TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
96ıncı
Birleşim
31
Mayıs 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın, 30 Ağustos
Zafer Bayramının 100üncü yıl kutlamalarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, şeker ithalatına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının,
İsveçte terör örgütü PKK varlığına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, olası Suriye
operasyonu öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, mesai saatleri
dikkate alınarak Kırıkkale-Ankara hattı olarak banliyö
seferlerinin yeniden başlatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, un
fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 2009
yılından beri güncellenmeyen ilaç fiyat kararnamesine ilişkin
açıklaması
5.- Kütahya Milletvekili İshak Gazelin, 2-4 Haziran tarihlerinde
Kütahyada düzenlenecek olan Aizanoi Film Festivaline ilişkin
açıklaması
6.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ormanları korumak
için piknik alanlarında dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, TEKNOFESTin Azerbaycanın
104üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle Baküde yapılmasına
ilişkin açıklaması
8.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Ziraat Türkiye
Kupasının sahibi Demir Grup Sivassporu bir kez daha
kutladığına ve CHPli Bolu Belediye Başkanı Tanju
Özcanın AK PARTİli kadın Belediye Meclisi üyesine
karşı sarf ettiği ifadelere ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Tümgeneral
Aydoğan Aydının şehadet yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İstanbulun
fethinin 569uncu yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan tarafından Ayasofya Camisinin tekrar ibadete
açılmasına ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, İstanbulun
fethine ve Türkiye Kupasını kazanan Sivassporu tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
12.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
Çarşıbaşılı balıkçıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
13.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, dezenformasyonla
mücadele için hazırlanan yasa teklifinin acilen geri çekilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, Kadın
Cinayetlerini Durduracağız Platformuna yönelik açılan kapatma
davasına ilişkin açıklaması
15.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordunun kırsal
mahallelerinin su sorununa ilişkin açıklaması
16.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, AKP
iktidarının enflasyonu bilerek, isteyerek büyüttüğüne
ilişkin açıklaması
17.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğde organize
sanayi bölgelerine kazandırılan fabrikalara ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 31 Mayıs
Dünya Sigara İçmeme Gününe ilişkin açıklaması
19.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2022
yılı itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara
ilişkin açıklaması
20.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Esenler Belediyesinin Ana
Meryem Türbesini yıkmasına ilişkin açıklaması
21.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay
Ayakkabıcılar İhtisas Sanayi Sitesinin bir an önce bitirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Bolu Milletvekili Arzu Aydının, Bolu Belediye
Başkanının AK PARTİli kadın Belediye Meclisi üyesine
karşı sarf ettiği ifadelere ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserinin Çinin davetiyle Doğu
Türkistana yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması
24.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, Mehmet Zeki
Çelebinin çalınan tabutuna ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Azerbaycanın 104üncü kuruluş yıl dönümüne, Pençe-Kilit
Operasyonunda şehit olan askerlere, Fransanın Marsilya kenti
yakınlarında PKK yandaşlarının festival adı
altında düzenlediği görüntüleri şiddetle, nefretle
kınadığına ve Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının yürüttüğü dış politikaya ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Pençe-Kilit
Operasyonunda şehit olan askerlere, terörle mücadeye, 26-29 Mayıs
tarihleri arasında Azerbaycanın başkenti Baküde düzenlenen
TEKNOFESTin önemine ve Azerbaycanın Bağımsızlık
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Pençe-Kilit Operasyonunda
şehit düşen askerlere,
haksız Gezi tutuklamalarına, sonuçlanan Çubuk davasına ve
Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, 28 Mayıs
Azerbaycanın Bağımsızlık Günü kutlamalarına,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan askerlere ve Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Türk yargısının bağımsız ve tarafsız
olmadığına, HDPye yönelik operasyonlara, iktidarın
kadınları susturamayacağına, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanının Selahattin Demirtaşın serbest
bırakılmasıyla ilgili yaptığı açıklamaya,
İstanbulda düzenlenen Tecrit Siyasetine Karşı Barış
Hakkı Konferansına, TÜİK verilerinin ülke gerçeklerini
yansıtmadığına, Saros Gönüllülerinin taleplerine ve
iktidarların insanların yaşam biçimlerine müdahale
edemeyeceğine ilişkin açıklaması
31.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, buğday taban
fiyatının bir an önce açıklanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
32.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatta dolu ve
fırtına sonucu meydana gelen hasara ilişkin açıklaması
33.- Muş Milletvekili Şevin Coşkunun, Batmanda
yapılan ev baskınlarına ilişkin açıklaması
34.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu Milletvekili
Ergün Taşcının İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Tokatın Turhal ilçesinde
geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitiren CHP
Amasya İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Can Bağa
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
36.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Konya Milletvekili Hacı
Ahmet Özdemirin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kırıklar Cezaevinde ölüm orucunda olan tutuklu Onur Yılmaza ve
Adli Tıp Kurumunun bir infaz makamına dönüşmesine ilişkin
açıklaması
40.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, RTÜKün Tele 1, Halk TV ve
KRTye verdiği cezaya ve yurt sorunu nedeniyle hayatını kaybeden
tüm çocukların vebalinin iktidarın üzerinde olduğuna
ilişkin açıklaması
41.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
sığınmacılara yönelik nefret olaylarına ilişkin
açıklaması
42.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
İstanbulun fethinin 569uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
43.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Türkiye
Kupasını kazanan Sivassporu tebrik ettiğine ve Sivastaki
eğitim kurumlarında yaşanan dönüşüme ilişkin
açıklaması
44.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, TÜİK verilerinin
tartışmaya açık hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
45.- Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın,
Nevşehirin doğal gaz sorununa ilişkin açıklaması
46.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
bugün açıklanan TÜİK verilerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu
(KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin Avrupa Parlamentosu üyeleriyle
görüşmelerde bulunmak üzere 9-11 Mayıs 2022 tarihlerinde Brüksele
bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/1959)
B) Önergeler
1.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, (2/3181) esas numaralı
Türk Bayrağı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/171)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757,
4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988,
5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas
numaralı Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında
Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonun başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve
yere ilişkin duyuru
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Ordu ilinde
yürütülen siyanürle altın arama faaliyetlerinin zararlarının
tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 6/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Gezi davasındaki ağır
cezasızlıkların yol açtığı adaletsizliğin
araştırılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, TÜRGEV, ENSAR ve TURKEN gibi vakıflara, gerek özel
ve kamu kurum ve kuruluşlarının gerek yerel yönetimlerin
bağış ve hibe adı altında aktardığı
kaynak ve kullandırılan kamu olanaklarının boyutunun ortaya
çıkarılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743,
5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992,
5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı
Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında
Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak Alınması
Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Âşık Veyselin Türkiye olduğuna ilişkin
konuşması
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum
Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 335) (x) 335 S. Sayılı Basmayazı 26/5/2022
tarihli 95'inci Birleşim Tutanağı'na eklidir.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun İslam
İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve
Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma
Sanayinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4161) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 313)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
Bakanlığın dernek ve vakıflar ile imzalamış
olduğu protokol sayısına,
- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Sakarya ilinde
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Giresun ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli
personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut
Özerin cevabı (7/63963), (7/64028), (7/64029)
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 2018-2022
yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları
çerçevesinde Sivas için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
Bolu ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli
personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
Afyonkarahisar ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda
engelli personel istihdamına ve kurum binalarının engelli
kullanımına uygunluğuna,
İlişkin soruları ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmezin cevabı (7/64004), (7/64005), (7/64006)
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, 2018-2022
yılları arasında Bakanlık bütçesi ya da AB programları
çerçevesinde Denizli için hazırlanan projelere ve ile yapılan
yatırımlara,
- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücünün, Erzurumda
görevli bazı öğretmenler hakkında yürütülen
soruşturmanın akıbetine,
- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Mersinde bir öğretmenin
görev yerinin değiştirilmesiyle ilgili iddialara,
- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin,
Mersinde bir öğretmenin görev yerinin değiştirilmesiyle ilgili
iddialara,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut
Özerin cevabı (7/64027), (7/64116), (7/64420), (7/64424)
4.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Kahramanmaraş
ilinde Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel
istihdamına ve kurum binalarının engelli kullanımına
uygunluğuna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut
Özerin cevabı (7/64030)
5.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Tunceli ilinde
Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına
ve kurum binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezleriyle ilgili çeşitli verilere,
- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Antalyanın Kepez
ilçesinde bir okul müdürü hakkındaki iddialara,
İlişkin soruları ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut
Özerin cevabı (7/64032), (7/64115), (7/64194)
31
Mayıs 2022 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
96ncı Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla, verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını ve salondan
ayrılmamalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 30 Ağustos
Zafer Bayramının 100üncü yıl kutlamaları hakkında
söz isteyen Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşa aittir.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın, 30 Ağustos Zafer
Bayramının 100üncü yıl kutlamalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahyada yapılacak 30
Ağustos Zafer Bayramının 100üncü yıl kutlamalarıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi
ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sultan
Alparslanın 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolunun Türk
ordularına ve Türk milletine açıldığı, bu
toprakların vatan olduğu yılların hemen ardından, 1074
yılında Türk toprağı olan Kütahya, Türk milletinin
yaklaşık bin yıldır kadim topraklarından biridir.
Kütahya merhamet demektir, Kütahya gurur demektir,
Kütahya tarih demektir, Kütahya Anadolu irfanı demektir, en önemlisi de
Kütahya şehit kanı demektir. Kütahyalılar, Dumlupınarda
Bursa yolunu soran Yunan komutanını ve 7 bin Yunan askerini Türk
askerlerinin olduğu yere yönlendiren 14 yaşındaki Sakatların
İsmailin torunlarıdır; Kütahyalılar, Kuvayımilliye
komutanları Sadık Beyin, Emin Beyin, Hacı Mehmet Beyin,
Simavlı Mehmet Efenin, Şaphaneli Tüfekçi Ethem Beyin,
Tavşanlılı İsmail Beyin, Gedizli Ali Haydar Beyin
torunlarıdır; Kütahyalılar, Balkanlarda, Galiçyada, Hicazda,
Yemende savaştıktan sonra Büyük Taarruzda oğlunun
kollarında şehit olan Kara Ali Çavuşun torunlarıdır;
babası kollarında şehit olan, kendisi de yedi gün sonra
İzmire girerken şehit olan Mehmet Onbaşının
torunlarıdır. Değerli vekillerim, bu resmi, bu heykeli
biliyorsunuzdur, şu anda Dumlupınardaki, biraz önce
anlattığım hikâye budur, baba oğulun şehit olduğu
yerin hikâyesidir. İşte, bu şehitlerimizin kahraman torunlarıdır
Kütahyalılar.
Değerli milletvekilleri, yedi düvele kafa tutan
o kahramanların torunları bugün, çinide, seramikte, porselende,
camda, mermerde, madende, yedek parçada, makine aksamında, kirazda,
vişnede, leblebide ve tekstilde Avrupaya kafa tutuyorlar. Yüzyıl
önce şehit kanlarıyla kazandığımız topraklardan
şimdi güzellikler fışkırıyor. Mevcut 7 organize sanayi
bölgemizde isimsiz kahraman sanayicilerimiz yaklaşık 30 bin
vatandaşımıza istihdam sağlamaktadır. Yeni kurulan
Zafer Organize Sanayi Bölgesiyle birlikte istihdam sayısı 50 bine
ulaşacaktır. Sanayicilerimiz yalnızca geçen ay 192 milyon
dolarlık ihracat yapmışlardır; hedefimiz yıl sonunda
750 milyon dolardır.
Kurtuluş Savaşı'nın en
kanlı çarpışmalarına sahne olan Emet ve Hisarcık
şimdi dünya bor piyasasını elinde tutuyor.
İşlenmiş mamullerle beraber bu yılki hedefimiz bor
madeninde 1 milyar dolardır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz için
olduğu gibi Kütahya için de 2022 çok önemli bir yıldır çünkü
Kurtuluş Savaşımızın 100üncü yılıdır.
Nasıl ki İkinci Dünya Savaşı'nda çok önem arz eden
Normandiya Çıkarması için her yıl etkinlikler
yapılıyor ve bu etkinliklere devlet başkanları düzeyinde
katılımlar sağlanıyorsa, Türk dünyası ve İslam
âlemi için bu denli önemli olan bir zaferin yıl dönümü de çok ciddi
etkinliklerle kutlanabilir. Dumlupınar'daki bu organizasyon her yıl
Gençlik ve Spor Bakanlığımız tarafından
yapılmaktadır. Bu konuda en ufak bir
rahatsızlığımız yoktur ancak 100üncü yıl
kutlamaları Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde
Millî Savunma Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının
birlikte düzenleyeceği bir organizasyonla yapılmalıdır. Biz
100üncü yıl kararnamesiyle bu yılki kutlamaların devlet töreni
hâline getirilmesini istiyoruz. 2023ün provasını gelin Kütahya'da
yapalım. Meclis çatısı altındaki tüm milletvekillerimizi de
30 Ağustos törenleri için Kütahya'ya, Dumlupınar'a bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, arz ettiğim
hususları ve 100üncü yıl kutlamaları
hazırlıklarını ulusal basında mutlaka takip
edeceksiniz ama bu kutlamalar en çok yerel basında yer alacaktır.
Demokrasimizin beşinci gücü yerel
basınımıza destek vermemiz gerektiğini daha önce bu
kürsüden ifade etmiştim. İletişim Başkanlığı
tarafından yerel gazetelere resmî ilanlarda yapılan yüzde 70 fiyat
artışı için İletişim Başkanlığına
teşekkür ediyorum. Yerel medya ve basının bizden beklentileri
vardır; mesela, belediyelerin Meclis kararlarının yerel
gazetelerde yayınlanması, ulusal kanallarda yayınlanan kamu
spotlarının ücret karşılığında yerel
televizyon ve radyolarda yayınlanması, ulusal kanallara reklam veren
kamu kuruluşlarının reklamlarının bir
kısmının yerel radyo, televizyon ve gazetelere
aktarılması -maliyeti ucuz kredilerin- yerel basın
kuruluşlarına teknik donanım desteği verilmesi gibi
çalışmalar yerel medya ve basına can suyu olacaktır çünkü
Türkiyede 800e yakın yerel gazete, 700 radyo, 350ye yakın da
televizyon vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Buna
karşılık, yerel basından -bulundukları şehirlerin
Türk kültürüne, turizme, halk oyunları, yerel yemekleri gibi- gelecek
nesillere aktarılabilecek miraslarımıza sahip
çıkmaları istenebilir. Gelin, yerel gazetelerimizi, yerel radyo ve
televizyonlarımızı kimseye muhtaç etmeyelim ama içlerindeki
çürük elmaları da temizleyelim.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
Gazi Meclisi ve büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
şeker ithalatı hakkında söz isteyen, Tokat Milletvekili Kadim
Durmaz Bey'e ait.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, şeker ithalatına
ilişkin gündem dışı konuşması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları
başında izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gün geçmiyor ki AK PARTİ iktidarı bu
ülkeye birçok ilki daha yaşatmasın. Şimdi de Ticaret
Bakanlığı 400 bin ton, sıfır vergiyle şeker
ithalatı için karar çıkardı. Hani şeker yeterliydi, hani
hiçbir sıkıntı yoktu? Bu sözler Tarım Bakanı Vahit
Kirişciye ait. Peki, şimdi ne oldu? Şeker üreticisi çiftçiyi
küstürüp yani bir aileyi tarımdan, üretimden koparıp yurt
dışından şeker ithal etmek nasıl bir akıl,
nasıl bir mantık, nasıl bir devlet yönetimi, anlamakta
zorlanıyoruz. Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu
Cumhuriyetle birlikte kurulan, daha sonra Demokrat
Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve farklı koalisyonlarla üretilen
ve fabrika sayısını normalin üzerine taşıyan bu
ülkenin siyasilerinin kurduğu, her biri kale olan bu fabrikaların AK
PARTİ iktidarı döneminde bir bir satılmasının
mantığını gün geçtikçe birilerini zengin ederken
anlıyoruz. İşte, bu yüzden Şeker fabrikaları vatandır,
satılamaz. dedik ama siz sattınız. Bu ithalat kararı da
vatana ihanettir. Şeker fabrikalarını özelleştirdiniz,
fabrika arazilerini yandaşlara bir bir peşkeş çektiniz, üretim
yapan makine fabrikalarını atıl hâle getirip harabeye
döndürdünüz, şekeri karaborsaya düşürdünüz. Çiftçiyi memnun edecek
bir pancar avans fiyatı açıklamadığınız için bu
yıl 1 milyon 400 bin ton şeker üretilmeyecek. Bakın, bunlar hep
ithalatın yolunu açan organize bir AK PARTİ projesidir. Ülkemize,
Moğol istilasından beter, kravatlı bir soygun yaşattınız;
vebaliniz ağır, 85 milyonun ahını almaya devam ediyorsunuz.
Memleketim Tokat Turhal'da Kayseri Şeker 68 bin üyesi olan pancar
kooperatifinden geçen yıl 345 liradan pancarın tonunu aldı ve
çiftçi geçen yıl 1 ton pancar teslim edince, arkadaşlar, 50şer
kiloluk 2 torba şeker alıyor idi. Şimdi, bu sene ne oldu?
Gelinen noktada, özel sektöre ait fabrikalar 1.100 liradan şekeri
satıyor yani köylü yaklaşık olarak 3 ton pancar teslim edecek ki
ancak 1 torba şeker alabilsin. Ya da elinizi vicdanınıza koyup
çiftçiye yaşattığınız bu acıyı, vebali
ödetebilmek için pancara 2.200 lira fiyat vermeniz gerekiyor. Bu da yetmedi,
çiftçiye ait kooperatifi ne yaptınız Tokat'ta? Kayyum atayarak 68 bin
çiftçinin kooperatifini AK PARTİli ve MHP'li belediyelere ve siyasi
bürokratlarla, kayyumla yönettiriyorsunuz.
Sattığınız fabrikalarla
gördüğünüz yaşam tarzı bu. Ama devlete ait bir fabrikadan örnek
vereyim: Yanı başımızdaki Sorgun Şeker Fabrikası
devletin. Oradan 1 torba şekeri 560 liraya almanız mümkün. Biri
özelleştirdiğiniz Turhal Kayseri Şeker 1.100 lira, diğeri
devlete ait Sorgun Şeker Fabrikası 560 lira ve ne yapıyorsa
Bakın, sabahleyin Kayseri Şeker Turhal'daki fabrikasında,
8.30da satışa açıyormuş gibi yapıyor ama 9.00da
kapatıyor dilediği fiyata, dilediği kadar satabilmek için.
Öyleyse değerli arkadaşlar, bakın, bu ithal kararının
çok ciddi olarak gözden geçirilmesi gerekiyor. Siz ne yaptınız? 11
tane fabrikayı 3 milyar 939 milyon liraya sattınız ve toplam
olarak bu para 240 milyon dolar ediyor arkadaşlar. Bugün ise reva
gördüğünüz sıfır vergili şeker ithali için bu ülkenin 400
milyon dolar kaynağı dışarıya aktarılacak yani
sattığınız 11 fabrika gitti, üzerine de 240 milyon dolar
fazladan para vereceksiniz. Bunun vicdanı size yeter. Çiftçi
hakkını size helal etmiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
İsveç'te terör örgütü PKK varlığı konusunda söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı'ya ait.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının,
İsveçte terör örgütü PKK varlığına ilişkin gündem
dışı konuşması
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son günlerde gündem konusu olan İsveç'in ve
Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu
başvuruyu veto etme hakkını gündeme getirmesi konusunda söz
almış bulunuyorum.
Tabii, Türkiye Cumhuriyeti devleti İsveç'e,
PKK'ya verdiği destekten ötürü Veto hakkımı kullanabilirim.
dedi. Peki, İsveç PKK'ya nasıl destek veriyor, İsveç'te
PKK'nın nasıl bir varlığı var? Sayın milletvekilleri,
1980lerde PKK'lılar siyasi sığınmacı olarak
İsveçe gitmeye başlıyor ve 1960larda başlayan oradaki
Kürt nüfus oluşumu üzerinde bir hegemonya kurmaya başlayıp
üzerlerinde etkili olmaya başlıyor. Gerek tehditlerle gerekse zorla
para toplama, zorla bağış toplama yöntemleriyle oradaki Kürt
cemaati nüfuzu altına almayı kısmen de olsa başarabiliyor.
Fakat, tabii, İsveç de buna olumlu yaklaşıyor; bir yandan PKKya
silah satıyor, bir yandan da bir seçmen kitlesi var, onların da oyunu
alıyor. 1980-1981e kadar olumlu bir gidişat söz konusu fakat
1981den itibaren PKK ve İsveç Hükûmeti bir ayrılık sürecine
giriyor. CIA belgesidir bu gördüğünüz, CIA raporlarına göre 1986da
İsveç Başbakanı Olof Palmeyi PKK öldürmüştür; bunu, ben
söylemiyorum CIA söylüyor. 1981de Abdullah Öcalanın eşi Kesire
Öcalan İsveçe giriş izni istiyor fakat bu başvurusu ilk önce
reddediliyor, daha sonra ASALA militanları devreye girip kendisine oturma
izni alıyor. Onun üzerinden Abdullah Öcalan İsveçe giriş için
başvuruyor fakat başvurusu reddoluyor. Akabinde, ayrılık
süreci daha derinleşiyor. PKKnın kendisinden ayrılan üst düzey
PKKlıları İsveçte infaz etmesi, İsveçin PKKyı
terör örgütü olarak tanımlamasına sebep oluyor; örneğin, 20
Haziran 1984te Enver Ata, Uppsala şehrinde Zülküf Kılınç
tarafından öldürülüyor. 2 Kasım 1985te Çetin Güngör, Stockholmde
Nuri Candemir tarafından infaz ediliyor. Aynı günlerde, aynı
aylarda PKKnın Avrupa sorumlusu Hüseyin Yıldırım İsveç
Hükûmetini tehdit ediyor ve bundan sonra PKK yaptığı toplantıda
Olof Palmeyi öldürme kararı alıyor, 26 Şubat 1986da, Hasan
Hayri Güler tarafından, bir akşam eşiyle sinemaya gittiği
bir gece savunmasız iken ensesinden tek kurşunla infaz ediliyor; bunu
CIA söylüyor. 98de Şemdin Sakık itiraf ediyor, diyor ki: Ölüm
emrini bizzat Öcalan vermiştir. Dönemin basınına aynı
zamanda bu şekilde yansıyor.
Sonraki yıllarda tekrardan bir birliktelik söz
konusu. İçinde Kürt kelimesinin geçtiği onlarca dernek, vakıf
açıyor PKK. Ben bunu reddediyorum, kesinlikle Kürtleri temsil etmiyor.
İsveç Kürt Konseyi, İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi, İsveç
Kültür Derneği, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi, PYD İsveç
Şubesi, Özgür Gençlik Hareketi, Rojava Komitesi adı altında
Bu
isimler dahi PKKnın Kürtleri ve Kürt kelimesini nasıl suistimal
ettiğinin bir göstergesidir kanaatimce.
Sonra, medya yapılanması söz konusu; 3
tane televizyon kanalı kuruluyor, bunlara her yıl milyonlarca euro
para aktarılıyor. Newroz TV 2008de açılıyor fakat daha
sonra, kara para aklama, örgüte para göndermesi konularında
soruşturma açılıyor, ispatlanıyor, Newroz TV
kapatılıyor. Ronahî TV 2012de açılıyor, Aryen TV 2017de
açılıyor; hâlen bunlar faaliyetlerini devam ettiriyorlar.
Son olarak, önemli bir şeye daha vurgu yapmak
istiyorum. Bugün İsveçin Başbakanı olan Magdalena Andersson
dahi 2021de PKKlı bir milletvekili olan Amineh Kakabaveh sayesinde
koltuğuna oturuyor. Onun sayesinde koltuğuna oturuyor çünkü
muhalefetten güven oyu alması için -yarı yarıya bir muhalefet
söz konusu- 1 tane bağımsız milletvekili var Amineh Kakabaveh;
pazarlığını yapıyor, PYDye PKKya destek vereceksen
oyum sana. diyor ve onun oyuyla Magdalena Andersson bugün Başbakan
olabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Sayın
Başkanım, eğer müsaadeniz varsa
BAŞKAN Buyurun.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Aynı
günlerde bir açıklama yapıyor. 24 Kasım 2021de şöyle bir
açıklaması var, diyor ki: Bugün tarihî bir gün, benim oyumla
Demokratlar Başbakan olabildiler. Açıklamayı aynen okuyorum:
Sosyal Demokratlar PYDyle iş birliğini derinleştirme
niyetindeler. Amineh Kakabaveh bu konuda çalışma yapacak, Sosyal
Demokratlar Grubuna katılacak. Bunu, kuzeydoğu Suriyedeki özerk
yönetimin demokrasi ve insan haklarına saygı konusundaki
çalışmaları takip edecek. Siyasi parti PYD, özerk yönetimde öncü
bir role sahiptir. diye devam eden bir açıklama söz konusu. Yani
İsveç Hükûmeti geçen yıl kasım ayında PKKyla iş
birliği yaparak yönetime gelmiş ve o günden beri yardımını
esirgemiyor hem milyonlarca euro silah yardımında bulunuyor hem de
maddi yardımda bulunuyor. Dolayısıyla ülkemizin İsveçe
veto kartını sunması son derece haklıdır, bunu sonuna
kadar destekliyoruz.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Çelebi
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, olası Suriye operasyonu
öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Olası Suriye operasyonu öncesinde kahraman
Silahlı Kuvvetlerimize, güvenlik güçlerimize başarılar
diliyorum.
Elbette ki ülkemizin birliğine,
bütünlüğüne, güvenliğine, kardeşliğine yönelmiş
binlerce tır silahın namlusuna gül takacak değiliz. Demokrasi,
barış kisvesiyle o namluları okşayanlardan olmadık,
olmayacağız; tezkereye bu nedenle evet oyu verdim. Ukrayna,
Azerbaycan, Irak, Suriye, Yunanistan; etrafımız ateş çemberi.
Emperyalist kuşatmayı görüyoruz. Suriyede terör koridoruna asla
müsaade edilmemelidir. Bölgede terör devleti kurmak isteyenler ezilmelidir.
Devletimizin yanındayım, ne zaman, nerede ihtiyaç duyulursa bu
milletin yetiştirdiği bir pilot olarak da göreve hazır ve
nazırım.
Kartal yuvalarında kutsal nöbetlerine devam
eden kahraman askerlerimize yüce Meclisten sonsuz selam olsun diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
2.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, mesai saatleri dikkate
alınarak Kırıkkale-Ankara hattı olarak banliyö seferlerinin
yeniden başlatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, seçim bölgem Kırıkkale 43 ilin, vilayetin geçiş
güzergâhında olup kara yolu trafiği özellikle sabah ve akşam saatlerinde
çok yoğun olmaktadır. Kara yolu ulaşımını maddi
olarak karşılayamayan veya tren yolu güzergâhına yakın
oturan çok sayıdaki hemşehrimiz uzun süreden bu yana
Ankara-Kırıkkale banliyö seferi yapılmamasından dolayı
mağduriyet yaşamaktadırlar. Hâlen ilimizden geçen Doğu
Ekspresi ve Güneydoğu Ekspresiyle Ankaraya gidilse de bu seferler rötar
yapmaktadır. Birçok vatandaşımızın Ankarada
çalıştığı ve günübirlik Ankaraya gidip geldiği
düşünüldüğünde konunun ehemmiyeti daha da açık bir şekilde
ortaya çıkacaktır.
Bu bakımdan, mesai saatleri de dikkate
alınarak Kırıkkale-Ankara ve Ankara-Kırıkkale
hattı olarak banliyö seferlerinin yeniden başlatılması çok
büyük ihtiyaca cevap verecek diyor, bu konudaki beklentiyi dile getiriyor,
Ulaştırma Bakanının bu konuda Kırıkkaledeki bu
soruna çözüm bulmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
3.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, un fiyatlarındaki
artışa ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Vatandaş ne yapacağını
şaşırmış durumda. Bugün Gaziantepte yapılan yeni
zamla somun ekmek 3 lira, pide ekmek ise 2 lira 75 kuruşa yükseldi. Mazot,
gübre, elektrik, doğal gaz gibi kalemlerde gelen yüksek zamlar ve ülkedeki
kötü yönetim sonucu Türk lirasının büyük değer kaybıyla
ekonomide yaşanan zincirleme reaksiyonla, salgın öncesi 110 TLye
alınan bir çuval unun fiyatı şimdilerde 480 liraya kadar
yükseldi. Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle çiftçilerimiz
tarlalarını ekemediği için bu yıl verimin az
olacağı noktasında da Hükûmeti uyarmakta. Una gelen zamlarla dar
gelirli vatandaş temel besin kaynağı olan ekmeği bile
alamayacak hâle geldi. Un fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle
fırıncılar ne yapacağını
şaşırırken Hükûmetin una yapılan zamlara acil çözüm
bulması için harekete geçmesi gerekir. Gariban vatandaşı
bırakın kuru soğana, kuru ekmeğe muhtaç hâle getirdiniz
güzelim Antepimde diyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
4.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 2009 yılından beri
güncellenmeyen ilaç fiyat kararnamesine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hayat pahalılığı, zamlar ve
enflasyon ülkemizde aldı başını gidiyor. Bu zamlardan ve
enflasyondan da birçok sektör etkilendiği gibi, birçok iş yeri
etkilendiği gibi maalesef, eczacılarımız da son derece
etkilenmekteler. 2009 yılından beri güncellenmeyen ilaç fiyat
kararnamesi, artan giderler, eczane giderlerinin artık
karşılanamayacak boyuta gelmesi Türkiyede her 3 eczaneden 1ini
kapanma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir.
Hükûmete defalarca çağrı yaptık; odalarımız, meslek
örgütümüz Türk Eczacıları Birliği defalarca çağrı
yaptı, bakanlıklarla görüşme yaptı ancak hâlâ somut bir
adım atılmış değil. On üç yılda kurun
geldiği yer belli, enflasyonun geldiği yer belli ancak
kârlılık oranları tam tersi oranda aşağı
düşmüş durumda. Buradan 30 bin meslektaşımız
adına bunun bir an önce güncellenmesini ve eczanelerin ayakta kalması
için ilaç fiyat kararnamelerinin güncel şekle çekilmesini talep ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gazel
5.-
Kütahya Milletvekili İshak Gazelin, 2-4 Haziran tarihlerinde Kütahyada
düzenlenecek olan Aizanoi Film Festivaline ilişkin açıklaması
İSHAK GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
2-4 Haziran tarihleri arasında
Kütahyamızın tanıtımı için önemli bir organizasyon
olan Aizanoi Film Festivalinin 2ncisi düzenlenecek. Aizanoi Film Festivali
antik kentlerde düzenlenen ilk film festivali olma özelliğini taşımaktadır.
Festivalle Çavdarhisar ilçesi sınırlarımızda bulunan
Aizanoi Antik Kentinin ve Kütahyamızın diğer kültürel
unsurlarının ulusal ve uluslararası platformlarda
tanıtılması amaçlanmaktadır. Festivale yurt içinden ve yurt
dışından 2.252 film başvuru yapmıştır.
Bu organizasyona destek veren Kültür ve Turizm
Bakanlığımıza, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımıza, organizasyonu gerçekleştiren Kütahya
Valiliğimize, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesine, Kütahya
Sanayi ve Ticaret Odasına, Zafer Kalkınma Ajansına, Çavdarhisar
Kaymakamlığı ve Belediyesine, katkı sunan tüm kurum ve
kuruluşlara teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
6.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ormanları korumak için piknik
alanlarında dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Havaların ısınmasıyla beraber
özellikle hafta sonlarında vatandaşlarımızın
ormanlık alanlarda piknik yapma, gezi ve kamp faaliyetlerinde
yoğunluk yaşanmaktadır. Orman yangınlarının yüzde
95inin insan kaynaklı çıktığı düşünülürse orman
alanlarında piknik yapan vatandaşlarımızın daha
dikkatli davranması gerektiği ortadadır. Özellikle piknikçilerin
mangal ateşini tam olarak söndürmemeleri, büyüteç işlevi gören cam
kırıklarının ve şişelerin doğada
bırakılması, çöplerin toplanmaması hem orman
yangınlarına sebep olmakta hem de doğayı kirletmektedir.
Ormanlık alanların korunması için girişlere ve içeride
bulunan piknik alanlarına uyarı levhaları asılmalı,
orman işletmelerinin kurduğu fotokapanların sayısı
artırılmalı, fotokapanlar ve görevliler marifetiyle, çöplerini
bırakanlara, yangına sebebiyet verecek şekilde davrananlara
cezalar verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, TEKNOFESTin Azerbaycanın
104üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle Baküde yapılmasına
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Deha cevheri Türk gençliğinin yüksek aklı
ve zekâsıyla kabiliyetlerini sergileme fırsatı bulduğu,
millî imkânlarla geliştirilen Akıncı, HÜRKUŞ, ATAK
helikopterleri gibi göğsümüzü kabartan, gururumuz hava
araçlarının sergilendiği, tam bağımsız, güçlü
Türkiye idealiyle yolculuğuna devam eden TEKNOFESTin can
gardaşımız Azerbaycanın 104üncü kuruluş yıl
dönümü vesilesiyle de Baküde gerçekleştirilmesi, Türk
dünyasının Millî Teknoloji Hamlesi etrafında
birleştirilmesi noktasında son derece anlamlıdır.
Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivalinin
temellerini atan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Selçuk Bayraktar
başta olmak üzere, emeği geçenlere teşekkürlerimi, tebriklerimi
sunuyorum.
Bu vesileyle can gardaşımız
Azerbaycanın kuruluşunun 104üncü yıl dönümünü kutluyorum. Sen
bizimsen.
BAŞKAN Sayın Ekinci
8.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Ziraat Türkiye Kupasının
sahibi Demir Grup Sivassporu bir kez daha kutladığına ve CHPli
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcanın AK PARTİli kadın
Belediye Meclisi üyesine karşı sarf ettiği ifadelere
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
60ıncı Ziraat Türkiye Kupası en çok sultan
şehrim Sivasımıza yakıştı. Ziraat Türkiye
Kupasının sahibi Demir Grup Sivassporumuzu ve şampiyon
takımın şampiyon taraftarını bir kez daha kutluyor,
yeni başarılara yelken açan yiğidolarımıza Avrupa
kupalarında başarılar diliyorum.
CHPli Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan
ahlaksızlığına bir yenisini daha ekledi; geçtiğimiz
günlerde Meclis toplantısı sırasında söz almak isteyen bir
Meclis üyemize Bana niye el sallıyorsun? diyerek bir kez daha
karakterini ortaya koymuştur. Biz de ona Yunus Emrenin şu
dizeleriyle cevap vermek istiyoruz: Girdim ilim meclisine, eyledim
kıldım talep/ Dediler ilim geride, illa edep illa edep.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
9.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Tümgeneral
Aydoğan Aydının şehadet yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün, Tokat Milletvekilimiz, Anayasa Komisyonu
Başkanımız Sayın Yusuf Beyazıtın yeğeni,
2017 yılında Şırnak'ta helikopter kazasında şehit
olan kahraman askerimiz, Kato kahramanı şehit Tümgeneral Aydoğan
Aydın'ın şehadet yıl dönümüdür. Şehidimiz iyi bir
insan, iyi bir eş, iyi bir baba olmasının yanında, tek
derdi vatan, millet ve bayrak olan, şartlar ne olursa olsun iman dolu
yüreği, sarsılmaz inancı ve yüreğinde vatan ve millet
aşkıyla vatanına hizmet eden kahraman bir askerdi. 15 Temmuzda
ülkemize, milletimize, demokrasi ve millî iradeye karşı
gerçekleştirilmeye çalışılan hain kalkışma esnasında
kendisi ve emrinde bulunan askerlerle birlikte devletinden ve milletinden yana
durdu. Mehmetçiklerini evlatlarından ayırt etmeyen, askerlerinin de
kendisine baba ve kahraman diye haykırdığı şehit
Tümgeneral Aydoğan Aydın ve tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve
saygıyla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Şeker
10.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İstanbulun fethinin
569uncu yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından Ayasofya Camisinin tekrar ibadete açılmasına
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Orta Çağ'ı
kapatarak Yeni Çağı başlatan cihan padişahı Fatih
Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethinin 569uncu yıl dönümü
pazar günü büyük coşkuyla kutlandı. İstanbul'un fethinden
rahatsız olan ve Zulüm 1453te başladı. diyen millet ve devlet
sevgisinden mahrum Geziciler ile bunlara destek verenler bu coşkulu fetih
kutlamasından yine üzülmüşlerdir. Onlar üzülmeye devam ededursun,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan seksen
sekiz yıl sonra, ecdadın 1453te İstanbul'u fethiyle emanet
ettiği Ayasofya Camisini tekrar ibadete açarak emanetinize sahip
çıktı.
Çağ açıp çağ kapatan ecdada rahmet
olsun, mekânı cennet olsun. Bu cennet vatanımızı bizlere
yurt kılan tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle,
şükranla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Arkaz
11.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, İstanbulun fethine ve
Türkiye Kupasını kazanan Sivassporu tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Peygamberimizin İstanbul bir gün mutlaka
fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o asker ne güzel
askerdir. hadisişerifine mazhar olan İstanbul, Fatih Sultan
Mehmetin Türk milletine emanetidir. Bu vesileyle Fatih Sultan Mehmete ve
şanlı ecdadımıza Allahtan rahmet diliyorum; ruhları
şad, mekânları cennet olsun.
Büyük bir mücadelenin sonunda Türkiye
Kupasını kazanan Sivassporumuzu tebrik ediyorum. Değerli
Başkan Mecnun Otyakmaza, Teknik Direktör Sayın Rıza
Çalımbaya, ekibine, başarılı futbolcularımıza ve
Sivassporun fedakâr taraftarlarına şükranlarımı sunuyorum.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
12.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, Çarşıbaşılı
balıkçıların sorunlarına ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ediyorum.
Trabzonda balık ve
balıkçılık deyince ilk akla gelen
Çarşıbaşı ilçemizde avlanma alanlarına kafes
kurulması düşünülen balıkçılarımız büyük bir
sıkıntı içindeler. Son yıllarda
kıyılarımız boyunca kurulan kafesler nedeniyle avlanma
alanları iyice daralan balıkçılarımız, Yalıköy-
Çarşıbaşı Limanı arasında kalan son avlanma
alanlarının ellerinden alınmaması için mücadele ediyorlar.
Yaklaşık 600 aileden oluşan bu insanlarımız,
balıkçılık yaparak evlerine ekmek götüren
insanlarımız. İmzalar toplayarak mağduriyetlerini
Tarım İl Müdürüne iletmelerine rağmen
balıkçılarımıza sahip çıkılmamış.
Çarşıbaşılı balıkçılarımızın
mücadelesi, bir hak, bir ekmek mücadelesidir. Bu haklı mücadelelerinde
sonuna kadar yanlarındayız.
Buradan iktidara sesleniyorum: Tekne
balıkçılığı Trabzonumuz için atadan, dededen kalma
önemli bir kültürdür ve ondan da önemlisi birçok insanımızın
geçim kaynağıdır. İnsanlarımızın
ekmeğiyle oynamayın, onları ve ailelerini mağdur etmeyin,
Çarşıbaşılı balıkçılarımızın
avlanma alanlarına dokunmayın.
BAŞKAN Sayın Girgin
13.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, dezenformasyonla mücadele için
hazırlanan yasa teklifinin acilen geri çekilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Özgür basın, demokrasinin nefes borusudur.
Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun iddialarını yayımlayan Halk TV,
Tele1, KRT ve Flash TVye kesilen cezalar, demokrasiyi nefessiz bırakma hamlesidir.
