TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
92nci
Birleşim
18 Mayıs
2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- YOKLAMA
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akar'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı'nın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz'ın,
19 Mayıs 1919da Atatürkün Samsuna çıkışına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek'in, 19
Mayıs 1919da Atatürkün Samsuna çıkışına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün,
Osmaniyenin Kadirli ilçesine bağlı Tozlu, Kesikkeli, Tekeli ve
Mecidiye köylerinde etkili olan dolu yağışına ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Türkan Saylanın ölüm yıl dönümüne ve 19 Mayıs Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkın'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmaz'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlu'nun, İbrahim Kaypakkayanın ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in,
TFF tarafından Tarsus İdman Yurdu Spor Kulübüne verilen cezanın
tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslan'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
8.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın,
Bill Gatesin Covid-19la ilgili açıklamalarına ilişkin
açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ve Osmaniyenin Kadirli ilçesine bağlı Tozlu,
Kesikkeli, Tekeli ve Mecidiye köylerinde meydana gelen dolu afetine
ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan'ın, okullarıyla ilişkisi kesilen yükseköğretim
gençliğinin taleplerine ve 19 Mayıs münasebetiyle Mustafa Kemal
Atatürkü ve tüm kahramanlarımızı rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem'in,
zararlı çizgi film ve bilgisayar oyunlarına erişimin
engellenmesi yönünde tedbirlerin alınması gerektiğine ve
eğitim ve öğretim programında yapılması gereken ilave
düzenlemelere ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer'in,
Adananın Yüreğir ilçesindeki internet ve telefon altyapısı
sorununa ilişkin açıklaması
13.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın,
Kayserinin Yahyalı ilçesine bağlı Ulupınar Mahallesinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, Tarsus
İdman Yurdu ve İçel Mersin İdmanyurdu Spor Kulüplerini
başarılarından dolayı kutladığına ve Tarsus
İdman Yurdu Spor Kulübüne verilen saha kapatma cezasını
kınadığına ilişkin açıklaması
15.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut'un, Tokat-Niksar
yolunda meydana gelen kazada yaşamını yitiren Mesut Öjbe ile
Serhat Altaya Allahtan rahmet dilediğine ve Tozanlı grup yolunun
yenilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagil'in, AK PARTİ Hükûmetinin göç politikasına ilişkin
açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in,
Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği Protokolüne
ilişkin açıklaması
18.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın,
Van Müzesi Müdürlüğünden kaybolan tarihî eserlere ilişkin
açıklaması
19.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy'un, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
20.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdu'nun, AKP iktidarının uygulamalarındaki
tutarsızlığa ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına, Kırım Tatar Türklerinin vatanlarından sürgün
edilmelerinin 78inci yıl dönümüne, Bitlisteki Ahlat Köşkünün
yanına yapılacağı ilan edilen Ahlat Konukevi Projesine ve
İYİ Parti iktidarında devletin toplanan tüm
kaynaklarının saray çevresine değil milletin cebine
aktarılacağına ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına, Kırım Tatar
sürgününün 78inci yıl dönümüne, Türkiyenin Rusya-Ukrayna
savaşında attığı adımlara ve 21 Mayısta
anılacak olan Çerkez sürgününün 158inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç'un, DEDAŞ zulmüne, 2021 yılında Konyanın Meram
ilçesinde aynı aileden 7 kişinin öldürülmesiyle ilgili davaya ve
Salda Gölünün korunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın,
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına, demokrasinin bir
tepki ve protesto rejimi olduğunu sarayın artık öğrenmesi
gerektiğine ve muhalefetin susturulamayacağına ilişkin
açıklaması
25.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Can'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına,
ülkeyi 2023 hedeflerine eriştirmek için var güçleriyle
çalıştıklarına, Rize-Artvin Havalimanına, ekonomik
sıkıntıların farkında olduklarına,
vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceklerine ve herkesin ifade hürriyetine
sahip olduğuna ama suç işleme hürriyetine sahip
olmadığına ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergis'in, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ve 21 Mayısta
anılacak olan Çerkez sürgününün 158inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
28.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere'nin, Adıyamanın Çelikhan ilçesinin yol sorununa ilişkin
açıklaması
29.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbül'ün,
İbrahim Kaypakkaya, Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner,
Mahmut Zengin ile Haki Kareri sevgi ve saygıyla andığına
ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadakın
İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına
ve millî bayramları gölgelemeye çalışmanın hiç kimseye
fayda sağlamayacağına ilişkin açıklaması
32.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan'ın, açıklanan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine
ilişkin açıklaması
33.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
34.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın,
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel'in, Aksarayda
meydana gelen aşırı yağış ve doluya ilişkin
açıklaması
36.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu'nun, KHKyle ihraç edilen hekimlerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlık'ın, Suruç ölüm yoluna ilişkin açıklaması
38.- Antalya Milletvekili Aydın Özer'in,
milletin günden güne yoksullaştığına ve Hükûmetin millî
servet olan Atatürk Havalimanını yıkmasına ilişkin
açıklaması
39.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal'ın,
Mahzuni Şerifin ölüm yıldönümüne ilişkin açıklaması
40.- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın,
AKP iktidarının cumhuriyetin bütün kazanımlarını
tasfiye ettiğine ve İbrahim Kaypakkayayı
andığına ilişkin açıklaması
41.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer'in, Kırım Tatarlarının ana
vatanlarından koparılarak sürgün edilişlerinin
78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
42.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğit,'in Mahzuni Şerif ile İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer,
Sinan Cemgil ve dörtleri saygıyla sevgiyle andığına
ilişkin açıklaması
43.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in,
astsubayların sorunlarına ilişkin açıklaması
44.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey'in,
Çerkezler ile Kırım Tatarlarının ana vatanlarından
sürgün edilişlerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 21-24 Mayıs 2022 tarihleri
arasında Azerbaycana resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1958)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan
Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, ülkemiz gençliğinin ekonomik, sosyal ve toplumsal tüm
sorunlarının tespit edilmesi, refah ve özgür bir gençlik dönemi
yaşayabilmeleri adına gerekli politikaların hayata geçirilmesi
ve göç etmelerindeki etkenlerin ortadan kaldırılarak yurda
dönüşlerinin sağlanabilmesi adına stratejik planlamanın
yapılabilmesi ve tüm önlemlerin alınması amacıyla 18/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili
Abdullah Koç ve arkadaşları tarafından, asgari ücretin yeniden
belirlenmesi, tespiti ve incelenmesi amacıyla 18/5/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, SADAT şirketinin kamu kurumlarıyla
ilişkilerinin açığa çıkarılması ve şirket
hakkındaki iddiaların araştırılması amacıyla
17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir'in, Bursa
Milletvekili Erkan Aydının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın,
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 327)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun İslam İşbirliği Teşkilatı Polis
İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Malatya ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme
karşı dayanıklılığına,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Bartın için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Bartın ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Bartın ilinde Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Malatya ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Malatya için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/63521),
(7/63522), (7/63523), (7/63524), (7/63525), (7/63526)
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin, Kırşehir ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Derya Yanık'ın cevabı (7/63989)
18
Mayıs 2022 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akar'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yarın
Mustafa Kemal Atatürkün gençlere emanet etmek üzere cumhuriyet düşüyle
çıktığı yürüyüşün, 19 Mayıs 1919un 103üncü
yıl dönümünü coşkuyla kutlayacağız.
19 Mayıs 1919 tarihi, ulusal birlik ve
beraberliğin, özgürlük ve bağımsızlık tutkusunun
inançlı ve haklı savaşının cumhuriyet yönetimiyle
taçlandırıldığı zorlu bir tarihsel sürecin
başlangıcıdır. 19 Mayıs 1919,
Bağımsızlık benim karakterimdir. diyen bir önderle
yürüyen bir halkın onur mücadelesinin başlangıç
zamanıdır.
Ulusumuzun geleceğinin gençlikte olduğunu
bilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gençlerimizin aklın ve bilimin yolundan
ayrılmadan özgür ve bağımsız yaşama düşüncelerini
cumhuriyetimize aktarmasını istemiştir. Gençlerimizi,
düşüncelerini çekinmeden dile getirebilen, sorumluluk duygusu yüksek,
sorunlara duyarlı, yeniliklere açık, eleştirel düşünceye
sahip, temiz toplumun savunucusu, çağdaş bireyler olarak
yetiştirmemizin önemi yaşadığımız şu
günlerde çok daha büyük bir anlam taşımaktadır.
Bu duygularımla, başta Büyük Önder Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanımız
için mücadele eden tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor;
tüm gençlerimizin ve milletimizin 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutluyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle söz isteyen Samsun
Milletvekili Sayın Orhan Kırcalıya aittir.
Buyurun Sayın Kırcalı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı'nın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
ORHAN KIRCALI (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi ve hemşehrilerimizi saygıyla ve
muhabbetle selamlıyorum.
Mustafa Kemal Atatürke
doğum gününü sorduklarında verdiği cevap Doğum günüm 19
Mayıs. olmuştur. Bu cevap, Atanın Millî Mücadeleye ve Millî
Mücadelede Samsunun önemine yaptığı vurguyu açıkça göstermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919da Samsuna
çıkışının ardından Samsunda
kaldığı günlerle ilgili temaslarını ve gözlemlerini
şu şekilde ifade etmiştir: Ben Samsunu ve Samsun halkını
gördüğüm zaman memlekete ve millete ait olan bütün düşünce ve
kararlarımın yerine getirilebileceğine kuvvetle
inanmıştım. Samsunluların hâl ve durumlarını
gördüğümde gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakârlık,
ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmişti.
Değerli
milletvekilleri, 19 Mayıs, Millî Mücadelemizin en önemli günü,
bağımsızlık güneşinin doğduğu gündür. 19
Mayıs, şanlı tarihimizin dönüm noktalarından biridir. 19
Mayıs, aziz milletimizin direniş azminin sembolü, hürriyet aşkının
nişanesidir. 19 Mayıs, esarete karşı özgürlüğün,
yılgınlığa karşı umudun adıdır.
19 Mayıs 1919
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının 103üncü yıl
dönümünü kutlamanın gururunu ve heyecanını hep birlikte
yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 19 Mayıs 1919da
Samsuna çıkışı Millî Mücadelenin
başladığı, özgürlüğe ve bağımsızlığa
doğru ilk adımın atıldığı gündür. Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde temeller bu ilk adımla
başlamıştır. Ardından Samsun'umuzda ilkler hayata geçmeye
devam etmiştir. Havza ilçemizde ilk Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti
kurulmuştur. Teşkilat, ilk toplantısını Taş
Mektepte yapmıştır. Kılınan cuma namazının
ardından Millî Mücadele'nin ilk mitingi yapılmıştır. İşgallere
karşı ilk resmî başkaldırı, ilk millî tepki olan Havza
Genelgesi yayınlanmıştır. Millî Mücadelemiz,
bağımsızlığımızın sağlanması
ve Türkiye Cumhuriyetinin ilanıyla hedefine
ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, bugüne kadar
karşısına çıkan her türlü zorluğun üstesinden gelerek
ilerleyişini sürdüren Türkiye Cumhuriyeti; büyüyen ekonomisi, güçlü
demokrasisi, hukuk devleti kimliği, temel insani değerlere olan
bağlılığı ve ilkeli dış politikalarıyla
dünyanın büyük güçleri arasında yerini almıştır. Bu
önemli günün armağan edildiği gençlerimizin hayallerini
gerçekleştirmek ve yaşamaktan gurur duyacakları bir gelecek
inşa etmek için dün olduğu gibi bugün de var gücümüzle
çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. 19
Mayısı Gençlik Bayramı olarak kutluyor olmamız milletçe
gençlerimize verdiğimiz değerin ve onlara duyduğumuz güvenin bir
tezahürüdür. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın riyasetinde, 19 Mayıs ruhuyla yetişen
geleceğimizin teminatı gençlerimizle el ele vererek birlik ve
beraberlik içerisinde 2053 ve 2071 vizyonumuza emin adımlarla
yürüyeceğiz. Gençlerimize inanıyor ve güveniyoruz.
Değerli milletvekilleri, dünyanın en büyük
havacılık festivallerinden olan ve ayakları yerden kesen
TEKNOFEST bu yıl 30 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında
Samsunumuzda gerçekleşecektir. TEKNOFEST Karadenizde bu yıl
düzenlenen yarışmalara, geleceğimizin mimarları olacak olan
gençlerimizden oluşan 149 binin üzerinde takım, 500 binin üzerinde
yarışmacı rekor bir katılımla başvuruda
bulunmuştur. TEKNOFEST, teknoloji yarışmalarıyla 5inci yılında
da hayallerini gerçeğe dönüştürmek ve en iyisi olmak için mücadele
eden gençlerimizin ufkunu açmaya devam edecektir. Samsunumuzda yerli ve millî
ürünlerimizin sergileneceği, havacılık gösterilerinin
yapılacağı TEKNOFEST 2022ye çocuklarımızı,
gençlerimizi, ailelerimizi ve tüm Türkiyeyi şimdiden davet ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN KIRCALI (Devamla) Tabii, teşekkür
ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi
rahmet ve minnetle yâd ediyorum, gazilerimize uzun ömürler diliyorum,
yaralı olan gazilerimize acil şifalar diliyorum. 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını şimdiden kutluyorum.
Sizleri hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
19 Mayıs 1919da Atatürkün Samsuna çıkışı
münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hayati Arkaza
aittir.
Buyurun Sayın Arkaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz'ın,
19 Mayıs 1919da Atatürkün Samsuna çıkışına
ilişkin gündem dışı konuşması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
19 Mayıs 1919, Atatürkün Samsuna
çıkışının 103üncü yılı sebebiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, itilaf devletleri
1918de İstanbulu işgal ettikten sonra ilk girdikleri yer Türk
Ocaklarıdır yani şunu söylemek istiyorum: Milliyetçi Hareket
Partisi var oldukça, Ülkü Ocakları var oldukça Türkiye Cumhuriyeti
devletini ve milletini hiçbir güç parçalayamaz, bölemez; buna izin veremeyiz.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Atatürk ve silah arkadaşları Samsun'a
girmeye hazırlandıklarında yanındakiler aynen şunu
söylüyorlar: Paşam, silah yok, ordu yok, ekonomi yok, ekmek yok, aş
yok; ne yapacağız? Atatürk'ün cevabı aynen şöyle: Ben bu
milletin kalbine, yüreğine güveniyorum. diyor. Biz de bu milletin
yüreğine güveniyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sonra diyorlar ki: Paşam, sizi Karadeniz'in
azgın sularında boğacaklar, yola hiç çıkmayın.
Atatürk'ün verdiği cevap şu: Ben burada durup işgal
kuvvetlerini seyredene kadar Karadenizin azgın sularında boğulurum
daha iyi. Bunlar geldikleri gibi gidecekler. İşte biz o neslin
çocuklarıyız. (MHP sıralarından alkışlar)
Nitekim, 19 Mayıs günü Samsun'a çıktılar. 19 Mayıs 1919
tarihi bir milletin dirilişi ve var oluşudur, bir milletin ayağa
kalkışıdır, kurtuluş ateşinin tüm yurda
yayıldığı tarihtir.
Değerli milletvekilleri, Atatürk ve
arkadaşları Samsun'a çıktıktan belli bir süre sonra
Havza'ya geçtiler, Havza'dan Amasya'ya geçtiler ve Amasya'da bir genelge
yayınlandı. Bu genelgede -kısaca bahsetmek istiyorum- deniliyor
ki: Milletin bahtını ve kaderini yine millet kurtaracaktır. ve
Anadolu'nun en güvenilir yeri olan Sivas'ta bir kongre yapılması
kararlaştırılıyor. Atatürk Sivas'a geçiyor, Sivas'ta belli
bir süre kaldıktan sonra biliyorsunuz Erzuruma geçiyor ve 23 Temmuz
1919da Erzurum Kongresi yapılıyor. Erzurum sonrası tekrar
tarihî gün olan Sivasta 4 Eylülde Büyük Kongre yapılıyor. Bu çok
önemlidir, memleketin geleceğini ilgilendiren kararlar alınıyor.
Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz.
Manda kabul edilemez. ve Ya istiklal ya ölüm! kararları
alınıyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları
Sivastan sonra Ankaraya geçiyor. Yalnız burada şunu söyleyeyim,
Anadoluda gittikleri her yerde büyük bir coşkuyla
karşılanıyorlar. Ankaraya geldikten sonra derhâl Millî Mücadele
hazırlıklarına başlanıyor ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kurulması için çalışmalar yapılıyor. 23
Nisan 1920de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıyor. Bu Meclis Gazi
Meclistir ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Meclistir, Kurtuluş
Savaşını başlatan ve de yöneten Meclistir.
Değerli milletvekilleri, Sakarya
Savaşından bahsetmek istiyorum. 23 Ağustos 1921de Sakarya
Savaşı başlıyor. Bu bir taktik savaşıdır,
subaylar savaşıdır. Yirmi iki gün yirmi iki gece sürmüştür.
Düşman, Haymana önüne kadar gelmiş ve orada imha edilmiştir. Bu
bir zekâ meselesidir. Eğer Sakarya Zaferi olmasaydı biz bugün burada
olamazdık, bunu peşinen söylemiş olayım.
Sonuç
Sonuçta Büyük Taarruz
hazırlıkları var. Büyük Taarruz Türk tarihinde çok önemlidir.
Tarihçiler aynen şunu söylüyor: Eğer 30 Ağustos zaferi olmasaydı, Büyük Taarruz
olmasaydı yurdun hiçbir yerinde, hiçbir köşesinde biz
olamazdık. Bunu buradan söylemiş olayım. 9 Eylülde düşman
denize döküldü ve 29 Ekim 1923te -hızlı geçiyorum,
zamanımız kısıtlı- cumhuriyet kurulmuştur.
1974te millî ve yerli silahlarımız sadece
yüzde 4 oranında idi, şu anda ordumuzun kullandığı
silahların oranı yüzde 80-85tir. Çok şükür diyorum buna.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Artık Türkiye
Cumhuriyeti devleti bölgede caydırıcı güçtür, süper güçtür,
büyük bir devlettir. Adriyatik Denizinden Çin Seddine, Kamerundan
Karadenizin kuzeyine kadar o bölgelerde yaşayan insanlara Türkiye
Cumhuriyeti devletini sorduğumuzda aynen şunu söylerler: Türkiye
Cumhuriyeti bizim ikinci vatanımızdır, bir
sıkıntımız olduğunda gideceğimiz yer Türkiye
Cumhuriyeti devletidir. diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti ana
kucağıdır, bunu herkes böyle bilsin.
Atatürk başta olmak üzere tüm silah
arkadaşlarına rahmet diliyorum. 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik
ve Spor Bayramını kutluyorum. Ne mutlu Türküm diyene!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
19 Mayıs 1919, Atatürkün Samsuna çıkışı
münasebetiyle söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Kemal Zeybeke aittir.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek'in, 19
Mayıs 1919da Atatürkün Samsuna çıkışına
ilişkin gündem dışı konuşması
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri
izleyen saygıdeğer yurttaşlarımız; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
16 Mayıs 1919da Bandırma Vapuruyla
İstanbuldan hareket eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları
19 Mayıs 1919da Samsuna çıkarlar. Türk ulusunun Ulu Önderi Atatürk
kurtuluş ve kuruluşun ilk meşalesini Samsundan ateşler. 19
Mayıs 1919 büyük bir kutlu başlangıçtır, direniştir,
korkusuz bir mücadeledir, güneşin bir başka doğuşudur.
Memleketin kuruluşu üzerinde emperyalizme, sömürüye, yedi düvele
karşı haykırıştır. 19 Mayıs 1919
padişahın kulluğuna, yobazlığın, cehaletin
karanlığına karşı mücadeledir. (CHP
sıralarından alkışlar) Esaret ve himaye kabul etmeyen
Kuvayımilliyedir. Kurtuluş mücadelesinde yoksulluklar,
imkânsızlıklar, hainlikler gölgesinde yüce Atatürk masmavi umut
taşıyan gözleriyle umudun meşalesini Samsundan yaktı. (CHP
sıralarından alkışlar) Atatürk büyük bir inanç ve
kararlılıkla 19 Mayıs 1919da devrimi başlattı.
Samsuna ayak basmasıyla birlikte Türk tarihinde ilk defa kişisel
egemenlikten millî egemenliğe geçiş sağlandı. Millî
egemenlik düşüncesi Millî Mücadeleyi başlatmıştır.
Atatürk ve arkadaşları Samsundan Havzaya
giderken Kavak yakınlarında araçları arıza yapar. Araçtan
inen Atatürk ve arkadaşları, Gençlik Marşı olan Dağ
başını duman almış/Gümüş dere durmaz
akar/Güneş ufuktan şimdi doğar/Yürüyelim arkadaşlar
marşını söyleyerek yollarına devam ederler. 25 Mayıs
1919da Havzaya gelir. Atatürk, Havzada heyet toplantısında Hiçbir
zaman umutsuz olmayacağız, çalışacağız. Uçurumun
kenarındayız, bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son
bir cüret bizi kurtarabilir. diyerek zor durumu dile getirir. Atatürkün 19
Mayıs 1919da başlattığı bağımsızlık
savaşı, Türk ulusunun uçurumun kenarından dönüşüdür. Ya
istiklal, ya ölüm! diyenlerin, diyebilen halkımızın eşsiz
bir kurtuluş mücadelesi destanıdır. Atatürkün izinde,
Misakımillî milliyetçilerine, 29 Ekim 1968de Samsundan Ankaraya,
Anıtkabire Mustafa Kemal yürüyüşü yapan, emperyalizme
karşı çıkan, Tam bağımsız Türkiye! diyerek
mücadele eden yurtseverlere, devrimcilere, Deniz Gezmişlere selam olsun.
(CHP sıralarından alkışlar) Atatürk 23 Nisan 1920de
Türkiye Büyük Millet Meclisini açarak milletin egemenlik hakkını sadece
Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu Meclise vermiştir. Misakımillî
milliyetçiliği, inkılap ve devrimleriyle mazlum milletlere örnek
olmuştur. Atatürkün kurduğu cumhuriyet tarihinde türlü hainlikler,
hilafet, saltanat özlemleri, gerici çabalar olmasına rağmen laik,
demokratik cumhuriyet dimdik ayaktadır. Yüce Atatürk Ey yeni nesil,
istikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve devam ettirecek
sizlersiniz. diyerek demokratik cumhuriyeti Türk gençliğine emanet
etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, ben
gençliğimde okul sıralarında okuduğum bir şiiri, Cahit
Külebinin şiirini burada aktarmak, okumak istiyorum:
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha
karşı,
Selam durdu kayığı, çaparası,
takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından, bir
duman,
Bir duman değil bu, memleketin uçup giden
kaygılarıydı.
Samsun Limanına bu gemiden atılan demir
değil,
Sarılan ana yurda Kemal Paşa'nın
kollarıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL ZEYBEK (Devamla) Bu düşüncelerle,
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere,
yüce Türk milletimizin kurtuluş mücadelesinde kahramanlık
göstermiş olanları saygıyla, rahmetle anıyor ve başta
gençlerimiz olmak üzere tüm milletimizin 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik
ve Spor Bayramını kutluyorum.
Türk milletine saygılar arz ediyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Ünlü
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün,
Osmaniyenin Kadirli ilçesine bağlı Tozlu, Kesikkeli, Tekeli ve
Mecidiye köylerinde etkili olan dolu yağışına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Başkanım.
Dün akşam saatlerinde seçim bölgem Osmaniyenin
Kadirli ilçesine bağlı Tozlu, Kesikkeli, Tekeli ve Mecidiye
köylerinde başlayan dolu yağışı binlerce dönüm ekili
tarım arazisine zarar vermiş ve milyonlarca liralık zarara sebep
olmuştur. Aniden bastıran dolu yağışı sonucu
binlerce dönüm mısır ve buğday ekili tarım arazisinde büyük
zarar meydana gelmiş, bölgedeki hayvanlar telef olmuştur. Bu
sebeplerle, bölgede yaşanan zararın büyüklüğü derhâl tespit
edilmeli, yaralar sarılmalı ve çiftçilerimizin zararları
karşılanmalıdır. Bu vesileyle, dolu sonucu arazisi,
hayvanları ve mahsulleri zarar gören tüm Kadirlili hemşehrilerime
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Türkan Saylanın ölüm yıl dönümüne ve 19 Mayıs Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kumpaslara boyun eğmeyen cumhuriyet
kadını Türkan Saylanı ölüm yıl dönümünde saygıyla
anıyor, tüm kumpas şehitlerine rahmet diliyorum. Unutmadık,
unutturmayacağız.
Onca mücadelenin tüm buhranlarında Atatürkü
takip edenler yalnız bir defa sesinin titrediğini işittiler,
yalnız bir defa gözleri yaşarmış gibiydi o da eserini
gençliğe emanet ederken. Nutukun son cümlesinde Bugün
ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen
yıkımların yarattığı
uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan
kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk
gençliğine emanet ediyorum. demişti. Türk gençliği adına
ben de yüce Meclisten cevap veriyorum: İhtirassız, yalnız vatan
ve memleket selametini gaye edinen gençlik, izindedir. Atatürk cumhuriyeti
ilelebet yaşayacaktır. 19 Mayıs kutlu olsun.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkın'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Millî Mücadelemiz için kurtuluş
meşalesinin yakılışının 103üncü yıl
dönümüne ulaşmanın gurur ve heyecanını
yaşayacağımız 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramının kutlu olmasını diliyorum.
Bu toprakları bizlere vatan yapan başta
Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz olmak üzere tüm şehit ve
gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. 19 Mayıs, yüz
yıl önce Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Millî
Mücadelemizi fiilî olarak başlattığı, işgal
kuvvetlerini topraklarımızdan söküp atmak için millî iradenin, birlik
ve beraberlik ruhunun, güçlü bir inancın uyanış günüdür.
Dün olduğu gibi bugün de özgürlük ve
bağımsızlığımıza kasteden ihanet ve şer
odaklarına karşı ülkemize sahip çıkmaya ve
özgürlüğümüzü korumaya her daim hazırız diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
4.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmaz'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) 19 Mayıs 1919, her
şeyin bittiğinin düşünüldüğü an; esarete karşı
bağımsızlığın, teslimiyetçiliğe
karşı dik duruşun, yılgınlığa
karşı umut ve uyanışın miladı; milletimizin
geleceğine vurulmak istenen prangaları kırarak tarihi yeniden
yazdığı destansı bir mücadelenin ilk
adımıdır. Samsun'dan bu tarihî yürüyüşü başlatan
Atatürk'ün Ey yükselen yeni nesil, cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak
sizlersiniz. sözüyle istiklal mücadelemizin sembolü olan 19 Mayısın
Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan edilmesi gençlere olan güveni ortaya
koymaktadır. Gençlerimizin dün olduğu gibi bugün de kendilerine tevdi
edilen bu ulvi görevi yerine getireceklerine olan güvencimiz ve
inancımız tamdır.
Bu duygularla 19 Mayısın 103üncü
yılında Millî Mücadele'mizin ölümsüz kahramanlarını ve tüm
şehitlerimizi şükranla anıyor, gençlerimizin ve milletimizin 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
5.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlu'nun, İbrahim Kaypakkayanın ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, 70li yılların devrimci önderlerinden İbrahim
Kaypakkaya 1949 yılı Çorum doğumludur. 1961 yılında
Hasanoğlan Öğretmen Okulunu dereceyle bitiren Kaypakkaya, ardından
İstanbul'da Çapa Yüksek Öğretmen Okuluna başlamış,
aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümünü
okumuştur. 70li yıllarda devrimci gençliğin antiemperyalist
mücadelesi içerisinde İşçi-Köylü fikriyatında sosyalist
düşüncelerle yer almış, Fikir Kulüpleri Federasyonunda
çalışmalar yürütmüştür. 1970 yılında Dersim Vartinik
mezrasında yaralanmış ve Diyarbakır Cezaevinde gördüğü
işkence sonucu yaşamını yitirmiştir.
Acımasız zulüm ve işkencelere rağmen ser verip sır
vermeyen İbrahim Kaypakkayayı, katledilişinin yıl
dönümünde saygıyla anıyor, mücadelesi önünde de saygıyla
eğiliyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in,
TFF tarafından Tarsus İdman Yurdu Spor Kulübüne verilen cezanın
tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kentimin takımı
Tarsus İdman Yurdu, 1923 yılında kurulmuş Türkiyenin köklü
kulüplerinden biridir. Tarsus İdman Yurdu şu anda Spor Toto 1. Lige
çıkma mücadelesi yapmaktadır ve finale kalmıştır.
Geçtiğimiz hafta tribünlerden bizzat benim de izlediğim Amed Sportif
Faaliyetlerle oynanan maçta ciddi bir olay çıkmamış, Tarsus İdman Yurdu-Amed Sportif
Faaliyetlerle maçı centilmence geçmiştir. Maçtan sonra biz, gerek
Amed Sprotif Faaliyetlerli yöneticileri gerekse kulüp başkanını
tebrik edip başarılar dilemişizdir. Bu maçta sahaya atılan
üç beş pet şişe bahane edilerek Tarsus İdman Yurdunun
Karacabey Belediye Sporla yapacağı maçın seyircisiz
oynanması yönünde Futbol Federasyonu akıllara ziyan bir karar
almıştır. Ben, Federasyonun aldığı bu kararı
yeniden gözden geçirmesini, yapmış olduğumuz itirazı
değerlendirmesini, Tarsusun kaderiyle -1986 yılında son maçta
saha kapatılarak oynandı- bir kez daha oynanmamasını talep
ediyor, saygılar sunuyorum. Hak eden kazansın, maç seyircili olarak
oynansın diyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
7.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslan'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Her şeye rağmen muhakkak bir
ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı
yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki
sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları,
şarlatanlıkları içerisinde sırf vatan ve hakikat
aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir
gençlik gördüğümdendir. Mustafa Kemal Atatürk.
19 Mayıs, Türk milletinin
bağımsızlık ve özgürlük umutlarının inanca
dönüştüğü, kurtuluş ateşinin yakıldığı
ve aydınlık bir geleceğe olan inancın kuvvetlendiği
günün adıdır. 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramımız kutlu olsun. Vatanımız için canlarını
feda eden aziz şehitlerimizi minnetle, rahmetle ve saygıyla
anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karaduman...
8.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın,
Bill Gatesin Covid-19la ilgili açıklamalarına ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Covid-19
sürecinin orkestra şeflerinden olan, korku iklimi oluşturmak
amacıyla türlü açıklamalar yapan Bill Gates, geçtiğimiz günlerde
yaptığı açıklamada Covid-19 aslında bir gripmiş,
biz bunu anlayamadık. dedi. Ancak, bu süreçte insanların ciddi
endişe ve şüphelerine rağmen milyonlarca insan aşı
olmaya zorlanmış, aşı olmayan insanlar ağır
baskılara, mobbinglere maruz kalmış ve hukuksuz bir şekilde
işinden edilmiş, hatta çocuk ve bebeklerin bile
yanlışlıkla aşılandığı itiraf
edilmiştir. Bütün bunların yanlış olduğunu
zamanında burada da dile getirmiştik. Şimdi soruyoruz: Siz de
bütün bu olup bitenlerin karşısında, bu işin sonunda
Pardon. diyerek bu sorumluluktan kurtulmaya mı
çalışacaksınız? Süreci sonuna kadar takip edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu...
9.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına ve Osmaniyenin Kadirli ilçesine bağlı Tozlu,
Kesikkeli, Tekeli ve Mecidiye köylerinde meydana gelen dolu afetine
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bağımsız ve müreffeh yarınlara
yürüyüşün başlangıcı olan 19 Mayıs, aziz milletimizin hürriyetinden
asla vazgeçmeyeceğini, hiçbir şartta himaye altına
girmeyeceğini, özgür iradesine her şartta sahip
çıkacağını tüm dünyaya ilan ettiği gündür.
Gençlerimizin ve aziz milletimizin 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum. Başta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, adını tarih sayfalarına
bile sığdıramayacağımız,
toprağımızın her zerresinde hakkı olan şehit ve
gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan gazilerimize
sağlıklı ömürler diliyorum.
Ayrıca, dün akşam saatlerinde Osmaniye
ilimizin Kadirli ilçesi Tozlu, Tekeli, Mecidiye, Kesikkeli köylerimizde meydana
gelen dolu afetinden etkilenen çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. Tarım İlçe Müdürlüğü zarar gören çiftçilerimizle
ilgili çalışmalarına derhâl başlamıştır,
bizim de takipçisi olacağımızı belirtirim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan'ın, okullarıyla ilişkisi kesilen
yükseköğretim gençliğinin taleplerine ve 19 Mayıs münasebetiyle
Mustafa Kemal Atatürkü ve tüm kahramanlarımızı rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, yüksek kaliteli, rekabete açık yükseköğretimden
yanayız. En etkili eğitim yüz yüze eğitimdir. İki
yıllık Covid salgını süresince her şey
etkilendiği gibi eğitim ve özellikle yükseköğretim de
etkilenmiştir. Salgının hızı yavaşlamış
olmasına rağmen fakültelerde uzaktan eğitim devam etmektedir, bu
da yükseköğretim gençliğini olumsuz etkilemiştir. Ders takibi,
ödev ve tezler aksamış ve gençler okullarında
başarısız olmuş ve okullarıyla ilişkileri
kesilmiştir. Bu önemli bir sorundur, yüz binlerce genci
ilgilendirmektedir. Bu nedenle, yükseköğrenimin her aşamasında
okullarıyla ilişkisi kesilen gençlere okullarına dönmeleri ve
eğitimlerini tamamlamaları için fırsat verilmesi yerinde
olacaktır; bundan ülkemiz ve gençlerimiz kazanacaktır.
Yükseköğrenim gençliğinin 19 Mayıs arifesinde bu isteğini
destekliyoruz.
19 Mayıs münasebetiyle Mustafa Kemal Atatürkü
ve tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Erdem
11.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem'in,
zararlı çizgi film ve bilgisayar oyunlarına erişimin
engellenmesi yönünde tedbirlerin alınması gerektiğine ve
eğitim ve öğretim programında yapılması gereken ilave
düzenlemelere ilişkin açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; daha öncesinde de gündeme
taşıdığımız, yüzlerce gencimizin intiharıyla
bağlantılı olduğu düşünülen ve sanal ölüm
tuzağı olarak bilinen Mavi Balina Momo Mavi Bebek gibi
bilgisayar oyunlarına son zamanlarda Anime adında bir çizgi film
eklenmiştir. Bu kez hedef kitle 10 ila 14 yaş arası
çocuklarımız. Bu çizgi filmin karakterleri, çocukların
kendilerine ve ailelerine zarar vermelerine yönelik bir çalışma
gerçekleştirmekte. Eğer çocuk bunu kabul etmezse kendisine zarar
vermeye yönlendirmektedir. Bu zarar fiziksel olarak bedeninin çeşitli
yerlerini kesme; ruhsal olarak da yalnızlaşma, okula gitmeme ve
sosyal aktivitesini durdurma olarak başlıyor; hayal dünyasında
oluşturduğu film ve çizgi film karakteriyle kendi içinde bir dünya
kuruyor. Daha ileri safhada psikolojik olarak da vücuduna verdiği zararlar
yeterli gelmeyince arkadaşlarıyla gruplaşarak intihar planları
gerçekleştiriyorlar. Çocuklarımızın, gençlerimizin
korunması, dolayısıyla geleceğimizin güvence altına
alınması adına çocuklarımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sümer
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer'in,
Adananın Yüreğir ilçesindeki internet ve telefon altyapısı
sorununa ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana Yüreğir ilçemizin birçok bölgesinde,
özellikle de Solaklı Hürriyet Mahallemizde defalarca
dile getirmemize rağmen internet ve telefon hizmeti için gerekli altyapı
sorunu hâlâ çözülemedi. Özellikle gençlerimiz ve vatandaşlarımız
mağdur durumda. Bölgelerde okul ve üniversite çağında birçok
öğrenci olmasına rağmen internet kullanımı
sağlanamıyor, gençler mağdur durumda. Artık
elektriğin, internetin, aydınlanmanın, barınmanın,
temel gıdaya ulaşmanın sorun olmaması gerekirken ne
yazık ki Adanalı hemşehrilerim tüm bunlarla mücadele etmek
zorunda kalıyor. Bir kez daha yetkililere sesleniyoruz: Başta Adananın
Solaklı Hürriyet Mahallesi olmak üzere internet ve altyapı sıkıntısı
yaşanılan tüm noktalara bir an önce yatırım
yapılması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
13.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın,
Kayserinin Yahyalı ilçesine bağlı Ulupınar Mahallesinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yahyalı ilçemizin Ulupınar Mahallesi
sakinleri ve Muhtarımız Habip Şaban
Çamlıca-Taşoluk-Ulupınar yolunun tamamlanmasını
istiyor ama seslerini bir türlü duyan yok. Ulupınar Mahallemizin tek derdi
yol da değil, çok ciddi kanalizasyon sorunları da var. Kanalizasyon,
Aksu Deresine, oradan da dünyanın en yüksek 2nci şelalesi olan
doğa harikası Kapuzbaşı Şelalesine akıyor. Bu
kötü tablonun sorumlusu yıllardır Yahyalıdan oy alan iktidar
ama artık yeter. Yıllardır aynı yüzler, aynı sözler
tarafından aldatılan Kayserililer de Yahyalılılar da Yetti
gayrı. diyor ve yapılacak ilk seçimde gereken cevabı
sandıkta vermeye hazırlanıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Antmen
14.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, Tarsus
İdman Yurdu ve İçel Mersin İdmanyurdu Spor Kulüplerini
başarılarından dolayı kutladığına ve Tarsus
İdman Yurdu Spor Kulübüne verilen saha kapatma cezasını
kınadığına ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şehrim Mersinin iki futbol takımı bu
hafta oynadıkları play-off maçlarını kazandılar.
Tarsus İdman Yurdu 2. Lig Play-Offta yarı finale yükseldi, İçel
Mersin İdmanyurdu Spor 3. Lig Play-Off turunda adını finale
yazdırdı. İnançla, başarıyla bugüne kadar
çalışan, emek veren şehrimin her iki takımını da,
Tarsus İdman Yurdunu ve İçel Mersin İdmanyurdunu kutluyorum.
Bu arada Tarsus İdman Yurdu Spor Kulübümüze verilen saha kapatma
cezasını da insafsız, haksız buluyorum,
kınıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bulut
15.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut'un, Tokat-Niksar
yolunda meydana gelen kazada yaşamını yitiren Mesut Öjbe ile
Serhat Altaya Allahtan rahmet dilediğine ve Tozanlı grup yolunun
yenilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tokattan Niksar yönüne giden ve su arıtma
tesisinde çalışan işçileri taşıyan minibüs ile
otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada
yaşamını yitiren hemşehrilerimiz Mesut Öjbe ve Serhat Altaya
Allahtan rahmet diliyorum. Bu vesileyle birçok kazaya sebebiyet veren bir
başka yol hattına dikkat çekmek istiyorum. Yaklaşık 30
köyümüzün doğrudan kullanmakta olduğu ve de Reşadiye-Almus ile
Reşadiye-Doğanşar hattını birbirine bağlayan, ana
grup yolu olarak kabul edilen Tozanlı yol hattı birçok kazaya
davetiye çıkaran ve yıllardır bakımsız bir
şekilde bırakılmış, aşırı
virajlarıyla birçok mühendislik hatasını barındıran
bir hâldedir. Çok yoğun bir kullanım hattı olmasına
rağmen oldukça uzun yıllardır ödenek yetersizliği gerekçesiyle
yenilenmemiş, vatandaşlarımız çaresizce bu yolu kullanmaya
mecbur kalmıştır. 30 köyümüzü doğrudan ilgilendiren bu yol
hattının yenilenmesi Almus, Reşadiye ve Tozanlı bölgesinde
yaşayan tüm hemşehrilerimizin yıllardır arzu ettikleri
beklentileridir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil...
16.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagil'in, AK PARTİ Hükûmetinin göç politikasına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sınır güvenliğimizin en üst düzeyde
tutulması için güvenlik duvarları, aydınlatma sistemleri,
kamera, optik kuleler, devriye yolları, hendek, tel, çit
çalışmaları hız kesmeden devam etmektedir. Bu kapsamda,
2021 yılında, doğu illerimizde ve güney illerimizde olmak üzere
toplam 451.096 düzensiz göçmenin ülkemize girişi engellenmiştir. 14
Nisan 2022 tarihi itibarıyla 2022 yılında ülkemize girişi
engellenen düzensiz göçmen sayısı ise 127.256 olarak kayıtlara
geçmiştir. 2021 yılında 71.959 düzensiz göçmen hakkında
işlem yapıldı. Bu kişilerden 23.072si İstanbuldan
sınır dışı edilirken 39.525i ise sınır
dışı işlemleri yapılmak üzere diğer illerdeki
geri gönderme merkezlerine sevk edildi. AK PARTİ Hükûmeti olarak hem ülkemizi
düzensiz göçten koruyor hem de hayatını kurtarmak için bize
sığınanlara yönelik insani vazifemizi din, dil, ırk
ayırt etmeksizin yerine getiriyoruz.
BAŞKAN Sayın Şeker...
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in,
Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği Protokolüne
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün, 1989da
kapatılan köy okullarının yeniden açılmasıyla
köylerimizin eski canlılığına ve üretkenliğine
kavuştuğundan bahsetmiştik. Yine, 28 Şubat postmodern
darbesiyle, sırf imam-hatip liselerini kapatmak için tüm meslek
liselerinin önü kesilmişti. Alınan kararlarla, üretime ve ara eleman
istihdamına büyük darbe vurulan bu uygulamaya da son verildi. Üniversiteye
girişteki katsayı adaletsizliği giderilerek meslek liseleri
tercih edilir hâle getirildi. Ayrıca, Millî Eğitim
Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının ortaklaşa yapmış oldukları
protokolle, Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği
Protokolüyle, ihtiyaç duyulan kalifiye personelin yetiştirilmesi
sağlanarak deneyimli, dinamik insan kaynağıyla iş
dünyasının ihtiyacı karşılanıyor. Kalifiye eleman
yetiştiren bu projeyi uygulamaya koyan Cumhurbaşkanımıza,
Millî Eğitim Bakanımıza teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Işık
18.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işık'ın, Van Müzesi Müdürlüğünden kaybolan tarihî eserlere
ilişkin açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Van ve çevresinin çok önemli bir doğal
güzelliğe ve tarihî mirasa sahip olduğu bilinmektedir. Medlerden
Urartulara, Zerdüştçülükten İslama kadar birçok din ve
uygarlığın tarihî mirası Van ve çevresindedir ve binlerce
tarihî esere ev sahipliği yapmaktadır. Kültür ve Turizm
Bakanlığının sitesinde Van Müzesi Müdürlüğünden
kaybolan 88 adet tarihî eserin bilgisi paylaşılmış,
kayıp eserlerin envanter numarasından teknik özelliklerine kadar
detaylı bilgiler verilmiştir ancak söz konusu kayıp eserlerin
çalınmış olup olmadığı, kaybolma nedenleri ve
mevcut durumlarına ilişkin herhangi bir bilgi yoktur. Bu eserlere ne
olduğu kamuoyuna açıklanmalı ve sorumlular gerekli
yaptırımlara tabi tutulmalıdır. Van ilimizde turizmin
desteklenmesi, tarihî, kültürel mirasın korunması ve
tanıtılması da elzemdir. Ayrıca, Van Müzesindeki eserler ve
çevresindeki tarihî eserler korunmalı ve her türlü Vandalizmin önüne
geçmek için tedbir alınmalıdır. Kayıp eserlerin
akıbeti de derhâl açıklanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Aksoy
19.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy'un, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna
çıkışıyla büyük Türk milletinin şaha
kalkışının 103üncü yılını yarın
şerefle, şanla, gururla kutlayacağız. Bütün umutların
tükenmeye yüz tuttuğu bir dönemde Mustafa Kemal Atatürkün Ya istiklal ya
ölüm! diyerek bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizi
başlattığı o muhteşem tarih 19 Mayıs 1919dur.
Atatürkün bu günü bayram ilan ederek cumhuriyetimizi emanet ettiği
gençlere büyük görevler düşmektedir. Her geçen gün daha da güçlenen
memleketimizin aydınlık geleceğinin teminatı
gençlerimizdir; Atatürk, binlerce şehit vererek büyük özverilerle kurulan
Türkiye Cumhuriyetini sizlere emanet etti.
Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin ve
gençlerimizin bayramını kutluyor, başta Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, kahraman şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve
saygıyla anıyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
20.- Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdu'nun, AKP iktidarının uygulamalarındaki
tutarsızlığa ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yabancıya toprak ve vatandaşlık satan
AKP; Sınır namustur. deyip mültecilerin ülkemize elini kolunu
sallayarak girmesini seyreden AKP; tarım çökerken, çiftçi, esnaf kan
ağlarken gelir adaletsizliği, haksızlık, hukuksuzluk
sıradanlaşırken izleyen AKP; liyakat yerine yandaş
kültürünü hâkim kılan AKP; pazarda ezik domates, ucuz sebze meyve arayan
vatandaşa aylık 24 bin lira kredili konutu müjde diyen veren yine
AKP; vatandaşın ev, araba umutlarını, hayallerini yok eden
yine AKP; Gece müzik yok. diyen, eğlenmeyi yasaklayan yine AKP;
İşsizlik azalacak, yoksulluk bitecek, enflasyon düşecek.
diyerek işsizliği, yoksulluğu, enflasyonu patlatan yine AKP;
zam, zulüm deyince artık akla gelen yine AKP; işte AKP, işte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Erdemin süresinde
bir eksiklik oldu, açalım mikrofonu.
Tamamlayalım lütfen.
11.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem'in,
zararlı çizgi film ve bilgisayar oyunlarına erişimin
engellenmesi yönünde tedbirlerin alınması gerektiğine ve
eğitim ve öğretim programında yapılması gereken ilave
düzenlemelere ilişkin açıklaması (Devam)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, küçücük çocuklarımızın,
pırlanta gibi gençlerimizin fiziksel ve ruhsal olarak korunmaları,
dolayısıyla geleceğimizin güvence altına alınması
adına çocuklarımızın ve gençlerimizin öz benliklerini kabul
etmeleri, aile kavramının önemi, millî ve manevi değerler ve
görgü kuralları üzerine eğitim ve öğretim programımıza
ilave düzenlemeler yapılmalıdır.
Ayrıca, zararlı çizgi filmler ve sanal
ölüm tuzağı hâline gelmiş olan oyunların erişiminin
engellenmesi yönünde tedbirler alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım. Sayın Grup Başkan Vekillerinin
sisteme girmesini rica ediyorum.
İlk söz İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına, Kırım Tatar Türklerinin vatanlarından sürgün
edilmelerinin 78inci yıl dönümüne, Bitlisteki Ahlat Köşkünün yanına
yapılacağı ilan edilen Ahlat Konukevi Projesine ve
İYİ Parti iktidarında devletin toplanan tüm
kaynaklarının saray çevresine değil milletin cebine
aktarılacağına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün azim ve
kararlılıkla başlattığı, şanlı
tarihimizin önemli dönüm noktalarından biri ve aziz milletimizin yeniden
varoluş mücadelesinin ilk kıvılcımı olan 19 Mayıs
1919, tarih boyunca Türk milletinin hürriyet sevdasının bir
nişanesi olarak anılacaktır. 19 Mayıs, emperyalizmin, Türk
milletini vatansız ve hürriyetsiz bırakma girişimine
karşı millî iradenin şahlanışı ve o
şahlanışın başladığı gündür. Bu
vesileyle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm istiklal
kahramanlarımızı şükran, minnet ve rahmetle yâd ediyorum.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun. 19 Mayıs Atatürkü
Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız da şimdiden kutlu olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün,
Kırım Tatar Türklerinin vatanlarından sürgün edilmelerinin
78inci yıl dönümünü idrak ediyoruz. 18 Mayıs 1944te Kırım
Tatar Türkleri Stalinin talimatıyla bin yılı aşkın
süredir yaşadıkları topraklardan sürgün edilmişlerdir.
Sürgün esnasında, insanlık onuruyla asla bağdaşmayacak bir
muameleye maruz kalınmış, havasız yük vagonlarında
açlık ve sefalet yaşanmıştır. Sadece
vatanlarından değil, ailelerinden de koparılan Kırım
Tatar Türkleri yaşanan bu sürgünle ölüme terk edilmişlerdir. Sürgün
sırasında, çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 8 bin
soydaşımız hayatını kaybetmiştir. Sürgünün
78inci yılında vatanlarından koparılan ve
hayatlarını kaybeden tüm soydaşlarıma Allahtan rahmet
diliyorum; mekânları cennet, ruhları şad, kabirleri nur olsun.
