TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
10uncu Birleşim
20 Ekim 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Karabük Milletvekili Niyazi Güneşin,
Safranboluda yetiştirilen ve bugünlerde hasadı yapılan safran
bitkisine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvinin Yusufeli ilçesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 16 Ekim Dünya Gıda Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Çingene Kızı mozağine ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklaması
3.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
açıklanan mazot ve gübre desteklerine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Mersine atanan sağlık çalışanlarına ilişkin
açıklaması
5.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Türk Silahlı Kuvvetlerine atılan iftiralara ilişkin
açıklaması
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Toprak Mahsulleri Ofisinin arpa ve buğday ithalatı için
açtığı ihaleye ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın, AK
PARTİ olarak ülke ekonomisini getirdikleri seviyeye ilişkin
açıklaması
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ve kanser taramalarına ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Bartında meydana gelen maden kazasına ilişkin
açıklaması
11.- Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah
Sazakın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
12.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, 2022 yılı için açıklanan
tarımsal desteklere ilişkin açıklaması
13.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Afete Hazır Türkiye Projesine ve Bartında meydana gelen maden
kazasına ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, bağımsız ve tarafsız tabiplerin
yanında olduklarına ilişkin açıklaması
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, 2022 yılı için açıklanan tarımsal desteklere
ilişkin açıklaması
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Bayramiç, Çan ve Bigada yıkılan okullara ilişkin
açıklaması
17.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
18.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Türkiyede yaşanan şeker ve süt krizine ilişkin
açıklaması
19.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Yahyalı ilçesi için yapacaklarına ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, MHPnin 23 Ekimde Manisada yapacağı mitinge
ilişkin açıklaması
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Manisa Sarıgöldeki üzüm üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın içme suyu problemine ilişkin
açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, RTÜK üyeliğiyle ilgili iktidar grubunu
uyardığına, Gazi Meclisin mehabeti ve itibarının
siyasi hırslarla, hesaplarla, manevralarla alaşağı
edilmemesi gerektiğine, Meclis aritmetiğinin yine
değiştiğine ve İYİ Partinin de İç Tüzükten
kaynaklı birtakım haklarının olduğuna ilişkin
açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
şehit Polis Memuru Hızır Bekir Baybörüye, PKK terör örgütünün
birçok uluslararası kuruluşun raporunda en kanlı terör
örgütlerinden biri olarak tescil ve ilan edilmiş olduğuna, bebek
katili PKK terör örgütünün Bingölün Solhan ilçesi Hazarşah köyü
yakınlarında katlettiği vatandaşların
şehadetlerinin seneidevriyesine, Türk ordusunun kimyasal silah
kullanmadığına ve envanterinde dahi kimyasal nitelikte bir silah
olmadığına ve Türk Tabipleri Birliğinin Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığı iddiasına
ilişkin açıklaması
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Merkez Bankasının faiz indirimine, AKP
Genel Başkanından yanıtlarını bekledikleri sorulara,
RTÜKün Tele1e verdiği cezaya, RTÜK üyeliği için yapılan
kumpasa, Bartında meydana gelen maden kazasına, Türk Tabipleri
Birliği Başkanının Türk Silahlı Kuvvetlerine
ilişkin yaptığı açıklamaya, Milliyetçi Hareket
Partisinin Türk Tabipleri Birliğinden ne istediğini
anlamadığına, Millî Savunma Bakanlığına kimyasal
silah kullanımıyla ilgili sordukları sorulara ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye
Muhtarlar Konfederasyonu Başkanının açıklamasına,
Meclis Başkanlığının maden komisyonuna ilişkin
tavrına, RTÜKün Tele1e vermiş olduğu cezaya ve RTÜK
üyeliğine ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
millî sporcu Derya Ceren Çağlayana, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kimyasal silah kullandığına dair iddiaların altında
yatan gerçek nedene, Türk Tabipleri Birliğinin yaklaşımlarına,
PKKnın iddiasını Meclise taşımanın hiç kimseye
faydasının olmayacağına, İzmir Milletvekili Dursun
Müsavat Dervişoğlu ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronatın, Türk Tabipleri Birliğinin kimyasal silah
kullanımıyla ilgili açıklamasına ilişkin
açıklaması
34.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, PHA
hastalığının tedavisinde kullanılan ilacın geri
ödeme listesinden çıkarılmasına ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
güvenlik güçlerinin tavrına ilişkin açıklaması
36.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya Korkuteline bağlı Dereköy Yaylasında açılmak
istenen kömür madenine ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Bartında meydana gelen maden kazasına ve Sağlık
Bakanlığının açıkladığı Beyaz Reforma
ilişkin açıklaması
41.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrımın trafik kazası geçirdiklerine
ilişkin açıklaması
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine
ilişkin açıklaması
51.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini
ilettiklerine ilişkin açıklaması
52.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine
ilişkin açıklaması
53.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin açıklaması
54.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Şahin Tinin, İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrıma geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin
açıklaması
55.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
cezaevlerinde dağıtılan bildiriye ilişkin
açıklaması
56.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Amasyanın Taşova ilçesine bağlı
Çambükü köyüne yapılmak istenen organize sanayi bölgesine ilişkin
açıklaması
57.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, İlk Evim İlk İşyerim kampanyasına
ilişkin açıklaması
58.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
59.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasa
Mahkemesinin 2 Ağustos 2022 tarihinde iptal ettiği kanuna, bakan
yardımcılarına ve usule ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın, (2/1411) esas numaralı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/185)
VI- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları tarafından,
Ziraat Bankası tarafından Demirören grubuna verilen bir kredinin
teminatı olarak alınan arazinin imar durumuna ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla 12/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından, Deniz Poyraz
davasında yaşanan hukuksuzlukların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel tarafından, Basın İlan Kurumu ile
RTÜKün basın kuruluşlarına verdiği cezaların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasında, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Divan olarak, İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
geçirmiş oldukları trafik kazasının kefaretleri
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 341) Endüstri Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
oylaması
20
Ekim 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun) , Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
10uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Safranboluda
yetiştirilen ve bugünlerde hasadı yapılan safran bitkisi
hakkında söz isteyen Karabük Milletvekili Niyazi Güneşe aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Karabük Milletvekili Niyazi Güneşin, Safranboluda
yetiştirilen ve bugünlerde hasadı yapılan safran bitkisine
ilişkin gündem dışı konuşması
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, geçen hafta komşu ilimiz
Bartın Amasrada elim bir kaza sonucu hayatlarını kaybeden 41
madenci şehidimize, Yüce Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize
acil şifalar diliyorum. Maden emekçisi şehitlerimizin ailelerine,
yakınlarına başsağlığı diliyorum;
milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Safranbolu'da yetiştirilen safran bitkisiyle ilgili
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi,
aziz milletimizi ve kıymetli hemşehrilerimi saygıyla hürmetle
selamlıyorum.
Karabük ekonomisi için önemli bir yeri olan
Safranbolu safranı, dünyanın en pahalı baharatıdır;
gramla alınır, gramla satılır. Kendi
ağırlığının 100 bin katı
sıvıyı sarıya boyayabilme özelliğine sahiptir. Tabiatın
yüzünü kışa döndüğü, doğada yaşayan bütün
canlıların dinlenme moduna girdiği bir dönemde, çiçeklerini açan
ve hasadı yapılan mucizevi bitki safranı tanımak,
tanıtmak, üretimini desteklemek son derece önemlidir. Günümüzde safran,
ülkemizde yoğun olarak sadece Safranbolu ilçemizde üretilmektedir. 2000li
yıllara kadar safranın üretilmesi ve tanıtılması konusunda
başarılı olduğumuz söylenemez. Ancak, 2000li
yılların başında sadece bir köyümüzde üretimi yapılan
safranın, iktidarımızın destekleriyle bugün itibarıyla
79 dekar alanda dikimi, üretimi ve hasadı gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızın destekleriyle Batı Karadeniz
Kalkınma Ajansı, SOGEP ve Karabük Tarım ve Orman İl
Müdürlüğümüzün gayretleriyle başlatılan Lavanta Kokulu Safran
Bahçesi Projesi safran üretimini geliştirmek ve
devamlılığını sağlamak açısından
oldukça önemlidir. Proje kapsamında, kırk yıldır
işlenmeyen topraklar üzerinde 60 bin adet lavanta ve 15 dekar safran
bitkisinin dikimi gerçekleştirilmiştir, dünyanın en büyük
lavanta labirenti ve yağının çıkarılmasını
sağlayacak en büyük distilasyon tesisi oluşturulmuştur.
Bu önemli projenin gerçekleştirilmesinde büyük
katkısı olan Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın
Varanka teşekkür ediyorum. Karabük Valimize, Tarım İl
Müdürlüğümüze, Safranbolu Sanayi ve Ticaret Odası
Başkanlığımıza ve SOGEP yetkililerine teşekkür
ediyorum. Aynı proje kapsamında bugün Safranboluda başlayan ve
iki gün boyunca devam edecek olan 1. Safran Çalıştayının
verimli geçmesini temenni ediyorum. Çalıştay süresince, endemik bitki
safranın tarihî geçmişi ve geleceğiyle ilgili olarak sunum
yapacak akademisyen hocalarımıza da başarılar diliyorum.
15 Ağustos-15 Eylül tarihleri arasında
toprakla buluşan safran soğanları 15 Ekim tarihi itibarıyla
ilk hasat çiçeklerini vermeye başlamıştır. Kasım
ayının sonuna kadar safran hasadı devam edecektir. Safranın
dikimini, üretimini ve hasadını yapan çiftçilerimize de
teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, safran tarımsal
üretiminin yanı sıra turizm cazibesiyle de önemli bir ekonomik
potansiyele sahiptir. Bu yılki safran ekiminin başlamasından
hasadına kadar geçen kırk günlük sürede, özellikle lavanta kokulu
safranların mevsiminde oluşturacağı görsel şöleni ve
mucize bitkinin nasıl yetiştirildiğini yerinde görebilmek için
ülke içinden ve ülke dışından yerli ve yabancı binlerce
turist beklenmektedir.
Sözlerime son verirken safranın başkenti,
Dünya Miras Kenti Safranbolumuza ve safran hasadımıza bütün
vatandaşlarımızı ve saygıdeğer
milletvekillerimizi davet ediyor, yüce heyetinizi hürmetle saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Artvinin Yusufeli ilçesinin sorunları hakkında söz isteyen Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvinin Yusufeli ilçesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları
başında izleyen özellikle Yusufeli'deki hemşehrilerim; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz,
Yusufeli ilçe merkezi baraj nedeniyle başka bir yere
taşınıyor, ciddi anlamda bir sorun var. Burada, birçok
konuşma yaptım, ne yazık ki sorunlar devam ediyor değerli
arkadaşlarım. Bu nedir? Bakın, bu ilçe merkezlerinin
taşınması nedeniyle, baraj yapımı nedeniyle 1 ilçe
merkezi komple taşınıyor, 4 köy tamamıyla ortadan
kalkıyor, 16 köy ise kısmen bu barajdan etkileniyor değerli
arkadaşlarım. İskân Kanunu nedeniyle, yapılması
gereken hak sahipliği nedeniyle 148 esnaf, değerli
arkadaşlarım, hak sahipliğinden yararlanamıyor. Esnaflar bu
anlamda, ciddi anlamda feryat ediyorlar. 50 esnaf ise yukarıya
taşınacak, iş yerleri uygun değil. Nasıl uygun
değil onları anlatmaya çalışacağım. Bakın,
yukarıda TOKİ konutlar yapmış, pideci taşınacak,
baca yok değerli arkadaşlarım. Daha komik olanlar var; mermerci
var, mermer atölyesini aşağıda işletiyor, herhangi bir
şekilde bu atölyeyi devam ettirmesine uygun yer yok. Oto
yıkamacı var, aşağıdan yukarıya
taşıyorlar, yukarıda taşındığı mekân
itibarıyla o oto yıkamacının orada faaliyetini sürdürmesi
mümkün değil değerli arkadaşlarım.
Bakın, eski ilçe merkezinde 2 tane kır
düğünü salonu var, şimdi orayı kaldırıyoruz
Başınızın çaresine bakın. diyoruz. Başka bir
ayıp daha var, devlet işi gücü bırakmış, o 2 kır
düğünü salonunun çatılarındaki sacların peşine
düşmüş; böyle rezalet olmaz değerli arkadaşlarım. Yani
vatandaşa tek bir konuda danışıyor Hükûmet, orada
hakkını yemeyelim; diyorlar ki: Mahallenizin adı ne olsun?
Yeni ilçe merkezine taşınan yerde herkesin
aklına bir şey gelmiş ama Atatürk büstü aklına
gelmemiş, yeni yerleşim yerinde Atatürk büstü yok. Bu kasten midir,
ihmal midir? Bunu da Artvinin Milletvekili olarak merak ederek soruyorum
değerli arkadaşlarım.
Bakın, 24 Ekimde okulların yukarıya
taşınmasıyla alakalı bir talimat verdiler; diyorlar ki:
Öğrencileri yukarıya taşıyalım. Amaç da şu;
diyorlar ki: Biz eğer öğrencileri taşırsak mecburi
vatandaşlar da yukarıya taşınır. Bakın, değerli
arkadaşlarım, Yusufelinin yeni yerleşim yerine
taşınmasıyla alakalı bir sorunu yok, bir problemi yok ama
yeni yerleşim yeri bitmemiş, yeni yerleşim yerinde eksiklikler
var, hatalar var, eksiklikler tamamlanmadan bunların yukarıya
taşınmasıyla alakalı problem var. Bu nedenle öğrencilerle
alakalı, velilere baskı yapılıyor; öğrencilerle
alakalı, öğretmenlere soruşturma açılıyor; niye yeni
yerleşim yerindeki memurlara soruşturma açılıyor,
savunmaları isteniyor? Buradan Yusufeli İlçe Millî Eğitim
Müdürünü uyarıyorum değerli arkadaşlarım; haddini bilecek,
bu şekilde herhangi bir işlem yapmaması gerekiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, başka sorunlar var mı? Var.
Ulaşım sorunu devam ediyor. Bir viyadükle alakalı burada birçok
konuşma yaptım, dedim ki: Viyadükle alakalı acele etmeyin,
Yusufeli ilçe merkezinde insanlar oturuyor. Geldiniz, 7 tane
kazığı diktiniz oraya, on aydır bir çivi bile
çakmıyorsunuz değerli arkadaşlarım. Ticari hayat devam
ediyorken geldiniz, burada bir faaliyet sürdürdünüz ve orada ticari hayatı
ve yaşamı sona erdirdiniz.
Yeni yerleşim yerinde elektrik yok, bakın,
çok ilginç bir olay, her yerde yok daha doğrusu, anlatayım: Suyu
yeterince bağlanmamış, özellikle bazı bölgelerde sigorta
bile yok, elektriği taşıyacak sigorta bile yok.
Kamu kurumlarının
taşınmasına ilişkin olarak, Kaymakamlık binası
yukarıda, Jandarmayı, polisi taşıdılar değerli
arkadaşlarım ama nedir? Memurlar aşağı geliyor,
Kaymakam da aşağı geliyor. Yani bir ilçeye saatli bomba atsan bu
kadar etki etmez değerli arkadaşlarım. Bu nedenle,
ısınma bedelleriyle de alakalı sorunlar var, kamu
kurumlarının taşınmasıyla alakalı da sorunlar
var.
Özellikle AK PARTİdeki arkadaşlarıma
sesleniyorum: Bakın, geçtiğimiz aylarda önceki Başbakan Binali
Yıldırım Yusufeliyi ziyaret etti, dedi ki
Bir hurda olayı
var Yusufelide. Yusufeli toprağını verdi, evini verdi, barkını
verdi, yetmedi, mezarlıktaki kemiklerini de verdi değerli
arkadaşlarım. Yusufelide cezaevi kapatılmıştı
siz gelmeden önce, şimdi Yusufeliyi hırsızlıkla itham
ediyorsunuz. Niye? O da şu: Şimdi, Hükûmet, devlet Yusufelinin
sacının, kalorifer peteğinin peşine düşmüş
değerli arkadaşlarım. Bunu Yusufeliye geldiği zaman
Sayın Başbakana, Binali Yıldırıma ilettiler; aynen
şöyle dedi: Devlet insanların hurdasına mı kaldı!
Şu anda Hükûmetin yaptığı şu: Hurda bekçiliği.
Devletin yöneticileri, İl Özel İdaresi yöneticileri, Vali işi
gücü bırakmış hurdaların peşinde geziyor Yusufelide
değerli arkadaşlarım. Böyle bir rezillik olmaz, böyle bir
utanmazlık olmaz. Bakın, açıkça ifade ediyorum: Bunu kabul
etmiyorum.
Başka bir şey daha var. 2011 ile 2014
yılları arasında değerli arkadaşlarım, bekâr olan
800 genç var. Onlar o tarihte genç. Niye aile değilsiniz? diye bugün
onlara ev vermiyorlar yukarıdan. Evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular,
ev bark oldular; Hayır, sizin 2011 ile 2014 arasında herhangi bir
şekilde şeyiniz yoktur, biz size yukarıdan ev veremeyiz.
diyorlar. Böyle bir rezalet olabilir mi değerli arkadaşlar? Böyle bir
utanmazlık olabilir mi? Bakın, bunu söylemek zorundayım. Bunu
kabul etmek mümkün değil, bunu şiddetle reddediyoruz değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla)
Başkanım, bir dakika, bağlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Bir başka
şey daha var ve sözlerimi onunla bitirmek istiyorum. Değerli
arkadaşlarım, Valilik ve idare şunu keşfetmiş:
Yusufeli komple sular altında kalıyor ama Vali Yusufeliye geliyor,
sadece AK PARTİ İl Başkanı ve MHP İl
Başkanıyla toplantı yapıyor. Vali şunu keşfetmiş,
tebrik ediyorum. On yıldır böyle bu. Ben bu ilin Milletvekiliyim, bir
toplantıya bile çağrılmıyorum. Valiyi kutluyorum, niye
biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Nereden
keşfetmiş, nasıl öğrenmiş, o da ayrı bir olay.
Demek ki Yusufelide sadece İYİ Partililer, Cumhuriyet Halk
Partililer, Saadet Partililer barajın altında kalmıyor.
Nasıl bir zekâ ya, helal olsun o Valiye, helal olsun o Valiye ya! (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bizi
almıyor muhatap, İl Başkanlarıyla gidiyor, oturuyor,
toplantı yapıyor. Son toplantılarındır, 5-6
toplantı daha yaparsın, ondan sonra göreceksin nasıl
toplantı yapacağız.
Sözün özü şu: Yusufeliye kıymayın
efendiler, Yusufeliye kıymayın efendiler diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
16 Ekim Dünya Gıda Günü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Sefer Aycana ait.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 16 Ekim Dünya Gıda Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Konumuz Dünya Gıda Günü. Bu nedenle söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gıda, insanın zorunlu
ihtiyacıdır. Hayatımız tamamen beslenmeye, gıdaya
bağlıdır. Gıdasız, biliyorsunuz,
yaşayamayız. Sadece gıdanın varlığı sorun
değil, bunun miktarı, bunun dengeli olması da ve hatta fazla
olması da ayrı bir sorundur. Öncelikle sorun tabii ki
gıdanın olmasıdır, yeterli bir şekilde beslenmektir.
Yeterli beslenme sorunu ya da yetersiz beslenme dünyanın şu an en
önemli sorunlarından biri; özellikle Afrika ülkelerinde yetersiz beslenme
sorununa bağlı ölümler yaşıyoruz. Yetersizlik direkt ölüme
sebep olabilmektedir; onun dışında, vitamin, mineral
eksiklikleri ya da protein veya kalori eksiklikleri de dolaylı bir
şekilde ölümlere sebep olmaktadır. Ayrıca, yetersiz beslenme
genel vücut immünitesini de düşürerek bulaşıcı
hastalıklara bağlı ölümlere de sebep olmaktadır.
Gıdanın yetersizliği yanında
aşırı tüketilmesi, fazlalığı da ayrı bir
sağlık sorunudur. Özellikle şeker hastalığı, kalp
hastalığı, hipertansiyon gibi hastalıkların da
sebebinde aşırı beslenme vardır ve başlı
başlına aşırı beslenme yani obezite de bir
sağlık sorunudur.
Gıdanın yeterliliği yanında
mutlaka sağlığa da uygun olması gerekir. Üretiminden
tüketimine kadar her aşamada sağlıklı gıdaya ihtiyaç
vardır. Artan gıda transferleri dolayısıyla bir diğer
sorun da gıdalara eklenen katkı maddeleridir ve bu katkı
maddelerinin aslında kendisi de sağlık sorunu
oluşturmaktadır.
Gıdanın yeterliliği yanında
dengeli olması da çok önemlidir, tekdüze beslenmeler de sağlık
sorununa sebep olmaktadır. Hem proteine hem kaloriye hem minerallere hem
de yağlara ihtiyacı vardır vücudun. Onun için tüm günlük
öğünlerimizde dengeli beslenmeye ihtiyacımız vardır fakat
bir gerçek var, bugünün de zaten esas amacı bu, dünyanın gıda
üretimine dikkat çekmek.
Son yıllarda dünyada gıda sorunu
yaşamaktayız, gıda üretiminde bir sorun vardır. Artan dünya
nüfusu, buna uygun olarak tarım arazilerindeki azalmalar, iklim
değişiklikleri gibi sorunlar, Covid-19 salgını ve
savaşlar gıda üretiminde dünya genelinde sorun yaşanmasına
sebep olmaktadır. Son Rusya-Ukrayna savaşı da bu dünyadaki
gıda üretimiyle ilgili ya da gıda yetersizlikleriyle ilgili
sorunları göz önüne çıkarmıştır. Onun için, tüm bu
sorunlara karşı, tüm dünyanın beslenmesi ve gıdanın
dengeli dağıtımı için gıda üretimini
artırmamız gerekiyor.
Özellikle, burada, tarım arazilerinin
korunması lazım, tarım arazilerinin yapılaşmaya ve
sanayiye kapalı hâle getirilmesi gerekiyor. Her yere yapılaşma
olabilir, her yere sanayi kuruluşu kurabiliriz ama tarım arazilerini
kaybettiğimiz zaman kazanmak mümkün değildir. 1 santimlik
toprağın oluşması için dört yüz yıl geçmesi gerekiyor;
onun için mevcut tarım arazilerini korumamız gerekiyor. Aynı
zamanda, bu tarım arazilerinde verimi de artırmak gerekiyor. Bu
verimi artırmak için de bilimsel olarak tarım yapmamız,
kaynaklarımızı doğru kullanmamız ve verimi de artırmamız
gerekiyor.
Tabii ki verimi artırmanın en önemli
girdilerinden biri de sudur. Dünyada yaşanan su sorunu ayrı bir sorun
olarak karşımıza çıkmaktadır ve var olan tatlı
suyun zaten dörtte 3'ünü tarımsal sulamaya kullanıyoruz. Bu su
kaynağını da doğru kullanarak, daha bilimsel tarım
yaparak, kaynaklarımızı doğru kullanarak daha fazla
tarımsal üretim yapmak zorundayız.
Tarımsal üretimi artırmanın
yanında bunu da doğru ve dengeli bir şekilde paylaşmak ve
dağıtmak zorundayız. Bir taraftan da israf yapmamamız
gerekiyor. Üretirken ve bunu dengeli dağıtırken
gıdanın tüketiminde de hepimize sorumluluk düşmekte.
Aşırı tüketim zararlı olduğu gibi bu gıda
israfı da ayrı bir sorundur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SEFER AYCAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Dünyada gıda üretiminin, üretilen
gıdanın yaklaşık üçte 1i israf nedeniyle çöpe gitmektedir.
Onun için, sadece kendimizi değil, geleceğimizi de düşünerek,
dünyanın üzerinde bizden sonra gelecekleri de düşünerek hem gıda
üretimini, verimliliğini artırmak, üretilen gıdayı da
dengeli ve sağlıklı kullanmak zorundayız diye belirtmek
istiyorum.
Bu Dünya Gıda Gününde tüm dünya
insanlarına sağlıklı, dengeli beslenme diliyorum.
Sağ olun, var olun. Teşekkür ediyorum,
hayırlı günler diliyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Taşdoğan
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Çingene Kızı mozağine ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gazikültür AŞ
tarafından Fırat Nehri kıyılarından toplanan 27 bin
doğal taşın kullanıldığı ve Gaziantepin
önemli mozaik sanatçısı Mehmet Yılmaz ve ekibi tarafından
on sekiz gün gibi kısa bir sürede kırma taş tekniğiyle
3,81e
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çepni
2.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Sınır ötesi operasyonlar, savaşa
aktarılan devasa bütçeler, el konulan belediyeler, kırk
yıldır bitti bitecek hamaseti, gözaltılar ve tutuklamalar; tüm
bunlar Kürt sorununu çözmek için değil, çözmemek içindir; yarayı
derinleştirmek, açlığı,
hırsızlığı, çürümeyi örtmek içindir. Sadece Kürt
halkı değil, tüm yoksul halklarımız bedel ödüyor ama bir
avuç savaş baronu kazanıyor.
Şimdi de kimyasal kullanımı gündemde.
Hem ulusal hem de uluslararası hukukta kimyasal silah suç olarak
tanımlanmıştır. Durum, bağımsız heyetler
tarafından incelenmeli, TBMM bu konuda inisiyatif almalıdır.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
3.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
açıklanan mazot ve gübre desteklerine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün çiftçiye verilecek mazot ve gübre destekleri
açıklandı. Verilen mazot desteği, çiftçinin mazota ödediği
verginin yanında devede tüy bile değil. Tarımda bir yılda 3
milyar litre civarında mazot kullanılıyor; çiftçi 3 milyar litre
mazot için 6 milyar 165 milyon lira ÖTV, 11 milyar 493 milyon lira da KDV olmak
üzere toplam 14 milyar 658 milyon lira vergi ödüyor. İktidarın mazota
vereceği toplam destek ise 3 milyar lira civarında yani Çiftçinin
mazotunu destekliyoruz. diye övünmekten geri durmayan iktidar, bu
desteğin 5 katını çiftçinin kullandığı mazottan
vergi olarak alıyor zaten. Övünmek istiyorlarsa -bir CHP projesi olan-
çiftçiye vergisiz mazot versinler, ÖTV almasınlar, KDV almasınlar;
çiftçiye asıl destek bu olur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
4.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Mersine atanan sağlık çalışanlarına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Mersinimizin tüm ilçelerindeki sağlık
hizmetlerinin daha verimli yürümesi için
2022 Yılı 3üncü Dönem İlk Defa ve Yeniden Atama Kurası
sonucuna göre 92 uzman tabip, 15 pratisyen hekim, 7 uzman diş tabibi, 2
diş tabibi, 2 eczacı olmak üzere toplamda 118 sağlık
çalışanımız gönül şehrimiz Mersin'e
atanmıştır; hayırlı olmasını temenni
ediyorum, hekimlerimize çalışmalarında başarılar
diliyorum.
Bu vesileyle Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve Sağlık Bakanımız
Sayın Fahrettin Koca ile bu süreçte emeği geçen herkese Mersinli
hemşehrilerim adına teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz...
5.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Türk Silahlı Kuvvetlerine atılan iftiralara ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkürler
Başkan.
Yaklaşık elli yıldır eli
kanlı bebek katili terör örgütüyle kahpe pusularına karşı göğüs
göğüse mücadele eden, bu mücadelesini verirken her türlü
kışkırtmaya rağmen hukukun dışına
taşmadan, insan haklarına saygıyı hep önde tutan Türk
Silahlı Kuvvetleri şerefli mücadelesini her türlü zorluğa ve
ambargoya rağmen sürdürmektedir. Terör örgütünün etki ve
kumandasından kurtulamayan, terör elebaşlarından gelen
tehditlerden tırsarak örgütle arasını düzeltmeye
çalışan zavallı terör destekçileri şimdi de kendilerine
verilen görevi yerine getirmek adına Türk Silahlı Kuvvetlerine
iftiralarda bulunmaktan çekinmemektedir. Türk milletinin vicdanında
karşılık bulmayacak olan bu yalan ve iftiraların asıl
sebebi, eli kanlı bebek katili terör şebekesinin kanlı
eylemlerine örtü çekmeye çalışmaktır. TSK'nin verdiği
onurlu mücadele sadece sınırlarımız içinde değil
dünyanın neresinde olursa olsun son terörist itlaf edilinceye kadar devam
edecektir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Toprak Mahsulleri Ofisinin arpa ve buğday ithalatı için
açtığı ihaleye ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bakanlığın verdiği bilgiye göre ülkemizde
21 üründe arz açığı vardır. Bakanlar ve Toprak Mahsulleri
Ofisi Genel Müdürü hububat stoklarımızın yeterli olduğunu
açıklamaktadırlar. Hatta, TMO Genel Müdürü 1999 yılından
beri en yüksek stok seviyesine erdiğimizi duyurmuştur. TÜİK
verileri de -ihtiyaçtan fazla arpa üretileceğini- mayıs ayında
kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bütün bunlara rağmen,
Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından 495 bin ton arpa ithalatından
sonra 495 bin ton da buğday ithalatı için ihale
açılmaktadır. Ülkemizde bu alanda stoklar yeterliyse, kendi kendine
yeten bir ülke durumundaysak neden ithalata yönelinmektedir? İthalata
verilecek para kendi çiftçimize verilmeli, üretimi kendimiz
artırmalı, bu bağlamda ortaya çıkan olumsuzlukları
ülkemiz koşullarında gidermeliyiz. Yapılan uygulamayı
doğru bulmuyorum.
BAŞKAN Sayın Yaman
7.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın, AK
PARTİ olarak ülke ekonomisini getirdikleri seviyeye ilişkin
açıklaması
CEMİL YAMAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ülkemizi geliştirmek ve büyütmek adına
Türkiyenin son yirmi yılına baktığımızda, AK
PARTİ olarak, Türkiye ekonomisinde 2002-2021 döneminde yıllık
ortalama 5,5 büyüme kaydettik. Makroekonomide millî gelirimizi 238 milyardan 1
trilyon dolar sınırına getirdik. Ticarette yıllık 36
milyar dolar ihracatımızı 250 milyar doların üzerinde
çıkardık. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü,
OPEC ve G20 ülkeleri arasında ikinci çeyrekte en hızlı büyüyen
2nci ülke Türkiye oldu. İlk sırada yüzde 8,3 büyümeyle Slovenya,
2nci sırada yüzde 7,6 büyümeyle Türkiye bulunmaktadır. Ülkemizi
geliştirmek, güçlendirmek, büyütmek için
çalışmalarımıza Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devam edeceğiz.
Aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk Silahlı
Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya ve kanser
taramalarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, Türk Tabipleri Birliği Başkanını, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığına dair
açıklaması nedeniyle kınıyor ve istifaya davet ediyorum.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı ne zaman orada bulunmuş ve
nasıl bir inceleme yapmıştır da böyle bir ithamda
bulunmuştur? Tamamen PKKnın önüne koyduğu metni okuyan Türk
Tabipleri Birliği Başkanı Türk hekimlerini temsil etmemektedir,
hemen istifa etmelidir ve kendisinin yargılanmasını da talep
ediyorum.
Bir diğer konu da kanser
taramalarıdır. Ülkemizde özellikle 3 hastalığa
karşı; meme, akciğer ve kolon kanserine karşı
taramalar yapılmaktadır. Bu taramalar ücretsizdir ve sağlık
kuruluşundan randevu alınarak bu 3 tarama da ücretsiz olarak
yapılmaktadır. Özellikle risk grubu yaşta olan kişileri
kanser taramasına davet ediyorum. Erken tanı kanserde hayat
kurtarıcıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz...
9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Türk Tabipleri
Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hain terör
örgütü PKKnın yayın organında Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
teröristlere yönelik kimyasal silah kullandığı
iftirasını atmıştır. Fincancı bebek katillerini,
cinayet şebekelerini masum göstermeye çalışmaktadır. Hekimlerimizi
temsil eden bir yapının başında bulunanlar terör örgütünü
meşrulaştırarak, bebek katillerini aklayarak oturdukları
koltukları asla suistimal edemezler. Eğer bu kişiler siyaset
yapmak istiyorsa doktor önlüğünü çıkarıp kendisini yakın
hissettiği partiye katılabilirler.
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz hain
teröristlerle mücadelesini haklı, şeffaf ve onurlu bir şekilde,
hukuki ilkelere bağlı olarak sürdürmektedir. Millî Savunma
Bakanlığımız da iftiraları yalanlayarak
kullanıldığı iddia edilen mühimmatların
envanterlerinde dahi bulunmadığını
açıklamıştır. Alçak bir iftira şebekesinin
parçası olan, kirli odakların temsilciliğine soyunan Türk
Tabipleri Birliği Başkanını şiddetle
kınıyorum, derhâl istifaya davet ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çakır...
10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
Bartında meydana gelen maden kazasına ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Bartında meydana gelen maden kazasında vefat eden
kardeşlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabır,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bu kazayla ilgili çok söylenecek, yazılacak;
bu, işin doğalı. İnanıyorum ki gereken idari ve adli
soruşturmalarla işin doğrusu yanlışı ortaya
çıkarılarak gereken yapılacaktır. Burada, devletin, ailelere
ilk günden itibaren gerektiği gibi sahip çıkması ve gerekenin
yapılması noktasında gösterdiği refleks ve tutumu
önemsiyorum.
Maden işçileri, derinlikteki karayı gün
yüzüne çıkararak, el emeğinin ekmeğe dönüştürülmesinin en
güzel örneğini ortaya koyan bir emekçi sınıfıdır. Onu
o kadar zevkle yaparlar ki, böyle bir felaketi atlatmasına rağmen
tekrar oraya dönme istekleri anlaşılması zor olsa da o istekte,
ellerine ve yüzlerine bulaşan, kirli olmayan karanın ötesinde
aydınlık bir yüreğin ışığını
görebilirsin.
Milletimizin başı sağ olsun diyor,
Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sazak...
11.- Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah
Sazakın, Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya
ilişkin açıklaması
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Teşekkürler Başkanım.
Bu ülkenin şerefli ordusunun ve güvenlik
güçlerinin terörle mücadelesine destek olması gerekirken, sözde bazı
STKlerin bu milletin sözcüsü olması, derdiyle dertlenmesi ve
mutluluğuyla mutlu olması gerekirken bu hain zihniyetle Türk
adı altındaki bu kurumun başındakilerin böylesine
kararmış, siyasallaşmış ve terörize olmuş bir
kalple tabip sıfatıyla ortalarda dolanabilir olması
garabettir; bu ülke, bu necip millet adına ayıptır. Bu atıkların
vatansever Türk tabiplerinin adına temsil hakkı olamaz; bu ülke, bu
necip millet adına ayıptır.
Teşekkürler. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tığlı...
12.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, 2022 yılı için açıklanan
tarımsal desteklere ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
2022 yılının bitmesine yetmiş
iki gün kala, bugün 2022 yılı tarımsal destekleri
açıklandı. Fındık için alan bazlı destek 2014
yılından beri hiç değişmedi ve yine 170 lira. İktidar
fındık üreticisine Sen öl artık. diyor. 2014 yılında
3 lira olan mazot bugün, 9 kat artarak 27 lira olmuş. Bırakın
2014ü, geçtiğimiz yıl 350 lira olan patoz 3 kattan fazla artarak
bugün 1.200 lira olmuş. İktidar da çıkmış, sanki
ülkede yıllardır sıfır enflasyon var gibi Alan bazlı
destek 170 lira. diyor. Girdi maliyetleri, enflasyon gibi ekonomik veriler
dikkate alınmış olsaydı fındık alan bazlı
destekler bugün 1.500 lira olurdu. İktidar bu desteklere fındık
üreticisinin artık ihtiyacı olmadığını mı
düşünüyor? Bu açıklama fındık üreticisine
haksızlık, düpedüz hakarettir.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Şeker
13.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Afete Hazır Türkiye Projesine ve Bartında meydana gelen maden
kazasına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; jeolojik ve iklimsel yapımız nedeniyle afetlerle
sıklıkla karşı karşıya kalan bir ülkeyiz. Dünya
genelinde yaşanan doğal afetlerin yüzde 90ı meteorolojik
nedenle oluşan afetlerdir. Ülkemizde yaşanan başlıca
doğal afetler su baskını, çığ, heyelan, yangın,
deprem ve maden kazaları.
Yaşanan afetlerde can
kayıplarının en aza indirilmesinde afet yönetimi ve
koordinasyonu önemlidir. Bireyden başlayarak toplumun tüm kesimine afete
hazırlık kültürünü kazandırmak, bireylerde farkındalık
oluşturmak, can kaybını önlemek, mal kaybını en aza
indirmek için 81 ilimizde hazırlanan Afete Hazır Türkiye projeleri
önemlidir diyor; Bartın Amasradaki maden kazasında
hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına, ailelerine başsağlığı, yaralılara
acil şifalar diliyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
14.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, bağımsız ve tarafsız tabiplerin
yanında olduklarına ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, iki gündür burada yani Mecliste, sınır ötesi
operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığına dair
görüntüleri ve açıklamaları konuşuyoruz. Sanki bu konu hiç
bilinmiyormuş gibi, hiç konuşulmamış gibi, TTB
Başkanı Profesör Doktor Şebnem Korur Fincancı mesleği
ve uzmanlık alanı gereğince yaptığı
açıklamalardan dolayı hedef gösteriliyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Nerede
incelenmiş? Nerede incelenmiş?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz Aysel
Tuğluka, Mehmet Emin Özkana ağır hastalıklarına
rağmen Cezaevinde kalabilir. raporu veren, işkenceleri görmezlikten
gelen doktorlar istiyorsunuz; bağımsız ve tarafsız olarak
verilen verileri değerlendiren doktorlar hoşunuza gitmiyor.
Bağımsız ve tarafsız tabiplerin yanındayız. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Çok tarafsız(!)
BAŞKAN Sayın Aygun
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, 2022 yılı için açıklanan tarımsal desteklere
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Dağ fare doğurdu. 2022 yılı Tarımsal Destekleme
Kararı bugün Resmî Gazetede yayımlandı. Buğdayda, arpada
mazot desteği dekar başına 22 liradan 75 liraya çıktı
ama mazotun litresi de 8,25den 27,54e çıktı. Yani mazot
desteği, destek olmaktan çıktı. Gübre desteği dekar
başına 20 liradan 46 liraya çıktı ama üre gübresinin tonu
da 4.600 liradan 13.400 liraya fırladı. Yani destek, destek olmaktan
çıktı. Mazot, gübre fiyatları aydan aya değişiyor,
enflasyon oranı çiftçinin elindekini alıp götürüyor. 2003te 2 milyon
760 bin ÇKSye kayıtlı çiftçimiz varken bugün 2 milyon 34 bin 571
oldu; 750 bine yakın çiftçimizi kaybetmişiz. Çobanlar bile
Afganistandan ithal. Zaten Cumhurbaşkanı da Erkek çiftçiler
nerede? diye yaşanan tabloyu özetliyor. Bakan Kirişci de
Tarımda kendi kendine yeten bir ülkeyiz. diyor. O zaman niye ithalata
devam ediyoruz? Buğdayda, arpada TMO eliyle ihaleye
çıkıldı, yetmedi, ayçiçeğinde gümrükler düşürüldü. Biz
yağda, ayçiçeğinde gümrük vergisinin yüzde 27 olmasını
isterken yüzde 10 yaptılar, şimdi de yüzde 5e çektiler; özetle
tarım çökmüştür.
BAŞKAN Sayın Ceylan
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Bayramiç, Çan ve Bigada yıkılan okullara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
iktidara soruyorum: Bayramiçte, Çanda, Bigada yıkılan okullar ne
zaman yapılacak? Bayramiçte yıkılan 3 okul iki buçuk
yıldır yapılamadı, Çanda yıkılan 2 okul iki
yıldır yapılamadı, şimdi bir okul daha
yıkıma hazırlanıyor. Biga ilçemiz de iki yıldır
yıkılan okullarının yapılmasını bekliyor.
Enflasyon yüzünden müteahhitler ya kaçıyor ya ihaleye girmiyor. Kur
korumalı mevduata verdiğiniz garantiyi müteahhide de verin de bir an
önce bu okullar yapılsın. Bayramiçte, Çanda, Bigada
öğrenciler, veliler, öğretmenler mağdur; duyun artık
halkın sesini.
BAŞKAN Sayın Güneş
17.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Türk Tabipleri Birliği Başkanının Türk Silahlı
Kuvvetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Türk
Silahlı Kuvvelerimiz kırk yıldır terörle mücadelesini
şeffaf, onurlu ve başarılı bir şekilde sürdürmektedir.
Bu başarı karşısında çaresiz kalan PKK terör örgütü ve
yandaşları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiçbir zaman hiç kimseye
karşı kullanmadığı ve envanterinde bulunmayan kimyasal
silah kullanması safsatasını dile getirmiş, bu yalana
insanların inanması için Türk Tabipleri Birliğini bu
yalanına ortak etmiştir. Saddam Hüseyin 1988 yılında
Irakta Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığında
Kürtlerin yanında duran Türkiye Cumhuriyeti devleti olmuştur. Bu
yalanları uyduranları ve buna vesile olan Türk Tabipleri Birliği
Başkanını şiddetle kınıyorum.
Türk ordusu kadar merhametli bir ordu dünyada
yoktur. Teröristleri ve düşmanları yakaladığında
üstündeki giysiyi ona veren, ekmeğini onunla paylaşan başka bir
ordu yoktur. Bu gibi safsatalar haklı olan terörle mücadelemizi durduramayacaktır.
Bu şanlı mücadeleyi veren kahraman Türk
Silahlı Kuvvetlerimize ve emniyet güçlerimize selam ve
saygılarımı sunuyorum. Allah ayaklarına taş
değdirmesin diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
18.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Türkiyede yaşanan şeker ve süt krizine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Son yapılan
zamla birlikte şekerin kilosu 15 liradan 16 lira 20 kuruşa, 50
kiloluk çuval fiyatıysa 750 liradan 810 liraya yükseldi; geçen yıl
şekerin kilosu 6 liraydı. Ulusal Süt Konseyi 1 Ekimde 7,5 liraya
yükseltilen çiğ süt tavsiye fiyatını 14 Ekim itibarıyla 8,5
liraya yükseltti, raflarda ise 24 TL. Vatandaş çayını şekersiz
içmeye razı ama çocuğunun sütünden, mamasından kesmeye razı
değil. Saray iktidarının yanlışta ısrar
ettiği politikalar yüzünden bugün, Türkiye gibi bir ülkede şeker ve
süt krizi yaşanıyor. Yok pahasına şeker
fabrikalarını özelleştiren iktidar, bugün yaşanan
şeker krizinin başsorumlusudur. Bugün, süt inekleri kesime gidiyor,
piyasada süt bulunamıyorsa; şeker pancarı ithal edilen ürün olup
şeker karaborsada satılıyorsa saray iktidarının
tarım politikası çökmüş demektir. Yarın ekmeği bile
ithal eder hâle gelmek istemiyorsak sözde değil özde yerli ve millî
tarıma derhâl dönülmelidir.
BAŞKAN Sayın Arık
19.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Yahyalı ilçesi için yapacaklarına ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yahyalı ilçemizin yirmi yıldır çözüm
bekleyen sorunlarına He. de geç, gitsin. dedikleri için bugün
Yahyalı ilçemizin sorunlarını değil de sekiz ay sonra
yapacaklarımızı anlatacağım. Öncelikle dünyaca ünlü
Yahyalı elmasının değerlendirilmesi için tam
donanımlı meyve suyu fabrikasını kuracağız.
Yahyalı Seki Dağı üzüm bağları için kapalı su
sistemi ve üzüm işleme ve paketleme tesisini hayata geçireceğiz.
Yılın on iki ayı seracılığa uygun olan
Delialiuşağı ve Kapuzbaşı arasındaki seracılığı
teşvik edeceğiz. Dünyanın 2nci büyük şelalesi olan ama hak
ettiği değeri bir türlü bulamayan Kapuzbaşı
Şelalesini dünyaya tanıtacağız. Az kaldı, geliyor
gelmekte olan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz
20.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, MHPnin 23 Ekimde Manisada yapacağı mitinge
ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisinin Saygıdeğer
Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Beyin 4 Eylül 2022 Pazar
günü cumhuriyetimizin temelinin atıldığı Sivasta
başlattığı Aday belli, karar net. temalı açık
hava mitingleri 11 Eylülde Bursada, 18 Eylülde Kayseride, 25 Eylülde
Erzurumda, 16 Ekimde Konyada halkımızın büyük teveccühü ve
katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu pazar, 23 Ekim 2022
tarihinde Manisa Cumhuriyet Meydanında mitingimizi yapacağız.
Şehzadeler şehri Manisaya bütün vatandaşlarımızı
davet ediyorum; coşkumuzu, heyecanımızı ve zaferimizi
tarihe hep birlikte not düşelim diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Manisa Sarıgöldeki üzüm üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyenin üzüm deposu Manisa Sarıgölde üzüm
üreticileri tüccarın insafına bırakıldı.
TARİŞ üzüm almadı, üreticiler randevuyla çalışan
Toprak Mahsulleri Ofisinden sıra alamadı, alanlaraysa 7 numara kuru
üzüm için 25 TL taban fiyatı tavan fiyatıymış gibi
değerlendirilip kesinti yapılarak 23,5 TL ödendi. Sonuç, tüccara
teslim üreticiler üzümleri 15-17 TLden satmak zorunda kaldı. Suma
fabrikası özelleştirilince rekabet ortamı kalmadı ve
çıkıntı üzüm 2021 yılında 2 TLyken bu yıl 1,3
TLden satıldı; üretici bir mağduriyet de böyle
yaşadı.
İlaç, gübre, potasyum ve mazotun yüksek
maliyeti sebebiyle gelir gideri karşılamıyor, üretici
verdiği emeğin karşılığını
alamıyor.
Ayrıca, bankaların
yaptırımı olmayan ödeme talimatları sonucu birçok üretici,
tüccardan paralarını alamadılar; üreterek zarar etmek budur.
Sarıgöle az kaldı diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tutdere
22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın içme suyu problemine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın Başkanım, geçen hafta Besni
ilçemizin Eğerli, Uzunkuyu, Karagüveç, Sugözü, Çaykaya, Bereketli, Boncuk
köyleri ile Kâhta ilçemizin Yolaltı, Koçtepe, Sırakaya, Damlacık
ve Eski Kâhta köylerini ziyaret ettik. Bu köylerimizde, Adıyamanda
başka birçok köyümüzde içme suları sondajdan sağlanıyor.
İçme sularını sondajdan sağlayan köylüler özellikle
elektrik zamları nedeniyle büyük bir mağduriyet yaşıyorlar.
Muhtarlarımız ve köylülerimiz artık su faturalarını
ödeyemediklerini söylediler. Bu köylerimizde ve Türkiyenin birçok köyünde su
koladan ve sütten pahalı hâle gelmiş durumda. AK PARTİ
iktidarı köylüyü bir bardak suya hasret hâle getirmiş durumda.
Buradan Enerji Bakanlığına ve iktidara şu
çağrıyı yapıyoruz: Köylülerimizin içme suyu sorununu çözün,
GESler konusunda gerekli desteği verin, köylümüzün su çilesine son verin
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grubu adına Sayın
Dursun Müsavat Dervişoğlu.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, RTÜK üyeliğiyle ilgili iktidar grubunu
uyardığına, Gazi Meclisin mehabeti ve itibarının
siyasi hırslarla, hesaplarla, manevralarla alaşağı
edilmemesi gerektiğine, Meclis aritmetiğinin yine
değiştiğine ve İYİ Partinin de İç Tüzükten
kaynaklı birtakım haklarının olduğuna ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesi muhtemel
bazı konularla ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Belki
ifadelerim yapılan yanlışlığı düzeltme yolunda
iktidar grubu tarafından atılmış olumlu bir adım
olarak görülmesine sebep olur.
