TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
11inci Birleşim
25 Ekim 2022
Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Mevlüt Karakayanın,
Ankaranın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyanın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
Osmaniyenin il oluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepin Karkamış ilçesindeki pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin
Demirhisar, Puğkaracadağ ve Parmakkurdu köylerindeki meyve ve
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
Osmaniyenin il oluşunun yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
İYİ Partinin kuruluşunun 5inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
5.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgatın
Çekerek ilçesindeki öğrencilerin barınma sorununa ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
vatandaşın içine düştüğü borç batağına
ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, enerji fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali
Yıldırıma, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
ve Koruma Görevlisi Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kimyasal silah kullanmakla
suçlayan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancıyı
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, yeni
hasat döneminin Mersinli üreticilere hayırlı ve bereketli
olmasını dilediğine ve Global Kalite Zirvesinde Yılın
En Başarılı Belediye Başkanı Ödülünü kazanan Toroslar
Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmazı tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, terör örgütlerinin şubesi hâline gelen Türk Tabipleri
Birliğinin derhâl kapatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 6
Ekim günü Sağlık Bakanlığının
yayımladığı yönetmeliğe ilişkin
açıklaması
12.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Amik Ovasındaki pamuk üretimine ve pamuk
destekleme tutarının yükseltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat Gümrük
Müdürlüğünün tekrar açılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
14.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayspor-Beşiktaş maçına yetişmeye
çalışırken yaşamını yitiren vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine ve stadyuma alternatif yol yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdinin, aile sağlığı merkezlerinin yüksek kiralar
yüzünden kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan haksızlıklara ve
hukuksuzluklara ilişkin açıklaması
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kamudaki sözleşmeli personelin yaşadığı
mağduriyete ve Ziya Gökalpın ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, HEKTAŞ hisselerinin OYAKa
satışına ilişkin açıklaması
19.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Seyfe Gölünün ölmekte olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Şanlıurfada
silahlı çatışmanın ortasında kalarak
hayatını kaybeden çocuklara ilişkin açıklaması
21.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Milaslı zeytinyağı üreticilerinin taleplerine ilişkin
açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
24 Ekim Birleşmiş Milletler Gününe ilişkin açıklaması
23.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin,
Âşık Veysel Şatıroğlunu doğumunun 128inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Battalgazi, Doğanşehir, Darende, Kuluncak ve
Hekimhanlı vatandaşların taleplerine ilişkin
açıklaması
25.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma,
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi
Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
Âşık Veyseli doğum gününde saygıyla ve özlemle
andığına ve Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanlığı yapmış Hüseyin Okan Merzeciye
vefatının seneidevriyesinde Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
26.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, gözaltına alınan gazetecilere ilişkin
açıklaması
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ Partinin 5inci kuruluş yıl dönümüne, Ziya
Gökalpın vefatının 98inci yıl dönümüne, Âşık
Veyselin doğum yıl dönümüne, İstanbul Silivride gözaltına
alınmak istenirken şüphelilerin silahla açtığı
ateş sonucu şehit olan Komiser Yardımcısı Alim Nara
Allahtan rahmet dilediğine, millî sporcularımızın
başarılarına, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
yayınladığı 2021 yılı Yolsuzluk Algı
Endeksine ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde
hedeflenen özelleştirmelere ilişkin açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde yaralanıp şehit olan Uzman
Çavuş Cemil Yavaş ile İstanbulun Silivri ilçesinde
gözaltına alınmak istenen şüphelilerin saldırısı
sonucunda şehit olan Komiser Yardımcısı Alim Nara
Allahtan rahmet dilediğine, Ermeni terör örgütü ASALAnın hain
saldırısı sonucu 24 Ekim 1975 tarihinde Pariste şehit
edilen Büyükelçi İsmail Erez ile Makam Şoförü Talip Yeneri
şehadetlerinin seneidevriyesinde rahmetle andığına,
Osmaniyenin il oluşunun 26ncı yıl dönümüne, Ziya
Gökalpın vefatının 98inci yıl dönümüne, 26-27 Eylül 2022
tarihinde düzenlenen Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayında
kurulması kararlaştırılan Ortak Alfabe Komisyonuna ve
Âşık Veyselin doğumunun 128inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, bugün Ankarada gazetecilere yönelik yapılan operasyona,
İsveçin Göteborg Üniversitesinin Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsünün
yayımladığı Demokrasi Endeksine,
Cumhurbaşkanının hafta sonu Diyarabakırda
yaptığı konuşmaya ve cezaevlerindeki sorunlara ilişkin
açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet
Bayramına ve AKPnin başarısızlıklarına
ilişkin açıklaması
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali
Yıldırıma, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
ve Koruma Görevlisi Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
Osmaniyenin il oluşunun 26ncı yıl dönümüne, Âşık
Veyselin doğumunun 128inci yıl dönümüne, cumhuriyetimizin
kuruluşunun 99uncu yıl dönümü haftasına ve AK PARTİnin
başarılarına ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Azerbaycanda
trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma, İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan
Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine ilişkin
açıklaması
33.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma,
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi
Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine
ilişkin açıklaması
34.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, taşeron işçilerin kadro sorununa ilişkin
açıklaması
35.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Atila Sertelin doğrudan gündeme alınma
önergesiyle ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Atila Sertelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, SMA tedavisinde Sağlık
Bakanlığının üzerine düşeni yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Vekili Celal
Adanın, Başkanlık Divanı olarak, Azerbaycanda trafik
kazası geçiren Binali Yıldırıma, İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan
Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin
konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Hırvatistan Parlamento Başkanı Gordan Jandrokoviç ve Ukrayna
Parlamento Başkanı Sayın Ruslan Stefanchuckun vaki davetine
icabetle 24-25 Ekim 2022 tarihleri arasında Uluslararası
Kırım Platformu 1inci Parlamenter Zirvesine katılmak üzere
Hırvatistana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/2087)
B) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
(2/1560) esas numaralı 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/186)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyurusu
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Kayseri
Milletvekili Dursun Ataş ve arkadaşları tarafından, son
dönemde ortaya atılan yolsuzluk iddialarının
araştırılarak yolsuzlukla mücadele için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 14/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Sayıştay denetim raporlarındaki yolsuzlukların
araştırılması amacıyla 25/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, belediyelerde görev yapan ve belediye
iktisadi teşekküllerine geçirilen taşeron işçilerimizin
özellikle norm kadro konusunda yaşadığı sıkıntıların
araştırılması amacıyla 24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin aynı kısmın
1inci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi ilişkin önerisi
IX.- SEÇİMLAR
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604,
6605) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliklerine seçim
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Özgür
Karabat'ın, TBMM'de sunulan hizmetlerde tasarruf tedbirleri
kapsamında yapılan değişikliklere ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/72223)
2.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işık'ın, 27nci Yasama Döneminde TBMM
Başkanlığına sunulan yazılı soru ve Meclis
araştırması önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/72373)
25
Ekim 2022 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
11inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ankaranın
sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Mevlüt
Karakayanın.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Mevlüt Karakayanın,
Ankaranın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ankara konusunda gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Ankarayı
çeşitli açılardan, çok farklı biçimlerde tanımlamak ve
konumlandırmak mümkündür. Ben bu kısa süre içerisinde Ankarayı
üç boyutuyla ele alıp bazı makro değerlendirmelerde bulunmaya
çalışacağım. Birincisi, başkent Ankara; ikincisi,
metropol Ankara; üçüncüsü, kırsal Ankara. Bunlardan birincisi, bir
misyonun temsil ve yetki göreviyle donatılmış siyasi
Ankarayı, diğer ikisi ise sosyal ve ekonomik Ankarayı ifade
eder. Ankara, siyasi yönüyle başkenttir. 13 Ekim 1923 günü Ankara
başkent oldu. Bundan on altı gün sonra 29 Ekim 1923te cumhuriyet
ilan edildi. Geçtiğimiz günlerde, Ankara'nın başkent
oluşunun 99uncu yıl dönümünü kutladık, dört gün sonra da
cumhuriyetimizin 99uncu yıl dönümünü kutlayacağız. O gün
Ankara'nın başkent olmasında, elbette, jeopolitik durumu,
coğrafi konumu nedeniyle Millî Mücadeleye merkez olmasının
önemi büyüktü. Şunu da unutmayalım ki bunda, Ankaralıların,
seğmenlerin Millî Mücadeleye ev sahipliği yapma istek, azim ve
kararlılığının rolü de son derece yüksek olmuştu.
Anayasa'mızın değiştirilmesi
teklif dahi edilemeyecek ilk 3 maddesinin 3üncüsünde Türkiye Devleti, ülkesi
ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, beyaz
ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı
İstiklal Marşıdır. ve Başkenti Ankara'dır.
der. (MHP sıralarından alkışlar) Bu bir hükümdür yani Tek
devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek resmî dil ve tek başkent.
denilmektedir. Anayasa'mızın ilk maddesinde devletin şekli
olarak ifade edilen cumhuriyetin nitelikleri devamı maddesinde sayılmış,
3üncü maddeyle de cumhuriyetin şekli ve yapısı çerçeve
altına alınmıştır.
Değerli arkadaşlar, son zamanlarda,
özellikle bu alanlarda idraksiz davranışlar, izansız
açıklamalar, şuursuz duruşlar günlük siyasetin olağanı
hâline geldi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün En büyük eserim. dediği ve
Türk gençliğine emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
felsefesinin temel unsurlarını yok etmek, yapı
taşlarını yerinden sökmek isteyenlerle birlikte olup
arkasından Biz Atatürkçüyüz. demek bir şuursuzluk hâli değil
de ne acaba? Türk milletinin birliğine, dirliğine ve bütünlüğüne
kastedenlerle aynı cephede yan yana gelip arkasından Biz
milliyetçiyiz. demek bir idraksizlik hâli değilse nedir acaba? İnsan
kanı akıtan katil sürülerine arka çıkıp sonra da
barıştan, insan hakkından bahsetmek idraksizlik değil,
idraksizliğin ötesinde hainlik değil de nedir acaba? Herkes
tuttuğu safta terennüm ettiği sözlerin farkında
olmalıdır. Ankara merkezî hükûmettir ve Atatürk'ün dediği gibi,
ilelebet böyle kalacaktır.
Metropol Ankara... Metropol Ankara maalesef
yavaşlamış, başkent Ankara'nın arkasından
yetişememiştir. Bugün dünyada küresel sorunların çözümünde bir
denge unsuru hâline gelen başkent Ankara -burada metropol Ankara olarak-
peşinde metropol Ankara'yı bulamamıştır. Kırsal
Ankara da metropol Ankara'nın arkasında kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Ankara'mız metropol Ankara ve kırsal Ankara olarak
maalesef beş yılını kaybetmiştir. Bugün kırsal
Ankara'ya baktığımızda, Ankarayı çevreleyen, önemli
ölçüde kırsal niteliği taşıyan bu bölgelere Ankaradan
maalesef bir can suyu dahi gitmemektedir. Geçen yıllarda Ankaraya,
kırsal Ankaraya dağıtılan, sözüm ona çiftçilerin
desteklenmesi için verilmiş olan tohumların, ifade edilenden,
etiketlenenden başka tohumlar olarak ortaya çıkması gerçekten
Ankaralıları ciddi bir şekilde sıkıntıya
sokmuştur. Dolayısıyla metropol Ankara beş yılını
kaybetmiştir. Metropol Ankara, siyasi Ankara derdine düşmüştür,
siyasi Ankara hevesinde metropol Ankaraya ve Ankaralılara bir beş
yıl kaybettirmiştir.
Bu vesileyle, hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. Metropol Ankaranın başkent Ankaraya layık
olacağı günleri görme dileğiyle tekrar
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN İmam Hüseyin Bey, mazeretiniz
var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantepin Karkamış ilçesindeki pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantep Karkamış ilçemizde
pamuk üreticisi hemşehrilerim zor günler geçiriyor. Pamuk üreticilerimiz
üreterek zarar etmektedirler.
Pamuğun geçen yılki gideri dönüm
başına 1.500 TL iken mazot, biçerdöver masrafı, elektrik,
nakliye ve ilaç fiyatlarındaki yüzde 300e varan artışlarla
5.500 TL olmuştur. Geçen yıl pamuk 11-12 TLden
satılmıştır. Bu eylül ayında ÇUKOBİRLİKin
açıkladığı 21 TL taban fiyatı çiftçilerimizin giderini
dahi karşılamamıştır. Ayrıca, kooperatifler
Stokumuz dolu. diye yeterli alım yapmayınca, yine tüccarın
insafına bırakılan pamuk üreticileri şu anda pamuğu
geçen yılki fiyatlardan yani 11-12 TLden satmak zorunda kalmaktadırlar.
Tarım ve Orman Bakanlığına
sesleniyorum: Pamuğun taban fiyatı artırılmalı ve o
fiyattan alınmalıdır. Çiftçilerimize sahip çıkın, siz
çıkmıyorsanız biz hazırız, az kaldı diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Cengiz Bey, buyurun.
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin
Demirhisar, Puğkaracadağ ve Parmakkurdu köylerindeki meyve ve
narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hafta sonu Mersin merkez Akdeniz ilçemizdeydik.
Demirhisar, Puğkaracadağ ve Parmakkurdu köylerimizde
vatandaşlarımızla bir araya geldik. Bu köylerimizde yoğun
olarak meyve ve narenciye üretiliyor. Narenciye bölgenin en önemli gelir
kaynaklarından biri ancak geçen kış meydana gelen don afeti
sebebiyle narenciye ve meyvede rekolte kaybı yaşandı.
Yaşanan rekolte kaybı nedeniyle üreticilerimiz zor durumdalar. Sulama
ücretleri çok yüksek, elektrik ve gübre maliyetleri eklenince üreticilerimiz ne
yapacağını şaşırmış. Elektrik ve özellikle
sulama suyu ücretinin yüksek olması sebebiyle çiftçilerimiz bahçesini
sulayamıyor. Don afetinden zarar gören çiftçilerimizin
borçlarını faizsiz erteleyin. dedik, yapmadınız. Bari bu
yıl sulama ücretlerini almayın.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Malatyanın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Malatyanın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili
Sayın Veli Ağbabaya ait.
Buyurun Sayın Veli Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de sözlerimin başında, Ankarayı
rant çetelerinin elinden kurtaran, Ankaralıların parasını
dinozora harcayan bir çeteden kurtaran ve Ankarayı tekrar milletin
başkenti yapan Mansur Yavaşı buradan
selamladığımı ifade etmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Malatyanın
sorunlarını konuşacağım ama sözlerimin
başında, geçtiğimiz cumartesi günü AK PARTİ Genel
Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilimize geldi,
öncelikle, hoş geldi diyorum. Hoş geldi ama Malatyaya çok zarar
vererek gitti değerli arkadaşlar. Şöyle ki: Başta
Büyükşehir Belediyesi, Yeşilyurt Belediyesi, Battalgazi Belediyesi
olmak üzere Malatyada boş duvar bırakmadılar; boş duvardan
geçtik, bir tane billboardı boş bırakmadılar; ondan da
geçtik, havaalanından Elâzığa kadar her yere profillerden
totemler dikerek kendi isimlerini yazdılar Sayın
Cumhurbaşkanım hoş geldin. Tabii, bunları kendi
paralarıyla ceplerinden yapmış olsalardı sorun yoktu. AK
PARTİnin 4 milletvekili, il başkanı; gözünüzü çevirdiğiniz
her yerde, baktığınız her yerde beylerin afişleri
vardı.
Değerli arkadaşlar, bu paraları AK
PARTİ milletvekillerinin, il başkanının kendi ceplerinden
harcamadığını biliyoruz. Nereden harcadılar? Benim,
Malatyalıların vermiş olduğu vergiden harcadılar. Hani
İsraf günahtır, israf haramdır. diyorlardı ya İsraf
haramdır, israf günahtır. ama Malatyalılar adına
söylüyorum, bizim vergilerimizle kendi reklamlarını yaptılar,
onları da helal etmiyoruz, haram olsun diyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
TAMER DAĞLI (Adana) Adana Büyükşehir her
tarafa asıyor.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, neredeyse Malatya belediyeleri Malatyaya yaptıkları
yatırımdan daha fazla para harcadılar. Neymiş? Neymiş?
Değerli arkadaşlar, yahu cebinizden harcayın. Lafa geldi mi
Vatan, millet, Sakarya! diyorsunuz, lafa geldi mi Yerli, millî. diyorsunuz
ama bizim cebimizden kendi reklamlarınızı yapıyorsunuz.
TAMER DAĞLI (Adana) Adana Büyükşehir
nereden harcıyor?
VELİ AĞBABA (Devamla) Bunu takip
edeceğiz.
TAMER DAĞLI (Adana) Cebinden mi harcıyor
Adana Büyükşehir?
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, sadece bununla kalsak yine iyi, sadece bununla
kalsak yine iyi. Ne yaptılar? Devlette memur, işçi ne kadar varsa
zorla mitinge gönderdiler.
Şimdi, gelelim Malatyanın
sorunlarına. Belki bunu da duyurma imkânımız olur. Hepiniz
biliyorsunuz, hepinizin ili güzel ama bizim ilimiz bir başka güzel. Dünyanın
en güzel kentlerinden biri Malatya, en büyük özelliklerinden biri de çok
çeşitli tarım ürünlerinin üretilmesi. Özellikle
kayısımız var ki bir dünya markası, bütün dünyada, nereye
giderseniz gidin, hangi ilden olursanız olun Malatya kayısıyla
övünüyoruz ancak övünmediğimiz bir şey var: Övünmediğimiz
şey de kaysıya şaşı gözle, yanlış gözle
bakanlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz yıl 14-15 Nisanda kayısıya don vurdu, AK
PARTİ vekilleri yine geldiler, işte Hasar tespiti yapıyoruz.
TARSİM aracılığıyla para vereceğiz. dediler ama
şimdiye kadar ses seda çıkmadı.
Bir başka konu: Geçtiğimiz yıllarda
yine Toprak Mahsulleri Ofisi ilk kez kayısı alım fiyatı
açıkladı ama bu yıl şu gün olmuş -şu gün ekim
oldu- hâlâ Toprak Mahsulleri Ofisi kayısı taban fiyatını
açıklayabilmiş değil. Üzüm açıklandı, incir
açıklandı, çay açıklandı ama Malatya'nın
kayısısı unutuldu. Malatyalılara da buradan söyleyeyim:
İnşallah, sizleri unutanları sizler de seçimlerde unutursunuz.
Yine kayısıyla ilgili sulama
sorunları çözülemedi. Hele sulama sistemlerinde sulama birliklerinin ucube
yapmış olduğu bir şey var ki, değerli arkadaşlar,
bir tarla düşünün, yolun üzerindeki tarlada 100 lira para ödüyorsunuz,
yolun altındaki tarlada 250 TL para ödüyorsunuz.
Yine sulamayla ilgili birçok göletimiz
yapıldığı hâlde hala çalışmıyor, Söğüt
ve Erkenek Göletleri gibi. Bir de Yoncalı Barajı'mız var ki
yirmi altı yıldan beri hâlâ bitirilemedi. Sayın Veysel
Eroğlu burada bir söz söylemişti, demişti ki: 2017 31
Aralık saat 16.59a kadar bitirilecek. O da yalan oldu.
Değerli arkadaşlar, yine bir başka
sorunumuz: Arapgir ilçesi -belki arkadaşlar bilmeyebilir- Malatya iline
bağlı biliyorsunuz. Arapgir ilçemiz, Malatya'nın diğer
ilçeleri gibi, tarihî, kültürel açıdan çok önemli bir ilçe ama hâlâ, duble
yolla övünenler maalesef Arapgir'e
Değerli arkadaşlar,
tarımımız kötü. Geçtiğimiz gün Tarım Platformunu
ziyarete gittim, büyükbaş hayvanların sayısında büyük
azalma olduğu söyleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
VELİ AĞBABA (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
Diğer bir sorunumuz: Malatya Adliyesi.
Değerli arkadaşlar, ilçe adliyeleri Malatya Büyükşehrin
adliyelerinden daha büyük. Maalesef adliyemiz hâlâ yapılabilmiş
değil. Geçtiğimiz günler Bakan geldi Yüzde 10luk bir ödenek tahsis
ettim, ihale yapılacak. dedi, hâlâ proje aşamasında. Anlaşılıyor
ki 150 bin metrekare olan adliyemiz 100 bin metrekareye düşürülmüş,
ne zaman biteceği belli değil. Değerli arkadaşlar,
ayrıca bir adliye binamız var, 7 kat yürüyorsun, 7 kat. Ne zaman? 2022de.
Nerede? Malatyanın merkezinde. 7 kat iniyorsun, avukatlar oraya
ulaşmakta maalesef zorluk çekiyor, mutlaka bir binanın
yapılması gerekiyor.
Övüneceğimiz bir iki şeyi söyleyeyim:
Arslantepe Höyüğümüz dünyanın en eski yerleşim yerlerinden
biri, şu anda UNESCO koruma listesinde; Onar köyündeki cemevimiz dünyanın
en eski cemevi, tam 900 yaşında; kayısımız var,
camilerimiz var
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Baha Bey, buyurun
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yani anlayacağınız, Malatya, suyuyla,
toprağıyla, havasıyla, insanıyla Türkiyenin en güzel
şehirlerinden biri.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
Osmaniyenin il oluşunun yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
1933 yılına kadar adı Cebelibereket
olan ilimiz Osmaniye, 1933 tarihinde Adana iline bağlanmış ve 24
Ekim 1996 yılında yapılan bir düzenlemeyle tekrardan Türkiye
Cumhuriyetinin 80inci ili olmuştur. 1918de Fransızların
işgalinden sonra, tüm yurtta olduğu gibi yiğit Osmaniyemizde de
Fransızlara karşı, bütün sıkıntılara ve
yoksulluğa rağmen, onurlu bir mücadele verilmiş ve
topraklarımız düşman işgalinden
kurtarılmıştır.
Bu vesileyle, buradan tüm Osmaniyeli
hemşehrilerimi kutluyor; başta, Millî Mücadelemizin mimarı Ulu
Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, silah arkadaşlarını,
Osmaniyenin şanlı direnişinde şehit ve gazi olan tüm
yiğit ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ayhan Erel, buyurun.
4.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
İYİ Partinin kuruluşunun 5inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler
Başkanım.
25 Ekim 2017 tarihinde Genel
Başkanımız Meral Akşenerin liderliğinde kurulan ve Türkiyenin
umudu olan İYİ Partimiz bugün 5 yaşında.
Sayın Genel Başkanımızın da
dediği gibi, emin olun, güneşin doğmasına az kaldı.
Hiç merak etmeyin; zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye hedefimize çok az
kaldı; güneşli günlere, umutlu yarınlara, inanın, çok az
kaldı. Ülkemizi yönetmek için biz hazırız. Milletimizin
sıkıntılarını biz çözeriz ve Cenab-ı Hak
şahidimiz olsun, mutlaka çözeceğiz.
Müjdeler olsun, İYİ Parti iktidarına
çok az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
Osmaniyenin il oluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Osmaniyenin il oluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Osmaniyemizin il oluşunun 26ncı yıl dönümü
dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
Genel Kurulu, Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi ve çok değerli Osmaniyeli hemşehrilerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün birçok medeniyete
ev sahipliği yapmış, tarihî ve doğal güzellikleriyle
kaleler ve yaylalar şehri unvanını almış, iklimi ve
verimli topraklarıyla Cebelibereket olarak nam salmış ve
yüreklerindeki vatan aşkını şehit olma arzusuyla bileyleyen
insanlarıyla şehitler diyarı mertebesine yükselmiş olan
Osmaniyemizin il oluşunun 26ncı yıl dönümüydü. Osmaniyemiz 23
Ekim 1996 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan
oylamayla il olması karara bağlanmış, 24 Ekim 1996 gün ve
4200 sayılı Kanunla Kadirli, Düziçi, Bahçe, Toprakkale, Hasanbeyli
ve Sumbas ilçelerinden oluşan Türkiye Cumhuriyeti'nin 80inci ili
olmuştur. Osmaniye Benim Haktan özge sevdiğim mi var diyen
Karacaoğlan'dır. Osmaniye Dadaloğludur, Âşık
Feymanidir, Bestami Yazgan'dır, Osmaniye Deli Borandır. Osmaniye
Kurtuluş Savaşı'nda Fransızlara karşı
savaşıp Arkadaşlar, sakın cesedimi düşman eline
koymayın. diyerek şehit olan Rahime Hatun'dur. Osmaniye Kadir
Çavuş'tur, Palalı Süleymandır; Ali Bekiroğlu Ahmet'tir
Osmaniye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bravo!
İSMAİL KAYA (Devamla) - Sayın
milletvekilleri, il olarak çeyrek asrı geride bırakan Osmaniyemiz il
olduğu 1996 yılından günümüze ekonomik, sosyal ve kültürel
alanlarda büyük gelişmeler göstermekte, konum olarak ülkemizin doğusu
ile batısı arasındaki stratejik noktada bulunmasının
fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirmektedir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde AK PARTİ'mizin iktidara geldiği 2002
yılından günümüze kadar ulaşımdan eğitime,
sağlıktan spora hemen hemen her alanda ilimizin çehresini
değiştiren hizmetleri çok değerli Osmaniyeli
hemşehrilerimizin hizmetine sunduk. Osmaniyede bugün cumhuriyet tarihinin
en büyük yatırımı olan 600 yataklı Osmaniye Devlet Hastanesini
tamamladık, yakın zamanda Osmaniyeli hemşehrilerimizin hizmetine
sunacağız. Ayrıca, Düziçi, Bahçe, Sumbas ilçelerimizde
hastanelerimizin inşaatları da hızla devam etmektedir.
Yine, Osmaniye ve Kadirli Organize Sanayi
Bölgelerine ek olarak Düziçi Karma OSBnin kuruluş
aşamalarını da tamamladık. Artık, Düziçili gençlerimiz
il dışına çalışmak için gitmek zorunda kalmayacaklar;
göç veren değil, göç alan bir il olacağız inşallah.
Ayrıca, Sumbas Organize Sanayimizde
müteşebbis heyet kurulma aşamasında. İnşallah, en
kısa sürede, buranın da 6ncı bölge teşvikiyle
kuruluşunu tamamlayarak hayata geçireceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bölünmüş yollarıyla, köy ve
yaylalarıyla, son teknolojiyle donatılmış okulları ve
akıllı sınıflarıyla, sporcu fabrikası,
üniversitesi, kız ve erkek öğrenci yurtlarıyla, devletimizin
ufkuna yakışır devlet hizmet binaları ve hükûmet
konaklarıyla, millet bahçesi sosyal ve kültürel faaliyet alanlarıyla
Cumhur İttifakı olarak Osmaniyemizi her alanda
Cumhurbaşkanımızın söylediği ve dile getirdiği
gibi Türkiye Yüzyılına hazırlıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yatırım, istihdam, üretim,
ihracat ve büyüme stratejilerimizi Osmaniye özelinde uygulayarak şehrimizi
büyütmeye kararlıyız. Gelişmiş organize sanayi
bölgelerimizi yenileyerek ve bunlara yenilerini ekleyerek Osmaniyemizin
istihdam oranını artırmayı hedefliyoruz.
Büyüme stratejimizin meyvesi olarak, Türkiye
İhracatçılar Birliğinin açıkladığı ihracat
verilerine göre, Osmaniyemizin bir önceki yılın eylül ayına
göre 24 milyon dolar artışla 54 milyon dolar seviyesine
çıkmıştır ihracat rakamları. İnşallah, bu
oranı daha yüksek seviyelere çıkarmanın gayreti içerisinde
olacağız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin her türlü
terör örgütüne karşı haklı mücadele verdiği, 305 şehidi
ve 312 gazisiyle nüfusa oranla en çok şehit veren il konumunda bulunan
şehitler diyarı Osmaniyemize milletvekili olarak hizmet etmekten
gurur ve onur duyduğumu bir kez daha dile getirerek vatanımız
için can veren tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de şükranla
anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL KAYA (Devamla) Sayın
Başkanım, il oluşunun 26ncı yılını
kutladığımız Osmaniyemizin il olmasına katkı
sağlayan herkese minnettarız. Hayatta olanlara sağlık,
afiyet; ebediyete irtihal edenlere de Cenab-ı Allahtan rahmet diliyoruz.
Ayrıca, Osmaniyemizin medarıiftiharı
kıymetli büyüğümüz, milliyetçi hareketin lideri, MHP Genel
Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçeli Beye de
şükranlarımı arz ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Keven
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgatın
Çekerek ilçesindeki öğrencilerin barınma sorununa ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgatın Çekerek ilçesi,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktayın
da memleketidir. Çekerek ilçemizde bulunan meslek yüksekokulunda öğrenim
gören 450 öğrenci var. İlçemizde yüksekokul öğrencilerinin
barınabileceği tek yurt Diyanet Vakfına ait olup sadece 140
öğrenci kalabilmektedir. Şu an 300 öğrenci barınmayla
ilgili ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. İlçemizde
öğrencilerin ücretini karşılayabileceği özel apart ve ev
sayısı ise sınırlıdır. Burada bulunan
öğrencilerimizin barınma sorununu çözmek için çok acil olarak bir KYK
yurdu yapımına başlanmalıdır ve ilçeye ayrıca bir
adet gençlik merkezi mutlaka yapılmalıdır.
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın
Kasapoğlu'nun Çekerekli hemşehrilerimizin ve öğrencilerimizin
taleplerini gündeme almasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Barut
6.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
vatandaşın içine düştüğü borç batağına
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
iktidarı ülkemizi iflasın eşiğine getirdi. Esnafından
çiftçisine, emeklisinden işçisine herkes borç batağına
saplandı. Vatandaşlarımızın vadesinde ödeyemediği
için bankalarca icra takibindeki borçları 30 milyarı aştı.
Varlık yönetimi şirketlerine ve TOKİ'ye olan borçlar dâhil
edilince 60 milyar lirayı bulan borç dağı oluştu. İcra
dairelerinde bekleyen dosya sayısı 24 milyon oldu. Ülkeyi batırdınız,
halkı borç batağına soktunuz. Bankalar tahsil edemedikleri borçları,
finans ve varlık yönetim şirketlerine satıyor. Bankalar
bilançolarını düzeltiyor ama olan gariban vatandaşa oluyor.
Borçları tahsil etmek için alan o şirketler âdeta cellat gibi, borçlu
vatandaşın gırtlağına yapışıyor. Avukat
ve icra masrafı gibi bahanelerle 3 liralık borç 6 liraya
çıkıyor. Bu soygun düzeni son bulsun, bu kanayan yaraya çare
bulunsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, enerji fiyatlarındaki artışa
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Elektrik ve doğal gaz faturaları son
yıllardaki zam yağmuruyla birlikte tarihî zirve yaptı. Elektrik
ve doğal gaza gelen zamların ardından kömür ve odun
fiyatları da bu yıl cep yakmaya başladı. Bir yandan
doğal gaza yüksek zam yapılırken eş zamanlı olarak
kömür fiyatları da geçen seneye göre büyük oranda arttı. Kara
kışın soğuğunun hissedilmeye
başlandığı şu günlerde vatandaşlar kış
aylarında nasıl ısınacağının
hesabını yapıyor. Sadece elektriğe, doğal gaza,
gıdaya gelen zamlar asgari ücretli ve emekli maaşlarının
çok üzerinde. 2021de 1 ton ithal kömür en az 3 bin lira
civarındaydı, bugün aynı kömürün fiyatı 8 bin lira
düzeyinde. Yerli kömürün fiyatı ise 7.600 liraya kadar çıktı.
Kömür fiyatındaki artış neredeyse 3 katı oldu.
Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türk lirasındaki
değer kaybı bağımlı olduğumuz enerji
fiyatlarındaki artışın Türkiyede çok daha fazla hissedilmesine
neden oluyor. Fakir fukara bu kış ne yapacak diyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali
Yıldırıma, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
ve Koruma Görevlisi Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kimyasal silah kullanmakla
suçlayan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur
Fincancıyı şiddetle kınadığına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Azerbaycanda trafik kazası geçiren AK
PARTİ Genel Başkan Vekilimiz Sayın Binali
Yıldırıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yine,
aynı araçta bulunan İstanbul Milletvekilimiz Sayın Şamil
Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan Demirciye de geçmiş olsun
dileklerimi iletiyor, kendilerine Cenab-ı Haktan acil şifalar
diliyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgütü PKKyla
sınır içi ve sınır dışında mücadelesi
kesintisiz devam ederken terör örgütü sözcülüğüne soyunarak Türk
Silahlı Kuvvetlerini kimyasal silah kullanmakla suçlayan Türk Tabipleri
Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancıyı
şiddetle kınıyorum. Aynı şekilde bu kara propagandaya
destek veren siyasileri de şiddetle kınıyorum. Meslek
örgütlerini ideolojik saplantılarının borazanı hâline
getiren terör örgütü destekçilerini buralardan temizleyerek bu
yapıları kuruluş amaçlarına uygun faaliyetlere
yoğunlaştırmakta kararlıyız diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, yeni
hasat döneminin Mersinli üreticilere hayırlı ve bereketli
olmasını dilediğine ve Global Kalite Zirvesinde Yılın
En Başarılı Belediye Başkanı Ödülünü kazanan Toroslar
Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmazı tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Mut, Tarsus, Silifke ilçelerimiz başta olmak
üzere Mersinimiz çiftçilerimizin emek ve alın terini
kattığı üretim gücüyle, modern zeytin işleme tesisleri ve
fabrikalarıyla Türkiyenin en önemli zeytin ve zeytinyağı üretim
merkezlerinden biridir. Mut ilçemizde bin üç yüz yıllık anıt
ağaçta gerçekleştirilen ilk hasatla birlikte, yeni hasat döneminin
üreticilerimize hayırlı ve bereketli olmasını diliyor,
bütün üreticilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Toroslarda hayata geçirdiği projelerle
şehrimize değer katan, sosyal belediyecilik
anlayışıyla vatandaşlarımızı bağrına
basan ve milletimize hizmeti kendisine ilke edinen; çalışkan,
başarılı yönetim anlayışıyla Global Kalite
Zirvesinde Yılın En Başarılı Belediye
Başkanı Ödülünü kazanan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatardan ödülünü alan
Toroslar Belediye Başkanımız Sayın Atsız Afşin
Yılmazı tebrik ediyor, başarılarının
devamını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
10.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, terör örgütlerinin şubesi hâline gelen Türk Tabipleri
Birliğinin derhâl kapatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı
Şebnem Fincancı, Türk milletinin gururu, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin koruyucusu, göz bebeğimiz, şerefli Türk ordusuna kimyasal
silah kullandığı iftirasında bulunarak itibarına gölge
düşürmeye çalışmıştır. Türk Tabipleri
Birliği Başkanı, devlet ve millet düşmanlarıyla
birlikte hareket etmekte, teröristlerin sözcülüğünü yapmaktadır. Türk
Tabipleri Birliğinin asıl görevi, Türk halkının
sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay
ulaşabileceği, kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti
için çalışmaktır. Meslek ahlakını en iyi şekilde
korumak, meslek üyelerinin maddi, manevi haklarını korumaktır.
