TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
13üncü Birleşim
27 Ekim 2022
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin, HPV aşısının ulusal aşılama
takvimine alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersin Ana Konteyner Limanı Projesine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
Ağrıya yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Kahramanmaraştan gelen 100 lise öğrencisine Hoş geldiniz.
denilmesi
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
muhtarlara Hoş geldiniz. denilmesi
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kuruma TOKİyle ilgili
vermiş olduğu soru önergesine ilişkin açıklaması
2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, özel sektör çalışanlarının
promosyon beklentisine ilişkin açıklaması
4.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, cumhuriyetin 99uncu yılına
ilişkin açıklaması
5.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Nurdağı-Gaziantep yoluna ilişkin
açıklaması
6.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, cumhuriyetin 99uncu yaşına ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Faim
Bozkurta, Mersine kadro tahsisi yapılan 909 sağlık personeline
ve KYK borçlarının faizlerinin silinmesine ilişkin
açıklaması
8.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
SAHA EXPO 2022 Fuarına ilişkin açıklaması
9.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Serinyol-Madenli yoluna ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhuriyet Bayramına ilişkin
açıklaması
11.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Şakirpaşa Havalimanına ve Adananın Ceyhan ve
Yumurtalık ilçelerinin Osmaniyeye bağlanmasına yönelik
duyumlara ilişkin açıklaması
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirnedeki taşımalı eğitime
ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, esnafa müjde
olarak açıklanan kredi paketine ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
yerli otomobile ilişkin açıklaması
15.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, AK PARTİ Hükûmetinin muhtarlara verdiği öneme
ilişkin açıklaması
16.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
yerli ve millî otomobil Togga ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına
ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 26 Ekim Hasta Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
cemevleriyle ilgili kanun teklifine ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın, 23
Ekim Macaristan Millî Bağımsızlık Gününe ilişkin
açıklaması
20.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler
Başkanlığına seçilen Konya Büyükşehir Belediye
Başkanı Uğur İbrahim Altay ile Hükûmetin Geleceği
Elçisi olarak seçilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı
Yücel Yılmaza ve Cumhuriyet Bayramına ilişkin
açıklaması
21.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, cezaevlerindeki ihlallere ilişkin
açıklaması
22.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfalı çiftçilerin sulama
sorununa ilişkin açıklaması
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kamu kuruluşlarında çalışan personel
arasındaki pozisyon farklılıklarına ilişkin
açıklaması
24.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Murat Dağında açılmak istenen altın
madenine ve Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
25.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin,
Cumhurbaşkanlığına seçmenler tarafından aday
gösterilmesi sürecine ilişkin açıklaması
26.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
Yozgatın Beserek ve Susuz köylerinin içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
27.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Cumhuriyet Bayramına, Pençe-Kilit Harekâtı
bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Faim Bozkurta,
Türkmenistanın Bağımsızlık Gününe, Edip
Akbayramın 29 Ekim Cumhuriyet Konserinin Zonguldak Valiliği
kararıyla iptal edilmesine, İstanbul Küçükçekmecede bir
inşaatın istinat duvarının çökmesine, polis
intiharlarına ve Cumhurbaşkanı Erdoğanın Meclise
sunduğu 2023 Yılı Bütçe Kanunu Teklifine ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş
Faim Bozkurta, Türkmenistanın Bağımsızlık Gününe ve
29 Ekim Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
29.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, ehliyet
affına, kadro bekleyen Karayolları danışmanlık ve
müşavirlik hizmet alımı çalışanlarına, engelli
maaşlarına ve kamu görevlilerine ödenen cam ve gözlük bedeline
ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, HDP Grubunu ziyaret eden Alevi kurumlarının temsilcileri ile
TÜM BEL SEN Genel Başkanı ve yöneticilerine, gözaltına
alınan Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS muhabirlerine ve Tahir Elçi
Vakfının 11 ilde yaptığı araştırmaya
ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Merkez
Bankasının kur korumalı mevduat için yaptığı
ödemeye ve Merkez Bankası Başkanı Şahap
Kavcıoğlunun enflasyonla ilgili açıklamasına ilişkin
açıklaması
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan
Piyade Uzman Çavuş Faim Bozkurta, Türkmenistanın
Bağımsızlık Gününe, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını bir teknoloji harikası Toggla
taçlandıracaklarına ve 21inci yüzyılın Türkiye asrı
olacağına ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancının
tutuklanmasına ilişkin açıklaması
34.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin, Yozgat
Milletvekili Ali Kevenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Aysel Tuğlukun tahliye edilmesine ilişkin
açıklaması
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Ağrı iline ilişkin konuşması
VIII- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları tarafından, ülkemizde
artan yolsuzlukların araştırılarak önüne geçilmesi
amacıyla 21/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 27 Ekim 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Kürtlere
yönelik nüfus planlaması iddialarının
araştırılması amacıyla 27/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemir ve arkadaşları tarafından, staj sigortası
mağdurlarının staj ve çıraklığın uzun vadeli
sigorta kollarına başlangıç sayılmaması ve bu
sürelerin sigortalılık borçlanma kapsamına dâhil edilmemesinin
araştırılması amacıyla 26/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işık'ın, İstanbul Büyükçekmece'deki bir engelli bakım
merkezinde hayatını kaybeden bir gence ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72394)
2.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kaya'nın, İstanbul Büyükçekmece'deki bir engelli bakım
merkezinde hayatını kaybeden bir gence ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72651)
27
Ekim 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, HPV
aşısının ulusal aşılama takvimine
alınması gerekliliğine ilişkin söz isteyen Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Başkanım, şu cihazlara para verdiler, hepsi bozuk; nasıl
bir iş?
BAŞKAN Nasıl?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şu
cihazları koydular, hepsi bozuk Başkanım. Yazık, Meclisin
buna harcadığı paraya yazık!
BAŞKAN Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin, HPV aşısının ulusal aşılama
takvimine alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Sayın
Başkan, sayın vekiller; ben de Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugünkü gündem dışı konuşmamız,
HPV aşısının ücretsiz olarak aşı takvimine,
ulusal aşı takvimine alınmasına ilişkin. Aslında
bununla ilgili ben geçen yıl bir yasa teklifi vermiştim ve daha
sonradan birçok milletvekili arkadaşım da yasa teklifi verdi ve temel
talebimiz şu: Kadınlarda özellikle ileri yaşlarda serviks
kanseri dediğimiz kanserin ana nedeni olan HPV'ye yönelik yüzde yüz
koruyuculuğu olan bir aşı var. Bu aşının da
ulusal aşı takvimine alınması ve özellikle de çocukluk
çağında kız-erkek ayrılmadan bütün çocuklara yapılması
gerektiğini ifade ediyoruz. Fakat ne yazık ki iki yıldan beridir
yani geçen yıldan bu yana bu konuda hiçbir ilerleme olmadığını
görüyoruz. Ne yazık ki burada torba yasalarla birçok gereksiz yasa maddesi
geçirilirken, birçok sermayeye kaynak aktarılırken halkın en
temel hakkı olan sağlık hakkının korunması ve
geliştirilmesi için ne yazık ki kaynak ayrılmıyor, ne
yazık ki bunun için bir harcama kalemi açılmıyor ve bu nedenle de
aslında bugün dünyada 4üncü sırada olan, ülkemizde de 9uncu
sırada olan serviks kanserinden ölümler de engellenemiyor. Peki,
engellenebilir mi? Evet, engellenebilir. Neyle engellenebilir? HPV
aşısı yapılırsa serviks kanseri yüzde yüz
engellenebilen, yüzde yüz önlenebilen bir hastalık grubuna giriyor ama
bunu yapmak yerine daha ziyade AVM tarzı şehir hastaneleri
yapmayı ya da otobanlar yapmayı tercih eden bir iktidar var.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bahsettiğim aşı şu anda Sağlık Uygulama
Tebliğinde olmadığı için kişiler kendileri gidip
eczaneden alıyorlar. 1 doz aşının maliyeti 1.015 lira. Siz
eğer bu aşıyı çocukluk çağında
yaptırırsanız en az 2 doz yaptırmanız gerekiyor ama 20
yaş üstünde yaptırırsanız 3 doz yaptırmak
zorundasınız. Yani 1 aşının maliyeti ortalama 3 bin
lirayı buluyor ama bu maliyet mevcut ekonomik durumlar, mevcut
sosyoekonomik toplumun yapısına baktığımız zaman,
özellikle de asgari ücret ve alım gücü oranına
baktığımızda aslında insanlarımızın
karşılayacağı bir oran değil. Bunun için çok
hızlı bir şekilde HPV aşısının ulusal
aşılama takvimine alınması, ücretsiz olarak çocukluk
çağından itibaren herkese yapılması gerekiyor.
Diğer bir şey, değerli
arkadaşlar, şimdi, biz bu aşıyla ilgili kanun teklifini
verdikten sonra tabii kamuoyunda birçok kez gündem oldu, özellikle kadın
dernekleri bu konuda çeşitli kampanyalar yaptılar ve birçoğu da
aslında yargısal süreçlere de konu oldu. Örneğin, Önce Çocuklar
ve Kadınlar Derneği bunun hukuk mücadelesini yürüttü ve SGKye
başvurduğunda SGKnin aşının parasını
ödememesi durumunda davacı oldular ve dava sonucunda da mahkeme davacıyı
haklı buldu, aşı ücretlerinin ve aynı zamanda
yargılama giderlerinin davacıya ödenmesine de hükmetti. Peki, bu oran
ne kadar değerli arkadaşlar?
(Uğultular)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sayın Başkan, çok uğultu var.
Yani aşının parası artı, mahkeme
masraflarıyla beraber kişi başına 20-25 bin lira SGK ödemek
zorunda kalıyor. Bakın, 1 aşı için -ki bu ulusal
aşı takvimine alınırsa maliyeti çok daha düşecektir
toplu alımdan dolayı- bin lira ödemek istemeyen ya da işte 700
TL ödemek istemeyen SGK ya da Sağlık Bakanlığı ya da
AKP Hükûmeti bugün tek bir davacıya 20-25 bin lira para ödemek durumunda
ve bu gittikçe yaygınlaşıyor çünkü toplum bilinçleniyor ve
herkes bu aşıyı yaptırarak serviks kanserinden korunmaya
çalışıyor. O anlamıyla bunun öneminin bir kez daha
altını çizmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, dünyanın birçok
ülkesinde bu aşı ücretsiz bir şekilde yapılıyor;
özellikle de birçok Avrupa ülkesinde, OECD ülkesinde ücretsiz
yapılıyor ama hâlihazırda bizim ülkemizde böyle bir uygulama
yok. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl dünyada 500
bin kadın rahim ağzı kanseri oluyor yani serviks kanseri oluyor
ve 250 bin kadın da bu hastalık nedeniyle, serviks kanseri nedeniyle
yaşamını yitiriyor. Bunlar çok önemli rakamlar değerli
arkadaşlar, çok büyük rakamlar ve bizim ülkemiz gibi kanser
taramasının yetersiz olduğu, sağlık
altyapısının gerçek anlamda yeterli olmadığı,
özellikle şehir merkezlerinden taşınan hastaneler eliyle
halkın sağlığa erişiminin gittikçe
zorlaştığı ülkelerde ve aynı zamanda sosyoekonomik
durumu daha düşük olan ülkeler için en ucuz maliyet, önleyici tedbir
arkadaşlar yani hastalanmadan önce işi kaynağında kurutmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Ya, pardon Başkan ama bilmiyorduk biz bugün için, dün söylemiştiniz.
Bugün tamamlarsak
Çok istirham edeceğiz, önemli de bir konu çünkü.
BAŞKAN Dün Grup Başkan Vekillerinin
teklifi üzerine
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bunda verin, maddelerde almayız Sayın Başkan. Şimdi selamlayayım
en azından Sayın Başkan.
BAŞKAN Verirsek kararımızı
bozmuş olacağız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Neyse, tamam siz bilirsiniz, pazarlığa girmeyeceğim yani.
Son olarak şunu ifade edip bitireyim
değerli arkadaşlar: Bu aşı, eğer milleti düşünüyorsanız,
halkı düşünüyorsanız, ülkeyi düşünüyorsanız,
yurtseverseniz, milliyetçiyseniz kesinlikle ve kesinlikle ulusal aşı
takvimine almanız gereken bir şey. Kadınları ve erkekleri
koruyan bir aşıdır. Bu aşı için mutlaka üzerimize
düşen sorumluluğu yapmamız ve Meclis olarak bunun ücretsiz
olması için de adım atmamız gerekiyor.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Kahramanmaraştan gelen 100 lise öğrencisine Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Kahramanmaraştan 100 lise öğrencimiz Gazi Meclisimizi ziyaret
etmektedirler ve şu an Genel Kurul salonumuzdadırlar. Kendilerine
hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Sayın Gürer
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kuruma TOKİyle ilgili
vermiş olduğu soru önergesine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kuruma
vermiş olduğum soru önergesinde TOKİyle ilgili sorular
yönelttim ancak bugüne kadar cevap alamadım. Niğdede TOKİye
iki yıl önce başvurup konut hakkı
kazandığını ancak bu hakkın verilmediğini
belirten yurttaşlarımız vardır. Hak edip de TOKİden ev
alamayan, hâlen başvuru sahibi yurttaşlarımız kaç
kişidir? TOKİden konut alıp borcunu ödemediği için
vazgeçen ya da devreden var mıdır, sayısı kaçtır?
TOKİyle konut alıp bir nedenle dava açan var mıdır dedim;
bugüne kadar yanıt alamadım.
İlk Evim, İlk İşyerim ve
İlk Evim Arsa Projesi için 7,5 milyon kişi başvuruda bulundu. Bu
yurttaşlardan kişi başına toplanan 500 lira eğer bu
kampanyadan yararlanmayacaksa ne zaman iade edilecek? Bu bağlamda, kamuoyu
bilgi bekliyor.
TOKİnin yapmayı düşündüğü
yatırımlar içinde Niğde ilinin olmadığını
gördük. Niğdede ev ihtiyacı olan yok mu?
Teşekkürler Başkanım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
muhtarlara Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Kırıkkale Milletvekilimiz
Sayın Halil Öztürk Bey muhtarlarımızla birlikte Meclisimize
gelmişlerdir.
Hoş geldiniz. (Alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersin Ana Konteyner Limanı Projesine ilişkin
gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Mersine yapılması planlanan Mersin Ana Konteyner Limanı Projesi
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Zeynep Gül
Yılmaza ait.
Buyurun Sayın Gül Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Akdenizin incisi Mersinimizde kurulması
planlanan Mersin Ana Konteyner Limanıyla ilgili gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi, değerli
milletvekillerini, Mersinli hemşehrilerimi ve tüm milletimizi
saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Küresel ekonomide dengeler değiştikçe mavi
vatanın önemi de artıyor. Dengelerin değişmesiyle birlikte,
üretimin ve finansın merkezi hızla Pasifike doğru kayıyor.
Doğu-batı ekseninde uzanan ulaşım koridoru da buna
bağlı olarak daha da değerleniyor. Mavi vatan da Çinin
geliştirdiği Deniz İpek Yolu rotasında önemli bir
güzergâh olarak yer alıyor. Bu güzergâhın önemli bir parçası
olan seçim bölgem Mersin, coğrafi konumu, kapasitesi, ulaşım
olanakları, ulusal ve uluslararası kara, hava ve demir yollarına
olan entegrasyonu, gelişmiş serbest bölge faaliyetleri ve lojistik
gücüyle stratejik öneme sahip bir pozisyonda bulunuyor. Turizm, ticaret,
tarım ve sanayinin bir arada geliştiği çok odaklı ekonomiye
sahip olan Mersinimiz, Türkiyenin en önemli ve en işlek
uluslararası limanı, Mersin Gümrük Müdürlüğü, Mersin Serbest
Bölgesi, Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü ve Taşucu Gümrük
Müdürlüğüyle büyük bir potansiyeli barındırıyor.
İhracatta lojistik üs olan Mersinimizde bulunan uluslararası Mersin
Limanı hem ülkemizin mavi vatanda dünyaya açılan kapısı ve
lokomotifi hem de önemli bir transit merkezi konumunda yer alıyor. Büyük
bir ticaret hacmine ve potansiyeline sahip Mersinimize yapılması
planlanan Ana Konteyner Limanını bu bağlamda
düşündüğümüzde limanın ilimiz, mavi vatanımız, ülkemiz
ve Doğu Akdenizdeki etkinliğimizi artırmak için ne kadar önemli
olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Bu konuda
Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Adil
Karaismailoğluyla yaptığımız görüşmelerde
Sayın Bakanımız proje etüt çalışmaları için ihale
sürecinin başlatılacağını, Mersine bu limanın
yapılacağını defaatle ifade etmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Limanın Mersine
yapılmayacağı iddiasıyla gündem yaratma peşinde olan,
seçim yaklaştıkça kocaman yalanlarla algı oluşturmaya çalışan
muhalefeti hemşehrilerimin takdirine bırakıyorum.
İlimizdeki mevcut kapasiteyi geliştirmek
amacıyla proje çalışmaları süren uluslararası Mersin
konteyner limanı da marka şehir Mersin'imizin marka değerine
değer katacaktır. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığımız tarafından projemiz kapsamında
fiziksel modelleme, kapasite ve kaynak fizibilite raporu
çalışmaları sürdürülüyor. Sadece konteyner olarak değil
dökme, paketli gibi her türlü yüke hitap edecek multifonksiyonel lojistik liman
konsepti şeklinde hazırlıkları yapılan bu proje
tamamlandığında ilimize çok önemli bir yatırımı
daha kazandırmış olacağız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda ekonomimizi daha da
güçlendirmiş olacağız.
AK PARTİ hükûmetleri olarak yirmi
yıldır olduğu gibi bugün de Mersin'imize sahip çıkmaya,
yatırım yapmaya devam ediyoruz. Son yirmi yılda 40 milyar TL
civarında yatırım yapılan, her alanda, her yüksek oranda
eser ve hizmet siyasetinden payını alan Mersin'imiz eğitimde,
sağlıkta, turizmde, tarımda, ulaşımda, ticarette,
sanayide, enerjide ve daha pek çok alanda hak ettiği yere adım
adım ilerliyor. İnşallah önümüzdeki dönemlerde de Akdeniz'in
incisi Mersin'imizi yeni yatırımlarla daha da
geliştireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir asrın yatırımlarını yirmi
yıla sığdıran AK PARTİ olarak,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde güzel ülkemizi şimdi de cumhuriyetimizin 100üncü
yılına atıfla Türkiye Yüzyılına hazırlıyor,
cumhuriyetimizin 99uncu kuruluş yıl dönümünü kutlamanın
haklı gururunu yaşıyoruz.
Geçmişimize gururla, geleceğimize güvenle
bakmamızı sağlayan, milletimizin şanlı tarihindeki en
önemli dönüm noktalarından biri olan cumhuriyetin ilanı, milletimizin
bağımsızlık ve hürriyetinden asla taviz vermeyeceğinin
tezahürüdür. Atalarımızın emaneti olan cennet
vatanımıza ve cumhuriyetimize tüm kazanımlarıyla beraber
ilelebet sahip çıkacak ve gelecek kuşaklara her alanda gurur
duyacakları bir ülke bırakmak için durmadan
çalışacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kahraman silah
arkadaşlarını, bu toprakları bizlere vatan kılan aziz
şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyor;
şimdiden tüm milletimizin Cumhuriyet Bayramını en kalbî
duygularımla kutluyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu....
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Bağımsızlık ülküsü
etrafında buluşan, örneğine az rastlanır bir irade ve
cesaretle Türkiye Cumhuriyetinin kurucu başbuğu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk liderliğinde, mazisi şan ve şeref dolu yüce Türk milleti
ve yedi düvele karşı destan yazan kahraman ordumuzun zafere
ulaştırdığı Kurtuluş Savaşımız 29
Ekim 1923te Türkiye Cumhuriyeti olarak taçlanmıştır.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
ebediyete intikal etmiş tüm kahramanlarımıza, aziz
şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet diliyor, manevi hatıralarını
hürmetle yâd ediyorum.
Oğuz atamın buyruğunda ilettiği
gibi: Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer
delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir? Âlemicihan bilsin ki ve duysun
ki Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti ve Türk töresi bozulmaz ve
bozulmayacaktır.
Yüce Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı kutlu
olsun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya...
3.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, özel sektör çalışanlarının
promosyon beklentisine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Memurlara verilen promosyon ile diğer
bankaların emekli maaş promosyon tutarlarının maaşlara
göre güncellenmesi özel sektörde çalışan milyonlarca vatandaşta
da promosyon beklentisi yarattı ve Emekli ve kamu
çalışanlarına yapılan promosyon ödemeleri özel sektör
çalışanlarına neden verilmiyor? sorusunu kamuoyunda gündeme
getirdi. Özel sektör çalışanlarının maaşlarına
promosyon yapılıp yapılmayacağına da himayesi
altında çalıştığı kurum ya da kişiler karar
veriyor. Yani milyonlarca emekçiye, özel sektör çalışanına
promosyon yapılması konusunda yasal bir düzenleme yapılması
gerekiyor.
Yüksek enflasyona karşı eriyip giden
maaşlar nedeniyle ek gelir elde etmek isteyen birçok emekli ve kamu
çalışanı maaşını en yüksek promosyon veren
bankaya taşıdı. Bu durum sonrasında haklı olarak özel
sektör çalışanı da promosyon beklentisinde. Milyonlarca
yurttaşımız merak ediyor: Özel sektör çalışanı
nasıl promosyon alacak? Burada yasal düzenlemenin yapılmasını
iktidar düşünüyor mu? Özel sektörde çalışanların promosyon
alması işverenin vicdanına bırakılmamalı diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
Ağrıya yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ağrıya yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebiye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Çok
teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Ağrı ilimize yapmış olduğumuz, güzel
ilimize yapmış olduğumuz hizmetler hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle,
ekranları başında bizleri izleyen çok değerli
Ağrılı hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, özellikle AK
PARTİ hükûmetleri geldiği günden bugüne kadar gerçekten ilimize çok
büyük hizmetler, nakış nakış hizmet işlediler.
Bunların en büyük özelliklerinden bir tanesi, özellikle 2,5 katrilyon
liraya mal olan ve üç gün öncesinde bizim bitirmiş olduğumuz, çok
Değerli Meclis Başkan Vekilimizin, Celal Beyin de memleketi olan
Hamur-Tutak-Patnos Viyadüğümüz bitti. Biraz önce de arz ettim,
yaklaşık olarak bugünkü maliyetlerle birlikte 2,5 katrilyonun
üzerinde ve 79 kilometrelik bir yol ağımız. Bu neden çok önemli?
Doğu ve batı bölgelerini birbirlerine bağlayan bir akstır.
Daha önce bu yolumuz, 1927de Ağrı il olduğu günden beri hep
Murat Nehrini kıvır kıvır takip ederek ta Tutaka kadar
gelen bir yoldu dolayısıyla kışın
insanlarımızın gerçekten buradan geçmeleri çok zordu, yazın
da özellikle kaygan bir yol olması hasebiyle çok sıkıntılar
vardı. Ben, burada, huzurlarınızda özellikle Sayın
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ve bütün
Ulaştırma Bakanlığımıza teşekkür ediyorum,
her iki bakanımıza da.
Tabii, Ağrı denilince sadece bu mu?
Değil. Biz şu anda 540 bin nüfusa sahibiz. Bu 540 bin nüfusumuzla
Neden? diyeceksiniz. Bizim köy yollarında şu anda 1.280
kilometrelik bir sıcak asfaltımız var ve ben şunu hep
söylüyorum: Ağrı, özellikle köy yolları açısından
Türkiyede bir numara. Sadece bu değil, bizim, özellikle, belli
dönemlerde, bu bölgelerde
Cenab-ı Allah sizlerden, Sayın
Cumhurbaşkanımızdan ve hükûmetlerimizden razı olsun.
Diyadin Mollakara köyünde 20 ton altınımızı, 3,5 ton
gümüşümüzü biz iki sene öncesinde tespit ettik ve şu anda KOZA
Yatırım AŞ orada bir çalışma yapıyor. Biz oraya 2
Bakanımız, 1 Grup Başkan Vekilimizle gittik, temelimizi
attık; inşallah 2023 yılında biz bu 20 ton
altınımızı ve 3,5 ton gümüşümüzü çıkarmayı
hedeflemekteyiz. Ekonomimize yaklaşık 1,2 milyar dolar değerinde
katkısı olacak. Bittiği takdirde de burada en azından 2.300
kişiyi de istihdam etmeyi hedefliyoruz. Devletimiz ne kadar
yatırım yapıyor? 160 milyon dolarlık bir yatırım
yapıyor.
Dolayısıyla, yine bir üçüncü
teşekkürüm özellikle hem Cumhurbaşkanımıza hem Tarım
Bakanımıza. Üç hafta önce biz gittik, orada temel attık,
yaklaşık olarak 114 trilyon lira parayla Ağrı -Abdullah Bey
de burada- artık Adanaya rakip olacak. Diyadin, sebze üretiminde,
domateste, serada bir numara hâline geliyor. Jeotermal ısıtmalı
Diyadin Tarıma Dayalı İhtisas OSBmizin
altyapısını yaptık, temelimizi attık, Allah bir
sıkıntı vermezse 2023 yılında burası faaliyete
geçecek. Geçtiği takdirde de burada nereden bakarsanız bakın
binin üzerinde bir istihdamımız olacak. Bizim ekonomimize de
yaklaşık olarak katkısı 600 milyon lira olacak.
Ağrı, biliyorsunuz, özellikle doğum
oranında hamdolsun en büyük doğum oranına sahip olan illerden
bir tanesi. Burada tekstil kenti
2018de 75 trilyon lira para biz aldık,
özel idaremize aktardık ve şu anda 200 bin metrekare bizim
kapalı alanımız var. 600 milyon -bugünkü geçerli olan fiyatlarla-
biz buraya bir harcama yaptık. Patnosumuzda, Tutak, Eleşkirt,
Doğubeyazıt, Diyadin ilçemizde de biz tekstile yönelik olarak
atölyelerimizi kurduk. Şu anda merkezimizde özellikle şirketlerimiz
var, çalışıyor ve 3 bine yakın kişi şu anda bizim
merkezimizde istihdam ediliyor.
Tabii Ağrı denilince turizm bizim
olmazsa olmazımız. Özellikle burada Nuh'un Gemisinin olması,
İshak Paşa Sarayımızın olması ve Ağrı
Dağımızın olması
Sadece bu sene -Ağrı
Dağımıza, dağcılarımızı biz ilimize
davet etmek istiyoruz- 23 bin dağcımızın Ağrı
Dağı'na tırmanışları oldu. Burada da eğer
Türkiye Büyük Millet Meclisinden Ağrı'ya gelmek isteyen
milletvekillerimiz varsa başımızın üstünde de yeri var.
Yine, eğitim konusunda
Değerli
milletvekillerimiz, eğitimimizde, özellikle AK PARTİ hükûmetlerinden
önce bizde sadece bir eğitim enstitüsü vardı ama şu anda 2007de
bizim kurmuş olduğumuz Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesinde -bacasız fabrikamız- 16 binin üzerinde öğrencimiz
var ve bizim özellikle hem Patnosta hem Doğubeyazıtta hem de
Eleşkirt'te fakültelerimiz var. Bu fakültelerimizde yaklaşık
1.500 kişinin üzerinde öğrencimiz burada eğitim görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Benim sürem bitti,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ekrem Bey, çok teşekkür ederim.
Aynı vilayetten olmamız sebebiyle...
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ekrem Bey, bütün
yatırımları Ağrıya yapmışlar, Aydında
hiçbir şey yok yani!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Var
Ağabey.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Ağrı iline ilişkin konuşması
BAŞKAN Ekrem Beyin anlattığına
ilaveten Ağrıyı isterseniz bir cümleyle tarif edeyim:
Ağrı, Türkiyenin çimentosudur, daima milletimizin kabul ettiği
değerlere hürmet etmiş bir ilimizdir. (Alkışlar) Ama Tutak
da çok güzel bir yeri yani ortasından Murat Nehrinin geçtiği güzel
bir kazadır.
Çok teşekkür ederim Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Efendim, bizim
en eski ilçemiz.
BAŞKAN Sayın Tığlı...
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, cumhuriyetin 99uncu yılına
ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ederim Başkanım.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1924te
Giresun'a geldiğinde gençler kendisine Dumlupınar'dan mı
geliyorsunuz? Yaptığın tarihi tekrar yaşamak için mi oraya
gittin? Senin irade ve kudretin altında ölen ve öldürülen şehitleri
ziyaret ettin mi? Şimdi önlerinde derin bir huşu ve hürmet
duyduğum gözlerin onları gördü mü? Ruhları mezarlarında
şen ve müsterih uyuyor değil mi? Asil ve temiz kanlarının
toprağa aktığı gün düşmanın da Akdeniz'de
boğulduğunu anlattı mı? diye hitap ettiler. Atatürk'ün
daha büyük bir heyecanla karşıladığı söz ise gençlerin
Sizin büyük huzurunuzda bütün gençler yemin ederiz ki vatanın aleyhine,
millî hâkimiyet ve cumhuriyetin zararına hangi baş kalkarsa onu
koparacağız. Velev ki o baş vatanı ve millî hâkimiyeti bize
verenlerden biri olsun. ifadeleridir. Bu ifadeler, cumhuriyetin
kurucularından çok, cumhuriyete gönülden
bağlılığın en coşkun ifadesi olarak tarihe
geçmiştir.
Cumhuriyetimizin 99uncu yılı kutlu olsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Taşdoğan...
5.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Nurdağı-Gaziantep yoluna ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sık
sık dile getirdiğimiz, ölüm yolu adını alan, titizlikle
takipçisi olduğumuz Nurdağı-Gaziantep yolunun 54 kilometrelik
kısmının bölünmüş çift yol olarak yapılması için
geçtiğimiz aylarda temel atma törenini Ulaştırma
Bakanımızın katılımıyla çok şükür
gerçekleştirdik. Bu yolumuz da inşallah,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve MHP
Genel Başkanı, Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin
katkılarıyla yeniden yapılacak ve inşallah, can
kayıplarımız önlenecektir.
Bu yolun yapılmasına emeği ve
katkısı olan ve olacak olan tüm kademelerdeki görevli herkese çok
teşekkür ediyoruz, kolaylıklar diliyoruz. Başta
Nurdağılı hemşehrilerim olmak üzere, tüm
hemşehrilerimize hayırlı uğurlu olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşlıçay
6.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, cumhuriyetin 99uncu yaşına ilişkin
açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
1923te büyük Türk milletin cevheriaslisinden
doğan cumhuriyet güneşi bizler için yalnızca siyasal bir terim
hüviyetinde değildir. Bizim için cumhuriyet, Seyit
Onbaşının imanıdır; 57nci Alayın
adanmışlığıdır; Halime Çavuşun sadakatidir;
Antepli Şahin Beyin memleket kadar büyük yumruğudur; Gördesli
Makbulenin hem eşine hem vatana böldüğü kalbidir; Asker Saimenin
meydanlarda yankılanan sesidir; Kara Fatmanın gözü
karalığıdır; Nezahat Onbaşının
çocukluğudur; Şerife Bacının kar altında
çocuğunun üstünden alıp donmasın diye cephanenin üstünü
örttüğü, yürekleri yakan ama koca bir milletin kaderini kar altında
kalmaktan kurtaran battaniyesidir; Gazi Mustafa Kemal Atatürkün en büyük
eseri; Türk milletinin ışığı; Türk
dünyasının umududur.
Göz ışığımız
cumhuriyetimizin 99uncu yaşı kutlu olsun. Ne mutlu Türküm diyene!
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Pençe-Kilit Operasyonunda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Faim
Bozkurta, Mersine kadro tahsisi yapılan 909 sağlık personeline
ve KYK borçlarının faizlerinin silinmesine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Pençe-Kilit Operasyonunda yaralanan ve
kaldırıldığı hastanede şehit olan kahraman
Mehmetçikimiz Faim Bozkurta Allahtan rahmet diliyor, mekânının
cennet olmasını niyaz ediyor, ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Mersin için açılan ve atama işlemleri KPSS
puanına göre yapılacak olan 909 sağlık personelinin kadro
tahsisi ilimize yapılmıştır. Başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana,
Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Kocaya ve emeği
geçen herkese Mersinim adına teşekkür ediyorum.
Gençler, gözünüz aydın!
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
müjdesini verdiği KYK kredi faizlerinin silinmesi Gazi Meclisimizde kabul
edildi. Tüm gençlerimize hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
8.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
SAHA EXPO 2022 Fuarına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şehrimizde elli iki yıldır üretim
yapan Sarsılmaz silah fabrikası, SAHA EXPO 2022 Fuarında yeni
geliştirdiği savunma sanayisi ürünleriyle fuarın
yıldızı olmuştur. Üretmiş olduğu yerli tabanca ve
tüfeklerin yanında TSKnin ve Emniyet teşkilatının
kullanımına sunduğu, NATO standartlarının oldukça
üstünde olan piyade tüfekleriyle Sarsılmaz Silah Sanayi,
yaptığı ihracat rakamlarıyla da göz doldurmaktadır. Bu
ürünlerin yanı sıra, yerli helikopterimize ve geliştirilen yerli
uçağımıza entegrasyonu yapılacak ürünlerle ülkemizin
savunma sanayisine katkısı tartışılmaz olan Sarsılmaz
Silah Sanayi, Düzcemizin de gururudur. Sarsılmaz Silah Sanayinin
ilimize, ülkemiz savunma sanayisine katkılarından dolayı,
Yönetim Kurulu Başkanı Latif Aral Aliş Bey başta olmak
üzere, fabrika müdürümüz Nuri Kızıltan Beye ve tüm Sarsılmaz
fabrikası çalışanlarına şükranlarımızı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
9.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
Serinyol-Madenli yoluna ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Serinyol-Madenli yolu Hataylılara
hayırlı olsun. Yapımını ısrarla istediğim ve
takibini yaptığım Serinyol-Madenli yolu artık hayata
geçiyor. İlçeler arası yol yapımı Karayollarının
işi olmasına rağmen bölge turizmine ve insanına çok büyük
katkı sağlayacak bu yolu Hatay Büyükşehir Belediyesi yapıyor.
Antakya-Arsuz yolunu 100 kilometreden 48 kilometreye, süresini seksen dakikadan
kırk dakikaya düşürecek olan bu yolun yapımını
üstlenen Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Doçent
Doktor Lütfü Savaşa teşekkür ediyorum. Serinyol-Madenli yolu, bu
ayın başında ihale edildi ve bir an önce bitirilmesi için hem
Serinyol tarafından hem de Madenli tarafından yani iki yönlü
yapımına başlanıyor. Karayolları Genel
Müdürlüğünün, Hataya yol yapma ve hizmet etme noktasında Hatay
Büyükşehir Belediyesini örnek almasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Cumhuriyet Bayramına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin 99uncu yıl dönümünü cumartesi
günü hep birlikte tüm yurtta coşkuyla kutlayacağız. Bu
vesileyle, aziz milletimizin Cumhuriyet Bayramını kutluyor, Gazi
Mustafa Kemal başta olmak üzere, Kurtuluş
Savaşımızın kazanılmasına ve cumhuriyetimizin
kuruluşuna öncülük eden tüm kahramanlarımızı saygıyla
yâd ediyorum.
Malazgirtten İstiklal Harbine uzanan ve günümüze
kadar gelen kadim tarih yürüyüşümüzde hiç değişmeyen bir gerçek;
millet olarak ülkemizin bekası söz konusu olduğunda tüm
farklılıklarımızı aşarak birlik, beraberlik,
kardeşlik içinde hareket edebilme kabiliyetimizdir. En son 15 Temmuz
alçak, hain FETÖ kalkışmasında aziz milletimiz bir kez daha
göstermiştir ki o engin irfanıyla
bağımsızlığına ve geleceğine yönelik her
türlü tehdit karşısında tek yürek, tek yumruk olmayı sürdürmektedir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şevkin
11.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Şakirpaşa Havalimanına ve Adananın Ceyhan ve
Yumurtalık ilçelerinin Osmaniyeye bağlanmasına yönelik
duyumlara ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1937 yılından bu yana hizmet veren ve
Türkiye'de kâr eden 9 havalimanından 1i olma özelliğiyle öne
çıkan, şehre yakınlığıyla da stratejik öneme
sahip Adana Şakirpaşa Havalimanımızın kapatılma
girişimlerine şiddetle karşı çıkıyoruz. Çukurova Bölgesel
Havalimanı yapımını üstlenen ve parasına para katma
derdindeki bir müteahhit çıkıp kendini Hükûmetin yerine koyarak
Şakirpaşa Havalimanının kapatılması gerekir,
yoksa yolcu kapasitemiz dolmayacak. diye bir açıklama yapma yetkisini
kendisinde görüyor. Buna karar verecek olan Adanalıdır. diye
açıklama yapan Sayın Ulaştırma Bakanından derhâl bir
açıklama bekliyoruz. Adana Şakirpaşa Havalimanı
Adanalılarındır ve can damarıdır,
kapatılmasına asla izin vermeyeceğiz.
İkinci olarak, Adananın tarım, enerji,
lojistik, turizm potansiyeliyle öne çıkan Ceyhan ve Yumurtalık
ilçelerinin de tamamının ya da bir bölümünün Osmaniyeye
bağlanma girişimleri olduğu duyumları geliyor. Bu konuda da
İçişleri Bakanından açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirnedeki taşımalı eğitime
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Misyonu kindar nesil yetiştirmek olan AKPnin
elindeki eğitimin durumunu anlatan deyim: Saldım çayıra, Mevlam
kayıra! İşler her tarafta dökülüyor. Türkiye'nin birçok yerinde
aynı durum yaşanıyordur ama ben size Edirneden
taşımalı eğitimle ilgili bir örnek vereyim.
Taşımalı öğrencisi olan okullara sabah ve akşam
araçlar geç geliyor, her defasında farklı araç ve şoförler
geliyor. İhale şartlarına göre örneğin 3 araç gelmesi
gerekirken 2 araç geliyor. Öğrencilerin taşınması
başka işler yapan servislerin ikincil işi ya da para kazanma
aracına döndürülmüş. Gelmeyen araçlara öğrencileri teslim için
öğretmenler zorla geç saatlere kadar bekletiliyor, idareciler
tarafından tehdit ediliyor. Angarya anayasal bir suçtur.
Anlayacağınız, eğitimdeki yanlışların bedeli
her zamanki gibi öğrenci ve öğretmenlerimiz tarafından ödeniyor.
Bunlar olurken sizin idareci olarak atadıklarınız ne
yapıyor, kimleri idare ediyor? Onlar Millî Eğitimimizde yönetici
olduklarından haberdarlar mı?
BAŞKAN Sayın Sümer
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, esnafa müjde
olarak açıklanan kredi paketine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Esnafa müjde olarak yine kredi paketi
açıklandı, Halkbank vasıtasıyla esnafların istifade
edebilecekleri 100 milyar liralık bir kredi kampanyası
başlatıyoruz. denildi. Esnafın artık borca girecek, kredi
çekip ödeyecek gücü kalmadı. Yapılan açıklamalar yandaş
müteahhitlere para kaynağı sağlamaktan başka bir işe
yaramıyor.
Şehirlerde ekonomi çarkının
dönmesinde etkin rol oynayan orta ölçekli esnaf, kirasını, vergisini
ödeyemiyor; pandemi döneminden beri ayakta kalmaya çalışan esnaflar,
üzerlerindeki yükün azaltılmasını istiyor. Esnafa müjde
verecekseniz vergi, sigorta primlerini yapılandırın; icra
takibinde olanlara kolaylık sağlayın; belirli limitin
altındaki borçları silin; kredi değil, doğrudan nakit
desteği sağlayın. Yeni bir kredi yeni borç demektir.
Esnafın üzerindeki yükü boşaltın.