Aynı şekilde, AKP ve MHP imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan, dezenformasyonla mücadele
gerekçesiyle hazırlanan yasa teklifi, sınırlı
tartışma ortamını daha da sınırlama amacı
taşıyor. İktidarın basını
tekelleştirdiği, yargıyı siyasi bir sopa olarak kullandığı
aşikâr. Şimdi, belirsiz ifadeler içeren teklifle yeni bir cadı
avına yasal kılıf hazırlanıyor. Bu teklife
karşı duracak, basın ve ifade özgürlüğüne sahip
çıkacak, sansüre karşı özgürlük kavgamızı
büyüteceğiz. Dezenformasyonla mücadele için değil, gazeteciliğe
baskıyı artırmak üzere tasarlandığı
anlaşılan bu kanun teklifi acilen geri çekilmelidir.
Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet! (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşcıer
14.-
Ankara Milletvekili Gamze Taşcıerin, Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformuna yönelik açılan kapatma davasına
ilişkin açıklaması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim.
Türkiyede kadınlar her gün şiddet görüyor
ve öldürülüyor, kâğıt üzerinde çıkarılan yasalar zihniyet
değişmediği için çözüm olmuyor. Böyle bir ortamda bu
karanlık zihniyet, kadın mücadelesinin en gür seslerinden biri olan
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunu kapatmak istiyor,
hem de son günlerde, kadınların sahne alacağı konserleri ve
etkinlikleri iptal ettirmenin de gerekçesi yapılan sözde ahlaka
aykırı faaliyet yürütme iddiasıyla. Ahlak kelimesini silah
olarak kullanıp kadınları toplumsal hayattan dışlamaya
çalışıyorlar ama başaramayacaklar çünkü karanlık, bir
zerre ışık karşısında bile
aydınlığa yenilmeye her daim mahkûmdur.
Biz çok iyi biliyoruz ki bu dava, örgütlü kadın
hareketine karşı açılmış bir davadır ancak hâlâ
anlamayanlara tekrar duyuruyoruz: Kadınları
durduramazsınız, susturamazsınız; hep söyledik, hiçbir
kadın yalnız yürümeyecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
15.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordunun kırsal mahallelerinin
su sorununa ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Ordu ilinin kırsal
mahallelerinde çeşmelerden çamur akmaktadır. Gürgentepe ilçemizin
Bahtiyarlar Mahallesinde halka söz verdim, orada musluktan akan suyu buraya
getirdim. Şunu söylediler: Buradaki milletvekilleri eğer bunu
içebilirse
Ben bir hekim olarak milletvekili arkadaşlarıma bu suyu
takdim edemem ama eğer bunu kullanabiliyorsanız Bahtiyarlar halkı
da kullanacak.
Ayrıca, Aziz Nesin fıkrası gibi, az
önce bir mesaj geldi Ordu Su ve Kanalizasyon İdaresinden; 1 Haziran
itibarıyla su fiyatlarına zam yapacağını ve bu nedenle
ay sonuna kadar elektronik kartlarla su yüklenmesi gerektiğini söyledi. O
mesaj da burada. Bu, Aziz Nesin fıkrası gibi; önce temiz su
sağlayın, asli işinizi yapın ondan sonra gelin buraya. Ve
bunu da burada halkın vicdanına gösteriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
16.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, AKP iktidarının
enflasyonu bilerek, isteyerek büyüttüğüne ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Beceriksiz ve zenginsever AKP enflasyon
canavarını bilerek, isteyerek büyütüyor. Zenginsever AKP üretici enflasyonunda
ülkemizi yüzde 122yle dünya şampiyonu yaptı; ülkemizi Sudan,
Venezuela, Lübnanla aynı kümeye de düşürdü. Dünyada gıda
enflasyonu yüzde 30 iken tarım ülkesi olan bizde yüzde 90; dünyanın
tam 3 katı. Dünya gıda krizine önlem alıyor, Hükûmet ne yapıyor?
Sadece Uzaya gidiyoruz. diyor.
Milletimize sesleniyoruz: Akılcı bir
ekonomi yönetimi istiyorsanız bize katılın, İsraf
haramdır, yolsuzluk haramdır, yandaş kayırmak
haramdır. diyorsanız bize katılın, iş ve aş
istiyorsanız bize katılın, demokrasi istiyorsanız bize
katılın, özgürlük istiyorsanız bize katılın, çok güzel
bir Türkiye istiyorsanız bize katılın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gültekin
17.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğde organize sanayi
bölgelerine kazandırılan fabrikalara ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye'miz üretiyor, ürettikçe de büyümeye devam
ediyor. Yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklı
Türkiye ekonomimiz 2022nin ilk çeyreğinde yüzde 7,3 oranında büyüyerek
güçlü büyüme trendini sürdürmeye devam ediyor. Aynı şekilde, biz de
bu dönemde Niğde Organize Sanayi Bölgelerimize yeni fabrikalar
kazandırmaya devam ediyoruz. Yakın zamandaki üçüncü genişleme
alanı ilavesiyle kısa zamanda yüzde 100 doluluğa ulaşan Niğde
Birinci OSBmizde fabrika inşaatları yükselmeye devam ediyor.
Şimdiki yeni hedefimiz, 500 hektarlık dördüncü genişleme
alanı ilavesiyle yeni yatırımcılarımızı
Niğdemize çekerek yeni fabrikaları şehrimize kazandırmak,
istihdamı artırmak ve böylece ülkemizin ekonomisine katkı
sağlamak olacak.
Aziz milletimiz müsterih olsunlar,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde hem Niğdemizin hem de ülkemizin tam manasıyla
sanayi kalkınmasını gerçekleştirerek daha güçlü ve büyük
Türkiye hedefimize hep birlikte ulaşacağımızı ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 31 Mayıs Dünya Sigara
İçmeme Gününe ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme Günüdür. Sigara, tütün ve
içine katılan kimyasallar nedeniyle 2 bin kimyasal maddeyi içeren çok
ciddi bir sağlık sorunudur. Özellikle nikotin kalp ve damar
hastalıklarının nedenidir. Sigara akciğer
hastalıklarının ve solunum yolu kanserlerinin nedenidir.
Ülkemizde sigara kullanımı çok yaygındır. Küçük
yaşlarda sigaraya başlanmaktadır. Sigaraya başlamayı
önlememiz gerekir. Sigaraya başlamada akran etkisi çok fazla
olmaktadır. Sigara konusunda adölesanlara yönelik eğitimleri
artırmalıyız. Gençlere sigara içme ortamı sağlayan
yerlere denetimleri artırmalıyız. Kaçak sigarayı ve yasa
dışı sigara satışlarını önlemeliyiz. Sigara
kullanan kişilerin sigarayı bırakması için
yardımları artırmalıyız. Sigarayı bırakmak
her zaman mümkündür, hiçbir zaman geç değildir.
Teşekkür ederim, saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
19.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 2022 yılı
itibarıyla AK PARTİ Hükûmetinin lideri Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde gerçekleştirdiği çalışmalara ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
2022 yılı itibarıyla AK PARTİ
Hükûmetinin lideri Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
gerçekleştirdiği çalışmaları anlatmaya devam ediyorum.
Türkiye bugün, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupada 5inci, dünyada
12nci sırada yer alıyor. Yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarını harekete geçirmek suretiyle elektrik üreten santral
sayısını 298den 1.808e yükselttik. İletim ve dağıtım
şebekelerimizin uzunluğunu 1 milyon 275 bin kilometrenin üzerine
çıkardık. Toplam elektrik üretimimizi 4 katına
çıkardık. Kurulu enerji gücünü 32 bin megavattan 100 bin
megavatın üzerine çıkardık. 2023 hedeflerimizle, 2053
vizyonumuzla büyük ve güçlü Türkiyeyi inşa etmeyi sürdüreceğiz
inşallah. Durmak yok. dedik yürüdük, Durmak yok. dedik koştuk;
durmak, duraksamak, dinlenmek yok diyor, Recep Tayyip Erdoğanla yola
devam diyoruz.
BAŞKAN Sayın Bülbül
20.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, Esenler Belediyesinin Ana Meryem
Türbesini yıkmasına ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İstanbul ili Esenler ilçesi Tuna
Mahallesinde Ana Meryem adlı Alevi toplumunun ibadetgâhı 25
Mayıs 2022 günü polis gözetiminde yıkılmış, yerle bir
edilmiştir. Oysa mahallede hizmet yürüten Ana Fatma Cemevi Yönetim Kurulu
üyeleri, buranın kendi denetimine ve hizmetine verilmesi için oldukça
geniş kapsamlı girişimlerde bulunmuş ama girişiminin
karşılığını alamamıştır. Bu
yıkımla, Alevi toplumuna, kadınlara ve inanç, ibadet
ihtiyacına karşı suç işlenmiştir. İlçenin
Belediye Başkanı Tevfik Göksu ve Kaymakam derhâl burayı
yapmalı ve Alevi toplumuna iade etmelidir.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
21.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay Ayakkabıcılar
İhtisas Sanayi Sitesinin bir an önce bitirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye erkek ayakkabı üretiminin yüzde
40ından fazlası Hatayda gerçekleştiriliyor. Hatay
ayakkabı sektörü binlerce insanımızı istihdam ediyor.
Ayakkabı üretiminde bu kadar önemli bir yere sahip olan ve istihdama
katkı sağlayan bu sektörün daha da canlanması,
markalaşması ve ihracatta rekabet gücünün artması için
ayakkabıcılar ihtisas sanayi sitesinin bir an önce bitirilmesi
gerekiyor. Yıllardır devletine vergi ödeyen, istihdam sağlayan
ve ihracat yapan Hataylı ayakkabı ustaları bu hizmeti bekliyor,
bu hizmeti hak ediyor. Buradan ilgili Bakanlık ve kurumlara sesleniyorum:
Üretkenliğiyle Hatayın ve ülkemizin ekonomisine katkı
sağlayan Hatay ayakkabı esnafının önünü açın,
ayakkabıcılar ihtisas sanayi sitesinin bitirilmesi için gerekli
adımları acil atın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun.
22.-
Bolu Milletvekili Arzu Aydının, Bolu Belediye Başkanının
AK PARTİli kadın Belediye Meclisi üyesine karşı sarf
ettiği ifadelere ilişkin açıklaması
ARZU AYDIN (Bolu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bolu Belediye Başkanı malum
şahsın Belediye Meclisinin son oturumunda,
ahlaksızlığının ilki olmayan ve görüyoruz ki sonu da
olmayacak olan rezil hareketlerine bir kez daha şahit olduk. Oylama için
el kaldıran AK PARTİli kadın Belediye Meclis Üyemize yönelik
Bana niye el sallıyorsunuz? Ben evli barklı adamım. derken
yüzüne yansıyan ima dolu ifadeyle kullandığı çirkin dili
şiddetle reddederken Ben edebimi korudum. şeklindeki hadsiz
savunmasına İmansızda vicdan olmaz çocuğum/Kırk
cesette bir can olmaz çocuğum/Tay büyüyüp at olur
ama diyor son
mısrayı edebimizden söylemiyoruz. Bu minvalde, Bolumuzu yönetmeye çalışırken
gösterdikleri acziyet ve zavallılık ayan beyan ortadayken ülke
yönetimine talip olanların hâlipürmelal-inin takdirini aziz milletimize
bırakıyoruz ve buradan zalim Bolu Beyine Köroğlunun
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
23.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserinin Çinin davetiyle Doğu
Türkistana yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Yüksek Komiseri Çinin davetiyle on yedi yıl sonra Doğu
Türkistana ziyarette bulunmuştur. Türk dünyasını temsil eden
sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kamuoyunca yapılan
açıklamalarda Çinin gerçekleri yansıtacak bir inceleme
yapılmasına izin vermeyeceğine dikkat çekilmişti. Nitekim,
ziyaret öncesinde Komiserin soykırıma tabi tutulan Uygur Türklerinin
aileleriyle görüşme yapmamış olması, incelemelerin
basına kapalı olarak gerçekleştirilmesi bu ziyaretin turistik
gezinin ötesinde bir anlam taşımadığını ortaya
koymaktadır. Birleşmiş Milletlerin Çinin yaptığı
soykırımın asılsız olduğunu resmî
ağızlardan teyit ettirme girişimine alet olduğu, inceleme
sonrasında yapılan basın açıklamasıyla ortaya
çıkmıştır.
Dışişleri
Bakanlığımızın zulme karşı sessiz
kalmamasını, Birleşmiş Milletler Komiseri ile Çin
Hükûmetine gereken tepkiyi göstermesini bekliyoruz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özgüneş
24.-
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin, Mehmet Zeki Çelebinin
çalınan tabutuna ilişkin açıklaması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Teşekkürler Başkan.
Gerçekten yaşadıkça garip şeylerle
karşılaşıyoruz. Geçen hafta da Süleymaniye federe Kürt
bölgesinde faili meçhul cinayet sonucu öldürülen Mehmet Zeki Çelebi,
Şırnak ilimizin hastanesine otopsi için getirildi. Ailesi
acısıyla boğuşurken, otopsi sonucunda cenaze
alınacağı zaman -ben de oradaydım- kendilerine şunu
söylüyorlar: Tabut çalınmıştır, ortalıkta yok, gidin,
başka bir tabut bulun. Yani çeşitli hırsızlıklar
duydum ama ilk defa bir tabut hırsızlığıyla da
karşı karşıya geldik; ülkenin geldiği bu durumu
huzurunuzda ifade etmek istedim. Tabutu kimler çaldı, peşine
düşülmesi gerekiyor.
Diğer bir husus, arkadaşlarımız
Cumhuriyet Meydanında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.
İYİ Parti
adına Sayın Müsavat Dervişoğlu.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
25.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Azerbaycanın 104üncü kuruluş yıl dönümüne, Pençe-Kilit
Operasyonunda şehit olan askerlere, Fransanın Marsilya kenti
yakınlarında PKK yandaşlarının festival adı
altında düzenlediği görüntüleri şiddetle, nefretle
kınadığına ve Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının yürüttüğü dış politikaya ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Başarılı
bir çalışma haftası diliyorum.
Geçtiğimiz
cumartesi günü, malum, kardeş ve dost ülke Azerbaycan'ın
bağımsızlık günüydü. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin
bağımsızlığı bundan yüz dört yıl önce 28
Mayıs 1918de Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki
Azerbaycan Millî Şûrası tarafından ilan edilmiştir.
Bağımsızlık uğruna şehit düşen tüm
Azerbaycan Türklerini, soydaşlarımızı saygı ve
rahmetle anıyorum. İki devlet, tek millet
anlayışımızın ebediyen süreceğini buradan ilan
ediyor, soydaşlarımı muhabbetle selamlıyorum.
Irak'ın kuzeyinde
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde 3 askerimiz daha şehit olmuştur.
Şehit kahramanlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve
aziz milletimize başsağlığı temenni ediyorum. Tüm şehitlerimizin
ruhları şad, mekanları cennet, kabirleri nur olsun
inşallah.
Bir yandan şehit
haberleri gelirken diğer yandan Fransa'nın güneyindeki Marsilya kenti
yakınlarında PKK yandaşlarının festival adı
altında düzenlediği görüntüleri de şiddetle, nefretle kınıyorum.
Henüz iki hafta önce Fransa'da Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğuna
terör örgütü sempatizanları tarafından saldırı
düzenlendiği ve Fransız makamlarının saldırıya
gerekli müdahaleyi göstermeyip failleri de yakalayamadığı
tarafımızca unutulmayacaktır. Avrupa'nın göbeğinde
terör örgütünün rahatça hareket edebilmesi, sempatizan toplayabilmesi ve
propaganda yapabilmesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvenliği için açık bir tehdittir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Bu kapsamda, Dışişleri Bakanlığımızın
gerekli tepkiyi göstermesini bekliyor. Terörü, terör örgütlerini ve
destekçilerini lanetliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bilindiği
üzere, Putin'in yayılmacı politikasının Avrupa güvenlik
mimarisini temelden sarsması üzerine İsveç ve Finlandiya NATO
üyeliğine başvurmuştur. Tarih, bugüne kadar Türkiye'nin
Batıya gösterdiği iyi niyetin defaatle suiistimal edildiğine
şahitlik etmiştir. Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener'in altını çizdiği gibi Eğer İsveç ve
Finlandiya NATO üzerinden Rusya'nın saldırgan politikalarına
karşı bir önlem almak istiyorsa, PKK terör örgütüne karşı
gerekli tepkiyi göstermek ve terör örgütünü topraklarından çıkarmak
mecburiyetindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bu noktada, amaç, terör örgütünü Avrupa'dan tasfiye etmekse,
yalnız ve ancak Türk milletinin menfaatlerini savunan İYİ Parti
orada da kaya gibi duracaktır. Ancak Türkiye'nin bu meselede konumlandığı
pozisyon Rahip Brunson, Deniz Yücel ve Cemal Kaşıkçı
davalarından da bildiğimiz üzere Sayın Erdoğan'ın Ben
bu makamda olduğum sürece asla
ile başlayan ve yine kendisi tarafından
yere düşürülen cümlelerine kurban edilmemelidir.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı,
dış politika alanını ilk önce çatışma alanı
oluşturup sonra da pazarlığa oturduğu bir zemin olarak
görmektedir. 15 Temmuzun faili olarak isnat edilen Körfez ülkeleriyle aniden
gelişen yakın ilişkiler, iktidarın eylem ve söylemleri arasındaki
savrulmayı ve yaşanan gerçekleri ortaya koymaktadır. Öyle ki bir
Grup Başkan Vekili dahi, bu ani değişimi
kavrayamadığı için görevinden affını istemek
mecburiyetinde kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı çelişkili
kararlar ve kendini tekzip eden ifadelerle iktidarda kalabilmek uğruna
dış politikayı iç politikanın malzemesi hâline getirme
eğiliminden derhâl vazgeçmelidir. Devlet yönetmek ciddiyet ister, devleti
yönetmeye namzet ve ehil olan bir siyasi partinin sözcüsü olarak dış
politikanın ciddiyetle yapılması gerekliliğini bir kere
daha ifade ediyoruz. En azından yapılacak ilk seçime kadar, ciddi bir
devlet yönetimi için azami gayret göstermenizi milletimiz adına iktidardan
talep ediyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sağ olun Başkan.
Sayın Akçay
26.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Pençe-Kilit Operasyonunda şehit
olan askerlere, terörle mücadeye, 26-29 Mayıs tarihleri arasında
Azerbaycanın başkenti Baküde düzenlenen TEKNOFESTin önemine ve
Azerbaycanın Bağımsızlık Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
27 Mayısta Pençe-Kilit operasyon bölgesinde
teröristlerle çıkan çatışmada yaralanan Piyade Uzman Çavuş
Muhammed Serttaş, 29 Mayısta şehit olmuştur. Diğer
yandan, Pençe-Kilit operasyon bölgesinde terör örgütü PKK tarafından 28
Mayısta düzenlenen hain saldırıda Piyade Uzman Çavuş Hasan
Çatal, 29 Mayısta da Piyade Uzman Çavuş İslam Sancak şehit
olmuştur. Menfur saldırılarda hayatını kaybeden
askerlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Terörle mücadele bir güvenlik zarureti olmanın
yanında, uluslararası hukukun devletlere yüklediği en temel
sorumluluklardan biridir. Türkiye bölgede ve dünyada terörle mücadelede en çok
bedel ödeyen ve en kararlı politika üreten ve mücadele veren ülkedir. ABD
başta olmak üzere bazı Batılı ülkeler terör örgütleriyle al
takke ver külah ilişkiler kurmakta, başkentlerinde sahnelenen bölücü
propagandalara karşı üç maymunu oynamaktadır. Terör örgütü
mensupları, İngiltere, Almanya, İsviçre ve Yunanistan'da çeşitli
organizasyonlarla bölücü faaliyetler yürütmekte, 30 Mayıs 2022de
Fransa'nın Marsilya kentinde ideolojik eğitim kampı kisvesi
altında Türkiye'yi hedef almaktadır.
Kırk yılı aşkındır
canımıza, vatanımıza, insanlarımızın
hayatına kasteden terör örgütlerine ve iş birlikçilerine tahammülümüz
yoktur. Türkiye, uluslararası hak ve yükümlülüklerine dayanarak
gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonlarını
başarılı ve kararlı bir şekilde devam ettirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan
TEKNOFEST 26-29 Mayıs tarihleri arasında Azerbaycan'ın
başkenti Bakü'de düzenlenmiştir. Yerli ve millî imkânlarla üretilen
hava araçları ve zırhlı araçların sergilendiği
TEKNOFEST kapsamında dünyanın en kapsamlı teknoloji
yarışmaları gerçekleştirilmektedir. Türkiye
dışında ilk defa Bakü'de organize edilen festivalde 10
farklı kategoride düzenlenen teknoloji yarışmalarına
farklı eğitim gruplarından çok sayıda öğrenci ve uzman
katılmıştır. Tam bağımsız, güçlü Türkiye
parolasıyla düzenlenen ve gençleri teknolojiyle buluşturan TEKNOFEST,
ülkemizin teknolojik atılımlarının sembolü olmuştur.
TEKNOFESTin bu yılki etkinliğinin dost ve kardeş ülke
Azerbaycan'da düzenlenmesi dilde, fikirde, işte birlik vizyonunun önemli
bir göstergesidir ve aynı zamanda bu organizasyonun Azerbaycan'ın
bağımsızlığının 104üncü yıl dönümünde
ve İstanbul'un Fethinin 569uncu yıl dönümünde
gerçekleştirilmesi tarihî bir anlam ve öneme sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye'nin ve Türk
dünyasının millî yatırım ve kalkınma hamleleri
istikbal göklerdedir parolasıyla perçinlenmektedir. Bu vesileyle, bu
organizasyonda emeği geçenlere tebrik ve teşekkürlerimizi iletiyor,
104üncü yıl dönümünde Azerbaycan Bağımsızlık Günü'nü
kutluyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Özgür Bey, buyurun.
27.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Pençe-Kilit Operasyonunda şehit
düşen askerlere, haksız Gezi
tutuklamalarına, sonuçlanan Çubuk davasına ve Basın Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, geçen
hafta nöbetimizin her gününde şehit haberleriyle sarsıldık ve
milletimize rahmet diledik, şehitlerimizi saygıyla andık.
Maalesef, o günden bugüne de şehit haberleri almaya devam ediyoruz.
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit düşen tüm evlatlarımıza
Allah'tan rahmet, acılı ailelerine ve milletimize
başsağlığı dileyerek başlamak isterim.
Gezi, 28 Mayısta ağacına,
doğasına sahip çıkmak isteyen gençlerin Gezi Parkı'nda
kurdukları direniş çadırlarıyla başlayan, daha sonra
biber gazlı sert müdahaleler, daha sonradan bir terör örgütüyle
irtibatları kesinleşen birtakım kişilerin yapmış
olduğu müdahalelerle yakılan çadırlar, orantısız güç,
mayıs ve haziran ayı boyunca tüm Türkiye'de yayılan bir
demokrasi ve özgürlük mücadelesine dönüştü. O dönemde iktidar partisi
dışında muhalefetteki tüm partilerin liderleri, bu konuda, bunun
çevre duyarlılığı üzerinden ve gençlerin yaşam
tarzına müdahale üzerinden iktidara yapılan bir uyarı
olduğunu söylediler. Gezi Parkında, Hükûmetin
karşısında bir muhatap gelişti ve Taksim Platformunun 7
maddelik Bunlar yerine gelirse biz Gezideki herkesi barışçıl
şekilde evlerine dönmeye ikna ederiz. dedikleri maddeler iktidar
partisiyle de görüşüldü, müzakere edildi. İçlerinde ne ülkenin
seçilmiş Başbakanının istifası isteniyordu ne Yurda dönmesin.
deniyordu ne Hükûmet düşsün. deniyordu. Parkı koruyun, biber
gazını hedef gözeterek silah gibi kullanma emirleri vermeyin, gençler
kör olmasın, ölmesin, ağaçlar kesilmesin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - ...ülkedeki gençlerin
yaşam biçimine müdahale edilmesin, bir de gözaltına alınan
200ün üzerinde genç serbest bırakılsın. deniyordu. Bu Gezide
o gün darbe görmeyenler sonra Gezinin kendi yazdıkları tarihlerine
siyaseten bir darbe olduğu... Bu yalana önce kendilerini sonra
seçmenlerini inandırmaya çalıştılar. Şimdi, Geziyi
yaşamamış gençlere dahi bu yalanı defalarca tekrarlayarak
Geziden darbe çıkarmaya çalışıyorlar. O günlerde Gezide
darbe görmeyen muhalefet liderlerinin, o günün muhalefet liderlerinin bugün
Geziye Darbe girişimi. demelerini de milletimizin takdirine
bırakıyoruz. Ama biz Gezinin arkasındayız; haksız
Gezi tutuklamalarının, haksız Gezi cezalarının elbette
üst mahkemelerden ama en başta milletin vicdanından döneceğine
de inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu Türkiye Büyük Millet
Meclisinden de tarihe düştüğümüz bir not olarak ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, daha önce PKK terör
örgütünün Artvin Şavşatta kurşun sıktığı ve
konvoyumuzdaki 1 askerimizi şehit ettiği saldırıdan yara
almadan kurtulmuş ve O kurşun, o evladımıza
değeceğine bana değseydi. demişti Genel
Başkanımız. Sonra, IŞİD terör örgütü adalet yürüyüşüne
hedef gözeterek Sayın Genel Başkanımıza doğru bomba
yüklü bir minibüsle giderken kilometreler kala yakalandı; o terör
örgütünden de kurtuldu. Bir karanlık odak, bir şehit cenazesinde,
önce Süleyman Soylunun CHPlileri şehit cenazesine sokmayın. hedef
göstermesinden sonra, Genel Başkanımızın şehit
cenazesinde elini havada bırakan birtakım siyasetçilerin de
bulunduğu bir ortamda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bu ülkenin ana muhalefet
liderine linç girişiminde bulundular. O dava bugün tamamlandı. O
davanın gerçek iddianamesi partimiz tarafından
basılmış, tarihe bırakılmıştır; günü
gelince, demir çubukları, hazırladıkları çubukları
dağıtanlar, işaretlerle sevk ve yönlendirme yapanlar, Yakın
o evi, yakın o evi. diyenler, sonra da eline mikrofon alıp
Arkadaşlar, mesajınız alındı,
dağılabilirsiniz. diyenler, azmettiriciler ve oradaki caniler
yeniden yargılanacak. Örneğin, bugün, Genel
Başkanımıza yumruk attığını herkesin
gördüğü Osman Sarıgün hakaret ve suç işlemeye tahrik
suçlarından üç yıl yirmi üç ay ceza aldı ve yatarı yok;
kurtardınız onu. Genel Başkanımıza kimlerin
geçmiş olsun dileyemediğini, kimlerin de Osman Sarıgünün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
gidip elini öptüklerini,
kimlerin Arkandayız amcam. telefonu açtıklarını
milletimiz biliyor. Unutmadık, unutturmayacağız; günü
geldiğinde bunların hesabını teker teker
soracağız. Şunu bilin: Çubuk davasının müsamere
kısmı, müsamere perdesi bugün kapandı ama adalet perdesini
gelecek sene, seçimden sonra açacağız; bunu bilin.
Son olarak; Basın Kanunu ve bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun, adı
dezenformasyon diye geçiyor. Esas mesele şu: Yeni bir suç türü icat
ediliyor. Normal şartlarda, dezenformasyonla mücadeleye ihtiyaç var
mı? Var. Madde doğru yazılsa iyi olur. Bir de ama bir şeye
ihtiyaç var; bağımsız bir yargı lazım. Bir
bağımsız yargı olsa -dezenformasyon kanununu okudum- iki
buçuk gün içinde A Haber, hepsi hapishanelere falan giderler; ne Yeni
Şafak kalır ne T
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne Yeni Şafak kalır
ne Kanal 24 ne Sabah gazetesi ne bilmem ne.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) T24ü de
ekler gibi oldun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dezenformasyon kanunu
Ama kim
uygulayacak kanunu? Fahrettin Altunun tazminat davalarını
açtığı Anadolu Mahkemesi, bir de Anadolu yakasındaki
sarayda bir tane ceza mahkemesi, asliye ceza sadece orası. Nasıl
uygulayacak? Muhalefete kapı duvar, bunlara Buyurun beyim. Hoş
geldiniz. Ne içersiniz? Hangi kararı istersiniz?
Bugün meslek örgütleri geldi, çok önemsiyorum. Medya
Dayanışma Platformu, 13 basın meslek örgütü, hepsi
karşı. Diyorlar ki: Aylardır konuşuyorlar, bizden fikir
soran yok. Biz de diyoruz ki: Basın meslek örgütleriyle, muhalefetle, tüm
toplumla bu meseleyi, dezenformasyonu, samimi müzakereye açıksanız, o
maddenin öyle kendi aranızda konuşulup şimdi gelip apar topar
geçirilmeye çalışılması yerine, basın meslek
örgütleriyle ve toplumun tüm kesimleriyle makul bir sürede müzakere edilmesi
son derece önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Basın kartı
meselesine gelince, dezenformasyondan sorumlu sarayın memuruna sarı
basın kartını sarı kart gibi verip onu uyar, bunu uyar,
bunu cezalandır, bunu meslekten çıkar, kırk yıllık
gazetecilerin kartlarını iptal et; böyle şeylerin kabul edilmesi
mümkün değil. Basın İlan Kurumunun başka bir vesayet
kurumuna dönüşmesini şiddetle reddediyoruz.
Uygun maddeler var, onun 5ini, 6sını
dakikalar içerisinde geçirebiliriz, beklenen maddeleri ama onları havuç
yapıp bu zaptiye maddelerinin, bu zulüm maddelerinin ve bu, seçime
giderken muhalefeti susturma, gazetecilere ayar verme maddelerinin
karşısında dimdik direniriz. Bunu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm.
BAŞKAN Önümüzdeki hafta bu gelince uzun uzun
konuşuruz. Bunu toparlayalım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, dezenformasyon
deyince, bir de bu yeşil topları görünce, Mahir Beyi de görünce
dezenformasyon konuşmadan, Mahir Beye bir yeşil top bırakmadan
olmaz.
Bizim görüşümüz şu: Bir ittifakın
mutabakatıyla değil, bütün bir toplumun açık müzakeresi ve tam
mutabakatıyla düzenlenmesi gereken bir alandayız. Basının
özgür olmadığı, yargının özgür olmadığı
bir ülkede nasıl iktidarınızın ilk günlerinde
dokunulmazlık lazımdı size, Bu yargıya mı kendimi
teslim edeceğim? diyordu Recep Tayyip Erdoğan; şimdi sizin bu
yargınıza mı teslim edeceğiz? Oraya birisini
atayacaksınız ve o atadığınız kişiden, kendi
lehinize ve tüm toplumun aleyhine ne varsa geçireceksiniz. Cesaretiniz varsa
açık müzakere, cesaretiniz varsa topluma açın bunu, cesaretiniz varsa
salt nitelikli çoğunlukla geçebilecek kadar bir mutabakat yaratın
bunun üzerinde; ondan sonra oturalım, konuşalım.
Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, 28 Mayıs
Azerbaycanın Bağımsızlık Günü kutlamalarına,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan askerlere ve Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
28 Mayıs Azerbaycanın
Bağımsızlık Günü kutlamalarında güzel bir şey
oldu, hem TEKNOFEST hem Azerbaycanın
bağımsızlığı ve İstanbulun fethinin
569uncu yıl dönümü 104 metrelik bayrakla kutlandı.
Yine, buradan, Pençe-Kilit Operasyonu çerçevesinde
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Yine, geçtiğimiz günlerde, Gaziantepte Avrupa
Karate Şampiyonasında 6 altın madalyayla ülkemizi
gururlandıran Burak Uygur, Eda Eltemur, Erman Eltemur, Eray Şamdan,
Serap Özçelik Arapoğlu, Ali Sofuoğlu sporcularımızı da
buradan tebrik etmek istiyorum.
Şimdi, Saygıdeğer Grup Başkan
Vekili Geziden bahsetti. Gezi, tarihimize bir kavram armağan etti; Gezi,
tarihimize Gezi vandalizmi dediğimiz bir kavramı armağan etti.
Öyle ki şöyle bir baktığımızda, 46 kamu binası,
231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılamaz hâle gelmiş; 326
iş yeri, 201 araç tahrip edilmiş; 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs
durağı yıkılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Yapılan
ayrıntılı araştırmalara göre, Gezi vandalizminin
Türkiyeye doğrudan 1,4 milyar dolarlık tahribatı vardır ve
dolaylı maliyeti ise 100 milyar dolardır. Ve mayıs ayı
önemli bir aydı, mayıs ayında Türkiye 4 tane büyük proje
açıklamıştı. Mayıs ayında faiz 4,6lara
gerilemişti, yine enflasyon
Ve Türkiye, Gezi olaylarının
başladığı tarihte hem ekonomik anlamda hem de
uluslararası alanda 10 büyük projenin 4 tanesini gerçekleştirme
iddiasıyla ortaya çıkmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ve Sayın
Özgür Özelin ifade ettiği Taksim Platformunun taleplerinden bir tanesi,
üçüncü havalimanından vazgeçilmesiydi. Taleplerinden bir tanesi, üçüncü köprüden
vazgeçilmesiydi. Taleplerinden bir tanesi, Kanal İstanbuldan ve
Türkiyenin büyük projelerindeki iddialarından vazgeçilmesiydi ve daha
sonrasında da zaten şunu açık bir şekilde gördük: Evet,
başlangıcında çevre hassasiyetiyle başlayan o süreç gerçek
yüzünü ortaya çıkardığında gerçekten mesele ağaç
değilmiş, mesele çevre değilmiş. Dolayısıyla,
hepimiz gerçekte meselenin ne olduğunu biliyoruz.
Sayın Grup Başkan Vekili dezenformasyon
yasasıyla ilgili de birkaç hususu ifade etti, tabii ki buraya gelecek ve
görüşeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Biz Türkiye
Büyük Millet Meclisine teklifimizi teslim ettik ve bizim teklifimiz ihtisas
komisyonlarında görüşülecek ve bu görüşmeler ciddi müzakereleri
gerektiriyor; Adalet Komisyonunda ve tali komisyon olarak Dijital Mecralar
Komisyonunda görüşülecek. Yasa yapma süreci zaten ihtisas
komisyonları ve Genel Kurul gündeminden ibarettir, burada herkes
düşüncelerini ifade edecek.
Yine, aynı şekilde, basın
kartıyla ilgili bugün ilgili arkadaşlarımız bana da
geldiler, onlara da aynı şeyi söyledim: Tabii ki sizleri
dinleyeceğiz. Biz basın kartıyla ilgili düzenlemede şunu
yapabilirdik: Teklifimizde Alt düzenlemelerle, ilgili yönetmelikle bu hususlar
düzenlenebilir. diyebilirdik ama biz bunu tercih etmedik, kanunda açık
bir şekilde herhangi bir hak kaybı olduğu takdirde bunun yasal
çerçevesi oluşsun istedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Dezenformasyonla
ilgili getirdiğimiz düzenlemeye komisyonlarda muhalefet ve ilgili taraflar
gerekli itirazlarını dile getirecekler. Eğer bizim ifade
özgürlüğünü, eleştiri hakkını, basın özgürlüğünü
kısıtlamak gibi bir niyetimiz olsaydı biz bunu TCK 125te Kişilere
Karşı Suçlar başlığı altında ele
alırdık, oysa biz bunu 217 (1)le Kamu Barışına
Karşı Suçlar başlığı altında düzenleyerek
üç aşamalı ve üç gerekçeli bir düzenlemeye yani sırf halk
arasında korku, kaygı, panik oluşturmak saikiyle yani bir özel
amaçla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
yine, iç ve
dış güvenliği, kamu düzenini, genel sağlığı
tehdit edecek gerçek dışı bir bilgiyi kamu
barışını bozmaya elverişli şekilde üç
aşamaya bağlayarak ve dezenformasyonla ilgili
Bir şeyin
dezenformasyon olduğuna kim karar verecek? diye soruyorlardı, Bir
bilginin gerçek dışı olduğuna kim karar verecek? diye
soruyorlardı, Buna da yargı karar verecek. dedik.
Arkadaşlar, iktidarlar gelir geçer, değişir
ama bazı şeyleri, bazı kurumların meşruiyetini
tartışmaya açarsak bu bizim öncelikle milletimizin, halkın
zihnindeki meşruiyet algısına zarar verir. Türk
yargısı bağımsızdır ve hâkimlerimiz ve
savcılarımızla ilgili sürekli olarak sarayın hâkimi, sarayın
savcısı gibi ifadeler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mahir Bey, toparlayın.
Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Toparlıyorum.
Bizim yani bu milletin ve Türk milleti adına
karar veren onurlu hâkimlerimiz ve savcılarımızla ilgili
sarayın hâkimi sarayın savcısı gibi ifadeler doğru
değildir, yanlıştır. Bu hâkimler ve savcılar onurlu ve
haysiyetli insanlardır, Türk milleti adına karar vermektedirler.
Bununla ilgili eğer bir sorun varsa HSK zaten gerekli düzenlemeleri yapmaktadır.
Yani, sizinle ilgili olumlu bir karar verildiğinde
alkışlayıp olumsuz bir karar verildiğinde
Şimdi, biz
Sayın Özgür Özelle mahkemeleştik ve Sayın Özgür Özel mahkemeyi
kazandı. Bu kararı veren hâkim, bu kararı veren mahkeme onurlu
bir karar vermiştir. Burada ben, şimdi, bu yargı kararı
benim aleyhime çıktı diye ben bu hâkim ve savcılarla ilgili
bühtanda mı bulunacağım? Böyle bir şey olamaz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Beştaştan sonra vereyim, grup
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben
zaten şey de yapacağım
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Sataşmayı gerektiren bir ifadem olmadı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 60a göre söz istedi.
29.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
ben bir şeyi bilirim: Eğer AK PARTİnin bir sözcüsü bir konuda
iddialı ve inandırıcı bir argüman koyuyorsa
kaynağına gidip bakacaksın. Hemen açtım Taksim
Dayanışma Platformunun taleplerini, ne üçüncü havalimanından
bahsediliyor
İletilen, Başbakana iletilmek üzere teslim edilen 6
maddelik taleplerinin içinde yok. Varsa bir tek Atatürk Kültür Merkezi
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Basın
açıklamasında var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atatürk Kültür Merkezi
diyor, o da AKM yıkılıp AVM yapılmasın
AKM yine
Atatürk Kültür Merkezi olarak korunacaktır. denildikten sonra orada sorun
yok. Geri kalan, benim söylediğim maddeler. Bu, çok net, çok açık.
Sonra Gezi nedir? tartışmasında bir
hakem lazım, bir hakem lazım. AK PARTİ bir şey diyor, CHP
bir şey diyor. Hadi, hakem sizin ittifak ortağınız olsun.
Sayın Devlet Bahçeli Başbakan
Erdoğan artık kendi çalıp oynamaktan vazgeçerek Taksimdeki inat
ve hesaplarını bir kenara bırakmalı, Türk milletinin
diktatörlere haddini bildireceğini aklından
çıkarmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 7 Haziran 2013, bütün
kaynaklarda var. Ha, o gün öyleydi, sona doğru darbeye mi döndü?
Sayın Başbakan, sen kim, cumhuriyeti diline dolamak kimdir? Sen kim,
demokrasiden bahsetmek kimdir? Gezi Parkı'ndaki gençlerin kurduğu
çadırlara şafak vakti saldıran sen mi demokratsın? 26 Ekim
2013 kardeşim. O yüzden bir hâkem tayin edeceksek ne sizden olsun ne
bizden olsun; dönemin Milliyetçi Hareket Partisinin bugünün ittifak
ortağı Genel Başkanı bunu söylüyor Geziyle ilgili, ne
konuşuyorsunuz ya? İttifakta çatlak çıkar ha, herkes
lafının arkasında dursa. Böyle bir şey olmaz.
Bunun dışında, aramızdaki
mahkemeye gelince: Ben böyle şeyleri konu etmek istemem ama madem öyle,
ben kendisine esprili bir şey söyledim, işte, Aileler
Yarışıyorda sorsak en popüler cevap siz olurdunuz. diye.