Ben bir Türk hekimi olarak diyorum ki Türk Tabipleri
Birliği Türk hekimlerini temsil etmemektedir. Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Beyin defalarca söylediği gibi, terör örgütlerinin şubesi
hâline gelen bu kuruluş derhâl kapatılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
11.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 6
Ekim günü Sağlık Bakanlığının
yayımladığı yönetmeliğe ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
6 Ekim günü Sağlık
Bakanlığı bir yönetmelik yayımladı ve Resmi Gazetede
yayımlandı. Bu yönetmeliğe göre, muayenehanesi olan dâhilî
branş hekimlerinin hastalarını yatırmaları, cerrahi
branş hekimlerinin ise ameliyat vesaire işlemlerini yapmaları
zorlaştırılıyor. Serbest meslek faaliyetlerini çok büyük
ölçüde kısıtlıyor. Ayrıca hastaların mahremiyetlerinin
korunması, hekim ve hastane seçme hakkı da ellerinden
alınıyor. Aynı uygulama 2011 yılında dönemin
Sağlık Bakanı Recep Akdağ tarafından da
yapılmıştı ve mahkemelere götürülerek de Danıştaydan
yürütmeyi durdurma kararı alınarak iptal olmuştu.
Şimdi, geldiğimiz dönemde, hekimlere
uygulanan şiddetin, yurt dışına
çıkışların çoğaldığı bir dönemde hem
hastaların hem de hekimlerin bu hakkı neden elinden
alınıyor? Acaba Sağlık Bakanının da hastane
sahibi olduğu göz önünde bulundurulursa özel hastaneler kollanmaya mı
çalışılıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
12.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Amik Ovasındaki pamuk üretimine ve pamuk
destekleme tutarının yükseltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sayın
Başkanım, Amik Ovası, ülkemizin önemli tarım
alanlarından biridir. Bu ovada, Hatayımızın
çalışkan çiftçileri tarafından binbir zorlukla ülkemizin
ihtiyacı olan ürünler yetiştirilmektedir. Pamuk ise bu ürünlerin
başında gelmektedir. Hem ülke ekonomisine katkı sunması hem
de çiftçilerimizin kendi geçimlerini sağlaması adına onlarca
yıldır bu önemli ürün Amik Ovasında yetiştirilmektedir. Bu
yılki pamuk hasadı neredeyse tamamlanmak üzeredir. Pamuk hasadı
yapılan yerlerde verimin yüksek olması ülkemiz adına sevindirici
bir gelişmedir. Pamuk fiyatlarının geçen yılın
altında kalması üreticileri haklı olarak destekleme
rakamlarında artış beklemeye sevk etmiştir. Son üç yıldır
değişmeyen pamuk destekleme tutarının yükseltilmesi
çiftçilerimize derin bir nefes aldıracaktır.
BAŞKAN Sayın Bulut
13.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat Gümrük
Müdürlüğünün tekrar açılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Başkanım.
Tokat ekonomisini büyütme hedefi doğrultusunda
iş insanlarımızın gayretleriyle özellikle tekstil ve
gıda sanayisinde önemli atılımlar gerçekleşmiştir.
Türkiye ve dünya pazarına açılan
yatırımcılarımız hatırı sayılır
bir ihracat teşebbüsü içerisindedir ancak Tokat Gümrük Müdürlüğünün
sekiz yıldır kapalı olması nedeniyle Tokattan ihracat
yapan firmalarımız Gaziantep Gümrük Müdürlüğünü kullanmak
zorunda kalmaktadır. Yatırımcılarımız imkân ve
kapasitelerini pazar araştırmasına ayırmak yerine
başka illerdeki gümrük işlemlerine harcamaktadır.
Tokat Gümrük Müdürlüğümüzün açılması
bölgemizin ihracatına, üretimine ve kalkınmasına katkı
sağlayacağından bir an önce tekrar açılmasını
talep ediyor, bu konunun takipçisi olacağımızı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
14.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Hatayspor-Beşiktaş maçına yetişmeye
çalışırken yaşamını yitiren vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine ve stadyuma alternatif yol yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antakyada dün akşamki
Hatayspor-Beşiktaş maçına yetişmeye çalışan 1
gencimiz ve 1 çocuğumuz ne yazık ki yaşamını yitirdi.
Yitirdiğimiz canlara Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı
ve sabır diliyorum.
Bu 2 canımızı neden yitirdik?
Trafiğe açıldığı günden bu yana ölüm
kavşağına dönüşen bu yerde gerekli önlemler
alınmadığı için bu 2 canımızı yitirdik. 30
bin kişilik bir stadyum yapıp bu stadyuma erişim için çevre
yolundan başka alternatif bir yol yapılmadığı için bu
2 canımızı yitirdik. Daha önce aynı yolda, aynı
kavşakta ölen ve yaralanan bir sürü vatandaşımız var. Dün
gece yaşadığımız kayıp son kaybımız
olsun.
Yetkilileri stadyuma alternatif yol yapmaya, o
kavşakta bir an önce ek tedbirler almaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akkuş İlgezdi
15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdinin, aile sağlığı merkezlerinin yüksek kiralar
yüzünden kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna
ilişkin açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, aile sağlığı merkezleri yüksek
kiralar yüzünden kapanma tehlikesiyle karşı karşıya.
Özellikle büyükşehirlerde kiralardaki astronomik artışlar
sonrasında aile sağlığı merkezlerine devasa kira
zamları istenmekte, ihtarnameler çekilmekte ve ASMler
boşaltılmak istenmekte. Aile hekimlerimiz hastalarına şifa
dağıtmak yerine mülk sahiplerinin ihtarnameleriyle uğraşmak
zorunda kalıyor, bu durum halkımızın sağlık
hizmetine ulaşımını da engelliyor bir yandan. Oysa
sağlık bir kamu hizmetidir. Devlet kamuya ait yeterince aile sağlığı
kamu binalarını oluşturmalıdır. Sağlık
Bakanlığının bu durumu izleyip -önlem alması
gerekirken- seyretmek yerine bir an evvel bu durumu düzeltmesi ve
halkımızın anayasal hakkı olan sağlık hizmetine
erişim hakkından mahrum kalmamasını sağlaması
gerekir. Sağlıkta dönüşüm sistemiyle ticarileştirilen
sağlık hizmetleri piyasanın kaderine terk ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan haksızlıklara ve
hukuksuzluklara ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tüm uyarılarımıza rağmen
Boğaziçi Üniversitesindeki akademik ve bilimsel liyakatleri yok sayarak
akademisyenleri baskı altına almaya, üniversiteden
uzaklaştırmaya yönelik kararlar alınmaya devam ediliyor. Bu
kararların son örneği moleküler biyoloji ve genetik bölümündeki
doktor öğretim üyesi görevinden uzaklaştırılan Doktor Tolga
Sütlü oldu. Öğretim üyesi görevinin uzatılması için akademik
çalışmalarını içeren dosya bölüm kurulunda,
dışarıdan akademisyenlerin de olduğu jüri tarafından
ve bütün sonuçlar fakülte yönetim kurulunda görüşülerek
başarılı bulunuyor ve atama yönünde karar veriliyor ancak son
karar için Rektör Naci İncinin imzası beklenirken, dönem, dersler
başlamışken, yürütmekte olduğu akademik projeler devam
ederken dosyası reddediliyor ve sözleşmesi uzatılmıyor.
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan bütün haksızlıklar ve
hukuksuzluklar karışında görev ihmali yapan YÖK artık bir
adım atmalı. Boğaziçi Üniversitesinde görevden
uzaklaştırmalar ve en önem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kamudaki sözleşmeli personelin yaşadığı
mağduriyete ve Ziya Gökalpın ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, kamuda esas çalışma statüsü devlet memurluğudur
fakat kamuda devlet memurluğu dışında farklı statüde
çalışan kamu personeli de vardır. Süreli ve süresiz
sözleşmeli statüde çalışan çok sayıda kamu personeli
bulunmaktadır. Sözleşmeli personelin devlet memurluğu kadrosuna
geçirilmesi en uygun çözüm olacaktır. Sözleşmeli personel, en çok
eş durumu tayini hakkından yararlanamadığı için
mağdurdur. Bu, aile bütünlüğünü engellemektedir. Bu durumun
düzeltilmesi yerinde olacaktır. Ayrıca, sözleşmeli personel
kamuda yükselme sınavına girememektedir, bu da mağduriyete sebep
olmaktadır. Bu sorunların çözülmesi, kamu personeli arasındaki
farklılıkların giderilmesi çalışma
barışı açısından çok yerinde olacaktır.
Türkçülüğün Esasları ve birçok eserin
yazarı, Türk milliyetçiliğinin fikir önderlerinden Ziya Gökalpı
ölüm yıl dönümünde rahmetle ve minnetle anıyoruz, mekânı cennet
olsun.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
18.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
HEKTAŞ hisselerinin OYAKa satışına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarım Kredi Kooperatiflerine
atadığınız genel müdürler tarımdan anlamıyorlar
ama hisse senedi işlerinden çok iyi anlıyorlar. Hisse senesi
işlerinden anlıyorlar ama bu işlerden nedense Tarım Kredi
Kooperatifleri değil başkaları kazanıyor. Önceki Genel
Müdür zamanında GÜBRETAŞ hisseleriyle ilgili işleri
sormuştuk, cevap Araştırılıyor. geldi. Şimdiki
Genel Müdür de Tarım Kredi Kooperatiflerinin sahibi olduğu yüzde 3,8
oranındaki HEKTAŞ hisselerini blok hâlinde 3 Ağustosta OYAKa
satmış. Satışından sonra HEKTAŞ hisseleri seksen
günde yüzde 200e yakın değer kazandı, Tarım Kredi
Kooperatifleri seksen günde 1,7 milyar lira zarar etti. Buradan soruyorum:
Hangi ihtiyaçtan dolayı böyle bir hisse satışına
gidilmiştir? Bu satıştan elde edilen paralar çiftçimizin ve
Tarım Kredi Kooperatifleri ortaklarının hangi
ihtiyacını gidermekte kullanılmıştır? Elinizi
çiftçinin cebinden çekin, o cebi çoktan boşalttınız.
BAŞKAN Sayın İlhan
19.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Seyfe Gölünün ölmekte olduğuna ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
On binlerce göçmen kuş için çölde bir vaha
görevi gören Kırşehirin Seyfe Gölü maalesef can çekişmektedir.
Gölün kuruması sebebiyle bu yıl turna kuşları maalesef göle
inemeden yollarına devam etmişlerdir. Seyfe Gölü; Orta Anadoluda
kuşların göç yolunda bulunan ve dünyanın en büyük flamingo
topluluğu dâhil olmak üzere yaklaşık 200 kuş türünü
barındıran ve onlar için dinlenme, beslenme, konaklama
alanıdır. Göl ve çevresi birinci derece doğal sit ve tabiat
koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin de
taraf olduğu Bern Sözleşmesiyle nesli tükenmekte olan 27 kuş
türü de koruma listesine alınmıştır. Ancak, göl
havzasında devletin çiftliğinin bile sulu tarım yapması
taban suyunun tükenmesine yol açmaktadır. İklim
Değişikliği ve Kuraklıkla Mücadele Komisyonunun da
Kırşehire gelerek yerinde inceleme yaptığı ama hiçbir
adım atmadığı, Salda Gölü gibi doğal bir cennet olan
Seyfe Gölünün ölmekte olduğunu buradan tüm Türkiyeye ifade etmek
isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
20.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
Şanlıurfada silahlı çatışmanın ortasında
kalarak hayatını kaybeden çocuklara ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Dün,
Şanlıurfada okulundan evine gitmek için servis minibüsünde bekleyen
2 yavrumuz tarafı olmadıkları bir silahlı
çatışmanın ortasında kalarak hayatını kaybetti,
14 de yaralı var. Sadece bu yılın ilk sekiz ayında, sadece
basına yansıyan 25 çocuk kaza kurşunuyla değil, katil
kurşunlarla hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı, sakat
kaldı. Peki, sorumlu kim?
Şanlıurfa Valisi yayın
yasağı koymuş. Yayın yasağı koyacağına,
silah yasağı koy. Valiler silah ruhsatı
dağıtıyor. Hiç işleri bakanı kendi görevi
dışında her yerde. Okul güvenlikleri görev bekliyor, okullarda
güvenlik açığı var, Millî Eğitim Bakanı oralı
bile olmuyor. Ya, biz milletvekilleri olarak bir kanun teklifi verdik, dört yıldır
orada duruyor. Çocuklar, masum insanlar taraf olmadıkları olaylarda
kurşunlarla can veriyor. Oyun parkında, kaykayda çocuklar can
veriyor. Diclenin kenarında bir kuzuyu kurt kapsa hesabı bizden
sorulur. denilen coğrafyada, Fıratın kenarındaki bu 2
kuzunun hesabını kim verecek?
BAŞKAN Sayın Girgin
21.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Milaslı zeytinyağı üreticilerinin taleplerine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığına
Milaslı zeytinyağı üreticileri diyor ki: Kaliteli
zeytinyağını teşvik amacıyla düşük asitli
zeytinyağına daha yüksek, yüksek asitli zeytinyağına daha
düşük prim ödenmelidir. İhracata yönelik erken hasat, soğuk
sıkım zeytinyağı üretiminde ekstra prim desteği verilmelidir.
Zeytinyağı sektörünün desteklenmesi ve halkımızın
sağlığı bakımından zeytinyağının
iç tüketimi artırılmalıdır. Bu amaçla, özellikle
öğrenci yurtlarında, hastanelerde, üniversite ve diğer
okulların yemekhanelerinde, resmî kurumların yemekhanelerinde, askerî
mutfaklarda hazırlanan yemeklerde zeytinyağı
kullanılması teşvik edilmelidir. Otuz yıl veya daha eski
zeytinyağı fabrikaları ile yağhanelerin modernizasyonu için
düşük faizli teşvik kredisi sağlanmalıdır. Yirmi
yıl ya da daha eski zeytinyağı fabrikaları ile
yağhanelerin imar mevzuatına uygun hâle getirilebilmesi için bir
kereye mahsus iki yıllık süre tanınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Sami Çakır...
22.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
24 Ekim Birleşmiş Milletler Gününe ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
24 Ekim, Birleşmiş Milletler Günü olarak kutlanıyor. Keşke
evrensel barışı, uluslararasında güvenliği ve
dayanışmayı sağlayabilmiş devasa bir kuruluşun
başarısından bahsedilseydik hatta bahsedilen konularda iyi niyet
görebilseydik. Özellikle insanlık sorunlarının çözümünde
birlikte çalışmalar yapma hedefinin sadece kayıtlarda
kaldığı aşikâr olan 5 ülkenin dudakları arasına
sıkışmış örgütün, dünya birlikteliğine etkisi ve
sorun çözme kabiliyetinin olamayacağı sonucu, tarihî süreçlerin
önümüze koyduğu açık, bir o kadar da acı bir gerçektir.
Eğer, Birleşmiş Milletlerin amaçlarına ulaşması
gerçekten arzulanıyor, isteniyorsa dünyanın bildiğini,
söyleyemediğini açık yüreklilikle söylemek durumundayız. Bu
yapısıyla sahte ve yapmacık bir güçlüler kulübü olmaktan öteye
geçmeyen hâlipürmelaliyle ilgili söylenecek şey, bugünden yarına
tehir etmeden insanlık adına ve onuruna yakışacak bir
yapılanmaya ve şekil almaya mecbur olduğudur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Ümit Yılmaz?
Ümit Beyin yerine Ahmet Bey, buyurunuz.
23.- Sivas Milletvekili Ahmet Özyürekin,
Âşık Veysel Şatıroğlunu doğumunun 128inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sivasımızın yetiştirdiği,
değerli halk ozanımız, âşıklık geleneğinin
en büyük temsilcilerinden Âşık Veysel Şatıroğlunu
doğumunun 128inci yılında rahmet, saygı ve özlemle
anıyorum. Âşık Veysel Şatıroğlu, küçük yaşta
görme yetisini kaybetmiştir ancak şiirlerinde
yaşattığı vatanseverlik, birlik, beraberlik, hoşgörü,
yaşama sevinci mesajlarıyla hem kendi dünyasını
aydınlatmış hem de toplumumuza ışık tutan,
rehberlik eden eserleriyle hafızalarımıza kazınmıştır.
Âşık Veysel, dillere destan türkü ve ezgileriyle, gelecek nesillere
mesaj niteliğindeki şiirleriyle Türk milletinin gönlünde
edindiği müstesna yeri ilelebet koruyacaktır.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
24.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Battalgazi, Doğanşehir, Darende, Kuluncak ve
Hekimhanlı vatandaşların taleplerine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Battalgazi, Doğanşehir, Darende, Kuluncak
ve Hekimhanlı hemşehrilerimizin bize ilettikleri taleplerini yüce
Meclis aracılığıyla iletiyoruz. Bu kapsamda Malatya
Battalgazi Üzümlü, Çolakoğlu, Karatepe, Alişar, Boran;
Doğanşehir Erkenek, Küçüklü, Gövdeli; Darende Yeniköy; Kuluncak
Karaçayır, Sofular; Hekimhan Kozdere köylerimizdeki elektrik şebeke
hatlarının eski olması, trafo kapasitelerinin yetersizliği,
kapalı devre eksikliği gibi nedenlerle bölgedeki
vatandaşlarımız sorun yaşamaktadırlar. Elektrik
projelerinin, 2023 yılı yatırım planına alınarak
bir an önce tamamlanması hemşehrilerimizin bize ilettiği
taleplerdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
25.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma,
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi
Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
Âşık Veyseli doğum gününde saygıyla ve özlemle
andığına ve Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanlığı yapmış Hüseyin Okan Merzeciye
vefatının seneidevriyesinde Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Azerbaycan programında trafik kazası
geçiren Genel Başkan Vekilimiz Sayın Binali Yıldırım
Beye, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Şamil Ayrım Beye ve
Koruma Polisimiz Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerimi
iletiyor, acil şifalar diliyorum.
Büyük halk ozanı, gönül insanı, bu
toprakların sazı sözü ve özü olan Âşık Veyseli doğum
gününde saygıyla ve özlemle anıyorum.
Mersinimize yaptığı hizmetler ve
çalışmalarla hemşehrilerimizin kalbinde taht kurmuş,
1984-1989 yılları arasında Mersin Belediye
Başkanlığı, 1994-1997 yılları arasında Mersin
Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış
Hüseyin Okan Merzeciye vefatının seneidevriyesinde Allahtan rahmet
diliyor, mekânının cennet olmasını niyaz ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, buyurun.
26.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, gözaltına alınan gazetecilere ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma
kapsamında Ankara, İstanbul, Van, Diyarbakır, Urfa ve Mardinde
yapılan ev baskınlarında çok sayıda Mezopotamya Ajansı
ve JINNEWS muhabiri gözaltına alındı. Bu sabah gözaltına
alınan gazetecilere silah doğrultulmuş, ters kelepçe
takılmış, yere yatırılmış, işkence
edilmiş. Sansür yasasının yürürlüğe girmesinden hemen sonra
gerçekleşen bu operasyon tesadüf değildir, muhalif basını
ve toplumu susturma planının bir parçasıdır.
Ankaradaki evine baskın yapılan ve 1,5
aylık bebeği olan Ajans Ankara muhabiri Zemo Ağgöz de
gözaltına alındı. Gözaltı sonrası, sadece anne sütüyle
beslenen 1,5 aylık bebeği dört saattir beslenemiyor. Bitmeyen OHAL
döneminde binlerce hamile, lohusa, bebekli kadın gözaltına
alındı ve tutuklandı. Özgür basın susturulamaz!
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Usta.
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ Partinin 5inci kuruluş yıl dönümüne, Ziya
Gökalpın vefatının 98inci yıl dönümüne, Âşık
Veyselin doğum yıl dönümüne, İstanbul Silivride gözaltına
alınmak istenirken şüphelilerin silahla açtığı
ateş sonucu şehit olan Komiser Yardımcısı Alim Nara
Allahtan rahmet dilediğine, millî sporcularımızın
başarılarına, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
yayınladığı 2021 yılı Yolsuzluk Algı
Endeksine ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde
hedeflenen özelleştirmelere ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, iyi bir hafta diliyorum.
Bugün, önüne konulan her türlü engeli aşarak
üstün bir gayret ve mücadeleyle demokrasiyi, hukuku, adaleti ve muasır
medeniyetler seviyesini hedefleyerek kurulan İYİ Partinin 5inci
kuruluş yıl dönümünü idrak ediyoruz. Kuramazlar. denildi, kuruldu;
Devam ettiremezler. denildi, her türlü engel aşılarak, büyüyerek
devam etti. Zorluklar aşıla aşıla, bariyerler devrile
devrile aziz milletimizin teveccühü elde edildi, milletimizin gönlünde yer
ederek Türkiye Büyük Millet Meclisine temsil edilen güçlü bir siyasi parti
konumuna gelindi. İYİ Parti, Türkiyeden gitmek isteyen gençlere,
alım gücü azalan ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan
emekçilere, memura, işçiye, çiftçiye, esnafa yani toplumun tüm kesimlerine
umut olmuştur. Aynı heyecan ve kararlılıkla iktidar olmak
için çığ gibi büyümeye ve hızla koşmaya devam ediyoruz. Her
türlü iftiraya ve hakarete rağmen dimdik duran Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin öncülüğünde,
hak ve hukuktan ayrılmadan, milletimizin özgürlüğü ve refahı
yolunda gerekirse cefa çekmeye hazır neferler olarak mücadelemizi azimle
sürdüreceğiz. Yılmadan, yorulmadan Devletimiz payidar kalsın,
milletimiz huzurla yaşasın. diye çalışmaya devam
edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
kendisinden fikir önderim diye bahsettiği ve milliyetçi düşüncesini
benimsediği Ziya Gökalpın vefatının 98inci yıl
dönümünü idrak ediyoruz. Türk milliyetçiliğinin babası olarak
anılan merhum Gökalpı rahmetle anıyorum, ruhu şad,
mekânı cennet olsun.
Yine, bugün Anadolunun sesi, büyük halk ozanı
Âşık Veyselin doğum yıl dönümü. Kendisini de bu vesileyle
rahmetle anıyorum.
İstanbul Silivride gözaltına alınmak
istenirken şüphelilerin silahla açtığı ateş sonucu
şehit olan Komiser Yardımcısı Alim Nara Allahtan rahmet
diliyorum, ailesine başsağlığı temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
23 Yaş Altı Dünya Güreş
Şampiyonasında üstün başarılarıyla 3ü altın
olmak üzere toplamda 11 madalya kazanan Güreş Millî
Takımımızı tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
Bir diğer gururumuz ise Avrupa Kadınlar
Boks Şampiyonasında altın madalya kazanan millî sporcumuz Buse
Naz Çakıroğlu olmuştur. Buse Nazı tebrik ediyor,
başarılarının devamını temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2021
yılı Yolsuzluk Algı Endeksini yayınladı. Endeksin
2021 sonuçlarına göre, Türkiye son on yılda yolsuzluğun en fazla
arttığı ülkeler arasında zirvede yer aldı. Türkiye
yolsuzlukta 38 OECD ülkesi arasında 37nci sırada yani bunun
anlamı yolsuzluğun en fazla olduğu 2nci ülke. Avrupa
Birliğinde ise tüm üyeler arasında yolsuzluğun en fazla
olduğu ülke olarak yer aldı.
Dünyaya baktığımızda, demokrasi
ve özgürlüklerin azaldığı ülkelerde yolsuzluğun arttığı
gözlemlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Sonuç olarak, bu yılın küresel yolsuzluk
algısı raporu, Türkiye'nin, demokratikleşen ülkeler
arasından yolsuzluğun ve otoriterliğin arttığı
ülkeler arasına geçiş yaptığını belgelemiş
oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi, her ay 10 bin dolar
alan siyasetçiyi saklamakla ve siyasete girdikten sonra kurduğu
şirketlerle milyonlarca liralık haksız kazanç elde eden
milletvekilini korumakla hatırlanacak, kendi bakanlığına
eşinin kurduğu şirket üzerinden alım yaptıranlara göz
yummasıyla anılacak, borsa spekülasyonlarıyla milyon dolarlar
kazanan bürokratına soruşturma açtırmamasıyla
akıllarda yer alacaktır.
Tarihin böylesi utanç verici karanlık
sayfalarında yer almak istemiyor ve Cumhurbaşkanının
geçtiğimiz günlerde Yolsuzlukla mücadele edeceğiz. ifadesini
samimiyetle sahipleniyorsanız işte size fırsat. Birazdan
yolsuzlukların araştırılmasıyla ilgili
vereceğimiz önergeye eğer samimiyseniz destek vermenizi bekliyoruz.
Tüm kamu kurumlarında yolsuzlukları araştırmak için bir
komisyon kuralım ve bu kurulan komisyonla tüyü bitmemiş yetimin
hakkını yiyen her kim varsa hepsini adaletin karşısına
çıkartalım. İşte adalet, işte terazi. Hodri meydan!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun) Toparlayacağım.
İktidara geldiği 2002den bugüne
aralarında stratejik kurum ve işletmelerin de olduğu millî
servetleri özelleştiren, bir kısmını satan Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının hedefinde yeni
satışların olduğu görülmektedir.
Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan 2023
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinde gelecek yıl
aralarında lojman, sosyal tesis, arazi ve arsaların da bulunduğu
toplam 20 milyar liralık yani eski parayla 20 katrilyon liralık
taşınmazın satılması hedeflenmektedir yani Hükûmet,
devlete ait ne kadar yer varsa önümüzdeki yıllarda hepsini satmaya devam
edeceğini ilan etmektedir. Üstelik özelleştirilen yerlerde yeni istihdam
alanlarının açılması gerekirken tam tersine, tüm
özelleştirmeler kamu bankalarından alınan kredilerle zarara
uğratılmaktadır, bu durum istihdamı azaltmakta,
işsizliği artırmaktadır. Devletin işleyen tüm
kurumları önce etkisizleştirilip sonra da özelleştirme adı
altında yabancılara peşkeş çekilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana aziz
milletimizin fedakârca çalışıp alın teriyle kurduğu
tüm millî değerleri bitmek bilmeyen rant sevdanız uğruna satarak
yeni nesillerin geleceğine ipotek koyuyorsunuz. Buradan uyarıyorum:
Giderayak yeni bir özelleştirme hatası daha yapmayın; bilin ki
İYİ Partinin nefesi ensenizdedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde yaralanıp şehit olan Uzman
Çavuş Cemil Yavaş ile İstanbulun Silivri ilçesinde
gözaltına alınmak istenen şüphelilerin saldırısı
sonucunda şehit olan Komiser Yardımcısı Alim Nara
Allahtan rahmet dilediğine, Ermeni terör örgütü ASALAnın hain
saldırısı sonucu 24 Ekim 1975 tarihinde Pariste şehit edilen
Büyükelçi İsmail Erez ile Makam Şoförü Talip Yeneri şehadetlerinin
seneidevriyesinde rahmetle andığına, Osmaniyenin il
oluşunun 26ncı yıl dönümüne, Ziya Gökalpın
vefatının 98inci yıl dönümüne, 26-27 Eylül 2022 tarihinde
düzenlenen Türk Dünyası Ortak Alfabe Çalıştayında
kurulması kararlaştırılan Ortak Alfabe Komisyonuna ve
Âşık Veyselin doğumunun 128inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederiz Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 4 Ekim 2022de Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde terör örgütü
PKK tarafından düzenlenen hain saldırıda yaralanan Uzman
Çavuş Cemil Yavaş tedavi gördüğü hastanede 21 Ekim 2022de
şehit olmuştur. 23 Ekim 2022de de İstanbulun Silivri ilçesinde
gözaltına alınmak istenen şüphelilerin saldırısı
sonucunda Komiser Yardımcısı Alim Nar şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, Ermeni terör örgütü
ASALAnın hain saldırısı sonucu 24 Ekim 1975 tarihinde
Paris'te şehit edilen Büyükelçimiz İsmail Erez ile Makam Şoförü
Talip Yener'i şehadetlerinin seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, tarihiyle, kültürüyle
Çukurova'nın en önemli illerinden biri olan Osmaniye, bugün
itibarıyla il oluşunun 26ncı yıl dönümünü idrak
etmektedir. Köklü tarihiyle, tarımıyla, yetiştirdiği
insanlarıyla maruf olan Osmaniye ilimiz, aynı zamanda Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanı olan Sayın Devlet Bahçeli'nin de
vilayetidir ve seçim bölgesidir. Biz de bu vesileyle Sayın Genel
Başkanımıza vekâleten Osmaniye ilinin il oluşunun
26ncı yıl dönümünü kutlar, aziz hemşehrilerimize
sağlıklı ve huzurlu bir hayat dileriz.
Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün fikirlerimin babası olarak nitelendirdiği, Türk
milliyetçiliği fikir hareketinin mümtaz isimlerinden Ziya Gökalp 25 Ekim
1924 tarihinde vefat etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine fikirleriyle tesir etmiş
olan büyük mütefekkir Ziya Gökalp Türkçülüğün Esasları,
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Hars ve
Medeniyet gibi rehber nitelikteki eserlerini aziz Türk milletine miras
bırakmıştır. Türk sosyoloji akımının da
kurucusu olan Gökalp, vatanseverliği, milliyetperverliği ve
münevverliğiyle fikrimizin öncüsü olarak her zaman
hafızalarımızda ve gönlümüzde yer edecektir.
Sayın Başkan, Türk devletleri
arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişmesi ve
kökleşmesi adına önemli adımlar atılmaya devam etmektedir.
Bu doğrultuda son olarak 26-27 Eylül 2022 tarihinde Türk Dünyası
Kültür Başkenti Bursa'da, Türk Dünyası Ortak Alfabe
Çalıştayı düzenlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Çalıştayda, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Türk
cumhuriyetlerinden gelen bilim adamları ortak alfabe konusunda bildiriler
sunmuş ve Ortak Alfabe Komisyonu kurulması
kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda 20 Ekim 2022de
Türk devletlerinin ortak bir alfabeye geçmesi ve dilde birlik sürecinin
hızlandırılması amacıyla Ortak Alfabe Komisyonu
kurulmuştur. Bu karar dilde, fikirde ve işte birlik ülkümüz
adına atılmış son derece önemli ve isabetli bir
adımdır. Komisyonun kurulmasında ve çalışmalarında
emeği geçenleri tebrik ediyor, Türk dünyasına hayırlar getirmesini
temenni ediyorum.
Sayın Başkan, bugün kültürümüzde önemli
bir yeri olan ozanlık geleneğinin temsilcilerinden Âşık
Veyselin doğumunun 128inci yıl dönümüdür. Âşık Veysel,
Türk düşüncesinin insan, tabiat ve dünya anlayışını
şiirlerinde ustalıkla işlemiş, mazimizi atiye bağlayan
bir köprü olmuştur. Âşık Veysel şiirleri, sözleri,
nasihatleri Türk milletinin hafızasında asırlarca
yaşayacaktır. Doğumunun 128inci yıl dönümünde Âşık
Veyseli rahmet ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, bugün Ankarada gazetecilere yönelik yapılan operasyona,
İsveçin Göteborg Üniversitesinin Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsünün
yayımladığı Demokrasi Endeksine,
Cumhurbaşkanının hafta sonu Diyarabakırda
yaptığı konuşmaya ve cezaevlerindeki sorunlara ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Vekiller, bugün Ankarada gazetecilere
yönelik bir operasyon oldu ve Mezopotamya Ajansı ve Türkiye'nin tek
kadın haber ajansı olan JINNEWS muhabirleri gözaltına
alındı; evleri basıldı; Ankaranın göbeğindeki
ajanslar basıldı, kameralara, fotoğraf makinelerine el konuldu.
Üstelik gazeteciler gözaltına alınırken işkenceye maruz
bırakıldı, ters kelepçe takıldı, silah
doğrultuldu gazetecilere ve şu anda 14 kişi gözaltında.
Öncelikle bunu kınıyoruz Gazetecilik yapmak suç değildir.
diyoruz bir kez daha ve bu gazetecilerin serbest
bırakılmasını talep ediyoruz ama ilk değil, daha önce
de aylar önce Diyarbakırda 16 gazeteciyi gözaltına
aldınız, sonra tutukladı bu iktidar ve şu anda 16 gazeteci
Diyarbakırda cezaevinde tutuklu olarak tutuluyorlar.
Şimdi, yani özgür basın
yaşayamasın ve özgür basın hakikatleri yazmasın,
konuşmasın diye bu ülkede çok uzun zamandır bir faaliyet
sürdürüldüğünü biliyoruz. Bu iktidar öncesinde de vardı bu, yani
yıllarca gazeteler yasaklandı, dergiler kapatıldı, daha
sonra televizyonlar kapatıldı, radyolar susturuldu, internet siteleri
kapatıldı, gazete binaları bombalandı, gazeteciler katledildi;
bunların hepsi yapıldı özgür basını susturmak için ama
susturulamadı. Bu bir gelenek aslında, özgür basın geleneği
ve şimdi de aynı baskılara devam ederek aslında Özgür basını
susturabilir miyiz? diye uğraşıyor iktidar ama
susturulmayacağını biliyoruz. Tabii, yani çağrı
yapıyorum buradan bütün gençlere, bizim seçmenimiz olan bütün gençlere ama
sadece genç olanlara değil, herkese çağrı yapıyorum:
Eğer özgür basını susturma çabaları bu şekilde devam
edecek olursa elinde cep telefonu olan her seçmenimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
gencinden
yaşlısına kadar kendini bir özgür basın
çalışanı olarak görmelidir ve hakikatleri yazmaktan,
söylemekten, konuşmaktan geri durmamalıdır diyorum.