BAŞKAN Sayın Çakır
14.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
yerli otomobile ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
yerli otomobilin tanıtımı üzerinden yaklaşık üç
yıl geçti. Nasip olursa cumartesi günü araçların banttan indirilme
töreni düzenlenecek. İlk günden bugüne söylenenleri hiç umursamadan hedefe
kilitlenen, Yapamazsınız! anlayışını yerle bir
eden ve emeği geçen herkese en kalbî şükranlarımı
sunuyorum. Hayal kurmadan ideallerinizi hayata geçirme
şansınızın olmadığını bu
çalışmayla bir daha yaşamış olduk. Mutluyuz,
gururluyuz. Türkiyenin yeni yüzyılına gireceğimiz bugünlerde
yapılan işler, hayata geçirilen projeler aydınlık
yarınların güzel ve öncü habercileridir. Bugün o eserlere imza
atanlar eserleri milletin emrine amade kılma mücadelesinde
başarılı olmuş, milletin duasını alma hedeflerine
ulaşmaya gayret ediyorlar. Dünyanın fâniliğine olan inancımız
Hayattayken hangi güzel işleri hayata geçirebiliriz, ihya ve imarı
başarabiliriz? idealini bir o kadar zorunlu kılmaktadır; zira,
insanın ancak çalıştığının
karşılığı vardır diyor, Genel Kurulu ve
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Karahocagil, buyurun.
15.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
AK PARTİ Hükûmetinin muhtarlara verdiği öneme ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) -
Teşekkür ederim Başkanım.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez AK PARTİ
Hükûmetiyle muhtarlarımız dertlerini, beklentilerini devletin
zirvesiyle doğrudan paylaşma fırsatını buldu. 2015
yılından bugüne muhtarlarımızla 52 ayrı buluşma
gerçekleştirilmiş, 38 bin muhtarımız milletin evi olan
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde misafir edilmiştir.
Daha önce muhtarları tanımayan, yüzüne dahi bakmayan zihniyet, toplantılarımızdan
esinlenerek birden muhtarsever oldular. Muhtarlarımızı âdeta
vaat yağmuruna tutmaya başladılar. Ancak her
başarısız işleri gibi bunu da ellerine yüzlerine
bulaştırdılar. Laf olsun diye düzenledikleri bir iki salon
toplantısının bile devamını getiremediler. Biz ise
daha önce söz verdiğimiz gibi Muhtarlar Evinin
açılışını yaptık, 100 muhtar hizmet
binasının toplu temel atma törenini gerçekleştirdik. Birileri
atıp tutmaya, AK PARTİ Hükûmeti olarak bizler işimizi yapmaya,
verdiğimiz sözleri tutmaya devam ediyoruz.
BAŞKAN - Sayın Gültekin
16.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
yerli ve millî otomobil Togga ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına
ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) -
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, yirmi yıllık AK PARTİ dönemimizde demokrasi
ve kalkınma hareketimizin yanında ilk günkü aşkla eser ve hizmet
siyasetimize, hayal olan birçok mega projemizi de aziz milletimizin
desteğiyle gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Ülkemizin geleceği
için yeni bir dönemin temelini de atıyor, Türkiye
Yüzyılını başlatıyoruz. Türkiye
Yüzyılının temel taşları bizi her zaman ayakta tutan
inancımız, vizyonumuz, hayallerimiz, vatan ve millet sevdamız olacaktır.
Türkiye Yüzyılının ilk adımı ise hayalimiz, vizyon
projemiz olan yerli ve millî otomobilimiz Toggun 29 Ekimde seri üretime
başlamasıyla olacak. Bu sadece bir başlangıç, ülkemize ve
milletimize hayırlı olsun.
Cumhuriyetimizin 99uncu yıl dönümünde Türkiye
Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır diyor, başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere
ülkemizin bağımsızlığı ve büyümesi için
çalışan herkese şükranlarımı sunuyor, aziz
milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz...
17.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
26 Ekim Hasta Hakları Gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiyede 1998 yılında 26 Ekim Hasta
Hakları Günü olarak kabul edilmiştir. 26 Ekim Hasta Hakları
Gününde hasta hakları konusunda farkındalığın
artırılması amaçlanmaktadır. Hasta haklarıyla, temel
olarak, hastaların kaliteli sağlık hizmeti alma ve
sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi hedeflenir. Bunun yanı
sıra, hastanın saygınlığının korunarak
teşhis ve tedavinin her aşamasında hastanın aktif
katılımının sağlanması da amaçlanmaktadır.
Hekimlerimiz her zaman için hem kendi vicdanına göre hem de hastanın en
çok yararına olacak şekilde davranırlar.
Sağlıklı yaşam en büyük insan
hakkıdır ve kul hakkıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özen...
18.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
cemevleriyle ilgili kanun teklifine ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkanım.
Pazartesi Plan ve Bütçe Komisyonuna cemevleriyle
ilgili bir kanun teklifi geldi. Cemevleri, Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı bir başkanlığa
bağlanıyor. Cumhuriyet tarihinde ilk defa cemevleri Mecliste
görüşülüyor, bu iyi bir gelişme fakat 15-20 milyon Alevi
tarafından tepkiyle karşılandı. Aleviliğin elektrik
sorununa, para sorununa indirgenmesi Alevilerin onuruna dokunmuştur,
incitmiştir. Bu yasanın geri çekilmesi, cemevlerinin ibadethane
sayılabilmesi için tüm parti grup temsilcileri, Alevi örgütleri ve kanaat
önderiyle birlikte yeni bir yasa hazırlanmalıdır. Bu gelecek, Mecliste
görüşülecek. Herkes Alevileri çok seviyoruz." diyor. Bu, bir
samimiyet testi olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yaman...
19.- Kocaeli Milletvekili Cemil Yamanın, 23
Ekim Macaristan Millî Bağımsızlık Gününe ilişkin
açıklaması
CEMİL YAMAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Macaristanda her yıl 23 Ekimde özgürlük günü
olarak kutlanan Macaristan Millî Gününde 1956 Macar Devrimini ve devrim
esnasında hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum.
Altmış altı yıl önce 23 Ekim-10
Kasım tarihleri arasında cereyan eden Macar Devrimi, Macaristandaki
Sovyet idaresinin dayattığı politikalara karşı tepki
olarak tarihe geçmiştir. Macaristan halkının, 23 Ekim 1956da
işgalci Sovyetlere karşı ayaklanıp destansı bir
mücadele vermeleri ve yine, 23 Ekim 1959da Sovyet rejiminin sona erdirilmesi
kapsamında Macaristan Millî Bağımsızlık Gününü
kutluyorum. Türkiye-Macaristan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı olmaktan onur duyduğumu
Macaristan Millî Gününü en kalbî duygularımla
tebrik ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Subaşı
20.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler
Başkanlığına seçilen Konya Büyükşehir Belediye
Başkanı Uğur İbrahim Altay ile Hükûmetin Geleceği
Elçisi olarak seçilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı
Yücel Yılmaza ve Cumhuriyet Bayramına ilişkin
açıklaması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Güney Korede yapılan Dünya Yerel ve Bölgesel
Liderler Zirvesinde 240 binden fazla üyeye sahip, yaklaşık 5 milyar
insana hizmet edecek dünyanın en büyük yerel yönetim teşkilatı
olan Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler
Başkanlığına seçilen Konya Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Uğur İbrahim Altayı ve
aynı seçimlerde Hükûmetin Geleceği Elçisi olarak seçilen
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın
Yücel Yılmazı tebrik ediyorum.
Türkiyemize bu gururu yaşatan Uğur
İbrahim Altay ve Yücel Yılmaz Başkanlarımıza
başarılar diliyor, Cumhuriyet Bayramımızın 99ncu
yılını tebrik ediyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
21.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun,
cezaevlerindeki ihlallere ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Cezaevleri Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü zamanlarında;
Bakanlık eline geçen her parayla cezaevi yapmakta, iktidara boyun
eğmiş yargı oraları doldurmakta. Mahpuslar
yaşadıkları ihlalleri -gidermeyi bırakın- duyurmada
bile zorluk yaşıyor. Mektupları engelleniyor, açık
görüşleri kısıtlanıyor, siyasi mahpuslara görüntülü
görüşme verilmiyor. Her kesimden mahpusun insan hakları savunucusu
olarak bana başvurması, mektup göndermesi, ihlalleri yapan Adalet
Bakanlığı ve cezaevlerini çok rahatsız ediyor.
Afyon 1 No.lu T Tipi Cezaevinden Hüsamettin
Uğur'un, Eskişehir L Tipi Cezaevinden çıplak aramaya
uğradığını bana mektupla ileten Nagehan Yüksel'in
mektuplarının engellendiği ve disiplin cezaları
aldığı bilgisini aldım ve usulsüzlükler hakkında da
bilgiler ulaştı. Adalet değil zulümat bakanı
mahpusların bize ulaşmasını engellese de sonuna kadar
cezaevlerindeki ihlalleri duyurmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydınlık
22.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfalı çiftçilerin sulama
sorununa ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geldiğimiz günden bu yana Türkiye'nin kendine
yeten bir ülke olabilmesi inancıyla özellikle çiftçilerimizin sesi olmaya
özen gösterdim. Ancak geldiğimiz noktada, üreten değil ithal eden
ülke olduk; başka ülkelerden toprak kiralayan ülke olduk. Buradan bir kez
daha Urfalı çiftçimizin sulama sorunlarına değinmek istiyorum.
Geçen yılki sulama fiyatları ile bu
yılki sulama fiyatları arasında uçurum fark var. Çeşitli
sulama yöntemlerinde fiyatlar 4-5 katına çıkmış durumda.
Böyle üretim olmaz, böyle çiftçilik de yapılmaz.
İktidarı derhâl çiftçilerin sulama
giderlerini düşürmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, kamu kuruluşlarında çalışan personel
arasındaki pozisyon farklılıklarına ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, kamu kuruluşlarında çalışan personel
arasında pozisyon farklılıkları vardır. Kamu
kuruluşlarında işçi, geçici işçi ve taşeron
çalışanı olarak çalışanlar da bulunmaktadır.
Özellikle Karayollarında, orman işletmelerinde, kamu sağlık
kuruluşlarında ve belediyelerde geçici işçi veya taşeron
çalışanı olan kişiler ile diğer çalışanlar
arasında ücret ve özlük hakları bakımından
farklılıklar vardır. Aynı işi yapmalarına
rağmen daha düşük ücret almaktadırlar ve özlük hakları
bakımından da mağdur durumdadırlar. Kamu
kuruluşlarında bu farklılığın giderilmesinde
çalışma hayatı açısından fayda vardır. Geçici işçilerin
daimî statüye geçirilmesi, kadro verilmesi çalışanların
beklentileridir. Ayrıca, bu kuruluşlarda daimî statüye işçi
alınırken mevcut geçici işçilere öncelik verilmesi de uygun
olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalım
24.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Murat Dağında açılmak istenen altın
madenine ve Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Murat Dağımıza dokunmayın.
2017-2019 arasında Anadolu Export firması Murat Dağında
altın madeni açmak için ÇED raporu almıştı.
Şahsımın ve çok sayıda sivil toplum örgütünün
açtığı davalar sonucu ve vatandaşlarımızın
büyük desteğiyle ÇED raporunu iptal ettirdik ancak Anadolu Export
firması yine Murat Dağı'nda ÇED alabilmek için bir daha
başvurmuş.
Firma yetkililerine buradan sesleniyorum: Gelin, bu
sevdadan vazgeçin; Murat Dağı'mızı, Uşakı ve
bölgemizi rahat bırakın.
Sayın Başkan, cumhuriyetimizin 99uncu
yılını kutluyorum. Başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve cumhuriyetimizi kuran tüm büyüklerimizi saygıyla anıyorum.
Tekrar, Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun.
BAŞKAN Sayın Özel
25.- Yalova Milletvekili Özcan Özelin,
Cumhurbaşkanlığına seçmenler tarafından aday
gösterilmesi sürecine ilişkin açıklaması
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) YSKnin 292 no.lu
Kararında belirtildiği gibi, Cumhurbaşkanlığına
seçmenler tarafından aday gösterilecek kişi en az 100 bin seçmenin
yazılı teklifiyle aday gösterilebilecektir. Memleket Partisi olarak
bizim başkan adayımız, Cumhurbaşkanı
adayımız bellidir. 100 bin imza bulmakla ilgili hiçbir
sıkıntımız yoktur. İlçe seçim kurullarında
imzalanacak olan formlar YSKye zaten elektronik ortamda aktarılacakken bu
işlemi, seçmeni Seçim Kuruluna getirerek ve kuyruklarda bekleterek yapmak
demokrasi ayıbıdır, vatandaşa zulümdür. Resmî tüm evraklar,
adaylık ve adli sicile dayalı tüm belgeler e-devlet üzerinden
alınabiliyorsa Cumhurbaşkanlığı
adaylığı için verilecek imzalar da e-devlet üzerinden
verilebilir. E-devlet üzerinden gerekli sistem kurulmalıdır,
demokrasiye yakışan yapılmalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Keven
26.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
Yozgatın Beserek ve Susuz köylerinin içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Cumhuriyetimizin 99uncu yıl dönümünü
kutlayacağımız şu günlerde, Yerköy ilçemize bağlı
Beserek ve Susuz köylülerinin kadınları bu çağda merkeple
evlerine içme suyu taşıyorlar. Türkiyenin başkentine iki saat
uzaklıkta olan bir ilin köylerinden manzaralar gösteriyorum yüce Meclise
ve Türkiyeye. Yozgatla ilgili kurumlar ve ilgili siyasiler, köylülerimizin
taleplerini ne zaman dikkate alacaklar merak ediyorum, soruyorum.
Yerköyün tek Kırım Tatar köyü olan
Beserek köyünde yeni yapıldığı söylenen 70 tonluk su deposu
çalışmıyor, getirilen borular gelişigüzel
toprağın üzerinde duruyor. Yazık değil mi devletin onca
parasına? Bu çağda köylülerimizi merkeple su taşımak
zorunda bırakıyorsanız o makamlarda oturamazsınız.
Soruyorum: Sosyal devlet bu mudur? Yozgat
Valiliği İl Özel İdaresi yetkilileri, Beserek ve Susuz
köylerinde acil olarak bir icraat yapıp içme suyunu hanelere ulaştırmalı,
köylüyü suya kavuşturmalıdır.
Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerine söz vereceğim.
İYİ Parti adına Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurun lütfen.
27.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Cumhuriyet Bayramına, Pençe-Kilit Harekâtı
bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş Faim Bozkurta,
Türkmenistanın Bağımsızlık Gününe, Edip Akbayramın
29 Ekim Cumhuriyet Konserinin Zonguldak Valiliği kararıyla iptal
edilmesine, İstanbul Küçükçekmecede bir inşaatın istinat
duvarının çökmesine, polis intiharlarına ve
Cumhurbaşkanı Erdoğanın Meclise sunduğu 2023
Yılı Bütçe Kanunu Teklifine ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, Cumhuriyet Bayramımızı
kutluyorum. Cumhuriyet değerleriyle daha nice yüzyıllara
Büyük
medeniyetin inşası milletimize hayırlı olsun.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere,
emeği geçenleri saygı ve minnetle yâd ediyorum.
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde dün
teröristlerle çıkan çatışmada Piyade Uzman Çavuş Faim
Bozkurt şehit olmuştur. Şehidimize Allahtan rahmet diliyorum,
mekânı cennet, ruhu şad olsun; kederli ailesine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Bugün, Türkmenistanın
Bağımsızlık Günü. Otuz bir yıl önce bugün
bağımsızlığını ilan eden kardeş ülke
Türkmenistan'ı tebrik ediyorum; ebedî dostluğumuzun daim olması
temennisiyle Türkmen halkını muhabbetle selamlıyorum.
Evet, Edip Akbayramın 29 Ekim Cumhuriyet
Konseri Zonguldak Valiliği kararıyla iptal edilmiştir.
Kararı, muhaliflere yönelik yasaklayıcı ve
baskılayıcı bir tutum olarak görüyoruz. İptal edilen
gençlik festivalleri ve kıyafetinden dolayı konserlerine izin
verilmeyen şarkıcılardan sonra, şimdi de
yıllardır muhalif kimliğiyle tanınan Edip Akbayramın
iptal edilen konseriyle yasaklar devam etmektedir. Yasakları
kaldıracaklarını söyleyerek iktidara gelen AK PARTİ, toplumun
belli bir kesiminin yaşam biçimine müdahale eden ve keyfî yasaklamalarla
özdeşleşen bir parti olarak tarihe geçecektir.
Geçtiğimiz gün, İstanbul Küçükçekmece'de
bir inşaatın istinat duvarında çökme meydana geldi. Çökme
nedeniyle şantiye sahasının yanındaki Özel İstanbul
Arel Üniversitesinin 3 katlı binası yıkılırken
üniversitenin ana binasında da hasar meydana geldi. Amasrada meydana
gelen maden ocağı patlamasından sonra ortaya çıkan denetim
eksikliği ve iş bilmezlik bu kez de kendini İstanbulda bir
inşaatta gösterdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Olayın
gece saatlerinde yaşanması, üniversite öğrencilerinin binada
olmamasından dolayı herhangi bir can kaybı yaşanmadı
fakat gündüz vakti çökme meydana gelseydi binlerce öğrenci enkaz altında
kalabilecekti.
İstanbulda güçlendirilmesi gereken
binaların olduğunu ve bilhassa inşaat alanlarında
denetimlerin artırılması gerektiğini defalarca buradan
gündeme getirdik. İktidarın liyakatsiz kadroları ve gerekli
tedbirlerin alınmaması yüzünden öğrencilerin, işçilerin,
madencilerin canları her an tehlike altındadır. İYİ
Parti olarak bir kez daha uyarıyoruz: Güçlendirilmesi gereken tüm binalar
tespit edilmeli ve gerekli tedbirler ivedilikle alınmalıdır.
Hükûmet kader diyerek denetimleri ihmal etmemeli,
vatandaşlarının can güvenliğini tehlikeye
atmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Geçtiğimiz hafta sonu, İstanbulda görevli Polis Memuru Raşit
Sağlam, Heybeliada Vapur İskelesinde beylik tabancasıyla
intihar etmiştir. 5 Ekimde yine İstanbulda görevli Polis Memuru Enes
Seyhan, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde intihar etmişti.
Sadece Ekim ayında İstanbul, Ankara, Zonguldak ve Nevşehirde
görevli toplam 6 polis memuru intihar ederek hayatına son vermiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü, yapmış olduğu resmî
açıklamada 2022 yılının ilk dokuz ayında 44 polis
memurunun intihar ettiğini açıklamıştır. İçişleri
Bakanlığı, intiharların sebeplerini araştırmak
yerine kişisel sorunları diyerek geçiştirmektedir. Ortada
kişisel ya da psikolojik bir sorun varsa sorulması gereken soru da
şudur: Bu evlatlarımız Emniyet teşkilatına girerken
psikolojik sorunları yoktu da sonradan nasıl oluştu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Çulhaoğlu.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Emniyet
teşkilatımız ve polis memurlarımız bilsin ki sizler
yalnız ve sahipsiz değilsiniz. İYİ Parti olarak ardı
arkası kesilmeyen polis intiharlarının takipçisi olmaya ve
sebeplerinin araştırılması için gündemde tutmaya devam
edeceğiz.
Halk ekonomik sıkıntılarla mücadele
ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunduğu bütçe kanun teklifine göre 2023 yılında kamu
idarelerine toplam 3.241 yeni lüks araç alımı
yapılacağı belirtilmiştir. Oysa sene başında
yayınlanan yatırım programı hazırlıklarıyla
ilgili Cumhurbaşkanlığı genelgesinde kamu
harcamalarında tasarruf yapılacağı temel hedef olarak ifade
edilmişti. Anlaşılan o ki saray yönetimi itibardan tasarruf
olmaz anlayışından vazgeçemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Halka
Porsiyonları küçültün, açken alışverişe
çıkmayın. gibi akıl verenler kendi lüks
yaşantılarından ödün veremiyorlar. Aziz milletimiz bilsin ki bu
devran böyle devam etmeyecek. Yaklaşan İYİ Parti
iktidarında kamuda israf harcamaları kesilecek, lüks araçların,
onlarca uçağın, günlük 10 milyonu bulan saray
harcamalarının yerini mütevazı bir yönetim
anlayışı alacak. İktidarımızda araçların,
uçakların değil; EYT'lilerin, öğrencilerin, emeklilerin,
işçilerin, memurların sorunları, çözülmesi gereken temel gündem
maddeleri olacak. Bir şey değişecek, her şey
değişecek; az kaldı.
Değerli Başkanım, müsamahanızdan
dolayı teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül...
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Piyade Uzman Çavuş
Faim Bozkurta, Türkmenistanın Bağımsızlık Gününe ve
29 Ekim Cumhuriyet Bayramına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 26 Ekim 2022 tarihinde Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde
terör örgütü PKK tarafından düzenlenen hain saldırıda yaralanan
Uzman Çavuş Faim Bozkurt tedavi gördüğü hastanede şehit
olmuştur. Şehidimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz
Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dost ve kardeş ülke
Türkmenistan 27 Ekim 1991 tarihinde
bağımsızlığını ilan ederek uzun yıllar
süren Sovyet himayesinden kurtulmuştur. Türkmenistanın
bağımsızlığını ilan edişinin 31inci
yıl dönümünde dost ve kardeş ülkeyi ve
soydaşlarımızın Bağımsızlık Gününü
kutluyor; huzurlu ve aydın bir gelecekleri olmasını diliyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Samsuna çıkarak
işgallere karşı Anadoludaki Kuvayımilliye direnişini
örgütlemesi ve Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle devam eden Millî Mücadele
sürecinin nihai zafere ulaşması şüphesiz Türk milletinin irade
ve kararlılığının bir eseri olmuştur. Türk
milletinin istiklal ve istikbaline olan bağlılığı
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
şiarıyla 23 Nisan 1920de Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılmasıyla vücut bulmuştur. 29 Ekim 1923te de Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından kabul edilen cumhuriyetin ilanıyla birlikte
bu süreç taçlanmış ve tüm dünyaya ilan edilmiştir. Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare,
cumhuriyet idaresidir. sözleriyle ifade ettiği cumhuriyet idare
şekli, Türk milletinin kadim tarihi ve medeniyetiyle bütünleşerek
millet iradesinin hâkimiyetini tesis etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cumhuriyetin
100üncü yılını kutlamaya yaklaştığımız
ve bunun kıvanç ve heyecanını
taşıdığımız bir süreçte cumhuriyetin ilelebet
payidar kalacağı inancı ve kararlılığıyla
aziz milletimizin hafta sonu idrak edeceğimiz 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere tüm kurucu kahramanlarımızı, şehitlerimizi ve
gazilerimizi minnet ve hürmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
29.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, ehliyet
affına, kadro bekleyen Karayolları danışmanlık ve
müşavirlik hizmet alımı çalışanlarına, engelli
maaşlarına ve kamu görevlilerine ödenen cam ve gözlük bedeline ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Mala ve cana kastetmemiş, geçimini ehliyetiyle
sağlayan, bu şekilde evine ekmek götüren, ehliyetine el konulan
vatandaşlarımız, aylardır süren feryatlarına
artık kulak verilmesini ve bir ehliyet affı
çıkarılmasını sabırsızlıkla bekliyorlar.
Yine, taşerona kadro
çalışmalarında sona gelinen bugünlerde, 696 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle kapsam dışı kalan ve kadro
anasının ak sütü gibi helal olan Karayolları danışmanlık
ve müşavirlik hizmet alımı çalışanları da kadro
müjdesi bekliyor.
Engelli maaşları, günümüz
şartlarında artık onların zorunlu ihtiyaçlarını
bile karşılayamaz hâle geldi. Engelli vatandaşlarımız,
en azından engelli maaşlarının en düşük emekli
maaşı miktarını getirilmesini talep ediyorlar.
Yaklaşık, sanırım, on beş
yıldır kamu görevlilerine ödenen gözlük ve cam bedeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, HDP Grubunu ziyaret eden Alevi kurumlarının temsilcileri ile
TÜM BEL SEN Genel Başkanı ve yöneticilerine, gözaltına
alınan Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS muhabirlerine ve Tahir Elçi
Vakfının 11 ilde yaptığı araştırmaya ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün Alevi
kurumlarının temsilcileri grubumuzu ziyaret ettiler. Alevi
Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı, Alevi Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı, Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı,
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı, Alevi
Kültür Dernekleri Genel Başkanı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Genel Başkanı dediğim gibi grubumuzu ziyaret ettiler; esas
itibarıyla geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilmiş
olan torba teklifle ilgili eleştirilerini ve kaygılarını
dile getirdiler ve bu torba teklifle kabul edilmiş olan ve Alevi
toplumunun taleplerini ilgilendiren maddelerdeki hedeflerin kendilerinde çok
büyük rahatsızlık yarattığını söylediler.
Özellikle cemevlerinin Kültür Bakanlığına
bağlanmasının büyük bir sıkıntı
yarattığını ifade ettiler. Yorumları, iktidarın
kendisine yakın bir Alevi tarafı yaratmak istediği
doğrultusundaydı; Kendi Alevilerini yaratmak istiyorlar. dediler ve
cemevlerinin ibadethane olarak görülmemesinin ve değerlendirilmemesinin
büyük bir rahatsızlık yarattığını bir kez daha
söylediler. Temel talepleri bu teklifin geri çekilmesi ve geri çekildikten
sonra bütün partilerin, Meclisteki grubu bulunan partilerin ve Alevi
kurumlarının temsilcilerinin oturup konuşarak yeni bir yasa
teklifinin hazırlanması doğrultusunda olduğunu söylediler.
Bizler de kendileriyle dayanışma içinde olduğumuzu ifade ettik
ve bu önerilerini Mecliste de dile getireceğimizi söyledik. Bu vesileyle
bunları anlatmış oldum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bugün bir heyet
daha geldi; TÜM BEL SEN Genel Başkanı ve yöneticileri. Ne yapmak
istemişler TÜM BEL SEN Genel Başkanı ve yöneticileri ve
üyeleriyle? Meclisin önünde bir basın açıklaması yapmak
istemişler. Tabii yani ne olmuş? Kolluk açıklama
yapılmasına izin vermemiş, müdahale edilmiş; bunun üzerine,
açıklamayı yapamadıkları için heyet olarak Meclise
geldiler, bizimle bir görüşme yaptılar. Aslında, talepleri var;
bir dosya olarak da bunu sundular, önümüzdeki haftalarda da bu konuyu takip
edeceğiz ama istedikleri, yerel yönetimlerde çalışan 136 bin
kamu emekçisinin Anayasayla güvence altına alınan sendikal
örgütlenme hakkının ayrılmaz bir parçası olan toplu
sözleşme hakkının kullanılmasının engellenmesine
son verilmesi. Emekçilerin farklı özlük haklarına bağlı
çalıştıkları için, eşitlik ilkesine uygun
davranılmadığını söylüyorlar ve
Sayıştayın yaptığı denetimlerde ortaya çıkan
sonuçların kendilerini mağdur ettiğini anlatıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oruç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu nedenle de
4688 sayılı Yasanın 32nci maddesinde değişiklik
talepleri var, bunu dile getirdiler; biz de kendilerine bu konudaki
çalışmaları takip edeceğimizi ilettik.
Sayın vekiller, iki gün önce burada dile
getirmiştim; Mezopotamya Ajansı ve Türkiye'nin tek kadın haber
ajansı olan JINNEWS muhabirlerinin şiddet kullanılarak
gözaltına alındığını anlatmıştım
sizlere. Gözaltı süreci devam ediyor bu kişilerin ve
avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin sonuçları bize
yansıtıldı; gözaltına alınırken nasıl tehdit
edildiklerini anlatmışlar, kendilerine nasıl silah
doğrultulduğunu, nasıl ters kelepçe
yapıldığını ve gözaltına alınırken ne
tür cinsiyetçi küfürlerle karşı karşıya
kaldıklarını anlatmışlar ve avukatları bunu bize
ilettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, mesela birisi Berivan Altan, bir muhabir arkadaşımız
ve -Berivan Altan epey bir süre boyunca Mecliste de muhabirlik yaptı- bu
ev baskınında ters kelepçe ve işkenceye uğruyor. Polisler
diyorlar ki: Sana baş eğdireceğiz, zorluk çıkarma.
Biliyorsunuz bu başını eğerek Kürtleri gözaltına alma
diye bir usul icat etti İçişleri Bakanlığı ve zorla
kendisine baş eğdirmeye çalışıyorlar. Berivan Altan,
genç bir kadın arkadaşımız; üstelik de baş
eğdirip de görüntü almaya çalışıyor polisler, bu görüntüyü
de servis ediyorlar televizyonlara biliyorsunuz. Hedef ne? Kürte baş
eğdirdik. Bunu göstermek.
Şimdi, Diren Yurtsever, yine bir eski muhabir
arkadaşımız, kadın arkadaşımız, yine
Mecliste bir dönem -geçtiğimiz yıl- çalıştı,
muhabirlik yaptı ve şimdi de Mezopotamya Ajansının Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Mezopotamya
Ajansının Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve çok ortada
olan bir kişi Diren Yurtsever. Ona ne yapmak istiyorlar? Onun da Türk
Bayrakları arasında elleri kelepçeli bir şekilde zorla
fotoğrafını çektirmek istiyorlar, gazeteci kendisi. Yani kim
yapıyor bunu? Polis yapıyor. Diyor ki: Niye böyle bir şey
yapmak istiyorsunuz? Diyorlar: Prosedür böyle. Böyle bir prosedür mü var?
Yani bir gazeteciyi gözaltına alıyorsunuz, Türk Bayrakları
arasında kelepçeli resmini çektirmek, fotoğrafını çektirmek
prosedür; böyle bir prosedür yok, biz biliyoruz. Bayrağı bir
işkence aracı olarak kullanıyor kolluk kuvveti; yapılmak
istenen bu, ortada olan bir ajansın Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü, Yayın Yönetmeni olan bir kişiye yapılmak istenen bu.
Cinsiyetçi küfürler devam ediyor tabii, psikolojik şiddet de
uygulanıyor. Yani niye bunları söylüyoruz? İşte hani
diyorlar ya Kürtler bizi nasıl görüyor acaba? diye, Kürtler bu
yaşadıklarından sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim, son cümle izninizle.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
nasıl
gördüklerini bir araştırmada ortaya koymuşlar, ben size o araştırmadan
2 tane veri sunacağım. Araştırmayı kim
yapmış? Tahir Elçi Vakfı. Tahir Elçi, biliyorsunuz katledildi,
bir avukat, çok değerli bir insan hakları savunucusu
arkadaşımızdı, katledildi. Tahir Elçi Vakfının 11
ilde yaptığı araştırmada Kürtlerin insan hakları
algısı nedir? diye sorulmuş; her 5 katılımcıdan
4ü -Kürtlerden bahsediyorum yani- Türkiye'de insan haklarının ihlal
edildiği görüşünde ve bunların en az yüzde 60ı da
Kürtlerin en çok kendi kimliklerinden dolayı
ayrımcılığa uğradığını, hak ihlaline
maruz kaldığını düşünüyorlar. İkinci sırada
da Kürt kadınlarının bu ayrımcılığa maruz
kaldığını düşünüyorlar; işte tablo bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Siz, Kürt
gazetecilerini, özgür basını susturmak için şiddet
uygulayıp, işkence yapıp muhabirleri gözaltına
aldığınızda Kürt seçmen ve Kürt halkı da bu
şiddet kullanarak gözaltına alınmanın ve özgür
basını susturma çabalarının ne anlama geldiğini
biliyor ve bunu da kamuoyu araştırmalarına da
yansıtıyor. Ben de siz duyun diye bir kez daha burada dile getirdim.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkoç
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Merkez
Bankasının kur korumalı mevduat için yaptığı
ödemeye ve Merkez Bankası Başkanı Şahap
Kavcıoğlunun enflasyonla ilgili açıklamasına ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aylardır Merkez Bankasının kur
korumalı mevduata ne ödediğini soruyoruz, cevap yok. Geçen hafta
Merkez Bankası yöneticisi Ben bilgi veremem. diye komisyondan
çıkmış. Dün, atanmış Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay 2022 Eylül sonu itibarıyla kur
korumalı mevduat uygulamasının bütçeye maliyeti 84,9 milyar
TL'dir. demiş, Merkez Bankasında oluşan maliyet bunun
altında. demiş. Ciddiyetten uzak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığına yakışmayacak bir tavırla yine
bilgi vermemiş. Hazinenin ödediği paranın altında. ne
demek? Altında olduğunu biliyorsan, rakamı da biliyorsun
demektir; bunu neden Meclisten saklıyorsun? Milletin sofrasından
kesip de zengine vereceksin, hesabı sorunca da yanıt vermeyeceksin,
Devlet sırrı bu. diyeceksin, öyle mi? Milletin Meclisinde devlet
sırrı diye söylediğin şey, milletin derdi. Fuat Oktay
ayrıca diyor ki: Kur korumalı mevduat tabana yayıldı. Tüm
halkımıza hitap eden bir finansal üründür. Kimmiş bu taban, ben
merak ediyorum, Cumhuriyet Halk Partisi de merak ediyor. Örneğin asgari
ücretliler bu tabanın içinde var mı? Bankalara borcu 1,5 trilyona
ulaşmış vatandaş bunun içinde var mı? Traktörü hacizli
çiftçi bunun içinde var mı? 1,5 trilyon liralık borç altında
ezilmiş esnaf, kredi kartının borcunu ödeyemediği için takibe
düşen 4 milyon kişi bu tabanın içinde var mı? Hangi taban
bu? Kimin tabanı? Ben size tabanı, bankada kimlerin mevduatı
olduğunu söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bankadaki
mevduatın yüzde 68inin milyonerlere ait olduğunu artık Türkiye
biliyor yani mevduatta 1 milyon liradan fazla parası olan kişiler
bunlar. Yılbaşından bu yana kur korumalı mevduatın
katkısıyla ülkemizdeki milyoner sayısı kaça
ulaştı biliyor musunuz? 200 bin kişi arttı. Fuat
Oktayın söylediği AKPnin tabanı işte tam da budur.
Milyonlarca vatandaş bankada para değil borç büyütüyor, enflasyon
altında eziliyor.
Bizden bilgi saklayan Merkez Bankasının
Başkanı Kavcıoğlu, gazetecilere Enflasyonla mücadelede
kendimizi çok başarılı sayamayız. demiş; zaten
başarılı değilsiniz. Enflasyonla bir avuç
insanınızı zenginleştiriyor ama tabanı, gerçekten
milletimizin tabanını yok sayıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Merkez
Bankasının yasada yer alan temeli, temel görevi fiyat
istikrarıdır yani enflasyonla mücadeledir. Bu
başarısızlık itirafı üzerine Başkanın temel
görevini yerine getiremediği için ne yapması gerekiyor? İstifa
etmesi gerekiyor. Tek göreviniz bu: İstikrar, enflasyonla mücadele. Ben
bunu başaramıyorum. diyor Merkez Bankası Başkanı,
başaramıyorsan istifa edeceksin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan
Piyade Uzman Çavuş Faim Bozkurta, Türkmenistanın
Bağımsızlık Gününe, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını bir teknoloji harikası Toggla
taçlandıracaklarına ve 21inci yüzyılın Türkiye asrı
olacağına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri; Pençe-Kilit
Harekâtı bölgesinde alçak teröristlerce yapılan saldırıda
yaralanan kahraman Mehmetçikimiz tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Bu
vesileyle Uzman Çavuş Faim Bozkurt'a ve onun şahsında bütün
şehitlerimize rahmet, ailesine ve bütün milletimize
başsağlığı diliyorum. Cenab-ı Hak kendilerine
rahmet eylesin, bütün şehitlerimizi Cenab-ı Hak cennetiyle, cemaliyle
şerefyap eylesin.
BAŞKAN Amin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ve herkes bilsin ki bütün terör örgütlerinin kökü
kurutuluncaya kadar bu mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir.
Bugün, kardeş Türkmenistanın
Bağımsızlık Günü. Bu münasebetle Türkmenistanın
Bağımsızlık Gününü tebrik ediyor; Türkmen
kardeşlerimizin dünya ve ahiret mutluluğu içerisinde uzun,
hayırlı bir yaşam sürmelerini diliyorum.
Tabii, bugün 27 Ekim, iki gün sonra
kutlayacağımız cumhuriyetimizin 99uncu yıl dönümünün
arifesindeyiz. Bir asır önce emperyalistlerin heveslerini
kursaklarında bırakan aziz milletimiz ve Millî Mücadelenin Önderi
Mustafa Kemal Paşanın liderliğindeki bu
bağımsızlık mücadelesi, hakikaten bugün de aynı ruhla,
istiklalitam anlayışıyla bütün millet fertlerimizce devam
ettirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiyeyi uluslararası kumpaslarla bölüp
parçalayıp tarih sahnesinden silmek isteyenler, kendi kirli
oyunlarında yok olup gitmeye mahkûmdurlar. Milletimiz de devletimiz de
buna muktedirdir. Bu millet liderini bulduğunda onu kimse tutamaz, o lider
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğandır.
Yarın AK PARTİ olarak
başlatacağımız Türkiye Yüzyılı, yeni dönemde
bütün millet fertlerini, 85 milyon insanımızı kucaklayarak
hiçbir ferdi dışarıda bırakmadan ulusal olduğu kadar
bütün bir insanlık için uluslararası neticeler doğuracak, bütün
insanlık için bir vizyon belgesi olarak karşımıza
çıkacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İnanıyorum ki cumhuriyetimizin 100üncü
yılı olan 2023, yepyeni bir dünyanın muştusu, müjdesi
olarak tarihin önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza
çıkacak.
Yirmi yıldır bu anlayışla, büyük
ve güçlü Türkiye için, milletimiz ve insanlık için çalışan dünya
lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın önderliğinde adil ve merhametli bir küresel düzeni,
inşallah, hep birlikte insanlığa hediye edeceğiz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı bir
teknoloji harikası Toggla hep beraber taçlandıracağız. Bu
gurur hepimizindir, aziz milletimizindir, devletimizindir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye Cumhuriyeti devleti 85 milyon insanıyla bir
ve beraber olarak yeni bir tarih yazacak; insanlığın umudu,
vicdanı olarak 21inci yüzyıl Türkiye asrı olarak
inşallah tarihin altın sayfalarında yer alacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün milletimizin
Cumhuriyet Bayramı'nı tebrik ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Aksaray
Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları tarafından, ülkemizde
artan yolsuzlukların araştırılarak önüne geçilmesi
amacıyla 21/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim
2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
27/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 21 milletvekili
tarafından, ülkemizde artan yolsuzlukların
araştırılarak önüne geçilmesi amacıyla 21/10/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 27/10/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, İYİ Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın
Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce
Türk milleti; İYİ Parti olarak ülkemizde artan yolsuzlukların
araştırılarak önüne geçilmesi amacıyla vermiş
olduğumuz araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yolsuzluğun tanımına
baktığımızda kamu gücünün özel çıkarlar amacıyla
kötüye kullanılması anlamına gelmektedir. Toplumun kültürünü,
politikasını, ekonomik çatısını yok eden en büyük
problem olarak karşımıza çıkan yolsuzluk, ülkemizin
geleceğini de tehdit eden en önemli unsurlardan biridir ve maalesef, hem
yapılan araştırmalarda hem de gözle görülür bir şekilde
ülkemizde yolsuzluk başını almış gitmektedir. Artan
yolsuzluklar ülkemizde ekonomiyi ve hazineyi de büyük zarara
uğratmaktadır.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ 2001
yılında kurulurken 3Y formülünü kamuoyuna açıklamış ve
3Yyle mücadele ederek bunları ortadan kaldıracağını;
AK PARTİ iktidarında yoksulluğun, yolsuzluğun,
yasakların olmayacağı çok güzel bir ülke vadetmişti ama
gelinen noktada vatandaş diyor ki Bu 3Y formülü ye, yolunu bul ve yut
gibi algılanmaya başlandı. Ve yasakları
kaldıracağını iddia eden AK PARTİnin daha
geçtiğimiz günlerde sosyal medyayı kontrol altına almak için
çıkardığı kanun gençlerimizin hayallerine, düşlerine,
düşüncelerine pranga vurmaya yetmiştir. Yolsuzluğu ortadan
kaldıracağını iddia eden siyasi irade,
yaptığı konuşmalarda yoksulların
sayısının arttığını beyan ederek bu
yoksullara yaptığı sosyal yardım miktarını
artırmakla övünmektedir. Yani bir hükûmet ülkesinde artan fakir ve yoksul
sayısından gurur duymaktadır, onur duymaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, yoksulluğa giden
her kuruşta yatağa aç giren çocuğun ve çocuğuna mama, ekmek
bulamayan, çorba bulamayan ananın ahı vardır; çocuğuna
istediğini alamadığı için çocuğu uyuduktan sonra eve
gitmek zorunda kalan babaların sitemi vardır; tarlasına gübre,
hayvanına yem alamayan köylümüzün, çiftçimizin kahrı vardır;
okulunu dereceyle bitirdiği hâlde bir türlü iş bulamayan gencimizin
umutsuzluğunun en koyu karanlığı vardır; köyüne su
götüremediği için -diğer köyde az önce şahit olduk- suyu
-affedersiniz- hayvan sırtında taşımak zorunda kalan
analarımızın, bacılarımızın, ninelerimizin
teri vardır; emekliye üç yılda bir sadece 50 TLlik gözlük layık
görüldüğünden bu vatandaşlarımızın göz
karartısı vardır; hastanelerde tedavi olamayan,
ameliyatını yaptıramayan, aylardır sıra alamayan ve bu
arada sığınmacılara imrenerek bakan, şifa
kapısı görüp gittiği hastaneden dert küpü olarak çıkan
vatandaşlarımızın sancısı vardır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İstanbulda yirmi
beş yıldır Türkiyeden ve dünyadan kopuk bir hayat yaşayan
bir vatandaşımız, kalabalığı ve bu
kalabalıkta vatandaşlara hitap eden bir kişiyi görüyor ve dinlemeye
başlıyor. Vatandaş, hatibin kürsüdeki Yolsuzlukların,
rüşvetin, yoksulluğun olmayacağı ülkeyi biz hallederiz.
