TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9uncu
Birleşim
20
Ekim 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Van
Milletvekili Murat Sarısaçın, Van depremi ve süregelen sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurun sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ardahan
Milletvekili Orhan Atalayın, Mevlid-i Nebi Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, emeklilerin beklediği intibak
yasası düzenlemesinin bir an önce yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursadaki okullarla
ilgili yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, hayvancılıkla uğraşan
vatandaşların sorunlarına ilişkin
açıklaması
4.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, rahim ağzı kanserini önlemek
için HPV aşılarının ücretsiz olması gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Sami Çakırın, Mevlid-i Nebi Haftasına
ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, illegal güçlerin akıllarınca
Türk yargısına ayar vermeye çalıştıklarına
ilişkin açıklaması
7.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, dadaşların,
Cumhurbaşkanının Afrika temaslarından memnuniyet
duyduğuna ve iki muhalefet liderinin iç işlerimize karışan
büyükelçilere destek vermesini telin ettiklerine ilişkin
açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinin sorunlarına hassasiyetle
eğilen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliye teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, Kırıkkalenin sorunlarına
ilişkin açıklaması
10.- Konya
Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, kamuda çalışan
sözleşmeli personelin özlük haklarıyla ilgili sorunlarına
ilişkin açıklaması
11.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Gençlik ve Spor Bakanlığının
Sivasa yaptığı yatırımlara ilişkin
açıklaması
12.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın merkez Erenler
Mahallesinin sorunlarına ilişkin açıklaması
13.- Ağrı
Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrıdaki doğal gaz ve kömür fiyatlarına
ilişkin açıklaması
14.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, yabancıların iç işlerimize
karışmaması ve ülkemizde hukukun üstünlüğünün hâkim
kılınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 19 Ekim Muhtarlar Gününe ve nakliyeciler ile
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, 19 Ekim Muhtarlar Gününe
ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Türk lirasındaki değer
kaybının sorumlusunun partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi olduğuna ilişkin açıklaması
18.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Pamukluk Barajına
ilişkin açıklaması
19.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, engelliler için kadro
açılması gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, TÜGVAnın devlet içinde
yapılandığına ve yeni bir paralel devlet oluşumuna
iktidar eliyle izin verildiğine ilişkin açıklaması
21.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, hazine arazilerinin ihale yoluyla
satışının durdurulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.- İzmir
Milletvekili Murat Çepninin, Suruç katliamı davasına
ilişkin açıklaması
23.- Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin, çiftçilere destek veren Mersin Büyükşehir
Belediye Başkanı Vahap Seçere teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
24.- Şanlıurfa
Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, Şanlıurfada
yapılan tarihî kazı çalışmalarına ilişkin
açıklaması
25.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, yüksek kredi faizlerine,
ekonominin kötüye gidişinin Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilmesinden itibaren ekonomik göstergelerden
anlaşıldığına ve TÜGVAnın kamu kurumlarına
yüzlerce kişiyi yerleştirdiği iddialarıyla ilgili
Hükûmetten açıklama beklediklerine ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 20 Ekim 1992 tarihinde Bingöl Solhanda
PKK saldırısı sonrasında şehit olan vatandaşlara
bir kez daha rahmet dilediğine ve hain terör örgütünü lanetlediğine,
Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs üçlü zirvesinin
ardından yayınlanan ortak bildirinin Türkiye Cumhuriyeti devletine
karşı yürütülen hasmane tavrın tezahürü olduğuna ve bu
bildiriye gerekli cevabın Dışişleri
Bakanlığı tarafından verildiğine ilişkin
açıklaması
27.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Nusaybin
Belediyesi eski Eş Başkanı Ayşe Gökkana verilen
cezayı kabul etmediklerine, Sinopta 11 Ağustos 2021 tarihindeki
selde kaybolan kişilerin aranmasına neden devam edilmediğini
öğrenmek istediğine, Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiye
raporuna ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Cumhurbaşkanına
hakaret davalarına verdiği ihlal kararına ilişkin
açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Türkiyenin G20den G40a
düştüğüne, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın bütçe sunumunda milletten özür dilemesi gerekirken
dilemediğine, bütçede hakkaniyetsizlik olduğuna, millet ezilirken
Cumhurbaşkanının enflasyona ezdirilmemesi gerektiğine, PTT
tebligat ücretlerine ve gençlerin yüzde 70inin Türkiyede yaşamak
istemediğine ilişkin açıklaması
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, yurt dışından 370 bin
vatandaşımızın bulundukları ülkelerin sağlık
sistemine güvenmedikleri için ülkemize geldiklerine, Türkiyenin salgın
sürecini en iyi yöneten ülkelerden biri olduğuna, 20 Ekim 1992 tarihinde
Bingöl Solhanda PKK saldırısı sonrasında şehit olan
vatandaşlara bir kez daha rahmet dilediğine ve PKK terör örgütünü
lanetlediğine, Mevlid-i Nebi Haftasına ve Avrupa Birliği
Komisyonunun Türkiye raporuna ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Gülerin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, hayatını kaybeden Gazeteci Sami
Kohen ile Millî Eğitim eski Bakanı Orhan Oğuza Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, iklim değişiminin su
kaynaklarına etkisine ilişkin açıklaması
33.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, cezaevlerindeki usulsüz
aramalara ilişkin açıklaması
34.- Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, vefat eden Baykar AŞ Yönetim
Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
35.- Adana
Milletvekili Burhanettin Bulutun, Merkezî Hekim Randevu Sistemine ve
sağlık çalışanlarının sorunlarına
ilişkin açıklaması
36.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Ulaştırma
Bakanlığının yol yapım stratejisine
ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ
Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları
tarafından, elektrik, doğal gaz, LPG ve öğrenci harçlarına
temmuz ayından yapılan yeni zamların piyasaya etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 15/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, TÜGVA faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla 19/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay,
Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, kamu kuruluşlarının kamu kaynağı
aktardığı vakıfların hangilerinin olduğunun,
aktarılan kaynağın tutarının ve bu kaynakların
hangi amaçlarla kullanıldığının belirlenmesi
amacıyla 19/10/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ
Grubunun, bastırılarak dağıtılan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına, yine bu kısımda
bulunan 141 sıra sayılı Kanun Teklifi ile 264 sıra
sayılı Karma Komisyon Raporunun yine bu kısmın
sırasıyla 3üncü ve 4üncü sıralarına alınmasına
ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun
çalışma saatlerine ve 283 sıra sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Hulusi Şentürkün HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya
Milletvekili Atay Uslu ve 76 Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3863) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 283)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TBMM'de görev yapan mütercim ve tercümanlar
ile yabancı dillere çevrilen dokümanlara ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı
(7/51403)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İade edilen bir soru
önergesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/51404)
20 Ekim 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Van depremi ve
süregelen sorunlar hakkında söz isteyen Van Milletvekili Murat
Sarısaça aittir.
Buyurun Sayın Sarısaç. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Van Milletvekili Murat Sarısaçın, Van
depremi ve süregelen sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
MURAT SARISAÇ (Van) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki gün sonra yani 23 Ekim, Van ve Erciş depreminin
10uncu yıl dönümü. Biliyorsunuz, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011
tarihlerinde iki büyük deprem yaşandı. Üzerinden on yıl geçse de
etkisinin bugün de devam ettiği bir depremden söz ediyoruz. Van depreminde
yüzlerce ev yıkıldı, on binlerce ev ve iş yeri hasar gördü;
en acısı da 644 canımızı yitirdik, yine yüzlerce
yurttaşımız yaralandı. Bu vesileyle bir daha böyle
depremlerin yaşanmaması dileğiyle yitirdiğimiz canları
saygıyla anıyorum.
Sayın milletvekilleri, Van'da depremin
üzerinden yıllar geçiyor ama her yıl, yine bu sorunlarla
karşılaştığımız için yani hâlâ on yıl
önce yaşanan depremin etkileri sürdüğü için bizler gündeme getirmek
zorunda kalıyoruz çünkü deprem döneminde Van'da diğer kesimler, yerel
yönetimler planlamaya dâhil edilmediği için on yıldır kendini
tekrar eden sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun
en büyük göstergesi de yine, siyasi iktidarın bir çözümsüzlük üretmesiyle
ilgili. Buna bir yönetememe diyemiyoruz çünkü yönetememe değildi bu;
planlı, seçilmiş, ayrıştırıcı ve
ötekileştirici politikalarınız sonucu tıpkı diğer
bütün alanlarda Van halkının ve diğer halklarımızın
yaşadığı sorunlar gibi, depremde de bir
ayrımcılık yapıldı, depremde çözüm üretilmedi ve bu
depremle ilgili sorunlarımızın hepsi bugüne
taşınmış oldu.
Biliyorsunuz, Van'da çok büyük bir deprem
yaşanmasına rağmen, on yıl önce ve yine bir iki yıl
içerisinde de Van'ın neredeyse bütün ilçelerinde çığ, deprem ve
sel felaketleri olmasına rağmen hiçbir yer afet bölgesi olarak ilan
edilmedi ama aynı şekilde -ki doğru bir biçimde- Sakarya'da
deprem yaşandıktan sonra orası afet bölgesi ilan edilmişti.
Yine, bu sene de Başkale'de, Çaldıran'da, Ercişte birçok sel ve
deprem felaketi yaşanmasına rağmen orada herhangi bir adım
atılmadı ama diğer iller çok hızlı bir şekilde
afet bölgesi ilan edilmişti.
Biliyorsunuz, evleri yıkılan veya hasar
gören Vanlılar hayatlarının en zor kışını
geçirdiler; kimisi göç etmek zorunda kaldı, kimileri de yine
kışın o zorlu şartlarında yazlık çadırlara
mahkûm edilmişlerdi. Sonrasında her ne kadar TOKİ devreye
girmiş olsa da yine de halkın barınma sorunlarını
giderecek bir çaba gösteremediler çünkü o dönemde AKP, insanların
konaklama sorununu, insanların barınma sorununu gidermesi gerekirken
bu işi de her şeyde olduğu gibi yine ticarete dökmüştü. Çok
ucuza mal ettiği arsaların kat bedelini fahiş fiyatlarla halka
satarak fakir halkı, işsiz halkı borçlandırmış,
bu borçlar katlanmış ve sonrasında da yine çoğu
yurttaşımız icralık olmuştu. Bugün de hâlâ bu
TOKİ meselesinden dolayı yüzlerce yurttaşımız çok
büyük borç yükleri altında, yine aidatlar ve ortak giderlerle ilgili
icralık olmuş durumdalar. O dönemde, sırf bu TOKİleri
idare etsin diye bir şirket seçilmişti, şu an, o şirket
yönetimi zamanı dolmasına rağmen oradan büyük kâr ettiği
için hâlâ oradaki halkımıza yönetimi devretmiyor.
Van'da esnaf da mağdur edildi çünkü vergi ve
kredi borçlarında erteleme yapılsa da söz verilen vergi terkini
yapılmadı Vanda. Oysaki, biz biliyoruz ki Sakarya'da aynı
deprem yaşanmıştı -tekrar ediyorum, çok doğru bir
şekilde- orası afet bölgesi ilan edildi ama Van'da
halkımıza dönük yine ayrıştırıcı
politikalardan dolayı, o kadar büyük felaket yaşanmasına
rağmen orası afet bölgesi ilan edilmedi. Biliyorsunuz, şimdi,
sadece devlet değil oradaki yereller ve halk dayanışması da
bu tür afetlerde çok etkili olurken Şubat 2020de biz Başkale'de de
büyük bir deprem yaşadık, orada insanlar mağdur oldular.
Partimiz ve halkın dayanışmasıyla beraber bizler oraya
kamyonlarca yardım götürdük ama AKP'nin kolluk güçleri, AKP'nin oradaki
valisi oraya yardım götürmemizin önünde engel oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkan.
Orada bize engel oldu ve hiçbir şekilde
Oradaki halkımıza yardım götürmemizin önünde engel oldu. Bundan
dolayı da bizler yardım götüremememize rağmen, AKP Biz bu
yardımı yaparız. demişti ama AKP'nin Vanlı vekilleri
oraya giderken Başkale halkına yardım etmek yerine orada,
halkın sitemde bulunmasından dolayı halkı tehdit ettiler.
AKP'li Kürt kökenli Van vekili direkt orada Siz, yardım istemiyorsunuz,
demek ki biz bundan, sizin bu serzenişinizden, bir yardım talep
etmediğinizi anlayacağız. dedi ve oraya yardım götürülmedi.
Hakeza, geçen sene de yine, yaşanan sel
felaketinde başka bir AKP'li Van vekili orada da HDP oylarına dönük
yani oradan HDPye çok oy çıktığı için yine oradaki
insanlara da Hadi buyurun, gelsin HDP'liler size yardım etsin. diye
halkla alay etmişti, halkla dalga geçmişti.
Bu vesileyle tekrardan Marmarada, İzmirde,
Elâzığda ve Vanda yaşamını yitiren bütün
canlarımız saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, bizim Van milletvekilleri burada yok ama ben biliyorum,
bölgeyi biliyorum, Vanı biliyorum; söylediklerinin hakikatle uzak
yakın ilgilisi yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
böyle bir usul yok Başkan, böyle bir usul yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Böyle bir usul yok,
böyle bir şey yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Van
milletvekillerimiz Vana yardım yapılsın diye çok büyük
gayretler sarf etmişlerdir.
MURAT SARISAÇ (Van) Başkanım,
arkadaş isterse bütün görüntüleriyle, konuşmalarıyla veririm.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu
söylediği doğru değil. Ben o bölge milletvekiliyim, oraya çok
ciddi yardım yapılıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
böyle fiilen, korsan konuşamazsınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Kaldı ki Van milletvekilleri burada yok,
arkadaşlarımızın olmadığı yerde
onların
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz bunu
yalanlayamazsınız, sizin öyle bir rolünüz yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Olur mu
öyle şey? Ben orayı bilen birisiyim, ben o bölgenin milletvekiliyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şov
yapmanın yeri değil.
MURAT SARISAÇ (Van) Başkanım, Van
milletvekilleri hiçbir yerde yok, AKP Van milletvekilleri değil burada,
hiçbir yerde yok zaten. Kendisi yanlış kişilere şahitlik
yapıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gerçeklere tahammül edin. Oturduğunuz yerden
Grup Başkan Vekiliniz
burada ya.
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
Burdurun sorunları hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Mehmet
Gökere aittir.
Buyurun Sayın Göker. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurun
sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Burdurumuz, Burdur Gölündeki kuruma ve Salda
Gölüyle gündeme gelebilen, tüm Türkiyeyi saran ekonomik buhranın tamamen
hissedildiği; güneyinde turizmiyle Antalyanın, batıda
sanayisiyle Denizlinin, kuzeyindeyse siyasetiyle kendisine yol açmış
Ispartanın arasında sıkışıp kalmış;
küçük, mütevazı bir Anadolu kentimiz.
Yukarıda belirttiğim coğrafi
koşullar nedeniyle tabiri caizse kendi yağıyla kendisi
kavrulmaya çalışan bir yörenin çocuklarıyız. Niye mi kendi
yağımızla kavruluyoruz? Çünkü 2020 yılında Burdurluya
tahakkuk ettirilen yaklaşık -eski parayla- 1 katrilyon liradan daha
fazla bir paranın ancak 284 milyonu yatırım olarak geri
dönebilmiş memleketime.
Yine pandemi döneminde Burdurda bulunan 12 bin
esnafın sadece 6 binine yani yaklaşık yarısına hibe
desteği verilebilmiş ve Türkiyede olduğu gibi Burdurlu esnaf da
kaderine terk edilmiştir. İşsizliğin yüzde 22lere
ulaştığını öngördüğümüz ekonomik politikada
Burdurumuzda yaşayan gençlerimiz de bu sıcak gündemden nasibini
almakta. Her gün bizleri arayanların -ki eminim sizleri de aramaktalar-
iş talepleri vicdanları yaralamakta, moralleri bozmakta. Bu talepler
karşısında verilecek cevapların bulunamayışı
nasıl oluyor da ekonominin şahlanmış olduğunu bizlere
çokça düşündürtmekte?
Barışık bir kent dedim çünkü hangi
siyasetten olursak olalım hepimiz birbirimizin düğününe gider
oynarız, hepimiz birbirimizin cenazesine gider ağlarız ancak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiği günden
itibaren kendini daha da fazla hissettirmeye başlayan ayrımcı
politikalar Burdur'da da maalesef yüzünü göstermiştir. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının verilerinde gördüğümüz
yapılan yardımların yüzde 97sinin AKP ve MHP belediyelerine,
sadece yüzde 3ünün muhalefet belediyelerine yapıldığı
gerçeği bu hafta sonu iktidar vekilinin Burdur'da yaptığı
açıklamayla kendini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Burdur'da merkez belediyesi, Yeşilova Belediyesi ve Kocaaliler
Belediyesine yardım yapmayarak ayrımcı zihniyet bir kez daha
kendini göstermiştir. Toplumsal barışı etkileyecek bu
ayrıştırıcı zihniyetten bir an önce uzaklaşılmalı,
ülkemizin bütünlüğüne fayda getirmeyeceği gerçeğiyle yüzleşilmelidir.
Bununla birlikte, her platformda Yol yaptık.
diye övünen iktidar vekillerimiz ve kamudaki il genel meclisimize buradan bir
seslenişte bulunmak istiyorum: Milattan önceki döneme taş
çıkartacak olan Sazak köyü yolu, âdeta savaştan
çıkmışçasına yolu olan Çamlık köyümüz, yolu mayın
tarlası gibi olan Gündoğdu köyümüz, bırakın arabayla
gitmeyi yayan bile yürümekte zorlanacağımız Karaaliler köyü,
yine çukurdan geçilmeyen Bayındır, Beşkavak köylerimiz, böbrek
taşlarını düşürten Kocapınar-Düğer-Karacaali
arası yolumuz, Kurna, Günalan, Kızılseki, Kavacık,
Başmakçı, Kayış köyü ve daha nicesi; gidilemeyen,
gidildiğinde arabayla gidilmekte çok büyük eziyet çekilen yerler.
Asfaltın kimin tarafından bulunduğunu bilmiyorum ama asfalta
toprak yamanın sizin tarafınızdan bulunduğu Burdur
gerçeği.
Gelelim ekonomimize. Burdurun ekonomisinin ana
maddesini oluşturan çiftçilik ve hayvancılık. Çiftçimiz
perişan çünkü geçen sene 39-40 liraya kestirdiği hayvanını
bu sene 42-43 liraya ancak kestirebiliyor; sütüne ise bir yıllık 30
kuruş zam alabildi. Fakat besi yemi 2 bin liradan 2.500 liraya, süt yemi
2.250 liradan 2.700 liraya çıkmış durumda. Ocak, Şubat,
Mart süt desteklemeleri ise ancak yeni yattı. Gübredeki üre fiyatı 3
bin liradan 5.500e, DAP gübresi 3.450 liradan 6.800 liraya çıktı.
Peki, buradan çiftçimizin desteklendiğinden, çiftçimizin durumunun iyi
gittiğinden bahsedebilmek mümkün mü? Değil. Ayrıca, Burdurun
makarnalık durum buğdayı meşhurken desteklemelerle
1.850ye, 1.800e aldığınız durum buğdayını
yurt dışından yabancı ithalatçıya 2.350 lira vererek
aldınız. Çiftçiye destek bu değildir arkadaşlar.
Bir başka sistemi de söylemek istiyorum. Sürem
doluyor ama Başkanımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET GÖKER (Devamla) Evet, son dönemde kamu
hastanelerinden yaklaşık 8 bine yakın hekim istifa etti. Bu
istifa eden hekimler karşısında bakanlık çareyi MHRS
sisteminden hastalara verdiği randevu süresini beş dakikaya
düşürmekle buldu ama beş dakikada bir hastanın bakılabilmesi,
anamnezinin alınabilmesi, ona reçete yazılabilmesi imkânsız,
hele Burdurda tamamen imkânsız. Niye mi? Çünkü bilgisayarlar eski, sistem
yazılımı güncel değil. Az önce, bir hekim arkadaştan
video aldım, sisteme girip, hasta bilgilerini alıp, dosyaya döküp karşısına
profilini çıkarması sadece iki dakika yirmi sekiz saniye sürüyor,
hastaya verilen süre beş dakika, kapı önünde birikme, hastalar
arasında kavga artmakta; bu sistem güncellenmeli. Burdur Devlet Hastanesi
başta olmak üzere, tüm hastanelerdeki bu beş dakikalık MHRS
sistemine son verilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle söz isteyen Ardahan Milletvekili Orhan
Atalaya aittir.
Buyurun Sayın Atalay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın, Mevlid-i
Nebi Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
ORHAN ATALAY (Ardahan) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğimiz üzere, bu hafta Peygamber
Efendimizin dünyaya teşriflerinin 1.450nci yılı. Bu vesileyle
Peygamberimizin doğum yıl dönümünü tebrik ediyor, tüm peygamberleri
dua ve selamla anıyorum.
Gönül arzu eder ki anmak, anlamak için o da
yaşamak için olsun. Peki, peygamberler ve özellikle Peygamberimiz niçin
gönderildi? Bunun cevabını Kuran-ı Kerim bize rahmet olarak
tanımlar. Rahmet ise gerek dünyada ve gerekse ahirette ebedî
kurtuluşun yolunu öğretmektir. Dolayısıyla peygamberlerin
birincil görevi öğretmenliktir, nitekim Peygamberimiz Ben, öğretmen
olarak gönderildim. buyurdu.
Peki, Öğretmen ne öğretti? diye bir soru
sorduğumuzda elbette ki birçok şey öğretti çünkü her peygamberin
o ebedî kurtuluşun yoluna varabilmemizi sağlamak için ahlaki esaslara
dayanan toplumsal bir nizam kurmak gibi bir gayesi de vardır. Bu gayenin
gerçekleşmesi için birtakım temel değerlerle mücehhez,
onları özümsemiş fertlere ihtiyaç duyulur ki işte,
Peygamberimiz, o fertleri yetiştirmek için bize birtakım temel
değerler öğretti ki bunların başında sadelik gelir.
Peygamberimiz bize sade olmayı öğretti çünkü kendisi de
Allahın kulu ve elçisi olarak çağrılmayı sever,
kendisinin yanına gelen insanlara Sakin olun, ben kisra ve kayser
değilim; güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının
çocuğuyum, Abdullahın yetimiyim. diyerek kendisini de sıradan
bir insan olarak, sade bir insan olarak tanımlardı.
İkinci olarak, Peygamberimiz, bize, bütün
insanların iki elin parmakları veya bir tarağın
dişleri gibi eşit olduğunu öğretti. Bir hadisinde: Sizin
şu soyunuz sopunuz, kimseye üstünlük ve kibir taslamaya gerekçe olacak
şeyler değildir çünkü hepiniz Âdemin çocuklarısınız,
hepiniz aynı ölçek içindeki birbirlerine eşit buğday taneleri
gibisiniz. derdi.
Peygamberimiz, bize, renklerin ve dillerin ilahi
birer ayet olduğunu, dolayısıyla saygın ve dokunulmaz
olduğunu öğretti. Irkçılığı Cahiliyenin eseri
olarak tanımladı. Habeşli Bilali siyah derili
kadının oğlu diye azarlayan Ebu Zeri çağırtıp
Sen hâlâ içinde Cahiliye eseri bulunan bir adamsın. diye
azarlamıştı.
Peygamberimiz, bize, imtiyazlı olmaktan
sakınmayı da öğretti. Arkadaşları arasında
İmtiyazlı kulu Allah sevmez. derdi. Bir gün kendi
akrabalarını İslama davet edince amcası Ebu Leheb
kendisine Ey Muhammed, senin dediklerini kabul edecek olursam benim elime ne
geçecek? diye bir soru sorunca Peygamberimiz amcasını da
tanıdığı için Ey amca, bir kadın ve bir kölenin eline
ne geçecekse senin eline de ancak o kadarı geçecek. diyerek insan
eşitliğine en vurucu cümleyi kullanmıştı. Ebu Leheb
ise Beni, bir kadın ve bir köleyle eşitleyen dine de o dinin
Peygamberi olarak sana da yazıklar olsun. diyerek tepki
göstermişti.
Peygamberimiz, bize, adaletten asla ödün
verilmemesini öğretti. Bir günlük adaletle hükmetmek altmış
yıllık ibadete denktir. derdi. Mahzumoğullarından
Fatıma isimli asilzade bir kadın, bir gün hırsızlık
edince etrafındaki insanlar cezalandırılmaması için Üsâme
bin Zeyd adında sahabeyi Peygamberimize aracı olarak gönderdiler.
Peygamberimiz hikâyeyi öğrenince öfkelenerek Nasıl oluyor da
bazılarınız Allah'ın kanununa karşı
aracılık edebiliyorsunuz? Sizden önceki ümmetleri helak eden en temel
şey, onların ileri gelenlerinden birisinin suç işlemesi hâlinde
ona ceza vermezlerdi ancak aynı suçu zayıflardan ve fakirlerden
birisinin işlemesi hâlinde onu derhâl cezalandırırlardı.
Allah'a yemin olsun ki bu, Muhammed'in kızı Fatıma da
olsaydı onun cezasını vermekte tereddüt etmezdim.
O Peygamber, barışı kendi toplumsal
hayatının merkezine yerleştirdi, bize her vesileyle
barışı önerdi. Peygamber olmadan önce Kâbe'deki Hacerülesved
taşını yerine oturtmadaki bilgece davranışı
kabileler arası savaşın engeli olmuştu. Nitekim, Hudeybiye
Barış Anlaşmasında, karşı taraf, imzasında
Muhammedürresûlullah" ifadesini kabul etmeyince bütün sahabenin tepkisine
rağmen Muhammedürresûlullah kısmını siliyorum, Abdullah
oğlu Muhammedle yetiniyorum. diyerek o barış
anlaşmasını imzalamıştı.
Peygamber, bize merhameti öğretti çünkü ona
göre Allah insanlara merhameti olmayanlara merhamet etmeyeceğini
söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ORHAN ATALAY (Devamla) Kuyudan köpeğe su
taşıyan kadın için, keza, Mekke'yi fethe giden on binlerce
kişilik orduyu görünce ürken yeni yavrulamış bir köpeği
görünce o köpeğin yanına bir nöbetçi dikerek Son nefer geçinceye
kadar bu köpek rahatsızlık duymasın diye burada nöbet
bekleyeceksin. demişti. Keza Peygamberimiz en önemli ilkelerden biri
olarak bize sevgiyi de öğretmişti çünkü ona göre İman etmedikçe
cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş
olamazsınız. ilkesi olmazsa olmaz esasımızdı.
İnsan için aslolanın da özgürlük olduğunu söyleyerek özgürlük ve
adalet Peygamberi olduğunu tüm insanlığa rahmet olarak bize
öğretmiş.
Bu vesileyle tüm insanların Mevlid-i Nebi
Kandilini kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Salatüselam üzerine olsun.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren vekillerimize yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Aksoy
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
emeklilerin beklediği intibak yasası düzenlemesinin bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde milyonlarca emekli
vatandaşımız hâlâ intibak yasası için yapılacak
düzenlemeyi beklemektedir. 2000 yılı öncesinde emekli olanlar için
yapılan intibak yasası düzenlemesinin bir an önce 2000 yılı
sonrasında emekli olan vatandaşlarımız için de düzenlenmesi
gerekmektedir. Aynı prim gün sayısı ve aynı prim ödemesiyle
2000 yılından önce emekli olanlar, 2000 yılından sonra
emekli olanlardan daha fazla emekli maaşı almaktadır. Hiçbir
emekli asgari ücretin altında bir ücrete mahkûm edilmemelidir.
İntibak bekleyen 5 milyon emekli vatandaşımızın bir an
önce intibakları yapılarak maaş farklılıkları
giderilmelidir. Böylelikle aradaki gelir adaletsizliği ortadan
kalkmış olur.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
2.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursadaki okullarla ilgili yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eminim ki bu sorun sadece Bursada yaşanmıyor,
birçok şehrimizde de benzer sorun vardır. Depreme dayanıksız
diye yıkılan ilkokulların, meslek liselerinin yerine yenilerinin
yapımı neredeyse yılan hikâyesine döndü. Yapımına ite
kaka başlanan okulların inşaatları ise karınca misali
yürüyor. Millî Eğitim Bakanına sesimizi duyuramadık, ben de
Fahrettin Kocaya sesleniyorum: Gençlere uyarıda
bulunacağınıza Millî Eğitim Bakanına ve reisinize
uyarıda bulunun.
25 Ekimde bir okulda tam 3 okul birden eğitime
başlıyor. İki yıl önce tekli eğitim yapan Şehit
Jandarma Er Bahadır Aydın Ortaokuluna önce, Hüma Hatun Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi, 25 Ekimde de Pilot Sanayi İlkokulu
taşınıyor. Okul hangi ara temizlenecek, hijyen sağlanacak,
hangi hizmetliyle bu işler yapılacak? Okullar iki yıl
kapalıyken neden yapılmadı, ne zaman yapılacak?
BAŞKAN Sayın Aycan
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
hayvancılıkla uğraşan vatandaşların
sorunlarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, hayvancılık çok önemli ve zorunlu bir alandır.
Ülkemizde milyonlarca kişinin geçim alanıdır.
Hayvancılıkla uğraşan kişiler kredi
kullandıklarında, hayvan aldıklarında bankalar hayvan hayat
sigortası yaptırmalarını istemektedir. Daha önce dar
kapsamlı hayvan hayat sigortası yaptırır iken günümüzde
geniş kapsamlı hayvan hayat sigortası yaptırmaları
istenmektedir. Geniş kapsamlı sigorta
yaptırıldığında üreticinin prim yükü dar kapsamlı
sigortaya göre 9 kat artmaktadır. Burada sigorta şirketleri
kazanmaktadır, üreticiyse kaybetmektedir. Bu durum, hayvan üreticilerini
ciddi ekonomik sıkıntıya sokmaktadır. Bu durumda kredi
kullanmaktan ve girişim yapmaktan üretici vazgeçmektedir. Üretici, bu
konunun yeniden düzenlenmesini ve dar kapsamlı sigorta üzerinden prim
ödemeye devam etmeyi istemektedir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Aydın
4.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, rahim
ağzı kanserini önlemek için HPV aşılarının
ücretsiz olması gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünyada ve ülkemizde her yıl milyonlarca kadın
rahim ağzı kanserine yakalanmaktadır. Her yıl 14 milyon
kişinin bu hastalığa yakalandığı tespit
edilmiştir. Hâlbuki, bu hastalık, önlenebilir, erken tanı
konulduğunda da tedavi edilebilir bir kanser türüdür. HPV
aşılarıyla rahim ağzı kanserinin yüzde 70i, genital
siğillerin de yüzde 90ı önlenebilir. Dünya Sağlık
Örgütünün yakın zamanda rahim ağzı kanserine ilişkin
strateji planı geliştirildi. Türkiye'de de bu strateji planına
uyulması gerekmektedir. Bu nedenle, hâlihazırda yürütülen ulusal
taramanın yanında HPV aşılarının da ücretsiz
olarak ulusal aşı programına alınmasını talep
etmekteyiz. Önlenebilir bir kanser türü olan bu rahim ağzı kanserinin
de binlerce insanı hayattan koparması önlenebilir. Sağlık
Bakanlığının bir an önce bu aşıyı ücretsiz
olarak kadınlara yapmasını buradan talep ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çakır
5.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Mevlid-i Nebi Haftasına ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
hicri rebiyülevvel ayının 12nci gecesi, âlemlere rahmet son Peygamber
Hazreti Muhammed Mustafa'nın doğumuyla dünyayı
şereflendirdiği gündür. Karanlığa gömülen dünyanın
vahşetin kol gezdiği bir zaman diliminde, bir aydınlık
güneşe ihtiyaç duyduğu en zor zamanda Biz seni ancak bütün insanlara
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. emriilahisiyle dünyayı
teşrif eden müjdecim, Efendim, Peygamberim; dünümüze, bugünümüze,
yarınımıza hoş geldin. Tüm yaşamında her hâliyle
âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olmanın gereklerini yerine getirme
mücadelesiyle vahyin ışığında insanlığa yol
ve yön veren Muhammed Mustafa'ya salat ve selam olsun. Tahiyâtüikram ve bütün
ihtiramlar ona, onun ali ashabına olsun. Günah kirlerinden arınmaya
vesile, nefis putunun yerle bir olması, gönül dünyamızı zenginleştirerek
kardeşliğimizin ihyası duasıyla Mevlid-i Nebi Haftası
hayırlı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Şeker
6.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
illegal güçlerin akıllarınca Türk yargısına ayar vermeye
çalıştıklarına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; alışmışlar az gelişmiş ülkeleri
sömürmeye, demokrasiden bahsedip ülkeleri istikrarsızlaştırmaya,
terör örgütleriyle yatıp kalkmaya, darbe yapmaya, işgal
girişiminde bulunmaya, hatta ülkelerin iç işlerine
karışmaya, hukukun üstünlüğü deyip hukuksuzluk
yapmaya. Maalesef, bunlar illegal müdahalelerle ve eylemlerle eski Türkiyede
kısa süreli de olsa başarılı olmuşlar. Hani bir söz
vardır: Alışmış kudurmuştan beterdir. Bu
illegal güçler Türkiyeyi hâlâ eski Türkiye zannederek 17-25 Aralık
operasyonunu, Gezi Parkı eylemlerini, 6-7 Ekim çukur eylemlerini ve son
olarak da 15 Temmuz işgal girişimini yapmaya
kalkmışlardı ama Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde bu aziz milletimizden
hayatta unutamayacakları dersleri aldılar. Şimdi,
kalkmışlar akıllarınca Türk yargısına ayar
vermeye çalışıyorlar. Hadi oradan, siz balık
akıllı olabilirsiniz ama bu asil millet
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aydemir
7.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
dadaşların, Cumhurbaşkanının Afrika temaslarından
memnuniyet duyduğuna ve iki muhalefet liderinin iç işlerimize
karışan büyükelçilere destek vermesini telin ettiklerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum ve bir teşekkürü de Orhan Atalay Vekilimize ediyorum
konuşmasından dolayı.
Cenabıhakka
şükrediyoruz ki Nebiler Nebisi, Efendiler Efendisine bizi ümmet
kılmış elhamdülillah. Ve bir kayıt düşüyorum,
dadaşların özellikle notudur, bize tekdiridir, o bapta söylüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyaretinden
dolayı ve oradaki insanlarla mülaki olmasından dolayı
dadaşlar yüreklerini Sayın Cumhurbaşkanımıza
açıyorlar, 4 milyarlık ticaret hacminin 25 milyar dolara
çıkarılmasından dolayı memnuniyetlerini ifade ediyorlar
-daha önce 6 büyükelçilik varken şimdi 43 büyükelçiliğe
çıkarılması hakikaten çok zirve bir iştir, bunun
memnuniyeti var- ve bir kayıt düşüyorlar efendim, bugün gazetelere
düşen bir haberden dolayı; sömürgeci zihniyeti ifade eden
büyükelçilerin iç işlerimize karışmasından sonra bir tepki
vermişlerdi, bugün iki muhalefet liderinin destek vermelerini telin
ediyorlar, ben de burada not düşüyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
8.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinin
sorunlarına hassasiyetle eğilen Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirliye teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tarım
Bakanımızın katılımlarıyla seçim bölgem olan
Mersinde elli yıllık rüya olan Pamukluk Barajı Su Tutma ve Mersin
Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Makine Ekipman
Dağıtımı Törenine katılarak üreticilerimizin ve
hayvancılık yapan vatandaşlarımızın yanında
olduk. Mersin Sanayi ve Ticaret Odası, Akdeniz İhracatçılar
Birliği ziyaretleriyle, Mersin ve Türkiye ekonomisine hayat veren her
sektörden temsilcilerle bir araya gelerek talep ve beklentilerini dinleyip çözümü
noktasında notlarımızı aldık. Mersinimizin her
sorununa samimiyetle ve büyük bir hassasiyetle eğilen, çözümü adına
bütün gayretini sarf eden Tarım ve Orman Bakanımız Sayın
Bekir Pakdemirliye ve ekibine Mersinli hemşehrilerim adına
teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
9.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın,
Kırıkkalenin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Merkez nüfusu 200 bin olan Kırıkkalemiz
en temel belediyecilik hizmetlerine ulaşmakta dahi zorluk çekiyor.
Altyapıdan ulaşıma, trafik sorunundan içme suyu eksikliğine
kadar neredeyse hiçbir problemi çözülemeyen Kırıkkalemizde
bugünlerde sık sık yaşanan su kesintileri artık
yurttaşlarımızı çileden çıkardı. Hemen her gün
birçok cadde, sokak ve mahallede yaşanan su patlakları, bitmek
bilmeyen su kesintileri âdeta vatandaşımıza nefes
aldırmıyor. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve
yoğun işsizlik nedeniyle ekonomik olarak çok
sıkıntılı günler geçiren Kırıkkalemizde içme
suyuna ayrı, kullanma suyuna ayrı para veren
yurttaşlarımız buna rağmen temiz suya ulaşmakta
zorlanıyor. Hemen yanı başından Türkiye'nin en büyük
ırmağı olan Kızılırmakın geçtiği
şehrimizde su arıtma tesisinin neden tam kapasite çalıştırılamadığı
sorusu da cevap bekliyor. Kırıkkale halkımız
sorunlarına çözüm beklerken hâlen altyapı sorunlarının
giderilmesi için bir adım atılmaması tepkilere neden oluyor.
Kısacası, bu çağda Kırıkkale halkı bunu hak
etmiyor.
BAŞKAN Sayın Karaduman
10.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
kamuda çalışan sözleşmeli personelin özlük haklarıyla
ilgili sorunlarına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kamuda çalışan 523 bin sözleşmeli
personel kadro bekliyor. Defalarca sözler verildi Çözülecek. denildi ama
unutuldu. Aynı yöntemlerle atanmış, aynı koşullarda
çalışan, aynı işi yapan personeller arasında özlük
hakları konusunda farklılık elbette ki ciddi bir sorundur; bu,
açıkça adaletsizliktir. Sözleşmeli personel maaş düzeyi, tayin
hakkı, izinler gibi temel özlük hakları
kısıtlanmış bir şekilde çalışmak zorunda
bırakılmaktadır. Açıkça ortada olan bu sorun artık
çözüme kavuşturulmalıdır. Çalışanların,
çalıştığı kuruma ve yaptığı işe
dair aidiyet duygusunu geliştirmek ve dolayısıyla verimli bir
çalışma ortaya koyabilmesi için bu çarpıklığın
giderilmesi bir zarurettir.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ekinci
11.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Gençlik ve Spor
Bakanlığının Sivasa yaptığı
yatırımlara ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
Gençlik ve Spor Bakanlığımız
sultan şehir Sivasımıza son on dokuz yılda 2 milyar TLyi
aşkın yatırım yapmıştır ve 2021
yılında da yatırımlarımıza devam ederek
gençlerimize ve hemşehrilerimize sosyal yaşam alanı yapmaya devam
ediyoruz. Bu minvalde, Şarkışla ilçemizde Bedirhan Bebek Spor
Kompleksi, yüzme havuzu ve gençlik merkezi; Sivas merkez ve muhtelif
ilçelerimizde 100 adet basketbol potası; merkezde Şeyh Şamil
Mahallesi bölge spor tesisi; Fatih Mahallesi gençlik ve spor merkezi
yapımı; Alibaba Mahallesi gençlik ve spor merkezi
yapımımız devam etmektedir. Doğanşar ilçemizde
kapalı, sentetik çim yüzeyli futbol sahası yapımı, Kangal
ilçemizde gençlik merkezi yapımı ve merkezde Hamidiye Kültür
Parkı içerisinde atlı spor tesisi ve ek binaların
yapılması devam etmektedir. Gölova ilçemizde de, Suşehri
ilçemizde de spor salonumuzun yapımına devam edilmektedir. Bu
hizmetler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köksal
12.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın merkez Erenler Mahallesinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisarda 81 ilden gelen öğrencinin ve
Erenlerli hemşehrilerimin yaşadığı Erenler
Mahallesinde sıkıntılar çözülmüyor. Dere ıslahı
yapılmadığı için öğrenciler çamura saplanıyor.
Erenler Ortaokulunun yolu söz verildiği hâlde doğru dürüst
yapılmamış. Mahallenin içinde imar sıkıntısı
var. Öğrencilerin oturabileceği doğru dürüst yeşil alan
yok. Sık sık elektrik kesintisi yaşanıyor, sokak
lambaları yanmıyor. Sular 3üncü, 4üncü katlara çıkmıyor.
Mahalle fırınlarının üçte 2si
yıkılmış, yıkılanların yerine yenisi
yapılmamış. Yolların üçte 1i tamamlanmış, üçte
2si hâlâ bozuk. Söz verilen kapalı pazar yeri ve düğün salonu
yapılmamış. Muhtar defalarca dilekçe vermiş, belediyeyle
görüşmüş ancak sonuç yok.
Mahalleli diyor ki: Mahalle olarak ya belediye
hizmet versin ya da köy yapın, bari köy olarak hizmet alalım. ve
soruyorlar: Biz bu memlekette üvey evlat mıyız?
BAŞKAN Sayın Koç
13.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
Ağrıdaki doğal gaz ve kömür fiyatlarına
ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ağrı ili en uzun ve soğuk
kışı yaşayan bir il. AKP iktidarının
politikaları nedeniyle yoksul bırakılan halkın bir de
ısınma sorunu eklenince yaşamı iyice çekilmez hâle
gelmektedir. Ağrıda kömürün tonu 4 bin TLye ulaşmış
bulunmaktadır. En uzun ve soğuk kışı yaşayan
Ağrı halkının en pahalı doğal gazı ve kömürü
satın almak zorunda bırakılması kabul edilemez. Derhâl
gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
14.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin,
yabancıların iç işlerimize karışmaması ve
ülkemizde hukukun üstünlüğünün hâkim kılınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İş insanı, sivil toplum örgütü
kurucusu Osman Kavala, Silivri zindanında tam dört yıldır adalet
bekliyor; yerel mahkemenin 1 beraat, 2 tahliye kararı ile AİHMin hak
ihlali kararına rağmen bin dört yüz elli gündür özgürlüğünden
mahrum.
ABD Başkanı Trump arayınca Rahip
Brunsonu apar topar bırakıp özel uçakla gönderenler, Alman
Başbakanı Merkel arayınca Gazeteci Deniz Yüceli bırakanlar
bugün çıkmış Bağımsız yargı. diyebiliyor.
Kendi iktidarlarında AİHM kararlarını Anayasanın
üstüne koyan AİHM kararları tüm mahkemelerimizi bağlar.
yasası çıkaranlar, şimdi AİHM kararlarını uygulamıyor.
Kendi mağduriyetleri için AİHM yolunu kullananlar, şimdi
Yabancılar iç işlerimize karışmasın. diyor;
AİHM kararlarını uygulayın. diyenlere Haddini bil.
diyorlar. Tamam, yabancılar iç işlerimize karışmasın,
o zaman biz de ülkemizde hukukun üstünlüğünü hâkim kılalım,
Kavala davasındaki hukuksuzlukları, hak ihlallerini bir an önce
bitirelim, onu özgürlüğüne kavuşturalım.
BAŞKAN Sayın Yalım
15.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
19 Ekim Muhtarlar Gününe ve nakliyeciler ile çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Seçilmişliğin başlangıcı
olan tüm muhtarlarımızın, dün olan, 19 Ekim Muhtarlar Gününü
bugün ben tekrar kutluyorum.
Sayın Başkan, ulaştırma sektörü
ve de çiftçilerimiz son on gündür iyice darboğaza girdiler, çok zor duruma
düştüler. Son on günde; mazota, akaryakıta 8 Ekimde 23 kuruş, 16
Ekimde 41 kuruş, 19 Ekimde 23 kuruş olmak üzere toplamda 87
kuruş zam gelmiştir. Kamyoncu esnafımız, otobüsçü
esnafımız, minibüsçü ve taksici esnafımız gerçekten ciddi
anlamda zor durumda. Böyle giderse, zamlar böyle devam ederse yakında tüm
bu sektörlerimiz kontak çeviremez hâle geleceklerdir. Onun için
Ulaştırma Bakanına acilen destek çağrısı
yapıyorum: Profesyonel nakliyecilerimize ve de çiftçilerimize mazot
desteğinin yani ACCSİZ denen mazot desteğinin acilen
uygulamaya geçilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
16.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 19 Ekim
Muhtarlar Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Mevcut her türlü sorunun çözümünde ve taleplerin
yerine getirilmesinde açık kapı olan, vatandaşın derdiyle
dertlenen, devlet-millet bütünleşmesinin tesisinde önemli bir role sahip
olan muhtarlarımız yaptıkları bu fedakâr
çalışmalarla her türlü takdiri hak etmektedirler. Son on dokuz
yılda özellikle muhtarlarımızın merkezî kurumsal
yapıya tam anlamıyla dâhil edilmeleri, özlük haklarının
yeniden güncellenmesi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanla bizzat istişare hâlinde bulunabilmeleri hizmet
kalitesi noktasında önemli kazanımlar ortaya koymuştur. Kıymetli
muhtarlarımızın 19 Ekim Muhtarlar Gününü yürekten kutluyorum.
Özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyor,
aileleriyle birlikte sağlıklı bir ömür temenni ediyorum. Ahirete
irtihal edenlere Allahtan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
17.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Türk lirasındaki değer kaybının
sorumlusunun partili Cumhurbaşkanlığı sistemi olduğuna
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Hayat pahalılığının giderek
artmasından, yüksek tutarlı faturalardan, uçup giden gıda
fiyatlarından, kısaca, art arda yapılan zamlardan canı
yanan halkımız ne yapacağını bilemez durumdadır.
Türk lirası, sadece dolar karşısında değil, bütün
paralar karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. Türk
lirasındaki bu hızlı değer kaybının ekonomideki
etkileri yüksek enflasyon olarak ciddi şekilde hissedilmektedir. Benzin
istasyonlarındaki pompa kuyruklarını iyi analiz etmek gerekir.
Kurdaki artış böyle devam ederse her artış piyasaya yansıyacaktır.
Düşen alım gücüyle beli bükülen halkımız, yapılacak
olan her zam sonrası faturanın kendisine
yansıyacağını çok iyi bilmektedir. Bu kötü
gidişatın sorumlusu partili Cumhurbaşkanlığı
sistemidir. Millet artık Yeter! diyor. Ya çare bulurlar ya da sistemle
beraber bırakıp giderler. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
18.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Pamukluk Barajına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarsuslu ve Mersinli hemşehrilerimizin hasretle
beklediği proje olan Pamukluk Barajında su tutulmaya
başlandı. Geçtiğimiz hafta Tarım ve Orman
Bakanımızın katılımlarıyla düzenlenen programla
Pamukluk Barajında su tutma işlemini başlattık. İçme
suyu, sulama suyu ve enerji üretim konularında bölgemiz için büyük önem
arz eden baraj tamamlandığında 180 bin dekar alan sulanacak, 128
milyon metreküp içme suyu temin edilecek, yıllık 80 gigavat enerji
üretilecek, 17 bin kişiye istihdam sağlanacaktır.
Pamukluk Barajı yatırımının
bölgemize yapılmasında emeği geçen başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, Sayın Bekir Pakdemirli Bakanımıza, yine, Hazine ve Maliye
Bakanımız Sayın Lütfi Elvana şükranlarımı
sunuyor, AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde büyük ve güçlü Türkiyenin
inşası için durmadan çalışmaya devam edeceğiz diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
19.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
engelliler için kadro açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Engelliler şubat ayından beri anlamlı
bir EKPSS ataması istiyor. Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı, engelliler sizinle defalarca görüşmüş ancak hiçbir somut
adım atmadığınız gibi, siz,
yardımcılarınız ve Genel Müdürünüz sürekli engellilere umut
veriyorsunuz ama boşuna. Sınava giren yaklaşık 200 bin
engelli aday, eğitim durumları göz önüne alınarak, adaletli
kadro dağılımıyla kamuya tek seferde 10 bin atama ve yüzde
6 kadro istemektedir. Ne zaman somut bir adım atacaksınız?
Vermiş olduğunuz atama sayısı hak değil,
sadakadır. Kamuda 7.797 olan engelli açığını bir an
önce tek atamayla doldurun, Aile Bakanı olarak görevinizi yapın,
Maliye Bakanıyla görüşün, gereken kadro verilsin. Tüm
bakanlıklar engelliler için kadro açsın. Engelli atamasından
tasarruf olmaz.
BAŞKAN Sayın Sümer
20.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, TÜGVAnın
devlet içinde yapılandığına ve yeni bir paralel devlet
oluşumuna iktidar eliyle izin verildiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
TÜGVAnın devlet içinde nasıl
yapılandığını, yeni bir paralel devlet oluşumuna
iktidar eliyle nasıl izin verildiğini hep birlikte izliyoruz.
Adanadan örnek vermek istiyorum. Adana TÜGVA
İl Başkanı cumhuriyet savcısı olarak atanıyor.
Yerine gelen yeni başkan kısa bir süre sonra Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına daire başkanı olarak atanıyor. Onun
yerine gelen yeni TÜGVA Başkanı da Adalet Bakanlığına
müşavir olarak atanıyor. Milletin çocukları senelerce alın
teriyle sınavlara hazırlanırken, sınavlarda soruları
çalanlar şimdi de TÜGVA üzerinden kul hakkı yiyorlar.
Adanada TÜGVAyı sıçrama tahtası
olarak kullanan, devletin en kritik yerlerine haksızca, torpille atananlar
bilsinler ki bu sınır tanımaz, liyakat bilmez talan ve haram
düzenini Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
değiştireceğiz.
BAŞKAN Sayın Şimşek
21.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, hazine
arazilerinin ihale yoluyla satışının durdurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, hazine arazileri ihale
yoluyla satışa çıkartılmaktadır. Milliyetçi Hareket
Partisinin seçim vaadinde olduğu gibi, tarım amaçlı
kullanılan hazine arazilerinin köylülere bedava verilmesini talep
etmekteyiz.
Ayrıca, seçim bölgem olan Mersin, Erdemli,
Karahıdırlı, Sinap, Kösbucağı, Yemişkumu,
Güzeloluk, ayrıca Silifke, Bozyazı, Anamur ve Tarsusta şu anda
ihaleye çıkılan tarım arazilerinin ihalesinin iptal edilmesini -çünkü
üzerinde işgal olan arazilerin üçüncü şahıslara
satışı durumunda sosyal problemler ortaya çıkacaktır-
mutlaka Bakanlığın özellikle Mersin bölgesindeki hazine
arazilerinin satışını durdurmasını, üzerinde
kullanan ve ecrimisil ödeyen vatandaşlara makul bedelle, tarım
arazisi olanların da bedava verilmesini talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
22.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Suruç
katliamı davasına ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Suruç katliamı davası, altı yıl
sonra, sadece bir katile verilecek cezayla kapatılmaya
çalışılıyor. Oysa resmî belgelerde bile onlarca
şüpheli var. Tüm süreç katliamda devlet görevlilerinin ve
IŞİDlilerin rolünü gizlemek için işletildi. Katiller aklanmaya,
yaralılar ve aileler ise cezalandırılmaya
çalışıldı. Katliam mahkeme salonlarında da devam
ettirildi. 22 Ekimde Hilvanda olacağız, bu davanın sessizce
kapatılmasına karşı çıkacağız. Katliamı
ve katilleri asla unutmayacağız. 33 sosyalist düş yolcusunun
anılarına bağlı kalacağız. Suruç için adalet,
herkes için adalet demeye devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Antmen
23.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, çiftçilere
destek veren Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçere
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce Değerli Mersin Milletvekilimiz,
Tarım ve Orman Bakanına Mersin ziyareti için teşekkür ettiler.