Mahkemeye verdi beni, mahkemeyi biz kazandık, sonra kendi de bana dedi ki
-Demin ne demişti? Ben hâkime şunu bunu- Bir tane eskiden kalma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bu konu özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum, özele girdi.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey, bu
konular
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özele girdi.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özele
girmedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son cümlem.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Mahkemeyle
ilgili bir husus. Bakın, Genel Kurul gündemini bu tür konularla
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen yaptın, sen
açtın onu.
Sayın Başkanım, mikrofon
açılmadı.
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Türk
mahkemelerinin verdiği her kararın saygıdeğer olduğunu
ifade etmek için söyledim bunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, diyor
ki: Ben tutup da Özgür Özelin beni yendiği, kazandığı
mahkemeye laf mı ettim?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben bir
içerik bahsine girmedim burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bana dedi ki: Belli bir
yaşa gelmiş kadın bir hâkim senin lehine karar vermiş,
emekliliğini vermiş, kaçmış. Dedin mi, demedin mi?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bakın,
Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dedin mi, demedin mi?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben hâkimi merak bile etmedim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey,
burası
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben merak bile etmedim. (CHP
sıralarından alkışlar) Sen Ne dönemde girmiş, ne
dönemde terfi etmiş, emekliliğini vermiş, kaçmış.
dedin o hâkime.
Teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
Türkiye Büyük Millet Meclisi dedikoduların yeri
değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen yaptın.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bunlar
hoş şeyler değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, girmeyecektin o zaman o
konuya, madem orada bu kadar güvenlik açığın var, girmeyeceksin.
Ben mi dedim Mahkemeleştik. diye?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler.
Bitirsinler Sayın Başkan.
Arkadaşlar, izin verirseniz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Özgür Bey,
bunlar hoş şeyler değil, yaptığınız
şeyler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Senin yaptığın
da hoş değil.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
30.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Türk
yargısının bağımsız ve tarafsız
olmadığına, HDPye yönelik operasyonlara, iktidarın
kadınları susturamayacağına, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanının Selahattin Demirtaşın serbest
bırakılmasıyla ilgili yaptığı açıklamaya,
İstanbulda düzenlenen Tecrit Siyasetine Karşı Barış
Hakkı Konferansına, TÜİK verilerinin ülke gerçeklerini
yansıtmadığına, Saros Gönüllülerinin taleplerine ve
iktidarların insanların yaşam biçimlerine müdahale
edemeyeceğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, onlar iki grup tartışıyor ama işin
asıl mağduru biziz yani bugün de yargının Kobani
davasında neler yaptığını anlatmayayım, destan
yazıyor. Mahkeme -her türlü hukuk kuralını çiğneyerek-
yargılama yaptığını iddia ediyor, onu ayrıca uzun
bir şekilde anlatacağım. Türkiye tarihinde ilk defa Size bir
günlük savunma süresi veriyorum, avukatınızla beraber ister savunma
yapın ister yapmayın." diyen ve diğer mahkeme
başkanı çete üyesi olan, ev hapsinde olan mahkemelere Sayın Ünal
Türk yargısı bağımsızdır." diyor. Vallahi,
hiçbir şey demiyorum yani bağımsız falan değil,
tarafsız da değil; bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Sayın Başkan, bugün de partimize yönelik
operasyonlar devam etti. Batmanda 15 kadın arkadaşımız
sabah saatlerinde gözaltına alındı. Aralarında Batman
Kozluk ve Bekirhan Belediye Eş Başkanı kadın
arkadaşlar da olmak üzere 15 kadına dört gün gözaltı süresi verildi
ve gizlilik kararı verildi. Nedir bu kadınların fiili?
Kadın haklarını savunmak, kadın özgürlük mücadelesi vermek,
HDPde siyaset yapmak. Açıkçası, iktidar, kadınlara açık,
aleni bir savaş açmış durumda, her gün bir ilde operasyon
yapmadan rahat edemiyor. Ben iktidara şunu söylemek istiyorum; bu, bütün
partilerin aslında ortak bir sorunudur: HDPye yönelik her gün böyle
operasyonlar yapılırken diğer partilerin Umurumuzda
değil. demesini ya da görmezden gelmesini de not olarak buraya
bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
iktidara kadınlarla ilgili bir kez daha söyleyeyim, çok söyledim ama bir
daha söyleyeyim: Vallahi de billahi de kadınları
korkutamazsınız, kadınları susturamazsınız,
kadınları özgür ve eşit yaşam mücadelesinden
vazgeçiremezsiniz. Yani istediğinizi yapın çünkü kadınlar, size
karşı en güçlü muhalefet gücü olmaya devam ediyor. Yarın da
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun Çağlayanda
duruşması var. On binlerce kadın oradan da haykıracak
Kadınları durduramazsınız. diye. Batmanda gözaltına
alınan arkadaşlarımızı, kadın
yoldaşlarımızı serbest bırakın.
Bu siyasi rehine meselesinde bir de tabii ki ürkek,
korkak bir siyaset tarzı var. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı, çıkmış, sevgili Demirtaşın serbest
bırakılmasıyla ilgili İnşallah. demedim. diye
açıklama yaptırmış, Belediye basın-yayın birimine
hem de. Ya, ayıp ya! En ciddi konularda açıklama yapmayan bir
Belediye basın-yayın birimi İnşallah. karşısında
açıklama yapma gereği duymuş, kurumsal açıklama bir de.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şunu söyleyeyim: Siyaset cesaret işidir, cesaretini kaybeden bir
siyasetin kaybedecek başka hiçbir şeyi kalmamıştır.
Sevgili Demirtaş, Yüksekdağ, Kavala ve daha yüzlerce siyasetçi neden
cezaevinde? İktidarın rehine siyaseti nedeniyle cezaevinde.
Onları orada tutan siyasete karşı çıkmadan, karşı
durmadan muhalif siyaset olmaz, olamaz. Eğer İnşallah. demekten
bile imtina ediyorsanız iktidarın rehine politikasının
yanında yer alıyorsunuz demektir. Maşallah size, gerçekten
maşallah(!) Bu ikircikli, ilkesiz politikayla Türkiye yol alamaz diyorum
ve HPD mücadelesiyle, dik duruşuyla, demokratik güçlerin direnişiyle
kesinlikle kararlılıkla yol alacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Verin
bana yetkiyi. veya Bize katılın. demekle de olmaz; ortak
mücadeleye katılmakla, birlikte mücadeleyi yürütmekle ancak rehine
siyasetinin karşısında durulabilir.
Sayın Başkan, geçen hafta İstanbul'da
önemli bir toplantı yapıldı Tecrit Siyasetine Karşı
Barış Hakkı adında önemli bir konferans; Özgürlük
İçin Hukukçular Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları
Vakfı ve İnsan Hakları Derneği öncülüğünde
yapıldı. Siyasetçiler, aydınlar, yazarlar, gazeteciler ve
aktivistlerin katıldığı konferansa İrlanda ve Güney
Afrika gibi yerlerden de katılımlar oldu, sunumlar yapıldı
ve tecrit rejiminin, tecrit rejimi şahsında hapishanelerdeki durumun
neden insanlık dışı, hukuk dışı bir sistem
olduğu genişçe tartışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
konferansta demokrasi ve hukuk krizinin ilk olarak
yansıdığı yerin hapishaneler olduğu ifade edilerek Bu
yaşam siyaseti ve ayrımcılık karşıtı hak
savunuculuğunun bir gereği olarak ceza infaz sisteminde her türlü ayrımcı
uygulama derhâl sonlandırılmalıdır. denildi. Ayrıca,
olağanüstü ve ayrımcı infaz uygulamalarının en
belirgin örneğinin İmralı'da
yaşandığını tespit eden konferansta Ölünceye kadar
hapislik biçimindeki ağırlaştırılmış müebbet
infaz rejimi, AİHM kararları ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
tavsiyeleri doğrultusunda sona erdirilmelidir. İmralı
Hapishanesi kapatılmalı, İmralı tecrit sistemi ortadan
kaldırılmalıdır. denilerek önemli bir çağrıda
bulunuldu. Bu çağrıya herkesin ses vermesi gerekiyor, duyması
gerekiyor.
Sayın Başkan, ekonomide büyüme
varmış. Dünyanın en kısa ve en komik
fıkrasını bugün TÜİK anlattı gerçekten. Neymiş?
Fıkra şu: Türkiye büyüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Fıkrayı anlatın,
toparlayın.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, en kısa ben konuşuyor oluyorum. En sonu da
biraz anlatayım izninizle.
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Dün,
Fıkralarla Türkiye sorumlusu Hazine ve Maliye Bakanı
çıkıp Yüzde 7 büyüme görünüyor. dedi. Spoileri dünden verdi,
hiçbir heyecanı kalmadı TÜİKin, önceden verdi. Herhâlde
gözlerini kısıp ileriye doğru baktı, öyle gördü. Aksi
hâlde, göstergelerin gösterdiği şeyler belli: Açlık, yoksulluk,
her gün eriyen emekçi maaşları, her gece yarısı
yansıyan akaryakıt zamları, seri etiket değişimi
yüzünden kâğıt tüketimi artan marketler. Yüzde 70 enflasyonun
olduğu yerde yüzde 7 büyüme açıklanıyor ve en önemlisi,
halkın mutfağına, cebine, cüzdanına yansıyan hiçbir
büyüme yok. Acı olan, reel bir büyümeymiş gibi iki hafta boyunca
AKPli vekiller ve yetkililer çıkıp tekerleme gibi tekrar edecekler.
Ya, bu fıkraya gülemiyoruz gerçekten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Fıkralar güldürmek için anlatılır ama bu fıkra Türkiyenin
hazin hâlini anlatıyor.
Bugün önemli ziyaretçilerimiz vardı; Saros
Gönüllüleri grubumuzu ziyaret ettiler. Çok güzel bir görüşme
gerçekleştirdik ve Saros Körfezinin bu ülkenin en büyük güzelliklerinden,
en büyük şanslarından biri olduğunu ifade etmek istiyorum.
Tertemiz habitatı, kendi kendini temizleme özelliğine sahip
dünyanın 3 suyundan biri Saros ve Saros Gönüllüleri bizler için, gelecek
kuşaklar için insanüstü bir çabayla orayı korumaya kararlılar.
Saros Gönüllülerinin talepleri bizim de taleplerimizdir, doğayı hep
birlikte koruyalım diyorum.
Müsaadenizle son bir mesele var, bu yoga meselesi
çok tartışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Eskişehir Valiliğinin sorumluluğunda bulunan parkta güvenlik
tarafından engellendi yoga yapanlar. Nedenmiş? Yoga yapanların
izin alması gerekiyormuş. Daha neler duyacağız, bir bu
kalmıştı! Ve Anadolu Fest adıyla düzenli yapılan
gençlik festivali de on beş gün süreyle yasağın kapsamında
engellenmişti.
Kocaelide de bir kafenin girişinde Burada
açık giyinmek yasak! yazısı yazılıyordu. Yani
insanların yaşam alanlarına, özel hayatlarına,
kıyafetlerine, hangi sporu yapacaklarına karışmayın
artık! Herkes istediğini giymekte, istediği hareketi yapmakta
Yoga da yapar, müzik de yapar, spor da yapar; buna iktidarlar
karışamazlar, valilikler yasaklayamazlar. En güzel tepkiyi,
kadınlar parkta topluca yoga yaparak gösterdiler, onları buradan
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye-AB
Karma Parlamento Komisyonu (KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin Avrupa
Parlamentosu üyeleriyle görüşmelerde bulunmak üzere 9-11 Mayıs 2022
tarihlerinde Brüksele bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin
tezkeresi (3/1959)
30/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye-AB Karma Parlamento
Komisyonu (KPK) üyelerinden müteşekkil bir heyetin Avrupa Parlamentosu
üyeleriyle görüşmelerde bulunmak üzere 9-11 Mayıs 2022 tarihlerinde
Brüksele bir ziyaret gerçekleştirmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 15/4/2022 tarihli ve 74
sayılı Kararıyla ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu ziyaret, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 10uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Ordu ilinde yürütülen
siyanürle altın arama faaliyetlerinin zararlarının tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
6/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
31/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/5/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Ordu ilinde yürütülen
siyanürle altın arama faaliyetlerinin zararlarının tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
6/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 31/5/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Müsavat Dervişoğlu ve milletvekili
arkadaşlarımın imzalarıyla vermiş olduğumuz, Ordu
ilinde yürütülen madencilik faaliyetleri hakkındaki araştırma
önergesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizi izleyen aziz milletimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Ordu ilimizde
ormanlık alanları ve fındık bahçelerini tahrip eden
siyanürle altın ayrıştırma çalışmaları
doğanın tahrip edilmesine, beraberinde halkın da tepkisine neden
olmuştu. Geçen yıl şubat ayında Mersin Milletvekilimiz
Sayın Zeki Hakan Sıdalıyla birlikte Ordu ilimizi ziyaret ederek
vatandaşlarımızdan konuyla ilgili bilgi almış ve
yaşanan doğa tahribatını yerinde görmüştük. Son
olarak, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Dervişoğlu
geçtiğimiz hafta Ordu ilimizdeydi, üç günlük bir ziyarette bulundu ve bu
ziyareti sırasında da maden işletmesi nedeniyle yaşanan
çevresel sorunlara ilişkin sivil toplum örgütleriyle görüştü, bölgede
yaşayan insanlarımızdan bilgi aldı.
Değerli milletvekilleri, 27 Nisan 2022
tarihinde Ordu ili Fatsa ilçesindeki siyanürlü altın madeni
işletmesinin kapasitesinin artırımı için İnceleme
Değerlendirme Komisyonunda bir toplantı yapılmıştı,
bölge milletvekillerimizle ben de o toplantıya iştirak etmiştim.
Bu toplantıda, Ordu Fatsada işletilen altın madeninin yol
açtığı yıkım ve kontrolsüzce dağıtılan
ruhsatların nelere yol açabileceği dile getirildi. Siyanürle
altın madeni ayrıştırma çalışmalarının
yapıldığı bölgenin yakınındaki köylerde oturan
vatandaşlarımız içme sularına ağır metaller
karıştığını, bazı içme suyu ve
çeşmelerin ağır metal kirliliği yüzünden mühürlendiğini
belgeleriyle o toplantıda gösterdiler; bizler de gördük ve şahit
olduk. Şirketin, ÇED dosyasında açıkça kamulaştırma
yetkisi kullanacağını beyan etmesine yani kendini devletin
yerine koymasına da o toplantıda şahit olduk. Kesilen ormanlar
ile fındık bahçelerinden elde edilecek gelirin altın madeninden
çok daha fazla olduğunu da yine o toplantıda öğrendik, gördük.
Sit alanının veya fındık bahçesinin veya iki yüz bin
yıllık doğal kestane ormanının veya tatlı su
kaynağının, hiçbir şeyin dikkate alınmadan altın
gibi tek seferlik bir kazanca nasıl feda edilebileceğini yine gördük.
Değerli arkadaşlar, Ordu ilinden
bahsediyoruz. Ordu, Türkiye'nin tarımsal ihracat anlamıyla en yüksek
katma değerini sağlayan fındığını üretiyor,
fındığını üretiyor. Ordu ili tüm Türkiye'de üretilen fındığın
yüzde 30unu üretiyor ve ilk sırada. Peki, dünyada? Aynı zamanda, tüm
dünyadaki fındığın da yüzde 20sini üreten bir ilimiz.
İnanabiliyor musunuz? Böyle bir bölgemiz var, böyle bir şehrimiz var,
siz buraya maden ruhsatı veriyorsunuz.
Bir tek ruhsatta değil ha. Değerli
arkadaşlar, TEMA Vakıfının raporuna göre, tüm Ordunun
tarım alanlarının yüzde 76sı maden ruhsatlı yani tüm
tarım alanlarının yüzde 76sına ruhsat verilmiş. Peki,
Ordu ili en fazla bal üretiminin yapıldığı ve üreticinin
olduğu bir ilimiz. Bölgede doğal kestane ormanlarından kestane
balı üretiliyor ama altın madeni için bunların hiçbir
değeri yok.
Değerli arkadaşlar, şu
fotoğrafı sizlere göstermek istiyorum. İşte, şu
yeşilliği şöylece mahvettik. Her şey para değil
arkadaşlar, bırakın parayı pulu. Ya, insan şu tabiat
güzelliğine nasıl kıyar?
Sadece bu mu? Ayrıca Ordu ilinde bir
Perşembe Yaylamız var arkadaşlar. Menderesleriyle tüm ülkenin,
hatta dünyanın göz bebeği bu doğa harikasına da ruhsat
verilmiş ve ihalesi yapılmış. Arkadaş, bu
ruhsatları verirken ya bunun sağına soluna bir baksanıza. Burada
ne var, ne yok diye insan bakmaz mı arkadaşlar? Sadece Ordu mu?
Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Rize, Artvin; tüm bölgemiz doğa
tahribatıyla karşı karşıyadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Son söz, diyorum ki bu
memleket, bu cennet vatan atalarımızdan bize miras olduğu kadar
gelecek kuşakların bize emanetidir, bunu unutmayın ve
Karadeniz'den şirketlerinizle elinizi çekin.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Önerge, çok basit bir önerge. Ordu ili Fatsa
ilçesinde 2 bin dönümlük arazi üzerinde siyanürle altın madenciliği
yapılıyor. Şimdi, yeni bir kararla bu maden sahasının
2 kat daha genişletilmesi öneriliyor. Yani yaklaşık 4 bin
dönümlük alanda tekrar siyanürle altın çıkarılacak. Bu
alanın içerisinde bölgenin en önemli yaylalarından olan Korgan,
Aybastı Yaylaları da var ve ciddi bir doğa tahribatına
neden olunacak.
Şimdi, 1800lü yılların sonunda ilk
kez altın madenciliğine başlandığında siyanürle
altın araması yapılmış fakat bunun maliyeti çok yüksek
görülmüş. 1950li yıllardan sonra teknolojinin geliştiği
belirtilerek yeniden siyanürle altın madenciliği
yaygınlaşmış ve şu anda altın madenciliğinin
büyük bir bölümü siyanürle gerçekleştiriliyor. Bakın, hiç kimse
Madencilik yapılmasın. demiyor, hiç kimse Bir ülkenin yer
altı zenginlikleri topluma kazandırılmasın. demiyor.
Önemli olan şey şu: Doğayı koruyor musunuz korumuyor
musunuz? İnsanla birlikte doğada yaşayan canlılara
saygınız var mı yok mu? Birincisi bu. İkincisi, bu madenle
doğaya ve geleceğe ne kadar zarar veriyorsunuz? Asıl sorun bu.
Yoksa kimse madenciliğe falan karşı değil. Fakat siyanürle
altın madenciliği gerçekten insanlık için büyük bir tehdit.
Bakın, size şunu söyleyeyim: Şu anda
çıkarılan altının, bugüne kadar dünyada
çıkarılmış altının yüzde 15i mühendislikte,
tıpta, diş hekimliğinde kullanılıyor, sadece yüzde
15i. Aslında, bugüne kadar çıkarılmış altın
madeninin yüzde 85inin insanlığa toplu iğne ucu kadar
yararı yoktur. Eğer var olan altın dönüştürülüp
kullanılmaya devam edilirse önümüzdeki elli yıl, yüz yıl
değil, belki de sonsuza kadar dünyaya yetecek kadar altın
çıkarıldı zaten. Altın bir zenginlik kaynağı olarak
görülüyor. Evet, altın bir zenginlik kaynağı ama tek
değişim değeri olarak altın kabul edilmiyor. Dünyada rezerv
para birimleri var ve bu rezerv para birimleri de değişim değeri
olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla biz zenginleşeceğiz
diye, aslında insanlığın ihtiyaç duymadığı
madene ve
İnsanlığa büyük bir zarar verecek, doğaya büyük
bir zarar verecek siyanürle altın arama girişiminden vazgeçilmelidir.
İşin talihsiz yanı şu: Biraz
sonra, bu önergenin kabul edilip edilmemesi Genel Kurulun oylarına
sunulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bu
önerge yani siyanürle altın aranmasının yaratacağı
tahribatın araştırılması için sunulan önerge Genel
Kurulun oylarına sunulacak. Garip bir şekilde, kendisine
milliyetçiyim diyen parti, kendisini milliyetçi muhafazakâr olarak gören
partiler, bize vatan haini diyenler, doğanın tahrip edilmesine,
Ordunun tahrip edilmesine evet diyecekler, işte, vatan haini olarak
gördükleri partiler de Bu ülkenin toprağına, dağına,
yaylasına sahip çıkın. diye oy kullanacaklar diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar
BAŞKAN - Sayın Keven, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, buğday taban fiyatının bir an
önce açıklanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Haziran ayı geldi, buğday taban
fiyatı hâlâ açıklanamadı. Çiftçiye
yaptığınız bunca zulüm yetmedi mi? Hasat sezonu
başlamışken buğday taban fiyatlarını
açıklamamak düpedüz çiftçimizle alay etmektir. Bakınız, geçen
yıl 17 Mayısta, ondan önceki yıl ise 4 Mayısta
açıklandı; bu yıl ise haziran ayı gelmesine rağmen
açıklanan bir fiyat yok. Çiftçimiz, onca emekle yetiştirdiği
buğdayın taban fiyatının insaflı bir şekilde
açıklanmasını bekliyor. Şu an borsalarda güncel buğday
fiyatı 7 liraya yakın seyrediyor, ithalata ise zaten 6 lira ödendi.
Çiftçimizin bu üretimi yapması için eline en az 8 lira geçmesi lazım.
Diğer taraftan, ekmek fiyatlarını da düşünüyorsanız,
gelin, 2 lirasını ek destekleme olarak hazineden verelim ve hem
üreticiyi hem tüketiciyi rahatlatalım. Buğdayın taban
fiyatı 8 liradan aşağı olmamalıdır ve bir an önce
açıklanmalıdır.
Saygılarımla.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Ordu ilinde yürütülen
siyanürle altın arama faaliyetlerinin zararlarının tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
6/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Adıgüzel.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmek
istiyorum: Biz madenciliğe karşı değiliz, biz
madenciliğin doğru yerde, doğru teknikle
yapılmasını istiyoruz.
Şimdi, Ordu iline bakınca, şu
haritada gördüğünüz üzere -bu, TEMA Vakfının raporudur- Ordu
ilimizin yüzde 74ü maden alanı olarak ilan edilmiştir. Ya, biz
nerede yaşayacağız, Ordulular olarak biz nereye gideceğiz?
Yüzde 74ten bahsediyorum. Ordu ilinin tamamı tarım ve orman
alanıdır. Yani bu şekilde maden alanı açarken tarımdan
kayıp oluyor. Ordu ili, Türkiyenin en çok fındık üreten ilidir
ve dünyanın en çok fındık üreten ilidir. Ordu ili, bal
üretiminde de Türkiye 1incisidir. Tarımda bu kadar önde bir ilde, zaten
sınırlı olan tarım topraklarında madencilik yapmak
rantabl da değildir.
Bakın, size bir resim göstereceğim. Bu
resim, Fatsada başladığınız altın madeni
işletmesi, yeşil Fatsanın bağrındaki sarı
çıban; 2 bin dönüm alan. Şimdi, vatandaşlarımız
şunu zannetmesin: Adı altın, çok rantabl, devletimiz bundan çok
şey kazanıyor. Asla değil. Bakın, şu alanda, 2 bin
dönüm alanda bu firmanın devlete taahhüt ettiği beş yıldaki
miktar -burada, evrakında var- 9,2 milyon dolar; bunun içerisinde vergiler
de var arkadaşlar. Teşviklerle vesaire bu, yılda 1,5 milyon
dolar yapmıyor ama şu alana, bu 2 bin dönüm alana fındık
dikin, bugün dikin; bunun Türkiyeye yıllık getirisi tam 3 milyon
dolar. Arkadaşlar, açık konuşuyorum, bu madenin devlete
verdiğinin tam 2 katını biz buraya fındık dikip
verebiliyoruz ve yüz sene burada başka bir şey yetişmeyecek,
bunu 100le çarpın, 300 milyon dolardan bahsediyorum, 30 kat daha fazla
bir meblağdan bahsediyorum. Bu bir ihanettir; eğer bu, bilgisizlikse
cehalettir ama bilerek yapılıyorsa bu, ihanettir, çok açık
ihanettir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Fatsadaki bu
meselede
Geçmişte altın madenlerinde Türkiyede Koza Altın
vardı, şu anda FETÖ iltisakı nedeniyle kayyum atandı, daha
sonra yurt dışına kaçtı. Fatsadaki bu işletme de
Türkiyedeki birçok maden işletmesi de zamanında bu Koza Altınla
alt taşeron-üst taşeron ilişkisi olan firmalar. Türkiyeye
altın madenciliği FETÖnün yükseldiği dönemde gelmiştir. O
yüzden, bugün altın madenciliğinin ana unsurları -hem
şirketler olarak hem de bürokrasideki uzantıları- FETÖyle
iltisaklı insanlardır.
Ve analiz raporları
Bakın, şunlar
Fatsa madeninin analiz raporları, yurt dışında analiz
edildi, bunların o toprağı zehirlediği ortaya
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Arkadaşlar, biz
size başka ne söyleyeceğiz? Ekonomik olarak rantabl değil,
doğayı zehirliyor ve FETÖyle iltisaklı yapılardan
bahsediyoruz. O yüzden, burada bu maden işletmelerini kim savunuyorsa,
hangi bürokrat, hangi vali ve hangi siyasi savunuyorsa ortaya çıkacak.
Eğer Ordu Valisi, bu işin burada bitmesi gerekirken, elimizde evraklar
varken devam ettiriyorsa, kendisine emir veriliyorsa Şu kişi emir
verdi. diyecek; yok, kendi yapıyorsa çıkıp bunun nedenini izah
edecek.
Ve Perşembe Yaylası
Geldiler, Fatsadan
kovduk, Ulubeyden kovduk; ya, kapıdan kovuyoruz, bacadan giriyorlar.
Bakın, şu güzelim coğrafyayı, şu cennet vatanı
istila etmek istiyorlar. Burası bir Salda Gölüne, burası bir Dipsiz
Göle dönmesin. Burası dünya harikası, dünyanın 8nci
harikası; ya, burada altın madenciliği olur mu, siyanürle
işletme olur mu?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Olmaz, hayatta olmaz
ya!
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Ya,
aklınızı mı yitirdiniz siz! Ya, buraya nasıl izin
verirsiniz, burada nasıl böyle bir şeye
kalkışırsınız?
İşte bunların bedelini bu halk size
ödetecek diyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bulut, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatta dolu ve fırtına sonucu
meydana gelen hasara ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Dün akşam saatlerinde Erbaa ilçemizde ve Tanoba
kasabamızda meydana gelen şiddetli fırtına ve dolu
sebebiyle tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Yaşanan kuvvetli fırtına sonucu Tanoba kasabamızda hayvancılıkla
uğraşan çiftçilerimizin ağıllarında ağır hasarlar
oluşmuş, maalesef çok sayıda küçükbaş hayvanımız
telef olmuştur. Her zaman çiftçimizin ve besicilerimizin yanında olan
devletimizin, yaşanan afet dolayısıyla hayvanlarını
kaybeden çiftçilerimize yardım elini uzatacağından şüphe
duymuyor, mağdur olan köylülerimizin yaralarının
sarılması konusunda sürecin takipçisi olacağımızı
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevin Coşkun,
buyurun.
33.-
Muş Milletvekili Şevin Coşkunun, Batmanda yapılan ev
baskınlarına ilişkin açıklaması
ŞEVİN COŞKUN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Batmanda yapılan ev
baskınlarında Batman Belediye Eş Başkanı Songül
Korkmaz ve Bekirhan Belediye Eş Başkanı Gülistan Sönük, Kozluk
Belediye Eş Başkanı Nazime Avcı, HDP Batman eski İl
Eş Başkanı Fatma Ablay, İl Genel Meclisi Üyesi Semra
Güneş, Merkez İlçe Eş Başkanı Gurbet Doğan, TJA
aktivistleri Gurbet Bozyiğit, Halide Keser, Gulnur Deli, Zeynep Oduncu,
Ruken Zeryam Işıkın da aralarında olduğu 15
kadın arkadaşımız gözaltına alındı.
İktidara söylüyoruz; siyasi soykırım
operasyonlarıyla kadınları susturacağınızı
sanıyorsanız yanılıyorsunuz, gözaltılarla
kadınların iradesini teslim alamayacaksınız, kadınlar
tüm baskılara rağmen mücadeleye devam edecek, kazanan kadınlar,
kaybeden siz olacaksınız.
Teşekkürler.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Ordu ilinde yürütülen
siyanürle altın arama faaliyetlerinin zararlarının tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
6/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ordu Milletvekili Sayın Ergün Taşcı, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerisiyle ilgili AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
arkadaşlarımızı dinledik. Orduda bugüne kadar
oluşturulan algıya baktığınızda, sanki 3, 5, 10
tane maden işletmeciliği ruhsatıyla ilgili bir sürecin yaşandığını
görüyorsunuz, hissediyorsunuz; daha doğrusu, oluşturulan algı
bu.
Kısa bir bilgi vereyim. Ordudaki, Fatsadaki
bir işletmeden, 2009da başlayan ve bugüne, 2021e kadar faaliyetini
devam ettiren bir işletmeden bahsediyoruz. Bu süreçten, az önce
arkadaşlarımızın ifade ettiği ilçelerimizdeki
yaylalarda yapılan yeni çalışmalarla ilgili süreçten, bir arama
ruhsatıyla ilgili bir süreçten bahsediyoruz; bunun biraz teknik olarak
anlaşılması lazım. Arama ruhsatında yedi, dokuz gibi
yıllara sari bir şekilde ülkemizin kaynaklarının
aranmasıyla ilgili bir çalışmayı yürütüyoruz, Enerji
Bakanlığı yürütüyor.
Arkadaşlarımız ilk cümleye
başlarken Madenciliği önemsiyoruz. diyorlar; önemsediğimiz
madenciliğin çevreye duyarlılığıyla ilgili, bugün,
benim bölgenin milletvekili olarak arkadaşlarımızla beraber,
yereldeki belediyelerimizle beraber duruşumuz nettir. Geçenlerde, Çevre
Bakanlığındaki eylemlerde bu çok net bir şekilde
gözükmüştür. Bakanlığımız çevreye olan duyarlılığıyla,
hassasiyetle talebimizi, takibimizi inceliyor. Ne yapalım yani bugün
madenciliğe karşı bir konuşmayla mı
karşınıza çıkayım? Evet, hassasiyetiniz,
hassasiyetimizdir; kesinlikle ve kesinlikle sizden aşağı kalacak
bir hassasiyetten uzak bir yapımız yok. Fatsada çevredeki
derneklerimizle beraber iletişimimiz açıktır. Bu konuda
madencilik mevzuatına ve usulüne uygun olmayan eylemlere karşı
önce biz hem sahadayız hem Bakanlığımızdayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ama şunun da
bilinmesi lazım: Bugün rakamlar -eksi, artı olabilir ama- 39-45 bin
ton; madencilik, evet, bugün, bu dönemde üretime geçmiştir, yirmi yıl
önce böyle bir rakam yoktu. Eğer bugün, cari açıktan bahsediyorsak ki
muhalefetin parti programlarına baktığımızda
madencilerin derneklerinin en yetkin insanları bugün CHP Genel Merkezinde
madenciliğin önemini anlatmıştır. Diğer partiler de bu
konuda çok net bir şekilde hedef olarak madenciliği ve
doğayı tahrip etmeden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Madencilere
karşı değiliz.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Vahşi
madenciliğe karşıyız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Doğayı sömürdüğünüzün resmidir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ordunun
yüzde 74ü maden sahası, yüzde 74!
ERGÜN TAŞCI (Devamla) Efendim,
bakınız, bu konuda, Orduda hiçbir ilçemizde, hiçbir
vatandaşımızın duyarlılığını göz
ardı eden, ne iktidarın ne Cumhur İttifakı'nın bir
mensubu vardır ne de böyle bir şeye tevessül edilebilir.
Madencilikteki dışarıdan ithali kapatacağız
inşallah ancak doğayı tahrip etmeden madencilik
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yok
öyle bir şey ya!
ERGÜN TAŞCI (Devamla) - Bir de siyanürle maden
arama; kafa yorduğunuzda bunun yan yana gelmeyeceğini, aramanın
sonrasında işletme sürecinde siyanürün dışında bir
kimyasalın olmadığını teknik olarak herkes biliyor,
bütün partiler biliyor. Ama ilk cümle olarak siyanürle maden arama diye bir
ifadeyi şiddetle kınıyorum, bunu bile bile
kullandığınız için kınıyorum. (HDP
sıralarından gürültüler)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Ayrıştırma, ayrıştırma.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Ayrıştırma, ayrıştırma; siyanürle
ayrıştırma.
ERGÜN TAŞCI (Devamla) Evet, Orduda en ufak
bir şekilde yanlışa müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.
Bu konudaki hassasiyetinizden dolayı
hemşehrim başta olmak üzere sizlere teşekkür ediyorum, sağ
olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sermayeye peşkeş çektiniz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Siyanürle
ayrıştırma masum mu? Siyanürle ayrıştırma makul
bir şey mi?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Gümüşhanede 2
su deresine aktı siyanür havuzları.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan
BAŞKAN Mustafa Bey, ne diye söz istiyorsunuz
ya?
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Şimdi, burada bir
yanlış bilgilendirme var, bir dakika söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika söz
veriyorum.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu Milletvekili Ergün
Taşcının İYİ Parti grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Evet, şimdi, hatip
dedi ki: Biz burada yapılan işleri kontrol ediyoruz, denetliyoruz.
Şimdi, bakın, bu bahsettiğimiz Fatsa
altın madeninde -şirketin evrakı bu- 3 milyon 400 bin ton cevher
işlemesi ÇED süreci dolmuştur. MAPEGin kendi raporuna,
araştırmasına göre, şu evrakta da fazladan 900 bin ton
çalışma yapılmıştır yani şu anda 2nci ÇED
başvurusu için başvuru yapan firmanın izni yoktur. Bu iznin
olmadığını biz mahkemede de ispat ettik fakat buna rağmen
Ordu Valiliği ve Çevre Bakanlığı buranın
işletmesini devam ettiriyor; bizim söylediğimiz budur. Eğer
denetliyorsanız, eğer takip ediyorsanız buradaki bu sürece neden
devam diyorsunuz? Başka bir şey söylemiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hasan Çilez, buyurun.
35.-
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Tokatın Turhal ilçesinde
geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitiren CHP
Amasya İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Can Bağa
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Cumhuriyet Halk Partisi Amasya İl Gençlik
Kolları Başkanı Emre Can Bağ kardeşimiz Tokatın
Turhal ilçesinde geçirdiği bir trafik kazası sonucu
yaşamını yitirmiştir. Hayatının baharında,
28 yaşında hayata veda eden kardeşimize Allahtan rahmet
diliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ailesine, kendi ailesine ve sevenlerine
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
BAŞKAN Allah rahmet etsin.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Gezi davasındaki ağır
cezasızlıkların yol açtığı adaletsizliğin
araştırılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
31/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/5/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31 Mayıs 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Gezi davasındaki ağır cezasızlıkların yol
açtığı adaletsizliğin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (18927 grup
numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 31/5/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Gezinin 9uncu yılında Mehmet
Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Medeni Yıldırım,
Abdullah Cömert, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve
Berkin Elvanı saygıyla sevgiyle anıyor; eylemleri, erdemleri
önünde saygıyla eğiliyorum. Ayrıca, Emel Korkmaz anneyi ve
Gülsüm Elvan anneyi de buradan saygıyla selamlıyorum.
Bu katliamın sürecinde dava
tavsatılmış bir cezasızlık politikası uygulanarak
katillere gerekli ceza verilmemiştir. Gezi eylemi, doğaya,
yaşama, demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, birlikte
yaşama sahip çıkmayı amaçlayan meşru, demokratik bir
eylemdir; dünya insanlık tarihine geçmiştir tıpkı Tiananmen
Meydanında yapılan eylem gibi, tıpkı Bastille hareketi
gibi, tıpkı Güney Afrikada ırkçılığa
karşı yapılan hareket gibi, tıpkı IŞİDe
karşı yapılan Kobani direnişi gibi dünya insanlık
tarihine geçmiş bir eylemdir. Doğrudur, Gezide bir barbarlık,
Gezide bir Vandallık vardır ama bu barbarlık ve Vandallık
eylemcilerin doğaya, yaşama sahip çıkması değil, bu
amaçla yaptıkları eylemler değil, eylemcilere sıkılan
gaz, eylemcilere sıkılan gaz kurşunu, eylemcilere
sıkılan kurşun ve eylemcilere yapılan işkencedir,
Vandallık budur. Bu Vandallığı buradan bir kere daha mahkûm
ettiğimizi belirtmek istiyorum ve sevgili Mücella Hocam, beni
dinlediğine eminim, seni sevgi ve saygıyla selamlıyorum;
sanatçı Çiğdem Mater, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Avukat Can Atalay, Çorlu tren kazası ve Aladağ katliamıyla
ilgili avukatlığı yapan, aynı zamanda Somada 301
madencinin hakkını savunan onurlu Avukat Can Atalay, Hakan
Altınay, sanatçı Mine Özerden, Tayfun Kahraman, eğitim ve bilim
insanı Yiğit Ali Ekmekçi; sizlerin ve mücadelenizin önünde sevgi ve
saygıyla eğiliyor, sizlere verilen cezanın hiçbir
meşruiyetinin olmadığını bir kere daha belirtmek
istiyorum.
Bakınız, Gezi eylemleri
sırasında İçişleri Bakanlığının verilerine
göre tüm illerde toplumsal hareket olmuş, birçok ilçede ve hatta köyde
toplumsal hareket olmuş ve 5.532 eylem gerçekleşmiştir. Bu
eylemlere 3,5 milyon insan mobilize olarak katılmıştır;
fikren ve ruhen katılanların sayısı da eklendiğinde bu
50 milyonu bulacaktır. Üzerinden dokuz yıl geçmiş olmasına
rağmen Gezi ruhu ve Gezi direnişi hâlâ ayaktadır, Gezi ruhu ve
Gezi direnişi demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet istemeye devam
etmektedir tıpkı Kobanide IŞİD canilerinin kadın
tecavüzüne, çocuk katliamına karşı yapılan eylemde
olduğu gibi. Bu anlamda, sevgili Osman Kavala ile sevgili Selahattin
Demirtaşın kesiştiği nokta Kobani direnişi ve Gezi
direnişidir. Bu Gezi direnişi ve Kobani direnişi Türkiye ve
dünya insanlık tarihine geçmiş demokratik eylemlerdir.
Bizim amacımız, Gezi eylemcilerinin,
Taksim direnişçilerinin temel taleplerinden biri olan cezasızlık
politikasının araştırılması ve verilmiş
haksız cezaların hukuk nezdinde yeniden gözden geçirilmesi talebidir.
Bu anlamda 31 Mayıs, bizce, doğaya, doğal yaşama,
demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkma günü olarak ilan
edilmeli ve kutlanmalıdır çünkü Gezi direnişi, doğal,
doğacı bir harekettir. Gezi direnişi, ne dıştan ne
içten ne bir başka yerden pompalanmış,
kışkırtılmış bir hareket olmayıp tamamen
doğa seven, çevre seven, tarihine, kültürüne, ortak ve eşit
yaşama, Türkiyede halkların eşit yaşamına,
inançların eşit yaşamına, insanlığın
eşit yaşamına sahip çıkmaya çalışan, kadın
haklarına son derece saygı duyan ve kadın özgürlüğünün
olmasını savunan bir harekettir; bir demokrasi hareketidir, bir sivil
toplum hareketidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın Osman Kavala da Sayın Mücella
Yapıcı da bu anlamda, bu sürece katılmışlardır.
Öyleyse verilen on sekiz yıl hapis ve verilen müebbet hapsin hiçbir
meşruiyeti yoktur. Bu, hukuka karşı; bu, insan hak ve
özgürlüklerine karşı; bu, Gezide doğayı, adaleti ve
eşitliği talep eden insanlara karşı işlenmiş bir
suçtur. Bu suç, yeniden gözden geçirilmeli, bu suça dair hukuki süreç yeniden
araştırılmalıdır.
