TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
94’üncü
Birleşim
25 Mayıs 2022
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, gençlerin
ve çocukların ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin
zararları ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Atatürk’ün
Havza’ya gelişine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’nın, Bilecik’in
fethinin ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin,
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD Senatosunda Türkiye aleyhine yaptığı
konuşmaya ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın,
Gaziantep’te konut fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Toplum
Yararına Programlar kapsamında çalıştırılan emekçilerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi
direnişi sırasında yaralanıp gözaltına alınan Ekim Can Polat’ın ve cezaevindeki
tüm hasta tutsakların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin
açıklaması
6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas’ın
Gürün ilçesinde yaşayan vatandaşların sorunlarına ve taleplerine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve ailesine yönelik
sözlerine ilişkin açıklaması
8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Makine ve
Kimya Endüstrisi Kurumu personelinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in,
Bodrum-Antalya yoluna ilişkin açıklaması
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın,
bulaşıcı hastalıklara ilişkin açıklaması
11.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un,
akaryakıt zamlarına ve akaryakıttaki vergiye ilişkin açıklaması
12.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün,
Kırıkkaleli küçük sanayi esnafının taleplerine ilişkin açıklaması
13.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın,
Cumhurbaşkanının bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki gençlere verdiği bedelli
askerlik müjdesine ilişkin açıklaması
14.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın
sorunlarına ilişkin açıklaması
15.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın,
Kırşehir’in hastane sorununa ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Evim
şirketlerinin mağdurlarının şikâyet ve taleplerine ilişkin açıklaması
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, TBMM’ye
gelip sorunlarını aktardığı için işten atılan PTT-SEN üyesi işçilere ilişkin
açıklaması
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Millî
Eğitim Bakanlığının öğretmenlere yönelik hatalı uygulamalarına ilişkin
açıklaması
19.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın,
Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’ne ilişkin açıklaması
20.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagil’in, ülkeden çıkışı sağlanan göçmenlere ilişkin açıklaması
21.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun,
coğrafi işaret tescili alan Lapseki şeftalisine ilişkin açıklaması
22.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Salda Gölü
ile Burdur Gölü’ne ilişkin açıklaması
23.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin
açıklaması
24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Pençe-Kilit
Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Atatürk’ün Havza’ya gelişinin
103’üncü yıl dönümüne, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl dönümüne,
Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlara uyguladığı zulme, kamuda geçici statüde
çalıştırılan işçilerin taleplerine, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa,
Bafra’nın Dedeağaç köyünde hurdacılara yapılan zulme ve enflasyon muhasebesinin
ertelenmesi sebebiyle işletme sahiplerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, ABD Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı olası
bir operasyona yönelik açıklamalarına, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının
seneidevriyesinde rahmetle andığına ve Slovakya’yla karşılaşacak olan A Millî
Erkek Voleybol Takımı’mıza başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Çorlu
tren katliamı davasının 10’uncu duruşmasına, Deniz Poyraz davasının
aydınlatılması talebiyle “tweet” atanlara açılan soruşturmaların durdurulması
gerektiğine, Cizre Belediyesi kayyumunun usulsüz ve provokatif uygulamalarına,
Bitlis’teki yayla yasaklarına, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Hasan
Hüseyin Uysal’ın kadınlara yönelik sözlerine ve AKP Konya Milletvekili Ahmet
Sorgun’un kendisine yaptığı destek ziyaretine ve Muş’un Bulanık ilçesinde
Serkan Sarıdağ tarafından 7 yaşındaki bir çocuğa uygulanan cinsel şiddet
vakasına ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Pençe-Kilit
Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Kara Kuvvetleri Komutanlığı
İstihbarat Başkanlığına yapılan atamaya, Millî Savunma Bakan Yardımcılarının
kendisine yönelik açıklamalarına, Gezi süreciyle ilgili yargılanan Çiğdem
Mater’in tutuklanmasına, TBMM Başkanlığına sunulan Çevre Kanunu’nun 2’nci
maddesinde yapılacak olan değişikliğe, PTT’nin PTT-SEN’e açtığı davaya ve PTT
işçilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
28.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Necip Fazıl
Kısakürek’in 39’uncu vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündemine ve Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Tokat
Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın. Ankara
Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın
Boğazköy, Bekdik ve Harmandalı köylerindeki arazi toplulaştırma çalışmalarına
ilişkin açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, büyük
Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
35.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün,
Şanlıurfa’dan Bursa’ya giden mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın,
Afyonkarahisar merkeze yapılan bisiklet yolunun bir yılı bile doldurmadan
kazılmasına ve Sinanpaşa ilçesi Balmahmut köyünün merasının bir maden şirketine
peşkeş çekilmek istendiğine ilişkin açıklaması
37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın,
DEDAŞ’ın Şanlıurfa’da çiftçiye zulmettiğine ilişkin açıklaması
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in,
mevsimsel iklim değişikliğinin tarımda yol açtığı sorunlara ilişkin açıklaması
39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, millî
sporcularımızın başarılarına ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’un, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına yönelik sözlerine ilişkin
açıklaması
41.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin,
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere,
Cumhurbaşkanının “kaçmak” sözüyle bir araya gelecek son kişi olduğuna ve Ziraat
Türkiye Kupası’nda final maçına çıkacak olan Demir Grup Sivasspor’a başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlere ve CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına, ailesine ve bürokratlara yönelik sözlerine
ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un,
ekonominin her geçen gün dibe vurduğuna ilişkin açıklaması
45.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın,
Ankara’da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kamp
mağdurlarının taleplerine ilişkin açıklaması
46.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Atatürk
Havalimanı’nı yıkmak isteyenlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığında çalışan personeli 29 Mayıs günü zorla otobüslere bindirerek
İstanbul’a götürecek olurlarsa bunun hesabını vereceklerine ilişkin açıklaması
47.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, AKP’li
Esenler Belediyesinin Ana Meryem Ziyareti’ni yıktığına ilişkin açıklaması
48.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün,
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve
Aydın Germencik’te denetlenmeyen JES’lere ilişkin açıklaması
49.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, 2.
Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
50.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın,
cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinlerinin uzatıldığına ve 550 bin bakaya
gencin bedelli askerlikten faydalanabileceğine ilişkin açıklaması
51.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu’nun, ekonomideki karanlık tabloya ve KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl
ceza verilmesine ilişkin açıklaması
52.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, 2. Lig’e
yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
53.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mersin
Milletvekili Hacı Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu
maddesinden sonra ihdas edilen yeni madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
56.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
57.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
58.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın,
İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümüne ilişkin davaya ilişkin açıklaması
59.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün,
Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylalarındaki tapulama çalışmalarına ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Bolu
Seben Çok Programlı Anadolu Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kastamonu
Abdurrahman Paşa Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla
Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu
ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para
aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de
uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum
sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının
bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve
arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla
17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların
TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8,
9, 14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Trabzon
Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, İzmir
Milletvekili Murat Çepni’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun,
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ankara
Milletvekili Murat Emir’in AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuş’un, Genel Kurulda milletvekillerinin söz alırken, kendi sorunlarını,
düşüncelerini, meramlarını ifade ederken ve siyasi partilerin genel
başkanlarına hitap ederken saygı göstermeleri gerektiğine ilişkin konuşması
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve
Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 335)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu'nun,
7350 sayılı Kanun kapsamında sözleşme süresinin uzatılması için başvuran
firmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı
(7/63906)
2.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın,
Kırklareli'nin İğneada beldesindeki Mutludere'ye köprü yapılması ve kara sınır
kapısı açılması taleplerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/63908)
25 Mayıs 2022 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL
(Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94’üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, gençlerin ve çocukların ruh
sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin zararları ve
alınması gereken önlemler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Arzu
Erdem’e aittir.
Buyurunuz Sayın Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, gençlerin
ve çocukların ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunları ile çizgi filmlerin
zararları ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündem dışı konuşması
ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, Pençe-Kilit Operasyonu
bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan kahramanlarımızı rahmetle
anıyorum, 2 askerimize de acil şifalar diliyorum. Aziz şehitlerimize Cenab-ı
Allah’tan rahmetler niyaz ediyor; kederli ailelerine, silah arkadaşlarına ve
büyük Türk milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, gençlerimizin ve
çocuklarımızın ruh sağlığını tehdit eden bilgisayar oyunlarının ve çizgi
filmlerin zararları ve alınması gereken önlemlerle ilgili gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz Türk
milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilgisayar, internet, video
oyunları, çizgi filmlerle hızla gelişen sektörün yarattığı sanal dünyanın
çocuklar, gençler ve yetişkinler üzerindeki etkilerine ait tartışmalar tüm
dünyada olduğu kadar ülkemizde de gün geçtikçe artmaktadır. Piyasaya her yıl
çıkan yüzlerce yeni bilgisayar oyunu, başta görsel efektleri, sosyal medya
üzerindeki reklamları ve animasyon sahneleri olmak üzere, etkileyici
senaryolarıyla dünya genelinde milyonlarca çocuğun ilgisini çekmektedir.
Çocuklar ve gençler zamanlarının büyük bir bölümünü bilgisayar başında
geçirmektedir ve bir süre sonra bu durum bağımlılık yaratmaktadır. Eğlenceli
gibi görünse de özellikle şiddet içerikli birçok bilgisayar oyununun ve çizgi filmin
çocuklarımızın ruh sağlığını tehdit ettiği, hatta ölüme sürüklediği bizim
ülkemizde de yine dünyada da görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, çocukların ve gençlerin
bilgisayar başında fazla zaman geçirmeleri sosyal hayattan uzaklaşmalarına, dış
dünyayla bağlantılarının kesilmesine ve kendi dünyalarını oluşturmalarına yol
açmaktadır. Sosyal hayattan kopan çocuklar ve gençler, oyunlardaki ve çizgi
filmlerdeki karakterleri benimsemekte ve öz benliklerini reddetmektedirler. Bu gençlerimiz o andan sonra o
karakterlere bürünmektedirler. Yüzlerce gencimizin intiharıyla bağlantılı
olduğu düşünülen ve sanal ölüm tuzağı olarak bilinen “Mavi Balina”, “Momo”,
“Mavi Bebek” isimli bilgisayar oyunlarına son zamanlarda “Anime” adında bir
çizgi film eklenmiştir. Bu oyun ve çizgi filmleri izleyen, karakterlerin
kendileriyle iletişim hâlinde olduğunu düşünen çocuklar, o karakterlerin kendilerini
desteklediğini, sevdiğini ve koruyup kolladığını ifade etmektedir. Ailelerine
zarar vermeye yönlendiren bu gibi çizgi filmler, eğer çocuk kabul etmezse
kendisine zarar vermeye yönlendirmektedir. Bu zarar, fiziksel olarak kendini
kesme, ruhsal olarak ise yalnızlaşma, okula gitmeme ve sosyal aktiviteleri
durdurma şeklinde olmaktadır. Öz benliklerini kabul etmedikleri için sevilmeyi
hak etmediklerini düşünen çocuklar, mazoşistçe bedenlerine zarar
vermektedirler. Estetik olarak kendi fiziğini ve görüntüsünü beğenmeyip hayal
dünyasında oluşturduğu karakterleri kendilerine uyarlamaya çalışan çocukların
ve gençlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
konuştuğumuz konu, çocuklarımız; konuştuğumuz konu, evlatlarımız; konuştuğumuz
konu, bugünümüz, yarınımız ve geleceğimiz. Bu çocukların hayatının
kaybolmaması, yitip gitmemesi için üzerimize düşeni her şekilde yapmamız
gerekiyor. Önce ailede başlıyor, aileleriyle bu çocuklar bağlarını
koparıyorlar; özgürleşmek adı altında ise anne babayla kavga ederek aile
yapısını zedeliyor ve evden kaçıyorlar veya bu durum karmaşıklaşmaya
başladığında bu kez “Ben bu işin içinden çıkamıyorum.” deyip intihara kadar
gidiyorlar. Çocuklarımızın ve gençlerimizin oluşabilecek fiziksel ve ruhsal zararlardan korunması, dolayısıyla,
bugünümüzün ve geleceğimizin teminat altına alınması için üzerimize düşeni
yapmamız gerekiyor. 13 tartışmalı Anime ve Manga adındaki çizgi filmler tüm
dünyada yasaklanmıştır. Bu şekilde, bizim ülkemizde de mutlaka yasaklanması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, yapılan araştırmalara göre,
yüzde 70 civarında çizgi filmin, çocuklar üzerinde çok olumlu etkilerinin
olduğu ve karakterlerini geliştirdiği söylense de bu zararlı olanların
ayıklanması ve mutlaka kamuoyuyla bunların bilgilerinin paylaşılması
gerekmektedir. Şiddet elementlerinin çok yoğun olduğu çizgi filmler, çocukların
saldırganca davranmasına, onlar gibi hareket etmesine, o şekilde dövüşler
yapmasına özellikle sebep olmaktadır. Devamında, en önemlisi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vekilim.
ARZU ERDEM (Devamla) – Son olarak, devamında,
özellikle psikiyatr ve psikolog arkadaşlara, pedagog arkadaşlara müracaat eden
danışanların videoları bana ulaştı. Videolarda hepinizin içi acır. Bacakları,
kolları kendisi tarafından kesiklerle donatılmış, kendisini beğenmeyen, her
biri bir çizgi film kahramanı olmak isteyen küçücük çocuklar bunlar. Yaş
grubunu söyleyince biraz daha aslında içimiz acıyacak; 8 ila 12 yaş grubu. Yani
tehlike büyük, bu tehlikeye karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor. Her bir
milletvekilinin doğal olarak birinci vazifesi bu hususta üzerine düşeni yapmak.
Evet, biz aydınlatacağız ama Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da gerekli
tedbirlerin alınması hem bireysel hem toplumsal hem de devlet olarak gerekli
önlemlerin alınması gerekmektedir.
Her birinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Atatürk'ün Havza'ya
gelişi hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Kemal Zeybek'e aittir.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Atatürk’ün
Havza’ya gelişine ilişkin gündem dışı konuşması
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen kıymetli yurttaşlarım;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal
Atatürk ve arkadaşları, İngiliz ve Rum işgal güçlerinin kuşatmasını bertaraf
etmek için Samsun’a çıkışlarının altı gün sonrası, 25 Mayıs 1919’da Havza’ya
gelirler. Havza’da ilk konakladığı yer Mesudiye Oteli’dir; arkadaşları, Ali
Osman Ağa’nın konağında konaklarlar. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları on
sekiz gün Havza’da kalırlar.
İlk müdafaa-i hukuk cemiyeti Havza’da kurulmuştur;
halkla ilk toplantı Havza’da Taş Mektep’te yapılmıştır. Toplantıda, Mustafa
Kemal Atatürk “Yurdumuzun kurtulması, bu kavgamızın ve savaşımızın başarıya
ulaşması için memleketin çeşitli yerlerinde bulunan bu tür mahallî cemiyetlerin
tek bir çatı altında birleşmesi gerekmektedir.” diyerek müdafaa-i hukuk
cemiyetini burada kurmuştur. Millî Mücadele’nin ilk millî birlik mitingi, Havza
Yörgüç Paşazade Mustafa Bey Camisi önünde yapılmıştır. İlk genelge -Havza
Genelgesi- 28 Mayıs 1919’da Havza’da yayınlanmıştır. İlk meşale Samsun ve
Havza’dan ateşlenmiştir, emperyalizme karşı ilk mücadele Havza’da
başlatılmıştır.
Ulusu ve ülkeyi Dünya Savaşı’na sokanlar, kendi
hayatlarının derdine düşerek ülkeden kaçmışlardır. Saltanat ve hilafet
makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye
alabilmesi için çeşitli araştırmalara girmiştir. Damat Ferit Paşa başkanlığında
hükûmetin zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak duruma gelişini; vatanın
hâlini, Padişahın hâlini, düşmanlarımızın bize biçtikleri esirlik kaftanını
Atatürk halka birer birer Havza’da anlatır. Mustafa Kemal Atatürk İstanbul
Hükûmetinin niyet ve teşebbüsleri ile milletin istek ve menfaatlerinin arasında
birlik olamayacağını ilk defa açıkça Havza’da ilan etmiştir.
Günümüzde Atatürk'ün başarısını gölgelemek
isteyenlerin hainlik, ihanet ve dalalet içerisinde olduklarını görüyoruz. 3
Haziran 1919 tarihinde Havza’dan Samsun, Erzurum, Ankara, Diyarbakır kolordu
komutanlıklarına ve Sivas, Kastamonu, Van valiliklerine acele kaydıyla çektiği
şifreli telgrafta “Milletin istekleri ile şimdiki Hükûmetin görüş ve
davranışları arasında bir tutarlılık yoktur.” demiştir. Bu mesaj Atatürk'ün ilk
siyasi çıkışıdır, saraydan bağımsız, saraya, padişaha karşı mücadelenin ilk
ilanıdır. 24 Haziran 1924’te Atatürk Havza'ya ikinci gelişinde Havzalılara
şöyle seslenmiştir: “Kahraman Havzalılar, eğer Havzalıların o samimi ve metin
hüsnükabulleri olmasa ve eğer Havza’nın nafi ve şifalı kaplıcaları
ahvalisıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkılap
için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza’ya ve Havzalılara çok
borçluyum. Kalbî rabıtamı ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım.
Muhterem Havzalılar, ilk cüreti, ilk cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan
sizlersiniz. İnkılap ve cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların
büyük yeri vardır.”
Atatürk, cumhuriyetin ilanından sonra, 24 Eylül
1924’te, cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı ilçe olarak gördüğü Havza’ya
Türkiye Cumhuriyeti devleti için yaptırılmış olan ilk Cumhurbaşkanlığı Forsu’nu
yanında getirerek Havzalılara hediye etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
KEMAL ZEYBEK (Devamla) – 1928’de Havza’ya 3’üncü kez
gelmiştir. Bu ziyarette halkın nabzını ölçmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk Havza’ya 4’üncü gelişinde, 22
Kasım 1930’da, Türkiye’nin, ülkenin her tarafının demir ağlarla örüldüğü bir
yerde Amasya’dan Havza’ya geçmiştir. Burada, daha önceki yıllarda, benim de
Havza’nın ve o bölgenin de milletvekili olarak, Samsun’un milletvekili olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğim kanun teklifinde belirttiğim gibi, en
kısa zamanda Havza’nın hak ettiği “altın madalya”, “şanlı Havza tarihi” taltif
edilecek. Bu durumda, Havza, Kurtuluş Mücadelesi’nde çok değerli ve kıymetli
ilkleri başlatarak Atatürk’e sahip çıkan tarihsel misyonunu tamamlayacaktır.
Havzalılara, Havza’ya bunun verilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Vekilim, 2’nci ilave süreyi
veriyorum.
Buyurunuz efendim.
KEMAL ZEYBEK (Devamla) – Ben, buradan, Mustafa Kemal
Atatürk ve arkadaşlarının 25 Mayıs 1919’da Havza’ya gelişinin yıl dönümünde,
başta Mustafa Kemal Atatürk’ü ve arkadaşlarını saygıyla minnetle anarken onları
burada yâd ediyorum. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce
ve inkılapları Havza’da her yıl devamlı yaşanmıştır, yaşatılacaktır.
Ben, buradan, Havzalılarımızın, Havza 25 Mayıs
Atatürk’ü Anma Günü’nü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz Bilecik’in fethinin
ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’ya aittir.
Buyurunuz Sayın Yağcı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Bilecik Milletvekili Selim Yağcı’nın, Bilecik’in
fethinin ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 723’üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
SELİM YAĞCI (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek, diriliş,
kuruluş ve kurtuluşun beşiği, Şeyh Edebali diyarı, Ertuğrul sancağı, ata
toprağı Bilecik’ten siz değerli milletvekillerimize ve ekranları başında
bizleri izleyen halkımıza en derin sevgi, saygı ve muhabbetlerimi iletiyorum ve
tabii, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan kahramanlarımıza rahmet,
yaralı kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Anadolu’da Yörük-Türkmen
birliğini kurarak İstanbul’un fethinden üç kıtada hüküm süren bir cihan
devletinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğumuna vesile olan; diriliş, kuruluş ve
kurtuluşun şehri Bilecik’in fethinin 723’üncü yıl dönümü münasebetiyle Bilecik
Milletvekili olarak söz almış bulunuyorum.
Anadolu’yu ebedî yurdumuz olarak muhafaza etmek,
insanımızı refah ve güven içinde yaşatmak; 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşmak
için var gücümüzle, hep birlikte çalışıyoruz. Millî mücadele tarihimizde
Bilecik Görüşmesi’ne ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularımızın ilk zaferine
ev sahipliği yapmasıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe geçen “Siz orada
yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.” sözleriyle
onurlandırdığı şehrimin Anadolu Türk birliğinin kuruluşunda üstlendiği misyonu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
1299’da Bilecik’in fethiyle Osmanlı Devleti
kurulmuş, Osmanlı çınarının gölgesinde ecdadımız, kıymetli hazinemiz olan,
dünyaya örnek teşkil eden devlet nizamı ve milletimizin birlik ve beraberliği
vücut bulmuştur. Anadolu’yu ebedî Türk yurdu olarak muhafaza etmek,
insanlarımızı refah ve güven içinde yaşatmak için hep birlikte çalışıyoruz.
Bu düşüncelerle, Sultan Alparslan’dan Ertuğrul
Gazi’ye, Şeyh Edebali’den Dursun Fakih’e, Osman Gazi’den Hayme Ana’ya, Fatih
Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal’e, bu topraklara damgasını vuran; birlik,
beraberlik ve bağımsızlığımız için mücadele etmiş tüm kahramanlarımızı,
ceddimizi rahmet ve minnetle bir kez daha yâd ediyorum. Anadolu’nun kapılarını
açan Malazgirt Zaferi’nden iki yüz yirmi sekiz yıl sonra, yedi yüz yirmi üç yıl
önce bugün 1299’da Bilecik, Şeyh Edebali’nin manevi önderliğinde, Osman
Gazi’nin askerî dehasıyla fethedildi. 1299 Bilecik’in fethi Anadolu Türk
birliğinin yeniden kurulması adına, Malazgirt Zaferi’nin tamamlayıcısı olması
adına bir milattır.
Sayın milletvekilleri, bizim tarihimizde kolay
kazanılmış zafer yoktur. Şeyh Edebali’nin dediği “Geçmişini bilmeyen geleceğini
de bilemez. Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini
unutma ki nereye gideceğini unutmayasın.” sözünden aldığımız ilhamla
çalışıyoruz. Ertuğrul Gazi’nin hayalini Osman Gazi Han gerçeğe dönüştürdü ve
Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri’miz maziden atiye bir geleneğin
yaşatılması, değerlerin genç kuşaklara aktarılması adına Türkiye'de
gerçekleştirilen tüm törenlerin âdeta Kırkpınarı’dır. Bu vesileyle, 741’incisini
düzenleyeceğimiz 10-11 Eylüldeki törenlere tüm milletimizi bu kutlu toyumuza
davet ediyorum. Gençlerimize en büyük mirasımızın, ebedi vatanımız Anadolu’ya
vurduğumuz mühürlerle onları tanıştırmak olacağına inanıyorum. Bizim
medeniyetimiz, kökü hoşgörüye, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih,
fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru ve refahı hâkim kılmak için
verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
SELİM YAĞCI (Devamla) - Bacıbey Hayme Ana’nın “Bu
topraklar bizim son durağımız olsun.” hayali bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde
bizim gerçeğimiz oldu. Bizim gerçeğimiz çocuklarımızın rüyası olmasın diye
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yirmi yıldır canla başla
çalışıyoruz. Bugün Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu birlikteliğin anahtarı, yedi yüz
yirmi üç yıl önce Bilecik’in fethinde imza atan, Anadolu’da yörük Türkmen
birliğini sağlayan kurucu felsefede mevcuttur. Malazgirt’ten başlayıp kadim
başkentler İznik’e ve Konya’ya, ardından Bilecik’ten başlayıp Bursa, Edirne ve
İstanbul’a, nihayet ebedî başkent Ankara’ya kadar uzanan bu uzun yürüyüş
içerisinde nice zaferler, nice sevinçler, nice hüzünler vardır.
Sayın milletvekilleri, cumhuriyetimizin 100’üncü
yılı da bizim, İstanbul’un fethinin 600’üncü yılı da bizim, Malazgirt
Zaferi’nin 1.000’inci yılı da bizim, Hicret’in 1.500’üncü yılı da bizim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
SELİM YAĞCI (Devamla) – Geçmiş bizimse inşallah gelecek
de bizim olacaktır.
Bu duygularla, Bilecik’in fethinin 723’üncü yılı
vesilesiyle Anadolu’yu ebedî vatanımız hâline dönüştüren şehitlerimizin her
birini, Ertuğrul Gazi’den bugüne istiklal sancağımızı yücelten tüm
kahramanlarımızı ve ceddimizi bir kez daha şükran ve minnetle yâd ediyorum,
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin,
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD Senatosunda Türkiye aleyhine yaptığı
konuşmaya ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ABD Senatosu'nda
Türkiye aleyhine konuşup “F-16 dahi vermeyin.” demiş, ayakta alkışlanmıştır.
Mavi vatan haritasını Biden’a gösterip şikâyet etmiştir. Yunanistan'a cevap
olarak Millî Güvenlik Siyaset Belgesi gücünde ayrı bir mavi vatan strateji
belgesi hazırlanmalıdır. Dünyada 32 devletin yaptığı gibi “Karşılıklı
sınırlandırmaya hazırız.” denilerek Akdeniz'de tek taraflı münhasır ekonomik
bölge ilan edilmelidir. EGAYDAAK olarak bilinen 152 ada, adacık, kayalığın
Yunanistan tarafından yerleşime açılması veya silahlandırılması
engellenmelidir. Gayriaskerî statüdeki adaların silahlandırılması
engellenmelidir. Bilinsin ki, Türkiye Cumhuriyeti Antalya Körfezi'ne
hapsedilecek kara devleti olamaz.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın,
Gaziantep’te konut fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
İlim Gaziantep'te inşaat sektörü çöküş sürecine
girdi ve gariban vatandaş için konut alması hayal oldu. Geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanının inşaat sektörüne yönelik konut müjdesi diye açıkladığı kredi
oranları sonrası, zaten pahalı olan evlerin fiyatları daha da artırıldı.
Bırakın 1-2 milyon liralık ev almayı, Antep'te evler artık 3-4 milyondan aşağı
değil. Yapılan uygulama, hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşa destek
olmayacağı gibi, yeni ev alacak yüz binlerce insanımızı maalesef daha da mağdur
etti. Öte yandan, ilk defa ev alacak vatandaşa müjdeymiş gibi, 2 milyon liralık
krediyi ayda 28 bin lira taksitle ya da 1 milyonluk krediyi ayda 14 bin liralık
taksitle ödemesi için yapılan açıklama tam bir akıl tutulması olmuştur. İktidar
ya para saymayı bilmiyor ya da paranın kıymetini. Asgari ücretin 4.250 lira
olduğu ülkemizde kaç insan ayda 28 bin veya 14 bin lira ödeyebilir ki? Zaten
insanlar ev alamıyordu, bu şekilde hiç alamayacak hâle geldi. Yani gariban
vatandaşımıza, bırakın evi, yine hüsran kaldı.
BAŞKAN – Sayın Barut…
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Toplum
Yararına Programlar kapsamında çalıştırılan emekçilerin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, İŞKUR
aracılığıyla okullar, kaymakamlık, valilik gibi kamu kurumlarında üç, altı ve
dokuz aylık sürelerle toplum yararına çalışma programı kapsamında kıdem ve
tazminatıyla hiçbir sosyal hakkı bulunmadan çalıştırılan yüz binlerce
vatandaşımız büyük mağduriyet yaşıyor. Her sene işsiz kalma tehlikesiyle baş
başa bırakılan bu emekçilerimiz çare arıyor. Bu çalışanlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesini isterken, köle gibi çalıştırılan insanların iş
güvencesinin sağlanmasını beklerken, şimdi, kıdem tazminatı haklarıyla ilgili
olumsuz bir yargı kararı çıktı. Yargıtayın bu kararıyla, işçi sayılmayan 1,6
milyon emekçimizin kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağına dair bir durum ortaya
çıktı. Hakları verilmeyen, mağdur edilen emekçilerimiz, şimdi bir de açılan
davalar nedeniyle dosya masrafı ve avukatlık ücreti yüküyle karşılaşacak.
Gelin, bu sorunların hepsine yeni bir yasal düzenlemeyle çare bulalım.
BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…
4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, Gezi
direnişi sırasında yaralanıp gözaltına alınan Ekim Can Polat’ın ve cezaevindeki
tüm hasta tutsakların serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Ekim Can
Polat Gezi direnişi sırasında gaz bombasıyla bacağından yaralanmış ve gözaltına
alınmıştır. 16 yaşında, yandaş medyanın linç kampanyasıyla hedef hâline
getirilmiştir. 19 yaşındayken tekrar gözaltına alınmış ve yirmi beş gün boyunca
ağır işkencelere maruz kalmıştır ve düzmece raporlarla, yaşanan bir olaydan
sorumlu tutularak yirmi dört yıl ceza alıp tutuklanmıştır. İstinaf mahkemesinde
beraat etmesi tahliye edilmesine yetmemiştir; içeride tutularak Gezi’nin
intikamı alınmaya çalışılmaktadır. Sürgünlerle, toplam 4 cezaevi değiştirilerek
işkenceye devam edilmiştir ve şu an Denizli’de T Tipi Cezaevinde tutulmaktadır.
24 yaşında olan Ekim Can Polat gördüğü işkenceler nedeniyle sağlığını
yitirmiştir; kalp krizi, ritim bozukluğu, hipertansiyon, KOAH, kemik erimesi,
görme kaybı gibi hastalıklarla boğuşurken tedavisi engellenmektedir. Yaşadığı
hastalıklar, can güvenliğinin olmaması sebebiyle ve tedavisi engellendiği için
açlık grevine başlamıştır. Ekim Can Polat için Adalet Bakanlığına sesleniyoruz:
Ekim Can Polat’ı ve cezaevindeki tüm hasta tutsakları serbest bırakın.
BAŞKAN – Sayın Kılavuz…
5.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
“Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.”
“Belki birazdan ölürüm, sen her yazdığımı veda say.”
diyerek vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin namus ve şerefi, ay
yıldızlı al bayrağımızın şanla dalgalanması uğruna anadan, yardan, serden
geçerek Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimiz Piyade
Teğmenimiz Abdulkadir Güler’i, Piyade Uzman Çavuşlarımız Onur Doğan’ı, Bican
Kapılay’ı, Hüseyin Cankaya’yı ve Piyade Sözleşmeli Erimiz Celal Tekedereli’yi
rahmetle ve minnetle anıyor, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Acılı
ailelerinin ve büyük Türk milletinin başı sağ olsun.
Birçok kahramanımızın katili, PKK’nın Mahmur,
Kerkük, Süleymaniye saha genel sorumlusu olup imha edilen alçak gibi, bütün
teröristlerin sonu gelecektir.
BAŞKAN – Sayın Karasu...
6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas’ın
Gürün ilçesinde yaşayan vatandaşların sorunlarına ve taleplerine ilişkin
açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, geçtiğimiz
günlerde ziyaret ettiğim, Gürün ilçemize bağlı Yolgeçen, Deveçayırı, Akpınar
köylerindeki hemşehrilerimizin sorunlarını ve taleplerini aktarmak istiyorum.
Çiftçilerimiz, Hurman Çayı’nda akan suyun tarımsal
sulamada kullanılmasını beklemektedir. Söz konusu talep, sadece Yolgeçen köyüne
değil, bölgedeki 15 köye fayda sağlayacaktır ve 60 bin dönüm tarım arazisi
sulanacaktır. Akpınar köyünde sulama kanalı ihtiyacı vardır, yıllardır
yapılmamıştır.
Köylerde, tapu ve kadastro sorunu yıllardan beri
devam etmektedir. 2008 yılında yapılan kadastro çalışmasının ardından ortaya
çıkan yanlışlar hâlâ düzeltilmemiştir. Yolgeçen köyünü de kapsayan grup yolu
asfalt özelliğini kaybetmiştir. Camiliyurt, Deveçayırı ve Akpınar köylerinde
ise iktidar partisine oy çıkmadığı için yollar asfalt dahi değildir.
Yine, bölgede, Tarım Kredi Kooperatiflerinin
şubesinin bulunmaması çiftçilerimizi mağdur etmektedir. Çiftçilerimiz bölgeye
Tarım Kredi Kooperatiflerinin şubesinin açılmasını beklemektedir.
BAŞKAN – Sayın Taşkın…
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı ve ailesine yönelik
sözlerine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
“Ce-Ha-Pe” Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesiyle ilgili yaptığı iftiralar seviyesizliktir,
şiddetle kınıyorum. Şimdiye kadar bir sürü temelsiz iddiadan dolayı ciddi maddi
tazminatlara mahkûm edilen Kılıçdaroğlu’nun yaptığı, siyaset değildir.
Aziz milletimiz, kimin, milletiyle beraber
meydanlara indiğini kimin de işgalci eşkıyaların yol göstermesiyle tankların
arasından kaçtığını görmüştür. Milletimiz ölümle yüz yüze geldiğinde
liderimizin cesaretine şahit olmuştur. Tankların arasından sıvışıp kaçan ve
millete hizmete dair tek taş koymamış birinin cesur liderimize laf söylemesi
haddi değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Önal…
8.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, Makine ve
Kimya Endüstrisi Kurumu personelinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir süre önce, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu
yapılan kanun değişikliğiyle anonim şirkete dönüştürüldü. Bu değişiklikten
kurumda kalan personel de ayrılan personel de etkilendi. Kurumda kalan personel
emekliye zorlama, yer değişikliği gibi uygulamalara maruz kalmış; bazı
personeller emekliliğe zorlanmak için Çankırı’ya dahi gönderilmiştir. Bunun
yanında, kadro, unvan ve kazanılmış haklarını korumak isteyen personelden bir
kısmı yer değişikliği haklarını kullanarak MSB’ye bağlı bazı iş yerlerine geçiş
yapmışlardır. Bu kişilerin birçoğu çalıştığı iş yerlerinde branşları dışında
çalışmaya zorlanmış, yer değişikliği haklarını kullandıkları için âdeta
cezalandırılmışlardır.
Kanun görüşmelerinde tüm bu olumsuzlukların
yaşanacağı uyarısında bulunmamıza rağmen uyarılarımız dikkate alınmamış,
Kırıkkale’den ayrılmak zorunda kalan personelin sağlık, aile birliği gibi haklı
gerekçelerle yakın illerde çalışma talepleri yine reddedilmiştir.
Yaşanan tüm bu sorunları CHP iktidarında
çözeceğimizi, MKE’yi yeniden KİT yapacağımızı, ayrılan personele istemeleri
hâlinde dönüş hakkı vereceğimizi belirtir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Girgin…
9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in,
Bodrum-Antalya yoluna ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına… Bilindiği üzere,
Muğla ili turizm, tarım ve ticaret yönünden ülkemizin sayılı çekim
merkezlerinden biridir ve Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşlarımız yaz kış
bölgemize seyahat etmektedirler. Daha önce Bodrum-Antalya yolu olarak planlanan
ve amacı Bodrum, Milas ve Yatağan’ı Kavaklıdere ilçesi üzerinden Kale’ye
bağlayarak, Denizli ve Antalya gibi önemli merkezlere daha kısa sürede ulaşımın
sağlanması olan proje, bölgemize ve insanımıza ciddi katkı sağlayacaktır.
Bölgeye ve vatandaşlarımıza bu ulaşım kolaylığının sağlanması için, bu
güzergâhta bulunan yolun Denizli Kale ilçesine bağlanması yörenin tarım ve
turizm anlamında gelişmesine katkı sağlayacaktır. 1997’li yıllarda gündeme
gelen bu projenin son durumu nedir? Bakanlığınızca yürütülen böyle bir çalışma
var mıdır? Yoksa, yatırım programına almak için bir çalışmanız olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Aycan…
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın,
bulaşıcı hastalıklara ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bulaşıcı
hastalıklar dünyanın gerçeği ve ciddi bir sorundur. Dünya ülkeleri şimdi de
“maymun çiçeği” adı verilen bir bulaşıcı hastalıkla karşı karşıyadır. Dünya
Sağlık Örgütünün açıklamalarına göre 20 ülkede 131 vakaya tanı konulmuştur.
Temas ve solunum yoluyla bulaşmaktadır. Diğer taraftan, Avrupa’da özellikle
çocuklarda hepatit yani karaciğer iltihabı vakaları ve ölümleri görülmektedir.
Bu yeni vakaların nedeni ise araştırılmaktadır. Ülkemizde ise son günlerde
özellikle çocuklarda ishal vakaları görülmektedir.
Görüldüğü gibi, bulaşığı hastalıklar her yerde
vardır, var olmaya da devam edecektir. Bu nedenle, koruyucu önlemleri ciddi bir
şekilde almaya devam etmeliyiz. Genel önlemlerin yanında, özellikle viral
bulaşan hastalıklar için özel önlem aşıdır. Bu nedenle, aşı geliştirme ve
üretme kapasitemizi geliştirmeli ve yeni salgınlara hazırlıklı olmalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Güzelmansur…
11.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, akaryakıt
zamlarına ve akaryakıttaki vergiye ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Akaryakıta zamlar yağmur gibi yağmaya devam ediyor,
bugünlerde de yine zam bekleniyor. Son bir yılda benzine yüzde 219, motorine
yüzde 237, LPG’ye yüzde 185 zam yapıldı. İktidar bu zamlara olağan gibi
davranıyor. “Benim çiftçim bu fiyatlarla tarlasını nasıl sürsün?” demiyor,
“Benim nakliyecim bu zamlarla nasıl mal taşısın?” demiyor, “Benim şoförüm bu
fiyatlarla nasıl yolcu taşısın, nasıl öğrenci taşısın?” demiyor, “Benim esnafım
zamları ürünlerine yansıtmadan nasıl satsın? Zammı yansıtırsa vatandaş nasıl
alsın?” demiyor, akaryakıttaki vergiyi indirmiyor, eşel mobili devreye almıyor.
Yabancıların aldığı konut ve iş yerinde KDV’yi sıfırlayan bu iktidarın
vatandaşımızın tükettiği akaryakıttan yüksek vergiler almasını kınıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
12.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün,
Kırıkkaleli küçük sanayi esnafının taleplerine ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) – Kırıkkale merkez,
Yahşihan ve Keskin küçük sanayi sitelerinde çok sayıda sanayi esnafımız küresel
ölçekte yaşanan ekonomik gelgitlerin ülkemize olan etkileri ve de işlerin
düşüklüğünden borçlarını çevirmekte zorlanmaktadırlar. Bu bakımdan, küçük sanayici
ve diğer esnafımızın desteklenmesi, vergi prim borcu ve daha önceki
yapılandırma borçlarına kolaylıklar sağlanması, taksit sayısının artırılması
bir nebze olsun yüzleri güldürecektir.
Ayrıca, TOKİ tarafından yapılacak olan yeni sanayi
sitesinin bir an önce tamamlanması, taşınacak esnafa ucuz ve uzun vadeli
finansman sağlanması da yerinde olacaktır. Bununla birlikte Makine ve Kimya
gibi güzide kuruluşlarımızın ilgili işlerini Kırıkkaleli küçük sanayi
esnafımıza yaptırması da fayda sağlayacaktır. Küçük sanayi esnafımızın
çarklarının dönmesi için taleplerinin karşılanacağı tüm düzenlemelere biz de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek olacağımızı bildiriyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaya…
13.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın,
Cumhurbaşkanının bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki gençlere verdiği bedelli
askerlik müjdesine ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yaptığı
açıklamada, bakaya ve yoklama kaçağı durumundaki genç kardeşlerimize bedelli
askerlik müjdesi verdi. Sayıları 550 bini bulan ve muhtelif sebeplerden dolayı
yoklama kaçağı veya bakaya durumuna düşmüş gençlerimizin bedelli askerlikten
faydalanabilmesi sağlandı. Yoklamada askerlik şubesine veya yurt dışı
temsilciliklerine gelmemiş, gelmeme sebebini bildirmemiş kişiler daha önce
bedelli askerlikten faydalanamıyorlardı. Şimdi, kaçak yılına göre değişen
oranlarda bir rakam ilavesiyle askerliğini bedelli yapmak isteyen gençlerimiz
askerlik şubelerine başvurabilecekler. Yapılan çalışmaya göre, artık yoklama
kaçağı ve bakaya durumundaki genç kardeşlerimiz de vatani görevlerini yerine
getirebilmek için bedelli askerlikten faydalanabilecekler diyerek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Keven...
14.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Yozgat’ın
sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yozgat’ta yüzlerce insanın oturduğu “Menekşe Evleri”
denilen bölgeyi yıkıp yerine Millet Bahçesi Projesi duyurulmuştu. Ancak şu an
ne millet bahçesinin yapımında bir gelişme var ne de hak sahiplerine yapılacak
TOKİ’de bir gelişme var. TOKİ, Menekşe Evleri hak sahiplerine yapacağı
konutların inşasına bir an önce başlayarak bitirmelidir. Temmuz ayında teslim
edileceği söylenen Sarıhacılı bölgesindeki TOKİ evleri gününde mutlaka teslim
edilmelidir. Yozgat Çapanoğlu Büyük Cami etrafında yıkılan iş yerlerinin yerine
yapılan çevre düzenlemesi şu an bitirilmeyen işler arasında yer almaktadır.
Belediye tarafından yapılan Gençlik Merkezi İnşaatı, Hal Binası ve Bankalar
Caddesi Projeleri yarım kalmış durumda olup inşaatı duran stadyumda piyasa
değeri yüksek olan çimler maalesef kurumuştur. Çok ciddi sorunlar yaşayan
Yozgat’ta inşaat sektörü an itibarıyla çok ciddi bir sorun ve yıkıntı
yaşamaktadır. Yükselen inşaat fiyatlarına müteahhitler yetişememekte olup
işlerini bırakmışlardır. Ödenek sorunlarının acilen çözülmesi gerekmektedir.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Sayın İlhan...
15.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın,
Kırşehir’in hastane sorununa ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Kırşehir’de maalesef hâlâ tek hastaneyle sağlık
hizmetleri sürdürülmeye çalışılmaktadır. İkinci bir hastane Kırşehirlilerin
beklentilerine rağmen bir türlü yapılamamıştır. Mevcut hastanenin yanındaki
eski hastanenin yerine 2019 yılında tamamlanmış olması gereken 150 yataklı
hastane projesi de birtakım siyasi ve ticari saiklerle Hükûmetçe alelacele,
revizyon aldatmacasıyla iptal edilmiş ve Kırşehirliler, temeline bir çivi bile
çakılmamış 400 yataklı yeni hastane projesiyle aldatılmıştır. Hazine yani kamu
kaynakları faizciye, yandaş beton rantçılarına, geçiş ve kullanım garantili
ihalecilere peşkeş çekilince devletin yeni hastanelere ayıracak ödeneği
kalmamıştır.
Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum: Lütfen,
bürokratlarınızı da yanınıza alarak Kırşehir’e gelin, sizinle birlikte gezelim
ve Kırşehir’e yerel siyasetçilerin şahsi istikbal beklentileri ve parti içi
hesaplaşmalarının sonucu olan bu zulmü size bizzat göstererek anlatalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Özdemir…
16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Evim
şirketlerinin mağdurlarının şikâyet ve taleplerine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bu pazartesi günü “Evim” şirketlerinin mağdurları
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu binası önünde eylem yaparak mağduriyetlerini
dile getirdiler. Ben de bizzat, Türkiye'nin dört bir yanından gelen mağdurların
şikâyet ve taleplerini dinledim. Şöyle ki nisan ayında bir yasal düzenleme
yapılmasına rağmen sorunlarının ve mağduriyetlerinin devam ettiğini ilettiler.
Büyük çoğunluğu dar gelirli olan ve hayat pahalılığı altında ezilen aileler,
önemli miktarda tasarruflarını bu firmalarda, özellikle de ev sahibi olmak için
değerlendirmek istemişler. Ancak sözler verilmesine rağmen ne şirketler ne de
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sorunlarının çözülmediğini ve
aylardır oyalandıklarını dile getiriyorlar. Özellikle, karşılarında bir muhatap
bulamadıklarını, ki yasal düzenlemenin de sorunlarını çözmediğini ilettiler.
Çünkü bu devredilen 6 firma yasayı uygulamıyor, bizim burada belirttiğimiz o
geri ödeme koşullarını yerine getirmiyor. Kendilerinin tamamen bu firmaların
insafına bırakıldığını dile getiriyorlar. Biz belki Meclis olarak bu
mağduriyetleri kalıcı olarak çözüme kavuşturacak ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gürer…
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, TBMM’ye
gelip sorunlarını aktardığı için işten atılan PTT-SEN üyesi işçilere ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, PTT-SEN
üyesi 2 işçi kardeşimiz bizleri ziyaret etmişti. Bu, ziyaret eden arkadaşların
iş akitleri feshedilmiş, gerekçe de Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip
sorunlarını aktarmalarıymış. PTT’de hâlen taşeron firmada çalışan 17.400 işçi
kardeşimiz var. Bunların haklarını vermeyi düşünmeyenler, onların Meclise gelip
sorunlarını anlatmalarından dolayı işten çıkarıyorlar; bu durum kabul edilemez.
Taşeronların tamamının özünde kadroya alınacağı sözü vardı, ne yazık ki
ülkemizde hâlihazırda taşeron firmada çalışan 400 bine yakın işçiye kadro
verilmedi.
PTT-SEN tarafından 2 arkadaşımızın gelip bize
sorunlarını anlatması sonucu işsiz kalmalarına sizin de müdahalenizi istiyoruz.
Böyle bir anlayış olmaz, yurttaşlar gelip milletvekillerine sorunlarını
anlatabilmeli. İşçi kardeşlerimizin yeniden işe döndürülmesi için Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bu konuda girişimde bulunmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Şevkin…
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Millî
Eğitim Bakanlığının öğretmenlere yönelik hatalı uygulamalarına ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin yaz tatilini
hesaba almadan, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için 18 Temmuz ve 5 Eylül
tarihleri arasına eğitim programı yapmıştır. Eğitimlerin yüz yüze mi yoksa
uzaktan eğitimle mi yapılacağı hâlen netlik kazanmamıştır. Yaz tatilinde
köyüne, memleketine, anne babasının yanına gidecek öğretmenlerin durumunun göz
önüne alınmaması yanlıştır. Eğitimin eylül ayından başlayarak akşam saatlerinde
gerçekleştirilebileceği mümkünken maalesef bu yöntem denenmemiştir, böylelikle
öğretmenlerin tatil hakları da engellenmiştir. Sınav için yine şartlı kurs
düzenlenmesi yanlıştır. İlk defa yönetici olacak öğretmenlerin ise son dört yıl
içinde aldıkları ödüller göz önünde bulundurulacak, bu da önceki yıllarda ödül
alan öğretmenlere karşı büyük bir haksızlıktır. MEB’i yanlışlarını düzeltmeye
davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Ceylan…
19.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın,
Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’ne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Mecliste
Mart 2021’de Bayramiç Karaköy Göleti ve Sulama Projesi’nin bölge için önemini
anlatmış, elma, kiraz ve şeftali üretiminin ağırlıkta olduğu Karaköy, Yeşilköy,
Tongurlu ve Sarıot köylerimizin geciken projeyi dört gözle beklediğini
belirtmiştik. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanının “2019 yılında hizmete almayı
hedefliyoruz.” dediği ancak hâlâ bitmeyen projede şimdi de müteahhidin zarar
ettiği gerekçesiyle işi bıraktığını haber aldık. Yüksek enflasyon, israf ve kaynakların
yanlış kullanımı yüzünden maalesef Çanakkale'de benzer pek çok proje durmuş
durumdadır. Sonuç olarak, çağ atladığı söylenen ülkemizde çiftçimiz Yeşilköy'de
hâlâ 1964 yılından kalma salma sulama kanallarıyla üretim yapmaya
çalışmaktadır. Proje için gereken kaynak bir an önce sağlanmalı, gölet ve
sulama projesi aciliyetle tamamlanmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Karahocagil…
20.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagil’in, ülkeden çıkışı sağlanan göçmenlere ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) - Teşekkür
ederim Başkanım.
2016 yılından bugüne kadar 19.336 Suriyelinin asayiş
sorunları sebebiyle ülkeden çıkışı sağlandı. 2020 yılında Avrupa'da sınır dışı
başarı oranı yüzde 18 iken bizde geri gönderme yüzde 40 olarak kayıtlara
geçmiştir. 2021 yılında 71.959 düzensiz göçmen hakkında işlem yapıldı; bu
kişilerden 23.072’si İstanbul'dan sınır dışı edilirken 39.525’i ise sınır dışı
işlemleri yapılmak üzere diğer illerdeki geri gönderme merkezlerine sevk
edildi. 2022 yılında geçen yılın aynı dönemine göre sınır dışı başarı oranı
yüzde 73 artışla yüzde 41,2 olmuştur. Yılbaşından bugüne kadar 21.087 düzensiz
göçmen sınır dışı edildi. İstanbul'da 1 Ocak-15 Nisan 2022 tarihleri arasında
4.661’i Afgan, 1.418’i Pakistanlı olmak üzere toplam 18.781 düzensiz göçmen
hakkında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın İskenderoğlu…
21.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu’nun,
coğrafi işaret tescili alan Lapseki şeftalisine ilişkin açıklaması
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Dünyanın içinde bulunduğu durum üretimin önemini
göstermiştir. Çanakkale’miz tarım alanındaki ürünleriyle geniş yelpazeye sahip,
ülkemizin nadide şehirlerinden biridir. Üreticimizin ürünlerinin markalaştırılması
demek, ürünün kalitesinin garanti altına alınması demektir. Lapseki ilçemizin
dünya çapında üne sahip şeftalisi coğrafi işaret tescili aldı; 10’uncu tescilli
ürünümüzle Çanakkale markalaşmaya, büyümeye devam ediyor. Bir yandan üretim
teşvikleriyle, diğer yandan ürünlerin nitelikli hâle gelmesine yönelik
yatırımlarla üreticimizi desteklemeye; Çanakkale’mizin kendine has koku ve
aromasına sahip ürünlerini hem vatandaşımızla hem de dünyanın dört bir yanında
tüketiciyle buluşturmaya devam edeceğiz.
Emeği geçen Türk Patent ve Marka Kurumuna, Kıymetli
Grup Başkan Vekilimiz Bülent Turan’a, Lapseki Kaymakamımıza, Lapseki Belediye
Başkanımız Eyüp Yılmaz’a teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Sayın Göker…
22.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Salda Gölü
ile Burdur Gölü’ne ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkan, dün gündeme
getirdiğimiz Salda Millet Bahçesi’ne girişin ücretli olduğuna dair itirazımız
üzerine bugün olması gereken yapılmış ve Salda Gölü’ne “Giriş ücretsiz.”
tabelası asılmıştır. Ancak UNESCO’nun da koruma listesine girmesi için
çalışmalarımızın devam ettiği Salda Gölü’nün bu mücadelesi maalesef yalnız
bırakılmakta, yalnız kalmakta, yeterli denetim yapılamamaktadır.
