TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
12nci Birleşim
26 Ekim 2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İYİ Partinin
5inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, hayvancılığın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasa yapılan spor ve yurt
yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Bekir Başevirgenin, Manisada yıkım kararı
alınan okullara ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, Tuzla İleri Biyolojik
Atıksu Arıtma Tesisine ilişkin açıklaması
3.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, İstanbulun
Şile ilçesindeki fındık üreticilerinin isteklerine ilişkin
açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Kozan-Kadirli arası yol sorununa ilişkin
açıklaması
5.- Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Gaziantep Şehir Hastanesinin
şantiyesinde çalışan işçilerin yaşadığı
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
6.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, devlet hastanelerinde ücretsiz
verilen tedavi hizmetlerine ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Murat Çepninin, İzmir Şehir Hastanesi şantiyesinde
çalışan işçilerin haklarının gasbedilmesine
ilişkin açıklaması
8.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamanın Kâhta
ve Besni ilçelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, Ana Konteyner Limanı Projesine
ilişkin açıklaması
10.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının Söke ilçesinde
yer alan Latmos Dağlarındaki maden işletmelerine ilişkin
açıklaması
11.- Kastamonu
Milletvekili Hasan Baltacının, ormandan geçimini sağlayan orman
köylüsü, mevsimlik işçi ve mesaha işçilerine ilişkin
açıklaması
12.- Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyaya seçim dönemlerinde
verilen vaatlere ilişkin açıklaması
13.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 81 ilde hayata geçirilecek
olan sosyal konut projesine ilişkin açıklaması
14.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, tapu ve kadastro sorununa ilişkin
açıklaması
15.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin hayvancılık
politikasına ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, TTB Başkanı Profesör
Doktor Şebnem Korur Fincancının gözaltına
alınmasına ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, İlk Evim, İlk İş
Yerim Projesine, Tuzla Belediye Başkanı Şadi
Yazıcıya yapılan saldırıya ve Yunanistanın
Rodos Adasındaki Murat Reis Külliyesiyle ilgili aldığı
karara ilişkin açıklaması
18.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, Kırklarelide gerçekleştirilen
toplulaştırma işlemlerine ilişkin açıklaması
19.- Bursa
Milletvekili Yüksel Özkanın, diyetisyenlerin taleplerine ilişkin
açıklaması
20.-
Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Balın,
Cumhurbaşkanının 23 Ekim Pazar günü gerçekleştirdiği
Diyarbakır ziyaretine ilişkin açıklaması
21.- Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, yem fiyatlarına ilişkin
açıklaması
22.- Erzincan
Milletvekili Süleyman Karamanın, Azerbaycan ziyaretinde kaza geçiren
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, İstanbul
Milletvekili Şamil Ayrım ve beraberindeki heyete ilişkin
açıklaması
23.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, iktidarın Türk
çiftçisini haciz ve iflasla karşı karşıya
bıraktığına ilişkin açıklaması
24.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, belediye
şirketlerinde çalışan taşeron işçilere ilişkin
açıklaması
25.-
Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün, Kırıkkale İl
Özel İdaresinin yarattığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
26.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, bakanların soru önergelerine
verdikleri cevaplara ilişkin açıklaması
27.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, RTÜK üyeliğine, Amasrada yaşanan
maden faciasına ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının açıkladığı destek paketine
ilişkin açıklaması
28.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Profesör Doktor İsmail
Cerrahoğlu ile Halit Kıvançın vefatlarına,
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun vefatının
seneidevriyesine ve Yunanistanın Rodos Adasındaki Murat Reis
Külliyesiyle ilgili aldığı karara ilişkin
açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Halit
Kıvançın vefatına, TTB Başkanı Profesör Doktor
Şebnem Korur Fincancının gözaltına alınmasına ve
bununla ilgili TRTnin yapmış olduğu habere ilişkin
açıklaması
30.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Halit Kıvançın vefatına ve
cumhuriyetin 100üncü yılının bütçesinin Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşmelerine başlandığına ilişkin
açıklaması
31.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Halit
Kıvanç ile Profesör Doktor İsmail Cerrahoğlunun
vefatlarına, cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut, iş yeri ve
arsa projesine, 2023 yılı bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşmelerine başlandığına, Bartında
gerçekleşen maden kazasına, RTÜK üyeliğine ve AK PARTİ ve Cumhur
İttifakının 21inci yüzyılı Türkiye asrı
yapacaklarına ilişkin açıklaması
32.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, Dereboğazı İçme Suyu ve Sulama
Göletine ilişkin açıklaması
33.- Giresun
Milletvekili Necati Tığlının, AKP devriiktidarında
yapımına başlanan göletlere ilişkin açıklaması
34.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruçun (3/2083) esas
numaralı Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Adana
Milletvekili İsmail Koncukun, Konya Milletvekili Orhan Erdemin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.- Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Balıkesir
Milletvekili Belgin Uygurun HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Ahmet Tulgarın
vefatına ilişkin açıklaması
41.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ehliyet affına ilişkin
açıklaması
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 361 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
43.-Samsun
Milletvekili Bedri Yaşarın, Samsun Comdata Çağrı
Merkezinde çalışanların sorunlarına ilişkin
açıklaması
44.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, ithalatın badem
üreticilerini mağdur ettiğine ilişkin açıklaması
45.-Samsun
Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsundaki Çarşamba Şeker
Fabrikasına ilişkin açıklaması
46.- Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, kur korumalı mevduata
ilişkin açıklaması
47.- Ankara
Milletvekili Ayhan Altıntaşın, enerjideki dışa
bağımlılığa ilişkin açıklaması
48.- Denizli
Milletvekili Yasin Öztürkün, KYK borçlarına ilişkin
açıklaması
49.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, iktidarın millî
eğitimi getirdiği duruma ilişkin açıklaması
50.- Antalya
Milletvekili Hasan Subaşının, lisanssız güneş
enerjisi yatırımcılarına ilişkin açıklaması
51.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
53.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
54.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül ile Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
56.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
57.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Bartının Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden
Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer
Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/2088)
2.-
Cumhurbaşkanlığının, Birleşmiş Milletlerin
Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde icra ettiği harekât ve misyonlar
kapsamında hudut, şümul, miktar ve zamanı
Cumhurbaşkanınca takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi ve
Cumhurbaşkanınca verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde
bu kuvvetlerin kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
olarak 19/10/2021 tarihli ve 1309 sayılı Kararıyla
uzatılan izin süresinin Anayasanın 92nci maddesi uyarınca
31/10/2022 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin
tezkeresi (3/2083)
B) Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, İçişleri Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu üyeliklerinden; Konya Milletvekili Abdullah
Ağralının, Çevre Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazılarının 25/10/2022 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/187)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbabanın
milletvekilliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/188)
VII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Genel Kurulu
ziyaret eden Görme Engelliler Millî Takımını
başarılarından dolayı kutladığına
ilişkin konuşması
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve
arkadaşları tarafından, bir öğretmenin
Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Kanunu üzerinden Millî
Eğitim Bakanlığı kadrosuna atamasının
yapıldığı iddiasının
araştırılması amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26
Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri ve şüpheli
kadın ölümlerinde yaşanan artışın nedenlerinin tespiti
amacıyla 19/10/2022 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Ekim 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve
arkadaşları tarafından, Mersin ilimizde yapılmakta olan
Akkuyu Nükleer Santrali bölgesinde, Akkuyu Anonim Şirketinin
aldığı kararla kurulması planlanan radar sisteminin ulusal
güvenliğimizi tehlikeye sokup sokmayacağının, ulusal
güvenlik politikalarımızla örtüşüp örtüşmediğinin
enine boyuna incelenmesi amacıyla 24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26
Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İçişleri
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
2.- Çevre
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
3.-
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
4.- Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan üyeliğe
seçim
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- Kütahya
Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 361)
26 Ekim 2022
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 12nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, İYİ Partinin 5inci kuruluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Sayın Tatlıoğlunun yerine Sayın
Müsavat Dervişoğlu.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
İYİ Partinin 5inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; İYİ Partimizin kuruluşunun
5inci yılı münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
demokratik siyasetimiz, çok partili hayata geçilmesinden bu yana ciddi
travmalar yaşamıştır ancak milletimiz her defasında
hiçbir tereddüde yer vermeyecek şeklide demokrasiden, adaletten ve hürriyetten
yana tavrını koymuştur. Şundan hiç kuşkumuz yok ki 25
Ekim 2017 milletimizin demokrasi yolculuğunda aştığı
yeni bir sayfanın tarihi, İYİ Partimiz de bu yıllara
dayanan mücadeleye omuz verenlerin yeni adresidir. 12 Eylül darbesiyle idam
edilen, 28 Şubat kararlarıyla hastanelik edilen, iktidarın
uygulamalarıyla da yoğun bakıma kaldırılan demokratik
siyasetin kendini yeniden inşa ettiği bir millet
ocağıdır İYİ Parti. Kutuplaşma,
ötekileştirme, korku ve şiddet atmosferinden medet umanlara
karşı, yine millet adına millî bir çıkıştır
İYİ Parti; bu çarpık gidişata itirazdır, zulmü toptan
reddedişin adıdır. Hiç korkmadan elinin tersiyle Hadi oradan,
Allah var, millet var, biz varız. diyenlerin toplandığı
bir mevzinin adıdır İYİ Parti. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Açıkça ifade ediyorum ki Türk
demokrasisinin en büyük kahramanlık hikâyelerinden biridir. Bu nedenle,
İYİ Parti her şeyin ötesinde bir memleket meselesi, bir memleket
sevdasının adıdır. Kurulduğu günden bu yana
karşısına çıkarılan her türlü engeli daha da
güçlenerek, daha da yükselerek aşan İYİ Partimiz bugün 5
yaşında, kutlu ve mutlu olsun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Geride
bıraktığımız beş yıl içerisinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen bu tek adam
düzenine karşı Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet! dedik,
demeye de devam edeceğiz. Nobranlığa karşı nezaketi,
ben bilirimciliğe karşı müzakereyi savunageldik, savunmaya da
devam edeceğiz. İYİ Parti, makulü önceleyen siyasal çizginin
adıdır, kapanan yaraları açmaktan medet uman değil, kanayan
yaralara derman olma gayretinin müşahhas hâlidir.
Değerli milletvekilleri,
biz, eski veya yeni değil, tek bir Türkiyeyi hayal ediyoruz. O Türkiyede
herkes eşit, her şey adil; müreffeh insanlar, mutlu çocuklar, umutlu
gençler, korkmadan yaşayan kadınlar var; evine rahatça ekmek götüren
babalar, siftahını yapmış esnaflar var. Hayal
ettiğimiz Türkiyede bolluk var, bereket var, huzur var, adalet var,
birlik var, beraberlik var, barış var ve kardeşlik var.
İYİ Parti Genel
Başkanı Sayın Meral Akşenerin deyimiyle,
insanımız için bir özgürlük yürüyüşüdür, devletimiz için bir
itibar yürüyüşüdür, milletimiz için bir demokrasi yürüyüşüdür; güçlü
ve zengin Türkiye yürüyüşünün adıdır İYİ Parti.
İYİ Parti olarak biz, büyük bir yolculuğa talibiz. Sayın
Genel Başkanımızın liderliğinde, bugün, artık 600
bini aşmış üye sayımız ve Edirneden Karsa,
Mersinden Sinopa kadar Türkiyenin 81 il, 964 ilçesindeki
teşkilatlarımızla büyük yolculuğumuza hazırız.
Bundan beş yıl önce milletimize bir söz verdik; artık vakit o
sözü tutmanın vaktidir, artık vakit iyilerin vaktidir, artık
vakit iktidar vaktidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (Devamla) Sandık ufukta görünmüştür.
Vizyonumuz, projelerimiz, kadrolarımız hazır; İYİ Partimiz
iktidara hazırdır. O kutlu gün gelip de milletimizden yetkiyi
aldığımızda verdiğimiz sözü mutlaka
tutacağız ve milletimizi hak ettiği gibi güçlü, zengin, mutlu ve
demokrat bir Türkiyeye mutlaka kavuşturacağız.
Kuruluş günümüzü tekrar
kutlar, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım efendim.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, hayvancılığın
sorunları hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
hayvancılığın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgemizde
köyleri, kasabaları gezdim. Özellikle kırsaldaki küçük aile tipi
işletme dediğimiz, 10 ya da 20 ineği olanların
hayvanlarını kesime gönderdiklerini, ahırların
boşaldığını, buralarda artık ot bittiğini
görünce bir kez daha onların feryatlarını sizlere duyurmak
istedim. Diyorlar ki: Ne cenazede ağlayacak ne düğünde oynayacak
hâlimiz kaldı. Ağzımızı bıçak açmıyor.
Ahır boşaldıktan sonra hayvancılığı
bırakıp gurbette işçi olduk. Bu feryatlar
duyulmadığı için ne yazık ki ülkemizde çiğ süt üretimi
düştü, peynir üretimi düştü ama buna rağmen, TÜİK hâlâ
hayvan verilerini sabit gösteriyor. Ülkemizde 1 milyona yakın özellikle
süt ineği kesildi; bunların kesilmesi, aynı zamanda, 1
ineğin 5 kez yavruladığı düşünüldüğünde, 5
yavrudan da ülkenin hayvan açısından mahrum
kaldığını gösteriyor.
Hayvancılık
yapanların en önemli sorunlarından biri yem. Hayvancılık
giderinin yüzde 70ini yem oluşturuyor ama ahır gideri -mazotu,
elektriği, veterineri, aşısı, bakımı- var.
Hayvancılık gerçekten çok zor bir iş. Yirmi dört saat hayvanla
ilgilenerek, onlardan verim sağlayıp raftaki ürünün
oluşmasının yolunu açıyorlar.
Değerli milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde tarım ne
yazık ki geri plana düşürüldü. Bakınız, bütçe
görüşmeleri devam ediyor; faize 565 milyar, çiftçiye 54 milyar destek
ayıran bir bütçeyle karşı karşıyayız. Bu durumda,
çiftçinin, besicinin, süt inekçiliği yapanın
yaşadığı sorunların farkında olmayan bir siyasi
iktidar var. Oysa ülkemizde hayvancılıkta, örneğin,
buzağı ölümlerinin önüne geçilse et açığımız oluşmaz.
Şimdi rafta sütü buluyorsunuz, eti buluyorsunuz. Birincisi, süt ineği
dahi kesildiği için et daha bol miktarda bulunabiliyor ama bir
gerçeğin de altını çizelim; vatandaş alım gücü
kalmadığı için süte, peynire erişemediğinden
yaşanan sorunun büyüklüğü görünmüyor.
Değerli arkadaşlar,
tarımın kendi içindeki sorunlarının dışında,
hayvancılık genelinde ele aldığımız zaman bir
gerçeği de görmemiz lazım. Türkiye, hayvancılık
açısından yeterli beslenme alanlarını da ortadan
kaldırdı. Meralar 24 milyon hektardan 12 milyon hektara geriledi.
Özellikle küçükbaş hayvanların mera beslenmesi olmazsa orada da
sıkıntı büyüyecek. Ama hayvanlarını on iki ay
kapalı alanda beslemek zorunda olanların dışa
bağımlı yem nedeniyle canları yanıyor. Ülkemiz ne
yazık ki yurt dışından ithal ettiği
mısırı, arpayı, soyayı, pamuk tohumu küspesini,
ayçiçeği tohumu küspesini yem olarak hayvanlara eriştiriyor. Bunu
hayvanlara eriştirdiğimiz zaman da sürekli artan fiyatla
hayvancılık yapılamaz boyuta eriyor. Eğer çiftçilik
yapmıyorsa hayvancılığı sürdürebilmesi artık
olası değil. Çiftliklerdeki durum değerlendirilerek olaylara
bakılıyor. Çiftlikler de zor durumda ama kırsalda yüzde
60ı oluşturan küçük aile tipi işletmeler ayakta kalamazsa
ülkenin hayvancılığı ileriki aşamada daha da riske
girer. Bu anlamda da yapılması gerekenler var. Destekler yeterli
değil, zamanında verilmiyor. Bu konuda doğru destek
sağlanmayınca da hayvancılık sıkıntıya
düşüyor. Bazı bölgelerde gördüm, büyük çiftlikler
yapılmış, içinde hayvan yok. Almış krediyi, yapmış,
gitmiş çünkü bu işin yürümeyeceğini görünce
hayvancılık yapmaktan vazgeçmiş. Ama öbür tarafta küçük aile
tipi işletmesi dediğimiz kırsaldaki çiftçi de destekten mahrum
bırakılmış. Besiciyi, süt inekçiliğini mutlak surette
desteklememiz gerekiyor.
Bildiğiniz gibi,
ülkemizde 1 milyon 700 bin kendi yerli ırkımızdan hayvan
kaldı, geriye kalanın önemli bölümü kültür melezi. Bunlardan da süt
alırken onların yemlerini ona göre vermek gerekiyor. Diyor ki besici
kardeşim: Ben yemini kıstım, o da sütü kıstı.
Nasıl çiftçi refahı önemliyse hayvan refahı da o da önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) - Hayvanın bulunduğu ahır,
yaşadığı koşullar, yediği yem, o hayvanın
verimliliğini sağlıyor. Eğer siz, ona yeterli yemi
veremezseniz, o anlamda, aldığınız süt de düşüyor, et
de istediğiniz kiloda olmuyor.
Bakınız, Toprak
Mahsulleri Ofisi arpa ithal ederek yem olarak vereceğini söylüyor ama
orada verdiği arpayı alabilecek kudret de kalmamış ya da
verilen arpa yeterli değil. Onun için, alanlara gittiğimizde gördüğümüzü
burada bir kez daha duyurmak itiyorum. Ahırın
boşaldığı, hayvancılık yapanın bu işi
terk ettiği süreçte, Türkiyenin geleceği et ve süt konusunda da
riske atılıyor. Bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha uyarıyorum
ki bu konuda önlem alınsın diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Sivasa yapılan spor ve yurt
yatırımları hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili Semiha
Ekinciye ait.
Buyurun Sayın Ekinci.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
3.-Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasa yapılan spor ve
yurt yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; Sivasa
yapılan gençlik, spor ve yurt yatırımlarıyla ilgili
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi, bizleri ekranları başında izleyen kıymetli
vatandaşlarımızı ve aziz hemşehrilerimi saygı,
sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Sivas, spor alanında
fiziki altyapısı güçlü bir şehirdir. 24ü merkezde, 33ü ilçede
olmak üzere toplam 57 spor tesisimiz mevcuttur. Bu altyapıyı sürekli
geliştirmek için büyük bir çabamız var ama bundan daha önemlisi,
Sivasın, mevcutta bulunan sportif alanları, yapılan
yatırımları sonuna kadar kullanan bir şehir
olmasıdır. Tüm bu çalışmalar doğrultusunda Sivas için
spor alanında hedefimiz, tüm branşlarda spor yapılabilen, ulusal
ve uluslararası müsabakalara sporcu yetiştirebilen, sporu bir kültür
olarak halka yayabilen spor dostu bir şehir olmasıdır.
Gençlerimizin farklı branşlarda
spor yapabilmesi için, özel yetenekli çocuklarımızın
branşlarında uzmanlaşabilmeleri amacıyla ilimize yeni
tesisler kazandırıyoruz. Futboldan basketbola, kayaktan
okçuluğa, eskrimden ciride ve güreşe tüm spor dallarında
çocuklarımızın gelişmesine destek oluyoruz. Bu kapsamda,
Yıldız Dağı Kayak Merkezi, olimpik yüzme havuzu, 5 bin
kişilik Taha Akgül Kapalı Spor Salonu, 4 adet 500 kişilik
kapalı spor salonu, sentetik çim sahalar, yiğidolarımızın
gururu Demir Grup Sivassporumuzun maçlarını oynadığı
yeni 4 Eylül Stadyumu
Bu arada, yiğidolarımıza yarın
akşam Avrupa Konferans Liginde Clujla oynayacağı maçta da
başarılar diliyorum. Bu saydıklarım başta olmak üzere
sayısız spor tesisini şehrimizi kazandırdık. Bu spor
altyapısı sayesinde 2022 yılında ilimizde 39 ulusal
etkinlik geliştirildi, bu etkinlerimize 20.520 sporcu ve 110.470 sporcu
yakını katıldı. İlimize 2022 yılında büyük
bir hareketlilik kattık. Şehrimizi turnuvalar şehri hâline
getirerek sporda turizm kültürünü oluşturmak için emin adımlarla yolumuzda
ilerlemeye devam ediyoruz. Ulusal alandaki organizasyon
başarımızı uluslararası müsabakalara da
taşımak için altyapısı hazır bir şehirdir Sivas.
Aynı şekilde, gençlik alanında millî ve manevi değerlerini
özümsemiş, yeteneklerinin farkında, 21inci yüzyıl becerilerine
sahip; her türlü kötü alışkanlık yerine sanatı ve sporu
kendine yâren, bilimi bir meşale olarak gören bir gençlik var. Bu
doğrultuda, hedefimiz, Sivası genç dostu bir şehir hâline
getirmektir. Bu hedef doğrultusunda, gençlik merkezlerimizde 2022
yılı içerisinde 3.537 programımıza toplam 80.698 gencimiz
katılmıştır; yıl sonunda bu sayı 100 bini
geçecektir.
Kamplarımıza
gelecek olursak: İlimizden bu yıl 750ye yakın gencimiz 30 kamp
programına katılmıştır, yıl sonunda hedefimiz
binleri bulacaktır.
Üniversite eğitimi için
sultan şehrimize gelen öğrencilerimizin barınma diye bir
sorunu da bulunmamaktadır. İlimizde 2002de 2 olan yurt
sayımızı 2022de merkezde 7, ilçelerimizde 8 olmak üzere toplam
15e çıkardık. 2.250 olan yurt kapasitemiz ise 19.179a
çıkmış ve yerleştirme oranı yüzde 100dür. Sivas
Merkezde İzzeddin Keykavus, Kadı Burhaneddin, Şemseddin Sivasi,
Sancaktar, Yıldız, Kızılırmak, Tecer Öğrenci
Yurtlarımız; ilçelerimizde ise Hafik Öğrenci Yurdumuz, Gürün
Enver Bostancı, Şarkışla Muhsin Yazıcıoğlu,
Suşehri Yurdumuz, Yıldızeli Yurdumuz, Divriği Prof. Dr.
Mahir Tevrüz Öğrenci Yurdumuz, Kangal Şehit Hasan Yılmaz
Öğrenci Yurdumuz, Zara Öğrenci Yurdumuz öğrencilerimize beş
yıldızlı otel konforunda hizmet vermektedir.
Bizler, bu şehri genç ve
spor dostu olarak görüyor ve bunu sürdürmek için elimizden gelen bütün gayreti
gösteriyoruz. Yeni yatırımlarımızla,
geliştirdiğimiz projelerle gençlik ve spor alanında örnek
şehirlerden biri olacağız. Gençlik ve Spor
Bakanlığımızın şehrimize yapmış
olduğu 1 milyar 58 milyonun üzerindeki yatırımlar için,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
olmak üzere, Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Muharrem
Kasapoğluna, Grup Başkanımız İsmet Yılmaza ve
emeği geçenlere teşekkür ediyorum, durmak yok, yola devam diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
SEMİHA EKİNCİ
(Devamla) Konuşmamı Sivası ve Sivaslı
hemşehrilerimi anlatan bir şiirle bitirmek istiyorum.
Sorsalar ki Sultan
Şehir neresi
Bil deyince Sivas gelir
aklıma
Her insana gardaş diye
seslenen
Dil deyince Sivas gelir
aklıma
Yürekleri sevgiyle bezenen
Tatlı dille hatır
gönül kazanan
Yoksullara merhametle uzanan
El deyince Sivas gelir
aklıma
Kurban olam
toprağına taşına
Bağdaş kursam Köse
Dağın başına
Sofrasında ekmeğine
aşına
Bol deyince Sivas gelir
aklıma
4 Eylülde halka önder seçilen
O Mecliste zafer andı
içilen
Atatürkle kurtuluşa
açılan
Yol deyince Sivas gelir
aklıma.
Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Bekir Bey, buyurun
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Manisada
yıkım kararı alınan okullara ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Manisanın birçok
ilçesinde, çok sayıda okul hakkında depreme dayanıksız
olduğu gerekçesiyle yıkım kararı alındı. Bu
okullarda öğrenim gören öğrenciler başka okullara
dağıtıldı. Evlerinin yakınında okumak yerine uzak
mesafelerdeki okullara gitmek zorunda kalan hem öğrenciler hem de
sırtlarına ek maliyet binen veliler mağdur oldu.
Yıkılan okullar ise iki yılı aşkın süredir metruk
bir şekilde bırakıldı. İhaleler iptal oldu, firmalar
artan maliyetler nedeniyle inşaatlara başlayamadı. Buradan
iktidara soruyoruz: Bu okulları ne zaman yapacaksınız?
Çocuklarımızın ve ailelerimizin mağduriyetlerini ne zaman
gidereceksiniz? Her fırsatta sermayeye garanti vereceğinize,
çocuklarımızın eğitimine ve geleceğine garanti olun.
Bu çocuklar seneye okullarına kavuşsun.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Mustafa Bey,
buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, Tuzla İleri
Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, Tuzla İleri
Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisinin 3üncü etabı hizmete
açıldı. CHP yönetimi tarafından yapılan bu
açılışta 3 dönem Tuzlada İlçe Belediye
Başkanlığımızı yapan Sayın Şadi
Yazıcı hakarete uğramıştır. Şadi Bey
Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla
başlatılan Atıksu Arıtma Tesisinin yapımında
1inci etabın açılışını 1998de -bizim
dönemimizde- yapmışız, 2nci etabı 2009 yılında
yine bizim dönemimizde yapılmış, 3üncü döneminde şu anda
açılan etapta da -2018 yılında- inşaatı yine bizim
tarafımızdan başlatılmıştır. Şadi Bey,
Sayın Cumhurbaşkanımızın kendi döneminde ilçesine
yaptığı çalışmalara yaptığı atıftan
dolayı hakarete uğramıştır, tahkir edilmiştir ve
biz bunu reddediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu, buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
İstanbulun Şile ilçesindeki fındık üreticilerinin
isteklerine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim.
İstanbulun Şile
ilçesindeki fındık üreticilerinin istekleri var. Her seçim öncesi
iktidar partisi yetkilileri, bakanlara varıncaya kadar, sorunları
çözme sözü verdikleri hâlde hiçbir çözüm getirilmedi. Yakın zamana kadar 3
bin civarında üretici varken bugün sayı 300e kadar düşmüştür.
17 bin dekar alanda yapılan üretim bu gidişle daha da
azalacaktır çünkü Şile, fındık teşvik bölgesine dâhil
edilmemiştir, destek ödemesi yoktur, Toprak Mahsulleri Ofisi
olmadığı için de 54 liralık ürünü 43 liradan satmak zorunda
kalmışlardır. Şileli fındık üreticisine sahip
çıkılmasını, verilen sözlerin yerine getirilmesini,
teşvik bölgesine alınarak destek ödemelerinin
yapılmasını, Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık
alımı yapmasını bekliyoruz; bu isteklerin yeni sezonda
yerine getirilmesini de istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Sümer...
4.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Kozan-Kadirli arası yol
sorununa ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu kürsüden birkaç defa dile
getirdik ancak saray iktidarı bir kez duymadı, Adana-Kozan-Çukurköprü
arası Kadirli istikametinde sürekli ölümlü kazalar meydana geliyor. Son
birkaç ay içerisinde 6 vatandaşımızı trafik kazası
nedeniyle kaybettik. Nedeni çok açık, artık yol yetmiyor,
yıllardır yapım aşamasında olan yol ne yazık ki
bir türlü tamamlanamıyor. Yoğun bir düzenleme ve genişleme
çalışması hiç başlamadı. Adı ölüm yoluna
çıkan bu yol, Kozanlı hemşehrilerimizin kanayan yarası
hâline geldi. Cumhurbaşkanlığı yatırım
planlamasında olmasına rağmen tek bir kazma dahi vurulmayan ölüm
yolu, kaç can daha alırsa yetkililerin dikkatini çekecek? Yol yapmakla
övünen iktidar zaman kaybetmeden Kozan-Kadirli arasındaki
çalışmayı başlatmalıdır.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Yılmazkaya
5.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, Gaziantep
Şehir Hastanesinin şantiyesinde çalışan işçilerin
yaşadığı mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yapımı yılan
hikâyesine dönen, yaklaşık on yıldır tamamlanamayan ve de
Gaziantepli hemşehrilerimizin büyük mağduriyetine neden olan
Gaziantep Şehir Hastanesindeki sorunlar maalesef bir türlü bitmiyor.
Geçen hafta zehirlenme
olayının yaşandığı Gaziantep Şehir Hastanesi
şantiyesinde, akşam yemeğinde kurt çıkmasına, bir
türlü düzelmeyen beslenme ve barınma sorununa karşı, kötü
koşullar nedeniyle, burada çalışan emekçi kardeşlerimiz
işvereni protesto etti. Yemekler kurtlu; elektrik, su yok. diyen
işçiler, Rönesans Holdingin yaptığı Gaziantep Şehir
Hastanesi şantiyesinde her gün bulgur, patates yemeği
çıkmasına, koğuşlarda sürekli elektrik ve su kesilmesine,
aynı tip yemeklere isyan ediyorlar. Maalesef, ilgili kurumlar ise bu
duruma seyirci. Sormak istiyorum: Buraya hangi firma yemek veriyor? Neden
denetlenmiyor? Orada çalışan emekçi kardeşlerimiz neden
mağdur ediliyor? Bu soruların ilgili kurumlarca bir an önce
cevaplanması gerek diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
6.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, devlet
hastanelerinde ücretsiz verilen tedavi hizmetlerine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ülkemizde devlet
hastanelerinde tedavi hizmetlerinde neler ücretsiz onları anlatmak
istiyorum. Doğum ücretsiz, 18 yaşına kadar tüm tedaviler
ücretsiz, ambulans hizmetleri ücretsiz -bu hizmet Avrupada ve Amerikada en
pahalı hizmet, onu da söylemiş olayım- kardiyovasküler cerrahi
ücretsiz, onkoloji tedavileri yani kanser tedavileri ücretsiz, diyaliz
ücretsiz, organ nakilleri ücretsiz, acil ücretsiz, yoğun bakım
ücretsiz, yanık tedavileri ücretsiz. Allah devletimize ve milletimize
zeval vermesin diyorum yani hiçbir tedavi hizmetinden para alınmıyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Çepni
7.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, İzmir Şehir
Hastanesi şantiyesinde çalışan işçilerin
haklarının gasbedilmesine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Şehir hastaneleri
inşaatlarında hak gaspları ve kötü çalışma koşulları
devam ediyor. En son, İzmir Şehir Hastanesi şantiyesinde
gasbedilen haklarını isteyen 18 işçi işten atıldı
ve gözaltına alındılar. Serbest kalan işçiler gece vakti
şantiyeye alınmadılar. Direnişe destek için
İNŞAAT-İŞ ve DEV-YAPI-İŞ Sendikaları alana gittiler.
Direnişin ikinci gününde mutabakata varılarak direniş
sonlandırıldı. Kazanan sınıf sendikalarını
ve işçileri selamlıyor, şantiyelerde yaşanacak hak
gasplarının takipçisi olacağımızı bir kez daha
ifade ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
8.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamanın Kâhta ve Besni ilçelerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta sonu
arkadaşlarımızla birlikte Kâhta ilçemizde Ziyaret, Çataltepe,
Narsırtı, Hacıyusuf, Belören, Çakırçeşme köyleri ile
Besni ilçemizde Sarıyaprak, Yayıklı, Pınarbaşı,
Çorak, Karalar köylerimiz ile Suvarlı beldemizi ziyaret ettik. Ziyaret
ettiğimiz bütün yerleşim birimlerinde vatandaş dertli,
vatandaş özellikle hayat pahalılığından şikâyetçi.
Bu köylerimizde içme suyunu sondajdan sağlayan köylüler yüksek elektrik
faturaları nedeniyle dertli, çoğu artık faturayı
ödeyemediği için içme suyuna ulaşamıyor. Ayrıca, Çorak ve
Karalar köyünde de içme suyu sorunu var. Yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarı Çorak köyüne içme suyunu götürememiş, Karalar köyümüzün suyu
sağlıksız, buraya da içme suyu mutlaka götürülmelidir. Buradan
Adıyaman Valiliğine ve AK PARTİ iktidarına çağrı
yapıyoruz: Çorak ve Karalar köylülerimizin içme suyu sorununu çözün,
vatandaşı hayat pahalılığından kurtarın,
gerekli tedbirleri alın diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Ana Konteyner
Limanı Projesine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Limancılık
faaliyetlerinin en önemli kentlerinden birisi olan, lojistik kültürünün
geliştiği, dış ticaret kapasitesiyle göz dolduran, ihracat
büyüklüğüyle bir ticaret şehri olan Mersinimizde Ana Konteyner Limanı
Projesinin hayata geçirilmesi son derece önem arz etmektedir. Mersinimiz, Ana
Konteyner Limanı Projesini besleyecek nitelikli lojistik firmaları,
kara taşımacılığı filosu, gümrük
müşavirliği hizmetleri ve dış ticaret firmalarıyla ana
konteyner limanı için en uygun şehirdir. Mersinimizin ve bölgenin
ihracat kapasitesini önemli ölçüde artıracak, ülkemizin Akdenizdeki
üstünlüğünü destekleyecek, önemli bir finansal yatırıma
kaynaklık edecek Ana Konteyner Limanı Projesinin etüt
çalışmalarının tamamlanarak güzel Mersinimize yapımına
başlanması beklentimizdir.
Teşekkür eder,
saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
10.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydının
Söke ilçesinde yer alan Latmos Dağlarındaki maden işletmelerine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Dünyanın ender jeolojik yapıları arasında gösterilen,
Aydının Söke ilçesinde yer alan Latmos Dağları maden
işletmeleri tarafından acımasızca delik deşik
ediliyor. Maden şirketi tarafından Karakaya köyünde işletilen
işletmenin, yeni kırma, eleme tesisi için de Aydın Valiliği
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından ÇED Gerekli
Değildir kararı verildi. Projede kırma, eleme ve cevher
hazırlama tesisinin planlandığı alan önemli doğa alanı
olarak işaretlenmiştir. Bir şirketin çıkarı için
doğayı, suyu, toprağı yok ediyorsunuz. Madenler sadece
doğal ve kültürel varlıkları değil, aynı zamanda bölge
insanın sağlığını, ekonomik gelirlerini
sağladıkları zeytinciliği, arıcılığı
ve hayvancılığı olumsuz etkilemektir. Bu proje,
vatandaşların bugüne kadar sürdürdükleri geleneksel
yaşamlarını bitirme projesidir.
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Baltacı
11.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, ormandan
geçimini sağlayan orman köylüsü, mevsimlik işçi ve mesaha
işçilerine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Teşekkür ederim Başkan.
Kastamonu'muzun en önemli
zenginliği, ülkemizin en önemli varlığı
ormanlarımız hızla yok ediliyor, talan ediliyor. Küçük bir
azınlık ormanlar üzerinden zenginleşirken ormanların
koruyucusu, kollayıcısı başta orman köylüsü ve bu
ormanlardan ekmek parası kazanarak hayata tutunmaya çalışan
mevsimlik işçiler ve mesaha işçileri güvencesiz ve kadrosuz bir
şekilde çalıştırılıyor. Ormanlardan herkese ekmek
var ama ne yazık ki bir onlara yok. Çok zor şartlar altında
görev yapan mevsimlik ve mesaha işçilerine hakları olan kadrolar
verilmeli, bu zenginlik herkese iş, aş ve ekmek olmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Kasap
12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyaya
seçim dönemlerinde verilen vaatlere ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem Kütahyaya geçen
hafta ziyarete gelen Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu
demiş ki: 15 binlik stat yapacağız. Aynı sözü dört sene
önce de vermişti Sayın Bakan. Yer bulduklarında temel
atacaklarını söylüyorlar. 11 bin kilometrekarelik Kütahyada Evliya
Çelebi gibi arsa mı arıyorsunuz Sayın Bakan?
Kütahyaya daha önce de her
seçim döneminde söz verdiğiniz bor karbür fabrikası, hızlı
tren, polis okulu gibi sözlerinizi de bu seçim öncesi yine vadedecek misiniz?
Kütahyada arsa aramaya devam edecek misiniz? Kütahyaya stat sözünü yine
tutmayacaksınız. Dört sene önce de sekiz sene önce de aynı
sözleri vermiştiniz; sözlerinizi ne zaman tutacaksınız? AK
PARTİnin normal tarzı, siyaseti bu şekilde olmaya
başladı.
Teşekkürler Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
13.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 81 ilde
hayata geçirilecek olan sosyal konut projesine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın açıkladığı, 81
ilde hayata geçirilecek cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesinde
ilk etap olarak 17 ilde 5.615 konutun temelleri Sayın Cumhurbaşkanımızın
da Sincandan katıldığı törenlerle dün atıldı.
Ülkemiz genelinde büyük heyecan oluşturan proje başvuru
sayısının 8 bine yaklaşması yapılan işin ne
kadar doğru olduğunun ve milletimizin AK PARTİye güveninin
açık bir yansımasıdır.
Vatandaşlarımızın kira öder gibi ev sahibi
olacağı projenin, iki yıl içerisinde 250 bin konutluk ilk
etabı, 2028e kadar da 500 bin konutun tamamı bitirilip hak
sahiplerine teslim edilecek.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK
PARTİ olarak eser ve hizmet siyasetimize devam edeceğiz diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, tapu ve kadastro
sorununa ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan,
vatandaşlarımızın en büyük sorunlarından bir tanesi
tapu ve kadastro sorunudur. Türkiye'nin kadastrosunun tamamı
tamamlanmış, yalnız tapuyla ilgili güncelleme
yapılmamıştır yasal mevzuat gereği. Tapu güncellemesi
mutlaka Türkiye'nin gündemine alınmalı, vatandaşın miras ve
tapu sorunları çözülmelidir. Bununla ilgili de mutlaka Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kurumların hepsinde
altyapıdan inşaata, tapu kadastrodan planlamaya kadar her alanda
harita mühendisleri çalıştırılmaktadır. Yalnız
son yıllarda kamuya alımlarında harita mühendislerine yeteri kadar
sayı verilmemiştir. KPSS sınavı yeni
yapılmıştır, mutlaka yeni yapılacak alımlarda
bütün Bakanlıkların; Ulaştırmadan Çevre,
Şehirciliğe; Turizmden belediyelere kadar bütün kurumların
yeterli sayıda harita mühendisi alımı yapmasını ve çok
sayıda mezun olan harita mühendisi meslektaşlarımıza sahip
çıkmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
15.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin
hayvancılık politikasına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkürler Sayın Başkan.
AKPnin öyle bir
hayvancılık politikası var ki vatandaş et yiyemez, süt
içemez, peynirin yanına yanaşamaz hâle geldi.
Yandaşlarınızı besleyip ithalatı coşturdukça süt
hayvanlarını kesime gönderttiniz. Yaptığınız
vatandaşın sağlıklı beslenmesine
saldırıdır. Sayenizde artık vatandaşlarımız
yeterli ve sağlıklı beslenememektedir. Resmî veya gayriresmî
açlıkla karşı karşıyayız. Biz son yıllarda
buradan gidişatı gösterdik, işin buraya
varacağını defalarca söyledik.
Anlattıklarımızı taşa anlatsak çiçek açardı ancak
size anlatmak mümkün olmadı. Geldiğimiz noktada ne çiftçi
sattığı sütten para kazanabiliyor ne de vatandaş süt ve süt
ürünlerine ulaşabiliyor. Bugün yine süte zam geldi. Süt hayvanları
kesime gitti, gitmeye devam ediyor. Süt krizi geldi kapıya dayandı.
Süt alım fiyatlarını baskılamakla bu iş olmaz,
maliyetleri azaltacak teşvikler verilmelidir. Biz bu işin nasıl
olması gerektiğini size yine anlatırız ama siz hem işi
bilmiyor hem de bilenleri dinlemiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
16.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, TTB
Başkanı Profesör Doktor Şebnem Korur Fincancının
gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün gazeteciler, bugün TTB
Başkanı
Profesör Doktor Şebnem Korur Fincancı'ya
yapılan medyatik infaz ve linç kabul edilemez. Bir hekim olarak Hipokrat
yeminine uyan insan hakları savunucusu Fincancı, sınırlar,
kimliklerüstü bir dille görüşlerini ifade etmiştir. Davet
edildiği savcılığa gitmesi beklenmeden bu sabah evine
medyatik bir polis şovuyla yapılan baskınla gözaltına
alınmıştır. Evindeki bandrollü kitabı örgüt
yayını, asker babasından hatıra yirmi yıllık
mermiler kriminal bir görüntü olarak medyaya servis edilmiştir.
Talimatla çalışan
savcılar, iktidara eklemlenmiş medya karşısında TTB ve
Şebnem Hoca'nın yanındayız.
BAŞKAN - Sayın
Özkan
17.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, İlk Evim,
İlk İş Yerim Projesine, Tuzla Belediye Başkanı
Şadi Yazıcıya yapılan saldırıya ve
Yunanistanın Rodos Adasındaki Murat Reis Külliyesiyle ilgili
aldığı karara ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dün itibarıyla
Türkiye'de artık illerimizin, ilçelerimizin tamamını
kuşatan yeni bir şehircilik atılımını
başlattık. İlk Evim, İlk İş Yerim Projesinin
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yüz yılın projesinin yüz yılın Türkiyesinin
inşasında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'a teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Dün, kürsüde
Cumhurbaşkanımızın desteklerini ve eserlerini
anlatırken saldırıya uğrayan Tuzla Belediye
Başkanımız Şadi Yazıcı'ya yapılan
saldırıyı şiddetle kınadığımı
belirtmek isterim.
Yunan makamlarının,
Rodos Adası'nda bulunan ve içerisine cami, teke ve şehitlik olan
Murat Reis Külliyesi'ni müzik fakültesine dönüştürmesini
ecdadımıza saygısızlık olarak görüyor, kabul etmiyorum
ve bu durumu şiddetle kınıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Gündoğdu...
18.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
Kırklarelide gerçekleştirilen toplulaştırma
işlemlerine ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kırklareli'mizde
başta merkez ilçemiz, köyleri, beldeleri olmak üzere, daha sonrasında
da Pınarhisar ilçemiz ve köylerinde birtakım toplulaştırmalar
geçtiğimiz yıllarda yapıldı. Fakat burada yapılan
toplulaştırmalar adaletsiz ve liyakatsiz olduğu için hâlâ bunda
da olan- sancılar da devam etmektedir ve itirazlar da sürüyor. Şimdi
de aynı şekilde toplulaştırma Lüleburgaz ilçemize
bağlı köylerde yapılacaktır. Biz buradan soruyoruz:
Toplulaştırma mı yapıyorsunuz, kamulaştırma
mı? Buradan ilgililere de sesleniyoruz ve yüce Meclisten onları
uyarıyoruz: Önümüzdeki süreçte yapılacak her türlü yanlışta
bu işlerin takipçisi olacağız.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Özkan
19.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, diyetisyenlerin
taleplerine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
diyetetik bilimi tıbbın ayrılmaz bir parçası olup sağlık
hizmetlerinin önemli bir bileşenidir. Türkiye'de diyetisyenlik
eğitimi dört yıllık lisans düzeyinde eğitim veren besleme
ve diyetetik bölümlerinde yürütülmektedir. 2022-2023 öğretim
yılında bölüm sayısı 35, yeni kayıtlı
öğrenci sayısı 1.633, toplam öğrenci sayısı ise
4.541dir. 2023 yılının sonuna kadar da diyetisyen
sayısının yaklaşık 16.800 olacağı
öngörülmektedir.
Beslenme konusu oldukça
istismar edilen bir konudur. Nedeni ise gerekli yasal düzenlemelerin yetersiz
oluşur. Eğitim almamış, diplomasız kişilerin bu
işi yapması son derece sakıncalıdır ve toplum
sağlığını tehdit etmektedir. Diyetisyenlerle ilgili
yasa çıkartılması, kamu hastanelerinde yeterli sayıda
istihdamın sağlanması, KPSSde yeterli puan alanların
atanması ve kadroların artırılması diyetisyenlerin
talepleri arasındadır.
Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bal...
20.- Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Balın,
Cumhurbaşkanının 23 Ekim Pazar günü gerçekleştirdiği
Diyarbakır ziyaretine ilişkin açıklaması
EBUBEKİR BAL
(Diyarbakır) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yatırım bedeli 5
milyar 125 milyon lirayı geçen 140 kalem eser ve hizmet
açılışı için 23 Ekim Pazar günü Sayın
Cumhurbaşkanımızı Diyarbakır'ımızda misafir
ettik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ı havalimanından Diyarbakır İstasyon
Meydanı'na kadar sokakları doldurarak coşkuyla
karşılayan, 70 binin üzerinde vatandaşımızın
katılımıyla meydanda ağırlayan Diyarbakırlı
kıymetli hemşehrilerimize ve AK PARTİ
teşkilatımıza teşekkür ediyoruz.
Ayrıca, Diyarbakır
Cezaevi müze ve kültür alanına dönüştürüldü; bu da hem
Diyarbakır için hem bölge için hem Türkiye için çok kıymetli bir
şeydir. Diyarbakır Cezaevi artık müze ve kültür alanı
olarak hizmet verecek.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Ceylan...
21.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, yem fiyatlarına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin ekim ayı yem
fiyat listesine göre 50 kilogramlık kuzu yemi 324 lira, toklu yemi 322
lira olmuştur. TMO besici ve yetiştiricilere arpanın kilosunu
5,25ten satıyor, piyasada bu 6 TL: Bunun nakliyesi ve KDV'sini de ekle,
üretici neden TMO'dan alsın? Üreticinin 120 liraya mal ettiği karkas
kuzu etini kasaplar 88-90 lira bandında alıyor. Üreticilerin yem
maliyetleri nedeniyle zarar ettiğini ve damızlık
koyunlarını artık kesime gönderdiğini görmüyor musunuz?
Öyle bir model icat ettiniz ki çiftçi artık ürettikçe zarar ediyor.
Sayın Bakana -üreticinin gözlerinin içine bakarak yanıtlayın- bu
ülkenin hayvancılıkla geçimini sağlayan üreticileri adına
soruyorum: Üreterek zarar edilir mi? Maalesef, artık ekonomik manzara
bu.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Karaman
22.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, Azerbaycan
ziyaretinde kaza geçiren İzmir Milletvekili Binali Yıldırım,
İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım ve beraberindeki heyete
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azerbaycan ziyaretinde
ağır bir kaza geçiren AK PARTİ Genel Başkan Vekilimiz,
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Şamil Ayrım ve beraberindeki
heyete şahsım ve Erzincanlı hemşehrilerim adına
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kazanın başından
itibaren ilgisini ve şefkatini esirgemeyen, hastaneye gelerek geçmiş
olsun ziyaretinde bulunan başta Cumhurbaşkanımız olmak
üzere, tüm milletvekillerimize, eş dost ve sevenlerine teşekkür
ediyorum.
Kazanın ilk
anından, Türkiye'ye sevk edilmeleri anına kadar ilgilenen Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyeve, Azerbaycan
Sağlık Bakanına ve personeline, ambulans uçağını
göndererek sevdiklerimizi Türkiye'ye getirip tedavilerini Çam ve Sakura
Hastanesinde yapılmasını sağlayan Sağlık
Bakanımız Sayın Fahrettin Kocaya, ilgilenen tüm
doktorlarımıza ve sağlık personeline teşekkür
ediyorum.
Hâlen hastanede tedavisi
devam eden Sayın Genel Başkan Vekilimiz Binali
Yıldırıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN Sayın
İlhan
23.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
iktidarın Türk çiftçisini haciz ve iflasla karşı
karşıya bıraktığına ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Yirmi yıllık AKP
iktidarı Türk tarımı ve çiftçimiz açısından ne
yazık ki büyük olumsuzluklar içinde geçmiştir. Tarımı
ithalata mahkûm hâle getiren iktidar, çiftçimizi üretimden uzaklaştıracak
politikalara şuursuzca imza atmıştır. Bakınız,
daha bu hafta, Kırşehirli bir çiftçimiz, borcunun ödenmesi için hâlâ
zamanı olduğunu belirtip buna rağmen 10 tane ineğinin
haczedilmesine tepki olarak video yayınlamış ve devletten
yardım istemiştir. İcra ve İflas Kanununda yer
almasına rağmen, çiftçimizin kendisi ve ailesinin geçimini
sağlayacak hayvanları haczedilmiştir. Gayrisafi millî
hasıladan tarımsal üretime çiftçimizin hak ettiği desteği
vermeyen iktidar, bir de Türk çiftçisini haciz ve iflasla karşı
karşıya bırakmıştır.
Hükûmetin bir an önce üretimi
desteklemek adına Türk çiftçisinin borçlarının faizlerini
silerek anaparayı da ekonomik krizden çıkana kadar ödemesinin
ertelemesini sağlaması ülkemizin geleceği için vazgeçilmez bir zorunluluktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Önal
24.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, belediye
şirketlerinde çalışan taşeron işçilere ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL
(Kırıkkale) Teşekkürler Sayın Başkan.
2018 yılında
çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
belediyelerde taşeron olarak çalışan işçilerimiz belediye
şirketlerine geçirilmişlerdir. Her ne kadar iktidar partisince bu
işçilerimiz kadro almış gibi bir algı
yaratılmışsa da belediye şirketlerinde çalışan bu
işçilerimiz asıl kadroya geçirilmemişlerdir. Aradan geçen bunca
zamana rağmen bu işçilerimizin asıl kadro, maaş, nakil,
zorunlu emeklilik gibi özlük hakları konusunda yaşadıkları
mağduriyetler devam etmektedir. Belediye şirketlerinde çalışan
işçilerimize asıl kadro verilmemesi, bu çalışanların diğer
çalışanlara oranla daha az maaş alması anlamına
gelirken özlük hakları ve çalışma koşulları
arasında da adaletsizliğe neden olmaktadır.
Belediye şirket
işçileri norm kadroyla güvenceli çalışma, elli iki günlük ilave
tediye, haftalık kırk saat çalışma, kadrolu işçilerle
eşit ücret gibi sosyal haklarına kavuşmalı; zorunlu
emeklilik gibi haksızlıklar giderilmeli, belediye şirketlerinde
çalışan tüm işçi kardeşlerimiz ayrımsız norm kadrolarını
almalıdırlar.
BAŞKAN Sayın
Öztürk
25.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürkün,
Kırıkkale İl Özel İdaresinin yarattığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Kırıkkale
Valiliği İl Özel İdaresinin üretmekte olduğu kilit parke
taşına ihtiyacı olan köylülerimize son zamanlarda
Taşı verelim, döşemesini imece usulü siz yaptırın.
şeklinde bir yaklaşımına tanık olmaktayız.
İl Özel İdaresi Kanunu'na göre görevleri arasında olmasına
rağmen İl Özel İdaresinin köylülerimize göstermiş
olduğu bu yaklaşımdan dolayı köylerimiz mağdur
olmuştur. Ödenek yetersiz geliyorsa İçişleri ve Çevre,
Şehircilik Bakanlıklarının bu konuda ödenek
çıkarmasını Kırıkkale'mizin köylüleri adına talep
etmekteyiz.
Diğer taraftan, İl
Özel İdaresinin köylerimize yeteri kadar çöp konteyneri göndermesini,
belediyelerimizin de köylerdeki çöpleri nakil merkezlerine
ulaştırabilmeleri için ödenek çıkarmasını istiyoruz.
Kırıkkale İl Genel Sekreterliğinin ödenek yetersizliği
konusunda bir sıkıntısı varsa yine AK PARTİ
Milletvekili Sayın Ramazan Can Bey'le birlikte bu ödeneğin çıkarılması
hususunda gerekli katkıyı sunacağımızı da tüm
Kırıkkaleli köylülerimizin bilmesini istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel
26.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, bakanların soru
önergelerine verdikleri cevaplara ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İçişleri
Bakanına bir soru önergesi verdim. Ordu Büyükşehir Belediyesinin,
Perşembe ilçesinde aktif karbon üretim tesisinin temelini
attığını ancak ihalesini daha sonra
yaptığını
Bana gelen cevapta bu konunun kendisini
ilgilendirmediğini söylüyor yani bir büyükşehir belediyesinin
yaptığı usulsüzlükle ilgili İçişleri Bakanı
kendisini sorumsuz sayıyor.
Yine, iptal edilen KPSS'yle
ilgili Millî Eğitim Bakanına verdiğimiz soru önergesine verilen
bir paragraflık cevapta Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla soruşturma başlatılmış, devam
etmektedir. deniliyor. Ya, biz size detay soruyoruz, bir gazete
sayfasında bile bundan çok daha fazla detay var. Aslında, verilen bu
cevapta Cumhurbaşkanına güzelleme yapayım derken sorunun
kaynağını ifade etmişler.
Soru önergelerine
bakanların verdiği bu tür cevaplar bir milletvekiline
saygısızlıktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerine söz talepleri varsa söz vereceğim.
Buyurun Sayın Usta.
27.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, RTÜK üyeliğine,
Amasrada yaşanan maden faciasına ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının açıkladığı destek paketine
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilindiği üzere bu Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu üyeliği seçimiyle ilgili husus devam ediyor, daha doğrusu
seçim yapılamıyor, Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda bir
türlü harekete geçmiyor. Şöyle, şimdi meseleyi tekrar bir baştan
alalım çünkü kritik tarihler var burada Değerli Başkan.
Şimdi, 1 Temmuz
itibarıyla, AK PARTİ'nin bir RTÜK üyesi daha öncesinden
ayrılıyor fakat 1 Temmuz itibarıyla RTÜK üyeliği
boşalıyor. Kanuna baktığımızda, kanun diyor ki:
Boşalma tarihinde eğer Meclis açıksa bir ay içerisinde seçim
yapılır, bu işlem sonuçlandırılır. Normal
şartlarda, 1 Ağustos'a kadar bu seçimin yapılması
lazım ve bu esnada da bunun önemli bir kısmında da bu seçim
yapılmış olsaydı bu RTÜK üyeliği İYİ Partiye
geçecekti. Arkadaşlarımızın bildiği gibi, yani RTÜK
üyeliklerinde siyasi partilere kontenjan verilmiş, Meclis
aritmetiğine göre burada üyelikler belirleniyor. Şimdi, Meclis
harekete geçmiyor; 1 Ağustos geçiyor, 1 Ekim geliyor, 1 Ekim geçiyor,
ondan sonra hâlâ İYİ Partiye verilmesi gerekiyor İYİ
Partinin hakkı olarak, aritmetik onu emrediyor; 11 Ekim tarihinde Adalet
ve Kalkınma Partisi bir transfer yapıyor ve o transfer
sonrasında bu üyelik -çünkü bunlar küçük rakamlarla, böyle dijitsel
şeylerle olduğu için- Adalet ve Kalkınma Partisine geçiyor,
geçer geçmez hemen hem RTÜK harekete geçiyor, yazı yazıyor hem de
Meclis Başkanlığı harekete geçiyor, isim isteme talebinde
bulunuyor fakat daha sonra Sayın Eşref Fakıbaba'nın Adalet
ve Kalkınma Partisinden istifa etmesi nedeniyle, bu üyelik tekrar bize
geçiyor. Yani aradan geçen dört ay içerisinde, yaklaşık üç buçuk ay
bu üyelik hakkı İYİ Partinin oluyor fakat buralarda, buna
ilişkin herhangi bir işlemin bugüne kadar
yapılmadığını görüyoruz. Ne var? Arada böyle kısa
zaman dilimleri var, anlık dilimler var; oraları dikkate alarak,
ondan sonra bir işlem yaparak, o araları, o anlık vakitleri
dikkate alarak bir işlem yapmaya çalışan bir Meclis
Başkanlığı iradesi oluşuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Tabii,
bunun hukuki olmadığını, biz buna karşı
direneceğimizi ifade edince de şimdi iş geldi bu noktaya kadar.
Şimdi, yeni gelişme
şu: Bugün sabahleyin Başkanlık Divanında Sayın Meclis
Başkanı bu konuyu Divana getiriyor ve Divandan nasıl
olduğunu anlamadığımız bir şekilde 1 Temmuz
itibarıyla olan aritmetik dikkate alınır. diye bir karar
çıkartıyorlar; bu zaten hukuki değil, biz buna ilişkin
muhalefet şerhimizi yazacağız, buna itiraz edeceğiz,
Başkanlık Divanının böyle bir yetkisi de yok zaten. Bir de
Sayın Mustafa Şentopa şunu sormak lazım: Yani, siz bu
süreci başlatmazken Divanda konuştunuz mu bunu veya süreci
başlattığınız bir an oldu, isim istediniz, o zaman
Divanda konuştunuz mu? Konuşmadınız. Yani işine
geldiği zaman buna kendisi irade kullanıyor ama işine gelmediği
zaman bunu Divana getiriyor. Divanda da zaten karar çıkartma yetkileri var
yani zaten orada bir aritmetik olarak sıkıntıları yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) -
Dolayısıyla şimdi, 1 Temmuzun da hangi vaktini
alacaksınız; 1 Temmuzun Sabahında İYİ Parti Grubunda
bu üyelik ama öğleden sonra efendim bir CHP milletvekilinin CHPden
bağımsıza geçmesi nedeniyle AK PARTİye geçiyor. Yani
şimdi, Sayın Başkan, bunu kabul etmek mümkün değil, ya, bu
ciddi bir hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğu hiçbir şekilde kabul etme
imkânımız yoktur, böyle hukuku eğmek bükmek yani
yakışmıyor. Şu Meclisin saygınlığına
yakışmıyor, biz bu Meclise Gazi Meclis diyoruz, Gazi Meclisin
saygınlığına da yakışmıyor, bu Meclisin
Başkanlık Divanına da veya Sayın Başkanına da
yakışmıyor. Dolayısıyla bu hak gasbından
vazgeçmelerini tavsiye ediyoruz; ayıptır yapılan şey,
siyasi nezaketsizliktir ve şunun da bilinmesi gerekir ki: Biz, bu iş
düzelinceye kadar, İYİ Partinin hakkı olan RTÜK üyeliği
İYİ Partiye teslim edilinceye kadar İç Tüzükten kaynaklanan
bütün haklarımızı kullanacağız, bunun da çok net bir
şekilde bilinmesi istiyoruz. Dolayısıyla hukuken artık çok
açık bir şekilde İYİ Partinin hakkı olan bir şeyi
hukuku eğerek bükerek bir yere varmaya çalışmanın da
yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekrar şunu söylüyorum,
1 Temmuzun önemi şu: 1 Temmuz itibarıyla burası
boşalıyor ve 1 Temmuz itibarıyla boşaldığı
için işlem yapmanın vaktidir, başlangıç vaktidir 1 Temmuz,
yoksa 1 Temmuz aritmetiği esas alınır diye hiçbir şey yok.
Kanun diyor ki: Seçim yapılırken hâlihazırdaki vakit esas
alınır diyor. Yani 1 Temmuzun sabahını esas alsanız
İYİ Partide, 16 Temmuzdan ta 11 Ekime kadar olan vakti esas
alsanız efendim, bu İYİ Partide. 1 Ekimde Meclis
açılmış yani 1 Ekimde Meclis açıldığında bu
işlem niye yapılmıyor? Yapılmış olsa
İYİ Partide veya işte 5 Ekimde veya 6 Ekimde Anayasa Mahkemesi
üyeliği seçimleri yapılıyor; acil olmayan Anayasa Mahkemesi
üyelik seçimini yapıyorsunuz da niye üç ay gecikmiş RTÜK üyeliği
seçimi yapılmıyor? O zaman seçim yapılsa yine İYİ Partide.
Arada bir transfer, transferle işlem başlatılıyor fakat
oyun bozuluyor, Sayın Fakıbabanın AK PARTİden
istifasıyla tekrar İYİ Partiye geçiyor
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Şimdi, İYİ Partiye verilmesi gerekirken bu verilmeyip bu sefer
Başkanlık Divanına top atılıyor. Bunların
hiçbirisini kabul etmek mümkün değildir, bu konuyu biz gündemde tutmaya
devam edeceğiz. Dediğim gibi burada bu iş düzelinceye kadar
İç Tüzükten kaynaklanan bütün haklarımızı
kullanacağımızı da arkadaşlarımızın
bilmesi lazım. Yoksa biz İYİ Parti olarak yani Mecliste hep
olumlu bir tavır takınmaya çalışıyoruz, işler
hızlansın diye uğraşıyoruz, güzel yapılan
işlere, elbette yanlışın her zaman
karşısında duruyoruz ama bunun düzeltilmesi lazım, bu
düzeltilmediği sürece herhangi bir şekilde biz İç Tüzükten
kaynaklanan bütün haklarımızı kullanırız.
Bir iki küçük gündem maddem
daha var Sayın Başkanım müsaade ederseniz.
Şimdi, Amasrada 41
madencimiz biliyorsunuz hayatını kaybetti, biz bunu bir facia olarak
-bir kaza falan değil- nitelendirmiştik. Şimdi 41 aile
babasız, evlatsız, eşsiz kaldı. Yaşanan ihmaller ve
denetim eksikliği yüzünden 41 ocak söndü fakat aradan geçen on iki günde
Amasra maden patlamasında bir kişi dahi gözaltına
alınmadı, bir kişi tedbiren bile olsa tutuklanmadı, görevden
el çektirme ya da uzaklaştırma yapılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Adında Adalet olan
iktidar partisi adaleti patlayan maden ocağı enkazının
altında bıraktı, hak arayan aileler mağdur olarak
kaldı, delillerin karartılmasına imkân sağlandı.