Ben de Mersinde Haydi Gel Köyümüze Destek Verelim Projesiyle çiftçilere fide
veren, tohum veren, gübre veren, tarımsal desteklemeler yapan, 60 aileye
küçükbaş hayvan dağıtan, büyükbaş hayvanlara kaba yem
dağıtan, sulama destekleri veren Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanımız Vahap Seçer'e buradan teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Açanal
24.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender
Açanalın, Şanlıurfada yapılan tarihî kazı
çalışmalarına ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Her yapılan kazıda tarihinin yeniden
şekillendiği kadim şehrim Şanlıurfa, son zamanlarda
yapılan kazılarda elde edilen bilgilerle bilinen tarihi tekrardan
güncelledi. Tarihin sıfır noktası olarak
adlandırdığımız bölge muhtemeldir ki yeni
keşiflerle daha derine ve daha geriye gidecek. Lansmanını
Urfa'da coşkulu bir şekilde Kültür ve Turizm Bakanımız
Sayın Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla
yaptığımız Taş Tepelerin tanıtım
programında Göbeklitepe, Karahantepe, Gürcütepe, Sayburç, Çakmaktepe
Sefertepe ve Yeni Mahalle Höyüğü olmak üzere 7 alanda sürdürülen
kazılardan elde edilecek verilerin dünya tarihini yeniden şekillendireceği
belirtiliyor.
Bu vesileyle toplamda 12 tepeden oluşacak
Taş Tepeleri görmeniz açısından aziz milletimizi ve
milletvekillerimizi Şanlıurfa'ma davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.
Buyurunuz Sayın Başkan.
25.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, yüksek kredi faizlerine, ekonominin kötüye
gidişinin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmesinden itibaren ekonomik göstergelerden
anlaşıldığına ve TÜGVAnın kamu kurumlarına
yüzlerce kişiyi yerleştirdiği iddialarıyla ilgili
Hükûmetten açıklama beklediklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Geçim sıkıntısına düşen
vatandaşlarımız ödeme koşullarının zorluğunu
bile bile mecburen kredi çekmektedir. Ancak kredi faizleri oldukça yüksektir.
Acil ihtiyaç için çekilen kredilerin geri dönüşlerinde zorluklar
yaşandığı herkes tarafından da bilinmektedir. Gelir,
gideri karşılamayınca vatandaş temel ihtiyaçları için
kredi çekmek mecburiyetinde kalıyor. Konut kredisinde ise vade sayısı
fazla olduğu için geri ödemesi çok daha yüksek miktarları buluyor.
500 bin liralık konut kredisi çeken bir vatandaş anaparadan daha
fazlasını kredi faizi olarak ödemek mecburiyetinde kalıyor.
Bugün konut kredisi çekmek isteyen birisi, en düşük faizle bile kredi
çekmiş olsa, 500 bin liralık konut kredisi için ayda 8.513 lira
ödemek zorunda kalmaktadır. Bunun toplamı da 1 milyon 25 bin lira
geri ödeme demektir. Yani 500 bin lira kredi çekiyorsunuz, 525 bin lira faiz
ödüyorsunuz. Üstelik, bu hesap en düşük kredi faizi için geçerli olan bir
hesaptır, daha yüksek faizle kredi veren bankalar da mevcuttur.
Gelir gider dengesizliği artık telafi
edilemeyecek boyuttadır. Vatandaşın parası yetmediği
yerde Kredi çekerim, taksit taksit öderim. düşüncesi de artık
realize olamıyor, taksitler de ödenemiyor. Bu da geri ödenemeyen kredi
miktarının her geçen gün artmasından anlaşılıyor.
Vatandaşın zaten az olan gelirinin yanına bir de ödenecek kredi
taksitleri eklenince rakamlar büyük tutarlara dönüşmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu durum, ekonominin her geçen gün kötüye gidişinin,
alım gücünün azaldığının ve vatandaşın
ağır borç yükü altına sokulduğunun göstergesidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden
itibaren ekonomik göstergelerden de anlaşılıyor ve milletimizin
bu alanda yüzünün hiç gülmediği tespit ediliyor.
Geçtiğimiz hafta, 12 Ekim tarihinde
basında çıkan haberlere göre, Türkiye Gençlik Vakfının,
vakıf üzerinden, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve diğer kamu kurumlarına yüzlerce kişiyi
yerleştirdiği ve bu kişilerle ilgili sicil kaydı
tuttuğu iddia edilmiştir. TÜGVA paylaşılan belgeler için
daha önce yaptığı açıklamada Hiçbirinin vakfımızla
alakası ve ilgisi yoktur. derken daha sonra Vakıf Başkanı
Bizim ERP sistemimiz var, bütün verilerimiz orada. Bir şekilde bu
verilere ulaşılmış, içlerinden bazıları
çıkarılmış ve bir evrak tanzim edilmiştir. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Bitiriyorum efendim.
Belgeleri içeriden almış bu adam,
sızdırmış, yedek yapmış ve ifşa ediyor.
diyerek de iddiada bulunan kişiyi suçluyor. Dolayısıyla
belgelerin doğruluğunu da maalesef ve maatteessüf teyit ediyor.
TÜİKin açıkladığı resmî
rakamlara göre genç işsizlik yüzde 22ye ulaşmışken
TÜGVAya üye olan gençlerin farkı ve liyakati nedir, ayrıca
imtiyazı nedir? Devlet kurum ve kuruluşlarına hangi saikle
yerleştirilmişlerdir? Bu soruların cevap bulmasını
diliyoruz. Sorularımızın muhatabı Hükûmettir.
Hükûmetten bu konuyla ilgili açıklama bekliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül konuşacak.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
26.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 20
Ekim 1992 tarihinde Bingöl Solhanda PKK saldırısı
sonrasında şehit olan vatandaşlara bir kez daha rahmet
dilediğine ve hain terör örgütünü lanetlediğine, Yunanistan,
Mısır ve Güney Kıbrıs üçlü zirvesinin ardından
yayınlanan ortak bildirinin Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı
yürütülen hasmane tavrın tezahürü
olduğuna ve bu bildiriye gerekli cevabın Dışişleri
Bakanlığı tarafından verildiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Ekim 1992de Bingöl Solhan ilçesi
Hazarşah köyü Aksakal mezrasında PKK terör örgütü köy minibüsünü
durdurmuş, 19 vatandaşımız kurşuna dizilerek
şehit edilmiştir, 7 vatandaşımız ise bu alçak
saldırıdan yaralı olarak kurtulmuştur. Hain terör örgütü
PKK, yapmış olduğu alçak saldırılarda bu zamana kadar
6 binin üzerinde sivil vatandaşımızı katletmiştir. Bu
vatandaşlarımızın çok büyük bir çoğunluğu Doğu
ve Güneydoğu Bölgelerimizde yaşayan, hatta yine çok büyük bir
çoğunluğu Kürt kökenli kardeşlerimizdir. Hain terör örgütünün bu
zamana kadar yaşlı, bebek, kadın demeden yapmış
olduğu bu saldırıları lanetliyor, 1992 yılında
yaşanan bu acı olayda şehit olan vatandaşlarımıza
bir kez daha rahmet diliyor, yaralı olarak kurtulan vatandaşlarımıza
da sağlıklı, uzun ömürler niyaz ediyoruz.
Sayın Başkan, Yunanistan, bölgemizdeki
birçok ülke gibi önce Fransayla, sonra ABDyle sözde toprak bütünlüğünü
garanti ettiğini ifade ederek birtakım askerî anlaşmalara
imzalar atmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine, 19 Ekim
2021 tarihinde Yunanistanın başkenti Atinada yapılan
Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs üçlü zirvesinin
ardından bir ortak bildiri yayımlanmış, bu bildiriden hemen
önce, yüz yirmi yedi yıllık Estia gazetesinde Erdoğanın
günleri sayılı, yeni bir duruma kansız bir geçiş ihtimal
dışı değil. diyerek aba altından sopa
gösterildiği sürecin devamında, toplantılar neticesinde,
Türkiyenin Doğu Akdenizdeki arama faaliyetlerinden vazgeçmesi
gerektiği, Rum kesimine yakın yerlerde sondaj
çalışması yapmasının tehdit olarak
algılandığı, yapılan çalışmaların
uluslararası hukuka uygun olmadığı ifade edilmiştir.
Türkiye'den bir kesimin de cazibe merkezi olarak
görüp ziyarete gittiği Yunanistan, son zamanlarda haddini aşmış
ve ülkemizin iç işlerine karışma cüretini kendinde görmeye
başlamıştır. Açıklanan bildirideki hususların
tamamı Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yürütülen hasmane
tavrın tezahürüdür. Doğu Akdeniz'de, Türkiye ve Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin dâhil olmadığı hiçbir girişimin
başarıya ulaşamayacağı bilinmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bildirideki
ifadelerin aksine, bölgedeki gerginliğin esas kaynağı Rum-Yunan
ikilisinin gayrimeşru ve gayrihukuki deniz sınırı
iddiaları ve Kıbrıs Türklerinin haklarını,
menfaatlerini yok saymalarıdır. Bu ikilinin Doğu Akdeniz'de
gerginlik çıkarmak için kıta sahanlığımızı
ihlal teşebbüslerine geçtiğimiz günlerde gerekli cevabın
verildiği Dışişleri Bakanlığı
tarafından ifade edilmiştir. Biz hem kendi haklarımızı
hem de Kıbrıs Türklerinin hakkını korumaya muktediriz.
Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkünün meşru
hak ve menfaatlerine halel getirecek hiçbir gelişmenin, hiçbir
teşebbüsün başarıya ulaşamayacağını ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
27.-
Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Nusaybin Belediyesi eski Eş Başkanı
Ayşe Gökkana verilen cezayı kabul etmediklerine, Sinopta 11
Ağustos 2021 tarihindeki selde kaybolan kişilerin aranmasına
neden devam edilmediğini öğrenmek istediğine, Avrupa
Birliği Komisyonunun Türkiye raporuna ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin Cumhurbaşkanına hakaret davalarına verdiği
ihlal kararına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün, TJA dönem sözcüsü ve Nusaybin
Belediyesi önceki Eş Başkanı Ayşe Gökkanın
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasında
kendisine otuz yıl ceza verildi. Aynı dava dosyasında 2 tane
üyelikten ceza verildi ve sadece konuşmalarından dolayı verilen
bu cezayı kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu, kadın düşmanlığıdır.
Bu düşmanlığın sonucunda verilen ceza, kadın
hakları mücadelesini engellemeye dönük bir cezadır. Hakikaten bunu
izah etmek çok kolay değil; kadınları öldürenler, taciz edenler,
tecavüz suçu işleyenler korunuyor ama kadın hakları mücadelesi
verenler cezalandırılıyor tıpkı
arkadaşımız Ayşe Gökkana verilen ceza gibi.
Biz kadınlar olarak, erkek egemen iktidarla
mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz, koltuklarını da
iktidarlarını da sallamaya kesinlikle devam edeceğiz. Sevgili
Ayşe Gökkanı buradan selamlarken onun cümleleriyle selamlamak
istiyorum: Kürtüz, kadınız, buradayız ve mücadeleye devam
edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, Sinopta 11 Ağustosta
etkili olan sağanak yağışta sel ve toprak kaymaları
sonucu 6 kişi kaybolmuştu ve yetmiş bir gündür hiçbir haber
alınamıyor. 2si çocuk bunların; Faruk Adak, Alperen
Demirbaş, Muhammet Demirkol, Melike Demirkol, Şükrü Özdemir ve
Hayrettin Demirbaş. Hakikaten
Öncelikle, selde yaşamını
yitirenlerin -eğer yitirmişlerse ki bu kadar süredir haber
alınamadığına göre, üzülerek söylüyorum- ailelerine
sabır diliyorum, kayıp yakınlarına sabır diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve
soruyorum: Yetmiş bir gündür kayıp olan bu 6 kişi nerededir?
Tıpkı Gülistan Dokuda olduğu gibi arama
çalışmaları neden durduruldu, bitirildi ve bu kişilerin
aranması neden devam ettirilmiyor?
Sayın Başkan, iki gündür, dünden beri
Avrupa Birliğinin Türkiye Raporu tartışılıyor ve
hakikaten, izliyoruz, çok garip bir şekilde
tartışılıyor. İlk önce Dışişleri
Bakanı -önce onu söyleyeyim- bir cevap vermiş Avrupa Birliğine,
demiş ki: Bu çifte standartlı yaklaşımı kabul
etmiyoruz. Haksız ve orantısız tespitleri reddediyoruz.
Aynı zamanda ABye üyelik yönündeki stratejik tercihimiz de güçlü bir
şekilde devam ediyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hem
stratejik olarak AB'ye girmeye çalışacaksınız, Devam
ediyor. diyeceksiniz hem de var olan tespitleri, haklı, doğru, yüzde
yüz doğru tespitleri Reddediyoruz. diyeceksiniz, böyle olmaz. AB'ye
girmek istiyorsanız -ki biz destekliyoruz bu giriş sürecini- önce o
ilkeleri hayata geçireceksiniz.
Şimdi, ben rapora bakıyorum Merkez
Bankası Başkanı 2 kere değiştirilmedi mi?
Değiştirildi. AB bunu tespit etmiş. Neresi yalan, neresi çifte
standart? Diğeri, 77 tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
yayımlandı. Yalan mı? Değil, doğru. Meclis 821 yasa
teklifinden 61ini onayladı. demiş ve bu konuda eleştirisi var.
Doğru mu? Doğru, biz bunu her gün söylüyoruz. Diğer bir tespit,
Aralarında milletvekillerinin de olduğu 4 bine yakın HDP
yetkilisi ve üyesi cezaevinde. demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Az
söylemiş AB Raporu, bizim 10 bine yakın üyemiz ve
arkadaşlarımız cezaevinde. Doğru mu? Doğru. Neyi
reddediyor AKP, hakikaten anlamakta zorlanıyorum. HDPnin kapatılmasına
dair iddianame kabul edildi. demiş, eleştirmiş. Yalan mı?
Doğru. Üstelik iktidar partilerinin talimatıyla hazırlanan ve
kabul edilen bir iddianame var. Diğeri Siyasetçiler cezaevinde kalmaya
devam ediyor. Ediyor. Ediyor, evet; Gülten Kışanak hâlâ cezaevinde,
Nurhayat Altun hâlâ cezaevinde, Bekir Kaya hâlâ cezaevinde, Sebahat Tuncel hâlâ
cezaevinde. Bunların isimlerini tek tek sayalım mı? Neyi inkâr
ediyor Dışişleri Bakanı? Diğeri, Doğu
Akdenizdeki politikaları eleştiriyor. Tamam.
Şimdi, ben bu listeyi uzatabilirim Sayın
Başkan. Hoşgörünüze sığınarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere, Avrupa Birliğine girmek isteniyorsa ve bir hukuka uyma taahhüt
ediliyorsa bu raporu kabul edeceksiniz, bu raporun eleştirilerini üstünüze
alacaksınız ve gereğini yapacaksınız. Bunu reddetmekle
Çifte standart. demekle olmaz tıpkı büyükelçilerin
açıklamasına İçişlerimize müdahale. dendiği gibi. Bu
müdahale falan değil. Siz Biz hukuka uymuyoruz, hiç kimsenin de umurunda
değil, sözleşme de imzalıyoruz. deyip böyle yan gelip
yatamazsınız. Ey Avrupa! deyip kimseyi tehdit edemezsiniz.
İçeride baskı, dışarıya da böyle
kabadayılık, külhanbeyliği; kimse yutmaz.
Son olarak Sayın Başkan, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi çok önemli bir karar verdi, Cumhurbaşkanına
hakaret davalarında ihlal kararı verdi. Örnek bir karar verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
299un Avrupa hukuk normlarıyla
uyuşmadığına karar verdi ve açıkçası eğer
Anayasa 90 hâlâ yürürlükteyse -ki yürürlükte, henüz değiştirilmedi-
bu, Cumhurbaşkanına hakaret davalarının tamamının
hukuka göre ya düşürülmesi ya da beraat kararı verilmesi gerekiyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına direnilmez,
uyulur. Ya Konseyden çıkılacak ya sözleşme altındaki imza
kaldırılacak ya da bu kararlara uyulacak, başka bir yolu yok
yani bir hukuk devletinin sapabileceği başka bir yol ve yön yoktur.
Bu, Cumhurbaşkanına hakaret davasında yargılamaların
da rekor düzeyde olduğunu buradan da bir not olarak söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Altay.
Buyurunuz Sayın Başkan.
28.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Türkiyenin G20den G40a düştüğüne, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın bütçe sunumunda milletten özür
dilemesi gerekirken dilemediğine, bütçede hakkaniyetsizlik olduğuna,
millet ezilirken Cumhurbaşkanının enflasyona ezdirilmemesi
gerektiğine, PTT tebligat ücretlerine ve gençlerin yüzde 70inin
Türkiyede yaşamak istemediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu kürsüden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulundan bir soru sorarak başlamak istiyorum. Dünyanın her yerinde
ve Türkiyede bir takım küme düşerse kayıtsız
şartsız teknik direktörü değiştirilir, küme düşüp de
teknik direktörü değiştirilmeyen takım bulamazsınız.
Türkiye dünya liginde G20den G40a düştü yani G20de değiliz
artık. Eminim ve umarım, aziz milletimiz de Türkiyeyi küme
düşüren bu yürütme takımını değiştirecektir.
Şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda 2022 bütçesi
görüşülüyor ve Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı an itibarıyla da bütçeyi sunuyor. Önce, çok
klasik olarak ülkemiz için hayırlı olmasını temenni etmek
istiyorum ama edemiyorum çünkü hayır görmüyorum. Bütçe maratonunda, bütçe
sunulurken aslında Sayın Oktay'ın önce yapması gereken
şey milletten özür dilemek olmalıydı hiçbir hedefi tutturamadığı
için. Hem 2021 için hem 2022 için milletimize Sizi fakirleştirdik, sizi
enflasyona ezdirdik, özür diliyoruz. denilmeliydi;
arkadaşlarımı aradım, bu özrün dilenmediğini
öğrendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 2021 bütçesi
konuşulurken demiştim ki: Türkiye 2020yi 2 askı, 2 kayıp,
2 ayıpla kapatıyor. Ekmeğin ve Anayasa'nın askıya
alındığını, 128 milyar doların ve damadın
kaybolduğunu söylemiştim, sağlık
çalışanlarına çok ayıp ettik ve devlet-mafya ilişkisi
de yakın tarihin en büyük siyasi ayıbı demiştim. Aradan
geçen bir yılda askının, kaybın ve ayıbın
çoğaldığını görüyoruz. Ancak bir hakkaniyetsizlik de
var bu bütçede, şöyle bir hakkaniyetsizlik var, çok var da biri mühim:
Resmî verilere göre, bizce yüzde 30 ama TÜİKe göre enflasyon yüzde 19,5;
resmî.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bitiyor
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Fakat Sayın
Cumhurbaşkanımıza yüzde 14,4 zam öngörülüyor. Bu doğru
değil. Milleti, çiftçiyi, köylüyü, esnafı, işçiyi, işsizi,
öğrenciyi, sağlık çalışanını, 3600
bekleyeni, EYTliyi enflasyona ezdirdiniz. AK PARTİ Grubuna sesleniyorum:
Yani bari Cumhurbaşkanını koruyun ya(!)
Cumhurbaşkanını enflasyona ezdirmeyin ya, çok ayıp ya,
vallahi ayıp(!) (CHP sıralarından alkışlar) Bizim
millet eziliyor, alışmış Vatan sağ olsun. diyor
devletimiz var olsun diye. Bir Cumhurbaşkanınız var ya, onu niye
enflasyona ezdiriyorsunuz kardeşim(!)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, dalga
geçmeyin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Niye dalga
geçiyorum, enflasyon yüzde 19,5. Memura
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, lütfen,
düzgün bir şekilde konuşun ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Ünal,
neresi yanlış, bu konuşmamın neresi yanlış?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Cumhurbaşkanının maaşındaki artış
enflasyonun altında mı, üstünde mi?
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Konuşmanız ağır ironi içeriyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Enflasyonun
altında mı, üstünde mi? Memura yüzde 5, Cumhurbaşkanına
14,5. Ben diyorum ki: Hayır, Cumhurbaşkanına 19,5 yapın(!)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Neden?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bizim memurumuz
çeker; sizin kahrınızı yirmi yıldır çekiyor, bunu da
çeker. Bir Cumhurbaşkanınız var, yanlış mı
söylüyorum?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yapılan
zammın Cumhurbaşkanıyla bir ilgisi
olmadığını sen de biliyorsun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu arada,
tebligat ücretleri, Sayın Başkan, 19 liradan 26 liraya
çıktı. Zaten PTTde dağıtıcı da yok, PTTnin
eleman almaması da ayrı bir iş ama Sayın
Cumhurbaşkanımızın hâlen devam eden 35.507 davası var
vatandaşla, 160.169 soruşturma açılmış ama açılan
dava 35 bin. 35 bin kişiye de 7 bin lira tebligattan ayrıca bir
yükleme olmuş, bunu da aziz milletimizin takdirine bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu ülkede
keşke -Sayın Ünal kızıyor ama- gençlerin yüzde 70i
Türkiye'de yaşamak istemiyoruz. demeseydi de keşke devletin
yaptığı iş ve işlemlerle hepimiz gurur duysaydık
da ve keşke bu ülkede yetkililer etkisiz, yetkisizler etkili
olmasaydı da biz de Mahir Bey'i kızdırmasaydık.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Mahir Ünal.
Buyurunuz Sayın Başkan.
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
yurt dışından 370 bin vatandaşımızın
bulundukları ülkelerin sağlık sistemine güvenmedikleri için
ülkemize geldiklerine, Türkiyenin salgın sürecini en iyi yöneten
ülkelerden biri olduğuna, 20 Ekim 1992 tarihinde Bingöl Solhanda PKK
saldırısı sonrasında şehit olan vatandaşlara bir
kez daha rahmet dilediğine ve PKK terör örgütünü lanetlediğine,
Mevlid-i Nebi Haftasına ve Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiye
raporuna ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Evet,
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, tabii ki siyaset yukarıdan
aşağı akıldır, kızgınlık değildir.
Kızmıyoruz Sayın Altay ama
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kızdın,
sinirlendin.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
tabii ki
meseleleri ele alırken, muhalefet olarak sizin, bir bilgiyi
değerlendirme esnasında farklı bakış
açılarıyla ele almanız son derece anlaşılır.
Şunu söyleyeyim size: Türkiyede gençler yurt
dışına gitmek istiyor, güvenilirlik düşük. Hangi
araştırmaya göre bunu söylüyorsunuz bilmiyorum ama bildiğim bir
şey var ki, pandemi öncesi, yurt dışından
yaklaşık 370 bin vatandaşımız bulundukları
ülkelerin sağlık sistemine güvenmedikleri için bu ülkeye geldiler. Bu
ülkede kendi sağlık sistemlerinin onları gerektiği gibi
tedavi edeceğine inandıkları için yaklaşık 370 bin
kişi ülkesine geldi, tedavisini ülkesinde oldu. Ve Türkiye, salgın
sürecinde dayanışmasıyla, paylaşmasıyla bu süreci,
salgın sürecini en iyi yöneten ülkelerden biri oldu.
Ben, öncelikle, 1992 yılında bir 20 Ekim
günü Bingölün Solhan ilçesi Hazarşah köyü yakınlarında bir
otobüsü durdurarak 19 yolcuyu kurşuna dizen PKK terör örgütünü bir kez
daha lanetleyerek ve 19 vatandaşımıza da tekrar rahmet dileyerek
bugünü, 20 Ekim gününü unutmadık, tekrar hatırlıyoruz diyerek
konuşmama devam etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Yine,
bildiğiniz gibi, Mevlid-i Nebi Haftamızdayız; Sevgili
Peygamberimizin, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber (SAV)
Efendimizin doğum haftası ve bu haftanın da teması
Peygamberimiz ve vefa toplumu. Çünkü vefa, insan olmamızın ve önce
kendimize, kalbimize, sevdiklerimize sadakat göstermemizin de ismi.
Yine, HDP Grup Başkan Vekili, AB Komisyonunun
aday ülkelerle ilgili 2021 raporundan bahsetti. O raporda, Doğu Akdenizle
ilgili, Türkiye, yeni provokasyonlar ya da uluslararası hukuka
aykırı tek taraflı eylemlerde bulunmakla suçlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Biz,
Türkiyeye ABden nasıl bakıldığını biliyoruz;
Türkiye'nin Afrika açılımında, Türkiye'nin Doğu
Akdeniz'deki çıkarlarını korumada, Türkiye'nin terörle
mücadelesinde bu ülkelerin Türkiye'ye nasıl baktığını
biliyoruz. Tabii ki biz AB'ye üye olmak için uzunca bir süreden beri samimi bir
mücadele sürdürüyoruz ama bizim sürdürdüğümüz bu samimi mücadele gerçekten
çifte standart içeren, tek taraflı, eşitlikçi olmayan, Türkiye'yi
ötekileştiren ve ayrımcılığa tabi tutan
davranışları kabul etmemiz anlamına da gelmiyor. Türkiye,
masada eşit olarak oturan, kendi çıkarlarını koruyan ve
üstenci bir dili kabul etmeyen bir dış politika yürütüyor ve bunu
yürütmeye de devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Türkiye,
bölgesinde huzur istiyor; Türkiye, bölgesinde çatışma istemiyor;
Türkiye, bölgesinde düzen istiyor; Türkiye, 10 bin kilometre öteden gelen
ABD'nin, Fransa'nın ve diğer ülkelerin mahallesinde yangın
çıkarmasına izin vermiyor, vermeyecek.
Çok teşekkür ediyorum Değerli Başkan.
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar ve arkadaşları tarafından, elektrik, doğal
gaz, LPG ve öğrenci harçlarına temmuz ayından yapılan yeni
zamların piyasaya etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 15/7/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
20/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 21
milletvekili tarafından; elektrik, doğal gaz, LPG ve öğrenci
harçlarına temmuz ayında yapılan yeni zamların piyasaya
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 12/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 20/10/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar.
Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Son dönemde elektrik, doğal gaz, LPG ve
öğrenci harçlarıyla ilgili yapılan zamlar üzerine vermiş
olduğumuz araştırma önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi 84 milyonu ilgilendiren
faturalardan bahsediyoruz. Özellikle son dönemde elektriğe, doğal
gaza, akaryakıta gelen zamlar hepinizin malumu. Özellikle bu dolar
kurundaki dalgalanmalar da otomatikman bu rakamları artırıyor.
Son dönemde gerek Merkez Bankasıyla ilgili, Başkanın geçmiş
dönemde görevden alınması gerekse Başkan
Yardımcılarının görevden alınması; Sayın
Cumhurbaşkanımızın Enflasyon sebep, faiz sonuç. -veya
tersi, her neyse- diye konuşmasından itibaren maalesef döviz kurunu
zapt etmek mümkün değil. Peki, döviz kuru ile bu faturaların
arasında nasıl bir ilişki var? Çünkü bizim enerji girdi
maliyetlerimizin tamamı dövize endeksli. Yerli ürettiğimiz elektrik
enerjisi de dâhil dolar bazındaki alım garantileriyle beraber bunların
biz ödemesini yapıyoruz, bu ödemeler üzerinden de tüketicilerimize
bunları fatura ediyoruz. Tabii, devlete ait olan santrallerle, üretim
santralleriyle bunu bir miktar dengelemeye çalışıyoruz. Yani
sıfır maliyetli enerjileri bedava alıyormuş gibi yapıyoruz
alım garantisi verdiğimiz enerji rakamlarıyla. Bunlar
değişken fiyatlar, işte; 13,1 olan var, 10 var; 7,3 olan var,
belki son dönemde bu dolarla verilen garantiler orta yerden kalktı ama
daha TL bazında üretim yapıp sisteme enerji veren bir üretici de henüz
yok; ümit ediyoruz belki ileride olur. Tabii, bu rakamların
artışıyla beraber doğal olarak elektrik faturaları,
doğal gaz faturaları ve enerjiye ödediğimiz rakamlar da
yükseliyor. Mesela, temmuz ayı başında elektriğe yüzde 15,
doğal gaza yüzde 12 zam geldi. Bu yapılan zammın ardından
konutlarda yüzde 12, sanayi ve elektrik üretim amaçlı santrallerin
doğal gaz tarifelerinde de yüzde 20 oranında
artmıştır.
Tabii, en basitinden, herkesin
kullandığı bir piknik tüpünün, bunun, 12 kilogramlık yani
özellikle Anadoluda, köylerde en yoğun kullanılan tüpün fiyatı
siz 2002de iktidara geldiğinizde sadece 15 TL iken bugünkü fiyatı
142 lira. Yine, aynı şekilde, asgari elektrik faturaları 90
lira, doğal gaz faturaları 180 lira iken gelen zamlarla beraber,
bugün, elektrik faturaları 120 lira, doğal gaz faturaları da en
küçük çekirdek ailelerde 200 TL oldu.
Hatta Yargıtayın verdiği bir karar;
üst kattaki komşunuz doğal gazı yakmasa bile binanın
tamamı ısınmadığı için onu kusurlu görüyor, diyor
ki: Senin de yakma mecburiyetin var yoksa bununla ilgili ceza ödersin. Yani
bu rakamlarla insanların ısınması, asgari temel
ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil. Bu, 84
milyonu ilgilendiren bir hadise. Hatta, enerjiye yapılan bu zamları
yeterli görmüyor enerji üreticileri, Yüzde 40-45 oranında zam
yapmamız lazım gelir. diye de teklifleri var.
Tabii, bu zamlar yapılırken,
çalışanların maaşlarına yapılan zamlarla mukayese
ettiğiniz zaman bunlar devede kulak, bunlar devede kulak. Yani bugün
asgari ücretli bir vatandaşımızın aldığı
ücret zaten orta yerde, belli, 2.825 lira. Bugün bunu dolara
endekslediğiniz zaman En uygun iş gücü Çinde. dediğimiz
rakamların bile altına düştü yani bugün Çinde bile 340 dolar
civarında asgari ücret varken Türkiyede bugün bu rakam 301 dolar seviyesinde.
Bir ikinci husus da, siz bu faturaları;
elektrik faturalarını, gaz faturalarını, enerji
faturalarını vergi tahsil makbuzu olarak kullanıyorsunuz. Yani
bugün ana fiyatların en az yüzde 100 fazlasını;
dağıtım bedeli vergisi, TRT payı, elektrik üretim vergisi,
KDV matrahı gibi 8-9 kalemi de üzerine ilave ediyorsunuz ve bu
faturaları bir vergi tahsil makbuzu gibi kullanıyorsunuz.
Dolayısıyla, ya bu vergileri üzerinden kaldırın... Yani 2
tane vergi var, ya faturalar üzerindeki vergiyi kaldırın ya da
çalışanların üzerindeki vergiyi kaldırın ki
vatandaşımız rahat etsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Peki, alım
gücünü artırmak adına biz daha önce de teklif verdik, dedik ki: Hiç
olmazsa asgari ücret üzerindeki vergiyi kaldıralım ki alım gücü
bir miktar artsın ya da bu faturalar üzerindeki vergiyi
kaldıralım ki aynı şekilde vatandaşımız bir
miktar rahat etsin. Peki, bütün bunların sonucunda ne oldu? Bu
yılın ilk beş ayında 1 milyon 525 bin 14 abonenin
elektriği kesildi, 674.784 abonenin de doğal gazı kesildi. Yani
bugünkü şartlar altında vatandaşın yerine kendinizi koyun,
ona göre karar verin.
Sayın Cumhurbaşkanımız
seçimlerde diyordu ki: Siz bu kardeşinize güvenin, itimat edin;
doların da faizin de enflasyonun da nasıl düşeceğini ben
size göstereyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) - Ama bugün
geldiğimiz noktada, biz vatandaş olarak zamların nasıl
uçtuğunu, asgari ücretin nasıl yok olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla, bu konu önemlidir. Muhakkak hep beraber
araştırmamız lazım gelir diyor, desteklerinizi bekliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin
grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Ne yazık ki kış ayları emekçiler
için, yoksullar için dert aylarıdır. Ağır işsizlik ve
pahalılık kıskacında yaşayan halklarımız her
geçen gün daha da fakirleşmekte, daha da yoksullaşmaktadır. Ne
yazık ki itibardan tasarruf etmeyen saray her türlü ürün ve hizmet
fiyatlarında artış yoluna giderek tüm halklar için
yaşamı çekilmez hâle getirmektedir. Yurttaşlarımız
Hangi markette, hangi pazarda indirim; hangi ürünü hangi saatte alsak daha
ucuza getiririz? araştırmasını yaparak
alışveriş yapmaya çalışmaktadırlar. Öyle 1.002
lira abur cubura harcayacak kimsenin parası yok.
İnsanlarımız eve ekmek götüremediği için,
çocuklarının eğitimini sağlayamadığı için
intihar etmekte. Eşi görülmemiş ekonomik bir kriz
yaşanmaktadır. Faturalarını ödeyemedikleri için
elektriği ve doğal gazı kesilenlerin sayıları
milyonları buldu.
AKP, iktidara geldiği 2002 yılından
bu yana uyguladığı enerji politikalarıyla ülkemizi enerji
yokluğu, enerji yoksulluğu ve pahalı enerji gerçekliğiyle
karşı karşıya bırakmıştır. Elektrik
başta olmak üzere doğal gaz ve akaryakıt zamlarıyla giderek
daha pahalı enerji kullanan bir ülke konumuna getirildiğimiz
açıkça ortadadır. Bugün tartışılması gereken
konu, sağlıklı bir enerji yönetim sisteminin
oluşturulmasıdır. Enerjiye ulaşımın kamusal bir
hak olduğu bilinciyle halklar arasında ayrımcılık
yapmayan, kâr odaklı değil, hizmet odaklı, enerjinin ucuz ve
ulaşılabilir olmasını sağlayacak politikaların
hayata geçirilmesi gerekmektedir. 2021 yılı içinde yüzde 15 artan
elektrik fiyatlarına son iki buçuk yıl içinde yapılan zamsa
yüzde 70i geçmiştir. Tüm yaşanan bu yoksulluk
karşısında sarayın yıllık elektrik, su,
doğal gaz, ısıtma giderleri 21 milyonu geçmiştir. Her
sıkıştığında, her fırsatta doğal gaz
müjdesi veren AKP Genel Başkanına Hani nerede bu doğal gaz?
diyoruz. Madem gazı buldunuz, doğal gaz fiyatı neden sürekli
artmaktadır?
Değerli milletvekilleri, tüm dünyada ve
Türkiyede ısınma sorunu doğal gazla giderilirken doğal gaz
altyapısının yetersiz ve siyasi tercihlere göre
programlandığını görüyoruz. Bakın, seçim bölgem olan
Hakkâride doğal gaz boru hatları il
sınırlarımıza yakın yerlerden geçmesine rağmen
Hakkâri ilçelerinde hâlen doğal gaz altyapısı
bulunmamaktadır. İnsanlarımızın ısınma
ihtiyaçları hâlen kömürle karşılanmaktadır. Bu da hem
ekonomik hem sağlık hem de ekolojik olarak birçok sorunu beraberinde
getirmektedir. Kış şartlarının ağır
geçtiği ve dolayısıyla ısınma sorununun çok önemli
olduğu Hakkâri ve ilçelerine doğal gazın hâlâ gelmemiş
olmasının sebebi nedir? Hakkâri'ye göre nispeten iklim
koşulları daha elverişli olan bölgelere öncelik
tanınmasının izahı var mıdır?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami Özcan Aygun.
Buyurunuz Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli vekiller; temmuz
ayında yapılan zamların piyasaya etkisine yönelik İYİ
Parti grup önerisi için söz almış bulunmaktayım. Öneriyi
destekliyoruz.
Elektrik fiyatlarıyla vatandaşı
tükettiniz, çiftçiyi üretimden ettiniz. Elektrik fiyatlarında peş
peşe yaptığınız zamlarla üreticiyi de tüketiciyi de
nefes alamaz hâle getirdiniz. Vatandaşımız elektrik tüketmiyor,
uyguladığınız zamlarla siz vatandaşı
tüketiyorsunuz. Elektrik şirketleri zam kokusu veriyor, Enerji
Piyasası Kanunu'nu dayanak yapan şirketler, AK PARTİ'den
aldığı güçle de vatandaşın, sanayicinin, üreticinin
üzerine çöküyor. Şu an elektrik fiyatları kilovatsaat
başına; ticarethanelerde 97,74; aydınlatmada 90,65;
tarımsal sulamada 86,02; sanayide 84,87; konutlarda ise 73,93
kuruştur. 4 kişilik bir ailenin 230 kilovatsaat elektrik
harcadığını düşünürsek, fon ve vergi kesintileri
sebebiyle 210-220 liralık bir faturayı görüyoruz. TÜİK
enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında fark vardır. Enflasyona göre
memura, işçiye zam yapıyorsunuz ancak elektriğe yapılan
zamlar enflasyonun katbekat üzerinde oluyor. Enerji fiyatlarında 2019
yılından bu yana yapılan zam oranı yüzde 71e
ulaşmıştır. Ekim 2020 ve Ekim 2021 arasında elektrik
zamlarındaki yıllık artış oranı tam tamına
yüzde 29dur. Dolardaki artışla beraber elektrik zamları da
kapıda beklemektedir. Bu, toplumun geniş kesiminde yoksulluğu
daha da artıracaktır. Çiftçinin tarımsal sulama elektriklerine
sürekli zam yapıyorsunuz. Çiftçilerimiz icralık duruma gelmişler,
suları kesiliyor. 2017 yılından 2020ye geldiğimizde,
tarımsal sulamada kullanılan elektrik faturalarında yüzde 65
oranında bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak sulanacak
araziler artmasına rağmen -elektrik faturalarına geldiğimiz
zaman- yapılan zamlarla alanların sulanamadığını
görüyoruz. Örneğin, Nisan 2021de tarımsal sulamada kilovatsaati 74,9
kuruş iken Temmuz 2021deyse bu rakam 86,02ye kadar çıktı.
Çiftçinin bu koşullarda nasıl tarımsal sulama yapacağı
maalesef düşünülmüyor. Üç ay içerisinde zamlanmış
fiyatların, fiyat tarifesinin yakın zamanda gıda
fiyatlarına da yansıyacağını hep beraber
göreceğiz.
Yine yılın ilk beş ayında 13.424
çiftçimizin tarımsal sulamadan kaynaklı elektrikleri kesildi. Bu çok
büyük bir rakamdır. Ekim 2020den bu yana son bir yılda
elektriğe 3, doğal gaza 8 kez zam yaptınız. Pompa
fiyatlarına gelirsek; motorine, benzine yedişer kez, LPGye ise 6
kez, bu akşam yine LPGye zam var, orada da 7 kez zam olmuş olacak.
Yani sizin, AKPnin, tek bildiğiniz şey zam, zam, zam!
Son on ay içerisinde
baktığımızda, doğal gaza yüzde 45 oranında zam
yapılırken vatandaşlar bu zammı dolaylı olarak market
kasalarında ödeyeceklerdir. Bu kapsamda, son on ayda gıda
enflasyonundaki artışın da ortalama yüzde 50 olduğu dikkate
alındığında enerjiye yapılan zamların bunda
etkisinin ne kadar aşikâr olduğu da ortadadır. 2021
yılı içerisinde hem sanayiye hem elektriğe hem de doğal
gaza rekor zamlar yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Yaklaşan kış ayları öncesi temel gıda ürünleri
başta olmak üzere bütün ürünlerde fiyat artışlarına neden
olacağı aşikârdır.
2021 yılında hem konutlarda hem de
sanayide yeni enerji zamlarının gündeme gelmesi beklenmektedir.
Doların artışıyla beraber enerjiye zam geliyor. Bizim,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz kanun teklifi
Mecliste duruyor. Diyoruz ki: TRT payını kaldıralım, KDVyi
yüzde 1e indirelim, çiftçinin, üreticinin, vatandaşın üzerindeki
-KDVyle beraber TRT payıyla- yüzde 20yi absorbe edelim. Yani çiftçiye,
esnafa, vatandaşımıza yüzde 20ye yakın bir kolaylık
sağlayalım diyorum. Ama siz bunu duymazsınız, siz bunu
anlamazsınız, sizin tek bildiğiniz şey varsa zam, zam, zam!
AK PARTİli arkadaşlarım, artık
gittiğinizi siz de biliyorsunuz, yavaş yavaş gidiyorsunuz ama
yakın zamanda sandık gelecek, o sandıkta
vatandaşlarımız o doğal gaza, elektriğe, motorine,
benzine yapmış olduğunuz zamlara cevabı sizi sandıkta
yok ederek verecektir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Polat Türkmen.
Buyurunuz Sayın Türkmen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA POLAT TÜRKMEN (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
grup önerisi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gerek ülkemizin gerekse diğer ülkelerin
doğal gaz alım anlaşmaları ticari gizliliği haiz olup
anlaşmalar sona erdikten sonra bile gizlilik hükümleri geçerliliğini
muhafaza etmektedir. Dolayısıyla, bu anlaşmalar kapsamında
doğal gazın ülkemize maliyeti bilgilerinin
paylaşılması sözleşme hükümlerine aykırı
olduğundan bu maliyetlere ilişkin bilgiler verilmemektedir.
Şunu ifade etmek isterim ki, BOTAŞ
tarafından uygulan doğal gaz toptan satış fiyatları,
piyasa koşulları, ülkenin ekonomik şartları, piyasa fiyat
istikrarı, EPDKnin tarifeyle ilgili kararları, alım
fiyatları, ham petrol fiyatlarındaki artışlar, işletme
giderleri ve döviz kuru dikkate alınarak mümkün olan en makul seviyede
belirlenmekte ve doğal gaz tüketicilerinin kullanımına
sunulmaktadır. Doğal gaz perakende satış fiyatı,
sistem kullanım bedeli ve birim gaz fiyatı bileşenlerinden
oluşmakta olup söz konusu fiyatlarda mevzuata göre hesaplamalar
yapılmaktadır. Buna göre Türkiye'de faaliyet gösteren 72
şirketin uygulamış olduğu fiyat, metreküpü 2,28 TL'dir.
Şunu da ifade etmek isterim ki: Türkiye, Avrupa ülkeleri içerisinde en
düşük fiyata sahip ülke olmuştur.
Değerli arkadaşlar, elektrik üretimi
ülkemizde ortalama ne kadara mal oluyor ve tüketiciye tutar olarak ne kadar
yansıyor? Ülkemizde elektrik tarifeleri enerji bedeli, dağıtım
veya iletim bedeli ile vergi, fon ve paylardan oluşmaktadır.
Düzenlemeye tabi olan enerji bedellerinin belirlenmesinde görevli tedarik
şirketlerinin enerji alım kaynaklarından enerji alım
miktarları ve fiyatları ile işletme giderleri dikkate
alınmaktadır. Görevli tedarik şirketleri 2021 yılı
için enerjinin yüzde 35ini EÜAŞ, yüzde 65ini de Enerji Piyasaları
İşletme AŞ'nin işlettiği organize toptan
satış piyasalarından almaktadır. Enerjinin direkt alım
maliyetlerinin yanında tüm tedarik şirketlerine yansıtılan
yenilenebilir enerji kaynakları destekleme mekanizması maliyetleri de
tüketicilerin enerji bedelinde dikkate alınmaktadır. Enerji bedeli
üzerine şebeke bedeli olan dağıtım veya iletim bedeli eklenmektedir.
Enerji bedeli üzerine yüzde 0,7 Elektrik Enerjisi Fonu, yüzde 2 TRT katkı
payı, elektrik ve hava gazı tüketim vergileri eklenmektedir.
Değerli arkadaşlar, kısacası,
doğal gaz ve elektriğe yapılan fiyat belirleme işlemleri
döviz kuru hareketliliği, mevzuat ve sözleşme hükümleri
gereğince belirlendiğinden Hükûmetimiz tarafından keyfekeder bir
tavır olmadığını ifade eder, İYİ Partinin
vermiş olduğu bu önerinin tarafımız tarafından uygun
bulunmadığını ve olumsuz oy
kullanacağımızı belirtmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
POLAT TÜRKMEN (Devamla) Türkiyede ekim ayı
tarifesinde konutlara sağlanan doğal gaza zam gelmedi. Konut
tüketicisi için de gaz dağıtım şirketlerinin ekim
ayında uygulayacağı satış fiyatı tarifede
olduğu gibi bin metreküp doğal gaz için 1.488 lira olarak belirlendi.
Doğal gazda ekim tarifesinde konut aboneleri için zam çıkmazken
sanayi ve elektrik üretimi yapan santraller için yüzde 15lik fiyat
artışı yapılmıştır. Türkiyede ocak ayı
içerisinde megavatsaat başına 13,7 euro olan doğal gaz birim
fiyatı eylülde 21,27 oldu. Türkiye doğal gaz ve elektrik
fiyatlarında sürdürülen yerli ve yenilenebilir enerji projeleri sayesinde
zam konusunda Avrupanın gerisinde kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Vekilim.
POLAT TÜRKMEN (Devamla) Avrupada hem elektrik hem
de doğal gaz fiyatları son bir ayda 2ye katlandı. Elektrik
fiyatları dokuz aylık artışla yüzde 250leri
aştı, doğal gaz fiyatlarında yaşanan yükseliş
sene başından bugüne kadar 400e ulaştı.
Dolayısıyla ülkemizde bu dönem oluşan kuraklık nedeniyle
barajlarımızda su seviyesi azaldığından ve doğal
gazda enerji kısıntısının olmaması için, doğal
gaza çok daha fazla ihtiyaç duyulduğundan dolayı bir yükseliş
meydana gelmiştir ama bunu Hükûmetimiz en asgari derecede
vatandaşlarımıza ve sanayiye uygulamıştır. Bunun
bilinmesini istiyorum.
Tekrar bu önergeye oyumuzun ret olduğunu
söyleyip hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, TÜGVA faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla 19/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
20/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
19 Ekim 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen (14919) grup numaralı TÜGVA faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/10/2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye'de son günlerde bir konu konuşuluyor.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki gündem yirmi dört saatte bir
değişiyor; bir taraftan vergi kaçıranları konuşurken
bir taraftan baskıları konuşurken şimdi de Türkiye Gençlik
Vakfı (TÜGVA) diye bir vakfın yaptığı
uygulamaların her gün biriyle karşı karşıyayız.
Neydi? Bir gazetecinin, sosyal paylaşım sitesinde
paylaşması üzerine çarşaf çarşaf usulsüzlükler akıyor.
Her zamanki gibi en başta inkâr, her zamanki gibi
Kıskanıyorlar. her zamanki gibi Yalan! Sonra, belgeler ortaya
çıkınca Ya, birileri sızdırmış olabilir.
Artık bu kabul edilebilir bir durum değil. TÜGVA, Türkiyede 2013
yılında kurulmuş bir vakıf. O tarihlere gidelim; cemaatle
bir çekişme, Gülen cemaatiyle bir kopuş ve dershanelerin
kapatılması, yurtların kapatılması, peşinden bir
vakıf kuruluyor. Sekiz yıl önce 500 bin lirayla kurulan bir
vakıf şu anda Türkiyedeki bütün tarikatların, bütün cemaatlerin
bir çatı şirketine dönüşmüş, vakıf değil de bir
şirket, rakamlarla açıklayacağız. Zaten girin sayfaya,
sayfaya baktığınızda, 81 ilde örgütlü, 58 tane yükseköğrenim
erkek öğrenci yurdundan -kadınlarla ilgili başka bir vakıf
kurulmuş- tutun birçok alana girmiş, otoparkından
otogarına, işletmelere kadar birçok yerde var.
Peki, arkadaşlar vakıf demek geçmişte
neydi? Vakıf demek, bir kişinin veya grubun hayır yapması
ve rızasıyla bir yeri tahsis etmesi. Burada bir tahsis mi var, bir
rıza mı var? Hayır. Bir işgal var, bir yerleşme var,
bir çökme var. Bunun adı nedir? Gece gündüz, televizyonlarda itiraz
çıkınca terörö terörö paralel devlet yapılanması
şu bu
Paralel devlet yapılanması budur, tümüyle çökmedir,
tümüyle üstünde oturmadır. Neden? Bakın arkadaşlar, kamudan
alınan birçok bina TÜGVAya veriliyor, kayyum atanan birçok şirketin
yerleri tekrar buraya veriliyor; dershaneler, yurtlar. Ne oluyor
arkadaşlar? Bunlar dışında düşük kirayla kamunun
yerleri onlara veriliyor. Ne oluyor arkadaşlar? Dışarıdan
yer kiralanıyor, kendi belediyelerine ödettiriliyor. Ne oluyor? Bir
bakıyoruz ki iş başvuru merkezi gibi çalışıyor;
hâkim, polis, kolluk gücü, subay, astsubay atamalarında işe
gireceklerin listesi veriliyor. Ne oluyor? Arşiv taraması yapıyor,
valilerin özel hayatlarına kadar her yeri araştırıyorlar.
Bütün bunları çoğaltabiliriz, çoğaltabiliriz. Fakat
geldiğimiz aşamada ne? Peki, gençlere ulaşıyorlar mı?
Hayır, kendi gençlerine ulaşıyor. Peki, bu vakfı kim
kurmuş? Milletvekili arkadaşlar da var, içinde genel başkan
yardımcıları da var, içinde bakan yardımcıları da
var. Peki, siyasi partilerin zaten gençlik yapısı var.
Arkadaşlar, Halkların Demokratik Partisinin gençleri dışarıda
gezince Ankaranın ortasında araca bindirilip kaçırılmaya
çalışılıyor, ajanlık teklif ediliyor; gençler bunu
söylüyor. Gençler ne söylüyor? Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri
diyor ki: Biz kayyum rektör istemiyoruz. Terörö! Gençler diyor ki:
Barınamıyoruz, yurt yok. Terörö! Gençler diyor ki: Açız,
işsiziz. Terörö! Gençler diyor ki: Kredi değil, burs istiyoruz.
Terörö! Gençler diyor ki: Kredimizi ödeyemiyoruz, haciz geliyor. Terörö!
Ve Cumhurbaşkanı diyor ki: Yurt dışındaki gençler
gelsin. Biz daha geçen hafta Ağrıdaydık, Ağrıdaki
gençler artık İstanbula, İzmire gitmiyor, Kanadaya,
Amerikaya gidiyor. Gençler mutsuz, işsiz, yoksul, çaresiz ama gençler
şunu da biliyor: Gittikçe siz kaybediyorsunuz, azalıyorsunuz.
Bir diğer konu, nasıl ki çökme, paralel
devlet yapılanması, kayyumlar
Biz kayyum dediğimizde siz
ürküyorsunuz ama kayyum bir işgal. Bu işgali artık siz öyle bir
hâle getirdiniz ki kendiniz dışında herkesin yararlanmasına
dönüştürdünüz. Nedir? TÜGVA, Türkiye Gençlik Vakfı. Bakın, Diyarbakır
Kayapınar Belediyesi Diyarbakırın değil, Türkiye'nin en
gelişmiş yerlerinden biri, örnek gösterilecek bir kentleşme yeri
ve kayyumdan sonra tümüyle bir ranta- her yere peşkeş çekilmeye
çalışıldı, sanatla kültürle ilgiliden tutun, birçok yeri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Nedir? 27 Mart,
seçime iki gün var, Kayapınar Belediyesine ait 20 bin metrekarelik, 20
dönümlük Ekin Ceren Parkı aynı gün ihaleye veriliyor, tevhit
ediliyor, ifrazı yapılıyor, tapu tahsisi yapılıyor,
Millî Emlaka veriliyor, seçime iki gün kala. 1 Nisan, seçimden sonra TÜGVAya
devrediliyor. Bununla mı yetiniyorlar? Hayır. Oradaki
taşınmazların bakımı, onarımı,
mefruşatı, elektriği, suyu, güvenliği, 1 araç tahsisi ve aracın
yakıt gideri Belediyece karşılanacak, Belediye seçilmiş ya.