Kırımda Türk varlığını yaşatma mücadelesi
veren Sayın Mustafa Abdülcemil Kırımoğlunu ve tüm
Kırım Türklerini Türkiye Büyük Millet Meclisinden muhabbetle
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Bitlisin
Ahlat ilçesinde milyonlarca lira harcanarak yapılan ve
kışlık saray olarak nitelendirilen Ahlat Köşkünün
yanına, köşkü inşa eden, Cumhurbaşkanı
Erdoğanın arkadaşı Hasan Gürsoyun sahibi olduğu
Güryapı Taahhüt isimli inşaat şirketi Ahlat Konukevleri
Projesi adı altında 9 bakan konutunun daha
yapılacağını kamuoyuna ilan etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Köşkün yapıldığı alanın daha önce
tarım arazisi olarak kullanılmasından dolayı Anayasa
Mahkemesi, Kıyı Kanununun ihlal edildiği gerekçesiyle köşk
projesine iptal kararı vermişti. Ancak, Anayasa Mahkemesinin bu kararına
rağmen köşkün yapımı durdurulmamış ve inşa
edilmesine devam edilmişti. Şimdi, hukuk tanımamaya ısrar
edenler hızını alamamış olacaklar ki 9 bakan konutu
daha inşa edileceğini kamuoyuna duyuruyorlar. Anayasa Mahkemesi
kararını tanımayan, hukuku ayaklar altına alan ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği tek
adam algısıyla ağzından çıkan lafı kanun yerine
koyan Sayın Erdoğan, bir kez daha ranta alan açmış, saray
çevresinde biriktirdiği arkadaş müteahhitlere kazandırma
çalışmalarına devam etme eğilimi sergilemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - İşçiye, çiftçiye, memura, emekliye gelince
imkânsızlıklardan bahseden Sayın Erdoğan köşk, saray,
rant ve ihtişam söz konusu olunca İtibardan tasarruf olmaz.
anlayışıyla devasa bütçeler yaratmaktadır. Aziz milletimiz
ekonomik zorluklarla boğuşup ayın sonunu getirme çabası
verirken Sayın Erdoğan senede bir kere bile belki zor gideceği
meçhul üçüncü sarayını milyonlarca lira harcayarak genişletmeye
devam etmektedir. İYİ Parti iktidarında gücü yetenin devlet
hazinesine el attığı bu adaletsiz düzen sona erecektir,
ekonomide yüzlerce milyarlık kayba yol açan rant ihaleleri tarihe
karışacaktır. Böylece devletin toplanan tüm kaynakları saray
çevresine değil, milletimizin cebine aktarılacaktır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramına, Kırım Tatar sürgününün 78inci yıl dönümüne,
Türkiyenin Rusya-Ukrayna savaşında attığı
adımlara ve 21 Mayısta anılacak olan Çerkez sürgününün 158inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Mayıs 1919 Türk milletinin
bağımsızlık ve kurtuluş savaşının
önemli bir dönüm noktasıdır. 15 Mayıs 1919da işgalci Yunan
kuvvetleri emperyalist devletlerin direktifleriyle İzmir'i işgal
etmişti. Üç buçuk yıl süren bu işgalin ilk günlerinden itibaren
Anadolu'daki istiklal ve istikbal ülküsü canlanmış, Türk milleti
hürriyetine, bekasına, birliğine ve vatanına sahip
çıkmıştır. Hasan Tahsin, işgal öncesi İzmirde
meydanda toplananlara şöyle seslenir: Burayı Yunan'a
vermeyeceğiz, isteyenle paylaşacak kozumuz var. Ve Hasan Tahsin Türk
milletinin öz vatanında boğulmak istendiği o günlerde ilk
kurşunu sıkmış ve işgalciler tarafından
şehit edilmişti. Millî Mücadele zor koşullar altında Hatayda
Kara Mehmet Çavuş, İzmirde Hasan Tahsin, Ayvalıkta Ali
Çetinkaya, Maraşta Sütçü İmam tarafından işgalcilere
karşı atılan ilk kurşunlar Kurtuluş
Savaşının işaret fişekleri olmuştur. Bu
vesileyle, başta Hasan Tahsin ve hunharca süngü darbeleriyle şehit
edilen Süleyman Fethi Bey olmak üzere kurtuluş mücadelemizin aziz
şehitlerini rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, yarın 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutlayacağız. 19
Mayıs işgallere, katliamlara ve göçlere maruz bırakılarak
ateşle imtihan edilen bir milletin küllerinden yeniden doğduğu
gündür; 19 Mayıs 1919da Türk milleti Gazi Mustafa Kemal Atatürk
öncülüğünde bağımsızlığa ilk
adımını atmıştır. Samsunda yakılan istiklal
meşalesi Amasyada, Erzurumda, Sivasta, Balıkesirde,
Alaşehirde ve Nazillide düzenlenen kongrelerle vatan sathına
yayılmış, Millî Mücadele azmi perçinlenmiştir. 19
Mayısta başlayan istiklal ve istikbal mücadelesi 23 Nisan 1920de
millî iradeyle onurlanmış, 29 Ekim 1923te cumhuriyetle
taçlanmıştır. Millî Mücadelemizin önderi Mustafa Kemal Atatürk 23
Nisanı baharın müjdesini veren kiraz çiçekleri misali milletimizin
geleceği olan çocuklarımıza ve dünyadaki tüm çocuklara
armağan etmişti; aynı şuur ve heyecanla büyük istiklal
destanının aziz hatırası olan 19 Mayıs, istikbalimizin
teminatı olan gençlere armağan edilmiştir. Geleceğin
Türkiyesi aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin elinde
şekillenecektir. Başta Türk gençliği olmak üzere milletimizin
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşımızın bütün
kahramanlarını rahmet ve şükranla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, bugün
insanlık tarihinin en acı veren günlerinden biri olan Kırım
Tatar sürgününün 78inci yıl dönümüdür. Stalin yönetimindeki Sovyetler
Birliği 18-20 Mayıs 1944 tarihleri arasında yüz binlerce
Kırım Türkünü ölüm trenlerine mahkûm etmiştir. Sürgünde binlerce
Kırım Türkü açlıktan ve hastalıktan hayatını
kaybetmiş, sistematik bir soykırıma maruz
kalmıştır. Kırım Tatar sürgünü 2 Kasım 1943te
Karaçay Türklerinin sürgünüyle başlayan, 8 Mart 1944te Balkan Türkleri ve
14 Kasım 1944 Ahıska sürgünüyle devam eden sürgün ve
soykırım politikalarının son halkasıdır. Türkiye,
tarihsel süreçte etnik ve demografik temelli sürgün politikalarıyla zorla
göç ettirilen soydaşlarımıza ve Kafkas halklarına
kapılarını açmış, onları kucaklamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye, Rusya-Ukrayna
savaşıyla tırmanan bölgesel ve küresel gerilimin benzer
acılara yol açmaması adına önemli adımlar atmaktadır.
Bu kapsamda, savaşın başından bu yana 17 bin vatandaşımızla
birlikte çok sayıda Kırımlı ve Ahıskalı
soydaşımız savaş bölgesinden tahliye edilmiştir, 2 bin
soydaşımızın da önümüzdeki günlerde Türkiyeye getirilmesi
planlanmaktadır. Bu vesileyle, Kırım Tatar sürgününde 21
Mayısta 158inci yıl dönümünü anacağımız Çerkez
sürgününde ve bütün sürgünlerde hayatını kaybeden herkesi,
soydaşlarımızı ve kardeş Kafkas halklarını
rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan
Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluç'un, DEDAŞ zulmüne, 2021 yılında Konyanın Meram
ilçesinde aynı aileden 7 kişinin öldürülmesiyle ilgili davaya ve
Salda Gölünün korunması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, yaza yaklaştık
DEDAŞ zulmü yeniden yükselmeye başladı. Biliyorsunuz, DEDAŞ
zulmünü geçtiğimiz yıllarda burada defalarca konuştuk ve bir kez
daha karşı karşıya kalınmış olan bir durumu
anlatmak istiyorum. DEDAŞ çiftçilerin borçları sebebiyle trafo sökmeye
başladı. En son Şanlıurfanın Haliliye ilçesinde trafo
sökümüne karşı çıkan çiftçilere jandarma müdahale etti ve 5
çiftçi gözaltına alındı. Şimdi, bu DEDAŞ zulmü yeni
değil, biliyorsunuz, açıkça suç işleyen bir DEDAŞ'la
karşı karşıyayız. Defalarca bu meselenin
konuşularak çözümünün bulunması gerektiğini burada
anlattık, konuştuk, DEDAŞ'lı yetkililere ilettik bu
görüşlerimizi, ara bulmaya çalıştık ama DEDAŞ
aynı şekilde devam ediyor. Ya, şimdi, bu iktidarın görevi,
DEDAŞ'ı korumak için, trafo sökümüne karşı çıkan
çiftçilerin tepesine kolluk kuvveti göndermek mi Allah aşkına?
Çiftçilerin elektrik borcu sorununun nasıl çözüleceğinin
yollarını aramak ve tartışmaktır iktidarın
yapması gereken ama bunu yapmıyor iktidar.
Şimdi, burada, hep beraber haftalardır,
aylardır, gıda krizini tartışıyoruz. Böyle bir durumda
sanki çiftçinin durumu çok iyiymiş gibi, sanki çiftçinin hiçbir
sıkıntısı yokmuş gibi 3 kuruş borcu için
DEDAŞ trafo söküyor ve ne yapıyor böylece? Çiftçinin ekmesini,
çiftçinin ürününü kaldırmasını ve çiftçinin o ürününü bu ülkenin
yurttaşlarına ulaştırmasını engelliyor;
DEDAŞ bunu yapıyor aslında. Bu iktidarın bu konuyu bir kez
daha gündemine alması gerekiyor, düşünmesi gerekiyor. Çiftçi neden
borçlu? Çiftçi keyfinden mi ödemiyor elektrik parasını? Çiftçi
kazanamıyor, çiftçi zarar ediyor. Mazot, gübre, elektrik, su, tohum
maliyetleri, üretilen ürünün elde kalması, bunların hepsini her gün
burada tartışıyoruz. El birliğiyle tarımı bitiren
bir iktidar uygulamasıyla karşı karşıyayız;
DEDAŞ da bunun bir unsuru, bir aracı olarak görev görüyor. Bu
DEDAŞ zulmüne karşı mücadelemizi sürdüreceğiz; bunu bir kez
daha vurgulamış olayım.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, 2021
yılında Konyanın Meram ilçesinde bir katliam işlendi ve
Dedeoğulları ailesinden 7 kişi o katliamda katledildi. Daha önce
de ırkçı bir saldırıya uğramışlardı,
ardından da 2021 yılında ikinci bir saldırıda 7
kişi katledildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
tutuklu olarak yargılanan bir tetikçi var ve bu tetikçinin
yaptığı çeşitli konuşmalar dava dosyasına
girmiş vaziyette, çok ilginç konuşmalar var. Daha evvel de burada
dile getirmiştim, bu tetikçinin katliam yapmadan önce 155i arayarak
polislere 5 kişiyi vuracağım. dediği bu dosyaya
girmişti ve hatta bazı konuşmaların kayıtlardan
silindiği dosyaya girmişti; bunları konuşmuştuk
burada.
Şimdi, dosyadaki başka konuşmalar da
ortaya çıktı. Tetikçi açıkça polislerin kendisini
koruduğunu anlatıyor o konuşmalarda, dosyanın içinde,
yargılama dosyasının içinde. Tetikçinin eşi tetikçiye diyor
ki: Herkes bizi biliyor, sevdiler bizi. Hiç bilmediğim insanlar para
atıyor hesabımıza, ev alacağım. Arkamızda çok
insan var, söylenecek çok şey var, telefonda olmuyor. Sana çok destek olan
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tetikçinin
dayısı var, diyor ki: Devletin bildiği bir şey. Polisler
O çocuğun suçu yok. dediler. Yatarın on yıla iner, biter,
gider. Seni götüren polisler bile Bu adam suçsuz. diyor. Dayısı,
tetikçiye söylüyor bunu. Şimdi, tetikçi diyor ki: Ben, kendim teslim
oldum, yakalanmadım. Devlet bana bakıyor, devletimiz var, emin
ellerdeyiz. Polisler ifade verirken yardımcı oldular. Bu ses
kayıtlarının tamamı ve daha çoğu -vakit olmadığı
için okuyamıyorum- nerede var? Dava dosyasında var. Vahim bir durumla
karşı karşıyayız ve dava dosyasındaki bu
belgelere rağmen, mahkeme heyeti, bir an evvel tetikçi hakkındaki
kararı verip bunun arkasındakilerin, o 7 kişinin öldürüldüğü
katliamın arkasındakilerin kimler olduğunu ortaya çıkarma
çabasına asla girmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Mahkeme heyeti de öyle, savcılar da öyle; bir
an evvel meseleyi örtüp kapatmak istiyorlar. Dedeoğulları ailesi
gerçekten büyük bir acı yaşadı. Bir kez daha kendilerine elbette
başsağlığı diliyoruz ve bu davanın takipçisi
olacağımızı söylüyoruz çünkü polisler
Dedeoğulları ailesinden 7 kişi öldürülmeyi neden hak etti?
lafını ediyorlar, neden bunu söylüyorlar? Bunun açığa
çıkarılması lazım, biz neden olduğunu biliyoruz ve
bunu mutlaka açığa çıkaracağız.
Şimdi, sayın vekiller, son değinmek
istediğim konu da Salda Gölü'yle ilgili. Burada çok konuşuyoruz,
biliyorsunuz; hani dünyadaki Mars diye tanımlanan bir Salda Gölü var ve
bunun mineral oluşumu ve jeolojik yapısı açısından
baktığımızda, son derece önemli bir yer olduğunu ve
korunması gereken; doğasının, suyunun korunması gereken
bir yer olduğunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
Peki, ne yapıldı iktidar tarafından
Salda Gölü alanına? Millet bahçesi yapacağız. diye Salda Gölü
tahrip edildi, iş makineleri girdi ve gölün kıyısındaki
kumsal tahrip edildi, kumlar çeşitli yerlere taşındı, hatta
çalındı Salda Gölü'nün kumları ve bölgenin
doğallığını bozan projelerle Salda Gölünde bu
yıl su seviyesi yükselmedi, tam tersine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim, son cümlem.
BAŞKAN Lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Salda Gölü'nün
korunması gerekir ve doğasıyla, suyuyla bu kadar önemli bir yer
olan Salda Gölü'nün ve alanının mutlaka geliştirilmesi gerekir.
Bunu bir kez daha ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay.
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın,
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına, demokrasinin bir
tepki ve protesto rejimi olduğunu sarayın artık öğrenmesi
gerektiğine ve muhalefetin susturulamayacağına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, yarın 19 Mayıs.
Yüz üç yıl önce emperyalizme karşı tam bağımsızlık
mücadelesinin meşalesinin ateşlendiği gün, büyük bir gün,
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş adımının, ilk
adımın atıldığı gün. Baskılara rağmen,
idam fermanına rağmen, suikastlara rağmen, Katli vacip.
fetvalarına rağmen 1 milim geri adım atmayan eşsiz kahraman
Atatürkü ve tüm İstiklal Savaşı şehit ve gazilerini
rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Bize bırakılan kutsal
emanet cumhuriyetimizin karşıtları, kurulduğu günden beri
vardı ve belli ki var olacak, maalesef bugün de var. Herkes müsterih olsun
ki karşı devrimcilere karşı da emperyalizme karşı
da yerli iş birlikçilerine karşı da haramilere karşı
da Cumhuriyet Halk Partisi de var olacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı vesilesiyle memlekette yaşamaktan ümidini kesmiş
gençlerimize seslenmek istiyorum: Bayramınız kutlu olsun, Türkiye
Cumhuriyetine de Anadoluya da Türk Bayrağına da Türkiye
Cumhuriyeti devletine de güveniniz sarsılmasın, bu zor ve kötü günler
geçecek. Türkiyede yaşamaktan kıvanç duyacağınız tam
bağımsız Türkiyeyi kurana kadar mücadelemize devam
edeceğiz diyorum. Gençleri Türkiyeden ümitli, umutlu olmaya davet
ediyorum.
Sayın Başkan, ekonomi çöküyor, demokrasi
dökülüyor. Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu sarayın
artık öğrenmesi lazım. 2 genç çocuğun -birisi 16
yaşında, birisi 17 yaşında- Tayyip kaç, kadınlar
geliyor. dedikleri için okuldan, derslikten öğretmenin ve
arkadaşlarının gözünün önünde karakola alınması bir
garabettir, bir rezalettir; bunun hukukla, adaletle, mevzuatla bir ilgisi de
olamaz, yönetenler bu kadar acz içinde de olamaz. Cumartesi Annesi süslü sülo
dediği için gözaltına alınıyor yani Soylu diyor ki: Benim
Tayyip'ten neyim eksik? Ona laf çakanlar alınıyorsa bana laf çakanlar
da alınacak. Ne hâle geldi Türkiye ya, ne hale geldi!
Ben bir örnek vereceğim size: 14 Ekim 1979, ara
seçimlerden sonra Ecevit, CHP Hükûmeti istifa etmiş, Süleyman Demirel
azınlık Hükûmeti kurulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Antalya'nın
Manavgat ilçesinde vatandaşın biri kahvehanede Süleyman Demirel'e
sövüp saymış. Demirel Başbakan olduğu için savcı resen
soruşturma başlatmış, adamı da içeri
attırmış. Rutin görüşmelerin birinde Demirel, Yaşar
Topçu'ya Önemli bir şey var mı? diye sorar. Topçu da Önemli bir
şey değil ama sadece bilgi arz etmek istiyorum, Antalya'nın
Manavgat ilçesinde vatandaşın biri kahvehanede size hakarette
bulunmuş, galiz sözler söylemiş, vatandaşı
tutuklamışlar. Mahkeme Şikayetçi misiniz? diye soruyor. der.
Demirel de Bu hâkim ve savcı arkadaşlar bazen kantarın topuzunu
kaçırıyorlar. Başbakana hakaret etti diye bir vatandaş
tutuklanır mı yahu? Biz burada oturuyoruz, haberimiz olmuyor,
yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
nasıl
bunalttık ki canını sıkmışız, bize galiz
küfürler etmiş. Hemen Antalya'ya o ilçeye git ve o vatandaştan
davacı olmadığımı söyle hapisten çıkar, tahliye
et, sevaba girersin. diyor ve Topçu gidiyor, bu işlemi yapıyor. Türk
demokrasisinin geldiği yere bakın ya!
Ben size daha vahim bir şey
anlatacağım, ben burada dedim ki: Recep Tayyip Erdoğan milletin
sırtında kamburdur. Beyefendi, tazminat davası açtı,
kaybetti. Sonra ne oldu biliyor musunuz Sayın Başkan? Geçen hafta
Meclise Cumhurbaşkanına hakaretten hakkımda bir fezleke geldi, 7nci,
8inci fezleke mühim değil ama şu mühim: Erdoğan'a Milletin
sırtında kambur oldu. dediğim için bana fezleke geliyorsa bu
şudur: Mahkemeler Erdoğan'ın giyotinine dönüşmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mahkemeler
Erdoğan'ın emir ve talimatıyla hareket ediyordur. Cumhuriyet
Halk Partisi muhalefet partisidir, iktidara kambur da der, dumur da der,
der de der kardeşim, demeye de devam edeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir sene önce Erdoğan için Milletin
sırtına kambur. demiştim, şimdi kamburun kamburu
olmuş. Bunu söylediğim için bana fezleke göndermek şu:
Muhalefete ayar vermek, muhalefeti susturmak... Susan namerttir! Susan haindir!
Bunları devirene kadar konuşmaya, mücadele etmeye devam
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına, vekaleten Ramazan Can.
Buyurun Sayın Can.
25.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Can'ın, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına,
ülkeyi 2023 hedeflerine eriştirmek için var güçleriyle
çalıştıklarına, Rize-Artvin Havalimanına, ekonomik sıkıntıların
farkında olduklarına, vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceklerine
ve herkesin ifade hürriyetine sahip olduğuna ama suç işleme
hürriyetine sahip olmadığına ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyor, başarılı bir çalışma diliyorum.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı'nı tebrik ediyoruz. 19 Mayıs 1919, Gazi Mustafa Kemal'in
Türk milletinin bağımsızlık inancından
aldığı güçle Millî Mücadeleyi başlattığı
bir gündür. Emperyalist, sömürgeci işgal kuvvetlerine karşı
verdiğimiz mücadelede milletimiz sarsılmaz kararlılıkla,
birlik ve beraberlikle yeniden ayağa kalkmak için öne
atılmıştır. Türk milleti, istiklal mücadelesi boyunca
hiçbir millete nasip olmayan azim ve cesaretle vatanını,
bayrağını, ezanını savunmuş, destan
yazmıştır.
Bugün biz de insanı merkeze koyan ilim ve irfan
medeniyetimizden aldığımız güç ve gençlerimizin
verdiği enerjiyle, şanlı zaferlerimizi taçlandırmak ve
ülkemizi 2023 ve gelecek hedeflere eriştirmek için var gücümüzle gayret
ediyoruz. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum; ruhları şad,
mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; salgına, savaşa ve kuraklığa rağmen
dünya çapında eserler yapmaya ve hizmete almaya devam ediyoruz. 1915Çanakkale
Köprüsü, Tokat Havalimanı,
akabinde, -dünyada 5 tane olup 2 tanesi Türkiye'de mevcut- deniz üzerine
yapılmış, dünyada emsaline az rastlanan Rize-Artvin
Havalimanını da hizmete almanın ve inşa etmenin gururunu
yaşıyoruz. Bu vesileyle başta Cumhurbaşkanımız
olmak üzere emeği geçen herkese candan teşekkür ediyoruz.
Evet, biz her şey güllük gülistanlık
demiyoruz, ekonomik sıkıntıları biliyoruz; enflasyonu,
hayat pahalılığını yaşıyoruz ancak
vatandaşımızı da enflasyonu ezdirmeme yönünde söz verdik,
sözümüzü de yerine getiriyoruz getirmeye de devam edeceğiz. Bu
sıkıntıların geçici olduğuna inanıyoruz, geçici
olduğunu da ispat edeceğiz ve milletimize dokunmaya devam
edeceğiz.
Diğer taraftan, Türk ceza hukuku, Anayasa
hukuku ve evrensel hukuk, hiç kimseye suç işleme hürriyeti noktasında
imtiyaz tanımamıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne suçu ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Dolayısıyla herkes ifade hürriyetine sahiptir ancak suç işleme
hürriyetine sahip değildir. Cumhurbaşkanlığı
makamına yapılmış olan hakaret -takibi şikâyete
bağlı değildir- resen kovuşturulması,
soruşturulması gereken bir fiildir. Eğer fiil, ceza normunu
ihlal etmiş ise deliller toplanmış ise suç sübuta ermiştir;
kimsenin de bundan kendini ari tutması da mümkün değildir diyorum.
Bu duygular içerisinde, tekrar, 19 Mayıs
Bayramımızı tebrik ediyor, başarılı bir
çalışma diliyorum.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, bu açıklama üzerine pek kısa bir açıklama talep
ediyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altay'ın,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kanundan bahsetti
AK PARTİ sözcüsü, Anayasadan bahsetti; çıkaralım çekmeceden,
benim bunu bir kere şuraya atmışlığım da var.
BAŞKAN Lütfen atmayın bu tarafa
şimdi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Peki,
atmayayım Sayın Başkan.
Siz hukukçusunuz, bu Anayasada yasama
dokunulmazlığı diye bir kavram var; bir. Allah için soruyorum,
sen hakaret dersen çıkıp hem Erdoğandan hem milletten özür
dileyeceğim. Bir muhalefetin Başbakana, Cumhurbaşkanına,
yürütme organının başına Milletin sırtına kambur
oldu. demesi hakaret midir ya? Bu hakaret midir ya? Allahtan kork da cevap
ver kardeşim. Allahtan kork da cevap ver ya! 16 yaşındaki çocuk
Tayyip kaç, kadınlar geliyor. demiş ya. Yani Tayyip Erdoğan,
haşa, Allah mıdır, peygamber midir? Öyleyse bilelim. Haşa
diyorum ama kendisi 15 Temmuzda Nur Mağarasında gibi hissetmiş
ya kendini, uçağa geldiler, gittiler
Arkadaş, biraz gerçekçi olun
ya! Ben hakarete karşıyım Siyaset, nezaket ve vicdan işi.
diyen adamım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama biz iktidara
Milletin sırtında kambur oldun. diyemeyeceksek bizi buradan sürün,
çıkarın, hepimizin dokunulmazlığını
kaldırın; kendiniz çalın kendiniz oynayın. Böyle şey
olur mu? (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Başkanım,
sadece tutanaklara geçsin
ENGİN ALTAY (İstanbul) Geçsin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Cevap verme
kastım yok da tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Cumhurbaşkanlığına yapılmış olan hakaretin,
fiilin suç olup olmadığına mahkemeler karar verir. (CHP ve HDP
sıralarından gülüşmeler)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Hangi mahkemeler?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Hangi
mahkemeler?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) İkincisi:
Tazminat olayı ayrıdır, ceza yönü ayrıdır. Bu iki
kavram da farklı müesseselerdir ceza hukukunda.
Arz ederim.
BAŞKAN Anlaşıldı Sayın
Can.
HÜDA KAYA (İstanbul) Senin sonunu da
göreceğiz, o mahkemelere nasıl sahip çıkacaksınız!
BAŞKAN Sayın Nergis
27.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergis'in, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ve 21 Mayısta
anılacak olan Çerkez sürgününün 158inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 19 Mayıs Gençlik ve
Spor Bayramı. Bütün gençlerimizin Gençlik ve Spor Bayramını
buradan kutluyorum. Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürkü ve silah
arkadaşlarını rahmetle yâd ediyorum.
Ayrıca, 21 Mayıs Cumartesi günü, büyük
Çerkez sürgününün 158inci yıl dönümü. Tabii, atalarımız yüz
elli sekiz yıl önce kaybettikleri -üç yüz yıl devam eden-
savaştan sonra Çarlık Rusyasının baskısıyla
ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar, Osmanlı topraklarına göç
ettiler. Buradan o sürgünü yaşayan, sürgünde vefat eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere
28.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere'nin, Adıyamanın Çelikhan ilçesinin yol sorununa ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem Adıyamanın Çelikhan
ilçesinde vatandaşlarımızın yol çilesi devam ediyor.
Çelikhan-Adıyaman yolu başta olmak üzere diğer grup
yollarında ve bağlantı yollarında da büyük sorunlar var.
Binlerce vatandaşımızın kullandığı Aksu,
Recepköy, Yeşiltepe, Yağızatlı, İncirli,
Yeşilova, İnlice grup yolu talebi karşılayamamaktadır.
Keskin virajları, yolun darlığı, kısacası yolun
fiziki şartları ve standartları güvenli seyahati ve sürüşü
ortadan kaldırmaktadır. Yol güzergâhındaki köylerimizde
yaşayan vatandaşlarımız bu yolun bir an evvel
yapılmasını talep etmektedirler. Biz de buradan ilgili tüm
kurumlara çağrı yapıyoruz, vatandaşlarımızın
bu yol talebini karşılayın, bu çileye son verin diyor, Genel
kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül...
29.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbül'ün,
İbrahim Kaypakkaya, Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner,
Mahmut Zengin ile Haki Kareri sevgi ve saygıyla andığına
ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
18 Mayıs 1973 tarihinde Diyarbakır
zindanında işkenceyle katledilen İbrahim Kaypakkaya, Dörtlerden
Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve 1978
yılında paramiliter güçler tarafından Antep'te katledilen Haki
Kareri sevgi ve saygıyla anıyor, mücadeleleri önünde saygıyla
eğiliyoruz. Bunların yürüttüğü mücadele, demokrasiye,
eşitliğe, adalete hizmet eden bir mücadeleydi.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 21-24 Mayıs 2022 tarihleri
arasında Azerbaycana resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1958)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin 21-24 Mayıs 2022 tarihleri
arasında Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye Meclisleri Dışişleri
Komisyonları Üçlü Toplantısına katılmak üzere Azerbaycana
resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Anılan ziyarete Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetinin katılım
sağlaması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan
Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, ülkemiz gençliğinin ekonomik, sosyal ve toplumsal tüm
sorunlarının tespit edilmesi, refah ve özgür bir gençlik dönemi
yaşayabilmeleri adına gerekli politikaların hayata geçirilmesi
ve göç etmelerindeki etkenlerin ortadan kaldırılarak yurda
dönüşlerinin sağlanabilmesi adına stratejik planlamanın
yapılabilmesi ve tüm önlemlerin alınması amacıyla 18/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/5/2022 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Dursun
Müsavat Dervişoğlu tarafından, ülkemiz gençliğinin
ekonomik, sosyal ve toplumsal tüm sorunlarının tespit edilmesi, refah
ve özgür bir gençlik dönemi yaşayabilmeleri adına gerekli
politikaların hayata geçirilmesi ve göç etmelerindeki etkenlerin ortadan
kaldırılarak yurda dönüşlerinin sağlanabilmesi adına
stratejik planlamanın yapılabilmesi ve tüm önlemlerin
alınması amacıyla 18/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 18/5/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın
Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geleceğimizin teminatı gençlerimizin sorunlarının tespit
edilmesi ve bu sorunların çözümü konusunda gerekli politikaların
hayata geçirilmesi gerekçesiyle verilmiş olan İYİ Parti grup
önerimiz üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Yarın 19 Mayıs. Bu vesileyle
ekranları başından, internetten, sosyal medyadan bizleri
izleyen, bağımsızlığın, istikbalin ve hürriyetin
ruhunu taşıyan, cumhuriyetimizin asıl sahibi ve bekçileri gençlerimizin
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum.
Sevgili gençler, AK PARTİsi
iktidarının politik tercihlerinden kaynaklanan sorunlar ne yazık
ki hayat merdiveninin daha ilk basamağında olan sizleri derinden
etkiliyor.
Hepimiz genç olduk, ideallerimiz vardı,
hayallerimiz vardı ve bizim, hayallerimizi gerçekleştireceğimize
dair umudumuz vardı. Bugün, ne yazık ki idealinden uzaklaşmak
zorunda kalmış, hayal kuramayan, geleceğe dair umutlarını
yitirmiş, kırgın, öfkeli, endişeli bir nesille
karşı karşıyayız. Neden? Gençlik mi değişti?
Genç bakış mı değişti? Hayır. Sadece,
gençliği sorun, gençleri sorunlu gören bir iktidar
anlayışı, baskıcı ve dışlayıcı bir
politikayla gençleri gençliğinden kopardı, gençliğe
bakış değişti.
Gençlerimiz, kendilerinden, ailelerinden sorumlu,
yaşadıkları dönemi sahiplenen, çalışkan, üretken,
merak eden, araştırmacı kişiliği ön planda olan ve
toplum dinamiklerini hayata geçirebilecek bir konumda iken bugün dertleriyle
baş başa kaldı. Bugün, ne maddi durumundan memnun olan gençler
var ne de maddi durumunun düzeleceğine inanan bir gençlik
Hatta, camdan
duvarlara sıkışmış, gençliği elinden
çalınmış hisseden bir gençlik söz konusu.
İktidarın belki haberi yok ama genç
işsizliği diye bir kavram var. Ülke gerçeğinde işsizlik
toplumsal bir sorun ama bundan en çok zarar gören kesim gençlik. AK
PARTİsi iktidarının ülkemizi içine soktuğu bu sarmaldan en
çok etkilenen kesim gençlik. Gençlerimizin tek beklentisi iş bulabilmek.
Bugün ne iş bulabilen bir gençlik var ne de bulduğu işten memnun
olan bir gençlik. Gençler için iş bulabilme, sömürüye Evet. deme,
sigortasız, asgari ücretin altında bir bedeli kabulle
sınırlandırıldı. Ama iktidara göre işsizlik yok,
gençler iş beğenmiyor, iş bulsa verilen parayı
beğenmiyor. Bugün, ne istediği gibi eğitim alabilen bir gençlik
var ne de aldığı eğitimin ekmeğini yiyebilen bir
gençlik var. Aldığı eğitim ne olursa olsun, tecrübe
kazanabilmek için asgari ücret ve daha da altında bir ücretle geçimini
sağlamak zorunda olan gençler kirasını ödeyemiyor, elektrik, su,
doğal gaz gibi zorunlu masraflarını
karşılayamıyor. Bugün, gençler ev, araba almak ya da iş
kurmak için değil, sadece barınmak ve aç kalmamak için kredi çekiyor
ve eğer çekebilirlerse bankaların tuzağına düşen
gençlerin ödeyemediği kredilerin faizleri zaten kendileri geçinmek zorunda
olan ailelerce üstleniliyor. Bu nedenle, insanca yaşamanın bedelini
sadece gençler değil, aileler de ödüyor.
Bugün Gençler yaşamasın,
konuşmasın, ses çıkarmasın, eğlenmesin hatta
gülmesin. diyen bir siyaset anlayışıyla yönetiliyor.
Ülkemizdeki iktidarın tek sahibinin söylemine göre gençler ahlaki çöküntü
içinde. Kızlı erkekli oturuyorlar. ifadesi iç benlikten
fışkıran fesatlığı ve zihnî
sakatlığı ortaya koyuyor. Bugün, bu zihniyet,
öğrencilerinin bir arada kültürel bir çalışma içinde
bulunmasını, toplumda söz sahibi olmasını, eğlenmesini
bırakın konuşmasını, gülmesini bile çok görüyor hatta
daha da öte gidip ayıplı, yasaklı hâle getiriyor. İktidara
göre işler yolunda ama gençler sorunlu ve sorumsuz. İktidara göre
eğitim sistemi sorunlu değil; gençler saygısız, tembel,
ders çalışmıyor ve ne istediğini bilmiyor, sadece
şikâyette bulunup iktidarın kendilerine sunduğu olanaklarla
yetinmiyor. Tekrar ediyorum, gençlik birbiriyle iç içe geçmiş sorunlar
yumağıyla uğraşmak zorunda. Hayatının
baharında pembe düşler kurması gereken yaştaki gençler daha
18ine basmadan üniversite sınav kaygısıyla ilk buhranına
adım atıyor. Gençler, aldığı sınav puanıyla
belki yaşadığı ildeki yeni kurulmuş, akademik
yapısı oturmamış bir üniversiteden daha yüksek puanlı
bir bölüme yerleşme hakkı olsa bile aileden uzak yaşamanın
getireceği barınma, yeme içme, ulaşım gibi masraflar
nedeniyle hayallerine veda etmek zorunda kalıyor. Gençler, cebinde 5
kuruş olmadan utana sıkıla ailesinin eline bakmayı
değil, okudukları okulun, edindikleri mesleğin,
yaptıkları işin değerini görmek istiyorlar. Gençlik
heyecan demek, gelişim demek, değişim demek ancak bugün
iktidarın gençlerden beklentisi nedir? Suskun kalmaları ve itaat
etmeleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Merak ediyorum,
iktidar, TÜRGEV dışında, TÜGVA dışında kalan
sokaktaki gençlere hiç sordu mu: Derdiniz, korkularınız,
beklentileriniz, hayalleriniz ne? Bize güveniyor musunuz? İddia ediyorum,
bugün, gençler size güvenmiyor ama sizden de korkmuyor. Bu duruma
yoksulluğu kader, yolsuzluğu hizmet, tutsaklığı da
sadakat diye dayatmaya çalışan bir kirli zihniyet yüzünden geldik.
Sevgili gençler, ülkemizin sizlere çok ihtiyacı
var, hayallerinize, fikirlerinize, yeteneklerinize ihtiyacı var. Samsun'da
atılan o ilk adımın, 19 Mayıs ruhunun
kararlılığına, cesaretine ve azmine ihtiyacı var. Tüm
ayrışmaları, kutuplaşmaları ve kavgaları geride
bırakarak millet için, memleket için yeniden bir araya gelmeye, hep
birlikte yürümeye ihtiyacı var. Söz veriyoruz Ben bu yolu gençler olmadan
asla yürümem. diyen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
önderliğinde hak ettiğiniz iktidara, hak ettiğiniz değere
kavuşacaksınız. İyi ki varsınız!
Varlığımız Türk varlığına armağan
olsun! Ne mutlu Türküm diyene! (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Iğdır Milletvekili Sayın Habip
Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Gençlik çok ciddi anlamda, çok büyük sorunlarla
boğuşuyor. Sadece işsizlik değil, aynı zamanda,
yürütülen yanlış politikalar neticesinde, madde
bağımlılığına itilmesi durumu da ciddi bir sorun.
Türkiye'de gençler ciddi bir ümitsizlikle,
geleceksizlikle karşı karşıyalar. Niteliksiz bir eğitimle
karşı karşıya bırakılma durumları hakeza
yine var. Beyin göçü dediğimiz göçle karşı
karşıyalar. Torpil, liyakatsiz atamalar ve aynı zamanda,
güvenlik soruşturmaları ve KHK'lerle iktidarın faşizmi
diyebileceğimiz durumlarla karşı karşıyalar.
Bakın, Türkiye'de genç işsiz
sayısı 2,5 milyona varmış. TÜİK'in verdiği
verilere göre, dar tanımlı genç işsizlik oranı yüzde 21;
DİSK-AR'ın geniş tanımlı genç işsizlik oranı
yüzde 41. Ki genç kadın işsizlik oranı da bu değerlerin 5
puan üstünde yani dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 26,
geniş tanımlı işsizlik oranı da yüzde 49,6. Hem
istihdamda olmayan hem de eğitimde olmayan yüzde 25 genç
bulunmaktadır yani Türkiye'de 4 gençten 1i ne eğitimde yer alıyor
ne de istihdamda yer alıyor; boşta bekliyor. Doğal olarak,
ümitsizlik ve geleceksizlik duygusuna çok şiddetli bir şekilde
kapılıyor. 2005 yılında yüzde 17,2 olan genç işsizlik
oranı TÜİK verilerine göre 2015 yılında yüzde 19,1; 2022de
yüzde 21,1 yani 5 puan artmış durumda. Bunun neticesinde de çok ciddi
anlamda Türkiye'den gitmek isteyen, coğrafyamızı terk etmek
isteyen gençlerimiz maalesef söz konusu. Hatta verilere göre yılda 500
bine yakın, 350 ile 500 bin arasında bir göç oluyor Türkiye'den ve
bunun sadece 50 bini eğitim için giden gençlerimiz. Ki bunların çoğu
da Türkiye'nin göz bebeği olan liselerden mezun olan gençlerimiz.
Gençlerimizin ülkeyi terk etmek istemelerinin temel sebebi antidemokratik
uygulamalar, iktidarın kurumlarda liyakatsizliği esas alması,
torpilin had safhaya varması. Üniversitelerin akademik
kadrolarının dahi AKPye yakın kişilerin aile
şirketlerine dönüşmesi durumu söz konusu ve bunun neticesinde de
ciddi anlamda bu coğrafyadan gitmek isteyen gençlerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Gençler ciddi
anlamda bu torpil, liyakatsizlik, yoksulluk, yolsuzluk
karşısında sorunlar yaşıyorlar. Bakın, size bir
şey söyleyeyim, Kredi ve Yurtlar Kurumuna borçlarından dolayı
hemen hemen birçok genç, daha mezun olur olmaz ümitsiz bir duruma
kapılıyor. Türkiye'de OHAL dönemi
olağanlaştığı için güvenlik
soruşturmalarıyla, KHKlerle gençler zaten gelecekten ümitlerini
kesmiş ve ABDye, Almanyaya, Hollandaya, Avustralyaya, İsveçe
maalesef gitmek istiyorlar.
AKP Genel Başkanının bir sözü var,
diyor ki: Tersine göçü yapmamız lazım. Tersine göç, işte,
eğitim için Batıya gidip ondan sonra ülkesine geri dönme durumu;
maalesef bu durum söz konusu değil. Hekimlere bile Giderlerse gitsinler.
diyen ve kendi elinde tutamayan bir iktidar emin olun, orada eğitim
alanların hiçbirisini geri getirmeyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 19 Mayıs.
Başta gençlerimiz olmak üzere tüm yurttaşlarımızın
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum.
Atatürk gençleri şöyle tariflerdi:
Geleceğin ümitleri, ışıklı çiçekleri. diye, her
fırsatta da Bütün ümidimiz gençlerdedir. diye söylerdi. Hatta bunu
sembolize etmek adına Millet Meclisinin açıldığı günü yani
23 Nisanı çocuklara, cumhuriyetin özlemiyle başladığı
yolun ilk adımı olan 19 Mayısı da gençlere adadı. Bu,
işin sembolize kısmı. Peki, somut tarafından örneklersek
özellikle, cumhuriyetin kuruluşunda, Atatürk Türkiyesinde kurucu
kadroların yani cumhuriyetin kurucu kadrolarının
yaptığı çok önemli bir iş vardı; devlet bursuyla özel
yetenekli çocuklarımızı yurt dışına gönderdi. O
tarihte yani yüz yıl önce, o tarihte İdil Biretler çıktı,
Suna Kanlar. Bunlar dünyanın en ünlü sanatçıları oldu; devlet bursuyla
okudu, dünyaya mal oldu. Peki, yüz yıl sonra, AKP Türkiyesinde
gençlerimize yönelik neler yapıldı? Onlara burs vermeye yönelik neler
yapıldı? Baktığımızda yirmi yıldır
devlet bursu kesilmiş durumda özel yeteneklilere. Ancak cumhuriyet
Türkiyesinde çocuklarımız dünya sanatçısı olarak
yetişirken, devlet bursu alırken, özel yeteneklerini kullanırken
AKPdeki bursa baktığımızda bu ünlülük siyaseten
varlığını gösteriyor. Örneğin yüz binlerce dolar
harcanan, o tarihlerde 5 milyonu bulan rakamlarla verilen burslarda eş
dost, akraba diye tarif edebileceğimiz yandaş, partili özel yetenekli
insanlara burs verildi. Peki, bunlar ne yaptı, bunlar ne oldu?
Bunların bir kısmı bakan, bir kısmı bugün -burada
olmamasına rağmen- bu çatının altında milletvekili,
bir kısmı AKPnin İstanbul Kadın Kolları
Başkanı idi. Yani cumhuriyet Türkiyesinde, Atatürk Türkiyesinde burs
verilenler dünyanın en ünlü sanatçıları AKP Türkiyesinde ise
AKPnin ünlüleri burs aldı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yine, AKP Türkiyesine
baktığımızda gençlere yönelik neler
yaşanmış? Hemen kısaca üst başlıklarını
sadece söyleyeyim. Üniversite kazansa bile yurt yok. Üniversiteyi bitirse bile
iş yok. Gençlerin TÜİK verilerine göre dörtte 1i işsiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Hemen bitiriyorum.
Gerçek verilere bakılırsa yarıya
yakını özellikle genç kadınlarda işsizlik had safhada,
TÜİK verilerine göre bunlar.
Yine, TÜİK verilerine göre yurt
dışına çıkan, göç eden insanlara,
yurttaşlarımıza baktığımızda bunların
içerisinde en çok bulunan grup 25-29 yaş grubu, o da 50 bini buluyor. Yani
gençlerimiz bugün ülkeyi terk eder hâlde, somut rakamlarla bu ortada.
Şayet gençlerimiz okulu bitirdiğinde KYKye borcu varsa üretici
enflasyonuyla -bugünün rakamlarına bakıldığında- iki
yıl sonra ana paradan daha fazla ödeme yapmak durumunda kalıyor.
Gençlere reva görülen durum bu, ekonomisi bu. Ama işin bir başka
boyutu daha var Cumhurbaşkanı 2014-2020 yılları
arasında 160 bin kişiye soruşturma açmış. Yine, burada
gençlerimiz en ön safhada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Selamlayarak
bitireyim.
BAŞKAN Peki, selamlayın.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Bu
sayının içerisinde en fazla yine gençler var. Yine, AKP Türkiyesine
ilişkin bir veri daha vereyim. Örneğin, Turgut Özal 207 dava,
Süleyman Demirel 158 dava açmışken Recep Tayyip Erdoğan'ın
açtığı dava 38 bin sayısını bulmuş durumda.
Son olarak, dün, 2 gencin önce evine gittiler sonra
da okulundan polisler alıp karakola götürdü. Bu çocukların birisi 17
yaşında Bedirhan, diğeri de 16 yaşında Eylül. Ne için
bu muameleye tabi oldular? İki ay önce slogan atmış bu genç
kardeşlerimiz; ne demişler? Tayyip, kaç kaç! Kadınlar geliyor!
Başka ne demiş? Zıpla zıpla, zıplamayan Tayyip
olsun! Ya, buna da mı siz eleştiri olarak bakamıyorsunuz?
Bundan da mı korkuyorsunuz? Yazıktır, günahtır,
gençlerimize önce güvenelim, bu korkudan vazgeçelim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Rümeysa Kadak.
Buyurun Sayın Kadak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RÜMEYSA KADAK
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok kıymetli Genel Kurul, üç dakikam var, üç
noktaya değinmek istiyorum bugünkü öneriyle ilgili. Öncelikle çok üzücü
bir gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaklaşık dört
senedir milletvekili olarak görevime devam ediyorum. Bu kürsüde, maalesef,
gençlerin sorunlarını en çok dile getiren vekillerimize,
ağabeylerime, ablalarıma baktığımda, konu gençlere
sorumluluk vermek olduğunda suspus oluyorlar veya Gelsin gençler, burada
kendileri kendi problemlerinden bahsetsin. dediğimizde kapatıyorlar
bize kulaklarını.
Gençlere sadece fotoğrafta yer verme devri
artık sona erdi. Bunu burada sizlere belirtmek istedim tekrardan. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar(!)] Gençler sadece fotoğrafta
değil, artık masada da olmak istiyorlar çünkü gençler sadece
yarınınız değil, artık bugününüz de. O sebeple,
üzülerek söylüyorum ama Meclisteki yaş ortalaması 50 olan bir grubun
gençlerle ilgili soru önergesi veya işte, grup önerisi vermesini de 50
erkeğin bir odada bulunup kadınlarla ilgili politika üretmesine
benzetiyorum. Umarım, bu durum önümüzdeki süreçte değişir. [CHP
sıralarından alkışlar(!)]
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Güzeldi!
ERKAN AYDIN (Bursa) Bravo, bravo(!) Tebrik
ediyoruz(!)
RÜMEYSA KADAK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Tabii, ikinci nokta, söylem değil, icraata
bakıyoruz yani biz gençler artık icraat görmek istiyoruz. Bu, belki
buradaki, Parlamentodaki ağabeylerimi bir tık üzecek ama
[AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar(!)]
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Kendi Genel
Başkanınıza söyleyin, bize değil.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bravo(!)
RÜMEYSA KADAK (Devamla) Teşekkür ederim, çok
sağ olun.
ortağı olduğunuz, ittifakta
bulunduğunuz partinin İstanbul -ben çünkü İstanbul
Milletvekiliyim- Büyükşehir Belediye Başkanının
icraatlarını ben burada hiç eleştirdiğinizi görmedim.
Mesela, 30 tane havuz yapacağını söyledi Belediye
Başkanı, kaç tane yaptı biliyor musunuz? Sıfır.
Mesela, 30 tane kapalı spor salonu yapacağını söyledi,
sıfır yaptı. Onun dışında 20 adet yurt
açacağını söyledi, kaç adet açtı biliyor musunuz? 3 adet;
onları da zaten zamanında biz yapmışız.
NİHAT YEŞİL (Ankara) Yirmi
yılda siz kaç tane yaptınız?
RÜMEYSA KADAK (Devamla) O sebeple, tekrar tekrar
dile getiriyorum buradan. Lütfen, gençlik konusunu siyasete alet etmeyelim. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar(!)] Gerçekten bu konuda samimiysek
tabii ki bizim de yapacaklarımız var, yaptıklarımız da
var mevcut durumda. 407 gençlik merkezi açtık, 322 genç ofisi açtık,
gençlerle ilgili eğitim programları entegre ettik sürece.
İstihdam noktasında inanılmaz örnek projeler yapıldı.
Tabii ki bu bize yetiyor mu? Bize de yetmiyor, daha fazlasını yapmak
durumundayız.
O sebeple ben burada üçüncü bir nokta olarak benden
önce konuşan 40, 50 ve 51 yaşındaki, gençlerle ilgili
konuşan ağabeylerimi de içine katmak üzere
HABİP EKSİK (Iğdır) Ben 40
yaşında değilim.
RÜMEYSA KADAK (Devamla) -
tüm buradaki
ağabeylerime, ablalarıma, mevkidaşlarıma bir
çağrıda bulunmak istiyorum
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sen
doğarken AKP iktidardaydı.