şeklindeki nutkunu dinliyor, kendi kendine Acaba bu adam kim? diye
soruyor, Herhâlde seçimlere hazırlanan ve iktidar olma çaba ve sevdasında
bulunan bir siyasi partinin lideridir. diye düşünüyor ve demek ki Bu
ülkede yoksulluk var, yolsuzluk var, rüşvet kıskacında
kıvranıyor; yolsuzluk, rüşvet almış
başını gidiyor, yapılan suç duyuruları da sonuçsuz
kalıyor, bu lider de bunları ortadan kaldırmaya ve çözmeye
talip. diye düşünüyor. Dayanamıyor, yanındaki adama soruyor
Hemşehrim, bu konuşan kim? Aa, çok ayıp tanımıyor
musun? Bu vatandaş veya bu insan Cumhurbaşkanımız, AK
PARTİnin Genel Başkanı, yirmi yıldır bu ülkeyi
yönetiyor. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, yolsuzluk
Geçen haftalarda OECD Rüşvetin
Önlenmesi Sözleşmesine uyumu ölçen 2022 ilerleme raporu
açıklandı. Raporun adı ne? Yolsuzluğun İhracı.
Şimdi, Türkiye bu yıl da sözleşmeyle ilgili yasaları az
uygulayan ya da hiç uygulamayan ülkeler kategorisinde yer aldı ve 2021
endeks sonuçlarına göre son on yıl içerisinde en çok puan kaybeden
ülkeler arasında 38 puanla 96ncı sırada. 2013 yılıyla
kıyaslayalım; 12 puan kaybetmiş, 43 sıra da gerilemiş.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında
karşılaştırdığımızda durum ne? 27 üye
ülkeden daha düşük puan alarak Bulgaristanın da ardından en son
sıraya yerleşmiş. Peki, 38 OECD ülkesine bakalım,
onların arasında durum ne? 37nci sırada. G20 ülkeleri
arasında ise sondan 3üncü sırada. Evet, demokrasinin, hukukun,
adaletin, eşitliğin, basın özgürlüğünün
olmamasının nedeni ne biliyor musunuz? İşte, tam da bu,
nedenlerinden biri de bu. Yolsuzluk ağlarının ortaya çıkmasını
engellemek için yerli, millî lafları uçuşur, kutuplaştırma politikalarına
sarılınır, demokrasinin kırıntılarını
göremezsiniz; sokakta hakkını her arayanın
karşısına jandarma, polis barikatı dikilir ve bu ülkenin
bilim insanları, işte bugün Şebnem Hocada olduğu gibi,
gözaltına alınır; adliyede hepimiz, bütün demokrasi güçleri onun
yanında saf tutar.
Evet, iktidarınızın dönemi,
yolsuzluğun yaygınlaştığı,
sıradanlaştığı ve daha da önemlisi,
cezasızlıkla ödüllendirildiği yıllardır. Bütçe
şeffaflığı, denetim, kamu kaynaklarının
kullanımına ilişkin hesap verilebilirlik olmadığında
kamudaki yolsuzluk da artar. Gazeteciler ve halk dezenformasyon
yasalarıyla susturulursa, talimatlı yargı yolsuzluğu
yapanı değil de ortaya çıkaranı gözaltına alırsa
yolsuzlukla mücadele edilemez. Zaten bu iktidarın böyle bir niyeti de yok.
Daha geçen haftalarda Türkiyenin en büyük
rüşvet ve yolsuzluk skandallarından biri ortaya çıktı ancak
yargı yine harekete geçmiyor. Piyasada konuşulanlara göre, bu soygun
çarkının sadece bir ayağını Ali Fuat
Taşkesenlioğlu ve ekibi oluşturuyor; şirketler, aracı
kurumlar, manipülatörler ve vurgunun önemli aktörleri var ama yargı
ısrarla bunların üstünü kapatıyor.
Son sözümü söyleyeyim, evet, zamanım
kalmadı: Gideceksiniz, gideceksiniz ama hiçbir yasa sizi kurtaramayacak;
gideceksiniz, hesap vererek gideceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yolsuzlukları konuşuyoruz. Ben halkı
temsil eden, millet iradesini temsil eden, vatandaşlarımızı
düşünen hiçbir milletvekilimizin bu önergeye ret oyu vereceğini
düşünmüyorum çünkü Yolsuzluklar araştırılmasın.
demek, eğer ortada bir yolsuzluk yani halka karşı işlenen
en büyük suçlardan, ihanetlerden biri varsa buna zımnen de olsa,
zımni olarak da olsa ortak olmak demektir.
İktidar partisi AKP iktidara 3Yyle mücadele
edeceği sözüyle geldi; bunlar, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. 2022
yılında geldiğimiz noktaya bakıyoruz, ülkemizde yoksulluk
diz boyu; 25-26 milyon vatandaşımız açlık
sınırı, 52-53 milyon vatandaşımız yoksulluk
sınırı altında yaşıyor yani ülkemizdeki
vatandaşlarımızın yüzde 95i yoksul. Yasaklara gelince,
zaten her şeyi yasakladınız; yazmayı, konuşmayı,
sosyal medyayı. O konuya hiç girmiyorum ama çok önemli bir husus,
görüştüğümüz konu; yolsuzluk iddiaları ve yolsuzlukta dünya
sıralamasında liderliğe koşuyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan
birkaç gün önce partisi yirmi bir yıldır iktidarda olmasına
rağmen Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin
olmadığı, yoksullukların olmayacağı bir ülkeyi
biz hallederiz; şu an itibarıyla da bunun
hazırlığı içindeyiz. dedi. Vay hâlimize! Sayın
Cumhurbaşkanı da bunu kabul ettiyse yandık demektir.
2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksinde
Türkiye dünyada 38 puanla 96ncı sırada. Avrupa Birliği
ülkelerinde kaçıncı sıradayız biliyor musunuz? Sonuncuyuz,
27 ülkeden en kötüsüyüz. OECD ülkelerinde 38 ülkeden sonra 37nci
sıradayız.
Değerli milletvekilleri; yolsuzluk, rüşvet
bir ülkeyi temelinden çürütür. Gelin, bu araştırma önergesine evet
deyin ve güzel ülkemizde yolsuzlukları, yolsuzluk yapanları
araştıralım. Bu halkın, yetimlerimizin, şehit
çocuklarımızın hakkını kim çalıyorsa
belirleyelim, adalete teslim edelim. Onlara öyle cezalar verelim ki başka
hiç kimse böyle bir şeye bir daha tevessül etmesin, burunlarından
getirelim, bir daha hiç kimse yolsuzluk yapmasın diye gerekli önlemleri
alalım. Yani ben sizi burada yolsuzlukla mücadeleye davet ediyorum.
Yolsuzlukla mücadele etmezsek bu ülke yıkılır, temelleri
yıkılır ve Türkiye'de, güzel ülkemizde insanlarımıza
iyi bir gelecek bırakamayız.
Bugün bu önergeye verilecek ret oyları
yarın yolsuzluklara destek olacaktır, destek anlamına gelecektir
diyor, her birinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Karabük Milletvekili Sayın Niyazi Güneş.
Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİYAZİ
GÜNEŞ (Karabük) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti Grubu tarafından yolsuzluğun
önüne geçilmesi amacıyla verilen önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ, kurulduğundan bu yana
saydamlığın ve hesap verilebilirliğin
artırılması ve yolsuzlukla etkin bir biçimde mücadele konusunda
özel bir önem vermiştir. Bu konudaki siyasi
kararlılığının bir göstergesi olarak bu alanda
politikalar geliştirmek ve uygulamayı gözetmek amacıyla
toplumsal farkındalığın artırılması için
çeşitli kanun ve yönetmelikler çıkarmıştır. AK
PARTİ iktidarı olarak yirmi yıldır
yaptığımız sessiz devrimlerle, hukuk devleti
kurallarının tüm güç unsurlarından daha üstün olduğuna
inanmaktayız. Güçlünün değil, her zaman haklının
yanında olduk, yanında olacağız. Toplumsal ahengin tesis
edildiği bir anlayışla ülkemize hizmet etmekteyiz. Bu alandaki
siyasi kararlılığımız ve uygulanan politikaların
etkinliği hem ulusal hem de uluslararası birçok çalışmada
ortaya konulmuştur.
2002 yılından bu yana, uluslararası
sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerimiz, dünya genelindeki
başarılı uygulamalar dikkate alınarak yolsuzlukla
mücadelede farklı bir anlayış benimsenmiştir. Bu
bağlamda, ihtiyaç duyulan yeni kamu kurum ve kuruluşlarının
kurulması, mevzuatın güçlendirilmesi için çeşitli çalışmalar
yapılmıştır. 2009 yılında yolsuzlukla mücadelede
Türkiye'nin ilk ve en kapsamlı siyasi ve hukuki belgesi olan Türkiye'de
Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla
Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi kabul edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyet tarihinde arka arkaya 21 defa bütçe yapan tek siyasi parti AK
PARTİ'dir. AK PARTİ, hizmetleriyle yüce milletimizin gönlünde yer
edinmiş ve milletimizin itimadına mazhar olmuştur. Eser ve
hizmet siyasetinin olduğu yerde yolsuzluktan bahsedilemez. Vakit
sınırlı olduğu için hizmetlerimizi tek tek burada sayma
imkânımız bulunmamaktadır. Hükûmetimizin her zaman öncelik
verdiği alanlarda ve bunu her fırsatta uyguladığı
politikalarla açık ve net bir şekilde ortaya koyduğu yolsuzlukla
mücadele konusunda çok önemli mesafeler almamıza rağmen daha
atılacak adımların bulunduğunun farkındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) Hükûmet
olarak yolsuzluğu tamamen yok etmek için dünden daha kararlı bir
şekilde hareket ettiğimizi ve bunu başarmak için de toplumun her
kesimiyle, özellikle sivil toplum
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Milletvekili.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN Öneriyi oylamadan önce karar yeter
sayısı talebi var.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf olduğundan
dolayı elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Evet, öneri kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Kürtlere
yönelik nüfus planlaması iddialarının
araştırılması amacıyla 27/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
27 Ekim 2022 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(22111 grup numaralı) Kürtlere yönelik nüfus planlaması
iddialarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 27/10/2022
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri
olan Kürt meselesi, yine Kürt çocuklarının sayısı üzerinden
ve Kürt halkının nüfus artışı üzerinden tekrar gündeme
gelmiş bir konu. Kürt düşmanlığının tarihsel arka
planına baktığımızda, bunun asla ilk
olmadığını, cumhuriyet tarihi itibarıyla bugüne kadar
70e yakın Kürt raporunun düzenlendiğini görmüş bulunuyoruz.
Tabii, ilk raporlara baktığımızda, 1930larda Umumi
Müfettiş Abidin Özmenin Siyah Raporunu görüyoruz. Bu raporda Türkün
nüfusu 20 bin, Kürtün nüfusu 250 bin artmış. şeklinde bir
tespit yapılmış ve Kürt nüfusunun artışını
bir tehlike olarak nitelendirmiştir. Buradan değerli
milletvekillerine soruyorum: Hani Kürtler bin yıllık
kardeşinizdi, ne oldu da Kürtlerin nüfus artış
hızını ayrıca hesaplama gereği duyuyorsunuz? Neden
Kürtlerin nüfus artış hızını kendinize bir tehlike
olarak görüyorsunuz? Tabii, cumhuriyet tarihi boyunca kesintisiz bir
şekilde, Kürt nüfusunun sınırlandırılmasına dönük
bu raporlar yazılmıştır.
Yine, 1996 yılında Millî Güvenlik
Kurulunun bir Kürt raporu -ki en absürtlerinden biridir bu raporlar
arasındaki- var: Böyle giderse 2010 yılında nüfusun yüzde
40ı, 2025 yılında ise yarısı Kürt olacak. 2025ten
sonra Kürtler Anayasayı değiştirecek, çoğunluğu da
ele geçirecekler. Yine Kürtlerin nüfus artış hızı yani
Kürtler bir tehlike olarak görülüyor ve utanmadan bu raporda bir de çözüm
önerisi sunuyorlar: 3 çocuktan fazla doğuranlara ceza getirilmesinin kararlaştırılmasını
istiyorlar yani Kürtlere ceza, çocuk sayısı az olanlara ise
teşvik yani Türklere de teşvik şeklinde bir absürt rapor
oluşturuyorlar.
Tabii, dediğimiz gibi, tarihsel arka planda
bunlar varken AKP iktidarı ve AKPnin Genel Başkanı da boş
durmadı, onun konuşmaları ve söylemleri ve Kürt
çocuklarının sayılarına ilişkin beyanları
sonrası bu durum yine gündeme geldi. 2017 yılında
Nikâhlanın, evlenin, çoğalın. Terör örgütü üyelerinin en az
10-15 çocukları var. şeklinde bir ifade kullandı. Yine, 2022
yılında AKPye geçen bir vekilin yani birkaç gün önce AKPye geçen
bir vekilin eşine Çocuk çok önemli. Bak, PKKnin 5 tane, 10 tane, 15 tane
çocuğu var. şeklinde konuştu. Yani sizlere soruyorum
değerli milletvekilleri: Bu ifadeler açıkça Kürt halkına
karşı kullanılan ifadeler değil midir? PKKnin, hangisinin
çocuğu var; 5 tane, 10 tane, 15 tane çocuğu var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
kendin diyorsun PKKlıların çocuğu. diye, Kürtlerle
alakası yok.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Size söyleyeyim mi? Burada
ifade edilen Kürtlerdir, kabul edin bunu değerli milletvekilleri.
Bakın, mesela ben 14 çocuklu bir ailenin
çocuğuyum yani Sayın Erdoğanın bu söylemine göre benim
annem, babam rütbeli örgüt üyesi mi oluyor? Burada birçok milletvekili var,
Kürt kökenli milletvekilleriniz var sizin tabirinizle; 10-15 tane, hatta
onlarca çocuğu olan vekiliniz var, 20nin üstünde, 30un üstünde
neredeyse; bunları da biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu durum
başlı başına hem cumhuriyet tarihi itibarıyla Kürt
halkına karşı olan tutumu ve aslında
düşmanlığı da net bir şekilde gösteriyor ama burada
ifade etmek istiyorum: Kürt halkının, Kürt çocuklarının
nüfus artışı bu ülke için bir tehdit değil, aksine, bu
asimilasyoncu, inkârcı ve imha politikasını esas alan etnik
Türkçü zihniyet bir tehlike arz ediyor. Bu zihniyetten vazgeçilmediği
sürece bu ülkede barış, huzur ve refah sağlanamaz. Ülkenin
geldiği durum belli; ülke yoksullukla, umutsuzlukla -tabiri caizse-
proteinsizlikle, vitaminsizlikle boğuşuyorken Sayın
Cumhurbaşkanı 3 çocuk istiyor ama bunu da Bakın, Kürtlerin 5,
10, 15 tane çocuğu var
Tam da bu raporlarda bahsedildiği
şekliyle, aslında, Kürtleri tehlike gören bir yerden bir devlet
politikasını hayata koymayı planlıyor. Evet, devletlerin,
iktidarların, siyasetçilerin aile planlamaları, çocuk
sayısındaki ifadeleri olabilir ama bu, başka bir halkın
çocuk sayısı üzerinden düşmanlaştırılarak, hedef
gösterilerek yapılmamalıdır; bu sebeple, bu konunun
araştırılması gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisinin önergesine
baktığınızda, gerekçesinde, son günlerde
Cumhurbaşkanının, çocuk sayısı üzerindeki
söylemlerinin özellikle Kürt kökenli yurttaşlarımız üzerinde
yarattığı endişenin hâkim olduğunu görürsünüz ve bu
önerge de bu amaçla verilmiştir. O hâlde ne yapmalı? Değerli
milletvekilleri, iki gün sonra cumhuriyetimizin 99uncu yılını
kutlayacağız. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün öncülüğünde
gerçekleştirilen cumhuriyet, tarihimizin tarihî bir dönüm
noktasıdır; egemenliğin kaynağını ulusta bulan
bir anlayıştır, saltanat kavramının yıkılması
ve millî iradeye dayalı devlet düzeninin gerçekleştirilmesidir.
Türkiye Cumhuriyeti, tüm yurttaşların ilke
ve ideal beraberliği üzerine kurulmuştur. Cumhuriyet; gücünü,
bütünlüğünü ve beraberliğini tüm insanların hakları,
eşitliği ve bütünlüğü ilkesinden almaktadır. Cumhuriyet;
dil, ırk, etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve
ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Milliyetçilik, ırk,
köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarını
elinin tersiyle iter, ulusal düzeyde bunların
aşılmasını öngörür. Cumhuriyet, etnik, kültürel kimliklere
saygılıdır. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili
konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa
paylaşsın tüm yurttaşlar hukuk önünde eşittir. Bu
anlayışla kurulmuştur cumhuriyet. Farklı etnik kökenler
arasında bir tercih ve ayrımcılık ölçüsü asla
değerlendirilemez. Tüm etnik ve inanç farklılıklarını
kapsayan, bu farklılıkların Türkiye'nin ulusal bütünlüğü
çerçevesinde bir zenginlik olduğunu benimseyen bir
anlayıştır cumhuriyet.
Devletin ırkı olmaz, devlet tüm etnik
kimlikleri eşit mesafede durur; kültürel çoğulculuğun
güvencesini oluşturur ve bu görüşe sahip çıkar. Farklı
etnik kökendeki yurttaşlarımızın karşılaştıkları
sorunların, ülke bütünlüğü içinde, çağdaş bir
yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını benimser.
Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm
yurttaşların birliğinin ve güvenliğinin, ülkenin
bağımsızlığının ve egemenliğinin,
Türkiye'nin toprakları ve halkıyla bütünlüğünün
korunmasını amaçlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım. Bir cümleyle selamlayayım izin verirseniz
BAŞKAN Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Bu anlayış çerçevesinde kurulmuş olan
cumhuriyette yapılması gereken, devleti yöneten herkesin hangi tarih
zeminlerinin içerisinde olursa olsun, Türkiye'de yaşayan her türlü
farklı etnik kökendeki kimliklerin Türkiye içerisinde, hukuki güvence
içerisinde yaşayabilecekleri inancını yerleştirmektir.
Eğer bu inanç azalırsa, eksilirse devletin sürmesi zaten söz konusu
olmaz ve yurttaşlar da kendilerini hukuki güvence içerisinde hissetmezler.
Hepimizin yapması gereken, cumhuriyetin içinde yaşayan bütün yurttaşları
hukuki güvenceye kavuşturarak böylesi endişelerden uzak tutacak
söylemlerde ve davranışlarda bulunmaktır. O nedenle,
cumhuriyetin kazanımlarından istifade eden herkesin de cumhuriyet
değerlerine sahip çıkması ve bu fırsatı iyi
değerlendirmesi gerektiğini düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Levent Beyle beraber
çalıştık, eski Meclis Başkan Vekilimiz.
Dolayısıyla bir dakikaları vermeyeceğiz arkadaşlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Mardin Milletvekili Sayın Şeyhmus Dinçel.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞEYHMUS DİNÇEL
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun
Meclis araştırması önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Biz Peygamber Efendimizin Evlenin,
çoğalın zira ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar
ederim. sözünü düstur edinmiş bir medeniyete sahibiz. Bizim
medeniyetimizde, kültürümüzde çocuk rızıktır, berekettir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
en az 3 çocuk söylemi bu anlayışın bir tezahürüdür. Sayın
Cumhurbaşkanımızın bu söylemi yeni bir söylem
değildir, siyasete adım attığı ilk günden beri bu
söylemin arkasındadır. Bunda hem bağlı olduğu inanç ve
medeniyete atıfta bulunmak hem de stratejik bir akıl vardır.
Günümüzde Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerde yaşlanan bir
nüfus mevcuttur. Bu yaşlı nüfus yeni istihdamı ve
üretkenliği azaltmakta, ekonomiyi durağan hâle getirmektedir. Bu
durağanlıktan kurtulmanın bir yolu, daha az gelişmiş
ülkelerdeki genç nüfusu kendi ülkelerinde istihdam etmektir. Tabii ki bu durum,
yanında yeni sorunlar çıkarmakta, kültür çatışması,
adaptasyon gibi konuları gündeme getirmektedir. İşte, tam
burada, nüfus artışının önemi ortaya çıkmaktadır.
Bundan dolayı, genç nüfusun çoğalması önemli bir siyasi,
stratejik durumdur. Hamdolsun, genç ve üretkenliği olan bir nüfusa
sahibiz. Bu nüfusun korunması ve devamının sağlanması,
üretimde ve kalkınmada büyük önem arz etmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
beyanı da çok açık ve nettir. Orada asla ve kata farklı bir
milleti ve etnik kökeni hedef alma gibi bir durum yoktur; kastedilen kesim
terör örgütüdür, bunu farklı bir şekilde algılayıp
yansıtmak haksızlık olur. Önergelerin gerekçelerinde 1930lu
yıllarda hazırlanan Siyah Rapor ve 20 Kasım 1996 tarihli
Sorunlar ve Çözüm Önerileri başlıklı raporu biz de doğru
bulmuyoruz, biz de kabul etmiyoruz. Vicdanı olan her insanın bu
çalışmalara karşı çıkması doğal bir
şeydir. Toplum mühendisliği tarihin hiçbir kesiminde hiçbir siyasi
harekete ve oluşuma katkı sağlamamıştır; bilakis,
o harekete zarar vermiştir.
Grup adına yaptığım
konuşmayla bu konudaki görüşlerimizi net ve yoruma mahal vermeyecek
şekilde belirtmekteyim. Burada niyet okuyuculuğu yapmanın
kimseye faydası yoktur. Hem beşerî hukukta hem de insani manada beyan
esastır. Bu konuyu farklı bir yere çekmenin topluma ve siyasete
faydası yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi
saygıyla selamlarken bu konuda Meclis araştırması
açılmasına gerek olmadığını ifade etmek
istiyorum. Bu anlamda, önergeyi reddediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım.
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemir ve arkadaşları tarafından, staj sigortası
mağdurlarının staj ve çıraklığın uzun vadeli
sigorta kollarına başlangıç sayılmaması ve bu
sürelerin sigortalılık borçlanma kapsamına dâhil edilmemesinin
araştırılması amacıyla 26/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2022 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/10/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/10/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve
arkadaşları tarafından, staj sigortası
mağdurlarının staj ve çıraklığın uzun vadeli
sigorta kollarına başlangıç sayılmaması ve bu
sürelerin sigortalılık borçlanma kapsamına dâhil edilmemesinin
araştırılması amacıyla 26/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3728
sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 27/10/2022 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Sibel Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, staj ve
çıraklık sigortalarının emeklilik hesaplarına dâhil
edilmemesi nedeniyle yaşanan mağduriyetlerin
araştırılması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğumuz grup önerimiz adına ben de söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
baktığımız zaman, staj ve çıraklıkta geçen
sürelerin emeklilik hesaplarına dâhil edilmemesi ülkemizin gündeminde ve
bu konuda birçok vatandaşımızın talepleri var. Çözüm
bekleyen öncelikli bir konudur bu alan. Meslek lisesi, üniversite ve
çıraklık okullarında eğitim alan
vatandaşlarımızın staj sigortaları emeklilik
hesaplarına dâhil edilmemekte, bu nedenle de ciddi mağduriyetler
yaşamaktadırlar. Söz konusu mağduriyetlerin giderilmesine
yönelik olarak farklı dönemlerde Çalışma
Bakanlığı, görev alan belli bakanlıklar tarafından
açıklamalar yapılmış ama bu konuda gerçekten
vatandaşlarımızın çözüm taleplerinin sonuçlanmadığını
görüyoruz. Şöyle ki: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu'na baktığımız zaman aday çırak,
çırak veya bu işletmelerdeki mesleki eğitim gören öğrenciler
ya da üniversitede ya da çıraklık eğitimini alırken
çalıştıklarında iş kazası, meslek kazası
gibi sigortaları yapılıyor. Yani işe
başladıkları gün aynı zamanda sağlık
sigortası da oluyorlar, böyle bir hakları var. Diğer taraftan,
başka malullük, yaşlılık, ölüm sigortalarının
uygulamalarında sigortalılık süresi yine ilk defa işe
başladığı gün olarak kabul ediliyor ama çıraklık
ve staj yapanlar için bu kural maalesef geçerli değil, böyle bir
adaletsizlik var.
Şöyle bir sorun da var: Staj ve
çıraklıkta geçen süreler emeklilik hesaplarına dâhil
edilmediği gibi sigorta başlangıcı olarak da sayılmıyor
ve prim gün sayılarına da eklenmiyor. Bütün bu aşamaları
kamu idaresinin gözetiminde, işte resmî olarak stajlarını
Hatta
zorunlulukları var böyle ama emeklilik hesabına dâhil edilmemesi gerçekten
bir hak ihlali olarak karşımızda duruyor.
Evet, değerli milletvekilleri, şimdi,
böyle staj süreleri emekliliğe dâhil edilmediği gibi
Ama şöyle
bir durum da var: Mesela bazı meslek grupları için kanunen haklar
var, bu da Anayasa'nın eşitlik ilkesine karşı bir
aykırı durum ortaya çıkarıyor, bir adaletsizlik ortaya
çıkarıyor. İşte çok doğru şekilde er,
erbaşlar için onların görev altındaki dönemleri
sayılıyor. Yine çok doğru şekilde, sigortalı
olmaksızın doktora eğitimini yapan ya da tıpta
uzmanlık eğitimini yapanlar için bu hak verilmiş.
İşte, sigortalı olmaksızın avukatlık
stajını yapanlar için geriye doğru borçlanma yapabilmeleri,
işte o borçlanılan gün sayısını geriye doğru
işletebilmeleri, bunlar var. Ancak meslek lisesi, üniversite, çıraklık
okullarında zorunlu olarak staj yapanlar için uzun vadeli sigorta
başlangıcı olarak bu süre kabul edilmiyor. Şimdi, aynı
iş yerinde beraber çalışıyorlar, bir işçi böyle bir
sigortalı olarak çalışırken işte stajyer ve
çıraklar için böyle bir ayrımcılık yapılıyor.
Yani aynı işi yapıyorlar ama emeklilik sürelerinde gün
anlamında adaletsizlik var.
Ben şuraya da vurgu yapmak istiyorum bir
akademisyen, eğitmen olarak: Mesleki eğitim çok önemli, gerçekten
bizim ülkemiz açısından da bu konuda ciddi çalışmalar
maalesef yapamadık. Değişen koşullar ve mesleki
eğitimin öne çıkması, genç işsizlik sorunumuz var. Bu
anlamda, bu meslek liselerinin ya da bu okulda okuyan öğrencilerin, bu
stajyerlerin emeklilik konusundaki bu haklarının sağlanması
noktasında da bir düzenlemeye, iyileştirmeye ihtiyaç var. Maalesef,
bu siyasi iktidar, bu anlamda, yeteri kadar bu alana yatırım
yapamadı ve gerçekten ciddi anlamda
Bakın, rakamlara
baktığımız zaman değerli milletvekilleri, ne
eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranında bugün Avrupa ülkeleri
arasında 1inciyiz. Hani, o övündüğümüz, dünya ekonomileri içinde
olduğumuz ülkeler, OECD ülkeleri arasında da 2nci
sıradayız. 15-24 yaş arasında yaklaşık 3 milyon
gencimiz işsiz; ne eğitimde ne istihdamda. Zaten genç işsizlik
rakamı da 4 milyona ulaşmış durumda. Ve nitelikli bir ara
eleman ihtiyacı da varken, bu okulları teşvik etmek
anlamında da ciddi bir düzenleme olacaktır bu çalışma.
İşte, bildiğiniz, o adaletsiz EYT sistemi dediğimiz
emeklilikte yaşa takılanlar gibi bunu da ötelemeyelim, bir an evvel
bir çalışma yapalım, bütün bu sorunları araştıralım,
bütün bu engelleri ortadan kaldıralım ve Meclis olarak gerçekten
teknik eğitime teşvik etmek anlamında bir araştırma
önergesi verdik biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu vatandaşlarımızın
mağduriyetini Meclis gündemine taşıyarak. Ben kanun teklifi de
verdim ayrıca grubumuz adına. Bizim isteğimiz bu önergemize
destek vermeniz ve bu soruna ortadan kaldırmanız.
Teşekkür ederim.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu
çıraklıkla ilgili, stajyerlikle ilgili araştırma önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Öğrencilikte staj, meslek liseleri başta
olmak üzere teorik eğitim uygulaması olması bakımından
son derece önemlidir. Plansız, programsız AK PARTİ Hükûmeti,
burada da vatandaşları mağdur etmektedir. Öğrenciler staj
yapacakları yer aramakta ve yaz boyunca pek çoğumuzu aramaktadır
ve sizleri de aramıştır. Eğer ki Hükûmet, öğrencilere
staj vermeyecekse okul açmak neye yarar. AK PARTİ felsefesine göre önemli
değil, aileler ve çocuklar eğitim yapıyormuş gibi
davransınlar, kalite önemli değil. Hâlbuki, pratik öğrenci
eğitimi teorik eğitim kadar önemli hatta bazı bazı ondan
daha da ileridir. Staj gören öğrenciler getir götür işleriyle
uğraştırılmakta hele ki başlarında onları
takip edecek eğitimciler yoksa zamanları tümden boşa
geçmektedir. Staj veren kurumların verecekleri stajyerlik eğitimi
onların primer işlevleri kadar önemlidir. Kurumların yeterli
eğitim verebilmeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Disiplinli ve doyurucu pratik öğrenci eğitimi, öğrencilerin
yaptıkları işten zevk alması, hoşlarına gitmesi
kadar yetiştikleri vakit, işe başladıkları vakit de
iş hayatında onların başarılı olmalarıyla
çok yakından ilgilidir.
5510 sayılı Kanunla
sigortalılığın başlangıcı; malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortasının başlangıcı
olarak kabul edilmektedir. Stajyerler için ise staj başlangıcı
malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasının
başlangıcı olarak kabul edilmemekte ve kanunun
sağladığı haktan yararlanamamaktadırlar. Staj,
sigortalılığa başlangıç olarak sayılmakta, prim
günleri sayılmamakta ve prim günlerine eklenmemektedir, şahsın
emeklilik süresi uzamaktadır. Tüm aşamaları belge altında
olan staj periyodunun emekliliğe dâhil edilmemesi bir
haksızlıktır. Bunun yanında devlet, bazı meslek
grupları için stajda geçen süreyi emeklilik süresine dâhil etmekte,
bazılarını dâhil etmemektedir. Bu, anayasal bir
eşitsizliktir, Anayasaya aykırı bir durumdur. Konunun
yalnızca sigortalılığa, emekliliğe dâhil edilip
edilmesi bakımından değil, stajyerlik periyodunun tümden elden
geçirilmesi, bunun yararlı ve etkili hâle getirilmesi için konuyla ilgili
bir Meclis araştırması başlatılması son derece
yerindedir; bir haksızlığı önleyecektir ve
çocuklarımız, staj görenler, hak ettikleri yere gelecektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; staj
sigortası mağdurlarının sorunu Türkiye'de az konuşulan
ama oldukça önemli bir sorun. Meslek lisesi, üniversite, çıraklık
okullarında eğitim alan emekçilerin staj sigortaları
emekliliklerine hesaplanmıyor ama stajyerler çok büyük sorunlar
yaşıyor. Çoğu zaman ağır sömürü koşulları
altında insanlık dışı çalışma ve
barınma koşullarında çalışıyorlar; sürekli
aşağılanıyor, hakarete maruz kalıyor, dalga geçiliyor
ve mobbinge maruz kalıyorlar. İş tanımı
dışında işler yaptırılıyor, özel hizmetçi
muamelesi görüyorlar; en ufak bir itirazda bulunamıyorlar çünkü not
kırma, staj yapmama gibi tehditlerle karşı karşıya
kalıyorlar.
Okul ve sanayi kurumlarının iş
birliği sonucu her yıl on binlerce stajyer işçi fabrikalarda
farklı işletmelerde zorunlu olarak çalışıyor.
Kılıf, kalifiye bir işçi yetiştirmek. Tabii ki bu, çok
önemli bir ihtiyaçtır, her alanda öğrenebilmek için deneyimli
insanların eğitiminden geçmek oldukça önemlidir ama buradaki
kılıfa dikkat çekmek istiyorum. Her sene on binlerce insanı
neredeyse bedavaya çalıştırarak emekleri üzerinden para
kazanılıyor, emekleri üzerinde bir tahakküm kuruluyor ve çok
açık, genç işçilerin emekleri sömürülüyor. Stajyerler şuna
mahkûm ediliyor: Sen stajyersin, başına ne gelirse gelsin
katlanmalısın, emeğinin
karşılığını almadığını
düşünme, sen burada meslek öğreniyorsun, kendine gelecek kuruyorsun,
geleceğini düşünüyorsan hangi zorlukla
karşılaşırsan karşılaş, görmezden gel.
diyorlar ve iş yerine stajyer kabul eden işveren, öğrencinin
iş eğitimiyle ilgilenmekle görevliyken kimi bunu asgari düzeyde
yapmakla beraber ama aslolan işçinin emeğini sömürerek Ben senin
notunu kırarım. demesiyle onları elinin altında
çalıştırmaktır.
Stajyerlerin elbette haklarını savunmak
burada oldukça önemli ve kıymetli ve şunu söylemek durumundayız:
Stajyerler birer emekçidir. Kapitalist sistemin sömürü çarkında ne
stajyerin ne işçinin, emekçinin sömürüsünü tamamen ortadan kaldırma
ihtimalimiz yoktur, bu sistem komple değişmelidir.
Bu önergede stajyerleri biraz rahatlatacak olan
önemli bir talep var. Meslek lisesi, üniversite, çıraklık
okullarında eğitim alan emekçilerin staj sigortalarının
emekliliklerine hesaplanması talep ediliyor. Staj sigortası
mağdurlarının mağduriyetinin giderilmesi için bu önergeye
bizler Halkların Demokratik Partisi olarak evet oyu
kullanacağımızı ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; CHP Grubunun
vermiş olduğu öneri hakkında grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, sosyal güvenlik
alanına ilişkin gerçekten çok farklı, her bir siyasetçinin,
muhalefetin, iktidarın, siyasetle uğraşan herkesin
karşılamak isteyeceği çok fazla çok yönlü talepler var.
Doğumun sigortalılık başlangıcı
sayılmasından tutun da doğum sayısı kadar sigortaya
prim verilmesinden -ki bunların içerisinde karşılananlar da var-
EYTye kadar, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlara prim
ödemesi yapılmasından tutunuz da -ne bileyim- ev
hanımlarına sigorta güvencesi sağlayacak bir ödemenin devlet
tarafından yapılmasına kadar korkunç sayıda, çok fazla
sayıda talepler var.
Her bir siyasetçi -burada ayrım yapmadan
söylüyorum- siyaset yaparken ister ki vatandaş ne talep ediyorsa,
vatandaş ne istiyorsa -ki hayatında bir
karşılığı vardır ki istiyordur; o talebin hayatta
omuzdan indireceği, azaltacağı bir yük vardır ki
istiyordur- bunu karşılayalım hep beraber. Herkes bunu ister
ancak sorumlu siyaset anlayışı, yönetici siyaset
anlayışı bu taleplerin mevcut toplam, bütün içerisinde
karşılanabilirliği ve bu karşılanan taleplerin
sürdürülebilirliğiyle ilgili bir tasarım, bir öngörü ve bir
sorumluluk içerisinde hareket etmek zorundadır.
O yüzden, bu ve benzeri konularda -lütfen, beni
hoş görün- muhalefet için konuşmak, çok büyük büyük konuşmalar
yapmak kolaydır ama iktidarın, iktidarı temsil edenlerin çok
büyük bir sorumluluk içerisinde ve büyük bir hassasiyet içerisinde ve bu tarz
meselelerde bir çözüm ortamı oluşmadan, talebi karşılayacak
bir ortam oluşmadan konuşacağı her cümleyi çok hesap
ederek, çok dikkatli, umutları suistimal etmeyecek bir hassasiyetle,
insanların mağduriyetlerinin veya beklentilerinin siyasette bir
malzeme edilmesine dönük bir ortamdan kaçınacak bir hassasiyetle konuşması
gerekir.
Efendim, bu talebin farkındayız, bu
talebin -iktidarı-muhalefeti- hepimiz farkındayız ve bunun
vatandaşlarımız tarafından zaman zaman gündem
edildiğinin farkındayız. EYTye ilişkin birtakım tartışmaların
ve arayışların yapıldığı süreçte Acaba bu
sürecin içerisine bu dâhil edilebilir mi? talebinin olduğunun ve bu
talebin sadece o, geçen dönemlere ilişkin askerlik borçlanması gibi
bir borçlanmadan ibaret olmayıp bu, aynı zamanda
sigortalılık başlangıcını herkesin önemsediği
tarih olan Eylül 1999 öncesine götürebilir mi yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım,
herhâlde ek süre vermiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 10uncu maddesi kabul
edilmişti.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif metninden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın
Nevşehir
Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu
Edirne
Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğu.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 11inci maddede Devlet İhale
Kanununun 75inci maddesinden doğan bedeller
diyor. İyi de bu bir
torba yasa yani maddenin bir tanesi bu. Burada, yine, birtakım gelirler
elde edeceksiniz. Neler var bunun içerisinde? Çoğuna katılıyoruz
ama katılmadığımız birkaç tane madde var, hele bir
tanesi saatli bomba.
Kur korumalı mevduat yani 190 milyar lira para
hazineden gitmiş bu yıl. Kime gitmiş? Yaklaşık 100-150
bin kişiye gitmiş yani rant kesimine gitmiş. Bir sene daha devam
etsin diye madde geçirdiniz. Ne olacak? 300 milyar gidecek. Giden para kimin
parası? Tabii ki bizim paramız; dar gelirlilerin, vergi ödeyenlerin
parası. Bunu bir yıl uzatıyorsunuz.
