da o gün
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Hainlerle iş birliği yapmaz ülkücüler, kendi adına konuş.
SALİH CORA (Trabzon) Geziye PKKlılar
katıldı, teröristler katıldı, çapulcular katıldı.
BAŞKAN Veli Ağbaba, toparlayın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, hemen sözümü bitiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Dün AKP, FETÖyle
ortaklık yapanlar bugün başkalarıyla ortaklık
yapıyorlar. Dün FETÖyle birlikte Türk askerini cezalandıranlar bugün
aynı şeyi yapıyor.
SALİH CORA (Trabzon) Gezi ihanettir, Gezi
Vandallıktır, Gezi terör eylemidir, Gezi yakıp
yıkmıştır; kamu binalarına zarar vermişlerdir,
polis arabalarına zarar vermişlerdir. Gezi Türkiyeye zarar
vermiştir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Biz, Silivri
davasında Silivri zindanlarını yumruklarken birileri bize laf
atıyordu, bugün Geziyi savunuyoruz, yine laf atıyorlar. Yarın
tarih bizi haklı çıkaracak, sizi haksız çıkaracak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Dün, Bekir Bozdağ aynı şeyleri
söylüyordu, alkışlıyordu. Dün, Sayın Bülent Turan, 2013ün
Ağustos ayında bize darbeci diyordu ama o davaları
alkışlayanlar, o davaları savunanlar bugün utanç içerisinde,
şimdi FETÖ'ye yüklemeye çalışıyorlar; hâkim aynı,
savcı aynı, siyaset aynı. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Erkan Bey
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grup Başkan
Vekillerini bitirelim mi Başkanım?
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Turan.
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Grup Başkan
Vekillerinin konuşma usul ve sürelerine ve İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç ile Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
öncelikle gündeme girmeden önce şunu söylemek isterim: Hangi usulle, hangi
süreyle, hangi başkan konuşuyor,
anlamış değilim Sayın Başkanım. Lütfen,
Tüzük'ün bu konudaki hassasiyetine hep beraber dikkat edelim.
BAŞKAN Bugün, grup önerileri de geri
çekilince Grup Başkan Vekillerine şey davrandık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki.
BAŞKAN Engin Bey beni aradı, Veli
Ağbaba'nın grubu temsil ettiğini söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, süre
sınırı yok, konu sınırı yok.
BAŞKAN Doğru, doğru,
müsamahamız sınırsız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, gecelerin de
SALİH CORA (Trabzon) Araması mı
önemli, yazılı dilekçe mi vermesi gerekir?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
lütfen müsamahamız deyince bize müsamahanız olmuyor. Biz de
müsamaha gösteririz ama hepimizin bir
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Başkan,
demokrasi dersi veriyor. Lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, benim sürem ne
kadar Sayın Başkanım?
BAŞKAN Ne kadar istersen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki, müsamaha
bekliyorum, olur mu arkadaşlar? Lütfen
VELİ AĞBABA (Malatya) Sizinkiler laf
attı, biz de atarız sana. Atarlar yani
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şimdi, Sayın
Başkan, aslında Grup Başkan Vekilinin konuşması -daha
önce defaatle Divanda gündem oldu- o günkü gündeme ilişkin,
çalışma takvimine ilişkin bir söz hakkıdır. Ancak
enflasyondan, Geziden, HDPnin tavrından, dünya kadar konuyu çok uzun
değerlendirme imkânı verdiniz.
BAŞKAN Biz, daha önce bu konuyu
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım
BAŞKAN Bir dakika ya, bir dakika
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sözüm bitsin, hayır,
benim de bitsin.
BAŞKAN Bir dakika, bir şey
söyleyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Lütfen, müsamahanıza
sığınıyorum Başkanım.
BAŞKAN Hayır, hayır, ben, bana
hitaben konuştuğunuz için söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama daha yeni
başlıyorum.
BAŞKAN Bir dakika, hayır, siz devam
edeceksiniz.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Celal
Adanın, Grup Başkan Vekillerinin konuşma sürelerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Ben, daha önce, burada, her bir
milletvekiline çok saygılı olduğumu, bize de aynı
saygının gösterilmesini ifade ettim ve Grup Başkan
Vekillerimizin basın toplantısı yapacakları yer var,
dolayısıyla her toplantıda Grup Başkan Vekillerimizin
basın toplantısı yaptıklarını söyledim ama bizim
Başkanlık Divanı olarak yaptığımız
toplantıda, buna katı bir sınırlama gelmesine de itiraz
ettim. Grup Başkan Vekilleri partilerini temsil ediyorlar, en iyi
olgunlukla bu meseleyi götürelim şeklinde baktık.
Evet, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Grup Başkan
Vekillerinin konuşma usul ve sürelerine ve İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç ile Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması (Devam)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şimdi,
Başkanım, biz cevap versek polemik uzamış oluyor, vermesek
neden vermedik oluyor.
BAŞKAN Siz hem cevap verin hem
konuşmanızı yapın, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden, bu konunun da
mutlaka sınırı, konusu olmasını düşünüyorum
Sayın Başkanım.
MURAT EMİR (Ankara) Polemiği uzatın
ya, varsa cesaretiniz uzatın; ne olacak?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aslında, bugün
sadece Kadir Gecesiyle ilgili konuşup kapatacaktım gündemimizi.
AHMET KAYA (Trabzon) Gene öyle yap sen, boş
ver!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, sizi terbiyeye davet
ediyorum Trabzonlu ya!
BAŞKAN Siz oraya cevap vermeyin ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) E, Sayın
Başkanım, peki, ne yapmam lazım?
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Turan,
seninkiler de laf atıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne yapmam lazım
Başkanım?
BAŞKAN Evet, siz buyurun.
AHMET KAYA (Trabzon) Gene öyle yap. dedik, ne
dedik ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne yaşın ne
memleketin
Ayıp, gerçekten ayıp; bak, dün de aynı şeyi
konuştum sana.
AHMET KAYA (Trabzon) Öyle yap. dedik, bir
şey demedik ki Sayın Başkan; Salih Cora hepimize laf
atıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
Sayın Grup Başkan Vekili HDPnin bu toprakların partisi
olmadığını ifade etmiş. dedi. Ben de
toplantımızı takip etmesinden dolayı teşekkür ediyorum
fakat o metnin başı var, sonu var. Ben prensip olarak Türkiyede
bütün partilerin Türkiyenin partisi olmasını, bu toprakların
partisi olmasını, bu millete hizmet etmesini isterim, samimi talep
ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ancak, o
toplantının gündemi bu malum Ermeni soykırımı
teklifiydi ve orada şunu söylemiştim: Kürtler ile Ermeniler doğu
bölgemizde çok büyük sıkıntılar yaşadılar. Biz hakkaniyete,
tarihe uygun olarak, tarihçilerin işi olan bu konuyu HDP, ulusal güçlerin,
emperyal güçlerin sözcüsü gibi Türkiyede dile getirmesin istemiştik; onu
söylemiştim. Eğer, Meseleyi araştıralım, Kürtlerin
derdi var mı görelim, çözelim. deseydi kıymeti olabilirdi ama Bidenın
söyleminin neredeyse aynısını tekrar eden; Fransanın,
İsviçrenin söyleminin neredeyse aynısını tekrar eden bir
anlayışın Türkiyeye katkı
sağlamayacağını ifade ettim.
Aynı şekilde, devamında -bu konuyu
bir yere bırakıyorum ama- şunu söyledim: Hangi 18 Mart
töreninde, ortak değerimizde HDPyi gördük? Hangi şehit cenazesinde
HDPyi gördük? Meclisin hangi ortak bildirisinde HDPnin imzasını
gördük? Aynı şekilde, Karabağ Zaferinde sevinç ifadesi mi
duyduk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kapalı Maraş
açıldığında HDPden bir mutluluk ifadesi mi duyduk? O
yüzden Türkiyenin partisi olmaya davet ediyorum. Sayın Başkan, bir
daha söylüyorum: Davet ediyorum sizleri.
Onun dışında, Sayın Başkan
büyük bir öz güvenle Gelin, dolaşalım memleketi; HDP nerenin partisi
görelim. dedi. Ben de söylüyorum, gelin, dolaşalım memleketi ve
soralım -üzülerek söylüyorum bunu- diyelim ki HDP özgür bir parti mi? HDP
Kandilden izin almadan adım atan bir parti mi? HDPnin listesini kim hazırlıyor,
metnini kim hazırlıyor, gündemini kim belirliyor? diye soralım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Tamam, bunları da
soralım, hepsini beraber soralım. Tamam, varız biz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Eğer bu konuda çok
baskın, çok büyük oranda HDP maalesef özgür değil. denilmezse ben
de bu işi bilmiyorum diyeceğim size. Bakınız, siz de bu
konudan rahatsızsınız diye ümit ediyorum; artık öz güvenle,
Türkiyede demokratik sistem içerisinde bir parti olmanın gereği
vardır diye düşünüyorum. Yoksa, çıkalım soralım: HDP
hangi yapıyla yol yürüyor? E, tamam soralım: HDP kimin
sözcülüğünü yapıyor? HDP hangi politikayı uyguluyor? diye
soralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Kürtlerin. diyecekler.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden, aslında
aynaya baktığımızda -herkese söylüyorum- fotoğraf
ortada; bu fotoğraftan mutlu olanlar var, olmayanlar var.
Sayın Başkan, sonuç olarak meselenin
esası, Ermeni meselesinin Türkiyenin hak etmediği, Türkiyemizin
gündeminin hak etmediği bir yere çekilmesidir. Türkiyede kendi
gündemimiz, dünyanın kendi sorunları varken,
tartışılırken bir yanda emperyal güçlerin sözcülüğünü
yapmaya soyunmaya karşı bir tepkimdir.
Onun dışında, Sayın Başkan,
sizin büyük müsamahanızla dinlediğimiz Sayın Ağbabanın
Geziye ilişkin güzellemelerini kamuoyunun takdirine
bırakıyorum. İstediğiniz kadar güzelleyin,
istediğinizi söyleyin. Bakınız, biz dün Gezinin
karşısındaydık, bugün de karşısındayız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Balyoz, Ergenekon,
askerî casusluk? Onları da söyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ülkemizin neresinde bir
dert varsa, sorun varsa çözmeyi, dinlemeyi görev biliriz. Gencimizin
isyanı varsa onu da dinleriz, gencimizin çevreden kaynaklı
hassasiyeti varsa buna saygı duyarız ama özellikle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...birkaç gün sonra
Gezinin geldiği yerin, finansının, yayınlarının,
içeriğinin ne olduğunu herkes öğrendi. Selahattin Demirtaş
bile Burada darbe söylemi görüntüsü var. dedi, siz diyemediniz bunu.
VELİ AĞBABA (Malatya) Partili hâkimle
karar veriyorlar, ayıp ya! Senin içine siniyor mu? Senin kendi içine
siniyor mu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden, ben şu
görüntülerin olduğu -aynı şeyi açmak istemem ama- bütün terör örgütlerinin
ortaya konulduğu...
VELİ AĞBABA (Malatya) 8 çocuğu kim
öldürdü? Ali İsmaili kim öldürdü, Berkini kim öldürdü,
Ayvalıtaşı kim öldürdü, Abdullah Cömerti kim öldürdü?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...kamu
binalarının yakıldığı, araçların parçalandığı...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Katil
arıyorsan o emri verenlere bakacaksın, cinayet arıyorsan Ali
İsmaili öldürenlere bakacaksın, terörist varsa onlara o emri
verenlere bakacaksın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Az
önce konuştun ya, dinlesene!
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Ya, sus da bir
konuşsun ya! Sussanıza bir siz! Biz hiç konuşmadık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...aynı
şekilde, binalara bunların eklendiği, şu tarz otobüslerin
parçalandığı, yakıldığı, polislerin
şehit edildiği...
VELİ AĞBABA (Malatya) Dün burada
Onları da FETÖcü polisler yaptı. diyordunuz siz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - ...ve daha da ötesi
çevre diye başlayan bir eylemin nihayetinde, görüşmelerde Üçüncü
köprüyü yapmayacaksın, havalimanını yapmayacaksın;
İstanbul, Ankara, Hatay Valilerini görevden alacaksın; enerji
yatırımlarını durduracaksın. tarzı sonuç
talepleri bildirilerinin de hangi amaca hizmet ettiğini hep beraber
görmüş olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Geç o
yalanları, geç! Geç o yalanları!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz başka memlekette
yaşamıyoruz, bu ülkede herkesin gözü önünde olan bir silsile var;
gezi bunlardan bir tanesi, 17 Aralık bunlardan bir tanesi, 15 Temmuz
bunlardan bir tanesi. Bu milletimiz birçok badireyi omuz omuza durarak, ittifak
kurarak, ağaya kalkarak aşmayı başardı. O yüzden, çok
ucuz hareketlerle MHP oradaydı, AK PARTİ buradaydı. tarzı
söylemlerin de
.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya, isim veririm,
isim veririm.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
hiç kimseye faydası
yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) Seni görmedim ama
yakınlarınız, akrabalarınız gelmiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakınız, bir
daha diyorum değerli arkadaşlar
VELİ AĞBABA (Malatya) Gelmeyen mi
vardı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bizim durduğumuz yer
belli, eğer yargılamaya ilişkin bir
VELİ AĞBABA (Malatya) Çanakkalenin üçte
2si oradaydı, Çanakkalenin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp bir usul
Sayın Başkan ya! Hani Müsamaha bize diyorsunuz, lütfen davet eder
misiniz arkadaşları müsamahaya. Ayıp bir şey!
BAŞKAN Laf atmak doğru değil
arkadaşlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) E, o da laf
atıyor Başkanım, beni konuşturmadılar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
yargılamaya ilişkin enteresan
NECİP NASIR (İzmir) Ya, millet seni
dinliyor ama senin ağzın burnun durmuyor; biraz adabıyla hareket
et.
VELİ AĞBABA (Malatya) Senden mi
öğreneceğim!
BAŞKAN Şimdi, bak, laf atmak ayıp
dedik, buradan başladı.
NECİP NASIR (İzmir) Rahatsız
ediyorsun, bizi rahatsız ediyorsun. Adabıyla dinle, milletvekili gibi
dinle! Her zaman aynı şeyi yapıyorsun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Senden mi
öğreneceğim?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Gerekirse
öğretiriz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
Grup Başkan Vekilinin yerine oturmuşsun, ona göre davransana! Ona
göre davran!
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen üslubundan
utanmıyorsun değil mi? Ona söylesene Bülent Bey.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen utan be!
VELİ AĞBABA (Malatya) Üslubundan
utanmıyor musun? Hayret bir şey, şu üsluba bak!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
provoke etmeye mi geldin? Provokasyona mı geldin?
ERKAN AYDIN (Bursa) Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor, bir dakika...
VELİ AĞBABA (Malatya)
Yakışıyor mu? Yaşına başına bak! Ayıp,
ayıp!
BAŞKAN Evet, Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
Arkadaşlar, Veli Bey geldi, görevini yapacak ve
gidecek; sakin olun, onun görevi bu; gelecek, bağıracak, ondan sonra
gidecek buradan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Az
sonra yok burada.
Değerli arkadaşlar, yargılamaya
ilişkin şerhiniz varsa her yargılamanın
tartışılan hukuki süreçleri olabilir, daha biten bir karar yok;
bunun istinaf aşaması var, Yargıtay aşaması var,
itirazları var, AİHM var vesair... Daha sağduyulu, daha makbul,
daha saygın bir üslupla tabii ki her karar eleştirilebilir ama bu
tarz hâkimleri, savcıları, mahkemeleri ilzam eden dili doğru
bulmuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, benzeri bir
tartışma dün de yaşandı ve söz aldık. Dünkü
konuşmacı da şimdi, biraz önceki konuşmacı da Gezi
eylemlerinde, Gezide işte, bozkurt işareti yapan MHPlilerin de
vesairelerin de bulunduğunu ifade etti. Ve yine aynı şeyi
tekrarlıyorum: Sayın Başkan, şimdi, bozkurt işareti
yapmak en kolay, en rahat işarettir ve bunun çok sayıda
istismarcılarının olduğunu da biliyoruz; bunlardan biri de
Sayın Kılıçdaroğludur. Yani şunu özellikle
tekrarlıyorum: Gezi eylemlerinde Milliyetçi Hareket Partisi yoktur.
Şunu da söylemiştim, tekrar ediyorum: Bir türlü anlamayanlar
anlasınlar, kafalarına da iyi soksunlar demiştim ama kafalar
hâlâ demek ki anlamamakta inat ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şunu iyi bilsinler ki ve
kafalarına tekrar iyi soksunlar ki Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücüler
kendi organize etmedikleri birtakım yürüyüş ve organizasyonlarda
bulunmazlar. Yani biz başkalarının peşine takılıp
onların gündeminin peşinden de gitmeyiz. Hatırlayalım, 2007
yılında cumhuriyet mitingleri vardı, ardından bu Gezi
olayları tezgâhlandı ve Gezi eylem ve olayları tamamen bir darbe
girişimidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O kadar net.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu Gezide kimler var?