RÜMEYSA KADAK (Devamla) - Gerçekten bu konuda
samimiyseniz yani gençlerin problemlerini sadece siyaseten kullanmak
değil, gerçekten çözmek istiyorsanız, sadece soru önergesi verip
burada süslü süslü kelimelerle süslü süslü konuşmalar yapmak değil,
sorunu çözmek istiyorsanız -her birimize söylüyorum- lütfen bir araya
gelelim, bu problemleri hep birlikte çözelim. Çünkü ben burada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Yapmaya değil
yıkmaya yiğitsiniz.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RÜMEYSA KADAK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Belki kutuplaştırıcı söylemlerde
bulunmak evet, 1-2 oy getirir ama günün sonunda biz yani hepimiz kaybederiz
diye düşünüyorum. O sebeple lütfen, bundan sonraki süreçte bu kürsüyü
sadece sorunları dile getirmek için kullanmayalım, Parlamentoyu
sadece sorun konuşma mekânı olarak değil çözüm dile getirme
mekânı olarak da kullanalım. Çok sevdiğim, burada
tanıdığım ağabeylerim, ablalarım var, bu konuda
samimiyetimi hissedeceklerini düşünüyorum. Bundan sonra gençlik konusunda,
özellikle gençlerin de çünkü beklentisi bizden bunlar, bu üç hususa dikkat
edeceğimizi umuyor, her birinize teşekkür ediyorum.
Buradaki her partiden alkış almak da benim
için çok kıymetli. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından alkışlar (!)] Bizim
kapımız herkese açık. Ben her daim diyorum farklı siyasi
görüşten arkadaşlarımız da her daim kapımız
açık. Birlikte gençlerin, bu ülkedeki gençlerin daha iyi üretmesi,
Türkiye'yi bir adım öteye -hatta birkaç adım- çok daha ileriye her
daim hep birlikte götürmek için biz hazırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
RÜMEYSA KADAK (Devamla) Sizler de
hazırsanız sadece öneri vermeye değil, masada birlikte oturup
çözüm getirmeye ben her birinizi davet ediyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu'nun,
İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadakın İYİ Parti grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim.
Kürsüde Adalet ve Kalkınma Partisi adına
söz almış arkadaşıma da teşekkür ederim.
Şimdi, gençlerin meselesi konuşulurken
yaş almış olanların bunun dışında
kalacağı diye bir husus yok.
RÜMEYSA KADAK (İstanbul) Tabii, tabii.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çünkü ben bütün ömrümü kendimden daha büyük
BAŞKAN Sayın Öztürk de çok
yaşlı değil ayrıca.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Evet, en genç milletvekilimiz.
Bütün bir ömrümü kendimden çok daha fazla
yaşlı Millî Eğitim Bakanlarının belirlediği
eğitim sistemiyle geçirdim. O sebeple gencin meselesine müdahale ederken
yaş üzerinden bir değerlendirme yapılacaksa şayet, ben buna
da katılıyorum. Ben 20 yaşında bir kız evlat
babasıyım; onun için konuşuyoruz Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, kendimiz için değil, bunun böyle değerlendirilmesini
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, tamamlayalım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu önergeleri de zaten ortak bir masanın etrafında
birleşelim diye veriyorum. Milletvekili kardeşimizin bu teklifini de doğrusunu
isterseniz yerinde buldum. Bu önerge buna vesile olsun bence ve İYİ
Partinin vermiş olduğu bu önergeyi iktidar da desteklesin, bir
masanın etrafında toplanarak sorunları ve çözüm önerilerini
birlikte paylaşalım istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan
Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, ülkemiz gençliğinin ekonomik, sosyal ve toplumsal tüm
sorunlarının tespit edilmesi, refah ve özgür bir gençlik dönemi
yaşayabilmeleri adına gerekli politikaların hayata geçirilmesi
ve göç etmelerindeki etkenlerin ortadan kaldırılarak yurda
dönüşlerinin sağlanabilmesi adına stratejik planlamanın
yapılabilmesi ve tüm önlemlerin alınması amacıyla 18/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Hani el
kalkmıyor, ne oldu? El kaldır el!
(İYİ Parti sıralarından Hani
hani sesleri)
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Nuhoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu'nun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına
ve millî bayramları gölgelemeye çalışmanın hiç kimseye
fayda sağlamayacağına ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
19 Mayısın 103üncü yılında;
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun. İstiklal
mücadelesinin ilk adımı Samsunda atılmış, bütün
imkânsızlık, zorluk ve ihanetlere rağmen Türkün esaret kabul
etmeyen hürriyet aşkı ve inancı, zaferle sonuçlanmış
ve bu zaferin eseri olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. Bunu
hazmedemeyen iş birlikçi zihniyetin temsilcisi hainler, bugün bile kinlerini
devam ettirmekten çekinmemektedirler. Bayramın önemini gölgelemek
amacıyla bu hafta içinde değişik adlarla gençlik şölenleri
yapanlar akıllarını başlarına almalıdır.
Şiddetle uyarmak isterim ki millî bayramları gölgelemek hiç kimseye
zerre kadar fayda sağlamayacaktır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın İlhan
32.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan'ın, açıklanan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine
ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi diğer aylarda olduğu gibi
bu ay açıklanan verilerde de yeniden bir rekor daha kırdı. Devam
eden ekonomik krizler, kuraklık, gübresiz ekim, tarım
alanlarının azalması ve benzeri olumsuz etkenler, bu yıl
rekoltenin de düşük olacağının habercisiyken Hükûmet
yetkilileri, çiftçi aleyhine hasat öncesi fiyat manipülasyonu yapıp yine
zenginin, rantçının ve tüccarın cebini doldurmanın
telaşı içindedirler.
Tüm uluslararası kuruluşlar bu yıl
küresel ölçekte çok büyük gıda krizi yaşanacağını
söylemektedirler ancak Hükûmet yine ortalık yangın yeriyken destek ve
teşvik bekleyen çiftçi yerine yandaş müteahhitlerin bir türlü
çözülemeyen zenginlik sorununun çözümünü memleketimizin hayati beka meselesi
olarak görmektedir. İşini layıkıyla yapan müteahhitlere
sözümüz yok elbette. Ancak yandaş beton ihalecilerine artık bu
ülkenin dayanacak gücünün kalmadığını da özellikle
belirtmek isterim. Zira, Kırşehirdeki ve diğer illerdeki saha
çalışmalarımızda neredeyse her vatandaş bu kan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın
33.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Başkanım.
Yarın 103üncüsünü
kutlayacağımız Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutluyorum. İlk adımı yüz üç yıl önce
attılar ve bizler burada bağımsız bir şekilde bu
Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz. Bugün de -o gün- Atatürkün Gençliğe Hitabesinin
son bölümünü okumak istiyorum: Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün
kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün
orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi
bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve
daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet,
dalalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar
sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit
edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş
olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu
ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. diyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili
Abdullah Koç ve arkadaşları tarafından, asgari ücretin yeniden belirlenmesi,
tespiti ve incelenmesi amacıyla 18/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
18/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/5/2022 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Mayıs 2022 tarihinde Ağrı
Milletvekili Sayın Abdullah Koç ve arkadaşları tarafından
verilen (18629) grup numaralı asgari ücretin yeniden belirlenmesi, tespiti
ve incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 18/5/2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Muş
Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Evet, asgari ücretin yarattığı
yoksulluk ve yetersizliğine dair bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması ve aslında asgari ücretin yeniden tespit edilmesine dair
bir önerimiz var, bu önerinin gerekçesini sizlere açıklamaya
çalışacağım.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde birçok sendika
aslında açlık ve yoksulluk sınırını
açıkladılar. Şimdi bu verilere baktığımızda,
Türkiyede 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı
-MEMUR-SENin yaptığı araştırmaya göre- 5.263 lira,
yoksulluk sınırı ise 14.534 lira; TÜRK-İŞin
açlık sınırına bakalım, 5.323 lira, yoksulluk sınırı
ise 17.340 lira; BİRLEŞİK KAMU-İŞinkine bakalım,
orada da açlık sınırı 6.170 lira, gıda
dışı zorunlu harcamalar ise 12.304 lira. Şimdi, bütün bu
araştırmaların ortak noktası ne? Bütün bu
araştırmaların ortak noktası değerli arkadaşlar,
asgari ücretin bugün açlık sınırının altında
olması ve artık Türkiyede ortalama bir ücrete dönüşen asgari
ücretle çalışan herkesin aslında açlık
sınırının altında kaldığı
gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Şimdi, Türkiye, Arnavutluktan sonra en az
asgari ücret veren Avrupadaki ülkelerin başında geliyor değerli
arkadaşlar. Bu ne demek? Normalde asgari ücret, en az, en dipteki, en
niteliksiz işler için belirlenen ve asgari geçimi sağlayacak bir
ücrettir. Bugün, Türkiyeye baktığımız zaman, asgari
ücretin bir ortalama ücrete dönüştüğünü ve neredeyse
çalışan nüfusun yüzde 77sinin de asgari ücretle
çalıştığını görüyoruz. Yani bugün, artık,
herhangi bir işçi daha az emekle, kol emeğiyle çalışan bir
işçi değil, bugün artık avukatlar, bugün artık hekimler,
bugün artık inşaat mühendisleri, mühendisler, yani aslında beyaz
yakalı olarak tabir ettiğimiz yüksek eğitim almış ve
nitelikli iş gücü olarak tarif ettiğimiz kesimler de kendilerine
ancak ve ancak asgari ücretle iş bulabiliyorlar.
Peki, buldukları iş
yaşamlarını idame ettirmelerine gerçekten yetiyor mu? Yetmiyor.
Neden yetmiyor? Çünkü asgari ücret henüz açıklandıktan bir ay sonra
aslında enflasyon karşısında çok hızlı bir
şekilde eridi ve sizin o AKP iktidarının çokça övündüğü
Enflasyona ezdirmeyeceğiz işçiyi, enflasyona karşı çok iyi
bir şekilde asgari ücret belirledik. sözlerinin reelde, gerçekte hiçbir
karşılığının olmadığını
gördük. TÜİK bile artık enflasyonu yüzde 70 oranına
çıkarmak zorunda kalıyor. Zorunda diyoruz çünkü bunun çok üstünde
olduğunu alternatif mecraların açıklamalarından biliyoruz.
Bugün, gerçek enflasyon yüzde 160ların üzerine çıkmış
durumda. Bütün manipülatif rakamlara rağmen TÜİK bile bunu yüzde 70
olarak açıkladı.
Peki, bu durumda ne yapılması gerekiyor?
Açlık sınırının altında kalan asgari ücretin çok
hızlı bir şekilde yeniden değerlenmesi, yeniden
belirlenmesi gerekiyor. Asgari ücret belirlenirken de enflasyonun göz önünde
bulundurulması gerekiyor ve Türkiyedeki asgari ücret ile ortalama ücret
arasında kapanan makasın da geliştirilmesi, özellikle asgari
ücretin dışında çalışanlara yüksek oranda bir zam
yapılması gerekiyor ki bu makas biraz açılabilsin ama ne
yazık ki bundan çok uzaksınız. Şimdi, asgari ücreti
belirlerken peki gerçekten sınıfın, işçinin, emekçinin
hakkını gözetiyor musunuz? Hayır. Zaten kurulunuz sermayeden
yana bir kurul, zaten kurulunuz iktidarın, işveren
sendikalarının çoğunlukta olduğu bir kurul ve siz her
seferinde yeniden ve yeniden patronları gözetiyorsunuz, yeniden ve yeniden
sermaye lehine düzenleme yapıyorsunuz. Asgari ücreti
arttırdınız ama bakın, bugün mevcut asgari ücretin dahi altında
çalışan işçiler var, bu da çalışanlar içerisinde
yaklaşık yüzde 20ye tekabül ediyor. Onu bırakalım,
görünüşte asgari ücretle çalıştığını ifade
eden, resmiyette onu asgari ücretli gösteren ama elden asgari ücretin bir
kısmını geri alan işverenler olduğunu biliyoruz yani
resmiyette ona 4.250 lira veriyor ama ay başı geldiğinde tekrar
işçinin getirip kendisine para iade etmesini isteyen ve asgari ücretin
altında çalıştıran iş yerleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bütün bu gerçekler ortadayken ve her ay
ortalama enflasyon aylık bazda yüzde 7nin üzerinde artarken, tüketici
fiyat endeksi, üretici fiyat endeksi, tarımsal girdi maliyetleri bu kadar
artmışken, artık insanların bu ülkede taneyle meyve ve
sebze aldığı bir gerçeklik varken, onu bırakın,
artık yarım simit, yarım ekmek dönemine geçilmişken,
bakın, insanların tam bir simide ulaşamadığı,
çalışanların tam bir ekmeğe ulaşamadığı
bir ortam varken, boş dürümü satmak zorunda kalan ve boş dürüm
yiyerek hayatını geçirmek, karnını doyurmak zorunda kalan
bir toplumsal gerçek varken siz Asgari ücreti yeniden Aralık 2022de
belirleyeceğiz. diyorsunuz. Bunun hakkaniyetli olmadığını,
insani olmadığını, vicdani olmadığını,
haktan, hukuktan, emekçiden, alın terinden, sınıftan yana
olmadığını bir kez daha ifade ediyoruz ve asgari ücretin
yeniden tespit edilmesi için hepinizi bu önergeye destek vermeye davet
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
verilen araştırma önergesi üzerinde İYİ Parti Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında
bizi izleyen aziz milletimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Dünyanın en
büyük ekonomisi olacağız. diye çıktıkları yolda, AK
PARTİ iktidarının yanlış ekonomi politikaları
nedeniyle, bugün emeklilerimiz, işçilerimiz, memurlarımız,
çiftçi ve esnaflarımız hayat pahalılığı ve
enflasyonla savaşıyor, ayakta kalmaya çalışıyor.
İğneden ipliğe, gıda ve temizlik ürünlerine gelen zamlar,
bunun yanında, benzin, elektrik, doğal gaz ve ev
kiralarının çok yüksek olması vatandaşın belini
büküyor, çaresiz bırakıyor. Buna karşılık belirlenen
asgari ücret, bırakın bu gider kalemlerini karşılamayı,
bir ailenin aylık gıda giderlerini dahi karşılamaktan uzak
hâle düşmüştür. Çekirdek bir ailenin yapması gereken aylık
harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 8, bir önceki yıla göre
yüzde 85 artmış durumdadır.
Değerli arkadaşlar, TÜİKe göre
gıda enflasyonu üretici için yüzde 115e, tüketici için yüzde 89a
dayandı. Peki, bu ne demek? Vatandaş çok zor durumda,
ihtiyaçlarını karşılayamıyor demek, mutfak
alışverişi yapamıyor demek, faturalarını
ödeyemiyor, yol masraflarını karşılayamıyor demek. Siz
ne kadar algı yapsanız da Ekonomimizin son iki yılda
gösterdiği büyük başarı tüm dünya tarafından takdir
ediliyor. diye masal anlatsanız da vatandaş perişan, ay sonunu
getirme derdinde, siz başka bir âlemdesiniz. Anne-babalar
Çocuklarımın ihtiyaçlarını nasıl karşılarım?
diye çare ararken siz Seçimde sandıktan nasıl çıkarım?
derdindesiniz. Vatandaş geçim derdinde, siz seçilebilme derdindesiniz.
Ülkeyi ve ekonomiyi yönetirken gözleriniz ışıl
ışıl olsa da görmüyorsunuz, görmüyorsunuz. Bugün açlık
sınırı asgari ücretin çok üzerinde, yoksulluk
sınırı aldı başını gitti, gündem değiştirerek
ekonomik krizi ve milletin geçim sıkıntısını
unutturacağınızı sanıyorsunuz ama
yanılıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Bakın, belirlenen
asgari ücret yüksek enflasyon nedeniyle çoktan eridi bitti, uçtu gitti. Biz
İYİ Parti olarak dedik ki: Üç ayda bir asgari ücret güncellensin.
Hâlen de diyoruz ama Sayın Çalışma Bakanı Asgari ücret
tartışmalarını anlamlı bulmuyorum. dedi,
kapıyı kapattı. Siz asgari ücretliyi bir kez daha kaderine terk
ettiniz.
AK PARTİ iktidarına sesleniyorum:
Vatandaşı derin yoksulluk sarmalının içine atan sizsiniz,
milletin Geçinemiyoruz. çığlığına
kulaklarını tıkayan sizsiniz. Ama şunu bilin ki: Ceketimi
koysam seçtiririm. dönemi bitti. Artık bu milletin sesini duyuran
İYİ Parti var, Türkiyeyi il il, ilçe ilçe adımlayan,
esnafın derdini dinleyen, vatandaşın derdini dillendiren cesur
lider Meral Akşener var.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. HDPnin verdiği grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Konumuz asgari ücret, rakamları bütün
konuşmacılar söyledi. Şu anda 4 kişilik bir ailenin
açlık sınırı 5.323 TL yani asgari ücretten yüzde 50 daha
fazla, yoksulluk sınırı ise 17.340 TL yani neredeyse 4 asgari
ücret alacak ki yoksulluk sınırına gelmesin. Bir bekâr
çalışanın aylık geçinme maliyeti 7 bin TL, asgari ücret ne
kadar? Dolar böyle hızlı yükselmeye devam ederse 200 dolarlar civarına
düşecek çok yakında. Peki, bunları çözmekle ilgili Değerli
Hükûmetimiz ne yapıyor? Faiz sebep enflasyon sonuçtur. dedi, faizi
düşürdü enflasyon yüzde 150ye çıktı. Bakanı
değiştirdi Gözümdeki ışıltıya bakın,
enflasyon düşecek. dedi, hiperenflasyona geldik ancak çözüm için hiçbir
şey yok. Millet pazarlarda pazar artıklarını, kuru sebze,
soğanı toplarken, insanlar kuru soğana muhtaç olmuşken
sarayın günlük gideri -2021 bütçe rakamlarına göre söylüyorum- 10
milyon TL, yıllık 300 milyon. Kaç asgari ücret yapıyor biliyor
musunuz? 72 bin. Yani saraydaki israfı bitirirseniz 72 bin asgari ücretli
ekmek sahibi olacak bu ülkede.
Şimdi alkışlayabilirsiniz,
yapıyorsunuz ya burada. (CHP sıralarından alkışlar)
Yani sadece sarayın 72 bin asgari ücret kadar
yıllık maliyeti var. Yetmedi, şimdi de Ahlat'a 9 bakana bir
israf yuvası daha yapıyorlar, onu da
hesapladığınızda bir 72 bin kişi daha sadece bu lüks,
şatafat, israf yüzünden aç kalacak. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Ama ekranları açın, ekranlarda her
şey güllük gülistanlık; memleket uzaya gidiyor, müreffeh medeniyet
seviyelerini aşmış, zenginlik içerisinde. Ama gerçek şu,
bakın, gerçek: Bu daha yeni çekildi -2022 Türkiyesi- pazarlarda ikinci el
iç çamaşırı satılıyor. Bakın, insanlar
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Vallahi
ayıp!
ERKAN AYDIN (Devamla) Ayıp değil, gerçek
bu. Ayıp olsa keşke ama gerçek, bunlar buradan, Türkiyeden çekildi.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Ayıp onu
sattırmak, ayıp onu sattırmak!
ERKAN AYDIN (Devamla) Ayıp olan,
insanları bu duruma düşürmek; ayıp olan bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Bak, bak, bak;
nasıl da siyasete alet ediyorsunuz ya, ayıp ya!
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayın.
Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AYDIN (Devamla) Keşke siz gerçekten
saraylara harcayacağınız parayı bu millete verseydiniz de
insanlar buralarda buna muhtaç olmasaydı Sayın Vekil, keşke
bunları yapsaydınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) O saray milletin
sarayı, milletin sarayı!
ERKAN AYDIN (Devamla) İşiniz gücünüz
burada çıkan muhalefet milletvekillerine laf atmak, Grup Başkan
Vekilimiz bir eleştiri yaptı diye fezleke göndermek, insanları
susturmaya çalışmak ama gerçekler gün gibi ortada. Sandık da
geliyor. O zaman göreceğiz, gerçekten ayıp mı, yoksa bu millet o
yaşadığı sıkıntıların
hesabını size soracak mı, sormayacak mı; hep birlikte
göreceğiz.
Sözün sonu: Şu an itibarıyla, asgari ücret
daha eline geçmeden yüzde 50 erimiş durumda. Temmuz zammında asgari
ücretin en az açlık sınırına getirilmesi -ki o günlerde çok
daha fazla olacağı kesin- insanca yaşayabilir, onurla
yaşayabilir bir seviyeye getirilmesi gerekiyor. Bunu da buradan bir kez
daha söylüyor ve grup önerisini desteklediğimizi ifade ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Bravo Uğur
Bey!
AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, tüm milletimizin
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını
şimdiden kutluyorum.
Evet, arkadaşlar, çıkan
konuşmacı arkadaşlarımız dünya konjonktüründen hiç
bahsetmediler. Asgari ücretten bahsettiğimiz zaman, pahalılıktan
bahsettiğimiz zaman, enflasyondan bahsettiğimiz zaman mutlaka
dünyayı da terazinin bir kefesine koymamız lazım; ben öyle
düşünüyorum en azından. Ve artı, Türkiyenin geçtiği
süreçleri de bu kefeye eklememiz gerektiğini düşünüyorum.
Bakınız, dünya son iki buçuk yıldan beri Covid-19 pandemisiyle
boğuşuyor, ardından, bir de buna kuraklık eklendi ve
şimdi bir de Rusya ile Ukrayna savaşı var.
Dolayısıyla, bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman ne
oldu? Enerji maliyetleri katbekat arttı, bununla beraber emtia
fiyatları ve gıda fiyatları da arttı.
Ben, şimdi, size burada şunu ifade etmek
istiyorum: En pahalı şey ne biliyor musunuz? İstediğiniz
bir şeye ulaşamamak. Hamdolsun, Türkiyede bugüne kadar hiçbir
vatandaşımız, istediği hiçbir... Hangi şey olursa
olsun, anında ve istediği zaman ulaşabilmişlerdir.
Şimdi, HDP grup önerisine bakalım, asgari
ücretten bahsediyorlar. Asgari ücret dediğimiz zaman... Hepimizin
yaşları hemen hemen aynı, genç
arkadaşlarımızı bir kenara bırakıyorum. 2002
yılında asgari ücret kaç paraydı? 184 lira. Geçtiğimiz
yıl asgari ücret ne kadardı? 2.800 küsur lira. Biz, 2022
yılında asgari ücrete ne kadar zam yaptık değerli
arkadaşlar? Yüzde 50nin üzerinde zam yaparak 4.253 liraya
çıkardık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Bravo!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Peki, ne alabiliyoruz?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet, bununla
kaldık mı? Bununla kalmadık. Başka ne yaptık? Az
önceki arkadaşlarımız bizim sermayeden yana olduğumuzu
ifade eden cümleler kullandılar. Asgari ücretten vergiyi kaldırmak
sermayeden yana olmak mı arkadaşlar? Basit usulde vergiyi
kaldırmak sermayeden yana olmak demek mi, dar gelirlinin yanında
olmak demek mi? (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Tarımsal desteklerden stopajı kaldırmak,
vergiyi kaldırmak sermayeden yana olmak mı, yoksa dar gelirliden yana
olmak mı?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Tarımda gümrük vergilerini sıfırlamak...
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Ama ben size
şunu söyleyeyim: Biz 85 milyonun yanındayız; sermayenin de
yanındayız, dar gelirlinin de yanındayız, asgari ücretlinin
de yanındayız. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bunu unutmayalım.
Az önce arkadaşım, fotoğrafla
çıktı, bir fotoğraf gösterdi. Evet, arkadaşlar, Covid-19
döneminde o, sözüm ona büyük büyük ülkelerde sağlık
sıkıntıları yaşandığı zaman o
fotoğraflardan da bir iki tane getirip gösterseydiniz. O Covid-19
döneminde hastane kapılarında, sokaklarda ölen, hastaneye
ulaşamayan, erişemeyen o ülke vatandaşlarının da
fotoğraflarını getirip gösterseydiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Bursa) Niye? Biz orada mı
yaşıyoruz ya? Biz orada mı yaşıyoruz arkadaş,
niye gösterelim?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Adanada sahra hastanesini açtınız (!)
BAŞKAN Tamamlayalım Uğur Bey.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) O
fotoğraflardan bir tanesi ülkemizde yaşandı mı?
ERKAN AYDIN (Bursa) Yahu, biz orada mı
yaşıyoruz? Bize ülke gerçekleri lazım ya!
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Ülkemizin
sağlık sistemiyle yediden yetmişe
Bir çocuk dünyaya gelir
gelmez sağlık güvencesi altında. Bugün,
vatandaşlarımızın yüzde 99u genel sağlık
sigortası kapsamında, şemsiyesi altında arkadaşlar.
Sağlığa erişemiyorum, ulaşamıyorum; param yok.
diyen vatandaş duydunuz mu, duydunuz mu arkadaşlar? Getirin, bize ve
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Duyduk, duyduk.
HÜDA KAYA (İstanbul) Her gün duyuyoruz, her
gün, her gün!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Milyonlarca,
milyonlarca
UĞUR AYDEMİR (Devamla) İftiraya
gerek yok, gerçekleri konuşmak lazım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Randevu
için arayanları size yönlendireceğiz, tamam mı?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Enerji
maliyetlerinin arttığını söylüyorsunuz, enerji
maliyetlerinin arttığını biz de söylüyoruz ama biz bunu
Vatandaşlarımıza konutlarda doğal gaz maliyetinin
faturasının yüzde 80ini devletimizin ödediğini niye burada
söylemiyorsunuz? Yakıta yüzde
(AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Yahu, üç ay randevu alamıyor, üç ay!
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Kömür
yardımı yaptığımızı niye söylemiyorsunuz? Elektrik
faturasının yüzde 50sini devletimizin desteklediğini niye
söylemiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, bu devlet bizim değil mi? Bu
devlet bizim değil mi? Hep beraber, bizim, 85 milyonun devleti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Bu devlet
güçlendikçe bizler gurur duyacağız ama vatan hainleri varsa, gurur
duymayanlar varsa onları
(AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İşte, asıl hayal bu, hayal anlatmak bu asıl.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Ve HDP grup
önerisinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
milletvekili kendisinden önce konuşan, grubumuza mensup Bursa Milletvekili
Erkan Aydının konuşmasına atfen İftira attı,
iftira diye söyledi. demek suretiyle sataşmada bulunmuştur.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Başkanım, öyle bir şey söylemedi.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Genelledi, genelledi.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkanım, kesinlikle
Tutanaklardan bakınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Erkan
Aydının konuşmasına cevaben konuştu efendim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkanım, tutanaklardan bakınız, ben resimle alakalı
iftira kelimesini kullanmadım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İftira
kelimesini kullandın, ben kulağımla duydum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) O
fotoğrafların yanında bu fotoğrafları da
göstermelerini talep ettim sadece, iftira demedim.
BAŞKAN Şimdi, iftirayı
kullanmadı, şöyle: O fotoğrafları gösteriyorsunuz,
Avrupadaki fotoğrafları niye göstermiyorsunuz? diye bir
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Evet, aynen,
aynen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
iftira kelimesi var Başkanım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) O iftirayı
başka bir
ENGİN ALTAY (İstanbul) Meclisi izleyen
vatandaş Sayın Aydının konuşmasını
izlemediyse Erkan Aydının iftira attığı zannı
içinde olacak.
BAŞKAN Peki, Sayın Aydın,
yerinizden 60a göre bir söz vereyim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkanım
Sayın Başkanım, lütfen
BAŞKAN Arkadaşlar, sataşmadan söz
vermedim, 60a göre bir açıklama yapması için söz verdim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşmadan
vermeniz gerekir efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın,
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın hatip Yurt dışındaki
örnekleri niye vermiyorsunuz? dedi. Bir defa, biz yurt dışı
milletvekili değiliz, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekiliyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru söylüyor, dolayısıyla Adana sahra hastanesini örnek vermek
lazım.
ERKAN AYDIN (Bursa) Kendisini herhâlde yurt
dışı milletvekili sanıyor, oradan örnekler istiyor;
oradakileri, bırak yurt dışındaki milletvekilleri versin.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ülkenizle gurur
duyun.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ya, sen
her konuda yurt dışından örnek veriyorsun da o konuda niye
vermiyorsun Allah aşkına, öyle şey mi olur?
ERKAN AYDIN (Bursa) Ben kendi ülkemdeki
sorunlardan, kendi ülkemizdeki yaşanan sıkıntılardan
mesulüm ve bana ulaşan sıkıntıları da burada
fotoğraflarla, kanıtlarla kayıtlara geçiriyorum. Bana laf yetiştireceğine
bu yoksulluğu, asgari ücretin değersizliğini halletsin. Evet,
Arkadaşlarda en ucuz şey palavra. Bu söz de Bülent Tezcana ait,
onu da söyleyeyim yani, hakkını yemeyeyim.
Teşekkür ederim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkanım, direkt şahsıma sataştı.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Aydemir, bir
sataşma var, 60a göre kürsüden size söz
UĞUR AYDEMİR (Manisa) 69a göre,
Sayın Başkanım, kürsüden söz istiyorum, direkt
BAŞKAN Ama dur, müsaade et bana.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Yurt
dışı
BAŞKAN Müsaade et. En iyi
yaptığınız şeyin palavra olduğunu söyledi, bu bir
sataşmadır. Ben size kürsüden iki dakika söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir'in, Bursa
Milletvekili Erkan Aydının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Teşekkür
ederim.
Evet, Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yeni bir sataşmaya yol açma.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Ben kesinlikle
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiline İftira atıyorsunuz. demedim.
Sadece şu var: Covid-19 sürecini yaşadık, bir kuraklık
sürecinden geçtik ve şu anda da Ukrayna-Rusya savaşı var,
dünyada bir enflasyon var, pahalılık var. Dünya sağlıkta Covid-19da
sınıfta kalırken ülkemizde böyle bir tablonun
yaşanmadığını, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının, Parlamentoda milletimizi temsil eden
milletvekillerinin de Türkiyeyle gurur duyması gerektiğini, Covid-19
salgınında hiçbir vatandaşımızın hastane
kapısında kalmadığını,
arkadaşlarımızın da burada devletiyle gurur duyması
gerektiğini, o fotoğrafları da burada göstermeleri
gerektiğini, bunları buradan bir Türkiye Cumhuriyeti milletvekili
olarak, ifade ettim. Biz, bütün dünyaya bakarak siyaset yapıyoruz, sadece
Türkiyeye bakmıyoruz, tek bir gözlükten bakmıyoruz; bütün dünyadaki
ülkeleri teker teker analiz ederek gündemimizi oluşturuyoruz.
Dolayısıyla dünyayı incelemek demek yurt dışı
milletvekilliği yapmak değil.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Oradaki
asgari ücretlileri de inceleyin o zaman.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Dünyadan bihaber
olmak demek, aslında dünyadan bihaber olmak demek
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hep
işine geleni nasıl inceliyorsun.
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
tam görevimizi
yerine getirmemek anlamı taşımaktadır.
Dolayısıyla biz devletimizle, milletimizle gurur duyuyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kişi
başı millî geliri incele.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Devletimiz her
daim milletinin yanındadır, asgari ücretlinin yanındadır,
dar gelirlinin yanındadır ki 1,6 milyar lira sosyal yardımlardan
104,6 milyar liraya sosyal yardım ödeneğini çıkaran
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın partisinde
milletvekilliği yapan bir milletvekiliyim.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Dilencilik
o, dilencilik! Sadaka!
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
Dolayısıyla yüce heyetimizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
tabii, Meclis münakaşa yeridir; münakaşalar yapılmazsa Meclis,
Meclis olmaktan çıkar, bir itirazım yok. Şimdi de
milletvekilimize Dünyadan bihabersin. dedi.
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet efendim,
sataştı, evet.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ne alakası
var ya!
BAŞKAN Bir de devletle gurur duyması
gerektiğini söyleyerek duymadığı anlamına gelen bir
söz sarf etti. Ben düzelteyim sizi. Doğru yöntem bu aslında; nedenini
söyleyip kürsüde zaman almak.
Buyurun Sayın Aydın, sataşmadan iki
dakika söz veriyorum ben size...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim
meramım da vardı ama neyse
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkanım, lütfen, sataşma diye bir şey yok.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ne
sataşması ya!
NİLGÜN ÖK (Denizli) Dünyadan bihabersin.
demedi ama ya, öyle bir şey demedi.
BAŞKAN Takdiri bana bırakın lütfen.
Biraz evvel sizde nasıl takdir hakkımı kullandıysam
şimdi de aynı şeyi kullanıyorum.
Buyurun Sayın Aydın.
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın,
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ediyoruz
Sayın Başkanımıza.
Arkadaşlar, burada Meclis Başkanı
var, lütfen müdahale etmeyin.
Şimdi, sayın hatip geldi, dedi ki:
Dünyadan bihaber.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Sana mı
dedi ya?
ERKAN AYDIN (Devamla) Bana dedi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Tamam, sana
dedi!
ERKAN AYDIN (Devamla) Bakın bir daha
sataştı, bir iki dakika daha alacağım.
Artı, Devletinizle, milletinizle gurur duyun.
dedi. Biz zaten devletimizle de milletimizle de gurur duyuyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) E, tamam.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bu cumhuriyetin kurucusuyuz.
Düşman işgalinden kurtarmış, devrimleri yapmış,
cumhuriyeti ilan etmiş ve bugün burada çalışabilmemizin sebebi
Cumhuriyet Halk Partisidir ve yarın da onun yüz üç yıl önce ilk
adımı attığı 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramı'nı kutlayacağız.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Madem kurdunuz,
yıkmaya çalışanlarla niye ortaklık yapıyorsunuz?
ERKAN AYDIN (Devamla) Şimdi, dedi ki: Sosyal
yardımlarda biz -şu kadar para- 106 milyar harcadık. Ben
sayın hatibe söyleyeyim: OECD ülkeleri içerisindeki rakamlara bir
baksın. OECD ülkeleri içerisinde Türkiye sosyal yardımlarda sonuncu,
en az sosyal yardımı Türkiye yapıyor. Dolayısıyla
oradan size ekmek çıkmaz. Siz kendi yandaşlarınıza
söylüyorsunuz ama gerçek o değil.
Bu Cumhuriyet Halk Partisinin her bir milletvekili,
Genel Başkanı, her bir mensubu, üyesi, örgütü devletiyle de
milletiyle de gurur duyar, bundan sonra da gurur duymaya devam edecektir diyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili
Abdullah Koç ve arkadaşları tarafından, asgari ücretin yeniden
belirlenmesi, tespiti ve incelenmesi amacıyla 18/5/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Sayın Erel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel'in, Aksarayda
meydana gelen aşırı yağış ve doluya ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Türkiyedeki tarım ve
hayvancılığın en önemli merkezlerinden biri kabul edilen
Aksarayımızda geçtiğimiz gün ağırlıklı
olarak Yenikent, Sultanhanı, Ekecik, Hasan Dağı ve Bayıraltı
bölgelerinde meydana gelen aşırı yağış ve dolu
çiftçilerimizin ürünlerine zarar vermiştir. Aksaraydan
aldığımız bilgilere göre sıkıntı büyük.
Ekonomik kriz nedeniyle artan maliyetler karşısında iflasın
eşiğine gelen; tohum, gübre, mazot, ilaç almakta zorlanan
çiftçilerimizin meydana gelen bu afetle birlikte zararları ciddi seviyelere
yükselmiştir.
Elleri nasırlı çiftçilerimize geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, devletimizin çiftçilerimizin mağduriyetlerini
gidermek için gerekli adımları bir an önce atacağını
umut ediyor, yüce heyetinizi ve Aksaraylı hemşehrilerimi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
36.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu'nun, KHKyle ihraç edilen hekimlerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ iktidarı her gün Anayasayı
çiğniyor; KHKyle ihraç edilen hekimlerin iş yeri hekimi
olmasını engelliyor. Zulmen, hukuksuzca ihraç edilmeleri
yetmezmiş gibi, KHKli hekimlerin iş yeri hekimliği
sınavını kazandıkları hâlde belgeleri verilmiyor;
böyle birçok hekim var. Hakkında kesinleşmiş bir hüküm
olmamasına rağmen kazandıkları sınavın belgesi
hukuksuz bir şekilde verilmiyor. Hekim ihtiyacının çok
olduğu ülkemizde birçok hekim maalesef böyle bir engellemeyle
karşı karşıya. Bu bir hak gasbıdır, suçtur.
Anayasa madde 38de masumiyet karinesi vardır, hakkında
kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan bir kişinin hakları
gasbedilemez ama zalim AK PARTİ iktidarı bu gaspları
yapmaktadır ve ülkemizin sağlık hakkını da
çiğnemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlık'ın, Suruç ölüm yoluna ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Suruç ölüm yolu can almaya devam ediyor. Neredeyse
her gün bir kaza haberi alıyoruz. 2019 yılında soru önergemize
dönemin Bakanı Cahit Turhan Bölünmüş yol yapılması için
proje çalışmaları devam ediyor. yanıtı vermişti.
Suruç ölüm yolunun Twitterda gündem olduğu gün AK PARTİ yetkilileri
kısık bir sesle projenin tamamlandığını duyurdu,
yani üç yılın sonunda ancak proje çalışması
bitmiş. Yazıklar olsun sizin gibi iktidara! Buradan soruyorum: Üç
yılda proje çalışması biten yolu yapmak için daha kaç
yıl bekleyeceksiniz, daha kaç vatandaşımızı kaybedeceğiz?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, SADAT şirketinin kamu kurumlarıyla ilişkilerinin
açığa çıkarılması ve şirket hakkındaki
iddiaların araştırılması amacıyla 17/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
18/5/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
18/5/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, SADAT
şirketinin kamu kurumlarıyla ilişkilerinin açığa
çıkarılması ve şirket hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla 17/5/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergesinin (3446 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 18/5/2022 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Aydın
Milletvekili Sayın Bülent Tezcan.
Buyurun Sayın Tezcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; paramiliter örgütlenmeler suçtur. SADAT, paramiliter bir
örgütlenmedir. Bu paramiliter örgütlenmenin arkasında sarayın
olması bunun bir suç olmasını ortadan kaldırmaz, tam
tersine, sarayın da bu suçun ortağı olduğunu gösterir, suç
olmaktan çıkarmaz. SADAT on yıl önce kuruldu, kurulduğu zaman
soru önergesi verdim. O zaman sorduk: Dayanağı nedir bunun?
Silahlı Kuvvetlerin arazilerini bunlara kullandırıyor musunuz?
diye. O zaman soru önergesi verdik. Bakın, SADATın kuruluş izni
İstanbul Valiliği tarafından verilmiş. Diyorlar ki: Özel
Güvenlik İzin Belgesi
Ben bununla çalışıyorum.
Kuruluş belgesi bu. Bu kuruluş belgesinin dayanağı ne? 5188
sayılı Kanun, Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu. Bu kanun ne biliyor
musunuz arkadaşlar? Özel Güvenlik Hizmetleri Kanunu, yurt içinde özel
güvenlik görevlilerini yetiştirip özel güvenlik sağlamaya dönük
kanun. Yani o, bankaların önünde, şirketlerin önünde özel güvenlik
görevlileri var ya, silahlı ya da silahsız, bu kanun onu söylüyor. Bu
kanun Uluslararası harp stratejilerini öğretebilirsin. demiyor,
böyle bir şey söylemiyor.
Bakın, şirketin adı ne? SADAT
Uluslararası Savunma, Danışmanlık, İnşaat, Sanayi
ve Ticaret Şirketi. Soruyorum size, izleyicilerimize soruyorum,
vatandaşlarımıza soruyorum: İç güvenlikte özel güvenlik
hizmeti vermenin uluslararası savunma hizmetiyle ne ilgisi var, ne ilgisi
var? (CHP sıralarından alkışlar) Ha, aklımıza bir
şey geliyor, hani var ya gayrinizami harp, kontrgerilla, özel harekât,
özel harp; bunları çok duydu Türkiye, çok yaşadı bunları.
Türkiye, beyaz Torosların dönemini de yaşadı, sonraki dönemleri
de yaşadı. Bugün Türkiye, bu tip paramiliter suç örgütlerinin
acısını hâlâ hesaplaşamadığı için çekmek
zorunda. Şimdi, dönüp bakıyoruz, arkasına doğrudan
doğruya devletin en yetkili kurumunu alıp bir de izin alarak bir
şeyler yapmanın peşindeler. Ne diyor? Kendi sitesinden, ben
söylemiyorum, bakın, SADATın kendi sitesinden: Gayrinizami Harp
Kursu Başlangıç Yeterlilik Kriterleri. Ben gayrinizami harp kursu
veriyorum, gayrinizami harp kursu. Buraya herkesi almıyorum,
bakacağım, sabotaj yapmaya yetenekli mi; bedenen, fiziken, aklen,
manen buraya yatkın mı? diyor. Yapılacak test ve
değerlendirmede başarı gösteren kursiyerler gayrinizami harp
kursuna kabul edilir. diyor. Bitmedi, bu kurstan sonra ne
yapacaklarmış? Bu da kendi sitesinden, oradan çıkardım, ben
uydurmuyorum. Ben bu kursta şu yetenekleri kazandıracağım
katılanlara: Psikolojik harp yeteneği kazandıracağım.
Sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma,
tedhiş -yani Türkçesi terör- ben burada bunları
yetiştireceğim. diyor. Son cümle: Kursiyerler bu imkân ve
kabiliyetlere ulaştırılır. diyor yani Ben gelen
kursiyerlere nasıl terörist olunur, nasıl tedhiş
yapılır, nasıl pusu kurulur, nasıl adam
kaçırılır, nasıl kaçırma işlemleri
yapılır, nasıl sabotaj yapılır, nasıl tahrip
yapılır, nasıl bomba atılır bunları
göstereceğim. diyor. Bu, sitesinde, sitesinde bu. Şimdi, Sayın
Erdoğan diyor ki: Benimle ilgisi yok, beni bununla nasıl
irtibatlandırırsınız? Ya, el insaf, bu fotoğrafı
herkes gördü. Bu masanın başında Sayın
Cumhurbaşkanı var, bu masada İstihbaratın en üst isimleri
var, MİT Başkanı var, İstihbarat var, onun yanında da
SADAT'ın kurucusu var, Adnan Tanrıverdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Allah muhafaza, Sayın
Erdoğan, ilişkin olmayan kişinin masadaki yeri buysa
ilişkin olanın masadaki yeri ne olacak, nereye gelecek, merak ediyoruz,
merak ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, ben bir şeyi merak ediyorum,
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğandan bir şeyi merak
ediyorum: Kendileri ilan etmişler ne yapacaklarını. Bu,
danışmanındı -Sayın Erdoğanın
danışmanıydı- buna neyi danıştın? Sabotaj
nasıl yapılır? diye mi danıştın Sayın
Erdoğan? Pusu nasıl kurulur? diye mi danıştın?
Bomba nasıl atılır? diye mi danıştın?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Senin Genel
Başkanın FETÖcü danışmanlara ne danışıyor?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Terör nasıl işlenir?
diye mi danıştın? Neyi danıştın devletin en
tepesinde? Kurtarma ve kaçırma işlemleri nasıl
yapılır? diye mi danıştın?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) FETÖcü
danışmanlara ne danışıyor senin Genel
Başkanın?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Suikast nasıl
yapılır, baskın nasıl yapılır? diye mi
danıştın? Bu, benim danışmanım değil, senin
danışmanındı; bu milletin parasıyla verdin onun
maaşını, senin danışmanındı. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) FETÖcü
danışmanlara ne danışıyor sizin Genel
Başkanınız, onu da söyle.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Tamamlıyorum,
selamlıyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sizin belediye başkanlarınız
FETÖcü danışmanlara ne danışıyor?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, tabii, bu arkadaş -beyefendi- istifa etti;
affedersiniz, affını istedi; niye affını istedi biliyor
musunuz?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Terör örgütü
danışmanlarına ne danışıyor sizin belediye
başkanlarınız?
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Demiş ki: Mehdi
gelecek; Mehdinin geleceği zaman biz boş durmayacağız.
Peki, bizim bir işimiz yok mu? Mehdinin geleceği zamana ortamı
hazırlamamız gerekir. diyor. Akidesi kuvvetli olanlar bilir:
Mehdinin geleceği zaman, ortalığın kan gölüne
döneceği zamandır; Mehdinin geleceği zaman, tedhişin ve
terörün yükseleceği zamandır; Mehdinin geleceği zaman,
mazlumların, insanların boğazlandığı
zamandır. Şimdi, biraz önce anlattığım sabotaj,
tedhiş, terör
Bu söylediklerim ile bu taahhüt arasında bir bağ
var mı yok mu? Bunun için bu araştırmayı istiyoruz, bunun
için bu araştırmayı istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Hepinize teşekkür
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tezcan.
İYİ Parti Grubu adına söz talep eden
Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
Grubunun önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, SADAT'ın Türk
demokrasisine ve kamu güvenliğine oluşturduğu tehdit, ilk olarak
2018 yılında Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener tarafından ifade edilmiştir. Sayın Genel
Başkanımızın işaret ettiği SADAT'ın
faaliyetlerinin araştırılması hâlen göz ardı
edilmektedir. AKP ise tıpkı zamanında FETÖ'de olduğu gibi
SADAT'ı masum bir kuruluş gibi göstermeye
çalışmaktadır. İYİ Parti olarak SADAT hakkında
görüşlerimiz açık ve nettir. Türkiyede hiçbir kuruluş dernek
adı altında gayrinizami harp, suikast ve sabotaj gibi konularda
kişileri ve grupları eğitemez. SADAT, kamu
kaynaklarını ve iktidarın gücünü kullanarak kanun
dışı yapılanmaktadır. Bu yapılanmaya Dur!
denilmeli, Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim
edilmemelidir.
SADAT'ın düşünce kuruluşu olan ASSAM'ın
hazırladığı 81 maddelik anayasa taslağı da bu
örgütün kuruluş amacının bir delilidir. SADAT tarafından
açıklanan konfederasyon anayasası taslağı
incelendiğinde Türkiyenin egemenliğine açıkça kastettiği
görülmektedir. Söz konusu anayasa taslağı, bir devletin yasama,
yürütme ve yargı erklerinin işleyişinden siyasi partilerinin
tabi olduğu kanunlara, kişi hak ve hürriyetlerinden din ve vicdan
hürriyetine kadar devletin siyasi ve sosyal hayatın her aşamasını
düzenlediği âdeta paralel bir devlet tasavvuru üzerine inşa
edilmiştir. ASRİKA adı altındaki bu paralel devlet
hayali, bizzat AKP iktidarı vasıtasıyla kamu kaynakları
tarafından desteklenmektedir. Bu girişim, doğrudan Türkiye
Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenini ortadan kaldırmayı
hedeflemektedir. Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçlamak ve
çalışmak Türk Ceza Kanununda suç olarak düzenlenmiştir. Bu suçu
işleyenlere gereği derhâl yapılmalıdır.
Bakınız, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
devletin kurumlarını ve kaynaklarını FETÖye pay etmesi
sonucu başımıza bombaların yağdığı 15
Temmuzu yaşadık. AKP, bundan hiçbir ders almamış gibi,
şimdi de SADAT gibi oluşumlara devletin kaynaklarını
seferber etmiştir.
Değerli milletvekilleri, maalesef, Türkiyede
son yirmi yıldır tekerrür eden aslında tarih değildir;
tekerrür eden, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisini tekrarlayan
hatalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Sağ ol
Başkanım.
AKP, Türk milletine çok ağır bedeller ödetmiştir,
hâlen de bu eylemleriyle milletimize bedel ödetme hevesindedir. Bundan önce
defalarca yaptığımız gibi, bir kez daha iktidar partisini
uyarıyoruz; kamu kaynaklarını kullanarak SADAT adı
altında bir paramiliter yapılanma hevesinden derhâl vazgeçin. Biz,
Atatürkün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini paramiliter
kuruluşlara asla teslim etmeyiz. Şunu bilin ki: Bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da Türkiyenin ulus devlet kimliğine,
anayasal düzenine ve Türk millî kimliğine karşı her
kalkışma mutlak surette bozguna uğrayacaktır.
İYİ Parti olarak defalarca soru ve
araştırma önergesi verdiğimiz bu konuda CHPnin
araştırma önergesini desteklediğimizi belirterek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
O kitapları kürsüde okuyacaksanız
bayağı bir zaman alacak.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, hiç kuşkusuz, önergeyi destekliyoruz
ve SADATın aslında bir arka plan hikâyesi olduğunu ifade etmek
için bu kitapları getirdim buraya. Nedir? Mesela, Teşkilat-ı
Mahsusa; Ahmet Tetikin anlattığı Teşkilat-ı
Mahsusanın hikâyesi SADATın yapmak istedikleriyle aynıdır.
Başka? Bakın, Türk Tarih Kurumu tarafından
yayınlanmış İttihatçılar ve
İttihatçılık Sempozyumu: Bildiriler okunduğunda -3
cilttir- bu çok açık bir şekilde görülecektir. Bir başka kitap,
İttihat ve Terakki Fırkasının Paramiliter Gençlik
Kuruluşları; bakınız, lütfen, bunu vekillerimiz ve
değerli izleyiciler bulup okusunlar. Ve son olarak da
Teşkilat-ı Mahsusa'dan Ergenekon'a: Kayıplar,
Yargısız İnfazlar ve Faili Meçhuller Gülçiçek Günel Tekin.