Bitirilirken bugün, mayısın son günü
Mayısın son günü hazirana dönüyor, dağda devrim ateşi alev
alev yanıyor. demişlerdi; Alpaslan Özdoğan, Sinan Cemgil ve
Kadir Mangayı Nurhak, sana güneş doğmaz, uçan kuşlar yuva
kurmaz. diyerek sevgiyle saygıyla anıyorum. Sevgili Sinan Cemgil,
sevgili Alpaslan Özdoğan, sevgili Kadir Manga
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür eder, saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Konuşmama başlamadan önce Gezide kaybettiğimiz çocuklarımızı
bir kez daha saygıyla anmak istiyorum. Gezi 9 yaşında,
yaşasın Gezi direnişimiz.
Gezi bu ülkenin onurudur; Yaşam tarzına
müdahaleye, baskıya, talana, doğa katliamlarına, demokrasiye
müdahaleye, dayatmalara karşı tarihin gördüğü belki de en geniş
katılımlı ve en barışçıl insani itirazdır.
İşte yükselen bu itirazın gücü iktidarı öyle korkuttu ki
dokuz yıldır hâlâ unutmuyorsunuz. Geziyi haksız ve hukuksuz bir
biçimde yargılamanın ve cezalandırmanın peşine
düştünüz. O gün Gezide demokrasiyi, insan haklarını,
doğayı, çevreyi ve şehri savunanları, özgürlüklerini
savunanları hem de darbe girişimi diye cezalandırmaya
kalkıyorsunuz. Ne haddinize demokrasiyi savunanları darbecilikle
suçlamak?
İstanbul'a ihanet ettik. diyenler
İstanbula ihanet etmeyin. diye uyaranları yargıladı. 2
defa beraat edip sıfır ceza almalarına karşılık
bu sefer alabilecekleri en ağır cezayı,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını
verdiniz yani yargıya güven sıfır. En ağır cezayı
da alabilirsiniz masum olduğunuzu 2 defa kanıtlamış
olsanız bile, bu hepiniz için geçerli.
Geçmişte, biliyorsunuz, Zekeriya Özler
vardı -ne talimat verilirse öyle karar verenler- şimdi de yeni
savcılar ve hâkimler türettiniz, normal yargılama kendi hâlinde
yürüdüğünde sıfır ceza da verebiliyor ama sıfır ceza
alanlara siz ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası verdirebiliyorsunuz. Bugün sabah Çubuk Adliyesindeydik; Genel
Başkanımıza linç girişiminde bulunanlar, taş atanlar,
bıçakla saldıranlar -diğer taraftakiler
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldıkları
hâlde- burada yatarı olmayan cezalarla âdeta ödüllendirildiler. Tweet
atanları cezaevine gönderiyorsunuz, taş atıp linç
girişiminde bulunanları yatarı olmayan cezalarla
ödüllendiriyorsunuz.
Canan Kaftancıoğlu sırf
İstanbulda size seçim kaybettiren İl Başkanı oldu diye,
bugün, Gezinin yıl dönümünde cezasını infaza gönderiyorsunuz ve
yarın da yine bir tweeti retweet etti diye yargılamaya devam
edeceksiniz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlunu da bir başka sebeple siyasetin dışına
atmak için yine bir kurgu yargı uyguluyorsunuz. Dün kol kola
yürüdükleriniz Ergenekon ve Balyozu yaptılar, bugün de yine, başka
başka kurgu davaları yürüten hâkim ve savcılar var. Asıl,
bu hukuksuzlukların, haksızlıkların
karşısına dikilmesi gereken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ ŞEKER (Devamla)
bu baskılar
karşısında dimdik durup hukuksuzluklar karşısında
adaleti araması gereken savcılar ve hâkimlerin heykellerini dikmeniz
lazım. Zekeriya Özün heykelini dikmeye kalkanlardan biz böyle bir
şey beklemiyoruz tabii ki. Bugün, sessiz çoğunluğun sesi
yükseliyor ve bu sessiz çoğunluğun sesi ülkenin barışı
için, ülkenin kardeşliği için, ülkenin geleceği için bir araya
geldiğinde sizler korkuyorsunuz. Korkmayın, o günler gelecek ve bu
ülke barışına, kardeşliğine kavuşacak.
Mücella Yapıcı şehri
güzelleştirmek için uğraşıyordu, şimdi hapse
attınız, hapiste yattığı süre içerisinde cezaevi daha
insani koşullarda nasıl hizmet verebilir, onun arayışında;
orayı güzelleştirmeye uğraşıyor. Siz onları
istediğiniz kadar zindanlara atın, onlar dünyayı
güzelleştirmeye çabalamaya devam edecekler.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi var
Meclis araştırması açılmasıyla ilgili, Gezi
olaylarında kolluk kuvvetlerinin işlediği suçlar ve bu suçlara
karşı geliştirilen cezasızlık diye bir gerekçe
oluşturulmuş. Aslında bir varsayım, Gezinin demokratik bir
direniş biçimi olduğuna dair uzunca bir gerekçeleri var. Bizim de bir
varsayımımız var bu konuyla ilgili. Bizim
varsayımımız da şu: Gezi olaylarında ölüm ve
yaralanmalar var; 46 kamu binası, 231 polis aracı, 44 ambulans
kullanılmaz hâle gelmiş; 326 iş yeri, 201 araç tahrip
edilmiş; 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı da
yakılmış bu demokratik denilen eylemde. Bu da bizim
varsayımımız.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Bir taraf can
konuşuyor, bir taraf mal konuşuyor.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Şimdi, bu 2
varsayımı karşılaştırdığımda, bu
konuda karar verecek olan Türk yargısı ve Türk
yargısının da işleyiş biçimini aslında biraz
anlatmak gerekiyor çünkü bazı siyasi partiler Türk
yargısının işleyişini anlatırken Kadınlar
cezaevine atılıyor. diye anlatıyor
ALİ ŞEKER (İstanbul) Millet can
derdinde, siz cam derdindesiniz!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
işte, Mimarlar
Odası Başkanı cezaevine atılıyor. diye
anlatıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yalan mı?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Gazeteciler
cezaevine atılıyor. diye anlatılıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yalan mı?
REFİK ÖZEN (Bursa) Yalan, yalan.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Kürtler
yargılanıyor. diye anlatılıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yalan mı?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bunların
hiçbirinin gerçekliği yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hiçbiri gerçek
değil, yalandan yatıyorlar(!)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Türk ceza
yargısı
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Cezaevinde kaç kişi vardı, şimdi kaç kişi var; söyle! 5 kat
arttı, 5 kat.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Siz belki
bilmiyorsunuz, belki farkında değilsiniz, belki de bunu
anlayamıyorsunuz ama Türk ceza yargısının bir tane
yargılama sistemi var: Suçu tanımlar
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Tanımı kim yapıyor?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) -
o tanıma uyan
kimse onun kadın-erkek olduğuna, ırkına, cinsiyetine,
milliyetine, yaptığı işin ne olduğuna bakılmaz,
eylemi neyse onun üzerinden yargılanır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gözümüze
bakarak konuşun.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Şimdi, orada,
Gezi olaylarında polis memurları da yargılanmış.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Roboskinin hesabını verin, Roboskinin.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Burada her ne kadar
bunun olmadığı söyleniyorsa da ceza alan polis memurları da
var.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Tamam, onu da
araştıralım, onu da araştıralım.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Vatandaşın
malına zarar verenler de yargılanmış, ceza almış;
devletin güvenliği aleyhine suç işleyenler de
yargılanmış ama ağaç hassasiyeti, doğa hassasiyetiyle
giden vatandaşlarımız da beraat etmiş, bir kısmı
da hiç yargılanmamış.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bunların
hiçbirisi taş atmadı, bir çakıl taşı atmadı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) 1
polis bile ceza almadı. Kim öldürdü çocukları?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bunlardan hiç
bahsetmiyorsunuz, Geziyi sanki bir başkaldırı, bir direniş
gibi anlatıyorsunuz. Bizim bu konuyla ilgili bir bakış
açımız yok. Devletin de bir bakış açısı var.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ne talimat
verilirse ona bakıyor.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Devlet suç
işleyene cezasını verir, suç işlemeyen beraat eder ve
devletin gündeminden düşer bu. Siz bunu yeniden gündeme getirinceye kadar
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde de böyle bir şey yok çünkü
yargılama yapılmış. Yargıyı takip etmek
hâkimlerin işi, bizim işimiz değil.
ALİ ŞEKER (İstanbul) 2 defa beraat
etmişler, ağırlaştırılmış müebbet
almışlar.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Yargının
karar verdiği bir konuda da Meclis araştırması
yapılmasının gerek olmadığını
düşünüyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) 2 defa beraat,
ağırlaştırılmış müebbet olmuş; bunu
araştırmaya gerek yok(!)
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) O yüzden de bu
önergenin karşısında oy kullanacağımızı
söylüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, söz istemiştim ama tekrar istiyorum, evet.
BAŞKAN Şimdi söz vereyim size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
aslında bize sataştı açıkçası, söylediğimiz her
şeyin gerçekliğinin olmadığını söyledi.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Gezi davası, cezalar, yaşananlarla ilgili
araştırma önergemizi varsayım olarak ifade etti, kendilerinin
de bir varsayımı olduğunu söyledi. Hadi buraya kadar
anlaşalım ama biz varsayımdan ziyade haksız, hukuksuz ve
talimatla verilen mahkûmiyet cezalarını somut olarak ifade ediyoruz.
Şu anda Silivri Cezaevinde Osman Kavala
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla
yatıyor. Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Çiğdem Mater,
Mücella Yapıcı; bunlar yatıyor ya, ceza aldılar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kadın olduğu için mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ceza
aldılar. 2 defa beraat kararı olmasına rağmen ceza
aldılar ve sayın hatip dedi ki -en önemli cümlesi- Bizim bir
bakış açımız yok ve gündemimizde değil.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ne talimat
verilirse o.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsaf ya, insaf!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Yargının karar verdiği bir konuda
diye kayıt düştü
oraya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
ülkenin Cumhurbaşkanı, Osman Kavala ve Gezi davasıyla ilgili,
tıpkı Kobani kumpas davası gibi, sayısız açıklama
yapmıştır, sayısız talimat vermiştir. Bu ülkenin
Cumhurbaşkanı, daha kim olsun? Bir de AKPnin Genel
Başkanı. İşine gelince Genel Başkanım. diyor,
kendisine hakaret edilince, Cumhurbaşkanlığına hakaret
diye bu sefer diğer şapkayı giyiyor; böyle bir tezat olamaz,
böyle bir yönetim olamaz. Bize iktidar grubu lütfen ama lütfen Yargı
bağımsızdır. Bizim yargıyla işimiz yok. demesin.
Yargıyı siz yönetiyorsunuz, yargıya siz talimat veriyorsunuz,
yargının ne karar vereceğine kadar her işi siz yapıyorsunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Siz
yargıyı baskı altına alıyorsunuz, baskı
altına.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ha,
tabii, bazı olaylarda vazgeçiyorsunuz -Deniz Yücel ve Rahip Brunson gibi-
önce iddiada bulunuyorsunuz, talimatlarınızı veriyorsunuz, sonra
da anlaşmalar gereği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Uzun konu bu konu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitireceğim, emin olun.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özcesi,
Gezi davasında verilen kararların hiçbir hukuki altyapısı
yoktur. Ne Osman Kavala ne Mücella Yapıcı bir çakıl
taşı atmamıştır, bunu siz de gayet iyi biliyorsunuz,
ben de gayet iyi biliyorum. Bir demokratik protesto hakkının
kullanımına ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası verilmesi, iktidarın korkusu ve yargıyı
yönetmesidir. Ve şunu unutmasınlar: Gezi direnişi, kesinlikle
her yerde sahiplenilen ve bugün de arkasında olunan bir demokratik
protesto hakkıdır. Bugün iktidarın ortağı olan parti
de dün Gezideydi ama bugün Gezinin karşısında duruyor, bunu da
tarih yazıyor ve yazmaya devam edecek.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, TÜRGEV, ENSAR ve TURKEN gibi vakıflara, gerek özel ve
kamu kurum ve kuruluşlarının gerek yerel yönetimlerin
bağış ve hibe adı altında aktardığı
kaynak ve kullandırılan kamu olanaklarının boyutunun ortaya
çıkarılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
31/5/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/5/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin
Özkoç tarafından, TÜRGEV, ENSAR ve TURKEN gibi vakıflara, gerek özel
ve kamu kurum ve kuruluşlarının gerek yerel yönetimlerin
bağış ve hibe adı altında aktardığı
kaynak ve kullandırılan kamu olanaklarının boyutunun ortaya
çıkarılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (3466 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 31/5/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın
Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
adına heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şöyle bir hafızalarımızı
yenileyecek olursak şunu söyleyebiliriz: Yirmi yıldır ayyuka
çıkmış ve kesin görüntüler veren onca olay meydana gelmiş
iken bu iktidar ne Başbakanını ne bakanlarını ne
bürokratlarını ne de görevden aldığı hâlde
büyükşehir belediye başkanlarını yolsuzluk
iddialarıyla yargıya sevk etmemiştir, Meclisteki hiçbir
soruşturma önergesini de sonlandırmamıştır ve hep
engel olmuştur. Yani Hırsız bizdense, yolsuzluk yapan bizdense
biz onu korumaya alırız. mantığını içeren böyle
bir davranış biçimini cumhuriyet kurulduğundan bugüne kadar
hiçbir hükûmetin sergilediğini ben görmedim, duymadım. (CHP
sıralarından alkışlar) Yolsuzluk yapan kim olursa olsun,
yolsuzluk nerede varsa oraya gerekli hukuki işlemleri yapmak, Meclis
soruşturmalarını sonuçlandırmak sadece muhalefetin görevi
değil, muhalefetten daha çok da iktidarın görevidir. Ama öyle bir
mantık var ki hiçbir soruşturmayı görmüyoruz, hiçbir sonuç
ortaya çıkmıyor.
Değerli arkadaşlar, bu yaklaşım
tarzı yanlıştır. Şimdi, Sayın Erdoğana
yakın vakıflarla; Erdoğan ailesine yakın, onun iş
birliği içerisinde olduğu, ilişkide olduğu vakıflarla
ilgili öteden beri ortaya çıkmış pek çok hadise var; biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunların bir araştırma
önergesiyle Meclis gündemine getirilmesini, komisyon kurulmasını ve
araştırılmasını istiyoruz; bundan daha doğal ne
olabilir ama maalesef, iktidar buna yakın durmuyor.
Bakın, 2012 yılını
hatırlıyorum, Başbakan üç günlük yorucu Çin gezisinden sonra
geliyor, sekiz saatlik uçak yolculuğundan sonra hemen ertesi gün gece
03.00da özel uçağıyla Suudi Arabistana Riyada gidiyor. Ne hikmetse
Kral çölün ortasında, yazlığında bulunuyormuş. Kralla
görüşebilmek için helikopterle çölün ortasındaki yazlığa
gidiyor, iki saat görüşüyor ve dönerken kum fırtınası
çıktığı için Riyada ulaşabilmek için kara yolundan
saatlerce geliyor. Ertesi gün yani 08.30 civarında özel uçağıyla
Türkiyeye geliyor ve iki hafta sonra bir bakıyoruz ki vakıflarla
bağlantılı, aile efradından birinin hesabına
Kralın Sözleşme Dairesinden 99 milyon 999 bin 990 dolar para havale
ediliyor; bir süre sonra da bu vakıflardan birine yatırılıyor,
bir ay sonra da bakıyoruz ki 50 milyon doları tekrar diğer
yerlere gidiyor. Buna benzer onlarca olay var, onlarca hadise var. Bu
parayı Kral niye gönderir bir vakfa? Ama biliyoruz ki bu Kral öldüğü
zaman mevcut Hükûmet yas ilan etti, Türk Bayraklarını yarıya
indirdi. Daha sonra gelen Kral döneminde İslam Ordusu diye bir ordu
kurdu göstermelik, Suud ordusunun öncülüğünde ve Suud Kralının
huzurundan Suud ordusu önde, Türk askeri arkada Türk Bayraklarıyla resmî
geçit yaptı. Değerli arkadaşlar, bunlar, Türkiye'nin onuruna yakışacak
davranışlar değildir.
ABDde hapiste bulunurken Reza Zarrab 18 Mayıs
2016 tarihinde kefalet teklifi veriyor, 176 sayfalık ek belgeler sunuyor,
ne kadar hayır sahibi olduğunu anlatıyor. Bu hayır alanlar
listesinde yine aileye yakın bir STK var ve buna değişik
tarihlerde toplam 4 milyon 650 bin lira bağışta bulunduğunu
ABDde söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Buradaki
ilgili kuruluşun sitesine giriyorsunuz, bakıyorsunuz,
Hayırseverlerimiz diye bir bölümü var ama maalesef bu
Hayırseverlerimiz bölümünde Reza Zarrab yok. Arkadaşlar, vakıf
böyle olmaz. Cebinizden parayı koyarsınız, bir hayır
işine vakfedersiniz, oradan harcarsınız ama Sayın
Erdoğanın yakınlarının, ailesinin
oluşturduğu vakıfların tamamında koyulan işe
yarar bir para yoktur. Vakfı kuruyor; devletin menkulü, gayrimenkulü, yurt
dışından gelen paralar, içeriden gelen paralar, rüşvet
parası mıdır ne parasıdır belli değil, vakfa
giriyor; bu da yetmiyor, sonra bir bakıyoruz ki Amerika Birleşik
Devletlerinde TURKEN diye bir başka vakıf kurmuşlar, on
milyonlarca dolar buradaki vakıflardan oraya gidiyor. Şimdi, ben
soruyorum: Biz kaçmayız! diyorsunuz, kaçmıyorsanız şeffaf
olun, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergenin gündeme
alınmasını sağlayın. Biz buradayız,
kaçmıyoruz, şeffafız, araştırma komisyonunu kurun.
deyin. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu diyemiyorsanız
Meclisten kaçıyorsunuz demektir, Meclisten kaçan da her yerden kaçar
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Kaçmayacağımızı en iyi sen biliyorsun, sen; en iyi siz
biliyorsunuz Sayın Bakan.
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Kaçmıyorsanız önergeyi gündeme alın.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Size
yakışmadı.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukçuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlarım.
TÜRGEVi 1996 yılında İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
kurmuştur. Yönetim Kurulu Başkanı Fatmanur Altun, Yönetim Kurulu
Üyeleriyse Doktor Esra Albayrak. Sayın Cumhurbaşkanının
oğlu da TÜRGEVin Vakıf Meclisinde yer almaktadır. Öyle ki
Sayın Cumhurbaşkanının çocukları hem bu tür
derneklerde, vakıflarda görev alıyor hem de bizim resmî
vakıflarımızda, derneklerimizde görev alıyor, zannedersiniz
ki bunlar bu işin uzmanları.
Ensar Vakfı 1979 yılında
kurulmuştur. Onlarca şubesi vardır, din ve ahlak eğitimi
ile değerler eğitimi adı altında faaliyetlerde
bulunmaktadır.
TURKENse Ensarla birlikte TÜRGEVin kurduğu
bir vakıftır, amacının yurt dışındaki
insanlarımıza eğitim vermek olduğu söylenmektedir.
Kızılay gibi tarihî ve hayati dernekler bu tür vakıflara illegal
yöntemlerle para aktarmakta paravan kurumlar hâline gelmiştir,
kurumlarımızın prestijleri erozyona
uğramıştır. Eğer bu vakıflar hüsnüniyetle
faaliyette bulunacaklarsa, saklı gizli amaçları yoksa faaliyetlerini
aleni yaparlar, gelir kaynaklarını açıklarlar; birtakım
subliminal davranışlarla yardım, destek alarak ülke
kaynaklarını istismar etmek yerine öncelikle şeffaflık
sağlamalıdırlar. Söz konusu vakıfların, bir zamanlar
Hükûmete yakın olan, Amerika Birleşik Devletlerinde Türkiye aleyhine
tanıklık yapan bir illegal kişi, Suudi Kralı ve bir
belediyenin ücretsiz yurt tahsisi gibi pek çok sorunlu kaynaklardan gelirleri
olduğu ortadadır.
Kapalı, şeffaf olmayan, yardım
adı altında maddi destekler, kaynakların meşruluğu ve
harcamaların meşruluğu konusunda endişelere neden
olmaktadır. Kafalarda, bu vakıfların faaliyetleriyle ülkemiz
Anayasasında yazan prensiplere ne kadar uyulduğu konusunda
tereddütler uyanmıştır. Bu vakıfların sosyal
ayağı, yönetimde yer alan dinî kimlikleri öne çıkan
kişilerle güçlendirilmeye çalışılmaktadır; bu
kişiler, vakıflarla ilgili bu vakıflara özel fetvalar
verebilmektedir. Üniversite kurabilecek kadar da maddi güce
erişmişlerdir.
Gelirleri ve amaçları net olmayan, faaliyetleri
şüpheli, toplumdaki dernek vakıf kavramlarının
aşınmasına neden olan bu dernek ve vakıfların gerçek
durumlarının ortaya çıkartılması için Meclis
araştırması açılmasını yerinde buluyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Vakıflar bu
coğrafyada yüzyıllardır hayırsever insanlar tarafından
yoksullara yardım aracılığıyla kullanılan
kurumlardır ama son yıllarda bu işe haram bulaştı, bu
işe günah bulaştı. Bakınız, bu vakıflar
milyonlarla oynuyor arkadaşlar; o kurumdan oraya milyonlarca dolar
aktarılıyor, o kurumdan diğerine aktarılıyor.
Şimdi bu haramı biz nasıl temizleyeceğiz? Bu haramı
nasıl ortadan kaldıracağız? Tabii ki bunun
araştırılması gerekiyor. Meclisin burada görev ve
sorumluluğunu oynaması gerekiyor. TÜRGEV, TÜRKAV, SADAT, Ensar, hepsi
bir alanda statüko kurmuş, devletin diğer kurumlarından buraya
bol bol para aktarılıyor. Burada neyin de katkısı var?
Şu anlayışın maalesef katkısı vardır Türkiye
siyasi tarihinde: Çalıyorlar ama hizmet de ediyorlar. İşte bu
sakat anlayış, bu zihniyet AKP'yi daha da kirli bir noktaya getirdi.
Şimdi, biz bu
saatten sonra bu partiye Siyasal İslam'ı temsil ediyor. diyemeyiz.
İslam'ı AKP temsil edemez siyaset arenasında, kirlenmiştir.
Bakınız, bu ülkede yoksul insanlar aç, ekonomik ihtiyaçlarını
karşılayamıyorlar ama bu vakıflar bir elit tarafından
yönetiliyor, Amerika'ya milyonlar aktarılıyor, dünyanın
diğer ülkelerindeki çevrelerine milyonlar aktarılıyor.
Şimdi, bu günahı ortadan kaldırmanın zamanı
gelmiştir. Tabii
ki bu Meclisin, bu rolü oynama pozisyonu yoktur. İlk seçimlerde halk
rolünü oynamalıdır, bunların hepsini göz önünde
bulundurmalıdır. Bu parayı nereden buluyorlar? Bu parayı
talan ettikleri, gasbettikleri belediyemize atadıkları kayyumlar
aracılığıyla hem yandaşlarına ihale yoluyla para
devşiriyorlar, takla attırıyorlar hem de bu kişiler
tarafından bu kurumlara müthiş bir para akışı
vardır. Sadece bu vakıflar değil arkadaşlar. İhale
yoluyla bu bahsettiğimiz 5'li grup, 5 iş adamı üzerinden
nasıl partilerin ihtiyacının
karşılandığını, nasıl ideolojik bir alan
oluşturulduğunu, AKP'nin tüm ihtiyaçlarının bu iş
adamları tarafından karşılandığını
bilmemiz gerekiyor. Bakınız, bu ülke zengin ülkedir, bu ülke yer
altı ve yer üstü kaynaklarıyla milyonlarca insanı besler ama
iş kırk haramiler düzenine döndüğü için, bu kırk haramiler
düzeni devam ettiği için gelir dağılımında büyük bir
adaletsizlik yaşanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bir tarafta şatafat
içinde yaşayan kesim, bir tarafta yoksullukla boğuşan insanlar
vardır. Belirttiğim gibi, bu saatten sonra AKP'nin siyasal
İslamı temsil ettiğini söylemek İslamen de günahtır,
dinen de günahtır, caiz de değildir. Bu yapı kirlenmiştir,
günaha bulaşmıştır. Bu günahın ortadan kalkması
için halk rolünü oynamalıdır. Bu vakıflara da Dur. demelidir,
bu siyasi parti görünümündeki kırk haramiler düzenini inşa eden
yapıyı tarihin kirli sayfalarına göndermelidir. Söyleyeceklerim
bundan ibarettir.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Hacı Ahmet Özdemir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri ve bizleri
ekranları başında izleyen halkımız; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Konuşmacıları büyük bir dikkatle
dinledim, verilen öneri ile konuşmacıların konuşmaları
arasında paralellik kurmaya, irtibat kurmaya, bağlantı kurmaya
epey zorladım zihnimi ama maalesef doğru düzgün bir
bağlantı kuramadım. Ben en iyisi size bildiklerimi anlatayım
ve TURKENi sizlere takdim etmeye çalışayım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yurt dışına devletin, Millî
Eğitimin bursuyla 1980li yılların tam ortasında, ihtilalin
akabinde çıkmış bir milletvekili olarak, yurt
dışındaki öğrencilerin nasıl sıkıntılarla,
nasıl çilelerle, nasıl mücadelelerle hayatlarını
sürdürmeye, eğitimlerini tamamlamaya ve kendilerini yetiştirerek
ülkeye yararlı olmak için gayret sarf etmeye
çalıştıklarına yakından tanık olmuş
birisiyim. Bizim yurt dışında maalesef doğru düzgün bir ne
yurdumuz vardır ne kurumumuz vardır ne de büyükelçiliklerimiz bizim
öğrencilerimizle yakından ilgilenmektedirler. AK PARTİ gelene
kadar bu durum böyleydi, AK PARTİ geldikten sonra epeyce bir gelişme
sağlandığını fakat her zaman bizim slogan olarak
söylediğimiz cümledeki ifadesiyle Evet ama yetmez. şeklinde bir
anlayışla çalışmalarımızı
sürdürdüğümüzü biliyorsunuz. Amerikaya gönderdiğimiz
öğrencilerimizin, yüksek lisans yapacak, doktora yapacak, eğitim
alacak ve döndükten sonra bu ülkeye hizmet edecek insanların
yetişmesi, barınmaları, ikamet etmeleri için ve yakinen
ilgilenmek üzere böyle bir yurdun açılmasının çok büyük bir
ihtiyaç olduğu açıktır. Buna bütün parti gruplarının
hakikaten katılacaklarını ben tahmin ediyorum ama yöntemle
alakalı birtakım sorunların olduğunu, birtakım
şüphelerin olduğunu, grup sözcülerinin daha çok bunların
üzerinde durmaya çalıştığını gördüm. Bununla
alakalı da şunu söyleyelim: Amerika demokrasisini kutsarsınız
hepiniz ağzınızı açtığınızda. Bizim
Amerika'ya karşı, Batı'ya karşı herhangi bir
perestişimiz yok ama sizde ben bunu çokça görürüm. Ama Amerikan hukuk
sisteminin bugün yanlışlık içerisinde hareket ettiğini,
şeffaflık dışında hareket ettiğini, Türk hukuk
sisteminin bu konuda yetersiz kaldığını, Amerikan hukuk
sisteminin yetersiz kaldığını ifade ediyorsunuz, hâlbuki bu
TURKEN Vakfıyla alakalı hesapların şeffaflığa
kavuşturulması için Amerikan Hükûmeti harekete geçmiş ve FARA
adlı sisteme burası kaydolmuştur Amerika'nın talebi
üzerine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Değerli
Başkanım, bir dakikamı istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bugün hem FARA
sistemi üzerinden -ki Amerikalıların sistemidir- buraya yapılan
yardımları, bağışları, harcamaları gözetebilirsiniz,
gözleyebilirsiniz hem de açık sistem üzerinden buradaki vakıf sizlere
bu imkânı bizatihi kendisi sağlamış durumdadır.
Öneride benim takıldığım bir
nokta oldu Manhattan'da sadece arazisine 15,5 milyon dolar ödeyerek
yaptırdığı 21 katlı gökdelen
diyorsunuz.
Doğrusu ben ne demek istediğinizi anlamakta zorluk çektim yani galiba
TURKEN Vakfının başarısının kendiniz
tarafından tescil edildiğini ifade etmek istiyorsunuz, Manhattanda
bu kadar ucuza, bu kadar mükemmel bir yapının yapılmasına
hayranlığınızı belirtmek istiyorsunuz. Ben size bir
rakam daha vereyim: Bugünkü değerlerle -eğer araştırma
yaparsanız- bu bina 150 milyon dolar değere ulaşmış
durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Gereklidir,
ihtiyaç vardır, yapıldı; yetmez, inşallah daha çok yurda
ihtiyacımız var, daha çok yurt dışındaki öğrenci
ile iyiliğe ihtiyacımız var.
Teşekkür ediyorum.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Evet
deyin araştıralım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Vekilim, vakfın amacı bina yapmak mıdır?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Konya Milletvekili Hacı Ahmet
Özdemirin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, bir bilim
insanının bu şekilde konuşmasına gerçekten çok
üzüldüm. Şimdi, Türkiye'de -biz söylemiyoruz, TÜİK resmî
rakamları söylüyor- 5 öğrenciden sadece 1 öğrenci yurtta
kalıyor; 5 öğrenciden sadece 1i. Türkiye'de bu kadar büyük bir
ihtiyaç varken AKP iktidarı kurduğu vakıflar
aracılığıyla Amerikada Manhattan'da, etrafında tek
bir üniversite bulunmayan bir yerde yapacağı 21 katlı gökdelenle
oraya verdiği 15,5 milyon dolardan övgü duymalısınız. diye
bize Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşuyor. Türkiye'deki
öğrenciler deprem tehlikesi olan evlerde kirada kalıyorlar. Hiç mi
bundan sıkılmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu vakfın bugüne
kadar kaç Türk öğrenciye burs verdiğinin buradan
açıklanmasını talep ediyoruz. Neden orada Muhammed Ali'nin
çiftliği 2,5 milyon dolar verilerek alınmıştır?
Buradan açıklanmasını istiyoruz. Türkiyede bu kadar ihtiyaç
varken ve çocuklarımız yurt bulamıyorken neden Amerikada yurt
açma ihtiyacı duyduklarını bilmek istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünal.
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ediyorum.
Değerli bir akademisyen, değerli hocam
herhangi bir sataşmada bulunmadan bu konuda Meclisi bilgilendirdi. Bu
mukayeseyi kabul etmiyoruz çünkü Türkiye, Avrupada özellikle öğrencilere
yurt temini konusunda en yüksek kapasiteye sahip ülke.
Amerikaya gelince. Amerikada bizim
öğrencilerimizin herhangi bir şekilde terör örgütlerinin pençesine
düşmemesi için ağına düşmemesi ve orada Türkiyenin
mehabetine gerektiği şekilde öğrencilerimizin, yurt
dışındaki öğrencilerimizin barınması için bugüne
kadar birçok ev ve yurt yapılmış ve bu yeni bir şey
değil, bu yurt yapımları devam etmektedir. Bu konunun burada
tartışma konusu yapılmasının sebebini ve gerekçesini
biliyoruz, bunu ayrıca bir bahiste konuşuruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
çok özür dilerim, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sebebi ve gerekçesi
neyse Cumhuriyet Halk Partisi bilmek ister. Biz sebebi ve gerekçesini bilmek
isteriz.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) Değerli
Başkanım, rakamları arz ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ve bu kıyaslama
Ne demek kıyaslama yapmayacağız? Türkiyedeki
çocuklarımızı Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kayırmayacağız da Amerikada ne olduğu belli olmayan bir
yatırıma milyonlarca dolar para harcanmasını biz burada
gündeme getirmeyecek miyiz? Elbette ki getireceğiz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Türkiye'deki
çocuklarımız için de gereğini yapıyoruz; Avrupadaki,
Amerikadaki çocuklarımız için de gereğini yapıyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kaç Türk öğrenci?
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, TÜRGEV, ENSAR ve TURKEN gibi vakıflara, gerek özel ve
kamu kurum ve kuruluşlarının gerek yerel yönetimlerin
bağış ve hibe adı altında aktardığı
kaynak ve kullandırılan kamu olanaklarının boyutunun ortaya
çıkarılması amacıyla 31/5/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31
Mayıs 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
(CHP ve İYİ Parti sıralarından
Kabul
Kabul
sesleri)
BAŞKAN Divanda anlaşmazlık var,
elektronik cihazla oylamayı yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin,
oylama başlarken AKPde yeterli sayı yoktu.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Evet, öneri kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kanuna geçmeden 60a göre kısa bir söz alabilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Kırıklar Cezaevinde ölüm orucunda olan tutuklu Onur Yılmaza ve
Adli Tıp Kurumunun bir infaz makamına dönüşmesine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ya, bu arada söz almaları aslında ani bir
şey olduğu için yapıyorum. Bir avukat arkadaşla
görüştüm, Kırıkkaleden Kırıklar Cezaevine gönderilen
bir yurttaş var -Onur Yılmaz- ve bugün ölüm orucunun on beşinci
gününde. Avukatı müvekkili için oldukça endişeli. Doğrusu,
okuduktan sonra biz de endişelendik. Temel itirazı; tecritte
kalıyor, kötü muamelede bulunuluyor ve diğer personelin, cezaevi
personelinin, hiçbir olumsuzluğu olmadığı hâlde Cezaevi 1inci
Müdürü Haydar Ali Akın kendisine yönelik özel, özgün, ciddi tehditleri
olduğunu ifade ediyor. Hatta, bizim 3 vekilimiz daha önce İzmire,
aynı cezaevine, Kırıklara gitti, müdürle görüşmek
istediler çünkü ilgili müdürle ilgili çok sayıda başvuru alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İzninizle bitireyim Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Maalesef, vekillerimizle de Haydar Ali Ak görüşmedi yani her an başına
kötü bir şey gelebilir, ölüm orucu gibi çok ciddi bir meseleyle
karşı karşıyayız. Su, şeker, tuz, vitamin ve
meşrubat da verilmiyor; alamıyor. Bunun iktidar grubu tarafından
dikkate alınmasını, ilgili müdürle ilgili işlem
yapılmasını istiyoruz ve bir an önce bunun çözülmesi gerekiyor.
Daha geçen hafta söylediğim, 80
yaşındaki Makbule Özer yüzde 51 engelli, eşiyle birlikte hâlâ
tutuklu ve Adli Tıp Kurumu Cezaevinde kalabilir. dedi. Adli Tıp
Kurumu artık bir infaz makamına dönüşmüştür,
insanların ölümüne göz göre göre imza atıyor. Bu utanç, tarihî utanç
onların yakasını bırakmayacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer, buyurun.
40.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, RTÜKün Tele 1, Halk TV ve KRTye
verdiği cezaya ve yurt sorunu nedeniyle hayatını kaybeden tüm
çocukların vebalinin iktidarın üzerinde olduğuna ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
RTÜK, Sayın Genel Başkanımız
Kemal Kılıçdaroğlunun, TÜRGEV ve Ensar Vakfı üzerinden
Amerikaya aktarılan paralarla ilgili videosunu yayınlayan Tele 1,
Halk TV ve KRTye ceza verdi. Bir ülkede, Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanı, belgesiyle yurt dışına para gönderilmesini
açıklıyorsa o suç değildir, hatta onu haber yapmak değil,
yapmamak televizyoncuya ve haberciliğe yakışmaz.
Siyasi iktidar temsilcileri bu paralarla Amerikada
yurt yaptıklarını iddia ettiler. Dünyanın en pahalı
şehrinde neye hizmet ettiği belli olmayan vakıf
aracılığıyla yurt yapacaklardı. Adana Aladağda
yurt yapmış olsalardı, bugün, aileleri, feci şekilde yanan
ve hayatını kaybeden kız çocuklarımızın
davasına değil mezuniyet törenlerine gidiyor olacaktı.
Artık Aladağda ve diğer illerimizde yurt sorunuyla ilgili
hayatını kaybeden tüm çocuklarımızın vebali
iktidarın üzerinedir.
BAŞKAN Gergerlioğlu, buyurun.
41.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
sığınmacılara yönelik nefret olaylarına ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sığınmacılara yönelik nefret can alıyor. Rizede çay
toplayan 3 Afganlıya açılan ateş sonucu 1 Afganlı
hayatını kaybetti. Gaziantepte çocuk
kaçırıldığı iddiası üzerine yaşlı,
zihinsel engelli bir Suriyeli kadın darbedildi, tekmelerle dövüldü.
İktidar, sığınmacıları
hukuksuz politikalarını örtbas etmek için Avrupaya karşı
kullanmaktadır. Sığınmacılara karşı nefret
politikaları çok tehlikeli gelişmelere kapı açmaktadır.
İktidarıyla muhalefetiyle, oy rantı için popülist politikalardan
herkes uzak durmalı, can kaybı vebalini kimse üstüne almamalıdır.
Sığınmacılara karşı
nefret olaylarına karşı tüm kamuoyunu duyarlılığa
davet ediyorum.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, (2/3181) esas numaralı Türk
Bayrağı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/171)
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
10/11/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3181) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
bayrağımızın resmî bayram günlerinde, kamu kurum ve
kuruluşlarında, Türk uyruğundaki her nevi şirket ve
kurumlarda ve Türk vatandaşlarımızın yerleşik
olduğu konutlarda asılmasıyla millî duyguların, millî
birlik ve beraberliğimizin kuvvetlenmesi amacıyla vermiş
olduğumuz Türk Bayrağı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği,
şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga
bayrağım,
Senin destanını okudum, senin
destanını yazacağım,
Senin altında doğdum,
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim,
Yer yüzünde yer beğen,
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Türk milletinin bayrağa olan duygu ve hislerine
tercümanlık yapan Bayrak şairi Arif Nihat Asyayı; tarih
sahnesine çıktığımızdan bu yana kanlarıyla
bayrağımıza renk, canlarıyla vatanımıza hayat
veren bütün şehitlerimizi; bugün semalarda
bayrağımızın özgürce dalgalanmasını
sağlayan, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını bu vesileyle rahmetle, şükranla, minnetle
anıyorum; mekânları cennet, ruhları şad olsun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
insanlık tarihinin en eski ve en erdemli duygularından biri hiç
şüphe yok ki vatan, millet ve bayrak sevgisidir. Vatan, tarih boyunca Türk
milletinin canından aziz bildiği, en yegâne, mukaddes
varlığı olmuştur. Türk milleti, üzerinde
yaşadığı çeşitli coğrafyaları millî kimlik,
kültür ve medeniyet değerleriyle yediden yetmişe, insanlar
arasında tesis ettiği gönül ve ruh birlikteliğiyle
vatanlaştırmıştır.
Vatan ve millet sevgisi, Türk milleti için tarihsel
süreçte sönmez, söndürülemez yüce bir imana dönüşmüştür. Bu
bağlamda, vatan ve millet sevgisinin, birlik ve beraberliğin,
bağımsız yaşamanın en anlamlı ve en önemli
unsurlarını Türk kimliğinin, Türk kültürünün ayrılmaz bir
parçası olan bayrağımız teşkil etmektedir. Bayrak, bir
milletin varlığının ve bağımsızlığının
sembolü, tarihinin hatırasıdır; değeri, pamuk, atlas ve
ipekten yapılmasına bağlı olmayıp temsil ettiği
milletin kıymetiyle ölçülür. Türk Bayrağının üzerindeki al
renk şehitlerimizin kanını, üzerindeki hilal ve yıldız
ise İslamiyeti ve Peygamber Efendimizi simgeler. Onun içindir ki Türk
milleti, bedeni yere düşse dahi bayrağı yere düşürmez,
bayrağı indirmez, ezanı dindirmez. Bunu da Ezan dinmez, bayrak
inmez. sloganıyla beyinlere ve gönüllere nakşetmiştir. Devletin
hâkimiyetini, bağımsızlığını ve
şerefini temsil ettiği için bayrağa saygı gösterilir. Yüce
Türk milletinin Hakka, bayrağına,
bağımsızlığına, millî birlik ve
beraberliğine duyduğu inanç ve bağımlılık bütün
dünya milletlerine örnek olmuştur. Türk töresinde vatan, millet ve bayrak
sevgisi her şeyden önce gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; millî birlik ve beraberliğin, toplumsal
dayanışmanın en üst düzeye çıktığı millî
bayramların coşkusunu yaşatmak; devlet, vatan, millet, bayrak ve
cumhuriyet sevgisini güçlendirmek; Millî Mücadele, istiklal ve istikbal
bilincini oluşturmak amacıyla vermiş olduğumuz kanun
teklifine, yerli ve millî olduğuna inandığımız tüm
milletvekillerimizin olumlu oy vereceği inancımız tamdır.