Ya, ye, ye, ye, doymuyorsunuz; işgal et, işgal et, doymuyorsunuz.
Asıl kayyum sizlersiniz, asıl işgal eden sizlersiniz, asıl
seçilmiş iradeye el koyan sizlersiniz.
Tekrar, Silopide Laleş Kültür ve Sanat
Merkezini kalkıp aldılar kendilerine, Silvanda Meya Kadın
Merkezini aldılar kendilerine; 200 lira kira, 200 lira kira, Silopideki
binanın belediyedeki fiyatı. Bunlar gidecek, bitecek, bu saltanat
sona erecek.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (HDP
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; TÜGVAnın faaliyetlerinin
araştırılması hakkındaki grup önerisi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Türk-İslam medeniyeti bir vakıf medeniyetidir. Yüce Peygamber Efendimiz
bir hadisişerifinde şöyle buyurmuştur: İnsanların en
hayırlısı, insanlara faydalı olandır; malın en
hayırlısı, Allah yolunda harcanandır. Vakıf,
işte bu hadisişerifin işaret ettiği değerlerin bir
çatısıdır. Vakıfların temelinde ise güven vardır.
Bu güven ki Peygamber Efendimiz isrâ ve miraç mucizesini
gerçekleştirdiğinde, Hazreti Ebu Bekire kendisine bu hususu soran
Mekkelilere O, Muhammed dediyse doğrudur. sözlerini söyleten güvendir.
Bugün maalesef bu güvenin çok uzağındayız. İktidar
birtakım sivil toplum kuruluşları ile vakıfların
insanlara faydalı olma ilkesini kirletip yandaşlara faydalı olma
ilkesini hâkim kılmıştır. Bu vakıflar, malları
Allah yolunda harcamak yerine yakın zamanda İstanbulda ve
Türkiye'nin pek çok yerinde gördüğümüz gibi kamu mallarını
yandaşlara peşkeş çekmenin aracı hâline gelmiştir
maalesef. Dün, FETÖ dernek ve vakıflarıyla devletin
güvenilirliğini nasıl istismar edilmişse bugün TÜGVA, TÜRGEV
gibi vakıflarla aynısı yapılmaktadır. Sormak
istiyorum: Paralel yapılar, devlet dışı organizasyonlar
kurup destekleyerek daha sonra da Kandırıldık. demekten hâlâ
bıkmadınız mı Allah aşkına? Daha kaç kere
kandırılacaksınız, Yüce Allahtan af dileyeceksiniz?
Sayın milletvekilleri, TÜGVA örneğinde
gördüğümüz gibi, bir de bu vakfın yöneticilerinden bazıları
çıkıp bu haramzadelikleri, bu yolsuzlukları, bu kötülük
silsilesini örtbas etmek için yüce dinimizin değerlerini
kullanmaktadır. Camilerde siyasi basın açıklaması yapmak
hangi vakfın kültüründe vardır, lütfen söyleyiniz? Yolsuzluklara
karşı duranları Dinle, imanla alakasız insanlar
İslama operasyon yapıyorlar. diye suçlamak nasıl bir
ahlaksızlıktır, bu nasıl hadsizliktir? Siz kimsiniz ki
insanların imanlarını tartışmaya açıyorsunuz?
Orta Çağ Avrupasında kalan, Allah ile kul arasına giren
köhnemiş Hristiyan zihniyeti hortladı da bizim haberimiz mi yok?
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiyor.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Tüyü
bitmemiş yetimin hakkını savunmak ne zamandan beri İslama
operasyon olmuştur? Bu çirkin dilin, bu şuursuzluğun destekçisi
de sahibi de azmettiricisi de maalesef iktidardır. Allahın izniyle
iktidara geleceğiz ve sizin bu çürümüş düzeninize yüce sahabe Hazreti
Ömerin adaletiyle muamele edeceğiz ve samimi, ihlaslı insanları
bu haramzadelerden ayırarak sorumlulardan da hesap soracağız.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurunuz Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, konumuz TÜGVA. TÜGVA ne?
Bir vakıf, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmuş ve buna göre
çalışması beklenen bir vakıf. Ama bakıyoruz, ne
yapıyor? Şimdi, öncelikle, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın oğlu Bilal Erdoğan, yeğeni Üsame
Erdoğan, AKP İstanbul İl Başkanı, AKP İstanbul
Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili ve Esenler Belediye
Başkanı gibi üst düzey AKPliler TÜGVAda yönetici. Peki, bu
vakıf ne yapıyor? Beklentimiz Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre
iş ve işlem yapması ama bu vakıf öncelikle AKPnin Gençlik
Kolları gibi hareket ediyor. Keşke bu kadar olsaydı, gene
iyiydi. Belediyelerin, AKPli belediyelerin ve kayyum belediyelerinin
mallarına çöküyor. Bu belediyeler, AKP belediyeleri ve kayyum belediyeleri
bu vakfa onlarca taşınmaz tahsis ediyor, halkın paraları
oluk oluk bu vakfa akıyor. Peki, bu yetiyor mu? Hayır. TÜGVA kamu
kaynaklarına da çöküyor, kamu mallarını kullanıyor. Mesela
İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Büyükada İskelesinden tahliye kararına rağmen, polisin de yardımıyla
çıkmıyor. Demek ki kendilerini mahkeme kararını
tanımayacak kadar devletin yerine koyuyorlar. Bunlar yetiyor mu? Yeter mi
hiç. TÜGVAnın ortaya çıkan en son marifeti: Bir paralel devlet
edasıyla ve sevdasıyla kendilerinde, devlette kadro açıyorlar,
kadro yaratıyorlar; polis, asker ve en önemlisi, hâkim ve savcı
alımlarında referans listesi veriyorlar, buralarda
kadrolaşıyorlar. Peki, 11 milyon kişinin işsiz olduğu,
11 milyon gencimizin iş bulamadığı bir ortamda sizce bu hak
mı, reva mı; günah değil mi? Peki, sizden olmayanlar ölsün mü?
Sadece AKP gençliği mi iş bulsun? Sınavların hepsinde bunu
yapıyorsunuz ama burada daha önemli bir şey var; FETÖyü
unutuyorsunuz. FETÖ nasıl da paralel bir devlet olarak devlette
yapılanmaya gitmişti, bütün devlet memurlarını ve memurlukları
ele geçirmeye çalışmıştı; şimdi de başta
TÜGVA olmak üzere belirli dernekler, vakıflar, cemaatler bunu
yapıyor. Buna neden ses çıkarmıyorsunuz? 15 Temmuzdan hiç mi
ders almadınız?
Arkadaşlar, bu ülkede 11 milyon işsiz var;
Ankara, İzmir ve Mersinin nüfusunu toplayalım ancak bu kadar ediyor.
Bu insanlar işsiz, bu insanlar aç! Peki, ne yapağız? Ey TÜGVA,
atanamadığı için intihar eden öğretmenlerden,
işsizlikten kendini yakan babalardan ve evladının
karnını doyuramadığı için kendini asan insanlardan utanmıyor
musun? İnsanda biraz utanma olur, Allah aşkına!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tamamlayayım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bütün bu rezaletler sonrasında bir TÜGVA
yetkilisi çıkıyor, diyor ki: Bunlar İslama operasyon
yapıyor. Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz; kul hakkı yemenin,
devlet yağmalamanın ve belediyeleri hortumlamanın Yüce İslam
diniyle ne ilgisi var?
Sayın milletvekilleri, peki, yaklaşık
25 bin hukuk fakültesi mezunu adli yargı hâkimliği için, 17 bin
kişi idari yargı hâkimliği için, 4 bin avukat ve toplam 45 bin
kişi hâkim ve savcı olmak için Adalet Bakanlığında sınava
giriyor. Sadece bin kişi alınıyor ve bunların listelerini vakıflar,
cemaatler ve başta TÜGVA yazıyor, oluşturuyor. Yani Ya
bendensin, işe gireceksin ya benden değilsin, aç kalacaksın.
deniliyor. Doğru mu? Doğruysa gereğini yapın, eğer
Yalan. diyorsanız, buyurun araştıralım, bu
araştırma önergesine evet oyu verin diyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Hulusi Şentürk.
Buyurunuz Sayın Şentürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HULUSİ ŞENTÜRK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP
Grubunun TÜGVA hakkında vermiş olduğu araştırma
önergesiyle ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği gibi, adına kısaca
yönetişim dediğimiz, kamu karar ve hizmetlerinin sivil toplum
örgütleriyle beraber tüm taraflarca verilmesi ve uygulanmasına dayalı
modern yönetim yaklaşımı özellikle kültürel, sosyal ve
eğitsel faaliyetlerin sivil toplum örgütleri eliyle görülmesini
teşvik etmektedir. Bu anlayış çerçevesinde de merkezi kamuda
olsun, belediyelerde olsun birçok faaliyetler gerçekleştirilmektedir.
Bunlardan bir tanesi de Sayın İmamoğlunun Başkanı
olduğu dönemde Beylikdüzünde yapılmıştır, 5 bin küsur
metrekarelik bir alanda dernekler yerleşkesi yapılmış ve bu
yerleşke derneklere tahsis edilmiştir, gayet hukukidir, normaldir,
itirazımız yok. Burada, Çağdaş Yaşamı Desteleme
Derneğine tahsisat yapılmış, Atatürkçü Düşünce
Derneğine tahsisat yapılmış, Cumhuriyetçi Kadınlar
Derneğine tahsisat yapılmış; yapılsın
itirazımız yok ama kimi belediyelerimiz tarafından TÜGVA gibi
millî ve manevi değerlere sahip gençlik yetiştirmekten başka
arzusu olmayan STKlere tahsisat yapılınca kıyamet koparmak
BURHANETTİN BULUT (Adana) Bir tane mi
yapıldı?
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Bunu anlamak
mümkün değil değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, son zamanlarda ne
yazık ki bir yalan rüzgârı sürekli kullanılıyor,
faşist Goebbelsin günümüzdeki gölgesi hâlen varlığını
sürdürüyor, bir iddianın yalan olduğu ortaya
çıkarıldığında bir başka yalanla bu fiyasko
örtülmeye çalışılıyor. İşte, TÜGVA ve benzeri
vakıflarla ilgili son dönemde tam bir Goebbels mantığıyla
yürütülen kampanyalara şahit olmaktayız.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Daha ne olacak!
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Lütfen
dinlemeyi öğrenin önce.
T3 Vakfıyla ilgili Para aldı. diye iddia
ettiniz, T3 Vakfı mahkemeye gitti -Küçükçekmece Asliye Mahkemesi-
belediyeye Kaç para verdin? dedi, belediye yazdı: Para ödemedik.
Yalan, kendi belediyeniz yalan olduğunu yazdı. Efendim,
kalktınız TÜGVAyla ilgili ve diğer STKlerle ilgili kampanyaya
başladığınızda sivil toplum örgütlerinin raporunu
dayanak gösterdiniz, geçenlerde mahkeme, böyle bir rapor olmadığı
yalanını ortaya koydu.
Değerli arkadaşlar, geçenlerde Heybeliadayla
ilgili -az önce yine gündeme getirildi- olmayan
Olmayan derken şöyle:
TÜGVA, vapur işletmelerine bir dava açıyor, bir ara karar var, bu ara
kararı sanki belediyenin açtığı davada tahliye kararı
gibi gösterip bir zorbalık yapılmaya kalkılıyor,
zorbalık tutmayınca da yalan ve iftira kampanyası; tam Goebbels
mantığı. Bunu yapanların başında gelen
kişinin de Büyükşehirden 30 milyonun üzerinde ihale almış
olması manidar, asıl bunun araştırılması
gerektiğini düşünüyorum.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Hadi
araştıralım.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Onay verin
araştıralım, onay verin. Öneriye onay verin,
araştıralım.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Bu kampanyalar
üzerine TÜGVA Başkanı bir açıklama yapıyor masumane bir
biçimde, açıklamasında diyor ki: Bazı belgeler kurumumuzdan
alınmış, içine masabaşında yalan ve kurmaca belgeler
eklenerek
Bu belgelerle yıpratılmak isteniyoruz. Buradaki yalan
ve kurmaca ifadeleri siliniyor. Sızdırıldığını
itiraf etti. gibi bir yalan ve bir çarpıtma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Allah
aşkına, bu nasıl pejmürde bir yaklaşımdır, bu
nasıl bir mantıktır? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Meclis görsün o
yalanı! Yalansa korkmayın o zaman.
HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) Buradaki
rahatsızlığın nereden olduğu belli.
Rahatsızlık PKKnın arka bahçesini temizleyen kayyumlardan
rahatsızlık; rahatsızlık millî ve manevi değerlere
sahip gençlik yetiştirmeye çalışanlardan rahatsızlık
ama kusura bakmayın rahatsızlık vermeye devam edeceğiz
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hatip
Çarpıtma listeleriyle
işte, Yalan üzerine
Önergemizi tamamen bu
şekilde niteledi. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürkün HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Vallahi, TÜGVA millî ve manevi değerlere uygun
gençlik yetiştiriyor mu bilmiyorum ama bütün gençlerin eğitim
hakkını, çalışma hakkını, olanaklardan eşit
yararlanma hakkını tamamen ortadan
kaldırdığını biliyoruz. Bu ülkede üniversite okuyan, çok
zeki olan, istediği yerde işe giremeyen yüz binlerce, milyonlarca
genç varken TÜGVA, tamamen kendine bağlı bir yöntemle gençleri
işe yerleştirmiş, ihaleler almış, ihaleler vermiş.
Yani bu konuda çıkan listelerin hangisini anlatayım bilmiyorum. Size,
son; TÜGVAda torpil listesi haberlerine erişim engeli getirildi ve ne
komiktir ki Osmaniye 2. Sulh Ceza Hâkimi Muhsin Kadir Yılmazın da
TÜGVA listesinden hâkim olduğu ortaya çıktı. Ya, kendiniz
çalıp kendiniz oynuyorsunuz böyle bir şey var mı ya? (HDP
sıralarından alkışlar) Erişim engeli niye
getiriyorsunuz, niye erişim engeli getiriyorsunuz? Hatip, böyle, çok
inanarak, inanıyormuş gibi yaparak Goebbelsi
anlattı. Ya, vallahi, Goebbelse girmeyeyim de çünkü siz onu
mezarında ters çevirdiniz iktidar olarak. Yani şunu söylüyorum: Niye
kaçıyorsunuz o zaman ya? Çok samimi bir teklifte bulunuyoruz; gelin,
araştırma önergemizi gerçekten kabul edin, bu listeleri hep birlikte
ortaya çıkaralım, yoksa da çıkmasın. Hani, var, şu
anda bir haftadır çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Bütün
bunlar doğru değil. diyorsanız gelin doğru
olmadığını ispatlayalım. Bir kaygınız yoksa
neden reddediyorsunuz? Gelin, şu anda Türkiyede milyonlarca genç bu TÜGVA
belgeleri yüzünden başına neler geldiğini biliyor ve kayyumlara
hiç girmeyin çünkü TÜGVA kayyumların arka bahçesi olmuş, asıl
arka bahçe olan onlar. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Her
gün 3-4 tane araştırma önergesi var; hangisini
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu
kabul edin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Hangisini?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu
kabul edin.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Güler.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Başkanım,
herhangi bir şekilde sataşma olduğunu biz düşünmüyoruz ama
Meral Hanım ifade ettiler- bu hususta yargı süreci
başlıyor. Anayasamızın amir hükümleri belli. Kimin elinde
ne delil ne belge ne bilgi varsa cumhuriyet
başsavcılıklarına ulaştırsınlar ama
yapmazlarsa müfteri ilan edeceğiz. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Bir şey
yapmıyorlar Başkan.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Şu anda
yargı süreci devam ediyor. Herkes yalan bilgi, gerçek dışı
bilgilere sığınarak burada tezvirat üretmesin; ne bilgi, belge
varsa cumhuriyet başsavcılıklarına
ulaştırsın. Şu anda da yargı süreci bu konuda devam
ediyor.
Arz ediyorum.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Başkanım, ben
ilettim, hiçbir şey yapmadı savcılık ya!
Başkanım, vallahi ben ilettim, hiçbir şey yapılmadı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sadece tutanaklara geçsin diye söylüyorum.
Bu belgeler ve bilgiler tabii ki yargıya
ulaşıyor, ulaşmasa bile yapılan bu kadar haberin
tamamı yargı için ihbardır zaten. Şu ana kadar
savcılar ne yapıyor bilmiyoruz. Savcılar, HDPlileri
kovalamakla, haksız gözaltılarla, Cumhurbaşkanına hakaret
edenlerle uğraşırken bu ülkenin kaynaklarının
tamamı TÜGVA gibi kurumlarla kendi yandaşlarına peşkeş
çekiliyor. Bir de yargıda da TÜGVAnın
hazırladığı listelerle kazanan, savcı ve hâkim
olanların da demin örneğini verdim. Hangi yargıdan söz ediyoruz;
bağımsız bir yargı mı bıraktınız,
tarafsız bir yargı mı bıraktınız? Dün ben buradan
sordum, AKP Grubu cevap vermedi: HSK üyesi neden istifa etti? Sorumu
tekrarlıyorum: HSK üyesi neden istifa etti? Buna cevap versinler.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, TÜGVA faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla 19/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu kuruluşlarının
kamu kaynağı aktardığı vakıfların
hangilerinin olduğunun, aktarılan kaynağın
tutarının ve bu kaynakların hangi amaçlarla
kullanıldığının belirlenmesi amacıyla 19/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
20/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından kamu
kuruluşlarının kamu kaynağı aktardığı
vakıfların hangilerinin olduğunun, aktarılan
kaynağın tutarının ve bu kaynakların hangi amaçlarla
kullanıldığının belirlenmesi amacıyla 19/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (2875 sıra
no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
20/10/2021 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili
Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜGVA, Türkiye'de
torpilin adı, kul hakkı yeme vakfı. (CHP sıralarından
alkışlar) TÜGVA, ordudan yargıya, Emniyetten akademik kadrolara
kadar devlete torpille sızan bir yapı.
Şimdi size bu yapının nasıl
torpil yaptığını ispat edeceğim. Torpilin belgesi mi
olur? Alın size torpilin belgesi. Sayıştay dış denetim
raporu ne diyor? Akademik kadro ilanlarında objektif olmayan ek
koşullara yer veriliyor. Ne demek bu? Öğretim üyeliği
kadrolarına yapılacak atamalar için ek koşullar belirlenirken
objektif olunmuyor, denetlenebilirlik ilkelerine riayet edilmiyor,
ilanların büyük çoğunluğunda belli bir kişiyi işaret
eden şartların istendiğini ve bu sebeple de sadece birer
kişinin başvurabildiğini yazıyor. Sonuç, AK PARTİ'nin
atadığı rektörler çoluğunu çocuğunu,
yakınını, TÜGVAsını, TÜRGEVini, Ensarını
bu kadrolara soktular. Böylelikle, AK PARTİnin yaptığı
yolsuzluklar, usulsüzlükler ve kamu zararlarıyla ilgili üniversite
yönetimlerinden çıt çıkmıyor. Elinizden gelse neredeyse ilkokul
sınıf başkanlığı seçimlerinde bile torpil
yapacaksınız; kim bilir, belki de yapıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, soru şu: AK
PARTİnin yandaş olan dernek, vakıf, birlik ve benzer
teşekküllere hazineden yardım adı altında her yıl
aktardığı tutarlar ne kadar? Yanıt, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı faaliyet raporunda. Ne diyor rapor? 2020
yılında dernek, vakıf, birlik ve benzeri teşekküllere
yardım amacıyla 1 milyar 97 milyon 513 bin lira para
aktarılmıştır. diyor. Son on yılda bu dernek,
vakıf, birlik ve benzeri teşekküllere aktarılan toplam tutar,
döviz cinsinden dönüş yapılırsa, 22 milyar 480 milyon lira. Bir
de bunun üzerine AK PARTİli belediyelerden hortumlanan paralar, tahsis
edilen binalar var.
Sayın AK PARTİ milletvekilleri, şimdi
size kendinizi savunabilmeniz için iki fırsat sunacağım. Birinci
fırsat; hazineden ve belediyelerden TÜGVA, TÜRGEV, Ensar gibi yandaş
dernek ve vakıflara, hangisine ne kadar, hangi tutarda para
aktardığınızı açıklayın. İkinci
fırsat; bu dernek ve vakıflar hazine ve belediyelerden ne kadar para
aldıklarını açıklasınlar. Eğer bunları
açıklamazsanız, bu hortumlarınızı kabul etmiş
olursunuz. Bir de bu dernek ve vakıflar için TMSF üzerinden çöktüğünüz
şirketler var. Örnek; Sürat Kargo. Sürat Kargonun piyasa bedeli, 1 milyar
700 milyon lira. İhalesi yapıldı, ihaleyi bir şirket
aldı, adrese teslim ihale. 335 milyon 500 bin liraya ihaleyi aldı,
buraya kadar tamam, inceleyelim. İhaleyi alan şirketin patronu,
TÜRGEV ve Ensar Vakıflarının Amerika'da kurduğu TURKEN
Vakfının da aynı zamanda yönetim kurulu üyesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Peki, ihaleyi
veren TMSF kayyum heyetinde, ihale dosyasını hazırlayan,
kapalı zarfların içini açıp içindeki rakamları görebilen
heyetin içinde kimler var? Tabii ki TÜRGEV yönetim kurulu üyesi var.
Diyeceksiniz ki kayyum heyetindeki bir TÜRGEV yönetim kurulu üyesi bütün
ihaleyi şekillendirir mi? O yüzden diğer üyelerine de bakalım,
bakalım kimler var. AK PARTİ Beyoğlu eski ilçe başkanı
var, AK PARTİ Üsküdar eski ilçe başkanı var, TÜRGEV yönetim
kurulu üyesi var, AK PARTİ Sarıyer eski ilçe başkan
yardımcısı var, Türk Hava Yollarının -hani 40 tane
şirketin yönetim kurulunda yer alan- basın müşaviri var. Yani
ihaleyi veren, yapan, alan; aynı dernek ve vakıfların üyeleri.
Sayın milletvekilleri, torpil virüsü AK
PARTİnin tüm hücrelerini sarmış durumda. Türkiyeyi bu torpil
hastalığından kurtarmanın tek bir yolu var, o da Cumhuriyet
Halk Partisidir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde yıllardır iktidara yakın
isimlerin kurduğu bazı vakıfların ve derneklerin kamudan
aktarılan kaynaklarla beslendikleri, hepimizin bildiği, şahit
olduğu gerçekler. Yaklaşık sekiz yıl önce kurulan
TÜGVAnın da kısa sürede büyümesinin arkasında maalesef AK
PARTİli belediyeler ile bir kısım kamu kurumlarının
desteğinin olduğunu burada bilmeyen bir Allahın kulu yok.
Siyasi iktidar, kamu kurum ve kuruluşlarının hangi sivil toplum
kuruluşlarına ne kadar kaynak aktardığını ve
nerelere kullandırdığını sır gibi
saklamaktadır. TÜGVAnın birçok idari binalarının
giderlerinin belediye, valilik, özel idare eliyle
karşılandığını yine burada bilmeyen kimse yok.
Ortaya çıkan bu tablo aslında yirmi yıldır devam edip
gidiyor. Konu sadece TÜGVA değil; TÜRGEV, Ensar, say babam say!
Şimdi, bütün bu kurumlar ne yapıyorlar?
Şu anda devletimizin içinde, hani bir dönem beraber yürüyüp beraber
besleyip büyüttüğünüz FETÖnün, devleti paralel paralel yönettiğiniz
FETÖ'nün kısa süreli boşluğunu bunlar dolduruyor. Aslında,
FETÖ'nün devlette devamı sağlanıyor. Niye sağlanıyor?
FETÖ'nün siyasi ayağına dokunamayan bir iktidar var. Şimdi,
FETÖ'nün siyasi ayağına dokunamazsanız
Siyasi
ayağının devletteki hücreleri yani sizin koruduğunuz
FETÖ'cü bürokratlar şu anda devlette devam ediyor ama kısmi bir
boşluk doğunca bunu kurduğunuz vakıflar, dernekler
vasıtasıyla dolduruyorsunuz. Şimdi, bunu bilmeyen var mı?
Buna Hayır. diyebilecek var mı? Allah'tan korkar buna Hayır.
diyecek olan. Biz devlette torpil yapmıyoruz, biz devlette yandaş
kayırmıyoruz, biz devlet kadrolarını
yandaşlarımıza peşkeş çekmiyoruz. diyecek bir AK
PARTİ'li çıkarsa Cenab-ı Allah'ın vallahi gazabına
uğrar. Niye? Yaşadık, yaşıyoruz, yaşamaya devam
ediyoruz. Hizmetli alımından, taşeron alımından, bir
memurun terfisine, yer değiştirmesine kadar yandaş
kadrolaşma devam edip gidiyor. Bir yandan il, ilçe örgütleri; bir yandan
vakıflar, dernekler; bir yandan hatırlı seçmenler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, üzülerek ifade etmek isterim ki yirmi yıllık AK
PARTİ iktidarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiçbir döneminde
görülmeyen bir siyasi kadrolaşmayı siz gerçekleştirdiniz.
Devletimiz âdeta parti devletine dönüştürüldü. Liyakat, tecrübe, birikim
yerini partizanlık, yandaşlık, candaşlık aldı
gitti. Artık, devlet kadroları, AK PARTİ il, ilçe
teşkilatları, yandaş sendika, vakıflar, dernekler
kanalıyla ulufe gibi paylaşıldı. Şimdi burada
şunu söylüyorum: Bütün bu yaptıklarınızın hesabı
vallahi sorulacak; hesap yakın. İyiler geliyor, İYİ Parti
geliyor. Allah için, hak için, hukuk için adaletle bunun hesabını
soracağız. Hiç merak etmeyin, hiç merak etmeyin sizin gibi
olmayacağız, sizin gibi yapmayacağız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan
Taşdemir.
Buyurunuz Sayın Taşdemir.
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisi
üzerine partimiz adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, OHAL döneminde
bakanlar boş kâğıtlara imza atıyordu ve KHKliler hep böyle
işten çıktı. sözleri, yaşanan hukuksuzluğu gözler
önüne sermişti. Binlerce emekçi, KHKyle hukuksuzca, aslında bu
şekilde görevden atıldı, açlığa mahkûm edildi ve hâlâ
da binlerce emekçinin mağduriyeti devam ediyor.
Şimdi, bu son dönemlerde TÜGVAyla ilgili
basına yansıyan belgeler ve açığa çıkan duruma
baktığımızda bu ihraçların yerine bunlar göreve
getirilmiş. Aslında, bu yandaş kadrolar ülkedeki tüm kurumlara
yerleştirilmiş. Yine, bu belgelerde, vakfın, kamu mallarına
çöktüğü, kamu kurumlarına torpille kişi yerleştirdiği,
sadece yurt alımlarına değil, önemli kurumlara işe
alımlarda referans olduğu ki bu kurumlar, Emniyet ve yargı gibi
önemli kurumlar. Yani bırakın bunu, hatta yarışma
programlarına bile kendi yandaşlarını göndermişler!
Durum, bu kadar vahim.
Yani, bakın arkadaşlar, insanlar aç,
açlıktan gerçekten her gün feryat figan ediyorlar, çöpten ekmek
topluyorlar; üniversiteliler tüm çalışmalarına, çabalarına
rağmen hâlâ atanamıyor, binlerce genç işsizlikle
boğuşuyor ama bunlar kurmaca mülakatlarla bu gençlerin yerine kendi
yandaşlarını torpille her yere yerleştirmişler.
Sınavda yüksek not alan öğrencilerin nasıl elendiğini biz
bu belgelerde görüyoruz ve bu başarılı öğrencilerin yerine
her kuruma liyakatsiz kişiler alındı. Bugün ülkedeki kurumlarda
yaşanan krizin ve kaosun bir nedeni de bu liyakatsiz kişilerdir.
Yine, değerli arkadaşlar, hepimiz daha
önce tanıklık ettik, defalarca burada da konuştuk; evet, bir
paralel yapıdan söz edildi. O zaman da bu paralel yapıya cemaat eliyle
sızdırılan yargıçlar ve hâkimler vardı. Bu
yargıçlar ve hâkimler hukuktan emir almadılar, talimatı
başka yerden aldılar ve binlerce insan, haksız hukuksuz
şekilde, bunların verdiği kararlarla hâlâ cezaevindeler. Gerçi
siz hâlâ onların kararlarını adil buluyor, sahipleniyorsunuz söz
konusu bizler olunca ama şu listelerde ismi geçen yargı
mensupları da bilsinler ki kararları şaibelidir ve bu kararlar
bizler açısından da tartışmaya açıktır.
Yine, değerli arkadaşlar, bunun adı
tabii ki talan ve rant düzenidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Taşdemir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bu mantık, ülkedeki tüm kurumlara sirayet etmiş. Az önce
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi bu rant
alanının en fazla kendini yaşattığı,
örgütlediği yer de belediyeler çünkü belediyelere kayyum atandı.
Kayyum, belediyeyi gasbettikten hemen sonra bu vakfın üyeleri buralarda işe
alındı. Taşınmaz mallar ya bunlara devredildi ya da çok
ucuz fiyatlarla bunlara kiralandı.
Yine, değerli arkadaşlar, Biz bu
vakıf ne yapıyor? diye sorduğumuzda genelde şunu
söylüyorsunuz: Gençlere ahlak ve değer üretiyorlar. Açıkçası
Nasıl bir ahlak, nasıl bir değer? İnsan bu soruyu
sormadan edemiyor. Bu kadar şaibeli, bu kadar torpil, bu kadar kul
hakkı yiyen bir vakfın kimseye öğreteceği bir şey
olduğunu düşünmüyorum. Eğer siz öyle düşünüyorsanız o
zaman bu meselenin, bu TÜGVAyla ilgili iddiaların
araştırılması, soruşturulması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Meclisin de bu konuda bu araştırmaya destek vermesi
gerektiğini parti olarak düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Tokat Milletvekili Sayın Yusuf Beyazıt.
Buyurunuz Sayın Beyazıt. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi şahsım ve grubum
adına saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekillerim, sözlerime
başlamadan önce bu hafta Mevlid-i Nebi Haftası, onun için ben
konuşmamı bu anlamda biraz daha sevgi ve saygı çerçevesi
içerisinde yapmayı değerlendiriyorum. Bu hafta, Peygamberimize bir
vefa haftası olarak kutlamamız gereken bir hafta. Bir taraftan da,
millî teknolojinin üstatlarından, SİHAların ve
İHAların kahramanlarından, bir vatan evladı, gerçekten
benim de dostum, ağabeyim Özdemir Bayraktarın öbür dünyaya intikali
dolayısıyla ona da Allahtan rahmet diliyorum. O büyük insan,
aynı zamanda Karabağ Nişanını Azerbaycan
Cumhurbaşkanının elinden almış bir büyüğümüz.
Değerli dostlar, verilen önergenin aleyhinde
grubum adına söz aldım. Vakıflar, malumualiniz insanların
kendi emeklerinin, kendi kazançlarının, kendi değerlerinin,
kendi zenginliklerinin, kendi fikirlerinin kendilerine göre kutsal gördükleri
bir gayeye hasredilmek olarak tanımlanır. O nedenle, vakfın
kökeninde iyilik vardır, vakfın temelinde sevgi vardır,
saygı vardır. Nerede bir şifa varsa, nerede bir
yalnızlık varsa orada vakıf devreye girer. Dünyanın ilk
vakfı Kâbedir, Beytullahtır. İnsanlar
yaratıldığından itibaren yardımlaşmaya bir
ihtiyaç duymuş ama bu, değişik toplumlarda, değişik
şekillerde tezahür ederken bizim toplumumuzda, bizim milletimizin
değerlerinde bir medeniyet olarak kendisine yer bulmuştur. O anlamda,
Peygamber Efendimizin de vakıf geleneğini başlatmış
olması ve vakıf hürriyeti noktasında önemli eserleri değerlendirmiş
olması da manidardır.
Değerli dostlar, Selçuklular döneminde
vakıf
Nerede bir han, hamam, kervansaray, darülaceze, şifahane,
imarhane varsa bunların hepsine Selçukluların el
attığını görüyorsunuz. Medreseler
Hangi şehirde
yaşarsanız yaşayın eğer bir ulu cami görmüşseniz,
bir medrese görmüşseniz ve özellikle taştan yapılan bir eser
görmüşseniz -Divriği Ulu Camide olduğu gibi- Selçuklu
eserlerine tanıklık yaparsınız. Osmanlı zamanında
da böyle olmuştur ve bir medeniyet olarak kendisini ifade etmiştir.
Batı'ya gittiğiniz zaman, yine bugün Balkanlarda görmüş
olduğunuz bütün tarihî eserler vakıflar eliyle
yapılmış ve bizim toplumumuza böyle
kazandırılmıştır. O nedenle değerli dostlar, biz
doğru oturalım doğru konuşalım, günümüze kadar 200
binden fazla Osmanlı vakfı gelmiş, bütün şehirlerimizi,
bütün kültürümüzü, bütün medeniyetimizi ihya etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
YUSUF BEYAZIT (Devamla) Dolayısıyla
Cumhuriyet Döneminde de vakıflar kurulmuştur. Nerede bir vakıf
varsa orada mutlaka bir yardımlaşma, bir sevgi, bir saygı, bir
düşünce vardır. TÜGVA da bunlardan biridir, kurulan vakıflar da
bunlardan biridir.
Ben sözlerimi kırıcı
olmaksızın, sadece burada Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
verdiği için onların dikkatine sunmak açısından söylüyorum.
İzmir Turizm Tanıtma Vakfı'na, İZTAVa Sayın
Başkanım bir bakmanızı özellikle istirham ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bakarız.
YUSUF BEYAZIT (Devamla) 8 milyon lira para meclis
kararıyla İZTAVA verilmiş ve Belediye Başkanının
kardeşi, İZTAVın Genel Sekreteridir; danışmanı
da oranın aynı zamanda müdürüdür, vakıf müdürüdür. En son
Sayıştay bu dosyayı çıkardıktan sonra Genel Sekreter
istifa etmiştir, 8 milyon lirayla ilgili de 1 milyon 200 bin lira
Sayıştay tarafından zimmet olarak
çıkartılmıştır ama ben vakıfların
desteklenmesinin, vakıfların hakikaten korunmasının önemli
olduğunu duyuruyor; hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ayrım yapmadan hepsini
araştıralım, doğru her neyse bulalım.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 141 sıra
sayılı Kanun Teklifi ile 264 sıra sayılı Karma
Komisyon Raporunun yine bu kısmın sırasıyla 3üncü ve
4üncü sıralarına alınmasına ve bu kısımda
bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
20/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/10/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 283
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına; yine bu kısımda
bulunan 141 sıra sayılı Kanun Teklifi ve 264 sıra
sayılı Karma Komisyon Raporunun yine bu kısmın
sırasıyla 3 ve 4'üncü sıralarına alınması ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
20 Ekim 2021 Çarşamba günkü (bugün)
birleşiminde 283 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
21 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
264 sıra sayılı Karma Komisyon Raporu'na kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
26 Ekim 2021 Salı günkü birleşiminde 259
sıra sayılı Kanun Teklifi'ne kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
26 Ekim 2021 Salı günkü birleşiminde 259
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 27 Ekim 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde 259 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
283 sıra
sayılı Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 83 Milletvekilinin
Kooperatifçilik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) |
||
Bölümler |
Bölüm maddeleri |
Bölümdeki madde sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 12'nci maddeler |
|
2. Bölüm |
13 ila 25'inci maddeler |
13 |
Toplam Madde Sayısı |
25 |
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli
halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Meclis başlarken Grup Başkan Vekilimiz
Sayın Meral Danış Beştaş da ifade etti, bugün, yol
arkadaşımız, TJAnın dönem sözcüsü Ayşe Gökkana otuz
yıl gibi bir ceza verildi. Bu otuz yılık cezanın
aslında Ayşe Gökkanın mücadelesine, kadın özgürlüğüne
olan inancına, sokaklarda, meydanlarda, belediye başkanıyken her
gün, her yerde ve her zeminde aslında kadın haklarını
haykırmasına, kadın mücadelesini yükseltmesine ve bu erkek
devlete, bu erkek düzene karşı bayrak açmış olmasına
verildiğini biliyoruz. Yine biliyoruz ki bu cezayı gün geçtikçe
erkekleşen erkek devlet yargısı AKP eliyle verdi; AKP, bir kez
daha yargıyı araçsallaştırdı. Bugün hem Kürt özgürlük
hareketinin hem Kürt siyasal hareketinin ve aynı zamanda Kürt kadın
hareketinin başında yargıyı balyoz gibi sallayarak
aslında onu cezalandırmak istiyor. Bizi bu cezalarla, bu sindirme
politikalarıyla yıldıramayacağınızı bir kez
daha buradan ifade etmek istiyorum ve bu vesileyle de cezaevinde siyasi olarak,
siyasi düşünceleri nedeniyle tutulan bütün kadın
yoldaşlarımı bir kez daha saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP, sadece cezalar
eliyle toplumu yıldırmıyor, aynı zamanda cezaevi sistemiyle
de bütün bir toplumu esir almaya, yok etmeye çalışıyor.
Bakın, biz ne diyoruz? Anayasa önünde herkes eşittir; ceza
aldıktan sonra insanlar giderler, cezaevinde cezalarını
çekerler; değil mi? Peki, bugün siz neden cezaevlerini ezaevlerine
çevirmiş durumdasınız? Neden cezaevlerini işkencehanelere
çevirmiş durumdasınız? Neden gece yarısı
koğuşları basıyorsunuz? Neden sürgünlere gönderiyorsunuz
insanları gece yarısında? İnsanları sürgüne
gönderirken neden darbediyorsunuz, ring araçlarında neden nefessiz
bırakıyorsunuz?
İnsanları iki yıldır neden
aileleriyle açık görüşte görüştürmüyorsunuz değerli
arkadaşlar, söyler misiniz? Her şey normalleşti; Türkiye
aşılamada çok iyi, pandemiyle mücadelede de çok iyi, onda çok iyi,
bunda çok iyi; peki, o zaman neden insanlar cezaevindeki
yakınlarıyla, mahpuslarıyla açık görüş
yapamıyorlar? Bu sorunun cevabını verir misiniz? Yüz binlerce
insan cezaevinde, onların milyonlarca yakını var ve siz bu
insanların iki yıldır temas etmesini engellemişsiniz.
Bununla da yetinmiyorsunuz, aynı zamanda
kapalı görüşlerde de sayı sınırlaması
getiriyorsunuz ve insanlar sevdiklerini göremiyorlar. Bu da yetmiyor size, o
kadar intikamcısınız ki, Şırnaklı ailenin
mahpusunu Edirneye gönderiyorsunuz, Edirneli mahpusu Mardine gönderiyorsunuz
ve diyorsunuz ki: Birbirlerini görmesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Daha vahimi, siz 2020 yılında bu idare ve
gözlem kurulu kararlarını çıkardınız. Şimdi, bu
gözlem kurulları ne yapıyor biliyor musunuz? Kendi parasıyla
kantinden aldığı radyoyu bozduğu gerekçesiyle
insanların infazını yakıyorlar, biliyor musunuz?
Evet, Tevfik Kalkan bu infazı
yakılanlardan birisi ve Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevindeydi,
otuz yıl mahpustu, otuz yılı bitti, şartlı tahliye
olması gerekiyordu. Gözlem Kurulu kararı Olmaz. diyor, Radyoyu
bozmuş. diyor; Olmaz. diyor, Kütüphaneden kitap almamış.
diyor. Ya böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar? Sizin
vicdanınıza sesleniyorum: Böyle insafsız kararlar olur mu; böyle,
yargı denetimi dışında kararlar olur mu?
İnsanları otuz yıl sonra bile cezaevinde tutmaya
çalışmak nasıl bir ahlaktır, nasıl bir vicdandır,
nasıl bir hukuktur? Bunun cevabını biri verebilir mi bize?
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurunuz Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce burada sevgili Orhan Atalay ve sevgili
Yusuf Beyazıt, Kutlu Nebi Haftasından da etkilenerek çok güzel
şeyler söylediler Peygamber Efendimizle ilgili. Ne güzel, ben de haz
aldım ama bu arada düşündüm yani mesela Peygamber Efendimizin hiç
tercihli vakfı yoktu, Peygamber Efendimizin tercihli müteahhitleri yoktu.
(CHP sıralarından alkışlar) Amcası Ebu Lehebe dedi
ki: Bir köle ne kadar İslamın feyzinden faydalanacaksa,
kerametinden faydalanacaksa, bir köle ve bir kadın kadar, ancak sen de o
kadar. Ama şimdi öyle değil. Ben biliyorum arkadaşlar,
hepinizin, büyük çoğunluğunuzun vicdanında bir yara var, bir
kırıklık var. TÜGVAyla ilgili
Yusuf Bey diyor ki İzmirde
bir vakıf varmış, adını da unuttum, burada da
yolsuzluk var. Niye reddettin o zaman? Önerge zaten bunları
araştıralım diyeydi, niye reddettiniz? Bu olmuyor. Bir
milletvekili, burada devletin, milletin kör kuruşunu korumaktan imtina
ediyor ise görevini yapmıyordur, emanet ehilde değildir, emanete
ihanet vardır; bu meseleye böyle bakalım.
Bir meselemiz daha var değerli arkadaşlar.
Efendim, memurlar tehdit ediliyormuş; tehdit olarak
algılanıyorsa evet, tehdit. Bu, bir uyarıdır, Sayın
Cumhurbaşkanımızın 2001de yaptığı
uyarıdan daha hafif tonda bir uyarıdır. Niye uyarı
olduğunu da hemen söyleyeceğim ama önce, herhâlde Sayın
Cumhurbaşkanımızın sesine tahammül edersiniz
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hangi konuda
olduğunu da söylerseniz, başörtüsü zulmü, katsayı zulmü, insan
hakları mesela
ENGİN ALTAY (Devamla) Tabii tabii, konuyu
söyleyeceğim, merak etme.
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmeye başlaması)
SALİH CORA (Trabzon) O açıklama
yapıldığında polis Yeni Şafak gazetesinin
ortasına karakol kurmuştu ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Dinleyin ya!
SALİH CORA (Trabzon) Yeni Şafak
gazetesinin ortasına karakol kurdu ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Dinle!
Cumhurbaşkanına saygılı ol ya!
SALİH CORA (Trabzon) Öyle şey olur mu
ya? Onun ile onun ne alakası var ya? Ülkede olay mı vardı ki,
bir olay mı oldu, herhangi bir sorun mu oldu ki böyle açıklamada
bulunuyor Kılıçdaroğlu? Böyle bir şey olabilir mi?
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmeye devam etmesi)
ENGİN ALTAY (Devamla) Yani Ezeceğiz.
diyor, Sayın Erdoğan Ezeceğiz. diyor.
SALİH CORA (Trabzon) Onunla onu
birleştiremezsin ki!
ENGİN ALTAY (Devamla) Başörtüsü zulmü
yapan memurdan da hesap sorulur, hırsızlığın
altına imza atandan da hesap sorulur. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Yeni Şafak
gazetesinde kalorifer peteklerine insanları kilitlediler, kalorifer
peteklerine kelepçelediler gazetecileri.
ENGİN ALTAY (Devamla) Taciz etme, laf
atacaksan laf at!
SALİH CORA (Trabzon) 28 Şubat süreciyle
onu karşılaştıramazsın!
RAFET ZEYBEK (Antalya) Hesap vermekten
korkmayın, korkmayın!
ENGİN ALTAY (Devamla) Hesap şu: Isparta
Şehir Hastanesinde 12 Martta temel attırdığınız
müteahhide dört ay sonra ihaleyle Hastaneyi veriyorsunuz. Burada İhale
Komisyonunun 5 üyesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu İhale
Komisyonunun Başkanından ve bu imzayı atanlardan hesap
sorulmayacaksa siyaset niye var? Hesap sorulacak kardeşim.
SALİH CORA (Trabzon) Cüppe mi giydin, cüppe
mi giydin?
ENGİN ALTAY (Devamla) Milletin kör
kuruşunu çalandan, eşine dostuna onu peşkeş çekenden hesap
sormayan bir iktidarı Allah bize nasip etmesin zaten. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu kadar basit.
SALİH CORA (Trabzon) Cüppe mi giydin?
ENGİN ALTAY (Devamla) Memura
Hırsızlığa alet olmayın. demek, memura
Hırsızlığa göz yummayın. demek, memura
Partizanlık yapma. demek, memura Adil ol. demek, memura Kanunsuz emre
itaat etme. demek 657 sayılı Kanunun 6ncı maddesine,
Anayasanın 137nci maddesine göre iş yap. demek, Yapmazsan
bedelini ödersin. demek tehditse, evet tehdittir ama kimse bunu böyle
algılamıyor, kimse bunu böyle algılamıyor.
SALİH CORA (Trabzon) Cüppe mi giydin?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kamu kurumlarına
ahır diye bir ifadesi var Genel Başkanınızın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir şey daha
yapacağız ve bir şey daha yapacağız, hesabı biz
sormayacağız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan,
ahır ifadesi
ENGİN ALTAY (Devamla) Sizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Niye rahatsız
oldunuz ya? Niye rahatsız oldunuz?
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Korkmayın, hesap
vereceksiniz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kamu kurumlarına
ahır ifadesi var Genel Başkanınızın, onu ne
yapağız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, bir dur ya, bir
dur! Tekrar aynı ifadeye geçiyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kendisi de emekli bir
memur, onun çalıştığı kurum ahırsa kendileri ne
oluyor? Kendileri ne oluyor? Kendileri ne oluyor o zaman?
TACETTİN BAYIR (İzmir) Böyle bir usul
var mı? Grup Başkan Vekiliyle karşılıklı
konuşmak var mı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ve bir şey daha
yapacağız, bunu biz yapmayacağız.
BAŞKAN Sayın Altay
SALİH CORA (Trabzon) Genel
Başkanınız kimden talimat alıyor?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunu Rizede
cüppelerine düğme diktiğiniz yargıçların düğmelerini
keserek
BAŞKAN Sayın Altay, müsaade eder misiniz
efendim.
ENGİN ALTAY (Devamla)
ve elini kolunu
bağladığınız savcıların
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kamu kurumları
ahır değildir.
ENGİN ALTAY (Devamla)
ellerindeki kelepçeyi
çıkararak adalet yapacak.
BAŞKAN Sayın Altay
SALİH CORA (Trabzon) Genel
Başkanınız talimatı ekselanslardan mı aldı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bak, senin
yaptığın laf atma değil, taciz.
SALİH CORA (Trabzon) Olur mu öyle şey?
Hayır, taciz değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sus, adam gibi otur
yerine!
SALİH CORA (Trabzon) Çok net bir şekilde
söylüyorum, taciz değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Taciz ediyorsun, adam
gibi laf at, başımın üstünde yeri var.
SALİH CORA (Trabzon) Genel
Başkanınız ekselanslardan
ENGİN ALTAY (Devamla) Benden çok sen
konuştun ya, terbiyesiz!
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Devamla) Ayıp ya! Bu
lafı ettiriyorsun bana ya!
SALİH CORA (Trabzon) Bu ifadeyi size iade
ediyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gel burada söyle
lafını, gel burada söyle!
SALİH CORA (Trabzon) Hiç
yakışmıyor, hiç doğru değil ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibe
saygı gösterelim, lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Neyi doğru
değil? Gel buraya açıkla burada, gel buraya açıkla!
BAŞKAN Sayın Altay
SALİH CORA (Trabzon) Çıkarız,
açıklarız!
ENGİN ALTAY (Devamla) Gel buraya açıkla!
Adamsan açıkla, gel!
SALİH CORA (Trabzon) Açıklarız!
ENGİN ALTAY (Devamla) Gel açıkla
adamsan!
BAŞKAN Sayın Altay
SALİH CORA (Trabzon) Açıklarız!
ENGİN ALTAY (Devamla) Dört ay önce temel
atıp dört ay sonra firmaya ihaleyi nasıl verdiğini açıkla!
Gel, bir şeyi daha açıkla, gel
SALİH CORA (Trabzon) Git,
savcılığa suç duyurusunda bulun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Şunu açıkla
senden özür dileyeceğim
SALİH CORA (Trabzon) Git,
savcılığa suç duyurusunda bulun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Birim fiyatı 7
lira 94 kuruş olan borunun 2.239 liraya nasıl verildiğini
açıkla!
SALİH CORA (Trabzon) Varsa belgen suç duyurusunda
bulun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Lan, Sayıştay
raporu var, bundan büyük belge mi olur? Savcılarınızın
elini bağladınız, hâkimlerin cübbesini
bağladınız!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Genel Kurula hitap
et!
SALİH CORA (Trabzon) Mahkemeye git, yargıya
git!
ENGİN ALTAY (Devamla) Türkiyede 6.500
savcıyı rehin aldınız, rehin!
SALİH CORA (Trabzon) Mahkemeye git,
savcıya git!
ENGİN ALTAY (Devamla) Buradan söylüyorum:
6.500 savcı, Erdoğanın rehinidir; Erdoğanın
baskısı, basıncı, tahakkümü altındadır!
Ayıptır, günahtır! (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından Hadi oradan!
sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Ver mahkemeye!
Savcılık var. Bağırmak zorunda mısın ya?
Bağırılmaz ki,
verilir mahkemeye, o bağırma ne
ya?
ENGİN ALTAY (Devamla) Çıkın, bunu
savunun! 7,63 liralık bir boru için 2 bin lirayı müteahhide
nasıl ödediniz ya? Allahtan korkun yok mu senin ya? Buna nasıl sahip
çıkarsın sen ya?
SALİH CORA (Trabzon) Suç duyurusunda bulunun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Yazıklar olsun
sana! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Suç duyurusunda bulunun!
ENGİN ALTAY (İstanbul) 7 liralık
boruya 2 bin liraya vermişsiniz! Ayıp ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayıp ya!
Hırsızlığa sahip çıkıyorsun be! Benim gibi
namuslu bir adamsın sen!
SALİH CORA (Trabzon) Ne alakası var ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim gibi
namuslusun sen, hırsızlığa sahip çıkma!
SALİH CORA (Trabzon) Hayır, çok
ayıp ya! Hırsızlığa sahip çıkan şerefsizdir,
namussuzdur!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim gibi
maaşınla geçiniyorsun sen! Ayıp ya!
SALİH CORA (Trabzon)
Hırsızlığın daniskası İstanbulda oluyor,
siz niye sahip çıkıyorsunuz? Ayıp ya! (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.53
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Sayın Çakıröz
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin,
hayatını kaybeden Gazeteci Sami Kohen ile Millî Eğitim eski
Bakanı Orhan Oğuza Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türk basının usta kalemlerinden,
yetmiş yıldan fazla süredir bizlere dünyayı, dış
politikayı anlatan gazeteci Sami Koheni kaybetmenin üzüntüsünü
yaşıyoruz. Dış haberciliğe verdiği önemle,
bilgisiyle, tevazusuyla, nezaketiyle hepimize örnek bir isimdi. Kederli
ailesine, tam altmış sekiz yıldır yazdığı
Milliyet gazetesine ve basın camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Dün kaybettiğimiz bir başka önemli isim
ise Eskişehirimizin bir üniversite kenti olmasında büyük emeği
olan Anadolu Üniversitemizin, Marmara Üniversitemizin kurucusu, Millî
Eğitim eski Bakanımız Orhan Oğuzdu. Maalesef dün onu da
kaybettik. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum; ailesine,
Eskişehirimize, ulusumuza, eğitim camiamıza
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, iklim değişiminin su kaynaklarına
etkisine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Su, tüm canlılar için vazgeçilmez temel bir
kaynaktır. Medeniyetlerin kurulması, gelişmesi ve
yaşayabilmesi, insanların su kaynaklarına sağlıklı,
güvenilir bir şekilde erişebilmesi, suyun yeterli miktarda ve
istenilen kalitede olması suyun stratejik ancak çeşitli nedenlerle
tükenebilecek bir doğal kaynak olduğu gerçeğinin tam olarak
anlaşılmasıyla mümkündür. Dünyamız ve ülkemiz genelinde su
kaynaklarını tehdit eden önemli unsurlardan biri de iklim
değişikliği ve bu değişikliğin etmenleridir.