Evet, şimdi, bir zaman -geçen sene, çok uzak
bir zaman değil- bu kürsüde dedim ki: Hani, siz Sedatı gönderdiniz
Birleşik Arap Emirliklerine; Sedatı sakladınız da
SADATı ne yapacaksınız? SADATı saklayamadılar, SADAT
zaten 2012 yılından bu yana biliniyordu ve SADATın yapmak
istediği planlar açık bir şekilde ortalığa
saçılmış oldu. Bakınız, Timaş
Yayınlarından çıkan bu Kiralık Ordular kitabından
-Timaş Yayınlarının sahibi de SADAT'ın
ortaklarından birisidir- esinlenerek bu SADAT oluşturulmuştur;
bu kitabın da okunmasında fayda var.
Bakın, bugün İbrahim Kaypakkaya'nın
ölüm yıl dönümü. İbrahim Kaypakkaya'nın işkenceyle
katledilmesinde de SADAT gibi gayrinizami, paramiliter, ırkçı,
faşist kuruluşların ve yapıların parmağı
vardır. Bu anlamda, bakınız, İttihat ve Terakki döneminden,
Teşkilat-ı Mahsusadan, Şark Islahat Planı'ndan, Tunceli
Kanunu'ndan, efendim, Seferberlik Tetkik Kurulundan, Özel Harp Dairesinden,
JİTEM'den EMASYA'ya kadar bütün her şey
araştırılmalı. 17 bin faili meçhul cinayet SADAT gibi bir
kuruluş olan JİTEM tarafından işlenmiş ve SADAT da bu
cinayetleri, bu tedhişleri, bu katliamları, bu
ortalığı karıştırma planlarını yapmak
üzere ortaya çıkmıştır; tıpkı Maraş'ta,
Çorum'da, Sivas'ta Aleviler, solcular cami bombaladı. diyerek toplumu
galeyana getirme planları gibi -tedhiş budur işte-
tıpkı Uğur Kaymaz'ı katledip, yanına silah koyup da
Polisler meşru savunma yaptı. diyecek kadar paramiliter bir
yaklaşım gibi.
Bu anlamda, SADAT paramiliter bir
yaklaşımdır, SADAT bir terör örgütüdür, terör örgütüyle aranıza
mesafe koymanın zamanıdır. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Siz önce PKKyla aranıza bir mesafe koyun da sonra
bizden
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Lütfen dinle.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Terör örgütüyle mesafe mi dediniz! Çoluk çocuk binlerce
insanın katiliyle el ele giden sizsiniz. İnsan utanır ya!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Evet, bu, Türk
halkına, Kürt halkına, Alevi toplumuna, sosyalistlere, demokratlara,
devrimcilere, HDPlilere, CHPlilere, sosyal demokratlara karşı suç
işlemek için oluşmuş bir kurumdur.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKK da terör örgütü
müdür, PKK?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu kurumun bir suç örgütü
olduğu tüzüğünde, programında, kuruluşunda
yazılıdır.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKK da bir terör örgütü
müdür, PKK?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu kuruluşa
karşı mücadele etmek, meşru, demokratik bir tutumdur.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKKya bir terör
örgütüdür desene! PKKyla arana mesafe koysana!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu meşru, demokratik
tutumu sonuna kadar sürdürüp bu Türk halkına karşı da
işlenen bu suç nedeniyle diyorum ki ikide bir Türklükten, ikide bir Türkmenlikten,
Türk halkından söz edenlere: Ey Türk, titre ve kendine gel!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Yavuz hırsız
ev sahibini
Böyle bir şey olmaz ya! Olamaz böyle bir şey!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) El insaf, el insaf!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Türke karşı da
suç işleniyor burada, Kürte karşı da, devrimciye, Aleviye,
sosyal demokrata, herkese karşı suç işlenmek üzere kurulmuş
bir SADAT projesi var; araştırılmalıdır
(HDP ve CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKK bir terör
örgütüdür.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Bize hikâye anlatma, bize hikâye anlatma!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKK katil bir terör
örgütüdür.
BAŞKAN Sayın Özsoy
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) PKK bir terör
örgütüdür, katil bir terör örgütüdür.
BAŞKAN Sayın Özsoy, kadrolu laf
atıcı gibi her konuşmacıya müdahale ediyorsunuz; yerinize
oturun lütfen.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sen bir teröristsin.
dedi. Sen bir teröristsin. dedi; kabul etmiyorum, iade ediyorum kendisine.
BAŞKAN Yerinize oturun lütfen, yerinize
oturun.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sen bir teröristsin.
dedi bana.
BAŞKAN Sayın Özsoy, yerinize oturur
musunuz.
Sayın İdare Amiri, yerine oturtun
Sayın Özsoyu.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sen bir teröristsin.
dedi. Teröristin ağa babaları sizsiniz, tamam mı!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sizsiniz,
siz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Terörle arana mesafe
koymayan sensin, sen bana Teröristsin. diyemezsin. Terbiyesizlik yapma!
BAŞKAN Sayın Özsoy, bunun bir yolu var,
bunun yolu var; tutanakları alın lütfen, tutanakları alın.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bana Teröristsin.
diyemez.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Otur
yerine!
BAŞKAN Eğer size terörist demişse
sizin de inandığınız Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine
başvurun lütfen ya.
HÜDA KAYA (İstanbul) Demek ki ilişkisi
var.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; CHP grup
önerisine ilişkin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimizi ve sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, tüm
vatandaşlarımızın 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramını da kutluyorum.
Az önceki konuşmacı, terör örgütleri ile
arasına mesafe koyması gerekenin kim olduğunu aziz milletimiz
çok iyi biliyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) - Saptırma konuyu ya!
Konuyu saptırmayın ya!
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) SADAT! SADAT! Konu PKK
değil, konu SADAT! Siz SADAT mısınız?
İSMAİL KAYA (Devamla) - PKK bir terör
örgütüdür ve bu terör örgütüyle de arasına kimin mesafe koyması
gerektiğini bu aziz milletimiz çok iyi biliyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, bir gün de başka bir şey söyleyin, başka bir şey! Hiç
değişmiyor ezberleriniz.
İSMAİL KAYA (Devamla) Değerli
milletvekilleri, dünyadaki gelişmeler net bir şekilde gösteriyor ki
millî teknoloji ve güçlü ve bağımsız savunma sanayisi ülkeler
için hayati önem taşımaktadır. Savunma sanayisi alanında
yapılan hamlelerin önemi bu süreçte bir kez daha çok net bir şekilde
görülmüştür.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Başdanışmanınızdı, şimdi tanımıyor
reisiniz.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit, müsaade eder
misiniz. Lütfen, rica ediyorum
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, ne diyor, duyuyorsunuz.
BAŞKAN Rica ediyorum
İSMAİL KAYA (Devamla) Çok değerli
milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
birlikte, Savunma Sanayii Başkanlığımız birçok
firmayla çalışmaktadır; SADAT da bu firmalardan bir tanesidir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ne kadar masum(!)
İSMAİL KAYA (Devamla) - Bu firmaya özel
bir anlam yüklemek çok da doğru değildir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kendileri
yüklüyorlar.
HÜDA KAYA (İstanbul) Cumhurbaşkanı
tanımıyor, Genel Başkanınız tanımıyor.
İSMAİL KAYA (Devamla) AK PARTİ
hükûmetleri olarak iktidara geldiğimiz günden bu yana savunma sanayimizi
nasıl daha güçlü bir hâle getirebiliriz diye var gücümüzle
çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde savunma sanayisinde yerli ve millî proje
sayımız yirmi yılda 62den 750ye ulaşmıştır,
yine yerlilik oranı ise yüzde 20lerden yüzde 80lere
dayanmıştır.
Millî teknolojiye verilen öncelik Türkiye'nin
bölgesindeki caydırıcılığını da
artırmıştır. Örneğin, Karabağ zaferinde büyük rol
oynayan Bayraktar SİHAları için Erdoğanın Katil Droneu
manşeti atan Avrupa basını, aynı SİHAların
Ukraynada kullanılması hakkında Umudun Silahı
başlığını attı. Bu gelişmeler, Türkiye'nin,
dünya arenasında, savunma sanayisi alanında ve diplomaside çözümün
merkezi konumunda olduğunu göstermektedir.
Ülkemiz, güçlü, karar verici,
uzlaştırıcı, barışın ve istikrarın
simgesi, dünya ülkelerinin saygı ve itibar duyduğu bir marka hâline
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, 2002 yılında
yaklaşık 5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken
geldiğimiz noktada yaklaşık 11 kat artışla 64,8 milyar
dolarlık proje hacmine ulaşılmıştır. Şu an
savaş gemisi yapan 10 ülkeden biriyiz. Türkiye'nin ilk millî istihbarat
Gemisi TCG Ufuk bu değerli çalışmaların meyvesidir.
Çok değerli milletvekilleri, geçmişte
ülkemize uygulanan ambargoları hepimiz çok iyi biliyoruz. Şu an
Türkiye, savunma sanayisinde ihtiyacı olan tüm ürünleri üretebilir duruma
gelmiş ve dışa bağımlılığı ortadan
kaldırmıştır. Savunma sanayisinde kendimize yeter
olmanın dışında dünya ülkelerine de örnek olmaya
başladık. Bu gurur hepimizin olmalıdır değerli
milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL KAYA (Devamla) - Geleceğin
güçlü Türkiyesi için çok çalışacağız, üreteceğiz;
güçlü bir savunma sanayisi bir tercih değil, mecburiyettir diyerek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Özer
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Antalya Milletvekili Aydın Özer'in,
milletin günden güne yoksullaştığına ve Hükûmetin millî
servet olan Atatürk Havalimanını yıkmasına ilişkin
açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dolar 16 lirayı gördü, benzin 22 lirayı
geçti; şekere yüzde 20, Türk kahvesine yüzde 21, çaya yüzde 43,7 zam
geldi. İlk üç aylık cari açık 18,1 milyar lira oldu yani
Erdoğan ekonomisi ayda ortalama 6 milyar lira cari açık veriyor. Kur
korumalı mevduat da çare olmadı, hazinenin sırtına binen
yük 16,3 milyar lirayı buluyor. Tarım üretici fiyatlarında geçen
aya göre yüzde 17,76lık artış var; yıllık
artış ise yüzde 118 yani tarlada hiperenflasyon yaşanıyor,
tedirginlik çoğalıyor. Ekmek derdindeki milletimiz günden güne
yoksullaşıyor, Hükûmet ne yapıyor? Hükûmet kan ter içinde,
millete ait olan Atatürk Havalimanını yıkıyor; Hükûmet
millî serveti katlediyor.
Bu izansızlığa karar veren, imza
atan, rıza gösteren, göz yuman, sorumluluğu bulunanların hepsine
yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünsal...
39.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal'ın,
Mahzuni Şerifin ölüm yıldönümüne ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sevgili Başkan, dostum,
yoldaşım Mahzuni Baba'yı rahmetle anıyorum, dün ölüm
yıl dönümüydü.
Arkadaşlar, elli yıl önce ne demiş
bakın.
"Uzaktan yakından yuh çekme
bana,
Sana senin gibi baktımsa yuh!
Efendi görünüp bütün insana,
Hakk'ın kullarını
yıktım ise yuh!
Ne demek efendi, bey ve amele?
Fakir soymak yakışır mı kemale?
Rüşveti hak bilip her dakka hile,
Yapıp yapıp inkâr ettiysem yuh!
Bu kadar milletin hakkın alanlar,
Onları kandırıp zevke
dalanlar,
Diplomayla olmaz hâkim olanlar,
Hakkın kullarını yıktım
ise yuh! demiş sevgili Mahzuni Baba. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Mahzuni için ne
söylesek boş çünkü Mahzuni Babanın bu topraklara, kültüre
kattığı çok önemli değerler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Bu anlamda geçmişi
bugüne taşıyan, sazının telinden dökülen gerçeklerle
tanınan bir ozandı Mahzuni Baba. Milyonların yüreğine
değdiği için Pir Sultan'ımızı rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sarıbal...
40.- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın,
AKP iktidarının cumhuriyetin bütün kazanımlarını
tasfiye ettiğine ve İbrahim Kaypakkayayı
andığına ilişkin açıklaması
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir tesadüften bahsetmek isterim; İstanbul
Atatürk Havalimanı millet bahçesine dönüştürülüyor, Bursa Atatürk
Stadyumu millet bahçesine dönüştürülüyor, Yalova Atatürk Bahçe Bitkileri
Araştırma Kurumu içindeki bir parça millet bahçesine dönüştürülüyor.
Bu kadar tesadüf herhâlde dünyada bir başka yerde olmaz. Bu yapılan,
tamamen, cumhuriyetin bütün kazanımlarını tasfiye etmektir. AKP
iktidarı bir ismi yok etmek amacıyla aynı zamanda kamuya ait çok
kıymetli kurumları da yok etmeye çalışmaktadır çok net
bir şekilde.
Elbette, bugün İbrahim Kaypakkayadan
bahsetmemek olmaz. 70 kuşağının antiemperyalist devrimci
liderlerini, bu ülkeye emperyalizmi getirmek isteyenlere direnen yürekli
insanları bir kez daha anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:16.37
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 92nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Buyurun Sayın Çakırözer.
41.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer'in, Kırım Tatarlarının ana vatanlarından koparılarak sürgün
edilişlerinin 78inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Bugün, Kırım Tatarlarının ana
vatanlarından koparılarak sürgün edilmesinin 78inci yıl dönümü.
İnsan onuruna yakışmayan bu sürgünde yaşamını
yitiren Kırımlı soydaşlarımızı saygı ve
rahmetle anıyorum, geride kalanların acılarını
paylaşıyorum.
Sürgünün ardından Kırım, 2014
yılında yeni acılar yaşadı, Rusya tarafından
hukuksuzca işgal edildi, ilhak edildi. 2014teki işgalden bu yana
onlarca Kırım Tatarı Rus cezaevlerinde hayatını
kaybetti; onlarcası kayıp, siyasi mahkûm ya da tutuklu. Bugün de Rusya
işgali altındaki Ukraynada, aralarında Kırım Tatar
Türkü soydaşlarımızın da bulunduğu milyonlarca insan
eziyet ve göçle karşı karşıya, yüzlerce insan şimdi de
ülkemizde mülteci durumunda; sadece Eskişehirimizde aralarında
kadın ve çocukların bulunduğu 900 aileye ev sahipliği
yapıyoruz. Eskişehirimizde de, Anadolunun kadim topraklarında
da soydaşlarımızla, akrabalarımızla her zaman her
yerde dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.
Buradan Kırım Tatarlarının
lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlunu da saygıyla
selamlıyor ve mücadelesine tam destek verdiğimizi ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin Kanun Teklifler ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ve 45 milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 327) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 327 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerinde
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım.
Esnafın, sanatkârın, çiftçinin, memurun,
sanayicinin, öğrencinin, emeklinin, umutları
kırılmış gençliğin hiçbir sorununa çare olmayan,
fırsatçı, yeni bir yamalı torba kanun teklifiyle maalesef karşı
karşıyayız. Yabancı yatırımcıya devletin
olmadığını ispatlamaya çalışan, ülkenin
parasının değerinin en dipte olduğunu gururla söyleyebilen
bir bakanın başında bulunduğu, daha kötü yönetilemeyecek ve
kritik önemde bir bakanlığı ilgilendiren kanun teklifi
gündemimizde. Torba kanunlar, AK PARTİ'nin milletimize doğrudan
sunamadığı tuzaklı maddelerin kamuflajı olarak
kullanılıyor. Bu yüreksiz ve sinsi tavra karşıyız. Bu
sakıncalı tavrın ülkemize, milletimize yararı olduğunu
kim düşünebilir?
Önümüze gelen kanun teklifinde KKM, Varlık
Fonu, TMSF ve belediyelerle ilgili maddeler var. Kanun teklifinden
anlıyoruz ki iktidar, cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizinin
farkında değil.
Kur korumalı mevduat uygulamasını
İYİ Parti olarak son derece sakıncalı buluyoruz; Amerikan
dolarına endeksli, ucu açık faizli, pimi çekilmemiş bir el
bombası olarak görüyoruz, üstelik pim Amerikan Merkez Bankasının
elinde. AK PARTİ iktidarı Türkiyenin ekonomik kaderini dolara
endeksleyerek Amerikan Merkez Bankasının insafına
bırakmış durumda. Bu, çok sakıncalı bir durumdur.
Amerikan Merkez Bankasının faiz artırmasıyla doların
uluslararası hareketlenmesinden kırılgan Türk ekonomisi menfi
olarak fazlasıyla etkileniyor.
Teklifte Varlık Fonuyla ilgili düzenlemeler de
bulunuyor. Cari fazla veren ülkelerde kurulan varlık fonu, mana
itibarıyla ülkemizin mevcut ekonomik yapısına uygun
değildir. Ülkemizde Varlık Fonu denetimsizliğin,
hesapsızlığın, sorumsuzluğun sembolü olmuştur.
Varlık Fonu âdeta paralel bir bütçe hâline gelmiştir, hatta paralel
bir örtülü ödenek olarak kullanıldığından da şüphe
ediyoruz.
Teklifte TMSFyle ilgili yapılan
düzenlemelerden anlaşılıyor ki Fona çok ciddi bir yük
binmiş. TMSF, 714 şirketle Türkiyenin en büyük holdingi hâline
gelmiştir.
Belediyelerin vergi gelirleri üzerinden
ayrılacak yüksek paylarla metro projelerinin finansmanının
karşılanması da teklifte yer alıyor. Belediyelerin gelir
kaynaklarına el atan bu düzenleme son derece düşündürücü.
AK PARTİ siyasetinin bu tavrı, Türk
siyasetini yakından takip edenlerin yüzünde acı bir tebessüm oluşturuyor.
AK PARTİ, kurulduğu dönemlerde, kendisine yapılan
haksızlıkları haykıra haykıra, haksız
uygulamaları eleştire eleştire büyük destekle iktidar oldu. AK
PARTİden beklenti, kendilerine ve toplumun farklı kesimlerine
yapılanları, tarihimizde bir daha yaşamak istemediklerimizi
başkalarına yapmamaları, adil olmalarıydı. Hem adalete
uygun şekilde rekabet ortamının tesis edilmesi hem de vicdani ve
manevi ölçülerle devlet edilmesi beklendi. Aksine, AK PARTİ
tarafından yapılan haksız uygulamaların, adaletsizliğin
şiddeti günden güne arttı, artıyor. AK PARTİ güç
kaybettikçe vicdanını da insafını da kaybediyor.
Varılan ibretlik durum, samimiyetlerine bizi inandıramasalar da sözüm
ona adına hareket ettikleri millî, manevi ve demokrasi davamıza en
büyük zararı vermiştir.
Değerli milletvekilleri, yamalı bir torba
kanun olarak ifade ettiğim teklife makro açıdan
bakıldığında bir planın parçası olarak
görünmüyor. Anlaşılan, iktidar şu andaki ekonomik krizin özünü
anlayamamış. Ülkede yaşanan ekonomik
sıkıntıyı çözme niyetinden uzak, âdeta sineğin
yağını çıkarmaya çalışırcasına para
tahsilatına dönük bir kanun teklifini görüşüyoruz. Diğer yandan,
iktidar milletin paralarını farklı ve gereksiz yerlere büyük bir
müsriflikle harcıyor. Zannediliyor ki para gelirse bu sorunlar çözülür.
Hayır, plan ve bilgi olmadan, para da gelse bu yangın sönmez.
Toplanan vergiler ve oluşturulan kaynaklar iktidarın hesapsız
harcamalarına, mali disiplinsizliğine, yanlış para
politikasına kurban edilmemeli, bu kaynakların milletin helal paraları
olduğu unutulmamalı, milletin parasından oluşan bu vergiler
helal ettirilmeli. İvedilikle yapılması gereken, gayriciddi
yaklaşılan yüksek enflasyona ve hayat
pahalılığına karşı doğru tedbirlerin
alınmasıdır. Enflasyonla ilgili, milletimiz ve bizler şimdiye
kadar hayalî ve değişken düşme tarihlerini ve temennilerini
yalnızca duyuyoruz. Milletimize sabır ve şükür telkin ediliyor.
İktidarın yapması gereken bu değildir, iktidarın
yapması gereken somut, hakiki tedbirlerle milletin
karşısına çıkmaktır. Biz İYİ Parti olarak
önerilerimizi her fırsatta sunuyoruz. Anlaşılan, iktidar
enflasyonun düşmesine çare olarak iç talebin artık tamamen durma
noktasına gelmesini ve milletimizin alım gücünün
sıfırlanmasını bekliyor; bu çok insafsızca ve gaddar
bir yaklaşımdır.
Enflasyonun en önemli iki kalemini enerji ve
gıda sektörü oluşturuyor. Enerji arzında, fosil
yakıtların ülkemizde olmadığını biliyoruz fakat
yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması
ülkemiz için çok elzem. Gıda konusunda ise dışa
bağımlı hâle getirilen, ithalat lobilerine teslim edilen
tarım sektörünün bir an önce -tabiri caizse- bu canavarın elinden
kurtarılması lazım. Vaktiyle bir tarım ülkesi olan, tekrar
bir tarım ülkesi olmaması için hiçbir engeli bulunmayan Türkiyemizin
tarımını bir an önce ayağa kaldırmamız gerekiyor.
Şu anki ekonomik sıkıntılara karşı kısa
zamanda katma değer üretebilecek en ideal sektör olan tarımı
toparlamak ülkemizin ekonomisini geliştirmede ve istikrarlı
kalkınmamızın sağlanmasında en kestirme ve en
hayırlı yol olacaktır. Bunları artık AK PARTİ
iktidarından beklemiyoruz, İYİ Parti iktidarında biz
çözeriz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
yapılan hesapsız harcamalar, eritilen döviz rezervleri ve Merkez
Bankasının ihtiyat akçesi için ayırdığı
paraların dahi sarf edilmesiyle elimizde kara gün parası da
kalmadı. İçeride ve dışarıda güvenilmeyen bir
iktidarın olduğu ortamda itibar da tesis edilemez. Hem itibarın
hem de kasada paranın olmaması, bir kurumun ve ülkenin başına
gelebilecek en kötü durumdur; AK PARTİnin Türkiyeyi düşürdüğü
durum tam da budur. Bu şekilde enflasyonun nereye gideceği,
kurların nereye varacağı maalesef hesap edilemiyor. Nasıl
ve ne kadar sürede bu hâle gelindi, bunu soralım. Hepimiz çok iyi biliyoruz
ki keyfî Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bu
gidişat inanılmaz bir şekilde hızlandı. Bu da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve keyfî
uygulamalarının ülkemize hiçbir şey
kazandırmadığının, ülkenin tekrar parlamenter demokrat
kurumsal kimliğine dönmesi gerektiğinin en önemli
kanıtıdır.
52 puanla dünya rekortmeni olduğumuz eksi
faizle kullandırılan krediler, bireysel krediler olmaktan ziyade
ticari krediler olarak kullandırılıyor. Çok zor durumdaki
şirketler bu kredileri işletme sermayelerini güçlendirmek için
kullanıyorlar. Bu da demek oluyor ki şirketlerin sermayeleri
enflasyondan erimiş durumda ve bu krediler işletme sermayelerinin
desteklenmesi için kullanılır hâle gelmişler. Uygulanan yüksek
ihracatla cari fazla verip denge kurarak kurda istikrar, büyüme ve istihdam
artışı tezi ithalattaki ara malı ihtiyacı
hesaplanmadan rekor açıklar verilerek çöp olmuştur.
Ukrayna-Rusya krizinden gerekli derslerin
çıkarılması tarımımız ve dış
politikamız, dolayısıyla ekonomik kalkınmamız için son
derece önem arz ediyor.
Hem dış politikamız hem de
ekonomimizi direkt etkileyen hadiselerden çok ciddi itibar kayıpları
yaşıyoruz. Buna en güzel örnek de maalesef, son zamanlarda
yaşadığımız Cemal Kaşıkçı cinayeti
dosyasının Suudi Arabistan'a verilmesi ve akabinde en üst düzeyde ziyaret
yapılmış olmasıdır. Bu, sadece bir dış
politika meselesi değildir, aynı zamanda, ülkenin her açıdan çok
ciddi bir güven ve itibar kaybı meselesidir. Bu bir egemenlik ihlalidir.
Dünyaya detaylarıyla bizim tarafımızdan anlatılan bu
inanılmaz katliamın dosyasının hukuk sistemimizden tamamen
farklı bir ülkeye teslim edilmesi AK PARTİ'nin yaptığı
bir egemenlik ihlalidir. Kaşıkçı dosyasının neye
karşılık verildiğini bilmek istiyoruz.
Kaşıkçı dosyasının verilmesi Rahip Brunson, Alman
gazeteci Deniz Yücel, Mavi Marmara meselelerinden daha da vahim bir keyfî,
sorumsuz uygulamadır. Bunu gören elin yabancısı ülkemizden
devamlı taviz bekler, yatırımcıysa hiç gelmez.
İktidarın Birleşik Arap Emirlikleri git-geline kendi Grup
Başkan Vekili bile intibak edememiş ki kendi yönetimi tarafından
dışlanmıştır. Bu ibretlik hadise AK PARTİli
siyasilere ve AK PARTİ'nin sorunlu kararlarına imza atan bürokratlara
ders olmalı. Yarın AK PARTİ yönetiminin kimi, nasıl ortada
bırakacağı kimse tarafından bilinemez. Biz İYİ
Parti olarak devlet aklı ve sorumluluğuyla makul hareket edilmesini
savunuyoruz.
Değerli milletvekilleri, teklifin ilk 3
maddesiyle, ticari mevduatların sigorta kapsamına alınması
öngörülüyor. Ticari mevduatların ani bir kararla sigortalanması
karşısında piyasalarda tedirginlik oluşabileceği
endişesini taşıyoruz.
Teklifin 4, 5 ve 6ncı maddeleri TMSF'nin idari
yapılanmasını düzenliyor; yeni kadroların tahsis edilmesi
öngörülüyor. 3, 5, 7, 10 ve daha fazla maaş alan bazı idarecilerin
olduğu bir ortamda her bir yeni kadro ihdası bizi haklı olarak
şüphelendiriyor.
TMSF'den konu açılmışken başka
bir hususu tekrar bilgilerinize sunmak isterim: Bazı önemli
kurumlarımızın başkanlarının Türkiye Büyük Millet
Meclisi onayından geçirilmesinde fayda var. HSK, YSK, SPK, BDDK, Merkez
Bankası, Kızılay ve TMSF gibi
kuruluşlarımızın başkanlık atamaları Meclis
onayından geçirilmeli. Hem partizanlıktan uzaklaşmada hem de
bütün Türkiye'ye karşı sorumlu oldukları hissini
uyandırmada katkı sağlar.
Teklifin 7nci maddesiyle, TMSF'nin personelinin
işlemleri neticesinde Fonun ödeme yapması hâlinde yapılan
hatalı ödemenin ilgili personelden talep edilmesi kurum kararına
bırakılıyor. Mahkemeyi devre dışı bırakan bu
durum Fon içinde bir keyfiyetin olmasına sebep olacaktır.
Ayrıca, kayyumların yanlış karar verme ihtimalini azaltmak
için kurum içerisinde bir mekanizma oluşturulmalı.
Teklifin 11inci maddesiyle KKM hesabına geçen
şirketlere getirilen vergi istisnasının süresi
uzatılıyor. Anlaşılıyor ki iktidar, cumhuriyet
tarihimizin en derin ekonomik krizini çözmek maksadıyla can simidi olarak
gördüğü KKM sistemini yine bir istisnayla cazip kılmaya
çalışıyor. KKM projesinin doğru olmadığı
sık sık değiştirilmesiyle kendisini ispatlıyor.
Değişiklik teklifleri, özensiz, keyfî ve ciddiyetten uzak bir proje
olduğunun en net kanıtı. Basit bir ekonomik projeyi bile
beş ay içinde 7 defa değiştirme ihtiyacı duyan bir
yönetimin Türkiye'ye vereceği hiçbir katkısı
kalmamıştır. KKM sisteminin kamuya maliyeti bilinmemektedir.
Hazinenin üstleneceği yük hesaplanamadığı gibi bu teklif
maddesinde öngörülen teşvik amaçlı vergi istisnalarıyla hazine
ayrıca zarara uğramaktadır. Dolar kuru 7 liradan 18 liraya
kasten uçurulurken ülkemizin Çin modeliyle büyüyeceği propagandası
yapılıyordu fakat gözleri ışıldayan, bir dediği
bir dediğini tutmayan Sayın Bakan aniden Türkiye modeli adlı
yeni sisteme geçildiğini duyurup KKM bombasını can simidi diye
bizlere sundu.
Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.la başlayan bu
ekonomik macera çok başka noktalara evrilerek hem enflasyonun hem de
mutfakların alevlenmesine sebep oldu. Doğru
olmadığını, düşük hesaplandığını
hepimizin bildiği, kısa zamanda yüzde 70e yükselen TÜİK
enflasyon rakamı bile bir hükûmetin istifa etmesi için yeterli sebeptir.
TLnin yanlış para politikaları ve mali disiplinsizlik sebebiyle
çok hızlı şekilde değer kaybı
yaşamasını yeni bir sistem ve çok büyük bir maharet olarak
anlatan AK PARTİ, işler sarpa sarınca yine farklı bir
ekonomi modeline, Türkiye modeline geçildiği sözde müjdesini hangi yüzle
verebildi? İktidar halkı aldatmaktan ve bu palavra siyasetinden bir
an evvel vazgeçmelidir. Türkiye ekonomisi ve Türkiye Cumhuriyeti devleti bu
şekilde yönetilemez. Ne aziz milletimiz ne de Türk devleti bu şekilde
yönetilmeyi hak etmemektedir. İYİ Parti iktidarında milletimizin
alın teriyle kazandığı her bir kuruş çarçur
edilmeyecek, millî servet bugün gibi yağmalanmayacak, ödenen vergiler
helal ettirilecektir.
Değerli milletvekilleri, şans
oyunlarına ilişkin lisanslar Türkiye Varlık Fonuna ait
bulunuyor. Elde edilen gelirler toplamından her türlü yatırım ve
işletme giderleri düşüldükten sonra kalan tutar kamu payı olarak
genel bütçeye gelir kaydediliyor. 12nci maddede teklif edilen düzenlemeyle bu
uygulamadan vazgeçilerek kamu payının Varlık Fonuna gelir
kaydedilmesi öngörülüyor. Madde görüşmeleri sırasında bu
düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu anlatılmadı. Kamu payı
gelirinin ne kadar olduğu hakkında da bilgi verilmedi. Ayrıca,
Varlık Fonunun ne kadar zarar ettiğine ilişkin sorum da
yanıtsız bırakıldı. Yıllarca kâr eden şirketlerimizin
Türkiye Varlık Fonuna devredilmesiyle yüksek zararlar
açıkladıkları görülmektedir, ÇAYKUR ve PTT bunun en bilinen
örnekleridir. Bugün ÇAYKURun zararını kapatmak için çaya yüzde 44
zam yapma insafsızlığını iktidar yüzü kızarmadan
göstermektedir.
Dünyada benzeri olmayan gayriciddi bir denetim
süreciyle AK PARTİ iktidarı yine özel bir uygulamayı hayata
geçirmiştir. Cumhurbaşkanı kendini Yönetim Kurulu
Başkanı olarak atadığı Varlık Fonunu kendi
görevlendirdiği yabancı denetim şirketine ve yine kendine
bağlı Devlet Denetleme Kurulu aracılığıyla
belirlenen 3 denetçiyle sözde denetlettirmektedir. Yabancı bir şirket
tarafından para karşılığı yapılan denetim
Devlet Denetleme Kuruluna sunulmakta, oradan da süzgeçten geçirilerek
düzenlenen rapor Meclise sansürlenmiş biçimde sunulmaktadır. Bu
sürecin sonucunda bağımsız bir raporun ortaya çıkması
beklenemez. Türkiye Varlık Fonunu denetleyen PricewaterhouseCoopers
şirketinin denetim raporu sansürlenmeden Devlet Denetleme Kurulu
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine
sunulmalıdır, asıl ideali ise tabii Sayıştay
denetimidir.
Diğer bir varlık fonu şirketi olan
TÜRK TELEKOMun Türkiye Varlık Fonu tarafından satın
alınması sürecinde de büyük kamu zararı oluşmuştur.
Özelleştirmeyle Lübnanlı Hariri ailesine Türk bankalarının
verdiği borçla satılan Türkiyenin en değerli ve stratejik
şirketlerinden biri olan TÜRK TELEKOM, üzerine düşen teknoloji ve
haberleşme yatırımlarını yapmadığı gibi
şirkete ait bakır kablo ve gayrimenkulleri satıp Türk
bankalarından aldığı kredi borçlarını ödemeden
devleti ve milleti büyük zarara uğratmıştır. Bu hadise
açık bir dolandırıcılık ve soygundur. Bunun siyasi
sorumlusu da AK PARTİ iktidarıdır. İçi boşaltılan
TÜRK TELEKOM, lisans süresi sonu olan 2026 yılında aktif hâlde ve
üzerindeki taşınmazlarla birlikte borçlarından ari olarak kamuya
devredilecekken Türkiye Varlık Fonu tarafından 1 milyar 650 milyon
dolar ödenerek geri alındı. 2026 yılında zaten
kendiliğinden kamuya devredilecek bir varlığın Türkiye
Varlık Fonu tarafından aceleyle satın alınmasının
hazineye yüklediği maliyet soruşturulmalıdır.
Teklifin 18 ve 19uncu maddeleriyle belediyelerin
vergi gelirleri üzerinden ayrılacak yüksek paylarla belediyeler
tarafından işletmeye alınan metro projelerinin
finansmanının karşılanması öngörülüyor. 2019
yılında da AK PARTİ tarafından teklif edilen bu düzenleme
kamuoyunda oldukça tartışılmıştı. Muhalefet
partilerinin belediye seçimlerini kazanması durumunda belediyelerin
çalıştırılmaması ve başarısız
olmaları için teklifinin gündeme getirildiği aşikârdır.
Cumhurbaşkanınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde hesaplanan
kesinti tutarının ise çok yüksek tutulduğu kaydedilmiştir.
Süreç içerisinde Anayasa Mahkemesi oran belirleme yetkisinin
Cumhurbaşkanına verilmesini Anayasaya aykırı bulmuş
ve kanun maddesini iptal etmişti. Eklenen fıkrayla
anlaşılıyor ki devletimizin partili bir
Cumhurbaşkanıyla idaresinin sonucu olarak yapılan projelerin
milletimizin vergileriyle sonuçlandırılan hizmetler olduğu
unutulmuş, partili bir Cumhurbaşkanının lütfu olarak,
iktidarın hizmetiymiş gibi sunulması yolu tercih edilmiş.
Bu madde projeyi merkeze çekerek merkezî idare ve yerel yönetimler
arasında lüzumsuz ve haksız bir rekabet oluşturacak. Bu maddeler
Devletin parasını harcadık ve devleti zarara sokamayız,
bunun tahsilatı gerekiyor. düşüncesinden yola çıkılarak
teklif ediliyorsa anlaşılabilir. Ancak bu durumda da 2019
yılı öncesinde yapılan ve AK PARTİ belediyelerinden tahsil
edilmeyen harcamalarla da devlet zarara mı
uğratılmıştır? sorusunun yanıtının
verilmesi gerekir. Ayrıca Ödenen vergiler tek bir şehrin menfaatine
harcanmasın. düşüncesiyle bu uygulama yapılıyorsa KÖİ
projeleri nasıl açıklanacaktır? Yine, KKM uygulamasında
yüzde 108 faiz ödemelerinin Hazine tarafından milletin tamamının
vergileriyle ödenmesi insafsızlığı ve büyük günahı
nasıl açıklanır? Bu soruların yanıtları AK
PARTİ tarafından er ya da geç verilecek. Teklifin bu maddeleri AK
PARTİ'nin panikle, tezatlar içinde giderayak tamamen
bocaladığının göstergeleridir.
Sözlerimin sonunda Türkiye Cumhuriyeti devleti
tarihinin en derin ekonomik krizi yaşanırken milletimizin hakiki
dertlerine çarelerin teklifte bulunmadığını belirtmeliyim.
Türk gençliğine hediye edilen 19 Mayıs
Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Önümüzdeki
seçimlerden sonraki yeni dönemde 19 Mayıs 1919da atılan ilk
adımın ruhuna uygun şekilde, gençliğimizin hiçbir
ayrımcılığa uğramadan eşit şartlarda
yaşayacağına, tekrar heyecan ve girişimci millî ruhla
rekabet ortamını sağlayacağımıza, kalbimizin gençlikle
beraber atacağına İYİ Parti olarak söz veriyoruz.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi hürmetle
selamlıyorum.
Kanun teklifinde mevduat ve katılım fonu
sigortalama kapsamı genişletilerek resmî kuruluşlar ile kredi ve
finans kuruluşlarına ait olanlar dışında kalan ticari
mevduatlar sigorta kapsamına alınmaktadır. Böylelikle
Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği ve Avrupa
Birliği kriterleriyle uyum sağlanmaktadır. Bu düzenleme,
özellikle esnaf ve küçük işletmelerin mevduat ve katılım
fonlarının güvence kapsamına alınması
bakımından önem arz etmektedir.
2022 Mart ayı itibarıyla 97 milyar
lirayı aşan mevduat sigorta rezervinin toplam sigortalı
mevduatı karşılama oranı yüzde 7,5 olup gelişmiş
ülkelere kıyasla oldukça yüksek seviyededir. Güçlü bir mevduat
sigortası sisteminin varlığını gösteren bu oran,
mevduat sahiplerinin güvenini artırıcı en önemli unsurlardan
biridir.
Kanun teklifinde TMSF Başkan
Yardımcısı sayısı 2den 3e, daire
başkanlığı sayısı 10dan 12ye, müdürlük
sayısı da 4ten 6ya çıkarılmakta, ayrıca destek
personeli için lisans mezunu olma şartının aranmaması
sağlanmaktadır.
Fon personelinin karar, eylem ve işlemleri
sebebiyle yapılan ödemelerin ilgililerine rücu edilmesini öngören mevcut
düzenleme Fonun kusurlu bulunan ilgililerinden talep etme hakkı
saklı tutulması şeklinde değiştirilmektedir. Bu
konuda Devlet Memurları Kanunu ile İcra ve İflas Kanununun
ilgili hükümlerine benzer bir düzenleme getirilmektedir.
Fonun kayyum olduğu şirketlerde hukuki
koruma getirilen kişiler arasına iflas idare memurları da dâhil
edilmektedir. TMSFnin kayyumluk göreviyle ilgili olarak devlet aleyhine
açılan uluslararası davaların takibine ilişkin
Cumhurbaşkanlığınca verilen görevlere dair giderlerin Fon
bütçesinden karşılanabilmesi düzenlenmektedir.
TMSFnin ticari ve iktisadi bütünlük
satışlarında finansal kiralama sözleşmeleri öncelikli
alacaklar kapsamına alınmakta, satış bedelinden
yapılacak ödemelerin kriterleri açık olarak belirlenmektedir.
Tasfiyesini TMSFnin yürüttüğü bankalardaki
tasfiye bakiyesinin başta hâkim ortaklar ve yöneticiler olmak üzere cezai
ve hukuki sorumluluğu olanlara ödenmemesi düzenlenmektedir. Ayrıca
TMSFnin kayyumluk yetkisinin kullanılmasında şirketlerin etkin
şekilde yönetimi ve çözümlenmesinin yanı sıra ticari
hayatlarını ve ekonomiye katkılarını sürdürebilmeleri
amacıyla düzenlemeler yapılmaktadır.
Kanun teklifinde Varlık Fonuyla ilgili
yapılan düzenlemelerde Fona devredilen şans oyunları
lisanslarıyla ilgili ortaya çıkan kamu payının Fon veya Fon
tarafından kurulacak şirket tarafından gelir kaydedilmesi
öngörülmektedir.
Ayrıca, 6741 sayılı Kanunun muafiyet
ve istisnaları düzenleyen maddesinde hâkim hissedar olarak kurulacak
şirketler ayrımı getirilerek şirket ifadelerindeki
karmaşa giderilmekte ve bedelini ödemek suretiyle sermayesinin
yarısından fazlasına sahip olunan şirketler ve
bağlı ortaklıklarının KİTlere uygulanan mevzuata
tabi olmaması düzenlenmektedir. Varlık Fonu bünyesinde olup hâlen
Sayıştay tarafından denetlenen kuruluşların denetim
sisteminde bir değişiklik söz konusu değildir.
Teklifteki diğer bir düzenlemeyle
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca yapılarak
devredilmiş raylı ulaşım sistem ve metro projelerine dair
borçlular için belediyenin genel bütçe vergi geliri paylarından
yapılacak kesinti oranının yüzde 5i aşmaması
öngörülmektedir. Böylelikle, bu konudaki Anayasa Mahkemesi iptal kararı
doğrultusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin
sınırları belirlenmektedir. Ayrıca, projenin müstakil
işletilebilir durumda olması veya kombine
taşımacılığa hizmet etmesi hâlinde mülkiyet devrine
konu edilmeksizin raylı sistemin işletmesinin bakanlık veya
bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşları eliyle
yürütülmesine Cumhurbaşkanınca karar verilebilmesi, bu durumda
belediyenin vergi gelirleri paylarından kesinti yapılmaması
düzenlenmektedir.
Teklifteki bir başka düzenlemeyle
kurumların 31 Mart 2022 tarihli bilançolarındaki yabancı
paraların da Türk lirasına dönüştürülmesi durumunda faiz ve kâr
payı ile diğer kazançlar istisna kapsamına
alınmaktadır. Kur farkı kazancı ise istisna kapsamında
değildir. Bu maddeyle sağlanan istisnanın 30 Haziran ve 30 Eylül
2022 tarihli bilançolardaki yabancı paralar için de uygulanması
konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Ayrıca, bu
istisnanın 2022 yılı sonuna kadar yenilenen hesaplara da
uygulanması düzenlenmektedir.
Kur korumalı mevduat hesaplarının
toplam büyüklüğü 819 milyar lirayı aşmıştır.
Komisyonda verilen bilgilere göre 8 Nisan tarihine kadar vadesi dolan kur
korumalı hesaplara toplam 14,8 milyar liralık destek ödemesi
yapılmıştır. Geçen ayki kur varsayımıyla bir
yıllık toplam destek ödemesi öngörüsü 22,3 milyar liradır, ancak
son günlerde kurda yaşanan yükselme nedeniyle maliyet de artacaktır.
Kur şokuna karşı geçici olarak uygulamaya konulan kur
korumalı mevduat hesabı banka bilançolarındaki Türk lirası
payını artırırken fonlama vadesini uzatmış;
yatırım, üretim, ihracat ve istihdam
kararlılığını olumsuz etkileyecek gelişmeleri
önlemiştir.
Değerli milletvekilleri, küresel ekonomi büyük
ölçekte kırılganlıklara ve belirsizliklere neden olan
salgından henüz tam olarak kurtulamamışken 24 Şubattan
itibaren Rusya ile Ukraynanın savaşı enerji ve gıda
güvenliğini tümüyle zedelemiş, bundan kaynaklı zincirleme
sorunlar bütün coğrafyaları sarmıştır. Küresel tedarik
zincirlerinde yeni dar boğazlar oluşmuş, küresel ham madde
fiyatlarında büyük artışlar meydana gelmiştir. Küresel
enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sorunudur.
Bakınız, Dünya Bankasının emtia
piyasaları verilerine göre son iki yılda fiyatlar yaklaşık
olarak doğal gazda 10 kat, kömürde 5 kat, Brent petrolde 4 kat, üre
gübresinde 4 kat, ayçiçeği yağında 3 kat
artmıştır. Avrupa'da birçok ülkede temel gıda ürünlerine
ulaşım zorlaşmış, marketlerde rafların
boşaldığı ve gıda ürünleri satışlarına
adet sınırlamaları getirildiği günler
yaşanmıştır. Yüksek enflasyon ekonomiler için ciddi bir
sorundur ve ekonomik dengelere zarar vermektedir. Ülkemizde de enflasyon yüksek
seviyelere çıkmıştır, hayat pahalılığı
her insanımızı vurmuştur. İnsanımızın
refahını ve geçim standartlarını olumsuz etkileyen
enflasyonla mücadele kararlı biçimde sürdürülmektedir. Alınan etkili
önlemlerle fiyat istikrarı mutlaka sağlanacaktır. Enflasyonda
kalıcı düşüşleri yakalayacağımız günler
uzakta değildir. Bu kapsamda yeni tedbirlerin uygulamaya
konulacağına ve başta emeklilerin, çalışanların,
küçük esnafın ve çiftçilerimizin gelirlerinde artış
sağlayacak, mali yüklerini azaltacak yeni kararlar
alınacağına inanıyoruz.
Emeklilerin ve kamu
çalışanlarının aylıklarına temmuz ayında
yüksek oranda artış yapılacak, enflasyon farkı
aylıklara yansıtılacaktır. Ayrıca, milyonlarca kamu
çalışanı ve özellikle de emeklilerin aylıklarında
iyileşme sağlayacak ek gösterge çalışmasında sona
gelindiği açıklanmıştır.
Diğer yandan, esnaf ve sanatkâr kesimini
güçlendirecek destek programları uygulamaya konulmalıdır. AVM ve
zincir marketlerin şehir merkezinde şube açmaları, adil rekabet
şartlarını bozmayacak şekilde kurallara
bağlanmalıdır. Başta gıda ürünlerinde olmak üzere
ihracat nedeniyle iç piyasada fiyatların artmasının önüne
geçecek tedbirler alınmalıdır. Hem sebze ve meyve üreticimizin
alın terinin karşılığını alabilmesi hem de
tüketicinin ucuz ve kaliteli mal tüketmesi esas alınarak Hal Kanunu bir an
önce yeniden düzenlenmelidir. Esasen hal esnafı, üreticimize girdi ve
finansman desteği sağlamakta ve ürünlerini pazarlamaktadır. Bu
yapı korunarak kayıt dışı ticaretin ve fahiş
fiyatlandırma yapanların üzerine gidilmelidir. Her alanda fahiş
fiyat artışı yapan fırsatçılara ve stokçulara yönelik
denetimlere daha da etkinlik kazandırılmalı, cezalar mutlaka
caydırıcı hâle getirilmelidir. Ticaret
Bakanlığımızca özverili bir şekilde yapılan
denetimlere vergi müfettişlerinin de dâhil edilmesi isabetli
olacaktır.
Daha önce ayçiçeği yağı, şeker
gibi ürünlerde yapıldığı gibi bugünlerde de buğday ve
ekmek fiyatları üzerinden spekülasyon yapılmaktadır.
Fiyatları yükseltmek amacıyla spekülasyon yapanlar
doğduklarına pişman edilmelidir. Türkiyede buğday
sıkıntısı yoktur. Ülkemizin, buğday
ihracatını durduran Hindistandan buğday talebi söz konusu
değildir. Buğdayda yeterlilik oranımız yüzde 100ün
üzerindedir. Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır bereketin
diyarıdır. Konya, ülkemizin tahıl ambarıdır. Bununla
birlikte, dünyanın gıda krizine doğru gittiğini de dikkate
alarak gerekli önlemleri almak zorundayız. Yüksek girdi maliyetleri
altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt
üreticimizin ürettiği ürünlerden elde ettiği geliri artıracak ve
daha fazla üretmesini sağlayacak köklü tedbirleri uygulamaya koymamız
lazımdır. Tarım sektöründe üretim planlaması yapılmalı;
destekler üretici refahını artıran, verimliliği yükselten,
üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten bir anlayışla
ve üretime başlanmadan önce belirlenmeli ve zamanında ödenmelidir.
Temel ürünlerde gerçek maliyetlere göre alım garantisi verilmelidir. Ayrıca
tarım sektörü üretim, işletme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül
bir yapıya kavuşturulmalı, gençlerin ve kadınların
tarım sektörüne yönelmeleri teşvik edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye büyüyen,
güçlenen ve yükselen bir ülkedir, Türk ekonomisinde çarklar dönmektedir.
Türkiye, tüm güçlüklere rağmen üretmekte, üretimini var gücüyle devam
ettirmektedir. 2021 yılında yüzde 16,6 büyüyen sanayi üretimi, 2022
yılının birinci çeyreğinde de yıllık bazda yüzde
10,3 artış kaydetmiştir. İmalat sanayi kapasite
kullanım oranı 2022 Nisan ayı itibarıyla yüzde 77,8
seviyesine kadar çıkmıştır. Sanayi üretimi, uzun süredir
devam eden arz kısıtlarına rağmen esnek ve
dayanıklı yapısıyla büyümeyi ve iş gücü
piyasasını desteklemektedir.