O zaman, hadi, buyurun, hep birlikte bu güzel kanun
teklifine evet diyelim diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.-
(10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850, 5742, 5743, 5980, 5981,
5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990, 5991, 5992, 5993, 5994,
5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı Yaşlıların
Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları
Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim
BAŞKAN Yaşlıların Hayatın
Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları Sorunların
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun üye seçimi
yapılacaktır.
Komisyon üyelikleri için siyasi parti
gruplarınca gösterilen adaylar listesini okutup oylarınıza
sunacağım.
Yaşlıların
Hayatın Çeşitli Alanlarında Yaşadıkları
Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
(10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850,
5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990,
5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999)
Adı
Soyadı Seçim
Çevresi
Adalet ve Kalkınma
Partisi (10)
İbrahim Halil Fırat Adıyaman
Lütfiye Selva Çam Ankara
Arife Polat Düzgün Ankara
Yavuz Subaşı Balıkesir
Mustafa Esgin Bursa
Erol Kaya İstanbul
İffet Polat İstanbul
Cemal Bekle İzmir
Emine Zeybek Kocaeli
Semiha Ekinci Sivas
Cumhuriyet Halk Partisi (4)
Müzeyyen Şevkin Adana
Nazır Cihangir İslam İstanbul
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Manisa
Neslihan Hancıoğlu Samsun
Halkların Demokratik
Partisi (2)
Kemal Peköz Adana
Dilşat Canbaz Kaya İstanbul
Milliyetçi Hareket Partisi
(2)
Abdurrahman
Başkan Antalya
Sefer
Aycan Kahramanmaraş
İYİ
Parti (1)
İmam Hüseyin Filiz Gaziantep
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, (10/1428, 2953, 3030, 3049, 3330, 3757, 4665, 4850,
5742, 5743, 5980, 5981, 5982, 5983, 5984, 5985, 5986, 5987, 5988, 5989, 5990,
5991, 5992, 5993, 5994, 5995, 5996, 5997, 5998, 5999) esas numaralı
Yaşlıların Hayatın Çeşitli Alanlarında
Yaşadıkları Sorunların Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonun başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve
yere ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Meclis
Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 1 Haziran 2022 Çarşamba günü -yarın- saat 13.30da Halkla
İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku Alt Zemin 1 Numaralı
Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimi yapmalarını rica ediyorum.
Komisyon toplantı, gün, saat ve yeri
ayrıca elektronik ilan panosunda ilan edilecektir.
Buyurun Sayın Filiz.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, İstanbulun fethinin
569uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çağ açıp çağ kapatan İstanbulun
fethinin 569uncu yıl dönümünü kutluyor, bu zaferin kahramanı Fatih
Sultan Mehmet Han ve fetihte rol alan tüm kahramanları rahmet ve minnetle
anıyorum.
Fatihin, İstanbulun Türklerin elinden
çıkıp çıkmayacağına dair sorusuna bir
keşişin İstanbul, Türklerin elinden harp veya başka bir
zorlu müdahaleyle çıkmayacak ancak öyle bir zaman gelecek ki Türkler
ellerindeki toprakları yabancılara satacaklar ve bunun sonucunda
İstanbul Türkün sahipliğinden çıkacak. demesi üzerine çok
üzülen Fatih Sultan Mehmet Kim benim edindiğim toprakları
yabancılara satarsa Allahın gazabı üstlerine olsun. diye
beddua eder. İstisnai Türk vatandaşlığı için 400 bin
dolar değerinde gayrimenkul alınması kararını
verenlere ve arazilerimizi parsel parsel yabancılara peşkeş
çekenlere bu bedduayı yeniden duyurmak istedim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karasu, buyurun.
43.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Türkiye Kupasını kazanan
Sivassporu tebrik ettiğine ve Sivastaki eğitim kurumlarında
yaşanan dönüşüme ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiye Kupasını kazanan Sivassporumuzu
tebrik ediyorum.
Sivasta böyle güzel gelişmeler varken
aynı zamanda eğitim kurumları üzerinden yaşanan bir
dönüşüme şahitlik ediyoruz. Önce, yüz altı yıllık
tarihe sahip Kızılırmak İlköğretim Okulu, tarihe
tanıklık etmiş bir okuldu ancak Bakanlık ve Valilik eliyle
yıkıldı. Yine, 1927 yılında yapımı
tamamlanan, neredeyse cumhuriyetle yaşıt İstiklal
İlkokulunun yerine başka bir okul yapıldı ve bu bahaneyle
İstiklal ismi de kaldırıldı. Son olarak, büyük ozan
Âşık Veyselin ismini taşıyan okulun ismi
değiştirilerek iktidara yakınlığıyla bilinen bir
kişinin ismi verildi. Sormak istiyorum: Sizin cumhuriyetle, istiklalle,
Âşık Veyselle ne derdiniz var? Tarihî okulları, tarihe mal
olmuş isimleri Sivastan silmeye çalışarak neyi
amaçlıyorsunuz? Sivas Kuvayımilliye kentidir, Sivas istiklaldir,
Âşık Veyselin kentidir. Buradan bir kez daha uyarıyorum: Sivas
sizin giydirmeye çalıştığınız gömleğe
sığmaz çünkü Sivas cumhuriyettir.
BAŞKAN Sayın Erel, buyurun.
44.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, TÜİK verilerinin tartışmaya
açık hâle geldiğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler
Başkanım.
TÜİK tarafından açıklanan büyüme verilerine
göre ülkemiz 2022 yılının ilk çeyreğinde bir önceki
yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,3 büyümüştür.
TÜİK tarafından açıklanan bu veriler maalesef
tartışmalara açık hâle gelmiştir. Türkiye yüzde 7,3
büyüdüyse eğer, asgari ücretli bu büyümenin içerisinde midir; emeklilikte
yaşa takılanlar, 3600 ek gösterge bekleyenler, atama bekleyen
gençlerimiz, 2.500 lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışan
emeklilerimiz, toprağına gübre atamayan, traktörüne mazot alamayan çiftçilerimiz
de büyümüş müdür? Bize göre onlarda bir büyüme yok, aksine
yılbaşından bu yana yapılan zamlar nedeniyle işçi,
memur, esnaf, çiftçi, emekli zamlar altında ezilmiş, hayatından
bezmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Sarıaslan.
45.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Nevşehirin
doğal gaz sorununa ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Mecliste defalarca söylediğim hâlde Acıgöl
ilçemizin sanayi bölgesine ve şehir merkezine doğal gaz getirilmedi.
Hacıbektaş'a milletvekilleri her gittiğinde Hemen, derhâl
buraya doğal gaz getirilecek. diyorlar, henüz
başlatılmadı.
Kozaklı ilçemizde doğanın bize
bahşettiği sıcak sudan ısınma yapılırken bu
nimetten yararlanan ilçemiz bu kışı soğukta geçirdi.
Gerekçesini sorduğumuzda da yeteri kadar su kaynağı
bulamadıklarını söylediler, oysaki orada yeterinden fazla su
kaynağı bulunmakta.
Nevşehir merkezinde, sanayi bölgesinde
doğal gaz yok. Herhâlde, araştırsanız, Türkiye'de hiçbir
ilimizin merkezinde doğal gaz olmayan sanayi bölgemiz yok. Buradan iktidar
mensuplarını uyarıyorum, sesleniyorum: Artık ben bunu
söylerken usandım, herhâlde bunu dinleyenler de utanıyordur diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
Âşık Veyselin Türkiye olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN - Âşık Veyselden
bahsedilmişti. Bana göre, Âşık Veysel Türkiye'dir beyler. (CHP,
MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.55
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 96ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve
Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 335 (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
26 Mayıs 2022 tarihli 95inci Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 335
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde siyasi parti
grupları adına yapılan konuşmalara
başlanmış, İYİ Parti Grubu adına konuşma
yapılmıştı.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) -
Sayın Başkanım, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve televizyonları
başında bizleri izleyen aziz Türk milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Serbest bölgeler ihracata yönelik yatırım
ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı
yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak,
işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti
geliştirmek amacıyla kurulmaktadır. Uluslararası
ticaretimizi geliştirmek için serbest bölgelerde faaliyet gösteren
kullanıcıların faaliyet ruhsatı başvurusunda
vermiş oldukları taahhütlere uygun olarak faaliyet göstermeleri beklenmektedir.
Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifiyle serbest bölgelerin
sınırlı alanlarının ülkemiz ekonomisine katkı
sağlayacak şekilde kullanılması temin edilebilecektir.
Hâlihazırda arazisi hazinenin özel mülkiyetinde bulunan bazı serbest
bölgelerimizde yüzde 100e yakın doluluğa
ulaşılmış olup bu serbest bölgelerde faaliyet göstermek
isteyen yeni yatırımcıların talebi maalesef
karşılanamamaktadır. Bunun canlı örneğini Antalyadaki
serbest bölgemiz olan ASBAŞta yaşadık. Fransız-Türk ortak
girişimiyle katamaran üretimi yapmak isteyen bir şirkete orada
atıl ama sahipli olduğu için büyük bir alanın tahsisi
yapılamamış, yatırım ise maalesef
kaçmıştır. İşte, bu yüzden teklifte yer alan ilgili
düzenlemelerle serbest bölgelerde bulunan üst yapıların
kullanımının etkinleştirilmesine katkı
sağlanması, atıl kalmasının önüne geçilmesi ve yeni
yatırımcı taleplerinin karşılanabilmesine imkân
sağlanması amacıyla bu değişiklikler yapılmaktadır.
Kıymetli Başkanım, değerli
milletvekilleri; İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi, kredi
garanti ve kefalet uygulamaları yoluyla mal ve hizmet ihraç edenlerin
finansmanına erişim imkânını genişletmek, desteklemek,
kolaylaştırmak amacıyla özellikle ihracat kredileri için kefalet
vermek üzere TİM ve EXIMBANKın öz kaynaklarıyla 2021 yılının
Ekim ayında kurulmuştur. İhracatı Geliştirme Anonim
Şirketiyle ihracatçılarımızın en büyük sorunu olan
kredide kefalet sorununun ortadan kaldırılması, teminat
yetersizliği nedeniyle çeşitli kredi ve destek imkânlarından
yeterince yararlanamayan ihracatçılarımızın krediye
erişimleri kefalet suretiyle sağlanması ve bu sayede
ihracatçılarımızın krediye erişim maliyetinin
düşmesi, ihracatımızın da tabana yayılması hedeflenmektedir.
Bu bağlamda, 61 ihracatçı birliğinin ortaklığıyla
sermaye yapısı güçlendirilen İhracatı Geliştirme
Anonim Şirketine ilave bir gelir sağlanarak sürekli güçlü bir
finansal yapı içerisinde olması ve böylece kendini yenileyen bir
sermaye yapısı oluşturulması, ihracatçılarımıza
sürekli ve etkin bir şekilde hizmet verilmesi amaçlanmaktadır.
6/5/2022 tarihi itibarıyla İhracatı
Geliştirme Anonim Şirketine 543 adet kefalet başvurusu
yapılmış olup onaylanan 451 başvuru kapsamında 959
milyon 704 bin 692 TL değerinde kefalet sağlanmıştır.
Bunun karşılığında, EXIMBANK tarafından onaylanan
firmaların 348ine ise 820 milyon 31 bin TL değerinde kredi
kullandırılmıştır. İhracatı Geliştirme
AŞnin ihracatçı değerlendirme sistemi tarafından
şartları tutmayan 92 adet başvuru ise reddedilmiştir.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; Türkiye İhracatçılar Meclisi
(TİM) ve ihracatçı birlikleri, Ticaret Bakanlığıyla
sıkı bir bağ içerisinde işlerini yürütmekte olup Ticaret
Bakanlığınca yürütülen muhtelif destek mevzuatı
kapsamında inceleyici kuruluş olarak görev yapmakta, Türk
firmalarının iştirak ettiği yurt dışı fuar
organizasyonlarını ise gerçekleştirmektedir, Ticaret
Bakanlığı koordinasyonunda gerçekleştirilen alım
heyeti ve ticaret heyeti organizasyonlarını ise düzenlemektedir. Bu
kapsamda, katılımcı şirketlerin potansiyel
müşterilerle yüz yüze iletişim kurmasına olanak tanıyarak
yeni müşteriler edinmesine ve yeni pazarlara açılmasına
katkıda bulunurken ziyaretçiler açısından ise sektörde faaliyet
gösteren firmaların çoğunun bir arada bulunması sayesinde
sağlıklı ürün ve fiyat karşılaştırmaları
yapılabilmesini sağlamaktadır. Fuarcılık
faaliyetlerinin, sayılan bu nitelikleriyle birlikte, geçici
organizasyonlar olması durumları göz önünde bulundurularak ülkemizde
gerçekleştirilen fuarların düzenlendiği iç alanlarda
yapılan ilan ve reklamların ilan ve reklam vergisinden muaf
tutulması da bu kanun teklifiyle amaçlanmaktadır.
Yine, ayrıca, bu teklifte yer alan muhtelif
maddelerle TİM ve birliklerinin ihtiyaçları doğrultusunda
aidatlar, taşınmaz kullanımları ve çeşitli konulara
ilişkin düzenlemelere gidilmektedir. İhracatçı birliklerine
yıllık aidat borcu bulunan 140.567 üye bulunmaktadır. Bu
üyelerden yalnızca 33.910 üyenin ticaret sicil kaydının aktif
olduğu; 56.288 üyenin ise tasfiye, terkin ve infisah hâlinde olduğu,
bunların haricindeki 51.369 firmanın ise kaydının sistemde
bulunamadığı; tasfiye, terkin ve infisah hâlinde olan üyeler ile
sistemde kayıtlı bulunmayan üyelerin toplam 13 milyon 328 bin 67 TL
borcunun bulunduğu ve bu borca bağlı olarak 38 milyon 955 bin
473 TL gecikme faizinin olduğu da tespit edilmektedir. Yine, ayrıca,
ihracatçı birlikleri kayıtlarında bu üyelerden hiçbirisinin 2015
yılından beri ihracat yapmadığı da tespit
edilmiştir. Nitekim, 2016 yılının başından
itibaren yürürlüğe giren yönetmenlik düzenlemesiyle mal ihracatında
yıllık aidat ilk ihracatla birlikte tahsil edilmeye
başlanmış ve ihracat yapmayan üyelere yıllık aidat
tahakkuk ettirilmemiştir. Bu sayede, aktif olarak ihracat yapmayan üyeler
için yıllık aidat borcu oluşmasının da önüne
geçilmiştir. Bu hususlar doğrultusunda, ihracatçı birliklerinin
yıllık aidat borcu bulunan üyelerden birçoğunun ticareti terk
etmiş olduğu fakat üye oldukları birlikten
kayıtlarını sildirmedikleri için biriken borçlarını
ancak tebligat yoluyla fark ettikleri anlaşılmıştır.
Ayrıca, bu tebligatla icra takiplerinin birlik personelinin iş yükünü
artırdığı, alacağın tahsili için yapılan
girişimlerin çok uzun sürdüğü ve birçok üye için imkânsız hâle
geldiği, takip masraflarının alacaktan daha fazla olduğu
tespit edilmiştir; bu, iş gücü ve zaman kaybından başka
hiçbir şey değildir. Bu takip işlemlerinin birlikler
açısından çözümlenemeyen bir sorun hâline gelmesinin yanı
sıra, firmalar için ise avukatlık masraflarıyla birlikte var
olan borç yükünün daha da arttığı ve dolayısıyla iki
taraflı sıkıntılara yol açması ise başlı
başına bir sorun hâline gelmiştir. Bu nedenle, söz konusu
alacakların genel kurullar tarafından terkin edilebilmesi için
düzenleme yapılması öngörülmüştür. Yapılacak bu
düzenlemeyle hem mevcut borçlar hem de ileride oluşabilecek benzer
mahiyetteki borçlarla ilgili yaşanacak sıkıntıların da
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli Başkanım, kıymetli
milletvekilleri; ülkemizde helal alanında akreditasyon hizmeti sunmaya
kanunen tek yetkili kurum Helal Akreditasyon Kurumudur. Görüşmekte
olduğumuz bu kanun teklifinde yapılacak düzenlemeyle, ülkemizde
gönüllülük esasına göre yürütülen helal uygunluk değerlendirme
faaliyetlerinin yine bu şekilde devam etmesi, ancak bu faaliyetlerin helal
akreditasyon güvencesi altına alınması ve bu suretle hem
tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi hem de kamu refahına katkı
sunulması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekili arkadaşlarım; konuşmamın bu bölümünde her
mevsim bir başka güzel ve bereketli olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir. dediği
Antalya'mızın ve Batı Akdeniz bölgemizin ihracatından
bahsetmek istiyorum. 1 Ocak 2022 ile 30 Nisan 2022 tarihleri arasında
Batı Akdeniz'den toplamda yüzde 9,24 oranında artışla 914
milyon 321 bin 998 dolarlık ihracat gerçekleşmişti. 18
Mayıs 2022 tarihi itibarıyla ise bölge ihracatımızın
önemli kilometre taşlarından olan 1 milyar dolar ihracat
rakamına ulaştığımızın da müjdesini bu
Meclisimizden vermek istiyorum.
Antalya, Burdur ve Isparta illerimizden
geçtiğimiz nisan ayında 2021 yılı Nisan ayına göre
yüzde 17,13 oranında artışla 261 milyon 439 bin 836
dolarlık ihracat gerçekleşmiştir. Yine geçen yıl nisan
ayında bölgemizden 899 ihracatçımız ihracat
gerçekleştirirken bu yılın nisan ayında bu rakama 167
ihracatçımız ilave edilerek 1.066 ihracatçıya
çıkmıştır. Ayrıca, 2022 yılı Nisan
ayında bölgemizden ihraç edilen ürünlerin kilogram fiyatının
yüzde 58 oranında artarak 0,46 sentten 0,73 sente yükseldiği
görülmekte olup kilogram fiyatının artması bölge ekonomimize
daha fazla TL bazında para girişine neden olacak ve
ihracatçılarımıza da büyük mutluluk yaşatacaktır.
Batı Akdenizden geçtiğimiz ay en fazla
ihracatı yaş sebze ve meyve sektörü gerçekleştirirken, maden ve
metaller sektörü doğal taş ağırlıklı
ihracatıyla 2nci sırada, ağaç mamulleri ve orman ürünleri
3üncü sırada, kimyevi maddeler ve mamuller 4üncü sırada yer
alırken, 5inci sırada yer alan demir ve demir dışı
metaller sektörümüz ise yüzde 157,95 oranında artışla
ihracatımızda büyük bir sıçrama gerçekleştirmiştir.
Nisanda gerçekleştirilen ihracatın bir
diğer sevindirici yanı ise Ukrayna pazarının yeniden
yükselişe geçmesi olmuştur. Savaşın ilk günlerinde
Ukraynaya gerçekleşen ihracat durmuş ve belirsiz bir durum
yaşanırken, nisan ayında Ukraynaya ihracatın yeniden
yükselişe geçtiği gözlemlenmiş, Ukraynaya gerçekleşen
ihracat geçen yılın aynı dönemine kıyasla, savaşa
rağmen, yüzde 19,42 oranında artmış ve 9 milyon 622 bin 361
dolar seviyesine de yükselmiştir.
Ülkemizin ve bölgemizin ihracatında önemli bir
yere sahip olan Rusya pazarından da toparlanma sinyali gelmeye
başlaması son derece önemli ve sevindirici olmuştur. Rusyaya
ihracatta yaşanan düşüş yüzde 50 seviyesinden yüzde 20ler
seviyesine inerek bölgemizden nisan ayında Rusyaya 12 milyon 131 bin 959
dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekilleri; nisanda gerçekleşen ihracatın ülkelere
dağılımı göz önünde bulundurulduğunda, Çin yeniden
1inci sıraya yükselirken 2nci sırada da Hollandayı yüzde 219,75
oranındaki artışla görmekteyiz. Yüzde 100ün üzerinde ihracat
artışı yaşanan diğer ülke Amerika Birleşik
Devletleridir. Toplamda ise nisan ayında bölgemizden 126 ülkeye ihracat
gerçekleştirilmesi ülkemiz adına son derece önemli ve mutluluk verici
olmuştur.
1967 yılında Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası öncülüğünde kurulan, yerli ve yabancı
yatırımcılar için önemli bir merkez olma özelliğine sahip
Antalya Organize Sanayi Bölgemizin doğrudan yaratmış olduğu
istihdam da bugün itibarıyla 17 binden fazla kişiye, ticaret hacmi
ise yaklaşık 20 milyar TLye, ihracatımız ise 600 milyon
dolara yükselmiştir. Ekonomimize katkısı her geçen gün artan
Antalya Organize Sanayi Bölgesi, yatırım, istihdam, üretim rakamları,
ucuz altyapı hizmetleri ve çevreci özellikleriyle Türkiye'nin en iyi ilk 5
OSBsinden biridir ve burada, bu OSBnin bir mensubu olmaktan ve
ihracatçısı olmaktan onur duyduğumu da belirtmek istiyorum.
Antalyamızda, turizm dokusuyla uyumlu, çevre
kirliliği yaratmadan ticaret yapmaya özen gösteren, bölgemizde faaliyet
gösteren başlıca sektörlerimiz gıda, ahşap, mobilya,
kâğıt, ambalaj, tarım, gübre, kimya, makine metal, enerji,
plastik, polyester akrilik, inşat yapı ve tekstildir.
Antalya Organize Sanayi Bölgesinin
sağladığı mali lojistik avantajlar ise kentin doğal
avantajlarıyla birleştiğinde yatırımcılar için
çok önemli ve düşük maliyetli bir yatırım ortamı
oluşturmaktadır. Bugün tahsis edilen parsel açısından yüzde
100 doluluğa ulaşan bölgemizde 304 firma bulunmaktadır. Antalya
Organize Sanayi Bölgesi, Avrupa Birliği ve Orta Doğu
pazarının yanı başında yer almakta, birçok Türk sanayi
ürününü hem kendi içinde kullanmakta hem de AB pazarına girebilme
özelliğine sahiptir.
Bu nedenle, Antalyamıza ikinci organize sanayi
bölgesi bir an önce kurulmalı ve daha çok istihdam, daha çok ticaret hacmi
ve ihracat hacmi sağlanarak ülkemizin gayrisafi millî hasılasına
katkısı da artırılmalıdır.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekilleri; Antalyamızın hem sanayi hem tarım hem de
turizm açısından çok büyük bir potansiyeli bünyesinde
barındırdığını, bu konuda kendini
ispatlamış ve dünyada çok az şehre nasip olacak özelliklere
sahip bir marka şehir olduğunu bir kez daha bu kürsüden vurgulamak
istiyorum. Ülkemizin en önemli turizm ekonomisine sahip olan Antalyamız,
ağırladığı turist sayısı
bakımından kendisine verilen turizmin başkenti
unvanını layıkıyla yerine getirmekte ve bu övgüyü sonuna
kadar hak etmektedir. Denizi, kumu, güneşi kadar tarihî ve doğal
güzellikleri, kültürel yapıları, antik kentleriyle turistlerin de
ilgi odağı Antalyamızı 2021 yılının ilk üç
aylık döneminde hava yoluyla 267.168 kişi ziyaret ederken 2022
yılının aynı döneminde bu sayı, yüzde 93
artışla 515.993 kişi olarak hedefine ulaşmaya
çalışmaktadır. Geçtiğimiz yılı, Covid-19
salgınına rağmen, yaklaşık 9 milyonu aşkın
turistle kapatan şehrimizin, 2019da kırdığı 15 milyon
turist rakamını bu yıl aşarak bir kez daha kendi rekorunu
egale edeceğine canıgönülden inanıyorum.
Kıymetli milletvekili arkadaşlarım,
Kıymetli Başkanım; coğrafyamızın her bir yanının
ateş çemberi olduğunun farkındayız. Ülkemizin güneyinde
Irak ve Suriye, doğusunda Ermenistan, batısında Yunanistan,
kuzeyinde ise Ukrayna her gün karışıklıklar
yaşamaktadır. Pençe-Kilit Operasyonunun icrasında maalesef
şehitler vermekteyiz. Geçtiğimiz hafta toprağa verdiğimiz
Antalyalı şehidimiz Teğmen Abdulkadir Gülere ve tüm
şehitlerimize bir kez daha Allahtan rahmet, ailelerine ve aziz Türk
milletimize sabır ve başsağlığı, yaralanan kahraman
Mehmetçiklerimize ise acil şifalar diliyorum.
Bağımsızlık mücadelelerinin
bedelleri maalesef ağır olmaktadır. Bizim için Söz konusu
vatansa gerisi teferruattır. düsturu her zaman parola olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler politikalarımızı
belirlerken bu parolayla siyasetüstü bir anlayışı benimsedik.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin her
zaman ifade ettiği gibi Önce ülkem ve milletim, sonra partim. sözü bize
hep rehber olmuştur. Devletin ve milletin menfaatini her şeyin
üstünde tuttuk ve yüce Meclisimizin çatısı altında bu hassasiyeti
göz önünde tutmaya devam ederek milletvekilleri olarak
çalışmalarımızı sürdürüyoruz; töremize, devletimize ve
milletimize sahip çıkıyoruz. Orhun Abidelerine kazınan Türk
Oğuz beyleri, milletim; işitin: Üstte gök basmasa, altta yer
delinmese Türk milleti, ülkeni, töreni kim bozabilir. sözünü
hafızamıza, Yunusun Maharet,
güzeli görebilmektir/Sevmenin sırrına erebilmektir/Cihan, âlem,
herkes bilsin ki şunu/En büyük ibadet sevebilmektir." sözünü
yüreğimize, Yusuf Has Hacibin İnsan süsü, yüz; yüzün süsü,
göz; aklın süsü, dil; dilin süsü, sözdür. erdem dilini gönlümüze
nakşedeceğimizi ifade ederek bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun.(HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye İhracatçılar Meclisiyle ilgili
çeşitli düzenlemelerin yer aldığı esasında bir torba
kanun teklifi, çeşitli kanunların da içerisinde yer
aldığı bir torba kanun teklifi; bunun üzerine parti grubumuz
adına söz aldım. Tabii, kanun teklifine geçmeden önce, özellikle
Kobani kumpas davasını takip ediyoruz Meclis
çalışmalarımız dışında. Orada
yaşadıklarımızla ilgili ve
arkadaşlarımızın yaşadıklarıyla ilgili
birkaç değerlendirme yapıp ondan sonra kanun teklifine geçmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede hukukun ne
aşamada olduğunu görmek için her bir milletvekili
arkadaşımızın gidip Kobani kumpas davasını
aşamalarıyla bir izlemesi gerekiyor yani orada Türkiye'nin
yargısının ne hâle geldiğini, hukukunun ne hâle geldiğini
çok daha net bir şekilde göreceklerdir. 12 Eylül askerî darbesinin yani
cuntacıların, kurduğu mahkemelerde dahi savunma hakkı
kısılmaz, insanlar savunmalarını yaparlardı;
onların da kafasında kararlar hazırdı ama buna rağmen
savunmalarını yaparlardı. Kaldı ki 12 Eylül
savunmalarından sonra birçok insan da o savunmaları
kitaplaştırdı yani kitaplaştıracak şekilde,
geniş bir şekilde savunmalarını yapabilme hakları
vardı. Oysa Kobani davasında şöyle bir şey oluyor, diyor ki
hâkim: Bir günde savunmalarınızı yapacaksınız, bir
günde. Şimdi size ilginç bir örnek vermek istiyorum. Yargılanan
arkadaşlar için 5.129 suç isnadı var, 5.129 suç isnadı. Bu suç
isnadı için her bir arkadaş çıkıp dese ki: Ben bu suçu
işlemedim. bu, iki saniye yapıyor. Bunu iki saniyeyle çarptığınız
zaman üç saat yapıyor yani suç isnat edilen konuyla ilgili Ben bu suçu
işlemedim. dese dahi üç saat sürüyor bu söz. Şimdi, bu bile varken
yani durum buyken bizim arkadaşlarımıza, orada güya bir
yargılama yapılıyor gibi Bir gün içerisinde savunmayı
tamamlayacaksınız. deniliyor. Şimdi, arkadaşlar, bu, Türkiyedeki
yargının geldiği noktayı bize çok iyi özetleyen bir
şey.
Şimdi bir taraftan şu var: Biliyorsunuz,
mahkemenin başkanı Bahtiyar Çolak diye bir hâkimdi. Bahtiyar Çolak bu
iddianameyi kabul etti yani Kobani kumpas davası iddianamesini kabul eden hâkim.
İddianame yüzlerce klasörden oluşturuluyor ve bizim
arkadaşlarımız, avukatlar dedi ki: Siz bu iddianameyi kaç günde
okudunuz da kabul ettiniz? İncelediniz mi? Hepsini okudum, inceledim.
dedi; apaçık yalan söylüyordu ve daha sonra Bahtiyar Çolak'ın bir
çete üyesi olduğu ortaya çıktı, apar topar görevden
alındı, hüküm giydi, ceza yedi, şu anda ev hapsinde.
Şimdi, bir çete mensubunun kabul ettiği
bir iddianameden dolayı arkadaşlarımız yargılanmaya
devam ediyor ve oraya tanıklar geliyor yani olayla ilgili, Kobanide
yaşanan Kobani kumpas davasına konu olan Kobani protestolarıyla
ilgili tanıklar var. Tanıklara soruyorlar, diyorlar ki: Tanıyor
musunuz bunları? Yargılananlar açısından söylüyorlar. Tanımıyoruz,
biz görmedik hiç. diyorlar. Şikâyetçi misiniz? Değiliz, biz
görmedik ki şikâyetçi olalım. Evet, biz orada birtakım olaylar
yaşadık ama bu kişiler orada yoktu. diyor. Tanıyorum.
diyenler de -bugün yaşandı bir tanesi- şöyle diyor: Vallahi,
Selahattin Demirtaşla Figen Yüksekdağı kim tanımaz ki?
Onlar dünyaca bilinen insanlar, tabii ki tanıyoruz, onur da duyuyoruz, gurur
da duyuyoruz, çok da seviyoruz. Tanıyoruz. diyenler de böyle
anlatıyor.
Şimdi, böyle bir durumda mahkeme heyeti elinden
gelse o tanıkları cezalandıracak, böyle bir kumpas davası,
böyle bir rezalet yaşanıyor şu anda Sincanda. Vakti olan
gitsin, izlesin, Türkiyedeki yargının geldiği hâli görsün.
Evet, arkadaşlar, şimdi, kanun teklifiyle
ilgili bölüme geçiyorum: Teklif, Türkiye İhracatçılar Meclisiyle
ilgili çeşitli teknik düzenlemeleri içeriyor, 11 maddeden ibaret ve 5
değişik kanun söz konusu orada.
Şimdi, bu teklifte dikkat çeken -tabii bizim de
itiraz ettiğimiz- 2 madde var teknik düzenlemeler dışında:
Bir tanesi, Türkiye İhracatçılar Meclisi yönetimi otuz gün
içerisinde genel sekreter ve genel sekreter yardımcısı
belirlemez ise, atamaz ise bunların yerine Bakanlık atamada
bulunacak. diyor.
Tabii, biz bunu kanun teklifinin görüşmeleri
esnasında Komisyonda sorduk TİM Başkanına, dedik ki: Ya,
siz otuz gün içerisinde niye atamıyorsunuz, neyi bekliyorsunuz? Neden
yetkinizi Bakanlığa devrediyorsunuz? Amacınız ne? Cevap
veremedi. Dedi ki: Pandemi vardı, şuydu, buydu... Oradan dolayı
birtakım aksamalar oldu. E, tamam, pandemi filan da bitti, bak maskeleri
çıkardık hepimiz. Artık pandemi falan da yok deniliyor, her
şey normale döndü deniliyor, öyleyse bu yetki şimdi niye
alınıyor? Şimdi, burada ilginç bir durum var. Bakanlık,
TİM yani Türkiye İhracatçılar Meclisine genel sekreter, genel
sekreter yardımcıları atayacak, belirleyecek ve bunun üzerinden
orayı kontrol etme, bir kayyum sisteminin başka bir versiyonu olarak
karşımıza çıkacak. Bütün bunların bu amaçlar
içerisinde yapılmış olduğunu görmemiz gerekiyor.
Bir diğer madde de firmaların fuar içi
alanlardaki reklam yerlerinden muaf tutulması. Yani şimdi, iktidar
belediyeleri elinden kaybedince, özellikle büyükşehir belediyelerini
elinden kaybedince doğal olarak belediyelerin gelirlerine ve belediyelerin
faaliyet alanlarına yönelik düzenlemeler yapmaya başladı.
Onları daraltan, onların birtakım yetkilerini elinden alan,
birtakım gelirlerini elinden alan düzenlemeler yapmaya başladı.
Bunlardan bir tanesi de fuar içi alanlardaki reklam gelirleri. Tabii, 300 bin,
400 bin, 500 bin kişinin katıldığı fuarlar oluyor,
özellikle İstanbuldaki fuarlar için; Beylikdüzü ve Bakırköy
sınırları içerisindeki fuarlar. Bu 2 belediye de iktidarın
elinde değil dolayısıyla buradaki gelirlerin olmaması için,
muaf olması için de bu yasa teklifine madde konuyor. Tabii, belediyeler
orada birçok hizmet veriyor ama bütün bu hizmetler karşısında
bizim ihracatçılara Aman onlar para ödemesin, onlar vergi ödemesin.
derdiyle, tasasıyla tasalanmış bir iktidarımız var.
Belediyenin orada vermiş olduğu hizmetler umurunda olmayan, o
hizmetlerin karşılığı olmaması gerektiğini
de düşünen bir iktidarla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, tabii ki
ihracatın ve ihracatçıların sorunları var. Bunların
çözüme kavuşturulması gerekiyor. İhracatçıların
sorununa baktığınız zaman en başta ekonomik
dalgalanmalardır yani rakamlardaki, enflasyondaki dalgalanmalar, kurdaki
dalgalanmalar yani ihracatçılar önünü göremiyor. Dolayısıyla
önünü göremediği için maliyet analizi yapamıyorlar,
fiyatlarını belirlemede sıkıntı çekiyorlar ve buradan
kaynaklı olarak birçok sorun ve sıkıntı yaşıyorlar.
İşin özüne, esasına baktığınız zaman
enflasyonda yaşanan sorunlar, ekonomide yaşanan sorunlar ve kur
farkındaki dalgalanmalar ihracatçılar açısından ciddi
sorunlar oluşturuyor.
Bir taraftan da ihracatın ithalata
bağlılığı var; üretimde düşüklük, ham maddedeki
üretim eksiklikleri ve çeşitli nedenlerden kaynaklı olarak birçok ham
madde ithalatı yapılmak zorunda kalınıyor.
Diğer taraftan da katma değeri yüksek ürün
ihraç etme sorunu var. Şimdi, bir defa şöyle bir şey var:
İhtisaslaşmış ürün dediğimiz, esasında,
ihracatta en çok gelir getiren ülkelerin ihtisaslaştıkları
ürünler vardır ve ihracat bunlar üzerinden yapılır ise ülkeler
daha çok gelir kazanımına yol açarlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
İhracat artıyor. deniliyor, bir taraftan da İhracat
artıyor. deniliyor. İşte, bizim burada altını çizmek
istediğimiz husus şu: İhracat artarken bir; neler artıyor,
hangi rakamlarda artıyor, hangi maddelerde, hangi kalemlerde artıyor?
Bütün bunlara baktığınız zaman bir tarafta şunu
görüyorsunuz: Madenler yani dağımızı,
taşımızı, doğamızı talan ederek
çıkartılan madenler ham madde olarak satılıyor yani bunlar
işlenmeden, bunlar teknolojik birtakım işlemlere tabi tutulmadan
ham madde olarak çıkartıldığı gibi satılıyor
ve bir taraftan ülkenin aslında gelecek kuşaklarının
kullanacağı kaynaklar ortadan kaldırılmış oluyor.
Bir taraftan da bunların işlenmesi sonucu oluşan ürünleri daha
fazla fiyatlarla biz ithal etmek durumunda kalıyoruz. Bu anlamıyla
ihtisaslaşmış ürün dediğimiz, belli bir konuda
uzmanlaşmış ürün üzerinden ihracat yapılması
gerçeği karşımızda duruyor.
Diğer taraftan ihracat anlatılırken
-hani ihracat artıyor- peki ithalat ne oluyor, ithalat artmıyor mu? O
da artıyor. Hep ihracat övünerek anlatılıyor.
İhracatın örneğin Nisan 2022 verilerine göre bir
yıllık artış oranı yüzde 24,6 -bunlar çok ciddi bir
övünç kaynağı olarak sunuluyor, eyvallah- peki ithalatta ne olmuş?
İthalattaki artış yüzde 34,9 gerçekleşmiş.
Şimdi, bu anlamıyla diğer taraftan
artan ihracatın vatandaşa bir faydası var mı? Yani şu
anlamıyla söylüyorum, bir ekonominin, gelişip ihracatı
artıyorsa, ülkedeki ekonomik yani ticari hayat artıyorsa gelir
artıyorsa bunun vatandaşlara da eşit şekilde
yansıması lazım. Ama vatandaşa bakıyoruz,
vatandaş ekonomik sıkıntı içerisinde, ekonomik
darboğaz içerisinde dert yanıyor. Öyleyse peki bu nasıl oluyor?
Yani demek ki gelirler tabana yayılmıyor. Gelirler belli gruplar içerisinde
belli bir sermaye grubu içerisinde tutuluyor ve bütün bunların üzerinden
bir ihracat ya da hamle yapılıyor, vatandaşa
yansımıyor. Yani bunun vatandaşa yansımama
noktasındaki sorunların ele alınması gerekiyor.
Şunu da söylüyoruz: Tabii, yüksek teknolojili
ürünlerin üretimine geçilmesi gerekiyor ancak bizde bunun tam tersi oluyor.
Örneğin Enerji Bakanı Fatih Dönmez şöyle söylüyor: Cumhuriyet
tarihinde rekor kırarak 5 milyar 930 milyon dolarlık maden
ihracatı yaptık. Yani maden ihracatı esasında, bizim
övünmemiz gereken değil üzülmemiz gereken bir ihracattır çünkü o
madenlerden çıkan o ürünlerin işlenmesi, daha kaliteli, gelir
getirici ürün hâline getirilip öyle ihraç edilmesi gerekirken o madenleri
sattığımızdan dolayı övünüyoruz. O madenleri
çıkartırken de doğamızı, ormanlarımızı,
sularımızı, bütünüyle yaşam alanımızı ve
ülkemizin geleceğini de ortadan kaldırmış oluyoruz;
bunları da görmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
İhracat politikalarında durum ne? diye
baktığımız zaman, son açıklanan dış ticaret
verilerine göre Nisan 2022de dış ticaret açığı bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 98 artışla 6,1
milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ocak-Nisan 2022 döneminde
dış ticaret açığı 32,5 milyar dolara çıkmıştır.
Yani TL'ye değer kaybettirip cari açığı azaltma ve
ardından da enflasyonu düşürme denklemi
çalışmamış, aksine her ikisinde de tarihî rekorlar
kırılmıştır. Üretimde ithalat girdisinin payı çok
yüksek olduğu için ülke para birimi değer kaybettikçe biz de
şiddetli enflasyonla karşı karşıya kalmaktayız.