Biliyorsunuz, 1 Temmuz tarihinde Taha Yücelin
istifasıyla RTÜKte 1 üyelik boşalmıştır. RTÜK
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açıldığı 1 Ekim tarihinden itibaren seçimin
yapılması için resmî bir yazıyı Meclis Başkanlığına
göndermesi gerekiyordu fakat bu resmî yazı belirttiğim takvimde
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlığına RTÜK
tarafından gönderilmedi. Bağımsız bir milletvekilinin AK
PARTİye geçmesiyle birlikte RTÜK Başkanının aklına
yazıyı Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermek geldi. Bir kamu
kurumunun siyasi saiklerle Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerinde vesayet
kurmaya çalışmasını burada İYİ Parti olarak
protesto ediyoruz. Biz, Türk milletinin iradesinin tecelligâhı olan Gazi
Meclisin itibarının Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi
mühendislik ve hesaplarına feda edilmesine müsamaha göstermeyeceğimizi
de dile getiriyoruz. Orta yerde bir muvazaa vardır, bu muvazaa herkesi
kuşatmıştır maalesef, üzülerek söylüyorum. RTÜK
Başkanı bu muvazaanın içindedir, AK PARTİ Grubu bu
muvazaanın içindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Meclis Başkanı maalesef, bu muvazaanın içindedir
ve bu saydığım kurumların siyasi ahlaklarının
sorgulanmasına neden olacak uygulamalara imza atılmıştır.
Buradan söylüyorum, bu hem Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmaz
hem de Adalet ve Kalkınma Partisine yakışmaz. Bir RTÜK
üyeliği için de bunlar yapılmaz; ayıptır,
yazıktır, günahtır. Devletin kurumlarını, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin itibarını nazarıitibara alarak
kararlarını gözden geçirmelerini buradan ifade ediyorum ve iktidar
grubunu uyarıyorum bu konuyla alakalı. Bu başka bir şey
olarak tarihe geçecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Eğer takvim 1 Ekimden itibaren nizami bir şekilde
işletilseydi hiçbir şekilde bu siyasi hesaplara ve aritmetiklere
gerek kalmadan, Meclisin itibarı da zedelenmeden süreç sıhhatli bir
biçimde tamamlanmış olacaktı.
Buradan çağrıda bulunuyoruz: Gazi Meclisin
mehabeti ve itibarı yalnızca muhalefet partilerinin hassasiyeti
olacak bir husus değildir, bu hassasiyeti iktidar grubu da
taşımalıdır. Ayrıca, bu hassasiyetin pekişmesine
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da katkı sağlamalıdır.
Bu itibar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyelerinin
itibarıdır ve siyasi hırslarla, hesaplarla, manevralarla
alaşağı edilmemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bir RTÜK üyeliği için Meclisin gündemini, takvimini ve itibarını
şayet yok saymaya tevessül ederlerse bu kara leke bir utanç vesikası
olarak iktidar partisinin alnına yapışır, buradan ifade
ediyorum.
Meclis aritmetiği yine bir AK PARTİli
milletvekilinin istifasıyla değişmiştir. Gümrükten mal
kaçırmaya kalkışmanın bir anlamı yoktur. Biz burada
bir kamu görevi yapıyoruz; dolayısıyla, işi siyasi
yankesiciliğe tahvil ederlerse buradan açıkça ilan ediyorum ki Meclis
çalışmaları noktasında sergilediğimiz hoşgörünün
asgarisini bile bu saatten sonra görmeleri mümkün olmayacaktır. Hiç
kimseden adalet dilenmiyorum, kimseden hak dilenmiyorum, öyle bir şeyim
yok yalnız, hakkın, hukukun ve adaletin uygulanmasını
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Kimseye hak ve hukukumuzu gasbettirecek kadar da aciz insanlar
değiliz. Bizim de İç Tüzükten kaynaklı birtakım
haklarımız vardır, bu hakları sonuna kadar
kullanacağız. Centilmenlikten istifade edilebilmesi, siyasi iklimin
yumuşatılabilmesi, Meclis çalışmalarının ve
faaliyetlerinin doğru bir biçimde sürdürülebilmesi noktasında bu
zamana kadar gösterdiğimiz hoşgörü mademki istismar edilecek, görelim
bakalım uzun çarşı boydan boya diyorum, saygılar
sunuyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
şehit Polis Memuru Hızır Bekir Baybörüye, PKK terör örgütünün
birçok uluslararası kuruluşun raporunda en kanlı terör
örgütlerinden biri olarak tescil ve ilan edilmiş olduğuna, bebek
katili PKK terör örgütünün Bingölün Solhan ilçesi Hazarşah köyü
yakınlarında katlettiği vatandaşların
şehadetlerinin seneidevriyesine, Türk ordusunun kimyasal silah
kullanmadığına ve envanterinde dahi kimyasal nitelikte bir silah
olmadığına ve Türk Tabipleri Birliğinin Türk Silahlı
Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığı iddiasına
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Balıkesirde görevi başında geçirdiği
trafik kazasında şehit olan polis memuru Hızır Bekir
Baybörüye Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, PKK terör örgütü
Birleşmiş Milletler ve birçok uluslararası kuruluşun
raporunda insan ticareti, eroin üretimi, kaçakçılık, uyuşturucu
ticareti ve kara para aklama gibi uluslararası suç faaliyetlerini yürüten
ve dünyada en kanlı terör örgütlerinden biri olarak tescil ve ilan
edilmiş bir terör örgütüdür. PKK terörü özellikle Doğu ve
Güneydoğu Bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza
karşı saldırılarda bulunmuş, kamu kurum ve
kuruluşlarını hedef almış,
ormanlarımızı yakmış, alçak pusularla askerlerimizi,
polislerimizi şehit etmiş, yetişmiş
doktorlarımızı, mühendislerimizi, öğretmenlerimizi
katletmiştir. Bu alçak terör örgütü otuz sekiz yılda çocuk, yaşlı,
genç, kadın ve hatta bebek demeden binlerce masum
insanımızı katletmiştir. 20 Haziran 1987de Mardin
Pınarcıkta 16sı çocuk 6sı kadın 30
vatandaşımızı, 18 Ağustos 1987de Eruhta 2si bebek
25 vatandaşımızı, 10 Haziran 1990da Güçlükonakın
Çevrimli köyünde 12si çocuk 27 vatandaşımızı, 22 Temmuz
1991de Midyatta 19 vatandaşımızı katletmiştir.
Örnekleri bitmeyen bu acı hadiselerin sorumlusu bebek katili PKK terör
örgütü, bundan otuz yıl önce 20 Ekim 1992 tarihinde Bingölün Solhan
ilçesi Hazarşah köyü yakınlarında bir otobüsü durdurarak 19
vatandaşımızı kurşuna dizerek öldürmüş, 6
vatandaşımızı da yaralamıştır.
Şehadetlerinin seneidevriyesinde Bingöl Solhan'da katledilen vatandaşlarımızı
ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın
Başkan, yaklaşık kırk yıldır terörle kararlı
bir şekilde mücadele eden devletimiz bir yandan da ihanete ortak olan
farklı ad ve sıfatlardan müteşekkil bazı yapılarla
uğraşmaktadır. Son günlerde şanlı Türk ordusu sözde
kimyasal silah kullandığı iftirasıyla hedef alınmakta,
terör örgütü PKK'nin propagandası alenen icra edilmektedir. Herkes çok iyi
bilmektedir ki Türk ordusu kimyasal silah kullanmamıştır ve
şu anda da envanterinde dahi kimyasal nitelikte bir silah
bulunmamaktadır. Bu yalan ve iftira misyonunu üstlenenler Türk
Silahlı Kuvvetlerinin özellikle Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'nin
kuzeyinde MİT'le birlikte ortak bir şekilde yürütülen faaliyetlerinden
nefes alamaz duruma gelmiş olan PKK'ya can suyu vermeye
çalışanlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunların
başında da adı Türk ama Türklükle alakası bulunmayan
Tabipler Birliği Merkez Konseyi gelmektedir. Şimdi, propaganda öyle
bir boyuta gelmiştir ki âdeta PKK'nın sözcülüğünü yapar duruma
gelmiş olan bu yapı, yine kimyasal silah iftirasında da ön
alarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ve devletimizi suçlamaya
çalışmaktadır. PKK terör örgütü tarafından -Necmettin ve
Aybüke öğretmenler, Şırnak'ta katledilen çobanlar, Bingöl ve
Hakkâri'de öldürülen işçiler, masum bebekler- binlerce masum
insanımız katledilirken ve hatta Diyarbakır'da bir tabip kardeşimizin
PKK'nın kurşunlarıyla şehit olduğu bir süreçte
çıt ses çıkartamayan
Tabipler Birliği, kalkmış iş edinmiş, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Irak'ın kuzeyinde kimyasal silah
kullandığı iddiasıyla bugün gündeme gelmeye
çalışıyor ve -Türkiye'ye değil, dünyaya- ülkemize ve
devletimize kara çalmaya çalışarak büyük bir iftira atmaya
çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bizler bu
feveranların sebebini biliyoruz. PKK terör örgütünün nefes alamaz duruma
geldiğini biliyoruz bölgede. Buna can suyu vermeye
çalışanları da tanıyoruz ama bizim bunları Türk
hekimi olarak nitelendirmemiz mümkün değildir çünkü Türk hekimi ihaneti
himaye etmez, ihanete ve muhannete de asla ve asla beraberlikte bulunamaz.
Bu noktada, bu iftirayı atanlarla ilgili olarak
hukuki ve cezai olarak bütün gereken işlemlerin yapılmasını
talep ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş.
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Merkez Bankasının faiz indirimine, AKP
Genel Başkanından yanıtlarını bekledikleri sorulara,
RTÜKün Tele1e verdiği cezaya, RTÜK üyeliği için yapılan
kumpasa, Bartında meydana gelen maden kazasına, Türk Tabipleri
Birliği Başkanının Türk Silahlı Kuvvetlerine
ilişkin yaptığı açıklamaya, Milliyetçi Hareket
Partisinin Türk Tabipleri Birliğinden ne istediğini
anlamadığına, Millî Savunma Bakanlığına kimyasal
silah kullanımıyla ilgili sordukları sorulara ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Merkez Bankası faizi 150 baz puan
indirerek yüzde 10,50ye düşürdü. Hatırlanacağı üzere,
Merkez Bankası ağustos ve eylül aylarındaki Para Politikası
Kurulu toplantılarında politika faizini 100er baz puan daha
düşürmüştü.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebatinin
dile getirdiği iflas politikası da diyebileceğimiz heterodoks
politikalarla enflasyonla mücadele etmek mümkün değildir. Çünkü
Bakanın ağzında tuhaf duran bu iktisat kavramlarına dair
kendisi ve AKPnin herhangi bir fikri olmadığını,
prompterdan okuduklarını sanırım hepimiz biliyoruz ya da
tahmin ediyoruz.
Faiz kararlarıyla ilgili soruyoruz: AKPnin
Genel Başkanı hangi sıfatla faizi indireceğiz
açıklaması yapıyor? Aslında suç işliyor çünkü Merkez
Bankası da kendisine anayasal olarak tevdi edilen faiz kararlarında
AKP Genel Başkanına kulak vererek anayasal suç işliyor. Merkez
Bankası açıklamasından önce faiz kararları belli
olduğuna göre bir kez daha sormak istiyoruz: Faizin ineceği ve
doların artacağı bilindiğine göre kimler için piyasayı
manipüle ediyor, kimlerin cebini dolduruyorsunuz?
Evet, Faize karşıyım, nas diyen AKP
Genel Başkanına şu soruların yanıtını da
istediğimizi ifade edeyim: 2023 yılı Bütçe Kanunu Teklifinde
faiz ödemelerine harcanacak 565 milyar TL için ne cevabınız var? 2023
yılında ödenecek faiz miktarı bu yılın bütçesinin üçte
1i seviyesinde, bu mu faiz karşıtlığı? Açıkça
faiz lobilerine çalışan bir AKP iktidarı var ve Faizi
indireceğiz. dedikleri beş gün öncesinden bugüne kadar 100 bin dolar
üstü dolar alan kişiler kimlerdir, dolardaki dalgalanmadan kazananlar
kimlerdir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
soruyu bütün Türkiye toplumu adına soruyor ve cevabını
bekliyoruz.
Sayın Başkan, sansür aygıtı
aralıksız devam ediyor. RTÜK yine, muhalif basını susturmak
için skandal bir karara imza attı. Tele1in ekranlarının din,
dil, ırk ayrımı gözeterek yayın yaptığı
gerekçesiyle üç gün kararmasına karar verdi. Oy çokluğuyla
alınan kararın gerekçesi daha da vahim, Tele1e konuk olan TİP
Milletvekili Sera Kadıgilin Diyanet, bu hâliyle siyasal
İslamcı gereçtir. eleştirisi getirildi. Bir kere, programa
katılan konukların düşünce açıklama özgürlüğü var, bu
suç olamaz, ayrıca bir milletvekili. Diğeri, kanalın
sorumluluğu olamaz; bizler de canlı yayınlara
katılıyoruz, bizim ne söyleyeceğimizi önceden öğrenme
şansları da yoktur. Bu da çok absürt bir durum hakikaten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yine,
Sera Kadıgilin, milletvekili olarak kürsü dokunulmazlığı
var. Aynı sözleri Mecliste söyleyince acaba TRT3ü de mi karartacaklar
yani bu aşamaya mı geldik? Hakikaten elle tutulur, izah edilir hiçbir
yanı yok; amaçlanan şey muhalefetin sesini
kıstırmaktır. Dezenformasyon yasası daha yürürlüğe
girmeden karartma ve kapatmalar gündeme geldi. Tehlike büyük; Tele1e verilen
cezanın bir daha tekrarlanması lisans iptali için yayın
kapatılması demek olacak. Bu sansüre karşı hep birlikte
mücadele edelim. Ayrıca, RTÜK üyeliği için yapılan
kumpasın, kaçırmanın, hukuksuzluğun, siyasi etikle
bağdaşmayan olayların da kesinlikle
karşısındayız; hangi parti olursa olsun bunun kabulü bizim için
mümkün değildir, karşısındayız. Bu bir kumpastır
Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diğeri, Bartın Amasrayı burada iki gün boyunca konuştuk.
Burada sabah bir haber okudum ve açıkçası canım çok yandı,
paylaşmak istiyorum: Cenazelerin defnedildiği gün işletmeler
çalışmış ya! Cenazeler ihaleleri engelleyememiş,
ihaleler durdurulamamış. Defnedilirken ne yapılmış
biliyor musunuz? Amasra Müessese Müdürlüğüne bağlı madendeki kömürlerin
torbalanması için açılan ihale 17 Ekimde yapılmış.
Yani soruşturma açmayan, tutuklama vermeyen, hiçbir işlem yapmayan
iktidar aynı zamanda yine tek amacının para kazanmak, kâr ve o
işletmeleri çalıştırmak olduğunu göstermiştir.
Bunu da herkesle paylaşmak istiyorum.
Sayın Başkan, kimyasal silahlara
ilişkin Millî Savunma Bakanlığı, Ömer Çelik ve İbrahim
Kalın açıklama yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Dün biz
de buradan sormuştuk, Türkiye'nin taraf olduğu ulusalüstü
sözleşmelere göre bunun insanlığa karşı bir suç
olduğunu ve uluslararası anlamda da çok ağır bir suç olarak
bilindiğini söylemiştik. Bize verilen cevaplarda, daha doğrusu
kamuoyuna verilen cevaplarda Alçakça iftira, gerçek
dışıdır
işte terörö lafları şebeke
Bildiğimiz bir cevap ama sorulara yanıt yok. Biz durup dururken
burada niye kimyasal silahı soralım?
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Yapmadığınız şey mi, yapmadığınız
şey mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Üç
gündür, dört gündür bulgular, videolar, fotoğraflar yayınlanıyor
ve şimdi bunun üzerinden TTB Başkanı Şebnem Korur
Fincancı hedef alınmış durumda.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalancı
kadın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
biraz önce bilerek Şebnem Korur Fincancının videosunu
açıklamalardan sonra dinledim; ne diyor acaba, ne demiş? Şebnem
Korur Fincancı, profesör, TTB Başkanı, adli tıp
uzmanı; kendi uzmanlık alanına ilişkin izlediği görüntülerde
toksik bir zehirlenmenin olduğuna, sinir sistemini tutan kimyasal gazlar
olduğuna yönelik bir yorum yapmış, izlediğinden ve
bulgulardan bilimsel bir yorum yapmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi,
bu, açıkçası, özellikle Milliyetçi Hareket Partisinin TTBden ne
istediğini anlamadım. Bir Kapatılsın. diyor, bir
Gönderelim. diyor. Bilmiyorum, bugün de açıklama yapıldı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Merkez
Konseyinden
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
bırakalım, hekimler bilimsel olarak işlerini yapsınlar. Bir
mikrofon uzatıldığında, bilimsel olarak görüş
sorulduğunda tabii ki bunun yanıtını verecekler.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Bilimsel
değil, otopsi yapsın
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hukukçuya hukuk sorulur, doktora tıp sorulur ve bunun yanıtı
verilir. Bu iftiradır, alçaklıktır. falan demekle yanıt
verilmiş olmuyor. Şimdi, ben başka bir şekilde sorayım
bunu; bunu ayrıca Meclise soru önergesi olarak da vereceğiz. Şimdi,
demiş ki: Envanterimizde yok. Kabul, envanterde yok -daha önce de- kabul
edelim bunu, hani resmî açıklama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ama bu
görüntülerde özellikle tünel girişinde yoğun dumana sebep olan
bazı cisimlerin bırakılarak bölgeden uzaklaşıldığı
vesaire net. TSK envanterinde yoksa, sıkça açıklama
yapılıyorsa da kimyasal araçların basit ürünlerden imal
edilebileceği ve kayıt dışı olarak
kullanılabileceği bilimsel ve uluslararası kaynaklardan da
bilinmektedir. Bunlar bilimsel veriler.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Uzmanlık
alanınız, uzmanlık alanınız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Cenevre
Konvansiyonu ile silahların kullanımının
yasaklanmasına ilişkin Kimyasal Silahlar Sözleşmesinde bunların
ayrıntıları var. Şimdi, ben bilimsel olarak bir daha
sorayım, bir de somut vakaya göre: Bir soruşturma var mı ya?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne
soruşturması olacak? Sahtekârların lafıyla mı
soruşturma olacak?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Envanterinizde yok ama acaba bu iddialara dair ne soruşturması var,
soruşturma başlamış mı? Bunu soruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Diğeri, şimdi, Millî Savunma Bakanı olarak Envanterde yok.
tamam, kabul ettik ama bunun basit yöntemlerle üretilebileceğine dair
veriler ortadayken bunun üretilmemesi için Millî Savunma
Bakanlığı hangi önlemleri aldı? Bunu da soruyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKKnın
üretmediği ne malum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - 13
Şubat 2021de Millî Savunma Bakanı şunu söylemişti: Sadece
göz yaşartıcı gaz kullanılmıştır.
demişti. Bu bile Kimyasal Silahlar Sözleşmesinin 5inci maddesine
aykırı değil midir?
Yine, yasaklı kitle imha silahlarının
da operasyonlarda kullanıldığına ilişkin kamuoyunda
ciddi iddialar ve görüntüler varken, hatta etkilenen bölgelerde
doğanın da ciddi biçimde tahrip edildiği bilgisi, bulgusu,
görüntüleri ortadayken TSK veya birlikte hareket eden gayrinizami güçler
Kuzeydoğu Suriyede ve Irak sınırları içinde resmî envanter
dışı silah veya mühimmat kullanmış mıdır?
Envanter dışı söylüyorum, envanter içinde yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yine,
son olarak şunu soruyorum: Millî Savunma Bakanlığı olarak
bu iddiaların araştırılması için, sonuçta bir iddia
varsa onun açıklığa kavuşturulması lazım,
uluslararası heyeti bu bölgelere davet etmeyi düşünüyor musunuz ya da
açacak mısınız? Bu, uluslararası heyetlerin tespit
edebileceği meseleler. Bunları burada konuşmayacaksak nerede
konuşalım, nerede konuşalım? Ortada milyonlarca insan;
dış dünyada, Avrupada, Türkiyede insanlar buna tepki gösteriyor,
biz de bunun araştırılmasını istiyoruz, biz istiyoruz.
Şebnem Korur Fincancıyı hedef göstererek, dünden beri linç
ederek TTBnin kapatılmasını istemeye varan bu tutumu kesinlikle
kabul etmiyoruz. Bilimsel verilere dayalı açıklamalara bile tahammül
edilemiyor artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Beştaş.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bitmiyor ki
Tamamlayın, tamamlayın
Bu ne ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu
ülkede düşünce özgürlüğü zaten yoktu, şimdi bir hezeyan hâli
var; bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Şebnem Korur Fincancının
da yanındayız. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurunuz efendim.
26.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim,
Milliyetçi Hareket Partisi Türk Tabipleri Birliğinden ne istiyor? diye
sordular. Bizim, Türk tabiplerimizden bu yönde isteğimiz olduğu,
tabiplerimizi eleştirdiğimiz veyahut da tabiplerimize, hekimlerimize
yönelik birtakım bühtanlarda bulunduğumuz ifade ediliyor arada
sırada; biz bunları şiddetle reddediyoruz. Bizim hedefimiz, Türk
Tabipleri Birliği Merkez Birliğidir. Bu Merkez Birliğinin ne
şekilde teşekkül ettiğini de Türkiyedeki hekim
kardeşlerimiz, tabip kardeşlerimiz çok iyi bilmektedir. Birçok tabip
odasının da çok net bir şekilde bu terör faaliyetlerinden
dolayı bu yapıya karşı açıkça
kınamalarını, lanetlediği bir dünya mesajını da
bu zamana kadar gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Demek ki bu,
Milliyetçi Hareket Partisinin sıkıntısı veya Milliyetçi
Hareket Partisinin kuruntusu değildir. Tabipler Birliği, Türk
milletini ve Türk devletini, o Merkez Birliğini hedef
aldığı için biz Türk devletini ve Türk milletini hedef alanlara
karşı bir tavır geliştiriyoruz; bizim duruşumuz ve
tavrımız bundan ibarettir.
Siz, o Merkez Birliği olarak DHKP-Clilerle kol
kola gezerseniz, hendek operasyonlarında, çukur operasyonlarında
devletimizin 900e yakın şehit verdiği o operasyonlarda
kalkıp Türk devletini âdeta soykırımla suçlarsanız ve onun
dışında, Türkiyenin özellikle hastalara o süreçlerde müdahale
etmediği iddiasıyla, iftirasıyla Türkiyeyi uluslararası
bütün makamlarda şikâyete kalkarsanız ve -demin ifade ettiğim-
PKKnın öldürdüğü, şehit ettiği tabiplerin bir gün
yanında durup onlarla ilgili bir tek kelime dahi söz etmezseniz, o zaman
sizin gerçek manada bir tabip birliği olup olmadığınız
sorgulanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu hadisede de
meselenin bu kadar masumane bir şekilde ifade edilmesini asla ve asla
kabul etmiyoruz. PKK yandaşı bir yayın organında siz
kalkıyorsunuz, o bombalamada Silahlı Kuvvetlerimizin itham
edildiği bir süreçte kalkıp onun toksik zehirlenme olduğu
noktasında, onunla birleştirecek şekilde beyanlarda
bulunuyorsunuz. Bu, açıkça büyük bir iftiradır, bühtandır.
Burada soruşturma yapılsın. Bakalım soruşturma
yapacak mı? diyor. Atıldığı iddia edilen yer Irak
toprağı, Türkiye Cumhuriyeti devleti toprakları değil.
Neyin soruşturmasını yapacak Türkiye Cumhuriyeti devleti?
İddia edenler elinde ispat vasıtaları varsa, Türk Silahlı
Kuvvetlerini ilzam edecek bir delil ortaya çıkıyorsa ortaya koysunlar
ama göz yaşartıcı gazlarmış, şunlarmış
bunlarmış üzerinden şüphe uyandıracak ifadelerle elde delil
olmadan kalkıp böyle birtakım ifadelerde bulunuyorlarsa bunun kabulü
mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunun alçakça bir
propagandanın ürünü ve devamı olduğunu ifade etmek de bizim
hakkımızdır. Biz bunu ifade ediyoruz ve asla ve asla bunu kabul
etmiyoruz; elde delil yok. Dünyada nelerin olduğunu biliyoruz. Bu dünyada
meselelere insani olarak bakan ve sivil kayıpların
oluşmaması için hassasiyet gösteren başka bir ülke, başka
Türk Silahlı Kuvvetleri var mı? Bombalamalara, İHAların,
SİHAların yaptığı bombalamalara bakıyorsunuz;
mikrocerrahi hassasiyetiyle, oradaki, Irakın kuzeyindeki ve Suriyenin
kuzeyindeki yerlerde yapılan operasyonlarda nokta
atışlarıyla operasyonların
yapıldığını
Bu, dünyada başka hiçbir devletin
gösterdiği bir hassasiyet değildir. Bunlar kimsenin gözünden
kaçmıyor ama gözler kasıtlı olduğu zaman, kafalar
başka türlü olduğu zaman ne yazık ki gündeme özellikle
getirilmiyor diyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
isterseniz Grup Başkan Vekillerinin söz
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu
rica ediyorum eğer izin veriyorlarsa, kısa bir şey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, tabii.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ben de söz istiyorum
Başkan, hep o mu konuşacak?
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir kere, Türk Tabipleri Birliği
Başkanının ve yönetiminin seçimle geldiğini hatırlatmak
isterim. Oraya doktorların -hem de ezici bir çoğunlukla- kendi
yöneticilerini seçtiğini unutmasın Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kuyruklu bir
yalan o.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) MHP
yüzde 7 oy alıyor ama onlar yüzde 80-90la yönetime seçiliyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kuyruklu yalan!
İspat et, Türkiyedeki tabiplerin yüzde 80inin oyu olduğunu ispat
et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Getiririz, getiririz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yüzde 80inin
olduğunu ispat et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Orası en az yüzde 51dir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan! Yalan onlar,
yalan!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Niye 51e
düştün? Yüzde 30u iki dakikada düştün. İki dakika sonra yüzde
10a düşersin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hepimiz konuşalım, sonra cevap versinler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye?
Hayır, bunlar demokrasiyi kabul etmiyor, bunlar seçimi kabul etmiyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İspat et,
Türkiyede kaç tabip tarafından bu Merkez Birliğinin
desteklendiğini ispat et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Beğenmedikleri bir yönetim olduğu zaman, işte, böyle ayağa
kalkıp bastıracaklarını sanıyorlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Türk Tabipleri
Birliğinin kendisi anlatıyor, bütün Türkiyedeki tabip odaları
anlatıyor bunu, ben söylemiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben sizi
dinlerken müdahale etmedim, gayet sakince dinledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kuyruklu yalan!
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diğeri, diyor ki: Bu sınır ötesi bir yer, nasıl
soruşturma olsun sınır ötesinde? El insaf ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İspat edin
diyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
tezkere geçiyor, sınır ötesine gidip operasyon yapanlar,
görüşmeler yapanlar orada soruşturma mı yapamıyor? Ne
demek? Tezkere var elimizde.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Soruşturma
tezkeresi mi çıkardık?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yeni numaranız
bu galiba, yeni numaranız bu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca Uluslararası güçlere açacak mısınız? dedi.
TSK suç işleyemez. Bunlar Türklük sözleşmesi kapsamında her
şeyi getirip oraya bağlayarak sorunu çözmeye çalışıyorlar.
TTBye de saldırıyor, vatandaşa da saldırıyor,
işine geldiğinde sendikalara da saldırıyor, Anayasa
Mahkemesine de saldırıyorlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bütün yönetici
kadrolar yok ediliyor, sizin rahatsızlığınız ondan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sorunları demokrasiyle, demokratik kurumlarla, seçimle; yoksa
kişilerle değil. Bir hekim bilimsel bir rapor verebilir,
görüşlerini açıklayabilir Kimyasal silahtır. diye; o konuda
yasaklayamazsınız, yeryüzünün en ağır suçudur.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Televizyondan
seyrettiğiyle bilimsel rapor veriyor TTB.
METİN NURALLAH SAZAK (Eskişehir)
Nasıl rapor verdiği belli, kime rapor verdiği de belli;
sahiplerinin sesi!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, biz
de konuşalım.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
öncelikle dün sizin yönettiğiniz
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yüzde 63
almış Sayın Bülbül, yüzde 63.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kendi
delegasyonundan değil, Türkiyedeki tabiplerin yüzde 80i. dediniz,
tutanaklara bakın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yüzde 63
oy almış delegelerden.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Özgür Bey, özür
dilerim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özür
dilerim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Estağfurullah,
estağfurullah.
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye
Muhtarlar Konfederasyonu Başkanının açıklamasına,
Meclis Başkanlığının maden komisyonuna ilişkin
tavrına, RTÜKün Tele1e vermiş olduğu cezaya ve RTÜK
üyeliğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Dün sizin yönettiğiniz oturumda,
muhtarların, bazı valiler ve kaymakamlara verilen kotalar yüzünden
toplantıya katılmak için zorlandığını
söylemiştim. Gönlüyle gelenler baş göz üstüne geldiler, zorlananlara
yapılanı o muhtarlar biliyor, muhtarlarımızın ve milletimizin
takdirine bırakıyorum demiştim. Akşamüstü Muhtarlar
Konfederasyonu Başkanının bir açıklamasını ajansa
geçirttiler: Böyle bir şey yok. Açıklamayı okudum, bugün
Sayın Bekir Aktürkü aradım, bana şikâyet ileten
muhtarların illerini, isimlerini kendisine aktarabileceğimi
konuşurken kendisi şunu söyledi: Dün yoğunluk içinde kulaktan
dolma bana dediler ki Her muhtar 1.000 lira para aldı diyor HDP ve CHP.
Ben de bunu böyle sanarak açıklama yaptım, sizin açıklamanızı
bilmiyordum. Ben kendisine benim iddialarımı doğrulayacak
kişilerle kendisini görüştürme imkânının her zaman
olduğunu söyledim, kendisi de bu konuda bir düzeltme yaptı. Ben bu
konuda bütün basın mensuplarının Muhtarlar Konfederasyonu
Başkanı Bekir Aktürke bir mikrofon uzatmalarını bekliyorum
hemen ve kendisine de duyarlı yaklaştığı için
teşekkür ediyorum çünkü AK PARTİye yakın, müzahir medya
Muhtarlar, Özgür Özeli yalanladı. Ben bugün tutanak altında bunu
ifade etmiş olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi, dün Divana,
Komisyon için belirlediğimiz üyelerin isimlerini vermiştim. Hâlen
Meclis Başkanlığı Efendim, biz daha gruplara yazı
yazacağız. Bize 5 isim bildir, 2 isim bildir. diyor. Kardeşim,
Meclis biliyor neye karar verdiğini. Senin bir an önce bu yazıyı
yazman, hatta bizim bu başvurularımızla Komisyonu teşekkül
ettirip çalışmaya başlatman lazım. Biz bunu herhangi bir
komisyonda söylemedik ama maden kazası komisyonunun bir an önce duruma
hâkimiyet sağlaması lazım.
Meclis Başkanlığı, birazdan
değineceğim, RTÜK yazısını 23.59da yazmayı
biliyor da dün alınan karardan sonra, maden komisyonuyla ilgili Efendim,
önce bizim partilere Hadi, bize isim bildir. yazısını
yazmamız lazım. diyor. Böyle bir saçmalık olmaz. Kim kimi
koruyor, kim kimi gizliyor; ben bunu anlayabilmiş değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir diğer konumuz, RTÜK.
Birazdan RTÜKün Tele1e yaptığı üç günlük karartma ve
şubat ayına kadar tekrar ceza alırsa lisans iptali
kararını tartışacağız.
RTÜKün, Danıştayın istikrarlı
ve Anayasa Mahkemesinin pilot kararlarıyla siyasi
davrandığını ve bu konularda iktidarın talepleri
doğrultusunda, kendisini, iktidarı rahatsız eden medya
kuruluşlarını para cezalarıyla, kapatmalarla, tehditlerle
baskıladığını görüyoruz. Seçime giderken
iktidarın basın yayın alanında dikensiz bir gül bahçesi
aradığını görüyoruz ve emir erine dönüştürdüğü
RTÜK Başkanının, siyasi kişilerin açıklamalarının
canlı yayında yayınlanmasına kapatma cezalarını
vermeyi ve bu konuda; mesela, toplantının gündemi var, resmî
kurumlarda gündem güvencesi var, üyelere bildirilmeyen gündemi son anda
eklediğini biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunların hepsini
tartışacağız ama bizim 2019 yılında
kayıtlara soktuğumuz, bu dönem de Mecliste bir kez daha gündeme
getireceğimiz bir başvurumuz var. Bu Meclis içinden seçtiği üye -RTÜK
üyesi, RTÜK Başkanı- eğer bu Meclisin kendisine emanet
ettiği yetkiyi kanuna, Anayasaya, vicdana, ahlaka uygun
kullanmıyorsa biz bu seçilmişlere altı yıl boyunca mahkûm
kalamayız. Meclisin kendi seçtiği üyeyi geri çağırma hakkı
olmalıdır. Bu konuda kanun teklifimiz var. RTÜK Başkanı bu
kadar zıvanadan çıkmışken, kaldı ki bu, bugün RTÜK
Başkanı olur, yarın CHPden, CHP Grubunun önerdiği Meclisin
takdir ettiği üye olur ama Meclis zıvanadan çıkmış
birine altı yıl tahammül edemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer hata varsa geri
çağırma hakkının olması, bunun Meclis tarafından
tartışılması lazım.
Şimdi gelelim esas meselenin kendisine. Ya,
ASELSAN Genel Müdür Yardımcılığı görevine 28 Haziran
gününde Taha Yücel gelmiş. RTÜKten istifa etmiş, ASELSANda Genel
Müdür Yardımcısı olmuş. RTÜKün boşalan üyeliği
Meclise yazması lazım, Meclis Başkanlığının
da bir ay içinde o seçimi yapması lazım. RTÜK Başkanı 28
Hazirandan itibaren üç buçuk ay bu yazıyı yazmıyor. Ne gün
yazıyor? 12 Ekim günü yani 1 bağımsız milletvekilinin AK
PARTİ'ye katıldığı güne kadar yazmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sebep? Meclisteki gruplar
içindeki nisap, yüzdelik orana göre eğer yazı 28 Haziranda
yazılsa, 29-30 Haziranda, herhangi bir gün yazılsa İYİ
Parti 1 RTÜK üyeliği alacak; ona düşüyor hak, kanunda açıkça
böyle yazıyor. Bekliyorlar ki AK PARTİ 1 milletvekili transferi yapsın;
o gün yazıyor. Sonra, RTÜK Başkanı önümüzdeki hafta AK
PARTİye düşüyor. diye yazıp seçtirmeyi planlarken bugün 1
Sayın Milletvekili AK PARTİ'den de, milletvekilliği görevinden
de istifa ediyor; Şanlıurfa Milletvekilimiz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Onurlu
adam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayırlısı olsun
verdiği kararın. Meclis Başkanlığı diyor ki: Biz
dün gece on ikiden önce AK PARTİ'ye yazmıştık
yazıyı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ayıp ya!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, bakın, bu ne
meselesi biliyor musunuz? Bu bir tenezzül meselesi, tenezzül. Bence çok iyi bir
şey bu bizim için çünkü millet; mesela, İstanbul seçiminde milletin
verdiği karara rağmen bir şey yapınca nasıl demokrasi
tokadı
1 RTÜK üyesi İYİ Partide değil, AK PARTİ'de
olsun diye buna tenezzül ederseniz millet bu yaptığınız
siyasi yankesiciliğin bedelini en ağır şekilde ödetir, bu
işten biz kârlı çıkarız. Erdemliler Hareketi diye yola
çıkan bir hareket, yirmi yıl sonra siyasi yankesicilik
yapıyorsa, buna tenezzül ediyorsa ve Anayasa Komisyonu
Başkanlığından gelen bir Meclis Başkanı buna alet
oluyorsa, bu, muhalefet için çok elverişli bir durumdur ha bilesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel,
tamamlayınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
Ama siyasi tarihe Ebubekir Şahin, böyle, AK
PARTİnin seçtirdiği birisi ya, üstünde kara lekelerle geçer ama o
bir piyon, kömüre bulanmış bir piyon o ama bu işi yapanlar
Tarih boyunca size bunlar sorulacak. Virgülden sonra 4 rakamla nisap belirleniyor
ve buna tenezzül edip Ebubekir, yazma yazıyı, biz milletvekili
transfer edeceğiz; bize gelsin... Bunu size kim yaptırıyorsa
kuyunuzu kazıyor. Vallahi de billahi de bak, var ya, ne İYİ
Partinin o üyeye ihtiyacı vardır -demin gördünüz tavrı- ne de
aslında sizin bu kadar küçük hesaplar
Her şey sizde be! Her şey
sizde!
Bir kişi seçiliyor, bu, rejime kasteden
Anayasayla, her şeyi o belirliyor, doymuyorsunuz, doymuyorsunuz,
doymuyorsunuz; bu doymama hâli işte sizin sonunuzu getiriyor,
hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bir cümle tutanağa geçsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Mikrofonu da
açarsanız sevinirim.
BAŞKAN Tabii.
Sayın Turan, affınıza
sığınarak
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
hayır, şimdi bu tartışmadan dolayı bir cümle eklemem
gerekiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sorun yok
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim,
şimdi, bunu araştırdık, Türk Tabipleri Birliğinin
oluşumuyla alakalı iddia ettiğimiz husus
Şimdi, Ankara,
İstanbul ve İzmir Tabip Odalarının seçimlerini kazananlar
Tabipler Birliği Merkez Birliğinin de büyük ekseriyetle
kazanmasına sebep oluyorlar delegasyon hâkimiyeti itibarıyla.
Şimdi, vereceğim rakamlar çok net: Ankarada Ankara Tabip
Odasının seçiminde katılım oranı yüzde 3; 600
kişi. İzmirde katılım oranı -bakın, verilen oy
demiyorum- yüzde 26; İstanbulda da bu oran yüzde 11, İstanbulda 30
bin tabibin olduğu bir ilde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 5.700 tabibin
katıldığı bir seçimle teşekkül etmiş olan bir
İstanbul Tabip Odası, Ankarada da yüzde 3 katılımla 600
tabibin katıldığı bir seçimle teşekkül etmiş olan
bir tabip odası, İzmirde de yüzde 26 katılımla
teşekkül eden bir tabip odasının neticesinde ortaya çıkan
bir Merkez Birliğidir; bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, tutanaklara geçsin. Demokrasilerde bu
tartışma çok talihsizdir. Şu anda Avrupa ülkelerinde
katılım oranına bakalım, Amerikaya...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Genel
seçimlere.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Genel
seçimlerde yüzde 50yi asla aşamıyor; bu bir oran olamaz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
dedin Doktorların yüzde 80i. diye.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca delege usulü vardır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yüzde
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Delege
usulüne göre delegeler belirlenir, onlar TTB yönetimini seçer yani bunu çok
uzun tartışabiliriz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yüzde
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çoklu
baro gibi herhâlde çoklu TTB de yapmak istiyorlar, kendilerine yandaş arka
bahçe bir TTB yaratmak istiyorlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yüzde
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Adına Sayın Bülent Turan.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Arka
bahçeniz...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Güveniyor
demek ki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kesin tabii yani
tutanağa geçsin bu cevap da tabipler güveniyor; güvendiği için yüzde
3 katılım var.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Avrupada
genel seçimlere katılım yüzde 50yi geçmiyor. Kim gelirse gelsin.
deniliyor, sistemi kurmuşuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabi çok güzel
kurmuşsunuz sistemi(!)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
30.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
millî sporcu Derya Ceren Çağlayana, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kimyasal silah kullandığına dair iddiaların altında
yatan gerçek nedene, Türk Tabipleri Birliğinin yaklaşımlarına,
PKKnın iddiasını Meclise taşımanın hiç kimseye
faydasının olmayacağına, İzmir Milletvekili Dursun
Müsavat Dervişoğlu ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Antalyada düzenlenen Dünya Bilek Güreşi
Şampiyonasında Dünya Şampiyonu olan millî sporcumuz Derya Ceren
Çağlayanı tebrik ediyoruz, başarılarının
devamını diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Grup Başkan Vekillerinin yerinden söz alarak
yaptıkları konuşmalarında vicdanen, ahlaken bizi çok
rahatsız eden bir iddia söz konusu oldu, dün de bunu
tartıştık. Yok efendim Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal
silah kullandı, bunu inceleyin. gibi iddialar oldu. Sayın
Başkan, bakınız, PKK ne zaman Yandım. dese, ne zaman
Bitiyoruz. dese Zordayız. dese mutlaka bir el uzatılıyor,
mutlaka bir gündem değiştirilerek PKKnın ekmeğine âdeta
yağ sürülüyor. Mevzu ne kimyasal silah ne benzer iddialar.
Bakınız, bu tarz söylemin söyleyene faydası
olmadığı gibi ülkemize de faydası yok. PKK iddiayı
ortaya koyup onun ardından güya mesleki hassasiyetle PKKnın
iddiasını televizyonlarda, YouTube kanallarında tekrar etmenin
bilimsellikle izahının da mümkün olmadığı
kanaatindeyim. Ortada bir inceleme yok, ortada iddia edildiği gibi bir
bilimsel çalışma yok; PKK söylemiş, hanımefendi de bunu
izlemiş televizyondan da hüküm vermiş. Bizim Tabipler Birliğiyle
ilgili iddiamız, şaşkınlığımız buna
ilişkin değil; ilk defa böyle bir şey olsa belki deriz ki:
Acaba ne oluyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Fakat değerli
arkadaşlar, Tabipler Birliğinin daha önce Ermeni
soykırımı iddiasıyla Ermenistana mektup yazması,
Öcalanla ilgili Bakanlığa başvurup görüşme istemesi Kürt
Sorununa Barışçıl Çözüm başlıklı bölücü
bildiriye imza atması, Afrin Operasyonuyla ilgili muazzam bir
dezenformasyonda bulunması, terör elebaşı Asya Abdullaha
barış ödülünü vermesi, Turkovac gibi bir gururumuzla ilgili âdeta
solüsyon diye iddia da bulunup uluslararası alanda Türkiyeyi
zayıflatmaya çalışması gibi birçok bu vatanın
birliğiyle, beraberliğiyle, toprağıyla
bağdaşmayan yaklaşımları oldu; ilk defa değil.
Askerimiz terörle mücadele ediyor. Silahlı
Kuvvetlerimizin envanterinde iddia edilen husus asla yok ama bizim
silahlarımızda millî İHAlarımız var,
SİHAlarımız var, SUNGURlarımız var, ATAK
helikopterlerimiz var.
Değerli arkadaşlar, asıl kimyasal
silah iddiasında bulunanlar bence kimyasal silah görevi görüyorlar,
asıl onlar kimyasal, asıl onlar silah.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu milletin
birliğine beraberliğine bundan daha büyük bir ateş, daha büyük
bir tehlike olmaz diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir
yerinde kendi askerine bu kadar fütursuz, bu kadar hesapsız, bu kadar
önyargılı, ağır ithamlarda bulunan bir siyasi hareket
olamaz diye düşünüyorum. Bu bayrağın altında
yaşamanın bedeli olması lazım, bu toprağın
üzerinde yaşamanın bedeli olması lazım; bu bedelin de bu
olmadığı kanaatindeyim. Milletin sinir uçlarıyla
uğraşmayın, oynamayın, kendinize gelin diyorum.
Değerli arkadaşlar, gün gelir Silahlı
Kuvvetlerimizin ülkemizi kollamasına, korumasına sizin de
ihtiyacınız olur. Bu Mehmetçikin derdinin ortak derdimiz olması
lazım. PKKnın iddiasını Meclise taşımanın
hiç kimseye faydalı olmadığı kanaatindeyim. Polemik olmasa
uzatmayacağım ama söylemeden geçemeyeceğim, sadece bir partinin
bunu yapıyor olması bizim alıştığımız
bir tablo
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
ama başka
başka partilerin de bu söyleme katılıyor olmasını
esefle, üzüntüyle takip ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Başkanın RTÜKle ilgili iddiaları
oldu, seçim süreciyle ilgili. Bakınız, RTÜK seçimi ilk defa
yapılmıyor veya benzer kurumların seçimi ilk defa
yapılmıyor. Bu seçimler çerçevesinde, takviminde gerekli adım
neyse atılacaktır; usule, kanuna, mevzuata uygun adım
atılacaktır. İddia edildiği gibi vekil transferi vesaire
bizim işimiz değil. (CHP sıralarından gülüşmeler) Neye
gülüyorsunuz? Neye gülüyorsunuz?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) En
son yapmadın mı? En son yapmadın mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mehmet Ali Çelebi Beyin
neden ayrıldığını okursam mahcup olursunuz. Bu iş
yeni bir iş değil, Mehmet Ali Bey uzun zamandan beri neden Cumhur
İttifakıyla olduğunu, neden bu konuda adım
attığını söylüyor. RTÜKle ne alakası var bunun?
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Erdoğanın açıklaması var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha okursam mahcup
olursunuz. Ya, bakın, Özgür Bey, tutmazsan söyleyeceğim,
yapmayın bence, gerek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama siz
Konuşmaya engel
olmayayım ama
Sen istediğini oku.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sizin
için söylediklerini de oku.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet, evet
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Fakıbaba da bir şeyler söylüyor ya! Fakıbaba da söylüyor bir
şeyler.
BAŞKAN Sayın Turan, buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mesela, az önce Sezgin
Tanrıkulunun kimyasal silah iddiasıyla ilgili söylemini
okumadım bile, polemik olmasın diye fakat döner de siz RTÜK seçimini
Mehmet Ali Çelebiye bağlarsanız saçmalamış olursunuz en
hafif tabiriyle.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Öyle bir şey yapmadık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Size söylemiyorum
Sayın Başkan. Revize ediyorum, Müsavat Beyin söylemine cevap verdim,
dedim ki Kanuna uygun iş yapılacaktır. kapattım. Bundan
sonraki iddia bu tarafıyla ilgili, laf atıyor arkadaşlar
Transfer yapıyorsunuz. diyorlar ama polemikten kaçmam Sayın
Başkan. Transfer. derseniz kimin göz yaşlarıyla kime transfer
edildiğini anlatırım buralarda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anlat, anlat.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunlara gerek yok,
yapmayın bunları. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Diyorum ki RTÜKle ilgili mesele vekil transferi konusu
değil, bir matematik tartışmasının konusudur. Ben
hukukçuyum -o irade- RTÜKteki istifanın olduğu gün mü hüküm
doğar, seçimin olduğu gün mü hüküm doğar, Meclis
Başkanlığının yazdığı gün mü hüküm
doğar; bu, tartışma konusu. Bu tartışılabilir ama
buna, böyle, yandan laf atarak Transfer. derseniz ayıp şeyler
bunlar ya, vallahi çok ayıp ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın, Özgür Bey
sadece anlattı bunu, ne gerek var bunlara?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) 23.59da
yazı yazılması nedir ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
itham etmek kolay, ben de söylerim bir sürü şey. Ben söyleyeceğimi
söyledim. RTÜK veya benzeri kurumlar Meclisin takdiriyle seçilir, Meclisin
takdirinden sonra da kendi işlerini yaparlar Anayasaya göre. Yok,
efendim, RTÜK'teki Başkan ne yapmış? Size göre -öyle karar
verir- zıvanadan çıkmıştır, bana göre
çıkmamıştır. Bu, yasalar çerçevesinde değerlendirilir.