Şimdi, İsveçin Göteborg Üniversitesinin
bir enstitüsü, Demokrasinin Çeşitleri Enstitüsü bir rapor
hazırlamış, bu rapora göre 179 ülke değerlendirilmiş
ve Demokrasi Endeksi oluşturulmuş; Türkiye 147nci sırada yer
alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
1 üzerinden not verilmiş, Türkiyenin
puanı 0,11. Baktığımızda, Demokrasi Endeksinde
Türkiyenin üstünde yer almış olan hangi ülkeler var mesela: Gana
52nci sırada yer almış, Ermenistan 54, Bulgaristan 56
-bazılarını söylüyorum- Nepal 71inci sırada, Tunus var
74te, Kenya 83, Tanzanya 100üncü sırada, Pakistan var 117de, Irak 118,
İran 142, Türkiye 147; durum bu. Rapora göre, en fazla otoriterleşen
10 ülkeden biri Türkiye. E, bugün de gazetecileri gözaltına
aldınız, işte bu otoriterleşmenin bir adımı da
esas itibarıyla budur.
Sayın vekiller, bir konu var; daha evvel de
konuştum, bir kez daha konuşacağım çünkü bu konu
yakıcılığını koruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Hafta sonunda Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan Diyarbakıra gitti, birçok konuşma yaptı. O
konuşmanın çoğunluğu üzerine durmak istemiyorum, başka
bir fırsatla konuşuruz şüphesiz ama Diyarbakır Cezaevinin
kapatılması müjdesini verdi orada ve o müjdeyi verdiği zaman
-müjdeyi tırnak içinde söylüyorum elbette, kendi ifadesi olduğu için-
meydandan çok fazla bir tepki gelmeyince Pek memnun olmadılar galiba.
dedi. Düşündüm acaba niye memnun olmadı Diyarbakırdaki o
meydanda bulunanlar diye. Şimdi, Diyarbakırda kaç tane daha cezaevi
var biliyor musunuz? 11 tane cezaevi var şu anda. Bu 11 cezaevinin önemli
bir kısmını bu iktidar yatırım diye açmış.
12 Eylül 1980de Diyarbakır Cezaevi -şu anda
kapatılmış olan cezaevi- büyük bir zulüm kalesiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Her türlü
haksızlığın, hukuksuzluğun, işkencenin,
insanlık dışı uygulamanın merkezi hâline gelmişti
Diyarbakır Cezaevi, çok büyük acılar çekildi. Bugün, o cezaevinin
yerine baktığımızda 11 cezaevi daha Diyarbakırda var
ama daha önemlisi, o gün 1 taneydi Diyarbakır Cezaevi, bugün Türkiye'nin
-Egesinde, Karadenizinde, Trakyasında, Akdenizinde, İç
Anadoluda- bütün cezaevlerinde Kürtler var. Binlerce Kürt tutuklu ve hükümlü
var şu anda cezaevlerinde. İnsanlar neden memnun olsunlar
Diyarbakır Cezaevi kapatıldı diye? Yani bakın, o gün Diyarbakır
Cezaevinde büyük işkence çekmiş olan Gültan Kışanak,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan
Kışanak bugün Kandıra Cezaevinde, bu iktidar altında rehin
tutuluyor. Diyarbakırlılar bunu bilmiyor mu? Biliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Şimdi,
dolayısıyla cezaevlerinde çok büyük sorunlar yaşanıyor ve
Türkiye'nin her tarafındaki cezaevleri Kürtler için birer cezaevi hâline
dönüştürülmüş vaziyette; her gün konuşuyoruz, konuşmaya
devam edeceğiz. Hasta ve yaşlı tutukluları her gün
konuşuyoruz, infaz yakmaları her gün konuşuyoruz ve bunları
konuşmaya devam edeceğiz ve bu insan hakları ihlallerinin bir an
evvel sona erdirilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet
Bayramına ve AKPnin başarısızlıklarına
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu hafta Cumhuriyet Bayramı coşkusuyla
hepimiz birlikte hareket etme duygusu içerisindeyiz, 29 Ekimde cumhuriyetimizin
99uncu yılını kutlayacağız; inşallah, gelecek
yıl da 100üncü yılını. Parlamentoyu güçlendirecek,
cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Cumhuriyetin
şiarı biz vekillerin çalıştığı bu Genel
Kurul Salonuna nakşedilmiştir: Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir.
Milletin egemenliğini esas alan cumhuriyet için
temel adım eğitim ve kalkınmadır. Okuma yazma oranı cumhuriyet
öncesinde yüzde 10u bulmuyordu, cumhuriyet devrimleri ve köylere uzanan
seferberlikle on beş yılda üçe katlandı; üniversiteler,
enstitüler kuruldu.
Refahın ikinci adımı ise üretimdi.
Tarımda ve sanayide üretim hamlesi gerçekleştirildi, kalkınma
planıyla tarım ayağa kaldırıldı. Büyük Önder
Atatürk, cumhuriyetin ilk on beş yılında -kâğıt,
basma, cam, sigara, çelik, çimento, hava gazı- 50ye yakın fabrika
kurdu. Uçak fabrikası kurup uçak ihraç eden bir ülke konumundaydık.
İnsanımıza eğitim, iş, aş sağlandı;
insanlarımız özgür yurttaşlar hâline getirildi.
Şimdi, yirmi yıllık
iktidarlarında devlet adına tek bir fabrika açmayıp tüm
sermayemizi tüketenler, eğitim ve kültür alanında ileri tek bir
adım atmayı beceremeyenler bugün cumhuriyeti karalamaya
çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tarihimizin en büyük
işsizlik, istihdam, hayat pahalılığını bize
yaşatanlar cumhuriyetin başarısını gölgelemeye
çalışıyor. Erdoğanın en büyük itirafı AKPnin
eğitim ve kültür alanındaki
başarısızlığıdır, itiraf edemediği ikinci
başarısızlığı da ekonomidir. AKP, üretim
ekonomisi, istihdam politikası ve eğitim bağını
kuramamıştır ve bu alan genç cumhuriyetimizin en büyük
başarısıdır, Türkiye Cumhuriyetinin de temelidir. Temeli
güçlendirmek için iktidara geliyoruz. Cumhuriyetimizi eğitimle,
istihdamla, üretimle büyütmek ve demokrasiyle taçlandırmak için geliyoruz.
Gelecek yıl cumhuriyetimizin 100üncü
yılı. Her birimizin, tüm yurttaşların mutluluk ve refahla
kutlayacağı bir bayram olacak, hep birlikte kutlayacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali
Yıldırıma, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma
ve Koruma Görevlisi Oğuzhan Demirciye geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine, Osmaniyenin il oluşunun 26ncı yıl dönümüne,
Âşık Veyselin doğumunun 128inci yıl dönümüne,
cumhuriyetimizin kuruluşunun 99uncu yıl dönümü haftasına ve AK
PARTİnin başarılarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Azerbaycanda geçen hafta trafik kazası geçiren
çok değerli AK PARTİ Genel Başkan Vekilimiz, Sayın
Başbakanımız Binali Yıldırım Bey ve İstanbul
Milletvekilimiz Şamil Ayrım Beye, aynı zamanda Koruma
arkadaşımız Oğuzhan Beye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Cenab-ı Hak kendilerine acil şifalar ihsan etsin. Bu vesileyle bütün
hastalarımıza Rabbimden acil şifalar diliyorum.
Osmaniye ilimizin il oluşunun 26ncı
yıl dönümü münasebetiyle bütün Osmaniyeli hemşehrilerimizi tebrik
ediyorum. Bu vesileyle Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli Bey'in de
uzun hayırlı ömürlerle bu millete nice hizmetler sunmasını
Rabbimden niyaz ediyorum.
Aynı şekilde, büyük bir halk
ozanımız olan Âşık Veysel'e uzun ince bir yolda kültürel
hayatımıza katkıları, doğum günü münasebetiyle rahmet
dileklerimi ifade ediyorum.
Evet, bu hafta, cumhuriyetimizin kuruluşunun
99uncu yıl dönümü haftası; dolayısıyla çok önemli bir
hafta. Bu hafta uzun bir hafta, AK PARTİ için de çok önem arz eden bir
hafta. Zira doksan dokuz yıl önce ilan edilen cumhuriyete giden yolda
Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde bir hedef ortaya
konmuştu; istiklalitam, tam bağımsız Türkiye hedefi.
Hakikaten bu konuda, işte bu hedefi gerçekleştiren, manda ve
himayenin her türünü ayaklar altına alarak Türkiye'nin tam bağımsız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
Türkiye olması yolunda hakikaten seksen
yıllık cumhuriyet dönemimizde yapılan büyük eserler ve
hizmetlerin yirmi yılda 5 mislini, 10 mislini bu millete hizmet ve eser
olarak kazandıran Sayın Recep Tayyip Erdoğan, işte bu
istiklalitam, tam bağımsız Türkiye hedefini gerçekleştiren
lider olarak tarihe geçmiştir. AK PARTİ de yirmi yıllık
iktidarları döneminde bu milletin bütün fertlerini, Türk-Kürt,
Alevi-Sünni, başı açık-başı örtülü, herhangi bir
ayrıma tabi tutmaksızın kucaklayarak, kuşatarak, birlik ve
beraberlik içerisinde sessiz devrimleri gerçekleştirerek büyük özgürlükler
devrimini gerçekleştirmiş, bu kalkınma eser ve hizmet siyasetini
de demokrasiyle taçlandırarak cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılma
hedefini hakikaten kuvvetlendirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu çerçevede tarihin önemli bir eşiğindeyiz
hakikaten. Bu manada, büyük ve güçlü Türkiyeyi inşa ederken,
cumhuriyetimizin 100üncü yılında toplum kesimlerinin bütününe dönük
hakikaten çok daha müreffeh bir Türkiyeyi ortaya koyarken, bütün
dünyanın, insanlığın geleceğiyle ilgili de Türkiyenin
jeopolitik ve jeostratejik konumunu insanlığın lehine kullanmak
suretiyle, insanlığın içinde bulunduğu tahıl krizi,
enerji krizinin aşılması noktasında her türlü güvenlikle
ilgili hem kendi çevresinde hem dünyada hakikaten önemli politik
yaklaşımlara öncülük ederken bu manada kendi ekonomisini büyüterek
bütün toplum kesimlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
EYTliden sözleşmeliye, çiftçimizden işçimize,
esnafımıza, sanayicimize bütün toplum kesimlerinin hakikaten
alım gücünü artırmak ve müreffeh ülke Türkiyeyi gerçekleştirmek
noktasında çok büyük adımları atmaya devam etmekteyiz. Bu
vesileyle, geçtiğimiz hafta hep beraber
gururlandığımız bir TAYFUN füzemizi icra etmenin
geldiği nokta, inşallah 29 Ekimde Togg otomobilini banttan indirerek
seri üretime başlayacağımız nokta, Türkiye'nin işte bu
muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma emelini, hedefini
somutlaştıran adımlar olarak kendi tankımızı,
tüfeğimizi, kendi silahımızı, gemimizi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
kendi millî ve yerli otomobilimizi yapma noktasındaki
dirayetimizi ve neticelendirmemizi ortaya koymak bakımından çok
önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza
çıkıyor.
Vaktiyle Devrim otomobilini engelleyenlere,
Türkiye'ye çalım atanlara hatırlatmak lazım gelir ki
inşallah 29 Ekim 2022 tarihinde, cumhuriyetimizin 99uncu
yılında kendi millî aracımızı üreteceğiz ve
rekabet ortamında da bütün dünyaya inşallah bunun ihracını
hep beraber gerçekleştireceğiz.
Bu çerçevede, ben inanıyorum ki -AK PARTİ
olarak- Sayın Genel Başkanımız
Cumhurbaşkanımızın ilan edeceği, 28 Ekim Cuma günü
ilan edeceği Türkiye Yüzyılı manifestosu inşallah 21inci
yüzyılın Türkiye yüzyılı olacağını
müjdeleyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son olarak efendim
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şunu ifade edeyim ki hep beraber 1071de yurt
edindiğimiz Anadolumuzda Selçukluların, Osmanlıların,
cumhuriyetin çocukları olarak geleceğe daha umutla bakacağız
ve inanıyorum ki Cumhur İttifakıyla da cumhuriyetin 100üncü
yılında Türkiye Yüzyılını hep beraber, bütün
milletimizle beraber hayata geçireceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle her birinize selam ve
hürmetlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Azerbaycanda
trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma, İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan
Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, önceki dönem
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığını yapmış
Sayın Binali Yıldırıma geçirdiği trafik
kazasından dolayı biz de geçmiş olsun diyoruz. Aynı zamanda
Şamil Ayrım Vekilimize ve Koruma Oğuzhan kardeşimize de
geçmiş olsun diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkanı Vekili Celal
Adanın, Başkanlık Divanı olarak, Azerbaycanda trafik
kazası geçiren Binali Yıldırıma, İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan
Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Beraber çalıştık
Sayın Başbakanla, Sayın Meclis Başkanımızla. Ben
de kendisiyle birkaç sefer telefonda görüştüm. Ben de geçmiş olsun
dileklerimi belirtiyorum. Şamil Ayrım Beyle beraberdik bu son
seyahatte Oğuzhan kardeşimize de geçmiş olsun dileklerimi
belirtiyorum Divan olarak.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Azerbaycanda trafik kazası geçiren Binali Yıldırıma,
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrıma ve Koruma Görevlisi Oğuzhan
Demirciye geçmiş olsun dileklerini ilettiğine ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz de kısa konuşmada aslında
atladık, ihmal ettik. Ben de Sayın Binali Yıldırıma,
Şamil Beye ve koruma kardeşimize geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. İnşallah bir an evvel sağlıklarına
kavuşurlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Hırvatistan Parlamento Başkanı Gordan Jandrokoviç ve Ukrayna
Parlamento Başkanı Sayın Ruslan Stefanchuckun vaki davetine
icabetle 24-25 Ekim 2022 tarihleri arasında Uluslararası
Kırım Platformu 1inci Parlamenter Zirvesine katılmak üzere
Hırvatistana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/2087)
24/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Profesör Doktor Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento
heyetinin Hırvatistan Parlamento Başkanı Sayın Gordan
Jandrokovic ve Ukrayna Parlamento Başkanı Sayın Ruslan Stefanchuck'un
vaki davetine icabetle 24-25 Ekim 2022 tarihleri arasında
Uluslararası Kırım Platformu 1inci Parlamenter Zirvesine
katılmak üzere Hırvatistan'a resmî ziyarette bulunması hususu
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
9uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Kayseri
Milletvekili Dursun Ataş ve arkadaşları tarafından, son
dönemde ortaya atılan yolsuzluk iddialarının
araştırılarak yolsuzlukla mücadele için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 14/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
25/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/10/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun Grup Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19
milletvekili tarafından, son dönemde ortaya atılan yolsuzluk
iddialarının araştırılarak yolsuzlukla mücadele için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 14/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 25/10/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
Dursun Ataş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar).
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti olarak vermiş olduğumuz kamuda yaşanan
yolsuzlukların araştırılması konulu önergemiz
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, AKP bundan yirmi
yıl önce 3Ynin yani yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların
olmayacağı bir Türkiye vaadiyle iktidara gelmiştir. Bugün, yirmi
koca yıl geride kaldı. Yirmi yıldır devleti tek
başına yöneten Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı
Sayın Erdoğan, milletle alay eder gibi Yolsuzlukların
olmadığı, rüşvetin olmadığı,
yoksulluğun Allahın izniyle olmayacağı bir Türkiyeyi biz
hallederiz, bunu biz yaparız, şu an itibarıyla onun
hazırlığı içindeyiz. dedi. Evet, Sayın Erdoğan
tam yirmi yıl sonra başaramadığını itiraf etmekte;
Türkiyede yolsuzluk var, yoksulluk var, yasaklar var demektedir. Bu, bir vaat
değil başarısızlığın açıkça
itirafıdır. Evet, bugün Türkiyede rüşvet var; evet, yolsuzluk
var; evet, yoksulluk var; evet, yasaklar var. Yirmi yılın sonunda
Türkiyeyi bu hâle getirenler bugün çıkıp Yolsuzlukların önüne
geçecek hazırlığı yapmaktayız. diyor. Günaydın!
Tüm bunlar yaşanırken Türkiye'nin yönetiminde yirmi yıldır
siz vardınız. Türkiye tarihinde eşi görülmemiş rüşvet
de yoksulluk da yolsuzluk da bizzat sizin eserinizdir.
Değerli milletvekilleri, et kokarsa
tuzlarsınız, ya tuz kokarsa ne yaparsınız? Maalesef AKP
iktidarında tuz kokmuştur. Bugün ülkenin her yerinden yolsuzluk
fışkırmaktadır. Eşinin şirketi üzerinden kendi
bakanlığına dezenfektan satan eski bakanlar, her ihaleden komisyon
alan yüzde 10lukçu rüşvetçiler
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Yüzde 20ye
çıkardılar!
DURSUN ATAŞ (Devamla)
yandaşları
için ihale kanunlarında tam 192 kere değişiklik yapanlar,
devlete çöreklenen 5li çeteler, yandaşa dövize endeksli, garanti ödemeli
projeler, devlet bankalarından usulsüz verilen ve geri ödenmeyen krediler,
yandaşlara pazarlık usulüyle verilen türlü ihaleler, kayyumlara
devredilip içi boşaltılan şirketler, AKPnin yandaş
vakıfları üzerinden yapılan büyük yolsuzluklar, borsada
usulsüzlükle milyonlarca dolarlık servet edinenler, SPK üzerinden
şirketleri haraca bağlayan vekiller, tek kalemde yandaş
holdinglerin 500 milyon lira vergi borcunu silenler, görevi çiftçiyi
desteklemek olan Ziraat Bankasından kredi alıp tek kuruş
ödemeden medya imparatorluğu satın alanlar, dinozor park için
Ankara halkının cebinden çıkan 750 milyon dolar, AKP döneminde
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yapıldığı iddia
edilen ve hazırlanan dosyalara İçişleri Bakanlığı
tarafından el konulan 13,2 milyar liralık yolsuzluk; 5-10 maaş
alan danışmanlar, saray bürokratları; ayakkabı kutularından
ortalığa savrulan paralar, siyasilere rüşvet verildiğini
itiraf eden sözde hayırsever iş adamları, kara para aklama
suçlamasıyla tutuklanan iş adamının özel jetini kullanan
bakanlar, İçişleri Bakanının ifadesiyle suç örgütünden
maaş alan siyasiler, Sayıştay raporlarına
yansıdığı hâlde tek bir işlem yapılmayan
yolsuzluklar
Zamansızlıktan sayamadığım daha yüzlerce
yolsuzluk iddiası var. Bunlar hakkında verilen onlarca
araştırma önergesine rağmen bu iddiaların hiçbiri
araştırılmamış, tek bir kişi için bile adli
işlem yapılmamıştır.
Şimdi, yolsuzluğa karşı harekete
geçtiğini söyleyenlere tekrar soruyorum: Tüm bunlar yaşanırken
iktidarda kim vardı? Yirmi yıldır elinizi tutan mı
vardı?
Değerli milletvekilleri, Türkiye, cumhuriyet
tarihinde hiç bu dönem kadar yaygın, yoğun ve istikrarlı bir
yolsuzluk sürecine tanık olmamıştır. Dünyanın hiçbir
yerinde yolsuzluk yapanlar ülkemizdeki kadar korunmamış,
savcıların bu kadar suspus olduğu bir dönem hiç
yaşanmamıştır. Türkiyede son yirmi yılda yaşanan
yolsuzluklar, uluslararası raporlara bile yansımıştır.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2021
yılında yayınlanan raporda Türkiye, 180 ülke arasında
96ncı sırada yer almış, 2013ten bugüne tam 43 basamak
gerilemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Görüldüğü üzere, her yerden yolsuzluk ve
rüşvet fışkırmakta, yandaşlar zenginliklerine
zenginlik katarken vatandaşsa yoksulluğun pençesinde
çırpınmaktadır. Bu yolsuzlukların failleri siyasi ve hukuki
olarak hesap vermek zorundadır.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin de dediği gibi eğer zerre samimiyetiniz varsa biz
sonuna kadar varız, buyurun, hodri meydan, önergemize destek verin!
Yaşanan bu yolsuzlukları araştırıp, faillerini gün
yüzüne çıkarıp hesap soralım ki yolsuzluklar önlensin diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, sayın
vekiller ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
halklarımız; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Evet,
İYİ Partinin önergesi üzerine grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Şimdi, öncelikle, Türkiyede -2002- AKPnin ilk
iktidar yıllarını hatırlayalım, ne diyorlardı?
Yasaklara, yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı biz iktidara
geldik. Yasaklara bakalım bugün değerli arkadaşlar; valla kimse
konuşmasa Türkiyede yasak yok ya da herkes AKPli olursa yasak yok, bu
konuda hiçbir sıkıntı yok. AKPliler suç işleme
özgürlüğüne sahipler, AKPliler her türlü şeye bulaşabilirler;
yolsuzluk yapabilirler, ihaleye fesat karıştırabilirler,
aklınıza gelebilecek her şeyi yapabilirler; bu konuda hiçbir
yasak yok maşallah ama olurda muhalif biri olursanız, bir tweet
atarsanız tweetin içi boş olursa sorun yok ama tweetin içine
herhangi bir şey yazarsanız işte orada sorunlar
başlıyor.
Yoksulluk meselesine bakalım; yine 2002
yılında, aslında AKP iktidara geldiğinde IMFnin
programını devraldı ve yirmi yılın sonunda bugün
geldiğimiz noktada açlık sınırı 8 bin liraya
gelmiş durumda. Yoksulluk sınırı 24 bin liraya
yaklaşmış ve Türkiyede yaklaşık 20 milyon insan
sosyal yardımlara muhtaç hâle gelmiş. Kimin sayesinde? Tabii ki
muhteşem iktidar AKP sayesinde(!)
Peki, yolsuzluk meselesine gelelim; yolsuzluk
meselesinde yolsuzluk kelimesi mevcut durumu tanımlamak için yetersiz
kalıyor, biz buraya yeni bir kavram bulmalıyız yani yolsuzluk
dediğimizde geçmiş hafızamıza geliyor, üç beş
hortumcunun yolsuzluk yapması gibi bir şey canlanıyor ama durum
öyle değil ki artık bütün ülkeyi talan eden, bütün ülkenin bütün
kaynaklarını yok etmeye çalışan, kendi himayesine alan bir
iktidar var. Bunu sadece yolsuzluk kavramıyla aktarabilir miyiz?
İmkânsız, en azından böyle bir lügatimiz yok. Buna ne deriz?
Valla bütün ülkeyi götürmek mi deriz, bütün ülkeyi yok etmek mi deriz,
bütün ülkeyi yutmak mı deriz; nasıl bir şey deriz, onu
bilmiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, siz
iktidara geldikten sonra dünya kadar hukuksuz iş yaptınız ama en
temel hukuksuz işiniz şu: Türkiyedeki yerel yönetim
kaynaklarına çöktünüz, özellikle de bölgedeki belediyeleri kayyum eliyle aldınız,
önce halkın iradesini gasbettiniz, çaldınız ama yetmedi, kayyum
da Mardin modeli dediniz ve Mustafa Yamanı getirdiniz, Mustafa Yaman
eliyle de dünyanın yolsuzluğunu yaptınız ama yolsuzluk öyle
bir aşamaya geldi ki siz bile Mustafa Yamanı ve 72 kişiyi
görevden alıp onlara 540 milyonluk soruşturma açmak zorunda
kaldınız. Tabii, bu arada bakanlarınızın ve
diğerlerinin aldıkları hediyeleri, aldıkları
rüşvetleri, AKPnin bütün işlemlerini belediyeye fatura etmelerini
söylemeye bile gerek yok.
Bu arada, yolsuzluğun yolunu nasıl
yapıyorsunuz? 21/B diye bir madde var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Normalde 21/B, olağanüstü hâllerde istisna olarak uygulanması gereken
bir ihale yöntemidir ama gelin görün ki AKP istisnayı kural
yapmasıyla mahir bir iktidar, onun için siz 21/Byi bütün ihalelerde
uyguluyorsunuz ve adrese teslim ihalelerle de aslında
yandaşınıza hızlı bir şekilde kamu
kaynaklarını peşkeş çekiyorsunuz. Bununla ilgili dünya
kadar örnek var, say say bitmez ama bütün bu yolsuzluklar
İşte
endeksler ortada, hepsinde en son sıralardasınız. Ama daha
önemli bir şey var; bu yolsuzluklarınız görünmesin diye özgür
basın emekçilerini gözaltına alıyorsunuz. Bugün evlerini
bastınız, ajansı bastınız ve 11 gazeteciyi -içlerinde
kırk beş günlük bebeği olan Zemo Ağgöz dâhil-
gözaltına aldınız, hâlâ gözaltında tutuyorsunuz, yirmi dört
saatlik avukat kısıtlılığı var. Neden
yapıyorsunuz bunları? Çünkü yolsuzluklarınız,
yasaklarınız ve açgözlü iktidarınızın suçları
dile gelsin istemiyorsunuz, çok açık ve net.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nedir bu dosyalar? Bu
dosyalar AK PARTİ dönemindeki yolsuzluk, usulsüzlük ve kamu
zararlarıyla ilgili yaptığım suç duyuruları. Bu suç
duyurularının sayısı 39 ve bu suç duyurularının
parasal hacmi 600 milyar lira yani eski parayla 600 katrilyon lira. Şimdi,
üç dakikanın içinde AK PARTİ dönemindeki bütün yolsuzları anlatmam
imkânsız olduğu için size birkaç örnek vereceğim.
Devlet Demiryolları Ankara-İstanbul
hattı rehabilitasyon işinde on beş yıldır bir türlü
tamamlanamayan bir tünel var; tünelin adı T26, Teftiş Kurulu
raporuna göre sözleşme fiyatı 59 milyon dolar, Devlet
Demiryollarının şirkete ödediği tutar 322 milyon dolar,
aradaki fark 262 milyon dolar; güncel kurla yaklaşık 5 milyar lira,
eski parayla 5 katrilyon lira. 5 kilometrelik tünelin her bir kilometresinde 1
katrilyon yolsuzluk var. Peki, bu devasa vurgunun içinde kimler var? Tabii ki
5li çete, tabii ki AK PARTİli bürokratlar var.
Bir diğer örnek, bu da 10lu çetenin işi,
Sabiha Gökçen Havalimanı raylı sistemler bağlantı işi.
Sayıştayın 2019-2020 yılları raporuna göre,
şirket 17 iş kalemine çok düşük fiyat veriyor ve ihaleyi
kazanıyor. Ancak sıra bu iş kalemlerini yapmaya gelince iş
kalemleri işin kapsamından çıkarılıyor, yeniden ihale
ediliyor ancak pazarlık usulüyle adrese teslim şekilde yine aynı
şirkete veriliyor ama bir farkla veriliyor; o ilk ihalede düşük fiyat
verilen 17 iş kalemine bu kez fahiş yüksek fiyatlar veriliyor.
Bakın, mesela tek bir iş kaleminde Sayıştay raporuna göre
sözleşme tutarı 102.600 lira, şirkete ödenen tutar 114 milyon 75
bin lira; aradaki fark 1.111 kat, kamu zararı 113 milyon lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Toplam 17 iş kaleminde oluşan kamu
zararı 600 milyon lira. Ayrıca şirkete 25 milyon avro da usulsüz
avans veriliyor, avanstan hiçbir şekilde faiz alınmayarak yani yüzde
sıfır faizle ancak üç buçuk yıl sonra para tahsil ediliyor.
İşte size AK PARTİ dönemindeki sadece 2 yolsuzluktan örnek.
Sayın milletvekilleri, altını çizerek
söylüyorum, AK PARTİ tarihi aynı zamanda Türkiyedeki
yolsuzlukların tarihidir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, trafik kazası geçiren önceki dönem
Başbakanımız Binali Yıldırım Beye,
Milletvekilimiz Şamil Beye ve Koruma Oğuz Beye geçmiş olsun
diyorum, Allahtan acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, son on sekiz
yılda AK PARTİ hükûmetlerimiz kamu yönetiminin daha şeffaf,
hesap verebilir, dürüst ve katılımcı bir yapıya
dönüşmesi ve yolsuzluklarla mücadele konusunda önemli adımlar
attı. Yeni anayasal düzenlemelerin yanında, birçok kanunda da
değişiklikler yapıldı. Örneğin, Bilgi Edinme Kanunu,
Kamu Görevlileri Etik Kurulu kurulmasına ilişkin kanun, Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Türk
Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Kabahatler Kanunu, Kamu Denetçiliği
Kurumu kurulması amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, Sayıştay
Kanunu gibi birçok kanun bu dönem içerisinde yasallaşmıştır.
Yine, yolsuzlukla mücadele konusunda taraf
olduğumuz birçok uluslararası sözleşmelere de imza
atılmıştır. Örneğin, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa
Dair Medeni Hukuk Sözleşmesi, OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde
Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetin Önlenmesi
Sözleşmesi, Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Karşı
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gibi birçok sözleşmeye de
yine imza atılmıştır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
hükûmetleri döneminde bütçe yolsuzluklara değil geçmişte yapılan
yolsuzları önleyerek yatırımlara harcanmıştır.
Bunlara şöyle kısaca bir bakacak olursak bu bütçeyle bölünmüş
yollar 6.100 kilometreden 28.550 kilometreye çıkarılmış,
otoyolların uzunluğu 1.710 kilometreden 3.532 kilometreye
çıkarılmış, kara yolları tünel sayısı 83ten
466ya çıkarılmış; tünel uzunluğu 50 kilometreden 651
kilometreye, köprü ve viyadük uzunlukları 311 kilometreden 724 kilometreye
çıkarılmış; hızlı tren hattı 2.074
kilometreye çıkarıldı, 26 olan havaalanı sayımız
57ye çıkarıldı; savunma sanayisinde yerlilik oranımız
yüzde 20lerden yüzde 73lere çıkarıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Yeni demir
yolları, hızlı trenler, şehir hastaneleri her ile en az 1
üniversite olmak üzere 208 üniversite kuruldu; daha neler neler...
Kısacası, Genel Başkanımız,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın
liderliğinde dağları deldik, denizleri alttan,
boğazları tünelden geçtik, 85 milyon milletimize hizmet ettik, etmeye
de devam ediyoruz inşallah.
Ziya Paşa'nın dediği gibi Ayinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i
aklı eserinde. diyor, araştırma önergesine
katılmadığımı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
var, elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Evet, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf
olduğundan dolayı elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Sayıştay denetim raporlarındaki yolsuzlukların araştırılması
amacıyla 25/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
25/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/10/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
25 Ekim 2022 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(22069 grup numaralı) Sayıştay denetim raporlarındaki
yolsuzlukların araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak 25/10/2022 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Sayıştay
Sayıştayın
normalde yaptığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına bütçe
hakkı olan bir süreci denetlemek, kamu kurumlarını denetlemek,
incelemek, hesaplarını kontrol etmek. Aslında her dönem bütçeye
geçtiğimizde Sayıştay raporları basında
tartışılmakta ve konuşulmakta. Fakat nedense -bütçe
hakkı gibi çok kutsal olan bir süreç- giderek artık
Sayıştay raporları dışında, her şeyde
yolsuzluk, rant ve bir talan sistemi geliştirildi. Bununla beraber
herhangi bir inceleme yapılıyor mu? Yapılmıyor.
Sayıştay raporlarına da baktığımızda bir
inceleme yapıldığı hâlde gereği yerine getirilmiyor.
İktidar ne yaptı yeni
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber? Birçok kurumu Türkiye
Varlık Fonuna bırakıp zaten paralı olan kurumları
denetim dışı bıraktı. Sayıştayın denetlediği
kurumların çoğuna baktığımızda birçoğunda
usulsüzlük saptanıyor.
Sayıştay ne yapıyor?
Müfettişleri -deyim yerindeyse hâkimleri- incelemeye gittiğinde
hesaplara bakıyor. Zamanında yapılmış mı, usülüne
göre yapılmış mı, kararlar alınmış mı,
işlemler uygun mu, bunları denetler ve normalde bu denetleme
sonuçlarını bildirir. Normalde her denetim nedir? Önlemek ve korumak
üzerine yapılır. Önleniyor mu? Hayır. Korunuyor mu? Hayır.
Neden? Rakamlar ortada, birazdan söyleyeceğim. Giderek her yıl
tekrarlanıyor; her yıl tekrar tekrar, giden denetçiler, hâkimler
aynı şeyi yazmak zorunda kalıyor, müfettişler aynı
şeyi yazmak zorunda kalıyor. Peki, bunlar önlenmiyorsa, korunmuyorsa
nedir? Bu, açıkça yolsuzluğa devam demektir.
Şimdi, baktığımızda -yüzde
55 oranında- kurumların bir kısmı hiçbir işlem
yapmamışlar faaliyetleriyle ilgili. Kurumların bir kısmı
yaptıkları faaliyetlerin içeriğini tümüyle yanlış
doldurmuşlar, kaynak denilen bir şey belirtmemişler. Denetim
değerlendirme raporlarına baktığımızda orada da
birçok usulsüzlük var, mali açıdan da.
Sayıştay Başkanı ne diyor? Diyor
ki: Bütçe haksa, Parlamento adına işlem yapılıyorsa,
bütçede bir usulsüzlük varsa Parlamento ve halk adına bunun gereğinin
yerine getirilmesi lazım. Peki, ne yapılıyor? Herhangi bir
işlem yapılmıyor. Neden? Çünkü bunlar hoş görülüyor ve bu
sistem devam ettirilsin isteniyor. Peki -ben size bazı örnekler vermek
isterim- Sayıştayın yaptığı incelemelerde en çok
saptadığı nedir? Hani Faiz, faiz; faiz düşecek.
diyorsunuz ya; faiz 2019da 112 milyardan şimdi 241 milyara çıkmış,
bu kadar artış var ve bu kimin cebinden çıkıyor? Bizim
cebimizden çıkıyor. Kur korumalı mevduat, boyuna
uzatıyorsunuz, tekrar Plan ve Bütçede uzatılıyor; bu kimden
çıkıyor? Tekrar bizden çıkıyor. Sayıştay bu
konuda rakamları verdiği hâlde herhangi bir işlem
yapılmıyor.