İnkâr edenler gökler ve yer bitişik iken onları
ayırdığımızı ve her canlıyı sudan
yarattığımızı görmezler mi? Enbiyâ suresi, 30uncu
ayet.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu...
33.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, cezaevlerindeki usulsüz aramalara ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cezaevlerinde usulsüz aramalar devam ediyor. Adana
Kürkçüler Cezaevinde mahpuslara yönelik ağız içi arama, pantolonun
kemerini gevşetme gibi isteklerde bulunuluyor ve mahpuslar bu onursuz
aramayı -haklı olarak- kabul etmeyen bir tavır içinde oluyorlar.
Mahpus yakınları da Evlatlarımız, bu tür bir aramayı
kabul etmiyor, bundan dolayı hastaneye gidemiyor, sağlık
hakkı gasbediliyor. diyorlar. Bu ihlallerin bir an evvel bitmesi
gerekiyor. Cezaevindeki insanlar da tüm anayasal haklarına sahip
olmalıdır, hiçbir şekilde engellenmemelidir.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
34.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
vefat eden Baykar AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Bayraktara
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) İman
varsa imkânsız diye bir şey yoktur. Özdemir Bayraktarı
Rahmetirahmana uğurladık. Allahım taksiratını
hasenatına tebdil eylesin, cennetiyle cemaliyle şereflendirsin.
Dünyanın en önemli teknolojisini üretip ülkesine, milletine adayan
kahraman. İnancın zaferi. Sadece kendisini değil, tüm
evlatlarını da bu yolda, bu uğurda yetiştiren
hayırlı insan. O kadar hayırlı ki Z kuşağı
denilerek amaçsız, gayesiz, kişiliksiz, hazcı, hazırcı
bir nesle karşılık vatanı için, devleti için, milleti için
teknolojiyi, ilmi, bilimi öne çıkaran yeni Türk gençliğine rol model olacak
evlatlar
Allah rahmet eyleye.
BAŞKAN Sayın Bulut
35.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Merkezî
Hekim Randevu Sistemine ve sağlık çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Merkezî Hekim Randevu Sisteminde randevu
aralığının beş dakikaya düşürülmesi nitelikli
sağlık hizmetinin önüne geçmektedir.
Pandemi döneminde zor şartlarda izin
kullanmadan hizmet veren, üzerine, hasta ve hasta yakınları
tarafından şiddet gören sağlık emekçileri, geçen bir buçuk
yıl sonunda yorgun düşmüştür. Özlük ve ekonomik haklarıyla
ilgili talepleri karşılanmayan, düşük ücretlere mahkûm edilen,
Hakları ödenmez. denilen sağlık çalışanları bu
süreçte art arda istifa etmektedir. Sağlık örgütleri,
sağlık çalışanlarının aylık
maaşlarının asgarisinin yoksulluk sınırı
tabanına alınarak belirlenmesini; haksız performans sistemine,
adil dağıtılmayan ek ödeme sistemine son verilmesini;
sağlık emekçilerinin kadrolu, güvenceli
çalışmalarının sağlanmasını; personel
açığının giderilmesi için bir an önce atama
yapılmasını talep etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelebi
36.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Ulaştırma Bakanlığının yol yapım
stratejisine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Memleket Partisi olarak Türkiye'nin dört bir
yanında halkımızla buluşuyoruz. 2 ilde gördük ki
Ulaştırma Bakanlığının yol yapım stratejisi
muhteşem! Bartın Kozcağızda dere yatağına
istinat duvarı çekmişler, yol yapıyorlar. Kontrollü su
salınmış, istinat duvarlarının pabuçları
açığa çıkmış. Bölgenin sel felaketlerinden etkilenmesi
ve can kayıplarının yaşanması olası;
uyarıyoruz.
Antalya'da Elmalı-Korkuteli yolu -30
kilometresi- 2020 yılında bitmesi gerekirken Bütçe yok. diye
durdurulmuş. Peki, asıl sebebi ne? AK PARTİ yerel seçimde
kaybetmiş, sonra yol durmuş, millî iradeye ceza kesilmiş.
Ulaştırma Bakanlığı Bartında dere
yatağına yol yapıyor, Elmalıda yerel seçimi kaybedince
Bütçe yok. diyerek yol yapmıyor. Böyle rezillik olmaz diyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Antalya Milletvekili
Atay Uslu ve 76 Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76 Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3863) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 283) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 283 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değeli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin geneli üzerinde İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununun 1inci maddesine göre, tüzel kişiliği haiz
olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle
meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını
karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet
suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel
kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler
tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir
sermayeli teşekküllere kooperatif denir.
Kanuni tanımın da hükme
bağladığı üzere kooperatifler,
ortaklıklarının ekonomik menfaatlerini, meslek ve geçimlerine
ait ihtiyaçlarını kendi aralarında dayanışma içinde
çözmek amacıyla kurulurlar.
Dünya, bu amaçlarla kurulan ilk modern kooperatifi
1844te Manchesterda kurulmuş Haksever Öncüleri Kooperatifi olarak
kabul etmektedir. Ancak, tam karşılığı kabul edilmese
de Türk milleti, Türk kültürü bu yapılanmanın getireceği
faydaları Ahilik teşkilatıyla 1200lü yılların
başında keşfetmiştir.
Ahilik teşkilatı, Anadoludaki Türk
zanaatkârları ayakta tutmayı amaç edinen bir esnaf örgütüdür.
Teşkilatın en önemli unsuru ise dayanışma ve
kardeşliktir. Doğru yoldan şaşmadan ticaret yapabilmek için
de kendilerine dinî ve ahlaki kuralları örnek almışlardır.
Tarihimizde, 1863 yılında yüksek faiz ve tefecilik
anlayışına karşı Mithat Paşa tarafından
kurulan Memleket Sandıkları ile 1883 yılında kurulan Menafi
Sandıkları, Türk kooperatifçilik hareketinin ilk kurumsal
örnekleridir. Bugün çifter maaşlı yöneticileriyle anılmak
zorunda kalan Tarım Kredi Kooperatiflerinin temeli, 1924te
çıkarılan İtibari Zirai Birlikleri Kanunuyla
atılmıştır. 1924te, daha cumhuriyetimiz 1
yaşında iken çiftçilerimiz için atılan temel, bugün, yönetiminin
çiftçi bile olmayanlarca ele geçirilmesi sonucu sarsılmaya başlamıştır.
1925te Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde ve
ortaklığında kurulan Ankara Memurin Erzak Kooperatifi de
cumhuriyet tarihimizin ilk kooperatifçilik çalışmaları
arasında yerini almıştır. 1961 Anayasası, devlete
kooperatifçiliğin gelişmesi açısından anayasal bir
sorumluluk yüklemiştir: Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri alır. 1982 Anayasasında bu hüküm
genişletilmiştir: Devlet, milli ekonominin yararlarını
dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve
tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin
gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.
Buraya kadar konuşmamda, kooperatifçiliğin
tarihsel geçmişinden bahsettim çünkü ülkemiz geçmiş dönem
mirasıyla birlikte bu konuya uzak değil. Kooperatifçiliği
keşfetmeye gerek yok; Türk kültürü, 13üncü yüzyıldan beri benzer uygulamaları
bugünkü anlamıyla olmasa bile başlatmış. Bugünden sonra
yapılması gereken, değişen dünya ve ülke
şartlarını, sosyal ve ekonomik gereklilikleri dikkate alıp
aksaklıkları gidererek kooperatifçilik üzerine uygulamalara destek
olmaktır. Bu anlamda getirilen kanun teklifine olumlu bakıyoruz ancak
kanun teklifinde var olan bazı maddeler mevcut kanunla çelişiyor,
bazılarında gözden kaçan noktalar var, bazılarının
amacı ise tam anlaşılamıyor. Bunu Komisyon
toplantısında dile getirdik, ne yazık ki iktidar muhalefetten
gelen her öneriyi reddetmek alışkanlığında olduğu
için bu önerilerimizi dikkate almadı; ne diyelim, alıştık
artık. Ancak iktidar milletvekilleri de kendi getirdikleri kanun teklifi
için Komisyon görüşmeleri sırasında 7 ayrı
değişiklik önergesi verdi. Bu neyi göstermektedir? AK PARTİsi
Komisyona getirdiği kanun teklifini hazırlarken çok acele
etmiştir, yeterli çalışma yapmamıştır. Teklif 3
bakanlığı ilgilendirmesine rağmen, alt komisyonlara havale
edilmemiştir ve her zaman olduğu gibi istişareye kapalı bir
biçimde, sonradan başka bir torba kanunda düzeltilmek üzere kabul yoluna
gidilmiştir. Kanunlar neden yangından mal
kaçırılırcasına yapılıyor, bunun bir
mantığı var mı? Kooperatifçilik, tarımın daha
verimli bir hâle gelmesi için çok önemli bir uygulamadır. Bu kanun
teklifinde de tarım satış kooperatifleri ve birlikleri
hakkında maddeler var. Buna rağmen, teklifin tali komisyonu olarak
görülen Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülmemiştir.
Bir daha soruyorum: Neden? Bu hâl, hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun
hazırlama ciddiyetine yakışır bir durum değildir hem
de konunun muhataplarına karşı büyük bir
haksızlıktır.
Bir diğer husus, 1163 sayılı Kanun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 18 defa
değişikliğe uğramıştır. Özelikle yapı
kooperatifleri bahane edilerek kanunun özü ve demokratik yapısı
bozulmuş, hatta yapılan her değişiklik sonrası kanun,
Ceza Kanunu niteliğine büründürülerek siyasi müdahalenin önü
açılmıştır. Zaman zaman yapılan
değişikliklerle bu sıkıntı aşılmaya
çalışılmıştır ama yapılan düzenlemeler
konunun muhataplarınca yeterli bulunmamıştır. Şu an
kanundaki 19uncu değişikliği görüşüyoruz. Komisyon
görüşmelerinden anladığımız kadarıyla çok
yakında bu kanunun bazı kanunlarda değişiklik adı
altında yeniden önümüze geleceği aşikârdır. Böyle
olması yerine, keşke uzun zamandır gördüğümüz ve
birbirinden alakasız torba kanunların aksine konuyla ilgili
maddelerde değişiklik içerdiği için takdir ettiğimiz bir kanun
düzenlemesini, kısa zaman sonra tekrar görüşmek zorunda kalmayacağımız
bir şekilde yapabilseydik.
Değerli milletvekilleri, biraz önce de
değindiğim gibi, kooperatifçilik 3 ayrı
bakanlığın uhdesinde yürütülmektedir. Bu kapsamda, Tarım ve
Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve yeni adıyla
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığının görev ve sorumluluğunda faaliyet gösteren
26 türde 60 bine yakın kooperatif kurulmaktadır. Bu kooperatiflerin
ortak sayılarının toplamı ise 6,5 milyon insana yakındır.
Bu sayılar gün gün yeni kooperatiflerin kurulmasıyla birlikte
değişmektedir ancak sayıca fazla görülmekle birlikte ülkemizde
kooperatifçilikteki sayısal değişim, gelişime
yansımamaktadır. Ne üye sayısı ne ekonomik büyüklüğü
ne de yarattığı istihdam açısından kooperatiflerimiz
dünya ortalamasını da Avrupa ortalamasını da
yakalayamamıştır. Neden? Bu sorunun cevabını da ülke
gerçeklerimiz üzerinden vermeye çalışalım.
Ülkemizi bir kooperatif olarak kabul edelim. 84
milyon vatandaşımız da bu kooperatifte dayanışma
içinde üretim yapmak, üretimini artırmak ve adaletli bir biçimde
paylaşmak için bir araya gelmiş olan üyeleri olsun, kooperatifin
başkanı da Sayın Cumhurbaşkanı olsun. Her üye
eşit şartlarda kooperatife üye ve eşit şartlarda ortak
olduğuna göre hedef bellidir: Birbiri üzerinde üstünlük sağlamadan,
birini diğerinden ayırmadan, birbirinin üzerine basmadan, hep
birlikte emek vererek kazandıklarını adaletli bir şekilde
paylaşmak. Bu kooperatif, hedefine kitlendiği sürece
başarısız olabilir mi? Olabilir. Ne zaman? Niyet bozulduğunda,
araya nifak sokulduğunda, adalet unutulduğunda ve başkan,
üyelerinin bir kısmını dışlamaya soyunduğunda.
İşte, bizim, bugün, kooperatiflerimizin yaşadığı
durum tam da budur. Niyet bozulmuştur, kooperatifler arasına nifak
sokulmuştur, adalet unutulmuştur, üye olmayanlar
başkanlığa soyunmuştur. Bugün, ne yazık ki
kooperatifler bizden olanlar ve diğerleri ayrımına
tutulmaktadır. Bugün, ne yazık ki kooperatifler dayanışma
ruhundan uzaklaştırılmaktadır. Bugün, ne yazık ki bazı
kooperatifler yağma, yağmalama ve kadrolaşma aracı hâline
getirilmeye çalışılmaktadır. Bugün, ne yazık ki üye
sayısı ve etkinliği fazla olan kooperatifler iktidarın
siyasi etki ve baskısı altına girmeye zorlanmaktadır. Bu
arada şunu da söylememiz gerekiyor: Kooperatifler ilk defa siyasi
vesayetle AK PARTİsi döneminde karşılaşmamıştır;
darbe dönemleri özel kooperatifçiliğin üzerine kapkara bir gölge gibi
çökmüştür ama AK PARTİsi iktidarı da bu vesayet
anlayışını parasal ve sayısal etkinliği fazla
olan kooperatifler üzerinde uygulamaya yönelik bir miras olarak kabul
etmiştir. Bir çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin
bugünkü yönetimsel yapısı buna en iyi örnektir. AK PARTİsi
2012-2016 dönemini kapsayan Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem
Planını hazırlamıştır, Ağustos 2019da ise
Ticaret Bakanlığından yapılan yeni duyuruyla birlikte
Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı
kapatılmıştır çünkü yeni bir eylem planı ihtiyacı
doğmuştur. Yeni duyuru 2019-2023 dönemini kapsayacak yeni bir
strateji belgesinin hazırlanması için çalışmalara
başlandığı yönünde olmuştur. Sonuca gelelim: 2021in
sonuna yaklaşıyoruz, iktidar, kooperatifler için yeni bir eylem
planı hazırlamamıştır ama kooperatifleri doğrudan
ele geçirme planını devreye almıştır.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bu
bakış açısı iktidarın, üzerinde baskı kurmaya
çalıştığı yapıların verimini de
verimliliğini de üretimini de kazancını da doğrudan
etkilemektedir. Özellikle Cumhurbaşkanının Tarım Kredi
Kooperatifleri marketleri üzerindeki söylemleri bu kuruluşun çiftçi
kuruluşu olduğu gerçekliğinden uzaklaştırıp
iktidarın bir organı olarak algılanmasına neden
olmaktadır. Hâl böyleyken Tarım Kredi Kooperatiflerinin Yönetim
Kurulu üyeliklerinde yapılan siyasi ve çifter maaşlı atamalar,
birlikteliğin kaç market açacağına ilişkin talimatlar bu
algının üzerine tüy dikmektedir.
Kooperatifçilik, aile çiftçiliğinin örgütlü
hâlidir. Bu anlamda, tarım kooperatifleri de geniş bir ailedir.
Buradan, bu büyük ailenin üyeleri adına Sayın
Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum: Ülkenin ekonomisi ortada, dolar
almış başını gidiyor, bu şartlarda geri gelmesi
imkânsız. Parası olan üretim yapmaya korkuyor, parası olmayan
zaten perişanları oynuyor. Vergi Usul Kanununda yapılan
düzenlemeyle çiftçilere güya müjde verdiniz, çiftçiyi, desteklemeden kesilen
vergiden muaf tuttunuz. Bu mudur çiftçiye reva görülen destek?
Ağızlarına parmağınızın ucuyla bal çalmaya
çalıştığınız çiftçiler daha bugünden, gelecek
yılın zararının altından nasıl
kalkabileceğini hesaplıyor. O yüzden, gelin, çiftçi kuruluşu
olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin üzerinden elinizi çekin, yönetimine
karışmayın, marketlerine karışmayın.
Bu arada, hazır konu Tarım Kredi
Kooperatiflerinden açılmışken çiftçinin bir talebini de buradan
dile getirmek istiyorum: Malum, neredeyse bütün tarım üreticilerimiz
Ziraat Bankasının yanında Tarım Kredi Kooperatiflerine de
borçlu durumda. Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Bankasından
aldığı fonların üzerine kendi faiz, kâr
marjlarını ekleyerek üreticiye aktarıyor. Bu model, ne
yazık ki çiftçinin kredi maliyetlerini ağırlaştıran kademeli
bir modeldir. Kooperatifler kanalıyla tarımsal ürünleri üreticiden
tüketiciye en kestirme yoldan aktarmaya çalışmak isterken
tarımsal kredilerin böylesine kademeli bir yoldan aktarılması
doğru bir uygulama değildir.
Sayın milletvekilleri, pandemi süreci
dayanışmayı esas alan ekonomik faaliyetlerin önemini dünyada
göstermiştir. Bireysel olarak güçsüz kalacak ekonomik faaliyetlerin daha
güçlü ve sürdürülebilir hâle gelmesini sağlamak açısından
kooperatiflerin önemi bu dönemde bir kere daha ispatlanmıştır.
Bu noktada, bu hususun altını çizerek belirtmek isterim ki devlet
desteği yanında, görev ve sorumluluğun asli sahipleri
kooperatiflerdir. Kooperatifler ulusal ve uluslararası pazarda varlık
göstermek istiyorlarsa öncelikle, çok amaçlı, çok ortaklı kooperatiflere
geçmek ve kendi aralarındaki iş birliğini güçlendirmek
zorundadır. Kooperatifler özerk yapılardır, siyasi iktidar,
kooperatifleri yönetmeye kalkarsa bunun adı kooperatifçilik olmaz. Bu
kurala sahip çıkması gereken kooperatifler, uyması gerekenler
ise iktidardır. Bu nedenle, kooperatifler öncelikle üst örgütlenme
yapılarına sahip çıkmalı, iktidar da kooperatiflerin
yönetimine karışmak yerine demirbaş, makine ve ekipman
alımı, personel istihdamı, destekleyici krediler ve eğitim
konusunda bu yapılara destek olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, gelelim kanun
teklifine ilişkin değerlendirmelerimize. Bu teklif, bizce, genel
manada olumlu bir tekliftir. Özellikle, kadın girişimciler ile
engelli girişimcilerin desteklenmesini biz de önemsiyoruz. Hatta daha da
ileriye götürerek, bu desteklerden çoğunluğunu 30 yaş altı
gençlerin oluşturduğu kooperatiflerin de yararlanmasını
talep ediyoruz. Bu konuyu Komisyonda bir önergeyle dile getirdik. Sevgili
gençler, biliniz ki sizin adınıza ilettiğimiz bu talebimiz Komisyonda
kabul edilmemiştir, iktidar Komisyonu, hiç bir şey yokmuş gibi
görmezden gelmiştir.
Komisyonda dile getirdiğimiz bir diğer
husus da teklifteki bazı maddelerin esas kanunla çeliştiği,
bazılarında gözden kaçan noktalar olduğu,
bazılarının ise amacının tam olarak
anlaşılmadığı yönünde olmuştur. Ama ne yazık
ki bu uyarılarımız da önerilerimiz de objektif bir şekilde
değerlendirilmemiş, her zaman olduğu gibi oy çokluğuyla
reddedilmiştir. Biz, istişareye kapalı bir şekilde kabul
edilmeyeceğini bilerek de olsa kanun teklifinin bazı maddelerine
ilişkin görüşlerimizi Komisyonda dile getirdik ve burada da
tekrarlıyoruz: Kanun teklifinin 4üncü maddesi genel kurul
toplantısının ana sözleşmede hüküm bulunması şartıyla
elektronik ortamda da yapılabileceğini düzenlemektedir. Dönem,
pandemi dönemi, doğal olarak bazı değişiklikler sürece
uygun olarak düzenleniyor ancak ülkenin her yanı eşit imkânlara sahip
değil, bu da bir başka ülke gerçeği. Özellikle kırsal bölgelerde
henüz yeterli teknik altyapı oluşmadığı durumda
kullanılacak platform altyapısı, hükûmet komiserinin
katılımı, toplantı yeter sayısının tespiti,
tutanakların kayıt yöntemi gibi hususlar açıklığa
kavuşturulmadan elektronik ortamda yapılacak genel kurullar
ortakların tam temsili bakımından sorun yaratacak ve telafisi
zor olumsuzluklara neden olabilecektir.
Kanun teklifinin 5inci maddesinde, kooperatif
yönetim kurulu üyelerinin ve yedeklerinin seçilmelerini takiben en geç dokuz ay
içinde kooperatifçilik eğitim programını tamamlamaları
şartı getirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve
çeşitli Anayasa Mahkemesi kararları, hukuka uygun olarak
kazanılmış, kişiye özgü ve lehte kararları sonuç
doğuran hakları müktesep hak kavramıyla korumaya almaktadır.
Bu kapsamda, seçimle göreve getirilen üyelerin eğitim şartı öne
sürülerek üyelikten çıkarılmaları müktesep hak
kavramının ihlaline neden olacaktır.
Kanun teklifinin 8inci maddesiyle, yönetim kurulu
üyelerinin görevlerinin bitiminden itibaren üç iş günü içinde
sorumluluklarında bulunan bütün belge ve mal varlıklarını
tutanakla yeni seçilenlere teslim etmesi zorunlu hâle gelmektedir. Hayatın
olağan akışı dikkate alındığında üç gün
çok kısa bir süredir. Bu sürenin on beş güne çıkarılması
teklifle amaçlanan hukuki çıkarın temini açısından büyük
önem arz etmektedir. Yasal tescil süresi on beş gündür, tescili
tamamlanmamış bir yönetim kuruluna evrakların teslim edilmesi
başka olumsuzlukları beraberinde getirebilir.
Kanun teklifinin 9uncu maddesi de 5inci maddesi
gibi Anayasayla güvence altına alınan müktesep hak
kavramının ihlalini içeren bir maddedir. Maddeye göre,
kooperatiflerin denetleme organı içerisinde görev ifa eden üyelerin ve
yedeklerinin seçilmelerini takip eden en geç dokuz ay içinde kooperatifçilik
eğitimi programını tamamlamaları şarttır. Süresi
içinde eğitim şartını sağlamayanların
denetçiliğinin düşeceği öngörülmüştür. Kanun teklifinin
birçok maddesinde kooperatifçilik açısından olumlu yaklaşım
olmakla birlikte seçilmiş üyelere anayasal güvenceyle verilmiş olan
hakların ihlaline neden olacak bu düzenlemeyi doğru
bulmadığımızı belirtmek istiyorum.
Talebimiz, ilgili düzenlemenin seçimle göreve gelen
mevcut üyeler için uygulanmamasıdır. Ayrıca gerekirse aday
olmadan önce aday olma şartı olarak eğitimi koyabilirsiniz.
Eğer eğitim göreve seçilmenin şartlarından biri olarak
öngörülecekse kapsamı, eğitimi verecek kişi veya kurumlar,
eğitim süresi ve eğitimin kurucu unsurlarına ilişkin temel
hususlar kanunda düzenlenmeli ve yalnızca pratiğe ilişkin
ayrıntılar yönetmeliğe bırakılmalıdır.
Kanun teklifinin 10uncu maddesi bir çelişki
maddesidir. Kanun teklifiyle düzenlenen madde, Kooperatifler Kanununun
kooperatifler birliklerinin ve birliklere üye olmanın hukuki
altyapısını tesis eden 77nci maddesiyle çelişmektedir.
Yapılmak istenen değişiklikle, kooperatiflerin kooperatif
birliklerine, kooperatif birliklerinin de merkez birliğe ortak
olmadığı takdirde kamu yararlarından, kamu
kaynaklarından desteklenen kredilere kefalet
sağlayamayacağı ve kamu kaynaklı tarımsal
desteklemelere aracılık yapamayacağı hüküm altına
alınmaktadır. Kanunun lafzına ve özüne aykırılık
ihtiva eden bu maddenin bu kanun teklifi görüşmeleri sırasında
düzeltilmediği takdirde birkaç ay içinde torba kanun içerisinde değişikliği
istenen bir teklif olarak önümüze geleceği de aşikârdır. Genel
Kurulu, görüşülmüş bir kanun teklifini tekrar tekrar gündeme alarak
oyalamak yerine tam da bugün düzeltmek, hem zaman hem de işleyiş
açısından doğru bir yaklaşım olacaktır.
Muhalefet şerhimizde uyarıda bulunmak
zorunluluğu hissettiğim bir diğer madde de 12nci madde.
Teklifle kooperatifler ve üst kuruluşlarına genel kurul
toplantılarından en az on beş gün önce ilgili bakanlıktan
temsilci talebinde bulunmaları zorunluluğu getirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
Usulüne uygun talepte bulunulduğu takdirde,
temsilcinin toplantıya katılmaması hâlinde yapılması
öngörülen genel kurulun gerçekleştirilmesine imkân
sağlanmıştır. Bakanlık temsilcisinin ücretiyse ilgili
kooperatif tarafından alınmaktadır. Ne var ki tersinden yorumla,
ilgili teklif, temsilcinin toplantıya katılmaması hâlinin
kanunen yolunu açmaktadır. Bu durum, pratikte keyfîliğe ve hukuka aykırı
uygulamalara yol açacaktır. Ek olarak genel kurullara katılmakla
yükümlü ve görevli kamu görevlisinin görevini ifa etmemesine neden olacak
hukuki bir durum yaratılması idarenin etkinliğini de
zedeleyecektir.
Son söz olarak diyorum ki: Yarattığı
istihdam dolayısıyla dünya ekonomilerinde üçüncü sektör olarak kabul
edilen kooperatiflerin ülke ekonomimizde de hak ettiği noktaya gelmesini
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Başkan.
Buyurunuz Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar).
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milleti;
görüşmekte olduğumuz 283 sıra sayılı Kooperatifler
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kooperatifler diğer işletmelerden demokratik
yönetimleri, sorumluluk, eşitlik, adalet, yardımlaşma ve
dayanışma gibi değerlerin kılavuzluk ettiği
girişimler olarak ayrılmakta ve etki alanının merkezinde
yer almaktadır. Günümüzde kooperatifçilik kamu ve özel sektör yanında
üçüncü bir sektör olarak kabul edilmekte ve özel sektörle birlikte ekonomik ve
sosyal kalkınmanın lokomotifi olarak görülmektedir. Küresel ölçekte
rekabet ile kamu yararı arasındaki dengenin kurulması ve bu
dengenin kalıcı olabilmesini sağlayan temel araçlardan biri
olarak kabul edilmesi nedeniyle kooperatifçilik bireylerin ve toplumun ekonomik
ve sosyal kalkınması açısından oldukça önemlidir.
Ülkemizde geçmişi Osmanlıya uzanan
kooperatifçiliğin Türkiyedeki ilk uygulaması 1863 yılında
devlet eliyle kurulan Memleket Sandıklarıyla
başlamıştır. Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişme
sürecinde de kooperatifçilik alanında esaslı adımlar
atılmak suretiyle kooperatif sayısının her geçen gün
arttığı bilinmektedir. Kökeni yüzyıllar öncesine dayanan
kooperatiflerin bugün küresel çapta yaklaşık 400 milyon kişiye
doğrudan ya da dolaylı istihdam sağladığı, dünya
genelinde 10 kişiden 1inin, Avrupada ise 5 kişiden 1inin
kooperatif ortağı olduğu bilinmektedir. Sadece Avrupada
kooperatiflerin oluşturduğu toplam ekonomik büyüklüğün 1,5
trilyon avroya yaklaştığı, benzer şekilde
dünyanın en büyük 300 kooperatifinin toplam cirosunun 2 trilyon
doların üzerinde olduğu görülmektedir. Kooperatifler etkinliklerinin
merkezine insanı koymaları, piyasa dengelerini düzelten etkin piyasa
mekanizmalarını sağlayan bir denge unsuru olmalarıyla,
küçük sanayi işletmelerine, kendi sistematiği ve özerk
yapıları içerisinde güçlü ekonomik yapılar olarak piyasaya ve
üretime katkı vermektedir. Ürün ya da hizmet arzını koordine
etmek suretiyle piyasa dengelerini sağlamaları ve üretimden tüketime
kadar, konuttan sağlığa, bankacılıktan
sigortacılığa kadar pek çok alandaki başarılı
örnekleriyle hem küreselde hem ülkemizde önemli üretim ve değer
katkısı veren kuruluşlardır.
Değerli milletvekilleri, yüzyıllar önce
Memleket Sandıklarıyla başlayan, lonca, imece gibi tarihimize
ait sosyoekonomik örgütlenmelerle milyonlarca kişiye istihdam
sağlayan ve bugün itibarıyla çok önemli bir ekonomik büyüklüğe
ve sosyal ağa ulaşan kooperatifçiliğimizin daha ileriye gitmesi
ve bu alanda yaşanan sorunların giderilmesi, daha etkin yapılara
ulaşabilmesi bakımından görüşmekte olduğumuz kanun
teklifi oldukça önem arz etmektedir.
Kooperatiflerin ilgili bakanlıklara göre
dağılımı göz önüne alındığında, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığının kendi alanında 35.938,
Ticaret Bakanlığımızın çalışma alanında
12.327, Tarım ve Orman Bakanlığının çalışma
alanındaysa 11.499 kooperatifin faaliyet gösterdiği; toplam
kooperatif sayısı dikkate alındığındaysa 59.764
kooperatifin 6 milyon 328 bin 945 ortağıyla ülkemizde faaliyette bulunduğu
bilinmektedir. Bu da nüfusumuzun yaklaşık olarak yüzde 7sine tekabül
etmektedir.
2021-2023 Yeni Ekonomi Programında
kooperatifçiliğin geliştirilmesiyle ilgili, kooperatiflerin ve üst
kuruluşların daha şeffaf, daha etkin, daha profesyonel bir yönetime
kavuşturulması ve bu kapsamda ilgili mevzuat değişiklikleri
ve gerekli güncellemelerin yapılacağına ilişkin taahhütlere
yer verilmiştir.
Ülkemizde kooperatifçilikle ilgili politikaları
belirlemekle görevli ve öncü kurum Ticaret
Bakanlığımızdır. Kooperatiflere kuruluş,
işleyiş ve denetim hizmeti sunan diğer bakanlıklar ile
kooperatifçilik sektörünün temsilcileri ve ilgili kurum ve
kuruluşların katkılarıyla hazırlanan Türkiye
Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planında kooperatifçiliğimizin
sorunları bütüncül ve detaylı bir şekilde analiz
edilmiştir. Bahse konu belgede belirlenen misyon ve vizyon
doğrultusunda sorunların giderilmesi, kooperatifçiliğin ideal
yönde gelişebilmesi için ülkemizde uygun kanuni düzenlemelerin ve
politikaların oluşturulabilmesi amacıyla geçici çözümlerin
ötesinde sistem değişikliği ihtiyacı ortaya
çıkmış ve bu nedenle 1163 sayılı Kanunda
uluslararası esaslar ve günün ihtiyaçları doğrultusunda
değişiklikler yapılmasına ilişkin eylem planında
özel bir maddeye yer verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kooperatiflerde etkin
bir denetim sisteminin olmamasından dolayı yaşanan
sorunları çözebilmek amacıyla çalışmalar
yapılmış ve ülkemiz kooperatifçiliği ile kooperatifçilikte
başarı yakalamış ülkeler arasındaki en önemli
farklardan oluşan dış denetim sisteminin ülkemizdeki belli
kriterleri taşıyan kooperatifler için de getirilmesi
öngörülmüştür. Bu denetimler çok önemlidir şeffaflık
açısından. Bu kapsamda, kooperatiflerimizin etkin bir denetim
yapısının olması için Almanya, Japonya, Kanada,
İspanya, Polonya ve İtalya gibi başarılı örnekleri de
bulunan zorunlu dış denetim sistemi ülkemizde de uygulamaya
geçirilmektedir. Bununla birlikte kooperatif ortağının,
kooperatifin işleyişinden haberdar olabilmesi ve şeffaf bir
yönetim anlayışının geliştirilebilmesi adına
kooperatiflerde yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, gelir gider
farkı hesaplarının, bilanço ve denetçi raporlarının
elektronik ortamda da ortaklar tarafından incelenmesine imkân sağlanmaktadır.
Böylece ortakların, kooperatifin işleyişi hakkında daha
etkin bilgi edinmesinin önü açılmaktadır.
Ayrıca, özellikle seçim dönemlerinde adaylar
arasında fırsat eşitliğinin sağlanması ve
seçimlerin daha şeffaf ve adil bir ortamda gerçekleştirilmesi
amacıyla, aday olan kişilere genel kurul toplantısına
katılma hakkını haiz olduklarını gösterir listeye
erişme imkânı da vermektedir. Bilindiği üzere, kooperatiflerin
kuruluş, işleyiş ve denetimleri, amaç ve faaliyet konularına
göre üç bakanlıkça yürütülmektedir. Bu sebeple, ülkemizdeki bütün kooperatiflerin
istatistik verilerine sağlıklı bir şekilde
ulaşılamamaktadır. Yapılan yeni düzenlemeyle, ülkemizdeki
tüm kooperatiflere ilişkin verilerin tutulacağı merkezî bilgi
sistemi uygulamaya geçirilmektedir. Sistemin hayata geçmesiyle birlikte
işlem maliyeti ve zaman kaybı da azalacaktır. Ülkemizdeki tüm
kooperatiflerin bilgilerinin yer alacağı bu sistem sayesinde hem
uygulamada karşılaşılan birçok sorunun önüne geçilecek hem
de kooperatifler daha şeffaf bir hâle gelecektir. Böylece güncel
istatistiki bilgilerle etkin politikalar geliştirilmesinin de önü
açılmış olacaktır.
Öte yandan, yaşanan teknolojik
gelişmelerle birlikte isteyen kooperatiflere elektronik ortamda genel
kurul yapabilme imkânı getirilmekte ve ortakları uzun mesafelerde
bulunan veya ortağı çok olan kooperatiflerde aynı anda aynı
mekânda bulunma zorunluluğunun ortadan kaldırılmasıyla
zaman ve maliyet tasarrufu da sağlanacaktır. Böylece diğer
şirket türlerine sağlanan bu teknolojik imkândan kooperatifler de
yararlanacaktır.
Yapılacak kanun değişikliğiyle
ülkemizde kadın girişimciler tarafından kurulan ve 2000li
yıllardan beri ekonomide kadın dayanışmasının iyi
bir örneği olarak karşımıza çıkan kadın
kooperatifleri ve hassas gruplardan olan engellilerin bir araya gelerek
oluşturacakları kooperatiflerle ilgili olarak diğer şirket
türlerine göre pozitif ayrımcılık yapılmak istenilmiş
ve bu kooperatiflerin gerek kuruluş aşamasında ve gerekse
faaliyet dönemlerindeki ticaret sicil müdürlüğünde ödedikleri tescil ve
ilan ücretleri ile ticaret odasına kayıt ücreti, yıllık
aidat ve munzam aidat ödeme mükellefiyetleri de
kaldırılmıştır. Kadın ve engellilerimiz ülkemizin
önemli sorununa çare üretebileceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde yönetim ve denetim
kurulu üyelerinin kooperatifçilik konusunda daha nitelikli bilgiye sahip
olabilmeleri ve daha profesyonel bir şekilde görevlerini yerine
getirebilmeleri amacıyla, seçildikten sonra kooperatifçilik konusunda
eğitim alma zorunluluğunun getirilmesi hususu da düzenlenmektedir.
Bunun dışında, kanun
değişikliğiyle, seçimi kaybeden bazı kooperatif
yöneticilerinin kooperatife ait defter, belge ve sair
varlıklarını yeni seçilenlere devretmemesi sorunu çözüme
kavuşturulmaktadır, zira bu konuyla ilgili daha önce de bir düzenleme
bulunmadığından seçilemeyen yönetim kurulu üyeleri zimmetlerinde
bulunan defter ve belgeleri gereği gibi teslim etmiyor ve suistimallerde
bulunuyorlardı. Bu soruna yönelik olarak, yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları
altında bulunan belge ve varlıkları görevleri bitiminden
itibaren üç iş günü içerisinde yeni seçilen yönetim kuruluna teslim
zorunluluğu getirilerek bu evrak ve varlıkların güvenli bir
şekilde devri sağlanmaktadır.
Bilindiği üzere, kooperatifler sermaye
şirketi olmadığından düşük sermaye miktarıyla da
kurulabilmektedir. Kooperatiflerde bir ortağın en az taahhüt etmesi
gereken pay adedi 1, payın değeri ise sadece 100 TL'dir, hâl böyle
olunca 700 TL'yle kooperatif kurulabilmekte ve bu asgari sermaye miktarı
bazı alanlarda faaliyet gösteren kooperatifler için yeterli
olmamaktadır. Bu kapsamda, düzenleme yapılması ihtiyacı
hasıl olmuştur. Düzenlemeyle, on yıldır ülkemizde faaliyet
gösteren ve yüksek sermaye gerektiren sigorta kooperatifleri için bir
ortağın taahhüt edebileceği pay adedinin üst
sınırı kaldırılarak bu kooperatiflerin
kuruluşlarında yaşadığı sermaye sorunu çözüme
kavuşturulmaktadır. Ayrıca taşıma kooperatifleri gibi
bazı kooperatiflerde pay değerlerine ilişkin
karşılaşılan sorun giderilerek pay değerini
artırma yetkisi Bakanlığa verilmektedir. Örneğin, hâlihazırda bir payın değeri 100 TL
iken taşıma kooperatifleri için bu değer Bakan onayıyla 500
TL olarak belirlenebilecektir.
Ülkemizde esnaf, sanatkârlar ve çiftçilerimizin
ortak oldukları kooperatiflerin kefaletiyle ya da
aracılığıyla düşük faizli kredi
kullandırılmakta ancak bazı durumlarda kooperatif
yöneticilerinin keyfî davranışlarıyla
karşılaşılabildiğinden bu alanlarda faaliyet gösteren
kooperatiflere yönelik birtakım özel düzenlemelerin yapılması
gerekmiştir. Buna göre, kamu kaynaklarından desteklenen kredilere
aracılık eden kooperatifler ile tarımsal desteklemelere
aracılık eden kooperatiflerin ortaklığa kabul işlemine
yönelik yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu kooperatifler,
yönetim kurulu ana sözleşmede belirtilen şartları
taşıyanları ortaklığa kabulden
kaçınamayacaklardır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle,
yönetim kurulunca ortaklık şartlarını
taşıdığı hâlde ortaklığa kabul edilmeyen ve
bu nedenle finansmana erişemeyen esnaf, sanatkârlar ve çiftçilerimizin
mağduriyet yaşamalarının önüne geçilmesi de
amaçlanmıştır.Bu kapsamda, kooperatif üst
kuruluşlarının yöneticilerinin de ortaklığa kabule
ilişkin yetkileriyle ilgili düzenleme yapılmaktadır. Aynı
şekilde kooperatiflerde olduğu gibi, kooperatif üst kuruluşları
da söz konusu düzenlemelere ilişkin şartları
taşıyıp ortak olmak için kendilerine müracaat eden kooperatif ve
birlikleri ortaklığa kabulden de kaçamayacaklardır.
Diğer taraftan, kooperatiflerde dikey
yapılanmanın önünün açılması amacıyla bu kapsamdaki
kooperatiflerin kooperatif birliklerine, kooperatif birliklerinin de merkez
birliğine ortak olmadığı takdirde, kamu kaynaklarından
desteklenen kredilere kefalet sağlanamayacağı ve kamu
kaynaklı tarımsal desteklemelere aracılık
yapılamayacağı da hüküm altına alınmaktadır.
Bütün bunların yanında, daha önce yalnızca konut yapı
kooperatiflerine sağlanan amaç ve faaliyet konusunun
değiştirilerek feshedilmeksizin faaliyetlerine devam etmesine
ilişkin kolaylık sanayi sitesi, yapı kooperatifleri, toplu
iş yeri yapı kooperatiflerini de kapsayacak şekilde
genişletilmektedir. Ayrıca ana sözleşme
değişikliği yapılarak yapı kooperatiflerinin
amacının değiştirilmesi için tanınan altı aylık
süre kısıtlaması kaldırılarak bu kooperatiflerin
işlemlerinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.
Böylece bu madde kapsamına giren yapı kooperatiflerinin tasfiyeden dönebileceği zamana
kadar amaç ve faaliyet konusunu değiştirebilmesine ve kooperatiflere
güvenin artırılmasına imkân sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde seçim bölgem Antalyamızda son yıllarda kurulmuş
olan kooperatiflerden bahsetmek istiyorum. Antalyamızda 1 tane tarım
satış kooperatifleri merkez birliği, 34 tane esnaf ve
sanatkarlar kredi ve kefaret kooperatifi, 172 tane motorlu
taşıyıcılar kooperatifi, 22 tane deniz yolcu
taşıma kooperatifi ile 9 tane de tüketim kooperatifi, eğitim
kooperatifi, temin tevzi kooperatifi, karayolu yük taşıma
kooperatifi, üretim ve pazarlama kooperatifi, işletme kooperatifi, turizm
geliştirme kooperatifi ve tarım satış kooperatifi olmak
üzere toplam 348 tane kooperatifimiz bulunmaktadır yani kooperatif zengini
bir ilimiz de diyebiliriz. Antalya'mızda 2020 yılında 23, 2021
yılında 9 olmak üzere son iki yılda toplam 32 kooperatif
kurulmuştur. Bu kooperatiflerimizden 27sinin kadın kooperatifi
olmasının yanı sıra önümüzdeki süreçte kadın
kooperatifleri birliğinin de ilimizde kurulması planlanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı On Birinci Kalkınma Planı çerçevesinde
kooperatif destek sistemi hayata geçirilmiştir ve finansal destek araçları
geliştirilebilmektedir. Bu çerçevede kooperatiflerin makine ve ekipman
alımı, nitelikli personel istihdamı, demirbaş
alımları ile tanıtım amaçlı giderleri sübvansiyonlu
kredi olarak desteklenecektir. Plan döneminde başta tarım
satış kooperatifleri, kadın kooperatifleri ile sosyal nitelikli
kooperatifler olmak üzere öncelikli sektörlerde faaliyette bulunan
kooperatiflere destekler sağlanmaktadır.
Kooperatifçilikle ilgili kamuoyunda
farkındalık sağlanması ve kooperatifçilik
girişimciliğinin farklı alanlarda uygulanması yönünde
çalışmalar yapılmakta olup bu çalışmaların bir
örneği Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı olan KOOP-DEStir.
Ticaret Bakanlığınca yürütülen Kooperatiflerin Desteklenmesi
Programı (KOOP-DES) kapsamında 2020 ve 2021 yıllarında
Antalya ilimizde faaliyet gösteren, ortaklarının
çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve kadın
emeğini değerlendirme amacı güden 25 kadın kooperatifimiz
bu projeye başvuruda bulunmuş olup şimdilik 19 kooperatife hibe
desteği verilmesi uygun görülmüştür. 17 kooperatifin ise hibe
işlemleri yürütülmektedir. 8 tane kooperatifimizle ilgili Bakanlık
merkez komisyonundan onay beklenmektedir. 2020 yılında 11 kadın
kooperatifimize 1 milyon 135 bin 376 TL, 2021 yılında ise 4 kadın
kooperatifimize 300.684 TL ödeme yapılmış; 2 tane
kooperatifimize de yaklaşık 223.053 TL -Kooperatiflerin Desteklenmesi
Programı kapsamında- ödeme yapılacağını belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Antalyamızın kendisine atfedilen turizmin başkenti
unvanını fazlasıyla hak ettiğini gururla söyleyebiliriz.
Yeşil ve mavinin buluştuğu Antalyamızı coronavirüs
pandemisine rağmen 2020 yılında 3 milyon 444 bin 426 turist
ziyaret etmişken 2021 yılı Ekim ayı itibarıyla Antalyamıza
hava yoluyla gelen turist sayısı 8 milyon 38 bin 761e ulaşarak
İspanyayı geride bırakmış, ülkemize ve bizlere turizm
alanında büyük bir gurur yaşatmıştır. 4 mevsim
turizmin yaşandığı güzel şehrimiz alınan pandemi
tedbirleri ve 2nci, 3üncü doz aşıların tamamlanmasıyla
eski günlerine tekrar kavuşacağının sinyalini vermiş
bulunmakla birlikte, şehrimizin yıl sonuna kadar 10 milyon turiste ev
sahipliği yaparak yeni bir rekora imza atacağına da
canıgönülden inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama son vermeden önce, 21 Ekim 1979 tarihinde,
henüz 18 yaşındayken uğradığı hain
saldırı sonucu ağır yaralanan ve
kaldırıldığı hastanede şehit olan Antalyalı
ülkücü şehidimiz Erdal Çoru şehadetinin 42nci seneidevriyesinde
rahmet ve minnetle anıyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekran başında bizleri
izleyen değerli halkımız; ben de 283 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin görüşlerimizi
ifade etmeye çalışacağım.
Şimdi, önce size bir kooperatif örneği
vereyim, sonra bu kooperatifin içerdiği çarpıklıkları,
çapraşıklıkları tedavi etmek açısından bu gelen
teklifin ne kadar işe yarayıp yaramayacağını beraber
değerlendirelim.
Tarım Kredi Kooperatifleri... Fahrettin Poyraz
bu kooperatiflerin Genel Müdürü. Şimdi, bu kooperatifler bürokratik bir elit
tarafından yönetiliyor. Sordum, dedim ki: Ya, 11 yerden 180 bin lira
maaş alıyormuşsunuz. Cevap vermedi. Sonra çıktı
Böyle iddialarda bulunuluyor ama bu doğru değil, ben aslında 62
bin 500 lira alıyorum. dedi, içimiz rahatladı böyle olduğu
için. Bu Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan Bereket Sigorta,
Ümraniyespora sponsorluk yaptı, hem de isim sponsorluğu, hem de en
pahalı sponsorluk. Şimdi, insan ister istemez soruyor: Böyle bir
kooperatifçilik olabilir mi? Yani toplanan ya da kamu kaynaklarından
gelen paraları bir spor kulübünün sponsorluğuna harcamak hangi
kooperatifçiliğin zihniyetinde, felsefesinde var ve bu nasıl oluyor
da hâlâ sürgit bir biçimde devam ediyor? Yine, TARKİM Genel Müdürünün
kendi arkadaşına yüzde 30-40 daha ucuza zirai ilaç
sattığını sordum Yapılan her şey kanunlara
uygundur. dediler. Yılmadım, geçen yıl TAREKS
Hayvancılığın -yine bu da Tarım Kredinin yan
kuruluşu- yerli üreticiden 39 liraya aldığı eti Bosna
Hersekten neden 45 liraya ithal ettiğini sordum Yapılan her
şey yasalar hükmü gereğince yapılmıştır. diye
bir cevap geldi.
Şimdi, ben bir milletvekili olarak bir
kooperatifi denetleyemiyorum, ki denetim bir milletvekilinin en önemli
vazifelerinden bir tanesi. Bu yasa teklifi böyle bir kooperatifi denetlemek konusunda
nasıl iddia sahibi olabilir? Hele, onu boş verin, bu kooperatifin
ortakları bu kooperatifi nasıl denetleyebilir?
Arkadaşlar, kooperatifçilik olağanüstü bir
çıkmaza girmiş durumda epey zamandır. Bir defa şunun
ayrımını çok sağlam yapmak lazım: Ticari şirketin
amacı kârdır, aracı sermayedir ama kooperatifler esas olarak
ortaklarının ekonomik ve sosyal kalkınmasını
sağlamak için dayanışma, yardımlaşma ve kefalet
ilkelerine göre çalışır. Eğer kooperatifleri biz ticari
şirket gibi görürsek zaten baştan yanlış yapmış
oluruz, baştan düğmeyi yanlış iliklemiş oluruz.
Biraz geriye gitmekte bence fayda var.
Kooperatiflerin kökeni öyle zannedildiği gibi prekapitalist dönemlere
falan ait değildir. Yani loncalar ve benzeri meslek örgütleri evet,
bazı dayanışma ilişkilerini, imeceyi ortaya koymuştur
ama esasen kooperatiflerin ortaya çıkışı kapitalizmledir.
Niye böyledir? Çünkü feodalizmde kır merkezdi; kırda olan insanlar,
daha sonra kentlerin merkez olmasıyla yani kapitalizmin gelişmesiyle
birlikte kırdan kente doğru yoğun bir biçimde göç etmeye
başladılar. Bu yoğun göçün sonucunda, kapitalizmin
yaratmış olduğu olağanca eşitsizlikten korunabilmek
için sırtlarını birbirlerine dayama ihtiyacı, dayanışma
içinde yan yana olma ihtiyacı hissettiler. İşte, 1800lü
yılların ilk dönemlerinde yani 1850 yılına kadar çıkan
kooperatiflerin esası bu antikapitalist zihniyetle şekillendi ve o
zamandan bu zamana da bir biçimiyle, iyi kötü devam ediyor. Emin olun, mevzuya
bu zaviyeden baktığımızda, Türkiyede kendi iç
dinamiğiyle yani halkın talebiyle kurulmuş, çalışmaya
başlamış bir kooperatifçilik deneyiminden ne yazık ki
bahsedemiyoruz.
Bakın, Mithat Paşa örnek veriliyor. Mithat
Paşa bir Osmanlı münevveridir, değil mi? Yani
dolayısıyla, Mithat Paşa ve şürekâsı uygun
gördüğü için Memleket Sandıkları kurulmuştur. Hadi biraz
daha ileriye gidelim, cumhuriyete. Cumhuriyette de kurulan, Mustafa Kemal
Atatürkün bizzat kurduğu kooperatifler de bizim bildiğimiz manada ya
da olması gerektiği gibi tabanın inisiyatifi ve talebiyle
kurulmuş kooperatifler değildir. Bu sebeple, ülkemizdeki -bunu
üzülerek söylüyorum- kooperatiflerin kahir ekseriyeti bürokratik elitin,
yöneticilerin uygun görmesiyle, bunu bir kalkınma modeli olarak
görmesiyle, memleketin kalkınması için bir araç olarak tayin
etmesiyle ortaya çıkmıştır. Kötü müdür? Hayır, kötü
değildir ama tartıştığımız konu kooperatifse
bundan bir adım daha ileriye gitmekte fayda var. Ya, bu mevzu öyle bir
hâle gelmiş ki değerli arkadaşlarım, dönemin Ankara Valisi
Nevzat Tandoğan'a atfedilen bir laf vardır: Bu memlekete komünizm
gelecekse onu da biz getiririz. diye, tam da işte Bu memlekette
kooperatif lazımsa onu da ancak münevverler, okumuş
yazmışlar, devletlular getirebilir. diye bir zihniyet eskiden bu
zamana devam etmiş, gitmiş. Bu sebeple, Türkiye'de kooperatifçilik
her zaman devlet vesayetiyle mahlul olmuş; kendi başına karar
alan, bir özerkliğe sahip olan, bu kararlarını pratikte
uygulayan kooperatifçilik deneyimleri neredeyse hiç olmamış. Niye
neredeyse diyorum, biliyor musunuz? Bir ara bazı kooperatifler öne
çıktı, bunlardan bir tanesi KÖY-KOOPtur. KÖY-KOOP, aslında, bir
köy kalkınma kooperatifi modelidir, 12 Eylül 1980 darbesine kadar yüz
binlerce üyeye ulaşmıştır. 12 Eylül askerî darbesi bu
kooperatifi kapatmıştır. O kadar başarılı
olmuştur ki alanda, örneğin, Romanya'dan traktör getirip -aracısız,
direkt- getirdiği traktörü köylüye satmak suretiyle tarımda
mekanizasyon açısından da çok faydaları olmuştur. Ama
bürokratik denetim mekanizmaları onda da var mıdır? Vardır.