2020 yılında küresel ekonomi yüzde 3,3
daralırken Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyümeyi
başarmıştır. Türkiye, 2021 yılında yüzde 11
büyüme oranıyla dünyada en yüksek büyüme kaydeden birkaç ülke
arasında yer almıştır. Öncü göstergeler 2022 yılının
ilk çeyreğinde de yüzde 7nin üzerinde ekonomik büyüme kaydedeceğimizi
göstermektedir. Büyümenin dinamiklerinden olan makine ve teçhizat
yatırımları dokuz çeyrektir üst üste artış
kaydetmiş olup yıllık ortalama büyüme oranı
yaklaşık yüzde 20 seviyesindedir.
İstihdam 2022 yılı birinci
çeyreğinde, bir önceki çeyrek döneme göre 188 bin, geçen yılın
aynı çeyreğine göre 2 milyon 183 bin kişi
artmıştır. İşsizlik oranı önceki çeyreğe
göre cüzi bir artış gösterse de yıllık bazda 1,7 puan, genç
işsizlik oranıysa 4,3 puan düşmüştür.
Son dönemde Türkiye'nin küresel ticaretteki konumu
önem kazanmış, ekonomimizin sahip olduğu göreli avantajları
değerlendirebileceği bir fırsat penceresi oluşmuştur.
Bu dönemde ekonomimiz hızla bölgesel bir üretim ve lojistik merkezine
dönüşmektedir.
Ülkemizde yerli ve millî üretimi artırma,
stratejik alanlarda dışa bağımlılığı
azaltma yönünde politikalar ağırlık kazanmıştır.
Türkiye, 2021 yılı Küresel İnovasyon Endeksinde 10 basamak
birden yükselerek tarihindeki en iyi sıralamaya ulaşmış; en
büyük sıçrama kaydeden ülkeler arasında 2nci, orta-üst gelirli
ülkeler grubunda da 4üncü sıraya çıkmıştır. Türkiye,
özellikle yerli ve millî savunma sanayisinde zirvededir. Millî teknoloji
hamlemizin sonuçları alınmaktadır. Yakın zamanda kara
yollarında millî otomobilimiz TOGG, gökyüzünde de insansız savaş
uçağımız Kızılelma Türk milletine büyük bir gurur daha
yaşatacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ekonomik büyümede ihracat odaklı bir
dönüşüm yaşanmaktadır. İhracatçılarımız tüm
zorluklara meydan okumakta, maşallah, her ay tüm zamanların en yüksek
ihracat rakamlarına ulaşmaktadır. İmalat Sektörü
İhracat İklimi Endeksi nisan ayında 54,4e yükselmiş olup
ihracat ikliminde güçlenme sürmektedir. Salgına, savaşa,
yaptırımlara, girdi fiyatlarındaki yüksek artışa ve
nakliye sorunlarına rağmen ihracatta sağlanan
başarının ithalat artışı öne sürülerek
gölgelenmesi mümkün değildir. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle
enerji fiyatları keskin bir şekilde yükseldiğinden 2022
Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen 33,2 milyar dolarlık ithalat
artışının 20,7 milyar dolarlık kısmı enerji
ithalatındaki artıştan
kaynaklanmaktadır. Karadenizde keşfettiğimiz ve konutların
otuz yıllık ihtiyacını karşılayacak seviyede olan
540 milyar metreküp doğal gaz rezervimiz inşallah 2023 yılında
kullanılmaya başlanacaktır. Ayrıca, 2 milyon kişinin
elektrik ihtiyacını karşılayacak Konya Karapınar GES
başta olmak üzere devreye girecek yenilenebilir enerji
kaynaklarımızla birlikte en fazla dışa
bağımlı olduğumuz enerjide ithalatımız
azalacaktır.
Türkiye turizmde de
rekor kırmaktadır. 2022 yılı birinci çeyreğinde elde
edilen 5,5 milyar dolarlık turizm gelirimiz, tarihî rekorlar
kırdığımız 2019 yılının birinci
çeyreği rakamını aşmış ve geçen yılın
aynı çeyreğine göre yüzde 122,4 artmıştır. Turizm
gelirimiz bu yıl hedeflenen 35 milyar doları inşallah aşacaktır.
İhracatta veya turizm gelirlerindeki yüksek artış ve enerji
ithalatındaki azalma, ödemeler dengesinde olumlu katkı
sunacaktır. Sürekli döviz fazlası verir hâle gelmemiz de hem finansal
istikrar ve fiyat istikrarı hem de sürdürülebilir yüksek büyüme
açısından önemlidir.
Türkiye, kamu
borçluluğu, reel sektör borçluluğu ve hane halkı borçluluğu
bakımından da benzer ülke ortalamalarının oldukça
altında, düşük bir riskliliğe sahiptir. AB tanımlı
borçluluk oranı ülkemizde yüzde 42 iken AB üyesi ülkelerde ortalama yüzde
90ın üzerindedir. Bankacılık sektörümüz sağlam bir bünyeye
sahip olup sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 20ye
çıkmış, kredilerin takibe dönüşüm oranı ise yüzde 2,8
düzeyine kadar inmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, yatırım,
üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikası ve millî
teknoloji hamlesiyle; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
güçlü yönetim yapısıyla; çok yönlü, insani, dengeli ve etkin
dış politika anlayışıyla; millî birlik ve
dayanışma ruhu içinde lider ülke Türkiye'ye doğru kutlu
yürüyüşünü kararlılıkla sürdürmektedir. Yalanlarla,
dezenformasyonla, algı operasyonlarıyla bu milletin önünü kesemezler,
kutlu yürüyüşünü durduramazlar. Toplumsal mühendislik hesaplarıyla
Türkiye'yi kavga, kargaşa ve iç çatışma iklimine sokmaya,
ülkemizin rotasını değiştirmeye de kimsenin gücü
yetmeyecektir. Geleceğin parlak günleri kesinlikle Türk milletinindir.
Allah milletimizi her türlü musibetten, belalardan, kötü niyetlerden korusun ve
namerde muhtaç etmesin.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek
verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini diliyorum. Büyük Türk milletinin ve değerli gençlerimizin 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Mücadele
kahramanlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet
diliyor, muhterem anılarını hürmetle yâd ediyorum.
Bu arada, Süper Lig şampiyonu Trabzonspor'umuzu
tebrik ediyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Bravo!
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Ayrıca,
kuruluşunun 100üncü yıl dönümünde Süper Lig'de 3üncü olarak Avrupa
Konferans Ligi elemelerine katılmaya hak kazanan Konya'mızın
gururu, Anadolu Kartalı İttifak Holding Konyaspor'u kutluyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu başarıda emeği olan ve elim bir
kazada hayatını kaybeden futbolcumuz Ahmet Çalık'ı rahmetle
yâd ediyorum. Başta vefakâr taraftarlarımıza, tüm
futbolcularımıza, İlhan Palut Hocamıza ve teknik kadroya,
Kulüp Başkanımız Fatih Özgökçen ve yönetimine Konyamıza bu
sevinci ve gururu yaşattıkları için teşekkür ediyor,
sevdamız Konyaspora Avrupada başarılar diliyorum. Ve diyorum
ki: Avrupa, Konyaspor geliyor. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; 327 sıra sayılı
Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi üzerinde konuşmak için söz aldım.
Sonunda söylemem gerekeni başında
söyleyeyim, Türkiye ekonomisinde makro ve mikro verilere ve değerlere
baktığımızda, bu iktidarın büyük bir enkaz ve büyük
bir çöküş yarattığı açıkça görülmektedir ve bu enkaz
bütün uyarılara rağmen yaratılmıştır.
Yanlış ekonomik ve politik tercihler, safsata bir faiz-enflasyon tezi
ve ardı ardına ilan edilen ekonomik modeller ve hiçbir öngörüsü
doğru çıkmayan planlar bu sürecin birer adımlarıdır.
Getirdiğiniz kanun teklifi de yarattığınız bu
enkazı kaldırmaya dönük değildir, tam tersine enkazı
büyütme adımlarıdır. Bizden sonra tufan.
anlayışına sahipsiniz çünkü ve sizden sonra geleceklere enkaz
devredeceksiniz 1970lerin deyimiyle. Türkiye ekonomisi 2015 yılı
itibarıyla kötü sinyaller vermiş, 2018 yılında ise kriz
aşamasına geçmişti, 2021 yılı itibarıyla ise
çöküş aşamasına geçilmiş ve bu aşama tüm hızıyla
sürmektedir. Milyonlarca insana yoklukta Sabredin. derken iktidarla birlikte
hareket eden sermaye grupları, şirketler, holdingler milyarlarca
dolarlık servetler yapmaktadır.
Tarihin en büyük hastalıklarından birine
yakalandınız; iktidar kibri. Bu hastalık sizleri Gözleri var
ama görmez, kulakları var ama duymaz. hâle getirdi, bu yüzden ekonomideki
çöküşün taşlarını döşerken asla dönüp açlık,
yoksulluk, yoksunluk çeken insanlara bakmıyorsunuz, onların
dertlerini dert edinmiyorsunuz. Elitlere karşıydınız, en
büyük elitler birliğini yarattınız. Devlet baskısına
karşı olduğunuzu iddia ediyordunuz, devlete yerleşince
Türkiye yakın tarihindeki en zalimleri, isimleri hayırla
anılmayanları taklit ve takip ettiniz ve ediyorsunuz, hatta
1990ların karanlık yüzlerine ve uygulamalarına
sarıldınız sıkı sıkıya.
Millet aç, aç! diye
bağırdığınız günlerden, vatandaşı
Vefasızlar, şükür bilmezler. şeklinde itham ettiğiniz
günlere geldiniz. Sizler iktidar kibri hastalığıyla bu ülkedeki
ekonomik çöküşe çözüm bulma kapasitenizi yitirdiniz, işte şimdi
görüştüğümüz kanun teklifi gibi tekliflerle bu çöküşü derinleştiriyorsunuz
çünkü halkın gündemi yoksulluk, işsizlik ve açlık iken iktidar
bu teklifle kur korumalı mevduat düzenlemelerini, TMSFyi ve
bankacılık sektörünü düşünmektedir.
İçinde en çok ekonomi sözcüğü geçen bu
kanun teklifinde bizler şunu beklerdik: Artan enflasyon, yüksek faizli
kamu borçları, baskılanan kur politikası, işsizlik,
evsizlik, açlık, yoksulluk gibi herkesin, her kesimin sorunu olan temel
meselelere dair birkaç gerçek önlem alınsın, Temel gıda fiyatlarında
indirim, adil ve eşit bir vergi sistemi olsa fena mı olurdu?
soruları tartışılsın, Bayramda dahi yüzü gülmeyen,
içi kan ağlayan yurttaş nefes alsaydı fena mı olurdu?
sorusu tartışılsın ama teklifte halkın derdine derman
olacak tek bir madde yok. Asgari ücretin artmasını bekleyen emekçiyi
de; KYK borcunu ödeyemeyen genci de; pazarda son kalan sebzeyi almayı
bekleyen teyzeyi de; okula aç giden, parası olmadığı için
bayılan ve öylece evine dönen öğrenciyi de; dükkân kirasını
ödeyemeyip kapatan esnafı da; ay sonunu getiremeyen öğretmeni de;
mazotu karşılamadı diye ineğinin sütünü satmak yerine onu
kesime gönderen çiftçiyi de görmüyoruz bu teklifin içinde, göremeyeceğiz
de. Çünkü ekonomik kriz konuşulmasın diye dostlar
alışverişte görsün misali projeler üreten bir başekonomist
var. Ekonomi canlansın diye ev alımında faiz indiren
muhteşem bir akılla karşı karşıyayız.
Geçinemiyorum. diyene O zaman ev al. diyor bu akıl, enflasyon
yangınına konut kredisi benzini döküyor. İktidar kibri, Adalet
ve Kalkınma Partisinin gerçeklerle bağını koparmış
vaziyette. Kanun teklifleri artık ekonomideki çöküşü durduracak
nitelikte değil. Bugün içinde yaşadığımız, dedim
ya, bir ekonomik çöküştür, büyük bir ekonomik çöküş ve bu ekonomik
çöküş siyasi istikrarsızlık ve toplumsal bunalım
yaratmaktadır. Biz ekonomik çöküş diyoruz ama siz inkâr
ediyorsunuz; daha önce de sorunları ve ekonomik krizi inkâr ediyordunuz,
şimdi onları kabul ediyorsunuz artık, yarın da bu
çöküşü yarattığınızı kabul etmek zorunda
kalacaksınız. Sizler de biliyorsunuz ki ekonomiyi bu çöküşten
kurtaracak ve çıkaracak siyasi fedakârlık ve fikrî cesarete sahip
değilsiniz; açıklar demokrasisi yarattınız, açıklar
demokrasisi. Türkiye'de halk açlık sınırının
altında yaşarken, ekonomide üst üste şoklar yaşanırken
yirmi yıldır bu ülkeyi yönetmiyormuş taklidi yaparak yeni ekonomi
modelini ilan ettiniz. Bu modele göre, Türkiye ihracat yapacak, ihracat
istihdamı artıracak ve döviz getirisiyle kur dengede
tutulacaktı. Dediniz ki: Yeni Ekonomi Programı'nda Türkiye'nin
ihracat avantajını kalıcı hâle getirecek ve bu çerçevede
ülkemizin refahını artırmaya devam edeceğiz. Aradan dört
ay geçmeden bu iddialarla birlikte yeni ekonomik modeliniz de çöktü.
İhracat, nisanda geçen yılın aynı ayına göre yüzde
24,6 artışla 23,4 milyar dolara çıktı. Peki, ithalat ne
oldu? Yüzde 34,9 yükselerek 29,5 milyar dolara ulaştı. Bir önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 98lik bir artış
yaşandı. Şimdi ocak-nisan döneminde dış ticaret
açığı 32,5 milyar dolara yükseldi.
Ticaret Bakanı diyoruz ama Sayın Mehmet
Muş kendisini sadece ihracat bakanı sanıyor ve hep ihracat
verilerini konuşuyor ve büyük rekorlara koşulduğu hikâyesini
anlatıyor. Peki, ithalat verileri ne oluyor? Artıyor, ihracatın
ithalatı karşılama oranı düşüyor, dış
ticaret açığı büyüyor ama bu gerçeği Ticaret Bakanı
anlatmıyor; bardağın dolu tarafına bakalım da boş
tarafını görmezsek gerçekleri anlamayız direnci gösteriyor.
Şimdi diyeceksiniz ki: Enerji
fiyatlarındaki artış sebebiyle böyle oldu. Gelin, bir de oraya
bakalım. Ukrayna-Rusya savaşı başlamadan sadece dört gün
önce Brent petrol fiyatı 96,5 dolardı, aynı gün Ankara'da
Görüştüğümüz kanun teklifindeki ilk
maddeler kur korumalı mevduatla ilgili düzenlemeler içeriyor. Kur
korumalı mevduat sistemi son açıklanan nisan ayı sonundaki
rakamla 800 milyar Türk lirasının üzerine çıktı. Türkiye
ekonomisi için değil AKP için yürürlüğe konulan ve yeni ekonomi
modeli olarak reklamı yapılan kur korumalı mevduat sisteminin
hazineye maliyeti arttıkça artıyor. Dövizin yükselişi Hazine ve
Maliye Bakanı Nebatinin kur korumalı mevduatla ilgili dediği
köpük alma kadar basit bir konu değil; bunu hepimiz biliyoruz. Dövizin
yükselişi Türkiye ekonomisi için kanserli hücredir. Çözüm kur
korumalı mevduat değildir; köklü ve yapısal çözümler üretmek
gerekiyor ama bunu anlamak istemiyorsunuz. Köpük diyerek fakir
fukaranın, yoksulun, on iki saat tekstil atölyesinde
çalışanların, maden ocaklarında güneşi göremeyenlerin,
yetimlerin, gencecik yaşamların, emekçinin, işçinin,
esnafın, çiftçinin, köylünün, kadının hakkını dövizi
veya milyonları olanlara üç ayda bir teslim ediyorsunuz. Emeklilikte
yaşa takılanlara çok gördüğünüz maddi kaynağı, KYK
borçları olan gençlerin borçlarını silecek kaynağı,
emekli maaşlarına zam yapılacak kaynağı götürüp bir
azınlığa veriyorsunuz. Nisanda
kur korumalı mevduata ne kadar ödeme yapılmış? 4,5 milyar
Türk lirası. Kur korumalı mevduat ödemesi iki ayda toplam ne kadar
olmuş? 16,2 milyar Türk lirası. Peki, koskoca tarım sektörüne
2022 yılı için yani on iki ay için öngörülen toplam destek ne
kadardı bütçede? 29 milyar Türk lirası yani 16,2 milyar Türk
lirasını iki ayda kur korumalı mevduata vermiş bu iktidar,
tarıma bir yılda 29 milyar Türk lirası öngörmüş. Kimin
parasını veriyor iktidar? Kimin vergisini harcıyor bu iktidar?
Nereden veriyor? Ekmeğinden kesiyor yurttaşın, sofrasından
kesiyor, ödediği vergilerden ve alın terinden kesiyor
yurttaşın; kur korumalı mevduata, rantiyeye kaynak aktarıyor.
Nasıl yapıyor bunu? Hazine ve Maliye Bakanı nasıl
yapıyor bunu? Bu açıkları gidermek için ne yapıyor Hazine
ve Maliye Bakanı? Karşılıksız para basıyor, para
matbaası harıl harıl çalışıyor. Para basmak enflasyonu
tetiklemez sanıyor Hazine ve Maliye Bakanı çünkü o Yüreğimizle
enflasyonu yeneceğiz. diyor. Çok romantik bir Bakan, biliyorsunuz,
gözlerden sonra, şimdi de yürek meselelerine takıldı; dünya
ekonomi tarihine geçecek bir yürek maşallah. Daha aşağıya
düşmez. dediği, değersizleştirdiği, pul ettiği
paradan bol miktarda basıyor. E, ne olacak sonu? 5 lira ve 500 Türk
lirası hazırlıklarını
tamamladığınızda bunların üstüne de kendi
fotolarınızı basarsınız artık. Dövizi
tutamıyorsunuz çünkü sorunları çözme kapasiteniz yok. Bakın,
dolar yine 16 lirayı geçti; sadece kur korumalı mevduatla değil,
aynı zamanda resmî ve arka kapıdan bu ülkenin dövizlerini
satmanıza rağmen dolar artmaya devam ediyor. Neden? Doları
frenlemek için -resmî olarak açıkladığınız- 7 milyar
dolar sattınız; arka kapıdan ise -iddialara göre- 28 milyar
dolar sattınız, döviz rezervlerini tükettiniz,
yandaşlarınıza yüzlerce milyon dolar
kazandırdınız. Yeni modelle uçacağız. dediğiniz
günden beri gözlerimizin önünde ekonominin çöküşüne tanık olmaya
devam ediyoruz. Sadece son altı ayda bu ülkenin yaklaşık 35
milyar dolarını satmanıza rağmen doları
durduramıyorsunuz çünkü size güven kalmadı ne uluslararası
alanda ne de bu ülkede.
Kur korumalı mevduatla yaratmak
istediğiniz algı bu ülkenin ekonomisinde her türlü açıkla
birlikte büyük bir yıkımı getiriyor. Cari açık ve bütçe
açığı büyüdükçe ekonomi daha fazla kara deliğe doğru
yuvarlanıyor. 2022 yılı Nisan ayında merkezî yönetim bütçe
giderleri 214,3 milyar Türk lirası, bütçe gelirleri 164 milyar Türk
lirası, bütçe açığı olmuş 50,2 milyar Türk
lirası. Merkezî yönetim bütçesi 2021 Nisan ayında 16 milyar 917
milyon Türk lirası açık vermiş, 2022 yılı Nisan
ayında 50 milyar 167 milyon Türk lirası açık vermiş. 2002
yılı bütçesi için hazine tarafından verilmesi öngörülen toplam borç
miktarı -2022 yılı, on iki aydan bahsediyorum- 61 milyar Türk lirasıydı,
bu hafta başı açıklanan verilere göre hazinenin dört ayda
verdiği borç miktarı 75 milyar Türk lirasını buldu yani
dört ayda bir yılı yediniz ve aştınız.
Adalet ve Kalkınma Partisi
karşılıksız para basıyor, milyarlarca lira para
basılırken Hazine Bakanı İktisada Giriş-
Bu hafta itibarıyla Türkiyenin risk primi son
küresel finansal krizden bu yana en yüksek seviyeyi gördü, CDS 714 baz
puanı gördü ya. Bu seviye Ekim 2008den bu yana risk priminde görülen en
yüksek seviye olarak kaydedildi. Bir yandan kur korumalı mevduatın
hazineye yükü ve artan faiz giderleriyle, diğer yandan da bütçe ve cari
açıkla bu ülkede tek bir pozitif makro gösterge
bırakmadınız.
Karşı karşıya bulunduğumuz
durumun adı büyük çöküştür. Büyük lokma yiyin, büyük söz
söylemeyin. demişler ya, siz çok büyük sözler söylediniz, açıklar
yaratma iktidarı oldunuz; bütçede açık, cari açık, dış
ticaret açığı
Bu çöküşe eşlik eden pembe tablo
üreticisi TÜİKin yüzde 70e varmış TÜFEsinden, yüzde 120
civarındaki ÜFEsinden, dayanılmaz hayat
pahalılığından, 8,5 milyon kişi civarındaki
geniş tanımlı yüksek işsizlik oranlarından söz
etmiyorum bile çünkü bunları, bu ülkede yaşayan herkes her gün
görüyor ve derinden hissediyor.
Sayın vekiller, çöküşte hayatta kalabilmek
için kamu, şirketler ve halk adına daha fazla borçlanıyor.
Politikalarınız halkı borçlandırarak kendine tabi
kılmayı amaçlıyordu ama artık insanlar borcu borçla bile
idare edemez duruma geldi. Şubat sonu itibarıyla kısa vadeli
dış borç stoku 2021 yıl sonuna göre yüzde 8,5 oranında
artışla 130,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yani sizin
iktidarınızın yarattığı ekonomik çöküntüye
karşı milyonlarca insan borçlanmaya devam ediyor. Geçen yıl ilk
iki ayda 132 bin kişi kart ve kredi borcundan takibe düşüyordu, bu
yıl bu sayı 367 bin kişiye çıktı. Sadece çiftçilerin
durumuna baktığımızda borç cehennemini görebiliyoruz.
Çiftçilerin bankalara 192, Tarım Kredi Kooperatiflerine 13, özel sektöre
50 milyar olmak üzere toplam 255 milyar lira borcu var. Ayrıca son bir
yılda kısa vadeli borçlar yüzde 58 artmış durumda. Bugün
insanlar öğün atlıyorsa, geçinmek için kredi borcu almak zorunda
kalıyorsa, devlet borçları alıp başını
gitmişse, şirketler döviz borçları altında eziliyorsa bunun
adı iflastır, ekonomik çöküştür; bunu bir kez daha
vurgulamış olalım.
Sorunları çözemiyorsunuz ama algı
yaratmaya çalışıyorsunuz. Faizle de şizofrenik bir
ilişkiniz var. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Erdoğan faize savaş açtığını iddia edip Bir
Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.
diyordu ya, oysa gerçekler bambaşka. Merkez Bankası Erdoğan'dan
aldığı talimatla faizi yüzde 14e kadar indirilmişken
piyasada faizler en az 2 katına çıkmış durumda. Aynı
zamanda devlet bütçesi de faiz giderleri altında ezilmektedir. Hazine ve
Maliye Bakanlığının açıkladığı verilere
göre merkezî yönetim bütçesinden sadece ocak ve şubat aylarında
toplam 57,9 milyar Türk lirası faiz lobilerine
aktarılmıştır. Bu ortalamayla giderse yıl sonunda 350
milyar Türk lirası civarından bir kaynak faiz lobilerine bizzat
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından
aktarılmış olacaktır.
Şimdi, bu gerçekler ortadayken halkı nas
diyerek kandıracağını düşünen siyasi akıl, olsa
olsa halka üstten bakan bir akıldır, saraylı aklıdır.
Halk bu faiz ödemelerinin yoksulluğu, işsizliği,
geleceksizliği beslediğini çok iyi biliyor ama iktidar
hırsı halkı küçümseme hatasını yaptırmaya devam
ediyor. Eğer gerçekten derdinizi nas ise çağrı yapıyoruz:
Gelin, Merkez Bankası faiz oranlarını da hazine borçlanma faizlerini
de konut, taşıt, ihtiyaç kredi faizlerini de
sıfırlayalım. Hatta faiz haram ise bugüne kadar çekilmiş
konut, taşıt, ihtiyaç kredilerinin faizlerini bir defada silelim,
halk rahatlasın; öyle değil mi?
Biri, küçük azınlık, Harun gibi
başlayıp Karun olanların Türkiyesini yarattınız.
Diğeri ise, büyük çoğunluk Türkiyesi; açlık, sefalet, yoksulluk
ve işsizlik içinde, hayat pahalılığıyla mücadele
ediyor. Siz, öyle iki Türkiye yarattınız ki birinde, bir avuç genç
arasında pudra şekerleri havada uçuşuyor, Lamborghinilerle
driftler atılıyor; diğerinde, Boğaziçi Üniversitesine
dereceyle giren ama düşünüp itiraz ettiği için cezaevine konulan
onlarca genç yaşıyor. Birinde, siyasi gücü olanlar milyarder oluyor;
diğerinde ise orta sınıf çöküyor, yaşam standardı
gittikçe iniyor, yoksul sınıflar ise gıda
kıtlığı yaşıyor, dibe batmaya devam ediyor.
İşte böyle bir Türkiye yarattınız. Birinde günlük saray
harcaması 10 milyon Türk lirası olan ve milyonlarca yoksula
Şükredin. diyenler var, diğerinde Üretim yapamayacak hâle geldik,
biz üretmezsek ekmek bulamazsınız. diyen Elâzığlı
çiftçiler var. Birinde her akşam manda yoğurduna hurma
doğrayanlar var, diğerinde Ekonomik sıkıntılar
nedeniyle sürünüyoruz, geçinemiyoruz. diyen, yüzde 67yi oluşturan 65
milyon insan var. Birinde çok sayıda maaş alan bir avuç bürokrat var,
diğerinde 28 yaşında intihar eden, ataması yapılmayan
gencecik Öğretmen Mustafa Küçük var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Tamamlıyorum.
Türkiye toplumunu siyasi olarak ortadan ikiye bölmek
istediniz ama geldiğimiz noktada, ekonomik olarak bu toplumu, ekonomik
krizde geçinemeyen büyük çoğunluk ve iktidardan nemalanan
azınlık şeklinde böldünüz. Günlük geçimini sağlamak için
öğün atlayanlar, borç bulmaya çalışanlar akşam eve giderken
dünyanın bütün kederlerini omuzunda taşıyor, ekmek ve özgürlük
kavgası veriyor. Tarihte hiçbir azınlık böyle bir
çoğunluğa karşı galip gelememiştir, bu defa da galip
gelemeyecektir. Mutlaka ama mutlaka bu büyük çoğunluk bu ülkeye güzel
günleri hep birlikte, sizden kurtularak getirecektir.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Koçyiğit...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğit,'in Mahzuni Şerif ile İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer,
Sinan Cemgil ve dörtleri saygıyla sevgiyle andığına
ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, dün Aşık Mahzuni Şerifin
ölüm yıl dönümüydü, Hakka yürüdüğü gündü; bu büyük halk
ozanımızı saygıyla sevgiyle anarak başlamak istiyorum.
Ve yine bugün, 18 Mayıs; İbrahim
Kaypakkayaların, Haki Karerlerin, Sinan Cemgillerin ve dörtlerin ölüm
yıl dönümü. Türkiyenin özgürleşmesi için; tam
bağımsız, demokratik ve eşitlikçi, özgürlükçü bir Türkiye
için hiçbir şeyini esirgemeyen, ser verip sır vermeyen bu büyük
devrimci önderleri saygıyla sevgiyle anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin...
43.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in,
astsubayların sorunlarına ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Vatanı için canını vermekten
çekinmeyen astsubaylarımız mesleğe başlangıçtan emekli
oluncaya ve daha sonrasında da büyük sorunlar yaşıyorlar.
Astsubay meslek okullarında, benzer görevdeki güvenlik güçlerinden daha
ağır eğitim alan ve bu eğitimin ardından iki yıl
süreyle göreve başlayan astsubayların başlangıç derecesi
9/1de kalmıştır; bu çifte standart ve Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırılık sona ermeli,
astsubayların başlangıç derecesi 9/2ye yükseltilmelidir.
1999da çıkarılan kanunla kıdemli astsubay tazminat hakkı
elde eden vatan savunucusu astsubaylarımız bu haklardan mahrum
bırakılmıştır, her gelen iktidar söz vermesine
rağmen hakları teslim edilmemiştir. Emekli kıdemli
astsubayların görev, temsil tazminatı ödenmelidir. Yüz
kızartıcı ve terör suçları dışındaki
suçlardan ceza alan astsubaylar da diğer memurlar gibi sicil affı
kapsamına alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN Kanunun tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Cavit
Arı.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramınız kutlu olsun.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Artık,
iktidarın bu ülkede yapacağı bir şey kalmadı, bugüne
kadar yapacağını yaptı ancak bundan sonra bu ülkenin
gelişimi adına yapabileceği bir şey kalmadı.
Bakın, her gün değişik uygulamalar yapmaya çalışarak
kötü gidişatı sözde önlemeye çalışacak iken
aldıkları her kararla ekonomiyi daha da çıkmaz hâle getirmekte,
enflasyonu daha da artırmakta, fiyatları daha da katlamakta.
Dolayısıyla bu ülkede yaşanan tüm olumsuzlukların tek bir
sorumlusu var, o da iktidardır.
Şimdi, iş dünyası,
esnaflarımız ve vatandaşlarımız açıkça şunu
söylemekte: Artık ülkemizde bir güven sorunu yaşanmakta. Bunu
açıkça dile getirmekteler. Yine, uzun süredir de en önemli sorunun
istikrar sorunu olduğu da ifade edilmekte. Tüketici enflasyonu yüzde
70ler seviyesine çıkmış, üretici enflasyonu yüzde 122lere
dayanmış durumda. Yatırımcı, esnaf, üretici şöyle
diyor: Her alanda maliyetler kat kat arttı, 3 TLye
aldığımız bir ürün 12-13 TL oldu; esnaf olarak
şoktayız. Etiket değiştirmekten yorulduk. Başta
inşaat sektörü olmak üzere fiyatlar katladı. İnsanların
yüzü gülmez oldu, her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz. diyor vatandaş.
Enflasyon, faiz anormal derecede yükseldi. Üretimden
kazanma dönemi bitti, ranttan kazanma dönemi devam etmekte.
Plansızlık ülkenin en önemli sorunu olmakta. Kamu-özel iş
birliği projeleri, kur korumalı mevduat, yabancıya mülk
satışları en önemli sorunlar olarak devam etmekte. Esnaf,
özellikle pandemi sürecinde çok mağdur oldu. Ekonominin bozukluğu,
artan enflasyon ve fiyatların her gün değişmesi esnafı
gerçekten zor duruma düşürdü, ekonomik istikrar kalmadı, hepimiz
sıkıntılıyız, sattığımızı
neredeyse aynı fiyata geri alamıyoruz diyor. Dövizdeki dengesizlik de
piyasaları olumsuz etkilemekte. Taşımacı esnaf diyor ki: Bu
ülkenin taşımacı sektörü arasında en önemli sorun
akaryakıt fiyatlarının yüksekliği. Bu da her şeyi
etkilemekte. Bakın, 2021 yılı, asgari ücreti 2.825 TLyken 410
litrelik yakıt alınabilmekteyken 2022 yılı, asgari ücret
4.250 TL,
Çok özel bir konuyu burada ifade ederek devam etmek
istiyorum. Bakın, özellikle turizm bölgelerinde pandemi öncesinde
eğlence mekânları kapalı yerler 04.00e kadar, açık alanlar
24.00e kadar açıktı. Turizm bölgelerinde eğlence
mekânlarında uygulamalar genellikle encümen kararıyla alınmakta
ve iş yerlerinin ruhsatlarına işlenmekte. Şimdi pandemi
koşulları hafifledi, birçok yaptırımdan vazgeçildi.
İşte, eğlence mekânları işletenler şunu talep
etmekteler: Pandemi koşulları değiştiğine göre iş
yerlerinde, eğlence mekânlarında ruhsat saatine göre iş
yerlerinin açık kalma koşuluna artık geri dönülmeli. Buradan
taleplerini iletiyorum. Aksi hâlde, hem zaten pandemi koşullarında
mağdur olmuş vatandaşımız, esnafımız
mağdur olmaya devam edecek hem de gelen turistlerin beklentileri
karşılanmamış olacaktır. Buradan, Türkiye'deki
binlerce işletme adına bu talebi tekrar ediyorum.
Söz konusu düzenlemede daha önce mevcut uygulamada
sadece bireysel mevduatlarda olan sigorta kapsamına ticari mevduatlar da
alınmakta. Komisyonda da sorduk, buna hangi nedenle ihtiyaç var? Yani
ticari mevduata sigorta getirilmesinin, Sigorta Fonu kapsamına
alınmasının gerekçesi nedir, ihtiyacı nedir?
Bankacılık sektörüyle ilgili bir ihtiyaç mı var, bir
sıkıntı mı var; niye buna ihtiyaç duyuldu? diye sorduk, hâlâ
bu konuda bir cevap alınamadı.
Yine, TMSFde kadrolaşma bir taraftan devam
etmekte. Bakın, başkan yardımcısı sayısı
2den 3e çıkarılmakta, daire başkanı sayısı
10dan 12ye çıkarılmakta, efendim, yine, müdürlük sayıları
artırılmakta. Yani, şimdi, bu kadroların niye
şişirildiği de
Yine, sadece bir kadrolaşma
anlayışından öteye gitmediğini düşünmekteyiz çünkü
TMSF daha sonraki maddelerde de göreceğimiz şekliyle bir taraftan
kendi denetiminde bulunan şirketleri satmaya devam ederken bir taraftan da
kadrolaşmaya devam etmekte.
Yine, bu düzenleme içerisinde, dövizden kur
korumalı mevduata geçen şirketlere sağlanan kurumlar vergisi
istisnasının süresinin 2022 yılı sonuna kadar
uzatılmasıyla ilgili bir düzenleme var. Değerli arkadaşlar,
bakın, bu ülkenin gerçekten çok önemli kritik konuları var,
sorunları var. Bunlardan bir tanesi, ülkemize kontrolsüz giren
yabancılar konusu, ülkemizin geleceği açısından gerçekten
çok önemli bir risk oluşturmakta. Yine, bir tanesi, bu kamu-özel iş
birliği projeleri, geleceğimizi neredeyse ipotek altına alan
projeler bunlar ve bunların yanı sıra, yakın tarihte
uygulamaya geçen kur korumalı mevduat. Bakın, Komisyonda ilgili Bakan
Yardımcısı rakamları verdi, yaklaşık 1 milyon 250
bin gerçek ve tüzel kişi bu sisteme girmiş ve 8 Nisan itibarıyla
hesapta 750 milyar civarında para var bu konuda, şimdi de bu rakam
daha da artmış, 850 milyar seviyelerine çıkmış.
İlk ödemeler yapıldığında, değerli
arkadaşlar, yaklaşık 14,8 milyar TL'lik bir ödeme
yapıldı bu kapsamda yani yatırılan paralara ödenen 15
milyara yakın faizler oldu. Yine -vazgeçilen vergiyle birlikte- 10,1
milyarlık vazgeçilen bir vergi var yani bunun anlamı nedir? Üç dört
aylık bir süre içerisinde bunun ülke ekonomimize maliyeti
yaklaşık 25 milyar oldu. Bu rakamın ne anlama geldiğini
şöyle ifade edebiliriz değerli arkadaşlar ve bizi dinleyen
vatandaşlarımızı: Şimdi, yakın tarihte
1915Çanakkale Köprüsü açıldı. Bu köprünün maliyeti 2 milyar 555
milyon euro, o günkü TL'ye çevirdiğimizde yaklaşık maliyeti 42
milyar yapmakta. Peki, 42 milyar yapan bu 1915Çanakkale Köprüsü nasıl
yapıldı? İşte, kamu-özel iş birliği
kapsamından yapıldı. Peki, bu yapılan proje
karşılığında ne taahhüt edildi? Günlük 45 bin araç
geçişi ve araç başına 15 euro artı KDV, on altı
yıl üç ay boyunca. Şimdi, değerli arkadaşlar, siz bu kadar
ağır bir yükün, ülkenin geleceğini ipotek altına alacak
şekilde taahhüdün altına gireceksiniz. Neyin
karşılığı? 42 milyar
karşılığı ama bu tarafta da daha üç dört aylık
süre içerisinde 25 milyar lirayı da bu kur korumalı mevduata
harcayacaksınız. Bu düzenlemeden en kısa zamanda vazgeçilmesi
gerektiği çok açıktır.
Yine, bir başka düzenlemede, Türkiye
Varlık Fonunun hâkim hissedar olarak kurduğu şirketlere de vergi
muafiyeti getirilmekte. 2016da kurulan Türkiye Varlık Fonu artık
sorgulanır durumda değerli arkadaşlar çünkü denetim yöntemi
tartışmalı, şeffaflık ve hesap verebilmekten uzak,
Sayıştay denetimi dışında olması, Kamu İhale
Kanunu'ndan muaf tutulması, böyle bir fonun oluşu artık tamamen
sorgulanır durumda. Kaynak yaratacağı iddiasıyla kurulan
bir fonun bugün borç yaratan bir fon hâline dönüştüğünü görmekteyiz.
En son, Varlık Fonu, TÜRK TELEKOM'un yüzde 55 hissesini 1,6 milyar TLye
satın aldı. Oysaki TÜRK TELEKOM'un altyapısı devlette
olduğu için 2026 yılında zaten devlete tekrar dönecekti. Yani bu
uygulamayla, bir kere daha, maalesef ki ciddi bir yük altına sokulmuş
durumdayız.
Yine, TMSFde kayyum atanan şirketlerin
davası devam ederken ortaklık paylarını satabileceğine
dair bir düzenleme de yine bu torba yasa teklifi içerisinde mevcut. Şimdi
değerli arkadaşlar, bakın, bir yargılama süreci var ve
yargılama süreci devam ederken sürdürülebilir durumda olan yani kâr eden,
TMSF tarafından denetime tabi tutulan şirketlerin satılabilirliğine
dair bir düzenleme. Şimdi, bu neyi getirmekte? Şimdi değerli
arkadaşlar, biz bir hukuk devletinde bulunmaktayız. Bir hukuk
devletinde yargılama süreci devam ederken, yargının
sonrasında ne olacağı belli olmadan şirketlerin satımı
esasen doğru değil ve üstelik de sürdürülebilir nitelikte olan yani
bu şekilde şirketlerin satılması ileride ciddi bir
mağduriyete ve tazminatlara yol açabilir. Örneğin, Sürat Kargo
bununla benzer değil ancak Sürat Kargo kâr eden bir şirketken
bakın, öyle bir satış yöntemiyle satıldı ki gerçekten
büyük bir zarara yol açıldı. Sürat Kargo işte kötü bir uygulama.
Siz o kötü uygulamayı bugün bu düzenlemeyle
yasallaştırmış hâle getireceksiniz. Örneğin, Sürat
Kargoda 2019 yılı verileri esas alınmış, satış
2021de. Oysaki 2020 ve 2021de Sürat Kargo kâr elde etmekte ancak satışa
esas rakamlar olarak 2019daki rakamlar alınarak şirket sanki zarar
etmiş gibi gösterilip satışa çıkarılmış.
Böylelikle de Sürat Kargo kötü bir örnek olmuştur. İşte siz bu
düzenlemeyle, Sürat Kargo gibi, diğer şirketleri de kötü bir
şekilde satma yoluna gideceksiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu torba
yasa teklifinde yine bir başka düzenleme var. Bu düzenleme açıkça
şudur: Bu düzenlemede, başta Cumhuriyet Halk Partili belediyeler
olmak üzere, muhalefette bulunan belediyelerin, büyükşehir belediyelerinin
iktidar tarafından bir anlamda cezalandırılmasına dönük bir
düzenleme mevcut.
Şimdi, bu ne demektir? Daha önce
Cumhurbaşkanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tarafından yapılarak büyükşehir
belediyelerine devredilen metro ve şehir içi raylı sistemler
belediyelere devredildikten sonra belediyeler AKPde iken -örneğin,
Antalya, Ankara, İstanbul gibi belediyeler- AKPli belediyeler iken- bu
metro ve şehir içi raylı sistemlerin Bakanlığa ücretlerinin
yani bedellerinin geri ödenmesi şöyleydi: Hasılat üzerinden yüzde 15
ödenmekteydi. Bu ne anlama gelmekteydi? Örneğin, Antalyadaki mevcut 2nci
etap raylı sistem için hasılata göre aylık 35 bin, 40 bin, 50
bin, 60 bin gibi rakamlarla ödemeler yapılmaktaydı; aynı
şekilde, Ankara için bu geçerli; aynı şekilde, İstanbul
için geçerli. Ancak daha sonra, bakın yani bu şekilde ödemeler devam
ederken yerel seçimlerden sonra bu uygulama değişti. Her ne kadar bu
düzenleme dayanak olarak ocak ayında çıkarılan bir kanuna
dayanmakta ise de bu yüzde 5lik kesintiye Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle 1 Mayısta geçildi. Yani hasılattan yüzde 15 kesintiden
neye geçildi? Belediyelere İller Bankasından yapılan
kesintilerden yani aktarılan paralardan yüzde 5 kesilir hükmüne geçildi.
Arada ne değişti? İşte arada aylık 35, 40, 50 bin lira
gibi rakamlar ödenirken bir anda 5 milyon, 6 milyon, 7 milyon, şimdi de
aylık 15-16 milyon gibi ödemeler kesilmeye başlandı. Böylelikle,
bakın, başta size şunu söyleyeyim: CHPli belediyeleri
cezalandırdığınızı zannediyorsunuz ancak esas
burada cezalandırılan vatandaşımız çünkü belediyelerin
alması gereken, kendilerine gönderilmesi gereken, hak ettiği paralar
kesilince vatandaşımıza eksik hizmetler gitmekte. Antalya
Büyükşehir Belediyesinden örnek vermek gerekirse haksız kesinti
yapılan bu yöntemle, bakın, 2019dan bugüne kadar 230 milyon fazladan
para kesildi. Şimdi, ben bunu gündeme taşıdığımda
Ulaştırma Bakanı şöyle söylemişti, demişti ki:
Efendim, söylenenler doğru değil -yani bizim sözde doğru
söylemediğimizi ifade etmeye çalışıyor- aylık 4 milyon
liradan yüz ay boyunca kesilecek. Ancak Bakan kendi söylediğiyle şu
an çelişir vaziyette. Bakanı da dinleyen yok anladığım
kadarıyla çünkü Antalya Büyükşehir Belediyesinden 2022
yılında Ocak ayında 12 milyon 450 bin, Şubat ayında 13
milyon 450 bin, Mart ayında 16 milyon kesinti yapıldı. Yani
bakın, aynı kesinti Ankara Büyükşehir Belediyesi için de
geçerli. Örneğin, Ankara Büyükşehir Belediyesinden 2019
yılında 10 milyon kesilmesi gerekirken bu uygulama nedeniyle 123
milyon, 2020de 8 milyon 780 bin kesilmesi gerekirken 230 milyon, 2021de 10
milyon 630 bin kesilmesi gerekirken 352 milyon gibi
Devam ediyoruz yani
totalde Ankara Büyükşehir Belediyesinden 38 milyon kesilmesi gerekirken
903 milyon kesinti yapılmış durumda. Yani örneğin, hem
Antalya Büyükşehir hem Ankara Büyükşehir hem İstanbul
Büyükşehir Belediyeleri bu haksız uygulamalar nedeniyle çok büyük
kesintilere maruz kalmış ve bu nedenle de
vatandaşımıza, işte, sizin yarattığınız
bu tablo nedeniyle eksik hizmet gitmesine sebebiyet vermiş
bulunmaktasınız. Bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini
defaatle ifade ettik. Şimdi, Kanun var. diyeceksiniz.
Cumhurbaşkanına bir yetki verilecekse eğer bu, yüzde 5e kadar
değil, en fazla yüzde 1 olarak ifade edilmelidir çünkü zaten haksız
kesintiler devam etmiştir, bu haksız kesintilerin bir an evvel
belediyelere iade edilmesinde fayda bulunmaktadır.
Komisyonda görüşmeler devam ederken bir önerge
verildi iktidar partisi mensubu milletvekilleri tarafından. Bu önergede
şu ifade edilmekte: Projenin mevcut şehir içi raylı sistem
hatlarının devamı olmayıp müstakil işletilebilir
durumda olması hâlinde veya projenin kombine
taşımacılığa hizmet etmesi hâlinde Bakanlık veya
bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşları ve bu
kuruluşların bağlı ortaklıkları ve iştiraki
olan şirketler eliyle yürütülmesine Cumhurbaşkanınca karar
verilebilir. Bu kanun teklifinin, bu önergenin esasen adrese teslim bir teklif
olduğunu buradan ifade etmek isterim. Şu an İstanbulda
yapılmakta olan, havaalanına giden metroyla ilgili bir teklif
olduğunu açıkça ifade etmek isterim. Belki de tek kâr edebilecek olan
raylı sistem metro burası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) Onu da siz İstanbul
Belediyesinden intikam almak için İstanbul Belediyesine vermemeye dair bir
teklifte bulunmaktasınız. Ben buradan size şunu söyleyeyim:
Bakın, bu teklif şu an belediyelere teslim edilmemiş olan
raylı sistemler ve metrolar için geçerli. Peki, öncekiler ne olacak?
Ankarada zarar eden, İstanbulda zarar eden mevcuttaki raylı
sistemler ne olacak? Eğer siz Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle bu yerlerin işletmesini Bakanlığa geri
alacaksanız ben de size şunu söyleyeyim: Bakın, Antalyada
şu an mevcut ikinci etap raylı sistem o kadar kötü bir yere
yapıldı ki sırf siyaset olsun diye yapılan ve sırf
sizin şovunuzla siyasete alet edilen bir yer. Bu yeri de gelin, alın;
bu yerin işletmesini de Bakanlığa alın, 230 milyar
lirayı da Antalya Büyükşehir Belediyesine iade edin diyorum, hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde gruplar
adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz talebi Denizli
Milletvekili Nilgün Öke aittir.
Buyurun Sayın Ök. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklif sahibi olduğum Bankacılık Kanunu ile
Bazı Kanunlarda ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını
kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, millî
mücadelemizin kahramanlarını rahmetle yâd ediyorum.
Bu kanun teklifini, AK PARTİ Grubu ve
şahsım başta olmak üzere, teklifte imzası bulunan 60
milletvekili arkadaşımla birlikte, kamu kurum ve
kuruluşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda, milletimize
daha iyi hizmet verme amacına yönelik olarak hazırladık.
Teklifimizin 1inci, 2nci ve 3üncü maddeleri, ticari mevduatların
sigorta kapsamına alınmasına ilişkin düzenlemeleri
içeriyor. Bu düzenlemelerle mevduat ve katılım fonunun sigortalanmasındaki
kapsamını genişletiyoruz. Mevcut düzenlemede sadece gerçek
kişilere ait ticari işlemlere konu olmayan mevduat ve
katılım fonu tutarları sigorta kapsamındayken yapılan
değişiklikle resmî kuruluşlar, kredi kuruluşları ve
finansal kuruluşlar dışındaki tüm ticari
kuruluşların mevduat ve katılım fonlarını da
sigorta kapsamına dâhil ediyoruz. Sigorta kapsamındaki maksimum tutar
da 200 bin liraya kadardır. Böylece G20 üyesi ülkeleri değerlendiren
ve beş yılda bir yapılması zorunlu olan finansal sektör
değerlendirme programları kriterlerine, uluslararası mevduat
sigortacılığının kurallarını belirleyen
Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliğinin tavsiyelerine
ve Avrupa Birliği mevduat sigortacılığı kriterlerine
de uyum sağlanmış olacaktır.
Teklifimizin 4üncü, 5inci ve 6ncı maddeleri
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun teşkilat yapılanmasıyla
ilgili düzenlemeleri içermektedir. Zaman içerisinde ortaya çıkan
ihtiyaçlar doğrultusunda diğer yasal düzenlemelerle ve idari
makamlarca Fona verilen kayyumluk yetkisiyle Fondaki iş yükünün ve
çeşitliliğin artmasına neden olmuştur. Fonun iş yükünü
azaltmak için getirdiğimiz düzenlemeyle Fon Başkan
Yardımcısının 2den 3e, daire
başkanlığı sayısının 10dan 12ye, müdürlük
sayısının da 4ten 6ya çıkarılmasını da
teklif ediyoruz. Ayrıca, Fonda ihtiyaç duyulan mutfak görevlisi,
şoför, güvenlik ve benzeri destek personelinin de istihdam kriterlerini
belirliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimizin 7nci maddesiyle 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu'nun 127nci maddesinde değişiklik
yapıyoruz. Düzenlemeyle Fon Kurulu üyeleri ile Fon personelinin
Bankacılık Kanununda yazılı görevlerine ilişkin
karar, eylem ve işlemleri sebebiyle Fonun yaptığı ödemeyi
ilgililerden talep etmesi hususunu düzenleyip netlik kazandırıyoruz.