Burada her gün bir kurumun kararını bu tarz ithamlarla
tartışmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kurum olmaktan
çıkmış RTÜK ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama tekraren söylüyorum:
RTÜK'le ilgili seçim süreci, takvim başlamıştır. Bu takvime
uygun, kanuna, mevzuata uygun olmasını hep beraber takip ederiz.
Dolayısıyla bunun bugünden polemik konusu yapılmasını
doğru bulmam.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
bu tartışmanın sonu gelmiyor. Ara vermek zorunda
kalacağım ben.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, zaten benim üslubum
tartışmaya çok elverişli değil.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
31.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, ben hiçbir şekilde RTÜK seçimleriyle
alakalı bir şeyi kişiselleştirmedim. Sadece o işin
yani 1 RTÜK üyesi seçmek için Meclis aritmetiği üzerinde konuşmanın,
bizleri konuşturmasının Meclisin mehabetine zarar vereceğini
ifade ettim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı kanaatteyim
Sayın Başkanım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yani bu aritmetik hesaplar üzerinden söylüyorsunuz ya, ortada
bir aritmetik vardı. Ben sizin siyasi kimliğinize farklı,
hukukçu kimliğinize ayrı yerden bakarım yani farklı bir
açıdan bakarım. Siz Bülent Turan olarak -mademki iş
kişiselleşti oydu, buydu diye- RTÜK Başkanı
olsaydınız 1 Temmuzda boşalan bir yere, 1 Ekime gelindiğinde,
anayasal durumdan ötürü yazı yazma durumunda kalsanız
-bırakın ben temmuzda talep etmiyorum bunu- 1 Ekimde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir)
RTÜK Başkanı olarak hukukun ve adaletin gereğini
yerine getirir, Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı yazardınız.
Daha da ileri gidiyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
olsaydınız RTÜK Başkanından böyle bir şeyi
istemezdiniz çünkü hem Meclis Başkanlığını hem Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunu hem de RTÜK
Başkanlığını töhmet altında
bırakmazdınız. Benim feryadım şudur: Adalet ve
Kalkınma Partisi hem Meclis Başkanını hem RTÜK
Başkanını hem de kendisini töhmet altında bırakacak
uygulamalara şayet imza atarsa bu, onun alnına kara bir lekenin
yapışmasına vesile olacaktır. ben onu söylüyorum. Ben, kimseden
de adalet dilenmek durumunda değilim. Hak, hukuk kavgası
vereceğimi söylüyorum ama hakkı ve hukuku hak edecek bir yol ve
yöntem tercihinde bulunacağımı ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Transfer iddiasına
ilişkin cevap verdim Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayınız.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sizin bu söylediklerinize bakarak
İşin gereği
neyse
dediniz ya, işin gereğini dün gece yapmışlar, belki
de Adalet ve Kalkınma Partisinden RTÜK için aday istemiş de
olabilirler, onlar bizim malumumuz konular değil. Ben, bir
yanlışı düzeltin, bunun altında kalırsınız,
bizim de siyasi yolumuzu ve üslubumuzu değiştirmemize sebep
teşkil edecek adımları atmaktan lütfen uzak durunuz diyorum; ben
bunu konuşurum. Bakın, bu, bizden alınan ve başkasına
verilen bir hak, bu hakkın müdafaasını ben yaparım,
kullandığınız yol ve yöntemi de eleştirmeye devam
ederim. Hiçbir şahsileştirme yapmıyorum. Söylediğim,
sadece, partinizin adında Adalet var yani sanki oraya Adalet ismini
koyduğunuza pişmanmışsınız gibi
davranmayınız.
Teşekkür ediyorum efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben özellikle vekil transferinin bu konuya ilişkin olmasına
karşı şerhimi koydum, cevabımı verdim.
BAŞKAN Sayın Özel
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birincisi şu: 28 Haziran günü karar alınmış mı, üyelik
bitmiş mi? O günden 12 Ekime kadar bir şeyi bekliyorsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Meclis tatilde olabilir,
başka bir şey olabilir; bilemiyorum ne olduğunu yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu 12 Ekime kadar
bekliyorsun, yazıyı yazmıyor. Meclisin tatilde olması
Meclisi bağlayan bir şey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Meclis
Başkanımız iyi bir hukukçu, bunları biliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi, 12 Ekime kadar
bekliyorsun, o katılımdan sonra yapıyorsun. Buradaki niyet
belli.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Hukuki
olması başka, ahlaki olması başka.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunun dışında,
şu anda salı günü RTÜK seçimi olduğu konusunda ve sizin
İki tane tez var şu anda, boşaldığı anda mı,
yazının yazıldığı anda mı, seçimin
olduğu anda mı? Sayın Fakıbabaya Dilekçeniz kabul
edilmedi, noterden yollayın. diye bildirim
yapmışsınız kardeşim. Tek taraflı bir kurum
istifa, aleniyet kazandı mı biter. Bugüne kadar hangi milletvekiline
yapmışız? Ayrıca Recep Tayyip Erdoğanın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, tamamlayın.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, bu iş Grup Başkan Vekillerinin mücadelesine
gidiyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Niye, bu konuyu konuşmayalım mı?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
İşlerine gelmiyor, çabuk bitsin istiyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstifa eden bir
milletvekili oyu ne niyetle alıyor, sonra ne yapıyor? Ahlaklı
olsaydı milletvekilliğinden de istifa ederdi.
konuşmasını hatırlatırım. Millet
İttifakından Cumhur İttifakı karşıtı
propagandalar yapıp, oy toplayıp size geçene de sizdeki faaliyetini
bırakıp başka partiye geçene de aynı muameleyi yapmak
lazım. Sayın Fakıbaba Erdemliler Hareketiyle yola
çıkmış ama bugünkü siyasi yankesicilik çizgisine gelmiş
çizgiden ayrışmış ama ben bunu hepimize ve herkese örnek
olması gereken bir tutum olarak değerlendiriyorum. Siz
yapılanı savunabiliyorsanız, bu siyasi mühendislik
olaylarını savunabiliyorsanız siz de kuruluş felsefenizden
başka yere savrulmuş olursunuz. Takdir sizin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, affınıza sığınarak
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, her
dediğime cevap verecekler! Allah aşkına!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, anladık artık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Bülent Turan konuşmasının içinde dedi ki: Asıl
kimyasal sizsiniz, asıl silah sizsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) HDPye laf
söylemedi ki, tabipler odasına laf söyledi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen tabipler
odası mısın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben
uzatmadan buradan da cevap verebilirim, oraya da gelebilirim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Mecliste vesayet
kurulmuş, Grup Başkan Vekillerinin vesayeti.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Başkan,
tabipler odasına laf söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Buradan
cevap verebilirim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Söylediniz mi söylemediniz mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Meral Hanımın konuşmasında sıkıntı yok,
konuşsun. Konuşun, eyvallah ama şunu diyeceğim: Grup
Başkan Vekillerinin her konuşmasına tekrar tekrar cevap vermek gibi
bir usulümüz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
sataştınız ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konuya ilişkin
gündemi değerlendirebilir
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın Başkan,
söz istemiştim.
BAŞKAN Söz vereceğim efendim, bir
müsaade edin, konulara bir girizgâh olsun diye başlayalım.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Peki.
BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın İç Tüzükün 75inci maddesine göre
kanun teklifinin geri alınmasına dair bir önergesi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın, (2/1411) esas numaralı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifini geri aldığına
ilişkin önergesi (4/185)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1411)
esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kazakistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu,
İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifimi İç
Tüzükün 75inci maddesi gereğince geri alıyorum.
Gereğini
arz ederim.
Binali
Yıldırım
İzmir
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gündemde bulunan (2/1411) esas numaralı Kanun
Teklifi geri çekilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları tarafından,
Ziraat Bankası tarafından Demirören grubuna verilen bir kredinin
teminatı olarak alınan arazinin imar durumuna ilişkin
iddiaların araştırılması amacıyla 12/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
20/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/10/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
20 milletvekili tarafından, Ziraat Bankası tarafından Demirören
Grubuna verilen bir kredinin teminatı olarak alınan arazinin imar
durumuna ilişkin iddiaların araştırılması
amacıyla 12/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 20/10/2022 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun Eyüpsultan ilçesinde Kemer Country
adıyla bilinen Kemerköy Sitesi arazisi üzerinde imar oyunlarıyla
yapılmakta olan rant kavgası hakkında verdiğimiz
araştırma önergesi üzerine söz aldım, selamlarımı
sunarım.
5 Nisan 2018 tarihinde Doğan Medya Grubunda yer
alan Türkiyenin en önemli televizyon ve gazetelerinin Demirören Grubuna
satışının gerçekleşmesi için gerekli olan 916 milyon
doların 675 milyon dolarlık miktarının Ziraat Bankası
kredisiyle sağlanması sonucu yaşanan süreci
değerlendireceğim.
901 hak sahibinin bulunduğu Kemerköy Sitesi,
2008 yılında maliklere satışı yapılarak tapuya
tescil edilmiştir. Sosyal donatı alanı olarak terk edilen bölüm,
arazinin o günkü sahibi olan Kemer Yapı ve Turizm Anonim Şirketi
mülkiyetinde bırakılmış, ancak inşaat
yapılamayacağına dair bazı parsellere tapuda şerh
düşülmüş, bazılarına da noter onayıyla beyanda
bulunulmuştur. Ziraat Bankası tarafından bu arazi üzerine 6
Ağustos 2018de ipotek konuldu, 4 Eylül 2018de de Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından 306 konut
yapılacak şekilde resen imara açıldı. Açılan davalarla
imar durumları iptal edildikçe yeni planlara göstermelik olarak kamu
yararına bazı eklemeler yapıldı. 23 Ekim 2019da site
vaziyet planı içinde yer alan parsellerin Ziraat Bankasına devri
tapuda gerçekleştirildi. 20 Şubat 2020 tarihinde de Ziraat
Bankası parsellerin satışı için ihaleye çıktı.
Diğer taraftan, iptal davalarının
Danıştay tarafından onaylanmasından sonra 11 Kasım
2020de İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde söz konusu alanlar
özel spor alanı olarak ilan edildi. 6 Nisan 2022de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı imar planlarını yenileyerek rezerv yapı
alanı ilan etti ve kararı askıya çıkardı.
İtirazlardan bazıları dikkate alınarak plan onama
sınırı değiştirildi ve bireysel itirazların
olduğu alanlar plandan çıkarıldı. Açılan yeni davalar
devam ederken Ziraat Bankası ile Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
arasında 12 Ağustos 2022de protokol imzalandı ve
yetkilendirilen bir firma tarafından zemin etüdü
çalışmaları başlatıldı. Hak sahipleri
tarafından irtifak haklarına müdahalenin önlenmesi için davalar
açılarak tedbir istendi ve 1 Eylül 2022de ihtiyati tedbir kararı
verildi.
Değerli milletvekilleri,
anlaşılacağı gibi, Büyükşehir Belediye Meclisi
kararlarını yok sayarak Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca resen imar planları yapılmış ve
rezerv yapı alanı ilan edilmiştir. Haksız el atmaya ve hak
zilyetliğine saldırı konularında verilen mahkeme
kararlarına uyulmadığını görüyor, yaklaşan
seçimlerden önce inşaata başlama gayretini ve telaşını
ibretle izliyoruz.
Aynı zamanda, bu alan, Eyüpsultan Belediyesi
tarafından afet anında acil toplanma alanı olarak ilan
edilmiş bir yerdir. Bölgenin iklim ve jeolojik şartlarına uygun
olarak su taşkınlarını önleyecek şekilde düzenleme
yapılmıştır. Konut alanları ile spor alanları ve
yeşil alan ayrımı özenle kurgulanmıştır. Bu
açıdan bakıldığında, bütüncül bir yerleşim
planı göze çarpmaktadır. Hatalar peş peşe gelince
yapılaşmaya açılmasının çeşitli
sakıncaları da göz ardı edilmektedir.
Sonuç itibarıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
resen imar durumlarını değiştirme ve rezerv yapı
alanı ilan etme konusunda ne yazık ki kanunun verdiği yetkileri
kötüye kullanmaktan ve hak sahiplerini mağdur edecek kararlar almaktan çekinmemektedir.
Diğer taraftan, ülkemizde özel mülkiyete saldırının etkin
bir şekilde görüldüğü bu olaya bir devlet bankasının alet
edilmesi ve verilen mesnetsiz kredinin hukuksuz bir şekilde
kapatılmak istenmesi, Türk bankalarının dünya finans
çevrelerinde zora sokulacağı anlamı taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, siyasi amaçlar
doğrultusunda bütün medyayı kontrol altına alarak tek sesli
yandaş medya oluşturma uğruna büyük bir yolsuzluk yapıldığı
ve şartların uygun olmamasına rağmen talimatla kredinin
sağlandığı aşikârdır. Bir yanlışı
yeni bir yanlışla kapatma girişimi kabul edilemez ve görmezlikten
gelinemez. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, 10 milyon dolarlık
arazinin ipotek alınarak 675 milyon dolar kredi verilmesinin büyük
yanlışlığı, kusuru ve lekesi bu yolla
kapatılamayacaktır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) İYİ Parti olarak bu konuda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir araştırması komisyonu kurulmasının
önemli ve gerekli olduğu kanaatindeyiz. Önergemize destek verilmesini
bekliyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, çiftçiler borç
altında. Çiftçi tarlasına gübre atamıyor, hayvan üreticisi gebe
inekleri bile kesime gönderiyor değerli arkadaşlar. Bu şartlarda
milletin vekilleri ne yapar? Çiftçiye daha fazla destek verir ama bütçeden
yeterli desteği vermiyoruz, vermediğimiz için de çiftçi tefeciye
düşüyor. Bakın, gidin çiftçilerin çoğu tefecilere borçlu değerli
arkadaşlar. İşte, bunun önüne geçmek için atalarımız
ne yapmış, Osmanlı ne yapmış değerli
arkadaşlar? Aynen o dönemde de tefeciye düşüyormuş çiftçiler,
önce sandıkları kurmuş Mithat Paşa 1863te, daha sonra bu
çiftçi sandıkları birleştirilmiş ve 1888de Ziraat
Bankası kurulmuş. Neden kurulmuş? Çiftçiye destek vermek için,
çiftçiyi tefeciden kurtarmak için kurulmuş ve yüz yıla yakın
süre çiftçiye destek vermiş Ziraat Bankası, varlık sebebi bu
olmuş ta ki AKPye kadar. AKP iktidara gelmiş, artık Ziraat
Bankası çiftçinin değil, yandaşın bankası olmuş.
Ziraat Bankası hortumlanıyor değerli
arkadaşlar, hortumlanıyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yavaş,
yavaş!
GARO PAYLAN (Devamla) Bak, Ziraat Bankası
kredilerinin çok küçük bir bölümünü çiftçiye veriyor ama kredilerinin büyük
bölümünü nereye veriyor? Yandaşlara veriyor. Kimin talimatıyla
veriyor? AKPlilerin talimatıyla veriyor.
Bak, Doğan Holdingden -Doğan Yayın
Grubundan- memnun değildiniz; yeterince sizin
borazanlığınızı yapmıyordu; baskı
yaptınız Ceza koyarım. dediniz, sattırdınız.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Çöktüler,
çöktüler.
GARO PAYLAN (Devamla) Kaça
sattırdınız? 916 milyon dolara. Kim aldı? Tüpçü aldı,
Demirören aldı. Ama Demirörenin biz oraya bir kayyum olduğunu
biliyoruz, orayı bir borazan olması için aldırdığınızı
biliyoruz. Demirören de enayi değil ya 916 milyon doları niye versin?
Ne dediniz? Git Ziraat Bankasına, çek parayı, al Doğan
Yayın Holdingi; benim borazanım ol. dediniz. Ama bunun
karşılığında ne yaptınız? Bir yeşil
alan olan araziyi teminat olarak aldınız değerli arkadaşlar.
O yeşil alan olan arazi tabii ki para etmiyordu ve Demirören bu krediyi
sürekli yapılandırdı. Biz sorduk, ne oldu, ödedi mi dedik
Ticari sır. dediniz; yıllardır yapılandırıyor
borcu, borç katlanıyor, Ticari sır. dediniz.
Şimdi o yeşil alana Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı imar veriyor değerli
arkadaşlar
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Ne tesadüf!
GARO PAYLAN (Devamla) -
ve o yeşil alanı
imara açıyor, değer kazandırıyor. Siz burada bir yolsuzluk
görmüyor musunuz ya? Ben burada su katılmamış bir yolsuzluk
görüyorum. Siz burada bir yolsuzluk görmüyor musunuz? Sizin
borazanınız olacak diye yeşil alanı imara açıyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla)
tüpçünün borcunu
ödetiyorsunuz. Niye? Çünkü Demirören Yayın Grubu sizin
borazanınız olsun diye. Her neresinden baksan tutarsızlık,
neresinden baksan yolsuzluk değerli arkadaşlar. Ya, çiftçiye destek
olması gereken bankada siz böyle yolsuzluk yaparsanız o yöneticiler,
banka yöneticileri ne yaparlar? Bakın, her gün telefon açıyorsunuz
değil mi? Şu şirkete kredi ver, bu şirkete kredi verme.
Niye? Enflasyon yüzde 200, oradan yandaşa kredi faizi yüzde 15. Büyük bir
servet transferi yapılıyor. Demirören buz dağının
görünen ucudur, geride, altta 100 milyarlarca lira Ziraat Bankası
üzerinden, Halkbankası üzerinden, Vakıflar Bankası üzerinden
yandaşa para aktarılıyor. Düşük kredi faizleriyle
yandaşınıza kredi aktarıyorsunuz, işte bunu araştırmamız
lazım değerli arkadaşlar. Tüyü bitmemiş yetimin
hakkını korumak istiyorsanız, bu önergeye destek verin
değerli arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Ali Haydar Hakverdi.
Buyurunuz Sayın Hakverdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, buradan AK PARTİ vekillerine
açık açık, peşin peşin, samimi bir soru sormak istiyorum.
Bizim köyde, Çorum Alaca'da tarlalarımız var, ekilmiyor. Bu
tarlalarımızın ederi çok kıymetli değil ama bugün
desem ki size: Bana 100 milyon borç verir misiniz;
karşılığında bu tarlaları vereyim desem kabul
eder misiniz? Vicdanınıza sorun. Sayın Cora, bunu kabul eder
misin, eder misin? Ekspertiz yapmanız lazım değil mi? Yani bir
karşılığının olması lazım, çok
haklısınız. Yani Ziraat Bankası da bir kredi verecekse
eğer bir ekspertiz yapması, bir gidip bakması,
Karşılığı var mı, yok mu? diye
araştırması lazım, değil mi? Ya, arkadaşlar,
Ziraat Bankası tüpçüye 700 milyon dolarlık kredi vermiş, hiç
araştırmamış, karşılığında bir
sosyal donatı alanı almış. Ne sosyal donatı
alanı? Ne? Mali değeri var mı? Üzerinde bir şey yapabiliyor
musunuz? Hayır, yapamıyorsunuz. Sayın Vekilim söyledi,
aslında karşılığı 10 milyon dolar
kadarmış. Siz 10 milyon dolar karşılığı olan
bir taşınmaza 700 milyon dolar kredi vermişsiniz. Nasıl
verdiniz? İki yıl ödemesiz, on yıl da vadeli. Sorduk bunu
SALİH CORA (Trabzon) Siz değer tespiti
yaptırdınız mı? Ekspertiz değerini yaptırdınız
mı?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) 2018in 5
Nisanında sorduk, vermişsiniz; ben 2020nin 10 Haziranında
sordum Ziraat Bankasına, dedim ki Bu kredi oranını ne kadardan
verdiniz? Taksitler döviz üzerinden mi, TL üzerinden mi ödenecek? dedim, bunun
karşılığında altı gün sonra Ziraat Bankası
bana Bu, banka ile müşterinin arasında ticari sır. dedi. Sanki
babasının parası ya! Arkadaşlar, bu, vatandaşın
parası, sizin, bizim, vatandaşlarımızın parası.
Babasının parasıymış gibi bir de ticari sır
diyor.
Sonra ne yaptı? Aslında bu verdiği
sosyal donatı alanının imar yetkisi İstanbul
Büyükşehir Belediyesindeyken aldı onu, Bakanlığa verdi;
Bakanlık burayı yeni imara açtı, aslında pul
karşılığında ipotek verdiğini paraya çevirmeye
çalışıyor. Aslında basiretli bir tacir bu işi asla
yapmaz. Bir Ziraat Bankası Genel Müdürü basiretli tacir gibi
davranması gerekirken hukuku hiçe saymış, her şeyi
katletmiş, 700 milyon dolarlık krediyi vermiş. Peki, bir
babayiğit bu krediyi kendi iradesiyle verebilir mi? Siyasi bir erk
arkasında olmadan bu rakamı verebilir mi? Açıkça söylüyorum ya
da şöyle söyleyeyim: Tüpçünün o basının tamamını
almasında kullanılan kredi, daha doğrusu peşkeş
çekilen rakamlardan Sayın Cumhurbaşkanının haberi var
mıdır, yok mudur? Hani, diyor ya: Dicle'nin bir kenarında kurt
koyunu kaparsa haberim var, mesuliyetim var. Bundan Cumhurbaşkanın
mesuliyeti var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Baştan başla, son
cümleyi bir daha alalım.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Son
cümleyi bir daha söyleyeyim Sayın Başkanım. Hani, o Dicle'nin
kenarında bir kurdun koyunu kapmasından ben mesulüm. diyen
Sayın Cumhurbaşkanı bu işten mesul müdür, değil midir?
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ziraat
Bankası Genel Müdürü, Cumhurbaşkanının onayı,
talimatı, haberi olmadan en basitiyle, bunu verebilir mi? Bence veremez
arkadaşlar. Ben şunu söylüyorum: Bugün, burada, bir parselasyon
planını Bakanlık eliyle yapmaya çalışıyorsunuz.
Bu krediyi veren, bu krediyi alan, hukuk dışı imarsız
parselasyon planı yapan ve buraya bir çivi çakan yarın bu işte,
hukuk önünde hesap verecektir. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Osmaniye Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğlu.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubu önerisi üzerine AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere özel bir şirket, 2018
yılında Doğan medya grubu bünyesinde bulunan televizyon, gazete
ve benzeri kitle iletişim araçlarını satın almış,
bu satın alma nedeniyle de kredi kullanmıştır.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Nereden kullanmıştır?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Ziraat
Bankası, ticarete, enerjiye, hizmet sektörüne, her sektöre kredi
verdiği gibi, medya sektörüne de kredi verebilir. Söz konusu firma da bu
kapsamda kredilendirilmiş olan bir firmadır. Bu firmanın
kredileri an itibarıyla Ziraat Bankasında canlı hesaplarda
izlenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bankacılık uygulamalarında, mevzuata göre,
itibarlı ve finansal olarak güçlü olan firmalara hiçbir teminat
alınmadan yalnızca imza karşılığı kredi de
kullandırılmaktadır. Kaldı ki adı geçen firmadan
teminat alınmıştır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 10
milyonluk, 10 milyonluk.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Devamla) Ziraat Bankasından kullandırılan
kredi ise teminatlı kredidir. Ancak bu kredi bilinçli olarak sürekli
gündemde tutulmaktadır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Teminata
bak(!)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Kaç
paralık teminat alınmış?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Tüm
faaliyetleri BDDK ve Sayıştay tarafından incelenen Ziraat
Bankasının yapmış olduğu tüm iş ve
işlemleriyle ilgili olarak herhangi bir yanlış uygulama
olması durumunda ben de bir KİT Komisyonu üyesi olarak KİT
Komisyonunda da zaten bankaların faaliyetleri orada da ibra ediliyor,
bunların denetleneceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, ticari
sır diye sorgulanamıyor.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Bu
durum hem Ziraat Bankasına hem de Ziraat Bankası üzerinden Türk
bankacılık sektörüne zarar vermektedir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Çiftçi can çekişiyor çiftçi. Çiftçi kredi alamıyor.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Türk
bankacılık sektörü ekonomik büyümemizin en önemli itici güçlerinden
biridir. Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 12,7 trilyon
lirayı geçmiştir. Ziraat Bankasının aktif büyüklüğü de
yaklaşık 1,8 trilyona ulaşmış olup Türkiyenin en
büyük bankasıdır. Ziraat Bankası ülkemizde sanayiden turizme,
sağlık sektöründen stratejik altyapı
yatırımlarına, tarımdan enerjiye tüm sektörlere desteğini
artırarak devam ettirmektedir. Bugün 2 trilyon TLyi aşan aktif büyüklüğüyle
ülkemizin en büyük bankası olan, 1.731 şubesiyle yurt içinde hizmet
veren, 18 ülkede 117 noktadaki banka, şube ve temsilcilikleriyle
dünyanın dört bir yanında ülkemizi başarıyla temsil eden
Ziraat Bankası, 1,1 trilyon TL nakit, 372 milyar TL gayrinakit olmak üzere
toplam yaklaşık 1,5 trilyon TL kredi hacmiyle ülkemiz ekonomisine ne
kadar güçlü destek verdiğini de göstermektedir. Başta Ziraat
Bankası ve bankacılık sektörünün ülkemizin ekonomisine
sağladığı katkı hepimiz tarafından bilinmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Durmuşoğlu.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ziraat Bankamızın ve diğer kamu
bankalarımızın pandemi döneminde de deyim yerindeyse kepenklerin
kapalı olduğu dönemde ekonomimizin çarklarının dönmesi için
yaptığı çalışmalar ortadadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede ve dünyanın her yerinde yaygın, güvenilir
ve aynı kalitede hizmet sunan herkesin ve her kesimin bankası olarak
faaliyetlerini gerçekleştiren Ziraat Bankası ülkemizin en eski ve
köklü kuruluşları arasında yer almaktadır.
Kuruluşundan itibaren ülke
tarımının en büyük finans kaynağı olan Ziraat
Bankası, uygun koşullarla sağladığı kredilerle ve
hayata geçirdiği yeni uygulamalarla ülke tarımını desteklemeye
de devam etmektedir.
Bu kapsamda, çiftçilerimize, üreticilerimize verilen
destekten dolayı banka yönetimini tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Nerede destek
veriyor!
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Eronat.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronatın, Türk Tabipleri Birliğinin kimyasal silah
kullanımıyla ilgili açıklamasına ilişkin
açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, Türk Tabipleri Birliğinin kimyasal silah
kullanımıyla ilgili açıklamasına istinaden bir
açıklama yapmak istiyorum, daha doğrusu bir soru soruyorum: Bu
nasıl bir kimyasal silahtır ki ona dokunanlar var. Görüntüleri
izledim; yanağına dokunanlar var, elini tutanlar var, kameraya
çekenler var. Bu nasıl bir kimyasal silahtır ki etrafındaki
insanları etkilemiyor?
Türk Tabipleri Birliğinin
referansının Kandil olduğu bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Ben Türk Tabipleri Birliğini de PKKyı
da yalancılıkla her zamanki gibi suçluyorum, destekleyenleri de
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Topal
34.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, PHA
hastalığının tedavisinde kullanılan ilacın geri
ödeme listesinden çıkarılmasına ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kısa adı PHA olan bir hastalık var.
Aldığımız bilgilere göre, ender görülen bu hastalıktan
ülkemizde 11-12 civarında hastamız var. Bu hastalığın
tedavisinde kullanılan Kayexalate adlı ilacı Sağlık
Bakanlığı geri ödeme listesinden çıkarmış ne
yazık ki. Başka ilaç da yok yani bu hastalar bir nevi ölüme terk
ediliyor. Bu hastalardan biri de Hatayda 9 yaşındaki İzzet Efe
Çolakoğludur. Aynı hastalıktan daha önce iki kardeşini
kaybeden İzzet Efe şu an ilaç olmadığından ne
yazık ki ölüm riskiyle karşı karşıya.
Buradan Sayın Bakana hastalarımız ve
hekimlerimiz adına sesleniyorum: Bir an önce bu ilacı geri ödeme
listesine alın, aksi hâlde bu hastalarımızı
kaybedeceğiz. Bunun sorumluluğu ağırdır ve vebali
sizin üzerinizedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özen
35.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
güvenlik güçlerinin tavrına ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
İstanbul il örgütümüz 9 Ekimde Kadıköyde
bir basın açıklaması kararı almıştı. Ben de
oradaydım. Saat 15.00te yapılacaktı. İstanbulun tüm
polisini oraya yığmışlardı. Ama daha sonra il
örgütümüz basın açıklamasından vazgeçti. Basın
açıklaması yapmayacağımızı duyurduğumuzda o
kadar kinlenmişlerdi ki basın açıklaması
yapmadığımız için saldırdılar çünkü öyle bir
hazırlık yapmışlardı ki orayı bir savaş
alanına çevireceklerdi. Biz yapmadığımız için yine
saldırdılar, 18 kişiyi gözaltına aldılar hatta ilçe teşkilatımızın
içinde olan insanları da gözaltına aldılar. Güvenlik güçleri
artık devletin güvenlik güçleri olmaktan çıkmıştır, bu
iktidarın paramiliter gücü hâline gelmiştir, kınıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
36.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya Korkuteline bağlı Dereköy Yaylasında açılmak
istenen kömür madenine ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Sayın Başkan,
Antalya Korkuteline bağlı Dereköy yaylamızda verimli tarım
arazilerinin ortasına ve su kaynaklarının üzerine inatla bir
kömür madeni açılmak isteniyor. Turkuaz Linyit Kömür İşletmeleri
AŞ elbette kamu yararını umursamıyor olabilir ama AKP de
farklı değil. Enerji Bakanlığı on yıllık
işletme ruhsatı veriyor. Tarım Bakanlığının
Toprak Koruma Kurulu tarım arazisi deyip ocak talebini reddediyor ama
1.972 hektarlık ruhsat sahasının 40 hektarını da
tarım arazisinden çıkarıyor. Çevre Bakanlığı
yönetmeliğiyle ÇED Gerekli Değildir kararı çıkıyor,
idare mahkemesi bu kararı iptal ediyor ama Danıştay da bu
kararı bozuyor. Şu anda yargı süreci devam ediyor, meyve
bahçeleri, buğday tarlaları, baraj ve onu besleyen dereler ise 1.972
hektarlık kömür çıkarılması tehdidi altında çünkü 40
hektarlık kömür verimli bulundu. Yöre halkının haklı
mücadelesinde yanındayız. AK PARTİyi rantı değil kamu
yararını düşünmeye davet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından, Deniz Poyraz
davasında yaşanan hukuksuzlukların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
20/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/10/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
20 Ekim 2022 tarihinde İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından verilen
22042 grup numaralı Deniz Poyraz davasında yaşanan
hukuksuzlukların araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/10/2022
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Değerli halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
bildiğiniz gibi, 17 Haziran 2021 tarihinde HDP İzmir İl
Başkanlığımıza eğitilmiş,
donatılmış bir katil gönderilmiş; iktidarın yarattığı
nefret iklimi ortamında, bağlı olduğu karanlık güçlerin
azmettiriciliğinde Deniz Poyraz yoldaşımız
katledilmiştir. Bu saldırı başta toplumsal
barışın zeminini ortadan kaldırmak olmak üzere birçok
boyuta sahiptir ve sadece partimizi değil, tüm siyasi partileri ve tüm
Türkiyeyi, Türkiye halklarını ilgilendirmektedir. Deniz Poyraz
katliamının adil bir şekilde yargılanması konusu son
derece önemlidir ancak davaya iktidarın siyasi müdahalesi olduğunu ne
yazık ki gözlemekteyiz. Bakın, bu dosyada adil bir yargılamanın
birinci koşulu, katliamın üstündeki perdenin
kaldırılması, arkasındaki karanlık güçlerin
açığa çıkartılması olmalıdır. Ancak ne
yazık ki 6ncı duruşma dâhil olmak üzere yaşanan bütün
hukuki sürece baktığımızda, Deniz Poyraz
davasının, maddi gerçeklik açığa çıkartılmadan
tek bir kişinin işlediği bir cinayetmiş gibi
kapatılmak istendiğini görüyoruz.
Tetikçi katil, cinayeti işlemeden önce 27 kere
İzmir Emniyet Müdürlüğünü aramış ve bu konu cinayet
sonrası araştırılmamıştır. Cinayet için
İzmir il binamıza giren katile polis müdahale etmemiş, katilin
saldırıyı tamamlaması beklenmiş ve polisler kendisini
aşağıda kucaklayarak Adın ne ağabeyciğim? diye
karşılamıştır. Ardından, emniyetteki sorgusu
ışık hızında tamamlanmış yani aslında
ciddi hiçbir soru sorulmadan on sekiz saat içerisinde deliller karartılarak
savcılığa çıkartılmış ve cezaevine
gönderilmiştir. Kovuşturma aşamasında, avukatların
katliamı bütün yönleriyle aydınlatacak nitelikteki,
kovuşturmanın genişletilmesi, derinleştirilmesi, delillerin
toplanması konusunda sundukları yaklaşık 80 talepten sadece
1 tanesi cevaplandırılmıştır. İlk duruşmadan
itibaren katile katil demek yasaklanmış, mahkeme katili korumak
için elinden geleni yapmıştır. Duruşmalar
sırasında katilin konuşma isteği üzerine yargıcın
mütemadiyen susma hakkını hatırlatması, soru sormaması,
ara verdikten sonra tetikçi katilin güvenliği bahane edilerek
-sanığın isteği üzerine- mahkemenin Şakran Cezaevine
kaçırılması söz konusu olmuştur. Şakranda görülen
6ncı duruşmaya yetki belgeli avukatların, Barolar Birliği
temsilcisinin, İzmir Baro Başkanının girişi
engellenmiş, girmek için ısrar eden avukatlar başta olmak üzere
biz vekiller de dâhil hepimize gaz sıkılmış, TOMAdan su
sıkılmış ve katılımcılar
darbedilmiştir. Bu tablo, Deniz Poyraz duruşmasının
üstündeki iktidar eline işaret etmektedir. Ayrıca, Deniz Poyraz
katliamıyla ilgili iddialar araştırılmamaktadır.
Bakın, gazeteci Cevheri Güvenin sonradan
engellenen YouTube açıklamaları katilin MHP Genel Merkezinden
birileriyle görüştüğü, WhatsApp yazışmalarıyla bu
cinayete dair onay aldığı iddiasını da gündeme
taşımıştır. Bu videoda Süleyman Soylunun MHPnin
kapatılmasına dahi yol açar. diyerek delilleri cebine
attığı da iddia edilmiştir. Nitekim, failin telefonundaki
dijital verileri ve imaj kopyaları avukatlara verilmemiş, mahkemeye
sunulmamış, telefon da tutuklandıktan dört gün sonra failin
babasına verilmiş, deliller yok edilmiştir. Ayrıca, failin,
5inci duruşmada HDP kapatma davasındaki dosyanın dosyama
eklenmesini istiyorum çünkü olay budur. sözleriyle HDPnin
kapatılması için kumpaslar kuran siyasi adresleri işaret etmesi
çok önemlidir. İddiaların ciddiyetle
araştırılması gerekmektedir.
Yine, avukatlarımız mahkeme salonunun
SEGBİS üzerinden birtakım siyasi odaklar tarafından
izlendiğine dair duyumlar almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu
duyumlar ne yazık ki araştırılmamıştır. Bu
vahim iddiaların araştırılmamış ve delillerin
hukuk devletine yakışır şekilde toplanmamış
olması, sürecin hukuki bir şekilde ve şeffaf yürütülmemesi,
ırkçı faşist saldırının arkasındaki siyasi
azmettiricilerin ve suça iştirak edenlerin ortaya çıkarılmak
istenmediğini göstermektedir.
Sayın vekiller, avukatlar
dışarıda kolluğa dövdürülürken, biberli tazyikli su
sıkılarak yerleşkeye sokulmazken mahkeme heyeti avukatsız
duruşma salonunda duruşmaya devam etmiştir; tanık
dinlemiştir, tanık. Hatta mütalaa vermiştir, bu bir hukuk
cinayetidir. Bu cesaret nereden alınmaktadır? Bu cesaret AKP-MHP
iktidarından alınmaktadır. Biz, Deniz Poyraz
katliamının bir siyasi cinayet olduğunu başından beri
söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Maddi
gerçekliğin açığa çıkarılması için, AKP-MHP
iktidarının mahkemenin içine girdiği büyük gayrete herkesin
dikkatini çekmek istiyoruz. Kurgulanmış mahkeme süreci
kapalılık kararı olmamasına rağmen, fiilî aleniyet
ihlali, davanın karartılması, azmettiricilerin siyasi
faillerinin ortaya çıkarılmaması için bilinçli olarak kurgulanmıştır.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılması için,
iddiaların araştırılması için, hukuki sürecin
sağlıklı işletilmesi için bu araştırma
önergemizin kabul edilip konunun enine boyuna, derinliğine incelenmesini
istiyoruz. Bu önergemiz aslında sizler için de bir samimiyet testidir.
Gelin, mahkeme üstünde iktidarın gölgesi olmadığını
gösterin; gelin, bu size sunulan bir fırsattır, buna evet deyin. Bu
önergeye evet deyin. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
FETİ YILDIZ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir saniye
BAŞKAN Sayın Gök, bir saniye efendim.
Buyurunuz Sayın Yıldız.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Hatip
konuşmasında
BAŞKAN Mikrofonu açalım, bir saniye
FETİ YILDIZ (İstanbul) Gerek yok.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Duymak
istiyoruz.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FETİ YILDIZ (İstanbul) Bu,
İzmirdeki katilin Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkeziyle
telefonla görüştüğü iddiasında bulundu. Bu, çok alçakça bir
iftiradır. Böyle bir şey yok, şiddetle reddederiz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kendisi iddia
etmedi ki başka birinin iddiasını
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, şimdi mi söyleyelim?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) İddia
bize ait değil ya.
FETİ YILDIZ (İstanbul) İddia her kime
aitse çok şerefsizce bir iftiradır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neyse,
Levent Bey konuşsun, sonra
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) İddia
bize ait değil.
FETİ YILDIZ (İstanbul) Kim söylediyse
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından, Deniz Poyraz
davasında yaşanan hukuksuzlukların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın Gök, buyurunuz efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Verilen önerge, aslında iktidar ve
ortakları tarafından bence rahatsızlık veren bir önerge
olmalıdır. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olsa ve bu
tarz bir önerge gelse herkesten daha çok, bir iktidar mensubu olarak, bizlerin
rahatsız olması gerekir. Neden? Süren bir dava var ve bu davada
masum, evine, ailesine yardımcı olmak için HDP İzmir il
binasında çalışan bir gencimiz bir katliama uğruyor. Bu
katliamı yapan şahıs çok küstah bir katil. Defalarca il
binasının önünde araştırmalar yapıyor, keşifler
yapıyor ve korunan il binasında -ki oradaki polis memurları
genellikle aynı memurlardır- belki 110 kez keşif yapmasına
rağmen bu olaya cüret edebiliyor ve bu elim olayı gerçekleştiriyor.
Ayrıca, sanık bir kişiyi öldürdüğünden dolayı
pişman olmuyor, mahkemelerde Önüme daha fazla kişi gelse
öldüreceğim. diyor. Bir buçuk yılı aşan bu süreçte
karşılaştığımız tablo olayın
mağduru partiyi ve ölenin yakınlarını tatmin etmiyor.
İşte, bir devletin yönetimindeki en büyük tehlike de bu güven
unsurunun olmamasıdır. Değerli milletvekilleri, çünkü toplumda
en büyük güveni her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği
inancı sağlar. Eğer,
bu sağlanamıyorsa toplumların bir devlet hayatında sürmesi
de söz konusu değildir.
Şimdi, HDP ve ailesi bu mahkeme sürecinden
rahatsız, tatmin değiller, mahkemedeki uygulamalardan
şikâyetçiler; kamuoyunun vicdanı tatmin değil. Şimdi,
burada konuşacak iktidar partisi sözcüsü Olay yargıya intikal
etmiştir, soruşturma yürüyor, Meclis araştırması
açılmasın. diyemez çünkü örneğin, dün, Bartında meydana
gelen ve soruşturması süren bir olayla ilgili Meclis
araştırması komisyonu kuruldu.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bence yapılması gereken şudur: Burada korkusuzca, cesaretle
üzerine gitmektir ve adalete olan inancı herkese göstermektir. Bakın,
biz bunları yapmadığımız için ülkemiz hukukun
üstünlüğünde dünyada 139 ülke arasında 117nci sırada; bu, feci
bir rakamdır. Ülkemizde, adalete olan güven konusundaki anketlerde adalet
en düşük oyu alıyor, yüzde 20lerin altında bir oranda adalete
güven duyuluyor; iktidarın bundan rahatsız olması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu tablo, sürdürülebilir bir
tablo değildir. Özellikle, Deniz Poyraz cinayeti, arkasındaki
karanlık güçlerin açığa çıkarılması amacıyla
verilmiş bu önergeyle Meclisimiz tarafından el konulması gereken
olaylardan bir tanesidir. Eğer öldürülen yakınları ve elbette
mensubu oldukları parti bu konuda bir güvensizlik duyuyorsa bu güvenci
vermek ve toplumdaki barışı sağlamak en başta devlete
düşen bir görevdir ama bunun için de bağımsız mahkemeler
gerekiyor, siyasetin mahkemelerden elini çekmesi gerekiyor çünkü Mustafa Kemal
Atatürk şöyle demiştir: Adalet gücü bağımsız olmayan
bir milletin devlet hâlinde varlığı kabul olunamaz. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Önergeyi desteklediğimizi ifade ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş,
buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Feti
Yıldızın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunu Sayın Yıldıza da
sunacağım yani avukatların dilekçesini, resmî veriler de var
içinde. Bizim hatibimiz, milletvekilimiz ifadesinde... Cevheri Güvenin,
kamuoyuna yansıyan, YouTube kanalındaki açıklamalarına
göre, katil Onur Gencerin MHP Genel Merkezinden biriyle telefonla
görüşerek talimat aldığı yönünde iddiayı avukatlar
resmî olarak mahkemeye sunmuşlar zaten, video kayıtları da
istenmiş, USB kayıtları; çözümü istenmiş. Burada bizim bir
iddiamızdan ziyade dosyaya yansıyan, kayıtlara geçen,
duruşma tutanaklarına geçen bir iddiadan söz ediyoruz. Zaten tam da
bu nedenle biz Meclisi göreve çağırıyoruz. 80 tane ara
kararından ve avukatların talebinden, mahkeme heyeti, 79unu
reddederek karara çıkarmak istiyor davayı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
davaya Türkiye Büyük Millet Meclisi el koymalıdır çünkü Türkiye
tarihinde ilk defa bir siyasi partinin resmî sınırları içinde,
il başkanlığı binasında bir kadın
katledilmiştir ve davanın kapatılmaması için, bu
talimatların durdurulması için Meclisin görev alması gerekiyor.
Bütün parti gruplarına çağrı yapıyorum.
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İzmir Milletvekili Serpil
Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından, Deniz Poyraz
davasında yaşanan hukuksuzlukların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDPnin grup önerisi üzerine söz aldım. Ciddi
bir iddia ve ciddi bir olay, bir kişi hayatını kaybetmiş; öncelikle
yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Üzerinde
durulması gereken, araştırılması gereken bir husus,
doğru ama eğer iddia edilen konular doğruysa.
Şimdi, grup önerisindeki iddiaları çok
kısa size özetlemek istiyorum: Cinayetin siyasi bir boyutunun olduğu,
on sekiz saat gibi kısa bir sürede kişinin savcılığa
sevk edildiği -ki genelde bu sürenin uzun olduğundan şikâyet
edilir yani aslında savcılığa kısa sürede
çıkarılması istenir- gözaltındayken telefonuna el
konulmaması, kişinin, sanığın telefonunu kullanabilmesine
imkân verilmesi -iddia- salona çok sayıda güvenlikçi alınması ve
gaz sıkılması ve duruşmanın başka bir ilçeye
alınması; önergenin gerekçesinde bunlar var. Şimdi, mahkemenin
iddianamesine ve arama, el koyma tutanaklarına baktım, iddianamenin
ilk kısmında, bakın, size okuyorum
Kişinin üzerinde ele
geçirilen bir cep telefonu, daha sonra kişinin evinde arama
yapılmış, evinde de bir cep telefonuna el konulmuş yani
kişinin gözaltındayken telefon kullandığı iddiası
doğru bir iddia değil çünkü kayıt altına
alınmış, burada var.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Kendi ifadesinde
var, kendi ifadesinde var, sanığın ifadesinde var; ifadesini
okuyun lütfen.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) İkincisi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz dinliyoruz Ahmet Bey,
siz devam edin.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) İkincisi, bu
davanın siyasi bir dava olduğu iddiası. Şimdi,
sanığın geçmişi, geçmişte yaptığı
görüşmeleri, arkadaşlık ilişkileri, olay günü yaptıkları;
bunların hepsiyle ilgili araştırma yapılmış.
Burada bir cinayet var, bu dosyanın üzerinin kapatılması mümkün
değil, zaten sanık da eylemini ikrar etmiş ama buna bir siyasi
iddia yapıştırmak, buna bir siyasi iddia söyleminde bulunmak
Dosyadaki bilgilere göre -şimdi ben de bu dosyadaki bütün bilgilere
baktım, ben de hukukçuyum- böyle bir bulguya bu dosyada
rastlanılmamış. Ama
şunu söyleyeyim size, bakın, duruşma sırasında gaz
sıkıldığı ve arbede çıktığı
iddiası
Arbede çıktığı doğru çünkü olayın
sanığı olmayan ama başka bir suçtan tutuklu bir kişi
müşteki sıfatıyla orada bulunduğunda orada bir hakaret
eylemi gerçekleşmiş, bir arbede çıkmış. Sadece bir
güvenlikçi elindeki biber gazına bir defa basmış ama ona
anında müdahale etmişler ama sizin önergenizde sanki bu eylemi, biber
gazı sıkılmasını
başkanın yaptığına dair bir iddia var ama hâlbuki
başkan olaylara müdahale etmiş. Daha öncesini söyleyelim size.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) İzmir Barosu, 23
tane baro, yurt dışından bazı gruplar orada
başkanın bu görevi yapamayacağına, bu görevi
yaptırmayacaklarına, mahkeme başkanına bu görevi
yaptırmayacaklarına dair çok sayıda eylem yapmışlar;
mahkeme başkanı da kendi isteğiyle değişmiş, yeni
gelen başkana da aynı uygulama yapılmış yani burada
şunu anlıyoruz aslında, mahkemenin işini yapmasına
engel olunması söz konusu. Ama iddia edilen hususlara
baktığınızda, dosyadaki işlemlere
baktığınızda, bakın, hepsi tutanak altına
alınmış o arbedeyle ilgili.
Ha, sürem bitmeden şunu söylemem lazım, en
önemli kısmı atlıyorum. Avukatların verdiği yetki
belgesine rağmen o avukatlar duruşma salonuna
alınmamış ve işlem yapılmamış. diyorsunuz.
Buradaki hukukçu arkadaşlarıma söylüyorum: Bir kişiye yetki
belgesi vermek Benim adıma bu duruşmada avukat olarak beni temsil
et. demektir ama asıl vekil, avukat olan kendisi orada, duruşmada
olduğu zaman başka birisini yetki belgesiyle orada bulunduramaz ama
oradaki avukat birçok kişiye yetki belgesi vermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Asıl varsa vekil
olunmaz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Avukatların
bilgisayarları sokulmadı ya.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Telefon sokmadı, telefon; bilgisayar...