Yine, yedi yıldır Burdur Gölü’müzün kurumasıyla
ilgili çalışmalar nihayete erdirilememiştir, 1/3’ü kurumuş olan Burdur
Gölü’müzün etrafındaki 10 binden fazla sondaj ve göletle gölümüz can
çekişmektedir.
Buradan Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığına
sesleniyorum: Burdur Gölü’müzün sesine kulak verin lütfen; bu, aciliyet arz etmekte.
Burdur Gölü yoksa Burdur da yoktur.
BAŞKAN – Sayın Kaşlı…
23.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Devletimizin dirliği, milletimizin birliği,
memleketimizin bölünmez bütünlüğü için gece gündüz demeden mücadele edilen,
Irak’ın kuzeyinde yürütülen Pençe-Kilit Harekâtı’nda, hain terör örgütü
tarafından araziye döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düşen
kahramanımız, Aksaray Ağaçörenli koç yiğit kardeşimiz, hemşehrimiz Tunahan
Erbaşı’ya ve yine dün, acı haberlerini aldığımız, şehadete erişen 5
kahramanımıza; Teğmen Abdulkadir Güler'e, Piyade Er Celal Tekedereli’ye, uzman
çavuşlarımız Hüseyin Cankaya'ya, Onur Doğan ve Bican Kapılay’a Allah'tan
rahmet; ailelerine sabırlar diliyorum. Kahraman ordumuzun ve milletimizin başı
sağ olsun. Şehitlerimizin kanı da sevenlerinin gözyaşı da yerde kalmayacaktır.
Bu mücadele, son terörist yok edilinceye kadar kararlılıkla yürütülecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Erhan Usta.
Buyurunuz Sayın Usta.
24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Pençe-Kilit
Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Atatürk’ün Havza’ya gelişinin
103’üncü yıl dönümüne, Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl dönümüne,
Çin’in Doğu Türkistan’da Uygurlara uyguladığı zulme, kamuda geçici statüde
çalıştırılan işçilerin taleplerine, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa,
Bafra’nın Dedeağaç köyünde hurdacılara yapılan zulme ve enflasyon muhasebesinin
ertelenmesi sebebiyle işletme sahiplerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde dün PKK’lı
teröristlerle mücadelede, çatışmada 3 askerimiz şehit olmuştu, yaralanan
askerlerimizden 2’si de bugün şehit oldu. Ben bütün şehitlerimizi rahmetle
anıyorum, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle de terör
örgütü PKK’yı lanetliyorum.
Bugün 25 Mayıs, Atatürk'ün Havza'ya gelişinin
103’üncü yıl dönümü; dün bu konuyla ilgili de gündem dışı konuşma yapmıştım
Samsun Milletvekili olarak. Tabii, Havza Genelgesi var. Atatürk Havza’da on
sekiz gün kalıyor. Aslında Kurtuluş Mücadelesi’nde Havza’nın yeri tam olarak
bilinemiyor. Bu anlamda, buradan hem 19 Mayıs Üniversitesine hem de Samsun
Üniversitesine sesleniyorum; bu konunun daha iyi çalışılması lazım, belgelere
dayalı olarak Havza’nın Kurtuluş Mücadelesi’ndeki yerinin daha fazla ortaya
çıkartılması gerekir.
Necip Fazıl Kısakürek’in vefatının 39’uncu yıl
dönümü. Kendisini rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Çin’in Doğu Türkistan’da zulmettiği ve toplama
kamplarına gönderdiği Uygur Türklerine ait 5 binden fazla fotoğraf ve belge
İngiliz haber ajansı BBC tarafından yayınlanmıştır. Polis bilgisayarlarının
“hack”lenmesi sonucu elde edilen belgelerle zulüm bir kez daha kanıtlanmıştır.
Çin, bölgedeki kampların sadece eğitim amaçlı olduğunu savunurken yeni
yayınlanan belgeler kampların bir hapishaneden farksız olduğunu göstermektedir.
Çin Hükûmetine ait belgelerde kampın silahlı gardiyanlar tarafından korunduğu
görülmekte ve birçok soydaşımızın sadece Müslüman olduğu için gözaltına
alındığı belirtilmektedir. Anne ve babaları gözaltına alınan Uygur Türkü
çocukları ise Çin Hükûmeti kontrolündeki yurtlara yerleştirilmiştir.
Bu kapsamda, partimizin Başkanlık Divanı üyeleri ve
milletvekillerimiz Çin’in Uygurlara yönelik tutumunu protesto etmek ve Uygurların
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliğine yaptığı çağrıya destek olmak
amacıyla dün Çin’in Ankara Büyükelçiliği önünde basın açıklaması
gerçekleştirmişlerdir. Çin’in Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimize uyguladığı
zulme Avrupa’dan, Amerika’dan bile ses gelirken Ankara’dan hâlâ beklenen tepki
gelmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.
Hükûmet, zulüm gören kardeşlerimizi duymamakta,
insan hakları ihlallerini sürdüren Çin’e karşı sesini çıkaramamaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti Doğu Türkistan’a sahip çıkmalı, Çin zulmünü tanımalı,
Uygurlu soydaşlarımızın can ve mal güvenliği uluslararası yasalara göre garanti
altına alınmalıdır.
İYİ Parti olarak Doğu Türkistan davamıza sahip
çıkıyor, Uygur Türklerinin kendi topraklarında şiddete maruz kalmadan, insanca
yaşaması için mücadele veriyoruz. Çin’in Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği
insan hakları ihlallerini ve soykırım fiillerini kınıyor, Uygur Türklerinin acılarının
son bulması için, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olmak üzere, Birleşmiş
Milletleri ivedilikle harekete geçmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda
yaklaşık 32 bini Millî Eğitim Bakanlığında olmak üzere geçici statüde çalıştırılan
40 bin işçi Kamu Çerçeve Protokolü’yle hüküm altına alınan kadro haklarının
verilmesini talep etmektedir. Geçici statüdeki işçiler kamuda yılda on ay
çalıştırılıp geri kalan iki ay da işsiz bırakılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.
Geçici işçiler hayat pahalılığı ve ekonomik
sıkıntılar içinde, işsiz kaldıkları iki ay boyunca evlerine ekmek
götürememekte, kiralarını ve faturalarını ödeyememekte, hayatlarını sürdürememektedir.
Vicdanları yaralayan bu uygulama adalet, hak ve eşitlikle bağdaşmamaktadır.
Kamuda sayıları 40 bini bulan geçici statüdeki işçilerin sürekli işçi kadrosuna
geçirilmesi için Hükûmetin adım atmasını bekliyoruz; konunun takipçisi olmaya
devam edeceğiz.
Bu vesileyle, taşeronların kadroya geçirilmesinde de
zaten ciddi haksızlıklar olmuştu. Hâlen, işte, hastane bilgi yönetim
sisteminde, mutfakta çalışanların, KİT’lerde çalışan taşeron işçilerin de
kadroya geçirilmesi mutlak olarak adalet açısından bir zarurettir.
Değerli arkadaşlar, üniversite öğrencileri için
öğrenci yurtları önümüzdeki yıldan itibaren geçerli olmak üzere erken kayıt
indirimiyle ön kayıt yapmaya başlamıştır. İstanbul’da bir özel yurt için bu yıl
2 kişilik odada 1 kişi fiyatı -kahvaltı ve yemek hariç- 2.780 liraydı; bu yılki
fiyat, 1 kişi fiyatı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) – Aynı öğrenci için aynı yurdun
önümüzdeki yıl fiyatı ise 6.290 lira olarak belirlenmiştir yani yüzde 126 artış
olmuştur; üstelik bu fiyat erken indirim fiyatıdır. Yurdun hemen yakınındaki
binalarda kiralar 7.500 lira ile 17 bin lira arasında değişmektedir. Öğrenciler
ve aileleri fahiş yurt ve kira fiyatlarıyla başa çıkamamaktadır. Devlet yurtları
sayı bakımından yetersiz kalmaktadır ve her yerde olduğu gibi devlet
yurtlarında da torpil aranmaktadır. Anayasal olarak teminat altına alınan ve en
temel haklardan biri olan öğrenim ve barınma hakkı Hükûmet tarafından
vatandaşlarımıza sağlanamamaktadır. Sosyal devlet olmanın gereği olarak iktidar
tarafından uygun imkânlarla sunulması gereken temel haklar bile aziz milletimiz
için artık lüks olmuştur. Hükûmet, vatandaşların hayatlarını devam
ettirebilmesi için ihtiyaç olan en temel hakları bile sağlayamaz hâle
gelmiştir. Bu faturayı aziz milletimiz önüne konulacak ilk sandıkta Hükûmete
kesecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer bir
konu da bu hurdacılarla ilgili problem. Ben geçen hafta…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Bizim Bafra'nın Dededağı köyü
var, oradaki vatandaşlarımızın da önemli bir kısmı hurdacılıkla geçimini
sağlıyorlar, helalinden para kazanıyorlar yani aslında israf olacak bir kısım
maddelerin ekonomiye kazandırılması işini yapıyorlar fakat baş tacı olması
gereken bu insanlara çok çeşitli zulümler yapılıyor. Valiliklere birtakım
genelgeler gönderilmiş. Emniyet, Valilik bu insanlara göz açtırmıyor; sürekli
cezalar kesiliyor, 60 bin lira ila 100 bin lira arasında… Yani hurda toplayarak
hayatını kazanmaya çalışan insanlara bu kadar insafsızca bir uygulama olamaz.
Hükûmete ve İçişleri Bakanlığına buradan çağrı yapıyorum: Mutlak suretle, bu
hurdacılara yapılan bu zulüm durdurulmalıdır. Bu insanlar helalinden para kazanıyor,
çoluğuna çocuğuna para götürmeye çalışıyor, devletten bir şey beklemiyor yani
bunlara trafik cezalarının kesilmesi… Bir sürü ceza kesiliyor; bunları kabul
etmek mümkün değildir. Devlet sorumlu davranmak durumundadır; o zaman, bu
insanların karnını doyursun. Yani birilerinin daha devletin kapısına iş için
gelmesi, aş için gelmesi, sosyal yardım için gelmesi beklenilen bir şey mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, buyurunuz.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.
Dolayısıyla bu anlamda İçişleri Bakanlığını ve
Hükûmeti burada daha toleranslı davranmaya ve bu insanların emeğine saygı
duymaya davet ediyorum.
Son konu olarak da… Enflasyon, tabii, ülkemizde çok
hızlı bir şekilde yükseldi. Biz bununla ilgili ikazlarımızı ta geçen Plan ve
Bütçe Komisyonundan beri yapıyoruz. Enflasyon muhasebesinin bu yıl devreye
girmesi gerekiyordu, maalesef, AK PARTİ'nin liderliğinde, diğer parti
gruplarının da desteğiyle -İYİ Parti hariç- enflasyon muhasebesi iki yıl
ertelendi. Şimdi millet feryat içerisinde, artan enflasyondan dolayı ciddi bir
vergi yüküyle karşı karşıya. En son Samsun seyahatimde de bütün işletmeler bize
bu konuyu şikâyet etti. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi lazım. Girişi 300
lira olan bir malın bugün olmuş fiyatı 1.000 lira; arada 700 lira üzerinden bu
insanlar vergi veriyor. Sayın Başkan, fiziki bir artış yok, mal 1 tane mal.
Yani buraları böyle aşırı bir şekilde vergilendirirsek haksız bir şey yapmış
oluruz ve dolayısıyla işletmelerin sermayeleri erir ve bunlarla önümüzdeki
dönemde çok daha ciddi bir sorun olarak karşılaşılır. Keşke enflasyon
muhasebesi ertelenmeseydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Bu tür fiyat artışlarından
kaynaklanan ama reel olarak hiçbir kazanç olmayan hususların da
vergilendirilmemesi lazım. Maliye Bakanlığının, bu konuda Hükûmetin tedbir
alması gerekiyor. Sadece bugün bir miktar vergi alabilirsiniz, devlete bir
kazanç sağlayabilirsiniz ancak bütün işletmelerimizin ciddi şekilde işletme
sermayelerinin erimesi veya iflasla karşı karşıya kalmaları durumuyla
karşılaşırız ve bu da önümüzdeki dönem için ekonomimiz açısından çok daha büyük
bir risk olarak karşımıza çıkar; bunu da buradan ifade etmek istedim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Başkan.
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, ABD Dışişleri
Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı olası
bir operasyona yönelik açıklamalarına, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının
seneidevriyesinde rahmetle andığına ve Slovakya’yla karşılaşacak olan A Millî
Erkek Voleybol Takımı’mıza başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Pençe-Kilit
Operasyonu bölgesinde şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli, Piyade
Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuş
Bican Kapılay ve Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya’ya Yüce Allah’tan rahmet,
kederli ailelerine ve büyük Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyor; yaralı
askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.
Sayın Başkan, geçmişine bakıldığında, adım attığı
her coğrafyaya kan, gözyaşı, kaos ve kargaşa götüren ABD, özellikle Irak
işgalinde yaptıklarıyla DEAŞ gibi bir terör örgütünün oluşumuna meydan vermiş,
öte yandan, 1984’ten beri Türkiye’nin teröre karşı vermiş olduğu mücadeleye
destek olmak yerine terör örgütü PKK-PYD’yi doğrudan veya dolaylı yollardan
açıkça desteklemiştir. Her yıl bütçelerinden belirli bir kaynağı Suriye’nin
kuzeyindeki PYD-PKK terör örgütüne aktaran ABD, ayrıca terör örgütlerine
tırlarca silah yardımı yaparak bölgenin istikrarsızlaştırılmasına zemin
hazırlamıştır. 11 Mayısta ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland
yapmış olduğu açıklamada, Suriye’nin kuzeyinde PKK’lı teröristlerin kontrol
ettiği bölgeye yaptırım muafiyetinin getirileceğini ve 45 milyon dolarlık
kaynağın 350 milyon dolara çıkarılacağını ifade etmiştir.
Suriye’nin kuzeyinde terör koridorunun oluşumuna
engel olunması ve ülkemizin sınır güvenliğinin sağlanması, olası göçlerin
engellenmesi ve nihai olarak bölgede istikrarın sağlanması için yapılacak olan
askerî harekâtın gündemde olduğu bir süreçte, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Ned Price haddini aşan bir açıklama yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – ABD’li sözcünün,
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası bir operasyonunun bölgesel istikrara
zarar verebileceği şeklinde yapmış olduğu manipülatif açıklamalar, ABD’nin
bugüne kadar uygulamış olduğu istikrarsızlaştırıcı politikaları ve terör
örgütlerine olan açık desteğini gizleyemeyecektir.
Başta ABD olmak üzere, Batılı devletlerin
uzaklarındaki tehditlere karşı attığı adımlar, ortaya koymuş olduğu tavırlar
herkesçe, bütün dünyaca malum olmasına rağmen, sınırının ötesinde bizzat
kendisine yönelik olan tehdit ve saldırılara karşı tedbir üretmeye çalışan ve
tedbir üretecek olan devletimize, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gösterilen
tavır, atacağımız adımlara yönelik olarak bu adımlara karşı duruş veya bırakın
bu karşı duruşu, bunun sorgulanması dahi hem uluslararası hukuk açısından hem
de mevcut siyasal düzlemde asla ve asla kabul edilemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan,
Türk edebiyatının önemli isimlerinden, şiir, öykü, roman, tiyatro ve fıkra
türünde çok sayıda eser veren şair, yazar ve fikir adamı Necip Fazıl
Kısakürek’i vefatının seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz.
Son olarak, bugün, saat 17.30’da Fırat Üniversitesi
Çok Amaçlı Spor Salonu’nda Avrupa Altın Ligi’nde Slovakya’yla karşılaşacak olan
A Millî Erkek Voleybol Takımı’mıza da başarılar diliyor, Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyoruz.
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Çorlu
tren katliamı davasının 10’uncu duruşmasına, Deniz Poyraz davasının
aydınlatılması talebiyle “tweet” atanlara açılan soruşturmaların durdurulması
gerektiğine, Cizre Belediyesi kayyumunun usulsüz ve provokatif uygulamalarına,
Bitlis’teki yayla yasaklarına, Konya Numune Hastanesi Başhekim Yardımcısı Hasan
Hüseyin Uysal’ın kadınlara yönelik sözlerine ve AKP Konya Milletvekili Ahmet
Sorgun’un kendisine yaptığı destek ziyaretine ve Muş’un Bulanık ilçesinde
Serkan Sarıdağ tarafından 7 yaşındaki bir çocuğa uygulanan cinsel şiddet
vakasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün Çorlu tren katliamı davasının 10’uncu
duruşması yapıldı. Duruşmada aileler “Muhatabımız savcılıktır.” diyerek
duruşmayı, mahkeme salonunu terk etti. Tabii, davanın avukatı Can Atalay da
maalesef Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Mahkeme heyeti, Can Atalay’ın SEGBİS’le
katılma talebini reddetti ve dava 5 Ekime ertelendi. Bin dört yüz on yedi
gündür, 25 kişinin hayatını kaybettiği katliamda rolü olan üst düzey sorumlular
hakkında hâlâ iddianame yazılmadı. Evet, Çorlu için adalet talebi çok yüksek
bir şekilde ifade ediliyor, devam ediyor; 25 insan toprak altında, davanın
avukatı Can Atalay dört duvar arasında ama katiller yok. “Katiller nerede?”
diye biz de ailelerin sorularını sormak istiyoruz ve bu vesileyle bir kere
daha, katliamda yaşamını yitirenleri anıyorum; yakınlarının acısını
paylaşıyoruz ve avukatlarına selamlarımızı gönderiyoruz.
Deniz Poyraz, İzmir il binamızda katledilen kadın
arkadaşımız. Kendisinin dava dosyası için bir Twitter hesabı açıldı ve bu
hesaptan açılan bir “tweet”i okuyorum: “Saldırının ve cinayetin aydınlatılması
için etkin soruşturma yapmayan, delillerin karartılmasını sağlayan, tetikçi
dışında gerçek faillerin ortaya çıkarılmasını engelleyen soruşturma savcısı,
Deniz Poyraz’ın acılı babası hakkında propaganda suçlamasıyla dava açtı.” Bu
“tweet”i “retweet” yapan 100 kişi kamu görevlisini hedef göstermek iddiasıyla
adliyeye çağrılıyor. Şimdi, bunun neresinden tutalım?
Aynı şekilde, Deniz Poyraz’ın ailesine, bizlere,
partimize yönelik ırkçı ve nefret söylemi içeren paylaşımlara yaptığımız suç
duyurularına “Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.” diye -bize nefret
söyleminde bulunan, bizi hedef gösterenler hakkında- takipsizlik veriliyor ama
babası hakkında soruşturma açan soruşturma savcısını paylaşmak suç.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Adalet Bakanına bir
bilgi vereyim. Bu çelişkiye dair bir izahınızı istiyoruz. Hakikaten savcı,
tetikçi Onur Gencer dışında kimse hakkında soruşturma açtı mı? Kimdir onun
arkasındaki güç? Deniz Poyraz’ı herhâlde elini kolunu sallayarak katletmeye
gitmedi. Onunla ilgili binlerce delil var dosyada. Bu soruşturma savcısı
görevini yapmıyor. Evet, ben de buradan söylüyorum: Tetikçiyle davayı kapatmaya
çalışıyor, bunun karşısındayız. Bu soruşturmaları da durdurun diyorum çünkü
ortada herhangi bir suç yok.
Sayın Başkan, kayyumlarla ilgili her gün yeni
haberler çıkıyor. Şimdi de Cizre’den bir haber var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Cizre Belediyesi
kayyumu itfaiye alanı olarak kullanılan 1.033 metrekarelik belediye taşınmazını
bedelsiz bir şekilde Adalet Bakanlığına devretmiş. Açıkçası, bu düşman pratik
ve yöntemleri cumhuriyet tarihinde yok. Kayyumlar tarih yazıyor, evet,
düşmanlığa dair tarih yazıyorlar. İtfaiye alanının Adalet Bakanlığında ne işi
var? Halkın hizmetinde olan bir alanın bu şekilde halk adına devredilmesini
kabul etmiyoruz.
Tabii, provoke edici birçok mesele de var. Örneğin,
Cemal Gürsel’in adını bir sokağa vermişler ama Kürt şair ve aydınlarının
isimlerini de siliyorlar. Cemal Gürsel’i Kürtler şöyle hatırlar: Gürsel, 60
darbesinin ardından gittiği Diyarbakır’da halka “Size ‘Kürt’ diyenin yüzüne
tükürünüz.” diye seslenmişti; Kürtler bunu unutmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, Cizre’de sokağa
bu adı vermek, sokağa “Cemal Gürsel” adını vermek bir provokasyon ve inkârı
devam ettirmek oluyor. Bir yerin adını değiştirmekle güçlü olunmuyor, bilakis
güçsüzlük ilan ediliyor. Merak etmeyin, tarih sizi de inkârcı isimleri de
istediği yere koyuyor; sizin de bu politikalarınız yerle bir olacak, az kaldı.
Yayla yasakları mağdur etmeye devam ediyor.
Bitlis’in Tatvan ve Hizan ilçeleri sınırlarındaki Üranis, Çanges, Şen,
Horozdere, Hirit, Gulpik, Agur köylerinde operasyonlar gerekçesiyle günlerdir
sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve köylüler köylerinden dışarı çıkamıyor.
Hayvancılık yapılıyor, hayvancılık da bahar mevsiminde hayvanları tabii ki
yaylaya çıkarmakla ancak mümkün oluyor. Tam yayla mevsimi ve bölge ekonomisini
çok ciddi bir şekilde olumsuz yönde etkiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Açıkçası, bu mevsimde
köylüler dağlardan mantar ve ışkın da topluyor ama şimdi -diğer bir korkuları
da- yasakların sürdüğü alanda kurşunların hedefi olmaktan da korkuyorlar,
hayvanlarının peşinden gitmek zorunda kalıyorlar. Bir an önce bu yasaklar
kaldırılsın ve bu mağduriyetler giderilsin demek istiyorum.
Sayın Başkan, Konya Numune Hastanesi Başhekim
Yardımcısı Hasan Hüseyin Uysal, Konya'da -söylediğim için toplumdan, halktan ve
sizlerden özür diliyorum- şöyle bir cümle kuruyor: “Konya’da bile göbeği,
göğüsleri açık tipler türedi. Bu teşhir, beden görseli satma değil mi? Beden
satmaya giden yol, fahişelik yolu değil mi?” şeklinde ifadelerde bulunuyor.
Şimdi, bununla da kalınmadı, AKP Milletvekili Ahmet Sorgun -buradaysa cevap
verebilir- kıyafetini beğenmediği kadınlara “fahişe” diyen ve çok yoğun tepki
alan bu Başhekim Yardımcısı ve İHH Konya İl Başkanı Hasan Hüseyin Uysal'a
destek ziyaretinde bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, biz bunun
neresinden tutalım? Ne giyeceğine, nasıl yaşayacağına kadınların kendileri
karar verir. Bunu öğrensinler artık, uzaktan gazel okumasınlar. Ayrıca, AKP
Milletvekilinin ziyareti de bu konudaki zihniyetlerini tescil eden bir hareket
oldu, ne yazık ki bizi şaşırtmadı ama siz, kadınların ne giyeceğini değil,
kadın cinayetlerini konuşun, kadın katillerini konuşun, şüpheli kadın
ölümlerini konuşun, bu şahsı da bir an önce görevden alın. O zihniyetteki
insanlar bu pozisyonda kalmamalıdır diyorum.
Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınarak son bir şey; bu
da bir cinsel şiddet meselesi. 17 Mayıs günü Muş’un Bulanık ilçesinde, Serkan
Sarıdağ, 7 yaşındaki bir çocuğa cinsel şiddette bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş, buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.
Çocuk hastaneye kaldırıldı, takip ettik, fail
tutuklandı, ancak tecavüzcülerin ailesi çocuğun ailesini tehdit etti. Hem de
nasıl? “AKP’de tanıdıklarımız var, biz bu işi çözeriz.” Kim bu AKP’deki
tanıdıkları? Çocuğa tecavüzün üstünü örtenler kim? Bunu bir an önce izah
etmelerini istiyoruz ve bu korucubaşı hakkında, korucular hakkında da derhâl
işlem başlatılmasını istiyoruz. Ellerindeki silahlara ve arkalarındaki iktidar
gücüne dayanarak 7 yaşındaki çocuklara cinsel istismar hoş görülemez,
meşrulaştırılamaz; bu fiiller ağır suçlardır. Bunun karşısında hep birlikte
olalım diyorum ve çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Pençe-Kilit
Operasyonu’nda yaralanıp şehit olan askerlere, Kara Kuvvetleri Komutanlığı
İstihbarat Başkanlığına yapılan atamaya, Millî Savunma Bakan Yardımcılarının
kendisine yönelik açıklamalarına, Gezi süreciyle ilgili yargılanan Çiğdem
Mater’in tutuklanmasına, TBMM Başkanlığına sunulan Çevre Kanunu’nun 2’nci
maddesinde yapılacak olan değişikliğe, PTT’nin PTT-SEN’e açtığı davaya ve PTT
işçilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Pençe-Kilit Operasyon bölgesinde, dün
3 şehidimiz vardı ve bununla ilgili üzüntülerimizi ifade etmiştik. 2
yaralımızın daha hayatını kaybetmesiyle birlikte 5 şehidimiz var. Ben,
şehitlerimiz Celal Tekedereli, Onur Doğan, Abdülkadir Güler, Bican Kapılay ve
Hüseyin Cankaya’ya bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. 5’inin birlikte
çektirmiş oldukları fotoğraf tüm milletimizin, hepimizin yüreklerini dağladı.
Bir kez daha milletimizin ve ailelerinin başı sağ olsun.
Sayın Başkanım, Kara Kuvvetleri Komutanlığı
İstihbarat Başkanlığı, şüphesiz, hepimizin üzerinde mutabakata varacağı gibi,
ordumuzdaki en kritik görevlerden bir tanesi. Geçen sene Serdar Atasoy
tuğgeneralliğe yükseltilerek bu göreve getirildi ve daha sonra, kendisinin 15 Temmuz
darbe girişimi sırasında Bangladeş’te askerî ateşe olduğu, ancak teğmenlik
rütbesinin bizzat Fetullah Gülen tarafından takıldığı, örgütle irtibatının
olduğu ve sürdüğü Millî İstihbarat Teşkilatının raporlamasıyla ortaya çıktı;
yargılama tamamlandı ve kesinleşti. O gün de söylemiştik, bugün de şimdi
söylüyoruz: Böyle bir kişiyi geçen sene YAŞ’ta İstihbarat Başkanlığına kim
önerdi? Millî Savunma Bakanlığının, Bakan Yardımcılarının… Söz konusu örgütle
irtibatları, geçmiş ilişkileri mevcutken bu kişinin referansı kimlerdir? Bu
kişiye asker kişiler karşı çıkarken eski asker Millî Savunma Bakanı kimlerin
referansıyla bu kişinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı
olmasında ısrar etmiştir? Bu meseleyi açıklığa kavuştursunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ayrıca, geçtiğimiz günlerde
yaptığımız eleştirilerden sonra “Özgür Özel Millî
Savunma Bakanımıza da Mecliste bir şeyler söylemişti, tazminat cezası
aldı.” diye açıklama yapmış Millî Savunma Bakan Yardımcıları. Başlayan yerde
bitsin, konuyu tutanak altında açıklığa kavuşturalım. Bir üst mahkeme
tarafından 500 bin lira ceza talep edilmişti biliyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan
demişti ki: “Millî Savunma Bakanıma laf etti; önce tazminat, sonra ceza.” Kürsü
dokunulmazlığından dolayı ceza davasıyla ilgili fezleke geri gitti. Tazminat
davasında 500 binin 15 bini kabul, 485 bini reddedildi; o 15 bini de
kaldırdılar. “Özgür Özel’i savunan avukat ve Özgür Özel dosyaya bütün
iddialarının kanıtlarını sunmuştur. Bu durumda, bunların Meclisteki ifadesinde
kamu yararı vardır ve bundan dolayı ceza verilemez.” diyerek ceza kaldırılıyor.
Bunu da tutanak altında, bu meselenin başladığı bu noktada ifade edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O günlerde hep beraber trol
ordularının peşine takılıp Özgür Özel’i linç eden paylaşımları yapan
arkadaşlara paylaşımlarını hatırlatırız.
Şimdi, yakın tarihimizin en barışçıl gösterilerinden
Gezi sürecine ilişkin geçtiğimiz haftalarda yaşanan haksız tutuklamaların
peşini bırakmayacağımızı söylemiştik. Cezaevine konulan her bir arkadaşımızın
ayrı ayrı suçsuzluğunu ve hikâyelerini biliyorum. Bu kişilerden hikâyesi en
enteresan olanlardan biri Çiğdem Mater’dir. Çiğdem Mater’in bir önceki
duruşmasında 3 hâkim “Türk milleti adına…” dedi, hep beraber ayağa kalmıştık;
beraat ettirdiler. Beraat edince yurt dışına gitmişti, Almanya’da film
çekiminde çalışıyordu, tekrar mahkeme açıldı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hani Recep Tayyip Erdoğan dedi
ya: “Birileri onları serbest bırakmaya çalıştı.” O “birileri” dediği 3 hâkimi
ağır cezadan asliye cezalara dağıttı falan. Mahkemeyi tekrar açtı, bu mahkeme
için Çiğdem Mater’in avukatı dedi ki: “Şubata kadar film çekimleri var, şubatta
bitecek, gelir.” Hakikaten şubatta bitti, geldi; geldikten bir ay sonra
tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi, kaçma şüphesi. Yurt dışına çıkış yasağı
tedbiri bile yeterli görülmedi; kaçma şüphesinden, kendi gelmiş Çiğdem Mater’i…
O Çiğdem Mater’in, 75’inci Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan,
Emin Alper’in yönetmenliğindeki “Kurak Günler” filminin de yapımcılarından biri
olduğunu hatırlatarak bol ödüllü Yönetmen Emin Alper ve ekibine festivalde
başarılar diliyoruz. Çiğdem Mater ve diğer tüm tutukluların özgürlüğüne
kavuşacağı günleri bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, buradan Sayın
Elitaş'a bir çağrım var: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan
Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
2’nci maddesinde Kooperatifler Kanunu’na geçici bir madde ilave ediliyor.
Maddede, Kayseri ilindeki, bazı şartları taşıyan yapı kooperatiflerine ilişkin
düzenlemeler var, düzenlemeler olumlu. “Ben Manisa için de bunu isteyeceğim.”
demiyorum, bu olmaz; kişiye özel, grup başkan vekilinin iline özel düzenleme
olmaz. Bunun 81 ilde benzer durumdaki bütün yapı kooperatifleri için
uygulanması gerekir, bu yönde talepler var. Sayın Elitaş ve arkadaşlarının
vereceği o yöndeki önergeyi bekliyoruz hep beraber. Sadece Kayseri'deki bu
düzenleme doğru değildir.
Sayın Başkan, son sözüm PTT-SEN’le ilgili. PTT-SEN,
Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye’yi bir distopik romana dönüştürdüğünün
ispatlarından bir tanesi. PTT-SEN’e PTT dava açtı. İşçiler örgütlenmişler, sendika
kurmuşlar. Sayın Başkanım, siz bu konuda bir görüş bildiremezsiniz ama bütün
milletvekillerimizin vicdanına soruyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - PTT'deki işçiler sendika
kurarsa adı ne olur? “PTT-SEN” olur. PTT dava açmış, “‘PTT’ isminin isim
hakları bize aittir, kullanamazsınız.” diye. Bu davayı PTT-SEN işçileri
kazandı, “Olur mu öyle saçmalık!” diye. Bu işveren, Saf-Avrasya, işçilere
zulmetmeye devam ediyor. En son, bütün grupları gezen, “Emin Kan” adında, PTT
işçilerinin sorunlarını Mecliste dile getiren kişiyi “Bizi Meclise şikâyet
ettin.” diye işinden atmışlar. Ülke hakikaten distopik romana döndü. İşçinin
sendikasına, çalıştığı yerin ismini koymasına itiraz eden işveren, hakkını
Mecliste arayan, bunu gelip bize anlatan arkadaşı işinden kovuyor. Bunu bütün
milletvekillerimizin bilgisine ve vicdanlarına havale ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurunuz Sayın Elitaş.
28.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Pençe-Kilit
Harekâtı’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere, Necip Fazıl Kısakürek’in
39’uncu vefat yıl dönümüne, Genel Kurul gündemine ve Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, dün gerçekleştirilen Pençe-Kilit
Operasyonu’nda terörle mücadele ederken hayatlarını kaybeden, şehit olan 5
kahramanımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu şehitlerimiz; Piyade
Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade
Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya, Piyade Sözleşmeli
Er Celal Tekedereli ve Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay. Yine, bu operasyonda
yaralanan kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum. Kahramanlarımız bu operasyon
süresince ülkemizin bekasına ve birliğine kasteden çok sayıda teröristi de
etkisiz hâle getirmiştir; onları etkisiz hâle getiren bu kahramanlarımızı ve
şehitlerimizi buradan hürmetle yâd ediyorum.
Öte yandan, şairlerin sultanı, yazar, mütefekkir
Necip Fazıl Kısakürek'in 39’uncu vefat yıl dönümünde kendisini rahmetle anıyor;
ruhu şad, mekânı cennet olsun diye ifade etmek istiyorum.
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçen
haftadan kalan Bankacılık Kanunu’yla ilgili kanuni düzenlemenin görüşmelerine
devam edeceğiz. Kanun teklifinin 5’inci maddesini geçmiştik, inşallah, siyasi
partilerimizin olumlu görüşleri ve katkılarıyla da bu kanun teklifini bugün
bitirmeyi planlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bu kanun teklifinin
içerisinde, Grup Başkan Vekillerimizle birlikte içerideki odada sizin
huzurunuzda yaptığımız görüşme çerçevesinde, 2020 yılından bu tarafa Covid-19
münasebetiyle izinli olarak serbest bırakılan hükümlülerle ilgili -bugüne kadar
103 bin kişi bundan faydalanmış- 31/7/2023 tarihine kadar… Siyasi parti
gruplarımızın da uygun gördüğü, Meclis Başkanlık Divanının da olumlu görüşleri
doğrultusunda, görüşeceğimiz kanun teklifine bir madde ihdas etmeyi
planlıyoruz, buna da 31 Mayıs tarihinde biteceğinden dolayı siyasi parti
gruplarımızın da -yaptığımız görüşmeler çerçevesinde- olumlu görüş
vereceklerine inanıyoruz. Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna
verdiğimiz, Sayın Özel’in biraz önce ifade ettiği kooperatiflerle ilgili
düzenlemeyi biz yaklaşık dört aydır çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kayseri’deki etap hâlinde
yapılan kooperatiflerde farklı bir uygulama ortaya çıkmış; on yıl önce, on iki
yıl önce kooperatif yönetim kurulu tarafından gazete ilanlarıyla “Şu kadar
miktarı ödediğiniz takdirde size konutlarınız teslim edilecek.” “Yapılan kesin
hesap sonucunda şu kadar miktarı ödediğiniz takdirde konutlarınız teslim
edilecek ve üyelikleriniz sona erdirilecek.” denilmesi üzerine 4 binin üzerinde
aile konutlarını almış fakat kooperatif yönetimleri değiştikten sonra
Kooperatifler Kanunu gereğince tekrar çıkarılan borçları ödemekle karşı karşıya
kalmıştır. Kimilerine 200 bin, kimilerine 80 bin, kimilerine 380 bin borç ihdas
edilmiş. “Bu kanunu genel bir kapsam çerçevesinde yapalım.” diye söyledik ama
hem Ticaret Bakanlığının hem Adalet Bakanlığının hem de konuyla ilgili
kişilerin, ilgili bürokratların uyarısı üzerine, Kooperatifler Kanunu’nda böyle
değişimi yaptığımız takdirde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
…içinden çıkılamaz bir sonuçla karşı karşıya
kalabileceğimiz, Türkiye’deki bütün kooperatifleri, diğer kooperatifleri de zor
bir duruma sokabileceğimiz iddiasıyla onların öngörüleri doğrultusunda böyle
bir düzenleme yapma ihtiyacını hissettik. Sayın Özel haklı olarak soruyor
“Kayseri'ye özel niye bunu yaptınız?” diye. Eğer bunun benzerinde bir yer
varsa, başka şekilde de olanlar varsa o konutlarla ilgili, o kooperatiflerle
ilgili yaparız ama genele teşmil ettiğimiz takdirde konut kooperatifçiliğinin
önünü tıkayabilecek bir düzenleme olacağı endişesiyle bu işi gerçekleştirdik.
Nitekim üç dört ay önce Kayseri'den gelen engelli bir arkadaşımız da vardı,
Sayın Cumhurbaşkanımızla grup toplantısından sonraki yaptığı görüşme
doğrultusunda, biz Kayseri'ye gittiğimiz çerçevede bu insanların mağduriyetinin
giderilmesiyle ilgili…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aslında basit bir kanun
gibi, madde gibi görülebilir ama inanın, dört ay süreyle “Bunun yan etkileri ne
olabilir?”in araştırmasını, incelemesini yaptık. Geçici bir maddeyle ve bir
süre koyarak bu düzenlemeyi yaptığımızı ifade etmek istiyorum. Eğer değerli
siyasi parti gruplarının bu konuyla ilgili, tamamına teşmil etmeyecek,
Kooperatifler Kanunu’nu zor durumda bırakmayacak veya kooperatiflerin herhangi
bir şekilde yaşamasını engellemeyecek bir önermeleri varsa buna da açık
olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Çünkü bunun ne ideolojik bir tarafı var ne
siyasi tarafı var. Sadece mağduriyetleri gidermek, kooperatif yönetimlerince ve
genel kurulda karar alınmasına rağmen mağdur olmuş insanların mağduriyetlerini
gidermek üzere yapılan bir düzenlemedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bu konuyla
ilgili çok kısa bir söz söylemek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Başkan bu
detaya girince, tabii, ben konuya dikkat çekmek için, hani Kayseri Milletvekili
olduğu için öyle takıldım. Zaten mevzuya şöyle hâkimiyetimiz var: Bu mesele;
Milletvekilimiz Çetin Arık'ın çok uzun süredir üzerinde durduğu, odalarımıza
mağdurları getirdiği, buraya araştırma önergesi getirdiği; sizin oylarınızla
önce reddedilen, sonra “Doğru söylemiyorlar, yalan söylüyorlar.” ithamlarına
Çetin Arık'ın ciddi şekilde tepki dile getirdiği, en nihayetinde bir kişinin de
Genel Başkanınıza derdini anlatma imkânını bulması üzerine çözüm yoluna girmiş
ama bu işin gündeme gelmesinde de milletvekilimizin yoğun gayretlerinin Kayseri
kamuoyunca malum olduğu bir husus. Ancak benzer durumda olan kooperatiflerden
mailler geliyor; o konuda onlara dönüp sizin söylediğiniz bu hassasiyet
üzerinden onlara da bir çarenin düşünülebileceğini ama genel bir düzenlemede bu
mahzurun görüldüğünü aktaracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Benzer durumdakileri de
kapsayacak.” demeniz olumlu bir yaklaşım.
Teşekkür ediyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Bolu
Seben Çok Programlı Anadolu Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri Bolu Seben Çok
Programlı Anadolu Lisesinin öğrencileri Genel Kurulumuzu ziyaret ediyorlar,
kendilerine “Hoş geldiniz.” diyorum. (Alkışlar)
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla
Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu
ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para
aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de
uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum
sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının
bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
25/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Erhan Usta
tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla Türkiye'ye kim ya da
kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu ticaretini kimlerin yaptığı,
ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para aklayanların siyasilerle bir bağlantısının
olup olmadığı, bu anlamda Türkiye'de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki
artışın sebeplerinin araştırılarak toplum sağlığının, güvenliğinin ve
geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının bulunması amacıyla 25/5/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 25/5/2022
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ
Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray.
Buyurunuz Sayın Çıray. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye hâlihazırda tarihinin hiçbir döneminde
tecrübe etmediği ölçüde büyük, ağır ve yoğun, giderek derinleşen, çok boyutlu,
çok katmanlı bir sosyoekonomik buhran süreci yaşamaktadır. Buhranın en ağır yan
etkilerinden biri de Türkiye'de uyuşturucu kullanımının çok ciddi bir kamu
sağlığı ve toplum güvenliği meselesi hâline gelmiş olmasıdır. Bu çok ciddi
mesele, doğal olarak, uyuşturucu teminini ve dağıtımını, illegal uluslararası
bağlantılarıyla birlikte kara para trafiğinin ve mafyatik yapıların
güçlenmesini de içermektedir. Söz konusu kirli, karanlık para trafiği, siyasi
aktörlerin ve bürokratların genellikle toksik yöntemlerle iş birliği
yapmalarıyla gerçekleşebilir. Nitekim, kara para aklanmasının önlenmesinde
OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye'yi, 2021 yılında kara para aklama
ve terörün finansmanıyla mücadele yaklaşımındaki eksikliklerinden dolayı gri
listeye almış bulunmaktadır.
Bununla birlikte, mesele gitgide daha büyük bir
vahamet arz etmektedir. Ucuzluğu nedeniyle kokain, eroin, bonzai gibi diğer
uyuşturucu maddelerin türlerine göre çok daha kolay ulaşılabilen ve çok büyük
bir hızla ölüme götüren, kısaca “met” denilen metamfetamin kullanımı 2004’ten
itibaren katlanarak artmıştır. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı
İzleme Merkezinin her yıl yayınladığı raporlar bu vahim manzarayı olanca
açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Güney Amerika'da üretilen ve Avrupa ve Asya’ya
sevkiyatı yapılan uyuşturucu kaçakçılığında Türkiye, bir transit ülke olmanın
yanı sıra artık bir hedef ülke hâline gelmiştir. Son aylarda organize suç
örgütü lideri Sedat Peker'in ifşaatları sonrasında Türkiye'de ardı sıra ele
geçirilen kokain miktarları dikkat çekici olmakla beraber, güvenlik güçleri
tarafından ele geçirilen uyuşturucular uyuşturucu miktarlarının yalnız yüzde 10’una
tekabül etmektedir. Bunun neden böyle olduğunu, Meclise pandemide dezenfektan
ve kolonya pazarlayan firmanın sahibi Ali Osman Akat'ın 111 kilo kokainle
yakalanmasına rağmen geçen cuma tahliye edilmesinden anlıyoruz. Bu, âdeta
ülkemizin narkoz Türkiye'ye dönüştürülmesidir. Bunun zeminini hazırlayan
beceriksiz iktidar, evlatlarımızın zehirlenmesini karanlık güçlerin
servetlerine servet katmanın bir fırsat penceresine dönüştürmüştür. Neticede de
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 2021
yılı verilerini içeren raporuna göre, uyuşturucuya başlama yaşının ortalaması
21’e kadar düşmüştür. Yakın zamanda sahada yapılan diğer araştırmalar aslında
uyuşturucu kullanımı ortalama yaşının 20’nin altına indiğini göstermektedir.
Uyuşturucu maddelerin kullanım mekânları gençlerin
aileleriyle yaşadıkları evlerin içine kadar girmiştir ne yazık ki.
Uyuşturucu kullanımı aynı zamanda suç oranının
artmasına da büyük bir etken teşkil etmektedir. Bu durum toplum sağlığını
tehlikeye atarak, âdeta çürüterek bir millî güvenlik sorununu da beraberinde
getirmektedir.
Bu sebeple, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla
kim ya da kimler tarafından Türkiye'ye sokulduğunun, yasa dışı uyuşturucu
ticaretini kimlerin yaptığının, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para
aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığının; bu anlamda,
Türkiye'de uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin
araştırılmasına vereceğiniz desteği siyasetüstü olarak vermenizi Türk milleti
adına rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurunuz Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) –
Teşekkür ederim Başkan.
İYİ Partinin önergesi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde uyuşturucu kullanımı
8-9 yaşlarına kadar inmiş bulunmakta yani uyuşturucu kullanımı neredeyse
ilköğretim öğrencilerine kadar inmiş bulunuyor. Uyuşturucu kullanan kişi
sayısının 10 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Son on yılda ülkemiz dünyadaki
uyuşturucu trafiğinin önemli bir üssü hâline getirildi. Özellikle, Suriye
savaşından sonra üretilen eroinin neredeyse yarısının Türkiye hattına kaydığını
biz Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin yayınladığı raporlardan
öğreniyoruz. Yine bu raporlarda Türkiye'de yakalanan uyuşturucu miktarının
neredeyse Avrupa ülkelerinin toplamından fazla olduğu söyleniyor. Türkiye'nin
uyuşturucu trafiğinin üssü hâline gelmesi yine tesadüfi değil elbette,
uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa’da 1’inci sırada yer alması tesadüfi değil.
Yine, son on yılda ülkenin bu noktaya getirilmesi ise elbette ki hiç tesadüfi
değil. Bu meseleyle ilgili -yani sizin de yakından bildiğiniz- Sedat Peker
aslında sosyal medya üzerinden ciddi ifşalarda bulundu, aslında ifşaları tüyler
ürpertici iddialardı. Sözü edilen uyuşturucu trafiğini yani ülkemizin ana üs
hâline getirilmesini organize eden kişilerin aslında siyasetin ve bürokrasinin
içerisinde olan kişiler olduğunu ifade etti ama Sedat Peker’in bu iddialarına
ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı. Sadece “suç örgütü lideri”
denilerek aslında bu korkunç iddialar örtbas edilmemelidir, örtbas edemezsiniz.
Yine, bakın, Mersin Limanı’nda, Türkiye tarihinin en
büyük uyuşturucu operasyonunda 650 milyon lira değerinde 1,5 ton kokain ele
geçirilmiş; göstermelik bir soruşturma başlatıldı, bu operasyona dair bir
iddianame hazırlandı, iddianame sayfa sayısı 16. Siz bir “tweet” attığınızda
yüzlerce sayfalık bir iddianameyle karşılaşıyorsunuz ama bu kadar tarihî bir
operasyon, bu ülkenin bu kadar uyuşturucu üssü hâline getirildiği iddialarına
rağmen yürütülen uydurmalık bir soruşturma. Bu soruşturmada yine sevkiyatı
kimin yaptığı, hangi adrese gittiği, bu kara para meselesinde aslında kimlerin
hedef olduğu ifade edilmiyor. Ortada bir ciğer var ama kedi yok; kimsenin
kediyi yakalamak, ifşa etmek gibi bir niyeti de yok.
Ülkemizin kaynaklarının büyük bir bölümünün
yandaşlara pay edildiğini biz çok iyi biliyoruz. Yine, ekonominin çalarak
çırparak yolsuzluklarla çökertildiğini biz çok iyi biliyoruz. Şimdi, çökertilen
bu ekonomi, ülkenin kaçırılan bu kaynakları, paraları, Man adalarında gizlenen
kaynaklar bir şekilde başka yollarla tanzim edilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Taşdemir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) – Başka bir
ekonomi, alternatif ekonomiler yaratılmaya, kaynaklar yaratılmaya çalışılıyor.
Bu biçim siyaseti de çürüttü, toplumu da çürüttü. Bu çürümenin önüne geçebilmek
için bu Meclisin sorumluluk alması gerekiyor; bir an önce araştırma
komisyonlarının kurulması ve incelemelerin yapılması, sorumluların hesap
vermesi ve bu konudaki iddiaların da aydınlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere.
Buyurunuz Sayın Tutdere. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu ifade
edeyim: Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak İYİ Partinin bu araştırma önergesini
destekliyoruz; hatta bu konu Türkiye’de gecikmiş bir meseledir. Özellikle
uyuşturucu ticareti, Türkiye’deki kara para trafiği konusunda son yıllarda
medyaya yansıyan çok ciddi iddialar var. Bu iddialara ilişkin maalesef yargı
birimleri harekete geçmedi, cumhuriyet savcılıkları harekete geçmedi. İktidarın
vesayeti altındaki yargı kurumları bu görevi yapmadığı için bu sorumluluğun
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yerine getirilmesi gerekiyor, bu
araştırma komisyonunun mutlaka kurulması gerekiyor.
Ülkemiz uyuşturucu trafiğinde transit ülke konumunda.
Özellikle Afganistan, Hindistan ve Orta Asya’dan sevk edilen uyuşturucu Türkiye
üzerinden Batı’ya sevk edilmektedir. Burada, Türkiye’de son yıllarda
uyuşturucuyla ilgili hem soruşturma sayılarına baktığımızda hem de kullanan
insan sayısına baktığımızda ciddi bir yükselişin olduğunu görmekteyiz. Bu
istatistikler, özellikle Adalet Bakanlığının istatistikleri ve diğer sonuçlar
iktidarın aslında bu konuda sınıfta kaldığını da göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, özellikle Anayasa’mızın
58’inci maddesine göre, devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu
maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumakla
görevlidir. Peki, Anayasa’nın bu maddesinin yani 58’inci maddesinin gereğini
AKP iktidarı yapıyor mu veya bu konuda ülkemizde etkin bir mücadele var mı?
İstatistiklere baktığımızda bunun olmadığını ne yazık ki görmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, özellikle Emniyet Genel
Müdürlüğünün Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının verilerine
baktığımızda, Türkiye’de 2020 yılında gerçekleşen toplam 159.268 uyuşturucu
olayının suç türlerine baktığımızda, 123.649 olayın kullanma amaçlı uyuşturucu
madde satın almak olduğu, 30.341 olayın ise uyuşturucu ticareti olduğu ortaya
çıkıyor.
Yine, Adalet Bakanlığı verilerine baktığımızda,
cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısına da baktığımızda Türkiye’de aslında
cezaevlerinin uyuşturucu suçlarıyla dolu olduğunu ne yazık ki görmekteyiz. 2020
yılı itibarıyla cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısı 85.484.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) – Bu oran 2020 yılında
cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayılarının yüzde 32’sine tekabül
etmektedir. Yani diğer istatistiklere de baktığımızda etkin bir mücadele yok.
Şunu açıkça ifade ediyoruz, Genel Başkanımız da Maltepe Meydanı’nda söyledi,
biz de burada, milletin kürsüsünde bir kez daha ifade etmek istiyoruz;
uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmek için, çocuklarını, gençlerini zehir
tacirlerine kaptıran ve şu anda evlatları cezaevinde bulunan bütün ailelere şu
çağrıyı yapıyoruz: Gelin, bize katılın, uyuşturucu baronlarıyla etkin bir
mücadeleyi yapalım, Türkiye’yi gençlerimiz için güvenilir bir ülke yapalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Niğde Milletvekili Sayın Selim Gültekin.