Gezide Kavala var, Soros var, CHP var, PKK var, FETÖ var ve bunların bir
organizasyonu neticesidir
VELİ AĞBABA (Malatya) Şimdiki
ortağınız da var ha, Perinçek de var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) ..ve Hükûmeti devirme
girişiminin eylemleri başlatılmıştır. Herkes bunu
böyle bilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Oluç
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Polemiği uzatmak için söylemiyorum ama
kayıtlara geçsin diye bir iki noktaya işaret edeceğim. Önce,
Sayın Turan, davetimi kabul ettiniz, oturup birlikte planlamayı
yapalım. Bayram Küçükkuyuda da olur, Diyarbakır Dağkapı
Meydanında da olur ama mutlaka gidip bu işi beraber yapalım,
gerçekten halkı da bilgilendirmiş oluruz.
Şimdi, iki noktaya değineceğim çok
kısa. Yani ya sizin Hazine ve Maliye Bakanınız daha yeni
Londrada ve Amerikada toplantılar yaptı ve dedi ki: ABD bizi
gıptayla izliyor, bir bilseniz nasıl memnunlar bizden, bir bilseniz.
Ya, siz bize niye Bidenı anlatıyorsunuz Allah aşkına?
ABDyle, İngiltereyle iç içe geçmiş olan ve iş birliği
yapan, hatta bu iş birliğini geliştirmek isteyen sizin
iktidarınız. Maliye Bakanınız daha yeni gitti ya, JP
Morganın toplantısına katıldı üstelik. Şimdi,
bir bu; ben hatırlatayım, onun için bir Biden maydın
göndermeleri bizi şey yapmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ya, konular çok
dağılıyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Dolayısıyla biz müsamaha
gösteriyoruz, Grup Başkan Vekilleri en çok konuşuyor, onlar diyorlar
ki: Ya, çok müsamaha gösteriyorsun. Yani size bir cevap olsun diye
söylemiyorum.
Toparlayalım, gündeme geçelim.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Zaten bir
sataşmaya mahal verecek bir şey söylemiyorum.
İkincisi: Yani HDP özgür mü, değil mi?
filan, bunları bırakın HDP belirlesin esas itibarıyla. Hani
siz bizim özgürlüğümüz için de mücadele ediyorsanız valla baş
göz üstüne, hiç itirazımız yok ama HDPnin nasıl bir parti
olduğunu seçmenleri biliyor, görüyor, izliyor. Ama konuşmaya devam
ederiz. Bak, diyorum ki bir eksiğimiz gediğimiz varsa bunları
elbette ki eleştiririz, sizin eleştilerinizi de dinleriz, bu konuda
bir sıkıntımız yok, öz güvenimiz var, rahatız o
konuda.
Son bir nokta, şunu söylemek istiyorum: Bu
ortak bildiriler meselesi. Bakarsak tutanaklara kimi bildirilere ortak imza
atmışızdır, kimilerine biz atmamışızdır
çünkü oradaki politikayı doğru bulmadığımız için
atmamışızdır yani iktidarın dış
politikasını yanlış bulduğumuz için
atmamışızdır. Dolayısıyla bu politik bir konudur
yani birlikte, ortak attığımız imzalar var -Sayın
Turan da biliyor- atmadığımız imzalar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tabii, tabii,
bitirdim efendim.
Onlarda da dış politika eleştirimizde
biz haklı çıkmışızdır, siz bizim
eleştirdiğimiz noktalara gelmişsinizdir şimdi. Bunu da
takdirle karşılıyoruz, kötü bir şey söylemiyoruz.
Dolayısıyla hani, ben polemiği uzatmak için söylemiyorum ama
kayıtlara geçsin diye bunları söyledim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Veli Ağbaba, sataşmamak
kaydıyla bir dakika söz veriyorum. Laf atmak yok bak.
Buyurun.
31.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Ben 2011de milletvekili oldum, o günden beri de
siyasetçi olarak siyasi davaları izlemeye çalışıyorum. Hiç
ayırmadan, Balyozundan askerî casusluğuna, Fenerbahçe
davasından Cübbeli Ahmet'e kadar birçok davayı takip ettik. O
davaları izlerken burada ifade etmeye çalıştık, bu
davalarda hukuk yok, yargı askıya alınmıştır diye
ifade ettik, söyledik. Sonra bu davalar sonuçlandı. 17-25 Aralıkta
bir taş düştü AKP'nin başına. Daha önce AKP-FETÖ
ortaklığı vardı yargıda ve birçok insan, Türk
Silahlı Kuvvetlerinden başta olmak üzere birçok yurtsever insan
cezaevine atıldı ve yaşamları bitirildi. Sonra dönüldü Biz
yapmadık, FETÖ yaptı. denildi.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
bakın, Gezi'de olaylar oldu, çadır yandı, 17-25 Aralıktan
sonra AKP yetkilileri dediler ki: Ya, bu çadırı biz yakmadık.
Çadırı yakma emrini FETÖ'cü polisler ve FETÖ'cü valiler verdi. Bunu
söyleyen ben değilim, sizlersiniz değerli arkadaşlar.
Şimdi Terör var, vandallık var.
deniliyor. Devletin görevi, terör varsa, vandal varsa yakalamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakika veriyorum.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tamam.
Değerli arkadaşlar, değerli AKP
milletvekili arkadaşlarım; bakın, hiç sataşmadan söylüyorum
size, sataşmadan söylüyorum: Elinizi vicdanınıza koyun, bu
kararlar sizin vicdanınıza uyuyorsa; Bülent Turan avukat, biz Bülent
Turanla 2011den beri milletvekilliği yapıyoruz, eğer
vicdanına uyuyorsa hiç bir şey demiyorum.
Yine, terör aranıyorsa arkadaşlar,
bakın, 8 genç öldürüldü. 8 genç; 21 yaşında Ali İsmail
Korkmaz olmak üzere, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Berkin Elvan
öldürüldü. Ya, bunları kim öldürdü? Terör aranıyorsa bunlara bakmak
lazım, bunların katillerine bakmak lazım.
Tekrar söylüyorum: Gezi, Türkiyenin yüzünü dünyaya
gösterendir, AKPnin o dönemdeki façasını bozan bir harekettir. O
Geziden terör de çıkmaz, terörist de çıkmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkürler.
Alınan karar gereğince gündemin Özel
Gündemde Yer Alacak İşler kısmına geçiyoruz.
Bu kısımda yer alan, Başta Marmara
Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporunun
üzerindeki genel görüşmeye başlıyoruz.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin,
İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 25 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31
Milletvekilinin; Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün
104 ve 105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (x)
(xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 325 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
İç Tüzükün 103 ve 104üncü maddelerine göre
Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel
görüşmede ilk söz hakkı önerge sahiplerine aittir. Daha sonra,
İç Tüzükün 72nci maddesine göre, siyasi parti gruplarına ve şahıslar
adına 2 üyeye söz verilecektir.
Alınan karar gereğince, siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süreleri en
fazla 3 konuşmacı tarafından kullanılabilecektir.
Ayrıca, istemi hâlinde Komisyona da söz verilecek, bu suretle Meclis
araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme
tamamlanmış olacaktır.
Konuşma süreleri, Komisyon ve siyasi parti
grupları için yirmişer dakika, önerge sahipleri ve şahıslar
için onar dakikadır.
Rapor üzerinde söz alan sayın
milletvekillerinin isimlerini okutuyorum: İYİ Parti Grubu adına
Hayrettin Nuhoğlu. İstanbul. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Hasan Kalyoncu, İzmir; Ayşe Sibel Ersoy, Adana.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Rıdvan Turan, Mersin.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ali Şeker, İstanbul;
Müzeyyen Şevkin, Adana; Emine Gülizar Emecan, İstanbul. Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Mustafa Demir, İstanbul; Mustafa
Canbey, Balıkesir; İlyas Şeker, Kocaeli.
Evet, İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; müsilaj sorunuyla ilgili kurulan Meclis
araştırması komisyonu raporu üzerine İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Yakın zamana kadar müsilajın ne
olduğu kamuoyu tarafından tam olarak bilinmiyordu. Aslında, üç
yüz yıla yakın bir zamandır bilinen, son elli yılda ise
birçok yerde görülen, 21inci yüzyıla girdiğimizde Yeni Zelanda kıyılarında
ve Adriyatikte etkin bir şekilde ortaya çıkan müsilaj, halk
arasında deniz salyası olarak bilinmektedir. Türkçe adına tam
da uygun bir kıvama ve görüntüye sahiptir. En kolay
anlaşılır şekilde ifade etmek gerekirse, deniz suyundaki
ısınma, durgunluk ve insanlar tarafından oluşturulan
atıkların denizi kirletmesiyle meydana gelir; görüntüsü nedeniyle
çevre halkına ve turizme olumsuz etkileri vardır ama en önemlisi
Marmara Denizinin ölmekte olduğunun habercisidir. Bir bakıma,
Marmara Denizi bu görüntüyle İmdat! işareti vererek Beni
kurtarın! diye seslenmiştir. Marmara kadar acil olmasa da yakın
gelecekte Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıları için de tehlike söz
konusu olacaktır. Gelecek nesillere temiz denizler bırakmak
istiyorsak onlara da sahip çıkmalıyız.
Anlaşılacağı gibi, deniz
salyası bir anda ortaya çıkmamıştır. İtiraf
etmeliyiz ki Marmara Denizi ne çekiyorsa insanlardan çekiyor. Evsel
atıklarla sınırlı olmayan kirlenmeye, sanayi
atıkları ve tarım havzalarından akıp gelen kirli sular
da sebep olmaktadır. Bunlara bir de son zamanlarda şuursuzca eklenen
deniz dolguları ilave olmuştur. Büyük inşaat
kazılarından çıkan malzemeler Çınarcık,
Marmaraereğlisi ve Tekirdağ çukurlarına doldurulunca denizin
altı üstüne çıkmış oldu. Aslında, doğada yani
çevremizde ne kadar olumsuzluk varsa hepsini kendi elimizle yapmış
oluyoruz.
Hatırlatmakta yarar vardır:
İkizderedeki doğa tahribatı büyük tepkilere rağmen
önlenemedi. Ormanları yok edilen Kaz Dağlarına siyanürü kim
döktü, gökten mi yağdı? Şu anda İliçte her gün tankerlerle
sülfürik asit ve tonlarca siyanürle doğadaki canlı hayatını
yok edenlere, halkın tepkilerine rağmen yol verenler kimlerdir? Salda
Gölüne iş makinelerini kim soktu? Cerattepeye siyanür dökmek, Alpu
Ovasına termik santral dikmek kimin aklıydı? Zeytinliklerin
maden sahasına dönüştürülmesine yol açan yönetmelik o kadar çok ikaza
rağmen hâlâ kaldırılmadı. Munzur Dağları komple
maden sahası ilan edilmedi mi? Longoz Ormanlarına sahip
İğneada'ya nükleer santral dikilmek istenmiyor mu? Meke Gölü kurudu.
Göller bölgesinde âdeta göl kalmadı; Tecer Gölü de Eber Gölü de kurudu,
Akşehir ve Tuz Gölü neredeyse bitmek üzere, Eğirdir ve Bafa
kirlilikten yok olmak üzere, Sera Gölü bataklık oldu. Yer altında
bile su bırakmadık. Obrukların çoğalması bunun göstergesidir.
Sınırsız ölçüde rüzgâr, güneş ve jeotermal enerji
kaynaklarına sahip olduğumuz hâlde, derelerin üzerinde kurulmaya
devam eden yüzlerce HES, enerjiye sağlayacak küçük katkılar
uğruna tabiatı mahvetmedi mi? Yağmurlar sele dönüşerek
intikam almıyor mu? Karada, denizde, havada yaşayan
canlıların birçoğu yok olmak, nesilleri tükenmek üzere ise bu
durumun sorumluları bizler değil miyiz? Bu güzel coğrafyada,
bütün canlıların yaşamasını zora sokarken farkına
varmadığımız bir şey var, o da insan olarak
yaşamayı da zora soktuğumuzdur.
Son yıllarda, gelişmiş Avrupa
ülkelerinin çöplüğü olduk. Geri dönüşümde
kullanıldığına dair ifadeler maalesef ikna edici
değildir. Tonlarca çöp doğaya karışıyor;
toprağımız, suyumuz ve havamız zehirleniyor. Ne var ki
konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarından
tepki gösterip harekete geçenler yetkililer tarafından her defasında
zorla engellenmek istenmiştir.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler 2022 yılını Uluslararası
Balıkçılık ve Su Ürünleri Yılı ilan etmiştir.
Böyle önemli bir yıla girmişken müsilaj sorunu çözmek için köklü
kararlar almalı ve uygulamalıyız. Bu sorun çözüme
kavuşturulmadığı takdirde Marmarada
balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve
avcılık bitecek; canlı ve işlenmiş su ürünleri
ihracatı azalacak, turizm ve bağlantılı bütün sektörler
olumsuz etkilenecektir.
Komisyon olarak, denizlerle ve suyla ilgilenen
meslek odaları, dernekler, vakıflar, TÜBİTAK ve üniversitelerden
çok sayıda bilim insanın sunumunu dinledik. Marmara Denizi çevresinde
bulunan 5i büyükşehir, 2si il olmak üzere 7 belediyemizin başkan
veya ilgili genel müdürlerinin sunumlarını da dinledik, sorular
sorduk, cevaplar aldık. İnceleme gezileri kapsamında 7 ilimizde,
biri Ergene Organize Sanayi Bölgesindeki ileri biyolojik arıtma tesisini,
diğerleri belediyelere ait bazı arıtma tesislerini ziyaret ettik,
çalışmalar hakkında bilgiler aldık. Ancak sanayi bölgeleri
dışında kalan çok sayıda büyük fabrikanın arıtma
tesisleri hakkında bilgi sahibi olamadık. Ergene ve Susurluk
tarım havzaları hakkında da yeterli bilgiye sahip olamadık.
Denizi kirleten diğer önemli faktörlerden biri olan tanker ve yük
gemilerinin takip edilmesi ve caydırıcı tedbirler
alınması konusunda zayıf da olsa çalışmalar
olduğunu gördük. Bu tedbirlerin daha yaygın ve titiz bir şekilde
süreklilik arz etmesinin gerekli olduğunu ifade etmek istiyorum. Bazı
tedbirleri almakla sorun çözülmüş olmaz, çalışmalar yeterli
görülürse gerçekler kapatılmış olur. Komisyona sunum yapan
Tarım ve Orman Bakanı ile Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanı teorik olarak değerlendirmelerde
bulunarak, müsilajın sorun olmaktan çıktığını,
her şeyin yolunda gittiğini söylemekten çekinmediler. Ancak biz
aynı kanaatte değiliz, her an yeni müsilaj görüntüleriyle
karşılaşmamız mümkündür. Kesin çözüme kavuşana kadar
bütün deniz, göl ve akarsularımızın kirlilikten
arındırılmasının şart olduğunu ifade
ediyoruz. Marmara Denizi konumu itibarıyla maruz kaldığı
yoğun kirlilik dolayısıyla acil önlemlerin
alınmasını elbette gerektiriyor. Diğer denizlerimizde de
hem Marmaraya olan etkileri hem de kendi gelecekleri açısından
şimdiden tedbir alınmasının önemini tekrarlamak isterim.
Nitekim, geçen sene İzmir Körfezinde müsilajın görülmüş
olması, Saros Körfezindeki aşırı kirliliğin devam
etmesi konunun ciddiyetini göstermeye yeterli olacaktır.
Değerli milletvekilleri, müsilaj sorunuyla
ilgili diğer düşünce ve önerilerimizi şöyle
sıralayabilirim: Müsilajın yarattığı çevre
kirliliğinin ve görsel etkilerinin yanında, balıkçılık
başta olmak üzere, deniz ürünleri üretimine ve turizme yönelik etkilerinin
ve meydana gelen istihdam sorunlarıyla birlikte ekonomik, sosyal ve
psikolojik etkilerinin çok boyutlu olarak analiz edilmesi gerekmektedir.
Üretici ve tüketiciler üzerindeki farkındalığın
artırılması ve uyarılması için Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığı valilik, kaymakamlık
ve belediyelerle müşterek hareket etmelidir. Marmara Denizi'nin çevresinde
bütün evsel, sanayi ve tarım kaynaklı besin yüklü atıkların
membran ilaveli ileri biyolojik arıtmadan geçirilmeden Marmara Denizi'ne
dökülmesinin önlenmesi kısa sürede kesinlikle
sağlanmalıdır. Arıtma tesislerinden çıkan
arındırılmış suların tarım alanlarında,
kentsel yeşil alanların sulanmasında ve sanayide
kullanılması sağlanmalıdır. Atık
sularını merkezî atık su kanal şebekesine deşarj eden
tekil fabrikaların ve küçük sanayi sitelerindeki tesislerin etkin olarak
izlenmesi, kontrolü ve denetlenmesi sistematik bir şekilde yürütülmelidir.
Marmara Denizi'nin 25 metrelik üst tabakasını oluşturan
Karadeniz sularındaki fitoplankton denilen üretim organizmaları
popülasyonunu dengelemek için ekolojik şartların oluşumu
desteklenmeli, biyoçeşitlilik korunmalıdır. Marmara Denizi'ne
Karadeniz girişi olan İstanbul Boğazı ile Akdeniz
girişi olan Çanakkale Boğazı arasında düzenli olarak su
kalitesi izlemesi yapılarak biyoçeşitlilik takip edilmelidir. Ege ve
Karadeniz'den gelen ve giden balık göçünün ve özellikle
balıkların sığınma ve yumurtlama alanlarının
korunması gereklidir. Suyu süzerek beslenen balık ve deniz
kabuklularının tür ve sayıca artırılmaları için
çalışma yapılmalıdır, buna uygun avlanma
politikaları uygulanmalıdır.