Yani Önce enflasyon yükselsin sonra düşürürüz.
anlayışının bugün hâlihazırda refah kaybıyla
sonuçlandığı gözükmektedir. Oysa geçen yıl siyasi iktidar,
temelini cari fazlanın oluşturacağı yeni bir ekonomik
modeli hayata geçirmeye başladıklarını
açıklamıştı. Gelinen noktada hedeflenenden uzak bir sonuç
ortaya çıktığı gözükmektedir. Türkiye'nin ekonomik
tablosuna baktığımızda Türkiye'nin en büyük krizinin
ardından 2003 yılında enflasyon yüzde 29,5; dolar kuru 1,64 lira
iken o dönem iktidara gelen AKP'nin bugün makyajlı sunumlarına
rağmen enflasyon TÜİK rakamlarına göre yüzde 70, dolar ise 16,50
liraya çıkarılmıştır. Türkiyenin ekonomik tablosu,
son yılların en büyük kriziyle yaşadığımız
gerçeği, resmî rakamlarla bile göz ardı edilemeyecek durumdadır.
Üretici fiyatlarındaki artış ise Mart
1995ten bu yana görülen en yüksek artış oranıyla
karşı karşıyadır yani bazı rakamların
-özellikle gıda sektöründe çok ciddi artışlar olduğunu
görüyoruz- yüzde 156lara kadar çıktığını da
görmekteyiz. Yani Sayın Cumhurbaşkanı da Aç yok, kimse aç
değil. filan diyor. En yüksek artışı gıda ürünlerinin
aldığını bilmemiz lazım yani insanların temel
tüketim maddeleri enflasyon karşısında yenik düşüyor ve
ciddi bir şekilde fiyat artışlarından kaynaklı olarak
insanlar temel gıdaya ulaşımda sorun yaşıyorlar. Hani,
kıtlık dediğimiz şey, açlık dediğimiz
şey malın, ürünün bulunamaması değil ki. Gidip
alamıyorsanız ve siz orada o gıdaya ulaşamamış
sayılırsınız yani onun markette duruyor olması, o
ürünün bolluğunun olması vatandaş alamadıktan sonra neye
yarıyor ki, kime faydası var ki vatandaşa faydası
olmayınca? Dolayısıyla bu, açlığı da beraberinde
getirmiş oluyor.
Krizden çıkmak için ne yapılmalı?
Krizden çıkış bu iktidarın gitmesiyle korkunç israfın
önüne geçilmesi, üretimin, tarım ve hayvancılığın
desteklenmesi, dışa bağımlılığın
azaltılması, faiz-enflasyon döngüsünün realize edilmesi, ülkede var
olan antidemokratik uygulamaların son bulmasıyla mümkün olabilecektir
arkadaşlar.
Türkiye, tarihinin en borçlu dönemlerini
yaşıyor. Dış borç stoku 401 milyar dolara
ulaşmış durumda. 25,5 milyon kişi 6 bin lirayı
aşan açlık sınırının altında
yaşıyor durumda. 51 milyon vatandaş ise 19 bin liranın
üzerine çıkan yoksulluk sınırının altında
yaşıyor. Geniş tanımlı işsiz sayısı ise
8 milyonu geçmiş durumdadır. Tabii, bir taraftan da ülkeyi terk eden
beyin göçünden bahsediyoruz ya, esasında ihracatta teknolojik ürünlerin
ihracattaki en çok kazandıran en verimli ihracat ürünleri olduğunu
biliyoruz. Peki, teknolojik ürünleri nasıl oluşturacağız?
Yani üniversiteler özerk olmadan, bilim yuvaları hâline dönüşmeden
buralarda bilim insanları yetiştiremediği takdirde buralarda, bu
alanda nasıl bir gelişme olacak? Diğer taraftan da liyakatin
değil, sadakatin esas alındığı bir noktada gençler ne
kadar bilimsel bir bakış açısı içerisinde olursa olsun; o
okulları, üniversiteleri bitirirse bitirsinler iş
bulamayacakları korkusunu yaşadıkları bir ülkede nasıl
kalsınlar? Tabii ki kalmıyorlar ve beyin göçü dediğimiz göçleri
yaşıyorlar. Bu kürsüden söylemiştim bütçe görüşmelerinde,
ağır pandemi koşullarında pandemiyle ilgili olarak bulunan
aşıların neredeyse tamamı Türkiyeden yurt
dışına gitmek zorunda kalan ailelerin kurduğu
şirketlerden oluşuyordu; kimi Ermeni meselesinden dolayı, kimi
Alevi meselesinden dolayı, kimi Kürt meselesinden dolayı
yaşanılan bir ton sorun, sıkıntılardan dolayı bu
ülkeyi terk etmek zorunda kalan aileler gittiler yurt dışlarında
işte onlar o şirketleri kurdular ve insanlığa faydası
olan ve dünyada en çok ticaret hacmine ulaşan ürünleri oluşturdular.
Şimdi, diğer taraftan arkadaşlar,
ihracat kalemlerinde önemli bir durum da yani iktidarın
açıklamış olduğu ihracat politikasındaki en önemli
verilerden biri de ucuz iş gücü, ucuz iş gücüne dayalı ekonomik
sistem, hani Avrupanın Çini olmak meselesi var ya. Peki, bu ucuz iş
gücünü ne oluşturuyor? Ucuz iş gücünü sığınmacı
politikası yani Suriyeliler, Afganlar, işte, Orta Asya ülkesinden
gelenler
Çeşitli sebeplerle bu ülkeye gelen insanları ucuz iş
gücü olarak tutuyorlar. Bir taraftan Batıya karşı Açarız
kapıları ha! diyerek tehdit, diğer taraftan da ekonominin
ayakta durması için sefil bir vaziyette çalıştırılmaya
mahkûm ediyorlar. Zaten bu konuda itiraflar var, hani bu itiraflara şöyle
bir bakalım: AKPli Mehmet Özhaseki diyor ki: Bazı şehirlerde
sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Boşuna popülizm yapmayın,
gönderemezsiniz. Kim için söylüyor bunu? Suriyeliler için söylüyor ve devam
ediyor: Gaziantep sanayisine giden yüz binlerce insan en ağır ve en
zor işlerde Suriyelilerin çalıştığını
görürler, bilirler. diyor. Şimdi, dolayısıyla sizin
esasında sığınmacı politikanız bunlardan
oluşuyor.
Şimdi, aynı şekilde Yasin Aktay
söylüyor, diyor ki: Suriyeliler bir gitsin, ülkenin ekonomisi çöker. Yani
bunu da yine AKPli birisi söylüyor, Ülkenin ekonomisi çöker. Niye Çöker.
diyor? Tabii, çok basit bir şekilde bu insanları asgari ücretin
dörtte 1i ücretine çalıştırıyorsunuz.
En sonunda, bir pudra şekeri
bakanınız var, hani bu suç işleri bakanınız, o da
şöyle diyor: Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür,
sigortasını yaptırma, 1 milyon insan gidecek, kim isyan edecek,
biliyor musunuz? Önce o iş sahipleri. Şimdi, sen Bakansın ya!
Yani sigortasız çalıştıklarını söylüyorsun,
itiraf ediyorsun, diyorsun ki: Sömür onları. bunu söylüyorsun; sanki
bunu sarı çizmeli Mehmet Ağa söylüyor yani bunu söyleyen adam,
kendisini İçişleri Bakanı zannediyor. Sen utanmıyor musun
bunları söylemeye? Yani ülkende bu kadar kara durum var, bu kadar rezalet
durum var; utanman gerekirken bu rezaleti söylüyorsun, anlatıyorsun.
Şimdi, durum bu yani sığınmacılar, Suriyeliler
üzerinden yürütülen politikalara baktığınız zaman bütünüyle
bunların fabrikalarda, atölyelerde bu şekilde
kullanıldığını görüyorsunuz.
Şimdi, şu fotoğraf, bu fotoğrafa
baktığınız zaman -yani muhalefet milletvekilleri
geziyorlar, biliyorum, iktidar vekillerini bilmiyorum- atölyelere
gittiğiniz zaman, fabrikalara gittiğiniz zaman bunun, bu
fotoğrafların daha beterlerini görüyorsunuz; şu
fotoğraflar, bunlar sığınmacı dediğiniz
çocuklar, bu çocuklar çalışıyorlar bu şartlarda.
Şimdi, şöyle bir şey var;
sığınmacı politikası, Suriyeliler politikası,
göçmenler politikası, bir bütün olarak sorunlu ama iktidar bunu bu
şekilde kullanıyor işte, bir taraftan sömürüyor, sömürülmesine
müsaade ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bazen şöyle
haberler duyuyoruz, diyor ki: Otobüste işte, 30 tane kaçak göçmen
yakalandı. Ya, sanki kaçak göçmen yok hiçbir tarafta, o otobüste
yakalanmış, otobüsün birinde yakalanmış. Ya, gidin bu
atölyelere, gidin bu fabrikalara hep orada çalışıyor bu
insanlar. Sömürüyorlar ya, Bakan kendisi itiraf ediyor, sömürülüyorlar. Ve
ondan sonra da Suriyelilerin, Afganların, sığınmacıların
işledikleri suçlar, bütün basına, bütün medyaya servis ediliyor ama
bunlara yönelik işlenen suçların hiçbiri konuşulmuyor. Dün gece
Esenyurtta benzer bir vaka meydana gelmiş takip edebildiğimiz
kadarıyla ve bu politikalar yani sığınmacılara yönelik
bu politikalar, Türkiye'de başka bir saldırı, başka bir
ırkçılığın önünü açacaktır, tetikleyecektir. Bu
politikalardan vazgeçin; sığınmacıları sömürmekten,
onları kullanmaktan vazgeçin; onların da insan olduğunu
unutmayın.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TİM ve
ihracatçılar
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda yapılacak değişiklikle ilgili söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, biraz önce kanunla ilgili kaç kişi
acaba imza attı dedim. AKP sıralarında 4 kişi var;
bakalım şöyle: Evet, 4 kişi var. Hâlbuki 37 kişi imza
atmış. Muhalefet partileri burada, kanuna hiç olmazsa katkı
koyuyorlar. Hiç olmazsa 37 kişi şurada dinlese de belki bizim
söyleyeceklerimizden bir miktar faydalansa. Komisyonda da bir Komisyon
Başkanı var sadece, onun dışında
Hadi onu da
sayalım, 5 milletvekili.
Tabii, şimdi bir kanun Meclise geldiği
zaman herkes şunu bekler, bütün toplum da aynı şekilde, mesela
ihracatçılar, mesela sanayiciler şunu bekler: Ya, bir kanun geliyor,
bir yapısal düzenleme yapılıyor, bu düzenlemeyle ilgili biz de ihracatımızı ne yönde
artırabiliriz diye bütün dikkatlerin bu Mecliste olması lazım
değil mi? Ama öyle bir şey yok, burada yapılan iş
aslında İhracatçılar Meclisi Başkanının ve
yönetiminin taleplerinin yerine getirilmesi, aynı zamanda Ticaret
Bakanının taleplerinin yerine getirilmesi; başka hiçbir şey
yok burada. Eğer bu talepleri karşılama yeriyse bu yüce Meclis,
aslında şahsi talepleri karşılayan Meclis adını
vermek lazım ama öyle değil; bu Meclisi boşu boşuna
yormayın. Ya, görülüyor ki AKP milletvekilleri de
sıkılmış artık Ya, geliyor böyle Meclise
birtakım kanunlar, bu kanunları öyle ya da böyle bir şekilde
geçiriyorlar, bize de ihtiyaç yok. öyle mi? Öyle değil. Ülkenin
ekonomisiyle ilgili o kadar büyük sıkıntılar var ki; sanayicilerin
sıkıntıları, işçilerin sıkıntıları,
aynı zamanda tedarikçilerin sıkıntıları o kadar büyük
ki bunları burada en azından tartışıp bunlara çare
bulacakken işte bugün gördüğümüz tablo var. Bu tabloda fazla söze de
gerek yok.
Bakın, şimdi,
biraz önce söyledim, bu kanunu tek tek anlatırsak, madde madde
anlatırsak kime faydası olduğu da burada anlaşılacak.
Yani en azından ülkeye faydası yok, kurumlara faydası var. Yani
bu kanun zaten 2009da çıkarılırken yanlış
çıkarılmış -yani sizin iktidarınızda- ve o günden
bugüne kadar da ihracatın artışı kendi dinamikleriyle,
iş dünyasının yatırımlarıyla bir şekilde bir
yerlere gelmiş.
Şimdi, kanunun
1inci maddesi, fuarlarda, fuarların iç alanlarında belediyelerin
aldığı reklam ve ilan vergisini kaldırıyor.
Şimdi, bu Meclise gelen her kanunda Büyükşehir belediyelerinin ellerindeki
imkânların neresinden nasıl acaba tasarruf edip onların elinden
bu yetkileri alıp gelirlerini kısabiliriz? diye öyle büyük bir
gayret var ki, işte, burada da bunlardan bir tanesi... En fazla fuarların
-büyük fuarların- yapıldığı iller arkadaşlar,
1incisi İstanbul -2 tane büyük fuar merkezi var- 2ncisi İzmir,
3üncüsü de Antalya. Bu 3 büyükşehir belediyesi Cumhuriyet Halk Partisinin
belediyesi yani Cumhuriyet Halk Partisinin şu anda iktidar olduğu
belediyelerde gelirlerin üzerinden ne kadar yontabilirsek bu belediyeleri
başarısız hâle getirebiliriz. düşüncesi var. Çok
beklersiniz, belediyelerimiz şu anda inanılmaz mucizeler
yaratıyor, bu gelirlerle mucizeler yaratıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu kanunla da ellerinden alacağınız
gelirlerin aslında onları durdurmaya yetmeyeceğini bilmelisiniz.
İkincisi, serbest bölgelerle ilgili atıl
kalan alanların tasfiyesi meselesi. İyi. denilebilir ama burada
adaletli davranacak mısınız? Burada yıllardır, dört
beş yıldır yatırım yapmayan şirketlerden
bunların alınması iyi, iyi bir şey ama buradaki ihtiyaç
sahibi olan firmalara bunların verilip verilmeyeceğiyle ilgili bunu
takip edeceğiz, gözümüz hep üzerinizde olacak.
Tahsil edilemeyen üye borçları terkin ediliyor.
Zaten burada bir abukluk var; 2009 senesinde bu kanun
çıkarılırken buradan, bir aidat konmuştu, bu aidat
aslında Anayasaya aykırıydı. Neden biliyor musunuz? Şimdi,
bir sanayici, bir tüccar, bir esnaf zaten yasayla kurulmuş bir yere
kaydolmak zorunda; ya Türkiye Odalar Birliğine ya TESK'e ya da ticaret
sanayi odalarına üye olmak zorunda; orada bir aidat ödüyor, 2009dan
itibaren bu üyelerden, ihracat yapanların hepsinden aidat
aldınız; bu aidatlar aslında yasal standartlara uygun
değil. Bir kanun çıkardığınız için Bunu
alıyoruz. diyebilirsiniz ama aynı meslek örgütlerine 2 defa aidat
ödemek, üstelik de kanun gücüyle aidat ödemek aslında yasaya, Anayasa'ya
aykırı. İyi olmuş, yani tahsil edilemeyenlerin, bugüne
kadar ödemeyenlerin -ödeyenler gitti de- bunları ödememesi iyidir.
4üncü, 5inci ve 6ncı maddeye göre, TİM
ve bağlı birliklerin genel sekreter ve genel sekreter
yardımcıları otuz günde seçilemezse Bakanlık resen atama
yapacak.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Böyle bir şey
olur mu ya?
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şimdi,
üstünde en çok durulması gereken ve Komisyonda da herkesin itiraz
ettiği ve savunamadığınız bir madde bu. Yani
şimdi, Türkiye İhracatçılar Meclisi kamu gücünde bir kurum yani
kamuya faydalı bir kurum, daha doğrusu, iş dünyasını
temsil eden bir kurum. Şimdi -niye buraya otuz gün kondu bilmiyoruz-
Eğer otuz gün içinde birlik, genel sekreteri veya genel sekreter
yardımcısını atamazsa Bakan genel sekreter atar. diyor.
Ben, şimdi, olacağı söyleyeyim, bu kanunda düzeltme istedik,
eğer iş dünyası temsilcisiyse, eğer İhracatçılar
Birliğine tüm ihracat kalemlerinden ödeme yapılıyorsa,
ihracatçı ödeme yapıyorsa bırakın genel sekreterini kendi
seçsin. Niye buraya el atıyorsunuz? Ha, olacak olan şu: Otuz gün
boyunca genel sekreteri bir şekilde Bakanlığa bildirdiğiniz
zaman, Bakanlık bu genel sekreteri Gözünün üstünde kaşı var.
deyip eğer kabul etmezse otuzuncu günden sonra, otuz birinci gün ve takip
eden diğer gün, otuz ikinci günde siz istediğiniz genel sekreteri
oraya atama yetkisini istiyorsunuz.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Vesayetçi bunlar.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Kadroyu
açtınız gene.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Bu kabul
edilebilir bir şey değil ama Komisyondan geçirdiniz, burada da buna
itiraz edeceğiz. Buraya çıkan bütün arkadaşlarımız
bununla ilgili itirazlarını dile getirecekler. Şimdi, bir de
Komisyonda ben bunu sordum, TİM Başkanı İsmail Gülleye
sordum
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Gülleye güle güle.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla)
dedim ki:
TİM Yönetim Kurulu üyesi niye 12den 15e çıkıyor? cevap
veremedi, Bizim sektörlerde o var, bu var, güçlendirmek istiyoruz. dedi. 12
kişiden 15e çıkarılmasının sebebi, 13 Haziranda seçim
var, onun için mi? dedim, güldü. Herhâlde, hedef, Yönetim Kurulu üyesi
sayısını artırıp diğer alt sektörlerde, Meclisin
üyesi olan birliklerde birtakım insanlara yönetim sözü vererek seçimi
almaktı. İnşallah, bugün bir düzeltme yaparsınız da
12de kalır çünkü İsmail Gülle kendi grubundan çıkamadı
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Güle güle;
İsmail Gülle, güle güle.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) O yüzden,
TİM Başkan adayı olabilmesi artık imkânsız. O yüzden,
burada, 12den 15e; başkan yardımcısının 3ten 5e
çıkarılmasının ana gerekçesinin seçimlere yönelik
olduğunu biz biliyoruz da biraz önce en başında söylediğim
Ya birisinin kendi şahsına ya Bakanlığın kendi
şahsına kanun çıkartmayın, bir faydası olsun. dedik,
kanıtlardan bir tanesi de bu.
Şimdi, TİM ve bağlı birliklerin
yedek akçeleri Bakanın belirleyeceği oranda İhracatı Geliştirme
AŞye aktarılıyor. Neden, neden? Yani 2009da
çıktığında da Zafer Çağlayan vardı, Her gelen
bakan kendisine bir arka bahçe geliştirip oradan elde ettiği gelirle
seyahatlerini finanse edecek. diye bir kural mı var?
Şimdi, bakın, burada yedek akçeleri Bakan
belirliyor. Yahu, ihracatçı o zaman buraya niye nispi aidat ödüyor?
Bakın, nispi aidat rakamı 125 milyon dolar, 2022 senesinde
toplayacakları nispi oran 125 milyon dolar; 125 milyon dolar
Bu kadar
kıt kaynakların olduğu, ihracatçıların ve sanayicilerin
bu kadar zorlukla üretim yapabildiği, finansmana erişimin bu kadar
zor olduğu bir dönemde siz Yedek akçeleri de biz alalım,
kullanalım. Daha önce yaptınız çünkü, ihracat tanıtım
grubunu kapattınız, bir anonim şirket kurdunuz, denetimden
kaçırdınız; 600 milyon TLlik birikimi buraya, İhracat
Tanıtım AŞye doldurdunuz. Efendim, Oradan bir garanti fonu
kurup ihracatçıya kredi vereceğiz. dediniz ve EXIMBANKın
kapısına gidiyorsunuz, kapı duvar! EXIMBANKtan kredi
alamıyorsunuz çünkü kaynak yok, çünkü para yok. E, şimdi, bu
parayı ne yaptınız? 600 milyon lirayı ne
yaptınız? Soru bu, buradaki bürokratlara ve Komisyon
Başkanına.
Şimdi, bu yedek akçeyi Bakana veriyorsunuz. O
zaman TİMi seçmeyin yani TİMi, seçimle gelinen, iş
dünyası temsilcisi olarak lanse etmeyin. Burası devlet kurumu, devlet
kurumuysa ihracatçı zaten zor durumda, sanayici zaten zor durumda, bu
nispi oranları da almayın, devlet kendi kaynaklarıyla
ihracatı geliştirsin. Dünyanın her yerinde, birçok yerinde bu
böyle; ihracatçıdan pay alınmaz, ihracatçı desteklenir ve bunu
destekleyen devlettir. Siz şimdi yedek akçeye de göz diktiniz.
TİMin binaları, hazineye bağlı
taşınmazların TİMe bedelsiz tahsisi... Bir cepten
alıp öbür cebe veriyorsunuz, olabilir; olabilir de TİM
Başkanına yani İsmail Gülle'ye Genel sekreterleri biz
atayalım, size de bu binaları tahsis edelim. dediniz mi? Soru bu.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Takas, takas.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şimdi,
bağlantılı aslında birbiriyle. Eğer öyleyse bunu da
açıklayın; ne olacak, burası Meclis, dost meclisi diyelim,
açıklayın, biz de bilelim.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu Türkiye sürdürülebilirlik standartlarını belirleyecek gönüllü
olmalı. Burası niye gönüllü olmalı? Benim kanaatim ve
arkadaşlarımızın kanaati bu. Eğer global ticaret
zincirinden faydalanacaksa bir şirket, o gelsin, bu sertifikayı
alsın, bu raporu Kamu Gözetim Kurumundan talep etsin. Bunu zorunlu hâle
getirmeyin, ayrı bir yük daha getirmeyin. Ha, ucuz kredi kullanacaksa
zaten bunu alacak; zaten alıyor, niye burada bunu zorluyorsunuz? Yani
burada, bunun gönüllülük esasını bu maddeye dercetmenizi bekliyoruz.
Helal Akreditasyon Kurumunda, belge almadan helal
satış yapanlara 100 bin lira ile 1 milyon lira arasında idari
para cezası getiriyorsunuz. Ya, bunun bir sınırı olur yani
100 bin lira neye göre, 1 milyon lira neye göre; bunun tanımı yok.
Çok büyük bir rakam aradaki fark. Ya, tanımlarsınız, dersiniz
ki: Şunu şunu şunu yapanlar, şu kadar şu miktarda bu
ödemeyi yapar, bu cezayı çekerler. dersiniz. 100 bin lira ya, bunu bir
siyasi sopa olarak mı kullanmak istiyorsunuz? Bendense 100 bin lira,
benden değilse 1 milyon lira. mı demek istiyorsunuz? Bunu mu
diyeceksiniz? Onun için burada da bu rakamı bir şeye bağlamanız
gerekiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, genel
olarak maddeler bunlar. Bu maddelerin arasında, aslında
bakarsanız, ihracatı artıracak, ihracatı teşvik
edecek, ihracatı uçuracak herhangi bir madde
olmadığını gördünüz. Aslında ihtiyaç olan ve bu
Meclisin görevi, yapısal sorunların çözümünde ortaya çıkabilecek
kanunları bir şekilde buraya getirip çıkarmak.
Şimdi, kur, faiz, enflasyon
İhracatı
konuşuyoruz
Kur, faiz, enflasyon aynı anda kontrol edilebilir mi?
Serbest piyasa ekonomisine 24 Ocak 1980 Kararlarıyla geçtik ve burada
dedik ki: Biz piyasaya müdahale etmeyeceğiz. Şu anda piyasaya
müdahalenin dik âlâsı yapılıyor. Politika faizi yüzde 14, piyasa
faizi yüzde 30 seviyesinde. 2021 Eylül-Aralık döneminde büyük bir
felaketle karşı karşıya kaldı ülke çünkü Faiz sebep,
enflasyon sonuç. inadının şu anda ceremesini 84 milyon çekerken
iş dünyası da bu ceremeyi çekmeye devam ediyor. Eylül ayında
faiz indirimleri başladığı zaman eylül ayı enflasyonu
yüzde 19,5 arkadaşlar ve yüzde 19dan enflasyonun indirilmeye
başlandığı tarih bu. Bir daha faiz indirimi yapmayın
etmeyin... Ekonomistler bunu söylerken ekim ayında bir daha faiz
indiriliyor, enflasyon yüzde 20ye tırmanıyor, kasım ayında
bir daha faiz indirimi yapılıyor. Bakın, bu hata kimindir? Yani
bu hatanın dünyadaki enflasyonla alakası yoktur. 10 taneden dünyadaki
enflasyonla alakası olan belki 1 tane sebep varsa 9u yanlış
yönetimindir, 9u bu iktidarın yanlış yönetimindendir ya da
yönetme becerisini kaybetmesindendir.
Kasım ayında indirim yapılıyor,
aralık ayında bir daha inadına faizler yükseliyor, kasım
ayında yüzde 22ye enflasyon çıkıyor; faiz düşürülürken
piyasa faizi artmaya devam ediyor ve aralık ayında zaten bütün her
şey yıkılıyor. Aralık ayında bir daha faiz artışı
yapılıyor. Aralık ayında yapılan faiz
artışıyla birlikte döviz tutulamıyor. Döviz 8,5 liradan tak
tak tak 18 liranın üstüne çıkıyor ve o gün müdahale geliyor.
Müdahalenin adı da kur korumalı mevduat. 18den 11e doğru
aşağı giderken o günden itibaren bütün piyasa yerle bir oluyor.
Sanayici, ihracatçı, esnaf, dolayısıyla vatandaşların
büyük kısmı bundan etkileniyor. Kur korumalı mevduat ülkenin
başına bela olmaya devam ediyor. Şimdi, kur korumalı
mevduatın içinde
Enflasyon da bu arada yüzde 70e gitti, eylülde yüzde 19,
yüzde 70; bu da TÜİK rakamı. Halkın enflasyonu yüzde 150
arkadaşlar. Yüzde 150 çok büyük bir rakam ve insanlar geçinemiyor.
Sanayici, iş dünyası zaten büyük sıkıntıların
içinde.
KKMde şu anda 874 milyar lira gibi bir
büyüklük var. Dolar da 1 lira artarsa bunun karşılığı
55 milyar gibi bir rakama tekabül ediyor, bu 55 milyar da bir şekilde
halkın sırtına bindirilecek ve buradan vergi olarak
bunların hepsi bir şekilde toparlanacak. Peki, kime gidiyor bu?
Toplamını bilmiyoruz, piyasada söylenen belki de 80-90 bin kişi
ama yük 84-85 milyonun üstüne gidiyor.
Ha, şimdi, bu arada da ihracatçıya döviz
yok; 128 milyar doları buharlaştırdınız, 6,5
seviyesinden doları tutabilmek için oraya geldiniz fakat ne
yaptıysanız çare olmadı, ilk önce ihracatçının
getirdiği paranın Yüzde 25ini alalım. dediniz, sonra yüzde
40a çıkardınız, bu parayı da koydunuz Merkez Bankası
bilançolarına; bakıyoruz, Merkez Bankası bilançolarında bu
parayı göremiyoruz. Demek ki arka kapıdan müdahale ediliyor, o arka
kapıdan gelen müdahaleyle 1 Ocak ile 30 Nisan arasındaki rakam
-iktisatçıların hesaplamalarına göre- 40 milyar doları
bulmuş, 40 milyar dolar, çok korkutucu rakamlar bunlar, 128 milyar dolar,
artı, 40 milyar dolar. böyle görülmesi lazım. Yani şu anda 168
milyar dolar bir şekilde buharlaştırılmış, Merkez
Bankasının kayıtlarından çıkıyor, arka
kapıdan devlet bankalarıyla piyasaya müdahale ediliyor; doların
tutulabildiği yer neresi? İşte bugün 16,5 lira, facia. Nereye
kadar? Seçime kadar. diyorsanız, seçime kadar ülkede ayakta kalacak ne
sanayici ne esnaf bulabileceksiniz, bunu da buradan uyaralım.
İhracatçıya bozdurma zorunluluğu getirdiğiniz rakam da
-benim hesaplamalarıma göre- aylık 7,5 milyar dolar.
Evet, tabii, vakit herhâlde bitti, çok çabuk geçiyor
buradan ekonomiye girince. Döviz arka kapı satışlarını
söyledik, buradan AR-GE harcamalarına giremedik. Bir de bunun vergi
boyutunu dile getirmek lazım. Vergi toplayamıyorsunuz çünkü
insanların vergi ödeyecek durumu kalmadı. Fakat ithalatın
-tamamen ihracatı konuşuyoruz- hangi seviyeye geldiğine bakmak
lazım. İthalatın geldiği nokta: Şu anda size,
ithalattan elde ettiğiniz KDV rakamı olarak dönüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
İthalattan elde ettiğiniz KDVden dört
ayda 156 milyar lira gelir elde etmişsiniz.
Arkadaşlar, burada dikkatinizi çekiyorum: Dört
ayda toplanan gelir vergisi 92 milyar lira, kurumlar vergisi de 107 milyar
lira. Şimdi, anlıyoruz ki ithalat teşvik ediliyor, ihracat
değil; bu kanun teklifiyle de bunu görüyoruz, ithalat teşvik
ediliyor. Döviz eğer o seviyede tutuluyorsa bu bir teşviktir ve
ithalat hiçbir şekilde durmadı, duramıyor.
Şimdi, beklediniz
Son olarak turizmle ilgili
son cümlelerimi söyleyeceğim. Beklenti şu: İlk önce Çin modeli
dendi, tutmadı; nas dendi, tutmadı ve şu anda bütün
beklentiler turizmden gelecek gelire bağlı fakat maalesef turizmin
yapısal sorunları çözülmediği için beklentiler de orada
sınıfta kalacak.
Sürem kalmadı, konuşacak çok şey
vardı.
Dikkatle dinlediniz, hepinize çok teşekkür
ederim. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
ilk olarak Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan Bey.
Buyurun Tahsin Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan TİM Yasa
Teklifi hakkında şahsım adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gelirse kanunları
milletvekilleri yapacak, yasama ve yürütme ayrılacak. dediniz.
Bırakın yasama ve yürütmeyi ayırmayı, bürokrasinin
hazırladığı yasalara göstermelik imza atıp yorum dahi
yapmadan, noktasına virgülüne dokunmadan, el kaldırıp
indirmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Sizin bu
tavrınız nedeniyle sadece altı ay önce
yaptığınız yasanın aynısını altı
ay sonra tekrar görüşüyoruz. O zaman Komisyon görüşmelerinde iktidar
milletvekili arkadaşlarımız İhracatı Geliştirme
AŞ ihracatçıya kefil olacak ve ihracat artacak. dediler. Biz uyardık,
Kredi başvurusunu alan da değerlendiren de veren de kefil olan da
aynı şirket yöneticisi buradan ihracatçıya kredi çıkmaz.
dedik. Şimdi, bakıyoruz, EXIMBANKta para yok, ihracatçıya kredi
yok; istediğiniz kadar kanun çıkarın, istediğiniz kadar
Kefil olacak. deyin kaynak bitti, bankada para yok. Bu yılın ilk
dört ayında toplam ihracatımız 83 milyar dolarken
ithalatımız 116 milyar dolar olmuş, dış ticaret
açığımız 33 milyar dolara ulaşmış. Komisyon
görüşmelerinde biz bu rakamları gözler önüne serdiğimizde
iktidar milletvekilleri Rakamları bırakın, bizim sözlerimize
bakın." dedi.
Sayın milletvekilleri, gerçeklere yani
rakamlara gözlerinizi kapatmayın. Artık, sözün bittiği noktaya
geldik. Sizin izlediğiniz yanlış politikalar sebebiyle yol
bitti, kaynak bitti, ekonomi bitti, vatandaş bitti. İhracatçı
enerji ve taşıma maliyetlerine, üretici ham madde fiyatlarına,
vatandaş mutfaktaki yangına çözüm bekliyor. Sizin tek derdiniz
TİMin üzerinde vesayet kurmak, CHPli belediyelerin
kaynaklarını kesmek olmuş. Komisyonda detaylı olarak
anlattık; hangi düzenlemeye neden karşıyız, hangi
düzenlemeyi daha doğru bir şekilde kaleme alabiliriz diye örneklerle
ortaya koyduk. Siz saraydan talimat geldiği için tüm uyarılara gözlerinizi
kapatıp vazifenizi yapıyorsunuz. Sizin göreviniz el
kaldırıp indirmek mi? Elinizi vicdanınıza koyun.
Sayın milletvekilleri Fuara katılan
firmalara destek olacağız. O yüzden reklam ve ilan vergisini
kaldırıyoruz." diyorsunuz. Soruyorum size: Belediye bu vergiyi
kimden alıyor, hiç bakıp incelediniz mi? Ben söyleyeyim size:
Belediye bu vergiyi fuar organizasyonu yapan firmalardan alıyor. Siz,
fuara katılan firmalara destek için değil, fuar organizasyonu yapan
firmalara rant sağlamak için belediye gelirlerini kısıyorsunuz.
Belki bilmiyorsunuz, ben söyleyeyim: Devleti dolandıran, fuara
katılan firmaların paralarını alıp kaçan, sürekli
iflas gösteren bir firma için bu düzenlemeyi getiriyorsunuz çünkü 143 milyar
vergi borcu olan bu firmaya CHPli belediye işlem başlattı;
davaları da belediye kazandı, firma da koşarak size şikâyet
etti. Bu belediye de Bakırköy Belediyesi. Buradan Belediyenin yani
halkın alacağının peşine düşen ve mücadele veren
Belediye Başkanımız Bülent Kerimoğlunu da kutluyorum. Siz
ne yapıyorsunuz? Firmayı kurtarmak için belediye gelirlerini
kısmakta sakınca görmüyorsunuz.
TOBB veri tabanından bakıyoruz, tablo
apaçık ortada. Rakamlar, son üç yılda ülkemizde düzenlenen
fuarların yarısından daha fazlasına ev sahipliği yapan
ilk 3 büyükşehir belediyesinin CHPli başkanlar tarafından yönetildiğini
gösteriyor. Fuarlara gelen ziyaretçi sayıları yüz binleri
aşıyor. Belediyeler burada temizlik, çevre düzenleme gibi hizmetler
sunuyor; bu hizmetleri yerine getirebilmek için ek eleman
çalıştırıyor, masraf yapıyor. Koruma altına
aldığınız organizatör fuar firmaları gelirlerine gelir
katarken belediyeler sundukları hizmetler sebebiyle bir ton harcama
yapıyorlar ama siz bu düzenlemeyle Yerel yönetimler vergi almasın.
diyorsunuz. Soruyorum size: Yönetimler bu giderleri nasıl
karşılayacak?
Değerli milletvekilleri, bundan altı ay
önce TİM Yasasında değişiklikler yaptık. O zaman bu
düzenlemeyi İhracatçılar için Kredi Garanti Fonu kuruluyor. diyerek
müjde gibi sundunuz. O zaman demiştim ki: Yönetimde 9 üyeden sadece 4ü
TİMi temsil ediyor, yüzde 95 hissesi olan TİM yani ihracatçılar
yönetimde yüzde 50 bile temsil edilmiyor. Bundan altı ay önce yapılan
değişiklikle Türkiye Tanıtım Grubunun mal
varlığını bu şirkete sermaye olarak aktardınız.
Şimdi, o kaynak size yetmedi, birliklerin yedek akçelerine de göz
diktiniz; üstelik, ne kadar kaynak yaratırsanız yaratın,
ihracatçıya verilen bir kredi de yok. Aradan altı ay geçti, siz
TİM üzerinde vesayeti kurma peşindesiniz, TİM Başkanı
da âdeta TİMin anahtarını Bakanlığa teslim etmenin
peşinde. TİM Başkanı Ben görevimi yapamıyorum,
pandemi nedeniyle genel sekreter atayamadım, genel sekreter
yardımcısı görevlendiremedim, boşluk var. diyor, istifa
etmesi gerekirken Kanunu değiştirelim, Bakanlık atasın. diyor.
Bu nasıl bir aymazlık? Ben çözemiyorum, çözebilen varsa
anlatsın. TİM Başkanı, genel kurul öncesinde, seçimi
etkileyecek şekilde Yönetim Kurulu üye sayısının 12den
15e çıkarılmasını istiyor. Şimdi, Başkanın
adaylığı da tehlikeye girdi, sektör kurulunda Başkan,
yardımcılığına seçilmedi. Bu durumda TİM
Başkanlığına adaylığı tartışmaya
açılmış oldu. Genel Kurulda AK PARTİ milletvekilleri bir
teklif daha verip onu kurtarmaya çalışacak mısınız,
onu da merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bu düzenlemede Helal
Akreditasyon Kurumu Kanununda değişiklik öngörülüyor. Bundan dört
buçuk yıl önce Kuruma dair kanunu görüşürken Biraz daha üzerinde
çalışalım, sürekli bu kanunu değiştirmeyelim.
demiştim. Aradan dört buçuk yıl geçti; kanuna bakıyorum,
inanamayacaksınız ama 16 madde ve 1 geçici maddeden oluşan kanunda
sadece, sadece 1 madde değişmeden bugüne gelmiş, o da yürürlük
maddesi. Şimdi yine değişiklik yapılacak.
Değerli milletvekilleri, tarihçi Cornelius
Devlet ne kadar yolsuz ise kanun sayısı da o kadar fazladır.
der. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin aklınızla
bilimden uzak politikalarınız nedeniyle ekonomi rayından
çıktı, yolsuzluklarınızı sağır sultan duydu.
Bu yüzden sürekli kanun değiştirir oldunuz, mevzuatı âdeta
yazboz tahtasına çevirdiniz. Bu teklif de sizin her kuruma çökme, sizden
olmayanı cezalandırma anlayışınızın bir
örneği. O nedenle, bu kanun teklifindeki önergelerimizi dikkate alın;
gelin, yanlıştan dönün; ihracatçımıza, üreticimize,
halkımıza faydalı kanunlar yapalım diyorum.
Genel Kurulu saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Cihat
Sezal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, küresel ekonomide son
dönemde yaşanan bütün olumsuz gelişmelere rağmen, ülkemiz
ekonomisi 2021 yılını güçlü bir büyüme oranı ve güçlü bir
ihracat performansıyla kapatmıştır. 2021 yılında
ihracatımız bir önceki yıla kıyasla yüzde 32,8
artışla 225 milyar dolar bandını aşmış ve
böylelikle tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat rakamına
ulaşmıştır. İnanıyorum ki dünyadaki tüm olumsuz
koşullara rağmen ülkemiz; stratejik coğrafi konumu, güçlü sanayi
altyapısı ve kaliteli beşerî sermayesi sayesinde, dış
ticarette küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri olarak 2021
yılında dış ticarette yakaladığı
başarıyı 2022 yılında da yükselterek 250 milyar dolar
ihracat hedefini yakalayacaktır. Bu hedef doğrultusunda
çalışmalarımızı sürdürmekteyiz ve devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere,
ülkemizde düzenlenen fuarların ihracatımızın
artırılmasına büyük katkı sağladığı
aşikârdır. Fuar organizasyonları, firmaların yeni müşteriler
ve pazarlara erişimini kolaylaştırırken aynı zamanda
fuarların düzenlendiği bölgelerde insan hareketliliğine de yol
açmaktadır. Bu hareketin -yurt içi ve yurt dışı fuar
katılımcılarının yeme içme, konaklama,
ulaşım gibi- birçok yan sektöre ekonomik olarak katkı
sağladığı da aşikârdır.