Buyurunuz Sayın Gültekin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin vermiş olduğu uyuşturucuyla
mücadele hakkındaki grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi, Niğdeli
hemşehrilerimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ile asil
milletimizin huzur ve güvenliği için canlarını feda eden kahraman
Mehmetçiklerimiz Piyade Teğmen Abdulkadir Güler, Piyade Uzman Çavuşlarımız
Bican Kapılay, Onur Doğan, Hüseyin Cankaya ve Piyade Sözleşmeli Er Celal
Tekedereli şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz
milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Emniyet, Jandarma ve Sahil
Güvenlik birimlerimizce uyuşturucuyla mücadele kapsamında yürütülen başarılı
operasyonlar sayesinde Türkiye olarak uyuşturucuyla etkin bir mücadeleyi
sürdürüyoruz. İşte bugün, İstanbul Emniyet Müdürlüğümüzce yürütülen büyük
operasyonla ülkemizde tek seferde 1 ton
Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığında transit ve hedef
ülke konumundadır. Bu nedenle, güvenlik güçlerimiz başta gençler olmak üzere
insan sağlığını tehdit eden uyuşturucu suçlarla mücadeleyi tüm dünya
çocuklarını kendi dünya çocukları olarak gören bir anlayışla sürdürmektedir. Bu
anlayışla İçişleri Bakanlığımızca yürütülen NARKOTİM, Narkolog, Narko Rehber,
Narko Nokta, Narko Tır, Narkogenç, Uyuşturucuyla Mücadele Aplikasyonu (UYUMA)
ve okul çevrelerinde alınan önlemlerle uyuşturucuyla mücadelemizde önemli
sonuçlar elde ettik. Ayrıca, çocukların ve gençlerin uyuşturucu kullanımının
önüne geçme konusunda anne duyarlılığından faydalanmak amacıyla “En İyi
Narkotik Polisi: Anne” Projesi hayata geçirildi. Bu proje de uyuşturucuyla
mücadelemize çok önemli katkılar sağlamaktadır.
Sayın milletvekilleri, uyuşturucuyla mücadelemizde
2016’dan 2021 yılına operasyon sayısı 81 binden 215 bine, gözaltı sayısı 114
binden 294 bine ve yine, tutuklanan sayısı 8 binden 27 bine ulaşmıştır. Öyle ki
ülkemizde doğrudan uyuşturucuya bağlı ölümler son beş yılda yüzde 70 oranında
azalarak dünya ve AB ortalamasının çok çok altında yer almıştır. Bin yandan
emniyet güçlerimiz uyuşturucuya ulaşmanın önünü kesme noktasında başarılı
çalışmalar yürütürken diğer yandan da yüz iki yıldır genç nesillerimizi
bağımlılıklardan koruyan Yeşilayımız, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Programı’yla
her yıl 10 milyon öğrenci ve 3 milyon yetişkine ulaşarak çalışmalarını
başarıyla devam ettirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
SELİM GÜLTEKİN (Devamla) – Yeşilay, bağımlılıktan
kurtulmak isteyenlere ve ailelerine Türkiye'nin her köşesindeki Yeşilay
Danışmanlık Merkezi (YEDAM) çatısı altında ücretsiz psikolojik ve sosyal destek
hizmeti vererek yeniden hayata kazandırmalarını da sağlıyor. Yine AMATEM’le de
madde bağımlılarının tedavileri sağlanmaktadır.
Son olarak, milletimiz için hizmet ve eser üretme
yolunda yüz yılın işini yirmi yıla sığdıran, her daim milletinin yanında olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, terör örgütü PKK’nın
uyuşturucu ticaretinden sağladığı geliri engellemek için 2016-2021 yılları
arasında İHA ve SİHA destekli 226 büyük çaplı narkoterör operasyonları da icra
edilmiş ve toplam 52 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Bu başarılı
narkoterör operasyonları sonucunda PKK terör örgütünün toplam 67 milyar TL yasa
dışı gelir elde etmesinin önüne geçilerek etkin bir terörle mücadeleyi
sürdürdüğümüzü ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kastamonu
Abdurrahman Paşa Lisesinin öğrencilerine “Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu yıl 137’nci
kuruluş yıl dönümünü kutlayan ve Anadolu’nun ilk lisesi olma özelliğini taşıyan
Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinin öğrencileri Genel Kurulumuzu ziyaret
ediyorlar. Kendilerine “Hoş geldiniz.” diyorum. (Alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla
Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu
ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para
aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de
uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum
sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının
bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Özel, yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın Hakverdi, Sayın Şevkin, Sayın
Köksal, Sayın Şeker, Sayın Antmen, Sayın Gürer, Sayın Taşcıer, Sayın Ünver,
Sayın Barut, Sayın Arık, Sayın Tutdere, Sayın Kayan, Sayın Gökçel, Sayın Budak,
Sayın Erol, Sayın Şahin, Sayın Serter, Sayın İlhan, Sayın Keven.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.42
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.53
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL
(Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 94’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yoklama isteyen muhalefet
burada yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Muhalefet ediyor efendim. Muhalefet,
muhalefet ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Muhalefet Parlamentoda
yapılır Sayın Başkan.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, uyuşturucu maddelerin yasa dışı yollarla
Türkiye’ye kim ya da kimler tarafından sokulduğu, yasa dışı uyuşturucu
ticaretini kimlerin yaptığı, ülkemizde uyuşturucu ticaretiyle kara para
aklayanların siyasilerle bir bağlantısının olup olmadığı, bu anlamda Türkiye’de
uyuşturucu satışı ve kullanımındaki artışın sebeplerinin araştırılarak toplum
sağlığının, güvenliğinin ve geleceğinin güvence altına alınmasının yollarının
bulunması amacıyla, 25/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve
arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla
17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
25/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
17 Mayıs 2022 tarihinde İzmir Milletvekili Murat
Çepni ve arkadaşları tarafından -18612 grup numaralı- çay üreticilerinin
sorunlarının belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
25/5/2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; çayın ve çay
üreticilerinin sorunlarını tartışıyoruz ve bu sorunların araştırılmasını
istiyoruz. Çay ve çay üreticilerinin yaşadığı sorunlar yeni değil, periyodik
olarak çay üretimi tasfiye edilmeye çalışılıyor. 1984 yılında çıkarılan yasayla
bu sektöre özel şirketlerin girmesiyle birlikte burada ÇAYKUR’un payı
sistematik olarak azalıyor, özel şirketlerinse payı, hâkimiyeti artmaya devam
ediyor.
2016’ya kadar ÇAYKUR her yıl ortalama 80 milyon TL
kâr eden bir kurum iken 2017’den sonra aynı kurum 600 milyon TL dolayında zarar
etmeye başlıyor. Her nedense bir yıl önce kâr eden kurum bir yıl sonra zarar
etmeye başlıyor fakat bunun sebepleri henüz tam olarak açığa çıkabilmiş değil.
Peki, neden bu zararlar açığa çıkıyor? Birincisi şu: 2017’de ÇAYKUR Varlık
Fonuna teslim ediliyor, Varlık Fonuna teslim edilmesinden sonra kurum zarar
etmeye başlıyor; aynı zamanda, Sayıştayın da denetimi burada sınırlandırılmış
oluyor.
AKP’nin buradaki çalışmaları sistematik olarak
sürüyor. AKP, uluslararası tekellerin Türkiye’deki temsilcisi olduğu için, şirketler
ne talep ediyorsa AKP-şirketler koalisyonu da emeğin sömürüsü, doğanın talanı,
tarımın yok edilmesi pahasına bu talepleri emir telakki ediyor. AKP, 2020
senesinde yüzde 145 olan ithalattaki gümrük vergisini düşürüyor yüzde 7’ye yani
ithalatın önünü açıyor bu politikayla.
Yine, dünyada kişi başına en çok çayın tüketildiği
Türkiye'de, evet, ÇAYKUR'un zarar etmesinin anlaşılması mümkün değil. Peki, bu
zararlar nasıl ediliyor? Örneğin, yatırım mı yapılıyor, fabrika mı açılıyor,
üreticiye katkı mı yapılıyor, eskiyen çay bahçeleri mi yenileniyor? Hayır,
hiçbiri yapılmıyor. Yapılan şey, bildiğimiz kadarıyla yapılan şey, yine
ÇAYKUR'un reklam giderleri. Yani düşünün, dünyada en çok çayın tüketildiği
ülkede ÇAYKUR her nedense reklam yapma ihtiyacı hissediyor.
Yine, burada kota ve kontenjan politikası var. AKP
“Nasıl ederim de çayı özel şirketlere peşkeş çekerim?”i düşünmüş, bunun için
elinden ne geliyorsa yapmaya çalışmış. “Kota ve kontenjan” demiş, yani çiftçiye
diyor ki: “Sen şu kadar dekardan şu kadar çay verebilirsin; örneğin, dekar
başına 600 ton verebilirsin. Günlük olarak da yine 15 kilo verebilirsin.” Bunun
dışındaki üretimini de çiftçi doğal olarak, mecburen -çünkü çayın saklanma
kapasitesi olmadığı için- özel şirketlere vermek zorunda kalıyor. Şimdi, özel
şirketlere vermek zorunda kaldığında durum şu: Örneğin, geçen sene 4 TL'ydi
taban fiyatı, bu sene 6,70 kuruş açıklandı fakat bu, talep edilenin çok altında
bir rakam çünkü en az 9 TL olması gerektiğini çiftçiler ortaya koydular çünkü
gübre fiyatları yüzde 300 arttı, girdi fiyatları arttı, her türlü gider
çoğaldı; aynı zamanda, Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan ekolojik kırımın da
yarattığı verimsizlik üstüne binince çay üreticisinin zaten beli bükülmüştü.
Şimdi, burada, bir taraftan da özel şirketlere havale edilince yani ÇAYKUR
üretilen çayın neredeyse yarısını aldığı zaman, diğer yarısını da özel şirket
aldığı zaman özel şirket -geçen sene 4 TL taban fiyat açıklanmıştı- bunu 2,50;
2,70’e kadar aldı yani çiftçi yok pahasına özel şirketlere mecbur kaldı.
1937 senesinde ülkede toplu üretime geçildi, 1963
senesinde ise ithal çay tümüyle ortadan kalktı. Yani bütün çay bu topraklarda
üretilmeye başlandı, şimdi ülke yeniden çayda ithalatçı durumuna giriyor;
2019’da 8.736 ton alınmış, 2020’de 8.166 ton çay ithal edilmiş. Evet, çay
üreticileri isyan hâlinde “AKP bizi sadece oy deposu olarak görüyor. AKP bir
taraftan bizi vatan millet edebiyatıyla oyalamaya, kandırmaya çalışırken bir
taraftan da turizm politikalarıyla, beton politikalarıyla Karadeniz’i açlığa
mahkûm ediyor...” AKP politikasının Karadeniz’de tümüyle bir talan politikası
olduğunu söyleyerek taleplerini ortaya koydular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) – 12 Mayısta Trabzon ve Artvin’den gelen çay üreticileri Rize ÇAYKUR
önünde toplanacaktı fakat Rize Valiliği bunu yasakladı. Talepleri şuydu: “Kota
ve kontenjan kaldırılmalıdır. Özel sektörün taban fiyatın altında çay alması
yasaklanmalıdır. Gübre fiyatları düşürülmelidir. Gübrede KDV sıfırlanmalıdır.”
Karadeniz’de çay üreticilerinin talepleri bunlar. Biz buradan bu taleplerin
takipçisi olacağımızı söylüyoruz ve AKP’yi bir kez daha uyarıyoruz: Halkın,
köylünün taleplerini duyun; uluslararası şirketlerin, İngiliz çay tekellerinin
taleplerini değil üretici çay emekçilerinin taleplerini dinleyin. Karadeniz bir
oy deposu değildir, Karadeniz’i zehirlediniz ama bundan sonra Karadeniz halkı
size karşı kendi emeğini korumaya ve savunmaya devam edecektir. Buradan
direnen, emeğine sahip çıkan çay üreticilerini selamlıyorum ve sevgilerimi
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili
Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce Pençe-Kilit Operasyonu
bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada ne yazık ki 5 askerimiz şehit olmuş, 2
askerimiz de yaralanmıştır. Şehit askerlerimiz; Piyade Teğmen Abdulkadir Güler,
Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Hüseyin Cankaya ve Bican Kapılay’a, Piyade
Sözleşmeli Er Celal Tekedereli’ye Allah’tan rahmet ve ailesine başsağlığı
diliyorum, yaralı askerlerimize de Allah’tan şifalar diliyorum.
Yine, 25 Mayıs Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
Havza’ya gelişinin yıl dönümü vesilesiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere silah arkadaşlarını bir kez daha rahmetle buradan anıyorum.
Tabii, çay üreticilerinin sorunlarını müteakip
defalar buradan gündeme getirdik. Bildiğiniz gibi, çay özellikle Rize başta
olmak üzere Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin illerinde yetiştirilmektedir.
Günümüzde çay üretimi 787 bin dekar alan üzerinde yaklaşık 182 bin üretici aile
tarafından yapılmaktadır; yaklaşık 2 milyon nüfusu ilgilendirmektedir.
Geçtiğimiz dönemlerde de gördük ki, mesela çay
fiyatını devlet 4 TL açıkladı ama bu açıklanan, Rize Milletvekillerimiz de
burada…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 7 TL.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Bugün için söylemiyorum,
geçen yıldan bahsediyorum. 4 TL açıklandı ama geçerli fiyatı, özel sektör de
dâhil -biraz önce hatip de ifade etti- 2,5 ile 2,7 TL arasında gerçekleşti.
Aynı şekilde, Hükûmet 7 TL açıkladı fiyatı ama bugün Sayın Vekilim -bölgenin
insanısınız- şu an 6 TL’den alımlar başladı. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı 7 TL
açıkladı, alınan fiyatlar 6 TL ve bu gittikçe de aşağı doğru gidiyor. Hâlbuki
sizin bir otorite… Bakın, yönetimin başındasınız, yetki sizin elinizde; özel
sektörün de bu açıklanan fiyatlardan alması için elinizden geleni yapmalısınız.
Eğer almıyorsa, cezai yaptırım uygulamanız gerekiyorsa da -sizin üzerinize
düşen bu- lütfen gereğini yapın. Kaldı ki bizim beklentimiz, bunun 10 TL
civarında olması çünkü girdileri siz de biliyorsunuz; gübre fiyatlarını, her
şeyi biliyorsunuz. Oradaki artışlar yüzde 200, yüzde 300 iken bu açıklanan
rakam bölgeyi tatmin etmiş değil; bırakın tatmin etmesini, satın alınan
fiyatlar -7 TL açıklandı, bugün 6 liradan- gittikçe daha da aşağı doğru
gidecek. Buna muhakkak müdahale edilmesi lazım. Bu şartlar altında, bizim,
gelecekte bu sektörde de gerilere doğru gideceğimizi görmek için kâhin olmaya
gerek yok. Ülke dünyada önemli bir üretim kapasitesine sahipken hiç olmazsa bu
alanda bizi ithalatçı konuma düşürmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.
Bugün, tabii, bu işin yüzde 55’ini devlet, yüzde
45’ini özel sektör üretiyor; bu da ayrı bir vakıa. Özel sektörün tamamı bu
işten kâr ederken devlet bu alanda zarar ediyor. Bunun bir açıklamasının olması
lazım; bu kurumu yönetenlerin, idare edenlerin, başında olan insanların bunu
muhakkak açıklaması lazım. Bu sefer ne oluyor? Her birimizin gözümüz gibi
baktığı kurumlar için “Zarar ediyor, Varlık Fonuna devredilecek, devlet bu
alandan elini çekecek.” gibi söylemler otomatikman bizim üreticimizi eksi
duruma düşürüyor. Yine buna benzer, bugün çay bahçelerimiz oldukça yaşlı,
bunları gençleştiremedik, bunun gençleştirilmesine yönelik ciddi çalışmanın
olması lazım, ciddi katkının verilmesi lazım ama maalesef mevcut hükûmetin bunu
yapacağına, destekleyeceğine dair bir emare de görünmüyor. Bunları yapabilmek
için bizim bir sloganımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Arkadaşlar, az kaldı,
inşallah -çay üreticimiz siz de- bu işlerden kurtulacağız; sandık milletin
önüne gelecek, millet gereğini yapacak, çay üreticisi gereğini yapacak diyorum.
Az kaldı seçime hep beraber gideceğiz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurunuz Sayın Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İki teşekkürle sözlerime başlayacağım; bir,
Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışını sağlayan, öncülük eden Sayın
Cumhurbaşkanına teşekkür ediyorum. Bir de Trabzonlulara teşekkür ediyorum,
yıllarca bizi Trabzon Havalimanı’nda çektiler.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Misafir ettik.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışı yapıldı,
Sayın Cumhurbaşkanı geldi ve orada ÇAYKUR’un çayı kaça alacağını açıkladı; 7
lira fiyat açıklandı. Tam da bugünlerde, bu fiyatın açıklandığı günlerde
öğrendik ki ÇAYKUR 30 bin ton civarında kuru çayı değişik firmalara satmış; bu
firmaların bir kısmı zincir marketler, içlerinde inşaat firması -Ankara’da
İlerleyen İnşaat ve Madencilik- bile var. Kuru dökme çaya zam geleceğini bile
bile ÇAYKUR -ki Genel Müdürü Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanının ağabeyi-
menfaat sağladı beş altı firmaya, en fazla on firmaya değerli arkadaşlar; 400
milyon TL ayırdılar. Biraz evvel İYİ Parti sözcüsü arkadaşımız söz etti “Niye
zarar ediyor?” diye. Bunun için zarar ediyor. Aslında devlet ÇAYKUR’u,
üreticiyi korusun ve stratejik bir ürün olan çayı dengelesin diye; herkes,
üretici de kazansın, çayı içenler de uygun fiyatlı alsın diye kurulmuştur ama
ÇAYKUR maalesef -öyle serbest piyasa filan değil- zenginleri koruyor,
tüccarları koruyor, özel sektörü koruyor.
Değerli arkadaşlar, çayın temel problemi ÇAYKUR’un
kapasite meselesidir. ÇAYKUR yıllardan beri çay fabrikası kurmuyor. Dolayısıyla
kapasitesi 9 bin tonda kaldı, günlük kapasite. Hâlbuki günde 15-16 bin ton çay
işlenmesi gerekiyor ki Doğu Karadeniz’de üretilen 1,5 milyon ton yaş çay
işlenebilsin; bunu yapmıyor ÇAYKUR değerli arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)- Fındıklı’da Sümer Fabrikasında
ya. Senin de orada, Fındıklı’da 500 ton.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu sorun niye
çözülemiyor? 3 fabrika kapandı, 1 fabrika açıldı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, 500 ton, Sümer
Fabrikası.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Niçin çözülemiyor değerli
arkadaşlarım? İki şekilde çözülebilir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Pazar’daki fabrika…
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Osman, biraz sonra
konuşacaksın, dur ya.
Bu süreleri ekleyeceksiniz Sayın Başkanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam, olsun ya; doğru bilgi
ver.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bakın, çaydaki temel
problem kota, kontenjan meselesidir. Üretici çayı yetiştiriyor, gübresini
koyuyor, işçisine toplatıyor ama ÇAYKUR elinden almadığından dolayı gidiyor
ÇAYKUR’un açıklamış olduğu fiyatın altında -ki bu sene 4-5 lira civarında
satılacağı tahmin ediliyor- özel sektöre satmak zorunda kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu şekilde geçen yıl
özel sektöre vatandaştan alınarak 1 milyar TL aktarıldı, bu sene muhtemelen 2,5
milyar TL aktarılacak değerli arkadaşlarım. Yapılacak iş, kapasite artırmak. Bu
şekilde gerçekten devlet görevini yapacak, ÇAYKUR, özel sektörle gerçek bir
rekabete girecek ve buradan vatandaş kazanacak. Ya da kanunla taban fiyat
koyacak, diyecek ki: “Çay 7 lira.” Gidip işte “Ben çayın taban fiyatını
açıkladım.” dedi, koskoca Cumhurbaşkanı. Herkes biliyor ki taban fiyat değil bu
fiyat. Niye? Ancak yarısını ÇAYKUR 7 liraya alacak, çayın diğer yarısını özel
sektör 5 liraya, 4,5 liraya alacak. Ya, orada insanlar yaşıyor değerli
arkadaşlar. Bir de yarıcılar var değişik yerlerden gelmiş insanlar. Başka bir
yerden bir kuruş gelirleri yok değerli arkadaşlarım, orada yaşıyor bu insanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu insanlardan devlet
eliyle, devletin gücüyle 1 milyar TL -bu sene 2,5 milyar TL- alınıp özel
sektöre veriliyor. Bu olmaz, bu haksızlıktır, bu adaletsizliktir Sayın Osman
Bey kardeşim; Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti de budur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz takip ediyoruz Sayın
Bekaroğlu, merak etmeyin. Üreticimizin sorunlarıyla…
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Geçen sefer dedin ki:
“Madem böyle, niye Rize 3 tane milletvekili veriyor AKP'ye?”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Buradayız, merak etme.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bakın, bakın, anlayışa
bakın arkadaşlar. Bize 3 tane milletvekili veriyor, bunlara bir şey vermeye
gerek yok; kafaya bakın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sataşma var efendim,
lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bu kafayla buraya kadar
geldiniz, bundan sonra bakalım nereye toslayacaksınız.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, sataşmadan söz
istiyorum, konuşması sırasında şahsımı işaret ederek…
BAŞKAN – Siz konuşma esnasında zaten diyalog
kurdunuz efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, efendim lütfen,
şahsıma sataştı ve Rizelileri, Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermekle
suçladı(!)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Trabzon Milletvekili Sayın Bahar Ayvazoğlu.
Buyurunuz Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) –
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ben de sözlerime başlamadan önce
Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında şehit verdiğimiz aziz askerlerimize,
evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da şifa
diliyorum.
Her yıl mütemadiyen çay hasadı öncesinde verilen ama
çay üreticisinin derdiyle dertlenmekten çok uzak, gelişmeleri de takip etmeyen,
birbirinin tekrarı rutin önergelerden birine daha cevap vermek üzere AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. “Önerge verdim, sorumluluğum üstümden
kalktı.” anlayışının üreticiye de haksızlık olduğunu düşünüyorum, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta
içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Rize’de ilan ettiği üzere yaş çay
alımlarında uygulanacak taban fiyat yüzde 73’lük bir artışla 6 lira 70 kuruşa,
kilogramda 13 kuruş olan destekleme fiyatı ise yüzde 130’un üzerindeki artışla
da 30 kuruşa çıkarıldı. Bütün dünyanın pençesinde kıvrandığı bir küresel
ekonomik krizin içerisinde bile yani bugünün şartlarında enflasyonun üzerinde
bir fiyat, bölgede üreticimizin yüzünü güldürdü. Rize-Artvin Havalimanı’nın
açılışında binlerce kişinin huzurunda yapılan bu açıklamanın bölge halkında
oluşturduğu memnuniyetin bizatihi şahidi olarak diyebilirim ki HDP vekilleri
daha farklı konu başlıklarına çalışmış olsalardı çok daha yerinde olabilirdi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Senden mi
öğreneceğiz?
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Sayın milletvekilleri,
desteklemeyle birlikte açıklanan 7 liralık fiyat son dönemlerin en yüksek
fiyatı. Bölge halkı açıklanan fiyatı takdirle karşılarken çaydan bihaber
yaklaşımlarla Karadeniz’e göz kırpma gayretinin bölgesel bir etki alanı
oluşturup oluşturmayacağı da nettir. 2022 yılında, birinci sürgün kotası dekarı
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Ya, 2 lira düşük
satıyorlar, nasıl istedikleri oluyor?
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – ÇAYKUR, son yirmi yılda
yaptığı yatırımlarla yaş çay işleme kapasitesini 6.600 ton/günden 9.050
ton/güne çıkarmıştır. Gerek yeni fabrikalar kurarak -ki İkizdere’de ve
Çamlıhemşin’de temeli atılan 2 fabrikamız daha var- gerekse mevcut
fabrikalarımızın kapasitesini artırarak yüzde 38 oranında artış sağlanmıştır.
Mevcut kapasite tam olarak kullanılmakta, hatta, 9.050 ton/gün olan günlük
kapasitenin üzerinde yaş çay işlenmektedir. Özel sektörün toplam kapasitesi ise
10 bin ton/gün üzerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Yaş çay üreticisine
ödenen destekleme ödemesi, her yıl üreticilerin yaş çay alım sezonu boyunca
sattığı toplam yaş çay miktarına göre, yaş çay alım sezonunun sona ermesinden
ve toplam üretimin belirlenmesinden sonra yapılmaktadır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Bir de gübreye ne
kadar destek veriliyor, onu açıklayın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – ÇAYKUR, 2021 yılında,
860 bin tonla, tarihinin en yüksek yaş çay alımını gerçekleştirerek toplam
rekoltenin de yüzde 59’unu almış ve üreticilerin ürünlerini özel firmalara
düşük fiyattan satmasının önüne geçmiştir. Dolayısıyla, üreticilerin kota ve
kontenjan nedeniyle uğradığı herhangi bir zarar söz konusu değildir.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – 1 milyar nereye gitti,
1 milyar?
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Ayrıca, çay sektörünün
tamamını kapsayacak şekilde çay kanunu hazırlanmasına ilişkin çalışmalarımız
Bakanlığımız nezdinde yapılmaktadır.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) – Bir kere de biz
yapalım şu çalışmayı; Bakanlık yapmasın, bırakın, burada yapalım bu kanunu ya!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Kıymetli
milletvekillerimiz, konuşmamı Amerikalı yazar Katharine Branning’in “Evet, Bir
Bardak Daha Çay İstiyorum” isimli kitabındaki…
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – 1 milyar…
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – …anlatımıyla
sonlandırmak istiyorum. “Türk çayı yeşil veya siyah değil, tıpkı vatansever
Türklerin…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Baştan alın, hepimiz dinleyelim.
Buyurunuz efendim.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Konuşmamı Amerikalı yazar Katharine Branning’in
“Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” isimli kitabındaki…
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar
Katharine, eyvallah! Bravo!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – …anlatımıyla bitirmek
istiyorum. “Türk çayı yeşil veya siyah değil, tıpkı vatansever Türklerin
damarlarından akan kan gibi kırmızıdır.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar! Evet!
Rize diyoruz, Amerikalı yazar!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, herkes
müsterih olsun.
MURAT EMİR (Ankara) – Amerikan hayranısınız,
Amerikan hayranı.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Biz bize ait olanı,
kıymetleri korumada vatanseverliğin gerektiği şekilde davranıyoruz, müsterih
olun. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Eşitiz, eşit.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) – Bu saygısızlığınızdan
dolayı ben de bu kürsüden sizi alkışlıyorum Sayın Bekaroğlu! (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Amerikalı yazar
Katharine!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sizin konuşmanızı hiç
kesmemişti Bahar Vekilimiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hatip kürsüdeyken yani
acaba nereden sataşacak diye beklerken yaptı…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – “PKK” demedi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – “PKK” demedi, “çay” dedi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Çok komik, çok komik!
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz efendim.
Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, farklı…
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’ya bir sataşmada
bulunmadı ki.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Çok komik!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) – Yani kürsüde
konuşana saygı yok, yazık!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yani ben konuşmaktan
vazgeçmeyeceğim.
Buyurun, sizi dinliyorum.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Hayır, size değil, size
değil; Bekaroğlu’na diyorum, size değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir derdimi anlatayım
ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O konuşmayı biz yapsak “Dış
güçler, dış güçler.” dersiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan,
sataşmadan söz istiyoruz. Gerekçe ise; çaydan bihaber olduğumuzu, farklı konu
başlıklarında çalışmamızı falan -çok garip bir şekilde- önerdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu sataşma
değil ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hatibimiz kürsüden
cevap vermek istiyor.
BAŞKAN – Bir eleştiriydi ama buyurunuz Sayın Çepni.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sataşma, Sayın Başkan.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sayın Başkanım, PKK’ya bir
şey demedi ki.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Trabzon
Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Evet, aynen konuştuğumuz gibi,
biz tüm halkımızın olduğu gibi Rizeli çay üreticilerinin de temsilcisiyiz ama
konuşan AKP’li hatip İngiliz çay şirketlerinin temsilcisi olarak da konuştu.
(HDP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Hadi oradan!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sataşma bu.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Şimdi soruyorum: Her şey
gayet iyi, yerindeyse ÇAYKUR neden Varlık Fonuna devredildikten sonra, 2016’dan
sonra her yıl ortalama 500-600 milyon TL zarar ediyor? Buna cevap bekliyoruz.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Az önce söylediğinizin
aynısını söylüyorsunuz. Sataşmaya cevap vermek için…
MURAT ÇEPNİ (Devamla) – İki, kota ve kontenjan özel
şirketlere AKP’nin bir kıyağıdır. Siz, eğer üretilen çayın yarısını alıp
yarısını almazsanız o üretici o çayı taban fiyatının neredeyse yarısına özel
şirkete vermek zorunda kalıyor. Şimdi, burada, AKP ne yapmış oluyor? AKP,
burada özel şirketlerin temsilciğini yapmış oluyor. AKP, burada, yine
hamasetle, demagojiyle Rizeli, Trabzonlu, Karadenizli üreticinin gözünü
boyamaya çalışıyor ama artık o devran geçti, o devran geçti. AKP’nin
Karadeniz’i ne yaptığını; doğasını, yaylalarını, derelerini, sularını nasıl
katlettiğini, nasıl turizm şirketlerine peşkeş çektiğini herkes biliyor. Şimdi
de sıra çayda ve fındıkta; fındığı da İtalyan şirketlerine peşkeş çektiniz,
çayı da bitirmeye çalışıyorsunuz. Siz İngiliz çay tekellerinin temsilcisisiniz.
(HDP sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) – Amerikalının şiirini
okuduğundan belli zaten. Amerikalının şiirini okuyor, Türk çayını Amerikalının
şiirinden öğreneceğiz. Türk çayını bilmiyorsanız biz ne yapalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dış güçler (!) Dış güçler (!)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben de söz istiyorum
efendim.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkanım, direkt
şahsıma yönelik “İngiliz temsilcisisiniz” dediği için…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, İzmir
Milletvekili Murat Çepni’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – HDP’li hatip sataşmadan
söz istedi ama biraz önceki konuşmalarının tekrarını yaptı. Sadece, kendisine
şunu iade etmek istiyorum: Biz Türk milletinin temsilcisiyiz, Karadeniz
milletvekili olarak Karadeniz Bölgesi'nde çay hasadı yapan üreticinin
temsilcisiyiz. O cümlenizi aynen size iade ediyorum. Başkalarının temsilcisi
olmak, başkalarının himayesinde siyaset yapmak size ait bir olgudur. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) O yüzden, cümlelerinizi size iade
ediyorum. Lütfen, herkes haddini bilsin mümkünse.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ama siz Karadenizlinin
paralısını seversiniz, paralısını!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım…
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Sataşma yok, bal gibi cevap.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Karadenizlinin paralısını
seversiniz, zenginini seversiniz, fakirini de kandırırsınız.
BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu…
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Hatip bizi doğruyu
söylememekle suçladı, yalancılıkla suçladı.
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Başkanım, sadece cevap verdi,
sataşma yok ki!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne dedi efendim ya!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Bu da mı gol değil ya!
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun,
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın arkadaşlar,
Rizeliler Amerika mamerika bilmez. Bak, Rizeliler çayı bu şiirle okurlar:
“Basit yaşayacaksın, basit/Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit/Çay,
simit ve peynirle.”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Peynir değil kaşar, taze
kaşar, simit-kaşar.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
biraz evvel konuşan iktidar partisinin, AKP'nin hatibi gerçekleri örttü.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Simit-kaşar.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Hiç de öyle değil yani
insanlar… Evet, 7 lira fena bir fiyat değil o şekilde ama çayın yarısını… Yani
ben 30 ton çay veriyorsam 15 tonunu 4 liraya satacağım; niye? Çünkü değerli
arkadaşlarım, ÇAYKUR kapasite artırmadı, fabrika kurmadı, taban fiyatınız yok,
herhangi bir zorlama yok. Ya, çayı topladığınız zaman çayın bir hafta içinde o
ağaçtan kesilmesi gerekiyor ve o kestiğiniz gün bunu alım yerine götürüp
vereceksiniz; bu hikâye değil arkadaşlar. Yağmurun, çamurun içinde… Vermezseniz
bozuluyor, gidiyor; dökeceksiniz. Geliyor o zaman özel sektör “7 lira çok, 5
lira vereceğim.” diyor, satmak zorunda. Bu, hırsızlıktır ya! Bu, şantajla
insandan para almaktır. Siz de buna yardım ve yataklık ediyorsunuz, bunu
söylüyorum size. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Başkanım, Rize Milletvekili
olarak söz almak istiyorum efendim, sataşma var.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Ne alakası var?
BAŞKAN – Sayın Bak, yerinizden efendim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, lütfen...
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Başkan, ne alakası var...
BAŞKAN – Sataşma var mıydı efendim?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 69’a göre açıkça sataşma
var.
BAŞKAN – Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
4.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabii, öncelikle, Rize-Artvin Havalimanı açılışıyla
Sayın Cumhurbaşkanımız yöremize çok değerli bir eser kazandırdı. Emeği
geçenlere teşekkür ediyoruz. Çay sezonuyla ilgili açıklamayı yaptı, 6,70; artı
30 kuruş desteklemeyle beraber 7 TL.
Biz geçen hafta çay üreticileriyle, çay
sanayicileriyle toplantı yaptık, onlarla görüştük ve bu sezon çayın toplanmasıyla
ilgili, müstahsiliyle ilgili yapılan çalışmaları takip ettik, takip ediyoruz.
Şu ana kadar çok güzel bir sürgün devam ediyor, özel sektör de buna katkı
veriyor. ÇAYKUR sezonu erken açtı, üreticimiz sahaya girdi ve yapıyor.
Şimdi, şu bir gerçek: ÇAYKUR bölgenin amiral gemisi.
“ÇAYKUR kapasitesini artırmadı.” diyorlar. ÇAYKUR kapasitesini 6.600 tondan
9.500 tona çıkardı. “Fabrika yapılmadı.” dedi; sayın vekilimizin ilçesine,
Fındıklı’ya, Sümer’e 500 tonluk fabrika yapıldı.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Ya, 95’te 9.500 tondu!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Ve 2 tane fabrikanın
temeli atıldı; bir tanesi İkizdere’de, bir tanesi Çamlıhemşin’de. Yeni
yatırımlar için de çalışmalara devam ediyoruz. Bununla ilgili de -kanun
çalışması içinde- hep beraber çalışmalara devam ediyoruz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede yaptınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Fabrika orada yapılıyor,
merak etme.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede İkizdere’de yaptınız,
nerede yaptınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Merak etme, İkizdere’de.
Gel götüreyim seni, beraber gidelim.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – İkizdere’ye mi götüreceksin
beni?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – İkizdere, İkizdere.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ben İkizdereliyim. Nerede
yaptın orada, yalan söyleme!
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Neyse sen…
Şimdi, şunu söyleyeyim: Karadeniz çok özel,
Karadeniz vatanını, milletini sever, vatanı için her şeyi yapar, destek verir.
Biz Rizeliler olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın arkasındayız, destek veriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Sayın Vekile de
söylüyorum: Buyurun, aday olun Rize’den. Niye Rize’den aday olmuyorsunuz,
İstanbul’dan niye oluyorsunuz? Gel, Rize’den aday ol, bekliyoruz seni, niye
olmuyorsun? Sen kontenjan milletvekilisin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ya, sizin vekillerinizin
hepsi memleketinden mi aday oluyor?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Ya, niye hiçbir soruya cevap
vermiyorsun? ÇAYKUR niye zarar ediyor?
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Dolayısıyla biz
üreticinin yanındayız, bölgemizi seviyoruz, bölgemizi destekliyoruz ve yeni
ürünlerin, yeni fiyatın bölgemize hayırlı olmasını diliyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Hep beraber sahada
olacağız, üreticimize destek vereceğiz. Rize’mizi seviyoruz, bölgemizi
seviyoruz, ülkemizi seviyoruz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Beştaş…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben bir şey söylemedim ki
arkadaşa.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sataşmadan söz
istiyorum, önergemiz üzerinde…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben sataşmadım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Beştaş, sataşmadı ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ne dediğini
anlatacağım.
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri ve bizi izleyen Karadenizliler; bizim milletvekilimiz Rizeli
ya, kendisi burada söylemek istemiyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz nereliyiz? Biz de
Rizeliyiz, merak etme. Beraber gidelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ama “Karadeniz’in
sorunlarından bihaber, çay üreticilerinin sorunlarını siz bilmezsiniz.”
nobranlığıyla yaptığınızı kabul edilemez buluyorum en hafif deyimiyle. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yapma ya, kaç kere
gittiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bir kere, çay
üreticilerinin sorunları yok mu ya? Niye üreticilerin sorunlarını
konuşmuyorsunuz? Bizim burada -yok efendim- farklı konu başlıkları altında
çalışmamızı öneriyorsunuz. Ya, bu sizin kalibrenizi aşar. (HDP sıralarından
alkışlar) Bizim seçtiğimiz konuların mahiyeti ve detayı sizin kalibrenizi aşar,
sizin zekâtınız olarak veririz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Siz bizim kalibremizi
belirleyemezsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siz, bizim derinliğimize,
konuları seçişimize nasıl karışırsınız ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Siz bizim kalibremizi
belirleyemezsiniz. Bizim kalibremizi millet belirler, siz belirleyemezsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ha, diğer bir mesele:
Biz Türk milletinin temsilcisiyiz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kalibremizi millet
belirliyor, sizin öyle bir yetkiniz yok, siz bizim kalibremizi
belirleyemezsiniz.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Dinle ya, dinle, dinle!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Hayır, biz sadece
Türk milletinin temsilcisi değiliz, biz Türkiye'de yaşayan Türk, Kürt, Laz,
Çerkez, Alevi, bütün farklı kimliklerin, inançların, dillerin temsilcisiyiz ve
buraya sizin gibi o sandıklardan çıkarak geldik. (HDP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Karadeniz’in de
Ege’nin de Marmara’nın da İç Anadolu’nun da Güneydoğu’nun da Doğu Anadolu’nun
da herkesin sorunu bizim sorunumuzdur. Vatanseverlikle, böyle hamasetle bizi
susturamazsınız, tamam mı?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Beştaş, sataşmaya
girmediniz. Hani, ne dedi de sataştı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Karadeniz’e neler
yaptığınızı biz gayet iyi biliyoruz. İkizdere’de fabrika yok, çıkıp fabrika
anlatıyorsunuz bize ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Var ya, gidelim beraber.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Nerede? Yalan söylüyorsun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Benim vekilim oralı
ya! Ya, böyle bir şey olamaz! Yani AKP bu ülkenin sahibi; bir de böyle üstten
bize konu belirliyorsunuz ya! Konuyu siz nasıl belirlersiniz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, yapmayın, yapmayın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Ya, ne dedi de sataştı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Niye canınız
sıkılıyor. Yok, böyle... Artık bu dili değiştirin. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Başkanım… Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu…
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – “Niçin İstanbul’dan
adaysın, Rize’den aday değilsin?” diye konuyla ilgisi olmayacak şekilde…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sordum, sataşma yok
efendim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – …kişiliğimi rencide
edecek laflar etti Sayın Osman Aşkın Bak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, alakası yok ya.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Kişiliğimi rencide
etti.
BAŞKAN – Sayın Hocam, mesajınızı aldık efendim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Hayır, cevap hakkımı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Yerinizden bir dakika veriyorum size
efendim.
Buyurunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Kalkmışken konuşayım
kürsüden.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bekaroğlu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, ne alakası var? Bir şey
söylemedim ya. “İstanbul Milletvekilisin” dedim, bir şey demedim. Daha önce
Rize Milletvekiliydin zaten.
6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, Rize
Milletvekili Osman Aşkın Bak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Şimdi, gerçekten, çay
meselesi ciddi bir mesele, ciddi konuşmak lazım; yani “Efendim, biz 3 vekil
çıkarıyoruz. Bekaroğlu niye İstanbul’dan adaysın, İstanbul’dan seçiliyorsun?
Rize’ye gel.” bu kadar basite alınacak bir konu değil değerli arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Yani ben Rize’ye de gelirim, seçilirim,
seçilmem, genç arkadaşlar seçilir; bunlar ayrı konu ama şu anda insanlar orada,
çay bahçesinde, yağmurun altında ekmek parası için… Hele hele, bak -biraz evvel
söyledim- mal sahiplerinin yanında bir de yarıcılar var; Ordu’nun yüksek
yerlerinden, Bayburt’tan, değişik yerlerden oraya gelmişler, ekmek parası için
gelmişler, perişanlar, on saat, on sekiz saat çalışıyorlar değerli
arkadaşlarım. Sizin yanlış politikalarınızdan dolayı bunların hakkını alıyoruz
özel sektöre veriyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkanım, tekrara
giriyor.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Ya, hiç sesinizi
çıkarmadınız. Genel Müdür kuru çaya zam geleceğini bile bile yarı fiyatına niye
inşaat firmasına kuru çay sattı? 25 bin ton değerli arkadaşlarım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Aynı şeyi duyduk zaten az
önce. Tekrara giriyor, tekrara.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Bunun hesabını soracak
mısınız Osman Bey?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, savcılığa başvur
ya böyle bir şey varsa!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Böyle bir şey olur mu
değerli arkadaşlarım? Bu, suçtur kanunlarımıza göre.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam, savcılığa başvur!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Ya, bunu konuşalım,
yoksa “Bekaroğlu, İstanbul’dan milletvekili, Rize’den milletvekili…”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hayır, savcılığa başvur,
varsa öyle bir şey savcılığa başvur! Savcılığa başvur!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) – Yazıktır ya! Gerçekten
ayıplıyorum sizi ya, bunlar konuşulacak konular mı?
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve
arkadaşları tarafından, çay üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi amacıyla
17/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların
TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
25/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan
Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kanun değişikliği
gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların TBMM tarafından
ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi'nin
görüşmesinin Genel Kurulun 25/5/2022 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden
Kaboğlu.
Buyurunuz Sayın Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) -
Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları
Avrupa Mahkemesinin yasal düzenleme gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi
ve genel olarak bu tür pilot kararlara gelecekte yüce Meclis tarafından ivedi
biçimde düzenleme yapılabilmesi için atılması gereken adımların incelenmesi
amacına yönelik araştırma önergemiz hakkında söz aldım.
Pilot karar tekniği, kısaca, yapısal bir sorundan
kaynaklanan ve çok sayıda kişiyi ilgilendiren davalarda AYM ve İHAM’ın alınması
gereken genel önlemleri belirlediği karar uygulamasıdır, muhatap organ,
yürütme, yargı ve yasamadır. Pilot kararlara göre “yasa” adı verilen hukuki
işlem öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma bakımından belli
özellikleri yansıtmadığı sürece adı “yasa” olsa da içerik olarak yasa
sayılamaz. Yasal nitelik taşımayan maddeler yürürlükte oldukları sürece
sistematik hak ihlallerine neden oldukları için değiştirilmeli, yeniden
düzenlenmeli veya yürürlükten kaldırılmalıdır. Dahası, yasama organı, benzeri
düzenlemelerden kaçınmak ve adil yargılanma hakkı doğrultusunda düzenlemeler
yapmak yükümlülüğündedir.
Sayın vekiller, eğer nitelikli yasama sürecini
işletemezsek yurttaşlarımızın hukukunu, çocuklarımızın istikbalini, ülkemizin
varlığını ve doğamızın geleceğini tehlikeye atan yasaların neden olduğu ve
olacağı sorumluluk çok büyük olur. İHAM’ın benzer kararlar konusunda giderek
artan iş yükü altında boğulmamak için 2000’li yıllarda başlattığı pilot karar
tekniğinin iki ana nedeninden biri yargılamaların makul süreyi aşması, diğeri
ise yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin güçlüklerdir. Bu amaçla vermiş
olduğu Daneshpayeh ve Ümmühan Kaplan kararlarından hareketle yüce Meclisimiz
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların
Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun’u çıkardı 2013’te. İşte, pilot
karar niteliğindeki kararlar benzer tüm dosyalara uygulandığından büyük önem
taşımakta. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nde de açıkça bu öngörülmektedir.
Doğrudan yasal düzenlemelere ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
2011 yılından bu yana verdiği ve son beş yılda artan pilot kararlar kalemine
Anayasa Mahkemesi kararları da eklenmiş bulunuyor. İşte bu çerçevede, yüce
Meclisimiz somut düzenlemeler yapmak zorunda; bunların başında -bu yasaların
başında- Türk Ceza Kanunu gelmekte ve bunun özellikle 301, 220, 314, 299, 125
gibi maddeleri açıkça neden yasa niteliği taşımamaktadır bu kararlarda
belirtilmektedir.
Örneğin, madde 301, kullandığı kabul edilemez
derecedeki geniş sözcükler öngörülebilirlik eksikliği nedeniyle bir kanun
oluşturmamaktadır.
Madde 220’nin 6’ncı fıkrası, ulusal mahkemelerce
üyeliğe dair herhangi bir somut delil bulunmaksızın yalnızca temel
özgürlüklerin kullanılması ile yasa dışı örgüt üyeliği durumlarının denk
tutulmasına varacak geniş yorumlara karşı yetersizdir.
Madde 314, tutuklamayı haklı kılabilecek eylemler
yelpazesi fazla geniş olup mahkeme ve makamların keyfî müdahalelerine karşı
yeterli koruma sağlamamaktadır.
Madde 299, Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve
uygulaması, Anayasa 26 ve İHAS madde 10’a açıkça aykırıdır. Buna göre, hakaret
alanında devlet başkanına özel olarak yüksek seviyeli bir koruma sağlanması
sözleşmeye uygun olmayıp devletin, devlet başkanının itibarını korumaktaki
çıkarı hakkında haber verme ve görüş ifade etme hakkına karşı ona bir ayrıcalık
ya da özel koruma tanınmasını haklı kılmaz.
Yine, 125’inci madde… “Kamu görevlilerine tanınan
-üstün koruma- üst düzeyde koruma, seçilmişlere de tanınamaz.” biçimindeki
düzenleme… Bu 3 madde yani 125, 299 ve 301’inci madde “pilot kararlar”
hanesinde yer alan bu maddeler, Sayın Kaftancıoğlu’nun mahkûmiyet kararlarında
uygulanan maddelerdir, dikkatinizi çekmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Anayasa Mahkemesi,
özellikle vermiş olduğu sulh ceza mahkemelerinin internetteki haberlerin
erişime engellenmesi kararıyla ilgili pilot kararında 5651 sayılı Yasa’nın
9’uncu maddesinin neden bir yasa maddesi olarak sayılamayacağını açıkça hükme
bağlamıştır, bunun nasıl değiştirilmesi gerektiği, yeniden nasıl yazılması
konusunda da açık önerilerde, somut önerilerde bulunmuştur.
Sayın vekiller, bu pilot kararlar yalnızca
Anayasa’mız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğrultusunda değil, aynı
zamanda Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde de açıkça öngörülmüş bulunuyor,
İnsan Hakları Eylem Planı’nda da açıkça öngörülmüş bulunmaktadır. Bu çerçevede,
Anayasa’ya bağlılık andımız gereği, başta 2, 7, 11, 90, 138, 148 ve 153’üncü
maddeler uyarınca Anayasa Mahkemesinin ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin
kararları yasama faaliyeti bakımından temel normatif dayanak ve çerçeve
oluşturmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi ve İHAM’ın pilot
kararları mevzuatımızdaki sistematik hak ihlallerine neden olan konularda
gerekli değişikliklerin yapılması için -ilk ve doğrudan muhatap yüce Meclis
olduğuna göre- zaman geçirmeden gerekli yasal düzenlemeleri yapmakla yükümlü
olduğumuzu belirtiyor ve özellikle Yargı Reformu Strateji Belgesi’ndeki
-paragraf 18, sayfa 8- ilgili cümleyi okuyorum: “Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları ile Avrupa Birliğinin
insan haklarına ilişkin müktesebatı Avrupa insan hakları hukukunu
oluşturmaktadır. Türkiye, bu ortak hukukun bir parçasıdır.”
Evet, saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Feridun Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yirmi yıldır iktidarda olan
bir parti, hatırlarsanız, “insan hakları” diye bir kavram olduğunu fark edip
bununla ilgili bir eylem planı hazırlamıştı. Cumhurbaşkanı bazı kriterlere de
özellikle vurgu yapmıştı. Neydi bunlar? Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre
uyulması zorunlu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kriterleri, Anayasa’nın
153’üncü maddesine göre uyulması zorunlu Anayasa Mahkemesi kriterleri. Zira
Anayasa’nın 153’üncü maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve
yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükmünü
getirmiştir ama bilerek, isteyerek bağımsızlığını kaldırdığınız yerel
mahkemeler bu kararları yok saymaya devam ediyor. Düzeni öyle kurdunuz ki
ülkede ne Anayasa kaldı ne erkler ayrılığı ne de kişisel hak ve özgürlükler.
Bugün hak ve özgürlüklerden bahsedebilmek mümkün mü? Asla. Peki, kuvvetler
ayrılığı ve yargı bağımsızlığından? Kesinlikle hayır. Yerel mahkemeler Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymama keyfîliğini
nereden alıyor? Cumhurbaşkanı Başdanışmanı her kritik karar öncesi gazetelere
açıklama yapıyor. Bu açıklama ise ilgililerce talimat olarak algılanıyor ve
Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları yok sayılıyor.
Değerli milletvekilleri, gelelim şimdi Anayasa'nın
90’ıncı maddesine. AK PARTİ 2004 yılında yaptığı Anayasa değişikliğiyle
Anayasa'nın 90’ıncı maddesine bir beşinci fıkra ekledi. Buna göre “Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar
hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi
nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas
alınır.” Yani bu değişiklikle, Türk yasaları ile uluslararası sözleşmeler veya
mahkeme kararları çeliştiği takdirde uluslararası sözleşme veya mahkeme
kararları üstünlük kazanmıştır. Bunlar aleyhine Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla
mahkemeye iptal davası da açılamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) – Ülkemiz kamuoyunda en çok
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa Mahkemesi kararlarına
uyulmaması tartışma yaratmaktadır. Önergenin gerekçesinde de açıklandığı üzere
her iki mahkemede uzun süredir pilot karar uygulaması vardır ve pilot kararlar
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama faaliyetlerinde bir çerçeve
oluşturmalıdır, bu kararlar doğrultusunda da yasal düzenlemeler yapılmalıdır;
bu, hukuki bir zorunluluktur. Bu sebeple, Cumhuriyet Halk Partisinin bu
önergesini destekliyor ve kabul oyu vereceğimizi burada açıklıyoruz.
Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli vekiller; ülkenin Cumhurbaşkanı “Anayasa Mahkemesi
kararlarına saygı duymuyorum.” diyor, İçişleri Bakanı “Ya, arkadaş, sen gece
yık, mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin.” diyor, Adalet Bakanı “Türkiye’de
‘tweet’ attı diye hakkında soruşturma başlatılan bir kişi yok, ‘tweet’in içinde
yazandan dolayı soruşturma açılıyor.” diyor ve “tweet”i çay gibi içinde düşünce
olmadan atılıp fırlatılan bir şey zannediyor. Şimdi, bu manzara karşısında
yargının durumu âdeta “Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz.”e tekabül eden bir durum
ama biz eğer her şeye rağmen hukuk yolundan vazgeçmemeye kararlıysak
görüştüğümüz araştırma önergesi gerçekten önemli ve değerli. Önerge, yargılama
süreçlerinde yaşanan yanlış uygulamalar ve kanunların yeterince açık ve
anlaşılır olmaması ya da özgürlükleri daha da kısıtlamak yönünde algılanarak
uygulanması nedeniyle yaşanan ihlaller nedeniyle yasama organını yani bizleri
göreve çağırıyor ve diyor ki AYM ve AİHM’in pilot kararlarına atıfla:
“Kanunları ivedilikle Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uygun hâle
getirmeliyiz.” Örneklersek, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına
suç işleme suçunun düzenlendiği TCK 220/6-7’nci maddeleri nedeniyle o kadar çok
sayıda insan aslında düşünce, ifade özgürlüğü hakkı; toplantı, gösteri hakkı ve
örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanırken ceza alıyor ki bu nedenle AYM ve AİHM
önündeki başvurular da inanılmaz yoğunlukta. Yani aslında “kanunilik” ilkesine
de aykırı. AYM’nin deyimiyle, öyle geniş bir yelpazede keyfî bir yargılama
pratiği mevcut ki dolayısıyla AYM, örneğin “pilot karar” diyeceğimiz Hamit
Yakut kararında “İhlalin ve sonuçların giderilmesi ve yeni ihlallerin önüne
geçilmesi için ihlale neden olan kanun hükmünün gözden geçirilmesi
gerekmektedir. Bu nedenle kararın bir örneğinin yasama organına bildirilmesi
gerekir.” diyor, yani yine bize görev yüklüyor. Ancak bir sorun daha var, AYM:
“Benzer başvuruların incelenmesinin bir yıl süreyle ertelenmesine karar
verilmesi gerekir.” diyor. Bu da aslında başvurular için adalete erişimi
gerçekten geciktiren bir şey yani Mecliste acilen düzenleme yapmamız lazım.
Bir başka örnek ise AİHM, Selahattin Demirtaş
Türkiye kararı. Başvurucunun Ceza Kanunu’nun 314’üncü maddesi uyarınca, ceza
gerektiren ciddi suçlarla bağlantılı olarak tutuklanmasını haklı kılabilecek
eylemler yelpazesi oldukça geniştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – “Bir ceza
hukuku düzenlemesinin, ifade özgürlüğü hakkının kullanılmasının silahlı bir
terör örgütüne üye olmaya, bu örgütü kurmaya ve yönetmeye özümleneceği şekilde
geniş yorumlanması, bu yönde bir bağlantıya ilişkin hiçbir somut delil
bulunmadığından haklı çıkarılamaz.” diyen ve Selahattin Demirtaş’ın derhâl
serbest bırakılmasını gerektiren AİHM kararı da aynı kararlar statüsünde
duruyor.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, internet yasakları,
başkaca birçok konuyla ilgili böyle pilot şeyler var ama sürem yetmediği için
anlatamıyorum.
Sonuç olarak, AYM de AİHM de diyor ki: “Bizim
önümüze dosyaları yığıp durmayın, hepsiyle ilgili aynı ihlal kararlarını
vereceğiz, ona göre davranın.” Ona göre davranmak nedir? Hâkimler eğer AİHM ve
AYM kararlarına ya da sözleşmelere uygun davranmıyorlarsa buna uygun, onlara
tane tane anlatacak şekilde yeni yasal düzenlemelerin yapılması gereği.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Aksi takdirde, insanlar yargı terörüne maruz kalmaya
devam edecekler ve ihlal tazminatları da yine bu ülke halkının cebinden
ödenecek.
Bu nedenle, sevgili İbrahim Hocanın hazırladığı bu
önergeyi destekliyoruz ve bugün, Yüksel direnişçisi, KHK’li Nuriye Gülmen’e
verilen on yıl hapis cezası da yine yargının bir başka utancıdır diyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Tokat Milletvekili Sayın Yusuf Beyazıt.
Buyurunuz Sayın Beyazıt. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; CHP tarafından verilen araştırma önergesi
nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit
olan kahraman Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına
sabır ve yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Hukukun evrensel ilkelerini uygulayan ve bu
ilkelerle kendisini sınırlayan hukuk devleti insan hak ve özgürlüklerinin en
büyük güvencesidir. Kesintisiz reform iradesiyle ülkemizin hukuk ve insan
hakları standartlarını daha da ileriye taşıma noktasında gösterdiğimiz güçlü
siyasi irade sonucunda AB müktesebatıyla uyumlu olarak hak ve özgürlüklere
ilişkin standartları yükseltme kararlılığımız devam etmektedir.
İnsan hakları kurumlarının etkinliğini artırmak için
bugüne kadar pek çok yasal düzenleme yapılmış ve yapısal dönüşüme imza atılmıştır.
Geride bıraktığımız süreçte Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının
getirilmesi hiç şüphesiz bu alandaki en köklü ve etkili düzenleme olmuş ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden birçok başvuruyu kendi iç hukukumuzda
karara bağlama imkânı getirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla
paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı'yla da özgür birey, güçlü toplum, daha
demokratik bir Türkiye hedefiyle daha güçlü bir insan hakları koruma sisteminin
tesisi amacıyla önemli faaliyetler öngörülmüştür. Bu kapsamda, Yargı Reformu
Stratejisi’yle hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi, yargı
bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığının geliştirilmesi, insan kaynaklarının
nitelik ve niceliğinin artırılması, performans ve verimliliğinin artırılması,
savunma hakkının etkin kullanımının sağlanması, adalete erişimin
kolaylaştırılması ve hizmetlerde memnuniyetin artırılması, ceza adalet
sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk yargılaması ile idari yargılamanın
sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması, alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemlerinin yaygınlaştırılması amaçları doğrultusunda çalışmalar yapılmıştır.
Bu amaçların gerçekleşmesi bakımından yalnız mevzuat değişikliği yeterli
görülmeyerek uygulamaya ilişkin tedbirler de alınmıştır. Nitekim kendi iç
hukukumuz bakımından Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün ilgili maddeleri gereğince
pilot karar usulü düzenlenmiş ve bölüm başkanının tespit ettiği, bölüm
tarafından verilen pilot karar niteliğinde ya da içtihadın ortaya konulması
açısından ilkesel önemi haiz kararların Resmî Gazete’de yayımlanacağı
düzenlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Örneğin, AİHM’in, “uzun
yargılama” iddiasıyla yapılan Ümmühan Kaplan başvurusunu pilot dava seçerek
verdiği kararın gereğinin yerine getirilmesi kapsamında, 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun mucibince tazminat konusu da kısmen halledilmiştir. Adalet
Bakanlığımızla koordineli bir şekilde bu süreçler takip edilmekte, mevzuat
noktasında gerekli çalışmalar yapılmakta ve yeni adımlar atılmaktadır. Pilot
kararların yasal düzenleme gerektirmesi hâlinde, Meclisimiz üzerine düşen
görevi yerine getirmektedir ve bundan sonrasında da getirecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyor, hürmetler arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Tokat
Milletvekili Yusuf Beyazıt’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, çok
önemsediğimiz bir grup önerisi. Bütün gruplar da konusunda son derece uzman
arkadaşlarımızı konuşturdular. Ben Anayasa Komisyonu Başkanımızın da kürsüye
çıkmasını çok önemsedim. Bütün konuşmayı dinledim. Ya, bu konuşmada şu nerede?
Bu pilot kararlara uygun olarak bir kere, yasa teklifini Adalet Bakanlığından
nasıl beklersiniz? Adalet Bakanlığı yürütmedir, yasama tekeli buradadır,
milletin önüne çıkıp da oy istediğiniz referandumda billboardlarla bağıra
bağıra bunu söylediniz.
İkincisi, Anayasa Komisyonu Başkanı olarak bu konuda
Komisyon üyelerinizi özel gündemli bir toplantıya çağırdınız mı? Partinizin,
başta Anayasa Komisyonu olmak üzere hukukçu milletvekilleri pilot kararlara
uygun yasama yükümlülüğüne ilişkin nasıl bir teklif sundular?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hangileri Komisyonunuzda
kaçıncı sırada bekliyor? Ele almadıysanız mazeretiniz nedir, aldıysanız bizim
niye haberimiz yok? Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kadar açık yükümlülükleri
varken, Anayasa Mahkemesinin bu kadar açık kararları varken, yasama bizim
işimizken “Adalet Bakanlığıyla koordineli teklif gelirse Meclis üstüne düşeni
yapacaktır.” diyor. Meclisin üstüne düşen, konunun uzmanı milletvekillerinin
sizin de katkınızla hızla, müştereken ve ittifakla bu konuda, bir daha bu pilot
kararlara uygun mahkeme kararları çıkacak şekilde düzenlemeleri yapmaktır; bunu
bekliyoruz sizden, siz çıkıp bize ne okuyorsunuz? Kabul edilebilir bulmuyoruz.
Bu önergeyi mutat aralıklarla getireceğiz, bunu da tarih önünde not ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kanun değişikliği gerektiren pilot kararlarının belirlenmesi ve bu kararların
TBMM tarafından ivedilikle uygulanması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/5669) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Mayıs 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8,
9, 14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/5/2022 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin bu kısmın 2’nci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
1,2,7,8,9,14,15,16,21,22,23,28,29 ve 30 Haziran 2022
Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü Birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu
Birleşimlerinde saat 24.00’e kadar,
25 Mayıs 2022 Çarşamba günkü (bugün) Birleşiminde
335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
26 Mayıs 2022 Perşembe günkü Birleşiminde 127 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmaların sürdürülmesi;
335 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
|
335 sıra sayılı
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) |
||
|
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
|
1. Bölüm |
1 ila 6’ncı maddeler |
6 |
|
2. Bölüm |
7 ila 13’üncü maddeler |
7 |
|
Toplam Madde Sayısı |
13 |
|
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan
ve Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Aynı zamanda bizleri
izleyen değerli halkımızı ve özgürlükleri gasbedilen, cezaevlerinde olan başta
kadınlar olmak üzere tüm halkımızı da sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Hafta başı Kandıra’ya gittim değerli arkadaşlar
-yıllar sonra ilk defa bir cezaevi ziyareti gerçekleştirebildik- Aysel Tuğluk
ve Gültan Kışanak’la görüştüm. Burada sadece şunu söylemek istiyorum hasta
mahkûmlarla ilgili: Bine yakın çok ciddi derecede kişisel ihtiyaçlarını
göremeyen kadınlar ve erkekler var, yaşlılar var, çocuklar var. Aysel Tuğluk’un
durumuyla ilgili bilgi aldım. Burada sadece şunu ifade etmek istiyorum: Bir
kadın olarak ve bir kadın mahkûm hakkında kadınlık onurunu incitecek kelimeler
ve açıklamalar yapmaktan imtina ediyorum fakat yüreğinde zerre kadar vicdan,
insani bir ahlak ve zerre kadar hukuka saygısı olan bir yetkili, Aysel Tuğluk,
Mehmet Emin Özkan gibi insanlar dâhil olmak üzere, hastaları cezaevlerinde
tutamaz; bir an önce tahliye edilmeleri gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, kadın cinayetleriyle,
tecavüzleriyle ilgili her gün ülkemizde ağır örnekler yaşamaya devam ediyoruz.
Son günlerde İpek Er’in arkada bıraktığı mektupla… Kendisini uzun zaman
istismar eden, tecavüz eden, ölümüne sebep olan Musa Orhan’a, bir tecavüzcüye
“tecavüzcü” dedi diye bir kadına, Ezgi Mola’ya 7 bin lira civarında para cezası
verildi. Kime veriliyor? Tecavüzcüye taltif yapılıyor. Bu ülkede kadın
haklarından bahsedenler, insanlıktan, izzetten, ahlaktan bahsedenler
iktidarında, tecavüzcüler ödüllendiriliyor, terfi ettiriliyor. Biz de burada
kadınlar olarak, Ezgi Mola'nın dediği gibi, tecavüzcüye “tecavüzcü” demeye
devam edeceğiz, hırsıza “hırsız” demeye devam edeceğiz, katillere “katil”
demeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERAP YAŞAR (İstanbul) – Teröriste “terörist” peki?
BAŞKAN – Buyurunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Tuma Çelik ne
olacak, Tuma Çelik?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tuma Çelik beraat etti.
Utanmıyor musunuz hâlâ? Beraat etti ya!
HÜDA KAYA (Devamla) – Ve yine kadınlardan devam
etmek istiyorum. İçeride, Kobani davası başta olmak üzere gazeteciler,
akademisyenler, pek çok kadın cezaevlerinde; düşündükleri için, yazdıkları
için, muhalefet ettikleri için. İşte, bunlardan bir tanesi Mücella Yapıcı,
Çiğdem Mater, Mine Özerden derken bugün de KHK'li bir kadın, Nuriye Gülmen
atıldığı işine… Eğitimci. Hırsızlık yapayım demiyor, öldüreyim demiyor; işime
iade olayım, eğitime devam edeyim, yolda ona buna muhtaç kalmayayım diyor, bir
kadın olarak emek verdiği mesleğine devam etmek istiyor, bugün ona da on yıl
ceza verildi. Bu ülkede, bırakın onu, işte bakın yeni bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) – Hemen, son bir cümlemi ifade
etmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkürler.
Bakın, Esenler'de AKP Belediyesi bir kadın
türbesini, Ana Meryem Türbesi'ni yıktı, gizlice yıktı. Kimlerin gittiği geldiği
yerler buralar? Abdal Alevilerin ziyaret makamlarından biri. Gizlice yıktı.
İnançlara el uzatılıyor; insanların, kadınların izzetine, şerefine el
uzatılıyor; tecavüzcüler ödüllendiriliyor, hırsızlar korunuyor; her türlü
kaçak, gayrimeşru işler yapanlar taltif ediliyor AKP iktidarında. Biz, kadınlar
olarak, bu haksızlıklara elbette ki engel olmasını da bileceğiz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Murat Emir.
Buyurunuz Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) – Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Pençe-Kilit Operasyonu’nda yaşamını yitiren,
kaybettiğimiz Mehmetçik’imizi saygıyla anıyorum ve rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle Süper Lig’e çıkan
Ankaragücü’nü de kutluyorum. Gerçekten, Ankaragücü’nün Süper Lig’e çıkmış
olması son derece değerli. Geçen dönem, Ankaragücü Süper Lig’den düştüğünde ben
burada bir konuşma yapmıştım ve “Ankara’nın niye bir stadyumu yok?” diye
sormuştum, “Niye hâlâ yok?” demiştim. 2018 yılında 19 Mayıs Stadyumu’nu
yıktınız hem de bize göre yanlış bir raporla yıktınız, “Yıkılacak.” dediniz ama
sonrasında, iki yılda yapacağınız stadyumdan hâlâ eser yok, tek bir çivi
çakmadınız. Geçen yıl sorduğumda, “Niye üç yıldır yatıyorsunuz?” diye
sorduğumda Nevzat Ceylan partiniz adına konuştu ve geldi “İnşallah, yakında
temel atacağız.” dedi, hâlâ temel falan yok. Daha dört gün önce Fuat Oktay
Ankaragücü’nü tebrik ederken “Yakında müjdeli haberi vereceğiz, Ankara’nın bir
stadyumu olacak.” dedi ama hâlâ yok. Bakın, hep yalan dolan. Koca bir başkent,
Süper Lig’de 2 tane takımı var ve bu başkentin stadyumu yok. En yakın stadyum
Sincan’da,
Sizin derdiniz Ankara’ya stadyum yapmak değil, sizin
aslında Ankara’yla bir sorununuz var, Ankara’ya hıncınız var, Mustafa Kemal’e
hıncınız var, İnönü’ye hıncınız var, 19 Mayısa hıncınız var. (CHP sıralarından
alkışlar) Her şeyi parsel olarak görüyorsunuz, arsa olarak görüyorsunuz. Eğer
orada bir AVM yapılacak olsaydı çoktan yapmıştınız, milyon dolarlık konut
yapılacak olsaydı çoktan yapmıştınız ama stadyumu yapasınız gelmiyor.
Ankaralılar adına size soruyorum: Artık yalanı
dolanı bırakın, “inşallah” “maşallah”la olmaz bu işler. Temeli atın ve kısa
sürede bu stadyumu yapın. Ankaralı bunu bekliyor.
Bakın, İsmet İnönü’nün İnönü Stadyumu’nu da
yıktınız, oraya konut yapacaksınız. EGO hangarlarını ne hâle getirdiğinizi
Ankaralılar biliyorlar ve Ankara’yı katlediyorsunuz, Ankara’nın tarihine
hakaret ediyorsunuz, Ankara’yı bir taşra kentine dönüştürmeye çalışıyorsunuz
çünkü sizin Ankara’yla işiniz yok, sizin gözünüz İstanbul’da ve sizin meseleniz
cumhuriyetle hesaplaşmak. Bu nedenle de Ankara’yı küçültebildiğiniz kadar
küçültüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, biz burada sizden açık bir
takvim bekliyoruz. Öyle “İnşallah yakında temel atacağız.”la olmaz. Üstüne
üstlük, harcanan paraların, o 450 milyon liraların hesabını da vermenizi
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – Buyurunuz.
MURAT EMİR (Devamla) – Niye dört yıldır hâlâ bir
stadyum temelinin atılmadığını da soruyoruz ve bunun cevabını bekliyoruz. Ve
Ankaralılar adına sizden talep ediyoruz; Ankara’nın Ankara’ya yakışır, modern,
çağdaş, büyük bir stadyuma ihtiyacı var.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Elitaş…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacı “Mustafa
Kemal’e hıncınız var.” dedi, “Cumhuriyetle probleminiz var.” diye söyledi. AK
PARTİ’yle hiç alakası olmayan, herhâlde kendi aklından geçenleri kendi adına
bize yakıştırarak söylemeye çalışıyor.
MURAT EMİR (Ankara) – Size hiç yakışmaz, doğru
söylüyorsun(!)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Her stattan “Atatürk” ile
“İnönü” adı kaldırıldı mı, onu söyle Başkan. (AK PARTİ sıralarından “Kes! Kes!”
sesleri)
MURAT EMİR (Ankara) – Sen kes!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ankara
Milletvekili Murat Emir’in AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli milletvekilleri,
bir kere şunu herkes çok iyi bilmeli: AK PARTİ’nin ne cumhuriyetimizle bir
hesaplaşması var ne de bu ülkenin kurucusu Atatürk’e bir hıncı var. Bu
memleket, Atatürk’ün önderliğinde Millî Kurtuluş Savaşı’nı vermiş,
bağımsızlığını ilan etmiştir. 7’den 77’ye herkesin bu vatan toprağında hakkı
var ama Atatürk’ün önderliğinde gelişen bir durum var.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Adını niye
kaldırıyorsunuz statlardan Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Nerede kaldırdık? Hangi
stat? Bırakın Allah aşkına ya! Bırakın Allah aşkına ya! Atatürk Havalimanı’yla
ilgili konu… Kenan Evren “Yeşilköy Havalimanı”nı “Atatürk Havalimanı” yaptı,
onu “Kaldırdınız.” diye söylüyorsunuz. Bırakın Allah aşkına ya! Bırakın böyle
safsata şeyleri, konuşmayın; doğruları konuşun. (CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Asıl sen bırak! Yeni
açtığınız doğumevine Zübeyde Hanım’ın adını vermediniz ya! Atatürk’ün annesinin
adına dâhi tahammül edemiyorsunuz. Bırakın ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, Kayseri Büyükşehir
Belediye Başkanı yaptı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı şunu yapabilir:
Belediyeler hizmet makamıdır; Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı gitti,
Gençlik ve Spor Bakanlığıyla görüştü, başka kurum ve kuruluşlarla görüştü,
Kayseri’ye ilk defa, Türkiye’de ilk defa örnek bir stadyum yaptırıldı. Biz
bütün büyükşehirlerde bu stadyumları da yapıyoruz. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı “Ben şunu istiyorum, bunu istiyorum.” diyor; önünde imkân var, fırsat
var, bütçesi var, Ankara'yı da kazanmış, Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş;
gelsin, Ankara'ya stadyumu yapsın. Biz de Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak, biz
de devlet olarak bütün imkânları da seferber edelim, bunu da yerine getirmeye
çalışalım. (CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Fesli deli Kadir’in
yol arkadaşları Atatürk’ten bahsetmesin; fesli deli Kadir’in yol arkadaşlarının
Atatürk sevgisine inanmıyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Böyle gelip bir stadyum üzerinden
ve grubunuz üzerinden hiç alakası olmayan bir konuda “Cumhuriyetle sıkıntınız
var, Atatürk'le derdiniz var…” Ya, siz bir kere…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Atatürk Stadı’nı
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı mı yıktırdı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başkan, bak, Antalya,
Afyonkarahisar, Konya, Bursa, Sakarya, Antakya, Kayseri, Rize ve Giresun’dan
Atatürk adını silmişsiniz ya. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Aynen öyle.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Mitinge niye koymadınız,
mitinginizde niye göremedik Atatürk’ün resmini?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Sataşmaya göreydi ama…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, siz, İl
Başkanınızı, “Ben Mustafa Kemal'e ‘Atatürk’ demekten imtina ediyorum.” diyen
kişiyi hâlâ İl Başkanı olarak tutuyorsunuz.
MURAT EMİR (Ankara) – Hadi oradan! Öyle bir şey yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hadi oradan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – AK PARTİ'ye kalkıyorsunuz
“Atatürk'e hıncınız var, cumhuriyetle probleminiz var.” Bırakın Allah aşkına
ya!
MURAT EMİR (Ankara) – Hadi oradan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Hadi oradan be! Hadi
oradan be! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanağa da geçmiş olan,
yaklaşık 16 kelimeden oluşan son cümlesine cevaben grubumuz adına Murat Emir
için söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Murat Bey, Atatürk
Stadı’nı Tayyip Erdoğan yıktırdı.
8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MURAT EMİR (Ankara) – Bizim için öyle sizin gibi
birkaç çeşit Atatürk yok; fesli, kalpaklı Kurtuluş Savaşı'nı veren Atatürk ile
devrimleri yapan Atatürk aynıdır bizim için. (CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla biz, “Mustafa Kemal” de deriz onurla gururla, “Atatürk” de deriz.
Bunu böyle bilin, siz yapamadığınızı bize isnat etmeyin bu bir.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Resmi dün niye yoktu
mitingde? Mitinginize İstanbul’da niye koyamadınız resmini?
MURAT EMİR (Devamla) – İkincisi, değerli arkadaşlar,
bakın, Atatürk'le meseleniz olduğunu çok açık görüyoruz. Daha geçenlerde Yozgat’ta
“Atatürk Bulvarı”nı “Bekir Bozdağ Sokağı” diye değiştirdiniz. Ya, “Atatürk”ü
kaldırıp ölmemiş adamın adını koyuyorsunuz. Bundan daha utanç verici ne olabilir?
Bakın, Ankara’da İnönü Stadyumu vardı; Ankara’ya bir
stadyum çok mu geldi ki orayı yıktınız? Niye yıktınız biliyor musunuz? “İnönü”
adı yazdığı için yıktınız.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Atatürk’ün resmini
paralardan kim kaldırdı?
MURAT EMİR (Devamla) – Peki, Beşiktaş’taki İnönü
Stadyumu’nun yerinde ne var şimdi? Niye adını koymaktan çekindiniz? Peki,
Atatürk Havalimanı’nın nesi vardı? Atatürk Havalimanı hâlâ çalışabilir bir
havalimanıyken, oraya kazma vurmak vatana ihanetken sadece adıyla sorununuz olduğu
için orayı kaldırmaya çalışmıyor musunuz? Bakın, hâlâ bu ihanetinizi saklama
peşindesiniz.
Değerli arkadaşlar, şunu bilin: Siz, Mustafa
Kemal’le, Atatürk’le ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne yaparsanız yapın; ne
bizim gönlümüzden ne de bu milletin gönlünden Mustafa Kemal’i de onun
devrimlerini de silemezsiniz ve ne yaparsanız yapın, Atatürk ilke ve
devrimlerine çarpmak zorundasınız, çarpacaksınız; ne yaparsanız yapın. (AK
PARTİ sıralarından gürlütüler)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Atatürk’ün yakasını
bırakın ya! Yeter artık ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 10 stadyumdan Atatürk’ün
ismi silindi Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın. Ankara
Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, “Atatürk’ü
unutturmaya çalışıyorsunuz.” diyorlar, önce bir geçmişlerine baksınlar. İsmet
İnönü, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde paralardan Atatürk resmini kaldırdı,
milletin gönlünden kaldıramadı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) – Fesli deli Kadir’e gözyaşı
döktünüz ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İki; Atatürk’ü Koruma
Kanunu ne zaman çıktı biliyor musunuz? 14 Mayıs 1950’de, çok partili sistemde
Demokrat Parti iktidara geldikten bir ay sonra Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu
çıkardı. Niye?
MURAT EMİR (Ankara) – Çünkü Atatürk’e saldıran yoktu
o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çünkü ondan önce, CHP
iktidarı döneminde Atatürk’e saldıranlar vardı ve onlar da o rivayete göre
–Şevket Süreyya Aydemir’in kitabında yazar- “İsmet İnönü’yü ve Cumhuriyet Halk
Partisini destekleyen meczuplar.” diye ifade edilen hüküm var, cümle var. Ona
da iyi baksınlar.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özel…
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hem Cumhuriyet Halk Partisi
kurucusu ve 1’inci Cumhurbaşkanımız hem Millî Mücadele kahramanı, Lozan
kahramanı, cumhuriyetin 2’nci Cumhurbaşkanı ve bu ülkeyi borçlu olduğumuz
cumhuriyetin kurucu kadrolarından biri olan İsmet İnönü’ye, onun ve Atatürk’ün
ortak hatırasına ve mirasına sonuna kadar sahip çıkar, birincisi bu.
İkincisi, Canan Kaftancıoğlu’nun “Atatürk”
diyemediğini söylüyor, o sözler söylendikten on iki gün önce, 9 Eylül gününde
Halk TV yayınında üst üste 12 kez “Atatürk” diyor, bu video yayınlandı,
Allah’ın kulu utanmadı AK PARTİ’den. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Vay anasına! 12 bin kez
söylese de olmaz, değişmez.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – “Atatürk
diyemiyor.” derken onu kastetmedik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayrıca son sözüm şu: Kenan
Evren’in seçim barajına yirmi yıldır sahip çıkıyorlar, oradan besleniyorlar,
Kenan Evren’in YÖK Kanunu’na sonuna kadar sahip çıkıyorlar… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kenan Evren’in kendisi için
isteyip kısmen yapabildiği rektör atama yetkisini Kenan Evren’in bile
imreneceği şekilde bir tek adama kullandırtmaya sahip çıkıyorlar, Kenan
Evren’in “Atatürk” ismini verdiği havaalanından “Atatürk” ismini kaldırmayı
Kenan Evren’in yaptığı işe muhalefet sayıyorlar; yazıklar olsun! (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin “Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin bu kısmın 2’nci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 1, 2, 7, 8, 9,
14, 15, 16, 21, 22, 23, 28, 29 ve 30 Haziran 2022 Salı, Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Erel…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın
Boğazköy, Bekdik ve Harmandalı köylerindeki arazi toplulaştırma çalışmalarına
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Başkanım.
Aksaray’ımızda Boğazköy’ü ve çevre köylerden Bekdik,
Harmandalı köylerinde 2014 yılında başlayan arazi toplulaştırma çalışmaları
geçen zamana rağmen hâlâ sonuçlandırılamadı. Pandemiyle birlikte tarımın önemli
olduğu, ihtiyacın yükseldiği bu dönemde arazi toplulaştırma çalışmalarının bu
kadar uzun sürmesi tarımı olumsuz etkilemektedir. Bazı parsellerde birden fazla
yol açılmış, mevcut parseller ekim ve dikim açısından kullanılmaz hâle
gelmiştir. Vatandaşımız diyor ki: “Arazi toplulaştırmasıyla alakalı karşımızda
herhangi bir muhatap bulamamaktayız, tarımsal girdilerin bu kadar arttığı,
köylü ve çiftçinin bu kadar zor durumda olduğu bu dönemde çiftçilere yapılan bu
zulüm artık sona ermelidir.”
İlgilileri göreve davet ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Bulut…
34.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, büyük
Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüz bir yıllık efsanevi bir direnişin sonrasında
göçe zorlanan insanların çok önemli bir kısmının hayatını kaybettiği büyük
Kafkasya sürgününün 158’inci yıl dönümünde Kafkasya direnişinin büyük önderi
Şeyh Şamil’in sonsuza dek unutulmayacak efsanevi direnişini tarih huzurunda bir
kez daha saygıyla ve minnetle selamlıyorum.
1864 sürgünü sonrasında Anadolu’nun kucak açtığı
Kafkasya’nın yiğit evlatları Türk milletinin ayrılmaz bir parçası ve ebediyete
kadar sarsılmaz kader arkadaşı ve yoldaşı olmuştur. Kafkasya’nın cesur
evlatları, Şeyh Şamil’in komutasındaki şanlı direnişlerini, Türk milletinin
istiklali için başlatılan Millî Mücadele’de de aynı azim, aynı iman ve aynı
şevkle bu defa Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında sürdürmüşler,
Anadolu’yu ebedî vatan olarak kabul etmişlerdir.
Bu vesileyle insanlık tarihinin görmüş olduğu en
büyük katliam ve sürgüne muhatap olan Kafkasya’nın asil evlatlarına bir kez
daha Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
BAŞKAN – Sayın Sürücü…
35.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü’nün,
Şanlıurfa’dan Bursa’ya giden mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Urfa’nın Viranşehir, Siverek ve Ceylanpınar
ilçelerinden Bursa Yenişehir’e çalışmak için giden mevsimlik tarım işçilerinin
koşulları oldukça kötü durumdadır. Konaklama için hiçbir imkân tesis edilmeyen
mevsimlik tarım işçileri 20 metrekarelik çadırlarda yaşamaktadır. Tüm bu kötü
koşullara ek olarak Belediye mevsimlik tarım işçilerinin kaldığı yaklaşık 200
çadıra kartlı sayaç takmış ve işçilerden su karşılığında ücret almak
istemektedir, sayaç takmayanlara da su verilmemektedir. Zaten sağlık, barınma
ve hijyen gibi pek çok konuda ciddi sorunlar yaşayan mevsimlik tarım işçilerine
karşı Belediyenin aldığı bu karar doğru değildir ve buradan bu kararın derhâl
durdurulması ve bundan vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Köksal…
36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın,
Afyonkarahisar merkeze yapılan bisiklet yolunun bir yılı bile doldurmadan
kazılmasına ve Sinanpaşa ilçesi Balmahmut köyünün merasının bir maden şirketine
peşkeş çekilmek istendiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Afyonkarahisar merkezde Afyonkarahisar Belediyesi
geçtiğimiz yıl 10 milyon liraya bir bisiklet yolu yaptı ancak henüz bir yılı
bile doldurmadan bu yol kazıldı. Bisiklet yolunun kenarında bulunan ve tanesi
269 liraya mal olan dubalar da söküldü yani hemşehrilerimin parası resmen çöpe
gitti. Bu kadar işsiz, yoksul, ihtiyaç sahibi varken 10 milyon liranın böyle
çarçur edilmesi hangi vicdana sığar? Bu parayla Afyonkarahisar’a hizmet
edilmesi, istihdam alanı yaratılması gerekirken acaba birileri zengin mi
edildi? Öğrenin artık, bir işi bir kere yapmak her yıl yapmaktan daha ucuza mal
olur.
Ayrıca Sinanpaşa ilçemize bağlı Balmahmut köyünün
merası bir maden şirketine peşkeş çekilmek isteniyor. Şirketin Emine Erdoğan’ın
yakınının olduğu iddia ediliyor. Bu meradan Balmahmut, Saraycık, Garipçe, Bulca
köyleri ve Küçükhüyük kasabası yararlanıyor. Bu insanlar hayvancılık yaparak
geçiniyor. Bu mera ellerinden giderse bu insanlar nasıl geçinecek? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Aydınlık…
37.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık’ın,
DEDAŞ’ın Şanlıurfa’da çiftçiye zulmettiğine ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
DEDAŞ Urfa’da terör estirmeye devam ediyor. Şu anda
Atatürk, Tatarhüyük, Topçu Gündaş, Cullap, Haktanır, GAP ve Güzelyurt sulama
birliklerinin elektriği kesilmiş durumda. Bu demek ki 1 milyon dönüm arazi susuz
kalacak, ekinler kuruyacak. DEDAŞ şu anda çiftçiden aylık ödeme istiyor; bu
istek akıl ve mantık dışıdır. Soruyorum, çiftçinin düzenli bir geliri mi var?
Hangi çiftçi aylık ödeme yapabiliyor? Gıda krizinin gündemde olduğu bir dönemde
çiftçimize bu zulmü yapmak, bu zulme ortak olmak, açık ve net, ihanettir. Artık
yeter! Bıçak kemiğe dayandı! DEDAŞ’a “Dur!” denilmeli.
BAŞKAN – Sayın Gürer…
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in,
mevsimsel iklim değişikliğinin tarımda yol açtığı sorunlara ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Mevsimsel iklim değişikliği, tarım için ciddi
sorunlara neden olmaktadır. Kuraklık, dolu, don, sel, fırtına, çöl sıcakları,
kum fırtınası gibi doğal afetler üreticileri, çiftçileri verim ve rekolte kaybı
yanında ekonomik anlamda zorlamaktadır. Ayrıca meraların kuraklık etkisiyle
verimsiz olması da hayvancılığa olumsuz yansımaktadır. Niğde ve çevre illerde
etkili olan hava olayları TARSİM’e kayıtlı olmayan çiftçilerin mağduriyetini de
katlamıştır. Afet niteliğinde olan doğa olaylarında zarar edenlerin zararları
ÇKS ve TARSİM aranmaksızın karşılanmalıdır. Tarım arazileri ve bahçelerde
oluşan zararlarla ilgili siyasi iktidarın da gerekli önlemleri alması şarttır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri çiftçinin, üreticinin
başı ne yazık ki felaketten kurtulmamaktadır. Bu nedenle de çiftçilerin
sorunlarına eğilinmesi ve çözüm üretilmesi şarttır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Güneş…
39.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, millî sporcularımızın
başarılarına ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa ve
dünyada birçok şampiyonluk elde ederek ülkemize madalya getiren millî
sporcularımız son olarak Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kadınlar
Boks Şampiyonası’nda bizleri gururlandırmışlardır. Bu müsabakalarda 5 altın
madalya kazanan millî sporcularımız Ayşe Çağırır, Buse Naz Çakıroğlu, Hatice
Akbaş, Busenaz Sürmeneli, Şennur Demir ile 2 bronz madalya kazanan Sema
Çalışkan, Elif Güneri tarih yazarak takım hâlinde şampiyon olmuşlardır.
Kendilerini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
Yine, bizi gururlandıran Uşaklı hemşehrimiz, genç
sporcumuz Ali Peker Fransa’da 70 ülkenin katıldığı 2022 Dünya Şampiyonası’nda
gülle atma branşında 20,23 metrelik derecesiyle altın madalya kazanarak dünya
şampiyonu olmuştur. Sporcumuz Ali Peker ve Hocamız Çağrı Oflaz’ı tebrik eder,
başarılarının devamını diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Sayın Özsoy…
40.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’un, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına yönelik sözlerine ilişkin
açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Yalanı ve iftirayı siyaset tarzı hâline getiren,
kasetle işbaşına gelmiş Cumhuriyet Halk Partisinin başındaki kişi dün yine
Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ailesine iftiralar atarak kendisine verilen görevi
yerine getirdi. Buradan, Gazi Meclisimizden Kemal Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum:
15 Temmuz gecesi kimin fareler gibi kaçtığını, kimin de aslanlar gibi mücadele
ettiğini milletimiz çok iyi biliyor! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sensin fare, sensin! Sensin
fare, terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sıçansın sen, sıçan!
ERKAN AYDIN (Bursa) – Aşağılık adama bakın ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz! Sensin fare!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün uşakları, FETÖ’nün
çocukları!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sizin yurt dışında gidecek
çok yeriniz olabilir ama biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda yaşadık ve
inşallah, bu topraklarda öleceğiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün uşakları!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Fare!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Terbiyesiz herif!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun,
FETÖ’nün!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Bizler korkak gibi
yaşamaktansa adam gibi ölmeyi tercih edenlerdeniz. Biz atalarımızdan böyle
gördük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Utanmaz adam!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocukları!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen FETÖ’nün çocuğusun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Utanmaz adam! FETÖ’nün çocuğu
sensin!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun,
FETÖ’nün!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sensin fare!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz herif!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin!
BAŞKAN – Sayın Ekinci…
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli
Başkan.
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen! Sen FETÖ’nün
çocuğusun!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Başkanım…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Terbiyesiz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Ayıp ya, ayıp! Ancak
hakaret ediyorsun!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin sen, sen FETÖ’nün
çocuğusun!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Saray çocuğusun!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkan, süreyi tekrar…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Konuşmacı tamamlasın.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkanım, süreyi
tekrar başlatırsanız sevinirim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ya, niye üzerinize alındınız
siz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, hanımefendiye
baştan söz verin zaten.
BAŞKAN – Buyurun.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Pençe Kilit…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Terbiyesiz herif!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğu! FETÖ’nün
çocuğusun, FETÖ’nün!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız ki?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Ya, bana saygınız yoksa
şehitlerimize saygınız olsun!
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun,
FETÖ’nün!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – FETÖ’nün çocuğu sensin, sen!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Bakın…
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin FETÖ’nün çocuğu!
Sensin!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba, bana…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Gör, elinden maklube de
yedin, çayını da içtin, elini de öptün; gittiniz yanına. FETÖ’nün çocuğu!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Senin niye zoruna gitti?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba, bir
milletvekiline saygınız yoksa, şehitleri anacağım, şehitlere saygınız olsun
lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun sen! Utanmaz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin utanmaz! Niye zoruna
gitti senin?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – FETÖ’nün çocuğusun!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkanım, lütfen…
BAŞKAN – Baştan alalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) – 15 Temmuz darbesinin
ortağısın sen!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – 15 Temmuz darbesinde ben
Sabiha Gökçendeydim. Saklanıyordun, sen neredeydin?
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – 15 Temmuz darbesinin
ortağısın sen! Utanmaz adam!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize alındınız!
Niye üzerinize alındın! Üzerine alınma. Ben isim mi verdim? Üzerine alınma!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Utanmaz adam!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben kimseye söylemedim,
üzerine alınma!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sürdüremeyiz.
Arkadaşların hakkını tekrar verin. Ara istiyorum.
Ara istiyoruz. İç Tüzük’ün 164’üncü maddesine göre işlem gerektiren bir
söylemde bulundu. Ara istiyoruz, arkadaşların haklarını sonra verin. Bu
şartlarda sürdüremeyiz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Üzerine alınma!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Şehitlerimizle alakalı
konuşuyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir partinin genel başkanına
bir milletvekili bu sözü söyleyemez. Bu İç Tüzük’e göre işlem yapmanız lazım.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben kimseye söylemedim,
üzerine alınma!
BAŞKAN – Sayın Özel, anlaşıldı efendim, anlaşıldı.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben isim vermedim. Üzerinize
niye alındınız ya, niye üzerinize alındınız?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Seçilmiş Cumhurbaşkanına
söyleyemez sizin Genel Başkanınız!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ara istiyoruz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ben isim vermedim.
BAŞKAN – Ama müsaade etmiyorsunuz ki…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ama müsaade etmiyorsunuz ki arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadaşların haklarını saklı
tutun, ancak Genel Başkanımıza, bir, bu ifadeyi kullanamaz!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Siz de
Cumhurbaşkanımıza kullanamazsınız!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerinize
alınıyorsunuz? Niye üzerinize alındın?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Defalarca yaşandı, İç Tüzük’e
göre işlem gerektiren bir suçtur!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Siz de
Cumhurbaşkanımıza kullanamazsınız!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Biz hakaret mi
ettik?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Devam edemezsiniz! Ara talep
ediyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Niye üzerine alındın?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hadsiz!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin hadsiz!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
Sayın Ekinci, hakkınız saklı kalacak, ben size hak
vereceğim efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tabii ki ya, burada olmaz.
BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL
(Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuş’un, Genel Kurulda milletvekillerinin söz alırken, kendi sorunlarını,
düşüncelerini, meramlarını ifade ederken ve siyasi partilerin genel
başkanlarına hitap ederken saygı göstermeleri gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir önceki oturumda
sayın konuşmacı direkt Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Genel Başkanının şahsını
gıyaben muhatap alarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da dönük, ne kendisine
ne yüce Meclise ne de herhangi bir şahsiyete yakıştırmadığımız,
yakıştıramadığımız ifadeler sarf ettiği için, bugünkü oturumu yöneten bir
arkadaşınız olarak kendisini uyarıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bütün Genel Kurula, Sayın Grup Başkan Vekillerine
çağrımdır: Zaman zaman Genel Kurulda sayın milletvekilleri söz alırken, kendi
sorunlarını, illerinin sorunlarını veya düşünce ve meramlarını ifade ederken
siyasi partilerin Sayın Genel Başkanlarına hitapta bulunurlar; siyasi parti
Genel Başkanlarına hitap edecekseniz ancak ve ancak saygı göstererek hitap
edeceksiniz. Siyasi parti Genel Başkanları birbirlerine cevap verebilecek,
birbirlerinin görüş, düşünce ve siyasi anlayışlarını eleştirebilecek
özelliklere, kabiliyetlere, kapasitelere sahiptirler. Kolay yetişmeyen, kolay
yetişemeyecek olan bütün Sayın Genel Başkanlarımıza buradan saygıyla, hürmetle
bir tavır ve onlarla ilgili bir duruş sergilerken… Lütfen, hangi vekilimiz
olursa olsun eğer illa bir Sayın Genel Başkanımızla ilgili fikir beyan edecekse
önce kendi Genel Başkanını, kendi Sayın Genel Başkanını gözünün önüne getirsin,
onu düşünsün, kendi Genel Başkanıyla ilgili söylenecek bir sözün kendisine
nasıl rahatsızlık vereceğini düşünsün, o şekilde, müdrik bir biçimde izahatını
yapsın diyorum. Bundan sonraki çalışmalarımızda sayın vekillerimizin bu
konudaki hassasiyetleri öne çıkacaktır diye düşünüyorum.
Haddim değil, öyle “temiz bir dil” falan ifadelerini
de kullanmak istemiyorum; zaman zaman sürçülisan da olabiliyor, Meclisin
heyecanı, konunun ağırlığı bazen herhangi birimizi belli bir mecraya
sürükleyebiliyor.
Su yatağında akar; akar ama bir durup da tepeden o
suyun yatağına da bir bakınız, nasıl akıyor, nasıl yol seçiyor. Eğer bir kanal
gibi tekdüze bir şekilde o nehir akıyorsa zaten onun adı “yatak” değil, o suyun
adı da “nehir” değil; olsa olsa “kanal” olur, insan elinin değmiş olduğu,
düzenlediği bir düzenleme olur ki bu da asla ve asla etrafına hayat verecek bir
nehir, bir pınar olamaz; sadece etrafı betonlarla örülü, belli bir yere
akıntısı sevk ve idare edilen, kendi iradesini de kaybetmiş, akışına bırakılmış
bir su gibi olur.
Ben yüce Meclise anlayışla beni dinledikleri için
teşekkür ediyorum. Bundan sonraki çalışmalarımızı inşallah hem heyecanıyla
birlikte hem de düzeyimizi de hatırlayarak yürüteceğiz diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Sayın Ekinci…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin,
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen ve yaralanan Mehmetçiklere,
Cumhurbaşkanının “kaçmak” sözüyle bir araya gelecek son kişi olduğuna ve Ziraat
Türkiye Kupası’nda final maçına çıkacak olan Demir Grup Sivasspor’a başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli
Başkan.
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman
askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı ve
sabır diliyorum; mekânları cennet olsun. Yaralı askerlerimize acil şifalar
diliyorum. Terörle ve teröre destek olanlarla mücadelemiz sonuna kadar devam
edecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan her
zaman, kefenini giyerek yola çıktığını ifade eden bir liderdir, “kaçmak”
sözüyle bir araya gelecek son kişidir. 15 Temmuz akşamı da kimin milletiyle
birlikte olduğunu tüm dünya görmüştür; takdiri aziz milletimize bırakıyorum.
Yarın akşam Ziraat Türkiye Kupası’nda final maçına
çıkacak olan Sivas’ımızın, Yiğidoların gururu Demir Grup Sivasspor’umuza şimdiden
başarılar diliyor ve tüm Sivaslılar olarak, o kupa Sivas’a gelecek diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Öçal…
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlere ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Cumhurbaşkanına, ailesine ve bürokratlara yönelik sözlerine ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Dün Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan 5 kahraman
askerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Şehitlerimizin acısını milletçe derinden yaşarken
muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun âdeta gündemi hafife alarak
Cumhurbaşkanımıza, ailesine ve bürokratlara yönelik akıl ve ahlak yitiği,
garip, ruhsal hezeyanlarla sarf ettiği cümle ve sözlerden dolayı bize sadece
Allah’tan şifa dilemek düşer.(CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Herhâlde sizi dinlememiş
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkanım, sen ne diyorsun, o
ne diyor ya!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Milletimiz de Kılıçdaroğlu
da kimin kaçıp saklandığını, kimin tankların arasında durarak halkının yanında
olduğunu çok iyi bilmektedir.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Ne işi var Amerika’da o
zaman o kadar paranın ya? Halkı Amerika’da mı?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Daha önce de Cumhurbaşkanımıza
“Kaçacak.” diyenlerin yurtsuz, vatansız olduğunu hatırlatır, bu çirkin iftira
ve müptezel siyaset anlayışından dolayı muhalefette kaldıkları için muhalefete
tebriklerimizi sunuyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sen ne
anlattın, bu ne yapıyor!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Siz ne konuştunuz,
burada ne oluyor Sayın Başkan!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Gayet güzel, gayet
güzel. Siz kamyon kamyon konuşun, iki kürek attırmayın bize; oldu!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Hem hırsız hem arsız; ne
diyeyim ya!
ALİ KEVEN (Yozgat) – Terbiyesiz! Ayıp be yaptığın!
Ayıp, ayıp, çok ayıp! Sen bir bayansın, sana yakışmıyor. Bayan olduğunu unutma!
BAŞKAN – Alınan karar gereğince…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Beyefendi, siz kamyon
kamyon konuşun, biz iki kürek konuşmayalım; hadi oradan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…
ALİ KEVEN (Yozgat) – “Müptezel” diyor ya, bu ne
terbiyesizlik Sayın Başkan!
BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önce
içeride hep birlikte konuştuk, siz çok kıymetli uyarılar yaptınız ve bunun
üstüne kullanılan ilk sözde bu cümlelerin kurulabiliyor olması o ahlak
yitikliğinin bu Meclisteki tezahürüdür. (CHP sıralarından alkışlar) O
“müptezel” kelimesi en yakışanın ağzından çıkmıştır, en çok kime yakışıyorsa.
(CHP sıralarından alkışlar)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – En çok size yakışır,
en çok size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olacak şey değil ya!
BAŞKAN – Alınan karar gereğince denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Nilgün
Ök ve 45 Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
18 Mayıs 2022 tarihli 92’nci Birleşimde, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 327 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 5’inci madde kabul edilmişti.
6’ncı madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım
2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir”
ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Dursun
Ataş
Adana Antalya Kayseri
Aytun Çıray Ayhan
Altıntaş
İzmir Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Utku Çakırözer Bülent
Kuşoğlu Abdüllatif
Şener
Eskişehir Ankara Konya
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
–Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz
isteyen ilk konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 6’ncı maddesi
üzerinde İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan kahraman
askerlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun
ve yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hafta
Sigorta Haftası olması nedeniyle bana mektup, telefon ve e-mail yoluyla
ulaşanların istekleri doğrultusunda birkaç konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Pandemi sürecinden sonra turizm destinasyonları içerisinde önemi artan kamp ve
karavan turizminin ülkemizde gelişmesinin önündeki engellerin kaldırılması için
yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Öncelikle, altyapının güçlendirilmesi için
illerde valilikler ve belediyelerimizin nitelikli kamp yerlerinin açılmasına
öncülük etmeleri gerekmektedir. Konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığının
genelgesi mevcuttur. “Wohnmobil” yani motorlu karavanların itfaiye, ambulans,
çekici ve para nakil aracı gibi sigorta prim riski yüksek olan özel amaçlı
taşıt statüsünde değerlendirilmesi, karavan sigorta ücretlerinin altından
kalkılamayacak seviyelere çıkmasına neden olmaktadır. Hâlbuki, karavanlar yılda
5 ile 10 bin kilometre arasında, belirli aylarda kullanılan taşıtlardır. Avrupa
Birliği ülkelerinde, kullanılmayan dönemlerde, geçici çekme belgesiyle kullanım
dışı bırakılmakta ve o dönemler için vergi ve sigortadan muaf olmaktadırlar.
Yine Avrupa Birliği ülkelerinde ve ülkemizde M1 araç sınıfında değerlendirilen
motorlu karavanların araç muayene periyotlarında da farklılık görülmektedir.
Ülkemizde M1 sınıf, sıfır kilometre otomobil, cip gibi özel araçlar ilk trafiğe
çıkış tarihinden üç yıl sonrasında ve ikinci elde de iki yılda bir muayene
yapılmakta iken motorlu karavanlar M1 sınıfında olmalarına rağmen yılda bir TÜV'e
girmektedir. AB ülkelerinde ise -araç muayene periyotları mobil evler, motorlu
karavanlar için- 3.500 kilograma kadar olanlar ilk trafiğe çıkıştan otuz altı
ay sonra, sonraki yıllarda da yirmi dört ayda bir; 3.500-7.500 kilograma kadar
olanlar ilk trafiğe çıkıştan yirmi dört ay sonra ve her yirmi dört ayda bir;
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
teklifinin 6’ncı maddesiyle Bankacılık Kanunu'nun 121’inci maddesinin birinci
fıkrasına eklenen, Fonun kat ve mutfak görevlisi, şoför, güvenlik ve benzeri
destek personeli için, Fona alınacak nitelikli personelden istenen lisans
düzeyinde eğitim istenmemesi konusunda sözümüz yok. İYİ Parti Grubu olarak
itirazımız, AK PARTİ iktidarının yönetim sistemine, ülkemizi ve milletimizi
düşürdüğü bugünkü kötü gidişatadır. Biz bu gidişata “Dur!” demek için iktidar
olacağız, az kaldı. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin de
söylediği gibi, milletimizle el ele, kol kola, omuz omuza, adaletle özgürleşen,
güvenle yaşayan, liyakatle eşitlenen, sevgiyle güçlenen, üreterek kalkınan,
güçlü, zengin ve mutlu Türkiye'yi hep birlikte inşa etmemize az kaldı.