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Özdemir.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bakın, Hukuk
Muhakemeleri Kanununda da Ceza Muhakemesi Kanununda da Avukatlık
Kanununda da açık hüküm var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Vekil, baro başkanı dövdüler.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Sizin
anlattıklarınız ile dosyadaki gerçekler örtüşmediği
için burada -eskilerin tabiriyle- küllüm mazarat bir iddia var, dolayısıyla
biz bu önergeyi desteklemiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gelin
araştıralım, gelin araştıralım; kaçmayın.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Avukatların bilgisayarları sokulmadı oraya, bilgisayarları
ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Oylamadan sonra söz versem olur mu
Sayın Beştaş?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok
Başkanım, rica edeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, ne
oldu yine?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
yerimden söz istiyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Her dakika mı
dinleyeceğiz seni? Her dakika seni dinliyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Oylayalım,
konuşun o zaman.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 60a
göre yerimden söz istiyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hayır,
yerindense oylamadan sonra.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Oylayın Başkan, oylayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
lütfen, sataşmadansa kayda geçirelim neden
sataştığımızı
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
sataşma dedim mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
ama yerindense baş
tacı, oylamadan sonra o zaman.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam
Başkan, oylayın lütfen.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Şimdi dinleyelim
rahat rahat.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neyi
kaçırıyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmayı
geçirmek lazım zapta.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, doğrusu hukukçu bir hatibin bu duruma
OYA ERONAT (Diyarbakır) 16 vekiliniz
Diyarbakırdaymış o gün, 16 vekiliniz eylem yapmak için...
Hazırlık yapmışsınız, hazırlık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
diyorsun ya sen? Ya, Oya Eronat efsanesi var bu Mecliste gerçekten ya(!)
İçin rahat etmedi, buraya kadar geldin ya! [AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar(!)] Gerçekten ya. Ne istiyorsun ya?
Ne istiyorsun?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Oya Hanım efsane,
Başkanım, teşekkür ederiz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ya,
neyini alkışlıyorsunuz ya!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Coşturun,
coşturun(!)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Coşturun, coşturun(!) Oya Eronat sizin adınıza tetiği
çekiyor çünkü.
SALİH CORA (Trabzon) Efsanedir efsane!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizin
söyleyemediklerinizi yapıyor, efsane derken olumsuz anlamda söyledim,
olumsuz anlamda söyledim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuya gelecek mi, biz çıkalım mı?
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Sizin duymak
istemediklerinizi söylüyor, duymak istemediğiniz gerçekler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O,
Diyarbakır halkını temsil etmiyor, bunu unutmayın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kimi temsil ediyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
gasbettiğiniz kayyumlarla iyi yönetiyorsunuz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kimi temsil ediyor? Bir şehit annesi o, ne demek Diyarbakır
halkını temsil etmiyor! Diyarbakırı da temsil ediyor
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Duymak
istemediğiniz gerçekleri söylüyor.
SALİH CORA (Trabzon) O, şehit annesi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şehit annesi diye her konuda hakaret mi edecek?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
süresi olacak mı Sayın Başkanın? Hangi maddeye göre olacak?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Her
konuda bizi aşağılayacak mı, saldıracak mı? Böyle
bir dünya var mı ya!
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Gerçekler acıdır!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şehit annesi diye ne yapacak?
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Deniz
Poyrazdan söz ediyoruz ya!
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kadın katledilmiş.
BAŞKAN Sayın Beştaş, Genel
Kurula hitap ediniz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir usul yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Bülent Turan oturursa, bir de grubunu susturursa
konuşacağım gerçekten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz konuşun, biz
konuşmayalım, olur mu Sayın Başkan(!) Saddam olacak.
deyin
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama niye
konuşuyorsun, neden konuşuyorsun? Onu öğrenmek istiyoruz.
BAŞKAN Genel Kurula hitap ediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hatibin bir hukukçu olarak bu duruma düşmesine
hukukçu olarak üzüldüm.
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Niye?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onun
yerinde olmak istemezdim. Yetki belgesi bile mahkeme kararına uygun olsun
diye mahkeme kararının gerekçesini söyledi. Ya, ben de hukukçulara
soruyorum, bir müdahil, bir kadın öldürülmüş, binlerce avukat o
mağdur müşteki ailenin yanında davaya müdahale dilekçesi
vermiş. Yetki belgesi almış ve onlarla birlikte bu
duruşmaya müdahillik...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Yetki alan
avukat oradayken yetki belgeli iş yapamaz, hukukta bellidir bu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yetki
alan da veren de birlikte bulunabilir, bunun binlerce örneğini
yaşadık.
SABAHAT ÖZGÜRSOY ÇELİK (Hatay) Hayır,
yok öyle bir şey.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Orada
bulunabilir ama duruşmada o yetkiyle söz alamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bu dava baştan sona... Yani en gülünç durumu da
diyor ki: Siyasi bir cinayet olduğunu söyledi. İddia buymuş ve
bunu kabul edemiyormuş. Ya, sanık söylüyor, katil söylüyor bunu. Ben
siyasi sebeplerle gittim. HDP kapatma davasına bakın, benim niye
Deniz Poyrazı öldürdüğüm o iddianamede yazıyor. diyor ya.
Orada 100 kişi de olsa öldürürdüm. diyor. Benim nereden talimat
aldığımı, nereden azmettirildiğimi... ifade ediyor.
Bu siyasi değil de ne siyasi olacak? Bir il binasının içinde bir
genç kadın öldürülüyor, Siyasi değil. diyor. Böyle bir şey...
Buna kargalar bile güler gerçekten ama biz acılıyız. Bizim genç
bir kadın arkadaşımız katledildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
iddiaların hepsine cevap verdi. Bir kere sanık, katil
gözaltındayken sosyal medyadan paylaşım yapmış ya, sosyal
medyadan paylaşım yapmış. İmaj kopyaları yok
-size tek tek söyleyeyim- yine telefon yok ele geçirilmiş olabilir ama
dosyaya konulmamış- yine, bununla birlikte...
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Dosyadan
okudum, dosyadan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
okuyorum, ben de okuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Yeni bir önerge mi
bu? Diğer önerge üzerinde mi konuşuyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum. Arkadaşlar, bir müsaade edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, Sayın
Başkan, süremiz olmayacak. Neyin konuşması Allah
aşkına?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, eğer bu cinayeti konuşmayacaksak bu Meclis
neyi konuşacak, bu Meclis neyi konuşacak ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sayın hatibin söylediği gibi yerindense bir dakika, hadi uzadı,
iki dakika olsun, sataşmaysa iki dakika; bu nasıl bir usul?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Demin
sizin müdahalenizle Meclis kapatıldı, ara verildi, dikkatinizi
çekerim, demin ara verildi.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Diğer önerge
üzerinde konuşuyor herhâlde Sayın Beştaş.
Sayın Beştaş, diğer önerge
üzerinde mi konuşuyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
olarak Sayın Başkan, şunu söylüyorum: Bu söylediklerinin hepsi
gerçek dışı, yalan demiyorum, gerçek dışı, hepsini
ispatlayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Türkiye
Barolar Birliği yöneticisi oradayken, İzmir Baro Başkanı,
24 baro başkanı oradayken hepsine gaz
sıkılmıştır, su sıkılmıştır,
duruşma salonunda gazlanmıştır ve hepsi
darbedilmiştir; alelacele arkadaki güçleri kurtarmaya
çalışıyorlar. Arkadaki güç de sizsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Önerge üzerine siz
konuşsaydınız o zaman Sayın Beştaş, siz
konuşsaydınız önerge üzerine, siz konuşsaydınız
bari önerge üzerine. On dakika da siz konuştunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşurum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ama durmadan...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Madem öyle,
konuşmasın şimdi, o niye konuşuyor? O da konuştu.
Hayret bir şey ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sataştı,
sataştı ya, mecburen konuşacak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
cinayetten söz ediyoruz, cinayet.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Bu
sizi de ilgilendiriyor.
BAŞKAN Sayın Aksoy
40.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun,
Bartında meydana gelen maden kazasına ve Sağlık
Bakanlığının açıkladığı Beyaz Reforma
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Amasradaki grizu kazasında hayatını
kaybeden maden şehitlerimizi rahmetle anıyor, ailelerine sabır ve
başsağlığı diliyorum; yaralılarımıza da
acil şifalar diliyorum.
Sağlık Bakanlığının
açıkladığı Beyaz Reforma göre, il sağlık
müdürlüğü ve hastanelerde çalışan kamu eczacıları için
taban ödeme katsayısı 0,5 olarak, uzman olmayan diş hekimleri
içinse 0,23 olarak belirlenmiştir. Diğer sağlık
çalışanlarına kıyasla çok daha düşük belirlenen
katsayı kamu eczacılarını ve diş hekimlerini
mağdur etmiştir. Eczacılarımız ve diş
hekimlerimiz, beş yıllık eğitim sonucu açıktan
atamayla atanan ana sağlık çalışanı statüsündedir.
Eczacılarımızın ve diş hekimlerimizin sahip
olmaları gereken özlük haklarının ivedilikle verilmesi ve taban
ödeme katsayılarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
Başkanım, Bu duruma düşmesine çok üzüldüm. diyerek
şahsımı aşağılayıcı bir ifade
kullandı, o yüzden, söz istiyorum.
BAŞKAN Nasıl bir ifade efendim?
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
İşte, Bir avukat olarak bu duruma düşmesi çok acı verici.
dedi benim için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Doğru, söyledim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bize gerekçe soruyorsunuz
Sayın Başkan, tamam da oraya niye sormuyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben,
hakaret etmedim, Üzüldüm. dedim yani aşağılamadım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özdemir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet
Özdemirin, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş)
Saygıdeğer milletvekilleri, burada konuştuğumuz konu,
cinayetin üzerinin kapatılması ya da cinayetin
yargılanmasına engel olunması değil, konuyu oraya
getirmenizden rahatsız oluyoruz; burada konuştuğumuz konu,
yargılama aşamasında bir usulsüz işlem yapılıyor
mu, yapılmıyor mu? Siz bu iddiada bulundunuz, biz de bu
iddiaların ciddi olabileceğini değerlendirdik, dosyadaki
bilgilere baktık. Size tek tek söyledim, cep telefonuna el konulduğu
el konulma tutanağında var, dosyada, iddianamede de var.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ama
telefon ondaydı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Deliller yok, delilleri koymadınız.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bu iddiaya kargalar
bile güler. dediniz; kargalar çok zeki hayvanlardır, onlar üzerinde
yapılan araştırmalarda çok uzun yaşadıkları ve
çok zeki oldukları söylenmiş.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O yüzden
gülüyorlar zaten, o yüzden gülüyorlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O yüzden
gülüyorlar.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Karga bir de kindardır.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Kargalar bir
şeye gülüyorsa onun bir anlamı vardır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, ciddi olarak, dosya üzerinde
çalışarak bu konuyu söyledim. Bunu, aciz, acınacak bir duruma
düşecek şekilde de anlatmadım; bilimsel anlattım, kanunun
maddeleriyle anlattım. Dolayısıyla, bana da cevap verilirken
böyle bir cevap olmasını beklerim ama kimse bana hukuki bir cevap
vermedi. Tevkil yetkisini, yetki belgesinin ne olduğunu söyledim,
iddianamedeki iddiaları söyledim, konuyla ilgili araştırmaları
söyledim, yargılama aşamasında yaşanılan
zorlukların sebepleriyle ilgili bulguları söyledim. Siz de bunlarla
ilgili cevap vermeliydiniz ama konu başka bir yere geldi. O yüzden, bu
iddiaları da bu önergeyi de kabul etmiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Siz bir avukat
olarak nasıl Yetki belgesiyle duruşmaya girilemez, savunma
yapılamaz. diyorsunuz ya! Mesleğinize ihanet ya!
VI- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel tarafından, Basın İlan Kurumu ile
RTÜKün basın kuruluşlarına verdiği cezaların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
20/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
20/10/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Manisa Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Özgür
Özel tarafından, Basın İlan Kurumu ile RTÜK'ün basın
kuruluşlarına verdiği cezaların
araştırılması amacıyla 20/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan -3722
sıra no.lu- Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/10/2022 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurunuz Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa
olmazıdır ancak yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı
basın kuruluşlarıyla ilişkilerini demokratik ülkelerdeki
gibi kurmak yerine, onları kontrol altına almaya, yönlendirmeye,
yönetmeye ve isteğine uymayanları da cezalandırmaya
çalışmakta.
Sadece son bir haftada yaşananlara bakın:
Amasrada 41 madencimizin ölümüne neden olan maden cinayetlerindeki ihmallerin
sıralandığı Sayıştay raporları için
dezenformasyon damgası bastınız hem de hiç yüzünüz
kızarmadan. Basın kartını iptal ettiğiniz Alican
Uludağın davetli olduğu Anayasa Mahkemesi törenine
girişini yasakladınız. HSKdeki atamaları yazan Gerçek
Gündem Editörleri Faruk Eren ve Furkan Karabaya jet hızıyla hapis
cezası verdiniz. AKPli belediyelerin araç kiralama ihalesi, suç
işleyen ilçe başkanlarının cumhuriyet savcısı
yapılmasına ilişkin belgeli haberlere erişim engeli
getirdiniz. Hepsi haksız, hepsi hukuksuz. Son olarak, değerli
arkadaşlarım, RTÜK bu ülkede milyonlarca
yurttaşımızın izlediği bir kanala, Tele1e üç gün
süreyle kapatma cezası verdi. Arkasındaki niyet belli, kanalı
tamamen kapatmak.
RTÜK diyoruz ama aslında karar tek
adamın, sarayın. Boyun eğmeyen, halkın haber alma
hakkını korumak için habercilikte ısrar eden gazete ve
televizyonlara Basın İlan Kurumu ve RTÜK aracılığıyla
arka arkaya yüksek miktarlarda cezalar verilmekte, hem de mahkemelerin Bunlar
hukuksuzdur. diyen kapı gibi kararlarına rağmen. İşte
kara tablo: Sadece son on ayda Halk TVye 16 kez, Tele1e 14, KRTye 6, FOX
TVye 4, Flash Habere 4 kez; toplam 44 yaptırım kararı, 11,5 milyon
lira para ve çok sayıda ekran karartma cezası. Buna
karşılık, iktidarın pembe yalanlarını anlatan
kanalları, haklarında yapılan on binlerce vatandaş
şikâyetine rağmen işlem yapmayarak koruyan da yine aynı bu
RTÜK. Sadece 3 ceza; bu rakamlar bile ortadaki siyasi niyetin,
baskının açık delili.
Değerli arkadaşlarım, RTÜK, bu
kararlarıyla her şeyden önce yargısız infaz yapmakta; o
televizyonlara kendilerini savunma imkânı verilmemekte. Saraydan
işaret geliyor, RTÜK Başkanı -kendisi de açıkça
söylediği gibi- emir telakki ediyor ve hedefteki kanala süratle ceza
yapıştırılıyor. Oysa ortada FOX, Halk TV ve Global
örneklerinde olduğu gibi yargıdan dönen kararları var RTÜKün
ama hakmış, hukukmuş kimin umurunda. Bir amaç, Tele1e
verdikleri cezayla diğerleri üzerinde korku salıp otosansüre
zorlamak; asıl amaç ise gerçeklerin bilinmesini engellemek ve her tür
muhalif görüş ve eleştiriyi susturmak. Ana muhalefet lideri Genel
Başkanımızın, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür
Özelin açıklamaları için kanallara ceza verildi bu ülkede.
Sağlıkta şiddet ortamı konuşulmasın isteniyor;
Erzurumda Kuran kursunda çocuklarımıza yapılan taciz
bilinmesin; sarayda oturanların, bakanların yolsuzlukları;
rüşvet alan milletvekillerinin kirli bağlantıları soruşturulmasın
isteniyor. Aslında, değerli arkadaşlarım, Tele1e, Halk
TVye, KRTye, FOXa, Sözcüye, Cumhuriyete, Millî Gazeteye, Evrensele,
BirGüne kesilen her ceza hepimizin ifade özgürlüğüne ve yine, hepimizin
haber alma hakkına vurulan bir büyük darbe.
Anlaşılıyor ki basını
karartmak ve susturmak sarayın seçim sürecindeki stratejisinin
ayrılmaz bir parçası. Madem öyle, kapatın RTÜKü, masrafa ne
gerek var; verin Ebubekir Beye bir oda bin odalı sarayınızda,
olsun bitsin(!) Ama değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, RTÜK üyeleri
yüce Meclisimiz tarafından seçilmekte. Seçilen üyelerin Anayasaya, hukuka
aykırı, temel hak ve özgürlüklerden sapan kararlarıyla aynı
zamanda Meclisimiz de itibar kaybetmekte; dolayısıyla,
seçtiğimiz RTÜK üyelerinin demokrasiye aykırı tutumları
üzerinde bir denetim mekanizması kurmamız gerekiyor. Bugünkü
önergemizle kurulacak komisyon bu hukuksuz karartmaları
tartışmanın yanı sıra nasıl bir tasarruf
oluşturabiliriz, buna da imkân sağlayacak.
Değerli milletvekilleri, ortada bir soru var:
Bu iktidar neden ekran karartmakta, gazeteleri susturmakta bu kadar
ısrarcı? Çünkü basını kontrol etmek için hem de kamu
kaynaklarından milyarlarca lira harcıyorlar ama her gün pembe
masalları anlatan kanalları izlenmiyor, pembe manşetler atan
gazeteleri okunmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Her türlü dava, ilan
ambargosuna rağmen Sözcünün en fazla okunan gazete olması;
tirajları az da olsa BirGünün, Evrenselin, Millî Gazetenin tüm
baskılara rağmen çıkabiliyor olması bu iktidarı
delirtiyor. Tele1in, Halk TVnin, TV5in her tür karartmaya rağmen
özgürce yayın yapabiliyor olması, Kafa Radyonun bu çürük düzeni tiye
alabiliyor olması çıldırtıyor; susturmak için ne
yapacaklarını bilemiyorlar.
İşte son örneği sansür yasası.
Amaç, seçimlere giderken basını da muhalefeti de halkı da
susturmak. Tüm gazeteler bakın, böyle pembe manşetlerle
çıksın isteniyor bu ülkede; yolsuzluklar,
hırsızlıklar, istismarlar, torpil ve rüşvetler
duyulmasın, bilinmesin isteniyor ama olmuyor, olmuyor, olmayacak; az
kaldı, sekiz ay sonra milletimiz hem bu baskı, sansür ve karartma
rejiminize son verecek hem de RTÜK'ü de siyasi baskıdan kurtarıp
gerçekten tarafsız ve demokratik bir kurum hâline sokacak millet
iktidarını başa getirecek.
Bu duygularla yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına
Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Verilen araştırma önergesindeki
açıklamalara baktığımızda RTÜK'ün iktidar aleyhine
konuşanlara ceza yağdırdığı açıkça
ortadadır. Bireysel ve toplumsal hayatın en temel erdemi adalettir,
haktır, hukuktur. Hemen hemen her kültürde, inanç sisteminde, adaletsiz ve
hukuksuz şekilde hüküm vermenin, idare etmenin en ağır bir vebal
ve günah olduğunu kararmamış her vicdan sahibi bilmektedir.
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 35inci maddesinin (5)inci
bendine baktığımızda Üyeliklerde herhangi bir sebeple
boşalma olması hâlinde, boşalma tarihinden veya boşalma
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise tatilin bitiminden itibaren
bir ay içinde aynı usulle seçim yapılır. denilmektedir.
Yapılır. demek; bir takdir yetkisi yoktur, bağlı
yetkidir, mevcut kurumlar bu bağlı yetki çerçevesinde bir ay
içerisinde seçimi yapmak zorundadır. Adalet sadece söylemde değil,
aynı zamanda kalpte ve eylemde de olmalıdır.
Adında adalet kelimesi bulunan AK
PARTİnin yapmış olduğu bu hukuksuzluğu,
adaletsizliği Türk milletiyle paylaşmak istiyorum. Şöyle ki: 1
Temmuz itibarıyla RTÜK üyesi olan 1 vatandaş görevinden
ayrılıyor. Kanuna göre bir ay içerisinde RTÜKün üyeliğine seçim
yapılması gerekiyor. RTÜK üyeliğinden ayrılan kişi,
Meclisin 1 Temmuzda tatile gireceğini düşünerek istifa işleminin
1 Temmuz itibarıyla kabul edilmesini uygun görüyor ve görevden 1 Temmuzda
ayrılacağı talebinde bulunuyor. Ancak ilahi adalet tecelli
ediyor, Meclis 7 Temmuza kadar çalışıyor. Yani 1 Temmuzda
kapanacak. diye bekledikleri Meclis, 7 Temmuza kadar
çalıştığı hâlde, RTÜK Başkanı yapması
gereken fiilî eylemi maalesef yapmıyor. Niye yapmıyor? Çünkü Meclisteki
milletvekili dağılımına bakıldığında,
boşalan RTÜK üyeliğine İYİ Partiden 1 temsilcinin seçilmesi
gerekiyor. İYİ Partiden 1 temsilcinin RTÜKte yer alması,
iktidar tarafından çok hoş karşılanmıyor ve dosya,
talep sümen altı ediliyor. Ne zamana kadar? 1 Ekimde Meclis açılıyor,
yine RTÜKten ve çok Değerli Meclis Başkanından ses yok. 5
Ekimde Anayasa Mahkemesine üye seçildiği hâlde, RTÜK Kanununda Bir ay
içerisinde seçim yapılır. deniliyor ama yapılmıyor;
beklenen gelişmeler var, AK PARTİnin talimatı üzerine RTÜK
harekete geçmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYHAN EREL (Devamla) - 1 milletvekili ne zaman ki AK
PARTİye katılıyor, RTÜK harekete geçiyor. Ancak Cenab-ı
Hak Kuranda buyuruyor ki: Allah tuzakların en
hayırlısını kurar. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Siz, kurduğunuz tuzağa düştünüz. Sizinle
beraber yola çıkan bir milletvekili arkadaş,
yaptıklarınızdan, eylemlerinizden, söylemlerinizden
rahatsız olduğu için bugün sizi terk etti ve kurduğunuz tuzağa
düştünüz. Şimdi, ne yapacak RTÜK, ne yapacak Meclis Başkanı;
tekrar, AK PARTİye 1 vekilin dâhil olması için bekleyecek mi? Nerede
adaletiniz, nerede hak, nerede hukuk? Ya, isminiz adalet gelin adaleti
sağlayalım. Gerçi çok Değerli Grup Başkan Vekilimiz Bülent
Bey, az önce Müsavat Başkanımızın beyanına
karşı Merak etmeyin, kanun neyi gerektiriyorsa onu
yapacağız. dedi. Biz, Bülent Beyin, bunu, AK PARTİ adına
verilen, kanunun uygulanacağı yönündeki bir taahhüdü, kabulü olarak
görüyoruz ve Adalet ve Kalkınma Partisinin çok Değerli Grup
Başkan Vekilinin beyanı doğrultusunda da hak tecelli edecek.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Erel.
AYHAN EREL (Devamla) - Bir yanlıştan
dönmeniz için Cenab-ı Hak size de bir fırsat verdi; bu
fırsatı değerlendirin, hak yemeyin.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Boş ver
hediye edelim ya, onların olsun!
AYHAN EREL (Devamla) - Zira, kul hakkıyla
Cenab-ı Hak kimseyi huzuruna istemiyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Kul hakkı
yeter onlara, yolla gitsin.
AYHAN EREL (Devamla) - İYİ Partiye oy
veren 5 milyon vatandaşın elleri yakanızda olacak. Bu
insanların hakkını yemeyin diyorum. İnsanın
güneşi neyse dünyası onun etrafında döner. diyorlar. Biz, AK
PARTİnin güneşinin hukuksuzluk, adaletsizlik, kanunsuzluk
olduğuna inanmıyoruz
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) İnanmak
istemiyoruz. de.
AYHAN EREL (Devamla) -
ve diyoruz ki: Siz,
bunlardan vazgeçin, adaleti, kanunu, hukuku uygulayın.
Uygulamadığınız takdirde, çok az kaldı, İYİ
Partinin iyi güneşi doğmak üzere diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fahrettin Bey,
duyamadık oradan, bir şey dediniz ama duyamadık.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hediye ettik,
sizin olsun.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşekkür ederiz.
Ayhan Bey, duydunuz değil mi? Fahrettin Bey AK
PARTİnin olsun. dedi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hediye ettik.
Adaletiniz yok, hukukunuz yok.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Başkanım, Bülent konuşmasını bitirsin, ben ondan sonra
başlayacağım.
BAŞKAN İlgi odağı efendim,
Bülent Turan bugün ilgi odağı.
Buyurunuz Sayın Toğrul.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Az kaldı
nasıl olsa, toptan göndereceğiz; toptan gideceksiniz nasıl olsa,
az kaldı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Senin canın sağ
olsun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Başkanım,
karşılıklı konuşmalar devam ediyor.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Evet, iktidarları
çöken siyasi partiler -aslında alışılagelmiş bir
yöntem- baskı ve zora başvururlar. Bakın, demokratik düzenlerde
dördüncü güç olan basının her zaman özgür şartlarda görevini
yapması sağlanır. Oysa AKP, bakın, önce basın
mensuplarını sokakta çalışamaz hâle getirdi; her yerde
darbetti, saldırdı, görevlerini yapamaz hâle getirdi. AKP nasıl
ki yasamayı, yürütmeyi, yargıyı eline geçirdiyse,
çoğunlukçu bir sistemle aslında bir kamu kurumu olan RTÜKü ele
geçirdi. Şu anda Ebubekir Şahin yani RTÜK Başkanı kendisini
kamuoyuna karşı sorumlu tutmuyor, kendisini oraya atayan iradeye
karşı sorumlu görüyor ve her gün muhalif basına yönelik
saldırıya geçmiş durumda. Önce muhalif kanalları para
cezalarıyla susturmaya çalıştı, onlara her gün para
cezaları verdi ama toplumsal muhalefet bu durum karşısında
kanalların yanında durdu, onlara destek oldu. Şimdi, bakın,
fiilî olarak ekranları karartmaya çalışıyor, ekranları
karartıyor. Bakın, Tele1e verilen ceza, Tele1 şahsında
kamuoyuna verilmiş bir cezadır, milletvekillerine verilmiş bir
cezadır. Çünkü gerekçesinde
İşçi Partisinin Milletvekili
Sayın Sera Kadıgil katıldığı televizyon
programında şu ifadeyi kullanmış; bakın, bir cümle,
diyor ki: Diyanet, bu hâliyle siyasal İslamcı gereçtir. Şimdi,
benim bu söylediğim TRT 3te yayınlanıyor; peki, TRT 3ü de mi
yasaklayacaksınız? Evet, şu anda Diyanet elinizdeki bir
baskı aracıdır, toplumu dizayn aracıdır, her gün
neredeyse fetvalar veriyor, daha da ilerisini söylüyoruz biz. Ama ne yapmak
istiyorsunuz? Televizyon ekranlarını kapatarak ifade
özgürlüğünün de önünü almak istiyorsunuz, zaten getirdiğiniz sansür
yasasıyla bunu yapmak istiyorsunuz ve seçime giderken muhalif seslerin
sesini kısmaya çalışıyorsunuz. Ama ne yaparsanız yapın,
bilin ki toplum dayanışarak Tele1in yanında saflaşarak bu
saldırıları boşa çıkaracaktır, özgür basın
susturulamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Ne yaparsanız
yapın, ayarını bozduğunuz kantar gün olur, gelir ve sizi
tartar. Efendim dünün mağdurları dünün gadre
uğrayanları olarak kendinizi yirmi yıldır
yansıttınız, yirmi yıldır bunu söylediniz. Efendim
Başörtüsü eylemlerinde biz de şöyle mağdur edildik.
diyordunuz. Bakın, ben üniversite öğretim üyesiyken başörtüsüne
özgürlük kampanyasına imza koymuş biriyim. Ama şu anda dönüp
bakıyorum, işte o dünün mağdurları, şimdi günün
mağrurları olmuşlar ve topluma zulmediyorlar, açıkça
zulmediyorlar, muhalif kim olursa olsun ezmek, yok etmek istiyorlar. Bunun
gideceği bir yol yok. Ne yaparsanız yapın, artık gerçekten
gidici olduğunuzu aslında bu davranış biçiminizden
anlıyoruz, görüyoruz, toplum da görüyor. Niye ekranları karartmak
istiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamamlıyorum.
Çünkü yaptığınız yolsuzluklar,
hukuksuzluklar görülmesin istiyorsunuz. Çünkü toplumun
yaşadığı yoksulluk, açlık, sefalet görülmesin
istiyorsunuz. Çünkü Eğer toplum bunu görmezse belki iktidara gelir, tekrar
iktidarımızı sürdürürüz. diyorsunuz. Ama emin olun, her
şey apaçık, her şey güneş gibi apaçık bir gerçektir ki
zulmediyorsunuz topluma, mazlumun hakkını yiyorsunuz, mazlumun
hakkına giriyorsunuz, onun için de kaybedeceksiniz. Biz HDP olarak
Tele1in yanında olacağız, özgür basının yanında
olacağız, onlarla dayanışmamızı sürdürmeye, her
zaman için mazlumların yanında olmaya kararlıyız,
mücadelemize devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Canbey.
Buyurunuz Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yarın 21 Ekim. Bu vesileyle Dünya Gazeteciler Gününü şimdiden
kutluyor, adil, tarafsız ve doğru haber için gece gündüz demeden
çalışan bütün gazeteci kardeşlerimi tebrik ediyorum.
Bugün CHP grup önerisinin aleyhine, AK PARTİ
Grubumuz adına söz aldım. Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında bir konunun
altını özellikle çizmek istiyorum. Anayasanın 133üncü
maddesine göre RTÜK kurulmuştur ve RTÜKün üyeleri bu Meclisimiz
tarafından, Gazi Meclisimiz tarafından seçilmektedir; her parti
grubunun üye sayısına göre RTÜKe üye atanmaktadır ve bu üyeler Meclis
adına orada görev yapmaktadırlar. Ama az önce CHPli hatibin bir
önerisi vardı arkadaşlar; bizim atadığımız
üyelerin denetlenmesi için bir üst kurul öneriyor RTÜK üzerinden. Böyle bir
şey önerdi CHPli hatip. Denetleyenlerin denetlenmesi gibi bir şey
olabilir mi ya!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O hâle
getirdiniz. Bu ülkeyi bu hâle getirdiniz ya!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Yani hem özgürlükten
bahsedeceksin hem de
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Anayasaya
aykırı hareket ediyorsa, hukuka aykırı hareket ediyorsa
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Hayır, her şeyi
denetleyin o zaman.
Siz özgürlük istemiyor musunuz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Özgürlüğü yok
ediyorlar, özgürlüğü.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bizi temsil ediyor onlar.
Bizi temsil eden RTÜK üyelerini
Arkadaşlar, siz de atıyorsunuz, biz
de atıyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çoğunluğa
güvenerek özgürlüğü yok ediyor.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Şimdi, bu
bakış açısı doğru bir bakış açısı
değil arkadaşlar.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Zaten sizi
temsil eden değil, herkesi temsil eden bir
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ya, arkadaşlar
bizi derken zaten Meclisi kastediyorum arkadaşlar ya. Bizi derken
hepsini söyledim zaten.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Nerede,
üç buçuk aydır nerede?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Şimdi, öncelikle
dinleyelim arkadaşlar, daha yeni başlıyoruz konuşmaya.
Dinlemek sabır ister, itibarlı bir iştir, doğru bir
iştir, dinlemenin cazibesinden faydalanın, istifade edin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
metinde, yine öneride, yurttaş gazeteciliğiyle ilgili, daha
doğrusu bu mesleği yapan kişilerin hapis tehdidiyle
karşı karşıya olduğundan bahsediliyor. Bu, daha önce
burada söylendi. Basın Yasasında yapılan değişiklikle
birlikte bunun 4 tane kriteri olacak ve bu 4 kriter aynı anda bir araya
gelecek; gerekçede bu açık bir şekilde ifade ediliyor. Bu, çok zor
bir ihtimal; bu, net bir şekilde söylenmiş olmasına rağmen
tekrar tekrar ifade ediliyor; buna tekrar bir not düşmüş olayım.
Burada basın özgürlüğünden bahsediyoruz.
Basın özgürlüğünü hepimiz istiyoruz arkadaşlar. AK PARTİ
iktidarlarında basın hep özgür olmuştur, özgür olmaya ve özgür
kalmaya devam edecektir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Emin
misiniz?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Şimdi, dürüst,
doğru ve tarafsız gazetecilerle kimsenin derdi yoktur; bu, açık
ve net.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizi övenlerle
sorununuz yok, doğru.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) RTÜKün ceza verdiği
kurumlara gelelim arkadaşlar. RTÜK neden ceza veriyor? Gerçekten bu
cezalar neden veriliyor, bunların gerekçesine bakmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Gerekçeleri okudunuz mu
arkadaşlar?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Kelimeyi söyledi işte!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Ne diyor RTÜKün
gerekçesinde? Ben size bir tanesini okuyayım: Bir sunucu, bir teröristin
babasıyla ilgili acılı baba diyor, gencecik kayıplar
diyor ve Allah rahmet eylesin. diyor, teröriste rahmet diliyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Babaya
diyor ya!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Teröriste diyor
arkadaşlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ya, babaya
diyor ya! Baba terörist mi ya?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Teröriste diyor, bir
teröristin babasına diyor.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) En son,
Tele1 neden kapatıldı, sen onu söyle!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Baba
terörist mi ya?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Tamam Allah rahmet
eylesin. diyor ve bir teröristin babasına diyor.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) En son,
Tele1 neden kapatıldı, onu söyle!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz,
kardeşinizin, amcanızın, dayınızın
yaptığından sorumlu musunuz?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ya, arkadaşlar,
Mehmetçik gencecik değil mi? Mehmetçiklerin hanımları gencecik değil
mi, çocukları gencecik değil mi? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) En son,
Tele1 niye kapatıldı, onu açıkla!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Mehmetçiklere niye
aynı şeyi söylemiyor? Onların dul kalan eşleri gencecik
değil mi arkadaşlar?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Ya,
şu Tele1 bundan dolayı mı kapatıldı, onu açıkla!
Bırak, demagoji yapma!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Mehmetçiklerin yetim
kalan çocukları gencecik değil mi?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) En son,
Tele1 neden kapatıldı? Bırak demagojiyi!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Böyle bir şey
olamaz, böyle bir şey olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir
şey yok. Ya, bırakın Türkiyeyi, arkadaşlar, dünyanın
hiçbir yerinde böyle bir anlayış yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) -
Bırak bu hasmane lafları! Sen şunu söyle: En son, Tele1 neden
kapatıldı? Neden kapattılar Tele1i ya, onun gerekçesini anlat
bize.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizin inanç
anlayışınız bu mu? Ölen birinin babası...
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
Kutuplaşmayı bırakın artık ya!
BAŞKAN Sayın Canbey,
tamamlayınız.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Dünyanın hiçbir
yerinde böyle bir anlayış yok.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kapatma
sebebi nedir, kapatma sebebi; onu anlat!
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Hadi
bunu anladık, Tele1in neden kapatıldığını söyle!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Onu da söyleyeyim.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Söyle!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Onu da söyleyeyim.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Söyle,
hadi söyle!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Tele1 neden
kapanmış?
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Evet.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Ailende şehit var
mı?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar, ben
Tele1deki katılımcının ifadelerini aynen sizinle
paylaşıyorum
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ben
paylaştım zaten.
MUSTAFA CANBEY (Devamla)
ve bu ifadeleri yüce
Meclisimizin ve milletimizin vicdanına havale ediyorum. Bir mezhebin kara
propagandasını yapmak için kullanılan bir kuruma milyarlar
ödüyoruz ya. Diyanet İşleri Başkanlığını
kastediyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Doğru.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Evet,
eleştiriyoruz, biz de bunu söylüyoruz.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bütçe
görüşmelerinde benim en çok delirdiğim şey bu. Delirmiş
arkadaş.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Doğru, doğru.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Eğitimden
kesiyoruz, sağlıktan kesiyoruz, götürüyoruz imam-hatibe veriyoruz.
Diyanet bu hâliyle bir dinî kurum falan değil, bir siyasal
İslamcı gereçtir ve kapatılmalıdır. diyor.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Yalan mı?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Doğru, bizi temsil etmiyor, tam da öyle, evet, Diyanet İşleri
tam da öyle.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tam doğrudur,
tam doğrudur.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ya, yıllardır
devam eden bir Diyanet İşleri Başkanlığı bu.
Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Manisa) Eleştirilemez mi Diyanet İşleri
Başkanlığı?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Tespit yapıyor ya, tespit!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ya, Kuran kursuyla dert
ne arkadaşlar? İmam-hatiple dert ne? Dinle derdiniz ne ya? Derdiniz
ne ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Çarpıtıyorsun, çarpıtma, çarpıtma.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sizin
derdiniz ne bu basınla ya? Sizin basınla derdiniz ne? Özgür
basınla derdiniz ne sizin?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Dert,
İslamın siyasallaştırılmasıdır, dert odur.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yani bunu söyledi diye
kapanması mı gerekiyor televizyonun?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ya, bu milletin
okullarıyla dert ne? Millet istiyor, çocuğunu gönderiyor değil
mi? Millet istiyor çocuğunu gönderiyor, dert ne arkadaşlar? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Ya,
buna katıl, katılma; bu karartma gerekçesi olur mu?
BAŞKAN Sayın Canbey
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mustafa Bey,
teşekkür ederiz.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Son bir cümle Sayın
Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Açmadı Sayın
Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Açabilir, açabilir, biz söz
hakkının arkasındayız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Canbey.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Az önce İYİ
Partili hatip de burada AK PARTİnin adaletini sorguladı. Seçim
sürecinde sayısal üstünlükten falan bahsetti, milletvekilinin yer
değiştirmesinden bahsetti. Ya, arkadaşlar, sayısal üstünlük
sizde işte, sizde ve seçiyorsunuz, yazı da yazılmış
yani gelip de burada bu meselenin sanki bir adaletsizlik varmış gibi
ifade edilmesi doğru değil arkadaşlar, doğru değil.
(İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayısal
çoğunluk AK PARTİnin Mustafa Bey.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Yok mu?
Üç buçuk ay neyi beklediniz?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yalan söylüyorsun,
seni vicdanına havale ediyorum ya!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ya, biz kimseden adalet dilenmiyoruz, sadece ayıpları
surata çarpıyoruz, yaptığımız o; sizden adalet dilenen
yok.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Erel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Az önce AK PARTİli hatip
arkadaşımız, AK PARTİnin adaletsizliğinden dem
vurunca kürsüde bize bunun böyle olmadığını söyledi ama
görünen şu ki -tablo tüm çıplaklığıyla ortada- AK
PARTİ, İYİ Partinin hakkı olan bir RTÜK üyeliğini
-tabiri caizse- siyasi bir yankesici olarak çalmaktadır, bunun başka
açıklaması yoktur. Yüce Meclisin ve Türk milletinin takdirine
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın hatip kürsüde dedi ki: İyi işte, çoğunluk sizde.
Neden? Normal bir insan aklı ve milletin vazife verdiği bir
milletvekili vicdanıyla öyle ama içinde bulunduğunuz siyasi
organizasyonun savrulduğu yer orası değil ki. Orası
şu: Üç aydır yazdırılmayan yazıyı -çünkü
yazılsa İYİ Partiye geçecek- Mehmet Ali Çelebinin partiye
katıldığı gün RTÜKten yazdırıp bugün sabah
Sayın Fakıbaba geçince çoğunluk, hak yine oraya geçecek diye dün
akşam 23.59 itibarıyla AK PARTİye Üye bildir. diyen, buna
tenezzül eden ve geçmiş örneklere de bakınca, daha önce
yapılmış -ki seçim gününün durumuna bakılmış,
yeni yazı yazılmış- Kanunlar Kararlar o örneği
çıkarınca da AK PARTİnin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Normalde, mesela bizim bir
arkadaşımız, Aykut Bey istifa etti, tweet atınca
Meclisten düşürdüler. Niye? Kendi beyanı, inkâr etmiyor.
Fakıbaba canlı yayında söylüyor, ıslak imzalı dilekçe
yolluyor, AK PARTİ kabul etmeyip Noterden yolla. diyor; noter
tebligatını kabul etmeyip salı günü paldır küldür seçim
Bugün seçim yapmak için kendilerini yırttılar orada da bugüne seçimi
yapamadılar, salı gününe bir kaçak seçim yapacaklar. Erdemliler Hareketi
diye yola çıkıldı, siyasi yankesiciliğe tenezzül ediliyor;
bilginiz olsun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, buyurunuz efendim.
43.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
inanın şaşkınlıkla dinledim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yine mi şaşırdın Bülent ya!
AYHAN EREL (Aksaray) Niye?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Neye
şaşırdın ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç komik değil
arkadaşlar, söyleyeyim.
Her şeyi biliyorlar Başkanım,
partimizin neden bugün yapmadığını biliyorlar, noterin niye
bugün gelmediği biliyorlar. Her şeyi biliyorlar, her şeyi
biliyorlar; böyle şey olur mu? Bakın, inanın veya
inanmayın, Müsavat Bey, şahitliğinize inanarak söylüyorum,
adaletinize inanarak söylüyorum: Biz bugün bunu yapacaktık. Yapmayacak
mıydık? Ama dedik ki: Ya, bir kanunumuz var. Bunu beraber
değerlendik Kanunun olduğu bir ortamda araya bir başka işlem
koymayalım. dedik ve koymadık. Hiç noterle alakamız yok, hiç
dedikleri siyasi -güya- hırsızlıkla alakamız yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, dört
saat
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pardon, pardon.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı şekilde,
bugün bir evrak geliyor Genel Merkezimize
Onu da öğrendim Genel
Sekreterimizden, dediler ki: Daha önce nasıl yapıldıysa
aynısını yaptık. Gelen kişi kim, danışman
mı, ben mi soracağım bunu? İstifa noterle gelir, noterle
gider. dediler. Bu kadar rutin bir işlemi burada bir senaryonun
parçası hâline getirmek kendi tecrübelerinden olsa gerek, bize ithamda
bulunmak yanlış Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha diyorum, 10 defa
dedim: RTÜK meselesi kendi içerisinde, kanunu içerisinde yürüyor. Bunu böyle
senaryolaştırmak anlamsız ve gereksiz. Altını
çiziyorum, ne iddia edildiği gibi bugün seçilmemesinin konuyla
alakası vardır ne de iddia edildiği gibi istifanın
alınmaması grubumuzla alakalıdır; tamamen teknik bir
süreçtir Sayın Başkanım. Yapmayın Allah aşkına!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Dervişoğlu.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı konuşmalar)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
44.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bülent Bey, lütfedip beni dinlerseniz tekrar ifade
edeceğim.
Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir RTÜK
üyeliği için siyasi aritmetik hesabı yapmasını uygun
bulmadığımı önceki konuşmalarda ifade ettim. Bu
tartışmalar da bana göre yerinde tartışmalar değil
çünkü işi mecrasından çıkarıyor. O geldi, bu gitti.
tartışması yapmıyoruz. Biz RTÜK üyesi beyefendinin 1
Temmuzda istifasından sonra, İYİ Parti olarak RTÜK
üyeliğini hak ediyorduk. 1 Temmuzda yazılması icap eden
yazı Meclis de açık olmasına rağmen, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına gönderilmedi. Süreci tekrar
anlatıyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama bunları
konuştuk Başkanım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bakın, konuştuk bunları ama o
tartışmayı alıp başka yere götürüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama yankesicilik diyor.
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ne bağımsız Milletvekili Mehmet Ali Beyin Adalet
ve Kalkınma Partisine geçmesini ne de Sayın Fakıbabanın
Adalet ve Kalkınma Partisinden istifa edip bağımsız
kalmasını nazarıitibara alarak konuşmuyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Baş tacı.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ben, bakın, İYİ Partinin elde
edilmiş RTÜK üyeliği hakkının siyasi manevralarla
gasbedilmeye çalışılması hususuna vurgu yaparak
konuşuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Orta yerde bu var. Bakın, bunu ifade ettim, tekrar
söylüyorum, siz söylediniz diye söylüyorum. Evet, bir oldubittiye getirip dün
gelen yazı üzerine bugün RTÜK seçimi yapacaktınız, bu RTÜK
seçiminin bugün yapılmasının başka türlü mahzurları da
beraberinde getireceğini görerek orada frene bastınız. Bu,
niyetinizden vazgeçmediğiniz anlamını ortaya
çıkarıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum.
Ben de zatıalinize ya da grubunuza hitaben
yaptığım konuşmada, almış olduğunuz bu
yanlış kararı gözden geçirin, zira orta yerde bir muvazaa var
-hukuk dilinde muvazaa diyorum incitmesin diye- orta yerde bir hile var; RTÜK
Başkanın bu hilenin bir parçası olması, Meclis
Başkanının bu hileye bulaşması ve dâhil olması,
Adalet ve Kalkınma Partisinin de bu hileden beslenen stratejiden kendisine
bir siyasi fayda çıkarmaya çalışması size
yakışmıyor, bu Meclisin itibarına zarar veriyor dedim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ben size öyle
oldu, böyle oldu
Sizden adalet dilenmediğimi de söyledim, bakın, onu
da söyledim. Sizden adalet de dilenmiyorum, partinizin isminin içindeki Adalet
kelimesinden şayet zerreyimiskal nasiplendiyseniz gereğini yerine
getirin dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben başka bir şey söylemiyorum. Bir RTÜK üyeliği
için bu tartışmaların bu Mecliste yapılması yani yemin
ederim yakışmıyor size. Elinizde hangi yetki eksik ki? 1 RTÜK
üyeliği sizin bir şey kaybetmenize mi sebep olacak? Adalet istiyoruz.
Sizde RTÜK üyesi var, Cumhuriyet Halk Partisinde var, HDP'de var, Milliyetçi
Hareket Partisinde var. Hakkımız olan 1 üyeliği bize vermemek
suretiyle aslında kendi alnınıza bir kara leke
kazıyorsunuz. Buna da vicdanım el vermediği için sizi uyarmaya
devam edeceğim. Vazgeçin bundan, şu Meclisin hoşgörü iklimine de
zarar vermeyin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz siyasi yankesicilik
iddiasına cevap verdik Sayın Başkan.
Eyvallah.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Bülent
Beyde dört saat önceki veriler var, hızla güncellenmesi lazım. Dört
saat öncesine kadar durum şuydu: Biz AK PARTİ'ye yazıyı
yazdık, AK PARTİ'den isim istedik. AK PARTİ'nin vereceği
isimler partileri aramaya bile başladı, haberiniz olsun; size de
söylerim. Ama enteresan olan şu: Kanunlar ve Kararlar geçmiş
uygulamalarla bağlı. Biz de tespit ettik, Kanunlar ve Kararlar da
gördü ki geçmişteki benzer durumda seçim günündeki nisaba
bakılıyor. O olunca, bu sefer
Meclisteki bütün milletvekilleri
e-devletten istifa ettiğinde -milletvekilliğinden istifa etmek yok,
parti üyeliğinden istifa etmek var- parti üyeliğinden düştü mü
gruptan düşüyor. Bunu anında yapan Meclis hâlen Fakıbaba'yı
tutuyor, AK PARTİ de noterden başvuru istiyor. Salı gününe kadar
da bekleme gayretindeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, İYİ Partinin
tutumu son derece haklı ve anlaşılır. Biz de bu Meclise bu
kara lekenin sürülmemesini ilk konuşmamızdan beri söylüyoruz. Bu bir
tenezzül meselesi; buna tenezzül etmek sizi büyütmez, küçültür. Böyle
yaparsanız biz avantaj elde ederiz. Siyasi yankesicilik dediniz, ben
basın toplantısında söyledim, Sayın Müsavat Başkan ilk
konuşmasında söyledi, şimdi de söyledik, yaparsanız bu
işi, bu siyasi yankesiciliktir; bunu
yakıştırıyorsanız yapın kardeşim. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
46.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
nezaketimizle ifade ediyorum ki bu yankesicilik ifadesi falan şık
değil, doğru değil; aynen bunu iade ediyorum.
