TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
98inci
Birleşim
2 Haziran 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- YOKLAMA
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Van Milletvekili Murat Sarısaçın,
Vanın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan
Eserin, Türk diline ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, TEKNOFEST Azerbaycana ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Sivastaki Âşık Veysel Ortaokulunun isminin
değiştirilmesine ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Gazi Meclisin terör destekçiliği yapılacak yer
olmadığına ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 5
Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezalın, İstanbul Sanayi Odasının 2021 yılı
ihracat rakamlarına göre Kahramanmaraşın gösterdiği
başarıya ilişkin açıklaması
5.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
memleketi yönetenlerin üslup ve tavırlarına ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersinin turizm potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi
adına bütünlükçü ve sürdürülebilir bir eylem planı
hazırlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Yunanistan tarafından Ege adalarının
silahlandırılmasına ilişkin açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Gezi olaylarının dış güçlerin organize ettiği bir
kalkışma olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersinin gerçekleştirdiği ihracat
rakamlarına ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 4üncü sondaj gemisine ilişkin
açıklaması
11.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, yirmi yıllık AKP iktidarının ülkeyi yokluğa,
milleti açlığa sürüklemesine ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, şeker
sorununa ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, İstanbulun Şile ilçesinin mülkiyet sorununa
ilişkin açıklaması
14.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
hazinece karşılanan sigorta primi işveren desteğine
ilişkin açıklaması
15.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Gezi olaylarının planlı şekilde
yapılan alçak bir terör saldırısı olduğuna
ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyenin bu küresel ekonomik dalgalanmayı da en az hasarla
atlatacağına ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
ehliyet affına ilişkin açıklaması
18.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
TÜİKin açıkladığı büyüme rakamlarına
ilişkin açıklaması
19.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
TÜPRAŞın Aliağa Rafinerisinde eylemde olan işçilere
ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Kocaelinin Darıca ilçesinin tarihî ve doğal güzelliklerine
ilişkin açıklaması
21.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
Amanos Dağlarının terörden temizlenmesine ve Hatayda yayla
sezonunun başlamasına ilişkin açıklaması
22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın Pınaryayla (Artan) köyünde yaşayan
halkın mağduriyetine ilişkin açıklaması
23.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, Aziz Sancarın Baküdeki konuşmasına
ilişkin açıklaması
24.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarda iptal edilen tren seferlerine ve Gökçe
Mahallesindeki TOKİ mağdurlarına ilişkin
açıklaması
25.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, iktidarın cezaevlerini bebekli, hamile
kadınlar ve yaşlı hasta mahpuslarla doldurmasına
ilişkin açıklaması
26.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Diyanet İşleri Başkanlığının 2022
yılı için belirlediği vekâlet yoluyla kurban kesimi bedellerine
ilişkin açıklaması
27.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Ahmet Tekdalın vefatının 2nci yıl
dönümüne, Adananın Kozan ilçesinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne, 1998 yılında meydana
gelen Adana Ceyhan depreminin yıl dönümüne, 2022 yılı
buğday alım fiyatlarının hâlâ açıklanmamasına,
Diyanet İşleri Başkanlığının 2022
yılı için belirlediği vekâlet yoluyla kurban kesimi bedeline, AK
PARTİ Hükûmetinin izlediği ekonomi programına ve Hükûmetin
yapacağı en hayırlı işin erken seçim kararı almak
olduğuna ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan
Yıldırım, Muhsin Melik, Nazım Hikmet, Orhan Kemal ile Ahmed
Arifin ölüm yıl dönümlerine, Türkiye Fedaileri isimli yapılanmaya,
mülteci sorununa ve Diyarbakır Sebze ve Meyve Komisyoncuları
Odası Başkanı Fırat Taşın yaptığı
açıklamaya ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın politikaları ile
gerçekleşenler arasındaki farklılığa ve bir araya
geldikleri diğer siyasi partilerle birlikte Türkiyede adaleti tesis
edeceklerine ilişkin açıklaması
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Balıkesirin Bandırma ilçesindeki Marmara OSBye, mayıs
ayında gerçekleşen ihracata ve Ahmed Arifin 31inci vefat yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
Yozgatın Aydıncık ilçesine bağlı Kazankaya köyünde
bulunan Kazankaya Kanyonuna ilişkin açıklaması
34.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Karaisalı ilçesine bağlı Kızıldağ
Yaylasının elektrik altyapısı sorununa ilişkin
açıklaması
35.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete
ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün 328 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve arkadaşları tarafından,
ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın kamu kurum ve
kuruluşlarında münhal bulunan engelli kadrolarına
atanmaları amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kadın
cinayetlerindeki cezasızlık politikalarının yol
açtığı adaletsizliğin araştırılması
amacıyla 2/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
beyin göçüne yol açan nedenlerin tespit edilerek önlenmesi için gerekli
politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6140) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 328 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu
kısmın 2nci sırasına alınmasına, bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ve Genel Kurulun 7 Haziran 2022 Salı günkü
bileşiminde 328 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarının sürdürülmesine ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37
Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 44 Milletvekilinin
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4364) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun İslam İşbirliği Teşkilatı Polis
İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Savunma Sanayinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin
Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4161) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 313)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 335) Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un,
öğretmen atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özer'in cevabı (7/64195)
2.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker'in, ülke
genelindeki gelir dağılımına ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/64365)
3.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un,
2018-2022 yılları arasında Adana'daki belediyeler
tarafından yapılan sosyal yardımlara ilişkin sorusu ve Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/64366)
4.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'nin,
Sinop ilinde Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait
binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
Yozgat ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Artvin için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
Adıyaman ilinde Bakanlığa
bağlı kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum
binalarının engelli kullanımına uygunluğuna,
Kayseri ilinde Bakanlığa bağlı
kurumlarda engelli personel istihdamına ve kurum binalarının
engelli kullanımına uygunluğuna,
Ordu ilinde Bakanlığa bağlı
kurum ve kuruluşlara ait binaların depreme karşı
dayanıklılığına,
2018-2022 yılları arasında
Bakanlık bütçesi ya da AB programları çerçevesinde Aydın için
hazırlanan projelere ve ile yapılan yatırımlara,
İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/64767),
(7/64768), (7/64769), (7/64770), (7/64771), (7/64772), (7/64773)
5.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplan'ın, Türkiye geneli ve Gaziantep özelinde son 3 yıl içinde
Bağ-Kur primini ödemeyen esnaf ve çiftçilere ilişkin sorusu ve Aile
ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/64775)
2
Haziran 2022 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 98inci
Birleşimini açıyorum.
II.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla, verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını ve salondan
ayrılmamalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Vanın
sorunları hakkında söz isteyen Van Milletvekili Murat Sarısaça
aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Van Milletvekili Murat Sarısaçın, Vanın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT SARISAÇ (Van) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Vanın sorunlarıyla ilgili söz aldım.
Gerçi dün partili Cumhurbaşkanı Vanla ilgili sorunlardan bahsederken
her şeyin
(Uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Başkanım
çok uğultu var.
Sayın Başkan
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partili vekiller terk ettikten
sonra başlatırsanız seviniriz.
BAŞKAN Bir dakika, baştan
başlatacağız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
uğultu var, bir de uyarırsanız
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, şu
anda hatip konuşamıyor. Konuşmak isteyen
arkadaşlarımızın kulise geçmelerini rica ediyorum.
Buyurun Sayın Milletvekili.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Sayın Başkan,
AKP'liler gitsin, öyle
Bekleyelim isterseniz.
Van sorunlarıyla ilgili söz aldım.
Sayın Cumhurbaşkanı dünkü konuşmasında Vandan
bahsetti, onun söylediklerine bakılırsa Vanda her şey mükemmel
gidiyor. AKP'liler de bizim dün yine Kürtçe çalınan şarkılarla
ilgili söylediklerimize de neredeyse Kürtçe gramerini de onlar yazmış
gibi çıkıp burada söylediler. Ama öyle değil, keşke öyle
olsa, keşke her şey güllük gülistanlık olsa, mükemmel olsa.
Yalnız, özellikle Vanda ve bölgede çok daha farklı, çok daha vahim
bir durum yaşadığımız.
Van, altı yıldır yani kayyum
siyasetiyle beraber fiilî bir OHAL durumu yaşıyor. Bu fiilî OHAL
durumundan kaynaklı, Van, tarımsal üretimden
hayvancılığa, genç işsizlikten eğitim sorununa, otogar
sorununa, yine, çevre yolu ve stat sorununa kadar birçok sorunla şu an
karşı karşıya, birçok sorunun içinde neredeyse nefes alamaz
duruma gelmiş hâlde. Bunu kuşkusuz ki Vanda kime sorarsanız
sorun, ister siyasi partilere ister STK'lere veya odalara, Vanda herkes bunun
kayyumdan kaynaklandığını söyleyecektir çünkü kayyum
siyasetiyle beraber Vanlıların sadece iradesi alınmadı,
Vanlılar neredeyse bir açık cezaevinde artık yaşar hâle
geldiler. Van'da Van sorunlarıyla ilgili, Vanın herhangi bir
konusuyla ilgili bu üç beş kişi dışında kimsenin bir
söz hakkı yok. Kasım 2016dan beri yani kayyumların
gelişiyle beraber fiilî bir -resmî- OHAL uygulandı, her ne kadar
Kaldırıldı. denilse de şu an OHAL fiilî olarak devam
ediyor. Bunun en büyük sebebi de Van halkının iradesinin gasbedilmesi ve bu irade
gasbından sonra kayyumlar eliyle yapılan usulsüzlükler,
hukuksuzluklar zaten belediye meclisi olmadığı için hiçbir
şekilde denetlenemiyor.
Yine Sayıştay raporlarına göre bu
yolsuzluklar ortaya çıkarıldığında da bunu
sorgulayacak herhangi bir savcının olmamasından dolayı
Vanda kayyumlar istediklerini yapabiliyorlar ve -ki sadece Rusya'da oligarklar
yok- şu an Van tamamen bir derebeyliğe dönüştürülmüş
biçimde, oligarklar Vanı da şu an üç beş kişiyle
yönetiyor.
Geçenlerde CHP heyeti de belediye
başkanlarıyla beraber Vana gelmişti -ki üç gün boyunca bu
kayyum zulmünü en çok gören heyetlerden bir tanesi- sadece üç gün boyunca bile
CHP'nin otobüsüne izin verilmedi, açıklama yapacağı yerde
polisler eliyle neredeyse AKP bayrakları asıldı yani üç gün
boyunca ana muhalefet partisine bunlar yapılıyorsa varın
altı yıl boyunca Van halkının neler çektiğini sizler
görün.
Şimdi, yüz yıldır Kürt
halkının neredeyse karşılaşmadığı zulüm
kalmadı; her anlamda, kültürel, kimliksel, inançsal anlamda neredeyse
bütün barbarlıklara, katliamlara maruz kaldı ama AKP dönemine kadar
hiç yaşanmayan zulümler, şimdi, artık Kürt halkı üzerinde
uygulanıyor. Yani dirisini geçtik artık ölüsüne bile tahammül etmeyen
bir AKP anlayışı, bir AKP polis devleti oluşmuş
durumda. Cenazeler morglarda bekletiliyor, ailelere verilmiyor, cenazelere
saldırılıyor; hatta, hiçbir dinde olmamasına rağmen,
hiçbir inançta olmamasına rağmen, hiçbir hukuk devletinde
olmamasına rağmen cenazelere bile AKP saldırıyor ve AKP,
kimin nerede defnedileceğini, nasıl defnedileceğini ve kaç
kişinin katılabileceğini orada insanlara tehdit yoluyla
dayatıyor. Mehmet Zeki Çelebi, 2012de buradaki hukuksuzluklardan
kaçıp güney kürdistana gitmişti, 17 Mayısta Başurda
katledildi, cenazesini getirmek için ailesi ve vekillerimiz gittiler oraya,
cenaze Şırnak Devlet Hastanesinde bekletildi, birkaç gün sonra
verildi ama o gün boyunca bütün emniyet yetkilileri ailesini arayarak Mehmet
Zeki Çelebinin cenazesinin nasıl olacağını, kimlerin
katılıp katılmayacağını, oraya
Tehdit ettiler
ailesini bu şekilde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Bitiriyorum.
Sonrasında, cenaze Vana geldikten sonra,
halkımız da ailesi de cenazeye katılmak istedi ama
mezarlıklar
TÜİK nasıl kuşatılıyorsa,
milletvekillerinin, genel başkanların oraya gitmesi engelleniyorsa,
aynı şekilde mezarlıklarda da polisler kapının önüne
barikat kurdular ve sadece 15 kişinin girebileceğini söylediler.
Şimdi, yüzlerce örneği var, Cumhurbaşkanı kendi grup toplantısında
bir açıklamasında Yahudi cenazesi geldiğinde Hazreti Muhammedin
ona nasıl saygı gösterdiğini söylemişti. Geçenlerde yine
Millî Savunma Bakanlığı Yunanistanı eleştirirken
cenazelere düşmanlık yaptığını söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT SARISAÇ (Devamla) E, madem cenazeler bu
kadar kutsal ve AKP de cenazeye katılma suçu diye bir suç yaratıp
biz milletvekillerine fezleke gönderiyorsa o zaman AKP Kürtlere
karşı, cenazelere karşı Allahın hukuku üzerine hukuk
yaratıyor demektir.
Bütün halklarımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hayrettin Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, Sivastaki Âşık Veysel Ortaokulunun isminin
değiştirilmesine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Halk ozanlarımız Türk dilinin kültür ve
medeniyetimizin nesilden nesle aktarılmasına hizmet eden
şahsiyetlerdir. Hiç şüphesiz 20nci yüzyılda ozanlık
geleneğinde efsaneleşen isimlerden birisi de gönüllerde taht kuran
Âşık Veyseldir. Veysel gider, adı kalır/Dostlar beni
hatırlasın. Dizelerinden ilham alınarak memleketi Sivasta
Âşık Veysel Ortaokulunda adı yaşatılmaya
çalışılırken bir yıl önce okul öğrencilerinin
başka bir okula nakledildiği, sonrasında okul binasına
diğer bir okulun taşındığı ve adının
değiştirildiği ortaya çıkmıştır. Bu durum
ailesi ve kamuoyu tarafından üzüntüyle ve tepkiyle
karşılanmıştır.
Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum:
Kültürümüze sazıyla sözüyle büyük hizmet veren Âşık Veysele
yapılan bu saygısızlığın en kısa zamanda
telafi edilmesini bekliyoruz.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan
Eserin, Türk diline ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Türk diliyle ilgili söz isteyen Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan Esere
aittir.
Buyurun Sayın Eser. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; vatanımız Türkçe
hakkında gündem dışı konuşma yapmak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimizin başında saygıyla
selamladığımız Genel Kurula konuşmamızın
devamında da saygıyla hitap etmemiz gerektiğini; milletin
kürsüsüne muhabbet, sevgi ve birlik dilinin
yakıştığını ifade ederek başlamak istiyorum.
Bu kürsüde dile getirilen
ayrıştırıcı söylemlerin varacağı yerin etnik
kimlik kavgaları, inanç ve değerler düşmanlığı
olacağını hatırlatarak bu derin nifakların doğuracağı
gerginlikle güçlü millet olamayacağımızı, her şeyi
elde etsek bile huzura kavuşamayacağımızı ifade etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, son zamanda Türkiyede
olmayan ve tutması da mümkün görülmeyen suni gündemler oluşturuldu.
Ülkede bazı dillerde yasak varmış ve bazı sanatçılara
ambargo varmış gibi propagandalar yapıldı. Ülkenin resmî
kurumunun TRT Kurdî adlı bir kanalı varken, Kürtçe kitap
yayınları her yerde serbestken Kürtçe yasağı sanat
düşmanlığı gibi bayatlamış propagandalarla halk
kullanıldı. Bu ülkenin eski karanlık günlerini özleyen insanlar,
eskimiş ve halkın gündeminden çıkmış gerginlikleri
yeniden piyasaya sürme derdindeler. Bu gibi propaganda ve tezvirat neticesinde
oluşan fitne karşısında maalesef oluşan tepkiler yeni
ve sürekli ayrışmalara sebep oluyor. Fitnenin cinayetten beter
olması da bundandır. Yani ortaya atılan yalan ve iftira birçok
fitneye de gebe olarak yayılıp büyüyor. Ona karşı üretilen
argümanlar da aynı zeminde üretilince bu işler Türkiye
düşmanları lehine oluyor. Ayrıca Türkiyede bazı dillere,
yöresel kültürlere sanki baskı ve asimilasyon politikası
yapılıyormuş, yine Türkiye'de, sanki Türkçenin
konuşulduğu ve toplumsal olarak geçerli olduğu yerler ile Türkçenin
konuşulmadığı ve sanki geçerliliğinin sadece devlet
zoruyla mümkün olduğu yerler varmış gibi algılar
oluşturuluyor. Hâlbuki Türkçenin sınırlarını bugün
bile Kerkük'ten, Halep'ten, Selanik'ten, Üsküp'ten, Tebriz'den
başlatabiliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Cemal Süreyya'nın
tabiriyle, Türkçenin süt dişiyle gök ekinini biçen Yunus Emre'den
başlayarak Türkçenin vatanını tespit edecek olursak daha
nerelere kadar uzanırız. Türkçeyi ufak bir kaba
sıkıştırmak isteyenler Türk vatanını, Türk
tarihini arıza telakki eden zihniyet bilsin ki Türkçe Mekke'den Bosna'ya,
Kırım'dan Bağdat'a, Tunus'tan Kaşgar'a ve Ulan Batura
kadar üstünlüğünü şiirle kabul ettirmiş bir dildir.
Karamanlı Yunus Emre ve Bursalı Süleyman
Çelebi'nin yanında Urfalı Nebiyi ve Bağdatlı Ruhiyi
saymamızın sebebi de budur. Bağdat yöresinden Fuzuli'yi,
Diyarbakırlı Nesimi'yi, Sivaslı Âşık Veysel'i,
Bayburtlu Zihniyi, Mısırlı Şahidi'yi Üsküp'ten Yahya
Kemalle buluşturan dil Türkçe'dir. Yüzlerce yıl boyunca,
Kaşgar'dan yola çıkanın Bosna'ya güvenle ve muhabbetle
varmasını sağlayan dil yine Türkçedir. Bu dilin erenleri,
dostları, yârenleri, şehitleri vardır. Zira Türkçenin
sınırları vatanımızın
sınırlarıdır. Bu farklı coğrafyalardan Türkçenin
şairleri, Türkçenin sanatçıları çıkmıştır.
İnsanlar Kürtüm, Arap'ım, Moğol'um, Boşnak'ım,
Arnavut'um, Çerkezim dememiştir. Toroslar'dan Karacaoğlan ve
Dadaloğlu Türkçe kavga vermiştir, Köroğlu Türkçe isyan
etmiştir ama gel gör ki sultan da bey de Türkçe şiirden başka
yol bulamamıştır sığınacak.
Değerli milletvekilleri, Yahya Kemal Türkçenin
çekilmediği yerler vatandır ancak çekildiği yerler
vatanlıktan çıkar; vatanın kendi gövde ve ruhu Türkçedir.
dediğinde Erzurumu, Urfayı, Halepi, Kerkükü, Medineyi ve
kendisinin doğduğu Üsküpü kastediyordu. Evet, bu ülkelerin güzide
milleti ki bizler bu topraklarda Türkçe doğduk, Türkçe
yaşayacağız ve Türkçe öleceğiz. Bu bütünlüğü ve
birliği anlayan insanlar yüz sene önce bu vatanı kurtardı.
Türkçenin sesine gürlük veren bütün halklar Türkçenin vatanında yaşamak
için savaştılar. Kürtçe türküler söylendi Çanakkale cephesinde,
türküler yazıldı Kerkük için ancak anlaşılıyor ki
İstiklal Harbinin mağlup milletleri Türkçenin sesinden hâlâ
rahatsız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla)
Başkanım, ek süre alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla) Milletimizin ne
olduğunu anlamamız lazım. Benim eşim
Elâzığlı, ben eşimin Kürtçe konuşulan köyünde
ağaçtan elma toplarken yine Kürtçe şarkılar da söyleyeceğim
çünkü Türkçenin sesi Kürtçe konuşan o insanların hayatlarında
görülebilir şekilde vücut bulmuştur. Umarım bu son
söylediğim cümle iyi anlaşılabilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
TEKNOFEST Azerbaycan hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldıza aittir.
Buyurun Sayın Yıldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, TEKNOFEST Azerbaycana ilişkin gündem
dışı konuşması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri takip
eden necip milletimiz; ben açıkçası burada yüzyılları
aşkın bir birlik hikâyesini anlatmak üzere söz almak istedim bugün.
Nuri Killigil Paşanın, aslında, orada bıraktığı
yüzyılı aşkın bir ruhun bugünkü yansımasını
anlatmak üzere söz aldım. Uzun vadeli akılcı bir ekosistem
teşekkülünün nasıl oluşturulduğunu anlatmak üzere -beş
dakika ne kadar yeter bilmiyorum ama- söz almak istedim.
Geçtiğimiz hafta Azerbaycan'daydım,
Bakü'deydim. TEKNOFEST Azerbaycan'ı bizzat müşahede etmek istedim,
bizzat tecrübe etmek istedim, oradaki gençler ne hissediyor, nasıl
yorumluyor bunu bizzat görmek istedim ve ben onlardan galiba daha da çok
heyecanlanarak döndüm. Dolayısıyla bu heyecanımı burada
sizlerle de paylaşmak istedim.
TEKNOFEST, uluslararasılaşmak adına
çok önemli adımlar atıyor. Her sene farklı ülkelerden
katılımcıları da ağırlıyor TEKNOFEST ve
bununla da sınırlı kalmadı bu sene, artık
sınırlarımızın da ötesine taşındı ve
ilkini, yurtdışındaki ilk TEKNOFESTi TEKNOFEST Azerbaycan
adıyla Bakü'de gerçekleştirdi.
TEKNOFEST, 2018 yılında 4.333
takımın başvurusuyla yoluna başlamışken 2022
yılında 150.898 takım başvurusuyla yoluna devam ediyor yani
bunlar sadece takımlar. Bu takımlarda bir sürü genç var,
dolayısıyla ne kadar çok gencin hayatını
değiştirdiğini, dönüştürdüğünü varın, siz
düşünün. Bu sene de Azerbaycan'da 1.010 takımla ilkini
gerçekleştirmiş olduk TEKNOFESTin. Aslında, biz, içinde
bulunduğumuz yüzyılın yeni bir hikâyesini birlikte
yazıyoruz, dolayısıyla bu hikâyeye sahip çıkmak ve bu
hikâyeyi her yerde anlatmak bence hepimizin boynunun borcu.
Ben, kendi gördüğüm örnekleri anlatmayı
önemsiyorum başkalarının anlattıklarındansa. Zafer
Takımı'ndan bahsedeceğim size. Böyle stantlar arasında
dolaşıp gençlerle epey sohbet ettim. Zafer Takımı,
şehitlerimizin, Azerbaycan Türkü şehitlerin bizlere emaneti
evlatların kurmuş olduğu bir takım. Tarım
teknolojilerine dair çok güzel, verimli bir projeleri vardı.
Dolayısıyla orada, aslında, hem şehitlerin emanetlerine
nasıl sahip çıkıldığını ve onların
geleceğe nasıl hazırlandığına dair bence çok
tatlı bir örneklikleri vardı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onları buraya taşımak istedim.
Yine, benzer şekilde, Türkiye Uzay
Ajansının TEKNOFEST Bakü'deki standı; buraya bir astronot
koymuşlar. Malumunuz olduğu üzere, seneye kendi astronotumuzu da
uzaya gönderiyor olacağız, başvuruları da
başladı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir küçük kız çocuğu gelip astronotun elinden tutuyor. Buradaki bu
makete gelen bütün çocuklar astronotun elinden tuttu. Dolayısıyla
oraya bir hayal, bir tohum ekilmiş oldu ve bu hayale her birimiz sahip
çıkmak hususunda bence çok kararlı olmalıyız. Bence,
aslında yirmi yıl sonrasının berrak bir geleceğinden
haber veriyor bu fotoğraf bize, basit bir fotoğraf
olmadığını düşünüyorum. O yüzden, onu buraya
taşımak istedim.
Birileri çıkıp diyebilir Uzayda ne
işiniz var? Sultan Abdülhamit Han da böyle deseydi ne Beykoz'daki
kağıt fabrikası o zaman kurulmuş olurdu
Ya, Darülacezeyi
kurayım. Sonrasında gelirim, burada işte
O zaman Uluslararası
Telgraf Birliği olan, şimdilerde ülkelerin uzaydaki
haklarını tanımlayan ITUnun o zaman üyesi olmasaydık
katıldığımız uluslararası toplantılarda
aslında çok büyük bir hüsnükabulle karşılanmazdık.
Ben bir önceki hafta da Ekvador'daydım;
Uluslararası Uzay Konferansı'na katıldım ve orada
Türkiye'den geldiğimi öğrenen uluslararası
katılımcılar dediler ki: Siz ITU'nun
kurucularındansınız. O zaman, 1800lerin sonunda o 20 ülkeden
birisiniz. diyerek bize ayrı bir muhabbet beslediler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ki şu anki Milli Uzay
Programımızın da bunda çok büyük bir etkisi var.
Dolayısıyla biz şu an bunları
ötelersek birileri bir yerlere gider ve biz de arkasından bakmaya devam
ederiz. O yüzden, bütün hayalleri eş zamanlı olarak aynı anda planlayabiliriz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli araba ne oldu,
yerli araba?
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) O da geliyor.
Tarım politikalarını eğitim
politikalarına, eğitim politikalarını sanayi
politikalarına tercih edemeyiz. Hepsini aynı anda yapmak
durumundayız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli araba?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bu
yılın sonu inşallah.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yirmi
yıldır yapmadınız ya, yirmi yıldır.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Çamlıdere Osmansinde
yetişen bir yerli ırkı, o büyükbaş ırkını
nasıl korumaya dönük politikalarımız varsa,
Şereflikoçhisar'da kuraklık dolayısıyla çiftçimizin
nasıl yanında durduysak, mahsulünü kaybeden çiftçimizin yanında
nasıl durduysak, aralıkta biliyorsunuz destekleri yattı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli araba
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Nasıl tohum, mazot
gibi farklı farklı noktalarda çiftçimize destek olduysak,
esnafımızı her hafta, her an teşkilatlarımızla
birlikte sahalarda bulunarak nasıl dinliyorsak bunların hepsini
yaparken uzay politikalarını da, sanayi politikalarını da
birlikte inşa etmek durumundayız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
yurt dışında olduğunuz için zamlardan haberiniz yok.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Mesleki ve teknik
eğitim konusunda nasıl katsayı vesayetini sona erdirmeyi
başardıysak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli araba
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Çok tekrar etmeyi
seviyorsunuz fakat bence yeni şeyler söyleyecek kelime
dağarcığınız var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama yerli araba
Uzaydan bahsedersen yerli araba
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) O dağarcığa
da sahip çıkmak lazım Sayın Grup Başkan Vekili.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli araba
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Mesleki ve teknik
eğitim konusunda Altındağ Sitelerdeki bir çocuğun gözüne
nasıl ışıltı kondurduysak bunu devamlı bir
şekilde bütüncül politikalarla planlayarak yolumuza devam etmemiz
lazım.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Nebatiye
benzemesin o, ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Nebatiye benzemesin.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Bir politikayı
diğerine tercih edemeyiz ancak ve ancak bütün politikaları aynı
anda uygulamak ve hayata geçirmek durumundayız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Elinizi tutan yok, etmeyin.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Dolayısıyla
Abdurrahim Karakoç aslında çok güzel bir hudut tasviri yapar,
şiirlerinin pek çoğunda hudutsuzluğa bir özlem okuruz.
Mihribanda der ki: Aşka hudut çizilmiyor.
Cumhurbaşkanımız Baküdeki konuşmasında çok güzel bir
atıf yaptı Abdürrahim Karakoça, dedi ki: Bu sınırları,
hudutları kim çizdi, dar geliyor kardeşim? Dolayısıyla
biz, gönlümüze hudut konduramadığımız yerlerde
kalıcı gönül köprülerimizi şu an inşa ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika
Müdahaleler oldu.
BAŞKAN Toparlayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Uzayda zaman yok,
uzayda zaman.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) O hâlde, ben son olarak
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Uzayda zaman yok,
uzayda zaman yok maalesef.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Ben buradan da bahsettim,
dikkatli dinlediyseniz buradan da bahsettim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yerli arabadan
bahsedin, yerli araba ne oldu?
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri,
şimdi, sisteme
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Vermiyoruz ya, bir dakikadan fazla
vermiyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Uzayda zaman mevhumu
yok.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) O hâlde, ben bu hayali
gerçekleştirmemize zemin kılan Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve Azerbaycan Presidenti Sayın
İlham Aliyeve, TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk
Bayraktara, Haluk Bayraktara ve babaları merhum Özdemir Bayraktara
tekraren teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
En büyük teşekkürü de heyecanlarından asla vazgeçmeyen gençlere
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sen her zaman
heyecanını koru.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Gençler size teşekkür etmiyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayallerine
sahip çık, çok doğru bir iş yaptın, güzel bir konuşma
oldu.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Buyurun Sayın Çelebi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Gazi Meclisin terör destekçiliği yapılacak yer
olmadığına ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha evvel arsızca Türkiyenin ömrü uzun
değildir. diyen şahıs, dün Meclis kürsüsünden bebek katili
Öcalanın serbest bırakılmasını isteyip birkaç kez
sayın demiştir. Katile katil, teröriste terörist denilir. Gazi
Meclis, bu kutlu çatı terör destekçiliği yapılacak yer değildir.
Aynı şahıs İsveç ve Finlandiyaya şantaj siyaseti
yapılıyor. diyerek yabancıların sözcülüğüne
soyunmuştur. Parmak sallayarak İktidara biz karar vereceğiz.
demiştir. Ben milletimiz adına tekrar uyarı vazifemi
yapıyorum: Bu denklemler çıkmaz yoldur, bu ülkede terör sevicilerinin
verebileceği bir karar, alabileceği bir iktidar yoktur,
olmayacaktır.
Millî duruşu asla kaybetmeyeceğiz,
Kocatepeyi terk etmeyeceğiz diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ersoy
3.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 5
Haziran Dünya Çevre Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Dünyamız, iklim krizi nedeniyle deniz
seviyelerinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve bunlara
bağlı oluşan sıcak hava dalgaları, meteorolojik
afetler, temiz su kaynaklarına ulaşma gibi sayısı ve
çeşidi her geçen gün artan olumsuzluklarla savaşmaktadır.
Çevreye karşı atılan her yanlış adım bizleri,
gelecek nesilleri, dünya üzerindeki canlılığın
devamını geri dönüşü çok zor bir noktaya getirmektedir. Çevreye
hak ettiği değeri vermek, çevre bilincinin oluşturulabilmesi ve
çevreye duyarlı bir nesil yetiştirilebilmesi için çaba sarf etmek
önceliğimiz olmalıdır. 5 Haziran Dünya Çevre Günü, ülkemizde de
bugünü kapsayan hafta Çevre Haftası olarak belirlenmiştir.
Bu vesileyle dünyamızı iyileştirme
sürecinin sorumluluklarını her bireyin alması gerektiğini
vurgulayarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sezal
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezalın, İstanbul Sanayi Odasının 2021 yılı
ihracat rakamlarına göre Kahramanmaraşın gösterdiği
başarıya ilişkin açıklaması
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbul Sanayi Odası, 2021 yılı
ihracat rakamlarına göre, Türkiyedeki ilk 500 en yüksek ihracat yapan
firmaları açıkladı. Bu yıl Kahramanmaraştan 14
firmamız ilk 500 içerisinde yer almakta. Üretime, istihdama ve ihracata
özellikle bu süreçte ihtiyaç duyulduğu bir dönemde
Kahramanmaraşın, şehrimin gösterdiği
başarıyı dile getirmek istedim. İnşallah, önümüzdeki
yıllarda, özellikle 2023 yılı için 5 milyar dolar hedefi olan ve
istihdamını 200 bin kişi sayısına
ulaştıracak olan Kahramanmaraştaki sanayicilerimize ve tüm
çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman.
5.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
memleketi yönetenlerin üslup ve tavırlarına ilişkin
açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) - Memleketi
yönetenlerin üslup ve tavırda nezaketi, ahlakı ayaklar altına
aldığına üzülerek şahitlik ediyoruz. Ülkeyi yöneten en
yetkili isim olan Cumhurbaşkanının konuşurken argo
kelimeler kullanması ve vatandaşa hakaret etmesi asla kabul edilemez,
Diğer yandan, Bolu Belediye
Başkanının, Meclis üyesi bir hanımefendiye yönelik ahlaktan
yoksun ifadeleri kabul edilemez; bunlar ayıptır. Bu tavırlara,
öncelikle bu siyasetçilere destek verenler tepki göstermelidir. Yöneticiler
toplumun temsilcileri olduklarını unutmamalı ve nezaketi
polemiklere kurban etmemelidir.
Şairin ifadesiyle Edep bir taç imiş nuru
Hüdadan/Giy ol tacı emin ol her türlü beladan diyoruz. Ahlakın
öncelenmediği hiçbir tavrı kabul etmiyoruz ve her zaman önce ahlak ve
maneviyat diyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
6.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersinin turizm potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi
adına bütünlükçü ve sürdürülebilir bir eylem planı
hazırlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Akdenizin incisi, ülkemizin göz bebeği
Mersinimiz; antik kentleri, tarihî kaleleri, kalıntıları,
doğal güzellikleri, inanç merkezleri, sahilleri ve eşsiz
koylarıyla cenneti andırmaktadır. Deniz, kültür, doğa ve
yayla turizmi gibi çok yönlü turistik faaliyetlerin yapıldığı,
yüksek potansiyelli turizm merkezlerinin başında gelen Mersinimiz,
yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte misafirlerini beklemektedir. Bu vesileyle
kalbi Mersinle çarpan herkese büyük sorumluluklar düşmektedir.
Mersinimizin turizm potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi
adına bütünlükçü ve sürdürülebilir bir eylem planı
hazırlanması, Bakanlığımız tarafından
şehrimizi tanıtıcı faaliyetlerin
artırılması, turistik tesislerin sayısının imkân
ve olanaklarının geliştirilmesi adına
yatırımcılara kolaylıklar sağlanması çok çok
önemlidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Yunanistan tarafından Ege adalarının
silahlandırılmasına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Yunanistan yine yavuz hırsız rolünü oynamaya
başlamıştır. Avrupalı ağababalarının
bir oldubittiyle Yunanistana verdiği Ege adaları Yunanistan
tarafından silahlandırılmaktadır. Ekonomik ve askerî
konularda daima Avrupa ve ABDye sığınan Yunanistan, bir
taraftan adaları silahlandırmakta, diğer taraftan ABDye 9 tane
üs kurdurmuştur. Özellikle Midilli ve İstanköy çok yoğun bir
şekilde silahlandırılmıştır. Sormak istiyoruz: Bu
silahlanmanın amacı nedir? Sonra da utanmadan Avrupaya, ABDye gidip
çocuk gibi ağlamaktadır, Yunanistan bunu tarz edinmiştir.
Yunanistana Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli gereken cevabı vermiştir.
Yunanistan aklını başına almalıdır, tehlikeli
sularda yüzmekten vazgeçmelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Şeker
8.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Gezi olaylarının dış güçlerin organize ettiği bir
kalkışma olduğuna ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gezi Parkı
kalkışmasında sözde ağaç ve yeşil alan, çevre bahane
edilmişti. Eylem süresince on binlerce ağaç, yüz binlerce metrekare
yeşil alan ve çevre tahrip edildi, yıkıldı, yakıldı.
Taleplerinde ne
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersinin gerçekleştirdiği ihracat
rakamlarına ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Ülkemiz ihracatta
rekorlar kırmaya devam ediyor. Mayıs ayı ihracatımız
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,2 artışla 19
milyar dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek mayıs ayı
ihracatı gerçekleşmişti. Turizm, ticaret, tarım ve
sanayinin bir arada geliştiği, çok odaklı ekonomiye sahip olan
Akdenizin incisi Mersinimiz de ihracatta ülkemizin dünyaya açılan
kapısı ve lokomotifi oldu. Türkiye'nin en önemli ve en işlek
uluslararası limanı, ulaşım olanağı ve gelişmiş
serbest bölge faaliyetlerini barındıran, lojistik gücüyle ülkemizin
dünyaya açılan kapısı olan Mersinimiz
gerçekleştirdiği ihracat rakamlarıyla bu rekorların
kırılmasına büyük katkı sağladı. Bu kapsamda,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
ortaya koyduğu hedef doğrultusunda ihracatımızı daha
yukarı çıkaracağımızı ve ekonomimizi daha da
güçlendireceğimizi belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 4üncü sondaj gemisine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye mavi vatandaki sondaj gemisi filosuna yeni
bir üye daha kattı. Fatih, Kanuni ve Yavuzdan sonra 4üncü sondaj gemimiz
de seçim bölgem Mersin Taşucu Limanına demir atmış
durumda. 7nci nesil üstün teknolojiyle donatılmış yeni sondaj
gemisinin uzunluğu
BAŞKAN Sayın Ünver.