Yaptığımız düzenlemede fuarlara katılımların
ulusal ve uluslararası düzeyde artırılması amacıyla,
fuarlarda iş hacmi ve istihdam artışı yaratılması
suretiyle ilave katma değer sağladığı da göz önüne
alınarak 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 14üncü
maddesine göre fuarların düzenlendiği iç alanlarda yapılan ilan
ve reklamların vergi muafiyeti kapsamına girmesi
amaçlanmaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, bilindiği üzere,
yıllık aidat ihracatçı birliklerinin gelirleri arasında
sayılmakta olup 2016 yılı öncesinde ihracatçı
birliğine üye olan firmaların her yıl ihracat yapıp
yapmadığına ya da ihracatçı birliğinden hizmet
alıp almadığına bakılmaksızın
yıllık aidat ödemesi bir zorunluluk idi. Bu kapsamda, bir kez üyelik
kaydı yaptıran firmalar için ilerleyen yıllarda ihracat yapmasa
da yıllık aidat borcu tahakkuk ederek yıllar içinde
birikmekteydi. 2016 yılının başından itibaren
yürürlüğe giren yönetmelik düzenlemesiyle mal ihracatında
yıllık aidat ilk ihracatla birlikte tahsil edilmeye ve ihracat
yapmayan ya da birliklerden hizmet almayan üyelere yıllık aidat
tahakkuk ettirilmemeye başlanmıştı. Bu sayede aktif olarak
ihracat yapmayan üyeler için yıllık aidat borcu
oluşmasının önüne geçilmişti ancak anılan yönetmelik
düzenlemesinin öncesinde yıllık aidat tahsilatında iflas, ölüm,
ticareti terk etme gibi nedenlerle yaşanan aksaklıklar sonucunda
ihracatçı birliklerinde borçlu üye sayısında ciddi bir
artış meydana gelmiş olup söz konusu borçların hukuki
anlamda takibi de çok ciddi külfetler doğurmaktaydı. Bu açıdan,
çözümlenemeyen bir sorun hâline geldiği ve firmalar için avukatlık
masraflarıyla birlikte var olan borç yükünün katlanarak
arttığı dolayısıyla iki taraflı
sıkıntılara yol açtığı görülmektedir.
Bu kapsamda, ihracatçı birliklerinde
yıllık aidat borcu bulunan 141.567 üye olduğu ve ihracatçı
birlikleri kayıtlarından bu üyelerin 2015 yılından sonra
ihracat yapmadıkları tespit edilmiştir. 5910 sayılı
TİM ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda yapılan düzenlemeyle hem mevcut borçlarla ilgili
hem de ileride oluşabilecek benzer mahiyetteki borçlarla ilgili
yaşanacak sıkıntıların önüne geçilmesi amaçlanmakta ve
sorunların çözüme kavuşması sayesinde gerek ihracatçı
birliği üzerindeki yükün azaltılması gerek firma şikâyetlerinin
önüne geçilmesi açısından ciddi bir fayda sağlayacağı
değerlendirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, 5910 sayılı
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 8inci maddesinin (1)inci
fıkrasına eklenecek maddeyle, birliklerin sevk ve idaresindeki
sorumlu genel sekreter veya genel sekreter yardımcılarının
atamalarındaki gecikmelerden dolayı ve uzun süredir kadroların
boş kalması nedeniyle ortaya çıkacak aksamaların önüne
geçilebilmesi amacıyla bir ay içerisinde yönetim kurullarınca atama
yapılmayan veya yapılamayan durumlarda, anılan kadrolara Ticaret
Bakanlığı tarafından atama yapılabilmesi
öngörülmektedir.
Kıymetli milletvekilleri; İstanbul
Bahçelievler'de bulunan Dış Ticaret Kompleksi Binası 1996
yılında Ticaret Bakanlığına prestij hizmet alanı
olarak tahsis edilmiştir. Bu binanın yapımı, 2000
yılında toplam maliyetinin yüzde 98lik bölümü birlik bütçelerinden
karşılanmak suretiyle tamamlanmıştır. 2009
yılında yayımlanan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunla ihracatçı birliklerinin bağlı kuruluş olma statüsü
sona erse de Ticaret Bakanlığıyla yoğun bir iş
birliği çerçevesinde TİM ve ihracatçı birlikleri faaliyetlerini
Dış Ticaret Kompleksinde sürdürmeye devam etmektedir. Ticaret
Bakanlığına tahsis edilmiş olan hazine arazisinde adı
geçen birlikler tarafından bağlı kuruluş oldukları
dönemde yaptırılan Dış Ticaret Kompleksi
Binasının TİM ile birliklerin kullanımında olan
bölümüne ilişkin tereddütlerin giderilmesine ihtiyaç duyulmuş ve bu
tereddütlerin ortadan kaldırılması amacıyla,
hazırlanan maddeyle hâlihazırda Ticaret Bakanlığına
tahsisli olup TİM ve birlikler tarafından kullanılan söz konusu
taşınmazların anılan kurumlara bedelsiz olarak
kullandırılması ve maddenin yürürlük tarihinden önceki
kullanımlar için de herhangi bir bedel alınmaması
amaçlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, İhracatı
Geliştirme Anonim Şirketi, kredi garanti ve kefalet uygulamaları
yoluyla mal ve hizmet ihraç edenlerin her türlü finansmanına erişim
imkânlarını genişletmek, desteklemek ve kolaylaştırmak
amacıyla, münhasıran ihracat kredileri için kefalet vermek üzere ve
sadece ihracatçıların erişimine açık olmak üzere TİM
ile EXIMBANK'ın öz kaynaklarıyla 2021 yılının Ekim ayında
kurulmuş ve 61 ihracatçı birliğin ortaklığıyla
mart ayında faaliyete geçmiştir. 5910 sayılı Kanuna
eklenen maddeyle ihracatçı birliklerinin ortaklığıyla
sermaye yapısı güçlendirilen İhracatı Geliştirme
Anonim Şirketine, ihracatçı birliklerinin yedek akçelerinden
aktarılacak meblağla ilave bir gelir sağlanarak sürekli güçlü
bir finansal yapı içerisinde olması ve böylece kendini yenileyen bir
sermaye yapısı oluşturulması,
ihracatçılarımıza sürdürülebilen ve etkin bir şekilde
hizmet verilmesi amaçlanmaktadır.
Ülkemizde bulunan toplam 18 serbest bölge, 3218
sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 1inci maddesinde sayılan
ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan
yabancı yatırımları ve teknoloji girişini
hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve
uluslararası ticareti geliştirmek amaçları çerçevesinde faaliyet
göstermektedir. Burada ruhsatı sona eren ya da iptal edilen
firmaların tahliye ettiği üstyapılarla ilgili mevzuat
uyarınca belirlenen bir bedel karşılığında
serbest bölgedeki diğer kullanıcılara veya bölgeye yeni gelecek
yatırımcı firmalara faaliyet izni verilmektedir. Ancak,
ruhsatı sona eren ya da iptal edilen kullanıcının
üstyapıyı tahliye etmemesi ve geride bıraktığı
mallar üzerinde bir şekilde haciz bulunması hâlinde borçlu veya alacaklı
tarafından icra yoluyla satış talep edilinceye kadar bu mallar
üstyapıyı işgal etmekteydi. Bu işgalin önüne geçilmesi ve
yeni firmalara faaliyet izni verilmesi mümkün olması adına, serbest
bölgelerin gümrük hattı dışında olmaları nedeniyle
yediemin depolarına gönderilmeyen hacizli malların neden olduğu
bu sorunun çözüme kavuşturulabilmesi için 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanununda düzenleme yapılması gerekliliği ortaya
çıkmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, teklifimizde,
kısa adıyla HAK olarak bilinen Helal Akreditasyon Kurumunun
kuruluş kanununda bazı değişiklikler yapılması
öngörülüyor. Yapılacak değişiklik neticesinde ülkemizdeki helal
belgelendirme faaliyetlerinin ihtiyari niteliği değişmeyecek
yani imalatçılarımız ve hizmet sektöründe yer alan müteşebbislerimiz
diledikleri takdirde ürün ve hizmetleri için helal yönünden uygunluk belgesi
temin edebilecek ancak onların bu hizmeti alacağı
kuruluşların daha kaliteli ve daha uluslararası standartlar
seviyesinde faaliyet sunabilmesi için HAK tarafından denetlenip akredite
edilecektir. Hâlihazırda, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji
Enstitüsü bünyesinde yürütülen helal belgelerinin İslam ülkeleri
arasında karşılıklı olarak kabul görmesi
çalışmalarını ülkemiz adına HAK takip ediyor, bu yönde
güçlü bir liderlik sergiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET CİHAT SEZAL (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
Bu noktada, yüce Meclisimizin gündemine gelen kanun
değişikliği sonrasında HAK, ülkemizdeki helal belgelendirme
faaliyetlerinin ortak kurallar uyarınca yürütülmesini sağlayacak,
buradan aldığı ivmeyle de küresel seviyede işleyecek
karşılıklı bir tanınırlık
sistematiğinin öncüsü olacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde daha çok
çalışacağız, daha çok üreteceğiz, 2022nin
devamında da ekonomik büyümemizi daha da yukarılara çekeceğiz,
Türkiye ekonomisini daha da güçlendireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'mizin
ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 6ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde, İYİ
Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
İhracat, bir ülke ekonomisi için oldukça önemli
bir unsurdur, kalkınmanın anahtarlarından biri ihracattır.
İhracattan elde edilen gelirin artırılmasını her zaman
önemsiyoruz ancak bunun yolu ihraç edilen ürünün niceliğinden çok
niteliğidir. Türkiyenin son yıllarda ihraç ettiği ürünlerin
kilogram fiyatı 1,3 dolar civarında. Bu rakam en az 3 dolar seviyelerine
çıkarılmalıdır ki ihracatımız yıllık
500 milyar dolara yükselsin. Bunu sağlamak için de katma değersiz
ürün satışının önüne geçilmeli, yüksek teknolojili ürün
imal ve ihraç edilmelidir. Yüksek teknolojili ürün ihracatıyla ilgili
rakamlara bakıldığı zaman toplam ihracatın yüzde
90ından fazlasını oluşturan imalat sanayisinde bu yıl
ocak-mart döneminde yüksek teknolojili ürünler yalnızca yüzde 2,8lik bir
kısmı teşkil ediyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında
ihracatta yüksek teknolojimizin ne kadar düşük olduğu
anlaşılmaktadır. Örneğin, İsrailin
ihracatının yüzde 10una yüksek teknolojili ürünler denk gelirken bu
rakam, Güney Korede yüzde 21 civarında. Bu ülkeler bu rakamlara tesadüfen
ulaşmış da değiller. Bakın, Türkiye gayrisafi yurt içi
hasılasının yüzde 1inden azını AR-GEye
ayırırken bu rakam, OECD ülkelerinde yüzde 2,5, Güney Korede 4,5,
İsrailde ise yüzde 5 civarında.
Bize göre iktidar ihracatımızda büyük
hatalar yapıyor, bunlardan biri maden ihracatı.
Hatırlarsınız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız
Sayın Fatih Dönmez 2022 yılının başlarında
yaptığı açıklamada 2021de cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırarak 5 milyar 930 milyon dolarlık maden ihracatı
yaptık. demişti. İstanbul Maden İhracatçıları
Birliğinin verilerine göre 2021 yılında 35 milyon tondan fazla
maden ihraç edilmiş yani maden ihracatımızın kilosu 16 sent
civarında, hedefimiz olan 3 doların yaklaşık yirmide 1i.
Neden bu kadar düşük? Çünkü maden ihracatımızın büyük çoğunluğunu
maden cevheri teşkil etmektedir. 2020de madencilik sektörü alanında
en fazla ihraç edilen ürünün bakır cevherleri ve konsantreleri
olmasının yanı sıra, ilk 10 madencilik ürün grubunun
6sı cevher madenlerdir. Bu ürünler, bugün, işlenmeden, katma
değeri olmadan satışa sunuluyor. Bunların ekonomimize
yeterince katkı sunmadığı aşikâr ancak buna
rağmen satılıyor. Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar?
Çocuklarımızın, torunlarımızın, gelecek
nesillerin işleyip kazanabileceği ürünler, bugün, yabancı
ülkeler kazansın diye satılıyor. Kimlere satılıyor bu
ürünler? En başta Çine satılıyor. Bakan Dönmezin ifadesine
göre yüzde 28le Çin en büyük maden alıcımız, daha sonra Amerika
Birleşik Devletleri, İspanya, Bulgaristan ve Belçika geliyor.
Madenlerin ham hâliyle satılması meselesi
uzun yılların konusu aslında. Uzun yıllardır Türk
milleti, Türk milletinin aydınları madenlerin ham hâliyle
satılmasına karşı çıkmakta; tersine, mamul ürün olarak
ihraç edilmesini desteklemektedir. Bunun karşısında da bazı
yabancı devletler, uluslararası örgütler, uluslararası
şirketler Türkiye'nin ham maden ihracatını
artırmasını istemektedirler. Bakın, 1 Eylül 1970 tarihinde,
Bilimsel Madencilik Dergisinde Maden Yüksek Mühendisi Hüsnü Kale
tarafından yayımlanan bir makalenin başlangıcında,
Milletlerarası Para Fonu ve Dünya Bankasının Türk hükûmetine bir
rapor verdiğine değinilmiş ve buna göre de Türkiye'nin
işlenmemiş maden ihracatını geniş ölçüde
artırmasının talep edildiği söylenmektedir. Kale,
makalesini Hükûmetin kısa vadeli dış borçlarını
ödemek veya kısa devrede bazı açmazlardan çıkmak üzere Dünya
Bankası ve Milletlerarası Para Fonu gibi kendi çıkar
gruplarını kollayan kuruluşların oyununa gelmemesini
dileriz. diyerek bitirmiştir. Geçen elli iki senede bu konuda maalesef
bir değişiklik olmadığı görülmektedir. Aynı
sözler bugün için de geçerliliğini korumaktadır. Biz de Hükûmete,
kısa vadeli dış borçlarını ödemek veya kısa
devrede açmazlardan çıkmak için cevher hâlinde maden satmayı
bırakmasını öneriyoruz.
Değerli arkadaşlar, evet, ihracat önemli
bir kalemdir. İhracata yarayacağına inandığımız,
ülke ekonomisine katkı sağlayacak bütün eylemlerine bütün
samimiyetimizle destek vermekteyiz, vereceğiz de ancak maden ürünlerinin
bugün, işlenmeden, katma değer sağlamadan ihraç edilmesine karşıyız.
Bu ürünleri, bugün işleme imkânımız yoksa bırakalım,
gelecek nesiller çıkartsın, onlar işlesin, onlar satsın.
Başka konularda da ekonomimiz için doğru
adımlar atılmamaktadır. Mesela, ülkemizin verimli
topraklarında değerli tarım ürünleri yetiştirmeliyiz ama
aksine, tarım alanlarımız her geçen yıl küçülmektedir.
İktidarın plansız ve keyfî uygulamaları sonucu ortaya
çıkan ve ekonomide karşılığı olmayan Faiz sebep,
enflasyon sonuçtur. gibi anlayışlarla girişilen yöntemler
bugünkü ekonomik durumu meydana getirdi. İktidar bu süreçte kur
korumalı mevduat hesabı, düşük faiz ısrarı, üretimden
uzak, beton üzerine kurulu ekonomi gibi birçok hatalı politikaya imza
attı. Bunların olumsuz yanları görünse de hâlâ vazgeçilmiş
değil.
Hatalarınıza ve yanlış ekonomik
yaklaşımlarınıza bir başka örnek vermek istiyorum: 27
Mayıs 2022de 5615 sayılı Cumhurbaşkanı
Kararıyla 400 bin ton şekerin ithal edilmesinin önü açıldı
ve bu ithalattan da vergi alınmaması
kararlaştırıldı. İthalat rejimi kararlarına göre,
2022 yılında şeker ithalatına uygulanacak vergi
oranının yüzde 135 seviyelerinde olduğu göz önünde
bulundurulduğunda ŞEKER-İŞe göre bu ithalatın
maliyeti 320 milyon doların üzerinde olacak.
Değerli arkadaşlar, 2018 yılında
4 şeker fabrikamız 1 milyar 763 milyon liraya yani dönemin kuruyla
yaklaşık 400 milyon dolara özelleştirilmişti yani mevcut
şeker açığını kapatmak için harcanan para bu 4
fabrikanın satış bedelinin yüzde 80ine denk geliyor. Ülkemizin
şeker ihtiyacı yıllık olarak, TÜRKŞEKERin verilerine
göre, yaklaşık 2,7 milyon tondur; Tarım ve Orman
Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde bulunan 33 pancar
şekeri fabrikasının toplam üretim kapasitesi ise yılda 3,5
milyon tondur yani üretim kapasitemiz tüketimi karşılayacak durumda.
Şeker ithal ederek sorunları yalnızca halının
altına süpürüyoruz.
Özelleştirmeler bir sorundur ancak tek sorunun
bu olmadığı da açıktır; çözmek istiyorsanız önce
kurumları incelemeli, aksaklıkları tespit etmelisiniz. Ev
geçindirmek için dahi daha tedbirli adımlar atmak gerekirken, ülkeyi yönetirken
uygulamalarınızı istişareyle, etki ve sonuç analizleriyle
uygulamanız gerekmekteydi. Bir yerde hata varsa onun analiz edilmesi ve
kaynağının tespit edilmesi gerekir. Daha 6 Ekimde
değişiklik yapılan İhracatçılar Hakkındaki
Kanunu bugün tekrar görüşüyoruz. Ayrıca yürütme ve yürürlük
maddeleri hariç 11 madde olan bu teklif 5 farklı kanunda
değişiklik öngörüyor.
Değerli milletvekilleri, birinci bölümdeki 3
madde üzerinde görüşlerimi açıklamak istiyorum: 1inci maddedeki
Fuarların düzenlendiği iç alanlarda ilan ve reklamların
vergiden muaf tutulması. gerekçeniz anlayışla
karşılanabilir ancak böyle uygulamalarda belediyeleri de mağdur
etmemek gerekir. Belediyeler temizlik hizmetlerinden tutun da oradaki
altyapıya, trafiğe kadar birçok durumdan etkilenmekte ve bunun için
de harcama yapmaktadır. Kaldı ki bu harcamalar başkanların
cebinden değil, halkın vergisinden yapılmakta; bu yüzden
belediyelerin buralarda verdiği hizmetin bedelini almasını
sağlamalıyız.
Diğer bir husus, 4üncü ve 6ncı
maddelerde öngörülen durumlarla ilgili. 4üncü maddede ihracatçı birliklerinde
boşalan ya da yeni ihdas edilen yönetim kadrolarına, 6ncı
maddede ise Türkiye İhracatçılar Meclisinin boşalan ve yeni
ihdas edilen genel sekreter veya genel sekreter
yardımcılığı kadrolarına otuz gün içinde Ticaret
Bakanlığının olumlu görüşü alınarak atama
yapılmaması hâlinde Bakanlığın resen atama yapabilmesi
öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Burada bazı
durumlarda mağduriyet yaşandığını görüyoruz. Bu
gibi bürokratik işlerin ivedi şekilde çözülmesi gerekli ancak bahsi
geçen kurumlar özerk kurumlardır, Bakanlığa bağlı
kuruluşlar değil, Bakanlık tarafından atama
yapılması bu statüyü zedeleyecektir. Bizce bu kuruluşların
bağımsız kalması, bu meslek örgütlerinin gelişimi ve
bu mesleklerle iştigal eden vatandaşlarımızın
faydası açısından büyük öneme sahiptir.
Bu hâliyle bu maddeleri kabul edemeyeceğimizi,
bunların kurumların özerkliğine zeval getirmeyecek şekilde
tekrar düzenlenmesini gerekli gördüğümüzü belirtiyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer Osmanağaoğlu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygı ve muhabbetlerimle
selamlıyorum.
1980li yıllarda teknoloji ve iletişim
alanındaki gelişmeler ticaretin kurallarını da
değiştirmiş, sosyal, kültürel ve hatta ekonomik iletişimler
şaşılacak derecede hız kazanmıştır. Bu
hız, ticaret odaklı üretim konusunda ehemmiyetini devamlı
surette artırmıştır. Bu sebeple, Türkiye'nin kendisine
ihracata dayalı büyüme stratejini belirlemesi, tarihin en yüksek ihracat
rakamlarına ulaşmış olması da sevindiricidir. Geride
bıraktığımız salgın dönemi, Rusya-Ukrayna
savaşının ortaya çıkardığı siyasi ve
ekonomik gerginliğin getirdiği olumsuzluklara rağmen ihracat
rakamlarımızın rekor kırması yolun sonunun refaha
çıkacağının en somut göstergesidir. Bu rakamlara
ulaşmanın Türkiye için bazı maliyetleri olduğu da inkâr
edilemeyecektir. Ekonominin küresel siyasetin etkin aktörleri tarafından
silah olarak kullanıldığı bir dönemde geleceğe yönelik
sağlam ve kararlı adımlar atılması kolay
olmamıştır. İçinden geçtiğimiz sürecin ortaya
çıkardığı ekonomik dalgalanmalardan üreticimizin ve
sanayicimizin etkilenmemesi için devletimizin attığı
adımlar görmezden gelinemez. Bir yandan ekonomisi büyük ülkelerle
geliştirilen ihracatın geliştirilme çabaları, diğer
yandan ise ekonomik ve coğrafi benzerlik gösteren ülkelerle ticaretin
geliştirilmesi çalışması büyük önem arz etmektedir.
İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek,
doğrudan yabancı yatırımcıları ve teknoloji girişini
hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve
uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla serbest bölgelerin en
etkin şekilde yapılması büyük önem arz etmektedir.
İşte, bu kanun teklifiyle uluslararası ticaretin
geliştirilmesi için önem arz eden serbest bölgeler için bazı
düzenlemelerin getirilmesi de sevindiricidir. Hâlihazırda bu bölgelerin
doluluk oranının yüzde 100e ulaşması, yeni taleplerin bu
sebeple karşılanamıyor olması göz önünde bulundurulduğunda
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin önemi daha iyi
anlaşılacaktır. Teklifte yer verilen düzenlemelerle
ihracatçımızın önündeki prosedürlerin azaltılacak
olması ihracatçımızın daha verimli bir çalışma
performansı sergilemesine de vesile olacaktır. Kasalarına dolar
doldurmak için coğrafyamızda oluk oluk kan akmasına sebep
olanların ortaya çıkarmış olduğu huzursuzluk günün
sonunda bitecektir. Bitmesiyle birlikte, ticaret hacminin genişlemesi,
ekonomik iş birliklerinin meyvesinin vermesi de mutlaka hızlanacaktır.
Bu yeni döneme ülke olarak sağlam temeller üzerinde inşa edilmiş
bir ekonomik modelle hazır olmamızın gerektiği de
ortadadır. Ülkemizin layık olduğu mertebeye hem ekonomik hem
siyasi hem de medeniyet açısından ulaşabilmesi için adım
adım devam eden yürüyüş ne pahasına olursa olsun devam etmelidir.
Ekonomik büyüme, millî şuurun ve sosyal
gelişmelerin de temel taşlarından birisidir. Ekonomimizde
yaşanan olumlu gelişmeler geleceğe dair ümitlerimizi her daim
canlı tutmamıza vesile olmakla birlikte geleceğe vurulacak Türk
mührünün de habercisidir. Yatırım seferberliğinin devam ediyor
olması, ihracat rakamlarının istikrarlı bir şekilde
yükselen bir seyir izliyor olması sadece ekonomimizi değil,
önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak uluslararası siyasi krizlere
karşı direncimizi de artıracaktır. Hassas dönemlerde
ülkemize yöneltilen siyasi, diplomatik ve ekonomik operasyonlar böylelikle
amacına ulaşmayacak, Türkiyenin kutlu yürüyüşü daha çok
hızlanacaktır. Atılan bu adımla milletimizin
refahından ödün vermemizi öğütleyenler utanacak, devletimizin bekası
için dertlenmeyenler mahcup olacak, diriliş ruhunun güçlenmesinden
rahatsız olanların hesapları kalıcı bir şekilde
bozulacaktır. Türkiye bunu başarabileceğini göstermiştir.
Türk milleti sabrı ve fedakârlığıyla bu yürüyüşün
tamamlanmasını istediğini net bir şekilde beyan
etmiştir.
Salgın döneminin zorlu koşullarına
rağmen üretim kabiliyetini kaybetmeyen hatta artıran ülke
Türkiyedir. Dünya ekonomileri sarsılırken tedarikçi gücünü gösteren,
ekonomisine duyulan güvenin zedelenmesine de müsaade etmeyen ülke yine
Türkiyedir. Küresel ticarette ben de varım diyen ülke Türkiyedir.
Ekonomide kademeli ve kalıcı bir iyileşmeyi temin edecek ülke de
Türkiyedir. Bu süreçte ihracatımızın
artırılmasının yanında katma değeri yüksek
ihracat oranının yükseltilmesi için de adımların
atılması kaçınılmazdır. Özellikle ithalata
bağımlı bir ihracatın mazide kalması için üretimde
ithalata olan bağımlılığımızın
düşürülmesi çok önem arz etmektedir. Dış ticaret fazlası
veren bir Türkiye çok uzakta da değildir. Bu bağlamda, ithalat
kalemlerinde büyük yer tutan enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması için
atılan adımları görmezden gelmek haksızlık
olacaktır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; nisan ayı ihracatı geçtiğimiz senenin aynı
ayına göre yüzde 24,6lık artışla 23 milyar 364 milyon
dolara yükselmiştir. Bu rakam, aylık bazda yeni bir rekor anlamı
taşımaktadır. 2022 yılı Ocak-Nisan dönemine
baktığımızda ise geçen senenin aynı dönemine göre
ihracat yüzde 21,7 oranında artarak 83 milyar 565 milyon dolara
ulaşmıştır. Bu rakamlar bize gösteriyor ki 2022 sonu için
hedeflenen 250 milyar dolarlık ihracat hedefimize inşallah
ulaşılacaktır.
Bu vesileyle teşekkürü hak eden, güzel
İzmir'imize de şükranlarımı sunmak istiyorum buradan. Sekiz
bin beş yüz yıllık bilinen tarihiyle, liman kenti olma
özelliğiyle öne çıkan İzmirimiz, 6 bin 500ün üzerinde
ihracatçı firmasıyla bu rakamlara ulaşılmasında önemli
bir yere sahiptir. Ege Bölgesi'nin 2021 yılı ihracatı yüzde 29
artmış, 21 milyar 800 milyon dolardan 28 milyar 158 milyon dolara yükselmiştir.
İzmir'imizin 2020 yılında 11 milyar 710 milyon dolar olan
ihracatını 2021 yılında 14 milyar 815 milyon dolara
çıkarması, Ege Bölgesi ihracatının yüzde 53ünü tek
başına gerçekleştirmiş olması, ülke ekonomisine
sağladığı katkı bir İzmir Milletvekili olarak
şahsıma ve Türk milletine mutluluk verecek bir hadisedir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin ifade ettikleri gibi,
millî güvenliğimiz neyse ekonomik güvenliğimiz odur, konu ekonomik
beka konusudur. Ekonomik kanaldan yürütülen sistemli ve şiddetli
baskılara, ant olsun, sonuna kadar direneceğiz, milletimizin ve
devletimizin yanında sapasağlam yer alacağız.
Ben bu duygu ve düşüncelerle güzel
İzmirimizden Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ihracatına
katkıda bulunan her ihracatçımızı buradan şükranla
anıyorum. İhracata destek veren, çalışan her kardeşime
buradan sevgi, muhabbetlerimi gönderiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyor, hepinizi Allaha emanet ediyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben birinci bölüm üzerinde
konuşacağım. Birinci bölüm, biliyorsunuz, 1 ila 6ncı
maddeleri kapsıyor. Bunlar nedir diye baktığımızda,
kabaca söyleyecek olursak, bir tanesi, fuarlarda fuara katılan şirketlerden
ilan ve reklam vergisi almaktan vazgeçiyor devlet; ikincisi, serbest
bölgelerdeki sınırlı alanların
varlığının bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor
anlaşılan; üçüncü olarak, ihracatçı birliklerinin boşalan
üyelikleri veya borcu olan üyelerinin borçlarının genel kurullarda
terkin edilmesi üzerine bir maddesi var; genel sekreterlik vesaire var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
maddelerin muhtemelen bir karşılığı olsa gerek yani
Komisyon çalışmış ve bunlar üzerinde antant
kalınmış ve Genel Kurula gelmiş oldu bizim
görüşmelerini yapabilmemiz için. Şimdi, ben özellikle şöyle bir
soruyu, bu çalışmanın anlamlı bir yere oturabilmesi için
galiba cevaplamamız gerektiğini düşünüyorum; o da şöyle bir
şey: Biliyorsunuz, yeni ekonomik düzen diye bir model üzerinden Hükûmet ekonomik
faaliyetleri sürdürmeye çalışıyor. Bunun en önemli
ayağı da yine biliyorsunuz enflasyonla mücadeleyi faizin
yükseltilmesi yönünden bir politikayla değil; tam aksine, ihracatın
artırılması ve cari açığın kapatılması
veya en azından daraltılması imkânlarını
sağlayacak gelişmeler, bu gelişmelerin sonucunda enflasyonun
düşürüleceğine ilişkin bir model benimsemiş durumda.
Şimdi, ihracata bu kadar bağlı hâle
gelmiş olan bir model kaçınılmaz olarak ihracatın kurumsal
yapısını da düzenlemeyi gerektiriyor anlaşılan,
dolayısıyla da Hükûmet de böyle bir yasa çalışması
yapmış, önümüze getirmiş. Fakat sanıyorum bu
çalışmanın arka planındaki gerekçelerden bir tanesini de
ihracatçı sektörlerdeki pozisyon değişiklikleri diye ifade
edebiliriz. Ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum: Biliyorsunuz,
İsmail Gülle, Hükûmete, iktidara yakın bir kişilikti, bu
arkadaş kendi sektöründen seçilemedi. Dolayısıyla da
başkanlığı söz konusu olmayacak. Dolayısıyla da ortaya
çıkan
Daha doğrusu, tersten okursak İsmail Gülle ve arkadaşlarına
yani iktidara yakın ihracatçılara muhalif olan veya en azından
onlarla çıkarları uyuşmayan başkaları da kendi
adaylarını çıkarmak üzere harekete geçmiş durumdalar. Dolayısıyla
da bu yasa önerisinde bazı maddeler bu muhalif sanayicilerin, iş adamlarının
bu muhalefetine bir ölçüde karşı çıkmak veya en azından onu
engellemek üzere düşünülmüş diye düşünüyorum; bunun da
belirtileri var. Nedir bu belirtileri? diye soracak olursanız, bunlardan
bir tanesi, bu genel sekreterlik meselesidir. Genel sekreter otuz gün içinde
atanamayınca herhangi bir birliğe Bakanlığın atama
yapması öneriliyor; bu bir. İkincisi de -yine benzer bir şekilde
tabii- genel sekreter yardımcıları da aynı şekilde konu
ediliyor.
Dolayısıyla da şunu demek istiyorum:
Türkiyede, doğal olarak, siyasetteki bu gerilimlerin ticarette veya
sanayide olmaması mümkün değil. Dolayısıyla da iktidar ve
muhalefet arasındaki mücadeleler kaçınılmaz olarak bugün
sanayici ve iş adamları cenahlarında da karşılık
buluyor. Yani bazı iş adamları bir sonraki dönem için pozisyon
alırken bazıları da şu andaki iktidara tutunmak üzere
davranmak durumunda kalıyor. Diyebilirsiniz ki: İktisat böyle
konuşulur mu? Evet, böyle konuşulur aslında ya da böyle
konuşulması lazım çünkü iktisadi kurallar sonuç olarak bir güç
elde etmek üzere davranan ekonomik aktörlerin varlığıyla
ilgilidir. Dolayısıyla da yani herhangi bir kanun olarak
baktığınızda bir şey ifade ediyor tabii ki ama o
kanunun arka planına bakmak zorundasınız ve
baktığımızda da sanıyorum, iş dünyasındaki
bu tartışmanın büyük ölçüde burada etkisi ve katkısı
olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, ha, bir de şeyi
söylemem lazım herhâlde, TİM Yönetim Kurulu 15e
çıkarılıyor, Başkan Vekillikleri 5e
çıkarılıyor, tıpkı TMSF'de olduğu gibi kurumsal
yapısının güçlendirilmesine çalışılıyor ve
burada da muhalefetin, büyük ölçüde muhalefetin TİMde güç
kazanmasına engel olmak isteyen bir düşüncenin
karşılığı olmuş olabilir diye düşünüyorum.
Şimdi, bence asıl
tartışılması gereken meselelerden bir tanesi bu birlikler neden
var? Yani TİM neden var, Odalar Birliği neden var? Değerli
arkadaşlar, benim kanaatim odur ki bu konuları Türkiye yeteri kadar
tartışmış değildir. Ta 1923lere kadar gidebilirsiniz
İktisat Kongresinden alırsanız, her zaman için bir oda meselesi
vardır yani sanayi ve iş dünyasının oda biçimindeki
örgütlenmesine ilişkin olmak üzere. Tabii ki vardır çünkü cumhuriyet
kurulurken yerli ve millî sermaye yaratmak diye bir derdi vardı
cumhuriyetin çünkü Osmanlının son zamanlarında ticaret ve
sanayi büyük ölçüde yabancıların kontrolündeydi ve yeni kurulmuş
bir cumhuriyet olarak da Mustafa Kemal ve arkadaşları, bir anlamda,
1923 İktisat Kongresinden başlayan bir biçimde oda birliklerinin ya
da odaların önemini fark edip odaların oluşmasına çaba sarf
ettiler.
60lı yıllara geldiğimizde
-biliyorsunuz, 60lı yıllar, 80e kadar, ithal ikameci
politikaların benimsendiği dönemlerdir- ithal ikameci dönemlerde,
biliyorsunuz, dış ticaret rejimimiz sıkı bir rejimdi yani
çok yüksek gümrük duvarlarıyla korunan bir sanayimiz vardı,
dolasıyla da iş dünyasında kota sahibi olabilmek çok büyük bir
önemi haizdi. Odalar, bu sebeple bu kotaların
dağıtımı
Yani ithalat yapacaksınız çünkü yeteri
kadar üretmiyorsunuz, dışarıdan almak zorundasınız ve
bunu alırken de yani ithalatın yapılma sürecinde de devlet ile
iş dünyası arasında bir iş birliği oluşuyor
doğal olarak ve bu iş birliğinin bir sonucu olarak da odalar
kuruldu. Odalar, esas itibarıyla bu kotaların ele geçirilmesine
yönelik olmak üzere iş dünyasının kendi aralarındaki mücadelesinin
bir parçasıydı. Tersten bakarsak ya da hükûmet tarafından
bakarsak, hükûmet de iktidara geldiğinde kendi iktisat
politikalarının uygulanabilmesi için gereken bir sanayici
desteği bulabiliyordu.
Değerli arkadaşlar, bu dönemler bitti yani
bu dönemler biteli çok oldu. Biz hâlâ İhracatçılar Birliğine
genel sekreter atanacak, ee? Ticaret Bakanlığı atasın. Ya,
arkadaşlar, bırakın, adamlar kendileri
uğraşsınlar kendi işleriyle. Ya, size ne yani? Gidin, ikna
edin eğer kendi iktisat politikalarınızdan çok eminseniz, gidin,
konuşun adamlarla.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Hocam, adamlar da
itiraz etmiyorlar ya.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Böyle bir şey
olmuyor. Yani ben açıkçası hayatımın önemli bir
kısmında, bu sanayi ve ticaret odalarında aynı zamanda
danışmanlık hizmetleri vermiş bir
arkadaşınızım. Yani benim gördüğüm kadarıyla,
artık bu dönem bitmiş olduğu hâlde, hükûmetin, iktidarın
kaynaklarına ulaşmanın bir aracı olarak hâlâ
varlıklarını sürdürüyorlar ve dolayısıyla da dikkat
edin, oda birlikleri seçimlerinde asla ve asla demokrasi yoktur; demokrasi gibi
bir şey vardır, seçimler vesaire vardır ama o seçimlerin de
nasıl olduğu çok iyi bilinir, kimin seçileceği önceden
belirlenir ve dolayısıyla öyle seçimler yapılır.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum değerli
arkadaşlar: Hâlâ bu anlayışla, bu kafayla biz ekonomiyi
yönlendirebileceğimizi düşünüyoruz ve yine şunu söyleyeyim ki:
Bu yasada da -başka yasalarda olduğu gibi- Hükûmetin, iktidarın
ilan ettiği iktisat politikaları tercihiyle yani liberal iktisat politikaları
tercihiyle kesinlikle çelişen, tamamen iradi kararlarla yukarıdan
merkezîleşmiş bir biçimde organize olmaya çalışan bir
iktidarla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Ve ben şunu da anlamakta zorlanıyorum:
Yani bu çok karışık bir hikâye değil yani eğer siz
liberal bir iktisat politikasına inanıyorsanız, e, yani
stokçuların peşinde koşmayacaksınız yani stokçuluk da
liberal ekonominin bir parçasıdır çünkü; spekülasyon yapanların
peşinde koşmayacaksınız çünkü o da bir parçası bu
işin. Arz ve talebin farklılaşmasını önleyen bir
davranış biçimi olarak stokçuluk, iktisat politikaları içinde
kabul görmüş olan bir faaliyet alanıdır.
Dolayısıyla da ben gerçekten şunu
anlamakta zorlanıyorum: Adalet ve Kalkınma Partisinde ve MHPde de
değerli arkadaşlarımız var, bu konuları bilen
insanlarımız var ama ben bu bilgilerin, gelen kanun tekliflerine hiç
yansımadığını görüyorum. Ben en azından bu
ihracatçı birliklerinin devreden çıkarılması için bir
şey yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim, iyi akşamlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 335
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi 13
maddeden oluşmakta ve 5 ayrı kanunda değişiklik
öngörmektedir. Teklifin 3üncü, 4üncü, 5inci, 6ncı, 7nci ve 8inci
maddeleri 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda birtakım düzenlemeler getirmekte.
Değerli milletvekilleri, son aylarda iktidar
temsilcilerinin ağzından düşürmediği bir kelime var;
ihracat. 2022 yılı Nisan ayında tüm zamanların en büyük
ihracat rakamına ulaştık. Nisan ayında, bir önceki
yılın aynı ayına göre ihracatımız yüzde 24lük
bir artışla tam 23 milyar 364 milyon dolara ulaştı. Ancak
bu süre içerisinde gene iktidar temsilcilerinin ağızlarına
almadığı, adını anmaktan imtina ettikleri ithalatta da
rekorlar kırılmakta. Aynı dönemde yani nisan ayında
ithalatımız ise bir önceki yıla göre yüzde 35lik bir
artışla 30 milyar dolara dayanmış durumda. Ocak-Nisan
dönemlerini karşılaştırdığımızda
dış ticaret açığının 2022de tam yüzde 129
arttığını görmekteyiz. Oysa bir şey denemeye karar
verdiğimizde hedef neydi? İhracatı artıracağız,
cari fazla vereceğiz, döviz gelecek, ekonomi büyüyecek, istihdam artacak.
Peki ne oldu? İhracat arttı ancak ithalat daha fazla arttı,
ihracatın ithalatı karşılama oranı Ocak-Nisan 2021de
yüzde 83ken bugün yüzde 72ye düşmüş durumda. Dış ticaret
açığı yüzde 129 arttı. Yüksek teknolojili ürünlerin
ihracattaki payı azaldı, düşük teknolojili ürünlerin payı
ise arttı. Rekabetçi kur dediniz, TL öyle bir değer kaybetti ki
dolar 18 lirayı aştı, enflasyon arttı. Baktınız
olmuyor, kur korumalı mevduat diye bir ucube icat ettiniz, tüm
mevduatı dolara tahvil ettiniz; elde avuçtaki, hazinedeki dövizi bozdunuz
ama nafile.