Sanmayın ki bu dosya böylece kapanacak, artık İYİ Parti
var. İYİ Parti olarak aziz milletimize ve gözü yaşlı
ailelere sözümüz olsun, adalet tesis edilene kadar hem hukuki hem de siyasi
olarak konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Son konu olarak da Sayın
Başkanım, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı eşi
yaşamını yitirmiş olan kadınlara en az 3 çocuklu olmak
şartıyla destek paketi açıkladı, gayet güzel yani destek
paketini açıklaması fakat eşi vefat etmiş, 1 çocuğu
olan, 2 çocuğu olan kadınlar devlet yardımından
yararlanamayacaklar. İktidarın kutuplaştırıp
ayrıştırmadığı bir tek çocuk sayısına
göre anneler kalmıştı, o da oldu. Sosyal devlet
anlayışında bakılması gereken tek husus, ihtiyaç
sahibi olmaktır. Kişinin ya da hanenin kime oy verdiği ya da
çocuk sayısına bakılmaksızın devletin şefkatli
elleri ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza uzanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun)
İki bin yıllık Türk devlet geleneğimiz tarih boyunca böyle
işlemiştir. Saraya çıktığınızdan beri
unutmuş olabilirsiniz ama hatırlatmak isterim ki çocuk sayısına
göre yardım alamayacak kişiler geçim sıkıntısı
çeken, kendisinin ve çocuklarının karnını doyurmaktan
başka bir gayesi olmayan insanlardır. İYİ Parti olarak
insan hak ve hürriyetlerine yakışmayan bu ayrımı kabul
etmiyor Bakanlığın bu konuda vicdana ve sosyal devlet
anlayışına uygun bir şekilde gerekli düzenlemeler
yapmasını talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Profesör Doktor
İsmail Cerrahoğlu ile Halit Kıvançın vefatlarına,
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun vefatının
seneidevriyesine ve Yunanistanın Rodos Adasındaki Murat Reis
Külliyesiyle ilgili aldığı karara ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sakaryamızın yetiştirmiş
olduğu çok değerli ilim adamlarından ilahiyatçı, müfessir
Profesör Doktor İsmail Cerrahoğlu büyüğümüz yazmış
olduğu eserlerle, İlahiyat Akademisinde verdiği derslerle
ülkemize ve ilahiyatımıza çok büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Vefat haberini teessürle öğrendiğimiz merhum hocamıza Allahtan
rahmet diliyor, bugüne kadar yetiştirmiş olduğu talebeler ve
ilim dünyasına katkıları dolayısıyla kendisine
şükranlarımızı, minnet duygularımızı ifade
ederken yakınlarına ve ilahiyat camiasına
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dün
akşam saatlerinde vefat eden Türk radyo ve gazetecilik hayatının
duayen isimlerinden gazeteci, yazar ve aynı zamanda hukukçu
kimliğiyle tanıdığımız Halit Kıvanç Beye
Allahtan rahmet, ailesine ve basın camiasına
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan,
Türkiye'nin belki gelmiş geçmiş en başarılı
Sağlık Bakanlarından biri olarak kabul ettiğimiz, 57nci
Hükûmet dönemi Sağlık Bakanımız, 21inci ve 23üncü Dönem
Milliyetçi Hareket Partisi Kırıkkale Milletvekilimiz Osman
Durmuşu vefatının seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz;
ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Batı Trakya Türklüğünün Lozan
Barış Anlaşmasından kaynaklanan ve mütekabiliyet
esasına dayanan haklarına hukuksuz bir şekilde ipotek koyan
Yunanistan her fırsatta Batı Trakya Türklüğünün dinî
özgürlüklerine ve dinî kurumlarına haksız ve hukuka aykırı
müdahalelerde bulunmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Geçmişte Yunanistan tarafından adında sırf
Türk kelimesi geçiyor diye dernekler, vakıflar
kapatılmış, AİHM tarafından verilen dernek kurma
özgürlüğünün ihlal edildiğine dair kararlara rağmen bu kararlar
uygulanmayarak hak ihlalleri devam etmiştir. Yine daha önce, Yunanistanda
bulunan Türk mezarlıkları yıkılarak üzerlerine futbol
sahası yapılması girişiminde dahi bulunulmuştur. Son
olarak, Rodosta bulunan, içerisinde cami, tekke ve şehitlik bulunan Murat
Reis Külliyesinin müzik fakültesine dönüştürülme kararının
alındığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Yunanistan bu kararla müfrit Türk düşmanlığının
yanında tarih ve kültür varlıklarına yönelik
Vandallığını bir defa daha göstermiştir. Bugün gelinen
durumda, Batıda Rusyaya yaptırım uygulayacağız.
derken Çaykovskiyi ve Dostoyevskiyi yasaklayan anlayış neyse
Yunanistanda da tarih ve kültür varlıklarına yönelik olarak
gösterilen bu Vandallık aynı düşüncenin ve aynı
anlayışın devamıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bu noktada, Yunan makamlarını
kınadığımızı ifade ederken alınmış
olan bu yanlış karardan acilen dönülmesi gerektiğini ifade
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Oluç
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Halit
Kıvançın vefatına, TTB Başkanı Profesör Doktor
Şebnem Korur Fincancının gözaltına alınmasına ve
bununla ilgili TRTnin yapmış olduğu habere ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Halit
Kıvançı kaybettik. Gençliğimizin, hatta çocukluğumuzun
önce radyolardaki, daha sonra televizyonlardaki çok özgün bir sesiydi,
sunuculuğun büyük duayeni ve ustasıydı,
röportajlarının verdiği tat gerçekten unutulmazdı.
Televizyon yokken radyoda maç anlatırdı, biz dinlerken kendimizi
âdeta tribünde hissederdik, o kadar canlı ve güzel anlatırdı.
Anılarımızda yaşayacak Halit Kıvanç. Ailesine ve
sevenlerine başsağlığı diliyoruz, kendisine Allahtan
rahmet diliyoruz. Halit Kıvançı unutmayacağız.
Sayın milletvekilleri,
Profesör Doktor Şebnem Korur Fincancı gözaltına
alındı, tamamen hukuksuz bir şekilde gözaltına
alındı. Üstelik, savcılıkla konuşulmuş, gelip
savcılığa ifade vereceği söylenmiş,
anlaşılmış buna rağmen İstanbul'da evinden
hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı. Kim Şebnem
Korur Fincancı? Şebnem Korur Fincancı bir hekim, sadece
Türkiye'de değil, bütün dünyada tanınan bir hekim, aynı zamanda
adli tıp uzmanı, Adli Tıpta uzun yıllar çalışmış,
Adli Tıp Uzmanları Derneğinin
Başkanlığını yapmış; aynı zamanda,
insan hakları savunucusu, Türkiye İnsan Hakları
Vakfının kurucularından ve yöneticilerinden. Şebnem Korur
Fincancı; yaşamı boyunca yaşatmanın ve hakikatin
yanında yer almış bir bilim insanından bahsediyoruz,
ayrıca, dedim ya, sadece Türkiye'de değil dünyada da
tanınmış bir uzmandan söz ediyoruz. Gerek bilimsel gerçeklere
gerekse ihlallere, insan hakları ihlallerine yönelik bir iddia söz konusu
olduğunda bunun tarafsız, bağımsız ve etkin bir
şekilde araştırılmasını önermek bir insan
hakları savunucusu olan kişinin ve gerçek bilim insanının
yapması gerekendir zaten.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İşte, Şebnem Korur Fincancı bunu
yapmıştır esas itibarıyla, bilim insanı misyonuna uygun
olarak iddiaların etkin ve tarafsız bir şekilde
araştırılmasını istemiştir. Şebnem Hoca, her
bir Türkiye vatandaşının sahip olduğu gibi anayasal haklara
sahiptir -her ne kadar bu iktidar Anayasayı altüst etmiş olsa da-
ifade özgürlüğü, bilgiyi arama, elde etme özgürlüğü kapsamında
yaptığı açıklamaya dayanarak linç edilmesi ve
gözaltına alınması kesinlikle kabul edilebilir bir durum
değildir; kınıyoruz ve derhâl serbest bırakılmasını
istiyoruz.
Gözaltına
alınırken yaşanmış olan -yani kusura bakmayın bu
kelimeyi kullandığım için ama- büyük bir rezalet de var ortada.
Bu rezaletin aslında müsebbibi olan kim, biliyor musunuz? Bu rezaletin
müsebbibi, bizim vergilerimizle yayıncılık yapan TRT.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ne diyor TRT sabah yaptığı haberde? Efendim,
Şebnem Korur Fincancının evinde Kalaşnikof mermileri,
silah bulunmuş ve örgütsel doküman ele geçirilmiş. Dehşet verici
değil mi? Böyle bir şey diyor, haber yapmış bunu. Tabii,
hemen yandaş basın bu habere sarılmış.
Şimdi, bakın,
açıklamak lazım bu durumu. Avukatı bir açıklama yaptı,
durum şu: Şebnem Korur Fincancının babası ve dedesi
asker, ailede kuşaklar boyu askerler olmuş, bu nedenle de babasının
da dedesinin de ruhsatlı silahı var. diyor avukatı. Somut
olaydaki mermiler yani Kalaşnikof mermisi diye iddia edilen mermiler,
babasının kullanma ve bulundurma ruhsatına sahip olduğu bir
tüfeğe ait. 2008de, babasının vefatından sonra tüfeği
ve bulabildiği mermileri evine en yakın karakola giderek teslim
ediyor on dört yıl evvel, teslim tutanağı da var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evinde kalmış olan mermiler gözden
kaçmış, bir kenarda duruyor, on dört yıl geçmiş aradan,
hatırlamıyor bile. Bunu Kalaşnikof mermileri diye o TRT
yayın yapıyor bunun üzerine.
Şimdi, ikincisi, bu
örgütsel doküman. Ya, utanma filan da yok ama bunu
Yani kusura bakmayın,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna da bir şey söylemek istiyorum.
Baktık yayında Nedir bu örgütsel doküman? diye. Ne, biliyor
musunuz? Bejan Maturun -Adalet ve Kalkınma Partisinin geçmiş
yıllarda çok sevdiği, okuduğu, yanından hiç ayırmadığı
bir kişiden bahsediyoruz- yazdığı bir kitap örgütsel
doküman diye bulunmuş. Ben size bir şey hatırlatmak istiyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisinin Millî Eğitim Bakanı Sayın
Avcı bu konuda bir özür dilemişti. Özür ne biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim, son bu bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şöyle demişti Avcı, yıllar önce: Bir
okulumuzda öğrencilere Dağın Ardına Bakmak
kitabını öğretmenlerimiz tavsiye etmiş, sadece kitabın
kapağına bakarak sakıncalı bir kitap olduğu izlenimine
kapılmışlar ve öğrencilere verdikleri kitapları
toplamışlar. Bu doğru bir davranış değildir, o
zaman ben kendisiyle konuştuğumda da bu düşüncelerimi kendisine ilettim
-Bejan Maturdan bahsediyor- ama kitap fuarı vesilesiyle bir kere daha
Millî Eğitim Bakanlığındaki bu uygulama nedeniyle
kendisinden özür diliyoruz, yanlışlık yapılmış.
İşte bu kitap, Bejan Maturun bu kitabı Şebnem Korur
Fincancının evinde bulunmuş.
Şimdi bunu, bu
kadarını niye söyledim? Geçenlerde dezenformasyon yasası
çıkardınız ya muhalefeti susturmak için, esas
çıkarılması gereken yasa ne biliyor musunuz? Basın
ahlakı yasası. Bu basın ahlakı yasasını TRTye ve
yandaş basına çıkarmak lazım çünkü basındaki
ahlaksızlık aldı yürüdü ve bizim vergilerimizle yapıyor TRT
bunu; kabul edilebilir bir şey değil, bunu da bir kez daha
söylemiş olayım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun efendim.
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Halit Kıvançın
vefatına ve cumhuriyetin 100üncü yılının bütçesinin Plan
ve Bütçe Komisyonunda görüşmelerine başlandığına
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiyede yaşayan bizim
yaşlarımızdaki insanların çok sevgiyle saygıyla
andığı, herkes tarafından da takdir gören Sayın Halit
Kıvanç Hakkın rahmetine kavuşmuştur, yakınlarına
başsağlığı diliyorum; kendisine de Allah rahmet
eylesin.
Değerli
arkadaşlarım, bugün, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe
görüşmeleri başladı. 2023 yılı, cumhuriyetimizin
100üncü yılının bütçe görüşmelerini yapıyoruz.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılına, borç faizine yatırımdan
fazla kaynak ayırarak giriyoruz. 2023 yılında Türkiye
Cumhuriyeti, borcumuzun sadece faizi için 565 milyar lira para ödüyor;
yatırım için borç faizinin neredeyse yarısı kadar, 351
milyar lira kaynak ayırabiliyor. Bu veri, AKP'nin cumhuriyetimizi,
ülkemizi nereye götürdüğünün ve nereye götüreceğinin kesin
kanıtıdır. Borç faizine yatırımın 2 katı
kaynak ayıran bir iktidar kalkınma, istihdam, refah yaratamaz;
Türkiye'yi en fazla üniversiteli işsizin bulunduğu ülke olmaktan
çıkartamaz; asgari ücreti açlık sınırı üzerine mümkün
değil taşıyamaz; eğitime nitelik de katamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nde
bugün 3 milyon çocuk karnı doymadığı için büyüyemiyor, boyu
uzamıyor; içiniz yanmıyor mu? Bu bereketli topraklarda
evlatlarımız açlık çekiyor; AKP bu sorunu çözebilir mi?
İktidarınızın,
2023 bütçesinden, tarımsal desteğe ayırdığı pay
54 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çiftçi, bir yılda, katlanan mazot, gübre, tohum fiyatları
altında ezilirken tarımsal destekteki bir yıllık
artış sadece 8 milyar lira. Peki, kur korumalı mevduat sahibi
-tekrar burada gündemimize gelecek- bir avuç milyoner için yapılan ödeme
ne kadar? 194 milyar lira; çiftçiye öngörülen desteğin yaklaşık
4 katı. AKPnin ekonomik düzeninde üreten, banka hacziyle uğraşır;
parası olan bir avuç milyoner yan gelir, o bankalarda parasını
büyütür. Bu nedenle tarihimizin en büyük işsizliğini, en büyük hayat
pahalılığını yaşıyoruz; üretemiyoruz,
istihdam ve kalkınma maalesef yaratamıyoruz. AKPnin bizi
getirdiği ve götürebileceği ekonomik ufuk da işte tam da budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Nebatinin açık ettiği, Döndürüyoruz. diye övündüğü bu
çarkı kırmak zorundayız. Meclisimizin, milletimizin yeni bir
ufuk yaratacak gücü muhakkak vardır. Gelecek yıl, cumhuriyetimizin
100üncü yılında bu ufku birlikte oluşturacağız.
Cumhurbaşkanlığının Meclise sunduğu bu bütçede
çiftçiler, emekçiler, gençler, işsizler, yoksullar yok; bu bütçe de bir
avuç faiz bütçesidir ve bu bütçe, faiz vurgunu vuranların bütçesidir. Biz
gelecek yıl yatırım ve kalkınma bütçesini ortaya
koyacağız; hep birlikte, gençlerimizle, çocuklarımızla daha
iyi bir ülke yaratabilmek için.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın
Akbaşoğlu
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Halit Kıvanç ile Profesör Doktor İsmail Cerrahoğlunun
vefatlarına, cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut, iş yeri ve
arsa projesine, 2023 yılı bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmelerine
başlandığına, Bartında gerçekleşen maden
kazasına, RTÜK üyeliğine ve AK PARTİ ve Cumhur
İttifakının 21inci yüzyılı Türkiye asrı
yapacaklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
gerçekten, medyamızın duayenlerinden ve Türkçemizi çok güzel
konuşan, çok değerli üstatlarından Halit Kıvanç Beyin
vefatı nedeniyle kendisine Allahtan rahmet, yakınlarına
sabrıcemil niyaz ediyorum.
Aynı şeklide,
kendisini İslami ilimlere vakfetmiş bulunan Profesör Doktor
İsmail Cerrahoğlu Hocamıza da Rabbimden rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, dün itibarıyla cumhuriyet tarihimizin en büyük sosyal konut,
iş yeri ve arsa projesinin temelinin atılmasına şahit
olduk. Toplamda 500 bin sosyal konutun milletimize
kazandırılmasını amaçlayan bu projenin ilk etabında
250 bin konutun iki yıl içerisinde tamamlanarak milletimize anahtar
tesliminin yapılması -inşallah- düşünülmekte ve bu manada
beş ay içerisinde de bütün kuralar çekilmek suretiyle 8 milyona yakın
vatandaşımızın talebinin bu şekilde
karşılanması planlanmakta. Bu büyük projenin milletimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bugün Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay Beyin
sunumlarıyla 2023 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye
başlandı. Evet, AK PARTİ olarak 21inci bütçemizi yüce Meclise
getiriyoruz. Bu, gerçekten büyük bir başarıdır. Bu bütçe
milletimizin bütçesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Aksaray) Faiz
bütçesi.
ERHAN USTA (Samsun)
Yandaş bütçesi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu bütçe, çiftçimizden işçimize,
memurumuzdan emeklimize, esnafımızdan sanayicimize üretim,
yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazlaya dayalı büyüme
modelinin yansıması olarak karşımıza
çıkıyor. Aynı şekilde, 2002 yılında bütçenin
yüzde 43,2si faize harcanırken 2021 yıl sonu itibarıyla bu
oranı yüzde 11,3e düşürme başarısını gösterdik.
Benzer şekilde, 2002 yılında toplanan 100 liralık vergi
gelirinin 85,7 lirası faiz ödemelerine gidiyorken 2021 yılı
itibarıyla sadece 15,5 lirasının faiz ödemelerine gitmesini
sağladık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Dolayısıyla, faizin
aşağı çekildiği, yatırım ve üretimin
arttırıldığı toplam bütçe büyüklüğüyle 4,5
trilyona yaklaşan bu bütçemiz de inşallah, toplum kesimlerinin
tümünün alım gücünü arttırmak, refahını artırmak,
büyük ve güçlü Türkiye'nin emin adımlarla yoluna devam etmesini
sağlamak noktasında Genel Kurulda hep beraber onaylamamızın
şimdiden nice hayırlara vesile olmasını, nice bereketlere
vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.
Çok değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz Bartın'da gerçekleşen maden
kazasıyla ilgili yasama, yürütme ve yargı organlarının
devreye girmek suretiyle kendi üzerine düşeni hakkıyla ifa
ettiğine hep beraber şahidiz. Dün Meclis araştırması
komisyonumuzun kurulmasıyla ilgili burada oylamalar yapıldı ve
Meclis araştırması komisyonumuz görevine başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu konuyla ilgili Bartın
Başsavcılığı tarafından 6 savcıyla beraber
yürütülen adli soruşturma aşamasında bilirkişi heyeti
oluşturuldu ve 7 kişilik uzman bilirkişi heyeti, bu konuda her
türlü bilgi, belge savcılık tarafından toplanmak suretiyle
ilgili araştırmaları yapmakta. Bu raporun sonucuna göre de
gerekli adli süreçlerin nihayetlenmekte olacağından hiç kimsenin
şüphesi olmasın. Bu konuda da hem siyasi irade olarak, yürütme olarak
hem de yasama iradesi olarak da kim sorumluysa o sorumlularla ilgili
gereğinin yapılacağından da hiç kimsenin tereddüdünün
olmamasının lazım geldiğini kamuoyuna tekrar ifade etmek
isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ayrıca, RTÜK seçimleriyle ilgili
de ilgili mevzuat neyi gerektiriyorsa onun yapılacağından da hiç
kimsenin şüphesinin olmamasının lazım geldiğini ifade
ediyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Keşke yapılsa.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şunu bütün milletimize gönül
rahatlığıyla ifade ediyorum: Yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatıdır.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Yandık o zaman, yandık.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Cumhuriyet tarihimizde, seksen
yıllık Cumhuriyet Döneminde yapılanların fevkinde, 5
misli, 10 misli yatırım, hizmet ve eserleri milletimize
kazandırdık.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sat sat bitiremediniz mi?
ERHAN USTA (Samsun)
Hukuksuzluğa devam edeceğiz. diyorsunuz yani.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İstiklali tam, tam
bağımsız Türkiye hedefini gerçekleştiren lider Recep Tayyip
Erdoğandır ve bu, tarihin altın sayfasına
yazılmıştır. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bugüne kadar nasıl Türkiyenin bütün
demokratik ve ekonomik sorunlarını AK PARTİ olarak biz çözdüysek
bundan sonra da bütün meselelerini Allahın izniyle yine biz
çözeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Türkiye yandı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) AK PARTİ ve Cumhur
İttifakı olarak 2023 seçimleriyle yani yüzyılın
seçimleriyle Türkiye yüzyılını büyük ve güçlü Türkiye olarak
emin adımlarla hedeflerine ulaştıracağız, gençlerimize
2053 ve 2071 vizyonumuzu emanet edeceğiz ve Allahın izniyle hep
beraber 21inci yüzyılı Türkiye asrı yapacağız diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
Bartının Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden
Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer
Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan
Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bartının Amasra İlçesinde Meydana Gelen Maden
Kazasının Tüm Yönleriyle Araştırılarak Benzer
Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/2088)
26/10/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz; Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 25/10/2022 Salı günü saat
19.00'da toplanmış ve kullanılan 13 adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca Başkan,
Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Şenel
Yediyıldız
Ordu
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan : Taner Yıldız Kayseri Milletvekili (13) oy
Başkan
Vekili : Muhammet Balta Trabzon Milletvekili (13) oy
Sözcü : Polat Türkmen Zonguldak Milletvekili (13) oy
Kâtip : Lütfi Kaşıkçı Hatay Milletvekili (13) oy
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, İçişleri Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu üyeliklerinden; Konya Milletvekili Abdullah
Ağralının, Çevre Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazılarının 25/10/2022 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/187)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan
Taşdemirin İçişleri Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu üyeliklerinden; Konya Milletvekili Abdullah
Ağralının Çevre Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazı 25 Ekim 2022 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 92nci maddesine göre verilen (3/2083) esas numaralı
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlıyoruz.
Tezkereyi okutuyorum:
A) Tezkereler (Devam)
2.- Cumhurbaşkanlığının, Birleşmiş
Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde icra ettiği harekât ve
misyonlar kapsamında hudut, şümul, miktar ve zamanı
Cumhurbaşkanınca takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi ve
Cumhurbaşkanınca verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde
bu kuvvetlerin kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
olarak 19/10/2021 tarihli ve 1309 sayılı Kararıyla
uzatılan izin süresinin Anayasanın 92nci maddesi uyarınca
31/10/2022 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin
tezkeresi (3/2083)
18 Ekim 2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Birleşmiş Milletler
(BM) Güvenlik Konseyinin 25/4/2013 tarihli ve 2100 (2013) sayılı
Kararıyla Mali'de BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA)
ve 10/4/2014 tarihli ve 2149 (2014) sayılı Kararıyla Orta Afrika
Cumhuriyeti'nde BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSCA)
kurulmuştur.
BM Güvenlik Konseyinin
29/6/2022 tarihli ve 2640 (2022) sayılı Kararı uyarınca
MINUSMA'nın görev yönergesinde Mali'de Barış ve Uzlaşı
Anlaşmasının uygulanmasının desteklenmesi birinci
stratejik öncelik olarak belirlenmiş ve Mali'de istikrarın
sağlanması, siyasi geçiş sürecinin desteklenmesi, devlet
otoritesinin tesis edilmesine katkı sağlanması, silahlı
grupların silahsızlanmasının, terhis ve topluma yeniden
kazandırılmasının desteklenmesi, ulusal siyasi diyalog
sürecine destek sağlanması, Mali'nin güvenliğinin yeniden
inşasına yönelik uluslararası katkıların uyumlu
olmasının temini, BM personeli ve sivillerin korunması, insan
haklarının güvence altına alınması ve teşviki,
insani yardım faaliyetlerine destek verilmesi, istikrarın
sağlanması sürecinde kadınların her alanda ve düzeyde
katılımının temini, silahsızlanma, yeniden entegrasyon
ve güvenlik reformu bağlamında çocukların korunması ve
çocuklara karşı suistimal ve hak ihlallerinin önlenmesi söz konusu
Misyonun temel görevleri arasında tanımlanmıştır.
BM Güvenlik Konseyinin
12/11/2021 tarihli ve 2605 (2021) sayılı Kararı uyarınca
MINUSCA'nın görev yönergesinde; Misyonun imkânları ölçüsünde ve
konuşlandığı bölgelerde sivillerin korunması, sivil
halka yönelik tehditlerin tespit edilmesi ve kaydedilmesi, silahlı
çatışmalardan etkilenen kadınlar ve çocuklar için özel
yardım ve koruma imkânlarının sağlanması, ateşkesin
ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Barış ve Uzlaşı Siyasi
Anlaşmasının uygulanmasına ve gözetimine destek verilmesi,
ülkedeki geçiş sürecinde siyasal hayatın işleyişine ve
devlet otoritesinin tesis edilmesine katkı sağlanması, ülkenin
toprak bütünlüğünün korunması, insani yardımların
ulaştırılmasının
kolaylaştırılması, BM personelinin korunması, insan
haklarının korunması ve teşviki, silahsızlandırma
ve ülkeye geri dönüşlere destek verilmesi ile Orta Afrika Cumhuriyeti'nde
güvenliğin yeniden tesisi için reform çalışmalarının
desteklenmesi gibi hususlar yer almaktadır.
MINUSMA ve MINUSCA'nın
görev süreleri BM Güvenlik Konseyi tarafından belirli sürelerle
uzatılmaktadır. Bu kapsamda, MINUSMA'nın görev süresi BM
Güvenlik Konseyinin 2640 (2022) sayılı Kararıyla 30/6/2023
tarihine kadar, MINUSCA'nın görev süresi ise BM Güvenlik Konseyinin 2605
(2021) sayılı Kararıyla 15/11/2022 tarihine kadar
uzatılmıştır.
BM tarafından ülkelere,
söz konusu Misyonlara katılım davetinde bulunulmuştur.
Ayrıca BM 70'inci Genel Kurulu görüşmeleri sırasında
düzenlenen Barışı Koruma Zirvesinde bahse konu BM
Misyonları için ülkemizden katkı sağlanması talebinde
bulunulmuştur.
Afrika'da bölgesel istikrar
ve barış için tehdit oluşturan insani ve siyasi krizlerin
çözümüne ülkemizce askeri katkıda bulunulmasının bölgede ve
genel olarak Afrika kıtasında izlemekte olduğumuz faal
dış politikamızın doğal bir uzantısını
oluşturacağı değerlendirilmiş ve 2/8/2016 tarihinden
itibaren bu katkımızın sağlanması için
Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararlarıyla gerekli izinler verilmiştir.
Bu yaklaşımdan
hareketle; hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca
takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, BM'nin Mali ve
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği harekât ve misyonlar
kapsamında yurt dışına gönderilmesi ve
Cumhurbaşkanınca verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde
bu kuvvetlerin kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
olarak 19/10/2021 tarihli ve 1309 sayılı Kararı ile uzatılan
iznin süresinin 31/10/2022 tarihinden itibaren bir yıl
uzatılması hususunda gereğini Anayasa'nın 92'nci maddesi
uyarınca bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Şimdi
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde İç Tüzükün 72nci
maddesine göre görüşme açacağım.
Gruplara ve şahsı
adına 2 üyeye söz vereceğim.
Konuşma süreleri gruplar
için yirmişer dakika, şahıslar için onar dakikadır.
Tezkere üzerinde söz alan sayın
milletvekillerinin isimlerini okutuyorum:
İYİ Parti Grubu
adına Aydın Adnan Sezgin, Aydın; Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına İsmail Özdemir, Kayseri; Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Tulay Hatımoğulları Oruç, Adana;
Cumhuriyet Halk Partisi adına Utku Çakırözer, Eskişehir; Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ahmet Berat Çonkar, İstanbul;
şahsı adına Emine Yavuz Gözgeç, Bursa.
BAŞKAN Şimdi
İYİ Parti Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kısaca MINUSMA ve MINUSCA olarak
adlandırılan, Malide ve Orta Afrika Cumhuriyetindeki Birleşmiş
Milletler misyonları kapsamında görev yapmakta olan Türk Silahlı
Kuvvetleri personelinin görev süresinin uzatılmasına ilişkin
tezkereye İYİ Parti olarak evet diyoruz.
Afrika, dünyada silahlı
çatışmaların en yoğun ve yıkıcı şekilde
yaşandığı kıtadır. Özellikle Sahra Altı
Afrikada nüfusun önemli bir bölümü açlık sınırında
yaşamakta, temel sağlık, eğitim ve altyapı hizmetleri
son derece yetersiz kalmaktadır; uluslararası çabalar da bunun
onarılmasına imkân sağlamamaktadır. Kıtanın
karşı karşıya olduğu yoksulluk, yokluk, salgın
hastalıklar ve siyasi istikrarsızlık gibi sorunların
arkasında iklimsel zorluklar bulunduğu gibi, kötü yönetim ve
yolsuzlukların payı, tabii, tarihin izleri de büyüktür.
1,1 milyar nüfusuyla
dünyanın toplam nüfusunun yüzde 13ünü oluşturan Sahra Altı
Afrika dünya gayrisafi yurt içi hasılasında yalnızca yüzde 3lük
paya sahiptir. Yaşanan insani ve siyasi krizler nedeniyle, Mali ve Orta
Afrika Cumhuriyeti başta olmak üzere kıtadaki pek çok ülke
çeşitli dinî ve etnik örgütlerin, terör gruplarının, cinayet ve
çıkar şebekelerinin tasallutu altındadır. Uluslararası
camianın -biraz önce belirttiğim gibi- ekonomi, güvenlik ve hukuk
alanlarındaki katkıları son derece yetersiz kalmaktadır.
Bununla birlikte, özellikle hidrokarbon ve diğer ham madde kaynakları
sayesinde Afrikadaki bazı ülkeler hızlı büyüme rakamlarına
ulaşabilmektedir.
Eski sömürgeci ülkelerin ve
genel anlamda Batının Afrika karnesi berbattır. Eski sömürgeci
ülkeler ve genel anlamda Batı, gerçekten, Afrikada çok acıklı,
çok kötü işlemler, işler yapmışlar ve çok kötü bir siyaset
izlemişlerdir. Ancak Rusya Federasyonu ve Çin gibi ülkeler de
Afrikanın içinde bulunduğu makûs durumu istismar vasıtası
olarak değerlendirmekte, özellikle Rusya, silahlı
çatışmalarda taraf olarak yer almaktadır. Afrikadaki
silahlı çatışmalarda kullanılan silah ve mühimmatın
yüzde 35ini Rusya, yüzde 17sini Çin tedarik etmektedir; ABDnin payı da
yüzde 10 civarındadır. Rusyanın, paralı askerleri Wagner
vasıtasıyla Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti ve komşuları,
Afrika ülkelerine uzandığı, farklı ülkelerde darbeleri
tahrik ettiği, darbeler yaptırdığı bilinmektedir.
Rusya, Batı Afrikada son olarak da Burkina Fasoda yaşanan
darbelerdeki rolünü gizlemeye dahi ihtiyaç duymamaktadır. Ayrıca, Rusya,
Afrika ülkelerinin çoğuyla da askerî ve teknik iş birliği
konusunda hükûmetler arası anlaşmalar imzalamış
durumdadır. Stockholm Uluslararası Barış
Araştırmaları Enstitüsünün raporları, Rusyanın Afrika
ülkelerine askerî ve nakliye helikopterleri, uçaklar ve uçaksavar füzesi
sistemleri gibi kullanılmış askerî teçhizat tedarik
ettiğini ortaya koymaktadır.
Kıtadaki imkânlar ve
hızlı nüfus artışı Çinin bölgeye nüfuzunun temel
sebepleri arasındadır. Afrikanın çok hızlı bir
altyapılaşma ihtiyacı vardır. Çin, burada, bu ihtiyacı
karşılamak amacıyla kıtaya girmiş ve kıtaya
yerleşmiştir; bunları, altyapı ihtiyaçlarını
uygun maliyetle ve hızlı bir şekilde sağlayarak,
ayrıca finansman da temin ederek çok önemli bir zemin
kazanmıştır. Afrika ülkeleri Çine borçları
karşılığında doğal kaynaklarını,
limanlarını vermekte; borçlarını ödeyemeyenler de Çinle
kritik bir bağımlılık ilişkisine girmek zorunda
kalmaktadır. Çin, bu tür bir tabi kılma, âdeta esir durumuna
düşürme stratejisini ısrarlı şekilde izlemektedir.
Kısacası, Rusya ve Çinin Afrikadaki varlığı hem
kıtada askerî ve ekonomik olarak yeni bir sömürge düzeni yaratmakta hem de
bölgesel ve küresel istikrar üzerindeki risk ve tehditleri
artırmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
tarihin bariz bir şekilde ortaya koyduğu gibi dünya Afrikaya
borçludur yani Afrika dünyadan alacaklıdır. Afrika ülkelerinin
birçoğunda yozlaşma ve yolsuzluklar had safhada devam ederken Rusya
ve Çinin kıtadaki artan etkisi bu eğilimi perçinlemektedir. Rusya ve
Çinin, mevcut yönetimleriyle, rejimleriyle ne Afrikada ne de dünyanın
başka bir bölgesinde demokrasi ve hukukun üstünlüğüne öncelik
vermesini, insan haklarına saygı anlayışına katkı
sağlamasını beklemek beyhudedir; Doğu Türkistanda ve
işgal altındaki Kırımda da bunu açık şekilde
görüyoruz. Uygur Türkleri ve Kırım Tatarları başta olmak
üzere pek çok Türk ve Müslüman topluluk bu iki ülke rejimlerinin
despotluğundan, totaliterliğinden, hukuk
tanımazlığından çok çekmiştir, çekmeye devam
etmektedir. AK PARTİ iktidarı ise bu iki ülkenin başını
çektiği Şanghay İşbirliği Örgütünün
kapısında nöbet tutmakta, fırsat buldukça kendisini içeriye
kabul ettirmeye yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Bunlar yani
Şuraya gireceğim; Rusyayla, Çinle bu stratejik ilişkiyi
kuracağım. hamleleri iktidarın taktik hamleleri olarak takdim
edilmektedir; bunu bazı yazarlar, iktidarın bazı sözcüleri öne
sürmektedir. Bütün bunlar, bu iddialar, böyle, bu hataları taktikmiş
gibi yorumlamaya çalışmak aldatma teşebbüsünden öteye gitmez
çünkü ülkelerin uluslararası ilişkilerinde birlikte olmayı
tercih ettikleri aktörler, coğrafyalar kendi rejimlerini açığa
çıkarma açısından turnusol kâğıdı vazifesi
yaparlar. Nitekim, İkinci Dünya Savaşında Almanyanın en
yakın müttefiki faşist İtalyaydı; savaşa girmese dahi
faşist İspanya da mihver devletlerinin yanında yer
alıyordu. Savaşın başlangıcında totaliter Sovyet
komünist rejimi ile totaliter Alman Nazi rejimi anlaşabilmişlerdi.
Bugün Sayın
Cumhurbaşkanının normal ikili ilişkilerin ötesinde Rusya ve
Çinle müttefiklik bağı kurma hevesi tek adam rejiminin insan
hakları vizyonu ve demokrasiye yaklaşımıyla da paraleldir.
Çin rejimi Doğu Türkistanda Uygur Türklerine ve Çindeki diğer
soydaşlarımıza zulmetmektedir. Bazı Batılı
ülkeler zulüm uygulamalarından sorumlu yerel ve merkezî hükûmetteki
yetkilileri yaptırım kapsamına almıştır. Hem
Doğu Türkistanda Sincan Özerk Bölgesinde hem de merkezî hükûmette bu
zulümle suçlanan yöneticiler yaptırım kapsamına
alınmaktadır. Bari iktidar da bu işten sorumlu olanlara
karşı göstermelik de olsa bir yaptırım listesi
çıkarabilseydi. Maalesef, insan hakları ve demokrasi nutukları
aldatma ve yanıltma cümlelerinden ibaret olan iktidar, uzun yıllar
Doğu Türkistandaki ağır ve kitlesel insan hakları
ihlallerine, insanlığa karşı suç kategorisindeki
uygulamalara ses çıkaramamıştır. Bugün yavaş
yavaş ve tereddüt içinde milletimizin duygu ve düşüncelerini
yansıtmaya başlamıştır ancak bu da fevkalade
yetersizdir.
Değerli arkadaşlar,
Afrika küresel düzlemde olduğu kadar ülkemiz açısından da önemli
bir coğrafyadır. Özellikle, Mısır ve Libya başta olmak
üzere Kuzey Afrika ülkeleri tarihsel ve kültürel olarak yakın
irtibatlı olduğumuz coğrafyalardır. Bu ülkeler sadece
Doğu Akdeniz politikamız açısından değil, Afrika
politikamız açısından da çok önemlidir. Stratejik anlamda çok
kritik bir mevkide olan Mısır, ülkemiz açısından
taşıdığı önemle taban tabana zıt bir şekilde
uluslararası ilişkilerimizdeki en büyük hatalar
yumağının böğründedir. Orta Doğu ve Kuzey Afrikadaki
bütün ülkelerle, dünyanın geri kalanıyla olduğu gibi ideolojik
ve hayalci bir uluslararası ilişkiler tarzını tercih eden
iktidar Mısırla da ilişkileri basbayağı berbat
etmiştir. Kısaca İhvan sevdası olarak
tanımlayabileceğimiz ancak arkasında cumhuriyet düşmanlığına
kadar götürülebilecek çok derin bir hezeyanı barındıran bu
yaklaşım nedeniyle Mısır, Filistin, Suriye ve Libya
başta olmak üzere pek çok yerde iktidar çuvallamıştır;
dış politika geleneğimizin incelikleriyle on yıllardır
inşa edilen hassas ilişkiler tamamen altüst edilmiştir. Oysa
Mısır Mursiden çok önce gayet verimli ilişkilere sahip
olduğumuz istisnai önemde bir ülkedir. Mısır daha o
yıllarda, Mursiden çok önce münhasıran Türk girişimcilere ait
bir organize sanayi bölgesi tahsis eden tek ülkeydi. Mısırla
ilişkilerimizdeki ağır ekonomik kayıplara ilişkin pek
çok örnek sayılabilir ancak bunlar siyasi alandaki
kayıplarımızın yanında az bir şey ifade
etmektedir, itibar kaybımız ise kelimelerle ifade edilemeyecek kadar
ağır, iktidar mensuplarının idrakte zorlanacağı
kadar hazindir. İhvan tutkunuz ve hayalleriniz ağır
kayıplara yol açmıştır. İktidar, Arap âleminde
ülkemizin ulusal menfaatlerinden çok İhvan hareketinin
çıkarlarını ve bekasını gözetmiştir. İhvan
tutkusunun yansıması olarak atılan adımlar milletimize bazen
stratejik çıkarlar kılıfıyla, bazen ulusal menfaatler
kılığında, bazen de insan hakları bahanesiyle takdim
edilmiştir. İhvan deyince insan haklarını hatırlayan
iktidar, büyük bir devlet olan komşumuz İrana hâkim, mevcut rejimin
ağır baskılarına direnen İranlı
kardeşlerimiz için en ufak bir destek ifadesi seslendirmekten âcizdir.
İktidarın insan hakları hassasiyeti bırakın evrensel
olmayı, İslamcı olmayı bile becerememiştir; katı
bir mezhepçiliğin bağnazlığına hapsolmuş
durumdadır. Ne var ki İhvanın uluslararası hayalleri bugün
toptan çökmüştür tıpkı iktidarın uluslararası
ilişkileri gibi.
AK PARTİ
iktidarının İhvan sevdasını aşan,
akılcı, sonuç alıcı bölgesel bir politikası
olmadığının diğer bir örneği Filistindeki
kardeşlerimizin durumudur; aslında, bu, bir trajedidir. Ülkemiz,
Filistinli kardeşlerimizin haklarının korunması konusunda
hiçbir dönemde bugünkü kadar zayıf kalmamıştır. Filistinli
kardeşlerimizin durumu son on beş yılda gerilediği kadar
hiç gerilmemiştir. Bunun nedeni, AK PARTİ iktidarları döneminde
gerçekçi ve makul bir dış politika yaklaşımı yerine,
Filistinde de İhvan, Hamas ve hamaseti merkeze koyan bir
yaklaşımın benimsenmiş olmasıdır. Bugün
artık Filistinde dengeler değişmektedir, Hamas ve El Fetih el
sıkışmışlardır. Filistinli 14 grup, İsrail
işgaline karşı ortak hareket etmek için bir uzlaşmaya imza
atmışlardır. Bu uzlaşının kuvvetlendirilmesi,
Filistin davasına hizmet etmek isteyen her hükûmetin, çevrenin, kurumun
görevi olmalıdır. Mısır ve Suriyede olduğu gibi
Filistinde de gerçekçi değil; ideolojik ve hayalci bir uluslararası
ilişkiler tarzını tercih eden iktidar,
şaşırtıcı olmayan bir şekilde Filistinde de
denklemin dışında kalmıştır. Filistinli taraflar
arasındaki son mutabakat, Mısır ve Cezayirin kolaylaştırıcılığı
sayesinde sağlanmıştır.
Libyada yapılan hatalar
çok uzun bir bahistir, bambaşka bir fasıldır, onlara burada
temas etme vaktim maalesef yok. Ancak sürekli olarak karşımıza
Libyayla tesis ettiğimiz ilişkilerin meşruiyeti sorunu ortaya
çıkmaktadır. Türkiyenin uluslararası ilişkilerinde
meşruiyeti sorgulanmaya müsait adımların atılması,
beklenen, vadedilen yararları sağlamayacaktır. Artık
dış politika vasfını yitiren uluslararası
ilişkilerimizin, hep uluslararası meşruiyet içinde, ülkemizin
uluslararası itibarını ve ulusal
çıkarlarımızı koruyan tarzda yürütülmesini çok isterdik;
maalesef durum hiç de öyle değildir.
Cumhuriyetin dış
politikasının önemli bir yöntemi bölgemizde ittifaklar,
uzlaşmalar tesis etmekti; böylece, hem tarafımıza yönelebilecek
riskler bertaraf edilir hem de bölge ülkeleriyle karşılıklı
verim sağlayacak sonuçlar elde etmek mümkün olurdu. O zamanlarda lüzumsuz
didişmeler içine girmeyen Türkiyenin itibarı, bugünkü hazin durumun
aksine, fevkalade yüksekti. Aslında bu, bölgesinde ittifaklar kurma
yöntemini tüm akıllı ülkeler ve hükûmetler tarih boyunca
gerçekleştirmişlerdir. Yani, bu, bizim cumhuriyet geleneklerine uygun
dış politikamız sadece Ankarada icat edilmiş bir
anlayış değildi; daha önceki tecrübelere dayanıyordu.
İktidarımızda bu ilkelere, bu anlayışa yeniden öncelik
verecek ve ülkemizin bu alanlarda kendisine yakışan mertebeyi
sağlayacak adımları atacağız.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Genel Kurulu ziyaret eden Görme Engelliler Millî
Takımını başarılarından dolayı
kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, dinleyici locasına Saffet Sancaklı Beyle gelen
Görme Engelli Futbol Millî Takımı Avrupa 2ncisi oldu. Kutluyoruz
kendilerini. (CHP, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Bulut, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Dereboğazı İçme
Suyu ve Sulama Göletine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Başkanım.
Zile ilçemizin içme suyu
problemini ve 7 tane köyümüzün sulama sorununu çözecek Dereboğazı
İçme ve Sulama Göletinin temeli atılmış ve tünelleri
inşa edilmiş olmasına rağmen teknik aksaklık nedeniyle
yapımı durdurulmuştur. Yünlü ve Derebaşı köylerimizin
yol güzergâhlarının güvenli bir şekilde planlanarak Zile
ilçemizin su sorununun tamamen ortadan kalkması için Dereboğazı
İçme ve Sulama Göleti hayati önemdedir. İhale aşamasında
olan bu yatırımın bir an evvel hayata geçirilmesi Zileli
hemşehrilerimizin beklentisidir ve konu tarafımızca da takip edilmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tığlı
33.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının, AKP
devriiktidarında yapımına başlanan göletlere ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkürler Başkanım.
DSİ, geçtiğimiz
günlerde, 2017 yılında Sayın Cumhurbaşkanının
uzaktan açılışını yaptığı
Şebinkarahisar Dönençay Göletinin tamamlandığını daha
yeni duyurdu. Hani beş yıl önce açılışını yaptığı,
şimdi yapımı bitirilemeyen diğer göletlerin
açılışını yapacak mı, merak ediyoruz. Alucra
Göleti, Tepeköy Göleti, Akkaya Göleti, Yeşilyurt Göleti, Haşhaş
Göleti, Çalgan Göletinin her biri ihale edildiğinden bu yana on, on iki,
on beş yıl geçmiştir. Bu göletlerden Alucra Göleti 2018
yılında su tutmaya başlamıştı. Gövdesindeki
çatlaktan dolayı geçtiğimiz yıllarda tehlike arz ettiğinden
yakın köylerde evler boşaltılmıştı.
Haşhaş Göleti de su sızdırmakta, diğer göletler de bir
türlü tamamlanamamıştır. Bu gölet inşaatlarında
sürekli müteahhit ve taşeron değişmektedir, sürekli bir kamu
zararı ortaya çıkmaktadır. Yani AKP devriiktidarında
başlayan göletlerden bir tanesi bile tamamlanamadı. Hani AKP
iktidarında bu göletlerde tarım arazileri sulanacaktı? Maalesef,
hiçbiri çiftçinin hizmetine sunulamadı.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.- Cumhurbaşkanlığının, Birleşmiş
Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde icra ettiği harekât ve
misyonlar kapsamında hudut, şümul, miktar ve zamanı
Cumhurbaşkanınca takdir ve tespit edilmek üzere, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesi ve
Cumhurbaşkanınca verilecek izin ve belirlenecek esaslar çerçevesinde
bu kuvvetlerin kullanılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
olarak 19/10/2021 tarihli ve 1309 sayılı Kararıyla
uzatılan izin süresinin Anayasanın 92nci maddesi uyarınca 31/10/2022
tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/2083) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın İsmail
Özdemir.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde icra
ettiği harekât ve misyonlara katılımına ilişkin
verilen yetkinin bir yıl daha uzatılması hakkında
Meclisimize sunulan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresiyle ilgili
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; Afrika Kıtası, zengin yeraltı
kaynakları, jeostratejik konumu, önemli su yollarına olan
yakınlığıyla her yönden yüksek potansiyele sahip olan
durumuyla tarihin her döneminde dikkat çeken bir bölge olmuştur. 2020
verilerine göre, dünyada en hızlı büyüme gösteren 10 ülkeden 7si
Afrikadadır. Bu durum, dünyadaki çoğu ülkenin dikkatini de
çekmektedir ve rekabeti Sahranın altına da üstüne de
taşımaktadır. Batı Afrika ülkesi olan Mali, bölgedeki
diğer ülkeler gibi uzun yıllar Fransız sömürgesinde
kalmış ve 1960 yılında Fransadan
bağımsızlığını kazanabilmiştir.
Bağımsızlığı elde ettiği günden bu yana
siyasi istikrara kavuşamamış olan bu ülke, kalıcı
barış ve huzuru da ne yazık ki yakalayabilmiş
değildir. Fransa, 2013 yılından bu yana çeşitli gruplarla
mücadele bahanesiyle ülkedeki askerî varlığını devam
ettirmiştir. Fransanın Afrikada uzun süredir, sömürgeci
politikaları ve yine terörle mücadele bahanesiyle bulundurduğu askerî
varlığının misyonu yerine getiremeyişi sonucunda
bugünlerde de gözlemlediğimiz üzere bölgeden dışlanmaya
başlamıştır. 2021 yılının Haziran
ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yaklaşık
5 bin kişilik Fransız birliklerinin Maliden çekileceğini
açıklamış ve Sahel bölgesindeki askerî üslerini
kapatacağını ilan etmiştir. Malide terör gruplarıyla
mücadele bahanesiyle bulunan Fransız askerî varlığı
halkın tepkilerine sebep olmuş, Fransız karşıtı
protestolar zaman zaman tertip edilmiş ve geçtiğimiz ağustos
ayında da Fransa ülkedeki askerlerini tamamen geri çekmiştir.
Afrikanın sahip olduğu zengin kaynaklar, iç savaşlar ve El
Kaide, Boko Haram, DEAŞ gibi terör örgütlerinin sahaya birinci aktör
olarak sunulduğu bir ortamda yönlendirilmeye
çalışılmaktadır. Kıtanın birçok bölgesinde
varlık gösteren terör örgütleri otorite boşluklarına sebebiyet
verirken bununla beraber iç savaşları da günden güne beslemektedir.
2012 yılına kadar
daha sakin bir yapıya sahip olan Malide ülkenin kuzeyinde faaliyet
gösteren ayrılıkçı Tuareg hareketinin yükselişe geçmesiyle
beraber durum kötüye gitmeye başlamıştır. Tuaregler,
Malide yerel bazı örgütlerin de desteğini kazanmış ve
akabinde bu ülkede bulunan geniş çöl alanlarını ele
geçirmiştir. Durumu kontrol edemeyen Hükûmet güçleri Avrupalı
müttefiki Fransadan öncelikli olarak yardım istemiş ve Fransa 2013
yılında Serval Harekâtını, bir yıl sonra da -2014te-
Barkhane Harekâtını başlatmıştır.
Fransanın sürdürdüğü harekâtlar terör gruplarını etkisiz
hâle getirememiş ve Fransız birliklerinin ülkeye girmesiyle beraber
de terör tehdidi ülkenin geneline yayılmaya başlamıştır.
2018 yılında Sahel bölgesinde gerçekleşen terör
olaylarının yüzde 64ü Malide vuku bulmuştur. Fransanın
bölgede sivillere karşı suçlar işlemesi, terör
gruplarının faaliyetleri için zemin hazırlarken ülkedeki
Fransız karşıtlığının artmasına da
sebebiyet vermiştir. Terörün ve terörizm artık sadece
doğduğu coğrafyada sınırlı
kalmadığı hepimizin malumudur.
Bu bakımdan,
Afrikanın güvenlik ve istikrarının sağlanması sadece
bu bölgenin değil, dünyanın geri kalanının da üstlenmesi
gereken bir sorumluluktur. Gerekli önlemler alınmadığı
takdirde bölgede yaşanan insani ve siyasi kriz, başta yakın
coğrafyalar olmak üzere, dünyanın genelini etkileyebilecek bir
potansiyele sahiptir. Afrika ülkelerini sömürme düşüncesini
taşıyanların var olduğu bir ortamda, Türkiye'nin
insanı esas alan, eşitlikçi ve adil yaklaşım çerçevesinde
Afrikadaki etkinliğini artırması ve barış
misyonlarına katkı sağlaması tercih değil, zorunluluk
hâline gelmiştir.
Kıtanın giderek
gelişen yatırım olanakları, beraberinde pek çok
fırsatı da elbette barındırmaktadır.
Karşılıklı saygı temelinde yürütülecek iş
birlikleri ülkemiz ekonomisine de şimdiye kadar büyük katkılar
sağlamıştır. Afrikada yatırım yapan çok
sayıdaki Türk şirketinin varlığı, kıtadaki
istikrar ortamının artmasına paralel olarak diğer ülkelerle
geliştirilecek iş birlikleri sayesinde yükselebilecektir. 16-18
Aralık 2021 tarihinde ülkemizin ev sahipliğinde gerçekleştirilen
3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi sonuç bildirgesinde barış, güvenlik
ve yönetişim; ticaret, yatırım ve sanayi; eğitim, bilgi ve
iletişim teknolojileri becerileri; gençlik ve kadın gelişimi,
altyapı gelişimi ve tarım; dayanıklı sağlık
sistemlerinin teşvik edilmesi konularında karşılıklı
olarak mutabık kalındığı
anlaşılmaktadır.
Öte yandan Türkiye,
kıtayla ilişkilerin güçlendirilmesini teminen tüm Afrika ülkelerinde
temsilciliklerimizin açılmasına da büyük önem vermektedir. Bu
bağlamda, 2022 yılı itibarıyla Afrikadaki diplomatik
misyon sayımızın 44e yükseldiği ifade edilmektedir.
Ülkemizin Afrikadaki yatırımlarının kapsamı da
aynı düzlemde gelişimini sürdürüyor. Tarihî ve kültürel
bağlarımız olan tüm Afrika ülkeleriyle diplomatik, siyasi,
ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel ilişkiler geliştirilmesi ve
derinleştirilmesi elzemdir. Bu ilişkiler uzun vadede Türkiyeyi
küresel bir güç hâline getirme hedefimizin, tüm kıtalarda güvenilir
dostluklar kurma vizyonunun ve çok boyutlu dış politika izleme
anlayışımızın somut bir göstergesi olacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dünyadaki pek çok ülkenin dikkati uzun süredir
Afrika üzerindedir. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri, Çin,
Fransa, İngiltere gibi ülkeler, bölgede altyapı
yatırımlarını artırırken siyasi iş
birliklerini de geliştirerek kendilerine yeni pazarlar oluşturma
arayışında olduklarını ilan etmektedir ve bu durum da
uluslararası kamuoyu tarafından bilinmektedir. Öte yandan
Rusyanın da bölgede etkinliğini artırmaya yönelik
girişimlerinin olduğu görülmektedir. Söz konusu bu ülkelerin
girişimleri ve sebeplerinin iyi tahlil edilip akıllardan çıkarılmaması
gerekir. Hâl böyleyken ülkemizin Afrikaya sırt dönmesi, bölgedeki
gelişmeleri görmezden gelmesi ve yine bölgenin barış, güven ve
istikrarını göz ardı etmesi düşünülemeyecektir.
Türkiye'nin, Afrika Kıtasının kuzey, doğu ve güney
bölgesinde yer alan kıyı şeridinin stratejik önemini de iyi
değerlendirmesi elzemdir.
Tüm bunlarla beraber, 15
Temmuz 2016 sonrasında FETÖ terör örgütünün etkisini artırma
çabası içerisinde olduğu bölgelerin başında da Afrika
Kıtasının geldiği açıktır. Aynı çerçeveden
bakıldığında, ülkemizin FETÖyle uluslararası
mücadelesinde Afrikanın yok sayılamayacağı gerçeği
karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'nin Afrikada
bulunması, bölgenin güvenliği için önemli olduğu kadar ülkemizin
güvenliği açısından da önem arz etmektedir. Ankara merkezli
küresel bakış açımız ve hedeflerimiz çerçevesinde
Afrikanın anlam ve önemi elbette ki büyüktür. Ülkelerin pek çoğunun
Afrikada etkinlik göstermeye çalıştığı ve bölgenin
uzun süredir siyasi kaos ve istikrarsızlık
yaşadığı da hatta bu sarmala hapsedilmek istendiği
ortadadır. Afrikada darbeler âdeta bir gelenek hâline gelmiş ve
iktidar değişikliği için doğal bir yol olduğu
görüşü benimsenmeye başlanmıştır.
Türkiyenin bölgedeki
varlığının devam etmesinin, Rusya-Ukrayna savaşı
sonrası ülkemizin izlediği politikalar da göz önünde
bulundurulduğunda hem bölgesel hem de küresel açıdan büyük anlam
ifade ettiği anlaşılacaktır. Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi 25 Nisan 2013 tarihinde aldığı 2100
sayılı Kararla Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre
İstikrar Misyonunu yani kısa adıyla MINUSMAyı
başlatmıştır. 29 Haziran 2015 tarihli 2227 sayılı
Kararla da görevin kapsamı genişletilmiştir. Türk Silahlı
Kuvvetleri personeli bölgede istikrar ve barış için tehdit
oluşturan insani ve siyasi krizlerin çözümüne askerî katkıda bulunmak
adına Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde görev yürütmektedir.
Tezkereye konu olan Mali,
yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip, geniş yüz ölçümü bulunan bir
ülkedir. Ülkede 2013 yılında silahlı grupların
saldırılar gerçekleştirmesi ve bazı şehirlerin ele
geçirilmesi askerî müdahaleyi de beraberinde getirmiştir.
Aynı şekilde, henüz
istikrar ve barış iklimini yakalayamamış olan Orta Afrika
açısından ülkemizin Birleşmiş Milletler kapsamında
sürdürülen çabalara destek olmasının da önemi büyüktür. Orta Afrika
Cumhuriyeti, Afrika Kıtasının merkezinde olması sebebiyle
taşıdığı jeostratejik potansiyeline ek olarak zulme
uğrayan çok sayıda Müslümanın bu ülkede yer alması Türkiye'nin
doğrudan üzerinde durması gereken önemli bir konuyu da beraberinde
getirmektedir. Ülkenin çevre ülkeler kaynaklı yaşadığı
problemlerin çözüme kavuşturulamaması bölgede kaotik bir havanın
hâkim olmasına sebebiyet vermektedir. Orta Afrika Cumhuriyetinde
yaşanan olayların komşu ülkelere sıçrama potansiyeli oldum
olası yüksek seyretmiştir. Bu gelişmeler göz önünde
bulundurulduğunda Orta Afrikanın da normalleşmesinin
sağlanmasına katkıda bulunmak, Afrika Kıtasının
geri kalanına sağlanacak önemli bir destek olarak görülmelidir.
Arzumuz, son dönemde tespit edildiği üzere, etkin ve
barışçıl Türk dış politikasının Afrikadaki
insani ve siyasi krizlerin çözümüne katkı sağlayabilmesidir.
Değerli milletvekilleri,
günümüz şartlarında, Afrika Kıtasında bulunan ülkelerle
ilişkiler dikkate alındığında 3 ayrı
yaklaşımın birbiriyle hâlihazırda rekabet hâlinde
olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki, Batı tarzı ve insani
temelli olmayan, sömürgeciliğe dayalı ve kendi bünyesinde
koloniliği hedefleyen politikalardır. Afrika Kıtası geçmişten
günümüze kadar sömürgeci anlayıştan çok çekmiştir.
Kaynakları ve potansiyelleri Batılı devletlerce
sömürgeleştirilen Afrikalılar, dün köleliğe, bugün ise fakirlik
ve istikrarsızlığa mahkûm edilmek istenmektedir. Geçmişte
toprakları ellerinden alınan Afrikalılar, bugün terörizm
tehdidiyle yaşamaya mecbur bırakılmak istenmektedir. Sorunu
yaratan Batı anlayışı, buna mukabil, sorun çözücü ve
kurtarıcı olarak kendisini göstererek Afrikalı ülkelere âdeta
çöreklenme çabasındadır. Ancak ne hikmetse, var olan sorunların
da çözülebildiği görülmemekte; tam tersine, sürekli değişen
koşullarla devam etmesi sağlanmaktadır. Batının
Afrikaya yönelik çarpık anlayışı, Ukrayna ve Rusya
arasında yaşanan savaş sebebiyle ortaya çıkan gıda krizinde
de kendisini çok net bir şekilde göstermiştir. Afrika ülkelerinin
yaşadığı gıda sorunu karşısında
Batılı ülkeler her defasında bu bölgeyi işaret ederken,
soruna Türkiye'nin ara buluculuğunda çözüm getirilmesinin ardındansa
nakledilen gıdayı Afrika'dan ziyade kendilerine sevk etmeyi önceleyen
bir politika benimsemişlerdir. Batı'nın bu
yaklaşımına karşılık küresel rekabette
karşı safta bulunan diğer bazı ülkelerse Afrika ülkelerini
kalkındırma vaadiyle kıtada varlık göstermektedir.
İkinci bir yaklaşım, bir başka farklı
yaklaşım olarak ifade edebileceğimiz bu anlayışa sahip
olan ülkeler, bazı altyapı yatırımlarını
üstlenmek koşulu ve yüksek faize sahip borçlandırmalar yoluyla yine
Afrika ülkelerine sözde Destek olundu. imajını çizmektedir.
İlgili yatırımlar tamamlandığında ise borcunu
ödeyemeyen ülkelerin, başta zengin ekonomik potansiyele sahip maden
yatakları olmak üzere, yine ilgili ülkelerin millî varlıkları
borçlarına karşılık ele geçirilmektedir. Bu şartlarda
Batıdan ağzı yanan Afrikalıların, Doğu kökenli
ülke yahut ülkelerin takip ettiği bu politikalarla da yine kaynakları
ve imkânları ellerinden alınmaktadır. Dolayısıyla
birbiriyle rekabet hâlinde olan iki yaklaşımın Afrika
Kıtasındaki ortak noktası, farklı yöntemlerle de olsa
Afrika ülkelerinin zengin kaynaklarını ele geçirmeye
odaklanmıştır. Bu şartlarda Afrika'nın âdeta mengenenin
iki ucu arasında sıkıştırılmak istendiği
açıktır. İnsani ölçü ve değerlendirmeler esas
alındığında, yine birbirine zıt gibi görünen
tarafların izlediği siyasetin doğru, ahlaki ve vicdani
olduğunu söyleyebilmek mümkün olmayacaktır. Buna karşın, 21inci
yüzyılda Afrika açısından Türkiye'nin takip ettiği insan
merkezli politikalar ise üçüncü bir yol olarak âdeta umut
ışığı ve çıkış gerekçesi şeklinde
algılanmaktadır. Bugün tarihî ilişkilerimizin olduğu ve
yabancısı da olmadığımız Afrika
Kıtasındaki yürüttüğümüz münasebetleri tek kelimeyle
açıklayacak olursak birlikte ifadesinin öne alınması,
öncelenmesi gerektiğiyle karşı karşıya
kalırız. Birlikte kazanmak, birlikte kalkınmak, birlikte ilerlemek
ve geleceği de birlikte inşa etme bilinciyle yol almanın üstün
vizyonunu yansıtan ülkemizin Afrika politikası Afrikanın
yüzlerce yıldır beklediği umudun da
karşılığıdır.
Türkiye elbette küresel
seviyede ve bölgelerde diğer güçlerle rekabet etmektedir. Mühim olansa
ortaya koyduğumuz tavır ve politik ölçünün bize yakışan
tarzda ilerleyebilmesi ve sürdürülebilir olmasıdır. Nitekim, bugün
Afrikada yaptığımız da tam olarak budur. Türkiye'nin
farkı, insanı yaşatma ve yaratılanı Yaradandan ötürü
sevme ve saygı duyma düsturundan kaynaklanmaktadır. Bu
anlayışla, Afrika ülkeleriyle sürdürdüğümüz ilişki
ekonomiden altyapıya, kültürel ilişkilerden savunma sanayisine
varıncaya kadar çok geniş bir ölçekte karşılıklı
güven ilkesiyle ilerlemeyi sürdürmektedir.
Yine, bugün itibarıyla
Afrika ülkeleriyle süregelen ticaret hacmimizin 30 milyar doları
bulması ve 50 milyar dolarlık ilave hedefe yönelik öngörülenden daha
kısa sürede yakalanabileceğine dair samimi düşünceler de
kuşku yok ki bu hedefe ulaşılabileceğini ispat etmektedir.