Peki, buzağı desteği, mazot
desteği, gübre desteği verdiğiniz 8 milyon çiftçi ve ailesi yani
yaklaşık 1,5 milyon ÇKS üyesi çiftçiye ne veriyorsunuz? Bütün
destekler dâhil 30 milyar. E, onu birazcık çıkardınız
bütçede ama 150 bin kişiye 300 milyar lira parayı bununla
verebiliyorsunuz.
Geriye kalan bazı maddeler var. İşte,
maske cezalarının affedilmesi, öğrenci borçlarının
faizinin silinmesi
Zaten bizim sayemizde oldu, biz söyledik, gündeme getirdik,
siz yapıyorsunuz.
Olumsuzlardan bir tanesi de Kültür
Bakanlığı tarafından ücretsiz girişli tesislerin
üçüncü kişilere devredilmemesi, işletilmemesi öngörülüyor. Peki,
Kültür Bakanlığı bu varlıkları koruyor, Çevre
Bakanlığı ne yapıyor? Örneğin, benim bölgem olan Saros
Körfezi'ndeki kıyıları, sahilleri, orman tesislerini ne
yaptı? Ranta açtı.
Saros Körfezi'nin en güzel sahillerinden biri
Gökçetepe. Gökçetepe'de bir orman kampı var, birçoğunuz gittiniz.
Geliyorsunuz? niye? Tatile. Sizin oğlanlar da var, AKP'li gençler de
tesadüfen orada, kamptalar. Ne yapıyorlar? E, bakanlar buraya
geldiklerinde buraları ziyaret ediyorlar, kamp yapıyorlar. Yani o
kime ait? TÜRGEV'e ait.
Saros Körfezi'nin en güzel sahillerinden bir tanesi
Vakıftaki DSİ kampı, terk edilmiş bir vaziyette. Neden onu
halka açmıyorsunuz?
Bir diğer kamp Köy Hizmetleri kampı, orman
kampı. Geçenlerde gittim, terk edilmiş. Benim küçüklüğüm orada
geçti; denize girerdik, piknik yapardık, aileleriyle birlikte kimse para
vermeden denize girerdi ama burasını da duyduk ki TÜGVA'ya
kiralamışsınız yani yine yandaş
vakıflarınıza kiralamışsınız. Soruyoruz,
soru önergelerimize cevap alamıyoruz ama şifahi olarak söylediniz:
Yedi artı on üç yani yirmi yıllığına
kiralamışsınız.
Danışment'te de orman kampı var,
burasını da kiraya verdiniz; giriş-çıkış,
konaklama, park etme, hepsi ücretli; hizmet sıfır, ücretler çok
yüksek.
Belediye seçimlerinden sonra birçok
kaynağı kesilen TÜGVA, bu kez bakanlıklar eliyle besleniyor;
besliyorsunuz. Halkın olanı yandaşlarınıza
devrediyorsunuz. Köy Hizmetlerinin Vakıftaki tesisinde, dediğim
gibi, ben küçükken girerdim denize
Ama TÜGVA kim? Vakıf, aslında
vakıf görünümünde bir aile şirketi; yapacağınız bağışların
ihale olarak size döneceği yararsız bir kuruluş. Bu devrettikleriniz,
hepsi halkın malı. Halk kendisinin olanı tekrar geri alacak,
kendi cebinizden ne verirseniz verin ama kamunun malını
yandaşlarınıza veremezsiniz. Her işiniz yağma, her
yolunuz yandaşlara çıkıyor.
Yine, en güzel yerlerden bir tanesi Yayla Sahili.
Bakın, Yayla Sahilini de MUÇEV denilen bir vakfa kiraladınız,
sonra EÇEV denilen Edirne Çevre Vakfına kiralandı; tepkiler
geldiği için bu oldu. Yirmi sene önce süper bir kumsalı vardı
Yayla Sahilinin ama şimdi berbat bir düzeyde; 7 tane dalgakıran
yapın. diye yıllarca söylüyoruz, projesi onaylanmasına
rağmen hâlâ yapmadınız.
En büyük tahribatı da Sazlıdere Sahiline
yaptınız. FSRU Limanını halka, bilirkişilere,
yargıya, hukuka rağmen 10 bin ağaç keserek yaptınız,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Ne için?
Katarın gazını satmak için. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, sadece şunu
tutanaklara geçirmek istiyorum: Bir aile şirketi falan değildir,
adı üzerinde vakıftır.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer
alan yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Murat
Sarısaç Zeynel
Özen Murat Çepni
Van İstanbul İzmir Oya Ersoy Rıdvan Turan Necdet İpekyüz
İstanbul Mersin Batman
Sıdık
Taş
Siirt
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben, bugüne kadar ne Millî Eğitim
Bakanlığının ne Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının görmediği çocuk yoksulluğu konusunda
konuşmak istiyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, 27nci Yasama
Dönemi içinde bu Meclis tam 275 kanun teklifi geçirdi, içinde bir tane bile
çocuklara dair teklif yok. Yirmi bir yıldır inşaat sektörünü
kalkındırdınız, şirketlere teşvikleri verdiniz;
vergi muafiyetleri, istisnalar, bunlara ilişkin yasalar
çıkardınız ama çocuklara dair herhangi tek bir madde dahi
çıkmadı bu Meclisten.
Evet, ailelerin yaşadığı en
büyük kriz bugün okula giden çocukların masraflarını
karşılayamaması. İnsanlar kredi çekiyorlar ve çocuklarını
okula gönderiyorlar ve bu krediler nedeniyle de icralık durumdalar. Okula
başlayan bir çocuğun kıyafet ve kırtasiye masrafları 3
bin liraya, ulaşım ve beslenme ücretleriyle birlikte bu giderler 5
bin liraya çıkıyor. Ve ekim ayı açlık sınırı
7.425 lira, yoksulluk sınırı ise 24.185 liraya yükselmiş,
sağlıklı bir beslenmenin günlük maliyeti asgari 243 lira.
Şimdi, 243 liradan hesapladığımızda, 4-6 yaş
arası bir çocuk için aileler aylık 1.351 lira harcama yapmak zorunda.
Çocukların gelişimi için önemli olan o süt, yumurta var ya,
onların fiyatı ne kadar arttı, biliyor musunuz? Yüzde 74,2
oranında arttı ve çocukları için aileler bu temel beslenme
olanaklarını bile sağlayamıyorlar, o nedenle ciddi anlamda
bir sıkıntı var bu konuda. Evet, gıda fiyatlarındaki
son bir yılda yüzde 92 artış; aileler çocuklarına beslenme
koyamaz hâl e geldi, aileler çocuklarını okula gönderirken
yanlarına beslenme koyamıyorlar.
Şimdi size birtakım veriler vereceğim
ancak bu, enflasyon sonucunda çocuk yoksulluğuna dair veriler; bizzat
sizin denetiminizde olan kurumlarınızın ve
Bakanlığın verileridir, sonra çıkıp dezenformasyon
falan demeyin.
Bakın, TÜİK bile 20 Nisan 2022 'de
İstatistiklerle Çocuk, 2021 Raporu açıkladı ve 2020
yılı itibarıyla yoksul çocuk sayısının 7 milyon 378
bin olduğunu ilan etti. Yine, TÜİK rakamlarına göre, Türkiye, 30
Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip
2 ülkeden 1'idir. Ülkede şiddetli yoksulluk yaşayan 16 yaş
altı çocukların sayısı ne kadar, biliyor musunuz? 6 milyon
500 bine ulaştı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
verilerine göre, ailesinin yanında temel ihtiyaçlarını
karşılayamayan çocuk sayısı 150 bine ulaştı, 150
bin. Yine, Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 verilerine göre ise
yoksullaşan 4 çocuklu aileden 1 'i bir gün veya daha uzun süre
gıdasız kalıyor. Derin Yoksulluk Ağı'nın verileri
var. Türkiye'de Çocuk Yoksulluğu Raporu'na göre, hanelerin yüzde
38,7'sinde neredeyse her gün öğün atlanıyor. Yoksulluk, okul çağındaki
çocukların yeterli beslenmemesine neden oluyor ve Türkiye, OECD ülkeleri
arasında çocuk yoksulluğunda ilk sırada. Türkiyede her gün her
5 çocuktan 1i yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamadığı
gibi, her 4 çocuktan 1i okula aç gitmek zorunda kalıyor. Yaşanan
yoksulluk aileleri çocuklarına bakamayacak seviyeye getirdiği için,
çocukların bakım ve koruma altına alınma sayısı
da arttı, biliyor musunuz? Tam yüzde 70e yükseldi.
Evet, her bütçe döneminde söylüyoruz, yine
söyleyelim. Biz kaynakları bizzat halka kullanmak gerektiğine
inanıyoruz ve bunu savunuyoruz. Okullarda her çocuğun bir öğün
ücretsiz sağlıklı yemek yemesi için Meclisi ben göreve
çağırıyorum. O kaynakları vergi borçlarını
sildiğiniz şirketlerinize aktarmak yerine, bizzat bu ülkenin
geleceği çocuklar için harcansın ve onların beslenmesi için
harcansın diyorum.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yavuz
Ağıralioğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Adana Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi
Konya Trabzon Antalya
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancının
tutuklanmasına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yerimden çok kısa bir söz aldım. Biraz
evvel bilgi aldık, Şebnem Korur Fincancı maalesef,
tutuklandı. Yani tabii, sürpriz değil tutuklanmış
olması, hukuksuz bir durum. Bir direktif verilmişti iktidar ortakları
tarafından, bağımlı ve taraflı yargı da bu
direktif doğrultusunda hareket etti. Yurt dışındaydı
biliyorsunuz, yurt dışından geldi,
tutuklanacağını bilerek geldi hem de çok onurlu bir
davranışta bulundu. Yani bu neyi gösterdi maalesef, bir kez daha? Türkiyede
düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece iktidar gibi düşünenlerce
kullanılabildiğini gösterdi, sadece Türkiye'ye değil, bütün
dünyaya bunu gösterdi. Ama biz şuna inanıyoruz: Bu tutuklama,
Şebnem Korur Fincancı'nın bilimsel gerçekler ve insan
hakları mücadelesinden geri düşmesi anlamına gelmemiştir,
gelmeyecektir hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda bu
tutuklamanın nedenlerinin, gerçeklerin konuşulması ve ortaya
çıkması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu
tutuklamanın nedeninin, gerçeklerin konuşulmasının ve
araştırılmasının engellenmesi olduğu biliniyor ve
bunun Türkiye açısından da çok olumlu bir adım
olmadığını bir kez daha ifade etmiş olalım.
Şebnem Korur Fincancı bizim açımızdan, sadece HDP için demiyorum,
Türkiye demokrasi güçleri açısından son derece önemli bir
kişidir demokrasi mücadelesi, insan hakları mücadelesi,
barış mücadelesi açısından. Kendisiyle
dayanışmamızı sürdüreceğiz, her türlü desteğimizi
kendisine vereceğiz. Dün de söylemiştim, bugün tekrar edeyim:
Türkiye'nin onurudur Şebnem Korur Fincancı, kendisiyle biz de gurur
duyuyoruz.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
11inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubumun görüşlerini ifade
etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifin 11inci maddesiyle, uygulamada
karşılaşılabilecek tereddütlerin önlenmesini teminen, daha
önce Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan
ücretsiz girişli günübirlik tesisler ile 9uncu maddenin (b) bendinde
belirtilen tesisler için ağaçlandırma ve bakım bedeli ile orman
köylüleri kalkındırma gelirinin yanı sıra tesisin
bütünleyici unsuru olan denizle bağlantısını sağlayan
kıyı kullanımlarından Devlet İhale Kanununun 75inci
maddesinden doğan ecrimisil bedellerinin de tahsil edilmeyeceği,
varsa tahsil edilenlerin ise iade edilmeyeceğine ilişkin olarak
değişiklik yapılmaktadır.
Yine, bir AK PARTİ klasiği
arkadaşlar, devletin kurumu hazine arazisini, ecrimisil ödemeden
kullanacak. Çiftçilerimiz, ekonomik krizin yaşandığı bu zor
şartlarda tarım yaparken, ülke ekonomisine katkıda bulunurken
yeterli destek alamadıklarını, girdi fiyatlarının her
geçen gün arttığını söylemekteler. Atadan, dededen kalan,
kırk elli yıldır ecrimislini ödeyerek ekim yaptıkları
tarlalarının tapusu olmadığı için doğrudan gelir
desteği alamıyorlar. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı hazine arazilerinin on yıllığına
ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden kiraya verileceğini
söyleyerek on yıl sonra da satışının
yapılabileceğini beyan etmişti, hâlâ bir gelişme
olmadı.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimizin
atadan, dededen kalan kırk elli yıldır ekim
yaptıkları, vergilerini yatırdıkları, ecrimisil
bedellerini ödedikleri tarlaları için ÇKS'den yararlanmaları bir an
önce sağlanmalıdır; bu konuda yapılacak düzenlemeye biz
İYİ Parti olarak katkı vermeye hazırız. Çiftçilerimiz
Bu kullanılacak arazilerin yarın birilerine rant
sağlamayacağı ne malum. diyorlar ve Adanalı
hemşehrilerim kanun teklifindeki bu maddenin neresi, kimler için
geldiğini de iyi biliyorlar.
Değerli arkadaşlar, herkesin bildiği
gibi, Adana ilimiz, bir tarım şehri, Çukurova'nın incisi,
üretimin merkezi, beyaz altın diyarı, narenciyenin kalbi. Filmlere
konu olmuş güzellikleri ve tarihî dokusuyla bir başka güzeldir bizim
Adanamız. Fakat yatırımlar açından yeterli ilgi ve alaka
gösterilmeyen, âdeta üvey evlat muamelesi gören Adana ve Adanalı
vatandaşlarımız, esnaflarımız, tarım sektörü çok
zor durumda. Bakın, en basit örneğini vereyeyim değerli
arkadaşlar: Tarım ve Orman Bakanlığının 2022
Tarımsal Yatırım Rehberine göre Adana ilimizdeki tarım
alanı 2002de 576.388 hektarken 2022 yılında 486.987 hektara
düşmüş,
Adananın en büyük sorunlarından biri de
ulaşım. Bu sorun ancak raylı sistemle çözülür. Adana
Büyükşehir Belediyesinin 2nci Etap Hafif Raylı Sistem Projesine
neden onay verilmedi? Kredisi hazır olan bu proje için, Adanalı
hemşehrim, Sayın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından
açıklama bekliyor.
Adanalı hemşehrilerimin bir sıkıntısı
daha var, o da uçak seferleri; Adanalıyı canından bezdirmekte.
Yani İstanbul Havalimanına verdiğiniz yolcu ve uçak garantisi
nedeniyle, uçak seferleri direkt Ankara-Adana yerine maalesef İstanbuldan
dolaşarak, aktarmalı olarak Adanaya yapılıyor. Bu da Adana
sanayi sektörüne ve Adanalı hemşehrilerimize eziyetten başka bir
şey değildir. İktidarıyla, muhalefetiyle bu konuyu
düzeltmek hepimizin boynumuzun borcu olmalı. Eskisi gibi direkt
Adana-Ankara seferleri konulmalı. Aksi hâlde Adanalının sandıkta
bunun cevabını vereceğini bilmenizi istiyorum ve Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Orhan
Sümer Erkan
Aydın Faruk
Sarıaslan
Adana Bursa Nevşehir
Hüseyin
Yıldız Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Kırklareli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Orhan Sümer. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurul
saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 12nci maddesi, kamu
taşınmazlarının turizm amacıyla
kullanımını düzenleyen, bedel ve tahsis
koşullarını kapsayan sürenin 28/7/2022 tarihinden 2023
yılına kadar uzatılmasını düzenlemektedir. Sadece bir
süre uzatma maddesi olarak görülse bile, bu maddenin altında, her zaman olduğu
gibi, rant yatmaktadır. Kamu taşınmazlarının turizm
alanında nasıl değerlendirildiğini, kimlere
peşkeş çekildiğini, seçim arifesinde sözleşme sürelerinin
neden uzatıldığını, yangından mal
kaçırır gibi torba kanunların ne için getirildiğini çok iyi
biliyoruz. Tek bir neden var, saray ve lüks saltanatı sekiz ay sonra
bitecek, önlem almak.
Değerli milletvekilleri, bu saltanat dönemi
öyle bir dönem ki milletin maaşına, yastık altındaki kefen
parasına dahi göz diken bir anlayışla karşı
karşıyayız. Memleket yangın yerine dönmüş,
geçinemediği için her gün vatandaşlar isyan ediyor, ekonomi kanser
olmuş, emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin maaşı
erimiş, intihar vakaları artmış, işsizlik tavan
yapmış, herkes sorunları kökünden çözecek bir hamle bekliyor;
iktidar tedavi diye aspirin yazıyor. Milletin hâli saray
iktidarının umurunda bile değil.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede
yaşanan krizi il bazında incelemek istersek ne yazık ki
memleketim Adana 1inci sıraya yerleşecektir. Adanada en az 281 bin
vatandaş günlük 47 liradan az parayla geçinmek zorunda. Büyükşehir
olmasına rağmen kişi başına düşen gelirde 39 ilin
daha gerisinde. Uyuşturucu kullanımında 14 yaşın
altına düştü. Cezaevine giren hükümlü sayısında 5inci
sırada. Neredeyse her 2 gençten 1isi iş bulamıyor. 355 bin
emekli açlık sınırında yaşıyor. Suriyelilerin en
yoğun olduğu 6ncı il durumunda, demografik yapımız da
her geçen gün bozuluyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, iktidarın
Adanaya şaşı bakmasına rağmen Adanalı
hemşehrilerim, geçen sene 99 milyar 235 milyon liralık mal ve hizmet
üretimiyle Türkiye'nin toplam millî gelirinin yüzde 2sini üretti. Türkiye
ekonomisine 88 milyar 220 milyon lira doğrudan katkı
sağladı.
Memleketim Adana ekonomi için bunları yaparken,
saray iktidarı Adanamız için neler planlıyor, ona bakalım.
Adananın değerlerini birer birer satmayı, Adanayı
bölmeyi, parçalamayı; Adananın ilçelerini başka ile
bağlamayı, âdeta Adanayı yok etmeyi planlıyor. Yolcusu
olmayan, uçak kalkmayan, yandaşı zengin etme uğruna yapılmış
havaalanlarını açmakla övünen iktidar, 2,5 milyon nüfuslu
şehirde yıllık 5,5 milyon uçuş kapasitesi olan Adana
Şakirpaşa Havalimanı'nı kapatmak istiyor. Çukurova
Havalimanını yapan saray iktidarının yandaş
müteahhidi çıkıyor -basının önünde bir de- hadsiz ve
pervasız bir şekilde Daha çok para kazanmam için Şakirpaşa
Havalimanı'nın kapatılması gerekir. diyor.
İktidarın Grup Başkan Vekili çıkıyor, Adana'nın
komşu ili için Büyümek istiyor, denize yakın yerlere inmek istiyor.
açıklamasında bulunuyor. Başka bir ilin AKP'li milletvekili
çıkıyor Ceyhan ve Yumurtalık ilçelerinin Adana'dan
ayrılması gerekir. diye âdeta yol gösteriyor. Adanaya komşu
ilin belediye başkanı Bunu açık ve net söylüyorum, ben
boşuna konuşmam, kendi kafamdan da konuşmam,
duymadığımı da söylemem; büyükşehir
olacağız. diye beyanat veriyor. Bizim bir ilin büyükşehir
olmasıyla, büyümek istemesiyle bir derdimiz yok. Bizim derdimiz,
Adana'mızın değerlerinin yok edilmesidir.
Türkiye ekonomisine bu kadar katkı
sağlamışken, Adana'mıza yapılmak isteneni Cumhuriyet
Halk Partililer ve Adanalılar olarak asla kabul etmek istemiyoruz. Bizler
her yerde tepkimizi, isyanımızı dile getirirken;
doğduğu, büyüdüğü, çoluğunun çocuğunun
yaşadığı, iş yaptığı,
yıllarını geçirdiği memleketinin yapısı
değişirken, değerleri yok edilirken, tüm kazanımları
rant uğruna talan edilirken sesini çıkarmayan iktidarın
Adanalı siyasetçilerini de vicdanlarıyla baş başa
bırakıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; halkla arasına saray duvarları çeken, milletin
derdiyle dertlenmeyen, ülke kazanımlarını kendi sermayesi hâline
getiren her iktidarın yaşadığı kaçınılmaz
son mutlaka gerçekleşecek ve bu talan düzeni değişecek diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 12nci maddesinde yer alan ek ibaresinin
ilave olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Oya Ersoy
Batman İstanbul İstanbul
Ayşe
Sürücü Murat
Çepni Rıdvan
Turan
Şanlıurfa İzmir Mersin
Murat
Sarısaç
Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve tüm
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Dün gözaltına alınıp bugün tutuklanan
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı
insan hakları savunucusu, vicdanlı bir bilim insanı ve
saygın bir hekimdi. Şebnem Hocanın yanındayız,
Şebnem Korur Fincancı yalnız değildir.
Evet, değerli arkadaşlar, Türkiye
cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlalleri, hukuksuzluklar ve
keyfî uygulamalar çok büyük mağduriyetler yaşatmaktadır.
Ağır hasta tutsaklara yaşatılan ATK süreci resmen bir
işkenceye dönüşmüş durumda. Bir süre önce Hilvan Cezaevinde
yaşamını yitirmiş Yukarıgöklü beldesi Belediye
Başkanımız Bazo Yılmaz'a, İstanbul ATKye götürülürken
-üstünde para taşıması yasak olduğu hâlde- Paran yoksa
yolda yemek yiyemezsin. denilmiş ve kendisine yemek verilmemiştir.
Ağır hasta olan bir insana yapılan bu tutum kabul edilemez. Bazo
Yılmaz için ATKde objektif bir rapor çıkmamıştır ve
Bazo Yılmaz cezaevinde yaşamını yitirmiştir. Bazo
Yılmazın ağır hasta olduğunu ve oksijen tüpüyle
yaşadığını, bir an önce tahliye edilmesi
gerektiğini defalarca dile getirdik ama tahliye etmediniz çünkü Bazo Yılmaz
Halfeti halkının iradesiyle seçilmiş bir Kürttü. Kürtün
seçilmişini zindana attınız, ölüme terk ettiniz, yerini de
gasbedip kayyumunuzu atadınız. Bazo Yılmazı
unutturmayacağız, mücadelemizde yaşatacağız.
Değerli halkımız, cezaevlerindeki
gözlem kurullarının tahliye olması gereken mahpusların
tahliyesini keyfî bir şekilde engellemeleri noktasında Adalet
Bakanlığı hiçbir adım atmayıp seyirci
kalmaktadır. Soruyoruz: Gözlem kurulu neyi gözlemliyor? Cezası
bittiği hâlde cezaevlerinden tahliye edilmeyen yaklaşık 150
siyasi mahpus bulunmaktadır. Bu 150 mahpustan ağır hasta
olanlar, otuz yıla yakın cezaevinde bulunanlar var. Fazla su
kullandın, halay çektin, şarkı söyledin, çok kitap okudun, ALES
sınavına girmedin, arkadaşlarından kopmadın. ve
benzeri gibi akıl dışı, trajikomik bahaneleri öne sürerek
insanları haklarından, özgürlüklerinden mahrum bırakıp
alıkoyamazsınız. Örneğin ağır hasta mahpus
Abdürrahim Çetinkaya gözlem kurulu tarafından keyfî bir şekilde
tutulmaktadır. Yine, ağır hasta ve yüzde 91 vücut
fonksiyonlarını kaybeden Hasan Aşa iyi hâlli görülmediği
için tahliye edilmemiştir. Gırtlak kanseri olan 25
yaşındaki Nesip Yapıcı yine gözlem kurulunun keyfî tutumu
sebebiyle hâlen içeride. Ve Ebubekir Perk on altı yıldır
cezaevinde, haziran ayında son altı yılını bitirmesine
rağmen denetimli serbestlik hakkı gasbedilmiştir. Ebubekir Perk
şu an Silivri Cezaevinde tutuluyor, annesi ise Urfada diyaliz
hastasıydı. Yıllardır oğlunun görüşüne gidemedi.
Zeliha annenin sağlık durumunu bildiğiniz hâlde, onlarca
başvuruya rağmen Ebubekir Perki yakın bir cezaevine
nakletmediniz. Bir nakil bu kadar zor muydu? Zeliha anne oğlunu bir daha
hiç göremeyecek çünkü geçen hafta, yoğun bakımda olan Zeliha Perk
hastanede yaşamını yitirdi ve gözleri açık gitti.
Vicdanınız rahat mı? Soruyoruz yine vicdanınız rahat
mı?
Yine, Nisan 2022 itibarıyla Türkiye
hapishanelerinde 651i ağır olmak üzere 1.517 hasta mahpus
bulunmaktadır. Adli Tıp Kurumu siyasal sürecin seyrine göre insan
sağlığı üstünde siyasi kararlar veriyor. Bu kabul edilemez.
Neden tek merci Adli Tıp Kurumu oluyor? Tam teşekküllü hastaneler ve
üniversite hastanelerinde de bulunan heyetlerde doktorlar yer almakta. Bu
hastanelerin raporları da artık kabul edilmeli, bu nedenle kanunda
gereken değişiklikler yapılmalıdır.
Ve son olarak, Sincan L Tipinde neden Meclis TV yok?
Sincan L Tipinde bizi izleyemeyen ve rehin tutulan
yoldaşlarımızdan Sebahat Tuncel, Aynur Aşan, Zeynep Ölbeci
ve Zeynep Karamanın tüm kadınlara ve tüm halkımıza
selamları var.
Biz de buradan, cezaevlerinde rehin tutulan tüm
yoldaşlarımızı sevgiyle selamlıyoruz ve tekrardan
halkımızı da selamlıyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu
Konya Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
teklifin 12nci maddesi üzerine söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Bu maddeyle 2634 sayılı Kanuna geçici bir
madde eklenerek yeni süre verilmektedir. Süre uzatılması konusunun
tartışmalı olduğunu söyleyerek güncel bir konuya geçmek
istiyorum.
Sosyal konut projeleri kapsamında Sincanda
Cumhurbaşkanının da katıldığı bir temel atma
töreni yapıldı. Ülkemizde göstermelik temel atma törenlerine
defalarca şahit olduğumuz için bu konuda konuşacağım.
Öncelikle ifade etmeliyim ki Cumhurbaşkanının Kampanya
başvuru sayısının 8 milyona yaklaşması ne kadar
doğru iş yaptığımızı ne büyük ihtiyacı
karşıladığımızı göstermektedir. sözünü çok
yerinde ve önemli görmekteyim çünkü konut ihtiyacı gerçekten büyüktür. Bir
taraftan açığı kapatmak, diğer taraftan ekonomik ömrünü
tüketmiş konutlardan güvenli konutlara kavuşmak elbette bütün
vatandaşlarımızın hakkıdır. Ne var ki
iktidarın hayal satma peşinde olduğunu ve acilen para toplamak
istediğini görüyoruz. Yirmi yıldır ülkeyi yönetip göstermelik
bazı konut projeleriyle göz boyamaktan öteye gidemeyen bu iktidarın,
gerçekten, sosyal konut adına yaptığı fazla bir şey
yoktur. Daha ziyade zenginlere konut satarak para kazanma peşinde oldular.
Sosyal konut olarak yapılanlar da genellikle uygun olmayan arazi
koşullarında yapıldığı için sel ve heyelan gibi
doğa olaylarında can ve mal kayıplarına yol
açmaktadır. Bu işler gösterişli törenlerle, temel atmak ve konuşmakla
olmuyor. Şimdi yeni metotların eklendiğini de görüyoruz; elektronik
cihazlarla donatılan bir tır vasıtasıyla, Ankara
Kızılaydan başlayarak 17 ilimizin kent meydanlarında
vatandaşlarımıza sanal gözlüklerle ev satmaya
çalışmaları buna bir örnektir. Belki satacaklar ancak biz bu
konutların bitirileceğini şüpheli görmekteyiz, haksız da
değiliz. İsteyen herkes TOKİnin internet sitesinde yer alan
2019 yılındaki 100 Bin Konut müjdesi bilgilerini inceleyebilir. Bir
buçuk yılda teslim edileceği vadedilen bu projenin nasıl
fiyaskoyla sonuçlandığı kolayca görülecektir.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan,
açıklanmış olan konut ve arsaların fiyatlarının
dar gelirliler için aldatıcı olduğunu da söylemek
zorundayım çünkü peşinat ve taksit ödeme sayısı bilinmekte
fakat ilerleyen yıllardaki taksit miktarları ile toplam bedel
bilinmemektedir. Memur maaş zammına bağlı olarak fiyatlar
değişecek ve yılda 2 defa artış olacaktır.
Enflasyonun iddia ettikleri gibi düşeceğini varsayalım; memur
maaş zamlarının da buna bağlı olarak, giderek, her
iktidar döneminde beşer puan düşeceğini varsayarak hesaplarsak,
ödenecek taksit miktarı sürekli artarak gene devam edecek ve aylık
100 bin lirayı geçecektir. Konut maliyeti de iki yüz kırk ay sonunda
100 milyon lirayı aşacaktır. Hesap yanlıştır.
diyen varsa beraber hesaplamaya hazır olduğumuzun bilinmesini
isterim.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımızın en tabii haklarından biri olan konut
sahibi olma istekleri ve umutları iktidar tarafından sürekli istismar
edilmektedir. Bu istismardan vazgeçilmediği sürece yanlışlarını
ve algıya dayalı aldatmacalarını yüzlerine vurmaya devam
edeceğiz; bu bizim görevimizdir. Biz verilen sözlerin
tutulmasını istiyoruz, devlet ciddiyeti bunu gerektirmektedir.
Aynı zamanda, Anayasamızın
iktidarlara yüklediği önemli bir görev olarak gördüğümüz konut
sorununun çözümü bizce zor da değildir. Bunun için esas olan, siyasi
iradenin sözde değil, özde, samimiyetle işe el atması ve
bilimsel metotlarla çalışmasıdır. Bu anlayış ve
iradeye sahip olan İYİ Partinin Genel Başkanı ve
kadrolarının sorunu kökünden çözeceğinin bilinmesini istiyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hüseyin Örs Yavuz
Ağıralioğlu
Adana Trabzon İstanbul
Arslan Kabukcuoğlu Fahrettin
Yokuş
Eskişehir Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Vecdi
Gündoğdu Sibel
Özdemir Okan
Gaytancıoğlu
Kırklareli İstanbul Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 13üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, engellilerin evde
bakımına yönelik yapılan yardım ödemeleri mevzuatta
yapılan değişiklikler sebebiyle kimi zaman geri istenmekte ve bu
da mağduriyetlere sebebiyet vermektedir. İlgili maddeyle, yardım
alan kişilerin kusurunun bulunmadığı hâller için
yapılan ödemelerin geri talep edilmemesi amacıyla terkin yoluna
gidilmektedir.
Değerli arkadaşlar, Dünya Engellilik
Raporuna göre engelli insanların sayısı her geçen gün artmaktadır.
Engellilik doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya
kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerini
çeşitli derecelerde kaybetmiş, normal yaşamın gereklerine
uyamayan kişilerin durumunu açıklar. En geniş anlamda engellilik,
sosyal hayata katılımdaki sınırlama ya da eksiklik durumu
olarak da nitelendirilebilir.
Değerli arkadaşlar, engellilere verilen
haklar, sosyal devlet anlayışında eşit yaşama
hakkı kapsamında yapılması gereken düzenlemelerdir.
Engellilerle ilgili atılacak her adımda bu gerçek göz önünde
bulundurulmalıdır. Engellilerin insan onuruna yaraşır bir
şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için tüm sosyal ve
ekonomik haklara sahip olma bakımından pozitif
ayrımcılık kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Temel
olarak, engelli bireylerin eksik, yetersiz, başkalarının
yardım ve bakımına ihtiyaç duyulan insanlar olarak
algılanması, engelli bireylere ekonomik ve sosyal süreçlerde yer
verilmemesi onların toplumdan, toplumsal yaşamdan izole edilmesi
sonucunu doğurmaktadır. Bu şekilde üretken birey rolünü kaybeden
engelli vatandaşlarımız toplumsal hayattan
dışlanmaktadır. Engelli vatandaşlarımız, zamanla,
toplumla aralarında oluşan yabancılaşmanın sonucu
olarak Anayasanın, uluslararası sözleşmelerin ve
kanunların onlara tanıdığı temel haklardan
yararlanamayarak ayrımcılığa maruz kalmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bakıma ve
yardıma muhtaç engellilere verilen yardımlar, aile ve sosyal
hizmetler il müdürlüklerine veya sosyal hizmet merkezlerine yapılan
başvurular sonucunda, belirlenen bakıcı aile
yakınlarının hesabına yatırılmaktadır.
Anayasa ve kanunlar gereği, devlet, engelli bireylerine bakar; bu, sosyal
devlet ilkesinin bir gereğidir. Ancak, madde gerekçesinde bahsedilen
suistimallerin de göz ardı edilmemesi gerekir. Sosyal güvenlik ödemeleri
veya yardımlarda partizanlığa,
kayırmacılığa, yandaşlığa engel
olunmalıdır. Maalesef devlet kararından ziyade parti
kararlarıyla sosyal güvenlik yardımlarının
yapıldığı sıklıkla ifade edilmektedir
arkadaşlar. Bu konuda vatandaşlarımızdan gelen çok
sayıda şikâyet var. Bunlar bizlere de geliyor, diğer
milletvekili arkadaşlarımıza da gidiyordur muhtemelen.
Diğer taraftan, yersiz ödeme şeklinde
adlandırılan ödemelerin birinci sebebi engel oranlarının
tespitinin devamlı değiştirilmesidir yani mevzuat
değişiklikleri yüzünden engelliliğin standardı
değişmektedir, bir engelliye iki sene sonra Arkadaş, sen
artık engelli değilsin. denmektedir. Engel oran tespitlerinin
sürekli değiştirilmesi engelli vatandaşlarımıza
saygısızlıktır, devlet ciddiyetine de
yakışmamaktadır. Ayrıca, bu maddedeki düzenlemelerle ilgili
hususlar Sayıştayın denetim raporlarına
yansımış ve kamu zararı oluşturduğu da ortaya
çıkmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Evet, ben de kanun teklifinin 13üncü maddesi
üzerine söz aldım. Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, bu torba kanun
teklifi de önceki tekliflerde şahit olduğumuz üzere, var olan temel
ekonomik ve yapısal sorunlara çözüm üretmekten çok uzaktır. Ekonomik
ve sosyal sorunların temelden çözümüne yönelik herhangi bir vizyon ve
öneri sunulmamaktadır. Teklif içinde, ödeme güçlüğü yaşayan
vatandaşlarımız için kısmi bir vergi terkini, bir vergiden
vazgeçme var ve elbette bizler bunlara olumlu bakıyoruz. Fakat esnaf,
üretici, emekli, genç, çiftçi, engelliler; bunlarla ilgili gerçekten
vatandaşlarımızın bizden beklediği, vergi
affından ziyade, değerli milletvekilleri, onların ödeme
güçlüklerini giderecek ciddi düzenlemeler ya da önlemler olmalıydı
ancak bu kanun teklifinde bunlar yok. Yüksek genç işsizliği,
enflasyon, yüksek cari açık, kur riski, artan faiz harcamaları, para
birimimizdeki değer kaybı -bütçede işte birlikte takip ediyoruz
milletvekillerimizle- artan bir vergi yükü, çiftçi borçları, girdi maliyetlerindeki
artış ve en önemlisi, hepimizin, bütün
vatandaşlarımızın gerçekten çok büyük mağduriyet
yaşadığı fiyat dalgalanmalarının nasıl
giderileceğine dair herhangi bir öngörü ve çözüm bu kanun teklifinde yer
almamaktadır. Peki ne içeriyor bu kanun teklifi değerli
milletvekilleri? Siyasi iktidarın uygulamaya koyduğu yanlış
ekonomik politikalar sonucu ortaya çıkan yoksullaşmayı,
borçluluğu ve ekonomik dengesizlikleri bir ölçüde ötelemeyi içermektedir.
Yoksullaşmayı önleyecek ve vatandaşlarımızın
gerçekten sorunlarını çözecek tedbirler biz göremiyoruz bu kanun
teklifinde.
Değerli milletvekilleri, ben bu kanun
teklifinin 13üncü maddesi üzerine söz aldım, dün konuştuğumuz
8inci maddeyle ilişkili bir madde bu. Bu maddeyle -değerli hatibimiz
Sayın Örs'ün de ifade ettiği gibi- Sosyal Hizmetler Kanunu'na bir ek
madde ekleniyor. Fazla ve yersiz ödenen ve geri alınması gereken evde
bakım yardımı ödemeleri ile bunlardan doğan faizlerden
terkin yani vazgeçilmeyle ilgili bir madde düzenleniyor. Gerekçe olarak da yapılan
bu yersiz ödemelerin kişilerin kusurundan değil, mevzuatta ve
sağlık kurulu raporlarında yer alan engel oranlarının
değişmesi ve önceden öngörülemeyen ve süreklilik arz etmeyen gelir
elde edilmesinden kaynaklandığı yani gelir durumları ve
sağlık durumlarındaki değişmeyle ilgili
Tabii ki
yardım alan kişilerin sosyoekonomik durumu nedeniyle hakkaniyete
uygun olmadığı söyleniyor gerekçede. Hakkaniyet bir kenara,
zaten bu vatandaşlarımız bunları ödeyecek güçte
değiller. Bu yersiz ödemeler
Peki, değerli milletvekilleri, ben sormak
istiyorum: Kamuyu zarara uğratan işlemlerin sorumluları kim?
Kamu zararı doğuran işlemler Sayıştay
raporlarıyla da tespit edilmişken ki Kütahya Milletvekilimiz Ali
Fazıl Kasap tarafından geçen yıl da çok gündeme getirildi, verileriyle
geçen bütçede sorulan sorular vardı- bu tespitler varken ilgililer kim bu
ilgililer, o da muallak- hakkında neden bir yasal süreç
başlatılmadı? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakan başta olmak üzere, tüm sorumluların hesap vermesi gerekmez mi
değerli milletvekilleri? Biz Meclis olarak bu denetim görevimizi yerine
getirmek durumundayız. İşte, bütçeyi görüşüyoruz.
İşte, bütçede en çok öne sürdüğünüz Hesap verebilir bir bütçe
yapıyoruz. Peki, bu tablo ortadayken sizin Hesap verebilir bütçe
yapıyoruz. demenizin ne inandırıcılığı ne
de gerçekliği var.
Evet, dezavantajlı, engelli, özel gereksinimli,
yoksul ailelere yönelik sosyal yardım desteklerinin kapsamı yeterli
miktarda olmalı ve sürekli olmalıdır. Ancak sosyal
yardımlarda yaşanan hatalı ödemeler, başvurularda,
başvuru sonrasında yaşanan birçok sorun kurumsal karmaşadan
kaynaklanmakta. Sürekli güncellenen sağlık raporları, kesilen
yardımlar, maalesef tanıdık aracılığıyla yardımlara
ulaşma, yardımlardan haberdar olamama gibi sorunlar artarak devam ediyor.
Ama en ciddi olanı, değerli milletvekilleri, bu yardımlara
mahkûm ve muhtaç aile sayısının hızla artmasıdır.