Marmara Denizi bir geçiş yolu niteliğinde
olduğu için sadece Marmara için değil, Ege ve Karadeniz için de
tehdit söz konusudur. Bu sebeple, denizden komşularımız olan
Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Yunanistanla iş
birliği yapılmalıdır; acil, orta ve uzun vadeli eylem
planı yapılarak uygulamaya konulmalıdır.
Müsilajdan ekonomik bir değer edinebilmek
amacıyla yapılmakta olan araştırmaların yanında
atık sulardan biyometan, biyogübre gibi başka geri kazanımlar
elde edilmesi de araştırılmalıdır. Nehir
ağızları ve liman çevrelerinde biriken kirli tarama malzemesinin
karada depolanması, arıtılması ve yok edilmesi
sağlanmalıdır. Kıyı ve liman tesislerinin yer
seçiminde ve yapımında kıyı çizgisi korunmalıdır.
Denizlerimizin, göl ve akarsularımızın sadece temizlenmesi
değil, aynı zamanda sürekli korunması, gerekli denetim ve
analizlerin yapılabilmesi için Tarım ve Orman
Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere
ilgili kurumlara ve belediyelere çok sayıda orman, ziraat, çevre ve su
ürünleri mühendisi istihdam edilmelidir. Arıtma tesisi bulunan resmî ve
özel kurumlarda çevre mühendisleri ve kimyagerlere mutlaka görev verilmelidir.
Sanayi kuruluşlarının ruhsatlı veya ruhsatsız
kullandıkları yer altı suları kontrol altına
alınmalı, arıtmalardaki dönüşümle elde edilen temiz suyun
kullanımı teşvik edilmelidir. İleri biyolojik arıtma
sistemlerinin kurulu olduğu alanlarda güneş enerjisinden faydalanmak
için kurulan enerji sistemlerinin daha da yaygınlaşması
sağlanmalıdır. Başta tanker ve yük gemileri olmak üzere
bütün deniz araçlarından kaynaklanan egzoz dumanları, balast
suları ve sintineler gibi kirletici atıkların denize
boşaltılması kontrol altına alınmalı ve
önlenmelidir. Başta Marmara Denizi olmak üzere bütün denizlerimizin
sorunlarının çözülmesini, takibini ve suların en verimli
şekilde kullanılmasını temin etmek üzere su ve denizcilik
bakanlığı kurulmalıdır; kritik ve stratejik önemi
dolayısıyla suların tamamının yönetimi bu
bakanlığa bağlanmalıdır.
Arıtmalardan çıkan atık sular ya
akarsular yoluyla ya da doğrudan denizlerimize ulaşmaktadır. Son
yıllarda doğru ve kesin çözüm zannedilen derin deniz
deşarjı uygulamasından atık suların Marmara Denizini
ne hâle getirdiği ortadadır. Henüz yaygın uygulama alanı
bulamasa da ileri biyolojik arıtmaya ilave edilen membran sistemiyle
atık suların en az zararla denizlerimize verildiği yönünde bir
kanaat oluşmaktadır. Tam olarak bilinmeyen elektronik kimyasal
arıtma sisteminin membran ilavesiyle gerçekten iyi bir çözüm olup
olmadığı da araştırılmaya değecek bir
konudur. Alternatif metotların veya teknolojik yeni gelişmelerin
araştırılması da ihmal edilmemelidir.
Organize sanayi bölgelerinin arıtma sistemleri
izlenebilirken küçük sanayi siteleri ile tekil sanayi tesislerinin arıtma
yapıp yapmadıkları dahi tam olarak bilinmemektedir. Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği il müdürlüklerindeki
çevre yönetimi ve denetimi şube müdürlüğü yetersiz kalmaktadır.
Bu konuda bağımsız denetim yapacak bir kuruma ihtiyaç
vardır.
Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı müsilajın
yoğunlaştığı dönemde, 6 Haziran 2021 tarihinde 21
maddelik Marmara Denizi Koruma Eylem Planı yayınlanmıştı.
Bu planın bazı maddeleri ya hiç uygulanmamış ya da çok zayıf
uygulanmıştır. Plan güncellenmeli ve titizlikle takip
edilmelidir.
Marmara Denizi, çevresindeki 25 milyon nüfusun
meydana getirdiği kirliliği taşıyamaz duruma
gelmiştir. Kırsal kesimlerden şehirlere göç artık
durdurulmalı ve hatta tersine göç teşvik edilerek sürdürülebilir bir
denge sağlanmalıdır. Bunun için, 1970li yıllarda
üniversite gençliğini heyecanlandıran tarım kentleri ve Köykent
projelerinin yeniden ele alınarak geliştirilmesi, teknolojik gelişmelerden
de faydalanarak uygulamaya geçilmesi sağlanabilir.
Akarsularda veya deniz kenarlarında
kurulmuş olan kültür balıkçılığı çiftliklerinde
suyu kirleten atıklar üretim metoduna, miktarına; alanın
fiziksel, kimyasal ve biyolojik karakterine bağlı olarak ekolojik
değişimlere yol açmaktadır. Balık hastalıkları
veya zararlılarına karşı kullanılan ilaçlar ve
diğer kimyasal maddeler ile yemlerin içindeki fosfor, azot ve organik
maddeler suyu en çok kirleten faktörlerdendir. Bu sebeple balık
çiftliklerinin çevreye olan olumsuz etkileri yok edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, müsilaj
konuşulmaya başlandığından bu yana Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı başta olmak üzere bazı yetkililer her
fırsatta sözü Kanal İstanbula getirerek yapıldığı
takdirde müsilaj sorununun da çözüme kavuşacağını
söylemektedirler. Aynı zamanda, yakın gelecekte Boğazdan geçen
gemi sayılarının çok artacağı, dolayısıyla
da Boğazdaki deniz trafiğinin kazalara yol açacağı, tarihî
mirası tehdit edeceği için yeni bir su yoluna ihtiyaç olduğu;
işte, bu, tam da müsilaj sorununa da çare olacağı için Kanal
İstanbul'un yapılmasının yerinde olacağı ifade
edilmektedir. Diğer taraftan, konuyla ilgili bilim insanlarının
büyük çoğunluğu tarafından ekonomik, teknik, ekolojik ve siyasi
sebeplerle yapılmaması gerektiği, yapıldığı
takdirde Marmara Denizinin geriye dönüşü olmayacak şekilde
öleceği açıkça ifade edilmektedir. Komisyonumuzda sunum yapan çok
sayıda uzman tarafından sorularımıza verilen cevaplarda
kanalın yapılmasının faydalı olacağını
söyleyen hiç kimse çıkmamıştır. Müsilaj sorununa olumlu
etkisi olacağı görüşünde olanların kanal yoluyla
Karadenizden gelecek suyun Marmara Denizine olumlu ve olumsuz etkilerini
uluslararası mahiyette kabul görecek şekilde bir ÇED raporuyla ortaya
koymalarının önemi açıktır. Böyle bir çalışma
sonucunda olumlu rapor çıkmadan hiç kimse Kanal İstanbuldan söz
etmemelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde bilimsel
çalışmalar yapabilecek, projeler ortaya koyabilecek donanıma
sahip çok sayıda su ürünleri mühendisi, veteriner hekim, çevre, ziraat ve
orman mühendisi ile suyla ilgili bilim insanının olduğu
bilinmektedir. Bilim insanlarının çalıştıkları
üniversiteler bünyesinde müsilaj dâhil çok önemli araştırma ve
çalışmalar yapıldığı da bir gerçektir.
Büyük emek verilerek hazırlanan, Komisyonun bu
raporunda yer alan ve bazılarını burada dile getirdiğimiz
tedbirlerin alınması ve bu tedbirlerin titizlikle takip edilmesi
sorunun çözüme kavuşmasını mümkün kılacaktır.
Konu üzerinde çalışmalar yapan bilim
insanlarının görüş ve önerilerini değerlendirdikten sonra
vardığım sonuç şudur: Marmara Denizinin temiz bir deniz
olabilmesi için yukarıda bazılarını
saydığım, aralıksız altı sene sürecek planlı
bir çalışma ve en az 5 milyar dolarlık bir harcama gerekli
olacaktır. Bu çalışmalara paralel olarak hazırlıklar
yapılarak Marmara Denizi, su ürünleri üretim merkezi hâline
getirilmelidir; arzumuz, temennimiz ve beklentimizi budur.
Müsilaj vesilesiyle, doğa ve çevre
konularında bütün aydınlara ve vatanseverlere düşen görevler
olduğunu da ifade etmek istiyorum. Millî ve manevi değerler kadar,
kültüre ve sanata verilen önem kadar doğaya ve çevreye de önem verilmeli
ve sahip çıkılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
İnsana saygı insan hayatının
devamını sağlayan toprağa, suya, havaya, hayvana ve bitkiye
gösterilen saygıyla olur. Bu, aynı zamanda bir medeniyet
göstergesidir; Türk milleti olarak bunu başarmalıyız. O
takdirde, müsilaj olarak bilinen deniz salyasından da, karşı
karşıya olduğumuz diğer bütün tehdit ve tehlikelerden de
kurtulacağımıza olan inancım tamdır.
Bu vesileyle, Ramazan Bayramını kutluyor,
Türk milletine ve İslam âlemine mübarek olmasını temenni ediyor,
bütün insanlığa huzur ve güven getirmesini diliyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, Avukat
Erşen Sansalın vefatına ve 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve
Dayanışma Gününü, Ramazan Bayramını ve Kadir Gecesini
kutladığına ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli yoldaşım, sevgili abim,
Ankara Barosu avukatlarından Erşen Sansal bugün ikindi
namazını müteakiben son yolculuğuna uğurlanacak. Erşen
Avukatımız DİSK'in avukatıydı, TÖB-DER'in
avukatıydı, POL-DERin avukatıydı, Denizlerin
avukatıydı, 8 Ekimde katledilen 7 TİPli öğrencinin
avukatıydı.
Seninle birlikte 1 Mayısta beraber yürüdük, 6
Mayısta Denizleri andık ama şimdi sensiz 1 Mayısta yeniden
yürüyeceğiz, 6 Mayısta Denizlerin anmasında olacağız,
sen onların yanında olacaksın. Mekânın cennet olsun, seni
unutmadık, unutmayacağız.
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma
Günü'nü şimdiden kutluyorum.
Tüm halkımızın Ramazan
Bayramı'nı ve Kadir Gecesini de kutluyorum.
Saygılarımla.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin,
İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 25 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31 Milletvekilinin;
Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun
Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün 104 ve
105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Hasan Kalyoncu.
Buyurun Sayın Kalyoncu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Marmara Denizi'nde meydana gelen
müsilajı araştırmayla ilgili kurulan Komisyonun sonuç raporu
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Dünyada bugün varlığını sürdüren
medeniyet, on bin yıldır istikrarlı bir seyir gösteren iklim
sayesinde oluşmuş ve bu istikrarlı dönem aynı zamanda,
dünyada farklı bölgelerde tarımın aynı anda
gelişmesine olanak sağlamıştır. Sadece elli yıl
içerisinde on bin yıldır düzenli devam eden koşullardan sapmalar
olduğu tespit edilmiştir. Bunların sonucunda, ilk kez,
dünyanın istikrarının bozulma riski ortaya
çıkmıştır. İstikrarın bozulmasında ilk etmen
sıcaklık artışları yani küresel
ısınmadır. Bunun en etkileyici kanıtı ise dünyadaki
buzullardaki değişim ve buzullardaki erimedir.
Dünyada var olan tüm ekosistemler gezegenin denge ve
istikrarında etkin rol oynamaktadır. Doğal sistemler
çeşitli sebeplerle tahrip ediliyor ve tüm sistemi riske atacak
şekilde ormanlık alanlar da yok ediliyor.
Ormansızlaşmanın en büyük sonuçlarından biri
biyoçeşitlilikte yaşanan ve yaşanacak olan
kayıplardır. Biyoçeşitlilik, dünyadaki yaşama becerimizin
temelini teşkil etmektedir. Biyoçeşitlilik kaybı besin
kaybını da beraberinde getirmektedir. İnsanların
beslenebilmesi için iyi işleyen bir doğaya ihtiyaç vardır.
Dünyada tarımı yapılan bitkilerin yaklaşık yüzde 70i
böcek tozlaşmasına bağlıdır. Böcekleri olmayan bir
gezegen, işlemeyen bir gezegendir. Bu sebeple dünyada
sağlıklı bir ekosistem için biyoçeşitlilik
kaybının durdurulması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, küresel
sıcaklıklardaki artışlar, suyun buharlaşma
hızını da artırmakta ve kayıplara sebep
olmaktadır. Su sorunları yaşamamak için su
kaynaklarını dikkatli kullanmalı, kirlenmesine engel olmalı
ve su hasadını da yaparak hem biriktirmeli hem de yer altı
sularını beslemeliyiz.
Ayrıca, yaşayan tüm canlıların
bileşeni ve bitkiler için besin kaynağı durumunda olan azot ve
fosfor artışları sucul ekosistemlerde çok önemli olumsuz
sorunlara neden olmaktadır; bu durum da biyoçeşitliliği olumsuz
etkilemekte ve ötrofikasyona sebebiyet vermektedir. Ötrofikasyonun yanı
sıra azot ve fosfor artışlarından kaynaklanan müsilaj
oluşumu da bugün ülkemizde gündemdeki yerini korumaktadır.
Marmara Denizinde yaşanan müsilaj problemiyle
ilgili olarak kurulan Komisyonda Mecliste grubu bulunan tüm partilerin uyumlu
çalışmasıyla sonuca ulaşılmıştır,
alınması gereken önlemler 157 maddede verilmiştir; bunların
hepsinin temelinde ise kirleticilerin ortamdan
uzaklaştırılması yatmaktadır. Yani Marmara Denizini
kirleten noktasal ve yayılı kaynakların bir an önce ortadan
kaldırılması gerekmektedir, aksi hâlde her ilkbahar ve sonbahar
döneminde müsilaj oluşumuyla karşılaşabilmemiz muhtemeldir
ki bugünlerde yine Marmara Denizinde müsilaj oluşumuna dair haberler
duymaktayız. Bunların sebebi; sıcaklık
artışları, denizde meydana gelen su
karışımları ve kirlenmedir. Bu durum Marmara Denizinde
biyolojik çeşitlilik dengesinde de bozulmalar olduğunun bir
göstergesidir. Bunun yanında istilacı türler de Marmara Denizine
girmiş durumdadır ve gelecekte bu sayı çok daha fazla
artacaktır; sadece Marmara Denizi çevresinde değil aynı zamanda
diğer denizlerimizde, körfezlerimizde ve iç sularımızın
tamamında bu risk mevcuttur. Bu sebeple Marmara Denizi için
oluşturulan önlemler paketi sadece Marmara Denizinde değil
diğer alanlarda da titizlikle uygulanmalıdır.
Bu kirlenmenin sonuçları sadece müsilaj olarak
ortaya çıkmamakta, farklı şekillerde kendisini göstermektedir ve
büyük sorunlara da sebebiyet vermektedir. Özellikle iç sularda; göllerimiz,
göletlerimiz ve sulak alanlarımızın tamamında azot, fosfor
artışları bu alanlarda geri dönülemez yıkımlara sebep
olabilir. Su miktarında azalmalar bu havzalara zarar verirken gelen
kirleticilerdeki yoğunlaşma sulak alanlarda hem ekosistemin
bozulmasına hem de kirliliğin aşırı derecede artmasına
ve kaynaklarımızın yok olmasına sebep olacaktır.
Bu sebeplerle hem iklim değişikliği
etkileriyle yaşanacak sorunlar hem de kirliliğin verdiği
zararları ortadan kaldırmak açısından belediyelerin
tamamının önceliği altyapı olmalıdır. Yağmur
suları ile kanalizasyon sistemleri birbirinden kesinlikle
ayrılmalı, yağmur suyu depolanmalı, arıtma tesislerine
giden aşırı yük de kaldırılmalıdır.
Aynı zamanda, arıtma tesislerinde kimyasal ve biyolojik
arıtım sistemleri modernize edilerek tüm atık su
arıtılmalıdır. Çok iyi şekilde bu işlemler
denetlenmeli ve yaptırımlar da
ağırlaştırılmalıdır. İyi tarım
uygulamalarına ağırlık vererek yayılı
kaynaklardan gelen kirleticilerin de önüne geçilmelidir. Bu sebeple denetim
işleri hem atık su çıkış suyunda hem de
alıcı ortamlarda yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, beslenme
alışkanlıklarındaki değişim de iklim
değişikliği ve biyoçeşitlilik açısından oldukça
önemlidir. Daha az kırmızı et, daha çok bitki kaynaklı
protein, daha çok meyve, daha az nişastalı yiyecekler içeren
besinlerle daha sağlıklı beslenirsek bu, yalnızca iklim
açısından değil aynı zamanda biyoçeşitlilik
açısından da istikrarın korunmasında etkili olacaktır.