Onda da devlet, kooperatifleri, KÖY-KOOP başta olmak üzere, potansiyel bir
komünist yuvası olarak görmüş müdür? Evet, görmüştür.
İşte, 12 Eylül askerî diktatörlüğü, bu sebeple, Türkiye'deki
bütün kooperatifleri derdest etmiş durumdadır. 24 Ocak
Kararlarıyla -ki 12 Eylül onun yolunu açtı, bilinecektir- ülkeye
giren neoliberalizm, esasen, tam böyle bir zemin üzerinde
şekillenmiştir. Niye bunu söylüyorum? Çünkü kooperatif demek
yardımlaşmadır, dayanışmadır, kefalettir yani bu
dünyada yalnız olmadığını anlatmaktır insanların,
yan yana gelmelerini önermektir, birlikten kuvveti doğurmaktır ama
neoliberalizm ülkeye girecekse, burada sermaye temelli işler
yapılacaksa elbette ve elbette bu tür örgütlenmeleri sermaye istemez.
Kapitalizmin doğuşunda Avrupada da benzer şeyler olmuştur.
Sermaye örgütleri işçi kooperatiflerinin gelişiminin önünde her zaman
engel teşkil etmiş durumdadır. Ne yazık ki biz, ülkemizde,
devletin sürekli yukarıdan denetlediği, sürekli müdahale ettiği,
hangi kararın nasıl alınacağına kadar kendi hükûmet
komiserleri tarafından yol verdiği kooperatifçilikten çok çektik, çok
çektik.
Şimdi, şu soruyu hep beraber soralım:
Ya, hadi Mithat Paşadan alalım, Mithat Paşadan bu zamana kadar
bu memlekette kooperatifçilik niye düzelmedi kardeşim? Niye olmadı
bu? Olmaz. Çünkü kamusal bir perspektifle kooperatiflere bakmıyoruz.
İşte, bu gelen yasa teklifi de kooperatifleri daha fazla denetlemek
suretiyle, dış denetim diye bir şey kurmak suretiyle,
aslında kooperatiflerin kendi iç dinamiğiyle, dinamizmiyle, karar
alma süreçleriyle yaşayacak, ayakları üzerinde duracak örgütler,
yapılar olması gerçeğini gözden ırak tutmuştur. Bunu,
deyim yerindeyse, kaldırıp çöp tenekesine atmıştır.
Sadece bu teklif için söylemiyorum, bu zamana kadar ki bütün tekliflerde
aşağı yukarı durum böyle olmuştur değerli
arkadaşlar.
Şimdi, hep deniyor ya bize: Ya, siz hep eleştiriyorsunuz;
eleştir, eleştir, eleştir, hiçbir şeyi de
beğenmiyorsunuz. E, bir şeyi de siz ortaya koyun da biz ona
bakalım. Koyduk, 90 maddelik bir kooperatifler yasa teklifini geçen sene
yazdık. Burada grubu olan bütün siyasi partilerimize, hatta olmayanlara da
bu yasa teklifini gönderdik. Şimdi, bizim gördüğümüz temel mesele
şu: Bu bir teknik düzenleme, gelen teklif bir teknik düzenleme. Biz
diyoruz ki: Kooperatifçiliğin felsefesinde radikal değişimler ve
dönüşümler yapmayan hiçbir kooperatif yasa teklifinin pratik
karşılığı olmayacaktır. Bu sebeple de mutlaka ve
mutlaka kooperatiflerin yardımlaşma, dayanışma ve kefalet
gibi özelliklerinin öne çıkarılacağı ama her şeyden
önce o kooperatifi kooperatif ortaklarının yöneteceği
mekanizmaların kurumsallaşması lazım. Yani aslında
mesele, biraz devletin de demokratikleşmesidir. Yalnızca kooperatifin
iç mevzuatının demokratikleşmesi değil, kooperatifin
çevresindeki evrenin de demokratikleşmesiyle bir şey ancak
başarılabilir.
Ama buna rağmen teknik olarak da neler
yapılması gerektiğine ilişkin önerilerimizi
sıraladık. Bizim yasa teklifimizde bir defa diyoruz ki: Bu
yapısal değişimi, dönüşümü yapmak için, bakın, 3 tane
yasa var: 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 1581 sayılı
Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu, 4572 sayılı
Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun. Olmaz
böyle. Yani 3 gariban köylü bir araya gelip de Hadi biz bir kooperatif
kuralım. dese bu kanunların içerisinden çıkması mümkün
değil. 1163 sayılı Kanun temel kanun, bakıyorsun,
başka bir şey kuracaksan ona göre de diğer kanunlardan
faydalanıyorsun. Mevzuatın teke düşürülmesi lazım. Bizim
yazdığımız kanun teklifiyle iddiamız, bu mevzuatı
teke düşürdüğümüz biçimdedir.
İkincisi, 3 tane bakanlık bu alanı
denetliyor. Olmaz, bu 3 bakanlığın yerine bir kooperatifler
bakanlığının kurulması lazım değerli
arkadaşlar. Ziraat Bankası gibi, artık, sermayeye 750 milyon
dolar kredi verip, dönüp bakmaya bile tenezzül etmeyen bankaların,
kooperatiflerin kredi sorununu çözmesi mümkün değil, bu Tarım
Kredinin kredi sorununu çözmesi mümkün değil; o yüzden bir kooperatifler
bankasının kurulması lazım. Bu kooperatifler
bakanlığına ilişkin öneri çok
şaşırtıcı geliyor; vardı aslında, vardı
biliyorsunuz, Kooperatifler ve Kırsal İşlerdi yanlış
hatırlamıyorsam, böyle bir bakanlık Türkiye'de zaten
zamanında kurulmuştu, kapatılana kadar.
Kooperatiflerin demokratikleşebilmesi için,
yönetim kurulu, temsilde yetkili kişiler gibi o bürokratik kastı daha
da yerine çakan şeylerin genel kurul, kooperatifler meclisi, yürütme
kurulu gibi demokratik mekanizmalarla değiştirilmesi gerekir.
Yine huzur hakkı diye bir şey var.
Oradaki kooperatifleri şirketleştiren, karar alma süreçlerini
yönetici bir elitin inisiyatifine terk eden bu süreçler ortadan
kaldırılmalı. Kooperatiflerde de huzur hakkı yerine,
sendikaların belirleyeceği, asgari ücretten yüksek olmamak
koşuluyla ve kooperatif genel kurulunda karara bağlanmak
koşuluyla ücretlendirmeye gitmek lazım.
Bir ucube de şu ortaklar arası faaliyet.
Deniliyor ki: Kardeşim, sen süt üretirsin, kooperatif faaliyetidir ama
peynir yaparsan çıranı yakarım. Niye çıramı
yakıyor biliyor musun? O zaman ticari faaliyete girdiği için
ümüğüme çöküyor ve benden vergi alıyor. Bu sebeple kooperatifler
gelişemiyorlar, bu sebeple sermaye birikimi mümkün olmuyor.
Değerli arkadaşlar, küçük ve orta ölçekli
kooperatifler de bizim önerimizdir. Bu kooperatif içi faaliyet diye tarif
ettiğimiz şeyi ortaklar arası faaliyet diye tarif
ettiğiniz şeyi kaldırmak gerekir. Bu, küçük ve orta ölçekli
kooperatiflerin kalkınması için gereklidir. Domatesi üreten aynı
zamanda -ne olacak ya, cebinizden mi veriyorsunuz- domates salçasını
da üretsin, bir küçük imalathane kursun oraya, domates salçasını da
satsın, kooperatifine faydalı olsun.
Geldik şu dış denetime. Kooperatifin
iç denetçileri var, genel kurulda seçiliyor; üst birliğin kooperatifi
denetlemesi var, yargısal denetimi var ama iktidardakiler bununla
yetinmemiş, diyor ki: Biz bir de dış denetim kuralım.
Kimler olsun bunun içerisinde? Vallahi, bakanlıktan mali müşavirlere
kadar herkes olsun. Olmaz arkadaşlar, zaten kooperatiflerin ümüğüne
çökmüşsünüz; zaten bürokratik yapı, devlet vesayeti, kooperatifleri
nefessiz bırakmış, bunun üstüne bir tane daha denetim
mekanizması kurmanın pratikte hiçbir anlamı ve
karşılığı yok.
Bir başka sorun: Ana sözleşme lafta
kalmış, ana sözleşmeye doğru dürüst atıf yok, burada
da doğru dürüst atıf yok. O sebeple ana sözleşmenin kooperatifin
aort damarı olduğunu, kanı canı olduğunu bilerek esas
meselelerin ana sözleşmeyle karara bağlanması gerektiğini
bir kez daha hatırlamak gerekiyor.
Çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum: Kredi
kooperatiflerine bir ortağın taahhüt edeceği pay adedinin üst
sınırı kaldırılmış; bu, bir defa kooperatif
felsefesiyle uyuşmuyor, bu yanlış. Bu pay miktarı
belirlidir; belirli olmasa bir zengin gelir, tamam mı, herkes bir pay
alıyorken o 50 pay alır, ondan sonra da o kooperatifi kendi kâr
maksadının aparatı hâline dönüştürür; bu, kooperatif
felsefesiyle uzak yakın alakası olmayan bir şeydir değerli
arkadaşlar. Kooperatiflere bu sebeple yalnızca gerçek kişiler
üye olmalıdır, ortak olmalıdır. Gerçek kişi
olmayanların yani tüzel kişiliklerin, belediyelerin kooperatiflere
ortak olmalarının sebebi -özellikle ticari şirketleri
kastediyorum- kârdır, bundan uzak durmak gerekir. Oraya siz tüzel
kişiliği soktuğunuzda, bir ticari şirketi soktuğunuzda
o kooperatifin alacağı kararların hepsi dayanışma,
yardımlaşma, kefalet amacıyla değil, o şirketin kâr
amacıyla olacaktır, bunu da kabul etmek mümkün değildir. Devam
edelim
Bunların hepsini kanun teklifimize yazdık ama iktidar
mahfillerinde çok kıymetli görülmemiş; onlara da vermiştik
aslında.
Yine, problemli bir şey daha var, bu
26ncı madde de sonradan getirilmiş yani ilk başta yoktu:
Tarım satış kooperatifleri ve bağımsız denetim
dışında kalan tarım satış kooperatifleri
birlikleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunundan muaf oluyor. Ya, bir
şeyi vergiden muaf kılacaksak gariban, küçük, köy kalkınma
kooperatifleri var, fukara kooperatifler var, bunları vergiden muaf
tutalım. Ama büyük olasılıkla Cumhurbaşkanının
geçtiğimiz günlerdeki Daha çok satış kooperatifi
kurulmalıdır. fikrinin burada devamını görüyoruz. Bunlara
vergi muafiyeti, vergi istisnası sağlayıp bu kurumların
doğal olarak da faaliyetlerini vergisiz bir ortamda sürdürmeleri
sağlanacaktır; asla ve asla bu yaklaşım doğru
değildir. Ekonomik krizin yaratmış olduğu yetmezliği,
insanların yoksulluğunu, gıdaya ulaşamama hâllerini inzibati
yöntemlerle ya da makyaj yöntemleriyle, getirdiğiniz bu mevzuatla düzeltmek
mümkün değildir değerli arkadaşlar.
Bir başka mevzu şu: Eğitim meselesi.
Biz de yazdık, evet, eğitim meselesi önemli bir meseledir ama yönetim
kurulu üyelerinin, denetmenlerin falan değil. Doğru dürüst kamusal
kooperatif eğitimleri verilmeli. Biz öneriyoruz: Kooperatif üniversiteleri
kurulmalı arkadaşlar ve bu kooperatif üniversiteleri yaygın
eğitim yapmalı, ilk mektepten itibaren de tarım ve kooperatif
dersleri mutlaka ve mutlaka müfredata girmeli. Bizim çocukluğumuzda
vardı hatta, hatırlayacaksınız, böyle sarı
kağıda basılmış tarım kitabımız
vardı, çok şey öğrendik. Şimdi çocuklar domatesi zincir
marketlerde yetişiyor zannediyor; sağ iktidarlar sayesinde topraktan
bu kadar kopartıldık ne yazık ki.
Yine, bir yönetim kurulunda görev alan kişi
başka bir yönetim kurulunda -biz tabii yönetim demiyoruz, kendi
teklifimizde yürütme bunun adı- görev almamalı, herkes ancak bir
işi yapar.
Yine, küçük ölçekli kırsal kalkınma
kooperatiflerine, tarım satış kooperatiflerine,
kadınların kurduğu, 30 yaşın altındaki gençlerin
kurduğu ve engellilerin kurduğu kooperatiflere vergi istisnası
tanımak gerekir. Bu teklifte şöyle anlatılmış:
Çoğunluğu engellilerden ve çoğunluğu kadınlardan
oluşan denilmiş. Bunun şöyle bir problemi var: Bu,
rahatlıkla istismar edilebilecek bir şeydir. Bir de burada vergi
istisnasından bahsedilmiyor, bazı bürokratik işlerde ödenecek
meblağın bağışlanmasından bahsediliyor. Tam
tersine, burada, sağlam bir vergi istisnasına -küçük ve orta ölçekli
kooperatifler için söylüyorum, köy kalkınma kooperatifleri için
söylüyorum- mutlak suretle ihtiyaç olduğu kanısındayız.
Bir başka konu üst birliklere üye olma
meselesi; gerçekten büyük sorun. Üst birliklere üye olmak için kooperatifleri
motive etmek lazım, özendirmek lazım, teşvik etmek lazım
ama bu inzibati yöntemlerle yani kredi ve girdi kullanmalarına izin
vermemek suretiyle bu işi yapmanın pratik bir
karşılığı yok. Bunu önermişsiniz ama kooperatif
ile birliği ya da üst birliği -her neyse- bunlar arasındaki
ilişkiyi demokratikleştirecek hiçbir öneride
bulunmamışsınız, Oraya üye olmazsan canını
yakarım. demişsiniz -mealen söylüyorum- bunun da demokratik
açıdan problemli bir yaklaşım olduğunu ifade etmek
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) Elektronik düzenlemeye
gelince, muhtelif yerlerde vurgu var yani bunda fayda var tabii ki ama
şöyle de bir tarafı bu var işin: Bakın, bu kooperatif
ortaklarının bir süre sonra kooperatif mekânını kullanmamalarına,
oradaki dayanışma, kefalet, yardımlaşma ilişkilerini
yaşamamalarına sebep olur ve bu, kooperatiften
uzaklaştırıcı ve yabancılaştırıcı
bir faktördür. Bunu özellikle ilgilerinize sunmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Şimdi, gelelim hülasaya. Daha aslında
söylenecek çok şey var ama biraz süre kısıtlı. Şimdi,
bizim ülkemizde özellikle kırsalın tasfiyesinin önüne geçmek için bir
kooperatifçilik zihniyetine ihtiyaç var. Kıymetli arkadaşlar,
yıllardan beri bunu dönüp dönüp söylüyoruz ama bu, teknik düzenlemeyle
olmaz; bu, politik bir düzenleme olmak zorunda. Bu, halkın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Selamlayabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bu, özellikle küçük ve orta
ölçekli, kır kökenli kooperatiflerin güçlenmesi için, ayakta kalması
için, insanların bittiği yerde karınlarının
doyması için ve sonuçta da yardımlaşma, dayanışma ve
kefalet ilkelerine göre insanların sağlam bir toplum
oluşturabilmeleri için olmazsa olmaz. Yoksa ne yazık ki böyle makyaj
tedbirlerle, böyle göstermelik şeylerle bu meselenin çözülmesi mümkün
değil. O sebeple, ben, bizim yazmış olduğumuz yasa
teklifini, kooperatifler yasa teklifini bir kez daha ilginize sunuyorum. Bu
yasa teklifi böyle geçse de gönül ister ki bütün partilerle beraber demokratik,
sosyal, halkçı bir kooperatifler yasasını el birliğiyle
geçirelim.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurunuz Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Uluslararası Kooperatifler Birliği
verilerine göre, bugün, dünya nüfusunun yüzde 12si yani yaklaşık 800
milyon kişi kooperatif üyesi durumunda. Dünya genelinde kurulmuş 3
milyondan fazla kooperatif var. Dünyanın en büyük 300 kooperatifinin ve
iştiraklerinin yıllık ciroları toplamı ise -buraya
dikkat edin- 2 trilyon 146 milyar dolar. Dünya çapında çalışan
nüfusun yüzde 10u kooperatifler tarafından istihdam ediliyor. Dünyada 2 milyar
800 milyon insanın çalışma hayatında olduğu
varsayılırsa yaklaşık olarak 280 milyon kişi
kooperatiflerde istihdam ediliyor. Dünyanın en büyük kooperatifi bir
Fransız kooperatifi, Credit Agricole, cirosu yaklaşık 90 milyar
dolar. Bu rakam, İstanbul Sanayi Odasının İSO 500deki
firmalarından ilk 75 şirketin cirosunun toplamına eşit bir
kooperatif ve Türkiyedeki İSO 500 listesinde yer alan ilk 75
şirketin cirosu kadar büyük.
Dünyada kooperatifleşme her ne kadar
gelişmekte olan kaynak yoksulu ülkelerde sanki çok önde olur diye
düşünülüyorsa da öyle değil. Dünyanın en büyük kooperatifleri
gelişmiş ülkelerde kurulmuş ve büyümüşler. Dünyanın
300 büyük kooperatif listesinde ABD'den 45, Fransadan 44, Almanyadan 30,
Japonyadan 24, Hollandadan 17 diye böyle gidiyor; bunlar gelişmiş
ilk 10 ekonomi ve en büyükleri de bu ülkelerde. Ekonomik faaliyetlere göre ise
tarım ve sigortacılık alanında faaliyet gösteren
kooperatiflerin bir adım öne çıktıklarını da
görüyoruz. Bu iki sektör ilk 300 firma içerisindeki kooperatiflerin yüzde
67sini oluşturuyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiyedeki
kooperatiflerin yapılarına şöyle bir bakarsak, maalesef
doğru dürüst bir bilgiye bile ulaşamıyoruz.
Bakanlığın internet sitesine şu anda girin, 2005-2016
yıllarının verileriyle
karşılaşacaksınız. Biz bu Komisyona gelmeden önce Bir
değerlendirme yapalım yani buradaki istatistiki rakamlara
bakalım, Türkiyede kooperatifçilik nereye gelmiş; küçük ve orta
ölçekli kooperatifler, tarım kooperatifleri, küçük köy kooperatifleri
nereye gelmiş, bununla ilgili de bir çalışma yapalım.
dedik ama maalesef millî gelire katkıları bile bilinmiyor.
İyimser bir tahminle, bununla ilgili yaptıkları
çalışmaları yani bu kanun teklifini getiren
arkadaşların yaptıkları çalışmaları şöyle
değerlendirdim: Herhâlde gerek görmemişler. Hiç olmazsa verilere
oradan ulaşalım, beş senedir buraya Bakanlık verileri
işlenmiyor. Komisyon kooperatiflerle ilgili bir kanun teklifini getiriyor
ama bununla ilgili etki analizleri yapılmamış, bugüne kadar
diğer kanunlarla da ilgili böyle bir etki analizi
çalışmasının yapılmadığını
biliyoruz. E, o zaman neye göre kanun yapacaksınız? El
yordamıyla kanun yapıyorsunuz.
Arkadaşlar, getirdiğiniz kanun
tekliflerinin detaylarını aslında siz de verilere
ulaşamadığınız için bulup getiremediniz Komisyona.
Şimdi merakla bekliyorum, kanun teklifini getiren arkadaşlar burada
acaba bize detaylı birtakım bilgiler sunacaklar mı?
Kooperatifçilikte her ne kadar dünyanın çok gerisinde kalmış
olsak da önemli kooperatiflerimizin olduğunu da burada vurgulamamız
gerekiyor. İSO 500 listesinde 6 tane büyük kooperatif var veya kooperatif
iştiraki de diyebiliriz. Bunlar; Trakya Birlik, Konya Şeker, Kayseri
Şeker, GÜBRETAŞ, Tarım Kredi Yem, Tarım Kredi Birlik gibi
sıralanabilir, 6 büyük şirket. Dolayısıyla, çok önemli bir
alanla ilgili düzenlemeler yapıyoruz ama maalesef, iktidardan
vekillerimizin bu özeni bu şekilde göstermediklerini de burada
söyleyebilirim. Kanun teklifinin gerekçesinde 2021-2023 Türkiye Kooperatifçilik
Stratejisi Eylem Planına atıfta bulunuldu ama öyle bir eylem planı
da yok. Teklif sahipleri teklifi 2012-2016 yıllarını kapsayan
Eylem Planına göre hazırladılarsa bu daha da vahim. O zaman bir
eylem planı yapılmış ve bir daha eylem planı da
maalesef göremiyoruz.
Kanun teklifiyle getirilmek istenenlere şöyle
sırasıyla bir bakmakta fayda var: Kooperatif yönetim kurulu
kooperatif ortaklığı için başvuranlarla ilgili
kararını bir ay içinde bildirecek, kamu kaynaklarından destekli
kredi kefalet ve tarım kooperatifleri ise şartları taşıyanların
ortaklık başvurusunu kabul etmek zorunda olacak. Kooperatif
ortaklık payı değeri 100 lira olarak güncelleniyor.
Cumhurbaşkanı kararıyla artırılmakta olan
ortaklık payının asgari değeri artık ilgili
bakanlığın takdiriyle artırılabilecek. Yüksek
sermayeli sigorta kooperatifleri için taahhüt edilecek pay adedinde
sınır gözetilmeyecek. Teknoloji uyum ve şeffaflık için
kooperatif ortaklarının raporlara ve hesaplara elektronik ortamda da
erişimi sağlanacak. Kooperatif ortakları genel kurula
katılabileceklerin listesine Kooperatif Bilgi Sistemi üzerinden
erişebilecek diye böyle uzayıp giriyor. Biraz sonra arkadaşlar
da konuşacaklar, onlar da bunların detaylarına girerler ama
burada özellikle dikkatinizi çekmemiz gereken bir nokta var, bu eğitim
meselesi. Kooperatifler kendi aralarında seçimleri yaptıktan sonra
eğitim alacak. deniliyor ve burada bir tanımlama yok,
tanımlamanın içeriğini aslında kanunda belirlemeniz
gerekiyor. Bunu Bakanlık mı yapacak, kooperatifler mi yapacak? Ki
öyle kooperatifler var ki bu eğitimleri verme ihtimali yok. Ha
Eğitimleri almazsanız dokuz ay içerisinde, üyelikten
düşürürüz. diye bir tanımlama koymuşsunuz, o zaman üye de
bulamayacaksınız bu kurumlara.
Değerli arkadaşlar, kooperatif üst
kuruluşlarda dış denetim, finansal tabloların denetimi
zorunlu hâle getiriliyor, zaten birçok açıdan denetim kurulları
kooperatiflerde denetimini yapıyor. Aynı zamanda kamu denetliyor,
demek ki yetmiyor bir de dışarıdan denetçi atanacak buraya
-biraz sonra anlatacağım buraların nasıl arpalık
hâline dönüştürüldüğünü- sanıyorum yeni kadrolar çıkarmak
üzere böyle bir çalışma yapılıyor. Kanun teklifinde birçok
önemli düzenleme yürütmenin keyfine bırakılıyor, mesela kanun
teklifinin 5inci maddesinde eğitim programı -biraz önce
bahsettiğim gibi- muğlak bir şekilde bırakılıyor.
Evet, arkadaşlar, kanun teklifinin Komisyon
görüşmeleri sırasında teklifin niteliğini artıracak
bazı önerilerimiz oldu. Bunlardan biri, kooperatiflerin ve üst
kuruluşların yönetim ve denetim kurullarında üçer dörder
maaş ve huzur hakkı alımının önlenmesiydi. Bu, AK
PARTİ milletvekillerinin tamamının oylarıyla reddedildi. Bu
öneriyi dikkate almayarak gösterdiler ki üçer dörder maaş alanlardan bizim
Komisyondaki vekil arkadaşlarımız da son derece memnun çünkü
-biraz sonra sıralayacağım- bu kooperatiflerde yönetim kurulu
üyesi olan, yönetim kurulu başkanı olan öyle güzel maaşlar
alıyor ki isim isim de bunları söylemek mümkün. Mesela, Tarım
Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz, sizlerin
arkadaşı, geçmiş dönemde Bilecik Milletvekili, AK PARTİ
milletvekilliği yapmış. Bunun hakkında da bir haber
çıktı, 180 bin lira huzur hakkı ve maaş
aldığı iddia edildi ve bu iddiaları bu
arkadaşımız yalanladı. Huzur haklarıyla birlikte
aylık gelirinin 62 bin lira olduğunu söyledi. Şimdi,
milletvekili maaşları çok eleştirilir Şöyle
alıyorsunuz, şu kadar alıyorsunuz. diye. Arkadaş 180i,
tamam, reddediyor ama bir taraftan da itiraf etmiş; 62 bin lira maaş
alıyor. Ya, burada özrü kabahatinden büyük. Anlaşılan,
Tarım Kredi Kooperatiflerinde veya iştiraklerinde yönetim
kurullarında bulunmak için AK PARTİli olmak fiilî bir ön koşul
hâline gelmiş. Çok fazla örnek var, kooperatiflerdeki yönetim kurulu
üyeliklerini ve başkanlıkları internete girdiğiniz zaman
şöyle bir tarayın, bunların hepsi önümüze dökülüyor. Ama birkaç
tane örnek verelim: Tarım Kredi iştiraki olan GÜBRETAŞ Yönetim
Kurulu Üyesi Zeynep Müjde Sakar AK PARTİ Genel Sekreter
Yardımcısı ve AK PARTİnin 24üncü Dönem milletvekili
adayı. GÜBRETAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Tunçak AK PARTİ
Bursa eski Milletvekili. TAREKS Hayvancılık Yönetim Kurulu Üyesi
Bünyamin Özbek AK PARTİ Bayburt eski Milletvekili. Tarım Kredi Yem
Genel Müdürü Hasan Fehmi Kinay AK PARTİ Kütahya eski Milletvekili. O kadar
çok ki, ben listeledim, şimdi bütün zamanımı yani yirmi
dakikayı burada kullansam bu listeyi bitiremezdim. Bir diğer örnek:
Geçen dönemde, 26ncı Dönemde burada, bu sıralarda oturan bir
milletvekili arkadaş Türkiye Esnaf Kefalet Kooperatifleri
Başkanı ve burada da onu eleştirmiştik. O zaman
Milletvekili maaşı alıyorsunuz; Mamakta Esnaf Kefalet
Kooperatifinde Yönetim Kurulu Başkanısınız, oradan
maaş alıyorsunuz; Ankara Esnaf Kefalet Kooperatifi
Başkanısınız, oradan maaş alıyorsunuz; TESKOMBun
Genel Başkanısınız, oradan maaş alıyorsunuz.
Altınızda makam arabaları, esnaf kan ağlıyor, siz
buralardan -sanıyorum 2017ydi, o zamanın parasıyla- 80 küsur
bin lira para alıyorsunuz. demiştim. Ha, bunun başka bir özel
tarafı da var tabii. Şimdi, TESKOMB gibi bir yerde, esnaflarda
CHP'lisi var, HDP'lisi var, MHP'lisi var, AK PARTİ'lisi var, herkes var
fakat buranın tepesinde bir AK PARTİ'li milletvekili oturuyor ve
oraya giden insanlar bir ön yargıyla gidiyorlar. Buradan kredi almak
isteyen insan Acaba benim siyasi kimliğimden dolayı mı bana
kredi verilmedi? deme hakkına sahip. Artık, bu kadar
partilileşmiş, tek bir partinin insanlarının böyle özel
kurumların başına gelmesinin kabul edilebilir bir tarafı
yok ve geçenlerde komisyonda yine bu arkadaşımız şu anda
TESKOMB Genel Başkanı olarak devam ediyor söz aldı ben bu
eleştiriyi yaptım yani birçok AK PARTİ'li yönetim kurulu
üyesinden bahsederek ve dedi ki: Bu işleri eğer maaş almadan
yaparsak bu işler angaryadır, bu işleri yapacak adam
bulamazsınız. Ve bu reddedildi, komisyonda reddedildi, bunu da
bilgilerinize sunuyorum.
Kooperatiflerde asıl amaç kıt kaynaklarla
insanların genel ihtiyaçlarının karşılanması;
tüketiciler için bu, üreticiler için de ne yapmak gerekiyor? Üreticileri bir
araya kendi başlarına gelemediği için getirip en yüksek
fiyattan onların ürünlerinin pazarlanması ve onların refah
seviyesini yükseltmek. Böyle bir kanun görüşmüyoruz şu an, sadece
ufak tefek düzenlemeler yapıyoruz, maalesef durum bu.
Şimdi, bu ve üçer beşer maaş
meselelerinin üstünde çok fazla durmadan geçeceğim çünkü bunu artık
sizler değil, bütün Türkiye biliyor. Yönetim kurulu üyelikleriyle 3
yerden, 5 yerden, hatta 11 yerden maaş alan insanların, AK
PARTİlilerin olduğunu biliyoruz.
Arkadaşlar, 4 Ocak 2021de asgari ücretlinin
eline, 2.835 liralık asgari ücretin karşılığı
olarak 385 dolar civarında maaş geçiyordu. Bugün net asgari ücretin
dolar karşılığı 304 dolar. Asgari ücretli
çalışanın maaşının alım gücü bu kadar süre
içinde 81 dolar düşmüş yani -aşağı yukarı 9 lira
deseniz- asgari ücretli 700-800 lira gelir kaybetmiş. Şimdi, burada,
dünyanın başka bir yerinde böyle bir örnek olmadığı
için bunları söylemek zorundayım: Bir tarafta 3 maaş, 5
maaş, 7 maaş, 11 maaş alan var; Bu işleri eğer bu
maaşlar alınmazsa -ki çok yüksek maaşlar- angarya görürüm.
diyen TESKOMB Genel Başkanı var, Tarım Kredi Kooperatifleri
Başkanları var ve asgari ücretlinin rakamı şu anda Çinin
altına düşmüş durumda. Çinde asgari ücretli çalışan
2.200 yuan alıyor ve bu, 342 dolara -bugünkü kurla- geliyor, bizim asgari
ücretlimiz 304 dolar alıyor. Dünyanın en ucuz iş gücü diye bütün
dünyadaki sanayi yatırımları Çine gitmişti. Acaba bu
yatırımlar şimdi dünyanın en ucuz iş gücüne sahip
Türkiyeye yağmur gibi akıyor mu? Akmaz çünkü yargınız
bağımsız değil, hukukunuz dejenere olmuş, aynı
zamanda da demokrasiden tamamen uzaklaşıp tek adam rejimine
geçmişsiniz; gelmez sermaye. Bir taraftan kooperatif konuşurken bu
gerçeklikleri de bir şekilde değerlendirmek lazım.
Evet, zaman kısaldığı için
bazı konuları atlıyorum.
Şu, akaryakıta gelen son zamlar; mazota
gelen zamlar, benzine gelen zamlar
Biraz önce gene bir zam açıklandı,
oto gaza da sanıyorum 22 kuruş civarında zam gelmiş.
Şimdi, çiftçiden üretim bekliyorsunuz, bir
tarafta, geçtiğimiz dönemde, seçimden önce soğan
depolarını, patates depolarını basıp tanzim
satış mağazaları kurmuştunuz. O mağazalar ne oldu?
Siz şu anda tekrar gidip o soğan üreticilerinin ya da
soğanları depolayanların depolarını basıyor
musunuz? Demek ki seçimlere kadar siz buradan bir popülizm elde etmeye
çalıştınız ama olmadı. Şimdi de
Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler,
bunları destekleyelim, öbür tarafta esnaf ne olursa olsun. dediğiniz
ve bugün sadece üç harflilerin 30 binin üzerine çıktığı
marketlerinin karşısında
Onları da bu sefer terörist ilan
edip -ki onları bu şekilde semirten iktidar da sizsiniz- ve
onları şu anda terörist ilan ederken bir taraftan da Bin tane market
kuracağız
500ünü kurdular. 500 daha kuracağız, piyasa
regülasyonunu sağlayacağız. Mümkün mü? Yani piyasa
regülasyonunu sağlayabilmek için piyasaya müdahale etmemeniz gerekiyor. 24
Ocak Kararlarıyla serbest piyasa ekonomisine geçtiniz. Burada bir karar
vermeniz lazım; serbest piyasa ekonomisinden mi, karma ekonomiden mi,
yoksa kapalı bir ekonomiden mi yanasınız? Ayrıca bunu da
tartışmak gerekiyor, ayrı bir konu. Ve bunu Tarım Kredi
Kooperatifleri aracılığıyla yapıyorsunuz. Tarım
Kredi Kooperatiflerinin şu anda bin markete ödediği kira rakamı
inanamayacağınız büyüklükte. Bir de ayrıca bunların
lojistik merkezlerinin yapılması gerekiyor, tedarik merkezlerinin
yapılması gerekiyor. Ve iki senedir zarar ediyor bunlar; iki senedir
zarar ediyor, bu zarar da çiftçinin üstüne yükleniyor. Tarım Kredi
Kooperatiflerinin zararı bir şekilde çiftçinin üstünde ve
halkımızın üstünde.
Şimdi, bin tane market kurarak ne yapmak
istiyorsunuz? Zaten fiyatlar pahalı. Vatandaşlar oraya gidiyor,
marketteki fiyatları inceliyor, herhangi bir bakkaldaki fiyatları da
inceliyor, bakkal fiyatından yukarıda. Burada sizin yapmak
istediğiniz bildiğimiz popülizm yine. Biz bunları
açıyoruz, halkımızı ezdirmeyiz. Ucuz gıda ürünlerine
buradan ulaşırsınız. Ama onu bile becerememişsiniz.
Şimdi, eğer enflasyonu böyle
düşürecekseniz düşüremezsiniz yani marketlerde zararı göze
alırsınız ama bu bütçe onu kaldırmaz. Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bütçesiyle kendi icat ettiğiniz marketlerde ucuz mal
satmanızla regülasyon olmaz, enflasyon düşmez. Enflasyonun
düşebilmesi için önce şeffaf olacaksınız, sonra sözünüze
güvenilecek, Merkez Bankasının üstünden baskıyı
kaldıracaksınız, Merkez Bankası tam bağımsız
bir şekilde kararlarını verebilecek, piyasalara güven vereceksiniz.
Dışarıdan yatırımcıyı doğrudan davet
ettiğiniz zaman zaten bu ortama gelir ve kendiliğinden piyasa regüle
olur -sıcak para bile gelmiyor ülkeye, yüzde 6,5 dolar faizi veriyoruz- ve
enflasyon düşer. Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur. teorisinin
tutmadığını gördünüz, dünyada zaten böyle bir teori de yok.
Yani böyle bir saçmalığı bugüne kadar sürdürüp gece
yarısı Merkez Bankası başkanlarını görevden
alarak, gece yarısı Merkez Bankası başkan
yardımcılarını ki bu adamlar kolay yetişmiyorlar-
görevden alarak ülkede enflasyonu düşüremezsiniz. Enflasyon milletin
cebinden onun isteği olmadan parasını çalmaktır; bu kadar
açık, bu kadar net. İnsanlar yoksullaşıyor, asgari
ücretlinin ne kadar para kaybettiğini biraz önce söyledim.
Ve burada bir ümit kooperatifler
Küçük
kooperatifleri, küçük üretici kooperatifleri tam anlamıyla destekleyerek,
küçüklerin gücünü bir araya getirerek buradan elde ettiğiniz uygun
maliyetli ürünleri de halkınıza yedirirsiniz. Bu da enflasyonu
düşürme araçlarından bir tanesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Kanun teklifinin
en önemli maddelerinden biri kamu kaynaklarından desteklenen,
aracılık yapan kooperatifler ve bunların üst
kuruluşlarında üst üste iki dönem görev yapma meselesiydi ve yine
bizim arkadaşlarımız yani burada birlikte görev
yaptığımız milletvekilleri bunu getirdiler. Nedense bundan
vazgeçtiler, iki dönem üst üste kararından vazgeçtiler. Kanun yapma
tekniğiyle ilgili istişare etmeden getirildiği ne kadar ortada.
Niye getirdiniz, niye kaldırıyorsunuz? Nereden baskı yediniz, o
baskıdan dolayı mı kaldırdınız? Bunlar izaha
muhtaç. Yani iki dönem üst üste meselesi aslında desteklenebilecek bir
şey ama orada bir arkadaş, dışarıdan gelen, kooperatiflerin
başkanlarından birkaç tanesi İki dönemde bu iş
öğrenilmez, üç dönem, dört dönemde anca öğrenirsiniz. diyorlar. Dört
yıllığına seçiliyor bildiğim kadarıyla bu
kooperatiflere.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Son cümlem
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) İki dönemde
öğrenilmez, işte efendim üç dönemde, dört dönemde ancak
öğrenilir. Bu iş iki dönem içinde yapılmaz. dediği için mi
bu kanun teklifini geri çektiniz? Eğer çekecektiniz niye getirdiniz?
Son olarak da artık bir ekonomi büyüme
modelinin, modellerinizin kalmadığını, o modellerin
artık çok demode olduğunu
Kooperatifler önemlidir çok ciddi
kalkınma araçları hâline gelebilirler ama buna rağmen siz her
baktığınız yerde gördüğünüz gibi arpalıkları
görüyorsunuz Bu arpalıklardan biz ne kadar rant elde edebiliriz?i, bunu
görüyorsunuz. O yüzden de tutarlı kanun teklifleri getirmiyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dikkatle dinlediğiniz için ayrıca çok çok
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz
Antalya Milletvekilli Sayın Atay Usluya aittir.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ATAY USLU (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatifler
demokratik yönetimleriyle sorumluluk, gönüllülük, eşitlik,
yardımlaşma ve dayanışma gibi değerlerin kılavuzluk
ettiği girişimler olarak diğer işletmelerden
ayrılırlar. Günümüzde kooperatifçilik kamu ve özel sektör
yanında üçüncü bir sektör olarak dünyada kabul görüyor. Yine dünya
genelinde rekabet ile kamu yararı arasındaki dengenin
kurulmasını sağlayan araçlardan biri olarak kooperatifçilik
sayılmaktadır.
Dünyada bugünkü anlamda kooperatifçiliğin yüz
altmış yıllık bir hikâyesi var. Bu hikâye, 1800lü
yıllarda ilk kez İngiltere'de, işçi
sınıfının çok fazla olduğu, dokuma sanayinin o
yıllarda çok geliştiği bir kentte, Manchesterda
başlıyor. Dokuma işçileri, temel tüketimlerini
karşılamak için bir ortak girişim oluşturuyorlar, sonra bu
kültür önce Avrupa'ya, sonra da dünyaya hızlıca yayılıyor.
Bizim ülkemizde kooperatifçiliğin tarihi
dünyayla eş zamanlı ancak serüvenimiz biraz farklı.
Kooperatifler Osmanlı Devleti'nde 19uncu yüzyılda dünyayla eş
zamanlı olarak kurulmaya başlanıyor. İlk örneği
olarak, 1863 yılında Mithat Paşa'nın Niş Valisiyken
kurduğu Memleket Sandığını görüyoruz. Memleket
Sandığı bugünkü Ziraat Bankasının ilk
çekirdeğidir. Aslında onun da öncesi var; Ahi
teşkilatının, lonca kültürünün de felsefesine
baktığımızda bunların içinde birlik, beraberlik,
dayanışma olduğunu görüyoruz. Yani örnek bir kooperatif sistemi
bu lonca teşkilatlarında ve Ahi teşkilatlarında da
görülüyor. Cumhuriyet döneminde de kooperatifçiliğe çok önem veriyoruz.
Türkiye'deki kooperatifçilik hareketleri 1960lı yıllardan itibaren
hızla çoğalıyor ancak 60'lı ve 70'li yıllarda kooperatifçilik,
tabandan gelen toplumun talebi olarak değil, daha çok üst
yapının bir talebi olarak gündeme geliyor. Belki de Türkiye'de
yeterince gelişememe hikâyesi bu anlayıştan kaynaklanıyor.
Sayın milletvekilleri, Türkiye, kooperatif
sayısı bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden
biri. Başarılı ülkelerin çoğuna nazaran çok fazla
kooperatifimiz var. Neredeyse dünyadaki 10 kooperatiften 1i Türkiye'de ancak
ortak sayısı bakımından durum o kadar iç açıcı
değil. Kooperatifçiliğin geliştirilmesini sağlayacak
tedbirlerin alınmasını Anayasamıza koymamıza rağmen
ortak sayısı bakımından ülkemizdeki kooperatifler dünya
geneline kıyasla 10 kat daha küçük. Bu husus, kooperatif kültürünün
yaygınlaşması hususu bu çalışmayı, bu kanun
teklifini de gerekli kılan noktalardan bir tanesidir. Hâlihazırda
ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığıyla ilgili 3 milyonu
geçen üyesiyle yaklaşık 11.500 kooperatif var; Çevre, Şehircilik
ve İklim Bakanlığıyla ilgili 1,5 milyon üyesi olan 36 bin
kooperatif var; yine, Ticaret Bakanlığıyla ilgili 1,5 milyon
üyesi olan 12 bin kooperatif var. Toplamda 6 milyon üyesiyle 60 bin kooperatif
faaliyet göstermektedir. En fazla kooperatif konut alanında, bunu
sırasıyla tarım, kalkınma kooperatifleri, motorlu
taşıma kooperatifleri, sulama kooperatifleri ve tüketim kooperatifleri
izliyor. Ülkemizde çok başarılı kooperatif örnekleri de
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 1969a kadar
kooperatifçilik Türk Ticaret Kanunuyla düzenleniyordu; 1969 yılında
çıkarılan Kooperatifler Kanunuyla özel bir düzenlemeye kavuştu
bu alan. Bugün Türkiyedeki tarımsal kooperatifler dâhil olmak üzere tüm
kooperatifler bu çerçevede kurulmaktadır. Elli yıllık bu uzun
sürede, uygulamada ortaya çıkan değişiklikler, uygulamada ortaya
çıkan talepler Kooperatifler Kanununda zaman zaman değişiklikler
yapmayı gerekli kılmıştır. Toplamda 18
değişiklik var bugüne kadar, bazıları küçük,
bazıları geniş çapta. Yine, bu süre içerisinde çıkan
teknolojik gelişmeler, ekonomideki küreselleşme bu kanunu
kapsamlı ve işlevsel olarak yeniden ele almayı gerekli
kılmıştır. Yürütme organı, Hükûmetimiz, 2021-2023 Yeni
Ekonomi Programında kooperatif ve üst kuruluşlarının
şeffaf ve profesyonel bir yapıya kavuşturulması, etkin bir
denetim sistemine sahip olması için mevzuatta güncellemeler yapılması
gerektiğini de ifade etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu doğrultuda,
kooperatiflerin ticari hayatın değişen kurallarına adapte
olabilmesi, kooperatiflerin daha profesyonel bir şekilde faaliyetlerini
sürdürebilmesi, kooperatif yönetimlerinde şeffaflığın temin
edilebilmesi, kooperatif sistemine güvenin artırılması,
kooperatif kültürünün daha da yaygınlaştırılması
amacıyla bu teklifimizi hazırladık. Teklifimizle çiftçimizin,
esnafımızın, kadınlarımızın, engellilerimizin
kooperatif sisteminden daha çok faydalanmasını amaçladık. Kanun
teklifini hazırlama sürecinde sektör temsilcileriyle görüşmeler
yaptık, talep ve önerilerini aldık. Komisyon öncesi siyasi parti
gruplarıyla da görüş alışverişinde bulunduk. Yine,
teklifimiz Komisyonda görüşüldü, şimdi de inşallah Genel Kurulda
nihai şeklin verilmesiyle kanunlaşacak.
Komisyonlarda teklifimizde değişiklikler
oldu. Arkadaşlar, değişiklik tabii ki olacak, Komisyonun görevi
o; Genel Kurulda mutlaka değişiklik olacak, Genel Kurulun görevi bu;
getirdiğimiz gibi çıkması doğru bir şey değil,
arkadaşlarımız mutlaka katkı sunacak, bazı maddeler
değişecek, yeni maddeler eklenecek; teklifte
değişikliğin olmaması anormal bir durum, bunu da ifade
etmek istiyorum.
Kanun teklifimizdeki yenilikler ve
değişiklikler şunlar: Kadın ve engelli kooperatiflerine
pozitif ayrımcılık getiriyoruz. Ortakların
çoğunluğu kadınlardan ve engellilerden oluşan
kooperatiflere muafiyetler getirdik bu teklifle. Kadın ve engelli
kooperatiflerinin kuruluş aşamasında ve faaliyet dönemlerinde
ödedikleri tescil ve ilan ücretlerini, ticaret odası kayıt ücretlerini,
yıllık aidat ve munzam aidat ödemelerini kaldırıyoruz.
Böylelikle, kadın ve engelli kooperatiflerine pozitif bir
ayrımcılık sağlıyoruz.
İkincisi, kooperatifleri
şeffaflaştıracak bilgi sistemi kuruluyor. Sistem,
kooperatifçilik sistemine de kültürüne de güveni artıracaktır.
Ülkemizde bulunan tüm kooperatiflere ilişkin verilerin
tutulacağı merkezî bilgi sistemi olan Kooperatif Bilgi Sistemi
(KOOPBİS) kurulacaktır. Bilgi teknoloji alanındaki bu
çalışmayı yapma ve sistemi kurma görevi Ticaret
Bakanlığına veriliyor. Sisteme finansal tablolar, yönetim kurulu
faaliyet raporları, bilanço ve denetçi raporları, ortakların
bilgileri, payları ve ödemeleri gibi veriler girilecektir. Böylece,
ortaklara elektronik ortamda da üye oldukları kooperatiflerin faaliyetlerini
inceleme imkânı sağlıyoruz. Bu sistemle kooperatif yönetimleri
daha şeffaf hâle gelecektir. Yine, hazırun listelerine ulaşmak,
seçim dönemlerinde seçim katılım listelerine elektronik ortamda
ulaşmak mümkün olacaktır.
Diğer bir düzenleme, elektronik ortamda genel
kurulun yapılabilmesi. İsteyen kooperatifler ana sözleşmelerinde
olma şartıyla elektronik ortamda genel kurullarını
yapabileceklerdir. Uzak mesafelerde bulunan ortaklar böylece genel kurul
toplantılarına katılacaktır. Aynı anda, aynı
mekânda bulunma zorunluluğunun ortadan kaldırılması,
özellikle ortağı çok olan kooperatiflere bu süreçte bir
katılım desteği vermiş olacaktır. Şirketlere
sağlanan teknolojik imkânlar bu maddeyle kooperatiflere de
sağlanmış oluyor.
Diğer konu, profesyonelleşmeyi artıracak
eğitim düzenlemeleri. Kooperatiflerin yönetim ve denetim kurulu üyelerine
seçildikten sonra kooperatifçilik konusunda eğitim alma zorunluluğu
getiriliyor. Yönetimlerin kooperatifçilik konusunda nitelikli bilgiye sahip
olmaları daha profesyonel bir şekilde görevlerini yerine
getirebilmelerini sağlayacaktır. Değerli arkadaşlarım,
eğitim almazsa yönetim kurulu üyeliği düşecek, yoksa kooperatif
üyeliği düşmeyecek; burada bu farkı görmek lazım. Yalnızca
yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerine eğitim şartı
getiriyoruz. Eğer bu eğitime katılmazlarsa yönetim kurulu
üyelikleri veya denetim kurulu üyelikleri düşecek.
Kooperatiflere dış denetim sistemi
getiriyoruz; bu, hesap verilebilirliği artıracak. Kooperatiflerin
dış denetimleri de yalnızca finansal konuları kapsayabilir.
Cirolara, üye sayısına yani ticari büyüklüğe göre
bağımsız denetçiler, mali müşavirler veya birlik
denetçileri bu kooperatifleri denetleyebilecek. Bu, kooperatifçilik sistemine
güveni artıracak bir husustur. Bu başarıyı
yakalamış Avrupa ülkelerinde, dünya ülkelerinde dış denetim
sistemi vardır, biz de bu sistemi Türkiyedeki kanunlarımıza
dercediyoruz bu düzenlemeyle.
Kamu kaynaklarını kullanan kooperatiflerin
üyelikleriyle ilgili düzenlemeler yapıyoruz. Kamu kaynaklarından
desteklenen, onlara aracılık eden kooperatifler var esnaf kredi ve
kefalet kooperatifleri gibi, tarımsal desteklemeye aracılık eden
tarım kooperatifleri gibi. Bu kooperatifler, ana sözleşmede
belirtilen şartları taşıyanları ortaklığa
kabulden veya üye yapmaktan kaçınamayacaklardır.
Dolayısıyla ana sözleşmede üye şartlarını
taşıyanlar bu kooperatiflere üye olabileceklerdir. Bu düzenlemeyle
ortaklık şartlarını taşıdığı hâlde
ortaklığa kabul edilmeyen, bu nedenle finansmana ve
ortaklığa erişemeyen esnaf, sanatkâr ve çiftçilerimiz
mağduriyet yaşamayacak, yaşanan mağduriyetlerin önüne
geçilmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, kooperatif kültürünün
daha da yaygınlaşması, etkin, şeffaf, profesyonel bir
kooperatif sisteminin kurulabilmesi için
hazırladığımız teklif ülkemize, milletimize
hayırlı olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına
İzmir Milletvekili Sayın Tacettin Bayır.
Buyurunuz Sayın Bayır. (CHP
sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR (İzmir) Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli Başkan, saygın milletvekilleri;
vekili olmaktan büyük onur duyduğum İzmir ili kooperatifçilik
konusunda önderlik yapmış, geçmişte bu yasalar için çok ciddi
emekler vermiştir. Bu noktada, geçmiş dönemde Gümrük ve Tekel
Bakanlığı da yapmış olan kooperatifçiliğin önderi
Mahmut Türkmenoğlu'nu rahmetle anıyorum.
Genel olarak kooperatiflerin farklı
bakanlıklara bağlı olması ve her bakanlığın
kooperatifçiliğe bakış açısının değişik
olması aslında sıkıntının baş nedenidir.
Kadın üretim kooperatiflerinin Aile Bakanlığına,
taşıma kooperatiflerinin Ulaştırma
Bakanlığına, tarım üretim kooperatiflerinin Tarım
Bakanlığına, bazılarının da Ticaret
Bakanlığına bağlı olması kargaşaya neden
olmaktadır. Ayrıca, son zamanlarda, az ortaklı olarak kurulan
çok sayıdaki kooperatif nedeniyle kooperatiflere bakış
açısının devlet tarafından değiştiğini
söyleyebilirim. Yani, artık neredeyse bu Kooperatifçilik gereksiz.
düşüncesinin iktidar tarafından pompalandığını
düşünmekteyim. Böylelikle birlikte üretim yapma, dayanışma,
örgütlenmenin önü kesilmeye çalışılmakta, Birlikten kuvvet
doğar. sözü unutturulmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, kooperatifler
uzun vade ve düşük faizle bankalara müracaat ettiğinde Siz KOBİ
değilsiniz. denilerek bankalar tarafından geri çevrilmektedirler.
Herhangi bir biçimde kredi talebinde bulunan bu kooperatifler, banka müdürü
tarafından KOBİ olmadıkları için geri çevrilerek Sizi bu
krediden faydalandıramayız. denmektedir.