11.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, yirmi yıllık AKP iktidarının ülkeyi yokluğa,
milleti açlığa sürüklemesine ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP iktidarını ve getirdiği tek adam
rejimini en iyi özetleyen söz Zam, zam, Recep Tayyip Erdoğan
olmuştur. Yirmi yılın sonunda bütün ekonomik kriterlerde
2002nin gerisine düşen AKP iktidarı ülkeyi yokluğa, milleti
açlığa sürükledi. Bunun sonunda, kendisi de getirmekten korktuğu
sandıkta hüsrana uğrayacak. AKPnin sandıktaki hüsranına
diyecek bir sözümüz yok. Elbette amacımız sandıktan bir iktidar
değişikliği çıkarmak. Ne var ki milletin içine
itildiği ekonomik sıkıntılara kayıtsız
kalmamız mümkün değil. Her ne kadar Cumhur İttifakı
partileri gündem değiştirmek için çaba sarf etse de halkımızın
gündemi ekonomik kriz. Bizim benzin ve mazotun 26 lirayı geçtiği,
resmî gıda enflasyonunun yüzde 100ü aştığı bir
ortamda kısır çekişmelerle kaybedecek vaktimiz yok. Bırakın
yalanı dolanı, iftirayı milletin derdine bir nebze de olsa çare
arayın. Bırakın uzayı muzayı açlığa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Barut
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, şeker
sorununa ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
ülkenin neyi var neyi yoksa satıp savdı. Şeker fabrikaları
2018de özelleştirildi, TÜRKŞEKER devre dışı
bırakıldı, üretim darbe yerken pancar üreticisi de perişan
oldu. Tarım Bakanlığı da şekerdeki fiyat
artışının önüne geçmek için güya çareyi ithalatta buldu.
Normalde, TÜRKŞEKER kapasite raporuyla birlikte imalatçıya 50 kiloluk
şekerin torbasını 550 liraya veriyor. Buraya bağlı
Ereğli Şekerden çuval başı 30 lira nakliye bedeliyle
birlikte 580 liraya Adana'ya gelen şeker ne hikmetse toptancılarda
1.050 liradan satılıyor. Piyasada mal yok diye imalatçının
bulup alamadığı şeker toptancıya nasıl gidiyor,
yüksek fiyatla nasıl satılıyor? Serbest piyasada torbası
900 lira olan şeker bulunamıyor. İmalatçının
alması gereken şekerin toptancıda ne işi var? Bu vahim
duruma kim izin veriyor? Açıklama yapılmalı, denetimler
artırılmalı, şekerdeki sorunu çözün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaynarca
13.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, İstanbulun Şile ilçesinin mülkiyet sorununa
ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İstanbulumuzun
şirin ilçelerinden Şiledeki bir mülkiyet problemini daha çözüyoruz,
tıpkı Çatalca ve Silivrimizde olduğu gibi
kangrenleşmiş bir problem tarihe karışacak. Darlık
Barajı ve Ömerli Barajından etkilenen ailelerin Darlık
Mahallesi ve Esenceli Mahallesinde iskân edilmeleri amacıyla 6292
sayılı Kanunun geçici 6ncı maddesinde
yaptığımız değişiklikle yerleşik bir yaşamın
sürmekte olduğu bu mahallelerde ortaya çıkan mülkiyet problemi tarihe
karışmış olacak.
Kanun teklifimiz geçen hafta Çevre Komisyonunda
görüşüldü, bu hafta da Bayındırlık Komisyonundan geçti,
önümüzdeki hafta inşallah, Genel Kurula geldiğinde mülkiyet
problemini çözmüş olacağız. Her zaman Şile
halkının, İstanbulumuzun yanında olan Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere emeği geçen herkese
şükranlarımı sunuyor, kanunun hayırlı
olmasını diliyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Güzelmansur, buyurun.
14.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, hazinece
karşılanan sigorta primi işveren desteğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2013 yılında yürürlüğe giren yasayla
aralarında Hatayın da bulunduğu sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi düşük illerimizdeki özel sektör iş
yerlerinde 6 puanlık sigorta primi işveren desteği hazinece
karşılanmaya başlanmıştı. Bu destek 2021
yılı sonuna kadar devam etti, altı aydır ise
uygulanmıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin gittikçe
derinleşmesiyle bu tür teşviklere her zamankinden fazla ihtiyaç var.
6 puanlık ilave prim uygulaması yeniden başlamazsa işten
çıkarma, sigortasız işçi çalıştırma
yaygınlaşacak. İşsiz sayısının ve kayıt
dışılığın artmaması için 6 puanlık
sigorta primi işveren desteğinin bir an önce yeniden
başlaması gerekiyor. Ben bununla ilgili kanun teklifini Meclis
Başkanlığına sundum. Bütün milletvekillerinin
desteğini bekliyorum, tabii iktidar esnafını düşünüyorsa.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
15.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Gezi olaylarının planlı şekilde
yapılan alçak bir terör saldırısı olduğuna
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Dokuz yıl önce yaşanan Gezi olayları
bir kalkışma, bir ihanet ve utanç hadiselerinin
gerçekleştiği gündür. Ağaç bahanesiyle terörist ve provokatörler
tarafından iç ayaklanma çıkartılarak ülkenin huzurunu bozmak ve
iç çatışmalarla ülkeyi parçalamak adına yapılan bir darbe
kalkışmasıdır. Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan
Camisinin içindeki görüntüleri hatırlayalım. Polisin
yaptığı incelemede bulunan bira kutusu, sigara kutusu,
söndürülmüş sigara izmaritleri, ayakkabılarla cami içinde gezmeler.
Kutsallarımızı da ayaklar altına almışlardı
bu bostan bozuntusu, insan müsveddesi mahlukatlar. Kim ne derse desin Gezi
olayları planlı bir şekilde yapılan alçak bir terör
saldırısıdır. Yol açtığı maddi
tahribatın bedeli 1,5 milyar dolardır.
BAŞKAN Sayın Özkan
16.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyenin bu küresel ekonomik dalgalanmayı da en az hasarla
atlatacağına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Biz AK PARTİ olarak milletimizin hayallerini
gerçeğe dönüştürmek için önümüze çıkan engelleri aşarak,
eser ve hizmet üreterek kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
Küresel ekonomik dalgalanmaların sınır tanımaz etkisiyle
ülkemizde de hissedilen benzer sıkıntıların
gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada yaşandığını
biliyoruz. Vesayetle mücadelemizde, terörizmle mücadelemizde, darbelere
karşı mücadelemizde olduğu gibi birliğimize,
beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya
sarılarak, çalışmaya devam ederek inşallah bu süreci de en
az hasarla atlatmayı başaracağız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde hizmeti işimiz; milleti gücümüz
kabul ederek durmadan, dinlenmeden 2023 hedeflerimize ulaşarak 2053 ve
2071 vizyonumuzla büyük ve güçlü Türkiyenin inşasını
sürdüreceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
17.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
ehliyet affına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, pandemi süreci içerisinde
vatandaşlarımızı rahatlatma adına birçok yasa
çıkartılmış, öğrenci affından vergi affına
kadar birçok düzenleme yapılmıştır. Trafik kazası
yapıp, ölümlü kazaya sebebiyet vermeyip ya da alkollü araç kullanmaktan,
aşırı hız yapmaktan dolayı ehliyetine el konulmuş
1 milyona yakın insanımız mağdur durumdadır. Özellikle
geçimini şoförlükten sağlayan, direksiyon sallayarak sağlayan
insanlarımız mutlaka bir ehliyet affı beklemektedir. Bunun
mutlaka Meclisin gündemine alınmasını ve bu 1 milyona yakın
insana bir defaya mahsus olmak üzere bir af çıkartılmasını
talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
18.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
TÜİKin açıkladığı büyüme rakamlarına
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
TÜİK, Türkiye ekonomisinin 2022 yılı
ilk çeyreğinde yüzde 7,3 oranında büyüdüğünü açıkladı.
Buradan sormak istiyorum: Ekonomisi sürekli büyüyen bir ülkede
masabaşında belirlenen enflasyon bile yüzde 70 olur mu? Ülkenin
parası bir ayda yüzde 9 değer kaybeder mi? Vatandaşın
üzerine her gün yağmur gibi zamlar yağar mı? Sokakta ucuz ekmek,
markette ucuz yağ kuyrukları oluşur mu? Bu nasıl büyüme?
Çiftçi tohum, gübre, mazot, ilaç alamıyor; esnaf her gün kepenk
kapatıyor, emekli pazara bile gidemiyor, vatandaş
Aşsızım, işsizim. diye feryat ediyor. Ne yazık ki
büyüyen, ülkenin ekonomisi değil, vatandaşın yoksulluğudur,
bankalara olan borcudur. Bu tabloda büyüyen, olsa olsa yandaş
müteahhitlerdir, üç beş maaş alan danışmanlardır,
döviz ve faiz lobileridir, milletin sırtından geçinen saray
ahalisinin ekonomisidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Serter
19.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
TÜPRAŞın Aliağa Rafinerisinde eylemde olan işçilere
ilişkin açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
İktidarın zulmü arttıkça nefesini
kesmek istediği insanların sayısı da artmakta.
Bunların arasındaki kesimde her zaman zenginden yana olan
iktidarın karşısında durduğu işçiler de var. Üç
gün önce Aliağada günlerdir TÜPRAŞ rafinerisinde eylemde olan
işçi kardeşlerimizin yanındaydım. TÜPRAŞ, sudan
sebeplerle İzmit, Batman, Kırıkkale Rafinerilerinin yanında
İzmir Aliağa Rafinerisinde de 27 işçi çıkarmaya karar
vermiş, bu açlık döneminde. 4 şehirde 88 işçi
kardeşimiz tepki olarak kendilerini rafineri içlerinde kilitlemiş
vaziyetteler. Neymiş? Sosyal medyada birkaç paylaşım. Üreten
kesimden korkmayın, halktan korkmayın; üreten işçiler, emekçiler
bu ülkeyi alın teriyle sulamaya devam edeceklerdir. Ve şunu bilin ki
her zaman emekçi kardeşlerimizin, işçi kardeşlerimizin
yanındayız; yanında olmaya, emekten, özgürlükten yana olmaya
devam edeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çakır
20.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Kocaelinin Darıca ilçesinin tarihî ve doğal güzelliklerine
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
binlerce yıllık geçmişiyle tarihin, kültürün, turizmin,
sanatın, ticaretin ve sanayinin yan yana olduğu Kocaelinin nüfus
yoğunluğu en kalabalık ilçelerinden, Darıcadan bahsetmek
istiyorum. Tarihî Darıca Kalesi, temiz sahilleri, ulu çınarları,
sosyal alanları, festivalleri, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi
odağı olan ve kuş türleri açısından dünyada benzeri
olmayan kuş cenneti rengârenk, cıvıl cıvıl
kuşlarıyla sizi hayvanlar âleminin esrarına götürürken çok
sayıda bitki türüyle de bir botanik müzesi gezmiş olursunuz. 3
burundan oluşan Bayramoğlu Yarımadası, kafeterya, restoran,
piknik alanlarıyla Darıca sahili şehirlerin ve kültürlerin
kaynaşma merkezi. Dudayev Parkı, bir akşam güneşinin
batışına hayran olacağınız Sancaktepe, tarihin
derinliklerine sizi taşıyacak Rum evleri ve köşkleri, bir
asırdan fazla gemilere göz kırpan deniz feneri size de göz
kırpıyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özgürsoy Çelik
21.- Hatay Milletvekili Sabahat Özgürsoy Çelikin,
Amanos Dağlarının terörden temizlenmesine ve Hatayda yayla
sezonunun başlamasına ilişkin açıklaması
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soylunun Sayın
Cumhurbaşkanımıza Amanos Dağlarının terörden
tamamen temizlendiği tekmilini vermesi bizleri ziyadesiyle
gururlandırmış ve mutlu etmiştir. Bu zor coğrafyada
kahramanca görev yapan personelimizi tebrik ediyor, şehadete erenlere
Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Uzun zamandır,
belki de terörle mücadele tarihinde ilk defa terörün geçiş noktası
Amanoslar tamamen temizlenmiştir. Bu başarıdaki en büyük pay hiç
şüphesiz Sayın İçişleri Bakanımıza aittir.
Seçim bölgem Hatayda havaların
ısınmasıyla birlikte yayla sezonu
açılmıştır. Bu sene yaylalarımızda her
zamankinden daha güvende kalacak vatandaşlarımızın
yangınlara sebebiyet verecek davranışlardan
kaçınmalarını özellikle istirham ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tutdere.
22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın Pınaryayla (Artan) köyünde yaşayan
halkın mağduriyetine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hafta sonu ziyaret ettiğim
Adıyamanımızın merkeze bağlı Pınaryayla
Artan köyünde yaşayan halkın mağduriyetinden sizlere söz etmek
istiyorum. 300 haneli köyümüzde yaşayan halk içmeye su bulamıyor,
tarlasını sulamaya su bulamıyor. İktidar tarafından
verilen bütün sözler bugüne kadar yerine getirilemedi, Pınaryayla göleti
bir türlü yapılamadı. Kuyu var, elektrik var ancak elektrik
zamlarından dolayı vatandaş kuyuyu
çalıştıramadığı için içmeye su bulamıyor.
Buradan iktidara ve Adıyaman Valiliğine
açıkça çağrı yapıyorum: Pınaryayla göleti için
verdiğiniz sözleri ne zaman yerine getireceksiniz? İçme suyunda
kullanılan elektrikteki vergilerin kaldırılması için
çalışmaları ne zaman başlatacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldız, buyurun.
23.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, Aziz Sancarın Baküdeki konuşmasına
ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Az evvelki konuşmamda
küçücük bir kısım eksik kalmıştı, orayı hemen
eklemek istiyorum. Yavan, köksüz işlevsel bir aparat olmayı
peşinen kabul eden dünya vatandaşlığı kavramı
yerine özümüzle, kültürümüzle, fikrimizle, idealimizle, benliğimizle,
ülkemize, ülkelerimize ve dahası insanlık adına üretim yaparak
uluslararasılaşmanın, dünyaya söz söylemenin mümkün
olduğunu bize gösteren Aziz Sancar Hocanın Baküdeki
konuşmasından çok küçük bir pasajı aktarmak isterim, bence bizim
için çok güzel bir ideal manzumesi ortaya koyuyor: Hayatta ve işlerinizde
yükselmek veya ödül almak gibi amaçlar için çalışmayın,
yaptığınız her işte hep aynı olun, en iyi olmaya
çalışın. Daha önemlisi, insanlığa ve memleketinize değer
katmaya çalışın. Dürüst, ahlaklı, adaletli olun. Eğer
bu şekilde çalışırsanız mutlaka ödülünüzü
alırsınız.
Sevgili gençler, memleketinizi sevmekten asla
vazgeçmeyin, memleketinize, insanlara fayda sağlamayan işlerin
kalıcı olmayacağını bilin, benim için de önemli
şeylerden biri Türk dünyasının kalkınması ve Türk
gençlerinin bilimde ön sıralarda yer almasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal, buyurun.
24.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarda iptal edilen tren seferlerine ve Gökçe
Mahallesindeki TOKİ mağdurlarına ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Afyonkarahisardan günde 3 tane tren İstanbula
sefer yapıyordu; Pamukkale, Meram, İç Anadolu Mavi. Afyon Garı
ana baba günü gibi olurdu. Hemşehrilerim, gurbettekiler, öğrenciler
bayramda, seyranda ekonomik bir şekilde Afyonkarahisara, köyüne,
kasabasına, ilçesine gelirdi. Bu seferler iptal edildi ve hâlâ,
yıllardır geri getirilmedi. Özellikle akaryakıt zamlarından
sonra millet zaten seyahat edemiyor, bir de tren seferleri olmayınca
hemşehrilerimin mağduriyeti artıyor. Hızlı treni hâlâ
bitiremediniz, elinize, yüzünüze, gözünüze bulaştırdınız. O
yetmediği gibi, elimizdeki tren seferlerini iptal edip yıllardır
geri getirmediğiniz için hemşehrilerimin mağduriyeti devam
ediyor.
Öte yandan, Afyonkarahisarda 2019da kurası
çekilen Gökçe Mahallesindeki TOKİler hâlâ, üç yıldır
yapılmadı. Bu insanlar Küçükçobanlı TOKİlerde hak
sahibiyken orası zaten Gökçe Mahallesine kaydırıldı. Dar
gelirli insanlar ev sahibi olma umuduyla yıllardır bekliyor ama
TOKİden ses seda çıkmıyor. Buradan tüm TOKİ
mağdurlarına sesleniyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
25.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, iktidarın cezaevlerini bebekli, hamile
kadınlar ve yaşlı hasta mahpuslarla doldurmasına
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidar, cezaevlerini bebekli, hamile
kadınlar ve yaşlı hasta mahpuslarla doldurmuştur. Beş
aylık hamile Ayşe Karaduran Şanlıurfa Cezaevinde, dokuz
aylık hamile Ceyda Nur Eroğlu Edirne Cezaevinde mahpustur. Adil
olmayan yargılamalar anne karnındaki bebekleri, hamile
kadınları mağdur etmektedir. Bebekler cezaevinde mi
doğacak? Adli Tıp Kurumu, hasta mahpusları cezaevinde tutmakla
mı görevlidir? İnfaz erteleme verilmesi gereken felçli hastalar
Mehtap Şentürk ve Şerife Sulukanı cezaevine göndermiştir.
Yüzde 85 engelli, MS ve epilepsi hastası Mehtap Şentürkün ve yüzde
89 engelli, felçli ve kalp hastası Şerife Sulukanın cezaevinde
ne işi vardır? Adalet Bakanı Bekir Bozdağın bütün
bunları cevaplaması ve bu zulmün bitmesi gerekmektedir.
BAŞKAN İmam Bey, buyurun.
26.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin,
Diyanet İşleri Başkanlığının 2022
yılı için belirlediği vekâlet yoluyla kurban kesimi bedellerine
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığı 2022 yılı için vekâlet yoluyla kurban
kesim bedelini yurt içi 2.250 TL, yurt dışı 1.800 TL olarak
belirledi. 2021 yılında kurban bedelleri yurt içinde 1.125 lira, yurt
dışında ise 925 liraydı. TÜİKin
açıkladığı nisan ayı enflasyon oranı yüzde 70in
altındayken kurbanlıklarda fiyat artışı yüzde 100
seviyesinde oldu yani muhalefet gibi Diyanet İşleri
Başkanlığı da TÜİKin belirlediği enflasyon
oranına inanmıyor. Aslında Diyanetin
açıkladığı fiyatlar da gerçeği yansıtmamaktadır.
Şu anda Gaziantepte 50 kilogramlık bir koyunun fiyatı 3 bin TL
olup bayram yaklaştığında 3.500 TLyi geçeceği tahmin
edilmektedir. Böylece, dar gelirli vatandaşlarımız kurban
ibadetlerini yapamaz hâle getirilirken kurbandan kurbana et yiyenler için de et
hayal oldu; işte, geldiğimiz nokta budur diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
İYİ Parti adına Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu.
27.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Ahmet Tekdalın vefatının 2nci yıl
dönümüne, Adananın Kozan ilçesinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne, 1998 yılında meydana
gelen Adana Ceyhan depreminin yıl dönümüne, 2022 yılı
buğday alım fiyatlarının hâlâ açıklanmamasına,
Diyanet İşleri Başkanlığının 2022
yılı için belirlediği vekâlet yoluyla kurban kesimi bedeline, AK
PARTİ Hükûmetinin izlediği ekonomi programına ve Hükûmetin
yapacağı en hayırlı işin erken seçim kararı almak
olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Başarılı bir çalışma günü
temennilerimle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Refah Partisi Kurucu Genel Başkanı ve
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Merhum Ahmet
Tekdalı vefatının 2nci yıl dönümünde rahmetle
anıyorum.
Bugün, memleketim Adana'nın Kozan ilçesinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümünü idrak
ediyoruz. Yüz iki yıl önce bugün, Kozan halkı dayanışma
içerisinde vatan bütünlüğü ve millet istiklali için canıyla ve
kanıyla topraklarımızı vatanlaştırmış,
kendi kurtuluş destanını yazmıştır. Tam bir
yıl iki ay yirmi dört gün işgal altında kalan Kozan ve çevresi
düşmandan temizlenerek şanlı bayrağımız ebediyen
göndere çekilmiştir. Böylesi anlamlı bir günde Adanalı olmanın
haklı gururunu, onurunu ve mutluluğunu yaşıyorum. Hem
Adana'mızı hem de Kozanlı vatandaşlarımızı
tebrik ediyor, Kozan halkını en içten duygularımla, muhabbetle
selamlıyorum. İstiklal için mücadele eden aziz milletimizi ve
şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Yine bundan tam yirmi dört sene önce 1998 tarihinde
Adana Ceyhan ilçemizde meydana gelen depremde 144
vatandaşımızı kaybettik. Depremde vefat eden
vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, kederli
ailelerine ecir ve sabır dileğimi iletiyor, hepsinin
acılarını paylaşıyorum.
Birkaç bölgede yaklaşık iki hafta önce
başlayan yeni buğday hasadına rağmen, 2022 yılı
buğday alım fiyatları henüz açıklanmamıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisinin hububat taban fiyatlarını açıklamakta
gecikmesi sebebiyle çiftçiler tüccarın verdiği fiyata mahkûm
edilmektedir. Tarımda kendine yetebilen ve ihracat yapabilen bir ülkeyken
Hükûmetin çiftçiyi ve kırsal kalkınmayı desteklememesi nedeniyle
çiftçimiz üretemez duruma gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Unutulmamalıdır ki çiftçi desteklenmezse üretim olmayacaktır.
İYİ Parti olarak Hükûmeti çiftçiyi daha fazla mağdur etmeden
ivedilikle hububat taban fiyatlarını açıklamaya davet ediyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Ali
Erbaş, 2022 yılı vekâlet yoluyla kurban kesim bedelinin yurt
içinde 2.250 lira olarak belirlendiğini açıkladı. Bu rakam
geçtiğimiz yıl 1.125 liraydı. Böylece Diyanetin
açıkladığı rakama göre bir yılda gerçekleşen
artış oranı yüzde 100 oldu. TÜİK hâlen enflasyonu yüzde 70
seviyesinde gösterirken vatandaşın sofrasında hissettiği
yüksek enflasyon Diyanet tarafından da teyit edilmiş oldu.
İşçiye, memura, emekliye yüzde 25 ile yüzde 30 arasında
yapılan zamlar yıllık enflasyonun oldukça altında
kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) AK
PARTİ Hükûmetinin izlediği yanlış, plansız ekonomi
programı sebebiyle aziz milletimiz enflasyona ezilmiş, alım gücü
azalan vatandaşlarımız yoksulluğa mahkûm edilmiştir.
İğneden ipliğe gelen zamlar her geçen gün devam etmektedir.
Hükûmet, beceriksiz ekonomi yönetiminin faturasını milletimize zam
olarak çıkarmaktadır. Dün geceden itibaren geçerli olmak üzere benzin
litre fiyatına 1 lira 22 kuruş; doğal gaza yüzde 30;
elektriğe ise konutta yüzde 15, sanayide yüzde 25 zam
yapılmıştır. Zamlar durdurulamıyor, enflasyon
düşürülemiyor, döviz kuru indirilemiyor, üretim
arttırılamıyor, alım gücünün hızla erimesinin önüne
geçilemiyor. Artık Hükûmetin Türkiyeye verecek umudu ve yeni bir
politikası yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Atılacak en hayırlı adım erken seçim kararı alarak
Türkiyenin önünü açmak ve ekonomik olarak ezilen milletimize nefes
aldırmak olacaktır. Aziz milletimizin artık dayanacak gücü
kalmamıştır. Tek yol sandıktır, tek yol seçimdir; az
kaldı.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan
Yıldırım, Muhsin Melik, Nazım Hikmet, Orhan Kemal ile Ahmed
Arifin ölüm yıl dönümlerine, Türkiye Fedaileri isimli yapılanmaya,
mülteci sorununa ve Diyarbakır Sebze ve Meyve Komisyoncuları
Odası Başkanı Fırat Taşın yaptığı
açıklamaya ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün, birçok yıl dönümü var. Öncelikle, 2
Haziran 1994te Savaş Buldanın, Hacı Karayın ve Adnan
Yıldırımın İstanbul Yeşilyurt Çınar
Otelinden polis kimlikli, polis yelekli ve telsizli 8 kişi
tarafından kaçırıldıktan sonra katledildiğini dün gibi
hatırlıyoruz. Ve maalesef, sonra, 4 Haziranda bulunduklarında
vücutlarında işkence izlerinin görüldüğü, derilerinin
soyulduğu ve göğüs başına kurşun
sıkıldığı otopsi raporlarıyla belgelenmişti.
Aslında dönemin Başbakanı Tansu Çiller, o zaman bu cinayetlerin
doğrudan işlenmesini önceden ilan etmiş ve devlet, PKKyle
olduğu gibi, onlara mali destek sağlayanlarla da her türlü mücadele
edecektir diyerek bu faili meçhul cinayetlerin geleceğini de önceden
duyurmuştu.
Ben, aynı zamanda Eş Genel
Başkanımızın eşi olan Savaş Buldanı,
Hacı Karayı ve Adnan Yıldırımı -yarın ölüm
yıl dönümleri- saygıyla, minnetle ve özlemle anıyorum; anıları
mücadelemize her zaman ışık tutacaktır.
Yine, yarın Nazım Hikmetin ölüm yıl
dönümü. Devrimci direnişlerle bezeli haziranda yitirdiğimiz devrimci
ustayı da burada saygıyla anmak istiyorum.
Orhan Kemal, Adanada toprak ve fabrika
işçilerinin dünyasını, İstanbuldaki gecekondu
mahallelerini, fabrika çevrelerini eserlerine konu edinen ya da başka bir
ifadeyle ötekileştirilenleri, ezilenleri, sömürülenleri anlatan,
insanı anlatan kıymetli usta Orhan Kemalin de bugün ölüm yıl
dönümü; saygı ve minnetle anıyorum. Eserleriyle o da tıpkı
Nazım Hikmet gibi ölümsüzlüğe ulaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Muhsin
Melik, Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesinde
yaşamını yitirmiş bir devrimciydi. Bundan yirmi sekiz
yıl önce kontrgerilla kurşunlarının hedefi oldu. Katilleri
adalet önüne çıkarılmadı, faili meçhul cinayetlere kurban giden
17 bin kişiden biriydi maalesef ve Muhsin Meliki bugün çeşitli
illerde anmalar gerçekleşecek. Kendisini de bugün saygıyla minnetle
anıyorum, anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Ahmet Arif
Haziranda ölmek zor. demiş ya
büyük usta Hasan Hüseyin Korkmazgil. Saydığım, haziran
ayındaki nice kayıplar hafızamıza kayıtlı ama o
kayıplarımızın mücadelesi ve bıraktıkları
ruh hâlâ bizlerle; bizlere yol gösteriyor, ışık tutuyor, güç
veriyor. Ahmet Arifin şiirinden kısa bir kesit okumak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Öyle
yıkma kendini/Öyle mahzun öyle garip/Nerede olursan ol/İçerde,
dışarda, derste, sırada/ Yürü üstüne üstüne/Tükür yüzüne
celladın/Fırsatçının, fesatçının,
hayının/ Dayan kitap ile/Dayan iş ile/Tırnak ile, diş
ile/Umut ile, sevda ile, düş ile/ Dayan rüsva etme beni. Evet, kendisini
saygı ve minnetle anıyorum. Bu dünyadan Ahmed Arif geçti, bizlere
yadigâr kaldı unutulmaz dizeleri. Dayan. sesini bugün de duyuyoruz ve
dayanmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, yeni bir oluşuma
ilişkin kamuoyunda güçlü bir tartışma var. Türkiye Fedaileri
isimli yapılanma nedir? Onları sormak istiyorum. Mehmet Cazip Obay
isimli bir şahsın 15 Temmuz Federasyonu Başkanı Mehmet
Sıddık Dönmezle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
tartışması sonucunda olay yerine gelen polis tarafından
karakola götürülüyor ve ifadesi alınıyor. Yani kendisinin ayrıca
başkalarından para istediği, Süleyman Soylunun
adamıyım, İstanbul Emniyeti adına iş yaparım,
eğer vermezsen seni şu an emniyet güçlerine aldıracağım.
şeklinde söylemleri olduğu da iddialar arasında ve bu
şahıs polislere de aynı şeyi söylemiş. Sonra, Obay
konuyla ilgili açıklama yapmış tartışmalar üzerine,
Türkiye Fedaileri adlı yapılanmanın resmî bir kuruluş
olmadığını, amaçlarının kolluk kuvvetlerine
yardımcı olmak olduğunu söylemiş; Bir ideolojimiz yok,
tamamen milliyetçi gençlerden oluşuyor ve insanlar bir araya gelerek
kolluk kuvvetlerine yardım ediyor. demiş. Açıkçası
soruyoruz: Devletin kaç tane paramiliter yapılanması var? Yürütmede
görevli her kişinin kendine özgü ayrı bir paramiliter örgütü mü var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Devletin
kaç tane resmî, kaç tane gayriresmî kolluk örgütlenmesi var? Polis ve
Jandarmadan hariç niye bu yapılara ihtiyaç duyuluyor? Bunlara silah
desteği ve kimlikler nereden sağlanıyor? SADATla ilgili
tartışmalar sürerken ve daha hakikatler açığa
çıkarılmamışken yeni bir yapılanma
tartışması işin vahametini gösteriyor. Bu konuda, bu dehşet
verici tabloda acilen yanıt bekliyoruz ve bunun peşini
bırakmayacağımızı söylemek istiyorum.
Sayın Başkan, 70 yaşındaki
Suriyeli Leyla Muhammede atılan tekme açıkçası hepimize
atıldı aslında. Sokak ortasında utanç verici ve
insanlık dışı bir görüntü olarak hafızalara
kazındı. O tekme, iktidarın mültecileri bütün kirli siyasetine
araçsallaştırmasının sonucu atıldı aslında.
O tekme, aynı zamanda muhalefetin değişik zamanlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O tekme,
mültecileri şiddetin hedefi hâline getiren muhalefetin de bazı
muhalefet kesimlerinin de maalesef attığı bir tekmedir. O tekme,
havuz medyası ile sözüm ona muhalif medyayla günlerdir kuzey ve doğu
Suriye özerk yönetimine yönelik olası saldırıları
Mültecileri göndereceğiz ve bir taşla birkaç kuş
müjdesiyle
duyuran medyanın da attığı bir tekmedir. İşte, 70
yaşındaki Leyla Muhammede atılan o tekme, bu iş
birliği içerisinde Şakir Çakır failliğinde
işlenmiştir. Biz, siyasetin yapması gerekenin, bu tekme
üzerindeki payını düşünmesi ve bunun sonuçlarıyla
yüzleşmesi gerektiği olduğunu söylüyoruz.
Sayın Başkan, son bir cümlem var,
Diyarbakırdan bir bilgi var elimde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sebze ve
Meyve Komisyoncuları Odası Başkanı Fırat Taş,
Diyarbakır'da son iki yılda 218 iş yerinden 148i
kapatılmış yani yeni sebze halinde bulunan 218 dükkândan sadece
70 tanesi açık kaldı. İşte, derin yoksulluk
dediğimiz şey tam da bu. İnsanlar
çalıştıkları hâlde artık para kazanamaz hâlde, geçim
sıkıntısı hâlinde. Bunun hesabını hep birlikte
yürüteceğiz, mücadelemizi yükselteceğiz diyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın politikaları ile
gerçekleşenler arasındaki farklılığa ve bir araya
geldikleri diğer siyasi partilerle birlikte Türkiyede adaleti tesis
edeceklerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın da grup toplantısında ifade ettiği gibi,
millet açlık içerisinde. Bu açlığın sebebi
Erdoğan'ın ekonomik modeli. Dolar düşecek. diye millete söz
verdi, eylülde dolar 8 lira 30 kuruştu, bugün 16 lira 45 kuruş; daha
da yükselmesin diye her gün milyonlarca dolar satılıyor. Enflasyon
düşecek. demişti, eylülde yüzde 19 olan enflasyon bugün TÜİK'e
göre yüzde 70, bağımsız bilim insanlarına göre yüzde 157.
Yarın TÜİK mayıs ayı enflasyonunu açıklayacak, büyük
bir ihtimalle yüzde 80ler civarında söyleyecek, o bile artık
gizleyemiyor. İşsizlik azalacak. demişti, işsizlik yüzde
23e dayandı. Döviz rezervi artacaktı, eylül ayında kendi
modelini uygulamaya başladığından beri Merkez
Bankasının net rezervi eksi 37 milyar dolar, bugün eksi 55 milyar
dolar. Dış ticaret açığı, cari açık
azalacaktı; dış ticaret açığı yılın ilk
beş ayında yüzde 136 artmış durumda, 43 milyar doları
buldu, cari açık bu verilere göre 18 milyar dolar; Erdoğanın
dehasına teslim olmuş bir ekonomi.
Biz geleceğiz, demokrasi ve özgürlüğü
getireceğiz. diyordu, Türkiyede demokrasi ve özgürlük kalmadı.
Camileri kirlettiler bunlar, bunlar sürtüktür. dedi, camilerin
kirletilmediğini caminin müezzini Ben din adamıyım, yalan
söyleyemem, böyle bir şey yok. dedi ve Tayyip Erdoğan
tarafından sürüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynı caminin
imamı açıklama yaptı; Ben Allahtan korkarım, ben yalan
söyleyemem, böyle bir şey yoktur. dedi, imam da sürüldü. İşte,
kimin gerçek, kimin yalan söylediği, kimin inançla hareket ettiği çok
net olarak gözüküyor.
Biz geleceğiz, bizim güvencemiz hukuk
devletidir. Biz geleceğiz adaleti tesis etmek için. Hukukun ve adaletin
olduğu bir ülkede yatırım olur. Hukukun ve adaletin olduğu
bir ülkede üretim olur, refah olur ve insanlar geleceğe umutla bakarlar.
Biz, yukarıda farklı siyasi partiler olarak bir araya geldik, tek,
Türkiyenin umudu tekrar yeşersin diye. Taban da birleşecek,
ayrışma olmayacak, Türkiye huzur ve mutluluğa doğru emin
adımlara yürüyecek.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ünal
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Balıkesirin Bandırma ilçesindeki Marmara OSBye,
mayıs ayında gerçekleşen ihracata ve Ahmed Arifin 31inci vefat
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün, Balıkesirin Bandırma ilçesinde 200
civarında fabrikanın üretim yapacağı Marmara OSBde fabrika
temellerinin yılın ikinci yarısında
atılacağı haberini aldık. Yatırımların
bitmesiyle yaklaşık 2 milyar dolarlık yıllık ihracata
ulaşılması hedefleniyor ve 30 bin kişiye de iş
kapısı açılacak. Hem Balıkesir'imiz ve
Bandırmamız için hem de ülkemiz için bu girişimin
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Mayıs ayında gerçekleşen
ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15,2
artışla 19 milyar dolara ulaştığı haberini bugün
sevinçle aldık. Bu, tüm zamanların en yüksek mayıs ayı
ihracatını oluşturuyor. 2022 yılının ilk beş
ayının tamamında en yüksek aylık ihracat değerlerine
ulaşarak ilk beş ayda Türkiye rekor kırmış oldu. Daha
çok gelişmenin ve üretimin olacağı bir Türkiye öncelikli
hedefimiz.
Yine, bugün, Maviye çalar gözlerin/Yangın
mavisine/Rüzgarda asi diyen Ahmed Arif'in 31inci vefat yıl dönümü. Duygu
dünyamıza tercüman olan, büyük anlamlar katan ve
edebiyatımızın önemli isimlerinden olan Ahmed Arifi de
vefatının yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve arkadaşları tarafından,
ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın kamu kurum ve
kuruluşlarında münhal bulunan engelli kadrolarına
atanmaları amacıyla 1/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2/6/2022
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
2/6/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun oylarına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ve
20 milletvekili tarafından, ülkemizdeki engelli
vatandaşlarımızın kamu kurum ve kuruluşlarında
münhal bulunan engelli kadrolarına atanmaları amacıyla 1/6/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 2/6/2022 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mehmet
Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın kamu kurum ve
kuruluşlarında münhal bulunan engelli kadrolarına
atanmaları amacıyla Meclis araştırması
açılmasına dair İYİ Parti Grubu olarak vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler Engelli Hakları Sözleşmesine göre engelli bireyler
herkesle aynı hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu hak ve özgürlüklerden tam
ve eşit olarak yararlanabilmek için alınması gereken tüm
önlemler devletlerin insan hakları yükümlülüğündedir. Sözleşmenin
27nci maddesi, engelli bireylerin çalışma hakkına ilişkin
yaşadıkları sorunların tümünü gözeterek
ayrıntılı bir düzenleme öngörmektedir. Ülkemizin de taraf
olduğu
Tüm devletler engelli vatandaşların diğer bireylerle
eşit koşullar altında çalışma hakkına sahip
olduğunu kabul ediyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığınca 20 Mayıs 2022 tarihinde yapılan
resmî açıklamaya göre ülkemizde iş gücü sayısının 33
milyon 851 bin kişi olduğu, iş gücüne katılım
oranının ise yüzde 52,6 olduğu, yüzde 47,4ünün yani 16 milyon
45 bin 374 kişinin istihdam edilmeyi beklediği öngörülmektedir yani
ülkemizde çalışmayı bekleyen işsiz 16 milyon 45 bin 374
vatandaşımız var. Yine, Türkiye İstatistik Kurumunun 2022
yılı Mart ayı verilerine göre kamu sektöründe Kadrolu
Sözleşmeli Sürekli işçi Geçici işçi ve Diğer
başlığı altında toplam 4 milyon 921 bin 46 personel
istihdam edilmektedir. Buna göre, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun 53üncü maddesinin birinci fıkrasındaki Kurum ve
kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları
personele ait kadrolarda % 3 oranında engelli çalıştırmak
zorundadır. hükmü gereğince kamu sektöründe 147 bin 631 engelli
vatandaşımız istihdam edilmek zorundadır. Peki, bu kadar
engelli vatandaşımız istihdam ediliyor mu? Tabii ki hayır.