Sömürgecilik yerine samimiyeti, borçlandırma yerine
ortaklığı ve ucuz yaklaşımlar yerine insani
sıcaklığı gösteren Türkiye'nin, Afrika Kıtasına
sunduğu en büyük vaadi ise kuşku yoktur ki daha adil bir düzenin var
olması gerekliliğidir. Üstünlerin ve güçlülerin menfaatlerini
önceleyen yaklaşımlar yerine, dünyanın sanılandan ve
özellikle de sembolleşen tabir itibarıyla 5 ülkeden çok daha büyük
olduğu hakikati en sağlıklı şekilde bu kıtada
dalga dalga yayılmakta ve karşılık bulmaktadır.
Toplamda 54 ülkeyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun yüzde 28ini
temsil eden Afrika, küresel meselelerde çok daha fazla söz sahibi olmayı
hak etmektedir. Günü geldiğinde ucuz yardımlarla Afrika ülkelerinin
desteğini alabilmek için bu oranları hatırlayanlar gerçekteki
potansiyele ise saygı duymamaktadır. Buna karşılık
insanın insanca yaşayabileceği bir nizam, bir dünya nizamı
için Türkiye'nin sürdürdüğü sorumlu siyaset Afrikanın
istikrarının teminatı hâline gelmiştir. Bugün
kıtayı neredeyse baştan sona esir alan terör tehdidine
karşılık Türkiye'nin terörle mücadeledeki tecrübesi ile
savunmaya dayalı imkânlarını paylaşması
Afrikanın 21inci yüzyılda daha istikrarlı bir yapıya
sahip olabileceğine işaret etmektedir. 2020de Afrikaya
gerçekleştirdiğimiz savunma sanayi ihracatımız 83 milyon
dolar olurken, takip eden dönemde ise bu rakam 300 milyon dolara
yaklaşmıştır. Yine mevcut durumda Afrikadaki ülkelerin
neredeyse yarısı Türkiyeyle savunma sanayi iş birliği
anlaşması imzalamış ve şu ana kadar da 14 devlet
Türkiyeden muhtelif savunma sanayi ürünlerini satın
almıştır. Savunma gibi hassas bir konu, üstünlüğün
yanında güven duygusunun da bir yansıması olarak kabul edilirken
ülkemizin aynı alanda nasıl bir prestije sahip olduğu da kendini
böylelikle gösterebilmektedir. Türk Hava Yollarının kıta
genelindeki uçuş operasyonları, yer destekleri ve Afrikayı
dünyanın geri kalanına bağlayan çalışmaları yine
Türkiyeye duyulan güvene katkı sağlayan bir başka unsur
olmuştur. Aynı şekilde TİKAyla beraber çok sayıdaki
sivil toplum kuruluşumuzun yürüttüğü insani ve altyapı destek faaliyetleri
de ülkemizin farkını ortaya koyan ve Afrika'yla ilgili
yaklaşımımıza zenginlik katan konuları içermektedir.
Diğer yandan, Afrika'ya
giden sömürgeci geçmişe sahip ülkelerin devlet
başkanlarının hemen her yerde gerek toplum kesimleri gerekse ülke
yöneticileri tarafından tepkiyle karşılanmasına
karşılık, başta Sayın Cumhurbaşkanımız
olmak üzere, ülkemizi temsil eden isim ve heyetlerin ziyaretlerinden
duydukları sıcaklık ve memnuniyeti açıklıkla
göstermeleri ise bir başka önemli konudur. Temennimiz, Afrika
Kıtasıyla geliştirdiğimiz ilişkilerimizin her
kapsamdaki potansiyelinin daha da ileri bir noktaya varabilmesidir.
Bu sebeplerle, ilgili
tezkereye Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi
belirtiyor, Gazi Meclisimizi tekraren sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY
HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken Suudi Arabistan'da
çalışmakta olan Hataylı işçilerimizin başına
gelen bir konudan bahsetmek istiyorum.
Antakyalı Mehmet
Binicioğlu ve kardeşi Anıl Binicioğlu, Samandağlı
Ertan Özçelik Suudi Arabistan'da yaşamlarını devam ettirmeye
çalışan Antakyalı emekçiler. Suudi Arabistan'da bir süredir
yargılanıyorlar ve idam kararları onaylanmış. Aileleri
büyük bir destek bekliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinden destek bekliyor ve
bizler çağrımızı daha önce de bu konuyla ilgili
yapmıştık farklı kişilerle ilgili gelişmeler
üzerinden. Bizlerin Suudi Arabistan'da idam kaldırılsın.
çağrısını yapabiliyor olması gerekiyor. Bizler
başka ülkelere asker gönderme konusunda canhıraş bir
şekilde uğraşırken aslında diğer ülkelere
nasıl bir katkı sağlanacağı ve diğer ülkelere ne
gibi çağrılar yapılacağı konusunda hiçbir şekilde
kafa yormuyoruz. Bu insanların Türkiye'ye iadelerini talep etmeliyiz. Suudi
Arabistan'da -başta Adana, Mersin, Hatay hattında yaşayan- çok
sayıda Arap Alevinin çalıştığını biliyoruz.
Ailelerin neredeyse temel geçim kaynağı, yurt dışı
işçiliği, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleridir.
Bu konuyla ilgili oradaki işçilerin korunması bakımından
adım atılmalı ve oradaki yargılama usulleriyle ilgili bir
anlaşma üzerine çalışma yapılmalıdır.
Evet, değerli
halklarımız, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti tezkeresini şu an
görüşüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Birleşmiş
Milletlerin Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nde icra ettiği harekât ve
misyonlara katılımına ilişkin verilen yetkinin bir yıl
daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresini görüşmekteyiz. 25 Nisan 2013 tarihinde Birleşmiş
Milletlerin 2100 numaralı Kararıyla siyasal sürecin desteklenmesi ve
güvenlik kaynaklı bazı görevlerin icra edilmesi amacıyla
Birleşmiş Milletler Mali çok boyutlu entegre, istikrar misyonu
kurulmuştur. Bölgedeki istikrara dikkat çekerken, bu tezkerenin
gerekçeleri sunulurken şunlar ifade ediliyor: Afrika'da bölgesel istikrar
ve barış için tehdit oluşturan insani ve siyasi krizlerin
çözümüne ülkemizce askerî katkıda bulunulmasının önemine vurgu
yapılarak, bölgede ve genel olarak Afrika Kıtasında izlemekte
olduğumuz faal politikamızın doğal bir uzantısını
oluşturacağına dair bir dayanak sunularak bu tezkere uzatılmak
isteniyor. Otoriter güç; silahı, şiddeti, baskıyı
meşrulaştırmak için Toplumsal ve insani krizlere bizler çözüm
arıyoruz. diye bu girişimleri bu şekilde gerekçelendiriyor.
Bakın, bölgesel
çatışmaların durdurulması amacıyla Birleşmiş
Milletler Barış Gücü, IŞİD benzeri cihadist çetelerle mücadele için odaklanan
4.500 kişilik Fransız müdahale gücü ve aynı amaçla Sahra
Altı Afrika ülkelerinin katılımıyla oluşturulan 5 bin
kişilik Sahel Askerî Gücü Mali'nin farklı bölgelerinde etkinlik
göstermektedir ve bütün bunlara rağmen orada bir istikrarın
sağlanamadığı oldukça açıktır ve MINUSMA tarafından yayınlanan rapora göre, Mali'deki siviller ciddi
bir güvenlik tehdidi altındalar, çocuk askerlerin sayısında çok
ciddi bir artış var. El Kaide başta olmak üzere, bu
akımın etkisindeki örgütlerin Sahra Çölü üzerinden ülkeler arası
geçişlerinin ve silah transferlerinin yapıldığı
bilinen bir gerçeklik. Dolayısıyla, Türkiye'nin Libya'daki
İhvancılara sağladığı silahların, Kuzey
Afrika'dan bu örgütler sayesinde, Sahra altındaki örgütler
aracılığıyla geçmesi mümkündür ve bunların
yolları açılıyor. Mali'de 20 binden fazla yabancı askerî
güç bulunmaktadır. Buna rağmen Malide istikrar
sağlanamıyor çünkü Mali'de hâlen demokratik bir anayasa ve hükûmeti
denetleyecek bir mekanizma oluşturulabilmiş değildir yani
mesele, oraya asker göndermekle çözülmeyecektir.
Birleşmiş
Milletler, Maliye yığdığı Barış Gücünü her
açıdan doğru bir biçimde konumlandıramadı ne yazık ki.
Türkiye'deki iktidar bu tezkereyi şu şekilde gerekçelendirmişti:
Faal dış politika, altını özellikle çiziyorum, faal
dış politika. Bölgede ve genel olarak Afrika Kıtasında
izlemekte olduğumuz faal dış politikamızın doğal
bir uzantısı olarak bu tezkere onaylanmalıdır. diyor; bu
doğru değil. Faalden kasıt Suriye, Irak ve Libyada
olduğu gibi ülkelerin iç işlerine karışmaksa, oralarda
istediği gibi siyasi, askerî operasyonlar yapmaksa, bölgeden
devşirilen savaşçıların -özellikle Suriyeden çocuk
savaşçıların- Libyaya ve başka yerlere gönderilmesiyse,
büyüttükleri askerî sınai komplekslerinden çıkan ürünleri satmaksa;
evet, burada bu iktidardan daha faal bir iktidar bugüne kadar bu ülkeye
gelmedi. Bir süredir AKP ve şürekâsının politikaları
nedeniyle Türkiye, bölge halkları hatta ülkelerin yöneticileri
tarafından dışlanmaktadır, varlığı kabul
edilmemektedir. Bu konuda da oldukça faal bir politika izlediniz, kutluyoruz
sizi.
Bakın, geçen hafta
Lübnan tezkeresini bizler yine burada görüşürken AKPli hatip muhalefetin
yaptığı konuşmaları Dedikodu yapıyorsunuz. diye
nitelemiştir. AKPnin dış siyasetinin tamamen barış ve
istikrar üzerinde şekillendiğini ifade etmiş ama ben daha bugün
sabah konuşmasını yeni baştan okudum ve orada gördüm ki bu
konuşmanın ekseriyeti silah sanayisinde Türkiye'nin geldiği
seviyeyi anlatmaya ayrılmış ama hangi ülkeye barış ve
istikrar kazandırdıklarına dair bu iktidarın bu konudaki
icraatlarına hiçbir şekilde yer vermemiş konuşmasında
çünkü böyle bir icraat yok. Âdeta bir silah şirketinin temsilcisi gibi, bu
kürsüyü bir milletvekili kullanamaz. Bir siyasi parti bu ülkeye silah
tüccarlarının istediği gibi bir dış politika
belirleyemez; ne yazık ki böyle bir dış politika belirlemeye
devam ediyor AKP iktidarı.
Bıkmadan usanmadan
söylemeye devam edeceğiz; Türkiye, Mali ve Afrika Cumhuriyetine
değil asker göndermek, sınır dışında bulunan
bütün askerlerini Türkiyeye geri çağırmalıdır. Türkiyenin
yurt dışına asker göndermesine, bizler HDP olarak, baştan
beri karşı çıkıyoruz ve bu tarzda gelen tezkerelere
hayır oyu kullandık, kullanmaya da devam edeceğiz. Bölgede
faal olmayı, bölgeye barış ve istikrarın
kazandırılmasını, bu konuda hizmet etmeyi bizler de HDP
olarak elbette canıgönülden istiyoruz ama bunu şu yöntemle
yapabileceğimize inanıyoruz: Barışçıl, bilinçli bir
diplomasiyi geliştirerek; siyasal, kültürel, ekonomik
ortaklıkları güçlendirerek; dâhilî ve haricî çatışmalardaki
sembolik değil, gerçekten barış gücü misyonuna uygun bir biçimde
davranarak ve bu biçimde dış ilişkilerimizi geliştirerek
elbette ülkemizin bu misyonu oynayabileceğine dair inancımız
sonsuzdur.
Türkiyenin jeostratejik
konumunun ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz ama bu konumu, mevcut
olan AKP iktidarı bir yandan dış siyaseti, iç siyaseti dizayn
etmek bir yandan da muhalefeti birçok konuda yanına dizmek için kullandı
bugüne kadar ne yazık ki ve aynı zamanda -biraz önce
bahsettiğim- silah ticaretini güçlendirmek için kurdular; SADAT gibi
örgütler ülkenin dış siyasetini belirler pozisyona geldi.
İşte, AKPnin barıştan ve istikrardan
anladığı dış siyaset budur ve biz buna kökten
karşı çıkıyoruz.
Bakın, daha birkaç gün
önce, 21 Ekimde İslam İşbirliği Teşkilatı 12nci
Enformasyon Bakanları Konferansını gerçekleştirdi ve o
konferansta AKP Genel Başkanı Erdoğan ilginç bir konuşma
yaptı; iletişim teknolojilerinin geliştiğinden, sosyal
medyanın gelişiminin pek çok avantajı olduğundan ama bir o
kadar da hayati tehlike arz ettiğinden bahsetti ve -ülkemizde
geçtiğimiz günlerde kanunlaşan- dezenformasyon yasasının
önemini ve hukuka ne kadar önemli bir kazanım
sağladığını orada anlattı. İslam
İşbirliği Teşkilatı üyelerini de Türkiye Konseyi Medya
Forumu'na destek vermeye davet etti. İşte AKP iktidarının
faal olduğu konu bu; yasaklar, yasaklar, yasaklar. Orta Doğu ve
Afrika ülkelerinin önüne konulan altın değerindeki proje tam da bu.
Bu ülkelerde zaten yeterince medya yasağı var, sizin medya
yasağı modelinize ihtiyacı yok. Siz o ülkelere başka
çağrılarda bulunmalısınız Türkiye adına
konuşacaksanız.
Bakın, bir de suç
işleri bakanı da medya yasaklarıyla ilgili Almanya'da ve Fransa'da
daha katısı var. diyerek orayı, sözüm ona, referans gösteriyor
ve Türkiye'deki dezenformasyon yasasını buradan savunmaya
kalkışıyor. Tabii, bu esnada dün basın emekçilerine dönük
bir operasyon gerçekleşti. Dün sabah Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS
muhabirleri gözaltına alınıyor. Gözaltına
alınanların arasında yeni doğum yapmış bir
kadın var, kırk beş günlük bebeği var ve altı saat
bebeğini emzirmesine izin verilmiyor.
Utanmadan arlanmadan
faşizmi özgürlük diye başka ülkelere ihraç etmeye kalkışan
bir iktidar bizi yönetiyor ne yazık ki.
Biri Türkiye'yi Batıyla
güya kıyaslayarak Türkiye'yi basın cenneti yaptık. diyor,
öteki de Ey İran, ey Suud, sizdeki de yasak mı canım? Bizim
yasaklar sizin yasakları yener. Şahane yasaklar bizde, istiyorsanız
model alabilirsiniz. diyor. AKP Türkiye'de tesis ettiği tek adam rejimini
bu şekilde bölge halklarına ihraç etmeye kalkışıyor.
Oysa Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş sözcülüğünü üstlenirken
Erdoğan, orada beklenen, bu ülkede bir ılıman İslam modeli
yaratmak ve bu ılıman İslam modelini bölgeye ihraç etmekti ama
ne yazık ki AKP bunu da yüzüne gözüne bulaştırdı ve
yapamadı.
Yine, aynı
toplantıda, İslam İşbirliği
Teşkilatının konferansında Filistin davasından
bahsetti, Suriyede siyasi çözüme destek vereceğine dair cümleler kurdu.
Filistin'e bakalım: İslam İşbirliği
Teşkilatının kuruluş nedenini hepimiz biliyoruz. Filistin
davasını barışçıl bir şekilde çözebilmek. Ama bu
konuda AKP iktidarı, deyim yerindeyse, tam bir timsah gözyaşı
dökerek Filistin davasına sahip çıkıyor. Gerçek anlamda Filistin
davasına hiçbir zaman ciddi olarak sahip çıkılamadı.
Bakın, Mavi Marmara olayında yaşananlar ortadadır; orada
one minute demesine rağmen Erdoğan'ın çok büyük bir geri adım
attığını görüyoruz. Yine, on dört sene sonra İsrail'e büyükelçi
atandı ve tabii ki bu süre zarfında hiçbir şekilde ne askerî ne
ticari ne de ekonomik ilişkiler hiçbir şekilde askıya da
alınmadı İsrail'le. Bizler mazlum Filistin halkının
yanındayız ve Cezayir'de toplanan Filistin Ulusal Birlik
Girişimini buradan selamlıyoruz. Aslolan bir halkın zulüm
karşısındaki birlikteliğidir ve Filistinli 14 yapı yan
yana gelerek, Filistin konusunda bir ortaklaşma sağlayarak yol almak
istiyor. Buna enternasyonalist dayanışma da eklenince, bu konudaki
dayanışmayı en güçlü şekilde büyütebileceğimize dair
bizlerin inancı sonsuzdur. Bunu yapacak olan AKP iktidarı
değildir; ikiyüzlü ve riyakâr siyasetle bu işler yürütülemez.
Suriye'ye de Siyasi çözüme
destek vereceğiz. diyor. 2011den beri başlayan savaşta
şayet Türkiye oradaki IŞİD, El Nusra ve bunların
uzantısı olan örgütleri desteklememiş olsaydı, Oranın
Kuvayımilliyesi. dediği Özgür Suriye Ordusunu desteklememiş
olsaydı, gerçekten Türkiye barışa hizmet edebilirdi orada ama
savaşın bu kadar uzun sürmesinde, çok açık ve net, Türkiye'nin
911 kilometrelik sınırını selefi-cihadist çetelere, bu
örgütlere her anlamda açmasının sonucu olarak buradan
aldıkları destekle sürdürebildiler ve şimdi, oradaki
istikrarsızlığın temel nedenlerinden biri Türkiye'nin
uyguladığı dış siyasettir.
Bakın, şimdi,
Türkiye ve Suriye arasındaki görüşmeler gündeme gelmişken,
HTŞ'nin Afrin'i ele geçirdiğine dair haberler yansıdı
medyaya ve daha sonra Türkiye'nin, sözüm ona müdahalesiyle AKP iktidarının,HTŞ'nin
oradan İdlib'e çekildiğine dair bilgiler paylaşıldı
fakat yeni yeni gördüğümüze göre, akan haberlere göre, HTŞ şu
anda hâlâ Afrin'de bulunuyor. HTŞ kiminle savaştı orada?
ÖSO'yla. ÖSO kim? Türkiye'nin baştan beri desteklemiş olduğu,
AKP iktidarının desteklemiş olduğu bir örgüt -demin de
ifade ettim- Cumhurbaşkanı bu örgüt için Bu, Suriye'nin
Kuvayımilliyesidir. demiştir ve şimdi onun yerini HTŞ
alıyor. Peki, AKP bütün bunları neden izliyor, neden müsaade ediyor,
kendi haberi dışında mı oldu bunlar? Tabii ki değil.
Burada karmaşık bir denklem yaratarak özellikle Rusyayla masaya
otururken ve şayet resmî düzeyde bir Suriye-Türkiye görüşmesi
gerçekleşirse -ki farklı düzeylerde bu görüşmelerin olduğu
biliniyor zaten ama- iki ülkenin başkanlarının görüşmesi
söz konusu olacak olursa masaya yatıracak güçlü bir kartla gitmek istiyor
Erdoğan, bunun hazırlıklarını yapıyor. Ama
diyelim ki Suriyeyle görüşme olmadı, bu kartı farklı
alanlarda elverişli bir şekilde kullanmak istiyor AKP. Hangi alanda?
Seçime yaklaşırken yine Suriye kartı bir kaos sebebidir, kaos
olarak burayı kullanabilir, bunu bütün muhalefet ve Türkiye'deki 84 milyon
yurttaşımızın özellikle seçim arifesinde özenle izlemesi
gereken bir konu. Bir diğer konuysa Suriye Demokratik Güçlerine
karşı HTŞnin savaştırılması.
Burada, biz iktidara soruyoruz:
Heyet Tahrir el-Şamın Afrinde bizim sınırımız
olmasına mı razı gelirsiniz, yoksa Zeytin Dalı
Harekâtıyla göç ettirilen, oranın kadim halkı olan Kürtlerin ve
Arapların mı komşumuz olmasını yeğlersiniz.
Bizler sivil halkın komşumuz olmasını yeğleriz. Bu tür
örgütlerin Türkiye'ye ne kadar kaybettirdiklerini, burada işlemiş
oldukları katliamlar ve cinayetleri sanırım hiçbirimiz
unutabilmiş değiliz. Bu sözüm sadece AKP iktidarına
değildir, bu iktidarın ülkeyi uçuruma götürmesine razı gelen
bütün güçleredir, bütün güçler bunu ciddiyetle düşünmelidir.
Evet değerli
arkadaşlar, bakın, bugün, sabahleyin Türk Tabipleri Birliği
Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı tutuklandı. Biraz
önce, Grup Başkan Vekilimiz bu konuyla ilgili detaylı bilgiler de
paylaştı sizlerle. Ben açıklama yapmış olduğu
konuyla ilgili şunu hatırlatmak istiyorum: Bakın, biz bu
kürsüden kimyasal gazların kullanılmasına dair yine
konuşmalar da yaptık. Almanya Bilimsel Dayanışma Kurulu
üyesi Aken, federe Kürdistan bölgesine gidiyor ve orada bir inceleme
yapıyor.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Tulay Vekilim, gözaltı, tutuklama değil.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Devamla) Aken, Birleşmiş Milletlerde kimyasal silah uzmanı
olarak çalışmış bir insan ve şunları söylüyor:
Kimyasal saldırı gerçekleştiğine dair pek çok bulgu var ve
bir araştırma yapılmalı. Ben bir rapor
hazırlayacağım ve bu raporu Alman Hükûmetine
sunacağım. diyor. Burada, tabii ki şunu hatırlatmak
isterim: Türkiye, Birleşmiş Milletler Cenevre Konvansiyonu ile
kimyasal silahların kullanılmasını yasaklayan, Kimyasal
Silahlar Sözleşmesine taraf bir ülkedir ve bu konuya dair Millî Savunma
Bakanı bir açıklama yaptı Bizim envanterimizde kimyasal silah
yok. diye. Biz, burada, şu çağrıyı yapmak istiyoruz hem uluslararası
güçlere hem ilgili kurumlara: Bağımsız ve tarafsız bir
komisyon oluşturulmasını ve gidip yerinde inceleme
yapılmasını
Millî Savunma Bakanı bizzat bunu kendi talep
etmelidir Envanterimizde bu silahlar yoktur. diyerek ortaya çıkan
belgeleri geçiştiremez. Bu konuda, hakikaten sizler bunu
kullanmamışsanız bu komisyonun oluşturulması için buna
öncülük etmesi gereken Millî Savunma Bakanıdır, AKP
iktidarıdır. Aksi takdirde, uluslararası sözleşmelere ve
hukuka göre bir suç işleniyor ve bu suçun bedeli ağırdır,
bizler bu suçun ortağı olmak istemiyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, sözlerimin son kısmına gelirken İrandaki
kadın hareketinden bahsetmeden geçemeyeceğim ve İranda
saçının teli gözüktüğü için İran ahlak polisi
tarafından katledilen sevgili Jina Masha Aminiyi buradan bir kez daha saygıyla
anıyorum. Kadın hareketinin sadece İranda değil, Orta
Doğu, Afrika ve Türkiye'nin dört bir yanında nasıl dalga dalga
büyüdüğüne
(*) yani Kadın,
yaşam ve özgürlük! sloganının, kadın hareketinin bütün
dünya ölçeğinde nasıl ortak bir bilince ve slogana
dönüştüğüne hepimiz tanıklık ettik. Fakat İranda -ne
yazık ki Türkiyede de bunun benzerlerini çok görüyoruz- kadın
hareketinin bu büyümesini ve gelişimini dış güçlerin
tetiklemesiyle ve desteğiyle İrana karşı, rejime
karşı dış güçlerin bir oyunu gibi aksettiriyorlar.
Hatırlayacaksınız, AKP iktidarı ve Erdoğan Gezi
direnişi için aynı şeyleri söylemişti. Ben buradan
şunu hatırlatmak istiyorum: Kadın hareketinin başta bölgede
olmak üzere bütün dünyada devletlere, otoriter rejimlere ve erkek egemen zihniyete
karşı, onların toplumdaki bütün örüntülerine karşı en
güçlü mücadeleyi verdiği bir dönemden geçiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Kadın hareketini Dış
güçlerin etkisinde olan yapılar. şeklinde yaftalayarak bu güçlü
direnişi, aslında bu otoriter rejimlere karşı güçlü
direnişi, erkek egemen sisteme karşı güçlü direnişi hiç
kimse yok sayamaz, yok sayamadıklarını da kadınların
sokaktaki güçlü duruşu göstermektedir.
Evet, sevgili Jina âdeta
kadınlar adına karları delerek güneşe ulaşan bir
kardelen çiçeği gibi. İnsan yaşamına kastederek onu 22
yaşında toprağa gömen zihniyete karşı mücadele edeceğiz
çünkü insanın, insanca yaşam hakkından daha değerli hiçbir
şey yoktur ve bunun için de küresel ölçekte bu seslerin birbirini görerek
ve duyarak yankılanması kadın hareketi açısından çok
umut vericidir, kadınların özgürlük mücadelesi için de çok
anlamlıdır.
Hepimize başarılar
diliyorum, kadın hareketine bu anlamıyla başarılar
diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları
Oruçun (3/2083) esas numaralı Cumhurbaşkanlığı
Tezkeresi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Şimdi, biraz evvel
yapılan konuşmada ifade edilen iftiraları reddettiğimizi
belirtmek isterim. Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde
olmadığı gibi en ufak bir kullanımın da söz konusu
olmadığını herkes çok iyi biliyor. Bu, bir iddia değil
bir iftiradır. Dolayısıyla bu, bir beşinci kol faaliyetidir;
bu, emperyalistlerin ağzıyla, emperyalizmin yaklaşımı
çerçevesinde, oraya dönük, Türkiyeyi uluslararası hukuk nezdinde gündeme
getirmenin bir altlığı, planlı bir kurgusu olarak
karşımıza çıkıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bundan
berîdir, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti bu tür iftiralardan
berîdir.
Bunun kayda geçmesini
istedim, teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin
hakaretamiz sözlerini kendisine iade ediyorum; birincisi o. Ortada ne bir
iftira vardır ne de başka bir şey, ortada bir sorun var ve bu
sorunun hukuk yoluyla araştırılıp çözülmesi gerekiyor.
Bakın, şimdi, ben
size bir örnek anlatacağım: Geçen yıl, 16 Şubat 2021de
burada, Millî Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar konuşma
yapıyor ve Gara üzerine yaptığı konuşmasında
-tutanaklarda var, alın, bakın- diyor ki: Sadece göz
yaşartıcı gaz kullanmıştır; bunun
dışında, herhangi bir silah, mühimmat kullanılması söz
konusu değildir. Sadece göz yaşartıcı gaz
kullanılmış, değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mevzu derin.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, ben size Türkiye'nin 13 Ocak 1993 tarihinde
Pariste imzalamış olduğu Kimyasal Silahların
Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve
Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası
ile İlgili Sözleşmeden bir alıntı yapacağım.
1inci maddenin (5)inci fıkrası ne diyor biliyor musunuz Sayın
Grup Başkan Vekili? Taraf Devletlerden her biri toplumsal olayları
denetim altında tutmakta kullanılan gereçleri bir savaş yöntemi
olarak kullanmamayı taahhüt eder. Bu anlaşmayı Türkiye
Cumhuriyeti devleti imzalamıştır ama geçtiğimiz yıl
burada Millî Savunma Bakanı Akar dedi ki: Sadece göz
yaşartıcı gaz kullanılmıştır.
İşte yasaklanan mesele bu. Biz de diyoruz ki: Eğer böyle bir
durum varsa, bu kullanıldıysa, böyle şeyler yapıldıysa
bunlar araştırılmalıdır; bu ciddi bir meseledir çünkü
mesele sadece sizin iktidarınızla ilgili değil, devletle ilgili
bir meseleyi konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Son cümlem efendim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Millet Meclisinin altında imzasının
olduğu sözleşmedeki bir maddenin çiğnenip
çiğnenmediğinin araştırılmasını talep etmek
iftira filan değildir, görevimizdir bizim esas olarak, biz de bunu
yapıyoruz. Niye hakaret ediyorsunuz bundan dolayı? Bu kadar kendinden
emin olan bir iktidar, bunun uluslararası alanda
araştırılmasından en ufak bir şekilde gocunmaz ve göğsünü
gere gere der ki: Gelin, araştırın kardeşim, varsa bir
şey çıksın ortaya. Niye gocunuyorsunuz da bize
saldırıyorsunuz?
MEHMET AKİF YILMAZ
(Kocaeli) Tam bir iftira.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
36.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok açık ve seçik bir şekilde net bir ifadede
bulundum ve bunun iftira olduğunu beyan ettim. İftiranın
araştırılması olmaz, adı üzerinde iftira. Hiçbir
şekilde yapışmayan ve söz konusu olmadığı herkes
tarafından da bilinen bir hakikatin ancak bir mugalata sebebiyle suçlamaya
dönük ortaya atılan bir iftiranın araştırılması
olmaz. Sonuçta, teröristin ve terör örgütünün iftiralarını burada
dillendirmek, bütün millete ve devlete apaçık hakaret etmek demektir. Bunu
reddettiğimizi ve iade ettiğimizi ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Karşılıklı şey olmasın.
Buyurun, düşüncenizi
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yok, yok, ben sadece kayıtlara geçsin diye bir şey
söyleyeceğim.
Bakın, 1937-38 Dersim;
Dersimde on binlerce Kürt Alevi katledildi. Aradan elli yıl geçti -elli
iki yıl hatta- İhsan Sabri Çağlayangil anılarını
yazdı, kitap çıktı. O kitabı okudunuz mu bilmiyorum, ben
okudum. Ne diyordu İhsan Sabri Çağlayangil aradan elli iki yıl
geçtikten sonra? Alıntı yapıyorum: Neticeyi söylüyorum, bunlar
kabul etmediler, mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz
kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden
bunları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini
kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Elli yıl sonra bu konuşuldu
Türkiyede. Biz diyoruz ki: Elli yıl beklemeyelim, şimdi
konuşalım varsa, bir yanlış yapılıyorsa hep
birlikte bunu engelleyelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
MEHMET AKİF YILMAZ
(Kocaeli) PKKnın hardal gazı depolarını da inceleyelim
Başkanım, onu talep etsinler. (HDP sıralarından Ne
alakası var? sesi)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Onu
da araştıralım canım, varsa...
MEHMET AKİF YILMAZ
(Kocaeli) Ne Ne alakası var? İtiraflar var ortada.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.-
Cumhurbaşkanlığının, Birleşmiş Milletlerin
Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetinde icra ettiği harekât ve misyonlar kapsamında
hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve
tespit edilmek üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt
dışına gönderilmesi ve Cumhurbaşkanınca verilecek izin
ve belirlenecek esaslar çerçevesinde bu kuvvetlerin kullanılması için
Türkiye Büyük Millet Meclisinin son olarak 19/10/2021 tarihli ve 1309
sayılı Kararıyla uzatılan izin süresinin Anayasanın
92nci maddesi uyarınca 31/10/2022 tarihinden itibaren bir yıl
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/2083) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Utku
Çakırözer.
Buyurun Sayın
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Birleşmiş
Milletlerin Mali ve Orta Afrikada icra ettiği harekât ve misyonlar
kapsamında yurt dışında görevlendirilmesini bir yıl
uzatan tezkere hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmek isterim ki
uluslararası terörizmle mücadele amaçlı olduğu için, üyesi
olduğumuz Birleşmiş Milletlerden çıkan bir karar
olduğu için ve Türkiye bu misyonlara katılmaya davet edildiği
için biz bu tezkereye olumlu oy kullanacağız. Bu vesileyle buradan,
hem vatanımızın savunmasında hem de ülkemizden binlerce
kilometre uzakta uluslararası terörizmle mücadele için, barış
için görev yapan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri
mensuplarımızı selamlıyorum. Şehitlerimizi rahmetle minnetle
anıyor, gazilerimize saygılarımı sunuyorum. Afrikaya
gidecek evlatlarımızın üstlendikleri tüm görevlerde olduğu
gibi bu görevi de başarıyla tamamlayarak sağlıklı
biçimde ülkemize dönmelerini yürekten diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
yurt dışında asker bulundurma konusu dikkatli bir biçimde ölçülüp
biçilmesi ve karar verilmesi gereken bir mesele. Yaklaşık 60 bin
askerimizin sınırlarımızın dışında
görev yaptığı bir dönemden geçiyoruz. O yüzden, Meclisimizin bu
konularda sağlıklı bilgilenmesi ve bunun
ışığında, yine, sağlıklı bir
tartışma yapılarak bu kararların verilmesi gerekmekte.
İşte, bu tezkerede de -önümüzde- Hudut, şümul, miktar ve
zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tespit edilmek üzere.
deniyor.
Değerli milletvekilleri,
hiçbir demokraside hudut, şümul, miktar ve zamanı tek kişiye
bırakacak yetkiyi meclisler vermezler, veremezler çünkü hesap veren
yönetim anlayışında bu kabul edilemez ama bu ucube tek adam
yönetiminde maalesef önümüze yine bu şekilde getiriliyor. Heyet olarak
karar verme, tartışarak karar verme, heyet olarak sorumluluk alma anlayışı
tamamen ortadan kalkmış durumda. Az önce de belirttim, askerimizi
yurt dışına gönderme kararı önemli bir karar, tek
kişinin ben gönderdim, oldu demesiyle yapılmaması gerekir. O
nedenle, mutlaka Meclisimizin Dışişleri Komisyonunda, Millî
Savunma Komisyonunda, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda ya da
onların ortak yapacağı toplantılarda bu kararların
önceden tartışılmasında büyük yarar görüyoruz.
Dışişleri Bakanı, Millî Savunma Bakanı, onların
bürokratlarının gelip milletvekillerini tezkerelerin nedeni,
çıkarlarımız açısından önemi, beraberinde
getirdiği güvenlik riskleri konusunda bilgilendireceği, soruları
yanıtlayacakları kapsamlı toplantılardan bahsediyorum.
İşte, bugün, bir
görev uzatma söz konusu. Bu komisyonlarda geçen bir yılda, beş
yılda, on yılda o uluslararası misyon için görevini
yapabilmiş mi o misyon? Gönderilen birliklerimiz faydalı olmuş
mu? Ulusal çıkarlarımıza hizmet eden bir görevlendirme
olmuş mu? Yoksa, artık asker göndermeye gerek kalmadı
diyebileceğimiz bir aşamaya ulaşılmış mı?
Bunların tartışılması gerekir. Böyle bir karar alma
sürecine Meclisimiz ve ülkemizin mutlak ihtiyacı var. Hele hele tüm
yetkilerin tek kişide toplandığı bu ucube tek adam
yönetiminde buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Mesela, ortada bir BM
kararı yokken, Türkiyenin çıkarı yokken, sarayın ikbali
için Katara, Dünya Kupasına kalkan olmaya askerimizin, polisimizin
gönderilmesine biz karşı çıktık, karşıyız.
Benzer biçimde, Libyada, yine ortada bir BM kararı yokken, orada
çatışan taraflar arasında bir taraf tutar pozisyonda askerimizin
gönderilmesine biz karşı çıktık, karşıyız.
Değerli milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak önümüze gelen her tezkerede şu soruyu
ısrarla sormaya devam ediyoruz: 27 Şubat 2020de Suriyede şehit
düşen 34 askerimizin hesabını sorabildiniz mi? O askerlerimizin
şehit edilişinde sorumluluğu bulunduğu devlet
yetkililerince açıkça ifade edilen Rusyaya karşı ne
yaptınız? Hiçbir şey. Tam tersine, Türkiyeyi eskisinden daha da
fazla Rusyaya bağımlı yaptınız. Hesabını
sordunuz mu? Bir kuru özür olsun alabildiniz mi? Hayır. Ama bir Rus
savaş uçağı Türkiye tarafından düşürüldüğünde
Rusya, yazılı, resmî bir özür mektubu alana kadar Türkiyeye
karşı her tür yaptırımı uygulamıştı.
Siz ise 34 şehidimizin hesabını sormayı bıraktık
bir kenara, ardından, ulusal onurumuzu ayaklar altına alma
pahasına gidip Putinin kapısında dakikalarca bekletildiniz. O
hakaret yetmedi, bekleme görüntülerinin kamuoyuyla
paylaşılmasını dahi sineye çektiniz. Sizin o hep
övündüğünüz ilkeli, onurlu dış politikanız işte, ancak
bu kadar ilkeli, ancak bu kadar onurludur.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki Rusya, Türkiye için önemli bir ülke, bölgemizdeki gelişmeleri
doğrudan ya da dolaylı etkileme gücüne sahip bir ülke,
ilişkilerimizi iyi tutmak Türkiyenin ulusal çıkarına ancak önce
Gürcistanda uluslararası hukuku yok sayan müdahaleleri, ardından
egemen bir devlet olan Ukraynanın Kırım bölgesinin işgali,
sonra Ukraynanın işgali; hepsi uluslararası hukuka
aykırı. Bunlar kabul edilebilir hareketler değil. İktidar
ve muhalefet kabul edilemez buluyoruz. Nitekim, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Mustafa Şentopun, bu hafta Zagrebte
Uluslararası Kırım Platformu Birinci Parlamenter Zirvesi
toplantısına katılarak bu tutumumuzu kayda geçirmesini olumlu
değerlendiriyoruz. Ukrayna Parlamentosu Dışişleri Komisyonu
ile TBMM Dışişleri Komisyonumuzun toplantısında
Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi olarak bizzat ben konuyu gündeme getirerek
Sayın Şentopa çağrıda bulunmuştum Türkiye en üst
düzeyde bu toplantıya katılmalı. demiştim. Sonuçta,
Meclisimizin o toplantıda en üst düzeyde katılım
sağlaması hem Kırım Tatarı
soydaşlarımızı memnun etti hem de Rusyanın hukuksuz işgali
altında ulusal egemenliğini koruma mücadelesi veren Ukraynayı
memnun etti. Sayın Şentop orada bir de konuşma yaptı.
Rusyanın Kırım, Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Hersonu
ilhakını tanımıyoruz, bunlar yok hükmündedir. dedi.
Kırım ve ilhak altındaki diğer bölgeler dâhil
Ukraynanın toprak bütünlüğüne Türkiye sarsılmaz destek
veriyor. dedi. Dünyayı kan ve gözyaşına boğmaktan
kaçınmayanlar var. dedi. Meclisimizin resmî tutumunu ortaya koyması
açısından bunlar önemli açıklamalar. Peki, iyi, güzel ama
değerli milletvekilleri, bu söylem ile eylem birbirini tamamlamıyor.
Saraydaki tek adam yönetimi Rusyaya kendisini öyle bağlamış ki
Sayın Meclis Başkanının sözlerinin hiçbir anlamı
kalmıyor. Neden böyle diyorum? Size bir fotoğraf gösteriyorum.
Bakın, bu fotoğraflar tam da Sayın Şentop Kırım
Zirvesindeyken dünya basınında yer aldı. Ne bunlar? Putinin
baş destekçisi Rus oligarkların yatları. Öyle böyle değil,
her biri yüz milyonlarca dolar. Bizimle ne alakası var? Çünkü yatlar Türk
limanlarına demirli. Bakın, tek tek haritada yerleri işaretlenmiş.
Uluslararası yaptırım kararı var, hiçbir yere gidemiyorlar,
vah vah! Türkiyeye sığınmışlar. Bakın, haritada
tek tek yerleri belirlenmiş. 32den fazla yat girmiş
karasularımıza, en az 13 tanesi demirli şu anda.
İsimleriyle, yerleriyle biliniyor: Predator Solaris Titan Ragnar
Romeo Flying Fox Halo Eclipse Anna Garcon Pasific. Değerli
milletvekilleri, kim bu oligarklar? Moskovadaki savaş makinesinin
destekçileri, belki de gizli ortakları. Hangisinin, hangi yatı
Türkiyenin neresinde, işte hepsi biliniyor, yazılıyor,
görüntüleniyor. Biz burada savaşı kınayan bildiriler
yayımlayalım, Sayın Şentop gitsin Kırım
Zirvesinde konuşsun sarayın umurunda değil. Onlar ne
yapıyor? Putinin destekçilerine kol kanat açıyor. Bir de bunun
adına tarafsızlık diyerek bizi ve dünyayı kandırmaya
çalışıyorlar. Evet, tahıl güvenliği için yürütülen
diplomasi tarafsızlıktır, önemlidir, değerlidir;
barış için çaba göstermek, ara buluculuk girişimlerinde bulunmak
doğrudur ama değerli milletvekilleri, buradan uyarmak isterim, bu
fotoğrafın adı tarafsızlık falan değildir, bu
fotoğrafın adı düpedüz ambargo
fırsatçılığıdır, yaptırım
fırsatçılığıdır. Bunun adı yeni Reza
Zarrablar yaratmaktır, bunun adı yeni ayakkabı kutuları
demektir, yeni para sayma makineleri demektir. Bu yatların ülkeye
girişine rahatlıkla izin verenlere seslenmek isterim. Ukraynada
yaşanan zulümden, ölen, işkence gören binlerce sivilden haberiniz var
mı? Yerinden edilen milyonlardan, ülkelerinin kurtuluşu için
savaşan Ukraynalı askerlerin eşleri ve çocuklarının
Türkiyeye sığındıklarından haberiniz var mı?
Bursada, Eskişehirde, Elâzığda ve başka şehirlerde
geçici olarak misafir ediyoruz. Eskişehirde biz birkaç kez ziyaret ettik;
belediyelerimiz, merkezî idare destek veriyor. Bildiğim kadarıyla
Sayın Emine Erdoğan o anneleri bizzat ağırladı,
çocuklarının konserini dinledi. O zaman kim bu vicdansız ambargo
fırsatçıları? Bu yatlar neyin nesi? Yani şimdi siz
Moskovadaki savaş makinesinin ortağı bu oligarkları
Türkiyeye sığınan o Ukraynalı kadınlar ve çocuklarla
bir kefeye mi koyuyorsunuz? Bu fotoğrafın anlamı tam da budur
değerli arkadaşlarım.
Tamam, Türkiye bu
yaptırımlara uymuyor ama bunun anlamı her istediğini yapmak
olmaz, olmamalıdır. Hukuken uymak zorunda olmayabilirsiniz ama bir de
yazılı olmayan ahlaki, vicdani ilkeleriniz yok mu sizin? Hiç mi
rahatsız olmuyorsunuz bunları gördüğünüzde? İşin
kolayını bulmuşsunuz, ne gerek var vicdan azabı duymaya.
Bir mesele sizi çok mu rahatsız ediyor, hemen sarayın sansürcüleri
devreye girsin, herkesin gördüğünü görmezden gelelim, bu haberlere Dezenformasyondur.
damgası vurun geçsin, rahat etsin vicdanlarınız.
Savaşmış, kadınlarmış, çocuklarmış,
ölüyormuş kimin umurunda?
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde bana gelen bir mektubu sizlerle
paylaşılmasını istediği için burada paylaşacağım.
Sadece bana da değil, AK PARTİ ve diğer partilerden
milletvekillerine de gönderildi. Mektup, Gezi davasında on sekiz yıl
hapse mahkûm edilen ve altı aydır şimdi adı Marmara diye
değiştirilen Silivri Cezaevinde tutuklu Sayın Hakan
Altınaydan geliyor. İlk Gezi davasında, 2019da
yargılanıp 2020de beraat etti, 2021de hukuka aykırı
olarak aynı iddiayla bir daha yargılanarak bu kez ilk derece
mahkemede on sekiz yıl hapse mahkûm edilmiş durumda. Kim bu Hakan
Altınay? Sadece ülkemizin değil, dünyanın en prestijli
üniversitelerinin görüşlerine başvurduğu saygın bir
araştırmacımız. Hepimizin muzdarip olduğu ülkemizdeki
kutuplaşmayı kendine dert edinen, samimi bir diyalogla çözülemeyecek
sorunumuz olmadığına inanan ve bu yüzden Boğaziçi Avrupa
Siyaset Okulunu kuran kişi. 2014ten bu yana bu okulda Türkiye'nin
farklı illerinden ve çeşitli siyasi tercihlerinden yüzlerce gence
ücretsiz eğitimler veriliyor. Geçmişte ve şu anda Meclisimizde
bulunan çeşitli milletvekillerimizin de aralarında bulunduğu
siyasetçiler, akademisyenler veriyor bu dersleri. Hepsi birbirinden
değerli isimler; Rıza Türmen, Gülsün Bilgehan, Aydın Sezgin.
İktidar kanadından değerli isimler de var orada eğitim
veren, yanlış anlaşılmaya neden olmamak için isimlerini
saymıyorum. Bir polemik yaratmak için değil Hakan
Altınayın eğitim verecek isimleri belirlerken diyaloğu ve
farklı görüşleri ne kadar önemsediğini göstermek için
vurguluyorum bunu. Orada ders veren AK PARTİli arkadaşlarımızdan
bazılarının şimdi mağdur sıfatıyla Hakan
Altınay ve diğer sanıklar aleyhinde taraf konumunda olması
ise ayrı bir çelişki. Mektupta yargılanma sürecine ilişkin
çok önemli noktalar var bilmenizi istediği. Milyonların
katıldığı Gezi direnişi asla bir suç değildir ama
siyasi baskıyla oluşturulan mahkemede Hakan Altınay Geziyi
başlatmak ve yaymakla suçlanıyor ama o süreçte yani 2013ün
Mayıs ayının ikinci yarısında Güney Amerikada ve
İsveçte bulunuyor. En kritik gün 31 Mayısta, İstanbulda AKPli
Sayın Yalçın Akdoğanın panelinde dinleyici. Yine,
iddianamede Açık Toplum Vakfı Başkanı olmakla
suçlanıyor ama o görevden ayrılalı üç ay olmuş mayıs
ayında. Osman Kavalanın başkanlığını
yaptığı Anadolu Kültür yönetiminde deniyor ama o tarihte böyle
bir şey söz konusu bile değil, Geziden tam dört yıl sonra oraya
üye oluyor. Mahkemenin Hakan Altınayı suçladığı tek
faaliyeti ne biliyor musunuz? Avrupa Birliğine yazılmış bir
mektup. 20 kişi ortak imzalamışlar ve diyorlar ki: Gezi
olayları nedeniyle Türkiyeyle üyelik müzakerelerini aman
durdurmayın, devam ettirin. Şaka gibi ama maalesef ülkemizin
acı gerçeklerinden biri. Bu nedenle suçlu bulunup cezaevine konulmuş
durumda; üstelik, AKP iktidarında Dışişleri
Bakanlığı, Dışişleri
Müsteşarlığı, AB Genel Sekreterliği, Kamu
Güvenliği Genel Sekreterliği ve büyükelçilik yapmış onlarca
ismin Biz Hakan Altınayın
Türkiyenin çıkarları için çalıştığına
kefiliz. açıklaması yapmalarına rağmen. Kendisi de
anlatıyor ülkemizin iyiliği için çalıştığını,
uğraş verdiğini yıllarca. Bir tanesinin ben de gazeteci
olarak tanığıyım. 2004te kurulan ve Türkiye adına
bugüne kadar yapılmış en başarılı kamu
diplomasisi adımı olarak bilinen Bağımsız Türkiye
Komisyonunun oluşturulmasında ve çalışmalarında
Sayın Altınayın kurucu rolü vardır. Kim vardı,
hatırlayın; Avrupanın 9 ülkesinin eski Cumhurbaşkanı,
Başbakanı ve Dışişleri Bakanları Türkiyenin AB
üyeliğini Avrupa kamuoyuna anlatmaları için bir araya
getirilmişti. Açıkladıkları raporda Türkiyenin
üyeliği, Avrupanın çıkarınadır. sonucuna
varmışlar ve bu kanaatlerini tüm Avrupada
anlatmışlardı. Türkiyenin AB adaylığının
önünü açan bir girişim olduğunu herhâlde benim kadar AK PARTİ
sıralarındaki mevkidaşlarım da biliyordur. Daha AKP
iktidarının FETÖ diyemediği dönemde, Hakan Altınay örgüt
için Bu kadar güç kullanan bir yapı, bu kadar gayrisaydam olamaz. diyen
kişidir. Fransa Dışişleri Bakanının yüzüne
Eğer Fetullah Gülen Le Mondea yazıp kendisini Türk muhalif diye
sunabiliyorsa ve sizin buna söyleyecek hiçbir şeyiniz yoksa Fransız
Millî Marşının Konyada ıslıklanmasına
şaşırmamanız gerekir. diyen kişidir Hakan
Altınay. ABDde katıldığı toplantılarda
IŞİDi sizin Guantanamo, Irak işgali gibi hatalarınız
yarattı, şimdi de kendi yarattığınız
canavarı yok etmek için kendi insan hakları
kuruluşlarınızın insanlığa karşı suç ve
etnik temizlikle suçladığı PKKyla iş birliği
yapmanıza sessiz kalmamızı bekliyorsunuz, bunun
mantığı nerededir? diyen kişidir Hakan Altınay.
Türkiye hakkında uluslararası yayınlarda çıkan
ırkçı değerlendirmelere yanıt vererek Oryantalist
düşünceleri bırakın, Türkiyeyle eşit ilişki kurmayı
deneyin. diyen kişidir.
Böyle bir insanın
şimdi bu ülke tarafından zindanda çürütülüyor olmasına isyan
etmemek mümkün değildir değerli arkadaşlarım. Hakan
Altınay eline silah alıp adam öldürmüş değil,
bırakın silahı, taş atmış değil.
Yargılaması hâlâ sürmekte, dosyası istinafta ve sonra da
Yargıtay aşaması var yani henüz suçluluğu
kesinleşmemiş. Hâl böyleyken, inadına, altı aydır
hapiste tutuluyor. Sadece o da değil, Mücella Yapıcı, Mine
Özerden, Çiğdem Utku, Can Atalay ve Tayfun Kahraman; hepsi suçsuz, hepsi
masum, inadına, altı aydır zindanda tutuluyorlar. Yine, bir
başka masum insan, Osman Kavalayı tam bin sekiz yüz yirmi iki
gündür, tam beş yıldır özgürlüğünden mahrum zindanda
tutuyorlar. Kim tutuyor? Görüntüde yargı ama asla bağımsız,
asla tarafsız bir yargı değil. Sarayın talimatıyla,
siyasi talimatla bu insanlar hayatlarından, ailelerinden, sevdiklerinden
koparılmış durumda.
Peki, diyeceksiniz ki: Bu
Hakan Altınay niye bize mektup göndermiş? Onu da yazmış
mektubunda, diyor ki: Bizim hakkımızdaki tutarsızlık ve
hatalarla dolu bu yargılama sonuçları bir bütün olarak Türkiyeyi
olumsuz etkiliyor. Dünya kamuoyu, Türk yargısının öncelikleri
konusunda tamiri imkânsız bazı yargılara varmış
durumda. Bu yargının daha da kemikleşmemesini sağlamak
Meclisin ve siz milletvekillerinin de görevidir. Soruyorum: Haksız
mı Sayın Hakan Altınay değerli milletvekilleri?
Anayasanın giriş
bölümünü hatırlatıyor mektubunda: Ben vatan ve millet sevgisi için,
ülkem insanlarının hakları için elimden geleni yaptım ama
Anayasanın girişinde yazan onurlu ve huzurlu bir hayat sürme
hakkım hoyratça ihlal edilip ülkemiz bu yargılamayla zor duruma
düşürülüyor. Buna en güçlü şekilde müdahale etmenin siz
milletvekillerinin tek tek ve grup olarak sorumluluğunuz olduğunu düşünüyor
ve gereğini talep ediyorum. diyor.
Değerli milletvekilleri,
elinizi vicdanınıza koyarak yanıt verin, haksız mı
Hakan Altınay? Yerden göğe kadar haklı. Bu milletin temsilcileri
olan bizler için ülkedeki ekonomik yoksulluğu yenmek ne kadar önemliyse
demokrasi, hak, hukuk ve adalet açlığını gidermek de o
kadar önemlidir, o kadar hayatidir. Milletin Meclisi demek özgürlüğü
hukuksuzca elinden alınan Hakan Altınayın ve tüm Gezi
tutuklularının da Meclisi demektir. Aylardır istinaf mahkemesinin
bir an önce dosyalarına bakmasını bekliyorlar. Kavala
hakkındaki AİHM kararı yıllardır uygulanmıyor.
Ülkemiz bu ayıptan ne zaman kurtulacak değerli
arkadaşlarım?
Gezi davası başta
olmak üzere, sivil toplum temsilcilerine, gazetecilere yönelik baskı ve
tehditler, cezaevlerinde haksız, hukuksuz tutuklu düşünce
suçluları, itirazlara rağmen hayata geçen sansür yasası ve daha
niceleri; bunların her biri ve hepsi Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşundan bu yana oluşan ulusal
saygınlığımızı hızla eritmekte.
Demokrasiden, adaletten, insan haklarından, hukuk devleti ve güçler
ayrılığından uzaklaştığımız her
bir karar bizleri bu utanç çukuruna gömmekte. Bu çukurdan kurtulmanın tek
yolu var; o da insan haklarına saygılı, demokratik, laik, güçler
ayrılığına dayalı parlamenter sisteme yeniden dönmek.
Cumhuriyetimizin kuruluşunu kutlayacağımız bu haftada bir
kez daha hatırlatmak isterim ki milletimizin iradesiyle en yakın
zamanda biz bu yolu açacağız. İçeride de dışarıda
da Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün bize gösterdiği Yurtta
barış, dünyada barış. vizyonunu ülkemize yeniden
kazandıracağız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Ahmet Berat Çonkar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika
Cumhuriyetinde yürüttüğü MINUSMA ve MINUSCA misyonları çerçevesinde
görev süremizi bir yıl daha uzatmaya imkân verecek
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz aldım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
sözlerime başlarken geçtiğimiz günlerde Amasrada meydana gelen maden
kazansında hayatlarını kaybeden madenci kardeşlerimize Yüce
Allahtan rahmet diliyorum. Acılı ailelerine, yakınlarına
ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.
Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Temennimiz ve
gayretimiz odur ki bir daha bu acılar yaşanmasın, yürekler
yanmasın.
Yine, sözlerimin
başında bu topraklar için, ülkesi için, milleti için, inancı ve
değerleri uğruna yurt içinde ve dışında
canlarını feda eden kahraman asker, polis, devlet görevlisi tüm
şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum, gazilerimize acil
şifalar diliyorum.
Yine, 18 Ekimde 31inci
yıl dönümünü kutladığımız Azerbaycanın
Bağımsızlık Gününü buradan bir kez daha tebrik ediyorum.
Neredeyse otuz yıldır işgal altında kalan Karabağ,
Türkiyemizin sağladığı kritik siyasi ve askerî destekle
birlikte 10 Kasım 2020de Azerbaycan tarafından özgürlüğüne
kavuşturulmuştur.
Birkaç gün önce Azerbaycan
Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev ve
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
birlikte açılışını gerçekleştirdiği Zengilan
Uluslararası Havalimanı açılış merasimi sebebiyle
bulundukları Azerbaycanda trafik kazası geçiren ve tedavileri devam
eden AK PARTİ Genel Başkan Vekilimiz Sayın Binali
Yıldırım Beye, İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Şamil Ayrım Beye ve beraberlerindeki görevli arkadaşlarımıza
acil şifalar diliyor, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyemiz, Hükûmetimiz Azerbaycanda da gönül coğrafyamızın
her köşesinde de kardeşlik hukukunun gereğini her alanda yapmaya
bundan sonra da devam edecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, dünyada her geçen gün belirsizlikler
artıyor, güvensizlik ortamı daha da büyüyor. Batılı
yönetimler, geçmişte de olduğu gibi, maalesef, bugün de kendi
çıkarlarının dışında hiçbir değer tanımıyor,
savundukları sözde değerleri rahatlıkla ayaklar altına
alabiliyorlar. Batılı ülkelerin barış, kardeşlik,
demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ekonomik kalkınma
diyerek gittikleri hiçbir coğrafyada bugüne kadar huzur ve refah
olmadı; aksine, bu coğrafyaların insanları ve zenginlikleri
sömürüldü, acımasızca istismar edildi.
Batının belli
başlı ülkelerindeki maddi refahın arkasında maalesef ki
zulüm, kan ve gözyaşı vardır. Bu zulmü geçmişte de bugün de
en ağır şekilde yaşayan coğrafya ise Afrikadır.
Bu kıtayı sömürdüler ve nifak tohumları ektiler. Bugün,
Afrikada ve diğer birçok coğrafyada yaşananlar maalesef,
birbirine çok benzer. Mali-Orta Afrika Tezkeresinde de Irak-Suriye
Tezkeresinde de Afganistan Tezkeresinde de karşımıza
çıkan ve ele alınan sorunların çıkış
noktasında aynı durumları görüyoruz. Libya, Suriye, Yemen,
Somali ve daha birçok ülke egemen güçlerin mücadele alanı olmaya devam
ediyor. Kendi çıkarları gerektirdiği zaman 10 bin kilometre
ötedeki bir ülkeye müdahale etmeyi kendine hak görenler Türkiyenin kendi
sınır güvenliğine yönelik yaptığı operasyonlara
itiraz edebiliyor; işlerine geldiği zaman, tutarsız ve kimsenin
inanmadığı gerekçelerle terör örgütlerini destekleyebiliyor;
ikiyüzlü bir tavırla, sözde müttefikimiz dedikleri NATO müttefiki olan
ülkemize vermedikleri silah, mühimmat ve teçhizatı PYD/YPG gibi terör
örgütlerine verebiliyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar amaçlarına
ulaşamayacaklar, taşeron terör örgütlerine yaptıkları tüm
yatırımlar boşa gidecek.
Tabii, bugün, vekâlet
savaşları ön plana çıktı, maşalar
kullanılıyor. Son zamanlarda teslim aldıkları
Yunanistanı da maşa olarak bizlere karşı
kışkırtıyorlar. Bu noktada, Yunanistanın dikkatli
olması ve düşünerek hareket etmesinin kendi menfaatlerine
olduğunu bir kez de ben buradan ifade etmek isterim. Hakikatten kopuk,
şımarıkça atacağı adımlarının sonu çok
büyük hüsran olur, Yunanistan bunu unutmamalıdır. Rusya-Ukrayna
ihtilafında ve savaşa evrilen süreçte de Batının
kışkırtıcı bir vekâlet mücadelesi yürüttüğüne şahitlik
etmekteyiz.
Değerli arkadaşlar,
Türkiyemizin millî güvenliği ve her çeşit terörle mücadelesi söz
konusu olduğunda iktidar ve muhalefet olarak ortak duruş sergilememiz
milletimizin bizden en büyük beklentisidir. Türkiye
düşmanlarının millî güvenliğimizle ilgili meselelerde
psikolojik harp konsepti içinde, siyasi partilerimizin ve toplumsal
grupların içinde aykırı duruşlar oluşturma plan ve
çabalarını üzülerek müşahede etmekteyiz. Özellikle bu Gazi
Meclisin çatısı altındaki milletimizi temsil eden bizlerin çok
dikkatli ve sorumlu davranması gereken bir sürecin içerisindeyiz. Ama
maalesef, terör örgütünün sözcülüğünü yapanların, onlarla ortak
hareket etmekte bir beis görmeyenlerin, siyasi sebeplerle teröre ve teröriste
gerektiği gibi tavır koyamayanların, ülkemizi hedef alanlara ve
onların iş birlikçilerine laf edemeyenlerin, ülkemize ve milletimize
karşı taşeron olarak kullanılan PKK ve YPGnin hak
ettiği cezaya çarptırıldığı operasyonlardan
rahatsız olanlarla yol yürüyenlerin ve hatta onları sevindirenlerin
de olduğunu üzülerek görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye olarak bulunduğumuz coğrafyanın zorunluluğu ve
diğer birçok sebeple doğuyla da batıyla da uzak
coğrafyalarla da ilişkilerimizi yürütüyor ve geliştirmek için
gayret gösteriyoruz ancak bağımsızlığımızı,
ulusal güvenliğimizi, çıkarlarımızı ve
değerlerimizi hedef alan, iyi niyetli olmayan, samimiyetsiz ve adil
hareket etmeyen yönetimlerle de sorun yaşıyoruz; yaşamaya da
devam edeceğiz. Türkiye olarak biz barıştan yanayız;
Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi,
dostlarımızın sayısını artırma,
düşmanlarımızın sayısını azaltma arzusu ve
gayretindeyiz. Ancak bizim anladığımız
barışçı dış politika her ne şart altında
olursa olsun sınırlarımıza çekilmek, her şekilde çatışmalardan
uzak durmak anlamına gelmemektedir. Bir devletin başka bir devletle
barış eksenli bir ilişki kurabilmesi ancak karşı
tarafın da aynı düşünce ve isteğe sahip olmasıyla
mümkündür. Ayrıca, bölgesel ve küresel konjonktür de bu ilişkinin
mahiyetinde belirleyicidir.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin kendi güvenliğini sadece sınırlarının
içinde değil, sınırlarının ötesinde de sağlama
hakkı ve zorunluluğu vardır ve bizler bu hakkı
gerektiği zaman hiç çekinmeden kullandık, bundan sonra da gerek
sınırlarımıza yakın bölgelerde gerekirse de uzak
bölgelerde kullanacağız. Bizi hedef alan terörün ve teröristin
imhasını sağlayacak, vekâlet mücadelesi veren arka plandaki
organizasyonların ve devletlerin tezgâhlarını boşa
çıkaracağız.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye olarak doğuyu da batıyı da uzakları da
yakından takip ediyoruz. Amerikanın, Avrupanın, Rusyanın,
Çinin neyin peşinde koştuğunu, bu noktada neler
yaptıklarını, dostluklarının ve
düşmanlıklarının çerçevesini görüyoruz ve çok iyi
biliyoruz. Bu çerçevede biz de ülkemizin menfaatlerini her şeyin üzerinde
tutuyoruz ama biraz önce eleştirdiğimiz ülkelerden farklı olarak
bizim sahip olduğumuz ahlaki ve insani değerlerimiz de var ve bizler
bu değerleri önemsiyoruz. Ne geçmişte ecdadımız ne de bugün
bizler Afrikaya da başka coğrafyalara da sömürgeci bir gözle
bakmadık, bakmıyoruz. Her türlü zulme ve haksızlığa
karşı çıkıyoruz, dostluklara önem veriyoruz. Ülke ve millet
olarak zor zamanlarda yanımızda olanları ve sergiledikleri
dostça yaklaşımları hiçbir zaman unutamayız, zor zamanlarında
ülke ve millet olarak biz de onların yanında oluruz. Her zaman söylediğimiz
bir şey var: Bizim dostluğumuz kıymetlidir, Türkiye'nin
dostluğu paha biçilmezdir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün görüştüğümüz
Cumhurbaşkanlığı tezkeresini de biraz önce ifade
ettiğimiz çerçevede değerlendirmemiz, ele almamız gerekiyor.