Az önce arkadaşımız tekrar
yolsuzluklarla ilgili konuşunca... Ya, kayyumlar bir işgal, bir
gasptır. Kayyumlarla ilgili daha önce Sayıştay Başkanı
dedi ki: Üç yıl üst üste yaptığımız denetimlerde
kayyumların usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını saptadık.
Herhangi bir işlem yapıldı mı? Hayır. Ama Adnan Selçuk
Mızraklı, Gültan Kışanak gibi birçok seçilmiş eş
başkanımız cezaevine girdi, herhangi bir yolsuzlukla ilgili bir
şey saptayamadınız, tümüyle siyasi kararlar içerisinde... Ama
sizin hırsızlık yapan, gasbeden, orada oturan kayyumlarla ilgili
bir işlem yaptınız mı? Hayır, devam ediyorlar. Ve ne
oldu? Her oturan kayyum, yolsuzluğa devam ediyor ve kayyumlara artık
atamayla yeni kayyumlar atıyorsunuz çünkü yolsuzluk yapıldığı
hâlde bir işlem yapmıyorsunuz.
Bir diğeri, ya, siz Türkiye'yi
Biz,
olağanüstü hâlin ne olduğunu biliyoruz, OHAL'in ne olduğunu
biliyoruz yani Hâkkari'de, Van'da ikide birde uzatılan süreçleri de
biliyoruz, daha önce kaldırdığınız OHAL sisteminden
dolayı biliyoruz. Şimdi, Sayıştay raporlarına
baksanız, Türkiye bir afet ülkesi, bir olağanüstü hâl ülkesi. Neden?
Hiçbir ihale usulüne göre yapılmıyor, hiçbir ihale usulüyle
yapılmıyor. İhaleler neye göre yapılıyor? Afet
durumuna göre, 21/Bye göre, OHAL şartlarına göre. Büyük
otoyolları, büyük havaalanlarını, bütün yolsuzlukla ilgili
şeyleri siz OHAL kurallarına göre yapıyorsunuz ve bunu bir
yönetme biçimine dönüştürmüşsünüz. Yönetme biçimine
dönüştürdüğünüz her şey, tümüyle cebinizi doldurmak, yolsuzluğu
artırmak ve şirketleri beslemek üzerine. Ya, Orman Genel
Müdürlüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Bazı örnekler:
Orman Genel Müdürlüğünde denetim yapılmış. Arkadaşlar,
sadece geçtiğimiz yıl 640 bin hektar ve son on yılda 6 milyon
hektar, 2 Konya büyüklüğünde yeri orman alanından
çıkarmışsınız. Ormanların yandığı
yetmiyor, orman alanlarını tümüyle talana, ranta
dönüştürmüşsünüz. Ya, her yıl elektrik faturalarını
ödemekte insanlar zorlanıyor, bu hayat pahalılığında
zorlanıyor; Meclise ikide bir diyorsunuz ki: Elektrik paralarıyla
ilgili düzenleme yapacağız. Ama sosyal medyada Faturalar
ödenmiyor... Nedir? Enerji Piyasası Denetleme Kurulunda AR-GE
harcamaları için, araştırma geliştirme için ne
yapmışlar biliyor musunuz? Araştırma geliştirme için
gereken bütçeyi tüketiciye yansıtmış. Batmanlı, Afyonlu,
Sinoplu para verirken bir taraftan da enerjinin araştırması için
para veriyor. Ya, bunlar artık gözle görülür, kabul edilebilecek şeyler
değil. Sağlıkla ilgili, şehir hastanesinde tüp bebek
merkezinde laboratuvar hizmetlerinin parasını bile bunlar veriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan, selamlama için
BAŞKAN Selamlama için bir dakika vermiyoruz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Tamam, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
25 Ekim 2017 tarihinde Türk siyasi hayatına bir
güneş doğmuştur. Sayın Meral Akşenerin tarihî
konuşmasıyla siyasetin dengeleri değişmiştir.
Artık samimiyetsiz, art niyetli, düşünce özürlü, gayriciddi ve
gayrimillî siyasetin sürdürülemeyeceği ortaya
çıkmıştır. İYİ Parti, Türkiyeye iyi
gelmiştir; 5inci yıl kutlu olsun.
Değerli arkadaşlar, şunu sizinle
paylaşmak istiyorum: Neresinden tutsan lime lime dökülen, lime lime
dökülen bir devlet yapısıyla karşı
karşıyayız. Kısacası, tuz kokmuştur.
Sayıştayın, yolsuzlukların genellik arz ettiği bir
ortamda, hangisine, nasıl, ne zaman, nerede el atacağını,
faillerinin tecziyesini sağlayacağını doğrusu
bilmediğini düşünüyorum. Eylül 2022de yayınlanan 2021
yılı denetim raporlarında geçen yolsuzluklar bize göre örnek
teşkil eder mahiyettedir. Bunun binlercesinin olduğunu
düşünürsek ülkenin nasıl sistemik bir şekilde soyulduğunu
tahmin edebiliriz. Diğer taraftan, Sayıştayın denetimine
izin vermeyen yapıları da burada hatırlatmak isterim.
Değerli arkadaşlar Tuz kokmuştur.
dedik, o hâlde tuz kokmamalıdır. Artık bu millet ve devlet
yaşayacaksa iktidar değişimi de bir zorunluluk hâline
gelmiştir. Gelir toplama ve harcama yetkisi TBMM tarafından yürütmeye
verilmişken bunu suistimal eden yürütme erkinin er veya geç hesap vermesi
mukadderdir.
Değerli milletvekilleri, Sayıştay
diyor ki: Envanter kayıt işlemleri sakat. Amortisman
kayıtları hatalı. Ayni yardım ve bağış
kayıtları hatalı. Özel sermayeli bankalarda hesaplar
açılmış, niye açıldığı belli değil.
Doğrudan temin işlemleri usulsüz. Gelecek dönem giderleri
peşinen gider sayılmış. Dış kredilerde kur
değerlemeleri yapılmamış. gibi eleştirileri var,
yolsuzluk hükümleri var. Evet, Cumhurbaşkanlığının
yani Beştepenin günlük harcamasının 10 milyon liraya
ulaştığı da acı bir gerçek. Arkadaşlar, hazineye
ait 70 bin konutun akıbeti nasıl bilinmez?
Aslında en önemli konu da Varlık Fonudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bu tür fonlar
dünyada, yaratılan kaynakların en etkin ve verimli olarak nasıl
kullanılabileceğine ilişkindir; oluşturulan bu fonlar ancak
bu şekilde kullanılabilir. Bizde ise Osmanlı Döneminde görülen
Düyun-ı Umumiyenin bir türevi gibidir; satılabilir, suistimal
edilebilir. Ne kadar değerli iktisadi kuruluş ve şirket varsa
bakıyorsunuz, Varlık Fonunun içinde. Buradan Hükûmeti
uyarıyoruz: Varlık Fonunu derhâl tasfiye edin ve Sayıştay
denetimine açın. Öksüzün, yetimin hakkını yiyen, Türkiye
Cumhuriyeti devletini mali yönden istismar eden hem bu dünyada hem de ahirette
hesap vermekten kaçamayacaktır diyorum ve hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Burcu Hanım, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, taşeron işçilerin kadro sorununa ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
AKPnin taşerona kadro düzenlemesiyle ilgili
her gün farklı yorumlar duyuyoruz. Korkarım, 696 sayılı
KHKde yaşanılan mağduriyetlerin aynısı yaşanacak
gibi gözüküyor; onun için, taşerona kadro düzenlemesi Mecliste
görüşülmeli, bir tek işçi mağdur olmamalıdır. Çözüm,
kamudaki tüm taşeron işçilerin kadroya alınmasıdır.
KİT çalışanları, kiralık araç şoförleri, HBYS
bilgi işlem çalışanları, laboratuvar tekniker ve
teknisyenleri; sterilizasyon ve dezenfeksiyon, yemekhane
çalışanları; tomografi ve MR, diş protez
çalışanları; sosyal tesis çalışanları, tüm kamu çağrı
merkezi çalışanları, fizyoterapistler, biyomedikal teknikerleri,
Karayollarındaki tüm taşeron işçiler, 4 Aralık
mağdurları, vakıf personeli, yüzde 70 engeline takılanlar
ve tüm taşeron işçiler amasız fakatsız, lakinsiz,
ayrımsız olarak kadroya geçirilmelidir. Giderayak AKP buna
hayır derse bile söz veriyoruz, CHP iktidarında tüm taşeron
işçiler kadroya geçecektir.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
Sayıştay denetim raporlarındaki yolsuzlukların
araştırılması amacıyla 25/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Sayın Ahmet Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET KAYA (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasanın 160ıncı maddesine göre
Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri
ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini
yapmakla görevlidir. Ayrıca, mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin
denetimi ve kesin hükme bağlanması da Sayıştay
tarafından yapılır. Sayıştay tarafından
yapılan denetimlerin amacı, bütçe hakkının gereği
olarak kamu idarelerinin faaliyet sonuçları hakkında Türkiye Büyük
Millet Meclisine ve kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması, kamu
mali yönetiminin hukuka uygun olarak yürütülmesi ve kamu
kaynaklarının korunması, kamu idarelerinin
performansının değerlendirilmesi ve hesap verme sorumluluğu
ve mali saydamlığın yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve halk adına halkın parasının hesabını
soran ve usulsüzlükleri raporlarına taşıyan
Sayıştayın varlığı ve yaptıkları tüm
engellemelere ve eksikliklere rağmen çok önemli ve değerlidir.
Aslında Sayıştayın varlığı, sadece
demokrasimiz için değil, iktidar için de son derece önemlidir; tabii,
demokrasiyi içselleştirmiş, hesap vermeyi onurlu bir görev sayan
iktidarlar için.
Peki Bizdeki durum nedir? diye bir bakalım.
Orta yerde şöyle bir söz var: Sayıştayın, icracı
kurumlardaki denetimlerini açık arama şeklinde yapmaması
gerektiğini düşünüyorum. Kim söylüyor bunu? Sayın
Cumhurbaşkanı söylüyor. Sayıştay denetimlerde açık
aramayacak da ne yapacak, durumu mu idare edecek? Bu anlayışın
olduğu bir yerde sağlıklı bir denetimden söz etmek mümkün
değildir.
Ayrıca, Sayıştay Başkanlığına
daha önce Cumhurbaşkanlığı bünyesinde görev yapan bir
bürokrat atanıyor. İktisat mezunu, bunun dışında,
Sayıştayla uzaktan yakından alakası olmayan bir bürokrat;
hukukçu değil, herhangi bir denetim tecrübesi de yok. Arkadaşlar,
bağımsız ve tarafsız olması gereken Sayıştay
gibi bir kurumun başına neden bir
Cumhurbaşkanlığı bürokratı atanıyor ya da
getiriliyor diye sorgulamamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, Sayıştay
Kanunu'na göre, Sayıştay denetçilerinin hazırladıkları
raporlar kontrol süreçlerinden geçerek Rapor Değerlendirme Kuruluna
gelirler. Deneyimli Sayıştay üyelerinden oluşan bu kurul
raporlara son şeklini vererek Büyük Millet Meclisine sunulmak üzere
Sayıştay Başkanlığına verir. Sayıştay
Başkanının görevi bu raporları Meclise sunmaktır.
Sayıştay Kanunu bu raporlama sürecini net olarak
tanımlamıştır. Sayıştay
Başkanlığının Rapor Değerlendirme Kurulu
sonrası şekil verilen bu raporlara müdahale yetkisi yoktur, kanun bu yolu
kapatmıştır. Fakat ortada Sayıştay
Başkanının son yayınlanan raporlara müdahale ettiği
yönünde çok ciddi iddialar vardır ve bu durumun görevini
layıkıyla yapan Sayıştay üyelerini ve denetçilerini son
derece rahatsız ettiğinden bahsedilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AHMET KAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
durumumuz bu ama buna rağmen Sayıştayda devletini, milletini çok
seven ve görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan çok
değerli bürokratlar var; onlar tüm engellemelere rağmen her yıl
yaptıkları denetimlerde çok sayıda bulguda yolsuzluklar,
usulsüzlükler ve tespitler yapıyorlar. İşte, bunlardan biri de
Amasra maden sahasıyla ilgili tespitlerdir. Sayıştayın
uyarıları dikkate alınmış olsaydı, bugün 41
madencimiz göz göre göre gelen iş cinayetine kurban gitmeyecekti. Gerçi
kime anlatıyoruz bunu? Daha cumhuriyetin ne olduğunu
anlayamamış kafalara mı? Bu kafalara birkaç söz söylemeden
edemeyeceğim. Cumhuriyet, her şeyden önce, adam olmak demektir, adam
olmak. (CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyetin tüm
imkânlarından faydalanıp makam mevki sahibi olanlar, cumhuriyetin
ekmeğini yiyip sonra da bu cumhuriyete ve Atatürke söz edenler; bu
cumhuriyetin size verdikleri haram, zehir zıkkım olsun! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisine baktığımızda
hangi iddialarda bulunmuşlar, hemen tek tek cevap vermeye
çalışacağım.
Yalnız önce şunu ifade etmek istiyorum:
Bazı konuşmacı arkadaşlarımız adam kelimesinden
bahsettiler. Ben de söze bakarım söz mü, söyleyene bakarım adam
mı diyerek bu sözü geçiştirmek istiyorum.
AHMET KAYA (Trabzon) İşiniz
geçiştirmek zaten.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi
İktidar partisi bütün paralı kurumları Varlık Fonuna devretti."
diye hatiplerimiz burada konuşma yaptılar. Evet, değerli
arkadaşlar, Varlık Fonuna bazı kurumlar devroldu ve paralı
kurumları da Sayıştay denetiminden
kaçırdığımız ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, defaatle söyledik,
belki benim bu son söylemem de olmayacak, dillerimizde tüy bitti; Varlık
Fonuna devredilen bütün kurumlar Sayıştay denetimine aynen tabidir,
hiçbir şey değişmemiştir arkadaşlar.
Bakınız, Varlık Fonuna ne kadar kurum devredildiyse her biri tek
tek Sayıştay denetimine tabidir, hiçbir değişiklik yok.
ERHAN USTA (Samsun) Varlık Fonu
Sayıştay denetimine tabi mi Uğur Bey?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Raporları nerede?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Ancak Varlık
Fonu yeni kurduğu şirketlerle alakalı -mesela, petrokimya kurdu,
maden şirketi kuruyor, bunlarla alakalı- kendi iç denetimini kuruyor,
uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarına
denetletiyor. Bunlarla yetinmiyoruz, ne yapıyoruz? Devlet Denetleme
Kurulunu da devreye sokuyoruz, bir de onlarla denetletiyoruz. Bunlar da
yetmiyor değerli arkadaşlar, bir de Plan ve Bütçe Komisyonuna gelerek
ne yapıyorlar? Kendilerini denetlettiriyorlar.
ERHAN USTA (Samsun) Bunların hiçbiri
Sayıştay denetimi yerine geçmez. Söyleyecek sözünüz yok.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet, diğer
bir konu, kayyumlarla alakalı konu değerli arkadaşlar.
Sayıştay kendi görev alanına giren bütün kurum,
kuruluşları denetler.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Hepsini
denetlemiyor, bazı belediyelerin şirketleri denetlenmiyor.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi,
arkadaşlarımız hem bir taraftan Sayıştayı
övüyorlar, bir taraftan da Eksik denetim yaptı. diyorlar. Eksik
denetimden neyi kastettiklerini ben anlamıyorum, nasıl eksik bir
denetim olur? Denetçi gidiyor Eksik denetim
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) AKPli belediyelerin
hiçbir şirketi denetlenmiyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Müdahale ediliyor, müdahale;
raporlara müdahale ediliyor.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi, evet,
Sayıştay denetçileri gidip denetim yapıyorlar. Eğer konusu
suç teşkil eden hususlar varsa bununla alakalı savcılığa
suç duyurusunda bulunuyorlar; savcılık gerekli incelemeleri,
soruşturmaları yapıyor. Eğer sonucunda hak mahrumiyetini
gerektiren bir suç varsa konuyu Adalet Bakanlığına intikal
ettiriyor. Eğer hak mahrumiyeti değilse, kamu zararı varsa bunu
da Sayıştaya bildiriyor, Sayıştay buna vesile olanlar
hakkında hemen Maliye Bakanlığına bir yazı
çıkarıyor, kamu zararı kadar kısmının zarara yol
açan kişilerden tahsili yönüne gidiyor. Kimin aracılığıyla?
Hazine ve Maliye Bakanlığının
aracılığıyla.
Bir de şu var: Efendim, Sayıştay
bunları açıklasın. Yani Sayıştay bütün
sonuçları, sayfa sayfa bunları mı açıklasın?
Şurada şu oldu, sonucu bu; burada bu oldu, sonucu bu. mu diyecek
arkadaşlar? Eğer çok merak ediyorsanız mahkeme
sonuçlarını takip edersiniz, sonuçlar ortada, görürsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Mesela, Mardindeki yolsuzlukla ilgili ne yaptı?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
540 milyonluk Mardin yolsuzluğu ne oldu?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Diğer bir
konu, değerli arkadaşlar, Gençlik ve Spor
Bakanlığının, evet, haksız ve yersiz yapmış
olduğu ödemelerle alakalı. Gençlik ve Spor Bakanlığı,
değerli arkadaşlar, iki şekilde spor kulüplerine ödeme yapar.
Bir tanesi, Maliye Bakanlığı tarafından gönderilen vergi
iadesiyle alakalı, spor kulüplerine yardım yapar. Bunun yüzde 70ini
zaten vergi iadesi olarak kulüplere verir, hangi kulüpler vergi verdiyse onlara
verir. Yüzde 30unu da kendi kriterlerine göre -işte, sporcu
sayısına göre, dünya şampiyonasına göre, engellisine göre,
belli kriterlere, bunlara göre yüzde 30unu dağıtır.
Diğer bir konu, Spor
Bakanlığının kendi bütçesinden yapmış olduğu
yardımlardır. Bunlar da yine
Mesela, diyelim ki kime yardım
yapmışız? İbrahim Çolaka yardım yapıyoruz.
İbrahim Çolak kimdir? Dünya jimnastik şampiyonu. Dünya jimnastik
şampiyonu çıkan bir arkadaşımıza, o kulübe, artı
pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Başka kime pozitif
ayrımcılık yapıyoruz değerli arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Güven ve
Dönüşüm Projesiyle alakalı eğer bu kulüpler çalışma
yapıyorlarsa bunlara da pozitif ayrımcılık yapıyoruz.
Dolayısıyla AK PARTİ iktidarları döneminde yolsuzluk
kesinlikle yapılmamıştır; AK PARTİ yollar
yapmıştır, köprüler yapmıştır diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun.
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, belediyelerde görev yapan ve belediye
iktisadi teşekküllerine geçirilen taşeron işçilerimizin
özellikle norm kadro konusunda yaşadığı
sıkıntıların araştırılması
amacıyla 24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Ekim 2022 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
25/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/10/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri
Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, belediyelerde görev yapan ve belediye
iktisadi teşekküllerine geçirilen taşeron işçilerimizin
özellikle norm kadro konusunda yaşadığı
sıkıntıların araştırılması
amacıyla 24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3727 sıra no.lu)
Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 25/10/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
2022 yılında hâlâ taşeron
işçilikten bahsediyor oluşumuz ve bu sorunun çalışma
yaşamımızda kanayan bir yara olarak devam ediyor oluşu
gerçekten son derece üzüntü verici.
Değerli arkadaşlar taşeron
işçi dediğimiz, kulağınıza öylesine gelip giden
kavram 700 bin işçiyi ve ailelerini ilgilendiriyor ve yıllardır
kadro bekliyorlar, kadro istiyorlar. Talepleri çok basit: Eşit işe
eşit kadro, eşit ücret. diyorlar. Aynı işi
yapıyoruz, devlete çalışıyoruz, o hâlde devletin
kadrosundan, norm kadrodan bizim de yararlanmamız gerekiyor. diyorlar.
İtirazınız var mı buna? Kim buna itiraz edebilir? Hangi
vicdan buna Hayır, siz kadro hak etmiyorsunuz. diyebilir? Diyemez elbette,
siz de demiyorsunuz ama taleplere kulak tıkıyorsunuz, duymazdan
geliyorsunuz.
Bakın, 2017 yılında 686
sayılı KHKyi hep birlikte bu Mecliste çıkardık, seçime
giderken bir parmak bal çalmak için yaptınız bu işi ama
çarpık bir yasa çıktı buradan. Buradan ifade ettik;
çarpıktı, eksikti ve kapsayıcı değildi. Bunu söyledik
ama yine de olumluydu. Öyle bir yasaydı ki son derece dardı ve birçok
işçi bundan yararlanamadı. Özellikle işçilerin kimi
haklarından, devam eden davalardan feragat etmesi koşulu
işçileri bu kanundan yararlanma konusunda bir miktar geri
bıraktı ve kadrosuz kaldılar ve bugün 700 bin taşeron
işçisinden bahsediyoruz.
Kim bunlar diye baktığımızda;
560 binin üzerinde belediye taşeron işçisi var arkadaşlar, 560
binin üzerinde belediye taşeron işçisi! Son derece büyük bir rakam ve
kulakları, gözleri bu Mecliste, hepimizde. Derdimize çare olun, biz de
kadro istiyoruz. diyorlar çünkü özellikle bunlar açısından belediye
iktisadi teşekküllerinde oluyor olmak; hak kaybı anlamına
geliyor, ekonomik kayıp anlamına geliyor, güvencesiz işsizlik
anlamına geliyor, SMSle işten atılmak anlamına geliyor ve
son derece ağır bir durum. Bununla bitmiyor; mesela, hastane bilgi
yönetim sisteminde çalışanlar yine kadro bekliyorlar, hastanelerde
son derece kritik bir görev yapıyorlar; bir saat çalışmasalar
sağlık sistemi duracak noktada, son derece kritik bilgileri haizler,
onlara emanet ediyoruz ama bir kadroyu onlara çok görüyoruz. PTT
çalışanları, Demiryollarında çalışanlar,
Karayollarında, danışmanlık ve müşavirlik hizmetleri
veren firmalarda çalışanlar yine aynı şekilde
çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu konu ciddi bir
konu, kangren olmuş bir yara bu; buna bıçak vurmanın zamanı
geldi, kimse kafasını kuma gömemez. Ağır bir feryat
geliyor. Siz de sokağa, alana çıktığınızda,
insanlara temas ettiğinizde -ki tavsiye ederim, siz de bazen insanlarla
görüşün- önce kadro talep ediyorlar ve inim inim inliyorlar. Zaten zor
koşullarda çalışıyorlar, bir de modern kölelik dediğimiz
taşeron işçiliğe mahkûm edilmelerini asla ve asla kabul
etmiyoruz.
Sayın Bakan zaman zaman açıklamalar
yapıyor, sözleşmeli personelin kadroya alınacağına
dönük beyanları var. Biz bundan mutlu oluruz ama Türkiyede asıl
beklenen kapsayıcı bir yasadır. Bir tek işçiyi bile
dışarıda bırakmayan, bir tek çalışanı bile
dışarıda bırakmayan, herkesi kapsayan ve herkese
anasının ak sütü gibi hak ettiği kadroyu veren bir yasa
bekliyoruz. Meclisimizin önünde aslında böyle bir yasa var, şubat
ayında Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekillerinin
imzaladığı, bizim verdiğimiz yasa teklifi raflarda
bekliyor. Çok kolay işimiz aslında, yeter ki niyetiniz iyi olsun ve
bugün artık Meclisin, sizlerin, hepimizin bu sese kulak vermesi gerekiyor.
Bir devletin çeşitli isimler altında böylesine karmaşık bir
istihdam modelinin olması kabul edilemez. Geçici süreli işçiler var,
KİTlerde çalışan işçiler var; sözleşmeliler
ayrı, taşeron işçiler apayrı. Oysa yapılması
gereken, basit, sade ve herkesin hak ettiğini herkese veren eşitlikçi
bir yasal düzenleme. Bunun için niyetinizin iyi olması lazım.
Türkiye, büyük bir ülkedir -önümüzdeki günlerde bütçeyi görüşeceğiz-
bütçe olanaklarımız geniştir. İşçimizden kadroyu
esirgemeyelim arkadaşlar. Çünkü sadece bu 700 bin işçi bunu beklemiyor,
bunların çocukları bekliyor, aileleri bekliyor ve kulakları
burada. Eşit işe eşit ücret. diyorlar. Biz de buradan o
feryada ses olmaya çalışıyoruz, sizin duymanızı
bekliyoruz, vicdanlarınızın ayağa kalkmasını
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MURAT EMİR (Devamla) Yapabiliriz,
yapmalıyız, yapmak zorundayız. Hiç olmazsa seçime giderken bu
sese kulak verin ve taşeron işçilik yarasını,
utancını bu ülkeden kaldıralım hep birlikte.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün
fikirlerimin babası dediği Ziya Gökalp Beyi ölüm yıl
dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, taşeron
çalıştırma sistemi, maalesef, AK PARTİ iktidarıyla beraber
Türk çalışma sistemine girdi ve yoğunlaştı. Hepinizin
bildiği gibi, taşeron, sadece belediyeleri değil, artık
devletin her kademesini sardı. Aynı sözleşmeli yanlış
anlayış, sözleşmeli statü, sadece işçileri de değil
memurları da kapsadı; 657nin 4/Bsiyle yüz binlerce memur istihdam
edildi. Aslında 657nin 4/Bsini okuyanlar, burada bir sağlık
çalışanının, bir eğitimcinin, bir adliye
çalışanının, bir Maliye çalışanının bu
sistemle istihdam edilemeyeceğini bilir ama yasa masa, kanun
tanımayan iktidarınız o uygulamayı yaptı.
İşçilerde ise önce bir düzenleme
yaptılar; 1 Kasım 2020 tarihinden itibaren 696 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle 600 bini aşkın işçiyi güya kadroya
geçirdiler. Ancak daha önce kadrolu istihdam edilen 4/D çalışanları
ile bunlar eşit mi? Değil. Madem bir düzenleme yapıyorsunuz,
niye eşitlemiyorsunuz? Çünkü siz eşitliğe inanmıyorsunuz,
hakka inanmıyorsunuz. Eşitlik sadece sizin mensuplarınız
arasında, Türk milletinin diğer evlatları arasında
eşitliğe razı değilsiniz çünkü öteki anlayışınız
her yere sirayet etmiş. Şu anda bu kadroya geçirilenler güya
mağdur ama hâlen de sözleşmeli almaya devam ediyorsunuz. Burada
sayıldı, 90 binden fazla sözleşmeli var; âdeta köle istihdamı.
E, 657nin 4/Bsiyle yine 600 bin sözleşmeli var. 2011 yılında,
seçim öncesi 300 bin 4/Bliyi kadroya geçirdiniz. İyi yaptınız
dedik, alkışladık.
Vazgeçerler artık bu sözleşmeli
istihdamdan zannettik ama yok, huylu huyundan vazgeçer mi? 2011 seçimleri
geçti, şimdi 2023 seçimleri yaklaştı. Şimdi bu defa
diyorlar ki: 600 bin 4/Bli memuru da taşeronluları da kadroya
geçireceğiz. Vallahi, geçirin de düzgün bir iş yapın, Allah
aşkına ya, oyu da sizin olsun, neyi olursa olsun ama zihniyetiniz
bozuk, geçirirseniz yine devam edersiniz; hastalık bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yalnız
KİTleri diyorlar Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Biz diyoruz
ki: Allah aşkına ya, şu emek sömürüsünden bir vazgeçin.
Adınızdaki adaleti şu ülkede bir kere tecelli ettirin de biz
de sizi alkışlayalım ya; ama yok.
Ayrımcılığa devam, ayrı statülere devam. Allah
aşkına, sadece sağlıkta 7 çeşit sözleşme olur mu?
Bir devlette 37 farklı sözleşme statüsüyle çalışma
hayatı olur mu ya? Vallahi, bu sizin utancınız olmalı. Ben
yıllardır çalışma hayatı içindeyim, otuz dokuz
yıl devlette çalıştım, sendikacılık yaptım.
Yirmi yılda yaptığınız tahribat var ya, buradan Karsa
gider, döner, Edirneye varır, Türkiyeyi 5 kere turlar ama yine
vazgeçmiyorsunuz, yine vazgeçmiyorsunuz ama az kaldı; bu memur, bu
işçi, bu emekli sizi gönderecek, merak etmeyin, az kaldı.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
taşeron çalıştırma, ölüm demek; güvencesiz
çalışma, ölüm demek. Daha yakın, bir hafta öncesinde
Bartında yaşanan şey tam olarak buydu.
Şimdi, AKP iktidarında işçi
sınıfı, güvencesiz çalıştırmayla, esnek
çalıştırmayla ve çalışma şartlarının
ağırlığıyla birlikte işçi cinayetleri
toplamına sahip. Şimdi, taşeron çalıştırmaya
karşı geliştirilen yoğun eleştiriler
karşısında, 24 Aralık 2017de KHKyle 1 milyona yakın
işçi, kadroya alındı, sözüm ona bir çare üretilmiş oldu.
Fakat bunların yarısı, Bakanlıklardakiler 4/D kadrosuna
alınırken, belediyede çalışanlarsa belediye iktisadi
teşekküllerine dâhil edildiler yani aynı hak ve hukuka sahip olmayarak
sözüm ona kadrolaştırıldılar. Fakat aynı dönemlerde
kamu sektöründe, belediyelerde kadrolu işçi sayısı
azalırken, iktisadi teşekküllere dâhil olan işçiler ise,
işçilerin sayısı ise hızla artıyor yani AKP, bir
taraftan Kadrolu yapıyorum. diye politika yaparken, öbür taraftan
kadrolu işçi sayısını, kadrolu niteliğe sahip
işçi sayısını ise hızla düşürüyor; aslında
bütün işçi sınıfını güvencesiz
çalıştırmaya mahkûm ediyor.
Şimdi, bu teşekküllere dâhil edilen
işçiler, ağır bir mağduriyet içerisindeler. Bunların
başında şu geliyor arkadaşlar: Bu işçiler, çok
çalışırken aynı zamanda diğer kadrolu işçilerin
haklarına sahip değiller, çok çalışıp az kazanan bir
statüye sahipler ve bu kadrolu işçiler, yılda bir kere, 4 parçaya
eşit, elli iki günlük ilave tediye hakkına sahipken, bu şirket
işçileri bu haktan da mahrumlar; şimdi, bu hakkı ısrarla
talep ediyorlar.
Yine, belediye şirket işçileri, kadrolu
işçiler gibi norm kadroyla istihdam edilmek istiyorlar. Bu konuda,
eşit işe eşit ücret, eşit çalışma
şartları ve TİS süreci bekliyorlar. Şimdi, bu kadrolu
işçiler, 1 milyona yakın kadrolu işçi kadroya geçirilirken de
yine bir ayak oyunu gerçekleştiriliyor; bunlar da aslında kadrolu
yapılmıyorlar. Bakın, bunlarda uygulanan ayak oyunu şu:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu'na göre bu insanlar TİS sürecine dâhil edilemiyorlar. Fakat
nasıl bir şeye dâhil ediliyorlar? Bunlar Yüksek Hakem Kurulunun
insafına bırakılmışlar. Yani bu insanlar, bu
işçiler patronla yaptıkları anlaşmada eğer patronun
verdiğinden fazla alırlarsa bu fazlayı yine, kamu ödemesi gibi
bir ucube kararla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Yani burada, TİS
süreci de işçilerden çalınmış oluyor.
Tabii, burada, devletin sendikası hâline
gelmiş konfederasyonlara da bir çift söz söylemek lazım. Bu
sendikalar da işçinin, emekçinin hakkını savunmak yerine
patronun ve devletin, iktidarın hakkını savunmakla
meşguller.
Evet, yine, bu taşeron
çalıştırmayla ilgili şunu net olarak söyleyebiliriz: Devlet
bu politikasıyla, bu ayak oyunlarıyla devletin işçisini
yaratmaya çalışıyor, tıpkı devletin Alevisini,
devletin Kürtünü, devletin akademisyenini, devletin işçisini yaratmaya
çalıştığı gibi. Evet, burada işçi sınıfının
yani taşeron çalışma karşısında kadrolu,
güvenceli çalışma talebini yükselten işçi
sınıfının elbette yan yana gelme ve birlikte eşit,
özgür bir çalışma ortamını kurma mücadelesini yükseltmesi
gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Samsun Milletvekili Sayın Yusuf Ziya Yılmaz
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF ZİYA YILMAZ
(Samsun) Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekillerini
ve bizi ekranları başında izleyen aziz
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 1990lı
yılların başında, Avrupa Yerellik Şartıyla
birlikte, merkezî hükûmetin taşrada yaptığı hizmetlerin bir
kısmını, taşra birimleri olan, taşra yerel yönetimleri
olan belediyelere aktarma, belediyeler eliyle hizmeti bire bir ölçekte, insana
dokunan hizmetler hâline getirme yönündeki politikaların sonucu
1990lı yılların başından itibaren büyükşehir
sayıları arttı ve 1994te İstanbulda Cumhurbaşkanımızın,
Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla başlayan bir
süreçte de büyükşehirlerde, hakikaten, efsanevi hizmetler yapılmaya
başlandı.
Onu takip eden süre içerisinde Konyada, Kayseride,
Kocaelide, Samsunda, Eskişehirde büyükşehir belediyelerinde,
hakikaten, parmakla gösterilecek, şehirlerin değişimi ve
dönüşümünü sağlayacak büyük projeler hayata geçmeye
başladı. Ama bununla birlikte de büyükşehirlerin bu hizmet
hadisesindeki başarısı, büyükşehirlerin
sorumluluklarını da artırmaya başladı. O süreçte, daha
önce hiç olmayan, belediyelerin görevi değil gibi gözüken birçok hizmet,
adı sosyal belediyecilik gönül belediyeciliği gibi Adalet ve
Kalkınma Partimizin de insanlarımıza mal ettiği
birtakım hizmetlerle çeşitlenip zenginleşti.