2019 yılında Yükseköğretim Kurulu uzmanları tarafından
yükseköğretim sisteminde kayıtlı 7 milyon 740 bin 502
öğrenciden 47 bin 751inin engelli öğrenci olduğu
belirtilmektedir. Söyler misiniz, bu öğrenciler mezun olduklarında
istihdam edilmezlerse ailelerinin yardımı olmadan nasıl
geçinecekler, nasıl hayatlarını idame ettirecekler, nasıl
gelecek hayali kuracaklar?
Arkadaşlar, istihdam, engelliler için
yaşamsal en temel haktır. Partimizin 23 Şubat 2021 tarihli grup
toplantısında Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener'in de söylediği gibi, biz ilk iş olarak engelli
vatandaşlarımıza yönelik bakış açısını
değiştirmekle başlayacağız. Biz Hem engellisin hem de
maaş alıyorsun, daha ne istiyorsun? demeyeceğiz. Biz, Topluma
daha fazla katkı vermek için ne yapabiliriz? diyerek kamuda engelli
kotasını yüzde 6ya, özel sektörde ise yüzde 4e çıkarıp
eşit işe eşit ücret yasasını hayata geçireceğiz.
Biz, bu iktidarın tüm engelli vatandaşlarımızı
niteliksiz iş gücü olarak görmesine, sadakacı zihniyetine son verecek,
engelli vatandaşlarımıza mesleki olarak kota verilmesini
sağlayacağız. Özel sektördeki kotanın
uygulanmasını da cezalarla değil, teşvikler sağlayarak
gerçekleştireceğiz. Çalışmak isteyen her
vatandaşımızın becerisine, yeteneğine ve ilgi
alanına göre işe yerleştirilmesini sağlayacağız.
Sadece ülkemize özgü olan yüzde 40 engelli raporunu kaldırıp
engellilik oranını hafif orta ağır olarak belirleyip
haklardan yararlanma konusunda büyük farklılıkların
oluşmasının önüne geçeceğiz. Biz İYİ Parti olarak
AK PARTİ iktidarının yaptığını yapmayacak,
hiçbir vatandaşımıza Yapamaz, beceremez. demeyeceğiz
çünkü biz yeterli fırsatlar sağlandığında milletimizin
her bir ferdinin her işin altından alnının akıyla
kalkabileceğine, her işi başarabileceğine inanıyoruz;
bunun için de iktidar olduğumuzda Destekli İstihdam Modelini bir an
önce hayata geçireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Bugüne
kadar tüm önergelerimizi reddettiniz, engelli vatandaşlarımıza
istihdam sağlayacak bu önergemizi de reddederseniz vebalinize yenisini
eklemiş olursunuz değerli arkadaşlar.
Meclis kürsüsünden büyük milletimize sesleniyorum:
Bekleyin, az kaldı. Yüce Allahın izni, büyük Türk milletinin
şerefli oylarıyla İYİ Parti iktidara gelecek, engelli
kardeşlerimizin tüm mağduriyetlerini ortadan kaldıracak diyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; istihdam
sorunu başta olmak üzere, engelliler, hayatın her alanında en
fazla ayrımcılığa uğrayan kesimlerdir. Engelli
bireyler eşit yurttaşlardır ama öyle görülmüyorlar. Öncelikle,
engellilere yönelik yaygın negatif kültür ve ayrımcı
politikalarla yüzleşmek gerekiyor. Birazdan AKP temsilcisi çıkıp
sizleri, bizleri rakamlara boğacak ancak hiçbir rakam şu anda
milyonlarca engelli yurttaşımızın neden ailelere
bağımlı, yoksul, işsiz ve yoksun olduğunu
açıklayamayacak.
Engellilerin, istihdam edilmeyi bekleyen,
yükseköğretim bitirmiş ya da bitirecek olan engelli öğrencilerin
ve mezunların, ailelerine bağımlı olmadan
yaşamaları, eşit yurttaşlar olarak hayata
katılmaları önündeki tek engel aslında bu siyasi iktidarın
ta kendisidir.
Engelli bireylerin emek piyasasından
dışlanmaları, iş güvencelerinin olmayışı
onları sadece ücretten mahrum bırakmıyor, aynı zamanda
emeklilik hakkından, sigorta hakkından mahrum bırakıyor
yani hayatı boyunca muhtaç olmaya mahkûm ediyor.
Engelli bireyler içinde çifte
ayrımcılığa, hatta çoklu ayrımcılığa
uğrayan kadın engellileri ayrıca vurgulamak gerekir. Hem
toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hem de engelli olmaktan kaynaklı,
kadınlar çoklu ayrımcılığa maruz kalıyor.
Kadın engelliler, otizmli engelliler başta
olmak üzere istihdamı genişletmek amacıyla engellilerin
eğitim ve donanımlarını artırmak gerekiyor. Bu
yaklaşım, engelli yurttaşlarımızın bugün içinde
bulundukları ağır işsizlik, yoksulluk, yoksunluk
sorunları, aslında, iktidarın engellilere bakış
açısıyla, sosyal dışlanmaya maruz bırakmasıyla
açıklanabilir. Sosyal izolasyon, ayrımcılık, damgalanma
AKPnin politikalarının sonucu olarak kendini gösteriyor. İstihdam
kotaları, realize edilen oranlar, hizmet içi oluşturulan söylem dili
itibarıyla baktığımızda, engelli
yurttaşların sorununa yaklaşımda sadaka
anlayışı var. Bu çarpık, ayrımcı,
sağlamcı ideolojiyle mutlaka yüzleşmek gerekiyor.
HDP olarak, engelli bireylerin aldığı
eğitimle birlikte uzmanlaştığı pozisyonlarda işe
yerleştirilmelerinin sağlanması ve istihdam edilmesi için
ihtiyaç duyulan sosyal organizasyonların da evrensel tasarımla yeniden
yapılandırılması gerektiğini savunuyoruz. Biz, HDP
olarak milyonlarca engelli ve ailesi için hak temelli, insan onuruna
yakışan bir yaşam sağlamak için kamucu, halkçı
politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Engelli
yurttaşların hayata ve çalışma yaşamına
katılması önündeki engelleri kaldırmak devletin
yükümlülüğüdür. Ya onurlu, insani iş koşulları
sağlayacağız ya da temel yurttaşlık gelirini bir hak
olarak engelli yurttaşların tamamına sunacağız.
Engelli yurttaşların yaşama eşit katılımı
adına engelsiz yaşam, sosyal hak ve sosyal politika olarak hayata
geçirilecek; eğitim, istihdam, yaşam olanakları ve sosyal
politikalar olarak da bağımsız kuruluşlarca denetlenmesi
sağlanacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
İYİ Partinin engelli
yurttaşlarımızın istihdamıyla ilgili verdiği
önergenin özellikle yurttaşların ekonomik şartları, insan
onuruna yakışır olmayan bir şekilde yaşam standartları
düşünüldüğünde gerçekten çok önemlidir. Bugün ötekinin ötekisi
muamelesi yapılan engelli yurttaşlara fırsat eşitliği
tanınmadığı gibi, pek çok alanda da
ayrımcılığa ne yazık ki maruz kalıyorlar. Ne
şehirler engelli yurttaşlar için uygun ne de eğitim,
sağlık gibi sosyal devlet vasfını oluşturan sistemler
uygun. İş hayatında da durum hiç farklı değil, kamu ya
da özel sektör fark etmeden iş hayatındaki asıl sorun
zihniyetlerin engelli olması.
Geçtiğimiz yıl bakanlıklara tek tek
kaç engelli yurttaşın istihdam edildiğini sordum. Adalet
Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı zahmet
edip de bir yanıt dahi vermedi. Tabii, kuvvetler ayrılığının
ortadan kalktığı Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin şu anda yasamaya getirdiği durum şu: Bir Milletvekili
olarak soru önergesi veriyorum, soru önergesinin gerekçesinde bakanlıklara
tek tek kaç engelli yurttaşın istihdam edildiğini soruyorum ve
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere, bakanlıklar cevap
vermiyor. İşte, gelinen nokta bu. Ama en tuhafı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yanıt
geldi, dedi ki: Aile Bakanlığıyla ayrıldıktan sonra
kadrolarda açık oldu, engelli personel istihdam açığı
önümüzdeki dönemde yapılacak atamalarla ortadan
kaldırılacaktır. 2 Bakanlık ne zaman ayrıldı? Nisan
ayında ayrıldığı hâlde bu yanıt 27 Ekimde geldi
yani yedi ayda kadrolar hâlâ Bakanlık tarafından
doldurulmamış, 84 bin kişilik kadro hâlâ boş. Kamuda durum
bu. Denetimsiz özel sektörde ise durum daha vahim. İşverenler kanunda
belirlenen sayıda engelli yurttaş çalıştırmaktansa
ceza ödemeyi tercih ediyorlar ya da Benim şirketim üzerinden
sigortanı kendin öde. teklifinde bulunuyor. Sadece çıkarılan
kanunlarla yol alınamadığının, yaptırımların
denetiminin de olması gerektiğinin somut örneğidir bu.
Değerli vekiller, zannediliyor ki engelli
yurttaşlar sadece bakıma muhtaç. O nedenle bir bakım
aylığı bağlanıyor, o da 1.658 lira 19 kuruş,
asgari ücretin yanından bile geçmiyor ve deniliyor ki: Sen engelli olarak
evinde otur. Aksine, engelli yurttaşların da bakması gereken
muhtaç aileleri var yani kimi durumlarda bakıma muhtaç değil, bakmaya
mecburlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Engelli yurttaşlar,
engellilik durumlarına göre bir işte çalışabilir, sosyal
hayata ve iş hayatına karışabilir. Yani bir öğretmenin
yürüyememesi öğrencilerine 4 işlemi, felsefeyi
öğretemeyeceği anlamına gelmez ya da doğuştan bedensel
engeli bulunan bir yurttaş, çağrı merkezlerinde ya da ofis
asistanlığında çalışamaz anlamına gelmez. Engelli
yurttaşlarımızın ihtiyaçlarının
karşılanması ve devletin işlevsel, sosyal
politikalarıyla üstlenmesi gereken sorumluluğun yerine getirilmesi
için bu araştırma önergesini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
desteklediğimizi belirtir, Genel Kurula saygılarımı
sunarım.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Serkan Bayram.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERKAN BAYRAM
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, İYİ Partinin vermiş
olduğu grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Burada
milletvekillerimiz güzel açıklamalarda bulundu, engelliler üzerine güzel
noktalara değindiler. Ben teşekkür ediyorum hassasiyetlerinden
dolayı.
Tabii, engelliler
Şu anda 10 milyon
insanımız engelli, ailesiyle beraber 40 milyona tekabül eder;
toplumumuzun, Türk milletinin yarısı direkt etkileniyor, diğer
yarısı dolaylı etkileniyor.
Çok güzel işler yapıldı
Cumhurbaşkanımızın riyasetinde, hakikaten engellilerde
sessiz devrim gerçekleşti. Engelliler Yasasının Meclisimizin
bütün partilerinin de desteğiyle 2005 yılında çıkması,
daha sonra Birleşmiş Milletler Engelli Hakları
Sözleşmesinin imzalanması, pozitif
ayrımcılığın getirilmesi, 2020 Erişilebilirlik
Yılının ilan edilmesi hassasiyet oluşması,
farkındalık oluşması açısından çok önem arz
ediyor. İstihdamda da geçmişte Engelliden öğretmen mi olur?
denildiğinde Bal gibi olur. denildi ve bugün nice nice engelli
öğretmenimiz var, engelli okul müdürlerimiz var, inşallah engelli
eğitim ataşemiz de olacak.
Tabii, engellilikteki kota, çalışma
kotası özelde yüzde 3, kamuda yüzde 4 olan kota da talepleri tam
karşılamıyor. Bu konuda Çalışma Bakanımıza
da durumu izah ettim, o da artırılması noktasında olumlu
baktı, inşallah en kısa zamanda bunu da gerçekleştiririz.
Çok işler yapıldı. Her zaman diyorum: Devlet, elle ayakla
yönetilmez; devlet, gönülle, beyinle, kalple, şefkatle yönetilir ki bunu
da hep beraber gerçekleştiriyoruz ve Allahın izniyle engellilerimiz
siyasi alanda da her alanda da daha fazla temsiliyet elde edecektir.
Son dönemde engellilerimizin çoğu
sorunlarını aşmakla beraber, işte evde bakım
aylığı
500 bin kardeşimizden fazla engellimiz bakım
aylığı alıyor. İşte, engellilerin diğer
alanlardaki çalışması ortada. EKPSSyle her sene alımlar
var. Geçmişte 5 bin olan engelli memur sayısı bugün 65 binin
üzerinde. Yine 385 binin üzerinde bugün kamuda çalışmış
engelli işçi sayımız var, bunlar önemli sayılardır.
Gönül istiyor ki her engellimizi anında işe yerleştirelim ama
tabii, engel durumuna uygun işlerin de oluşması ve oraya
karşılık gelmesi noktası da önem arz ediyor.
Tabii, denizleri geçtik, derelerde
boğulmayacağız. Son dönemde engelli kardeşlerimizin en
büyük sorunlarından bir tanesi -sizlere de intikal eden sayın
vekillerim- ÖTV olayı. Engellilerimiz, malumunuz, şu anda, son
dönemde 450 bin TLye kadar araç alabiliyor, limit sınırı 450
bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
SERKAN BAYRAM (Devamla)- Son zamandaki fiyat
artışlarından, pandeminin de etkisiyle yaşanan işte
olağanüstü durumlarla birlikte fiyat artışları, çip
krizlerinden sonra 450 bin limitli araç maalesef kalmadı. Tabii, bununla
ilgili çokça girişimlerde bulunduk, sağ olsun vekillerimiz de destek
oldular, partimiz de sağ olsun destek oldu grubumuzda. Bunu bir
şekilde çözmemiz gerekiyor. Ben Maliye Bakanımızla, ilgili
bürokratlarla da görüştüm, formül de önerdim: En azından 1
katına kadar, 2 katına kadar artıralım, aradaki vergi
farkını gerekirse engelliler ödesin, bunun önünü açalım. diye
neticede bir noktaya kadar taşıdık, inşallah el
birliğiyle bunu da çözeriz. Önem arz eden konu, şu anda en temel
konularda engelliler alanında budur. Meclisimizden de partimden de ve
bütün milletvekillerinden de bu konuda destek bekliyorum.
Yine, engellilerimizin hâkim, savcı
olmasında sizlerin büyük desteği oldu, teşekkür ediyorum. Görme
engellilerin oy kullanması da bütün partilerimizin, milletvekilinin oy
birliğiyle geçti.
Ben hepinize, engelliler alanına katkıda
bulunduğunuz için şahsım adına, partim adına
teşekkür ediyorum; sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kadın
cinayetlerindeki cezasızlık politikalarının yol
açtığı adaletsizliğin araştırılması
amacıyla 2/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 2/6/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Haziran 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen 18947 grup numaralı kadın cinayetlerindeki
cezasızlık politikalarının yol açtığı
adaletsizliğin araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
2/6/2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son zamanlarda
çokça artan, faillerinin kolluk kuvveti ve bağlı erkek personelin
olduğu kadın cinayetlerinin Meclis tarafından
araştırılmasını ve bu konuyla ilgili etkin bir
mücadele yürütülmesini istiyoruz.
Bakın, 15 Mayıs günü
Şırnak'ın Silopi ilçesinde çöp toplama alanında Sakine
Kültür'ün cansız bedeni bulunuyor. Soruşturma kapsamında
gözaltına alınan İbrahim Barkın mahkemede Sakine'yi
işkenceyle nasıl katlettiğini tek tek anlatıyor,
itiraflarda bulunuyor. İbrahim Barkın kim? İbrahim Barkın,
Kültüre sistematik olarak cinsel şiddet uygulamış ve defalarca
işkenceye maruz bırakmış ama bunun kadar önemli olan bir
kimliği daha var; Özel Harekat Ocakları Şırnak İl
Başkanı.
Bunları ifade etmek biz kadınlar için
gerçekten çok zor, gerçekten çok acı ama örneklere devam etmek
zorundayız. Geçtiğimiz kasım ayında
Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde Remziye Apaydın
Korucubaşı Nihat Cav tarafından öldürüldü. Cavın birden
fazla kadına cinsel istismarda bulunduğu, telefonlarla
kadınları rahatsız ettiği ortadadır ama bu nasıl
istihdam ediliyor? Köy korucusu ve buradan büyük bir cesaret alarak
yapıyor bu işi. Yine Uzman Çavuş Musa Orhan, İpek Er'i
ölüme sürükledi. Van'ın Gürpınar ilçesinde Korucu Tekin
Gülaç'tı, 2si zihinsel engelli olan 3 kardeşi istismar etti.
Şırnak'ın Silopi ilçesinde geçici köy koruculuğu yapan 30
yaşındaki S.D. isimli erkek 8 çocuğa cinsel istismarda
bulunmuş. Van'da görev yapan Uzman Çavuş Talip K.'nin lise
öğrencisi 2 çocuğu istismar ettiği ortaya çıktı.
Diyarbakır'da JİTEM itirafçısı ve Korucubaşı
Murat İpek, Aleyna Avcı'yı ateşli silahla katletti. Bu
liste çok uzayıp gidebilir ama süremiz dolayısıyla burada
elbette keseceğiz. Bu, korkunç ve insanlık dışı bir
liste ve bir uygulama.
Bunlar cesaretlerini nereden alıyor biliyor
musunuz? Ramazan ayında Bingöl'de bir iftarda korucularla buluşan
İçişleri Bakanı, 5 bin korucunun uzman çavuş
yapılacağı ve uzmanlık yaşının 27den 36ya
çıkarılacağını duyuruyor ve büyük müjdeli bir haber
olarak diyor ki: Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.
Gerçekten yok. Âdeta korucubaşlarını bu şekilde
yetiştiriyorlar, sahaya sürüyorlar ve bu, özel bir politikanın ürünü
olarak karşımıza çıkıyor. Bu politika özellikle nerede
karşımıza çıkıyor? Kürt halkının yoğun
yaşadığı bölgelerde, kadınlara ve gençlere yönelik
uyuşturucuya bulaştırma, kadınları düşürme,
şantajla ve tehditle tecavüz etme, direnirse de öldürme. İşte bu
Kürt kadınlarına dönük uygulanan bir politikadır.
Peki, neden kadınlar seçiliyor? Bu
üniformalıların eliyle işlenen bu suçların nedeni nedir ve
neden kadınlar seçiliyor? Bu soru çok önemli. Savaşın,
çatışmaların ve militarizmin gelişkin olduğu
bölgelerde kadına yönelik üniformalıların şiddetinin dünya
tarihine baktığımızda çok sayıda örneğini elbette
biliyoruz; işte Türkiye'de de bunun özgün bir durumunu görüyoruz. Kürt
kadınlarına dönük olarak bu özel harp politikasının nedeni
Kürt halkının verdiği mücadeleye boyun eğdirmektir.
Bakın, bir halkın dilini, kültürünü, geleneğini,
itikatlarını, inancını nesilden nesile taşıyan
kimdir? Genellikle kadınlardır, özne olan kadındır burada.
Dolayısıyla burada kadına boyun eğdirilmesini, dolayısıyla
burada kadına bu şekilde sistematik bir işkencenin bir özel harp politikası olarak
uygulanmasını aslında Kürt halkının hepsiyle
kadınlar üzerinden bir hesaplaşma olarak okuyoruz, görüyoruz ve
şunu gayet iyi biliyoruz: Kadına yönelik şiddet ne yazık ki
yaşamımızın her alanında derin kök
salmıştır. Hele Türkiye'de, Türkiye devletinin
Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan
şahıs kadınlar için sürtük sözünü kullanabiliyor. Bunu
cinsiyetçi bir anlamda kullanıyor, bunu kadınlara hakaret etmek için
kullanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Başka
bir ülkede olsaydı bugüne kadar çoktan istifa edip çekip gitmiş
olmalıydı. Oysa bunu kalkıp savunabilecek kadar kadın
düşmanı siyasetini sürdürüyor, bu utanç duyulacak bir şeydir ve
biz şunu gayet iyi biliyoruz ki tarih boyunca erkek egemen sistemle ve onu
besleyen kapitalizmle, militarizmle en iyi mücadeleyi biz kadınlar verdik,
şimdiden sonra da biz kadınlar vereceğiz. Bunun en önemli nedeni
ne biliyor musunuz? Bu kadar zor bir mücadeleyi vermemizin nedeni: Çünkü bizim
kadınlar olarak eşitliğimize, özgürlüğümüze ve adaletli bir
yaşamı tesis etmeye düşkünlüğümüz çoktur. Asla ve asla ne
Erdoğan gibilerine ne de korucubaşı üniformalı, bu
şekilde kadınlara tecavüzü bir işkence sistemi olarak
kullananlara karşı bu ülkede pabuç bırakmayacak ve bu erkek
aklına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu grup önerisi ve içeriğinde bulunan,
özellikle gerekçe kısmında ifade edilen hususlar son derece vahimdir.
Ortaya konulan, demin gerekçeyi ifade etmek üzere yapılan konuşmada
da zikredilen hususların Türk milletine, Türk devletine, ordumuza ve
güvenlik güçlerimize karşı yürütülen sistematik düşmanlık
faaliyetinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken bir öneri
olduğunu söylememiz gerekiyor. Şimdi, Türkiye'de eğer Kürt
kökenli kardeşlerimizin, kızlarımızın,
bacılarımızın, kadınlarımızın hukuku
gözetilecekse herhâlde bunu gözetmek PKKya veya HDPye kalmış bir
durum değildir; bunu net bir şekilde ifade etmek gerekiyor. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler) Çünkü riyakârlığın dibine
vurmuş olan PKK terör örgütü ve uzantıları, terör örgütüne üye
kazandırmak adına insanları çoluk çocuk demeden dağa
çıkartırken ve orada -bunlar kayıtlara geçmiş ifadelerde,
yargılamalarda kendilerinin itirafları içerisinde yer almış
hususlardır- dağda terör örgütü üyelerinin, mensuplarının kadınlara,
kızlara, küçük çocuklara nasıl cinsel taciz ve saldırılarda
bulunduğu gerçeği ortadayken yani Kürt kızlarına, Kürt
çocuklarına bu şekilde cinsel saldırılarda bulunulurken
bunlara dair sesini çıkartamayanlar bugün Sistematik bir politika var.
deyip de Türk devletine ve güvenlik güçlerimize iftira atmakla meşguller.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu biz yer
miyiz? Bunu biz yemeyiz! Geçin onları kardeşim; geçin onları,
geçin onları! Türkiyede Kürt kökenli kardeşlerimize bir
saldırı varsa, bir düşmanlık varsa bunun
ağababası PKK terör örgütüdür. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hadi
canım!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Ona
karşı, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları içerisinde
hiçbir ayrım gözetmeksizin tamamının şerefini, namusunu
korumak da Türk devletinin görevidir. Bu görev yapılırken bazı
kamu görevlilerinin birtakım suçlar işlemesi hâlinde hukuk bunun
gereğini yapacaktır. Ama buna bir politika, bunun bir devlet
politikası, bunun bir devlet siyaseti
Neymiş o siyaset? Kürt
kızlarına, Kürt kadınlarına saldırmak, tecavüzde
bulunmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu,
aşağılık bir iftiradır! (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) Bunu kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Herkes haddini
bilsin! (HDP sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sen
de haddini bil!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sen de
haddini bil.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu kürsüden
konuşulan şeylerin ne manaya geleceğini ve nereye
gideceğini hesap etsin.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz
kontrgerilla zihniyetine sahipsiniz!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sizler
düşmanlık tohumları serpiyorsunuz. Ne demek Kürt
kızlarına, ne demek Kürt kadınlarına güvenlik güçlerinin
özellikle politika dâhilinde saldırdığını ifade etmek!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Senin
yandaşlarının hepsi kontrgerilla!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu
aşağılık iftirayı şiddetle reddediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Kontrgerillacısınız, kontrgerilla; tam
kontrgerillacısın sen!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hadi oradan!
Müfteriler sizi!
(MHP ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, önce hatibimiz cevap verecek.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Otur yerine!
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Hadi
be!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Irz,
namus düşmanlığı PKKya aittir, PKKya mahsustur!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Yapanların isimleri var, belgeleri var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
İşkembeyikübradan sallarsınız burada.
Politikaymış!
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Konuşma!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sen
konuşma! Hamasetle olmaz bu işler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz bir
dinlemeyi öğrenin, dinlemeyi!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sizin kim
olduğunuzu çok iyi biliyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hamasetle olmaz bu işler. Gerçekler var, gerçekler!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Arkadaşımız cevap verecek.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bizim önergemize
MHP sıralarının yanıt vermesi bizleri hiç
şaşırtmadı, hiç şaşırtmadı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Şaşırmayın!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Yeseniz de
yemeseniz de gerçeklik bu. Sistematik bir şekilde
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sistematikliği, politikayı ispat edeceksiniz. İspat edemeyen
müfteridir!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Levent
Bey, dinleyin lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Kürt
kadınlarının, Kürt halkının
yaşadığı bölgede uyuşturucu çete örgütlemesi kolluk kuvveti
tarafından gerçekleştiriliyor.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Hadi oradan! Hadi oradan!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bunun,
bunların kanıtları buradadır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Dünyanın
tanıdığı en büyük narkoterör örgütü PKKdır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Levent
Bey, lütfen susar mısınız. Hatibimiz konuşuyor ya,
dinleyin!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Hayırdır ya, Grup Başkan Vekilini sen mi susturacaksın!
Grup Başkan Vekilini sen mi susturacaksın! Senin haddine değil
o!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Susturacağım tabii, ben onu dinledim. Ayıptır ya!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Benim
bahsettiğim isimler daha özetin özetini bile göstermez. Bugün, Musa Orhan
için Tecavüzcüdür. dediğinden dolayı, Tecavüzcüye tecavüzcü
denir. dediğinden dolayı Ezgi Molaya sizin güdümünüzdeki yargı
ceza verdi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İspat et,
güdümünü ispat et! Benim güdümümdeymiş! Sen devlet politikasını
ispat et!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bunun
sistematik olduğunun en önemli kanıtlarından biri de
yargının bu tür insanlara, üniformalı tecavüzcü erkeklere
cezasızlık politikası uygulamasıdır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu devlet kimlere
tecavüz ettiriyor ispat et! İspat etmeyenler müfteridir!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bunun
ötesi yoktur. Bunu istersen ye istersen yeme; bu böyle, bu gerçekliği
değiştiremezsin. (HDP sıralarından alkışlar)
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kadın
cinayetlerindeki cezasızlık politikalarının yol
açtığı adaletsizliğin araştırılması
amacıyla 2/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Gamze Taşcıer.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hadi oradan!
Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun Türk ordusuna. Hadi oradan, hadsiz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İftira atmıyoruz, elimizde belge var, belge.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Politika
olduğunu ispat edin. Öyle bir şey yok.
BAŞKAN Gamze Hanım, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, grubumuza çok ağır sataşma var.
BAŞKAN Söz verdim, sonra size söz veririm.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, lütfen, bunu yutamayız yani.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) En büyük
tecavüzcü PKKlılardır, en büyük ihanet PKKlılardadır. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sizi biz de
biliyoruz, kontrgerillacılar.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Oturun yerinize,
oturun! Haddinizi bilin! Yeter be! Yeter! Oturun! Şunlara bak ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru söylüyor, en büyük tecavüzcü PKKdır; doğru söylüyor ilk
defa, ilk defa.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
milletvekilimize söz verdim.
Buyurun Sayın Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu kürsüde kadınlarla ilgili
yaptığım son konuşmada Biz kadına yönelik
şiddete; AKP kadına karşı. demiştim. Dün
yaşadığımız 2 olay bunun ne kadar doğru bir
tespit olduğunun göstergesi. Bunlardan birincisi, Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformuna İstanbul Çağlayan Adliyesinde
açılan kapatma davası. Duruşmadaydım, kapatma gerekçesi
olarak; sözde ahlak ve hukuka aykırı işlem yapmak, aile
mefhumunu yok saymak, kadınları ve çocukları yok sayarak onlar
üzerinden menfaat kurma gerekçesiyle bu kapatma davası
açılmış. Tabii, bu kapatma davasını açan zihniyeti biz
çok iyi tanıyoruz; biz o zihniyeti bir gece yarısı İstanbul
Sözleşmesi'nden hukuksuzca çekilenlerden tanıyoruz,
kadınların kazanılmış haklarına göz dikenlerden
tanıyoruz, kadın sanatçıların sözde ahlak gerekçesiyle
konserlerini engelleyen zihniyetten çok iyi tanıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Tabii, buradaki amacın da ne
olduğunu biliyoruz. Amaç, kadınları toplumsal hayattan
dışlamak ve örgütlü kadın mücadelesine sekte vurmak.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformunun neden kapatılmak istendiğini de kısaca
açıklayayım. Çünkü bu Platform iktidarın açıklaması
gereken verileri açıkladığı için, öldürülen kadınlar
için adalet istediği için ve katillerin üç beş yıl yatıp
çıkmaması için mücadele ettiği için bu derneği kapatmak
istiyorsunuz.
Peki Menfaat sağlıyor. gerekçesiyle
ilgili de kısa bir açıklama yapayım. Dünkü davada kimler
vardı adliyenin önünde biliyor musunuz değerli milletvekilleri?
Çocukları öldürülen anne-babalar, annesi öldürülen çocuklar ve
kardeşler vardı. Dolayısıyla asıl menfaat
sağlamak isteyenler, bu kapatma davasıyla bu ülkeyi karanlık
dehlize göndermeye çalışanlar. Elbette ki şunu söyleyeyim: Ne
yaparsanız yapın örgütlü kadın mücadelesini
susturamayacaksınız, durduramayacaksınız ama biz kadın
cinayetlerini durduracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ve son olarak da şunu ifade etmem gerekiyor: Bu
ülkede yaşayan bir kadın ve şanlı Gezi direnişinden
onur duyan bir yurttaş olarak AKP Genel Başkanının dünkü
sözlerine de bir çift laf etmek istiyorum. Milyonlarca yurttaşa hakaret
ederek onlara
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Milyonlarca vatandaşa değil.
GAMZE TAŞCIER (Devamla)
milyonlarca
vatandaşa, Gezi direnişine katılan, gönlü orada olan milyonlarca
vatandaşa yapılan hakaret AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın diline çok iyi yakışır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İade ediyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Gezide açılan pankarta bakın!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İade ediyoruz, iade.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Gezideki pankarta bir bakın!
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Ama bu ülkenin,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanına yakışmaz,
yakışamaz. Bu ülkede yaşayan insanlar bu hakaretleri kabul
etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı
milletine hakaret ediyor ama kimsenin endişesi olmasın, ilk seçimde
siyaseti de ülkeyi de bu kirli dilden ve bu kirli siyaset
anlayışından kurtaracağız; geliyor gelmekte olan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Sayın Yelda Erol Gökcan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ olarak Genel
Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde kadınlarımız için her
türlü pozitif katkıyı veriyoruz, yirmi yıldır kadına
şiddete sıfır tolerans ilkesiyle çalışıyoruz.
Kadının konumunun güçlendirilmesi ve kadına şiddetin
önlenmesi en temel politikalarımızdan biridir. Bu çerçevede, Aile,
Çalışma, Adalet, İçişleri, Millî Eğitim,
Sağlık Bakanlıklarımız ve Diyanet İşleri
Başkanlığımız kadına şiddetin önlenmesi için
koordinasyon planı hazırlamıştır. Kadın konukevi
sayısı 2002 yılında 8 adet iken bugün, yaklaşık 4
bin kapasiteyle 149a ulaşmıştır. 2012 yılında 14
pilot ilde hizmete açtığımız ŞÖNİMi bugün 81
ilimizde faaliyete geçirdik; merkezlerinden bugüne kadar yaklaşık 600
bin kadın yararlanmıştır. İçişleri Bakanlığımızca
kadınların kolluğa hızlı erişiminin
sağlanması için kullanıma açık olan KADES
uygulamasını başlattık.
Kadına yönelik şiddetle mücadele için
Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyon kurduk, ilgili tüm kurum ve
kuruluşlarla toplantılar yaptık, görüşlerini aldık.
Çok geniş kapsamlı bir sonuç raporu hazırladık.
Geçtiğimiz ay kadına yönelik şiddetin önlenmesini içeren yeni
bir yasal düzenleme yaptık; kanunla, kadına karşı
şiddette cezaları artırdık; kasten öldürme suçunun
kadına karşı işlenmesi hâlinde ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası verilecek. Kadına karşı kasten
yaralama katalog suçlar arasında yer alacak; failin duruşmadaki
şeklî tutum ve davranışları takdirî indirim nedeni olarak
dikkate alınmayacak. Kasten yaralama suçu alt sınırı
altı aydan az olmayacak. Eziyet suçunun cezasının alt
sınırı iki yıl altı aydan az olmayacak. Tehdit suçunun
alt sınırı ise dokuz aydan az olmayacak. Baro tarafından
ücretsiz avukat görevlendirilecek. Israrlı takip fiileri suç olarak
düzenlenmiştir.
Bizler, AK PARTİ olarak yirmi yıldır
kadınlarımız için her türlü çalışmayı yaparken
peki, HDP ne yapıyor? Masum çocuklarımızı, genç
kızlarımızı dağa kaçıran, ellerine silah veren
terör örgütüne destek oluyor.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Cumhurbaşkanı sürtük dediğinde, AKPli kadınlar
çıkıp protesto etmeliydi. Bu utanç herkesin; sizin
utancınız bu!
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) HDP'den
evlatlarını isteyen Diyarbakır Annelerini görmezden gelip bir de
o anneleri suçluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HDP, araştırma komisyonu
açılmasını istemek yerine önce teröre
bulaştırdığı kızlarımıza,
kadınlarımıza, Diyarbakır Annelerine hesap versin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Bir
kadın olarak utan be, utan! Tecavüzcüleri sahipleniyorsunuz!
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) Şiddetin kendisi
sizsiniz.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Cumhurbaşkanı sürtük dedi, buna ne diyorsun? Kürsüden cevap verir
misin?
YELDA EROL GÖKCAN (Devamla) HDP Grubunun önerisine
Hayır. diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Cumhurbaşkanına cevap verir misin? Veremezsin!
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sevgili
halkımız, bizi izleyenler; ben size hitap ediyorum.
(HDP ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Arkadaşlar lütfen
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Süreyi
baştan başlatırsanız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sevgili Türkiye yurttaşları, buradaki tartışmada
birilerinin yarası var ve gocunuyorlar. Gerçekten insanın yarası
olunca böyle gocunur, bağırır çağırır. (HDP
sıralarından alkışlar) Suç örgütleriyle, suç
işleyenlerle belli ki doğrudan bir ilişkileri var ki
çıkmış, o kadar düzgün, somut verilere dayalı, mahkeme
kayıtlarına dayalı bilgilere aşağılıkça
iftira diyor. Ya, hangisine cevap verdiniz Sayın Bülbül? Burada isim
sayıyoruz, tekrar sayayım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İddia sahibi
sizsiniz, ispat edeceksiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şimdi sayacağım, sayacağım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İspat
edeceksiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Musa
Orhan, benim vekili olduğum ilde uzman çavuş; bir kadını
katletti, tecavüz etti ve ceza aldı. Sizinle bağı nedir? Musa
Orhanı koru
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Politika
olduğunu ispat et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Mahkeme ispat etti, benim ispat etmeme gerek yok. Yine, Vanın
Gürpınar ilçesinde Korucu Tekin Gülaçtı, zihinsel engelli 2si çocuk
3 kardeşe cinsel istismarda bulundu ya; yargılama devam ediyor.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) PKK
yapmıştır, PKK.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yine
Vanda görev yapan Uzman Çavuş Talip K. öğrenci 2 çocuğu
istismar etti. Diyarbakırda eski JİTEM itirafçısı ve
Korucubaşı Murat İpek
Bunlar o kadar uzun ki MHP bunları
sahiplendi, evet, Bunların bizimle ilişkisi var. dedi. Bir de
şu alışkanlığınızı unutun: HDP buraya
her konuyu getirir, hesabını sorar, böyle sizi de suçüstü yakalar;
çıkar burada savunmaya geçersiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Geliyorum
şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Var
ya, ben bölgeden kaç tane suçun işlendiğini biliyorum ya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi cevap
vereceğim ben onlara.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben,
Şükran Aydının gözaltında tecavüze
uğradığı başvuruyu almış bir avukatım
ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyeyi bu sebeple mahkûm etti.