Sağlıklı beslenme, gezegeni kurtarmanın en iyi
yollarından biridir.
Milliyetçi-ülkücü hareket, atık olmayan bir
dünya oluşturmaktan yanadır. Ham maddelerin geri dönüşeceği
ürünler tasarlarsak, doğrusalı döngüsele dönüştürürsek, kaynakta
ayrıştırma yaparsak doğal kaynakları ebediyen
kullanabiliriz. Döngüsel ekonomiye dönmek tek çaredir. Yenilenebilir enerjiyi
seçmek, ağaç dikmek, israfa Hayır. demek gibi basit önlemler
istikrarlı piyasaların, istikrarlı toplumların ve
ilişkilerin oluşmasını sağlayacaktır. Gelecek
belli değil fakat gelecek bizim elimizdedir; gelecekte ne
olacağı bugün neler yaptığımıza göre
değişim gösterecektir. Gezegenin istikrarı ve dengesinin
bozulması riski dünyanın tüm toplumları için güvenlik ve
istikrar sorunudur. Bu sorun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
ana gündemi ve ana sorunu olmalıdır.
Önce ülkem ve milletim düsturuyla siyasette
varlığını ilelebet sürdürecek olan Milliyetçi Hareket Partisi,
çevre ve kirlenme açısından da bu anlayışla hareket
etmektedir. Hem kültürel kökleri hem de inancı gereği
milliyetçi-ülkücü hareket, bulunduğu coğrafyada doğayla uyum
içerisinde yaşanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Türk
tarihinin en eski yazılı kaynaklarından olan Orhun
Abidelerinden Türk devletlerinin uygulamalarına kadar bu uyum ve
hassasiyet mevcuttur. Türk milliyetçileri, önce, kendi vatanı ve milleti
için önemli olan çevre, doğa ve ekolojik sistemi koruma yönünde tavır
almaktadır. Vatan olarak tanımlanan topraklarda var olan her
değer bizim için kıymetlidir, aynı zamanda milletin
sağlıklı bir hayat sürdürmesi için gereklidir.
Sağlıklı bir ekosistem sağlıklı toplumları
oluşturur. Türk milliyetçiliği fikri, hem milletinin geleceğini
güzelleştirme hem de Türk milleti ve devletinin refahı için ekolojik
ve çevresel değerlerin korunmasının gerektiğine vurgu
yapmaktadır. Ayrıca, dünyadaki yaşamın ve var olan
canlıların insana emanet olduğuna dikkat çeker ve dünya
ekosistemi içerisinde kirlenmenin ve çevre sorunlarının çözümünden
yana tavır koyar. 2020de ve 2021de yaşadığımız
sorunlar, afetler, su sıkıntıları, seller ve salgın
daha sonra yaşayacaklarımız için bir fragman niteliğindedir.
Eğer önlem almazsak gelecekte çok daha büyük sorunlarla
karşılaşmamız kaçınılmazdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN KALYONCU (Devamla) - Sözlerime burada son
verirken milliyetçilik çevreciliktir diyor, Türk-İslam âleminin Kadir
Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı kutluyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Cora
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, Trabzonspor
taraftarlarından şampiyonluk kutlamalarında silahla havaya
ateş etmemelerini beklediklerine ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; toplum yararına önemli bir hususu
paylaşmak istiyorum. 2021-2022 Türkiye futbol sezonunda Trabzonspor'un
şampiyonluğunu ilan etmesine sayılı günlerin
kaldığı tarihî bir süreçten geçmekteyiz. Malum,
taraftarımız da bu nedenle büyük bir heyecan yaşamaktadır.
Hatta milyonlarca taraftarımız şampiyonluğu
sabırsızlıkla beklemekte, âdeta hafta sonu yapılacak
şampiyonluk maçı için şehrimize akın etmektedir. Bu
doğrultuda yerel yönetimlerimiz, belediyelerimiz ve kulübümüz de
şampiyonluk kutlaması için unutulmaz organizasyonlar
planlamaktadır. Bizim, taraftarımızdan en önemli beklentimiz,
şampiyonluk kutlamalarında silahla havaya ateş etmemeleri
yönündedir. Hatırlarsanız, meskûn mahalde silahla havaya ateş
edilmesi sonucu ve yorgun mermi nedeniyle onlarca insan hayatı
mahvolmuştu ve geriye dönük birçok acı bırakılmıştı.
Bizim sevincimiz başkasının hüznü olmasın, mermi
almayalım; bayrak alalım, forma alalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Silaha değil,
birbirimize sarılalım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin,
İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 25 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31
Milletvekilinin; Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün
104 ve 105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (Devam)
BAŞKAN - Adana Milletvekili Ayşe Sibel
Ersoy
Buyurunuz Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Teşekkür ederim Kıymetli Başkanım.
325 sıra sayılı Başta Marmara
Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Bugün, hepimizin bildiği üzere, mübarek Kadir
Gecesi. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin indirildiği bin
aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir Gecesinin ülkemizin,
milletimizin, Türk-İslam âleminin ve bütün insanlığın her
türlü musibetten kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum.
Ayrıca, terör ve terör odaklarıyla
mücadele ederek ülkemizin güvenliğini sağlamak için Pençe-Kilit
Operasyonu sırasında şehit düşen vatan
evlatlarımıza Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum. Dualarımız görev başındaki tüm
Mehmetçiklerimizle.
Değerli milletvekilleri, konumuz, Türkiye'nin
Avrupa yakasını Asya yakasından coğrafi olarak ayıran
Marmara Denizi. Marmara Denizinin hem stratejik hem de tarihî açıdan
değeri tartışılamaz. Marmara Denizinin insan
sağlığı ve birçok ekosistemi etkilemesi
dolayısıyla önemli bir iç deniz olması ve ülkemiz nüfusunun,
endüstri ve ticaret merkezlerinin önemli bir bölümünün bu denizin etrafında
yer alması önemini daha da artırmaktadır. Bütün bunların
yanında, güzel görünümüyle İstanbul şehrine
kazandırdığı estetik değerini de unutmamak gerekir
Marmara Denizinde oluşan müsilaj, önemli bir
çevre problemi olarak günlerce konuşuldu. Müsilaj, ülkemizin gündeminde
bugüne kadar hiç olmamıştı. Yaşadığımız
bu olay, vatandaşlarımızın, milletimizin bu noktada
beklemediği -bir taraftan çevresel bir taraftan insan
sağlığı ve toplum sağlığı
açısından- tehlikeli bir duruma sebebiyet vermişti.
Müsilajın temel nedenleri arasında çevresel etkiler, küresel ısınma,
Marmara Denizinin fiziksel yapısını sayabiliriz ancak asıl
neden, insan kaynaklı kirleticilerin yeterince arıtıma tabi
tutulmadan Marmara Denizine verilmesidir diyebiliriz. Böylelikle oluşan
kirlilik Marmara Denizinin ekosisteminin bozulmasına neden oldu ve
fitoplanktonların aşırı büyümesiyle ötrofikasyon ve müsilaj
oluştu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatlarıyla, henüz daha Türkiye Büyük Millet Meclisinde
araştırma komisyonu oluşturulmadan önce, hızlı bir
şekilde, Marmara havzasında yer alan valilerin, belediyelerin, ilgili
kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum
kuruluşlarının katılımıyla Marmara Denizi Koruma
Eylem Planı hazırlanarak bu koruma eylem planında öngörülen
işlerin zamanında yapılmasıyla ilgili Marmara Denizi Eylem
Planı Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Bu Kurulun ardından
Meclisimiz de bir araştırma komisyonu kurarak gerek atılacak
adımları gerek yapılan projeleri inceleyerek gerek sivil toplum
örgütlerini, üniversitelerimizi, ilgili tüm kurum ve kuruluşları
dinleyerek, sürece katkı sağlama adına bu kurum ve
kuruluşların önerilerini dikkate alarak
çalışmalarını tamamladı.
Müsilajın çıkış nedenlerinden
biri olan küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini de
unutmamak lazım. Günümüz şartlarında bütün dünya fosil
yakıt kullanımı, atık problemi, çevre kirliliği,
bilinçsiz tarım ve zararlı sanayi atıkları nedeniyle
küresel bir krizle karşı karşıya. Biz hep söylemeye
çalışıyoruz; iklim değişliği din, dil, ırk
ve sınır tanımıyor, zengin, yoksul ayırmıyor ve
bir çevre meselesi olmasının dışında bir güvenlik
meselesi, bir kalkınma meselesi. Gelişmiş, gelişmemiş
ülke ayırmadan istisnasız tüm hayatları etkileyen bir durum.
Ülkemizin bir iç denizi niteliğindeki Marmara Denizinde 2021
yılı Mayıs sonu ve Haziran ayı başında
yoğunlaşan müsilaj, denizlerimizin ve diğer su
varlıklarımızın korunması ve sürdürülebilir bir
şekilde yeni nesillere bırakılabilmesi açısından
iyileştirilmesi gereken hususların neler olduğunu detaylıca
mütalaa etmemizi gerekli kılmıştır. Marmara Denizinde
müsilaj oluşumunun; küresel iklim değişikliği nedeniyle
deniz suyu sıcaklığının yükselmesinden, Marmara
Denizinin durgun yapısından ve bölgedeki yoğun nüfus
dolayısıyla kentsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların
yeterli arıtmaya tabi tutulmaksızın denize ulaşması
nedeniyle oluşan kirlilik artışından
kaynaklandığı çeşitli vesilelerle dile getirilmiştir.
Öncelikli olarak, Marmara Denizinin ülkemizin bir iç denizi olduğu
hatırda tutulmalı, tedbirler de bu çerçevede hayata geçirilmelidir.
Marmara Bölgesinin ülkemiz için bir lokomotif görevi üstlendiği hesaba
katıldığında, yürütülecek çalışmaların
siyasi tartışma eksenine taşınmadan, iş birliği
içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ülkemizi çevreleyen
diğer denizler açısından ise kirliliğin önlenmesi için
komşu devletlerle gerekli iş birliğinin
artırılması önem arz etmektedir. Hazırlanan raporda da
görüleceği üzere, ülkemizin müsilaj ve diğer deniz kirliliği
kaynaklarıyla mücadelesi yeni başlamış bir süreç
değildir. Atık su arıtma tesislerinin sayısının
ve niteliklerinin artırılması çalışmaları,
başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerimizde yürütülen
araştırma ve inceleme çalışmaları -örneğin,
Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi Projesi- sıfır
atık projeleri ve diğer pek çok çalışma denizlerimizin
korunmasına yönelik önemli çevre projeleridir.
Çevreyle ilgili alınan kararların
uygulanması konusunda denetim mekanizmalarının
oluşturulması da ayrı bir önem taşımaktadır.
Doğal yapısı, zengin florası, faunası ve sosyokültürel
dokusuyla nadir alanlardan biri olan Marmara Denizi gerek sahip olduğu
doğal değerler gerekse de çeşitli kirlilik kaynaklarınca
tehdit altında bulunması nedeniyle 5 Kasım 2021 tarihli
Cumhurbaşkanı kararıyla özel çevre koruma bölgesi olarak ilan
edilmiştir. Müsilajla mücadele amacıyla yürütülen çalışmalardan
da açıkça görülebileceği üzere denizlerimizin ve diğer su
varlığımızın korunması, başta merkezî
yönetim ve yerel yönetimler olmak üzere tüm aktörlerin koordineli bir
şekilde çalışmasını gerektiren çok paydaşlı
bir husustur. Bu çerçevede, yerel yönetimlere ileri biyolojik arıtma
tesisleri yapımı konusundaki teşviklerle ilgili mevzuat
çalışmaları önemli bir adım olacaktır.
Sayın milletvekilleri, evet, Marmara Denizi'nin
kurtarılmasında her kesime, özellikle de bu denizle doğrudan
ilgili olanlara sorumluluk düştüğü bir gerçektir, bizim de
vatandaş olarak büyük sorumluluk taşıdığımız
açıktır. Burada vatandaşlarımızın
eğitilmesinin önemini vurgulamak istiyorum. Bu anlamda, STKlerle birlikte
birçok sempozyum, seminer, konferans ve benzerlerinin yapılması
sosyal sorumluluk bilincinin oluşturulması açısından çok
önemlidir. Ayrıca, çocuklarda çevre bilinci oluşturulması
açısından millî eğitim müfredatına küresel iklim
değişikliğiyle ilgili konular da eklenebilir.
Vatandaşların ortak istekleri olan çevrenin korunması konusunda
birbirlerini anlamalarının ve beraber hareket etme yeteneklerinin
kazandırılmasının sağlanması da önem arz
etmektedir. Halkın ve ekosistemin sağlığını tehdit
eden durumlarda işi sadece yöneticilere bırakmak da doğru
değildir, sorumluluk hepimizindir.
Konuşmamın sonunda, milletimizin ve tüm
İslam âleminin yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı'nı en içten
dileklerimle kutlar, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; artık ne kaldıysa, her
şeye rağmen Marmara Denizinde yaşamayı sürdürmeye
çalışan zooplanktonundan fitoplanktonuna, memelisinden
balığına, kabuklusuna, hepsine saygılarımı
sunarak konuşmama başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmaya
başlıyorum ama bu konuşmadan hiç de hazzetmediğimi
baştan ifade etmek istiyorum. Bu kadar temel bir meselede, Meclisin bu
kadar düşük yoğunluklu, Genel Kurulun bu kadar düşük
yoğunluklu bir gününde konunun ele alınıyor olması
gerçekten son derece sorunlu; bunu bir kenara koyalım.
Önce, bu, deniz nedir; bir buna bakmak gerekiyor
galiba. Marmara Denizi deyince biz neyi kastetmiş oluyoruz? Marmara
Denizi, bilindiği gibi, görece genç bir deniz. İkili bir su
tabakalaşmasına sahip olan, altta yoğun suyu
barındıran Akdeniz akıntısının, üstte ise daha
hafif, daha az tuzlu suyu barındıran Karadeniz
akıntısının binlerce yıldan beri altlı üstlü
devam ettiği bir deniz burası. Peki, nasıl bir denizdi? Karekin
Deveciyan Su Ürünleri Hali Başkanıyken diyor ki: 1909 ile 1910
yılları arasında İstanbul Balık Haline 44.169 kilo
kılıç balığı, 85 bin kilo orkinos, 2,5 milyon kilo
uskumru geliyordu. Şimdi bunların hiçbir tanesi yok değerli
arkadaşlar. Bu dönem aslında 1960lara kadar bir biçimde devam etti
yani denizin verimliliği 1960lara kadar sürdü. Beykoz Dalyanında
100 kilonun üzerinde kılıç balığı tutulduğu
günleri hatırlıyoruz, 500 kilograma varan orkinosların
yakalandığı, Ahırkapı açıklarında 10
kiloluk, 15 kiloluk, 20 kiloluk sinaritlerin yakalandığı dönemi
hepimiz ya hatırlıyoruz ya tanığıyız ya da
anlatanlardan duyuyoruz, dinliyoruz.
124 tür olan balık çeşitliliği
şu anda 5-6 türe kadar azalmış durumda. Şimdi, meselemiz
şu: Ya, bu Marmarayı geri kazanabilir miyiz? Açık söylemekte
fayda var Marmara dediğimiz deniz şu anda yoğun bakımda
olan bir denizdir. Durumu olduğundan daha iyi göstermek de durumu
olduğundan daha kötü göstermek de hiç birimizin işine
yaramayacaktır.
Daha önce de benzer çalışmalar oldu;
iktidarın, iradenin göstermiş olduğu etkiyle,
çalışmayla daha önce de benzer araştırma komisyonları
kuruldu. Bunlardan bir tanesi -tabii, müsilaj için söylemiyorum bunu ama-
1988de çok yoğun balık ölümleri olduğunda kamuoyu dehşete
kapıldı, o zamanın siyaset yapıcıları dediler ki:
Ya, buna bir bakalım. Bu gerçekten niye böyle oldu? O zaman da bir sonuç
çıkmadı. Raporu okudum, çok ayrıntılı okudum ve
yazıldığından beri rapor üzerinde
çalışıyorum. Bu raporun Marmara Denizini kurtarmaya dönük
herhangi bir iddiası aslında yok. Niye olmadığını
ben size anlatacağım değerli arkadaşlar. Şimdi,
Komisyon raporunu iki açıdan değerlendirebiliriz; raporun yöntemi ve
raporun içeriği. Soru şu: Böyle bir Komisyon kurmamış
olsaydık -orada Fatih Bey var- Sen uzmanlarla görüş, bize bir
Komisyon raporu, bize bir rapor çıkart lütfen. deseydik bize böyle bir
rapor getirirdi. Bu raporun içerisinde bütün Komisyon
çalışmaları boyunca yaptığımız
tartışmalar, kurumlardan istediğimiz bilgiler, önemli olarak
vurguladığımız konu başlıklarının
hiçbir tanesi yok; tam tersine, bilim insanlarının
anlattığı şeyler arka arkaya eklenmiş, yan yana
getirilmiş ve eklektik bir bütün hâlinde buraya sunulmuş durumda.