Bir başka konu ise, yasaya göre,
kooperatiflerin iktisadi işletme kurma zorunluluğu vardır. Bunun
kaldırılmasını talep etmektedir kooperatifler. Çünkü
gerekçe olarak şunu söylemektedirler: Bize bu iktisadi işletme kurma
zorunluluğunu dayatmayın çünkü biz kooperatifler zaten Türk Ticaret
Kanunu kapsamında ticaret yapabilir özelliğe sahibiz. Yani
demektedirler ki: Zaten ben Ticaret Kanununa tabiyim dolayısıyla bu
kapsamda ticaret yapabilecek özelliğe sahibim; bana iktisadi işletme
kurma zorunluluğunu dayatmayın.
Burada yine tespit ettiğimiz bir başka
konu: Kooperatifler Kanununun tek bir paket içerisinde yani paçal bir biçimde
hazırlanmış olması. Yani sütü üreten,
fındığı üreten, pamuğu üreten tarım
kooperatifleriyle; konut üreten ya da ticari inşaat, iş yeri üreten
kooperatiflerin yani satış yapan kooperatiflerin aynı statüde
olmasının doğru olmadığını düşünmekteyiz.
Niye böyle düşünüyorsunuz? derseniz çünkü biri gerçekten bu ülkeye bir
katma değer yaratıyor, üretim yapıyor, tarımda
toprağı işliyor; buna tanınan haklarla ticari amaçlı
iş yeri yapan, fabrika inşaatı yapan kooperatiflere tanınan
hakların aynı olmasını adaletli görmüyoruz, bulmuyoruz,
farklar olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlamda, üretim
yapan, özellikle tarıma dayalı üretim yapan tarımsal
kooperatiflere daha çok destek sağlamamız gerektiğini
düşünüyoruz.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; üretim kooperatiflerinin bulunduğu bölgeye hem ekonomik
hem de eğitsel anlamda katkılarından âdeta rahatsızlık
duyulduğunu ifade etmem sanırım yanlış olmaz. Tarihte,
öz önce rahmetle andığım Sayın Mahmut Türkmenoğlunun
köy kooperatifçiliği konusunda, özellikle İzmirde, bundan kırk
yıl önce yarattığı proje, köyde tiyatroyla
sonuçlanmıştı. Türkiyedeki ilk köy tiyatrosu Urla Bademler
köyündedir arkadaşlar ve bu, o tarım kooperatifi sayesinde
yapılmıştır. Bu anlamda bu aydınlanmanın acaba
kooperatifler kanalıyla Türkiyeye yayılmasının bir
rahatsızlığından mı yakınmaktadır mevcut
iktidar, bir sıkıntı mı vardır?
Ben bakanlıklarda kooperatiflere verilen
paraların da ayrıca amacına uygun kullanılıp
kullanılmadığını, geri dönüşlerinin
denetlendiğini görmedim, duymadım. Bu anlamda bu işin bir
kontrolü olmadığını düşünüyorum.
Kooperatiflerin üretim alanlarına göre
ayrıştırılarak tarımsal amaçlı üretim
kooperatiflerinin ayrı tutulmasını önermekteyiz; aksi takdirde
birçok ithal tarım ürününü, örneğin kuru fasulyeyi Arjantin, Kanada,
Kırgızistan; pirinci Çin, Rusya, Pakistan, Arjantin, Yunanistan,
Hindistan; mercimeği Mısır, Irak, Sudan; bulguru Bosna Hersek,
Rusya, Hollanda; mısırı Rusya, Sırbistan, Romanya; ayçiçeği
yağını Rusya, Ukrayna, Moldova, Bulgaristan, Yunanistan; nohudu
Meksika ve Hindistandan ithal ederek halkımızın alım
gücünü yükseltemez, yeterli gıda almasını
sağlayamayız.
Bir zamanlar âdeta tahıl ambarı olarak
anılan ülkemiz artık tarımsal ürünlerini Rusya başta olmak
üzere diğer Avrupa ülkelerinden temin etmektedir. Çok fazla değil,
daha otuz sene önce kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyken bugün
geldiğimiz nokta bugün bulunduğumuz acı durumun net bir
göstergesidir; artık kendi kendine yeten 7 ülkeden biri değiliz,
mutfaklarında yangın olan ülkeler kategorisindeyiz, yiyeceklerini
ithal eden ülkeler kategorisine geçtik.
Değerli Başkan, saygın
milletvekilleri; burada kooperatiflerin çok amaçlılık ilkesini hep
göz ardı ediyoruz. Bugüne kadar hep uzmanlaşma, ihtisaslaşma
gibi bir kavramdan hareket ettik ve bunun doğru
olmadığını bugün yaşayarak görüyoruz. Bu nedenle az
ortaklı çok sayıda kooperatifin oluşmasının önüne
geçen bir hüküm ben bu yasa önerisinde görmedim, bunu eleştiriyorum. Yani
bir taraftan siz hem az ortaklı çok kooperatif kurulmasına müsaade
edeceksiniz, önünü açacaksınız hem de bundan şikâyetçi
olacaksınız, Çok sayıda kooperatif var. Bunun için şu
yasayı çıkarıyorum. diyeceksiniz.
Eksik olan şeylerden bir tanesi de
kooperatiflerin finansman ayağı yok. Kooperatiflere finansman
nasıl sağlanacak? Ayrıca kooperatiflere çok değişik
kanallardan verilen bu paraların Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığından, Ticaret Bakanlığından, Tarım
ve Orman Bakanlığından verilmesi, giden paranın
dönüşünün takip edilmemesi yani bir ölçüm mekanizmasının
olmaması eleştirdiğimiz konulardan bir tanesidir.
Kooperatiflerin sadece kurulması değil
sürdürülebilir olması çok önemlidir. Kadın kooperatiflerinin
önlerinin açılmasında vergi engelleri olmamalıdır.
Kadın kooperatifleri ham maddeyi çiftçiden yüzde 1 vergiyle alıyor
ancak işleyip, katma değer yarattıktan sonra yüzde 8 vergiyle
satmak zorunda kalıyorlar. Katma değer yaratıyorlar ama
kadın kooperatiflerinden katma değer vergisi alınıyor,
âdeta cezalandırılıyorlar. Sadece katma değer vergisi mi
ödüyorlar? Hayır, bunların haricinde gelir vergisi, kurumlar vergisi,
stopaj, damga vergilerini de ödüyorlar. Bu durum da zorlanmalarına yol
açıyor. Kalkınma ajanslarının, kamu kurumlarının
hibelerini kullanıyorlar ama hibelerden makine, ekipman bile alınsa
kadın kooperatifine gelen paralar vergilendiriliyor. Bu tür hibelerin
vergisiz olarak alınmasını istiyorlar.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sözlerime son verirken tekrar belirtmek istiyorum ki
kooperatifçilik tek başına yetemeyen köylünün, tarım emekçisinin
birbiriyle dayanışmasını sağlar. Güç birliği
yapan çiftçinin hem ekonomik hem de emek anlamında
paylaşmasıdır, yardımlaşmasıdır
kooperatifçilik. Kooperatifçilik köyden, kırsaldan kente göçün
durmasını sağlar, çiftçinin alın teri ve emeğinin
karşılığını alabileceği bir ortaklık
yöntemidir; vazgeçilmesi asla düşünülemez. Bu bağlamda, tarımsal
amaçlı kooperatifler mali bilanço ve çalışan sayısına
bakmaksızın her koşulda KOBİ sayılmalıdır.
Tarımsal kalkınma kooperatiflerinin tümünün KOBİ
tanımına bakılmaksızın, düşük faizli uzun vadeli
finansman kaynaklarından faydalandırılması
sağlanmalıdır.
Kooperatiflerin üreticiyi teknolojiyle
buluşturma, toplu alımla maliyetlerini düşürme, gıda
güvenliği sağlama, pazarlama sorununu çözme gibi işlevlerini
yerine getirebilmesi için yatırım destekleri sadece ilçe bazlı
kooperatiflere verilerek köy kooperatiflerinin de birleşmesi teşvik
edilmelidir.
Kooperatiflerin iktisadi işletme kurma
zorunluluğu kaldırılmalıdır çünkü onlar zaten Ticaret
Kanunu kapsamında ticaret yapabiliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Kooperatifler Kanunu
faaliyet alanlarına göre ayrılmalıdır, tarımsal
amaçlı kooperatifler ayrı tutularak kanun
çıkarılmalıdır.
Bu anlamda hepinize saygılar sunuyor,
Kooperatifler Kanununun üreticimize, milletimize hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
tarımsal üretimde yeni bir ekim dönemindeyiz. Mazot fiyatları
aldı başını gitti. Gübreden tohuma, zirai ilaçtan elektrik
bedeline kadar her şey zamlandı. Çiftçi yeni sezonda ne
yapacağını da şaşırmış durumda. Üretim
planlamasının olmaması, sürdürülebilir strateji yoksunluğu
ve yeterli destek verilmediği için tarımda sorunlar
değişiyor. Bakın, yeni sezonda ekim yapacak çiftçimiz gübreden
yana çok dertli. Ülkemizde yaklaşık olarak yılda 5,5 milyon ton
gübre kullanılıyor, bunun neredeyse tamamı ithal. Gübre
fiyatları almış başını gitmiş,
hızına kimse yetişemiyor. Geçen sene 1.700 lira olan bir
gübrenin fiyatı bugün 7 bin liraları aşmış durumda.
Gübredeki yangın çiftçinin ocağını söndürüyor ama iktidar
çözüm bulmak yerine seyrediyor; seyretmeyin kardeşim, çıkın cam
kulelerinizden, kalkın rahat koltuklarınızdan; çiftçiye gübre
temini için harekete geçin, çare üretin, çözüm bulun.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
kara yoluyla uluslararası nakliye yapan firmalarımız, tır
şoförlerimiz dört aydır Kazakistan transit geçiş belgesi
sorununun çözülmesini bekliyor. Kazakistan, Orta Asya ülkelerine ihracat
taşımalarımızda çok önemli çünkü Türkmenistan salgın
nedeniyle tamamen kapalı, Azerbaycan fazladan ücretler nedeniyle çok
maliyetli, geriye bir tek Kazakistan geçişi kalıyor. Kazakistan
transit geçiş belgesi sorunu çözülmeyince Orta Asya
taşımalarında pazar payı yüzde 40 düştü. On-on
beş günde çözülecek bu sorun dört aydır neden çözülmüyor? Amaç kara
yolu taşımacılığını demir yoluna
yönlendirmek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, kooperatif kültürünün
yaygınlaşması, etkin, şeffaf ve profesyonel bir kooperatif
sisteminin kurulabilmesi için hazırlanan ve görüşülmekte olan
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ülkemize ve milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Sorum Komisyon Başkanımıza olacak.
Birinci sorum: Kanunda yapı kooperatiflerine yönelik herhangi bir
düzenleme yapıldı mı? İkinci sorum: Kamu
kaynaklarının kullanılmasına aracılık eden
kooperatifler için yeni düzenlemeler getiriliyor mu? Üçüncü sorum: Kanun
değişikliğiyle kooperatiflerin denetim sorunu çözülüyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu...
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Keşan ilçemizde, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, buğday hasadına az bir zaman kala petrol ve
doğal gaz araması yaptı; çiftçi hasadını yapamadan ürünleri
telef oldu. Aynı durum, ayçiçeği hasadında da devam etti.
Hasattan sonra bu aramaları yapın. çağrılarımız
ne yazık ki karşılık almadı. Bu durumu da burada yani
Mecliste dile getirdim. Ayrıca, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına
soru önergesi verdim. Haziran ayında vermiş olduğum soru
önergesine, Bakan, ağustosta verdiği cevapta, çiftçilerin
zararlarının ödenmeye başlandığını ve bir ay
içinde tamamlanacağını söyledi. Şimdi, buğday ekim
zamanı geldi ama ortada tamamlanan bir ödeme yok. Çiftçinin daha fazla
mağdur olmaması için, devlet olarak verilen sözün tutulması için
acil olarak ödemelerin tamamlanması çağrısında bulunuyorum.
Çiftçi, maliyetler nedeniyle zaten tarlasını ekmekte zorlanıyor.
Bir an evvel yok ettiğiniz ürünlerin
karşılığını ödeyin. Hâlâ da gaz
bulamadınız.
BAŞKAN Sayın Köksal...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sultandağı ilçesine
bağlı Dereçine kasabasında, Belediye Başkanımız
Ömer Yıldızın üstün çaba ve gayretleriyle, 64 kadın çiftçi
tarafından, 2019 yılı Kasım ayında,
Afyonkarahisarın ilk kadın kooperatifi olarak kurulan, adı ve
logosunun patenti alınan, paketleme yetkisi olan Dereçinem Kadın
Kooperatifi; kiraz, vişne, elma, erik gibi meyvelerin geleneksel
yöntemlerle kurutularak satılmasını sağlıyor.
Ayrıca salça, turşu, kuru bakliyat ürünleri de satış
listesinde.
Kadın işsizliğinin yüksek olduğu
ülkemizde kadınların ekonomiye katılımlarını
sağlayan bu kooperatif destek bekliyor; büyük şehirlerdeki pazarlarda
satış yapabilmesi için ürünlerini taşıyacak bir nakliye
aracına ihtiyacı var. Bu konuda Dereçinem Kadın Kooperatifi gibi
kadın kooperatiflerine niçin destek verilmiyor, niçin pozitif
ayrımcılık yapılmıyor? 13üncü madde bu bağlamda
yetersizdir. Bu konunun aslında biz bu teklifte olmasını
beklerdik. Bu konuda Komisyon ne düşünüyor?
BAŞKAN - Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Hatay'da hazine arazileri sorunu devam
ediyor. On yıllardır üzerinde kurulan evler, maalesef şu anda
hak sahiplerine verilmiyor. Türkiye'de sadece Hatay'da hazine arazileri kendi
mülk sahibine verilmiyor, neden? Bu ayrımcılık neden?
İktidara sesleniyorum: İnanın, vatandaşımız arsa
bedelinden daha çok ecrimisil ödüyor ve şu anda, maalesef, icralık
oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı Pandemi sürecinde kiraları
düşürün. diyor ama Maliye Bakanlığı ecrimisili
düşürmüyor. Neden düşürmüyorsunuz? Öyle bir şey olamaz.
Türkiye'de hazine arazilerini alamayan tek il Hatay, neden Hatay?
Vatandaşlarımızı neden mağdur ediyorsunuz? Lütfen, bir
an önce bu mağduriyeti ortadan kaldırın. Gelin, birlikte
kaldıralım. Hatay halkı mağdur durumda.
BAŞKAN - Sayın Aydoğan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ekmeğini
kâğıt toplayarak çıkarmaya çalışan katı atık
toplayıcılarına İstanbul'da bir zulüm var, kamu gücünü
kullanarak zulmediyorsunuz. 13 milyon işsizi
yarattığınız yetmiyormuş gibi, bir sosyolojik
vakanın üzerine de sürekli benzin döker gibi kamu gücüyle
saldırıyorsunuz, çekçeklerine el koyuyorsunuz. Onları bir
mesleki statüye kavuşturmak gerekirken yani sosyal bir devletin
yapması gereken işleri yapmanız gerekirken bu zulme devam ediyorsunuz.
Buradan sesleniyorum: Siz bu zulme devam ettikçe biz sizi teşhir etmeye
devam edeceğiz. Büyük bir ihtimalle son katı atık diye sizi
toplayacak bu katı atık toplayıcıları.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurunuz.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Tip 1 diyabet hastalığında kan
şekerini kontrol altına almak için dışarıdan insülin
vermek yetmemekte, şeker düzeyinin de sürekli ölçülmesi gerekmektedir.
Çocukların günde en az 8 kez parmak uçları delinerek şeker
ölçümü yapılmaktadır. Bu işlem sırasında çocuklar hem
acı çekiyor hem de korku yaşamaktadır. Ayrıca,
parmaklarındaki enfeksiyon riski, nasırlaşma, sinir kaybı
gibi durumlar da görülebilmektedir.
Tip 1 diyabet hastası olan çocuklar için parmak
ucunu delmek yerine glikoz ölçüm sensörleri de kullanılmaktadır.
Sensörlü cihazlar çocuklar için ne kana ne de iğneye maruz kalmadan ölçüm
yapmaktadır ancak diyabet hastalığında çocukların ve
ailelerin ömür boyu ihtiyaç duydukları bu sensörlü şeker ölçüm
cihazlarının aylık 900 ile 1.500 lira arasında bir maliyeti
vardır ve bunu SGK ödememektedir. Aileler bu sensörlerin devlet
tarafından ödenmesi talep etmektedir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
283 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tarihî olarak kültürümüzde imece usulü ve Ahilik
teşkilatı gibi hiç de yabancı olmadığımız
bir yapının günümüzdeki benzer oluşumlarından biri olan
kooperatif, insan ihtiyaçlarının karşılıklı
yardımlaşma yoluyla giderilmesini sağlamak ve ortakların
çıkarlarını korumak amacıyla kurulan tüzel, ekonomik
kuruluşlardır. İnsanlar birlikte iş yaparak toplumun
kalkınmasına katkı sunarlar. Üretici ve ürünlerinin
desteklenmesi, tüketicinin ve toplumun çıkarına
kuruluşlardır kooperatifler. Kooperatifler Yasası günün
ihtiyaçlarına göre güncellenegelmiş ve günümüz şartlarına
uygun yeni düzenlemeler yapılması hasıl olmuştur.
Kooperatiflerin bir kısım sorunları da olagelmiştir. Sorum
şu: Değişiklik sonrasında kooperatiflere yönelik kanunlarda
bir çelişki oluşmayacak mıdır?
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Başkan.
Cezaevlerinde büyük zorluklar içerisinde görev yapan
ve önemli güvenlik sorunlarıyla karşılaşan infaz koruma
memurlarının sorunları çözüm bekliyor. Sorunların çözümü
için infaz koruma memurlarının emniyet hizmet sınıfına
geçirilmesi, cezaevi döner sermayesinin tüm personele
dağıtılması, sözleşmeli-kadrolu personel ayrımının
kalkması, yıpranma haklarının geriye doğru
işletilmesi, denetim personeline yıpranma hakkı verilmesi, 3600
ek göstergeye infaz koruma memurlarının da dâhil edilmesi,
mevzuatın güncellenmesi, görev tanımlamasının yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Defalarca gündeme gelen haklı taleplerine
artık çözüm bulunmalıdır.
BAŞKAN Sayın Çelebi
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Isparta Gülbirlik, gül çiçeği kilogram
fiyatını 7,8 lira olarak açıklamıştır, geçen sene
bu fiyat 7,35 lira olarak belirlenmişti. Geçen sene üreticinin 100 liraya
aldığı zirai ilaç bu sene 180-200 lira olmuşken, 5 liraya
aldığı mazot bu sene 8 lira olmuşken, tarımsal girdi
maliyetleri yüzde 60ın üzerinde artarken gül üreticisine reva görülen bu
fiyat üreticiyle dalga geçmek değil midir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Evet, cevap işlemi için
Sayın Komisyon
Buyurunuz efendim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan, çok
kıymetli milletvekillerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Kooperatifler Kanunuyla ilgili
Komisyonumuzda tüm parti temsilcilerimizin etkin, kapsayıcı
katılımlarıyla kabul edilen teklifimiz Genel Kurulun
onayına gelmiş durumda. Genel Kurulun katkıları için tüm
milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm
sorularınızı not ettik, saygıyla
karşılıyorum, bazılarını cevaplayacağım
çünkü Kooperatifler Kanunu kapsamında, diğerlerini de not alıp
ilgili birimlere iletip daha sonra ilgili birimlerin cevaplarını
ulaştırmak için sizlere göndereceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Kooperatifler Kanununu, bir defa, niye değiştiriyoruz? Üretimi
önceleyen bir çalışma anlayışı içerisindeyiz. Ülkemizin
tüm kesimlerini, tüm hanelerini, tüm bireylerini üretime yönlendirmeye
çalışıyoruz. Üretimi, istihdamı ve ihracatı
önceliyoruz. Hane halklarının gelirlerinin artırılması
için her hanenin üretici olmasını önceliyoruz, o yüzden kooperatifleri
önceliyoruz, o yüzden Kooperatifler Kanununda değişiklik yapmak
suretiyle sizlerin huzuruna getirmiş durumdayız.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz
hususlar ancak şunun altını özellikle çizmek istiyorum:
Ülkemizde şu an itibarıyla Tarım ve Orman
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve
Ticaret Bakanlığı bünyesinde
Tarım ve Orman
Bakanlığı bünyesinde 11.499 kooperatifimiz, 3 milyon 278 bin 759
üyesiyle; Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızda 35.938 kooperatif,
1 milyon 467 bin 226 üyesiyle; Ticaret Bakanlığımızda
12.327 kooperatifimiz, 1 milyon 582 bin 960 üyesiyle ve toplamda 59.764
kooperatifimiz, 6 milyon 328 bin 945 üyesiyle çalışıyor ve
hanelerine, çoluklarına çocuklarına ekmek, aş üretiyor.
Biz de değerli arkadaşlar, Komisyon
üyelerimizle birlikte gelen teklifi tüm boyutlarıyla değerlendirmek
suretiyle bu çabayı değerli kılmak, kolay kılmak, etkin
kılmak ve üretim imkânlarını artırmak için
çalıştık.
Şimdi, değerli arkadaşlar, özellikle
kadın ve engelli kooperatiflerinde kuruluş aşamasında
2.500-3 bin TL arasında bir kuruluş masrafı var, bu teklifle
bunlardan vazgeçiyoruz. Tescil ve ilana tabi işlemlere
baktığımız zaman burada da 1.500-2 bin TL arası bir
masraftan vazgeçiyoruz sizlerin onayıyla, vazgeçeceğiz inşallah.
Yıllık aidat konusunda da 300 TL ile bin TL arasında bir
aidattan vazgeçiyoruz. Burada, toplamda üst üste koyduğumuz zaman 6 bin TL
civarında kooperatiflerimize dönük, bir mali yükümlülükten, bunları
kurtarmış oluyoruz.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlar,
tüm çiftçilerimizin belli bir üretim planı çerçevesinde üretimlerini
artırmaları ve çiftçi gelirlerini, sürdürülebilir bir şekilde
hem faaliyetlerini hem de refah artışını hanelerine
yansıtmaları doğrultusunda
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kooperatifçilik
işte bu anlamda değerli ve önemlidir değerli arkadaşlar.
Ayrıca, önümüzdeki dönemde kooperatifler ve bunların
çalışmalarıyla ilgili etkin bir kooperatifçilik
anlayışı nedeniyle, arkadaşlarımızın
konuşmalarında da haklı olarak ifade ettikleri gibi, özellikle
dijitalleşen çağımızda dijital yöntemlerle genel kurulun
yapılmasını sağlıyoruz. Kooperatiflerde yönetim
değişikliğinde ve buna ilişkin adaylıklarda üye
bilgilerine erişim konusunda hüküm getirmek suretiyle üyelere erişimi
sağlıyoruz.
Ayrıca, değerli arkadaşlar, bir
şeyi bilmiyorsanız yönetemezsiniz. Bütün bu çalışmalar
kapsamında 6 milyona yakın kooperatifin istihdam, üretim, ihracat
konusunda net verilerini bir dijital ortamda tutabilmiş değiliz.
Getirmiş olduğunuz hükümle tüm kooperatiflerimizin üretimlerini,
sağlamış olduğu istihdamı, varsa ihracatı ve
ticaret hacimlerini dijital ortamda izleyebilmek ve buna ilişkin
sorunları anında müdahaleyle giderebilmek için bir dijital platform
oluşturulması ve bunların sistemleştirilmesi konusunda
hüküm getiriyoruz. Diğer taraftan, özellikle denetim konusunda, denetimle
ilgili olarak da dış denetimi kooperatiflere imkân dâhilinde getirmek
suretiyle, varsa denetim zafiyetini gideriyoruz arkadaşlar.
Ayrıca, kooperatifçilikte 2012 yılı
Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı çerçevesinde kooperatif
yönetiminin bilgi, beceri ve küresel anlamdaki yetkinliklerini, etkinliklerini
artırma adına eğitim faaliyetlerine yönetim ve denetim
organlarının katılımını zorunlu hâle getiriyoruz.
Bütün bu yaptıklarımızla 6 milyonun üzerinde üyesi olan bu alanı
daha etkin, daha izlenebilir, daha yönetilebilir ve bu kapsamdaki emek veren
tüm kesimlerin ortaya çıkan değerden belli bir hak ölçüsünde istifade
edebilmelerine dönük olarak da sistemi şeffaf ve izlenebilir hâle
getiriyoruz.
Bu kapsamda çalışmalarımıza
vermiş olduğunuz destekler nedeniyle Genel Kurulumuza teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.38
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kooperatifler Kanunu hakkında verilen teklifin birinci bölümü üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu teklifin birbirinden alakasız kanunlardan
oluşan torba yasalar gibi olmadığını, bunu
önemsediğimizi ve devamını beklediğimizi Komisyon toplantısında
da belirtmiştik. Bu önemli bir gelişme ancak yine, üzerinde yeterince
istişare olmayan bir teklifle karşımızdasınız.
Mesela, tali komisyon olan Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda bu
teklif görüşülmedi. Oysa, Tarım, Orman ve Köyişleri cihetinden
bu teklif incelenmeliydi; bu sayede, zaten o alanı da ilgilendiren, daha
doğru ve ülke ihtiyaçlarını karşılar bir teklif
karşımızda olacaktı.
Bakın, The World Cooperative Monitorün 2020
Kooperatif Ekonomisinin Keşfi Raporunun verilerine göre dünyadaki en
büyük 300 kooperatifin 104ü, ormancılık dâhil, tarım ve
gıda sanayileri üreticilerinin iştirak ettiği kooperatifler,
2si de balıkçılık üzerine.
Ayrıca, Avrupa'da, ciro açısından,
tarım sektöründe faaliyet gösteren kooperatifler yıllık 347
milyar avro civarında bir büyüklükle ön sıralarda gelmektedir.
Avrupa'daki kooperatiflerin yüzde 36sı imalat ve hizmet sektöründe, yüzde
30u tarım, yüzde 22si ise konut sektöründe faaliyet göstermektedir. Bu
verilerden de anlaşılacağı üzere kooperatifçilik
tarımın önemli bir unsurudur.
Tarımı görmezden gelip tarım üzerine
görüş alışverişi yapmadan kooperatifçiliği
geliştirme çabaları eksik kalır. Kooperatifçiliğin önemi
dünyada uzun yıllar önce anlaşılmıştır. 1844
yılında Manchesterdaki dokuma ve tekstil fabrikalarında
çalışan 28 işçi, geçim şartlarını
iyileştirebilmek için, Rochdale Haksever Öncüleri Kooperatifini
kurmuştur. Bizim kültürümüzde de yüzlerce yıldır var olan imece,
Ahilik gibi olgulara da bir tür kooperatifçilik diyebiliriz. Bunlar da
kooperatifçilik anlayışımıza katkı
sağlamıştır.
Türk tarihindeki ilk çağdaş
kooperatifçilik örneği 1863 yılında Mithat Paşa
tarafından yüksek faiz ve tefeciliğe karşı kurulan ve
bugünkü Ziraat Bankasının temelini oluşturan Memleket
Sandıklarıdır. Memleket Sandıkları Tarım Kredi
Kooperatifçiliğine benzer bir yapıdır. Modern Türk kooperatifçiliği
1883 yılındaki Menafi Sandıklarıyla, 1924
yılındaki İtibari Zirai Birlikleri Kanunu ve bu kanuna dayanarak
kurulan İtibari Zirai Birliğiyle devam etmiştir.
Değerli milletvekilleri, kooperatifçiliğin
öneminin farkına varan ve bugünkü hâline gelmesi için önemli
adımları atan Mustafa Kemal Atatürktür. Esas gelişmeler Cumhuriyet
Döneminde atılmıştır. Mustafa Kemal, halkı
kooperatifçilik konusunda bilinçlendirmenin yanı sıra,
kooperatiflerin içinde bizzat yer almıştır. Örneğin,
1925te kurulan Ankara Memurin Erzak Kooperatifinin kurucu ortağı
olmuştur. Atatürk, hayatı boyunca ülkemizdeki kooperatiflere yönelik
hukuki düzenlemelerin de önderi konumundadır. Atatürkten sonra 1960lara
kadar durağan bir dönem yaşansa da 1961 Anayasasıyla devlete
kooperatifçilik hususunda sorumluluklar yüklenmiştir. Bugünkü
Anayasamızın 171inci maddesiyle de kooperatifçiliğin
geliştirilmesini sağlayacak tedbirleri alma sorumluluğu devlete
verilmiştir fakat maalesef, Türkiye'de kooperatifçiliğin
gelişimi henüz yeterli değil. Vatandaşlarımızı
teşvik etmemiz, kooperatifçiliğe yöneltmemiz gerekiyor. Bu
açıdan, teklifi olumlu bir adım olarak görüyoruz.
Ticaret Bakanlığının internet
sitesinde 18 Haziran 2021de yayımlanan verilere göre ülkemizde 84.232
kooperatif ve bu kooperatiflerin 8 milyon 109 bin 225 ortağı var.
Bunlar; Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı olmak üzere 3
farklı bakanlığın görev ve sorumluluğunda faaliyet
gösteriyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı
12.990, Ticaret Bakanlığına bağlı 13.384, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda ise 57.858
kooperatif var. Bu rakamlar Komisyon Başkanımızın
açıkladığı rakamlardan farklı, eğer güncel
değilse Bakanlığımızın web sitesinde düzeltme
veya güncelleme yapılması gerekmektedir.
Türkiyede kooperatif sayısı epeyce yüksek
fakat maalesef, kooperatiflere üye olanların sayısı Avrupaya
oranla hâlâ düşük; Avrupada her 5 kişiden 1i olarak seyreden bu
rakam bizde yaklaşık 10 kişiden 1ine tekabül ediyor. Avrupada
kooperatiflerin ekonomik büyüklüğü 1,5 trilyon avroya
ulaşmış durumda.
Değerli arkadaşlar, kooperatifçilik
aynı zamanda önemli bir istihdam da yaratıyor. Avrupada kooperatif
işletmeleri 4,5 milyona yakın bir istihdam sağlamaktadır.
Komisyon toplantısında, kooperatiflerin dünya üzerinde yaklaşık
300 milyon kişiye doğrudan veya dolaylı olarak istihdam
sağladığı da belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi kooperatiflere yeterince önem
vermek hem ülkenin kalkınmasına yardımcı olacak hem
istihdam yaratacak hem de birçok vatandaşımız için ekonomik
refahı yükseltecektir.
Teklifin birinci bölümünde yer alan maddelerle
ilgili de görüşlerimi açıklamak istiyorum.
4üncü maddeyle, istenirse kooperatiflerin genel
kurullarının elektronik ortamda yapılması öngörülüyor. Bu,
aslında, teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurulunca olması
gereken bir madde fakat maalesef, ülkemizde bunu özellikle kırsal
kesimlerde karşılayabilecek altyapı yeterli değil. En basit
örnek, EBAda gördük. Bu maddenin tekrar gözden geçirilmesini istiyoruz.
İnternet altyapısının, kullanılacak platform
özelliklerinin belirlenmesi, hükûmet komiserinin nasıl
katılacağı, toplantı yeter sayısının
nasıl tespit edileceği, tutanakların kayıt yöntemi gibi
hususlar açıklığa kavuşturulmalıdır, yoksa bu
şekilde yapılacak olan genel kurullar temsil bakımından
sorunlar yaratabilir. Ayrıca üyelerin şifrelerinin kötü niyetli
kullanılmasının da önüne geçilmesi gerekmektedir. Herhangi bir
üyenin şifresiyle, hesabıyla başka birileri işlem
yapamamalıdır. Yaşanacak eksiklikler, olumsuzluklar, siber
güvenlik açıkları kooperatif genel kurullarının demokratik
bir şekilde yürütülmesi bakımından olumsuzluklara yol açabilir.
5inci maddeyle kooperatif yönetim kurulu üyelerinin
ve yedeklerinin seçilmelerinden sonra en geç dokuz ay içerisinde
kooperatifçilik eğitimini tamamlamaları şartı getiriliyor.
Bu eğitimi tamamlayamayan üyenin hakkını yitirmesi durumunun
Anayasaya aykırılık oluşturup
oluşturmayacağı konusunda soru işaretlerimiz var, bunu
Komisyonda da belirtmiştik. Seçimle görev verilen üyenin eğitim şartı
ileri sürülerek üyelikten çıkarılması hak kavramının
ihlaline sebep olabilir. Bu madde ve eğitim şartı tekrar
değerlendirilmelidir.
7nci maddeyle yönetim kurulu, görev ve
sorumlulukları arasında bulunan belge ve mal
varlıklarının hepsini görevlerinin bitiminden itibaren üç
iş günü içerisinde yeni yönetim kuruluna teslim etmekle mükellef
kılınmak isteniyor. Ancak bu üç günün kısa olduğu da
görülmelidir, bu yüzden de uygulamada sorunlar çıkabilir. Tescil
edilemeyen bir yönetime bu mal varlıklarını, parayı ya da
belgeleri teslim etmek hukuki açıdan ne kadar doğrudur? Bu,
yalnızca muhalefetin kaygısı değil, HAYKOOP Merkez
Birliği Genel Başkan Yardımcısı Sayın Faruk Özen
de Komisyon görüşmelerinde bundan bahsetmişti. Biz Komisyonda da
bunun için önerge vermiş ve bu sürenin tescil işlem süresine uygun
olarak on beş güne çıkarılmasını teklif etmiştik.
Bu üç gün sınırının çıkarabileceği sorunlar göz
önünde bulundurulmalıdır.
8inci maddeyle kooperatiflerin denetleme
organı içerisinde görev ifa eden üyelerinin ve yedeklerinin seçilmelerini
takiben en geç dokuz ay içinde kooperatifçilik eğitim
programlarını tamamlamaları şartı, süresi içinde
eğitimini tamamlayamayan üyelerin de denetçiliğinin düşmesi
öngörülüyor. 5inci maddede belirttiğimiz sakıncalar burada da var.
Kaldı ki bu 2 maddede eğitim almış olmak göreve seçilmenin
şartlarından biri sayılacaksa eğitimin kapsamı,
verecek kişi ve kurumlar, eğitim süresi gibi eğitime
ilişkin temel hususların kanunda düzenlenmesi ve yalnızca
pratiğe ilişkin ayrıntıların yönetmeliğe
bırakılması daha doğru olacaktır.
12nci maddeyle kooperatifler ve üst
kuruluşlarına, genel kurul toplantılarından en az on
beş gün önce ilgili bakanlıktan temsilci talebinde bulunmaları
zorunluluğu getirilmek isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Usule uygun talepte
bulunulmasına rağmen temsilcinin toplantıya
katılmaması hâlindeyse genel kurulun bir saat gecikmeyle
gerçekleştirilmesine imkân veriliyor.
Değerli milletvekilleri, diyelim ki görevini
yerine getirmeyen bir bakanlık temsilcisi var, temsilcinin ceza alıp
almaması bir yana, bu durum ileride hukuka aykırı uygulamalara
yol açabilir; bunun önüne geçilmelidir, en azından yedek temsilciler
belirlenmelidir. Ayrıca, bir kamu görevlisinin görevini yapmamasına
ilişkin hukuki bir imkân tesis etmek idarenin etkinliğini
zedeleyecektir. Biz, kooperatiflerin güçlendirilmesine, vatandaşın
desteklenmesine, istihdama, kalkınmaya karşı değiliz,
destekçisiyiz fakat daha doğru analizler ve iyi çalışmalar yapılarak
kanun çıkarmak gerektiğini düşünüyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Esin Kara.
Buyurunuz Sayın Kara. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 283 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Kooperatifler yardımlaşma ve
dayanışma duygularının temelini oluşturduğu
girişimler olarak diğer ticari faaliyetlerden ayrılırlar.
Günümüzde kooperatifçilik kamu ve özel sektör yanında üçüncü bir sektör
olarak kabul edilmekte ve özel sektörlerle birlikte ekonomik ve sosyal
kalkınmanın lokomotifleri olarak görülmektedir. Kooperatifler
ülkemizde ekonomik kalkınma unsuru olarak önemli bir yer tutarken kamu
yararını ön planda tutmaktadır. Ülkemizde kooperatifçilikle
ilgili politikalar Ticaret Bakanlığı tarafından
belirlenmektedir. 1163 sayılı Kanun günümüzde duyulan bazı
ihtiyaçlara cevap verememektedir. Bu sebeple, görüşmekte olduğumuz
kanun teklifiyle, gerek duyulan alanlara yönelik temel düzenlemeler
getirilmektedir. Teklifle, kooperatifler ve üst kuruluşların kendi
kendilerini yöneten, ortaklık haklarına yönelik menfaatleri üst
düzeyde tutan, yenilikçi yönetim ilkelerini benimseyen ve nihayetinde,
özellikle bölge bazlı kalkınmaya katkı sunan güçlü yapılar
hâline getirilmesi amaçlanmaktadır.
Teklifin 1inci maddesiyle yapılan düzenlemede
kooperatif yönetim kurulunun ortaklık başvurusunu bir ay içerisinde
sonuçlandırması ve durumu başvuru sahibine bildirmesi
kuralı getirilmiştir. Böylelikle yönetim kurulunun başvuruyu ne
kadar sürede sonuçlandıracağı konusundaki belirsizlik
giderilmiştir ana sözleşmede belirtilen şartları
taşıyanların ortaklığa kabul edilmesi
sağlanmış, keyfiyete bağlı yaşanılan
mağduriyetlerin önüne geçilmiştir.
Teklifin 2nci maddesiyle ortaklık
payının değeri 100 Türk lirası şeklinde
değiştirilmiştir. Yine, ortaklık payı değerinin
kooperatiflerin amaç ve faaliyet konularına göre ilgili bakanlıkça
artırılabileceği hükme bağlanmıştır. Yüksek
sermaye gerektiren sigortacılık faaliyetinde bulunan kooperatifler
için en çok pay taahhüt sınırının uygulanmaması ve
ortaklık payının değerinde ilgili kurumun görüşünün
alınması hükme bağlanmıştır.
Teklifin 3üncü maddesiyle kooperatife ait mali
verilerin genel kurulun yıllık toplantısından en az on
beş gün öncesinden itibaren bir yıl süreyle kooperatif merkezinde,
varsa şubelerinde ve elektronik ortamda ortaklar tarafından
incelenebilmesine imkân sağlanmıştır. Yine, seçimlerde
kullanılmak üzere, genel kurula katılma yetkisini haiz ortakların
listesinin Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygun bir
şekilde kullanılabilme imkânı sağlanmıştır.
Teklifin 4üncü maddesiyle olağan genel kurul
toplantı süresini üç yıldan iki yıla indirerek birleştirme
süresi, yönetim ve denetim kurulu görev süresinin üst sınırıyla
uyumlu hâle getirilmiştir. Yine, maddeyle kooperatiflerin elektronik
ortamda genel kurul yapabilmesi sağlanmaktadır. Bu sayede zaman ve
maliyet tasarrufu sağlanmış, uzak mesafedeki ortakların
genel kurula kolaylıkla katılabilmesine imkân
tanınmıştır.
Teklifin 5inci maddesiyle kooperatif yönetim kurulu
üyelerinin ve yedeklerinin seçilmesini takiben en geç dokuz ay içerisinde
kooperatifçilik konusunda bilgilerinin artırılması amacıyla
eğitim programlarını tamamlama zorunluluğu
getirmiştir. Tüzel kişi üyelerde ise bu üyelerin temsilcilerinin
eğitime alınması şartı getirilmiştir.
Teklifin 7nci maddesiyle kooperatif yönetim kurulu
üyelerine, sorumlulukları altında bulunan belge ve
varlıkların görevlerinin bitiminden itibaren üç iş günü
içerisinde yeni yönetime teslim etmesi zorunluluğu getirmiştir.
Teklifin 8inci maddesiyle en fazla dört
yıllığına en az 1 denetçi seçileceği, asıl üye
sayısı kadar yedek üye seçilebileceği belirtilmiştir. Yine,
denetçilere eğitim programını tamamlama zorunluluğu
getirilmiş, eğitim şartlarını
sağlayamayanların denetçiliğinin düşeceği
belirtilmiştir. Yine, ilgili maddede denetçi seçimine, denetim
organının görev ve yetkilerine, denetim raporuna, denetçilerin ticaret
siciline tesciline ve ticaret sicil gazetesi ile internet sitesinde
ilanına ilişkin hükümler düzenlenmektedir.
Teklifin 9uncu maddesiyle kooperatifin
çalışma konusu, ortak sayısı ve cirosu gibi kıstaslara
göre belirlenecek şartlara göre dış denetim
yaptırılması şartı getirilmiştir. Bağımsız
denetimi yapacak kişi olarak 3568 sayılı Yasaya tabi meslek
mensuplarının ve ilgili bakanlıklarca yetkilendirilen birlik ve
merkez birlikleri tarafından yapılması öngörülmüştür.
Dış denetimi gerçekleştireceklerin görevlerini gereği gibi
yapmamaları sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun kamu görevlilerine ait hükümleri
uyarınca cezalandırılacağı hükme
bağlanmıştır. Dış denetim sonucu hazırlanan
raporun genel kurulda görüşülmesi ve dış denetim nedeniyle
haklarında kamu davası açılan denetçilerin durumlarının
yapılacak ilk genel kurulda görüşülmesi, ayrıca, dış
denetim için seçilenlerin yönetim kurulu tarafından tescil ve
ilanının yapılmasına yönelik düzenleme
yapılmıştır. Yine, maddeyle, denetim yapacak kişilerin
niteliklerini, sunacakları raporların standartlarını ve
denetim uygulama esaslarını belirleme yetkisi Ticaret
Bakanlığına verilmiştir.
Teklifinin 10uncu maddesiyle kooperatiflerin kamu
kaynaklarından desteklenen kredilere kefalet sağlayabilmek ve kamu
kaynaklı tarımsal desteklemelere aracılık yapabilmeleri
için kooperatif birliğine, kooperatif birliklerinin de merkez birliğe
üye olma şartı hükme bağlanmıştır. Bu maddeyle,
kamusal kaynak israfının önlenmesi, kredinin geri ödenmeme riskini
üstlenen yapıların güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca,
düzenlemeyle, merkez birliklerin birlikleri ve birliklerin kooperatifleri
ortaklığa kabulden kaçınması engellenmektedir.
Teklifin 11inci maddesiyle önceden konut yapı
kooperatiflerine tanınan ancak amaç ve faaliyet konusunun
değiştirilerek feshedilmeksizin faaliyetlerine devam etmelerine
ilişkin sağlanan kolaylık sanayi sitesi yapı
kooperatiflerini ve toplu iş yeri yapı kooperatiflerini de kapsayacak
şekilde genişletilmektedir. Ayrıca, ana sözleşme değişikliği
yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi için
tanınan altı aylık süre kısıtı
kaldırılmıştır. Bu değişiklikle yapı
kooperatiflerine tasfiyeden dönebileceği zamana kadar amaç ve faaliyet
konusu değiştirebilme imkânı sunulmaktadır.
Teklifin 12nci maddesiyle kooperatif genel
kurullarının daha demokratik bir ortamda gerçekleştirilebilmesi
amacıyla kooperatifler ile üst kuruluşlarına genel kurul
toplantılarından en az on beş gün önce ilgili bakanlıktan
temsilci talebinde bulunma zorunluluğu getirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Başkan Yardımcımız Konya Milletvekilimiz Sayın
Mustafa Kalaycı Beyefendiyle birlikte 2018 yılında vermiş
olduğumuz Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Hakkındaki Kanun Teklifimizin dördüncü geçici vergi
beyannamesinin kaldırılmasıyla ilgili maddesi geçen hafta kabul
etmiş olduğumuz kanun teklifiyle yasalaştı. Yine,
teklifimizde bulunan meslek mensuplarına mücbir sebep hakkı verilmesi
hakkındaki madde Gelir İdaresi Başkanlığı
tarafından tebliğle düzenlenmiş oldu. Serbest muhasebeci ve
yeminli mali müşavirler adına Sayın Bakanımıza
teşekkür ediyorum. Böylelikle vermiş olduğumuz kanun
teklifindeki 7 talebimizden 2 tanesi gerçekleşmiş oldu.
Yine, kanun teklifimizde bulunan mali tatil
döneminde beyan ve ödeme sürelerinin en az 31 Temmuz olması, mesleğe
yeni başlayan meslek mensuplarına KOSGEB desteği
hakkının tanınması, belirli bir süre meslekteki görevini
tamamlayan meslektaşlarımıza yeşil pasaport hakkı verilmesi,
iş, vergi ve ticaret mahkemeleri konularına giren alanlarda meslek
mensuplarına ara buluculuk hakkı verilmesi taleplerimiz
arasındadır.
Yine, Katma Değer Vergisi Kanunu ile Gelir
Vergisi Kanunu arasındaki tahakkuk ve tahsil şartlarının
birbiriyle çelişmesi nedeniyle serbest meslek mensupları
sıkıntı yaşamaktadır, şöyle ki: Katma değer
vergisi kanunları KDVnin doğması için tahakkuk
esasını alırken gelir vergisi de gelir beyanında tahsili
esas almaktadır. Yani serbest meslek sahipleri, özellikle mali
müşavirler ve yeminli mali müşavirler mesleklerini icra etmektedirler
ama parasını alamadıkları, gelir olarak hanelerine
yazamamış oldukları gelirlerin katma değer vergisini ödemek
zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle bu sorunun çözülebilmesi için Katma
Değer Vergisi Kanununda bir değişiklik yapılarak tahakkuk
esasından tahsil esasına geçilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ESİN KARA (Devamla) Yine, meslek
mensupları için katma değer vergisi oranının yüzde 18den
yüzde 8e indirilmesi ve KDV tevkifatı olarak 9/10 esasının
belirlenmesi taleplerimiz arasındadır.
Sayın Bakanımızın
meslektaşlarımızın sorunları konusundaki taleplerimize
duyarsız kalmayacağını temenni ediyor, büyük Türk milletini
ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HPD
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Kooperatifler ülkemizin en önemli
kurumlarından, kuruluşlarından ve toplumumuzun çok yakından
ilgilendiği, birçoğumuzun temas ettiği yapılardan bir
tanesi. Ben de kooperatifleri ilk duyduğumda 6 ya da 7 yaşındaydım.
Köyümüzde bir kooperatif vardı, tüketim kooperatifi. Tabii, bütün
ihtiyaçlarımızı oradan giderirdik. İşte, o
yaşlarda, 6-7 yaşında çocukken babamla gidip köyümüzün
kooperatifinden kara lastik almıştık, oradan biliyorum
kooperatifi. Bu vesileyle, köyümüzün kooperatifini o zaman işleten, yöneten
İbrahim Engin amcamızı da saygıyla ve rahmetle
anıyorum; devridaim, yolu ışık olsun, nur içinde
yatsın.
Tabii, daha sonra, kente göçtükten sonra,
İstanbulda yaşamımız içerisinde kooperatiflerle daha çok
iç içe olmaya başladık ve ben bir konut yapı kooperatifinin uzun
süre mali işler sorumluluğunu yürüttüm. Daha sonra da Türkiyenin en
büyük konut yapı kooperatifinde uzun süre yöneticilik yaptım.
Şimdi, bu anlamıyla, konut yapı kooperatifleri alanında çok
şeye tanık oldum ama esasında bizim daha çok üzerine
düşmemiz ve yoğunlaşmamız gereken konunun da köylerdeki
kooperatifler, tarım kooperatifleri olması gerekiyor.
Tabii burada, şimdi, bu kanunu yaparken
-genelde bu kanunlar yapılırken de- yapmış olduğumuz
bir eleştiri var; bu eleştiri de kanunların sektör
temsilcileriyle birlikte yapılması yani onların
görüşlerinin alınarak yapılması. Yani bu Kooperatifler
Kanunu hazırlanırken de
Aslında bu Kooperatifler Kanunu'ndaki
değişiklikler kimi teknik değişiklikler yani Kooperatifler
Kanununun esasını ilgilendiren, esasına yönelik
değişiklikleri ilgilendiren bir kanuni düzenleme de değil bir
taraftan baktığınız zaman. Ancak bu yapılırken,
bu sektördeki yani kooperatifin yönetimlerinde, üst birliklerinde bulunan kişiler,
kimselerle bir değerlendirme yapıldığı ve düzenleme
yapıldığı görülüyor. Tabii, partimize de getirildi,
diğer parti gruplarına da götürüldü Komisyona gelmeden önce ama bütün
bu süreçler iki gün içerisinde oldu bitti.
Şimdi, 6 milyonun üzerinde üye var yani
Türkiyedeki kooperatiflerin 6 milyonun üzerinde üyesi var. Bunu dörtle
çarptığınız zaman, düşünün, milyonlarca insanı
ilgilendiren -çünkü her bir üye bir aileyi ifade ediyor- bir kanuni
düzenlemeden bahsediyoruz. Peki, bu üyelerin yani bu kanundaki
değişikliklerden etkilenecek olan bu üyelerin bu kanundan haberi var
mı, yapılan değişikliklerden haberi var mı? Onlar buna
ilişkin bir görüş ifade edebildiler mi? Bu mümkün değil çünkü
kanunlar sadece dar bir alanda görüşülerek ve kısa zaman içerisinde
görüşülerek hazırlanıyor, komisyonlara getiriliyor ve
hızlıca Genel Kurula getirilip çıkarılıyor. Bu
anlamıyla, örneğin, Komisyona da üst birlik temsilcileri, kooperatif
yöneticileri katıldılar ama o yöneticilerden şikâyeti olan
birçok üye var yani bir kooperatif -burada, bizim sözcümüz de ifade etti- yönetimleri
eliti de oluşmuş durumda. Belli kimselerin elinde toplanmış
bir yönetim anlayışı da var ve bunlardan mağdur olan
kooperatif üyeleri de var ama bu değişikliklerin hiçbirinden üyeler
haberdar olamıyor ve onların görüşleri bu yasaya
yansıyamıyor. Birçok yasayı, hemen hemen bütün yasaları bu
şekilde hazırlıyoruz dolayısıyla bu
değişiklikle Kooperatifler Kanununda yapacağımız olan
bu değişiklikle ilgili olarak kooperatif üyelerinin ne onayı
vardır ne bilgisi vardır ne de katkısı vardır;
tamamı, kooperatif yöneticileriyle ve birlik yöneticileriyle
hazırlanmıştır.