Bakın, sabahtan beri, polemik olmasın diye
sabırla, alttan alarak diyorum ki: Kanun neyse o yapılacak. Burada
kanun mu tartışayım şimdi sizinle?
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Daha neyi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Diyorum ki: Noter
iddiası yanlış, seçim günü iddiası yanlış. Peki,
illa istediniz, söyleyeyim: Bakın, kanun metnini yorumsuz okuyayım
size -ben hiç okumadıkların düşünüyorum- diyor ki:
üyeliklerde
herhangi bir sebeple boşalma olması hâlinde, boşalma tarihinden
veya boşalma tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise tatilin
bitiminden itibaren bir ay içinde aynı usulle seçim yapılır.
Bir şey gecikmedi, bir yanlış yok.
Bakınız, mevzuat neyse yerine getirilecek
ama buradan güya bir atraksiyon yaratıp AK PARTİyi itham etmek, ilzam
etmek yakışmıyor.
Sayın Başkanımın nezaketine
inanıyorum, güveniyorum; mevzuatı takip edelim, kanuna uyalım,
baş tacı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ya,
bırak bu işleri sen de!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama Allah
aşkına noter -neydi başka- yankesicilik bunlar çok ucuz, çok
yanlış laflar; yapmayın, size de yakışmıyor
bunlar.
O yüzden, Sayın Başkan, RTÜK konusunu bir
daha açmayacağım, çok tecrübeli bir Meclis Başkanımız
var, Anayasa'yı iyi bilen bir Meclis Başkanımız var.
Hepimizin hukuk bilgisi, kültürü var; bu anlatılan mevzuat içerisinde
süreç devam edecektir.
Saygıyla selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
47.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, sadece kayıtlara geçsin diye
tek bir cümle söyleyeceğim. Önceki konuşmalarımda da ifade
ettim: Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekilidir. Onlar
iktidar, biz muhalefet, Mecliste böyle zaman zaman
karşılıklı atışmalar söz konusu olabilir.
Dolayısıyla, siyasi kimliğinden ayırdığım
bir hukukçu kimliği var Sayın Bülent Turanın. Ben açık ve
net olarak ifade ediyorum: Bülent Bey, RTÜK Başkanı olsaydı bu
yanlış uygulamayı yapmazdı. Bülent Bey, Meclis
Başkanı olsaydı bu yanlış uygulamayı bozardı
diyorum, kayıtlara geçmesi için saygılarımı sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de şunu söyleyeyim...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dünkü 23.59 yalan bilgi,
yanlış bilgi. Yapmayın bunları Özgür Bey.
BAŞKAN Buyurun Özgür Bey.
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de şunu söyleyeyim:
Daha sözüne başlarken şöyle başladı Eminim o kanunu
okumadı bile. Bakın, elimde ve okuduğunuz kısım 2
ayrı fosforlu renkle konulmuş, bak kanun burada; emindin ya! Ama
burada ne diyor biliyor musunuz? Boşaldığı günden itibaren
bir ay içerisinde, Meclis kapalıysa açıldıktan sonra... Bu,
Meclisin görevi. Ebubekir Bey'in 28 Haziran gününden Sayın Çelebinin size
katıldığı güne kadar yazıyı yazmamasını
bu kanun ifade ediyor mu? Yazıyı yazmıyor, bekliyor, bekliyor,
bekliyor, nisap lehinize dönünce yazıyor. Bugün aleyhinize dönmüş ve
seçimin yapıldığı günkü nisaba bakılacak(!)
Şimdi, o yakışmıyor, bu yakışmıyor. Ben
başına siyasi diyorum ama şimdi adam yankesicilik yapacak,
yakışacak, Yankesiciye bak. deyince yakışmayacak; ben de
bunu anlamıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.(CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok
yakışıyor, Sayın Başkan, devam etsin Özgür Bey böyle,
çok yakışıyor. 23.59 bilgisi doğru değil.
BAŞKAN Müsaadenizle efendim.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Gaziantep Milletvekili
Mehmet Erdoğan ve 61 Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü Birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 341 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi kabul edilmişti.
2nci madde üzerinde 4 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin aşağıda
bulunan şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 2- 4737 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine
"kurulması ibaresinden sonra gelmek üzere "veya kurulu
bölgelere ilave alan ibaresi eklenmiş, ikinci cümlesinde yer alan
"Bakanlığın önerisi üzerine Kurulca belirlenen yerlerde
ibaresi "Bakanlıkça belirlenen alanlarda şeklinde
değiştirilmiş, cümlede yer alan "kurulmasına
ibaresinden sonra gelmek üzere "veya alan ilavesine" ibaresi
eklenmiş, üçüncü cümlesinde yer alan "Kurul kararının
Cumhurbaşkanına ibaresi "Belirlenen alanların
Cumhurbaşkanlığına şeklinde
değiştirilmiş, fıkraya dördüncü cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş
ve maddenin mevcut üçüncü, dördüncü ve dokuzuncu fıkraları
yürürlükten kaldırılmıştır.
"Ancak ilan edilen endüstri bölgesi
alanından büyük olmamak kaydıyla bölgeye ilave edilecek alanlara
Bakanlıkça karar verilir ve yeni sınırlar Resmi Gazete'de
yayımlanır.
"Endüstri bölgesi olarak ilân edilen
alanlardaki araziler 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca Bakanlıkça
kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilir ve Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı tarafından endüstri bölgesi olarak
kullanılmak üzere Bakanlığa tahsisi yapılır.
"Endüstri bölgesinin yatırıma
hazır hale getirilmesi için gerekli kamulaştırma bedeli ve etüt,
harita, plan, proje dahil altyapı ile ilgili tüm giderler öncelikle
yönetici şirket ve/veya yatırımcılar veya Bakanlık
bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanır.
Kamulaştırma bedeli yönetici şirket tarafından
karşılanmış ise 4 üncü maddenin ikinci fıkrasına
göre işlem yapılır.
Endüstri bölgelerine ilave alan kurulmasına
izin verilmesi halinde bu ilave alanlar için de olumlu ÇED raporu
alınmış olması gereklidir.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Zeynel
Özen
İstanbul Bitlis İstanbul
Erdal
Aydemir Serpil Kemalbay Pekgözegü
Bingöl İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; görüşülmekte olan bu kanun
teklifiyle kurulmuş veya kurulacak olan endüstri bölgelerinde
yatırımın ve üretimin artırılması için yerli ve
yabancı yatırımcıları teşvik edecek
-altını çizerek söylüyorum- bürokratik süreçleri
kolaylaştırılacak birtakım düzenlemelerin getirileceği
söylenmektedir. Buradan şunu anlıyoruz: Ekolojik
yıkımları engelleyen ÇED süreçleri artık bir bürokratik
sürece dönüştürülmüş, bürokrasi olarak
adlandırılmaktadır. Bu kanun teklifi doğanın sömürüsünün
hızlandırılma kanun teklifi olmaktadır. Zaten çevre etki değerlendirmede
hukukun etrafından dolanmayı çok iyi biliyorsunuz. Örneğin, Mart
2022de bir aylık bir süreçte 390 ÇED Gerekli Değildir
kararını hukuksuzca verdiniz. Dünya sanayileşme tarihinin bütün
süreçlerinde sanayileşmenin çevresel sorunları
artırdığı ve geri dönülmez yıkımlara yol
açtığı bilinmekte, dünya genelinde küçük arazilerin
sanayileşme alanlarına dönüştürülmesi için özel önlemler
alınmaktadır ama bu, bizde, Türkiyede ne yazık ki tam tersine
uygulanmaktadır. Şimdi şirketlerin ricasıyla bu zahmetten
de yani bu ÇED süreçleri zahmetinden de kurtulunmak istenmektedir. Çevresel
etki değerlendirme çalışmalarını bürokrasi olarak
gören anlayış, doğayı sınırsız sömüren
kapitalist zihniyetin ta kendisidir, neoliberal sömürü
anlayışıdır, toplum yararını değil,
şirketleri ve kârı önceler. Ekoloji ve çevrenin etkilenme
koşulları öngörülmeden atılacak adımların doğada
nasıl bir tahribat yarattığı düşünülmez. Örneğin,
Ergene Nehri neden zehir akmaktadır, Marmara Denizinde neden müsilaj
olmuştur, Rizede sel felaketinde neden insanlar yaşamını
yitirmiştir, Dilovasında neden kanser patlaması
yaşanmaktadır, İkitellide -geçen gün söylendi- işçiler
neden işe giderken servis aracında selde boğulmuşlardır?
Yani sanayi üretiminin yaşam alanlarını, tarım
alanlarını yok etmesi, buna yol açması hiç göz önünde
bulundurulmamaktadır, kamu faydası asla düşünülmemektedir ve
tarım ve gıda konusunda yaşanacak olumsuz etkiler göz önünde
bulundurulmamaktadır, varsa yoksa kâr edelim, varsa yoksa doğayı
yağmalayalım zihniyeti egemen olmaktadır.
Bu yasa talan yasasıdır, talanın
hızlandırılma yasasıdır. ÇED Gerekli Değildir
kararları yargıdan döndüğünde yargı kararlarını
bile dinlemiyorsunuz Ekonomi büyüyor. diyorsunuz ama aslında büyüyen
sermaye. Halkın kamusal ihtiyaçları, kamunun kârları ya da
kamunun çıkarları ise her geçen gün küçülmektedir. Tarım
alanları, meralar, ormanlar, örneğin zeytinliklere sahip
İkizköylü kadınların ekonomisi hiç büyümemektedir, onlar
gelirlerini kaybetmektedirler. Kömür madeni şirketine köylünün içme suyunu
veriyorsunuz. İkizköylü köylülerin içme suyunu maden şirketine
verdiniz; işçiler, köylüler susuz kaldılar. Bu kadar
pervasızsınız. Bu yasa halktan alıp yandaşa verme
yasasıdır. Zeytin, orman ve tarım alanlarını taş
ocakları, maden ocakları ve konut yapılaşması,
HESler, JESlerle beton dökülmesinin zahmetsiz hâle getirilme
yasasıdır, kabul etmiyoruz.
Su ve gıda krizi kapımızda. AKP
doğayı ekonomik bir kaynak olarak görüyor ve bu krizi görmezlikten
geliyor. İnsanı doğanın efendisi olarak gören bu zihniyet
derhâl terk edilmelidir. Ekonomik kriz, ekonomik tükenmişlik doğal
varlıkları yıkarak, tüketerek, zehirleyerek, tahrip ederek
giderilmeye çalışılıyor ki bunun nesi inovasyondur, bunun
neresi Sanayi 4.0dır? Zaten verilen ÇED Olumlu kararlarının yüzde
90ı da şirketlerin istekleri doğrultusunda düzenlenmiyor mu?
Sizin ekonominizin bu topluma bir gram faydası yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkan.
Doğayı, kamu varlıklarını
yağmalamaya doymuyorsunuz, daha fazlasını istiyorsunuz. Yirmi
yıllık AKP iktidarının pratiği, özellikle de son
altı yıllık süreçte ne muhalefeti ne halkı ne sizin
aleyhinize çıkan mahkeme kararlarını ne kanunları ne de
yasaları dikkate almadığını göstermektedir. O yüzden
yasa dışılıklarınızı şimdi yasal
kılıfla düzenlemeye çalışıyorsunuz.
Bakın, 2014 yılında Zilan Deresi'nde
yapılması planlanan HES, Danıştayın durdurma
kararına rağmen devam etmiştir. Acele kamulaştırmalar,
özellikle kamulaştırmada toplumsal direnişle
karşılaşılacak alanlarda uygulanmakta ve olası
toplumsal direniş acele kamulaştırmanın hızlı el
koyma olanağıyla aşılmak istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkür ederim Başkan.
Manisa Salihli Çapaklı köylülerinin
arazilerinin temiz enerji gerekçesi ve Ege Biyogaz Enerji Santralinin
yapımı amacıyla acele kamulaştırılmasına
karar verilmesi, bu konudaki acele kamulaştırma kararı ve buna
karşı yerel halkın mülkiyet haklarının elinden
alınarak bir şirkete verilmesi kabul edilemez. Şimdi bu yasa
teklifinizle bu halkın geçim kaynaklarını elinden alma
işlemlerini hızlandırmak istiyorsunuz. Mesela yerel halk,
köylüler ve çevre örgütleri yaşam alanları ve geçim kaynakları
olan zeytinlik ve meyve bahçelerinin olduğu alana yapılmak istenen
biyogaz santral projelerine dava açmışlardır, bu davaları
görmezden geliyorsunuz. Van Valiliği ve Çevre, Şehircilik
Müdürlüğünün ÇED Gerekli Değildir raporu ve
Bakanlığın acil kamulaştırma kararıyla HES
yapılaşmasını sürdürüyorsunuz. Bu kararlar kabul edilemez,
bu yasa kabul edilemez. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 341 sıra sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve 2nci
maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İlave
edilen alanlar için de ÇED mevzuatına tabi faaliyetlerden ÇED olumlu
kararı veya ÇED gerekli değildir. kararı alınır.
Tahsin
Tarhan Tacettin Bayır Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Ömer
Fethi Gürer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Niğde İstanbul Antalya
Müzeyyen
Şevkin Gamze
Taşcıer
Adana Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Gamze Taşcıer.
Buyurunuz Sayın Taşcıer. (CHP
sıralarından alkışlar)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan öldürülmesinin üzerinden
yirmi üç yıl geçen aydın gazeteci yazar Ahmet Taner
Kışlalı'yı rahmet ve saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Bakanlığın belirlediği alanlarda endüstri bölgelerinin
kurulmasına Cumhurbaşkanı izin veriyordu. Şimdi, 2nci
maddede getirdiğiniz teklifle kurulu endüstri bölgelerine alan ilave edilmesine
karar verme yetkisini eğer bölge mevcut olandan küçükse
Bakanlığa devrediyorsunuz. Gerekçe olarak da özetle demişsiniz
ki: Cumhurbaşkanının yükü ve bürokrasinin yükünün
azaltılması.
Değerli milletvekilleri, hani bu
getirdiğiniz ucube başkanlık sistemiyle çok hızlı
ilerleyecekti her şey; uçacaktı, kaçacaktı, her şey çok
hızlı olacaktı, Türkiye çağ atlayacaktı. Bu sistemle
yürütmenin tek yetkilisi sıfatıyla Cumhurbaşkanı daha
hızlı karar alabilecek, bürokrasinin yükü azalacak diye
pazarlıyordunuz. Ne oldu, ne değişti dört yılda? Tabii,
şimdi yavaş yavaş bu sorunların farkına
varıyorsunuz. Biz, hep söylemekten yorulduk, her seferinde haklı
çıkmaktan yorulduk çünkü bu getirdiğiniz sistemin değil
hızı ve yükü azaltmak daha farklı yükler getireceğini ifade
etmiştik, çünkü bütün yetkiyi tek bir kişiye veriyorsunuz. Tabii,
sizler de haklısınız, Cumhurbaşkanının yükü çok
ağır çünkü kendisi kadınların ne giyeceğinin, kaç
çocuk doğuracağının, kariyerlerinin ne olacağının
ya da medyanın hangi manşetle çıkacağının,
hangilerine kapatma verileceğinin kararını almakla meşgul.
Tabii, buradan da bir şey söyleyeyim, Genel Başkanınıza bu
anlamda lütfen uyarılarımızı da iletin, asıl işi
olmayan konularla ilgilenmesin. Gerçek işiyle ilgilenirse ÇED raporunun
bir sorun değil, tam tersine doğa katliamını önleyecek bir
uyarı niteliğinde rapor olduğunun da farkına
varacaktır.
Değerli milletvekilleri, AKP
iktidarlarınız boyunca en önemli özelliğiniz yaşanılan
sorunlardan hiç ders almamış olmanız. Dünya çok ciddi bir iklim
kriziyle karşı karşıya, bir pandemi süreci
yaşadık, bu ülkede ve dünyada bir gıda krizi ve doğa
kriziyle karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortada
ama siz, zaten bugüne kadarki iktidarlarınız boyunca ÇED konusunu,
ÇED raporlarını her seferinde kuşa çevirdiniz. 2018de 3 binin
üzerinde proje için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED
Gerekli Değildir kararı verdi. Zaten bir yerde doğa
katliamı yapmayı kafanıza koyduysanız ÇED
raporlarını bugüne kadar usulüne uyduruyordunuz ama bu getirdiğiniz
maddeyle artık usulüne uydurma ihtiyacı bile hissetmiyorsunuz.
Eğer bir yerde doğa katliamını kafanıza
koyduysanız buna hiçbir engel tanımıyorsunuz. Tabii, şunu
da ifade edeyim: Bu, sizin siyaset anlayışınızla
tutarlı çünkü biliyoruz ki AKP doğayı, yeşil olanı,
iyi olanı, güzel olanı, hiçbir şeyi sevmez; tek bir yeşili
seversiniz siz, o da doların yeşilini seversiniz.
Değerli milletvekilleri, bir diğer önemli
hususa da dikkat çekmek istiyorum. Bugün RTÜK bir devlet kurumu olmaktan
çıkmış, AKPnin özgür ve bağımsız medyanın
üzerinde âdeta sopa olarak kullandığı bir parti aparatı
hâline gelmiştir. Halk TV, FOX, KRT, Tele1 başta olmak üzere AKPnin
havuzunda olmayan medyaya gözünün üzerinde kaşın var diye ceza
dağıtan AKPnin televizyon komiseri Ebubekir Şahin ve iktidar
üyeleri alenen, bilerek suç işlemektedir. Hiçbir yasal dayanağı
olmayan cezaları verip, Meclise göndermesi gereken yazıyı
bekletip, kanunu değil, saraydan gelen emirleri uygulayanlar bilmelidir ki
bu millet onların sırtını dayadıkları kişiden
ilk seçimde bir an önce bu gücü alacaktır. Bulundukları yeri suç
işleme makamı hâline getirip bu kadar aleni bir şekilde görevi
kötüye kullananlar da bağımsız yargı
karşısında en kısa sürede hesap verecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan değiştirilmiş
ibarelerinin yeniden düzenlenmiş ibaresi ile değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım.
Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2nci maddeyle endüstri bölgelerindeki ilave alanların
endüstri bölgelerinden büyük olmaması koşuluyla Bakanlık
tarafından belirlenmesini, gerekçesinde ise
Cumhurbaşkanının iş yükünün ve bürokrasinin
azaltılmasını amaçlandığını ifade
ediyorsunuz. Bu gerekçe muhalefet partisi olarak bizim
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine olan itirazlarımızın
ne derece doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca 2nci
madde gerekçesinde belirtilen bu durumun aksine teklifin geri kalanında
Cumhurbaşkanına yeni yetkiler tanınmakta, bu durum bize
iktidarın her işinde olduğu gibi bu teklifin içerisinde de
çelişkiler olduğunu göstermektedir.
Sayın milletvekilleri, Meclis yaz tatiline
girmeden, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları kamu yararına
aykırı ve ÇED sürecini yok sayan bu teklifin geri çekilmesi için bir
basın açıklamasında bulundular. Bu açıklamada 4737
sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunundaki planlama, yerel yönetimlerin
yetkileri ve ruhsat süreçleriyle ilgili var olan eksiklik ve
yanlışların giderilmesi talebinde bulunarak kanunun endüstri
bölgelerinin kuruluşu ve ilanını, yatırım izni
sürecini, teşvik tedbirlerini ve yönetici şirketin görev ve
yetkilerini belirleyen hükümlerinin teklif edilen düzenlemelerle daha da
sorunlu hâle geldiğini ifade ettiler. Dinlediniz mi arkadaşlar?
Duymadan geçtiniz ve yanlışlarla devam etmeye de
alışkınsınız.
Değerli arkadaşlar, kısaca, AK
PARTİ iktidarı -yapmak istediği- herhangi bir bilimsel kurulun
görüşü alınmaksızın tek elden yürütülen politikalar
çerçevesinde mevcut endüstri bölgelerinin sınırlarının
genişletilmesini amaçlıyor. Yani endüstri bölgelerini cazip hâle
getirme gerekçesiyle yerli ve yabancı yatırımcılara
mülkiyet hakkı verilmesinin önünü açıyorsunuz. Mülkiyet devrinden
sonra ise yatırımcıların satış ve kiralama
yapmalarını mümkün hâle getiriyorsunuz. Böylelikle kamu yararı
yerine özel çıkarları ve yandaş şirketlere
ayrıcalık sağlanmasını
amaçladığınız görülüyor. Yine, kanun teklifini getirirken
yapı üretim sürecinde yer alan tarafların, meslek
odalarının, üniversitelerin ve kamu kurumlarının
katılımıyla hazırlanmamış, görüş ve
önerileri de alınmamıştır. Çevre politikalarının
sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde
üretilmesi, kamu yönetiminin, merkezî ve yerel yönetimlerin, meslek
mensuplarının, meslek kuruluşlarının ve ilgili tüm
kesimlerin ülke adına ortak sorumluluğu değil midir
arkadaşlar? Hukuka ve demokratik katılım ilkelerine
aykırı biçimde, katılımcı süreçlerden uzak,
merkeziyetçi politikalarla hazırlanan ÇED sürecini yok sayarak
yaşanabilir çevre hakkını engelleyen, endüstri bölgelerinin
sınırlarının bilimsel değerlendirmelerden uzak bir
şekilde genişletilmesine izin veren, kamulaştırılan
alanların piyasalaştırılmasını ve
özelleştirilmesini amaçlayan, dolayısıyla kamu ve doğal
çevre yararını göz ardı eden düzenlemeleri içeren Endüstri
Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifini uygun bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
İYİ Parti olarak, İYİ Parti
iktidarında biz yeni sanayi bölgesi oluşumlarında endüstriyel
kent vizyonuyla hareket edecek, mevcut sanayi bölgelerinin ise daha yeşil
olması için gereken yenileme yatırımlarını yapacağız.
Sanayi politikasına mekânsal yaklaşımımızın ana
bileşenlerinden biri de endüstriyel simbiyoz yani ortak alanlar olacak.
Sektörün atıklarını ya da yan ürünlerini başka bir sektörün
girdi olarak kullanmasını mümkün kılan bir planlama yapacak, bu
yönde teşvikler tasarlayacağız. Ayrıca yine, İş
Birliği başlığımız kapsamında yeni
teknolojileri kamu, üniversite, özel sektör iş birliği
mekanizmalarıyla geliştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Bunun için
de Almanyada Fraunhofer modelini yani uygulamalı modeli esas
alacağız. İyi sanayi yaklaşımımızın tam
ortasında yatay politikalar yer alıyor. AK PARTİ
iktidarında uygulanan yanlış politikalarla AR-GE yapma
potansiyeli en yüksek firmalarımız bile müteahhitliğe soyundu.
Biz ise yatay sanayi politikası anlayışımızla
sektörleri ayırmak yerine her sektörde rekabetçi olmayı ve rekabetçi
kalmayı sağlayacak yetkinlikleri geliştirmeye
odaklanacağız. Yani yatay alanlarda tüm sektörleri ilgilendiren ve
iş ekosisteminin iyileşmesini amaçlayan aksiyonlar alacağız
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi çerçevesinde yer
alan "aşağıdaki cümle" ibaresinin
"aşağıdaki cümleler" şeklinde
değiştirilmesi, 4737 sayılı Kanunun 3üncü maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü cümlesinden sonra eklenmesi
öngörülen cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Yenilenebilir enerji
kaynak alanı (YEKA) olarak ilan edilen alanlarda,
Bakanlığın önerisi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığının uygun görüşü ile Bakanlıkça tekrar
yer seçimi yapılmadan Cumhurbaşkanınca yenilenebilir enerji
üretimine yönelik endüstri bölgelerinin kurulmasına izin
verilebilir."
Bülent
Turan Ahmet Özdemir Tamer
Dağlı
Çanakkale Kahramanmaraş Adana
Mücahit
Durmuşoğlu Lütfiye
Selva Çam
Osmaniye Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığınca Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA)
olarak belirlenen alanların, yer seçimi yapılmadan doğrudan
endüstri bölgesi ilan edilmesi sağlanarak bu bölgelerin özellikle kendi
tüketimlerini karşılamak amacıyla yenilenebilir enerjiden
elektrik üretmek isteyen sanayicilerimiz için hazır bölgeler
oluşturulması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal
Aydemir
İstanbul Bitlis Bingöl
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Dirayet Dilan
Taşdemir İmam
Taşçıer
İzmir Ağrı Diyarbakır
Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın İmam Taşçıer.
Buyurunuz Sayın Taşçıer. (HDP
sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinde Endüstri bölgesi
yatırımcılarının ihtiyacı olan elektriği
üretebilmelerinin önü açılmalıdır. denilmektedir.
Yatırımcıların önü açıldı mı,
açılmadı mı, açılıyor mu; bu süreci biraz gözden
geçirmek istiyorum. Özellikle de Komisyonun bunu dinlemesini istiyorum.
12 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanan ve
Cumhurbaşkanlığının 1044 sayılı
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim faaliyeti gösteren
tesisler için uygulanacak fiyat ve süreler ile yerli katkı ilavesi
kararını ana dayanak alan yönetmelikte Güneş enerjisiyle
üretilen üretim fazlası elektriğe EPDK tarafından
yayınlanan abone grubuna ait perakende tek zamanlı aktif enerji
bedeli uygulanır ve YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Destekleme Mekanizması) kapsamında değerlendirilmek üzere on
yıl süreyle satın alınır. ibaresi yer almaktaydı.
Yayınlanan bu yönetmelikle birlikte Türkiye'de üretim yapan
kuruluşlar, elektrik ihtiyacını karşılamak ve
tükettiklerinden arta kalan elektrik enerjisinin olması hâlinde de bunu
söz konusu madde uyarınca şebekeye satmak üzere girişimlerde
bulundurlar. Sektör temsilcilerince bu süreçte 3 binin üzerinde kuruluşun
bu alanda yatırım yaptığı belirtilmektedir. Bu
yatırımlardan tamamlanmış olan santraller ve henüz yapım
aşamasında olan santraller bulunmaktadır.
Yatırımı tamamlanıp üretime geçen santraller, tüketim
fazlası enerjilerini de söz konusu maddede belirtilen tarifeyle elektrik dağıtım
şebekesine sattılar. Gelin görün ki bu uygulamayı
sonlandıran yönetmelik değişikliği meydana geldi.
Yine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK),
11 Ağustos 2022 tarihinde yaptığı yönetmelik
değişikliğiyle 16ncı maddede 12/5/2019 tarihinden sonra
yapılan başvurular neticesinde bağlantı
anlaşmasına çağrı mektubu almaya hak kazanan
kişilerin, ihtiyacının üzerinde satışa konu
edilebilecek üretim miktarı, ilişkili tüketim tesisinin toplam
elektrik enerjisi tüketimini geçemez. Bu miktarın üzerinde sisteme verilen
enerji YEKDEMe bedelsiz katkı olarak dikkate alınır. dedi. Bu
değişiklikle birlikte daha önceden tüketiminden fazla elektrik enerjisini
sisteme bedeli karşılığında satan üreticiye, 11
Ağustos tarihinden itibaren herhangi bir ödeme
yapılamayacağı ve bedelsiz bir şekilde ürettiği
elektrik enerjisinin sisteme verileceği bildirilmiştir yani
ürettiği enerjiyi bedava YEKDEMe verecek üretici.
GES yani güneş enerji santralleri, bu daha önce
çıkan yasayı dikkate alarak mükelleflerine imkânlar tanıdı,
mükellefler de verilen bu destekle sanayiciler, iş insanları çok
ciddi GES yatırımları yaparak önemli rakamlarda bankalara
borçlandılar ve kredilerle bu sistemi kurmuş oldular. Ancak EPDK
yayınlamış olduğu yeni yönetmelikle
yatırımcıları zor durumda bırakmış olup bu
yönetmelikle hâlihazırda yatırımı olan ve yatırım
süreci devam edenler iflas etme riskiyle karşı karşıya
bırakıldı. YEKDEM kapsamında değerlendirilmek üzere on
yıl süreyle satma hakkı getirilmesi kararını veren bu
siyasi iktidar ve onun enerji alanındaki yöneticilerinin kendileriydi.
AKP döneminde sıkça örneğini
gördüğümüz günübirlik plansız kararlar sektörün geleceğinin
yanı sıra ülkenin ekonomisini de baltalamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Üç yıldan
fazladır uygulanan bir kuralı, bir gecede geriye dönük olarak
değiştirmenin başka sonuçları da olacaktır tabii. Tüketim
fazlasını bedelsiz sisteme vermek zorunda kalan tesislerin bir
kısmı sökülecek, bir kısmı kapasite azaltacak, kaynak
israfları olacak ve bir kısım firma da iflas edecektir.
Yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim
kapasitesinin artması ithal kaynak bağımlılığının
azalması açısından hayati öneme sahiptir. Bugün karşı
karşıya kaldığımız enerjide dışa
bağımlılık çıkmazından kurtulmanın en büyük
anahtarlarından bir tanesi de yerli ekipmanlarla enerji
yatırımlarına ağırlık vermektir. Kamu yararı
gözetilerek yenilenebilir üretim kapasitesinin düşmesine engel olmak için
söz konusu değişiklikten etkilenecek devrede veya tesis edilme
aşamasında olan üretim tesisleri için acil bir ara çözüm
bulunmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin birinci
fıkrasında geçen maddeye ibaresinin maddenin şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman Budak Ömer Fethi Gürer
Adana Antalya Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi yatırımcının irtifak hakkı veya kullanım
iznini içeriyor, beş yıl sürede yatırım gerçekleşmezse
bir yıllık bir uzatma sonunda bu hakkın iptal edileceği
belirtiliyor. Yalnız, bu kanun teklifinin farklı bir maddesinde
bedelsiz arazi devrinden söz ediliyor ve burada Kamulaştırma bedeli
yönetici şirket veya yatırımcı tarafından
karşılanmış ise yönetici lehine bedelsiz olarak
bağımsız ve sürekli irtifak hakkı tesis edilebilir.
ifadesi yer alıyor. Bu 2 maddenin birbiriyle çeliştiğini
düşünüyorum, bu anlamda bir değerlendirmenin gerekli olduğunu da
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ilan edilen endüstri
bölgelerinin içinde Niğde ilimizde de bir endüstri bölgesi var. 2015
yılında Niğde ili Bor ilçesi Enerji İhtisas Endüstri
Bölgesi kurulacağı duyuruldu; Resmî Gazetede ihale dahi
yayınlandı, 2.500 teknik eleman istihdam edileceği de
açıklandı, seçim önceleri de sık sık gündeme getirildi. O
dönem için 9 milyarlık yatırımla GES üssünün Niğde
olacağı ifade edildi. Bor ilçesi Seslikaya, Emen ve Badak köyleri
arasında 2.539 hektarlık alan bu nedenle ayrıldı. 2008de
devreye alınacaktı, o günden bu yana hiçbir şey
yapılmadı; ot bitiyor hayvan otluyor, Niğdeye verilen bu söz
bugüne kadar gerçekleştirilmedi.
Bir başka ilginç örnek de temeli
atılıp temel kalan yatırım. 2019 yılında seçimden
önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Niğdeye geldi, entegre
güneş paneli üretim tesisi temeli attı. Yüzde 100 yerli güneş
paneli altı ayda bitecek, 1.500 kişi çalışacak, beş
yılda 5.000 kişiye iş olanağı sağlanacaktı.
600 milyon dolar değerinde teşvikle yapılacağı
duyurulan bu yatırım da temel olarak kaldı. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanına bir soru önergesi verdim, Sayın Bakan temel
attın, ne olacak bu? dedim, bana verdiği yanıtta Sanayi
Bakanına sor. diye belirtti. Sanayi Bakanı da Çalışma
devam ediyor. dedi, aradan geçen dört yılda orada temel duruyor,
yatırım yapılmadı. Seçim yaklaşıyor, belki gene
bir bakan gelir, bir temel daha atar. Bu anlamda, Niğdenin makûs talihini
bir türlü yenemediği ve verilen sözlerin
tutulmadığının iki somut örneği bu.
Değerli arkadaşlar, bir konuya daha
değinmek istiyorum: Sanayinin önemi yadsınamaz ancak sanayi ne kadar
gelişirse gelişsin, ne kadar artı değer yaratırsa
yaratsın, tarım olmadan, gıda olmadan insan yaşamı da
devam ettirilemez. Hava gibi, su gibi gıda da zorunlu bir ihtiyaç. Bu
kanun teklifi görüşmelerinde Sanayi Bakan Yardımcısı
yaptığı konuşmada Türkiyenin yüzde 30u yani 230 bin
kilometrekarelik tarım alanının orman da değil sadece
tarım alanı- bize getirdiği gayrisafi millî hasıla 50
milyar dolar. Tarım, tarım diye bağırıyor
çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar
dolar. diye bunu küçümseyen ve bu bağlamda, sanayinin tercih edilmesi
için gerekli olan bir argüman sunuyor. Oysa bu yanlış bir sunum çünkü
tarım olmadan insan yaşamının olmayacağını
görmek gerekir. Demek ki tarımda yapılmayan
yatırımların bir nedeni de bu düşüncelerden
kaynaklanıyor. Sanayiye yatırım yapsanız da sonunda
tarımın olmadığı yerde yaşam olmayacağı
için o sanayinin sürdürülebilirliği yok. Dünyada tarımda katma
değerli ürün üretebilen, marka yaratan, bu bağlamda da yurt
dışına ürün satarak gelir sağlayan konuma ermiş
ülkemizde ne yazık ki tarım, tarihinin en sorunlu dönemlerine
evrilmiş durumda. Bu bakıştan, bu anlayıştan
sıyrılmadan bu tür değerlendirmeler olduğunda tarımın
geleceğinin sorunlu olacağını düşünüyorum. Eğer
siz tarımı yok sayarsanız, dışarıdan ürün almakta
oluşacak sorunlarla, bir gün gelir, yaptığınız,
ürettiğiniz sanayi yatırımlarıyla yurt
dışına göndereceğiniz makinalarınızı
gönderecek ülke de bulamazsınız çünkü temel olarak size
dayatılan koşullara mecbur kalırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) O anlamda, bu
konularda değerlendirmelerde tarımı ötelemeden, tarımı
değersiz kılmadan
Çiftçinin, emekçinin, üreticinin, alın teri
dökenin, besicinin, süt inekçiliği yapanın bu ülkeye
katkılarını küçümseyerek değerlendirmede bulunmak bir
haksızlıktır. Eli nasırlı, alnında teriyle
ekmeğinin parasının peşinde olan ve üreten insanlara
karşı duyarsız davranmanın ülkenin faydasına
olmadığını düşünüyorum. O anlamda, ülkemizin
ithalatçı bir kafayla yönetildiğini de bir kez daha vurgulamak
isterim. 21 üründe arz açığı olan ülkemizde Hububatta
stoklarımız yeterli, 1999dan beri en çok stok
yaptığımız dönem. denilip arpa ve buğday ithal
ediliyor; bunu da Genel Kurulun takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde hepsi aynı mahiyette
olmak üzere 3 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal
Aydemir
İstanbul Bitlis Bingöl
Dirayet
Dilan Taşdemir Serpil Kemalbay
Pekgözegü Zeynel Özen
Ağrı İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş
İzmir Kayseri
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Ünal
Demirtaş
Antalya Adana Zonguldak
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel
Özen.
Buyurunuz Sayın Özen. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifiyle getirilen rant
esaslı kanun düzenlemeleri ekolojik kaygıları da beraberinde
getirmektedir. Sanayileşme mevzusu tümüyle doğamızı ve
canlıların yaşam alanlarını tahrip eden bir yerden
ilerlemektedir. Bunlar hep rant hırsının, küresel kapitalizmin
ve kontrolsüz sanayileşmenin bizlere yaşattığı
sonuçlardır. ÇED süreçleri titizlikle takip edilmeli ve
işletilmelidir. Doğa katliamının önü
açılmamalıdır.
Biliyorsunuz, 15 Ekimde bir patlama oldu, 41
işçimizi, emekçimizi kaybettik. İşçi ve emekçilerimizi
saygıyla anıyorum, yakınlarına
başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Burada Bakan açıklama yaptı ama
açıklamada dikkat ederseniz şunu söyledi, dedi ki: Tüm göstergeler
normaldi. Normal de bu patlama niye oldu? Yani bu nedir? Bu, bilimsel
açıklama değil; bu, Cumhurbaşkanının söylediği
kader, fıtrat senaryosunu doğrulamak için yapılmış
bir konuşmaydı. Oysaki tüm göstergeler gösteriyor ki böyle büyük bir
katliamın bir nedeni, bilimsel bir açıklaması olmalı.
Burada bir araştırma komisyonu kuruldu; bu sevindirici ama hiçbir
sorumlunun görevden alınmaması, gözaltına alınmaması,
oradaki delillerin, bilgi ve belgelerin akıbetini sorgulanır duruma
getirdi. Umarım bu komisyon sağlıklı bir
araştırma yapar, belli sonuçlara ulaşır.
Değerli milletvekilleri, AKP Genel
Başkanı Erdoğan, Siirt'te, 5 Aralıkta
yaptığı konuşmada, Avrupa'daki Almanya Alevi Birlikleri
Federasyonuna iftira ve karalamalar yapmıştı ve onlar tazminat
davası açtı. Dün mahkemesi vardı 45. Ağır Cezada.
Mahkemede aynı tavrı, siyasetçilerin yaptığı
tavrı avukatlarında da gördük, fütursuzca, hadsizce bize
Aleviliği tanımlamaya kalktılar. Ne yazık ki o binanın
üzerinde Adalet Sarayı yazıyor, adaletin kırıntısı
olmayan bir yerdi. Hâkim ara vermeden Karar. dedi, Davanın reddine
Hemen tıkladı, iki sayfalık bir karar çıkardı. Dedik
ki: Hâkim Bey önceden karar vermişsiniz siz, bu neyin nesi? O kadar lakayt
bir tavırla, İstiyorsanız onu sileyim, tekrar yazayım.
diyor. Ya, böyle bir yargılama olabilir mi? Adaleti düşürdüğünüz
hâle bakın.
Bir de Erdoğan geçtiğimiz hafta Kültür
Bakanlığına bağlı Alevi-Bektaşi kültür ve cemevi
başkanlığının kurulacağını
açıkladı ve 11 görevli atayacak, o görevliler cemevlerini idare
edecek. Bu kayyumun ta kendisidir. Ben grupta arkadaşlarla,
milletvekilleriyle, her gruptan insanlarla konuşuyorum Alevileri çok
seviyoruz. Kardeşim, seviyorsanız gereğini yapın. Alevi
inancının sistematiğini bilmiyorsunuz. Aleviler cem, ibadet yaparken
dede de olsa, ana da olsa kim olursa olsun rızalık almadan o
hizmeti yürütemez. O 11 kişi kimdir Alevilerin cemevlerini idare edecek?
Bu kayyumun ta kendisidir. Aleviler bunu kabul etmeyecek. Alevilere sadaka
kültürüyle biat ettiremezsiniz, sizin Alevilerinizi yaratamazsınız.
Eğer Alevilere eşit yurttaşlık hakkı vermediğiniz
sürece
Bakın, biz Halkların Demokratik Partisi olarak Aleviler
eşit yurttaşlık istiyor. diye bir broşür
çıkardık, bu parti programımıza girdi; samimiyseniz sizler
de parti programınıza koyun bunu, öyle Alevileri seviyoruz, Aleviler
iyidir. demekle bu iş olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Arkadaşlar, görüyoruz,
AK PARTİ Genel Başkanı gidip cemevlerini ziyaret ediyor,
cemevlerine yasal statü vermiyor, inanç merkezi olarak kabul etmiyor; bu iki
yüzlülüktür, samimi olun. Samimi olun, inanç merkezi olarak görmediğiniz,
yasal görmediğiniz yeri eğer gidip ziyaret ediyorsanız bu
samimiyetsizliktir. Ben buradan, Cumhurbaşkanını ve tüm
yetkilileri samimiyete davet ediyorum. Eğer Alevilere eşit
yurttaşlık vermezseniz söylediklerinizin hepsi boştur. Aleviler
sadaka istemiyor, anayasal güvence istiyor ve -Aleviler devlete bağımlı,
devletin sadakasıyla yaşayan bir toplum değil- her inancın
kendi kendini finanse ettiği bir yapı istiyor; Diyanetin
demokratikleşmesini, Sünni vatandaşlara
bırakılmasını istiyor. Bu talebi unutmayın, onun için
Alevileri çok seviyoruz. diye nutuk da atmayın.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Kayseri Milletvekili Sayın Dursun
Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 4üncü
maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen madde
endüstri bölgelerinde ÇED sürecinin kaldırılmasını
düzenlemektedir. ÇED raporu sürdürülebilir, doğal bir çevre için gerekli
unsurdur ancak iktidar partisi yine, geçmişte birçok örnekte olduğu
gibi, doğayı korumaya yönelik ÇED süreçlerinden kaçınmakta,
doğanın çeşitli bahanelerle talan edilmesine göz yummaktadır.
ÇED süreçleriyle ilgili düzenleme yapılacaksa daha sıkı
denetimler, daha büyük yaptırımlar ve daha sistematik bir süreç
getirilmelidir. Dolayısıyla bu maddenin tekliften
çıkarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
teklifin gerekçesine göre endüstri bölgelerinin daha işlevsel hâle
getirilmesi, istihdam ve üretim merkezi olan sanayi alanları
oluşturulması, bu alanlara nitelikli
yatırımcıların çekilmesi amaçlanmaktadır. Ülke
ekonomisinin gelişimi açısından imalat sanayisinin
güçlendirilmesi oldukça önemlidir ancak AKP iktidarı yirmi
yıldır her türlü yasama ve yürütme gücünü tek başına elinde
tutmasına rağmen sanayide ülkeyi getirdiği durum ortadadır.
Her gün ismi değişen ekonomi modelleri, ekonomiyi yöneten
kişilerin sürekli görevden alınması, istikrarsız ekonomi
politikaları, Merkez Bankasının
bağımsızlığının hiçe sayılarak tek
adama bağlanması, akla, mantığa, bilime sığmayan
Faiz sebep enflasyon sonuçtur. teorisi yüzünden, bugün, yıllık
dış ticaret açığı tarihî seviyeleri
aşmış, kredi notu ise iflas sınırına
gelmiştir. Türkiye, Merkez Bankasının içi
boşaltılmış, elindeki tüm döviz rezervi borç ve emanet
alınmış kaynaklardan oluşan bir ülke hâline
getirilmiştir. Bakınız Türkiye ekonomi modeliyle ihracat
artacak, ithalat azalacak. dediler. Yılın ilk sekiz ayında
ihracat artışı yüzde 18,21de kalırken ithalattaki
artış ise yüzde 40,69la ihracat artışını 2ye
katladı. Sekiz aylık dış ticaret açığı 29,82
milyar dolardan 73,44 milyar dolara fırladı; yüzde 146,3
artışla geçen yılın tam 2 katına çıktı.
İhracatın ithalatı karşılama oranında
bırakın Avrupa Birliği ülkelerini, dünya ticaretinde 3. lig sayılacak
ülkelerin bile gerisine düştük.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin geldiği
bu durumu Sayın Bakan Yardımcısı da Komisyon
görüşmeleri sırasında itiraf etmiştir. Türkiyeyi fakir ülke
olarak nitelendirmiştir, millete şöyle zenginiz, böyle büyüyoruz
masalları anlatsalar da gerçekte bizi kıskanan Avrupanın çok
gerisinde, 8.500 dolar gayrisafi millî hasılasıyla fakir bir ülke
olduğumuzu itiraf etmiştir. Evet, bu ülkeyi fakir hâle getiren AKP,
yirmi yıl sonunda bunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Görüştüğümüz kanun teklifi de sanayicinin
sorununu çözmekten, tarihî zirveyi gören dış ticaret
açığını düşürmekten, katma değeri yüksek üretimi
artırmaktan çok uzaktır. 15 maddelik teklifte sanayinin girdi
maliyetlerinin azaltılmasına, ham madde fiyatlarının
düşürülmesine, ihracatçıların finansman
sıkıntılarının çözümüne, personel maliyetini azaltacak
bir teşvike, navlun bedellerine dair bir desteğe yer
verilmemiştir. Bunun aksine, Cumhurbaşkanına yetki devrini, ÇED
sürecinin baypas edilmesini, yandaşa mülkiyet devrini sağlayacak
düzenlemeler yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, ihracat ürünlerimizin
hâlâ düşük katma değer ürünlerinden oluşması
Baktığınızda, 2021 yılında toplam
ihracatımızın kilogram fiyatı yalnızca 1,29 dolar
seviyesindedir. Bu rakam, Japonyada 3,86 dolar, Almanyada 3,68 dolar,
İtalyada 3,21 dolar seviyelerinde gerçekleşmiştir. 2022
Ocak-Nisan döneminde yüksek teknoloji ürün ihracatımızın toplam
ihracat içindeki payı ise sadece yüzde 3tür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bu oran, İsrailde
yüzde 10u, Güney Korede ise yüzde 21leri geçmektedir. Görülmektedir ki yirmi
yıllık iktidar döneminde AKP, Türkiyenin sanayi bölgeleriyle ilgili
makro plan yapamamıştır, ülkemizi endüstriyel
gelişmişlik bakımından zayıf ülkeler grubuna
düşürmüştür, AR-GE yatırımlarını
yapmamış, katma değeri yüksek üretimi
gerçekleştirememiştir. Yirmi yıldan sonra mental anlamda
çöküş yaşayan ve kendi çöküşünün faturasını millete
ödeten bu iktidarın ülkenin sorunlarını çözmesini beklemek çölde
su aramaktan farksızdır ama bu sorunları çözecek İYİ
Parti iktidarına çok az kaldı diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son konuşmacı Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal
Demirtaş.
Buyurunuz Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, endüstri bölgeleri,
üretim ve istihdamın artması, ekonomik olarak kalkınmanın
önünün açılması amacıyla kurulan ve bizim de
desteklediğimiz önemli bir modeldir. Elbette yatırımlar
yapılmalı, elbette katma değeri yüksek, ihraç edebileceğimiz
ve cari açığı düşürebileceğimiz ürünler üretmeliyiz,
elbette üretimi ve istihdamı artırmalıyız ve büyümeliyiz.