Bunları bilin, öyle konuşun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kadın
cinayetlerindeki cezasızlık politikalarının yol
açtığı adaletsizliğin araştırılması
amacıyla 2/6/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Bülbül.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, meşruiyet, demokrasiler
açısından en önemli meseledir. Biz hukuka, demokrasiye sonuna kadar
inanmış ve bu doğrultuda siyasetini elli yıldan fazla
süredir Türkiyede devam ettiren ve özellikle demokrasi
karşıtlarının, bütün darbe uzantısı
yapıların üzerinden silindirle geçmeye
çalıştığı ve bu konuda bedeller ödeyen bir hareketiz.
O noktada, artı, birilerine ispat gayreti içerisinde olmamız abesle
iştigal olur.
Şimdi, burada ifade edilmesi gereken hususlar
belli. Bu samimiyet problemi Türkiyede çözülmediği sürece bizim mesafe
almamız mümkün değil yani kadından, çocuktan, demokrasiden,
insan haklarından bahsedip bunları anlatırken Türkiyede
kırk yıldan beri kanayan bir yarayı âdeta gözlerini
kapatmış, kulaklarını, ağızlarını
kapatmış, dilleri lal olmuş şekilde, hiçbir şekilde
anmadan, bahsetmeden Türkiyede yaşananları yorumlamaya
çalışmak, buna dair siyaset üretme gayreti içerisinde olmak
samimiyetle -en hafif tabirle- en ufak bir noktada bağdaşmaz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Çözün. diyoruz işte, çözün.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Şimdi,
burada bir şey var ya, arkadaş, bu millet Kürtü, Türkü, hepsi,
hepimiz, 85 milyon, bu ülke PKK denilen lanet bir terör örgütünden
yıllarını kaybetmiş, onunla mücadele için kan bedeli, can
bedeli, ekonomik bedel -ne derseniz deyin- bunun hepsini vermiş.
Şimdi, dünyanın en büyük narkoterör örgütüdür bu örgüt. Almanyada
Kürt çocuklarının sokaklarda uyuşturucu
sattığını Der Spiegel gazetesi raporlarında ortaya
koymuştur. Doğu ve güneydoğuda esrar tarlalarını
oluşturup
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bir dakika daha
Sayın Başkanım
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Konuyla ilgisi ne? Konuyla ilgisi ne?
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Önergeyle
alakası nedir acaba?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Geliyorum
önergeyle alakasına, geliyorum önergeyle alakasına; istemezsiniz.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Buyurun,
çabuk gelin önergeye.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sizin
İçişleri Bakanınızın uyuşturucu baronlarıyla
fotoğrafı çıktı.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Şimdi, böyle
bir örgüttür fakat bununla alakalı olarak bakın gülerler, tebessüm
ederler PKKdan bahsederken; bizim canımız yanar arkadaş, biz
bunun için bedel ödedik, Türk milleti bunun için bedel ödedi. Benim üzüntümle
üzülmeyeni, benim sevincimle sevinmeyeni benim milletimin mensubu olarak ben
görmem. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Burada
etnik köken, din, mezhep diye bir şey yoktur. Bir millet olmak demek,
tasada, kıvançta beraber olmak demektir. Benim acım olduğu
zaman, benim üzüntüm olduğu zaman sevinen, benim sevincim olduğu
zaman da üzülen benden değildir; bunu net bir şekilde ifade ediyorum.
(HDP sıralarından gürültüler)
Sizler Kandilde
Bakın, notlar,
İmralı notları; HDP yönetimini, milletvekillerini kim
belirliyor? diyor Apo. Kim belirledi bunları? diyor. İdris Baluken
cevap veriyor, diyor ki: Seçim komisyonu çalışmalarıyla
belirlendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Kim onu götürdü? Kim götürdü onu?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Öcalan diyor ki:
Kimdir bu seçim komisyonundakiler?
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Bülbül, önergeye gelmediniz yine; üç dakika konuştunuz, boşuna
konuştunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ne
zavallı bir konuşma, bu ne zavallı bir konuşma! Önergeye
gel sen, önergeye! Cevabın yok değil mi!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bunlar Kandil
tarafından mı belirlendi yoksa siz mi belirlediniz? diyor.
Sırrı Süreyya Önder diyor ki: Kandil belirledi. Öcalan da diyor ki:
Tamamıyla onlar mı belirledi, Parti Meclisinde belirlenmedi mi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Tecavüzlere cevabın yok, kadına şiddete cevabın yok. Bu bir
zavallılıktır, bu bir suçun ifşasıdır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Pervin Buldan
diyor ki: Hayır, hayır, Parti Meclisinde veya MYKde belirlenmedi.
Dağa küçük yaşta çocukları
kaçıranlar, o kadınlara dağlarda tecavüz edenler, onların
ağababaları, bu partinin milletvekili listesini yapan terör
örgütüdür. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
Bir sataşmaya meydan vermeden, hukukçu
kimliğinizle, toparlayıcı bir
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hukukçu
kimliğimle söylüyorum: Biz verdiğimiz önergede mahkeme
kayıtlarına, soruşturma dosyalarına, faillerin, katillerin
ve tecavüzcülerin ifadelerine, ikrarlarına ve verilen mahkeme
kararlarına dayanıyoruz ancak bize cevap verenler bütün bunların
hiçbirine yanıt vermeden bizi kara bir propagandayla, manipülasyonla
suçlamaya çalışıyor; bunların hiçbir
karşılığı yoktur. Biz ortadaki tecavüz, istismar ve
cinayetlerden söz ediyoruz, bunların tekine yanıt almadık. Biz
HDP'yiz, Halkların Demokratik Partisiyiz. Tecavüzlerle, istismarlarla,
cinayetlerle tek bir bağımız varsa çıksınlar,
anlatsınlar. Alnımız açık, başımız diktir bu
konuda. Bu nedenle bütün bu kötü sözleri sahibine iade ediyorum.
BAŞKAN Peki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, bir sataşmaya
meydan vermeden, hukukçu kimliğinizle
Buyurun.
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim, burada
bizim bu grup önerisinde söz almamızın nedeni Türkiye'de Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olan birine, bir kadına yapılan bir
cinsel saldırıyı, hukuka aykırı, cezai müeyyideyi gerektirecek
bir fiili savunmak veya onun üzerini örtmek değil, asla ve asla böyle bir
gayretimiz olmaz. Demin ifade ettim, mikrofon kapalıydı, dedim ki:
Kadına bu şekilde saldırıda, cinsel tacizde, tecavüzde
bulunanların Allah belasını versin. Bunun mevkisi, makamı,
memuriyeti ne olursa olsun Allah belasını versin; Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kanunları, mevzuatı gereğince en ağır
şekilde cezalandırılsın. Biz burada değiliz ki. Benim
burada çıkmamın sebebi -izah edeyim- bir devlet politikası
olarak, güvenlik güçlerine bu politika çerçevesinde bunların
uygulattırılıyor olduğu iddiasıdır, sistematik
bir politika olduğu iddiasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Geçmişte de
buna dair bazı grup önerileri verilmişti HDP tarafından. Bizim
itirazımız budur. Ellerinde bunun bir politika olduğuna,
sistematik bir çalışma olduğuna, böyle bir faaliyet
olduğuna dair bir delil olmadığı için buna ben bu
şekilde yanıt verdim. Yoksa mahkeme, yargılamalar, o kişi
suçu işledi mi, isnat edilen suçu işledi mi, ceza aldı mı;
bunlara dair en ufak bir şeyimiz yok, dibine kadar, sonuna kadar ceza
alsın ama Bunu devlet yapıyor. dediğimiz zaman ortaya
bambaşka manzaralar çıkar, bambaşka meseleler çıkar ve bu
çok ağır bir yüktür, bunu kimse taşıyamaz.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kayıtlara geçsin, tek cümle: Bunun devlet politikası
olmasının tek kanıtı var; cezasızlık
politikası. Allah, Musa Orhanın belasını versin mi? Niye
tutuklanmadı?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yapan kim varsa
Allah belasını versin. dedim ben, bana tekrar sorma.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye
tutuklanmadı? Bir genç kadının ölümüne sebep oldu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yapan kim varsa
Allah belasını versin. dedim ben, daha ne söyleyeceğim!
BAŞKAN Peki.
CHP grup önerisini okutuyorum:
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
beyin göçüne yol açan nedenlerin tespit edilerek önlenmesi için gerekli
politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6140) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 2 Haziran 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2/6/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/6/2022 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesine gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, beyin göçüne yol açan
nedenlerin tespit edilerek önlenmesi için gerekli politikaların
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/6140) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
2/6/2022 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bartın Milletvekili
Sayın Aysu Bankoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün Meclis
araştırması önergesini sunduğumuz beyin göçü aslında
herhangi bir siyasi mesele değildir. Nitelikli insan
kaynağımızı başka ülkelerin kullanımına
sunmak derin bir kayıptır, uzun vadedeyse telafisi çok zordur.
Marifet, yetiştirdiği insanı kovalamak değil,
yetişmiş insana kucak açmaktır. Gelişmiş ülkeler bu
insanlara kucak açarken biz, vizyonsuz yönetim sahipleri yüzünden sürekli göç
veriyoruz. Beyin göçünü ihracat zanneden bu zavallı akla, Atatürkün
bugünkü köklü üniversitelerimizi kuran üniversite reformunu
okumalarını tavsiye ediyorum.
Şu an ülkemizde, fırsat bulsa yurt
dışında yaşamak isteyen öğrencilerin oranı yüzde
80in üzerinde. Türkiye'nin en seçkin liselerindeki öğrenciler yurt
dışına yerleşmek, oraya gitmek istiyorlar. Kimler gidiyor
peki? Gençler, öğretmenler, mühendisler, avukatlar ve iş
insanları yani ülkeyi geliştirebilecek kalifiye insanların tümü.
Ülke böyle kan kaybederken siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Sipariş
usulüne bağladığınız TÜİK'in beyin göçüne
ilişkin üç yıldır hiçbir verisi yok, gençliği sadece tabela
ismi zanneden Bakanlığın bu konuya dair hiçbir
araştırması yok. Beyin göçü sorulduğunda dalga geçer gibi
Göç değil, gezmeye gidiyorlar. diyorsunuz. Dahası diploması
bile meçhul olan Cumhurbaşkanı çıkmış, on sene dirsek
çürütmüş doktorlara Gitsinler. diyor, üstelik bunu diyen
Cumhurbaşkanının oğlu da yurt dışında
yaşıyor. Ya, siz kimin ülkesinden kimi kovuyorsunuz değerli
arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Sayenizde beyin göçünü oluşturan itici
sebeplerin hepsi var. Beyin göçünün sebebi, Hükûmetin yönetemediği ekonomi
ve yozlaştırdığı adalettir; her şeyi sadece
kendine hak gördüğü yolsuz ve liyakatsiz sistemdir; onun
nobranlığı, umursamazlığı ve kendinden olmayan
herkese, her şeye karşı olan
düşmanlığıdır. Beyin göçünün sebebi bu Hükûmetin
özgürlük korkusudur, özgürlük; eğitimliye, kentliye, sanatçıya,
liyakatle gelen herkese duyduğu aşağılık kompleksidir.
Halkın gerçekliğinden o kadar koptunuz ki
beyin göçüne tek çözümünüz gidenleri suçlamak. Hâlbuki mesleğini yapamayan
Tiyatrocu Hüseyin Burada kalmaktansa Avrupa'da tuvalet temizlerim. derken bu,
Hüseyinin değil, Hükûmetin ayıbıdır. Üniversite
mezunları iş bulamazken bu, onların değil, Hükümetin ayıbıdır.
10 bin liraya doktorluk yapan Ebru şiddete uğrarken 100 bin lira
maaş alan Cumhurbaşkanı ona Giderse gitsin. diyorsa bu,
Ebrunun değil, Hükûmetin ayıbıdır. (CHP
sıralarından alkışlar) Üniversitelerin içi kayyumlarla
boşaltılırken, öğrenciler ters kelepçelerle
tutuklanırken, kadınlar her gün taciz ve tecavüz korkusuyla
yaşarken bu, apaçık Hükûmetin ayıbıdır. Tüm bunlara
rağmen geçinemediğinden inşaatta çalışan tıp
öğrencisi Remziyi duyduğunuzda hâlâ utanmıyorsanız, ofisinin
önünde bomba patlayan Avukat Denizin bu ülkeden neden
kaçtığını anlamaya çalışmıyorsanız,
kabile şeklinde üniversite yöneten rektörlere ses çıkarmayıp
matematik enstitülerine diş biliyorsanız, haksız yere
öğretmen adaylarını mülakatlarda eleyen heyetlere tek bir kelime
etmiyorsanız, umutsuz vakasınız demektir. İşinize
gelince Ey hâkim
diyorsunuz, işinize gelince yargı
bağımsızlığından bahsediyorsunuz. Gençlerin en
ufak esprisine, tweetine tahammül edemiyorsunuz. Beyin göçünü
araştırmak yerine öfke kusarak insanları sindirmeye
çalışıyorsunuz ama böyle olmaz değerli milletvekilleri.
İnsanlara yalnızca oy potansiyeli diye bakıp hayatlarına
her türlü müdahaleyi yaparsanız, ötekileştirici hatta burada
terbiyemin müsaade etmeyeceği hakaret içerikli dil kullanırsanız
beyin göçünü durduramazsınız.
21inci yüzyılda yapılması gereken
gençlere hayal kurabilecekleri, kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir
ortam yaratmaktır. Bunun için onları kutuplaştırmak,
işsizlik ve fakirlikle sınamak yerine farklılıklar
arası diyaloğu geliştirmeniz gerekiyor. Bugün Türkiyede kimse
hayal kuramıyorsa, herkes kaçmanın yolunu arıyorsa bunun sebebi
sizsiniz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Son sözüm genç
arkadaşlarıma: Sevgili genç arkadaşlarım, işsizlikten,
değersizlikten, adaletsizlikten, bu ülkede her şeyin bir mücadeleye
dönüşmesinden yorulduğunuzu biliyorum. Ama unutmayın, bu ülke
bizim. Bu düzeni beraber değiştireceğiz, bu kin ve öfke dilini
sevgi ve hoşgörü diline beraber dönüştüreceğiz. Ama küfürle
değil şarkılarla, silahla değil mizahla, reislerle
değil eşitlik ve dostlukla, Gezi ruhuyla bu kibirli düzene
karşı mücadeleye devam edeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben umduklarımı değil, yürekten
inandıklarımı söylüyorum. Her espri küçük bir devrimdir. Biz
gülmemizden, eğlenmemizden korkan iktidara rağmen bu devrimi
tamamlayabiliriz. Biz gençleri apolitiklikle suçlayanlara inat,
miadını doldurmuş bu iktidarı değiştirebiliriz.
(CHP sıralarından Bravo sesleri alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Beyin göçü, maalesef, ülkemizin son yıllarda
büyüyen bir sorunu hâline geldi. Bunu tartışmasız hepimiz kabul
ediyoruz. Zira, artık çocuğumuzdan, eşimizden, dostumuzdan,
çevremizden sürekli duyuyor, göç edenler ve etmek isteyenlerle
karşılaşıyoruz. Ancak TÜİK son iki senenin
rakamlarını birilerini üzmemek için olsa gerek açıklamıyor.
Belki bu şekilde sorunları gizlediğini sanıyor,
tıpkı gözlerini kapatıp saklandığını sanan
küçük çocuklar gibi. E, bize de Çok şekersin TÜİK, Allah anana
babana bağışlasın. demek geliyor. Hatta Büyüyünce ne
olacaksın, sen de yurt dışına gitmek mi istiyorsun? diye
sormak da içimizden geçiyor.
Değerli arkadaşlar, beyin göçünün
temelinde birçok sorun var. Bunların başında düşük gelir,
liyakatsiz atamalar, akademik özgürlüğün olmaması, belirsiz gelecek,
güvenlik kaygıları sayılabilir. UNESCO verilerine göre hemen her
yıl ülkemizden 50 bin öğrencinin eğitim için yurt
dışına okumaya gittiği belirtilmektedir. Bu gençler, köklü
üniversitelerde daha nitelikli eğitim alabileceklerine
inandıklarını söylüyorlar. Maalesef bu öğrencilerin
çoğu ülkelerine geri dönmemeyi planlıyor. Ülkemizdeki gençlerden
kendilerine fırsat verildiğinde yurt dışında
yaşamak isteyenlerin oranı yüzde 70in üzerinde çünkü gençlerin yüzde
77si iş bulmak için torpilin yetenekten daha etkili olduğuna
inanıyor. İşsizlikten, belirsizlikten kaçıyor; özgürce
yaşamak istiyorlar. Yaşam tarzlarına müdahale istemiyorlar.
Bu sabah Dijital Mecralar Komisyonunda
görüşülmesi tamamlanan ve sosyal medyaya sansür getirmeyi öneren
dezenformasyon yasası, yaşam tarzına müdahalenin en canlı
örneği. Siyasi istikbalinizi, eleştirilmeme isteğinizi bu
gençlerin özgürlüklerinin önünde tutuyorsunuz. Bu şekilde bu gençleri geri
kazanmanız çok zor. Ben bu gençleri anlıyor ve yurt
dışına okumaya gitmelerine, çalışmaya gitmelerine de
hak veriyorum. Şahsen ben de gittim, mesleki gelişimimi hedefleyerek
ülkemi temsil etmek arzusuyla gittim; doktoramı Amerikada yaptım,
yurt dışında birçok ülkede çalıştım, sonunda
ülkeme geri döndüm ancak o zaman bugünkü gibi sorunlar yoktu, biz
geleceğimizi öngörebiliyorduk, daha özgürdük, ülkemize hizmet etmek
istiyorduk. Bugün bizim de beyin göçüne yol açan sebepleri ve alınacak
tedbirleri görüşmemiz zorunluluk hâline gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Ancak bu tedbirler
Rusyada ya da başka baskıcı ülkelerde olduğu gibi yurt
dışına çıkışı engelleyerek değil,
gençlere ve profesyonel çalışanlarımıza hak ettikleri,
ihtiyaç duydukları adil, özgür, müreffeh yarınları inşa
ederek olur.
Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma
önergesini desteklediğimizi ve bunun ülkemizin gelişimi için çok
büyük bir önem teşkil ettiğini belirtiyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir konuşacak.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL AYDEMİR (Bingöl) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, verilen önerge,
özellikle ülkemizde yetişmiş kalifiye, tecrübeli ve alanında
belki dünyada çığır açacak olan, mesleklerinde veya meslek
dallarında uzmanlaşmış olan kişiler, bunların
ülkemize faydalı bir şekilde çalışmaları ve ülkeye
katkı sunmaları konulu bir önerge. Tabii ki bu kapsamda özellikle AKP
Grubuna şöyle bir öneride bulunuyorum: Tüm dünya ekonomi tarihinin
görmediği nadir, ender yetişen, özellikle de ekonomi bilimine
bakışlarıyla yeni bir çığır açan Sayın
Nebati Bakana mutlak suretle sahip çıkmalıyız. Çünkü, Amerika
Birleşik Devletlerinden ve Avrupa Birliği ülkelerinden alınan
duyumlara göre bakışlarıyla enflasyonu düşüren,
bakışlarıyla faizleri düşüren bir ekonomisti kendi
ülkelerine transfer edip ekonomilerini dizayn etmek istiyorlar. Bundan
dolayı da bu kadar nitelikli, yetişmiş olan bir kişiyi
sahiplenmemiz, bırakmamamız gerekir.
Bakın, bir iki örnekle açıklayayım:
Merhaba o gözlere ki bakışlarıyla
enflasyonu düşürüyor,
Merhaba o gözlere ki bakışlarıyla
faizleri düşürüyor,
Merhaba o gözlere ki bakışlarıyla
işsizliği çözüyor,
Merhaba o gözlere ki bakışlarıyla
cari açığı düşürüyor,
Merhaba o gözlere ki baktığı zaman
ihracatı patlatıyor.
İşte tüm bunlar yetmezse ekonomiyi
düzeltmeye bu defa ne yapıyor? Bakışlarıyla gemileri
karadan yürütüp Haliçe indiriyor ve böylece İstanbulu fethediyor.
İşte böyle bir ekonomisti yetiştiren AKP ve ülkemize naçizane
tavsiyemiz ve önerimiz: Biz de HDP Grubu olarak Sayın Nurettin Nebatiyi
Nobel Ekonomi Ödülüne öneriyoruz ve AKPnin de desteklerini bekliyoruz bu
ekonomi dalında açmış olduğu çığırdan
dolayı.
Arkadaşlar, şimdi, tabii, biraz önceki
hatip benden önce bir sosyal medya yasasından bahsetti. O sosyal medya
yasası Genel Kurulda görüşülüp yasalaşmadan önce
Önümüzde de
bir seçim var; bu seçime yeniden milletvekili adayı olmak isteyen bir sürü
AKPli var. Bundan dolayı da yapılacak olan mülakatta size sorulacak
soruların başında şu gelecektir: AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın en fazla sevdiği üç
basamaklı sayı kaçtır? Bunu bilen banko milletvekili adayı
olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Beş saniye de
düşünme payı verelim arkadaşlar, mutlaka vekil
olacaksınız bakın.
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
İşine bak!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar, üç
basamaklı sayı: 128. Bu 128 size neyi hatırlatıyor? Merkez
Bankasından hortumlanan 128 milyar doları hatırlatıyor.
Ayrıca, neyi hatırlatıyor? Başta 5li çete olmak üzere
yandaş firmaların tam 128 defa vergi borçları affedilmiş.
Bundan dolayı kendisinin bu rakama muazzam bir titizliği var,
bilmenizi öneririm.
Süre kalmadı, bir sonraki konuşmamda
diğer rakamı soracağım.
Saygılar, iyi günler. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Tam
zekâ seviyenize göre tam!
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Bir de 5 var, o 5i de
biraz sonra, 5li çete
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bizde hiç
değilse bir zekâ seviyesi var, sizde o da yok.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Dikkatli konuş!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama siz
zekâ seviyesini
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz sorabiliyorsunuz,
biz cevap verince mi dikkatli konuşacağız?
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Anlama kabiliyetinize bakarak söyledim.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Cemal Taşara söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubumuz
adına CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle şahsınızı, hazırunu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün huzurunuzda görüştüğümüz beyin göçü
araştırma önergesinin ne yazık ki doğru bilgilerden uzak
olduğunu görmekteyiz. TÜİK referans gösterilerek, kimlere hizmet
ettiği belli olmayan yabancı bir gazete ve yazarın kaleme
aldığı verilerle oluşturduğunuz bu önerge de
diğerleri gibi karanlık, dipsiz bir kuyu. TÜİK sayfasında
gerçek verilere ulaşabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, beyin göçünden
sıklıkla bahsediliyor. Evet, insanlarımızın bir
kısmı yurt dışında çalışmak istiyor,
akademisyenlerimizin bir kısmı yurt dışında tecrübe
kazanmak istiyor, bizim bu insanlardan rahatsızlık duymamamız
lazım. Yurt dışına gidenler ülkemizin gönüllü
elçiliğini yapıyor, buradaki akademik kurumlar arasında
iletişim ve etkileşimi sağlıyor ve çoğu, heybesi bilgi
dolu ülkemize geri dönüyor.
Kıymetli milletvekilleri, dünyanın en
etkili 10 ülkesi arasına sokmaya
çalıştığımız güzel ülkemiz, artık terk
edilen değil, tercih edilen bir ülke konumunda. Yüksek teknolojiye, katma
değerli üretime yaptığımız yatırımlar
ortada. TalentforBIZ isimli kariyer etkinliğimizde
yakaladığımız başarı ortada. Sayın Varank
dün açıkladı: AR-GE harcamalarımız bir önceki yıla
göre yüzde 20 artarak 55 milyar liraya
yükseldi. TÜBİTAKın tersine beyin göçü programlarıyla ülkemizi
bir bilim merkezi hâline getiriyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, bu
çerçevede TÜBİTAKın 2021de çağrısını
gerçekleştirdiği Uluslararası Lider
Araştırmacılar ve Uluslararası Genç
Araştırmacılar Programlarıyla 47si Türk olmak üzeri 63 yeni
araştırmacı daha bilimsel çalışmalarını
sürdürmek için Türkiyeye geliyor. 9 ülkeden ülkemize gelen
araştırmacılar 20 farklı üniversite ve araştırma
merkezimize katılarak çalışmalarını artık
Türkiyede yapacak. Dünyanın en saygın ve en prestijli, prestiji
yüksek olan üniversitelerden gelen bu araştırmacılar sağlık
bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, teknik bilimler ve temel bilimler
alanlarında çalışmalarını Türkiye'de sürdürecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
Bunlarla birlikte, Uluslararası Lider Araştırmacılar ve
Uluslararası Genç Araştırmacılar Programları
kapsamında çalışmalarını ülkemize taşıyan
öncü bilim insanı sayısı 190a ulaştı. Bunun yanı
sıra, Ulusal Lider Araştırmacılar ve Ulusal Genç
Araştırmacılar Programlarıyla ülkemizde öncü 84 araştırmacıyı
daha destekliyoruz. Önümüzdeki dönemde bu programları daha da
genişleterek ve çeşitlendirerek ülkemizi bilimde ve akademide bir
global merkez hâline getirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Bilgi sonu gelmeyecek olan bir fetihtir. diyor Cemil Meriç. Biz sonu
gelmeyecek bu fetih için yeni fetihler, yeni fatihler yetiştirmenin
derdindeyiz. Bu uzun yolda başarılı ve emin adımlarla
ilerliyoruz elhamdülillah. Kendi aşısını üreten bir ülkeyiz.
Söyleyeceklerim bu kadar. Öneriyi
desteklemediğimizin altını çiziyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Beyin göçü
rakamlarını verseniz keşke ya, TÜİK 2019dan beri
vermemiş.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 328 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu
kısmın 2nci sırasına alınmasına, bu kısımda
bulunan diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ve Genel Kurulun 7 Haziran 2022 Salı günkü bileşiminde
328 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarının sürdürülmesine
ilişkin önerisi
2/6/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
2/6/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir Ünal
Kahramanmaraş
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 328 sıra
sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 2nci sırasına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi, Genel Kurulun 7
Haziran 2022 Salı günkü bileşiminde 328 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarının sürdürülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
verilen grup önerisi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen aziz
milletimizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, birçoğunuz bu
yıl bana kutlama mesajları attınız, tebrik ettiniz
şampiyonluğumuzu, onun için teşekkür ediyorum. Bana çok Hadi bu
sene iyisiniz. diyenler var. Ama Trabzon acaba iyi mi? Biz sevincimizi
yaşıyoruz ama Trabzon kentinin de birçok problemi var. Trabzonda
verilip yerine getirilmeyen sözler var. Biz bunları zaman zaman bu Meclis
kürsüsünden hatırlatıyoruz, vaat sahiplerine Vermiş
olduğunuz sözleri ne zaman tutacaksınız? diyoruz. Bize de
şöyle diyorlar: Ya, onlar bizim vizyon projelerimizdi. Şimdi,
şöyle anlamaya başladım, sanki böyle yerine getirilmeyen,
vadedilip yapılmayan projeler vizyon projesi. Yani vizyon projesi şu:
Söyleriz, seçim zamanı gündeme getiririz, billboardlara koyarız,
seçim kitapçığına koyarız; sonra yapmayız. Vizyon
projesi işte bu.
Bakın, yirmi yıldır ülkeyi idare eden
AK PARTİ iktidarı Trabzon için mega vaatlerde bulundu, onların
ismi de değişiyor bazen böyle vizyon proje mega proje filan diye.
Mesela bizim bir güney çevre yolu talebimiz var, Trabzonun olmazsa olmazı
bir güney çevre yolu projesi var -vaatleri var AK PARTİnin de- ama bugüne
kadar bir arpa boyu yol alınmamış bir proje. Güney çevre yolu
Trabzon için bir ulaşım projesi değil, aynı zamanda bir
şehirleşme projesi, Trabzona yeni bir Trabzon katma projesi. Bununla
ilgili 57nci Hükûmet zamanında, zamanın Bayındırlık
ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın bir proje ihalesi
yapmıştı, hatta temsilî bir ödenek de konulmuştu ama ondan
sonra bu proje maalesef tozlu raflarda bekliyor. Ama bu tozlu raflarda bekleyen
proje her seçim dönemi her ne hikmetse Trabzonluların önüne konuluyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Hüseyin
Hocam, Maraş da aynı, Maraş da.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bize denilmişti
ki: Trabzon demir yolu
Demir yolu nereye? Bazen hattını
değiştiriyorlar, şu anda, en son Trabzon-Gümüşhane-Erzincan
demir yolu, hâlâ daha bir şey yok ama her seçim dönemi onu billboardlarda
görüyoruz. Oysaki Trabzon'u Orta Asya'ya açacak olan bir proje ve hâlâ daha
bekliyoruz.
Ve en son olarak da bir yatırım adası
sözünüz var sevgili arkadaşlar. Dediniz ki: Trabzon'a Yatırım
Adasını kuracağız
Kiminiz 3 bin. dediniz, kiminiz 5
bin. dediniz, 15 bin. diyeninizi de hatırlıyorum,
şu kadar
kişiyi iş sahibi yapacağız, onlara iş vereceğiz.
dediniz ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Hocam, demek
ki her yerde aynı vaatler var ya, aynı Maraşta da böyle;
Trabzonu çıkar Maraş de aynısı.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Arsinde
kurulması vaadinde bulunduğunuz Yatırım Adası Projemiz
de orada bekliyor ve sorduğumuz zaman da sizler bize diyorsunuz ki: Ya,
Trabzonun 4 Bakanı var. Yahu Trabzon'un 4 Bakanı var ama Trabzon
için elzem olan projelerin hiçbiri yerine getirilmedi.
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Trabzonspor
şampiyon oldu.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Son bir şey daha
söyleyeceğim. Bir talebimiz var, Trabzon'da Tekstilkent
kurulmasıyla ilgili bir talebimiz var: Trabzon'un sahilden uzak,
yukarıdaki, yükseklerdeki -Şalpazarı, Tonya, Düzköy, Maçka, Dernekpazarı,
Çaykara ilçelerimizin- Trabzon'da 3üncü bölge olan bu ilçelerimizin
teşvik kapsamında 5inci bölgeye alınması. Çünkü buralara
yatırım yapacak arkadaşlarımız var, istihdam yaratacak
arkadaşlarımız var. Trabzonlu Sanayi Bakanımıza
buradan sesleniyorum: Lütfen bunu işleme alalım, bu
arkadaşlarımızın talepleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Ben de bunu buradan
sizlere arz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, ekonomi gündemiyle
ilgili birkaç veriyi paylaşmak istiyorum. Tek gündem var tabii ki, zam;
her gün, her saat her şeye zam yapılıyor. Dün elektriğe
yüzde 15 ve doğal gaza da yüzde 30 zam yapıldı. Bu
yılın başında aylık 500 TL elektrik faturası
ödeyen bir hane, kışı 2.400 TLlik faturalarla geçirmiş
durumda. Önümüzdeki kış hiç zam yapılmasa bile 3.200 TLlik bir
fatura ödemek zorunda kalacak. Bir hanenin sadece elektrik ve doğal gaza
ödediği fatura miktarı asgari ücret seviyesini geçmiş olacak.
Akaryakıta her gece yapılan zamlarla benzin fiyatı toplam yüzde
256, motorin fiyatı yüzde 281 oranında artmış durumda.
Türkiyede akaryakıt zamlarını hesaplayacak bir hesap makinesi
maalesef henüz bulunmuyor. Ama birileri bize enflasyon yüzde 70 iken Türkiye
yüzde 7 büyüdü. diyor. Biz de soruyoruz: Öyle mi? Ama bütün dünya perişan
hâlde, Türkiyede âdeta cehalet filmlerine konu olacak AKP iktidarı var
gücüyle halk için çalışıyor, öyle mi? Gerçekten
şaşırtıcı. Bu soruların cevapları için
enflasyon ve ekonomi dehası Hazine ve Maliye Bakanının sözlerine
bir kulak verelim. Ne diyor? Nedensiz artan fiyatlara ve
fırsatçılığa izin vermemeliyiz. diyor. Nedensiz deyip
fiyat artışlarının ve enflasyonun nedenini bilmiyorsan o
neden sensin sevgili Bakan, nedenin kendisi sensin, bu nedenle bilmiyorsun
zaten. Bunu da size hatırlatalım.
Şimdi bir de Ticaret
Bakanlığının açıklamaları var. Onlar da sürekli
Türkiyenin ihracat yaptığını zannediyor ve rakamları
açıklıyor -bugün Sayın Ünal da açıkladı- sürekli
ihracat rekorları kıran Türkiye için TÜİK gibi rakamlar
paylaşıyor gerçekten, onu da hatırlatmak istiyorum. Türkiye,
tarihinin en yüksek ithalat rakamlarına ulaşmış durumda.
Türkiye, hiç olmadığı kadar ithalata bağımlı kalmış
bir ülke konumuna geldi ve bunu yaratan da AKP iktidarının ta kendisi.
AKPnin Genel Başkanı Aç, sefil geziyor ama -sulu demişti ama
ben sulu demiyorum- onu almaktan geri durmuyor; rakıyı almaktan,
birayı almaktan geri durmuyor. diyor. Bu talihsiz açıklama,
aslında Türkiyeyi mahkûm ettiği açlık ve sefaletin itirafı
niteliğinde; ÖTV zamlarının sadece alkol ve sigara ürünlerine
yapıldığını zanneden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
toplumun belirli bir kesiminden nefret edercesine fiyat politikası
uyguladığının da bir itirafı; ÖTVyi kişisel
hırs ve nefret için keyfî olarak artırdığının ve
araçsallaştırdığının da itirafı. Aç yok, aç
kalan filan yok. deyip sonra da yerli ve millî yalanlarla yirmi dört saat
içinde bir çelişki ortaya çıktı. ÖTV sadece alkol ve sigarada
yok; ÖTV, gençler için en temel ihtiyaç olan cep telefonları, bilgisayar,
tablet gibi bütün elektronik cihazlarda fahiş derecede uygulanıyor.
ÖTV, Türkiyenin enflasyonunu belirleyen -çiftçilerin, nakliyecilerin, öğrenci
servislerinin de hepsinin kullandığı- benzin, motorin ve
otogazda fahiş derecede bulunmaya devam ediyor.
ÖTVyi kaldıracağız ve gençler,
çiftçiler hiç merak etmesinler, vergi adı altında yapılan bu
soyguna son vereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Cihat Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra
Taşkesenlioğlu Ban ile 37 Milletvekilinin Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37
Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4441) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 335) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 335 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 8inci maddesi kabul
edilmişti.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 335 sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinde geçen ayrıntıya ibaresinin
ayrıntılara olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli Antalya Manisa
Tacettin
Bayır Okan
Gaytancıoğlu Müzeyyen
Şevkin
İzmir Edirne Adana
Mehmet
Güzelmansur Ali
Haydar Hakverdi
Hatay Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansur.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle Genel Kurulu ve
ekranları başında bizi izleyen seyircilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, her gün petrole zam haberleriyle
uyanıyoruz. Son günlerde artık bu rutin hâline geldi ama zannediliyor
ki bu zammın sebebi Ukrayna-Rusya savaşının
yarattığı gerilimden dolayıdır. Hâlbuki bu
zamların sebebi Hükûmetin yani iktidarın yanlış
politikasıdır.
Bakın, değerli milletvekili
arkadaşlarım, 20 Aralıkta dolar 18.35 liraydı, ham petrolün
fiyatı 73,5 dolardı yani bir varil ham petrol 1.348 lira
yapıyor. Bugün geldik, 2 Haziranda, bugün dolar 16,4 lira, ham petrolün
fiyatı ise 116 dolar yani bir varil ham petrole bugün 1.902 lira ödüyoruz.
Bugünkü ödediğimiz 1.902 lira ile 20 Aralıktaki ham petrole
ödediğimiz rakamın artış oranı TL bazında yüzde
42dir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
pompa satış fiyatına ise bakıyorum, 20 Aralıktaki
motorinin pompa satış fiyatı 11,66 lira, bugün ise 2 Haziran
itibarıyla motorinin satış fiyatı 26,16 lira yani pompa
satış fiyatı 20 Aralıktan şu ana kadar yüzde 124
arttı. Bakın, ham petrolün fiyatı yüzde 42 artıyor ama
motorinin pompa satış fiyatı bu süre içerisinde yüzde 124
artıyor.