Yardım miktarları ve yardım çeşitleri ise
ağırlaşan ekonomik koşullarda zaten çok yetersiz
kalıyor. Peki, bu sorunu nasıl çözeceğiz? Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bütüncül bir çözüm önerisi sunduk, dedik ki: Birçok Avrupa
devletinde uygulanan ancak ülkemizde uygulanmayan, siyasi bir tercih olan,
Uluslararası Çalışma Örgütünün 9 sigorta dalından biri olan
aile destekleri sigortasını uygulamaya geçireceğiz. Bizim
amacımız insani, sosyal devletin gereği olarak ancak bir siyasi
partinin lütfu değil, hak temelli olarak yoksulluğu,
muhtaçlığı azaltarak bu yoksulluğu ve muhtaçlığı
ortadan kaldırmaktır. Her mahallede sosyal hizmet destekleri, sosyal
hizmet uzmanları olacak, ailelerin çocukları kamuda işe
alımlarda öncelikli olacak ve en önemlisi bakım üstlenen
kadınların sigorta primleri devlet tarafından ödenecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yoksulluğu
yönetmeyi değil, yoksulluğu sonlandırmayı vadediyoruz biz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.12
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
13üncü madde üzerinde aynı mahiyetteki
önergelerin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) Kabul
eden yok ki Başkanım.
BAŞKAN Kabul eden de elini
kaldırmıyor, etmeyen de.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Evet, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var.
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Serkan Bayram burada mı
arkadaşlar? Yok.
Habib Soluk? Burada.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Beyler, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.53
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
13üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
13üncü madde üzerinde aynı mahiyetteki
önergelerin ikinci oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan ile
ibarelerinin ve olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Hüseyin Kaçmaz
Batman İstanbul Şırnak
Oya
Ersoy Murat
Çepni Murat
Sarısaç
İstanbul İzmir Van
Rıdvan
Turan
Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Türk Tabipleri
Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur
Fincancı'nın tutuklanması iktidarın farklı
düşüncelere yönelik düşmanca tutumunun sonucudur. Hakikati, tutuklama
ve gözaltı kararlarıyla karartamazsınız. Şebnem
Hocanın yanındayız, sözlerinin arkasındayız.
Şimdi, 13üncü madde kapsamında, fazla ve
yersiz ödenen ve geri alınması gereken evde bakım
yardımı ödemeleri ile bunlardan doğan faizlerin terkin
olunması düzenleniyor. Tabii, bu değişikliğin -küçük bir
jest gibi görünse de- aslında engellilerin derdine derman olmayan bir
düzenleme olduğunu buradan belirtmek istiyoruz. Çünkü iktidar, engelliyi
sisteme yük gören, erişilebilirlik yasasını ha bire öteleyen,
eğitim, istihdam, barınma, sağlık ve sosyal
yaşamlarındaki tüm ihtiyaçlarını kendinden bir lütuf sayan
bu bakış açısına sahipken yapılacak bu tür jestler,
yıllardır süregelen 10 milyonu aşan engellinin
sorunlarını gizlemeye çalışan kötü bir makyajdan ötesi
değildir.
Tabii, maddeye değindikten sonra da
değerli milletvekilleri, Cizrede altında cenazelerin olduğu bir
parkta iktidarın kayyumları eliyle müzik ve eğlence festivali
düzenleniyor. Buradan peşinen söyleyeyim: Halkımız bu festivale,
bu saygısızlığa net bir biçimde karşı
çıkıyor ve bu duruma isyan ediyor.
Tabii, uzun zamandır iktidarın gündeminde
kültür ve hafıza kırımı konsepti hayata geçirilmiş
durumda ama size şunu hatırlatmak isterim: 2016 yılında
başlayan sokağa çıkma yasakları ve çatışmalı
süreçte 177 kişinin hayatını kaybettiği, 177 kişinin
katledildiği ve Kürt halkının vahşet bodrumları
olarak nitelendirdiği bu yapıların molozları Cizre
Belediyesine atanan kayyum eliyle Dicle Nehrinin kenarına
taşındı ve bu molozlar buraya döküldü. Bu molozların
içerisinden defaatle insan uzuvları, ceset parçaları çıktı
ama kayyum bu molozların üzerine bir park inşa etti. Dediğimiz
gibi, 177 kişinin katledildiği bir alanın molozları parka
dönüştürüldü ama 14 kişinin bugün itibarıyla hâlen cenazesi yok
ve bu cenazelerin bu moloza gömüldüğüne ilişkin bilgiler ve görgü
tanığı ifadeleri var. Ancak dediğimiz gibi, kayyum eliyle
burası bir parka dönüştürüldü ve sanki Cizre'de başka alan yokmuş,
sanki Cizre'de başka park yokmuş gibi bilinçli bir şekilde bu
park tercih edilerek 30 Ekimde bu parkta bir müzik festivali düzenleniyor.
Tabii, dediğimiz gibi, vatandaşlarımız, Şırnak
halkı, Cizre halkı bu duruma isyan ediyor. Hele hele 14 kişinin
cenazesinin bulunmadığı ve bu molozların altında yattığı
gibi bilinen bir gerçek varken bilinçli bir şekilde buranın tercih
edilmesi asla kabul edilemez. Ki bu cenaze sahiplerinden birisi olan anne Hezni
Arslan da tarafımıza ulaştı Yedi yıldır ben kızımın
cenazesini arıyorum ve yedi yıldır ben kızımın
cenazesinin bu parkta, oraya dökülen molozların altında olduğunu
biliyorum ancak benim cenazemi vermeyenler, kızım Hacer'i bana
vermeyenler bugün burada bir festival düzenliyor. diyor ve Bizden ne
istiyorlar? diye soruyor.
Hakikaten soruyorum değerli milletvekilleri,
sayın AKP milletvekilleri: Bu acılı ailelerden ne istiyorsunuz?
Artık bu acıya son verilmeliyken maalesef ki bu acılar üzerinden
hâlâ bir Kürt düşmanlığı devam ediyor. Dediğim gibi,
Kürtlerin değerlerine ve kutsallarına aslında sanatı da
alet ederek bir saygısızlık yapılıyor.
Tabii, buradan festivale sponsor olanlara da
seslenmek istiyorum. Öyle bir dönem ki cenazelerin olduğu bu alandaki bu
molozların üzerinde yapılacak olan bir festivalle aslında en
karanlık dönemlerde bile karşılaşmadığımız
bir dönemi yaşıyoruz. Kürtler en karanlık dönemlerde bile
ölülere saygının olduğunu defaatle gördü ancak AKP iktidarı
döneminde artık ölüye de saygısızlık söz konusu.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağız.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 14- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 32- Yeni Koronavirüs
(Covid-19) sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı
sebep gerekçeli kısa çalışma başvurularının
alınması, değerlendirilmesi ve ödenmesine ilişkin
işlemler ile nakdi ücret desteği işlemleri hakkında
Bakanlık ve Kurum personeline herhangi bir sorumluluk yüklenemez. Bu
kapsamda Yeni Koronavirüs (Covid-19) sebebiyle ödenen kısa
çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteği ödemelerinde
hatalı işlemlerinden kaynaklanan fazla ve yersiz ödemelerden bu
maddenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olanlar terkin
edilir. Tahsil edilenler iade veya mahsup edilemez. Bu alacaklarla ilgili
başlatılmış takip ve tahsil işlemlerin devam edilmez,
yargı mercilerine intikal etmiş olan dosyalarda Kurum ve
Bakanlık aleyhine yargılama giderine hükmedilmez. Kısa çalışma
uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci
fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç
olmak kaydıyla işveren tarafından işçi
çıkarılmasına istinaden oluşan fazla ve yersiz ödemeler ile
ceza soruşturmalarına veya kovuşturmalarına konu olmuş
kısa çalışma ödeneği ile nakdi ücret desteği ödemeleri
bu madde kapsamı dışındadır. Ceza
soruşturması veya kovuşturması sonucu kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar veya beraat kararı verilenler
hakkında bu madde uyarınca terkin hükümleri uygulanır.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu Ömer Fethi
Gürer
Edirne Kırklareli Niğde
Kemal
Zeybek
Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Samsun Milletvekili Sayın Kemal Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, televizyonları başında bizleri
izleyen çok değerli vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yirmi yıllık siyasal iktidar cumhuriyet
değerlerini bir bir yok ederken ekonomide, hukukta, eğitimde, sosyal
yaşam alanlarında her türlü tahribatı yapan zihniyetin iktidar
dönemlerini yaşadık. Yirmi yılda cumhuriyet dönemi hükûmetleri
zamanlarında yapılanları ve devletin her türlü
varlıklarını satarak halktan aldıkları çoğu
harcamaların hesabını vermeyenler hukuk tanımayanlar
yönetme kabiliyetiniz kalmadı, ekonomik buhran yarattınız, torba
yasalarla Halktan daha ne alabiliriz? durumlarında kanun
değişiklikleri yaparak çuvalladınız. Burs alıp okuyan
öğrenciye okul bitince iş veremiyorsanız, toprağı
işleyen çiftçi borçlanıp sattığı ürünle borcunu
ödeyemiyorsa; sanayici, esnaf kredi kullanıp geri ödeyemiyorsa suç halkta
değildir. Halkın tüm gelirlerinden vergi adı altında
kazançlarına ortak olacaksınız, devletin
varlıklarından tüm gelirlerini toplayacaksınız;
öğrenciye, gence, esnafa, sanatkâra, sanayiciye, çalışana,
emekliye, memura, üretim yapana destek vermeyeceksiniz; halkın, devletin,
tüm gelirlerini yandaş ve çete şirketlere
dağıtacaksınız. Yok böyle yağma!
Değerli milletvekilleri, 2004 yılında
asgari ücret 318 TLydi; 1 çeyrek altın 33 TLydi, 2004 yılında
asgari ücretle 9,6 çeyrek altın alınabiliyordu. 2022
yılında asgari ücret 5.500 TL, 1 çeyrek altın bugün 1.630 TL;
2022 yılının asgari ücretiyle 3,3 çeyrek altın ancak
alabiliyor asgari ücretlimiz. 2004 yılı ile 2022 yılı
arasındaki çeyrek altın fiyatlarını
karşılaştırdığımız zaman asgari
ücretlinin aldığı ücretten tamı tamına 6,3 çeyrek
altın kaybettiğini görüyoruz. Bunu yapan sizsiniz, ülkenin
çalışanının durumunu bu hâle getirdiniz. Diğer
tarafta, çiftçimizin
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 26,5 lira.
KEMAL ZEYBEK (Devamla) Bugün
2022 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu ve
BAĞ-KUR emeklilerine, memurlara, çalışanlara yüzde 42
oranında zam yapılırken motorine tam yüzde 350 zam
yapıldı, elektriğe yüzde 400; doğal gaza, konutlarda yüzde
300, sanayide yüzde 500 zam yaparak enflasyona
vatandaşımızı ezdirdiniz ve biz, en kısa zamanda,
iktidar dönemimizde bunun hesabını soracağız, siz de bu
hesaptan kurtulacaksınız.
Değerli milletvekilleri, yirmi yıllık
Hükûmet, gençlerimizin, tüm halkımızın umutlarını,
hayallerini hırsızlıkla çaldı. Yalancının mumu
yatsıya kadar derler, sizin mumunuz seçime kadar olacak diyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Karar yeter
sayısı istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 18.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
14üncü madde üzerinde Kemal Zeybek ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında ihtilaf olduğundan
dolayı elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Rıdvan
Turan
Batman İstanbul Mersin Oya Ersoy Murat Çepni Murat Sarısaç
İstanbul İzmir Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Adana
Eskişehir İstanbul
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş
Isparta Konya
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Van Milletvekili Murat Sarısaç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm halklarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Faşizm uygulamalarının olduğu,
demokrasinin olmadığı yerde ekonomi de büyümez, sanat da
ilerlemez, o ülkede huzur diye bir şeyden de söz edilemez. Hükûmet her
zamanki gibi, yine torba yasalarla göz boyama derdinde. Üzerinde
konuştuğum maddede aslında geçmişteki, pandemi sürecindeki
başarısızlığını burada ilan etmiş
oluyor çünkü o dönemde esnafın, tüccarın, halkın hiçbir sorununa
çare olunamadı. Bütün halk pandemi sürecinde borçlandırıldı
ama şimdi bir seçim sürecine girdiğimiz için AKP çıkıp
burada halka neredeyse bir Pardon! deme gereği duyuyor. Ya, sadece seçim
bölgem Vanda mesela, son altı yılda neredeyse 4 bin esnaf iflas etti.
Yine, Van, kredi kartında takibe düşme oranında da yine
Türkiyede 6ncı sıraya gelmiş durumda. Şimdi, halkın
hiçbir derdine çare olamazken bu tür yasalarla bir şekilde seçimi
garantiye almaya çalışıyor ama biz şunu çok iyi biliyoruz
ki yani dolayısıyla sorunun kaynağı olan siyasi bir
anlayışın bu sorunları çözmesi de mümkün değildir.
Sayın milletvekilleri, siyasi iktidar
demokratik siyasette gücünü kaybettikçe saldırganlaşıyor.
Kürtlerin siyasetine, iradesine, gazetesine, doğasına yani her
şeyine saldırıyor, her şeyini baskı yoluyla yok etmeye
çalışıyor.
Salı günü Mezopotamya Haber Ajansı ve
JINNEWS emekçilerinin yanında bir de Sayın Korur
Fincancıyı da aynı şekilde baskı altında
gözaltına alıp tutuklaması da yine bu siyasi saldırganlığın
bir sonucudur. İktidarın korkuları bugün o hâle gelmiş ki
artık işlediği suçlardan bile daha büyük bir durumda. Korku ve
korkuya bağlı suçları mafyavari bir hâl almış durumda
yani bu korkuyla mafyavari bir düzen oluşturulmaya
çalışılıyor. Mafyavari düzen sadece belli bir grubun suç
örgütüne dönüşmesi değil, artık neredeyse yaşamın her
alanında, adliyesinden üniversitesine Meclisine, her yerine sirayet
etmiş durumda. AKP ülkeyi mafyavari yönetiyor. dediğimizde öylesine
söylemiyoruz. En basitinden bu son birkaç günde yapılan gözaltılar
bunun en büyük göstergesidir çünkü mafya biliyorsunuz, bir suç
işlediğinde, suç işlediğine inandığında
şahitleri ve delilleri ortadan kaldırmak için her türlü zor ve
baskı yoluna başvurur. Türkiyede de bugün geldiğimiz nokta tam
olarak budur yani ne zamanki bir suçüstü yapılsa, AKP bir suç
işleyecek olsa ilk yaptığı özgür basına
saldırmaktır. Özgür basına saldırarak bütün bu
suçlarını örtmeye çalışıyor. JINNEWSe ve Mezopotamya
Haber Ajansının muhabirlerine de bu kadar yüklenmesi ve öyle
mafyavari bir şekilde ters kelepçe gözaltına alınıp
kameralara çekmesi de bunun en büyük göstergesidir. AKP sürekli söylerdi: Biz
90lardan çok farklı, ülkeyi JİTEMvari anlayıştan
kurtardık. Ama bugünkü durum, aslında JİTEMin çok daha ötesine
geçen bir anlayış var. Evet, 90larda Ape Musalar katlediliyordu,
gazeteciler kaçırılıp katlediliyordu, gazete binaları
bombalanıyordu ama bugün çok daha beteri; gazeteciler yine aynı
şekilde tutuklanıyor, gözaltına alınıyor ve
cezaevlerine mahkûm ediliyorlar. Varsa bir değişiklik sadece bir
araba modeli kadardır yani AKPnin değişikliği sadece beyaz
Toroslardan Rangerlara geçmiş durumda.
Bir diğer önemli konu da -sürem yetmediği
için- yani cevap verilebilen her şey ceza hukukunun
dışındadır. Eğer sizler kendinize güveniyorsanız,
Ben bunu çürütebiliyorum. diyorsanız o zaman ceza hukukuna değil,
demokrasiye başvurmuş olurdunuz. Sayın Fincancının,
Sayın TTB Başkanının da aynı durumu buydu. Eğer
gerçekten verecek bir cevabınız olmuş olsaydı siz tutuklama
yerine derdiniz ki: Buyurun, biz kendimizden eminiz, bağımsız
heyetlerle veya sizlerle biz gidip bunun araştırmasını
yapalım. Ama tabii ki siz ne yaptınız? Her zamanki gibi mafya
usulüyle bunu bastırmaya çalışıyorsunuz.
Halklarımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün iddiaları reddettiğimizi kayda geçirelim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Haftasına, cumhuriyete ve Büyük
Atatürke dil uzatılmasını konuşarak girdik maalesef. AK
PARTİnin bir Grup Başkan Vekili durup dururken Maalesef bir kültür
devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, bütün
düşünme setlerimizi yok etmiştir. Bugün konuştuğumuz
Türkçeyle bir düşünce üretemiyoruz. dedi. Bu sıralardaki herkesin,
millet iradesinin temsilini taşıyan herkesin, bunu cumhuriyete borçlu
olduğunu bilen Atatürk nesilleri olarak bu sözü edenlerin, cumhuriyet ve
devrimler konusunda bu fikre sahip olmalarına biz
şaşırmıyoruz. Neden şimdi böyle bir açıklamaya
lüzum gördü? Aslında mesele bu. Bir hafta gündemi bununla oyalayalım
falan diye mi acaba? Bakınız, buna rağmen tabii, söylenecek
sözümüz var. Bugün bir Türk dünyası var; 11 milyon kilometrekare alan
üzerinde 200 milyonun üstünde insan, Türk dünyasının mensupları
ve konuştukları dil lehçe farkıyla Türkçe. Bin yıllar boyunca
farklı kültür ve medeniyetlerin çevrelediği güç bir coğrafyada
kimliğini ve kültürünü koruyabilmiş olan Türk dünyasının
kendi arasındaki dayanışmasının, manevi
birliğinin ve varlık mücadelesinin en önemli aracı da bizim
dilimiz. Asırlardır bizi birbirimize bağlayan,
halklarımızın ortak his ve fikirlerini ninnilerle, masallarla,
destanlarla, türkülerle nesilden nesle farklı lehçeleriyle bizlere aktaran
eşsiz dilimiz Türkçemiz. Türk dili, Türk dünyasının gerçek ata
yurdudur. Büyük şairimiz Yahya Kemal diyor ki: Her halk kendi ikliminin
lisanını söyler. Hoca Ahmet Yesevi de: Anlamına erenler,
başı eğip uyarlar. diyor. Bu memleketin temel değerlerine,
kurucu iradesine ve cumhuriyetimize dair her şeye düşmanlık
edenlere ve düşmanlık hissedenlere sesleniyorum: Cumhuriyetle
birlikte bizim dilimiz değişmedi, sadece alfabemiz değişti
ve biz ezelden beridir Türkçe konuşuyoruz ve Türkçe konuşmaya da
devam edeceğiz. (İYİ Parti sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Büyük Atatürkün devrimiyle Türkçe düşünen ve Türkçe
konuşan milletimizin yeni Türk harfleriyle, Türkçe yazmayı da
öğrenmesiyle kültürümüzün gelişimine en önemli adımlardan bir
tanesi atıldı. Şimdi soruyorum: Millet fukaralıkla
boğuşurken enerjilerini yararsız ve sonsuz kavgalar için
harcayıp millî meselenin, esas
ve öncelikli işleriyle meşgul olmalarını engellemek kime ne
fayda sağlayacaktır, ne kazandıracaktır? Mesela parlamenter
sistemin son senesinde Yolsuzluk Endeksinde 180 ülke içerisinde 81inci
sırada olan ülkemiz, 2022de partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminizle şeffaflık ve hesap verebilirliğin
kaybolmasıyla 15 basamak birden gerileyerek 96ncılığa
gitti, bunu Türkçeye dil uzatarak mı çözeceksiniz değerli
arkadaşlar? Gerçi, bunu neoklasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik
bir kopuşu temsil eden heteredoks bir yaklaşımla
çözeceğinizi açıklamıştınız yani hani buna da
haksızlık etmeyelim. O zaman, daha 23 Ekimde İstanbulda bir
polis intiharı gerçekleşti ve ardından Osmangazi Köprüsünde bir
polis daha intihar etti, neden arttı sizce bu intiharlar? Ne oluyor? Veya
Marmaray Yenikapı İstasyonunda bir kişi raylara atlayarak
intihar etti, buna var mı çözüm? Alfabeye ve cumhuriyete dil uzatınca
bunlar çözülüyor mu değerli arkadaşlar? (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Turizm
Fakültesinde görevlendirilmek üzere alınacak öğretim üyesi kadrosu
için jürinin yetersiz, fakülte yönetiminin oy birliğiyle uygun
değil dediği rektör adayınız var ya hani; onların
uygun değil dediğini siz rektör olarak atadınız, evet,
değerli arkadaşlar. Akademisyenler Hani liyakat! diye tepki
vermişlerdi, şimdi buna cevap verebiliyor musunuz mesela Türkçeye laf
ederek? Alfabemizin yarattığını iddia ettiğiniz
düşünce sistemi blokajı mı acaba bunun da cevabı?
Şimdi, geçen hafta -bir marka vermeyeceğim
ama- markette her yerde bulunan ortalama fiyattaki markalı bir ürünün tam
yağlı peynirinin kilosu 84 liradan 106 liraya çıktı,
kaşar peyniri 128 liradan 156 liraya çıktı bir haftada. Buna sebep
nedir acaba ya da diğer bütün bu zamlara sebep nedir? Mesela, 2009da 200
lirayla 17 kilo kırmızı et alınırken bugün 200 lirayla
sadece 1,3 kilo alınmasına bir cevap verebilecek misiniz?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bunu bu hâle
getirince Düşünce sistemi blokajı hatası. deyip
zanlıyı da cumhuriyet mi ilan ettiniz değerli arkadaşlar,
zanlı cumhuriyet mi?
Şimdi, asgari ücretin, konut fiyatları ve
kiralarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Adana)
Başkanım, bayanlara bir pozitif ayrımcılık lazım.
AYLİN CESUR (Devamla) Durum vahim
değerli milletvekilleri. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Tutanaklara girsin diye, özür dileyerek
Başkanım
Sayın Genel Başkanımız bu hafta
grup toplantısında dedi ki: Bugünkü mücadele Vahdettinin gemisine
binenler ile Mustafa Kemalin büyük vizyonunun peşinden gidenlerin
mücadelesidir. Bizim başımız dik, biz Meral Akşenerle bu
mücadeleyi kazanacağız, cumhuriyete inanan bütün nesillerle
kazanacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 tane önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan mahsus
ibaresinin özgü olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tulay
Hatımoğulları Oruç Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen
Adana Batman İstanbul
Murat
Sarısaç Oya
Ersoy Murat
Çepni
Van İstanbul İzmir
Rıdvan
Turan
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin
açıldığı gün Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma
Evleri ve bazı öğrenci velileri dernekleri bir talepte bulundular ve
bu talebi bir kampanyaya dönüştürdüler. Okullarda 1 öğün ücretsiz
sağlıklı yemek için Meclis göreve diye bir davette bulundular.
Bu kadar önemli bir çağrıyı ne yazık ki Mecliste iktidar
sıraları duymazdan geldi.
Bakın, ülke çok derin bir ekonomik krizden
geçiyor. Kapitalizmin yapısal krizine iktidarın kötü yönetimi,
yolsuzluklar, yandaş kayırmacılığı eklenince
yurttaşın ekmeği küçüldü. Enflasyon korkunç rakamlarda, döviz
aldı başını gitti, her şeye neredeyse her gün zam
geliyor. Türkiye'nin şu anda dış borcu 444 milyar dolara
varmış durumdadır. Bireysel borçlanma had safhada. 2002
yılının temmuz ayı verilerine göre bireysel kredi borcunu
ödeyemeyenlerin sayısı 99 bini aşmış durumda. Bireysel
kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 77 bin ve
ailelerin yüzde 70i krediyle yaşamını idame ettirmeye
çalışıyor, yurttaş çok ciddi bir açlık ve yoksulluk içinde.
Bakın, TÜRK-İŞin daha bu ay açıklamış
olduğu verilere göre, 4 kişilik bir ailenin açlık
sınırı 4.425 liraya, yoksulluk sınırı 24.185
liraya varmış durumdadır. İşsizlik had safhada,
yoksulluk had safhadayken bu yaşam pahalılığına karşı
aileler Bizim çocuklarımız her gün bir öğün sıcak yemek
yeseler ne olur? diye soruyor ama Meclis kulağını
tıkamış durumdadır. Bugün bir çocuğun beslenmesi için
temel olan gıdaların; peynirin, sütün, etin yine fiyatları
aldı başını gitti. Ne yazık ki okul öncesi ve okul
çağındaki çocukların aileleri birçok konuda çaresiz durumda.
Ekmeğin 4 lira, simidin 5 lira olduğu bir yerde aileler, değil
çocuklarının beslenme çantalarına süt koymak, bir kuru
ekmeği bile bulamaz hâle gelmiş durumdadır.
Bakın, Sağlık
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve
Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılmış bir araştırmanın
sonuçlarını paylaşacağım sizinle. Türkiyede Okul
Çağı Çocuklarında Büyümenin İzlenmesi Raporu bu rapor.
Türkiyede okul çağındaki çocukların büyüyememesi
sağlıklı beslenememekten kaynaklı ve 3 öğünü
tüketemedikleri için çok ciddi sağlık sorunları yaşayan bir
kuşak yetişiyor. Bu, sizler için önemsiz gibi görünebilir ama bunlar,
yarın, Türkiyenin geleceği olan kuşaktır. Birçok
hastalığa yakalanıyorlar; demir yetersizliği, anemi, iyot
yetersizliği. Zayıflık ve şişmanlığa
bağlı olarak birçok hastalıkla karşı karşıya
kalıyor çocuklarımız. Yine bu raporda yer alan bilgilere göre,
vitamin yetersizliği ve mineral yetersizliğinden diş çürükleri
ve çok ciddi kronik hastalıklar, daha tıfıl diyeceğimiz
yaştaki çocuklarımızın yakalandığı
hastalıklardır. Ve raporda şöyle devam ediyor: Doğu ve
güneydoğuda çocukların kronik açlık sonucu gelişme
geriliği yaşadığı ortaya koyulmuş
durumdadır. Türkiyede her 4 çocuktan 1i okula aç gidiyor, aileler çocuklarına
yemek bulamıyor.
Bakın, ülkede işsizliğin,
yoksulluğun, hayat pahalılığının, zamların
bu kadar arttığı bir dönemde bir sosyal devletin asgari düzeyde
yerine getirmesi gereken görevler vardır. Nedir bunlar? Barınma.
Nedir bunlar? Karnını doyurma. Yani bir bireyin temel
ihtiyaçları bir sosyal devlet anlayışıyla
karşılanmıyorsa o devletin demokrasiyle, o devletin insan
haklarıyla, o devletin çocukların gelişimiyle uzaktan
yakından ilgilenmediği anlamına gelir; bunu kabul etmemiz mümkün
değildir.
Bakın, bu ülkenin bu duruma gelmesine, bu
ekonomik krizin bu kadar derinleşmesine AKP iktidarının kötü
ekonomik politikaları sebebiyet vermiştir fakat şimdi Ekonomiyi
biz iyileştireceğiz. diyorlar. Sanki ekonomiyi bu hâle getiren
kendileri değilmiş gibi, sanki yirmi bir senedir bu ülkeyi kendileri
yönetmiyormuş gibi, şimdi muhtemelen muhalefet provası
yapıyorlar ve tam bir muhalefet partisi gibi bu kürsülerden
çıkıp konuşuyorlar.
Bakın, tekrar ediyorum, ailelerin bir talebi
var: Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek ve bir tas
sıcak çorba. Hiçbir milletvekili bu talebi duymazdan gelemez. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 15inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Aydın
Adnan Sezgin Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Aydın Adana Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs Yavuz
Ağıralioğlu
Konya Trabzon İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Mahir
Polat Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu
İzmir Edirne Kırklareli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz teklifte
önemli bir sorun hâline gelen gelir vergisi tarife dilimine ilişkin bir
düzenleme yoktu. Gelir vergisi tarifesi dilimleri yıllar itibarıyla
düşük tutulmuştur ve bu durum çalışan aleyhine kurgulanmıştır.
2000 yılında gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi asgari ücretin 21
katıydı, bugün 4,9 katına gerilemiştir. İktidar, bu
dilimleri bir tür gizli vergi zammı olarak kullanmaktadır.
Yılbaşında 10 bin lira net ücret alan bir çalışanın
ücreti tedricen 9 bin liraya gerilemiştir. Oysa gelir vergisi dilimleri
ücretli çalışanların mağduriyetini giderecek şekilde
düzenlenmelidir. Mevcut durumda ise bir taraftan artan enflasyon, diğer
taraftan artan vergi oranları nedeniyle düşen gelir,
çalışanların koşullarını berbat hâle
getirmiştir. Kaldı ki enflasyon, başlı başına
fakirden zengine bir servet transferi mekanizmasıdır. Nitekim, memur,
emekli ve kamu işçisinin ücretleri, TÜİKin muvazaalı enflasyon
verileriyle hesaplandığında bile reel olarak erimiştir.
Cumhurbaşkanlığının yayımladığı
2023 Yılı Programına göre, kamu personeli ücret ve
aylıkları geçen yıla göre yüzde 2,6; 2020 yılına göre
ise yüzde 6,1 azalmıştır.
Ülkemizde gelir eşitsizliği de tüm
ağırlığıyla artmaktadır. En zengin yüzde 20lik
kesim gelirin toplam olarak yüzde 47,5ini almaktadır, en yoksul yüzde
20lik kesim ise gelirin sadece 5,9una ulaşabilmektedir. Geçtiğimiz
eylül ayında yayınlanan bir araştırmada, İstanbul
halkının yüzde 16sının yeterli geliri
olmadığı için bazen evde hiç gıdasının
bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Evde yiyecek
olmaması durumu ülkemizde ilk defa bir kamuoyu
araştırmasında dile getirilmiştir ve bu, AK PARTİ
iktidarının bilançosunun parçasıdır. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Vatandaş fakirleşmekte,
Türkiye de topyekûn geriye gitmektedir. Kişisel gelir açısından
Türkiye, 2015 yılında dünyada 66ncı sıradayken 2021
yılında 78inci sıraya gerilemiştir. Ekonomideki
çöküşü izah için sığınılan Dünyada da işler
kötüye gidiyor. tezinin doğru olmadığını kişi
başına gelir sıralamasındaki düşüşten anlamak
mümkündür. IMF raporlarına göre Türkiye, 2021 yılında
dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düşerek 21inci sıraya
gerilemiştir, 2022 yılında 23üncü sıraya gerilemesi söz
konusudur. Bugünkü gerileme barizdir, bu gerilemeyi Osmanlı Devleti'nin
şan ve şöhretinden söz ederek örtmek mümkün değildir.
Evet, düşüş hızla devam etmektedir.
Düşüşü engellemek için iktidar Ortodoks, heterodoks, İslami tüm
yolları denemiş ancak becerememiştir. Düşüşü
önlemenin, krizden çıkmanın tek yolu sandıkta iktidar
değişimidir. Az kaldı.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı İzmir Milletvekili Mahir
Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba
yasanın 15inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, 4458 sayılı Yasanın
241inci maddesine bir ek derç yaparak gurbetçilerin
yaşadığı büyük bir sorunu ortadan kaldıracak. Bu
maddeden daha önce gurbetçilerimize âdeta bir zulüm
yaşatılıyordu; arabalarıyla tatile ya da gezmeye
geldiklerinde, arabasız çıkmaları durumunda, eğer
yanlış yapmışlarsa arabalarını
aldıkları fiyat kadar bir ceza uygulanıyordu. Bu cezanın ortadan
kaldırılması kanımızca iyidir; gecikmiştir, bir
an evvel hayata geçirilmelidir.
Değerli arkadaşlar, 4458 sayılı
Yasa ile 5607 sayılı Yasa dış ticaretle uğraşan
herkes için temel yasalardır. Bu yasalar devriiktidarınızda
torba kanunlarla birlikte ve genelgeler, ek kararlarla birlikte yamalı
bohçanın ötesine geçmiş durumda. Dış ticaret için, bugünün
şartlarına uygun, çağdaş anlamda bir yasa yapma zamanı
gelmiştir, geçiyor; devriiktidarınızda bunu
yapamadınız, biz yapacağız. Çünkü bu yasaları
uygulamakta sıkıntı yaşandığı zaman hem
mükellefler hem de uygulayan memurlar açısında maddi zorlukları,
cezaları doğuracak durumlarla karşı karşıya
kalıyoruz.
Dış ticaret demişken TÜİKin
bile saklayamadığı birtakım gerçeklerden bahsetmek
istiyorum. Dış ticaret açığı eylül ayında yüzde
268,1 artarak ihracatın ithalatı karşılama oranı çok
dip seviyelere varmıştır. Bu anlayışla ihracatı
yapamayacağınızı, büyütemeyeceğinizi ve ülkede de bir
kalkınmayı, refahı götüremeyeceğinizi defalarca
anlattık burada. İşte, dış ticaretimizde,
ihracatımızda ileri teknoloji ürünlerinin yerinin, işlenmiş
tarım ürünlerinin yerinin artırılmasını
anlatırken bunları uygulamadınız, son bir bahaneniz
kaldı: Dünyada artan enerji maliyetleri ve enerji ihtiyacımızdan
doğan bir fark oluştuğunu söylüyorsunuz.
Biz ısrarla söylüyoruz, bunu öngördük:
Yenilenebilir enerjiye yatırım yapın, hem karbon
salımını azaltalım hem de dışarıya gitmesi
gereken para cebimizde kalsın. dedik, maalesef siz bunu yapmak yerine
daha da zorlaştırdınız. Mesela Etiyopya ne yaptı?
Yenilenebilir enerjiyle yani elektrikle çalışan otomobillerde
vergileri tamamen sıfırladı, tam da bizim söylediğimiz
gerekçelerle sıfırladı. Aynı tarihte biz ne yaptık?
Yüzde 60a varan ÖTV getirdik. Maalesef, bizdeki kafa Etiyopyadaki kafayla
aynı değil değerli arkadaşlar.
Bizim arkadaşlarımızın
tamamı burada tarımın ne kadar önemli olduğunu
anlattı, Türkiye bir tarım ülkesi iken bugün tarım ürünlerini
ithal eden ülke hâline geldi. dediler. Biz ısrarla işlenmiş
tarım ürünlerimizin dünya pazarında yer alması gerektiğini
vurguladık; tarım için, baştan sübvanse edilmesi
gerektiğini, tarımın desteklenmesi gerektiğini söyledik,
İhracatımızın da önemli kalemlerinden bir tanesi
tarım ürünleri. dedik fakat sizler bizi anlamaktan uzak durdunuz, tarımı
kısırlaştırdınız. İç piyasadaki
darlığı, ihracatı kısarak gidermeye
çalışıyorsunuz; bu, düzgün bir mantık değildir.
Değerli arkadaşlar, ben 9uncu ayın
7sinde saat onda bir tweet attım, dedim ki: Domates salçası ve
konservesi ihracatına bir kayıt mı getiriyorsunuz, bir
kısıtlama mı getiriyorsunuz? Üç saat sonra Bakanlık
aynı tweetle beni yalanladı, Hayır, böyle bir şey yok.
dedi. Bu hafta başında yaşadığımız bu: Domates
salçası ihracatına kayıt getirdiniz, kota getirdiniz; bu da
düzgün bir ihracat yönetiminizin olmadığını gösteriyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Sevgili arkadaşlar,
işlenmiş tarım ürünlerinin ihracatımızdaki payına
bakarsanız, devriiktidarınızda gittikçe düştüğünü göz
önüne alırsanız bizim kırsalımıza çok büyük ihanet
ettiğinizi görürsünüz.
Şimdi, konuşmamı bitirirken bir mesaj
vermek isterim: Geleceğimizin teminatı çocuklarımız
çocukluk çağından başlarlar oyuncakla oynamaya; bunların
bir kısmı eğlence, bir kısmı eğitim
amaçlıdır. Oyuncak ithalatı sırasında dış
ticarette standardizasyon gereği kanserojen madde içerikleri
araştırılır, bununla ilgili belgeler takip edilir; bu
işlemi dış ticarette standardizasyon kurumu yapar.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili bir
gevşeme var, gözümüz üzerlerinde diyoruz. Bu mesajla hepinizi saygıyla
selamlıyor, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Rıdvan
Turan
Batman İstanbul Mersin
Oya
Ersoy Murat
Çepni Murat
Sarısaç
İstanbul İzmir Van
Aynı mahiyetteki 2nci önergenin
imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Yavuz
Ağıralioğlu
Adana Edirne İstanbul
Fahrettin
Yokuş Arslan
Kabukcuoğlu
Konya Eskişehir
Aynı mahiyetteki 3üncü
önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Vecdi
Gündoğdu Erkan
Aydın Utku
Çakırözer
Kırklareli Bursa Eskişehir
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bu madde yurt dışından
araç getirip daha sonra yurt dışına çıkarken
aracını bıraktığına ilişkin belge
vermeyenlerle ilişkili bir ceza maddesi ve dünyanın en büyük
meselesi; bundan daha kıymetli, daha ivedi çözülmesi gereken başka
mesele yok memlekette(!) Yoksulluk, açlık bu kadar artmış
durumda, gelir dağılımı adaletsizliği almış
başını gidiyor. Bir taraftan Plan ve Bütçede Komisyonunda bir
bütçe yapmaya çalışıyoruz. Bu bütçe şimdiden bir seçim
bütçesi olarak, bir devasa açık bütçesi olarak, bir devasa faiz bütçesi
olarak, bir militarizm ve savaş bütçesi olarak tarihe geçmiş durumda
ama biz, yurt dışından geleceklerin araçlarını
bıraktıklarında uymaları gereken mevzuatı
konuşuyoruz. Hani var ya meleklerin cinsiyeti, klişe hâline
gelmiştir, biraz öyle bir durumla karşı
karşıyayız.
Arkadaşlar, memleketin çok ivedi problemleri
var. Bu gelir dağılımı eşitsizliği, giderek artan
yoksullaşma bir enflasyon meselesi olmayı çoktan geçti; bir
yaşam maliyeti kriziyle karşı karşıyayız, hem
reel ücretler düşüyor, bir taraftan enflasyon artıyor. Şimdi,
öngörülere göre, güya önümüzdeki dönemde baz etkisi dışında da
enflasyon düşecekmiş. Böyle bir şey olmayacak yani yoksulluk
giderek daha fazla boyutlanıyor.
Mesele sadece bu mu? Aynı zamanda bir demokrasi
sorunumuz var. Bak, Şebnem Hoca bizim hocamızdır, Şebnem
Korur Fincancı tutuklandı. Hiç şaşırmadık,
tutuklanacağını biliyorduk çünkü bir medya kampanyasıyla bu
iş başladı. Bu memlekette adaletin artık
olmadığının en somut göstergesi nedir biliyor musunuz
arkadaşlar? En somut göstergesi, daha mahkeme kararı
açıklanmadan Yeni Şafak gazetesinin Şebnem Korur Fincancı
tutuklandı ve cezaevine gönderildi. haberini utanmazca
yapmasıdır. O paçavra bir gazetecilik misyonunu yerine falan
getirmiyor, o bir özel savaş aygıtı olarak çalışıyor
ve bu, Türkiye basın tarihine, bu kadar bedel ödemiş, bu kadar
diyetler vermiş basın tarihine kara bir leke olarak bugün kaydedildi.
Şebnem Hocanın görüşüne katılırsınız ya da
katılmazsınız; bu, sizin kendi özgürlüğünüzdür ama bir
bilim insanı kendi alanında
Şimdi, bana da sorsanız, ben
de kendi uzmanlığım dâhilinde yorum yaparım. Bunu bir
engizisyon mantığıyla cezaevine mahkûm etmeye çalışmak
tam da aslında iktidarın ayakta kalma refleksidir, bundan başka
bir şey değildir.
Ve sadece bu değil. Bakın, aylardır
burada konuşuyoruz, herkes biliyor; Aysel Tuğluk cezaevinde yatamaz
kardeşim. Biz de hekimiz, neyin ne olduğunu biliyoruz, demansın
nasıl bir bela olduğunu biliyoruz. Aylardır söylüyoruz, ATK dedi
ki: Vallahi yatamaz. Peki, ATKden cezaevine bir türlü
Bakın, bu
iletişim çağında posta güvercini uçursanız, şimdiye
kadar ATKden cezaevine bu belge gitmişti ve Aysel Tuğluk serbest
bırakılmıştı. Bırakılmamasının
sebebi, tahliyeyi dahi bir işkence yöntemine çevirme ameliyesidir ve bu,
iktidarın utancıdır aslında ve kadıncağız
hâlâ cezaevinde, hâlâ bırakılmayı bekliyor.