Bu hizmetler nelerdi? Bu hizmetlerin en
çarpıcı olanlarından birkaç tanesini söylemek istiyorum:
Örneğin, evinde yaşlı bakım. O tarihe kadar evinde
yaşlı olan birisi eğer yakın bir akrabası varsa,
tanıdığı varsa gelip onun ihtiyaçlarına bakıyordu
ama bugün, günümüzde evinde yaşlı olan ve hizmet ihtiyacı olan
bir insanımıza belediyeler bakar hâle geldi. Engelli hizmetleri
gerçekten o günlerle mukayese edilmeyecek ölçekte giderek arttı. Sokak
hayvanları, gençlik merkezleri, meslek edinme kursları gibi birçok
hizmet yani 90lı yıllardan önce hiç Türkiye'nin gündeminde olmayan,
yerel yönetimlerin hiç de sorumluluğu gibi gözükmeyen işler yerel
yönetimin sorumluluğu hâline geldi.
Bütün bunlar da belediyelerdeki çalışma
kompozisyonunu, bu hizmetleri yerine getirecek olan çalışma
hayatını da çeşitlendirdi. Daha önce 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa bağlı olan memurların ve bir de
belediyelerin kadrolu işçileriyle birlikte yapılan işler
artık o iki pozisyonla yapılabilir iş olmaktan çıktı,
onun yerine taşeron personel kullanmak veya sözleşmeli personel
kullanmak gibi birtakım gereklilikler ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) Bu taşeron
personel kullanım hadisesi, kullanma gereği yani belediyelerin
birtakım hizmetleri ihale etme mecburiyeti yeni bir iş kolunu yani
taşeron belediye çalışanları gibi bir iş kolunu ortaya
koyunca bu iş giderek zorlaşmaya başladı. 2017
yılında -ondan önce olduğu gibi- AK PARTİmiz o tarihte,
Resmî Gazete'de de yayımlanan 669 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle belediyelerin kurmuş oldukları şirketlere bu
taşeronlarda çalışan işçilerin geçişine imkân
sağladı. Bu düzenlemeyle birlikte, işçilerin çalışma
hayatlarının güvence altına alınması ve oluşan
mağduriyetlerin giderilmesi amaçlandı. 1 Nisan 2018de başlayan
geçiş sürecinde çalışanlara ne ücretlerinde ne de sosyal
hakları açısından bir mağduriyet yaşatmamak üzere
birçok çaba gösterildi.
Saygıdeğer milletvekilleri, zaten amaç,
yaşanan mağduriyetlerin giderilmesiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) Belediyelerde
çalışan kadrolu işçiler 5393 sayılı Belediye
Kanununun 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında hizmet
verirken şirketlerin personeli de aynı kanunlar kapsamına dâhil
oldular. İki yıllık yasal sürecin tamamlanmasını müteakiben
bu işçilerimiz de kadrolu işçiler gibi sendika üyesi olup toplu
sözleşme imzaladılar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yalnız,
özlük hakları taşerondan geçtiği gibi kaldı Sayın
Başkan. Ücret konusunda özlük hakları aynı kaldı.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) Efendim, sözümü
burada toparlamak istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, ilerleyen
süreç içerisinde belediyelerdeki bu taşeron işçiler belediye
şirketlerinin personeli hâline geldiler ve sorun çözüldü, AK PARTİ bu
sorunu çözdü.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ayrımsız
olarak tüm taşerona kadro verilmeli, insanlar bekliyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan, herkes bekliyor. Belediye taşeronları ne olacak,
belediye taşeronları?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kadro bir
haktır.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) Önümüzdeki süreç
içerisinde olabilecek yeni problemleri de yine AK PARTİ çözecek. AK
PARTİ çalışma hayatındaki huzuru, ahengi,
insanımızın refahını her siyasi hareketten daha da
fazla öncelikli hâle getirmiştir. Bunun böyle bilinmesini arzu ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı talebi
var.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İhtilaf söz konusu, elektronik cihazla
oylamayı yeniliyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
İhtilaf bir gelenek gibi devam ediyor burada,
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf olduğundan dolayı oylamayı
elektronik cihazla yapacağız.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
aynı kısmın 1inci sırasına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun çalışma saatlerine ve 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi ilişkin önerisi
25/10/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 25/10/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin aynı kısmın 1inci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
25 Ekim 2022 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasına
kadar,
26 Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
26 Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 27 Ekim 2022 Perşembe günkü birleşiminde
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
361 Sıra Sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 27nci maddeler |
27 |
2. Bölüm |
28 ila 49uncu maddeler Geçici madde 1,2,3,4 dâhil |
26 |
Toplam Madde Sayısı |
53 |
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ grup önerisi üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Tabii, bu çalışma takvimine ilişkin
ancak az önce de bir tartışma vardı bu Sayıştayla
ilgili, ben bu konuyu değerlendirmeye çalışacağım.
Biliyorsunuz, bundan kısa bir süre önce Sayın Erdoğanın
bir sözü oldu, bir ifadesi oldu. Yolsuzlukları azaltmak için
çalışma hazırlığı içerisindeyiz. dedi; bu,
aslında, baktığınızda, bir itiraf mahiyetinde bir
şeydi. Yani yolsuzluk var, biz de yirmi yıldan sonra bunları
azaltmak için çalışma yapıyoruz şeklinde bir ifadesi oldu.
Genel Başkanımız da bundan bir önceki grup
toplantısında milletvekillerimize talimat verdi, yolsuzluklarla
ilgili kanun tekliflerini Meclise getirmemizi söyledi ve bunlarla ilgili
araştırma komisyonu önergeleri getirmemizi söyledi; zaten biz
bunları kısmen yapıyorduk ve bunları şimdi de
hızlandırdık. Bugün de bir tane önerge getirdik
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin ve AK PARTİye
dedik ki: Eğer Sayın Erdoğan bu sözünde samimiyse ve siz de
Sayın Erdoğan'ı destekliyorsanız bizim grup önerimize
olumlu oy kullanmanız lazım. Çünkü birtakım iddialar var, bunlar
araştırılsın istedik fakat, maalesef, her zaman olduğu
gibi, Cumhur İttifakı bizim bu önergemizi reddetti.
Şimdi, Sayıştay meselesi
tartışılıyor. Değerli arkadaşlar, biraz
şöyle, Sayıştayda neler oluyor diye bir bakalım. Tabii,
denetim ve yolsuzlukları önleyecek en önemli kurumlardan bir tanesi
Sayıştay, millet adına milletin parasına sahip çıkacak
kurum. Sayıştay denetçileri de bu işleri yapmakla görevli olan
kişiler. Şimdi, Sayıştaya bundan bir süre önce saraydan bir
atama yapıldı biliyorsunuz. Aslında kurum içerisinde liyakat
sahibi, yıllarca o kuruma emek vermiş, ehliyetli birçok insan varken
Sayın Cumhurbaşkanının takdiri dışarıdan,
saraydan birisini oraya göndermek şeklinde oldu. Sayıştay
Başkanından ne beklenir? Denetçilerin hakkına sahip
çıkması, denetçileri koruması beklenir fakat tam tersi bir
gelişme oldu, şu anda Sayıştay denetçileri üzerinde ciddi
bir mobbing var değerli arkadaşlar. Sayıştay denetçilerine
neredeyse rapor yazdırılmıyor veya Sayıştaya
şimdi kurumlar görüş vermiyor. Mesela Dokuz Eylül Üniversitesi
Sayıştaya görüş vermekten kaçındı, görüş vermedi
fakat Dokuz Eylül Üniversitesine hiçbir şey söylemiyor Sayıştay;
tam tersine, gidiyor, denetçiyi sıkıştırıyor.
Son günlerde Ulaştırma
Bakanlığını denetleyen grubun başındaki kişi
görevinden istifa etti, aslında istifa etmedi, istifa ettirildi. Niye
istifa ettirildi? Dik durduğu için. Şunu söyledi oradaki grup
başkanı, dedi ki: Sayıştay denetçilerinin buradaki
bulgularını ben taslak rapora yazdırtırım. Taslak
rapora yazdırtamazsın. diye Sayıştay
Bakın, nerede
müdahale ediliyor arkadaşlar? İlk rapora, taslak rapora yazılmasına
dair müdahale ediliyor. Niye? Bundan önce bu müdahaleler yoktu çünkü bundan
önce, iktidarın devam edeceğini düşünüyorlardı. Şimdi
Nasıl olsa iktidar gidiyor, bu hesaplar bize sorulur. Biz bunu taslak
rapora yazılmadan önce vaziyet edelim ve taslak rapordan çıkartalım.
şeklinde bir müdahale yapılıyor maalesef. Bunun adına da
mutabakat toplantısı deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) Şöyle saçma bir şey
olabilir mi? Denetleyen denetçi denetlenen kuruma gidecek, onunla bütün
bulgular üzerinde mutabık kalacak yani onun açığını
bulacak, diyecek ki
O onay vermezse o açığı yazamayacak. Bu
şekilde bir mutabakat toplantısı adı altında, maalesef,
şu anda bir saçmalık var, taslak raporlardan bunlar çıkarılıyor.
Artı ne yapıldı? Filigran sistemi
getirildi. Yani şu anda Sayıştay denetçisinin, her bir
denetçinin bilgisayarından alınan çıktıyı tespit
ediyorlar, sayı veriliyor. Aman, olur ya, bir tane milletvekiline bir
taslak raporu verir. korkusu, endişesiyle, Sayıştay üzerinde bu
tür baskı var, mobbing var.
Daha da kötüsü, Sayın Erdoğan
Sayıştayın, hem de Sayıştayın 160ıncı
kuruluş yıl dönümünde çıktı, dedi ki: Sayıştay,
denetimini açık arama ve ceza penceresinden yapmamalı. Ya, böyle bir
şey olabilir mi? Sayıştayın görevi bu. Bu harcamalar hukuka
uygun mu, değil mi diye kurumda denetleme yapması gereken denetçilere
diyor ki: Ceza, açık arama için yapmayın. Şimdi, bu
şekilde tabii, açık bir şekilde denetçilere talimat veriliyor.
Ne yapacak bu denetçiler? Sohbet mi yapacaklar gidecekleri kurumlarla? Ama biz
şunu söylüyoruz: Sayıştay merak etmesin, Sayıştay
denetçileri dik durmaya devam etsin, milletin hukukunun, milletin
kaynaklarının arkasında olmaya devam etsin; çok az kaldı.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar).
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, bağlamından koparılarak söylenen
sözlerin hepsini reddettiğimizi ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
ERHAN USTA (Samsun) Verecek cevabınız
varsa Muhammet Bey, çok merak ediyorum, buyurun. Var mı
cevabınız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Verdim, verdim, cevabı verdim.
ERHAN USTA (Samsun) Verin, buyurun, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Cevabı verdim yani hiç
Bağlamından
kopartıp kendinize göre söylediğiniz sözlerin hepsini
reddettiğimizi ifade ettim, söz söylemeye gerek yok.
ERHAN USTA (Samsun) Bağlamından
Tabii,
tabii, olur, olur. İfadelerin hepsi Sayın Erdoğanın
ifadeleri, yaptığınız şeyler. Filigran sistemine
itirazınız var mı, mutabakat toplantısına itirazınız
var mı?
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün Gezi davası
tutuklularının aileleri ziyaretimize geldi; grubumuza geldiler,
hoş geldiler. Bu vesileyle, Gezi davasında tutuklu olan Can Atalay,
Tayfun Kahraman, Osman Kavala, Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Mine
Özerden ve Mücella Yapıcıyı selamlıyoruz, kendilerine
onurlu ve kararlı duruşları için
dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz.
Altı ay oldu, bu arkadaşlarımız
cezaevinde tutuluyorlar düzmece bir yargılamayla; açıkça, çok düzmece
bir yargılamayla rehin tutuluyorlar. İstinafa gitmesi gerekiyor bu
yargılamanın, istinafa gitti fakat ne zaman istinafta
değerlendirileceği, gündeme alınacağı da belli
değil, iş uzatılıyor belli bir şekilde. Aslında
Gezi davası adaletin bittiği davalardan biri, tabii, tek o değil
ama bir tanesi, önemli bir tanesi. Yani hukukun yerle bir edildiği bir
davadan söz ediyoruz ve biliyorsunuz, bu davanın yargıcı da
kâtibi de savcısı da infaz memuru da tek adamdır. Tek adam
talimat verdi, hedef gösterdi, yargıya müdahale etti ve bu sonuç ortaya
çıktı. Üstelik, bu dava, aynı zamanda, uluslararası
sözleşmelerin de ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararının da uygulanmadığı bir dava hâline geldi. Bunu
da hepimiz biliyoruz. Özellikle Kavala kararı bunun çok açık ve net
bir örneği olarak karşımızda duruyor. Yani bir hukuk
davasından söz etmiyoruz, aslında iktidarın bir intikam
davasından söz ediyoruz.
Bu davada hukuki davranan tek kişi o kararda
karşı oy yazısı yazan hâkim oldu. Karşı oy
yazısında dedi ki hâkim: Dosyadaki dinleme
kayıtlarının yasak delil mahiyetinde olduğu, sanıkların
kanuna aykırı dinleme kayıtlarına karşı
beyanları da yasak delile dayandığından hükme esas
alınamaz. Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan
cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut,
kesin ve inandırıcı başka delil de
bulunamadığını ifade etti karşı oy
yazısında hâkim ama tabii, karar verilmişti ve bu
karşı oy yazısına rağmen o karar çıktı çünkü
nereden geldi direktif? Saraydan geldi, tek adamdan geldi. Aslında Gezi
davasıyla birlikte Türkiye demokrasi güçlerine bu iktidar bir
gözdağı verdi. Bir dava daha var hukukun yerle bir edildiği,
adaletin yerle bir edildiği, Kobani kumpas davası. Kobani kumpas
davasıyla da Kürt halkına bir gözdağı verdi bu iktidar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
Biz bunu biliyoruz ve bu her iki davada da Kürt ve
Türk halklarına gözdağı verildiği, Türkiye demokrasi
güçlerine ve Kürt halkına gözdağı verildiği çok açık
bir şekilde ortada. Biz bunu bildiğimiz için bunu bir kez daha
söylüyoruz ve Gezi davası ile Kobani kumpas davasını her zaman
birlikte ele alarak değerlendirme tutumunu da sürdüreceğimizi
söylüyoruz. Her iki davada yargılananlar için de her iki dava için de
aslında çok açık bir talep var, tabii, sadece bu davalar için değil
Türkiyede hukukun yerle bir edildiği bütün davalar için bu talep
açık; isteniyor ki: Birincisi, adalet acil yerine getirilsin; ikincisi,
demokrasi acil yerine getirilsin. Hem ailelerin, bu davalarda
yargılananların ailelerinin hem de Türkiye demokrasi güçlerinin, toplumsal
ve siyasal muhalefetin ortak talebi acil demokrasi ve acil adalettir, bir kez
daha bunu dile getirmiş olalım.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Karar yeter
sayısı
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Evet, ihtilaf bir gelenek olarak devam ediyor.
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf olduğundan dolayı elektronik cihazla oylama
yapılacaktır.
Oylama için üç dakikalık süre veriyorum ve
oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
İhtilaf olduğundan dolayı elektronik
cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
(2/1560) esas numaralı 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/186)
21/5/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1560) esas numaralı 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci
maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması konusunda
gereğini saygılarımla arz ederim.
Atila
Sertel
İzmir
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi
İzmir Milletvekili Atila Sertel.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Kıymetli
arkadaşlarım, Sayın Başkanım; ben bu kanun teklifini
2019 yılında verdim ve bu kanun teklifinde 3269 sayılı
Uzman Erbaş Kanununun 5inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinde değişiklik yapılmasını istedim. Orada
şu gerekçeyi sunmuştum: Bu uzman çavuşlarımızın
sivil memurluktan emekli edilerek uğramış oldukları
mağduriyetin ve adaletsizliğin bir an önce düzeltilmesi için özlük
haklarının iadesiyle ilgili hakkı istemiştim. Siz de
biliyorsunuz ki Türkiyede 200 binin üzerinde uzman çavuş var, 150 bin
kadar uzman erbaş görev yapıyor. Uzman erbaşlar yurt içinde,
Kuzey Irakta, Suriyede, Libyada subay, astsubay ve askerlerle birlikte ön
saflarda savaş veriyorlar, mücadele ediyorlar.
2019 yılında verdiğim bu kanun
teklifinin... Ülkemizin her köşesinde kahramanca görev yapan uzman
erbaşların sivil memurluktan emekli olmalarına ilişkin
mağduriyetleri 2021 yılında kısmen düzeltildi, 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanununda yaş sınırı 55e
çekilerek bu sorun nispi olarak, nispeten giderildi ama uzman
erbaşların her geçen gün büyüyen sorunlarına ne yazık ki bu
Meclis kalıcı bir çözüm bulamadı.
600 bine yakın sözleşmeli memura kadro
verilmesinin gündemde olduğu bu süreçte, kahramanca görev yapan
askerlerimize, uzman erbaşlara kadro mutlaka verilmelidir çünkü 3269 sayılı
Kanunun 12nci maddesinde dünyada eşine rastlanmayan bir hüküm var, o
hüküm de şudur: Amir, kendisinden istifade edilemediği
anlaşılan personelin sözleşme feshini yapabiliyor. Uzman
çavuşların hizmetleri ve kaderleri ne yazık ki amirlerinin iki
dudağı arasında ve geçtiğimiz günlerde 56 uzman erbaş
Libyada görevlendirilmek üzere eğitildiler, Libyaya gittiler fakat
CİMERe şikâyet ettikleri gerekçesiyle komutan tarafından
verilen rapor üzerine 56 uzman erbaşın sözleşmesi feshedildi ve
bu sorun ne yazık ki o gençlerin, o arkadaşların
işsizliğiyle sonuçlandı.
Sevgili arkadaşlarım, sağlık
yönetmeliği yok. Uzman çavuşlarda kısa geçen hastalıklardan
veya yardımcı sınıfı mesleğini idame ettirme
şansı var iken sağlık yönetmeliği
hastalıkları çizelgesine göre uzman çavuşlar eklenmediklerinden
ötürü mesleklerinden atılıyorlar. Çok basit hastalıklardan
dolayı doksan gün rapor hakkı geçtiği için nice vatan
evladı bu görevden uzaklaştırıldı. Bununla ilgili bir
çarpıcı örnek vermek istiyorum. Hasta olan çocuğuna karaciğerinden
bir parça veren uzman erbaşın sözleşmesi anında
feshediliyor, hasta olan çocuğuna bir parça karaciğerinden veren
uzman erbaşın sözleşmesi feshediliyor. Kanser olan uzman
erbaş tedavi edilmesi yerine sözleşmesi feshediliyor. Çeşitli
hastalıklarından dolayı doksan günü geçen bir sürede rapor
kullanan uzman erbaşların sözleşmeleri feshediliyor. Tam bir
köle düzeni gibi. Bu sorunun çözülmesini yüce Meclisten rica ediyorum. Bu kanun
teklifini biz getirdik fakat daha iyisini AK PARTİ ve MHP ortaklaşa getirsinler,
biz uzman erbaşların sorununun çözümü için bu sorunu çözmeye
hazırız.
Sevgili arkadaşlarım, buraya
çıkmışken şu konuyu da hatırlatmak istiyorum: Ben
ezilenlerin ve mağdur edilenlerin sözcüsüyüm ve onu mutlaka diğer
arkadaşlarım gibi, sizler gibi bu Meclis kürsüsünden dile
getiriyorum. İnfaz koruma memurları öldürülüyorlar; terör
olaylarıyla öldürülüyor, bıçaklanarak öldürülüyor, mahkûm
tarafından jiletlenerek öldürülüyor ve infaz koruma memurları ne
yazık ki güvenlik sınıfına hâlen alınmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) Başkanım
bitireyim.
BAŞKAN Buyurun.
ATİLA SERTEL (Devamla) Geçtiğimiz
dönemde Sayın Devlet Bahçeliye gittim ve Grup Başkan Vekillerinin
huzurunda kendisinden destek istedim çünkü AK PARTİnin oyları
tamamen karşıydı Acaba MHP destek verir de bu kanun teklifi
geçer mi? diye. Yanındaki Grup Başkan Vekillerine infaz koruma
memurlarıyla ilgili kanun teklifini hazırlamayı ve güvenlik
sınıfına geçmesi noktasındaki görüşlerini kendisi belirtti
ve ben bu kulaklarımla duydum.
Ayrıca, itfaiyeciliğin de meslek
olmasını çok istiyorum. İtfaiyecilik hâlâ meslek değil.
Tulumbacılardan bu yana görev gören itfaiyeciler meslek
sınıfı içerisinde kabul görmüyorlar.
Sizlerden hassaten rica ediyorum: İtfaiyecilik
meslek olsun, infaz koruma memurları güvenlik sınıfına
geçsin ve uzman erbaşlara, uzman çavuşlara el uzatın.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Karar yeter
sayısı
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir söz
alalım da ondan sonra
BAŞKAN Levent Bey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Atila Sertelin doğrudan gündeme alınma önergesiyle
ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, Sayın Atila Sertelin, Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili Atila Sertelin konuşmasının sonunda
bahsettiği bir diyalog sebebiyle söz aldım.
Şimdi, burada -daha önceden de biz
basından takip ediyoruz- Atila Bey devamlı Genel
Başkanımızın ismini kullanarak Sayın Devlet Bahçeli
de söz verdi, sözünü yerine getirsin. gibi bir argümanla her seferinde konuşuyor
fakat Atila Bey o gün geldiğinde -bir sefer şunu düzeltelim-
Sayın Genel Başkanımızın yanında ben varken
itfaiyecilerle alakalı bir destek istedi.
ATİLA SERTEL (İzmir) - İnfaz koruma
da
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - İnfaz
korumayı sonradan cümle olarak söylediniz, asıl itfaiyeciler üzerine
konuştunuz. Genel Başkanımız da hatta bir nüktesiyle size
cevap verdi, Arkadaşlarımız bu konularla ilgili
çalışıyorlardır. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu konuda Genel
Başkanımızın Cumhuriyet Halk Partisine ve sizlere
vermiş olduğu bir söz yok; o gün buradaydım, bunu
netleştirelim. Bu konuda çalışma varsa
Milliyetçi Hareket
Partisi kendi gündemine hâkimdir. Bu zamana kadar infaz koruma
memurlarıyla ilgili de itfaiyecilerle alakalı olarak da
-yanımızda oturuyor, Sayın Arzu Erdemin- zaten bizim kanun
tekliflerimiz var ama Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur
İttifakının bir parçası olarak, yapılacak bütün kanun
düzenlemelerinde Cumhur İttifakı olarak yapılacak, atılacak
adımlarla Meclisteki çalışmalarını yürütmektedir.
Dolayısıyla, Genel Başkanımız sanki bu yönde bir sözü,
bu yönde bir çalışma talimatını bize sizden dolayı
vermiş gibi yansıtmanızın doğru
olmadığını belirtmek açısından söz aldım,
bunun doğru olmadığını ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Yerinizden söz veriyorum.
Buyurun.
36.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım, Grup Başkan Vekili anlattı, doğrudur. Ben
Sayın Devlet Bahçelinin yanına geldiğimde, öncelikle,
itfaiyeciliğin meslek olması noktasındaki görüşlerimi
kendisine arz ettim; ardından da infaz koruma memurlarının
güvenlik sınıfına geçmesi noktasında verdiğim kanun
teklifini kendisine izah ettim. Kendisi beni dikkatle dinledi -Erhan Bey
vardı, Sayın Bülbül vardı- ve Bu konuda çalışma yapın
ve bu konudaki çalışmayı hazırlayın. diye
kendilerine, Grup Başkan Vekillerine talimat verdi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Son bir cümle
sarf edeyim de bitsin.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ben bu anlamda Grup
Başkan Vekillerine verilen talimatı belki bir söz olarak
algıladım, belki de siyaseten söylenmiş bir söz olabilir, bunu
ben bilemem ama orada Sayın Devlet Bahçelinin bu konunun çözümünde samimi
bir duruş sergilendiğini hissettiğim için öyle söylüyorum. Bu
benim hissimdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
37.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İzmir Milletvekili Atila Sertelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Efendim, Genel
Başkanımız tabii ki samimiyetle cevap verir, sadece bu meselede
değil ki, her meselede böyle gelindiği zaman, bir şey
olduğu zaman, bir talep söz konusu olduğu zaman gerektiği
şekilde cevabını verir kendisi ve çok büyük bir nezaketle verir
bu cevabı da. Ancak Atila Bey, doğru yapmıyorsunuz kanaatimce.
Burada Erkan Beyin de benim de hatta sizin basında yer alan haberlerinize
karşı biz bu konuları tezekkür ettiğimizde de bunun
yanlış olduğunu biz defaatle söyledik fakat burada gündeme
getirme gereği duymadık. Fakat bu konuşmanız
dolayısıyla yeri geldi, zamanı geldi, şimdi söylüyorum.
Lütfen, bu konuyu bu noktaya getirmeyin. Talimat varsa biz Talimat var. deriz
ama öncesinde bizim bu konuda kanun tekliflerimiz varsa ilave bir talimattan
nasıl bahsedeceğiz? Biz bunu o esnada da konuştuk.
Dolayısıyla, meseleyi başka yöne çekmiş olursunuz. Genel
Başkanımızın talimatına rağmen sanki bir şey
yapılıyormuş gibi bir hava yaratmış olursunuz ki bu
Meclis çatısı altında bu son derece üzücü bir durum olur.
Lütfen, rica ediyorum
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan
BAŞKAN Metanet Bey, şimdi seni görünce
Sen hiç kendini yorma karar yeter sayısı arayacağım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç
38.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, biz Sayın
Genel Başkanları zor duruma sokacak, Cumhuriyet Halk Partisinin de
kendi yol yürüyüşünü zedeleyecek herhangi bir tutum sergilemeyiz.
Sayın Genel Başkanlarımızla eğer
bir diyalog kurduysak o diyalog üzerinden yeri ve zamanı geldiği
zaman saygı çerçevesinde bahsederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ancak muhalefet
yapmamıza rağmen zaman zaman oturup Cumhur İttifakıyla,
arkadaşlarımızla konuşuyoruz kanun meselelerini. Yani,
mesele, sadece Cumhur İttifakı söyleyince olacak.
anlayışla hareket etmemek lazım. Yeri geldiği zaman bütün
siyasi partiler oturuyoruz arkada, konuşuyoruz, devlet meselelerini
tartışıyoruz ve birlikte aldığımız, birlikte
önerge verdiğimiz kanun teklifleri var. Onun için yani meseleyi bir Cumhur
İttifakı, Millet İttifakı meselesine Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de indirgemeye gerek yok.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim.
Sayın Özkoç da ifadesinde Genel Başkanları
zor duruma düşürmeyiz." dedi. Genel Başkanımızın
zor duruma düşeceği bir durum söz konusu değil, bunun
altını çizeyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, bu kadar hassas
olmayın!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, Atila
Beyinki ilk değil, lütfen, basından takip edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani iyi
söylediğimiz bir şeyi de kötü bir şey söylemişiz gibi...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İyi bir
şey...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İyi bir şey
söylüyoruz, onu da kötü bir şey gibi...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Genel
Başkanımız niye zor durumda kalsın?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, zaten, Sayın
Bülbül, biz niye böyle bir şeyi söyleyelim?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) E, düzeltin o
zaman.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz iyi bir şey
söylüyoruz. Yani her taraftan onu alıp böyle yaparsan olmaz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Genel
Başkanımız niye zor durumda kalsın? Bu konuda...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani, şimdi seni
ikna etmeye çalışmıyoruz ki!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır, beni
ikna etmeye çalışma meselesi değil, benim doğru
şekilde ifade edilmesini talep etmek kadar hakkım olmalı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Doğru şekilde
ifade ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben Atila Beyin
defaatle dile getirdiği bu hususun doğru olmadığını
ifade ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, hiçbir çarpıtma yok.
BAŞKAN Meram
anlaşılmıştır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Genel
Başkanımız niye zora düşsün?
ATİLA SERTEL (İzmir) Hayır, çok
doğru, hiçbir çarpıtmam yoktur, çok doğrudur, ben
tanıyorum, biliyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
(2/1560) esas numaralı 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/186) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunup
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yine
itilaf söz konusu.
Elektronik cihazla oylamayı
tekrarlayacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLAR
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/6598, 6599, 6600, 6601, 6602, 6603, 6604,
6605) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliklerine seçim
BAŞKAN - Bartının Amasra
İlçesinde Meydana Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun üye seçimi yapılacaktır.
Komisyon üyelikleri için siyasi parti
gruplarınca gösterilen aday listesini okutup oylarınıza
sunacağım.
Bartının Amasra İlçesinde Meydana
Gelen Maden Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri
Aday Listesi
(10/6598, 6599,
6600, 6601, 6602, 6603, 6604, 6605)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
Adalet ve
Kalkınma Partisi (11)
Ali Özkaya Afyonkarahisar
Kemal Çelik Antalya
Selim Yağcı Bilecik
Fehmi Küpçü Bolu
Taner Yıldız Kayseri
İlyas Şeker Kocaeli
Mehmet Ali Özkan Manisa
Şenel Yediyıldız Ordu
Muhammet Balta Trabzon
Polat Türkmen Zonguldak
Hamdi Uçar Zonguldak
Cumhuriyet
Halk Partisi (5)
Aydın Özer Antalya
Aysu Bankoğlu Bartın
Kani Beko İzmir
Deniz Yavuzyılmaz Zonguldak
Ünal Demirtaş Zonguldak
Halkların
Demokratik Partisi (2)
Ali Kenanoğlu İstanbul
Serpil Kemalbay Pekgözegü İzmir
Milliyetçi Hareket Partisi (2)
Lütfi Kaşıkçı Hatay
Cemal Çetin İstanbul
İYİ
Parti (1)
Fahrettin
Yokuş (Konya)
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
C) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyurusu
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Meclis
Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 25 Ekim 2022 Salı günü -bugün- saat 19.00da Halkla
İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku Alt Zemin 1 Numaralı
Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimi yapmalarını rica ediyorum.
Komisyon toplantı, gün, saat ve yeri
ayrıca elektronik ilan panosunda ilan edilecektir.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 361 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzük'ün 91'nci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu
adına Samsun Milletvekili Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Bu, gerçekten bir torba kanun. Yani burada 53 madde
var; 53 madde, 21 ayrı kanun ve 3 ayrı kanun hükmünde kararnamede
düzenleme yapılıyor; tam bir torba. Maalesef, her zaman olduğu
gibi -bunlarla çok fazla vakit kaybetmek istemiyorum çünkü çok önemli konular
var- yine bir etki analizi yok yani burada mali konular var, bunlara
ilişkin hiçbir şekilde bir etki analizi yapılmamış,
mali boyutuna ilişkin bir fikrimiz yok. Tali komisyonlarda
görüşülmesi gerekiyordu, en az 5 tali komisyonda, yaklaşık o 39
tane maddenin tali komisyonlarda görüşülmesi gerekiyordu, oralara gitmesi
lazımdı, oralarda görüşülüp Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmesi
lazımdı; yine bunlar yapılmadı. Dolayısıyla,
kanun yapma tekniği açısından, yine o kötü kanun yapma tekniğini
AK PARTİ Grubu maalesef devam ettiriyor.
Şimdi, peki, burada bir kısım bizim
de onayladığımız maddeler var elbette. Peki, bunlar
toplumdaki meseleleri çözecek nitelikte maddeler mi? Maalesef değil.
Bunlar bir pansuman, hatta bunların biraz daha tuhaf olanı, hatta çirkin
olan yanı da bunları bizim uzun süre gündemde tutmamıza
rağmen
Şimdi, örneklerini vereceğim. Mesela nedir bunlar?
Öğrencilerin kredi borçları veya ısınma yardımı,
hacizler, icralar. Ya, bunlar, hemen hemen muhalefetteki bütün siyasi
partilerin 2018 yılındaki seçim beyannamelerinde olan konulardı;
bunların hepsine kulak tıkandı, hiçbir şey
yapılmadı, şimdi, seçim öncesinde bu feryadı
bastırmaya yönelik, kalıcı hiçbir çözüm getirmeksizin,
yapıyormuş gibi görünerek bir kısım meseleler burada
yapılmaya çalışılıyor. Bu kadar yapılana, tabii
ki onay veriyoruz ama biz bunun daha fazla yapılmasını
istiyorduk. Vaktim olduğu müddetçe onların detaylarına biraz
gireceğim, maddelere gelindiğinde de her biriyle ilgili grubumuz
adına konuşma yapan arkadaşlarımız da orada esas
önerinin, esas çözümün, gerçek çözümün ne olduğunu ayrıca ifade
edecekler.
Şimdi, kaynak konusuna ilişkin hiçbir
şey söylenmedi. Tabii, bir kısım AK PARTİli milletvekili,
Komisyondaki milletvekili arkadaşlarımız Ya, kaynakla ilgili
herhangi bir sorun yok. dediler. Nasıl sorun yok arkadaşlar?
Efendim, bizim bütçemiz fazla veriyor. Şimdi, değerli
arkadaşlar, hakikaten ocak-ağustos merkezî yönetim bütçe
sonuçlarına baktığımızda bütçenin sekiz ayda, ocak-ağustos
döneminde 33 milyar lira fazla verdiğini görüyoruz. Şimdi, bu
nasıl bir rakamdır; birazdan söylediklerimi görünce bunu sizin
insafınıza ve takdirinize bırakıyorum. Eylül ayı
geliyor, bir anda bütçe açık vermeye başlıyor; tek ayda, eylül
ayında 78,6 milyar lira açık veriliyor, o zamana kadar fazla veren
bütçe bir anda açık veriyor. Dolayısıyla ocak-eylül döneminde
net olarak açık 45,5 milyar lira oluyor ama daha kötüsü, şu anda
önümüze getirdikleri orta vadeli programda ne deniliyor? Hani Fazla veriliyor,
kaynak var. filan diyen arkadaşlara söylüyorum Yıl sonu açık
461 milyar liraya ulaşacak. deniliyor yani Son üç ayda 416 milyar lira
açık olacak. diyorlar bu bütçede. Şimdi, siz bu bütçeye nasıl
güvenirsiniz? Siz piyasada bir yatırımcı olun, bir piyasa
oyuncusu olun veya ne bileyim, bir vatandaş olun, Türkiyeye
yatırım yapacak bir yabancı olun fazla veren bütçenin bir anda
astronomik bir açık vermesiyle karşılaşıyorsunuz.