Sebebini size açıklıyorum: En büyük
sebeplerinden bir tanesi vergidir. 20 Aralıkta
Değerli arkadaşlar, bu yanlış
ekonomi politikasından dolayı döviz artıyor ve döviz
artışıyla siz vergiyi de artırıyorsunuz; bu da
akaryakıtın fiyatının bu kadar yükselmesine sebep oluyor.
Avrupa ülkelerine baktığımız zaman -ben Almanyaya
bakıyorum- Almanya dün itibarıyla dedi ki: Ben akaryakıttaki
vergi yükünü indiriyorum. Değerli milletvekili arkadaşlarım, vallahi
de billahi de ben Almanyayı kıskanıyorum. Niye
kıskanıyorum? Çünkü esnafını düşünüyor, çünkü
çiftçisini düşünüyor, çünkü nakliyecisini düşünüyor. Bugün
akaryakıta zam geldiği zaman iğneden ipliğe her şeye
zam geliyor ama ne yazık ki iktidar bunun farkında değil.
Almanya Hükûmeti vatandaşının cebini düşünüyor, bizim
Hükûmetimiz ise Ben kasayı nasıl doldurabilirim?i düşünüyor
çünkü kasa bomboş.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ben buradan iktidara sesleniyorum, lütfen akaryakıttaki ÖTVyi
kaldırın, lütfen akaryakıttaki KDVyi yüzde 1e indirin, böylece
akaryakıt fiyatları en az 6 lira düşecektir. 6 lira
düşmesi, enflasyonunun da direkt düşmesine sebep olacaktır.
Çiftçi de rahatlasın, nakliyeci de rahatlasın, servisçi, otobüsçü de
rahatlasın, tüm esnafımız rahatlasın ama nerede
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bir de petrolcülerin en büyük sıkıntılarından bir tanesi
teminat mektubu. Siz diyorsunuz ki: Ben şirketin cirosu üzerinden teminat
mektubu istiyorum yüzde 1 olarak. İsteyebilirsiniz ama sizin, o şirketin
başka faaliyetleri varsa o faaliyetlerini cirosundan çıkarıp
akaryakıt satışları üzerinden yüzde 1 oranında teminat
mektubu istemeniz gerekiyor. Şirket petrol satıyor, şirket
otomotiv bayiliği yapıyor, şirket inşaat yapıyor ama
siz sadece diyorsunuz ki: Ben şirketin tüm cirosu üzerinden
Bu bir
haksızlıktır. Sizin sadece akaryakıt cirosu üzerinden o
yüzde 1 teminatı almanız gerekiyor.
Ben, yine, buradan Sayın Bakanı,
iktidarı uyarıyorum; petrol esnafını mağdur etmemek
için, 12 bin tane benzin istasyonunu kapanma noktasına getirmemek için
lütfen bu uygulamadan vazgeçin diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Değerli
milletvekili arkadaşlarım, ben buradan iktidara tekrar sesleniyorum:
Akaryakıttaki vergi yükünü indirin, KDVyi yüzde 1e düşürün, ÖTV
sıfırlansın ve göreceksiniz ki iğneden ipliğe olan tüm
eşyaların fiyatı ucuzlayacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 335
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tulay
Hatımoğulları Oruç Hasan
Özgüneş İmam
Taşçıer
Adana Şırnak Diyarbakır
Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü Şevin
Coşkun
İstanbul İzmir Muş
Sezai
Temelli
Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Van
Milletvekili Sezai Temelli.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SEZAİ TEMELLİ (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Sayın Başkan, sabah bir yoklama
yaptınız, bu yoklamadaki sayı ile şimdiki sayıyı
karşılaştırırsanız Meclisin yüzde 90ı
burada yok. Dolayısıyla yoklamanın amacı Meclisin nitelikli
çalışmasına yönelik değilmiş, bunu anlıyoruz.
Yasa teklifinde ihracat geçiyor diye ihracattan örnek verelim o zaman:
İhracat rakamları da artıyor fakat hiçbir sorunu çözmüyor.
İhracat geçen seneden bu seneye yüzde 20 artmış, ihracatın
yüzde 20 artışıyla beraber dış ticaret
açığı beş ayda geçen seneyi yakalamış.
İthalat yüzde 40 artmış, cari açık artmış yani
velhasıl, ihracatın artışı hiçbir dış
ticarete yönelik problemi çözememiş. Aynı şekilde, ekonomi yüzde
7 büyümüş, ekonominin yüzde 7 büyümesine karşılık
toplumdaki bütün sorunlar derinleşmiş; yoksulluk artmış,
işsizlik artmış, her gün zamlar
Biraz önce örnekleri de
verildi, hiçbir problemi çözmeyen bir büyümeden bahsediyoruz. Aynı
şey siyasette de söz konusu. Siyasete yönelik alınan her karar
ülkenin siyasi barışını âdeta dinamitliyor, ortadan
kaldırıyor. Toplumsal barış adına bahsedeceğimiz
hiçbir şey kalmamış. Yani yoklama almakla Meclisi nasıl
nitelikli çalıştıramıyorsanız, bu atılan
hamlelerle de ekonomide, siyasette yapılan her şey âdeta bir hamster
döngüsüne bütün ülkeyi sıkıştırmaktan başka bir
şey değildir. Yol almamız lazım, ileri gitmemiz lazım,
ülkenin sorunlarını çözmemiz lazım. Ülkenin
sorunlarını çözebilmenin yegâne yolu da aslında ülkenin temel
sorunlarını doğru tespit etmekten, ekonomide, siyasette,
adalette, yargıda bütün kurumlarıyla çözümler üretmekten geçiyor.
Tabii ki bunu Meclis yapacak ama Meclisin önüne gelen yasalara
baktığımızda ya da Meclisin çalışma aklına
baktığımızda bundan ne kadar uzak olduğunu sabah hep
birlikte yaşadık.
Evet, ülkenin sorunları nedir? İki temel
sorunu vardır bu ülkenin: Biri, Kürt meselesidir; diğeri, yoksulluk
meselesidir. Bu iki meseleyi önüne koyup bu Meclis sağlıklı,
kalıcı çözümler üretmediği sürece toplumsal barıştan,
siyasi barıştan, iktisadi barıştan söz etmek mümkün
değil. Ortada olan kaostur, ortada olan bir çöküştür. Bu
çöküşten çıkmanın yegâne yolu meseleleri doğru tespit
etmekten geçiyor.
Bugünkü iktidar ne yapıyor Kürt meselesini
çözmek için? Savaşı dayatıyor. Bakın, AKP Genel
Başkanı 2013te, çözüm sürecinde Bu ülkenin 300 milyar doları
bu savaşa gitmiştir, bu savaşı durdurmak gerekir. diyor. O
günden bugüne üzerine en az bir 300 milyar dolar daha eklenmiştir.
Dolayısıyla savaşı finanse etmek pahalı bir
iştir, savaşı sürekli hâle getirmek ülkeyi yıkıma
götüren bir iştir. Savaştan kurtulamadığınız
sürece Kürt meselesini çözme şansınız yok. Kürt meselesinin
çözümü barıştan geçiyor, barışı var etmekten geçiyor.
Bunun yolu da demokratik çözümden, demokratik müzakereden geçiyor; tecritten
değil.
Yoksullukla mücadele her şeyden önce
yolsuzlukla mücadeleden geçiyor. Bugün bir oligark sistemini finanse ederek
Türkiyenin yoksulluk problemini de çözemezsiniz. Hele hele savaşın
olduğu bir yerde yoksulluğu çözmeniz zaten mümkün değil.
Dolayısıyla, Türkiye barışını arıyorsa,
Türkiye toplumsal siyasi barışını arıyorsa meselelere
ciddi yaklaşmak zorunda, ciddi çözümler üretmek zorunda. Bugünkü iktidar
bunu yapabilir mi? Yok. Peki, iktidarı destekleyen muhalefet partisi bunu
yapabilir mi? Yok. Gerçi her zaman onların fikirleri iktidarda, kendileri
muhalefetteler ama... Dolayısıyla, talihsizliğe bakın ki 12
Eylülde bunu dile getirenler bugün de aynı şeyi söylüyorlar,
aynı vebalin altında olmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla da
bu meseleleri çözmek için aslında gerçek anlamda rasyonel bir akla
ihtiyacımız var. Fakat, bugünkü iktidar rasyonel aklı
çalıştıracak bütün kurumları da -Merkez
Bankasını, hazineyi, yargıyı- tahrip etmiş
durumdadır, tahrip etmediği hiçbir kurum kalmamıştır.
Nasıl çözüm üreteceksiniz? Tabii ki çözüm
üretemeyeceksiniz. Zaten biz çözüm üretilemediği için bu denli gayriciddi
ve ahlaken kabul edilemeyecek bir söylemin içine
sıkışmış bulunuyoruz. Bugün meselenin çözümü
barıştan geçiyor, bugün meselenin çözümü birlikte ürettiğimiz
zenginliğin hakça, adaletçe paylaşımından geçiyor; bunun
adına da hareket etmek zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla)
Karşımızdaki meselenin ciddiyetinin farkına vararak ciddi
adımlar atmak zorundayız. Para politikasının çöktüğü
bir yerde kalkıp nasla çözüm üretemezsiniz; maliye politikasının
çöktüğü bir yerde suluya vergi salarak çözüm üretemezsiniz; Meclisin
çöktüğü bir yerde yoklamayla çözüm üretemezsiniz. Ciddi olmamız
lazım. Ciddi olmak için ciddi bir Meclise ihtiyacımız var. Ciddi
olmak için, meselelerimizi çözmek için ciddi bir iktidara ihtiyacımız
var; bunun yolu da seçimden geçiyor.
Halkların Demokratik Partisi barış
için, ortak zenginliğin hakça, adaletçe paylaşımı için
seçime de hazırdır, geleceğin iktidarına da
hazırdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
Adana İstanbul Kayseri
Aytun
Çıray İbrahim
Halil Oral
İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 335 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 13 Ocak 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanununun 88inci maddesine Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, belirlediği işletmeler ve kuruluşlar
için uygulamada birliği ve sürdürülebilirliği sağlamak için
Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını belirlemek, buna
göre yayımlamak ve düzenlemeler yapılmasına... dair fıkra
ekleniyor.
Bu kanun ne zaman çıkmış
arkadaşlar? 2011 yılında yani sizin Hükûmet olduğunuz
yıl. İşte, biz bunun için Kanun maddeleri hem ana hem de tali
komisyonlarda enine boyuna görüşülsün, sivil toplum
kuruluşlarından görüş alınsın, maliyet, fayda, etki
analizleri yapılsın. diyoruz. Yoksa böyle tekrar tekrar, döner
dolaşır aynı kanun üzerinde ilaveler yapmak zorunda
kalırız. İktidarınızda, kanunlar resmen yamalı
bohçaya döndü.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ bu maddenin gerekçesinde Helal uygunluk
değerlendirme faaliyetlerinin yine bu şekilde devam etmesini,
faaliyetlerini helal akreditasyon güvencesi altına alınması
suretiyle kamu refahına katkı sunulmasını hedefliyoruz.
diyor.
Arkadaşlar, bizim necip milletimiz helali,
haramı çok iyi bilir; harama elini sürmez, boğazından geçirmez.
Siz Hükûmet olarak bir şey yapmak istiyorsanız, artan ham madde,
girdi ve navlun maliyetlerinin çözümüne yönelik adımlar atın. Kanun
teklifini biz verdiğimizde siz Cumhur İttifakı olarak
reddediyorsunuz; siz getirin, biz destek verelim, oy çokluğuyla birlik
beraberlik içerisinde hemen geçirelim. Yeter ki çiftçimizin, sanayicimizin
ürünlerini ihraç eden ihracatçılarımızın faydasına
olsun.
Bakın, 1980 yılında yani bundan
kırk yıl önce ihracata dayalı dünya ticaretinden
aldığımız pay yüzde 0,86 iken 2020 yılı sonunda
bu pay 0,85e düşmüş yani dünya ticaretindeki payımız
kırk yıl öncesinin altına düşmüş. Yine, ülkemizin
gelişmekte olan ülkeler grubu millî geliri içerisindeki payı AK
PARTİnin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 3,34 iken
2020 yılı sonunda yüzde 2,12ye düşmüştür. Ekonomi Faiz
sebep, enflasyon sonuç. demekle düzelmiyor arkadaşlar. Sizin yapmanız
gereken tek şey: Üretimi sağlamak için çiftçiye, sanayiciye destek
olmak, esnafa destek olmak; ithalata ağırlık vererek hem
sanayiciyi hem çiftçiyi hem de vatandaşlarımızı
perişan etmeyin; her sektörde üretenlere destek olun, olun ki onlar da
çalışanları da evlerine ekmek götürebilsin, istihdam artsın,
vatandaşlarımız mutlu olsun. Üretim olmazsa zaten yoksulluk
sınırının altında yaşayan emekli, memur,
işçi için kıtlık da kapıda, haberiniz olsun. Yoksa
bazı milletvekili arkadaşlarımızın dediği gibi
taneyle, gramla satın almak yetmiyor, ihtiyaçlar karşılanmıyor,
insanlar inim inim inliyor.
Çiftçilerimiz, sanayicilerimiz maliyetler yüzünden
üretemez oldular. Bakın, bugün ülkemizde tam 714 firmayı TMSF
tarafından atanan kayyumlar yönetiyor. Toplam aktif büyüklükleri 85 milyar
Türk lirası ve 45 bin kişi çalışıyor bu firmalarda.
Üzerine bir de bu şirketlere TMSF tarafından 282 kişi
atandı. AK PARTİ, Varlık Fonunda olduğu gibi her türlü
ekonomik gücü elinde toplamaya çalışıyor; yanlış
üstüne yanlış.
Bir başka husus da: Ülkemiz, kendi nüfus
bütünlüğünü tehlikeye atacak düzeyde kalabalık toplulukları
sınırları içinde barındırmak ve beslemek zorunda
değil. Türkiye, hiçbir üçüncü ülkenin refahı uğruna kendi
vatandaşlarını refahtan mahrum bırakamaz,
bırakmaması gerekir. Türkiye, açık ya da gizli anlaşmalar
sonucunda kimsenin hendeği olamaz, olmamalı. Hiçbir
milletlerarası sözleşme ya da uluslararası hukuk kuralı
Türkiyenin küçük bir Avrupa ülkesi kadar sığınmacı nüfusu
barındırmasını zorunlu kılamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Türkiye,
nüfus mühendisliği yoluyla üçüncü dünya ülkesi standartlarına
hapsedilemez, Türk milleti kölelik veya paryalık düzenine mahkûm edilemez.
Sığınmacı meselesi, hamasi nutukların, gündelik siyasi
seçim yatırımlarının aracı değildir. Biz,
İYİ Parti olarak akılcı, hukuka uygun, millî karakterimize
yaraşır bir şekilde ülkemizi bu büyük sıkıntıdan
kurtarmaya kararlıyız. Yok, Biz yapamıyoruz. diyorsanız,
benim tek söyleyeceğim şey; bekleyin, az kaldı, biz geliyoruz, liyakatli
kadrolarımızla bizim bütün hazırlıklarımız tam
diyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray Hayrettin
Nuhoğlu
Adana İzmir İstanbul
Dursun
Ataş Ümit
Beyaz Fahrettin
Yokuş
Kayseri İstanbul Konya
İbrahim
Halil Oral
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yirmi yıl sonra nihayet ülkemizde enflasyon
canavarı hortladı. Yıllık resmî enflasyon yüzde 70i
aştı, gerçek enflasyon ise yüzde 150yi buldu. AK PARTİ
iktidarı yüzde 36lardan aldığı eski Türkiyedeki
enflasyonu -çok şükür, kutluyorum- yüzde 150lere çıkardı yani
şampiyon oldu. Bir yılda akaryakıta yüzde 300 zam,
elektriğe yüzde 200 zam, doğal gaza yüzde 150 zam, TEKEL ürünlerine
yüzde 200 zam, gübreye yüzde 400, yeme 250; ekmeğe zam, süte zam, suya zam,
iğneye ipliğe zam; zam zam zam, zam oğlu zam. Vatandaş
yoksulluktan 3 öğün yemek yiyemiyor, siyasi iktidar günde 3 öğün zam
yapıyor. Akşam zam, sabah zam, sağa dön zam, sola dön yine zam.
Vatandaş perişan, artık uykudan zamla uyanıyor, halk
perişan. Halk Yeter artık. Bunun bir sonu yok mu? Zamlardan
bıktık, tükendik, açız. diyor ama duyan yok. Sarayda her
şey tozpembe, çok güzel; onun için duymuyorlar. Duymasalar da söyleyelim:
2022 yılı Ocak-Nisan arası resmî enflasyon yani sahte enflasyon
yüzde 32. Sahte enflasyona göre memura, emekliye, işçiye zam
yapılır. Ne oluyor? Şu anda 10 milyonu aşkın, 12
milyon emekli iktidardan yüzde 32 oranında alacaklı; iki ay sonra
tekrar zam alacaklar -altı aylık zam farkı- en az yüzde 40
alacaklı yani her ay benim emeklim iktidardan ortalama 1.250 lira alacaklı.
Memurlarımız da yüzde 25 alacaklı, onlara da
baktığımız zaman onlar da her ay 2 bin lira alacaklı;
işçilerimiz de aynı. Sayıları 19 milyona varan emekli,
memur, işçinin bu alacaklarını neden ödemiyorsunuz? Bu memur, bu
emekli, bu işçi yani 19 milyon vatandaşımız -soruyorum
size- size ne yaptı Allah aşkına, hangi kötülüğü
yaptı? Önümüzdeki iki ay yine bunlar enflasyon altında inim inim
inleyecekler, niye çare bulmuyorsunuz? Niye borcunuzu ödemiyorsunuz?
Bakın, geçiş garantili yol ve köprülere
paralarını peşin peşin ödüyorsunuz, 5li çeteye ihalelerini
peşin peşin ödüyorsunuz; uçmadığımız
havaalanlarından, geçmediğimiz köprülerden,
yatmadığımız hastanelerden garanti paralarını
devletin hazinesinden peşin peşin ödüyorsunuz. Yine soruyorum: Allah
aşkına, memurun, emeklinin, işçinin alacağını
niye ödemiyorsunuz; bunlar size ne yaptı? Şimdi yine soruyorum:
Holdinglerin, şirketlerin milyarlarca liralık vergi
borçlarını sildiniz, hızınızı alamadınız,
TÜRK TELEKOMu geri alalım. dediniz, Haririye 24 milyarı ödediniz.
Yahu arkadaşlar, bunlara paralar var. Hele hele
sarayda sayısı belli olmayan danışman, üst düzey
bürokratlara üçer, beşer, onar maaşları tıkır
tıkır ödüyorsunuz. Örtülü ödeneği saymıyorum;
milyarları oradan da ona buna gönderiyorsunuz. Yahu, yine soruyorum, Allah
aşkına, bir cevap arıyorum: 19 milyon emekliye, memura,
işçiye borcunuzu niye ödemiyorsunuz? Size ne yaptı bu halk? Bu
insanlar size ne yaptı? Allah aşkına ya, bir cevap verin de bu
cevabı bir duyalım diyorum ama biliyorum ki verecek cevabınız
yok.
Sürem bitiyor. Yoksulluk
sınırının 19 bin lira olduğu, açlık
sınırının 6 bin lira olduğu ülkemizde tam tamına
20 milyon emekli, memur, çiftçi, vatandaş açlık
sınırının altında gelire sahip.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Hiç mi
vicdanınız yok ya, borcunuzu niye ödemiyorsunuz?
Bakın size birkaç zamla ilgili şiir
okuyayım da gönlünüz şenlensin.
Zam geliyor, zam geliyor.
Sık kemeri zam geliyor.
Benzine de zam geliyor.
Arabaya da zam geliyor.
Gelince de tam geliyor.
Baba, kömür al, zam geliyor.
Ana, ekmeğe de zam geliyor.
Et, süt yine zamlanıyor.
Zam geliyor, zam geliyor.
Gelince de tam geliyor.
Oğlum hasta, kızım saralı.
Hastalanma, doktor paralı.
Fakir fukara çok yaralı.
Zam geliyor, zam geliyor.
Sık kemeri zam geliyor.
Her şeyin başı oy baba, oy.
Zam gelince boş cebine koy.
Olan oldu, ister çalış iste soy.
Zam geliyor, zam geliyor.
Sık kemeri zam geliyor.
Gelince de tam geliyor.
Hoşça kalın efendim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Keven, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
Yozgatın Aydıncık ilçesine bağlı Kazankaya köyünde
bulunan Kazankaya Kanyonuna ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgat Aydıncık ilçemize bağlı
Kazankaya köyünde bulunan Kazankaya Kanyonu doğal mirasımız
olarak ziyaretçilerini beklemektedir. Kazankaya Kanyonu, höyükleri,
yaylaları, ormanları ve piknik alanlarıyla önemli bir alternatif
turizm potansiyeline sahiptir. Ancak Kazankaya Kanyonunun ekoturizme
kazandırılması için hem Kültür ve Turizm
Bakanlığı hem de Orman Genel Müdürlüğü buraya uygun bir
proje geliştirmelidir.
Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ersoy
vermiş olduğum soru önergemi bir cümleyle geçiştirerek Proje
çalışmaları devam etmektedir. demiş ve somut bir bilgi
vermemiştir her zaman olduğu gibi. Kültür ve Turizm Bakanı
Sayın Ersoyu Kazankaya Kanyonuna davet ediyorum. Daha önce Sarıkaya
Roma Hamamına davet etmiştim ancak bir cevap
alamamıştım. Umarım Yozgatta bulunan tarihî, turistik ve
doğal güzelliklerimize gerekli ilgiyi gösterir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer, buyurun.
34.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Karaisalı ilçesine bağlı Kızıldağ
Yaylasının elektrik altyapısı sorununa ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana Karaisalı ilçemize bağlı -27
kilometrelik mesafede- Kızıldağ Yaylamız bulunuyor. Yöre
halkının yoğun olarak rağbet ettiği
Kızıldağ Yaylasında kır kahveleri, kır lokantaları,
bakkallar, fırınlar ve kasaplar hizmet vermektedir. Çeşit
çeşit ağaçlarla iç içe olan yaylada kamp kurarak
Kızıldağda yürüyüş yapabilir, yaban hayatı
inceleyerek fotoğraf çekebilirsiniz. Ama 21inci yüzyıla
geldiğimiz bugünlerde ancak akşamları elektrik
kullanamazsınız, elektrikli hiçbir aleti şarj edemezsiniz çünkü
Kızıldağ Yaylasında elektrik altyapı sorunu hâlâ
çözülemedi, çözülmüyor da. Elektrik altyapısı tamamlanmıyor,
vatandaşlar büyük mağduriyet yaşıyor. Bölgenin aynı
zamanda turist çeken bir alan olması
Turizm sezonunun da açıldığı bu
dönemde bir kez daha buradan yetkililere konuya kalıcı çözüm
bulmaları için uyarıda bulunuyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat
Sezal ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37
Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4441) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 335) (Devam)
BAŞKAN 11inci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 335
sıra sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile
İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 11inci maddesiyle eklenmesi öngörülen ek maddenin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(1) Bu Kanunun
3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere
ve ikinci fıkrasına aykırı olarak akredite
olmaksızın helal uygunluk değerlendirme hizmeti veren
kuruluşlara, Helal Akreditasyon Kurumu Yönetim Kurulu 100.000 Türk
lirası ile aykırılığın niteliğine göre bu
tutarın 2 katına kadar idari para cezası uygulamaya yetkilidir.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Tacettin Bayır
Kocaeli Antalya İzmir
Müzeyyen
Şevkin Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Adana Kırklareli Edirne
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz burada ne
konuşursak konuşalım, hangi teklifi görüşürsek
görüşelim vatandaşın sıcak gündemi fahiş elektrik
zamları, doğal gaz zamları, akaryakıt zamları yani
vatandaşın gerçek gündemi temel gıdanın zamları,
korkunç enflasyon, korkunç faiz ödemeleri. Gündem, korkunç işsizlik,
korkunç yoksulluk.
Ekonomiyi uçuracağız. deyip ekonomi
kitabı yazanlar sarayda kitap satışlarını takip
ederken vatandaş kitabın sayfalarını âdeta parçalıyor
şu anda. Ekonomiyi uçuracağım. diye millete masal
anlattınız; enflasyonu uçurdunuz, faizleri uçurdunuz; mazot, benzin
fiyatlarını uçurdunuz; doğal gaz, elektrik
fiyatlarını, kiraları uçurdunuz; patlıcan, biber, domates,
fiyatlarını uçurdunuz; ekonomiyi yere çaktınız, dibe
vurdurdunuz. Vatandaşlar uzaya çıkmayı beklerken fiyatlar uzaya çıktı.
Değerli milletvekilleri, dünya gıda
güvenliğiyle meşgulken, on yılını, yirmi
yılını planlarken AKP tarımsal üretim yapan yerli, millî
kuruluşlarımızı, fabrikalarımızı da yok
pahasına sattı. Şimdi de yabancı çiftçiye el avuç açar
duruma geldik; şeker istiyoruz, buğday istiyoruz, ayçiçeği
yağı istiyoruz; aziz milletimizin dikkatine de sunmak istiyorum.
TÜRKŞEKERin 10 fabrikasını 680 milyon dolara
özelleştirdiler yani bugünün parasıyla 11 milyar liraya
sattılar. AKP ve MHP sadece geçtiğimiz ay, nisan ayında bir
aylık 19 milyar lira faiz ödediler. 10 şeker fabrikasını 11
milyar liraya satanlar, bir ayda, evet, sadece bir ayda 19 milyar lira faiz
lobisine para ödediler. Şimdi, buradan sormak istiyorum: Bu mu devlet
yönetimi, bu mu yönetim anlayışı, bu mu ahlak, bu mu erdemli
olmak, bu mu halkın çıkarı, bu mu milletin çıkarı?
Hani diyorlar ya Biz yerli ve millîyiz. diye, bunun neresi yerli ve millî,
ben bir türlü anlayabilmiş değilim. Burada AKPnin beceriksiz,
zenginsever ve çakma ekonomistleri yüzünden güzel ülkemiz şu anda borç
batağına girdi hem de ciddi bir anlamda, vatandaş da sefalete
sürüklendi. Şirketler borç batağında, aileler borç
batağında, şahıslar borç batağında.
Sattınız, yediniz, sattınız, yediniz ve bir türlü
doymadınız; israfa ve şatafata düştünüz,
sınırsızca da harcadınız yetimin parasını.
Yandaşlarınızı zengin etmek için, vatandaşın
geleceğini ipotek altına almak için üretime ve istihdama
katkısı olmayan betona sınırsız kaynak
ayırdınız. Yirmi yılın sonunda ne oldu? Sonuç, hüsran.
Köprülerden, yollardan geçmek pahalı, vatandaş için
ulaşılmaz olmuş; konut kulelerine ise yandaş ve zenginler
yerleşmiş. Vatandaş ne yapıyor? Barınacak iki göz oda
dahi bulamıyor artık. Kendileri saraylarda, yandaşları da
kulelerde ve villalarda oturur hâle gelmişler; vatandaşlar ise
kiralık ev bulamıyor, bulsa da kirasını ödeyemiyor, binbir
zorlukla ödeyebileni de ev sahibi taciz ediyor, Hadi kardeşim, evi
boşalt. diye. Sayenizde asgari ücretli -yapılan hesaplamalarda- tam
yüz doksan yedi yılda 1 ev alabiliyor. Kimin umurunda, var mı vatandaşın
sorunuyla dertlenen? Tabii ki yok çünkü saraylardan aşağısı
gözükmüyor. Kendi zenginliğini bugün yaşayanlar milletin
zenginliğini öbür dünyaya bırakmış durumda.
Değerli milletvekilleri, milletine Aziz Türk
milleti ya da Efendiler diye seslenen Büyük Atatürkten,
Cumhurbaşkanından milletine küfreden Cumhurbaşkanına
geldik. Güzel ülkemizi, aziz milletimizi bu kirli ve nefret dilinden biz
kurtaracağız.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
liderliğinde çıktığımız yoldan bizler asla geri
dönmeyeceğiz, asla pes etmeyeceğiz; baskı, şiddet kimden
gelirse gelsin asla ve asla da boyun eğmeyeceğiz çünkü biz
Kuvayımilliye ruhunu taşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) Milletimiz hiç
endişe etmesin; halkın iktidarında çiftçinin, esnafın yüzü
gülecek; gençler caddelerde, sokaklarda, parklarda gülerek özgürlüğü
yaşayacak, özgürce konserlere katılacak, istediği müziği
dinleyecek.
Milletin kürsüsünden aziz milletime sesleniyorum:
Çalışanlarımız, esnafımız, çiftçimiz, emeklimiz,
işçimiz, memurumuz, kadınlarımız, gençlerimiz; önümüzdeki
süreçte bize katılın; hakça paylaşım, kardeşçe
yaşam için, birlikte zenginlik istiyorsak bize katılın; kavga
yerine barış, nefret yerine sevgi istiyorsanız bize
katılın.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 335
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu İmam
Taşçıer
Şırnak İstanbul Diyarbakır
Şevin Coşkun Mahmut CeladetGaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Muş Bitlis İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FUAT KÖKTAŞ (Samsun)- Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen Bitlis
Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
335 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 11inci maddesi üzerine söz
aldım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
Bitlis dere yatağında bulunan iş yerleri
Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli yapı ilan
edilerek yıktırıldı. Dükkânları yıkılan
vakıf kiracıları ve emekçiler İŞKUR üzerinden İl
Özel İdaresinde işe alındı, altı ay geçtikten sonra
tamamı işten çıkarıldı, önce dükkânları sonra
işleri ellerinden alındı. Hani mağduriyet yoktu? Hani
herkesin hakkı teslim edilmişti? Çoğu kiracı, o dükkânlarda
yıllarca çalıştı, emek verdi, para verdi ve sonunda,
gelinen noktada ellerinde hiçbir şey kalmadı. Bu mağduriyeti
yaşayan hemşehrilerime şunu belirtmek isterim: Bu yapılan
haksızlıkları unutmadık, unutturmayacağız. Ahlat
sarayı ve ilave bakan konutu için ayırdığınız
parayı üretime yönelik yatırımlara harcasaydınız
birçok insana istihdam ve ekonomiye de katkı sağlardınız.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidara gelirken
yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceği sözünü verdi.
Yirmi yılda yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar olarak tabir edilen 3Yyi bir
ilaveyle 4Y yaptınız, dördüncü de yalan. Bu süreçte,
bırakın mücadeleyi, bunların dördünü de 4 misli
artırdınız. Ben bugün burada yasaklar ve yalanlar üzerine
konuşmak istiyorum. Yasakla mücadele anlayışınızın
sonucunda baskıcı, otoriter ve hukuk tanımaz bir rejim
dayatıldı. Yasaklarınızın asıl amacını
örtmek için de yalanı bir enstrüman olarak kullanıyorsunuz. Bir
yandan Kürt-Türk kardeştir." deyip diğer yandan kardeş
dediğinizin kendi diliyle şarkı söylemesini, konser vermesini,
tiyatro oyunu sergilemesini, belediyelere tabelalar asmasını, Meclis
kürsüsünden halklara seslenmesini dahi yasakladınız. İşte
Aynur Doğanla başlayan Kürtçe yasağı geçtiğimiz gün
Tatvanda yine kendini gösterdi. Tatvanda 31 Mayısta Tiyatro Mencel
tarafından sahnelenmesi beklenen Hay Lo Dîsa Tevlihev Bû yani Eyvah,
Gene Ortalık Karıştı oyunu Tatvan Kaymakamı
tarafından sudan bahanelerle yasaklandı. Şimdi, bu yasağa
bir de yalan gerekçe bulmak lazım diyen Kaymakamlık, Kültür
merkezinde teknik sorun var. masalını anlatmış. Teknik
sorunu çözelim. diyorlar, Kaymakamlık gerekçe göstermeden oyuna izin
vermiyor. Kültür merkezinde teknik sorun yok, memleketi yönetenlerde zihniyet
sorunu var. Dün, AKP sözcüsü Sayın Özşavlı da Kaymakamın yalanını
bu kürsüden anlattı, güya Kaymakam alternatif göstermiş. Tabiri
caizse markette kâğıt peçete isteyene Ondan kalmadı, yerine
zımpara kâğıdı versek olur mu? gibi bir açıklamaya
benziyor. Hani bir söz vardır Açık kalpli mert düşman, içten
pazarlıklı dosttan daha iyidir. diye. Sayın Kaymakam, çık
açıkla, de ki: Ben Kürtçeye tahammül edemiyorum. Çık, de ki: Ben
insanların kendi diliyle, kendi rengiyle var olmalarını kabul
etmiyorum. Sanki kültür merkezi Kaymakamın babasının
parasıyla yapılmış. Halkın vergileriyle
yapılmış bir yerde sen kimin dilini yasaklıyorsun? Kültür
merkezi, sabahtan akşama, sizin AKP il ve ilçe yöneticilerinizin ve
yandaş bürokratlarınızın propaganda merkezi mi? Bitlis
Belediye Başkanı göreve geldiğinde, ilk icraatı belediye
binasına asılı Kürtçe
(x) yazısını kaldırmak
oldu. Bir belediye başkanı kendi dilini siyasi bir dil olarak
adlandırırsa, başkaları da yasaklamak için elinden gelen
her türlü oyunu sergiler.
Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları
ve Kürt diline tahammül edemeyenler; sizin gibi niceleri geldi geçti, Kürt dili
varlığını sürdürdü ve sürdürecek. Harama bulaşıp
helal akreditasyondan bahsetmek hiç yakışmıyor. Gün gelecek, bu
aldığınız kararlardan sizler de utanç duyacaksınız.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
11inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray Dursun
Ataş
Adana İzmir Kayseri
Hayrettin
Nuhoğlu İbrahim
Halil Oral
İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FUAT KÖKTAŞ (SAMSUN) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurunuz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi Kanun Teklifi'nin 11inci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin genel
amacı ihracatı artırmak olsa da teklif, ihracatçıların
sorunlarını çözmekten çok uzaktır. Nitekim, görüşülen
teklifle ihracatçıların desteklenmesine yönelik düzenlemelerin
getirildiği iddia edilse de ihracatçıların artan ham madde,
girdi, konteyner ve navlun maliyetlerinin çözümüne yönelik tek bir adım
dahi bulunmamaktadır. İhracatın yapısal sorunları çözülmeden
ekonomimiz üzerinde ciddi bir yük oluşturan dış ticaret
açığını kapatmamız mümkün değildir. 2022
yılının ilk dört ayında toplam ihracatımız 87,5
milyar dolarken ithalatımız 116 milyar dolar olmuştur yani sadece
dört ayda dış ticaret açığımız 32,5 milyar
dolardır. Geçtiğimiz nisan ayı verilerine
bakıldığında gerçek tablo daha da net görülecektir. 2022
Nisan ayında gerçekleşen dış ticaret açığı
geçen yıla göre tam yüzde 98,5 artmıştır yani iktidar
İhracat rekorları kırıyoruz. dese de kırılan
rekor dış ticaret açığıdır.
Değerli milletvekilleri, üretimde ithal girdi
payının çok yüksek olması ve paramızın hızla
değer kaybetmesi yüzünden enflasyonun önüne geçilememektedir. AKP'nin
Enflasyon yükselsin, paramız değer kaybetsin, bu sayede
ihracatı artıralım. politikası iflas etmiş,
ithalat-ihracat dengesi sağlanamamıştır. Cari fazla
beklenirken cari açık daha da büyümüş, art arda gelen zamlarla
milletimiz her geçen gün fakirleşmiştir yani AKP'nin birbiri
ardına açıkladığı ekonomi modelleri de tıpkı
AKP iktidarının kendisi gibi iflas etmiştir. AKP iktidarı
kendiyle birlikte devletimizi ve vatandaşımızı da iflasa
sürüklemiştir. Bakınız, AKP'yi iktidara taşıyan
Türkiye tarihinin en büyük krizinden sonra, 2003 yılında bile
enflasyon yüzde 29,5; dolar kuru ise 1,64 liraydı. Bugün ise AKP'nin
masabaşında ayarlamalı enflasyonu bile yüzde 70e,
baskılanan, baskılamak için ülke kaynaklarını heba
ettikleri dolar kuru ise 16 liranın üzerine çıkmıştır.
Diğer yandan, ülkemiz, tarihinin en borçlu
dönemini yaşamaktadır. Vatandaş da devlet de ağır bir
borç yükü altındadır. Ülkemizin dış borç stoku 421 milyar
dolara ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
verilerine göre de Mart 2022 dönemine ilişkin kısa vadeli
dış borç stoku 2021 yıl sonuna kıyasla yüzde 9,9 artarak
132,3 milyar dolar düzeyine çıkarak rekor kırmıştır.