Türkiye olarak dünyanın bir parçasıyız ve bu çerçevede
uluslararası organizasyonlarda önemli inisiyatifler almaktayız. Bizim
yurt dışında görev alan askerimiz, polisimiz,
sağlıkçımız, akademisyenimiz, eğitmenimiz, hülasa
devletimiz ve milletimiz adına görev yapanlar, o ülke
halklarının aradığı, sevdiği ve gönüllerini
açtığı kimselerdir. Tezkereye konu coğrafyalar bizim gönül
coğrafyamızdır. Bu noktada, bizim oradaki dört yüz yılı
aşkın tarihî geçmişimiz de üzerimize ayrıca bir sorumluluk
yüklemektedir.
İşte, bu noktada,
Birleşmiş Milletlerin başlattığı MINUSMA ve
MINUSCA Harekâtlarına Türkiye olarak destek veriyoruz. Son yıllarda
yakından takip edilen ve özellikle bazı Batılı ülkelerin
durumdan rahatsızlıklarını çok açık ettikleri
Türkiye-Afrika ilişkileri gelişmeye devam edecektir. Çok önemli
ilişkiler kurduğumuz Afrikanın çıkarları bizim de
çıkarlarımızdır. On yıllarca sömürülen Afrikanın
o sömürgeci zihniyetten kurtulup kendi halklarına dayanan
barışçıl, istikrarlı, refah toplumları hâline gelmesi Türkiyenin
arzusudur. Çünkü bu sayede iyi ilişkilere sahip olan Türkiye ve Afrika
ülkeleri bu durumda birlikte kazanacaklardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Mali, 2012 yılı Mart ayından
itibaren ülke coğrafyasının ötesinde ve hâlihazırda Gine Körfezi
ülkelerine yayılacak şekilde Sahel bölgesi ve kıta
güvenliğini olumsuz yönde etkileyen ve küresel gündemde öne çıkan bir
istikrarsızlık sürecinden geçmektedir. Bu dönemde, Malinin kuzeyinde
çeşitli grupların ayaklanmaları, askerî darbe, terör örgütü El
Kaideyle bağlantılı grupların bazı bölgelerde
bağımsızlık ilanı gibi gerek Malide gerekse terör
oluşumlarının komşu ülkelerde saldırılar
gerçekleştirmesiyle Sahra Altı Afrikada geniş bir
coğrafyayı istikrarsızlığa sürükleyen olaylar
yaşanmıştır.
Söz konusu gelişmeler
bağlamında ilk olarak 6 Aralık 2012 tarihinde
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde kabul edilen kararla onay
verilen Afrika liderliğinde Mali Uluslararası Destek Misyonu, Mali
ordusunun kapasitesinin geliştirilmesi ve ülkenin kuzeyinde yeniden
istikrarın tesisine destek sağlamak amacıyla Malide
konuşlandırılmaya başlanmış ancak isyancı
grupların ülkenin güneyine ilerlemesi üzerine önce Fransız birlikleri
Malide askerî müdahalede bulunmuş, sonrasında da BM Güvenlik
Konseyinin 25 Nisan 2013 tarihinde aldığı 2100 sayılı
Kararla Malide BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonunun
kurulması oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Mali Hükûmeti ile
silahlı muhalif gruplardan bazılarının
katılımıyla Barış ve Uzlaşı
Anlaşması 2015 tarihinde Bamakoda imzalanmış, bilahare
bahse konu anlaşma tüm taraflarca imzalanmış ancak bununla
birlikte, takip eden dönemde anlaşmanın uygulanmasında ilerleme
sağlanamamıştır. Mali Silahlı Kuvvetleri içinde bir
grup, Ağustos 2020de, ülkenin karşı karşıya
bulunduğu etnik çatışma, terör ve ekonomik sorunlar ile
milletvekili seçimlerine hile
karıştırıldığını gerekçe göstererek
Cumhurbaşkanı İbrahim Keitaya karşı darbe
gerçekleştirmiş, bilahare sivil idareye geçiş hükûmeti
kurulmuş ama yeni devlet başkanına da darbe yapılmıştır.
Süreç içerisinde, Dışişleri Bakanımız Sayın
Mevlüt Çavuşoğlu darbe sonrası Maliyi 9 Eylül 2020 tarihinde
ziyaret etmiş, bu ziyaret sırasında, Türkiye'nin Malinin istikrarını,
güvenliğini ve ekonomik kalkınmasını önemsediğini, bir
an önce anayasal düzenin tesis edilmesi ve demokratik seçimlerin
yapılmasının kritik bir önemi haiz olduğunu ve Türkiye'nin
dost ve kardeş Mali halkının her zaman yanında
olacağını vurgulamıştır.
Yine, ülkemiz, Mali
halkının 9 Ocak 2022 tarihli ECOWAS kararlarıyla karşı
karşıya kaldığı uluslararası izolasyona
karşı olarak Maliye desteğini sürdürmüştür. Örnek olarak,
tüm uluslararası hava yolu şirketleri Bamakoya seferlerini
durdururken Türk Hava Yolları söz konusu dönemde haftalık uçuş
sayısını 7den 14e çıkarmıştır. Bu
çerçevede, temel görevleri Malide istikrarın sağlanması,
barış ve uzlaşı anlaşmasının
uygulanması, ülkenin merkezinde devlet otoritesinin tekrar tesisinin
desteklenmesi, sivillerin teröre karşı korunması, insan
haklarının desteklenmesi ve korunması, insani yardım
sağlanması olarak sıralanan MINUSMAnın
faaliyetleri Türkiye'miz açısından da önem taşımaya devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yine, 2013te Orta Afrika Cumhuriyetinde dönemin Devlet
Başkanının devrilmesiyle çatışmaların
yaşanmaya başlaması da bu ülkeyi krize sürüklemiş, bunun
neticesinde, Orta Afrika Cumhuriyetinde Müslüman Seleka ile Hristiyanları
temsil eden Anti-Balaka grupları arasında bir iç savaş meydana
gelmiş ve toplam nüfusun sadece yüzde 15ini oluşturan Müslüman
halkın önemli bir kısmı Anti-Balakanın
saldırıları üzerine çevre ülkelere sığınmak
zorunda kalmıştır. Meydana gelen gelişmeler üzerine, BM
Güvenlik Konseyinin kararıyla, Afrika Birliği liderliğinde Orta
Afrika Cumhuriyeti Uluslararası Destek Misyonu kurulmuş, bilahare
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla MISCAnın
yetkileri Eylül 2014 itibarıyla Çok Boyutlu Entegre İstikrar
Misyonuna devredilmiştir. Maalesef ki ülkede ağır bir insani
kriz yaşanmıştır. Her 4 Orta Afrika Cumhuriyeti
vatandaşından 1i evlerini terk etmiş, 688 bin kişi ülke
içinde yerinden edilmiş, 568 bin kişi ise komşu ülkelere
sığınmak zorunda kalmıştır. Süreç içerisinde,
Orta Afrika Cumhurbaşkanı 17-18 Aralık 2021 tarihlerinde
İstanbulda düzenlenen 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesine katılmış
ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bir görüşme
gerçekleştirmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
ifade ettiği gibi, bizim sınırlarımız
dışında görev yapan askerlerimiz ülkemizin de milletimizin de
gururudur. Bu askerler, bu birlikler görev yaptıkları yerlerde büyük
bir ülkeyi, büyük bir milleti, köklü bir tarihi şanla, şerefle ve
kahramanlıkla temsil ediyorlar. Kara hudutlarımızın ve mavi
vatanımızın korunmasında, terörle mücadele kapsamında
uluslararası anlaşmalar ve misyonlar sebebiyle yurt içinde ve yurt
dışında görev icra eden ordumuz ve Mehmetçikimiz ve devlet
görevlilerimiz bizim göz bebeğimizdir; dosta güven, düşmana korku
verirler. Son yıllarda savunma sanayisi alanında hükûmetlerimizin
kararlılık ve cesaretle geliştirdiği yerli ve millî imkân,
kabiliyet ve teknolojiler de ayrıca milletçe gurur vesilemizdir. Ordumuzun
sahip olduğu imkânlardan, yurt içinde ve yurt dışında
verdiği kahramanca mücadeleden rahatsız olanları milletimiz
irfanıyla gayet iyi bilmektedir ve yaptıklarını da
hassasiyetle not etmektedir. Bu noktada, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin
terörle mücadelede kimyasal silah kullandığına yönelik
iddiaları tamamen gerçek dışı olarak belirliyoruz ve ifade
ediyoruz. Bu haksız ve dayanıksız iddiaları külliyen ve
kesin bir dille reddediyoruz.
Değerli arkadaşlar,
herkes bilmelidir ki bundan sonra da ay yıldızlı al
bayrağımızı dünyanın her köşesinde onurla
dalgalandırabilmek için, Türkiye'nin çevresindeki tüm coğrafyalarda
millî güvenlik önceliklerimize ve menfaatlerimize dayanan etkin ve sonuç
alıcı bir dış politika takip etme hedefimizi tüm yurt
dışı temsilciliklerimizle ve kurumlarımızla ve
elimizdeki tüm enstrümanlarla kararlılıkla sürdürecek, hedeflerimiz
doğrultusunda gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ifade etmiş olduğum bu çerçevede,
Hükûmetimizin talep ettiği yetkiyi AK PARTİ Grubu olarak
destekliyoruz ve tezkereye olumlu oy vereceğimizi şimdiden ifade
ediyoruz.
Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
şahsı adına Bursa Milletvekili Sayın Emine Yavuz Gözgeç.
Buyurun Sayın Gözgeç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin, Birleşmiş Milletlerin Mali ve Orta Afrika
Cumhuriyetinde icra ettiği harekât ve misyonlar kapsamında yurt
dışına gönderilmesi ve Sayın
Cumhurbaşkanımızca verilecek izin ve belirlenecek esas
çerçevesinde bu kuvvetlerin kullanılması için daha önce uzatılan
izin süresinin 31/10/2022 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması
talebini içeren tezkerenin görüşmeleri üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım.
Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinin 2013 tarihli kararıyla Malide Çok Boyutlu Entegre
İstikrar Misyonu ve 2014 tarihli kararıyla Orta Afrika
Cumhuriyetinde Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu kurulmuş olup
Malide kurulan misyonun görevleri, özetle; Malide istikrarın
sağlanması, silahlı grupların
silahsızlandırılması, ulusal siyasi diyalog sürecine destek
sağlanması, insan haklarının güvence altına
alınması, yine, Orta Afrika Cumhuriyetinde kurulan misyonun
görevleri, özetle; Barış ve Uzlaşı Siyasi
Anlaşmasının uygulanması, gözetimine destek verilmesi,
insani yardımların ulaştırılmasının
kolaylaştırılması, güvenliğin yeniden tesisi için
reform çalışmalarının desteklenmesi gibi hususlar olarak
belirtilmiştir.
Birleşmiş
Milletlerin 70inci Genel Kurul görüşmeleri sırasında düzenlenen
Barış Koruma Zirvesinde belirtilen misyonlar için ülkemizden
katkı sağlanması talebinde bulunulmuştur. Bu nedenle,
Afrikada bölgesel istikrar ve barış için tehdit oluşturan
insani ve siyasi krizlerin çözümüne ülkemizin de askerî katkıda
bulunması yönünde daha önce verilen yetkinin uzatılması talebine
dair tezkere Meclisimize gönderilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Maliyle 16ncı yüzyıla dayanan tarihî ve kültürel
bağlarımız bulunuyor. Sadece Maliyle değil, aslında
Afrika ülkeleriyle tarihten gelen güçlü bağlarımız var.
Farklı şehirlerde inşa edilen camiler, kütüphaneler, hanlar
kadim ve köklü bir tarihî mirasa sahip olan ilişkilerimizin birer
göstergesi. Ortak tarihimizin izlerini, İslam medeniyetinin ilim ve irfan
şehirlerinden biri olan Timbuktu başta olmak üzere birçok şehirde
görmek mümkün.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın 2005 yılını Afrika
yılı ilan etmesiyle Afrika ülkeleriyle siyasi, ekonomik, kültürel
ilişkilerde yeni bir sayfa açılmış, birçok proje hayata
geçirilmiştir.
Maliyle bugüne kadar
bilişim teknolojileri, enerji, kültürel iş birliği, eğitim,
yatırımların karşılıklı teşvik ve
kurumsal korunması, nakdî yardım gibi birçok anlaşma
yapılmıştır. Ayrıca askerî alanda eğitim, teknik
ve bilimsel iş birliği anlaşması, lojistik dış
askerî yardım anlaşmaları, savunma sanayi iş birliği,
güvenlik ve askerî iş birliği çerçevesinde anlaşmalar
imzalanmıştır. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif
Vakfı, Anadolu Ajansı, Türk Hava Yolları, Kızılay gibi
kurumlarımız ayrıca bu ilişkilerin güçlenmesinde etkin rol
oynuyor. Ulusal ve uluslararası alanda insana, çevreye dair her konuda
duyarlı olan, duyarlı olmakla kalmayıp harekete geçerek
farkındalık oluşturan Sayın Emine Erdoğan
Hanımefendi'nin himayelerinde gerçekleştirilen Afrika El
Sanatları Pazarı ve Kültür Evi âdeta gönül köprüsü vazifesi görüyor.
AK PARTİ olarak, Mali ve
tüm Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerimizde eşit ortaklık ve
kazan kazan ilkeleriyle hareket ediyoruz. Hedefimiz samimiyet, kardeşlik
ve dayanışma temelinde iş birliğini geliştirmek.
Afrikaya açılım politikasından Afrika ortaklık politikasına
dönüşen ilişkilerimizde kıtanın barış ve
istikrarına, ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı
konulmasını ayrıca önemsiyoruz. Biz, birlikte kazanalım,
birlikte kalkınalım, birlikte büyüyelim, insanların
refahını birlikte artıralım, birlikte geleceğe yürüyelim
istiyoruz. Bizim medeniyetimizde hiçbir zaman sömürge lekesi
olmamıştır. Sömürge lekesi bulunmayan bir ülke olarak,
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, daha
adil bir dünya mümkün diyoruz.
Burada, bilge lider Aliya
İzzetbegoviçi de ölüm yıl dönümünde rahmetle anmak istiyorum. Aliya
İzzetbegoviç diyor ki: Batı hiçbir zaman medeni
olmamıştır ve bugünkü refahı, devam eden sömürgeciliği
döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve
çektirdiği acılar üzerine kuruludur.
Değerli milletvekilleri,
tüm dünyada barış, huzur ve istikrarın sağlanması için
öncelikle Birleşmiş Milletlerin çözüm üretebilen, daha etkin, daha
kapsayıcı, ortak iradeyi yansıtabilen bir yapıya
kavuşması elzem hâle gelmiştir. Bu nedenledir ki Sayın
Cumhurbaşkanımız tüm insanlığın kaderini Güvenlik
Konseyi üyesi 5 ülkenin belirlemesinin adaletsizliğine vurgu yaparak
Dünya 5ten büyüktür. düsturunu her fırsatta hatırlatıyor.
Değerli milletvekilleri,
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ülkemizin sınır güvenliği için
sınırda ve sınır ötesinde azami gayret gösteriyor. Bir
yandan dış uzantıları da olan, kadın, çocuk demeden
yaşam hakkını hedef alan en kapsamlı şiddet hareketi
terörle, teröristlerle mücadele ediyor, bir yandan sınır güvenliğine
yönelik operasyonlar yapıyor, diğer yandan dünyada barış, huzur
ve istikrarın tesisi için görev alması gereken her yerde bulunmaktan
bir an bile tereddüt etmiyor. Askerimiz ayak bastığı her yerde
güven veriyor, umut oluyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ülkemizin birliği, bütünlüğü, milletimizin
yaşam hakkı, dünyada barış, istikrar ve huzur için dün
olduğu gibi bugün de Türk Silahlı Kuvvetlerimiz sınırda,
sınır ötesinde milletimizin desteğiyle, nerede terör, terörist
varsa başını ezecek, nerede olması gerekiyorsa orada
olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
son olarak farklı bir konuya değinmek istiyorum. Nasıl ki Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin daha da güçlenmesi için savunma sanayisinde yerli
ve millîlik oranını yüzde 80lere ulaştırmış isek
diğer yandan teknoloji alanında da hayallerimizi
gerçekleştirmeye devam ediyoruz. İnşallah, 29 Ekimde Sayın
Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle Bursamızda,
Gemlik ilçemizde tarihî bir ana şahitlik edeceğiz.
Heyecanlıyız, cumhuriyetimizin 100üncü yılını
karşılarken altmış yıllık hayalimiz
gerçekleşiyor. Bir otomobil olmanın ötesinde, elektrikli, ağa
bağlı, çevreye duyarlı Türkiye'nin otomobili Togg Türkiyeyle
buluşuyor. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bize bu sevinci, bu onuru, bu heyecanı yaşatan
başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere her
aşamasında öncülük eden Sanayi ve Teknoloji Bakanımız
Sayın Mustafa Varanka, Türkiye'nin otomobilinin üretiminde canla
başla emek sarf eden, risk alan babayiğit girişimcilere, tüm
emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğiyle İman varsa imkân vardır. diyerek hayal ettik ve
hayallerimizin peşinden gitmekten hiç vazgeçmedik. Burası Türkiye
Evet, yapabiliriz. dedik ve yaptık. Öğrenilmiş âcizlikle
Yapamazsınız. Hani, otomobil nerede? diyenlere 29 Ekimde
Türkiye'nin otomobili Togg burada, Bursada. diyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Tezkerenin hayırlı
olmasını diliyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Oylamaya geçildi efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Hayır, kalktık ayağa.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Oylamaya geçtik efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Ayağa kalktık Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Oylamaya geçtiğimiz için
Oylamaya geçtik efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Başkanım, biz önce söyledik, siz fark etmediniz.
BAŞKAN Oylamadan sonra
istediniz. Dolayısıyla arkadaşlarla görüştüm.
Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.19
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme alacağım, oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Adana Milletvekili İsmail Koncuk
ve arkadaşları tarafından, bir öğretmenin
Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Kanunu üzerinden Millî
Eğitim Bakanlığı kadrosuna atamasının yapıldığı
iddiasının araştırılması amacıyla 6/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Ekim 2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
26/10/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
26/10/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili
İsmail Koncuk ve 19 milletvekili tarafından bir öğretmenin
Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Kanunu üzerinden Millî
Eğitim Bakanlığı kadrosuna atamasının
yapıldığı iddiasının araştırılması
amacıyla 6/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 26/10/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere, İYİ Parti Grubu adına Adana
Milletvekili İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, geçenlerde
Sayın Cumhurbaşkanı Yolsuzluğu biz hallederiz. diye bir
cümle kullandı; inşallah diyelim. Bir yolsuzluk da ben söyleyeyim
yani halledilmesi bakımından bir yolsuzluk da ben söyleyeyim.
Şimdi, öğretmenlerin ilk ataması Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliğine göre yapılır. Bu yönetmelik
dışında Cumhurbaşkanı, Bakan, hiç kimse öğretmen
atama yetkisine sahip değildir, hiçbir kanun da bu mevzuatın üzerinde
bir yeni öğretmen atama şekli dayatamaz. Ama ne olmuş biliyor
musunuz? Cumhurbaşkanlığı kreşine sözleşmeli
birini alıyorlar, bir kızımızı -adını
söylemeyeceğim, isim vermek istemiyorum, zorlarsanız söylerim, bu
kızımız- daha sonra Keçiören Nuri Pakdil Anadolu Lisesine
İngilizce öğretmeni olarak atıyorlar. Tebliğ
tutanağı burada, ayrılma tarihinde düzenlenen tebliğ tutanağı.
İmzalayan kızımızın, öğretmenimizin adı da
burada ama adını zora girmemesi adına söylemeyeceğim, bir
kız çocuğumuz netice itibarıyla. Ama sayın milletvekilleri,
geçen Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener de
Yolsuzluğun üzerine gidin. diye bize talimat verdi, gerçi bizim
görevimiz ama. Bu talimata da istinaden, Sayın
Cumhurbaşkanının da Yolsuzluğu biz hallederiz. sözüne
istinaden, bu bir yolsuzluk bakın. 500 bin memleket evladı,
ataması yapılmayan öğretmen, öğretmen olabilmek için dirsek
çürütsün, KPSS kurslarına gitsin, para harcasın; üç, beş, on
yıl atanamasın ama 1 kişi Cumhurbaşkanlığı
kararıyla öğretmen atansın hem de nereye? Ankara'nın
göbeğine, Keçiören'e. Peki, bu 500 binin üzerinde olan, ataması
yapılmayan öğretmene ne cevap vereceksiniz? Sayın Bakana sordum
Bu nasıl atandı? diye, tık yok. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Oktay'a sordum, cevap yok. Benim tespitim
1 kişi ama 1 kişi mi gerçekten, bunu bilmiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, bu 500 binin üzerinde ataması yapılmayan memleket
evladının alın teri, emeği sizin için ne kadar önemli bilmiyorum,
göreceğiz. Gelin, araştıralım; bu 1 kişi
dışında daha kaç kişi atandı acaba?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Ya, bu ülke hukuksuzluğun, yolsuzluğun, yandaş
kayırmanın cenneti hâline geldi âdeta ya! Ve bunu görmüyorsunuz. Kul
hakkı yiyorsunuz, bir kişinin de değil, 500 bin hatta 700 bin
ataması yapılmayan öğretmen var. Bakayım, ne oy
vereceksiniz, birazdan hep birlikte göreceğiz. Ben başta Millî
Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özeri ve bu konuda dahli olan her
kim varsa hepsini bu 500 bin memleket evladı adına şiddetle,
İYİ Parti adına kınıyorum.
Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal
Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hani geçen
yıl görüştüğümüz ve aslında öğretmene herhangi bir
olanak getirmek dışında öğretmenin mesleğini de bir
sorun hâline getiren Öğretmenlik Meslek Yasasına bir madde konuldu
da biz mi kaçırdık acaba? Hani, şu ana kadar, işte,
atanamayan öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var, ücretli
öğretmen var, Öğretmenlik Meslek Yasasında uzman öğretmen,
başöğretmen oldu; herhâlde bir de orada Cumhurbaşkanı
torpilli öğretmen var ama biz bunu kaçırdık. Yani buradaki ifade
bire bir ona denk düşüyor.
5 Ekim Dünya Öğretmenler
Günü geçti, öğretmenlere dair herhangi en ufak bir kıpırtı
yok Hükûmet cenahından, Millî Eğitim Bakanlığından,
Millî Eğitim Bakanlığının yetkili kurullarından.
24 Kasım geliyor mesela, 24 Kasımda yine öğretmenlere dair
övgüler, methiyeler -aman Allahım- yerden kesmeler, göğe uçurmalar
söz konusu olacak ama yine ne ekonomik ne akademik ne özlük sorunlarına
bir çare olmayacak ve öğretmenler 2 Kasımda greve gitmeye
hazırlanıyorlar, 2 Kasımda iş bırakmaya
hazırlanıyor çünkü Öğretmenlik Meslek Yasasını,
öğretmenliğin meslek koşullarını,
öğretmenliğin içinde bulunduğu AKP kıskacını
aşamıyoruz. Yani hani sıkça söylüyoruz, İttihat ve Terakki
döneminde Emrullah Bey vardı, Bu mektepler olmasaydı ben maarifi ne
güzel yönetirdim. demişti ya, aslında mektepler yok şu anda
yani sanal bir ortam var ve bu sanal ortamda öğretmenlerin
varlığı da görülmüyor, eğitim ortamının
sorunlarının varlığı da görünmüyor. Eğitim
ortamını teşkil eden toplumdan veliye, öğrenciden okula,
öğretmenden Millî Eğitim kadrolarına, Millî Eğitim
kadrolarından Bakanlığa kadar bir bütündür bu. Bu bütün
içerisindeki işleyiş doğru düzgün olmazsa işte böyle,
Cumhurbaşkanlığı Kreşinde görev yapan bir
öğretmen, atamalara aykırı bir şekilde, torpil ve
yandaşlık teamülüyle Keçiörende bir okula atanır. Bu durumu,
tabii, biz de kınıyoruz. Bu, atanamayan -atanmayan daha doğrusu-
700 bin öğretmene, sözleşmeli öğretmene, ücretli öğretmene
karşı işlenmiş bir suçtur ve derhâl, bunun gibi örnekler
var mı, yok mu; bununla ilgili de bir araştırma
yapılmalıdır mutlaka. Bu anlamda, verilen önerge doğru ve
Öğretmenler Gününe giderken öncelikle eğitim ortamını
rahatlatmak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
öğretmenleri
eğitime motive etmek, öğretmenleri öğrencilerine,
öğretmenleri eğitim ortamına motive etmek; bu, pandemiden de
kaynaklı, yoksulluktan, pahalılıktan da kaynaklı,
öğretmenlere bir olanak tanımak gerekiyor. Bu olanak ne olabilir?
Yani bu kadar bahşediyorsunuz madem, bu kadar olanaktan söz ediyorsunuz;
gelin, öğretmenlere 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde bir maaş
ikramiye verin. Ancak bu şekilde belki öğretmenlerin içinde
bulunduğu bu açmaza kısa, nefes alıcı bir olanak
tanınabilir.
Evet, önergeyi destekliyoruz.
Bu önerge
Başka bu durumda olan şey var mı ve bu duruma
nasıl gelinmiş? Bunun araştırılması gerekir.
Herkese sevgi ve
saygılar sunuyorum.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım
Kaya.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu
öğretmen olduğunda gerçekten eğitim dünyasının
yüreği kan ağlıyor. Çünkü 600 binin üzerinde atanmayan
öğretmenin olduğu bir ülkede özellikle Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidara gelmeden önce miting meydanlarında 72 bin atanmayan
öğretmen var, ayıptır. Bir devlete bu yakışır
mı? diyen Recep Tayyip Erdoğan bu ayıbı 10 kat
fazlasını yaparak, bunun arkasından da dolanarak
Yetmezmiş
gibi, KPSS'ye girmeyen, KPSS'de soru çalınmasına rağmen,
çalınan sorularla da -tahammül etmeyen- bununla da yetinmeyen bir siyasal
iktidarla karşı karşıyayız. Sayın İsmail
Hocam birini tespit etmiş, bende 4 isim var, aynı konumda 4 tane isim
var. İsimlerini açıklamak o garibanlara haksızlık,
yazık olur ama bu isimlerin açığa çıkarılması
için bir araştırma komisyonu mutlaka kurulmalı. Bundan
kaçınmamalıyız.
2015 yılında Ankara
Milletvekilimiz ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan
Yardımcısı, Parti Sözcümüz Haluk Koç 300 ismi bu şekliyle,
tek tek isimleri açıklayarak, hangi kurumdan hangi kuruma geçtiğini
açıklamıştı. Yani bunlar yeni şeyler değil,
sürekli yaptıkları iş; hele hele son günlerde, sağlık
ocaklarından alınan raporlar, KPSS'ye girmeden devlet
memurluğuna geçirilip daha sonra da kamu çalışanlarının
haklarını gasbeden günde ortalama 20-30 kişinin aynı
durumda olduğunu biliyoruz. Bu duruma eğer itibar etmiyorsanız
gelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu iş için araştırma
komisyonu kuralım, araştıralım, İYİ Partinin bu
önerisi eğer haksız bir öneriyse diyelim ki Haksızlık
yaptınız. Ama biz biliyoruz, isim isim biliyoruz; İsmail Hocam
1 isim söyledi, ben 4 isim söylerim ama Haluk Koç 2015 yılında 300
isim söyledi. Bu durumu bir an önce çözmek zorundayız. Eğer 13
sendika bir araya gelmiş, 2 Kasımda iş bırakma kararı
almışsa işte sebep olan bu durumdur.
19 Kasımda siz
öğretmenleri sınava tabi tutacaksınız. Hangi yeterlilikle
Millî Eğitim Bakanı bu sınavı yapacak, söyler misiniz? 31
Temmuzda KPSS'de sorular çalındı, hırsız yok ortada; 18
Eylülde benzer sorular çalındı, hırsız yine yok ortada; 41
can gitti, yine katiller ortada yok. Allah aşkına söyler misiniz; bir
hırsızlık olduğunu Devlet Denetleme Kurulu söylüyor, peki,
hırsız nerede? Hırsız piyasada yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi bu konuyu araştırmaktır.
Bu konu araştırılsın. Buradan ilan ediyorum: 19
Kasımda yapılacak sınav usulsüz bir sınav olacak,
haksız bir sınav olacak, yandaşı kayırmacı bir
sınav olacak. Biz atanmayan 2019 KPSS mağduru, 2020 KPSS
mağdurunun sorunlarını çözelim, bu sorunlar çözülmemiş.
İngilizce öğretmenleri 10 bin atama bekliyor, cumhuriyetin 100üncü
yılına girerken 100 bin öğretmen atayarak ücretli
öğretmenlerin de hak mahrumiyetine son verelim. Gelin, hep birlikte,
cumhuriyetin 99uncu yılında öğretmenlerimize bir müjde verelim,
2022 yılı bitmeden 29 Ekimde 100 bin öğretmen atama müjdesi
verelim, hem ücretli öğretmenlerin sorununu çözelim hem de 500 bin atama
bekleyen öğretmenin derdine derman olalım. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Orhan
Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Milletvekili İsmail Koncuk ve
arkadaşlarının Meclis araştırması
açılması önergesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve yüce milletimizi
saygıyla selamlarım.
Söz konusu önergede, bir
öğretmenimizin bir kurumdan Millî Eğitime öğretmen olarak
geçişini izah etti sayın vekilim. Burada şunu anlamak
lazım: Tüm bakanlıklarda karşılıklı nakiller
mümkündür, bir de açık atama dediği gibi bir mevzu vardır.
İSMAİL KONCUK
(Adana) Başkanım, öyle bir şey yok. Öyle bir şey yok,
lütfen. Bakan Yardımcılığı yaptın, yapma,
yanlış bilgi verme. Ayıp ya!
ORHAN ERDEM (Devamla) Ama
Millî Eğitim Bakanlığında kurumlar arası geçiş
diğer bakanlıklardan farklıdır. Hangi kurumda olursa olsun
bir kişi Millî Eğitim Bakanlığına geçecek ise
Bakanlık onun geçmişte öğretmenlik yapıp
yapmadığına bakar. Kazanılmış hakkı varsa bu
kurumlar arası geçiş çok istisnadır; 7,8,10u geçmez, bu
hakkı verebilir, vermeyebilir de. Bu konuda da bu geçişte söz konusu
kişinin öğretmenlik haklarını haiz olduğu görülüyor.
ERHAN USTA (Samsun)
Yapmış mı?
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) O yeterli mi?
ORHAN ERDEM (Devamla)
Formasyonu, öğretmenlik yapabilir hakkı var ama daha önce Millî
Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak görev
yapmadığı için sözleşmeli personel olarak, kurumundan
sözleşmeli personel olarak Millî Eğitim Bakanlığına
geçiyor.
ERHAN USTA (Samsun) Orhan
Bey, 500 bin kişi var zaten o nitelikleri haiz.
ORHAN ERDEM (Devamla)
Burada bir tek istisna, sözleşmeli personel olarak atandığı
Keçiören'deki okulunda her zaman Millî Eğitim, ders
karşılığı öğretmen alabilmektedir ihtiyaç
hâlinde. Burada da ihtiyaç olduğu için, alanında derslere de
girdiği söz konusu olmuştur. Bu kişinin ataması
öğretmen değil, sözleşmeli personel olduğunu yüce Meclise
anlatmak isterim.
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ)
İyi, araştıralım o zaman.
ORHAN ERDEM (Devamla)
İkinci olarak, tabii ki AK PARTİ yirmi yılda 749 bin
öğretmen atadı. 1 milyon 200 bin özel ve resmî öğretmenimiz var,
bunun 749 bini AK PARTİ iktidarları döneminde atandı ve mevcut öğretmenlerin
yüzde 74üne tekabül etmekte. Bu kadar kural ve istisnaları içine alan
mevzuatı takip etmiş bir kurumun hiçbirimizin kabul etmeyeceği
usullerle öğretmen geçişine müsaade etmeyeceğini bilmemiz
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ORHAN ERDEM (Devamla) Bunu
çok abartarak ifade ediyoruz, bir öğretmenimiz bile
dışarıda kalsa hepimizin vicdanı sızlıyor. 280
bin civarında öğretmen atamayı bekliyor, bunların
birçoğu özel okullarda ve farklı kurumlarda. En son atamada KPSS 60
puanını aşan 52 bin öğretmenimiz müracaat etti, eylülde de
bunların 20 bini atandı. Yeni atamalarla da bu bekleyen
öğretmenlerimizin inşallah okullarla buluşması
sağlanacaktır diyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarken bu
konuda bir araştırma açılmasının
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkan, adım geçti.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkanım, karar yeter sayısı istiyorum.
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkanım, burada benim bir cevap hakkım
vardır, adım geçti. Dolayısıyla yanlış
bilgilendirmekle
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında ihtilaf var, elektronik oylama
yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti grup
önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulanamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri ve şüpheli
kadın ölümlerinde yaşanan artışın nedenlerinin tespiti
amacıyla 19/10/2022 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26
Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
26/10/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
26/10/2022 Çarşamba (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
19 Ekim 2022 tarihinde,
Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir ve
arkadaşları tarafından verilen 22040 grup numaralı
Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinde yaşanan
artışın nedenlerinin tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 26/10/2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın
Koncuk, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Adana Milletvekili İsmail Koncukun, Konya Milletvekili Orhan
Erdemin İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Meclis araştırma
önergemize AK PARTİ adına eski Millî Eğitim Bakan
Yardımcılarından Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem cevap
verdi ama tabii, Sayın Orhan Erdem verdiği cevaba kendisi de
inanmıyor. Gerçi bir yönüyle atamanın yanlış olduğunu
da kabul etmiş oldu fakat Sayın Milletvekilimizin burada doğru
bilgi vermesini beklerdim çünkü öğretmen atamasının nasıl
olduğu sır değil bu ülkede. Nasıl atandığı
belli olan, tamamen hile yoluyla bir atama. Usulsüz demiyorum bakın,
usulsüz demiyorum; bu, usulsüz bir atama değil, bu, üçkâğıt
anlayışıyla, yandaş kayırma anlayışıyla
el altından yapılan bir atamadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
arkadaşları tarafından, kadın cinayetleri ve şüpheli
kadın ölümlerinde yaşanan artışın nedenlerinin tespiti
amacıyla 19/10/2022 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26
Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN
KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
sayın vekiller; Genel Kurulu ben de selamlıyorum.
Şimdi, bu Meclise her
çıktığımızda yani her
çıktığımız gün gerçekten bir hak ihlalini dile
getirmek zorunda kalıyoruz, bir infiale tanıklık ediyoruz. Bugün
sabah da TTB Merkez Konseyi Başkanı Sayın Şebnem Korur
Fincancının evinden hukuksuz bir şekilde gözaltına
alındığı haberiyle uyandık ve bununla da yetinilmedi,
aslında Sayın Fincancı kendi avukatı aracılığıyla
savcılığa gideceğini, ifade vereceğini söylemiş
olmasına rağmen evi basıldı ve derdest edildi. Bununla da
yetinilmedi sizin o paçavra gazeteleriniz ve yandaş, çukur medyanız
dünya kadar haber yaptı, evinde bulunan yasal bandrollü çok sayıda
kitabı örgüt dokümanı ilan etti; kendisine Osmanlının askeri
olan dedesinden ve babasından kalan kurşunları yani antika olan
kurşunları Kaleşnikof kurşunu olarak ilan etti ve bunun
üzerinden de bir algı operasyonu yürütülmeye
çalışıldı. Hani, siz Osmanlıya dayanıyorsunuz
ya, Osmanlının torunusunuz ya, işte bugün Osmanlının
gerçek torunlarına, hakikati söyleyenlere yaptığınız
muamele ortadadır. Ama şunu söyleyelim, uluslararası savaş
suçlarını Bosnada açığa çıkarırken,
uluslararası anlamda ödüller alırken alkışlamayı
bildiğiniz Sayın Korur Fincancı bu ülkenin yüz akı olan
bilim insanlarından biridir. Bugün sırf işinize gelmiyor diye,
sırf siz bunları duymak istemiyorsunuz diye bunun üzerini bu
gözaltılarla kapatamazsınız, ne basın emekçilerinin ne de
bu ülkedeki demokratik kurumların da sesini kısamazsınız.
Gelelim önergemize ve
gerekçesine. Şimdi, değerli vekiller, biliyorsunuz, ülkemizde
kadına yönelik şiddet AKPli yıllarda yüzde 1.400 arttı ama
son dönemlerde İçişleri Bakanlığı ve ilgili
bakanlıklar veri açıklamayarak aslında kadına yönelik
şiddetin üstünü örtmeye ve görünmez kılmaya
çalışıyorlar. İçişleri Bakanlığı
Kadına El Kalkamaz projesi kapsamında programına ilişkin
9 Ekimde açıklama yapmış ve diyorlar ki: Bir önceki yıla
göre verilerimizde, kadına yönelik şiddet, cinayet olaylarında
ciddi bir gerileme var. Nedir o ciddi gerileme? Yüzde 9; 226 kadın
ölürken, bu yıl 226dan 206ya düşmüş yani 20 kadın az
öldürülmüş diye kadın cinayetlerinin oranının
düştüğünü savunuyor bu İçişleri Bakanı ama bununla da
yetinmiyor, 6284 kapsamındaki kadın cinayetlerinin önlenmesi
meselesinde şüpheli ölümleri hiçbir şekilde baz almıyor. Oysa ki
biz biliyoruz, bu ülkede İntihar etti. denilen, Düştü. denilen,
Zehirlendi. denilen birçok kadının yaşamının son
bulmasında aslında fail olan erkekler var, aslında bir
kadın cinayeti var ve bunların verileri de var ama Bakanlık
bütün bunların da üstünü örtüyor. Neden? Çünkü işine gelmiyor, çünkü
İçişleri Bakanlığı da yargı da AKP iktidarı
da bir erkek devlet aklıyla hareket ediyor ve ne kadınları ne de
kadınların sorunlarını umursuyor.
Şimdi size bir iki veri
sunmak istiyorum değerli arkadaşlarım. Bakın, Ankarada, 23
yaşındaki Aleyna Ayas, 12 Temmuz 2022 tarihinde,
çalıştığı iş yerinin sahibinin evinin 13üncü
katından şüpheli bir şekilde düşerek ölmüş. Öncesinden
eşiyle yaşadığı bir husumet olduğu biliniyor
Sayın Aleynanın ama buna rağmen dava tutuksuz bir şekilde
devam ettiriliyor, olay yerindeki bulgular iyi bir şekilde incelenmiyor.
Sadece ekim ayında, Ekim
2022 ile 17 Ekim 2022 tarihleri arasında
Denizli Pamukkalede yol
kenarında ölü olarak bulunan Afganistanlı Nadia Noorinin, eşi
olan, daha doğrusu eşi de değil, Sabour S. isimli erkek
tarafından zehirlenerek öldürüldüğü belirlendi ama ne oldu, bir
ilerleme var mı? Hayır, bir ilerleme yok. İlklima Naz Akbörü
Samsun Atakumda sahilde, Hüsniye Keskinbaş Elâzığ
Sarıçubuk köyü civarında, çöp toplama merkezi yakınlarında
ve kimliği belirlenemeyen bir kadın da Isparta Eğirdir Gölü
Limanı civarında, yine kimliği belirlenemeyen bir kadın da
Aydında ölü olarak bulundu. Bütün bunlar, aslında her biri
kadın cinayeti, hepsi şüpheli ölüm ama Bakanlığa
sorsanız veriler harika, kadına yönelik şiddet yok, zaten biz de
güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyoruz denilebilir.
Bir de bu
Bakanlığın üzerini örttüğü kadına şiddetin
yargı ayağı var ki orası çok daha korkunç. Hani, bu kravat
taktıkları için indirim alanları, etiketinde doktor
yazdığı için, işte avukat yazdığı için
hâkimlerin Buyurun Doktor Bey. diye hitap ettiği katilleri çok iyi
biliyoruz ama sadece bu da değil. Elimde bir mahkeme kararı var
değerli arkadaşlar, size onu ifade edeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Denizlide Furkan Zıbıncı,
25 yaşındaki Şebnem Şirini 11 yerinden bıçaklayarak
öldürdü. Zıbıncı hakkında verilen müebbet hapis cezasının
gerekçeli kararı açıklandı ve kararda
Zıbıncının Şirini öldürmeyi
tasarladığını ortaya koyan bir davranış ve
eylemin tespit edilmediğine yer verildi. Bu nedenle sanık
hakkında canavarca his veya eziyet çektirme maddesinden
artırım yoluna gidilmediğine karar verildiği de yine
kararda geçti. Oysaki ölü muayene ve otopsi tutanağına göre,
Şirinin ölümünün boğaz kısmındaki tek bıçak kesisi
sonucu meydana geldiği belliydi.
Gerekçeli kararın
altına imza atan yargıya sesleniyoruz: Ya, ortada 11 bıçak yarası
var, 11 bıçak yarası. Bir kadının boğazını
kesmiş aşağılık katilin birisi ve yargı diyor ki:
Burada hiçbir sorun yok. Burada suçu artırmayı gerektirecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Çok önemli olduğu için Sayın
Başkan
BAŞKAN Genelde ek süre
vermiyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) İstirham ediyorum, selamlayıp
bitireceğim, önemli bir şey kadın cinayetleri.
BAŞKAN Grup
Başkan Vekillerine ek süre vermedim.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Peki.
Ve siz, sizin
yargınız bu, 11 bıçak darbesiyle kadını öldüren
katilin cezasını artırmıyor. İşte sizin
vesikanız bu değerli arkadaşlar; buraya bakın, kendinizi
görürsünüz.
Saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sen o kadın teröristlerine bak önce, kadın teröristlerine bak!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Seni duyamıyoruz artık, seni
algılayamıyoruz artık.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Duyuyorsun, duyuyorsun; tutanaktan okursun.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sen gerçekten kapsam
dışısın, çekmiyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Saygısız!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Çekmiyor, çekmiyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Gör bak, öyle bir yazıyor ki yazılana bakarsan görürsün.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Ya, bari buna itiraz etme.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisinin artan şüpheli kadın ölümleriyle alakalı verdiği
grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugüne kadar toplumsal
cinsiyet kalıplarının, çürümüş zihniyetlerin azmettiricisi
olduğu cinayetlerde hayatını kaybeden
kadınlarımızı rahmetle anıyorum. Bununla birlikte,
hain terör örgütleri tarafından şehit edilen şehit
Öğretmenimiz Aybüke Yalçın, Komiserimiz Demet Sezen,
Başkomiserimiz Zeynep Sağır ve Polis Memurumuz Nefize Özsoy ve
nice şehit kadınlarımızı rahmetle ve minnetle
anıyorum. Toplumsal çarpıklıkların ve canavarca
zihniyetlerin sebep olduğu ölümler kadar hain terörün şehit
ettiği kadınlarımızı da asla unutmamamız
gerektiğini üstüne basa basa ifade etmek istiyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, kadın ölümleri birer istatistik verisi değildir ve
kadın ölümleri herhangi bir cinayet vakası da değildir.
Kadın ölümlerinin pek çoğunun arkasında maalesef çürümüş
zihniyetler, kalıplaşmış anlayışlar ve kadın
hayatına değer vermeyen, insan olarak dahi niteleyemeyeceğimiz
aşağılık varlıklar vardır.
Kıymetli
milletvekilleri, kadına şiddetle mücadele etmek için önce kadına
değer vermek gerekmektedir. Kadına tek kariyer olarak çocuk
doğurmayı layık görenler bu mücadeleyi yapamazlar ve anlayamazlar.
Örtüsüz kadını perdesiz eve benzetenler kadınların hayat
hakkını asla savunamazlar. İstanbul Sözleşmesini sudan
sebeplerle ve hukuksuzca bir gece yarısı apar topar kaldıranlar
bu konuda asla samimi olamazlar ve değildirler.
Bugünkü iktidar Sizin en
hayırlınız kadınlarına en iyi şekilde
davrananlarınızdır. hadisişerifini özümsemiş
olsaydı her şey farklı olurdu. İktidar, savaş hâlinde
bile kadınları, çocukları ve yaşlıları öldürmeyi
yasaklayan Allah Resulünün sünnetini ruhlarına nakşetmiş olsaydı
kadın ölümlerini engellemek için daha fazla gayret gösterirdi ancak bu
hususta iktidarın karnesi maalesef zayıftır.
Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi Benim hayalimde, bir kadına elini uzatan o
alçağın elinin kırıldığı bir Türkiye var.
demiştir. İYİ Partinin iktidarında, kadına uzanan her
türlü el kırılacak, en ağır şekilde
cezalandırılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, bitiriyorum, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Kadına şiddetin ve kadın ölümlerinin
engellenmesi için gereken bütün tedbirler alınacaktır.
Bu düşüncelerle
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadın cinayetlerinin ve şüpheli kadın
ölümlerinin araştırılmasına ilişkin grup önerisi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunmaktayım.
2020 yılında yine
aynı konuya ilişkin bir grup önerisinde bu kürsüden bir konuşma
yapmıştım. 2020den bugüne, o önerge reddedildikten sonra neler
değişmiş diye bir baktım. Neler değişmiş?
Kadınların, kadın mücadelesinin en önemli kazanımı
olan ve kadının yaşam hakkının en kıymetli, en
üst düzenlemesi İstanbul Sözleşmesinden bir erkek aklıyla, bir
imzayla hukuksuzca çıkılmış. Yetmemiş, bununla da
yetinmemişsiniz 6284ü tartışmaya açmaya kalkıyorsunuz. Bu
da yetmiyor, daha ne yapıyorsunuz? Şüpheli kadın ölümlerini
mücadele ederek, ailelere destek olarak ortaya çıkarmaya çalışan
ve kadın cinayetlerinde gerçekten aileler ve cinayete kurban gitmiş
kadınlar için mücadele eden bir derneği kapatmak için dava
açıyorsunuz; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu
derneğini kapatmak istiyorsunuz. İstiyorsunuz ki kadınlar ölsün
çünkü kadınları susturamıyoruz; kadınlar ölsün ama
kadınları öldürenler de elini kolunu sallayarak ortalıkta
dolaşsın. Hatta, mümkünse kadınlar ya balkondan düşmüş
olsun ya pencereden düşmüş olsun; düşmüş olsun, cinayet
olsun ama kimin oradan attığı ve kimin katlettiği de ortaya
çıkmasın istiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
2021 yılının Ekim ayında, 27 Ekim günü hemşehrim, çok
sevdiğim bir kardeşimin kızı Şebnem Şirin
katledildi. Az önceki hatip buna değindiğinde şu
canımı çok yaktı: Bir kadın arkadaşımız
oraya laf attı. Değerli arkadaşlar, bir cani tarafından
Şebnem kızımızın önce boynu kesildi, yetmedi,
kızımız 12 bıçak darbesiyle katledildi. Ama ne oldu?
Canavarca his oluşmamış. Değerli kadın
arkadaşlar, değerli erkek milletvekili arkadaşlarım;
eğer bizler buradan bu canice ruha, canilere Dur! diyemezsek, emin olun,
önümüzdeki yıl bu kürsüye geldiğimizde hâlâ katledilen
kadınları anmak ve sayılarını bu kürsüden
açıklamak zorunda kalacağız.
Bunlar önlenebilir mi? Tabii
ki önlenebilir. Nasıl önlenir? Öncelikle, İstanbul
Sözleşmesinden çıkmayı bir hata olarak, bir yanlış
olarak kabul edip
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
tamamlayın.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Devamla)
derhâl sözleşmenin yürürlüğe girmesini
sağlayıp etkin uygulanmasını sağlayarak. Yetmez,
cezasızlık politikasına da son vererek bu kadınlar
öldürülmeyebilir.
Geçtiğimiz günlerde yine
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun
duruşmasındaydık, kapatma davasında. Bizler,
kadınları katledenlerin duruşmalarını adliye
koridorlarında izlemek yerine, katledilen kadınların failleri
ortaya çıksın diye mücadele eden kadınların
duruşmalarına gidiyoruz. Bu, içimizi acıtmalı, her
birimizin içini acıtmalı.
Aysun
Yıldırım; balkondan düştüğü iddia ediliyor
çalıştığı iş yerinde ve savcılık
tarafından takipsizlik veriliyor ama mücadeleyle Aysun
Yıldırımın, maalesef, öldürüldüğü ortaya
çıkıyor ve faili hakkında tutuklama kararı
çıkıyor. Eğer mücadele edilmese ortaya çıkmayacaktı. O
nedenle bu önergeye grubumuz adına evet oyu vereceğiz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın
Belgin Uygur.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ
iktidarları olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde yapmış olduğumuz
çalışmalarla insani, siyasi, sosyal ve ekonomik her alanda
kadınlarımızı destekledik ve güçlendirdik. Buna yönelik
yasal düzenlemeleri Gazi Meclis çatısı altında bir bir hayata
geçirdik. Yine, AK PARTİ olarak şiddete sıfır tolerans
ilkesiyle kadına karşı şiddetin ve şiddetin her
türlüsünün karşısındayız. Bu anlamda, mücadelede samimiyiz,
tavrımız belli, kararlıyız ve bundan da asla taviz
vermeyeceğiz.
Kadına karşı
şiddetle mücadeleye yönelik yapmış olduğumuz
çalışmalara kısaca değinecek olursak şiddet önleme ve
izleme merkezlerini kurduk, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Daire
Başkanlığını kurduk, konukevlerini hayata geçirdik,
kadına yönelik şiddet ihbarlarının hızlı bir
şekilde iletilmesi için KADES uygulamasını hayata geçirdik,
elektronik kelepçe uygulamasını başlattık, Elektronik
İzleme Merkezini kurduk, Cumhurbaşkanlığımız
himayesinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı
yürürlüğe girdi, illerimizde de kadına yönelik şiddetle mücadele
il koordinasyon izleme ve değerlendirme komisyonları kuruldu.
Değerli milletvekilleri,
yine bu kapsamda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu çıkardık.
Yine, Ceza Kanununda yapmış olduğumuz düzenlemelerle, failin
takım elbise giyip kravat takması artık takdirî indirim nedeni
olarak kabul edilmiyor. Kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence
ve eziyet suçunun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezalar
artırıldı. Kasten öldürme suçunun kadına karşı
işlenmesi hâli, bu suçun nitelikli hâlleri arasına alındı.
Basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek kasten yaralama, işkence suçu
ve eziyet suçunun kadına karşı işlenmesi hâlinde yine
cezalar artırıldı. Hayata veya vücut
dokunulmazlığına yönelik işlenen tehdit suçunun
mağdurunun kadın olması hâlinde cezanın alt
sınırı artırıldı. Israrlı takip bir suç
hâline getirildi. Kadına karşı işlenen kasten yaralama
suçları tutuklamaya ilişkin katalog suçlar arasına
alındı.
Değerli milletvekilleri,
kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik hayata geçirilen
tüm uygulamalar ve çıkarılan kanunlar, AK PARTİ
iktidarlarının şiddetin her türlüsünün önlenmesi noktasında
ne kadar kararlı ve samimi olduğunu net bir şekilde ortaya
koymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
tamamlayın.
BELGİN UYGUR (Devamla)
İçeriğine baktığımızda, gerekçesi gerçeklere
dayanmayan, bir internet sitesinden alınan verilerin üzerinden hareket
edilerek ve resmî kurumlarımızın sunduğu bilgileri reddeden
bir tutumu samimiyetten uzak görüyor, HDP grup önerisini kabul
etmediğimizi belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Başkan, sataşma var.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi var.
Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
İhtilaf var, elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı var.
Buyurun Sayın
Koçyiğit.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin,
Balıkesir Milletvekili Belgin Uygurun HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Öncelikle, veriler için
sayın hatip Yalan yanlış, nereden alındığı
belli değil. dedi. Hem bianet.org hem Kadın Cinayetlerini
Durduracağız Platformu bu verileri çok büyük bir özenle topluyor ama
daha önemli olan, devletin Bakanlığının
açıklaması gereken verilere biz ulaşamıyoruz; onlarca,
yüzlerce soru önergesi verdik, kadın cinayetlerinin oranı nedir,
istatistikleri açıklayın dedik, Bakanlık bu verileri gizliyor.
En son, İçişleri Bakanlığı Jandarmanın da veri
açıklamasını engelledi. O zaman, buyurun, verileri
açıklayın, biz de basından derlenen verileri burada
kullanmayalım ama bu verilere de yalan yanlış demek büyük haksızlık,
en başta da bir kadının bunu demesi kadın
kurumlarının emeğine saygısızlık.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
40.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Ahmet
Tulgarın vefatına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sayın vekiller; acı bir haber aldık, otuz beş
yıllık gazeteci arkadaşımız, aynı zamanda yazar,
edebiyatçı Ahmet Tulgar, bir kalp krizi
sonucunda genç yaşta hayatını kaybetti. Ailesine ve sevenlerine
başsağlığı ve sabır diliyoruz. Gerçekten Ahmet
Tulgar hem gazetelerde çalışırken yaptığı
röportajlarıyla hem denemeleriyle hem hikâyeleriyle hem de
romanlarıyla Türkiye edebiyatına önemli katkıda bulunmuş
bir kişiydi. Gerçekten üzgünüz, ailesine sabır ve
başsağlığı diliyoruz.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve
arkadaşları tarafından, Mersin ilimizde yapılmakta olan
Akkuyu Nükleer Santrali bölgesinde, Akkuyu Anonim Şirketinin
aldığı kararla kurulması planlanan radar sisteminin ulusal
güvenliğimizi tehlikeye sokup sokmayacağının, ulusal
güvenlik politikalarımızla örtüşüp örtüşmediğinin
enine boyuna incelenmesi amacıyla 24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26
Ekim 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım.
26/10/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
26/10/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarır ve arkadaşları tarafından, Mersin ilimizde
yapılmakta olan Akkuyu Nükleer Santrali bölgesinde, Akkuyu Anonim
Şirketinin aldığı kararla kurulması planlanan radar
sisteminin ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokup
sokmayacağının, ulusal güvenlik politikalarımızla
örtüşüp örtüşmediğinin enine boyuna incelenmesi amacıyla
24/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3726 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 26/10/2022 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti
toprakları üzerinde, Mersin Akkuyuda bir nükleer enerji santrali
kuruluyor. On iki yıldır biz çekincelerimizi ortaya koyduk; partimiz,
diğer muhalefet partileri, STKler, Mersin, Türkiye bu konudaki
çekincelerini ortaya koydu ama ben daha vahim bir durumu konuşmak
istiyorum. Bakın, Akkuyu Nükleer Santralindeki şirket Yönetim
Kurulunu topluyor ve 7 Yönetim Kurulu üyesi var, 6sı Rus, 1i Türk; o da
Cuneyd Zapsu, arkadaşınız, partiyi beraber kurdunuz. Ne
acı, değil mi? Kendi topraklarımızda yapılan bir
tesisle ilgili, bir enerji tesisiyle ilgili Yönetim Kurulunun 6 üyesi Rus.
Bakın, Cuneyd Zapsu bir Yönetim Kurulu toplantısında bir
muhalefet şerhi veriyor, orada şu cümleler geçiyor ve bu, noterde
tasdik ediliyor; diyor ki: Radar mevzusunun Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik
politikalarıyla uyumlu olmayabileceği kanaatindeyim. Büyük sorunlar yaşanabilir,
bir millî güvenlik sorunu yaşanabilir. Bunu kim diyor? Cuneyd Zapsu
diyor, sizin arkadaşınız.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Beka bu işte!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Onu biz getirmedik, onu kuşlar getirmedi, onu siz
getirdiniz. Yedi yıl da MKYK üyeliği yaptı.
Ben soruyorum: Bu radar
mevzusu nedir, bilen var mı içinizde? Neyin radarı arkadaşlar?
Neyin sinyali arkadaşlar? Bakın, bir güvenlik sorunundan
bahsediyoruz. Biraz uluslararası mevzuata baksanız, mesela üyesi
olduğumuz NATO'da güvenlikle ilgili bir karar alınacaksa tek bir ülke
muhalefet ettiği zaman, oy vermediği zaman alınamıyor.
Mesela, Türkiye Cumhuriyeti NATO'ya karşı güvenliğiyle ilgili
bir konuda Hayır. dediği zaman karar alınamıyor ama benim
topraklarımda bir enerji şirketi, Rus şirketi geliyor 10 milyon
metrekare araziye bir tesis kuruyor ve kendi radarlarını da
getireceği konuşuluyor. Şimdi, bu bir utanç meselesidir. Türkiye
Cumhuriyeti'nin tek bir katkısı var orada, inşaat işlerini
yapıyoruz, beton işlerini yapıyoruz. Onu da bizden aldılar
ama bu ülkenin koskoca Cumhurbaşkanı gitti Ya, bari onu
almayın. dedi, onu tekrar Türkiye'ye verdiler. Yani bu topraklarda bir
nükleer santral yapılacak, 6 Rus Yönetim Kurulu üyesi olacak, Cuneyd Zapsu
ihtarname çekecek daha sonra. Ben üyeyim, ben bilgi alamıyorum. diyor.
İhtarnameyle de olmuyor; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2022/655
esas sayılı dosyasıyla bir dava açıyor, diyor ki: Bilgi
alma ve inceleme hakkımın engellenmesi sebebiyle bu davayı
açıyorum. Ya, bu durumdan utanmıyor musunuz? Utanmıyor musunuz?
Gerçekten söylüyorum size.
Geliyorum, Japonya'da,
Amerika'da, Fransa'da, Almanya'da yaklaşık 1 milyon metrekare nükleer
santral tesisleri yapılıyor. Neden Mersin'de 10 milyon metrekare
toprağımızda böyle bir şey yapılıyor? Ha, havadan,
karadan, denizden bunun korunmasını Ruslar mı yapacak? Gidin
Silifke sokaklarına, gidin Gülnar sokaklarına, vallahi Suriyeliler
diyorduk ama onlardan fazla Rus var. Okullar yapılıyor, kiliseler
yapılıyor. Ve Cuneyd Zapsu diyor ki: Buranın güvenliğini,
buranın radarını, sinyal sistemini Ruslar belirleyecek. Burada
ima edilen bu. Siz ne diyorsunuz? Siz ne diyorsunuz, ben çok merak ediyorum.
Hiç buna söyleyecek bir lafınız yok mu? Enerji dediniz, enerji
sorunları dediniz ama bu bir millî güvenlik sorunudur; bizim
topraklarımız. Bugün burada konuştuklarımız bin
yıl sonra da bu tutanaklarda geçecek. Eğer ki bize Rusya'nın
S-400'ünü ima ediyorsa vay hâlimize!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Eğer Rusya S-400ü bize vermeyip,
kullandırmayıp o tesislerde kullanacaksa vay hâlimize! Bizim
topraklarımızdan bahsediyoruz beyler. Kim Ruslar, Cuneyd Zapsuya
söyleyecek bir sözünüz var mı, soracak bir sorunuz var mı? Cuneyd
Zapsu hangi sıfatla ticaret mahkemesine bu davayı açıyor? Bir
tek Türk var orada. Cuneyd Zapsu Bilgi alamıyorum. diyor, Millî
güvenlik sorunu olabilir. diyor, AKP Grubu ne diyor? O topraklar bizim
egemenlik sahamızda, çıkın, bunu söyleyin. Ha, eğer ki Meclis bunu araştırmayacaksa,
mahkemeler gidemiyorsa, milletvekilleri gidemiyorsa yazıklar olsun. Biz
giremiyoruz oraya arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu
Santrali üzerine konuşuyoruz. Bu santral, aynı zamanda dünyada
yapımı en uzun süren nükleer santral; diğer unvanıysa
Akdeniz gibi sıcak denizlerdeki ilk nükleer santral denemesi. Görünen o ki
bu nükleer denemenin ürününü biz ülkenin en pahalı elektriği olarak
satın alacağız; bu, ekonomik olmayan yönü. Deprem
kuşağında bulunan santralin geri dönüşümü olmayan çevresel
tahribatlara kapı aralayacağı da aşikâr. Fukuşima
örneğinde acı sonun kaynağının doğayla
inatlaşma olduğunu anlayamadınız; bu da doğal afet
riski yönü.
Söz konusu santralin nükleer
olmasından doğan riskleri defalarca konuştuk. Bunlara ilaveten,
bugün kamu özelinde askerî ve millî güvenlik sorunuyla da
yüzleştiğimiz anlaşılıyor. Akkuyunun
yapımını üstlenen Rusya, santralin lojistiği gerekçesiyle
zaten yıllardır hayal ettiği sıcak denizlerdeki
limanına 2019da bu vesileyle sizin sayenizde sahip oluyor. Limanın
Rusya tarafından hiçbir şekilde askerî ve istihbari amaçlı
kullanılmayacağının yani bir üs vazifesi
görmeyeceğinin garantisini sizce ülke olarak aldık mı, merak ediyoruz.