Gerçekten, bu kadar adaletsizliğin bu kadar
yoğunlaştığı yani yargıya olan inancın yerle
yeksan olduğu, ekonominin bu kadar kötüleştiği bir yerde
çıkıp da Biz 20nci bütçemizi yapıyoruz, vatandaş bize
20nci bütçeyi yapma imkânı tanıdı. diyorsunuz ya, gerçekten
hayranlık uyandırıcı, gıptayla
baktığımız bir şey bu yaptığınız
şey. Çünkü bir parti, halkın gerçeklerine ancak bu kadar yabancı
olur; bir parti, halkı ancak bu kadar kendi destek kıtası olarak
görür; bir parti, yoksullukla, açlıkla imtihan olan, çöplerden, pazar
artıklarından sebze toplayan
Ezbere de söylemiyorum; bakın, bütçe öncesinde
yaptığımız çalışmalarda çok sayıda
vatandaş, İstanbul'un hangi pazarının daha çok çöp
ürettiğini söyledi bize ya. Bundan bir tek biz mi utanıyoruz? Bu
ülkeyi yönetenler, bu Cumhur İttifakı bundan hiç mi utanmıyor?
Ben utandım, yerin dibine girdim. Diyor ki vatandaş: Güngören
pazarının çöpü daha iyidir, biz akşamleyin oraya gidiyoruz. Bu
da çalışan insan ha, çalışıyor; sekiz-beş
çalışıyor, akşam da pazardan sebze artıkları
toplamaya gidiyor. Ne diyeyim yani? Bu kadar şeyden
utanmıyorsanız, hâlâ da iktidar hırsıyla bu kadar
yanıp tutuşuyorsanız Allah sizi bildiği gibi yapsın. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında
diğer konuşmacı Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar.
Buyurun Sayın Çakırlar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 16ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi,
düşüncemizi yok etmiştir. diyen zihniyete bir iki kelamım var.
Düşünce üretmeye niyeti olmayanlar, Türkçeyle düşünce üretemiyorlarsa
bu, Türkçenin kabahati değildir. 16ncı yüzyıl
şairlerinden Yenice Vardarlı Hayali Bey şöyle diyor: Ol mâhiler
ki derya içredir deryayı bilmezler. Yani O balıklar ki denizin
içinde yaşarlar ama denizin kıymetini bilmezler.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, yurt
dışından ülkemize gelen kişisel kullanıma mahsus
yabancı plakalı taşıtların gümrük idaresinin bilgisi
dışında yurtta bırakılması hâlinde uygulanan ceza
miktarını indiriyor. Ülkemizde bu durum sebebiyle yaklaşık
400 milyon Türk lirası 13 bin araca ceza kesilmiş. Ortalama araç
başına 31 bin Türk lirası, şimdi ise düzenlemeyle bu ceza
araç başına 1.180 lira olacaktır. Fakat daha önce tahsili
gerçekleşmiş olan cezalar maalesef bu durumun dışında
bırakılmıştır.
Değerli milletvekilleri, ceza, adalet
sistemimizi daha etkin ve caydırıcı bir yapıya
kavuşturmak için önem arz eden bir yaptırımsa af da kamu
yararının gözetildiği durumlarda kusurları belli ölçülerde
bağışlama niteliğinde olmalıdır. Toplumumuzda
Zamanında borçlarını, vergilerini, daha doğrusu
yükümlülüklerini bilip yerine getiren vatandaşlarımız
cezalandırılıyor. algısı oluşmakta. Bu durum
birçok insanı düşündürüyor. Ödemeyelim, seçim zamanı iktidar
zaten bunları kesin affeder ya da yapılandırır. Bu milleti
siz bu düşüncelere ittiniz, devlet ciddiyetini yerle bir ettiniz; bu, çok
ama çok acı. Af konusunun dürüst ve vicdani bir şekilde gündeme
gelmesi gerekirdi; seçime uzanan yolculukta gündeme gelmesi, devlet ciddiyetini
bozmaktadır.
Aynı zamanda, kanun teklifinin bazı
maddelerine bakıldığında, kalıcı çözümden ziyade,
bir süreliğine ve en önemlisi de önümüzdeki seçim için vatandaşa
yalancı bir bahar yaratabilmek amacıyla getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, SPK gibi çok önemli
bir kurumun yoldan çıktığı, borsada bir soygunun
yapıldığı, çok ciddi yolsuzlukların gündemde
olduğu bir dönemde, söz konusu kanun teklifi görüşülmüştür.
Borsa soygunuyla ilgili olarak sorumlu kurum olan SPKnin kılını
kıpırdatmadığı, Sayın Hazine ve Maliye
Bakanının âdeta ateşe benzin döktüğü görülmektedir.
Ekonomide çizilen yol haritasının bedelini milletimiz çok
ağır ödemektedir. Sayın Bakan Şimdi uyuyun, altı ay
sonra uyanın, çok farklı noktalara gideceğiz. demişti.
Rekor kıran enflasyondan mı bahsedelim, döviz kurundan mı yoksa
hiç uyanamamaktan mı? Gözlerimdeki ışıltıyı
görüyorsunuz. demişti. Geldiğimiz noktada Sayın Bakanın
gözlerindeki ışıltıyı bilmiyorum ama
geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimizin
gözlerindeki umutsuzluğu, gelecek kaygısını ve yaşama sevinçlerini
her geçen gün kaybettiklerini görüyoruz. Değişik, ne demek
istediği halk tarafından anlaşılmayan, ortaya
karışık süslü sözlerle milletin derdine derman olacak
anlayıştan uzak, başarısız bir tiradı
andıran konuşması da ekonomiye fayda etmeyerek, deneme
yanılma yöntemlerine yeni ama etkisiz bir çalışma olarak
geçmiştir.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında son konuşmacı Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu torbadaki 15 ve 16ncı maddeler, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın
sıkıntılarından birini çözmeye yönelik ama asla yeterli
değil. Bu maddelerle ilgili Komisyonda duyduklarımıza
inanamadık. Sıla yolunu kullanarak otomobilleriyle ülkemize gelen 13
bin yurttaşımıza sadece bir yılda tam 400 milyon lira ceza
kesmiş bu ceberut devlet. Tam 400 milyon lira. Neden? Nedenleri saçma, yok
şu kadar gün içeride tuttun; çıktın, çıkmadın,
çıkarken bildirdin, bildirmedin. Ortada çok büyük bir ayıp var. Biz,
şimdi, sadece 1.100 kişinin 65 milyon lira cezasını affeden
bu kısmi düzenlemeyle bu ayıptan kurtulmuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ödemeyeni
affettik. Peki, ödeyenlerin günahı ne? Bir kuru özür bile yok. Asıl
sorun, miktarı düşse dahi hâlâ ceza kesiliyor olmasıdır.
Avrupa'daki kardeşlerimiz ne diyor? Bir tane arabam var, bu arabayı
Türkiye'ye sokarken bu kadar yasağa, bu kadar koşula tabi olmak, ceza
tehdidi görmek bizi üzüyor. diyor. Ceza falan değil, asıl
kendilerine bu suçlu damgası vurulması onları üzüyor. Elli
yıl, altmış yıl çalışmış,
didinmiş, tüm kazandığını bu vatana
yatırmış ama bu ülkede bir arabası fazla görülüyor.
İşte, bu duygu yurt dışındaki kardeşimize
ağır geliyor. Haksızlar mı? Yerden göğe haklılar.
Peki, ne yapılmalı? Bu devlet onları potansiyel suçlu gibi
görmekten vazgeçmeli.
Şimdi, bu maddeleri müjde diye
anlatıyorsunuz. O zaman niye araçlar için iki yıl
sınırını hâlâ koruyoruz? İşte, biz kanun teklifi
verdik; iki yılı kaldıralım, beş yıl olsun, on
yıl olsun, hatta süre koymayalım ama az önce reddettiniz bunu. Evet,
reddettiniz, gerekçe belli; ama suistimal ederler. Çünkü Avrupalı Türkler hep
potansiyel suçlu. Hayır, efendim, değiller. Satamazsın,
devredemezsin. diye şart koyarız, olur biter.
Başka... Araban altı ay mutlaka yurt
dışında kalacak yoksa cezayı yersin, bu da
yanlış, kaldıralım bunları. Vatandaş
arabasını ister orada ister burada kullansın. Mesele onları
vatandaş gibi değil, birer ödeme makinesi gibi gören bu devlet
zihniyetinde.
Değerli milletvekilleri, yurt
dışında yaşayan Türklerin çok sorunu var. Başta
sağlık. On yıllarca gurbette çalış, dişinden
tırnağından biriktir, Türkiyeye yatır ama ihtiyacın
olunca bu ülkede hastanelerde bir doktor dahi göreme. Bakın, 4 milyon
Suriyeli kendi vatanımızda Avrupalı akrabalarımızdan
daha iyi, daha ucuz sağlık hizmeti alıyorsa bir sorun var
demektir. Suriyelileri ötekileştiremem ama öz vatandaşlarımız,
kardeşlerimiz, Avrupalı Türklerin kendi vatanlarında bu kadar
itilip kakılması kabul edilemez.
Bir başka mesele
Bu AK PARTİ
iktidarı, bizim Almanyadaki, Fransadaki, Hollandadaki
kardeşlerimizin üç kuruş emeklilik maaşına taktı. Önce
maaşları kuşa çevirdiler, şimdi de Yok, full-time
çalışamazsın, çalışırsan keseriz, minijob
olacak, yirmi saat olacak. Bize ne arkadaşlar, bize ne! Türkiyede
emekliler geçinemediği için çalışmıyor mu?
Çalışıyor. Öyleyse, Almanyadaki emeklimiz çalışsa ne
olacak? Zaten kazandığını getirip memleketimize
yatırıyor. Öyleyse, teşvik edeceğinize cezalandırmak
niye?
Bir başka mesele, telefonlar. Şu telefonla
Almanyaya, İngiltereye gidince kapanıyor mu? Hayır. O zaman,
bizim canımız Avrupalı kardeşimiz telefonunu
getirdiğinde niye kapatıyorsunuz? Dört ayda kapanıyor.
Kapatmayın, zor mu? Bir cümlelik kanun ya da belki ona da gerek yok, bir
genelgeye bakar. Kaldırın bu yasakları, bu cezaları.
İşte, mavi kart meselesi
Bu devlet,
Almanyadaki yüz binlerce vatandaşımıza Sen Alman
vatandaşı ol, merak etme, sana mavi kart vereceğiz,
vatandaştan hiçbir farkın olmayacak. dedi mi demedi mi? Dedi. O
zaman nedir bu çektikleri zulüm? Gidin, bakın, hiçbir kamu kurumunda o kartlar
geçmiyor. Mavi kartlı kardeşlerimiz evlatlarını bile nüfusa
kaydettiremediklerinden şikâyetçi. Şaka değil, bunlar gerçek.
Bu AK PARTİ iktidarına soruyorum: Ne
yaptı bu insanlar size de bu kadar yalnız bırakıyorsunuz?
İşin özü şu: Yurt dışındaki
vatandaşlarımızı eşit yurttaş olarak görmüyorsunuz,
üvey evlat olarak görüyorsunuz; öyle olmasa kendi
vatandaşınızın parasını pulunu Almanyaya,
Fransaya, Hollandaya gammazlar mıydınız? Ama siz
yaptınız, bu iktidar yaptı değerli arkadaşlarım.
Otomatik bilgi değişimi anlaşmasını yalvardık,
erteleyin diye ama dinlemediler, milyonlarca vatandaşımızı
ihbar ettiler. Şimdi, Almanyada, Danimarkada, Belçikada
vatandaşlarımız o ülkelerin vergi müfettişlerine dert
anlatmaya çalışıyor. Kim bunun sorumlusu? Tabii ki AK
PARTİ.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yurt
dışındaki vatandaşımızı yalnız
bırakan, ayrımcılık yapan, ikinci sınıf gören bu
anlayışı ortadan kaldıracağız. Onlar bizim
yabancımız değil, bizim anamız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Evet, son cümleyle tamamlıyorum.
Son cümleyle selamlayayım efendim.
BAŞKAN Vermiyorum.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) O yüzden, ister Avrupada
ister Türkiyede her an yanlarında olduğumuzu, onların
sorunlarıyla dertlendiğimizi, onların hakkını
savunduğumuzu hissetmelerini mutlaka sağlayacağız.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, yoklama talebimiz vardır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylamadan önce yoklama talebi var, isimleri tespit edeceğim.
Sayın Çulhaoğlu, Sayın Yokuş,
Sayın Çakırlar, Sayın Cesur, Sayın Cinisli, Sayın
Çelik, Sayın Nuhoğlu, Sayın Erel, Sayın
Tatlıoğlu, Sayın Filiz, Sayın Koncuk, Sayın Sezgin,
Sayın Altıntaş, Sayın Kabukcuoğlu, Sayın
Yaşar, Sayın Öztürk, Sayın Ataş, Sayın Örs, Sayın
Sıdalı, Sayın Kaplan.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.51
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde yer alan ya da
ibaresinin veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dirayet
Dilan Taşdemir Murat
Sarısaç Murat
Çepni
Ağrı Van İzmir
Zeynel
Özen Rıdvan
Turan Necdet
İpekyüz
İstanbul Mersin Batman
Oya
Ersoy
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biz birçok kere, bu
kürsüde, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini gündeme getirdik. Evet,
Türkiye cezaevlerinde çok fazla hak ihlali var ama şu an cezaevlerinin en
temel sorunlarından bir tanesi ise hasta tutukluların meselesidir.
İnsan Hakları Derneğinin açıkladığı rapora
göre, 604ü ağır olmak üzere 1.605 hasta tutsak şu anda
cezaevinde bulunuyor, son bir yıl içerisinde bu hasta tutsaklardan 59u
yaşamını yitirdi. Cezaevinde tutuklular patır patır
yaşamını yitiriyor ama maalesef, Adalet
Bakanlığı, Meclis bu ölümlere kulağını
kabartmıyor, gözü görmüyor, suskunluk içerisinde bu ölümleri izliyor. Yani
öyle bir duruma geldi ki tutuklular aileleriyle vedalaşmadan,
helalleşmeden cezaevlerinde ya da hastane koridorlarında
yaşamını yitiriyor.
Bakın, biz, aslında defalarca Mehmet Emin
Özkanın durumunu bu kürsüde ifade ettik, Mehmet Emin Özkanın
durumunu ısrarla gündeme getirmeye devam edeceğiz. Mehmet Emin Özkan
yirmi altı yıldır cezaevinde ve 83 yaşında ama bütün
başvurularımıza rağmen, cezaevinde tek başına
kalamaz demelerimize rağmen, buna dair insan hakları örgütlerinin
raporlarına rağmen Mehmet Emin Özkan cezaevinde ısrarla
tutuluyor. Bakın, Mehmet Emin Özkan konuşamıyor,
algılayamıyor, duyamıyor. Aslında içerisinde olduğu
atmosferle bir ilişkisi de yok ama ısrarla Mehmet Emin Özkan
cezaevinde tutuluyor.
Yine, hukuksuzluklar, açıkçası, anlat
anlat bitmiyor. Günlerdir Sincan Adliyesinde bir duruşma devam ediyor;
evet, partimize yönelik açılan Kobani kumpas davası.
Arkadaşlarımızın savunması bir güne indirilmek
isteniyor. Şimdi, yüzlerce klasör var. Her biri için 38 defa ağırlaştırılmış
müebbet isteniyor. Yani dosyaya müdahil olmayan kimse kalmamış ama
arkadaşlarımıza diyorlar ki: Bu kadar ağır ithamlar,
bu kadar kumpas dosyalarına karşı, siz çıkın,
kendinizi bir gün savunun. Neden sadece bir günle sınırlandırıyorsunuz
savunma hakkını? Çünkü o mahkemenin adalet gibi bir derdi yok,
mahkemenin acelesi var; hemen, hızlıca dosyayı kapatmak istiyor,
verilen talimatı yerine getirmek istiyor, hızlıca Ben görevimi
layıkıyla yerine getirdim, bu meseleyi bitirdim. demek istiyor çünkü
artık HDPye saldırmak, HDPyi ötekileştirmek bir ikbal meselesi
olmuş. Bunu yapan herkes hızlıca kariyer basamaklarını
tırmanıyor. Böyle bir iklim yarattınız. Bu iklimde HDPye
yönelik saldırılar meşru hâle gelmiş.
Bakın, İzmirde partimize saldıran,
partimizin içerisine girerek Deniz Poyraz arkadaşımızı
katleden katil ne diyor mahkemede? Diyor ki: Benim bu cinayeti işleme
gerekçem HDPnin kapatma davasında. Evet, işte, tam da bu iklimden,
bu zihniyetten güç alıyorlar ve insanları katlediyorlar, bizlere saldırıyorlar,
bizleri hedef hâline getiriyorlar.
Düşünen, konuşan, itiraz eden herkese
yönelik bir linç kampanyası başlatıldı. Şimdi, ülkede
tabular oluşturulmuş Şunu konuşamazsın, şunu
söyleyemezsin, şunu ifade edemezsin; bizim çizdiğimiz bir gerçeklik
var, bizim çizdiğimiz bir hakikat var, hepiniz de buna uymak
zorundasınız. deniliyor. Bakın, tam da bu politikadan
kaynaklı Şebnem Hoca bugün tutuklandı. Günlerdir sosyal medya
üzerinde Şebnem Hoca linç edildi. Şebnem Hocam iyi bir hekimdir, iyi
bir insan hakları aktivistidir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana göre, sana göre!
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Başkan,
şuna beş dakika ver de konuşsun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Aslında Şebnemi tutuklayarak bir korku imparatorluğu
yaratılmak isteniyor, Şebnemin şahsında bu iklim
güçlendirilmek isteniyor. Onun için de kendi hakikatinizi egemen kılmak
için, hegemonyanızı kılmak için bu hegemonyaya itiraz eden
herkes hedefte. İşte, gazetecilerin günlerdir gözaltında
yaşadıklarını -zamanım yok, tekrar tekrar
anlatmayacağım- arkadaşlarımız ifade ettiler.
Biz doğruları her yerde söylemeye devam
edeceğiz, biz yaratılmak istenen bu korku imparatorluğuna teslim
olmayacağız. Seçim sürecine giderken biz bu korkular
karşısında sesimizi çıkarmaya, sözümüzü söylemeye devam
edeceğiz. Ve inanıyorum ki halklarımız da sandık
kurulduğunda bu korku imparatorluğuna hesabını
soracaktır.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Başer, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin, Yozgat
Milletvekili Ali Kevenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bugün, Meclis oturumunda CHP'li Yozgat
milletvekili arkadaşımız, Yozgat Beserek köyünün suyuyla ilgili
bir problemden bahsetmiş. Öncelikli olarak, Yozgat Beserek köyümüzün
nüfusu 82 kişi olup, günlük su ihtiyacı ortalama 9 ton olup köye
gelen su miktarı ise 35 tondur, hidroforlu olarak. Cazibeyle gelen su
mevsimsel olarak azaldığı gibi -onu ayrıca hesaba
katmadık- yağışların başlamasıyla beraber bu
cazibeli su da köye gelecektir. Mevsimsel olarak suyun en düşük
zamanlarını yaşamamıza rağmen, muhtardan
aldığım bilgiye göre, köyde şu an itibarıyla herhangi
bir su sıkıntısı bulunmamaktadır. Bahsedilmiş
olduğu gibi katırlarla su getirme olayı da söz konusu
değildir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Muhtardan bilgi
almış. Ali Bey köye gitti ya!
YUSUF BAŞER (Yozgat) O görüntü geçen
yıla, 2021 yılına ait görüntüdür. Biz geçen yıl da yine
oraya 200 ton
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Şimdi okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 17nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Koncuk Hasan
Subaşı Fahrettin
Yokuş
Adana Antalya Konya
Arslan
Kabukcuoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Eskişehir Adana İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın
Nevşehir Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Ömer
Fethi Gürer Vecdi
Gündoğdu
Edirne Niğde Kırklareli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler hakkında
söz isteyen Adana Milletvekili İsmail Koncuk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; teklifin 17nci maddesi
hakkında İYİ Parti Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dil bir milletin gurur kaynağıdır.
Mesela İngilizler 450 bin kelime haznesine sahip olmakla övünürler,
başka dillerden İngilizceye geçmiş olan kelimeleri de
İngilizce sayarlar. Türk milleti tarih boyunca büyük imparatorluklar kurmuş
bir millettir. Dolayısıyla Türkçe içerisinde birlikte
yaşadığımız diğer toplumların dillerinden de
kelimeler bulmak mümkündür ve o toplumlara Türkçe kelimeleri de biz verdik.
Değerli milletvekilleri, bir insan kendi
diliyle gurur duyar, utanmaz, hele kendi dilini
aşağılayıcı ifadeleri kullanamaz. Bunu
kullananların şöyle kendini bir yoklaması lazım, niye bunu
yaptığını kendine bir sorması lazım. Yani bu,
cumhuriyet düşmanlığıyla falan da açıklanacak bir
durum değildir, onu da burada ifade edeyim ben.
Değerli milletvekilleri, Yahya Kemal ne güzel
söylemiş; Türkçe ağzımda anamın ak sütü gibidir. diyor ya
Yahya Kemal Beyatlı. Ne diyor Ziya Gökalp? Güzel dil Türkçe
bize/Başka dil gece bize/İstanbul konuşması/En saf, en ince
bize. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla ben, Sayın Mahir Ünalın Türkçemizi
aşağılayan ifadelerini aziz milletimiz adına, Türk milleti
adına kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Aslında özür dilemelidir, özür dilemelidir. Bu nasıl kabul edilebilir
ya! (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Kendi
diliyle düşünce üretemediğini düşünmek nasıl bir
şeydir? Şimdi, AK PARTİnin Grup Başkan Vekili olarak
buradaki ifadelerine bundan sonra ben inanmayacağım şahsen,
milletimiz de tereddütle yaklaşsın. Yani düşünce setleri yok
olmuş, kendi ifadesiyle. Türkçe yetersiz, düşünemiyoruz. diyor ama
AK PARTİnin Grup Başkan Vekili. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Bu kabul edilemez.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Tiyatro,
tiyatro.
İSMAİL KONCUK (Devamla) AK PARTİ
Genel Merkezinin de Sayın Mahir Ünalın bu görevini
değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Dilimizle gurur
duyuyoruz, milliyetimizle, inançlarımızla, milletimizin
taşıdığı tüm değerlerle gurur duyuyoruz; bunu
buradan ifade edeyim.
Değerli milletvekilleri, bu konuya daha
değineceğim: Vergi dilimleri meselesi. İşçi
sendikaları isyan ediyor, vergi dilimleri zulüm hâline geldi. Memur
sendikaları isyan ediyor, sürekli konuyu gündemde tutuyor. Yıllarca
sendikacılık yaptım. Hemen hemen her toplu sözleşmenin
gündem maddelerinden bir tanesi, vergi dilimlerinin çalışanlar lehine
yeniden düzenlenmesi. Mesela, en önemli talep şuydu memurlar ve
işçiler arasından: Yüzde 15lik vergi diliminin sabit hâle
getirilmesi, sabitlenmesi. Bir bakıyorsunuz, 15ten 20ye girmiş,
20den 27ye girmiş yani kaşıkla verip kepçeyle memurdan
alıyorsunuz. Bakın, yirmi bir senedir bu haklı talebi görmezden
geliyorsunuz değerli AK PARTİli vekillerimiz; bunu lütfen
gündeminize alın. Vergi dilimlerini bu bütçe döneminde yeniden ayarlamamız
lazım.
Bir ara, o ek bütçe konusunda Sayın Nebatiden
burada vergi dilimlerinin düzeltilmesini de istedim. Sayın Maliye
Bakanı şöyle dedi: Ya, üç beş kuruş Sayın Hocam, üç
beş kuruş. Ya, ne üç beş kuruşu? Maliye Bakanının
bu vergi dilimlerinin memurları, işçileri ne kadar
etkilediğinden haberi bile yok diyorum, saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa teklifindeki bu madde
bankacılıkla ilgili düzenlemeler içeriyor.
Ülkemizde her kesimin zor koşullarda yaşam
sürdüğü yerde bankaların kârlılıkları artıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu raporlarına göre geçen
yılın ilk sekiz ayında 48 milyar 457 milyon lira olan
bankacılık sektörünün net kârı 2022 yılının ilk
sekiz ayında 252 milyar 280 milyona ulaşmış bulunuyor.
Vatandaşın ekmeği küçülürken ülkemizin en kârlı
işlerden biri de bankacılık oldu. Türkiye'de kurulan ya da
şubesi olan yabancı banka sayısı da 21e
ulaşmış durumda. Yabancılar genelde kârlı işleri
seviyor.
Değerli milletvekilleri, vatandaşın
durumu nedir, ona da bir bakalım. Vatandaşın bankalara olan
borcu hızla yükselişini sürdürüyor. 7-14 Ekim haftasında 15 milyar
600 milyon liralık artış gözlenen vatandaşın bankalara
ve finansman şirketlerine olan borçlarında son beş ayda, 6
Mayıs-14 Ekim arasında 261 milyar liralık artış
olmuş. Bankalara ve finans şirketlerine vatandaşların
borcunun 1 trilyon 12 milyar lirası bireysel, konut, otomobil, ihtiyaç
kredileri, 354 milyarı da kredi kartı borç bakiyelerinden
kaynaklanıyor. Son süreçte tüketici kredilerinde 9 milyar liralık,
kredi kartı borçlarında ise 6,5 milyar liralık artış
olmuş. Vatandaşın bankalara olan borcunda yılbaşından
bu yana 347 milyarlık, toplam borçlarında ise 349 milyar liralık
artış bulunuyor.
Bankalarda çalışanların durumu ne,
bir de ona bakalım. Bankalar kâr ettiğine göre bankacılık
sektöründe çalışanların da durumlarının iyi
olması lazım ama durum öyle değil, gerek mobbing gerekse
çalışma saatleriyle bankacılık en zor işlerden biri
durumunda, özlük haklarında da iyileştirme sağlanamıyor.
Örneğin kamu bankalarından Ziraat Bankası, Halk Bankası
güvenlik görevlilerini asıl kadrolarına almış ama
Vakıfbankta çalışanların asıl kadrosu dahi
verilmemiş. Bankalar semirirken kendi yanlarında çalışan,
güvenliğini sağlayan, hizmetini görenlerin ne yazık ki
haklarını gasbediyor. Ziraat Bankasında yemekhanede
çalışanlar aradılar Bizim de kadromuz yok, vekilim, bizi de
söyle. dediler. Bankaların bu durumda olmasının, kendi
çalışanlarının durumunu iyileştirmemesinin de
ayrıca eleştiri konusu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bunun yanı sıra, ülkemizin genelinde kamu
kuruluşlarında, belediye iktisadi teşekküllerinde, kamu iktisadi
teşekküllerinde, kurum ve kuruluşlarında binlerce taşeron
kadro beklentisi içinde. Yasa teklifi Meclise gelecek. deniliyor, ikinci
torba teklif geldi ama onlarla ilgili bir düzenleme de yer almıyor.
Değerli arkadaşlar, iki gün sonra 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramımızı kutlayacağız. Cumhuriyetin
kuruluşunu ilk kutlayan, ilk top atışı yapan il
Niğdedir. Cumhuriyet erdem demektir. Cumhuriyet eşitlik, adalet,
özgürlük demektir. Cumhuriyet Mustafa Kemal Atatürk demektir. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Cumhuriyet dil,
din, ırk, mezhep ayırmadan her insanı insan olarak gören
anlayış demektir. Cumhuriyet, bilhassa, kimsesizlerin kimsesidir. Tüm
halkımızın Cumhuriyet Bayramını içtenlikle
kutluyorum.
Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak
üzere tüm şehitlerimize, gazilerimizden vefat edenlere rahmet diliyorum.
Ülke, Millî Mücadele kahramanlarına minnettardır. Hiç şüphe yok
ki cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır.
Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 18inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Samsun Adana Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Yavuz
Ağıralioğlu
Konya Antalya İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu Bayram
Yılmazkaya
Edirne Kırklareli Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
361 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 18inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu maddeyle, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kuruluna bankalara destek hizmeti sağlayan
kuruluşların uymaları gereken usul ve esasları belirleme yetkisi
verilmektedir. Böylece, belirlenecek usul ve esaslara uymayan kuruluşlara
BDDK tarafından yaptırım uygulanabilecektir. Düzenleme
kapsamında, bankaların müşterilerine sundukları hizmetleri
güvenilir ve kesintisiz bir şekilde almaları amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün maalesef
şöyle ki Türk bankacılık sisteminde, özellikle bankalar
arasında faiz oranlarına baktığınız zaman hepsi
birbirinden farklı. Bugün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun birinci görevi, hiç olmazsa bu bankalar arasındaki koordinasyonu
sağlamak. Peki, BDDK kime bağlı? Hükûmete bağlı.
Aynı zamanda Bankalar Birliği Başkanı kim? Ziraat
Bankasının Sayın Genel Müdürü aynı zamanda Bankalar Birliği
Başkanı. O zaman nasıl oluyor da Hükûmetiniz politika faizini
10,5 açıklarken, Ziraat Bankasında bu rakamlar 15-16 iken
-yıllık faiz oranları- özel bankalarda bu oran 20nin üzerinde?
O zaman demek ki burada BDDKye bir görev düşüyor; bu aradaki
koordinasyonu sağlaması lazım, faizlerin de belli bir rakam
üzerinde cereyan etmesi lazım. Tabii, bu konularda kim başat olarak
görev alacak? Merkez Bankası. Bugün Merkez Bankasını dikkate
alan biri var mı? Yok. Yine bugün Merkez Bankası Başkanı
bir şeyler söylüyordu. Başka yerin merkez bankası
başkanları konuştuğu zaman maalesef yer yerinden oynuyor.
Bizim Merkez Bankası öyle bir hâle geldi ki ne selam var ne sabah var ne
de söylediğini dikkate alıp bununla ilgili uygulama yapan var.
Hâlbuki bugün Merkez Bankası bir otoritedir, bağımsız
olmalıdır; her konuda, özellikle parasal piyasalar
açısından denge ve denetleme faaliyetleri konusunda da ciddi bir
önemi var ama maalesef sizin iktidarınız da zaten finans merkezlerini
alıp İstanbula götürdü. Onunla ilgili de ayrıca tabii bir
vicdan yarası.
Geçenlerde, özellikle bu kur korumalı döviz mevduat
hesaplarında hazine bu sene 88 milyar ödeme yapacağını
söyledi. Peki, buna karşılık Merkez Bankası
Başkanı ne kadar ödeyecek? diye Komisyonda üye
arkadaşlarımız sordular. Tabii, bu madde de orada Merkez
Bankasının yetkilisi olmadığı için ertelendi,
beklendi, değerli arkadaşımız geldi,
arkadaşlarımız tekrar bu soruyu sordu, bunun ticari sır
olduğunu söyledi ve bununla ilgili bir ifadede
bulunamayacağını söyledi. Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, başta Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri dâhil, bu rakamları
bilmeyecekse nasıl bir bütçe yapacaksınız yani bütçenizdeki
rakamlarla ilgili bilgiye sahip değilseniz bunu nasıl
yapacaksınız, bilmek mümkün değil. Artık ülkede, ekonomi de
dâhil, taşların yerinden oynadığını hepimiz
biliyoruz. Bu şartlarda yerine gelmesi de çok fazla mümkün görünmüyor.
Artık bu ülkede insanların bugünden yarına ne yapacağı
konusunda ciddi endişeleri var.
Ben, daha çok, bu maddenin yanı sıra,
Samsundan -kendi seçim bölgemiz- oradan da birkaç şeyi ifade etmek
istiyorum. Özellikle tarım danışmanları -bunlar
maaşlarını ziraat odası başkanlarından
alıyorlar- aynı zamanda ziraat odaları, üretici birlikleri ve
sivil toplum kuruluşlarında istihdam edilen -Samsun için söylüyorum-
1.200 veteriner, ziraat mühendisi, ziraat teknikeri özlük haklarından
yoksun ve zor şartlarda görev yapıyorlar. 2021 yılında net
2.580 lira maaş karşılığı ziraat odalarında,
üretici birliklerinde ve toplum kuruluşlarında görev yapan tarım
danışmanları 2022 yılında 3 bin TL maaşla
çalıştırılmaktadır. Bu ücret bugün asgari ücretin bile
altındadır. Sizin de bulunduğunuz bölgelerde ziraat
odalarına bağlı çalışan tarım
danışmanları muhakkak vardır. Bu rakamlarla bu faaliyetin
yapılmasının mümkün olmadığını bu salondaki
herkes biliyor. Bununla ilgili muhakkak Mecliste bir düzenleme
yapılması lazım. Yapılacak bu düzenlemeye de her türlü
katkıyı vermeye hazır olduğumuzu buradan ifade ediyoruz.
ÇKSyle, odaların elde ettikleri gelirlerle bunların ödenmesi mümkün
değil; bir kez daha buradan sizlere hatırlatıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkaya.
Buyurun Sayın Yılmazkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında
bizleri izleyen değerli vatandaşlarımız; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Gelir Vergisi Kanunu
ile bankacılık sistemindeki bazı kanunlarda
değişikliği öngören bir torba yasa teklifiyle yine
karşı karşıyayız fakat gerçekten torbanın
-maşallah- ne bulduysanız atmışsınız içine.
Ülkemizde yüksek enflasyonun
yaşandığı, fakirin daha çok fakirleştiği, vatandaşın
her geçen gün alım gücünün düştüğü; asgari ücretlinin, emekli
vatandaşın açlık sınırının altında
yaşadığı; insanların ayın sonunu
getiremediği bir ortamda bankaların kârının bu
yılın ilk altı ayında yüzde 505 arttığı
çarpık bir düzenle karşı karşıya
bıraktınız bizi. Bu torba yasa teklifleriyle aklınızca
toparlamaya çalışıyorsunuz. AKP hükûmetlerinin yirmi yılda
yarattığı ekonomik yıkım zenginin daha zengin, fakirin
daha fakir olduğu bir düzen hâline getirmiş ülkeyi.
Kalkmışsınız bir de yeniden ikinci yüzyıl vizyonu
diyorsunuz ama farkında mı değilsiniz bilmiyorum
arkadaşlar, bu ilk yüzyılın beşte 1i sizdeydi yani ikinci
yüzyıl ne oluyor, doğrusu anlamış değilim; millete de
ne anlatacaksınız, onun da farkında değiliz. (AK PARTİ
sıralarından Türkiye Yüzyılı sesleri) İnşallah,
inşallah.
Şimdi, burada sizler her fırsatta Ekonomi
uçuyor; Almanya, Avrupa, dünya Türkiyeyi kıskanıyor. dediniz ama
aslında dünyada Türkiyenin 1inci olduğu verilerin
birkaçını paylaşmak istiyorum: Avrupada en çok
sığınmacının olduğu ülkeyiz. Avrupada en yüksek
enflasyonun olduğu, en çok enerji fiyat artışının
yaşandığı, Avrupada en az et yiyebilen halkın
olduğu ülkeyiz arkadaşlar. Avrupada otomobil alımının
en pahalı olduğu ülkeyiz. Maden kazalarında ve madenci ölümlerinde
1inci sıradayız. Depresyon ve anksiyete vakalarının
artışında Avrupada ilk sırada yer alan ülke yine biziz.
Değerli arkadaşlar, geldiğimiz durum
ortada: Kötü bir ekonomi yönetimi, milyonlarca işsiz vatandaş,
milyarlarca dış borç, milyonlarca icralık dosya, kredi
kartı ve kredi borç batağında olan milyonlarca esnaf ve
vatandaş.
Tabii, AKP hükûmetlerinin yirmi yıllık
iktidarının karne notu maalesef kötü. Evet, elimde de karneniz var
arkadaşlar. Çok merak eden olursa -ki merak etmiyorsunuz, zaten sonucu
biliyorsunuz- ben size karnenizle ilgili milletin verdiği notları
birazcık söylemek istiyorum: Ekonomide başarısız
arkadaşlar, dış politikada başarısız,
komşularla ilişkilerde başarısız, yolsuzlukla
mücadelede sıfır -bakın başarısız değil,
sıfır- faizle mücadelede sıfır, enflasyonla mücadelede
sıfır, devlette tasarruf konusunda başarısız,
devlette liyakatte sıfır, işsizlikle mücadelede
sıfır, uyuşturucuyla mücadelede sıfır, kara
parayla mücadelede başarısız, yoksullukla mücadelede
sıfır, eğitim ve sağlıkta
başarısız. Ama Yiğidi öldür, hakkını ver.
demiş atalarımız; başarılı olduğunuz
konular da var, hakkınızı yememek lazım, onu da söyleyeyim
isterseniz: Size milletin vermiş olduğu karnede adam
kayırmacılıkta başarılısınız,
aferin almışsınız; devlette israf konusunda
başarılısınız; yasaklar konusunda
yıldızlı pekiyi almışsınız
arkadaşlar, yolsuzluk konusunda da yıldızlı pekiyi
almışsınız; yandaşlara ihale verme konusunda da
başarılısınız; hele göçmenlere hızlı
vatandaşlık vermede 3 yıldızlı pekiyi
almışsınız; yetişmiş beyin göçünü ülkeden kovmada
aferin almışsınız; toplumda gelir adaletsizliğini
sağlamada başarılı devlet kadrolarında liyakatsizlik
konusunda başarılı devletin makamlarını kötüye
kullanma konusunda başarılı yargıya müdahale ve adaleti
kendi çıkarları konusunda kullanmada başarılı
ülkenin en güzel koylarını ve orman alanlarını ranta açma
konusunda da başarılı çıkmışsınız
milletin verdiği karnede arkadaşlar; memur ve işçi
alımlarında KPSSde yüksek puan alan gençlerin hakkını
yemek konusunda da yıldızlı pekiyi
almışsınız; kadına ve sağlık
çalışanlarına şiddeti körükleme konusunda da aferin
almışsınız değerli arkadaşlar; kadro bekleyen
öğretmen ve sağlık çalışanlarının
atamalarını yapmayarak psikolojilerini bozma konusunda da
başarılısınız. Maalesef
aldığınız kötü notları bir dahaki dönemde de
göremeyeceksiniz, 2023 yılında vatandaş sizi sınıfta
bırakacak emin olun; hatta sınıfta kalmayı
bırakın, bu gidişle okuldan bile atılacaksınız,
öyle görülüyor. Öğretmen -yani milletin görüşü- en son demiş ki:
Abbas yolcu. Geliyor gelmekte olan.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 18- 5411 sayılı Kanunun 35 inci
maddesinin birinci fıkrasının dördüncü cümlesinde yer alan
destek hizmetinin niteliğine göre ibaresi alınacak hizmetin
niteliğine göre bu hizmeti sunacak destek hizmeti kuruluşları
ile diğer hizmet sağlayıcılarının bu hizmetleri
sunarken uymaları gereken usul ve esasları belirlemeye, bunları
yetkilendirmeye veya şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş Leyla
Şahin Usta Ramazan
Can
Kayseri Konya Kırıkkale
Arife
Polat Düzgün Canan
Kalsın
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, mevcut düzenleme korunarak Merkez
Bankası tarafından kurulmuş ya da Merkez Bankası bünyesinde
faaliyet gösterenler ile Sermaye Piyasası Kurulunun denetiminde bulunan
takas, saklama ve merkezî kayıt hizmet kuruluşlarının
Bankacılık Kanunu uygulamasında destek hizmet kuruluşu
olarak değerlendirilmemesi öngörülmektedir. Böylelikle, kurumlar
arasındaki görev ve yetki paylaşımının belirgin
biçimde ayrılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın Gergerlioğlu, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Aysel Tuğlukun tahliye edilmesine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüm Meclisin haberi olsun isterim, tüm kamuoyunun
şu anda haberi oluyor: Bu Meclisin eski vekili Sayın Aysel
Tuğluk hasta mahpustu, Kandıra Cezaevindeydi, uzun süredir tahliye
edilmiyordu ve bugün, az evvel tahliye edildi. Bu Meclisin eski bir vekilinin
-bir buçuk seneye yakın hasta mahpus olarak- Kocaeli Üniversitesi Tıp
Fakültesinin 9 profesörünün raporuna rağmen ATK'de infaz ertelemesi
engelleniyordu. Kamuoyunun da baskısıyla ve sonunda ATK'nin
doğru kararı vermesiyle vekilimiz cezaevinden çıktı.