İYİ Parti iktidarında, ekonomiye liyakat, vergiye
adalet, piyasaya güven gelecek; hukuk devleti adaletle buluşacak, yargı
bağımsız ve tarafsız olacak; millet birleşecek, kuvvetler ayrılacak, millet
kazanacak, tek adamlar kaybedecek; hudut, tekrar namus olacak, sığınmacılar güvenle
evlerine dönecek; İstanbul Sözleşmesi mutlaka imzalanacak, kadınlar adaletle
özgürleşecek; medya özgürleşecek, haber alma ve verme hakkı korunacak; “İYİ
Yaşam Gelir Modeli”yle tüm gençlere ve ihtiyaç sahibi kadınlara ayda 1.700 Türk
lirası temel gelir desteği sağlanacak; mülakat olmayacak, kayırmacılık son
bulacak, hiçbir genç, devletine borçlu olmayacak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – …gençler KYK
borçlarını sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödeyebilecek; EYT Çözüm
Planı’mızla EYT sorununu ortadan kaldıracağız; Atatürk Orman Çiftliği Tarım
Bilimleri Akademisiyle çiftçilik en kazançlı ve yeni nesil meslek olacak. İYİ
Parti iktidarında, hayat pahalılığı son bulacak, az kaldı diyor, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 327 olan
Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, bu, bizim Plan ve Bütçe
Komisyonundan çıkan bir kanun teklifi, 21 madde yani yürütme ve yürürlüğü
düşersek 19 madde ve 19 maddelik bir kanun teklifi 6 kanunda ve 1 kanun
hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor yani bir torba kanun. Şimdi, torba da
olsa, değerli arkadaşlar, kanun görüşmelerinin amacı belli bir konuda düzenleme
yapmak, yasama yapmak ama onun haricinde, o kanun vesilesiyle, o kanunla ilgili
olan kamu kuruluşlarını, sektörü, alanı denetlemek, o konuyla ilgili olarak
denetim yapmak; kanun görüşmelerinin amacı budur. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin görevlerinden bir tanesi yasama yapmaksa yani kanun yapmaksa diğeri
de denetim yapmaktır. İşte, denetim, sektörün nasıl çalıştığıyla, alanın nasıl
düzenlendiğiyle ve kamu kurumlarıyla ilgili denetimdir. Peki, şimdi, burada
veya komisyonlarda bu denetimleri yapabiliyor muyuz?
Ben, bu 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle ilgili
olarak geçen haftadan bıraktığımız yerden devam edeceğim ancak bir hatırlatma
yapmak istiyorum; ne yapıyoruz bu torba kanunla? Şimdi, burada bir denetim söz
konusu mudur? Denetim olabilmesi için -burada geçmiş dönemlerde yaşamıştık-
şurada bir Bakan oturacak, Sayın Bakan kendisiyle ilgili mevzuatla ilgili,
kendisiyle ilgili kurumlarla ilgili olarak bizim yapacağımız eleştirileri… Biz,
halktan oy alarak gelen milletvekilleriyiz, halktan oy alarak bu milletin
sesiyiz; yapılan eleştirileri, halktan dinlediğimiz konuları, eleştirilerini,
onların sorunlarını, sıkıntılarını Sayın Bakanlara aktaracağız. Var mı burada
Sayın Bakan? Yok; olsa da çok çok önemli değil bu sistemle çünkü bu yeni
dönemdeki Sayın Bakanlar -burada geçmiş dönemden Sayın Bakanlar var- seçilmiş
Bakanlar değil yani halka müracaat etmiş değil, sizin gibi, bizler gibi
seçilmiş kişiler değil. Seçilmemiş olduğu için, halktan gelmediği için, halka
hesap vermedikleri için umurlarında da değil; zaten burada yoklar, bizi
dinlemiyorlar, biz aktaramıyoruz ne komisyonlarda ne burada, Genel Kurulda
kendilerine halkın, milletin sorunlarını, sıkıntılarını anlatamıyoruz. Bakın, sadece
bütçeyle ilgili geliyorlar, bu dönem sadece bütçeyle ilgili olarak Meclise
geliyorlar. Dolayısıyla sorunları, sıkıntıları, kendi bakanlıklarının
problemlerini, halkın problemlerini kendilerine anlatamıyoruz. Halkın
problemlerini biliyoruz, bizler seçilmiş insanlarız; görüşüyoruz, bize
aktarıyorlar, taleplerini söylüyorlar. Meclisimiz dolu, her hafta sizler de
bizler de hem iktidar hem muhalefet olarak halkın talepleriyle karşı
karşıyayız; bunları Bakanlara yeterince aktarabiliyor muyuz?
Şimdi, bir ekonomik krizle karşı karşıyayız, çok
önemli bir kriz; cumhuriyet tarihinin, Türkiye tarihinin en uzun krizi bu, en
uzun ekonomik krizi. Böyle bir kriz döneminde biz, bu sorunları burada hep
beraber görüşmek durumundayız, değil mi? Ama bunları görüşemiyoruz. Bakın, bu
327 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle, bundan önce olduğu gibi, gündemde olmayan;
halkın sorunu, sıkıntısı olmayan, ekonomik krizle hiçbir ilgisi olmayan konular
görüşülüyor. Neler görüşülüyor? Söylendi, TMSF’nin teşkilat ve işleyişine
ilişkin düzenlemeler var burada. TMSF Kurul üyeleri ve personeli ile diğer
görevlilerine koruma ve güvence getiren maddeler var burada. TMSF aleyhine yurt
dışında açılan davalarda giderlerin karşılanması yetkisi var burada. TMSF
tarafından OHAL kapsamında el konulan şirketlerin elden çıkarılmalarına ilişkin
yeni düzenlemeler var; burada da epey bir istismar var, onu da söyleyeyim.
Türkiye Varlık Fonuyla ilgili muafiyet ve istisnalar var; yetmedi, böyle
sayfalarca Türkiye Varlık Fonuyla ilgili istisnalar var maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili şirketlere
sağlanan kambiyo kârları istisnasının uzatılmasıyla ilgili düzenlemeler var. At
yarışları ve şans oyunlarıyla ilgili düzenleme var. Ulaştırma Bakanlığı
tarafından yapımı üstlenilen, işletmesi belediyelerce üstlenilen altyapı
projelerine ilişkin düzenlemeler var. Halkın sorunu, sıkıntısı yok burada
değerli arkadaşlar. Hâlbuki bu Meclisin bunları konuşması gerekir. İşte bunu
hatırlatmak istedim; yaptığımız düzenlemenin halkın, bu milletin derdiyle,
sorunuyla, sıkıntısıyla bir ilgisi yok maalesef. Dolayısıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, yasama organı yani bizler seçilmiş kişiler devreden çıkarılmış
vaziyetteyiz, durum bu kısaca.
Biraz sonra 7’nci madde üzerinde de konuşarak
sorunla ilgili daha detay açıklamalar yapmaya çalışacağım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
6’ncı maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “dahil edilmiştir” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul İstanbul İstanbul
Erol Katırcıoğlu Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Genel
Kurul; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu, Bankacılık Kanunu’nda yapılacak olan
bazı düzenlemeler hakkında, 6’ncı maddeyle ilgili konuşmak için söz almış
bulunuyorum partim adına fakat maalesef, artık sıradanlaşan, Meclise gelen,
getirdiğiniz torba yasalarda -bu tür yasalar dâhil olmak üzere- yoksulun
derdine çare bulacak, işsize iş bulacak, çiftçiye derman olacak bir çözüm yok
ortada. Yine patronlar, yine karteller, yine sermaye sahipleri için, yine kendi
menfaatlerine geldiği gibi, ihtiyaçları olan düzenlemeler hakkında önümüze bu
yasaları, düzenlemeleri getiriyorlar. Burada ilgili bakanın da Hükûmet
yetkililerinin de artık Mecliste olmaması da zaten apayrı bir sorun olmakla
birlikte, bizim konumuz elbette ki halkımızın içinde bulunduğu yoksulluk,
çaresizlik, akşam evine götüremediği ekmek, ay sonuna yetişmeyen maaşları,
bulamadıkları iş, çocuklarına alamadıkları mamalar ve evine ekmek
götüremeyenlerin derdi.
Çiftçiler ayrı bir feryat içerisinde, işsizler ayrı
bir feryat içerisinde, halkımız her açıdan büyük bir çöküntü ve bir girdap
içerisinde olmasına rağmen malum Maliye Bakanı çıkıyor, diyor ki: “Ülkemizin,
ekonomimizin son iki yılda gösterdiği büyük başarı tüm dünya tarafından takdir
ediliyor.” Bu neyi hatırlatıyor bize? Geçtiğimiz yıllarda malum bir Bakan vardı,
Berat Albayrak. Ne demişti? “Cumhurbaşkanı ‘Ay’a 4 şeritli otoban yapacağız.’
dese, bunu alkışlayacak halkımız var.” demişti. Bu neye benzemişti? Aynen
Muaviye’nin Hazreti Ali’ye deve mesajını göndermesi gibi, kendisine güvendiği,
arkasına aldığı; doğru yanlış demeden, sorgulamadan, düşünmeden alkışlarını
alabileceği bir kesime olan güveni ama maalesef trajik bir güveni ifade
ediyordu. Fakat Türkiye’mizin ekonomisi her darbe aldığında, ülkemizde
yoksulluk arşa çıktığında, gündemi işsizlik sardığında, çiftçiler feryat
ettiğinde, artık, AKP iktidarı çözümü bulmuş; ya Karadeniz'de petrol buluyorlar
ya da Ay’a otoban yapıyorlar. Şimdi de Ay’a 1 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
göndermeyi planlıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam, 70 milyon dolar maliyeti olan
1 kişinin Ay'a gönderilmesini, bir bayram havasındaymış gibi… Aç insanlara,
ekmek bulamayan, iş bulamayan, tarlasını ekemeyen insanlara Ay'a insan gönderme
müjdesi vererek halkın karnıyla, aklıyla, zekâsıyla dalga geçen bir AKP
iktidarıyla karşı karşıyayız. AKP'nin bu politikaları, ülkeye getirdiği bu
problemler karşısında genelde şöyle ifadeler kullanılıyor: “Yönetemiyorsunuz.
Beceremiyorsunuz.”
Arkadaşlar, AKP iktidarı ekonomiyi, inançları,
ahlakı, sosyal durumu, tarımı, çiftçiyi, işçiyi, emekçiyi, kadınları, halkımızın
her kesimini, eğitimi, neresinden ele alırsak alalım… Toprak altında ve
üstünde, tarihî zenginliklerden definelere varıncaya kadar, müzedeki ürünlere
varıncaya kadar, her şeyi, aynen, işte dün CHP Genel Başkanının da ifade
ettiği, belgelerini ortaya döktüğü gibi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim.
Yıllardır zaten biliyoruz; yurt dışına ürünleri
nasıl kaçırdıklarını, parayı kaçırdıklarını, tarihî eserleri kaçırdıklarını
zaten biliyorduk ama belgeleri de ortaya dökülmeye başladı, devam edecek zaten.
Bir becerememe, bir yönetememe iktidarı değildir bu; bu bir ihanet iktidarıdır,
Türkiye’yi çökertme iktidarıdır, gençlerin geleceğini yok etme iktidarıdır.
Nitelikli, eğitimli gençler, binlerce gencimiz Türkiye’yi terk etmeye devam
ediyor ama ne oldukları belli olmayan insanlar bir yerlerde eğitim almak üzere
Türkiye’ye getiriliyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’yı mı anlatıyor?
HÜDA KAYA (Devamla) – Ben buradan şunu hemen ifade
etmek istiyorum: Umutsuzluğa asla kapılmasın halkımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Vekilim, tamamlayınız lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) – Ekmeği çalınanlar,
özgürlükleri çalınanlar, hapsedilenler; gelecek bizim, gelecek adaletin,
gelecek barışın, gelecek tüm halkların.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… 6’ncı madde kabul edilmiştir.
7’nci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım
2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
7’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul İstanbul Ankara
Dilşat Canbaz Kaya Erol
Katırcıoğlu Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk
Adana Antalya Denizli
Aytun Çıray Dursun
Ataş Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir Kayseri İstanbul
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı, Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli vekiller; tam yetki, sıfır sorumluluk, sıfır denetim; iktidarın yönetim
anlayışının en kısa ve her alanda geçerli özeti budur. Görüşülen teklif
maddesinde de yapılmak istenen bundan farklı değil.
Daha önce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu yöneten
bürokratlar bir zarara yol açtıklarında bundan kişisel olarak sorumluydular.
Ancak şimdi getirilen teklifle TMSF Kurulu üyeleri ve Fon personeli herhangi
bir kusurlu işlem yaptığında ve zarara yol açtığında, ortada mahkeme kararı
olsa dahi, bu zarara sebep olan kişilerin zararı ödeme sorumluluğu ortadan
kaldırılıyor. Yani kanun teklifiyle bürokraside bir kesim daha sorumluluktan ve
denetimden kaçırılmak, muaf tutulmak isteniyor. Bu durum tabii ki Fon
yöneticilerinin sorumsuzca ve dikkatsizce davranma riskini de artırıyor.
Bugüne kadar TMSF’de zaten şeffaf bir yönetim yoktu.
Sayıştay raporları Fonun pek çok usulsüzlükle kamu zararına yol açtığını
gösteriyor. Örneğin, TMSF 2016’da Fonun yönetim ve denetiminde yer almadığı
hâlde bazı şirketlerin borçlarını ödemiş, üstelik Sayıştay bu tespite 2016,
2019 raporlarında yer vermiş, bu usulsüz işleme karşı ise TMSF herhangi bir
düzeltici işlem yapmamış. Sayıştayın 2019 yılı raporunda ise yine TMSF’nin bir
bankanın hâkim ortağı bir grubun borcunu 116 milyon dolar eksik hesapladığı
bildiriliyor. Bir başka usulsüzlük: TMSF personeli ile onların bakmakla yükümlü
oldukları kişilerin tedavi ve ilaç giderlerinin karşılanması amacıyla Fon
bütçesinden SGK’ye prim ödenmesine rağmen tedavi ve ilaç giderleri için ayrıca
ekstra ödeme yapılıyor. Bitmedi, TMSF bir de emekliye ayrılıp emekli aylığı
almaya başlayan Fon Kurulu üyelerine yine mevzuata aykırı olarak özlük
haklarını ödemeye devam etmiş.
Evet, değerli arkadaşlar, elimizdeki düzenleme
özellikle, kayyum atanan Bank Asyaya ilişkin ve Bank Asya kayyumunun da bu
sorumsuzluk, denetimsizlik kapsamının içine alınması isteniyor yani deniyor ki:
Bank Asyayı yöneten kayyum ya da bürokratlar bankayı zarara uğratsa da bundan
sorumlu olmasınlar. Şimdi, bakın, Bank Asyaya para yatıranlar, evet, sadece
para yatıranlar “Bunlar örgüt.” suçlamasıyla hapse atıldı ya da KHK’yle ihraç
edildi, bu insanların hayatı karartıldı ancak ne Bank Asyayı kuranlara ne de
Bank Asya yöneticilerine dokunan olmadı. Şimdi de kayyum bürokratlar korunacak.
Peki, bürokratların, kayyumların yol açtığı bütün bu zararı onlar
üstlenmeyecekse kim üstlenecek? Siz üstleneceksiniz sevgili halkımız,
ödediğiniz ekstra vergilerle ve size yapılmayan hizmetlerle siz
üstleneceksiniz.
İşte Türkiye’de bugün, bu haksızlıklara razı olmayıp
hep birlikte karşı çıkma ve hesap sorma dönemindeyiz. Çünkü iktidar, her
mecrada kendi istediği işleri yaptırabilmek için Emniyet olsun, kamu
mensupları, hâkimler, bürokratlar, hepsini eylemlerinden sorumsuz kılıyor ve o
kişiler ceza almayacaklarına inançla, kendilerinden istenen her işi hukuksuzca
yapıyorlar. Mesela, Batman Belediyesine atanan kayyum 635 milyon lira
değerindeki Belediyeye ait AVM’yi 150 milyon liraya satışa çıkarabiliyor ya da
Cizre Belediyesi kayyumu itfaiye alanı olarak kullanılan Belediye taşınmazını
bedelsiz bir şekilde Adalet Bakanlığına devredebiliyor. İşte artık tüm bu
hukuksuzlukları ortadan kaldırmanın ve halk iktidarını kurmanın zamanıdır.
Sayın Başkan, izninizle, sürem yettiğince bir başka
konuya değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz değerli müzik
insanı Ahmet Say’ın ardından oğlu Fazıl Say bir yazı yayınladı. Bu ülkenin
değerlerine sahip çıkma hususundaki kırılganlığın Ahmet Say’ın en çok üzüldüğü
konuların başında geldiği anlatıyor, “‘Sahip çıkmak’ bu ülkede çok kullanılan
bir deyim değil malum.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – “Binlerce
konser, 60’tan fazla albüm kaydı, 102 opus ve babamı da beni de üzen,
Türkiye'nin tutumu. Bu 102 eserin 70’i orkestra eseridir ve yarısından fazlası
Türkiye'de henüz bir kere bile çalınmadı, yazık. Sebepleri, kişileri, hepsini
biliyoruz. İşte sahip çıkmak bu yüzden daha fazla gerekiyor.” diyor Fazıl Say.
Bir tecavüzcüye “tecavüzcü” dedi diye sanatçı Ezgi
Mola ceza alıyor, Niyazi Koyuncu’nun konseri yasaklanıyor, Kürt sanatçı Nudem
hastalığına ve cezaevi koşullarına rağmen gitar çalıyor, gitarı gardiyanlar
tarafından kırılıyor ve Pink Floyd'un efsane Gitaristi Roger Waters'ın hediye
ettiği gitar kendisine verilmiyor.
Evet, sanatçılara, kültürümüze, hafızamıza, neşemize
sahip çıkmalıyız.
(Hatibin cep telefonundan bir şarkı dinletmesi)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bakın, bu sazı
ve sözü hepiniz tanıyorsunuz. İster Kürtçe ister Türkçe söyleyin ama şimdi,
şarkı söyleme ve hep birlikte özgürleşme zamanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sevgili
Selahattin Demirtaş’ı sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kerestecioğlu.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı
Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; “Bankacılık Kanunu” başlıklı torba kanun teklifinin 7’nci
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 7’nci maddesiyle, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu Kurulu üyeleri ve Fon personelinin Bankacılık Kanunu’nda yazılı
görevlerine ilişkin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle açılacak davalar
sonucunda Fonun aleyhine karar verilmesi hâlinde bu meblağı ilgililerden talep
etme yükümlülüğüne ilişkin olarak “…talep etme hakkı saklıdır.” şeklinde keyfî
bir düzenleme yapılıyor.
TMSF, kuruluşundan itibaren uygulamalarıyla hem
tartışılan hem de en çok dava açılan kurumların başında geliyor. Borçlu olan da
dava açıyor, alacaklı olan da dava açıyor; Fon da dava açıyor, hem de savunma
yapabiliyor. Bu davaların bir kısmı doğrudan TMSF Başkanı ve üyelerine açıldığı
gibi, bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı açılan, uluslararası
mahkemelerde devam eden milyarlarca liralık tahkim davaları. Tahkim davalarının
kaybedilmesi durumunda, değil TMSF yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün
vatandaşları bu davaların sonucuna katlanmak zorunda kalacak yani öylesine
büyük meblağlı ve sıkıntılı paralar. Bu nedenle, kurumun attığı her adımı
dikkatli, hukuka uygun ve kanunun kendilerine tanıdığı yetkiler çerçevesinde
gerçekleştirmesi büyük önem taşıyor.
TMSF, iş yükü ve sorumluluğu ağır bir kurum; kâğıt
üstünde mali özerkliğe sahip ve bağımsız, gerçekte ise hem atama usulleri hem
de yönetsel baskı nedeniyle siyasete göbekten bağlı. Siyasete bu bağımlılık
kurumsal tarafsızlığa da gölge düşürüyor. Geçmiş uygulamalarda görüldüğü üzere,
iktidara kafa tutan bir banka sahibi, borçlarını ödemek üzere protokol
yapılması için defalarca yazılı başvurusuna güvenilir bulunmadığı için cevap
alamamıştır. Ancak, başka bir banka sahibi borcunu ödememesine rağmen, Sayın
Cumhurbaşkanının yanında, protokol tribününden maç izlemeye devam etmiş ve TMSF
yinelediği protokollere rağmen bu batık bankanın ödemekle yükümlü olduğu faizi
bir türlü tahsil edememiştir. Yine, iktidar tarafından pek de hoş karşılanmayan
bir başka banka sahibi “Her şeyimi aldılar, ucuza satıyorlar, borcumu sürekli
artırıyorlar.” diye feveran etmiş, davacı olarak TMSF üst düzey yönetimini
görevini kötüye kullanma, haksız kazanç sağlama, zimmet gibi suçlamalarla
mahkeme salonlarına taşımıştı. TMSF’yi yolsuzlukla itham eden bu banka
patronunun iddiaları yenilir yutulur cinsten değildi. Şikâyetler sadece
kurumsal işleyişe yönelik değil, doğrudan Fon yöneticilerinin yolsuzluk ve
usulsüzlük yaptığını iddia ediyor. Bakın ne diyor: “TMSF’nin Başkan ve
Yardımcısı ihale yapılmadan malımızı sattı, malımızı satarken arada arkadaşları
olduğu bir komisyoncuyu aracı gösterdi hem de aracılık bile yapmayan bu
komisyoncuya ödeme yaptı, bunu da bizim borcumuza ekledi.” İşin ilginci,
hatırlı dostlara yapılan satışlar ve haksız komisyon iddiasıyla açılan davalar,
TMSF’nin ve kamuoyunun gündeminden hiç düşmemiştir. Bu iddialar ve mahkeme
süreçleri, TMSF’nin kendisine devredilen bankaların gerekirse mali bünyelerini
güçlendirme, yeniden yapılandırma, devretme, satma ya da tasfiye işlemlerini
yürütme görevi sırasında ortaya çıkmıştır ve ne yazık ki iddia olarak da
kalmamış, davacı taraflarca da belgelenmiştir. Bununla birlikte iktidar ne
yapmıştır? TMSF Başkanını dokunulmazlık zırhına sokabilmek için, yargıdan
kaçırabilmek için görevi biter bitmez Cumhurbaşkanlığı kadrosuna dâhil etmiştir.
TMSF’ye 15 Temmuzdan sonra bir görev alanı daha
açılmıştır: OHAL kapsamında çıkarılan KHK’yle, terör örgütlerine aidiyeti,
iltisakı ve irtibatı sebebiyle kayyum atanması hükme bağlanan şirketlerde
kayyumluk görevini yürütmesi. Bilindiği üzere, kayyum atama yetkisi münhasıran
hâkim ve mahkemededir ancak 15 Temmuz sonrası OHAL çerçevesinde çıkarılan
kanunla, FETÖ’yle irtibatlandırılan şirketlere kayyum atama yetkisi TMSF’ye
verilmiştir. TMSF’ye devredilen şirketlere kayyum ataması da kurumun ilgili
olduğu Bakan tarafından yapılmıştır. Yine, atama gibi görevden alma kararı da
atayan Bakanın yetkisindedir.
Ayrıca, TMSF’nin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte Cumhurbaşkanına bağlı olarak faaliyet gösterdiği de dikkate
alınacak ayrı bir husus. Alınız size özerk ve bağımsız bir kurum.
Kayyumların yönettiği şirketler başarılı oldu mu?
Aynı şikâyet, kayyuma devredilen şirketler de değerinin altında haraç mezat
satıldı. Bakın, bir laf vardır “Mal canın yongasıdır.”
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Kimse malından vazgeçmez. Bu
konuda açılan davalardan da vazgeçmez, vazgeçmiyorlar da. Geçmişte TMSF
yöneticilerine açılan davalara şimdi kayyumlara açılan davalar da eklendi.
Doğal olarak TMSF Hukuk Müşavirliğinin görevi, kayyumların endişesi arttı.
AK PARTİ iktidarı yolun sonuna geldiğinin farkında.
Tabii ki çifter maaşlı yönetim kurulu üyeleri de liyakatsiz atanan bürokratlar
da bu gidişin farkında. Bugüne kadar dikensiz gül bahçesinde yürümenin güveni
içerisinde, yukarıdan gelen talimatları harfiyen yerine getirenler yarın bu
sorgusuz kabullenmenin seçim sonrası başlarını ağrıtacağını biliyorlar.
Bu kanun teklifi, AK PARTİ’si emrindeki bürokrasiyle
atama yoluyla göreve getirilen kayyumlara hukuki, mali dokunulmazlık
getirilmesine ilişkin düzenlemelerin ayak sesleridir. Ve bu kanun teklifinin bu
maddesi, nüfuzlarını koruyan, usulsüzlüğü aklayan bu iktidarın vatandaşa
giderayak attığı son kazıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Az kaldı, korumaya
aldıklarınız da siz de gideceksiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 7 – 5411 sayılı Kanunun 127 nci maddesinin
dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde bulunan "Fon bu meblağı,
ilgililerinden talep eder” ifadesi "Fonun bu meblağı kusurlu bulunan
ilgililerinden talep etme hakkı saklıdır” şeklinde değiştirilmiş ve dördüncü
cümlesi yürürlükten kaldırılmış, beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"Kanunun 71 inci maddesi” ifadesi "Kanun” şeklinde ve fıkranın ikinci
cümlesinde yer alan "kurum bu meblağı, ilgililerinden talep eder” ifadesi
"kurumun bu meblağı kusurlu bulunan ilgililerinden talep etme hakkı
saklıdır” şeklinde değiştirilmiş, fıkranın üçüncü cümlesi yürürlükten
kaldırılmış ve altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Fonu
temsilen görev yapan yönetim, denetim kurulu üyeleri, müdürler kurulu üyeleri,”
ibaresi "Fonu temsilen görev yapan yönetim, denetim kurulu üyeleri,
müdürler kurulu üyeleri ile bu Kanun uyarınca görevlendirilen, atanan veya aday
gösterilerek seçilen” ifadesi şeklinde değiştirilmiştir.
Süleyman Girgin Utku
Çakırözer Bülent
Kuşoğlu
Muğla Eskişehir Ankara
Cavit Arı Vecdi
Gündoğdu Abdüllatif
Şener
Antalya Kırklareli
Konya
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sıra sayısı 327 olan Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesi üzerinde
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce 6’ncı maddede konuşurken geçen haftadan
devam etmekte olduğumuz bu görüşmeler sırasında “Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu kanun teklifiyle ilgili düşüncelerimiz nelerdir?”i özetlemeye
çalışmıştım, şimdi ona devam etmek istiyorum müsaadenizle.
Bir torba kanunla, yürütme ve yürürlük maddeleri
dışında 19 maddeden oluşan bir torba kanunla 6 kanun ve 1 kanun hükmünde
kararnameyle ilgili değişiklik yapıldığını söylemiştim ancak bu kanun
teklifinin görüşmeleri sırasında burada bakanlar da olmadığı için, içerik olarak
da milletin, ülkenin gündeminden çok farklı olduğu için sorunlar olduğunu,
özellikle bunları gündeme getirdiğimizi açıklamıştım. Şimdi, bunun haricinde de
bazı mahzurları var bu görüşmelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin devre
dışında kalmasının değerli milletvekilleri.
Şöyle: Şimdi, dünyada bir kriz var, ekonomik kriz
var, büyük sıkıntılar var. Dünyada şu anda bir düzen değişikliği söz konusu,
bunun mücadelesi veriliyor, özellikle Amerika ile Çin arasında bu mücadele
yapılıyor. Amerika mücadeleyi finansal sektörüyle ilgili olarak yapıyor yani
finansla ilgili, parayla ilgili düzenlemelerle, yaptırımlarla; kripto parayla
ilgili ya da para sistemiyle ilgili olarak yaptığı düzenlemelerle Çin’i
sıkıştırmaya çalışıyor ve yeni bir düzen oluşturmaya çalışıyor. Çin de
özellikle ham madde piyasalarında yaptığı değişikliklerle -sıkıntılarda, o da
sıkmaya çalışıyor- buna reel sektörden cevap vermeye çalışıyor, Amerika’nın
özellikle finans sektöründe yaptığı kısıtlamalara cevaben. Yani tümüyle böyle
değil ama bu yönü de var mücadelenin. Peki, biz ne yapıyoruz Türkiye olarak
burada? Burada konuşmadığımız, konuşamadığımız konulardan bir tanesi de bu.
Şimdi, Türkiye’de, görüyorsunuz, yapılan bu ekonomik
krizle ilgili, Türkiye'nin ekonomik kriziyle ilgili ve dünyanın kriziyle
ilgili, dünyadaki ekonomik kriz nedeniyle ilaveten etkilendiğimiz durumla
ilgili olarak biz ne yapıyoruz? Bunları, burada konuşmuyoruz. Biraz önce
söylediğim TMSF’yle ilgili, oradaki bürokrasiyle ilgili konuları konuşuyoruz,
bu konular gündeme gelmiyor. Biz, böyle bir ortamda, dünyanın krizde olduğu bir
ortamda, varlık sahiplerini özellikle destekleyen politikalar izliyoruz ve reel
sektörü de maalesef, yeterince desteklemiyoruz. Bakın, kur korumalı mevduat
hesabıyla, Türkiye’de birkaç yüz bin olan, altın hesabı veya döviz hesabı olan
kişileri destekliyoruz, onların enflasyonun üzerinde kazanmasını sağlamaya
çalışıyoruz; birkaç yüz bin kişi için. Türkiye sığınmacılarla beraber 90 milyon
nüfusa sahip. 90 milyon nüfus içerisinde birkaç yüz bin kişinin altına veya
dövize dayalı serveti var, o birkaç yüz bin kişiyi destekliyoruz, hazineden
destekliyoruz, Merkez Bankasından destekliyoruz. 5’inci aydayız, henüz bitmedi,
şimdiye kadar -tam olarak belli değil ama- kambiyo kârları ile kur farklarının
vergi dışı bırakılmasıyla birlikte 50 milyar civarında bir fedakârlık söz
konusu. Yani fakirden alınıp zengine, bu varlıklı kesime, birkaç yüz binlik
kesime verilmesi söz konusu. Bakın, Türkiye’de yapılan bu. Burada konuşmamız
gereken, halktan gelen, milletin seçtiği milletvekilleri olarak konuşmamız
gereken konulardan bir tanesi bu. İktidar bu tarafta, fakirden alıyor, zengine
veriyor; sıkıntı var, böyle bir politika izliyor ve biz bunu konuşamamış
oluyoruz.
Diğer taraftan, yatırımcı da desteklenmiyor. Ben
biraz önce -öğlen gitmiştim- Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nden geldim. Şimdi,
orada sanayicilerin, yatırımcıların şikâyetleri var, diyorlar ki: “Evet,
inşaatçılarla ilgili düzenlemeler yapıldı, bizimle ilgili yapıldı ama bizimle
ilgili büyük sıkıntı var.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.
İmalatçılar, özellikle imalatla ilgili, sanayiyle
ilgili ihaleye giren firmalar hem finansın yurt dışından sağlanması nedeniyle…
Büyük ihalelerde finans yurt dışından sağlanıyor, dışarıdaki firmalar daha
büyük avantaj sağlıyorlar finans getirebildikleri için, dövizle finans
getirebildikleri için ve kendi imalatçımız, sanayicimiz maalesef aldığı
ihaleleri bile götüremiyor, tamamlayamıyor ve kaybediyor sürekli olarak.
Hâlbuki, bakın, öbür tarafta birkaç yüz bin kişiye milyarları veriyoruz, 40-50
milyar veriyoruz birkaç ay içerisinde; bu tarafta, imalatçıya, sanayiciye
birkaç milyarı esirgiyoruz. Nasıl dünyayla rekabet edeceğiz? Bunları burada konuşmamız
gerekirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Diğer taraftan, mevzuatla
ilgili sorunları var; İhale Kanunu’yla ilgili sorunları var, 21-b’yle ilgili
sorunları var; bunları da bir başka vesileyle detaylı olarak aktarmak
istiyorum.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… 7’nci madde kabul edilmiştir.
8’inci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 8- 5411 sayılı Kanunun 129’uncu maddesinde
bulunan ikinci fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Fon, bu Kanunda belirtilen usul ve esaslar
çerçevesinde kendisine tahsis edilen kaynaklarını bu kanun ve ilgili diğer
kanunlar ile Devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibine ilişkin
Cumhurbaşkanlığınca verilen görev ve yetkilerin gerektirdiği ölçüde, serbestçe
kullanır.”
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Dursun
Ataş
Adana Antalya Kayseri
Aytun Çıray Hasan
Subaşı
İzmir Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Utku Çakırözer Neslihan
Hancıoğlu Abdüllatif
Şener
Eskişehir Samsun
Konya
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurunuz Sayın Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 327 sıra sayılı Bankacılık
Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi hakkında partim adına
konuşmak için söz aldım.
8‘inci madde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun görev
ve yetkilerine ilişkindir. TMSF, kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde
kaynaklarını görev ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde serbestçe
kullanabiliyordu. 8’inci maddeyle yapılan değişiklikle özerk bir kurum olan
TMSF kaynaklarını Cumhurbaşkanlığınca verilen görevlendirme çerçevesinde
kullanabilecektir. Bu maddeye ciddi bir muhalefet ve itiraz olmamıştır;
olmamıştır ama Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle dört yıldır yaşadığımız
süreçte Cumhurbaşkanının yetkili olmadığı hiçbir alanın kalmaması sorunludur,
esas itirazımız bunadır.
Yine itirazımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gücünü ve işlevini yitirmesine, devlet bürokrasisinin etkisiz ve çalışamaz hâle
gelmesinedir. Teklifle bankacılık, Varlık Fonu ve finans konularıyla ilgili
değişiklikler, iyileştirmeler öngörülmüştür. Öte yandan kur korumalı sistemin
genişletilmesi, şirketlerin de dâhil edilerek teşvik edilmesi derin yoksulluğa
itilen ülkemizi tam bir çıkmaza sürüklemiştir. Denetlenmeyen, sorgulanmayan bu
sistem, finansman ve kaynak bulabilmek uğruna her çareye başvursa da nafile,
sonuç alamamaktadır. Sorunun, hukuk güvencesinin olmayıp denetlenmeyen bir
sistemde yetkilerin bir kişide toplanmasında olduğunun yeterince bilincine
varılamamıştır. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” inat ve ısrarı yüzünden halkın
büyük kesimi ilk defa yoksulluk ve açlıkla yüz yüze kalmıştır. Finansman bulmak
için neredeyse bütün kaynaklarımız tüketilmiş, sıra elde kalan doğal sit ve
millî park alanlarına gelmiştir. Maalesef Antalya’da merkez, Kaş ve Gazipaşa’ya
kadar birçok bölgede millî parklar ve doğal sit alanlarımız bu plan değişikliklerine
maruz kalmış ancak meslek odalarının açtığı davalarla engellenmeye
çalışılmaktadır.
Milyonlarca insanımız elektrik ve doğal gaz
faturalarını ödeyemediği için karanlık ve soğuğa mahkûm olmuştur. Öte yandan
finansman bulmak için neredeyse bütün kaynaklarımız satılmış, çevre
değerlerimiz hiçe sayılarak maden ve taş ocaklarıyla ormanlarımız, inşaatlarla
sahillerimiz, koylarımız rant uğruna talan edilmiştir. Bu torba yasa teklifinde
de emekliye, milyonlarca işsize, tarlasını ekemeyen çiftçiye, öğrenciye ve
öğretmenlere, KYK borçlusu üniversite mezunlarına, yoksulun derdine merhem
olacak yine hiçbir şey yoktur. Bunlar yoktur ama kur korumalı mevduat yüzünden
halkın vergileriyle bankalara ve mevduat sahiplerine büyük meblağlar aktaran
hükümleri vardır.
Kamu-özel iş birliği yatırımları halkın
kullanamadığı ama maliyetinin halka yüklendiği yatırımlardır, çocuklarımızı
borçlandırma pahasına fahiş fiyatlarla yapılmaktadır. Bütün bunlarla “Biz büyük
yatırım siyaseti yapıyoruz.” övünmesi yapılırken diğer taraftan da yandaşa para
aktarıldığı gözlerden kaçmıyor maalesef.
Ahlat sarayından sonra Ahlat’ta Bakanlık konutları
yapılmaya başlandı. Bir taraftan da Atatürk Havalimanı’nı yıkma faaliyeti
sürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
HASAN SUBAŞI (Devamla) – Deprem tehdidi altındaki
İstanbul için hiçbir tedbir almazken ısrarla Kanal İstanbul inadını sürdürmesi,
artık rejimin tümden hesabını kitabını kaybedip savrulduğunun en belirgin
işaretidir. Bugün yapılması gereken tek şey israfı durdurmak, fahiş yatırımları
durdurmak, çılgın yatırımlardan vazgeçmek ve elde ne kalmışsa insana yatırım
için seferber olmaktır. Hesapsız, plansız çılgın projeleriniz yüzünden
insanımız, gençlerimiz kendi ülkesinde mutsuzdur, çaresizdir. Başka ülkelerden
her gelene kucak açan iktidar kendi gençlerimize, yetişmiş insanımıza
“Giderlerse gitsinler.” diyerek sınır kapısını gösteriyor. Öncelikle kendi
insanımızı odağa alan bir iktidar ancak gençlerimizin umutlarını yeniden
yeşertebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
HASAN SUBAŞI (Devamla) – Tabii, bunu yapabilmek için
de bu rejimden kurtulmak zorunluluktur, hukuk güvencesini sağlayacak güçlü ve
demokratik bir parlamenter sistemi yeniden kurmak zorunluluktur. Ortak akıl ve
nitelikli demokrasiyle ülkenin bütün kazanımları ve değerleri yeniden seferber
olabilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı Samsun Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu.
Buyurunuz Sayın Hancıoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Pençe-Kilit
Operasyonu’nda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil
şifalar dileyerek konuşmama başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin
8’inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Madde, devlet aleyhine açılan uluslararası davaların
takibi konusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan yapılacak olan harcamalarla
ilgili. Kanunun mevcut hâli bu harcamayı fon bütçesinden yapmaya cevaz
vermediği için bu düzenleme yapılmak isteniyor. Bu noktada devlet aleyhine
açılan uluslararası davalar konusu önemli. Arkadaşlarımız, Komisyon görüşmeleri
sırasında “Bu davalar hangileri?” diye sordular, birisinin UNCITRAL ticari
tahkim davası, diğerlerinin de FETÖ kovuşturmaları sürecinde el konulan
iktisadi kuruluşların sahipleri ya da ortaklarınca açılan davalar olmak üzere
toplam 5 ayrı dava olduğu bilgisi verildi.
Değerli milletvekilleri, bu tür uluslararası
davaların özel nitelikli davalar olduğunu, ihtisas davaları olduğunu biliyoruz.
Tabii ki bu alanda yetkinleşmiş hukuk firmalarından hizmet alımı yapılabilir
ancak hukuk hizmeti alınacak yurt dışı hukuk firmalarının seçiminde, yargılama
süreçlerinin izlenmesinde bu şirketlere fon bütçesinden yapılacak ödemelerin
miktarı ve davaların seyri konusunda farklı bir hassasiyetin gösterilmesi
gerekiyor. Konuya hassasiyet noktasından baktığımızda da iktidarın sicilinin ne
kadar bozuk olduğunu görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, kamunun kaynakları
milletimizin kaynaklarıdır, bu para milletimizin parasıdır. Milletin parası har
vurup harman savrulduğu için, hesapsızca harcandığı için, mevcut kaynaklar
talan edildiği için ülkemiz bugün kontrolsüz enflasyonla, borç batağıyla
boğuşmak zorunda kalmıştır. Daha da acısı bu tablonun mimarı olan iktidar,
emeklisine, emekçisine, gencine, köylüsüne, esnafına, sanayicisine, hepsine
birden sırt çevirmiştir. İktidarın yaptığı bütçe bu yılın daha ilk dört ayında
20 milyar liraya yakın açık vermiştir. Zamlar neredeyse günaşırı bir hâle
gelmiş, sanki otomatiğe bağlanmış durumdadır. Önceki gün Merkez Bankası bile
yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 46,4’ten yüzde 57,92’ye çıkarttı yani
zamlar devam edecek, hayat daha da pahalı olacak. Hâl böyleyken milletimize
hâlâ 2023, 2053, 2071 masalları anlatılıyor.
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı hafta sonu bir temel atma
törenindeydi, hani şu otuz altı ayda tamamlanacak olan ancak Sayın Erdoğan’ın
müteahhitle pazarlığa tutuşup on iki ayda bitirme sözünü aldığı projenin temel
atma töreni. Biz Samsunlular aynı mizanseni 2019 yılında seyrettik. Sayın
Cumhurbaşkanı seçim kampanyası için geldiği Samsun’un Tekkeköy ilçesinde
gecenin bir vaktinde devlet hastanesi inşaatı temeli atmış ve altı yüz günde
bitirilmesi için müteahhitle pazarlığa tutuşmuştu tıpkı geçen gün yaptığı
pazarlık gibi. Peki, sonuç ne oldu, biliyor musunuz? Aradan bin yüz seksen gün
geçti, ortada hâlâ bir hastane yok.
Değerli milletvekilleri, ülkemizi böyle bir anlayışla
yöneten iktidar şimdi TMSF’nin kaynaklarını uluslararası davaların takibinde
serbestçe kullanabilmek için Meclisten kanun çıkartmaya çalışıyor. Gerekçe
neymiş? Fon kaynağının kullanımında uygulama sırasında tereddüt oluşuyormuş,
tereddüdü gidermek için bu düzenleme yapılıyormuş. Bugüne kadar milletimizin
bütün kaynaklarını zaten serbestçe kullanmadınız mı? Önünüze bir engel
çıktığında işi kılıfına uydurup yine bildiğinizi okumadınız mı? Bunların
hepsini yaptınız ve sonunda ülkemizi işte bu hâle getirdiniz. Yok mu bunun bir
çözümü? Elbette var, kibirle, ihtirasla değil, akılla, bilimle, sağduyuyla
yönetildiğinde ülkemiz bütün zorlukları aşar. Biz milletimize güveniyoruz,
tıpkı 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk
gibi, milletimize güvendiği ve inandığı gibi. (CHP sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
8’inci maddesinde yer alan “ve” ibarelerinin “veya” olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Erol Katırcıoğlu Dilşat
Canbaz Kaya Sait
Dede
İstanbul İstanbul Hakkâri
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hakkâri Milletvekili
Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede. (HDP sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 8’inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Bankacılık Kanunu’nun 129’uncu maddesinin ikinci
fıkrasında yapılmak istenen değişiklikle, kanunda belirtilen usul ve esaslar
çerçevesinde TMSF’nin, kendisine tahsis edilen kaynakları bu kanun ve ilgili
diğer kanunlarla, devlet aleyhine açılan uluslararası davaların takibine
ilişkin Cumhurbaşkanlığınca verilen görev ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde,
serbestçe kullanabilmesi hususu düzenlenmek istenmektedir.
Bilindiği gibi 20 Temmuz 2016 OHAL ilanı sonrası
şirketlere ve mal varlıklarına el koyma süreci başlatan TMSF, uluslararası
davaların konusu olmuş ve aradan altı yıl geçmiş. Şimdi, iktidar yasal kılıf
için böyle bir teklifi çözüm olarak görüyor. OHAL hukuksuzluğunun ekonomideki
sopası olan, usulsüzlük merkezi hâline gelen, yandaşa kıyak yapma kurumuna, bir
arpalığa dönüşen bir TMSF.
Sayın Başkan, artık sağır sultan bile kaynaklara
nasıl çöküldüğünü, kaynakların nasıl pay edildiğini duydu; buradan bir daha
tekrar etmeyeceğiz. Bir avuç yandaş dışında herkesin fakirleştiği,
yoksullaştığı derin bir kriz dönemi yaşamaktayız. Bu krizin tek sorumlusu,
yirmi yıllık AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalardır. Ülkede yaşayan
yurttaşlar için yanlış olan, hayatı çekilmez hâle getiren bu politikalar,
aslında sarayın amaçları açısından son derece tutarlı politikalar. Saray ve
çevresi alabildiğince zenginleşmek istiyordu ve zenginleşti. Bilerek,
isteyerek, belli bir program dâhilinde, adım adım ülke kaynakları hortumlandı,
bankalar yağmalandı. Büyük bir pervasızlıkla yandaşa tahsis edilen geri
ödemesiz kredilerin zararı yurttaştan çıkartıldı. Şimdi gelinen aşamada, kamu
ve özel bankalar dışında Merkez Bankasında dahi ne kadar dövizin ya da altının
olduğu bilinmemektedir veya verilen rakamlara itibar edilmemektedir.
Sayın milletvekilleri, hem ekonomik hem siyasal
krizle karşı karşıyayız. Denetim faaliyetlerinin yetersizliği, kaynakların
hortumlanması, yolsuzluklar, yurttaşlardan alınan yüksek vergiler, yandaşlardan
alınmayan vergiler ve de en önemlisi, savaş ekonomisine ülke kaynaklarının heba
edilmesi krizi derinleştirmiştir. Nerede bir savaş varsa oraya benzinle giden
bir iktidar grubuyla karşı karşıyayız. Yıllardır bütün kaynaklar bomba ve mermi
olup dağa, taşa atıldı; tarım ve hayvancılık savaş gerekçe gösterilerek
yasaklandı; ne olduğu belli olmayan radikal gruplar ve çeteler silahlandırılıp
maaşa bağlandı, erzak, mühimmat dağıtıldı; başka ülkenin toprağında kamu
binaları yapıldı, kaymakamlar atandı. Tüm bu çatışmaların ve savaşların
bedelini saray değil, halklar ödüyor; onlar ise manda yoğurdu yemeye devam
ediyorlar. Nasıl olsa savaşın, rantın, israfın faturasını yoksuldan, emekçiden
tahsil ediyorlar. Halklar, artık krizin siyasal sistemden bağımsız olmadığının
çok iyi farkında. Kısacası, krizin tek nedeni AKP'dir. Bu nedenlerin toplamı
eşittir AKP demektir. AKP demek fakirleşmek, yoksullaşmak demektir. Bu iktidar
rant yaratma, çıkar dağıtma mekanizması hâline gelmiştir. Emekçilerin,
yoksulların alın teri bir avuç elite, çeteye, mafyaya, yandaşa altın tepside
sunulmaktadır. Yine, sinekten yağ çıkarabilecek mahirlikte kamu ve özel
kaynaklar yandaşa peşkeş çekilmektedir. OHAL ilanı sonrası TMSF'nin yandaşı
nasıl fonladığını ve fonlamaya devam ettiğini hepimiz görüyoruz. Bakın, bu
teklifte bunun bir diğer yansıması olan dolar korumalı faiz sistemi var.
Teklifle, kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin genişletilmesi öngörülüyor.
Buna göre, dövizden kur korumalı TL vadeli mevduat sistemine geçen şirketlere
sağlanmış olan kurumlar vergisi istisnasının süresi uzatılıyor. Şirketlere,
döviz bozup sisteme girmeleri karşılığında yine vergi avantajı getiriliyor.
AKP iktidarı döneminde sermaye büyüdükçe,
palazlandıkça, yoksulluğa sürüklenen işçi, emekçi sayısı da arttı. Özellikle,
AKP yandaşı olan sermaye grupları bu süreçte katmerli bir şekilde büyüdü ve
büyümeye de devam ediyor. Kendileri çıkarlarına göre bir sistem oturttular.
Yoksul her geçen gün yoksullaştıkça yandaş her geçen gün zenginleşti. Bu
iktidar adını tarihe değil, peçeteye yazdırdı. Tıpkı üzerinde “Saat bedelini
elden teslim aldım.” diye yazan peçeteler gibi kapitalizmin çöplüğüne gitmek
üzere iktidar.
Sayın milletvekilleri, televizyonları başında
bizleri izleyen yurttaşlara da buradan seslenmek istiyorum: Kamu yararı
anlayışını tek adam yararı anlayışına çeviren AKP iktidarının ve onun tek
adamının yoksulluğu azaltma gibi bir derdi elbette yok, asla da olmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
SAİT DEDE (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.
İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor, çocuklarıyla
alışverişe gidemiyor, kira ödeyemiyor, pazara gidemiyor ama tüm bunlar iktidara
yetmiyor, bir de koşulsuz biat istiyor. Sürekli yoksulluk ve hukuksuzluk üreten
bu yapı siyaseti de tek tipleştirmek, yoksullaştırmak peşinde. Kendinden
olmayana, kendi gibi düşünmeyene, kendi gibi yaşamayana yaşam hakkı tanımayan
her iktidar elbette yenilmeye mahkûmdur.
Her gün partimize yönelik operasyon yapılıyor,
kumpas davaları açılıyor; açılan bu davalarda akıllara durgunluk veren
tiyatrolar sergileniyor. Her türlü hukuk dışı yöntemi kullanıp HDP’ye
saldırarak iktidarınızı koruyacağınızı sanıyorsanız daha öncekiler gibi
yanılıyorsunuz. Yaptığınız hukuksuzlukları, işlediğiniz suçları, çaldığınızı
çırptığınızı, unutturmaya çalıştığınız her şeyi halka buradan anlatmaya devam
edeceğiz; istediğiniz kadar ordu, polis, mahkeme ve hapishaneler gibi devletin
baskı aygıtlarına sarılın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.
9’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
9’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul İstanbul
İstanbul
Ali Kenanoğlu Erol
Katırcıoğlu
İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurunuz Sayın Canbaz Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.
Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız,
yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılan milyonlarca emekçi açlık
sınırı altında yaşama tutunmaya çalışıyor. Emekçiler, emekliler, işsizler,
kadınlar açlık sınırının altında yaşamak zorundalar.
Yoksulluğu en ağır biçimiyle yaşayanlar, bu yükü en
ağır biçimiyle taşıyanlar yine kadınlar. Bakın, geçen gün Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına verdiğimiz bir soru önergesine gelen cevapta sosyal
yardım alanların yüzde 65’inin kadın olduğu belirtiliyor.
Gün geçmiyor ki yeni bir zam haberiyle uyanmayalım.
Çaya yüzde 43,7 zam geldi. En ucuz simit 4 Türk lirası. Ekmeğe neredeyse her
gün, her ay zam gelecek duruma geldi bu ülke. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın yıllar önce yaptığı çay-simit hesabını herkes bilir. Evet
arkadaşlar, bu zalim iktidar bu çilekeş halka 1 bardak çayı, 1 kuru ekmeği, 1
simidi dahi layık görmüyor; bunu sesimizin ulaştığı her yere iletmeliyiz. Bugün
yoksulluğun, yolsuzluğun, zulmün adı AKP ve MHP ittifakıdır; bu gerçek, tartışmaya
yer olmayacak kadar da açıktır. Halkın yoksulluğuna yabancılaşmış, halkın
sorunlarını görmezden gelen hiçbir yönetimin ayakta kalma şansı yoktur. Bu
zalimane yönetim, halkı geçen her gün daha derin bir yoksulluğa sürüklemekle
kalmıyor, yoksullukla çerçevelettiği halkı polis ve yargı aracılığıyla baskı
altına da almaya çalışıyor. Yani özetle, AKP iktidarı sırça saraylarında
günlerini gün ederken bu şatafatın ve yolsuzluğun altında sefalete sürüklenen
emekçiler görünmüyor. Kısacası, yoksuldan alıp zengine veriyorlar ama umutsuz
değiliz, mutlaka bu adaletsiz düzeni değiştireceğiz.
Değerli Genel Kurul üyeleri, yeni bir torba yasayı
Mecliste görüşüyoruz. İktidar, sömürü, rant ve talan adına ne varsa torba
yasalarla önümüze getiriyor. Bu torba yasalarda ne yok ama biliyor musunuz? Bu
torba yasalarda halkın, emekçilerin sorunlarına çözüm yok; bu torba yasalarda
emeğe, kadına, gence dair hiçbir şey yok. Sarayın torbasında sefalet,
maaşlarına mahkûm edilen emekliler, tarlasına gübre atamayan çiftçiler, borç
batağında esnaflar, işsiz kalan milyonlar, göç yollarını arayan üniversiteliler
yok.