Komisyon faaliyeti bir habercilik faaliyeti de değil, bir vakanüvislik
faaliyeti de değil değerli arkadaşlar. En azından, Genel
Kurulun üzerinde yorum yapabileceği, bütünsellik arz eden bilgileri bir
perspektif dâhilinde toparlayıp bir mantık, bir omurga çerçevesinde
buraya sunması gerekirken rapor yazıcıları, âdeta bir
yırtma-yapıştırmayla önümüze bir rapor getirdiler. Ya, bir
panelin kolaylaştırıcısı olsanız, moderatörü
olsanız arada dersiniz ki: Bak, bunlar böyle söyledi, bunlar böyle
söyledi, burada benzeyenler ve benzemeyenler var. diye, millet daha iyi
anlasın diye bir ara toplam alma ihtiyacı duyarsınız. Bu
raporda böyle bir şey yok. Arka arkaya eklenmiş, eklenirken de mümkün
mertebe aslında yazıcının, yazıcı aklın
perspektifini doğrulayacak şeyler eklenerek rapor hâline
getirilmiş. Mesela Ergene yok; Ergene konuşulmamış,
tartışılmamış. En fazla konuştuğumuz
şeylerden bir tanesiydi. Kanal İstanbul yok. Komisyon diyebilir ki:
Ya, Kanal İstanbul'u biz tartıştık ama buradan bir
şey çıkmadı. Çıkmadığını buraya
getirmek bile Genel Kurula olan saygımız gereğince olması
gereken bir şeydi, o da yok. Mesela, benim gelenlere, bürokratlara,
sorularım vardı; muhalefetin aşağı yukarı tüm
vekillerinin soruları vardı, bu sorular yok. Daha vahimini söyleyeyim
mi size? Bakın, MAREMin yaptığı çalışma
sonucunda Ergene derin deşarjından denize basılan suyun kimyasal
analizini, geldim, Komisyonda söyledim, size de söyleyeyim: Bakır, Dünya
Sağlık Örgütü değeri 0,02 iken 2.544e çıkmış miligram/desilitre
birim; çinko, 1.932, oysa 0,5 olması gerekir; demir, 636
Yani
saymayayım tek tek ama ağır metallerde inanılmaz bir
artış var; bizim Komisyonumuz bununla ilgilenmedi. Hatta dedim ki:
Ya, yanlış olabilir, kalkın, gidelim, bir de biz ölçelim, belki
MAREMinki yanlıştır. Ne yazık ki olmadı.
Şimdi, dolayısıyla son derece
tekniğe indirgenmiş ve denizin esas meselesi olan sistematik ve
süreğen bir biçimde Marmara Denizinin insan eliyle, sanayi eliyle
kirletiliyor olma gerçeği baskın bir gerçek olarak burada ne
yazık ki durmuyor. Peki, ne yapacağız? Yani öznesiz bir şey
mi tartışıyoruz, biz bu işin bir öznesi var mı? Bu
işin bir öznesi var arkadaşlar, o özne de -yani bu cinayetin bir
faili var tabii ki- yıllardan beri sistematik bir biçimde doğayı
kirletenler, denizi kirletenler. Yani şimdi Ya, olmuş zaten, burada
fail aramanın anlamı nedir? diye düşünülebilir, mesele öyle
değil, o kadar basit değil. Termik santraller, reaktörler, petrol
rafinerileri, devasa fabrikalar; bunlar kimin? Termik santrallere ek olarak
mermer ocakları, deniz kenarındaki yalılar, yatlar, katlar,
orada inşa edilen binalar; bunlar kimin? İşte, kiminse
aslında denizi de sistematik olarak yıllardan beri, en fazla da 1970ten
sonra kirletenler ne yazık ki bunlar, değerli arkadaşlar.
Şimdi, aslında ben madde madde, 157
maddeye muhalefet şerhi yazdım ama ne yazık ki böyle bir
zamanımız yok. Girişte Küresel iklim
değişikliği nedeniyle deniz suyu
sıcaklığının yükselmesinden, Marmara Denizinin durgun
yapısından ve bölgedeki yoğun nüfus dolayısıyla...
falan falan diye anlatılmış, müsilajın sebebi olarak ortaya
konulmuş. Yine, deniz suyu sıcaklığının
artması temel alınmış, güçlü tabakalaşmadan, uygun
sıcaklıktan, sakin havanın eşlik etmesinden bahsedilmiş.
Arkadaşlar, burada temel mesele şudur:
Fitoplankton, fotosentez yapan bir mikroorganizmadır. Azot ve fosfor
yükünün fazla olması bu canlının sayıca artmasına yol
açar ama esasen müsilajı tetikleyen şey, besin zincirinin kırılması
ve fitoplanktonu yok eden canlıların ortamdan
kaybolmasıdır. Ortam kirlenmeye başladığında
öncelikle kaçabilen canlılar kaçar, kimisi ölür, kimisi ortama adapte
olur. İşte, o ölenler grubunda fitoplanktonu yiyen, onları yok
eden canlılar vardır. Dolayısıyla bu canlıların
ortadan kalkmasıyla birlikte birey sayısında olağanüstü bir
artış meydana geldi ve anlatıldığı gibi
yalnızca sitoplazmik organellerin denize boşalması falan
değil, onunla birlikte pek çok başka polisakkaritleri de içine alan,
ortamda askıda olan her şeyi de içine alan bir süreç
başladı. Sıcaklık iklim değişikliği diye
dönüp dönüp söyleyenlere şunu sormak gerekiyor: Ya, niye
sıcaklık artıyor kardeşim yani niye Marmara'da Karadenizin
3 katından fazla sıcak artıyor? Bunu iklim
değişikliğiyle izah etmeniz mümkün mü? Elbette değil çünkü
kirlettik. Çok basit bir deney yapın, 2 bardağın bir tanesine
temiz suyu, diğerine mürekkepli suyu koyun; mürekkepli suyun aynı
ortamda diğerine göre daha fazla ısındığını
göreceksiniz. Yani şöyle bir şey yok: Ya, oldu, iklim
değişikliği oldu, şu oldu, ekosistemde bozulmalar
Bunu
biz kendimiz yaptık. Bunu biz kendimiz yaptıysak bunun çözümünü de
mutlaka ve mutlaka burada bulmak, burada aramak zorundayız.
Bir Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik
Planımız var, biliniyor. Orada da raporun devamında da
anlatılan esas şey şu: Marmara Denizinin alt
akıntısı bir konveyör olarak kullanılmalı ve kirliliği
Karadenize uzaklaştırmalı. Bu konuda yapılmış
çalışmalar var. 20nci yüzyılın başından beri
böyle bir iddia var yani iki tabakalı su olduğundan dolayı alt
tabakanın oraya basılan kirliliği Marmaraya
ulaştıracağı vehmi var. Bu, çürütülmüş bir vehimdir;
bu, gerçekliği yansıtan bir anlayış değildir. Hâl
böyle olunca; bakın, eğer Marmara Denizini alıcı ortam
olarak kabul etmiyoruz. demiyorsak, Derin deşarjı mutlaka
sonlandırıyoruz. demiyorsak, Karada olan karada
kalmalıdır, su arıtılmalı ve karasal ortamda tekrar
kullanılmalıdır. diyorsak, aynı raporun dediği gibi
Şöyle arıtacağız da ondan sonra deşarja
basacağız. gibi lafları anlatıyorsak bu zamana kadar
yapılandan farklı bir şey yapmıyoruz demektir. Niye
söylüyorum? 1988-1989da, özellikle güney Haliç kolektörlerinin Haliçi
temizleme iddiasıyla Haliçin pisliğini Marmaraya basmasıyla
olağanüstü balık ölümleri meydana gelmişti. O
balıkları öldüren faktör her neyse şu anda müsilajı
patlatan faktör de o. Şu anda yeniden müsilajın başka
görüntüleriyle karşı karşıya kalıyoruz, onlara sebep
olan da yine kirlilik. O nedenle, bu işin amentüsü şu olacak;
başa yazacağız başa, bunu başlığa
çekeceğiz: Derin deniz deşarjına, Marmara Denizi'nin alt
akıntısının bir konveyör olarak kullanılarak
pisliği Karadeniz'e götüreceği anlayışına
Hayır. demeli ve denizi alıcı ortam olmaktan mutlaka
çıkarmalıyız. Bu olursa raporun diğer
taraflarındakiler az çok işe yarayabilir ama bu olmazsa
istediğinizi yapın
Yani yazılmış, epey bir şey
yazılmış; kıymetli arkadaşlar, bu
yazılanların büyük kısmı da ne biliyor musunuz? Tarım
Bakanlığı ile Çevre Bakanlığının vazifesi.
Raporu yazan yazmış oraya, işte, Sular takip edilsin.
Kirlilik araştırılsın. E, bunu Çevre
Bakanlığı yapacak zaten. Akarsularla gelen organik atıklar
-gübre vesaire kastediliyor- konusunda önlem alınsın. E, zaten Bakanlık
yapacak. Şimdi, benim anlamadığım şey şu: Bunu
yazan bunu bilmiyor mu, Bakanlıkların vazifesi olduğunu bilmiyor
mu; yoksa biliyor da Bakanlıklara vazifesini mi anlatıyor, bunu
anlayabilmiş durumda değiliz.
Deniz koruma alanı ilan edildi biliyorsunuz,
Cumhurbaşkanı denizin koruma alanı olmasına ilişkin
bir irade serdetti fakat öyle enteresan ki çok kısa bir süre sonra,
bakın, Elektrik Üretim Anonim Şirketine ait Tekirdağ
Doğalgaz Kombine Çevrim A Santrali ile santralin kullanımında
bulunan taşınmazların ve deniz alanının
özelleştirilmesine karar verildi Cumhurbaşkanı tarafından.
Ya, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, gerçekten anlayabilmek mümkün
değil. Yine, dip çamurunun, dip taramasından çıkan çamurun
bazı yerlere boşaltılması konusunda Bakanlığın
oluru var. Şimdi, bu nasıl bir koruma alanı, böyle bir koruma
alanı olabilir mi? Koruma alanı dediğiniz şey,
yapılaşma da dâhil olmak üzere ekosistemi her biçimde tehdit eden ve
tehlikeyi atan şeylerin bir bütün olarak ortadan
kaldırılmasıdır. Dönüp bakınca ne görüyoruz biz? Bunu
Komisyonda da defalarca konuştuk,
Bir başkası Kanal İstanbul. Ya Kanal
İstanbul dediğiniz şey 5 milyon kişilik -iyimser ifadeyle
söylüyorum- bir nüfus yükü demek. Bunun kullanacağı su, kullanacağı
otomobil, atıkları, kesilecek olan ağaçlar, tahrip edilecek olan
akiferler, bunların hepsi bir araya konulduğunda
Ya, şöyle bir
akıl olabilir mi Yapalım da daha iyi olsun, Tuna yoluyla
yukarıdan gelen su aşağıdaki ortamı temizlesin.
denilebilir mi? Denilemez ama işte deniliyor. Yani neticesinde 22 maddelik
bir şey yapıldı. Bu 22 maddelik planlama içerisinde birkaç
tanesi kısmen hayata geçirilirken bir bütün olarak bu planlamalar
olduğu gibi durduğu yerde duruyor. Söylenecek çok şey var ama
vakit çok azaldı. Ben size kısaca ne yapılması
gerektiğinden bahsedeyim.
Arkadaşlar, artık gelinen noktada mesele
müsilajı falan aştı. Balıklarda vibriyo var. Vibriyo
bakterisi, kolera ailesinden bir bakteridir ve balık konusunda,
piştiğinden dolayı henüz insanda -suşiyi kastetmiyorum ama-
bir enfeksiyona yol açmıyor olsa da bu balıkları yiyen daha
büyük balıklarda, lüfer ailesi gibi, palamut, torik ailesi gibi ailelerde
bir balık pandemisine yol açma ihtimali de artık oldukça yüksek.
Marmara Denizinde üretilen kabukluların
Marmara Denizinin toksik özelliklerini bünyelerinde
topladığını, paralitik ve diaretik toksinleri
topladığını ve Avrupada bunların
satışının yasaklandığını hepimiz
biliyoruz. Olan bir şeye yokmuş gibi davranmayalım. Bu işi
düzelteceksek ilkin çıkacağız, diyeceğiz ki:
Arkadaşlar, artık biz bedeli ne olursa olsun derin deşarjı
bitiriyoruz. Marmara bir alıcı ortam değildir ve en önemli
konulardan bir tanesi, Marmaranın bu hâle gelmiş olmasının
ve daha da fazla olumsuz bir tarafa doğru sürükleniyor olmasının
en önemli sebeplerinden bir tanesi Ergene derin deşarjı.
Bakın, öylesine vicdansızca bir şey
ki Ergene derin deşarjı hikâyesi. Ergene havzasında 2 bin tane
firma var; tekstil firması, metal firması, şu firması, bu
firması
Bu firmalar yer altından suyu çıkarıyorlar,
kullanıyorlar, kirletiyorlar ve Ergene Nehrine veriyorlar. O nedenle,
debisi, çıktığı yerden sonra, bu fabrikaları
geçtiğinde 10 kat artıyor. Şimdi, bunlar bundan kazanç
sağlıyorlar. E, bunu temizlemesi kime kalıyor? Kamuya kalıyor.
Yani bu varlıklar, su varlığı herkesin, börtü böceğin,
insanın, bütün canlıların ortak varlığıyken bir
avuç gözü dönmüş sermayedar Ergeneyi bu hâle getiriyor. Peki, kamu ne
yapıyor? Vallaha, kamunun yaklaşımı, bence, bu gidişle
kısa süre sonra bu arıtma işlerini, atık su arıtma
işlerini özele ihale etmek biçimine dönecek yani bunun da üzerinden rant
elde edilecek bir şey hâline dönüşme ihtimali -raporda da
yazdığı üzere- oldukça fazla.
Oradaki atıkların -birbirine
karışmış atıklar en zor arıtılan atıklardır-
arıtıldığı varsayılıyor ama bizim elimizdeki
veriler arıtılmadığını gösteriyor. Marmara
Denizi'ne basıyorsunuz. Marmara Denizi can çekişiyor, çok açık
söyleyeyim.
Ben dalıyorum. Düzenli olarak bir
dalış yapılmıştı Komisyon aşamasında.
Ondan sonra ben Marmara Denizi'nin muhtelif yerlerinde en az 8-10
dalış daha yaptım. Arkadaşlar, hani ortalığı
yangın yerine çevirmek falan değil ama deniz gerçekten ölüyor. Bir
sene önce olan canlılar şu anda yoklar. Bunun en büyük sebebi de
Marmara Denizi'ni bir lağım çukuruna, bir atık su havuzuna
dönüştüren zihniyettir. Bunun çözülmesi için öncelikle derin
deşarjı halletmeli, alıcı ortam olma özelliğini
ortadan kaldırmalı ve bağımsız bir komisyon
kurulmalı. Bu bağımsız komisyon, bilim insanlarından
oluşacak bağımsız komisyon hiçbir bakanlığın
altında falan olmamalı. Bu komisyon bilimsel altyapıya,
teknolojiye, laboratuvarlara sahip olmalı, bu çalışmaları
burada sürdürmeli ve onların çıkardığı sonuçlar keskin
bir kılıç gibi olmalı. Anlatabiliyor muyum? Yani insanların,
kurumların riayet edeceği bir niteliğe sahip olmalı.
Bununla beraber, dört beş sene içerisinde derin su deşarjı
tamamen ortadan kaldırılmalı.
Ya, gerçekten ben şunu anlamıyorum
-Sayın Başkanım, siz de buradasınız- biz bu Komisyonda
demedik mi hep beraber, Marmara Denizi'nin alıcı ortam
olmasını doğru bulmuyoruz. diye hep beraber söylemedik mi
arkadaşlar? Dedim ki -haddimi aşıyorum, ben bunu söylüyorum yani
Komisyon adına konuşuyorum bazı yerlerde- Bütün Komisyon böyle
düşünüyor. Biz derin su deşarjına karşıyız.
diye hep beraber demedik mi? Şimdi, dememişiz gibi önümüze
gelmiş rapor, deniyor ki: İyi arıtılırsa
basılabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
RIDVAN TURAN (Devamla) Arkadaşlar, iyi
arıtıyorsak, gerçekten nitelikli bir su hâline dönüştürüyorsak
denize niye basıyoruz ya? Biz su zengini bir ülke değiliz ki su
fakiri bir ülkeyiz; bu suyu her yerde kullanmak mümkündür. Bu zamana kadar da
herkes dedi ki: İyi arıtılıyor. İşte İyi
arıtılıyor. denilenin durumu ortada, durum ortada. Yani bunlara ilişkin bütünlüklü
bir plan yapılmalı ve bu raporun ancak ve ancak geri çekilmesiyle bu
söz konusu olabilir. Kıyılardaki yapılaşmanın
tamamının ortadan kaldırılması lazım, inşai
faaliyetlerin bitirilmesi lazım, gerçekten bir koruma alanı hâline
getirilmesi lazım denizin, endüstriyel tesislere Kendi suyunu arıt
ve kullan, sana daha fazla su yok. denilmesi lazım, bu suların,
arıtılmış, nitelikli suların peyzajda kullanılması
lazım, zeytin kara suyunun deşarjının engellenmesi
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Çocuklara, mutlaka
müfredata Marmara Denizi nedir? diye bir ders koymamız lazım çünkü
ne çocuklar ne yetişkinler denizin ne olduğunu bilmiyor değerli
arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Sözün bu mu sadece?