Fonun yaptığı bu ödemelerde kusurlu bulunan ilgililerden talep
etme hakkını aynı 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 13üncü maddesi ile yine, 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanununun 5inci maddesindeki düzenlemeye benzer bir şekilde
düzenliyoruz. Teklifin 8inci maddesinde ise mevcut durumda Fonun idari
makamlarca kendisine verilen görevler doğrultusunda takibini
yaptığı uluslararası davaların giderleri ve
masrafları için yaptığı harcama kalemleri yönetmelikle
sayılan harcama kalemleri arasında yer almadığından
Fon bütçesinin bu işlemler yönünden kullanılmasında tereddüt
yaşanmakta. Uygulamada karşılaşılan bu sorunun
giderilmesi amacıyla devlet aleyhine açılan uluslararası
davaların takibine ilişkin Cumhurbaşkanlığınca
verilen görevlerin ifasında yapılan giderlerin gerekli hâllerde Fon
bütçesinden karşılanabilmesine imkân tanıyoruz. 9uncu maddeyle
ise Fon tarafından yapılan ticari ve iktisadi bütünlük
satışlarında finansal kiralama sözleşmelerini öncelikli
alacaklılar kapsamına alıyoruz. Ayrıca satış
bedelinden alınacak ödemelerin kriterleri açık olarak belirlenmekte
ve mevcut düzenlemeyle 6183 sayılı Kanunla uyumlu hâle getiriyoruz.
Uygulamada Fon tarafından yapılan ticari
iktisadi bütünlük satışlarında geçmiş dönem borcu
kriterlerinin yargı konusu ihtilaflara neden olması ve ilgili
yönetmelikte belirtilen şartların kanunda yazılı
olmaması, yine, ilgili yönetmelikte geçen sıra cetveline
karşı dava açma süresinin kanun metninde açıkça yer
almaması, finansal kiralama sözleşmeleriyle kiralanan mal
varlıklarının TİB kapsamına alınmamış
olması, TİB satışından sonraki
dağıtımın sıra cetvelinden masrafların
düşümüyle sıralara göre garameten dağıtım
yapılacağının kanun hükmünde açıkça yazılı
olmamasından kaynaklı sorunlar yaşanmaktaydı;
getirdiğimiz bu düzenlemeyle bu sorunları ortadan
kaldıracağız.
Teklifimizin 10uncu maddesiyle, iflas eden ve
tasfiyesi Fon eliyle yürütülen bankalarda tasfiye bakiyesi kalması hâlinde
bu tutarın bankaya zarar veren, bankanın iflasına neden olan,
cezai ve hukuki sorumluluğu bulunanlara ödenmemesi yönünde düzenleme
yapılmaktadır. Bu kişilere düşen tasfiye bakiyesi
payları hazineye aktarılacaktır.
Teklifimizin 11inci maddesinde bankacılık
sistemindeki toplam mevduat içerisindeki Türk lirasının
payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi
amacıyla dövizlerini Türk lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüştüren kurumlara belli şartlar dâhilinde vergi
istisnası getiriyoruz. Teklifimize göre, kurumlar vergisi mükelleflerinin
31 Mart 2022 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paraları
2022 yılı sonuna kadar en az üç ay vadeli TL mevduat ve katılma
hesabına yatırmaları hâlinde Türk lirası vadeli mevduat
hesabından vade sonunda elde edilecek faiz, kâr payına kurumlar
vergisinden istisna getiriyoruz.
Yine, 12nci, 13üncü ve 14üncü maddelerimizde 6741
sayılı Varlık Fonunun kuruluş kanununda düzenlemeler
yapıyoruz. Türkiye Varlık Fonunun kendi kurduğu alt
şirketlerine uygulanan imtiyazın aynısının, Fonun,
bedelini ödeyerek satın aldığı şirketlere de
uygulanmasını sağlıyoruz. Fonun, bedelini ödeyerek
satın aldığı şirketlerin değer kaybına
uğramaması ve bu şirketlerin özel sektörle eşit
şartlarda rekabet edebilmesi için kamu sermayeli şirketlere uygulanan
mevzuat ve kısıtlamalardan muaf tutulmasını sağlamış
olacağız. Ayrıca, düzenlemeyle muafiyet ve istisnalarda hâkim
hissedar ifadesini getiriyoruz, muafiyet ve istisnalardan
faydalanılması için hâkimiyetin Varlık Fonunda kalması
şartını koşuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimizin 15, 16 ve 17nci maddesi ise TMSFnin kayyum
olarak atandığı şirketlere ilişkin düzenlemeleri
içeriyor. Fonun kayyum olarak atandığı şirketler ve mal
varlığı değerlerinin satışı mevcut mevzuata
göre koşula bağlanmıştır. Bu koşul, şirketin
sürdürülebilir olmadığının bir rapora
bağlanmasıdır. Bugüne kadar alınan satış
kararlarında bu rapor hazırlanmış ve işlemler bu
şekilde tamamlanmıştır ancak gelinen aşamada ceza
davalarının altı yıldır devam ediyor olması, bu
arada şirketlerin sermaye, yatırım, AR-GE ve inovasyon gibi
ihtiyaçları doğmuştur. Fonun kayyum olduğu şirketlerin
çoğunda bu ihtiyaçların karşılanması mümkün
değildir. Zaman geçtikçe bu nedenle şirketlerin faaliyetlerinde
kârlılık ve verim düşmekte ve değeri azalmaktadır.
Kanunda yazılı olan sürdürülebilirlik koşulu sadece mali
yapısının bozulması, nakit ihtiyacının doğması
şeklinde algılandığından dolayı sürdürülebilirlik
koşulunu maddeden çıkarmaktayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Teklifle şirket ve mal
varlığı değerlerinde payları bulunan, aleyhlerinde
kayyumluk kararı bulunmasa dahi mahkemece haklarında kaçak kararı
verilen kişilerin bu payları kısmen veya tamamen
satışı veya tasfiyesine imkân sağlanmaktadır.
Öte yandan kayyum atanan şirketlerin terörle
ilişkisi bulunmayan küçük ortak ve yatırımcılarına
altı yıldır yargılanmalar devam ettiğinden yerine
getirilemeyen kâr dağıtımının yapılmasına
imkân getirmekteyiz. Bu vesileyle, birçok yerli küçük ve yabancı
yatırımcının mağduriyetini de ortadan
kaldırmış olacağız.
Teklifimizin 16ncı maddesinde ise Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunun satış ve tasfiyeye ilişkin yetkilerinin
belirlendiği 6758 sayılı Kanunun 20nci maddesine banka
ibaresini de ekliyoruz.
Ayrıca, maddeye, kayyum şirketlerine
atananların yanı sıra temsil yetkisini haiz olan görevlileri de
ekliyoruz.
Fona atanan ya da atanan kişiler
tarafından imza yetkisi verilen; örneğin, genel müdür, finans müdürü
gibi görevlerde bulunanların da 37nci madde kapsamında kanuni
görevli sayılarak, cezai, hukuki ve mali açıdan yükümlülüklerini ve
haklarını belirliyoruz.
Maddenin mevcut hâlinde, şirket hisselerinin
satışından elde edilecek tutarların
nemalandırılması düzenlenmekte. Bu nemalandırmalardan önce
satışa hazırlık ve diğer masrafların
düşülmesi hususu ilave edilmektedir.
Yine aynı maddede, şirket
varlıklarının ve mal varlığı değerlerinin
ticari ve iktisadi bütünlük satışından elde edilecek tutardan
ise sıra cetveline göre dağıtımına yönelik bir
düzenleme getiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NİLGÜN ÖK (Devamla) Yine, satış
tutarının, alacaklıları mağdur etmeyecek şekilde
nasıl kullanılacağını net olarak tanımladık.
17nci maddede, müsadere kararından önce
yapılan satışlarda alacaklıların
alacaklarını tahsil etme imkânı varken, müsadere kararından
sonra şirket ve varlıkların satışında söz konusu
varlığın mülkiyeti değiştiğinden yani artık
hazine varlığı olduğundan, alacaklıların
artık bu varlık üzerinden alacaklarına kavuşma imkânı
hukuken ortadan kalkmıştı. Bu durumda, alacaklılar
arasında alacaklarına kavuşma imkânı bakımından
ortaya çıkan bu eşitsizliğin giderilmesine yönelik de düzenleme
getirerek, 6758 sayılı Kanunun 19uncu ve 20nci maddelerindekine
benzer bir düzenleme getiriyoruz.
Teklifimizin 18inci ve 19uncu maddeleri
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından
yapımı tamamlanarak işletilmek üzere büyükşehirlere
devredilen şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro
projeleri için merkezî yönetim bütçesinden harcanan tutarların maksimum
tahsil oranını belirliyoruz, bu oran da yüzde 5 olarak
tanımlanmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİLGÜN ÖK (Devamla) Son bir dakika
BAŞKAN Bir selamlama yapın.
NİLGÜN ÖK (Devamla) Bitiriyorum.
Eğer büyükşehirler derlerse ki: Biz bu
oranları ödeyemeyeceğiz. Yine bundan sonraki, bu tarihten itibaren
Bakanlıkça yapımı tamamlanan bu metro gibi hafif raylı
sistemlerin yapımını da Bakanlık işletebilecek,
tamamen bu büyükşehir ya da Bakanlık arasındaki anlaşmaya
bağlı.
Ben, bu kanun teklifinin hazırlanmasında
emeği geçen tüm milletvekili arkadaşlarımıza çok
teşekkür ediyorum, bürokratlarımıza da teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde
şahıslar adına son konuşmacı Konya Milletvekili
Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) Sayın
Başkan, Sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken son
günlerdeki yoğun yağış nedeniyle Konyada ve diğer
bazı illerimizde sel ve doludan etkilenen çiftçilerimize geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Ayrıca, önceki günden beri Konya Ereğli
ilçemizde binlerce hemşehrimiz baş dönmesi, mide bulantısı
ve ishal şikâyetleriyle hastanelere koşmuşlardır, sebebi
henüz tespit edilememiştir. Tüm Ereğlili hemşehrilerimize
geçmiş olsun dileklerimi buradan iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte
olduğumuz bu kanun teklifinin amacı ne? Sade bir şekilde
anlatmaya çalışacağım. Bu kanunla mevcut iktidar işe
yaramaz 4 hedef belirlemiştir, 21 maddelik bu kanunu özetlersek bütün
maddeler bu 4 hedef etrafında toplanmaktadır. Nedir bu hedeflerin
amacı? Mevcut Hükûmetin dövize ihtiyacı var, bütçe açıkları
patlamış, sadece dövize değil, Türk lirasına da
ihtiyacı var; döviz ve Türk lirası ihtiyacını
karşılayabilmek amacıyla 4 alana göz dikmiş görünmektedir.
Bunlardan birincisi, özel şirketlerin bilançolarındaki dövizlerdir.
İkincisi, TMSFnin el koyduğu şirketlerin satış
bedelleri ve kârlarıdır. Üçüncüsü, büyükşehir belediyelerinin gelirleridir.
Dördüncüsü de vergi muafiyeti sağlayıp satışa sunmayı
düşündüğü Türkiye Varlık Fonu tarafından kurulmuş ve
kurulacak olan şirketlerdir. Yani bir hükûmet düşünün, beş
senedir memleket yanıyor, tutuşmuş; korkunç bir ekonomik buhran
var, bu buhrandan çıkış için 21 maddelik bir kanun teklifi
getiriyor ve bu 21 maddelik kanun teklifi içerisinde özel şirketlerdi,
TMSFnin el koyduğu şirketlerdi derken Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin Hükûmete desteğinden umutlanıyor, medet umuyor. Bu,
büyük bir âcizliğin ifadesidir, düpedüz, bu, sinekten yağ
çıkarma yasasıdır, beceriksizliğin ve çaresizliğin de
ilanıdır. 2017den beri ekonomik kriz içerisindedir, beş
yıl boyunca ülkeyi krizin içerisinde, bir ekonomik buhranın
içerisinde tutan tek cumhuriyet hükûmeti de mevcut Hükûmettir. Onun için bu
içinde bulunduğumuz tablo, yaşadığımız sorun,
millî bir sorundur değerli arkadaşlar. Yüz yıldır bu ülke
beş yıldır ekonomik buhranın içerisindeki gibi inlemiyor.
Artık insanlar günlük maişetlerini çıkaramaz
olmuşlardır, yiyeceklerini, içeceklerini karşılayamaz hâle
gelmişlerdir, ülkede çocuk sefaleti ayyuka çıkmıştır
ve doğrudan doğruya ülkede millî bir sorun vardır. Bu millî
sorunun çözümü için bu pakette de gördüğümüz gibi, bu kanun teklifinde de
gördüğümüz gibi Hükûmetin hiçbir önerisi yoktur, hiçbir çaresi yoktur,
hiçbir çözümü yoktur. Sorunlara çözüm bulamayan ama sürekli sorun üreten bir
Hükûmetle karşı karşıyayız. Onun için bu millî soruna
çözüm bulabilmek maksadıyla başta Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bulunan, grubu bulunan siyasi partilerimizin katılımı olmak
üzere, Mecliste grubu bulunmayan diğer partilerin de
katılımıyla birlikte bir araştırma önergesi veya en
azından bir genel görüşme önergesi verilmesi lazım ortak olarak.
Ve bu önergede şu anda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik buhrana
çözüm bulamayan, çözüm üretemeyen, kafasını bir taştan
diğer taşa çalan, her Çözüm paketidir. diye getirdiği, Çözüm
önerisidir. diye getirdiği, ülkeyi daha büyük bir felakete savuran bu
iktidarın politikalarını gözden geçirmek olacaktır. Ama
sadece bu değil Cumhuriyet Halk Partisi çözümün adresidir, çözüm
partisidir. (CHP sıralarından alkışlar) Her probleminizde,
ülkeyi her felakete sürükleyişinizde sürekli olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm önerilerini önünüze
koymuştur, basın toplantısıyla millete duyurmuştur.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Ama
başta Genel Başkanınız olmak üzere parti sözcüleri Biz
işimizi biliriz, sizin çözüm önerilerinize ihtiyacımız yok.
demiş durmuştur ve beş senedir memleketi inim inim
inletiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
EROL KAVUNCU (Çorum) Hiç
yakışmıyor!
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla)
Hadi oradan!
ABDÜLLATİF ŞENER
(Devamla) Yok
çözümünüz, yapacağınız bir şey yok.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Hadi oradan!
Yazıklar olsun ya! Sana gerçekten yazıklar olsun!
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Çözümünüz
yok, çareniz yok çünkü otoriter rejimin etrafında, Sayın
Cumhurbaşkanının sağında solunda kim vardır diye
bakıyorsunuz; siyasetçisinden bürokratına kadar hepsi Evet efendim.
diyen, liyakatli kimse kalmamış. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Kamuda, siyasette liyakatli kim varsa
etrafında hepsi tasfiye edilmiş, hepsi dışarıda
bırakılmış ve çözüm önerisi getiremeyecek, yeteneği
olmayan insanlar başta bürokraside olmak üzere etrafını
doldurmuş vaziyettedir.
Değerli arkadaşlar, bu hâlinizle memleketi
batırırsınız, memleketi batırırsınız.
Bir önerge verilmesi lazım bütün partilerin imzasıyla, Cumhuriyet
Halk Partisi de bu önerge tartışılırken önünüze,
Türkiye'nin sorunlarını, ürettiğiniz sorunları nasıl
çözeriz koyacaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Onu
yerine getirdiğiniz takdirde seçimden önce bu ülkenin tüm sorunları
çözülür.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İnanıyor musun?
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Eskiden
Meclis farklıydı değerli arkadaşlar, ben
hatırlıyorum 90lı yılları, bir millî sorun
olduğu zaman bütün partilerin Grup Başkan Vekilleri toplanırlardı,
derlerdi ki: Bu konuyu birlikte tartışalım, birlikte
konuşalım, birlikte tavır sergileyelim. Bütün grupların
imzasıyla ortak önergeler verilirdi ve birlikte konuşulur,
tartışılır ve millî bir çözüm ortaya çıkardı.
Şimdi, siz Meclisi yok sayıyorsunuz.
Kendinizin dışındaki partileri yok sayıyorsunuz. Bilim
insanlarını yok sayıyorsunuz. İlmi yok sayıyorsunuz,
iktisadın evrensel kurallarını yok sayıyorsunuz.
Türkiyenin özel koşullarını yok sayıyorsunuz. Kendi
kendinize bir şey yapmaya çalışıyorsunuz ama bunları
çözecek kadronuz da yok, kurumlarınız da yok, kurallarınız
da yok değerli arkadaşlar. Onun için şu anda beş
yıldır sürmekte olan ekonomik buhranın çözümü için bütün
partilerin iş birliği hâlinde konuya eğilmesine ihtiyaç
vardır. Bakın, bu, acil ihtiyaçtır. Bütün göstergeleri berbat
ettiniz ya! Ne yapıyorsanız daha kötüsü ortaya çıkıyor.
Hani kuru düşürmüştünüz, 16yı aştı, 17ye doğru
gidiyor, bu nasıl çözümdür? Bu nasıl çözümdür değerli
arkadaşlar?
Bakın, bu çözümsüzlük nedeniyle maalesef, ülke
kan gölüne dönmüştür ve vatandaş perişandır, tüketici
perişandır, pazara giden yanıyor, markete giden yanıyor.
Onun için millî bir çözüme ihtiyaç vardır ve piyasayı
tükettiğiniz, tüketiciyi bitirdiğiniz yetmiyor gibi üreticiyi de
perişan ettiniz. Ne tarımsal üretimde ne de sanayi üretiminde
girdileri düşüremiyorsunuz, düşüremiyorsunuz arkadaşlar. Sürekli
fiyatlar artıyor, sürekli kur artıyor. Esnaf perişan. Ya, TÜFE
ile ÜFE arasında 52 puan fark var. Ne demek? Satıyor esnaf
malını, sattığı fiyata aynı malı rafa geri
koyamıyor çünkü yüzde 122 üretici enflasyonu var bu ülkede. TÜFE yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Emekliler,
asgari ücretliler, tüm çalışanlar reel gelirlerinin erimiş
olmasından dolayı yoksullaşmaktadır değerli
arkadaşlar. İşsizlik can yakıyor. Her hanede bir işsiz
var. Genç nüfusun yüzde 30u işsiz. Böyle bir Türkiye olur mu, böyle bir
ülke olur mu? Enflasyon rakamınız da, işsizlik
rakamınız da 2002 düzeyinin çok üzerinde. 2002de kaçtı
devraldığında AK PARTİ? Enflasyon yüzde 29du. Şimdi
siz diyorsunuz ki: Tüketici enflasyonu yüzde 70, üretici enflasyonu yüzde
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
II.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teklifin maddelerine geçilmesini
oylamadan önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın Altay, Sayın Aydın, Sayın
Şevkin, Sayın Bulut, Sayın Süllü, Sayın Özer, Sayın
Yeşil, Sayın Zeybek, Sayın Ceylan, Sayın Ünlü, Sayın
Kaplan, Sayın Sümer, Sayın Arı, Sayın Girgin, Sayın
İlhan, Sayın Ünsal, Sayın Sarıaslan, Sayın Barut,
Sayın Taşcıer, Sayın Aydınlık.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.46
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 92nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
327 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî
Mücadelemizin başlamasının 103üncü yılında ilk
adımın heyecan, azim ve kararlılığını
taşıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklal
kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. 19
Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz kanun teklifinde her şey var ama yine
vatandaşın yarasına merhem olacak bir çözüm yok.
Meşguliyete tedavi, başka bir şey değil. Kur korumalı
mevduatla ilgili yeni bir değişiklik var. İlk
getirdiğinizde bu sistemin hazineye devasa maliyet yaratacak
yanlış bir proje olduğunu ifade etmiştik. Siz ise
cumhuriyet tarihimizin en büyük krizine karşı bunu can simidi
sandınız. Para politikalarınız yanlış, kur koruma
mevduatınız yanlış, hedef yanlış; yönetim
hazırlıksız. Sonuçta hüsran ve milletimize külfet var. Ne kadar
ayaküstü hazırlandığını da beş ay içinde tam 7
defa değiştirmenizden daha iyi anlayabiliriz.
Yapsak, yapsak; ne yapsak? projeniz kur
korumalı mevduatın bugüne kadar hazineye maliyeti 16 milyar lira. Bu
miktar mali amaçlı ödemelerin tam yüzde 67,4üne denk. Öte yandan, evlere
ve işletmelere yapılan toplam ödemelerin yüzde 33ü kur korumalı
mevduat tasarruf sahiplerine dağıtılmış. Özetle,
sosyal ve ekonomik kaynağının üçte 1ini yalnızca faizlere
ayıran bir bütçe yönetimiyle karşı karşıyayız.
Vatandaşa faydalı değil, gelir
dağılımını bozan, yoksulu daha yoksul, zengini ise
daha zengin yapan bir zihniyet.
Unutmadıysanız, bu sistemi
başlattığınız 21 Aralıkta dolar 13 liraydı,
27 Aralıkta 11,4 liraya kadar geriledi; sonrası hep yukarı,
bugün 16. Yani Dövizi sabit tutacağız. diye bir yandan döviz
yakıp patinaj çekmeye devam ederken diğer yandan tasarruf sahiplerine
16 milyar lira aktardınız. Fakat beş ayda Türk lirası
dolara karşı tam yüzde 27 değer kaybetti. Yani ne döviz
düştü ne de faiz.
Her seferinde ne kadar bir yükle
karşılaşacağımıza dair projeksiyonlar
hazırlıyorsunuz ama bu projeksiyon hangi döviz kuruna göre
yapılıyor belli değil. Sadece son on günde dolar
karşısında Türk lirasının kaybı yüzde 5. Sizin
tüm projeksiyonlarınız da milletimizin geleceği de altüst. Hatırlayın,
Hazine Bakanlığı ocak ayında
yayınladığı Etki Analizi Raporlarında bu sistemin
vatandaşa olan yükünü Ölçülemez. evet, yanlış
duymadınız Ölçülemez. diye tanımlamıştı.
Açık seçik belli ki Ne olacak bilmeden; faydası nedir, zararı
nedir ölçmeden ekonomi yönetilir. diyorsunuz. Siz doğru öngöremedikçe CDS
risk primleri tarihî zirveyi gördü ve 714e ulaştı. Yalnızca
altı ay önce bu değer 392ydi. Anlaşılıyor ki Türk
ekonomisinin risk faktörü sizsiniz. Risk yükseldikçe borçlanma maliyetleri
artacak, yatırım ve girişimler azalacak ve zaten zor durumda
olan ekonomimiz de daralacak.
Ne hayaldi, ne gerçek oldu bir bakalım:
Geçtiğimiz yılın ilk üç ayında doğrudan yabancı
yatırımları 1,15 milyar dolar, bu sene ise bu 1 milyar dolara
düşmüş. Peki, bu süreçte bizden dışarıya giden
doğrudan yatırım var mı? Var. Artmış mı?
Artmış. Geçen sene 841 milyon dolardı, bu sene 1,2 milyar dolar
yani bırakın yabancıların bizde fabrika
kurmasını, kendi vatandaşlarımız bile artık
ülkesine yatırım yapmıyor. Sadece doktorlar değil,
sanayiciler de kaçıyor, siz kaçırıyorsunuz. Portföy yatırımlarında
da durum farklı değil; yılın ilk üç ayında 2,1 milyar
dolarlık yatırım ülkemizden çıkıp gitmiş. Yeni
ekonomik modelinizle güya döviz bolluğu yaşayacak, refaha kavuşacaktık.
Öngörüleriniz ile gerçekler, paketi hayata geçirdiğiniz gün yol
ayrımına gidiyor, U dönüşü yapıp kaçıp gidiyor hem
evdeki tavuk hem eldeki kaz tam gaz kaçıyor.
Kıymetli milletvekilleri, Dış
ticaret fazlası vereceğiz. dediniz, Döviz girişini
arttıracağız. dediniz, Kur ve fiyat istikrarı
sağlayacağız. dediniz, ilk dört ayda da pes ettiniz.
İhracat oranları uçuyor, rekor üstüne rekor
kırılıyor. diyorsunuz, iş ithalat rakamlarına gelince
ıslık çalıp havaya bakıyorsunuz çünkü bu iki
başlığı birlikte okuyunca maalesef acı sonuç ortaya
çıkıyor. Yoksullaştık, tüketim malı ithalatı
düştü. Para yok, alamıyoruz. Tüketim ithalatında düşüş
var ama ara mallarda da ithalat patladı. Geçen yılın ilk
çeyreğinde 46 milyar dolarlık ara mal ithal ederken bu
yılın ilk çeyreğinde ara mal ithalatımız 71,7 milyar
dolar olmuş. Oran açısından, toplam ithalat içerisindeki ara mal
ithalatının payı geçen sene yüzde 75ken bu sene yüzde 83e
yükselmiş yani ihracatımızı artırmak için bolca
ithalat yapmışız, istasyon olmuşuz, trenle geçene el
sallıyoruz, bize bir faydası yok. İhracat patlaması
yaşatacaktınız ya hani, önceki yılın ihracatın
ithalatı karşılama oranı yüzde 82; bu sene o da
düşmüş, yüzde 70. İhracatı artırmak için
çıkılan yolda ithalatı patlatmışsınız,
dış ticaret açığı geçen yıla oranla yüzde 138
artarak 11 milyar dolardan 26,4 milyar dolara fırlamış; ya, bir
dediğiniz bile olmamış. Dün de söyledik, bugün de söylüyoruz:
Altyapı yok, strateji yok; ekonomi bilimiyle kavga var. İthal
modeller, ezbere söylemler, çeviri metinlerle siz bu ekonomiyi düzeltemezsiniz.
Bizi anlamadan, sormadan, öğrenmeden bizim problemlerimiz çözemezsiniz.
Cam kulelerden inme vakti geldi, ineceksiniz.
Mesela, ihracatçının sevinci ithalat
ödemesi geldiği an bitiyor. Bu da yetmezmiş gibi, şirketin
sattığı mal karşılığında elde
ettiği dövizi zorunlu olarak Merkez Bankasına
sattırıyorsunuz. İhracatın ithalatı
karşılama oranı yüzde 70 olmuş, siz ocakta yüzde 25
dediğiniz zorunluluğu bir anda, nisanda yüzde 40a
çıkarıyorsunuz. Konuşmamın başında
bahsettiğim öngörü problemi işte tam da bu. Siz önünüzü
göremediğiniz gibi, ihracatçının da gözünü
bağlıyorsunuz. İhracatçıların Bunu hemen
yapmayın, en azından sekiz hafta verin.
çağrısını bile dikkate almadınız. Siz
üretmiyorsunuz ya, hayat size güzel. İhracatçı, ödemelerini
nasıl yapıyor, nasıl yapacak; bunlar sizi hiç ilgilendirmiyor.
Nasıl yaptıklarını ben size anlatayım.
İhracatçı önce getirip dövizini satıyor, sonra
sattığını dönüp tekrar alıyor ki ödeme yapabilsin;
aradaki fark, işlem ücreti, hepsini de hanesine eksi olarak yazıyor
ama sorsak ihracatçının yanındasınız. İhracat
patlaması, işte, sizin yüzünüzden oluyor. İşin aslı,
ihracatçı da sanayici de üretici de tüketici de size rağmen ayakta
durmaya çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, öngörüden bu kadar
bahsetmişken dâhiyane Faiz sebep, enflasyon sonuç. tezini ilk ortaya
attığınızda dolar 2 lira, enflasyon tek haneliydi diye de
hatırlatmak isterim. Bugün dolar 16 lira, TÜİKin
açıklamalarına göre enflasyon yüzde 70, çarşıya pazara göre
yüzde 160. Yalnızca yılın ilk dört ayında memur 1.438 lira,
asgari ücretli 1.024 lira, emekli memur 991 lira kaybetmiş yani öve öve
bitiremediğiniz maaş artışları yalnızca ilk
çeyrekte buhar olmuş. Vatandaşın elinde iki hafta üst üste
aynı fiyata alamadığı ürünlerin zamları
kalmış. TÜİKe göre gıda enflasyonu tüketici tarafında
yüzde 89a, üretici tarafında ise yüzde 115e dayanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Tüm bunlar, iktidarın yoksullukla mücadele
yerine yoksulluğu yönetmeye çalışma tercihinin bir sonucudur.
Mersin Milletvekili olarak yoksulluk dedim ya, güçlü bir tarım, sanayi,
ticaret ve lojistik potansiyeline sahip olan memleketim Mersinin iktidar
tarafından yıllardır göz ardı edilişi artık resmî
devlet belgelerine de yansıdı; unutmayacağız. Mersin ve
Adanadan oluşan TR62 bölgesi göreli yoksulluğun en fazla
arttığı bölgeler arasında yüzde 14,4le 1inci sırada
yer aldı, gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu bölgeler sıralamasınaysa
3üncü sıradan girdik. Bu vahim tablo, işte, sizin iktidarınızın
eseri.
Söylenecek çok şey var, maalesef vaktim
kalmadı ama sizin de vaktiniz kalmadı. Çok az kaldı, sabredin,
göreceksiniz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, 327 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ilk bölümü yani 1 ila 10uncu maddesi esas itibarıyla TMSF'ye
ayrılmış diyebiliriz. TMSFnin bir anlamda faaliyet
alanını genişleten, yetki alanını genişleten
birtakım maddelerden oluşan bir bölüm bu bölüm.
Şimdi, TMSF dediğimiz yani Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu bütün dünyada olan bir kurum esas itibarıyla ve
daha çok küçük tasarrufçunun bankalardaki mevduatlarının, kredi
kurumlarındaki mevduatlarının sigortalanması,
korunması amacıyla düşünülmüş olan bir kurum, bizde de ta
1930lardan beri olan bir kurum. Fakat bu kurumu ilginç kılan şey
esasında, sanırım, bu 2015teki darbe girişimiyle
bağlantısı. Nasıl bir bağlantısı var,
hepiniz biliyorsunuz; darbe girişiminden sonra, darbe girişimine
soyunan siyasi grubun veya toplumsal grubun -ne derseniz- Gülen cemaatinin
-özetle- sahip olduğu mal varlıklarının,
bankalarının, ticaret kurumlarının TMSFye tasfiye edilmesi
veya işletilmesi bağlamında verilmiş olması bu kurumu
ilginç kılıyor. Çünkü değerli arkadaşlar, burada büyük bir
servet var, bu grubun sahip olduğu büyük servet var.
Hatırladığım kadarıyla 26 banka vardı, efendim,
bir sürü medya şirketi vardı, Koza Altın vesaire gibi birçok
önemli şirket vardı ve bu şirketlerin tümü iltisaklı veya
irtibatlı olduğu iddiasıyla bir anlamda TMSFye tasfiye edilmek
üzere verilmiş oldu.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Sayıştay raporlarını hatırlarsanız -okumuşsunuzdur-
Sayıştay raporları en azından TMSFnin faaliyetleriyle
ilgili olarak daha şeffaf olmasını gerektiren durumların
varlığına dikkat çekiyor. Bu da çok doğal; sonuç olarak,
tasfiye edilen veya tasfiyesi beklenen kurumları bir anlamda yöneten
kurumsal bir yapı ve bu yapı çok büyük miktarda sayılabilecek
olan paralarla bir anlamda işlem yapıyor. Dolayısıyla da
içinde bazı usulsüzlüklerin olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu
ima ediyor Sayıştay raporları. Bu çerçevede, bu kanunun gündeme
gelmesi de bir anlamıyla bana ilginç geliyor çünkü anlıyorum ki
bugüne kadar geçen süre içinde TMSFye devredilmiş olan bu şirketlerin
bir kısmı çok ciddi miktarda büyüme sağladılar
-yanılmıyorsam yüzde 60tı 2021de- yani cirolarında
artışlar sağladılar. Bunların bir anlamda tasfiye
edilmesi lazım fakat mevcut yasalar bu tasfiyeyi çok da mümkün kılmıyor.
Dolayısıyla da bazı yeni tedbirlere ihtiyaç var ve öyle anlıyorum
ki bu kanun bizim önümüze bu sebeple gelmiş durumda.
Şimdi, TMSFnin yapısı
itibarıyla benim dikkatimi çeken birkaç şeyi de söylemeden geçmek
istemiyorum. Şöyle diyor TMSFnin kendini tanıtan sayfasında:
Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip bir
kuruluştur. Ve sonra diyor ki: TMSF görevini yaparken
bağımsızdır. Mesela, bu cümle bana tuhaf geldi; bu TMSF
görevini yaparken bağımsızdır. ne demek?
Yapmadığı zaman bağımlı mıdır? Biz,
esas itibarıyla bağımlı olduğunu biliyoruz zaten.
Yani, biz biliyoruz ki TMSF dediğimiz kuruluş -her ne kadar
kanununda böyle yazıyor olsa bile, idari ve mali bakımdan özerk bir
kurum olduğu yazıyor olsa bile- piyasa ekonomisinin veya ekonominin
kurumsal yapısını oluşturan bütün bu kurumlar, esas itibarıyla,
artık doğrudan doğruya Cumhurbaşkanının emriyle
oluşan siyasi bir alanda yönetilmektedir. Dolayısıyla, hiçbiri
özerk değil, hiçbiri bağımsız değil; hepsi
doğrudan saraya veya Cumhurbaşkanına bağlı gibi
gözüküyor.
Şimdi, bu kanunda getirilen en önemli
meselelerden bir tanesi şu: Tasarruflarla yani mevduatlarla ve tasarruf
mevduatlarıyla ilgili olan bu yaklaşıma ticari mevduatları
da katıyor olması. Yani, bundan böyle ticari şirketlerdeki
mevduatlar da esas itibarıyla sigorta kapsamına dâhil ediliyor; bu,
önemli bir değişiklik. Bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda
sorduğumuzda da Avrupa Birliği uyum çalışmaları için
de gerekiyor. dediler. Evet, gerçekten öyle bir gereklilik var gibi gözüküyor
fakat -yanlış hatırlamıyorsam- bu zaten yedi sekiz senedir
konuşulan bir konuydu ve bir türlü gündeme getirilmemişti; bu
vesileyle gündeme getirildiği anlaşılıyor ya da en
azından böyle söyleniyor. Fakat ben öyle sanıyorum ki bu, sadece
Avrupa Birliği kurallarına uyumla ilgili olduğu iddiası,
nasıl söyleyeyim, bana fazla zorlama bir iddia gibi geliyor çünkü Avrupa
Birliği diye bir meselemiz var mı artık, bilmiyorum ama ben
kaldığını da sanmıyorum; olsa bile, bu, şimdi,
durup dururken, öneriyi getirenlerin Avrupa Birliği uyum
çalışmaları çerçevesinde bir ihtiyaçtı, onun için buraya
koyduk. demesi, doğrusunu isterseniz, bana fazla ciddi gelmedi. Ama
şu ciddi: Biliyoruz ki TMSF tasfiye edilecek bankalardaki tasarruf
mevduatlarını bankalara devretme hakkına sahip. Şimdi,
ticari mevduatların da bu işin içine girmesinden dolayı,
esasında, ticari mevduatları da başka bankalara devretme
imkânını bu yasayla sağlamış oluyor.
Dolayısıyla da burada belki, yani 1inci ve 10uncu maddelere toplam
bakarsanız eğer, hem yetkileri itibarıyla bir genişlemesi
öngörülüyor hem kurumsal yani örgütsel yapısı itibarıyla bir
genişlemesi öngörülüyor, üçüncü başkan
yardımcılığı vesaire gibi; bunun
dışında, çalışanlarla ilgili bazı öneriler bize
şunu düşündürüyor: Gerçekten de TMSF için ayrılmış
olan bu 1inci ve 10uncu maddelerin asıl amacı; şu anda Gülen
cemaatinden veya onunla irtibatlı, iltisaklı olduğu söylenen
kuruluşların ticari mevduatlarını da manipüle etme veya en
azından yönlendirebilme imkânını böylelikle idare veya iktidar
elde etmiş olacak.
Şimdi Ne söyler ki bu? diyebilirsiniz ama
gerçekten de ülke ekonomisinin geldiği nokta itibarıyla
bakarsanız parasal kaynak konusunda ciddi sıkıntılar
yaşayan bir iktidar var, enflasyonla çok ciddi bir şekilde mücadele
edilmesi gerekiyor; çok yüksek bir enflasyon bu ve gerçekten de Türkiye
halkı bunun altında ezilmiş durumda. Şimdi, denebilir ki:
Ya, kardeşim, tamam da biz bakıyoruz, petrol fiyatı, benzin
fiyatı şu kadar oldu arabalar filan trafikten hiç eksilmiyor.
Hakikaten öyle, ben İstanbula bakıyorum, Ankaraya bakıyorum
trafikten arabalar eksilmiyor; doğru, öyle gözüküyor fakat değerli
arkadaşlar, şunu hemen söyleyeyim size: 2019dan itibaren
Türkiyedeki gelir dağılımı çok ciddi bir şekilde
bozulmuştur. Bunun hesabı daha, henüz ortaya çıkmadı; belki
yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Tamam,
bitiriyorum.
Evet, bunun ötesinde, teklifin maddeleri
itibarıyla -arkadaşlarımız konuşacaktır-
sıkıntıları var, bir sürü maddede
Gerçekten de nasıl
olacağı çok belli olmayan maddeler var. Mesela Tasfiyeden sonra
eğer bir miktar para kalırsa bu paranın
dağıtımıyla ilgili olarak kararlar Fona ait olacak.
deniliyor ve bir anlamda Fon da bu şekilde yönlendirilmiş oluyor.
Yine Terör örgütleriyle vesaire iltisaklı, irtibatlı olursa onlara
da pay verilmeyecek. biçiminde
Yine iltisaklı, irtibatlı
lafının ne anlama geldiği meçhul olan bir Türkiyede böyle bir
kanunda bunun görülmüş olması, yazılmış olması da
ayrıca tuhaf geliyor bana.
Evet, hepinize iyi akşamlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, 19 Mayıs
Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, halkı
yoksulluğa sürükleyenler, vergi istisnalarıyla milletin
parasını sermayeye peşkeş çekmeye devam ediyorlar. Dün TÜRK
TELEKOMla kamuyu 1 milyar 650 milyon dolar zarara uğratanlar bugün de
halkın maaşı daha cebine girmeden vergisini kesmeye devam
ederken milyon dolarlık şirket sahiplerini o vergiden, bu vergiden
azat etmekten çekinmiyorlar. Şirketlerin döviz mevduatlarını kur
korumalı mevduata geçirmelerini sağlayıp kurumlar vergisinden
istisna kılmıştınız. Şimdi bu istisnanın
süresini 2022 yılı sonuna kadar uzatıyorsunuz. Komisyona sunulan
bilgiye göre, 8 Nisana kadar 40 milyar TL kambiyo kârının
vergilendirilmemesinin sağlandığı, vergilendirilmesinden
vazgeçildiği ve bu nedenle 10 milyar TL kurumlar vergisi kaybı
olduğu ifade edildi. Yıl sonuna kadar oluşabilecek yükün hesabı
ise belli değil. Kur korumalı mevduat için son iki ayda
vergilerimizden 16,2 milyar TL ödendi. Bu, devletin önemli oranda bir gelirini
zengine bırakması anlamına geliyor. Bu uygulama, herkesin mali
gücüne göre vergi ödemesi hükümlerini içeren Anayasa'nın 73üncü maddesine
aykırıdır. Çiftçinin borçlarının faizini dahi
silmiyorsunuz ama parası olanın kur korumalı hesabından
gelir vergisi almıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, devletin elde
edeceği gelirden vazgeçmek demek, vazgeçilen gelir kadar piyasadan
borçlanmak demektir. Pekâlâ, bu, devletin borçlanacağı tutarı ve
faizini 84 milyon vatandaşa ödetmek değil midir? Vatandaş
gıda fiyatlarına mı yetişsin, kiraya mı yetişsin,
elektrik ve doğal gaz fiyatına mı yetişsin, kredi
kartına mı yetişsin yoksa kur korumalı soyguna dönüşen
icadınız yüzünden zenginin parasının faizini ödemeye mi
yetişsin? Eskiden hane halkının gider kalemleri belliydi; kira,
elektrik, su, doğal gaz, telefon ve mutfak giderleri. Şimdi bu
kalemlere iktidar sayesinde şunlar da eklendi: Geçilmeyen köprü ve
otoyollara kesinti, parası olanların paralarının kur
karşısında kaybının telafisi, arpalıklarda üç
beş yerden alınan maaşların karşılanması,
vergileri silinecek yandaş şirketlerin vergi borçlarının finansmanı
ve daha niceleri. Soru şu: Tüm bu gider kalemlerini vatandaş
nasıl karşılayacak? Cevap da şu: Başekonomistin
dünyada eşi benzeri görülmemiş bir teziyle yani faiz sebep,
enflasyon sonuç teziyle, şahlanan enflasyon karşısında
günden güne eriyen maaşıyla. Ya insaf, bir koyundan bir post çıkar;
vatandaşın derisini yüzdünüz hâlâ Durmak yok, yolmaya devam.
diyorsunuz; ayıptır, yazıktır! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, unutanlara
hatırlatmak istiyorum: Sosyal devletin temeli vergide adalettir. Vergide
adalet demek, çöken ekonomiden çıkışın yolunu milyon
dolarlık şirketlere vergi istisnalarında aramak değil,
herkesin mali gücüne göre vergilendirilmesi demektir. İktidara söylüyorum:
Halka sabır temennisinde bulunarak, Milletimizi enflasyona
ezdirmeyeceğiz. diyerek kur korumalı mevduat sisteminin bedelini
yine halkın omzuna yüklüyorsunuz.
Muğlada bir kasap kardeşim şöyle
diyor: Halk 20 liralık, 30 liralık et istemeye utanıyor, biz de
etiket değiştirmeye utanıyoruz. Halkın değişen
etiketleri gördükçe pazara gitmeye mecali kalmadı. Sermayeye, devletin
kasasına teşvik belgesi adıyla 100 milyonlar
çıkarıyorsunuz halkın mecali kalmamışken. Milletimizin
alın teri bir avuç sermayedarın kasasına girsin diye
çabalıyorsunuz. Kur korumalı mevduat sisteminiz krizi aşmıyor,
krizi derinleştiriyor. Sabır temennileriniz milletimizin karnını
doyurmuyor, ocağını söndürüyor. Ancak ant olsun ki
halkımızı ekonomik köleliğe sürüklemenize izin
vermeyeceğiz; ant olsun ki yarattığınız krizin
faturasını halkın omzuna yüklemenize seyirci
kalmayacağız.
Değerli milletvekilleri, Varlık Fonu
hakkında 2 ana değişiklik öngörülüyor. İlkiyle, yandaş
sermaye ile Varlık Fonunun kuracağı ortaklıklar vergiden
istisna kılınıyor. Diğeriyle, TÜRK TELEKOM ve ileride
muhtemelen piyasadan veya TMSF'den yüzde 50den fazlası Türkiye
Varlık Fonu tarafından satın alınacak şirketler
Sayıştay denetiminden kaçırılıyor. Bu, açık bir
kamu kaynağı talanıdır. Burada çok büyük bir cezai
sorumluluk çıkabileceğini gördüğünüz için TÜRK TELEKOM gibi
şirketleri kamuya ilişkin tüm mevzuatın dışına
çıkarmak istiyorsunuz. Yapılan düzenlemeyle, bir yandan, yandaş
sermaye ile Varlık Fonunun kuracağı ortaklıklar vergiden
istisna kılınıyor; yetmiyor, Varlık Fonunun
şirketlerdeki payı yüzde 50yi geçerse bu şirketler de Sayıştay
denetiminden kaçırılıyor.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle
idareye keyfî hareket etme yetkisi verilemez. Varlık Fonunun tüm
işlemleri kamu mevzuatına tabi olmalı ve geçmişe yönelik
Sayıştay denetimine açılmalıdır. Gizli kapılar
ardında iş yapan kamu kurumu olamaz milyarlarca dolarlık
şirketler, Varlık Fonu içinde hesap vermeden yönetilemez. Soruyorum:
Bu iktidar kamu malını kamu denetiminden niçin kaçırmak ister?
Varlık Fonunu, kamu malları
talanını gözlerden uzak bir şekilde yapabilmek için
kullanılan bir demir perde olarak kullanılır hâle getirdiniz. Bu
yapıyla kamu şirketlerini çöpsüz üzüm hâline getirerek
yandaşlarınıza afiyetle yemeleri için sunuyorsunuz. Devleti
arpalığınız olarak, hazineyi kendi keseniz olarak
görüyorsunuz. Halk vermekten usandı, siz almaktan usanmadınız;
doyuramadık, doymadınız, doymayacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Komisyona son dakika
getirilen önergeyle, at yarışlarından elde edilecek gelirden
Tarım ve Orman Bakanlığına gidecek kamu payının
Varlık Fonunda kalması sağlanıyor. Denetimsizlik ve
keyfîliğin atbaşı gittiği Varlık Fonu, at
yarışlarından alınan kamu payına da göz koymuş.
Hâlihazırda at yarışlarıyla ilgili tüm lisanslar 2018de
Varlık Fonuna devredilmişti. Bu yarışlardan elde edilen
gelirin kamu payı, at yetiştirme tesisleri ve
hayvancılığın geliştirilmesi amacıyla
Bakanlığa devrediliyordu; teklifle, kamu payı Varlık
Fonunda kalacak. Sormak istiyorum: Bu teklifin yasalaşması hâlinde
hayvancılığın geliştirilmesi görevini de Varlık
Fonu mu yapacak? Hayvancılığın geliştirilmesine akan
damarları kesmeye maalesef doymadınız. Ayrıca, neden yeni
bir şirket kuruluyor, at yarışları lisansının da
Varlık Fonu eliyle satışının ön
hazırlığı mıdır bu?
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
adı Bankacılık Kanununda değişiklik ama içinde
banka çalışanları yok. Birçok banka çalışanı,
yüksek performans beklentisi, hedef ve zaman baskısı gibi sebeplerden
dolayı iş stresi ve tükenmişlikle karşı
karşıyadır. Kredi kartı satma, vadeli-vadesiz hesap açma,
kredi verme, BES satma, sigortalama derken personelin hayatı hedef üzerine
kurulu bir hâle geliyor. Bu hedefler gerçekleşmez ise iş yerlerini ve
sağlıklarını kaybediyorlar. İktidara
çağrımız, banka emekçilerinin çalışma
koşullarının iyileştirilmesi için gerekli tedbirlerin
alınmasıdır. Ayrıca, özel sandıklardan emekli olan 300
bin banka, sigorta, oda ve vakıf emeklisi de bayram ikramiyesi
almalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) -
Tamamlıyorum Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Kadıyı
satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün
devlet ölür. diyor Fatih Sultan Mehmet. İktidarı kaybettiğinizi
biliyorsunuz, memleket borç batağında, enflasyon rekor
kırıyor, paramız pul oldu ama siz baskı ve yasaklara
sarılıyorsunuz; yürümek yasak, konuşmak yasak, sosyal medya
yasak, türkü söylemek yasak. Siz demokrasiyi ortadan kaldırmaya
kararlıysanız biz de onu korumaya kararlıyız. (CHP
sıralarından alkışlar) Bizim kavgamız zulme
karşı, bizim kavgamız istibdada karşı, bizim
kavgamız milletimizin aşına, işine göz koyanlara
karşı; bizim kavgamız hak, hukuk, adalet kavgasıdır.
Yeni bir hayat başlamak üzere, kimse umutsuz olmasın, her bir
vatandaşın onuruyla özgürce yaşayabileceği bir ülke yaratacağız;
ant olsun!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İsmail
Faruk Aksu.
Sayın Aksu, şahıslar adına da
söz talebiniz var, ikisini birleştiriyorum.
Süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 327
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, yurt içinde
ve sınırlarımız dışında ülkemizin ve
milletimizin huzur ve güvenliğini temin etmek için yürütülen terörle
mücadelede bölücü teröre önemli darbe vuran başta Pençe-Kilit ve Eren
olmak üzere tüm operasyonlarda yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarımıza, jandarma, polis ve tüm güvenlik güçlerimize
teşekkür ediyor, Allah onlardan razı ve onlara yardımcı
olsun diyorum; operasyon şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine
sabır, milletimize başsağlığı diliyorum.
Terör, bir insanlık suçu, demokrasinin en büyük
düşmanıdır. Teröre destek vermek, iş birliği yapmak,
göz yummak veya görmezden gelmek de işlenen insanlık suçuna
ortaklıktır. Demokratik değerlere, hukuka ve insan
haklarına inanan her kişi, kurum ve devletin, teröre ve terör
örgütlerine karşı açık tavır alma mecburiyeti vardır.
Kim ne derse desin, Türkiye, milletimizin güvenliğini başka ülkelerin
insaf ve inisiyatifine terk etmeyecek, terörün kökünü kazıyacaktır.