Peki, bu Meclisin işlevi nedir? Halkın temel
beklenti ve sorunlarına çözüm bulamayan, bulmak da istemeyen bu Meclisin varlık
gerekçesi nedir? Meclis, halkın en temel sorunlarına dahi çözüm üretemiyor, bu
yönde bir çabası da yok. Nerede bir talan varsa, nerede bir rant varsa AKP
iktidarı tarafından, buradan geçiriliyor. AKP ve ortaklarının işledikleri
suçlar her geçen gün artarak devam ediyor. En asgari demokratik talep dahi polis
şiddetine maruz bırakılıyor. Mahkeme salonları adaletsizliğin, zorbalığın
mekânları hâline geldi, halka karşı işledikleri suçlar bitmek bilmiyor.
Yolsuzluk, mafyayla ilişkileri, Suriye'deki selefilerle bağları, rüşvet veren
düzenleri, kaos planları, bunlar yetmiyormuş gibi utanmadan önüne gelene
“terörist” damgası vurmaktan çekinmiyorlar. Terörist ilan edemediklerini ise
iltisak ve irtibat düzmecesiyle fişliyorlar. AKP'nin irtibat ve iltisak
argümanı, ne ulusal ne de uluslararası hukuka uygundur. Bu torba kanun
teklifiyle, bu bahaneyle TMSF aracılığıyla gasbettikleri şirketleri ve bu
şirketlerin yöneticilerinin sermayesini gasbetme niyetindeler. Yani, kısacası,
böylesi bir kanuni düzenlemeyi kabul etmiyor ve reddettiğimizi bir kez daha
söylüyorum.
Ben, sözlerimi bitirmeden önce, zamanım kısıtlı ama
şunu söylemek istiyorum: Dersim'de, 21 yaşında, üniversite öğrencisi genç bir
kadın kayıp, sekiz yüz yetmiş iki gündür Gülistan Doku bulunamıyor. Bakın,
İçişleri Bakanlığının Tunceli için, Dersim için “Tunceli huzur şehri” dediği
kentin her tarafı kameralarla kaplı, kentte herkesin birbirini tanıdığı küçük
bir kentte genç bir kadın sekiz yüz yetmiş iki gündür kayboldu. Ailesinin,
Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığıyla
görüşmelerine rağmen “Size kızınızı geri vereceğiz. Size kızınızı bulacağız.”
demelerine rağmen iki buçuk yıl geçmiş ve hâlâ Gülistan’dan ses yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) – Teşekkür ederim
Başkan.
Tüm kadınlar olarak, ailesi başta olmak üzere…
Ailesinin de bu Mecliste grubu olan tüm partilere talepleri şu yönde: “Bir
araştırma komisyonu kurulsun ve Gülistan'ın başına ne geldi, buna dair bu
komisyon tartışsın ve bize sonuç bildirsinler. Biz kızımızı soruyoruz.”
diyorlar. Ben de Gülistan'ın ailesi ve tüm kadınlar olarak bu kürsüden bir kez
daha söylüyorum: Gülistan Doku nerede? Gülistan Doku nerede? (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına
Görüşmekte olan 327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu
ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 9- 5411 sayılı Kanunun 134 üncü maddesinin
beşinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan "iktisadi değeri olmayanlar
da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıkları” ibaresi "iktisadi değeri
olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıklar ile bunlarla
bağlantılı finansal kiralama sözleşmeleri ve bu sözleşmelere konu varlıkları”
şeklinde ve "mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını” ibaresi
"mal ve hizmet alımından doğan geçmiş dönem borçlarını; ticari ve iktisadi
bütünlük içinde bulunan mal, hak ve/veya varlıklar ile ilgili olması veya
ticari ve iktisadi bütünlüğün değerinin korunması için gerekli veya değerini
artırır mahiyette olması, taraflarca borç miktarının tespitinde mutabakata
varılmış olması, varlıkları ticari ve iktisadi bütünlük satışına konu edilen
tarafça bahsi geçen mutabakattan sonra Fona müracaat edilmesi ve işlemlerin en
geç Fon Kurulunun ihaleyi onay tarihine kadar tekemmül ettirilmesi şartıyla
öncelikli olarak” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkranın mevcut onuncu cümlesinde
bulunan "düzenlenir” ibaresi "düzenlenir ve Resmi Gazetede ilan edilir”
şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya mevcut onuncu cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiş, fıkranın mevcut onüçüncü cümlesine maliklerinin
iflasına karar verilemez,” ibaresinden sonra gelmek üzere “finansal kiralama
sözleşmelerinin feshi talep edilemez, işbu sözleşmeler kapsamındaki varlıkların
iadesine karar verilemez,” ibaresi ilave edilmiş ve maddenin sekizinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu şartlara uygun olmayan müracaatlar Fon
tarafından işleme alınmaz.”
"Sıra cetveline itiraz süresi, sıra cetvelinin
Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren 15 gündür.”
"Gerçek ve tüzel kişilerin sahip olduğu
varlıkların, bu maddede yer alan hükümler çerçevesinde ticari ve iktisadi
bütünlük kapsamında satışlarından elde edilen bedelden; satış masrafları
düşüldükten sonra satış tarihine kadar tahakkuk etmiş olmak şartıyla sırasıyla,
rehinle teminat altına alınmış borçlar, bütünlük kapsamındaki varlıkların
aynından kaynaklanan amme borçları, işbu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen
geçmiş dönem borçları, kişilerin Devlete ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
kapsamındaki borçları ile GSM imtiyaz sözleşmesinden doğan Hazine payı borçları
ödendikten sonra kalan kısım, kişilerin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üst
kurullara olan borçlarına garameten taksim edilerek ödenir. Finansal kiralama
kapsamındaki varlıklara ait ekspertiz raporlarına göre ihale bedelinden isabet
eden tutar ile finansal kiralama sözleşmesi kapsamındaki borç tutarından
hangisi düşükse o tutar, finansal kiralayana ihale bedelinden sıra cetvelinin
düzenlenmesi ve kesinleşmesi beklenmeksizin öncelikli olarak ödenerek Fonun
bildirimi ile sözleşmeye konu varlıklar ihale alıcısına devredilir. Bu
alacaklılara tamamen ödeme yapıldıktan sonraki bakiye, diğer alacaklılara
garameten ödenir. Bu hükme göre yapılan dağıtım sonrasında bakiye borç kalması;
lisans, ruhsat, imtiyaz sözleşmesi, geçici frekans ve kanal kullanımı ve
benzeri hakların devri ve yeni alıcısı tarafından işletilmesi için gerekli olan
ve kamu kurum ve kuruluşları ile üst kurullarca yapılması gereken devrin tescil
ve nakli işlemine engel teşkil etmez.”
Süleyman Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Utku Çakırözer Burcu
Köksal Abdüllatif
Şener
Eskişehir Afyonkarahisar Konya
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit düşen
askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına sabırlar diliyorum.
Bankacılık Kanunu’nu konuşuyoruz ama millette
bankaya gidecek hâl bırakmadınız, ya maaş çekmeye ya borç ödemeye gidiyorlar.
İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyonu aştı. Bu ne demek? Her 4 kişiden
1’i icralık olmuş iktidarınızda. Peki, 2002’de kaçtı dosya sayısı? Siz iktidara
geldiğinizde tüm Türkiye’deki icra dosya sayısı 8 milyondu. Sadece son beş ayda
icra dairelerinde 2 milyon 657 bin yeni icra dosyası açılmış, muhtarlıklar
tebligatlarla dolu ve baktığımızda, parası olmayan, temel ihtiyaçlarını dahi
karşılayamayan vatandaş mecburen kredi kartına yükleniyor, borçlanarak yaşamaya
çalışıyor. Vatandaşların zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından icraya
verilen takipteki borçların tutarı 28 milyar lirayı aşmış durumda. E, tabii, aşar
çünkü baktığınızda, insanlar, zamlar yüzünden, ekonomik kriz yüzünden borcunu
ödeyemez hâle gelmiş, icralık olmuş. Şekere zam, çaya zam, ete zam, süte zam,
benzine, mazota, ayçiçeği yağına derken zam gelmeyen ürün kalmadı. Her şeye
yüzde 50’nin üzerinde zam ama emekliye, işçiye, memura gelince zam yok.
Bakın, bunu söylediğimiz zaman her seferinde “dış
güçler” “iç güçler” bilmem ne diye yalan uydurmaya devam ediyorsunuz; geçen yıl
100 liraya aldığımız ürünleri bu yıl 300 liraya alırken dış güçler ekonomiye
saldırıyor ama 1 milyon Suriyeliye bedava ev verirken bu dış güçlerin hiç sesi
çıkmıyor. “14 milyon emeklinin bayram ikramiyesine zam yapın.” dediğimizde, siz
“Para yok.” diyorsunuz ama Suriyeliler için çocuk başına para verirken parada
sıkıntı yok. Garibanın elinde kalan son çay keyfini yüzde 43’lük zamla zehir
ettiniz, artık çay bile alamaz hâle geldi insanlar. Bu, ÇAYKUR Rize turist
çayı, 100 gramlık çay 7,5 lira olmuş ve insanlar artık sadece bunu
alabiliyorlar, 1 kilosu 75-80 liraya dayanmış durumda. Artık adı gibi olan bu
Rize ÇAYKUR turist çayını sayenizde sadece turistler içebilecekler.
Şimdi, sürekli “Zamlardan sorumlu Ce-Ha-Pe,
Ce-Ha-Pe!” deyip, insanlara çay içmeyi bile lüks hâline getirip, sürekli bizi
suçlayıp duranlar, Okluk’ta, Ahlat’ta saraylar, üstüne bir de bakanlara konut
yapmaya devam ediyorlar. Kendi ülkemizde parası yetmediği için çocuğuna
elindeki çikolatayı markette, bakkalda bıraktırmak zorunda kalan anne-babalara,
dolu market arabalarıyla alışveriş yapan Suriyeliler için kardeşlik edebiyatı
yapıyorsunuz; bunu yapmayın, bunu anlatamazsınız! Siz ne derseniz deyin,
sığınmacılar amasız, fakatsız, lakinsiz bu ülkeden gidecekler, ülkelerine geri
dönecekler çünkü maddi olarak biz bu yükü kaldıramıyoruz. Diyeceksiniz ki:
“Savaş var.” “Can güvenliği” bilmem ne… Bayramda, tatilde kendi ülkesine gezmek
için gidebilenlerin can güvenliği sıkıntısı yoktur, demek ki ülkelerine gidip
yaşayabilirler.
Sığınmacılarla ilgili “Ülkelerine gidecekler!”
dediğimizde, ırkçılıkla suçluyorsunuz. Hâlbuki biz, ülkemizin demografik
yapısına, mahalle dokusuna zarar vermelerine engel olmak… “Onları ülkelerine
geri göndereceğiz!” demek; ırkçılık değil, vatanseverliktir. Biz Araplara ve
Arap kültürüne karşı düşmanlık, kin, nefret, öfke beslemiyoruz; biz sadece ülkemizi
koruyoruz.
“Ekonominin kitabını yazdık.” diyorsunuz, “Dünya
bizi kıskanıyor.” diyorsunuz; evet, dünya bizi kıskanıyor, bu kadar nasıl rezil
yönetilir, onu kıskanıyor işte! Zira, devriiktidarınızda yaptığınız zamlarla
salata, menemen, ayçiçeği yağı, çay, şeker, bebek maması, hatta tuvalet kâğıdı
bile lüks oldu. Gurbette olup sıla hasreti çekenler, bayramda seyranda
akaryakıt zamlarınız yüzünden memleketine gidemez oldu. Çiftçiye bakıyorum, onu
da bitirdiniz, bitirdiniz! Taban gübresini atamadılar verim düştü, lüks makam
araçlarınızla karayollarında seyrederken hiç olmazsa kafanızı kaldırıp yol
kenarındaki tarlalara bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Mazot zaten
hayal oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
BURCU KÖKSAL (Devamla) – Eskiden “kuruş kuruş” diye
çalışan traktör şimdi “lira lira” diye çalışıyor, hayvan pazarlarında süt
inekleri dahi satış için bekliyor, yem almış başını gidiyor. Çiftçi mazot,
elektrik, su borcundan bezdi, ürünü satarken zarar etmekten usandı, ekip
biçmeyi bıraktı; siz sadece seyrediyorsunuz, hâlâ önlem almıyorsunuz. Çin ve
Rusya gübre satışını durdurdu. Pazarın yarısına hâkim olan bu 2 ülkeden Çin,
ayrıca tüm dünyadan buğday alıyor, stokluyor; Hindistan buğday satışını
durdurdu. Herkes önümüzdeki yılı, kara kışı düşünüyor, ona göre önlemini
alıyor. Siz yine sadece seyrediyorsunuz, önlem almak falan hak getire. Ama
vatandaşlarımız müsterih olsun, ilk seçimde iktidar olacağız ve Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında para yandaşlara değil vatandaşlara harcanacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin
“yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Ahmet
Kamil Erozan
Adana Kayseri Bursa
İbrahim Halil Oral Hayrettin
Nuhoğlu Ayhan
Altıntaş
Ankara İstanbul Ankara
Aytun
Çıray
İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) –Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi’nin 9’uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'i vefat
yıl dönümünde rahmet ve dualarla anarak başlamak istiyorum; AK PARTİ iktidarını
çok güzel anlatan şu dizelerini de paylaşmak istiyorum: “Dağı tanıyan nasıl
tanımaz uçurumu?/Mademki yükseliş var iniş olmaz olur mu?” Yirmi yıllık
iktidarınızda elhak, dağı tanıdınız ama o dağı da rant uğruna peşkeş çekme
yolunu seçtiniz. Türkiye için, Türk insanı için, refahı için hiç bir şey yapmaz
ve yapamaz hâle geldiniz. Şimdi, hızla uçuruma sürükleniyorsunuz. Ancak
yaptığınız işlerle bir çığa dönüşüp Türkiye'yi de ezmeye kalkıyorsunuz. Az
kaldı, inişi tadıyorsunuz. O tat o kadar acı ki sizi âdeta bir serseri mayın
gibi hareket etmeye zorluyor.
Ülkemizin onca kritik sorunu varken, enflasyon
canavarı hortlamış milletin boğazını sıkarken TMSF'de girdiğiniz çıkmazdan
kurtulmanın yolunu arıyorsunuz. TMSF yoluyla atadığınız kayyumları korumaya
çalışıyorsunuz. OHAL hukukunu olağan hukuk hâline getirmeye çalışıyorsunuz.
FETÖ’yle mücadele etmeyi beceremeyip FETÖ’yle irtibat ve iltisak diye çok
acayip bir hadiseyi ticaret hukukuna da özel hukuka da sokmak istiyorsunuz.
FETÖ’yle mücadele sürecinde TMSF’ye devredilen şirketleri maalesef artık
satamıyorsunuz. TMSF, her geçen gün daha çok personele, daha çok bütçeye ve
daha çok bürokrasiye ihtiyacı olan dev bir holdinge dönüşüyor. Bugün, TMSF
internet sitesine baktığımızda tam kayyum olunan 717 şirket ve kısmi kayyum
olunan 115 şirket görülmektedir. 77 milyar Türk lirası büyüklüğündeki bu varlık
ekonomiye kazandırılamamakta, özel sektörün serbest gelişmesine dâhil
edilememektedir. Korkumuz odur ki TMSF de Varlık Fonu da bir balon gibi büyüye
büyüye yakın bir gelecekte patlayacaktır, ülkemize çok daha büyük ekonomik
felaketler gelmesine, daha çok pis kokuların yayılmasına sebep olacaktır.
Kısacası, inişin acı tadını, Türk milletine de insafsızca dayatıyorsunuz.
Kıymetli milletvekilleri, iktidar Bankacılık
Kanunu’nda bir şeyler değiştirmek istiyorsa bunu vatandaşın lehine yapmalıdır.
TMSF ve Varlık Fonundaki ekonomik büyüklüğü, satılamayan şirketleri aktif
ekonomiye dâhil etmeli, vatandaşa düşük faizli kredi sağlamanın teminatı
yapmalısınız. Şirket kayyumlarını değil, ay sonunu getiremeyen işçinin,
memurun, işsizin derdine çare aranmalıdır. Dalga geçer gibi “Müjde!” diye aylık
en az 15-20 bin lira ödemesi olan konut kredilerini sunacak kadar toplumdan,
milletten uzaklaşmış olmanız sizin adınıza üzücüdür. Bizim adımıza üzücü olan
ise 2023’e kadar sizin bu milleti değil, kendi ikbalinizi düşünen siyasetinize
katlanmak zorunda olacağımızdır.
Değerli milletvekilleri, sosyal medyayı takip eden
arkadaşlarımız çok iyi bilir “Zaytung” diye bir hesap var. Esprili, siyasi
hicivler paylaşırlar. Dün orada çok güzel bir paylaşım gördüm, sizin tepetaklak
inişinizi harika tanımlamış. İYİ Parti’nin “Az Kaldı” diye vatandaşa umut
verdiği kampanyasını paylaşarak şunu yazmışlar: “İYİ Parti’nin ‘Az Kaldı’
uyarısının ardından olağanüstü olarak toplanan AK PARTİ MKYK’sinde ‘Kalan
sürede kime ne ihalesi verebiliriz?’ sorusu masaya yatırıldı.”
NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Çok komikmiş(!)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Komik olabilir ama
sizin espriyi ve hicvi anlamanız gerekir, milletvekilisiniz.
“Zaytung” az bile yazmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – “Zaytung”dan
örnek veriyor, vekil olmuş.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Sayın Başkanım,
bitirebilir miyim?
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Siz, kimi ceza
davalarından kurtarırız, FETÖ borsasından kimi yargılatmadan hayatına devam
ettirebiliriz derdine düşmüşsünüz. Siz iktidardaki son günlerinizde hangi
kadrolara liyakatsiz atamalar yapar, kimleri istisnai yollarla memur edebiliriz
yoluna girmişsiniz. Siz âdeta Türkiye’yi batan geminin malı gibi görmektesiniz.
Asla unutmamanız gereken diğer bir husus şudur ki: İYİ Parti vardır ve size bu
ülkeyi asla yağmalatmayacaktır.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 9’uncu madde kabul edilmiştir.
10’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır, önergelere
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
10’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İstanbul İstanbul Kocaeli
Ali Kenanoğlu Dilşat
Canbaz Kaya Erol
Katırcıoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu teklif, müflis bir iktidarın para arama teklifi,
şirketlerden, onların dövizlerinden bir şeyler elde etme, para arama teklifi,
TMSF’ye devredilen şirketlere çökme teklifi, belediye gelirlerine çökme
teklifi, Varlık Fonu şirketlerinden 3 5 kuruş tırtıklama teklifi; başka bir şey
değil. İflas etmiş bir tüccar var karşımızda, ne yapacağını bilemez bir hâlde.
Bakın, size bir resim göstereceğim -şöyle, herkes
bir baksın- böyle, klasik olarak tüm bakkallarda bu resmi görürüz arkadaşlar:
Peşin satan ve veresiye satan resmi. Şurada, sol tarafta gördüğünüz resim var
ya, işte, o, AK PARTİ iktidarının resmi. Hani böyle, altından fareler
kaçışıyor, hazine boşalmış, derbeder bir hâlde perişan bir tüccar görüntüsü;
işte, AK PARTİ iktidarının görüntüsü burada. Neden? Ya, bakın, şu anda dolar
16,5; euro 17,5. Ev, araba, et, ekmek, -ne derseniz- fiyatlar çıldırmış
gidiyor. İflas etmiş bir tüccar var karşımızda ve bunun karşısında, ne
yapacağını bilemez, kapıyı, koltuğu, bacayı, her şeyi satmaya çalışan bir
iktidarla karşı karşıyayız; yağma, talan meslekleri. “İrtibat ve iltisak”
denerek maalesef ki binlerce, yüz binlerce KHK’linin malına çöktüler. 2016’da
Bank Asyada adamın dolarla parası var, TL’ye çevirip yıllar sonra o parayı ya
verdi ya vermedi ya da üstüne çöktü. Şimdi de şirketlerin, bankaların üstüne
çöküp onu cebe indirme telaşındalar.
Bakın, burada AK PARTİ’nin Kocaeli vekilleri de var,
onlar iyi bilirler. Güngör Arslan Kocaeli’nde bir gazeteci; Ya, “cemaatten”
denilerek darbe sonrası adamcağızı yirmi dokuz gün cezaevinde yatırdılar. Sol
gelenekten gelen Marksist bir gazeteciydi Güngör Bey; bütün malına mülküne
çöktüler. Ardından, muhalif bir gazeteci olduğu için öldürüldü. Şu anda
merhumun tüm malına, varlığına el koymuş, çökmüş durumdalar; satmışlar, talan
etmişler, yapmadıklarını bırakmamış durumdalar. Hiçbiri itiraz edemez, çok iyi
biliyorlar Güngör Arslan’ı.
Ya, bu Mecliste oldu iki buçuk yıl önce, burada tüm
arkadaşlar hatırlar. İbrahim Kaboğlu Hoca Anayasa Mahkemesine gitti -sağ olsun-
Anayasa Mahkemesi o yasayı iptal etti. KHK’lilerin SGK’de hakları çiğneniyordu
ve o SGK yetkililerine yasal zırh getiren bir yasa buradan geçti. Hiç unutmam,
ben burada çırpındım “Etmeyin, eylemeyin; bu, yağma, talan ve hırsızlığın
üstünü örtme yasasıdır.” dedim, geçti yasa buradan, AYM iptal etti. Yahu, bu
haydutluktur, başka bir şey değildir. Bakın, şu anda aynısı devam ediyor.
Anayasa madde 35’e de aykırı. Yahu, kişiyi cezalandırabilirsin, Bank Asyada
parası var diye bir şekilde terörist ilan etmişsin, malına mülküne el koymak
nedir ya! Allah aşkına, Anayasa madde 35 apaçık ortada, nedir bu! Her şeyi
ayaklar altına almış durumdasınız, başka bir şey değil.
Bakın, şu anda tablo son derece kötü, 183 milyar
dolar kısa vadeli, bir yıl içinde ödenmesi gereken borç var. Peki, bu borcu
nasıl ödeyeceksiniz? Merkez Bankasında eksi 63 milyar dolar var; eksi ya,
ekside yani. Eylülde faizi artırıp 100 bin liraya 25 bin lira faiz ödemekten
kaçtınız, şimdi 60 bin lira oldu, aradaki 35 bin lirayı da vatandaşın üstüne
vergi olarak yıktınız. Bakın, sadece kur artışı 441 milyar dolarlık dış borçta
ne kadar zarara yol açtı biliyor musunuz? 3,5 trilyon liralık maliyet artışına
yol açtı kur artışı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Hani bir Maliye
Bakanınız var ya “Gözlerimdeki ışığa bak.” diyor, onun o saçtığı ışıklar
sonrası nasıl bir felaketi yaşadığımızı gördük. Ya, 22 Martta demiş ki: “TL
dibe vurdu.” 14,5’tu 22 Martta, şu an, 25 Mayısta 16,5 olmuş dolar. Ya, senin
gözlerinden nasıl bir zehirli ışık saçılıyor Allah aşkına, şunu bir anlatsana
Sayın Nebati? “150 milyar lira tasarruf edeceğiz.” diye yola çıktınız, 500
milyar lira faiz farkı ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Bakın, öylesine bir yağma, talan düzeni
oluşturmuşsunuz ki daha bugün, Ali Osman Akat -o suç işleri bakanınızla
fotoğrafı çıkan bir insan- kendisine kokain gönderilmiş “Ya, adresime
yanlışlıkla gönderilmiştir efendim herhâlde.” demiş, adamı tahliye etmişler,
maşallah. Yani ülkenin hâli bu, buraya getirdiniz yağma ve talan düzenini. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir”
ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Dursun
Ataş
Adana Antalya Kayseri
Aytun Çıray Ayhan
Altıntaş
İzmir Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman Girgin Cavit
Arı Vecdi
Gündoğdu
Muğla Antalya Kırklareli
Çetin Arık Utku
Çakırözer Emine
Gülizar Emecan
Kayseri Eskişehir İstanbul
Ali Haydar Hakverdi Abdüllatif
Şener
Ankara Konya
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
– Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki
konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurunuz Sayın Bahşi. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 327 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle
çıkan çatışmada şehit olan kahraman askerlerimiz Piyade Teğmen Abdulkadir
Güler, Piyade Uzman Çavuş Onur Doğan, Piyade Uzman Çavuş Hüseyin Cankaya,
Piyade Uzman Çavuş Bican Kapılay ve Piyade Sözleşmeli Er Celal Tekedereli’ye
Allah’tan rahmet diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun, Türk milletinin
de başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz işsizlikte dünya
şampiyonluğuna süratle gitmektedir. Her gün yeni iş yerleri kapanmakta,
insanlar işsiz kalmaktadır. AK PARTİ iktidarı ülkemizi tam bir ekonomik krize
sokmuştur, kriz günden güne de artmaktadır. Ülkemizde üretim kanalları
tıkanmış, yatırım imkânı kalmamıştır. İnsanlar umutsuz bir şekilde beklemekte,
geleceğini de çok karanlık görmektedir. Esnaf, çiftçi, sanayici ve her kesimden
insanımız perişan bir hâlde yaşamaya mahkûm edilmiştir. İnsanlar işlerimizi ne
zaman kaybederiz korkusu yaşarken, emekli insanlarımız ise neredeyse devlete
tamamen küsmüştür. Emekliye, işçiye, memura zam yapıyorum derken, mutfaktaki
her şeye katbekat fazlasıyla zam gelmektedir. Elektriğe, doğal gaza,
taşımacılığa yapılan zamlar artık çekilmez hâle gelmiştir. Bu kadar ağır bir
tablo içerisinde, iktidar milletin gözüne baka baka “Her şey iyi gidiyor,
krizden çıktık.” diye konuşuyor, ekonomik büyümeden bahsediyor; ekonomik sorun
çok ciddidir, acil müdahale beklemektedir yani suni gündemlerle ülkeyi meşgul
edeceğine ekonomiyi düzeltecek gerçek, reel tedbirleri bir an önce almalısın.
Bugün, işletmeler ağır vergi, prim, tazminat ve istihdamla ilgili yüklerle
karşı karşıyadır. İstihdam yaratmak istiyorsak yeni yatırımları hedefliyorsak
işverenin üzerindeki yükü azaltmalıyız. İşverenler yeni iş yeri açmaya
neredeyse korkmaktadır. İşte, ülkemizin reel gündemleri bunlardır. İşçi, memur,
emekli, esnaf artık söylem değil, hizmet beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, son günlerde yaşanan
gelişmeleri kaygı verici bir şekilde hep birlikte izliyoruz. Bir yandan
ekonomik kriz devam ederken diğer yandan iktidarın hız kesmeyen baskıları da
çoğalmaktadır. Bu ülkede kime göre adalet, kime göre hak ve hakkaniyet var? Bu
ülkede adaletten faydalanmak için illa AK PARTİ yandaşı olmak lazım. Ülkede
öyle bir korku imparatorluğu oluşturuldu ki memuru, işçisi, esnafı korkuyor; iş
adamı, akademisyeni, sağlıkçısı korkuyor, bakanı, vekili korkuyor; hiçbiri
özgürce fikrini beyan edemiyor. Bakana soru yöneltiliyor, ben bilmem, Sayın
Cumhurbaşkanımız bilir diyor. Bunların içinde korkmayan, cesurca hak aramaya
yeltenenlerin başına ise -hepinizin malumu- gelmedik iş kalmıyor.
Evet, değerli milletvekilleri, bizim sonumuz ne
olacak? Ülke böyle mi kalkınacak, böyle mi gelişecek? Görme, duyma, işitme,
yanlışları eleştirme, sorgulama; bu mu ileri demokrasi anlayışımız? “Benden
olan benimdir, olmayan düşmanımdır.” felsefesiyle nereye kadar gideceğiz?
Türkiye'nin tüm fabrikalarını, para eden tüm kurumlarını, dağlarını, ormanlarını,
derelerini, kıyılarını, limanlarını, madenlerini, verimli arazilerini yok
pahasına sattık, tüm fonlarda biriken paraları tükettik, vergiler sürekli
katlandı. Dağdaki otu bile parayla sattığı hâlde, her ürüne her ay 3-5 kere zam
yapıldığı hâlde, her krizde vatandaşa IBAN numarası gönderildiği hâlde üretim
yapmayan, samanı bile ithal eden zihniyet, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10
ekonomisi arasına sokacakmış. Hâlimize gülelim mi, ağlayalım mı bilemiyorum ama
az kaldı, gerçekten çok az kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Ülkemizi içinde bulunduğu
bu devlet krizinden kurtarmak için; polisimizi, sağlık çalışanımızı,
doktorlarımızı içinde bulundukları girdaptan çıkarmak için; çiftçimizi,
besicimizi yeniden ayağa kaldırmak için; kadınları, gençleri, çocuklarımızı
yeniden gülümsetmek için; güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye inşa etmek için
çok az kaldı.
Bu düşüncelerle yüce Meclisi ve büyük Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki
ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurunuz Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
Pençe-Kilit Harekâtı’nda şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifa diliyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, sizleri erken
uyarabilmek için söz aldığım 10’uncu maddede değil, 19’uncu maddede yapılan
düzenlemelerle ilgili konuşacağım. Getirilen düzenleme, Anayasa Mahkemesinin
bir iptal kararını düzeltme düzenlemesi ancak doğru değerlendirme yapabilmek
için öncelikle, içeriği ve tarihsel sürecini de iyi anlamak gerekiyor. Bakın,
geçmişte büyükşehir belediyelerinde bütçeleri Ulaştırma Bakanlığı tarafından
karşılanan raylı sistemler, metrolar, tramvaylar gibi altyapı yatırımları
yapılmıştı, hatta o dönemlerde bu projeler için çok da şaşaalı açılış törenleri
düzenlenmişti. Peki, belediyeler bu projelerin bedellerini Bakanlığa nasıl geri
ödeyeceklerdi? 25 Ekim 2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göre projeler
belediyelere devrolduktan sonra Hazine Müsteşarlığı ve belediyelerin birlikte
belirleyecekleri periyotlarda hasılatın yüzde 15’i Hazine Müsteşarlığı hesabına
aktarılacaktı değerli arkadaşlar. Ne tesadüf ki tam da 31 Mart 2019 yerel
seçimlerinin ardından çoğu büyükşehir belediyesinin -İstanbul, Ankara, Antalya
gibi- muhalefete geçmesiyle, 1 Mayıs 2019 tarihinde bir Cumhurbaşkanlığı
kararıyla bu hüküm değiştiriliyor ve “Merkezî yönetim bütçesinden karşılanan
projelerin geri ödemeleri belediyelerin İLBANK ödeneklerinden yüzde 5 oranında
kesintiyle elde edilir.” şekline dönüştürülüyor. İki ay sonra Anayasa Mahkemesi
bu kararın Cumhurbaşkanlığı kararıyla alınmasını belirsizlik nedeniyle de iptal
ediyor. Görüşülen kanun teklifinde Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini
ortadan kaldırmak ve yüzde 5 kesintiyi yasal hâle getirmek istiyorsunuz. İki
uygulama arasında ne fark var, biraz isterseniz bunu açıklayalım. Şimdi,
örneğin, ben İstanbul Milletvekili olduğum için İstanbul Büyükşehir
Belediyesinden birkaç örnek vermek istiyorum. Bakanlığın yaptığı ve 2015’te
işletmeye alınan Levent-Hisarüstü Projesi için İBB’nin 2019 yılı öncesi ve sonrasında
geri ödemesi gereken rakamlar arasında çok büyük bir fark var. Örneğin, 2018’de
956.170 TL ödeme çıkarken değiştirilen düzenlemeyle 2019’da ödenmesi gereken
bedel ne kadar biliyor musunuz? 326 milyon TL’ye yükseliyor. Şu anda Bakanlık
bünyesinde devam eden ve yapımı tamamlandıktan sonra İBB’ye devrolacak
projelere baktığımızda, 2011’deki Bakanlar Kurulu Kararı esas alınırsa otuz
sekiz yılda geri ödeme yapılacakken kanun teklifi geçerse bu süre sekiz yıla
inecek yani yıllık 297 milyon gibi bir bedel belediyeden çıkacakken şimdi bu
bedel yıllık 1 milyar 412 milyon TL’ye çıkıyor yani ücret 4 kat artarken ödeme
süresi de 4 kat azalıyor. Bu ne demek? Şimdi, bir de buna bakalım. Aslında,
belediyelerin vatandaşlara verilen hizmetlerin gelirlerinin Ulaştırma Bakanlığı
tarafından bir kanuni düzenlemeyle toplu olarak geri alınması demektir ama
bitmedi değerli arkadaşlar, dahası var. Görüşmeler esnasında AKP vekilleri bir
önerge getirdi. Önerge gerekçesine göre güya belediyeler maliyetleri çok yüksek
olan altyapı projelerinin maliyetlerinden kurtarılmak isteniyor.
(Uğultular)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Sayın Başkanım, çok
fazla uğultu var salonda, bir uyarırsanız sevinirim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen hatip kürsüde
iken riayet ederseniz daha hayırlı olur.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Proje mevcut şehir
içi raylı sistem hatlarının devamı olmayıp eğer bağımsız bir hat ise bundan
sonra yapılacak olan altyapı raylı sistem projelerinin mülkiyeti belediyelere
devredilmeyecek, işletmesi Ulaştırma Bakanlığı veya bağlı kuruluşları
şirketleri tarafından yürütülecek. Bu konuda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor.
Hani bir deyim vardır “Şahdı, şahbaz oldu.” diye, işte bu durum tam da bunun
güzel açıklaması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Emecan.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar
ve bizi dinleyen değerli vatandaşlarımız; önemli olan İstanbul’un ulaşımının
kesintisiz devam etmesi ve vatandaşlarımızın menfaatidir. Bunun için de
kurumların partizanlık yapmadan, halk için birlikte çalışması gerekir ama
hayır, bu iktidarın ve bu iktidarın Ulaştırma Bakanının başta İstanbul
Büyükşehir Belediyesi olmak üzere muhalefete geçen büyükşehir belediyelerine
karşı yürüttüğü intikam düzenlemelerinin sonu gelmiyor. UKOME’nin yapısının
değiştirilmesi, İstanbul’un taksi sorununun bir türlü çözülmemesi, Ulaştırma
Bakanlığının kendi işlettiği hatlara “U” tabelası asması bunun en çarpıcı
örnekleri. Şimdi, karşılarında sanki bir düşman varmış gibi davranıyorlar.
Bir şehir düşünün, raylı sistemlerin işletmesinin
bir kısmını bakanlık yapıyor, bir kısmını büyükşehir belediyesi yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Şimdi, bu sistemler arasında zamanlama
entegrasyonunu ve bilet entegrasyonunu sağlamak bu siyasi atmosfer içerisinde
ne kadar başarılı olabilecektir, sizlerin takdirine bırakıyorum.
Yapılan düzenlemenin doğru bir düzenleme olmadığını
bir kez daha buradan sizlere ifade etmek istiyorum. Derhâl 2010’da alınan
Bakanlar Kurulu kararına geri dönülmelidir.
Sayın iktidar vekilleri, sizlere seslenmek
istiyorum: Madde sırası gelmeden önce konuşuyor ve sizi uyarıyorum, size zaman
kazandırıyorum. Lütfen, bu önergeyi geri çekin. Artık milletin menfaatine olan
düzenlemelere kafa yorun, tilki kurnazlıklarını bir an önce bırakın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Sayın Enginyurt…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un,
ekonominin her geçen gün dibe vurduğuna ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç.” “Nassa göre hiç kimse
benden faizi savunmamı beklemesin.” dedikleri günden bu tarafa altı ay geçti.
Altı aydır Merkez Bankası “pas, pas” diyor, maalesef paspasa döndü ülke. Gözüne
baktığımızda boşluktan başka bir şey görmediğimiz Nureddin Nebati “Türk lirası
dibin dibinde.” dediğinde dolar 14,50’ydi; bugün dolar 16,50 lira. Ekonomi her
geçen gün dibin dibine vuruyor ama maalesef Hükûmetten ses yok, pardon ses var;
varsa yoksa “illet ittifakı”, “zillet ittifakı”, “Memleket bu durumdaysa sebebi
muhalefet.” diyorlar.
Ben, Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Şu
ekonomi kitabını nasıl yazdıysan, hangi dilde yazdıysan Allah’ını seviyorsan
bir an önce uygulamaya başla diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Oral…
45.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral’ın,
Ankara’da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan Doğu Türkistanlı kamp
mağdurlarının taleplerine ilişkin açıklaması
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün Ankara'da Çin Büyükelçiliği önünde eylem yapan
Doğu Türkistanlı kamp mağduru kardeşlerimizle bir araya geldim, kendilerinin
taleplerini iletmek istiyorum.
Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerinin
gözlemlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri bir dizi
ziyaretler gerçekleştirmektedir ancak ziyaretin çok kısıtlı bir şekilde
yürütüldüğü öğrenilmiştir. BM heyetinin kamplardaki mağdurlarla Çinli
yetkililer olmadan görüşmeleri ve gazetecilerin ziyaretlere katılmalarının önü
mutlaka açılmalıdır. Siyaset kurumunun ve özellikle iktidarın Çin'e giden
Birleşmiş Milletler heyetinin özgürce inceleme yapabilmesi için çağrıda
bulunması insani, İslami ve millî bir sorumluluktur. Doğu Türkistanlı Müslüman
Türk kardeşlerimizin baskıdan kurtulması, özgürce kimliklerini yaşayabilmesi,
hür dünyaya açılabilmesi en temel arzumuzdur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kaya…
46.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, Atatürk
Havalimanı’nı yıkmak isteyenlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığında çalışan personeli 29 Mayıs günü zorla otobüslere bindirerek
İstanbul’a götürecek olurlarsa bunun hesabını vereceklerine ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Atatürk Havalimanı'nı yıkmak isteyenler, yıkmakla
doymadılar. 29 Mayıs'ta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında
çalışan personel, il müdürlükleri, İller Bankasındaki çalışanlar, Karayollarında
çalışan kamu çalışanları, yol harcırahları ve izinli sayılma koşuluyla 29 Mayıs
günü İstanbul’a götürülecekmiş. Bugün, buradan bir kez daha uyarıyorum: Çevre
ve Şehircilik Bakanı, eğer çalışanlarınızı gönüllü değil, zorla otobüslere
bindirerek Atatürk’e ihanete götürüyorsanız bunun hesabını zorla gidenler ve
götürenler gün gelecek mutlaka verecektir. Ne Atatürk’ün adını ne eserlerini
silemeyeceksiniz.
Son olarak şunu söylemek isterim: Sivas…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…
47.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, AKP’li
Esenler Belediyesinin Ana Meryem Ziyareti’ni yıktığına ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, İstanbul
Esenler’de Abdal Alevi toplumunun Ziyareti, ibadet mekânı var. AKP’li Esenler
Belediyesi bu Ziyareti, Ana Meryem Ziyareti’ni dün gece yıkmış yani haberini
bugün aldık. Kentsel dönüşüm alanı içerisinde diye bu ziyaret yeri yıkılmış.
Bölgede yaşayan Abdal Alevileri önemli ölçüde burayı ziyaret edip ibadetlerini
burada gerçekleştiriyorlar.
AKP iktidarı rant uğruna sınır tanımıyor, bu sefer
de elini ziyaret yerlerine atmış durumda. İnsanların kutsal mekânlarından
elinizi çekin diyor ve bu yıkımı da kınadığımı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL
(Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
devam ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon yerinde.
Sayın Bülbül…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün,
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve
Aydın Germencik’te denetlenmeyen JES’lere ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan askerlerimize
Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Sayın Başkan, AKP iktidarının çevre ve doğa
düşmanlığı bitmiyor. Aydın’ı Aydın’da denetlenmeyen JES’lerle kuşatıp yandaş
şirketlerinize peşkeş çekiyorsunuz. Aydın’da 32 tane jeotermal santrali
bulunuyor, bunun 19 tanesi Germencik ilçemizde. Aydın’ın havasından, suyundan,
toprağından ne istiyorsunuz? Germencik’te denetlenmeyen JES’ler kaliteli inciri
ve zeytin üretimini âdeta bitirme noktasına getirdi ve hâlâ Bozköy Mahallemizde
3,79 hektarlık tarım arazisine 9 tane jeotermal sondaj çalışması yapılmak
isteniyor. Yapılmak istenen proje alanı incir bahçelerinin içinde kalıyor.
Kızılcagedik ve Dağkaraağaç Mahallelerimizde 10,22 hektarlık tarım arazisinde
Melih JES Yardımcı Kaynak Güneş Enerjisi Santrali Projesi için de başvuruldu.
Proje alanı yine tarım arazileri içinde kalıyor, proje alanına en yakın konutsa
sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 11 ila 21’inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ Parti Grubu
adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
327 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Bu torba yasada da 5 farklı kanun ve 1 kanun
hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmekte.
Değerli Başkanım, tabii, burada da özellikle kur
korumalı kanun teklifi var, onun üzerinde konuşacağım ama ben biraz rahatsız
olduğum için konuşamayacağım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Hatay Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, Pençe-Kilit operasyon bölgesinde
PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan İskenderunlu Piyade Uzman Çavuş
Bican Kapılay’a ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; milletimizin
başı sağ olsun.
Bugün, aynı zamanda, 3. Lig play-off mücadelesinde
Iğdırspor’u mağlup ederek 2. Lig’e yükselen ve şehrimize bayram sevinci yaşatan
İskenderunspor’un futbolcularını, teknik heyetini ve tüm kulüp yönetimini
canıgönülden kutluyorum ve tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun teklifiyle, ülkemizde mevduat ve katılım fonlarının sigortalanma
yetkisi ve görevini yürüten Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kapsamı
genişletilerek ticari mevduat kapsamına alınıyor ve Fondaki iş çeşitliliği
nedeniyle ciddi oranda artan iş yükünü azaltmak için teşkilat yapısında bazı
değişikliklere gidiliyor.
TMSF’nin kayyum görevi nedeniyle, hukuki koruma
getirilen kişiler arasına iflas idare memurları da bu kanun teklifi
değişikliğiyle dâhil edilmektedir. Yine, bu kanun teklifi değişikliğiyle,
ticari mevduatların sigorta kapsamına alınmasına ilişkin düzenlemelerle mevduat
ve katılım fonunun sigortalanmasındaki kapsamı da genişletilmiş oluyor. Mevcut
düzenlemeyle sadece gerçek kişilere ait, ticari işlemlere konu olmayan mevduat
ve katılım fonu tutarlarının yanı sıra, resmî kuruluşlara, kredi kuruluşlarına
ve finansal kuruluşlara ait olanlar
dışındaki tüm ticari mevduat ve katılım fonları da sigorta kapsamına dahil
edilmiş olacaktır. Bu şekilde, Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği
tarafından yürürlüğe koyulan etkin mevduat sigortacılığı için belirlenmiş olan
temel prensipleri çerçevesinde Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliğinin
tavsiyelerine ve Avrupa Birliği mevduat sigortacılığı kriterlerine de uyum
sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin küresel enerji ve emtia
fiyat artışlarını tetiklediği bugünlerde Sayın Genel Başkanımız, özellikle 3
ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alınması gerektiğini kamuoyuyla
paylaşmıştır. Bu stratejik plan dâhilinde acil tedbir alınması gereken konu
başlıkları ise şunlardır: Gıda güvenliğinin tam ve eksiksiz sağlanması,
hormonlu artışlara karşı caydırıcı ve etkili önlemlerin sürdürülebilir mahiyette
alınması, enerji arz güvenliğinin temin ve takviye edilmesi.
Enerji arz güvenliğinin
temin ve takviye edilmesi başlığı altında da asıl hedefler şunlardır: İleri
teknoloji kullanarak yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma
vasıtasıyla Türkiye'nin enerji bağımlılığından kurtulması, uluslararası enerji
piyasasının belirleyici aktörlerinden biri hâline gelmesi, enerjide dışa
bağımlılığın azaltılarak güvenli enerji kaynaklarının oluşturulması, yerli
enerji kaynaklarının verimli kullanılması, nükleer başta olmak üzere yeni
enerji teknolojilerini üretecek yetkinliğe ulaşılması, enerjide çeşitlilik ve
kaynak güvenliği sağlanması, enerji sıkıntısı yaratacak risklerin önlenmesiyle
ülkemizin kurulu gücünün enerji talebini karşılayabilecek duruma
getirilmesidir. Bu anlamda, özellikle ülkemiz adına çok önemli çalışmaların
yapıldığını belirtmek
isterim. Bu çalışmalardan bir tanesi de Mersin Akkuyu'da yapımına devam edilen
nükleer güç santrali. Nükleer güç santralini, geçtiğimiz haftalarda NÜTED AŞ’nin
yani Nükleer Teknik Destek Anonim Şirketinin davetlisi olarak, Mersin Akkuyu'da
Türkiye'nin bu çok önemli projesini yerinde görmek için bir ziyaret
gerçekleştirdik, Sayın Mersin Milletvekilimiz Olcay Kılavuz'la birlikte. Orada
yapmış olduğumuz ziyaretlerde edinmiş olduğumuz bilgiler gerçekten bizi
gururlandırdı. Türkiye'nin nükleer güce ulaşma hedefi, yaklaşık yarım asırlık
bir hikâyesi var bu hedefin ve bu hikâyenin Allah'a şükürler olsun sonuna
geldiğimizi orada gözlemlemek, bu milletin bir evladı olarak bizleri
gururlandırdı.
Değerli milletvekilleri, santralin şu an dünyada
yapılan en büyük nükleer güç santrali olduğunu orada ziyarete gittiğimiz esnada
yetkili arkadaşlardan öğrendik. Yine, santralde 20 binin üzerinde insanımızın
çalıştığı büyük, dev bir eserin olduğunu buradan sizlere belirtmek isterim. 4
reaktör olarak planlanan santralin 1’inci reaktörü Allah nasip ederse
önümüzdeki yıl devreye girecek ve 1’nci reaktörüyle birlikte peş peşe devam
eden 2’nci, 3’üncü ve 4’üncü reaktörler de Allah nasip ederse çok kısa bir
zaman sonra Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak adına faaliyete geçecek.
Bakın, santralle ilgili şunu ifade etmek isterim: Santral devreye girdiği an
itibarıyla, bugün itibarıyla, bugünkü Türkiye'nin enerji ihtiyacı itibarıyla, yaklaşık
2 tane Atatürk Barajı'nın ürettiği elektriği tek başına üretebilecek bir güçte.
Yani bugün Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin tam kapasite
devreye girdiği an yüzde 10’unu karşılayabilecek büyük bir güç. Bu hem enerji
çeşitliliğimizi artırmak adına hem de Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını
azaltmak adına gerçekten son derece önemli bir adımdı. Bu adıma da Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, sadece bugün değil, Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş
Bey’in ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda yaklaşık yarım asırdır,
Türkiye’nin bu güce erişimi noktasında büyük bir destek veriyoruz. Dolayısıyla,
bugün o reaktörlerin bir bir yükselmesi hepimizi mutlu ediyor. Elbette bundan
mutsuz olan çevreler de var, onlara da yapabilecek bir şey yoktur çünkü onlar
Türkiye’nin bu anlamda dışa bağımlılığının azalmasını -üzülerek söylüyorum-
istemiyorlar.
Ben, nükleer enerji konusunda sahada çalışan
binlerce Türk mühendis arkadaşımı gördüm. Onlar bugün o teknolojiyi öğrenip
Allah nasip ederse önümüzdeki dönemlerde Türkiye’nin ikinci ve hatta üçüncü
nükleer güç santralinin inşallah yerli kaynaklarla, kendi mühendislerimiz
tarafından yapılmasıyla ilgili büyük bir adım atacaktır. Buna da canıgönülden
inanıyorum.
Yine, Türk mühendislerimizle ilgili bir gelişmeden
sizlere bahsetmek istiyorum. Bakınız, değerli milletvekilleri, bu kürsüye
bundan önce çok sayıda ürün çıktı -en son bir kelepçe de çıkmıştı- ben bugün bu
kürsüye Türk milletinin, Türk mühendislerinin geliştirmiş olduğu bir sistemi
getirip burada sizlere gururla göstermenin mutluluğunu yaşamak istiyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) Bu sistem, devletimize ait Elektrik Üretim Anonim
Şirketinin AR-GE’sinde üretmiş olduğu bir kontrol sistemleri mekanizması. Bu
sistemi bizim EÜAŞ’a bağlı Türk mühendislerimiz geliştirdi. Bu sistem hangi
amaçla kullanılacak? Bu sistem, hidroelektrik santrallerinin uzaktan kumanda
edilmesiyle ilgili çok büyük bir açığı kapatacak. Bugüne kadar, başta
hidroelektrik santralleri olmak üzere birçok tesisin kontrol sistemlerini yurt
dışında üretilen markalarla yapıyorduk, tabii bu markaların bize hem ithalat
açısından getirdiği bir yük, aynı zamanda da güvenlik açısından beraberinde
getirmiş olduğu büyük bir yük vardı. Düşünün ki bu uluslararası markalar
istediği anda bir düğmeyle hidroelektrik santrallerimizin elektrik üretimini
durdurabilirlerdi. İşte, böyle savunmasız bir alanı, bizim Türk mühendislerimiz
geliştirmiş oldukları EÜAŞ’a bağlı bu EOS sistemiyle artık kendi yerli
sistemimizle sistemlerimizi kontrol edecek. Bu sistemi ilk olarak Antalya'da
Kepez Hidroelektrik Santrali’nde kurduk, devreye aldık ve çok şükür saat gibi
çalıştı. Ondan sonra da peş peşe 6 tane hidroelektrik santralimizde daha bu
sistemi devreye aldık.
Ben buradan EÜAŞ Genel Müdürü başta olmak üzere, bu
sisteme destek veren ve bu sistemin yazılımında ter döken, emek veren tüm
mühendis kardeşlerimize ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Özellikle madencilik ve enerji alanında bir önemli
gelişme daha var, zamanım ölçüsünde ondan da kısaca bahsedip sözlerimi bitirmek
istiyorum. Bakınız, değerli milletvekilleri, bor madeninin ülkemiz için çok
önemli bir maden olduğunu hepimiz biliyoruz. Bor madeninin yüksek katma değerli
bir ürün hâline getirilip satılmasından yanaydık hepimiz yıllarca. Allah'a
şükürler olsun, bugün bor madenini yüksek katma değerli bir ürün hâline getirip
dünya pazarına sunan Eti Madenden bahsetmek
istiyorum. Bakın, bugün bor madeninin cevher olarak fiyatı 120 dolar
seviyesinde ancak Eti Madendeki Türk mühendisleri bu bor madenini işleyerek
borik asit hâline getirdiler ve 120 dolarlık cevher bugün 800 dolar
seviyelerine çıktı ve yakın bir zamanda da inşallah bu borik asitle birlikte…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) – Sayın Başkanım, küçük bir
hatırlatma daha yapıp bitiriyorum.