Tüm bu borçlara rağmen, AKP iç ve dış siyasetteki
hatalarına tuhaf ekonomik doktrinler uydurarak Merkez Bankası
kasasını boşaltmıştır. Bugün, dünyada Merkez
Bankası döviz rezervi eksi olan bizden başka ülke yoktur. Yani AKP,
bir yandan, ülkenin doğmamış çocuklarını bile
borçlandırırken diğer yandan, kasadaki parayı da
boşaltmıştır. Şimdi, buradan soruyorum: 421 milyar
dolar dış borç var, kısa vadeli borç 135 milyar dolar, 150
milyar dolar hazine garantili ihaleler var. Türk lirasının
aşırı değer kaybına rağmen 2022
yılını da 70 milyar dolar civarında cari açıkla
bitireceğiz. Söyleyin: Üretim yokken, cari açık rekorlar
kırarken bu borçları ödeyecek dolarları nereden
bulacağız? Kasada dolar yok, yılbaşına göre brüt döviz
rezervi 11 milyar dolar azalmış durumda, net rezerv ise eksi 55
milyar dolar civarında. 2022 yılı merkezi yönetim bütçesi nisan
ayında tam 50,2 milyar lira açık vermiş durumda. Borç bulunsa
bile yüksek faizle karşı karşıyayız. Türkiyenin ülke
risk primi 700 puanın üzerine çıkmış. Örneğin,
İtalya yüzde 4,2; Yunanistan yüzde 4,6 faizle borçlanırken Türkiye
ancak yüzde 10larla borçlanabilmektedir. Faiz lobisini ağzından
düşürmeyen AKP ve Sayın Erdoğan, ülkeyi faiz ve döviz lobilerine
teslim etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak, bugün böylesi bir ekonomik
başarısızlıkla karşı karşıyayız.
Damatla başlayan tutarsız ekonomi politikaları, ekonomi bilimine
aykırı Faiz neden, enflasyon sonuç. modeli, Çin modeli, ihracata
dayalı Kore modeli, Türk tipi ekonomi modeli, Kur Korumalı Mevduat
faciası derken, bu ekonomi modellerinin hepsi çöpe gitmiş, ülke
ekonomisi ise iflas etmiştir. Ve artık AKP, yirmi yıllık
iktidar yolculuğunun sonuna gelmiştir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 1 önerge vardır
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 335 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan bir yıl
ibaresinin bir sene şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
İzmir Şırnak İstanbul
İmam
Taşçıer Şevin
Coşkun
Diyarbakır Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Evet, müflis
tüccardan bir beklentimizin olmadığını söylemek istiyorum
ama halkımız talep ettiği için bu sorunları dile
getireceğiz.
Önce şunu söylemek istiyorum: İktidar ve
yandaşı şahsında bu Mecliste ahlak ölçüleri dibe vurdu. Hakaret,
hamaset, kavga Meclisin gündemi hâline geldi. Onun için, biz, kürsüye
aklıselim çıkamıyoruz, üzüntüyle, utançla bu kürsülere
çıkıyoruz; bu böyle olmamalı. Dışarıdaki
savaşın ceremesini, ülkeyi batırmanın ceremesini getirip
buradaki insanların omuzlarına hakaret olarak bindiriyorsunuz. Bu
kabul edilir bir şey değildir. Halkımız bu konumdan nefret
ediyor, onun için Meclise güveni de kalmadı.
Şimdi, bu Hükûmet çok iddialı geldi.
Vatandaşın biri yoğurt hastasıymış; efendim,
dereyi görür, yoğurt sanar; gölü görür, yoğurt sanar; küçük bir su
birikintisini yoğurt sanar, uykuda yoğurt sayıklar. Toplumun
bütün değerleri, ülkenin bütün değerleri sizin için talan ve
dolardır; bu bir zehirlenmedir, zihinsel bir zehirlenmeyi
yaşıyoruz. Onun için, bizim söyleyeceğimiz hiçbir şeyin bir
kıymetiharbiyesi yok, hiçbir çözüm de buradan çıkmaz yani
tükenmiştir.
Şimdi, Besta bölgesinde Koruculara rant
sağlayalım. diye orman kestiriyorsunuz. Bizim doğamızdan
ne istiyorsunuz siz? Doğayı bu kadar zehirlemek, dolar, para uğruna
doğaya bu kadar düşmanlık ne demek oluyor? Halkımıza
yaylayı yasakladınız; iş yok, işsizlik, açlık,
sefalet diz boyu. Habur Sınır Kapısından -karınca
denilen- günlük olarak federe Kürt bölgesine geçip gelerek 1-2 paket sigara
getirene, 1-2 kilo hurma getirene de göz diktiniz. Bir haftaya
çıkardılar, on gün bekletiyorlar öbür tarafta. Dolayısıyla
Iraktan gelen küçük araçların hepsine her türlü tolerans
sağlanıyor ama bu taraftan giden vatandaşa her türlü zorluk
çıkarılıyor. Niye? Amacınız ne? İnsanlar aç
kalsın, bizim ayaklarımıza eğilsin diye mi bunu
yapıyorsunuz? Yani bu yaklaşımlardan vazgeçin. Her türlü
hakarete ve zulme maruz kalıyorlar o gençler. E, iş yok, güç yok. Ne
yapsın? 2 kilo çay getiriyor ona da el koyuluyor.
Bakın, İnceler köyüne bir baraj
yaptınız, 2008de bitti. O günden bu güne köyün tarlasının,
bahçesinin yarısı susuz. 50 kere dile getirdik, Valiye müracaat
ettik, 2 kilometrelik bir su arkı yapamıyorsunuz. Ne
hakkınız var o köylüde? Niye suyunu yapmıyorsunuz?
Yol sorunu
Şimdi, dün DEDAŞa
bağlı 5 işçi yaşamını yitirdi.
Şırnakın bütün yolları 70 ve 80de yapılan
yollardır. Ha, yapılıyor, mesela, diyelim ki, herhangi bir yola
3 kilometrelik bir onarım yapıyorlar; orada kalıyor yani
Şırnakın devlet hastanesi, bölge
hastanesi güya yapılacak. Memurlar, doktorlar canla başla
çalışıyorlar ama teknik yok ama uzman eleman yok, bir de cevap
veremiyor toplumun ihtiyaçlarına. Kaç kez dile getirdik? Sağlık
Bakanı söz vermişti iki yıl önce Yapacağız. diye.
Nisanda ihaleye çıkardılar, iptal ettiler. Buradan soruyoruz: Niye
yapmıyorsunuz, niye yapmıyorsunuz, neden, sebep ne? O halka
düşmansanız deyin ki Düşmanız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Yani bir hastaneyi
yapacak güç kalmadı mı bu ülkede? Dolayısıyla
Şırnak-Güçlükonak, Şırnak-Uludere, Yüksekova,
Şırnak-Cizre-Beytüşşebap, Şırnak çevre yolu,
Şırnak şehir içi yolları berbat arkadaşlar. Dün de
telefon ettiler. Çevre yolu yapılmış, dört senedir asfaltı
ya da betonu yapılmıyor. Çevrede bahçeler var, oranın tozuyla
hiçbir bahçe ürün vermiyor. Dolayısıyla biz sorunları dile
getiriyoruz ama sizin yapma gücünüzün olmadığını biliyoruz.
Bu ülkeyi batırdınız, bari şu Meclisin ahlakını
bitirmeyin, üslubunu bitirmeyin.
Halkımızı selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 335 sıralı sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde
yer alan hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür ibaresinin hükümleri
Cumhurbaşkanınca yürütülür şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
İzmir Şırnak İstanbul
İmam
Taşçıer Şevin
Coşkun Erdal
Aydemir
Diyarbakır
Muş Bingöl
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılamıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen
Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir. (HDP sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Vekili bulunduğum Bingöl ili
Karlıova ilçesi Kanıreş Mahallesi Halifan köyünde termik
santralin yapım çalışmalarına başlandı. Buna
benzer bir çalışma 1998 yılında
yapılmıştı. 1998 yılında yapılan
çalışmalar neticesinde Halifan köyü sınırları
içerisinde bulunan kömür yataklarının, özellikle kalorisinin
düşük olmasından kaynaklı yapımından
vazgeçilmişti. Almış olduğumuz duyumlar, yapmış
olduğumuz çalışmalar neticesinde, 7 Haziran itibarıyla
Halifan köyünde yine bir termik santral kurulmasıyla ilgili bir
çalışma içerisinde olunduğunu duyduk. Hükûmetin bu yönde,
özellikle de Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünün bu
yönde bir çalışmasının olduğunu. Bundan kaynaklı
eğer Halifan köyüne bir termik santral yapılırsa zaten yok olan,
yok olmakla yüz yüze bırakılan Halifan köyü, Cilligöl köyü,
Hacılar, Azizan, Karabalçık, Göynük (Oğnut), Kürük, Ceban, Kalencik, Toklular ve Sağnis
köylerinde yaşayan tüm hemşehrilerimiz ve köylülerimiz bu termik
santralin yapımından kaynaklı akciğer kanseri, yine
akciğerden kaynaklı olan solunum yolu hastalıklarıyla
karşı karşıya kalacak ve burada yaşayan köylülerimize,
vatandaşlarımıza ölüm getirecektir. Bununla da
kalınmayacak, özellikle Karlıova ilçesi ve bağlı köylerin
geçimi hayvancılıkla yapılmaktadır; bu termik santralin
yapılması hâlinde burada bulunan meralar, çayırlar bu termik
santralden çıkan karbondioksit ve kükürtten kaynaklı yok edilmekle karşı
karşıya kalacaktır. Bu yok edilmekle birlikte yöre halkının
geçimi olan hayvancılık da AKP iktidarı eliyle maalesef
öldürülecektir. En önemlisi de Halifan kömür yataklarının
bulunmuş olduğu yere en yakın Kürük köyü bulunmakta, Bingöl
Merkez ve Genç ilçesinin içme suyu ihtiyacı Kürük köyünden, Kürük köyünde
bulunan su yataklarından karşılanmaktadır. Bu termik
santralin yapılması hâlinde Kürük suyu da âdeta içilemez hâle
gelecek, karbondioksit ve kükürtle bulaşıp zehirlenecektir. Buradan,
Meclis kürsüsünden özellikle Bingöl halkına, Karlıova halkına,
Halifan halkına, Cilligöl halkına, Sağnis halkına,
Hacılar halkına, Karabalçık halkına, Toklular halkına
çağrım şudur: Milletvekilli yapıp Meclise
gönderdiğiniz iktidar partisine mensup Sayın Cevdet Yılmaz,
Sayın Feyzi Berdibek buraları çok iyi bilen insanlar, gelin siz bu
termik santralin yapımına engel olun. Yapılması hâlinde bu,
çok büyük bir günah, çok büyük bir suç olacaktır; bunun vebali de sizin
üzerinizde kalacaktır.
Sayın Meclis, Kürtlere yönelik, Kürt
annelerine, Kürt dedelerine, Kürt babalarına, Kürt nenelerine yönelik
düşman hukuku uygulanmakta ve bunda da
ısrar edilmektedir. AKP iktidarında bulunan özellikle de son
atanan Adalet Bakanı Bekir Bozdağdan sonra... Van ili Edremit
ilçesinde yaşayan 80 yaşındaki Makbule Özer; bakın, tam 80
yaşında. Şu anda Meclis Genel Kurulunda bulunan herkesin annesi
var, herkesin nenesi var. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın annesi Tenzile Hanım; onun da annesi var. CHP Genel
Başkanı Kılıçdaroğlunun, onun da annesi, nenesi var.
Sayın Bahçelinin, onun da annesi, nenesi var. Sayın Akşenerin
annesi ve nenesi var.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya, bırak, senin annen
yok mu?
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bakın,
Makbule Özer yerelde, Edremitte çok tanınan, kırık
çıkıkla ilgilenen bir Kürt anası, bir Kürt kadını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Yine,
rutin bir günde, çıkıktan dolayı evini ziyaret eden bir
kadına yardım etmek amacıyla
Nereden bilsin gelen kişinin
herhangi bir örgüt mensubu olduğunu; bilebilecek durumda değil. Böyle
bir kadına AKP yargısı, yardım, yataklık etmek
suçundan dolayı iki sene bir ay hapis cezası verdi ve bu,
Yargıtay tarafından onandı. Şu anda Van Cezaevinde ve çok
ciddi kalp rahatsızlığı, tansiyon
rahatsızlığı var. Yine hapishanede kalamaz raporu
olmasına rağmen ATK tarafından hapishanede kalabilir raporu
verildi ve şu anda cezaevinde tutuluyor. Neden tutuluyor? Çünkü bir Kürt
kadını, bir Kürt annesi, nenesi olduğu için tutuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalancısın,
yalancısın, yalancısın!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu, bu Meclisin
utancıdır, utancı!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Senin utancın
olsun terbiyesiz!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partili
belediyelerin gelirlerini kısmak ve üç beş fuar organizasyonu
firmasına rant sağlamak amacıyla fuarlardan ilan ve reklam
vergisi alınmaması, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşu olan TİM üzerinde, TİM Genel Sekreteri ve
Yardımcılarının Bakanlık tarafından atanması
yoluyla vesayet kurulması, ihracatçı birliklerinin yedek akçelerinin aktarılmasıyla
İhracatı Geliştirme AŞye kaynak yaratma çabası,
bağımsız ve özerk yapının TİM Başkanı
eliyle âdeta iktidara teslim edilmesi, 13 Haziran 2022de yapılacak TİM
Genel Kurulu öncesinde seçim sonuçlarını etkileyecek nitelikte
değişikliklere gidilmesi nedeniyle teklife Hayır. diyoruz.
Arz ederim.
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama tutanağı
gelmiştir.
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal
ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ile 37
Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair 335 sıra sayılı
Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 284
Kabul : 241
Ret : 36
Çekimser : 7(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Şeyhmus Dinçel Abdurrahman Tutdere
Mardin Adıyaman
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sıraya alınan Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan
ve 44 Milletvekilinin Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 44 Milletvekilinin
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4364) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 328 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu
adına Aksaray Milletvekili Ayhan Erel konuşacaktır.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin geneli üzerinde partim İYİ Parti adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Adalet Komisyonunda görüşmeleri tamamlanan
kanun teklifi, 2 maddesi yürürlük ve yürütme olmak üzere toplam 5 maddeden
oluşmaktadır.
Teklifin 1inci maddesi Avukatlık Kanununun
16ncı maddesine eklenen fıkrayla avukat stajyerinin sigortalı
olarak herhangi bir işte çalışmasının fiilen
avukatlık stajının yapılmasına engel
oluşturmayacağını hükme bağlamaktadır.
Bilindiği üzere, mevcut uygulamada avukatlık stajı
yapılırken sigortalı olma yasağı mevcut idi. Bu madde,
ayrıca avukatlık stajının fiilen yapılmasına
engel olan işler olarak adli ve idari yargı hâkim ve savcı
adayları ile hâkim ve savcı mesleğinden olanları istisna,
kapsam dışı bırakmaktadır. Kamu kurum ve
kuruluşlarındaki kadro veya pozisyonlarda görev yapanların
görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilmesinin yolu
açılmaktadır. Ancak, bu kişilerin aylıksız veya
ücretsiz izinli sayılarak bu stajı yapabilecekleri hükme
bağlanmaktadır.
Teklifin 2nci maddesiyle, Avukatlık Kanununun
177nci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek
değiştirilmektedir. Buna göre, birden fazla baronun bulunduğu
illerde, her baro tarafından adli yardım bürosu
oluşturulabilecektir. Yargı mercilerinin talebi üzerine
yapılacak görevlendirmeler Türkiye Barolar Birliği tarafından
oluşturulan elektronik bilişim sistemi üzerinden o ildeki avukatlar
arasında eşitlik gözetilerek yapılacaktır.
Teklifin 3üncü maddesiyle, Avukatlık
Kanununun 180inci maddesine eklenen fıkrayla, adli yardım
bürolarının gelirlerinin nasıl
dağıtılacağına ilişkin puanlama sistemi
getirilmektedir. Buna göre, her baroya öncelikle 5 temel puan verilecek,
verilen temel puana her 50 üye avukat için 1 puan, ayrıca il nüfusu esas
alınarak her 5 bin nüfus için 1 puan eklenecektir. Birden fazla baronun
bulunduğu illerde her 5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puanın
yüzde 40ı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak,
kalanı ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat
sayısına bölündükten sonra elde edilen rakamın her baronun üye
sayısıyla çarpımı sonucu elde edilecek puana göre dağıtılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'de şu anda hukuk programı bulunan üniversite
sayısı 86dır. Hukuk fakültelerinde okuyan öğrenci
sayısı 85 bine yaklaşmıştır ve her yıl
yaklaşık 20 bin öğrenci hukuk fakültelerinden mezun olmaktadır.
Türkiyede 82 baroya kayıtlı avukat sayısı ise 165 bin
civarındadır, 25 binden fazla stajyer avukatımız mevcuttur.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından
paylaşılan 2021 verilerine göre, Türkiye genelinde hâkim
sayısı 2021 yılında 15.326, savcı sayısı ise
7.494tür. Bu sayılara bakıldığında, Türkiye'de
hukukçu açığı olmadığı, hatta hukukçu
fazlası olduğu bu fazlanın da her geçen yıl artarak devam
ettiği görülmektedir.
Binlerce hukuk fakültesi mezunu, kamuda
çalışan hukuk fakültesi mezunları ile 160 bin avukatı ve
baroları yakından ilgilendiren, adli yardım gelirlerinin
dağıtımını düzenleyen bu kanun teklifine ilişkin
etki analizi raporu düzenlenmemiş olması önemli bir eksikliktir.
Düzenleyici etki analizi; kanun ve Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi taslaklarının bütçeye, mevzuata, sosyal, ekonomik ve
ticari hayata, çevreye ve ilgili kesimlere etkilerini göstermek üzere
hazırlanan ön değerlendirmeyi ifade etmektedir. Buna ilişkin 3
Nisan 2007 tarihli 2007/6 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile
Düzenleyici Etki Analizi Rehberi Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. AK PARTİ döneminde kabul edilmiş
olmasına rağmen, düzenleyici etki analizi, Türkiye Büyük Millet
Meclisine getirilen kanun tekliflerinde maalesef uygulanmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, yargıda iddia, savunma
ve karar olmak üzere 3 sacayağı bulunmaktadır; iddia
makamını savcılar, savunma makamını avukatlar, karar
makamını ise hâkimler temsil etmektedir. Her mercinin kendi içinde
dışarıya ve birbirlerine karşı bağımsız
ve tarafsız olmaları, etkilenmemeleri, baskıya maruz
kalmamaları, adil yargılanma ve silahların eşitliği
olarak tarif edilen ilkenin gereğidir. Hüküm verenin yani hâkimin
tarafsız olmadığı, suçlayan yani savcı ile savunma
yani avukat arasında eşitliğin kurulamadığı bir
yargılama sisteminde adaletin sağlanması kurumsal ve pratik
olarak mümkün değildir. Bu nedenle, adil yargılama
arayışı ve gelişen adalet sistemi avukatı önemseyen
bir bakış açısı geliştirmek zorunda kalmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararlarında savunma ve avukat çok önemli bir yer
tutar. Silahların eşitliği ilkesi gereğince, savunmayı
temsil eden avukat, savcı makamıyla mümkün olduğunca
eşitlenmiştir. Bir devletin demokratik bir hukuk devleti
niteliği taşımasının en önemli araçlarından biri
hiç kuşkusuz yargı işlevinin bağımsız, korkusuz
ve tarafsız mahkemeler eliyle yürütülmesidir. Diğer önemli bir boyutu
ise yargının diğer bileşeni olan savunmanın hukuk
bilgisi yüksek avukatlar eliyle yürütülmesinin sağlanmasıdır.
Ancak bizdeki yargı sistemine göre, bizdeki yargı sisteminin özü
avukatı yargılamada usulen bulunan kişi gibi görmekte olup
Avukat yargılamada bulunmasa da olur. mantığına
dayalıdır, hatta bazı hâkim ve savcılar avukatın
varlığından da rahatsız olduklarını vücut
dilleriyle dile getirmektedir. Gerçekten, savunma oldukça güçsüz,
silahların eşitliği ilkesine baktığımızda da
herhangi bir eşitlik söz konusu değildir. Her geçen gün artan avukat
sayısı, azalan iş sayısı ve verilen desteklerin
azlığı nedeniyle avukatlar iş bulma ve geçim
sıkıntısı yaşamaktadır. Bunun yanı
sıra, avukata yargılama sistemi içerisinde verilen önem
avukatlık mesleğinin saygınlığına zarar vermekte;
şiddete maruz kalma, yaralanma, hatta ölüm oranları her geçen gün
giderek artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
yargının 3 sacayağı olan savcı, hâkim ve avukat
arasındaki silahların eşitsizliği en başta staj
döneminde başlamaktadır. Avukatlık stajı ilk altı ay
mahkemelerde ve adalet dairelerinde, ikinci altı ay ise avukat
yanında olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bir yıl
süren staj boyunca stajyer avukata karşılıksız herhangi bir
burs veya ücret sağlanmaz, herhangi bir işte
çalışması, sigortalı gözükmesi yasaktır. Avukatlık
stajı süresince stajyer, Türkiye Barolar Birliğinin
sağladığı staj kredisinden faydalanabilir. Avukat
stajyerleri, iş sözleşmesi yapmadan sigortasız, stajın
başında bürolarda çalışmaya başlayıp çok
yoğun, insanüstü saatlerde çalışmalarına ve kendilerinden
verim beklenmesine rağmen, öğrenci harçlığı
niteliğinde ücretler almaktadır. Stajyer avukatların en büyük
sorunu, ücretsiz olarak çalışıyor olmalarıdır. Birçok
stajyer avukat hiç maaş almadan yanlarında staj yaptıkları
avukatların işlerini yapmaktadır, kalanların çoğu ise
yaşamlarını idame ettirebilecek kadar bir ücret alamamaktadır.
Ayrıca, bu süre zarfında stajyer avukatlara 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
anlamında sigorta da yapılmamaktadır. Kısaca Stajyer
avukat ücret alamaz, sigortalı ve güvenceli bir işte
çalışamaz, bu anlama gelecek herhangi bir hak talebinde
bulunması da mümkün değildir. Yol ve yemek giderlerinin
karşılanması konusunda bir düzenleme olmadığı
için bazı stajyerler kendi cebinden bunları karşılamak
zorundadır.
Birçok stajyer avukat, gece geç saatlere kadar
çalışmaya zorlandıklarını, bazı hukuk
bürolarında ise cumartesi dahi tüm gün
çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Ücret
sorunundan bağımsız olarak, stajyer avukatlar fazla
çalışma konusunda da hak ettikleri değerlere
kavuşabilmiş değillerdir. Bu durum âdeta stajyer avukatlar açısından
bir angarya oluşturmaktadır. Buna karşılık, hâkim ve
savcı stajyerlerinin staj yaptıkları süre zarfında
maaş ve sosyal hakları verilmektedir. Stajyer avukatlara aynı
hakların tanınmaması, yargının 3
sacayağından biri olan avukatlara bu duruma uygun koşullar
sağlanmadığının, silahların
eşitsizliğinin en açık göstergesidir.
Ancak, bununla birlikte, bu kanun teklifiyle,
şimdi özelde çalışan hukuk fakültesi mezunları ile kamuda
çalışan hukuk fakültesi mezunları arasında bir
eşitsizlik söz konusudur. Şöyle ki: Özelde çalışan hukuk
mezunu insanlar, kişiler staj yaparken ücretli bir işte
çalışma imkânına kavuştukları hâlde, sigortalı
bir işte çalışma imkânına kavuştukları hâlde,
kamuda çalışan avukatlara böyle bir hakkın tanınması
her şeyden önce Anayasadaki eşitlik ilkesine
aykırıdır. Buradaki bir çelişki de ücretsiz izinli
sayılan veya staj döneminde izinli sayılan kamudaki hukuk fakültesi
mezunu bir genç kendi imkânlarıyla bir sigortalı işte çalışırsa
-ki böyle bir imkân tanınmış- o zaman bu sorun nasıl
aşılacak; bunu da Komisyonun takdirlerine sunuyorum.
İYİ Parti olarak avukat stajyerlerinin
sigorta yasağının kaldırılmasını olumlu
karşılamaktayız. Öncelikle avukat stajyerlerine hâkim ve
savcı adayları gibi, stajları süresince bağlanmak üzere
devlet tarafından kaynak ayrılması ve belirli bir statüye
bağlanmaları gerektiğini düşünmekteyiz. Türkiye Barolar
Birliği verilerine göre, yılda 15 bin avukat staj yapmaktadır.
Bu stajyerlere asgari ücret tutarında bir ücretin aktarılması
382 milyon TL'ye mal oluyor ki bunun Türkiye devleti için kolaylıkla
verilebilecek, tahsis edilebilecek bir kaynak olduğu ortadadır.
Bununla birlikte, kanun teklifinin 1inci maddesiyle
kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev
yapanların görevleri sırasında avukatlık stajı
yaparken aylıksız ve ücretsiz izinli sayılmalarının
hem Anayasanın eşitlik ilkesine hem de silahların
eşitliği ilkesine aykırı olduğunu düşünüyoruz.
Şöyle bir empati yapalım: Kamuda çalışırken emek
vermiş, sosyal hayatından, aile hayatından vazgeçmiş, dört
beş sene okuyarak hukuk fakültesini bitirmiş ve hayaline
kavuşmuş insanların bir sene ücretten, aylıktan mahrum
kalması, ekonomik hayatlarını, aile hayatlarını,
sosyal hayatlarını sekteye uğratacağı
düşüncesindeyiz. Bundan dolayı da en azından, kamuda
çalışan hukuk fakültesi mezunu avukat adaylarının kamuda
bulundukları alanda, hukuk birimlerinde stajını yaparak
ücretlerinden mahrum olmaması kendilerine sağlanacak en güzel bir
avantajdır diye düşünüyoruz.
Adli yardım hem Anayasamızın hem de Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında mahkemenin
vermiş olduğu kararlar çerçevesinde, adalete erişim ve hak arama
özgürlüğünün, adil yargılama hakkının olmazsa olmazı,
en önemli unsurlarından biridir. Tabii, adli yardım Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6ncı maddesinde
karşılığını bulan ve yine,
Anayasamızın 36ncı maddesinde
karşılığını bulan adil yargılanma
hakkının doğrudan bir uzantısıdır. Adil
yargılanma hakkı çerçevesinde, fiilen savunma hakkının, hak
arama özgürlüğünün ete kemiğe bürünebilmesi için, hayata geçebilmesi
için, vatandaşlarımızın savunma hakkından
yararlanabilmeleri için adli yardım büroları önemli bir görevi yerine
getirmektedir. Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin
gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme
gücünden yoksun olan kimseler iddia ve savunmalarında, geçici hukuki
koruma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan
yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan faydalanabilirler.
Baroların verdiği adli yardım kararı yalnızca ücretsiz
olarak avukatlık hizmetlerinden faydalanma imkânı sağlar,
yargılama giderinden muafiyet sağlamaz. Mahkemenin verdiği adli
yardım kararı; ilgiliye yapılacak tüm yargılama ve takip
giderlerinden geçici olarak muafiyet, yargılama ve takip giderleri için
teminat göstermekten muafiyet, dava ve icra takibi sırasında
yapılması gereken tüm giderlerin devlet tarafından avans olarak
ödenmesini, davanın avukatla takibi gerekiyorsa ücreti sonradan ödenmek üzere
bir avukat temini imkânı sağlar.
Türkiye'de baroların yapısını
değiştiren ve çoklu baro sistemini getirmeyi öngören Avukatlık
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, 2020 yılı Temmuz ayında kabul edilerek
kanunlaşmıştı. Böylece, pek çok sorunla uğraşan
avukatlar bir de siyasi nedenlerle bölünme ve ayrışma tehlikesiyle
karşı karşıya gelmişlerdi. Çoklu baro düzenlemesi
olarak bilinen 11 Temmuz 2020 tarih ve 7249 sayılı Avukatlık
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun'un Adalet Komisyonu görüşmeleri akabinde verdiğimiz muhalefet
şerhinde şu ifadelere yer vermiştik: Çoklu baro sistemi,
kamusal faaliyetler olan ve uygulamada baroların yetki alanında olan
CMK, adli yardım ve disiplin işlemleri gibi kurumların
işlevsizleşmesine neden olur. Bu durum da yargı erkinin
gerektiği gibi işlememesine, adil yargılanma hakkının
zarar görmesine ve adli faaliyetlerin daha fazla politize olmasına neden
olacaktır. Avukatların cübbelerinde cep ya da düğme bulunmaz,
böylece avukat, savunma faaliyetini menfaatlerine göre şekillendirmez ya
da başka makamlar karşısında önünü iliklemez ancak bu
hâliyle teklif, savunma faaliyetine ve barolara şaibe
düşürebilecektir.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2nci
maddesiyle, her bir baro için adli yardım bürosu kurulmasının
yolu açılıyor. İYİ Parti olarak, ikinci bir adli
yardım bürosunun kurulmasına ihtiyaç olmadığını,
çoklu adli yardım bürolarının ileride daha büyük sorunları
beraberinde getireceğini düşünmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, teklifin 3üncü
maddesine göre, adli yardım gelirleri birden fazla baronun bulunduğu
illerde, her 5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puanın yüzde
40ı o ilde bulunan barolar arasında eşit olarak, kalanı
ise o ilde levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına
bölündükten sonra elde edilecektir. Buradaki amaç şu: Dediğim gibi,
çoklu baro sistemine geçildikten sonra, siyasi irade, barolardan veya çoklu
barolardan umduğunu, beklediğini bulamadı; bildiğim
kadarıyla, sadece İstanbul ve Ankara'da 2nci barolar kuruldu.
Eğer adli yardımdan buralara daha fazla bir ödenek
ayrılırsa ekonomik sıkıntılar içerisinde olan
özellikle genç avukatların geçim ve maddi imkânlar kaygısıyla
acaba bulunduğu barodan ayrılarak 2nci baroya gelip çok daha fazla
adli yardımdan faydalanabilir ve böylece siyasi irade Barolar
Birliğini parçalar mı? düşüncesiyle yapılan bu hareket
avukatları birbirine düşüremeyecektir, avukatların -demin de
söylediğim gibi- cübbelerinde düğme ve cep yoktur.
Dolayısıyla, öncelikleri, bazıları gibi, maddi menfaatler
değil, savunmanın önemidir diyorum ve bu sevdadan vazgeçmenizi talep
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; adalet, toplumun oksijenidir. Adalet olmazsa toplum nefes
alamaz, gelişemez. Demokrasi; barış ve toplumdaki bireylerin
adalet duygularının gelişerek vicdanlı olabilmeleriyle
mümkündür. Modern toplum adaletle gelişir. Demokratik hukuk devleti,
adaletin tüm sınıflar için uygulandığı ölçüde mümkün
olabilir. Adaletin, yasama, yürütme ve yargı eliyle etkin bir şekilde
ve tüm bireylerin özel durumlarına uygun olarak sağlanması
gerekir. Adaletli olmak her şeyden önce tüm bireylerin sahip olması
gereken insani bir erdemdir. Haksızlığı tercih etmek,
kişisel yararları adaletin önünde tutmak, kişinin vicdanında
yer alması gereken adalet duygusunu zedeler, bu da toplum düzenini bozar.
İnsanlar yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül
ederler fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya
asla müsaade ve müsamaha etmezler diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 328 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen değerli seyircileri saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, cumhuriyetin
ilk yıllarında, 1924 Anayasası yürürlüğe girmeden önce,
avukatlık mesleğini Batı normlarına uygun bir biçimde
düzenlemek amacıyla Nisan 1924te 460 sayılı Muhâmât yani
Avukatlık Kanunu yürürlüğe girmiştir. 3499 sayılı
Avukatlık Kanunuyla avukatlık mesleğine getirilen o dönemki en
dikkat çekici özellik, avukatlığın kamu hizmeti olarak ifade ve
kabul edilmiş olmasıdır. 1980den sonraki dönemlerde çok
sayıda değişikliğe uğrayan Avukatlık Kanunu, son
olarak 2001 yılında kapsamlı bir değişiklik getiren
4667 sayılı Avukatlık Kanunuyla bugünkü hâlini
almıştır. 57nci Hükûmet döneminde hayata geçirilen 4667
sayılı Kanunla avukat, yargının kurucu unsuru olarak
tanımlanmıştır. Bu yasal tanımla avukatların 3
temel erkten 1i olan yargı erkini paylaşan kamu görevlisi
olduğu da kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, dünyada bir
avukat kadar sorumlu, saygın, onurlu ve aynı zamanda
karmaşık olan çok fazla uzmanlık yoktur. Diğer taraftan,
avukatlık yargının kurucu unsuru olan bağımsız
savunmanın serbestçe temsiliyle nitelendirilmektedir. Avukatlık
mesleğinin niteliği konusunda Yargıtayın örnek bir
kararını hatırlatmak isterim. Avukat, müvekkilinin her
istediğini sınırsız biçimde yerine getirmek şöyle
dursun, hukuk konusundaki bilgi ve deneyimlerini kanunlar ve adalet
yararına kullanmak ödeviyle bağlı ve de yükümlüdür.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye
Barolar Birliğinin 30 Aralık 2021 tarihi itibarıyla 83 baroya
kayıtlı avukat sayılarına bakıldığında,
son bir yılda Türkiyede avukat sayısı 17.321 artarak 160.651
olmuştur. Barolara kayıtlı avukatların yüzde 45,86sını
kadın avukatlar oluştururken yüzde 54,14ünü ise erkek avukatlar
oluşturmaktadır. Tam bu noktada yakın zamanda kadın
avukatlarla ilgili bir araştırmanın -Kocaeli Barosu
yapmış bunu da- sonuçlarına da burada değinmek isterim.
Stajyer ve bir ila beş yıl kıdeme sahip avukatların
avukatlık mesleğini seçmedeki neden insanların
haklarını savunmak olurken kıdem yükseldikçe bu yeni durum
bağımsız çalışma imkânı olduğundan tercihini
bu yönde kullanmışlardır. Araştırmaya katılan
kadın avukatlarımızın yüzde 87,5i psikolojik şiddete
uğradığını belirtirken avukatlık mesleğini
icra ederken fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranı
ise yüzde 5 olmuştur. Yani sağlıkta şiddet olarak
nitelenen tatsız ve istenmeyen olaylar maalesef avukatlık
mesleğinde de cereyan etmektedir. Bu bakımdan, sağlık
çalışanlarına olduğu gibi avukatlık mesleğini
icra edenleri de benzer düzenlemelere kavuşturabilmeliyiz.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle 1136 sayılı
Avukatlık Kanununda değişiklikler öngörülmektedir. Teklifle,
stajyer avukatın sigortalı olarak herhangi bir işte
çalışmasının fiilen avukatlık stajının
yapılmasına engel oluşturmayacağı açıkça
düzenlemektedir. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro
ve pozisyonlarında görev yapanların avukatlık stajını
yapabilmeleri de yine teklifle kolaylaştırılmaktadır.
Düzenlemeyle hâlen yürürlükte olan adli yardım konusundaki yeterli ve adil
ödenek sunma imkânı sağlamayan mevcut hâlin daha sağlıklı
ve daha hakkaniyetli bir zemine ulaştırılmasının
amaçlandığı da görülmektedir. Teklifle münhasıran adli
yardım hizmetleri için kullanılmak üzere Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından Türkiye Barolar Birliği
hesabına aktarılan ödeneğin barolar arasındaki
dağıtım esasları belirlenmektedir yani barolara
sağlanacak ödeneğin doğru ve gerçekçi bir oranlamayla ele
alınarak yeniden düzenlenmesiyle birden fazla baronun bulunduğu
illerde adli yardım hizmetinin daha etkin ve verimli bir şekilde
çalışmasının önü açılmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, hâlen eğitim
öğretim faaliyetlerine devam eden 86 üniversitemizde hukuk eğitimi
alan yaklaşık 85 bin öğrencimizden yılda yaklaşık
20 bine yakını mezun olmaktadır. Mezuniyet sonrası
avukatlık mesleğini yapmak isteyenler de yürürlükteki yasalara göre
altı ay adliyede, altı ay da avukatlık bürosunda staj
yapmaları gerekmektedir. Stajyer avukatlarımızın
avukatlık mesleğine güçlü bir şekilde başlayabilmeleri için
mevcut avukatlık staj sisteminde edinilen teorik bilgileri ileri safhaya
taşıyabilecek yine pratik yeni düzenlemeleri de bu kapsamda
değerlendirmeli ve hayata geçirebilmeliyiz. Staj süreçlerinde bugüne kadar
dile getirilen bazı ihtiyaçlar da bu kapsamda söz konusudur.