Yapılan destansı mücadeleyle, inanıyoruz ki cumhuriyetimizin
100üncü yılına girerken ülkemiz bu cinayet döngüsünden Allahın
izniyle tamamen kurtulacaktır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi ağırlıklı olarak finans
piyasalarına, TMSFye, Türkiye Varlık Fonuna, mevduat
sigortasına ve liralaşma stratejisinin desteklenmesine,
vatandaşlarımızın bazı mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkindir. Bu kapsamda, ticari mevduatın sigorta kapsamına
alınması, TMSF kapsamında bulunan şirketlerin aktif hâle
getirilerek alacaklılarına olan ödeme yükümlülüklerini daha kolay
yapabilmesi, TMSFnin işlemlerinden kaynaklanan sorumluluğa ilgililer
bakımından açıklık getirilmesi, kur korumalı mevduatla
sağlanan kurlardaki istikrarın devam ettirilmesi, uluslararası
sisteme ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyum sağlanması gibi
ekonomik ve sosyal hayata dair hususlara yer verilmektedir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, Ukrayna-Rusya savaşının tüm dünyayla birlikte
bölgemizi ve ülkemizi etkilediği süreçte ekonomik ve sosyal hayata dair
gelişmeleri dikkate alan düzenlemeler yapılmasını, yürütme
yanında yasama organının da gelişmeleri yakından takip
etmesinin ve yeni çözümler üretmesinin olumlu bir sonucu olarak değerlendiriyoruz.
Küresel düzeyde ekonomik etkileri hâlen devam eden Covid-19 salgını
ve ardından gelen bölgesel savaşın yarattığı
olumsuz şartlara rağmen, Türkiye ekonomisi, Hükûmetimizce alınan
yerinde tedbirler, atılan önemli adımlar ve gösterilen
kararlılık sayesinde üstün performans göstermeye devam etmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
kanun teklifinin ilk 3 maddesiyle Bankacılık Kanununda
değişiklik yapılarak resmî kuruluşlar ve kredi
kuruluşları ile finansal kuruluşlara ait olanlar haricindeki tüm
ticari mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamına dâhil
edilmesi öngörülmektedir. Bilindiği gibi, ülkemizde mevduatın ve
katılım fonlarının sigortalanması yetki ve görevi
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna aittir ve mevduat sigortası
kapsamında gerçek kişilere ait hesaplar yer almaktadır. Mevcutta
tüzel kişilere ait mevduat ve katılım fonları ile gerçek
kişilere ait mevduat ve katılım fonlarından ticari
işlemlere konu olanlar ise sigorta kapsamı dışında
bulunmaktadır. Yapılan değişiklikle resmî kuruluşlar,
kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlara ait olanlar
haricindeki tüm mevduat ve katılım fonunun 200 bin TLlik
kısmı mevduat sigortası kapsamına alınarak sigorta
kapsamı genişletilmektedir. Getirilen bu düzenlemeyle
Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliğinin tavsiyelerine
ve Avrupa Birliğinin mevduat sigortacılığı
kriterlerine de uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
Teklifin 4, 5 ve 6ncı maddeleri Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu teşkilat yapılanmasıyla ilgili
düzenlemeleri içermektedir. Zaman içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçlar ile
yasal düzenlemeler ve idari makamlarca Fona verilen kayyumluk görevleriyle
birlikte kurumun iş yükü ve iş çeşitliliği ciddi oranda
artmıştır. Düzenlemeyle, TMSFnin başkan
yardımcısı ve hizmet birimi sayısı bu ihtiyaca cevap
verecek şekilde artırılmakta, ayrıca kurumda istihdam
edilecek destek personeli için üniversite mezunu olma şartı
kaldırılmaktadır.
7nci madde ise 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 127nci maddesinde değişiklik yaparak
Fon Kurulu üyeleri ve Fon personelinin Bankacılık Kanunu'nda
yazılı görevlerine ilişkin karar, eylem ve işlemleri
sebebiyle Fonun yaptığı ödemeleri Anayasa'nın
40ıncı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
13üncü ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 5inci
maddesindeki hükümlere benzer bir düzenlemeyle kusurlu bulunan ilgililerinden
talep etme hakkının saklı tutulması öngörülmektedir.
Teklifin 7nci maddesiyle, getirilen bir diğer
değişiklik ise uluslararası davaların takibine ilişkin
giderlerin gereken hâllerde Fon bütçesinden karşılanabilmesi hususuna
açıklık getirilerek uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi
öngörülmektedir.
Teklifin 9uncu maddesiyle, Fon tarafından
yapılan ticari ve iktisadi bütünlük satışlarında finansal
kiralama sözleşmeleri öncelikli alacaklar kapsamına alınarak
satış bedelinde yapılacak ödemelerin kriterleri açık olarak
belirlenmektedir.
10uncu maddede ise iflas eden ve tasfiyesi Fon
eliyle yürütülen bankalarda tasfiye bakiyesi kalması hâlinde bu
tutarın cezai ve hukuki sorumluluğu bulunanlara ödenmemesi yönünde
düzenleme yapılmaktadır. Tasfiye işleminin uzunluğu ve
batık bankaların kamuya olan maliyetleri de dikkate
alındığında oluşan bu bakiyenin bankanın
iflasına neden olanlara, millî güvenliğe tehdit oluşturduğu
tespit edilen gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı
ya da bunlarla irtibatı nedeniyle cezalandırılmasına karar
verilenlere ve bu nedenle hakkında müsadere kararı verilmiş
olanlara dağıtılmayarak ilgili payların hazineye ödenmesine
imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, soruşturma veya
kovuşturması devam edenlere isabet edecek tasfiye payının
da beraat, kovuşturmaya veya ceza verilmesine yer
olmadığına, davanın reddine veya düşmesine
ilişkin kararın kesinleşmesine kadar ödenmeyerek Fon
hesaplarında, blokede bekletilmesi öngörülmektedir.
Teklifle, bu düzenlemelerin yanı sıra,
bankacılık sistemindeki mevduat içerisinde Türk lirası
payının artırılarak finansal istikrarın desteklenmesi
amacıyla dövizlerini Türk lirasına ve mevduat katılma
hesaplarına dönüştüren kurumlara belli şartlar dâhilinde vergi
istisnası sağlanmasına ilişkin süre genişletilmektedir.
Buna göre kurumlar vergisi mükelleflerinin 31 Mart 2022 tarihli
bilançolarında yer alan yabancı paralarını, 2022
yılı sonuna kadar en az üç ay vadeli TL mevduat veya
katılım hesabına yatırmaları hâlinde Türk lirası
vadeli mevduat hesabından vade sonu elde edilecek faiz ve kâr payı
kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Düzenlemeyle,
Cumhurbaşkanına vergi muafiyetini 30 Haziran 2022 ve/veya 30 Eylül
2022 tarihli bilançolarda yer alan yabancı paralar itibarıyla da
uygulama yetkisi verilmektedir. Bu şekilde, kurlarda istikrarı
korumak ve liralaşma stratejisine yönelik atılan alternatif
adımları desteklemek öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, küresel enflasyonun
tırmanışı her ülkenin ortak sancısı; fiyat
artışlarındaki konjonktürel sıçrayışlar bugünkü
dünya manzarasında tüm ülkeleri meşgul eden, Covid -19
salgını ve Ukrayna kriziyle daha da karmaşıklaşan bir
vakıadır. Küresel ölçekteki bu sorunun nasıl ortaya
çıktığı da bellidir. Ülke olarak alınan tedbirlerle
birlikte, dayanışma ve yardımlaşma
anlayışıyla sürecin olumsuz etkileri el birliğiyle
aşılacaktır. Nitekim gelişmeler Hükûmet tarafından
dinamik bir şekilde izlenmekte, ekonomik ve sosyal politika tedbirleri
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
sağladığı etkin icra, sevk ve idare kabiliyetiyle süratle
devreye konulmaktadır.
Bir yandan enflasyonla mücadele politikaları
uygulanırken bir yandan da gelir artırıcı politikalarla
vatandaşımızın enflasyona ezdirilmemesi
sağlanmaktadır. Bu kapsamda temel gıda ve temizlik maddelerinde,
enerjide, konutta ve günlük kullanıma ilişkin birçok mal ve hizmette
vergi indirimlerine gidilmiş, doğal gaz ve elektrikte indirimli
tarife kapsamı genişletilmiş, tarımsal destekler
artırılmış, esnafa yönelik destek ve teşvikler
verilmiş, çalışanların ücret artışları da
buna göre düzenlenmiştir. Zorlu şartlara rağmen Türkiye hak
ettiği seviyelere, layık olduğu gelişmişlik
mertebesine aşama aşama ulaşmaktadır. Ekonomik büyüme,
sosyal gelişme ve millî bütünleşme yolunda atılan sağlam ve
sağduyulu adımlar umutlarımızı
kamçılamaktadır.
İhracat rekorları
kırılırken hızlanan yatırım seferberliği,
yaygınlaşan hizmet siyaseti Türkiye'mizin çehresini
değiştirmekle kalmayıp geleceğimizi lehimize çevirme
iradesini de güçlendirmektedir. İnanıyoruz ki pazarda, markette ve
diğer alanlarda insanımızın refahını ve geçim
standartlarını olumsuz etkileyen fiyat
artışlarının da önüne geçilecek, enflasyon
canavarının başı mutlaka ezilecektir; enflasyonun arkasına
saklanarak Türkiye'yi taşa tutmaya, atılan her adımı
sekteye uğratmaya çabalayan karanlık mahfiller ise hüsrana
uğrayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifiyle
yapılan düzenlemelerin vatandaşlarımızın
sıkıntılarının azaltılmasına, üretim ve
istihdamın artırılmasına, ekonomik istikrar ve toplumsal
refahın yükseltilmesine ve uygulama birliği sağlanmasına
katkı yapacağını değerlendiriyoruz.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin
hayırlı olmasını diliyor, aziz milletimizin yarın
kutlayacağımız Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını tebrik ediyorum. Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçeli Beyin ifadesiyle Türk gençliği öz ufkumuz, göz nurumuz,
gönül sürurumuzdur. Türk gençliğine en büyük hediyemiz;
bağımsız ve güçlü bir ülke, kutlu bir millet
varlığı, parlak bir gelecek, iş ve aş
sorunlarının tamamen çözüldüğü huzurlu ve güvenli bir ortam
bırakmak olacaktır. Gençlerimiz, geleceğe
yazılmış ve henüz açılmamış
mesajlarımızdır; hepsi var olsun, hepsi mutlu olsun,
yolları ve bahtları açık olsun.
Bu vesileyle, başta cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, yüz üç yıl önce
başlatılan İstiklal Mücadelesinin tüm kahramanlarını
ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna aittir.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba kanun teklifi üzerine aleyhte söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Her defasında karşı çıksak da
iktidarın yasama kalitesine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
itibarına zarar veren torba kanun yöntemi devam etmektedir. Birbiriyle
ilgisiz, farklı kanunlarda değişiklik öngören bu yöntem,
milletimizin tepki göstereceği maddeleri teklifteki diğer ihtiyaç
duyulan maddelerin arasına gizleme yöntemi olarak
kullanıldığı ve bu şekilde, sakıncalı
hususların ambalajlı olarak sunulması anlamı
taşımaktadır. Bu sebeple, tekliflerin çoğuna şüpheyle
bakılmaktadır; aynı zamanda, teklifler kanunlaşsa bile
kısa zaman sonra yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.
Asıl maksat, ülke gündeminden kopuk bu düzenlemelerle gerçek
sorunların ve buhrana dönüşen ekonomik krizin gizlenmek istenmesidir.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda yapılmak
istenilen değişikliklerle yetkiler artırılıyor;
personel sayısı, Kurul üyeliği sayıları,
şirketlere atanan kayyum sayıları da artırılıyor.
Acaba yandaşlara yer mi açılmak isteniyor? Ayrıca, buradan
sağlanacağı hesap edilen kaynağın millete bir
faydası olacak mı? At yarışları ve şans
oyunları ile Türkiye Varlık Fonu arasındaki
bağlantılardan kimler faydalanacaktır? Devlet hazinesine paralel
bir nitelik kazandırılan Türkiye Varlık Fonu Nasıl olsa
denetlenemiyor. diyerek her türlü şaibeli iş oradan mı
gerçekleştirilmek isteniyor? Ulaştırma ve altyapı
alanına ilişkin kararnamede Anayasaya
aykırılığı gidermek için yapılmak istenen
değişiklikle Cumhurbaşkanına yetki verilmesi, 2019da
yapılan Mahallî İdareler Seçimlerinde, başta İstanbul ve
Ankara olmak üzere, kaybedilen büyükşehir belediyelerinden intikam alma
duygusu olduğunu düşündürmektedir. Aradan üç yıl geçmesine
rağmen, bu hırsı son derece tehlikeli bulduğumu ifade etmek
isterim. Bir mühendis olarak da metro hatlarının bu şekilde
belediye yönetimi ile Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı arasında bölüştürülerek işletilmesine
Cumhurbaşkanı tarafından karar verilecek olmasını son
derece yadırgamakta ve partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminin bir ayıbı olarak görmekteyim. Zira, böyle bir uygulamada
hiçbir kamu yararı olamayacağı gibi, iki farklı sistem
işletmeciliği başlatacağı için ulaşımda
ikili yapı oluşturmaktan; en basitinden, hatlardaki tarife ve bilet
entegrasyonunun bile sağlanmasını zorlaştırmaktan
başka bir işe yaramayacağını söylemek isterim.
Değerli milletvekilleri, torba kanunun
adına bakılacak olursa ekonomik konuları
kapsadığı anlaşılabilir ama gerçek hiç de öyle
değildir, güncel hiçbir soruna çözüm yoktur. Sürekli yükselmekte olan
enflasyon oranı, baskılamaya rağmen artan döviz kurları,
kur garantili mevduat uygulamasından kaynaklanan haksız faiz
giderleri, kur garantili tahvil satışı
hazırlıkları, yüksek enflasyon karşısında ezilen
çiftçi, küçük esnaf, memur, emekli, EYTli, asgari ücretli ve bütün sabit ve dar
gelirliler, artan işsizlik, gelir dağılımındaki artan
adaletsizlikler, tarım ve hayvancılıkta girilen darboğaz,
enerji fiyatlarından aşırı etkilenen sanayicilerin
sorunları ve çözüm bekleyen daha birçok sorun; hiçbirine çare yoktur.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan,
yaşanan onca olumsuz gelişmeler arasında hem de 19 Mayıs
Atatürkü Anma Gününde İstanbulda Atatürk Havalimanını
yıkma faaliyetinin izah edilecek, makul görülebilecek ve kabul
edilebilecek tarafı yoktur. Sözde, millet bahçesi yapılacakmış.
Daha önceki birçok örnekte olduğu gibi, kupon arazi görülen alanda iyi
niyet olmadığı çok açıktır. Hiç kimsenin şüphesi
olmasın, Türk milleti yapılmak istenen hilelerin, soygun ve
talanların hesabını elbette soracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bazı maddelerin Anayasaya
aykırılık dolayısıyla tartışmaya açık
olduğu bu torba kanun teklifinin de alışkanlık hâline
getirildiği gibi, tali komisyonlardan kaçırılarak sadece Plan ve
Bütçe Komisyonundan aceleyle geçirilmiş olmasını da doğru
bulmuyorum. Bu yolun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun yapma gelenek ve
ilkeleriyle bağdaşmadığı açıktır.
Buhrana dönüşme eğiliminde olan,
tarihimizin en derin ekonomik krizinin yaşandığı bugünlerde
milletimizin sıkıntılarına çare olabilecek hiçbir hususun
olmadığı bu teklife olumlu bakmak mümkün değildir.
İktidarın günü kurtarma anlayışına destek vermenin
doğru olmayacağının bilinmesini istiyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif
metninden çıkarılması az ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Dilşat Canbaz Kaya Erol
Katırcıoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine söz talep eden Bitlis
Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
327 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 1inci maddeyle
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu üzerinde kur korumalı TL vadeli
mevduat sistemine dair düzenlemeler yapılmaktadır. Bu doğrultuda
kur korumalı mevduatlarla ilgili sigorta kapsamı
genişletilmektedir. Kur korumalı TL mevduat, halktan alıp
zengine dağıtmak amacıyla ortaya
çıkarılmıştır. Bu model AKP iktidarının
ekonomideki beceriksiz ve basiretsiz politikalarının bir sonucu
olarak ortaya çıkmıştır. Hikâyesi şu: İktidar
diyor ki: Eğer sizin bankada bulunan TL mevduat hesabınız
aynı süredeki dolar kuru altında ezilirse ben bunu size
ödeyeceğim. Bu, halkın parasını sermaye sahiplerine
dağıtmayı taahhüt etmektir yani halkın Bana hizmet
yapılsın. diye doğrudan ödediği ya da KDV, ÖTV adı
altında dolaylı ödediği vergilerle doldurduğunuz kasadan
sermaye sahiplerine peşkeş çekmenin mekanizmasıdır.
Şimdi de diyorsunuz ki: Bunun kapsamını genişletelim.
AKP-MHP ittifakının Türkiye
gerçekliğinden koptuğu, halkı anlamak ve sorunlarını
çözmekten uzaklaştığı artık herkes tarafından
kabul edilmektedir. Artık, mesele mutfaktır ve mutfakta tencerede
kaynatacak bir şey olmamasıdır. İktidar tarafından
gerçeği kabul etmenin vakti geldi, o da ne Sayın Nebatinin ne de
ekonomi kurmaylarının gözünde ışık
olmadığı gerçeğidir. Bırakın Sayın
Nebati'nin gözündeki ışığı, ampulünüzü yakacak kadar
bile enerjiniz kalmadı ama Sayın Nebati de sönmüş ampulü kimse
görmesin diye, dikkati gözlerindeki olmayan ışığa çevirmek
için büyük bir gayret sarf ediyor; partisi için fedakârlık, kendisini feda
ediyor.
Ülke koyu bir karanlığa ve
umutsuzluğa saplanmış durumda. Aynı gemideyiz. diyorsunuz
ama su size ulaşıncaya kadar geminin battığını
dahi kabul etmiyorsunuz. Alt kamaralarda halk nefes alamıyor,
boğulmak üzere. Düşünün, bir zamanlar Alın, verin, ekonomiye
can verin. diye bir sloganınız vardı; şimdi halk,
canını veriyor, en temel ihtiyaçlarını bile giderecek
gelire sahip olamıyor. Yani asgari ücrete zam yapıyorsunuz, emekçiyi
işinden, kiracıyı evinden, araba sahibini arabasından,
çiftçiyi tarlasından, memuru maaşından ediyorsunuz. Alım
gücü kalmamış, borcuna borç katan, Döviz almayacağım. sözüyle
bankadan krediler almak zorunda kalan bir halk yarattınız. Akşam
1 zamla uyuyup sabah 5 zamla uyanıyoruz. Ücretlere zam yapıp 10 misli
geri alıyorsunuz ve bununla da övünüyorsunuz çünkü yoksul
bırakılmış, unutulmuş bu halkla aynı
kaygılara sahip değilsiniz. Sizin kaygınız
şatafatlı yaşantınıza devam etme, halkın
kaygısı ise akşam evde çocuklarının karnını
nasıl doyuracağı.
Değerli milletvekilleri, hayat
pahalılığı her hanede, her sektörde yani dokunduğumuz
her yerde giderek daha da derinleşerek artıyor. Bu ülkede
emeğiyle çalışarak bir şeyin sahibi olmak artık mümkün
değil. İşte Cumhurbaşkanının müjde olarak
açıkladığı konut kredisinde 2 milyon TL kredi kullanan
birinin faizle beraber ödemesi gereken aylık tutar 28.500 lira. Bir
deyiminiz vardı Hayaldi, gerçek oldu. diye; artık, AKP sayesinde
Ev almak hayaldi, yalan oldu. diyebilirsiniz.
İnanırsanız, TÜİK'in Nisan 2022
verilerine göre, bir önceki yılın aynı ayına göre TÜFE'de
artış yüzde 69,97, ulaşımda artış yüzde 105,86,
gıda ve alkolsüz içkilerde yüzde 89. Bu rakamlara artık inanan da
kalmadı zaten. Gerçekten, insan biraz utanır.
Biliyoruz, halkın yüzüne bakacak durumunuz
kalmadı, bari dürüst olarak, cesaretli bir şekilde gerçekleri
söyleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Dolar
almış başını gidiyor, halk geçim kaygısı
içinde yaşıyor, insanlar bitmek bilmez zamlar ve yüksek kredi faiz
oranları altında eziliyor, sizler de burada kur korumalı mevduat
hesaplarının kapsamını genişletmeyi gündeminize
alıyorsunuz. Ülkeyi şirket gibi yöneteceğiz. diyerek
halkı şirketlere, yerli ve millî diye TL'yi de dolara ezdirdiniz.
Bu ülke halkına daha fazla ne kadar kötülük yapabilirsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde, ikinci fıkrasında yer alan
"tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait" ifadesi
"mevduat ve şeklinde ve üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü
fıkrasına "Kredi kuruluşlarının iflası
ibaresinden sonra gelmek üzere "veya tasfiyesi" ibaresi
eklenmiş, altıncı fıkrasında yer alan "Fon
kaynaklarından" ibaresi "Fon tarafından mevduat sigorta
rezervinden" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Kredi kuruluşları nezdlerindeki
resmi kuruluşlar, kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlara
ait olanlar haricindeki tüm mevduat ve katılım fonları, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edilir."
"Sigortaya tâbi olacak mevduat ve
katılım fonlarının kapsamı ve tutarı, Hazine ve
Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Kurulun olumlu
görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenir. Risk
esaslı sigorta priminin oranı, yıllık bazda sigortaya tabi
mevduat ve katılım fonunun binde yirmisini aşamaz. Risk
esaslı sigorta priminin tarifesi, tahsil zamanı, şekli, mevduat
sigorta rezervinin ulaşması hedeflenen minimum seviyesi ile
diğer hususlar Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu
tarafından belirlenir."
"Kredi kuruluşları sigortalı
mevduat ve katılım fonunun hesaplanmasına, takibine,
doğrulanmasına ve ödenmesine esas teşkil edecek her türlü
bilgiyi Fona iletmekle ve buna ilişkin sistemlerini kurmakla yükümlüdür.
Bu sistemin kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin usul ve
esaslar Kurulun görüşü alınarak Fon Kurulu tarafından
belirlenir."
Süleyman
Girgin Utku
Çakırözer Cavit
Arı
Muğla Eskişehir Antalya
Vecdi
Gündoğdu Abdüllatif
Şener
Kırklareli Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
1inci maddesi mevduatın sigortalanmasıyla ilgilidir. Bildiğiniz
gibi, mevduatı sigortalayan TMSFdir, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonudur. Ancak bu Fon şu ana kadar tasarruf mevduatlarını
sigortalamaktadır, kişilerin bankalara yatırmış
oldukları mevduatlar sigorta kapsamına dâhildir. Ancak öteden beri
ticari mevduatlar sigorta kapsamı dışındadır.
Şimdi, bu maddeyle ticari mevduat da sigorta kapsamına
alınmaktadır. Ancak bu madde her ne kadar gerekçesinde Avrupa
Birliği standartlarına ve uluslararası değerlendirme
programlarındaki usul ve esaslara uyum sağlama maksadıyla
yapılmıştır. deniliyor ise de bu uluslararası
düzenlemeler yeni değildir, öteden beri vardır ama Hükûmetin
gündemine bugün düşmesinin sebebi, doğrudan doğruya dövize
duyduğu ihtiyaçtan ve kurla ilgili politikalarından
kaynaklanmaktadır. Bildiğiniz gibi, bu maddenin devamında
diğer maddelerde şirketlerin döviz mevduatlarının Türk
lirasına çevrilmesi hâlinde bunlardan kurumlar vergisi alınmayacağıyla
ilgili düzenlemeler vardır. Dolayısıyla bu, orayla
bağlantılı olarak yapılan bir düzenlemedir. Ancak burada
önemli bir nokta var, o önemli nokta da şu: Evet, ticari mevduatı
sigorta kapsamına dâhil ediyorsunuz, ediyorsunuz ama bunu sigortalayan
kuruluşun ismi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonudur yani Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu tasarruf mevduatını sigortalamasından
kaynaklanarak spesifik olarak isimlendirilmiştir. Peki, şimdi ticari
mevduatı da bu kurum tarafından sigortalanan bir mevduat hâline
getirdiğiniz takdirde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ismi
değiştirilecek mi? Nitekim, bu teklifin 3üncü maddesinde şöyle
bir düzenleme var: 107nci maddede geçen sigortaya tabi tasarruf
mevduatı ibaresi sigortaya tabi mevduat hâline dönüştürülüyor
3üncü maddeyle. Yani maddenin içerisindeki tasarruf mevduatı ifadesi
sadece mevduat şeklinde düzenlenirken bunu sigortalayan Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonunun ismi aynen kalacak mı?
Kaldığı takdirde ismine uygun olmayan bir sigortalama
faaliyetinin içerisinde bulunacaktır. Öyle zannediyorum ki bu teklifi
düzenleyenler, hazırlayanlar bu ayrıntıya dikkat etmemiş
gözükmektedirler, üzerinde düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu vesileyle de şunu ifade etmek istiyorum.
Böyle ticari şirketlerin, özel şirketlerin dövizlerini Türk
lirasına çevirmek suretiyle kuru zapt edeceğinizi
düşünüyorsanız böylesi palyatif tedbirlerle bu işin
yapılmayacağı şu ana kadar anlaşılmış
bulunmaktadır zaten. Nitekim her gün kur yükselmektedir, kurun
başı yukarıdadır ve cari açık sürekli olarak
artmaktadır ve bu düzenlemeler hiçbir zaman sadra şifa olacak
nitelikte değildir. Türkiyenin sorunlarını çözecek nitelikte
değildir, Hükûmetin döviz beklentisini ve ihtiyacını karşılayacak
nitelikte değildir ama Türkiye Büyük Millet Meclisini sonuç
alınmayacak maddelerle meşgul etmek, torba yasalarla palyatif
tedbirler peşinde koşmak bu iktidarın anlayışı
hâline dönüşmüştür. Bu anlayıştan vazgeçmediğiniz
takdirde bu ülkedeki hiçbir ekonomik sorunun çözülmeyeceği ve ortadan
kalkmayacağı da açıktır diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aytun Çıray Ayhan Altıntaş
Adana İzmir Ankara
Feridun
Bahşi Dursun
Ataş
Antalya Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bankacılık Kanunu Teklifinin 1inci
maddesi üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün yine bir torba
yasayla karşı karşıyayız. Komisyonları etkisiz
hâle getiren, yasama faaliyetlerini değersizleştiren bu AKP
uygulaması yüzünden sorunlar çözülememekte, aceleyle çıkan kanunlar
eksik ve yetersiz kalmakta, çıkan her kanun kısa bir süre sonra
yeniden Meclis gündemine gelmektedir. Bu yüzden bu torba yasa
uygulamasından dönülmedikçe vatandaşın sorunlarını
çözecek kanunların buradan çıkması mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen maddesi bireysel mevduat hesapları için geçerli olan
sigortanın ticari hesaplar için de geçerli olmasına yönelik bir
düzenlemedir. Bu düzenlemenin amaçlarından biri de uluslararası
kuruluşların Hükûmete önerilerinin yerine getirilmesidir. Ancak AKP
iktidarının uluslararası kuruluşlar nezdinde Türkiyeyi
getirdiği nokta net bir şekilde görülmektedir. Gelinen noktada
yabancı kuruluşlar ve yatırımcılar ekonomimize
güvenmiyor, yatırım yapmıyor, mevcut yatırımcılar
da ülkemizi bir bir terk ediyor. Bakınız, AKP ilk
Diğer yandan, ülkemizin beş
yıllık risk primi başkanlık sistemine geçilmeden önceki
yıl sonunda 157 baz puanken bugün bu prim 715 baz puana
çıkmıştır yani ülkemizin risk primi sadece beş
yılda yaklaşık 5 katına çıkarak dünyanın en
riskli 3üncü ekonomisi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, ekonomik görünümü
etkileyen diğer konulara bakacak olursak AKP'nin yine ülkemizi derin bir
felakete sürüklediği görülmektedir. Bakınız, Türkiye, dünya
demokrasi sıralamasında 167 ülke arasında 103üncü sırada,
Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 139 ülke arasında 117nci sırada,
Siyasi İstikrar Endeksinde 194 ülke arasında 170inci sırada,
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 153üncü
sırada bulunmaktadır. Tablo açıkça ortadadır, Türkiyenin
siyasal ve sosyal göstergeler açısından dünyadaki yerinin çok
gerilerde olduğu aşikârdır. Bu utanç tablosunun sorumlusu olan
AKP iktidarının böyle kanunlarla bir yere varması mümkün
değildir. Nitekim, bugünkü görünüm itibarıyla Türkiye borç ve swap
işlemleriyle günü kurtarmaya çabalayan bir ekonomi politikası
içerisindedir ancak AKP'nin politikası bugünü kurtarmak için ülkenin
geleceğinin yitirilmesine yol açacak maliyetleri ekonomimiz üzerine
yüklemektedir. Nitekim kur korumalı mevduat hesaplarında bu
yaşanmıştır. AKP iktidarının hatalı ekonomi
politikaları sonucu 2017 yılı sonunda 4 lira civarında olan
dolar 18 liraya kadar çıkmış, maliyetler artmış,
alım gücü düşmüş, enflasyon canavara dönüşmüş, üretim
durma noktasına gelmiş, ülke ekonomisi çıkmaza girmişken
AKP ekonomideki bu geri gidişi tersine çevirebilmek için
başkanlık sistemine geçildikten sonra yapılanların tersini
yapmak ve yapısal reformları tavizsiz uygulamak yerine günü kurtarma
amacıyla döviz garantili hesap gibi akıl almaz bir uygulamaya
geçmiştir. Bu durum dövizi kısmen geriletse de bu uzun sürmemiş,
sadece son yedi günde Türk lirası yüzde 7 değer kaybetmiştir.
Bunun yanında enflasyon, işsizlik artmaya devam etmiştir. Kur
korumalı sistem yüzünden milletin parası zenginin cebine
gitmiştir. Kur korumalı mevduat hesaplarının bütçeye toplam
maliyeti nisan ayı sonu itibarıyla 16,3 milyar Türk lirasıdır.
Ayrıca kur korumalı sisteme geçen şirketlere sağlanan
kurumlar vergisi avantajı nedeniyle vazgeçilen vergi tutarı da 10
milyar lirayı aşmıştır. Kur korumalı sistemle
kurun tekrar 18 lira seviyesine ulaşması hâlinde ise bu maliyet 165
milyar liraya kadar yükselebilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Böylece, milletin
refahı için harcanması gereken, halkın vergileriyle oluşan
milyarlarca liralık bütçe bu sistemle döviz ve faiz baronlarının
cebine aktarılmaktadır. Sonuç olarak, AKP iktidarı ülkemizi
ekonomik felakete sürüklemiş, uluslararası arenada Türkiye'yi
itibarsızlaştırmış, iktidarını sürdürebilmek
için günü kurtarma adına giriştiği politikalarla ülkenin geleceğini
feda etmiştir ancak AKP bu yaptıklarıyla ilk seçimde
kaçınılmaz sonunu getirecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Erol
Katırcıoğlu Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, yine bir torba yasa konuşuyoruz.
Aslında 6 kanun maddesinde 1 tane de kanun hükmünde kararnamede
değişiklik öngören 21 maddeli bir mini paketten bahsediyoruz ve
normalde baktığımızda bu yasa teklifinin hani bir ihtiyaca,
bir derde derman olması beklenir ama ne yazık ki güncelden çok uzak,
aksine işte, Meclisin gündemini işgal etmek için, Ya, bu vekiller de
burada boş yere oturmasınlar, hele bir şey konuşsunlar,
Meclis de işlevsizmiş gibi görünmesin. diye getirildiğini
düşündüğümüz bir kanun teklifi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Şimdi, Meclisin özellikle nitelikli yasa yapma
meselesinin çok gerilediğini ifade etmiş olalım. Normalde kanun
yapma yetkisi devredilemez bir şekilde Meclise tanınmıştır
ama Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediğimiz
-aslında- tek adam rejiminde ne yazık ki bu hak gizli bir
şekilde devredilmiştir, gasbedilmiştir. Bugün teklifi verenlerin
dahi teklifin içeriğini bilmediği bir yasa yapma süreciyle
karşı karşıyayız. Peki, teklif geliyor, normalde,
komisyonda ilk olarak anayasal açıdan denetlenmesi gerekir değil mi?
Anayasaya uygunluk, esası ve özü açısından ilk
bakılması gereken ve resen ele alınması gereken bir
şey ya da ileri sürüldüğünde karara bağlanması gereken bir
şey ama hiçbir torba kanun teklifinde bunun
yapılmadığını, alt komisyonlara, tali komisyonlara
gönderilip rapor tutulmadığını ve hiçbir şekilde
derinlikli tartışılmadan, birbirine benzemezlerin aynı
torbaya konulup birine evet diyeceksek onuna hayır diyeceğimiz
yasaların yan yana getirildiğini görüyoruz. Bu anlamıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisinin aslında yasa yapmadığını,
iktidarın hayatını, iktidarın ömrünü uzatmak,
iktidarın yandaşlarının yaşamını
kolaylaştırmak için buradan maddeler geçirdiğini ama bu
maddelerin de iyi tartışılmadığı için çok
hızlı bir şekilde ya yeniden revizyona geldiğini ya da
Anayasa Mahkemesi eliyle düzeltildiğini görüyoruz. Bu anlamıyla
aslında, bundan vazgeçmeniz ve gerçekten Meclisin itibarını da
hakkını da hukukunu da teslim etmeniz gerekiyor.
Şimdi biz burada yasayı konuşuyoruz
ama Türkiye'de neler oluyor? Bakınız, son bir hafta içerisinde
olanlar; Aysel Doğanın cenazesine saldırı
gerçekleştirildi, kendisi Dersimli Kızılbaş bir Kürttü.
Aynur Doğanın konseri iptal edildi Derincede; kendisi
Kızılbaş bir Kürttü, Alevi ve Kürttü. Metin-Kemal Kahraman
kardeşlerin Muş Valiliği tarafından konseri iptal edildi,
yasaklandı; kendileri Dersimli ve Alevilerdi. Pervin Çakara konser salonu
verilmiyor; kendisi Mardinli bir dünya sanatçısı, opera
sanatçısı. Amed Şehir Tiyatrosunun Don Kişot oyunu sahneye
verilmiyor, nedeni Kürtçe icra edilmesi. Ve en sonunda Bitliste bir grup
müzisyen Kürtçe müzik söylediği için yasaklandı. Şimdi sizin
hakikatiniz bu. Yani Filistinde cenaze taşınırken İsrail
polisi barbar bir şekilde oradaki cenazeye saldırırken burada
herkes ah ediyor, vah ediyor ama bu ülkede bu ülkenin eşitliği,
özgürlüğü ve barışı için mücadele etmiş, on yedi yılını
cezaevinde geçirmiş, cezaevine gireceğini bile bile Avrupadan,
barış grubundan çıkıp Türkiyeye gelmiş bir siyasetçi
kadının cenazesine siz saldırdınız, siz tazyikli su
sıktınız, gaz sıktınız ve Dersim gibi bir kadim
coğrafyanın tarihini, geleneğini siz yok etmeye
çalışıyorsunuz. Yetmiyor, nedir? Soruyorum buradan: Dersimle
derdiniz nedir? Dersim Alevileriyle derdiniz nedir? Dersim kültürüyle derdiniz
nedir? Kürtlerle derdiniz nedir? Çıkın söyleyin. Bakın, dört bir
yandan FETÖnün yarım bıraktığı asimilasyon
politikalarını tamamlamaya çalışıyorsunuz. Ne
yapıyordu FETÖ? Gidiyordu orada dernekler kuruyordu, adına Munzur
diyordu, adına oranın kutsallarının adını
veriyordu ama temel amacı oradaki Kürt Alevilerini asimile etmekti, öz
yurdundan, öz kimliğinden çıkarmaktı. Aynısını
şimdi siz Munzur Üniversitesi eliyle yapıyorsunuz, vakıflar
eliyle yapıyorsunuz. Ya kabul edin, Aleviler sizin gömlek biçeceğiniz
bir inanç değil, Kürtler sizin asimile ederek yok edeceğiniz bir halk
değil, bunu kabul edin artık. İnsanların inancını
tanımlamaktan vazgeçin, insanların inanç değerlerini asimile
etmekten vazgeçin; insanların inançlarına saygı duyun, kim
olursa olsun inancına ya da inançsızlığına; inanç
özgürlüğü ya da inançsızlık özgürlüğü, neyse, adına ne
diyorsanız. Herkesin inancı kendisi için kutsaldır ama bu
kutsalları siz bugün içini boşaltarak yok etmeye
çalışıyorsunuz ki biz bu tutumu hiçbir şekilde kabul
etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
İkinci bir mesele: Bakın, ekonomi konuşuyoruz, az önce
önergemizde de söyledik asgari ücret açlık sınırının
altında, yoksulluk sınırı 10 bin liraların üzerine
çıkmış. Bu ülkede bilmiyorum, kim alıyor o maaşı
yani öyle bir maaş var mı? Hakikaten yoksulluk
sınırının üzerinde yaşayan var mı? Benim tanıdığım
yok, demek ki siz zenginlerle yaşıyorsunuz, zengin
tanıdıklarınız var. Benim 10 bin liranın üzerinde
maaş alan tanıdığım yok, demek ki çok fakir bir
kesimden geliyorum. Ama şunu söyleyelim değerli arkadaşlar, bu
yoksulluk içerisinde de bölgesel eşitsizlik başı çekiyor.
Bakın, en yoksul iller sıralamasında vekili olduğum
Muş 1inci sırada geliyor; Hakkâri, Van, Şırnak 1inci
sırada geliyor. Muşun nüfusu düşmüş. Neden biliyor musunuz?
Herkes ülkeyi terk ediyor; gençler kafile, kafile yurt dışına
gidiyorlar bir hayat için, bir ekmek için ve bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz ama
gelip söz kurunca da bütün muhalefete laf etmeden geri duramıyorsunuz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
![]()
Saygılarımızla.
MADDE 2- 5411 sayılı Kanunun 64 üncü
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan
"Aşağıda sayılan tasarruf mevduatı ifadesi
"Aşağıda sayılan mevduat" şeklinde ve
fıkranın (a), (b) ve (d) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
a) İlgili kredi kuruluşunun hâkim
ortakları ya da nitelikli pay sahiplerine, bunların kontrolünde
bulunan tüzel kişilere, gerçek kişi hakim ortakların ana, baba,
eş ve velâyet altındaki çocuklarına ait mevduat ve
katılım fonu ile diğer hesaplar,
b) İlgili kredi kuruluşunun yönetim veya
müdürler kurulu başkan ve üyeleri, genel müdür ve
yardımcıları ile bunların tek başına veya
birlikte kontrol ettiği tüzel kişiler ve ortaklıklar ile ana,
baba, eş ve velâyet altındaki çocuklarına ait mevduat ve
katılım fonu ile diğer hesaplar,
d) Fon Kurulu tarafından Kurulun görüşü
alınmak suretiyle belirlenen diğer mevduat, katılım fonu ve
hesaplar.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Utku Çakırözer
Muğla Antalya Eskişehir
Vecdi
Gündoğdu Abdüllatif
Şener Engin
Altay
Kırklareli Konya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Önce bir anma yapmak istiyorum. Kendisini
mesleğine ve insana, insanı yaşatmaya vakfeden Türkan Saylan
Hocamızın aramızdan ayrılışının 13üncü
yılındayız. Evet, hastaydı ama herkes biliyor ki onu
öldüren kumpas davalarıdır. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Bir ülkenin ekonomisi ve demokrasisi risk
altındaysa ülke de risk altındadır. Şimdi tam da bu
günlerden geçiyoruz. Bankacılık Kanunu Teklifini görüşüyoruz ve
bu teklifin 11inci maddesiyle de şirketler bakımından kur
garantili mevduat hesaplarının vergi muafiyetini uzatıyoruz. Bu
kur garantili mevduat hesabını getirirken muradınız neydi?
Dövizi stabil tutmak, aşağı çekmekti. Peki, ne oldu? Tam tersine
11,60la bu işe başladınız, muradınız TLyi dolar
karşısında korumaktı; şimdi Bugün 16yı buldu
dolar. diyor arkadaşlar. Olan milletin kaç milyarına oldu, onu
söyleyeyim hemen: 26 milyarına oldu, 26 milyarına.
Değerli milletvekilleri, kur garantili mevduat
kamuoyunda herhâlde çok fark edilemedi; yoksa, çarşıda, pazarda,
tarlada Yangın var! diye bağıran herkesin buna isyan etmesi
lazım.
Mesele şu, çok somut bir şekilde bunu
anlatalım: Bugün 18 Mayıs, üç ay geriye gidiyoruz, 18 Şubat
2022de Mustafa Bey döviz bozdurup bankaya, kur garantili mevduat hesabına
1 milyon yatırıyor. Üç ay sonra banka, Mustafa Beye, 1 milyonuna, 1
milyon 169 bin lira olarak Buyur Mustafa Bey, ister uzat, ister parayı
al. diyor fakat bu 169 bin lira faizin sadece ve sadece 35 bin
lirasını banka ödüyor, 134 bin lirasını devlet ödüyor yani
millet ödüyor, millet, 134 bin lirasını. Mustafa Bey memnun,
zenginliğine zenginlik katıyor, Ayrancı Pazarında millet
de çürük domates topluyor. Ya, bu, Allahtan reva mıdır? Böyle bir
şey olabilir mi? Bu yapılırken de
Evet, millî ekonomiyi korumak
önemlidir, Türk lirasını korumak önemlidir ama Sayın Maliye
Bakanı 14 için Dibin dibi. dedi. Ne zaman dedi? 22 Martta dedi, Bunun
üstü olmaz. dedi. E, şimdi 16 oldu.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Olmaz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Oldu, oldu, 15i
aştık, 16 oldu bugün bir ara, 16yı gördü. Şimdi,
yetkililer de
Komisyon üyesi arkadaşlarımız var, zaman zaman
Sayın Bakan Yardımcısını da burada görüyorum.
Sayın Abdüllatif Şener güzel bir şey söyledi, dedi ki:
Kardeş, bir mesele varsa, bu, millî bir meseleyse biz hazırız.
Bu ekonomik krizden çıkışı böyle palyatif tedbirlerle
yapamazsınız, daha da batırırsınız; çözüm, çare
noktasında biz elimizi taşın altına koymaya
hazırız. Ama zenginin zenginliğini korumak, muhafaza etmek
için, Mustafa Beyin milyonunu korumak için, onu katlamak için, fakirin
fukaranın rızkından yemeyin arkadaşlar; bu, doğru bir
yaklaşım değil. Tekrar söylüyorum: 1 milyon yatırdı, 1
milyon 169 bini üç ay sonra cebine koydu; 169 bin, bunun 134 bini hazineden.
Hazine dediğin nedir? Milletin parasıdır, milletin kesesidir.
İşte, şimdi, benzine bugün gene zam,
dün çaya zam. Beyefendi de -yani Erdoğanı söylüyorum- diyor ki: Ben
fahiş fiyatla mücadele timi kurdum. Bu timin başında kim var
bilmiyorum ama buradan bir şey soruyorum: Türkiyede son dönemde
fiyatı en çok artan gübredir, yüzde 400 artmış. Bu tim
yetkilileri bu gübrenin fiyatını yüzde 400 kim artırdıysa,
benzinin fiyatını yüzde 221 kim artırdıysa, mazotu yüzde
240 kim artırdıysa gitsin onun yakasına yapışsın
kardeşim, bakkalla çakkalla uğraşmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ve millet zararda,
haramiler kârda. Bu, doğru bir iş değil, bu yanlış, bu
yanlış. AK PARTİnin kurulduğu günleri
hatırlayın, o günkü mantığınızı ve
yaklaşımınızı hatırlayın. Abdüllatif
Şener de oradaydı, niye terk etti orayı? Sorun kendisine
söylesin. Bülent Arınç niye şakır şakır AK
PARTİyi eleştiriyor? Abdullah Gül niye AK PARTİye soğuk?
Niye biliyor musunuz? AK PARTİ mutasyon geçirdi, AK PARTİ
başkalaştı. Bunun için, yola birlikte çıkanların bu
yağmaya, bu talana, bu hırsızlığa gönülleri daha fazla
rıza göstermedi ve AK PARTİyi terk ettiler. AK PARTİnin
seçmeni de AK PARTİyi terk edecek diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Seçmen terk etmedi ki,
seçmen duruyor, sadece Abdüllatif Bey terk etti.
BAŞKAN Sayın Altay, Mustafa Bey derken
Sayın Elitaşı kastetmediniz herhâlde, yoksa söz vereceğim
Elitaşa.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Elitaşı kastetmedim tabii.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kastetmiştir
Sayın Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
etmedim efendim.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Belki etmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Ayhan
Altıntaş
Adana Kayseri Ankara
Aytun
Çıray Ümit
Beyaz Feridun
Bahşi
İzmir İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 2nci
maddesi üzerine İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Edirneden Karsa kadar kalbi memleket için atanlara
selam olsun. Hürriyeti Namık Kemal gibi, meşvereti Ahmet Rıza
gibi, müsavatı Nezihe Muhiddin gibi savunanlara selam olsun.
Bağımsızlığın ateşi Tıbbiyeli Hikmetin
inancından, kurtuluşun neferi Çuhadar Alinin
kararlılığından, cumhuriyetin siperi şehit
Öğretmen Kubilayın cesaretinden güç alanlara selam olsun. Ziya
Gökalpin, Yusuf Akçuranın, Mehmet Emin Yurdakulun fikrinden beslenen
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün çocuklarına selam olsun.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere, istiklal kahramanlarımızın ruhları şad,
mekânları cennet olsun. Yüce Allah bizi onlara karşı mahcup
etmesin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramımız kutlu olsun.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİyle
özdeşleşmiş olan torba kanun yöntemi, kanun yapım sürecinin
kalitesizliğini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. İçinde
birbirinden ilgisiz ve farklı kanunlarda değişiklik öngören bu
yöntem, iktidar tarafından milletimizin rahatsız olacağı
maddeleri teklifin diğer masum maddelerinin arasına gizleme yöntemi
olarak da kullanılmaktadır. Yani torba kanun yöntemi, AK PARTİ
iktidarı tarafından sakıncalı maddelerin perdelenerek
sunulması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Bankalar
Birliği Risk Merkezi verilerine göre, bankalar ve banka
dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan
bireysel krediler ocak ayında geçen yıla göre yüzde 21 artarak 1
trilyon 52 milyar liraya yükselmiştir. Bireysel kredilerin yüzde 45ini
ihtiyaç kredileri, yüzde 29unu konut kredileri, yüzde 20sini kredi
kartları ve yüzde 5ini de taşıt kredileri
oluşturmuştur. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı ise
son bir yılda yaklaşık 1,3 milyon kişi artarak 35,6 milyon
kişiye ulaşmıştır. Ortalama kredi bakiyesi ise 30 bin
TL olmuştur.
Ekonomik koşulların bu kadar
acımasız olduğu bir süreçte milletimiz artık
borçlarını ödeyememektedir, her geçen gün borç rakamları
katlanarak artmaktadır. Vatandaşlarımızın toplam
borcuna bakacak olursak 837 milyar lirası bireysel -konut, otomobil,
ihtiyaç- kredilerden, 239 milyar lirası da kredi kartlarından
kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 5,1 milyar liralık,
kredi kartları borçlarında ise 8,5 milyar liralık
artış yaşanmıştır. Bireysel kredilerdeki
artış, vatandaşlarımızın cebinde olmayan
parayı tüketerek enflasyonu daha da artırmaktadır. Türk
lirasının güven kaybı yaşaması ve enflasyon
oranlarının üç hanelere çıktığı bu süreçte AK
PARTİ iktidarı Türk lirasında duran tasarrufları acı
bir şekilde cezalandırmaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımız borçlarını zamanında
ödeyememektedir. Bankalar tarafından icra takibi başlatılan
borçlar, nisan ayında 27,7 milyar liraya ulaşmıştır.
Yani yeni gelen dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 28,8 oranında artmıştır. İcra dairelerinde
işlem yapılmak üzere bekleyen dosya sayıları
yıllık bazda 1 milyon 702 bin adet artarak 23 milyon 500 bine
ulaşmıştır. 2022 yılıyla birlikte artan
gıda, enerji, eğitim gibi masrafların yanında
maaşların aynı kalması vatandaşlarımızı
büyük bir borç sıkıntısıyla baş başa
bırakmaktadır. AK PARTİ iktidarı işçiye, memura,
sağlık personeline, emekliye kulaklarını kapatan, ülke
gündeminden uzak tavırlardan vazgeçmeli, bir an önce enflasyon
farklarını aylık olarak maaşlara
yansıtmalıdır.