Bu sebeple, yatırımcıların önü açılmalı ve
yatırımların önünün açılması için de
yatırımcılara teşvikler de verilmelidir, buna bir itirazımız
yok ama bizim itiraz ettiğimiz konu, Yatırımcının
önünü açacağız derken kuralsız, kontrolsüz, denetimsiz ve
kamunun zararına olabilecek bir sistemin yürütülmesidir. Biz ihale
yöntemlerinde, yer tahsislerinde, endüstri bölgeleri yönetici şirket
atamalarında şeffaf bir sürecin izlenmemesine, serbest rekabet
koşullarının oluşturulmamasına, yasaların
arkasından dolanan kuralsız, ilkesiz, şeffaflıktan uzak,
kamunun üstün yararı gözetilmeyen, hukuka aykırı iş ve
işlemlere itiraz etmekteyiz çünkü bugün geldiğimiz noktada iktidar
yandaşı şirketler bu yöntemlerle zenginleşirken maalesef
kamu zarara uğramaktadır ve 84 milyon zarara uğramaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu madde kabul
edilirse Yatırımcının önünü açıyoruz. diyerek bu
kılıf altında tam bir çevre katliamına sebep olabilecek
yeni bir kuralsızlığa daha evet demiş olacağız
çünkü bu maddeyle Endüstri Bölgeleri Kanunundaki ÇED süreci ortadan
kaldırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle endüstri
bölgelerindeki ÇED süreci 2872 sayılı Çevre Kanununa ve bu kanuna
bağlı olarak çıkarılan ÇED Yönetmeliğine tabi
olacaktır ve Bakanlık isterse ÇED Gerekli Değildir diyebilecek
ve halkı baypas edebilecektir ve halkın katılım toplantısını
yapmayacaktır ve kâğıt üzerinde de ÇED Olumlu kararı
verilebilecektir.
Değerli milletvekilleri, oysa daha kanun
çıkmadan bile yandaş şirketler için ÇED süreçleri baypas
edilmektedir. Nasıl yapıldığını bir örnekle
açıklamak istiyorum: Bakın, Zonguldakta Filyos Vadi Projesi
vardır; bu proje bütün siyasi partilerin katkısının olduğu
ve kırk yıldır bölgenin beklediği bir projedir ve bu
projenin en önemli ayaklarından biri de Filyos Endüstri Bölgesi
Projesidir ama Filyosta her taşın altından bir şirket
çıkmaktadır, Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Fuat
Tosyalının sahibi olduğu Tosyalı Holding. Yönetici
şirket atamasından alan tahsisine ve ihale süreçlerine kadar
karşımıza bir tek şirket çıkmaktadır, o da
Tosyalı Holdingdir. Önce, Tosyalı Holdinge burada ihalesiz olarak endüstri
bölgesi yönetici şirketliği saray tarafından verilmiş,
endüstri bölgesindeki 175 hektarlık alanın
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı
Strateji Başkanlığı Filyos Endüstri Bölgesinde yer
alabilecek sektörleri belirlemiştir. Elektrik teçhizatı,
imalatı, makine ekipman imalatı, ulaşım,
eczacılık ve buna benzer sektörler tek tek
sayılmıştır ama bu sektörlerin içerisinde bir tek gübre
imalatı yoktur, fabrikası yoktur. Buna rağmen, Endüstri
Bölgesinde Tosyalı Gübre Sanayi AŞ için ön yer tahsisi
yapılmıştır. 9 ayrı tesiste 2 milyon ton üretim
yapacak olan bu şirket 29/12/2021de Çevre Bakanlığına ÇED
başvurusunda bulunmuş ama Bakanlık Tosyalıya özel bir
işlem uyguluyor ve 27 Mayıs 2022 tarihli Nihai ÇED Raporunda
Bakanlıkça deniliyor ki: ÇED Yönetmeliği madde 24 gereğince
Bakanlıkça halkın katılım toplantısı yapılmamasına
karar verilmiştir. Bu şekilde, Çaycuma halkı hiçbir
şekilde bu sürece dâhil edilmemiştir. ÇED süreci halktan
gizlenmiştir, ÇED süreci kapalı kapılar ardında
yürütülmüştür ve 13/6/2022de valilikçe ÇED olumlu kararı ilan
olarak yayınlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Ve halka
sorulmamıştır değerli arkadaşlar, Bakanlık
Tosyalının çıkarına karar vermiştir. Bu olmaz
arkadaşlar, bu yanlıştır.
Değerli milletvekilleri, Filyos Vadisi o kadar
özel bir alan ki ülkemizde nadir görülen 30 kuş türünden 20 tanesi bu
Filyos Deltasındadır. Çok zengin bir biyoçeşitliliğe sahip
olan bu deltada önemli doğal alanlar kriterini sağlayan endemik bitki
türleri bulunmaktadır. Ayrıca Ramsar Sözleşmesiyle tüm sulak
alanlar koruma altına alınmıştır.
Şimdi bu alanda; 724 bin ton amonyak, 48 bin
ton nitrik asit, 693 bin ton sülfürik asit, 156 bin ton fosforik asit gibi çok
yüksek oranda kimyasal kullanılacaktır. Bu tesis yapılırsa
Filyos'ta büyük bir çevre katliamı yaşanacaktır değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Selamlamak için
bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bakın,
Köksal Toptan bile yaptığı açıklamada demiştir ki: Bu
havzaya böyle bir kötülük yapılmaz.
Değerli arkadaşlar, bakın, işte
bu kadar güzel bir yer, gübre fabrikasıyla bir çevre felaketine
uğrayacaktır.
Değerli AK PARTİ'li milletvekilleri,
Sayın Ahmet Çolakoğlu; bu vebalin altında kalmayın.
Kalmayın, bakın kendi memleketiniz orası.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Öyle değil, öyle
değil.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, biz tabii ki tarımın desteklenmesi için gübre
fabrikasına da karşı değiliz, gübre fabrikası
yapılsın ama yeri burası değil. Yapılacak birçok yer
var yani bula bula bu kadar güzel bir alanı mı buldunuz? Evet, bu
sebeple buranın yani Filyos Vadisi'nin, gerçek sahibi olan kuşlara,
hayvanlara, zengin bitki örtüsüne bırakılması gerektiğini
düşünüyorum ve oranın özenle korunması gerektiğini düşünüyorum.
Bu sebeple bu kanunun bu maddesinin geri çekilmesinin uygun
olacağını düşünüyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Fatma
Kurtulan
İstanbul Bitlis Mersin
Erdal
Aydemir Dirayet Dilan
Taşdemir Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Bingöl Ağrı İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan.
Buyurunuz Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Seçim yaklaştıkça iktidarınız
için tehlikeleri görmeye başladınız, o yüzden ya yasakçı
kanun teklifleri getiriyorsunuz sansür yasasında olduğu gibi ya da
rantçı düzenlemeler yapmaya çalışıyorsunuz şu an
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde olduğu gibi. Türkiye'de
kadınlar, emekçiler, öğrenciler, kısacası her kesim köklü
sorunlarla boğuşuyor. Bu sorunlar her geçen gün daha da derinleşiyor;
öğrenciler barınamıyor, emekliler geçinemiyor, çiftçiler üretim
yapamıyor, esnaf siftah yapamıyor, ekonomik kriz halkın kâbusu
olmuş durumda. Cezaevleri ölüm evlerine dönüşmüş durumda, sadece
on ayda 69 mahpus cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde
hâlâ açlık grevleri var; İzmir Kırıklar, Trabzon
Beşikdüzü, Kilis, Konya Ereğli'de mahpuslar temel hakları için
açlık grevinde. Her ay onlarca kadın öldürülüyor, her gün en az 5
işçi iş cinayetinde yaşamını yitiriyor, Amasra'da
olduğu gibi işçiler toplu toplu katlediliyor. Olay mahalline
gidenlerinize, televizyonlarda demeç verenlerinize, Genel Kuruldaki
konuşmalarınıza baktığımızda katliamdaki
sorumluluğunuzu görmeyip kader diyorsunuz. İnsanlar Bartında
neler olduğunu anlamaya çalışıyorken siz katliamla ilgili
sosyal medya kullanıcılarını kovalama derdine
düştünüz, bununla da övündünüz.
Dün burada bir araştırma komisyonu
kurmamız elbette ki önemlidir ancak aklınızda göstermelik bir
komisyon fikri varsa peşinen söyleyelim: Bu komisyonun göstermelik bir
komisyon olmasına asla izin vermeyeceğiz. 41 canı
yitirdiğimiz faciada kader değil, sorumlu arayacağız.
Muhalefetin sesini kesmeye çalışsanız da basını
susturmaya çalışsanız da kamuoyunu sansür yasalarıyla
sindirmeye çalışsanız da inanın başaramayacaksınız.
Bartındaki faciayı da halkın sırtına çökmüş tüm
sorunları da konuşmaya, bu sorunların çözümlerini bulmaya devam
edeceğiz.
Biliyoruz, sizin gündeminiz halkın
sorunları değil; kendi cebiniz, şatafatlı
yaşamınız, iktidarınız ve
yandaşınızın cebidir. O yüzden, biz halkın
sorunlarını konuşurken siz rant yasalarıyla Meclisi
oyalıyorsunuz. Yeni rant alanları için yine kanun teklifi
getiriyorsunuz, bu aslında yandaşa safları
sıklaştırma mesajıdır. Seçim göründü ya, tünelin ucu
göründü ya ne toplarsak kâr, neyi talan etsek kâr
hesabındasınız.
Kanun teklifinin 5inci maddesiyle de kamu
arazilerini yine yandaşlarınıza peşkeş çekmeyi
amaçlıyorsunuz. Eğer isterse, yandaşın biri gelecek, bir
alanda yatırım yapmış diye, rayiç bedeliyle satın
alabilecek. Hasankeyfte de kazanç sağlamak adına binlerce
yıllık tarihi sular altına gömdünüz. Daha faaliyete bile
geçmeden onlarca emekçinin yaşamını yitirdiği Akkuyuda,
halka dahi sormadan bir ölüm sahası inşasına devam ediyorsunuz.
İkizköyde de halkın yaşam alanını, şirketlere
maden açılması için peşkeş çekiyorsunuz. Düzenlemenin
kamuyu uğratacağı zarar elbette bununla da
sınırlı değil. Kanun teklifinde, hazine adına tesis
edilen taşınmazlarda yatırımın tamamlanması
hâlinde yatırımcıya bedelsiz olarak devredilebilmesini öngören
hükümler de var. Taşınmazların kalıcı bir şekilde
bir kişiye, gruba, yatırımcıya irtifak hakkı
sağlanarak bırakılması kamuyu zarara
uğratmaktadır. Kamu malını gasbetmek yandaşa,
sermayedarlara peşkeş çekmektir. Hazine malı kişiler,
şirketler lehine yapılan düzenlemelerin konusu değildir. Elinizi
kamu arazilerinden çekin, elinizi halkın yaşam alanlarından
çekin. Giderayak halkın varlıklarını yandaşa
peşkeş çekmekten vazgeçin. Halka karşı
suçlarınızı, doğaya karşı
suçlarınızı daha da büyütmeyin diyoruz.
Sınır ötesi operasyon adı
altında, daha önce de defalarca iddia edildiği gibi yine kimyasal
silahların kullanılması tartışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Devamla) Kimileriniz
dışarıdaki yandaş medyanızda, kimileriniz de burada
Şebnem Hocayı hedef göstererek savcılarınıza talimat
verdiniz ve Bartında hâlâ faaliyete geçmeyen savcılar apar topar,
saniyeler içerisinde Şebnem Hocayla ilgili soruşturma
başlattı.
İnanın, şunu unutmayın ki: Gün
gelecek, bu insanlık suçu karşısında, size bu kimyasal
silahları verenler sizi yargılamanın öncülüğünü yapacaklar,
uluslararası arenalarda mutlaka bunun hesabını vereceksiniz.
Kanun tekliflerinizle, varlığınızla Türkiyenin
omuzlarına çökmüş bir yüksünüz. En kısa sürede, mücadelemizle
Türkiyeyi bu yükten kurtaracağız diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin ikinci ve dördüncü paragrafının teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddenin ikinci
paragrafında, hâlen, Cumhurbaşkanınca özel endüstri bölgelerine
tanınan ek teşviklerin endüstri bölgelerinin geneli için de geçerli
olması öngörülüyor ancak Cumhurbaşkanının ek
teşvikleri kimlere, hangi kriterler çerçevesinde vereceği
belirtilmemiştir. Şeffaf ve sistemli bir teşvik sistemi
önerilmediğinden keyfî uygulamalara yol açacağı kanaatindeyiz.
Bizim önerimiz, teşvik verilirken katma değeri yüksek ürünler üreten
firmaların birinci derecede dikkate alınmasıdır. 5inci
maddenin dördüncü paragrafıyla endüstri bölgelerini, mülkiyet talep eden
yatırımcılar için daha cazip hâle getirmek gerekçesiyle,
yatırımcılara hazine adına tescilli taşınmazlarda
mülkiyet hakkı verilmek isteniyor. Yönetici şirkete de mülkiyet devri
yapabilmesi sağlanarak yatırıma hazır sanayi alanı
oluşturulması cazip hâle getirilmektedir. Daha sonrasında ise bu
mülkiyet hakkı sahiplerinin satış ve kiralama yapabilmesinin
önünün açılması planlanıyor. Değerli milletvekilleri, öyle
anlaşılıyor ki vatandaşın ve devletin malı
yatırımcıya bankadan kredi çekebilsin diye tahsis ediliyor.
Sonuç itibarıyla, yatırımcı şirket risk almadan hazine
arazisini teminat göstererek krediye başvurabilecektir.
Dolayısıyla riskleri kendileri almak yerine bankalara ve
dolayısıyla da vatandaşlara aktarmış
olacaklardır, bunu kabul etmiyoruz.
Kamuoyunda, bu kadar geniş imkânlar
yaratılacak alanların eşe dosta tahsis edileceği konusunda
da çekinceler bulunmaktadır. Teklif Komisyonda
tartışılırken İYİ Parti olarak maddenin teklif
metninden çıkarılması için verilen önergemiz maalesef kabul
edilmemiştir. Bu düşüncemizde ısrar ettiğimizi burada ifade
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede planlı
sanayileşme hareketi 1961 yılında ilk olarak Bursa Organize
Sanayi Bölgesi kurularak başlatılmıştır. Herhangi bir
yasası olmadan devam eden uygulama 2000 yılında 4562
sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun çıkmasıyla yeni
bir boyut kazanmıştır. Bazı OSBler orta ve büyük ölçekli
işletmeleri bünyesinde bulundursa da OSBlerde üretim çoğunlukla
küçük ve orta ölçekli işletmelerle yürütülmektedir. 2022 yılı
itibarıyla kurulan OSB sayısı 378e
ulaşmıştır. Sanayi yatırımlarını
hızlandırmak, teknoloji yoğun üretiminin önünü açmak ve
yabancı sermaye yatırımlarını özendirmek için 4 Ocak
2002 tarihinde 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu
çıkarılmış ve bu kanunda OSBden de endüstri bölgelerine
dönüşüm mümkün kılınmıştır. Ülkemizde 17 ilde
kurulan 16sı faal, 13ü tahsis ya da inşaat aşamasında
toplam 29 adet endüstri bölgesi bulunmaktadır. Endüstri bölgelerinden
başka teknoparklar ve teknoloji geliştirme bölgeleriyle
sanayileşme hamlesi devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bütün bu hamlelerden
sonra sanayide geldiğimiz noktayı özetlemek istiyorum. 2021
yılı ihracatının 212 milyar 880 milyon doları imalat
sanayi ürünlerinden oluştu. 69 milyar dolar tutarında düşük
teknoloji ürünlere karşılık yüksek teknoloji ürün
ihracatımız 6,4 milyar dolar, oran olarak da yüzde 3,02 olarak
gerçekleşti, 2022 Ağustos ayı itibarıyla da bu oran yüzde
2,9dur.
Bazı ülkelerle kıyaslama yaparsak, bizi
kıskanan Almanyanın yüksek teknoloji ürünleri ihracatı 209,7
milyar dolar olup bizim ihracatımızın 33 katıdır.
Türkiye, ihtiyacı olan yüksek teknoloji ürünlerini ithalat yoluyla elde
ediyor. 2021de yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri
ithalatı içindeki payı yüzde 12,4tür, cep telefonu, bilgisayar ve
televizyon gibi katma değeri yüksek olan teknolojik ürünlerde
açığını dış pazarlardan kapatan Türkiye her
yıl yurt dışına milyarlarca dolarlık kaynak aktarmak
zorunda kalıyor.
Değerli milletvekilleri, bu noktada şu soruyu
sormak gerekiyor: 1961den bu yana planlı sanayileşme hareketi içinde
olan Türkiye niçin bu durumdadır? Gelişmiş ülkeler endüstri
4.0ı aşmış, endüstri 5.0dan bahsederken Türkiye endüstri
3.0da bocalamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bu durumu hazırlayan sebeplere bakacak olursak bilim ve teknoloji üretmesi
beklenen üniversitelerin ve diğer kurumların doğru
tasarlanmadığını, özellikle imalat mühendisliği
bölümlerinde ve meslek yüksekokullarında dijital dönüşümle ilgili
yeterli eğitim altyapısının
hazırlanmadığını, rektörlerin büyük bölümünün bilimsel
niteliği üstün, liyakatli kişilerden atanmadığını,
yöneticilerin devlet ciddiyetinden uzak olduklarını, her
teşebbüsün arkasında rant elde etme düşüncesinin ve OSBlerde
sanayici olmayanlara bile arazi tahsisi ve yatırımı geciktirme
gibi spekülasyonlar olduğunu, şu ya da bu şekilde devletin
imkânlarını kendi lehine kullanma anlayışının ve
samimiyetsizliğin hâkim olduğunu, kurumsallaşmanın
olmadığını dolayısıyla yöneticilerde Ben
yaptım, oldu. anlayışının hâkim olduğunu, bütün
yetkilerin tek kişide toplanarak denge ve denetleme sisteminin ortadan kaldırıldığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Başkanım, müsaade ederseniz bitireyim.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
devlette bilgili, tecrübeli ve ahlaklı kadrolar yerine Neme
lazım?cı, beceriksiz ve ahlaksız kadrolara yer verildiğini
görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, tenkitlerimize
rağmen bu teklifin yasalaşacağı anlaşılıyor.
Ancak 5inci maddeyle yaratılan avantajların toplam
ihracatımızı ve yüksek teknoloji ürünlerin ihracattaki oranını
ne kadar artıracağını takip edip göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, her alanda
hazırlıklarını tamamladığımız iyi
projelerimizle ülkemizin bütüncül kalkınmasını sağlamaya az
kaldı, biz hazırız diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 341 sıra sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
5inci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, ikinci ve dördüncü
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını ve
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
4737
sayılı Kanunun 4üncü maddesinin başlığı
Teşvik tedbirleri ve mülkiyet şeklinde ve birinci
fıkrasında yer alan yeni işe başlayan gerçek ve tüzel
kişilerin bu bölgelerde yapacakları ibaresi yer alan şeklinde
değiştirilmiş, ikinci fırkasının üçüncü ve
dördüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Altyapı
harcamalarının yönetici şirket tarafından
karşılandığı bölgelerde, kamulaştırma bedeli
yönetici şirket tarafından karşılanmak suretiyle
kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen
taşınmazların mülkiyeti, alt yapının tamamlanması
şartıyla Bakanlığın uygun görüşü üzerine Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığınca yönetici şirkete bedelsiz olarak
devredilebilir. Yönetici şirket, mülkiyet devri yapılan
alanları, bu Kanun hükümleri gereğince yatırım
yapacağını taahhüt eden yatırımcılara
Bakanlığın uygun görüşü üzerine parseller halinde veya
işletme binaları da yapmak suretiyle kiraya verebilir veya tapuya
geri alım şerhi koymak suretiyle satabilir.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Çetin
Osman Budak Ömer Fethi Gürer Müzeyyen Şevkin
Antalya Niğde Adana
Özgür
Özel Bedri Serter
Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Katılamıyoruz
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurunuz Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Endüstri Bölgesi Kanununun 5inci maddesi üzerine
söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Endüstri Bölgesi dediğimiz zaman, halka
sorduğumuzda, böyle teknolojik, bilim, endüstri, ileri teknolojiyle
kurulmuş yerler olarak düşünüyor halk -ve bizler- çünkü sanayi
bölgelerimiz var, sanayi sitelerimiz var, organize sanayi bölgelerimiz var. Bu
endüstri bölgelerinin de farklı bir yapıyla gelişmesi çok önemli
fakat uzun bir dönemdir bir türlü, Hükûmet, sanayicinin cebinden elini çekmedi.
Covid döneminde salma vergiler çıktı, ondan sonra genel sekreterlerin
organize sanayi bölgelerinde Hükûmet tarafından tayinleri ortaya
çıktı, şimdi de organize sanayi bölgelerindeki
Sanayici olan
arkadaşlarımız çok iyi bilir, bir işletmede maaş
ödemek, sigorta ödemek, elektrik parası ödemek sanayicinin her zaman
belini bükmekte. Bunu tahmin ediyorum, Bakan Yardımcımız da
sanayiden geldiği için onun da çok iyi bilmesi gerekiyor ondan dolayı
sanayici kendi ayakları üstünde uçmakta ve kendi ayakları üstünde,
Hükûmet ayaklarından çektikçe o bir yerlere gitmeye çalışmakta
ama maalesef ki hele bu son dönemde gelişen olaylarla artık
sanayicinin de son noktasına, son raddesine geldi.
Bu organize sanayi bölgeleri ve endüstriyel
bölgelerde de verilen kararlar
Yine, son verilen kararda
Cumhurbaşkanlığı sisteminde bütün her taraf, tek adama
bağlanmakta, diyor ki: Burası endüstri bölgesi olacak, burayı
kapatın, bu bölgeyi de A firmasına veriyorum. Bu kadar lüksü biz
neden teslim ediyoruz arkadaşlar Cumhurbaşkanına? Bizlerin
aklıselim bir çalışma sistemimiz yok mu? Buradaki bütün sanayici
arkadaşlara da soruyorum, Bakana da soruyorum: Neden biz bunu
değerlendiremiyoruz ki, tek insan mı var bu işlerin hepsine
karar verecek Türkiyede? Yetti arttı artık. Sanayici ayakta
-dediğim gibi- zor duruyor, borcunu harcını zor ödemekte. Bir de
Ben buraları kapattım. ÇED de tanımam, KED de tanımam ama
ben burada bu işi yapacağım, A firmasına vereceğim...
Aynen, İzmirde bir endüstriyel bölge var, tek firmaya verildi, o da
Cumhurbaşkanına çok yakın bir firmaya verildi; endüstri diye
yapılacak şey de 1 santimlik, 2 santimlik sac yapılacak, sac.
Böyle bir hayat yok ya, böyle bir sistem de yok.
Bir dönemler sanayinin biliyorsunuz ki
aslanları vardı, kaplanları vardı Türkiyede ta Özal
döneminden, 80den sonra gelen ama şimdi, son süreçte sanayicimizi kediye
çevirdik -kedi oldu sanayiciler- bir de kuyruğunu saraya
bağladık -ondan sonrası Allah kerim- sanayiciler ne
yapacağını şaşırmış vaziyette.
En yakın iktidarımızda iş gücü
alanlarını artırarak sanayimizin gelişmesini sağlamak
mecburiyetindeyiz. Yirmi yıldır sanayimizin geldiği noktayı
şimdi size tarif edeceğim: İtalyada 650 bin hektar sanayi
alanı varken, Fransada 955 bin hektar sanayi alanı varken,
Almanyada 1,5 milyon hektar sanayi alanı varken Türkiyede maalesef ki
280 bin hektar sanayi alanı var ve yirmi yıl sonra geldiğimiz
sonuç bu. Şimdi de endüstri bölgeleri diye bir tabir kullanarak, ÇED
raporlarını kaldırarak ayrıca bir organize sanayi bölgesi
ve sanayi alanı yaratmaya çalışıyoruz. Yarın öbür gün
Aklıma başka şeyler gelmekte. Ne gelmekte biliyor musunuz? Hani
şimdi millet parkları filan yapıyorsunuz ya, millet bahçeleri, millet
parkları bunların da alanları tutarsa -nasıl olsa ÇED
imkânı da kalktı- şehirlerin orta göbeğinde acaba 297 tane
endüstri bölgesi tayin edecek misin Cumhurbaşkanı diye
düşünmekten kendimi alamamaktayım. Yirmi yıldır Sanayi
Bakanlığı yapan tüm bakanlara sesleniyorum: Yirmi
yıldır ne yaptınız? İstihdamın en önemli
kaynağı olan sanayicinin ve sanayinin ipini her daim boynunda tutmaya
çalıştınız. Bırakın, bırakın ki
sanayici ilerlesin, büyüsün. Bizim iktidarımızda inşallah
sanayicimizle el ele, kol kola, en yüksek sanayi teknolojilerini kullanarak
onların bütün imkânlarını önlerine sunacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEDRİ SERTER (Devamla) Kesinlikle ket
olmayacağız, kesinlikle sanayicimizin önüne bir engel
koymayacağız, kesinlikle duvar olmayacağız. Çünkü Türkiye'nin
gelişiminde, Türkiye'nin büyümesinde, Türkiye'nin istihdam
kaynaklarının oluşmasında ve gençlerimizin işsiz
kalmaması için mücadele etmemizde fabrikalarımız çok önemli
unsurlardır. Hepinizin bildiği gibi, cumhuriyet kurulduğu
tarihte Atatürk, tren fabrikasını kurmuştur, ray
fabrikasını kurmuştur, uçak fabrikasını
kurmuştur, Sümerbank kurulmuştur; hepsini yerle bir ettiniz ya,
hepsini yerle bir ettiniz. Devlet sanayiden çekilecek. dediniz, devlet
marketçilik yapıyor. Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinin
Cumhurbaşkanı reklamını yapıyor. Nasıl bir
iş bu? Ben buna bir anlam veremedim.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesinin
teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ali Şeker Ömer Fethi Gürer
Kocaeli İstanbul Niğde
Cengiz
Gökçel Sibel Özdemir Tacettin
Bayır
Mersin İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurunuz Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri Kanununda
değişiklik öngören bir kanun teklifini görüşüyoruz. AKP, kanun
teklifiyle, yatırımların artmasını öngördüğünü
ifade ediyor, diğer yandan da belediyelerimizin yetkilerini elinden
alıyor, gelirlerini kesiyor. Oysa vatandaşlarımıza en
hızlı hizmeti belediyelerimiz veriyor. Bu teklifle, endüstri
bölgesinde detay imar planı zorunluluğu kaldırılıyor.
Doğru olan, detay imar planlarının belediyeler tarafından
yapılması; planların çevreye uyumlu ve belediye imar
planlarına uygun olması gerekli. İmar Kanununa göre mekânsal
standartlar ve değer artış payına ilişkin hükümler
belediye tarafından uygulanır. Belediye yetkisindeki mekânsal
standart belirleme ve değer artış payına ilişkin
yetkiler Bakanlığa devrediliyor. Bu, iyi niyetli değil. Bu,
belediyelerin gelirlerini azaltmaya yönelik bir durum.
Değerli arkadaşlar, burada şunu
söylemek isterim: Cumhur İttifakı CHPli belediyeleri
çalıştırmamak için elinden ne gelirse yapıyor. Aslında
iktidar bu davranışıyla vatandaşları cezalandırıyor.
Bakın, Mersin Büyükşehir Belediyemiz
vatandaşlarımıza en iyi hizmeti vermek için projeler üretiyor,
bunları bir an önce hayata geçirmek istiyor. Başkanımız
Sayın Vahap Seçer, Mersine ve Mersinliye hizmet etmek için
çalışırken iktidar belediyemizin yatırım ve hizmetle
ilgili taleplerine gereken onayları vermiyor.
Arkadaşlar, Erdemli ilçemiz, gerçekten
tarımıyla, deniz kenarındaki pozisyonuyla şirin bir ilçemiz
fakat koca Erdemlide bir otogar yok. Yerli ve yabancı turistlerin
geldiği ilçede maalesef otogar yok. Mersin Büyükşehir Belediyemiz 5
bin metrekare hazine arazisine otogar yapmak için geçen yıl kasım
ayında hazineden tahsis talebinde bulundu. Çevre, Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı bir
yıldır tahsisi onaylamadı, Belediyemiz onay bekliyor. Siz,
CHPli belediyeleri değil, vatandaşlarımızın
aslında hizmet almasını engelliyorsunuz.
Mersin, tarım, ticaret ve turizm kentidir.
Mersin Büyükşehir Belediyemiz, muz ve çilek diyarı Anamurda ve
Bozyazıda modern birer hal yapmak istiyor. Mersin Büyükşehir
Belediyemiz hazineye Anamur hali için 3, Aydıncık hali için 2 kez
talep yazısı yazdı. Bu yazıya cevap verilmedi
arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum, cevap verilmedi. Mersini düşman
gibi görüyorsunuz ama Mersinli bunu biliyor ve hak ettiğinizi de
inşallah verecek.
Büyükşehir Belediyemiz projeleri hayata geçirsin,
vatandaşlarımız hizmete kavuşsun istiyoruz ama engelci bir
anlayışınız var, maalesef
vatandaşlarımızın hizmete ulaşmasını
engelliyorsunuz.
Mersin'de Atatürk Parkımız var, 135 bin
metrekareden büyük bu parkımız 1950li yıllarda Mersin
Limanı yapılırken deniz dibinden çıkarılan
malzemelerle yapıldı. Atatürk Parkı, Mersinin kent
hafızası, kentin nefes alma alanı. Mersinliler bu parkla
festivali tanıdılar, fuarı tanıdılar, lunaparkı
tanıdılar. Mersinli fakir ailelerin çocukları bu parkla denize
ulaştı, denizi tanıdı. Bu parkın tahsisi 7
Şubatta bitti, geldik ekim ayına, sekiz ay geçmiş, tahsis
yapılmadı. Belediyemiz parkın çevre bakımını
yapıyor ama denizden gelen dalgalar parkın kıyısını
tahrip ediyor. Tahribatı Belediyemiz onarmak istiyor, parkı güzelleştirmek
istiyor ama Mersin Büyükşehir Belediyemiz bunları yapamıyor.
Neden? Bakanlık maalesef bunu da onaylamıyor. Bu, Mersine
düşmanlık değil de nedir?
Arkadaşlar, Mersinimize bir nükleer santral
yapıldı; doğruluğu, yanlışlığı
tartışılır ama bir gerçek var ki santralin
yapıldığı Büyükecelide nüfus hızla artıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Başkanım,
önemli.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Buraya da
Büyükşehir Belediyemiz, insan sağlığını
önemsediği için bir atık su arıtma tesisi yapmak istiyor ama
beş aydır Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı arazi tahsisini
yapmıyor. Arkadaşlar, konu insan sağlığı ya! bunu
onaylamayacak da bir bakanlık hangi hizmeti onaylayacak?
Değerli arkadaşlar, aslında çok daha
vahim olan başka bir durum var. Mersin Mut ilçesinde meslek yüksekokulumuz
var ancak tek yataklı devlet yurdu Mut ilçemizde yok. Mersin
Büyükşehir Belediyemiz Mut ilçemizin eski devlet hastanesine öğrenci
yurdu yapmak için orayı da Bakanlıktan talep ediyor, tahsis istiyor
ama maalesef Mersin Büyükşehir Belediyemizin bu tahsisine de Bakanlık
onay vermiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Başkanım,
hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, söyledim, yine söyleyeceğim; Cumhuriyet Halk Partili
belediye başkanlarımız aslında gerçekten ezberlerinizi
bozdu. Yaptıkları projelerle, yatırımlarla, hizmetlerle
sosyal belediyecilik anlamında Türkiyede bir başarı hikâyesi
yazıyorlar. Aslında siz bunları hazmedemiyorsunuz, engellemeye
çalışıyorsunuz; ne kadar engellerseniz engelleyin
belediyelerimiz hizmetini yapacak, ülkemizde yerel yöneticilik anlamında
çığır açtılar, bunu iktidarla
taçlandıracağız diyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu lafımı
unutmayın: Eğer hizmetleri engellerseniz, Allah da buna müsaade
etmez, kulu hiç müsaade etmez diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı
Görüşülmekte
olan Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin birinci fıkrasında yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İbrahim
Halil Oral
İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili
Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Endüstri Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Bartının
Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciasında hayatını
kaybeden madencilerimize Yüce Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.
Facianın yaşanmasından birkaç saat
sonra Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
talimatlarıyla Konya Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Yokuşla
birlikte Amasraya intikal ettik, maden alanında incelemeler yaptık,
hastanelerde, cenaze evlerinde maden şehitlerimizin ailelerini
acılı ve kederli bir şekilde dinledik. Hastane önünde gece
yarısı bekleyen annelerin, babaların, eşlerin,
evlatların gözlerindeki korkunun ve acının tarifi yoktu. Toprağın
altından rızkını çıkarmaya çalışan
emekçilerin toprağın altına ebediyen girmesinin ise
açıklaması mümkün değildir. Kazı alanında asla siyaset
yapmadık ama Batının 50li, 60lı yıllarda
çözdüğü ve rafa kaldırdığı sorunları 2022de hâlâ
yaşamanın vebali büyüktür. Yirmi yıldır ülkeyi yöneten
iktidarın hâlâ kazaya, kadere sığınması ise en hafif
tabirle aymazlıktır, tükenmişliktir ve çaresizliktir. Yirmi gün
önce önce güvenlik diye fotoğraf çektiren Sayın Bakan, yirmi gün
sonra yaşanan felaketin üstüne, evvelki gün burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında sanki başka bir ülkenin
bakanıymış gibi konuştu. Bir ara, ölen madencilerimizi
suçlu çıkaracak sandık. Sayın Bakan yapacağız
edeceğiz demek yerine Yapamadık. diyerek sorumluluğunu üstlenip
istifa etmeliydi. İstifa onurlu bir davranıştır, keşke
en azından bunu yapabilseydi. İşte o zaman Allah'a ve vicdanlara
verebileceği bir hesap olabilirdi.
Değerli milletvekilleri, Almanya'da kırk
üç yıldır ölüm olayı yaşanan maden kazası meydana
gelmemiştir, İngiltere son büyük maden kazasını 1910lu
yıllarda yaşamıştır. Bizdeki gibi felaketler ise Çin
gibi insan hayatına değer vermeyen ülkelerde yaşanmaktadır
maalesef. Almanya'nın yapıp da bizim
yapamadığımız şey nedir Allah aşkına? Haşa,
Yüce Allah Almanları, İngilizleri bizden çok mu seviyor?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Pek çok Batı ülkesinin
yaptığını yapamayıp kadere sığınanlara
bir kıssa anlatmak istiyorum. Hazreti Ömer'in hilafeti devrinde
Şamda bir veba salgını baş göstermişti. Bunu haber alan
Halife Ömer yolunu Şamdan geçmeyecek şekilde
değiştirmiştir. Bunun üzerine Ashaptan Ebu Ubeyde şöyle
buyurmuştur: Allahın kaderinden mi kaçıyorsun ya Ömer? Hazreti
Ömer ise şöyle cevap verir: Allahın kaderinden yine Allahın
kaderine kaçıyorum. Yani tercih ve irade insandadır,
çalışma ve emek insanın kendisinin görevidir. Yani
Somanın, Ermenekin, Bartının vebali sizin
sorumluluğunuzda ve boynunuzdadır; bundan, vicdanınızdan
tarih boyunca asla kaçamayacaksınız.
Saygıdeğer milletvekilleri, içimiz
yanarken başka konularda konuşmak bize zor geliyor ama iktidarın
her alanda tedbirsizliği ve ciddiyetsizliği ilke edindiğini
görüyoruz. Görüştüğümüz teklifte yeni yatırımlarla
alakalı ÇED raporu gerekli değildir. kararının yeterli
olması düzenlemesi son derece yanlıştır. Bir sanayi
yatırımı varsa onun çevreye etkisinin olmaması da
düşünülemez.
Sanayi bölgelerimizin gelişmesi, yeni sanayi
bölgelerinin açılması önemlidir. Kalkınma ve istihdamın
yolu da buradan geçer ancak sanayi bölgelerinin çevremize, insanımıza
vereceği zarar kalkınmadan da istihdamdan da önemlidir.
Yaşayacak bir dünyamız olmazsa ne yapalım kalkınmayı
ve ne yapalım istihdamı?
Kıymetli milletvekilleri, Ankaradan bir örnek
vermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Mamak ve Çankaya ilçelerimizin mahallelerinin
bazılarında taş ocakları mevcuttur. Özellikle
Kutludüğün, Kıbrısköy ve çevresi bu tesislerden muzdariptir.
Hava kirliliği, toz yoğunluğu, suların kirlenmesi,
patlamaların verdiği zararlar, niceleri çevreyi ve insan
sağlığını tehdit etmektedir. Bu tesislerin ÇED
projelerinde taş çıkarımı biten alanları ıslah
etmesi yükümlülüğü bulunmaktadır. Gelin, hep beraber Kutludüğüne
ve Kıbrısköye gidelim. Bir tane dikilmiş ağaç var mı?
Bir tane doğru düzgün kapatılmış bir ocak bulabilir miyiz?
Asla bulamayız. İşte, gerçek budur ancak maalesef yetkililerin
gözleri görmüyor, kulakları duymuyor. Kalkınma. diyerek çevre talan
edilmekte hem de bu Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıplak gözle
bakılıp görülebildiği bir mesafede, başkentte
yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, son cümlelerim, lütfen bitirebilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Şimdi, siz bunu bile bile ÇED Gerekli
Değildir hükmünü içeren düzenlemeler getiriyorsunuz. İşte bu
iş Türkiyeye ve Türk insanına düşmanlıktan başka bir
şey değildir.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin dahil edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal
Aydemir
İstanbul Bitlis Bingöl
Dirayet
Dilan Taşdemir Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Ağrı İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; bir
haftadır Bartın'daki faciayı konuşuyoruz, oradaki ihmalleri
detaylıca ortaya koyduk, çıkan sonuç şu: Doğaya ve insan
sağlığına rağmen bir kalkınmacılık
savunulamaz. Çünkü maden sektöründe kazanan birileri var, onlar da maden
şirketlerinin patronları; kaybedense hem doğa hem de insan.
Aynı şey, aynı gerçek bugün gelen kanunda da geçerli. Burada bir
sanayileşmeyi konuşmuyoruz, burada ülkenin yer altı ve yer üstü
varlıklarının patronlara peşkeş çekilmesini
konuşuyoruz. Bugün Türkiye'de açlık ve yoksulluk diz boyu;
milyonlarca işçi ve emekçi yarınını düşünmek zorunda,
ekmek alamaz durumda ama aynı Türkiye'de rekor üstüne rekor kıran kâr
oranları var, şirketler ve bankalar rekor üstüne rekor
kırıyor. Demek ki bugün tartıştığımız,
işte AKP'nin söylediği Siz kalkınmaya mı
karşısınız? cümlesine, evet, bu tür bir kalkınmaya
esastan karşı çıktığımızın bir kez daha
altını çiziyoruz. Doğaya ve insan canına rağmen bir
kalkınmacılık yoktur, bunu reddediyoruz ve şirketlerin
kasalarını dolduran anlayışı da reddediyoruz
Şimdi, bu kanunda dikkat çekici bazı
başlıklar var, bunların bir tanesi Cumhurbaşkanına
yeni ek yetkiler vermek. Sanırsınız ki Cumhurbaşkanı
yetkisiz. Zaten başkanlık sistemi denilen model de işleri
hızlandırmak için gelmişti, sonucu ortada. Şimdi, zaten
Cumhurbaşkanı acele kamulaştırma kararlarıyla parsel
parsel dört bir yanda arazileri kamulaştırıyordu yani bunun
önünde hiçbir engel yoktu. Yine, bir diğer başlık da bürokratik
süreçleri kolaylaştırmak. Zaten başkanlık modeli bunu
yapmak için gelmişti, yetmiyor yani para hırsı, rant
hırsı maalesef öylesine bir boyuta gelmiş ki yetmiyor;
bunları doyuramıyor bu millet, bu coğrafya bu insanları
maalesef doyuramıyor.
Şimdi, zannedersiniz ki ortada bürokratik
engeller var, hukuk var, bu doğa cinayetleri engellenebiliyor; tam
tersine, hiçbir biçimde böyle bir tablo yok.
Bakın, Marmaris SİNPAŞta hukuk
dışı bir inşaat sürüyor, Muğla Menteşe Çimento
Fabrikası Projesinde yine aynı şekilde. İkizköyde yine
aynı şekilde halk ormanları devletten, şirketlerden
korumaya çalışıyor. İkizdere'de yine aynı şey
geçerli. Şirket istemiş, iktidar, mahkemeler, kolluk güçleri emir
telakki etmiş, yine orada da kamulaştırma
gerçekleşmiş. Yani bütün doğa yıkımı bu
kamulaştırmalar üzerine gerçekleşiyor.
Bakın, bir tane ÇED süreci kalmış
elimizde, o ÇED sürecinin de sağından solundan dolanarak
aşılıyor ya da yok sayarak yine projeler devam ediyor. Hâl böyleyken
bunu daha da hızlandırmanın telaşına düşmüş
AKP.
Şimdi, bakın, sadece bir örnek vermek
istiyorum: Bunlardan bir tanesi Trabzon Yatırım Adası Projesi.
Bakın, Karadenizin sahilinin ne hâle geldiğini sahil yolundan
biliyoruz. Karadenizin sahili çok kıymetli, çok da sınırlı
aynı zamanda, büyük bir basınç altında fakat yetmiyor, AKP'ye
para lazım, Allah bilir, bu projelerde açığa çıkacak
olanakları çoktan satmışlardır bile, çoktan satmışlardır
bile.
Şimdi, bakın, yaklaşık
Yine, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi
var, orada da aynı yıkımla karşı
karşıyayız. Seyhan ve Ceyhan deltalarının
devamında kumul ekosistemi tehdit ediliyor. Yine, burada da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Bitiriyorum.
Dolayısıyla ne var ne yok
satacağız, birilerini daha çok zengin edeceğiz, ekosistem
katledilecek, insan sağlığı yok edilecek; buna hep birlikte
karşı çıkmak zorundayız, bunun için hep birlikte mücadele
etmek zorundayız diyorum.
Teşekkür ediyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinde yer alan yürürlükten kaldırılmıştır
ibaresinin ilga edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu İsmail
Koncuk
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
Buyurunuz Sayın Koncuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin 7nci maddesiyle ilgili
İYİ Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere
huzurlarınızdayım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
İYİ Partinin gasbedilmeye çalışılan RTÜK üyeliği
konusunu kınadığımı ifade etmek istiyorum.
İnşallah, bu yanlışı yapmadan düzeltme imkânı
bulunur, yoksa bunu sineye çekmemiz, unutmamız mümkün olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, evvelsi gündü,
yanıma Diyanet İşleri Başkanlığından bir
grup geldi, daha önce de şeflerimiz ziyaret etti. Biliyorsunuz, 3600
düzenlemesi yapıldı, burada da uyardık, Bir hayır
yapıyorsanız tam anlamıyla yapın. diye uyardık ama
yapmadınız, hiyerarşik düzeni bozdunuz. Dolayısıyla,
torba yasalar gündeme geliyor, umarım önümüzdeki süreçte
şeflerimizin, uzmanlarımızın uğradığı
mağduriyet giderilir. Mesela, bakın, Diyanet İşleri
Başkanlığında imamlar 3600 aldı, hayırlı
uğurlu olsun ama imamların daha üstünde olan APK uzmanları 3600
dışında bırakıldı. Yani bu haksızlığı
vatandaşlarımızın, memurlarımızın kabul
edebilmesi mümkün değil. Onun için, önümüzde bir imkân var, bu yönüyle
3600 haksızlığı düzeltilmeli ve 1inci dereceye düşen
bütün memurlar 3600 kapsamına alınmalıdır. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, dün Artvinin
Kemalpaşa ilçesinin Millî Eğitim Müdürü görevden alındı,
Adem Cengiz. Merak ettim Ya, bir millî eğitim müdürü neden görevden
alınır? diye bir araştırdım, soruşturdum. Ne
yapmış? Her günkü yolu üzerinde bir kaza olmuş, tır
kazası; tedbir alınmasını istemiş Millî Eğitim
Müdürü Artvin Kemalpaşanın. Türkan Saylana rahmet dilemiş. Eğitimci,
siyasi fikirleri de belki de Türkan Saylanla uyuşmayabilir ama rahmet
dilemiş. Vay sen misin bunu yapan! Soruşturma geçiriyor ve görevden
alınıyor. Hatırlarsanız, Artvinin Kemalpaşa ilçesinde
bir kaymakamın öğretmeni sınıftan kovduğu bir olay vardı;
öğretmen öğrenciyi tuvalete götürmüş, kaymakam da
sınıfa giriyor, kaymakamdan sonra öğretmen girince elini
uzatıyor Hoş geldiniz. diyecek, kaymakam öğretmeni kovdu. Ve
bu öğretmene bu Adem Cengiz, İlçe Millî Eğitim Müdürü sahip
çıktığı için birçok kişi Adem Cengize düşman
oluyor, bu olayla başlıyor düşmanlık. Siyasi baskılar
görüyor, bilhassa iktidarın ilçe başkanından siyasi
baskılar görüyor ama adam devlet adamı, görevini yapıyor.
Görevini yapıyor, baskıya boğun eğmiyor; mevzuat, kanunlar,
vicdanı neyi gerektiriyorsa onu yapıyor ve görevden
alınıyor. Değerli milletvekilleri, bu kabul edilemez bir
durumdur ya! Bu nasıl kabul edilebilir! İl Millî Eğitim
Müdürlüğü, Valilik bir açıklama yapıyor Efendim, Türkan Saylan
meselesinden görevden almadık. diye. Soruşturma raporunu inceleyin.
Yalan söylemeyin ya! Çıkın, yaptığınız şeyin
arkasında durun bari! Son derece başarılı bir Millî
Eğitim Müdürü; görevden alınmasını ne Artvin
Kemalpaşadaki velilerimiz ne de eğitim çalışanları,
öğretmenlerimiz kabul etmiyor, reddediyor. Kamu vicdanında mahkûm
oluyorsunuz, kamu vicdanında! Yani bir yandan İYİ Partinin RTÜK
üyeliğini gasbederken bir yandan da kendi getirdiğiniz
bürokratların doğru hareketlerini bile sindiremiyorsunuz, görevden
alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Buradan
Sayın Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özere sesleniyorum:
Kurumunuzun yöneticilerinin de öğretmenlerinin de haklarını
koruyun. Koruyun diyeceğim ama Mahmut Özerden de böyle bir feraseti
beklemediğimi de burada ifade edeyim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Ama tarihe not düşmek
adına bunu burada söylemek zorundayım diyorum.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 341 sıra sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci
maddesinde geçen 4/B ibaresinden sonra gelmek üzere sayılı
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Kocaeli Manisa İzmir
Müzeyyen
Şevkin Çetin Osman Budak Hasan Baltacı
Adana Antalya Kastamonu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kastamonu
Milletvekili Sayın Hasan Baltacı. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Amasra'da cuma günü yaşanan faciada 41
işçimizi, 41 madencimizi kaybettik. Bu acıyı yüreğinde
hisseden herkesin başı sağ olsun. Dün burada Amasra için bir
araştırma komisyonu kuruldu, daha öncekilerde olduğu gibi. Ama
bu acıların bir daha yaşanmasını istemiyorsak bu
Komisyonun akıbeti Soma'ya benzememeli, bu Komisyonun akıbeti
Kadına Şiddet, Darbe ve Muhtıraları Araştırma
Komisyonları gibi komisyonların akıbetine benzememeli; bunun
için sonuna kadar takipçisi olacağız. Faillerle hesaplaşana
kadar da bu dava bitmeyecek çünkü failleri biliyoruz, bu facianın
sebeplerini biliyoruz. Bu facianın sebebi, gözü rant, dili para
diyenlerin ihmalidir, liyakatsizliğidir; denetimsizliktir,
cezasızlıktır, ele geçirilmiş bir yargı düzenidir, yok
sayılan Sayıştay raporlarıdır, bitirilen sosyal
devlettir, yok edilen cumhuriyet değerleridir, teslim alınan
sendikalardır, rafta kalan komisyon raporlarıdır,
aşırı üretim baskısıdır, ucuz iş gücü
piyasasıdır, kömürden elde edilen siyasi ve ekonomik ranttır,
özelleştirmelerdir, taşeron sistemidir, yöneticilerin arsızlığıdır,
vicdansızlığıdır organize bir kötülüktür; sonuçta
yönetenlerin tercihidir. Ve esasında, bu facia da öncekiler gibi
emeğe ve alın terine, doğaya ve çevreye karşı
yürütülen kapsamlı, açık ve acımasız bir muharebenin
sonucudur. İşte bu nedenle, madenlerde 3 işçinin yapması
gereken işi 1 işçi yapıyor. Bu yüzden, Amasra'da 1.145 işçi
çalışması gerekirken 622 işçi çalışıyor. Bu
nedenle, dünyada grizu patlamaları gündemden çıkarken hâlen
Türkiye'de grizu patlamalarında madenciler ölüyor. İşte bu
nedenle, iş cinayetlerinde Avrupa 1incisi, dünya 3üncüsüyüz.