Dolayısıyla rakamların güvenirliliği kalmamış
yani hem demek ki rakamlar doğru verilmiyor veya bir kısım
harcamalar bekletiliyor veya gereğinden fazla bir kısım gelir
tahsilatı yapılıyor gibi durumlarla karşı
karşıyayız; bu, ancak bu şeklide izah edilebilir.
Şimdi, dolayısıyla, günü kurtarma
şeyleri var burada, birkaç madde var, o da günü kurtarmaya yönelik. Niye
günü kurtarmaya yönelik? Çünkü sorunları kalıcı bir şekilde
çözecek bir bütçe maalesef yok. Bütçe o kadar açık veriyor ki birazdan bu
bütçenin nasıl bir faiz ve yandaş bütçesi hâline geldiğini rakam
rakam size anlatmaya çalışacağım. Dolayısıyla, sadece
böyle bir parmak bal çalmak kabîlinden işler yapılıyor.
Şimdi, bu torba yasa, aynı zamanda
milletin feryat ettiğini, milletin ne kadar zor durumda olduğunu
göstermesi açısından çok manidardır. Şimdi, burada
öğrencilerin kredi borcuna ilişkin bir kısım düzenlemeler
var yani onları erteleyen birtakım düzenlemeler var. Şimdi,
peki, iş bulamayan bir öğrenci, hâlâ şu anda atıl iş
gücünün Türkiyede yüzde 20 olduğunu düşündüğümüzde, gençlerde
işsizlik oranlarının yüzde 25leri aştığı
bir ortamda yani hadi iki yıl erteledik, iki yıl sonra bu çocuk bu
parayı nasıl ödeyecek, bu gencimiz nasıl ödeyecek? Oysa bizim
burada İYİ Parti olarak bütün detaylarını
paylaştığımız bir önerimiz vardı: Bu gençlerin
sosyal sorumluluk projelerinde çalıştırılması.
Bakın, bütün dünya bunu böyle yapıyor. Yani iş bulursa işi
bulanlar parasını ödesin ama iş bulamayanlar, iş bulmakta
zorlananlar, ne bileyim ben, bir güçsüzler yurduna gitsin, hayvanları
korumakla görevli olan bir yere gitsin, oralarda hayvanlara birtakım
şeyler versin, çocuklara hikâye okusun, efendim, yaşlılarla,
onlarla vakit geçirsin gibi bir sürü sosyal sorumluluk projeleri var. Buralarda
yer alması şeklinde biz bu ödemelerin yapılmasını
söylüyoruz. Bu hem gençlerimizi rahatlatacak hem onları topluma
hazırlayacak hem de işte, dezavantajlı olan bir kısım
grupların daha güzel vakit geçirmesini sağlayacak. Ama bu
yapılmıyor, yine çözüm değil, iki yıl erteleniyor Seçim
sonrası ne olursa olsun. anlayışıyla birtakım
şeyler getiriliyor.
Yani sicil affı konusu uzun süredir gündemde
fakat bunlarda işte, yine seçim bekletildi.
Hacizler, ya icra meseleleri; bakın, son 2
seçimin beyannamelerine bakın, bütün siyasi partiler Bu icralar
artık had safhaya gelmiş, icraları çözeceğiz. diye feryat
etti, söz verdi, bunlar konuşuldu, toplumda böyle bir feryat vardı.
Şimdi, bekletildi, bekletildi, yine bir çözüm değil, sadece 2 bin
liranın altındaki bir kısım icralık meseleleri çözmeye
yönelik olarak -güya sorarsan Çözdük. diyecekler- burada bir kısım
kanun teklifleri var.
Yine, bankaların alacaklarıyla ilgili,
kredi kartlarıyla ilgili sadece 2.500 lira ve altında olanlar için
birtakım işlemler, kolaylaştırmalar yapılıyor.
Bunun çok daha ötesi yapılmalıydı, çok daha önce
yapılmalıydı. Dolayısıyla burada hiçbir samimiyet yok ve
biz, bu yapılanların, bu anlamda elbette daha fazlası
yapılması gerekir diyoruz. Yani bu kadarını bile
destekliyoruz ancak bu tavrı da kınamak gerekir diye
düşünüyorum.
Şimdi, dolayısıyla bu torba,
yoksulluğun, fakirliğin ne boyuta geldiğini gösteriyor;
aylardır milletin feryadına kulak tıkayanların, seçim
öncesinde kalıcı çözümler yerine, pansuman tedbirlerle
uğraştığını gösteriyor.
Bu bütçe niye faiz ve yandaş bütçesi
olmuştur dedim? Değerli arkadaşlar, şu Meclisten 2022
yılı bütçesi geçerken faiz giderlerinin, genel giderler dâhil, 242
milyar lira olacağına ilişkin Hükûmetin bir hesabı
vardı, tahmini vardı, 242 milyar lira. Şimdi, bunu en son revize
ettiler, en son orta vadeli programda bu, 341 milyar liraya çıkarıldı,
100 milyar lira arttı. Şimdi, sadece bununla kalsa iyi, tabii bir de
kur korumalı mevduat diye bir şey ortaya çıktı;
başlangıçta bütçede bununla ilgili hiçbir ödenek yoktu, oradan da
Biz, şu anda en az 300 milyar geliyor. diyoruz, birazdan detaylarını
vereceğim ama 300 milyarı da aşacak. Dolayısıyla 242
milyar lira denilerek yola çıkılan faiz giderleri bütçesinin bu
dönem sonunda en az 640 milyar lira olacağını görüyoruz.
Bakın, 400 milyar lira artış. Bu ne demek biliyor musunuz? Tarım
bütçesinin 10 katı kadar sadece faiz giderlerinde artış var yani
milyonlarca çiftçiye 2022 ödeneği -ödeneği değil de en son
yıl sonu tahmini, ödeneğin biraz üzerinde harcanacak- 39 milyar lira.
40 milyar deyin, 400 milyar lira faizlerde artış var, onun 10 katı
kadar yani o yüzden bu bütçe bir faiz bütçesidir diyoruz.
Daha kötüsü ne biliyor musunuz değerli
arkadaşlar? Bu Hükûmet bazı şeyleri iyi beceriyor, onu takdir
etmek lazım, onu gerçekten söylemek lazım. Şimdi, birçok
şey hep seçim sonrasına atılmış yani seçim takvimi
sonrasına. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı da geldi
buraya şimdi, Hazine ve Maliye Bakanlığı sayfasına
girerseniz ay ay borç faiz ödemeleri var. Şimdi, buraya,
projeksiyonlarına baktığınızda, iç borç ödemelerinde,
mesela, önümüzdeki aylarda borç anapara, faiz ödemelerinin böyle 30-40 milyar
lira civarında gittiğini görüyoruz, ortalaması da 33 milyar
lira. Nereye kadar? Mayıs ayına kadar. Mayıs ayından sonra
harcamalar patlıyor. Bakın, ne oluyor? 94 milyar, 54 milyar, 112
milyar, 113 milyar. Her şey seçim sonrasına
sarkıtılmış durumda, böyle bir şey
yapılıyor. Daha perişanı da nedir, onu da söyleyeyim: Bu,
aylık olarak yapılan ama daha da kötüsü, önümüzdeki döneme
sarkıtılıyor önemli bir faiz yükü.
Yine, Hazine ve Maliye Bakanlığı
sayfasına giren arkadaşlar çok net bir şekilde görecektir, bunu
ben buradan daha önce de söyledim ama bunu defalarca söylemek
durumundayız. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir şey oldu,
Adalet ve Kalkınma Partisi bunu becerdi, bu Hükûmet bunu becerdi,
Sayın Erdoğan ve kabinesi bunu becerdi. İlk kez ne oldu biliyor
musunuz? İç borçlarda faiz ödemesi tutarı, ödenecek faiz
yükümlülüğü anaparayı geçti yani bu faizin anaparaya geçmesi ancak
bir tefeci eline düşerseniz olur. Bir vatandaşı düşünün
İşte, devleti tefecinin eline düşüren bir iktidar bugün Türkiye Cumhuriyeti
devletini yönetiyor değerli arkadaşlar. Bu, nisan ayından
itibaren gerçekleşmeye başladı; bugün için
baktığımızda, 2,3 trilyon lira yani eski parayla söylersek
-nasıl söyleyelim anlaşılması için- 2.300 katrilyon lira
veya 2,3 kentilyon lira faiz ödeyecek bütçe önümüzdeki dönemde, anaparası
1,7 trilyon lira. Düşünebiliyor musunuz?
Daha da enteresanı şu: Bakın,
değerli arkadaşlar, buna
Hazine ve Maliye Bakan
Yardımcısı buradaydı, herhâlde kayboldu şimdi. Hah,
burada. Cevap versinler yani kendilerinden cevap istiyoruz Hükûmet adına
konuşanlardan; onun söz hakkı yok ama işte, AK PARTİ Grubu
burada. Ocak-eylülde toplanan vergi ne kadar biliyor musunuz? 1 trilyon 648
milyar lira. Yani 85 milyondan, ekmeğinden suyuna, otomobilinden cep
telefonuna, kurumlar vergisinden bilmem ne vergisine kadar bütün vergilerden
elde ettiğimiz para 1 trilyon 648 milyar lira. Ocak-eylül döneminde, yine
aynı dönemde iç borç faizi ve anaparasındaki bu kötü yönetim
Birazdan detaylarını söyleyeceğiz, hani Kur korumalı mevduat
çok iyi oldu. falan diyorlar ya, iyi oldu işte İyi oldu.su bu! Kur
korumalı mevduat veya geçmişte yapılan hatalı borçlanmalar
nedeniyle ocak-eylül döneminde faiz ve anapara yükümlülüğünün toplamı
değil bakın, yükümlülüğündeki artış yani geçen
yılın aralık ayına göre eylül sonuna geldiğimizde
buradaki artış 1 trilyon 879 milyar lira. Yani şunu söylemeye
çalışıyorum: Dokuz ayda topladığımız vergi,
85 milyondan topladığımız vergi dokuz ayda faiz ve anapara
yükümlülüğümüzdeki artışı karşılamaya yetmiyor,
tamamını değil, artan miktarı dahi
karşılayamıyor. Bu, iflas bütçesidir, o yüzden milletin derdine
çözüm getirilmiyor ama yandaşlar kayrılmaya devam ediliyor. Mesela,
bakıyorsunuz, kamu-özel iş birliği projeleri
2022
yılında bütçeye 42 milyar lira konulmuştu, şimdi önümüze
getirilen dokümanda bunun 53 milyar lira olacağı söyleniyor, yine
Tarım bütçesinden fazla. 5 tane müteahhide verilecek kamu-özel iş
birliği projeleri çerçevesindeki para Tarım bütçesinden fazla değerli
arkadaşlar. Bakın, daha da kötüsü 42 milyar liralık bütçe
2023te -2023 bütçesi de önümüze geldi- ne olacak? diyorlar biliyor musunuz?
103 milyar lira olacak. diyorlar. 42 milyar liradan 103 milyar liraya
çıkıyor kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında
yandaşlara ödenecek para; Tarım bütçesinin 2 katından fazla.
Hani Erdoğan ne demişti bu projelere:
Bunlar bir şeyden anlamıyor, bunlar bu işi bilmez. 5 kuruş
ödemeden yapacağız, bütçeden 5 kuruş çıkmaz. dediği
projeler için gelecek yıl bu millet 103 milyar TL ödeyecek değerli
arkadaşlar.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Yani işte bunu artık
AK PARTİ Grubundan kimse yok, milletimize
şikâyet edeyim, tek 1 arkadaş var şu anda, kimse de yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Allahtan Ramazan
var, Ramazan olmasa
ERHAN USTA (Devamla) Tabii, onların tuzu
kuru, onlar milletin feryadını duymuyor, millet adına feryat
edenleri de dinleme ihtiyacı duymuyorlar. 2 kişi oldular şu
anda, AK PARTİ Grubundaki 280 milletvekilinden sadece 2 kişi var
Meclis Genel Kurulunda. Bunu da vatandaşa buradan şikâyet ediyorum.
Şimdi, kur korumalı mevduata gelelim
arkadaşlar. Bu bütçede -yani burada birkaç havuç filan var ama- esas,
23üncü maddede kur korumalı mevduat çerçevesinde yapılan bir
şey var. Şimdi, AK PARTİ Grubu burada yok ama tutanaklara
baksınlar. Burada milletin huzurunda onlara soruyorum: Plan Bütçe
Komisyonunda kur korumalı mevduat maddesinde el
kaldırdınız. Neye el kaldırdınız biliyor musunuz
değerli arkadaşlar? Orada muhalefet milletvekilleri, İYİ
Parti milletvekilleri dâhil muhalefetin bütün milletvekilleri sordu ki Ya, bir
düzenleme yapıyorsunuz, bu düzenleme çerçevesinde getirilecek yük ne
kadardır? Şimdi, 2022 sonunda biten kur korumalı mevduat, 2023
sonuna kadar uzatılmak isteniyor. Güzel, uzatın yani güzel değil
de getirdiniz milletin başına bu felaketi koydunuz,
uzatıyorsunuz Peki, ne kadar maliyeti var? denildi. Burada Maliye
Bakanlığının gelecek projeksiyonu yok zaten, Maliye
Bakanlığının öyle bir özelliği filan kalmadı, onu
yapacak durumları yok. Sayın Bakan Yardımcısı burada
-kendisinin kişiliğiyle ilgili bir şey değil, kurumsal bir
eleştiri yapıyorum- varsa söylesin Gelecek yıl için ödeme
projeksiyonumuz şudur. diye. Şu anda Maliye
Bakanlığında bu çalışmayı yapacak üst düzey bir
bürokrat kalmadı -çok yakından tanıdığım için,
otuz yıldır bildiğim bir kurum olduğu için söylüyorum-
çünkü hepsinin üzerinden silindir gibi geçtiler.
Şimdi, kur korumalı mevduat
Dedi ki
Maliye Bakanlığı: Ya, biz bugüne kadar 88 milyar lira
civarında hazineden bu kapsamda ödeme yaptık. Hani Faiz
değil. dedikleri bal gibi faiz. Sınırsız faiz
oranları çerçevesinde, ilk taksitin de faiz oranları yüzde 109 olarak
gerçekleşti. Bakın, Erdoğan Faiz indireceğim. diyor, kur
korumalı mevduata ilk üç ay için müracaat edenler, yıllık bazda
yüzde 109 faiz geliri elde ettiler arkadaşlar. Hani faizler
düşürülecekti, nas vardı?
Şimdi Ne kadar maliyeti oldu? dedik. Hazine
ve Maliye Bakanı 88 milyar lira. dedi; o söylemek durumunda çünkü zaten
bütçede açıklanıyor. Peki, Merkez Bankası ayağı var
Orada ne kadar maliyet var? denildi. Merkez Bankası temsilcisi bu
toplantıya gelmemiş, İstanbuldan çağrıldı. Bu da
işte bir şey, hep dedik ya Merkez Bankası Ankarada olmalı
kardeşim, Merkez Bankası Hükûmetle çalışacak banka,
Parlamentoyla çalışacak yer. Merkez Bankasının İstanbulda
ne işi var? Neyse apar topar bir Genel Müdür getirildi ve Genel Müdür
dedi ki: Size rakam veremem. Bütün Komisyon bekledi ve Genel Müdür en son
Rakam veremem. dedi. İşte bürokratik oligarşi dedikleri,
vesayet dedikleri bu olsa gerek. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı,
onu sıkıştırmak yerine ona yol verdi böyle. Yani o
yaptığının da doğru olduğunu söyleyecek çünkü bir
korkuyla hareket edildiği ortada zaten.
Şimdi, tabii, rakam söyleyemezler çünkü rakam
Merkez Bankası tarafında çok daha büyük. Maliye Bakan
Yardımcısı burada, şimdi ben kanun teklifini veren
arkadaşlara -onlar bilgilendirilsin- soruyorum: Ne kadar vergi nedeniyle
buradan bizim kaybımız var? Öyle ya, vergi avantajları
vardı. Şimdi Maliye Bakanının 88 milyar. dediği,
sadece doğrudan kur korumalı mevduat çerçevesinde hazinenin
yaptığı harcama. Şimdi, biz bunun daha fazlasının
Merkez Bankası tarafından yapıldığını
biliyoruz. Nihayetinde bir çalışma var bununla ilgili, o
çalışmada 278 milyar lira olduğu ifade ediliyor. Bunu reddeden olmadı,
yalanlayan olmadı; değerli arkadaşlar, 88 milyarı hazineden
olmak üzere şu ana kadar kur korumalı mevduatın millete maliyeti
278 milyar lira. Ben bunu burada iddia ediyorum o çalışmayı
referans göstererek; varsa çalışmaları kendileri ifade etsinler,
aykırı bir şey varsa yani tersini söyleyecek durumları
varsa söylesinler. Biz Dönem sonunda 300 milyarı aşacak. diye bir
süredir ifade ediyoruz, hesaplamalarımız o şekildeydi ama öyle
görünüyor ki 2022 sonunda 300 milyarı gerçekten çok fazla aşacak. 2023
için bütçeye de daha bir kuruş konuşmuş değil. Ya,
arkadaş, yani siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz? Böyle bir
şey olabilir mi? Bir yandan kanun çıkarıyorsun, 2023e
uzatıyorsun ama öbür taraftan bütçeye bununla ilgili bir kuruş para
koymuyorsun. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir bütçe
anlayışı olabilir mi? Parlamentoya bu kadar
saygısızlık yapmaya kimin ne hakkı var? Bunları
anlamak mümkün değil. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bugün, çok sevdiğim değerli
bir ağabeyim bana şunu sordu Ya, bu kur korumalı mevduat
olmasaydı dolar ne olurdu? dedi. Valla onu tahmin etmek zor dedim ama ben
şunu biliyorum: Bu yaptıkları saçmalıklar olmasaydı
dolar bugün 9 lira olurdu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yani siz, eylül ayından itibaren doları şahlandıracaksınız,
bu memlekette istikrarı bozacaksınız, dolar 18lere kadar
çıkacak, ondan sonra sen bunu aman dizginleyeyim diye Türkiye'nin elli
yıl önce geride bıraktığı bir enstrümanı Türkiyeye
takdim edeceksin, şu anda da 300 milyar lira maliyete katlanacaksın,
bu milletin ekmeğinden artırdığı parayı,
midesinden artırdığı parayı alacaksın, bu kur
korumalı mevduat çerçevesinde onlara vereceksin; ondan sonra 18
liralık dolar işte bir miktar düştü, şimdi geldi tekrar 18
liraya. Hazine ve Maliye Bakanı da diyor ki: Efendim, o gün enflasyon
daha azdı, bugün enflasyon çok, reel olarak o 18 aynı 18 değil.
Ya, sen bu açıklamaları yapmak durumunda olan insan değilsin
kardeşim. Yani siz bu istikrarı bozacaksınız, evi
yakacaksınız, ondan sonra İşte, eve müdahale edilmese ne
olurdu? Müdahale edilmeseydi komşu evler de yanardı. Ama
kardeşim, evi yakmayın dedik biz ya. Evi bile bile yakıyorsunuz,
ondan sonra da Müdahale etmeseydik mahalle yanacaktı. diyorsunuz. Böyle
bir saçmalık olabilir mi?
Şimdi, arkadaşlar, işin kötüsü, bu
kur koruma mevduattan bir çıkış stratejisi yok -bakın, bu
çok büyük bir risktir önümüzde- hiçbir çıkış stratejisi yok. Ya,
nasıl çıkacağız bundan, nasıl olacak bu iş? Tamam,
şimdi doları bir miktar tuttular yani tuttukları da işte
18,60 yine yani 18,60; geçen yıl 7,5 lira olan dolar şu anda 18,60.
300-400 milyar lira maliyete katlanıyorsun, bütçe faiz yükün 3 kentilyon
lira artıyor, bu kadar maliyetler geliyor, millet tepeden
tırnağa fakirleşiyor, bu maliyetlere katlanıyorsun,
geldiğin yerde dolar hâlâ 18 lira 60 kuruş. Böyle bir beceriksizlik
olabilir mi? Ve bununla övünülen bir şey var ortada, bir
akılsızlık var yani Kur korumalı mevduatı iyi ki
yaptık. diye iktidar tarafından da sürekli övünülüyor. Tabii, bu çok
net bir servet transferdir yani kur korumalı mevduat ve onun
etrafında dönen diğer meselelerin tamamı çok ciddi bir servet
transferidir. Kimden kime transfer ediliyor? Fakirden, fukaradan,
çalışanlardan zenginlere transfer ediliyor, bankacılığa
transfer ediliyor. Nas var. diyeceksin, Faiz haramdır. diyeceksin,
tarihinde görülmemiş bir şekilde bankaları zengin edeceksin. Ya,
bu anlayış da yakışırsa AK PARTİ'ye
yakışır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Hiçbir
şekilde tarihinde böyle bir kârı görmedi bankalar yani 7-8
katına çıktı, yüzde 700-800 arttı bankaların
kârı. Yazık günah değil mi? Artmasın demiyoruz, elbette
faaliyet gösteriyor ama kârı böyle fahiş artacak ortamı yaratırsanız
siz
Yani böyle bir şey olabilir mi? Şimdi bunun detaylarını
burada anlatma imkânım olmayacak, artık bunu inşallah
yarınki Plan ve Bütçe Komisyonuna bırakacağım.
Bu yapılan politikaların gelir
adaletsizliğinde yarattığı etki çok büyük arkadaşlar.
Sadece şu kadarını söyleyeyim: Ücretlilerin millî gelirden
aldığı pay, bakın, bu çeyrekte 10 puanın üzerinde
düşüyor, 10 puan yani öyle bir şey ki tarihin
Bak, elimizde -merak
eden arkadaşlara verebilirim- 1998 yılından itibaren
TÜİK'in verisi var. İkinci çeyrekte ücretlilerin GSYH içerisindeki
payı -mevsimsel düzeltilmişinden söyleyeyim veya normalinden
söyleyeyim- 25, 26, 27lerdeymiş, hatta sonradan 32, 33lere kadar
çıkmış. Bu, 2022nin son çeyreğinde 22,7ye
düşmüş arkadaşlar, ücretlilerin millî gelirden aldığı
pay 10 puandan fazla düşmüş. Bunun 1 puanlık kaybının
ücretliler açısından maliyeti ne biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) - Bu millî gelirde ücretlilerin
payının 1 puan düşmesinin maliyeti 125 milyar TL yani
bırakın onlara bir ilave vermeyi, 125 milyar lirayı işte bu
politikalarla AK PARTİ Hükûmeti, çalışanların cebinden
çalmış, birilerinin cebine aktarmış; 1 puanın etkisi
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar).
Düşüş ne kadar? 10,2 puan; büyüklüğünü siz hesap edin. Yani 1
puanın maliyeti 125 milyar lirayken 10 puanı tek bir çeyrekte, daha
doğrusu 2022nin ikinci çeyreğine göre iki yıllık bir
dönemde ücretlilerden çalmış bir iktidar bugün Türkiye'yi yönetiyor.
İşte, feryat o yüzden fazla. İşte, o yüzden artık en
sonunda bu icra micra meselelerine küçük küçük el atmaya başladılar,
zorunda kaldılar ama bunların düzeltilmesi lazım. Bunlar
düzeltilemeyecek meseleler değil, çözüm önerilerimizi de zaman zaman biz
milletimize takdim ediyoruz, onları söylemeye şu anda
fırsatım olmadı.
Bu anlamda, kur koruma mevduat etrafında dönen
bazı maddelere şiddetle karşı çıkacağız ve
İç Tüzük'ten kaynaklanan bütün haklarımızı da burada,
Mecliste kullanacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Faruk Sarıaslan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, SMA tedavisinde Sağlık
Bakanlığının üzerine düşeni yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Nevşehir'de hayata tutunmaya çalışan
Yusuf Eren Gostak ve daha nice SMA hastası çocuğumuz için
Sağlık Bakanlığına bir çağrıda bulunmak
istiyorum: SMA tedavisinde kullanılan ilaçlar Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanmalı, tedavide kullanılan medikal
malzemelere erişim ücreti sağlanmalıdır. Bedeli 25 bin
lirayı geçen öksürtme cihazı Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına
alınmalıdır. Evlilik ve doğum öncesi SMA taraması SGK
kapsamında zorunlu hâle getirilmelidir. Yenidoğan
taramasının etkin şekilde yapılması
sağlanmalı, ihtiyacı olanlara evde fizik tedavi ücreti
sağlanmalıdır. Sağlık raporları ve reçete
işlemleri kolaylaştırılmalı, ilaç tedavisi alanlara
hastanelerde uygun ortam ve bölüm desteği sağlanmalıdır. Kriterleri
karşılayamadığı için tedavisi yarım kalan
hastaların tedavisine acilen devam edilmelidir. SMA hastasının
yükü sadece ailelere bırakılmamalı, Sağlık
Bakanlığı üzerine düşeni yapmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.42
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI(Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin tümü üzerinde gruplar adına
yapılan konuşmalarda kalınmıştı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle
ekonomik gelişmelere uyum sağlanması, yenilenebilir enerji
üretiminin teşvik edilmesi, bazı kamu alacaklarının terkin
edilmesi; yatırım, üretim ve turizmin desteklenmesi; istihdam
imkânlarının artırılması ve
çalışanlarımızın haklarının
iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Muhteva olarak
bakıldığında kanun teklifi öğrencilerimiz,
yaşlı ve engelli vatandaşlarımız, işçi ve
işveren, esnaf ve bazı toplum kesimlerinin sorunlarına çözüm
getirmeye ve refahını artırmaya dönük önemli düzenlemelerden
oluşmaktadır. Bu çerçevede konuşmamın başında
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifini olumlu bulduğumuzu ve
desteklediğimizi belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde
öngörülen önemli düzenlemelerden ilki, Gelir Vergisi Kanununda yapılan
değişiklikle sahibi olunan veya kiralanan konutlarda, çatı ve
cephelere kurulan tesislerde üretilen elektrik enerjisi miktarlarında
hâlen 25 kilovat olan esnaf muaflığı
sınırının 50 kilovat olarak yeniden belirlenmesidir.
Böylece konutlarda yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi
üretimine yönelik yatırımlar teşvik edilmektedir.
3üncü madde bireysel katılımcı
indirimi uygulamasının süresinin uzatılması ve
miktarının artırılmasına yöneliktir. Düzenleme,
bireysel katılımcı indirimi uygulamasından yararlanan,
melek yatırımcı olarak da adlandırılan
yatırımcıları kapsamaktadır. Bu yatırımcılara
hâlen 1 milyon lira olarak uygulanan indirim tutarı 2 milyon 500 bin
liraya çıkarılırken destek süresi de 31/12/2027 tarihine kadar
uzatılmaktadır.
Kanun teklifinin 5, 6 ve 7nci maddeleri
öğrencilerimize yönelik önemli düzenlemeler içermekte, öğrenim
kredisi borçlarının yapılandırılmasını
öngörmektedir. Buna göre, öğrenim kredisi alan öğrencilerin
borçlarını aldıkları anapara kadar ve faizsiz ödemelerine
imkân sağlanmakta; öğrenim bitimini takip eden ikinci yıl
sonundan başlamak üzere borçlarını, kredi aldığı
sürede ve aylık dönemler hâlinde ödemeleri yönünde düzenleme
yapılmaktadır. Ayrıca borçlunun çalışmaması
koşuluyla en fazla 3 defa olmak üzere erteleme talep edebilme imkânı
da getirilmektedir. Düzenlemeye göre hâlen kredi almakta olan veya kredi
borcunun ödeme zamanı henüz başlamamış kişilere
öğrenim ve katkı kredisi olarak verilen tutarlara endeks
hesaplanmayacak, kredi geri ödemesi devam eden veya borçları vergi
dairesine takip için bildirilmiş olan kişilere öğrenim ve
katkı kredisi olarak verilen tutarlara ilave edilmiş olan endeks
tutarlarıysa terkin edilecektir. Yapılan düzenlemeden, hâlen
öğrenim kredisi almakta olan 566.226 öğrenci, öğrenim
kredisinden borçlu 1 milyon 392 bin 629 kişi; katkı kredisinden
borçlu 25.886 kişi, vergi dairelerine takip için intikal ettirilmiş
olan alacaklardan borçlu 1 milyon 403 bin 392 kişi yararlanacaktır.
Sağlanan bu önemli imkânla 9,6 milyarı kredi almaya devam edenlerle,
17,4 milyarı geri ödemesi devam edenlerle ilgili olmak üzere öğrenci
ve aileleri üzerindeki toplam 27 milyar lira endeks tutarı da terkin
edilmiş olacaktır.
Teklifin 8, 13, 14, 21 ve 28inci maddeleri muhtelif
konularda yapılan fazla ödemelerin terkinine ilişkin düzenlemeleri
içermektedir. Bu kapsamda, engelli ve yaşlı aylıkları ile engelli
bakım yardımı kapsamında fazla yapılan ödemelerin,
fazla ve yersiz ödenen nakdî ücret desteği ve kısa çalışma
ödeneğinin, üniversite sağlık hizmeti sunucularının
SGKye borçlarının ve içme suyu tetkik bedellerinin terkini
öngörülmektedir. Yaşlı ve engelli aylıklarının
terkinine konu yersiz ödemeler kişilerin ölüm, gelir durumu
değişikliği, engel oranındaki düşüş, sosyal
güvence tespiti ve feragat gibi sebeplere dayanmaktadır. Bu şekilde, hedef
kitlesi büyük ölçüde ödeme gücü olmayan 163.572 vatandaşımızın
566,2 milyon lira borcunun silinmesi öngörülmektedir.
Teklifle tıp ve diş hekimliği
fakültelerinin intörn olarak çalışan öğrencilerine hâlen 1.569
lira olarak yapılan ödeme net asgari ücret tutarına
yükseltilmektedir. Bu düzenlemeden tıp fakültelerinde 14.600, diş
hekimliği fakültelerinde 4.900 olmak üzere toplam 19.500 son
sınıf öğrencisi yararlanabilecektir.
27nci maddeyle birçok
vatandaşımızı ilgilendiren sicil affı getirilmektedir.
Buna göre, karşılıksız çıkan çek, protesto
edilmiş senet, zamanında ödenmeyen kredi kartı ve diğer
kredi borçları için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezine
bildirilen müşterilerin maddede belirtilen yükümlülüklerinin
tamamını 1 Temmuz 2023 tarihine kadar ödemesi veya yapılandırması
hâlinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz
kayıtların dikkate alınmaması öngörülmekte, risk
değerlendirilmesi olumlu bulunan kişilere yönelik kredi
yapılandırmalarında veya yeni kredi kullandırmalarında
esnafın ve tacirin finansmana erişiminde kolaylık
sağlanması mümkün hâle gelmektedir.
Kanun teklifi çalışanlarımıza
yönelik de önemli hükümler içermektedir. 2nci maddeyle işverenlerce
hizmet erbabına nakit olarak yapılan ve günlük 51 lirayı
aşmayan yemek bedeli ödemeleri gelir vergisi istisna kapsamına
alınmakta, nakden ödenen bu tutarların serbestçe
kullanılmasına imkân tanınmaktadır. Ayrıca, ücret
ödemelerinin yurt dışından elde edilen kazançlardan
karşılanması şartıyla yurt dışında yapılan
inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde fiilen yurt
dışında çalışan hizmet erbabına yapılan
ücret ödemeleri de gelir vergisinden istisna edilmektedir.
Teklifin geçici 1inci maddesiyle elektrik ve
doğal gaz giderleri karşılığı
çalışanlara yapılan ödemelerin gelir vergisinden istisna
edilmesi öngörülmektedir. Bu düzenlemeyle, işverenler tarafından
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 2023 yılı Haziran
ayının sonuna kadar çalışanların mevcut ücretlerine
ilave olarak elektrik, doğal gaz ve ısınma giderlerini karşılamaları
için ödenen ve bin lirayı aşmayan tutarların gelir vergisinden
istisna edilerek bu yöndeki uygulamaların teşvik edilmesi ve
çalışanların desteklenmesi hedeflenmektedir.
Diğer taraftan, geçici 2nci maddeyle önemli
bir kısmı temel ihtiyaçlara tekabül eden elektrik, su, doğal gaz
ve telefon gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan 2 bin liraya kadar
küçük miktarlı borçların icra takiplerinin
sonlandırılmalarını özendirmek amacıyla değersiz
alacak kategorisine alınması yönünde düzenleme
yapılmaktadır.
Geçici 3üncü madde, banka ve diğer mali
kuruluşlar tarafından varlık yönetim şirketlerine
devredilen bireysel kredi borçları için 15 Ağustos 2022 tarihine
kadar başlatılan icra takiplerinden anapara tutarı 2.500 lira ve
altında olanların tasfiyesine yöneliktir. Bu düzenlemede varlık
yönetim şirketlerinin, alacaklarının faiz ve diğer
masrafları dâhil takibinden vazgeçmeleri koşuluyla, vazgeçtikleri
dosyadaki anapara tutarının yarısının hazine
tarafından karşılanması öngörülmektedir.
Geçici 4üncü maddeyle ise Covid-19a yönelik
alınan tedbirlere uyulmaması nedeniyle uygulanan idari para
cezalarının tahsilinden vazgeçilmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifte turizmi
desteklemeye yönelik düzenlemeler de yer almaktadır. 10, 11 ve 12nci
maddelerde Kültür ve Turizm Bakanlığınca işletilen ücretsiz
halk plajlarından ecrimisil bedelinin alınmaması, turizm
amaçlı tahsislerde Tarım ve Orman Bakanlığı ile Kültür
ve Turizm Bakanlığının uygulama
farklılıklarının ortadan kaldırılarak tahsislerin
Kültür ve Turizm Bakanlığınca tek elden yürütülmesi
öngörülmektedir.