Ayrıca, bu
bağlamda, Silahlı Kuvvetlerimizin çok daha mühim bir risk kabul
edeceği ve şahsen büyük endişe duyduğum başka bir
sorunumuz daha ortaya çıkıyor, şöyle ki: Radar sisteminin
kurulması demek aynı zamanda hava savunma sisteminin kurulması
demektir. Yani siz kendi imkânlarımızla
koruyamayacağımız bir nükleer santrale izin mi vermiş
oldunuz? Tamamen Ruslara bırakılacak bu sistemin
yazılımı dost-düşman ayrımını nasıl ve
neye göre yapacak? Ülkemiz Hava ve Deniz Kuvvetlerinin söz konusu yazılımla
aldığı risk var mıdır, boyutu nedir? Biliyoruz ki
geçtiğimiz temmuzda Akkuyunun inşaat kısmında bir fesih
kararı vardı. Türk şirket operasyondan çıkarıldı,
Türk işçilerin şantiyeye girmesine ise izin verilmedi. Şimdi de
kuruluşundan beri Yönetim Kurulunda olan üyesinin 5 Ekimde mahkemeye
şirketten bilgi alma hakkının engellenmesiyle ilgili
şikâyet dilekçesini verdiğini duydunuz. Üye hangi hukuki riskleri
görüyor ki böyle bir dilekçe veriyor? Şimdi soruyorum: Ülkemizdeki bu
kadar mühim bir tesisle alakalı işin hafızası kabul edilen
kişi bile
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla)
böyle önemli bir kişi bile mahkemelere gidiyorken yüce Türk
milleti ve özellikle Mersin kamuoyu tüm tereddütlerle ilgili tatmin edici
cevabı kimden alacak? Kısaca, artık, bu işin sorumlusu kim?
Biz şirketle ve olası risklerle ilgili bilgiyi Akkuyu Nükleer AŞ
Genel Müdürü Anastasia Zoteevadan mı alacağız? Bu
soruların cevabını net bir şekilde bulmak için bu Meclis
araştırması komisyonunun kurulması elzemdir.
Son olarak da şunu ifade
etmeliyim: Nükleere yatırım yapacağınıza güneşe
ve rüzgâra, sürdürülebilir enerjiye eğer yatırım
yapmış olsaydınız bugün biz bunların hiçbirini
konuşmuyor olacaktık.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat
Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT
ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız; bir kez daha nükleer güç santralleri üzerinde konuşmak
zorunda kalıyoruz. AKP iktidarının, nükleer santralleri
savunurken en başta söylediği şey Dışa
bağımlılıktan kurtulacağız. argümanıydı.
Oysa başta Akkuyu Nükleer Santraline baktığımızda çok
net olarak görüyoruz ki bu santral doğrudan bir Rusya santralidir. Bir
diğer argümanı da İhtiyaç var, o yüzden bunu yapmak
zorundayız. Fakat TMMOB ve EÜAŞ'ın raporlarına göre sadece
enerji altyapısında, iletim hatlarında ve benzeri teknik
düzenlemelerle, iyileştirmelerle yüzde 20 oranında enerji tasarrufu
yapılabilir. Yine, teknolojik yenilenmeler ve kapasite
artırımlarıyla da Akkuyu'dan elde edilmesi planlanan enerjinin
4-5 katı fazla enerji elde edilebilir. Demek ki ortada bir ihtiyaç meselesi
yok, ortada AKP'nin politikaları var. Kurulu güç 100 bin civarında,
lisanslı üretim 320 bin megavat ama en yüksek ani puant değeri ise 56
bin yani ihtiyaçtan çok fazla elektrik üretimi söz konusu. Mesele ihtiyaç
değil, mesele yerli enerji değil, mesele dışa
bağımlılıktan kurtulmak değil.
Evet, birkaç şeyin
altını çizmek lazım. Nükleer enerji ölümdür. diyoruz. Nükleer
enerjideki kaza riski ortadan kaldırılamaz. Kaza sorununun
doğaya ve insana verdiği zararların telafisi yok. Atık
yönetimi hem Türkiye'de hem de dünyada çözülebilmiş bir sorun değil,
atıkların bertarafı çözülmüş bir sorun değil,
çözülemez bir sorun. Gömülmesi dahi mümkün değil, gömüldüğünde dahi
bu riskten kurtulunamıyor. Aynı zamanda radar sistemi şimdi
tartışılıyor. Yani bunun hangi güvenlik gerekçeleriyle
yapıldığına da aynı zamanda bu radar
tartışmaları bir yanıt.
Şimdi, nükleer,
aynı zamanda, ucuz enerji de değil. Yani sadece otuz kırk
yıllık bir enerji santrali planlanıyor -ömürleri bu kadar
ortalama bunların- ama bunların bakımı, onarımı,
kaza riskleri; bütün bunlar düşünüldüğünde yapımından çok
daha fazla bir bütçe buraya gidiyor.
Evet, arkadaşlar,
uranyum elementinin yarılanma ömrü yaklaşık dört beş milyon
yıl yani çok büyük bir tehlikeyle karşı
karşıyayız. Akkuyu ve Sinop Santralleriyle ilgili bilirkişi
heyetleri ve bu konuda çalışma yürüten bilim insanları birçok
konuda yetersizliklerin olduğunu, yerin ve zamanlamanın
yanlış olduğunu kamuoyuna duyurdular. Evet, Akkuyu NGS Projesi
bir Rusya projesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Ve aynı zamanda bu projeden on beş yıllık alım
garantisi verilmiştir. Yani dünyanın aynı zamanda en pahalı
elektrik üretim sisteminden
Biz Türkiye olarak yine yoksulların cebinden
-çok daha pahalıya- yabancı sermayeye para aktarmış
olacağız. Şimdi burada AKP bize bunu yerli, millî diye
yutturmaya çalışıyor. Bu, baştan sona bir yalandır,
baştan sona ikiyüzlülüktür. Nükleer ölümdür. demeye devam edeceğiz,
Nükleer ölümdür. demeye devam ederken de aynı zamanda AKP'nin bu kirli
yüzünü teşhir etmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Ziya
Altunyaldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHP Grubu önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye Cumhuriyeti bir nükleer güç santrali yapıyor ve buna ilişkin
ilk sözleşmesini 2010 yılında hükûmetler arası
sözleşmeyle yapmış.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Ruslar yapıyor, Ruslar; Türkiye Cumhuriyeti
yapmıyor.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Biz yapmıyoruz ki Ruslar
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Hatibi dinleyelim.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bu sözleşmenin içeriğinde ve maddelerinde her şey
çok açık ve net yazılı.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Evet,
orası Rus toprağı!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Cuneyd Zapsu okumuyor mu bunu?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Keşke bu sözleşmeyi bir okusaydınız.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Cuneyd Zapsu okumuyor mu? Ben okuyorum.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Senden daha çok okudum.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Sözleşme der ki değerli arkadaşlar: Şirketin
tüm hisse devirleri, finansmanı ve şirketle ilgili yönetim
tarzı, şirketin güvenlik meseleleri, güvenlik, Akkuyu Nükleer
Santrali alanının korunması, bütün bunlar için şirket,
Türkiye Cumhuriyeti yetkili otoritesinden onay almak zorundadır.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Anastasia Konya nüfusuna mı kayıtlı?
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Peki, Cuneyd Zapsu niye dava açıyor?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Dolayısıyla
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Zapsuya gel, Zapsuya gel!
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Doğru, Zapsuya gel!
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Alexander Yozgatlı mı?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Dolayısıyla, ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Enerji
Bakanlığı onay vermeden yürürlüğe konulması söz konusu
değil.
Gelelim radar meselesine
ALPAY ANTMEN (Mersin) Son
yaptığınız protokole gel! Liman meselesine gel!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, radar meselesi
Çok yanlış
bir yerden tuttunuz, keşke doğru yerden tutsaydınız.
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Radarı Makine Kimya mı yaptı?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Şimdi radar meselesi
Bir defa, biz bugüne kadar
Sizin
hatırladığınız dönemlerde değiliz, artık
yirmi yıldır Türkiye Cumhuriyetini AK PARTİ yönetiyor
ALPAY ANTMEN (Mersin) Evet,
getirdiğiniz nokta bu!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla)
ve savunma sanayisinde yüzde 80lere geldik. Ne demek istiyorum?
Orayı koruyacak radarları ASELSAN üretiyor ve ASELSAN'dan satın
alıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Yanlış söylüyorsun, orası Rus toprağı olacak,
Rusyadan gelecek onlar!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Buna ilişkin protokol 2021in Kasım ayında
yapıldı. Bu protokolü lütfen okuyun. ASELSAN teslim ediyor
radarları. Radarları kim işletiyor? Radarları Türkiye
Cumhuriyeti kolluk güçleri işletiyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Yozgatlı Alexander işletiyor.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Radarları Sahil Güvenlik işletiyor.
Dolayısıyla, şu
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Limana gel, limana!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bu alışkanlıklarınızı, zihnî
kodlarınızı değiştirin.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Radar yok, radar yok, gelecek radarı söylüyor
adam. Doğru konuşun!
ALPAY ANTMEN (Mersin) Ne
menzili biliyorsun ne anlaşmayı biliyorsun, limana gel!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Radar sistemlerini ASELSAN teslim ediyor, yönetimini de Türkiye
Cumhuriyeti kolluk güçleri yapıyor. O bakımdan, diğer taraftan
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Radarı ASELSAN üretiyor, daha neyin kafasını
yaşıyorsunuz? ASELSAN radarı üretecek, bitti.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Anlaşma öyle değil işte.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Dolayısıyla buna ilişkin savlarınız ve
iddialarınız maalesef yersiz, maalesef gerçekten desteksiz ve
dayanaksız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
ASELSAN bu radarı üretip oraya koyacak, o niye zorunuza gidiyor?
ASELSANın radar üretmesi niye zorunuza gidiyor?
ALPAY ANTMEN (Mersin) Ya,
anlaşmayı bile bilmiyorsun.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Diğer taraftan, dediniz ki: Türkiye Cumhuriyeti
topraklarında yapılıyor.
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Cuneyd Zapsu CHPye mi geçti?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Evet, Türkiye Cumhuriyeti bir nükleer güç santrali yapıyor,
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Yapmıyor, Ruslar yapıyor. Halka yalan söyleme, Ruslar yapıyor ve
Rus toprağı orası.
BAŞKAN Toparlayın,
buyurun.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Bu santral Türkiye Cumhuriyetine enerji üretecek
ALPAY ANTMEN (Mersin) 4
katı pahalıya alacak o enerjiyi.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla)
ve Türkiye Cumhuriyetine küresel anlamda da karbon ayak izini
düşürecek olan
TURAN AYDOĞAN
(İstanbul) Cuneyd Zapsu CHPye mi geçti?
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Her sene 40 milyon ton yeşil ekonomiye uygun olarak karbon
salımını önleyecek.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Akdeniz 2 derece ısınacak, oraya gel! Akdeniz ölecek, karbon
salımını artıracak.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Diğer taraftan, küresel olarak da
baktığınız zaman bugün dünyada enerji birinci mesele
olduğuna göre, enerji alanında biz ne yaptık? Bakın, her
türlü yerli ve yenilenebilir kaynaklarla, nükleerle, kendi doğal
gazımızın keşfiyle ve kendi mekanizasyonumuzla ve her
şeyi kendi yönetimimizle güven altına alarak yolumuza devam ediyoruz.
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Altmış yıl boyunca orası Rusyaya ait, doğruyu anlat!
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Rahat uyuyun, endişe edecek bir şey yok, her şey
kontrol ve yönetim altında.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Yok
ya! Emin misin?
GÜLİZAR BİÇER
KARACA (Denizli) Cuneyd Zapsuya söyleyin siz Rahat uyu. diye.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza
ERHAN USTA (Samsun) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi var.
Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
ihtilaf var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- İçişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Halkların Demokratik
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Hakkâri Milletvekili Sait Dede aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Çevre Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Çevre
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Balıkesir Milletvekili İsmail Ok aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3.- Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Konya Milletvekili Abdullah Ağralı aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda
boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve
Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref
Fakıbabanın milletvekilliğinden istifa ettiğine
ilişkin önergesi (4/188)
BAŞKAN Gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmına geçiyoruz.
Şanlıurfa
Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbabanın milletvekilliğinden
istifa etmesi nedeniyle Anayasanın 84üncü, İç Tüzükün 135 ve
136ncı maddeleri gereğince üyeliğinin düşmesinin oylamasını
yapacağız. İstifa yazısının gerçekliği ve
geçerliliği Başkanlık Divanınca tespit edilmiştir.
İstifa sebebiyle
üyeliğinin düşmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bu sonuca göre,
Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbabanın
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği düşmüştür.
Alınan karar
gereğince, denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 27nci
maddeleri kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü
üzerinde İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili Muhammet
Naci Cinisli konuşacaktır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair -torba- Kanun Teklifi gündemimizde. 53 maddelik
torba kanunda yer alan teklifler milyonlarca vatandaşımızı
ilgilendiren düzenlemeler içeriyor. Teklifin birçok maddesinde çeşitli
küçük borçların terkini veya affı söz konusu. Bu affedilen, terkin
edilen borçların miktarına ve etkilediği nüfusun
sayısına baktığımız zaman, yirmi yıllık
AK PARTİ döneminde halkımızın inanılmaz
fakirleştirildiği ve hatta muhtaç hâle getirildiği görülüyor.
İYİ Parti olarak, AK PARTİ fakirliği yönetiyor
iddiamızı üzülerek dile getiriyorduk. Bu teklifte, maalesef,
görüyoruz ki AK PARTİ fakirliği değil, artık
muhtaçlığı yönetir hâle gelmiş. Muhtaçlıktan da oy
devşirme istikametine yönelmiş. Bu hiç hayırlı bir
davranış değil. Tabii ki muhtaçlara devlet olarak el
uzatacağız fakat böylesine kasıtlı şekilde muhtaç
bırakıp, bilinçli oy devşirme operasyonu yapmak iyi niyetli bir
iş değil.
Diğer yandan, teklif
edilen terkin ve aflara nereden kaynak sağlanacağı net olarak
belirtilmiyor, muğlak bırakılıyor. Kaynak muhtemelen
meşhur enflasyon vergisinden sağlanacak yani yüksek enflasyonla
pahalılaştırılan ürünlerden alınan yüksek dolaylı
vergilerden. Merkezî yönetim bütçesinin ilk sekiz ayda 33 milyar lira fazla
veriyor olması AK PARTİ tarafından referans gösteriliyor. Ancak,
açıklanan orta vadeli programda yıl sonu bütçe
açığının 460 milyar lira olacağı kaydediliyor.
Sadece, eylül ayında 78,6 milyar lira açık verilmiş durumda.
Aslında, yapılan bu terkinler, aflar enflasyon vergisiyle
karşılanıyor. Milletimizin bir cebinden hortumla
alınıyor, diğer cebine damla damla bırakılıyor.
Bütçe, enflasyon vergisiyle fonlanıyor. Başka bir deyişle, AK
PARTİ seçim yatırımlarını milletten
aldığı enflasyon vergisiyle finanse ediyor. Devletin görevi
tabii ki muhtaca el uzatmaktır ama siyasi iktidarın görevi milletin
refahını her dönem yüksek tutmaktır, muhtaç
sayısını artırmak değil, aksine düşürmektir.
Milletimizin muhtaç hâle getirilmesinden İYİ Parti olarak büyük
endişe ve üzüntü duyuyoruz. Milletimizin refah düzeyini yükselten projelerin
ve devlet aklının köklü yapısal tedbirlerle, ciddi, işini
bilen bir heyetle İYİ Parti iktidarında
gerçekleşeceğini ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
ülke ekonomisinin âdeta bir millî güvenlik sorunu hâline geldiği bir
ortamda kanun teklifinin görüşmelerini yapıyoruz. Allah esirgesin,
devletimizin siyasi tavizler vermeye zorlanabileceği ekonomik çöküş
hâlindeyiz. SPK gibi çok önemli bir kurumun yoldan çıktığı,
oradaki rezaletlerin kasten soruşturulmadığı, borsada
soygun yapıldığı, çok ciddi yolsuzlukların gündemde
olduğu bir dönemde kanun teklifi görüşmeleri gerçekleştiriliyor.
Borsa soygunuyla ilgili olarak sorumlu kurum olan şüpheli SPKnin
kılını kıpırdatamadığı, Sayın
Hazine ve Maliye Bakanının âdeta ateşe benzin döktüğü
günleri yaşadık. Sayın Bakan temmuz başından eylül
ortasına kadar olan süreçte gerek demeçleriyle gerek tweetleriyle bu
soygunu âdeta teşvik etti. Kamu borcu her geçen gün artarken seçime
yönelik menfaat sağlama amacıyla mali dengelerin bozulmasına da
göz yumulmaya, sebep olunmaya devam ediliyor. Sorumsuzluktan öte, kasta varan
böylesine davranışlar devlet terbiyesine ve millet sevgisine
sığmıyor. Artık dilimize pelesenk olan 128 milyar
doları bile bir kenara bırakın, 128 milyar doların
harcanmasının üzerine milyar milyar dolarların tabiri caizse
âdeta ezildiği bir dönemden geçiyoruz. Üstelik Merkez Bankası net
hata ve noksan hesabında 28 milyar dolara ulaşan kaynağı
gösterilemeyen bir meblağ var, bu bir yüz karasıdır. Türk devlet
tarihimizde böylesine hesabı ve sahibi bilinmeyen yüksek bir tutar hiç
olmamıştır. Bu 28 milyar dolar kimin parasıdır?
Soruyorum. Kimlerin çalıp çırptığı parayla Türkiye
Cumhuriyeti devleti fonlanıyor? Bunu ben kendime yediremiyorum bir Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak. SPKnin görmediği,
duymadığı döviz vurgunu ve borsadaki soygun, yolsuzluklar,
yandaşların affedilen vergi borçları, vurgunlar, hesabı
verilemeyen 28 milyar dolar, kaşla göz arasında
buharlaştırılan 128 milyar dolar; bunların hepsinin
toplamı teklif maddelerinde büyük oy beklentisiyle önerilen küçük
afların toplamıyla kıyaslandığında oran
nasıl olur hiç merak eden var mı aranızda? Ben bu sorunun
yanıtını çok merak ediyorum. İnsan hesap etmeye
utanır. Değer miydi insanımızı fakirleştirmeye,
muhtaç hâle getirmeye değer miydi?
Sayın milletvekilleri,
politika faizinin düşürülmesiyle hazinemiz âdeta yağmalanıyor.
Politika faizini düşürüyoruz, evet, keşke faiz sıfır olsa
fakat içinde bulunduğumuz ekonomik şartlar buna şimdilik el
vermiyor. Üzülerek acı bir gerçeği ifade ediyorum: Politika faizi
düşürüldüğünde diğer faizler maalesef düşmüyor. Politika
faizi düşürüldüğünde piyasa bu durumu kabul edip diğer faizlerin
oranına yansıtmıyor çünkü piyasa şartlarında
oluşan faiz çok farklı bir değerlendirmeye sahip. Yani aslında
piyasa iktidarın sözünü, rakamını umursamıyor, iktidara
inanmıyor. Bu durumla sadece bankaların fahiş kârlar elde
etmesine aracılık ediliyor. Diğer bir deyişle servet
transferine neden olunuyor, faizciler zengin ediliyor. Klasik AK PARTİ
tarzı; milleti kandırmak için ağzından doğru söz
çıkıyor, elleri yanlışa uzanıyor; amel ile kelam
birbirini tutmuyor.
Günümüzde politika faizinin
düşürülmesi demek devletin hazinesinin yağmalanması, Merkez
Bankasının yağmalanması manasına geliyor. Hazinenin ve
Merkez Bankasının yağmalanmasında kur korumalı mevduat
sisteminin de payı büyük. Kanun teklifinde yer alan 23üncü maddeyle KKM
için uygulanan vergi istisnası 2023 yıl sonuna kadar bir yıl
daha uzatılıyor. KKM şu an dahi ekonomi üzerinde büyük yük ve
büyük tehlike. Merkez Bankası tarafından yüklenilen miktar
açıklanmıyor. Yapılan hesaplamalarda devlete olan toplam yükün
yıl sonuna kadar 400 milyar liraya ulaşacağı ifade
ediliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun teklifinin görüşmeleri
sırasında Merkez Bankasını temsil eden bir yetkili yoktu.
Talep üzerine İstanbuldan saatler sonra gelen Merkez Bankası
yetkilisi ise KKMye ilişkin sorulara kasten yanıt vermedi,
Bilançolarımız günlük olarak yayınlanmakta.
açıklaması dışına çıkmadı. Maalesef, Merkez
Bankasını temsilen görüşmelere katılan yetkili KKMyle
ilgili sorulara gizlilik gerekçesiyle cevap vermedi. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin itibarı ve iki görevinden biri olan denetim yetkisi hiçe
sayıldı. Bu bir küstahlıktır, saray aklının
milletin Meclisine meydan okumasıdır, aşağılama
çabasıdır ama beyhude, ilk seçimde millet tekrar egemen
olacaktır, çok az kaldı.
Çok önemli bir uyarıda
bulunmak istiyorum değerli milletvekilleri, KKMye devam edilirse 400
milyar liralık maliyet katlanarak altından kalkılmaz bir hâl
alır. Üstelik sistemin sonlandırılması durumunda da ortaya
çıkacak yaklaşık 1 trilyon 500 milyar liralık bir geri
dönüşün nasıl sağlanacağına yönelik bir
çalışma da bulunmuyor. Bu çalışmayla ilgili sorduğumuz
sorular da yanıtsız bırakılıyor. Aslında seçimden
önce bu kara tablonun ortaya çıkması istenmiyor, KKMnin
uzatılmasının bir nedeni de bu. AK PARTİ
iktidarını devam ettirebilmek için ülkemiz ekonomisine kara bir delik
açmakta sakınca görmüyor. Kirletilen koltuk uğruna ülkemiz ateşe
atılıyor.
Değerli milletvekilleri,
son zamanlarda katıldığım uluslararası
toplantılarda Türkiyenin yenilenebilir enerji kaynakları
çeşitliliğinin ilgi odağı hâline geldiğini
memnuniyetle görüyorum; bunun kıymetini bilmemiz lazım. Özellikle
güneş enerjisi son derece önemli. Kömür ve doğal gaz gibi fosil
yakıtlara bağımlı olmanın ne kadar riskli ve
güvenilmez olduğu, son aylarda dünyada yaşanan gelişmelerle
iyice ortaya çıktı. Enerji güvenliğinin çözümü yenilenebilir
enerjidir. Ülkemizde enerjide dışa
bağımlılığı önlemek için 2030 yılına
kadar güneş enerjisi kapasitemiz 40 gigavata ulaşmalı. Bunun
için her yıl ortalama 4 gigavatlık bir kapasite eklenmesi gerekiyor
fakat ülkemizde yılda 1 gigavatlık güneş kapasitesi devreye
ancak alınıyor. Türkiyenin yerli panel üretim kapasitesi tam olarak
kullanılmıyor. Çinden yapılan ithalat yerine kendi üreticimiz
tercih edilmeli.
Diğer yandan,
geçtiğimiz ağustos ayında, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
tarafından Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliğinde
değişiklikler yapıldı, son derece yanlış
değişikliklerdi bunlar. 2019 yönetmeliğiyle lisanssız
üretimde bireysel tüketim ihtiyacının karşılanması,
fazlasının satılarak ucuz elektrik sağlanması
amaçlanıyordu. Doğru bir yönetmelikti, yönetmeliğe güvenilerek
de yatırımlar yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yenilenebilir enerjide en
önemli sıkıntımız, yönetmeliklerin devamlı
değiştirilmesi ve yatırımcıların ne
yapacağını şaşırır hâle gelmesi. Sadece
memleketim Erzurumda son altı ayda GES için kullanılan kredi
tutarı 326 milyon lira. Erzurum güneş enerjisinde Türkiyenin en
avantajlı 2nci şehri; berrak gün sayısı iki yüzden fazla,
aldığı güneş açısı mükemmel. EPDKnin son sürpriz
yönetmeliğiyle 2019daki yönetmelikle yatırım yapan
lisanssız güneş enerjisi yatırımcıları iflas etme
durumuna geldiler. Kararın gözden geçirilmesini ve
yatırımcıların mağduriyetten kurtarılması
gerektiğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı.
Buyurunuz Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz
milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifiyle, başta
gençlerimiz olmak üzere milyonlarca vatandaşımızın
bazı borçlarının tasfiye edilmesi ve sicil affı getirilerek
karşılıksız çek, protestolu senet, zamanında ödenmeyen
kredi ve kredi kartı borçlarına ilişkin olumsuz
kayıtların dikkate alınmaması düzenlenmektedir. Buna göre,
KYK kredilerinde ana borca eklenen tutarların, yaşlı ve engelli
aylıkları ile evde bakım yardımına dair yersiz
ödemelerin, Covid-19 tedbirleriyle ilgili para cezaları ve yersiz
ödemelerin, icra takibi başlatılan 2 bin lira ve altındaki
alacaklar ile varlık yönetim şirketlerine devredilen 2.500
liranın altındaki alacakların tasfiyesi öngörülmektedir.
Ayrıca, kanun teklifinin
birinci bölümünde, çalışanlara ve işverenlere bazı
teşvikler sağlanması, tıp ve diş hekimliği
fakültelerindeki intern öğrencilere aylık net asgari ücret ödenmesi,
konutlarda yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin
teşviki, işletmelerin sermaye yapılarının
güçlendirilmesi, Türk lirası enstrümanlara yatırım
yapılmasının teşviki, bireysel
katılımcıların desteklenmesi, kayıt
dışılığın azaltılması ve haksız
ticari kazançlara engel olunması gibi konulara yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır.
Bilindiği üzere,
öğrenim sırasında kullandığı öğrenim ve
katkı kredilerinin geri ödemesinde sıkıntı çeken
gençlerimiz kredi borçlarının katlanarak artmasına yol açan
mevcut uygulamanın değiştirilmesini ve borç ödemelerinde
kolaylık getirilmesini istemektedir. Mevcut uygulamada öğrencilere
verilen kredilere Toptan Eşya Fiyat Endeksi uygulanarak ödenecek kredi
borcu belirlenmekte, borç vadesi geldiğinde işsizlik nedeniyle
erteleme talebinde bulunulduğunda borç tutarı yurt içi ÜFEyle
endekslenerek ertelenmektedir.
Sayın
Cumhurbaşkanımız geçen yıl aralık ayında bu
konuyu masaya yatıracaklarını, gençlerimiz lehine adım
atacaklarını söylemiş, temmuz ayında verdiği müjdeyle
de kredi geri ödemelerinin herhangi bir enflasyon farkı veya faiz
uygulaması olmaksızın sadece alınan kredi rakamı
üzerinden yapılmasını
kararlaştırdıklarını açıklamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi de gençlerimizin KYK kredisi borçlarına
yapılan ilavelerin silinmesi ve ödeme kolaylığı getirilmesi
görüşünü her vesileyle kamuoyuyla paylaşmıştır.
Kanun teklifiyle,
öğrenim ve katkı kredilerinde borç hesaplama ve geri ödeme yöntemi
değiştirilmekte, zamanında ödenmeyen borçlara ilişkin
hükümler yeniden düzenlenmektedir. Buna göre, öğrenim ve katkı
kredisi borçlarına TEFE ve Yİ-ÜFE endeksi uygulaması
kaldırılmakta ve öğrenci ne kadar kredi aldı ise o kadar
borçlanması düzenlenmektedir. Kredi kullanan öğrencinin öğretim
kurumundan mezun olduktan veya herhangi bir sebeple öğretim kurumundan
ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl sonra
başlamak üzere kredi aldığı kadar sürede ve aylık
dönemler hâlinde borcunu ödemesi gerekmektedir. Kredi borcunu en fazla 3 defa
erteleme imkânı verilmektedir. Borç erteleme talebinde bulunulduğunda
çalışmamak kaydıyla ilk yıl herhangi bir ilave olmadan,
sonraki yıllarda ise her yıl yüzde 10 ilave edilerek kredi borcu
hesaplanacaktır. Ancak ilgili yılda Tüketici Fiyat Endeksinin yüzde
10dan az olması hâlinde bu oran uygulanacaktır. Ödemenin askerlik
dönemine rastlaması hâlinde borçlunun talebi üzerine herhangi bir ilave
yapılmaksızın askerlik döneminin sonuna kadar kredi borcu
ertelenecektir. Maddi veya hukuki nedenlerle takibinde yarar bulunmayan ve
bütçe kanunlarında gösterilen miktarları aşmayan kredi borçları
terkin edilecektir. Süresinde ödenmeyen taksitlere vadesinden itibaren gecikme
zammı hesaplanacak ve 6183 sayılı Kanuna göre takip
edilecektir. Öğrenimi sırasında veya öğrenimden sonra
ölenlerin veya yüzde 90 ve üzeri engelli olanların kalan borçları
terkin edilecektir. Ayrıca, hâlen kredi almakta olan, borç ödeme
zamanı henüz başlamamış olan ve kredi ödemesi devam eden
borçluların ödenmemiş borçlarına ilişkin taksitlerde yer
alan endeks tutarları da terkin edilecektir. Hâlen öğrenim
kredisinden dolayı 1 milyon 392 bin 629, katkı kredisinden 25 bin 886
kişi borçlu bulunmaktadır. Ayrıca, hâlen sistemde kredi alan
öğrenci sayısı 566.226dır. Son beş yıl esas
alınarak yapılan hesaplamaya göre terkin edilecek tutar hâlen kredi
alanlarda yaklaşık 9,6 milyar lira, geri ödemesi devam eden
borçlularda yaklaşık 17,4 milyar lira olmak üzere toplam 27 milyar
liradır. Gençlerimizin öğrenim ve katkı kredisi borçlarına
köklü çözüm getiren bu düzenlemeyi çok önemli görüyor ve destekliyoruz.
Kanun teklifinde bir
başka önemli düzenleme de üniversitelerimizin tıp fakülteleri ile
diş hekimliği fakülteleri son sınıfında bulunan
öğrencilere net asgari ücret tutarında aylık verilmesiyle
ilgilidir. Hâlen tıp fakültelerinin son sınıfında bulunan
öğrencilere on iki ay süreyle 1.569 lira ödenmektedir. Yapılan
düzenlemeyle, bu aylık, net asgari ücrete endekslendiğinden 5.500
liraya yükselmekte ve bu haktan diş hekimliği fakülteleri son
sınıfında bulunan öğrencilerimizin de faydalanması
sağlanmaktadır.
Bu düzenlemeler gençlerimize
hayırlı olsun. Milliyetçi Hareket Partisi gençlerimize yönelik her
imkân ve yatırımı sonuna kadar desteklemektedir. Biz
gençlerimizi harflerle değil, hepsini, istikbalimizin güvencesi Türk
gençliği olarak görüyoruz. Türk gençliği, bekamızın ve
millî beraberliğimizin can damarıdır; hepsi var olsun, hepsi
mutlu olsun, hepsinin yolları ve bahtları açık olsun. (MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde çalışanlara yönelik düzenlemeler de yer
almaktadır. İşverenlerce işçilere nakit olarak yapılan
ve günlük 51 lirayı aşmayan yemek ödemeleri gelir vergisinden istisna
edilmektedir. Aylık ortalama yirmi altı gün çalışmaya göre
bir takvim yılında çalışan başına 3.182 lira
gelir vergisinden vazgeçilmektedir. Böylelikle, işçilere nakden
yapılacak ödemenin serbestçe kullanılmasına da imkân
tanınmaktadır. Yine, işverenler tarafından 2023 Haziran
ayının sonuna kadar çalışanların mevcut ücretlerine
ilave olarak elektrik, doğal gaz ve ısınma giderlerini
karşılamaları için ödenen ve bin lirayı aşmayan
tutarlar da gelir vergisinden istisna edilerek bu ödemeler teşvik
edilmektedir. Yine, yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde Türk
işçilerinin çalıştırılmasını teşvik
etmek amacıyla, ücret ödemelerinin yurt dışından elde
edilen kazançtan karşılanması şartıyla fiilen yurt
dışında çalışan işçilere yapılan ücret
ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmektedir. Böylelikle, yurt
dışında inşaat onarım ve montaj işleriyle
uğraşan müteahhitlerimize rekabet avantajı
sağlanmasının yanı sıra ilave 10 bin kişilik
istihdam beklenmektedir.
Başka bir düzenlemeyle
bireysel katılımcı indirimi uygulamasında indirim limiti
güncellenmekte ve bu yıl sona erecek uygulama süresi 2027 yılı
sonuna kadar uzatılmaktadır.
Yine, kanun teklifiyle, Gelir
Vergisi Kanununa göre esnaf muaflığından yararlanılması
için konutların çatı ve cephelerinde kurulan elektrik tesislerinin 25
kilovatsaat olan kurulu güç sınırı 50 kilovatsaate
yükseltilmektedir. Böylece konutlarda elektrik enerjisi üretimine yönelik
yatırımlar teşvik edilmektedir.
Teklifte yer alan bir
başka düzenlemeyle de yabancı paralarını ve altın
hesabı bakiyelerini Türk lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüştüren mükelleflerin elde ettikleri faiz ve kâr
payı gibi kazançlarına sağlanan kurumlar vergisi istisnası
uygulama süresi 2023 yılının sonuna uzatılmaktadır.
Kur şokuna karşı uygulamaya konulan kur korumalı mevduat
hesabı banka bilançolarındaki Türk lirası payını
artırırken fonlama vadesini uzatmış; ülkemizin
yatırım, üretim, ihracat ve istihdam
kararlılığını olumsuz etkileyecek gelişmeleri
önlemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak destek verdiğimiz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini niyaz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın
Garo Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Kredi Yurtlar Kurumuna borç meselesi kanayan bir yaramız ve milyonlarca genç
iş bulamıyor, aş bulamıyor ama icra takipleriyle
karşı karşıya kalıyor.
Değerli arkadaşlar,
sosyal bir devlet gençleriyle ilgili nasıl düzenlemeler yapar? Soysal bir
devlet, gençlerini hayata borçlandırarak mı başlatır yoksa
onlara destek olarak mı başlatır? Değerli arkadaşlar,
Kredi Yurtlar Kurumuna başvuran gençlerin yalnızca yüzde 10u burs
alıyor, bakın, yüzde 10u; başvuranların yüzde 90ıysa
kredi alabiliyor. Peki, memleketimizdeki yoksulluk oranı ne? Ben size
söyleyeyim, 25 bin liranın altında evine para girenlerin hepsi
yoksul. Bu ülkede yüzde 90ın üzerinde yurttaşımızın
evine 25 bin liranın altında para giriyor. Peki, biz neden
gençlerimizin yalnızca yüzde 10una burs veriyoruz, yüzde 90ına borç
veriyoruz; bunu sorgulamamız gerekir. Peki, bunu sorguluyor muyuz?
Hayır, sorgulamıyoruz. Borç dağlarına karşı ne
yapıyor bu iktidar? Diyor ki: Arkadaş -e, borçlar ödenemiyor- gelin,
ben sizin faizinizi sileyim. Peki, size sorarım arkadaşlar: Faizi siliyoruz
da neden anaparayı silmiyoruz? Nedir bizi engelleyen şey?
Bakın, biz, bütçeyi
görüşüyoruz. Değerli arkadaşlar, bu, faize karşı
olduğunu iddia eden iktidar bütçeden faize 570 milyar lira para
aktarıyor, Allah Allah
Peki, gençlerin silmedikleri borcu kaç para? Kaç
para bu gençlerin silinmeyen borcu? 27 milyar liracık -onlar için
söylüyorum, liracık- ama gençler için büyük para bu. Gençler 5 bin
lirayı, 10 bin lirayı, 15 bin lirayı ödeyemiyorlar çünkü
gelirleri yok. Ama bu iktidar yoksulun vergisinden 570 milyar lira faiz baronlarına,
para babalarına aktarırken gençlere 27 milyar lira için Kaynak yok.
diyor. Bakın, faiz için 570 milyar lira buz dağının görünen
tarafı.
Bir de kur garantili mevduat
var arkadaşlar. İddiayla söylüyorum: Gelecek yıl kur garantili
mevduata da 1 trilyon lira para aktaracak bu iktidar; bakın, bu yıl
500 milyar lira, gelecek yıl 1 trilyon lira para aktaracak. Ama
milyonlarca gencimize 27 milyar lira kaynak aktarmayı uygun görmüyor bu
AKP-MHP birlikteliği.
Gelin, arkadaşlar,
önerimizdir: Faizleri sildiğimiz gibi, anaparayı da silelim; bundan
sonra da gençlerimize borç değil, burs verelim, burs. İhtiyacı
olan tüm gençlerimize en az 5 bin TL ki bugünkü rakamlarla en az olması
gereken bir rakam- burs verelim değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
bu torbayı bu iktidar bir müjde torbası olarak ortaya koydu
değil mi? Müjdeler! Ve Sayın Cumhurbaşkanı bir basın
toplantısıyla Külliyede, sarayda bu açıklamayı yaptı.
Müjde! dedi, Sayın Cumhurbaşkanı, ne dedi biliyor musunuz?
Milyonlarca yurttaşımızın borcu var. 2 bin TL'nin
altında borcu olan icralık bütün dosyaları siliyorum. dedi
Sayın Cumhurbaşkanı. Allah Allah! Ben de dedim ki: Nasıl
siliyor ya? Bunlar özel sektöre olan borçlar; dur bakalım nasıl
silecek dedim. 5,5 milyon vatandaşımız icra takibinden
kurtulmuş olacak. dedi Sayın Cumhurbaşkanı. Ya, şimdi
bunu bir milletvekili söylese, hadi, Yanlış anlamış.
diyebilirim. İcranın başındaki kişi bunu söylüyor. 2
bin TL'nin altındaki borçlar silinecek. diyor. Şimdi bu böyleydi.
Bize Plan ve Bütçe Komisyonunda teklif geldi, teklifi bir okuduk ki durum öyle
değil. Ne diyor biliyor musunuz teklif: Bu şirketler borçları
isterse silecek, istemezse silmeyecek. diyor. Ee, ne oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lafı boşa düştü.
Arkadaşlar, Sayın
Erdoğan mı sizi kandırdı, yoksa siz mi Sayın
Erdoğan'ı kandırdınız; buyurun söyleyin. Durum ne
biliyor musunuz? Diyelim ki Turkcell, 2 milyon icra dosyası var ya, 1
milyonu diyelim ki zaten ölmüş, yurt dışına gitmiş,
bulunamıyor, batak; onu silecek. Sildiği borcu da ne yapacak biliyor
musunuz milyarlarca lirayı? Vergiden düşecek. Bak, bu kadayıf;
bir de üzerinin kaymağı var, değerli arkadaşlar,
yakalayabildiklerinde de icra takibine devam edecek. Diyelim ki 1 milyon
dosyası var -onların da tahsili kabil- onlarda, değerli
arkadaşlar, icraya devam edecek, o parayı da alacak. Yani tahsil
edemediğini vergiden düşecek, tahsil ettiğinde icraya devam
edecek. Ya, böyle kaymaklı kadayıfları siz patronlara yedirmeye
niye devam ediyorsunuz arkadaşlar? Bakın, yurttaşımız
ekmeğe muhtaç, siz şirketlerinize kaymaklı kadayıf
yediriyorsunuz; böyle adaletsizlik olur mu?
Sayın Elitaş, siz
mi Sayın Erdoğan'ı kandırdınız, Sayın
Erdoğan mı sizi kandırdı? Hadi buyurun, söyleyin. 2 bin
liranın altındaki borçlar -5,5 milyon dosyada- silinecek. dedi Sayın
Erdoğan.
Değerli arkadaşlar,
yasada böyle değil, bu konuda ya sizin Sayın Elitaş ya
Sayın Cumhurbaşkanının bir açıklama yapıp özür
dilemesi lazım ya da bu uygulamanın düzeltilmesi lazım. Ne
yapmamız lazım biliyor musunuz? Ben önerimle geliştireyim: Bu
şirketlere Ya 2 bin TL'nin altındaki bütün dosyaları sileceksin
ya da bu uygulamadan faydalanamazsın. diyeceğiz, başka türlü bu
düzenleme yapılamaz arkadaşlar. Ahmet'in, Mehmet'in borcunu sil,
onlar ölmüş, yurt dışına gitmiş; Agop'un, Ahmet'in,
Fatma'nın borçlarını silme çünkü onların tahsili kabil.
Böyle düzenleme olmaz değerli arkadaşlar, özellikle de Sayın
Cumhurbaşkanının lafından sonra.
Değerli arkadaşlar,
bir müjdesi daha var bu iktidarın -Sayın Elitaş, dinleyin- sicil
affı; sekiz yılda 4 mü,
Değerli arkadaşlar,
kur garantili mevduat, son iki dakikada ona bir kez daha değineyim:
Bakın, tekrar uyarıyorum, tarihe not düşüyoruz, üç vakte kadar
bu saatli bomba patlayacak arkadaşlar. Bütçenin altında, hazinenin
altında, ekonomimizin altında bir saatli bombadır kur garantili
mevduat. Siz Ya, biz bunu çıkardık, bir yıldır mesele
yürüyor; ne var ya? diyorsunuz. Ya, İstanbul depremi de şimdilik
olmadı arkadaşlar ama eninde sonunda olacak; bilim bunu söylüyor,
zamanı yaklaşıyor İstanbul depreminin, her an bu deprem
olabilir; ama üç ay ama üç gün ama üç yıl ama -Allah gecinden versin- on
üç yıl sonra bu deprem olacak. Bizim meselemiz nedir? İstanbulu
depreme hazırlamak, binalarımızı sağlam tutmak,
sistemi sağlam tutmak. E, siz diyorsunuz ki: Bir yıldır deprem
olmadı. Bak, Garo Paylan, sen dedin ki üç ayda, on üç ayda bu iş
olacak, on iki ay geçti. Kur garantili mevduat üzerinden bir ay sonra
olmayacağını nereden biliyorsunuz bu depremin? Bakın,
sisteme 1,5 trilyon TL girdi. Gelecek sene kurun, doların 22 TL
olacağını iddia ediyorsunuz. Doların gelecek sene 22 lirada
kalacağını iddia eden birisi var mı içinizde
arkadaşlar? Eğer 30 TLye çıkarsa tam 750 milyar TL ilave para
ödeyecek bu hazine, yoksulun vergisinden zengine; yazık değil mi,
günah değil mi? Hak mıdır bu, adalet midir; buyurun, söyleyin.
Bu sistemden behemehâl çıkmamız lazım değerli arkadaşlar.
Gelin, milletin vekilleri olarak bu yanlışı durduralım, kur
garantili mevduat saçmalığını bir yıl daha
uzatmayalım.
Hepinize saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.09
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin birinci bölümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili
Süleyman Girgin konuşacaktır.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN
GİRGİN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu teklifin komisyon aşamasında Amasradan gelen elim bir haberle
sarsıldık. Çok şey yazıldı, çok şey
konuşuldu ama acı bir gerçek boğazımızda bir yumru
gibi duruyor. Madencinin payına yine ölüm düştü; 41
evladımız, 41 arkadaşımız hayatını bu
iş cinayetinde göz göre göre kaybetti. Bir maden işçisi olarak
söylüyorum ki yerin altındaki en sahici sensör işçinin bizzat
kendisidir. İşçi, madenciliğinden süzdüğü deneyimle ocağın
içini en iyi tanıyandır. İşçiler, Amasra'da da
uyarmıştı daha önce Soma'da ve Ermenek'te
uyardığı gibi. Hepimiz gördük, işçiler on gün önceden
Madende gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar. demiş.
Değerli milletvekilleri,
madencilik faaliyetlerinde tehlike ve risk vardır ancak
fıtratında, kader planında ölüm yoktur. Ölümlere yol açan önlem
ve denetim yokluğudur. Akıl ve bilimle önüne geçilebilecek olan
ölümler kader değildir, iş cinayetidir. Hani Kader planı.
deniyor ya; bakın, arkadaşlar, bu ülkenin kader planı: Türkiye,
madenlerde ölümde dünyada 4üncü sırada, Avrupa'da 1inci sırada.
Değerli arkadaşlar,
yapanın yanına kâr kaldığı bu cezasızlık
düzenini mutlaka değiştireceğiz. Bir de şunu özellikle
vurgulamak istiyorum: 41 madencinin ölümünün üzerinden iki hafta geçti; tek
istifa yok, tek görevden alma yok, tek tutuklama yok. Sorumlu kim, yetimlerin
hesabını kim verecek?
Değerli milletvekilleri,
işçi yıllardır sabit gelirli olarak biliniyordu, bugün, ondan
da geriye düştü, artık azalan gelirli olarak anılıyor.
2002 yılında gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari
ücretin 17 katıydı, bu oran 2010 yılında 12 katına
denk geliyordu, günümüzde ise 5 katına.
Gelir eşitsizliği
yetmezmiş gibi, vergi adaletsizliğiyle işçilerin ekmeği
çalınıyor, vergi dilimlerinin düşük tutulmasıyla
işçiler dilim dilim soyuluyor ama bu teklifte işçilerin,
sendikaların bu konudaki taleplerinden tek cümle yok. Peki, ne
yapılması lazım? Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının
yıllık asgari ücret brüt tutarı, geçmiş yıllarda
olduğu gibi, yan haklar da dikkate alınarak tespit edilmeli,
diğer vergi tarifesi oranları da ilk dilim baz alınarak
emekçiler lehine güncellenmelidir.
Değerli milletvekilleri,
milyonlarca ücretli çalışan, esnaf, çiftçi, emekli, işsiz hiç
görülmemiş hayat pahalılığı altında inim inim
inliyor.
Şimdi, bu teklifte
bakıyorsunuz yine basmakalıp sözler, sözüm ona ekonomik
istikrarın korunması, dış ticaret dengesine olumlu
katkı ve tabii, yine, parası olana teşvikler. Son üç yılda
işsizlere 23 milyar lira işsizlik ödeneği verilirken
işverenlere 58 milyar lira teşvik ve destek sağlandı
arkadaşlar. Kayıtlı işsizlerin sadece yüzde 13ü
işsizlik ödeneği alabilirken işverenlere 58 milyar lira teşvik
verilmesi işçinin parasının sermayeye transferi değil
midir? Teklifle asıl yapılmak istenen ne? Seçime yönelik mavi boncuk
dağıtılması ancak nafile, halkı rahatlatacak gerçek
bir düzenleme bu teklifteki göstermelik desteklere benzemez. Mevcut
politikalarla borçlandırılan, elektrik, doğal gaz
parasını bile ödeyemez duruma getirilen milyonlar var. Bu kanun
teklifiyle söylediklerimizi de aslında iktidar kabul etmiş oldu ama
bunlar makyaj, pansuman tedbirler. Milletin ekmeğine, faturasına,
gece yarısı getirdiğiniz zamlarla siyasi eşkıyalığın
dik âlâsını yapacaksınız, vatandaşın ümüğünü
sıkacaksınız, sonra, seçim geliyor diye pansuman tedbirler
alarak durumu kurtaracaksınız. Her şey ortada, sizi
iktidarı kaybetmenin telaşı sarmış ama yapacak bir
şeyiniz yok, inandırıcılığınız
kalmadı. Hep söylüyoruz, kurt kışı geçirir ama yediği
ayazı unutmaz.
Değerli milletvekilleri,
2nci maddeyle işçinin 51 liralık yemek parası gelir vergisinden
istisna tutuluyor. 2nci madde yürürlüğe girdiğinde, uygulamada durum
şöyle gelişecektir: Yan hak olan yemek parası maaş içinde
bir unsura dönüşecek, şu hayat pahalılığı,
ekonomik kriz ortamında çoğu işçi bu parayı yemeğe
ayırmayacak, gidecek kredi kartının asgari ödemesini yapacak,
borçlarını kapatacaktır. Peki, böyle bir durumda
çalışanın yararlanacağı ne? İşçinin
hakkı çalışırken sağlıklı yemek yemesidir
arkadaşlar. Bakın, asgari geçim indirimin başına ne geldi?
Yan hak asıl maaşı yüksek gösteren bir araca dönüştü.
Çalışana nakit verdiğiniz takdirde belki yemek yemeyecek, belki
evden getirecek, gidip kredi kartı borcunu ödeyecek. Yasanın
asıl amacı, milyonlarca çalışanın hesaplarına
yemek bedeli kadar nakdî para yatırılması sağlanarak
çalışanların gelirinin artırıldığı
algısının oluşturulmasıdır arkadaşlar.
İlk etapta bir gelir artışı gibi görünse de gerçekte o
gelir artmayacak; tam tersi, verilen maaşın içinde zamanla eriyip yok
olacaktır, çalışan yemek hakkından da olacaktır.
İktidar, çalışanlara iş yerinde yemek yemeyin, o tutarla
gidin borçlarınızı ödeyin demektedir. İşçinin bedeni
ve sağlığı yemek için aldığı ücret üzerinden
açılacak bir pazarlığın konusu değildir. Bu
düzenlemenin tek amacı var, sizin yarattığınız
enflasyon canavarını bir süreliğine gizlemeye
çalışmak; yapmayın, çalışanın boğazından
geçecek lokmalarla oynamayın.
Değerli milletvekilleri,
23üncü maddeyle kur korumalı mevduat uygulaması 2023 sonuna kadar
uzatılıyor yani kur korumalı mevduat sahiplerine hazineden faiz
ödemesi yapılması 2023 yılı sonrası da devam edecek
demektir bu. Anayasanın 73üncü maddesinde Herkes, kamu giderlerini
karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. hükmü
vardır. Literatürde kamu gideri ifadesi, kamusal ihtiyaçları
karşılamak üzere yapılan giderler olarak
tanımlanmaktadır.
Şimdi soruyorum size:
Kur korumalı mevduat giderleri kamu gideri midir? 85 milyonun
parasını bir avuç zengine transfer etmenin neresinde bir kamu
çıkarı vardır? Halk 25-30 kuruş indirim için marketlerde
sıraya girmek zorunda kalıyorken vatandaşların vergisiyle
bir avuç insanı zengin etmeye utanmıyor musunuz? Hazine ve Maliye
Bakanı Nureddin Nebati Eleştirende kötü niyet ararım.
demişti. Soruyorum size: Kur korumalı mevduat hesaplarının
yükü yurttaşların vergilerinden çıkıyor. Kur korumalı
mevduat sahibini hazine koruyacak, parası olanın parasını
vatandaşın vergisi koruyacak da vatandaşı kim koruyacak?
Söyleyin, kim kötü niyetli?
Değerli milletvekilleri,
CHP Grubu olarak, Komisyonda, Merkez Bankası yetkilisine Kur
korumalı mevduat için ne kadar kamu kaynağı
harcadınız? diye millet adına soruyoruz. Merkez Bankası
bürokratları Meclise bilgi vermem diyor. Meclisten bilgi saklamak,
Komisyon Sözcümüz Bülent Kuşoğlunun da dediği gibi, millet
iradesi ve Meclisin itibarıyla ilgilidir. Lafı eveliyor geveliyor
yine de milletin cebinden ne kadar paranın
aktarıldığını söylemiyor, daha doğrusu
Sarayın izni olmadan bilgi vermem. diyor. Sansür yasasıyla
halkın haber alma hakkına ipotek koyanlar Meclise akacak bilgiyi de
sansürlüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım, müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Saraydan icazet alanlar halkın hesap sorma makamına
Bilgi veremeyiz. deme cüreti gösteriyor. Bu millet bunu hak etmiyor
arkadaşlar. Sorduk, sormaya devam edeceğiz. Gerçeklerin er geç ortaya
çıkma gibi bir huyu vardır, şimdi değilse bile sekiz ay
sonra, ilk sandıktan sonra er geç ortaya çıkacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin
birinci bölümü üzerinde şahsı adına Denizli Milletvekili
Sayın Nilgün Ök konuşacaktır.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin birinci
bölümü 27 maddeden oluşmuş olup teklifimiz
çalışanlarımızın, öğrencilerimizin,
gurbetçilerimizin, dar gelirli ve engelli
vatandaşlarımızın; yine,
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gözetecek,
rahatlatacak, kamunun belirsizlikte kalan konularının çözümlenmesini
sağlayacak önemli düzenlemeler içermektedir. Bu kanun teklifinin içerisinde
benim de çok fazla önemsediğim, tüm öğrencilerimizin merakla
beklediği öğrenim kredisi borçlarıyla ilgili düzenleme de yer
almakta. Öğrenim kredisi alan öğrencilerin borcu öğrenim kredisi
olarak verilen miktarla sınırlandırılmaktadır.
Böylece, öğrenci ne kadar kredi aldıysa o kadar borçlanacak. Kredi
borçlarını mezun olduktan iki yıl sonra ödemeye başlayacak
ve süre içerisinde herhangi bir faiz artışına maruz kalmayacak.
Öğrenci eğer işe girmemişse bu süreyi bir yıl
erteleyebilecek, erteleme işlemini de en fazla 3 defa daha yapabilecek.
İlk ertelemede yine herhangi bir endeksleme alınmayacak fakat ikinci
ve üçüncü ertelemelerde borçları sabit kalacak şekilde,
yıllık yüzde 10u aşmayan ya da TÜFE oranında maksimum
yüzde 10 endeksleme yapılacak. Ayrıca, en önemli ve altının
çizilmesi gereken konulardan biri de kredi kapsamında bugün geri ödemeleri
başlamış olan tüm öğrencilerimizin de bu KHK faizleri
silinmiş olacak. Bu arada, öğrencilerimiz bunları, kredileri
nasıl ödeyecek dersek, daha ödemeye başladığı andan
itibaren dört yıl boyunca, kırk sekiz ay vadeyle, taksitle ödeme
gerçekleşecek.
Yine, öğrencilerimiz
için önemli başka bir güzel düzenleme de tıp fakültesi ve diş
hekimliği fakültesinin intern öğrencileri için, üniversitelerin
tıp fakültelerindeki intern öğrencilerine mevcut durumda bugün 1.569
TL ödeniyordu, getirdiğimiz düzenlemeyle biz bunu asgari ücrete yani 5.500
liraya çıkartıyoruz. Mevcut durumda sadece tıp fakültesi
öğrencileri bundan yararlanırken artık diş hekimliği
fakültelerinde son sınıf öğrencilerinin de bundan
yararlanmasına imkân sağlıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 65 yaşını doldurmuş, muhtaç,
güçsüz ve kimsesiz vatandaşlarımıza aylık
bağlanması hakkında kanunda düzenleme yapıyoruz. Mevcut
durumda yaşlı ve engelli aylıkları ödendikten sonra,
kişilerin ölüm, gelir ve engel durumu değişikliği gibi
nedenlerle durumlarında değişiklik tespit edilirse bu
yapılan ödemeler yersiz ödeme yerine geçip daha sonra bunun tahsili talep
ediliyordu. Fakat bu getirdiğimiz düzenlemeyle zaten dar gelirli gruba
vermiş olduğumuz bu yardımların, aylıkların
yaklaşık 164 bin vatandaşımız için 566 milyon TLlik
tutarından vazgeçmiş bulunmaktayız. Aynı, benzer bir
düzenlemeyle de engellilerin evde bakım yardımlarıyla da ilgili
bir tutar söz konusu. Bu anlamda da kendi kusurlarından kaynaklanmayan
yapılmış yersiz ödemeler için yaklaşık 18 bin
vatandaşımız var, bunda da 200 milyon TL tutarındaki bir
borcu yine kaldırıyoruz.
Yine, işverenlerin,
çalışanlarına yemek yardımını nakdî olarak
verdikleri takdirde bu ücreti vergiden istisna tutuyorduk. Bu da şöyle bir
şey: İşverenler çalışanlarına kendi
çalıştıkları yerde ister yemek verirlerdi ya da bunun
sonrasında ya kartla ya da nakdî olarak veriliyordu. Mevcut durumda yemek
kartları vardı, onlar istisnaydı ama artık TL, nakit olarak
verdiklerinde istisna olacak. Aslında, bu işçilerimiz de,
çalışanlarımız da gittiğinde yemeklerini o
almış oldukları tutarla istedikleri yerde bunu
kullanabilecekler, daha serbest davranabilecekler.
Yine, önemli bir düzenlememiz,
yurt dışındaki vatandaşlarımızın yoğun
talebi üzerine bir düzenlememiz var. Son bir yıl içerisinde taahhütname
verilmeden taşıtsız olarak yurt dışına
çıkış yapılması nedeniyle uygulanan idari para
cezası var. Bu idari para cezasını, fiilî ceza
tutarını 2022 yılı için 1.880 TL olarak
uygulayacağız. Normalde bunun ceza tutarı öncesinde ortalama 31
bin lira kadardı. Bu anlamda da gurbetçilerimiz için mağduriyetin de
önüne geçmiş oluyoruz.
Diğer önemli bir madde
de konutlarda yenilenebilir enerji kaynağının kullanımını
teşvik etmek amacıyla konut çatısına güneş
enerjisinden elektrik üretimini 25 kWdan 50 kWya çıkartıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NİLGÜN ÖK (Devamla)
İhtiyaç fazlasını da tedarik şirketine satan vatandaşlarımızın
da vergi muafiyeti var.
Aslında kanunda birçok
önemli maddeler var ama sürem bitiyor. Yani bunda bankacılık
sektöründe finansal, dijital ortamda hizmet veren yeni nesil şubelerle
ilgili düzenlememiz var, yine sicil affını getiriyoruz, yine Sosyal
Güvenlik Kurumunun taşınmazlarının elektronik ortamda
satılması var, yine birçok önemli maddeyi içeren bir kanun teklifi.
Ben
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan,
onların refahına katkı sağlayacak olan bu kanun
teklifimizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
teklifin birinci bölümü üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemlerini gerçekleştireceğiz. Bu sürenin yarısı soru
yarısı cevap olarak değerlendirilecek.
Sayın Tutdere
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Soru yok, soru yok Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Biz girmedik, yapmayacağız diye.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, hiç öyle bir şey anlaşmadık. Sadece bütününde,
genelden şeye geçerken soru-cevap yapmayacağız dedik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
60a göre versin Erhan Bey.
BAŞKAN Vereyim 60a
göre.
ERHAN USTA (Samsun) Niye?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Biz girmedik, girmeyeceğiz diye. 60a göre versin.
ERHAN USTA (Samsun)
İçerideki, dün akşamki konuşmamız genelinde o yirmi
dakikalık soru-cevabı yapmayalım dedik, ben onu söyledim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, sizden konuşacak arkadaş varsa yine konuşsun.
ERHAN USTA (Samsun) Var,
var. Biz soru-cevaba girdik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuşsunlar ama şeye göre.
BAŞKAN 60a göre
vereyim Erhan Bey.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 60e göre sorsunlar da zaman kazanalım.
ERHAN USTA (Samsun) Ama
cevap verirlerdi belki.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 60a göre yapsınlar.
BAŞKAN Tamam 60a göre
veriyorum.
Sayın Tutdere? Yok.
Sayın Gürer
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ehliyet affına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
1 milyona yakın ehliyet
affı bekleyen var. İnsan canına kastetmemiş, herhangi bir
kişiyi yaralamamış, bir hata nedeniyle ehliyetine el konanlar
tekrarlanmamak üzere ehliyet affı istiyor. Şoförlük mesleği
olan, ekonomik krizde sıkıntıya düşen, evine ekmek
götüremeyenler için ehliyet affı gelmelidir. Tüm siyasi partilerden
ehliyet affından yana olduğunu açıklayan milletvekillerimiz
oldu. Kanun teklifi de verdim, bu konuda kanun teklifim de getirilebilir ya da
partiler ortaklaşa ehliyet affını Meclise getirebilirler, bu
sayede ehliyet affı bekleyen binlerce insanın da sorununa derman
oluruz. Torba geliyor, torbada stajyerler için, emeklilikte yaşa
takılanlar için, taşeronlar için intibak düzenlemesi için aylık
bağlama oranı düzenlemesiyle ilgili herhangi bir madde bulunmuyor.
Bunlar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aycan
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 361 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, yükseköğrenim gören
gençlerin desteklenmesini önemli ve gerekli görüyoruz. Bu kapsamda
yükseköğrenim gençlerine öğrenim kredisi verilmesi yerinde bir
uygulamadır ve destekliyoruz. Kanun teklifinde yapılan düzenlemeyle
öğrenim kredisi alan öğrencilerin borcunun öğrenim kredisi
olarak verilen miktar kadar olarak tanımlanması yerinde
olmuştur. Bu hâliyle yükseköğrenimini tamamlayan gençler
kullandıkları yükseköğrenim kredisi bedeliyle faiz ödemeden
kurtulmuşlardır. Sadece kullandığı krediyi geri
ödemekle yükümlü hâle gelmişlerdir. Ayrıca, tıp fakültesi 6ncı
sınıf ile diş hekimliği fakültesinin 5inci sınıf
öğrencileri 5inci sınıf derslerini tamamlamış,
fakültelerinde intern doktor statüsündedirler. Bu kişiler bir taraftan
uygulama yaparken aynı zamanda hastanelerin işleyişinde önemli
katkıda bulunmaktadır. Bu kişilere aylık olarak asgari
ücret kadar ödeme yapılmasını yerinde buluyor ve destekliyoruz.
Bu ödeme intern doktorların ailelerinin yükünü azaltacaktır.
BAŞKAN Sayın
Yaşar
43.-Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın, Samsun Comdata
Çağrı Merkezinde çalışanların sorunlarına
ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Teşekkür ederim Başkanım.
Türkiye genelinde ve
özellikle Samsun Comdata Çağrı Merkezinde
çalışanlarımız diyor ki: Dünyanın en ağır
işlerinden birini sadece asgari ücret karşılığı
yapıyoruz. Bununla birlikte, genellikle yaygın olarak home office
yöntemiyle evden çalışan çok sayıda müşteri temsilcimiz
var. Bu arkadaşlarımızın evde yapmış
oldukları harcamalar hiçbir şekilde karşılanmıyor.
Banka promosyonlarından da istifade edemiyoruz. Banka
promosyonlarından bizler de yararlanmak istiyoruz. Ayrıca yemek, elektrik
gibi şirketlerin karşılaması yasal zorunluluk olan
giderlerimiz de karşılanmıyor. Bu giderlerin de
karşılanmasını istiyoruz. Maliye Bakanlığı
olarak bununla ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz? İş barışının, iş adaletinin
sağlanması için özel sektör ve kamu sektörü ayırt edilmeksizin
bu konuyla ilgili bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
44.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, ithalatın
badem üreticilerini mağdur ettiğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Başkanım, seçim bölgem Adıyaman, Türkiyede ağaç
sayısı ve yetiştirme alanı açısından badem
üretiminde 1inci sıradadır. Badem üreticisi tarım girdi
maliyetlerindeki artışlar nedeniyle iktidardan destek beklerken
iktidar ABD menşeli bademde 2021 yılında alınan yüzde
36lık ithalat vergisini bu yıl yüzde 2ye, ton başına
alınan ek mali yükümlülüğü de aynı şekilde düşürdü.