İşte bu sebeple, cumhuriyet tarihindeki en fazla işçi cinayeti
bu iktidar döneminde, sizin döneminizde işlenmiştir. Tam da bu
nedenle, facianın üzerinden altı gün geçmesine rağmen tek bir
kişi bile tutuklanmamıştır. 8 işçinin ölümünden
sorumlu Kazım Eroğlu'nun TTK Genel Müdürlüğüne atanması bu
yüzdendir. Onun için, Soma'da madenciyi tekmeleyenler bugün Frankfurt'ta ticari
ateşe yapılmıştır, euro üzerinden maaş
bağlanmış, ev kirası ve tüm masraflarını devlet
üstlenmiştir. İşte bu nedenle, Soma'da hâkimler ve Yargıtay
üyeleri değiştirilmiştir. Bu nedenle, geçen gün bu kürsüde
Amasra'yı konuşurken Sayın Enerji Bakanının yüzü hiç
kızarmamıştır! İşte bu nedenle,
kayıplarımız kaderin planı değil, piyasanın
kurallarıdır. İşte bu nedenle, Somada, Ermenekte,
Kürede, Kozlu'da madenlerde, Bozkurt'ta sel felaketinde olduğu gibi,
Çorluda tren kazasında yaşadıklarımız bitmeyen,
kanatılmaya devam eden büyük ve derin bir acıdır.
Değerli milletvekilleri, bundan kırk iki
sene önce yapılan 12 Eylül darbesinin amacını dönemin TİSK
Genel Başkanı şöyle ifade etmişti, Bugüne kadar hep
işçiler güldü, artık gülme sırası bizde. demişti.
Evet, doğrudur, kırk iki senedir bu ülkede işçilerin yüzü hiç
gülmemiştir, emekçilerin yüzü hiç gülmemiştir; yirmi senedir de kan
ağlıyorlar. Elbette, Somada Gülsüm Çolak hâlen kapıda oğlu
işten gelecek diye bekliyorsa, Ermenekte Ayşe Gökçe Oğlum
yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı? diye hâlâ acı çekmeye
devam ediyorsa, bugün de Amasrada on bir ay önce yuva kuran Mehmet Bulutun
eşi Buse Bulut ağlıyorsa, Mustafa Çelikin 5 yaşındaki
oğlu Hüseyin Talha babasız büyüyecekse, Fadime Ak oğlunun
yasını tutuyorsa 12 Eylül rejimi AK PARTİ eliyle
yaşatılmaya devam ediyor demektir. (CHP sıralarından alkışlar)
Aslında AK PARTİ iktidarı ve tek adam rejimi 12 Eylülün en uç
noktasıdır; en sivri, en keskin, en acımasız ve
dolayısıyla en iki yüzlü hâlidir. Onun için bu kadar çok
canımız yanıyor, onun için bu kadar çok bedel ödüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HASAN BALTACI (Devamla) - Ama bu düzenin de
değişeceği zaman yakındır. Emeğin ucuz,
ekmeğin pahalı olduğu bu düzeni değiştireceğiz,
değiştirmeliyiz. Cumhuriyetin 2nci yüzyılında emeğin
değerli olduğu, ekmeğin bol olduğu ve adil
paylaşıldığı bir düzeni kurmalıyız, kuracağız.
Yapmamız gereken bir tek şey var; Rıfat Ilgazın
dediği gibi, bu kara yazıyı alnından silip kendi öz
yazını kendin yazmalı. Öz yazısını yazacak
olanlar kötüye karşı iyilerle, zalime karşı mazlumlarla,
yalana karşı gerçeklerle yan yana durmayı başarmalıdır,
başaracaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan Kanunun
ibaresinin yasanın şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal
Aydemir
İstanbul Bitlis Bingöl
Dirayet Dilan Taşdemir Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Ağrı İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bingöl
Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
yaklaşık bir ay önce muhalefet kulisi
çalışanımız, çok sevdiğim emektar Sezgin Okur,
geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi,
kendisine Allahtan rahmet, öncelikle ailesine ve mesai arkadaşlarına
sabırlar diliyorum.
Arkadaşlar, 4 Ekim akşamı gece saat
on buçukta Bingöl ili Karlıova ilçe binamız kurşunlandı,
gece saat on buçukta arkadaşlar. Bakın, bu kurşunlama işini
yapan kişi Karlıova İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünde
memur olarak çalışmakta. Bu vakadan sonra gözaltına
alındı, suçunu ikrar etti; bu bir günlük gözaltından sonra da
serbest bırakıldı. Şimdi, Genel Kurulda, özellikle AKP ve
MHP gruplarına Bir anlık empati kurun. diyorum. Böyle bir
saldırı, Karlıova (Kanıreş) AKP ilçe binasına
yapılmış olsaydı, bu kişinin akıbeti ne olurdu?
En başta, bu kişi memuriyetten derhâl, ivedi bir şekilde
açığa alınırdı, daha sonra tutuklanırdı,
tutuklanma sonucunda mutlaka ve mutlaka bir hapis cezasıyla
cezalandırılırdı ve memuriyetine de son verilirdi. Ama
gelin görün ki, bu kişiye bu işi organize bir şekilde
yaptıran güçler her kimse, bu kişinin arkasında, bu kişiyi
korudular ve bu kişi hâlen Karlıova İlçe Millî Eğitim
Müdürlüğünde memuriyet görevini ifa ediyor. Takdiri Sayın Genel
Kurulun adalet duygularına bırakıyorum. Buradan, özellikle,
Kanıreş ilçemizi ziyaret ettiğimizde bana aynen şunu
söylediler, dediler ki: Sayın Vekilim, Meclise gittiğiniz zaman
mutlaka bizim bu duygularımızı, düşüncelerimizi yüksek
sesle ifade edin. Ben de buradan
(*) diyorum,
Kanıreş halkını Meclis kürsüsünden selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bir diğer konu: 14 Haziran
2020de Yedisuda, Karlıovada bir deprem meydana geldi. Depremde de
özellikle Yedisuda bulunan Elmalı ve Dinarbey köyleri başta olmak
üzere çok ciddi bir zayiat yaşandı. Burada yaşayan
köylülerimizin özellikle konutlarına ve hayvan barınakları
olarak kullanmış oldukları mülklerine maalesef ağır
hasarlı tespiti yapıldı ve depremin akabinde bölgeyi ziyaret
eden başta İçişleri Bakanı, Çevre Bakanı ve ilgililer
tarafından bir yıl içerisinde depremzedelerin evlerinin ve hayvan barınaklarının
yapılıp kendilerine teslim edileceği söylendi. Aradan tam iki
yıl geçmesine rağmen, ağır hasarlı evlerin ve hayvan
barınaklarının yıkım ihalesi
yapıldığı için, yine bir yandaş firmayı
zenginleştirme saikiyle hareket edildiği için
Bakın, AKP Grubu,
şu fotoğrafta hepinizin annesi, ninesi var; bu, Hase Adıbelli,
Yedisu Elmalı köyünde yaşıyor, çok ileri derecede alzaymır
hastası. Bu kadına bir günlük müsaade verilmedi; bakın, evi
kolluk tarafından üzerine, başına yıkıldı, elleri
kelepçeli bir şekilde evinden çıkartıldı. İşte
AKP Hükûmeti, işte siz busunuz, siz busunuz; siz gücünüzü alzaymır
hastası 75 yaşındaki kadınlar üzerinde pratiğe
geçiriyorsunuz.
Bir başka husus da tabii, Leyla Güven
arkadaşımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Leyla Güven
arkadaşımız, başta bir kadın, bir Kürt siyasetçi,
Hakkâri halkının yüzde 77 oyuyla seçilmiş ve halk iradesi
arkasında olan bir Kürt siyasetçi. AKP iktidarı, Leyla Güven'den
intikam almak için, seri bir şekilde, her zaman yaptığı
gibi, yargıyı bir intikam aracı hâline getirdi. Bakın,
Leyla Güven hakkında kaç tane ceza verilmiş: Altı yıl üç ay
örgüt üyeliğinden, bunun infazı yapılmış; yirmi iki
yıl üç ay, şu an tutuklu olduğu dosya; beş yıl,
ayrıca verilen bir ceza Yargıtayca bozulmuş ve yine on bir yıl
yedi ay 3 konuşmasından dolayı kendisine ceza verilmiş.
Toplam kırk beş yıl üç ay; bununla da bir empati kurun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bağlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın,
yarın öbür gün, yedi ay sonra, sekiz ay sonra bu sıralarda, büyük bir
ihtimalle muhalefet sıralarında oturacaksınız. Bir empati
kurun, bir empati kurun; size çeşitli
Örnek, mesela: On altı
yıl boyunca Bank Asyaya Genel Müdürlük yapmış birini götürüp de
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı yaptınız, değil
mi? Bunu yapan kişi kimse, terör örgütüne yardım, yataklık ve
destek verme iddiasıyla yargılanıp örgüt üyeliğinden ceza
alabilir. Bugün yaptıklarınız yarın sizin
karşınıza çıkar, çıkacaktır.
Bundan dolayı, hukukun ve hakikatin egemen
olduğu bir Türkiye toplumu dileğiyle tüm Meclisi selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.27
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
341 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 8 ila 15inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz gün yani 17
Ekimde Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden kazasında
41 vatandaşımızı maalesef kaybettik, Allah rahmet eylesin.
Bu kayıplar milletçe içimizi yaraladı. Cenazeler toprağa
verilirken feryatlar göğe yükseldi ancak bakanların ve Sayın
Cumhurbaşkanının bölgeye ziyareti ve sarf ettikleri sözler
acımızı katmerledi. Hiç kimse ortada can kayıpları
varken bunu kaderle, tevekkülle, sabırla izah etmeye cüret etmemelidir.
Devlet yetkililerine düşen, devlet çarkını hızla
çalıştırarak suç faillerinin asli ve ferî
sorumlularını ortaya çıkarmaktır.
Değerli arkadaşlar, bugüne kadar ne
Karadon faciasında ne Kozluda ne Somada ne Ermenekte verilen sözler
hakkıyla yerine getirilmemiştir. Soruşturmalar usulen
yapılmış ve sonuç alıcı bir iş ortaya
çıkarılamamıştır. Dikkat ediniz, Amasradaki Türkiye
Kömür İşletmeleri işletmesinin bir uzantısı olarak
buraya atanmış olan kişinin yani Genel Müdürün geçmişte
yine Kozludaki maden kazasındaki sorumluluğu nedeniyle hapis
cezasına çarptırılan bir kişi olduğu ortaya
çıktı. Bunları kim, niye himaye ediyor? Para, güç ve imkân peşinde
koşan, kendi vatandaşını sömürülecek bir meta hâlinde gören
bir zihniyet aynılarını yapmaya devam etmeyecek mi? Bu durumda
Ermenek ve Soma olaylarından çıkarılan ders uyarınca
AKPden farklı bir sonuç beklemiyoruz. Einstein ne diyor? Aynı
şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallıktır.
Binaenaleyh değerli arkadaşlar, AKP tükenmiştir, AKP
bitmiştir; hâlâ kadere vurgu yapmaları bunun açık bir
kanıtıdır.
Şimdi bize sorabilirsiniz: Ne yapmak gerekir?
Öncelikle iş idari bir soruşturma konusudur; teftiş
kurulları harekete geçirilebilir, hiyerarşik denetim işletilebilir,
il yönetimi mekanizması çalıştırılabilir ancak bütün
bunlar yüzeysel değil gerçek anlamda yerine getirilmelidir. Diğer
taraftan idari soruşturmalar tamamlandıktan sonra konu yargıya
intikal ettirilmelidir. Şu anda idari soruşturma devam ederken alanda
adli soruşturma ve kovuşturma devreye girerse bu işten
sağlıklı bir sonuç almak mümkün değildir. Gerçi AKPnin her
işi karmakarışıktır; şova, reklama, göz boyamaya
dönük birtakım faaliyetlerden ibarettir. Orman yangınları,
seller, depremler, geniş çaplı yangınlar ve büyük trafik
kazaları, tren kazaları bunlara birer örnektir. Devleti fethetme,
ele geçirme saikiyle hareket eden bu cenahta kendilerinden
olmadıklarını düşündükleri her kişi ve gruba karşı
bir husumet, bir ötekileştirme, bir dışlama anlayışı
vardır; bunu yirmi yıldır yenemediler, ne diyelim, Allah
ıslah etsin.
Şimdi, sizinle bir söz
paylaşacağım. Söz şöyle, diyor ki: Tatbik eden, icra eden
karar verenden daima daha kuvvetlidir. Bu söz devletimizin kurucusu ve
kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürke aittir. Peki, bu söze
dayalı olarak Amasra olayına nasıl bakmalıyız?
Bartın ilinin il kriz merkezi yok mu, kriz merkezi ne gibi işler
yapmıştır, bunları biliyor muyuz? Hayır. Karar
vericiler olay mahalline yığılmışlar, tüm medya karar
vericilerin mesajını veriyor ama tatbik ve icra eden ne yapıyor
belli değil. Zannediyorum, devlet büyüklerini koruma planına göre
ağırlıyorlar ve uğurluyorlar. Ezcümle, bu devlet
yönetilmiyor arkadaşlar, sadece yönetiliyormuş gibi
yapılıyor.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta sansür
yasa teklifi Parlamentodan geçirildi. İktidarın sosyal medyayı
denetim altına alma girişimi olan sansür yasası sosyal
medyanın bütünüyle yandaş medyaya dönüşmesi sonucunu doğuracaktır.
Otokrasinin en önemli göstergelerinden biri olan bu uygulama ne AKPye ne de
Türkiye'ye yarar getirmeyecektir. Baskıyla, dayatmayla, tek seslilikle
amaca gitmeye çalışanlar dün olduğu gibi bugün de kesinlikle
kaybedeceklerdir. Kamu düzeni genel sağlık genel güvenlik ve
kamu barışı gibi genel deyimlerin arkasına saklanarak
iletişim özgürlüğüne vurulan darbe bumerang gibi dönecek, bunu
yapanları çarpacaktır.
Burada bu meseleyi noktalarken seçim sürecine
doğru hızla giden Türkiyemizin sağlıklı, güvenli bir
seçim yapma başarısını göstermesi uluslararası toplum
açısından Türkiye'nin karnesinde müspet bir puan olarak
yansıyacaktır ama seçim hilelerinde ısrar, hele hele iktidar
tarafından dayatmayla hileye teşebbüs ve seçimin lekelenmesi asla
kabul edilemez. Bir kere, tüm
partilerce güvenilir bir seçmen kütüğünün oluşturulmasına dikkat
edilmesi oldukça önemlidir. Mükerrer oya dikkat etmek lazım; il ve ilçe
seçim kurullarının oluşumu hakkında 298 sayılı
Kanun'da değişiklik yapıldığı için olası
şaibelere kapı aralanmıştır. Vatandaşlık
hukukunu bozmaya da kimsenin hakkı yoktur. Türk
vatandaşlığı basite alınacak bir iş
değildir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Önüne gelene vatandaşlık dağıtarak bu yolla oy devşirmek
ilkelliktir, âcizliktir. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın oy kullanmasına antidemokratik yolla
müdahale edilmemelidir; bu aslında aynı zamanda ağır bir
suçtur. Evet, Yüksek Seçim Kurulu, Adalet Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı ve
Cumhurbaşkanlığı, seçimi mevzuata ve hakkaniyete uygun
olarak yaptırmakla mükelleftir.
Değerli arkadaşlar, yirmi yıldır
endüstri bölgeleri üzerinde hiçbir ilerleme yapmayan AKP'nin bugün endüstri
bölgelerine hevesli olmasının anlamını çözmeye
çalışıyorum. Bayram değil, seyran değil bu işe
niye girildi? Endüstri bölgelerinde acaba yeni bir kaynak, yeni bir para kokusu
mu var ki çözüm bekleyen onca sorun varken endüstri bölgeleri gündeme
getirildi. 4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu 2002
yılında çıktığı hâlde hala beklemedeydi.
Değerli arkadaşlar, endüstri bölgeleriyle
yakın ilişkisi olan serbest bölge uygulaması ve serbest
bölgelerin işleyişinde görülen derin aksaklıklar hâlâ çözüm
beklemektedir. Örneğin, ısrarla Mersin Serbest Bölgesi hakkında
başvurularımız olmasına rağmen hiçbir talep
karşılanmamış, hak sahipleri âdeta
cezalandırılmıştır; bölgenin vergi, yönetim, mülkiyet
sorunları çözüme kavuşturulmamıştır. Dâhilde
İşleme Rejimi AKP iktidarının kötü yönetimi nedeniyle
istismar konusudur. Evet, bu nedenlerle serbest bölge üzerinde iktidarın
keyfî davranışları ve sorunları derinleştirmesi bize
endüstri bölgelerinde de aynı duruma yol açacağının
ipuçlarını vermektedir.
Kısaca, ortada bir güven bunalımı
oluşmuştur. Küresel ve ulusal piyasalar AKPyi satın
almamaktadır yani AKPnin iktisadi anlamda kredibilitesi tükenmiştir.
Bunu nereden anlıyoruz? Verilerden, enflasyondan. Fert başına
düşen millî gelir, dış borç stokumuz, dış ticaret
dengemiz ve dolarizasyon; bu rakamlardan sonra TÜİKin sosyal verilerine
bakınca zaten paramızın nasıl eridiğini de görüyoruz
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu bağlamda, Endüstri Bölgeleri Yasası AKPnin
başarabileceği bir iş değildir. Hedefini ve ilkelerini
şaşırmış, istikametini kaybetmiş, kurumsal
hafızasını yitirmiş bir yapının ne kendi kendine
ne de ülkeye bir yararı olmaz.
Bu düşüncelerle, ülkemizin bir an önce
yönetimini yenilemesini diliyor, temenni ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakırlıoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 341
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin
Komisyon çalışmaları esnasında sunum yapan Sanayi ve
Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdedenin tutanaklara geçen
sözleri iktidarın tarıma, sanayileşmeye ve çevreye olan
bakış açısını tüm çıplaklığıyla
görmemizi sağladı. Sayın Bakan Yardımcımızın
haklı olduğu, bizim de sıklıkla dile getirdiğimiz
hakikatlerin yanında, karşı olduğumuz birçok konu
tartışıldı Komisyonda.
Sayın Bakan yaptığı sunumda,
iktidar milletvekillerinin iddia ettiğinin aksine Türkiye'nin 8.500 dolar
kişi başı gayrisafi millî hasılasıyla fakir veya orta
büyüklükte bir ülke olduğunu söyledi. 31 bin dolar millî gelire sahip
İtalya, 39 bin dolar millî gelire sahip Fransa ve 46 bin dolar millî
gelire sahip Almanya ile ülkemizi karşılaştırarak esasında
Avrupa'nın bizi kıskanmadığı gerçeğini ortaya
koydu. Bunlar Bakan Beyin haklı olduğu, bizim de uzun zamandan beri
dile getirdiğimiz gerçekler. Türkiye, orta gelir tuzağına
yakalanmış, bunu bir türlü aşamayan, iktidarın
anlattığı tüm başarı hikâyelerine rağmen ne
uzayan ne kısalan, yerinde sayan hatta birçok noktada geriye giden bir
ülke konumunda. Bu gerçeğin Sanayi Bakan Yardımcısının
dilinden tutanaklara geçmesi önemliydi. Bakan Bey'i yapmış olduğu
bu gerçekçi öz eleştiri için takdir ediyorum.
Bakan Bey'e katılmadığımız
birçok husus var. Mesela, Bakan Bey'e göre sanayi kapasitemizin istenilen
noktada olmamasının nedeni sanayi alanlarının
büyüklüğünün yetersiz olması. Sunum esnasında İtalya,
Fransa, Almanya ve Türkiye'nin sanayi alanlarını ve millî gelirlerini
karşılaştırarak bir korelasyon kurulmak istendi. Yani
Bakanımıza göre ne kadar sanayi arsası o kadar millî gelir.
İşte burada bu iddiaya katılmak mümkün değil.
Sanayi kapasitemizde sıkıntı
olduğu bir gerçek, bunu Bakan Bey de kabul ediyor. Aslında
bakarsanız sanayileşmede istenilen noktada olamamamızın
nedeninin bizatihi bu yanlış bakış açısı
olduğunu söylememiz gerek. Değerli milletvekilleri, olaya bu
yanlış bakış açısıyla
baktığımız zaman çözümü de yanlış yerlerde
ararız. Sanayi Bakanlığı yani iktidar, sanayi kapasitemizi
artırmanın yolunun sanayi arsalarını artırmaktan
geçtiğini düşünüyor. Mevzuya böyle baktığınızda
kanunlar, ÇED süreçleri, meralar, zeytinlikler, Bakan Beyin ifadesiyle ot çöp
yani tarım arazileri, hatta yerleşim yerleri, hatta orada
yaşayan insanlar yeni sanayi arsaları üretmenin önünde bir engel,
dolayısıyla zenginleşmenin önünde bir engel hâline gelmeye
başlıyor. Sanayileşemediysek, gelişemediysek nedeni bu
değil elbette, sorun bambaşka oysa. Ülkenin esas sorunu teknolojiyi üretemiyor
olmamız, ülkenin esas sorunu katma değer üretmekte zorlanan sanayi
yapımız. Gelişmeyi arsa üretmekte değil de AR-GE'ye
ayrılan payda, teknolojik yoğunlukta, yüksek teknolojili ürünlerin
ihracattaki payında aramamız gerekmekte.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde gayrisafi
yurt içi hasılanın içindeki AR-GE'ye ayrılan pay 2019
yılında yüzde 1,06 iken bu yıl için 1,09a
çıkmış. AB ortalamasına baktığımızda bu
oranın 2,2; OECD ortalamasında ise 2,3 olduğunu görmekteyiz.
Yani ülkemizdeki oranın Avrupa Birliği ve OECD
ortalamasının yarısı olduğunu görüyoruz.
Bir diğer husus da yüksek teknolojili ürünlerin
sanayi üretimindeki, ihracattaki payı. Buraya
baktığımız zaman yüksek teknolojili ürünlerin toplam
ihracatımız içindeki payının günbegün düştüğünü
görmekteyiz. 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde ileri teknolojili
ürünlerin payı 2,8den, 2022 yılının aynı döneminde
yüzde 2,2ye düşmüş; bakın artmıyor, düşüyor.
Benzer durum kilogram başına ihracat
rakamları için de geçerli. Kilogram başına ihracat
değerimiz hâlâ 1,2 dolar, yıllardan beri değişmiyor; 2014
yılında 1,60 olduğunu düşündüğümüzde ciddi bir
gerileme söz konusu. İhracatımız içinde hazır giyim önemli
bir yer tutmakta. Hazır giyimde kilogram başına
ihracatımız 13 dolar civarında, Bakan
Yardımcımızın sanayi alanını örnek
gösterdiği İtalyada ise bu tutar 40 dolar. Rekabetçi kur sayesinde
ihracat rekorları kırıyoruz; üstelik enflasyonun
artmasını, halkın fakirleşmesini umursamadan. Ancak
teknolojiyi geliştiremiyoruz, bilgi üretemiyoruz, katma değerli ürün
üretemiyoruz. Bir taraftan ihracat, diğer taraftan da ithalat; cari
açık rekorları kırıyoruz; dönüp arkamıza
bakıyoruz, dünya ticaretindeki payımız hiç
değişmemiş, yüzde 1.
Değerli milletvekilleri, zenginlik,
gelişmişlik, sanayileşme; bunların araziyle olan
ilişkisi sınırlı olsa gerek ancak demokratikleşme ve
basın özgürlüğüyle, ifade özgürlüğüyle bire bir uyumlu
olduğu da bir hakikat. Ülkelerin Demokrasi Endeksi, Basın
Özgürlüğü Endeksi sıralamalarını alın, yanına
Küresel Rekabet Endeksini, millî hasıla rakamlarını koyun;
ilişkiyi daha iyi göreceksiniz.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
Yardımcısının Komisyon çalışmaları
esnasındaki konuşmasına dönersek bir başka çarpık
bakış açısını görmekteyiz. Tutanaklardan okuyorum:
Tarım... Tarım diye bağırıyoruz ya, getirisi 50
milyar dolar, sanayinin getirisi ise 300 milyar dolar. Bakan Beye göre, kendi
ifadesiyle Bu vasatlıktan kurtulmak için bir tercih yapmak
zorundayız; ya tarım ya sanayi. Bu iktidarın elinde gittikçe
vasatlaşan bir ülke olduğumuz ve bu vasatlıktan kurtulmak için
bir şeyler yapmamız gerekli olduğu bir gerçek, o noktada biz de
Hasan Beye katılıyoruz ancak neden böyle bir tercih yapalım
veya dünyada böyle bir tercih yapan ülke var mı? Sanayileşmiş
olarak örnek verilen ülkelere bakalım: Mesela, Fransa dünyanın en
büyük 6ncı tarım ülkesi, Avrupanın ise 1incisi;
sıralamada İtalya ve Almanya da var. Hangisi tarımını
sanayiye tercih etmiş; Amerika mı, Hollanda mı, Belçika mı;
hangisi? Böyle bir tercih yapmak zorunda değiliz, üstelik gıda arzının
ne kadar önemli olduğunu öğrendiğimiz şu günlerde böyle bir
lüksümüz yok, hatta özellikle tarıma daha da sıkı
sıkıya sarılmamız gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, sık sık
örnek verilir, Konya Ovası kadar. dediğimiz Hollandanın
sadece tarımsal ihracatı 2021 yılında 118 milyar dolar.
Hollandadan 20 kat daha fazla tarım arazisine sahip, ciddi iklim
avantajlarına sahip olan ülkemizde ise geçen sene tarım ihracatı
25 milyar dolardı. Komisyon çalışmasından sonra Cumhuriyet
yazarı Orhan Bursalı, tutanaklardan yola çıkarak konuyu tam dört
gün köşesine taşıdı. Bu yazılardan birinde Hollanda ve
Türkiye tarımı karşılaştırılmasında
şöyle bir veri paylaşılıyor: Buna göre, tarımda
çalışan kişi başına üretim yani verimlilik Hollandada
72 bin dolar, Türkiyede ise 12.300 dolar yani bizden 6 kat daha fazla. O
hâlde, sanayimizde yaşanan katma değer sorunu tarım sektöründe
de karşımıza çıkıyor.
Bu arada, sanayi için tarım arazisine göz diken
Sayın Bakan Beye ve iktidar temsilcilerine müjdeli bir haber verelim: Sayın
Bakanım, bugün Manisada üzüm bağları köklenmeye
başladı, öyle 5-10 dekar falan değil, binlerce dekar bağ
kökleniyor. Bugünün parasıyla dekarını 35 bin lira harcayarak
tesis eden bağlar birer birer kökleniyor. Bağını kökleyen
vatandaşlara Ne yapacaksın? diye soruyoruz, Bir iki yıl daha
üretmeye çalışacağım, gene zarar edersem şayet
tarlamı satıp fabrikada iş arayacağım.
cevabını alıyoruz. Yani çok değil, böyle giderse bir iki
yıl içerisinde özellikle Manisada binlerce dönüm tarım arazisini
sanayi arsası hâline getirebilirsiniz, üstelik çok ucuza. İşçi
de hazır, tarımdan kopan çiftçimiz de bir zamanlar üzerinde
tarım yaptıkları tarlalarında kurulacak fabrikalarda
işçi olarak çalışmak zorunda kalacaklar. Rekabet gücünü
değersiz para biriminden alan, katma değersiz, orta-düşük
teknoloji üretebilen fabrikalar ve bu fabrikaların kurulacağı
ucuz arsalar ve ucuz emek. Vasatlıktan bahsetmiştiniz; işte,
size vasatlığın resmi, işte, eseriniz.
Gene Orhan Bursalının
yazısından alıntı yapmak istiyorum, Orhan Bey
yazısında Bayram Ali Eşiyokun ifadelerine yer vermiş,
okuyorum: 21inci yüzyıl koşullarında ülkelerin sanayide
başarısını sanayisinin fiziki büyüklükleriyle ifade ederek
anlamaya çalışmak 21inci yüzyılın sanayileşme,
gelişme dinamiklerini anlamamakla eş anlamlıdır. Artık
gelişmiş ülkeler geniş alanlara yayılan demir çelik,
çimento gibi sanayi üretimiyle değil, yüksek teknolojiye ve nitelikli
insan gücüne dayalı küçük alanlarda bilim ve teknoloji üretiyorlar. Ne
kadar doğru ifadeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Bakan Yardımcımızın
Komisyondaki ifadeleri iktidarın sanayiye, tarıma, çevreye
bakış açısını ortaya koyduğu için gerçekten
önemli, o yüzden tutanaklara defalarca atıf yapmak zorunda kaldık.
Vasatlığın sebebinin bizzat iktidarın kendisi olduğu
gerçeğini gayet güzel özetlemesi bakımından da önemli ve
Türkiyede yaşayanlar bu vasatlığı hak etmiyorlar, bu
vasatlığa mecbur değiliz. Son söz olarak da şunu söylemek
istiyorum: Sizin ot çöp dediğinize biz vatan diyoruz ve vatan
toprağı kutsaldır ve biz, bu ülkenin sevdalıları, bu
ülkenin havasını, suyunu, insanını seven bizler
Tarım
Tarım
diye bağırmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrımın trafik kazası geçirdiklerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız bugün büyük bir
heyetle Azerbaycan Karabağda havalimanı açılışı
ve birtakım temel atma törenleri için oradaydı, biliyorsunuz. Heyette
İzmir Milletvekilimiz, eski Başbakanımız, Genel Başkan
Vekilimiz Binali Yıldırım ve İstanbul Milletvekilimiz
Şamil Ayrımın dönüşte bir trafik kazası
geçirdiklerini öğrendik büyük bir üzüntüyle. Aracın takla
attığını, hava yastığının
açıldığını öğrendik ama hamdolsun olağanüstü
bir durum yok, bir risk yok. Şu an hastane yolundalar, hastaneye
kaldırılıyorlar. Yarın Türkiyeye dönmelerini bekliyoruz.
Kendilerinden edindiğimiz bilgi de -teyiden söylemek istiyorum- bir
problem yok, hamdolsun. Grubumuz adına geçmiş olsun dileklerimizi
iletmek istiyoruz Sayın Başbakana, Sayın Vekilimize.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özel
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir
Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi öğrendik Bülent Beyden, henüz basına düşmedi. Biz de
ilk duyduğumuzda irkildik, sonra verdiği bilgi içimizi
rahatlattı. Hem Sayın Başbakana hem Değerli
Milletvekilimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kazaya
karışan, etkilenen kim varsa geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Toğrul
51.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini
ilettiklerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Başkanım.
Biz de üzüntüyle öğrendik, biz de Sayın
Başbakana ve Milletvekilimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz
grubumuz adına.
BAŞKAN Sayın Bülbül
52.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma geçmiş olsun dileklerini
ilettiklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz de şu an muttali olduk, Sayın
Başbakanımız Binali Yıldırım Beye ve
Milletvekilimiz Şamil Ayrım Beye ve yaralanan, kazaya dâhil olan kim
varsa hepsine büyük geçmiş olsun diyoruz. İnşallah önemli bir
şeyleri yoktur, Allah beterinden saklasın.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
53.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de bu üzücü kazayı şimdi
öğrendim, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum hem Sayın
Yıldırıma hem refakatindeki Milletvekilimize. Başka
yaralılar da olabilir, onlara da acil şifalar dilerim. Bülent Beyin
ifadelerinden endişe edilecek bir şey olmadığını
da öğrenmiş olduk, bu vesileyle yüreğimiz serinledi. Allah
kazalardan belalardan korusun hepimizi. İyi dileklerimi bildiriyorum, hem
şahsım hem de partim adına tekrar geçmiş olsun dileklerimi
ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon
54.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Sözcüsü Şahin Tinin, İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrıma geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin
açıklaması
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Öncelikle çok Değerli
Başbakanımız Binali Yıldırım ve Milletvekilimiz
Şamil Beye geçmiş olsun diyoruz, inşallah, kendilerine acil
şifalar diliyoruz. Hafif atlatılması nedeniyle de bir anlamda da
içimiz biraz daha ferahlamış oldu.
Teşekkür ederim.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Divan olarak, İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım ile İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
geçirmiş oldukları trafik kazasının kefaretleri
olmasını dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Divan olarak geçirmiş
oldukları trafik kazasının kefaret olmasını temenni ediyor
ve başka bir acının, bir kazanın yaşanmaması
konusunda da hep birlikte temennilerde bulunuyor, hepinize geçmiş olsun
diyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Esin Kara.
Şahsı adına da
konuşacağından süre on beş dakika efendim.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 341 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Planlı sanayileşme, ülkelerin ekonomik
gelişmelerinde bölgesel rekabetten küresel rekabete giden yolda üretim
yapılarının oluşturulmasında ülkelerin ekonomik,
sınai ve bölgesel gelişimi açısından önemli role sahiptir.
Sanayileşmenin bir aracı olarak ilk planlı sanayi bölgesi 1896
yılında İngilterede Trafford Park yöresinde kurulmuştur.
1899 yılında Amerika ve 1904 yılında İtalya kendi
planlı sanayi bölgelerini kurmuşlardır. Gelişmekte olan
ülkelerde ise ancak 1950li yıllardan sonra planlı sanayi
bölgelerinin kurulmasına başlanmıştır. Dünya
uygulamalarında, özel ekonomik alanlarda yararlanma konusunda en
başarılı ülke Çindir. Çinin dünya ekonomisinde söz sahibi
olmasında 1980 yılı içerisinde kurulan özel ekonomik bölgelerin,
özel ekonomik alanların katkısı büyük olmuştur.
Ülkemizde ilk sanayi bölgesi 1961 yılında
Bursada, ilk özel endüstri bölgesi 2018 yılında İzmir
Aliağada kurulmuştur. Yatırımların teşvik
edilmesi, tasarrufların yatırıma yönlendirilmesi ve yabancı
sermaye girişinin artırılması amaçlarıyla yapılan
ilk yasal düzenleme 2002 yılındaki 4737 sayılı Kanundur.
Kanunun 1inci maddesinde endüstri bölgesinin tanımı ülke
ekonomisini uluslararası alanda rekabet edebilir bir yapıya
kavuşturmak, teknoloji transferini sağlamak, üretim ve istihdamı
artırmak, yabancı sermaye girişini hızlandırmak ve
özellikle, üretim maliyetleri açısından büyük ölçekli
yatırımlar için uygun sanayi alanı oluşturmak üzere
kurulacak üretim bölgeleri şeklinde yapılmaktadır. Yabancı
sermayenin ülkeye sağlıklı bir şekilde girmesi, üretime ve
ekonomik yatırımlara yöneltilmesi için gerekli ortamın
oluşturulması; iyi işleyen bir ekonominin sağlanması
ve dünyada yaşanan ekonomik ve finansal krizlerden en az biçimde
etkilenilmesi ve küresel ekonomik düzende ülkeler arasında dolaşan
sermayenin ülkemiz ekonomisine de katkı sağlayabilmesi
bakımından yatırımların teşvik edilmesi ve
yabancı sermaye girişinin artırılması
bakımından bu tür bölgelerin kurulması ve desteklenmesi olumlu
bir gelişmedir. Genel olarak, özel ekonomik alanlar istihdam yaratma,
ihracat artışı, cari açığın
azaltılması, ithal girdi
bağımlılığının azaltılması, devlet
gelirlerini artırma ve döviz kazancının yanında teknoloji
geliştirme ve yenilikçilik, ekonomik çeşitlilik, yerel
firmaların verimlilik artışı, sektör
çeşitliliğinin sağlanması gibi birçok ekonomik fayda
sağlarlar. Kanundaki tanımından da
anlaşılacağı üzere endüstri bölgeleri, esnek ve bilgi
yoğun üretimin yapılacağı bölgeler olup aynı zamanda
yabancı yatırımı çekme açısından bir teşvik
uygulamasıdır. Teşvik uygulamalarının
başarısı hedeflere, kaynaklara, yasal düzenlemelere ve
diğer politikalara uyumuna bağlı olarak
değişebilecektir. Bu bakımdan, özel endüstri bölgelerinde
kullanılan araçların performansının ölçülmesi, bu
uygulamanın ülke ekonomisi açısından gerekliliği ve
zamanlama, teşvikin nasıl bir yasal çerçevede sunulduğu ve
uygulanan bu düzenlemenin niteliğinin belirlenmesi, söz konusu teşvik
uygulamasının etkinliğini ortaya koyacaktır.
Özel endüstri bölgelerinde uygulanacak
teşvikler, diğer endüstri bölgelerinde uygulanan teşviklere
ilişkin usul ve esaslara tabidir yani gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerine yönelik teşviklere 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanununda yer
alan hükümler uygulanmaktadır. Bu bölgelerde faaliyette bulunan
mükelleflere gelir vergisi stopajı, sigorta teşvikleri, bedelsiz yatırım
yeri tahsisi ve enerji desteği uygulamaları sağlanmaktadır.
Endüstri bölgelerinde uygulanan teşvikler, vergisel teşviklerden
ziyade ilave istihdamı artırmak amaçlı yapılan
teşviklerdir.
Endüstri bölgelerinin kuruluşundaki ana hedef,
yerli ve yabancı yatırımcı için bürokratik işlemlerin
asgariye indirilmesi, planı onaylı ve altyapısı hazır
bölgelerde gerekli izin ve onaylarını en kısa sürede alarak
faaliyete geçmeleri ve bu yolla ülke ekonomisine katkıda bulunacak
olmalarıdır. 2017 yılında yapılan yasal düzenlemeyle
endüstri bölgelerine yönetici şirket modeli, özel endüstri bölgeleri gibi
yeni uygulamalarla ilgili hükümler getirilerek yatırımcılar için
endüstri bölgeleri cazip hâle getirilmiştir. 2018 yılına kadar 6
olan endüstri bölgesi sayımız bu düzenlemeler sayesinde 29a
ulaşmıştır. 2021 yılı sonu itibarıyla 31.615
kişi istihdam edilmiş, 11 milyar dolarlık ihracat
gerçekleştirilmiştir. Ülkemiz cari açığının
finansmanında 8,4 milyar dolarlık katkı bu endüstri bölgelerince
sağlanmıştır.
Bu yasa teklifinde endüstri bölgeleri yöneticileri
ve yatırımcılarından gelen talepler doğrultusunda
bazı değişikliklere ve sadeleştirmelere gidilmektedir.
Teklifin 7nci maddesinde 4737 sayılı Kanunun 4/B, 8inci maddesinde
4737 sayılı Kanunun 4/C maddeleri yürürlükten kaldırılarak
endüstri bölgesi ve özel endüstri bölgesi olmak üzere iki tür esas
alınarak sadeleştirme yapılmaktadır. Teklifin 9uncu
maddesiyle özel endüstri bölgesi ilan şartlarından biri olan kurulu
alanlardaki 150 bin metrekare şartı 100 bine, boş alanlardaki
200 bin metrekare şartı 150 bine düşürülmektedir. Böylelikle
yüksek teknolojili, stratejik, katma değerli, ihracat potansiyeli yüksek
yatırımların da endüstri bölgeleri imkânlarından yararlanması
sağlanmaktadır. Özel endüstri bölgesi ilan edilen alanlar içerisinde
başvuru sahiplerinin talep etmesi, özel mülkiyete konu arazi maliklerinin
sanayi yatırımı yapmayı taahhüt etmesi şartıyla
söz konusu arazinin kamulaştırılmaması yönünde düzenleme
yapılarak sanayicilerin de mülkiyetleri üzerinde özel endüstri bölgesi
imkânlarından faydalanması sağlanmaktadır. Özel endüstri
bölgelerindeki kamulaştırma ve altyapı harcamalarının
başvuru sahibi tarafından karşılanacağı hususu düzenlenmektedir.
Birden fazla yatırımcının yer aldığı özel
endüstri bölgelerinin yönetim, işletme ve diğer hizmet
masraflarına bölgede yer alan yatırımcıların
katılmasına ilişkin düzenlemeler de yapılmaktadır.
Teklifin 10uncu maddesiyle endüstri bölgesi
çalışmalarında yönetici şirketin nasıl
belirleneceği hususu yanında şirketin yetki ve
sorumluluklarına ve cezai müeyyidelere ilişkin düzenlemeler
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim bölgem olan Konyada 1i özel olmak üzere 3 endüstri
bölgesi bulunmaktadır. 2012 yılında kurulan Karapınar
Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi, Karapınar bölgesinde geniş ve
tarıma elverişsiz araziler üzerinde kurulmuştur. Bölge 59 milyon
586 bin
Geleceğin hava muharebelerinin insansız
muharip jetlerle gerçekleştirileceği öngörülmektedir. Bu
bağlamda Türkiye'nin Bayraktar Kızılelması gibi savunmaya
yönelik ileri teknoloji silahlarının olması, adına
şarkılar bestelenen, Karabağın Ermeni işgalinden
kurtulmasında destanlar yazan, ülkemizin terörle mücadelesinde kahraman
askerlerimizi şehit eden teröristlerin etkisiz hâle getirilmesini sağlayan
İHA, SİHAlar gibi teknoloji alanında ülkemizin savunmasına
yönelik Türkiyemiz adına nice güzel eserlerin endüstri bölgelerinde
yapılması ve geliştirilmesi temennimdir.
Sözlerime son verirken kanun teklifinin ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, büyük Türk milletini ve onun
büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hakverdi
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
cezaevlerinde dağıtılan bildiriye ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün bütün cezaevlerinde şöyle bir bildiri
dağıtılmış: Ceza ve infaz kurumumuzda bulunan hükümlü
ve tutukluların dikkatine. Ceza infaz kurumumuz merkezî yayın
sisteminde bulunan kanal 360 TV kaldırılmış olup yerine TV
100 kanalı eklenmiştir. Yine eklenen TV 100 kanalında 20/10/2022
Perşembe günü, (yarın) Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ
10.00 ile 11.30 saatleri arasında konuşma yapacaktır.
İzlenmesi hususu tüm hükümlü ve tutuklulara duyurulur. Allah
düşürmesin arkadaşlar. Siz mahkûm olsanız bu bildiriden ne
anlarsınız? Mahkûmun umuduyla oynamayın. Mahkûmun umut
hakkını öldürmeyin, siyasi rantınıza, seçim
yatırımınıza mahkûmu kurban etmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
56.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Amasyanın Taşova ilçesine bağlı
Çambükü köyüne yapılmak istenen organize sanayi bölgesine ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, görüştüğümüz kanunu doğrudan ilgilendiren bir olay
var Amasya Taşova Çambükü köyünde. İki gün önce, bu kanunun
görüşmelerine başlandığında Organize Sanayi Bölgesi
inşaatı için oraya gelenler ile köylüler karşı
karşıya geldiler. Köylüler tarım ve hayvancılık
yaptığı alanlarının OSB yüzünden talan
edileceğini söylüyorlar ve buna itiraz ediyorlar. Topraklarını
savunan köylülere jandarma orantısız güçle müdahale etti ve Çambükü
köylüleri yaşam alanlarını ve temel geçim kaynaklarını
savunmaya devam ediyorlar. Köylüler jandarma saldırısından sonra
kaymakamlık önüne gidip tepkilerini ortaya koydular. Yaşam
alanlarına sahip çıkan Çambükü köylülerini rahat bırakın
diyoruz.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
57.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, İlk Evim İlk İşyerim kampanyasına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
İlk Evim İlk İşyerim
kampanyamızın müjdesini bu ay kamuoyuyla
paylaşmıştık. Gençlerimize, emeklilerimize,
kadınlarımıza, şehit yakını ve gazilerimize
ayrı ayrı kontenjanlar ayırdığımız bu
kampanyaya 7,2 milyon vatandaşımız başvuru yaptı.
Projenin ilk etabında 250 bin olan konutumuzu iki yıl içinde hak
sahiplerine teslim edeceğiz. Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut
projesi olan İlk Evim İlk İşyerim kampanyamıza
gösterilen yoğun ilgi bizi daha ileri adımlar atma yönünde
cesaretlendirdi. Konut sayısını 2028 yılına kadar 500
bine tamamlayacağız. Aynı zamanda konut inşası
amaçlı arsa sayısını da 1 milyona çıkarma kararı
aldık. Arsa yerlerini yüzde 40ı şehir merkezlerinde, yüzde
60ı ilçelerde olacak şekilde belirledik.
Cumhurbaşkanımız önderliğinde AK PARTİ Hükûmeti olarak
ülkemize ve milletimize
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
(Devam)
BAŞKAN Şahıslar adına Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
AYHAN EREL (Aksaray) Vazgeçtim.
BAŞKAN Vazgeçildi.
Başka talep yok.
İkinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 10 - 4737 sayılı Kanunun 4/D
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, onbirinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Yönetici
şirket, kurum ve kuruluşlardan gelen taleplerde başvuru sahibi
tarafından; Bakanlıkça resen yapılan çalışmalarda ise
endüstri bölgesinin kurulacağı il sınırları içindeki
varsa sanayi odaları, yoksa ticaret ve sanayi odası veya Bakanlıkça
belirlenen gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulur.
"Yönetici
şirket, Bakanlığın talebi üzerine faaliyetleriyle ilgili
her türlü belge ve bilgiyi Bakanlığa sunmakla yükümlüdür.
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen yönetici şirket görevlilerine iki yüz
elli bin Türk lirasından yedi yüz elli bin Türk lirasına kadar Bakanlıkça
idari para cezası verilir. Yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin
sonucunda çevresel zararlar açığa çıkarsa idari para cezası
beş katına kadar arttırılabilir. İdari para
cezası verilmiş olması diğer zarar tazmin
davalarının açılmasına engel teşkil etmez. Verilen
idari para cezaları, tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
Yönetici şirketin kurulması, görev ve
sorumlulukları, gelirleri ve benzeri hususlar yönetmelikle düzenlenir.
Ali
Kenanoğlu Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal
Aydemir
İstanbul Bitlis Bingöl
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Toğrul Ömer Faruk Gergerlioğlu
İzmir Gaziantep Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz
yasanın içeriği bile şu kader planı ve diğer
mazeretlerin nasıl da iktidarın işi olduğunu gösteriyor.
Yasa patron lehine ÇEDi esnetiyor ve işçi cinayetleri bundan sonra
geldiği zaman kalkıp kader diyorsunuz. Bakın, Sayın
Cumhurbaşkanı çıktı kader planı dedi, dinî kavramlar
kullandı. Kimse dine iftira atmasın; bunu net bir şekilde
söylüyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli sekiz yıl önce Fıtrat
dediğine cinayet diyorlar. diyordu. Şimdi, ortaklar ya
Fıtrat, kader değil, Amasra da Soma da cinayet diyenler samimi
değil. diyor. Hangi sözüne inanacağız Bahçelinin, hangi
sözüne, bunu bize bir açıklasın bakalım. Sayın Bakan buraya
geldi, bize açıklamalar yaptı fakat şunu gördük: Güya her türlü
önlem alınmış, her şey yapılmış; yahu,
Sayın Bakan, o zaman, patlama neden oldu, bize bunu açıkla, bunu
açıklamadan gitti. İstifa etmesi gerekiyor, o da biliyor ama etmiyor.