Baktığımızda, staj süresince stajyer avukatlara 5510
sayılı Kanun kapsamında sigorta yapılması, adliyelerde
staj görenlere eğitici ve bilgilendirici eğitimler düzenlenmesi,
avukatlık bürolarında stajyer avukatların ucuz iş gücü
gözüyle nitelendirilmesi ve bu minvalde
çalıştırılmaları, baroların stajyer avukat
sayısındaki artışa paralel olarak artan sorunlarla ilgili
olarak yetersiz kalması, staj eğitim merkezi olan barolarda stajyer
avukata genel hukuk derslerinin yanı sıra mesleki bilgi ve
becerilerine ilişkin derslerin de verilmesi ihtiyacı
Zaten yetersiz
ekonomik şartlara sahip stajyer avukatlardan baroların ruhsatlar için
yüksek ücretler talep etmesi, ardından baroya kayıt
yaptırır yaptırmaz giriş keseneği adı
altında baro aidatı ödemeye mecbur
bırakılmalarının önüne geçilmesi, baroların
yabancı dil kurslarıyla özel anlaşmalar yaparak özellikle yeni
avukatlara ucuz yabancı dil imkânı sunulması gibi beklentiler
bulunmaktadır. Dile getirdiğimiz beklentilerden de
anlaşılacağı üzere bu konuda barolarımıza ciddi
görevler düşmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, malumları
olduğu üzere, 11 Temmuz 2020de bu kutlu çatı altında 7249
sayılı Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kabul edilmiştir.
Böylelikle Türkiye'de avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde en az
2 bin avukatın imzasıyla yeni baro kurulabilmesinin önü
açılmıştır. Söz konusu düzenlemeyle ayrıca birden
fazla baronun bulunduğu illerde baroların eşit olarak temsili
esas alınarak adli yardım bürosunun oluşturulması hükmü
getirilmiştir. Önümüzdeki kanun teklifiyle uygulamadan doğan
ihtiyaçlar da göz önünde bulundurularak birden fazla baronun bulunduğu
illerde vatandaşlara adli yardım hizmetinin daha kaliteli
sunulabilmesi amacıyla yönetimleri ve işleyişleri birbirinden
bağımsız olmak üzere her bir baronun adli yardım bürosunu
oluşturabilmesine imkân tanınmaktadır. Tabii, burada adli
yardım hizmeti veren kanun gereği eşit personel ve eşit
sorumluluklar adı altında bulunan barolardan üye sayısı
fazla olana son derece orantısız bir şekilde üstünlük
tanıyan mevcut durum da düzeltilmektedir. Ayrıca, yargı
çevrelerinin talebi üzerine yapılacak görevlendirmelerin Türkiye Barolar
Birliği tarafından oluşturulacak elektronik bilişim sistemi
üzerinden ve o ildeki avukatlar arasındaki eşitlik gözetilerek
yapılacağı hükme bağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sayıları 5
bine yaklaşan kamu avukatları, kamu idarelerinin iş ve
eylemlerinin hukuka uygun olması için ter dökmekte, cumhuriyet
savcıları gibi kamu gücünü temsil etmekte ve kamunun taraf
olduğu bütün davalarda devleti savunup kamu yararını korumak
için çalışmaktadırlar. Kamu avukatlığının
kariyer meslek olarak mevzuatta yer alması, yine, 2000 makam
tazminatı, yüzde 200 özel hizmet tazminatı, 4800 ek gösterge
hakkı verilmesi, göreve 8inci dereceden başlamaları yönündeki
taleplerinin bütçe imkânları çerçevesinde değerlendirilerek
karşılanması da meslektaşlarımızın yüzünü
güldürecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugüne kadar
avukatlarımız için Milliyetçi Hareket Partisinin de büyük destek
verdiği yeşil pasaport hakkı, adli yardım ve adli müzaheret
hükümleri kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinde KDV indirimi ve
bazı diğer düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Ancak günümüzde
her meslekte olduğu gibi avukatlık mesleğinin icrasında da
birtakım ihtiyaçlar bulunmaktadır. Bu kapsamda, Savunmasız
yargı adalet üretemez. anlayışıyla, mesleğe yeni
başlayan meslektaşlarımıza düşük faizli kredi
imkânı sağlanması, avukatların serbest meslek üzerinden
değil de hâkim ve savcılarımız gibi özlük
şartlarıyla emekli olabilmeleri düzenlenmeli; noterlerin
yaptığı işlemlerde avukatların rolü artırılmalıdır.
Bu kapsamda, avukatlara da noterler tarafından yapılan ve resmiyet
kazandırılan sözleşmeleri yapabilme yetkisi, ihtarname,
keşide etme, aslı gibidir ve benzeri belgeleri düzenleme ve
tebligat çıkarma yetkisi verilebilmelidir ya da noter yardımcılığı
müessesesi hayata geçirilebilmelidir. Avukatlara uluslararası
çalışma yapabilmeleri için gerekli destekler sunulmalıdır.
CMK ücret tarifeleri yeniden ele alınarak günümüz gerçeklerine ve
şartlarına uygun hâle getirilmelidir. Avukatların reklam yapma yasağıyla
ilgili engeller, hakkaniyetli bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır.
Avukatlık bürolarının şirketleşebilmesiyle ilgili
yasal ihtiyaçlar hayata geçirilmelidir. Diğer taraftan, avukatlara delil
toplama yetkisi verilebilmeli, delillere ulaşması kolaylaştırılabilmelidir.
Avukatlık yapmanın, yargıçlık ve savcılığa
kabulün ön şartı hâline getirilebilmesi de imkân dâhilinde
düşünülmelidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, adaletin
tecelli etmesinde ve sonrasında elbette avukatlarımızın,
meslektaşlarımızın varlığının
dışında emek sarf edenler de bulunmaktadır. Gerek ceza
tevkifevlerinde gerekse denetimli serbestlik müdürlüklerinde görev yapan infaz
koruma memurlarımız, gece gündüz, bayram, tatil demeden görevlerini
yerine getirmektedirler. Özveriyle çalışan bu
arkadaşlarımızın, uzun süreden bu yana zaman zaman bizlerin
de bu kürsüden dile getirdiğimiz bazı talepleri bulunmaktadır.
Cumhur İttifakının bu beklentilere çözüm sunmakta olduğunu
memnuniyetle karşılıyoruz. Daha geçtiğimiz mart ayında
infaz koruma memurlarının 3 ve 4üncü dereceli kadrolara atanma
hakkı infaz koruma memurlarına da verilmiş, böylelikle
yeşil pasaport alabilmelerinin önü açılmıştır. Ancak
infaz koruma memurlarımızın hiç olmazsa bu yıl hayata
geçirilmesi beklentisinde bulundukları diğer taleplerini de buradan
dile getirmek istiyorum.
İnfaz koruma memurlarımızın
emniyet hizmetleri sınıfına geçirilmesi, infaz koruma
memurlarımızın en az 3000 olmak üzere ek gösterge hakkından
faydalandırılması, sözleşmeli infaz koruma
memurlarımızın kadroya geçirilmesi, infaz koruma
memurlarımızın ve diğer Bakanlık personelinin özlük
haklarında iyileştirmeler sağlanması, bu kapsamda 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda adalet hizmeti
sınıfı oluşturulması, adliyelerde çalışan
personelin görevlerinden dolayı işledikleri suçlar nedeniyle 4483
gibi buna benzer bir kanuni düzenleme yapılarak böyle bir kanuna tabi
tutulmaları gibi dikkat çekici beklentilerin kısa zamanda çözüme
kavuşacağına inanıyoruz. Tam bu noktada adalet sistemimizin
müstesna ve üzerinde durmamız gereken parçasını oluşturan
engelli adalet mezunu gençlerimizin Bakanlığın merkezî
atamalarında Adalet Bakanlığının nitelik koduyla
tercih yapabilmelerine de imkân sağlanabilmelidir. Yine, bu hak tüm adalet
meslek lisesi ve adalet meslek yüksekokulu mezunlarına da teşmil
edilmelidir.
Diğer taraftan, başta sağlık
meslek lisesi mezunlarımız olmak üzere ihtiyaç duyulan meslek grubu
öğrencilerimize lisans eğitimleri için ek puan verilmesi de
değerlendirme imkânı olan bir talep olarak karşımıza
çıkmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak inanıyoruz ki
adalet çalışanlarımızın beklentileri önümüzdeki
süreçte Adalet Bakanlığımız tarafından
karşılanacaktır. Bu kapsamda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
her türlü katkı ve desteği sunacağımızı buradan
tüm adalet çalışanlarımıza duyurmak istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
konuşmamın son bölümünde seçim bölgem Kırıkkaledeki
bazı beklentileri de dile getirmek istiyorum. Kırıkkale
merkezdeki esnafımızın işlerinin artması için,
şehir dışında kalan üniversitenin şehir merkeziyle
entegrasyonunu güçlendirecek master planları üzerine çalışma
başlatılabilirse öğrenci sirkülasyonu nedeniyle
esnafımızın işleri artabilecektir.
Yine, dünyada artan akaryakıt ve döviz
fiyatları nedeniyle ülkemizde yaşanan fiyat
artışlarının olumsuz etkilerinden Kırıkkaleli
kamyoncu, otobüsçü, minibüsçü, taksici esnafımızı korumak amacıyla
farklı sübvansiyon uygulamaları hayata geçirilebilmelidir.
Yine hasat zamanı yaklaşan
Kırıkkaleli çiftçilerimize de hasat desteği adı
altında ilave destekler ve mazot, gübre gibi ek ödemeler
sağlanabilirse köylerimizde yaz dönemindeki düğünler daha
şenlikli geçebilecektir. Tam bu noktada, Kırıkkalemizde yeni
evlenecek gençlerimizin de düğünlerine ve ev kurmalarına
yardımcı olacak, başta TOKİ ve Ziraat Bankasının
yer alacağı, yeni evleneceklere destek grupları
oluşturulabilmelidir.
Yine, özellikle Ankarada faaliyet gösteren kamu
kurum ve kuruluşlarımızın fuar, sergi, yarışma ve
bunun gibi etkinliklerin bir kısmını Kırıkkalemizde
düzenlemeleri şehrimizin ticaretine olumlu katkı yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, geleceğimizin
teminatı gençlerimizin hayallerini süsleyen ve hedefleri olan avukatlık
mesleğinin ihtiyaç duyulan beklentilerine, tıpkı geçmişte
ve bugün olduğu gibi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak güçlü katkı
sunmaya devam edeceğiz. Adaletin tecellisinde önemli rolü olan; iddia,
savunma ve karardan oluşan yargının üçüncü sacayağı
avukatlık mesleğinin daha güzel yarınları için
meslektaşları olarak birlikte, güçlü bir sinerjiyle
çalışmaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Kanun teklifine evet oyu vereceğimizi
belirtiyor, kanunun hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel
Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yasin Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete
ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sağlıkta şiddet her geçen gün artarak
devam ediyor. Bugün sabah saatlerinde, Şanlıurfa Siverek Devlet
Hastanesinde görevli Doktor Ayşe Yaren Biber, göğüs
ağrısı ve kalp krizi şüphesiyle hastaneye gelen şahsa
gerekli tüm müdahaleleri yapıp, hayatını kurtarıp en
yakın üst sağlık kuruluşuna sevkini
sağlamıştır. Doktorumuzun doğru ve kararlı
müdahaleleri sonucu hayatta kalan şahsın yakınları
bilinmedik bir sebeple veya yeterli müdahale yapılmadığı
gerekçesiyle doktor hanıma saldırıda bulunmuştur.
Sağlık çalışanlarının
bu duruma maruz kalmasını ve bırakılmasını
şiddetle kınıyor, yeni yürürlüğe giren yasanın en adil
bir şekilde uygulanmasını sağlık çalışanları
adına talep ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 44 Milletvekilinin
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4364) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde partimizin,
grubumuzun görüşlerini sizlerle paylaşmaya
çalışacağım. Öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleri basit, sade ve gayet anlaşılır bir kanun
teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuşlar. Şöyle diyor
teklif sahipleri: Bizler baroları da yan kuruluşumuz hâline getirmek
için çok uğraştık ama olmadı. Bizler, Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Feyzioğlunun yeniden Başkan seçilmesi
için çok uğraştık ama olmadı. 54.480 üyeli İstanbul
Barosunun 14 delegeyle, 47 üyeli Bayburt Barosunun 4 delegeyle Türkiye Barolar
Birliği seçimlerine katılması için kanunu değiştirdik.
İstanbulda 4 avukatın, Bayburtta ise 11 avukatın 1 delegeyle
temsilini sağladık. Temsilde adaletin temeline dinamit
yerleştirdik ama olmadı. Yine de Barolar Birliği seçimini
kaybettik; kala kala elimizde İstanbul 2 no.lu ve Ankara 2 no.lu
Baroları kaldı. Şimdi onların üye sayıları Ankara
1 no.lu ve İstanbul 1 no.lu Baroların sayısına
ulaşamıyor. Ne yapacağız? Bari gelirlerini
artıralım. Nasıl gelirleri artırılacak? Adli
yardım ödeneğinin barolara dağıtılmasına
ilişkin bir düzenleme bu. Şöyle diyor teklif sahipleri: Biz her 5
bin nüfus için belirlenecek puanın yüzde 40ını bu 2 baro
arasında bölüştürelim, ondan sonra kalan kısmını üye
sayılarına göre bölüştürelim. Şimdi bu kanunda CMK
ücretlerinin artırılması var mı? Yok. Stajyer
avukatların durumlarının düzeltilmesi var mı? Yok.
İşçi avukatların sorunlarının çözümüne dair herhangi
bir düzenleme içeriyor mu? İçermiyor. Hukuk fakültelerinin
niteliğinin artırılmasına dair bir düzenleme var mı?
Yok. Avukatlık mesleğine, avukatlara yönelik
saldırıların önlenmesine dair herhangi bir düzenleme var
mı? Yok. Her gün saldırıya uğrayan, katledilen ve
bıraktıkları dilekçelerle -ekonomik nedenlerden dolayı-
yaşamlarına son verdiğini belirten avukatların yaşama
tutunması için herhangi bir düzenleme var mı? Yok. Peki, ne var?
Varsa yoksa, her kurum gibi, baroların da iktidarın yan kuruluşu
hâline getirilmesi; olmadı, kendisine bağlı baroların
kurulması; olmadı, bunların ekonomik olarak
koşullarının düzeltilmesi var.
Şimdi, şöyle bir şey söyleyebilir
teklif sahipleri, bunu anlayabilirim; teklif sahipleri diyebilir ki: Biz,
Türkiye Büyük Millet Meclisine bir yasa teklifi sunduk ve belirli bir
sayıda destekle beraber bir kanun getirdik. Herhangi bir ilde belli
sayıda avukata ulaşıldığında ikinci baronun
kurulmasına olanak veren yasal bir düzenleme artık var.
Dolayısıyla, buna uyum için yasal bir boşluk vardı, biz bu
yasal boşluğun giderilmesi için bu teklifi sunduk. Ama ortada yasal
bir boşluk yok sevgili arkadaşlar. Bakın, Türkiye Barolar
Birliği ikinci baro kurulmasına karşı çıktı, 81 baronun
neredeyse yüzde 90ı ikinci baro kurulmasına karşı
çıktı. Türkiyenin dört bir yanında kampanyalar yürüttüler,
Ankaraya ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yürüyüş
gerçekleştirdiler. Gerçi bir sürü sorunla
karşılaştılar; Eskişehir yolunda önleri kesildi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelmeleri engellenmeye
çalışıldı ama sonuçta, bu yasa geçtikten sonra Türkiye
Barolar Birliği buna uygun bir düzenleme yaptı, Adli Yardım
Yönetmeliğini değiştirdi ve Adli Yardım
Yönetmeliğinin 10uncu maddesini değiştirerek gerçekten adil
bir düzenleme yaptı. Bakın, şu anda Türkiye Barolar
Birliğinin yönetmeliğine göre adli yardım nasıl
dağıtılıyor; diyor ki: Biz her baroya 5 temel puan
veriyoruz bir ilde birden fazla baro varsa, buna her 50 üye avukat için 1 puan
vereceğiz, her 5 bin nüfus için 1 puan ekleyeceğiz, bir ile
vereceğimiz adli yardım ödeneğini böylece
saptayacağız. Eğer birden fazla baro varsa bunları, nüfusa
göre hesaplanan sayının o ildeki avukat sayısına
bölünmesiyle oluşacak bir rakama böleceğiz ve her baroya eşit
miktarda adli yardımdan ödenek vereceğiz. Yani Barolar Birliği
aslında bu sorunu zaten çözmüş ama mesele bir uyum yasası
getirmek değil, bir tek amaç var, o da iktidarın yan kuruluşu
hâline getirilmiş İstanbul 2 No.lu Barosu ile Ankara 2 No.lu Barosunun
ekonomik olanaklarının artırılması.
Şimdi, 5 maddeden oluşan bu teklifin
içerisinde bir madde daha var, o madde de staja dair bir madde. Staja dair bir
madde var. derken şöyle anlaşılmasın: Stajyer
avukatların durumlarının düzeltilmesine dair herhangi bir önerge
yok. Ne var içerisinde? Diyor ki teklif sahipleri: Bundan sonra sigortalı
olarak çalışan avukatlar işlerinden ayrılmadan
avukatlık stajı yapabilecek, devlet memurları da istifa etmeden
aylıksız izne ayrılarak avukatlık stajını
yapabilecek.
Şimdi, kamu görevlilerinin,
dışarıda çalışan insanların avukatlık
stajını yapmalarının kolaylaştırılması
yanlış bir şey mi? Yanlış bir şey değil. Bu,
elbette desteklenmesi gereken bir şey fakat sorun şu: Bir kimse hem
dışarıda çalışıp hem de avukatlık
stajını nasıl yerine getirecek; gerçekten bu mümkün mü? Peki,
bir kamu görevlisinin istifa etmeyip ücretsiz izne ayrılarak
avukatlık stajını yapması bir kazanım gibi sunulabilir
mi? Sunulamaz. Bakın, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 108inci maddesine göre, memuriyette beş yılını
doldurmuş bir kişi zaten bir yıl aylıksız izne
ayrılabiliyor yani sizin getirdiğiniz bu yasa teklifi olmasa da hukuk
fakültesini bitirmiş beş yıllık bir memur bir dilekçeyle
ücretsiz izne ayrılabilir ve avukatlık stajını yapabilir.
Dolayısıyla, siz, bu konuda yeni bir şey de getirmiş
olmuyorsunuz; kamu görevlisi olan stajyer avukatlara bir hak
tanımış olmuyorsunuz, sigortalı olarak
çalışanlara bir hak tanımış olmuyorsunuz.
Biz, Komisyon sırasında, görüşmeler
devam ederken Gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız istifa etmeden
aylıksız izne ayrılacak kamu görevlilerine en azından
ücretlerinin bir kısmını ödeyin, hayatlarını idame
ettirebilsinler. dedik, Mali ve sosyal haklarını geliştirin.
dedik, Stajyerlik kurumuna saygınlık kazandırın. dedik
fakat bunların hiçbiri kabul edilmedi. Umarım, bir gün bu Mecliste
gerçekten stajyer avukatların sorunlarının
tartışıldığı, çözümünün üretildiği bir yasa
teklifini hep birlikte görüşürüz.
Şimdi -Komisyonda da arkadaşlarımla
paylaştım- bir iki konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin hukuktan anladığı
şey çok önemli göstergeler. Şimdi, Türkiye'deki ilk hukuk fakültesi,
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1924 yılında
açılmıştır. 2nci hukuk fakültesi de Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 1881
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Önce
hukuk eğitimi vermiş fakat İstanbul Hukuk Fakültesi
adıyla açıldığı tarihi söylüyorum, yoksa Osmanlı
Döneminde de hukuk eğitimi verdiğini biliyorum.
Türkiye'de resmî ilk hukuk fakültesi İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2ncisi de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi;
biri 1924, biri de 1925te açılmış. 1978e kadar elli üç
yıl boyunca Türkiye'de başka bir hukuk fakültesi
açılmamış, 2 tane hukuk fakültesi varmış bu ülkede.
1960lı yıllarda Hukuk fakültesi ihtiyacı var. diye bir dizi
kampanya yürütülmüş, bundan sonra 1978 yılında Dokuz Eylül
Üniversitesi Hukuk Fakültesi açılmış, 82de Dicle Üniversitesi
Hukuk Fakültesi, aynı yıl Marmara Hukuk, 83te Selçuk, 87de Erzincan
Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi -Erzincan Hukuk
olarak herkes bilir bunu- yani on dört yılda 1978den 1992ye kadar 5
hukuk fakültesi daha açılmış, 5 tane.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Atatürk
Üniversitesi
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Daha
sonra 1992den sizin iktidara geldiğiniz 2002 yılına kadar 17
tane daha hukuk fakültesi açılmıştır. 1924ten 2002
yılına kadar Türkiye'de yetmiş sekiz yılda açılan
hukuk fakültesi sayısı toplam 24 ve o yıllarda bu
sayının çok fazla olduğu tartışılmış.
2002de Adalet ve Kalkınma Partisi İktidara gelmiş; on dokuz
yılda açılan hukuk fakültesi sayısı 62. Yetmiş sekiz
yılda 24 hukuk fakültesi açılmış, on dokuz yılda 62
tane yeni hukuk fakültesi açılmış; âdeta zincir marketler gibi
zincir hukuk fakülteleri açılmış.
Bu hukuk fakültelerinin açılmasıyla ne
olmuş biliyor musunuz arkadaşlar? Hukuk fakültelerinden mezun olan
öğrenci sayısı yılda 20 bin. Her yıl, Türkiyedeki
hukuk fakültelerinden 20 bin kişi mezun oluyor. Ankara Barosunun,
neredeyse yüzyıllık geçmişe sahip Ankara Barosunun üye
sayısı 19 bin küsur. Yani her yıl Ankara Barosuna
kayıtlı avukat sayısı kadar hukukçu mezun ediyorsunuz,
bunların büyük bir bölümü avukatlık görevine başlıyor.
Peki, sonuçta ne oluyor? İşçi avukatlar oluşuyor, asgari ücretle
çalışan avukatlar oluşuyor, işsiz avukatlar ordusuna
yenilerini katıyorsunuz. Dolasıyla yeni hukuk fakültelerini açmakla
aslında memleketin hukuk eğitimine bir katkı sunmuş
olmuyorsunuz.
Peki, bu hukuk fakülteleri nasıl biliyor
musunuz arkadaşlar? Daha önce de söyledik ama şimdi, olay şöyle
ortaya çıkıyor: Sevgili Kemal Gözler Hoca, anayasa hukuku
hocasıdır, gerçekten çok üretken bir hoca, pek çok konuda
makalelerini bu Meclis kürsüsünde yer alan herkes dile getirdi. Kemal Hoca bir
yazı yazıyor Anadolu Üniversitesiyle ilgili Anadolu Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Ana Bilim Dalı öğretim
elemanı Doktor Melike Belkıs Aydının görevine son
verildiğini öğrendim. diyor. Aynı üniversitenin Hukuk Felsefesi
ve Sosyolojisi Bölümünde 4 öğretim üyesi var; birisi Belkıs Hoca,
görevine son veriliyor, daha önce OHAL KHKleriyle 2 öğretim üyesinin
görevine son veriliyor, Bölüm Başkanı da emekli olmaya
zorlanıyor. Böylece, bir ekol oluşturma potansiyeli olan Hukuk
Felsefesi ve Sosyolojisi Bölümünde hiçbir öğretim üyesi kalmıyor. Ne
yapıyor Rektörlük? İlahiyat Fakültesinden bir öğretim üyesini
oraya atıyor, hukuk felsefesi ve sosyolojisi konusunda hiçbir eğitimi
olmayan kişi hem hukuk sosyolojisi hem de hukuk felsefesi derslerine
giriyor. Kemal Hoca diyor ki: Eğer bugün buna karşı
çıkmazsanız, gelecekte kapının önüne konulduğunuzda
hiç kimse yanınızda durmaz. Kemal Hocanın bu yazıyı
kaleme almasının nedeni bu. Bu yazının kaleme alınmasından
bir süre sonra bir makale daha yazıyor Kemal Hoca, diyor ki: Ben, 1 tane
olduğunu sanıyorum, bir sürü üniversiteden yeni yeni bilgiler akmaya
başladı. Hatırlarsanız, şu, rektörler
tartışmasının olduğu, hiçbir uluslararası
atıfları olmayan rektörler tartışmasının
olduğu dönemde, bu makaleyi kaleme aldığında Hukuk
fakültesinin dekanları kimlerden oluşuyor? diye bir sürü yazı
gelmiş.
Ben size okuyacağım: Bolu İzzet
Baysal Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı veteriner, Bursa Uludağ
Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı maliyeci, Doğuş
Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı İngiliz dili ve edebiyatı
hocası, Gaziantep Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı maliyeci,
Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir tıp profesörü,
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir kamu yönetimi hocası,
İzmir Bakırçay Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir
tıp hocası, İzmir Demokrasi Üniversitesi Hukuk Fakültesinin
Dekanı bir işletme hocası, İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk
Fakültesinin Dekanı bir siyaset bilimi hocası, Kırıkkale
Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı Fransız dili ve edebiyatı
hocası, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı
çalışma ekonomisi hocası, Karatay Üniversitesi Hukuk
Fakültesinin Dekanı ziraat mühendisliği hocası, Necmettin
Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı iktisatçı, Ondokuz
Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir tıp
hocası, Pamukkale Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı bir
maliyeci, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı
ilahiyatçı, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı
ilahiyatçı, Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı
ilahiyatçı, Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı
ilahiyatçı, Yozgat Bozok Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Dekanı da
bir kimyacı. Yani 62 tane hukuk fakültesi açıyorsunuz ama
bunların başına bir hukukçu dekan koyamıyorsunuz.
Dolayısıyla böyle 1 milyoncu dükkânı açar gibi, zincir market
açar gibi hukuk fakültesi açtığınızda bir ülkenin hukuk
eğitimine katkı sunmuş olmuyorsunuz. Bu biçimde 62 değil,
62 bin üniversite açsanız bu ülkenin hukuk eğitimine toplu iğne
ucu kadar katkı sunmayacak bir iş yapmış oluyorsunuz. Bu,
gerçekten çok çok büyük bir sorun, umarım bir an önce bundan
vazgeçersiniz, hukuk fakültesi açmaktan vazgeçersiniz, her yıl 20 bin
kontenjan açmaktan vazgeçersiniz ve bu ülkenin hukuk fakültelerine gerçekten
saygınlıklarını kazandırırsınız.
Şimdi, bir başka konuyla ilgili
görüşlerimi paylaşacağım. Bakın, Türkiyede ciddi bir
sorun var. Cezaevlerinde her meslekten insan olabilir, 500 avukat var, en az
500 hukukçu, avukat var cezaevlerinde ve bunların büyük bir bölümü,
neredeyse tamamı adli suçlarla suçlanan kişiler değil, politik
suçlarla suçlanan kişilerden oluşuyor. Bunların içerisinde
Eş Genel Başkanımız sevgili Selahattin Demirtaş da
var, sevgili Aysel Tuğluk da var, sevgili Ayla Akat Ata da var ve
Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk
Kozaağaçlı da var, Çağdaş Hukukçular Derneğinin
yöneticisi hukukçular da var. Çok sayıda hukukçu sadece politik
görüşleri nedeniyle yargılanıyorlar. Tabii ki ismi, hukukçu
kimlikleri, politik görüşleri değil
Büyük olasılıkla örgüt
üyesi olmakla suçlanıyorlar, örgüt propagandası yapmakla
suçlanıyorlar. Ama neden? Konuşmaları nedeniyle,
katıldıkları protesto etkinlikleri nedeniyle suçlanıyorlar.
Bu ülkede bir avukat, sevgili Ebru Timtik, Avukat
Ebru Timtik adalet diye diye girdiği açlık grevinde
yaşamını yitirdi. Biz böyle bir ülkede yaşıyoruz;
hukukçuların adalet isteyerek açlık grevinde yaşamını
yitirdiği, bu ülkenin en seçkin hukukçularının düşünceleri
nedeniyle cezaevinde tutulduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu, ciddi
bir sorun; hukuk mesleğine saygınlığın bu biçimde
kazandırılamayacağı çok açık.
Dolayısıyla teklif sahiplerini bir kez
daha düşünmeye davet ediyoruz. Sadece bir yan kuruluşları hâline
getirmek istedikleri barolara 3 kuruş fazla para vermek için Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Adalet Komisyonunun bu kadar meşgul edilmesinin büyük
bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Avukatlık
Kanununun tartışılmasına gerek var mı? Evet,
Avukatlık Kanununun tartışılmasına gerek var.
Stajyerliğin tartışılmasına gerek var mı? Evet,
tartışılmasına gerek var. Türkiyedeki hukuk fakültelerinin
tartışılmasına gerek var mı? Evet, gerek var. Bu ülke
için iyi bir hukuk eğitimine ihtiyaç var mı? Evet, var. Peki, bu
yasayla bunların hiçbirisine çözüm üretiliyor mu? Hiçbirisine çözüm
üretilmiyor.
Bakın, daha önce önümüze sadece baroların
seçimlerine müdahale için yasa değişikliği getirdi Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleri ve amaçlarına
ulaşamadılar. Sonuçta ne Barolar Birliği Başkanını
değiştirebildiler, istedikleri gibi devam etmesini
sağlayabildiler
Ne geçti ellerine? Sadece baroların
saygınlığına gölge düştü, sadece baroların temsil
edilmesi konusuna gölge düştü, bugün de aslında 2nci baroya bir
iyilik yapmıyorlar. Karışmayın, gerçekten o barolar
avukatların gönlünde bir yer edinebilirse, avukatların duygu
dünyalarında bir yer edinebilirse, avukatların duygu
dünyalarında bir yer edinebilirse; ister politik nedenlerle olsun ister
iyi bir hukuk örgütü olduğu için olsun hiç fark etmez onların
gönlünde, yüreğinde, beyninde yer ediniyorsa
Madem kurdunuz,
bırakın üyelerini artırsınlar ama böyle hileli yollarla, o
barolara 3 kuruş fazla para göndermekle gerçekten Türkiyede hukuk
eğitimine de avukatlık mesleğine de Barolar Birliğinin
saygınlığına da sadece gölge düşüren işler
yapıyorsunuz. Bunun dışında gerçekten bu yasa teklifinin
hiçbir yararı yok, olsa -bir kez daha söylüyorum- muhalefet partileri
sonuna kadar destek verecek.
Bakın, o kadar çalakalem
hazırlanmış bir yasa teklifi ki diyor ki: Sigortalı olarak
çalışanların avukatlık stajı
Ya, sigortalı
derken kimi kastediyorsunuz? Okuyan ortalama hiç kimse tam olarak ne
olduğunu anlamıyor. Diyor ki: Biz 5510 sayılı Kanunun 4/a
maddesindeki sigortalıları kastediyoruz. Nereden bilebilir ki bunu
okuyan bir kişi yani devlet memuru sigortalı değil mi,
bankaların özel sandıklarına kayıtlı olan kişiler
sigortalı değil mi veya eski BAĞ-KURlular sigortalı
değil mi? Bunların hepsi sigortalı. Sigortalı demek bile
gerçekten sigorta bilgisinin ne olduğunu bilmeyen kişilerin bu
teklifi hazırlaması anlamına geliyor. Bunu biz değil, bu
teklif sahibinin de içinde yer aldığı Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekilleri söylüyor. Umarım değiştirirler,
umarım bir teklifle bunu düzeltirler, neyi kastettiklerini söylerler de bu
yasa yarın öbür gün birileri tarafından okunduğunda neyi
kastettikleri anlaşılır. Çalakalem, o kadar kötü yasa
hazırlıyorsunuz ki yani okuyan kimselerin, neyi kastettiğini
anlayamayacakları yasal düzenlemeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Sözlerime son verirken bir kez daha söylüyorum:
Cezaevinde 500 avukat var, hukuk fakültelerinin eğitimi kalitesiz, hukuk
fakültelerinin öğretim üyeleri o üniversitelerin adına layık değil.
Gelin hep birlikte bunu değiştirelim. Bu ülkenin adalete
ihtiyacı var, bu ülkenin gerçekten hukuka ihtiyacı var ama o, bu
getirdiğiniz teklifin içerisinde değil diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Zeynel Emre konuşacaktır.
Buyurun Sayın Emre. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Seni AK PARTİ de alkışlıyor
Zeynel Bey.
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) Evet,
fark ettim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir hususun üzülerek
altını çizerek konuşmama başlamak istiyorum. Bakın,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2nci maddesinde bir hukuk devleti
olduğumuz yazar ve özellikle ilk 4 maddenin değiştirilemeyeceği
çok açık bir şekilde yazar, bizim partimiz de kurumsal olarak bunu
savunur, buna aleni bir şekilde itiraz eden de pek çıkmaz. Ancak
değerli arkadaşlar, Türkiye bugün maalesef bir hukuk devleti
değil, çıktı bundan; fiilen orada öyle yazması bizim bir
hukuk devleti olduğumuzu göstermez. Bizatihi AK PARTİ iktidarı
eliyle Türkiye, hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Ben size
-her hafta benzer örneklerini yaşamakla birlikte- bu hafta gördüğümüz
bazı olaylardan bazı bölümleri izah edeceğim değerli arkadaşlar
ve gerçekten hukuk bilgisine sahip, partizanlık yapmadan, takım tutar
gibi parti tutmadan ve vicdan sahibi olan milletvekili
arkadaşlarımı, burada kaç kişi varsa onları,
vicdanında bunun muhasebesini yapmaya davet edeceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, önce kanun
teklifine gelelim; bakın, 5 maddelik bir kanun teklifi, zaten 4üncü,
5inci madde, işte, yürürlüktü vesaireydi; aslında 3 madde var
burada. Bu 3 madde de önceki Grup Başkan Vekiliniz Cahit Özkanın
imzası ve bazı milletvekillerinin imzasıyla geliyor. Gerekçede
deniyor ki: Efendim, adli yardım daha kaliteli olacak. Stajyer avukatlara
sigorta yapılmıyor, zorlukları var, onlar giderilecek.
İşte, yeni düzenlemedeki aksaklıklar giderilecek.
Peki, gerçek ne? Gerçek şu: İki yıl
önce, sadece ve sadece size yandaş olarak görmediğiniz için
baroları bölme ve ele geçirme girişimine başladınız 2
Temmuz 2020de, o günden bugüne kadar yüzünüze gözünüze
bulaştırdınız; Türkiyedeki bütün baro başkanları
buna karşıydı, bunu savunan bir tane avukat örgütü yoktu, herkes
karşıydı, bunu getirdiniz. Topu topu 2 tane baro kuruldu Ankara
ve İstanbulda. Ankaradaki 2 No.lu Baronun sayısı da 2 binin
altına düştüğü için kapanma tehlikesinde zaten; sadece
İstanbul 1 No.lu Baro ve 2 No.lu Baro, 2 tane yer var. Geçen grup
konuşmasında Erdoğan da 2 No.lu Baroya açık desteğini
ilan etti ya... Bizim, o yasa çıkarken itirazlarımız AKPli
baro, CHPli baro, HDPli baro, MHPli baro diye konuşulacak bu.
diyeydi, işte görüyoruz.
Fiilî durum ne değerli arkadaşlar?
İstanbulda avukatların yüzde 95,8i 1 No.lu Baroda, Ankara'da da
yüzde 91,2si yani sadece yüzde 4,8i sadece 2 No.lu Baro üyesi. Şimdi,
İstanbul 2 No.lu Baronun aldığı ödenek 1 milyon 94 bin TL
iken 4 milyon 435 bine çıkıyor buradaki düzenlemeyle. İşte,
efendim, puanlama diyorlar, eşitlik diyorlar vesaire diyorlar; hâlbuki
Komisyona gelen Barolar Birliği Başkanı, ilgili baro
başkanları, o yeni kurulan baro başkanlarının dahi
mutabakatıyla yürüyen bir adli yardım sürecinden bahsediyorlar ve
diyorlar ki: Bakın, Gaziantep Barosu, İstanbul 2 No.lu Barosundan
209 fazla, 2 milyon 787 bin lira destek alacak. Bunun adı da
eşitlik oluyor. Bursa Barosu -4.800 avukat var- İstanbul 2 No.lu
Barodan daha fazla, ondan çok daha az yardım alacak. İstanbulun da
2.435 üyesi var. Şimdi, sorsanız buna da adalet diyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de 165 bin
avukat var, 25 bin stajyer var, her yıl 20 bin yeni mezun veriliyor, 15
bin genç kardeşimiz de staja başlıyor. Şimdi,
yargının 3 ayağı yok mudur? İddia, savunma, karar.
Bunların eşit olması, silahların eşitliği ilkesi
gereği değil midir? Bugün, hâkim, savcılar staj yaparken 10 bin
liradan aşağı para almıyorlar. Peki, bu stajyer avukatlar,
bu kardeşlerimiz nasıl geçinecek? Dedik ki: Bunlara, hiç olmazsa
asgari ücret civarında, bir yıllık süre için, mesleklerini
alabilecekleri süre zarfında böyle bir destekte bulunalım. Yani
sigortalı yapmışsın, olabilir demişsin
Bunlar
nasıl geçinecek? Hâlihazırda bir avukat zaten asgari ücreti zor
buluyor. Dolayısıyla, buradan zaten eşitlik ilkesinin tamamen
çiğnendiği görülüyor.