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen sene yüzeye
çıkan köpüğü aldınız, Müsilajı temizledik, rahat
olun. dediniz, bir yandan da
Marmara can çekişirken, ölüm döşeğindeyken Buradan nasıl
bir siyasi rant devşiririz? dediniz. Arıtma tesisi
yapımında kamu-özel iş birliği uygulanacak. diyerek bu
sefer de kanalizasyon atık garantisi mi vereceksiniz firmalara? Ülkeyi
yirmi yıldır tek başına yönetmiyormuşsunuz gibi, yirmi
beş yıl İstanbul'u yönetmemişsiniz gibi, İstanbul'un,
Marmaranın kirletilmesinde sorumluluğunuz yokmuş gibi
şimdi Belediyeyi, yerel yönetimi nasıl suçlarız? diye konuyu
gündeme getiriyorsunuz. İhtiyacımız yerel yönetim-merkezî
yönetim kavgası değil. Marmara Denizi hepimizin; İstanbul'un,
Bursa'nın, Tekirdağ'ın, Kocaeli'nin, Balıkesir'in,
Çanakkale'nin Yalova'nın, hatta tüm Türkiye'nin Marmara Denizi. Sorunun
aciliyeti ortadayken hâlâ çözüme yönelik gerçekçi hiçbir adım
atılmadı. Çözümlerin kâğıt üzerinde kalması çürümeyi,
kokuşmayı, ölümü daha da hızlandırıyor.
1989da, Dalan döneminde başlayan derin deniz
deşarjının ne denli büyük bir sıkıntı
yaratacağını Sayın Nurettin Sözen gördü ve anlattı.
Dünya Bankası yetkililerine Marmara'yı böylesine kirletecek bir
projeye nasıl kredi verirsiniz? Türkiye'ye üçüncü dünya ülkesi muamelesi
yapamazsınız. diye sitem etti ve Dünya Bankası yetkilileri
Haklısınız, biyolojik arıtma için ne kadar
ihtiyacınız varsa size kredi sağlayacağız, destek
vereceğiz. dedi. Kadıköy, Baltalimanı ve Riva Biyolojik
Arıtma Tesislerinin projelerini hazırladı ve kredileri
hazır projeleri hazır olarak Erdoğan iktidarına
bıraktı yerel yönetimde ve Erdoğan ne yaptı? Bunların
hepsini kenara kaldırdı, Derin deşarja devam. dedi ve o derin
deşarjdır bugün Marmara'yı bu hâle getiren. Otuz yıla
yakın süre geçti, Yenikapı Biyolojik Arıtma Tesisinin arsa
tahsisini dahi yapmadınız, hâlâ yapmıyorsunuz.
Başakşehir Biyolojik Arıtma Tesisinin arsa tahsisini hâlâ
yapmıyorsunuz. Bir yıl geçti bu Komisyon çalışmaya
başlayalı, dedik ki: Bu işleri bir an önce, aciliyetle çözün;
Marmara'nın hiç zamanı yok, ölüyor. Öldüğünde de geri dönmüyor
bir daha ama maalesef bir şey yapılmadı.
Kırk yıl önce ortaya atılan ODTÜ
kanalı diye bir proje vardı Marmara derinliklerinden Karadeniz'in
derinliklerine kanalizasyonlarımızı göndeririz. diye. Görüldü
ki bu tez doğru bir tez değil, yaşayarak gördük. Marmara Denizi,
alıcı ortam olma vasfı olan litrede 5 miligram çözünmüş
oksijen düzeyinin altına düştü ve özellikle yüzey dışında,
5-
1957de İlham Artüz'ün
başlattığı bir proje var, Levent Artüz'le devam ediyor
İnönü Vakfının öncülüğünde, MAREM Projesi. Marmara
Denizi'ni izleyelim ve kurtaralım diye yapılan bir proje ve burada
hâlâ izlemeler devam ediyor, çalışmalar devam ediyor. Marmara Denizi
SOS veriyor, imdat çığlığı atıyor ama biz, hâlâ
kâğıt üzerinde bu işleri geçiştiriyoruz. Marmara açık
bir foseptiğe dönüşüyor, Marmara dev bir foseptik çukuruna dönüşüyor
aynı daha önce Haliç'in olduğu gibi. Bizim buna bir an önce çözüm
bulmamız gerekiyor.
Geçen sene mayıs ayında
başlamıştı müsilaj, bu fotoğrafı çekmiştim
Gemlikte. Bu sene ise daha mayıs ayını beklemeden, nisan
ayında Yalovada, İstanbulda birçok yerde müsilaj başladı
yani her sene biraz daha erken ölüyor maalesef Marmara Denizi. Berlam
balığı var; Marmara Denizindeki şu kenarda gördüğünüz
siyah olan, Ege Denizindeki bu. Burada, bu berlam
balığının maalesef karaciğeri çürüyor, gonatları
çürüyor, artık çoğalamıyorlar. Akdenizin berlam
balığının karaciğeri bu şekilde; bu
gördüğünüz de Marmara Denizindeki Berlam balığının
karaciğerleri, tamamen yağlanmış durumda. Yani sadece deniz
sağlıksız değil, balıklar da
sağlığını kaybediyor. Ergene derin
deşarjıyla bu suyu veriyorsunuz Marmaraya, Saroza gidiyordu daha
önce. Şimdi, Marmara Denizi vasıtasıyla oraya deşarj
başladıktan sonra kıyılarda biz ölümler gördük, balık
ölümleri gördük. Ne oldu dediğimizde deşarj
başladığını anlamış olduk. Çorlu, Çerkezköy
Organize Sanayi Bölgelerinin tamamı sizin döneminizde yapıldı,
Arıtması olmadan doğayı istediğiniz gibi
kirletebilirsiniz. denildi, Marmara Denizine ve Ergene Nehrine bütün
pisliği bastılar ve Ergeneyi simsiyah bir nehir hâline getirdiler.
Bizim artık derelerimizi öldürmememiz gerekiyor, denizimizi öldürmememiz
gerekiyor. Onun için de bu şirketlerin buralara, kanalizasyona ve
açık derelere bu atıklarını istediği gibi
boşaltmaması, boca etmemesi gerekiyor. Balıkesir-Çanakkale Çevre
Düzeni Planında yer alan yeni projelerde yeni ölüm hesapları var ve
Marmara Denizi bunlardan daha çok zehirlenecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ali Bey.
ALİ ŞEKER (Devamla) Evsel atıklar,
çimento fabrikaları, termik santraller, fabrikalar daha büyük zarar
vermeye devam ediyor. Marmaranın bunları taşıyacak mecali
kalmadı. Bu kirlilik yükünün artık ölüm demek olduğunu herkesin
görmesi lazım ve Marmaraya daha fazla atık yüklemememiz lazım.
Balık yumurtaları artık öldü ve balık sayısı da
gittikçe azalıyor. 124 tane balık türü varken o Marmara Denizinde
şimdi bir elin parmaklarını geçmiyor ticari değeri olan
balık sayısı. Bizim Ergene derin deşarjının
uçlarından aldığımız, döküldüğü yerden
aldığımız -az önce arkadaşımız da söyledi-
ağır metal miktarı binlerce kat fazla normal olması
gerektiğinden ve biz, bu denizin ölmemesini bekliyoruz.
Kirleten öder. değil Kimse kirletemez.
dememiz gerekiyor. Bir an evvel derin deşarja son vermek; bütün
arıtma tesislerini karbon, azot, fosfor giderimine dayalı ileri
biyolojik arıtmaya dönüştürmek gerekiyor. Marmarayı koruma
yasasını da bir an önce Meclisten çıkarmak gerekiyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Zeynel Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 6 Mayısta idam
edilen devrimci önderler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnanı saygıyla andığına ve Gezi davasına
ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Teşekkürler
Başkan.
6 Mayısta Meclis kapalı olduğu için
bugün 6 Mayısta idam edilen 3 fidan, devrimci önderlerden Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanı saygıyla
anıyorum. Onları tartışmaya gerek yok, onlar idam
sehpasına giderken Tam bağımsız Türkiye, yaşasın
halkların kardeşliği! demişlerdir, her şey burada
ifade ediliyor. Onlar halkımızın gönlünde yaşıyor.
Bugün bir istatistik yapılsa Deniz ismi çocuklara en çok konulan bir
isimdir ama Ali Elverdiyi sorsanız kimse hatırlamaz, hatırlayan
da lanet okur.
Gezi, bir halk harekettir; doğayı,
çevreyi, yaşamayı savunmaktır. Yargıcı, AKP
milletvekili aday adayıdır; eşi de FETÖden içeride yatan
biridir. Karar, intikam alma kararıdır, hukuksuzdur, ahlaki de
değildir. Nasıl Ali Elverdi nefretle anılıyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşlıçay
35.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, Süper Lige
çıkmasına ramak kalan Ankaragücünü tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Spor Toto 1.Ligin lideri, başkent
Ankaramızın sembolü, yüz on iki yıllık çınar
Ankaragücü Spor Kulübümüz şampiyonluk yolunda yılmadan, yorulmadan,
azmederek Ankaralı futbolseverlerin yüzünü güldürmüş, bu sezon
oynadığı futbolla herkesin takdirini kazanmıştır.
Süper Lige çıkmasına ramak kalan Ankaragücünün yönetiminden
futbolcusuna, teknik ekibinden idari personeline, alın teri döken herkesi,
gösterdikleri başarı dolayısıyla tebrik ediyorum.
Takımlarına verdiği desteği hiçbir zaman ihmal etmeyen
taraftarlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum.
İnanıyorum ki Ankaragücü, Ankaramızı temsil
noktasında daha nice başarılara imza atacak, gücümüze güç
katacaktır. İmalat-ı Harbiye spor gücü daim muzaffer olsun
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
36.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, ehliyet affı bekleyen
vatandaşlara ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
1 milyondan fazla vatandaşımız
ehliyet affı konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinden gelecek güzel
haberleri ve müjdeyi bekliyor. Af bekleyenlerin büyük kısmının
mesleği şoförlük; bu vatandaşlarımızın tek geçim
kaynağı ise el konulan ehliyetleri. Bize sosyal medyadan ulaşan
binlerce vatandaş Hatamızın farkındayız. Bu süreçte
sadece biz değil ailelerimiz de mağdur oluyor. Eşimizin,
evlatlarımızın yüzüne bakamıyor, iş bulamıyoruz.
şeklinde mesaj göndermektedir. İnsan hayatına kastetmemiş,
olası kast ve bilinçli taksirle suç işlememiş bu
vatandaşlarımıza en azından bir kereye mahsus ehliyet
affı getirilmesi söz konusu mağduriyetleri yok edecek, bayram öncesi
birçok yuvaya neşe, umut olacaktır. İktidarı bu konuda
adım atmaya çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin,
İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Mustafa
Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 25
Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31
Milletvekilinin; Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün
104 ve 105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (Devam)
BAŞKAN Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkin
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Teşekkür ederim, sağ olun.
Değerli milletvekilleri, Kadir Gecenizin ve tüm
ulusumuzun Kadir Gecesinin ve Ramazan Bayramının ülkemize
sağlık, barış, huzur ve esenlikler getirmesini diliyorum.
Kısa adıyla Müsilaj Araştırma
Komisyonu Raporu üzerine söz almış bulunuyorum. Başta Sayın
Mustafa Demir olmak üzere Komisyonda yer alan 19 milletvekilimize, bilim
insanlarına, uzmanlara ve emek veren bütün çalışanlara buradan
gönülden teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Değerli milletvekilleri, dünyada bütünüyle bir
ülkeye ait olan tek deniz Marmara Denizidir. Gölden denize evrilen ve yedi bin
yıl önce oluşmuş genç bir deniz ve jeolojik oluşumdur.
Marmara Denizine kıyısı olan 7 kent ve 25 milyon nüfus
bulunmaktadır. İklim değişiklikleri, artan nüfus,
kontrolsüz ve plansız kentleşme, talana ve ranta dayalı
yerleşim, çevre duyarlılığından uzak yalnızca
inşaat sektörünü büyütmeye dayalı bir ekonomik modelleme, kapitalist
sistemin dayattığı aşırı tüketimden oluşan
atıkların fazlalığı, sanayi ve evsel
atıkların vahşice alıcı ortama
bırakılması ülkemizi ekolojik felaketlere sürüklemiştir.
Marmara Denizi, bu sistem içerisinde âdeta bir çöp kutusu ya da bir atık
havuzuna dönüştürülmüştür. Müsilaj, yaşanan çevre felaketinin
bir yansımasıdır ve sadece bir tanesidir. Müsilaj, bir sorun
değil aslında bir sonuçtur. Müstakil bir sorun gibi görülmesi yerine
bugüne dek yaşanan sanayileşme, kentleşme, tarım,
doğal kaynakların hoyratça kullanımı, izlenen
yanlış politikalar ve bu politikaların yarattığı
çevresel etkileri bir bütün olarak ele almak ve çözüm önerileri getirmek
gereklidir. Yirmi yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma
Partisinin Çevre ve Şehircilik Bakanı, herkesin gözü önünde gerçekleşen
bu eylemleri engellemesi ve denetlemesi gerekirken görevini yerine
getirmemiş, seyirci kalmıştır. (CHP sıralarından
alkışlar) AKPnin her afete olan yaklaşımı
Müsilaj
afetinin oluşmasından sonra akıl edilen 22 maddelik eylem
planını -sözüm ona- gündeme getirmiştir ancak şunu söylemek
gerekir: Öğleden sonra günaydın arkadaşlar, hakikaten yani. (CHP
sıralarından alkışlar) Yirmi yıldır
aklınız nerededir diye sormak gerekir. 22 maddelik sözde eylem
planında izlenebilir ve denetlenebilir çözümlerin yeterli
olmadığını -sevgili Ali kardeşim de gösterdi- şu
anda yeniden gözlenen müsilajla ortaya koyuyoruz; demek ki yeterli önlemler
alınamıyor ki bu müsilaj yeniden gündeme geliyor. Havanın da
ısınmasıyla beraber daha fazla olacağını
düşünmekteyiz arkadaşlar.
Yine, Adalar, özel çevre koruma bölgesi ilan edildi
sözüm ona. Daha üzerinden bir yıl geçmeden ocak ayında bu karar
delinmiş. Allah aşkınıza, bu olacak iş mi
arkadaşlar? Yani bu kararlar delinmek üzere mi alınıyor, onu da
buradan kamuoyunun dikkatine sunmak isterim.
Marmara Denizine atık bırakan bütün
işletmelerin kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Kapatma
kararı alınması, derin deşarjın kesinlikle
yasaklanması gerekir arkadaşlar. Kısa vadeli kesin çözümler bu
raporda ne yazık ki sunulmamıştır.
Arkadaşlar, Ergene Nehri Istranca
Dağlarında doğuyor, doğduğu noktada debisi 260 bin
metreküp ve
Yine, yoğun tarım yapılan ve
gıda güvenliğini de olumsuz etkileyen bu kirlilik âdeta yok
sayılmakta ve dünyanın en kirli nehirlerinden biri olarak
nitelendirilen Ergene Nehri
Değerli milletvekilleri, her nehre,
tıpkı Ergene gibi ülkemizdeki her nehre, göle, denizimize verilen
atıkların, ağır metallerin, boyaların, organik
maddelerin birbiriyle karıştırılmadan, ayrı ayrı
yöntemlerle arıtılarak ortama verilmesi sağlanmalıdır.
Rapordaki eksiklerden biri de jeolojik oluşum olan Marmara Denizi
havzasının jeolojik bütünlüğünden bahsedilmemesidir. Bölgenin
jeolojik, morfolojik yapısı ve özellikleri, yer altı suyu, yüzey
suları, biyokimyasal döngüyle birlikte bir bütün olarak mutlaka
incelenmeliydi. Muhalefet şerhimizde elbette yapılması
gerekenleri aktardık ama bu eksikliğe de buradan dikkat çekmek
isterim.
Marmara Denizinin bir kıyı dolgusu
alanına geldiği ortamda, ÇED raporları uygulanmamakta. Yine,
balıkçılık -Ali kardeşim bahsetti- 19 su ürünü olan
balık türünün soyu tamamen tükenmiş, 150 civarında balık da
yok olma noktasına gelmiştir; sürdürülebilir bir
balıkçılık yapılmalıdır.
Kanal İstanbul uçuk projesinin müsilaja olumsuz
etkilerinden raporda hiç bahsedilmemiştir, bundan mutlaka söz edilmesi
gerekirdi. Yine, Marmara Denizinde sadece müsilaj oluşumunun değil,
kirliliğin önlenmesine yönelik adımlar atılmalıdır.
İllere merkezî bütçeden mutlaka bir kaynak aktarılmalıdır
arkadaşlar. En önemli önerilerden biri olarak da millî gelirin yüzde
42sinin Marmarada üretildiği ve buradaki nüfus yoğunluğu göz
önünde bulundurulduğunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Şevkin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla)
bu
yoğunluğun azaltılması için bizim de Cumhuriyet Halk
Partisi olarak 2015ten beri Merkez Türkiye Projesinde sunduğumuz,
Marmaranın yüksek teknoloji bölgesi olarak sunulması ama raylı
sistemle sanayinin ülkenin güneyine doğru
kaydırıldığı ve İskenderun ile Mersin
Limanlarını bağlayacak altyapıyı oluşturarak
buradaki nüfus yoğunluğunun azaltılması, bana göre en
önemli önermelerden biridir ve mutlaka yapılmalıdır.