Seviniyoruz ama bir buçuk yıllık gecikmeye üzülüyoruz; böyle
olmamalıydı.
Yine de hepimizin gözü aydın diyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN 19uncu madde üzerinde 2 önerge
vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Mersin Adana Konya
Arslan
Kabukcuoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Eskişehir İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Neslihan
Hancıoğlu Erkan
Aydın
Aydın Samsun Bursa
Okan
Gaytancıoğlu Vecdi
Gündoğdu Faruk
Sarıaslan
Edirne Kırklareli
Nevşehir
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; küresel çapta yoğunluğu
artan ticaret savaşları, önümüzdeki sürecin ihracatçılar için
zor geçeceğini gösteriyor. Üretim sektörü Biz ticaret savaşına
hazırız ancak Hükûmetten destek bekliyoruz. diyorlar. Sizinse
cevabınız KDV iadelerini yani hak ettiklerini bile vermemek oluyor.
İade tutarı tam 500 milyar lirayı geçti, dile kolay, 500 milyar.
Bir yıldır iade bekleyen ihracatçılarımız var.
Alacakları bedel zaten malum, enflasyon karşısında eridi,
gitti. Bari kalanını kurtarayım, bir giderimde
kullanırım diyor, onu bile çok görüyorsunuz. Tekrar ediyorum:
Finansmana erişimin bu denli zorlaştığı bir dönemde
ihracatçılara hakları olan alacaklarını bile vermemek
gerçekten insafsızlık. Bu ödemelerin gecikme sebebi bitirdik
dediğiniz meşhur bürokratik süreçler mi, yoksa har vurup harman
savurduğunuz hazinemizde para kalmamış olmaması mı,
merak ediyoruz? İade yok. Peki, faizleri güya indirdiniz, kredi var
mı? Yok. Uzun zamandır krediye ulaşamamak sanayicinin en büyük
sorunlarının başında geliyor. Artan işletme
sermayesini karşılayacak krediler bir türlü bulunamıyor. Bu
konuda ölçek farkı yok, holding de aynı, şirket de aynı,
KOBİ de aynı. Yani herkese yok! Çünkü harç bitti, yapı paydos!
Sizin tablolarınızda bile üretici
enflasyonu yüzde 144e ulaşmışken kredi büyümesinin sadece yüzde
18de kalması Büyüme, küçül. demek. Bakın, kimse aradaki farkı
öz sermayesiyle karşılayamaz. Küçülür, küçüldükçe de ölçek ekonomisinden
uzaklaşır, hep beraber de stagflasyon içine gireriz. Finansmana
erişim problemi büyüme, ihracat, istihdam gibi konuları da içine alan
bir kartopundan bir çığa dönüşmeden acilen önlem almak
zorundasınız. Bu hazin tablo sizin yıllardır
sunduğunuz dâhiyane ekonomi deneyinizin sonucu, o yüzden hiçbir
adımınız da güven vermiyor.
Evet, kıymetli milletvekilleri, sanayicinin
derdi bununla bitiyor mu? Hayır, bitmiyor. Yirmi yıldır
iktidardasınız ancak ortaya koyduğunuz bir sanayi bölgesi
makroplanı bile yok. Yağmur nereye yağarsa tarlamı oraya
taşırım. mantığıyla hareket ediyorsunuz.
Öngörülebilirlik olmazsa üreticiler doğru karar alamaz, üretim
kapasitesini yönetemez, yatırım yapamaz. Nitekim, günübirlik ve
tutarsız yönetiminiz sonucunda üreticilerimiz artık,
bırakın yatırımı fiyat veremiyor, sipariş
alamıyor. Sanayicilerimiz öngörülebilir bir ticaret iklimi istiyorlar,
haklılar. Bakın, 28 endüstri bölgesinin sadece 14ünde üretim
yapılıyor. İlan, teşvik, takip
yapmadığınızda şimdi olduğu gibi endüstriyel
bakımdan zayıf ülkeler grubunun daimî üyesi olmaktan da asla
kurtulamıyoruz. Bundan kurtulmanın ilk yolu, rastgele teşvik
vermek yerine teşvik öncesi ve sonrası etki analizi yapmak, sonraki
kararları da buna göre almaktır. Etki analizi yapıyor musunuz?
Hayır.
Sanayi alanlarının yapısı ve
büyüklüğü o ülkenin gayrisafi millî hasılasını da tayin
ediyor. Bizim topraklarımızın yalnızca yüzde 0,36sı
sanayi bölgesi, bizi, şu çok kıskanan Almanyanınsa yüzde 4.
Oranlar böyle olunca da bizim gayrisafi yurt içi hasılanın
Almanyanın beşte 1inden az olması sürpriz değil. Orta
gelir seviyesinin bile altında kalmak üreticinin kaderi değil. Dünya
Bankası verilerine göre İmalat sanayisi
ihracatçımızın sadece yüzde 2,8i yüksek teknolojiye ait.
deniliyor. Bizim gelir grubumuzdaki ülkelerin ortalaması yüzde 23,8. Bu,
iktidarın göstermelik üretim politikasının bir ürünüdür. Tekrar
söylüyorum: Bu, sanayimizin kaderi değil sizin
dayattığınız bir tercihtir. Sanayide kalkınma,
endüstri bölgelerinde yandaşa mülkiyet devri oldubittisiyle değil,
genç beyinlerimizin ülkemizde kalmasını sağlayarak
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Söyleyecek çok
şey var ama yirmi senelik tarihinizden görüyoruz ki bunlar sizinle olmaz
ancak bizimle olur.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı, Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 19uncu maddesi üzerine söz
aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede az önce görüştüğümüz 17nci
maddenin uzantısı olarak da niteleyebileceğimiz bir düzenleme
görüyoruz. Her 2 maddeyi birlikte irdelediğimizde düzenlemenin öznesi
dijital bankacılık yani şubesiz bankacılık sistemi. Bu
maddeyle hedeflenen, faaliyet izin sınırı ihlallerini
engellemek, cezai müeyyideyi caydırıcı kılmak. Tıpkı
konvansiyonel bankalar gibi dijital bankaların da kuruluş izinleri,
faaliyet izinleri, faaliyet sınırlarının belirlenmesi
konusunda bütün yetki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna
verilmiş. Aslında sınırlar geçen yıl aralık
ayında yayınlanan yönetmelikle çizilmiş, arkasından dijital
banka kuruluş başvuruları gelmeye başlamış, nisan
ayından bu yana 3ü katılım 1 tanesi mevduat bankası olmak
üzere toplam 4 başvuru onaylanmış, sonra kanun ile yönetmelik
arasında bir uyumsuzluk görülmüş, bir muğlaklık olduğu
fark edilmiş, şimdi de yasayı o yönetmeliğe uydurmaya
çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, dijital dönüşüm,
internet ve teknoloji üçgeni, finans sektörü ve özellikle de bankalar
açısından bakıldığında büyük avantajlar
sağladığı gibi büyük bir baskı da yaratıyor.
Hızlı, yoğun bir değişim ve dijitalleşme
baskısı özellikle bankacılık dünyasını evrime
zorluyor. Şubesiz dijital bankacılık ise bu evrimin
kaçınılmaz bir sonucudur. Konvansiyonel bankalar bir yandan dijital
dönüşümü, ilerlemeyi sağlayıp rekabet gücünü de korumaya
çalışırken öte yandan bankacılık sektörü kaynaklı
bilinmezlikleri, riskleri ve kurumsal sorumlulukları yönetmek gibi çetin
bir savaşın içinde.
Bankaların çok yakın bir geçmişe
kadar, planlamalarını yaparken ve strateji oluştururken uzun
dönemli bir yol haritaları vardı. Teknolojinin değişim ve
gelişim hızı, sektörün hizmet kalitesi, beklentiler,
yeterlilikler, ihtiyaçlar ve daha birçok parametre artık bankaların
uzun dönem stratejilerini geçersiz kılıyor. Bu durum güvenlik riski,
likidite riski, operasyonel risk gibi birçok risk faktörünü tetikliyor. Fakat
risk faktörleri arasında özellikle bu dönemde en belirleyici unsur siyaset
olmuştur. Bankaların temel faaliyet alanı olan mevduat, kredi ve
döviz piyasalarında kaos yaratan siyasi manevralardan söz ediyorum. Tabela
faizi güya yüzde 10,5a kadar indirildi. Gidin isteyin bakalım, hangi
bankadan bu oranda kredi çekebileceksiniz. Sanayici, KOBİler
yatırım yapacak, üretim yapacak krediye erişemiyor; bankalar
istese de kredi veremiyor, kredi veremeyen bankalar dolayısıyla
mevduat da toplamak istemez.
Değerli milletvekilleri, hiperenflasyon
dönemini yaşıyoruz, uzun vadeli kredi ve mevduat sistemi fiilen rafa
kalkmış durumda. Derecelendirme kuruluşları Türk
bankalarının riskinin arttığını raporluyor; kamu
bankaları, tıpkı diğer bütün kamu kurumları gibi bir
siyasi partinin arka bahçesi, finansal operasyon merkezi hâline
dönüştürülmüş.
Dahası da var ne yazık ki: Yabancı
yatırımcılar, Türk bankalarındaki halka açık
hisselerini hızla elden çıkarıyor. Merkez Bankası
verilerine göre 14 Ekim haftasında yabancı yatırımcı,
borsada 169,2 milyon dolarlık daha satış yaptı.
Satışların büyük çoğunluğunu bankaların halka
açık hisseleri oluşturuyor.
İşte, bu tabloyu doğru
okuyamazsanız, iktisat bilimiyle inatlaşırsanız, ülkenin
ekonomisini, milletin cebindeki parayı, kursağından geçen
lokmayı siyasi ihtiraslarınıza yem ederseniz işte o zaman
yeni felaketlere davetiye çıkarırsınız. Ne ülke
ekonomisinin ne bankacılık sektörünün ne de
vatandaşımızın böyle bir sorumsuzluğu kaldıracak
tahammülü ve gücü kalmadı.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde yer
alan ikinci ve ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Oya
Ersoy Murat
Sarısaç Murat
Çepni
İstanbul
Van İzmir
Zeynel
Özen Rıdvan
Turan Necdet
İpekyüz
İstanbul Mersin Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
bütçe, başından sonuna politik bir tercihin ifadesidir. Hangi
sınıfların temsilcisiyseniz ona uygun bütçe
yaparsınız. Dolayısıyla burada iktidarın sanki bütün
halklar için, 84 milyon insan için bir bütçe yaptığını
söylemesi baştan sona yalandır. Şimdi,
Cumhurbaşkanlığının bütçesi yüzde 60a yakın
artarken saray günde 18 milyon TL harcıyor ama olsun; şatafattan
tasarruf olmaz. Diyanet diye bir kurum var, 35 milyar 910 milyonluk
bütçesiyle 6 bakanlığı geride bırakmış ama olsun;
dinimiz, imanımız yerinde. Bu kurumun işsizlikle, yoksullukla,
hırsızlıkla ilgisi yoktur ama ne zaman iktidara dönük bir
mücadele görse orada devreye girer ve sarayın aparatı gibi,
propaganda malzemesi gibi konuşmaya devam eder. AKPli yıllarda 844ü
çocuk olmak üzere en az 30 bin işçi iş cinayetlerinde
hayatını kaybetti ama olsun; işçi sınıfına tekme
atanı ataşe yaptık, müteahhitlerimiz kazandı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının araç
garantisi ve katkı ödemeleri için 2023 yılı bütçesinden ödenecek
miktar 1 milyar 750 milyon ama olsun; yine müteahhitlerimiz kazanmış,
AKPnin kasaları dolmuş.
Evet, Çevre Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı bütçesinden Türkiye Çevre
Ajansına 801 milyon TL aktarılmış ama olsun çünkü
orası birilerinin himayesinde.
Faiz giderleri 550 milyar TLye çıktı ama
olsun; biz nassa bağlıyız, faize karşıyayız.
Faize ayrılanın sadece yüzde 15 fazlası eğitime
ayrılmış ama olsun; bize kindar ve dindar bir nesil lazım,
pudra şekeri nesli lazım, burada bir problem yok.
Savunma ve güvenlik bütçesi 469 milyar TL olmuş
ama olsun; Kürt anasını görmesin, Kürtün dikili ağacı
olmasın, Kürte savaşımız mutlaktır, bekamız buna
bağlıdır.
Evet, sarayın sadece temsil ve
tanıtıma 105 milyon TL bütçesi var, tanıtıma, yetmez; kâr
amacı gütmeyen kuruluşlara ise 27 milyon. Bu kurumlar kimler, belli
değil; bu para nereye gidiyor, belli değil, buna hiçbir cevap yok.
İşte bu, seçim ekonomisi; işte bu, saltanat ekonomisi.
2023 bütçe açığının 659 milyar
TL olması yine bir sorun değil. Faize gidenin ise 565 milyar
olması yine hiçbir sorun değil ama bu iktidar öğrencilerin
faizlerini silmekle övünüyor ve bunu müjde olarak verme
pervasızlığına sahip. Yine eylül ayı sonu
itibarıyla kur korumalı mevduat sisteminin yükü 85 milyar TL ve bunun
nereye varacağı, kaç yüz milyara varacağı meçhul fakat
iktidara sorarsanız Faiz sebep, enflasyon sonuç. Faiz düşüyor,
enflasyon düşmüyor; faiz düşüyor, halkımızın alım
gücü yükselmiyor. Neresinden bakarsanız bakın bir savaş
ekonomisi, bir rant ekonomisi. Bu bütçe ideolojik bir bütçe, bu bütçe politik
İslamcı faşizmin, saltanat ekonomisinin bütçesidir. Bu bütçenin
işçi sınıfıyla, milyonlarca emekçiyle hiçbir alakası
yoktur. Alakası olmak bir yana onun düşmanıdır, onun yoksulluğu
bir avuç saray çevresinin zenginliğidir. Bu ülkede yoksulluk varsa
çalanlar olduğu için vardır. Dolayısıyla bu faiz bütçesi,
bu rant bütçesi bir avuç zengini daha fazla zengin etmek üzerine
kurgulanmıştır. Bunun karşısında
halkımıza bir kez daha şunu söylüyoruz: Bu iktidardan hiçbir
beklentimiz olamaz. Bu iktidarın varlık sebebi milyonlarca
işçinin, emekçinin yoksullaştırılması, sömürülmesi ve
katledilmesi üzerine kuruludur dolayısıyla eğer sistem buysa bu
sistemi değiştirmekle yükümlüyüz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağız.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Konya Eskişehir
Yavuz
Ağıralioğlu Ayhan
Altıntaş
İstanbul Ankara
Diğer
önergedeki imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu Nazır
Cihangir İslam
Bursa Kırklareli İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu madde ne hakkında? Sosyal Güvenlik Kurumunun
kendine ait taşınmazları elektronik ihale dâhil
satışına yönelik usul ve esasları belirlemek
amacını taşıyor. Bu teklif maddesinin gerekçesinde ilgili
mevzuat hükümleri arasındaki uyumsuzlukların giderilmesinin
amaçlandığı belirtilmektedir. Sayıştay
Başkanlığı tarafından eylül ayında
yayımlanan 2021 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Raporuna göre
kurumun taşınmazlarının muhasebesi hususunda sorunlar
mevcuttur. Ayrıca, SGK yetkilileri Sayıştayın bu husustaki
bulgularının isabetli olmadığını söyleseler de
kurumun taşınmazlarının mevzuattaki eksiklikler sebebiyle
değerinin altında satıldığı ve
dolayısıyla zarar ettiği komisyon tutanaklarında ifade
edilmektedir. Kaldı ki komisyonda SGK İnşaat ve Emlak Daire
Başkanı ellerinde bir hayli taşınmaz olduğunu
belirtmiş ve elektronik ortamda satışın önü
açılırsa rekabet ortamı doğabileceğini ve böylece,
kurumun daha fazla kâr edebileceğini belirtmiştir. Nitekim, kurumun
elinde 2012den bugüne değin 1.566 taşınmazın olduğu,
son beş yılda 442 taşınmaz satışıyla 473
milyon TL gelir elde edildiği, bu yıl ise yalnızca 2 ihaleyle 17
satış gerçekleştiği ve bundan da 293 milyon TL gelir elde
edildiği belirtilmiştir.
Yine, komisyon toplantılarında SGK
Başkan Yardımcısının belirttiğine göre, bugün
satılması gereken 1.137 gayrimenkul mevcuttur. Bu bağlamda,
teknolojinin verdiği imkânların kullanılması Kuruma ve
ekonomiye kazanç sağlayacaktır ve organizasyonu
kolaylaştıracak adımların atılması bizler
açısından da önemlidir, bu adımı olumlu görüyoruz. Ancak
şunu da ifade etmek isterim ki SGK'nin elindeki bu
taşınmazların bir kısmı da belediyelerin
ödeyemedikleri borçlar karşılığında edinilmiş
gayrimenkullerdir. Dolayısıyla, iyi yönetilemeyen
kurumlarımızın sorunları diğer kurumlara
yansımaktadır. Sadece belediyelerden değil, SGK maalesef birçok
farklı kurumdan alacaklarını da tahsil edememiş
durumdadır. Sayıştay raporuna göre, yıllardır tahsil
edilemeyen ve bugün 19 milyar 188 milyon TL'ye ulaşan belediye
alacaklarının yıllardır alınamamış
olması, 2007 yılından beridir Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığındaki hisseler için kâr payının SGK'ye
verilmemesi, Hazine ve Maliye Bakanlığına devredilen
taşınmazların bedellerinin tahsil edilememesi gibi pek çok durum
bugün SGK'nin ekonomik sıkıntılarını
arttırmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bugün SGK'yi ekonomik
olarak kurtarmak için taşınmazlarının
satışının yanı sıra haklarını koruyacak
politikalar da uygulamalıyız, alacaklarını tahsil etmesini
sağlamalıyız.
SGKnin bir önemli sorunu da aktif ve pasif
sigortalıların oranıdır. Sürdürülebilir bir sosyal güvenlik
sistemi için aktif-pasif sigortalı oranının 4 olması
gerekmektedir yani 1 emekliye karşılık 4 sigortalı
çalışan olmalıdır ancak ülkemizde 1969 yılında
10,9 olan bu oran, 1980 yılından itibaren 4ün altına
inmiştir. 1986 yılında bu gidişat olumsuz görülerek tedbir
alınmak istenmiş ve bu oran 2,43 seviyesinde durdurulabilmiştir.
1992 yılında 1 emekliyi finanse eden çalışan
sayısı 2,5 civarındaymış yani Sayın
Kılıçdaroğlunun Genel Müdür olduğu dönemde bu oran,
aktüeryal oran 2,5 civarındaymış; bu rakam bugün 1,76
civarına düşmüştür. Bu tablonun sigorta sistemimizi
zorladığı bir gerçektir. Ayrıca, durumun gelecekte daha da
vahim olacağı görülmektedir, gittikçe artan sayıda kaçak
göçmenlerin kayıt dışı
çalıştırılması genç işsizliğe yol açmakta,
bu da SGK sistemimizdeki aktüeryal dengeyi daha da bozmaktadır.
Acilen sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi
inşa etmeli ve SGKnin çıkarına olan politikaları
oluşturmalıyız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı İstanbul Milletvekili
Nazır Cihangir İslam.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok değerli arkadaşlarım, Sayın
AK PARTİ Grubu, Sayın MHP Grubu; gözünüz aydın, Sayın
Şebnem Korur Fincancı Hoca tutuklandı.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Hocalık yapmıyormuş, gördük ne
yaptığını!
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Dün
burada bir komedi yaşadık. 2 hukukçu Grup Başkan Vekilinin, bir
kitap hakkında bunun nasıl delil olarak kullanabileceği
safsatasını burada dakikalarca dinledik. Meclis Kütüphanesinden bir kitap
aldım -Dağın Ardına Bakmak- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Kütüphanesinden ancak dün konuşulanlar üzerine Sayın Başkan,
biraz endişeye düştüm. Acaba bu kitabı okumak, bu kitap
hakkında konuşmak, bunu kaynak göstermek bir suç teşkil edebilir
mi?
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Konu
kitap değil ki.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) O
yüzden, bu konuşma bitince bu sorularımı içeriğiyle
birlikte Sayın Meclis Başkanımıza burada, eğer kabul
etmezlerse yarın sabah normal yollarla bu dilekçemi sunacağım.
Değerli arkadaşlar, hakikat dediğimiz
şey, Allah'ın mahlukatla, yarattıklarıyla
yaptığı misaktır. Hakikat, bu yüzden
saygıdeğerdir ve el üstünde tutulmalıdır. Çeşitli tanımlarını
bulabilirsiniz ama benim, sizinle ortak noktam bu. Eğer hakikate
saygımız varsa önce olguları iyi anlamak zorunluluğumuz
vardır. Hani -lütfen, üslubumu mazur görün Sayın Başkan, bir
halk deyişi olduğu için söylüyorum- Ata et, ite ot. diye bir deyim
vardır ki bir zulmü belirler. Neyi anlatır bu bize? Atın ne
yediğini, köpeğin ne yediğini iyi tahlil ve tetkik etmezsek ata
et veririz, hatta cebimizden para harcarız; ite ot veririz, hatta
cebimizden para harcarız ama ikisini de hastalığa, hatta ölüme
mahkûm ederiz. O yüzden bu dünyadaki olguları bütün detaylarıyla
bilmek zorunluluğumuz var değerli arkadaşlar.
Bunun arkasından ne yapıldı?
Hakikatle yüzleşmek adına gidildi, bir ev baskını
yapıldı ve Türkiye Cumhuriyetini, Türk milletini
aşağılamak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumlarını
aşağılamak, terör örgütü propagandası yapmak vesaire
iddiası
Peki, ne demiş? Söylediği şu; Cenevre
Sözleşmesini hatırlatmış ve Minnesota Protokolünü
hatırlatmış.
Değerli arkadaşlar, meslek hayatımda,
geçmişte benimle rekabet eden bir idari görevlinin bir hastanede
dilekçesine muhatap oldum. Diyor ki: Bunun kliniği diğer klinikten
daha çok masraflı tedavi ediyor. Hemen müfettiş istedim, hemen
müfettiş. Neden? Çünkü hakikatin ortaya çıkmasını
istiyorum. Tabii ki olay araştırıldı, soruşturuldu
vesaire. Biz 3 malzemeyle ameliyata giriyoruz, A, B ve C planlarımız
var, kullandığımızı fatura edip
kullanmadığımızı iade ediyoruz; sadece vakit kazanmak
için teknik bir hadise. Müfettiş Beni niye bunun için
çağırdınız? dedi ve gitti. Peki, bu olay öyle mi oldu?
Hayır. Bu karar, Cumhurbaşkanının ve küçük ortağının
açıklamalarıyla zaten günler önce ilan edilmişti. Ha, bugünkü
hadise yani bu tutuklama, bu talimatın yerine getirilmesinden başka
hiçbir şey değildir arkadaşlar.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sadede gel,
sadede.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Neticede ne demiş, ne yapmış; bunlara iyi bakın.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Siz hangi kanalda dinlediniz?
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Bunlara cezai müeyyide gerekli orada herhangi bir ihbar yok.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Muhatapları teröristlere şehit demiş mi?
Türkiye düşmanlığı var mı?
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Sadece bize mevzuatın hatırlatılması var ve bu ihbarı
ancak -bilgisiz olduğunuz için böyle konuşuyorsunuz- bir devletin
yapması gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Orada
hatırlatılan sadece bu; normal prosedürün nasıl
işleyebileceği. Aslında akıllı bir yönetim bundan ders
çıkarırdı.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Tabii, tabii! Git IŞİD propagandası yap, sonra
Avrupada tabip olarak çalış; rüyasında göremezdi,
rüyasında!
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Evet, ben dilekçemi vermeye gidiyorum Sayın Başkan.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) IŞİDden ne farkı var?
Borazanlığını yaptın. IŞİDden ne farkı
var ya bunun? PKKyı savunmak ile IŞİDi savunmak arasında
ne fark var? Ömrünü ona adamış, ömrünü!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Önerge neydi,
önerge?
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Kabul eden yok. Önergesinden bile haberi yok.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Önergesinden bile haberi yok, laf yetiştiriyor.
BAŞKAN 21inci madde üzerinde 2 önerge
vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Sarısaç Necdet
İpekyüz Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Van Batman Muş
Garo
Paylan Murat
Çepni Oya Ersoy
Diyarbakır İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
Konya Aksaray
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnsan hakları savunucusu, bilim
insanı sevgili Şebnem Korur Fincancı Hocamız önce linç
edildi, hedef gösterildi ve maalesef şu an tutuklandı. Dün linç
edilirken ona destek çıkan, sahip çıkan, hakikat arayışında
olan herkese sokaklarda saldırılar oldu. Bunlardan Kadınlar
Birlikte Güçlü, Kadıköyde akşam Hakikat arayışı
için, hakikat hakkımız için buradayız. diyerek bir basın
toplantısı yapmak istedi ve polis şiddetine maruz kaldı,
gözaltına alındı kadın arkadaşlarımız ama
kadınlar yılmadı, İstanbulun bütün sokaklarında Biz
buradayız ve bu basın metnini okuyoruz. diyerek bulundukları
her yerden bu basın metnini paylaştılar.
Ben de buradan, halkın kürsüsünden sevgili
kadın arkadaşlarımızın bu metnini sizlerle
paylaşacağım: Hakikat hakkımız için buradayız.
Erkekleri her türlü şiddete cesaretlendiren düzenlemelerle kendi makbul
düzenini kurmaya çalışan bu iktidar, muhalif tüm sesleri baskı,
gözaltı, tutuklamalarla susturmak istiyor. Yargının
bağımsızlığı bir kez daha yok sayılarak
AKP-MHP iktidarının bir sözüyle bu sabah bir bilim insanı, halk
sağlığı savunucusu, bir hekim ve insan hakları
savunucusu olarak görevini yapan TTB Başkanı Profesör Doktor
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı.
Şebnem Korur Fincancı, hakikati dile getirmekten
vazgeçmeyen, insan hakları mücadelesinde meslek etiğini kendisine
karşı her türlü saldırıya rağmen ön planda tutan yol
arkadaşımızdır. Adli Tıp Kurumunun şu anda hasta
tutsaklar için aldığı iktidar yanlısı tutumları
hatırlarsak Şebnem, mesleki bilgi birikimini hakikati ortaya
çıkarmak için kullanan, sadece ulusal değil uluslararası hak
mücadelesinde değerli bir adli tıp uzmanıdır.
Şebnem'in suçu iktidara soru sormaktı, kimyasal silah bulgularının
araştırılmasıydı. Hakikatin
araştırılmasını önermek suç olmaz. Kimyasal silah
kullanımı insanlık suçudur, bunun insan hakları
bağlamında ve bilimsel açıdan incelenmesi talebi suç olamaz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Böyle bir hakikat yok!
İftira o!
OYA ERSOY (Devamla) Geçtiğimiz günlerde
JINNEWS ve Mezopotamya Ajansında çalışan çoğu kadın
11 basın emekçisi arkadaşımızın ev
baskınları ve işkenceyle gözaltına
alındığı haberleriyle uyandık. Kadın hareketinin
gündemini, taleplerimizi, mücadelemizi ve bu ülkede
yaşadıklarımıza dair hakikati kamuoyuna taşımaya
çalışan basın emekçisi arkadaşlarımızın
yanındayız. İktidarın dezenformasyon yasası adı
altında getirdiği sansür yasası da basın emekçilerine
yönelik şiddet ve baskı da işlediğiniz suçların üstünü
örtmeye, bizi korkutmaya yetmeyecek. Özgür basın hakkımızdan vazgeçmiyoruz.
Orta Doğu'nun dört bir yanına
kadınların özgürlük talebi ve direnişi yayılıyor.
Kadınlar, erkek egemen düzene, savaş politikalarından beslenen
tekçiliğe, demokrasi ve özgürlük karşıtı rejimlere
başkaldırıyor.
Biz kadınlar, bulunduğumuz her alanda
hakikati söylemeye devam edeceğiz, hakikatin peşinde olanları
savunacağız. Kadınları makul ve makbul olmaya
güçlendirilmiş ailenin içerisinde sınırlamaya, erkeğe ve
devlete biat ettirmeye çalışıyorlar fakat biz bunlarla mücadele
etmeyi hiçbir zaman bırakmadık, bırakmayacağız.
Savaş politikaları ve savaş suçları, kadın
katliamları, nefret söylemleri, yoksulluk, cezasızlık,
hukuksuzluk ve her türlü erkek devlet şiddetine karşı
isyandayız. Biz kadınlar ve LGBTİ+lar, hakikati söylemekten hiç
vazgeçmedik ve söylenenlerin yanında olmaktan, onlarla dayanışma
kurmaktan da geri durmadık, durmuyoruz. Ne Şebnem Korur Fincancı
ne özgür basın ne biz kadınlar ve LGBTİ+lar geri adım
atmayacağız.
Evet, Şebnem Korur Fincancı Hocamız
onurumuzdur. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesi üzerinde grubum adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
AK PARTİ Hükûmetinin değişik bir
uygulaması vardır, kendiliğinden giden sistemler AK
PARTİye yaramaz. Hükûmet ister ki her şey kendi kontrolünde olsun, kendi
isteğiyle olsun, kendi dileğiyle olsun; eğer bu şekilde
kendiliğinden yürüyen bir sistem varsa onu durdurmak için elinden geleni
yapar.
Hükûmet, üniversitelerin hem idari hem de mali
özerkliğine karşıdır. Mali özerkliğini bozmak
vasıtasıyla onları idari olarak ele geçirmenin
yollarını aramaktadır. Neymiş? Kamu hastanelerine verilen
götürü usulden para alınmayacakmış, onlara
bırakılacakmış. Sağlık kurumları hak
ettikleri hizmetin bedelini alsalar zaten her şey kendiliğinden
gelecek ve bu kadar kolay idare mekanizması için kanun çıkarmaya
gerek kalmayacaktır.
Hükûmetin yanlış ekonomik tercihleri
vatandaşı yoksullaştırmıştır. Örneğin,
2016dan 2022ye kadar çalışanların millî gelirden
aldıkları pay yüzde 33,1den yüzde 24,6ya düşmüştür. 25
Ekim 2022 tarihinde Grup Başkan Vekilimiz Sayın Erhan Ustanın
yaptığı bir hesaba göre millî gelirdeki 1 puanlık
düşme 125 milyar Türk lirasına tekabül etmektedir. Buna göre,
2022de, çalışanların millî gelirden mahrum
bırakıldığı miktar 1 trilyon liradan fazladır. 1 trilyon
Türk lirası sadece çalışanın cebine giren bedel
değildir, aynı zamanda, çalışanın bulunduğu
çevredeki bakkalın, manavın, kısacası o şehrin cebine
giren bedeldir. Bu gerçek, çalışanlarla ilgili vaziyet. Ya diğer
kesimler? Örneğin, çiftçiler; çiftçiliği terk edip köyünden göç eden
insan sayısı yirmi yılda 15 milyondur. Gelir kaybına
uğrayan insanların yapacakları şey hâliyle
borçlanmaktır. Bunu nerede görüyoruz? Bankalarda görüyoruz. Yirmi yıl
önce bankalara borçlu vatandaş sayısı 1 milyonken şu anda 3
milyona çıkmıştır yani vatandaş bankalara 3 misli daha
borçlanmıştır.
Diğer bir konu ise icra dosyalarıdır.
İcra dosyaları 2002de 8,6 milyon iken 2022de 23,5 milyona yani 3
misline ulaşmıştır. Bunun dışında, elektrik
borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen, doğal gaz borcunu
ödeyemediği için doğal gazı kesilen... Eşine dostuna,
sağa sola borç, borç, borç; vatandaş hayatını borçla
döndürüyor.
Plansız programsız açılan
üniversiteler, diğer bir deyişle -AK PARTİ için- gençlerin dört
yıl bekletildiği işsizlik parkları ayrı bir sorundur.
Bu kurumlardaki 8,5 milyon genç... Bu sayede Hükûmet gençlerin iş talebini
dört beş yıl geciktirerek durumu idare etmektedir. Hükûmet ne diyor
öğrenciye? Ben kadro açtım, gel, oku. Sınavı
kazanıyor, giriyor, oturuyor, bitiriyor; iş yok. Gençlere iş
verilmiyor. Günümüz itibarıyla aylık öğrenci
masrafının üçte 1i kadarı devletin verdiği kredilerle
karşılanmaktadır. Genç, okulu bitiriyor, iş bulamıyor
ve sudan çıkmış balık gibi; devlet bu gençten verdiği
krediyi istiyor. Genç nereden bulsun; iş yok, aş yok. Sonra da
sadakat kültürü Ben senin kredi borcunun tamamını değil de
faizlerini kesiyorum. diyor. Oku. dediğiniz öğrenciye okulu
bitirdikten sonra işsizlik maaşı ödemelisiniz, işsizlik
maaşı; Hükûmet kalkmış Faizini siliyorum. diye övünüyor.
Vatandaşın yüzde 59unu asgari ücrete
muhtaç hâle getiren Hükûmet telefon, elektrik, su borcunu almıyorum diye
övünüyor. Hükûmet bu borçları almaktan hicap duyması gerekir. Bu
yasa, ülkeyi idare edenler için mahcubiyet duymaları ve üzülmeleri gereken
bir yasadır. Çalışan kesimden, alt gelir grubundan
kestiğiniz ücreti eğer bu vatandaşa öderseniz, millete öderseniz
milletin böyle bir yasaya ihtiyacı kalmaz. Milletin böyle bir yasaya değil
seçime ihtiyacı var.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, oylamadan önce yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Çulhaoğlu, Sayın Yokuş,
Sayın Tatlıoğlu, Sayın Yaşar, Sayın Sezgin,
Sayın Çakırlar, Sayın Nuhoğlu, Sayın Cesur, Sayın
Filiz, Sayın Koncuk, Sayın Cinisli, Sayın Örs, Sayın
Altıntaş, Sayın Kabukcuoğlu, Sayın Ataş,
Sayın Öztürk, Sayın Çelik, Sayın Sıdalı, Sayın
Kaplan, Sayın Erel.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İzmir Van Muş
Garo
Paylan Necdet
İpekyüz
Diyarbakır Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, iki gündür konuşuyoruz ve torba yasa
teklifinin aslında birbirine hiç benzemeyen, bir yanda KYK
borçlarını sıfırlayan, diğer yanda Millî Piyangoda
düzenleme yapan, diğer tarafta sermaye artırımı,
azaltımıyla ilgili düzenleme yapan yani her bir farklı kulvarda
düzenleme yapan bir torba kanun teklifiyle karşı
karşıyayız ve böyle olduğu için de aslında gerçek
anlamda toptan muhalefet etmenin de üzerine söz söylemenin de ve burada
nitelikli bir yasama faaliyeti yürütmenin de aslında koşulları
oluşmamış bulunuyor. Bunu defaatle ifade ettik ama ne yazık
ki AKP için bir klasik hâline gelen torba yasa uygulamasından
vazgeçmiyorsunuz fakat ben bunu artık ifade etmek istemiyorum.
Siz hatırlarsınız, Abdulhamit Gül
döneminde -geçmiş dönem Adalet Bakanı- İnsan Hakları Eylem
Planını ilan ettiniz ve büyük, şatafatlı gösteriler
yaptınız ve hukukun üstünlüğü evrensel değerler gibi
bazı vizyoner kavramlar da kullandınız ama bugün geldiğimiz
sonuç ne? Bugün geldiğimiz sonuç: Bu ülkenin Türkiye Tabipleri
Birliği Merkez Konseyi Başkanını tutukladınız;
üstelik niçin? Sadece bilimsel olarak kendi görüşünü ifade ettiği
için. Yani sizin her gün o yandaş kanallarınızda, her gün o
havuz medyanızda aynı kişilerin Covidden tutalım da
aşı meselesine kadar, işte, bankadan tutalım da
dış politikaya kadar, kimyasal silahtan tutalım da her konuya
kadar konuşmasının hiçbir sakıncası yok ama gerçekten,
bu ülkede, kendi uzmanlık alanında konuşmak, bilimsel verilerle
konuşmak, yorum yapmak bugün sizin iktidarınızda
cezalandırıldı. Daha kötüsü var, hadi, daha kötüsü var: Siz,
buna giden yolların taşlarını döşediniz, Sayın
Fincancıyı hedef gösterdiniz; o da yetmedi, hâlâ burada bu sürece
alkış tutuyorsunuz. Ya, Allah aşkına, hani, biz burada üç
beş muhalif milletvekili -diyelim ki- belirli kesim insanlar bu ülkede bu
süreci söylüyorduk, dillendiriyorduk, değil mi; eğer böyle bir süreç
varsa bilimsel kurumlar gelsin, araştırsın, bulsun kimyasal
silah kullanılmış mı, kullanılmamış mı;
ispatla mükellef değil mi yani? Eğer öz güveniniz varsa ne dersiniz?
Buyurun, gelin, hodri meydan! dersiniz. Şimdi, hani, bir kavram var ya
Yarası olan gocunur. diye. Yaranız yoksa çok net; envanteriniz de
yok, aç envanterini, zaten yok, almıyorsun, tedarikçin yok, sana el
altından veren yok, resmî veren yok, şu yok, bu yok. Peki,
sıkıntı ne? Demek ki bir yerde bir sorun var ki meseleyi bu
kadar kaşıdınız.
Ve şimdi ne oldu? Siz kendi ellerinizle
dünyanın gündemine koydunuz, biliyor musunuz? Bütün uluslararası
kuruluşlar, Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler, bütün insan
hakları kurumları bugün bu meseleyi konuşuyor. Neyi
konuşuyor? Diyorlar ki: Türkiyede bir örgüt var, Türk Tabipleri
Birliği, tabiplerin bir örgütü ve onun Başkanı bir iddia, daha
doğrusu bir görüş ifade etti, bilimsel bir görüş ve Türkiye bu
görüşe tahammül edemedi, bir mizansen kurdu. Oysaki daha geçen haftalarda
dezenformasyon yasası çıkarmıştınız. Tam da
dezenformasyona uygun olarak bir kitaptan, antikadan bir katil yaratmaya, bir
-tırnak içerisinde- suçlu yaratmaya çalıştınız ve
bugün Sayın Şebnem Korur Fincancıyı
tutuklattınız. Gerçekten merak ediyorum ya, inanıyor musunuz
buna? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor ya? Ben sabah da
adliyedeydim, öğleden sonra da gittim yanına; gülüyor, biliyor
musunuz ama bir taraftan da çok üzülüyor ya! Bu ülkeye emek vermiş, bu
ülkenin tıbbına emek vermiş, bu ülkenin her bir şeyi için
canıyla başıyla çalışan emektar bir insanı siz
şu anda, bu gece cezaevinin hücresinde yatırıyorsunuz. Size ne
söyleyelim biz ya, ne söyleyelim? Ya, söyleyecek söz bırakmıyorsunuz
ki insana, gerçekten bırakmıyoruz. İnsanlıktan, etikten,
bilimden, doğruluktan, dürüstlükten bu kadar uzaklaşabilir mi insan
ya? İnsanın bir kılavuzu vardır ya, bir duruşu olur
yani sağda olursun, solda olursun, ortada olursun ama etik değerlere,
evrensel değerlere bir hürmetin olur ya! Böyle olur mu? Siz bunu gerçekten
kendinize yakıştırıyor musunuz, çok merak ediyorum. Bir de
bunun üzerine kalkıp daha karalama kampanyasına da devam ediyorsunuz.