Hangi bakan istifa etti ki? Mekanizma böyle kurulmuş, Somada
değişmiş miydi? İşte, Somada taksir suçuna onay
verdirten iktidarın durumu. İlk önce taksir suçu bozuluyor,
ardından alavere dalavere, hâkimler sağa sola gönderilip onay
verdirtiliyor; değişen bir şey yok. Son on yılda 361
madenci ölümünün olduğu bir ülkedeyiz arkadaşlar. Soma davasının
avukatları zulmen tutuklu ve cezaevindeyse bu kazalar bitmez; Soma,
Ermenek, Amasra bitmez. Sevgili Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay
cezaevindeyse bu sorgulamalar yapılmamıştır ve kader
diyerek kimseyi kandıramazsınız.
Sansür yasası çıkardınız, ilk
icraatınız ortada. Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı yargıya müdahale ederek
Hiçbir mesele yoktur. açıklaması yaptı. Bu yasanın
aslında bir korkutmayla, faşizm ruhuyla insanların
korkmasına ve kendini sansürlemesine hizmet ettiğini görüyoruz ama
halkımız susmasın, korkmasın, konuşmaya devam etsin,
biz de konuşmaya devam edeceğiz çünkü ortadaki cinayetleri görüyoruz.
Taşkömürü Genel Müdürü önceki hatalarına rağmen Genel Müdür
yapılmışsa bu kaza nasıl olur da olmaz? diye sormak
istiyorum.
Bakın fıtrat deniliyor, kader
deniliyor, Allah'ın işi. deniliyor. Hiç kimse dinî kavramları
istismar etmesin, biz bunları biliyoruz, bunların hepsi
istismardır. Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur,
alınmayan tedbirler sonrasında yaşanan cinayetler vardır
ancak. Muktedirler kader, kader diyerek kendi sultalarının kaderini
belirlemeye çalışıyorlar. Hayatını kaybeden Şaban
Yıldırım gerçeği söylüyor: Ne kaderi? Şaban
Yıldırım bu cinayetten üç buçuk ay önce eşine diyordu ki:
Ocakta grizu kaçağı var ve önlem alınmıyor. Ve
yaşananlar ortada. Muaviye de İktidarım Allah'ın kaderi.
diyordu, Emevi sultanları da böyle söylüyordu. Cahiliye kaderciliği
mi, ahlaki sorumluluk mu? Bunu size soruyorum. Bu din, insanları
uyuşturmak için gelmedi, cahiliye kaderciliğini devam ettirmek için
gelmedi. Bir de utanmadan dinî kavramlar kullanarak ahlaki ve hukuki
sorumluluklarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Bu
kafayla işte geldiğimiz nokta burası.
Bakın, bunu merhum Mehmet Akif nasıl
anlatıyor:
Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri,
Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri!
O ihtişamı elinden niçin
bıraktın da,
Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?
Kadermiş! Öyle mi? Haşa, bu söz
değil doğru; diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Merhum
Mehmet Akif yüz yıl öncesinden bugünün Cumhurbaşkanına cevap
veriyor. Dini kullananlar, güya muhafazakârlık
yaptığını sananlar merhum Akifin bu sözlerini duysunlar.
AK PARTİliler duysunlar ve vicdanları harekete geçsin dilerim; çok
ümitvar vaka değiller, vicdanlarını sorgulamaları
lazım.
Bu kaçıncı cinayet? Niye
sorgulamıyorsunuz? İşte, aranızdan birisi Sayın
Yeneroğlu vicdanını zorladı, muhasebe etti, istifa etti.
Sayın Fakıbaba vicdanıyla hesaplaştı, istifa etti.
Vicdansız olanlar ancak bu muktedire hizmet eder, başka bir şey
değildir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Vicdansız senin gibilere denir. Sensin vicdansız!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Vicdansızlıktan başka bir şey değildir bu
yapılanlar.
Bakın, ardından da hiç utanmadan
PKKlıların 5, 10, 15 çocuğu var. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
1996daki MGKde alınan kararda Kürt nüfus artışı bir
tehdit olarak gösteriliyordu ve şu anda da Cumhurbaşkanının
ağzında bu sözler. Utanmanız gerekiyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
YAVUZ ERGUN (Niğde) Sen önce PKKyı bir
lanetle, ondan sonra
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKnın gayrimeşru çocukları var...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir oylayalım efendim izninizle.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, ben kısa bir söz alacağım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun genel bir
akışı var. Hepimiz, özellikle Grup Başkan Vekili
konuşmacılar bir anlayışı eleştirebiliriz; bir
siyasi partinin değerlendirmelerini, bakış
açısını eleştirebiliriz, bunlar mümkündür, sert bir
şekilde de eleştirebiliriz, polemikler yaşanır falan fakat
siyasi parti genel başkanları üzerinden
yakışıksız değerlendirmeler yapmak bu Genel Kurulun
teamüllerine, bizim de siyasi ahlak anlayışımıza
aykırıdır; bunu ifade etmek istiyorum. Şimdi, politik
eleştirinin sertliğine bizim her zaman cevabımız
vardır da şahsi olarak Açıklasın bakalım. diye Genel
Başkanımızla ilgili olarak, talimat verir gibi, o ağızla
konuşan birinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde sıhhatli bir şekilde
siyaset yapması mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bizim
hareketimizin liderine -net ifade ediyorum, hiç şeksiz şüphesiz- bu
şekilde talimat ağzıyla konuşacak, Gergerlioğlu olsun
veya başkası olsun, adamın alnını
karışlarız; bu kadar. Net! (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüden söz istiyorum
Sayın Başkan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İster Gergerlioğlu olsun isterse gerzekoğlu olsun fark etmez.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Terbiyesizlik yapma!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hadi oradan!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kimsenin soyadıyla dalga geçilmez.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ne
kadar seviyesizsin ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Anlayışı eleştir; isimle soyadıyla dalga geçmeye mi
çalışıyorsun? Utan ya utan!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
ağır tenkit edersen cevap bu olur. Cumhurbaşkanına
doğru dürüst laf kullanacaksın!
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gruplarımızın yüksek hassasiyeti
çerçevesinde iki günden beri hem Bartının hem de kanunun kendi
ruhuna bağlı olarak bir atmosfer ortaya çıktı, çok da
başarılı bir takvim ortaya konuldu ama maalesef provokatörlükten
başka bir görevi olmayan, psikolojik sorunları olduğunu
düşündüğümüz bazı insanların zaman zaman gelip burada
konunun tamamen dışında, Meclis ruhunun tamamen
dışında, ezberletilmiş cümlelerle aynı ithamlarda
bulunmasını esefle kınıyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, FETÖ'ye
hayatında bir tek cümle söylememiş bir adamın, PKK'ya
hayatında bir tek cümle söylememiş bir adamın bu gruba
Vicdansız! demesi şereftir bizim için. Biz sizin için vicdansızız
kardeşim, biz sizin için vicdansızız ama bu millet için, bu
insanlık için, bu grubun hangi vicdani adamlar
attığını, bu ülkenin kardeşliği için, 85 milyonun
beraber yol yürümesi için hangi adımları attığını
herkes bilir. Bu üslubun, bu edep dışı üslubun kimseye
faydası olmadığını söyledim size.
Sayın Başkan, bizim grubumuzdan hangi
arkadaşımız şimdiye kadar bir başka partinin vekiline
Vicdansız! demiştir.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Vekiliniz
Şerefsiz! dedi ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kaldı ki Buradan
gidenler vicdanlı, gitmeyenler değil. derseniz, gidenler için laf
söyleme hakkı verirsiniz ama bu bizim adabımıza
aykırı. O yüzden, ben, sayın konuşmacı başta
olmak üzere, tüm hatipleri en azından asgari bir kahve kültürüne, nezakete
davet ediyorum. O yüzden bu üslubu reddediyor ve kınıyorum Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Derinleştirmeyin bu tartışmayı bence. Bence
derinleştirmeyin bu tartışmayı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Toğrul
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Sayın
Başkan, şimdi, işin doğrusu, vekilimiz bir siyasal
eleştiri yaptı, Sayın Bahçeli'nin 2 konuşmasını
söyledi ve bir karşılaştırma yaptı.
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Onun
haddine mi düşmüş ki ya konuşacak!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapma Mahmut hoca.
YAVUZ ERGUN (Niğde) Hakaret etti ya.
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) Nasıl bir
siyasal eleştiri ya? Nasıl bir siyasal eleştiri ya?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Şimdi dolayısıyla
bunu böyle algılamış ve arkasından AK PARTİ Grup
Başkan Vekilinin çıkıp -bence bu Meclise hakaret eden gerçekten
dil, o dildir- vekilimize kürsüden hakaret etmiştir. Söz istiyoruz.
YAVUZ ERGUN (Niğde) Allah, Allah!
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) Hadi oradan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi laf için Sayın
Başkan?
BAŞKAN Bir saniye Sayın Turan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Provoke eden,
bilmem ne. diye bir sürü bir şey söyledin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok, söylesin, tamam;
kayda geçsin.
BAŞKAN Sayın Turan, bir saniye.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Turan
demeyin Sayın Başkan, Sayın Toğrula söyleyin. Ben grubumun
hakkını kolluyorum. Vicdansız diyenin
alçaklığını söyledim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Başkanım, o
zaman herkes tek tek konuşsun, biz de söz istiyoruz, böyle bir şey
olur mu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, bir saniye.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hâlâ Sayın Turan
diyor ya.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Provokatif dediler.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, müsaade
edin efendim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bize de laf söyledi,
biz de söz istiyoruz o zaman.
BAŞKAN Müsaade edin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Toğrul, buyurun siz.
Sayın Gergerlioğlu, size sataşmadan
söz vereceğim ama ikinci bir sataşmaya
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kürsüden efendim, lütfen, kürsüden efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşma deyince kürsü
oluyor zaten.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Ne sataşması
Başkan ya?
BAŞKAN Bir tamamlayayım efendim, bir
tamamlayayım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kürsüden
BAŞKAN - Ben yerinizden size söz veriyorum.
Buyurunuz efendim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Efendim, kürsüden istiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sataşma var.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) -
Sataşmadan istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sataşmadan
BAŞKAN Peki, buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir dakika, Sayın Başkan, sizi Tüzüke davet ediyorum.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Açıklamasını
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hangi ifade, söyler
misiniz? Sayın Başkan, hangi ifade?
BAŞKAN Bir saniye
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ben
belgesiz konuşmam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, Sayın
Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Bakın, Sayın Başkan
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Ne dedi?
Sataşma ne?
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, bir
saniye, bir saniye efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hangi ifadeye göre? Hangi ifadeye göre?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
müsaade edin.
(AK PARTİ ve HDP milletvekilleri arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Ne dedi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Engel
oluyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
69a göreyse yerinden. Buradansa gerekçe soruyoruz, hangi ifade?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Başkan, bu herkese
laf söyledi, niye çıkıyor ya bu?
BAŞKAN Müsaade eder misin Sayın
Gergerlioğlu? Söz vereceğim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Bizim gruba dedi ki:
İstifa etmeyenler utanmaz. Kendisi utanmaz. Vicdansız dedi. Böyle
bir şey olur mu ya? Hepimiz tek tek konuşalım o zaman.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
kürsüye engel oluyorsunuz ya?
BAŞKAN - Sayın Turan, psikolojik
sorunları olduğuna inandığım
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sizin kanaatinizi
sormuyorum Sayın Başkanım. O beyefendinin kanaatini soruyorum;
hangi ifadeden rahatsız oldu?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bir sürü hakaret
ettin Bülent Bey.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Hem hakaret edecek hem
de çıkacak konuşacak ya.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ben şunu diyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bülent
Bey
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, hayır,
Sayın Başkan, hangi ifademizi hakaret olarak algıladı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Provokatör dedin,
bir sürü hakaret ettin.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Bülbüle
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Neyi üstüne almış efendim, neyi üstüne almış?
BAŞKAN Eğer kendisini kastetmediyseniz
bir sataşma
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
300 kişiye vicdansız dedi, utanmadan söyledi. Diyorum ki: Hangi
ifademizden alındığını kayda geçsin. Ne dedik de
rahatsız oldu?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Bülbülün
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, kabul
etmiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gergerlioğlu.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hayır.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ben
belgesiz konuşmam. Sekiz yıl önce
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, Sayın
Başkan.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Dinle
beni Sayın Turan, böyle şey mi olur?
(AK PARTİ milletvekillerinin kürsüye doğru
yürümeleri, gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, Sayın
Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sekiz
yıl önce Devlet Bahçeli ne demişti?
(Çanakkale Milletvekili Bülent Turan'ın Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
kitapçığıyla kürsüye vurması)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Susar
mısın ya? Susar mısın?
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi ifade?
(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin kürsü
önünde toplanmaları, itişmeler)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Kürsüyü rahatsız etme, ne yapıyorsun sen! Allah aşkına yerine
git!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.39
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
341 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
(Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Sayın Gergerlioğlu, buyurunuz efendim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasında, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz, benim bu Mecliste
milletvekilliğim birtakım katakullilerle gasbedildi, cezaevine
atıldım ve Anayasa Mahkemesinin (15-0) kararıyla geri geldim.
Öncesinde, birçok ihlali söylediğim için milletvekilliğim düşürülmüştü,
şu anda da hakkı, hakikati söylediğim için burada, kürsüde
konuşurken iktidar Grup Başkan Vekilinin inanılmaz bir
saldırısıyla kürsü hakkımız gasbedildi ve tekrar bize
bu hak verildi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, bakın, ben size diyorum ki dini
kullanarak güç devşirmeyin, kader diyerek, şehit diyerek ahlaki
ve hukuki sorumluluğu ayaklar altına almayın diyorum. Tarihte de
bu yaşandı.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Utanmıyorsun, hâlâ
devam ediyorsun, özür dile ilk önce! Özür dile, özür!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, firavunlar geldi, gücün hâkimiyetini gösterdi.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Özür dile, özür!
Firavun sensin!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Karunlar geldi, paranın gücünü gösterdi.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Terbiyesizliğin
lüzumu yok. Özür dileyeceği yerde, hâlâ
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Tağutlar geldi, dinin tekelini ve gücünü gösterdi, şu anda da
aynı hadise yaşanıyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Boş
konuşuyorsun.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Özür dileyeceksin,
özür!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Biz
demokrasi diyoruz, hak hukuk diyoruz ve şu anda AK PARTİ-MHP cumhur
zulüm ittifakının dini nasıl kullandığını
gayet net bir şekilde burada anlatıyoruz, bize edilmedik hakaret
kalmıyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ayıp senin
yaptığın ya!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Dini kullanan sensin!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Neden
bağırdığınız ortada. O sizin
ayaklarınızla çiğnediğiniz vicdanınız size bu
bağırtıları yaptırıyor fakat bilin ki vicdansız
olduğunuz için bağırıyorsunuz.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Vicdan
ağzına hiç yakışmıyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, halkımız görsün, işte, burada bizi konuşturmak
istemeyenleri görsün, bizim de hakkı, hakikati söylediğimizi görsün
ve gerçekler ortaya çıksın. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sende vicdan yok.
REFİK ÖZEN (Bursa) Müfterisin, müfteri!
Müfterisin sen!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Vicdansız!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
Sayın Başkan, lütfen
Sayın Başkan, bakınız, burada
290dan fazla milletvekiline vicdansız diyen bir dil dinledik.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Vicdansız
kendisi ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yetmedi, bu ülkede yirmi
yıldan beri halkın seçtiği helal oylarla görevde olan bir
lidere, Cumhurbaşkanına Muktedir. diye kendince ithamda bulundu.
(AK PARTİ sıralarından Firavun dedi. sesleri) Sonra, siz,
usule aykırı olarak kürsüye çağırdınız, biz de
haklı olarak hangi maddeye göre söz veriyorsunuz diye ısrar ettik, tartışma
çıktı, ara verdiniz. Ara vermedeki konuşmamızın amacı
güya ilgili kişinin o sözlerini tanzim etmesiydi, düzeltmesiydi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Aynı şeyleri tekrar etti.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Hükûmetiz ama
muktedir değiliz. diyen sizsiniz ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz hangi maddeden
dolayı söz verdiğinizi hâlâ söylemediniz Sayın
Başkanım. Size, makamınıza saygımız makamınızdan
dolayı sonsuz ama ara vermenin amacı zaten bu değil miydi? Hangi
maddeden söz verdik? Hâlâ bilmiyoruz; birincisi bu. İkincisi, hangi
sözümüzden incinerek neye cevap vermiş oldu az önce sayın
konuşmacı? Biz bu konuda demokrasiyi bilen, konuşma
özgürlüğünü bilen insanlarız, herkes konuşsun ama siz döner de
300 kişiye vicdansız derseniz cevabını alırsınız.
Bir daha diyorum: Yirmi yıldan beri vicdanımızla yürüyen bir
ekibiz ama PKKlıya karşı, FETÖye ses çıkarmayana
karşı vicdansız olmada kararlıyız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu kürsü milletin
kürsüsü; herkes konuşsun, herkes konuşacak ama toplum menfaatine
olmayan, kanunun ruhuna uygun olmayan, Bartındaki
insanımızın derdine dertlenmeyip de sadece siyasi söylem
çıkaran insanlara da isyanımız var. Üç günden beri
ağzımızı açmadık, konuşmadık hatta birçok
kelimeyi de duymazlıktan geldik ancak insaf edin! Ben döner de kürsüye
size -haşa- vicdansız Başkan dersem beni atın buradan ama
siz, burada vicdansız diyen insanlara karşı uyarı
yapmayı bir tarafa bırakın tekrar söz verdiniz Sayın
Başkanım. Sizin de bu konudaki tavrınızı istemeyerek
kınıyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bize
defalarca vicdansız dendi, defalarca! Defalarca vicdansız dendi.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 341 sıra sayılı Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
10uncu maddesinin ikinci fıkrasında geçen "veya Bakanlıkça
belirlenen gerçek ve tüzel kişiler ibaresinin teklif metninden
çıkartılmasını, üçüncü fıkrasının ikinci
cümlesinde geçen elli bin Türk lirasından iki yüz bin Türk Lirasına
kadar ibaresinin "yerine getirilmeyen yükümlülük başına yüz bin
Türk Lirası şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Çetin
Osman Budak
Kocaeli Manisa Antalya
Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin Türabi
Kayan
İzmir Adana Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Kırklareli Milletvekili Sayın Sayın Türabi Kayan.
Buyurunuz Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 341 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifi
Komisyonda görüşülürken Bakan Yardımcısının veciz bir
sözü vardı, diyor ki Sayın Bakan Yardımcısı:
Tarımdan gelirimiz yılda, hepsinin, topu topu 50 milyar dolar ama biz
ötekilerden şu kadar milyar dolar alıyoruz. Sayın Bakan, yani
çiftçilik yapmayın, biz çiftçiliği bırakalım diyorsunuz.
Şimdi size ben bir örnek vereceğim:
Değerli arkadaşlar, bilişim teknolojisinin tepe noktasındaki
Bill Gates. Bill Gates'i biliyorsunuz, Microsoftun kurucusu. Bill Gates,
Sayın Bakan Yardımcım, Amerika Birleşik Devletlerinde 200
bin dönüm araziyle tarım yapıyor, öğrenmiş olursunuz.
Şimdi, bunlar bir şeyden anlamıyorlar da siz mi
anlıyorsunuz? Bunların aklı yok da sizin mi aklınız
var? Aynı şekilde, değerli arkadaşlar, sevgili AKP'li
arkadaşlarım; Hollanda Türkiye'den yaklaşık 28 kat küçük
coğrafi yapıya sahip bir ülke. Hollanda'nın tarımsal geliri
Türkiye'nin tarımsal gelirinin 10 katı değerli arkadaşlar.
Biz de 50 milyar dolar dedi Bakan yardımcımız, bunun 10
katı 500 milyar dolar yapıyor. Ya, sizin bütün
toplamınızın hepsinden fazla.
Şimdi, değerli arkadaşlar, buraya
getirmemin sebebi, tarımı hafife almaktır. Tarımı
hafife almakla zaten bugüne kadar tarımı çökerttiniz. Şimdi
şunu söyleyeyim: Tarımda bir arazinin 1 dekarının kira
bedeli ile gübre bedeli 2 bin lira değerli arkadaşlar, 1 dekarın
ha, 2 bin lira. Bunun içinde mazot yok, bunun içinde ilaç yok, bunun içinde
tohum yok, bunun içinde biçer ücreti yok, bunun içinde amortisman ücreti yok,
işçilik yok bir de. Değerli arkadaşlar, bunları
topladığınız zaman 3 bin liraya yaklaşıyor;
2.700-2.800 lira gibi bir rakam çıkıyor.
Şimdi, burada nasıl desteklemeye
uğraşıyorsanız sanayiciyi, nasıl desteklemeye
uğraşıyorsanız yandaşınızı
Aslında sanayiciyi de demek doğru değil. Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin ürettiği artı değer, Türkiye'nin ürettiği
sermaye sanayiye falan gitmiyor, sanayi üretimine, sanayi teşvikine
gitmiyor, yandaşa gidiyor, hiçbir şey bilmeyen insana gidiyor. Dün
nasıl bu şeylerde, deniz kenarındaki limanlarda
yaptığınız oyunu gördük: Kırk dokuz
yıllığına ilave kira yaptırıyorsunuz ama ihaleye çıkarmıyorsunuz.
Bunun gibi hangilerini söyleyeyim size, daha bir sürü. Şimdi, aynı
şekilde, gelmişsiniz, burada endüstri kuruluşlarında
yönetici şirket kuruyorsunuz. Bu yönetici şirketin üzerine verdiğiniz
görevlere bakın: Kendisi yönetici atayabilecek, kendisi burada
istediği gibi parseli büyütebilecek. Bu parseli büyüttüğü zaman,
devletten aldığı parseli, devletten aldığı
gayrimenkulü ki bunlar hibe olarak alınıyor- vatandaşa
satabilecek Bedava satacak veyahut da belli bir ücretle. diyor. Kimlere bedava
satacağınızı, kimlere ücretle
satacağınızı biz çok iyi biliyoruz Sayın Bakan
Yardımcısı, bunları çok iyi gördük biz.
Aynı şekilde, değerli
arkadaşlar, şimdi, bir başka örnek vereceğim size:
Şirket, Bakanlığın talebi üzerine her türlü belge ve
bilgiyi hazırlayacak, hazırlamadığı zaman cezası
var diyor. Şimdi, bunu kabul ettik. Peki, değerli arkadaşlar, bu
şirket bu emlak işini neye göre ayarlayacak, kime göre ayarlayacak?
Bunu hiç düşündünüz mü? Değerli arkadaşlar, burada muazzam bir
yandaş koruması vardır, burada muazzam bir yandaşa
peşkeş çekme vardır. (CHP sıralarından
alkışlar) Sayın Bakan, geldiğiniz günden beri, yirmi
yıldan bu yana peşkeş çeke çeke bütün yandaşlarınızı
abat ettiniz, hâlâ doymadınız mı, yetmedi mi hâlâ?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Bu ne
aymazlıktır, bu ne doymazlıktır? Şeker şirketinin
Lüleburgazın göbeğinde
Aynı şekilde,
sattığınız 10 tane şeker fabrikasında bugün
şeker üretilmiyor ama dışarıdan, Amerikadan 400 bin ton
şeker alıyorsunuz; 4,5 lira olan şekeri 25 liraya
sattırıyorsunuz. Bu, vatandaşı kazıklamak değil
mi, siz bunu mu yapmak istiyorsunuz? Bunun için mi Türkiyeyi yirmi
yıldan beri çok iyi idare ediyoruz. diyorsunuz?
Bir de arkadaşınız çok enteresan bir laf
söyledi: Helal oylarla. diyor. Size vermeyenlerin oyu haram oy mu? Bu ne
biçim rezalettir ya! Nereden çıkarıyorsunuz bunu? (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hayır, ne alakası var? Ya ne saçma bir bağlam ya? Bu kadar saçma
bir bağlam olur mu ya?
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Bu haram helalle
vatandaşı böldüğünüz yetmedi mi getiriyorsunuz bir de bunun
içine katıyorsunuz bunu? Sizler bu ülkeyi bölmek için
dışarıdan çok güzel getirilmişsiniz, ihraç
edilmişsiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) O laf üzerinden bu
ülkeyi böldürmeyeceğiz, o laf üzerinden bu ülkeyi
Ekonomik buhrandan
Türkiyeyi kurtaracağız, izin vermeyeceğiz ve
kurtaracağız. Ekonomi bilmiyor, Genel Başkanınız
ekonomi bilmiyor, bunu ona söylemek sizin için en büyük görevdir.
Hepinize saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kayan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Erel
İzmir Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Endüstri Bölgeleri Kanununu incelediğimizde,
kanunun amacının yatırımları teşvik etmek, yurt
dışında çalışan Türk işçilerin
tasarruflarını Türkiye'ye yönlendirmek ve yabancı sermaye
girişinin artırılmasını sağlamak üzere, endüstri
bölgelerinin kurulması yönetim ve işletilmesine ilişkin
esasların düzenlenmesi olduğunu görmekteyiz. Çok güzel, İYİ
Parti olarak bizde isteriz; yabancılar ülkemize gelsinler, fabrikalar
yapsınlar, yatırımlar yapsınlar, kalkınalım,
zenginleşelim, refaha, huzura, feraha kavuşalım. Endüstri
bölgelerinin yaygınlaşması tabii ki Türk milletinin lehine, biz
buna karşı değiliz ancak bir yandan sanayi ve endüstrinin
artırılması için hukuki düzenlemeler yaparken diğer yandan
da Türkiye'nin sanayi kuruluşlarının özelleştirme
adı altında yok pahasına satılmasına bir anlam vermek
mümkün değil. Maalesef, bugünkü siyasi irade Devlet fabrika mı
çalıştırır? diyerek devletin bütün fabrikaları
sattı, özelleştirdi ama Devlet fabrika mı
çalıştırır? diyen zihniyetten devletin bakkal
çalıştırmak zorunda olduğu bir ortama geldik yani
fabrikalarını kapatan devlet bugün mahalle bakkalı
çalıştıracak duruma geldi.
Bir vatandaş AK PARTİ döneminde
satılan fabrikaları sorduğunda CİMERden gelen cevabın
özeti aynen şöyle: 8 termik santral, 8 hidroelektrik santrali, 10 tane
şeker fabrikası, SEKA kâğıt fabrikaları, traktör
fabrikaları, demir çelik, gübre
Daha onlarcası bedelinin
altına satılmış. Vatandaş gübre bulamıyor çünkü
gübre fabrikası yok. Vatandaş çocuğuna defter, fotokopi
kâğıdı alamıyor çünkü kâğıt fabrikaları yok.
Vatandaş hayvanına yem bulamıyor çünkü yem fabrikaları
tekelleşmiş, erişemiyor. Özelleştirme adı
altında devletin elinden çıkardığı bu fabrikalar,
taşınmazları alanlara büyük rant sağlamış.
Değerli milletvekilleri, tekrar ediyoruz: Biz
İYİ Parti olarak kesinlikle sanayiye karşı değiliz
ancak Türkiyenin en verimli topraklarının, tarım
alanlarının, taş eksek taş bitecek topraklarının
tarım yerine sanayi sahasına çevrilmesine karşıyız.
İlerleyen zamanlarda gelecek nesiller fabrika yapacak alanlar bulabilirler
ama bu gidişle tarım alanlarını evlerinin çatı ve
balkonlarına sığdırmak zorunda kalacaklar. Toprakları
neredeyse Konya kadar olan Hollandanın 116 milyar dolarlık ihracat
yaptığını dikkate alırsak tarımda ülke
kalkınmasının öneminin ne kadar büyük olduğunu
göreceğiz. Kaldı ki Türkiyenin iklim ve toprak yapısı çok
çeşitli tarım ürünlerini yetiştirebilecek durumdadır.
Ülkemiz de tarıma elverişli olmayan fakat endüstri bölgesi olabilecek
ve endüstri noktasında tüm ihtiyaçları karşılayabilecek
toprağa sahiptir. Mesela, bunlardan bir tanesi bizim güzel
Aksaray'ımız bu özelliklere sahiptir.
AK PARTİ yirmi yıldır, Aksaraylı
hemşehrilerimize demir yolunu yaparak, Aksarayı İskenderun ve
Mersin Limanına bağlama sözü verdiği hâlde maalesef bugüne
kadar gerçekleştirmedi. Siz, endüstri bölgeleri yapmadan önce endüstri
bölgesini denize kavuşturacak, limana kavuşturacak
altyapıyı hazırlayın.
Bu arada, Aksaray demişken, Hükûmete de bir
konuda teşekkür etmek gerekiyor. Eskil, Sultanhanı ve Ortaköy'e
yaptığınız organize sanayi bölgelerinden dolayı
teşekkür ediyoruz. Ancak, Aksaraylı hemşehrilerimiz bu organize
sanayi bölgelerinin altyapısının bir an önce tamamlanmasını
ve hizmete açılmasını beklemektedirler.
Yine, Sultanhanı'nda kurulacak olan organize
sanayi bölgesinin güneş enerjisi endüstri bölgesi olması yönünde
taleplerini de Sayın Bakan Yardımcısına iletiyorum.
Sayın Bakan Yardımcım, Sultanhanı ilçesinde kurulacak
organize sanayi bölgesinin güneş enerjisi endüstri sanayi bölgesi
olması yönünde talepleri var. Notlarınızın arasına
alırsanız Aksaraylı hemşehrilerim adına
sevineceğim diyorum.
Hukuk olmadan, adalet olmadan ne kadar
yatırımı çağırırsanız çağırın
kimse gelmez. Ülkede önce hukukun üstünlüğünü, adaleti sağlayacağız;
ondan sonra yatırımlar gelecek diyor, tüm Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasa
Mahkemesinin 2 Ağustos 2022 tarihinde iptal ettiği kanuna, bakan
yardımcılarına ve usule ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, esasen
kürsüden ve etraflıca anlatmam gereken bir konuydu ama
milletvekillerimizin Meclisin çalışma saatiyle ilgili önceden
varılan bir uzlaşmaya göre planları olduğundan kısaca
ifade edeceğim önemli bir çağrıdır.
Şimdi, 2 Ağustos 2022 günü Anayasa
Mahkemesi bir kanunu Anayasaya aykırı bularak iptal etti. Neydi bu?
Daha önce ihalesi yapılmış limanları, içinde, şu anda
işletenlere sözleşme süresini kırk dokuz
yıllığına tamamlama. Anayasa Mahkemesi dedi ki: Yeni bir
ihale yapmadığınızda rekabet ortamı oluşmaz, bu
sürenin uzatılması Anayasaya açıkça aykırıdır.
Limanların sözleşme süresi bittiğinde yeni ihale yapacaksınız.
Ve iptal etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bugün Sayın Abdullah
Güler ve İbrahim Aydemirin ilk imzacıları oldukları bir
torba yasada bu maddeyi tekrar getirmişler, sadece cümle
değişiyor.
Şimdi, Anayasa 138 açık, Yasama ve
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır. diyor; 153te de Anayasa Mahkemesi kararları Resmî
Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar. diyor. Bunun üstüne bunu yapmak Anayasa
tanımamaktır. Böyle bir işin bu Mecliste yapılabilmesi
olanaklı değildir, kendinizi inkârdır. Bu Anayasaya göre
seçilmiş Cumhurbaşkanının da kendisini inkâr anlamına
gelir. O zaman birisi de Cumhurbaşkanının yetkileri maddesini
tanımaz, birisi gelir Meclisin görev ve yetkileri maddesini
tanımaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu yapamazsınız.
Kim istiyorsa, kime ne menfaat sağlamak için yapılıyorsa
yanlıştır. Kesinlikle ve kesinlikle bunun
Plan ve Bütçe
Komisyonunun görevi ne? İç Tüzük 38, sunulmuş bir kanun teklifini
önce Anayasa'ya aykırılık yönünden incelemek. Komisyona,
yönetimine ve bütün üyelerine bu tarihî sorumluluğu ve bu çok büyük
Anayasa suçunun vebalini hatırlatırım.
Takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konu zannedersem haftaya pazartesi günü Komisyonda değerlendirilecek.
Komisyon olarak bütün yönleriyle bunu değerlendirecek, takdir edecekler
Sayın Başkanım.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 61
Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4487) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 341)
(Devam)
BAŞKAN 14üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi İç Tüzük'ün 86ncı maddesine
göre oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte birer kişiye söz
vereceğim.
Lehte Denizli Milletvekili Sayın Şahin
Tin.
Buyurunuz Sayın Tin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Endüstri Bölgeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz
üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Amasradaki maden kazasında şehit
düşen kardeşlerime Allah'tan rahmet diliyor, tüm
yakınlarına ve Türk halkına başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, endüstri bölgeleri
yatırım miktarı yüksek, alan ihtiyacı fazla ve ülkemizin
dış ticaret açığını kapatmayı amaçlayan
sanayi ürünlerinin üretilmesine yönelik önemli ve güçlü bir adımdır.
Yine aynı şekilde örnek olarak Denizlimizle ilgili
Denizlimiz bir
sanayi kentidir. Denizlimizde makine, kablo, tekstil, mermer ve daha birçok
sektörde imalat ve ihracat gerçekleştiriyoruz. Dünyanın neresine
giderseniz gidin Denizli markasını taşıyan bir ürünü görmek
mümkündür. Denizli sanayisinin güçlenmesi ve daha iyi seviyeye ulaşması
için üzerimize düşen her ne varsa yaptık yapmaya da devam
edeceğiz. Denizlimizde yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin
yaygın olarak imalatının gerçekleştirilmesi için
çalışmalarımız sürüyor. Makine İhtisas OSByi kurduk,
yerli ve millî makine imalatında dünyada söz sahibiyiz. Yine, Denizli
Ticaret Odamızın öncülüğünde başlatılan teknik tekstil
alanındaki hamle de yüksek teknoloji üzerine üretimde öne
çıkmaktadır.
Biraz önce Komisyondayız, tabii ki Komisyonda
Hasan Büyükdede -Bakan Yardımcımız- kendisi aslında sanayi
sektörünün bir üstadıdır yani benim üstadımdır, onu
söylemek istiyorum. Makine sektöründe, sanayi alanında elli
yıllık üretim yapmıştır. Tabii, biraz önce birçok
hatip, burada çıkıp
Söylediği, aslında
yansıtamadığı bazı konularla ilgili aşırı
bir şekilde eleştiriye maruz kaldı. Ben bunu belirtmek
istiyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Eleştirmedik,
destekledik ya.
ŞAHİN TİN (Devamla) Kendimiz yani
biz de AK PARTİ olarak da yine Hasan Büyükdede de olsa hiç kimse
tarıma karşı değil. Hepimiz oradan yiyoruz içiyoruz;
çiftçimiz, köylümüz oradan aynı şekilde ekmeğini kazanıyor
ve besleniyor. Burada şunu anlatmak istiyorum arkadaşlar: Biz
endüstri sanayi bölgelerini düzenleyecek olan bu yasayla aslında Türkiyedeki
sanayicimizin önünü açıyoruz, yabancı
yatırımcının önünü açıyoruz,
hızlanmasını sağlıyoruz ve bu şekilde yüksek
teknolojik ürünlerin üretilmesini gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.
Ben burada, kendisinin de vermiş olduğu
güzel bir şeyi var orada aslında; benim de
tanıdığım büyük sanayicilerimizden -önemli bir konu bu
çünkü- TEMA Vakfı Başkan Yardımcısı Metin Duruk
maalesef vefat etmiştir dün, sanayi alanlarının seçiminde,
bakın, TEMA Vakfı Başkan Yardımcısı bizimle irtibat
kurup Sanayi Bakanlığıyla irtibatı kurarak sanayi
alanlarının nerede yapılması gerektiğini
Yeşil
ve çevreci anlamında ne kadar önemli ve hassas olduğumuzu da buradan
belirtmek istiyorum.
Kısacası değerli milletvekillerimiz,
değerli arkadaşlar; bizim buradaki hedefimiz, amacımız
Cumhur İttifakıyla birlikte, hep beraber sanayiciye destek vermek,
önünü açmak, yeni sanayi alanları oluşturarak yine ekonomimize burada
katkıda bulunmak, yatırım alanlarını genişletmek,
istihdam yaratmak ve ihracatımızı artırmaktır diyorum.
Bu kanunda emeği geçen, yine aynı
şekilde, Sanayi Bakanımıza, Bakan Yardımcımıza ve
çok değerli Komisyon üyelerimize burada hem iktidarda olan hem muhalefette
olan değerli arkadaşlarımıza -Tahsin Başkanım
duyuyorsun değil mi bizi- aynı şekilde ve tabii ki bürokratlara,
uzmanlarımıza, bütün vekillerimize teşekkür ediyorum. Ben tabii
ki burada bazı konularda aşırı bir şekilde
eleştiri olsa da yine de teşekkür ediyorum. İnşallah
ülkemiz için, sanayicimiz için, milletimiz için hayırlı uğurlu
olsun diyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün herkesin affına
sığınarak bir şey söyleyeceğim. Bu durum, normal bir
durum değil yani bakan yardımcıları geliyorlar ama bürokrat
sıfatıyla geliyorlar, bakan zaten gelemiyor. Öyle olunca, bir
sataşma olunca cevap veremiyorlar veya düzeltme. Hakikaten bu aslında
hiçbirimizin kabul edeceği bir şey değil ama maalesef o bizim
çok eleştirdiğimiz Anayasa değişikliğinin getirdiği
bir durum. Ama düşündük, o Anayasa bu işi nasıl çözer? Mesela
şöyle de çözebiliyor: Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı,
pazartesi günü akşamı sayın bakan
yardımcısını bakan atar, salı günü gelir yemin eder,
gündem dışından söz ister, yirmi dakika konuşur, salı
akşamı da Cumhurbaşkanı yeniden kendisini eski görevine,
eski bakanı kendi görevine atayabilir; sistem böyle bir sistem. (CHP
sıralarından alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) Böyle bir şey yok
ya.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Çarşamba günü de Washingtona hamburger yemeye gider.
BAŞKAN Ben de bir şey söyleyeyim,
bakanlık yakışır efendim.
Aleyhte İstanbul Milletvekili Sayın
İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurunuz Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; bir ironiyle
başlamak istiyorum. Bugün Türkiye Barolar Birliğinde dünya
çapında bir toplantıda idim, anayasacılık, çevre ve iklim
krizi. Orada konuştuklarımız ile burada
konuştuklarımız arasında o kadar büyük fark var ki acaba
orada konuştuklarım mı gerçek dışı diyorum; yoksa
buradaki konuştuklarımız mı gerçek dışı diye
kendime sormadan edemiyorum. Zira sayın vekiller, orada
yaptığım giriş konuşmasında, 5 kıtadan
anayasacıların katıldığı, çevre
hukukçularının katıldığı toplantıda
Türkiyeye ilişkin şöyle bir değerlendirmeyle sonuçlandırdım:
Anayasamızın 2nci maddesinde hukuk devleti ve sosyal devlet diyor
ama Anayasamızın çevreyle ilgili maddelerini bütün olarak
değerlendirdiğimiz zaman Türkiye Cumhuriyetini çevre devleti
olarak da nitelendirebiliriz diye bir sonuca ulaştım ama şimdi,
buraya geliyoruz, bakıyoruz ki bu yasa önerisinde çevreye ilişkin,
ülkeye ilişkin, tarım arazilerine ilişkin birçok Anayasa
maddesinin açıkça, bilinerek ve istenerek ihlal edildiğini
görmekteyiz; ironik durum budur.
İkinci çelişki ise şu: Amasrada
hepimizin bağrını yakan büyük cinayet aslında düzenleme,
denetim ve yaptırım zincirinin bir türlü
oluşturulmamış olmasından kaynaklanıyor. Nedir ironik
durum? Aynı hafta sansür yasası yürürlüğe girdi yani belki
oradaki sorumlular hapse girmeyecek ama o sorumluları teşhir eden
kişiler sansür yasasına takılarak özgürlüğünden
alıkonulabilecek. Bu kapitalizm falan değil, bu bir
kaptıkaçtı düzenidir. Kaptıkaçtı düzeninin
aşılması için bu yasa hakkında konuşmak gerekiyor.
Şimdi, bir, Sevgili Özgür Özel biraz önce Anayasanın 153 ve 138inci
maddelerini zikrederek benzer bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edildiğini ve buna benzeyen bir düzenlemenin
yapılmasının Anayasanın ilgili maddelerini ihlal
edeceği için iptal riskinin çok büyük olduğunu belirtti ama ben çifte
Anayasaya aykırılığın ikinci yelpazesini, ikinci
boyutunu ele alacağım; aslında bunlar birkaç kalemde
toplanabilir. Birincisi, ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirmesi ya da
Anayasamızın çevreyle ilgili hükümlerinin ihlal edilmesi söz konusu;
bunların başında da Anayasa -özellikle teklifin 2nci ve 3üncü
maddeleri- 56 gelmektedir. Anayasa madde 56nın devlete yüklediği
üçlü yükümlülük: Bir, çevre kirliliğinin önlenmesi; iki, korunması;
üç, geliştirilmesi. İşte, Çevresel Etki Değerlendirmesi tam
da bu üçlü yükümlülük halkasında yer almaktadır. Bu nedenle, böyle
bir düzenleme, ÇEDi aşan bir düzenleme açıkça ve kesinlikle
Anayasaya aykırıdır; bunu belirtmek istiyorum.
Şimdi, ikinci dizi ise hazine arazilerinin
satışı veyahut da hazine arazilerinin aslında tasfiyesi
çünkü hepsi parayla olmuyor ve süresiz olarak. Burada Anayasaya çok yönlü
aykırılıklar söz konusudur. Bir, hazine arazilerinin
satışında esasen buna konu olan tarım arazilerinin değerlendirilme
tarzı; Sayın Bakan Yardımcısı Orman da değil,
sadece tarım alanı. diyor. Ya, bir de orman mı olacaktı,
orman mı olacaktı sayın vekiller? (CHP sıralarından
alkışlar) Anayasa madde 44 ve 45 açık; kamu yararına, tarım
arazilerini siz satışa çıkaramazsınız, Anayasa çok
açık. Çifte Anayasa'ya aykırılık söz konusu.
Dolayısıyla Anayasa madde 81 gereği ant içmiş bir
bakanın adına konuşan kişinin açıkça bu şekilde
beyanda bulunması Anayasa'ya aykırılık ötesinde
talihsizliktir.
Bunun yanı sıra ölçütler olarak kamu
yararı 46 ve 47nci maddeleri için de geçerlidir, kamulaştırma
ve özelleştirme, devletleştirme açısından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu 47nci maddede yer alan özellikle bu konuyla
ilgili ölçütlere uyulmamış olması nedeniyle bu bakımdan da
Anayasa'ya açıkça aykırıdır. Ama daha fazla
aykırılıklar aslında Cumhurbaşkanına tanınan
yetkiler ve Cumhurbaşkanına tanınan yetkilerin yanında
(Uğultular)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, sürekli konuşmalar var, bana bir dakika daha,
lütfen rica edeceğim çünkü
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ne biçim konuşuyor,
yok böyle bir şey ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla Cumhurbaşkanına tanınan
aşırı yetkiler; madde 48 özel girişim özgürlüğü, madde
10 eşitlik hakkı, madde 13 ölçülülük ve madde 104/17
Cumhurbaşkanına verilemeyecek yetkilerin, yasayla düzenlenmesi
gereken alanların Cumhurbaşkanına verilmiş olması ve
tabii ki anayasal, hukuk devleti, madde 2, buna da aykırılık teşkil
ediyor.
İşte bu bakımdan, bütün bunlar
tarım arazileri ve diğer alanlar alındığı zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hocam, buyurunuz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hocam, böyle bir
şey yok ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Anayasadan
bahsediyor
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, ders bitti.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Anayasamızın çevre hakkı, madde 44 ve 45le başlayan kamu
yararına ilişkin düzenlemeler, yetkisel düzenlemeler göz önüne
alındığı zaman, Anayasa, çevre hukuku bir yana,
Anayasanın bütün olarak ihlal edildiği anlamına geliyor.
Şimdi, burada, sayın vekiller, bu belirttiğim hususlar
Tabii ki
-127nci madde- yerel yönetimlerin yetkilerinin merkeze
aktarılmasında ayrıca aykırılık söz konusu, bunu
da belirtmek gerekiyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, ders bitti ya.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
135inci madde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının yetkileri de tırpanlanıyor; bu da
aykırı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hocam, sana
uysak biz hiç kanun çıkaramayız.
RECEP ÖZEL (Isparta) Hocam, Anayasadan geçtik biz
ya.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın vekiller, yarın Barolar Birliğinde sonuç bildirisi
yayınlayacağız. Dedim ki: 21inci yüzyıl
anayasalarında önce ülkeyi yazacağız, sonra insanı, sonra
devleti. Bunu duysalar bana sorarlar ki: Hocam, Türkiyede ülke mi kalır
ki Anayasaya ilk ülkeyi yazacaksınız?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hocam,
kanunları nasıl çıkaracağız?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hocam, Anayasaya
aykırılığın yanında İç Tüzüke de
aykırı hareket etmeyelim lütfen ya, her seferinde.
BAŞKAN Sayın Komisyon
Buyurunuz Sayın Başkanım.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iki gündür yapmış olduğumuz
çalışmalarla bir kez daha ülkemizin üretim iklimini güçlendirmek,
geliştirmek, yatırım ve üretim idari süreçlerini hızlandırmak,
bürokratik süreçleri minimize etmek, ülkemizi daha rekabetçi kılmak
adına son derece kıymetli ve değerli çalışmalar
yaptık ve bu anlamda Endüstri Bölgeleri Kanununda önemli
değişiklikler yaparak ülkemizin küresel rekabette daha
hızlı gitmesini bir kez daha sağlamış olduk.
Ben, bu çalışmalar nedeniyle çok
değerli Komisyon üyelerimize, Genel Kurulumuza ve katkı veren
herkesle birlikte Sanayi Bakanlığımıza,
Bakanımıza, Bakan Yardımcımıza, Genel Müdürümüze ve
bürokratlarımıza teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Bakanlığımızın 3 bin kilometrelik sanayi
alanını 7 bin kilometreye çıkarmak için
çalışmalarına destek verme konusunda ortaya koyduğunuz
anlayış nedeniyle de teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usule aykırılık
ve bir sakatlık olmasın diye son sözü talep ettim.
BAŞKAN Mikrofonu açalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, gerek yok, bu kadar; son
sözü söylüyorum.
Oylamadan sonra yapılabilecek bir
konuşmanın Meclis iradesi sanki bir yönde teşekkül etmiş
gibi yapılması usul hatasıdır. Ayrıca, oylamadan önce son
söz milletvekiline verilir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru söylüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önce lehte, sonra aleyhte söz
verilir ve ondan sonra oylamaya geçilir; bunun usulen bir sakatlık
yaratmaması için söz talep ettim.
Görüşümüz ret yönündedir ret oyu
kullanacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik sistemle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Gaziantep Milletvekili Mehmet
Erdoğan ve 61 Milletvekilinin Endüstri Bölgeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :271
Kabul :225
Ret :46(*)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Abdurrahman Tutdere Şeyhmus Dinçel
Adıyaman Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 25 Ekim 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.47