Madencilikten şehir planlamaya, tarımdan
sanayiye her alanda rantı ve talanı değil, çevreyi sahici bir
biçimde, amasız, fakatsız korumanın önünde bir milat
oluşturmak gerekiyor arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Unutmayın, Falih Rıfkı Atay diyor ki: Her
yıkıntı onarılabilir ama doğanın ki asla.
Mahatma Gandhi diyor ki: Dünya herkesin ihtiyaçlarını
karşılamaya yetecek kadarını sağlar fakat herkesin
hırsını karşılamaya yetecek kadarını
değil. Kirletici unsurlar ortadan kalkmalı, nüfus
yoğunluğu azaltılmalı, denetim gerçekçi olmalı, bu rapor
da tozlu raflarda çürümemeli arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İstanbul Milletvekili Sayın
Emine Gülizar Emecan
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
Müsilaj Araştırma Komisyonunun raporunu görüşüyoruz.
Müsilajın dünyada ve Marmara Denizindeki
geçmişi çok eski. Türkiyede 2007 ve 2008 yıllarında da müsilaj
görülmüştü ancak bu sorun 2021 Haziranında bu denli şiddetli
yaşanınca problemin büyüklüğü fark edildi, sonra da Marmara
Denizindeki canlı türlerinin ne kadar azaldığını,
fosfor-azot yükünün arttığını, denizin oksijensiz
kaldığını konuşmaya başladık; işte,
haziran ayında Marmaranın hâli böyleydi değerli
arkadaşlar.
Mecliste biz muhalefet partilerinin verdiği
önergeler reddedilse de ısrarlı duruşumuzla sonunda tüm
partilerin ortak önergesiyle bir araştırma komisyonu kuruldu ve 13
Temmuz 2021 tarihinde çalışmalara başladık. Komisyonda çok
sayıda bilim insanını, STK temsilcisini, yerel yönetim temsilcilerini,
belediye başkanlarını ve su ürünleri yetiştiricilerini
dinledik; Marmara havzasında inceleme gezisi yaptık,
çalışmaların sonunda da komisyon raporu çıktı.
Şimdi, tüm çalışma boyunca şunu
anladık ki müsilaj kolay çözülemeyecek kadar karmaşık ve büyük
bir çevre sorunu ve bir sonuçtur. Müsilajın oluşumunu tetikleyen
temel neden, ortamda organik madde birikiminin insan kaynaklı yollarla
artmasıdır; çözümü için de müdahale edebileceğiniz en önemli
alan kirliliktir. Marmara Denizi, Akdenizden gelen alt akıntı ve Karadenizden
gelen üst akıntıyla ve 3 büyük çukuruyla etrafında 7 il, 25
milyon nüfus ve ülke sanayisinin yüzde 50sini barındıran, yoğun
tarımsal faaliyetlerin ve yoğun gemi trafiğinin olduğu çok
özel bir denizdir.
Toplam deniz kirliliğinin yüzde 80i karalardan
kaynaklanırken yüzde 20si denizlerden kaynaklanmaktadır. Kara
kaynaklı önemli kirleticiler; bizlerin evsel atıkları, sanayi
atıkları, madencilik faaliyetleri ve tarımsal kaynaklı
kirlilikler. Havzadaki hidroelektrik ve termik santrallerinin de deniz suyunu
çekerek soğutma yapması ve binlerce metreküp suyu 35 santigrat derece
gibi bir sıcaklıkta denize geri vermesi deniz ekosisteminin
bozulmasına, deniz suyunun ısınmasına sebep olan karasal
kaynaklı etkenlerden değerli arkadaşlar. Diğer sebepler,
iklim değişikliği, düzensiz kıyı yapılaşması,
aşırı avlanma, canlı türü çeşitliliğindeki
azalış, denizcilik faaliyetleri gibi sayılabilir.
Komisyonda, MARMOD proje yürütücüsü Profesör Doktor
Barış Salihoğlu, karasal kirlilik yükü en az yüzde 40
oranında azaltılırsa Marmara Denizinin alt sularında
beş-altı yıl gibi bir sürede hipoksinin
azalacağını yani kaybedilen oksijen eşiğinin üzerine
çıkılabileceğini belirtmişti. Komisyon raporunda da
kirlilik yükünü yüzde 40 azaltma hedefi var ancak bu hedefe ulaşabilmek
çok ciddi önlemleri de gerektiriyor. Yani sorun çok büyük, yıllardır
kirletiyoruz ama temizlenmiyor, temizlemiyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Profesör
Doktor Bayram Öztürk Komisyonda tüm anlatılanları özetler
şekilde şöyle demişti: Marmara Denizi
çalışılmış bir denizdir; sorunları yeni
değil, sürpriz hiç değil. Evet, Komisyon olarak
çalıştık, alınması gereken önlemlerden
bazılarında ortaklaşabildik ama geçmişi de sorgulamak
zorundayız.
Bakın, yıl 2001, dönemin Valisi Erol
Çakır İl Çevre Müdürlüğüne bir genelge gönderiyor. Bu genelgede
denizlerdeki kirlenmenin önüne geçilmesi amacıyla kurumlara yönelik bir
dizi görevler sıralanıyor. Genelgenin bir bölümünde de şunlar
belirtiliyor: Dünyanın gözünün üzerinde olduğu İstanbul
Boğazı bütün tedbirlere rağmen kirlilik tehdidi etkisindedir. Bir
zamanların temiz Marmara kıyılarındaki bu ağır
kirlenme tehdidi denize girecek plaj bırakmamıştır.
İstanbul denizlerinde evsel atıklar, endüstriyel kirlenme ve denizden
gelen kirlenme sonucu bir sorunlar yumağı oluşmuştur.
Gelecek için, yeni yüzyıl için Aziz Atatürkümüzün
çağdaşlaşma projesi için iddialı olan bir Türkiye'nin kendi
iç denizi olan, tamamen kendi sorumluğunda olan İstanbul denizlerinin
günden güne yok olmasına göz yummaması, aldırmaması mümkün
olmamalıdır. diyor Erol Çakır 2001 yılındaki bu
genelgede değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) İşte, yirmi yıl önceki devlet
anlayışı bu, işte yirmi yıl önce. İşte, bu
nedenle de yirmi yılı aşkın süredir, bu sorunlar
biliniyorken Marmara Denizinin göz göre göre neden öldürüldüğünü sormak ve
sorgulamak zorundayız.
Bir de bu kadar sorunun üzerine Kanal İstanbul
Projesi gibi bir garabeti hâlâ gündemde tutuyorsunuz; rant, talan hep
önceliğiniz. Kanal İstanbul Projesinden acilen vazgeçilmesi
gerekmektedir. Bu proje hem sebep olacağı nüfus artışı
hem de organik madde yükünü artıracağı için Marmara Denizi
adına büyük bir tehlikedir.
Raporda da görüşmelerde de Kanal İstanbul
Projesi hiç dikkate alınmadı. Yine, hâlâ çamur akan -işte
şu gördüğünüz gibi- Ergene Nehrinin derin deniz
deşarjının müsilajda tetikleyici unsur olduğu yönünde
uyarıda bulunan uzman görüşlerine de raporda yer verilmedi.
Hazırlanan raporun samimiyetini işte bu nedenle sorguluyoruz.
Değerli arkadaşlar, muhalefet
şerhimizde önerilerimizi 67 maddeyle sunduk. Temel prensip, en az kirletme
ve maksimum geri kazanım olmalıdır ve en önemli konu,
arıtma ve arıtma sonrası doğru yöntemlerle kirliliğin
bertarafıdır. Bölgede bulunan mevcut atık su arıtma
tesislerinin tamamı en hızlı şekilde ileri biyolojik
arıtma tesisine dönüştürülmeli ve yeni arıtma tesisleri
ivedilikle yapılmalıdır; bu işlemlerin yapılması
için de finansal kaynağa ihtiyaç vardır. Örneğin, İSKİ
Genel Müdürünün toplantıda yaptığı açıklamasına
göre, İstanbulda yeni arıtma projelerinin dört yılda hayata
geçebilmesi için 10 milyar TL gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Bir
dakika daha Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Evet, 10 milyar TL gerekiyor ama dövizdeki ani
yükselişle birlikte bu bütçe bugün 1 milyar euroya
ulaşmıştır yani finans problemi en önemli sorun.
İktidar çözüm için samimiyse öncelikle kaynak yaratmak zorundadır.
Ergene derin deşarjı başta olmak üzere, Marmarayı
sınırsız bir alıcı ortam olarak kabul eden tüm derin
deşarj sistemlerinin faaliyetine en kısa sürede son verilmeli, sanayi tesisleri
atıklarını önce kendi bünyelerinde arıtmalı, Kirleten
öder. prensibi hayata geçirilmelidir ve gerçekçi denetimler
yapılmalıdır.
Sayın iktidar
vekilleri, yirmi yıldır iktidardasınız, yapılması
gerekenlerin bir kısmını yirmi yıldır eğer
yapmış olsaydınız bugün kirlilik ve müsilaj sorunu bu denli
ciddi boyutlarda olmazdı. Şimdi süreç çok daha zor, yol çok daha
uzun. Müsilaj Marmarada yeniden görülmeye başlandı değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Umarım ki bu rapor raflarda unutulmaz ve denizlerimizle
ilgili atılması gereken adımlar bir an önce atılır ama
hepimiz biliyoruz ki iktidarınızın zihniyeti de buna izin
vermeyecektir, siyasi ömrünüz de yetmeyecektir.
Ben sizlerin, tüm
vatandaşlarımızın Kadir Gecesini ve Ramazan
Bayramını kutluyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sümer
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, karpuz fiyatları
başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaz aylarının
vazgeçilmez meyvesi olan karpuz tezgâhlarda yerini almaya başladı.
Vatandaşların da ramazan ayında, özellikle iftar
sofralarında tercih etmesi beklenen karpuz ne yazık ki yüksek
fiyatlar nedeniyle lüks olmaktan kurtulamadı. Bu fotoğraf,
Türkiyenin yirmi yıllık AKP iktidarında geldiği durumu
göstermektedir. Karpuz dilimle, kavun yarım satılmaya
başlandı. Vatandaş artık evine tam 1 karpuz alıp
götüremediği için dilimlenerek satılmaya başlanan karpuzun
1
dilim karpuz tam 40 lira; 1 pide,
Teşekkür ediyorum
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin, İYİ
Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Dursun
Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup Başkanvekili
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve
71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 25
Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31 Milletvekilinin;
Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun
Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün 104 ve
105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Demir.
Buyurun Sayın
Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun
Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, Komisyon adına
görüş bildiren tüm arkadaşlarımıza, milletvekili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Marmara Denizi'nde, geçen yıl, haziran ayı
başında yoğunlaşan müsilaj, denizlerimizin ve su
varlıklarımızın korunması için çalışmalar
yapmamızı gerekli kılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun
çalışmaları hakkında kısaca bir bilgi vermek isterim.
Komisyon çalışma süreci, davet edilecek katılımcılar
ve gerçekleştirilecek incelemeler tüm Komisyon üyelerimizle birlikte
belirlenmiştir. Bu kapsamda, kamu kurum ve kuruluşları, sivil
toplum kuruluşları, farklı disiplinlerden bilim insanları
davet edilmiş ve üyelerimizce dinlenmiştir. Komisyon
çalışmaları kapsamında 11 toplantı
yapılmış, ayrıca İstanbul'dan Marmara Denizi'ne
kıyısı olan illerin yerel yönetimleri davet edilerek geniş
katılımlı bir istişare toplantısı
gerçekleştirilmiştir. Toplantıların yanı sıra,
Marmara Denizi'ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Yalova,
Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağa alan
çalışmaları ziyareti gerçekleştirilmiştir. Marmara
Denizi'nde deniz uçağıyla, tekneyle ve dalış yaparak
gözlemler gerçekleştirdik. Kentsel ve endüstriyel atık su arıtma
tesislerini yerinde inceledik. Bu incelemelerde, atık su arıtma
tesislerinin yeterli olup olmadığını, niteliklerini,
efektif olarak çalışıp çalışmadıklarını
ve mevcut atık suların tesislerinin revizyona ihtiyacı olup
olmadığını yerinde inceledik.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
raporumuz da 4 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler hakkında
kısaca bilgi vermek isterim. Birinci bölümde, müsilajın oluşumu,
yapısı, tarihsel süreci ve müsilaj oluşumunu etkileyen faktörler
ele alınmıştır. İkinci bölümde, müsilajın deniz
ekosistemine etkisi, balıkçılık ve turizm sektörlerine etkileri
incelenmiştir. Üçüncü bölümde, müsilajın
başlangıcından itibaren kontrolü ve önlenmesi adına tüm
kurumlarımız tarafından yapılan ve hâlen yürütülmekte olan
çalışmalar ayrıntılı bir şekilde ele
alınmıştır. Dördüncü ve son bölümde, Komisyonumuzun
çalışmaları sonucunda yapılan değerlendirmelerle
ortaya çıkan çözüm önerilerine yer verilmiştir. Bu çözüm önerilerimiz
tüm üyelerimizin toplantılarda ifade ettiği veya yazılı
olarak ilettiği hususlar dikkate alınarak oluşturulmuştur.
Değerli milletvekilleri, Marmara Deniziyle
ilgili politikalar üretilirken Marmara Denizinin ülkemizin bir iç denizi
olduğu unutulmamalıdır. Tedbirlerin bu çerçevede
hazırlanması gerektiği, ekonomik ve çevre açısından
önemli bir görevi üstlendiği de hesaba katılarak yürütülecek
çalışmaların siyasi tartışma eksenine
taşınmaksızın iş birliği içerisinde
gerçekleşmesi önemlidir.
Değerli milletvekilleri, tüm bu
çalışmalar neticesinde, Marmara Denizinde görülen müsilajın
oluşumunda 3 temel unsurun etkili olduğunu görüyoruz. Bunlardan
birincisi, küresel iklim değişikliği münasebetiyle deniz suyu
sıcaklığının artması; ikincisi, Marmara
Denizinin jeolojik yapısı münasebetiyle durgun bir su
yapısına sahip olması; üçüncüsü, bölgede yaşayan yoğun
nüfus dolayısıyla kentsel, endüstriyel ve tarımsal
atıkların yeterli arıtmaya tabi tutulmaksızın denize
ulaşmasıdır. Burada bizim Komisyon olarak üzerinde hızlı
ve etkin olarak müdahalede bulunmamız gereken bölüm hiç şüphesiz
üçüncü bölümdür yani insan kaynaklı kirliliğinin önüne geçilmesidir.
Marmara'ya ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmadan ulaşan atık
suların taşıdığı azot ve fosfor yükü
fitoplanktonların aşırı çoğalmasıyla birlikte
müsilajın oluşmasına neden olmakta, bu durum aynı zamanda
besin zincirinin bozulmasına, oksijen seviyesinin azalmasına ve
biyoçeşitlilik kaybına neden olmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
müsilaj görülür görülmez Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla müsilajla mücadelede hızlı hareket edilmiş, deniz
yüzeyi hızla temizlenmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığımızın
koordinasyonunda Marmara Denizi havzasında yer alan valilikler, yerel
yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları
ve akademisyenlerin katılımlarıyla Marmara Denizi Eylem
Planı hazırlanmış ve Marmara Denizi Eylem Planı
Koordinasyon Kurulu oluşturulmuş, bu Kurula bilimsel destek
sağlamak amacıyla da Bilim ve Teknik Kurulu
oluşturulmuştur. Bu çalışmalar neticesinde 22 maddelik
Marmara Denizi Eylem Planı hazırlanmış ve bu süreç
bakanlıklarımız tarafından yürütülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuya olan hassasiyeti ve ilgisi
münasebetiyle, ciddi bir kirlilik tehdidi altında olan Marmara Denizi, 5
Kasım 2021 tarihli Cumhurbaşkanı kararıyla Özel Çevre
Koruma Bölgesi ilan edilmiştir. Bu karar uyarınca yapılacak
çalışmalara Komisyon raporumuzdaki tespit ve önerilerin de önemli
katkı sağlayacağına inanıyorum.
Raporumuzda müsilajın kontrolü, önlenmesi,
olası etkilerinin ortadan kaldırılması ve en önemlisi de
benzeri çevre sorunlarının bir daha yaşanmaması için
farklı alt başlıklarla tam 157 öneriye yer verilmiştir. Bu
kapsamda raporumuzda su ve atık su yönetimi, tarımsal ve denizcilik
faaliyetlerinden kaynaklı kirliliğin önlenmesi, uzaktan
algılama, erken uyarı sistemleriyle izleme ve denetim
çalışmaları, balıkçılık ve su ürünleriyle ilgili
tedbirler, müsilajın deniz ekosistemi ve biyoçeşitliliğine
etkisi gibi alt başlıklarda kapsayıcı, uygulanabilir ve
netice almaya yönelik çözüm önerilerine yer verilmiştir.
Ayrıca Komisyon olarak görüşümüz Marmara
Denizine, ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmadan hiçbir şekilde
atık suyun deşarj yapılmaması ve fakat uzun vadeli nihai
hedefimiz de Marmara Denizine hiçbir şekilde atık suyun verilmemesidir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
eğer çözüme doğru yönelirsek Marmara Denizine günde 7,5 milyon
metreküp atık su verilmektedir ve bunun 5 milyon 800 bin metreküpü
İstanbul kaynaklıdır. Yani Marmaranın kirletilmesine yüzde
75 oranında sadece İstanbulun sebep olduğu bilinmektedir.