Değerli milletvekilleri, bir memlekette, bir
ülkede ihracatın artıyor olması o ülkede işlerin yolunda
gittiği anlamına geliyor mu acaba? Mesela, ülkemizde geçen senenin
Ocak-Nisan döneminde 119 milyon dolarlık süt ve süt ürünleri ihracatı
gerçekleşmiş yani bu sene aynı dönemde bu rakam 263 milyon
dolara çıkmış, artış muazzam, yüzde 120; süt ve süt
ürünleri ihracatımız kısaca patlamış. Buradan yola
çıkarak ülkemizdeki süt sektörünün şaha
kalktığını söyleyebilir miyiz? Yem fiyatı, mazot, sulama maliyetleri almış
başını gitmiş, çaresiz kalan üretici çareyi gebe
hayvanları kesime göndermekte bulmuş, ahırlar
boşalmış, hayvan varlığı azalmış; içme
sütü üretimi, peynir üretimi azalmış; süt fiyatı, peynir
fiyatı artmış, vatandaşın alım gücü
azalmış, peynir rafta kalmış, süt sektöründe kaos hâkim
ancak süt ve süt ürünleri ihracatı rekor kırıyor.
Görmüşsünüzdür, marketlerde artık süt ürünlerinde, peynirde alarmlar
takılmaya başlanmış. Vatandaş süt alamıyor, sütü
ancak çalabiliyor; vatandaş peynir alamıyor, vatandaş peynire
ancak çalarak ulaşıyor ancak ne gam, ihracat artmış. Millet
mobilya alamıyor, ev kuramıyor, evlenemiyor ancak orman ürünleri ihracatımız
patlamış. Vatandaş ev alamıyor ancak demir, çimento
ihracatı patlamış. Ülkemizin dünya ekonomisinden
aldığı pay 1980 yılında yüzde 0,86ymış,
2013te bu rakam yüzde 1,24e çıkmış, 2022 Nisan ayında
0,67ye düşmüş yani neredeyse yarı yarıya düşmüş
ancak hiçbir şeyin önemi yok, ihracatımız rekor
kırıyor.
Değerli
milletvekilleri, ihracat artıyor, doğru ancak ihracatın
artıyor olması ekonomimizin sağlıklı olduğu
manasına gelmiyor. İhracat artıyor, doğru ancak ithalat da
artıyor, dış ticaret açığı veriyoruz.
İhracat artıyor, doğru ama enflasyon da artıyor, yoksulluk
ve sefalet de artıyor ve bugün, ihracatımız için önemli bir
kurum olan Türkiye İhracatçılar Meclisinin yapısında önemli
değişiklikler yapacak bir kanun teklifi üzerinde müzakere ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 14üncü maddesi ilan ve reklam
vergisi muafiyetlerini belirliyor. Teklifin 1inci maddesiyle, belediyelerin,
ilçe sınırları içerisinde düzenlenen fuarlarda, iç alanlarda
almakta olduğu ilan ve reklam vergisine muafiyet getirilmek isteniyor yani
eğer bu teklif kanunlaşırsa belediyelerin gelirlerini azaltacak
bir adım atacağız. Ülkemizde yapılan fuarların
yarısının İstanbul, İzmir ve Antalya illerinde
yapıldığı düşünüldüğünde bu maddenin özellikle
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin gelirini azaltacağı ve bu
amaçla düzenlendiği de aşikârdır.
Bu maddeyle amacımız, gerekçede
belirttiğiniz gibi, fuarcılığın önünü açmak,
ihracatı artırmak ise gelin, yurt içi fuarları desteklemek için
verilen desteklerin üst limitlerini artıralım. Neden fuar
organizasyonları esnasında ekstra maliyetlere katlanan belediyelerin
gelirlerini azaltıyoruz ki? Esasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak bizim burada, belediyelerin toplu taşımada
kullandıkları mazot, elektrik gibi girdi kalemlerindeki KDV ve ÖTV
gibi vergileri kaldırmayı tartışmamız gerekirken siz,
belediyelerin gelirlerini azaltmaya kalkıyorsunuz. Hangi belediyelerin?
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin. O nedenle, bu maddenin kanun teklifinden
çıkarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 4üncü ve
6ncı maddelerine göre, ihracatçı birlikleri ve
İhracatçılar Meclisinde genel sekreter ve genel sekreter
yardımcılarının makamının boşalması
hâlinde, şayet birlikler otuz gün içerisinde atama yapmazsa Bakanlık
resen atama yapacak.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve
birlikleri, ilk kuruldukları zaman bağlı kamu kurumu
niteliğindeydi ancak 5910 sayılı Kanunla kamu kurumu olma
özelliğini yitirmiş, kamu niteliğindeki meslek kurumu niteliğine
ulaşmıştır yani ziraat odaları, ticaret odaları,
sanayi odaları, Türk Tabipleri Birliği gibi kurumlarla aynı
hukuki statüdedir. Nasıl ki bir meslek kurumunda genel sekreter
atamalarında Bakanlığın oluru istenmiyorsa, atama süresiyle
ilgili herhangi bir kısıtlama yok ise, Bakanlığın
resen atama yetkisi yok ise benzer durumun Türkiye İhracatçılar
Meclisi ve ihracatçı birlikleri için de geçerli olması gerekir.
Komisyon çalışmaları esnasında Bakanlık temsilcileri
TİMin ve ihracatçı birliklerinin Bakanlığın vesayeti
altında olduğunu altını çizerek belirttiler. Teklifin bu
maddeleri vesayeti daha da perçinleyecek adımlardır. Bu nedenle,
vesayeti perçinleyecek bu maddelerin kanun teklifinden
çıkarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 8inci
maddesiyle İstanbul Bahçelievlerde bulunan TİM ve 4 birliğin
genel sekreterliklerinin hizmet verdiği bina ve arsanın TİM ve
birliklere bedelsiz olarak tahsisi amaçlanmakta, bu, taşınmazla
ilgili hukuki durum Ticaret Bakanlığının 2020
Sayıştay raporlarında da yer almış, Sayıştay
özetle şunu söylemektedir: TİM ve birlikleri artık kamu kurumu
değildir, kamu kurumu olmayan bu kuruluşa tahsis yapılamaz.
Peki, biz ne yapıyoruz şimdi? Sayıştayın
Yapılamaz. dediğini yapmaya çalışmaktayız yani kamu
kurumu olmayan bir meslek kuruluşuna tahsis yapmaya
çalışıyoruz. Burada bizim itirazımız, söz konusu
taşınmazların TİM tarafından kullanılmasına
değil. Sayıştay da bu konuda ne yapılması
gerektiğini esasında raporunda belirtmiş, buna göre
Taşınmaz rayiç bedeli üzerinden yıllık yüzde 1
oranında irtifak hakkı, izni, bedeli tahsil edilerek, ihaleden
istisna tutularak irtifak hakkı tesis edilmesi gereklidir. denilmekte
yani yapılması gereken şey belli, yapılmaması gereken
olay da belli ancak teklif sahipleri burada yapılmaması gerekeni
yapıyorlar.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
İhracatçılar Meclisi ve ihracatçılar birlikleri kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşlarıdır, Anayasa Mahkemesinin
kararı bu yöndedir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
kendilerine özgü yapıları içerisinde yürütmeden
bağımsız olduğu Anayasa tarafından güvence altına
alınmıştır. Türkiye İhracatçılar Meclisini
Ticaret Bakanlığına bağlı bir kuruluş hâline
getirmeye çalışmak, vesayeti artırıcı adımlar
atmak hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
İşin daha da üzücü tarafı, kurumun
bağımsızlığını ve üyelerinin hak ve
menfaatlerini korumakla sorumlu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi
Başkanının seçim telaşına düşerek vesayeti
artırıcı bu adımlara ses çıkartmaması veyahut da ses
çıkartamamasıdır.
Değerli milletvekilleri, 5910 sayılı
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yine önemli
değişiklikler yapılıyor ancak bu değişikliklerin
ihracatçımıza inanın herhangi bir faydası olmayacak. Tüm
rekorlara rağmen ihracatımızda yapısal sorunlar devam
ediyor. Yüksek teknolojili ürün üretemediğimiz için dış ticaret
açığımızda rekorlar kıran, dünya ticaretinde payı
her geçen sene azalan, parasını değersizleştirerek ancak
rekabet eden bir ülke konumundayız ne yazık ki.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin birinci bölümü üzerinde
şahsı adına ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın
Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Merhabalar.
Şimdi ben bir davadan bahsetmek istiyorum,
Kobani kumpas davası. Bir yargılama için bir salonun olması, 3
cüppeli görevlinin olması, savcının olması orayı
yargılama falan yapmıyor; orayı, Kobani kumpas davasında
olduğu gibi, aslında bütün davalarda olduğu gibi sarayın
talimatını yerine getiren yer hâline getiriyor. Artık bizim
yargı dediğimiz mekanizma bu. Yukarıdan talimat veriliyor, bu
talimatlar da öyle gizli falan verilmiyor artık, açık açık
basına konuşuluyor, deniyor ki: Onları biz
tutuklayacağız, cezaları da vereceğiz, mahkemeyi de
hızlandırın. gibi açık talimatla yargılama yürüyor ve
biz bu ülkede bu mahkemelere güya mahkeme diyoruz, güya yargılama
diyoruz; böyle bir yargı falan yok. Bu ülkede yargı diye bir
şey yok, adalet diye de bir şey yok; en açık örneği
Kobani kumpas davası.
Şimdi, bu davayı çok yakından
izliyorsunuz, görüyoruz, milletvekilleriniz de geliyor izlemeye ama zaten
davanın sürecini götüren de iktidar, sizler, davanın
açılmasını da aslında sağlayan sizler.
Dolayısıyla Kobani davasını size çok anlatmaya gerek yok
ama kamuoyuna anlatmak gerekiyor. Kobani kumpas davası 2014
yılında, aslında iktidarın kışkırtıcı
sözleriyle gerçekleşen olaylar üzerine açılmış bir dava ama
bir kumpas davası. Bir süreç üzerinden partimize kurulmuş bir
kumpasın sonucu olarak görülen bir dava bu. Ne zaman açıldı?
2021de. Aradan altı yıl, yedi yıl geçmiş, ondan sonra
aklınıza şu geldi: Siyasi olarak alt edemediğimiz HDPyi
acaba nasıl yeneriz? E, tabii ki elinizdeki, artık muhalefeti
susturmanın aracı hâline getirdiğiniz yargıyla. Hemen
devreye soktunuz; dava açıldı, binlerce sayfa olan bir iddianame ve
dava dosyasını -bu heyet çok yetenekli bir heyet- bir haftada okuyup
kabul etti. Bir haftada binlerce sayfayı nasıl okudu? Gerek yoktu ki,
siz zaten talimatı vermiştiniz. Sonra ne oldu? Savunma hakkı
diye bir şey bırakmadınız ortada, yok saydınız;
iki hafta duruşma-bir hafta arayla bir zulüm yargılamaya çevirdiniz.
İnsanların, dosyasını okuyabilme şansını bile
kendilerine vermediniz ama 37 kez
ağırlaştırılmış müebbetle
yargılamayı çok iyi biliyorsunuz, insanların hayatlarıyla
oynamayı çok iyi biliyorsunuz, bu ülkenin demokrasisiyle oynamayı çok
iyi biliyorsunuz.
Şimdi ne oldu? Geldiniz,
arkadaşlarımıza
Sizin talimatınız tabii, herhâlde
talimat vermişsiniz Hızlandırın bu davayı, bir an
önce bizim bu davada kararı çıkarıp kapatma davasına konu
yapmamız gerekiyor. demişsiniz. Mahkeme, alelacele,
arkadaşlarımıza binlerce klasör, binlerce sayfa için Sadece bir
gün savunma yapabilirsiniz. dedi, Ek klasörünüz varsa bir gün daha... Bu
kadar sayfa iddianameyi, bu kadar sayfa dosya yargılama konusunu bir günde
nasıl anlatacak arkadaşlarımız? Bir günde neyin
savunmasını yapacaklar? Bu da yetmedi, arkasından, avukat
arkadaşlarımızın sözlerini kestiniz, onların
konuşmalarını engellettiniz, tanıkları yönlendirdiniz.
Bugün mahkeme ne yaptı biliyor musunuz? Tanıklara kumpas yoluyla
ifade verdirmeye çalıştı. Tanık diyor ki: Böyle bir
beyanım yok, ben böyle bir beyan vermedim. Mahkeme heyeti ve
savcılık eviriyor çeviriyor, manipülasyon yapıyor; zorla
arkadaşlarımız aleyhine ifade almaya çalışıyor.
Mahkeme heyeti nedir? Tarafsız değil midir? Savcı tarafsız
değil midir? Yargılananlar açısından da iddia
açısından da lehe de aleyhe de delilleri toplamak zorunda değil
midir? Neden ısrarla savcılık ve mahkeme heyeti aleyhe delil
almak için bir yargılama sürecini bir kumpasa çeviriyor?
Arkadaşlarımızın sözleri neden ısrarla kesiliyor?
Neden soru sorma hakları, savcılığın ya da mahkemenin
sorduğu kumpas dolu sorulara itiraz etme hakları ellerinden
alınıyor? Neden mikrofonları sürekli kapatılıyor? Biz
salona giremiyorken sivil polislerin içeriye girip kameralarla çekim
yapılmasını neden engellemiyor? Bu rahatlık nereden
geliyor, bu keyfiyet nereden geliyor? Çünkü onlar da biliyor ki bir talimat
almışlar, bu talimatı hızla karara dönüştürmek
zorundalar. O kadar acele ediyorlar ki her şeyi açık ediyorlar, her
şeyi ortaya döküyorlar, aslında nasıl bir kumpasın
parçası olduklarını davranışlarıyla,
tanıklara sordukları sorularla, arkadaşlarımıza
tavırlarıyla açık beyan ediyorlar ve üstelik de
arkadaşlarımızı sürekli tehdit ediyorlar. Üstelik bu
tehdidi yaparken de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına
dayanıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Siz o kararı
uygulamayan mahkemesiniz. Uygulamayacağız. diye ısrar eden
mahkeme hangi hakla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
dayanıyor acaba? Bu nasıl bir adalet anlayışı?
Ve arkadaşlarımıza neler soruluyor?
FETÖ döneminde kumpaslarla dolu alınmış ifadeler, yok hükmündeki
sorgu tutanakları ve o dönemin dosyaları soruluyor. Size gelince FETÖ
yargılamaları yenilemelerle, davaların yenilenmesiyle ortadan
kalkıyor ama bizim arkadaşlarımıza gelince o kumpas
sürecinin delili -güya delili- dava dosyalarımızda kullanılmaya
çalışılıyor.
Ne yapmaya
çalıştığınızı çok iyi biliyoruz. Bu bir
yargılama falan değil; bu, yargı eliyle Halkların
Demokratik Partisini, partimizi susturmaya yönelik bir hamle ama boşuna
uğraşmayın, yargılayan biziz, yargılayan
arkadaşlarımız ve sonunda o mahkemelerdeki o koltuklara siz
oturacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın Zehra
Taşkesenlioğlu Ban.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan
335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde yirmi yıldır yatırımda, üretimde ve
ihracatta başlatmış olduğumuz seferberliğin sonucunu
rakamlarla da ortaya koyuyoruz, halkımızın refahında
meydana getirdiğimiz artışla da ortaya koymaya devam ediyoruz.
Bu kapsamda, yüzde 1in altında olan büyüme oranımız 2003-2021
yılları arasında yılda ortalama 5,4 seviyesine geldi. Yine,
ülkemizdeki toplam yatırım miktarı 2002 yılına kadar
yıllık ortalama 70 milyar dolar iken bugün ortalama 2 trilyon
doların üzerine çıktı. Güçlenen altyapımızla en çok
ihracatımızı ve üretimimizi artırmaya devam ettik.
Şimdi, rakamlardan bahsediyoruz, bazen TÜİKin
verilerine inanmadığınızı söylüyorsunuz, o yüzden
Dünya Ticaret Örgütünün verilerinden yola çıkarak sizinle
konuşacağım. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, 2021
yılının ilk altı ayında dünya ihracatı yüzde 30
artarken ülkemizdeki ihracat yaklaşık yüzde 40 oranında
artmıştır. Yine, 2022 yılı Nisan ayında, geçen
yılın Nisan ayına göre ihracatımız toplamda 23 milyar
264 milyon seviyesine varmıştır.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) İthalat?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Birçok alanda
yaptığımız yeniliklerden bir tanesi de bundan önceki
iktidarların bugüne kadar aklına gelmeyen hizmet
ihracatıydı. Özellikle spor, sağlık, eğitim,
yeşil alanlar, yatırım danışmanlığı ve
film ve dizi sektörü gibi önemli alanları hizmet ihracatının
kalemi hâline getirdik ve bunun sonucu olarak da geçen sene itibarıyla 56
milyar dolarlık bir ihracat kalemini gerçekleştirmiş olduk.
Şimdi, kanunla ilgili hangi
değişiklikleri yapıyoruz? Aşağı yukarı,
kanun teklifi görüşmeleri başladığı andan itibaren
özellikle muhalefet partisinden konuşan arkadaşlarımız
sanki Türkiyede sadece 3 tane büyükşehir belediyesi varmış gibi
konuşuyor. Sevgili arkadaşlar, kendinizi dev aynasında görmeyin.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Belediyelere kayyum atadınız, kayyum.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Neden görmeyin? İki nedenden görmeyin:
Birincisi, Türkiyede 30 tane büyükşehir belediyesi var, bunların
yaklaşık yüzde 20si muhalefet tarafından yönetiliyor yani CHP
ve diğer belediyeler tarafından yönetiliyor.
Antep
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Diyarbakırı gasbettiniz, onu da buradan biz hatırlatalım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kayyum
atadınız
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) İstanbulu
alan Türkiyeyi alır. diyen biz değiliz ki.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Bakın, bir
dakika, bir dakika
Bir sakin olun, sakin olun arkadaşım,
cevabınızı vereyim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
sakin olun
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Antep, Kayseri, Konya,
Erzurum gibi büyükşehir belediyeler AK PARTİliler tarafından
yönetiliyor, fuarlar buralarda da gerçekleştiriliyor.
TACETTİN BAYIR (İzmir) Ama fuar
yapmıyor, Erzurumda fuar yok.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Ne demek fuar yok?
Doğu Anadolunun en büyük
TACETTİN BAYIR (İzmir) Yok, 2021de
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Bakın, Sayın
Vekilim, biraz destekli konuşun.
TACETTİN BAYIR (İzmir) Komisyonda Var.
dediniz ama yok, yapmamışsınız.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Doğu Anadolunun en
büyük fuar merkezi Erzurumda yapıldı, Recep Tayyip Erdoğan
Fuar Merkezi olarak yaptık; 20 bin metrekare kapalı alana sahip ve
bu sene de 3 tane uluslararası fuar gerçekleştirdik.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Kaç fuar
yaptınız, kaç fuar? Kaç kişi geldi?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Antepte geçen sene 6 tane
uluslararası fuar yapıldı; Kayseride uluslararası fuar
yapıldı; Konyada uluslararası fuar yapıldı yani
fuarlar sadece İzmirde, İstanbulda yapılmıyor.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) İstanbulda
279 fuar faaliyet bekliyor, Erzurumda kaç tane? 1 Tane.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla) Peki, biz bu düzenlemeyi yani
fuarlardaki ilan ve reklam vergilerini kaldırmayı niye koyduk buraya?
Şöyle bir hafızayı tazeleyelim: Mart 2022 tarihinde
Bakırköyde düzenlenen, makinayla ilgili önemli bir fuarda maalesef
Bakırköy Belediyesi sanki yangından mal kaçırır gibi fuara
baskın düzenledi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Yirmi
yıldır niye bu düzenlemeyi yapmadınız madem?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
120 katılımcı vardı.
TACETTİN BAYIR (İzmir) Davayı
kazandı.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
120 katılımcıdan, bu baskından hemen sonra, sadece 33 tane
firma yoluna devam etti. İşte, biz de şunu düşündük: Bir
musibet bin nasihatten evladır. dedik ve dedik ki: Bu, kişilerin
tahakkümüne göre olmasın; kanuni düzenleme hâline getirelim. Ve onun
üzerine, fuarlardan aldığımız ilan ve reklam vergilerini
belediye gelirlerinden çıkarmış olduk.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Daha
çıkarmadınız, daha kanunlaşmadı.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
Kaldı ki 2024ten sonra zaten İzmiri de İstanbulu da
Ankarayı da yine AK PARTİ yönetecek.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Aç
tavuk gibisiniz ya!
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
Yani, ben 2024 için kendi ayağıma taş sıkar
mıyım? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR (İzmir) Taş
değil, kurşun diyorlar ona!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kurşun
sıkıyor, kurşun!
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
Bir başka şey: İhracatımızı geliştirmek
üzere, hep beraber, 2021 Ekim ayında burada çok güzel bir
çalışma yaptık, İhracatı Geliştirme Anonim
Şirketini kurduk ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi
kurulduktan sonra da ihracat yapan birçok firmamız ihracattan kaynaklanan
finansmanla ilgili sıkıntılarını gidermek üzere
Şirkete müracaat ettiler. Gördük ki aslında doğru bir iş
yapmışız ama yolda kendinizi güçlendirmeye ihtiyacımız
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
Sayın Başkan, bir dakikanızı rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
O yüzden, sermaye altyapısını güçlendirmek amacıyla da
kanunda böyle bir düzenleme yaptık.
Yine, kanun teklifi içinde helal akreditasyon
sistemiyle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Türkiyede ve dünyada
helal akreditasyon alanında ilk çalışma aslında AK
PARTİ iktidarları döneminde başladı ve yine gördük ki
aslında Helal Akreditasyon Kurumuyla ilgili olan mevzuatı
güçlendirelim ki hem nihai tüketici bundan faydalansın hem de
akreditasyonla ilgili kurumsal kapasitemizi güçlendirmeye devam edelim.
Yine, serbest bölgelerle ilgili
yaptığımız çalışmayla hem serbest bölgelerin
kurumsal kapasitelerini güçlendirmek istedik hem de atıl olan
kapasitelerini aktif hâle getirmeyi hedeflemeye devam ettik.
Yine, inanıyorum ki, bu kanun teklifiyle
beraber yapacağımız diğer düzenlemelerle ülkemizde
ihracata, yatırıma ve üretime milletimizin bize verdiği güçle
biz yapmaya devam edeceğiz, siz de izlemeye devam edeceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeler varsa
o madde üzerindeki önerge işlemini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Buyurun Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, bugün
açıklanan TÜİK verilerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
teşekkürler Başkan, bir dakikayı geçmeyeceğim.
Bir de ben verileri söyleyeyim dedim, bugün
açıklanan veriler, TÜİKin verileri: Dış ticaret
açığı yüzde 98,5 arttı; dış ticaret
açığı nisan ayında bir önceki yılın aynı
ayına göre yüzde 98,5 artarak 3 milyar 80 milyon dolardan 6 milyar 113
milyon dolara yükseldi. İhracat 2022 yılı Ocak-Nisan döneminde
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,6 artarak 83 milyar
531 milyon dolar, ithalat yüzde 40,2 artarak, 116 milyar 85 milyon dolar olarak
gerçekleşti. Bu da TÜİKin bugün açıklanan verileri, artık
kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili
Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 335) (Devam)
BAŞKAN - 1inci madde üzerinde 3 önerge
vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 335 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Hasan
Özgüneş İmam
Taşçıer
Batman Şırnak Diyarbakır
Ali
Kenanoğlu Serpil Kemalbay
Pekgözegü Şevin
Çoşkun
İstanbul İzmir Muş
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Okan
Gaytancıoğlu
Manisa Edirne
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında İzmir Milletvekili Tacettin Bayır konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TACETTİN BAYIR (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan TİM yasa
teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 1inci maddesiyle Belediye Gelirleri
Kanununun istisna ve muafiyetleri düzenleyen maddesinde fuar iç
alanlarındaki ilan ve reklamlardan vergi alınmayacağı
yönünde bir değişiklik öngörülüyor. Bu değişiklik için
gerekçesiniz ise fuara katılan firmalara destek olmak. Siz mevcut
düzenlemeleri acaba incelediniz mi? Acaba bu kanunu getiren 37 milletvekili
hayatında fuarda stant açtı mı çok merak ediyorum. Bu
değişiklik yapılınca sonuç ne olacak diye hiç düşündünüz
mü? Soruyorum size: Belediye bu vergiyi kimden alıyor? Bu düzenlemeye
gerçekten neden ihtiyaç duyuldu acaba araştırdınız mı?
Yoksa milletin size verdiği yetki ve görevleri unutup Ben ne
yorulacağım, bürokratlar yazdı, Cumhurbaşkanımız
da öyle uygun gördü, biz de burada el kaldırıp kabul edelim, olsun,
bitsin
Siz üşenmiş olabilirsiniz, ben söyleyeyim size: Belediye bu
vergiyi 3-5 tane fuar organizatörü firmadan alıyor yani
sanıldığı gibi ihracatçılardan almıyor,
fuarı organize eden firmalardan alıyor. Siz fuara katılan
firmalara destek için değil, fuara katılan firmalar üzerinden
milyonlarca lira para kazanan organizasyon firmalarına rant yaratmak için
belediye gelirini kısıyorsunuz; aslında yaptığınız
şey bu.
Bu düzenlemeyi kimin için getiriyorsunuz? Devleti ve
fuara katılan firmaları dolandırmış,
paralarını alıp kaçmış, sürekli iflas eden bir firma
için. Çünkü 143 milyon vergi borcu olan bu firmaya CHPli belediye işlem
başlattı, davaları belediye kazandı, firma koşarak
size geldi, şikâyet etti. Firmayı kurtarmak için belediye gelirlerini
kısmakta sakınca görmüyorsunuz, nasılsa CHPli belediye
Fuarlardan gelir elde edebilecek konumda olan belediyeler kime ait diye
bakıp ucunun size dokunmadığını da fark edince bu
düzenlemeyi getirdiniz.
Komisyon görüşmelerinde, kanun teklifini
hazırlayan -az önce konuşan- Erzurum Vekili Zehra
Taşkesenlioğlu Ban heyecanlı heyecanlı konuştu
Komisyonda ve salonu terk etti.
Şimdi buradasınız değil mi?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Buradayım, burada.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Oradaki
konuşmada Erzurumda açılan fuarı anlattınız;
inceledim, 2021 yılında Erzurumda açılan fuar yok, yapılan
fuar inşaatı var. Karıştırıyorsunuz, bundan bile
bilginiz yok.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Hayır
TACETTİN BAYIR (Devamla) Türkiyede
düzenlenen fuarların yarısından daha fazlasına ev
sahipliği yapan ilk 3 büyükşehrin Cumhuriyet Halk Partili
başkanlar tarafından yönetilmesi
Fuarlara gelen ziyaretçi
sayıları yüz binleri aşan belediyeler burada temizlik hizmeti
veriyorlar, çevre düzenlemesi hizmeti veriyorlar ve bu hizmetleri yerine
getirebilmek için de ek eleman çalıştırıyorlar, masraf
ediyor belediyeler. Bakırköy Belediye Başkanımız da yasadan
kaynaklı yetkisini kullandı Benim alacağım halkın
alacağıdır, Bakırköy halkının
parasıdır. dedi, dava açtı ve fuar organizasyonları kadar
yaptıkları yolsuzluklarla da gündeme gelen firmaya Gel, vergi
borcunu öde. dedi. Organizasyon firması alışmış
kimseye para vermemeye, neye uğradığını
şaşırdı, geldi, size sığındı.
Sayın milletvekilleri, şimdi soruyorum
size: Siz bu firmaya ve benzerlerine vergi muafiyeti getirirseniz, onlara
verdikleri hizmetin karşılığındaki bu giderleri yerel
yönetimler nasıl karşılayacak? Eğer söz konusu
ihracatçıysa ihracatçılar için sadaka bile değil bu.
İhracatçının sadakaya ihtiyacı yok, on binde 1i bile
değil sizin dediğiniz vergi. Amacınız, gelirlerini
kısıp, giderlerini artırıp belediyeleri iş yapamaz
hâle getirmek ise bu yaptığınız, CHP'li belediyelere
değil, belediyeden hizmet alan halkın hakkını gasptır,
halka yapılan zulümdür, eziyettir. AKP havlu atmış olsa gerek ki
tekrar seçimi kazanamayacağını düşünüyor herhâlde ki 3
büyükşehir belediyesinin bu tip vergi gelirlerini kısaltıyor.
Uzun lafın kısası,
ihracatçının sadakaya ihtiyacı yok. Bu düzenlemelerin teklif
metninden çıkarılmasını bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili birkaç şey
söyleyeceğim. Önce maddenin ne getirdiğini söyleyeyim. Adalet ve
Kalkınma Partisi özellikle 31 Mart seçimlerinde büyükşehir
belediyelerini kaybettikten sonra belediyelere yönelik özel bir politika
yürütüyor. Bu politikalardan bir tanesi seçimlerden birkaç ay sonra,
ağustos ayında büyükşehir belediyelerimizin belediye
başkanlarını görevden uzaklaştırıp yerlerine
kayyum atamaktı. Daha sonra 6sı dışında bütün
belediye başkanlarımız görevden
uzaklaştırıldı, onların yerine de kayyum atandı
ve büyükşehir belediyeleri de dâhil olmak üzere hiçbir belediyenin meclisi
toplanmıyor yani belediyelerin yasama organları da feshedildi, sadece
belediye başkanları görevden uzaklaştırılmadı.
Bunun dışında belediyelerin üzerinde merkezî yönetimin vesayet
yetkisini artırdınız, şimdi de bunlara bir yenisini
ekliyorsunuz. Belediyelerin sınırlı sayıdaki
kaynaklarından bir tanesini daha bu yasa teklifiyle
sınırlıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İlan ve reklam
vergisinden muaf tutuyorsunuz. Hangi konuyla ilgili? Özellikle fuarlarla ilgili
olarak belediyeler bundan herhangi bir gelir elde edemeyecek. Eğer
belediyeler size aitse kaynakları sınırsız bir şekilde
kullandırıyorsunuz, eğer belediyeler sizin
dışınızda bir partinin denetimindeyse onları da
iş yapamaz hâle getiriyorsunuz. Ben size sadece çarpıcı bir
örnek vereceğim: Bakın, ilk kayyum atadığınız
dönemde, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Dünya Bankasından
finansman elde etmişti ve Diyarbakıra metro yapacaktı.
Hazinenin cebinden tek bir kuruş para çıkmayacaktı, belediye
kendi öz kaynaklarıyla orada bir faaliyet yürütecekti fakat siz kefil
olmadığınız için Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesinin bugün metrosu yok. Şimdi bunun bir benzerini
yapıyorsunuz, elinizde olmayan belediyelere yönelik nefretinizi
artırıyorsunuz.
Bu yasayla ilgili geneli üzerine
arkadaşlarımız çok şey söyledi, bölüm üzerine
arkadaşlarımız çok şey söyledi fakat söz almışken
başka bir konuyla ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşmak
istiyorum.
Bakın, kim ne derse desin, özellikle politik,
siyasi davalar başta olmak üzere, Türkiyede ceza yasalarındaki ceza
maddeleri çok yüksektir. Breiviki hatırlarsınız, Kuzey
Avrupada onlarca kişiyi katletmiş bir faşist katil. Onun ne
kadar ceza aldığını hatırlıyor musunuz? Kimse ne
onun adını hatırlıyor ne de aldığı hapis
cezasını hatırlıyor? Yirmi yılın altında
hapis cezası almıştı.
Bugün bu ülkede sadece düşüncelerini
açıkladığı için, sadece Demokratik Toplum Kongresinin
toplantılarına katıldığı için, sadece partinin
aldığı eylem, etkinliklere katıldığı için
altı yıl üç ay, yedi buçuk yıl, on yıl, on beş
yıl, yirmi yıl hapis cezası veriyorsunuz. Diyarbakırda
genel cerrah olarak görev yapan, daha sonra milletvekili olan ve
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olan Selçuk Mızraklıya
çok yüksek hapis cezaları verdiniz. Neden? Sadece konuştuğu
için, düşüncelerini açıkladığı için.
Türkiyede politik olarak mücadele yürüten insanlara
çok yüksek cezalar veriyor Türkiyedeki ceza yasaları ama bu bile
iktidarı kesmiyor. Bakın, otuz yıl hapis cezası
almış olan insanlar var, ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası. Otuz yıl cezaevinde kalmış insanlar
var; otuz yıl arkadaşlar, otuz yıl! Otuzuncu yılın
sonunda ne yapıyor biliyor musunuz Adalet Bakanlığı Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü; bir heyet oluşturmuşsunuz,
çağırıyor insanları, diyor ki: Pişman oldum. deyin.
Pişman olacak hiçbir şey yapmamış olan o insanları
sadece Pişman değilim, pişman olacak bir şey
yapmadım. dediği için altı yıl daha hapiste yatırıyorsunuz.
Onlarca kadın siyasetçi, bugün, Türkiyede cezasının tamamı
sona erdiği hâlde serbest bırakılmıyor; insanlara bunu
dayatıyorsunuz. Kendi düşünceleri nedeniyle cezaevinde
yatırdığınız yetmiyor, bu düşünceler nedeniyle
Pişmanım. dedirtiyorsunuz, demediği için serbest
bırakmıyorsunuz.
Bakın, sadece elimizdeki liste, Grup Başkan
Vekillerimiz de zaman zaman anlatıyor, Rojdan Erez, Hanım
Yıldırım, Yiyan Ateş, Saadet Akın, Berrin Sarı;
bu kadınlar bütün cezalarının tamamı infaz edildiği
hâlde dört aydır serbest bırakılmıyor. Neden? Çünkü
Türkiyede artık hukuk devleti yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
kişi hukukun egemen olduğu bir ülkede suç işleyebilir, cezaevine
girebilir ama cezaevine girdiğinde eline bir müddetname verirler; o
kişi, o cezaevinden ne zaman çıkacağını bilir,
şartlı tahliyeyle ne zaman çıkacağını bilir,
denetimli serbestliğe ne zaman tabi olacağını bilir ama
Türkiyede hiçbir mahkûm bunu bilmiyor. Neden? Çünkü oluşturduğunuz
uyduruk heyetlerle insanların tahliyesine bile izin vermiyorsunuz, bütün
cezasını çekmiş insanlara. Buradan bir kez daha söylüyorum: O
politik mahkûmlar asla sizin dayattığınız bu
düşüncelerin esiri olmayacaklar, direnmeye devam edecekler,
onurlarıyla oraya girdiler ve onurlarıyla çıkacaklar diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik Ayhan Erel
Adana
Mersin Aksaray
Dursun
Ataş Zeki
Hakan Sıdalı
Kayseri
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin gerekçesinde
ihracatçıları destekleme vurgusu var ama ihracatçıların
kronikleşen ham madde, girdi ve navlun maliyetlerinin çözümü yok, yeni
pazarlara açılmasını teşvik edecek bir düzenleme yok. Bu
yapısal sorunlara yönelik adımlar atılmadan destek de
teşvik de bir işe yaramıyor ve biz bunu anlatamıyoruz.
İthalata bağımlı ihracatımız olduğu
gerçeğine gözlerinizi kapayarak Türk lirasının değeri
düşünce ihracatımız artacak. hayaliyle bir yola
çıktınız; ilk dört ayda motor su kaynattı, kenara çektiniz.
Ocak-nisan toplam ihracatımız 83 milyar dolarken
ithalatımız 116 milyara ulaştı yani dış ticaret
açığımız 32,5 milyar dolar oldu. Geçen yılın ihracatın
ithalatı karşılama oranı yüzde 82 iken bu sene yüzde 70.
İhracat patlaması yaşayacağız. diye
çıktığınız yolda sonuç maalesef bu.
İhracatçılarımız öngörülebilir
bir ticaret iklimi istiyorlar, haklılar, ancak ekonomi bilimiyle
kavgalı, plansız, öngörüsüz politikaların kurbanı oluyorlar
maalesef. Mesela, Hazine Bakanı, mağrur bir şekilde
çıkıp Türk lirası en zayıf durumda, gideceği bir yer
yok, vatandaşlar rahat olsun. dediğinde dolar 14 lira 80
kuruştu, bugün 16 lira 40 kuruş. Yani Gideceği bir yer yok.
dediğiniz Türk lirası maalesef o tarihten bu yana yüzde 10,13 değer
kaybetti. Hadi gel, ihracatçı ol, maliyetleme yap; yapamazsın.
Kurdaki bu istikrarsızlık şirketleri
uzun vadeli sözleşmeler yapmaktan menediyor, sipariş alamaz hâle
getiriyor. Böyle mi destek olacaksınız ihracatçıya?
İhracattaki bir diğer önemli sorunsa meşhur
ihracat bedelinin yüzde 40ının Merkez Bankasına
satılması zorunluluğu. İhracatın ithalatı
karşılama oranı yüzde 70e düşmüş. Siz, ocakta Yüzde
İhracatçı, önce getirip dövizini
satıyor, sonra sattığını dönüp tekrar alıyor ki
ödeme yapabilsin. Aradaki fark, işlem ücreti, hepsini de hanesine eksi
olarak yazıyor. Bozdurduğu ve aldığı fiyat
farkını ödemeyecekseniz ihracatçıyı bile isteye zarar
ettiriyorsunuz demektir. Bu da yetmiyor, ihracatını bu
uygulamanın yürürlüğe giriş tarihinden önce yapanları dahi
bu regülasyona dâhil ediyorsunuz. İhracatını genelgeden daha
önce yapıp bunun için kabul belgesi düzenlemek isteyenler bile bankalardan
İhracat bedellerinin yüzde 40ını satın, yoksa belge
alamazsınız. cevabı alıyorlar. Geçmişe yürüyen kanun
olur mu? Olmaz ama oluyor çünkü birileri öyle istiyor. Bu bedelin yüzde 40ta
kalacağının bir garantisi de yok. Yarın çıkıp
Yüzde 60 yaptık. da diyebilirsiniz. Siz önünüzü göremediğiniz için
ihracatçının da gözünü bağlıyorsunuz. Tabii, soran olursa
İhracatçıyı destekliyoruz. dersiniz. Böyle ihracatçı
desteklenmez, böyle dış ticaret açığı kapatılmaz,
böyle cari fazla hiç verilemez.
Kıymetli milletvekilleri,
başarısız ekonomi yönetimi yüzünden dilim varmıyor ama
ülkemiz bir ödemeler dengesi krizine doğru koşar adım gidiyor.
İlk çeyrekte 18 milyar dolar cari açık verdik. Cari
açığın artması ülkedeki döviz açığının
artması anlamına geliyor. Bu açık artarken bile siz
rezervlerimizi çarçur etmeye devam ediyorsunuz. Sadece cari
açığın finansmanı için yılın ilk çeyreğinde
7,7 milyar dolar rezerv harcadınız. Rezervleri harcamak da ihracatta
başarı hikâyeleri anlatmak da cari açık sorununu çözmüyor. Peki,
bu rekorları kıran ihracat tabana yayılıyor mu? Maalesef
yayılmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Toparlıyorum.
81 ilimiz var ama ilk çeyrekteki
ihracatımızın yüzde 63ü yalnızca İstanbul ve Marmara
Bölgesinden yapılmış. Hep söylüyoruz, sizin büyüme hikâyenizin
bölgesel kalkınma perspektifi eksik. Bölgeler arası gelir
eşitsizliğini gidermeye yönelik bir adım dahi
atamıyorsunuz. Geçtiğimiz hafta söylemiştim, yine söylüyorum:
Sizin bu perspektif eksikliğiniz yüzünden güçlü bir tarım ve sanayi
potansiyeline sahip olan, Mersin ve Adanayı kapsayan TR62 bölgesi göreli
yoksulluğun en çok arttığı bölge oluyor. İnsan
gerçekten hayret ediyor, bereket timsali Çukurovayı nasıl bu hâle
getirdiniz? İktidara gelir gelmez üretimi, sanayiyi, kalkınmayı
ülke sathına yayacağız. Biz sadece bu şekilde bölgeler
arası gelir eşitsizliğini azaltacağımızı
biliyoruz. Ne diyelim, çoğu gitti, azı kaldı; az kaldı.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 96ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
335 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun İslam
İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve
Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
BAŞKAN - 2nci sırada yer alan 127
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayinde Gizlilik
Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4161) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 313)
BAŞKAN 3üncü sırada yer alan 313
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 1 Haziran 2022 Çarşamba
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.59