Avrupa menşeli bademde 2021 yılında alınan yüzde 15lik
ithalat vergisini yüzde 2ye düşürdü, ton başına alınan 818
dolarlık ek mali yükümlülüğü ise tamamen kaldırdı. Bu
yetmezmiş gibi, bademin yerli alıcısı konumundaki
Tarım Kredi Kooperatifine de badem alım fiyatının yüzde
10luk bir indirim talimatını verdi. Bu uygulama Adıyamanda ve
Türkiye genelindeki badem
üreticilerinde çok büyük bir mağduriyete sebebiyet vermiştir. Biz
buradan iktidara şu çağrıyı yapıyoruz:
İthalatçı anlayışınızdan vazgeçin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Zeybek
45.-Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsundaki Çarşamba
Şeker Fabrikasına ilişkin açıklaması
KEMAL ZEYBEK (Samsun)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Samsun ilimizin Çarşamba
Şeker Fabrikası ülkemizin en son yapılan şeker
fabrikalarından olup son teknolojiyle yapılmıştır.
90lı yıllardan 2010 yılına kadar üretim yapmış
olup on iki yıldır çürümeye terk edilmiştir. Bölgede şeker
pancarı üretimi durdurulmuş, şeker fabrikası çürümeye terk
edilmiştir. 150 milyon dolar değerinde olan bir şeker
fabrikasının çürümeye terk edilmesi, istihdamın yok edilmesi,
çevre halkının ekonomik olarak zorluklar içerisinde olması ve
zor durumda bırakılması
Çarşambadaki
insanlarımızın büyük beklentisi olan şeker fabrikasının
üretime geçirilmesi gerekiyor. Ve iki yıldır Şeker
fabrikasını açacağız. diye söz verip açmayanlar, siyaset
yapanlar, politika yapanlar halk önünde, Samsunun kamuoyunda
yargılanacaktır.
Saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Çulhaoğlu
46.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, kur korumalı
mevduata ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kur korumalı mevduata
bugün itibarıyla hazineden 88 milyar Türk lirası ödendiğini
biliyoruz. Merkez Bankasından ne kadar ödenmiştir? Sağlanan
vergi avantajlarının yükü ne kadardır? 2022 yılı
sonunda toplam maliyet ne kadar olacaktır? 2023 yılı bütçesine
kur korumalı mevduat için ödenek konulmuş mudur? 2023 yılı
için toplam kur korumalı mevduat ne olacaktır? 2022 yılında
tarımsal destekleme için 39 milyar Türk lirası ödenek
ayrılmıştır. 2022 yılında kur korumalı
mevduatın toplam yükünün 300 milyar Türk lirasını
aşacağı ifade edilmektedir. Milyonlarca çiftçi için ayrılan
desteğin 10 katı kadar, bir avuç zengine kur korumalı mevduat
kapsamında ödeme yapılmasını içinize sindirmekte misiniz?
BAŞKAN Sayın
Altıntaş
47.- Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşın, enerjideki
dışa bağımlılığa ilişkin
açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Enerjide dışa
bağımlılığımız hepimizin malumu. Ülkemizin
rüzgâr ve güneş potansiyeli de çok yüksek ama bugün bunların ancak
yüzde 10unu kullanıyoruz yani sadece rüzgârda 10 nükleer santral gücüne
eşit elektrik üretme imkânımız varken neden 2nci nükleer
santral yaptırmaya çalışıyoruz? Ayrıca, nükleer
santrallerde teknoloji transferini de neden şart koşmuyoruz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Öztürk
48.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, KYK borçlarına
ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Gençlerimizin KYK
borçlarının neden sadece faizini siliyorsunuz? Ülkemizdeki 12 milyon
yoksulun 6 milyonu gençlerimiz ve çoğu gencimiz KYK borcunun
anaparasını da ödeyemeyecek durumda. Borçların büyük bir
kısmını sosyal sorumluluk projeleriyle silebilirsiniz. Siz
yapmaz iseniz bizler İYİ Parti iktidarında gençlerimizin kendi
yetenekleri ve istekleri doğrultusunda haftada en az bir gün iki üç saat
boyunca sosyal sorumluluk projesinde çalışarak borçlarını
ödeyebilme şansını gençlerimize vereceğiz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
49.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
iktidarın millî eğitimi getirdiği duruma ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Eğitimdeki sorunlar KYK
borçlarının silinmesiyle bitmez. AK PARTİ iktidarının
en başarısız olduğu bakanlık Millî Eğitim
Bakanlığı; tüm öğretmenler bunu söylüyor. Eğitimde
içerik boşalmış durumda ve öğrenciler boş
yetişiyor. Okulların içi bir tarafa, bir de okul önleri
Şanlıurfa Viranşehirde hepimiz gördük, servis şoförünün
husumetlilerinin çatışmasından dolayı 2 masum çocuk
hayatını kaybetti. Bununla kaldı mı? Okul önleri
uyuşturucu satıcılarından geçilmiyor. İktidarın,
millî eğitimi okul içlerinde ve okul önlerinde getirdiği son durum bu
ve büyük bir çözümsüzlük içindeler.
BAŞKAN Sayın
Subaşı
50.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının,
lisanssız güneş enerjisi yatırımcılarına
ilişkin açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Geçtiğimiz ağustos ayında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
(EPDK) tarafından elektrik piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim
Yönetmeliğinde de değişiklikler yapılmıştı.
2019 yönetmeliğiyle lisanssız üretimde bireysel tüketim
ihtiyacının karşılanması, fazlasının
satılarak ucuz elektrik sağlanması amaçlanmış ve buna
güvenilerek yatırımlar yapılmıştı. EPDKnin 2019daki
yönetmeliğiyle yatırım yapan lisanssız güneş enerjisi
yatırımcıları iflas etme durumuna gelmişlerdir. Bu
kararı düzeltmeyi düşünüyorlar mı acaba?
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1- 31/12/1960 tarihli
ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan 25 kW ibareleri
60 kW şeklinde değiştirilmiştir.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
İrfan
Kaplan Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Gaziantep Kırklareli
Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın
Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu 1inci madde... Daha önce 10 kilovatı 25e çıkardınız,
şimdi 50ye çıkarıyorsunuz; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
zaten bunu daha önce de belirtmiştik. En az 50 olması lazım ama
maalesef 50ye çıkarmak önemli değil, önemli olan
vatandaşlarımızın kendi evlerinin üzerinde enerji üretmesi
için uzun vadede sıfır faizle kredi vermeniz lazım. Siz tabii ki
tefecileri, bankaları zengin ediyorsunuz; vatandaşların çok da
faydasına olmayacak bu maddeyle vatandaşlarımızın bu
enerjiyi kuracağına inanmıyorum.
Değerli arkadaşlar,
geçen hafta Aydındaydık, şu gördüğünüz pamuk. Yani biz bu
tohumu alıyoruz, tarlaya işliyoruz, tarlada 3 sefer çapa
yapıyoruz, 4 sefer suluyoruz ve emek vererek topluyoruz. Geçen sene Söke,
Aydın Ovası, Nazilli, Kuyucak, Koçarlı, İncirliova
Ovalarında 20 ve 25 liraya pamuk satarken -yani 2 dolara satarken-
üzülerek söylüyorum, bu sene 80 sent yani şu pamuk 15 lira.
Değerli arkadaşlar,
geçen sene mazot 7 liraydı, ilaç keza öyleydi ama bu sene 2022 ürününde
çiftçimiz 28 liradan mazot kullandı; gübre ve ilaç yüzde 300 arttı.
Elektrik paralarını zaten söylemiyorum, yüzde 500 arttı.
Şimdi, dönüyorsunuz, maliyeti 16,5 lira olan pamuğun maliyetine 15
lira para veriyorsunuz. Tarım Bakanını arıyoruz, telefonlarımıza
cevap vermiyor. Ben özellikle Tarım Bakanına buradan seslenmek
istiyorum: Bir an önce çıkın, en az 5 lira prim açıklayın,
aksi takdirde
Biliyorsunuz, 2019da 7,5 milyon dönüm pamuk ekmiştiniz,
yine çiftçiler perişandı, 2020de 3,5a düştü.
Değerli arkadaşlar,
bu pamuk stratejik bir üründür. Biz bu tohumu alırken geçen sene 20
liraydı, bu sene 60 lira; yüzde 18 KDV veriyoruz. Mazot kullanıyoruz,
ÖTV, KDV ödüyoruz; ilaç kullanıyoruz, yüzde 18 KDV ödüyoruz. Yani
çiftçinin 16,5e mal ettiği bu pamuğun 8 lirasını bu
devlete vergi ödüyoruz. Peki, size soruyorum: Yetiyor mu? Yetmiyor. Dönüyoruz,
pamuğu satıyoruz çırçır fabrikasına, devlet yüzde 18
alıyor; iplik fabrikasına satıyoruz, yüzde 18 vergi alıyor;
oradan kumaş fabrikasına satıyoruz, yüzde 18 vergi veriyoruz,
yüzde 18! Peki, size soruyorum
Bu devletin bu pamukçudan
aldığı
Maliyetinin yaklaşık yüzde 80ini vergi olarak
çırçırcıdan alıyorsunuz ve utanmadan 1 lira prim
veriyorsunuz. Değerli arkadaşlar, size söyleyeyim, şu an
Yunanistan 1 dolar prim veriyor, 1 dolar; yarın, önümüzdeki yıl Söke
Ovasında pamuk bulamayacaksınız bu şartlarda. 5 lira hatta
7 lira prim vermediğiniz taktirde bu sene 5 milyon dönüm ekilen
pamuğu seneye yok sayacaksınız. O yüzden, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak burada, bu kürsüde bütün çiftçilere sesleniyoruz: Hiç merak
etmeyin, geliyor gelmekte olan. Önümüzdeki dönemde kesinlikle çiftçinin
kullandığı mazotta ÖTVyi, KDVyi kaldırıyoruz yani
mazotu yarı fiyatına alacaksın. Tohumdaki yüzde 18 KDVyi
kaldıracağız, elektrikteki vergileri
kaldıracağız. Bundan sonra çiftçimiz huzur içinde yaşayacak
değerli arkadaşlar. Ben özellikle Aydın milletvekillerine
sesleniyorum: Yine, bu pamuktan önce buğday ekiyoruz Aydın
Ovamızda, Söke Ovamızda. 25 Mayısta buradan bas bas
bağırdım, TMOya dedim ki: Ofisleri açın.
Açmadınız. Bizi götürdünüz, tüccarların önüne attınız;
6 liraya buğday verdik, TMO almadı bizden ve şu an bizden,
çiftçiden buğday alan tüccarlara 1 lira prim veriyorsunuz, üreticiye para
vermiyorsunuz. Önümüzdeki dönemde, yazın, Aydın Ovasında, Söke
Ovasında kimse buğday ekmeyecek, bunun sebebi sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla)
Kur korumalı mevduatlara 80-90 milyar TL faiz ödüyorsunuz, değil
mi? Parayla para kazananı hiç düşünmeden zengin ediyorsunuz; özel bankaları
zengin ediyor, yüzde 500 zenginleştiriyorsunuz ama çiftçiye geldi mi
gözünüz kör oluyor. Ama şunu merak etmesinler, Türkiyedeki bütün
çiftçiler Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında üretime dayanarak çağ
atlayacaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime üç dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
20.45
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında
ihtilaf var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan yer
alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oya
Ersoy Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen
İstanbul Batman İstanbul
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Rıdvan
Turan
İzmir
Van Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teklifin
1inci maddesi üzerinde söz aldım.
Evet, ne getiriliyor bu
maddeyle? Elektrik üretim şirketlerinin gelir vergisinden muafiyetine dair
25 kilovat olan üretim alt sınırı 50 kilovata
çıkarılıyor. Gerekçe olarak ne deniliyor? Yenilenebilir
enerjinin teşvik edilmesi. AKP iktidarlarının özellikle son
yirmi yılda yaptığı, ciddi anlamda yeni bir enerji sistemi
kurmak. Ne bu? Neoliberal enerji politikasıyla, birincisi,
kamusallıktan uzak, dışa bağımlı ve tüm
kaynakları sermayeye aktarmak üzerine kurulu bir enerji sistemi
yarattı. Her şey özelleştirmelerle başladı. Kamu
işletmeleri verimsizdir. dendi, Rekabet olursa halka ucuz elektrik,
kaliteli elektrik gidecek, yönetimde şeffaflık olacak, kayıp
kaçak engellenecek. dendi. Sonuç? Türkiye Elektrik Kurumu parçalandı, 3
parçaya bölündü, her bir parçası ayrı ayrı özelleştirildi
ve ne oldu? AKP iktidarı öncesinde elektrik üretiminin yüzde 60ı,
elektrik dağıtımının ise tamamı kamudayken
kamusal üretimin payı yüzde 20nin altına düşürüldü,
dağıtımın ise tamamı özelleştirildi ve bu
özelleştirmelerle dağıtım tamamen özel sektörün eline
kaldı. Bu, halka ne olarak döndü? Halka tamamen zamlı fatura olarak
döndü ve zamlar hâlâ da devam ediyor. Şimdi ne oldu? Enerjide
dışa bağımlılık arttı. Sonucu nedir bu
dışa bağımlılığın? Türkiye'nin eylül
ayı dış ticaret rakamlarına göre petrol ve doğal
gazı da içeren enerji ithalatı geçen yıla göre yüzde 115
artışla tarihî rekor kırdı 9,56 milyar dolara yükseldi.
Şirketlerinizin maliyeti arttıkça üst üste teşvikler verdiniz,
vergi muafiyetleri çıkardınız, getirdiniz ve aynı zamanda
da halkın faturalarına zam üstüne zam yapmaya devam ettiniz.
Bakın, son on yılda
kamunun kasasından sadece 10 elektrik şirketine tam 14,4 milyar lira
ödendi. Nereden çıktı bu? Bizzat halkın vergilerinden
çıktı, bu paranın 5,3 milyar lirası ise 5li çeteye ait
şirketlere gitti. Şu ana kadar halkın vergilerinden
şirketlerinize yaptığınız teşviklerden
halkın kazancı ne oldu? Koskoca bir sıfır. Sıfır
değil aslında, faturalarına zam üstüne zam. Doğal gaz ve
elektriğin konuttaki kullanım ücretlerine 1 Eylül itibarıyla
yüzde 20 zam daha yaptınız ve faturalardaki bir yıllık
artış oranı elektrikte yüzde 148,5a yükseldi, doğal gazda
yüzde 164,25e çıktı. Şirketlere verdiğiniz her teşvik
sonrası yoksullaşan halkın gıdaya ayırması
gereken para, bütçe tamamen elektrik ve doğal gaz faturalarına gitti.
Ortalama miktarda elektrik kullanan bir haneyi düşünün, bu hanenin bir
yıl önceki 200 liralık faturası 1 Ocakta 360 liraya, 1 Haziranda
414 liraya çıktı, bugün ise bu tutar 497 lira. Yani bir yıl önce
elektrik faturası için ödediği tutar 2.825 liralık asgari
ücretin yüzde 7sine denk geliyordu; hani, asgari ücrete zam yaptınız
ya, bugün 5.500 liraya çıkarmakla övündüğünüz o asgari ücretin yüzde
9u elektrik faturalarına gidiyor. Ortalama bir hanenin bir yıl önce
elektrik ve doğal gaz tüketimi için ödediği 400 lira, bugün
itibarıyla 1.025 liraya yükseldi; bu da asgari ücretin yüzde 18,6sı
demek.
Elektriğe sürekli zam
yaparken bir yandan da şirketlere ödenen destekleri artırmaya devam
ettiniz. TEİAŞ, üretmediği enerji için elektrikte
sürdürülebilirlik ve arz güvenliğini sağlamak adı altında
mayıs ayı için 43 santrale 285 milyon ödeme yaptı. Bu
şirketlerden biri de hangisi biliyor musunuz? Yeniköy Kemerköy Elektrik
Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi; hani, Muğla İkizköylülerin
Akbelen Ormanını talan ettirmemek için direndiği şirket.
Bu şirkete tam 5 milyon 617 bin 919 lira ödediniz siz. Şirketleriniz
zenginleşirken ekolojik yıkım da derinleşiyor ve enerji
politikalarınız halkın cebinden şirketlerinize tam bir
hortum bağlama ve doğayı talan etmek üzerine kurulu. Büyük
sermaye grupları da bu yüzden teker teker açıklama yapıyor,
enerji sektörüne girme yarışına girdiler ve termik,
hidroelektrik, rüzgâr santrali ihaleleri havalarda uçuşuyor. Peki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Bana ek
süre verin
BAŞKAN Bir dakika
süreyi vermiyoruz grup başkanlarından gelen teklif üzerine.
OYA ERSOY (Devamla) Peki,
haberim yoktu.
Siz gideceksiniz. Burada,
enerji politikalarının tek bir çözümü var;
kamusallaştırılmak zorundadır enerji ve tüm halka
parasız enerji! (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında
ihtilaf var, elektronik oylama yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı var.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş
Adana
Eskişehir
Konya
Yasin
Öztürk Yavuz
Ağıralioğlu
Denizli
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra
sayılı torba kanun teklifler dizisinin 1inci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin 1inci
maddesiyle, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların
çatı veya cephelerinde kurdukları üretim tesisinden enerji üreterek
ihtiyaç fazlasını tedarik şirketine satanların vergi
muafiyetinden yararlanmaları için 25 kW'ye kadar olan kurulu güç
sınırlaması 50 kW'ye çıkarılmaktadır.
Çıkarılsın, çıkarılsın da keşke bu
değişikliği 22 Aralık 2021 tarihinde yapsaydınız.
Neden 22 Aralık 2021? Çünkü bu tarihli Genel Kurul toplantısında
kanun teklifinin başlığı yine Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi yine 1inci madde: Ürettikleri elektrik enerjisini tedarik
şirketine satanların vergi muafiyetinden yararlanmaları için 10
kW olan güç sınırının 20 kW'ye
çıkarılmasıydı. O kanun teklifi görüşülürken biz bir
önerge verdik; vergi muafiyeti sınırının 25 kW'ye
çıkarılmasını teklif ettik ve siz de nasıl olduysa
anlamadık, bizim önergemizi kabul ettiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Çok zorlanıyorsun Yasin bunları anlatırken, çok
zorlanıyorsun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
1 Ağustos 2022 tarihli Resmî Gazete'de Elektrik Piyasasında
Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınladınız ve bu
sınırı aynen korudunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Ne kadar zor biliyor musun böyle konuşabilmek?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Mantığınızı anlamak mümkün değil. Madem çatı
ve cephe sisteminde elektrik üretimini destekliyorsunuz ve buna bir vergi muafiyeti
getirmek istiyorsunuz, 50 kW'ye kadar olan sınırı bir yıl
önce neden belirlemediniz? Biz, o gün yapılan işin doğru
olduğunu, takdir ettiğimizi söyledik ve eksik bulduğumuz bir
noktayı hatırlattık, siz de kabul ettiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 50 teklif etseydin sen de o zaman, sen niye 25 teklif ettin?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Bu teklifi o gün de getirseydiniz yine kabul ederdik ama şimdi bir
sıkıntı var; güven vermiyorsunuz. Mevzuatı o kadar sık
değiştiriyorsunuz ki bu alanda yatırım yapacaklar
sağlıklı bir fizibilite çalışması yapmakta
zorlanıyor.
Bakın, bu düzenlemeyi
yapacak komisyon Plan ve Bütçe Komisyonu değil; hatta bu kanun teklifinde
16 madde Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonunun ilgi ve görev
alanında. Bu nedenle, öncelikle bu maddenin, bu Komisyonda esas, hadi
bilemediniz, tali komisyon sıfatıyla görüşülmesi gerekirdi ama
öyle bir sistem kurmuşsunuz ki ilgili ilgisiz her kanun teklifi
incelenmeden, etki analizleri yapılmadan, ilgili mekanizmaların
nasıl işletileceği belirlenmeden bir torbaya
tıkılıyor, sonra da aynı teklif bir yıl sonra bumerang
gibi tekrar önümüze getiriliyor.
Değerli milletvekilleri,
enerji konusu sadece ülkemizin değil, bütün dünyanın sorunu. Birçok
ülkede enerji modeli, yerinde üretim ve tüketim ve yenilenebilir enerji üzerine
kurulmaya başlandı. Bunların arasında en rağbet
görenlerin başında güneş enerjisinden yararlanmak geliyor. Bu
konuda, bizden çok daha az güneşlenme süresine sahip Almanya 2030 yılında
yüzde 100 oranında yenilenebilir enerji kullanmayı hedefliyor; 2030
yılında 42 gigavat solar çatı kapasitesi oluşturma
planı var Almanya'nın. Tahminen, 20 milyon bağımsız
haneye sahip bir ülkeyiz, mevcut çatı alanlarının üçte 1i de
güneş enerjisi kurulumu için müsait ve ülkemiz güneş enerjisi potansiyeli
açısından bu kadar da zengin. Türkiye'deki binalarda çatı üstü
güneş enerjisi sistemleri teknik potansiyelinin en az 20 gigavat
olduğu hesaplanıyor ama bizim iktidarımızın hedefi
2023e endeksli ve 5 gigavat. Vatandaş binasında elektrik sistemi kurulumuna
istekli ama potansiyelimizi kullanamıyoruz. Neden? Nedeni malum; maliyeti
yüksek. Bu maliyetin karşılanmasına yönelik hem kredi
imkanları sınırlı hem de vatandaş her yere borçlu
olduğu için kredibilitesi düşük. Bir de bu sarmala enflasyon ve kurdaki
değişiklikler de eşlik ediyor. Konutların çatı ve
cephelerinde üretilen enerji miktarlarına ilişkin vergi muafiyeti
konulması önemli ama yeterli değil, bunun için yapılması
gereken eski binalarda bu uygulamanın finanse edilip
yaygınlaştırılması, yeni binalar için ise fotovoltaik
sistemler kurularak kendi elektriğini kendi üretmesinin
sağlanması. Bu arada, TOKİ hamlesini yaptınız,
TOKİ'de de bu konudaki altyapıyı hazırlamayı
unutmayın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Karar yeter sayısı
BAŞKAN - Önergeyi
oylayacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Önergeyi kabul eden var
mı arkadaşlar?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kendi önerinizi kabul etmiyor
musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Niye zorla kabul ettirmeye çalışıyorsunuz Sayın
Başkanım?
ZAFER IŞIK (Bursa)
Karar yeter sayısı istiyorsun, önergene el kaldırmıyorsun,
çocuk oyuncağı mı bu?
BAŞKAN Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Evet, kâtip üyeler
arasında bir ihtilaf söz konusu.
Elektronik oylama
yapacağım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 2-193 sayılı
Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı
bendinin parantez içi hükmü aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent
eklenmiştir.
İşverenlerce,
işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda
çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 100 Türk
lirasını aşmayan kısmı istisna
kapsamındadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde
aşan kısım ile bu amaçla sağlanan diğer menfaatler ücret
olarak vergilendirilir.
19. Yurt
dışında yapılan inşaat, onarım, montaj
işleri ile teknik hizmetlerde çalışan hizmet erbabına,
fiilen yurt dışındaki çalışmaları
karşılığı işverenin yurt dışı
kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemeleri.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
Aydın Nevşehir Kırklareli
Erkan
Aydın İrfan
Kaplan Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Gaziantep Edirne
Müzeyyen
Şevkin
Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın
Şevkin. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yine bir torba yasa klasiğiyle karşı karşıyayız.
Burada, 27nci Dönemde 72 torba kanunu görüştüğümüzü ve 42 normal
kanunu görüştüğümüzü hem Meclisin hem de kamuoyunun dikkatine sunmak
istiyorum.
Evet, görüştüğümüz
2nci madde, işverenlerce iş yerinde yemek verilmeyen durumlarda
çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin ilgili yıl
için belirlenen tutarı yani bu yıl için 51 lirayı
aşmaması ve ödemenin yemek verme hizmeti sağlayan mükelleflere
yapılması şartıyla istisna kapsamında öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
söz konusu düzenleme KDV açısından birtakım sorunları
içerebileceği gibi bu uygulamanın maaş içerisinde bir unsura
dönüşebileceği aşikârdır. Maaşı artırıyor
gibi görünse de temel hedef aslında burada işçinin iyi beslenmesi
olmalıdır.
Ayrıca, teklifte yine
inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerde
çalışmak üzere yurt dışına götürülen
çalışanlara yurt dışından karşılanarak
yapılan ücret ödemeleri gelir vergisinden muaf oluyor. Bu istisnanın
da sektör farkı gözetmeksizin tüm iş kollarında eşit olarak
uygulanmasını burada bir kez daha yüce Meclisin dikkatine sunmak ve
dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
az önce de ifade ettiğim gibi yirmi yıllık Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı dönemince alınmayan birçok karar
keşke bu yirmi yıl süresince alınmış olsaydı. Siz
saraya günlük 10 milyon lira harcayıp ve gelecek için 18 milyonu
öngörürken, uçaklarınızdan, marka çantalarınızdan, koruma
ordunuzdan vazgeçmezken, sarayın ışıklarını
kısıp tasarrufa gitmeyi aklınızdan dahi geçirmezken
vatandaşa duşta dört dakika kalmasını, saçını
havluyla kurutmasını önerdiniz. Porsiyonları küçültün.
dediniz, Kışın fırın kapağını
açık bırakın ki ortam ısınsın. gibi absürt
öneriler sundunuz.
Değerli milletvekilleri,
Alışverişe karnınız tok çıkın.
Çocuklarınızı beraber götürmeyin. dediniz. Ya, Allahtan
korkun, zaten çocuklarını götüremiyorlar, bir şey ister diye
insanlar çocuklarını alışverişte yanında götüremiyorlar.
Vatandaşın midesine kuru ekmek dahi giremiyor. diyen bir milletvekilimize
AKPli bir vekil ne yazık ki Olsun, en azından kuru ekmek
buluyorlarsa karınları tok. dedi ve bu hafızalardan silinmedi
arkadaşlar.
Tabii, iktidarın pembe
boyacısı TÜİK de ne yaptı? Enflasyonu yüzde 83,45 gösterdi.
Allah aşkına, siz inanıyor musunuz arkadaşlar?
Çarşıya pazara çıktığınızda gerçekten
enflasyonu yüzde 83,45 olarak mı görüyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Peki, o zaman soru şu arkadaşlar: Elektriğe
niçin yüzde 186 zam yaptınız? Doğal gaza niçin yüzde 164 zam
yaptınız? Bazı yerlerde doğal gazda yüzde 200e varan zam
oranları görüyoruz.
Ülkemizde sözüm ona KYK
borçlarını, KYKnin faizini sildiniz ama çocuklarımız geçen
yıl banklarda yatıp yurt bulamazken New Yorkun en büyük, en önemli
finans merkezinde -Manhattanda- Türkevi adında bir yer
yaptınız, yurt binasına tam 1,5 milyar lira ödediniz
arkadaşlar. Yine, F-35 projesi için 1,25 milyar dolar
harcadınız, S-400ler için 2,5 milyar harcadınız;
hiçbirinin akıbeti belli değil. Şimdi, buralara ödenen paralarla
banklarda yatan ve yurt bulamayan bu çocuklara hem burs hem yurt
olanağı sağlayamaz mıydınız, çiftçinin borcunu
silemez miydiniz? Buradan soruyoruz: Kur korumalı mevduat yoksul
vatandaşa ne gibi bir fayda getirdi arkadaşlar? Geçen yıl
başında 7 lira olan dolar 18 liraya çıktı; yine, 7 lira
olan mazot 28 liralara çıktı. Kur korumalı mevduatın
vatandaşa ne gibi bir faydası oldu, Allahtan korkun diyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
evet, intibak yasasını neden çıkarmadınız? EYTlileri
her seçim meydanında kandırırken bugüne kadar yasayı neden
çıkarmadınız? Taşeronda binlerce işçiyi,
sözleşmelileri, PIKTESlileri, atanamayan öğretmenleri, mühendisleri,
esnafı, çiftçiyi niçin rahata kavuşturmadınız? Özgürlüklere
neden müsaade etmiyorsunuz? Farklı hiçbir sese neden hiç tahammülünüz yok?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Devamla) Ama hiç merak etmeyin, raf ömrünüz çoktan doldu, vatandaş sizi
sandıkta tedavülden kaldıracaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan 51 Türk
lirasını ibaresinin 150 Türk lirasını olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Oya
Ersoy
Batman İstanbul
İstanbul
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Rıdvan
Turan
İzmir Van
Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız, karanlığın en koyu olduğu an,
aydınlığa en yakın olduğumuz andır, içinde
bulunduğumuz koşullar tam olarak böyle. AKP, önce; demokrasi,
özgürlükler, vesayetle mücadele söylemiyle geldi fakat sonrasında durum
tam tersine gelişti. Kendi tarihini yapmaya çalıştı, kendi
kültürünü örgütlemeye çalıştı, kendi sanatçısını,
kendi akademisyenini, kendi gazetecisini, hatta ve hatta kendi solcusunu
yaratmaya çalıştı, kendi hekimini de şimdi yaratmaya
çalışıyor. Fakat sonuç ortada; sonuç, bir pudra şekeri
kuşağı yaratmaya vardı ve bir mafya kuşağı
yaratmaya vardı. Şimdi, bugün, AKP'nin yaşadığı
krizin temel sebebi bu. Bütün baskılara, bütün zulme rağmen sonuç
alamadılar. Bunun karşısında gözaltılar, tutuklamalar,
her türlü baskı politikası devreye girdi. Kurumlar teslim
alınamayınca kapatılmaya çalışıldı hatta, bu
öylesine bir noktaya vardırıldı ki dün devletin temel kurumu
olarak tanımlanan bazı kurumlar bugün bir bakıyorsunuz, iktidar
bloğu tarafından kapatılması gereken kurumlara
dönüştürüldü.
Evet, cebini doldurmadan
işini, mesleğini onuruyla yapmak, bunun için bedel ödemeyi göze almak
herkesin harcı değil. Bu, sarayın yaratmaya
çalıştığı kuşağın elbette ki harcı
değil. Şimdi, karşılarında her şeye rağmen
boyun eğmeyen, baş eğmeyen, teslim olmayan ve bunun için de
bedel ödemekten çekinmeyen bir halk gerçeği, insan gerçeği
gördüklerinde gerçekten de herhâlde büyük bir telaşa
kapılıyorlar, bugünkü telaşın temel sebebi bu.
Basının yüzde 95ini ele geçirdiler, gazete ve dergileri kapatmaya
çalıştılar, büyük bir trol ordusu kurdular, hakikate
karşı büyük bir savaş açtılar fakat yine
başaramıyorlar. Şimdi, Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS
çalışanı gazeteci arkadaşlarımız
gözaltındalar. Bunlar neden gözaltındalar? Bunlar çünkü cezaevlerini
yazdılar, cezaevlerindeki işkenceleri yazdılar, bunlar çünkü
helikopterden atılan Kürt köylüsünü yazdılar, bunlar kadın
cinayetlerini yazdılar, bunlar kadınlara şiddet uygulayan uzman
çavuşları yazdılar ve kimyasal silahları yazdılar.
İşte, AKP suçluyu değil, hakikati ortaya çıkartanı
cezalandırmaya çalışıyor. Şebnem Korur Fincancı
Hocamızın da durumu tam olarak budur. Evet, Şebnem Korur
Fincancının kişiliği, karakteri sarayın ortaya
koymaya çalıştığı tabloya elbette ki ters. Şimdi
bakıyorlar, bu insanın tarihî, kendi tarihî onurlu bir tarih,
mesleğini onurlu bir biçimde hayata geçirmeye
çalışmış, bunun için bedel ödemekten çekinmemiş ve
bunun karşısında her türlü saldırıya rağmen de
dik durmayı başarmış ve hakikatin peşinden bir an bile
ayrılmamış ve bugün çok büyük bir kara propagandayla, trol
ordusunun yürüttüğü linç kampanyalarıyla susturulmaya
çalışılıyor ama size kötü bir haberim var. Şebnem
Korur Fincancı asla susmaz, asla geri adım atmaz ve bugüne kadar
yürüttüğü onurlu mücadeleden geri durmaz. Korkmaya devam edin, paniklemeye
devam edin, sizin karşınızda örgütlü bir biçimde durmaya devam
edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Korkan sizin gibi olsun!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesiyle 193 sayılı Kanun'un 23üncü maddesinin birinci
fıkrasının 18 numaralı bendinden sonra gelmek üzere eklenen
19 numaralı bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
19. Yurt
dışında yapılan inşaat, onarım, montaj
işleri ve teknik hizmetlerde çalışanlar da dahil olmak üzere
merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı
olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin
işleri dolayısıyla yurtdışı şubelerde
çalışan tüm hizmet erbaplarına işverenlerin yurt dışı
kazançlarından karşılanarak yapılan ücret ödemeleri.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana
İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan vergi kanunu değişikliği teklifinin 2nci
maddesi üzerine söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Bu maddeyle 193
sayılı Kanunda yapılan değişiklik
vatandaşın lehine olduğu için karşı
olmadığımızı ancak günlük yemek bedelinin 51 liradan
100 liraya çıkarılmasının yerinde olacağını
belirterek güncel bir konuya geçmek istiyorum.
Geçen hafta sonu
Kahramanmaraştaki konuşmasında eski Kültür Bakanı,
şimdiki AKP Grup Başkan Vekilinin sözlerini hatırlatmak isterim:
Fransız Devrimi dile dokunmamıştır, Mao Çinde dile
dokunmamıştır ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet
bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşüncemizi
yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz Türkçeyle bir düşünce
üretemeyiz. Bu milletvekili cumhuriyetin kuruluşuna, değerlerine ve
kazanımlarına öfkeleri, nefretleri ve intikam duyguları bir
türlü bitmek bilmeyen zihniyetin sözcülüğünü yapmıştır;
söylediklerinin gerçeklerle ilgisi yoktur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Atatürk, cumhuriyetin ilanından
beş yıl sonra harf devrimini yaparken Osmanlı Devletinin son iki
yüzyılında başta padişahlar olmak üzere, yöneticilerin bu
konudaki çabalarını göz önünde bulundurarak bir sistem bütünlüğü
içinde hayata geçirmiştir. Bu süreci bilmeyenler ve anlamak istemeyenler
cumhuriyetin bir medeniyet ve milletleşme projesi olduğunu da
anlayamazlar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyet kurulduğunda Türkiye'nin 12 milyonluk nüfusunda okuma yazma
oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda sadece binde 4tü. Bu
oranları süratle artırmak için çareler arandı, denemeler
yapıldı. 1927de Arap harfleriyle açılan kurslara iki yılda
600 bin kişi katılmasına rağmen, sadece 64.302 kişi
okuma yazma öğrenip belge alabildi. Başarısız olan bu
denemeden sonra 1 Kasım 1928de harf inkılabı
yapılırken Atatürk, konuşmasında Arkadaşlar, bizim
ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir.
Vatandaşa, kadına, erkeğe öğretiniz, bunu vatanperverlik ve
milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bir milletin yüzde 10u okuma yazma bilir
yüzde 90ı bilmezse bundan insan olanlar utanmalıdır. diyerek
tavrını ortaya koymuştur. 24 Kasım 1928 tarihinde millet
mektepleri kurularak yeni harflerle bir deneme daha yapıldı. Bir
yılda 1 milyon 75 bin 500 kişinin devam ettiği okullardan
597.010 kişi okuma yazma öğrenerek belge aldı.
Anlaşılacağı gibi alfabe değişikliğine
gidilen harf inkılabı bir günde değil, Osmanlı Döneminde
başlamış tartışma ve denemelerden sonra hayata
geçirilmiştir. O milletvekilinin 700 bin kelimelik Türkçeyi kaç kelimeyle
konuştuğunu bilmiyorum ama Bugün konuştuğumuz Türkçeyle
bir düşünce üretemeyiz. sözünün bir ezikliğin ifadesi olduğu
bellidir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Onu
tam on asır önce Kâşgarlı Mahmutun Divanü Lûgat-it-Türk
isimli eserini niçin yazdığını öğrenmeye davet
ediyorum (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Atatürk şöyle diyor: Türk dili zengin bir dildir. Her kavramı ifade
kabiliyeti vardır. Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir.
Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde
ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini
kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyi dili sayesinde muhafaza
etmiştir. Süre çok kısa özür dileyerek atlıyorum.
Değerli milletvekilleri;
Türk dünyasında alfabe birliğinin
tartışıldığı bir dönemde Türkiyede alfabemizi
tartışmaya açmak kasıtlı değilse büyük bir
tutarsızlıktır. Türk milletinden özür dilemesini bekliyor ve ona
soruyorum: Cumhuriyetin kuruluş felsefesini biliyor musun? Kurucu iradeye
saygın var mı? Cumhuriyetimizin Anayasasına, o Anayasaya göre
bu kürsüden ettiğin yemine bağlı olduğunu söyleyebilir
misin? Sen sorularıma cevap vermemek için evirip çevireceksin. Biz diyoruz
ki: Atalarımızın emaneti olan güzel Türkçemiz ve Atatürk ile
silah arkadaşlarının emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza
kadar yaşayacaktır. Ne mutlu Türküm diyene. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun) Yoklama
talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeye
oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın Usta, Sayın
Örs, Sayın Kaplan, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Nuhoğlu,
Sayın Subaşı, Sayın Tatlıoğlu, Sayın
Ataş, Sayın Cinisli, Sayın Çakırlar, Sayın Oral, Sayın
Kabukcuoğlu, Sayın Filiz, Sayın Koncuk, Sayın Çelik,
Sayın Öztürk, Sayın Sıdalı, Sayın Erel, Sayın
Cesur, Sayın Altıntaş.
Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 3- 193
sayılı Kanunun geçici 82 inci maddesinde yer alan, 31/12/2017
ibareleri 31/12/2027, 4059 sayılı Hazine
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun ek 5 inci ibaresi 10/7/2018 tarihli ve 1
sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı
Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 253 üncü,
4059 sayılı Kanunun ek 5 inci ibaresi 1 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 253 üncü, 1.000.000
TLyi ibaresi 5.000.000 TLyi, Hazine Müsteşarlığına
ibaresi Hazine ve Maliye Bakanlığına, Hazine
Müsteşarlığınca ibareleri Hazine ve Maliye
Bakanlığınca, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı müştereken ibaresi Hazine ve Maliye
Bakanlığı olarak değiştirilmiş ve Bilim,
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
Aydın Nevşehir Kırklareli
Lale
Karabıyık Erkan
Aydın İrfan
Kaplan
Bursa Bursa Gaziantep
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın
Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa teklifinin
3üncü maddesinde özellikle melek yatırımcılara teşvik
amacıyla bir olanak sağlanıyor, bu olanağın süresi
uzatılıyor ve miktarı da artırılıyor. Zaten buna
karşı değiliz ancak buradaki amaç ne? Tabii ki
başlangıç ve büyüme aşamasında olan şirketlere yeni
finansman kaynağı sağlayabilmek, güzel. Peki, melek
yatırımcı nedir? Melek yatırımcı bireysel bir
katılım sermayesidir, riske yatırım yapar ve hem
firmanın riskini üstlenir ama bir de sistematik risk dediğimiz
ülkenin, ekonominin, piyasanın riskini yüklenmek durumundadır.
Şimdi, siz, bu maddede
bu olanağın süresini uzattınız, miktarını
artırdınız. Ne oldu? Melek yatırımcı koşa
koşa gelecek mi? Siz, iktidar olarak yatırım iklimini ne hâle getirdiğinizin
farkında mısınız? Bakın, bu melek
yatırımcının katlandığı riskin içerisinde
enflasyon ortamının riski var, döviz kurunun geldiği nokta ve
belirsizliğin riski söz konusu. Bir taraftan da ülke riskini gösteren
CDSlerin nerelere tırmandığını siz çok iyi
biliyorsunuz ve büyük bir belirsizlik var yani yatırım iklimi yok.
Peki, bu yatırımcı koşa koşa gelip bu
yatırımı nasıl yapacak?
Şimdi, başka bir
şey söyleyelim: Melek yatırımcının gelip böyle bir
riskli yatırıma girişmesi için hem yatırım iklimi
lazım hem de o ülkede başka yatırım araçlarının
olmaması lazım. Bir tarafta riski olmayan, bir gelir vadeden kur
korumalı mevduat varken, bir tarafta yana yakıla borçlanan hazinenin
yüksek faizli kâğıtları varken melek yatırımcı
niye gitsin oraya? Yani, bir şey yapıyorsunuz da bunun bir
faydası var mı, onu zaten göreceksiniz.
Şimdi, diğer
taraftan, bu ülkeye yatırım gelmiyor, mevcut
yatırımcılar yatırım yapmaktan kaçınıyorlar.
Bakın, TOBBun aylık olarak açıkladığı
açılan, kapanan şirket istatistiklerine de bir bakalım ne kadar
şirket açılmış, kapanmış. Bakın,
değerli milletvekilleri, sadece eylül ayı verilerinde açılan
şirket sayısının 3 katı kadar şirket
kapanmış; yatırım iklimi yok, belirsizlik yüksek.
Ocak-eylül döneminde dokuz ayın rakamlarına bakalım, yeni
kurulan şirket sayısındaki yüzde 23,9luk artışa
rağmen kapanan şirket sayısındaki artış yüzde
62,7; işte bu, yatırım iklimi sorunu.
Size bir başka veri
söyleyeyim: Bakın, ocak-temmuz döneminde 1.507 şirketin, 14,5 milyar
lira tutarında yeni yatırım teşvik belgesi almış
olduğu hâlde yatırımdan vazgeçtiğini ve teşvik belgelerinin
iptal edildiğini biliyor musunuz? Başka bir şey söyleyeyim:
Doğrudan yabancı sermaye yatırımları son altı
yılda yüzde 50 azaldı. Ayrıca, bakın,
yabancıların doğrudan yatırımları değil
dolaylı yatırımlardaki yani tahvil ve hisse senetlerindeki payları
da azaldı değerli milletvekilleri. Yabancıların tahvildeki
payı şu anda yüzde 0,83e; hisse senedi piyasasındaki payı
da yüzde 31,6yla tarihin en düşük seviyesine gerilemiş oldu.
İşte, bütün bunları düşünmek, bunlara kafa yormak
lazım. Bu ülkede yatırım iklimi dediğimiz ortamı siz
gerçekten mahvettiniz, belirsizlik arttı. Yani bir kur korumalı
mevduata sığındınız, oradaki sadece TLden dönen
miktarı bile liralaşma gibi gösterip -aslında bir
dolarizasyondur- bunu bile fark ettirmemek ya da böyle algılatmamak
istiyorsunuz ama birtakım gerçekler var. Bu ülkeye
yatırımcıyı çekebilmek için en başta hukukun
üstünlüğünü sağlamak ve yatırım iklimini, güven
ortamını sağlamak gerekiyor; güven olmayan yere
yatırım gelmez, ne içerideki yatırım yapar ne
dışarıdaki.
Evet, burada, bu maddeye
karşı değiliz ama sanmayın ki bu olanağı, bu
miktarı artırdınız, süreyi uzattınız diye melek
yatırımcılar koşa koşa sıraya girecek değerli
milletvekilleri. Bu nedenle, gerçek ekonomi programlarına ihtiyaç var,
ekonomiyi yönetecek gerçek...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) -
Sayın Başkan...
BAŞKAN Süre
vermiyoruz.
LALE KARABIYIK (Devamla)
Peki, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan yer
alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Necdet
İpekyüz Murat
Sarısaç Oya
Ersoy
Batman
Van İstanbul
Zeynel
Özen Murat
Çepni Rıdvan
Turan
İstanbul İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Melek
yatırımcılara sağlanan vergi teşvikinin süresinin
uzatılmasıyla ilgili çıkmıştım,
konuşacaktım ve burada daha çok, vergi adaletsizliği, nasıl
toplanıyor, nasıl harcanıyor; o konularda konuşacaktım
fakat gün içerisinde gelişen linç kampanyasıyla konuşma
değişti.
Ben hekimim, uzun yıllar
Diyarbakır Tabip Odasının birçok kademesinde
çalıştım ve Başkanlığını da
yaptım; sadece Diyarbakır Tabip Odası değil,
Diyarbakır, Mardin, Siirt, Batman, Şırnak Tabip Odaları.
Şimdi, iki gündür değil uzun bir süredir Tabipler Birliği
hedefte. Niçin hedefte? Tabipler Birliği gerçek sağlık
anlamında, halk sağlığı anlamında mücadele
yürüttüğü için. Nedense birileri Türkiyede gerçekten söz etti mi,
iktidarın hoşuna gitmedi mi, muhalefet etti mi en rahat, kolay
söylenecek laf: Vatan hainisin, teröristsin. Ama hekimler biliyor,
sağlıkla ilgili çalışanlar biliyor; Dünya Sağlık
Örgütü sağlığı nasıl tanımlıyor? Sadece
hastalıklı olma hâli değil, fiziksel, ruhsal, sosyal, son
dönemde de siyasal tam iyilik hâlidir. Peki, bu Tabipler Birliği ne?
Bugün mü? 1980de 12 Eylül darbesinde, Nusret Fişek -büyük bir
sosyalizasyon projesinin mimarı Yusuf Azizoğluyla beraber
sağlık ocaklarını yaratan kişi- İdama
hayır. diyorlar, İşkenceye hayır. diyorlar,
yargılanıyorlar, beraat ediyorlar. Füsun Sayek; birçok kişi
hatırlar, cezaevlerinde ismini koymuşlardı hayat operasyonu,
insanlar yaşamlarını yitirdi, kolları koptu,
yargılandılar, beraat ettiler. Türk Tabipleri Birliği
Savaş halk sağlığı sorunudur. dediler, daha
geçtiğimiz günlerde beraat ettiler. Tabipler Birliği her zaman
bilimden yana olmuş. Peki, Tabipler Birliği, hekimlik sadece ilaç
yazmayı mı savunuyor? Aynı zamanda hekimlik neyi savunuyor?
Koruyacaksın, önleyeceksin; insanların ölmemesi için koruyacaksın,
önleyeceksin. Olmazsa olmaz nedir? Temiz su, barınma, içme suyu,
atıkların toplanması ve barış ortamı, beslenme.
Şimdi, siz yoksulluktan söz etmeyecek misiniz? Yoksulluk var.
dediğinizde, Eşitsizlik var. dediğinizde terörist mi diyeceksiniz?
Peki, Tabipler Birliği
bu kadar süreçle beraber iyi hekimlikten yana olmuş. Normalde hekimler
sağlığın ücretsiz olmasını istiyorlar ve öyle bir
süreç gelişti ki ikide bir hekimler yurt dışına gidiyorlar,
yine de Tabipler Birliği hedefe alınıyor ama Tabipler
Birliği doğrulardan dün de vazgeçmedi, bugün de vazgeçmedi,
yarın da vazgeçmeyecek; iyi hekimlik yaptığı sürece de
çağdaş hekimler, toplum sağlığını savunan
hekimlerin yanında olacağız ve biz de yanındayız parti
olarak.
Peki, Şebnem Korur
Fincancı
Arkadaşlar, Şebnem Korur Fincancının kim
olduğunu biliyor musunuz?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Kim?
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Dezenformasyonu konuştuk, sadece dezenformasyona göre
tanımlıyorsunuz. Bahreynde bir ailenin çocuğunu polis
gözaltına alıyor, polis gözaltına aldıktan sonra, denizden
cesedi çıkarılıp Boğuldu. deniyor. Aile ısrarla
söylüyor: Bu, karakola götürüldü, karakolda oldu. Uluslararası
İşkence Rehabilitasyon Merkezi birisini göndermek istiyor ama
Bahreynde akla gelen erkek bir hekim gidecek. Şebnem Korur Fincancı
çarşafını giyip otopsi yapıyor, numuneleri buraya
getiriyor, işkenceyle öldüğünü kanıtlıyor.
Kimdir Fincancı?
Bosnada toplu mezarları açmak için Birleşmiş Milletlerin
görevlendirdiği hekimlerden birisidir, o toplu mezarlardaki ölen
kişileri ortaya çıkarandır.
Kimdir Şebnem Korur
Fincancı? Türkiye İnsan Hakları Vakfının
yöneticiliğini yapmıştır.
Kimdir Şebnem Korur
Fincancı? Adli Tıp Kurumunda ihtisas dairesi
başkanlığı yapmıştır, Adli Tıp
Kurumunda.
Kimdir Şebnem Korur
Fincancı? Adli Tıp Uzmanları Derneğinin Başkanlığını
yapmıştır. Dünyanın birçok yerinde uluslararası
işkence konusunda otoritedir. İstanbul Protokolünün
başmimarı, yazarlarından birisidir.
Evinde yakalanan nedir?
Konuşulan şey, evinde yakalanan silah Kaleşnikof denilen
şey; yok öyle bir şey. Babasından, dedesinden kalan silah -ikisi
de asker, ordu mensubu- 2008 yılında karakola teslim edilmiş,
mermiler teslim edilmiş; o mermilerden antika diye kalan bir paketle
yargılanıyor.
Şebnem Korur
Fincancı yalnız değildir, onurumuzdur, iyi hekimdir ve yüz
akıdır; bunun bilinmesi lazım. Nasıl ki geçmişte
yargılananlar beraat ettiyse, aklandıysa bugün de öyledir. Önemli
olan, yargı, linç kampanyası değildir, toplumun gönlünde
doğrudan, insan haklarından, barıştan yana olmaktır,
iyi hekimlik de odur.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Ya Necdet Hocam, Ceyhan Mumcu diyor, sahte rapor
verdiğini Ceyhan Mumcu söylüyor. Sahte rapor vermiş, sahte,
teröristlere sahte rapor vermiş; Ceyhan Mumcu söylüyor ha.
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Hem de muayene etmeden
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sahtecilik sizde var, sahtecilik.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinde yer alan çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana İstanbul
Eskişehir
Bedri
Yaşar Fahrettin
Yokuş
Samsun Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
361 sıra sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin 3üncü maddesinde kamuoyunda melek yatırımcı olarak
da bilinen bireysel katılım yatırımcılarının
vergi desteklerinden yararlanma süresi 2022 yılından 2027
yılına kadar uzatılmaktadır. Üst sınırı 1
milyon TL olan vergi indirimi 2,5 milyon TLye yükseltilmektedir. Teklifin bu
maddesini destekliyoruz.
Bireysel katılım
yatırımcıları yani melek yatırımcılar
ülkemizde girişimcileri desteklemenin yeni bir yolu olarak
karşımıza çıkmaktadır. Melek
yatırımcılar, başlangıç ve büyüme aşamasında
finansmana ulaşamayan girişimcilere sermaye ve finansman konusunda
destek sağlamaktadır. Uygulama 2013 yılında yapılan
yasal düzenlemeyle hayata geçmiştir ama bugüne kadar ne yazık ki
istenilen seviyede bir fayda sağlayamamıştır. Rakamlar da
zaten bunu açık bir şekilde göstermektedir. Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımız şu ana kadar 832 adet melek
yatırımcılık lisansı vermiş, verilen bu
lisanslardan sadece 405i aktif olmuştur. Lisans verilen gerçek
kişilerin yarısından fazlası bugüne kadar ne yazık ki
aktif bir rol üstlenememiştir. Melek yatırımcıların
şu ana kadar yaptığı toplam yatırım 22,3 milyon.
Eğitim ve AR-GE faaliyetlerine baktığımız zaman,
maalesef, bugün AR-GE bütçesinin toplam bütçe içindeki payı sadece 1,09.
Yani AR-GEye bütçe ayıramadığımız sürece, yatırımlara
bütçe ayıramadığımız sürece, yatırım
iklimini doğru düzgün oluşturamadığımız sürece
yatırımcıların gelip ülkemizde yatırım
yapmasını bekleyemeyiz. Özellikle yatırımcılar,
ekonomik rakamlara ve ülkenin içinde bulunduğu pozisyona, ilk önce ona
bakarlar. Özellikle, konulan hedeflere, enflasyon hedeflerine, kur hedeflerine,
döviz hedeflerine, işsizlik hedeflerine bakarlar. Eğer buradaki
rakamları tutturabilen bir Hükûmet olsa zaten otomatikman
yatırımcılar bizim ülkemize gelir ve de yatırım
yaparlar. Ama bugün, maalesef, borsa da dâhil yabancı
yatırımcılar ülkemizi teker teker terk etmeye
başladılar.
Özellikle, son dönemde
finansmana ulaşmanın zorluğunu da bir dikkate
alırsanız; siz, bugün politika faizinize yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza
ERHAN USTA (Samsun) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter
sayısı talebi vardır.
Önergeyi kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
Kâtip Üyeler arasında
ihtilaf olduğundan dolayı elektronik cihazla oylama
yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan yer
alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Kaçmaz Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen
Şırnak Batman İstanbul
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Rıdvan
Turan
İzmir
Van Mersin
Oya
Ersoy
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
İrfan
Kaplan Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Gaziantep Kırklareli Edirne
Mustafa
Adıgüzel
Ordu
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarlarının
Türkiyeyi getirdiği yer yoksulluk, yolsuzluk ve mutsuzluk olmuş
durumda. Değerli milletvekilleri, iktidar vekillerine Ali Şeriatinin
güzel bir tavsiyesini hatırlatmak isterim: Yola Ebu Zer çıkıp
Muaviye olmayın. der Ali Şeriati. AKP iktidarı kendini
mağdur olarak bu topluma tanıttı ama bakıyorum da Ebu Zer
olarak çıktığını iddia ettiği yolda, maalesef ki
Muaviyeye tur üstüne tur bindiriyor. Adaletin küçüldüğü ülkelerde büyük
olan artık suçlulardır. der bir Fransız atasözü ve bugün
baktığımızda, maalesef ki adaletin olmadığı
ve suçluların büyük olduğu bir Türkiye gerçekliğiyle
karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Onlar
gibi düşünmedin mi suçlu olacaksın. Hırsıza
hırsız, katile katil demeyeceksin. Ya ortak olacaksın ya göz
yumacaksın her yaptıklarına. Ölmek kötü değil ki bundan. Bu
ne rezil dünya? der Vedat Türkali. Maalesef ki bugün iktidarın topluma
dayattığı durum tam da bu.
Dediğimiz gibi, her gün
AKP iktidarının bir faşizan uygulamasıyla, pratiğiyle
karşı karşıya kalıyoruz. Dün özgür basın
emekçileri Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS muhabirlerine düşmanca bir
operasyon çekildi. Mezopotamya Ajansının Ankara ofisindeki aramaya
bizzat ben de gittim, katıldım. 1991 yılında gazete
binası bombalanan Özgür Gündeme ait arşivler dâhil, orada el konulan
ve basında Örgütsel dokümanlar ele geçirildi. şeklinde haberlerde
yer alan evraklar ve dokümanlar vardı. Yine, suçlu olarak ya da suç delili
olarak gösterilen eşyalardan biri de mikrofondu. Yanlış
duymadınız, mikrofonu suç aleti olarak aldılar. Tabii, 12 Eylül
faşizmini katbekat aşan bu uygulamalar sonrasında, nasıl
daha önce o bombalamalara, faili meçhul cinayetlere rağmen özgür
basın emekçileri bu mücadeleyi küllerinden dirilttiyse bugün de bunu
diriltecek ve mücadele etmeye, hakikatleri topluma ulaştırmaya devam
edecektir. Hafız Akdemirden Musa Antere, Metin Göktepeden Hrant Dinke
özgür basın geleneği susmadı ve susmayacak.
Tabii, iktidarın bu
hukuk dışı uygulamalarının altındaki temel neden,
biliyoruz ki Kürt karşıtlığı, Kürt meselesindeki
çözümsüzlük ve Kürt meselesinde demokratik yol ve yöntemlerle çözüm arama
yerine şiddet politikasında, baskı politikasında ısrar
etmedir. Ama bu operasyonun bir amacı da yine halkın haber alma
hakkını, gazetecinin haber yapma hakkını gasbetmek, hak
ihlallerinin, ceberut iktidar anlayışının, talanın,
yağmanın, yolsuzluğun haber olmasını engellemektir.
Tabii, dün resmen şunu gördük ki: Ankara Emniyeti talancıları,
uyuşturucu baronlarını, hırsızları
yakalayacağına artık işi gücü bırakmış,
prodüksiyon işine girmiş, gazetecilerin gözaltına
alınırkenki o işkence görüntülerini ve kötü muameleyi videoya
çekmiş ve kamuoyuna gerilimli bir müzikle bunu sosyal medya
hesaplarından servis etmiştir. Bu hıncın, bu öfkenin
nedenini gayet iyi biliyoruz. Bu hıncın nedeni, dediğimiz gibi
Kürt düşmanlığıdır. Tabii, dediğimiz gibi
gazetecilere işkenceler devam ediyor ve bunu servis etmekte de bir beis
görmüyorlar.
Ancak şunu bir daha dile
getirmek istiyoruz: Bu ülkede huzur, barış, demokrasi daha fazla
özgürlük ve demokrasiden geçer, şiddet ve baskı politikalarından
değil. Bu sebeple, gerek Şebnem Hocaya yapılan bu
haksızlığa gerekse de özgür basın emekçilerine yapılan
bu haksızlığa derhâl son verilmeli. AKP iktidarını -ki
başta söylediğim gibi- Yola Ebu Zer çıkıp Muaviye
olmayın. sözünü dikkate almaya çağırıyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzel.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Plan ve Bütçe Komisyonu
torba kanun terimini rahatsız edici bulmuş. Bu kanun teklifiyle en
az 6 farklı komisyonun görev alanındaki 21 farklı kanun ve 3
kararnamede değişiklik yapılıyor. Şimdi, biz buna
torba kanun demeyelim de ne diyelim? Üstelik, her bir maddesine bakınca bu
mevcut ucube sistemin tıkandığını ve her arıza
yaptığında da pansuman yaparak, yama yaparak devam
ettiğinizi görüyoruz. Burada, 50 küsur maddeye baktığımızda
da aynı şeyi görüyoruz. Bu yüzden, bu aslında bir torba yasa da
değil, bu bir yamalı bohça yasasıdır.
Getirilen düzenlemelere de
baktığımızda; olumlu düzenlemeler var, yanlış
düzenlemeler var, eksik düzenlemeler var. Yanlış olanlardan
başlayalım. Teklifin genel gerekçesinin daha ilk cümlesinde
şöyle bir ifade var; dünya genelindeki fiyat artışına
paralel, ülkemizde de fiyat artışı olmuş. Bu,
yanlış bir değerlendirmedir. Türkiyedeki ekonomik kaosun
dünyada başka hangi ülkede var olduğunu da söyleyeyim. Başka
ülkelerde yüzde 5-10 olan enflasyon bizim ülkemizde yüzde 100-150-200lerde.
Bizim paramız dolar karşısında savaştaki Ukraynadan
bile daha fazla kötüye gitti, Ukrayna para birimi bile bizimkinden daha fazla
değer kazandı. Türkiyedeki ekonomik krizin dünyaya endeksli olduğu,
ülkemizdeki kötü ekonomi yönetiminden olmadığı koca bir
yalandır. Yine, metnin devamında Çalışanlar enflasyona
ezdirilmedi. ifadesi ise kuyruklu bir yalandır. TÜİK'ten
sipariş ettiğiniz enflasyon rakamları var ya, gerçeğin
yarısı kadar olan, işte o rakamlara göre işçiye, memura
maaş artışı yapıp sonra da artan vergi dilimleriyle o
verdiğiniz zamları da geri alıyorsunuz. Sayın
Kılıçdaroğlu dün söz verdi: Çalışanlar için vergi
dilimlerindeki mağduriyeti gidereceğiz.
Bu, damga vergisini neden
kaldırmıyorsunuz mesela? Getirdiğiniz teklifin metninde, ilk
cümlede yazmışsınız: Gelişen teknoloji ve uygulamada
görülen farklılıkların ortaya çıkardığı
ihtiyaç diyor. O zaman 1inci maddede de damga vergisini
kaldırsaydınız. Çünkü hangi çağda yaşıyoruz?
Yine, Sayın Kılıçdaroğlu dün söz verdi:
Çalışanlardan damga vergisini kaldıracağız. Siz
çalışanları her türlü vergi yükü ve enflasyonla ezerken 4-5
yerden maaş alan saray beslemeleri var ya, her türlü vergiden muaflar.
İşte Erdoğan imzalı, bu, 10 Nisan 2020 tarihindeki 2393
sayılı Kararnamede, bu, 2nci, 3üncü maaşların da
vergilerini kendi kurumlarına ödeteceği yazıyor.
İşçiye, memura gelince yok, çiftçiye de yok. Şu 53 maddenin bir
yerinde de Çiftçiler de şundan muaf: Bankalara kredi borçları. ya
da vergi borçları deseydiniz ya, demezsiniz.
Mesela fındık
üreticisi yüzde 3,18 hizmet bedeli ve borsa kesintisi ödüyor. Sizin
verdiğiniz fındık fiyatından şu anda 10 lira
aşağıya fındık satıyorlar, bari kiloya 1,5 lira
bir yardımınız olsaydı. Mesela 2/B arazilerini üreticilere
bedelsiz verseydiniz. Ama bunları yapıyor musunuz?
Yapmazsınız çünkü çiftçi sizin ilgi alanınızda değil.
Siz, Cengiz'in vergi borçlarını affedin, havaalanının
ödemelerini öteleyin, çiftçiyi ise görmezden gelmeye devam edin.
Vaktizamanı gelince onlar da sizi görmezden gelecek, merak etmeyin.
Yine, yanlış olan
bir düzenleme: AKP iktidarlarının en belirgin uygulamalarından
biri kıyı yağmasıdır. Yeni bir kapı
açıyorsunuz, Kamu İhale Kanunu'na göre, kamu kurumu ecrimisil bedeli
ödemez. Bu düzenlemeyle, Bakanlık döner sermaye iştiraki olan
şirketlere de ecrimisil ödememe hakkı tanınıyor.
İşte, efendim, bunlar ücretsiz tesis, halk da yararlanacak. falan
ama kazın ayağı öyle değil, ben o tesislerde, 50 kuruş
olan suyun 6 liraya satıldığını bu Bakanın
döneminde gördüm.
Bu kanunda doğru olan
ama eksik olan şeyler de var. Mesela, tıp fakültesi ve diş
hekimliği fakültesi öğrencilerine yapılan şeyin, diğer
sağlık hizmeti sınıflarına; hemşire, laborant,
röntgen teknisyeni, eczacılar ve veteriner hekimlere de
yapılması gerekiyordu.