Tonu 800 dolar olan o borik asiti, petrokok
kömürüyle yüksek dereceli fırınlarda ısıtıp -nasipse- yeni bir ürün AR-GE
çalışması yapılıyor; bu yeni ürün “bor karbür” diye uluslararası piyasada
tanınan ve bilinen bir ürün. İnşallah, önümüzdeki yıl, biz bordan bor karbür
üretimi de gerçekleştireceğiz ve tonu 120 dolar olan bor cevherini, bor karbüre
çevirdiğimiz an tonu 100 bin dolar seviyesinde olacak. Bu gelişmeleri bizlere
yaşatan kurumlarımızdaki mühendislerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, Allah
hepsinden razı olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bankacılık Kanunu’yla ilgili düzenlemeler üzerine
konuşuyoruz; geçen hafta konuşuldu, bu hafta devam ediyor. “Türkiye'de krizle
beraber en çok kâr eden kurumlar nelerdir?” deseler; bankalar. Kazançlarına
doymuyorlar, bu süreçte yoksulluk artarken, insanlar açlıkla baş başa iken
bankalar para kazanmaya doymuyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iki haftadır
bankalarla ilgili düzenlemeyi konuşurken… Ve tekrar torba yasa şeklinde
geliyor, içinde bir kısım düzenlemeler var.
Peki, milyonlarca aç olan, borcunu ödeyemeyen,
birçok problem yaşayan insanlarla ilgili bir konuşma var mı? Hayır yok.
Cezaevleriyle ilgili bir konuşma var mı? Yok. Özgürlüklerle ilgili bir konuşma
var mı? Yok. Demokrasiyle ilgili var mı? Yok. Ya, her gün yasaklarla ilgili,
Kürtçeyle ilgili yasaklarla ilgili bir parmak kalkmıyor, seçimler zamanı her
şeyi konuşuyorsunuz ama bankalarla ilgili ve sermayeyle ilgili konuşmaların
hepsine varsınız.
Peki, ülke ne hâlde? Bir fotoğrafa bakarsak; ülkenin
fotoğrafına baktığımızda işsizlik artıyor, insanlar geçinemiyor ama
geçinemeyenlerle beraber çok iyi geçinen bir kesim de var. Neden? Makas açıldı,
orta sınıf diye bir şey kalmadı, giderek insanlar -yoksulluk demiyorum- dibe
ulaşıyor, açlıkla karşı karşıya. Eşitsizlik had safhaya ulaştı, hayat
pahalılığı sürekli artıyor ve en büyük şey umutsuzluk, gelecekle ilgili kaygı
taşımak.
Çiftçiye gidin, öğrenciye gidin, kadınlara gidin,
kimin yanına giderseniz gidin gelecekle ilgili kaygısı var. Ya, bindiğiniz
taksi şoförü, sizin Parlamentoda olduğunuzu duyunca kaotik ortamdan,
umutsuzluktan söz etmekte, “Bunlar ne yapıyorlar?” diye söylüyorlar ama bir
taraftan da buraya çıkıldığında hep kendileriyle ilgili düzenlemeler geliyor.
Meclisin asıl görevi bunları görmek, bunlarla ilgili düzenleme yapmak.
Şimdi, halkın geliri giderini karşılıyor mu? Bir
araştırma grubu çalışma yapmış. Yüzde 59 küsuru yani yüzde 60’a yakını elde
ettiği aylık gelirle geçimini sağlayamıyor. Peki, bunlar seçmenlere
vurulduğunda, hangi partiye oy verdikleri sorulduğunda, Adalet ve Kalkınma
Partisine oy verenlerin yüzde 40’ının gelecekle ilgili kaygısı olduğu gibi,
geliri giderini karşılamıyor ama HDP’de yüzde 88 oranında... Biz, işte onların
sesiyiz; biz, bu ülkede kendi emekleriyle geçinmek isteyen, kendi emekleriyle
barışı inşa etmek isteyenlerin sesiyiz ve o nedenle burada her söylediğimizde,
“Siz sermayeden yanasınız.” dediğimizde kabul etmiyorsunuz ama biz bu ülkede en
çok değer verenlerin, en çok değer üretenlerin sesiyiz. Ülkedeki yüzde 75,
faturalarıyla ilgili kaygı yaşıyor; yüzde 80’e sormuşlar, “Enflasyon artacak.”
diyorlar. Peki, zam? Zamlar sürekli geliyor fakat siz zamlara “Fiyat
güncelleme.” diyorsunuz, “zam” demiyorsunuz ama asgari ücrete gelince -maaşla
ilgili- “zam” diyorsunuz ama çayda artış olunca, kahvede artış olunca, şekerde
artış olunca buna “zam” demiyorsunuz, ne diyorsunuz? “Fiyatı güncelleme.” Bunun
sorumlusunu da diyorsunuz ki: “KDV’yi 18’den 8’e düşürdüm, marketler
vicdansızlık yapıyor.” Asıl vicdansızlık, yirmi yıldır Adalet ve Kalkınma
Partisi bu ülkeyi yönetirken Orta Vadeli Program, yeni ekonomik model, diğer
programlar, bakanlar, Merkez Bankası yöneticileri, TÜİK yöneticileri değiştiği
hâlde ekonomiyi yönetememenizdir. Burada sorumluluğu markette, yurttaşta değil,
sizin beceriksizliğinizde aramanız lazım. Ne oldu? İşsizlik arttı ve
yönetemiyorsunuz. Peki, bu işsizler kim? En çok da üniversite mezunları ve
gençler. Gençler artık bu ülkeden gitmeye çalıştıklarında siz onları tehdit
edecek dereceye geldiniz.
Türkiye İstatistik Kurumunun, TÜİK’in geçenlerde bir
yöneticisi değiştirildi, fiyatları belirleme şeyi. Artık değiştiriyorsunuz ve
bir taraftan bu yasakları öyle bir hâle getirdiniz ki fiyat belirlemek dışında
Enflasyon Araştırma Grubunun vereceği verilere engel getirmeye çalıştınız,
mahkemeler reddetti. Neydi 20 Aralıkta? Bir taraftan “Asgari ücrete zam.”
dediniz, bir taraftan da kur korumalı mevduat ve işte, “Dolar 18’den 11’e
düştü.” dediniz, 16,40. Peki, arkadaşlar, bu ülkede o günden bugüne ne oldu?
Açlık sınırı arttı, yoksulluk sınırı arttı ve geldiğimiz süreçte, gıdada
enflasyon yüzde 70’lere geldi. Hani, hep “Dünya lideriyiz.” diyorsunuz,
enflasyonda yüzde 70’e geldiniz, Arjantin’le beraber yarışıyorsunuz ama
Meksika’da, Rusya’da -savaştan söz ediyorsunuz- yüzde 10’larda, yüzde 12’lerde
enflasyon ve hep diğer ülkelerden de örnek veriyorsunuz. Niye diğer ülkelerin
özgürlüklerinden, demokrasisinden, barışından örnek vermiyorsunuz? Hesabınıza
gelen şeyleri örnek alıyorsunuz, hesabınıza gelmeyen şeyleri kapatmaya
çalışıyorsunuz.
Ve şimdi ikinci bölüm… Arkadaşların bir kısmı
birinci bölümde dedi, ikinci bölümdeki konuşulacak maddelerden -bir kısmına bu
akşam devam edeceğiz, yarın da arkadaşlarımız devam edecek- biri, kur korumalı
mevduat, Türk lirasıyla ilgili, diğeri TMSF’yle ilgili, bir kısmı Türkiye
Varlık Fonuyla ilgili. Deseniz de demeseniz de sizin yarattığınız ve darbe
dediğimiz, işgal dediğimiz, kayyumlarla ilgili, tekrar, burada da şirketlerle,
kayyumlarla ilgili bir kısım yönetimler var ve tekrar yerel yönetimler sizin
elinizden çıkınca onlarla ilgili. Bu, kur korumalı mevduatla ilgili, ya, bir
müjde gibi duyuruldu ve şu anda burada, 11’inci maddede ne konuşulacak, biliyor
musunuz arkadaşlar? Türkiye'de kimin parası var, kimin dolarları, dövizleri
var, eurosu var, bunlara bir açıklama yapıldı. Sonra dediler ki: “Şirketler, bu
parayı yatırmıyorlar çünkü güvenmiyorlar. Şirketlere bir özendirme yapalım.”
İşte, 11’inci madde o. Ne diyorlar şirketlere? “Sen bu parayı getirdiğin sürece,
değerlendirdiğin kazançlardan, değerlerden bir kere, biz vergi almayacağız,
artı, kâr payından da vergi almayacağız. Diğer kazançlardan aldığınız kurumlar
vergisini de almayacağız.” Kürtçe diyorlar ya “…”(x)
Hem parasını kazanacak hem vergisini vermeyecek, bu işten nimet… İşte, bizim
“rantçı” dediğimiz olay bu.
Peki, işçi ne yapacak? Vergisini verecek. Memur ne
yapacak? Vergisini verecek. Emekli ne yapacak? Vergisini verecek. Peki, bu
parayı, kur korumalı mevduatı siz 18’den 11’e getirdiniz, şimdi 16’ya
getirdiniz, bu farkı kim verecek? Yine işçi, memur, emekli ve çiftçi verecek.
Neydi, emekliye 1.100 lira yapmışsınız, bir zam veremediniz. Dolardaki her 1
kuruşluk artış… Az önce arkadaşlarla konuştuk, Türkiye’deki bütün döviz borcuna
baktığımızda 475 milyar dolar, şu anda ödemesi gereken 140 küsur milyar dolar,
140 milyar dolar ödeniyor. 1 kuruş artış 1,4 milyar; 10 kuruş artış 14 milyar.
10 kuruş arttığında 14 milyarlık farkı verin emekliye, verin öğrenciye, verin
elektrik faturasını veremeyenlere, verin doğal gazını veremeyenlere; yok.
Rantçılara kapınız açık. Çiftçi mazot alamıyor, çiftçi gübre alamıyor, borcunu
ödeyemiyor; yok. Bunlarla ilgili düzenleme yapın, yok ama her şeyden vergi
almaya varsınız, onlara da vergi affı getiriyorsunuz.
Bu anlayışla beraber, siz kur korumalı mevduat
sistemiyle beraber riski görmüyorsunuz; parası olanların parasını
artırıyorsunuz, parası olmayanların emeklerinden o sömürüyü geliştiriyorsunuz
ve sadece bu döviz, kur korumada değil, dövizin artışı köprüden geçişi,
havaalanına inişi, tünelden geçişi, birçok yeri de etkiliyor. Bunu kim ödüyor?
Hazine. Hazine kimden besleniyor Türkiye’de? Vergi sistemi adil olmadığı için
daha çok dezavantajlı kesimlerden.
Diğer bir madde, 12’nci madde. Ya, ayıptır! Bir
taraftan faize karşı çıkıyorsunuz, dinî ritüeller kullanıyorsunuz, şans
oyunlarıyla ilgili bir düzenleme getiriyorsunuz. Ya, kalkıyorsunuz, şans
oyunlarını Varlık Fonuna teslim ediyorsunuz. Varlık Fonu ne? Denetimsiz,
denetlenmeyecek değerleri oraya alıyorsunuz. Kendinize risksiz, denetimsiz bir
alan bulmuşsunuz. Hani, kumar, şans oyunlarında, kumarda denetime yetki
sınırsız, ne oynuyorsanız oynayın ve bu parayı hiç kimse denetleyemeyecek; bir
şirket kuruyorsunuz, o şirkete… Ya, at yarışları Tarım Bakanlığındaydı, onu da
Varlık Fonuna alıyorsunuz, son şekliyle Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiler
çünkü siz biliyorsunuz ki bu ülkede umutsuzlukla beraber, uyuşturucuyla beraber
bir yığın problemi çıkarırken kumardan, şanstan insanları oraya gönderip oradan
vergi almaya çalışıyorsunuz ve o da denetimsiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Arkadaşlar, az önce bir
haber düştü, araştırma önergelerinde de vardı: Bursa’da limon tuzu gitmiş, savcılığa
gitmiş şikâyet etmiş: “Ben uyuşturucu istedim, yerine limon tuzu geldi.” Ülkeyi
bu hâle getirdiniz.
Şimdi, diğeri, Varlık Fonu. Varlık Fonunda siz
kendinize bir para ve servet olanağı yarattınız ve onunla beraber çifte maaşlı
yöneticileri oraya atadınız. Cumhurbaşkanı buranın sorumlusu ama hiçbir zaman
da bunlarla ilgili bir düzenlemeyi düşünmüyor.
Bir diğeri, TMSF’yle ilgili. Şimdi, kayyumlarla
ilgili bir düzenleme getirmişsiniz, daha kayyumluk ne aşamada, ne olacak belli
değil, değer kaybetmesin diye onların satışlarına, feshine, tasfiyesine karar
veriyorsunuz. Ya, sabah arkadaşlarım söyledi, Grup Başkan Vekilimiz de söyledi;
Cizre’deki kayyumun yaptığı ortada, dün Batman’ı söyledik. Ya, Batman’da kentin
en işlek yerindeki caddeyi, seçilmemiş bir adam, makam işgal etmiş birisi
oturup 635 milyon değer biçilen bir yeri -ki bu, arsa bedeli, belki de satış
bedeli 1 milyara yakındır- 150 milyon…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Selamlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Selamlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - 150 milyon ve altı ay
önce de aynı fiyat. Ya kayyum, sen oraya encümeni atamışsın, bunu yapıyorsun,
Batman halkının yerini nasıl işgal edersin? Bismil Belediyesinde, Bismil
Belediyesinin yaptığı belediye binasını emniyet müdürlüğüne… Belediyenin yeri
yoktu, işte Cizre’deki de aynı. Kayyum iradesi gasptır.
Siz şimdi ne getirdiniz? En sonunda şu: Yerel
yönetimlerin yetkisi daha önce vardı bu metrolar yapılırken altyapıyla ilgili,
şimdi o parayı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kestiniz, belediyenin şimdi
gelirlerini alıyorsunuz, genel bütçeden yüzde 5’ini kesiyorsunuz; daha önce
hasılattan alınıyordu, bunu da önlüyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, siz
batıyorsunuz, çürüyorsunuz, çürütüyorsunuz. Bir an önce umuda, özgürlüğe gitmek
lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurunuz Sayın Bulut. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sunulan teklifin adı Bankacılık Yasası Teklifi
ama maşallah içinde her şey var. Bu kanun teklifleri genel olarak sarayın
mahareti sonucu geliyor ve 1’inci parti özellikle bu konuda vesayeti teslim
edince de bu torbayı doldurmak için -özellikle Çin işi, Japon işi- içine ne
bulursa koyuyor ama bir tek bir şey yapmıyor: Milletin torbasını doldurma.
Yandaşlarına -işte bu bankacılık düzenlemesinde olduğu gibi- çevresine fayda
sağlayacak her türlü maddeyi bu torba yasanın içerisine koyuyor.
Aslında bu torba yasa bu yasama döneminin ruhuna
aykırı ama yine de böyle cinlikler olunca, hele hele bilek bükemeyince bu tür
hilelere başvurarak bu maddelerin içerisine adından farklı başka maddeler
konuyor. Burada ne var? Burada 18 ve 19’uncu maddeler var toplumun midesini
bulandıran; bu maddeler -topal ördek diye, seçimlerde bükemedikleri bileği-
yasal düzenlemelerle büyükşehir belediyelerini dize getirmek adına çıkarılmış
maddeler. Bu maddelerin özü şu: Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan raylı
sistemlerin belediyeye devir süreçlerine ilişkin hükümler. Bunun öncesine
bakalım. Bu raylı sistemlerdeki çalışma nereden başlamış? 2019 yılında yerel
seçimlerde, seçim döneminde iktidar partisinin belediyeleri seçimleri kazanmak
için her türlü vaatte bulundular ve yeni metrolar vadettiler ancak bu vaatlerin
hepsi havada kaldı. Belediyelerin yapamadığı bu metroları Ulaştırma
Bakanlığının üzerine yıktılar. Sonra, bu raylı sistemleri belediyeler yapmış
gibi şaşaalı yani -deyim yerindeyse- âlâyıvalayla bunların açılışlarını
yaptılar. Bu yapılan açılışlarda, projelerde belediyelere sürekli ödeme
kolaylığı sağladılar. O dönemde belediyelere yani seçimlerden önce, 2019 yerel
seçimlerinden önce bu projelere ödenen bedel metro hatlarından kâr payı
üzerinden yüzde 15 olarak uygulanıyordu. Bu, belediyelere herhangi bir mali yük
getirmiyordu. İşte, buradan sonra, ne zaman ki 2019’da büyükşehirleri Millet
İttifakı’nın belediye başkanları kazandı, o zaman kara bulutlar bu iktidarın
etrafında dönmeye başladı, korkulu rüyaları oldu; maç devam ederken maçın
kurallarını değiştirdiler. Partili Cumhurbaşkanına -sanki hiçbir yetkisi
kalmamış gibi- bunun yetkisini de devrettiler ve seçimlerden hemen sonra 1
Mayıs 2019’da kararname çıkardılar, dediler ki: “Bundan sonra bu ödemeleri kâr
payından değil, İller Bankası üzerinden tahsil edeceğiz.” Oran ne? Yüzde 5.
Peki, bu karardan sonra ne oldu, tek tek söyleyeyim size. Kâbusları Mansur
Yavaş’ın Belediye Başkanı olduğu Ankara Büyükşehir Belediyesi eski düzenlemeye göre
üç yılda 38 milyon verecekti ancak şimdi, bu ödemelerle 903 milyon vermek
durumunda kalacak, yaklaşık 30-40 katına kadar yükselmiş durumda. Bugünkü
iktidarın, sarayın karabasanı Ekrem İmamoğlu’nun Belediye Başkanı olduğu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2016-2019 yıllarında toplam 3 milyon lira ödeme
yaptı; yanlış duymadınız, 3 milyon lira ama şimdi, yapılan ödeme 323 milyon
lirayı bulmuş durumda, 100 katından daha fazla bir ödeme çıkardılar. Yine, aynı
şekilde, Antalya Büyükşehir Belediyesinden 230 milyon lira daha fazla kesinti
yaptılar. Türkiye’deki mevcut metro ve raylı sistemlerin çoğunluğunu bu hâle
getirdiler, bir istisna dışında, o da Adana’da; Adana metrosu 2’nci etabı 2022
Yılı Yatırım Programı’na alınmadı, sebebi şu: Çünkü Adana’da Millet İttifakı
Zeydan Karalar’a oy verdi diye vatandaşı cezalandırıyor. Burada Adana'nın şehir
içi trafiğini kolaylaştıracak metro 2’nci etabına onay veren ve bunu seçimlerde
vaat olarak söyleyen; planın durumuna, yapılışına onay veren ama masasında bu
imzayı atmayan Cumhurbaşkanı, Adanalıları cezalandırıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Cezalandırsınlar ama Adana halkı cezasını sandıkta verecek, hiç merak
etmeyin.
Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Zamanında metroları
vadedip yapmayan belediyeler yerine, bu işten sorumlu olan Ulaştırma Bakanı tüm
parayı bizim belediyelerden alıyor, üstelik ödeme ücretlerinin yüzde 30-yüzde
40 daha fazlasıyla bunu alıyor. Bu yapılan iş siyasi sahtekârlıktır, bu yapılan
iş siyasi üçkâğıttır; bu, tüm vatandaşlarımızın gözü önünde net, somut rakamlarla
ortaya çıkmaktadır. Daha önce Anayasa Mahkemesine gidilmiş, bu konuda
Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırlı olmadığından yola çıkarak bu getirilen
yasa iptal edilmiştir ancak tekrar bu yasayı Meclisimize getirerek buradan
kanunla tahkim etmek istiyorlar. Siyasi hırsızlığın göz önünde hiç bu kadar kör
sağır olduğu bir dönem olmamıştır. Biz eski metroların parasını belediyelerden
alacağız ama bu yasayla birlikte “Canımızın istediği metroyu belediyelere
vereceğiz, istemediği metroyu da Bakanlığa bırakacağız…” Yine, hiçbir işi
kalmamış gibi bu konunun yetkisi de Cumhurbaşkanına veriliyor. Burada işletmesi
zarar edenler belediyeye, kâr edenler ise Bakanlığa kalacak. Buna ilişkin bir
söz var: Hilekârdan yumurta alan içinde sarısını bulamazmış; siz de zorla
yumurta satıyorsunuz, hem de içindeki sarısını alarak; bu olayın özü budur.
Ayrıca şunu da söyleyelim: İstanbul Havalimanı
metrosunun yapımı devam ediyor, bunu da belediyeye devretmemek için bu yasal
düzenlemeyi hazırlıyorsunuz. Burada tüm yapılanlar bir paralel yapı
oluşturmaktan öteye değil.
Sayın Başkan, siyasi iktidar 2019 yerel
seçimlerinden sonra bu uygulamaları, bu getirilen maddeler gibi uygulamaları o
tarihten bugüne kadar gerek Meclise gerekse yönetmeliklerle belediyelerimizin
karşısına çıkartıyor; torba yasalar, belediyelerin yetkilerini almak… Bunlardan
birkaç tane örnek vereyim, örneğin İller Bankasının 2021 yılı raporunu size
okuyayım: İLBANK geçen yıl yerel yönetimlere 2 milyar 721 milyon TL destek
olmuş, bu kaynağın ve yapılan desteğin yüzde 94’ü Cumhur İttifakı’na ve kayyum
belediyelerine. 191 belediye projesine yüzde 100 hibe vermiş, bunun da tesadüf
ki yüzde 99’u Cumhur İttifakı ve kayyum belediyelerine. Millet İttifakı
belediyelerine kalan ise sadece yüzde 1. İşte, bu iktidarın adaleti bu. Yine
yerel seçimlerden sonra belediye şirketlerine atama yetkisini Meclise verdiler,
ulaşım koordinasyon yetkisini merkezî hükûmete verdiler, İstanbul’un bu konuda
yaşadığı sıkıntılar ortada ve toplanan bağışlara el koydular. Son olarak da
İstanbul Galata Kulesi’ni, Ordu Gülyalı Balıkçı Barınağı’nı da belediyelerin
elinden aldılar.
Bu talimatlar bununla da kalmadı, tetikçi
müfettişlerle belediyelere de müdahale ettiler. İlk başta Yalova Belediye
Başkanı Vefa Salman kendi şikâyet etti, iktidar onu görevden aldı; yine benzer
şekilde Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Haydar’ın YSK eliyle Belediye Başkanlığı
düşürüldü sonra da seçilmiş Belediye Başkanının tutuklanmasına sebep olan ses
kaydında yani “tape”lerde isimleri çıkararak “tape”leri mahkemeye sundular ve o
“tape”lerde isim çıkarıldığı için sanki rüşvet alan belediye başkanı gibi ifade
ettiler. Kadir Haydar dört buçuk ay hapis yattıktan sonra mahkeme “tape”lerin
özünü istedi, ilk hâlini istedi ve orada “Rüşvet verildi.” diye ifade edilen
başka bir isim olduğu ortaya çıktı. Allah’tan ki namuslu bir hâkim vardı orada,
eğer o olmasaydı, geçen dönemde olduğu gibi, Ergenekon ve Balyoz’da vicdanı
kuruyanlar bu dönemde de bu arkadaşımızı hâlâ hapiste tutacaktı. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu yapılanlar FETÖ’cü anlayışın bir tekerrürü, FETÖ’cü
taktikle bu ülke 251 şehit feda etmiş, hain darbe girişiminde bulunmuşlar ama
FETÖ’cü anlayış belli ki sizde devam ediyor. Yine, benzer şekilde Kadıköy’de
belediyenin ilgisi olmayan zabıtalara CİMER şikâyetinden soruşturma açıldı,
sanki tüm belediyeye operasyon varmış gibi gösterildi. Yine, Maltepe’de benzer
şekilde 2018’deki takipsizlik kararı verilen dosyayı yeniden yürürlüğe
soktular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) – Bodrum Belediyesinden
evrak istediler, o evrakı almaya 50 polisle gittiler, hepsinin yaptığı tümüyle
bir algı operasyonu. Yaptıkları algıda belediyelerimizi kirletmiyorlar, onların
başarısına engel olamıyorlar ama siyaseti ve kendilerini lekeliyorlar. Bu bir
cezalandırma süreci değil; bu, AKP’nin ayıplı sürecidir. Şimdiye kadar
başaramadınız, bundan sonra da başaramayacaksınız.
Şimdi size bu türlü zulmü yapanlara karşı bir şairin
şu dizesini okuyorum: “Eğer hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün,
aydınlık karanlıktan güçlüyse çaresi yok, biz kazanacağız.”
Geliyor gelmekte olan. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir de bir şey eksik kaldı:
“Az kaldı.” demen lazım, “Az kaldı.”
BAŞKAN – Şahıslar adına Gaziantep Milletvekili Sayın
Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
(2/4389) esas numaralı Bankacılık Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine ben de şahsım
adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini
ve ekranları başında bizleri şu anda, tabii, izleyemeyen halkımızı da buradan
selamlamak istiyorum.
Aslında televizyon açık olsaydı Antep’teki imar
rantını anlatacaktım, Nejat Bey de buradaydı. Fakat şu anda televizyonda
yayınlanmayacağı için konuyla ilgili konuşmak istiyorum.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sosyal medyada
paylaş.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
doğrusu iki Türkiye var: Bir, zenginleşen, parasına para katan, dolarları
gittikçe artan, şişen ve AKP-MHP ittifakının nezdinde kıymetli olanlar, bir
diğeri de geçinemeyenler, aç kalanlar, açıkta kalanlar, ısınamayanlar, elektrik
faturasını ödeyemeyenler ve neredeyse çöplükte beslenenler var. AKP iktidarı,
sürekli, gözünü işte bu yoksulların emeğine dikmiş. “Kur korumalı” diye
zenginlerin parasına para katıyorlar, şimdi “enflasyon korumalı” diyorlar ve
kaybettiği belediyeleri de bir şekilde ranta devam etsinler diye, paralara
çökmeye devam etsinler diye ülkenin kaynaklarının bir kısmını da Varlık Fonuna
devrediyorlar.
Şimdi, bakıyorsunuz, gözleri ışık saçan bir
Bakanımız var, Maliye Bakanımız. Hani, çocuklara bir hikâye anlatılır:
“Yatacağız kalkacağız, yatacağız kalkacağız; uçacağız.” Bizim Bakanımız da
diyor ki: “Gözünüzü kapatın, altı ay sonra açın, enflasyon yok.” Ama vatandaş
gözünü kapatamıyor çünkü açlıktan uyuyamıyor. Aç, yoksul, tarlasını ekemiyor,
hayvanını besleyemiyor ve geçinemiyor ama bir taraftan israf almış başını
gidiyor.
Bakın, Antep Büyükşehir Belediyemiz vatandaşı ekmek
karnesine bağladı. Ekmekten 1 lira indirim için kupon dağıtıyor, kupon 1 lira
indirim için. Ama bakın, Şahinbey Belediyemiz okçuluk tesisi açıyor, 67 milyon
harcıyor. Antepli çöpten besleniyor, okçuluk tesisi için 67 milyon para
harcanıyor. Bakın, Şahinbey Belediyesi yine Diyanete para aktarmanın bir yolu
olarak, güya millet kütüphanelerine Diyanet Vakfından tam 891 bin TL’ye
-Diyanet matbaasından- kitap alıyor. Büyükşehir Belediyesi Antep’i tanıtacakmış;
sadece 10 kişi için, değerli arkadaşlar, 10 kişi için otel ve yemek masrafını
ihaleye çıkarıyor, 1 milyon 700 bin lira para harcıyor ama vatandaş yoksulluk
içinde, tarlasını ekemiyor.
Bakın, grup toplantısında Eş Başkanımız bir uyarı
yaptı -dünya bir gıda kıtlığına doğru gidiyor- ve bir çağrı yaptı; ben buradan
bu çağrıyı yinelemek istiyorum: “Tarımda girdilerin vergilerini sıfırlayalım.
Bakın, dünya gıda krizine doğru hızla ilerliyor ve Türkiye de aynı şekilde
bunun göbeğinde.” İkincisi: “Çiftçilerin bankalara olan borçlarını silelim.” Ve
üçüncüsü: “Eğer biz girdi maliyetlerini azaltmazsak vatandaş tarlasını ekemiyor
ve bir taraftan da vatandaşın ekilebilir alanları imara açılıyor, imara
açılmasının önüne geçelim.”
Bakın, burada her gün bir torba yasayla karşılaşıyoruz.
Bu torba yasaların hiçbir tanesinin bugüne kadar işçinin, emekçinin, tarımla
uğraşanın, hayvancılıkla uğraşanın sorununa, derdine çare olduğunu duydunuz mu?
Öğrencinin yurt meselesine, geçim meselesine, işsizin iş bulma arayışına bir
çare olduğuna şahit olduk mu? Hayır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu Meclis ne yapıyor?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - İşverenlere kanun çıkarıyor,
işverenlere.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu Meclis “Yoksuldan alıp
zengini daha zengin etmek için nasıl torbalar hazırlarız?” bunun çalışmasını
yapıyor. Bu rantiye düzeni bitecek ve bizler, Halkların Demokratik Partisi
mücadelesiyle bu ülkeye adil, eşit ve özgür bir Türkiye; karnı tok, sırtı pek
bir halk gerçekliği yaratana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Eminiz, biz
kazanacağız diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Şahıslar adına Giresun Milletvekili Sayın
Cemal Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün Ök Hanımefendi ve 45
milletvekili arkadaşımız tarafından hazırlanan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerinde söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin görüşmelerinin birinci bölümü
bitti, bu akşam nereye kadar gideceğiz bilmiyorum ama ikinci bölümü de inşallah
bitecek. 21 maddeden oluşan teklif 19 çerçeve ile 2 yürürlük ve yürütme
maddesinden oluşmaktadır; özellikle de 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 6758 ve
7076 sayılı Kanunlar ile diğer bazı kanunlar ve 655 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’de değişiklik yapılmasını öngörmektedir.
Aslında, arkadaşlarımız, geniş çaplı olarak kanun
teklifiyle nelerin getirildiği üzerinde epeyce durdular. Tabii, kanun
teklifinde ağırlıklı olarak TMSF’yle ilgili maddeler var, bunların üzerinde
duracak değilim ancak TMSF’nin dışında, ayrıca, Varlık Fonuyla ilgili yapılan
düzenlemelerde, Fona devredilen şans oyunları lisanslarıyla ilgili ortaya çıkan
kamu payının Fon veya Fon tarafından kurulacak şirket tarafından gelir
kaydedilmesi öngörülmektedir.
Yine, 6741 sayılı Kanun’un muafiyet ve istisnaları
düzenleyen maddesine “hâkim hissedar olarak kurulacak şirketler” ayrımı
getirilerek “şirket” ifadelerindeki karmaşa giderilmekte ve bedelini ödemek
suretiyle sermayesinin yarısından fazlasına sahip olunan şirketler ve bağlı
ortaklıklarının KİT’lere uygulanan mevzuata tabi olmaması öngörülmektedir.
Varlık Fonu bünyesinde olup hâlen Sayıştay tarafından denetlenen kuruluşların
denetim sisteminde bir değişiklik söz konusu değildir.
Teklifteki diğer bir düzenlemeyle, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığınca yapılarak devredilmiş raylı ulaşım sistem ve metro projelerine
dair borçlar için belediyenin genel bütçe vergi gelirleri paylarından yapılacak
kesinti oranının yüzde 5’i aşmaması öngörülmekte; böylece, bu konudaki Anayasa
Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırları
belirlenmektedir.
Teklifteki bir başka düzenlemeyle de kurumların 31
Mart 2022 tarihli bilançolarındaki yabancı paraların da Türk lirasına
dönüştürülmesi durumunda faiz ve kâr payı ile diğer kazançlar istisna kapsamına
alınmaktadır, kur farkı kazancı ise istisna kapsamında değildir. Bu maddeyle
sağlanan istisnanın 30 Haziran ve 30 Eylül 2022 tarihli bilançolardaki yabancı
paralar için de uygulanması konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.
Ayrıca, bu istisnanın 2022 yılı sonuna kadar yenilenen hesaplara da uygulanması
düzenlenmektedir.
6 kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik
öngören teklifin kanunlaşmasıyla birlikte, özellikle 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu ve diğer kanunlarda açıklığa kavuşması beklenen önemli konularda
sorunlar giderilmiş olacaktır.
Teklife kabul yönünde oy vereceğimi belirtiyor,
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
yoktur.
Sisteme giren sayın vekillerimize 60’a göre söz
vereceğim.
Sayın Güzelmansur…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, 2.
Lig’e yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün Hatay’ımızın güzide takımlarında
İskederunspor, Türkiye Futbol Federasyonu 3. Lig’de final karşılaşmasını
kazanarak 2. Lig’e yükseldi. Oynadığı futbol oyunuyla en zor şartlarda
birbirine sımsıkı tutunan, gönülleri fetheden İskenderunspor’un 2. Lig’e
çıkmasından dolayı onur duyduk, gurur duyduk; helal olsun. Bu başarıda emeği
olan, başta Kulüp Başkanı Sayın Hakan Bolat’ı ve yöneticilerini, futbolcuları,
teknik direktörü ve ekibini, İskenderunspor’un vefalı seyircilerini
canıgönülden kutluyorum. Önümüzdeki sezon 2. Lig’de İskenderunspor’a başarılar
diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Özkan…
50.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın,
cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinlerinin uzatıldığına ve 550 bin bakaya
gencin bedelli askerlikten faydalanabileceğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye’nin küresel ekonomik çalkantılardan,
güvenlik kavgalarından yıpratıcı siyasi çekişmelerden en az hasarla çıkması
için her türlü çabayı gösteriyoruz. Toplumun her kesiminin derdi bizim
derdimizdir. Cezaevlerindeki hükümlülerin Covid izinleri 31 Temmuz 2023
tarihine kadar uzatılıyor. 550 bin bakaya gencimize bedelli askerlikten
faydalanabilme yolu açılıyor. Vatandaşlarımızın refah seviyesini artıracak
önemli adımları atmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’ın liderliğinde ülkemizin bugüne kadar her meselesini nasıl biz
çözdüysek Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle mevcut sıkıntıların da
üstesinden yine biz geleceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…
51.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu’nun, ekonomideki karanlık tabloya ve KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl
ceza verilmesine ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İktidar pembe tablolar oluşturuyor ama zifirî
karanlık bir ekonomi var. Deveye sormuşlar: “Boynun neden eğri?” “Nerem doğru
ki?” demiş. “Toprak kaybetmedik.” diyen iktidarın durumu da öyle. Sultan
Abdülhamit dönemi de en çok toprak kaybedilen dönemlerimizden biri maalesef.
Yine, yüceltilen ama çöküş dönemi olan Sultan Abdülhamit döneminde bile dış
borçlar Erdoğan dönemi iktidarı kadar değildi, büyük bir çöküş yaşanıyor şu
anda. Kur korumalı mevduatla hem hazineden rantiyeye ödeme yapılıyor hem de
şirketlere kurumlar vergisi istisnası getiriliyor ve alınmıyor.
Ayrıca, bugün KHK’li Nuriye Gülmen’e on yıl ceza
verildi ve maalesef ki büyük bir haksızlık, hukuksuzluk yapıldı, yargının
sefaleti tekrar ortaya çıktı. Herkes bilsin ki KHK’ler gidecek, biz kalacağız.
BAŞKAN – Sayın Şahin…
52.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, 2. Lig’e
yükselen İskenderunspor’a başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Türkiye Futbol Federasyonu play-off final
maçında Iğdırspor’la karşılaşan seçim bölgem İskenderun’un şanlı takımı
İskenderunspor, normal süresi 1-1 biten maçta penaltılarla rakibini 8-7 mağlup
ederek şampiyon oldu ve 2. Lig’e yükseldi. Müthiş bir mücadeleyle muhteşem bir
zafer kazanan İskenderunsporlu futbolcu kardeşlerimden teknik direktörüne,
malzemecisinden antrenörüne, taraftarından kulüp yönetimine kadar emeği geçen
herkese teşekkür ediyor, takımımızı tebrik ediyorum. Centilmence bir maç oldu,
Iğdır takımındaki bütün futbolculara ve futbol camiasına da ayrıca bu centilmen
futbol zevkini yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Sezon boyu üstün gayret
göstererek, şampiyonluk kupasını İskenderun’a armağan ederek 2. Lig’e yükselen
takımımızı yürekten kutluyorum.
Şampiyonluk ve 2. Lig sana çok yakıştı
İskenderunspor, helal olsun, yolun açık olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o
madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Sayın milletvekilleri…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, Sayın Başkanım, benim
bir söz talebim var.
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Mersin
Milletvekili Hacı Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, birazdan bu
yeni madde ihdasıyla ilgili konuşulacak ama Sayın Milletvekilimiz Hacı Özkan
öyle bir şey söyledi ki, diyor ki: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Covid izinleri…”
falan. 5 partinin uzlaşısıyla ve 5 parti “evet” demeden olmayacak bir şekilde
birazdan bunu yapacağız. Komisyonda herkes yerini alıyor, 5 partinin imzası var
ve bu Covid izni öyle yürütmeyle falan olmuyor, yasamanın işi bu. Yasama
birazdan üzerine düşeni yapacak, 5 partinin uzlaşısıyla Covid izinleri
uzatılacak. Yürütme “Ben yapıyorum.” diyorsa o zaman kuvvetler ayrılığını
ayaklar altına alıyordur. Böyle bir ifadeyi kabul etmemiz mümkün değil; zaten
büyük haksızlık olur, bu büyük uzlaşıyı gösteren 5 siyasi partiye büyük
haksızlık olur.
Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan teklife
konu kanunun, Komisyon metninde bulunmayan ancak teklifle çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Söz konusu önerge bu
mahiyette olmamakla birlikte, siyasi parti gruplarından bir itirazın
bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme alıyorum.
Şimdi söz konusu önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde
ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
“MADDE 11- 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 9 uncu maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan ‘oniki kez’ ibaresi ‘ondokuz kez’ şeklinde ve altıncı
fıkrasında yer alan ‘31/5/2022’ ibaresi ‘31/7/2023’ şeklinde değiştirilmiştir.”
Mustafa Elitaş Erkan
Akçay Muhammed
Levent Bülbül
Kayseri Manisa
Sakarya
Meral Danış Beştaş Erhan
Usta Abdullah
Güler
Siirt Samsun
İstanbul
Özgür Özel Ramazan
Can Ali
Haydar Hakverdi
Manisa Kırıkkale
Ankara
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Değerli Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır, yeni madde ihdasına
ilişkin önergeye salt çoğunluğumuzla katılıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Sayın Usta, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifine bir madde ihdas
ediyoruz. Tabii, bunun, bu madde ihdasının yapılabilmesi için bütün siyasi
partilerin burada mutabakatının olması gerekiyor. Biz de İYİ Parti Grubu olarak
önergeyi bu anlamda imzaladık ve bu maddenin ihdasından yanayız.
Burada ne yapıyoruz? Yarı açık ve açık cezaevlerinde
olup Covid nedeniyle izinli sayılan vatandaşlarımızın izin süreleri bu ayın
sonunda bitiyordu, 31 Mayısta bitiyordu. Bu izin süresinin gelecek yılın temmuz
ayı sonuna kadar uzatılmasına imkân veren bir maddedir bu. Dolayısıyla, bundan
103 bin kişi yararlanacaktır, bu önemli bir sayıdır. Tabii, şu anda uzun
süredir bu arkadaşlarımız izinde olduğu için, bunların içerisinde şu anda
yaklaşık 400 bin kişi faydalanmış ve bunlardan da 25 bin kişisi hâlen SGK’li
olarak çalışmaktadır. Dolayısıyla bir iş kurmuşlar, bu işlerin devam etmesi
lazım, bu anlamda tekrar cezaevine gitmesinin çok fazla bir anlamı da yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Dolayısıyla, yapılan bu
maddeyi, ihdas edilen bu maddeyi İYİ Parti Grubu olarak destekliyoruz ve
uzatılmasından yanayız ancak burada yetki kullanan yer yasamadır, Meclistir
dolayısıyla konunun da bu çerçevede bilinmesi lazım, yürütmenin burada herhangi
bir fonksiyonu yoktur; beyanatların da siyasi nezaket açısından bu çerçevede
olması gerekirdi. Sayın Cumhurbaşkanının beyanatını, bunun, böyle bir şeyin
Meclisin kabul etmesi durumunda yapılacağı şeklinde düzeltmesinde fayda
olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, 14 Nisan 2020’de
yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettiğimiz 7242 sayılı Kanun’la açık
ceza infaz kurumlarında bulunan veya açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak
kazananlar ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına
karar verilenler için Covid-19 izni 31 Mayıs 2022’ye kadar uygulamaya
konulmuştu. Söz konusu izinden yararlanmakta olan yaklaşık 90 bin hükümlü yirmi
beş aydır aileleriyle birlikte sosyal yaşama entegre olmuşlardır. Bu hükümlüler,
geçen süre zarfında ailevi ve toplumsal sorumluluklar üstlenmiş, çalışma
hayatında yer edinmiş, iş kurmuş, kredi çekmiş, evlenip çocuk sahibi
olmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ceza ve güvenlik
tedbirlerinin infazıyla ulaşılmak istenen temel amaç bireyi ıslah edip topluma
kazandırmaktır. Bu bireyler toplumla bütünleşmiş, hiçbir suça karışmayarak
pişmanlıklarını ve ıslah olduklarını kanıtlamıştır.
Ayrıca, dünyayı ve ülkemizi etkisine alınan Covid-19
salgınının etkileri her ne kadar azalmış olsa da farklı varyantlarıyla
varlığını devam ettirmektedir. Salgına ilişkin önlemler de henüz tam olarak
ortadan kalkmamıştır. Ayrıca, cezaevlerinin kapasitesi ve doluluğu da hepimizin
malumudur. Mesele tüm boyutlarıyla ele alındığında izinlerin uzatılması son
derece yerinde olacaktır.
Bu kapsamda ve bu düşüncelerle, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak izinlerin devam etmesinin gerekli ve yerinde olacağı
kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu nedenle madde ihdasına
ilişkin önergeye de imzamızı attık; oylama esnasında da Milliyetçi Hareket
Partisi olarak “kabul” oyu vereceğiz. Bu madde ihdasının hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İnfaz Yasası görüşmelerinde burada çok şey
söyledik, yasaya ilişkin eleştirilerimizi, düşüncelerimizi, yasayla, var olan
eşitsizliğin, ayrımcılığın derinleştirildiğini çokça ifade ettik ve bugün,
aradan uzun süre geçti, söylediğimiz her şeyin nasıl doğrulandığını
deneyimledik. Ben bunlardan sadece örnekler vereceğim.
Şimdi, bugün bizim de aslında imzaladığımız bir
madde ihdas ediliyor. Önce, imzalama sebebimizi söyleyeyim; şu anda on binlerce
yurttaş yani dışarıda, iki yıldır evinde ve yeni bir suç işlemeyenlerin
-özellikle altını çizerek söylüyorum çünkü yeni bir suç işleyenler zaten tekrar
tutuklanmışlardır ve haklarında yeni yargılamalar yapılıyordur- hayata uyum
sağlayanların -kaçakçılık suçu, basit müessir fiiller, yaralamalar, birçok suç
var- biz onların tekrar cezaevine gidişini savunmuyoruz ama içeride onlarla
aynı koşullarda olan…
(Uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ya, o kadar yüksek
sesle konuşuyorsunuz ki gerçekten yani hakikaten…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biz dışarıda
olanların, suç işlememiş olanların içeri gitmesini değil, İnfaz Yasası’yla
yaratılan eşitsizliğin giderilmesini savunuyoruz. Bu nedenle yani bu mağduriyet
açısından imza koyduk; yoksa bu kesinlikle eksiktir, kesinlikle tek taraflıdır
ve diğer suçları da kapsaması lazım.
Şimdi size tek tek söyleyeceğim. Biz “Bu bir af
yasasıdır.” demiştik, af yasası olduğu ortaya çıktı; on binlerce insan, yüz
bini aşkın insan dışarı çıktı, denetimli serbestlikten faydalandı vesaire.
“Pandemi döneminde iktidar grubu ve ortağı tarafından bir fırsat kullanılıyor.”
dedik, “Pandemi fırsata çevrildi.” dedik çünkü çıkmasını istedikleri, çete de
olur, uyuşturucu da olur yani benzeri birçok suç tipinde insan dışarı çıkarıldı
ve muhaliflere yer açıldı. Evet, bunu demiştik, bu da gerçekleşti ve söz
verilen tutuklular, hükümlüler dışarı çıkarıldı. Bu “söz verilen” derken
ayrıntıya girmeyeceğim gecenin bu saatinde, basın-yayın organlarında çarşaf
çarşaf çıktılar. “Ya, ayrım yapmayın; hamile kadınlar, bebek bekleyen kadınlar,
çocuklu annelerle ilgili suç tipinde ayrım yapmayın, bu kadar vicdansızlık
olmasın.” dedik; bugün hamile, gebe kadınlar cezaevine yine gönderiliyor,
tutuklanıyor, çocuklu anneler cezaevinde suç tipine göre ayrılıyor. Dedik ki:
“Hasta mahpusları ayırmayın, yaşlıları ayırmayın, suç tipine göre ayırmayın.”
Ya, bir hasta ölecek, sadece veda hakkı için, ailesinin yanında ölmek için, ona
son bir tas çorba verilmesi için ailesinin yanında ölmek istiyor. “Suç tipine
bakmayın.” dedik, günlerce burada direndik, söyledik; bunu da dinlemediler.
Hasta mahpuslar, çocuklu anneler ve gebe kadınlar ayrımcılığa uğradı.
Peki, neydi ayrımcılık sebebi? Tırnak içinde
söylüyorum “Terör suçları hariç.” dediler. Şimdi, bu ülkede “terör suçları”
kavramının ve “terör” tanımının ne kadar geniş kullanıldığını, ne kadar kötüye
yorumlandığını dünya âlem biliyor, dünya âlem. Yani ben sadece Türkiye'de
söylemiyorum, ABD raporlarına yansıdı, insan hakları raporlarına, AKPM’ye
yansıdı, Birleşmiş Milletlere yansıdı, Avrupa Konseyine yansıdı, Türkiye'deki
bütün insan hakları kurumları raporlarına yansıdı; “terör” kavramı muhalefet
olanların tamamına sirayet etti. Kim iktidarı eleştiriyorsa terörist. Kim
terörist? Avukat. Kim terörist? Gazeteci. Kim terörist? Milletvekili. Kim
terörist? Doktor. Kim terörist? Herkes aslında, AKP ve MHP'li olmayan herkes
terörist. Şimdi, bugün biz, Çiğdem Mater'e terör suçundan ceza vermiş bir
mahkemenin olduğu bir ülkede yaşıyoruz; utanç verici. Kadın Hamburg'tan
kalkmış, mahkemesine katılmak için gelmiş -geçen hafta ziyaret ettim- mahkemede
on sekiz yıl ceza almış. Neymiş? Film çekmiş, belgesel çekmiş; olmayan bir
filmden ceza vermişler, o da ayrı bir şey. Yönetmeni, bir aydını, bir kadın hakları
savunucusunu ve… Yani nasıl ifade edeyim bilmiyorum. Çiğdem Mater terörist
değil, Osman Kavala tabii ki değil; Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak,
Sebahat Tuncel, size daha yüzlerce isim sayabilirim. Ya, bu Mecliste üç dönem
milletvekilliği yapmış insanlar, genel başkanlar, belediye başkanları,
büyükşehir belediye başkanları -tırnak içinde- terör suçundan içerideler.
Bunlar terörist falan değil, bu ülkede… “Terör” kavramı dünyanın her yerinde
böyle kullanılır işte; kendisine muhalif olanlara “terör” yaftası yapıştırılır.
İşte, bir gün bir partinin il başkanı olur, başka bir gün bir partinin genel
başkanı olur, başka bir gün başka birisi olur.
Bunu bırakmayan, bu kapsama almayan iktidar ve
ortağı ne yaptı? Cinsel suç işleyenleri, kadına yönelik şiddet, insan öldürme,
uyuşturucu, rüşvet, ihtilas, irtikap, her türlü gerçek suçların faillerini
serbest bıraktı ve bu serbest bırakmadan sonra kadına yönelik şiddet arttı
biliyor musunuz? Ne oldu? Pandemi döneminde kadınlar eve kapanmıştı, bu şiddet
uygulayan eşlerini de bıraktılar, gittiler eve aynı psikopatlar, evde yine
eşini dövdüler, sokakta yine kadın öldürdüler, yine tecavüz suçu işlediler.
Neymiş? Terörist değillermiş. Ya, böyle bir mantık olabilir mi? İşte, şimdi,
hâlâ düzeltilmedi ve biz bunun peşini tabii ki bırakmadık. Şimdi, Gezi
davasından tutuklananlar, ceza alanlar “terörist” olacak, bilmem hangi mafya
lideri “terörist” olmayacak; çete reisi her türlü suçu işliyor, göz göre göre
basın açıklamaları yapıyor, herkesi tehdit ediyor ama İnfaz Yasası’ndan yararlanıyor;
düşüncesini açıklayan ise “terörist” ilan ediliyor. İşte böyle bir garabetle
karşı karşıyayız. Gerçek suçlular ile siyasi tutuklu ve hükümlüler ayrıldı. Anayasa’ya,
AİHS’e, AİHM kararlarına, her şeye aykırı bir İnfaz Yasası düzenlendi ve şimdi,
mağdur olanlara “Tamam, tekrar dışarıda olsunlar.” diyorlar ama asıl mağduriyet
yaşayan siyasi suçlular, sadece düşüncelerinden dolayı içeride olanlar AİHM
kararlarına rağmen bu kapsamda değerlendirilmiyor; infaz süresi farklı.
Propaganda, 2911 gibi suçlar “terör suçu” kabul ediliyor.
Şimdi bir şeye daha dikkat çekeyim: Hasta mahpuslar.
Bu kürsüden çokça söyledik; onlarca hasta mahpusun cenazesi çıktı, evet, tedavi
edilmedikleri için, aileleriyle vedalaşamadan cezaevlerinden tabutları çıktı.
Bu kürsüden sayısız defa bir ismi ifade ettim: Mehmet Emin Özkan. Sadece örnek
olarak söylüyorum; 84 yaşında, hepiniz Google’ı bir tarayın ve bakın. Adamın en
son, bugün kızı gitmiş ziyarete, beni aradı, “Artık sadece birbirimize
bakıyoruz." dedi. Ne konuşabiliyor ne hareket edebiliyor, tekerlekli
sandalyede getiriliyor ve bu “terör suçlusu” diye yirmi beş yıldır içeride
tutuluyor. Bu bir vicdansızlıktır. Her şeyden önce, hukuku falan bir tarafa
bıraktım, siyasi ahlak aksini emreder ama bu iktidar öyle bir düşman hukuku
uyguluyor ki, öyle bir intikam hukuku uyguluyor ki; artık intikam üzerine
çalışıyor.