15 ve 16ncı maddelerde yapılan
düzenlemelerle, turistik kolaylıklar kapsamında yurt
dışından taşıt getirenlerin yükümlülüklere
uymaması hâlinde uygulanan idari para cezaları gümrük rejim ihlalleri
kapsamından çıkarılarak usulsüzlükler kapsamına
alınmakta, geçmişte işlenen fakat tahsil edilmemiş olan
idari para cezalarına da indirimli oran uygulanması
sağlanmaktadır. Böylece yurt dışında yaşayan
gurbetçi vatandaşlarımızın basit usulsüzlüklere dayalı
olduğu hâlde gümrük rejimi ihlali kapsamına sokulan idari para
cezaları nedeniyle uğradıkları mağduriyetin önüne
geçilmesi öngörülmektedir.
Diğer taraftan, teklifle Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansına üyelerince ödenen turizm
payı azaltılmakta, Ajansın yönetim ve icra kurulunun
yapısı değiştirilerek özel sektörün temsil gücü artırılmakta,
bu şekilde Ajansın daha etkin ve verimli şekilde
çalışabilmesi hedeflenmektedir.
Kanun teklifinin 17, 18, 19, 30 ve 31inci
maddelerinde Bankacılık Kanunu ve finansman şirketlerine
ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Buna göre, BDDK
tarafından bankalara faaliyet konuları bazında
sınırlama veya kısıtlamalar getirmek suretiyle faaliyet
izni verme yetkisi netleştirilmektedir. Bankalara hizmet sunan destek
hizmeti kuruluşları ile diğer hizmet sağlayıcılarının
uymaları gereken usul ve esasları belirleme yetkisi BDDK'ye
verilmekte ve kısıtlamalara uymayanlara idari para cezası
öngörülmektedir.
23üncü madde, Türk lirasına çevrilmesi gereken
yabancı paraların ve altın hesabı bakiyelerinin Türk
lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümünün
desteklenmesi kapsamında kur korumalı mevduat hesapları için
öngörülen vergi istisnası süresinin şirketler için 31/12/2023
tarihine kadar uzatılmasına ilişkindir.
Teklifin 24, 25 ve 26ncı maddeleri ise el
konulan kaçak akaryakıtın tasfiyesine yöneliktir. Buna göre, kaçak
akaryakıtın tasfiyesine ilişkin iş ve işlemlerin
defterdarlıklar yerine yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıkları tarafından yerine getirilmesi ve söz konusu
akaryakıtın satışı hâlinde satış
bedellerinin genel bütçe yerine, ilgili il özel idaresinin veya
yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığının
bütçesine gelir kaydedilmesi hüküm altına alınmaktadır.
Teklifin 34 ve 35inci maddelerinde Perakende
Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yapılan
değişikliklerle haksız rekabet, kayıt
dışılık, tüketici mağduriyetleri gibi
olumsuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla idari para cezası
tutarlarında işletme büyüklüğü esası getirilmekte, alt ve
üst sınırlar bu çerçevede belirlenerek cezada adalet sağlanması
öngörülmektedir.
40 ve 41inci maddelerle karşılığı
nakit olmayan piyango ve çekilişlerin tertibine ilişkin izin
verilmesi ve izin bedeline ilişkin hususlarda Millî Piyango İdaresi
yetkilendirilmekte; idarenin yetkisi dâhilindeki her türlü eşya piyangosu,
şans oyunu, müşterek bahis ve benzerini izinsiz yapanlara cezai
müeyyideler getirilmektedir.
Teklifle, ayrıca, SGK
taşınmazlarının elektronik ortamda satışına
imkân sağlanmakta, şirketlerin sermaye artırımı ve
azaltımında uygulanacak vergilendirme usulü netleştirilmekte;
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun görev ve
yetkilerinde değişiklik yapılmakta, evrensel posta hizmeti
bildirim ve ödeme zamanı değiştirilmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
kaynağı Türkiye olmasa da küresel ekonomide yaşanan sorunlar ve
jeopolitik riskler ülkemizi de yakından etkilemektedir. Türkiye bu
sorunlara rağmen istikrarlı büyüyen, istihdamını en çok
artıran, yoksulluğu azaltan, geliri daha adil bölüşmek için
etkin sosyal politikalar üreten bir ülkedir. Birçok ülke ekonomisinin
daraldığı ve resesyon riskinin arttığı bir
ortamda Türkiye ekonomisi büyüme eğilimini sürdürmektedir. Enflasyonla
mücadele kapsamında önemli tedbirler alınmakta, vergi indirimleri ve
sübvansiyonlar aracığıyla temel ürünlere erişimin
kolaylaştırılması sağlanmaktadır. Bir yandan da
vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmemesi için gelir
artırıcı politikalar uygulanmaktadır; asgari ücret,
işçi, memur ve emekli maaşları, tarım ürünü taban
fiyatları, sosyal destek ödemeleri bu anlayışla
belirlenmektedir.
Gıda arzı güvenliği konusunda küresel
düzeyde yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen temel gıda
ürünleri tedarikinde ve sevk zincirinde ülkemizde bir sorun
yaşanmamıştır. Avrupa başta olmak üzere birçok ülkenin
enerji kriziyle karşı karşıya kalacağı bir
kış yaklaşırken yapılan önemli yatırımlar,
yerli kaynaklarımız ve ithalatta ülke çeşitliliğiyle
sağlanan arz güvenliği sayesinde ülkemizde enerji sorunu
yaşanmamaktadır.
Ekonomide yaşanan bu gelişmelerin
yanı sıra Türkiye terörle mücadelede destan yazmakta, başta PKK
olmak üzere terör örgütlerinin başı ezilmektedir. Türkiye, güven
duyulan, insan merkezli politikalarıyla öne çıkan, medeniyet
anlayışının gereği olarak mazlumun yanında,
zalimin karşısında duran, egemenlik haklarını koruma
kararlılığından asla taviz vermeyen güçlü bir devlettir. Bu
özellikleriyle Türkiye, bölgesel bir güç olmanın ötesine geçerek herkesin,
ne söyleyeceğine ve ne yapacağına baktığı,
diplomasinin merkezi olan önemli bir küresel aktör hâline gelmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Herkes
eşittir Türkiye anlayışıyla Lider ülke Türkiye ülkümüzü
gerçekleştirme kararlılığındayız.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
sağladığı etkin icra ve güçlü yasama sayesinde Türkiyenin
gücüne güç katmaya devam ediyoruz. İnanıyoruz ki Cumhur
İttifakı birlikteliğinde aşılamayacak sorunumuz,
çözülemeyecek problemimiz yoktur. Cumhur İttifakı, 85 milyon Türk
vatandaşının gurur duyacağı, birlikte ve beraber
huzur, esenlik ve ekonomik gelişmişlik içerisinde
yaşayacağı küresel güç Türkiyenin mimarı olacaktır.
Terörü bitirmiş, her insanımızı şefkatle
kucaklamış, yatırım, üretim, ihracat ve istihdam
seferberliğiyle yükseldikçe yükselmiş bir Türkiye gerçeğine hep
birlikte ulaşacağız. Bunun için çalışıyor, bunun
için mücadele ediyoruz.
Bu düşüncelerle,
vatandaşlarımızın refahına ve ülkemizin
kalkınmasına katkı sağlayacağını
düşündüğümüz kanun teklifinin hayırlı olmasını
temenni ediyor, sizleri ve bizi izleyen muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller ve ekran karşısındaki çok
kıymetli halkımız; genellikle bu tür tekliflerin
değerlendirilmesinde önce usulle başlanır ama ben, usule zaman
kalırsa gireceğim, önce esasa dair düşüncelerimi ifade etmek
istiyorum.
Bu kanun teklifi bir tür önce yumruk vurup
ardından yara bandı verme teklifidir. Patlat dövizi, uçur enflasyonu,
milleti yoksullaştır kardeşim, perişan et, ardından da
seçimlere az kalmış bir dönemde çık de ki: Ya, ben size öyle
güzellikler yapacağım ki siz bu güzelliklere böyle hayran
olacaksınız, ondan sonra seçimlerde bize oy vereceksiniz.
Şimdi, sorulması gereken temel soru şu: İnsanların
refahını, huzurunu ortadan kaldırırken, kuru yükseltirken,
enflasyonu uçururken yaptığınız mı doğru yoksa bu
yaptığınız mı doğru? Ben buna şizofreni
diyorum. İktidar çok açık bir şizofreniyle müptela olmuş
durumda, neyi ne zaman yaptığı konusunda kafası son derece
karışık.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir
düşünün bu ekonomi politikalarını konuşmaya biz nereden
geldik? Ne oldu da şu anda bunları konuşuyoruz? Öncelikle son
yirmi yıldır, AKP iktidarının başından bu zamana
kadar inşaata dayalı bir sermaye birikimi rejimi uygulandı.
İnşaat baronları peydah oldu, bunlar zenginleştiler,
zenginleştikçe küstahlaştılar, küstahlaştıkça bu
ülkenin sanki sahibiymiş gibi davranmaya başladılar. Son dönemde
ise Erdoğan'ın muazzam iktisat dehası doğrultusunda faizin
sebep, enflasyonun da bir sonuç olduğunu öğrenmeye
başladık. İddia şuydu: Biz böyle gidersek, kurun
artmasına rağmen Türk lirasının değerini düşük
tutarsak, ihracatı bir patlatırsak kardeşim, bunun sonucunda
zaten ihracattan gelen dövizlerle birlikte kur dengeye girecektir, memlekette
dış ticaret açığı dış ticaret fazlası
hâline dönüşecektir, dolayısıyla cari açık diye bir
şeyi tartışmak, konuşmak ve bundan tedirgin olmanın da
hiçbir anlamı kalmayacaktır; bunun sonucunda da memleket abat
olacaktır. diye bir akıl yürütme bu zamana kadar sürdü. Peki, bunun
sonucunda neyle karşı karşıya kaldık değerli
arkadaşlar? Bir defa olağanüstü bir enflasyon var. Bu enflasyon
halkı, işçiyi, çiftçiyi, köylüyü her zamankinden daha yoksul hâle
getirdi. AKP-MHP koalisyonu kendi siyasetleri doğrultusunda halkı her
zamankinden daha yoksul hâle, daha çaresiz hale getirdi. Artık
enflasyondan falan bahsetmenin anlamı yok çünkü bir yaşam maliyeti
krizi yaşıyoruz; bak, yaşam maliyeti krizi yani bir tarafta
enflasyonun ciddi artışı, diğer tarafta ise reel ücretlerin
son derece ciddi biçimde düşmesiyle karakterize bir durumla
karşı karşıyayız. Artık enflasyonu masum bir
enflasyon olarak nitelendirmek mümkün değil. Enflasyon bizatihi devletin
vatandaşından aldığı en büyük vergi kalemi hâline
gelmiş durumda, bir enflasyon vergisiyle artık karşı
karşıyayız ve bu ekonomiyi bu hâle getirme ameliyesi günün
sonunda seçimlerle karşı karşıya kaldığından
dolayı seçime ayarlı bir ekonomi politikasını gündeme
taşıdı. Nedir o? O şudur: Seçime doğru kredi
musluklarının açılacağı, büyümenin kamu
yatırımlarıyla beraber provoke edileceği, istihdamın
iyi kötü bir miktar daha düzeltilmeye çalışılacağı ama
günün sonunda AKPnin ve MHPnin iktidarının devam edeceği bir
ekonomi politik konjonktür yaratmak; temel olarak amaç bu.
Değerli arkadaşlar, bakın, dokuz ayda
yani ocak ve eylül arasında 45,5 milyar liralık bir bütçe
açığı var. Yalnızca önümüzdeki üç ayda yani ekim,
kasım, aralık ayında ise öngörülen bütçe açığı
416 milyar lira yani buradan şu çıkıyor: Burada 416 milyar
liralık bir harcama kalemiyle, bir seçim ekonomisiyle, başta sermaye
olmak üzere iktidarın bu parayı bu zaman dilimi içerisinde kullanmak
ve harcamak suretiyle kaybettiği meşruiyeti ve üretemez olduğu
rızayı para zoruyla tekrar satın almak istediğinin
doğrudan bir göstergesiyle karşı karşıyayız.
Şimdi, bu teklifte kur korumalı
mevduatın bir yıl daha artırılması diye bir şey
var. Bakın, tramvayı, Galata Kulesini, Boğaz Köprüsünü satan
bir Sülün Osman vardı, hatırlarsınız, Türkiye tarihinin en
büyük üçkâğıtçısıydı. Bu da cumhuriyet tarihinin en
büyük yasal soygunlarından bir tanesi kur korumalı mevduat meselesi.
Geçen gün bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştuk, dedik ki: Ya, Hazine
yetkilileri gelmişler, neyin ne olduğunu söylüyorlar. Hazineye bu kur
korumalı mevduatın kaça mal olacağını
öğrenmiş olduk. teşekkürler onlara. E, dedik yani sabahleyin:
Acaba Merkez Bankasına bunun etkisi nedir? Merkez Bankasına yükü
nedir? Başkan dedi ki: E, çağıralım bir Merkez
Bankası yetkilisini, gelsin ve yüce Meclise bilgi versin; değil mi?
Üşenmedik, İstanbuldan Merkez Bankası yetkilisini
çağırdık. Öğleden sonraya atılan gündem, Merkez
Bankası yetkilisinin gelmesiyle beraber öğlenden sonra görülmeye
başlandı. Merkez Bankası yetkilisi sırasına oturdu,
dedi ki: Ya, biz bu kur korumalı mevduat soygununun hazineye kaça mal
olduğunu biliyoruz. Peki, size yükü nedir? Vallahi, kusura
bakmayın, söyleyemem. dedi ve söylemedi, biliyor musunuz? Ya, bu bir
skandal, skandal! Hani buradaki hazırunun büyük bir kısmı Gazi
Meclis diye, yüce Meclis diye konuşuyor ya; hani bu iradenin üstünde,
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.in üstünde
başka bir irade yok ya, Merkez Bankası yetkilisi geldi
Kardeşim, biz bir anonim şirketiz. Size hesap vermeyeceğiz!
dedi ve bu memleketin Meclisinin vekilleri ve oradaki Komisyon
Başkanı sustu; bundan daha büyük, utanç verici bir şey olabilir
mi? Türkiye Büyük Millet Meclisi Merkez Bankasına doksan dokuz
yıllık para basma yetkisini vermiş, bu hakkı tanımış,
Merkez Bankası diyor ki: Vallahi, kusura bakmayın, biz kur
korumalı mevduatın neye mal olduğunu size söyleyemeyiz. Biz
söyleyelim, biz neyin ne olduğunu halkımıza açıkça ifade
edelim: Kur korumalı mevduat denen şey, Erdoğanın, hiçbir
şey bilmediği hâlde kendisini bir ekonomi dehası olarak
addetmesinden kaynaklı olarak kurun artması, enflasyonun
artması, halkın geçim koşullarının iyice yerle yeksan
olması sonucunda kuru tutmak için uydurulmuş; yoksullardan
zenginlere, yoksullardan sermayeye, yoksullardan varsıllara bir kaynak
transferi yöntemidir. Bununla, zaten azınlık olan bir avuç zengin
daha da zengin hâle getirilmiş durumdadır. Bu bir servet transfer
yöntemidir, adını doğru koymak lazım. Günün sonunda tabii
ki iktidarın para politikası araçlarını
anlamsızlaştırmasının, Merkez Bankasını sarayın
bir eklentisi, müştemilatı hâline getirmesinin doğal
sonuçlarını yaşıyoruz.
Şimdi, iki gün önce, hatta dündü fiyat
istikrar komitesi diye bir komite kurulması için Plan ve Bütçe
Komisyonunda karar alındı. Kardeşim, fiyat istikrarı
dediğin şey Merkez Bankasının vazifesidir, bir
numaralı vazifesidir. Sen Merkez Bankasını bu kadar boşa
düşür, anlamını boşalt, onu Erdoğan'ın
sıradan bir emir eri hâline getir, ondan sonra fiyat istikrar komitelerini
kurarak fiyatı, fiyatları kontrol edeceğini varsay. Neticede
Erdoğan'ın bu muazzam dehası sonrasında kur patladı ve
bu iktidar da bir iktisat dehası olarak kur korumalı mevduat diye
bir ucubenin altına imza attı. Şimdi, diyorum ya
başında, iktidar fukaranın eşeğini önce çaldı,
sonra da çıkardı verdi, bizim de bundan mutlu olmamızı
bekliyor. Yani bizi yoksullaştıran, bize yumruğu vuran bu
iktidar sonra da çıkmış diyor ki: Bakın, ben size ne kadar
iyi önerilerde bulunuyorum, hayat standardınızı artırmak
için ne kadar iyi tedbirler alıyorum. Hazineden kur korumalı mevduat
için 88 milyarlık bir çıkış oldu, 10 milyar da bunun
üzerine vergi muafiyetini koyun. Bakın değerli arkadaşlar,
şu anda 1.115 lira bu memleketteki her insan için -hani diyorlar ya tüyü
bitmemiş yetim diye, böyle bir laf var- tüyü bitmemiş yetimler de
dâhil olmak üzere kur korumalı mevduat sayesinde cebimizden çıkan ve
sermayeye giden para var 1.115 lira; bu, iktidarın siyaset
dehasının sonucudur. AKP bir kez daha bize nasıl bir sermaye
partisi olduğunu, nasıl zenginlerden yana bir parti olduğunu
açıkça göstermiş durumda.
Merkez Bankasının da yükünü bilmiyoruz ama
çok büyük olasılıkla en az bunun kadar bir yük de Merkez
Bankasının sırtında. Bunun üzerine bir de Merkez
Bankasının arka kapıdan yaktığı 50 milyar dolar
civarında parayı da koyarsanız değerli arkadaşlar, bu
kur korumalı mevduat var ya, bu kur korumalı mevduat Türkiye
ekonomisinin altına konulmuş, AKP eliyle konulmuş saatli
bombadır. Şimdi, bir yıl daha uzatılacak bu kur korumalı
mevduat. O sebeple diyoruz ki: Kardeşim, nasıl bir backgroundunuz
var, bu işi nasıl bitireceksiniz, buna ilişkin nasıl bir
fikriyatınız var? Buna ilişkin bir cevap yok. Bu kur
korumalı mevduat böyle gidiyor ama şunu çok iyi biliyoruz: Kur
korumalı mevduatta 2 milyon 300 bin civarındaki mudinin ve 1 trilyon
400 milyar civarındaki paranın kontrolsüz bir biçimde piyasaya
yayılması Türkiyenin mali krizidir, mali olarak çöküşüdür;
bunun müsebbibi de işte bu iktidardır.
Yine, burada, bu teklif içerisinde şöyle önemli
gördüğümüz bir şey var: Burada işte birtakım borçlara,
kredi borçlarının affına ilişkin, 2 bin liranın
altındaki borçların tasfiyesine ilişkin bir madde var. Bunu
anladık da yirmi yıllık zaman dilimi içerisinde ekonomiyi iyice
finansallaştıran -tabii, neoliberal politikaların doğal
sonucu bu- bu finansal geçişkenliği uluslararası çapta iyice
artıran bir iktidar gerçekliğiyle karşı
karşıyayız ve bunun sonunda ne oldu arkadaşlar? Kredi
kartına sahip olmayan ve borçlanmayan tek bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı kalmadı. İnsanları bu kadar
borçlandırdınız, perişan ettiniz; 1 milyon 91 bin kişi
şu anda kredi kartı borcuyla malul ve bunları ödeyemiyor; bu
yumruğu vurdunuz, arkasından dediniz ki: 2 bin liraya kadar olan
borçları biz halledeceğiz. Kardeşim, o zaman sen niye
insanları borçlandırıyorsun? Bu finansal akıl, bu kredi
Sürekli insanları borçlandırarak iktidarda kalma stratejisinin
doğal sonucunun bu olduğunu bilmiyor musun? Çok iyi biliyorsun tabii
ki ama iktidar yıllardan beri bunu uyguladı ve sonuçta geldiğimiz
noktada insanlar borçlanmış ama dedim ya, önce yumruğu vuruyor,
ondan sonra da diyor ki: Bak, benim cebimde çok güzel bir yara bandı var;
aha bunu da al, yumruğu vurduğumuz yere yapıştır.
Bütün bu arazların sebebi sizsiniz değerli arkadaşlar, bütün bu
arazların sebebi sizin ekonomipolitik tercihlerinizdir, sınıfsal
tercihlerinizdir. Zenginleri desteklerken bu ülkedeki yoksulları insandan
saymayan, onları yalnızca kendi iktidarınızın destek
kıtası olarak gören, onlardan yalnızca oylarını
almakla iştigal eden bir siyasetin temsilcisisiniz. Bunun sonucunda
bunları yaşıyoruz.
Bir başka temel mesele, Kredi ve Yurtlar
Kurumuna borcu olan çocukların borçlarının faizleri
silinecekmiş. Ya, ne kadar büyük bir destek, biliyor musun yani! Bu
çocukların borçlarının faizleri silinecekmiş, işte,
ödemesi iki yıl sonra sağlanacakmış. Arkadaşlar, bu
memlekette üniversite kalitesini sıfıra düşürdünüz, her
apartmanda bir üniversite tabelası var. Bugün bir siyasetçi
anlatıyordu, işte Üniversitelerin sayısını biz
şuna çıkardık. diye de; ya bu üniversitelerden dünyada
kredibilitesi olan kaç tanesi var, kaç tanesi tez yazabiliyor, kaç tanesi
bilimsel yayın üretebiliyor? Liseleri değiştirdiniz, üniversite
koydunuz adını. Şimdi bu çocukların bir gelecek garantisi
yok; iş bulacak mı bulmayacak mı, bunların garantisi yok.
Büyük kısmı iş bulamıyor. Malum, yüzde 25 civarında
genç işsize sahip ülke bu memleket sayenizde. Ondan sonra
çıkmış -önce yumruğu vurmuşsunuz, üniversite
gençliğini perişan etmişsiniz- diyorsunuz ki: Biz sizin
faizlerinizi sileceğiz. İki yıl sonra
İki yıl sonra
bu çocuklar iş bulacak mı? Bak, adil olan şey şudur: Sen
devlet olarak diyeceksin ki Kardeşim, sen benim gencimsin. Ben sana kredi
vermiyorum, ben sana destek oluyorum. Bu para ananın ak sütü gibi sana
helaldir. Sen bu parayla okulunu bitir, bu memlekete faydalı insan ol.
Senin yapman gereken şey budur. Ama geldiğimiz noktada böyle bir
durumla, böyle bir ucubeyle karşı karşıya kalmış
durumdayız.
Bir başka mevzu da değerli
arkadaşlar, engellilere ilişkin. Ya ben utandım biliyor musun?
Bizim Musa Vekilimiz geldi, orada konuşma yaptı; gerçekten
utandım ya. Yani şimdi, engellilerin maaşları kesilmiş
uyduruk gerekçelerle. Hiçbiri engellilerden kaynaklı değil ha
bunların. Engellilerin maaşı kesilmiş, ondan sonra deniyor
ki: Ya, biz size ödeme yapmışız ama bunu geri istemiyoruz.
Allah Allah! Ne kadar iyi bir şey yapıyorsunuz! Ne kadar iyi bir
şey yapıyorsunuz! Şimdi, bir defa, bu ülkede engelliler,
yaşlılar en kötü koşullarda yaşıyorlar; insani
koşullar değil bu koşullar. Dibin dibinde yaşayan insanlar
bunlar. Siz, önce yoksullaştırdığınız
insanlardan, sonra sanki bir lütufmuş gibi bu kesilmiş olan
şeyleri geri istemediğinize ilişkin bir teklifle
karşımıza geliyorsunuz. Doğrusu bu değildir
arkadaşlar. Bakın, o gün geldi, Engelliler Federasyonuyla biz
görüştük. Engelliler Federasyonunun görüşleri doğrultusunda biz
bir teklif yazdık. Sunduğumuz teklif AKP ve MHP oylarıyla
reddedildi. Oysa Engelliler Federasyonu -şu anda bizi izleyen binlerce
üyesi var, bunu biliyoruz, sabahleyin haberleştik- yani bir siyaset
tarafgirliği yapmaksızın kendi dertlerine derman olunsun diye
gelmişlerdi ve sonuçta, araçlarına üst limit getirmek, evde bir
kişi daha asgari ücret alıyorsa bunu esas almak gibi şeyler
yaptınız. Oysa biz şunu önermiştik o zamanlar: Bir defa
kesilmiş olan engelli maaşlarının iade edilmesi lazım.
Evde bakım ücretlerinin bağlanması, geçmişe dönük olarak
yaşanmış olan hak kayıplarının engelliler lehinde
tekrar tanzim edilmesi lazım. Engellilere evde bakım maaşı
ve aylık bağlanmasında hesaplama yapılırken aile
geliri yerine, aile geliri yerine -bu çok önemli- bireyin gelir durumunun
hesaba katılması lazım. Engelli bakım ücreti ve engelli
maaşlarının asgari ücrete eşit olması lazım. Ya,
bunları bakın -bizim iyi kötü elimiz ayağımız yerinde-
bizim söylememizin anlamı yok; bunu, bu derdi çeken insanlar söylüyor size
ya. Bunu niye dikkate almıyorsunuz? Yürüyemeyen, gözü görmeyen, fiziksel
olarak sorunlar yaşayan insanlar bunu size söylüyor. Bunu da dikkate ve
ciddiye almayacaksanız bu yaptığınız yasaların
kıymetiharbiyesi nedir? Hiçbir kıymetiharbiyesi yok.
Yine, bir başkasının
yardımıyla hayatını sürdürmek durumunda olan engellilere
bakmakla yükümlü anne, baba ya da birinci derece aile fertlerinden birinin
sosyal güvenlik primlerinin kamu tarafından karşılanması
lazım. Ya, kurban olayım, yani şu 5li çeteye verdiğiniz
paranın yanında şu insanların istediği var ya,
zerreyimiskal değildir. Gerçekten içiniz rahat mı, gerçekten
kendinizi iyi hissediyor musunuz? Bir tarafa, bu kadar, kur korumalı
mevduatla, şununla bununla olağanüstü destekler verirken bu
memlekette 12-15 milyon civarında olan engellilerin şu kadarcık
taleplerini çok mu görüyorsunuz? Engelliler diyor ki: Ya, bize 400 bin lira
üst sınırında araba
Kardeşim, 400 bin lira üst
sınırında araba yok, at arabasına mı binelim, ne
yapalım? Ne yapalım yani? Önerdikleri şey şu: 1.6 motor
temel alınsın, 1.6 motora kadar olan araçların vergiden
istisnası sağlansın. deniyor. Bu memlekette birileri malı
götürüyor, birileri zengin oluyor, birileri malına mal katıyor ama bu
toplumun en altındaki insanlar işte böyle bir durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bir şey daha var tabii
bu teklifte, o da şu, diyorlar ki işverenlere:
İşçilerinizin 51 lira civarındaki yemek masrafını
vergiden düşürebilirsiniz. Yine burada bin lira da yakacak
yardımı konusunda, bunu vergiden muaf tutacak bir tedbirden
bahsediliyor.
Arkadaşlar, TÜİK Ocak-Mart 2022 dönemi
gayrisafi millî hasıla raporunda, iş gücü ödemeleri yani işçi
sınıfının gayrisafi yurt içi hasıladaki oranı
2020de yüzde 39,1 idi, 2021 yılında yüzde 35,5a düştü ve
şu anda, ilk çeyrekte bu oran yüzde 31,5a düşmüş durumda. Artan
işçi sayısını dikkate alırsanız, bazı
iktisatçılar bunun yüzde 18 civarında şekillendiğini
söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Selamlayabilir miyim
Başkanım?
BAŞKAN Verdim biraz önce.
RIDVAN TURAN (Devamla) İşçi
sınıfının hak ve özgürlükleri bu kadar yerle yeksan
edilmişken 50 lira sana güzellik yapayım, bin lirayı vergiden
istisna tutayım. demenin vicdani hiçbir şeyi yok. Zaten
iktidarın da iktidar bağlaşıklarının da vicdani
hiçbir tarafı olmadığını biliyoruz ama işçi
sınıfının gücü ve etkisi, elbette emekçilerin gücü ve
etkisi bu kötü gidişatı sona erdirecektir değerli
milletvekilleri. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Abdüllatif Şener.
Buyurun Sayın Şener. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi Cumhuriyet Halk
Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşmekte olduğumuz bu kanun
teklifi 49 madde ve 4 geçici madde olmak üzere toplam 53 maddeden meydana
gelmektedir. Bu 53 maddeyle 21 ayrı kanun ve 3 kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yapılmaktadır. Yani 53 maddelik bu teklifin
hemen hemen her maddesi farklı bir konuda, birbiriyle ilişkisi
olmayan değişik konularda düzenlemeler yapıyor. Bir bakıma,
toplumda meydana gelen birtakım talepler ve şikâyetler burada
giderilmeye çalışılmıştır. Birbiriyle
ilişkisi olsun olmasın, hepsi bu torbanın içerisine
doldurulmuştur. Ancak, toplumdaki bu şikâyetleri yıllardır
Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partileri sürekli
söylemişlerdir, dile getirmişlerdir, Toplumun şu kesiminde bu
sorun var, bunun çözülmesi lazımdır. diye Hükûmetin, iktidarın
üzerinde baskı uygulamışlardır ama maalesef, iktidar,
aylardır, yıllardır bu sorunlara bir çözüm getirme yolunda
hiçbir adım atmamıştır. Ve netice itibarıyla,
iktidarın kendisinin ürettiği ve toplumda kangren hâline gelen
bazı hususları düzeltme ve düzenleme çabası var burada. Ama
bununla birlikte, toplumdaki rahatsızlıkları giderecek bir temel
yasadır demek mümkün değil. Her ne kadar burada bir temel yasa olarak
ele alınıyorsa da böyle bir niteliği yoktur çünkü bu
sorunların tamamının sebebi, mevcut iktidarın ekonomiyi
kötü yönetmesinden kaynaklanmaktadır. Ekonomiyi yönetemeyen, düzgün
politika üretemeyen ve ortaya çıkan birtakım politika
araçlarını düzgün kullanamayan Hükûmet, Türkiyeyi bir yangın
yerine çevirmiştir; bu yangını söndürecek gücü, kuvveti,
basireti, politik zihniyeti müsait olmadığı için de palyatif
tedbirlerle uğraşmaktadır. Yani bu kanun teklifi içerisinde, bu
torba yasa içerisinde bulunan şeyleri Hükûmetin bir pansuman tedbirleri
olarak değerlendirmek mümkün veya bir aspirin tedavisi olarak
değerlendirmek lazım ancak Türkiye'nin ekonomik sorunları
aspirinle, pansumanla tedavi edilecek düzeyi çoktan aşmıştır.
Ama tabii, bütün sorunlar da yok burada, cımbızlama çekilmiş
bazı sorunlar dile geliyor ama mesela EYTlilerin dertleri,
sıkıntıları bu torba yasada çözülmüyor. Dün Plan ve Bütçe
Komisyonundan bir başka torba yasa geçti -önümüzdeki hafta muhtemelen
Genel Kurulda olacaktır- orada da EYTlilerin sorunları çözülmüyor.
Sadece EYTlilerin değil, Türkiyede pek çok sorun var, dert var,
bunların hiçbiri bu torba yasalarda yoktur. Örneğin, sözleşmeli
personelin sorunları, sözleşmeli öğretmenlerin, PİKTES
öğretmenlerinin sorunları burada yok. O hâlde bu paketin içerisinde
ne var? derseniz, bazı para cezalarının veya faizlerin
silinmesi vesaire vesaire; buna benzer konularda düzenlemeler var.
Kangren olmuş bu cezaların sorumlusu kim?
Önce onun cevabını bulmak lazım. Neden? Aylardır,
yıllardır muhalefet sürekli söylediği hâlde, Hükûmeti
uyardığı hâlde, bu kangren hâline gelmiş sorunları
çözmek için bu Hükûmet, bu iktidar hiçbir adım atmamıştır.
Bunun neticesinde, bu sorunlar nedeniyle, Türkiyede
vatandaşlarımız, gençlerimiz, yaşlılarımız,
çiftçilerimiz, esnaflarımız büyük acılar çekmişlerdir,
ızdırap çekmişlerdir ama muhalefetin her türlü
uyarısına rağmen, yıllarca
vatandaşlarımızın acı ve çile çekmesine yol açmışlardır.
Sonra Aman, şimdi düzeltelim. deniliyor. Ne düzeltiliyor? Mesela Covid-19
cezalarının affı diyor. Vatandaşların çoğuna,
Covid-19 dönemiyle ilgili cezaları zaten baskıyla, zorla
ödettirmişsiniz şimdi Ödeyemeyenleri de şu ana kadar
ödememiş olanları da biz silelim. diyorsunuz. Bir şeyi
yapıyor ama geç yapıyor; ama geciken adalet, adalet sayılmaz.
Başka bir örnek verecek olursak; bu torba
yasanın içerisinde öğrenci kredilerinin faizlerinin silinmesi var.
Aslını istiyorlar, Aslını ödeyeceksin ama faizlerini
siliyoruz. diyorlar. Eğer öğrenci iş bulamamış ve
çalışmıyorsa önce ilk yıl faizsiz tahsil edeceğiz,
daha sonraki yıllarda ise belli bir zamla bunu tahsil edeceğiz.
diyorlar ve Taksit sürelerini geçirdiği takdirde ilgili
öğrencilerden bunu gecikme zammıyla alacağız. diyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada
temel bir sorun var; bu sorun bugünün sorunu değildi, yılların
sorunuydu ve gerçekten üniversitelerden mezun öğrencilere iş
bulamayan, ülkenin altyapısını eğitim sonrası
gençlerimizin iş bulmasına uygun şekilde hazırlamayan
Hükûmet, iş veremediği öğrencilerden kredi borçlarını,
yıllarca faiziyle istemiştir; evlerine haciz göndermiştir,
şu anda bile 1,5 milyon öğrenci hacizlidir. Bu kadar kangren hâline
gelmiş bir tablo sonrasında Aman, bir düzenleme yapalım. diyor
ama onda da Bu borçları, iş bulamayanlar için silelim. demeyi
beceremeyen bir Hükûmet vardır. Aslında krediden öte, burs vermek
lazım; bundan da öte, okuyan, tahsilini tamamlayan gençlerimize iş
verebilmek lazımdır. Siz, iş veremiyorsanız,
çalışma imkânlarını geliştiremiyorsanız, sonunda
bir sorun kangren hâline geldikten sonra, onlarca acı yıllarca
sürdükten sonra yaptığınız iş, sorunu çözmek olmaz.