Bir de bu metinde bana göre
komik olan bir düzenleme var. Akaryakıt kaçakçıyla ilgili,
Yatırım İzleme Koordinasyon
Başkanlığını görevli
kılmışsınız. Bunun neresi komik? diyeceksiniz. Hemen
anlatayım: Birçok ilde YİKOB, valilikler eliyle yapılan
usulsüzlüklerin kurumsal tarafını temsil etmektedir. Mesela kendi
ilimde, Ordu'da, o meşhur Ordu'nun derelerinde yapılan çakıl
hırsızlığı kurumsal olarak YİKOB üzerinden
yürümektedir. Süleyman Soylu'ya verdiğim önergeye verdiği şu
cevapta
Bu usulsüz olduğu hâlde, YİKOB, Ordu'nun derelerinde
çakıl hırsızlığına devam etmektedir. O yüzden, bu
getirdiğiniz düzenleme de kaçak akaryakıtın tasfiyesiyle ilgili
YİKOBun görevlendirilmesi de kuzuyu kurda teslim etmektir. O yüzden, bizi
de acı acı güldürmüştür.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Behiç
Çelik Yavuz
Ağıralioğlu
Adana Mersin İstanbul
Arslan
Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken
bugünün bizler için önemine dair düşüncelerimi kısaca ifade etmek
istiyorum. Bugün itibarıyla İYİ Partimizin iktidar
yürüyüşünü başlatmamızın üzerinden tam beş yıl
geçti. Tuzaklara, iftiralara, hakaretlere, tehditlere rağmen milletimizin
teveccühüyle bugünlere kadar geldik, 5inci yılımız kutlu olsun
diyorum.
Değerli arkadaşlar,
AKPnin antidemokratik siyaset anlayışı, adaletsizliği RTÜK
üyeliği kontenjanında bir kez daha kendini göstermiştir.
İYİ Parti olarak hakkımız gasbediliyor, bunu asla kabul
etmiyoruz; direneceğiz arkadaşlar, direneceğiz, bu böyle
bilinsin.
Şimdi, 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi için verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine görüşlerimi
paylaşacağım. 53 maddelik teklife
baktığımızda artık çürümüşlüğü alenen gün
yüzüne çıkan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve
AKPnin sembolü hâline gelen, milletimize bir hayrının
olmayacağı kesin olan torba yasa usulüne bir kez daha
başvurulduğunu görüyoruz. 21 ayrı kanunda ve 3 kanun hükmünde
kararnamede değişiklik öngören teklifteki konulara
baktığımızdaysa yenilenebilir enerjiden yükseköğrenim
kredilerine, Millî Piyango çekilişlerinden akaryakıt
kaçakçılığına, birtakım vergi feragatlerinden ceza
aflarına kadar geniş bir konu skalası karşımıza
çıkmaktadır. Buradan anlıyoruz ki içinde bulunduğumuz
ekonomik buhran apaçık ortadayken AKP milletimizin evindeki,
mutfağındaki, yüreğindeki yangını söndürmek bir yana;
harlamaya, şiddetlendirmeye devam etmektedir. Milletimize hizmetkâr olma
iddiasıyla yola çıkanlar vardı, bunlar seçim öncesi acziyet
içerisine düşmüş durumdadırlar.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği üzere ülkemiz gerçekten yangın yeridir. Katlanılmaz
seviyelere ulaşan geçim pahalılığı temel sorundur.
Enflasyonun TÜİKe göre bile yüzde 80leri aştığı,
temel ihtiyaç ürünlerinin 3-4 kat zamlandığı bir ortamda
iktidara düşen sorumluluk, bu dertlere çözüm aramaktır. Sosyal bir
hukuk devleti olan Türkiyemizde vatandaşlarımızı harap ve
bitap düşüren durumların üzerine yürümek sorumluluk sahiplerinin
boynunun borcudur. Peki, yirmi yıl sonunda Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı verilen ucube ve vizyonsuz, çökmüş bu sistemde
AKP, devleti yönetme mesuliyetinin hangilerine sahiptir? Şöyle bir
baktığımızda, kimler AKPden memnun, kimler AKPyle
kalkınıyor, kimler AKPnin kaybetmesinden korkuyor? Yanıt belli;
haksız zenginleşen sermaye sahipleri, kirli para peşinde
koşan çeteler, kamu kaynaklarını har vurup harman savuranlar,
usulsüzce mevki, makam işgal edenler, Suriyeliler, Afganlar, dinî radikal
örgütler. Kamu kaynaklarını hoyratça yağmalayan, kurumlarımızın
itibarını yerle bir eden, fakirin fukaranın, tüyü bitmemiş
yetimin hakkını yandaşlarına peşkeş çeken bir
iktidar bu milletin yaralarına derman olabilir mi?
Değerli arkadaşlar,
tabii, bu hafta bir de bütçe görüşmelerine başladık. Önümüzdeki
yılın bütçesini ve bu yılın kesin hesaplarını
değerlendireceğimiz yoğun bir haftaya giriyoruz. Millî
gelirimizin 1/4üne tekabül eden 4,5 trilyon liralık bir bütçe teklifi
önümüze getirildi. Her yönüyle sorunlu, her yönüyle art niyetli, gayrimillî,
gayriciddi ve gayriinsani olan bu teklifte vazgeçilecek vergi harcamaları
ne kadar? Yani yandaşlara vergi üzerinden transferler ne kadar, biliyor
musunuz? 994 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkanım
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi
önergeyi oylarınıza sunmadan evvel
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Ben bitirmedim daha Sayın Başkan.
BAŞKAN Bitti, bitti,
vermiyoruz, bir dakika vermiyoruz.
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun) Yoklama
talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Usta, Sayın Tatlıoğlu, Sayın Çulhaoğlu, Sayın
Ağıralioğlu, Sayın Nuhoğlu, Sayın Ataş,
Sayın Subaşı, Sayın Öztürk, Sayın Çakırlar, Sayın
Oral, Sayın Yaşar, Sayın Çelik, Sayın Koncuk, Sayın
Filiz, Sayın Sıdalı, Sayın Cesur, Sayın Kaplan,
Sayın Örs, Sayın Erel, Sayın Kabukcuoğlu.
Elektronik cihazla yoklama
yapacağım.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
Buyurun.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 5- 16/8/1961 tarihli ve
351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununun 16
ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 16- Öğrenim
kredisi alan öğrencilerin borcu, öğrenim kredisi olarak verilen
miktar kadardır.
Öğretim kurumundan mezun
olan veya sağlık sebepleri dışında kendi isteği
ile öğretim kurumunu bırakan ya da herhangi bir sebeple öğretim
kurumundan çıkarılan öğrenciler, öğretim kurumu ile
ilişiğinin kesildiği tarihten iki yıl sonra başlamak
üzere kredi aldığı kadar sürede ve aylık dönemler halinde
borcunu ödemek zorundadır.
Borçlu borcunu erteleme talebinde
bulunduğunda, borçlunun çalışmadığının
Sosyal Güvenlik Kurumundan teyit edilmesi halinde, ilk yıl herhangi bir
ilave olmadan, sonraki yıllarda ise her yıl için verilen miktara
yüzde on ilave edilerek kredi borcu hesaplanır. Ancak ilgili yılda
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Tüketici Fiyat
Endeksinin (TÜFE) yüzde ondan az olması halinde bu oran uygulanır.
Erteleme işlemi en fazla beş defa yapılabilir.
Ödemenin askerlik dönemine
rastlaması halinde borçlunun talebi üzerine herhangi bir ilave
yapılmaksızın askerlik döneminin sonuna kadar kredi borcu
ertelenir.
Öğrencinin tabi
olacağı yükümlülükler Gençlik ve Spor Bakanlığı
tarafından hazırlanan taahhütnamede belirtilir. Düzenlenen
taahhütnamelerde krediyi alacak öğrencinin, öğrencinin reşit olmaması
halinde ise öğrenci ile birlikte veli veya vasisinin borçlu
sıfatıyla imzası yeterlidir. Ancak yurtdışında
öğrenim gören öğrencilerden Gençlik ve Spor Bakanlığı
tarafından belirlenen şekilde kefil istenir.
Maddi veya hukuki nedenlerle
takibinde yarar bulunmayan ve yılları bütçe kanunlarında
gösterilen miktarları aşmayan kredi borçları terkin edilir.
Katkı kredisi borcu
ödemelerinde de yukarıdaki esaslar uygulanır.
Öğrencilere kredi
verilmesi ve kredinin kesilmesi ile ilgili diğer usul ve esaslar Gençlik
ve Spor Bakanlığı tarafından çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın
Nevşehir
Bursa
Okan
Gaytancıoğlu İrfan
Kaplan Vecdi
Gündoğdu
Edirne
Gaziantep
Kırklareli
Kadim
Durmaz
Tokat
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Kadim Durmaz.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, uzun
süredir sevgili gençlerin bizden beklediği bir hamle yapılıyor.
Tabii, bu hamlenin geçmişi çok kıymetli, 20/12/2019 tarihinde
Cumhuriyet Halk Partisinin çok Değerli 3 Grup Başkan Vekili Engin
Altay Bey, Özgür Özel Bey ve Engin Özkoç Başkanımız bir önerge
vermişler ama aynı mahiyetteki bu önerge ne acı ki iktidar ve
onun ortağı tarafından reddedilmiş. Tabii, bizim
arkadaşlarımız ülkenin kanayan yarasının
farkında, 6/10/2021 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli
Cumhuriyet Halk Partili üyeleri tekrar bir önerge vermişler ama tabii,
yine iktidar partisinin sayısal çoğunluğuyla bu önerge,
gençlerin bu talebi, onları düşündüren, bir bölümünü eğitim ve
öğretimden koparan bu talep göz ardı edilmiş. Yine, 2022 yılının
4 Ağustosunda yeniden bir önerge vermişiz ama o da yine iktidar
partisi oylarıyla sayısal çoğunluğa dayalı
reddedilmiş.
Arkadaşlar, bu ülkeyi
kuran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları
ülkenin geleceğini gençlere emanet etmiş ve o zaman, bakın,
Atatürk'ün şu sözü hepinizin belleğinde kalsın: Gençler, sizler
yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip
edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla
yorulmazlar. demiş. O gençler yorulmadan mücadele ediyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yaklaşık olarak 7
milyona yakın yeni seçmen olup ilk defa oy verecek genç, abileri
üniversitede eğitim öğretimini sürdürürken yarıda bırakan,
bu geçim şartlarında ekmeğe muhtaç bıraktığınız
ailelerin çocukları gece gündüz ders çalışıp üniversite
sınavını kazanıyor, kaydını yaptırıyor
ama eğitimini sürdüremiyor, sosyal devlet ortada olmadığı
için 105 bin öğrenci kaydını yaptırdığı
hâlde üniversitedeki eğitim ve öğretimini bırakmak zorunda
kalıyor. İşte, yirmi yıllık AK PARTİ Hükûmetiyle
Atamızın bu sözünün arkasından yürüyecek gençler
umutsuzluğa, yoksulluğa, işsizliğe, mülakatla emeklerinin
çalınmasına mahkûm edilmiş durumda. Gençler, bilim ve
teknolojiyle üretip ülkemize katkı sunmak istiyor, sanatçı olmak
istiyor, sporcu olmak istiyor, bu ülkenin dünyadaki
saygınlığına katkı sunmak istiyor ama bilimi
öncelemeyen, ne yaptığını kendilerinin de bilmediği,
126 milyar dolar dış borçtan 465 milyar dolar dış borca bu
ülkeyi mahkûm eden iktidarın, bu gençlerin geleceği, o yaşam
tarzı hiçbir zaman umurunda değil. Bakın, bu gençler ne istiyor?
O zor şartlardaki asgari ücretli ailelerin çocukları, o küçük
esnafın, sanatkârın, KOBİnin, sanayicilerin ödedikleri
vergilerin eşit, adaletli, şeffaf harcanmasını ve bu
millete hesap verebilir bir yönetim istiyor, çok şey istemiyor. O gençler
bu ülkede doların yeşilini değil, doğanın
yeşilini seven bir iktidar istiyor. O gençler bu ülkede gururla bu ülkenin
pasaportunu taşıyıp başvurduğu ülkelere beş ay,
altı ay vize alamamayı değil -400 bine yakın
yükseköğrenim görmüş genç gözleri yaşlı, ağlayarak bu
ülkeyi terk etmiş- onların yüreği bu ülkede demokratik,
şeffaf, temel insan hak ve özgürlüklerinin öncelendiği bir
iktidarı gördüğünde tekrar bu ülkeye dönmeyi bekliyor.
İnanıyorum, yakında gelecek sandıkta bu ülkenin gençleri,
bu gençlerin gördüğü muameleden vicdanı rahatsız olan
ebeveynleri, kapı komşuları, kısacası bu ülkenin
yurttaşları cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bu
ülkenin hak ettiği yönetimleri el birliğiyle kuracaklardır,
bundan hiç şüphe etmiyoruz (CHP sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Bravo!
KADİM DURMAZ (Devamla)
Tabii, burada
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Bitti ama süre
ya. Yapacak bir şey yok.
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Adaletsiz yönettiniz Başkanım, size de lazım olur adalet bir
gün.
BAŞKAN Kadim Bey, sen
adaletten bahsettin. Biraz dikkatli konuş yani.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Bize Grup
Başkan Vekillerinden gelen öneri şu: Birer dakikaları vermeyin.
Dolayısıyla kimseye vermedim.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Hayır bu oturuma kadar herkes bir dakikayı kullandı.
BAŞKAN Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Murat
Sarısaç Murat
Çepni
Antalya
Van İzmir
Zeynel
Özen Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy
İstanbul Batman İstanbul
Rıdvan
Turan
Mersin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana
İstanbul
Eskişehir
Fahrettin
Yokuş
Ayhan Altıntaş
Konya
Ankara
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın
Kemal Bülbül.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuşmak için söz
almış bulunuyorum.
Burada, en çok
tartışılacak konulardan bir tanesi hiç kuşkusuz üniversite
öğrencilerinin içinde bulunduğu durum; yurt, kredi ve benzeri. Hemen
hemen üniversiteli olmaya başladığımızdan bu yana çok
önemli bir sorun bu ve bu sorun için biraz önce okunan metinde
karmakarışık, upuzun bir şey var. Evet, sosyal devlet
olmanın bir gereği olarak muhtaç olan öğrenciyi okutmak gibi bir
sorumluluk, bir görev var; bu da temel insan hak ve özgürlüklerinden biridir. Dolayısıyla, lafı
dolandırmadan bu kabul edilmeli ve öğrencilerin kredi ödemesi, faizi
ve benzeri bütünüyle ortadan kaldırılmalı, birincisi.
İkincisi, bu yasa
içerisinde engellilere ilişkin bir durum söz konusu. Bir engelli
babası olarak konuşuyorum, bakın. Engellilere dair yasalar,
anlaşılmaz, uygulanamaz nitelikte, karşılığı
olmayan nitelikte, sanal nitelikte; engelliler rencide oluyor, engelliler
aşağılanıyor, engellilere onur kırıcı bir
ortam oluşuyor. Dolayısıyla,
bu engellilerle ilgili, efendim, Para ödedik de geri almayacağız.
gibi lütufkâr bir yaklaşım
Ya da engellilere dair araba konusunda,
mesela 460 bin liradan fazla araba alamazsınız. deniliyor, 460 bin
liraya araba yok ki. Engelliler Federasyonu diyor ki: 1.600 motor olsun. Önceden de böyleydi zaten, buna
dönülmesi gerekiyor ve engellilere ücret ödenirken ailesine ödenen ücret,
ailesinin aldığı ücret, ailesinin serveti kesinlikle söz konusu
olmamalı.
Bunun dışında,
değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; dün Mezopotamya
Ajansına yapılan saldırı basın özgürlüğüne, haber
alma hakkına, toplumu bilgilendirme hakkına yapılan bir saldırıdır
ve suçtur. Gazeteciler yere yatırılmış, ters kelepçe
takılmış, bu yetmemiş, araba içerisinde darbedilmiş.
Bugün Şebnem Hocaya yapılan, kadına, tıp bilimine, insan
hak ve özgürlüklerine, örgütlenme hakkına karşı
işlenmiş bir suçtur ve bunun suç olduğu da ortaya çıkacaktır.
Bunun dışında,
bakınız, beş yüz yıldır Pir Sultan Abdal takip
ediliyor. Bugün Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin Kurucu Genel
Başkanı Murtaza Demir, bakınız Tokat Keçeci Baba
Dergâhı camiye çevrildi. diye yazdığı yazı nedeniyle
ceza aldı. Beş yüz yıldır Osmanlı zihniyeti
"Şalvarı
şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak
Osmanlı
Ekende yok, biçende yok
Yiyende ortak
Osmanlı"
Beş yüz yıldır
kimi takip ediyor? Pir Sultan Abdalı, Türkmen halkını, fukara
Türkmen halkını, fukara Türkmen köylüsünü takip ediyor. Bu takip
yetmiyor, suçlaması yetmiyor ceza veriyor. Sebep? Keçeci Baba
Dergâhı camiye çevrilmiş. diye, Diyanet İşleri
Başkanı işgal etmiş. diye yazı yazdığı
için Murtaza Demire ceza veriliyor. İşin ilginç yanı Murtaza
Demir de Banazlı, Pir Sultanın köylüsü. Ve Beş yüz
yıldır Pir Sultan Abdal takip ediliyor. demeyi mesnetsiz olarak
söylemiyorum ben. Daha dün Komisyonda cemevleri yasasını
görüştük. Cemevleri yasası uydur kaydır bir yasa ve bu uydur
kaydır yasayı aslında Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararını uygulamak için yapmışlar ama
Alevilere bir lütuf olarak gösteriyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil.
Pir Sultan Abdal yaşadığı dönemde şöyle demişti:
"Pir Sultan
Abdal'ım ey Dede Himmet
Kendine cevr etme, âleme rahm
et
İstanbul şehrinde
ol sahip devlet
Tacı tahtı ile
yıkılmalıdır."
Şimdi, bu hakları,
özgürlükleri, bu insanca yaşama olanağını ortadan
kaldıran zihniyet kesinlikle tacı ve tahtıyla
yıkılmalı; inançlar özgür, emek özgür, halklar özgür, insanlar
özgür, siyaset özgür, sivil toplum özgür olmalı.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı Ankara
Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
Grubu adına 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu teklif maddesiyle
öğrenim kredisi alan öğrencilerin borçları hususunda düzenleme
yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
en başta, bu teklif, eğitimini bitirip KYK kredisi borçlusu olarak
mezun olan öğrencilerimiz açısından güzel bir gelişmedir
ancak daha önce borcunu ödemiş olan mezunlarımız ya da
borçlanmaktan çekinerek krediye başvurmayan öğrencilerimiz açısından
bu durum adaletsizlik oluşturacaktır; bunu da kabul etmemiz gerekir.
Popülist yaklaşımları bir kenara koyup olaya toplumumuz
açısından bakmamız lazım. Borçların ve cezaların
affı maalesef, toplumun bir kesimini sevindirirken borçlarını,
cezalarını zamanında ödeyenlere mağduriyet
hissettirmektedir. Mesela, Covid-19 tedbirleri kapsamında kesilen ve
hukuki temeli de olmayan cezalar bazı iyi niyetli
vatandaşlarımızca gününde ödenmişti. Şimdi bu
vatandaşlarımızın pek çoğu kendilerine haksızlık
yapıldığını hissediyorlar. Bu durum zaman içerisinde
toplumda devlete olan borçları ödemeye karşı bir yozlaşmaya
yol açacaktır. Halkımızın devlete karşı
itimadını sarsmamak için Komisyonda partimiz temsilcilerince dile
getirilen öneriyi daha adil bulduğumu belirtmek isterim. Bu öneri,
borçların sosyal sorumluluk projelerinde görev alınması
karşılığı affedilmesini öngörmekteydi. Maalesef bu
öneri her zaman olduğu gibi iktidar milletvekili arkadaşlarca
reddedilmiş bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
hâlihazırda KYK kredi borçlarının faizi Tüketici Fiyat
Endeksine bağlı olarak yani enflasyon oranında artıyor.
Biliyorsunuz, 5 Ağustos 1996 tarihli 4160 sayılı Kanuna kadar
öğrenim kredilerinin ödemelerinde faiz yoktu. Sayın Necmettin
Erbakanın Başbakanlığında Resmî Gazetede
yayımlanan bu kanunla öğrenim kredilerinin geri ödenmesinde TÜFE
oranında faiz uygulanması
kararlaştırılmıştı. Belki buradaki AK
PARTİli milletvekili arkadaşlardan bazıları bu kanuna da
oy vermişti. Bu teklifin gerekçesinde de paranın yıllar
içerisinde değer kaybetmesi neticesinde geri dönen kredi borçlarının
reel değerinin azaldığı, bu nedenle yeni öğrencilerin
kredi ihtiyaçlarının karşılanmasının
zorlaştığı belirtilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
borçların geri ödenmesindeki temel sorun gençlerin mezun olduktan sonra
iş bulamamalarıdır. Bakın değerli arkadaşlar,
TÜİK verilerine göre 2022 yılının ikinci çeyreğinde
ülkemizdeki genç işsizlik oranı yüzde 20nin üzerindedir, aynı
yaş grubunda Almanyanın işsizlik oranı yüzde 5,7;
Amerikanın yüzde 8,3tür. Ülkemizdeki üniversiteler iş bulabilecek
mezunlar yetiştirme hususunda yetersiz kalmaktadır. Dünyadaki ciddi
üniversiteler mezunlarının çabuk iş bulmalarıyla
saygınlık kazanmaktadırlar. Mesela Bostondaki Tufts
Üniversitesinin yayımladığı infografik elimde. Buna göre bu
üniversitenin mezunlarının yüzde 95i mezun olduktan sonra altı
ay içinde iş bulabiliyorlar ve bu nerelere gittiklerini, hangi
üniversitelerde master, doktoraya gittiklerini veya hangi şirketlerde
iş bulduklarını istatistiksel olarak gösteriyor yani Üniversitede
geçirdiğiniz zaman ve maddi yatırım
karşılığını mezun olduktan sonra çabukça geri
alacaksınız. diyorlar. Bizde ise altı ay içerisinde
mesleğiyle ilgili iş bulabilenler neredeyse yok gibi, mesleği
dışında iş bulurlarsa da asgari ücrete razı olmak
durumunda kalıyorlar. Bugünkü üniversite eğitimimiz maalesef gençleri
meslek sahibi değil, diploma sahibi yapmaktadır, ayrıca
üniversitelerimizin bu konularda güvenilir istatistikleri de yok.
Öğrenciler gençliklerinin dört yılını harcayacakları,
maddi manevi fedakârlık yapacakları bu eğitim sonunda iş
bulup bulamayacaklarını bilme hakkına sahip olmalıdır,
YÖKün de bu konuda aydınlatma sorumluluğu ve yükümlülüğü
vardır.
Değerli arkadaşlar,
gençlerimizin derdine çare olmak istiyorsak onların iş
bulmalarını sağlamalıyız. Keşke iktidar partisi
gençlerimize yeterli geliri sağlayabilecekleri bir iş
bulmalarını temin edecek, TÜFEnin, enflasyonun bu denli yükselmesini
engelleyecek bir ekonomi kursaydı ve böyle bir kanuna
ihtiyacımız olmasaydı diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 6 351
sayılı Kanunun 17nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 17 Süresinde
ödenmeyen taksitlere vadesinden itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammı hesaplanır. Taksitlerin,
son taksitin vade tarihine kadar ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde,
ödenmeyen taksit tutarları 6183 sayılı Kanuna göre takip edilmek
üzere ilgili vergi dairesine bildirilir. Taksitler için
zamanaşımı süresinin belirlenmesinde son taksitin vade tarihi
esas alınır. Vergi dairelerince bu alacaklarla ilgili olarak yapılan
tahsilatlar, izleyen ayın sonuna kadar Gençlik ve Spor
Bakanlığına aktarılır.
Öğrenimi
sırasında veya öğrenimden sonra ölenlerin veya yüzde doksan ve
üzeri engel sahibi oldukları tam teşekküllü bir hastanenin
sağlık kurulu tarafından tespit edilenlerin kalan borçları
terkin edilir.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
Aydın Nevşehir Kırklareli
Erkan
Aydın İrfan
Kaplan Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Gaziantep Edirne
Tekin
Bingöl
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Memleketin ve milletin hayrına olan her
çalışmayı destekleriz, sonuna kadar da takipçisi oluruz. Bu
torba kanun teklifi için de aynı düşünceye sahibiz. Ama gelin görün
ki bu torba yasanın içindeki birçok madde dünden bugüne ortaya çıkan
sorunları kapsamıyor. Örneğin kredi borçlarındaki faizler
bugün ortaya çıkmadı ki örneğin milyonlarca icra dosyası
dünden bugüne icra dairelerinin raflarını doldurmadı ki;
bunların tamamı seçime aylar kala seçim yatırımı
olarak karşımıza çıkmakta yani bu torba yasa 49 maddesiyle
birlikte AKPnin bir seçim güzellemesidir. Bunu niçin söylüyorum? Kredi borçlarının
faizi siliniyor, güzel, bu borçlar siliniyor ama AKPnin arkabahçesi olan
TÜİKin bile gizleyemediği 2,5 milyon genç kardeşimizin
işsizliğine çare bulunacak mı? İş imkânı
bulmadığınız takdirde taksitlendirdiğiniz o borç yerli
yerinde duracak ve beş yıl sonra aynı şekilde o faiz
işleyecek. ESBİS yani Esnaf ve Sanatkâr Bilgi Sistemi 2012
yılında kuruldu, o günden bugüne tam 1 milyon 39 bin işletme
kapatıldı. Sadece 2021 yılında 101.175 iş yeri
kapanmış ve beraberinde son sekiz ayda 75 bin iş yeri kapatılmış.
Bu işletmeler kapatıldığında zararı sadece o
işletme sahipleri çekmiyor; oradaki yüz binlerce, milyonlarca
yurttaşımız işinden aşından oluyor. Ama gelin
görün ki bütün bu işsizlere iş olanağı tanıyacak
hiçbir istihdam olanağı yaratılmıyor; asla. Yaratılsa
bile bu işsizler ordusuna, o kervana katılanların, işini
kaybedenlerin yüzde 10unun bile derdine derman olmuyor. Ama her gün, her
hafta, her ay yeni işsizler bu büyük işsizler ordusuna
katılıyor. Dolayısıyla, sizin burada kredinin borcunu, faizini
silmeniz hiçbir şekilde bir çözüm değil.
Başka bir şey
Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, bankalara, varlık
yönetim şirketlerine, diğer finans şirketlerine bu ülkenin
vatandaşlarının tam 1 trilyon 433 milyar borcu var. Son on ayda 375
milyar borç daha ilave olmuş. Peki, sizin bu torba yasa teklifiniz bu
borçların çözümüne katkıda bulunacak mı? 2,5 milyon işsize
iş olanağı tanıyacak mı? Mümkün değil. Bugün
asgari ücretli bir vatandaşımız okula başlayan, şu
kış koşullarında okula başlayan çocuğuna bir
kaban, bir bot, bir kazak, bir pantolon almaya kalksın, o ayki asgari
ücretini harcamak zorunda. Şimdi, böyle bir dünyada, getirdiğiniz bu
düzenlemenizle sanki seçim yatırımıyla birlikte
vatandaşları kandıracaksınız, algı operasyonu
yapacaksınız ve seçime giderken kendinizce bu torba yasayla çirkin
bir rant elde edeceksiniz. Hesabınız bu ama bu hesap tutmayacak.
Niçin tutmayacak? Çünkü bu tür palyatif çözümler inanın hiç kimsenin
derdine derman olmuyor. Sizin aslında yapmanız gereken, elinizi
vicdanınıza koyup Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu
koşulları nasıl bir nebze olsun düzeltiriz?e bakmanız. Bu
bir seçim rüşveti. Adı üstünde, net bir şekilde söylüyorum;
bugün getirdiğiniz bu torba yasa seçim rüşvetidir değerli
arkadaşlar, başka bir adı yok. Aradan yirmi yıl
geçmiş, uzun bir süredir iktidardasınız ama gelin görün ki bu
süre içinde gençler aklınıza yeni geliyor ve yeniden onları
borçlandırdığınız bu borçların faizini
siliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
devlet gençlerini borçlandırmaz, devlet borçlandırdığı
gençlerin kapısına hacizle gitmez, devlet sosyal devletse onlara iyi
olanaklar sağlar, onların iyi koşullarda eğitim
almalarını sağlar.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle
değiştirilen 351 sayılı Kanunun 17nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Sarısaç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Murat
Çepni
Van Muş İzmir
Zeynel
Özen Oya
Ersoy Necdet
İpekyüz
İstanbul İstanbul Batman
Rıdvan
Turan
Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Gecenin ilerleyen saati,
aslında benden önceki hatip de bu maddeye ilişkin birçok şeyi
dile getirdi. Şimdi, şunu söyleyelim: Yirmi yıllık
iktidarınız boyunca yediniz, yediniz, yediniz, yandaşlarınızı
semirttiniz, şimdi seçim geldi, oy kaybediyorsunuz, diyorsunuz ki: 3-5
tane küçük borcu, 2 bin liraya kadar olanları silelim, KYK
öğrencilerinin borçlarının faizlerini almayalım, ondan
sonra bize Ya, ne kadar iyi bir iktidar, ne kadar cömert bir iktidar, ne kadar
öğrencisever, halksever, yurtsever bir iktidar. desinler. Gerçekten
böyle mi düşünüyorsunuz? Şimdi, soruyoruz size: Ya, KYK
yurtlarında öğrenciler yer bulamıyor, yer bulamıyor. Geçen
hafta da konuştuk bu kürsüde, sizin koyduğunuz ranzalar
kırıldı diye öğrenciler yaralandı. Yetmedi, o kadar
kötü yemek veriyorsunuz ki her gün öğrenciler zehirleniyor, biliyor
musunuz? Kaç tane öğrenci hastaneye kaldırıldı sizin
verdiğiniz o kötü yemekler nedeniyle? En adi yemeği veriyorsunuz, en
kötü ihaleye veriyorsunuz, onu da yandaşınıza veriyorsunuz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Doğru değil, doğru
değil, asla doğru değil!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Sabah kahvaltısı 3 zeytin,
RECEP ÖZEL (Isparta) 60
lira veriyorlar ya! Sabah kahvaltısının ne olduğu bilmiyorsun
sen ya! Günlük 60 lira yemek parası veriyor, 60 lira.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Bunu veriyorsunuz ya, bunu veriyorsunuz ve
bunu verdiğiniz yetmiyor, bunu da kötü veriyorsunuz. Hadi onu
veriyorsunuz, bari onu düzgün verin; onu da düzgün veremiyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya,
sen yanlış biliyorsun!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Sonuç: Öğrenciler zehirleniyor, gidip
hastanede tedavi olmak zorunda kalıyorlar.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Doğru değil ya, çok
ayıp, en güzel yemekler veriliyor. Açık büfe yemek veriliyor,
açık büfe!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Sizin bu ülkedeki öğrencilere vaadiniz
ne biliyor musunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta)
Öğrenciler çok beğeniyor ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Mezun olduktan sonra ya A101de ya da
BİMde kasiyer olmak ya. Bu mudur yani gelecek? Bu öğrenciler en
nitelikli eğitimi hak ediyorlar, en iyi yerlerde okumayı hak
ediyorlar, insanca okula gidip gelmeyi hak ediyorlar. Siz koymuşsunuz
yurdu bir yere, okul dünyanın öbür ucunda, üç saat yol gidip geliyor bu
öğrenciler ya. Gerçekten umurunuzda mı? Umurunuzda değil.
Şimdi, ben soruyorum:
5li çetenin kaç milyon dolar borcunu sildiniz siz? Biz bilmiyoruz, bizim
makineler yetişmiyor sizin sildiğiniz borçları hesaplamaya. Niye
gelip de şu 30 milyonluk öğrenci borçlarını silmiyorsunuz?
Niye? İşinize gelmiyor çünkü onun içinde Cengize yarayacak bir
şey yok ki Koline yarayacak bir şey yok ki gariban Ahmetin,
Mehmetin, Ayşenin çıkarı var; yoksul öğrencinin
çıkarı var. Niye silesiniz ki? Oradan size gelecek bir şey de
yok. Hangi öğrenci, siz onun yurt parasını, KYK borcunu sildiniz
diye Ya, biz gidelim, AKPye bir yardımda bulanalım. diyecek? Size
bir miktar verecekler mi, geri dönecek mi? Dönmeyecek. Onun için, ne
yapıyorsunuz? Diyorsunuz ki: Yoksul olsun, niteliksiz olsun, mümkünse
cahil olsun. Siz bu toplumu cahillikle terbiye etmeye
çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Terörist olmasın, terörist!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Kindar ve dindar nesil dediğiniz bu.
Sizin amacınız bu, kindar ve dindar nesil
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Cahil, 208 üniversite yaptık, cahil!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Ne olacak bu kindar nesil? O kindar nesil
ne olacak, biliyor musunuz? Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek, sizin vekiliniz
olacak ve haddini bilmeyecek. Gelecek, Alevilerin inancını
tanımlayacak; dönecek, bizim vekilimize Ya, sen Hristiyansın, sen
Alevinin inancına niye karışıyorsun? diyecek. (HDP
sıralarından alkışlar) Ben Aleviyim arkadaş, sen
kimsin, benim inancımı tanımlıyorsun, sen kimsin ya!
Kimsin, benim ibadet yerimi tanımlıyorsun! Kimsin, benim ibadetimi
tanımlıyorsun! İşte, sizin yetiştirdiğiniz
gençler, sizin yetiştirdiğiniz nesil buna hizmet ediyor. Siz böyle
bir nesil istiyorsunuz. Siz, Ankara Gar katliamını gidip Konyada
spor salonunda alkışlayan bir nesil istiyorsunuz. Oysa biz bu
ülkedeki her insanın yaşamı için acı duyan bir nesli,
yaşatmayı esas alan bir nesli hedefliyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Cahil!
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Hatibi dinleyin, hatibi.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Başka ne yapıyorsunuz? Bakın
şimdi, ülkeyi borç batağına götürdünüz, değil mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya,
biraz sakin ol ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Şimdi de diyorsunuz ki: Borçları
sileceğiz. Ben size diyorum: Hangi birini sileceksiniz ya, hangi borcu
sileceksiniz? Bütün ülke iflas ediyor ya, neredeyse moratoryum ilan
ediyorsunuz. Rusyaya diyorsunuz ya El aman, biz seçimden önce gaz
parasını ödemeyelim de acaba sonra mı ödesek? Zaten Putin ile
Erdoğanın da arası iyi, derdiniz bu ya! Ülkeyi
batırdınız, batırdınız, haberiniz yok. Gerçekten
haberiniz yok mu? Biz markete gidiyoruz
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen
hazinenin başında mısın ya? Hazineyi biliyor musun hazineyi?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Ya, biz milletvekiliyiz alış
verişi yapıp çıkarken ödeyemiyoruz; bu gariban, fakir fukara ne
yaşıyor biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Senin kadar lüks harcamıyor. Halkı küçümsüyorsun.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Çünkü hepinizin, maşallah, müteahhit
tanıdıkları, bol bol şirketleri, yandaş firmaları
var.
ARZU AYDIN (Bolu) Hakaret
ediyorsun, hakaret ediyorsun!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kendinizi anlatıyorsunuz,
kendinizi! Kendinizi anlatıyorsunuz!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Biriniz bakan oluyor, eşi üzerinden
buraya malzeme satıyorsunuz
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ağzını toplayarak konuş, ağzını topla da
konuş! Senin frenin patladı, terbiyesizlik yapma!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla)
biriniz de SPK üzerinden borsa
spekülasyonu yapıp para kazanıyorsunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terbiyesizlik yapma, ne konuştuğunu bil!
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Dinle, dinle!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT
(Muş) Hadi oradan!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Cahil, 208 üniversite yaptık, cahil!
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Dinle, dinle!
OYA ERONAT (Diyarbakır)
208 üniversite yaptık, cahil!
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terbiyesizlik yapma! Terbiyesizsin!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT
(Muş) Hadsiz sensin! Terbiyesiz de sensin!
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Rüşvet alıyor. diyemezsin kimseye. Terbiyesiz, konuştuğun
lafı bil!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Terbiyesiz sensin, terbiyesiz sensin!
İade ediyorum, hadsiz!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Arslan Kabukcuoğlu
Adana İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz
Konya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle 351 sayılı Kanunun 17nci maddesinde
değişiklikler yapılarak öğrenim ve katkı kredisi borcu
taksitlerinin zamanında ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde öngörülen
son taksitin vade tarihine kadar bekleneceği, süresinde ödenmeyen
öğrenim ve katkı kredisi taksitlerine vadesinden itibaren Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51inci maddesine
göre gecikme zammı hesaplanacağı öngörülmektedir. Değerli
milletvekilleri, bu düzenleme yerinde bir düzenleme olmuştur ancak yeterli
değildir çünkü ülkemizde işsiz üniversite mezunu sayısı 1,5
milyonu aşmıştır. Mezun olduktan sonra uzun süre iş
bulamadığı için psikolojisi bozulan, evden dışarı
çıkmaya utanan, ailesine karşı mahcup gençlerimiz var; iş
bulanların çok büyük bir kısmı da asgari ücretle
değişik işlerde çalışmaktadır. Kredi geri ödemesi
iki yıl sonra da başlasa, üç yıl sonra da başlasa ödeme
gücü olmayanların yarasına merhem olmayacaktır.
Dolayısıyla işsizlik ve maddi nedenlerle ödeme yapamayacak
mezunların kredi borcu terkin edilmelidir. Borçları terkin
edilemeyecekler için ise aylık ödemelerin yarısı alınarak
kredi geri ödeme süresi eskiden olduğu gibi 2 katına
uzatılmalıdır yani dört yıl kredi alan bir öğrenci
faizsiz olarak sekiz yılda ödeyebilmelidir; böyle bir fırsat
tanınmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
bu yıl 1 milyon 55 bin 90 genç, üniversitelere yerleşti;
bunların da 502.295i başka şehirde okuyor. Maddi durumu
yetersiz aileler destek vermekte zorlandıklarından barınma ve
beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için öğrencilerin
krediye ve bursa ihtiyaçları var. 2021 yılında
yükseköğretimdeki 7 milyondan fazla öğrenciden sadece 969.237
öğrenciye öğrenim kredisi, 447.554 öğrenciye de burs ödemesi
yapılmıştır. Buna göre devletten kredi alanların
oranı yüzde 13, burs alanların oranı ise ne yazık ki yüzde
5te kalmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Anayasanın 42nci maddesi gereğince, devletin
vatandaşlarına gerek kredi, burs gerekse de yurt olmak üzere her
türlü imkânı sağlaması gerekmektedir. Dolayısıyla az
önce bahsettiğim oranların yani kredi ve burs alan öğrenci
sayısının artırılması gerekmektedir. Ayrıca,
kredi, burs miktarları da gençlerimizin barınma ve beslenme
ihtiyacını karşılayacak şekilde
artırılmalıdır. Konunun önemini açıklamak için bir
örnek vermek istiyorum: Yurtlara girebilme şansını elde eden bir
öğrenciyi ele alalım. Öğrenci yurtları 6 kademe olarak
sınıflandırılmış olup 1inci tip yurt 500 TL,
6ncı tip ise 800 TLdir. 850 TL kredi alan bir öğrencinin 1nci tip
yurtta kalması hâlinde aldığı krediden geriye 350 TLsi
kalacaktır; bu miktar yol parasına bile yetmemektedir. 6ncı
tipte kalırsa 50 TLsi kalacaktır, aileden destek alamıyorsa ya
iş bulup çalışacak ya da borçla yaşayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
sizlere bir de geçmişten örnek vereyim: 1968-1969 yıllarında
ODTÜde öğrenciyken aldığım kredi tutarı 350
liraydı, 11 lirası kesilir, geriye kalan 339 TL ödenirdi; yurt
ücretimiz 75 TLydi yani barınma masrafı kredinin yüzde 21
oranındaydı ve yurt ücretini ödedikten sonra yemek ve diğer
masraflarımıza ucu ucuna da olsa yetiyordu, çoğu zaman ailenin
desteğine gerek kalmıyordu yani bundan yaklaşık elli
yıl önce devletin yükseköğrenim öğrencisine katkısı
gençlerin beslenme ve barınma ihtiyaçlarını
karşılayacak şekildeydi; bugün de böyle olmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
biz, gençlerimizin gelecekten endişeli, sıkıntılar içinde
olmasının önüne geçecek tedbirlerimizle geliyoruz. İYİ
Parti iktidarında hiçbir genç devletine borçlu olmayacak, KYK kredi borcu
gençlerin üzerinde bir yük olmaktan çıkarılacaktır.
Değerli milletvekilleri,
eski bir rektör ve Kredi Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği
yapmış bir Milletvekili olarak söylüyorum: İyi bir programlama
ve liyakatli kadrolarla en kısa zamanda gençlerimizin bütün
sorunlarını biz çözeceğiz; biz hazırız diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun)
Yoklama
BAŞKAN Evet, önergeyi
oylamadan evvel yoklama talebi vardır.
Sayın Usta, Sayın
Çulhaoğlu, Sayın Ağıralioğlu, Sayın
Subaşı, Sayın Yokuş, Sayın Tatlıoğlu,
Sayın Sıdalı, Sayın Nuhoğlu, Sayın Oral,
Sayın Ataş, Sayın Kaplan, Sayın Filiz, Sayın Koncuk,
Sayın Cesur, Sayın Çelik, Sayın Erel, Sayın Çakırlar,
Sayın Kabukcuoğlu, Sayın Yaşar, Sayın
Altıntaş.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Murat
Sarısaç Murat
Çepni
Kocaeli
Van İzmir
Zeynel
Özen Oya
Ersoy
Necdet İpekyüz
İstanbul
İstanbul
Batman
Rıdvan
Turan
Mersin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Konya
Eskişehir
Yavuz
Ağıralioğlu İsmail
Koncuk
İstanbul
Adana
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız İrfan
Kaplan Ednan
Arslan
Aydın Gaziantep İzmir
Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu Erkan
Aydın
Nevşehir Kırklareli
Bursa
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN Komisyon önerge
katılamıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasa, kur korumalı mevduatın bir yıl daha
uzamasını istiyor fakat bu, ülkeye ihanettir; mazluma, mağdura
ihanettir. Merkez Bankası ve hazineden çıkan paralarla 202
milyarı buldu rantiyeye ödenen para, seneye de 400 milyarı bulacak;
korkunç bir parayla karşı karşıyayız, faizle
karşı karşıyayız. İktidarınız, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en faizci iktidarı hatta Osmanlı tarihinin de
en fazla faiz veren, faizle iştigal eden bir iktidar; bunu bilin. Haddi
aştınız, bakın Nas var, faiz haram. diyorsunuz; faizde
şampiyonsunuz, vergiler anapara ve faizi aştı.
(AK PARTİ
sıralarından Biz demiyoruz, Kuran diyor onu. sesi)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Kuran diyor. diyorsunuz, değil mi?
Bakın, Kuran diyorsanız ayet diyorsanız -bakın, hemen
Kuran diyor. diyor- o zaman ben de Kuranla cevap vereyim. Bakın,
Allahın ayeti var. Maden kazalarındaki cinayetlere kader demeye
karşı, faizi nas diye açıklamaya çalışan zihniyete
karşı ben size Allahın ayetlerinden okuyayım.
Şûra 30uncu ayet.
(Hatip tarafından
Şûra suresinin 30uncu ayetikerimesinin okunması)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Meali nedir? Başınıza gelen
her musibet kendi ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür. Peki, kader
demek doğru mudur? Allahutaala bunu diyor; ne yapmışsan elinle
işlediğin yüzünden başına geliyor. Niye kader diyerek
insanları dinle kandırıyorsunuz?
Bakara 41inci ayet:
(Hatip tarafından Bakara
suresinin 41inci ayetikerimesinin okunması)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Tam senin yaptığın gibi.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Allahın ayetlerini küçük bir bedel
karşılığında satmayın. diyor. Tabii, siz bunu
büyük ihaleler karşılığında satıyorsunuz; öyle
küçük bedeller karşılığında satmıyorsunuz.
HACI TURAN (Ankara) Ne
alakası var ya! Ayet
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Tam senin yaptığın gibi.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, yine size bir başka
ayetikerimeyi okuyayım. Sayın vekil Ayet var. dedi. Öyle yok.
HACI TURAN (Ankara) Ayeti
yanlış yorumluyorsun ya! Öyle şey mi olur ya! Ayıp ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) O zaman size Allah'ın ayetlerini
okuyarak Allah'ın diniyle aldatmamanız gerektiğini
hatırlatıyorum.
HACI TURAN (Ankara)
Şuna bakın ya! Yanlış yorumluyorsun ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Fâtır suresi 5inci ayet:
(Hatip tarafından
Fâtır suresinin 5inci ayetikerimesinin okunması)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Meali nedir: Ey insanlar, hiç şüphesiz
Allah'ın vaadi haktır. Sakın dünya hayatı sizi
aldatmasın ve aldatan da sizi Allahla aldatmasın. diyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKyla da aldatmasın.
HACI TURAN (Ankara)
Yanlış yorumluyorsun ya! Hayret bir şey ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Lideriniz ne diyor? Nas var, faiz
haramdır. diyor, sonra faizde dünya şampiyonu oluyor. Allah'ın
ayeti ne diyor, Fâtır suresi 5inci ayet? Aldatan sizi Allahla
aldatmasın. diyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKyla da aldatmasın.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Allah'ın ayetlerini az bir para
karşılığında satmayın. diyor.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Senin yaptığın gibi.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Biz İslami ilimleri tahsil etmiş
insanız.
HACI TURAN (Ankara)
Bilmiyorsun, yanlış öğrenmişsin.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Milleti, bu kamuoyunu dinle
kandırmayın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKyla kandırmaya çalışma!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Dine karşı, dinle bu
insanları kandırmaya çalışmayın, tamam mı?
HACI TURAN (Ankara)
Yanlış yorum yapıyorsun.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Biz bu dini biliyoruz ve sizin
yalancılıklarınızı da burada 84 milyona ilan ediyoruz.
İşte,
Çağdaş Hukukçular Derneği gitti, Amasra'da bir rapor düzenledi.
Bakın, ben her şeyi belgelerle açıklıyorum. Kaç gün
geçmiş? O şüpheliler, delilleri karartma şüphesi olan o
şüpheliler, o görevliler görevden alınmamış
arkadaşlar; hukukçular sormuşlar, yanlış bilgi verilmiş.
Soma'da olduğu gibi, soruşturma esnasında görevlilere el
çektirilmediği için, kovuşturma esnasında birçok bilginin
saklandığını söylüyor Çağdaş Hukukçular
Derneği ve Amasra'da da aynısıyla
karşılaşacağız. diyor.
Bakın, ben size
Allah'ın ayetlerini hatırlattım ve bir hatırlatmamı da
yaptım.
HACI TURAN (Ankara)
Yanlış yerde kullanıyorsun, ayeti kullanma.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) İnsanları dinle kandırmaktan
vazgeçin, Allahla kandırmaktan vazgeçin. Size son ihtarımız da
budur.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
HACI TURAN (Ankara)
Yanlış yerde kullanıyorsun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen de PKKyla kandırmaktan vazgeç! PKKya hizmeti
nasıl izah edeceksin?
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu açıklamayı yapma zarureti hasıl oldu ki
biraz evvel harici bir mantıkla konuşan hatibe hatırlatmak
gerekir ki: Hazreti Ali Efendimiz haricilere, kendisine Kur'an ayetlerini
okuyan haricilere şöyle buyurmuşlardı, biz de aynısını
tekrar ediyoruz: Hak bir sözü, Kur'an ayetlerini batıl bir şekilde
çarpıtarak, yorumlayarak anlatmayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında diğer konuşmacı Adana
Milletvekili İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK
(Adana) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 7inci
maddesiyle ilgili İYİ Partinin görüşlerini ifade etmek üzere
huzurlarınızdayım, tekrar saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle kredi
borçlarının faizleri terkin ediliyor, siliniyor; güzel bir madde,
buna bir itirazımız yok. Yeni bir düzenleme yapın, iş
bulamıyoruz, kredi borçlarımızı ödemekte
zorlanıyoruz. diye yıllardır üniversitelerden mezun olan
gençlerimizin feryat ettiği bir konuydu ama seçim sathı mailine
geldiğimiz bir süreçte düzenleme yapıyorsunuz, bunu da gençlerimiz
adına kabul ettiğimizi ifade ediyorum ama burada bizim değerlendirmemiz
gereken asıl konu gençlerimizi aldıkları kredi borcunu ödeyemez
hâle getirdiğiniz gerçeğidir, bunu görmek durumundayız.
Şimdi, faizi affettik, ne zamana kadar? Belli bir süreye kadar. Ondan
sonra, yine anaparayı ödeyemeyen gençlerimize, yine TÜİK verileri
üzerinden faizlendirme yapılacak ve gecikme faizi tahakkuk ettirilecek. Ne
zaman? İki sene sonra diyelim. İki sene içerisinde iş
bulamadığımız bu gençlerimizi istihdam edebilecek
adımları atabilecek misiniz? Atamayacaksınız. Mesela,
iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunları var, sayıları
550-600 bin civarında, bakın; 500 binin üzerinde sağlık
bilimleri mezunu var Türkiyede, 500 binin üzerinde; 700 binin üzerinde
öğretmenimiz var; mühendislerimiz var. Önceden kızlarımız
şöyle övünürlerdi: Beni ne mühendisler istemişti. O mühendislerimiz
bugün işsiz, iş bulamıyorlar hatta Tarım ve Orman
Bakanlığında taşeron olarak çalışan mühendisler
var değerli milletvekilleri.
Şimdi, bu genç
işsizlikle nereye gidiyor Türkiye? Bu sorgulamayı yapmak lazım
yani siz ülkeyi yirmi bir yıl yönettiğinizi iddia edeceksiniz ama
yirmi bir yıl sonunda mühendisleri bile işsiz milyonlarca bir genç
kitlesiyle karşı karşıya kalacağız, esas problem
bu; bunu nasıl çözeceğiz? Aslında, şu kanuni düzenlemeyle
insanlarımızı, gençlerimiz dâhil bütün
vatandaşlarımızı fakirliğin pençesine terk
ettiğiniz gerçeğini de itiraf ettiğinizi görüyoruz bu kanun
maddeleriyle. Hani 2 bin TLye kadar elektrik vesaire borcunu ödeyemeyen
vatandaşlarımızın borçları da silinecek, 2 bin TL yani
bir başka bakış açısıyla,
vatandaşlarımızı yirmi bir yıllık
iktidarınızın sonunda 2 bin TLyi ödeyemez hâle
getirdiğiniz gerçeğiyle iktidar partisi olarak yüzleşmeniz
lazım. Bu yüzleşmeyi yapmadığınız sürece,
tedbirlerini almadığınız sürece, şimdi affettik,
yarın benzeri cezaları belki yine affetmek durumunda
kalacağız, belki siz değil de başka iktidarlar affetmek
durumunda kalacak ama bu sarmal, bu döngü bu mantıkla devam edildiği
sürece devam edecek.
Değerli milletvekilleri,
insana sahip çıkmamız lazım. Bizim kültürümüzün, millî
kültürümüzün, manevi hayatımızın, manevi değerlerimizin
bize emrettiği de bu değil midir? Şeyh Edebalinin
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. sözünü vallahi yirmi
bir yılda çok kullandınız ama uygulamayı unuttunuz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Tepeden tırnağa
uyguladık elhamdülillah.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Sayın Başkanım, ek süre vermiyor musunuz?
BAŞKAN Vermiyorum.
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki
önergeler hakkında son konuşmacı İzmir Milletvekili Ednan
Arslan Bey.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
EDNAN ARSLAN (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin içinde
bulunduğu derin ekonomik krize, hayat pahalılığına ve
enflasyona karşı kalıcı hiçbir çözüm getirmeyen bir seçime
hazırlık teklifiyle yine karşı karşıyayız.
2 Haziran 2020 tarihinde, bu
kürsüde İYİ Parti Grubunun önerisi üzerine yapmış
olduğum konuşmamda KYK borcu bulunan gençlerimizin
borçlarının tamamını silelim, en azından
başlangıç olarak faizlerini kaldıralım, bu bizim ülkemizin
gençliğine ve geleceğine olan borcumuzdur demiştim, o gün bu
teklif maalesef kabul görmemişti. Parti grubumuz ısrarlı
takibiyle ve 10 Temmuz 2022 tarihinde Genel Başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Gençlere sesleniyorum: Faizli KYK
borçlarını ödemeyin, bir sene içinde iktidara geliyoruz, sözünü
verdiğim gibi sizden sadece anapara talep edilecek; o da iş
bulduğunuzda. diyerek bir kez daha bu önemli sorunu gündeme
taşıdı. Emin olun, Sayın Genel Başkanımız bu
açıklamayı yapmasaydı ve sonrasında milletimiz özellikle
sosyal medya üzerinden yoğun bir şekilde bu çıkışa
destek vermemiş olsaydı bugün burada bu düzenlemeyi belki de
konuşmuyor olacaktık.
Sayın Genel
Başkanımızın açıklamasından tam beş gün
sonra Sayın Cumhurbaşkanı ilk kabine
toplantısının ardından KYK borçlarıyla ilgili
açıklama yapacağız. dedi ve üç gün sonra da KYK geri
ödemelerinin sadece alınan ücret üzerinden yapılmasını
kararlaştırdık. açıklamasını yaptı. Bu
düzenleme yasalaşırsa yaklaşık 1 milyon 420 bin gencimiz bu
düzenlemeden faydalanacak. Demek ki ne yapmak gerekiyor? İktidar olarak
muhalefeti biraz daha dikkatli dinlemek ve izlemek gerekiyor. Sırf
muhalefet öneriyor diye milletimizin hayrına olan düzenlemeleri parmak
üstünlüğünüze güvenerek reddetme alışkanlığından
bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor.
Sayın milletvekilleri,
Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlunun
gündeme getirdiği, bir şekliyle gerçekleşen, toplum
yararına olan bazı düzenlemelerden bahsetmek istiyorum: Emekliye iki
dinî bayramda ikramiye verilmesi, elektrik faturalarından TRT
payının kaldırılması, taşeron işçilerle
ilgili adımların atılması, 3600 ek gösterge meselesi,
asgari ücretin enflasyona göre yeniden düzenlenmesi bunlardan
bazıları.
Peki, şimdi sırada
ne var? Şimdi sırada EYT var. İktidarı muhalefeti demeden,
kangren olmuş bu hak kaybının bir an önce son bulması için
oy birliğiyle EYT düzenlemesini Meclisimizden geçirmemiz gerekiyor.
Sayın Bakan zaman zaman yapmış olduğu açıklamalarla
EYTnin çözümünde tek formül olduğundan bahsediyor. Bu konunun çözümünde
tek bir formül vardır, o formül de EYTliler için 8 Eylül 1999 öncesi
emekli olma şartları neyse ona dönmektir, aksi hâlde bu sorunu Meclis
olarak çözmemiş oluruz. Hiç kimse EYTyi yeni bir kademeli yaş
sarmalına sokmayı aklından bile geçirmemelidir. Aylık
bağlama oranları yeniden formüle edilmeli, EYT düzenlemesi
çıkmasından sonra kimse sefalet düzeyinde bir emekli
maaşına mahkûm edilmemelidir.
Sayın milletvekilleri,
EYTde yaşanan bir başka sorun ise staj ve çıraklıkla
ilgili yaşanan mağduriyettir. Meslek liselerinde öğrenciler son
sınıfta staj yapmak zorunda ve bu staj için üç gün işe, iki gün
ise okula gitmektedir; çıraklık okulunda ise dört gün işe
gitmekte, bir gün ise teori eğitimi görmektedirler. Çalışma
hayatının bire bir içinde olan bu gençlerimiz,
çalıştıkları kurum ve kuruluşlara, bir noktada da
ekonomiye katkı sağlamaktadır. Bu sürede iş kazası ve
meslek hastalığı kapsamında sigortaları yatıyor,
Sosyal Güvenlik Kurumumuz bu gençlere bir sigorta numarası ve işe
giriş tarihi veriyor fakat staj ve çıraklıkta geçen günleri
emeklilikten saymıyor; bu büyük bir haksızlıktır.
Düşünün, aynı iş yerinde 2 gencimiz var, 1i staj yapıyor,
diğeriyse orada çalışan bir gencimiz ve biz 1999 öncesindeki bu
2 genç için iki farklı emekli olma yaşı öngörüyoruz; bu tam bir
keşmekeştir. Staj yapan gençlerin emeklilikle ilgili bu sürelerinin
bir an önce emeklilik günlerine sayılması gerekiyor ve bununla ilgili
de bir an önce düzenleme yapılması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun) Yoklama
talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylamadan evvel yoklama talebi vardır.
Sayın Usta, Sayın
Çulhaoğlu, Sayın Çakırlar, Sayın
Ağıralioğlu, Sayın Subaşı, Sayın Örs,
Sayın Tatlıoğlu, Sayın Sıdalı, Sayın
Cinisli, Sayın Yokuş, Sayın Oral, Sayın Ataç, Sayın
Filiz, Sayın Koncuk, Sayın Altıntaş, Sayın
Kabukcuoğlu, Sayın Yaşar, Sayın Çelik, Sayın
Nuhoğlu, Sayın Öztürk.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 8inci maddesiyle 1/71976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına
Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna eklenen geçici 5inci
maddede yer alan İlgililer hakkında herhangi bir adli, idari ve
icrai takibat yapılmaz. cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Yüksel
Özkan
Aydın Nevşehir Bursa
İrfan
Kaplan Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Gaziantep Bursa Kırklareli
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Yüksel Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 8inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz
adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2022 sayılı Kanun,
muhtaçlık ve engelli aylığı bağlanan kişilere
ödenen maaşın gereken hak kazanma koşulları
oluşmamış ise geri alınması gerekir demektedir. Ancak
bu kanun teklifiyle söz konusu alacakların ve faizlerin terkin edilmesi,
ortaya çıkan kamu zararına neden olan kamu görevlilerinin ise
sorumluluklarının ortadan kaldırılmasını
amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
her sağlıklı birey bir engelli adayıdır. Engellilerin
sorunlarını bilmek ve çözmek için önce empati yapmak gerekir. Engelli
bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak için Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak Meclis çatısı altında dört
yıldır sunduğumuz onlarca öneri ve kanun teklifi hiç dikkate alınmadı.
Bakıma ihtiyacı olan engelliler için ağır engelli
ifadesi yerine yüzde 50 üzeri engelli ifadesi konulsun. kanun teklifimizi
hiç dikkate almadınız ve ayrıca bu konuda soru önergemize de iki
yıl sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
tarafından olumsuz bir cevap geldi.
Kamu ve özel sektörün engelli
bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde medyaya yansıyan
olumsuzlukları araştıralım. dedik, üstünü
kapattınız. Engelli vatandaşlarımızın
yaşamış oldukları sorunları
araştıralım, hep birlikte çözelim. dedik, yine kabul etmediniz.
Engelli yakını günlük gereksinimlerini karşılamak için
dışarı bile çıkamamaktadır. Bununla ilgili,
belediyelerde engelliler için yataklı bakımevleri açılması
amacıyla verdiğimiz kanun teklifini de rafa kaldırdınız.
Engelli vatandaşlarımızın ÖTV'siz araç alımında
yaşadığı sorunları sorduk, yine yanıtsız
bıraktınız. Gördüğünüz gibi, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı engelli bireylerin sorunlarını çözme konusunda
samimi davranmıyor.
Değerli arkadaşlar,
hastanelerde sağlıklı bireyler bile randevu alamazken çile çeken
engelliler ve aileleri için bu durum imkânsız hâle gelmiştir.
Özellikle sağlık kurulu raporları almak için engelli
vatandaşlar birçok engeli de aşmak zorundadır. Ayrıca,
ortez ve protez sorunu da ciddi mağduriyet yaratmaktadır.
Engelli öğrencilerin
eğitim sorunu hâlâ çözülemedi. Ulaşım ise başlı
başına bir problem olup engelli, evine ailesiyle birlikte
hapsolmuş durumdadır.
Sayın milletvekilleri,
ülkede büyük bir ekonomik kriz var. Engelli çocuğuna bakan bir anneye
verilen evde bakım maaşı ev kirasını ödemeye bile yetmiyor.
Yaşlılık aylığı alan bir vatandaşın
aldığı maaşla geçinmesi ise bir mucizedir. Bulgaristan'dan
yıllar önce göç etmiş ve sadece Türk vatandaşlığı
bulunan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın
yaşlılık maaşını iki yıl önce kestiniz;
sebebini sorduk, cevap alamadık, ilgili bakanlığı
aradık, muhatap bulamadık fakat sağlıklı 62 bin
kişiye her ay engelli bakım aylığı, kaydı olmayan
138 bin kişiye de engelli aylığı verdiğiniz
Sayıştay raporlarına yansıdı.
Değerli arkadaşlar,
kamu ve özel sektörde engelli çalışan kotası
arttırılmaz ise mevcut engelli işsiz sayısı giderek
artacaktır. Engelli vatandaşlarımızın
yıllardır çözülmeyen sorunlarını bizler çok iyi biliyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisinin ve Millet İttifakının
iktidarında engelli vatandaşlarımızın tüm
sorunlarını biz çözeceğiz. Geliyor gelmekte olan. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi ile 2022
sayılı Kanuna eklenen geçici 5inci maddesinin ikinci cümlesinde yer
alan ve ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Garo
Paylan
Batman İstanbul
Diyarbakır
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Oya
Ersoy
İzmir Van
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bugün Türk Tabipleri Birliği Başkanı sevgili Şebnem Korur
Fincancı gözaltına alındı. Değerli arkadaşlar,
Şebnem Korur Fincancı bir iddiada bulundu ve milletvekillerinin de
değerli arkadaşlar, sivil toplum örgütlerinin de bu anlamda, insan
hakları ihlalleri konusunda ancak şüpheyle bir iddiada bulunabiliriz
değerli arkadaşlar. Şunu net olarak söyleyeyim: Türkiye
Cumhuriyeti tarihî boyunca maalesef devletimiz veya devletimiz içindeki belli
yapılar hepimize karşı suçlar işlemiştir. Burada her
kimliğe, her inanca karşı, her sosyolojiye karşı
suçlar işlenmiştir. Geçmişte belli dezenformasyonlar
yapılmıştır ve suçlar işlenmiştir. O günlerde bu
suçları ortaya koyanlara Hain. denilmiştir, Yalan söylüyorsunuz.
denilmiştir ama sonra zaman geçmiştir, hakikatler açığa
çıkmıştır ve o günlerde Yalan söylüyorsun, iftira
atıyorsun. diyenler mahcup olmuşlardır değerli
arkadaşlar.