Değerli milletvekilleri, başka bir konuya
değinmek istiyorum zamanım yettiği kadar. İstanbulda
konutların kira ve satış fiyatlarında fahiş
artışlar yaşanıyor. Bazı ilçelerde yeni yapılan
konutların neredeyse tamamı yabancılar tarafından
satın alınıyor. Ülkemize döviz girmesi için bulunan önce 250 bin
dolara, şimdi 400 bin dolara vatandaşlık satılması
büyük sosyal sorunlara kapı aralıyor. İstanbullu
hemşehrilerimiz kira fiyatlarını çok yüksek buluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, buyurun.
ÜMİT BEYAZ (Devamla) Tabii, bitiriyorum
efendim.
Bu sorunun üzerine gidilmezse büyük toplumsal
yıkım yaşanması tehlikesine dikkat çekiyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.36
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 20.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 92nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
327 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
3üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Erol
Katırcıoğlu Dilşat
Canbaz Kaya Kemal
Bülbül
İstanbul İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Antalya
Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Şu saatlerde, Kadıköyde İbrahim
Kaypakkaya ve arkadaşlarını anmak isteyen demokrasi güçlerine
karşı bir AKP klasiği, bir saldırı, yoğun
gözaltı ve otobüste taciz ve işkence devam ediyor. Yarın muhtemelen
Kadıköy Kaymakamı veya Emniyet Müdürü Kahraman polisimiz Kadıköydeki
teröristleri etkisiz hâle getirdi. diyecek oysa Kadıköyde
savunmasız, sadece düşüncelerini ifade etmek için meydana
çıkmış gençler, insanlar ve halk var.
Eğer bana gel gel olsa yüceden/Çırpar
kanadımı uçar giderim/İsteğim yok gündüz ile geceden/Ben
bir Mahzuni'yim naçar giderim. yazar, Mahzuninin mezar taşında;
Hacıbektaşta, Anadolu yaylasının bağrında
şu anda çok sevdiği ve murat ettiği o mekânda yatmaktadır
sevgili Âşık Mahzuni. Sevgili Âşık Mahzuninin hikâyesi
biraz Türkiye'nin hikâyesidir; çok ilginç. Ordonat astsubay okulunda
çantasında Alevi şathiye şiirleri kitabı
yakalandığı için okuldan atılmıştır; Alevi
şiirleri yakalandığı için ordonat astsubay okulundan atılmış;
iyi ki atılmış, Âşık Mahzuni olmuş ve Türkiye
insanlığına, dünya insanlığına bu güzel
mirası bırakmış. Yürü bre Osmanlının
ovası/Dağlarına çadır kurulur bir gün/Kolay mı
dağıtmak yiğit yuvası/Bunların hesabı sorulur bir
gün/Ağlama Mahzuni yiğit ol ne olur/Her akşamın sonu
sabahla gelir/Sanma ettiklerin yanına kalır/Sana da bir çorap örülür
bir gün. diye Osmanlıya sesleniyor gibi yapıp aslında
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla. misali günün
zorbalarına, günün çetelerine, günün Osmanlıyı taklit eden ama
devşirmelikten öteye gidemeyen siyaset bezirgânlarına seslenmektedir.
Afşin Elbistan yöresi âşıklar,
sadıklar, ermişler, dervişler diyarıdır; sadece
Mahzuni değil, Emekçinin, Erdem Babanın, Perişan Alinin,
Vicdaninin, Tacim Babanın, Elif Ananın -bizde kadınlar da
erkekler de hikmet ve hidayet sahibidir- çıktığı bu
âşıklar, sadıklar diyarında
Oradan devam edersek,
yürüdüğümüzde Kürecik de aynı şekilde, biraz yürüdüğümüzde
Sarız da aynı şekilde âşıklar ve sadıklar
diyarı; İbreti Babadan daha sayamayacağımız birçok
âşık ve sadığa kadar. Yukarıda Emlek yöresi, Çamşıhı
Emlek yöresi dendiğinde Âşık Veysel, Ali İzzet Özkan,
Nigâhî Baba
O Nigâhî Baba ki İstanbula gitmiş, İstanbulda
iş bulamamış, fukara, bir yerde oturuyor; içeriden çıkan
külhan beyleri nara atarak gidiyor, yanındakilere sormuş, demiş
ki: Bunlar kim? Demişler ki: Padişahın kulları. Tiril
tiril elbiseler giymişler, nara atarak gidiyorlar. Padişahın
kullarını görünce yukarıya doğru bakıp demiş ki:
Ya Rabbim bir padişahın kullarına bak bir de senin kuluna
bak. Aradaki farkı ifade etmek için bu ironiyi yapmış Nigâhî
Baba. Yine, Çamşıhı yöresinden Feyzullah Çınardan, Mahmut
Erdaldan daha sayamayacağım birçok âşık, sadığa
Hacı Bektaş yöresinden, Orta Anadoludan, Çorumdan Hüseyin
Çırakmana, Samsuna doğru, Tokat Hubyar âşık ve
sadıklarına doğru
Elbette ki sevgiyle saygıyla anmak
lazım. O âşık ve sadıklar ki hem edebiyatın hem
hikmetin hem adaletin hem merhametin hem de insan ilişkisinin
yaşanması konusunda büyük hizmetler sarf ettiler.
Trakyaya doğru gittiğimizde çoğu
kimsenin ismini unuttuğu, bilmediği Derviş Kemali ve onun,
Şeyh Bedreddin için yazdığı şiiri -okuyacağız
ama zamanımız yok ne yazık ki- iyi bilmek lazım, Mahzuni
Babanın 17 Mayıs 2002de Hakka yürümesi vesilesiyle biraz da bu
âşık ve sadıkları anmış olduk. Tabii, bir
Arguvanlı olarak Arguvan yöresinin âşık ve
sadıklarını, Derviş Muhammedi, Muharrem
Yazıcıoğlunu ve Arguvan türkülerini, Arguvanın
sazını sözünü söylemeden geçmek de tabii ki olmayacak ve bu âşık
ve sadıkların söylediği, çizdiği yol ve erkâna, mücadeleye,
bu âşık ve sadıkların adalet ve hikmetine bugün her
zamankinden daha çok ihtiyaç var. O zaman bugün her zamankinden daha çok
Mahzunileşmek ve Mahzuni Babayı anlamak, güncellemek gibi bir görev
ve sorumluluğumuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Madem Mahzuni Babadan başladık,
Güzelliğin on paretmez/Bu bendeki aşk olmasa/Eğlenecek yer
bulaman/Gönlümdeki köşk olmasa/Kim okurdu, kim yazardı/Bu düğümü
kim çözerdi/Koyun kurt ile gezerdi/Fikir başka başkolmasa/Senden
aldım bu feryadı/Bu imiş dünyanın tadı/
Anılmazdı Veysel adı/O sana âşık olmasa. diyelim ve
Mahzuni Babayla başladığımız bu hakikat
yolculuğunu Veysel Babayla bitirmiş olalım. Bu âşık
ve sadıklığın en önemli halkasını teşkil
eden iki güzide, iki değerli, iki hikmet sahibi insanımızı
da halk nezdinde, hakikat nezdinde sevgi ve saygıyla anmış
olalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 3- 5411 sayılı Kanunun 107 nci
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde bulunan sigortaya
tâbi tasarruf mevduatı ifadesi sigortaya tâbi mevduat şeklinde
değiştirilmiştir.
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Utku
Çakırözer Abdüllatif
Şener Faruk
Sarıaslan
Eskişehir Konya Nevşehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Nevşehir Milletvekili Sayın Faruk Sarıaslan.
Buyurun Sayın Sarıaslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türk devletinin kuruluşunun meşalesinin
yakıldığı 19 Mayıs Bayramını kutluyorum.
Bugün sizlere Türkiyenin ekonomisinin ne kadar kötü
olduğunu, vatandaşın nasıl
yoksullaştığını, gelir
dağılımının nasıl bozulduğunu; ekonomide
üreten, adaletli paylaşan değil, tüketim ekonomisi içerisinde
nasıl çırpınıp durduğumuzu anlatmayacağım.
Bunları her ne kadar reddetmeye kalksanız da AKP
sıralarındaki milletvekillerinin tamamının bildiği
kanaatindeyim.
Bugün dünyada ve ülkemizde, 1923-1938
yılları arasında olduğu gibi, devletin rolü yeniden dikkate
alınarak yeni bir ekonomik model -21inci yüzyılın ekonomik
modeli- oluşturulmalıdır. Yeni model de hane halkının
müşterekleri ve piyasaları destekleyen ekonomik bir model olarak
görülmelidir. Bu model, öncelikle kamusal eğitimden sağlık
hizmetlerine, yollardan sokakların aydınlatılmasına,
çeşitli kamu mallarının sadece parası olanlara değil,
herkese tedarik edilerek bir toplumun ortaya çıkmasına ve ekonominin
gelişmesine olanak tanınmalıdır.
İkincisi: Aileleri güçlendiren annelik ve
ebeveynlik izinleri, erken yaşta verilecek eğitimlere yapılan
yatırımlar ve yaşlı insanlara yönelik bakım hizmetleri
gibi önlemlerle hane halkının insanlarının bakımını
sağlama konusunda oynadığı roller desteklenmelidir.
Üçüncüsü: müştereklerin iş birliğini,
potansiyelini gözler önüne seren ve onları saldırıdan koruyan
yasa ve kurumlarla müştereklerin dinamizmi açığa
çıkarılmalıdır.
Dördüncüsü: Pazarı herkesin refahını
gözeten, zehirli atıkların yasaklanmasından şeffaf olmayan
ticaretin engellenmesine, biyoçeşitliliğin korunmasından
işçi haklarının gözetilmesine uzanan kurum ve düzenlemeler
acilen gündeme getirilmelidir.
Devlet tüm iyi yardımcı aktörler gibi
sahnenin ortasına çıkmalı, bu ekonomik modelde yerini
almalıdır. İnsanlarımızın acil
ihtiyaçlarından olan ve vazgeçemeyeceği millî ve yerli tarıma,
gıda sektörüne dayalı; çatışmadan, doğayla
barışık, kendi tohumunu üretecek, insanlara daha ucuz, daha
kaliteli ürünler sunacak modellere geçilmelidir. Bu model üretenin de
kazandığı, tüketenin de kazandığı, aracı ve
tefecilerin ortadan kaldırıldığı bir model
olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu modelin gerçekleşmesi için öncelikli koşullardan
bir tanesi, bilimin ve aklın ışığında sorgulayan,
soran, aklını din simsarlarına kiraya vermeyen, bilgi ve
birikimini ülkenin hizmetine sunan genç nesillere ihtiyaç vardır.
İkinci esas önemli koşullardan bir tanesi ise, hukukun üstün
kılındığı, adalet duygusunun her bir bireye
yerleştiği, insanların Benim etkin yerlerde adamım var.
dediği değil, Türkiye'de haksızlığa
uğradığımda, sadece, adalet dağıtan Allah'a ve
millete hesap veririm. diyen
Hukuktan başka kimseden talimat almam.
diyen hâkimlere ve hukukçulara ihtiyaç vardır.
Sayın milletvekilleri, esas önemli olanlardan
bir tanesi de eylem ve işlemlerinde, hukuk kurallarına
bağlı olan, vatandaşlarına hukuk güvenliği
sağlayan bir devlete ihtiyaç vardır. Bugün, üzülerek söylüyorum ki
Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devletinden ayrılmış, tek adam
rejimine kaymıştır; onun için de hiçbir sorun çözülememekte,
çözüm de üretilememektedir.
Sözlerime Batıdan, Batılı
düşünürlerden örnek vererek son vermek istemiyorum çünkü Batı'dan
örnek verdiğimde milliyetçi muhafazakâr kesimde dış güçler
hastalığı yeniden depreşebilir; onun için, ünlü Türk
düşünür Yusuf Has Hacib'in 1050 yılında yazılmış
Kutadgu Bilig adlı eserinden alıntı yaparak sözlerime son vermek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FARUK SARIASLAN (Devamla) Sayın milletvekilleri,
bir toplumun ileriye gitmesi için, bir devletin başarılı
olabilmesi için, bir devletin güçlü olabilmesi, halkının refah
içerisinde yaşayabilmesi için öncelikle adalete ihtiyaç vardır. Türk
devletlerinin geçmişine baktığınızda, ne zaman ki
adalete sarılmış o zaman başarılı
olmuşlardır. O zamanın aydınlarını,
düşünürlerini dinlemişlerdir. Size şimdi Kutadgu Biligden bir
alıntı yaparak sözlerime son vermek istiyorum. Yusuf Has Hacib
Kutadgu Bilig adlı eserinde diyor ki: Adalete istinat eden kanun bu
göğün direğidir; kanun bozulursa gök yerinde durmaz. Kanun su
gibidir; zulüm ise ateş gibi her şeyi mahveder.
Ülkeyi yakıyorsunuz, mahvediyorsunuz diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Dursun
Ataş
Adana Antalya Kayseri
Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz Aytun
Çıray
Ankara Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
327 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle ticari
mevduatın da sigorta kapsamına dâhil edilmesinin öngörüldüğü ve
uluslararası kuruluşların Türkiyeye yönelik önerilerinin de
yerine getirilmesinin amaçlandığı 1inci maddedeki
değişikliğe uygun olarak 5411 sayılı Kanunun 107nci
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan sigortaya
tâbi tasarruf mevduatı ibaresinin sigortaya tâbi mevduat olarak
değiştirilmesi teklif edilmektedir. Buna göre mevduat ve katılım
fonunun sigortalanmasında kapsam genişletilmektedir. Yalnızca
gerçek kişilere ait olup ticari işlemlere konu olmayan mevduat ve
katılım fonu tutarları değil; resmî kuruluşlar, kredi
kuruluşları ve finansal kuruluşlara ait olanlar
dışındaki tüm ticari mevduat ve katılım fonları
da TMSF tarafından sigorta edilecek ve böylece Avrupa Birliği mevduat
sigortacılığı kriterlerine uyum sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, Mart 2022de
yayınlanan TMSF 2021 Yılı Raporunda, 2016 yılından bu
yana TMSFnin 709 şirkette kayyumluk görevini yerine getirdiği, 2021
yılında TMSF üzerinden 21 tasarruf finansman şirketinin tasfiye
işlemlerinin yürütüldüğü anlatılmakta ve ayrıca, TMSFnin
toplamda 26 bankayla yürüttüğü banka çözümleme ve geri kazanım
çalışmalarına devam edildiğinden bahsedilse de
katılımcılarına yirmi yılı aşkın
süredir mağduriyet yaşatan İhlas Finansın TMSFnin görev
alanı dışında bırakılmaya devam edildiği
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2021 krizinden sonra
BDDK, batık olduğu gerekçesiyle halktan mevduat toplayan 23 banka ve
finans kurumuna el koydu. Bunlardan 22 banka TMSFye devredilmiş, mudilere
paralar ödenmiştir ancak İhlas Finans devredilmeyerek TMSF
kıskacından kurtulmuştur. Dönemin TMSF Başkanı Ahmet
Ertürk, İhlas Finans hakkında Burada yaşananlar diğer
batık bankalardan farkı olmayan bir hortumlama operasyonudur.
açıklamasını yapmış, sadece finansal ve hukuksal ihlal
yapılmadığını, aynı zamanda ahlaki bir suç işlendiğini
söylese de ilgililer duymamakta ısrar etmişlerdir. 2005
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen
Bankacılık Kanunu Tasarısında İhlas Finansa TMSF
tarafından el konulacağı hükme bağlanmasına
rağmen, AK PARTİ milletvekillerinin hamlesiyle madde metni kanun
tasarısından çıkarılmış ve İhlas
Finansın TMSFye devri yine gerçekleşmemiştir. İhlas Finans
mağdurları yirmi bir yıldan beri paralarını
alamamaktadır; maalesef, bugüne kadar mağdurları rahatlatacak
bir çözüm de üretilmemiştir. 5 Şubat 2019 tarihinde İhlas Finans
mağdurlarının alacaklarının iadesiyle ilgili Sayın
Hamzaçebi'nin verdiği kanun teklifi de iktidar milletvekilleri
tarafından karşılık bulamamış, bir başka
deyimle diğer adaletsiz uygulamalara benzer şekilde Neme
lazım. denilmiştir.
Değerli milletvekilleri, hükûmetlerin bu
haksızlığı bilip Neme lazım. deme lüksü yoktur.
Beşiktaşlı Yahya Efendi'nin Kanuni Sultan Süleyman'a
Sultanım, bir devlette zulüm yayılsa, haksızlıklar ayyuka
çıksa işitenler de Neme lazım. deyip uzaklaşsalar, böyle
durumlardan sonra halkın itimadı sarsılır, halkta hürmet
duygusu yok olur, devletin çöküşü mukadder hâle gelir. sözü devletin
bekası açısından çok önemlidir. Bu anlayıştan
hareketle, bu kanun teklifinde daha önce yapılan haksız
uygulamayı ortadan kaldıran bir düzenlemenin getirilmesi
gerektiğini vurgulamak istiyorum. Böyle olsaydı yirmi bir yıldan
beri faizle uğraşmak istemediği için parasını
İhlas Finansa yatıran ancak rezil olan, yürekleri yanan, üzüntüsünden
kanser olan vatandaşlarımız bir nebze olsun sevinir, mülkün
temeli olan adaletin gerçekleştiğini görürlerdi. Hep adalet diyoruz
ama adalet felç olmuş durumda.
Merhum büyük şairimiz Abdurrahim Karakoç
Hasana Mektuplar adlı şiir kitabında tam da İhlas
mağdurlarının durumlarına tercüman olan bir dörtlükte
şöyle demiştir:
Adalet felç oldu, yürür değnekle,
Neşe ne halt etsin soğan ekmekle,
Gönül delirdi de yol beklemekle,
İsyan bayrağını açtı be
Hasan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Hazreti Alinin Devletin dini adalettir. sözünü
bir defa daha hatırlatıyor; adaleti ve liyakati esas alan, tüm
haksızları ortadan kaldıracak sistemi biz kuracağız,
biz hazırız diyor; zafere ve bağımsızlığa
olan inancın ilk adımının atıldığı gün
olan 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı
kutluyorum. Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü ve kahramanlarımızı rahmetle anıyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge
vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dilşat
Canbaz Kaya Zeynel
Özen Hüda Kaya
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Erol
Katırcıoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul İstanbul Batman
İkinci
önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Ayhan
Altıntaş
Adana Kayseri Ankara
Aytun
Çıray Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi
İzmir Trabzon Antalya
Üçüncü önergenin imza sahipleri:
Süleyman
Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Abdüllatif
Şener Utku
Çakırözer
Konya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Şu anda görüştüğümüz
madde, 4üncü madde. 4üncü maddeyle getirilmek istenen şey şu:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun 2 başkan yardımcısı
var, 2 olan başkan yardımcısı sayısını
iktidar 3e çıkarmayı teklif ediyor. Hangi amaçla
yaptığını söylüyor, diyor ki: Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunun iş yükü çok fazla, 2 başkan yardımcısı
yetmez, başkan yardımcısı sayısını 3e
çıkaralım. Bir Kurumun başkan yardımcısı
sayısı 2den 3e, 3ten 4e çıkarılamaz mı? Elbette
çıkarılabilir ama bu yirmi yıllık süre içerisinde
kadrolaşmayı bırakın, o kadar çok yeni kadro
yaratılması için bu iktidar uğraş verdi ki emin olun
bürokrasiyi hantal, iş yapamaz bir hâle getirdi desek yanlış
olmaz. Gerçekten kamu hizmeti sunacak kişilerin istihdam edilmesi yerine
kurumların, şirketlerin en üst düzey yöneticilerinin sayısını
artırmaya çalışıyor.
Ben söz almışken aslında başka
bir konuya değinmek istiyorum.
Şimdi, anımsarsınız, İkinci
Körfez Savaşı sırasında gazetecilerle ilgili şöyle bir
ifade kullanılıyordu: İliştirilmiş gazeteci
deniliyordu. Neden? Amerikan askerî araçlarıyla birlikte savaş
muhabirliği yapan gazeteciler vardı ve onlara iliştirilmiş
gazeteci diyorlardı. Türkiyede de uzunca bir süredir
iliştirilmiş gazeteler ve iliştirilmiş gazeteciler var. Tek
işleri sadece iktidarın tetikçiliğini yapmak, muhaliflere
hakaret etmek ve muhalifleri hedef göstermek. Bugünkü bir haberi
göstereceğim size. Haber şu, diyor ki: Türk Silahları Kuvvetleri
vurdukça HDP, PKKye gitti, üç yılda 100 tane ziyaret gerçekleştirdi.
Bu, bir haber, içinde diyor ki: PKKyle mücadele için seri operasyonlar
başladığı 2018 yılından itibaren HDPlilerin
Irakın kuzeyine gidiş gelişleri arttı, HDPli 34
milletvekili üç yılda Irakın kuzeyine 100e yakın ziyaret
gerçekleştirdi.
Şimdi, bir düşünün arkadaşlar,
herhangi bir vatandaşın, Türkiye Cumhuriyetinin herhangi bir
vatandaşının kaç kez yurt dışına
çıktığını kim bilebilir? Bir gazete bunu bilebilir mi
arkadaşlar? Bir gazete herhangi bir vatandaşın, herhangi bir
milletvekilinin kaç kez yurt dışına gittiğini ve kaç kez
hangi ülkeye gittiğini bilebilir mi?
Şimdi, sorun, gittiği ülkede ne
yaptığı değil. Yayınladıkları resimde de
bizim -şöyle göstereyim, belki oradan görünmüyordur ama görünebilir-
HDPnin Erbil temsilciliği ve Erbil temsilciliğinde bir grup
milletvekilimiz var, arkada büyük bir HDP bayrağı var, HDP
temsilciliğini ziyaret etmiş arkadaşlarımız fakat
bunun üzerinden milletvekilleri sanki Iraka gittiklerinde bambaşka
işler yapıyorlarmış algısı yaratılıyor.
Devletin çivisini çıkardı Adalet ve Kalkınma Partisi.
Kişilere ait bilgileri bu pervasızlıkta hiç kimseyle
paylaşamazsınız, herhangi bir gazeteyle
paylaşamazsınız. Türk Hava Yollarının yöneticileri bir
milletvekilinin kaç kez yurt dışına çıktığını
bu biçimde hiç kimseyle paylaşamaz; eğer paylaşıyorsa orada
emin olun devlet bitmiştir, devlet; herhangi bir devletten söz edilemez.
Bunu ya Türk Hava Yollarının yönetimi yapıyor ya da
İçişleri Bakanlığı yapıyor. İçişleri
Bakanlığı yaptığımız işlerin suç
olduğunu mu düşünüyor?
ENGİN ALTAY (İstanbul) E, suç
işleri bakanlığı zaten.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Her
hafta hakkımızda fezleke düzenleniyor, yaptığımız
her konuşmadan sonra fezleke düzenleniyor ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönderiliyor. Sustuğumuz yerlerde bile fezleke düzenleniyor.
Genel Başkanımız konuşuyor, biz sessiz bir şekilde
Genel Başkanımızı dinlemişiz diye fezleke düzenleyip
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiyorsunuz. Dolayısıyla
İçişleri Bakanlığı eğer bir suç
işlediğimizi düşünüyorsa alnımız açık,
başımız dik, herkese hesap veremeye hazırız ama böyle
bir yöntem olmaz. (HDP sıralarından alkışlar) Bu yönteme
hakaret edesim var ama gerçekten bu Meclise saygısızlık yapmak
istemiyorum. Bir kez daha söylüyorum: Varsa herhangi bir milletvekilimizle
derdin, çık, açık açık söyle. Öyle, milletvekillerimizle ilgili
şu milletvekili 5 defa Iraka gitti, şu milletvekili 3 defa Iraka
gitti
Ne yaptı? Bunun önemi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Biz Türk Silahlı Kuvvetleriyle operasyon
yapıyoruz. Milletvekilleri de Iraka gitmiş. Gitmiş, ne
olmuş? HDPnin temsilciliğini ziyaret etmiş. Var mı haberin
içinde başka bir şey? Algı yönetimi mi dersiniz, insanları
hedef gösterme mi dersiniz, tetikçilik mi dersiniz, kişisel verilerin
çalınması mı dersiniz, her suç var bu haberin içerisinde.
İşte, tetikçiliğinizi yapan gazeteler bunlardır. Bunlara
güveniyorsanız, emin olun, sonunuz yakın. Eskiden böyle
değildiniz, her gün geriye gidiyorsunuz diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin
Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yarın 19
Mayıs. Tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olan 19 Mayıs
1919un 103üncü yıl dönümündeyiz. 19 Mayıs 1919da Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün Türk milletinin kurtuluşu ve vatanın bölünmez
bütünlüğü için başlattığı hareketle sonsuza kadar
yaşayacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri
atılmıştır. Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, bağımsızlık uğrunda can veren
şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyor, 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı en içten
duygularımla kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz, söz aldığım 4üncü maddeyle Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu Kurulunun Başkan Yardımcısı
sayısının 2den 3e çıkarılması öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ
iktidarının Benim dediğim dedik. Ben yaptım, oldu.
tavrıyla muhalefetten gelen önerilere kulak tıkadığı,
muhalefetin verdiği değişiklik önergelerini toptancı bir
tavırla reddettiği bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız yine. Ayrıca, söz konusu kanun teklifi tali
komisyonlara havale edilmemiş, orada görüşülmemiş, Komisyon
üyesi milletvekillerine görüşlerini beyan etme fırsatı
verilmemiştir. Torba kanun yöntemiyle milletimizi rahatsız edecek
maddeleri teklifteki diğer maddelerin arasında gizliyorsunuz yani
kamuflaj yapıyorsunuz yapmasına da getirdiğiniz ve
kanunlaştırdığınız her teklif bir müddet sonra
derde deva olmuyor yani dikiş tutmuyor, yeni bir yama ihtiyacı
doğuyor. Ben de merak ediyorum bunu görmüyor musunuz diye. Gelin,
çağrımıza kulak verin, yasama kalitesini ve yüce Meclisin
itibarını zedeleyen bu torba kanun uygulamasına bir son verin
derim ben.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde özel öğrenci yurdu işletmelerinin karşı
karşıya olduğu sorunlara ilişkin birkaç hususu arz etmek
istiyorum. Değerli arkadaşlar, Türkiyede Gençlik ve Spor
Bakanlığına bağlı 2 bin civarında ruhsatlı
özel yükseköğrenim yurdu mevcuttur. Bu yurtların
barındırdığı öğrenci sayısı 275 bin
civarındadır. Bugün, bu yurtlar zor durumdadır arkadaşlar.
Bu yurtlar, Gençlik ve Spor Bakanlığının izni
dışında öğrenci barındıran yurtlar ya da apartlar
değildir, bunu altını çizerek söylüyorum. Bu yurtlar, devlet
denetimine açık, yasal tüm şartlarını yerine getiren
yükseköğrenim yurtlarıdır. Gençlik ve Spor
Bakanlığına bağlı çeşitli vakıf
yurtlarının mevcudiyetini hepimiz biliyoruz. Yine, biliyoruz ki Hükûmet
bu vakıf yurtlarına son dönemlerde, son yıllarda önemli
destekler vermekte ve bu yurtlarda kalan -yani vakıf yurtlarında
kalan- öğrencilere nakdî yardımlarda bulunmaktadır. Bir de
hepimizin bildiği, sorunları olduğunu da bildiğimiz
YURTKURa bağlı devlet yurtlarımız vardır.
Değerli arkadaşlar, günümüzün ekonomik
şartlarında yurt yapmak artık zor, kolay değil; önceden
yapılmış ve hâlen öğrencisi olan özel yurtlar bugün,
ekonomik olarak zor günler geçiriyorlar. Genellikle, bu yurtlar, FETÖ'den ders
çıkarıp çocuğunu vakıf yurduna vermek istemeyen ya da
devlet yurdu imkânından faydalanamayan orta gelirli ailelerimizin
çocuklarını barındırıyor, arkadaşlar. Bugün, bu
yurtlar mevcut ekonomik sıkıntılar ve artan maliyetler nedeniyle
kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Özel sektörün
yaptığı, ruhsat aldığı bu yurtlar hem
öğrencileri barındırıyor hem istihdam sağlıyor
hem de vergi veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Gençlik ve Spor Bakanlığına
bağlı, şartlarını yerine getiren ruhsatlı
öğrenci yurtlarının işletmecileri diyorlar ki: Özel
yurtlarda kalan öğrencilere de vakıf yurtlarındaki çocuklara
yapılan gibi nakdî yardım yapılsın, bu yurtların
mevcudiyeti devam etsin; aksi takdirde, orta gelir düzeyindeki
vatandaşlarımızın çocukları önümüzdeki yıllarda,
gelecek yıllarda, üniversite kazandıkları takdirde kalacak yurt
bile bulamayabilirler.
Ben de bu özel yurt işletmecisi
kardeşlerimizin talebini yüce Meclise arz ediyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son konuşmacı Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif
Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
teklifinin bu 4üncü maddesi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Başkan
Yardımcısı sayısını 2den 3e
çıkarmaktadır yani yönetimde bir fazlalık ortaya
çıkmaktadır ama sonraki maddelere baktığımızda da
benzer düzenlemeler var. 5inci maddede TMSF yeni birimler kurmakla
yetkilendirilmektedir. Bir sonraki maddeye yani 6ncı maddeye
baktığımızda da orada, TMSFnin personel
sayısını artırmaya yönelik bir düzenleme var, bunun sebebi
nedir? İş yükü artmıştır. diyor. TMSFnin iş
yükü arttığı için başkan yardımcılarını,
birimlerini ve personelini artırmayı hedefleyen 3 madde peş
peşe gelmektedir. İş yükü neden artmıştır?
Normalde TMSFnin geçmişteki uygulamalarına baktığımız
zaman, bankalar Fona devredildiği zaman doğru TMSFye giderdi ama bu
dönemde özellikle pek çok şirket Fona devredilerek Fon tarafından
yönetilmektedir, tasfiye edilmektedir ve satılmaktadır yani iş
yükünün artmış olması, TMSFnin asli faaliyetleri
dışında ortaya çıkan bir gelişmeden dolayı
meydana gelmiş olmaktadır. Bu şirketlerin aktifleri toplamına
baktığımızda da yapılan son açıklamalara göre 70
milyar liraya kadar ulaşmış vaziyettedir. Bine yakın
şirket TMSFye devredilmiş, bunların aktifleri toplamı 70
milyar Türk lirasına ulaşmış. Bu nedenle de bunların
hem yönetiminde hem tasfiyesinde hem de satışlarında sorunlar
olduğu için TMSF de buna bağlı olarak asli faaliyet alanı
dışında genişletilmektedir.
Değerli arkadaşlar, burada önce, birinci
sorgulanması gereken nokta şudur: Bu şirketlerin bu hâliyle,
mevcut uygulamalarla Fona devredilmesi hukuki midir? Bana göre bu, hukuki bir
nitelik taşımıyor çünkü yargı kararları
oluşmadan, kesinleşmeden, birilerinin malına el koymak, el
koyduğunuz malı satmak, tasfiye etmek, doğrudan doğruya müsadere
anlamına gelir yani bugün, mevcut iktidar, TMSF eliyle, TMSF
vasıtasıyla Tanzimatla ortadan kaldırılmış olan
müsadereyi tekrar ortaya çıkarmış vaziyettedir. 1839 tarihli
Tanzimat Fermanını okursanız, bu birkaç sayfalık Tanzimat
Fermanının ana maddelerinden biri müsaderenin artık
yapılmayacağı yönündedir yani müsaderenin
lağvedildiği, ortadan kaldırıldığı ve bir
daha böyle bir şeye tevessül edilmeyeceği devlet tarafından
garanti altına alınmaktadır ama aradan geçen birkaç yüzyıl
sonra, iki yüz yıla yakın bir süre sonra bakıyoruz ki mevcut
iktidar hukuka uymadan, mahkeme kararları kesinleşmeden ve de paraya
ihtiyacı olduğu için müsadere denilen tarih olmuş bir kurumu
tekrar ihdas ediyor ve uyguluyor, buna bağlı olarak da TMSFnin ilgi
alanı ana mihverinden sapıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede
askerî müdahaleler olmuştur, -1960 müdahalesi, 1980 müdahalesi- bu
müdahalelerde pek çok siyasetçi hapsedilmiştir, bakanlar, Başbakan
idam edilmiştir ama bu askerî müdahalelerde dahi mala çökme diye bir
şey ortaya çıkmamıştır ama gördüğümüz tablo
Bir
de hukukun hassasiyetine uyulmadan böyle, görülen mala çökme işinin hiç de
doğru olmadığı, çağdaş bir devletin görüntüsünü
resmetmediği açıktır ve kesindir ama bunun
dışında başka bir şey var: Siz girişim
özgürlüğü konusunda, mülkiyet hakkı konusunda tereddütler oluşturursanız
-ki oluşturuyorsunuz- bu, ekonominin tahrip edilmesi anlamına
gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Bu, iç ve
dış yatırımcıların iş yapmasını
engelleyen, caydıran bir hükûmet etme biçimidir. Şu anda
yaşadığımız ekonomik sorunların büyük bir
bölümünde de bu uygulamalar vardır. Bakın, yabancı sermaye
gelmiyor, doğrudan yatırım yapmıyor. Yabancı sermaye
diye verdiğiniz rakamların içerisinde yarıdan fazlası
gayrimenkul satışlarıyla ilgilidir. Türkiyenin bu denli
kısırlaştığı bir dönemi görebilmek de mümkün
değildir. Bu kısırlaşmanın altında, hukuk
tanımaz, adalet ilkelerine uymaz bir hükûmet anlayışı
vardır ama Maide suresinde şöyle bir ayet vardır, buyruluyor ki:
Bir topluma olan düşmanlığınız sakın ha sizi
adaletsizliğe sevk etmesin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın Canbey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey'in,
Çerkezler ile Kırım Tatarlarının ana vatanlarından
sürgün edilişlerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Çerkezler 21 Mayıs 1864te, Kırım
Tatar Türkleriyse 18 Mayıs 1944te ana vatanlarından zorla
koparılarak insanlık dışı şartlarda sürgün
edilmiştir. Çerkez ve Tatarların yarısı açlık,
susuzluk ve hastalıktan ötürü hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu
iki sürgünde yaşananlar, tarihe utanç verici kara bir leke olarak
geçmiştir. Bu gayriinsani sürgünün yol açtığı zulmü ve
acıyı unutturmamak insanlık vazifemiz ve gönül borcumuzdur. Bu
acımasız sürgünde şehit olan tüm Kırım Tatarlarını
ve Çerkez kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Bu insanlık
dışı sürgünde hayatlarını kaybeden Çerkez ve Tatar
kardeşlerimize bir kez daha Allahtan rahmet diliyor, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN 4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul
edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2 önerge vardır, okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 5- 5411 sayılı Kanunun 120 nci
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine "daire
başkanlıkları" ifadesinden sonra gelmek üzere "ve
bağlı müdürlükler" ifadesi eklenmiş, fıkranın
ikinci cümlesinde bulunan "onu" ibaresi "onikiyi, müdürlüklerin
sayısı altıyı şeklinde, ikinci fıkrasında
bulunan "bu Kanunda belirtilen faaliyet alanı, görev ifadesi
"bu Kanun ve ilgili kanunlarda belirtilen görev, faaliyet alanı"
şeklinde değiştirilmiş ve maddenin dördüncü
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
Vecdi
Gündoğdu Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Kırklareli Konya Antalya
Ali
Haydar Hakverdi Utku
Çakırözer Süleyman
Girgin
Ankara Eskişehir Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdi.
Buyurun Sayın Hakverdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Sayın Türkan Saylan Hocamızın
ölümünün 13üncü yılı. Kendisini sevgi ve özlemle buradan anmak
istiyorum. Ben de 1996-2000 yılları arasında Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğinden burs alan öğrencilerdendim ve
bana gerçekten ciddi katkısı olmuştur. O dönemki birçok
üniversite öğrencilerine, özellikle de kız çocuklarına Türkan
Hocamızın çok katkısı olmuştur. O dönem FETÖyle,
ortağınız olan, iktidar ortağı olan FETÖyle mücadele
etti, hastalığının son evresinde de FETÖ zulmüyle maalesef
öbür dünyaya göçtü; hâlâ içimizde yaradır.
Bugün geldiğimiz
Ensara
baktığımızda, vakıfların, cemaatlerin o
yurtlarına baktığımızda Sayın Saylanı
tekrar tekrar saygı, rahmet ve özlemle anmak istiyorum.
Benzer kumpaslar devam etmiyor mu? Evet, ediyor,
benzer kumpaslar devam ediyor. En son, İstanbul İl
Başkanımız Canan Kaftancıoğlu yedi yıl önce
attığı bir tweet sebebiyle bir ceza aldı, üstüne bir de
siyasi yasaklılık getirdiniz; sizin mahkemeleriniz, sizin operasyonel
hâkimleriniz tarafından getirildi. Şimdi, bakıyorum da bu karar
gerçekten emsal bir karar olabilir mi? Evet, olabilir. Özellikle AK
PARTİli milletvekilleri şöyle bir tweetlerine, bir
geçmişlerine baksınlar. O tweetleri silseler bile, arkadaşlar,
o sosyal medya silinmiyor. Sizin için de emsal kararlar çıkabilir
yarın öbür gün. Fetullah Hocam, aman geri gel, aman Hocam, bu hasret
bitsin. dediğiniz günler, o attığınız tweetler
yarın karşınıza çıkıp emsal olabilir. Hukuk
herkese ama herkese bir gün mutlaka lazım olacak diyorum arkadaşlar.
Şimdi, önemli ve acil bir düzenleme
yapmamız gereken bir hususu da son olarak sizlerle paylaşmak
istiyorum. Şimdi, 14 Nisan 2020 tarihinde Covid sebebiyle, cezaevinde
bulunan, açık hakkı kazanmış ve açıkta olan mahkûmlar
izinli olarak salıverildi. Bugün itibarıyla bu mahkûmların
sayısı 91 bin. 91 bin kişi bugün itibarıyla
dışarıda. Birkaç sefer uzatma yapıldı ve yirmi
beş aydır bu mahkûmlar dışarıda. Aile kurmuşlar,
iş kurmuşlar, evlenmişler, çoluk çocuk sahibi olmuşlar yani
topluma adapte olmuşlar. Aslında burada cezanın hedefi olan
ıslah gerçekleşmiş. Yani bir mahkûmu
almışsınız, izinli çıkartmışsınız,
şimdi tekrar çağırıyorsunuz. Bakanlık süreyi
uzatmadı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından da bir
genelge yayınlandı, 91 bin kişiye Artık
uzatmayacağız, geri dönün. diyorlar. Bakın, hani içeride
yatarken cezasını tamamlaması, evet, olabilir ama zaten
cezalarının büyük oranını tamamlamış, açık
hakkını kazanmış bu mahkûmlara Hadi iki yıldan sonra
tekrar içeri gelin. demek zulümdür, eziyettir; cezanın amacına da
aykırıdır; bu konuda bir düzenleme yapılması gerekir,
kanuni bir düzenleme. Madem bunlar ıslah olmuş, gelin, bunları
tekrar içeriye almayalım ve yeni bir suç işlemeleri hâlinde mükerrer
olarak cezalarını yeniden misliyle çekmelerini de düzenleyelim.
Bakın, bu düzenlemeyi yapmazsak, açık söylüyorum, 91 bin kişiyi
tekrar cezaevine almakla çok zorlanırsınız. Bugün
itibarıyla 384 cezaevi var, 270 bin kapasite var ve 314 bin mahkûm var,
38 de yeni cezaevi yapacağız. diyorsunuz. Bugün bu 91 bin mahkûmu
aldınız, nereye koyacaksınız? Şimdi
dışarı çıkmış mahkûmun da psikolojisi
bambaşka, bu mahkûmların bir kısmı geri dönmek istemeyecek,
cezası az kalmış olsa bile içeriye tekrar o psikolojiyle girmek
istemeyecek ve ciddi anlamda da firariler olacak arkadaşlar. Bu firariler
yarın toplumda kaçak hâldeyken yeni yeni suçlara karışmak
durumunda kalacaklar çünkü darda kalmış olacaklar; gelin, buna
müsaade etmeyin.
SALİH CORA (Trabzon) Önerge verin.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Önerge
verelim, tamam, Sayın Cora, önerge verelim, siz de kabul edin.
SALİH CORA (Trabzon) İmza
atacağım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Siz de
kabul edin. Bakın, tutanaklara da geçsin.
SALİH CORA (Trabzon) Tamam.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Siz
önerge verin, biz de kabul edelim. diyorlar. Evet, haftaya bu önergeyi
vereceğiz, umarım, Sayın Cora, partiniz de sözünüzün
arkasında durur.
Son olarak cezaevleri demişken, bir de infaz
koruma memurları var arkadaşlar. İnfaz koruma memurları da
bu pandemi sürecinde on beş gün boyunca evlerine gitmeden, karantinada
cezaevinde kaldılar, bu süreci onlar da zor geçirdi. Bugün infaz koruma
memurları da aslında güvenlik görevi yapıyor, jandarma gibi,
polis gibi güvenlik görevi yapıyor ama güvenlik sınıfı kabul
edilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Ceza infaz koruma memurlarının da bu
süreçte haklarının kendilerine teslim edilmesi lazım, 3600 ek
göstergelerinin verilmesi lazım. Güvenlik sınıfına
alınmak istiyorlar; mutlaka güvenlik sınıfına alacak bir
kanuni değişiklik yapmak zorundayız. Onun
dışında, kendi aralarında da sözleşmeli ve kadrolu
ayrımı var. Sözleşmeli ve kadrolu ayrımında da
sözleşmeliler özellikle görevde yükselemiyorlar ve statüleri aynı
kalıyor, farklı maaşlar alıyorlar ve kendi aralarında
da bir eşitsizlik var. Bu eşitsizliği de giderecek bir
düzenlemeyi Meclis yapmalı mutlaka ve haklarını teslim etmeli
diyorum, buradan Sayın Genel Kurulu ve kıymetli milletvekillerimizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinde yer alan ilk ve
ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Erol
Katırcıoğlu Muazzez
Orhan Işık
İstanbul İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Van
Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tüm torba yasalarda
olduğu gibi halkın en temel sorunu olan ekonomik krizi ve
yoksulluğu umursamayan antidemokratik bir torba yasayı daha
görüşüyoruz. OHAL döneminin hukuk dışı KHK
uygulamalarını olağanlaştıran ve memleketi bir OHAL
çöplüğüne dönüştüren AKP, yama tedbirlerle günü kurtarmaya
çalışıyor. Halkın gündemi ekonomik kriz, yoksulluk ve devam
eden savaş politikalarıyken iktidarın gündemi koltuk, saray ve
ranttır. Neredeyse her gün kadınların, işçilerin,
mültecilerin, engellilerin şiddete uğradığı,
katledildiği ve faillerin cezasız
bırakıldığı bir ülkede yaşıyoruz.
İş cinayetlerini ve kadın cinayetlerini önlemek yerine
saltanatınızın sonu geldiği için yangından mal
kaçırma derdindesiniz. Bu ekonomik kriz ve savaş politikaları,
halkların üzerine karabasan gibi çökmüştür. İktidarın
ekonomi politikaları emekten çalmaya, kaynakları ranta ve savaşa
aktarmaya yöneliktir. Bir merminin fiyatı kaç lira biliyor musunuz?
diyerek halkı azarlayan Cumhurbaşkanı, bir ekmeğin, bir
çuval unun, şekerin, çayın, mutfak tüpünün kaç lira olduğunu
bilmiyor mu? Halkın vergileriyle kurulan saray sofralarında kriz
görünmüyor tabii. Saray ve eşrafının etrafında; işsiz
kalan, borcunu, faturasını ödeyemediği için intihar eden kimse
yok.
Tasarruf mevduatı sigortaları üzerine
çeşitli fonlar ve kurumlar birçok ülkede mevcuttur ancak bu ülkedeki gibi,
sermayeye rant aktarımına aracı olan, iktidarın arka
bahçesine dönüşen kurumlar AKP Türkiyesine özgüdür. AKP'nin, 20 Temmuz
OHAL darbesiyle, görev alanını hukuk dışı bir yere
çevirdiği birçok kurumda olduğu gibi, TMSFde de altı
yıldan sonra ilave personele, müdürlüklere, başkan
yardımcılıklarına ihtiyaç duyduğunu fark etmiş.
Buradaki ihtiyaç, toplumun ya da söz konusu kurumun değil; giderayak,
AKP'nin kadrolaşma ihtiyacıdır. Bütün bakanlıkların
genel müdürlüklerinden il ilçe müdürlüklerine kadar torpil, liyakatsizlik
devletin tüm kurumlarına sirayet etmiştir. Kurumlardaki
liyakatsizliğin ve her alandaki derin krizin en önemli nedeni
halkların temel talebi olan barış yerine savaş baronlarının
sözünün esas alınmasıdır. AKP iktidarı bir savaş ve
yolsuzluk kabinesine dönüşmüştür. Deniz Poyrazın katiliyle boy
boy poz verenler, Çiftlik Bank soyguncusuyla, Thodex hırsızıyla,
mafya ve çetelerle fotoğraf çekenler AKPnin savaş bakanlarıdır.
Libya maceralarının hesabını vermeden Ukrayna
semalarında söz kurmaya çalışan bu savaş kabinesinin ülkeye
çıkardığı fatura bugün yüzde 100ü aşan enflasyon,
açlık sınırının altında kalan asgari ücret ve 10
milyonu aşkın işsizdir.
Değerli halkımız, AKP
iktidarının Türkiye hukuksuzluk tarihi içinde çok önemli bir yeri
var. AKP ülkede ikili ve paralel bir hukuku ortaya çıkardı.
Yandaşsan veya iktidarın tetikçisiysen yargı
sırtını sıvazlayıp evine gönderiyor. Muhalifsen,
emekten, barıştan, ekolojiden yana, demokratik bir yaşam ve ülke
istiyorsan yargı sopa olup karşına çıkıyor. Bu hafta
merkeze çekilen Van kayyumunun altı yıldır süresiz, kesintisiz
yasaklarına karşı açılan dava mahkeme koridorlarında,
Vanda işinden edilen 306 işçinin işe iade kararı ise Van
Büyükşehir Belediyesi koridorlarında bekletiliyor. Binlerce
ihracın dosyası OHAL Komisyonunda, yüz bini aşkın
ihracın dosyası ise OHAL idare mahkemelerinde bekliyor.
Geçtiğimiz hafta Vanda 80 yaşındaki Makbule, 79
yaşındaki Hadi Özer çifti herhangi bir delil olmaksızın
cezaevine konulurken Şenyaşar ailesinin katilleri yıllardır
aklanmaya çalışılıyor. Zırhlı araçlar her gün
kadınları, çocukları eziyor ama failler ceza almıyor. Kemal
Kurkutu gözlerimizin önünde öldüren polis Servet Turgutun katilleri
cezasızlıkla ödüllendiriliyor.
Hukuksuzlukların başka bir boyutu da
cezaevlerinde yaşanmaktadır. İşkence ve ölüm evlerine
dönüşen cezaevlerinde binden fazla ağır hasta tutsak ölüme
mahkûm edilmiştir, sadece son iki yılda 110 cenaze çıktı cezaevlerinden.
Verilen cezayı bitirmesine rağmen infazları yakılan çok
sayıda hükümlü de rehin olarak tutuluyor. Daha birkaç gün önce
İsrailde bir gazetecinin cenazesine saldırıyı kınayan
iktidarın suç işleri bakanının kolluk kuvvetleri
barış elçisi, Kürt siyasetçi Aysel Doğanın cenazesine
aynı şekilde saldırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Üstelik, bu ilk
de değil. Hacı Lokman Birlik, Ekin Van, Garibe Gezer, Agit İpek,
Hatun anne ve daha birçok cenazeye ırkçı saldırılar
yapıldı. Cenazelerden ne istiyorsunuz? Cenazelere saldırmak,
işkence etmek nasıl bir ahlak, nasıl bir din
anlayışıdır? Ahlakınız, vicdanınız,
insanlığınız kalmamıştır, ölüye saygınız
yok. İnsanım diyen böyle bir vahşet karşısında
sessiz kalabilir mi? Umrede beyaz ihramlar giyerek suçlarınızı,
günahlarınızı temizleyemezsiniz. Tarih boyunca tüm zalimler
yaptıklarının hesabını verdi. Emin olun ki siz de her
iki cihanda bu zulmünüzün hesabını vereceksiniz.
(x)
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
SALİH CORA (Trabzon) Başkan, ne bu ya?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtçeyi
de tam bilmiyor ha, bilmiyor ya, Kürtçeyi düzgün bildiği yok ya!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Hangi
parlamentoda konuşuyorsun?
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Bu ülkede Kürtler de
var.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Türkiye Cumhuriyeti burası, Türkiye Cumhuriyeti.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 92nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
327 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 127 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun İslam İşbirliği Teşkilatı Polis
İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 24 Mayıs 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.38