Şimdi, yeni bir kanun teklifi getirdiniz,
Dijital Mecralar Komisyonunda görüşüldü, Basın Kanunu; bununla
ilintisini de söyleyeceğim. Yapılmak istenen bir değişiklik
var, deniyor ki: Efendim, dezenformasyonla mücadele edeceğiz. Yalan
haberi bilerek yayana üç yıla kadar hapis cezası... Buradaki
amacımız da bile isteye yalan haberi kamuoyuna yayıp
yanıltan insanları cezalandıracağız. Sosyal
medyayı da böyle zapturapt altına alacağız,
düzenleyeceğiz. Dünyada da örnekleri var. O kanun teklifi
geldiğinde, zamanı geldiğinde onu orada anlatacağım
ama benim size sorum şu: Ya, arkadaşlar, sizin Genel Başkanınız
dokuz yıl önce Camide içki içtiler. dedi. Bakın, halkı kin ve
düşmanlığa sevk etmektir bu. Ve yetmedi Benim başörtülü
bacıma saldırdılar, görüntüler var. dedi. Dokuz
yıldır her cuma bekliyoruz. Cuma günü açıklayacağım
görüntüleri. dedi. Nerede bu görüntüler? Şimdi, böyle örnek versek
geçmişten bugüne kadar binlerce yıllık hapis cezasına denk
gelir.
Peki, bunu kim uygulayacak? Bu yasayı kim
uygulayacak? Tıpkı neye dönecek biliyor musunuz? Başta
Erdoğan olmak üzere iktidar ve yanlıları sabahtan akşama
hakaret ediyor, küfrediyor; hiçbir şey olmuyor. En son da -çok
affedersiniz, çok özür dilerim- vatandaşlarımıza sürtük dedi,
çok özür dileyerek söylüyorum. Türk Dil Kurumundan anlamını getirdim
ama terbiyem müsait değil, burada bunun anlamını
okumayacağım. Değerli arkadaşlar, hiçbirinden bir şey
olmuyor ve bugün Türkiyede 160 bin kişi Cumhurbaşkanına
hakaretten soruşturma geçirecek, 35 bin kişi de mahkûm olacak;
işte bunun adı da adalet ve hukuk devleti olacak.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Zeynel Bey, bu
anlattığınızın yalan haber kanunuyla ne alakası
var? Ne alakası var?
ZEYNEL EMRE (Devamla) Şöyle ilgisi var:
Bakın, dokuz yıl önceki -o yalan haber kanunu, dezenformasyon
kanununda ki burada anlamını da çıkardım- işte, bu,
dezenformasyonun kralı; bundan daha beteri mi var? Bu haber var.
Bakın, oradaki Bezmiâlem Valide Sultan Camisi İmamı dedi ki:
Ya, ben Allah korkusu bilen insanım, böyle bir şey olmadı.
Adam sürüldü yani asıl, işte bunun için söylüyorum. Şimdi, bir
kanunun çıkması, 2000li yıllardan itibaren başta Avrupada
olmak üzere bu alanda, internet alanında bazı düzenlemeler
yapılıyor olması, bunun Türkiye'ye de gelmesi meseleyi çözmüyor.
Bu, bir hukuk devletinde olduğu gibi uygulanmadıktan sonra mesele
işte geliyor, deminden beri anlattığım örneklerde
düğümleniyor.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi ailesi olarak bu hafta
yine yargının yoğun saldırısı
altındaydık; bakın, yine yargının yoğun
saldırısı altındaydık. En başta Sayın Genel
Başkanımıza Çubukta bir saldırı oldu. Bakın, bu
saldırı nedir? Tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs, kasten
yaralama, mala zarar verme, alıkoyma, tehdit, hakaret suçlarından
oluşan bir sepet. Sadece Genel Başkanımız yok,
milletvekillerimiz var, danışmanlar var, partililer var, hepsi
saldırıya uğradı. Sonuçta, böylesine bir dava
ağır ceza mahkemesinde dahi açılmadı, asliye ceza mahkemesinde
açıldı ve toplamda da 67 sanık var, inek hırsızı
ve arkadaşları olmak üzere ve bunların hiçbiri fiilen hapse
girecek bir cezayla karşılaşmadılar. Kaldı ki
kararı okudum, isteyen hukukçulara da verebilirim, 67
sanığın durumu tek tek irdelendiğinde ya birine 62nci
madde uygulanıyor ya birine hükmün açıklanmasının geri
bırakılması uygulanıyor ya bir şekilde bölünüyor ya
ceza indirimi ya 51inci maddeye göre erteleme; böl, parçala vesaire; aman, beş
yılı geçirme, içeriye girecek bir ceza olmasın. Belli ki
birileri tarafından onlara o sözler verilmiş, yoksa böylesine bir
hukuk garabeti yaşanmaz. Tüm devlet erkânının bulunduğu
yerde ana muhalefet liderine yapılan bu saldırı cezasız
kalıyorsa tüm Türkiyenin gözü önünde, kimse Türkiyede adaletten, hukuktan
bahsedemez. Bu, şunun delilidir, ispatıdır: Bu
saldırı, bu karar ve bu kararı destekleyenler esasında bu
saldırının da azmettiricisi pozisyonundalardır; burası
çok nettir değerli arkadaşlar, kimse kimseyi kandırmasın.
Şimdi, gelelim ikinci olaya: Bakın, emin
olun, adliyeye, cezaevine gitmekten Meclisin normal yasama faaliyetine birçok
arkadaşımızla birlikte gelemiyoruz. İl
Başkanımızın infazını tamamlamasıyla ilgili
meselede görevlendirdi partim. Bakın, gittim; sadece gözlüyoruz, ne
olduğunu anlatacağım ben size. Birincisi, bir hak teslimi
yapayım önce. Düzen kötü olabilir, ben kötü düzenin iyi niyetli
insanlarına hakkını teslim ederim. Tüm memurlar her türlü
dikkatli bir şekilde, saygılı, olması gerektiği gibi
davranmıştır; bunun bir tespitini yapalım. İkincisi,
normalde Bakırköy Kadın Cezaevine götürülmesi lazım ama
Cumhuriyet Halk Partisi kitlesi toplanır diye son anda Silivri Cezaevine
Orada da kademeli bir trafik yoğunluğu hedefleniyor yani bizatihi
memurlar tarafından yapılıyor bu, gözlerimizle gördük. Peki,
oraya gidiyoruz; gittik ve İstanbul İl Başkanı, ilçe
başkanları geliyor, belediye başkanları geliyor, partililer
geliyor, yaklaşık birkaç bin kişilik bir kitle var. Bakın,
cezaevi girişinde, daha girmeden dedi ki memurlar: Ya, giriş,
burası çok yoğun olur; sizi, kitleyi burada tutacağız;
milletvekili ve avukatları öbür tarafa alacağız. Peki
kardeşim, yolu da kapatmayalım. Siz burada durun. Ne yapmak
istiyorlar? İl başkanları çıkıncaya kadar
bekleyecekler, bu kadar, başka hiçbir şey yok. Görüşüyoruz,
İşlemler altıya kadar biter. deniyor, bu da tamam.
İstanbul İl Sekreteri telefonla aradı -biz ön kapıda
duruyoruz, onlar aşağı kapıda- diyor ki: Buradaki memur
arkadaş bize diyor ki: Buradaki kitleyi buradan göndermezseniz,
işlemi bitti ama biz bırakmayız. Ya, arkadaş, nasıl
bırakmazsınız? Tahliye olmuş. Bırakırız
ama siz buradakileri göndermezseniz biz E6da Karbey Tesisleri var, E6nın kenarında, götürüp oraya
bırakacağız. Yani böyle bir şeyi ben nasıl ifade
edeceğim ya? İnsan alıkoymadır bu ya, suçtur! Bakın,
ne yaptım, biliyor musunuz? Bir arkadaşımız
Başsavcıyı aradı, Silivri Başsavcısı Benlik
bir şey yok. diyor. Memurlara diyoruz: Başsavcı diyor ki:
Kapıda bırakılması lazım. Biz
Başsavcıyı dinlemeyiz, biz İçişleri Bakanlığına
bağlıyız. diyorlar. Peki, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürünü
aradım, müsait değilmiş; Genel Müdür
Yardımcısıyla konuştum, durumu izah ettim, Yahu, bu olacak
şey mi? dedim. Süreç de ilerliyor. Arkadaşlarımızı
arıyorum, diyorum ki: Ya, biz bir tesise niye gidelim? Bu, tahliye
olmadı mı? Cezaevi kapısı burası değil mi?
Karşısında duruyorum. Bu görüşmeleri yaparken başka
bir başçavuş geldi, dedi ki: Efendim, Karbey Tesislerine götürdük;
çıktı demin siyah camlı Fordla birlikte. İstanbul İl
Başkanı TEMin kenarında bir tesise götürüldü. Bakın,
kameralar var, yer veriyorum: Karbey Tesisleri. Yahu, Allah aşkına
bu nasıl iştir? dedik. Gözlerine inanamaz insan yani. Orada, bir
defa, cezaevinden çıkmış, tahliye olmuş bir insan, sizin
tesiste onu serbest bırakmanız ne? Gittik tesise, gerçekten orada.
Oradan, tesisten alındı.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Zeynel Bey,
hepimiz biliyoruz bunları, dört yıl on bir ay yirmi günle nasıl
tahliye oldu? 14 Nisan 2020de çok karşı
çıktığınız İnfaz Yasasını anlatın
da anlasınlar.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Doğru, bakın, biz
o gün de dedik, dedik ki
FETİ YILDIZ (İstanbul) Çok
karşı çıktınız.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Evet, karşı
çıktık.
FETİ YILDIZ (İstanbul) İl
Başkanınız iki yıl daha içerideydi.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Bakın, Feti
Beyciğim, bizim herhangi bir partilimizin bundan yararlanıyor ya da
yararlanmıyor olması ortadaki bir adaletsizliği kaldırmaz
ki. Biz Ahmete göre, Mehmete göre, Zeynele göre hukuk istemiyoruz ki.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Siz öyle
söylediniz o zaman. Arkadaşlarınıza göre kanun
çıkarıyorsunuz. dediniz.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Biz Türkiye'de herkes, 84
milyon eşit olsun, bir olsun yani böyle bir ayrım yapmayalım.
dedik.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Kanunların
genelliğini unuttunuz. Herkes için kanunlar; bak, İl
Başkanınız faydalandı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siz konuşun,
karşılıklı olmaz.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Tamam, bakın, ben
FETİ YILDIZ (İstanbul) Özür dilemeniz
lazım.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Niye özür dileyelim? Benim o
gün dediğim de şuydu: Biz yasama organıyız, biz mahkûmlar
arasında nasıl ayrım yapıyoruz? İzah ettik, o günün
konusu bu ama yine tartışırız bunu. Ama bu düzenleme
başka bir şey, bakın, ikisini karıştırmayalım.
Şimdi, gelelim bir diğerine. Gittik, yine
ertesi gün Sayın İmamoğlunun davası,
yargılanıyor, adliyedeyiz bu sefer. Ne olmuş? Süleyman Soylu
kendisine ahmak demiş, ifadeleri var, o da Asıl ahmaklık bu
seçimi iptal etmektir. deyip Ben o seviyeye inmeyeceğim ama bunu iptal
ettirmektir. şeklinde bir açıklama yapmış. Şimdi,
biri söylediğinde serbest, hiçbir şey olmuyor; ötekininki, efendim,
kamu görevlisine hakaret ve biz yine adliyedeyiz. Yani bakın, ortada
eşitlik olmadan kimse hukuktan bahsedemez, hukuk devletinden bahsedemez.
Devam edelim, ben yine soruyorum hukukçulara: Ya,
bir televizyon ana muhalefet partisini canlı yayında veriyor diye
RTÜK tarafından ceza kesilir mi? Yani 4 tane televizyona çok yüksek ceza
kesildi. Niye? Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının
konuşmasını canlı olarak yayınlıyor diye ve bu çok
açık, bakın, burada bir ihtilaf da yok. Yani 4 tane televizyonun
suçu, Türkiyede en çok oy almış 2nci partinin Genel
Başkanını canlı yayında dinletmek; dâhil
oldukları başka hiçbir şey yok. Şimdi, bunun savunulacak ne
tarafı var?
En sonuna gelelim, bizim Anayasamızda yine
Anayasa Mahkemesinin kararlarının
bağlayıcılığı yazmaz mı? Yazar, değil
mi?
FETİ YILDIZ (İstanbul) Evet.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Peki, Anayasa Mahkemesi
kararlarına bir hâkimin uymaması ne demek? Eğer bu hâkim
uymuyorsa ve böyle de örnekler varsa bunun terfisini nasıl
savunacaksınız ya? Yani Adalet Bakan
Yardımcılığına getiriliyor, Bakana vekâleten, Adalet
Bakanına vekâleten işlemlerde bulunacak. Daha Anayasa Mahkemesi
kararına uyması gerektiğini bilmiyor ve ne hikmettir ki yine -meslektaşları
varsa, biliyorsa örneklerini anlatsınlar, buyursun, anlatsınlar-
hiçbir adliyede bu kadar gezen bir heyet olmuş mudur? Kamuoyundaki bütün
tartışmalı davalara hep aynı isim baktı. Çağlayan
Adliyesinde numara değişti, başka şeye gitti. Kaç mahkemede
yer değiştirdi; gitti, bütün kritik mahkemelerde karar verdi. Bir
tane değil yani seyyar mahkeme gibi gezdi gezdi, karar verdi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Aynen öyle, seyyar
mahkeme başkanı!
ZEYNEL EMRE (Devamla) Toplamda da Adalet Bakan
Yardımcılığına yükseldi. Peki, değerli
arkadaşlar, hukuk devletini konuşacağız değil mi? Bir
diğer Bakan Yardımcısını da ben burada anlattım,
yine Adalet Bakan Yardımcısı. O da Sezgin Baran Korkmaz
dosyasına bakmış; önce mal varlığına tedbir
koymuş, şüphelilere yurt dışı çıkış
yasağı koymuş, mal varlığında tedbir var; bir ay
sonra o işlemi kaldırmış, bir ay sonra tekrar aynı
işlemi koymuş. Ne değişti? dediğinde, bir şey
bulamıyorsun raporlarda. O da peşine gitti Adalet Bakan Yardımcısı
oldu.
Demek ki ortada net bir şey var: Hukuk devleti
olmanın gereğini çoktan yitirmiş bir Hükûmet var, destekçileri
var. Burada, bu saatten sonra, AKP yolsuzluğun, yasakların,
yalanların, yokluğun sembolü hâline gelmiştir.
Dolayısıyla, bu yol, yol değildir değerli arkadaşlar,
bu yoldan dönün. Her gün uyanıyoruz, bir zam; bir uyanıyoruz, sansür
haberi; bir uyanıyoruz, baskı haberi. Türkiyenin böyle gidecek bir
yeri yoktur.
Ben inanıyorum vatandaşlarıma,
vicdanlarına inanıyorum; yaşanılan onca olaydan sonra
önümüzdeki ilk seçimde Türkiye bu iktidardan kurtulacaktır ve gerçekten
demokratik bir iktidarla başarıyla yönetilecektir diyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde siyasi parti
grupları adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Tümü üzerinde şahsı adına ilk
konuşmacı Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen, 2018de
yürürlüğe giren sistemde Kuvvetler ayrılığı; yasama,
yürütme ve yargının birbirinden ayrılması kuvvetlendirilecek.
denilmişti. Bu konuda açıkça Artık Mecliste milletvekilleri
yasa teklifinde bulunacak, yasa teklifleri çıkacak; artık bu
kuvvetlerin birbirinden ayrı olarak işlevleri yürürlüğe
girecek. denilmişti. Ne oldu? Nitelikli bir yasama mı oldu?
Hayır arkadaşlar, nitelikli bir yasama olmadı. Sarayda kurullar
var; Hukuk Kurulu, Kültür Kurulu, Turizm Kurulu. Bu kurullarda hazırlanan
yasa teklifleri doğrudan doğruya komisyonlara geldi, komisyonlarda
hemen hemen virgülü değişmeden ve düzen değiştirilmeden
doğrudan Genel Kurula geldi. Aynı şekilde bu yasa teklifi de
böyle.
Avukatlık Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi de -5 maddelik kanun teklifi- Adalet
Komisyonuna geldiği zaman biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
itirazlarımızı öne sürdük, dedik ki: Siz daha önce baroları
böldünüz çoklu baro adı altında, baroları 2ye
ayırdınız ve bu, başarıya ulaşmadı.
Şimdi ne yapıyorsunuz? Siz bu kanun değişikliğiyle
yamalı bohça gibi, nitelikli bir yasamayı önümüze koymuyorsunuz. Sizin
yaptığınız olay şu: Esas, burada baroları
bölmüyorsunuz, barolara kaynak sağlamıyorsunuz; kendi
oluşturduğunuz 2nci barolara kaynak sağlama adı
altında bu yasa teklifini getiriyorsunuz ama vatandaşı
bölüyorsunuz arkadaşlar, vatandaşı bölüyorsunuz; böyle şey
olabilir mi? 54 bin üyesi olan İstanbul Barosuna 20 milyon lira para
ayırıyorsunuz -adli yardıma- ve 2.500 üyesi olan İstanbul 2
No.lu Barosuna ise 4,5 milyon para ayırıyorsunuz. Bursa Barosunda 5
bin avukat var, 5 bin avukatın bulunduğu yerde ise 4,2 milyon lira
para ayırıyorsunuz. Amacınız şu: Baroları
böldünüz, kendi oluşturduğunuz barolara maddi kaynak
aktaracaksınız. Vatandaş ne yapacak? Tabii ki işinin daha
iyi yürümesi amacıyla gidecek, 2nci baroya başvuracak. Ne olacak?
Vatandaşı da böleceksiniz, burada büyük tehlike bu; vatandaşı
bölmek, parçalamak. Bu en büyük tehlike. Hukuk adına yapıyorsunuz
bunu, hukuk adına yapılan işlemde sonuç ne oluyor? Hukuk devleti
yapısı tamamen ortadan kalkıyor, demokrasi ve özgürlükler ise
ortadan kalkıyor.
Arkadaşlar, bu ucube sistemle Türkiyede
anayasal hak ve özgürlüklerimiz tamamen kullanılamaz hâle geldi.
Bakıyorum şimdi Anayasaya, anayasal birçok hak ve özgürlüklerimiz
var. Bu hak ve özgürlüklerin hangisini kullanıyoruz arkadaşlar, ifade
özgürlüğünü mü kullanıyoruz? Hangisini kullanıyoruz, toplantı,
gösteri ve yürüyüş hakkını mı kullanıyoruz? Hangisini
kullanıyoruz, basın özgürlüğünü mü kullanıyoruz? Hiçbirini
kullanamıyoruz. Anayasal hak ve özgürlükleri kullanmadıktan sonra,
hukuk devletinin vatandaşa vermiş olduğu hak arama özgürlüğünü
kullanmadıktan sonra bu demokrasi dışı, özgürlük
dışı tutumlardan vatandaşın gelecekle ilgili ne
beklentisi olabilir? Hiçbir beklentisi olmaz. Ne olur? Aydında 4.500
kişilik cezaevi yaparsınız. Ne olur? 36 yeni cezaevi için 2022
bütçesinden para ayırırsınız. Ne olur? Millet bahçesi
adı altında, Türkiyenin yıllardan beri belirli noktalara
gelmiş cumhuriyet kazanımlarını yok edersiniz.
Arkadaşlar, artık bu iktidarın
verebileceği bir şey kalmadı. Ufkunda 2 şey var: Ya millet
bahçesi yapacaklar ya da cezaevi yapacaklar. Ayırmışlar cezaevi
bütçesini, ayırmışlar millet bahçesi bütçesini; ya,
vatandaş inliyor arkadaşlar, vatandaş inliyor! Her gün zam
olabilir mi; benzine zam, mazota zam, ekmeğe zam!
Aydında ekmek 4 lira olmuş
arkadaşlar, artık simit 4 lira. Önünü göremiyor vatandaş, çiftçi
önünü göremiyor. Tarımsal sulamada kullandıkları elektriğe
bugün gelen yüzde 15lik zamla artık vatandaş üretemeyecek, çiftçi
üretemeyecek. Üretim yok, hukuk devleti yok, demokrasi yok, özgürlükler yok! Ne
var? Korku iklimi var. Korku iklimiyle ne yapıyorsunuz? Böyle güvenlikçi
politikalarla savunma hakkını kullanan avukatları belirli
çerçevede ekonomik sıkıntılarla bir arada
bırakıyorsunuz.
165 bin avukat var, sizin yirmi seneden beri hukuk
fakültesi sayısı artık avukat enflasyonuyla bire bir gitmeye
başladı. Ne olacak? 165 bin avukatın 50 bini işçi
avukatı arkadaşlar. Getirdiğiniz bu yasa teklifiyle işçi
avukatların, asgari ücretin altında çalışan
avukatların hangi sosyal, ekonomik derdine çare buluyorsunuz? CMK ücretlerini
asgari ücret düzeyinde mi düzenliyorsunuz? Yani adli yardım
paralarını, iki yıldan beri alamadıkları adli
yardım paralarını Buyurun, alın. mı diyorsunuz?
Arkadaşlar, avukatları ekonomik sıkıntılarla baş
başa bırakıyorsunuz.
Bu ne biliyor musunuz? 12 Eylül faşizminin
getirdiği sonuçlar bunlar. 12 Eylül faşizmiyle beraber ne geldi?
Üniversiteler artık bilimsel çalışmaları yapamaz hâle
geldi, avukatlar ekonomik sorunlarından dolayı, STKler, demokratik
kitle örgütleri artık sorunlarını çözemez hâle geldiler;
insanlar ekonomik sorunlarla uğraşsınlar, başka sorunlarla
uğraşmasınlar. O işleri biz biliriz. diyorsunuz.
Ekonomiyi biz biliriz. Özgürlükleri biz biliriz. Her şeyi biz
biliriz. diyorsunuz ve ondan sonra bu korku ikliminde bizim sesimizi
çıkarmamamızı istiyorsunuz. Ama ne yaparsanız boş
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiyede Millet
İttifakıyla birlikte demokrasiyi de getireceğiz, özgürlükleri
de getireceğiz, anayasal hak ve özgürlüklerin vatandaş
tarafından kullanılmasını getireceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar) Yok öyle bir şey, yok öyle bir
şey.
Arkadaşlar, biz, bu salı günü Genel
Başkanımızın Çubuk'taki davasına katıldık.
Çubuktaki dava -yani ben otuz yıllık bir avukatım, ceza
avukatıyım- içler acısı bir durum. Ana Muhalefet Partisi
Genel Başkanına bir linç girişimi var, milletvekili
arkadaşlara linç girişimi var, o girişiminden dolayı
açılan dava bir, asliye cezada açılıyor; iki, adam öldürmeye
teşebbüsten açılmıyor ve üç, hükmün
açıklanmasının ertelenmesi ve erteleme kararı veriliyor.
Bir tek tutuklamaya sevk yok arkadaşlar, bir tek tutuklamaya sevk yok ama
Sayın Cumhurbaşkanına yönelik bir tweet
atıldığı zaman, vatandaş tutuklanıyor; böyle
çifte standart olmaz. Salı günü Çubuktaydık, verilen karar
yargının bir kara lekesiydi.
Dün Anadolu Adliyesindeydik, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem
İmamoğlu hakkında açılan bir davaya katıldık.
Mahkeme korkuyor, hâkim korkuyor, savcı korkuyor; Ne karar vereyim acaba?
Saraydan ne gelecek, başıma ne iş gelecek? diye korkuyor.
Bugün de İstanbul'da Canan
Kaftancıoğlu'nun Cumhurbaşkanına hakaret ve kamu
görevlisine hakaret hakkındaki davasındaydık.
Biz davalarla uğraşıyoruz, ana
muhalefet partisi milletvekilleri, ana muhalefet partisinin hukukçuları
artık mahkeme mahkeme geziyor. Ama biz diyoruz ki: Sizi mahkeme mahkeme
gezdirmeyeceğiz, hukuk devletini getireceğiz, özgürlükleri
getireceğiz, sizin adil yargılanma hakkını
kullanmanızı sağlayacağız arkadaşlar. Buna söz
veriyoruz, buna söz veriyoruz çünkü önümüzdeki seçimlerde büyük bir ihtimalle
sandıktan çıkamayacaksınız, Millet İttifakı
olarak seçimleri kazanacağız, Türkiyeyi normalleştireceğiz
arkadaşlar. Türkiye'nin normalleşmesi gerekiyor, Türkiye'de hukuk
devletinin kurulması gerekiyor. Türkiye'de hukuk devleti kurulmadan
yabancı sermaye de gelmez, sermaye yatırımları da olmaz.
Millet kaçıyor. Bugün beyin göçüyle ilgili burada bir araştırma
önergemiz oldu. Ne oldu? Reddedildi. Arkadaşlar, ben iki haftadan beri
yurt dışındayım. Gençleri görüyorum, giden gençleri
görüyorum, beyinleri görüyorum. Artık Avrupa'ya emek gücü gitmiyor, beyin
göçü var. Çocuklarımızın hiçbiri Türkiye'de yaşamak
istemiyor. İmkânınız olsa yurt dışında
yaşamak ister misiniz? sorusuna MHP'li ve AKP'li gençler, oy veren
gençler Biz de yurt dışında yaşamak istiyoruz. diyor.
Bunları görmüyor musunuz arkadaşlar?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yok. Bırak, işine
bak sen!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Memleketi ne hâle
getirdiniz. Memleketi yaşanmaz hâle getirdiniz. Bu memlekette özgürlükler,
haklar, ekonomik haklar sağlanmadığı sürece -siz zaten
Abbas yolcusunuz- gideceksiniz bunları sağlayacak iktidar gelecek; o
da Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak, o da Millet İttifakı'yla
beraber gelecek, iktidar olacak arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, sorunlar çok, sorunlar
çok. Sorunlar çok ama yani anlatıyoruz, tersine gidiyorsunuz. Yahu,
arkadaşlar, Adalet Bakanı değişti, Adalet Bakanı
değişmeden önce SBK -Sezgin Baran Korkmaz- konusunda, yurt
dışına çıkış yasağının
kaldırılmasında ve aynı zamanda mal varlığı
tedbirinin kaldırılmasında talebi bulunan İstanbul
Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz şu anda Bakan
Yardımcısı. Ben bizzat Hasan Yılmaz hakkında bu konuda
yapmış olduğu suç teşkil eden işlemden dolayı suç
duyurusunda bulundum. Bir sene oldu, herhangi bir cevap yok. Hasan Yılmaz
orada oturamaz. dedim ama sizin bir özelliğiniz var, siz kendinize
yönelik işlem yapan hâkim, savcıları alıyorsunuz, iktidara
destek veren hâkim ve savcıları -çünkü saray yargısı var,
saray yargısıyla yapılan işler var- getiriyorsunuz, koruma
altına alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Şimdi de sabah
kalktık bir baktık yani inanamadık. Akın Gürlek; ÇHD
davası, Sözcü davası, arkasından Canan Kaftancıoğlu
davası, Demirtaş davası, dava, dava, dava.. Gezici heyetti, 17,
34... Çağlayan Adliyesinde geziyordu, ne oldu?
Almışsınız, getirmişsiniz, Bakan
Yardımcısı yapmışsınız. Ya, bu
vatandaş, ağır ceza reisi değil miydi? Bu vatandaş üç
yıldan beri, dört yıldan beri Türk milleti adına, hukuk
adına karar vermiyor muydu? Bakan Yardımcısı ne demek?
Bakan Yardımcısı demek yürütme demek. Demek ki siz yasamada
sizin saray yargısını kullanan kişiye koruma
sağladınız. Yok öyle bir şey arkadaşlar. Akın
Gürlek de Hasan Yılmaz da ve bunun gibi karar verenler de geçmiş
dönemlerde olduğu gibi, Zekeriya Özler de olduğu gibi yargılanacaklar, hesap verecekler, hiçbir
yere kaçamayacaklar; hukuk devletinde hesap verecekler, adil yargılanma
hakkında hesap verecekler. Biz ülkemize, vatandaşlarımıza
söz veriyoruz: Hukuk devletini getireceğiz, adil yargılanma
hakkını getireceğiz, özgürlüğü böyle getireceğiz.
Teşekkür ederim arkadaşlar.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Erkan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün 328 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bülbül, konuşmasında AK
PARTİye, MHP'ye oy veren gençlerin de yurt dışında
yaşamak istediği, ülkede yaşamak istemediği anlamına
gelen ifadelerde bulundu, bunu kesinlikle reddediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partili, Türk milliyetçisi ülkücü
gençler önce ülkem ve milletim; sonra partim ve ben anlayışına
sahiptirler ve can feda bir şekilde ülkesi, milleti için çalışan
ve çalışmak isteyen gençlerdir ve Türk gençliğinin ilgisi yurt
dışından ziyade TEKNOFESTlerdedir,
AR-GE çalışmalarındadır, teknoparklardadır.
Türkiye'nin gerçekleştirdiği teknoloji hamlelerinde yüzbinlerce
gencimizin yönü Türkiye'ye yöneliktir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca bu beyin göçü
meselesi -ben çok iyi hatırlarım- 1960lı, 70li
yılların en büyük tartışmalarından biridir ve
özellikle son birkaç yıldır da bu son derece abartılı bir propaganda
hâline getirilmiştir. Buna ilişkin ne kadar kurgu videolar
hazırlandığını da biliyoruz ve bu kurgu videolara
figüranlık yapan oyuncuların da kimlere hizmet ettiğini, hangi
odaklara mensup olduklarını da biliyoruz. Bu, abartılı bir
propagandadır. Türk gençliği, ülkesinde yaşamak, ülkesinde
iş, aş ve meslek sahibi olmak istemektedir.
Şunu da biliyoruz ki: Son yıllarda
bilhassa mesleki eğitimde yapılan hamleler önümüzdeki kısa
dönemde semeresini de vermeye başlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Mesela, Özel Manisa Organize
Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Türkiye'nin
dışında dünyaya da örnek olabilecek bir meslek lisesidir ve bu
modeller de çoğalmaya ve çoğaltılmaya başlamıştır.
Kısaca bunları ifade ederek
görüşlerimizi belirtmek istedim.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum: Grup Başkan Vekili 60lı yıllarda daha 10lu
yaşlarda falandı, o yüzden çok iyi, net hatırlayamıyordur
onları.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bildiğim
kadarıyla 61li falan kendisi.
BAŞKAN Buyurun.
37.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, ben 1961
doğumluyum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok iyi
hatırlıyorum. deyince
ERKAN AKÇAY (Manisa) Lütfen sözümü kesmeyin.
Ben 1970 ve 1971li yıllardan itibaren yani 10
yaşımdan bu yana Türkiyedeki bütün siyasi gelişmeleri etap etap
takip etmiş ve geçmiş yakın tarihimizi de çok iyi okumuş
bir kişiyim. O nedenle ben 60lı yılları da bilirim, 50li
yılları da bilirim, 40lı yılları da bilirim, 30lu
yılları da bilirim, 20li yılları da bilirim ve 1800lü
yılları da iyi bildiğim kanaatindeyim. Dolayısıyla,
illa o dönemde yaşamak da gerekmiyor Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
yine kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Hafızası bu kadar
kuvvetliyse Esin Hanımın bu kürsüden Beyin göçü engellensin. diye
yaptığı konuşmayı çok net hatırlıyordur.
Değil mi efendim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Evet, çok net
Ne
olduğunu biliyoruz yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onun için, kendi
milletvekillerinizi de dinleyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama MHPye oy veren gençler
dedi; o yanlış, o yanlış.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onu da
hatırlamanız lazım.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 44 Milletvekilinin
Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4364) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328) (Devam)
BAŞKAN Tümü üzerinde şahsı
adına ikinci konuşmacı Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OĞUZHAN KAYA (Çorum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 328 sıra sayılı Avukatlık
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
tümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz Meclisi ve ekranları başında
bizleri izleyen milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Teklif, yürürlük ve yürütme maddesiyle birlikte 5
maddeden oluşmaktadır. Maddelerden kısaca bahsetmek istersek:
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 16ncı maddesine eklenen
ikinci fıkrayla avukat stajyerlerinin sigortalı olarak herhangi bir
işte çalışmasının fiilen avukatlık
stajının yapılmasına engel oluşturmayacağı
açıkça hükme bağlanmaktadır. Bu kapsamda, işin,
avukatlık stajının fiilen yapılmasına engel
olmaması gerekmektedir.
Yine, 1136 sayılı Avukatlık
Kanununun 16ncı maddesine eklenen üçüncü fıkrayla kamu kurum ve
kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev
yapanların avukatlık stajını yapabilmeleri
kolaylaştırılmakta ve bu kapsamda bu kişilere
avukatlık stajı süresi boyunca aylıksız veya ücretsiz izin
verilmesi özel olarak hüküm altına alınmaktadır. Bu kişiler
staj süresince de yıllık izin haklarını da
kullanabileceklerdir.
Yine, 1136 sayılı Avukatlık
Kanununun 177nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan
değişiklikle 1den fazla baronun bulunduğu illerde
vatandaşlara adli yardım hizmetinin daha kaliteli sunulabilmesi amacıyla
yönetimleri ve işleyişleri birbirinden farklı,
bağımsız olmak üzere her bir baronun adli yardım bürosunun
oluşturulabilmesine imkân sağlanmaktadır. Ayrıca,
yargı mercilerinin talebi üzerine yapılacak görevlendirmelerin
Türkiye Barolar Birliği tarafından oluşturulacak elektronik
bilişim sistemi üzerinden ve o ildeki avukatlar arasında eşitlik
gözetilerek yapılacağı hükme bağlanmaktadır. Böylece
yapılacak görevlendirmeler elektronik ortamda tek noktada bir araya
getirilerek avukatlar arasındaki eşitliğin sağlanması
noktasındaki olası hatalar önlenebilecektir.
Yine, 1136 sayılı Avukatlık
Kanununun 180inci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümleyle
münhasıran adli yardım hizmetleri için kullanılmak üzere Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye Barolar
Birliğine gönderilen ödenek ve bunun barolar arasındaki
dağıtımı ne şekilde olacak, bu hükme
bağlanmaktadır. Buna göre, ödenekten gönderilen paraların
barolar arasında dağıtımında puanlama esas
alınacaktır. Puanlamada öncelikle her baroya 5 temel puan
verilecektir. Bu temel puanlamaya, 5 puana ilaveten 2 temel unsur esas
alınarak, başka bir ifadeyle baroların üye sayıları ve
il nüfusları baz alınarak bu para dağıtılacaktır.
Bu hâlde baroya kayıtlı olan her 50 üye avukat için 1 puan, il nüfusu
esas alınarak 5 bin nüfus için 1 puan verilecek ve bu baroların
puanına eklenecektir. Birden fazla baronun bulunduğu illerde ise her
5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puanın yüzde 40ı her 2
baroya da eşit olarak dağıtılacak, kalan puan ise ilde
levhaya kayıtlı toplam avukat sayısına bölündükten sonra
elde edilen rakam her baronun üye sayısına çarpımı sonucu
elde edilecek puana göre dağıtılacaktır.
Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; son yıllarda avukatlık mesleğine ilişkin
birçok yasal düzenleme ve avukatların lehine düzenleme yapıldı.
Bunlardan da bahsedecek olursak; Pasaport Kanunu'nun 14üncü maddesinde
yapılan düzenlemeyle avukatlara da özel damgalı, hususi damgalı
pasaport edinme hakkı tanıdık. Yine, Avukatlık Kanununun
59uncu maddesinde yapılan düzenlemeyle Türkiye Barolar Birliği ya da
baroların organlarında görev yapan avukatların görevleri
nedeniyle işlediği suçlardan yargılanmalarında
Yargıtay temyiz yolunu getirdik. Yine, 7249 sayılı Kanunun
12nci maddesiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun Baro
keseneği başlıklı fıkrasına ekleme yaparak
avukatlığa yeni başlayanların beş yıl süreyle
yarı oranında baro keseneği ödemesini getirdik.
Yine, Avukatlık Kanununda yapılan
değişikle Avukatlığa kabulde engeller
başlıklı maddedeki kovuşturma altında bulunması
ibaresini dolayı hakkında kamu davası açılmış
olması şeklinde değiştirdik, dolayısıyla
avukatlık mesleğine başlamayı da bu anlamda kolaylaştırmış
olduk.
Yine, Avukatlık Kanununda birtakım
işlerde KDV oranlarını düzenledik, yüzde 18den yüzde 8e
düşürdük. İş uyuşmazlıklarında, tüketici
uyuşmazlıklarında, aile mahkemelerinde, vesayet
davalarında, ilamlı icralarda ve bunun yanında birçok
değişiklik, yine, meslek sınavlarına ve hukuk fakültelerine
girişteki yüzdelik dilimi düşürerek avukatlık mesleğinin
geleceğine ilişkin çalışmalar yaptık.
Ben bu kanun teklifinin de hayırlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 98inci Birleşiminin Üçüncü oturumunu
açıyorum.
328 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 127 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun İslam İşbirliği Teşkilatı Polis
İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan 313 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Savunma Sanayinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin
Karşılıklı Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/4161) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 313)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 7 Haziran 2022 Salı
günü saat 15.00te toplamak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.38