Bakın, az önce içeride
Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ne diyor biliyor musunuz? Sayın Şebnem Korur
Fincancının evinde örgütsel yayın bulundu. diyor. Allah,
Allah! Neymiş bu örgütsel yayın değerli arkadaşlar? Bejan
Maturu tanıyorsunuz değil mi, şair, bir aydın ve sizinle
geçmişte çok fazla teşrikimesaisi de vardı Bejan Maturun. Bejan
Maturun Dağın Ardına Bakmak diye bir kitabı var. Bu
kitap TRTde yayınlanmış, kitapçılarda
satılmış. Bu kitap, değerli arkadaşlar, örgüt
propagandası yapıyormuş, örgütsel yayınmış, bunu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı söylüyor ya, hani herhangi
bir memur söylese bunu anlayacağım, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı bunu söylüyor. Başka neymiş? Evinde silah
bulunmuş. Ya, sevgili Şebnemin babası asker arkadaşlar ya.
Askerin evinde silahı olur, babadan kalma bir silah, tarihî bir silah ve
bunun bulunmasına efendim evinde silah bulundu diye
Değerli
arkadaşlar, bakın, açıkça söylüyorum bunlar FETÖ taktiğidir
bakın, FETÖ. Hâlâ kripto FETÖcüler arıyorsunuz ya, bu
operasyonları yapanlara bakın, bu bilgileri
Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanı
Yardımcısının önüne koyanlara bakın derim. Çünkü
geçmişte bu dezenformasyonları yapıp bizi birbirimize
düşürdüler. Bakın, çözüm sürecinin sona erme sürecinde var ya,
değerli arkadaşlar, Cizrede efendim, hendek var, çukur var.
dediler değil mi? Biz de 70 milletvekili oraya doğru yürüdük. Niye?
Çatışma riskini ortadan kaldıralım diye. Önümüze askerler
geçti, 3 yıldızlı generaller geçti, üzerimize silah
doğrulttular, mermiyi ağzına verdiler Geçemezsiniz! Niye?
Çünkü biz geçersek çatışmayı durduracağız. Bizi
geçirmeyi engelliyorlar. Niye? Millet çatışsın ve çözüm süreci
bitsin, darbeye yürüsünler diye.
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) 6-8 Ekim olaylarına ne diyeceksiniz?
GARO PAYLAN (Devamla) Biz
ne yaptık? Dağ, bayır yürüdük Cizreye ulaştık. Bu
sefer de değerli arkadaşlar, hendeğin başında olanlar,
bir kişi diyor ki: İşte bunlar bizim mücadelemizi
engelleyenler. Ben dedim ki: Bakın, bunlar ajan, ajan. Yani her iki
tarafı da değerli arkadaşlar, birbirine düşürecek ajanlar,
provokatörler devredeydi ve maalesef bizlere kıydılar,
insanlarımıza kıydılar, bunlar üniformalıydı.
15 Temmuz sürecinin
Genelkurmay Başkanı kimdi? Hulusi Akardı. Öyle değil mi?
Darbe tezgâhlanmış, Hulusi Akar ordunun başında, Hulusi
Akarın hiçbir şeyden haberi yokmuş efendim, darbe dinamiği
devreye geçiyor, darbe oluşuyor, ondan sonra Hulusi Akarın hiçbir
şeyden haberi yokmuş gibi bu iş kapatılıyor.
Şimdi bugün Hulusi Akar diyor ki: Efendim, bizim envanterimizde öyle bir
şey yok. Değerli arkadaşlar, ben Hulusi Akar yaptı demiyorum
ki bu işi. Devletin derinliklerinde pek çok oyun oynanmadı mı
bugüne kadar arkadaşlar? Niye biz hiçbir şeye şüpheyle
bakmayalım? Niye bir şeyin kullanılmış olma
olasılığını sorgulamayalım? Niye sevgili
Şebnem Korur Fincancı benim de izlediğim görüntülerden bir
şüphe duymasın değerli arkadaşlar?
Bakın, 6-7 Eylül 1955te
bir pogrom oldu. Ya, o zaman Atatürkün evi bombalandı. denip insanlar
Rumların, Ermenilerin evine sürüldü bu ülkede ya. Bu ülkenin
geçmişinde pek çok böyle karanlık suç var. Bunları sorgulamak da
milletvekillerinin ve sivil toplum kuruluşlarının görevidir.
Görevini yaptığı için niye sevgili Şebnem Korur
Fincancıyı gözaltına alıyorsunuz? Şebnem Korur
Fincancı Bu iş oldu. demiyor Soruşturulsun. diyor. Ben de
soruşturulsun diyorum değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Bu
açıdan gelin bunlara gerçekten hakkaniyet çerçevesinden bakalım.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Mesnetsiz, mesnetsiz!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Bülbül, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkanım, şimdi, bu Evde bulundu.
denilen kitabı, Fincancının evinde, Tabipler Birliği
Başkanının evinde bulundu. denilen kitabı bir üstünden
geçmeyelim de bir söyleyelim. Kandildeki
teröristlerin, PKKlıların hayatını anlatan ve onlarla
yapılan mülakatları içeren, bizzat yargıda daha önce -sadece
Şebnem Korur Fincancı açısından değil- başka
birçok soruşturmada PKK üyeliği veya sempatizanlığı
doğrultusunda hakkında soruşturma yapılanlar
açısından da sorgu sebebi yapılmış, soruşturmaya
konu edilmiş bir kitaptır bu kitap. Şimdi bunu bir
açıklığa kavuşturalım, bunun suç teşkil edip
etmediği konusunda ben bir şey demiyorum fakat bu kitap budur ve
sadece Şebnem Korur Fincancıya yönelik değil, bundan önce de
PKKya yönelik yapılan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya)
PKK sempatizanlığı veya PKK üyeliği
iddiasıyla soruşturulan kişilerle alakalı olarak takibi
yapılan bir evrak, savcıların iddianamelerinde, soruşturma
evraklarında yer almış bir evrak. Bunu, Kandilin ne
olduğunu herkes biliyor, PKKnın yuvası değil mi?
Türkiyenin düşmanı, Türkiyeye zarar veren ve Türkiyede ölümlerin
ve birçok acıların yaşanmasına sebep olan yeri
kutsayıp PKKyı Postmodern bir din olmuştur. diye
tanımlayan bir yazardan bahsediliyor burada. Şebnem Korur
Fincancının evinin içerisinde bulunan evrak budur.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Kitap, kitap.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ha, o mermilerle alakalı olarak da -hukukçular çok iyi bilir-
6136ya aykırı bir silah bulunduğu zaman ilk yapılan
iş Babamdan kalma, dedemden kalma hatıra silahtı. denilir ama
bu, cezanın önüne geçmez, mutlaka ceza alınır ve suç
oluşmuş demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Orada ele geçirilen fişekler, mermiler sadece tabanca
mermileri değildir, yansıyan fotoğraflardan da gördüğümüz
gibi otomatik silaha ait mermilerdir. Dolayısıyla, burada,
şimdi, kalkıp bu hikâyeleri anlatıp da insanları masum
göstermeye çalışmayın. Bir doktorun, Türk Tabipleri Birliği
Başkanının evinde otomatik silah mermisinin ne işi var
kardeşim?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Adli tıpçı.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
- Adli tıpta neler yaptığını da biliyoruz. Adli
tıpçı olması evde otomatik silah mermisini haklı
çıkarır mı? Ne demek o.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Çıkarır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Yani dolayısıyla, burada, şimdi, açıkça
PKKnın propagandasını yapan, kimyasal silah
kullanıldığını sadece ekran görüntüleri üzerinden bir
iftira olarak Türk ordusunun üzerine, Türkiyenin üzerine atan -ve propaganda
hâlâ dünya çapında devam etmekte arkadaşlar- bugün gözaltına
alındı diye bugün bunu masum göstermeye çalışan
konuşmaları dinliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Türk devleti bu kadar savunmasız mıdır Allah
aşkına ya. Türk milleti bu kadar mı savunmasızdır;
atılan iftiralara cevap veremeyeceğiz, bu iftiraları atanlardan
hesap sorulmayacak. Nerede hukuk devleti, nerede demokrasi? (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Batının hangi
ülkesinde, hangi Batı ülkesinde bunlara müsaade edildiğini görüyoruz
biz ya? Ben bunu anlayamıyorum yani bu kafalar, bu anlayışlar
bizim anlamakta güçlük çektiğimiz, kavrayamadığımız
şeyler. Bu ülkede muhalif olabilirsiniz, bu ülkede eleştirel
bakışla protesto eden birtakım tavırlarınız,
protest bir yaklaşımınız olabilir ama bu ülkenin, ortak
bir şekilde, ordusuna bir iftira
Şimdi, Garo Paylan diyor
ki: Türkiye Cumhuriyeti
Şüphemiz var. diyorsun, Türkiye Cumhuriyetinin
suçsuzluğunu elinde delil yokken Elimde delil yok ama sen ispatla.
diyorsun. Nerede var böyle bir hukuki kaide kardeşim? (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Böyle bir şey mi var ya? İftirayı at, ondan sonra
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Yazıklar olsun!
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Şimdi, müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Sizin
bir iddianız varsa bunu ispat edeceksiniz; elinizde delil yoksa, Türk
ordusuna bağlayacak kesin delillere sahip değilseniz
attığınız şey iftiradan ibaret kalır. Bu
iftirayı burada tekrar ederek dile getirmek bu iftiraya, bu
ahlaksızca propagandaya ortaklık etmek demektir; bunu kabul etmemiz
mümkün değildir. (MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
Önce siz istediniz
Akbaşoğlu, buyurun.
53.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Bugün gündem maddelerine
geçilirken bu konu tekrar gündeme gelmişti, orada da değerlendirmemizi
yapmıştık, tekrarlandı.
Bu, Türkiyenin önüne
getirilmek istenen büyük bir iftira, bir beşinci kol faaliyeti;
emperyalizmin tetikçiliğine soyunanların, Türkiyeyi
karıştırmak isteyenlerin iftiraları Meclis gündemine
getirildi.
Şunu ifade etmek
istiyorum: Burada sistematik bir kurgu çok açık ve seçik bir şekilde
görülüyor. Bunun bir benzerini Irakın işgali esnasında dönemin
Dışişleri Bakanı Colin Powell CIAden
aldığımız bilgiler çerçevesinde uzay görüntüleriyle
işte Saddamın kimyasal silahları. diyerek bütün dünyaya bir
VTR izlettirmişlerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ve bunun tamamen düzmece
olduğunu da sonradan milyonlarca insanın kanına giren bu
emperyalist şebeke, Colin Powellın ağzından CIA bizi
aldatmış, yanıltmış. diyerek insanlıktan özür
dilemişti. Ancak bu tezgâhı da aynı Türkiye'ye kurulmak istenen
tezgâh gibi Iraka kurmuşlardı. Dolayısıyla PKKnın
diliyle en büyük Kürt düşmanı olan ve büyük Ermenistanı kurmak
isteyen, büyük İsraili Nilden Fırata kurmak isteyen emperyalist ve
siyonistlerin maşası ve tetikçisi olan terör örgütü PKKnın
sözcülüğüne kimse soyunmamalıdır. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; MHP sıralarından
alkışlar) İşin özü, hakikati budur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bunun dışındaki her
türlü yaklaşım ancak ve ancak lafügüzaftan ve hakikaten bir meseleyi
çarpıtmaktan ibarettir.
Bakınız, bu konuda
PKK, ASALAnın kendini feshetmek suretiyle oraya intikaliyle kurulmuş
bir terör örgütüdür, bunun yüzyıllık ayağı vardır.
Abdülhamit döneminde de Taşnak ve Hınçak örgütleri aynı
fonksiyonu icra etmişlerdir. Emperyalist ve siyonistlerle bir ve beraber
olarak Osmanlıyı, Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırma
girişimlerinde bulunmuşlardır. Aynı senaryo bugün iş
birlikçileri eliyle uygulanmak istenmektedir. Bunu reddettiğimizi ve reddedeceğimizi
herkesin bilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Reddediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
54.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Önce sonundan başlayayım o zaman ben.
NİYAZİ GÜNEŞ
(Karabük) Nereden başlarsan başla.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Bu ülkede emperyalizmin iş birlikçisini
arıyorsanız aynaya bakacaksınız, aynaya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kendinize bakacaksınız,
kendinize bakacaksınız!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Emperyalizmin ağababalarının önünde diz çöküp
kapılarında bekleyenler sizlersiniz!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) PKKyla kendilerini tevhit edenlere
bakacaksınız!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Emperyalizmin, Amerikan ve İngiliz emperyalizminin
iş birlikçisini arıyorsanız, emperyalizmin iş birlikçisi
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) PKKnın ağzıyla
konuşanlar emperyalistlerin iş birlikçileridir!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yok öyle yağma, yok öyle yağma!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Emperyalizme diz çöktüren AK
PARTİdir, AK PARTİ iktidarlarıdır!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bidenle görüşmek için neredeyse yerlerde sürünüyorsunuz
be! Ayıptır, utanın!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Allahın izniyle emperyalistlere
diz çöktüren parti AK PARTİdir!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hiç kimse bize Emperyalizmin iş birlikçisi. diyemez,
en büyük emperyalizm iş birlikçisi sizsiniz; birincisi bu, bunu
yazalım bir kenara.
İkincisi, bakın...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bunu tarih biliyor, insanlık
biliyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Böyle bir usul var mı Sayın Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) AK PARTİ iktidarları her
türlü terörü ve teröristi, terörün arkasındaki güçleri yerle yeksan
etmektedir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Böyle bir usul var mı? Ben sizi dinledim.
BAŞKAN Sayın
Oluç, niye oraya bakıp konuşuyorsunuz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ama ben dinledim efendim. Siz onu susturacaksınız,
beni niye susturuyorsunuz?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Oraya konuşun, bana
konuşmayın.
BAŞKAN Buyurun,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Öyle şey var mı? Emperyalizmin iş birlikçisi
AKP iktidarı net, bu tartışılmaz bizim için.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Emperyalizmin uşağı PKKdır!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, öbürüne bakalım. Bakın, FETÖ
taktiklerini öğrenmişsiniz, FETÖ taktiklerini kullanıyorsunuz
çünkü FETÖ taktiklerinden uzaklaşamadınız, hâlâ onlarla iç
içesiniz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Büyük hocaları!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ben, bir kere söyleyeyim, birincisi, bugün de
konuştuk...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O
kadar silahı kim verdi, o kadar silahı? Silahları kime
karşı kullanıyordu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, ortada bir silah falan bulunmamış; bir miktar
5-6 tane mi, 8 tane mi -kaç taneyse- mermi bulunmuş, TRT bu mermileri
Kaleşnikof mermisi diye anlatıyor. Hâlbuki, bu mermiler, asker olan
babasının teslim edilmiş olan silahının mermileri;
bunun tespiti çok kolay.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Babası Amerikan askeri mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, bunun tespiti çok kolay; bağırıp
konuşmayın. Silah on dört gün evvel karakola teslim edilmiş.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Babası Türk askeri, o da Türk
askerinin şeyi
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Gülüstan Vekilim
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Oradan bağırıyor, sana laf
söylüyor.
HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) E, benim insicamımı bozuyorsun.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Tamam.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Böyle bir şey var mı?
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Oluç, bir konuyu
anlatırken bağırarak da amacınıza varabilirsiniz,
sakin anlatırken de varabilirsiniz.
Bir de rica ediyorum laf
atmayın.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Grup Başkan Vekili dinlemiyor.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, Sayın Başkan, çok teşekkür ederim beni
uyardığınız için ama siz biraz da Akbaşoğlunu
uyarın.
BAŞKAN Doğru,
herkes sakin olsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yani tarafsız olun bu konuda.
Şimdi, silahlar böyle.
İkincisi, ya, ortada bir
Bejan Matur kitabından bahsediliyor. Şimdi, Sayın Bülbül, siz
hukukçusunuz, varsayalım ki bu kitap toplatılmış olsun ki
öyle değil.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Değil mi? Değil. Ama varsayalım, toplatılmış
olsa bile
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ben kitabın ne olduğunu anlattım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul)
bir kitabın, bir toplatılmış
kitabın 1 adetini evinizde bulundurabilirsiniz, bu suç değildir.
Sadece hani, 2 tane, 3 tane varsa yasaklanmış bir kitabı
dağıtıyor diye bir suç işlemiş olabilir. Onun
dışında almış, okumuş; evinde bir tane kitap
duruyor ki bu Bejan Maturun kitabı da toplatılmamış. Ben
bugün söyledim, Bejan Maturun kitabına yönelik yapılmış
olan yanlıştan dolayı zamanın Millî Eğitim Bakanı
Nabi Avcı Bejan Maturdan özür diledi diye size burada okudum, özür
dilemiş diye.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) O bizi bağlamaz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ya, sizi bağladığı için söylemiyorum, ben
durum anlaşılsın diye söylüyorum.
Dolayısıyla özür
dilenmiş bir durum var, kitapla ilgili hiçbir sorun yok ve TRT bu kitap
için Örgüt dokümanı yakalandı. diye haber yaptı bugün sabah.
Yalan işte, FETÖ taktikleri, bunların hepsi FETÖ taktikleri, bunu
anlatıyoruz.
Şimdi, siz Şebnem
Korur Fincancının söylediklerini beğenmeyebilirsiniz,
yanlış bulabilirsiniz; bunların hepsine ben itiraz etmem ama
sorun şu: Sizin beğendiniz lafları söylemek zorunda
değildir insanlar. Şebnem Korur Fincancı bir uzmandır,
uzmanlık alanında yanılıyor da olabilir ama bunu söylemek
hakkıdır ve görevidir, bunu yapmıştır.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Türk askerine laf atmak özgürlük değil ki ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yani sizin beğendiniz gibi, bütün muhalefet
konuşmak zorunda değil, düşünce ve ifade özgürlüğü
ŞAHİN TİN
(Denizli) Düşünce özgürlüğü değil bu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul)
size çok aykırı gelen lafların da
konuşulabiliyor olmasıdır yoksa düşünce ve
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Gündeme
dönelim.
Buyurun.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Türk askerine saldırmak düşünce özgürlüğü
değildir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yoksa düşünce ve ifade özgürlüğü sizin
beğendiğiniz lafların tekrar edilmesi değildir ki, bu bütün
dünyada da böyledir, Türkiyede de böyledir. Ben sizin önünüze yüzlerce
Yargıtay kararı koyarım, Anayasa Mahkemesi kararı
koyarım ve bunların hepsinde düşünce ve ifade özgürlüğünün
aslında iktidarın beğenmediği laflar olduğu ve buna
tahammül gösterilmesi gerektiğine dair kararlar vardır.
BAŞKAN Peki, tamam.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Dolayısıyla yani sizin beğenmediğiniz bir
sözü etti diye Şebnem Korur Fincancıyı burada lince tabi
tutacaksınız, çok ağır laflar söyleyeceksiniz. Ya,
Şebnem Korur Fincancı gerçekten bu Türkiyenin onurudur. (AK
PARTİ sıralarından Haindir! Vatan hainidir! sesleri,
gürültüler; MHP sıralarından Hadi oradan sesleri, gürültüler) Evet,
evet, öyledir, evet öyledir. (HDP sıralarından alkışlar)
Keşke, keşke sizin aranızda da Şebnem Korur Fincancı
kadar insanlığa hizmet etmiş kişiler olsaydı. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler) Keşke olsaydı.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
Sayın Bülbül, buyurun.
55.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya arkadaşlar, bir saniye, saniye
Şimdi, Sayın
Oluçun ifade ettiği şeyler benim dediklerimden farklı. Ben
TRTnin haber içeriğinin ne olduğunu, onun yasa dışı
doküman olarak kabul edilip edilmemesini değil, burada Bejan Maturun
kitabından devamlı bahsediliyor ve kitap son derece mazur görülen,
son derece normal bir kitap gibi ifade edilince bu kitabın ne olduğu
konusunda ben bir açıklama yaptım. Ayrıca, bunu ben kamuoyunun
takdirine bırakıyorum. Soruşturma başka bir şeydir.
Şebnem Korur Fincancıyla alakalı olarak yasal süreçler, terörle
bağlantısı, şusu busu, bunlar soruşturulur, bu
başka bir şeydir. Fakat kamuoyuyla doğruları paylaşmamız
gerekir diye ben bunları vicdanen rahatsız olduğumuz için ifade
ettim. Toplanmamış bir kitap olduğu doğrudur ama bunun da
bir Kandil güzellemesi, bir PKK güzellemesi olduğu gerçeğini de kimse
inkâr edemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bizim konuşmalarımız bundan ibarettir. Şebnem
Korur Fincancı hukuk önünde Türkiyede her vatandaş gibi hesap
verebilecek durumdadır, vermelidir de. Bu noktada, Türkiyede, kamuoyunda
böyle bir rahatsızlık oluşmuş, bununla alakalı olarak
gereken soruşturmanın yapılması kadar da normal bir
şey yoktur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Tüm bu
konuşmalarda herkes meramını anlattı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bir ek bu konuda, çok kısa
Polemik açmayacağım.
BAŞKAN Anlattı
herkes işte.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kayıtlara geçsin diye Sayın Başkan. Sadece bir
cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
Bir cümlelik bir şey
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) IŞİD güzellemesi yapan kitap olsaydı,
ne olacaktı?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) IŞİD sizin partneriniz ya!
56.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sadece bir cümle
Sayın Başkan,
şimdi, bu kitapla ilgili, hani, bir şey daha söyleyeyim. Kitabı
sizinle tartışmıyorum, içeriğini falan. Bu kitabın
tanıtımını Bejan Matur TRTde kendisi yaptı on iki
yıl önce.
BAŞKAN Onu söylediniz
ama demin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Kendisi tanıtımını TRTde yaptı
efendim.
BAŞKAN Yani Nabi
Avcıdan bahsettiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evet.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ya, ayrı, Zaman gazetesi yazarıydı kendisi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evet. Dolayısıyla yani budur.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, bir cümle de siz söyleyin, kapatalım.
57.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Şunu ifade etmek isterim
ki: Düşünce ve ifade hürriyeti başka, Türk Silahlı Kuvvetlerine,
Mehmetçike, milletimize ve devletimize iftira bambaşka bir şeydir ve
konu yargıya intikal etmiştir, beyanlar açıktır.
Bağımsız yargı da bu konuyla ilgili kararını
verecektir.
Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş
Adana Eskişehir
Konya
Yavuz
Ağıralioğlu Dursun
Ataş
İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmanın mahiyetini birazcık
etkileyen bir tartışma oldu. Biz de tarafımızı,
sözümüzü, kavlimizi söyleyelim.
Şebnem Fincancı bu
memleketin onuru değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu memleketin onuru, kırk yıldır
kınalayıp gönderdiğimiz evlatlarımız, huzur içinde
yaşansın diye dağlarda şehit olanlardır.
Evlatlarını bize bırakıp giderlerken kendi şehit olma
haberlerini nasıl alacaklarını sevdiklerine söyleyip veda
edenlerdir, Benim ölüm haberimi size rütbeli bir asker ya da rütbeli bir
komutan bildirecektir, onlara sakın kabalık etmeyin. diye veda
edenlerdir. Bizim ölümümüz size bayram haberi gibi gelir, hüzünlenmeyesiniz ve
devletten kahırla bahsetmeyesiniz. diye nasihat ederek veda edenlerdir bu
memleketin onuru.
Kırk yıldır
teröre kurban veriyoruz. Kürtlerimizi bir cinayet şebekesi
beraberliğimizden ayırmasın diye ölüyoruz. Onurumuz, bu kadar
sayıyla ölürken bir Kürt komşumuza kaşımızı
düşürmeme ahlakımızdır. Bizim onurumuz, bölgemizde insanlar
huzurla yaşasın diye bunca fedakârlığı
yapmış evlatlarımızın terörle mücadelesine destek
vermektir. Teröre karşı bu amansız mücadele de siz bu
koltuklarda oturup devlete, millete sallayasınız diye değil
-yaşadığınız bu Gazi Mecliste
hakkınızı, hukukunuzu, istediğiniz fikrinizi ifade
edebilirsiniz ama- devletin, milletin varlığına laf edesiniz diye
değildir. Onurumuz, herkesin, her şeyi söyleyebildiği ama
devlet-millet beraberliğinin herkes tarafından gözetilebildiği
bir ülkede yaşama iddiasıdır. Dolayısıyla, bu
hassasiyetlerimiz ortadadır, terörle mücadelemiz ortadadır, terörle
mücadelemizdeki kararlılığımız ortadadır. Bu
kararlılığımızın ramına, Türk ordusunun
kararlılığını gölgeleyecek, PKKyı içinde
yuvalandıkları ve alçaklık yapmak için pusulandıkları
yerlerde mutlu edecek açıklamalar onur değil, onursuzluktur.
Dolayısıyla, herkesin yerini, mevzisini, mevkisini bilmesi
lazımdır.
Kanun teklifiyle alakalı
da birkaç şey söylemem lazım. İki dakikamı da öyle
kullanayım müsaade ederseniz. Sebeplerini, sonuçlarını yönetmek
zorunda olduğunuz bu iktidar mesuliyetinin seçime yakın
zamanları, sebeplerini ortadan kaldıramadığınız
mağduriyetlerin sonuçlarını yönetmek hevesiyle geçer, son bir
yıl öyledir. Bütün iktidarlar için son bir yıl -eğer
başarılamamış işler varsa-
başarılamamış, engellenememiş kötülüklerin sebep
olduğu tahribatı ortadan kaldırmak için sonuçları yönetmeyi
teşebbüs etmektir. Bu görüştüğümüz kanun teklifi, efendim,
millete sağladığı avantajlar itibarıyla desteklemek
zorunda olduğumuz, desteklediğimiz, makul bulduklarımıza
destek, eksik bulduklarımıza da ilaveten tekliflerde
bulunduğumuz bir kanun teklifidir.
Çerçevesi ve mahiyeti
itibarıyla milletin hayrına gördüklerimize İyidir,
hayırlıdır, doğrudur. falan gibi mukabelelerde
bulunuyoruz. Grubumuz adına konuşanların da muhalefet adına
konuşanların da tenkitleri kıymetlidir; mesela İsmail
Koncukun. 2 bin lira ödeyemez hâle gelmiş insanların 2 bin lira
veremeyecek hâle gelmesinden mesuliyet duymak zorunda olan iktidarın Bunu
halledemedik ama hiç değilse 2 bin lira ödemesini engelleyelim. demesi,
daha önce vergilerini affettiğiniz insanların birazcık
zekâtı mahiyetinde bir iyiliktir; bu da iyidir, buna da şükür.
Demokrasiyi
kıymetlendiren şey, memleketin meselelerini çözmek için size
salahiyet vermesi, çözemezseniz de seçmenin patron olduğu bir iklimde
çözemediğinizin hesabını vermek zorunda
kaldığınız zamanlarda millete kolaylık
sağlamanızdan ibarettir. Bu süreçte, bu sarkaç, size problem çözmek
için imkân verilmiş bir yirmi yılın sonunda fakirliği
engelleyememek, istihdamı sağlayıp işsizliği
engelleyememek, faizi çözüp faiz yükü altında zor yaşayan insanların
bu yükten kurtulmasını sağlayamamak, ne bileyim, üretim
imkânlarını ayağa kaldıramamak falan, bir sürü
mağduriyeti, enflasyon etkisinde kalmış, enflasyonun etkisiyle
yaşam standartları bozulmuş insanların yaşam
standartlarını seçime doğru düzeltip avantaj kollamaya yönelik
bir organizasyon bu son kanun teklifi ve bundan sonra gelecek kanunların
herhâlde içinde ruhen böyle bir şey olacaktır; bu da iyidir. Duymaz
iktidarı duyar hâle getirir seçim, anlamaz iktidarı anlar hâle
getirir seçim hazırlıkları, muhalefetin eleştirilerini daha
duyabileceğiniz eşiklere taşır sizi
kulaklarınızla beraber; bunlar iyidir.
On iki saniyem kaldı.
En iyi döneminiz
çıraklık döneminizdi, en iftihar edeceğiniz ve övüneceğiz
döneminiz ustalık döneminiz bütün vaatlerinizden koptuğunuz bir dönem
oldu. Sizin ustalığınıza değil de çıraklığınıza
heves ettik biz, keşke çıraklığınız döneminizdeki
gibi olabilseniz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifnin 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 9- 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Hakkında Kanununun ek 29 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK MADDE 29
Üniversitelerin tıp fakültelerinin beşinci yılını
tamamlayıp altıncı yıla geçen öğrencileri ile diş
hekimliği fakültelerinin dördüncü yılını tamamlayıp beşinci
yıla geçen öğrencilerine uygulamalı eğitimleri süresince ve
12 ayı geçmemek üzere ilgili kurumların (vakıf üniversiteleri
dahil) bütçesinden ödemenin yapıldığı tarihteki net asgari
ücret tutarda aylık ücret ödenir.
Üniversitelerin ilgili
fakültelerinin veya meslek yüksek okullarının 657 sayılı
Kanunun 36. Maddesinin "III. SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARDIMCI
SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI fıkrasında belirtilen
mesleklerde yükseköğretim kurumlarında eğitim gören son
sınıf öğrencilerine uygulamalı eğitimleri süresince ve
12 ayı geçmemek üzere ilgili kurumların bütçesinden ödemenin
yapıldığı tarihteki net asgari ücret tutarda aylık
ücret ödenir.
Bu şekilde ücret
ödenmiş olması 4857 sayılı iş Kanunu hükümlerinin
uygulanmasını gerektirmeyeceği gibi bu çalışma
sebebiyle uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası ile analık sigortası açısından
sigortalılık ilişkisi kurulamaz. Bu ödemeden herhangi bir vergi
kesilmez ve ödemelere ilişkin usul ve esaslar, Hazine ve Maliye Bakanlığı
ve Sağlık Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulunca
müştereken belirlenir.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
İrfan
Kaplan Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Gaziantep Kırklareli
Edirne
Fikret
Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Fikret
Şahin.
Buyurun Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, 9uncu madde olumlu
olarak karşıladığımız bir madde. Tıp fakültesi ve diş
hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine on iki ay
süresince internlük dönemlerinde asgari ücret tutarında aylık ücret
ödenmesi. Tabii, eksik, şöyle ki: Şu ana kadar intern öğrenciler
eğitime başladılar ve geriye dönük olarak ödenmesi gerekir,
vakıf üniversitesindeki öğrencilere de ödenmesi gerekir ve yine
sağlık eğitimi alan diğer gruptaki son sınıf
öğrenciler de bu haktan yararlanmalı.
Keşke her zaman böyle
olumlu konuşmalar yapabilsek. Sağlık
Bakanlığının yapmış olduğu pek çok
yanlış uygulama var maalesef. Bakınız, 6 Ekimde bir
yönetmelik yayınlandı ve bu yönetmelikte serbest çalışan
hekimlere özel hastanede ameliyat yapma yasağı geldi. Ülkemizde
yaklaşık 7 bin serbest çalışan, muayenehanesi olan hekim
var. Bu hekimlerin sadece 500ü ameliyat yapabilecek, özel hastaneden
yararlanabilecek ama 6.500 hekim maalesef özel hastanelerin ameliyathanelerinden
faydalanamayacak, hastanelerin kapıları onlara kapanmış
oldu. Bu yönetmelikle seçim hakkı hekimden alınıp özel hastane
patronlarına verilmiş oldu. Özel hastane kiminle çalışmak
isterse onunla anlaşma yapacak ve mevzuatta olmamasına rağmen,
tıpkı kamu hastanelerinin semt polikliniği açması gibi,
özel hastanelere muayenehanelerin üzerinden semt polikliniği ve
muayenehane açma imkânı tanındı. Özel hastaneler ana
binalarının dışında kendi birimlerini
oluşturacaklar ve kendi hesabına çalışacak hekimlerle
anlaşma yapacaklar. Dolayısıyla bu yönetmelik bir nevi özel
hastanelerin muayenehanelere çökme yönetmeliğidir. Bakın, hekimler bu
yönetmeliği nasıl adlandırıyorlar? Bu yönetmeliği
Medipol yönetmeliği olarak adlandırıyor hekimler. Medipol
nedir? Sağlık Bakanının sahibi olduğu,
Sağlık Bakan Yardımcısının yönetici olduğu
özel hastaneler zincirinin ismidir. Bakanlığın nasıl bir
anlayışla yönetildiğini hepiniz burada görüyorsunuz. Şu an
geldiğimiz nokta itibarıyla, özel hastane lobilerine teslim
olmuş olan bir Sağlık Bakanlığı, hekim
emeğine düşman olan özel hastane patronu bir Sağlık
Bakanı ve Sağlık Bakan Yardımcısıyla
karşı karşıyayız ve bu yönetmelik bir harami
yönetmeliğidir, Sağlık Bakanlığı bu yönetmelikle
yanlışlarına bir halka daha eklemiştir.
Yine, bu yönetmelikle,
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre eğitim alıp bu ülke
sınırları içinde hekimlik yapma yetkisi alan hekimlerimizin ve
yine, Sağlık Bakanlığının yönetmeliğine
uygun olarak ruhsatlandırılmış muayenehanesinde
çalışan hekimlerimizin çalışma özgürlüğü
kısıtlanmıştır ve hastalarımızın da
hekim seçme özgürlüğü ellerinden alınmıştır. Esasen,
Anayasamızın 48inci maddesi olan çalışma ve sözleşme
hürriyetine, 56ncı maddesi olan sağlık hizmetlerine aykırı
bir yönetmeliktir ve yine, Sağlık Bakanlığının
görevini tanımlayan 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye de
aykırı bir yönetmeliktir. Hekimlerimiz Anayasaya ve yasalara
aykırı olan bu yönetmeliğin derhâl iptal edilerek
Sağlık Bakanlığının, tüm serbest hekimlerin özel
hastanede ameliyat yapmasına imkân sağlayacak
kolaylaştırıcı bir yöntem bulmasını
beklemektedirler.
Yine, hekimlerimiz şunu
istemektedirler: Sosyal Güvenlik Kurumu ile muayenehanelerinin
anlaşmasının yapılmasını istemektedirler.
Dolayısıyla, hiçbir ücret almadan hastalara bakmak istiyorlar.
SGKyle anlaşma yapılarak yazdıkları reçetenin eczane
tarafından karşılanmasını, hastalarından
istedikleri tetkiklerin özel hastanelerde ve kamu hastanelerinde
yapılmasını ve yine, tıpkı başka ülkelerde olduğu
gibi, serbest çalışan hekimlerin de kamu hastanelerinin
ameliyathanelerinden yararlanmasını talep etmektedirler ve bu
yapılabilir.
Bu
yaptığınız yönetmelikle hekimlerin emeklerini götürüp özel
hastane patronlarına teslim ediyorsunuz. Dediğim gibi, tekrar
söylüyorum: Hekimlerimiz bu yönetmeliği Medipol yönetmeliği olarak
adlandırıyorlar yani Sağlık Bakanının tamamen
kendi hesabına, özel hastane lobilerinin hesabına
çalıştığı bir yönetmelik olarak
adlandırıyorlar; ülkemiz için kara bir lekedir. İnsanımıza
hizmet etmek istiyorsak gelin, kamu hastanelerinin ameliyathanelerini serbest
çalışan hekimlerimize açalım ve tüm
vatandaşlarımız bundan faydalansın.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
şahsiyatla ilgili birçok değerlendirmede bulundu, bu mesnetsiz iddiaların
hepsini reddettiğimizi kayda geçirmek istedim.
Teşekkür ederim.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Bilmediğiniz konularda yorum yapıyorsunuz Sayın Başkan. Hem
bilmiyorsunuz konuları hem yorum yapıyorsunuz. Okudunuz mu
yönetmeliği? Sayın Akbaşoğlu, yönetmeliği okudunuz mu?
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Oya
Ersoy Necdet
İpekyüz
İstanbul İstanbul Batman
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Rıdvan
Turan
İzmir Van Mersin
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Ataş
İstanbul Eskişehir Kayseri
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Fahrettin Yokuş
Adana Konya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Necdet
İpekyüz.
Buyurun.(HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, biz bu soruna
baktığımızda, 9uncu maddede getirilen, tıp fakültesi
son sınıfı öğrencilerine -intern denilen- ve diş
hekimliği son sınıf öğrencilerine bir destek. Temmuz ayında
Cumhurbaşkanı açıklamıştı Asgari ücret düzeyinde
bir ödeme yapacağız. diye. Şu anda biz ekim ayının
sonundayız ve eğitimin belli bir aşaması da geçmiş
oldu. Aslında bugün probleme şöyle bakmak lazım: Bir taraftan da
bu mezun olan öğrenciler Türkiyede kalmak istemiyor; hekim olduktan sonra
gidiyorlar, diş hekimi olduktan sonra gidiyorlar. O zaman bizim asıl,
meselenin köküne inmemiz lazım, nedenlerini öğrenmemiz lazım.
Nedenleri öğrenmediğimiz sürece, gelecekle ilgili, şu anda
sağlıktaki çöküş daha büyük bir kaosa, buhrana
dönüşecektir. Hikâye bitti. Neydi hikâye? Sağlıkta ciddi bir
reform yaptık. deniliyordu. Şu anda, sağlıkta, insanlar
ameliyat olamıyor, insanlar randevu bulamıyor ve insanlar ceplerinden
korkunç bir ücret ödüyor yani gidip kredi çekmek zorunda kalıyorlar ve
buna herkes seyirci kalıyor.
Şimdi, burada ne denildi
en başta? Bir, hayat pahalılığı var. Öğrencilerle
ilgili Kredi ve Yurtlar Kurumunda bir düzenleme yapıldı; evet,
faizler silindi ama biz öteden beri, HDP olarak şunu söylüyoruz: Burs
verelim; kredi vermeyelim, burs verelim. Bir taraftan da öğrenim süreleri
boyunca destekleyelim ama şu anda tıp fakültesindeki son
sınıf öğrencileri, diş hekimliğindeki öğrenciler
klinikte, poliklinikte, ameliyatta ve birçok aşamada yer alıyorlar ve
giderek mobbing sistemine dönüşüyor; Nöbet tut, sabaha kadar
çalış, pansuman yap, ameliyata gir, şunu taşı,
laboratuvara git, gel. Herhangi bir ücret alınmadığı gibi
cebinden de para harcamak zorunda kalıyor. Evet, veriyorsunuz. Peki, bu
niye herkesi kapsamıyor? Veteriner hekimler var mı? Yok.
Eczacılar var mı? Yok. Sağlıkla ilgili diğer birimler
var mı? Yok. Eşitlik ilkesi yok.
Bir diğeri, siz
eğitimi ücretli bir şekle dönüştürdünüz. Eğitimin her
aşamasını; kreşinden tutun, üniversitelere kadar ücretli
bir sürece dönüştürdünüz. Şu anda getirdiğiniz sistemde de özel
üniversitelerle ilgili şu düzenlemeyi yaptınız: Memur
katsayısı ile 4702 gösterge rakamının
çarpılması. demişsiniz ve 1.500 liranın 4702 gösterge
rakamıyla çarpımı 1.568 lira. 1.568 lira para vereceksiniz,
mütevelli heyeti de gerekirse yükseltecek. Mütevelli heyeti kim? Vakıf
üniversiteleri. Şimdi, arkadaşlar, vakıf denilince
geçmişten beri vakfetmek anlaşılır, parayla ilişkisi
olmayan kurumlar anlaşılır, vakfetmek demek, tümüyle insanların
yararına, kamu yararına olması lazım demek ama Türkiyede
vakıf üniversiteleri dediğiniz an Para nereden gelecek?
Nasıl kazanacağım? diye düşünürler ve siz bu mütevelli
heyetine diyorsunuz ki: Öğrencilere gerekirse parayı yükseltin.
Onların yükselttikleri öğrencilerin eğitim ücretleri ve YÖK bile
bunu saptamış ve şu anda özel üniversiteler asistanları
sömürüyor, hocaları sömürüyor, öğrencileri sömürüyor, velileri
sömürüyor; sadece eğitim aşamasında değil, içeri
girdiğinizde kantininden, ulaşımından yurduna kadar birçok
alanda ve YÖK buna seyirci kalıyor, YÖK sadece yazı yazıyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ne diyor? Siz özel üniversiteleri
rekabet edebilecek düzeye getiremiyorsunuz. Rekabet nerededir? Paranın olduğu
yerdedir. Bilimin olduğu yerde rekabet keşke olsa. Para için rekabeti
söylüyorlar. Siz eğitimi bu hâle getirdiniz ve şu anda Türkiyedeki
tıp fakültelerinden 79u devlet, 32 tanesi özel; diş hekimliği
fakültelerinden 70 tanesi devlet, 29 tanesi özel; siz, bu özellerle beraber kamu
hizmeti olması gereken sağlığı giderek özele
devrediyorsunuz. Kamuyu bitirdiniz ve -tırnak içinde- var olan kamu da,
kamu-özel iş birliği tekrar özel. Şu anda kamuya gitseniz,
oradaki laboratuvar hizmetleri özel, görüntü hizmetleri özel, sterilizasyon
hizmetleri özel, daha önce güvenliği özel yapmıştınız,
yemeği özel yapmıştınız. E, kamu dediğiniz ne
kalmış oraya? Kamu dediğiniz, oradaki personeli
tutmuşsunuz ve personeli de giderek taşeronlaştıran bir
sisteme dönüştürmüşsünüz. Bu gidişle sağlığı
bitirdiğiniz gibi, eğitimi bitirdiğiniz gibi tümüyle özel
sektöre teslim ediyorsunuz. Özel sektöre teslim etmek nedir? Yoksul
yurttaş tedavi olamayacak, yoksul yurttaş sağlıktan
yararlanamayacak, yoksul yurttaş gidip kredi çekmek zorunda kalacak;
sağlığı çökerteceksiniz. Sorun, bu öğrencileri sadece
internlük aşamasında değil, her aşamada desteklemektir.
Sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Yoklama
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
Metanet ağabey, otur. Kendin konuşmaya çıkacaksın
ağabey. (AK PARTİ sıralarından Otur, otur. sesleri)
BAŞKAN Oylama yok
şu anda beyler.
Şimdi, bugün tarihe bir
not düşelim: Metanet Bey aynı gün içerisinde en çok karar yeter
sayısı ve yoklama talebinde bulunmanın mutluğu içerisinde.
Aynı mahiyetteki
önergeler hakkında diğer konuşmacı Adana Milletvekili
Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; madde 9la, devlet üniversitelerinin tıp
fakültelerinde 6ncı sınıfa geçen öğrenciler ile diş
hekimliği fakültelerinin 5inci sınıfa geçen öğrencilerine
intern eğitimi döneminde kurumların bütçesinden on iki ayı
geçmemek üzere ödemenin yapıldığı tarihteki net asgari
ücret tutarında ödeme yapılacak. Buna desteğimiz tamdır
fakat vakıf üniversitelerinde ise 4702 gösterge rakamının memur
aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutar da
vergi kesilmeksizin ödenecek. Bu da 1.500 Türk lirası civarında
etmektedir. Bu doğru değil arkadaşlar. Burada okuyan
çocuklarımız zaten her yıl para ödüyorlar. Bu yanlış
değil mi? Bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekir.
Dolayısıyla vakıf üniversitelerinde öğrenim gören
çocuklarımıza da aynı ücretin ödenmesi gereklidir.
Evet, yine detaylara
baktığımızda birçok eksiklik de görmekteyiz. Bu
uygulamayı kanunlaştırmak isterken, aynı şekilde,
hemşirelik son sınıf öğrencilerimizi, veterinerlik son
sınıf öğrencilerimizi, eczacılık fakültesi son
sınıf öğrencilerimizi neden görmediniz, neden yok
saydınız, onlara da bu desteği vermekten niçin imtina ettiniz;
çıkıp bunu da gençlere açıklamanız gerekir. Ben eminim ki
bu kanun teklifini burada bulunan iktidar mensubu milletvekili arkadaşlar
görseydi bunların da eklenmesini isterler, büyük bir
haksızlığın da önüne geçmiş olurlardı. Buradan
iktidar mensubu milletvekili arkadaşları uyarıyorum: Cumhuriyetimizin
kazandırdığı eğitimdeki fırsat
eşitliğini vasatlığa terk etmeyin. Hemen burada bu kanun
teklifini düzeltin ve hemşirelik okuyan, veterinerlik okuyan,
eczacılık okuyan çocukları da bu metne ekleyin.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bakın, Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener, İyi Eğitimle Özgür ve Yenilikçi Birey,
Çoğulcu ve Katılımcı Toplum Vizyonu Tanıtım
Toplantısında yaptığı konuşmada, bir
eğitimci olarak eğitimi cumhuriyetin, demokrasinin,
sınıflar arası geçirgenliğin mihenk taşı olarak
gördüğünü ifade ederek Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en önemli
vizyonlarından birinin eğitime verdiği değerle Türkiye'de
demokrasinin, cumhuriyet değerlerinin, hukukun üstünlüğünün ve
adaletin tam anlamıyla yerleştirilmesinin eğitimle
olacağına dair inancı olduğunu ifade etmiş ve bugünkü
grup toplantımızda da Genel Başkanımız Sayın
Meral Akşener'in söylediği gibi, iktidarımızdaki
önceliklerimizden biri de milletimizi sağlık hizmetlerindeki,
sağlık çalışanlarımızı da işlerindeki
sıkıntılardan kurtarmak olacak. İktidarımızda
vatandaşlarımız sağlık hizmetini engelsiz ve uygun
şartlarda alacak, sağlık çalışanlarımız da
huzurlu çalışacak.
Mevcut sistemde üniversite ve
devlet hastanelerinde çalışan hekimler özel hastanelerde
çalışamıyor, belli kurallar dâhilinde bu
kısıtlamayı kaldıracağız. İnsan
sağlığı gibi ulvi bir konuyu bile ticari alan hâline
getirdiniz, bu saçmalığa son vereceğiz. Özel hastane
ruhsatlarının taksi plakası gibi alınıp
satılmasına izin vermeyeceğiz. Bu ticaret, özel hastane açmak
isteyen yatırımcının önüne konan bürokratik engellerin bir
sonucudur, bu engelleri kaldırıp güvenilir bir denetimle
sağlık yatırımlarının önünü açacağız.
Hastayla gerektiği kadar
ilgilenmek yerine daha çok hasta görmeyi dayatan performans uygulamasına
ve buna bağlı işleyen ücret politikasına son
vereceğiz. Ek mesai imkânı getireceğiz, hekimlerimiz istedikleri
takdirde mesai saati sonrasında hafta sonları da bir plan dâhilinde
çalışabilecekler. Görüyoruz ki ticarethaneye çevrilen
sağlık kuruluşlarında ipin ucu kaçmış. Bölgesel
entegrasyon sistemiyle sağlık işletmelerini devlet, özel
ayırmadan bölgesel bir planlama kapsamına alacağız.
Evet, İYİ Parti
iktidarında sağlık çalışanlarımıza Biz de
size iyi bakacağız, bu bizim sizlere olan vefa borcumuzdur. diyoruz
çünkü onlar canla başla pandemi döneminde
sağlıklarını, hayatlarını tehlikeye atarak bize
hizmet ettiler. Az kaldı, hem de çok az; İYİ Parti
iktidarında milletimiz huzur içerisinde müreffeh bir Türkiye'de
yaşayacak diyor, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ERHAN USTA (Samsun) Yoklama
talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın
Usta, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Çakırlar, Sayın
Subaşı, Sayın Ataş, Sayın Tatlıoğlu,
Sayın Nuhoğlu, Sayın Yokuş, Sayın Oral, Sayın
Altıntaş, Sayın Filiz, Sayın Kabukcuoğlu, Sayın
Erel, Sayın Çelik, Sayın Öztürk, Sayın Cesur, Sayın
Bahşi, Sayın Koncuk, Sayın Sıdalı, Sayın Örs.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Ünal
Demirtaş Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu
Zonguldak Edirne Kırklareli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifi genel olarak olumlu bulmakla beraber olumlu
bulmadığımız bazı maddeler de vardır. Teklifin
gerekçesinde ekonomik istikrar uluslararası rekabet gibi ifadeler yer
almaktadır. Aslında, bu ifadelerin gerçek gerekçe
olmadığını, şu anda ekonomik istikrar bir yana dursun,
ekonomimizin büyük bir krizin içinden geçtiğini ve hatta krizin giderek
derinleştiğini ve toplumun geniş katmanlarında büyük bir
tahribata yol açtığını görmekteyiz. İçinde bazı
af düzenlemeleri içeren bu teklif de aslında ekonomik krizin endişe
verici boyutlara geldiğini bir kez daha göstermektedir. Bu teklif
aslında AK PARTİ kadrolarının devleti ve ekonomiyi
yönetemediğini, uygulanan yanlış ekonomi politikaları
sonucunda ekonominin âdeta enkaza döndüğünü ama seçimlere kadar süreci kör
topal götürme çabasının olduğunu göstermektedir. Çünkü bazı
borçların terkin ve tahsilatından vazgeçerek yani yapısal
değil de günü kurtarmaya yönelik çözümler üreterek ekonomik krizin vatandaşlar
üzerindeki yıkıcı etkilerinin kaldırılamayacağı
açıkça ortadadır.
Değerli milletvekilleri,
Merkez Bankasının sarayın talimatıyla faiz indirmeye
başladığı 23 Eylül 2021 tarihinde 8,67 olan dolar kuru
iktisat bilimine aykırı olan ve ne idiği belirsiz olan politikalarla
20 Aralık 2021 tarihinde 18,53e kadar fırlamıştır. Bu
şekilde, yapılan büyük hatalarla döviz krizi hızlanarak
kontrolden çıkmıştır. Bu sebeple de döviz kurlarında
serbest kambiyo rejiminden vazgeçilmiş, yarı kontrollü kambiyo
rejimine geçilmiştir. 20 Aralık 2021 tarihinde gece piyasalarda
yapılan sert müdahaleyle döviz kurları bir gecede 18-19 TL
seviyelerinden bir anda 11-12 TL seviyelerine gerilemiştir. Ertesi gün de
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati tarafından Kur korumalı TL
vadeli mevduat ürünü devreye alınmıştır. denilerek kur korumalı
mevduat sistemi yürürlüğe girmiştir. 20-21 Aralık 2021
tarihindeki bu müdahaleyle Türkiye'de yeni bir dönem
başlamıştır. Bu yeni dönemde dar gelirlilerden ve
yoksullardan toplanan vergilerle bankalarda parası olan zenginlere devlet
eliyle büyük bir kaynak aktarılmaya başlanmıştır. Bu
yeni dönemde yoksul daha yoksul, zengin daha zengin olmuştur. Aslında
ekonominin temel aktörleri ve bizler de iktidarı defalarca uyardık
ama bu uyarılar dinlenmedi ve yapılan yanlışlar artarak
devam etti. O dönemde ne denildi? Biz, kur korumalı mevduatla dövizi
düşüreceğiz. denildi ancak öyle oldu mu? Maalesef olmadı, döviz
düşmedi ve iki ay sonra dolar ve euro yeniden yükselmeye
başladı. O günlerde 11 liralara düşürülen dolar kuru bugün
aradan bir yıl bile geçmeden, üstelik döviz rezervleri de eritilerek ve
net hata ve noksan kaleminden gelen kaynağı belirsiz para
girişleriyle bugün itibarıyla ancak 18,60 seviyelerinde
tutulabilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bugün geldiğimiz noktada kur korumalı mevduata verilen garantiler
nedeniyle 11 Ekim 2022 tarihi itibarıyla vadesiz olan hesaplar için Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarafından 88,4 milyar lira ödendi.
Merkez Bankasının dövizden dönenler için ne kadar ödeme
yaptığıysa gizlenmektedir ama uzmanların
yaptığı hesaplara göre Merkez Bankasınca da kur
korumalı mevduat fonuna 116 milyar lira ödendiği ifade edilmektedir.
Bu durumda ilk on ayda kabaca kur korumalı mevduatın 84 milyona
maliyeti 200 milyar lira gibi devasa bir rakama çıkmış, kur
korumalı mevduatla birlikte bütçedeki faiz yükü de yüzde 105 oranında
artmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, kur korumalı mevduat sistemini bir yıl daha uzatmak
istiyorsunuz bu düzenlemelerle, oysa KKM dediğimiz kur korumalı
mevduat bir yıl daha devam ederse bunun ağır faturasını
84 milyon bir kez daha ödeyemez, kaldıramaz. Seçim kaygısıyla,
ülkeyi iyice bataklığa sürüklüyorsunuz, uçuruma sürüklüyorsunuz. Bu
nedenle de kur korumalı mevduat sistemi derhâl sona erdirilmelidir; bir
avuç zenginin değil, 84 milyonun menfaatleri gözetilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan veya
ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Zeynel
Özen Murat
Sarısaç
İstanbul İstanbul Van
Murat
Çepni Rıdvan
Turan Necdet
İpekyüz
İzmir Mersin Batman
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Zeynel Özen.
Buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada çok sayıda
kanun ve kanun hükmünde kararnamenin tek bir teklifte yer alması hukuki
değildir, torba yasa olarak ifade edilen bu tarz düzenlemeler yasa yapma
sürecini itibarsızlaştırmaktadır. Parlamentonun salt
sayısal çoğunluğu süreci üzerine ilerlemesi, hukuki
işlemler ile demokratik işleyiş arasında bir makas
farkının oluşmasına neden olmaktadır. AKP
iktidarı torba yasalarla demokratik işleyişin içini
boşaltmaktadır.
Burada söz aldığım
10uncu madde, Turizmi Teşvik Kanununda yapılan
değişiklikler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından yapılan ücretsiz girişli günübirlik tesisler,
özellikle Bakanlığın Döner Sermaye İşletmesi Merkez
Müdürlüğü veya iştiraki şirketler tarafından işletilebilmesi,
üçüncü kişilere devredilememesi ve işlettirilmemesini öngörmektedir.
Yasa gereği deniz, akarsu ve göllerin kıyılarını
çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı
gözetilmektedir. 7121 no.lu ilgili Kıyı Kanununda kıyılarda
hiçbir yapının yapılamayacağı, duvar, çit,
parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engellerin
oluşturulamayacağı açıkça belirtilerek bu tür yerlerin özel
mülkiyete konu olamayacağı vurgulanmaktadır fakat uygulamada
bunun hiçbir karşılığı yoktur. Turizm bölgelerinde
sahillerin tamamı özel mülkiyet tarafından çevrelenmiş ve ücret
karşılığında kullanım hakkı verilmektedir.
Turizmi teşvik etmek
için, ayakta tutmak için öncelikle turizm emekçilerinin sorunları
çözülmelidir. 3,5 milyon turizm emekçisi var, bunların 927 bini
sigortalıdır, 2 milyonun üzerinde kişi kayıt
dışı çalışmaktadır. Turizm emekçileri
insanlık onuruna yakışmayan bir ücretle günde on dört, on
altı saat çalıştırılmaktadır. Genç işçiler
ve çocuklar sorunu da turizmde istismar edilmektedir. Tüm işletmeler
çalıştıracakları işçi sayısının yüzde
35i kadar stajyerleri kullanmaktadır. Turizm emekçilerinin üç beş ay
çalıştıkları şehirlerde aldıkları asgari
ücret yaşamını sürdürmelerine yetmezken geride kalan yedi sekiz
ay tıpkı tarım işçileri gibi işsiz ve parasız bir
şekilde yaşamlarını sürdürmektedirler. ILO'nun 172
sayılı 1991 yılında kabul ettiği Turizm
Çalışanlarının Çalışma ve Yaşam
Koşullarının İyileştirilmesi başlıklı
uluslararası sözleşmesi yirmi sekiz yıldan beri Türkiye
tarafından imzalanmamaktadır arkadaşlar. Çocuk emeği
sömürüsü derhâl durdurulmalıdır, sigortasız, kayıt
dışı işçi çalıştırılması derhâl
durdurulmalıdır, fazla çalışma ücretlendirilmelidir,
sürekli fazla çalıştırma yerine eksik kadrolar
doldurulmalıdır.
Turizm bölgelerinde en önemli
sorunlardan biri de sit alanlarının talan edilip rant uğruna
doğa katliamlarının yaşanmasıdır. Sadece son bir
yılda birçok kentte sit alanları statüleri
değiştirilmiş bazı sit alanları imara
açılmıştır. Marmaris ve Bodrum'da 2021in yaz
aylarında yaşanan orman yangınları binlerce hektarda görülmüş,
geçtiğimiz temmuz ayında ise Muğla Bodrum'da, Çiftlik Mahallesi
Adayalı mevkisinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un sahip
olduğu Ersoy Otelcilik İnşaat ve Turizm
İşletmeciliği tarafından beş yıldızlı
Maxx Royal Bodrum oteli açılmak istendiği haberleri kamuoyuna
yansımıştır. Bakanın otel yapmak istediği
alanın ikinci derece doğal, üçüncü derece ekolojik sit alanı
olduğu da ortaya çıkmıştır arkadaşlarım.
Muğlanın Bodrum
ilçesinde doğal ve arkeolojik sit alanıyla kaplı Cennet Koyunda
Cengiz Holding tarafından turistik tesis ve lüks villalar inşa
edilmeye başlanmıştır. Bölgede yurttaşlar eylem
yapıp tepki göstererek Cengiz Holdingi projeden acil olarak vazgeçmeye
çağırmıştır.
Doğa ve çevre
katliamına son!
Genel Kurulu saygılarla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresi ile değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş İbrahim
Halil Oral Hüseyin
Örs
Konya Ankara Trabzon
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
turizm ülkemizin en önemli gelir kaynağıdır. Buna rağmen
iktidarın bu konuda yirmi yıldır kapsamlı ve ilkesel bir
politikası bulunmamaktadır. AK PARTİ iktidara geldiğinden
beri Turizmi Teşvik Kanunu 13 kez kanunla, birkaç kez de KHKlerle
değişikliğe uğramıştır, bazı maddeler
birkaç kez değişmiştir. Bu durum, AK PARTİ
iktidarının Kervan yolda düzülür. mantığıyla kanun
çıkarmasının örneklerinden sadece birisidir.
Görüştüğümüz maddede de pek çok çelişki mevcuttur. Düzenlemenin
böyle geçmesi hâlinde güzelim kıyılarımız talan
edilebilecektir.
Ayrıca şirketlerin
ecrimisil ödemeleriyle alakalı da mantık hataları vardır.
Değişe değişe yamalı bohçaya dönen turizm
mevzuatına ek olarak şimdi de turizm gelirlerinin
hesaplanmasında değişikliğe gidileceği
öğrenilmiştir.
TÜİKin yarın
açıklayacağı yeni modelin ne olduğunu da göreceğiz.
İktidarın üç dört senedir Turizm gelirlerini 70 milyar dolar
yapacağız. diye övünmesi bir tarafa bırakılırsa hadi
bir buçuk sene pandemiden dolayı bu hedefleri göremedik, 2021de 25 milyar
doları ancak gördük, 2022nin ilk altı ayındaysa rakam 8,7
milyar doları ancak buldu. Şimdi, vites küçültüp 2023te hedef 50
milyar dolar. dediniz. Anlaşılan, enflasyon hesaplarında olduğu
gibi turizm gelirleri hesabında da veri setlerini,
kırılmaları ve istatistik alanlarını
değiştirerek olmayan geliri, varmış gibi göstermeyi
hedeflemektesiniz. Ancak sizin tek yapabileceğiniz, Sayıştay
denetimine tabi olmayan Turizm Geliştirme Ajansını yani yeni
haraç kesme alanları açmaktır.
Rakamlarla oynayarak milleti
kandıramazsınız. Memura daha az zam yapmak için düşük
tuttuğunuz enflasyon verileri gibi yaptığınız bütün
oyunlardan Türk milleti artık haberdardır. İktidarınıza
olan güven artık bitmiştir, milletimizin artık ne gönlünde ne de
güveninde varsınız. Oynadığınız her rakamın
altında bir bit yeniği olduğu aşikârdır.
İnşallah, İYİ Parti iktidarında devlete ciddiyet,
millete hürriyet gelecek, demokrasi ve adalet sağlanacaktır.
İşte, bu yolla Türkiye hem güvenli hem de daha güvenilir bir ülke
hâline gelecektir.
Kıymetli
milletvekilleri, AK PARTİ iktidarı enflasyonu çok sevmektedir.
Ekonomik enflasyonu TÜİK verileriyle bile yüzde 80e varan bu iktidar,
seçim yaklaştıkça şimdi de torba kanun enflasyonu
başlatmıştır. Seçimde ne işimize yarar, ne bize üç
beş oy daha getirir, toparlayalım, derleyelim, bir torbaya sokup
getirelim. telaşıyla, mantığıyla kanun yapılmaz;
bu, devlet ciddiyetiyle asla uyuşmaz. Sürekli torba kanunlarla gelir
vergisinden bazı alacakları kısıyorsunuz ancak ne hikmetse
hem TÜRK-İŞin hem DİSKin talebi olan gelir vergisi
dilimleriyle alakalı artışı gündeme almıyorsunuz.
Enflasyon TÜİKe göre bile yüzde 80 artmakta ama ne hikmetse gelir vergisi
dilimleri yerinde saymaktadır. Ücretliler aldıkları
maaşların bir kısmını birkaç ayda gelir vergisine
kaptırmaktadırlar. Ülkedeki gelir adaletini yerle bir ettiniz,
maaşlardaki gelir vergisi yükünü bir türlü azaltamadınız,
yapılan zamlar Deli Dumrul hesabı işverenden parayı alıp
yandaşın kasasına koymaktan öteye geçmemektedir. Milletin
yarasına merhem olmayı geçin, işsizliğe ve işverenin
batmasına sebep oluyorsunuz. Politikalarınız âdeta Türk
ekonomisine dadanmış bir çekirge sürüsü gibidir. AK PARTİnin
ekonomi politikaları açık şekilde bir millî güvenlik sorunu
hâline gelmiştir. İnşallah, milletimizin bu güvenlik sorunu
sandıkta bertaraf edilecek.
Bu düşüncelerle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyor, hepinize iyi geceler diliyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
00.28
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 00.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 27 Ekim 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
00.30