Hâlihazırda İstanbulun atık sularının sadece yüzde
29u ileri biyolojik arıtmayla, kalan kısımları ise ön
arıtmayla yani kabası alınarak deşarj edilmektedir. Acil
çözüm için İstanbulun ihtiyacı olan ileri biyolojik arıtma
tesisleri hızla yapılmalı ve atık su tam anlamıyla
arıtılmalıdır. Ne yazık ki
yaptığımız görüşmelerde İBB, ileri biyolojik
arıtma tesislerini yapamayacaklarını ifade etti. Hiç
şüphesiz İBB bu çalışmayı yapamazsa biz
Marmarayı kaderine bırakacak değiliz. Arıtma tesislerinin
kurulması için Cumhurbaşkanımızın talimatıyla
bakanlıklar nezdinde gerekli çalışmalar yapılmakta,
tesislerin hızlıca yapılabilmesi için de AK PARTİ Grubumuz
bir kanun çalışması yapmaktadır. Mahallî idarelerin yükümlü
oldukları hâlde su arıtma tesislerini verilen süre içerisinde
yapmamaları durumunda arıtma tesislerinin Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca yapılması, yaptırılması,
işletilmesi ve işlettirilmesi konusunda çalışmalar devam
ediyor.
Konuşmama son vermeden önce Komisyonumuzun
çalışmalarının yürütülmesinde desteklerini esirgemeyen
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Mustafa
Şentopa, Komisyonumuzun kurulması için verilen önergelerde
imzası olan ve Komisyonumuzun kurulmasını destekleyen tüm parti
grupları ve milletvekillerine, Komisyonumuzda birlikte
çalıştığımız çok kıymetli, değerli
milletvekili arkadaşlarıma, Komisyonumuza bizzat gelerek bilgi
veren...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA DEMİR (Devamla)
aynı zamanda
çözümün önemli bir paydaşı olan Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği ile Tarım ve Orman Bakanlarımıza,
Komisyon toplantılarında sunum yapan, sorularımızı
cevaplayan; bilgi, belge sunan ve çalışmalarımıza
katkı sağlayan tüm resmî kurum ve kuruluşlara, sivil toplum
kuruluşlarına, bilim insanlarına, özel sektör temsilcilerine,
ayrıca altını çizmek isterim ki Komisyonumuzda görevli olan
uzmanlarımıza Komisyon adına en içten teşekkürlerimi
sunuyorum ve Kadir Gecemizi, gelmekte olan Ramazan Bayramımızı
da şimdiden tebrik ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karaduman
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, Dünya Kudüs
Gününe ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkanım, her yıl mübarek ramazan ayının son
cuması Dünya Kudüs Günüdür. Kudüs, Filistinin başkenti ve
milyonlarca Müslüman kalbinin attığı yerdir; Kudüs, işgalci
zalimlerin yetim bıraktığı çocukların, çocuksuz
bıraktığı anne ve babaların şehridir; Kudüs,
işgale karşı direnişin yükseldiği, zillete
karşı onurlu duruşun sergilendiği şehirdir. Kudüsteki
işgal mutlaka son bulacak ve işgalciler destekçileriyle birlikte zail
olacaktır. Geçmişten bugüne özgür Kudüs yolunda hayatını
vakfeden başta muzaffer komutan Salâhaddin Eyyubî, Şeyh Ahmed Yasin,
Abdülaziz Rantisi olmak üzere tüm Kudüs sevdalılarını rahmetle
yâd ediyorum. Tüm Müslümanların Dünya Kudüs Gününü kutluyorum.
Yaşasın özgür Kudüs, yaşasın bağımsız
Filistin, kahrolsun İsrail!
VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve 26 Milletvekilinin,
İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve 20 Milletvekilinin, Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekilinin,
İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 22 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir ve 71 Milletvekilinin, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 25 Milletvekilinin, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve 24
Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve 31
Milletvekilinin; Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98inci, İçtüzükün
104 ve 105inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri (10/4413, 4430, 4431, 4432,
4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) ve Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 325) (Devam)
BAŞKAN Balıkesir Milletvekili Mustafa
Canbey, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Saygıdeğer Başkan, Gazi Meclisimizin
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi, aziz milletimizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu
Raporu üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Komisyon çalışmalarımız sonucu
hazırlamış olduğumuz raporumuzda olabildiğince
kapsayıcı olmasını gözeterek genel resmi çekmeyi
amaçladık. Hâlihazırda bakanlıklar düzeyinde yürüttüğümüz
çalışmaları ve bu süreçleri ele alarak detaylı bir
değerlendirmeye tabi tuttuk. Akabinde ise bu değerlendirmeler doğrultusunda
uygulamaya dair önerileri belirli bir sistematik içerisinde vermeye gayret
ettik.
Değerli milletvekilleri, Marmara Denizi için en
önemli baskı unsuru kıyı bölgelerde denize verilen atık su
giderleridir. Bu atık su debisinin büyük bir çoğunluğunu da
kentsel atık sular oluşturmaktadır. Marmara Denizi
havzasında 287 adet evsel ve kentsel atık su arıtma tesisi
bulunmakta olup bu tesislerle havzada bulunan belediye nüfusunun
yaklaşık yüzde 98ine arıtma hizmeti verilmektedir. Ancak
yapılan hesaplamalara göre yalnızca fiziksel arıtma
yapıları deşarj edilen atık su oranı, büyük oranda
İstanbul kaynaklı olmak üzere maalesef çok yüksek bir orandadır.
Bu noktada İstanbul Büyükşehir Belediyesinin geçmiş dönemde
projeleri tamamlanmış ve yapım aşamasına getirilmiş
bazı ileri arıtma tesislerini komik gerekçelerle iptal edip temel
atmama töreni gibi düzenlemesini de dikkatlerinize sunuyorum.
Bu olumsuz tabloyu değiştirmek adına
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığımız koordinasyonunda çalışmalar
hızla sürdürülmektedir. Marmara Denizi özelinde Marmara Deniz Havzası
Eylem Planı Kapsamında Deşarj Standartlarında
Kısıtlama Genelgesi 22/06/2021 tarihinde
yayımlanmıştır. Genelgeyle, Marmara Denizi hidrolojik
havzasında yer alan illerde, sanayi ve evsel atık su arıtma
tesisleri için kirliliğin göstergesi olan kimyasal oksijen ihtiyacı
parametresinde kentsel atık sularda yüzde 20, endüstriyel atık
sularda ise yüzde 50ye varan kısıtlamalar getirilmiştir.
Bununla birlikte, genelgeyle değiştirilen şartlara uyum için
süreler belirlenerek iş termin planları
alınmıştır. Yani özetle, söz konusu genelgede verilen
işler ve süreler tamamlandığında fiziksel arıtma
oranını çok büyük bir oranda azaltmış ve ileri biyolojik
arıtmayı dönüştürmüş olacağız.
Kentsel atık su kaynaklı kirliliğin
önlenebilmesi için ileri biyolojik arıtma tesislerinin yapımı ve
işletilmesi noktasında mahallî idarelere şüphesiz önemli
görevler düşmektedir. Bu noktada, seçim bölgem olması hasebiyle yakinen
bildiğim için ifade ediyorum: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Su
ve Kanalizasyon İdaremiz, azot-fosfor giderim ünitelerinin
iyileştirilmesi, sürekli izleme ve takip sistemlerinin kurulması ve
proseslerin ileri biyolojik atık su arıtma tesisine
dönüştürülmesi ve yenilerinin yapılması hususunda öncü bir rol
oynamaktadır. Şu an 14ü ileri biyolojik olmak üzere 32 adet
atık su arıtma tesisiyle 1 milyon 317 bin nüfusa hizmet veren
Balıkesir Büyükşehir Belediyemiz, yapımı devam eden ve sona
yaklaşan projeler 2024 yılı itibarıyla
tamamlandığında 24ü ileri biyolojik olmak üzere 44 adet
atık su arıtma tesisiyle 2 milyon 436 bin kişiye -ki bu bizim
nüfusumuzun epey üzerindedir- hizmet verir durumda olacaktır. Bu noktada,
yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın
Yücel Yılmaza da teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; su kirliliğinin bir diğer nedeni yayılı
kirliliktir yani tarımsal faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.
Ülkemizdeki bitkisel üretimin yüzde 7,5i; hayvansal üretimin ise yüzde 4,5i
Marmara Denizine kıyısı olan illerimizde
gerçekleştirilmektedir. Tarım ve Orman
Bakanlığımız tarımsal kaynaklı kirliliği
önlemeye yönelik olarak Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı
Suların Korunması Yönetmeliğinin yayınlanması ve
nitrat bilgi sisteminin oluşturulması, iyi tarım
uygulamaları kodunun yayınlanması ve destekleme ödemeleri,
nitrata hassas bölgelerin belirlenmesi ve bölgelere özgü eylem
planlarının hazırlanması gibi pek çok tedbiri hayata
geçirmiş durumdadır.
Raporumuzda da görüleceği üzere, ülkemizde
müsilaj ve diğer deniz kirliliği kaynaklarıyla mücadele,
müsilajın görünür hâle gelmesiyle başlamış bir süreç
değildir. Atık su arıtma tesislerinin sayısının
ve niteliklerinin artırılması çalışmaları,
başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerimizde yürütülen
araştırma ve inceleme çalışmaları, örneğin MARMOD
Projesi, sıfır atık projeleri, deniz gözlem ve izleme sistemleri
gibi diğer pek çok çalışma, denizlerimizin korunmasına
yönelik önemli çevre projeleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Yürütülen bu çalışmalara ilişkin
detaylı ve güncel bilgiler raporumuzda yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken
yeterli atık su arıtma tesisi bulunmayan mahallî idare kalmaması
adına, söz konusu tesislerin yapımını
hızlandırıcı gerekli düzenlemeleri burada hep birlikte
yasalaştırmamızın önemini hatırlatıyor,
raporumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Gazi
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum ve tüm
İslam âleminin de Kadir Gecesini tebrik ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili Sayın
İlyas Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 325 sıra
sayılı Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj
Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Raporu üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; müsilaj, diğer bir ifadesiyle deniz salyası ilk kez
1729 yılında Akdeniz havzasındaki Adriyatik Denizinde
görülmüş, 2007 yılında da Marmara Denizinde gözlenmeye
başlanmış. Marmara Denizindeki müsilajın oluşumunun
ana nedenleri, iklim değişikliği nedeniyle deniz suyunda artan
sıcaklık, Marmara Denizinin durgun yapısı, azot ve fosfor
birikiminin artması yani denizdeki, Marmaradaki kirliliğin
artması. Genel olarak müsilajın etkilerine
baktığımız zaman; ekolojiyi etkiliyor,
balıkçılığı etkiliyor ve aynı zamanda turizmi de
ciddi olarak etkiliyor.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; nüfus, hızlı kentleşme ve sanayileşmenin
getirdiği yoğunluk sonucu denizlere deşarj edilen atık su
kirliliği artırıyor. Ülkemizdeki kayıtlı
istihdamın yüzde 40ının, ülke nüfusunun yüzde 28inin yani 24
milyona yakın kısmının Marmara Denizine
kıyısı olan 7 ilde yaşamasının özellikle Marmara
Denizi üzerinde ciddi bir baskı unsuru olduğu aşikârdır.
Marmara Denizi havzasına yapılan deşarjların yüzde
86sı evsel ve endüstriyel atık sulardan oluşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Marmara Denizi'ne
yapılan atık su deşarj miktarının yüzde 76,53ü
İstanbul kaynaklı. İstanbul'un mevcut atık su arıtma
tesislerinin toplam kapasitesi dikkate alındığında,
yaklaşık yüzde 29u ileri biyolojik atık su arıtma tesisi.
Yani aslında Marmara Denizini en çok kirleten maalesef şu anda
İstanbul.
2018 yılı TÜİK verilerine göre
Marmara Denizi'ne kıyısı olan iller içerisinde ileri
arıtmada Kocaeli ilk sırada yer almaktadır. Kocaeli
Büyükşehir Belediyesinin tamamı biyolojik arıtma olan toplam 22
adet arıtma tesisi mevcut olup Kocaeli il sınırları
içerisinde arıtılmadan
Kocaeli Büyükşehir Belediyemiz, İzmit
Körfezinde gemi kaynaklı deniz kirliliklerine yönelik denetimlerini 2006
yılından itibaren sürekli olarak havadan, karadan ve denizden
yapmakta. Bugüne kadar yapılan kontroller sonucunda 482 adet gemiye 63,2
milyon TL ceza kesildi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; denizler bizim soframızdır, denizler bizim
mutfağımız, denizler bizim evimiz, denizler bizim hayat
kaynağımızdır. Denizlerimizi temiz tutmak için, ileri
biyolojik arıtma tesisi yapmama töreni değil, yapma ve
sayılarını çoğaltma törenleri yapmalıyız.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi üç ayda 1,5 milyon TLyi reklama
değil altyapıya, kanalizasyona ve arıtmaya
ayırmalıdır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şeker.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Ön arıtma, biyolojik
ve kimyasal arıtmalar yasaklanmalı, atık su arıtma
tesislerini ivedilikle ileri biyolojik arıtma tesisine
dönüştürmeliyiz, membran sistemine geçmeliyiz diyorum.
Sizlerin ve aziz milletimizin bu akşam idrak
edeceğimiz Kadir Gecesini ve pazartesi idrak edeceğimiz Ramazan
Bayramını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Başta Marmara Denizi Olmak Üzere
Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi Grup Başkan Vekillerimize birer
dakika süreyle söz vereceğim.
Erhan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kadir Gecesi ve Ramazan
Bayramına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bu gece Kadir Gecesini idrak edeceğiz. Bütün
Meclis çalışanlarımızın, milletvekillerimizin
-aileleriyle birlikte- ve bütün milletimizin Kadir Gecesini tebrik ediyorum;
Allah nicesine sağlık, sıhhat içerisinde kavuştursun.
Aynı zamanda, pazartesi günü de Ramazan
Bayramını idrak edeceğiz. Yine, inşallah, bayramın da
milletimize huzur, sağlık, mutluluk getirmesini Cenab-ı
Allahtan temenni ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Erkan Bey, buyurun.
40.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kadir Gecesi ve Ramazan
Bayramına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Başta zatıaliniz olmak üzere tüm milletvekillerimizin,
Meclis çalışanlarımızın ve aziz milletimizin,
İslam âleminin Kadir Gecesini tebrik ediyorum ve idrak edeceğimiz
Ramazan Bayramını da şimdiden kutluyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Oluç...
41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kadir
Gecesi ve Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle sizin ve bütün Meclis
çalışanlarının ve elbette, tüm İslam âleminin Kadir
Gecesinin mübarek olmasını diliyorum; edilen duaların kabul
olmasını diliyorum.
Pazartesi günü hep birlikte kutlamaya
başlayacağımız Ramazan Bayramının tüm
halklarımıza ve İslam âlemine hayırlı
olmasını, huzur vermesini, sağlık ve bereket getirmesini
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Altay...
42.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kadir Gecesi ve
Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ben de zatıalinizin, milletvekillerimizin,
Meclis çalışanlarımızın, bütün aziz vatandaşlarımızın
ve İslam âleminin mübarek Kadir Gecesini tebrik ediyor, hayırlara
vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Bu vesileyle, pazartesi günü Ramazan
Bayramını inşallah kutlayacağız. Allahım
tutulan oruçları, yapılan ibadetleri, kılınan
namazları, yapılan hayırları kabul etsin diyorum. Aziz
milletimize, bu zor şartlarda sağlıklı, huzurlu, mutlu
bayramlar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan...
43.-Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Kadir Gecesi ve
Ramazan Bayramına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu gece Kadir Gecesi. Gecelerin de bir imamı vardır; gecelerin
imamı, en büyük imam, Kuran-ı Kerimi kalbinde taşıyan
Kadir Gecesidir. der Sezai Karakoç. Feyzinden, rahmetinden, lütfundan ve
manevi ikliminden istifade etme duasıyla hepinizin, tüm vekillerimizin,
tüm milletimizin mübarek kandil gecesini kutluyorum.
Aynı şekilde, şimdiden, milletimizin
ve İslam âleminin Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Dünyada
salgının, savaşların son bulduğu;
barışın, huzurun egemen olduğu, sağlık ve huzur
içerisinde bir bayram olmasını ümit ediyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Celal
Adanın, Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramını tebrik ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekillerimiz, bizi
izleyen milletimiz; biz de mübarek gece olan Kadir Gecesini tebrik ediyoruz,
kutluyoruz. Önümüzdeki günlerde idrak edeceğimiz Ramazan
Bayramını tebrik ediyorum. Bu manevi iklimin milletimizin
birliğine, devletimizin güçlü olmasına vesile olmasını
diliyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Böylece gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 10 Mayıs 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 17.29
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 325 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(xx) (10/4413, 4430, 4431, 4432, 4433, 4434, 4435, 4436, 4437, 4438) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön görüşmeleri 10/6/2021 tarihli 90ıncı Birleşimde yapılmıştır.