Şimdi, bir de sorunları biz şöyle
çözüyoruz: Örneğin, ben konut yapı kooperatiflerinden biliyorum,
orada ciddi muafiyetler vardı. İnsanların, hani fakirin
fukaranın bir araya gelerek bir konut edinebilmesi, dar gelirli
insanların bir ev sahibi olabilmesi amacıyla oluşturulmuş
kooperatifler vardı ve bu kooperatiflere tanınan birçok muafiyet
vardı; vergi muafiyetinden tutun da birtakım stopajlar, aidatlar ve
benzeri şeylerden muaf tutuluyordu. Şimdi, tabii, bu alan suistimal
edildi, iki sebepten kaldırıldı bütün bunlar; birincisi,
suistimal edildi. Kimler tarafından suiistimal edildi? Müteahhitler
tarafından suistimal edildi. Müteahhitler sırf bu muafiyetlerden faydalanabilmek
için kendileri kooperatif kurdular. İkincisi, müteahhitlerin
baskısı yani siyasi iktidar üzerindeki baskısı, buradan
kaynaklı olarak yapılan bir değişiklikle aslında bu
dar gelirli insanların bir araya gelerek dayanışma amacıyla
oluşturdukları kooperatifler bütün cazibesini kaybetti ve
kooperatiften ev almak ile müteahhitten ev almak arasında bir fark
kalmadı, bir cazibe kalmadı. Bütün bu süreçlerin tamamı da yine
iktidarın kooperatifçiliğe ya da bir bütün olarak piyasaya
bakış açısıyla ilgilidir. Biz burada ifade ettik yani kooperatifçilik
esasında dar gelirli insanların büyük müteahhitler, büyük
kapitalistler, büyük sermaye şirketleri karşısında
tutunabilmesi açısından bir araya gelerek oluşturdukları
birliklerdir. Şimdi bizde nasıl bakılıyor? Bizde böyle
bakılmıyor, bütünüyle bir şirketleşme ve şirket
mantığı üzerinden ele alınıyor. Oysa kooperatifçilik
şu anda esasında kırsaldan kente göçü engelleyebilecek en önemli
unsurdur yani sektör aslında bir taraftan baktığınız
zaman. Şimdi köylerde yani doğduğu yerde insanları doyurabileceğiniz
bir mekanizmadır. İşte kadın kooperatifleri, engellilerle
ilgili birtakım haklar bu yasayla birlikte ifade ediliyor. Örneğin,
gençlere yönelik böyle bir imkân tanınmış olsa gençlerimizin
köylerde üretimleri ve ürettiklerini satarak geçimlerini orada
sağlayabildikleri bir mekanizma oluşur ve böylelikle köylerden
kentlere göçüp oralarda işçi olmaktan da kendilerini kurtarırlar ve
kendi köylerinde yaşamlarını sürdürebilecekleri imkâna sahip
olurlar ama burada böyle bir düzenleme yok.
Bir taraftan da çok farklı kooperatifler var ve
yasa çıkartılırken Komisyona katılan yöneticilerin,
kooperatif yöneticilerinin şikâyet ettikleri konulardan biri de Ya, bir
köyde birden çok kooperatif oluşmak zorunda kalıyor. diyorlar.
Örneğin: Pancar yapıyorsunuz, pancar kooperatifi kurmak
zorundasınız; sulama yapıyorsunuz, sulama kooperatifi kurmak
zorundasınız; tarım yapıyorsunuz, tarım kooperatifi
kurmak zorundasınız yani bir bakıyorsunuz bir köyde 4 tane kooperatif
var. Köy kalkınma kooperatifi ile sulama kooperatifi hemen hemen aynı
işleri yapıyor olmasına rağmen, bir köyde bunların
hepsinin ayrı olarak değerlendirilmesinden kaynaklı olarak
birden farklı kooperatifin oluştuğunu görebiliyoruz. Bütün bunlar
bir karmaşayı ve kargaşayı da beraberinde oluşturuyor.
O nedenle biz bir bütün olarak yeniden bir kooperatifler kanunu, bir kooperatif
bakanlığı ve bir kooperatifler bankası
kurulmasını öneriyoruz, parti olarak bizim kanun teklifimizde bu
öneriler vardı.
Tabii, vergi yükü meselesi var. Özellikle oraya
katılan köylerden gelen ve tarım sektöründe faaliyet yürüten
kooperatiflerin şikâyetleri şuydu: Ortaklar arası ilişkiler
çok daraltılmış durumda ve işte, domatesi alıyoruz
salça yaptığımız zaman bunu hemen ticari faaliyet olarak
değerlendirip, ortaklar arası ilişki boyutundan
çıkartıp vergilendirildiğini ifade ettiler. Tabii, bu da büyük
şirketlerle ve özellikle zincir marketlerle köy kooperatiflerinin mücadele
imkânını ortadan kaldırıyor, bunların ayakta durma
imkânlarını ortadan kaldırıyor. Yani koskoca büyük zincir
market ile bir köy kooperatifi bu anlamıyla nasıl mücadele edecek
nakliye ve benzeri işlemlerden dolayı? Hatta ilginç bir bilgi de
verildi, şöyle: Şimdi, Cumhurbaşkanı bugün şikâyet
ediyor ya 5 tane zincir market bütün ürünü topluyor ve piyasayı altüst ediyor.
diye. Şimdi, Ya, 2006 yılında bu 5 tane zincir marketin
baskısıyla siz yasayı değiştirdiniz ve köy
kooperatiflerinin mallarını ucuza piyasaya sürebilecek birtakım
işlere vergi yüklediniz ve bu 5 tane zincir marketin baskısıyla
bunu yaptınız. Şimdi, bunları bizim
karşımıza bahane olarak çıkarıyorsunuz. dediler; bunu,
sektör temsilcileri söyledi yani kooperatif temsilcileri söyledi. Yani
işinize geldiği noktada zincir marketlere muafiyet tanıyorsunuz
ya da onların elini güçlendirecek imkânlar sağlıyorsunuz ama
işinize gelmediği noktada hemen onları satıp
arkasından bütün suçu onların üzerine yükleyebiliyorsunuz; böyle bir
pratikliğe, böyle bir kıvraklığa sahip bir
iktidarımız var. Ve sektör temsilcileri yani kooperatiflerden
katılan sektör temsilcileri de bütün bu konulardaki şikâyetlerini
dile getirdiler.
Esasında biz tümüyle yasanın bir
bakış açısı olarak kooperatiflere bir şirket
mantığıyla bakıldığını, bu
anlamıyla da kooperatiflerin gerçek anlamı dışında
tutulduğunu ifade ettik. Kooperatiflerin bir dayanışma
amacıyla dar gelirli insanların bir arada durmak ve geçimlerini
sağlayabilmek için oluşturdukları bir mekanizma olarak
değerlendirilmesi gerekir. Büyük şirketler olarak bakmamak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Avrupa örnekleri
verildi ama Avrupa örnekleri de iyi bir örnek değil. Oradaki örneklerin
hepsi de bakıyorsunuz, işte, ING Bank bir kooperatiftir, zincir
marketler var yani büyük zincir marketler, işte, Migros falan ve benzeri;
bütün bunların hepsi Avrupada aslında birer kooperatiftir çünkü
onlar artık kooperatif mantığından çıkmış,
bir şirket mantığı içerisine girmiş, en büyük sigorta
şirketleri kooperatiftir. Bütün bunlara baktığınız
zaman aslında, bizim arzu ettiğimiz ve bizim ülkemizin ihtiyacı
olan kooperatif anlayışı ile bugün kapitalist
yapıların uygulamış oldukları kooperatif
anlayışı farklı. Ama biz, köylümüzün ve dar gelirlimizin
ayakta durabilmesini sağlayacak düzenlemeyi değil, tam tersine
vahşi kapitalizmin örnek aldığı kooperatifçilik
yapısını kendimize örnek almayı ilke edinmişiz, bu
yasa da bundan farklı bir şey değil. Bu anlamıyla biz,
tümden, bir kooperatifler kanunu değişikliğine ihtiyaç
olduğunu ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakırlıoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 283
sıra sayılı Kanun Teklifiyle ilgili söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun teklifi 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununda birtakım değişiklikler öngörmekte. Buna
göre, kooperatif yönetim kurulu kooperatif ortaklığı için
başvuranlara kararını bir ay içinde bildirmek zorunda. Söz
konusu kooperatif kamu kaynaklarıyla desteklenen kredilere kefil oluyorsa
veya tarımsal desteklere aracılık yapıyorsa yönetim kurulu
ana sözleşmede belirtilen şartları taşıyan
başvuru sahiplerini üyeliğe kabulden kaçınamayacak. Kooperatif
ortaklık payı 100 TL olarak güncellenecek ve yüksek sermaye
gerektiren sigortacılık faaliyetlerinde bulunacak kooperatifler için
en çok taahhüt edilecek 5 bin pay sınırı kaldırılacak.
Kooperatif ortakları genel kurula katılabileceklerin listesine
Kooperatif Bilgi Sistemi üzerinden erişebilecek. Görevi sona eren yönetim
kurulu üyeleri genel kuruldan itibaren üç iş günü içerisinde para ve
evrakları, tutanakla yeni seçilene teslim etmek zorunda. Ayrıca,
Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek kooperatif ve üst
kuruluşlar dış denetime tabi tutuluyor.
Değerli milletvekilleri, kooperatifler
özellikle kriz dönemlerinde ekonomik ve sosyal hayatın
dayanıklılığını artıran bir araç
olmasının yanında, uzun vadede yoksulluğun ve
eşitsizliğin azaltılması, demokrasinin toplumda
yaygınlaşması, güvenceli istihdamın desteklenmesi
konularında önemli roller üstlenmektedir.
Peki, dünyada ve ülkemizde kooperatifçiliğin
konumu nedir? Dünya genelinde 2,6 milyon kooperatif işletmesi bulunmakta
ve 12 milyon 600 bin kişi bu kooperatiflerde istihdam edilmekte. Nüfusunun
yüzde 17sinin herhangi bir kooperatifin ortağı konumunda olan
Avrupada, bilhassa tarım sektöründe kooperatifleşme oranı çok
yüksek. Bu oran Danimarkada yüzde 98, Hollandada yüzde 95, Almanyada yüzde
76, İspanyada ise yüzde 70. Türkiyede ise her 100 çiftçiden ancak 13ü
bir kooperatifin ortağı. Ülkemizdeki üreticilerin
yarısının ÇKS kaydının olmadığını
düşünürsek bu oranın daha da aşağıda olduğunu
görmekteyiz.
Dünyadaki en büyük 300 kooperatifin yer
aldığı listeyi incelediğimizde, Finlandiyadaki 9
kooperatifin bu listeye girdiğini görüyoruz. Bu 9 kooperatifin
büyüklüğü, Finlandiyanın gayrisafi yurt içi
hasılasının yüzde 16sına tekabül etmekte. Benzer durum
Hollandada da var. Hollandanın en büyük 17 kooperatifi ülke gelirinin
yüzde 12si büyüklüğünde.
Değerli milletvekilleri, kooperatiflerin bir
ülkenin ekonomisine ve istihdamına ne denli katkı
sağlayabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek daha vermek
istiyorum: Japonya'da bir tarım kooperatifinin yıllık cirosu 41
milyar dolar, tam 41 milyar dolar ve bu kooperatifte 7.500 kişi
çalışmakta. Örneklere bakacak olursak, sosyoekonomik durum ve
demokratik kültürün gelişmişliği ile kooperatifleşme arasında
anlamlı bir bağ bulunmakta. Kooperatiflerin bir ülkenin ekonomisine,
istihdamına, tarımına, sosyal hayatına, demokratik
kültürüne verdiği katkıyı örnekleriyle anlatmaya
çalıştım. Bu rakamlarla baktığımız zaman, bu
örneklerle baktığımız zaman kooperatifleşme konusunda
ülkemizin katetmesi gereken bir hayli yol olduğunu görmekteyiz. Dünyayla
karşılaştırırsak Türkiye'deki kooperatifçiliğin
sorunlu alanları bellidir; en önemli sorunlarından bir tanesi sermaye
yetersizliği. Türkiye'de geçmişte kooperatiflere kurumlar vergisi
muafiyeti, katma değer vergisi istisnası
tanınmıştı ancak son yıllarda özellikle tüketim,
motorlu taşıyıcılar ve bazı konut yapı
kooperatiflerinin kurumlar vergisi kapsamına
alındığını görmekteyiz. Tarım sektörünün durumu
ortada, gıda fiyatları da ortada. Bu durumda, tarımsal
kalkınma ve tarım satış kooperatiflerinin desteklenmesi,
sermaye yapılarının güçlendirilmesi elzemdir. Kooperatiflerin,
özellikle ürün hasat dönemlerinde ucuz krediye, ucuz finansmana
ulaşması sağlanmalıdır. Geçmişte Fiyat
İstikrar Fonundan birliklere kaynak aktarılıyordu ancak son
dönemde bundan da vazgeçildi.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki
kooperatif sayısının yıllar içerisinde
azaldığını görmekteyiz. 2012 yılında toplamda 84
bin kooperatif varmış, bu rakam 2020 yılında yaklaşık
60 bine düşmüş. Esasına bakılırsa, 60 bin rakamı
bile dünyayla kıyaslandığı zaman fazla ancak bu
kooperatiflerin üye sayılarının çok çok az olduğunu
görmekteyiz. Almanyadan bir örnek verelim: Türkiyede konut yapı kooperatifi
sayısı 33 bin, Almanyada ise 2 bin yani Türkiyede 16 kat daha fazla
konut yapı kooperatifi var. Türkiyedeki bu 33 bin kooperatifin 1 milyon
600 bin ortağı var, Almanyadaki 2 bin kooperatifin ise 3 milyon.
Ayrıca, ülkemizdeki eğitim, bilinçlendirme ve araştırma
faaliyetlerinin yetersiz olduğunu da üzülerek görmekteyiz.
Esasında, ülkemizdeki kooperatifçiliğin
geldiği noktayı ve sorunlarını anlamamız için
Tarım Kredi Kooperatiflerini incelememiz yeterli. Tarım Kredi
Kooperatiflerinin sitesine girdiğimizde kooperatif kendini şöyle
tanımlamakta: Türkiye'nin tarımsal kredi ve girdi lideri,
çiftçilerin sosyoekonomik güvencesi durumunda olan Tarım Kredi
Kooperatifleri, bugün, Merkez Birliğine bağlı bölge birlikleri,
kooperatifleri, hizmet büroları, şirketleri ve 800 binden fazla
ortağıyla Türkiye'nin en büyük çiftçi kuruluşudur. Evet, bugün
1.625 tarım kredi kooperatifi var ve bu kooperatiflerin 800 bin
ortağı bulunmakta ancak 2001 yılında tarım kredi
kooperatifi sayısı 2.561di, ortak sayısı ise 1 milyon 600
bindi. Yani AKP devrinde, devriiktidarınızda ortak sayısı
yarı yarıya düştü. Neden? Bu ülkede tarım bitiyor, üretici
sayısı azalıyor, gıda güvenliğimiz tehdit
altında. Ortak sayısının yarı yarıya
düşmesini üretici sayısındaki düşüşle
açıklayabilirsiniz; peki, gerçek bu mu? Üretici sayısının
düşmesinde, tarımın bitme noktasına gelmesinde Tarım
Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği yönetiminin kusuru, kabahati, vebali
yok mu? Kendi ortağına yani varlık sebebine tefeci faizi
uygulayan, yaptığı satışlardan komisyon alan,
ortağını icraya veren, ortağının
sırtından büyüyerek holding hâline gelen Merkez Birliğinin
tarımda yaşanan çöküşte payı mutlaka ki vardır.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun teklifi yasalaşırsa kooperatiflerimiz daha demokratik, daha
şeffaf bir yapıya kavuşacak mı? Mesela, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin herhangi bir ortağı, eski bir Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekili olan Genel Müdürün ne kadar maaş
aldığı bilgisine ulaşabilecek mi? Başka bir soru:
Tarım Kredi Kooperatifleri gerçekten çiftçi kuruluşu mu? Mesela, daha
önceleri Tarım Kredi Kooperatiflerine uygun şartlarda kredi veren
Ziraat Bankasına göre Tarım Kredi Kooperatifleri artık çiftçi
kuruluşu değil. Bu nedenle, Ziraat Bankası kooperatife
kullandırdığı kredi faiz oranlarını
artırmış durumda.
Değerli milletvekilleri, Tarım Kredi Kooperatifleri
artık çiftçi kuruluşu değildir, 15 şirketi olan kocaman,
devasa bir holding hâline gelmiştir. Merkez Birliği yıllar
içerisinde bünyesine birçok şirket dâhil etmiş, büyüdükçe
büyümüş ancak büyüdükçe ortak sayısı azalmıştır.
Kooperatif, bugün, sigorta poliçesi düzenliyor, gübre üretiyor, tarım
ilacı üretiyor, marketler açıyor ancak ortağına herhangi
bir ayrıcalık tanımıyor. Gübre, ilaç, poliçe piyasada ne
kadarsa kooperatifte de aynı, hatta bazen daha bile pahalı. Bugün,
Tarım Kredi Kooperatifleri iktidarın vesayeti altındadır.
Bugün, Tarım Kredi Kooperatifleri iktidarın elinde operasyonel bir
aygıt hâline gelmiş durumdadır. Kooperatif, talimatla, üstelik
hukuk dışı yollarla Suriyeden zeytinyağı getirmekte
ve kendi ortağı olan zeytin üreticisini mağdur etmektedir.
Kooperatif, Cumhurbaşkanının talimatıyla, dün, tanzim
satış çadırları kurmuş, 3e
aldığını 2ye satmış, zarar etmişti, bugün
de gene talimatla marketler açmaktadır. Kooperatifin genel müdürü,
yöneticileri, şirketlerindeki yönetim kurulu üyelerinin neredeyse
tamamı Adalet ve Kalkınma Partililerden oluşmaktadır.
Bakın, yönetim kurulu listelerine eski milletvekillerini,
adaylarını, aday adaylarını göreceksiniz. Özetle,
kooperatif, vesayet altındadır, şeffaf değildir, Adalet ve
Kalkınma Partisinin arka bahçesi hâline gelmiştir ve daha da
acısı artık kooperatif bir çiftçi örgütlenmesi değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, tartıştığımız
teklif, başta da belirttiğim gibi, Kooperatif Kanununun bir
kısmına bizim de uygun gördüğümüz birtakım düzenlemeler
getirmektedir ancak unutmamak gerekir ki ülke kooperatifçiliğinin
gelişmesine katkıları ne yazık ki sınırlı
olacaktır.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Semra Kaplan Kıvırcık.
Buyurunuz Sayın Kaplan Kıvırcık.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ekonomik ve ticari hayatın en önemli
aktörlerinden biri, hiç kuşkusuz kooperatiflerdir. Ülkemizde
eğitimden sağlığa, konuttan sigortacılığa,
ulaşımdan tarımsal kalkınmaya, enerjiden konuta ve
kadın girişimine kadar, tamamını sayamadığım
40a yakın sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 60 bin kooperatif
bulunmakta ve bu kooperatifler 6 milyona yakın
vatandaşımızın ihtiyaçlarını
karşılamaktadır. Temelinde dayanışma ve topluma hizmet
anlayışı olan kooperatif ortaklık modeli, bireylerin ve
toplumun ekonomik ve sosyal kalkınması açısından büyük önem
taşımaktadır. Sosyal sermayenin artırılması,
gelirin adil dağıtılması ve yoksulluğun
azaltılmasında kooperatiflerin katkısı oldukça önemlidir.
Değerli milletvekilleri, istikrar içinde,
üreterek büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet
gücüne sahip, güçlü ve büyük Türkiye için kooperatifçiliğin
geliştirilmesine yönelik çalışmalarımızı
kararlılıkla sürdürüyoruz. Kooperatiflerimizi krizlere
karşı dayanıklı, sürdürülebilir kalkınmaya hizmet
eden, kurumsal yapısı güçlü, çağın ekonomik
koşullarına uyumlu, dünya standartlarında ekonomik aktörler
hâline getirmeyi hedefliyoruz.
Küresel olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Sadece
biz değil, tüm dünya Covid salgını etkileriyle yoğun
mücadele hâlinde. Ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği bu zor
dönemde üreticilerimizin, esnafımızın, kooperatiflerimizin,
kadınlarımızın ve halkımızın yanında
olmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, Ticaret Bakanlığımız
özellikle küçük ölçekli kooperatiflerimizin büyümesine ve güçlenmesine
yardımcı olmak amacıyla Kooperatiflerin Desteklenmesi Programını
hayata geçirdi. Bakanlığımız, bu programla kooperatiflerin
üretim ve istihdama katkı sağlayacak projelerine hibe desteği
sağlıyor. Programın ilk uygulaması, kadın
kooperatiflerine destekle başladı, 2020 yılında 41 ilde 139
kooperatifin 149 projesine 14 milyon 279 bin TLlik hibe desteği verildi.
2021 yılında, 58 ilimizden tutarı 17,9 milyon TL olan 149
projenin 13,5 milyon TLlik kısmı Bakanlığımız
tarafından hibe desteği olarak karşılandı. Büyük
ölçüde makine, ekipman alımına dair verilen bu hibelerin
kooperatiflerimizin üretim kapasitesini artırmasını umuyor,
desteklerin kooperatiflerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki kanun
değişikliği teklifiyle kooperatifçilikte başarıyı
yakalamış ülkelerde uygulamasını gördüğümüz
dış denetim sistemi, ülkemizdeki belli kriterleri taşıyan
kooperatifler için de getirilerek kooperatiflerimizin etkin bir denetim
yapısına sahip olması amaçlanmaktadır. Yeni düzenlemeyle
birlikte, kooperatiflerde yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun,
gelir gider farkı hesaplarının, bilanço ve denetçi
raporlarının, elektronik ortamda da ortaklar tarafından
incelenmesine ve seçim dönemlerinde eşitlik sağlamak için aday olan
kişilere, genel kurul toplantısına katılma hakkı
bulunan ortakların listesine erişme imkânı da
sağlanmaktadır.
Ülkemizdeki tüm kooperatiflere ilişkin
verilerin tutulacağı merkezî bilgi sistemi uygulamaya
geçirilmektedir. Ülkemizdeki tüm kooperatiflerin bilgilerinin yer
alacağı bu sistem sayesinde hem uygulamada
karşılaşılan birçok sorunun önüne geçilecek hem de
kooperatifler daha şeffaf hâle gelecektir. Böylece, güncel istatistiki
bilgilerle etkin politikalar geliştirilmesinin önü açılmaktadır.
Yine, görüşmekte olduğumuz teklifle,
isteyen kooperatiflere teknolojik gelişmelere uygun olarak elektronik
ortamda genel kurul yapabilme imkânı getirilmekte ve ortakları uzak
mesafelerde bulunan veya ortağı çok olan kooperatiflerde aynı
anda, aynı mekânda bulunma zorunluluğunun ortadan
kaldırılmasıyla zaman ve maliyet tasarrufu sağlanmaktadır.
Böylece, diğer şirket türlerine sağlanan bu teknolojik imkândan
kooperatifler de yararlanacaktır. Kooperatiflerin yönetim ve denetim
kurulu üyelerine seçildikten sonra kooperatifçilik konusunda eğitim
zorunluluğu getirilerek, bu sayede daha profesyonel bir şekilde
görevlerini yerine getirebilmeleri ve yine yönetim kurulu üyelerine
sorumlulukları altında bulunan belge ve varlıkların
görevlerinin bitiminden itibaren üç iş günü içinde yeni seçilen yönetim
kuruluna teslim zorunluluğu getirilerek bu evrak ve varlıkların
güvenli bir şekilde devri sağlanmaktadır.
Ortakların çoğunluğu kadınlardan
oluşan ve kadın emeğinin değerlendirilmesi amacıyla
kurulan kooperatifler ile ortaklarının çoğunluğu
engellilerden oluşan kooperatiflerin gerek kuruluş
aşamasında ve gerekse faaliyet dönemlerindeki ticaret sicil
müdürlüğünde ödedikleri tescil ve ilan ücretleri ile ticaret odasına
kayıt ücretleri, yıllık aidat ve munzam aidat ödeme
mükellefiyetleri kaldırılarak kadın ve engelli kooperatiflerine
pozitif ayrımcılık sağlanmaktadır.
Kooperatiflerimizi, 2023 yılı için büyük
hedefleri olan ülkemizin hedeflerine ulaşmasında önemli araçlardan
biri olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, kooperatifçilikte geldiğimiz
seviyeyi bir kat daha artırmak, kooperatiflerimizi emin adımlarla
geleceğe taşımak için çabalamaya devam edeceğiz.
Kanun değişikliği teklifinin ülkemiz
ve kooperatiflerimiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Şahıslar adına söz
sırası Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksikin.
Buyurunuz Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, her zamanki gibi, yasamanın
yapılış şekliyle ilgili ciddi bir sorun var. Bu sorun
şu: Gerçekten, Parlamentonun gerçek anlamda görevini yapmasıyla
ilgili bir sıkıntısı var galiba çünkü hemen hemen bütün
kanun teklifleri sarayın yaşadığı bir olaydan sonra ya
da sarayın talimatıyla direkt geliyor, bir süzgeçten geçirilmiyor,
komisyonlarda yeterli bir düzeyde tartışma yürütülmüyor ve gerçekten
sorunlara cevap bulacak şekilde oluşturulmuyor. Doğalında
da gelen kanun teklifleri sadece makyaj denecek düzeyde birçok sorunu es
geçiyor, çözüyormuş gibi yapıp mış mış gibi
devam ediliyor.
Şimdi, AKP Genel Başkanı, gıda
krizi ortaya çıkınca alışverişe çıkıyor,
Tarım Kredi Kooperatiflerinde bir atıştırmalık
alışverişi yapıyor. Baktığınız zaman, sepetinde
ne yağ var ne bakliyat var -yani temel gıda ürünleri yok- ne et var
ne başka bir şey, sadece atıştırmalıklar var ve
bu atıştırmalıkların hemen hemen hepsi 1.002 TL
tutuyor. Belli ki sarayla ilgili bütün giderler zaten halkın bütçesinden
harcandığı için fark etmemiş bugüne kadar, bu
fiyatları görünce doğal olarak hemen Bunlar ne? diyerek bin tane
Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı satış marketi
kurulması talimatı veriyor 500 metrekareyi aşacak şekilde.
Bunlar güzel şeyler ama sorun şu: Bu sorunun çözümüyle ilgili, bu
gıda krizini ya da diğer üretimle ilgili sorunları çözecek nokta
yanlış algılanmış. Yine, orada, ciddi anlamda bir
olayı ıskalama durumu söz konusu. Şöyle, baktığınız
zaman, olayın, üretimle ilgili sıkıntının
desteklemeler ve insanların yaşadığı problemler,
üreticilerin yaşadığı sıkıntılardan ziyade
Tarım Kredi Kooperatiflerinin iç denetiminin
arttırılmasıyla bu sorunun çözüleceği düşünülmüş.
Oysaki tamamıyla yanlış çünkü siz, bu işi denetimle
sağlamaktan ziyade içeriği demokratikleştirmeyle
sağlayabilirsiniz, bu sorunları kooperatiflerin genel
kurullarının demokratik bir şekilde yapılmasıyla
aşabilirsiniz.
Türkiyede kooperatif sorunu sadece Tarım Kredi
Kooperatifleri de değil, hemen hemen birçok alanla ilgili sorun var,
birliklerin birçoğuyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Mesela,
otobüsçülerle ilgili, minibüsçülerle ilgili hiçbir çözüm getirmiyor;
onların mazot sorunuyla ilgili bir çözüm getirmiyor, vergiyle ilgili bir
çözüm getirmiyor bu teklif ve aynı zamanda, yaşadıkları
sıkıntılarla ilgili bir çözüm getirmiyor.
Bakın, Iğdırda Suveren köyünde
otobüsçülerin bir kooperatifi var. Oradaki kayyum kooperatifin ihalelerini
keyfî olarak iptal ediyor ve tekrar ihaleye götürüp 10 bin TL para istiyor bu
pandemi döneminde. Bu soruna çözüm bulacak mı? Hayır; Horgovlu,
Suverenli bu insanların sorununa çözüm bulmayacak. Tarım
alanında üretim yapan insanların sorunlarına çözüm bulacak
mı bu denetimin arttırılması olayı, bu tamamıyla tek
adama bağlama yöntemi? Hayır, çözmeyecektir yani insanlar, yine,
aynı şekilde, gıdayı da diğer ürünleri de
pahalıya almak zorunda kalacaklardır. Tohumun uygun fiyata
alınmasına bir derman olacak mıdır? Hayır.
Desteklemelerle ilgili sıfır faiz uygulanacak mı Tarım
Kredi Kooperatiflerinde? Kesinlikle yok. Tam tersi, borcunu ödeyemediği
anda daha da tepesine binen bir tarz geliştirilmiş olacaktır. O
açıdan, şunu özellikle belirtmemiz gerekir: Bu sorunları çözecek
olan yöntem, kooperatiflerin iç denetimini tamamıyla tek bir kişiye,
tek bir merciye bağlamak değildir. Hatırlarsanız, bir bir
buçuk ay önce -şöyle bir yasa çıktı-
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kooperatiflerin,
birliklerin, tüm vakıfların denetlenmesi Devlet Denetleme Kurulu
aracılığıyla aslında
Cumhurbaşkanlığına bağlandı, ondan sonra bu kanun
teklifi geldi. Yani açıkçası burada şöyle bir durum söz konusu:
Toplumun tümünü tekleştirip toplumun bütününü sadece saraya bağlama
tarzı, yöntemi var. Oysaki kooperatifler gönüllü bireylerden oluşuyor.
Gönüllü bireylerin bir araya gelerek, kişilerin ekonomik sosyal ve kültürel
gereksinimlerini birlikte karşılayabilmek için demokratik bir biçimde
kendi kendini yöneten ve denetleyen bir girişimdir. deniliyor ama bu
kanun teklifi, bence bu, kendi kendini denetleyen ve yöneten girişimi daha
da tekelleştirecek, bir şirkete dönüşecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
O açıdan, şunu özellikle belirtmekte fayda
var: Sorunları ıskalayan, tamamıyla yönetimi daha da
baskılayan, denetimi artıran ve bunu da sadece bir merkez olarak
saraya doğru yönelten bir tarzın olması doğru
değildir. Burada olması gereken şu: Kooperatifleri ya da
birlikleri daha demokratik, iç mekanizmasını ortaya koyan, kendi meclisini
yürüten bir tarza dönüştürmek lazım, bunun önünü açmak lazım.
Mesela, elektronik olarak katılımın olması doğru bir
yaklaşımdır ama diğer sorunlara çözüm bulma noktasında
kesinlikle doğru değil; birçok sorunu çözemiyor, birçok soruna cevap
olmuyor, her zamanki gibi Ak Parti iktidarının sorunları ıskalayan
bir tarzı vardır.
HDP, gerçekten, demokratik kooperatifçiliği,
birliği oluşturacak bir tarzda iktidara gelecektir, o zaman bu
sorunları çözecektir diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına Osmaniye
Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 283 sıra
sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı
ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kökeni yüzyıllar öncesine dayanan kooperatif
kültürü sorumluluk, eşitlik, adalet, yardımlaşma ve
dayanışma gibi değerlerin kılavuzluk ettiği
girişimler olarak diğer ticari işletmelerden
ayrılmaktadır. Ülkemizin kadim bir geleneği olan imece kültürü,
bir kooperatifçilik örneğidir; beraberinde, Ahilik kültürü, lonca kültürü
bu sistemin devamıdır.
Ülkemizde kooperatifçiliğin ilk
uygulaması, Osmanlı Döneminde 1863 yılında devlet eliyle
kurulan Memleket Sandıklarıyla başlamaktadır. Ticari
hayattaki gelişmeler ve ekonomideki dönüşmeler sonucunda, 1969
yılında Ticaret Kanunundan ayrılarak 1163 sayılı
Kooperatifler Kanunu adıyla özel bir düzenleme
yapılmıştır. Bugün, dünyada yaklaşık 400 milyon
kişiye istihdam sağlayan bu sistemin sadece Avrupada ekonomik
büyüklüğü 1,5 trilyon avroyu aşarken dünyanın en büyük 300
kooperatifinin toplam cirosunun ise 2 trilyon doları geçtiği
görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığının çalışma alanlarında toplam 60
bin kooperatif ve bu kooperatiflerin 6 milyon 300 bin üyesi bulunmaktadır.
Türkiyede kooperatiflerin çağdaş bir yapıya
kavuşması, modern dünyanın rekabetçilik düzeyine uyumlu hâle
getirilerek etkinliğinin artırılması, AK PARTİ
hükûmetlerinin öncelikleri hedefleri arasında yer almıştır.
2012 yılında, dönemin Başbakanı,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
öncülüğünde Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
koordinasyonunda Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı, Yüksek
Planlama Kurulu kararına bağlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ülkemiz kooperatifçiliği için yol haritası niteliğinde olan
eylem planında, sorunların bütüncül bir anlayışla ele
alınarak etkin ve hızlı bir şekilde çözülmesi için yeni
öneriler getiren birçok faaliyet ve projeye yer verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi önemli
konuları düzenlemektedir. Öncelikle, kanun teklifiyle, çoğunluğu
kadınlardan oluşan ya da kadın emeğini değerlendiren
kooperatifler ile çoğunluğu engellilerden oluşan kooperatiflere
pozitif ayrımcılık getirilmekte, bazı ödeme
mükellefiyetleri kaldırılmaktadır. Bu kapsamda, kuruluş
aşamasında ve faaliyet döneminde ticaret sicil müdürlüğünde
ödedikleri tescil ve ilan ücretlerini, ticaret odasına ödedikleri
kayıt ücretlerini, yıllık aidatları, munzam aidatları
kaldırıyor, dolayısıyla, kadın ve engelli
kooperatiflerimizin daha da yaygınlaşmasını hedefliyoruz.
Teklifle, ayrıca, kooperatiflerin
şeffaflaşması amacıyla, Ticaret Bakanlığınca
tüm kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının hizmetlerine
elektronik ortamda eriştiği merkezî bir bilgi sistemi olan Kooperatif
Bilgi Sistemi (KOOPBİS) uygulamaya geçirilmektedir. Bu sayede, gelir gider
hesaplarına, bilanço ve denetçi raporlarına, genel kurulların
hazırun listelerine elektronik ortamlarda ulaşılabilecektir.
Kanun teklifi, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin nitelikli bilgiye sahip
olmaları amacıyla seçildikten sonra kooperatifçilik eğitimi alma
zorunluluğunu da getirmektedir. Kanun teklifiyle Bakanlıkça
çalışma konusu, ortak sayısı ve ciro gibi kıstaslar
dikkate alınarak belirlenen kooperatif ve üst kuruluşların
dış denetime tabi olmasıyla etkin denetim sistemi kurulması
hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçim bölgem Osmaniyede kooperatiflere ilişkin kısaca bazı
bilgileri de paylaşmak istiyorum. Osmaniyede Ticaret
Bakanlığına 81, Tarım ve Orman Bakanlığına
43, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına 17 olmak üzere toplam
kayıtlı 141 kooperatif faaliyet göstermekte ve 17 bin üyesi
bulunmaktadır. Bunlardan 5i kadın emeğini üretime ve ekonomiye
kazandıran kadın kooperatiflerinden oluşmaktadır.
Kooperatiflerimize KOOP-DES kapsamında ciddi proje desteği sağlanmaktadır.
AK PARTİ hükûmetleri olarak her zaman kadın ve gençlerimize yönelik
pozitif ayrımcılık yapmaya devam edeceğiz.
Görüştüğümüz kanun teklifinde de bu yönde önemli düzenlemeler
bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün kooperatifle ilgili kamuoyunda
farkındalık sağlanması, kooperatif
girişimciliğinin farklı alanlarda uygulanması ve uygulamada
ortaya çıkan sorunların giderilmesi, daha etkin, daha üretken, piyasa
dengelerini daha iyi sağlayan istihdam, istihdamı daha da önceleyen
izlenebilir, şeffaf bir yapının oluşturulabilmesi
amacıyla hazırladığımız bu kanun teklifine bütün
milletvekillerimizin desteğini bekliyor, kanun teklifinin üreticilerimiz,
ekonomimiz ve ülkemiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Teklifin hazırlanmasında emeği geçen,
katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen veya ibaresinin
ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Tacettin Bayır
Kocaeli
Antalya
İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Özcan
Purçu
Adana Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Özcan Purçu.
Buyurunuz Sayın Purçu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Türkiyenin AKP döneminde en büyük sorunu üretim. Üretim
olmadı, toplumu sadece tüketmeye alıştırdık ama
özellikle, üreten çiftçiyi desteklemedik, kooperatifleri, tarım
kooperatiflerini desteklemedik. Millet yoksullaştı, açlığa
mahkûm oldu. Tarım ülkesi olan Türkiye, tarım ürünlerini ithal etmeye
başladı. Dört mevsim gören, insan bile eksen yetişir
dediğimiz topraklar terk edildi, çiftçilerin sayısı azaldı.
Şimdi, sizin döneminizde tarım
kooperatiflerini desteklemediğiniz için çiftçinin borcu 72 kat arttı.
2003te 2,5 milyar lira olan çiftçinin borcu, sizin döneminizde 180 milyar lira
oldu. Neden? Çünkü tarım kooperatiflerini desteklemediniz. Ayrıca,
her yıl, son olarak bu yıl 46 bin çiftçi çiftçiliği
bırakmış, ÇKS kaydı düşmüş, topraklarını
terk etmiş ve yine sizin döneminizde kooperatifleri desteklemediğiniz
için tarım toprakları yüzde 12,5 oranında azalmış.
Yine, maalesef, sizin döneminizde çiftçinin borcu 180 milyar lira
yükselmiş, hacizler gelmiş, çiftçinin traktörleri haczedilmiş.
Türkiye'nin tek çaresi kaldı, bakın,
sadece tarımı desteklemek, sadece tarım kooperatiflerini
desteklemek, başka çaremiz kalmadı ama sizin döneminizde maalesef bu
çareyi de elden yitirmiş durumdayız. Tarım kooperatiflerini
desteklemediğiniz için bu yıl tarım ithalatına 9,5 milyar
dolar ödemişiz, sizin döneminizde toplam 117 milyar dolar ödemişiz.
Keşke bu ithalata verdiğiniz parayı tarım kooperatiflerine,
çiftçilere verseydiniz.
Yine, tarım kooperatiflerini
desteklemediğiniz için enflasyon artmış, tarım
kooperatiflerini desteklemediğiniz için dış borcumuz 450 milyar
dolar olmuş. Yine, tarım kooperatiflerini desteklemediğiniz için
bu ülkede 16 milyon aç, 50 milyon yoksul ortaya çıkardınız çünkü
Türkiye üretmiyor. Tarım öyle bir sektör ki sanayi sektörüne de lokomotif
olan ve artık günümüzde, dünyada aşağı yukarı tüm
sektörlere de lokomotif olan bir sektör, maalesef sizin döneminizde
batmış ve bitmiş durumda. Şu an bu kooperatifler
desteklenmediği için, dolaylı olarak Türkiye'de 10 kişiden 7si
borçlu. Yine, aynı şekilde özellikle her 4 kadından 3ü
işsiz, maalesef işsiz çünkü -kadın kooperatifleri de var-
dolaylı olarak kadın istihdamı, genç istihdamı
yapılmıyor çünkü üretim yok, sanayi sektörü beslenemiyor üretimden.
Dolayısıyla; kadınlar işsiz, gençler işsiz bütün sektör
işsizlik ve yoksullukla boğuşmak durumunda kaldı ve ithalatımız
artmak mecburiyetinde kaldı. Yine, maalesef üretmediğimiz için,
kooperatifleri desteklemediğimiz için iki yılda yüzde 9 oranında
yoksul sayısı artmış. Yine, maalesef insanları çöp
toplamaya mahkûm etmişiz. Şu an itibarıyla, yaklaşık
500 bin kişi günlük olarak geçimini ve ekmeğini çöpten
sağlıyor arkadaşlar çünkü üretim yok, kooperatifleri
desteklemiyoruz. Aslında Türkiye'nin o kadar verimli toprakları
varken, o kadar saha uygunken bu sektörü, bu kooperatifleri desteklemememiz çok
ilginç. Yine, maalesef, üretimi ve kooperatifleri desteklemediğimiz için
dünyanın en borçlu, aslında da bir nevi en fakir ilk 10 ülkesi
içerisindeyiz arkadaşlar. Yine, son dört yılda tarımı,
tarım kooperatiflerini desteklemediğimiz için, çiftçiyi
desteklemediğimiz için döviz Türkiyede yüzde 145 artmış,
faizler son dört yılda yüzde 118 artmış; yine, son dört
yılda yem yüzde 167, gübre yüzde 257, Türkiyede mazot da maalesef yüzde
100 artmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Bu tablo şunu
gösteriyor: Maalesef sizin döneminizde -dediğim gibi- üreten değil
tüketen bir toplum, üreten değil borçlu bir toplum, üreten,
zenginleşen değil fakir bir toplum yaratıldı, yarattınız
ve insanların psikolojileri bozuldu. Bir muhtaç toplum
yarattınız ve siyasette de bunu kullandınız.
Çok teşekkür ediyorum, hepinize iyi
akşamlar diliyorum.
Sayın Başkanım, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen
sonuçlandırır ibaresinin neticelendirir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Necdet İpekyüz Mahmut Toğrul
Şırnak Batman Gaziantep
Abdullah Koç Murat Çepni Kemal Peköz
Ağrı İzmir
Adana
Habip Eksik
Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1inci
maddesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun
sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen
sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, kooperatif, aslında
güçleri yetmeyen insanların sermayelerini, düşüncelerini ya da
emeklerini ortaya koyarak bir şeyi başlatma hikâyesidir. Türkiye'de
ise daha çok sadece kamunun imkânlarının kooperatif tipi yapıya
aktarılmasını beslemek gibi bir durum söz konusudur.
Aslında, bu, kooperatif ideolojisinin tersi bir anlayıştır;
Türkiye'de başarısızlık, yeterince gelişmeme hikâyesi
de bu anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Kooperatif talebi tabandan gelmediği için
üstyapının verdiği bir hakmış gibi, bir destekmiş
gibi algılanıyor. Bu nedenle bir süre sonra insanların
yaratıcılıkları ortadan kalkıyor ve çatışma
yaşanıyor. Böylece devletle ilişkileri sürekli hâle geliyor,
devlet kaynaklarından beslenmeye başlıyorlar, en küçük krizde de
her şey birbirine girip sonuçlanmıyor.
Sayın milletvekilleri, tüm kooperatiflerde
karşılaşılan sorunların nedenleri incelendiğinde
finansman yetersizliği en önemli neden olarak görülmektedir. Bunu
sırasıyla mevzuat yetersizliği ve karmaşıklığı,
devletin kooperatifçiliğin gelişimini desteklememesi izlemektedir.
Gerek öz kaynaklarının yetersizliği gerek kredi
olanaklarının azlığı nedeniyle kooperatifler büyük bir
finansman sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır.
Beş yıllık kalkınma plan ve programlarında
tarımla ilgili oluşturulan yasalarda örgütlenmenin ve kooperatiflerin
önemi belirtilse de uygulamada net bir kooperatifçilik politikası söz
konusu değildir. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde kooperatifler gibi
demokratik, özerk ve bağımsız örgütler kendilerine has karakteristikleri
korunarak her açıdan desteklenmektedir. Türkiyede ise Anayasada
belirtilmesine rağmen devletin kooperatifçiliği destekleyen belirgin,
net bir politikası söz konusu değildir.
Sayın milletvekilleri, küresel pazar
ekonomisinin etkin durumda olduğu ve rekabetin günden güne
arttığı günümüz şartlarında her alanda olduğu
gibi, kooperatifçilik alanında da sürekli bir gelişim ve
değişim yaşanmaktadır. Kooperatifçilik hareketinin ülkemizde
başarılı olduğunu ve amacına
ulaştığını iddia etmek imkânsızdır.
Değişen ve rekabetin hızla arttığı piyasa
koşullarında kooperatiflerin başarılı olması için
kooperatif yapılarının da bu değişime ayak
uydurmasının zorunluluğu ortadadır. Ülkemizde
kooperatiflerin örgütsel yapısının başarılı
olabilmesi için ulusal tarım politikalarıyla desteklenmesi,
korunması gereklidir. Yasal düzenlemelerin yapılması, üyeleri ve
üst örgütlenmeleri yoluyla sağlıklı bir şekilde
denetlenmesi gerekmektedir. Kooperatifçiliği gereği gibi anlayacak ve
ülke koşullarına uygulayabilecek kooperatifçi kadrolar
yaratılmalıdır. Bu yapılmadığı için
kooperatifçilik yerel boyutlarda kalıyor. Büyük kitlelerin, içinde
bulunduğu ekonomik kısıtlar nedeniyle, kendiliğinden
sorunlarını çözemeyecek kooperatifçilik hareketini
oluşturmaları beklenemez. Başarı için bir diğer
koşul ise, üretim ve tüketim alanında faaliyet gösteren
kooperatiflerin tam bir dayanışma içine girmelerini sağlamak
gerekliliğidir. Kooperatiflerin bugün yaşamakta oldukları
sorunların çözümü masabaşında oturup yeni teoriler üretmekten
geçmemektedir. Bilakis, üreticilerle birlikte el ele üretim alanlarında
çalışarak, bilimsel bilgiyi ve dünyadaki gelişmeleri onlarla
paylaşarak yol alınabilir. Yani bağımsız bir
kooperatifçilik hareketinin, başta küçük üreticinin öz gücünü esas alan,
sermayenin, devletin, kooperatif bürokrasisinin hegemonyasına girmeden her
aşamada kooperatifçiliğin temel değerlerini uygulayan,
doğayı, çevreyi ve kooperatifçilikten yararlananı gözeten bir
yapılanmadan sonra doğacağı öngörülmektedir.
Sayın milletvekilleri, aslında, bu
vesileyle geçen hafta sonu üreticilerle birlikte olduk. Geçen hafta sonu
Gaziantepte İslâhiye, Nurdağı ve Araban ilçelerimizi ziyaret
ettik ve orada bir kez daha müşahede ettik ki Türkiyede tarım ve
hayvancılık ölmüş, ölüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sayın milletvekilleri,
bu bahsettiğim 3 ilçemizin başlıca gelir kaynağı
tarım ve hayvancılık. Bakın, bugün, kara
kışın geldiği günlerde köylü elektrik borcunu ödeyemiyor,
yakıt giderini karşılayamıyor, neredeyse oduna hatta bu
olmadığı durumda da tezeğe dönmek durumunda kalıyor.
Bakın, Nurdağında geçen sene kilo başına
12 lira olan yer fıstığı bu sene 5-6 liraya
düşmüş durumda değerli arkadaşlar ve üreticiyle
yaptığımız görüşmede yer fıstığı
üreticileri, işçi maliyetini dahi karşılamadığı
için yer fıstığını toprağın altından
çıkaramadıklarını tarafımıza ifade ettiler.
İşte, tarım bu hâlde. Gübre fiyatları artmış,
mazot fiyatı artmış, ilaç fiyatı 2 katına
çıkmış ama yer fıstığının fiyatı
yarı yarıya düşmüş; 12 liradan 6 liraya düşmüş.
İşte, üreticiyi getirdiğiniz durum bu ve bu böyle giderse yerli
üretim ölmeye devam edecek.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 1inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Şenol Sunat Hayrettin Nuhoğlu Bedri Yaşar
Ankara İstanbul Samsun
Hüseyin Örs Fahrettin
Yokuş
Trabzon Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Şenol Sunat.
Buyurunuz Sayın Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Tarım Kredi Kooperatifleri konusunda bugün
sizlerle muhabbet etmek istiyorum. Biliyorsunuz ki Tarım Kredi
Kooperatifleri üreticilerin ekonomik menfaatlerini korumak, meslek ve
geçimleriyle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kurulmuş olan çok önemli bir yapı Türkiye için ama maalesef
devriiktidarınızda kuruluş amacından
sapmıştır; çiftçi borç batağında iken yönetim kurulu
görülmemiş maaş, huzur hakları ve temettü gelirleriyle
Tarım Kredi Kooperatiflerini haksız kazanç kapısına
çevirmiştir. Tarım Kredi Kooperatifleri maalesef bu amaçla
kurulmamıştır, kuruluş senedine de ihanet edilmiştir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi çeken 40 bin çiftçi kardeşimizin
vadesi gelen borç miktarı 1 milyar 340 milyondur. Bakın Genel Müdürün
maaşına, bu basına da yansıdı ama size daha yeni, taze
bilgiler de vereyim, Fahrettin Poyraz, 24üncü Dönem AK PARTİ Bilecik
Milletvekili -ki insan kaynakları yönetmeliğinde bu kooperatifin Sosyal
Güvenlik Kurumundan emekli ya da yaşlılık aylığı
almaya hak kazananlar kadrolu olarak istihdam edilemezler. hükmüne
rağmen- 2017 yılında, Merkez Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı ve daha sonra dünürü olacak Selahattin Külcü tarafından
hukuksuz bir şekilde Genel Müdürlük koltuğuna oturtulmuştur.
Poyraz göreve geldikten sonra, 2019da yönetmeliği
değiştirmiş, bu hükümden genel müdürleri istisna tutan bir
yönetmelik çıkarmıştır yani iki sene boyunca hukuksuz bir
şekilde o koltuğu da işgal etmiştir. Fahrettin Poyraz,
boşta kalan dünürü Selahattin Külcüyü GÜBRETAŞın Yönetim
Kuruluna atayarak aylık 10 bin lira huzur ücreti almasını da
sağlamıştır. Genel Müdürlük maaşına bir
bakalım, net maaş 40 bin lira, yılda 160 bin lira tutarında
4 ikramiye, 120 bin lira tutarında 3 adet teşvik primi
aldığında yıllık geliri 760 bin lira, 12ye
böldüğümüzde 63.300 lira aylık maaş almaktadır. Bu da
yetmez çünkü bir de çok önemli işler yaptığı için, bu Genel
Müdürün Tarım Kredi Kooperatifinin iştiraklerinden
aldığı aylık huzur ücreti var. İşte
GÜBRETAŞtan da aylık 12 bin lira huzur ücreti almaktadır. Yine,
Tarım Kredi Personel Vakfından aylık 6 bin lira huzur ücreti
almaktadır. Bu da yetmemiştir Sayın Genel Müdüre,
GÜBRETAŞın İrandaki iştiraki RAZİ Petrokimya var,
burada da euroyla maaş almaktadır, 8 bin euro aylık
aldığında -hadi küsuratını bırakıyoruz- 80
bin lira da buradan gelmektedir. Yani bu Genel Müdürün -AK PARTİ eski
milletvekili Genel Müdürün- aylık geliri yaklaşık 162 bin
lirayı bulmaktadır, bir de emekli maaşını, milletvekili
emekli maaşını düşündüğümüzde 180 bine
yaklaşmaktadır. Emin olun, Cumhurbaşkanı bu maaşı
kıskanır, söyleyeyim. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Evet, Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi çeken 40
bin çiftçimiz, borç gırtlağa yapışmış hâlde, aylık
bin lira ödeyemezken bu beyefendi bu maaşla büyük işler
başarmaktadır.
Bir de Tarım Kredi Birlik AŞ yönetimi var.
Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdür Yardımcısı Mustafa
İspirgil ve 24üncü Dönem AKP Konya Milletvekili Harun Tüfekci buradan
aylık 6 bin lira huzur ücreti almaktadır. TARKİM Bitki Koruma
AŞ Yönetim Kurulunda, Cumhurbaşkanı Danışmanı
Mustafa Kamacının kardeşi Ahmet Emin Kamacı yine 6 bin
lira huzur ücreti almaktadır. İmece Plastik AŞ Yönetim
Kurulunda, 26ncı Dönem AKP Aydın Milletvekili Abdurrahman Öz,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Özel Kalem
Müdürü Ahmet Bekdemir aylık 6 bin lira huzur ücreti almaktadır..
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Evet, teşekkür
ediyorum.
Daha o kadar çok ki elimizde, birkaç örnek daha
vereceğim. TARNET AŞ Yönetim Kurulunda, İlim Yayma Cemiyeti
Ankara Şube Başkanı Halim Altunkal, Hacı Bayram Veli
Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Yusuf Tekin ve aynı zamanda -bilmem-
Ticaret Bakanlığında bir genel müdürün eşi aylık 6 bin
lira huzur ücreti almaktadır. Tarım Kredi Lojistik AŞ Yönetim
Kurulunda ise 24üncü Dönem Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek, 26ncı
Dönem Hatay Milletvekili Fevzi Şanverdi ve 26ncı dönem Çorum
Milletvekili Lütfiye İlksen Kurt aylık 6 bin lira huzur ücreti
almaktadır. Ya, biraz utanmak olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bir dakika daha verir
misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Bitti mi sürem?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz efendim.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Peki.