Bazen de bakıyoruz, bu paketin içerisinde, bir
işi yapıyormuş gibi gözüktükleri hâlde, hiçbir şey yapmadan
konuyu kapatmış oluyorlar. Mesela Nedir? derseniz, bu torba
yasanın altında bir madde var İşverenler tarafından
çalışanlara elektrik, doğal gaz ve ısınma giderlerine
karşılık olmak üzere 2023 yılı Haziran ayı sonuna
kadar bin Türk lirayı aşmayan ödemelerden sigorta ve vergi
almayacağız. diyor yani işveren çalışanlara bin lira
verecek, bu bin liradan vergi ve sigorta almayacak çünkü İşçi
bununla yakıt ve ısınma giderlerini karşılayacak.
diyor. Ama değerli arkadaşlar, biz piyasayı biliyoruz; bu,
söylediğiniz ve yazdığınız gibi işlemeyecek
zaten. Ne olacak? İşveren normal ücretin bir kısmını,
bin lirasını İşçiye, çalışana yakıt
desteğidir. diye gösterecek, o bin liranın sigortasını,
vergisini ödemeyecek ama işçinin maaşı da
değişmeyecektir. Bununla neyi amaçladınız, ne getirmeye
çalıştınız? Bir yasal düzenleme
yaptığınız zaman, efradını cami,
ağyarını mâni olur; kapsaması gereken her şeyi kapsar,
dışarıda bırakılması gereken her şeyi de
dışarıda bırakır ama öyle bir basiret yok.
Pek çok düzenlemede de aslında, gerçek niyetini
gizleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bakın,
bu iktidar döneminde kamuoyuna fazla yansımamakla, hak ettiği kadar
yansımamakla birlikte, ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri
kıyı yağmalarıdır. Bugün Türkiyede korkunç bir
kıyı yağması vardır. Bu kıyı
yağmasının patladığı dönem hangisidir? diye
baktığınızda, hemen, 2017 Anayasa
değişikliğini görürsünüz. Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle kıyıların kullanımının
düzeltilmesine imkân sağlayan bir madde 2017 değişikliğinde
Anayasaya girmiştir. Anayasanın temel haklarla ilgili ikinci
kısmının birinci, ikinci, dördüncü bölümleri hariç, diğer
konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
çıkarılabilir. diyor Anayasa yani temel haklarla ilgili ikinci
kısmın üçüncü bölümünü atlamış. Üçüncü bölümde ne var?
diye bakıyorsunuz, kıyıların kullanımı var ve
Cumhurbaşkanlığı kararıyla kıyılar sürekli
olarak bir yerlere tahsis edilmek suretiyle Türkiye'nin
kıyıları, bu gidişle, sade vatandaşların gezip
dolaşabileceği alanlar olmaktan çıkacaktır. Böyle bir
yağma olmaz. Dolaşırken bir bakıyorsunuz,
kıyının, denize girilebilecek bir sahilin bir bölümünü bir otel
kapatmış; bakıyorsunuz, yanı başında bir villa
var, villa kapatmış; bir bakıyorsunuz, tesisler
kapatmış; böyle bir kıyı yönetimi olmaz. Onun için, bu
iktidarın kabahatlerini, günahlarını sayarken bu kıyı
yağmasının da önemli olduğunu düşünüyorum ve buraya,
bu torba yasa teklifinin içerisine bir madde yerleştirilmiş, o
maddede ne deniliyor: Bakanlık yani Kültür ve Turizm Bakanlığı
kıyılarda birtakım tesisler kurduğu zaman -adını
da halk plajları gibi koymuşlar, ilgisi yok, adıyla müsemma
değil- bu takdirde ecrimisilin alınmayacağını ifade
ediyor. İlk görünüşü böyle ama ayrıntıya girdiğiniz
zaman kanun teklifinin maddeleri ve cümleleri arasında hemen şunu
görüyorsunuz: Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez
Müdürlüğü veya iştiraki şirketler tarafından bu
Bakanlığın açtığı halk tesisleri işletilir.
diyor. Yani işleten kim? Döner Sermaye İşletmesi ve bunun içinde
olduğu iştirakler. Döner sermayelerden bürokratların pay
aldığını biliyoruz değişik kurumlarda ama
iştirakler neler? İştirakler de özel kişilerin
oluşturduğu, az veya çok bu Döner Sermaye İşletmesinin de
içinde payının olduğu yerler. Yani özel bir şirketin,
iştirakin işletmesine müsait bir tesis alanı
oluşturuyorlar. Burada Efendim, giriş parasız. Girişin
parasız olduğunu nereden söylüyorsun? İçeri girenden
şezlong parası alıyorsun; büfeler var, tekel fiyatına
içecekler, yiyecekler satıyor; büyük bir gelir alanı. Ortaya çıkan
gelir alanı, doğrudan doğruya ilgili bürokratların ve
iştirakin içerisindeki özel kişilerin zenginleştirilmesine,
kazançlarının artırılmasına yönelik bir mekanizmaya
dönüşecek niteliktedir. Böyle bir madde buraya
sıkıştırılıyor. Zaten Hükûmetin sicili var; üç
yerden, beş yerden maaş alan bürokratlar, bu iktidarın ortaya
çıkardığı, ürettiği yapıdır. Ben siyasi
hayatım boyunca hiçbir dönemde bürokratların üç beş yerden
maaş aldığını, kırk yerde yönetim kurulu üyesi
olduğunu duymadım, işitmedim, görmedim; ilk defa bu iktidar
döneminde ortaya çıkmış bir yapıdır ama görüyoruz ki
iş sadece maaşlarla dönmeyecek, ufaktan piyasadan da para
devşiren bürokrat tipi oluşturulmaya çalışılıyor.
Nitekim bakıyoruz, üç beş yerden maaş derken bir bürokrat bakan
yardımcısı olmuş, özel bir şirketin yönetim kurulu
üyesi olarak da 50-60 bin lira maaş alıyor değerli
arkadaşlar. Ya, bir bürokrat, kamu görevlisi, bir
bakanlığın üst makamlarında çalışan biri
piyasadaki özel bir şirketin yönetiminden bu şekilde para alabilir
mi? O kadar maaş aldığı yerin işlemi önüne
geldiği zaman tarafsız davranabilir mi veya tüm hükûmette, diğer
bakanlıklardaki işleri ortaya çıktığında bu
şirketin, o ilgili bakan yardımcısı bürokrat işe
müdahil olmadan kenarda durabilir mi? Devlet böyle yönetilmez. Devletin
çivisini çıkarmış bir iktidarla maalesef karşı
karşıyayız.
Bu pakette başka ne var? Kur korumalı
mevduat var. Değerli arkadaşlar, kur korumalı mevduatı
getirdik ve kuru 18den 13e, 14e düşürdük diye davul zurnayla bayram
etmediğiniz kaldı. İşte, aradan çok fazla bir zaman
geçmedi, üç beş ay sonra bir baktık ki bu kur korumalı mevduata
rağmen 18,5 dolar kuru, 19a çıkıyor, 19u zorluyor. Peki, hani
kuru düşürmek için getirdiydiniz, ne işe yaradı? Ne işe
yaradı değerli arkadaşlar? Ama görünen odur ki bu işin
büyük maliyeti de vardır, Türkiye'nin geleceğini ipotek altına
alan bir maliyeti var bu kur korumalı mevduatın. Nedir o maliyet?
Yedi aylık bir uygulaması var, yedi ay içerisinde, marttan eylül
sonuna kadar hazinenin katlandığı toplam maliyet 85 milyar Türk
lirası, hazine ödüyor. Hazine, bankaya mevduat yatıran kişinin
faizinin bir kısmını niye öder? Banka niçin vardır? Bir
taraftan mevduat toplar, o mevduata belli bir miktar faiz veya kâr payı
öder, sonra kredi verir, krediden de faiz alır, banka kazanır, ticari
bir müessesedir. Siz bankanın ödemesi gereken faizi Hazinenin
sırtına niçin yıkarsınız? Bunun neticesinde yedi ayda
bu ülkenin, fakir fukaranın, evine ekmek götüremeyen insanların arada
bir yapmış olduğu alışverişlerle, KDV'dir, ÖTVdir
diye ödedikleri vergilerle bu mevduat sahiplerinin faizlerinin bir
kısmını ödüyorsunuz.
Maliyet sadece Hazinenin ödediğiyle de
kalmıyor, bir de Merkez Bankasının bu mevduatlara ödemeleri var,
kur farkları var. Yedi ay içerisinde bu kur farkı da, Merkez
Bankasının ödediği kur farkı da patlamış. Her ne
kadar Plan ve Bütçe Komisyonuna Merkez Bankası yetkilisi
çağrılmışsa da, sorduğumuzda da Ben cevap veremem
buna. demişse de, hatta Vermiyorum. demişse de yapılan
hesaplar en az 116 milyar Türk lirası da Merkez Bankasının
yükümlülüğü olduğunu gösteriyor. İkisini topladığınız
zaman, yedi aylık maliyeti Merkez Bankası ve Hazineye toplam 202
milyara çıkıyor değerli arkadaşlar; 202 milyarlık bir
maliyet yedi ayda. Peki, bu torba yasa ne diyor? 2022nin sonunda sona erecek olan
kur korumalı mevduat sistemini 2023ün sonuna kadar uzatıyoruz.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Yedi
aylık maliyeti ülkeyi çökertmeye yeten, borç stokunu patlatan bu kur
korumalı mevduatın önümüzdeki bir yıl içerisinde de ülkeye
maliyetinin ne olacağını Hükûmetin buradan açıklaması
lazım ama açıklayamaz çünkü kurun ne olacağıyla ilgili
şimdiye kadar ne öngörmüşlerse, ne tahminde bulunmuşlarsa
hiçbiri tutmamıştır. Kurun ne olacağını bilmeyen
bir Hükûmetin kur korumalı mevduatın Merkez Bankasına ve hazineye
maliyetinin ne olacağını da bilmeyeceği kesindir. Onun
için, değerli arkadaşlar, öncelikle bu Hükûmetin yapması gereken
şey bir genel görüşme çerçevesinde uyguladığı ekonomi
politikalarını tartışmak olmalıdır diyorum ve
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gruplar adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları
başında bizleri izleyen tüm izleyicilerimizi öncelikle saygıyla
selamlıyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, iktidar seçim
sathımailine girmiş bulunuyor. Meclis açılır açılmaz
52 maddelik bir torba yasa geldi, hemen arkasından 23 maddelik ikinci bir
torba yasa daha geldi, tam da bütçe görüşmelerinin arasında.
Şimdi, bu torba kanunların getirilmesi
tabii ki bu durumun seçim sathımailine girildiğinin en önemli
göstergelerinden bir tanesi.
Görüştüğümüz torba kanun 52 maddeden
oluşuyor ve içinde -tabii, birkaç tanesini ben burada sayacağım-
olumlu maddeler de var. Örneğin, Covid-19 salgını
sırasında maske yasağına uymayanlara kesilen cezalara af
getiriliyor, mevcut yükseköğrenim ve katkı kredisi
borçlarının faizleri siliniyor, şu anda kullandırılan
ve tahsilat aşamasına gelmemiş kredilerden de faiz
alınmaması sağlanıyor, meskenlerin çatı veya
cephelerinde yenilenebilir enerji üretenlerin vergi muafiyetinde kurulu güç
sınırı 25 kilovattan 50 kilovata çıkarılıyor.
Torbada sicil affı da var. Borçlarını zamanında
ödeyemediği için kredi sicili bozulanlara borçlarını 1 Temmuza
kadar ödemeleri ya da yeniden yapılandırmaları hâlinde sicil
affı getiriliyor. Üniversitelerin tıp ve diş hekimliği son
sınıf öğrencilerine asgari ücret kadar maaş verilecek.
Turistik kolaylıklar kapsamında da Türkiye'ye geçici ithalat yoluyla
getirdiği arabasını gümrüğe taahhütte bulunmadan ve haber
vermeden Türkiye'de bırakarak yurt dışına çıkanlara
verilen para cezaları da düşürülüyor.
Değerli arkadaşlar, seçim
sathımailine girilse de 52 maddelik teklifin içinde
baktığınızda işte, vatandaş yararına
sayabileceğimiz ancak 5-10 tane düzenleme var; geri kalan düzenlemeler
kurumlardan gelen ihtiyaçlara yönelik, işte, bankalarla ilgili
çeşitli düzenlemeler ve tabii, en önemli maddelerden biri, iktidarın
vatandaşa kaşıkla vermeyi layık gördüklerinin yanında
sermayeye kepçeyle devlet kaynaklarını aktarmanın bir aracı
olan kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili. Kur korumalı
mevduata geçen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine tanınan vergi
istisnasının süresi de bir yıl kadar yani 31/12/2023e kadar
uzatılıyor. Ben burada, konuşmamda birkaç düzenlemeye
değineceğim, isterseniz iyilerinden başlayalım.
Örneğin, öğrencilerimizin kredi
borçlarıyla ilgili düzenlemeyi getirdiniz, sizi tebrik ediyoruz,
kutluyoruz. Cumhurbaşkanı bu açıklamayı ne zaman
yapmıştı? 18 Temmuzda Kabine toplantısı sonrası,
Sayın Genel Başkanımızın öğrencilere
yapmış olduğu Ödemeyin, biz iktidara geldiğimizde bu faiz
borçlarını sileceğiz. çağrısı üzerine yapmak
zorunda kalmıştı. Sayın AK PARTİ vekilleri, bu kadar
geciktirmeden, seçimi beklemeden bu düzenlemeyi getirmiş
olsaydınız çok daha az öğrencimiz mağdur olacaktı.
Öğrencilerimizin sorunları KYK borçlarının faizinin
silinmesiyle de bitmiyor, öğrencilerimizin barınma sorunları
var, öğrencilerimizin beslenme sorunları var ve bunların hepsini
bütçede konuşacağız.
Diğer bir olumlu düzenleme Gümrük Kanununda
yapılıyor değerli arkadaşlar. Yurt dışında
yaşayan milyonlarca yurttaşımız, yaz aylarında
tatilini geçirmek için şahsi kullanımlarına ait olan
yabancı plakalı araçlarıyla Türkiye'ye geliyorlar. Yabancı
plakalı taşıtını Türkiye'ye getiren
vatandaşlarımızın taşıtsız olarak yurt
dışına çıktıklarında gümrüğe
taşıtını Türkiye'de bıraktığına ve
başka kimsenin kullanmayacağına dair bilgi ve taahhüt verme
zorunluluğu bulunuyor. Bu zorunluluğu yerine getirmeyen
vatandaşlarımıza yüksek oranda para cezaları
uygulanmaktaydı. Yaklaşık 40 bin liraları bulan yüksek para
cezaları nedeniyle de vatandaşlarımız mağdur
olmaktaydı, bu mağduriyeti parti olarak bizler de biliyoruz.
Şimdi, getirilen düzenlemeyle Gümrük Kanununun 241inci maddesinde
uygulanan para cezaları düşürülüyor, güzel ancak bugüne kadar
kestiğiniz yüksek cezalar, vatandaşlarımızdan
topladığınız milyonlarca lirayla bu
vatandaşlarımıza siz haksızlık yapmış
olmuyor musunuz? Bu düzenleme de yine çok daha önce seçim sathımailine
girilmeden önce getirilebilirdi.
Partimizin ağustos ayında İstanbulda
gerçekleştirdiği Yurt Dışı Örgütlenme
Çalıştayında da öne çıkan taleplerden biri, yurt
dışında yaşayan yurttaşlarımızın
Türkiyede bulunan kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı
araçlarının yurtta kalma süresinin iki yıldan beş yıla
çıkarılmasıyla ilgiliydi. Bu taleplerini de biz parti olarak
olumlu karşıladık ve parti programımıza aldık.
Ayrıca tüm bu uygulamaları kötü niyetli kullananlar ve bu durumdan
çıkar sağlayan kötü niyetli kişilerin de olduğunu
bildiğimizden Komisyonda cezanın düşürüldüğü miktarın
caydırıcı olmaktan uzak, suistimallere açık olduğu
uyarımızı da yaptık, gerekli denetimlerin artırılması
ve ek tedbirlerin de koyulmasını Komisyonda önerdik ama dinlerler mi
bizi, bunları yaparlar mı, bugüne kadar yapmadılar, şimdi
yaparlar mı? Bilemiyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, torba yasa
teklifinin getirenler için en önemli maddesi, kur korumalı mevduat
hesabıyla ilgili. Şimdi, döviz ve altından kur korumalı
mevduata geçen şirketlere sağlanan vergi avantajının süresi
2023 sonuna kadar uzatılıyor. Bildiğiniz gibi kur korumalı
mevduat hesabı uygulaması, Aralık 2021de Faiz nastır.
diyerek faiz indirme politikasıyla bir anda fırlatılan
doları baskılamak için 14 numaralı Tebliğle yürürlüğe
girdi. Faiz inecek, enflasyon inecek, ihracat patlayacak, cari açık
kapanacak. Modeliniz buydu. Buna Çin modeli dediniz ama tutmadı, sonra
Türkiye ekonomi modeli oldu adı, kur korumalı mevduat
uygulamanız da bu modelin temel taşı oldu.
Şimdi, Komisyonda Bakan
Yardımcısı bize bilgi verdi. Onun verdiği bilgiye göre bu
mevduat toplam 1 trilyon 433,7 milyar TLlik bir rakama ulaşmış.
İlk vadenin dolduğu mart ayından bugüne kadar geçen altı
ayda hazineden kur farkları için yapılan destek ödemesi 88,4 milyar
lira olmuş. Sonra değerli arkadaşlar, Komisyonda ilginç bir
gelişme oldu. Merkez Bankasının yetkilisi, Merkez
Bankasından kur korumalı mevduata aktarılan miktarı
açıklayamayacağını belirtti. Şimdi, Plan ve Bütçe
Komisyonuna yılda 2 kez bilgi vermekle sorumlu olan Merkez Bankası,
bu bilgiyi bizden sakladı.
Sayın iktidar yetkilileri, bir şeyleri
saklıyorsunuz, bilemiyoruz, miktarın yüksekliğini mi
saklıyorsunuz yoksa yasal birtakım sıkıntılar mı
var? Bilemiyoruz ama bu yapılan, aynı zamanda millet iradesi ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi itibarıyla ilgili bir konu. Komisyonda Merkez
Bankası, açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetim
görevi ve hakkını engellemiştir. Merkez Bankası, artık
bağımsızlığını kaybetmiş ve yetkisi
olmadığı hâlde kur korumalı mevduat hesaplarına kur
farklarını ödeyerek iktidarın kasası hâline
dönüşmüştür. Yapılan tahminlere göre bugün hazine ve Merkez
Bankasından kur korumalıya ödenen para yaklaşık 200 milyar
lirayı buldu hatta geçti. 2023te ise dolar kurundaki artış
tahminleriyle bu miktar 400 milyar lirayı bulacak.
Şimdi, isteyerek ve bilerek dövizi 7-8
liralardan 18 liralara çıkardınız. Bir yılda enflasyonu bu
modelle düşüreceğiz. diyerek yüzde 19lardan yüzde 84lere
fırlattınız ve şimdi, doları tutmak için arka
kapıdan dolar satıp kur korumalı mevduat hesaplarına kur
farklarını ödüyorsunuz. Peki, değerli arkadaşlar,
dağıtılan para kimin parası? 3.500 lira emekli
maaşıyla ayaktan durmaya çalışan Ahmet amcanın,
Süreyya teyzenin parası. Dul ve yetim maaşıyla kendisine reva
görülen gıda yardımıyla yavrusunu okutmaya çalışan
Perihan Hanımın parası. Çocuğuma pantolon alamadım.
diye intihar eden babanın parası bu paralar. Vermediğiniz destek
yüzünden tarlasına gübre atamayan çiftçi Hüseyin amcanın,
vermediğiniz fiyat yüzünden süt ineğini satıp büyük şehre
göçmek zorunda kalıp işsizler ordusuna katılan Osmanın
parası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Kur korumalıya 400 milyar lira
ayırıyorsunuz. 2023 bütçesinde çiftçiye 54 milyar lirayı reva
görüyorsunuz. Siz bu paraları bir avuç zengine bir yıl daha aktarma
peşindesiniz iktidarınızı biraz daha uzatmak için ama az
kaldı, az bir zaman. Biz sizin de bu çilenizi bitireceğiz, hiç merak
etmeyin.
Cumartesi günü 29 Ekim, cumhuriyetimizin 99uncu
kuruluş yıl dönümü. Türkiyenin tam
bağımsızlığı için mücadele eden başta
Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını, Hasan Tahsinleri,
mücadeleye destek veren tüm vatanseverleri, Şerife Bacıları,
Halide Onbaşıları, Kara Fatmaları rahmet, minnet ve
şükranla anıyorum. Cumhuriyetin bugün tüm kazanımlarını,
fabrikalarını, madenlerini, arazilerini satan; gençlerini,
doktorlarını, genç beyinlerini yurt dışına kaçmak
zorunda bırakan; Türkiyeyi üreten değil, borç batağında
gezen bir ülkeye dönüştüren bu iktidardan da cumhuriyetin 100üncü
yılında bu ülkeyi biz kurtaracağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Tan.
Buyurun Sayın Tan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET TAN (Kütahya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin tümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz günden
itibaren vatandaşlarımızın ihtiyaçları başta
olmak üzere yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı
önceleyen politikaları uyguladık ve ülkemize tüm bu alanlarda pek çok
kazanım sağladık. Yine, bu çerçevede kanun teklifimizde temel
politikalarımızla uyumlu şekilde vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını gözeterek yaptığımız düzenlemeler,
uyguladığımız ekonomi programına katkı
sağlayacak düzenlemeler, gelişen şartlar dikkate alınarak
kurumlarımızın görev alanlarında ve kamu düzeninin
sağlanmasıyla ilgili ihtilaflı hususların çözülmesi
amacıyla yapılan düzenlemeler olmak üzere yasal
değişiklikler gerçekleştirmekteyiz.
Biliyorsunuz, tüm öğrencilerimizin merakla
beklediği öğrenim kredisi borçlarıyla ilgili düzenleme,
teklifimizde yer alıyor. Mevcut uygulamada öğrenim kredisi alan öğrencilerimizin
öğrenim süreleri boyunca almış oldukları öğrenim
kredilerinin geri ödemelerine enflasyon artışı oranı
uygulanmakta, borç ertelemesi yapıldığında ise endeks
uygulaması yapılmaktadır. Teklifimizle öncelikle bunu çözüyoruz.
Artık öğrenim kredisi alan öğrencilerin borcu,
aldığı miktarla sınırlandırılmaktadır.
Böylece öğrencilerimiz geri ödemeye başladığında her
ay aldığı kredi miktarı neyse geri ödeme esnasında o
tutarı ödeyecektir. Kredi borçlarını mezun olduktan iki yıl
sonra ödemeye başlayacak. Eğer öğrenci işe girememişse
bu durumunu belgeleyerek erteleme talep edebilecektir; erteleme işlemi en
fazla üç yıl yapılacak ama ilk defa yapılan ertelemede borçlar
yine sabit kalacak; 2nci ve 3üncü ertelemede ise yıllık yüzde 10u
aşmayan bir endeksleme yapılabilecek ancak. Öğrencinin vatani
görevini yaptığı süre için ise hiçbir endeks uygulanmayacak.
Özet olarak, dört yıl okumuş bir
öğrenci, her yıl kredi almış ise 6ncı yıl
sonunda erteleme hakkını kullanırsa 7nci yılın
sonunda borcunu ödemeye başlayacak. Yani 2022 yılında
aldığı krediyi 2028 yılında, erteleme isterse 2029
yılında ödeyecek. 2022 yılında aldığını
tabii ki 850 TL üzerinden ödeyecek. Öğrenimi sırasında veya
öğreniminden sonra ölenlerin veya yüzde 90 ve üzeri engel sahibi
oldukları tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulu
tarafından tespit edilenlerin kalan borçları silinecek. Hâlen kredi
almakta olan öğrencilerin, mezun olmuş olanların borçlarına
endeks hesaplanmayacak ve geri ödemeleri başlamış olanların
borçları da yeniden hesaplanarak endekslenmiş tutarlar tahsil
edilmeyecek.
Öğrencilerimizle ilgili ikinci düzenlememiz ise
intörn doktor olanlara ödenen ücretler ve diş hekimlerine yöneliktir.
Biliyorsunuz, tıp fakültelerinin 6ncı yılında, intörn
eğitimi döneminde olan öğrencilerimize on iki ay süreyle aylık
1.569 Türk lirası ücret ödenmekteydi. Yapmış olduğumuz
düzenlemeyle, bunu asgari ücretin net tutarı olan 5.500 TLye
çıkarıyoruz. Bu uygulamadan tıp fakültelerindeki intörn öğrencilerimizin
yanı sıra diş hekimliği fakültelerindeki intörn
öğrencilerimizin de faydalanmasını sağlıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimizde vatandaşlarımızı ilgilendiren
önemli iki düzenlemeden de bahsetmek istiyorum: İlk olarak yaşlı
ve engelli aylığı alan yaklaşık 163 bin
vatandaşımıza bu aylıklar ödendikten sonra, ölüm, gelir
veya engel durumunda değişiklikler gibi nedenlerle yapılan
yersiz ödemelerin tahsilinden vazgeçiyoruz.
Diğeri de evde bakım yardımı
alan, engel oranının değişmesi veya gelir
şartının aşılması gibi nedenlerle yersiz
ödenmiş konuma gelen yaklaşık 18 bin engelli
vatandaşımızın borcunun tahsilinden vazgeçiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimizde çalışanlarımıza ve
işverenlere yönelik düzenlemeler de yer alıyor. Yemek
yardımıyla ilgili önerimizle, işletmelerin
çalışanlarına nakit olarak yaptıkları günlük 51 Türk
lirasına kadar ödemeleri istisna kapsamına alıyoruz. Bu sayede,
işverenlerin yemek yardımlarını nakit olarak ödemesi
hâlinde, aylık 1.326 Türk lirası yemek ödemesinin nakit
verilebilmesinin de önünü açıyoruz.
İkinci olarak, işverenlerin 2023
yılı Haziran ayı sonuna kadar ısınma amaçlı
çalışanlarına yapacakları bin Türk lirasına kadar
ödemeleri gelir vergisinden ve sigorta priminden istisna ederek,
çalışanlara yakacak yardımı yapmasına zemin
hazırlıyoruz. Yine, yurt dışında inşaat,
onarım, montaj işlerinde çalışan Türk vatandaşı
olan işçilerimizin ücretlerini gelir vergisinden istisna ediyoruz ki bu
sayede yurt dışındaki inşaat firmalarımızın
rekabet gücünü artırmış oluyoruz. Ayrıca, Covid-19
salgın hastalığı sebebiyle ödenen kısa
çalışma ödeneği ile nakdî ücret desteği ödemelerinde
hatalı işlemlerden kaynaklanan yersiz ödemelerin tahsilinden de
vazgeçiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; malumunuz, teklifimizde yer alan ve çok sayıda
vatandaşımızı ilgilendiren önemli düzenlemelerden biri de
küçük tutarlı icra dosyalarının tasfiyesine ilişkin. Önemli
bir kısmı temel ihtiyaçlara tekabül eden elektrik, su, doğal
gaz, telefon gibi abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan ve 2 bin Türk
lirasının altındaki küçük miktarlı borçların icra
takiplerinin sonlandırılmasını sağlayarak, 5 milyon
borçlu vatandaşımızın 9 milyon icra dosyasını
tasfiye ederek hem vatandaşlarımızın hem de mahkemelerin
rahatlamasını hedefliyoruz. Bir başka düzenlememizde ise bireysel
kredi borçları olan vatandaşlarımızın, 15 Ağustos
2022 tarihine kadar başlatılan 2.500 Türk lirası ve
altındaki icra takibinde olan borçlarının anaparasının
yarısını ilgili kuruma hazineden ödeyerek yaklaşık 893
bin vatandaşımızın borcunu sonlandırmış
oluyoruz. Bu sayede, bu kişilerin önemli bir kısmının
finansal araçlara erişim engeli ortadan kalkmış oluyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, vatandaşlarımızın
karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet,
kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında
ödeyememesi finansal araçlara erişimin önünde bir başka engel olarak
karşımıza çıkmakta ve bu durumda olan
vatandaşlarımız riskli kategoride kabul edilmektedir.
Teklifimizde, söz konusu borçların ödemesi geciken kısmının
1 Temmuz 2023 tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden
yapılandırılması hâlinde, bu kişilerle yapılan
finansal işlemlerde risk kayıtlarının kredi
kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate
alınmayacağına yönelik düzenleme yapıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Covid-19 salgını döneminde sokağa çıkma yasakları ve
maske kullanma mecburiyetini ihlal eden vatandaşlarımız, bu
konudaki bilgisizlikleri nedeniyle bu cezalara muhatap olduklarını ve
bir defaya mahsus cezaların kaldırılmasını yoğun
bir şekilde tarafımıza iletmişlerdi, bizler de teklifimizde
vatandaşlarımızın bu talebini düzenleyerek 1 milyon 67 bin
485 vatandaşımızın 2,7 milyar Türk lirası
tutarındaki cezalarının silinmesini sağlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Turizmi Teşvik
Kanununda yapmış olduğumuz düzenlemeyle, Turizm
Bakanlığınca yapılan halk plajlarından ecrimisil
alınmamasını sağlayarak bu bedellerin maliyetlere
yansıtılmasını önlüyor, halk plajlarından vatandaşlarımızın
daha uygun fiyatla yararlanmasını sağlamayı hedefliyoruz.
Turizm işletmelerimizin ödeyecekleri turizm payının
oranını binde 7,5tan binde 5e düşürüyoruz.
Yine, yurt dışında yaşayan
gurbetçi vatandaşlarımızın başka bir talebi üzerine,
bunu dikkate alarak, göz önüne alarak yabancı plakalı
arabalarını Gümrüğün gözetimine bırakmadan veya Gümrük
İdaresine başvurarak veya e-devlet üzerinden taşıtın
başkası tarafından kullanılmayacağına
ilişkin taahhütname vermeden yurt dışına çıkan
kişiler hakkında, taşıtın marka, model ve
yaşına göre değişmekle birlikte ortalama olarak 31 bin Türk
lirası olarak uygulanan cezayı 2022 yılı için 1.880 TL
olarak değiştirmek suretiyle önemli bir indirim yapmış
oluyoruz.
Vergi mevzuatıyla ilgili yapmış
olduğumuz düzenlememizdeyse kur korumalı mevduat ve katılım
hesaplarına sağlanan vergi istisnalarının 2022
yılında sona erecek olan süresinin 2023 yılı sonuna kadar
uzatılmasını sağlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın
AHMET TAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; enerji politikamız çerçevesinde, yenilenebilir enerji
kaynaklarından en üst seviyede istifade etmek istiyoruz. Bu amaçla,
evlerin çatı ve cephelerinde 25 kwlik elektrik üretimine imkân
sağlayan, tesis kuran vatandaşlarımız üretilen
elektriğin fazlasını sisteme satarsa vergi mükellefliği
doğmuyordu, şimdi bu vergi teşvikinin
sınırını 50 kwye yükseltiyoruz. Ayrıca, gerçek
kişilere tanınan ve 31/12/2022 tarihinde bitecek olan süreyi
31/12/2027ye uzatıyoruz.
Kamu kurumlarımızın birbirinden olan
alacaklarını da tasfiye etmek amacıyla, Sosyal Güvenlik
Kurumunun kamu üniversite hastanelerinden olan alacakları ile
Sağlık Bakanlığının, il özel idarelerinin içme
suyu analiz ücretlerinden doğan alacaklarının terkin edilmesini
düzenliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TAN (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; böylelikle, teklifimizde, milletimizin,
vatandaşlarımızın, öğrencilerimizin, dezavantajlı
bireylerimizin talepleri yanı sıra devletimizin gelirlerini
artırıcı belirli ve şeffaf bir üretim sergilemesi
amaçlanmıştır.
Bu vesileyle, başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
AHMET TAN (Devamla)
teklifin
hazırlanmasında görev alan arkadaşlarımıza, teklifin
görüşmelerinde yapılacak katkılara şimdiden teşekkür
eder, teklifin vatanımıza, milletimize hayırlı
olmasını temenni ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini
III.-
YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun) - Yoklama talep ediyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebi vardır
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir anda kalkılmadı efendim, bir anda
kalkılmadı.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Ne demek?
Hepimiz kalktık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz,
verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz. Ayıp, ayıp! Vallahi, çok
ayıp!
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Senden mi
ayıbı öğreneceğiz!
ERHAN USTA (Samsun) Hayır,
isteyeceğimizi söyledik size, bir buçuk saat önce haberiniz vardı
isteyeceğimizden, söyledik.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yoklama değil, yoklama değil, oylama bak!
Verdikleri sözleri dahi tutmuyorlar.
BAŞKAN - Sayın Usta, Sayın
Çulhaoğlu, Sayın Ağıralioğlu, Sayın
Kabukcuoğlu, Sayın Cesur, Sayın Ataş, Sayın
Tatlıoğlu, Sayın Örs, Sayın Dervişoğlu, Sayın
Çakırlar, Sayın Subaşı, Sayın Filiz, Sayın
Koncuk, Sayın Yokuş, Sayın Cinisli, Sayın Oral, Sayın
Çelik, Sayın Sıdalı, Sayın Altıntaş, Sayın
Öztürk.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.13
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 21.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin maddelerine geçilmesi oylamasından önce, istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren milletvekillerimiz salondan
ayrılmasınlar arkadaşlar.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter
sayısı bulunamadığından, (3/2083) esas numaralı
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresini ve alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 26 Ekim 2022 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.35