Aysel Tuğluk, çok yakın arkadaşımız, bu gruptan
çoğumuz tanırız. Ben onu 3 defa ziyaret ettim, en son on beş-yirmi gün önce;
anlatmayacağım tabii nasıl olduğunu. Bu ülkede genel başkanlık yapmış,
milletvekilliği yapmış bir şahsın bu kadar hasta olduğu hâlde içeride tutulmaya
devam edilmesi ama çete reislerinin serbest bırakılması Türkiye yönetiminin
utanç verici resmidir işte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Mehmet Emin Özkan,
Aysel Tuğluk sadece örnektir. Bunun gibi şu anda yüzlerce hasta tutuklu ve
hükümlü cezaevinde tedavi edilmeden, ailelerinin yanında olmadan, hatta
görüşemeden ölümü bekliyor.
SALİH CORA (Trabzon) – Suçları…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Suçlu değiller Cora,
suçlu değiller onlar. O suçlular, asıl sizin bıraktığınız Alaattin
Çakıcılardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siz, suçluların
arkasında duruyorsunuz. Ayıp ya!
SALİH CORA (Trabzon) – Bağımsız yargı…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bağımsız yargı falan
yok; hiç insicamımı bozmaya çalışma. Bu ülkede ne bağımsız bir yargı var ne
adalet var ne demokrasi var ne eşitlik var ne hukukun üstünlüğü var artık,
hepsi bitti, hepsi bitti; AKP’li ve MHP’li olanlar var, onlara muhalif olanlar
var, ikiye ayrılırlar.
SALİH CORA (Trabzon) – Size göre öyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bu iş bu kadar nettir
ama merak etmeyin, az kaldı ve bu mesele de bu şekilde devam etmeyecek, bu halk
size gerekli cevabı ilk seçimde verecek. Siz de şimdiden bence kara kara
düşünün, artık ne yapacağınıza siz karar verin.
Son olarak, tekrar yineliyorum: Bu maddeyle, sonra
suç işlemeyenler, yeni suçtan tutuklanmayanlar, hani, o anlamda uyum
sağlayanlar tamam, evinde kalsın, onları tekrar cezaevine göndermeyelim ama
anlattığım sebeplerle siyasi mahpuslar da dışarı çıksın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Ali Haydar Hakverdi.
Buyurunuz Sayın Hakverdi. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Dün 5 askerimiz şehit düştü, 2 askerimiz de
yaralandı. Buradan, şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı
askerlerimize de acil şifalar diliyorum; ülkemizin başı sağ olsun.
Ayrıca, dün yine yıllardır mücadele ettiği hastalığa
yenik düşen tecrübeli gazeteci Ali Ekber Ertürk'ü de kaybettik; kendisine
Allah'tan rahmet, sevenlerine ve kalemini satmayan tüm basın camiasına sabır ve
baş sağlığı diliyorum.
Şimdi, evet, İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz
arkadaşlar. Birkaç kez değişiklik yaptık bu kanunda; en son 2022’nin 5’inci
ayının 31’ine kadar uzatmıştık. “Aman ha, 2023’ün 7’nci ayının 31’ine kadar
uzatalım.” diyorsunuz bugün.
Evet, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
önergeye destek veriyoruz; aslında destek vermiyoruz, bu önergenin de sahibi
biziz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu önergenin sahibi biziz, izah edeceğim.
Şöyle…
SALİH CORA (Trabzon) – Yok yok, Cumhurbaşkanımız…
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Arkadaşlar “Yok.”
demeyin ya.
Bakın, muhtemelen Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili de hakkımı iade edecektir, teslim edecektir; geçen hafta da
konuştum, bakın, bu mayısa kadar uzatılırken aylar öncesinden ben çıktım,
ısrarcı oldum “Bakın, Covid izinlerinin son gününe yaklaşıyoruz; çıkartalım,
çıkartalım.” diye kürsüde defalarca konuşma yaptım. Son gün geldiniz,
yetiştirdiniz; bize de geldiniz “Aman ha, çıkması lazım, uzatalım.” dediniz,
son haftaya bıraktınız. Bakın, ne zamandı o? O, 5’inci ayın 31’ine uzattığınız
izinler. Bu sefer ne oldu? Ben aylardır söylüyorum -Sayın Grup Başkan Vekilim
hakkımızı teslim edecektir- aylardır diyorum ki: “Bunların son zamanı
yaklaşıyor, gelin, bir düzenleme yapalım, bir kanun düzenlemesi yapalım, bu
izinleri kalıcı hâle getirelim.” Sebebini de açıklayacağım; gerekçesini bile
açıklayamamışsınız. Evet, biz imza koyduk. Siz bugün geldiniz “Aman ha, bunu
bugün çıkarmamız lazım, haftaya süresi bitiyor, Cumhurbaşkanı onayından
geçecek.” dediniz ve tabii, istişareyle, hep birlikte çıkarmamız gerekiyor; biz
karşı koyarsak ki koymayacağımızı söyledik, haftaya kalsa
yetiştiremeyecektiniz. Yine her zaman yaptığınız gibi son güne bıraktınız ve
şöyle bir usul hatası da yaptınız; pazartesi Bakanlar Kurulunda
Cumhurbaşkanımız çıktı, dedi ki: “Covid izinlerini uzattık.” Siz uzatamazsınız,
Cumhurbaşkanı bu Covid izinlerini uzatamaz. Bu, Meclis iradesine
saygısızlıktır, millet iradesine saygısızlıktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Covid izinlerini uzatırsa burası uzatır, Cumhurbaşkanı Resmî Gazete’de ya
yayınlar ya da reddeder.
SALİH CORA (Trabzon) – İstişare ettik ya, Allah
Allah!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O yüzden, bakın,
bugün bu, Cumhuriyet Halk Partisinin emeğiyle gelmiş bir izindir.
Gerekçe? Ya, gerekçeye bakın, gerekçe yok ki burada.
Gerekçe var mı? Allah aşkına, gerekçede sadece kanunda uzattığınızı
yazmışsınız. Ben söyleyeyim gerekçeyi, sizin gerekçeniz şu: Cezaevlerinde yer
yok, cezaevleri ağzına kadar doldu. Türkiye'de toplam 384 cezaevi var, bunların
toplam kapasitesi 275.843, kapasite fazlası bugün 38.659; 90 bin mahkûmu nereye
koyacaksınız? Koyacak yeriniz yok, o yüzden uzatıyorsunuz ama kanuni bir
gerekçe bulamamışsınız. Ben, kanuni bir gerekçe kendi şahsımca söyleyeyim.
Bakın, bunlar yirmi beş aydır dışarıdalar, topluma karışmışlar; Covid sebebiyle,
olağanüstü bir durum sebebiyle çıkmışlar, evet, çünkü cezaevleri ağzına kadar
doluydu. Tamam, Covid sebebiyle iznin uzatılmasına biz de muvafakat etmiştik
başında. Sonra, yirmi beş ay oldu arkadaşlar. Bunların suç nevi neyse ne ama
açık cezaevinde olanlar ya da açık hakkı kazananlar yani cezasının büyük bir
kısmını çekmiş olup da açıkta bir şekilde farklı işlerde çalıştırılan veya daha
rahat davranılan mahkûmlar dışarı çıktı, aile kurdular, iş kurdular. “İş
kurabilir mi kuramaz mı?” tartışması yapıyorlardı. Mesela biliyor musunuz, bir
vekilimiz biliyor mu AK PARTİ’den; bu mahkûmlar SGK’li çalışabiliyor bugün
biliyor musunuz?
SALİH CORA (Trabzon) – Çalışabiliyor, çalışanlar
var.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü yazdı SGK’ye, “Bunlar çalışabilir mi sigortalı?” dedi, olur
aldı ve bunlar sigortalı çalışıyor, iş kurdu, yeni çocukları oldu. Yani kanuni
temeli bu bunun; bunlar ıslah oldu, ıslah oldu, topluma karıştı. Zaten bunlar
yeni bir suç işlerse mükerrer olacak ve işledikleri suçun misliyle cezasını
çekecekler. Bir de “İzinli sayıldığı günleri de dâhil edeceğiz.” diye bir
ağırlaştırıcı sebep daha koyabilirdik. Bugün bunları, 91 bin mahkûmu içeri
almaya kalksanız -geçen hafta söyledim- en az 10 bin firar olurdu çünkü içeriye
girmiş, yirmi beş aydır dışarıda mahkûm, artık yeniden cezaevine dönecek
psikolojide değil ve kaçardı, firar ederdi. Bu sefer toplumun düzeni bozulurdu,
yeni suçlar ortaya çıkardı; firar eden adam, darda kalan adam yeni suç işlerdi.
O yüzden, bunun yasal temeli aslında bu sizin yazdığınız değil. Evet,
getirdiniz, imza attık ama bizce yasal temeli budur. Bu yasal temeli açıkça
ortaya koyabilmek lazım.
Başka bir şey var. Niye 31 Temmuz 2023’e kadar
uzatıyorsunuz ikişer ay, üçer ay, altışar ay uzatmışken, niye? Seçim yatırımı
yapıyorsunuz. Seçimden sonraya attınız ki bu 90 bin kişi size oy versin,
aileleri oy versin. Bakın, ben on beş yıl avukatlık yaptım; mahkûmun umuduyla
oynanmaz, mahkûmun umuduyla oynanmaz. Ekmeğini vermeyin, suyunu vermeyin ama onların
umudu olsun yoksa cezaevinde kalamazlar. Suç işleyenler var, ağır suç
işleyenler var; gerçekten cezalarını çeksinler tecavüzcüler, uyuşturucu
baronları; bunların hepsi cezalarını çeksin, biz buna razıyız ama “Ya, ıslah
olmuş, ceza amacına ulaşmış ve açığa geçmişse bunları da yeniden cezaevine
almayalım.” diyor Cumhuriyet Halk Partisi, bunun için uğraştı Cumhuriyet Halk
Partisi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yasanın sahibi de Cumhuriyet Halk
Partisidir, hiç kendinize yazmayın.
Şimdi, evet, cezaevleri doldu. Niye doldu? AK PARTİ
iktidarının yirmi yıllık yanlış politikasından doldu. Neden, biliyor musunuz?
Şu son zamanlarda ne yaptılar bunlar, söyleyeyim hemen: 118 okul ihalesi vardı
arkadaşlar, 118 okul ihalesi. Parasızlıktan bu okul ihalelerini iptal ettiler
yakın tarihte ama 2022 yılı için 36 cezaevi inşaatı projesi koydular. Okul
yapmaktan vazgeçiyorsunuz, cezaevi yapıyorsunuz. Toplumu yoksullaştırdınız,
fakirleştirdiniz; AK PARTİ iktidarı maalesef vatandaşı suça sürüklüyor, bu
yüzden önünü alamazsınız. AK PARTİ iktidarı cezaevi sorununu çözemez, böyle bir
iradeniz de yok maalesef.
Şimdi, cezaevinde kimler kalıyor diye ayrıntılarla
yazmıştım, genel anlamıyla neden doluyor diye ayrıntılarla yazmıştım; bunlara
değinmeyeceğim ama şöyle bir bireysel örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum: Ali
Osman Akat. Bu Ali Osman Akat kim, biliyor musunuz? Hani, şurada
dezenfektanlarımız var ya, Mecliste önümüzdeki kolonyalar, onları imal eden
firma; evet, Lactone firmasının sahibi. Meclisimiz bu kişiden ihaleyle almıyor
bunları, doğrudan teminle almış Ali Osman Akat’tan, doğrudan teminle. Nereli?
Meclis Başkanımızın hemşehrisi. Kim bu Ali Osman Akat biliyor musunuz?
Geçenlerde 115 kiloluk bir kargo geldi Kolombiya’dan, Almanya üzerinden;
içerisinde demir tozu varmış, demir tozu. Demir tozu ithal ediyormuş
Kolombiya’dan. Divriği’de var, daha ucuz ya, niye Kolombiya’dan demir tozu
ithal edersin? Çünkü içinde 30 kilo uyuşturucu madde varmış, Alman polisi
yakalamış bunu.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Vay be!
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O demir tozunun
içine uyuşturucu madde katmışlar ve on beş gün yattı bu adam biliyor musunuz,
on beş gün. Tutuklandı, on beş gün sonra serbest bırakıldı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Pudra şekeri çıkmıştır(!)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Ya, bu adamın
resimlerini paylaşacağım, bakın kimlerle var: Ruhsar Pekcan’la resmi var bu
adamın.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Fotomontaj olabilir Ali
Haydar (!)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – O dezenfektancı
bakanla resmi var, Binali Yıldırım’la resmi var bu adamın, Berat Albayrak’la
resmi var bu adamın, Erdoğan’la resmi var bu adamın. Kim kaldı?
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Biz yokuz.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Hayır, biri daha
var.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Soylu.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Evet, İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu olmadan olur mu? Süleyman Soylu’yla da resmi var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ya, on beş gün yattı bu adam, on beş gün yattı,
yazık değil mi ya? Niye tahliye oldu biliyor musunuz? “Paket yanlışlıkla bana
gönderilmiş olabilir.” dedi. Değerli AK PARTİ milletvekilleri, yanlışlıkla size
gönderilen uyuşturucu var mı? Ya, böyle bir yargı var mı ya? Yazık değil mi,
günah değil mi? Çocuklarımız zehirleniyor ya, okulların önünde çocuklarımız
zehirleniyor. Uyuşturucu baronları dışarıda ama garibanların çocukları,
zehirlenenlerin çocukları, kullanıcılar içeride. Dışarıda olsunlar demiyorum
ama hak yerini bulsun diyorum.
Buradan halkımıza seslenmek istiyorum: Kolombiya’dan
gelen 5 ton uyuşturucunun sahibini yargıya teslim etmek istiyorsanız bize katılın.
“Uyuşturucu baronları yargılansın.” diyorsanız bize katılın. “Evlatlarımız okul
önlerinde zehirlenmesin.” diyorsanız bize katılın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Hakverdi.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) – Mafya liderlerinden
ve suç örgütlerinden hesap sormak istiyorsanız bize katılın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum; özellikle de
Süleyman Soylu duysun, burada fotoğrafı olanlar da duysun: “Yürü bre Hızır
Paşa/Senin de çarkın kırılır/Güvendiğin padişahın/O da bir gün devrilir.”
diyorum, “Geliyor gelmekte olan.” diyorum, “Az kaldı.” diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Mustafa Elitaş, buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, biraz önce, kanun teklifine Plan ve Bütçe
Komisyonu üyelerinin çoğunluğuyla katıldığı bir madde ihdasıyla ilgili değerli
siyasi parti gruplarımıza, Grup Başkan Vekillerimize, Genel Başkanlarına
teşekkür ediyorum.
Bu konuyu gündeme getirdiğimizde arkadaşlarla
istişare ettik. Meclis Başkanlık Divanına da teşekkür ediyorum çünkü bu metnin
buraya girmesi İç Tüzük gereğince siyasi parti gruplarının uzlaşması, anlaşması
çerçevesinde ancak olabilirdi. Değerli
Grup Başkan Vekillerimizle istişare ettik, onlar da yetkili kurullarıyla
görüştükten sonra bu madde ihdasıyla ilgili kanaatimiz, kararımız oluştu.
Öncelikle şunu ifade
ediyorum: Her kesime, bütün milletvekili arkadaşlarımıza bu konuyla ilgili
talepler vardı, istekler vardı. 14 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren -bugün,
25 Mayıs 2022- hemen hemen iki yıldır, yirmi beş aydır dışarıda olan bu
insanların, bugüne kadar işlemedikleri, az suç işleme oranı veya ıslah…
“Cezaevlerinin görevi, ıslah.” diye söylediğimiz, açık cezaevinde bulunan
kişilerin pandemi süreci dolayısıyla dışarıda bu cezalarını tamamlayabilmeleri
ve izne ayrılmalarıyla ilgili bir düzenleme yapılmıştı.
Bakanlığın bize
gönderdiği verileri değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum: Bugün
itibarıyla, şu anda hâlen Covid-19 izninde 103.532 kişi bulunuyor. Şimdiye
kadar Covid-19 izninden faydalanan toplam kişi sayısı 413.652. Covid-19 izninin
uzatılması hâlinde yani bu önerge verdiğimiz sürede kabul edilirse inşallah
-arkadaşlarımız da beyan ettiler, yarın da bu yasanın tamamını inşallah saat
19.00’da onaylayıp hayata geçirmiş olacağız- 135 bin kişinin fiilen izinde
olacağı, o tarihe kadar yani 31/7/2023 tarihine kadar bu izinden faydalanan
kişi sayısının ise yaklaşık 640 bin kişi olacağı tahmin edilmektedir. Hâlen
Covid-19 izninde bulunan kişilerden aktif sigortalı bir işte çalışan kişi sayısı
25.066’dır.
Değerli arkadaşlar, az önce Ali Haydar Bey dedi ki:
“Bu arkadaşlarımız iş kurmuşlar, evlenmişler, aile ortaya çıkarmışlar.” Doğru.
Bir mahkûmun, normal şartlar altında, çalışabilmesi mümkün değil ama idari ve
iradi bir çerçevede, bunlara iş bulma -çünkü ailelerine yük olmak değil, ıslah
olmuş diye çalışmış- o ıslah olan insanların dışarıda bulundukları hayatlarını
idame ettirebilmeleri için bir çalışma imkânı verilmiş. “Bu 435 bin kişi içerisinden
tekrar suç işleyen ne kadardır?” diye sorduğumuzda yaklaşık olarak 20 bin
kişinin yeniden suç işleyip cezaevine gönderildiği ilgili arkadaşlarımız
tarafından bize iletildi. Yani 435 bin kişiden hesapladığımız takdirde yaklaşık
yüzde 4,5; 4 veya 5’i civarında yeniden suç işleyen kişiler, olduğu gibi
cezaevine gönderildi.
Bakın, 14 Nisan 2020 tarihli Kanun’un geçici
maddesinin birinci fıkrası: “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap,
Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde ve 220 nci
maddesinde düzenlenen suçlardan…” Nedir bunlar? Suç işlemek amacıyla örgüt
kuran kişiler yani “katalog suçlar” diye tarif ettiğimiz, bir çete marifetiyle
suç işleyen kişiler. İki: Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve 3713
sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan hükümlü ve tutuklu olanlar ile bu
kanunun 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kalan hükümlü ve tutuklular
hakkında verilenler hariç olmak üzere, açık cezaevinde bulunan her kim varsa;
açık cezaevinde bulunma hakkı olan -belirli şartları yerine getirdiğiniz
takdirde- açık cezaevinde bulunan kimler varsa, 14 Nisan 2020 tarihli Kanun
çerçevesinde hayata geçirilmiş.
Bizim yaptığımız uzatma da… Ali Haydar Bey diyor ki:
“Gerekçesi nedir?” Ya, gerekçe zaten -kanun teklifi verilirken- 14 Nisan 2020
tarihinde var, 14 Nisan 2020 tarihinde -verilen önergede- var. Bu önergede de
14 Nisan 2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un “
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, burada amacımız
cezaevinde bulunup açık cezaevinde bulunan insanların ıslah olduğu
varsayımıyla… Rakamlar da onu gösteriyor; 435 bin kişiden 20 bin kişinin tekrar
cezaevine dönmesi yani bu oranın yüzde 4 ila 5 civarında olması önemli bir
nokta. Buradan, Sayın Meral Beştaş Hanım’ın ifade ettiği “Cinsel
dokunulmazlıkla ilgili suçluları dışarı çıkarıyorsunuz.” “Çeteleri, şebekeleri
dışarı çıkarıyorsunuz.” Birinci fıkrada okudum, onlar hariç. Yani uyuşturucu
tacirleri, cinsel tacizciler, suç örgütü kurmak amacıyla bir faaliyette
bulunanlar, katalog suçları işleyenler kesinlikle bu kapsam içerisinde değil.
“Ona ayrım, buna ayrım yapıyoruz.” şeklindeki bir ifadeyi ben açıkçası doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
Bakın, değerli milletvekillerim, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görevi milletten duyduğu meseleleri Parlamentoya getirip
onunla ilgili çözüm yollarını üretebilmektir. Muhalefet partisinden arkadaşlarımız
söyleyebilir, bizim milletvekili arkadaşlarımız… İktidar partisi olmanın
özelliklerinden biri budur; muhalefet zaten her şeyi söyleyebilmek, iktidar
partisi de icra etmek üzere kurulmuş bir düzendir.
Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili konuyu Sayın Usta
eleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Kabine toplantısından sonra… İcra organı eğer
bunu kabul etmezse… Değerli arkadaşlar, icra organının bunu kabul etmesi lazım;
icra organının kabul etmediği, uygun bulmadığı, etki analizlerinin yapılmadığı
bir düzenlemeyi yaptığınız takdirde kaos beraberinde gelir. Parlamento her
şeyin üstündedir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyor. Bu
milletvekilleri, bu Parlamento eğer ellerini kaldırmazsa kanun olmuyor. İmzayla
kanun değil, bizim ellerimizle kanun “evet” veya “hayır” oluyor, biz ellerimizi
kaldırdığımız takdirde kanun kabul veya reddolunuyor. Önergeyi verirsiniz, imza
atarsınız ama Genel Kurul elini kaldırmazsa onun kanunlaşması mümkün değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Kabine toplantısından sonra Hükûmetimizin Covid-19’dan
dolayı, hükümlü olup dışarıda izinli bulunanların sürelerini 31 Temmuz 2023
tarihine kadar uzatmayla ilgili görüşlerini beyan etti ve “Parlamentomuz da
bunu en yakın zamanda gerçekleştirir diye umuyorum.” dedi, “Parlamentonun
yerine ben böyle talimat verdim.” demedi ki.
Bakın, değerli arkadaşlar, bir şeyi eleştirirken
lütfen dikkatli olalım. Ben, benim amirimle konuşmak zorundayım çünkü her
siyasi partinin kendi bir çatısı vardır. Bütün Grup Başkan Vekili
arkadaşlarımız kendi -amir demek yanlış olur- Genel Başkanlarıyla, icra
organının başındaki kişilerle konuşur. Hepimiz konuştuk, ben de konuştum, siz
de konuştunuz, öbürleri de konuştu çünkü siyasi partilerde bir disiplin olması
gerekir, o disiplin çerçevesinde bu faaliyetler icra olacaktır. Ama benim
siyasi partimin, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı kim? Sayın Recep
Tayyip Erdoğan. Genel Başkanımızın iradesi, Kabine ile Cumhurbaşkanımızın
oradaki aldığı karar ve Genel Başkanımızın bize talimatları doğrultusunda biz
bu önergeyi hayata geçirmiş olduk. Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanının
bu iradeyi ortaya koymasına “Bir Cumhurbaşkanı nasıl Parlamentoya talimat
verebilir?” diye… Arkadaşlar, bakın buradaki yaptığımız bütün icraatlarda bizim
Genel Başkanlarımızın veya partideki yetkili kurullarımızın aldığı karar
çerçevesinde hepimiz icraatlarımızı uyguluyoruz, o icraatları yerine getirmek
için gayret gösteriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bu düzenlemede emeği
geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, siyasi parti Grup Başkan Vekillerine
teşekkür ediyorum. Bu çerçevede bütün Genel Başkanlara, onların bu çerçevenin
oluşmasıyla ilgili yaptıkları katkıya ve Meclis Başkan Vekilimiz ile Başkanlık
Divanına ve uzmanlarımıza, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine teşekkür ediyorum.
Önemli bir meseleyi, önemli bir sorunu kısmen ertelemiş… İnşallah, bu kişiler
izinli oldukları -bir kısmının zaten altı aydan az süreleri var, bir kısmının
bir yıldan az süreleri var, bir kısmının iki yıldan az süreleri var- süre
içerisinde bunlar da zaten tahliye olacaklardır diye ümit ediyorum.
Hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor; cezaevinden
izne ayrılacak, bu süre içerisinde izne ayrılacak arkadaşlarımızın
hayatlarında, izin sürelerinde muvaffakiyetler, başarılar diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde
eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için
teklifin görüşmelerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül
ettirilecektir.
Sayın Usta, buyurunuz efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu
maddesinden sonra ihdas edilen yeni madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Şimdi, Sayın Elitaş, tabii, konuşmasında etki
analizlerinin falan yapıldığını söyledi bu konuyla ilgili olarak. Böyle bir
şeyin yapılmadığı çok net ortada, rakamlar bile çok net bilinemiyor zaten. Etki
analizi yapılmış olsaydı… Bunun daha önceki safhalarında olumlu görülmedi, son
safhada olumlu görüldü. Bir defa, beş gün kalmış şurada, izinler bitiyor yani
kanuna bugün burada eğer siyasi parti grupları anlayış göstermeseler bu kanun
çıkmıyor; bu bir.
Şimdi, bir defa, plansız programsız iş yapma
konusunda zirvede AK PARTİ, onu da görmemiz gerekiyor. Şimdi, madem bu kadar
önemli bir konuyu -etki analizi falan da yapıyorsunuz- niye bugüne kadar
getirmiyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Yani bugün burada çıkmasa, bir tane
siyasi parti grubu “Hayır, bunu uygun görmüyoruz.” veya “Bunu gelecek hafta
yapalım.” dese bu insanların hepsi bir cezaevine gidecek, ondan sonra çıkarsa
yeniden çıkartılacak. İş yapma tarzınız bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Şimdi, bu hâlinizi
bilmiyorsunuz, görmüyorsunuz, gelip bir de buradan ahkâm kesiliyor; efendim,
şöyleymiş, böyleymiş. Şimdi, Recep Tayyip Erdoğan AK PARTİ Genel Başkanıdır,
evet ama Recep Tayyip Erdoğan’ın oyu şu Parlamentodan yasa çıkarmaya yetmiyor;
bu birincisi. İkincisi: Yani Sayın Erdoğan -ne olursa olsun, isterse 500
milletvekili olsun burada, burada bir siyasi nezaket vardır- “Uzattık.” diyor
bakın; “Bunun Hükûmet olarak uzatılması konusunda parti grubumuz çalışma
yapacak, bunu Parlamentoya getirecek, konu orada tartışılacak, orada
yapılacak.” filan demiyor, basın toplantısı sonucuna bakarsan “Uzattık.” diyor.
Burada tamamen, sadece bize değil, ortağı bulunan siyasi partiye ve bütün
siyasi partilere aslında bir anlamda talimat verecek şekilde bir iş yapıyor.
Bu, siyaseten doğru bir şey değil, böyle yaklaşmamak lazım. Elbette bu ülkenin
Cumhurbaşkanının hangi kanunun çıkartılacağına ilişkin olarak bir fikri
olacaktır, o fikrini kamuoyuyla paylaşacaktır ama bunun bir üslubu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Elitaş gibi tecrübeli
bir siyasetçinin, bir milletvekilinin de yani en azından bizim bu eleştirimiz
karşısında sessiz kalması daha doğru olurdu. O yanlış üslubu buradan doğruymuş
gibi benimsemenin yanlış olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, ben de
tutanaklara geçsin diye söyleyeceğim.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yani cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlar ve diğer suçlarla ilgili -Sayın Elitaş söyledi-
İnfaz Yasası görüşmelerinde bunları çok konuştuk.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İnfaz Yasası başka, bu
başka.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu da aynı kapsamda.
Yani tekrar o konuşmalarımıza atıfta bulunuyorum.
Sözlerimin doğru olduğunu tekrar ifade edeyim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – 11’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Dilşat Canbaz Kaya Erol
Katırcıoğlu
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Süleyman Girgin Utku
Çakırözer Cavit
Arı
Muğla Eskişehir Antalya
Vecdi Gündoğdu Abdüllatif
Şener Mehmet
Güzelmansur
Kırklareli Konya Hatay
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle ilgili olarak ben de bazı tespitlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ama Sayın Elitaş’ın, demin, bu Meclisin yasama
mekanizmasıyla ilgili olarak ifade ettiği “Elimizi kaldırırız, kanun geçer.”
vesaire dediği şeylerin tümüyle yanlış olduğunu düşünüyorum. Kusuru bakmayın
ama bu Meclisin yasama süreci aldığı kararlara göre çok hafif kalıyor
arkadaşlar ya da tersten söyleyeyim, çok ağır kararları çok hafif bir şekilde
alıyoruz, bunun farkında değil misiniz Allah aşkınıza ya? Bakın, bugün bir
karar verdik, birçok insanın hayatıyla ilgili önemli bir karar oldu, değil mi?
Yarın insanlar tekrar cezaevlerine dönmeyecekler. Fakat değerli arkadaşlar,
Komisyonun getirdiği 327 sıra sayılı bu Kanun Teklifi inanılmaz paralarla
ilgili bir kanun teklifi ve bu paralar birilerine verilecek, üstelik de halktan
alınan vergilerle verilecek fakat bu olayın hakkı olan tartışma asla ve asla
burada yapılamadı. Yani burası… Kusura bakmayın ama şunu söylemek zorundayım:
Bu yasama süreci gerçekten, bir tarafıyla baktığımızda, dışarıdan baktığımızda
-açıkça söyleyeyim- komik, komik. Niçin komik? Şundan dolayı komik: “Efendim,
bu kanun teklifi 40 bilmem kaç milletvekili tarafından hazırlanmıştır.” Yanlış,
yalan, doğru da değil; hepimiz biliyoruz bunun böyle olduğunu. Başka yerde
hazırlanıyor, bürokratlar hazırlıyor, saraydaki birtakım insanlar hazırlıyor ve
buraya geliyor ve burada -Sayın Elitaş’ın o söylediği doğru- iktidar partisi ve
ortağıyla birlikte eller kalkınca o kanun teklifi geçiyor ama o kanunun ima
ettiği ağırlık nerede? Bu, söz konusu bile değil.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu çıkaracağımız kanunla
birçok insan zengin olacak, servetlerine servet katacak ve birçok insan da
yoksullaşacak. Bunun ağırlığına uygun tartıştık mı biz bunu? Ben Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesiyim, hayır, asla tartışmadık. Sorduğumuz soruların birçoğuna
cevap alamadık ama kanun teklifi buraya kadar geldi. Komisyon orada, Adalet ve
Kalkınma Partisi vekilleri… Ki gelen kanun teklifinin sahipleri, onlar yok,
onlar dışarıdalar. Arkadaşlar, böyle bir Meclis olur mu ya, elinizi vicdanınıza
koyun ya, böyle bir Meclis olur mu ya? Böyle bir karar, böyle bir ağırlığı olan
bir karar böyle yüzeysel ve ciddi tartışmalar içermeyen bir biçimde nasıl
çıkarılabilir ya? Bunu nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Emin olun, eğer
inancınız varsa bunun hesabını vereceksiniz -herkes için söylüyorum bunu- çünkü
bu, öyle bir şey ki birçok insanın hayatıyla ilgili kararlar veriyoruz ve bu
kararların gerektirdiği ciddiyeti asla ve asla burada görmüyoruz. Hiçbir zaman
-ben dört senedir buradayım- Plan ve Bütçe Komisyonunda gerçekten gerçekleri
konuşan bir konuşma görmedim. Bu kadar, horolop şorolop, hop, kanun teklifi
buraya geliyor; burada da zaten gördüğünüz gibi -görüyorsunuz- bu kanun teklifi
geçiyor, geçiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu maddede, şimdi konuşmam
gereken bu maddede kurumlar vergisiyle ilgili bir istisna talebindeler ve bu
istisna da şöyle bir talep: “Dolarınız varsa üç aylığına gidin, mevduat olarak
yatırın, sizin kazançlarınız hariç olmak üzere kâr ve faiz gelirlerinizden
herhangi bir kurumlar vergisi almayacağım.” diyor. Kurumlar vergisi almamak ne
demek ya, kurumlar vergisi almamak ne demek? Halkın verdiği vergilerle
toplanmış olan bir havuzdan siz bazılarını istisna tutuyorsunuz. Niçin? Çünkü
birilerine kaynak aktarıyorsunuz, bu kadar basit. Bunun gerekçesi ne olursa
olsun, değerli arkadaşlar, anlatmayın bana “Dolar kurunu şöyle tutuyoruz, böyle
tutuyoruz.” diye. Bunların hepsi palavra, kusura bakmayın. Bu Meclis benim
gördüğüm kadarıyla gerçekleri konuşamayan bir Meclis, gerçekleri konuşmuyoruz
değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Bir dakika daha…
Müsaadenizle efendim.
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla da
konuşuyormuşuz gibi yapıyoruz, eyvallah, öyle yapıyoruz hakikaten. Her çıkan
arkadaş -üstelik üslupta da bir homojenizasyon olmuş- herkes ne söyleyeceğini
biliyor. Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın ama ben -siyaseti başka türlü
gören, başka türlü anlayan bir insanım- burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin Millet
Meclisi olan bu yerde yaptığımız tartışmaların çoğunun palavra olduğunu
söyleyebilirim.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Haksızlık yapıyorsun ya! Ne
biçim konuşuyorsun? Olabilir mi böyle bir şey?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Olabilir… Canım, sen de
kalk, sen de konuş.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Saygısızlık yapıyorsun!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Palavra tabii, ne
diyorsun sen?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Meclise saygısızlık
yapıyorsun ya!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – E, niye?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Hepimize saygısızlık
yapıyorsun, kendi kurumuna saygısızlık yapıyorsun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Recep Bey, lütfen…
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Kardeşim, ben
saygısızlık yapmıyorum. Ayrıca, ben konuşma hakkına sahibim. Konuşacaksan çık,
konuş burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Gerçekleri anlatıyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Saygısızlık yapıyorsun! Bu
kurumu, kimseyi bu kadar rencide edemezsin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Niye rencide oluyorsun,
niye rencide oluyorsun?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Edemezsin, edemezsin!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Niye bu kadar insan
olmuyor?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Edemezsin, kardeşim! Boş, boş
işler; boş…
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Ya, sus Allah aşkına
ya! Konuşma ya!
KEMAL PEKÖZ (Adana) – Recep Bey, çıkar konuşursun,
orada bağırma!
BAŞKAN – Sayın Katırcıoğlu…
RECEP ÖZEL (Isparta) – İstifa et ya!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Senin ne olduğunu
biliyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – İstifa et ya! Biz senin
olduğunu biliyoruz! İstifa et, git madem sen.
KEMAL PEKÖZ (Adana) – Çıkar konuşursun, orada niye
bağırıyorsun ki?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, müdahale
eder misiniz lütfen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan,
gerçekten…
BAŞKAN – Buyurun, selamlayın efendim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Evet, selamlayacağım.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Muhatap olma şununla ya.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Ya, böyle işte. Adalet
ve Kalkınma Partisi -benim gördüğüm kadarıyla- bu arkadaşları hiç hak etmiyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, sana ne ya?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Yani tersten okursak,
Adalet ve Kalkınma Partisinin çıkış gerekçeleri Türkiye’nin gerçeklerine
değinen bir şeydi; şimdi bakıyorum, afaki laflarla yutturuluyor bir şeyler,
gördüğümüz bu. Bu arkadaş da buradan konuşuyor işte.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, sen Meclise hakaret
ediyorsun ya! Bulunduğun kuruma hakaret ediyorsun ya!
BAŞKAN – Sayın Vekilim, lütfen…
HÜDA KAYA (İstanbul) – Sana söylüyor, Meclise
söylemiyor!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sen nasıl anlıyorsan
anla kardeşim, beni ilgilendirmiyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Öyle yapıyorsun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Her neyse değerli
arkadaşlar, ben bu derdimi anlatmaya çalıştım.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen boş konuşuyorsun, kendin
boş konuşuyorsun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dinlemeyin!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Beni naif
bulabilirsiniz, beni antipatik bulabilirsiniz ama söylenmesi gereken bir şeyi
söylediğim kanaatindeyim, anlayan anlar. Burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gerçekten gerçekleri konuşacaksak burada olalım, yoksa palavralara
karnımız tok hakikaten.
İyi akşamlar sizlere. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) – Sayın
Başkan…
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Oyun oynanıyor
neredeyse ya, tiyatro gibi ya! Burada ciddi konuşuyoruz, ciddi meseleleri
anlatıyoruz; millet aç be!
BAŞKAN – Sayın Bülbül, buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkanım,
bu yapılan konuşmada ifade edilen hususlar, özellikle yapılan görüşmelerin,
konuşulanların palavra olduğu noktasında Meclisin tamamını ve yapılan bütün
faaliyetleri ilzam edecek şekilde, bütün tarafları ilzam edecek şekilde
kullanılan bu ifadeleri kabul edemeyeceğimizi; Meclisin Türkiye Büyük Millet
Meclisi olduğunun farkına varılarak bu ifadelerin dikkatlice, yeniden
değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mecliste gerçeklerin konuşulmadığını
ifade etmek son derece ağır bir ithamdır, bunu kabul etmek mümkün değildir.
Türkiye'nin geleceğine, kaderine ve bütün faaliyetlerine yön veren bir kurumu,
yasama organını bu şekilde itham etmek hiç uygun olmamıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak biz bu ifadeleri net bir şekilde, kesin bir şekilde
reddediyoruz ve doğru bulmuyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Elitaş…
56.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Katırcıoğlu’nun kürsüde yaptığı konuşma
gerçekten beni çok şaşırttı. Bakınız “Milletvekili arkadaşlarımızın, imza
sahibi milletvekili arkadaşlarımızın hiçbiri bilmiyor.” diye itham etti. Nasıl
kanun yaptığımızı bilmediği için haklı görebiliriz ama onu izah ederken “Bir
şeyi bilmiyor.” diye itham etmek büyük bir haksızlık.
İki, bu Parlamentoya büyük bir haksızlık. Bu
Parlamentonun -Tüzük gereği- komisyonlarında pişirilir, Genel Kuruldaki ilgili
olan arkadaşlar dinler ve oylamasını yapar.
Nitekim bu kanun teklifi açık oylamaya tabi işlerden
biri. Milletvekili arkadaşlarımız sadece oturarak değil, teknolojinin
imkânlarından faydalanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu’nu
izleyerek de buna karar verebilirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, bu kanun teklifi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekillerinin, benim -ve burada imza
sahibi olan milletvekillerine baktım- Milliyetçi Hareket Partisi Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesi 2 milletvekili arkadaşımızın, bizim burada Plan ve Bütçe
Komisyonundaki üye milletvekili arkadaşlarımızın tamamının olmak üzere ve diğer
milletvekillerimizin de katkılarıyla, belki yirmi gün, bir ay işlenerek bu hâle
getirildi. Yani Sayın Katırcıoğlu’nun, bu işleyişi bilmeden, bizimle ilgili,
imza sahibi olan milletvekili arkadaşlarımızla ilgili, Parlamentoda iradesini
elleriyle beyan eden -ki başka şekilde olmuyor, bu şekilde oluyor-
milletvekillerimizin yaptığını hafife almak gibi, “bir tiyatro gibi” ifadesi bu
Parlamentoya yapılan büyük bir haksızlıktır diye düşünüyorum. Ben Sayın
Katırcıoğlu’nu tanıyorum ama oradan bir arkadaşımızın “Haksızlık
yapıyorsunuz." ifadesini yanlış anlayarak birdenbire farklı tepki gösterdi,
ona da üzüntülerimi ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli arkadaşlar,
Parlamentoda kanunun nasıl yapılacağı belli, bu sistemde milletvekili
arkadaşlarımız kürsüde de ifade etmeye çalıştı. Demek ki burada bu Covid-19
izinleriyle ilgili konuşan arkadaşlarımızın hiçbir esamesi yok; onunla ilgili,
sosyal medyada veya başka yerde, bu kürsüde görüşlerini beyan eden
arkadaşlarımız masal okuyorlar. Yapmayın böyle şeyi arkadaşlar. Bakın, bu
Parlamentodaki her söz değerlidir, her konuşma önemlidir. Her konuşmayı değeri
çerçevesinde dinliyoruz, her konuşmaya da ehemmiyet veriyoruz. Muhalefet
partisinden arkadaşlarımızın burada yaptıkları uyarıları çok ciddiye alıyoruz, ciddi
bir şekilde dinliyoruz. Bu arka oda ne işe yarıyor Allah aşkına? Çok kanun
teklifini birlikte oturup istişare ederek -siyasi partinin veya iradenin “Ben
böyle yapacağım.” dedikleri hariç ama- ideolojik olmayan, toplumun genelini
ilgilendiren bir konu varsa hep birlikte biz bu kanun teklifini ihya ediyoruz,
düzeltmeye çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Son cümlem Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Açıkçası, ben Sayın
Katırcıoğlu’nu Plan ve Bütçe Komisyonunda tanıdım, ben Sanayi Komisyonunda
olduğum süreçte yaptığı katkıları da gördüm ama Genel Kurulda bu yaptığı
katkıları… Milletvekili arkadaşlarımızın çalışmalarını bilmeden böyle bir ifade
kullanması, Parlamentonun iradesini “Milletvekili arkadaşlarımız burada tiyatro
sahneliyor, olmaz böyle bir kanun teklifi.” diye ifade etmesi içinde bulunduğu,
yer aldığı bu Parlamentoya yapılan büyük bir haksızlıktır diye ifade ediyor,
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini, bu Parlamentonun değerli
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Danış Beştaş…
57.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın,
İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nun 327 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
11’inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Katırcıoğlu’nu
Meclisteki her milletvekili ve Grup Başkan Vekilleri de yakından tanır; ne
kadar naif, ne kadar donanımlı olduğu ve ekonomi alanındaki uzmanlığı tartışma
dışıdır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yakıştıramadığımız ondan
zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bugün yani açıkçası
Erol Hocayı bile hani bu kadar konuşturan pratiği… “Konuşturan” derken kötü bir
şey söyledi anlamında söylemiyorum. Yani artık bu Parlamentonun nasıl işlevsiz
olduğunu ben aslında tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Parlamentoya asıl haksızlığı
bu Cumhurbaşkanlığı sistemini getirip, Parlamentoyu devre dışı bırakıp
kararnamelerle, tek bir imzayla ülkeyi yönetenler yapıyor. Bugün, Parlamentonun
itibarını yerlere indiren bizzat iktidar milletvekilleridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Burada açıkçası Erol
Hoca, Erol Milletvekilimiz Plan ve Bütçe Komisyonuna çok büyük bir emek veriyor
ve bizim hiçbir önerimiz -diğer muhalefet kendi adına konuşabilir- dikkate
alınmıyor, dinlenmiş gibi yapılıyor ve yine bildikleri okunuyor. Yani ben de
uzun yıllar Anayasa Komisyonunda çalıştım, Adalet Komisyonuna gittim, Plan ve
Bütçe Komisyonuna gidiyoruz zaman zaman; dinleniyor ya da dinlenmiş gibi
yapılıyor ama bürokratlar ve iktidar grubu ortağıyla beraber neye karar
vermişse genellikle -son Spor Yasası istisnalardan biridir, istisnalar var-
iktidarın istediği gibi çıkıyor. Mutfak Meclis değil, mutfakta çalışanlar
milletvekilleri değil maalesef; şüphesiz, imza sahiplerinin bir emeği vardır,
okuyorlardır ama Parlamento böyle çalışmaz yani bu, bizim grubumuzun genel
görüşüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu sistemden sonra,
maalesef, Parlamentonun itibarı oldukça farklı bir noktaya gelmiştir ve
milletvekilleri, artık, eskiye göre -eski milletvekillerini de dinliyoruz-
neredeyse itibar konusunda çok kötü bir noktaya geldiler ve bunun mimarı AKP ve
MHP partileridir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Katırcıoğlu zem ederek aslında
Meclisin ağırlığını methetme sanatını icra etti, siz de böyle kabul edin
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu kadar
zorlamayın Başkanım, çok zorluyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan,
konuşmacıların konuştukları hakkında yorum yapmak makamınızın… İç Tüzük’e göre,
bu olmaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Olması gerekeni
söyledi.
BAŞKAN – Yani bir sanat, edebî bir sanat gibi
düşünelim efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Öyle anlamak
istiyorsunuz siz!
BAŞKAN – Böyle anladım efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İstiyorsunuz!
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN – Evet, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet
Güzelmansur.
Buyurunuz Sayın Güzelmansur. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; akaryakıt istasyonlarının sorunlarını anlatmak üzere söz
aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 12 bine yakın
akaryakıt istasyonu var. Akaryakıt istasyonları sadece benzin, motorin ya da
LPG aldığımız sıradan bir iş yeri değildir. Akaryakıt istasyonları 150 bin
civarında insanımızın doğrudan istihdam kapısıdır, 70 milyar lirayı aşkın vergi
gelirinin devlet adına tahsildarıdır. Akaryakıt istasyonları günlük yaklaşık 5
milyon araca, 9 milyon kişiye hizmet sağlar. Akaryakıt sektörü inşaat, üretim,
enerji, mühendislik, emlak, taşımacılık ve tarım dahil olmak üzere yaklaşık
30’un üzerinde ana sektörü doğrudan etkileyen bir lokomotif sektördür.
Akaryakıt istasyonları yağmurda, rahatsızlıkta, yorgunlukta, açlıkta, arızada
sığındığımız bir limandır. Akaryakıt istasyonları yılda üç yüz altmış beş gün,
günde yirmi dört saat açık olan, milletimize daima kesintisiz hizmet veren iş
yerleridir.
Ticaret, üretim, hizmet, sosyal yaşam için böylesine
önemli olan akaryakıt istasyonları bugünlerde çok ciddi sorunla karşı karşıya.
Bu sorunun adı “süresiz teminat mektubu verme zorunluluğu”dur.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz yıl akaryakıtta
vergi kaçakçılığını önlemek için bu Meclisten bir kanun çıkardık. Bu kanunun
bazı maddeleri amaca hizmet etmekle birlikte, bazı maddeleri ise masabaşında,
sektörün görüşleri alınmadan, bildirilen görüşler de dikkate alınmadan
yazıldığı için şimdi uygulamada çok önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Bunlardan bir tanesi, akaryakıt bayilerinin vermek zorunda olduğu süresiz
teminat mektuplarıdır. Bu teminat mektubunun 31 Mayısa kadar verilmesi
gerekiyordu ama bugün bu süre 30 Hazirana kadar uzatıldı. Ama bu teminat
mektubunun verilmesinde yaşanan çok ciddi başka sorunlar vardır.
1) Bayilerin teminat yükümlülüklerinin yerine
getirilmesi konusunda ciddi bir eksikliği mevcut. Bankalardan süresiz teminat
mektubu alma, bu ekonomik krizde neredeyse imkânsızdır. Bayilerin 30 Hazirana
kadar mektubu vermesi yine zor görünüyor.
2) Bayiler dağıtım şirketleriyle azami beş yıllık
sözleşme imzalarken istasyonları için de kira sözleşmesi düzenliyor ve dağıtım şirketleri
istasyonlara sözleşme süresi boyunca kira şerhi ve intifa koyuyor. Bu nedenle
bayiler istasyonları teminat olarak gösteremiyor.
3) Kanun yürürlüklerinden önce faaliyette bulunan
bayilerden cironun yüzde 1’i kadar teminat alınacak. Bayilik lisansıyla aynı
unvan altında farklı iş kolunda faaliyette bulunanların bu faaliyetlerinin de
ciroya dâhil edilmesi nedeniyle verecekleri teminat tutarı da çok yüksek
oluyor.
4) Faaliyeti öteden beri devam eden ve cirosunun
yüzde 1’i kadar teminat verecek bayiler uyumlu mükellefse bunlardan teminatın
beşte 1’i alınacak ancak doğal afet gibi mücbir bir sebeple vergi beyannamesini
ertelemiş bir bayi ya da vergi ödemesini öteleme hakkından yararlanmış bir bayi
uyumlu mükellef olarak kabul edilmiyor.
Değerli milletvekilleri, bu sıkıntıların, yanlış
uygulamaların düzeltilmesi gerekiyor. Bunlar düzeltilmezse akaryakıt
bayilerinin çoğu, kapanma da dâhil olmak üzere, ciddi sorunlarla karşı karşıya.
150 bin insanımızın doğrudan ekmek teknesi olan akaryakıt bayilerinin teminat
mektubu verme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığından beklentileri şunlardır:
1) Teminat mektubu verme süresi en az bir yıl
uzatılmalı.
2) Teminat mektubu süresine bir sınırlama
getirilmeli, bu bir yıl olabilir veya maksimum beş yıl olmalıdır.
3) Bayilerden alınacak teminat miktarı belirlenirken
sadece akaryakıttan elde edilen ciro göz önünde tutulmalı.
4) Mücbir bir sebeple vergi beyannamesini erteleyen
ya da ÖTV ötelemesinden faydalanan da uyumlu mükellefler arasında yer
almalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – 5) Kira şerhi veya
irtifak olmuş istasyonlar da teminat olarak kabul edilmeli.
Bu hususları çözerek akaryakıt bayilerinin
faaliyetlerine devam etmesini, istihdama ve üretime katkı vermeye devam
etmesini sağlayacağız. İlgililerin ciddiye alacağını umuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın Yılmazkaya…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın,
İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcan’ın ölümüne ilişkin davaya ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki Akkent Camisi
inşaatında yaşanan iskele çökmesi sonucu hayatını kaybeden inşaat mühendisi
Korkut Küçükcan’ın yargılama süreci aradan geçen uzun sürenin ardından yakın
zamanda başladı. Ölümünün üzerinden altı ay geçmesine rağmen yargılamaya yeni
başlanması, sürecin ağır ve aksak ilerlemesi hem toplumda hem de ailede haklı
tepkilere neden olmaktadır. Birçok delil ve yapılan incelemelerdeki bilirkişi
raporları Korkut Küçükcan’ın kusursuz olduğu, belediyenin ve bazı yetkililerin
kusurlu olduğu yönünde olmasına rağmen 2021 yılında Danıştaya yapılan
başvurunun reddedilmesi, belediye yetkilileriyle ilgili soruşturma izninin
verilmemesi hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukunun olduğu bir hukuk
garabeti olarak tarihin kalanında yerini aldı. Kamuoyunun gözü önünde
gerçekleşmiş bu olayda yargılama sürecinin takipçisi olduğumuz inşaat mühendisi
Korkut Küçükcan’ın ölümü davasında Gaziantepli hemşehrilerimiz gibi bizler de
adalet istiyoruz ve bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ünlü…
59.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün,
Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylalarındaki tapulama çalışmalarına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Seçim bölgem Osmaniye’nin Zorkun ve çevre yaylaları
2005 yılında belediye mücavir alan sınırlarına dâhil edilmiş ve tapulama
çalışmaları yapılmıştır. Çalışmalar sonucu, 20 bin haneden sadece 2.500 haneye
tapuları verilmiştir. 2013 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikle,
orman arazisi içinde kalan yayla evleri kamulaştırılmış, bina ve tesislere el
konulmuştur. 2015 yılından itibaren ise dişinden tırnağından artırarak kendi
emeği ve parasıyla yapmış oldukları evler asıl sahiplerine yüksek bedellerle
kiraya verilmeye başlanmıştır. Yüz yıldır ata yadigârı evlerinde oturan
vatandaşlarımız yüksek kiraları ödeyememiş, borçları birikmiş ve idareyle
icralık olmuşlardır. Bu sebeplerle derhâl vatandaşlarımızın borçlarını…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.24
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.25
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL
(Kütahya), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 94’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45
Milletvekilinin Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (Devam)
BAŞKAN - 327 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sıraya alınan 335 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve
Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 335)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu bulunmadığından, alınan
karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 26 Mayıs 2022 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.26