Söylemek istediğim: Ya, doyulmadı mı
hâlen? Bu milletin gençleri işsizken bunu vicdana
sığdırabiliyor musunuz? (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Sunat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Murat Çepni Necdet İpekyüz
Şırnak İzmir Batman
Abdullah Koç Habip Eksik Kemal Peköz
Ağrı Iğdır Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Batman
Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elimizdeki teklifin giriş cümlesini
okuyacağım: Kooperatifler; demokratik yönetimleriyle, sorumluluk,
eşitlik, adalet, yardımlaşma ve dayanışma gibi
değerlerin kılavuzluk ettiği girişimlerdir. Demokratik
yönetimler, sorumluluk, eşitlik, dayanışma
Ya, bu çerçevede ele
alındığında insan diyor ki: Ne kadar güzel. Ama bir
şey de maharetiniz var, isimleri iyi koyup içeriğini kendi lehinize
dönüştürebiliyorsunuz. Birçok isim bakıldığında çok
güzel görünüyor, içeriğine baktığınızda yurttaşın,
vatandaşın aleyhine. Kooperatif denildiğinde insanlar
geçmişte ürküyordu, bugün getirmişsiniz, bunu önümüze
bırakıyorsunuz, sonra da diyorsunuz ki: Güçlü marketlerle nasıl
baş edebiliriz veya diğer kurumlarla nasıl baş edebiliriz?
Yurttaş ne diyor? Biz bütçe
buluşmaları çerçevesinde Halkla beraber bütçe nasıl hazırlanır?
diye Ağrıdaydık, Mardindeydik, İstanbuldaydık. Ne
diyor yurttaş? Geçinemiyoruz, açız ve çaresiz düzeydeyiz.
Yurttaş kooperatifi nasıl kuracak biliyor musunuz? Size Mardin
örneğinden, DEDAŞ örneğinden söz edeyim. DEDAŞ 6 ile hizmet
veriyor. Belki de ilk yapmamız gereken, DEDAŞla mücadele kooperatifi
kurmamız lazım örgütlenmeyse. DEDAŞ şu anda ne? Bir
şirket. Ama inanın, Mardinde devletin yerine oturuyor. Nasıl
mı? Ziraat Bankasına kredi çekmeye gittiğinizde çiftçiye
şunu diyorlar: Git, DEDAŞtan, borcu olmadığına dair
kayıt getir. Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) giriş yapmak için
Mardine gittiğinizde, başvurduğunuzda diyorlar ki: Git,
DEDAŞtan, borcu olmadığına dair yazı getir.
Güneş enerjisi sistemi kuracaksınız, elektrik parası
ödeyemiyorsunuz, onunla ilgili girişim yapacaksınız, diyorlar
ki: Git, DEDAŞtan, borcu olmadığına dair kâğıt
getir. Ya eskiden sabıka kaydı istiyordunuz, şimdi bölgeden,
DEDAŞtan borcu olmadığına dair kayıt istiyorsunuz.
Niçin? Zaten herkesi sabıkalı yapmışsınız.
Yurttaş diyor ki: Kolluk güçleri geldikleri gibi Siz
hırsızsınız. diyor. Ya kimin malını kimden
çalıyorsunuz, bu tanımlamayı nereden buluyorsunuz, nasıl
getiriyorsunuz? Devlet orada şirketi koruyor, yurttaşı korumuyor
ve tahsil edemediği birçok şeyin yerine de şirketin
aracılığını yapıyor. Nasıl mı? Zaten
destekleme çiftçiye
Arkadaşlarımızın çoğu sabahtan
beri söylüyor, gübre fiyatı artmış, mazot fiyatı artmış,
tohum fiyatı artmış, ilaç fiyatı artmış; çiftçi
artık çiftçiliğini yapamıyor, ürününü satamıyor,
perişan düzeyde. Desteklemeyi bir yıl sonra veriyorsunuz, o
desteklemeye de DEDAŞ tekrar el koyuyor. Yani siz 2020nin
parasını 2021de
Bir de yeni bir şey daha öğrendik,
çiftçinin 2021de teslim ettiği ürünün parasına yine bloke konuyor.
Niçin bloke konuyor? DEDAŞa borcun çıkabilir, sen oradan yazı
getir, belki sulama yapmışsındır, ondan sonra paranı
verelim. O zaman böyle bir düzende, böyle bir dönemde yurttaşlar
kooperatifçiliği sizin koruduğunuz şirketlere karşı
yapması lazım, ona yönelik geliştirmek lazım. Mezopotamya
Ovası... diyorsunuz, nedir? Mezopotamya Ovası, bu pandemiyle beraber
bile, gıdasıyla, hayvancılığıyla, üretimiyle
değil kendi bölgesini, Türkiyeyi besleyebilecek düzeydedir. Ama biz hep
tercihlerinizden söz ettiğimizde, Siz, tercihlerinizi yanlış
kullanıyorsunuz. dediğimizde kabul etmiyorsunuz.
GAP, GAP... deniliyordu, yıllardır
söyleniyordu. Ya, Mezopotamya Ovasında, özellikle Mardin Ovasında
bir tane sulama kanalı işleme konulmuyor, bir tane sulama kanalı
işleme konulmuyor. Mardin vekillerimiz buradaysa, gelsinler, beraber
gidelim; Mardinin Derik ilçesindeki köylere gidelim, Kızıltepedeki
köylere gidelim. Eğer siz sulama kanallarını koymuyorsanız,
DEDAŞ borcu getiriyorsanız, oraya Jandarmayla gidip sayaçlarla ilgili
işlemleri zorakiye dönüştürüyorsanız, parasına el
koyuyorsanız bunun anlamı şudur: Köyünüzü boşaltın,
terk edin. Sistematik, zorunlu bir göç uygulamasıdır, 90lardaki göç
uygulamasının başka bir versiyonudur.
Bir diğeri nedir? Siz, eminim, oradan köylüler
çıktığı gibi, borçları arttığı gibi
onları şirketlere devredeceksiniz çünkü kafanız sadece
şirketlere çalışıyor, yurttaşa
çalışmıyor. O zaman şirketlere kooperatif kurdurun, bu 5
şirketin ismini kooperatif diye değiştirin, her şey
ortaya çıksın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bunu
yapmadığınız sürece, siz gerçekten yurttaşlarla ilgili
bir düzenlemeyi düşünemezsiniz.
Nedir buradaki bir diğer konu arkadaşlar?
Kooperatif, kooperatif... diyorsunuz -elimde liste var- kayyumlar
oturmuş kooperatifleri kapatıyorlar. Siirtte kadınlarla ilgili
kooperatif kuruldu, Silopi'de kuruldu, Silvan'da kuruldu, Bismil'de kuruldu,
Batman'da kuruldu, Diyarbakır'da kuruldu, Lice'de kuruldu, Suruç'ta
kuruldu. İlk işlem, kayyumlar kooperatifleri kapattılar. Neden?
Çünkü siz eşitlikçi örgütlenmeye, dezavantajlı kesimlerin yan yana
gelişine karşı çıkıyorsunuz. O yüzden biz diyoruz ki:
Kayyumlar işgaldir. O yüzden, kayyumların gittikleri gibi ilk
yaptıkları şey, yerel halkla beraber kurulan kooperatiflere
karşı çıkmaktır ve bunun hesabı sorulacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiş ibaresinin ilave edilmiş ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hayrettin Nuhoğlu Hüseyin Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İstanbul Trabzon Adana
Fahrettin Yokuş Bedri Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu
Konya Samsun Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
283 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
2nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Anayasa'mız 171inci maddedeki Devlet, millî ekonominin yararlarını dikkate alarak,
öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin
korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini
sağlayacak tedbirleri alır. cümlesiyle kooperatifçiliğin
memleketimiz için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Kooperatif, ortaklarının ekonomik
menfaatlerini ve özellikle de destek ve geçimlerine dair
ihtiyaçlarını sağlamayı amaçlarken bireyler arasında
iş birliğini sağlar. Bunun sonucunda, toplumsal
dayanışma ve kalkınmayı sağlar.
Dünya genelinde kooperatiflerin yıllık
geliri küresel gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,3ü
kadardır. Dünyada istihdam edilen nüfusun yüzde 9,5i kooperatiflerde
çalışmaktadır. Ülkemizde ise 2021 yılı
itibarıyla, 84 binden daha fazla kooperatif bulunmakta olup 8 milyondan
fazla üyesi vardır. Bu sayılar bizim dünya kooperatifçiliğinden
daha gerilerde olduğumuzu göstermektedir. Dünya kooperatifçiliğinin
başlangıcı 19uncu yüzyıl olsa da bizde 13üncü
yüzyılda Ahilike kadar uzanır.
Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği
Türkiye'nin en önemli çiftçi kuruluşudur. Aslında tam bir holdingdir
ve patronu da Hükûmettir. 1 merkez birliği, 17 bölge birliği ve 1.618
kooperatiften ibarettir. Ayrıca, 483 marketle tüketiciye hizmet
vermektedir. Tarım Kredi Kooperatiflerinin mevzuattaki amacı Çiftçilere
tarımsal girdi ve kredi sağlaması, çiftçiler tarafından
üretilen ürünlerin değerlendirilmesi. olarak tanımlanmaktadır.
Kendi yönetim kurulu olan ve kooperatiflerin doğası gereği özerk
olması gereken Tarım Kredi Kooperatifleri, zaman zaman kamu
otoritesinin emirlerine maruz kalmaktadır. Örneğin, kurumun
dışından gelen talimatlarla, ihtiyaç var mı, yok mu
araştırmadan, bin kadar mağaza açılacağı emri
verilmiştir. Böyle bir talimat, kooperatifçiliğin ruhuna aykırıdır.
Yine, bazı şubelerde hayalî
satışlar yapılmakta, devlet destekli krediler değişik
yöntemlerle insanlara fazla miktarda verilmekte ya da haberi olmadan
birtakım krediler açılmaktadır. Öyle ki kredi açılan bu çiftçiler,
bazen, borçlarını ödemek için tarlalarını satmak zorunda
kalmaktadırlar.
Tarım Kredi Kooperatifleri, deposundaki önceki
yıldan kalan binlerce ton gübreyi bir fırsatçı
davranışı içerisinde, mevcut fiyatlarla tüketicilere yani
üyelerine satmaktadır.
Tarım Kredi kurumu yönetimine ve
iştiraklerine Hükûmet yanlısı kimselerin
-bağımsız olması gereken kurumlara- mevzuatı
çiğneyerek nasıl girdikleri bilinmemektedir.
Tarım Kredi iştiraklerinden GÜBRETAŞ,
Türkiye'nin önemli bir gübre üreticisidir; Türkiye gübre piyasasının
yüzde 60ına hâkimdir. Gübre, tarımsal girdilerde vazgeçilmez bir
üründür. Çiftçi dostu olması gereken bu kuruluş, yüksek fiyattan
satış yapmakta -bir yılda 2 misline
ulaşmıştır fiyat- konuyla ilgili çiftçiye hiçbir bilgi
vermemektedir.
Üretici kooperatifleri küçük üreticileri koruyucu
olmalı, onların haklarını savunmalı, girdilerin ucuz
alınmasında ve ürünün satılmasında bir güç
olmalıdır.
Kooperatif mevzuatı açık, net olmalı,
üyeler tarafından okunduğunda kolayca anlaşılmalı,
birtakım ayak oyunlarıyla sessiz çoğunluğun
hakkının yenilmesinin önüne geçilmelidir. Ülkemizde bu şekilde
kurulan, küçük üreticilerin çıkarlarını koruyan kooperatifler ya
az sayıda ya da kısa ömürlü olmaktadır. Bazen sulama birlikleri
gibi devlet güdümündeki kooperatifler olsa da bu tür kuruluşlar çiftçi
refahını artırmada yeterli etkiyi gösterememektedir. Ülkemizde
bu kuruluşların yaygınlaşmasını sağlayacak
tedbirler alınmalıdır. Böyle bir kanun hazırlanacaksa
birtakım palyatif tedbirler yerine, mevcut mevzuata rötuş yapmak
yerine ülkemizde üreticinin ve tüketicinin çıkarlarını
düşünerek üretim maliyetlerini düşürecek, üretimi artıracak,
israfı önleyecek kooperatifçiliğin yolları
araştırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Mevcut kanun
teklifi sadece birtakım şeklî düzenlemeler getirmekte, ülkemizde
kooperatifçiliğin yaygınlaşmasını, kökleşmesini
sağlamaktan ve çok ihtiyaç duyulan gruplara hizmet vermekten uzaktır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen lira ibarelerinin
Lira, göre ibaresinin uygun biçimde olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Tacettin Bayır
Kocaeli Antalya İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Erkan
Aydın
Adana Manisa Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bursa
Milletvekilli Sayın Erkan Aydın.
Buyurunuz Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Gönderdiğiniz sıra
sayısının genel gerekçe kısmına şu cümleyle
başlamışsınız: Kooperatifler; demokratik
yönetimleriyle sorumluluk, eşitlik, adalet, yardımlaşma ve
dayanışma gibi değerlerin kılavuzluk ettiği
girişimler olarak diğer işletmelerden ayrılırlar.
Şimdi, gelelim eşitlik, dayanışma, birliktelik, sorumluluk
Hangileri var? Şöyle bir fotoğrafı hep birlikte çekelim. 4
kişilik bir ailenin açlık sınırı 3.049 TL, yoksulluk
sınırı 9.931 TL; bunlar Eylül ayının. Ekim ayında
emin olun buna bir yüzde 10 daha eklenecek yani 4 kişilik ailenin bütün
ihtiyaçları hesaplandığında 10 bin lira civarında. AKP
döneminde yoksulluk sınırı 6,6 kat artmış ancak buna
rağmen sarayın giderleri günlük 10 milyon, Cumhurbaşkanının
maaşı da bugünkü bütçe görüşmelerinin açıklanmasıyla
100 bin 750 TL olarak kayıtlara geçmiş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Enflasyona
ezdirdiler Cumhurbaşkanını, enflasyona!
ERKAN AYDIN (Devamla) Evet; 14,4 zamla enflasyonun
da altında zam verdiler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Enflasyona
ezdirdiler Cumhurbaşkanımızı!
ERKAN AYDIN (Devamla) Grup Başkan Vekilimizin
aynen söylediği gibi.
İşsizlik, TÜİK rakamlarına göre
4,5 milyon, 7 milyon kişi asgari ücretle geçiniyor, toplamda 11,5 milyon
kişi bu açlık sınırının altında
hayatını idame etmeye çalışıyor. Şimdi,
soralım: Eşitlik, adalet, yardımlaşma ve
dayanışma nerede? Sadece saray ve şürekâsında var
yardımlaşma ve dayanışma. E, gelelim diğer
değerlere: Geldiklerinde, 2002de 130 milyar dolar olan dış borç
bugün 475 milyar dolar; 2002de 1,30 TL olan benzin artık 8 lirayı da
aştı, mazota on günde 3 defa zam geldi; dolar 1,5ken en son
9,30lardaydı, bilmiyorum gece kaçı buldu, 9,5u buldu mu? Yarın
bakacağız, inşallah 10 lira olmaz. Cumhuriyet tarihi boyunca
arka arkaya yedi yıl küçülmenin yaşandığı dönem, 2014
ile 2021 yılları arasındaki dönem de AKP dönemine denk geldi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Dolar 9,21
olmuş.
ERKAN AYDIN (Devamla) - İkinci Dünya
Savaşında dahi böyle olmadı, orada üç yıl üst üste; 12
Eylül döneminde bile dört yıl üst üste düşüş oldu yani
dayanışma, eşitlik ve adalet maalesef 83 milyonda değil,
çok dar bir kesimde oldu.
Gelelim 2nci maddeye; burada, ortaklık
paylarındaki sınırı, 5 bin pay adet
sınırını kaldırıyorsunuz. 100 TLden 500 bin
liraya kadar orada pay sahibi olabilen kooperatif ortakları bu maddeyle birlikte
artık sınırsız pay sahibi olabilecek. Bunu da şimdilik
sigorta kooperatifleriyle sınırlamışsınız.
Buradan şeytanın avukatlığını yapalım, sizin
on dokuz yıldır yaptıklarınıza bakarak niyet
okuyalım: Bugün, sigorta kooperatifleriyle ilgili getirdiğiniz bu
ortak dışı satışlarda -kooperatifler bir ortaklara
satış yapar, bir de ortak dışı satışlar
yapar, bir de şirketler aracılığıyla, iştirakleri
aracılığıyla satış yapar- bu pay adedini
kaldırarak sermayenin, para sahiplerinin gidip istediği miktarda buradan
pay almasını kolaylaştırıyorsunuz yani 50 milyon, 100
milyon bir şirket, fon, holding geldi; sigorta kooperatiflerindeki bu
payı aldı, giderlerin hepsini ortak içi satışlara yedirdi,
ortak dışı satışlardaki, tabiri caizse, kârı
kılçıksız bir şekilde aldı ve belli bir süre sonra da
aslında o kooperatifin sahibi oldu. Şimdilik sigorta
kooperatiflerinde ancak gelebilecek bir gece yarısı önergesiyle
diğer kooperatifleri de buna katarsanız kooperatifçiliğin ruhuna
el Fatiha, kooperatifler tamamen özel şirketlerin kontrolüne geçer ve
dayanışma, adalet, eşitlik, birlik beraberlik bir şey
kalmaz. Bunu buradan biz uyaralım, kayıtlara da geçmiş olsun.
Yarın böyle bir uyanıklıkla bir değişiklik yapmaya kalkarsanız
da Biz bu Kooperatifler Kanunu değişikliğinde bunu
uyarmıştık. diye de ifade ederiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ERKAN AYDIN (Devamla) - Son olarak
Eleştirilerimiz çok, her kanunda burada Genel Kurul
konuşmalarında yapıyoruz; artık eleştiriyi değil,
çözüm önerilerimizi söylüyoruz. İktidara geldiğimizde ilk bir hafta
yapacaklarımızı, ilk bir yılda yapacaklarımızı
Şurada biz Cumhuriyet Halk Partisinin ilk bir yılda yapacaklarını
her türlü mecrada paylaştık. On dokuz yılda
yaptığınız bütün aksaklıkların,
sıkıntıların hepsini çözeceğiz. Bu önümüzdeki
kış AKP'nin yarattığı son kara kış olacak,
bu bütçe son bütçe olacak diyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, Millet
İttifakı ve dostlarımızla birlikte Türkiyenin hak
ettiği aydınlık günlere hep birlikte ulaşacağız
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 3üncü maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Necdet İpekyüz Abdullah Koç
Şırnak Batman Ağrı
Kemal Peköz Murat
Çepni Habip
Eksik
Adana İzmir Iğdır
Dirayet
Dilan Taşdemir
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurunuz Sayın Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, insanların
birbiriyle rekabet ederek değil, emeklerini ortaya koyarak
geliştirdikleri üretim tarzı olan kooperatifçilik hareketinin tarihi
biraz önce arkadaşlarımızın da çokça değindiği
gibi ta 1900lere kadar uzanıyor ama maalesef hem demokrasi
alanındaki sorunlar hem de mevcut kooperatifçilik
anlayışından kaynaklı, ülkemizde, kendi mecrasında
devinen, bağımsız, sosyal bir kooperatifçilik
anlayışı gelişmedi, hâlâ daha gelişmemesi için mevcut
iktidar elinden geleni yapıyor. Bu düzenlemede de biz onları
görüyoruz.
Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra kooperatifçilik
adım adım tasfiye edildi yani aslında dayanışmacı
toplumsal ilişkiler yok edildi, kalanlar da toplumsal dayanışma
ve yardımlaşma yerine kâr odaklı kurumlara dönüştürüldü.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen hem dünyada hem de ülkemizde aslında
kooperatiflere ilgi de gün geçtikçe artıyor. Hem kapitalizme hem
merkeziyetçiliğe hem bireyselciliğe karşı toplumsal
dayanışma ihtiyacı gittikçe yakıcı bir şekilde
kendini hissettiriyor. Kooperatifçilik, bir kez daha, güçlü bir alternatif
olarak aslında açığa çıkıyor.
BM'nin verilerine göre dünya genelinde neredeyse 1
milyar insanın ortak olduğu 750 binden fazla kooperatif bulunuyor ve
çok uluslu şirketlere göre yüzde 20 daha fazla insana iş
yaratıyor. Özellikle sosyal kooperatifler yoksulların,
kadınların ve engellilerin istihdama katılımı için
önemli bir potansiyel taşıyor. Ülkemizde kadın kooperatif
sayısı 200ü aşkındır, bu kooperatifler 61 ilde
yılda ortalama 20 binin üzerinde kadına ulaşmaya çalışıyor.
Kadın kooperatifleri kadınların istihdamı ve sosyal hayata
katılımı için elbette önemli. En derin yoksulluk ülkemizde
kadın yoksulluğudur, maalesef kadın yoksulluğu genel
anlamda reddediliyor, inkâr ediliyor; buna yönelik güçlü politikalar
oluşturulmuyor, yokmuş gibi davranılıyor.
Dolayısıyla, kadınlar da bu yoksullukla mücadele etmek için bir
şekilde yan yana gelerek, kadın kooperatifleri kurarak bu yoksullukla
mücadele etme girişiminde bulunuyorlar ama bunu yaparken de tabii ki
kadınlar çok ciddi engellerle karşılaşıyor, ciddi
sorunlar yaşıyor. Son dönemde özellikle KHKyle birlikte,
kadınların yoğun emek vererek kurdukları bu kooperatifler
bu sudan gerekçelerle kapatıldı. Mevcut kooperatif mevzuatı
kooperatifin sosyal yönünü kapsamıyor, herhangi bir kâr amaçlı
şirketle aynı statüde tarif ediliyor. Tabii ki bu anlayışın
değişmesi gerekiyor. Kadın kooperatifleri sosyal kooperatif
tanımı altında olmalıdır. Toplumsal cinsiyet
eşitliğini kapsayan eğitimler kamu hizmeti olarak bu kurulan
kooperatiflerde verilmelidir.
Yine, kooperatiflerin vergi yükü
azaltılmalıdır. Küçük ölçekli kırsal kalkınma
kooperatifleri, tarım satış kooperatifleri ile kadınlar, 30
yaş altı vatandaşlar ve engelli vatandaşların
kurdukları bu kesimlere hitap eden kooperatifler vergiden muaf tutularak
toplumsal üretim için gerekli giderlerin kooperatifler
bakanlığınca bedelsiz karşılanması
planlanmalıdır.
Bunlara ek olarak, kooperatifler konusunda
yetişkinlerin, nitelikli gençlerin yetiştirilmesi zorunludur.
İlköğretimde okutulması gereken kooperatif derslerinden
başlanarak yükseköğretimde kooperatif üniversitelerinin açılmasıyla
bu hedefe ulaşılmalıdır. Buna yönelik,
arkadaşlarımız hem tümü üzerinde hem de geneli üzerinde
konuşurken önerilerimizi sıraladılar, bir kez daha ben de bu
önerilere kadınlardan yana birkaç öneri getirmek istedim.
Dolayısıyla, gerçekten bir kooperatifçilik anlayışı,
felsefesi geliştirilmek istenirse bu önerilerin dikkate alınarak bir
düzenleme yapılması gerekiyor ama maalesef biz biliyoruz yine AKP
istediğini dayatıyor ve bunu yapmak istiyor. Dolayısıyla,
adil, demokratik, şeffaf bir yönetim anlayışından giderek
uzaklaşan, merkezîleşen, denetim altına alınmaya
çalışılan bir kooperatifçilik anlayışıyla bu
düzenleme geçirilmek isteniyor.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen amade tutulur
ibaresinin hazır bulundurulur olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Çetin Osman Budak Tacettin Bayır
Kocaeli Antalya İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Burhanettin
Bulut
Adana Manisa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurunuz Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizin konusu olan
kooperatifçilik basit işletme üzerine kurgulu bir anlayış
değildir; bir yaşam biçimidir, topluma bakıştır,
siyasi görüştür çünkü kooperatifçilik karşılıklı
yardım amacına uygundur; hedefi, amacı birliktelik
oluşturmak, dayanışma sağlamaktır. Hatta ilk
dönemlerde, kooperatif çalışanlarının kooperatif bilincini
güçlendirmek için, bir atölyede, çalışanların giydiği
önlüklerin iliklerini arkada yapmışlar sırf insanlar
önlüğünü giyerken bile başkasına ihtiyaç duysun diye. O yüzden
kooperatifleri bir yaşam biçimidir diye tanımlıyoruz. Bunlar
kâr amacı gütmezler, aracıları ortadan kaldırmaya
çalışırlar; özellikle açgözlü aracılara
karşıdırlar; üretim, istihdam, katma değer oluştururlar;
gelir dağılımını dengelerler. Kooperatifçilik bugünkü
gibi derin yoksullukta bir ilaç olarak karşımızda duruyor.
Demokrasiyi güçlendirirler çünkü karar alma süreçlerine üyelerini dâhil
ederler.
Şimdi, bu kadar komplike, bu kadar önemli
kooperatifleri on dokuz yıl boyunca güçlendirmemiş ve bu konuda
hiçbir çaba sarf etmemiş iktidar, on dokuz sene sonra böyle bir
yasayı karşımıza getiriyor. Biz de açıkçası,
kooperatifle ilgili bir madde geldiğinde, ilk başta, toplumun en çok
tartıştığı, geçmiş dönemlerde yapı
kooperatiflerinde olduğu gibi kooperatifler bilincine zafiyet gösteren bu
maaşlarla ilgili de bir çaba içerisine gireceğini düşündük.
Örneğin, Tarım Kredi Kooperatifleri 2020 itibarıyla toplam 58
milyon lira zarar etmiş. Peki, buranın Genel Müdürü bu kurum zarar da
etse kâr da etse ne kadar maaş alıyor? 62 bin 500 lira ve çoklu
maaş üzerinden bu tartışmalara gelmiş bu insan ama maalesef
pişkin bir şekilde 11 maaş almıyorum, 4 maaş
alabiliyorum. diyebilecek kadar da cesur.
Yine, TESKOMB Başkanı Abdulkadir Akgül
1den fazla maaş almış, yine, bu Mecliste bu
tartışılmış. 2017 yılında Mahmut Tanal o gün
milletvekili olan TESKOMB'un Başkanı Abdulkadir Akgüle soru
sormuş, 4 yerden 75 bin lira maaş alıyorsunuz. diye kürsüden
hitap etmiş. O günkü Milletvekili Abdulkadir Akgül Ne 75i, kaliteli
adamım ben, 150 bin lira maaş alıyorum. diyebilmiş ve
bugün bunlara ilişkin tek bir madde bu Genel Kurula gelmiş
değil. En azından -biraz önce kooperatifçiliği anlatırken-
bu anlayışa uygun bir maaş sisteminin getirilmesi gerekiyor, en
azından Cumhurbaşkanından daha fazla maaş almaması
gerekiyor ama buna ilişkin tek bir madde getirmediniz. Ece Ayhanın
çok güzel bir dizesi var: İnsan, yarası yarasına denk geleni
sever. der. Bu tür yarayı bilmeyenlerin, yarası yarasına denk
gelmeyenlerin kooperatif yönetimiyle bu ülkeyi ya da kooperatifleri
geliştirmesi mümkün değil.
Görülen o ki, aynen otoyollarda,
havalimanlarında ülkenin gelecek yirmi beş yılı nasıl
ipotek altına alınıyorsa burada da benzer bir çaba, benzer bir
amaç güdülüyor. Traktörü, toprağı icraya verilmiş çiftçiyi geliştirmek
üzere bir çabanın
Burada bir kooperatif anlayışının
olması mümkün değil. En azından şöyle bakmak lazım:
Dünyada kooperatifi güçlü olan ülkelere bakmak lazım. Kooperatifi güçlü
olan ülkeler en çok Avrupa Birliği ülkeleri. Örneğin, Hollandada
kooperatiflerin tarımdaki payı yüzde 83, Hollandayı burada
anlatacak değiliz. En azından, Türkiyeyle mukayese
açısından da Hollandanın ne kadar ileride olduğu görülür.
Yani kooperatifçilik çağdaş bir yönetim şeklidir, üreticiyi ve
tüketiciyi aynı anda korur.
Yine, bu 283 sıra sayılı, 77
milletvekilinin imzaladığı Kooperatifler Kanunu Teklifinin
Komisyona getirdiği maddelerin biri -sanırım 22nci maddesiydi-
burada da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Bu maddede
-23üncü maddeymiş- Komisyona şöyle bir teklif getirmişler: Üst
üste iki dönem yönetim kurulu üyeliği yapanlar aradan bir seçim dönemi
geçmedikçe bu göreve tekrar seçilme olasılığı yoktur. Yani
2 dönem yapacaksınız, eğer devam etmek istiyorsanız 1 dönem
ara vereceksiniz, sonra tekrar seçileceksiniz. Ancak, bu madde
kaldırıldı; buradan Komisyona soruyorum, 77 imzayı atan
milletvekillerine tek tek soruyorum: Bu maddeyi neden
kaldırdınız? Bu madde Komisyonda görüşülürken bu maddeye
ilişkin -biraz önce bahsettiğim- Abdulkadir Akgülden bir kulis
yediniz mi, onun önerilerini dinlediniz mi, onun söylemine göre mi bu maddeyi
geri çektiniz? Sembolik olarak bile olsa, en azından bu tür
iyileştirmeleri yapmanız beklenirken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla)
siz, buradaki
milletvekilleri olarak, aksine, çok maaş alan bürokratların esiri
olmuşsunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Altıntaş Ümit Beyaz Şenol Sunat
Ankara İstanbul Ankara
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Feridun Bahşi
Adana Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 283 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesi hakkında
İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz
aldım. Heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kooperatifler Kanununun 24üncü maddesinin
değiştirilen birinci fıkrasıyla, yönetim kurulu
yıllık faaliyet raporu, gelir ve gider farkı hesapları,
bilanço ve denetçi raporlarının ortaklar tarafından elektronik
ortamda da incelenebilmesine imkân sağlanıyor. Bu suretle,
ortakların kooperatifin işleyişi hakkında daha etkin bilgi
edinmesinin önü açılmak isteniyor. Maddenin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, elde edilen verilerin 6698
sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa uygun olarak
hangi amaçla kullanılabileceği belirtilmektedir. KOOPBİS olumlu
bir gelişme ama bu verilerin doğru saklanması, siber saldırılardan
korunması, veri güvenliğinin tesis edilmesi gibi hususların
dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, verileri kullanacak yetkili
kişilerin amacı dışında kullanımını
engelleyecek tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bunlarla ilgili
çıkarılacak yönetmeliğin detaylı hazırlanması,
Kişisel Verilerin Korunması Kanununun şartlarının
yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar, kooperatifler
kuruluş amaçları itibarıyla çok önemli görevleri yerine getirmek
zorundadır. Yardımlaşma, dayanışma, iş
birliği yaparak kooperatiflerin esas amacı ortaklarına piyasa
fiyatlarının altında girdi sağlamaktır ama ne
yazık ki bugün böyle olmamakta, tüm fiyatlardaki yükselişlere
Tarım Kredi Kooperatifleri de aynen ayak uydurmakta, gübre ve
tarımsal ürünlerde piyasa fiyatları üzerinde satış yapmakta
ve çiftçilerimizi yüksek faizlerle perişan etmektedir. Oysa Türk
toplumunun temel sosyokültürel değerleri arasında
yardımlaşma, imece ve Ahilik benzeri yapılaşma ve anlayışlar
bulunmasına rağmen kooperatifçilik Türkiyede yeterince ve istenen
ölçüde bir gelişme gösterememiştir. Hâlbuki, yardımlaşma,
dayanışma, iş birliği gibi kavramlar uzun süre bir arada
yaşayan ve millet olabilmeyi başarabilmiş toplumlarda sıkça
rastlanan düşünce ve fiillerdir.
Kooperatifler hakkında bilinçlendirme
yalnızca tarım hususunda değil diğer bütün hususlarda
yapılmak mecburiyetindedir. Kooperatiflerin kurulması kadar
demirbaş, makine ve ekipman alımı, personel
istihdamını destekleyici kredilerle desteklenmesi de önemlidir.
Bizdeyse tarım ve kredi kooperatifleri ancak küçük esnafın önüne
geçerek satış yapmak için market açıyor ve iktidar da bunu Bin
tane daha açacağız, fiyatların önüne geçeceğiz. diye
teşvik ediyor. Bin mağaza açtınız diyelim, peki küçük esnaf
ne olacak? Bunlar için de bir önlem alacak mısınız? Çiftçimize
mazotunu ucuza kullandırmayı, gübreyi sübvanse etmeyi düşünüyor
musunuz? Peki, hiç Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin satış
marketlerine gidip buralardaki fiyatları gördünüz mü? Ya piyasayla
aynı ya da piyasadan daha pahalı satış yapıyor. Mesela
1 kilo barbunya Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin marketlerinde 29
lira 96 kuruşken bir başka markette 14 lira 90 kuruş. 1 kilo
baldo pirinç burada 23 liraya satılırken başka markette 12 lira
25 kuruş. Yine, Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin marketinde 79
lira 90 kuruşa satılan 5 litrelik ayçiçeği yağı bir
markette 68 lira 50 kuruş. Evet, AK PARTİlilere göre sadece abur
cubur için ödenen bin lira uygun olabilir, kendilerini maddi anlamda hiç
etkilemeyebilir ama 2.825 lira asgari ücretle geçinmeye çalışan bir
vatandaşımız için temel gıda maddelerinin, sıvı
yağ ve et ürünlerinin içinde bulunmadığı bu fiyatlar
korkunç derecede pahalıdır.
Değerli arkadaşlarım, 27nci Dönemde
çeşitli bakanlara vermiş olduğum 96 adet yazılı soru
önergemin 10 tanesi çok önemsediğim bir konu olduğu için üretici
kooperatiflerimizle ilgiliydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İYİ Parti olarak kooperatifçilik
girişimlerinde vatandaşlarımızın desteklenmesi ve
kurulan kooperatiflerin geliştirilmesini, aktif tutulmasının
sağlanmasını oldukça gerekli gördüğümüzü de ifade ediyoruz.
Kooperatifler iktidarın eski milletvekillerinin veya
bürokratlarının ikinci maaş alacağı,
teşkilatlarında görev alanların torpilleriyle liyakatsiz
insanlar tarafından arpalık hâline getirileceği yerler
olmamalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hayrettin Nuhoğlu Fahrettin Yokuş Bedri Yaşar
İstanbul Konya Samsun
Hüseyin Örs Behiç Çelik Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Trabzon Mersin Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Kooperatifçilik, ülkemizde oldukça geçmişe
dayalı bir sosyal, ekonomik, kültürel, tarımsal kalkınma
oluşumu olarak en az iki yüz yıla yaklaşan bir maziye sahiptir.
Buna rağmen kooperatifçiliğin ülkemizde Batıya nazaran
gelişmemiş olması da dikkat çekicidir. Son on dokuz yılda
kooperatifçiliğin geliştirilmesi yerine, müsait olmayan ortamlar
yaratılarak pasifize edilmesi AK PARTİnin günahlarından bir
tanesidir.
Değerli arkadaşlar, burada hatipler
kooperatif sayılarından bahsettiler. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı kapsamında olan, Ticaret Bakanlığı
kapsamında olan, Tarım ve Orman Bakanlığı
kapsamında olan kooperatiflerden söz ettiler ve sonuç olarak CHPli hatip
59.764 ve Sayın Altıntaş da 84.232 olarak ifade etti. Bu
sayılara rağmen kooperatife üye olan
vatandaşlarımızın sayısının düşüklüğü
de ayrıca dikkat çekicidir. Devamla, Avrupa'ya kıyasla kooperatifçiliğin
yerinde saydığı ve hatta gerilediği de ifade edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, kooperatiflerin
yanında üretim, tüketim, satış ve pazarlama, dayanışma
amaçlı yeni örgütlenmelerin de ülkemizde gelişmemiş olması,
iktidar için büyük bir nakisadır. Bu yolla piyasa regülasyonuna katkı
yapacağını, suni fiyat artışlarına engel
olacağını da unutmamalıyız. Bütçe
kaynaklarının kullanılmasında cimri davranılması,
kooperatiflere destekten kaçınılması veya yanlı
desteklemelerin yapılması sisteme büyük zarar veriyor. Evet,
cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan kooperatifler ve bunların
birlikleri son yıllarda iktidarlarca kaderine terk edilmiştir.
Yönetimlerin suistimale savrulmaları ve zafiyetlerinin artması da
diğer bir husustur. AKP'nin kooperatiflerde reform yapma ve sistemik
sorunlarını çözmek yerine hiçbir şey yapmaması dikkat
çekicidir.
Değerli arkadaşlar, hayat
pahalılığının, dövizin, enflasyonun
azdığı şu günlerde millî ekonominin sürdürülebilir olmaktan
çıktığını da anlıyoruz. AKP iktidarının
ve Erdoğan rejiminin Türk milleti tarafından tasvip edilmediğini
de görüyoruz. Her şeyin ateş pahası olduğu, döviz ve
altının tutulamadığı bir düzen yaşayabilir mi?
Asla yaşayamaz. Bu tam anlamıyla bir güven
bunalımıdır. Güven bunalımından kurtulmanın yolu
da kuşkusuz seçimdir.
Değerli arkadaşlar, gerek Suriye ve Irak
ve gerekse de Doğu Akdeniz ile mavi vatan coğrafyası sıcak
gelişmelerle kaynatılıyor. Millî güvenlik, dış
politika, millî ekonomi iç içe geçmiştir ve bir bütündür. Bu sebeple
Suriyede oluşan bütün sorunlar şu anda bütünüyle ülkemizin aleyhine
işleyen bir çark hâline dönüşmüştür. Suriyenin devasa
sorunları yetmemiş gibi bir de daha geçen gün Yunanistan,
Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Türkiye aleyhine
kararlar alarak uluslararası toplumla paylaşmaları ayrı bir
mahiyet arz ediyor. ABDnin Yunan topraklarına yerleşmesi ise AKPnin
yanlış siyasetlerinin bir sonucu olarak ülkemizin hasım güçler
tarafından çepeçevre sarıldığını gösteriyor.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin millî
güvenlik sorunu olmasının yanında millî ekonomisinde de bir
güven sorunu yaşadığını tekrar burada vurgulamak
istiyorum. Millî kaynakları harekete geçirmeden, istihdamı,
ihracatı ve üretimi artırmadan refahı yakalamak mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Kooperatifçilik
ise ekonomik kalkınmanın dinamosudur. Halkın yüzde 12-13ünün
kooperatiflere üye olması kooperatifçiliğin ekonomide
ağırlığa sahip olmadığını da teyit
etmektedir. Bunu tersine döndürmek bir zarurettir. Türkiyenin bunu yapacak
bilgi birikimi ve tecrübesi vardır. Ne yoktur? Siyasi irade yoktur.
Dolayısıyla, teklifin 4üncü maddesi genel
kurulun sağlıklı çalışmasına ve üyelerin
katılımlarına katkı sağlıyor, KOOPBİSten
liste alınmasını getiriyor, elektronik ortamda genel kurula
katılmayı gerektiriyor, bir de üç yıllık süreyi iki
yıla indirerek eşitliyor.
Konuşmamı burada sonlandırırken
yüce heyetinize tekrar saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Necdet İpekyüz Abdullah Koç
Şırnak Batman Ağrı
Kemal Peköz Murat Çepni Habip Eksik
Adana
İzmir
Iğdır
Gülüstan Kılıç Koçyiğit
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şırnak Milletvekili Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurunuz Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bir kanun teklifini konuşuyoruz,
tartışıyoruz ama her zaman olduğu gibi ne gören var ne
duyan var, biz duvarlara konuşuyoruz aslında.
Almanya İkinci Dünya Savaşı'ndan
çıkınca Conrad Adenauer yıkıntılar arasında
şunu der: Umarım bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi bir insana
verecek kadar aptal olmayız.
Değerli arkadaşlar, evet, şimdi,
çürümüş bez gibi neye el atsak bu ülkede iyi giden bir şey yok. Ama
kirpiye demişler: Senin yavrunun tüyleri çok sert. Ne diyorsun, pamuk
kadar yumuşak. demiş. Biz ne anlatsak, AKP'li arkadaşlar,
iktidar ne yapıp yapıp tersini göstererek bize âdeta cenneti gösteriyorlar
ama keşke gerçekler öyle olsaydı. Şunu çok iyi biliyoruz: Bu
enkazı yaratan, bu gemiyi batırmaya çalışan Hükûmetin bunu
düzeltme şansı yoktur. Tek yolu var, bir an önce halkın
sırtından aşağı inmektir çünkü tek adam rejimi, tek
parti kurumları bugün hâkim her tarafta. Örneğin, köyleri
dolaşıyorum ben, Şırnak'ın köylerini tek tek
dolaştım, bir kısmını en azından. Muhtarlar
şunu söylüyorlar: Kaymakama gidiyoruz, valiye gidiyoruz, su getirin,
altyapı oluşturalım, köprü yapalım köye. diyoruz. Diyor
ki: Siz AKP'ye ne kadar oy çıkardınız köyden?
Çıkardığınız oy kadar hizmet görürsünüz. Kime oy
verdiyseniz o size hizmet etsin. Şimdi, Anayasa'da, kanunlarda böyle bir
mantık, böyle bir yaklaşım var mı? Devlet memuru herkese
eşit yaklaşır. İkincisi, bu halk vergi ödüyor, diğer
boyutuyla, askerlik yapıyor vatandaş. Devlet onunla bir sözleşme
yapıyor, diyor ki Ben sana ayrım yapmaksızın hizmet
getireceğim. ama AKP Hükûmeti vergilerimizle bize herhangi bir hizmet
yaptığında ona oy verilip verilmediği şantajını
ortaya koyuyor. Bu aslında utanılacak bir durum değerli
arkadaşlar.
Şimdi, Şırnakın
sorunlarını defalarca dile getirdik. Tek bir tanesini bugüne kadar
siz dikkate almadınız ama biz halkımıza anlatıyoruz,
halk dikkate alıyor çünkü sizi adım adım yolcu ediyor.
Şırnak bölgesinde Bakan müjde verdi 16-17 yerde bölge hastanesi
yapacağız. diye ve
Şırnaktaki il encümenlerinden şunu istediler:
Altyapıyı oluşturun, suyunu özel idareden ayarlayın, biz
yapıyoruz. Aradan bir yıl geçti, tek bir ses yok. Ben şuna
inanıyorum: Seçim arifesinde seçim malzemesi yapma kuşkusu çok
yüksek.
İkinci bir husus, Şırnakta etap
dışı 1.200 aileye daha hiçbir şey verilmedi, hiçbir
şey; kira da kesildi. Dolayısıyla, bu vatandaşların
haklarını nasıl ödeyeceksiniz? Şırnakta doğal gaz
ve diğer altyapı çalışmaları güya var. Her tarafı
toz içerisinde bırakmışlar, bazen su da döküyorlar, çamur da
oluyor, çok kötü bir mühendislik; bir bölgeden başlayıp diğerini
asfaltlayabilirlerdi ama Şırnakın her sokağı şu
an ya çamur ya tozdur. Şırnakın su sorunu çözülmüş
değil. Şırnakta merkezde yeşil alan ve park sorunu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Şırnakın güneyinde kömür eleme tesisleri var. Defalarca
belediye başkanı, vali gidip oradaki köylülere söz vermişler:
Biz buradan kaldıracağız. 6-7 köy kömür tozunun içerisinde
kalıyor, hâlâ kaldırmış değiller, yıllar oldu.
Şimdi, ilçe yolları, Şırnak-Eruh
yolu gerçekten berbat. Şırnak-Uludere keza öyle.
Şırnak-Beytüşşebap, Şırnak-Yüksekova,
Şırnak-Güçlükonak, Güçlükonak-Siirt yolu âdeta gidilmez durumda.
Güçlükonakın Fındık beldesinde bir hafta ila on iki günde bir
kez su veriliyor. Düşünebiliyor musunuz bir belde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Defalarca dile
getirdik.
(AK PARTİ sıralarından Bitti,
bitti. sesleri)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, bitti.
Hoşunuza gitti değil mi?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Özgüneş.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) - Saygılar
sunuyoruz arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
çıkarılan ibaresinin çıkarılacak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Kocaeli Antalya İzmir
Müzeyyen Şevkin Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Burhanettin Bulut
Adana Manisa Adana
Veli
Ağbaba
Malatya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Malatya
Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.
Buyurunuz Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kooperatifçilik
konuşuluyor, Kooperatifler Kanunu'ndaki değişiklikler
konuşuluyor. Daha önce milletvekillerimizin, bizlerin, bugün Mecliste
diğer arkadaşlarımızın gündeme getirdiği gibi bir
kooperatif var ki bu kooperatif hakikaten tam AKP'nin Türkiyeyi yönettiği
bir çiftliğe dönüşmüş durumda. O kooperatifin ismi Tarım
Kredi Kooperatifleri. Biraz önce arkadaşlarımız
maaşları söylediler, eski vekil arkadaşınız, bu
sıralarda oturan Fahrettin Poyrazın 180 bin mi daha mı az
maaş aldığı tartışıldı. Ancak ben
buranın bir çiftliğe dönüştüğünü anlatıyorum, birisi
eski AK PARTİ milletvekili, yardımcısı kendisinin eski
danışmanı, bir diğeri Trabzon eski İl
Başkanı, bir diğeri Bilecik eski İl Başkan
Yardımcısı vesaire
Tarım Kredi Kooperatifleri, ziraat
mühendisi kalmamış Türkiyede, çiftçi kalmamış Türkiyede,
tamamen AK PARTİ eski milletvekili ve yöneticilerinin çiftliğine
dönüşmüş durumda.
Şimdi, burada bir olay anlatacağım
değerli arkadaşlar, siz de elinizi vicdanınıza koyun, bir
düşünün. Bakın, bu Fahrettin Poyraz geçtiğimiz günlerde bir
iş yaptı, eşine ait binayı önce YUSEL firmasına
satıyor, bu YUSEL firmasına satılan binanın daha sonra
Tarım Kredi Kooperatiflerine bu şirketten kiralanmasını sağlıyor.
Bakın YUSEL firması bu binayı Tarım Kredi Kooperatiflerine
kiraya veriyor. Şimdi, arkadaşlar, ellerinizi vicdanınıza
koyun. Burada ahlak var mı, burada yani insanın nasıl
vicdanına sığar ve nasıl açıktan bu kadar
ahlaksızlık yapılır, bunu da vicdanınıza
bırakıyorum. Karısına ait bir binayı YUSEL
firmasına satıyor, YUSEL firması götürüyor bu binayı
Tarım Kredi Kooperatiflerine kiraya veriyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, Tarım
Kredi Kooperatifleri sürekli iki firmadan alışveriş
yapıyor, birinin ismi İRİS, diğerinin ismi YUSEL
firmaları. Bunlar kimin? Bunlar Fahrettin Poyrazın, Fahrettin Poyraz
ve aile yakınlarının şirketleri. Değerli
arkadaşlar, tekrar söylüyorum, bu firmalar Tarım Kredi Kooperatifleri
Genel Müdürü Fahrettin Poyrazın ve aile yakınlarının
firması. Ya, Tarım Kredi Kooperatiflerini yiyorsun, Tarım Kredi
Kooperatiflerinden aldığın maaş yetmiyor, gidiyorsun
İrandaki firmadan maaş alıyorsun, o da yetmiyor kendi
kurmuş olduğun, akrabalarının kurmuş olduğu
şirketler aracılığıyla Tarım Kredi
Kooperatiflerini yani çiftçinin hakkını yiyorsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bu Genel
Müdürün kurucusu olduğu ve aile fertlerinin ortağı olduğu,
yöneticisi olduğu İRİS şirketi ki ne hikmetse Fahrettin
Poyraz Genel Müdür olduktan sonra Tarım Kredi Kooperatifleri tüm
iştiraklerinin bütün hizmetlerini yüksek fiyatlardan bu firmadan almaya
başlıyor. Bu süre içerisinde 7 milyon TLye aşkın tutarda
bir fatura düzenlemişler, 2020 yılına gelindiğinde de
İRİS firması bir doğum yapmış, onun ismi de YUSEL
olmuş, YUSEL diye bir şirket doğurmuş. Amaç ne? Amaç,
onunla da Tarım Kredi Kooperatiflerini soymak. YUSEL şirketi
kooperatiflerle iştiraklerine insan kaynakları hizmeti veriyor yani
şu geçenlerde Cumhurbaşkanının gidip
alışveriş yaptığı marketin sahibi burası.
Değerli arkadaşlar, 9-10 maaşın
lafı bile olmaz, 9-10 maaşın lafı bile olmaz. Bir tarafta
çiftçinin traktörü, ineği icralık, diğer tarafta Tarım
Kredi Kooperatifleri gözümüzün içine baka baka soyuluyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede kötü bir
atasözümüz var. Nedir o atasözü? Devletin malı deniz, yemeyen domuz.
Millet İttifakında, yapılacak ilk seçimden sonra bu atasözünü
bu topraklardan sileceğiz. Ne yapacağız? Devletin malı
deniz, yiyen domuz oğlu domuz. diyeceğiz. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın vakıf,
vakıf; vakfı bile kirlettiniz, vakfı bile kirlettiniz.
Vakıf ne demek? Vakfetmek demek. Ya insan Allahtan korkar; kuldan
utanmıyorsunuz, Allahtan korkar. Ya yıllardan beri bu vakıflar
insanların hizmetine gitmiş. Şimdi vakıf, TÜGVA.
Vakfın amacı ne? Vakfetmek, hayır yapmak, fakire fukaraya
yardım etmek. TÜGVA ne yapmış? Kendi yandaşlarına
iş vermiş, kendi yandaşlarına bina almış, kendi
yandaşları çifter çifter maaş almış. Ya elinizi vicdanınıza
koyun, içinize siniyorsa söyleyin ya! Bakın arkadaşlar, nereden örnek
almış bu TÜGVA? Eski ustalarından. Eski ustanız kim?
Fetullah, FETÖ; eski ustanız sizin, eski ortağınız ve
ustanız. Maşallah onu geçmişsiniz. Arkadaşlar, bakın
ne yapmış? Adam kayırma var mı? Var. Fişleme var
mı? Var. Kamu malına çökme var mı? Milyonlarca.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başkanım, hemen bitiriyorum.
Okullara sızma var mı? Var. Torpil var
mı? Var. Başka; askerî okullara öğrenci yerleştirme var
mı? Var.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yok.
VELİ AĞBABA (Devamla) Hâkim, savcı
yerleştirme var mı? Var.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yok.
VELİ AĞBABA (Devamla) Kaymakam
yerleştirme var mı? Var. Kimi hatırlatıyor? Fetullah Hoca
Efendi Hazretleri diyordunuz ya, onu hatırlatıyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Geç onları
geç! Geç, geç, onları geç. Onların kimin ustası olduğunu
biliyoruz, geç oraları.
VELİ AĞBABA (Devamla) Yapmayın,
yapmayın değerli arkadaşlar, yapmayın.
Bakın, bu memlekette 3 milyon 214 bin
çocuğun olduğu evde bir tek çalışan yok, her 2 gençten 1i
işsiz, 10 milyonu aşkın işsiz var. Siz ne
yapıyorsunuz? Sadece keşke AK PARTİlileri işe
soksanız, onları da sokmuyorsunuz; kimi sokuyorsunuz? Daha dar, daha
yakınlarınızı.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Devlete hangi
yollarla personel alındığı belli.
VELİ AĞBABA (Devamla) Yeğen, ana,
baba, akrabaları sokuyorsunuz. Bakın, devletin çivisi
çıkmış.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Şov
yapma!
VELİ AĞBABA (Devamla) Genel Başkan
diyor ya Hesap soracağım. bundan hesap sorulmaz mı ya? Fakir
fukara kalmadı. TÜGVAnın akrabası, bilmem kimin
yakını
Allahtan korkun, Allahtan, bu fakir fukaranın
Allahtan korkun, Allahtan korkun. Vakıfmış, vakfı bile
kirlettiniz, vakfı bile yok ettiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 9uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka
bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince,
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 21 Ekim 2021 Perşembe günü saat
14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.06