Ben uzatmayacağım, sadece Adnan Yücel'in
bir şiiri var; buradan, bu geceyi hücrede geçirecek, cezaevinde geçirecek
olan Şebnem Hocayı ve tutsak olan bütün
yoldaşlarımızı, bütün arkadaşlarımızı,
bütün demokrasi güçlerini selamlıyorum:
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Biz güzel, eşit, özgür, demokratik Türkiye için
direnmeye, söz söylemeye devam edeceğiz. Bedel ödemek mi, baş göz
üstüne; bir canımız var, gerekirse onu da veririz.
Genel Kurulu selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu Arslan
Kabukcuoğlu
Adana İstanbul Eskişehir
Fahrettin
Yokuş Hasan
Subaşı Hüseyin
Örs
Konya
Antalya Trabzon
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Vecdi Gündoğdu Erkan Aydın Servet Ünsal
Kırklareli Bursa Ankara
BAŞKAN Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 22nci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri Sermayesi
işletmeden çekilmesi hâlinde vergilendirilmeyecek olan ayni veya nakdî
sermayenin dışında diğer unsurları da
barındıran şirketlerde sermaye azaltımının
sermayenin hangi unsurlarından yapıldığı hususunda
idare ile mükellefler arasında görüş ayrılıkları
yaşanabilmekte, vergi kanunlarında bu hususu açıkça düzenleyen
bir hüküm bulunmaması nedeniyle söz konusu durum zaman zaman yargı
yoluna taşınan ihtilaf hâline de gelebilmektedir -söz konusu maddede
yani bu maddede- yapılan düzenlemeyle sermayesi işletmeden çekilmesi
hâlinde vergilendirilmeyecek olan ayni veya nakdî sermayenin
dışında farklı unsurları da barındıran
şirketlerin sermayelerini azaltmaları durumunda sermayenin hangi
unsurunun ne kadar tutarda azalacağı ve azaltıma konu edilen bu
unsurlar üzerinden nasıl vergileme yapılacağı hususunun
netleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu maddenin gerekçesi de böyle
ifade edilmiş.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere,
4737 sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu kapsamında ülke
ekonomisini uluslararası rekabet edebilir bir yapıya
kavuşturmak, teknoloji transferini sağlamak, üretim ve istihdamı
artırmak, yabancı sermaye girişini hızlandırmak ve
özellikle üretim maliyetleri açısından büyük ölçekli
yatırımlar için uygun sanayi alanı oluşturmak üzere
ülkemizde çeşitli şehirlerde kurulan endüstri bölgeleri
bulunmaktadır. Endüstri bölgelerinde amaç, yatırımcıya
özellikle yüksek katma değerli ürün üretiminde uygun yatırım
yerleri ve altyapısı tamamlanmış yatırım
bölgeleri, arsaları oluşturmaktır. Ancak bu uygulamaların
birçoğunun sadece göz boyamadan ibaret olduğunu görüyoruz; yöre
halkını kandıran, siyasi şovlara konu olan uygulamalardan
öteye geçmediklerini görüyoruz maalesef. Örnek mi istiyorsunuz arkadaşlar?
İşte, sizlere Temel fıkralarına konu olacak bir uygulama
örneği vereceğim bugün. Dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı
açıklama yapıyor, diyor ki: Ülkemizde sanayileşmenin yurt
sathına yayılması konusunda çalışma
başlatıyoruz. Güzel. Ve bu kapsamda da yüksek teknolojili ürünlerin
üretimi için belli bölgelerde kuracağımız endüstri bölgelerinden
birini de -benim şehrim- Trabzon ilimizde
oluşturacağımız yatırım adasını
endüstri bölgesi ilan ederek yatırımcılara tahsis edeceğiz.
diyor.
Değerli arkadaşlar, hiçbir
çalışma yapılmadan ve yatırım adası yeri
oluşturulmadan ve dünyada örneği olmayan bir uygulamayla Sayın
Cumhurbaşkanımızın 25 Ağustos 2019 tarihindeki
ziyareti öncesinde -Cumhurbaşkanımız gelmeden- 24 Ağustos
2019 tarihli ve 30868 sayılı Resmî Gazetede yayımlatılan
1481 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla Arsin Organize
Sanayi Bölgesinin alt kısmında ve koordinatları deniz içinde
yer alan bir alan Trabzon Yatırım Adası Endüstri Bölgesi olarak
ilan ediliyor. İşte, bunu, o günkü Resmî Gazetenin nüshasını
da size gösterebilirim. Hatta burada alanla ilgili de değerli
arkadaşlar -ekte alanın haritası da verilmiş- Resmî
Gazete'nin nüshasını gösterdim.
Değerli arkadaşlar, bugün 27 Ekim 2022. 24
Ağustos 2019 tarihinden bugüne üç yıldan fazla zaman geçmiş.
Bakıyoruz, kâğıt üzerinde Trabzon ilinde endüstri bölgesi var
gözüküyor ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı web sitesinde de
endüstri bölgeleri içerisinde gösteriliyor ama ortada bir şey yok. Arsin
Yatırım Adası Endüstri Bölgesi'nin kurulması süreci ancak
şöyle özetlenebilir: Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik;
baktık, bir arpa boyu yol gitmemişiz. İşte, bizim Arsin
Yatırım Adası ve Endüstri Bölgesi'nin hikâyesi de budur.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın
Servet Ünsal.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Değerli
arkadaşlar, sevgili Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize merhaba.
Sevgili arkadaşlar, buraya çıkınca
doğal olarak ülkenin içinde yaşadığı
sıkıntıları anlatıyoruz. Bugün iki tane ciddi
sıkıntıdan bahsedeceğim. Tabii, sıkıntı o
kadar çok ki hani şair diyor ya: Dert çok, derman yok/ Yüreklerin
kulakları sağır,/ Hava kurşun gibi ağır!/
Bağır bağır bağırıyorum,/Koşun,
kurşun eritmeye çağırıyorum
Evet, sevgili
arkadaşlar, derdimiz çok.
Bugün çok önemli iki konudan birincisi, ülkenin
başının belası olan ama hızla siyasi iktidar
tarafından desteklenen zincir hastaneler; bir diğeri de geçen hafta
gidip çok çok ciddi bir şekilde incelediğim, daha önceki
konuşmalarımda da özellikle bilgiler verdiğim şehir
hastaneleri ama Etlik Şehir Hastanesini anlatacağım size değerli
arkadaşlar.
Evet, sevgili arkadaşlar, ülkenin başındaki
belalardan birincisi zincir hastaneler dedim. Amerika'da da çok ciddi büyük
hastaneler var; Cleveland var, Johns Hopkins var,
Houston Hastaneleri var. Arkadaşlar, Johns Hopkins Hastanesi Bir zincir
kurayım. demiyor, Houston Kurayım. demiyor ama nasıl oluyorsa
değerli arkadaşlar, Türkiye'de çok ciddi hastane zincirleri var.
Bakın, isimlerini söyleyeyim: Medical Park, 19 tane hastanesi var ülkede;
Medicana, 14 tane hastane var arkadaşlar; Memorial, 11 tane hastane var;
Acıbadem, 24 tane hastane, 14 de tıp merkezi var sevgili
arkadaşlar.
Şimdi, tabii, gelişmiş ülkelerde
böyle bir şey yok, ülkelerin siyasi iktidarları buna engel oluyor
değerli arkadaşlar ama arkadaşlar, doktorlarla ilgili, bu özel,
zincir hastaneleriyle ilgili çok ciddi bir sıkıntıdan bahsetmek
istiyorum: Şimdi, bu hastanelerde çalışan doktorlara bu zincir
hastaneler şöyle bir yaptırım getiriyor, diyor ki: Sen bende
kadrolu çalışamazsın. Nasıl
çalışırım? diyor doktorlar. Arkadaş, sen bir
şirket kuracaksın; adres, evin olacak; o şirketin muhasebecisine
de para vereceksin; vergisini, BAĞ-KURunu da kendin
yatıracaksın. E? O zaman bende çalışabilirsin.
Değerli arkadaşlar, hastaneye fatura kesiyor çalışan
doktor, hastaneden para alıyor, bakar mısınız? Sevgili
arkadaşlar, tabii, bir anlaşmazlık hâlinde de bu
BAĞ-KURunu, vergisini kendisi yatıran doktor hemen işten
atılıyor. Yaklaşık 8 bin doktor muayenehane
açmış; böyle, bu koşulda çalışıyor; aileleriyle, yanında
çalışanlarıyla birlikte 100 bin kişi sevgili
arkadaşlar.
Bir yönetmelik çıkardı Sağlık
Bakanlığı yeni Çalışan doktor
sayısının en çok yüzde 15i kadar dışarıdan
doktor çalıştırılabilir. diye bir hüküm getirdi, gerçekten
ciddi bir sıkıntı değerli arkadaşlar. Önümüzdeki
süreçte bu şehir hastanelerini zincir hastanelere verirlerse kesinlikle
şaşmayın, şaşırmayın arkadaşlar.
Evet, gelelim ikinci konuya, Etlik Şehir
Hastanesi arkadaşlar. Çok değerli arkadaşlarım, bu ülkede
ciddi bir sıkıntı var şehir hastaneleriyle ilgili,
özellikle Etlikle ilgili. O gün ziyarete gittim; arkadaşlar, Etlik
Şehir Hastanesini sevgili Cumhurbaşkanı açarken şurada
Etlik yazıyordu ama şimdi yok; Etlik yok, Şehir Hastanesi
yazıyor. Değerli arkadaşlar, görüyorsunuz; kamyonlar,
inşaat, yerler toprak, çamur
Ve üç buçuk yıl da geç açıldı
bu hastane, üç buçuk yıl. 2019da biten hastane
Değerli arkadaşlar, bakın, hastanenin
içindeki bir binanın altı. Evet, özürlü tuvaletine bakın
arkadaşlar. Sevgili arkadaşlar, aynı hastanede doktor odası
yok, doktor odası yok, doktor odası yok. Arkadaş, 1 milyon 100
bin metrekarelik bir hastane yapıyorsun, bölümlerde doktor odası yok.
Bir tane odayı doktor odası gibi yapmışlar, pencere yok
odada. Doktorların 18i yan yana gelip bir odada elbiselerini soyunuyor;
bakın, 18 tane dolap. Benim aklım almıyor, bu nasıl
düşünülüyor, bunu nasıl düşünüyorlar değerli
arkadaşlarım! Ama bu ülkede tabii, grizu patlıyor, bu ülkede
işte Amasrayı yaşadık, sel felaketi geliyor; hepsine
kader diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İzmir Van Muş
Necdet
İpekyüz Garo
Paylan Ayşe
Sürücü
Batman Diyarbakır Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Arslan
Kabukcuoğlu Hasan
Subaşı
Adana Eskişehir Antalya
Yavuz
Ağıralioğlu Fahrettin
Yokuş
İstanbul Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Cavit
Arı Faruk
Sarıaslan
Aydın Antalya Nevşehir
Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Kırklareli Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; halkımızı tekrardan
sevgiyle selamlıyoruz.
Ne yazık ki üç dört gün önce Viranşehir'de
bir lisenin önünde başlayan iki grup arasındaki kavga silahlı
bir çatışmaya dönüşmüş, 16 yaşlarında 2 lise
öğrencisi yaşamını yitirmiş ve 14 öğrenci de
yaralanmıştır. Yaşamını yitiren
öğrencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralılara
da acil şifalar diliyorum.
Urfa'da bireysel silahlanma gittikçe artmakta.
İktidar hiçbir şekilde bunun önünü almıyor. Herkes elinde ve
belinde silahlarla gezemez ne Urfa ne de Viranşehir Teksas değil.
İşte, burada asıl sorun devletin gerekli tedbirleri
almaması, güvenliği sağlamaması ve ihmalkâr
davranmasıdır. Soruyoruz: Özellikle son bir yıl içinde Urfa'da
hangi kriterlere göre ne kadar ruhsatlı silah verilmiştir? Bireysel
silahlanma konusunda, Urfa'da sıkça yaşanan bu durumlara ilişkin
önlem alınması hususunda defalarca girişimlerde bulunduk fakat
hiçbir adım atılmadı. İnsanlarımızın canı
her şeyden daha değerlidir. Buradan tekrar belirtiyoruz, bireysel
silahlanmaya karşı gereken adımlar atılmalıdır.
Bireysel silahlanmaya hayır! diyoruz.
Değerli halkımız, yine Urfa'da
yaşanan sorunlardan biri de tarım noktasında. Tarım
alanında alınan yanlış kararlar, ithalata dayalı
politikalar, çiftçiyi üretemeyen bir noktaya
taşımıştır. Çiftçi, ürettiği ürünü maliyetinden
daha düşük bir fiyata vermek zorunda kalıyor. Girdi maliyetleri
ortadayken gereken destekleme çiftçiye sağlanmıyor, verilen
desteklemeye de DEDAŞ el koyabiliyor. İktidar sulama kanalları
yapmadığı için çiftçi DEDAŞa mecbur kalıyor.
Öncelikle, tarımsal faaliyette kullanılan elektriğin tüm
kullanımlardan daha ucuz olması gerekirken sanayi tipi
faturalandırma yapılıyor. Çiftçi bunca engele rağmen tarlaya
gidiyor ve yine de ekim yapıyor fakat AKP iktidarı ithalat
politikalarına o kadar çok ağırlık veriyor ki kendi
üreticisini unutmuş durumda. Örneğin 2,5 milyar dolar pamuk
ithalatına harcanıyor ama çiftçimiz ürettiği pamuğu
maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor. Daha üç gün önce Urfada
tarlada ziyaret ettiğimiz pamuk üreticisi çiftçiler
yaşadıkları sorunları dile getirdiler; mazot, tohum, gübre,
zirai ilaç, elektrik yüzde 400 ve yüzde 500 zamlanmışken,
pamuğun kilosunun 16 liraya mal olduğunu ama şu an kendilerinden
14 liraya alınmak istendiğini söylediler. Pamuğun en fazla
üretildiği şehir olan Urfada bu hâliyle çiftçi beyaz altından
yani pamuk üretiminden vazgeçecek. Yetkililer ve Tarım
Bakanlığı çiftçilerin sesini neden duymuyor? 2,5 milyar
doları dışarı yollamak yerine bitmek üzere olan
çiftçiliği canlandıramaz mıydınız? Pamuk üreticisine
alım garantisi veremez miydiniz? Bu sene kilosu 16 liraya ürettiği
pamuğu 14 liraya satmak zorunda kalan çiftçi, seneye pamuk ekebilir mi? Bu
uygulamalarla tarım bitirilmekte, çiftçi tarladan
koparılmaktadır. Devlet, alım garantisi vermeli; pamuk
fiyatı kilogram bazında en az 25 ve 30 TL arası
olmalıdır.
Değerli halkımız, yine, nüfusu 3
milyona ulaşan seçim bölgem Urfa büyükşehir olarak ilan
edilmiş olsa da gereken özen gösterilmemiş ve sorumluluklar kulak
ardı edilmiştir. Örneğin, Urfada bir nakliyeciler sitesi yok,
orada ağır vasıta araçların park edebileceği bir park
yeri yok. Üstelik, bu araçların park yeri sorununun olması da ciddi
kazalara yol açmaktadır. Yine, aynı şekilde, buğday
pazarı için de yer tahsis edilmelidir. Buğday pazarında yüzlerce
esnafımız var ve bulundukları alan oldukça dar,
yıllardır o daracık yerde buğday pazarı esnafı
ile nakliyeciler iç içe geçinmişler. Bu durum ticaretin daha rahat
koşullarda yürütülmesini de engelleyen sağlıksız bir ortam
yaratmaktadır. Buradan yetkililere sesleniyoruz: Urfanın bu temel
sorunlarını bir an önce çözün ve gündeminize alın, gerekli
adımları da atın.
Tekrardan halkımızı saygıyla
selamlıyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde İYİ Parti Grubum adına
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu kanun teklifinin bir maddesinde akaryakıt
kaçakçılığıyla ilgili bir düzenleme vardır. Ülkemizde
akaryakıt tüketimi yılda 30 milyon tona yakındır.
Akaryakıtın ülkenin dört bir yanında yaygın olarak
kullanıldığı ve sarf edildiği ortadadır.
Akaryakıtı illegal dünyada obje hâline getiren şey onun
üzerindeki vergidir. Rakamları yuvarlayarak söylüyorum: Günümüzde
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele
Daire Başkanlığının verilerine göre
kaçakçılık yıllar içerisinde artış göstermiştir.
Örneğin, 2000 yılında 1,7 milyon litre kaçak akaryakıt ele
geçirilirken bu miktar 2019 yılında 5,6 milyon litreye, 2020
yılında 12,7 milyon litreye çıkmıştır; 2021
yılında 3,6 milyon litreye tekrar düşmüştür. 2021
yılında devlet 16,5 milyon lira vergi kaybına
uğramıştır. Kaçakçılığın, sanayinin
geliştiği, akaryakıt üretim, depolama, iletim faaliyetlerinin
yaygın olduğu illerde toplandığını görüyoruz.
2021de akaryakıt istasyonlarından akaryakıt otomasyon
sistemlerine müdahale etmek suretiyle yapılan kaçakçılık nedeniyle
beş yılda devletin vergi kaybının 15 milyar Türk
lirası olduğunu, yine, MASAK raporlarından anlıyoruz.
Ülkemize sınır ötesinden akaryakıt
getirilmesinde değişik tutumlar vardır. Bir vakitler kamyonlar
hiç navlun parası almadan sınır dışına
çıkıyor ve yüzlerce, hatta tonlarca litrelik akaryakıtı
alıp getiriyorlardı. Sözüm ona legal yollardan gelen bu
akaryakıt yol boyunca kavun, karpuz gibi satılıyordu. Bu,
hükûmetin illegal işçilere karşı kararsız tutumudur.
Benzer şekilde, her yerde yolsuzlukların
efsane olduğu bir sistemde insanların Şu kadar para kazanacağım,
hapis yatarsam yine de elimde şu kadar para kalır. diyerek bu
yollara saptıkları görülmüştür.
Liyakatin önemsizleştiği bir ortamda bazen
açık denizlerde gemilerden, yatlardan, imkânı olmayanlar da
sınırlardan at, katır sırtında akaryakıt
kaçakçılığı yapmaktadır. Kırık cam teorisine
göre -önemli bir kriminolojik teoridir bu teori- düzenin sürdürülmesi için ufak
aksaklıklara göz yumulursa, ufak aksaklıklar düzeltilmezse,
aksaklıklar her defasında tekrarlar ve yükselerek, büyüyerek devam
eder gider.
Hükûmetin her alanda yaratacağı disiplin,
hak, adalet, helal kazanç duygusu hiç şüphesiz herkese örnek
olacaktır. Yandaşlar ihya olsun da muhalifler ne olursa olsun
duygusunun hâkim olduğu ortamda yandaşlar daha da büyük yolsuzluklara
teşebbüs ederler. Yandaş olmayanlar, bazen özenilerek, bazen de
çaresizlikle suça karışabilirler. Böylece arzu edilen refah ve
barış toplumu sağlanamaz. Suçlarla mücadelede Hükûmetin tek tek
suçla uğraşmak yerine genel ahlakı hâkim kılması
amaçlanmalıdır. İYİ Parti iktidarıyla ülkemiz hak
ettiği helal kazanç ve gönence ulaşacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında son konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Cavit
Arı.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; AKP
iktidarının ekonomiyi kötü yönetmesi neticesinde, ülkemizin
ekonomisinin temeline konmuş 2 dinamit var. Bunlardan biri, kamu-özel
iş birliği projeleri. Bununla ilgili, her bütçe döneminde ne kadar
kaynakların aktarıldığını, rakamların ne
kadar büyük olduğunu defaatle söyledik.
İkinci konu ise kur korumalı mevduat
sistemi. Geçen yıl dolardaki artışları bahane ederek
esasında kötü ekonomi yönetimi nedeniyle ortaya çıkan bir uygulama
başladı. Nedir? Kur korumalı mevduat sistemi. Şimdi, bu
sistem nedeniyle hazineye bugüne kadar 691,7 milyar TL para
yatırıldı; yine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 742,1
milyar TL para yatırıldı yani toplamda 1 trilyon 433 milyar TL
vatandaşlar tarafından yatırılmış para var.
Şimdi, burada normal vadeli olan kısmını bankalar
karşılıyor ama geri kalan kısmını ise ya hazine
ya da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.
Geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmekte olan torba yasa teklifinde, bu kur korumalı mevduat
sistemiyle ilgili vergi muafiyetinin 2023 yıl sonuna kadar
uzatılmasıyla ilgili teklif yani bu madde görüşülüyordu.
Şimdi, bu işin maliyetinin devlete yani hazineye ve Merkez
Bankasına maliyetinin ne olduğunu sorduk. Hazine ve Maliye
Bakanı açıkladı: O güne kadar maliyeti 88,4 milyar TL. Yine
vazgeçilen vergiler miktarı ise 18,8 milyar. Peki, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası yetkilisi geldi, ne yaptı? Yerine oturdu, dedi ki:
Ben bu konuda açıklama yapamam. O zaman niye geldin? diye sormazlar
mı? Evet, Niye geldin? diye sorduk, tepkimizi gösterdik. Şimdi,
orada bakın, öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir
saygısızlık vardı, Komisyona saygısızlık
vardı, milletvekillerine saygısızlık vardı ama her
şeyden önce de millete saygısızlık vardı. Orada bu
işin maliyetinin açıklanması gerekirdi. Şimdi, bu
yapılmadı ama bunun nedeni ne olabilirdi acaba? Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkan Yardımcımız ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Sözcümüz Sayın Bülent Kuşoğlu bu konuda Komisyonda önemli bir
tespitte bulundu. Yapılan tespiti şöyle ifade etmek istiyorum:
Bakın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kanununa göre finansal sistemde istikrarı sağlayıcı ve
para ve döviz piyasalarıyla ilgili düzenleyici tedbiri almak Merkez
Bankasının görevleri arasında sayıldığı
ifade edildi. Merkez Bankasının döviz hesaplarını Türk
lirası hesaba, kur korumalı hesaba çevirmesinin de esasen uygun olduğu
ifade edildi Bülent Kuşoğlu tarafından. Ancak bu vade nedeniyle
yani faiz nedeniyle nemalanan yönüyle bir garanti var. Yani Merkez Bankası
ne diyor bankalara? Yatan paralara yani mevduatlara bir faiz olacak; onun,
normal faizin üstünde kalan kısmını biz garanti ediyoruz diyor,
böyle bir garanti var. İşte bu noktada hukuksuzluk başlıyor
değerli arkadaşlar. Çünkü Merkez Bankası Kanununa göre Merkez
Bankası kendi görevi dışında olan hiçbir noktada kimseye
teminat veremez, kefil olamaz. İşte bu ortaya çıktı, bu
noktada işin hukuksuzluğu tespit edildi. Yani gelen bürokratın
bilgi verilmeme gerekçesini her ne kadar bu bilgiyi sakla
AKP
iktidarının kur korumalı mevduat nedeniyle getirdiği yük
vatandaştan saklansın düşüncesini varsaymakla beraber, işte
uygulamanın hukuka uygun olmadığı da ortaya
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
O nedenle bu uygulamanın bir an evvel sona
erdirilmesi ülkemiz menfaatine olacaktır diyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
birlikte işleme alacağız.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde yer alan yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Garo
Paylan Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Batman Diyarbakır Kocaeli Gülüstan Kılıç Koçyiğit Murat Çepni Murat Sarısaç
Muş İzmir Van
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Erkan
Aydın Mehmet
Güzelmansur Vecdi
Gündoğdu
Bursa Hatay Kırklareli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şebnem Korur
Fincancı tutuklandı. AK PARTİ-MHP Cumhur zulüm
İttifakına sormak isterim, başınız göğe erdi mi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Erdi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Değerli bir insan hakları savunucusu, çok değerli bir hekim,
akademisyen maalesef ki medyatik bir şov sonucu tutuklandı. Bugün son
evresini gördük Ankara Adliyesinde; gazeteciler, hukukçular içeri
alınmadı hatta vekiller bile içeri alınmak istenmedi ve
savcının tutuklama gerekçesine bile ulaşılamadı ve
sonunda ite kaka tutuklandı. Bunu vicdan kaldırmaz arkadaşlar.
Burada, aramızda birçok hukukçu var. Bu sözler ifade özgürlüğü
içindedir, bu çok nettir. Bir hekim, bir adli tıp uzmanı bu sözleri
söylemiştir ve ifade özgürlüğü içindedir. Şimdi, niye
tutukladınız? Yahu, hakkındaki medyatik infaz
yapılırken yurt dışında olan bir hoca atlayıp
Türkiyeye geliyor, niye tutuklarsın yani tedbir nerede? Böyle bir
şey de zaten görülmemiş fakat tutuklandı.
Şimdi, bakın, AK PARTİ-MHP
ittifakına şunu söylüyorum: Yarın öbür gün insan hakları
ihlaline uğrarsanız, işkenceye uğrarsanız Şebnem
Hoca sizinle ilgili işkenceleri en objektif bir şekilde
değerlendirecek bir akademisyendir, bir insan hakları savunucusudur.
HASAN TURAN (İstanbul) Aman kalsın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Öyle
bir insanı bir infaza tabi tuttunuz.
Bakın, bununla ilgili örnekleri size
söyleyeyim: Şebnem Hoca 28 Şubat döneminde yapılan zulme en
başta karşı çıkan bir insandı. Bitmedi, Bosnada
Srebrenitsa katliamı yapıldığında oraya gidip
incelemeler yapan, işkenceyi ve katliamları bulgulayan bir
insandı. Uğur Mumcunun katilleri hakkında medyatik infazlar
yapılırken tüm medyatik rüzgârlara rağmen işkence
bulguları üzerinden hareket edip konuşan bir insandı.
Barış akademisyeni olarak barış bildirgesine imza attı
ve ardından infaza tabi tutuldu bugün olduğu gibi. Sonra ne oldu
arkadaşlar? Anayasa Mahkemesi bunun bir ifade özgürlüğü olduğunu
söyledi ve aldığı ceza da iptal edildi, ihlal verildi bütün
bunlar hakkında. Demek ki baştan sona bir infazla karşı
karşıyayız.
Az evvel Cihangir İslam Hoca söyledi.
Bakın, evinde bulunan kitabı örgüt yayını ilan etmişlerdi.
Cihangir Hoca çok güzel akletmiş, Ya, bir Meclis Kütüphanesine
sorayım." demiş. Bakın, Meclis Kütüphanesinde var bu kitap,
Dağın Ardına Bakmak. Siz, Meclis Kütüphanesinde olan bir
kitabı medyatik infazla örgüt yayını ilan ettiniz. Ya, Allahtan
korkun ya, bu nasıl bir yozlaşmadır, bu nasıl bir
kokuşmadır? AK PARTİ-MHP Cumhur zulüm İttifakına
soruyorum. Meclisin Kütüphanesindeki kitabı örgüt yayını ilan
ettiniz ya, Allahtan korkun ya! Bakın, bunun sonucunda zulmen şu
anda cezaevine attınız; o yüzden sordum, başınız
göğe erdi mi?
Şimdi, sakin bir şekilde düşünün,
elinizi vicdanınıza koyun; böyle bir insanı cezaevine
attınız. Ben bu kitabı okudum, Dağın Ardına
Bakmak. Herkese de tavsiye ederim, Bejan Maturun çok değerli bir eseri.
Kürt meselesinin neden çıktığına ve nasıl
çözülebileceğine dair çok önemli anekdotlar var; inanın ki hayran
kaldığım anekdotlar var, çok önemli analizler var ve çözüm
sürecinde övgüsü TRT kanallarında yapılan, Meclisin Kütüphanesinde
olan bu kitabı örgüt yayını ilan ederek, medyatik şovlarla,
infazlarla bu değerli bilim insanını cezaevine attınız
ya.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Senin
için değerli, ihanet için değerli!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) AK
PARTİ-MHP Cumhur zulüm İttifakının son
uygulamasıdır ve size yazıklar olsun diyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) Sana
yazıklar olsun!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Sana
yazıklar olsun!
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sana yazıklar olsun!
ERKAN HABERAL (Ankara) Yazıklar olsun!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Görevini yapıyorsun, aferin sana!
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansur.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
24üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 24üncü madde,
büyükşehir belediyesi olan illerde yakalanan kaçak akaryakıtın
defterdarlıklar yerine kısa adı YİKOB olan
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına
teslim edilmesi ve masrafların da bu Başkanlıkça karşılanmasına
ilişkin düzenleme içeriyor. Düzenlemeyle, 30 büyükşehirde kaçak
akaryakıtın müsaderesinden elde edilen gelir defterdarlıklara
değil YİKOBa gidecek; başka bir deyişle, bu gelir genel
bütçeden çıkacak, valiliklere aktarılacak. Hem geçmiş dönemdeki
tecrübeleri nedeniyle hem de genel bütçeye gelir kaydedilmesi nedeniyle mevcut
düzenin yani iş ve işlemlerin defterdarlıklarca devam
ettirilmesi uygun olacaktır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
akaryakıt demişken, milleti inim inim inleten akaryakıt
fiyatlarından bahsetmeden geçmek olmaz. Hükûmet diyor ki: Akaryakıt
fiyat artışları bizden kaynaklanmıyor; ham petrol
fiyatları artıyor, bundan dolayı da biz akaryakıt
fiyatlarına zam yapıyoruz. Peki, bakalım öyle mi? Geçen
yıl 27 Ekimde yani bugün 1 varil ham petrol 85 dolardı, 27 Ekim
2022de ise 1 varil ham petrol 91 dolar. Yani ham petrolün varil fiyatı
bir yılda yüzde 7 arttı. Ülkemizde ise
Bakın, 1 Ocak 2021-27 Ekim 2021 arasındaki
yaklaşık kırk iki haftada ülkemizde tüketilen akaryakıt 18
milyar litre civarında. Bu yıl ise 1 Ocak 2022-27 Ekim 2022
arasındaki kırk iki haftada tüketilen motorin 15 milyar litre. Yani 3
milyar litrelik, yani yüzde 18lik bir düşüş var. Niye? Çünkü çiftçi
traktörüne motorin alamıyor, tarlasını ekemiyor. Nakliyeci
tırına, kamyonuna motorin koyamıyor, yük
taşıyamıyor, batma noktasına geliyor. Servis şoförleri
motorin alamadığı için çalışamıyor. Vatandaş
motorine para yetiştiremediği için kontağını
çevirmiyor. İnsanlar artık hafta sonları gezemez oldu. Bu yüzden
Türkiyede akaryakıt tüketimi düşüyor, bu yüzden motorin tüketimi
neredeyse beşte 1 oranında düştü.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yavuz
Ağıralioğlu Dursun
Ataş Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Kayseri Eskişehir
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş
Adana Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülen torba kanun teklifinin 24üncü
maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen madde, el
konulan kaçak akaryakıtın yakalandığı ilde il özel
idaresi yoksa Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığına teslim edilmesini düzenlemektedir. Uzun
yıllardır, akaryakıt konusunda kaçakçılığın
önlenememesi sonucu devletin ciddi bir vergi kaybına
uğradığı, dürüst çalışan akaryakıt istasyonlarının
da kaçakçılık ve usulsüzlük yapanlar karşısında zarar
ve haksızlığa uğradığı
düşünüldüğünde bu konuda daha ciddi düzenlemelere ihtiyaç
duyulmaktadır. Herkesin gözü önünde, şehirler arası yollarda
TÜPRAŞ çıkış fiyatının bile altında
yakıt satan istasyonlar, hem vatandaşların maddi zarara
uğramaması hem de işini düzgün yapan istasyonların
korunması için daha sıkı denetlenmelidir. Ancak, sırf
istasyon denetlemekle de yakıt kaçakçılığı önlenemez.
Asıl önemlisi, kaçak akaryakıtın yurt içine nasıl sokulduğunun,
kimlerin buna göz yumduğunun, bundan kimlerin menfaat
sağladığının tespit edilmesi ve engellenmesi gerekir.
Ayrıca, insanları kaçakçılığa sevk eden yüksek
vergiler de bir an önce indirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, sektörün birçok
sorunları bulunmaktadır. Özellikle her şeyin fiyatı
artarken akaryakıt istasyonlarının kâr marjı sabit
kalmış hatta oran olarak üçte 1e düşmüştür. Akaryakıt
fiyatları 7 lira civarındayken akaryakıt
istasyonlarının brüt kâr marjı 1 TL'ydi, bugün akaryakıt
fiyatı 26 lirayı aşmış olmasına rağmen
istasyonların kâr marjı hâlâ 1 TL olarak kalmıştır.
Personel maliyeti, elektrik, su, banka komisyonu gibi giderleri sürekli artan
istasyonların kârı enflasyon karşısında yok
olmuştur. Üstelik, akaryakıt fiyatlarının kısa sürede yaklaşık
4 katına çıkması, istasyon sermayesinin de aynı
şekilde artmasına neden olmuştur. Yüzde 300 artış
gösteren girdi maliyetleri, enflasyon ve sermaye artışı
altında ezilen istasyonlar yakıt bile alamayacak duruma
gelmiştir. Bugün, kredilerle ayakta durmaya çalışan iki üç küçük
istasyon birleşip 1 tanker yakıt alabilmektedir. İşini
düzgün yapan en küçük bir kırsal istasyonun, hiçbir satış
yapmasa bile 100 bin liranın üzerinde aylık gideri vardır.
Ayrıca, akaryakıt istasyonları her yıl belediyeden EPDKye,
EPDKden bütün bakanlıklara kadar yüksek maliyetli onlarca belge almak
zorunda.
Değerli milletvekilleri, memur
maaşından emekli maaşlarına, asgari ücretten sektörel
bazlı tüm fiyatlara yetersiz de olsa enflasyon düzenlemesi
yapılırken düzenleme yapılmayan sadece eczacılar ve
akaryakıt istasyonları kalmıştır. Ayrıca,
akaryakıt istasyonları vergi dairelerine ve ana
dağıtım firmalarına çok yüksek meblağda teminat
mektubu vermek zorundadır. Bu teminat mektupları için bankalar yüksek
komisyon oranı ve ipotek talep etmektedir. İstasyonlar finansman
maliyeti çok yüksek olan ve akaryakıt fiyatlarındaki artış
yüzünden yaklaşık 4 katına çıkan teminat
mektuplarını karşılamakta zorluk çekmektedirler. Bu nedenle
teminat mektuplarından alınan komisyon oranı binde 5i
geçmeyecek şekilde düzenlenmeli ve indirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, istasyonların
ayakta kalabilmesi için, tüketiciye yansımadan bayi kârları
artırılmalıdır. Akaryakıt sektöründe uygulanan KDV ve
ÖTV oranları indirilmelidir, nakliye giderleri artı maliyet olarak
pompa satışlarına eklenmelidir. Araç tanıma sistemi gibi
iskontolu satışların maliyetleri, akaryakıt
istasyonlarına değil, tamamı ana firmalara yüklenmelidir.
Ayrıca, kaçak akaryakıtın önüne geçecek, enflasyona ve artan
maliyetlere karşı hem vatandaşı koruyup hem de
istasyonların ezilmesini önleyecek, tüm akaryakıt
piyasasını kapsayacak şekilde ele alınacak kanuni
düzenlemelere bir an önce ihtiyaç vardır. Aksi hâlde pek çok istasyon ya
iflas edecek ya da yasa dışı yollara başvurarak
kaçakçılığa devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sağ ol Sayın Ataş.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
Adana Konya Samsun
Yavuz
Ağıralioğlu Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Aksaray Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, özellikle bu son
maddelerde geçmişte çeki, senedi yazılan
arkadaşlarımızın, ticaret erbabının daha çok
bankaların kara listelerinde yer alması siliniyor; bu madde, 27nci
madde bunu içeriyor. Bu arada, 25, 26, 27de konuşacaktık,
Başkanımla anlaştık, altı yedi dakikada bitirmeye
çalışacağız.
Şimdi, bu on iki, on üç senedir, daha da eski,
bankaların tümüyle portföylerinde bu kara liste her zaman var. Bunun
geriye yönelik de silinmesi lazım. Şimdi, ileriye doğru borçların
yapılanmasıyla bu 2023e aktarılsa bile bu liste hiçbir zaman
orta yerden kalkmıyor, özellikle özel bankalar bunu her zaman gündeme
getiriyorlar. Bırakın çekin, senedin protesto olması veya
arkasının yazılmasını, bugün elinizdeki plastik
kartlardan herhangi bir tanesinin bile ödemeleri geciktiği takdirde bu da
aynı şekilde kara listeye giriyor. Ve bugünkü ekonomik
şartları dikkate aldığınız takdirde -hepinizin
cebinde plastik kartlarınız var- zaman zaman aksaması mümkün;
bazen unutuyorsunuz, üç beş gün aksıyor, bu bile maalesef sizin
ticaret sicilinizde olumsuz not olarak yer alıyor, bu uzun yıllar
gidiyor. İşte, sizin bile unuttuğunuz bazı hadiseler için
-özellikle bunu özel bankalar için söylüyorum- diyor ki: İşte,
bundan on yıl önce, şu tarihteki senediniz protesto oldu. Veyahut
bırakın ticaretle meşgul olan birimleri, aileden birinin bile
herhangi bir şekilde çeki, senedi veya kredi kartındaki gecikmeler
otomatikman bu kara listede yer alıyor. Tabii, bunlar olduğu sürece
de bankaların kendilerine göre bir değerlendirme sistemi var, bu
değerlendirme sisteminde mevcut durumu iyi olsa bile muhakkak kredi
almada, bankaya ulaşmada belli zorluklar her zaman yaşanıyor. Bu
tür gelgitli ortamlarda
Yani aynen bizim Samsun'un, Karadeniz'in dalgalı
olduğu gibi, ekonomi de -siz de biliyorsunuz- bugün hep dalgalanıyor.
Yarına dair bir fikrimiz yok, öbür güne dair bir fikrimiz yok. Bu
şartlar altında biz diyoruz ki: Bu kanuna şunu da ilave
edelim. Hiç olmazsa 1 kereye mahsus, 2 kereye mahsus çekler veya senetler protesto
olmuşsa, bu da eğer sekiz on gün içerisinde ödenerek
düzeltilmişse ikinci bir kanun teklifine gerek kalmaksızın -yani
bu da kara listede yer almasın- bu düzenlemenin içerisinde yer alsın
istiyoruz. Netice itibarıyla bugün 7 milyonu geçen icra dosyalarından
bahsediyoruz. Aynı şekilde, sizler de 2 milyonun altındaki
hacizli olan işlemlerin kaldırılmasıyla ilgili
İşte, yine bu torba kanun teklifinin içinde var. Zaten ne
bulursanız içine atıyorsunuz, ne bulursanız içine
atıyorsunuz, biz de neyin ne olduğunu anlamakta yoruluyoruz.
Şunu söyleyeyim, şunu da merak ediyorum:
Bu kanun teklifinin altında 172 milletvekili
arkadaşımızın imzası var ama maalesef, zaman zaman
burada, gerek karar yeter sayısı istemede gerekse yoklamalarda
Salonda
hiç olmazsa kendi kanun teklifine sahip milletvekillerini de görmek isterdik.
Bu kanun teklifini buraya getirdiniz; hiç olmazsa 172 kişi salonda,
getirdiğiniz kanun teklifinin arkasında durun ki biz de muhalefet
olarak burada sorduklarımızın cevabını alalım
veyahut da bakın daha ikinci bölümü var, bu önerilerimizi ikinci bölümde
de değerlendirme şansınız olur diye düşünüyorum.
Son olarak da Samsunla ilgili bir meseleyi burada
gündeme getirmek istiyorum, o da bizim meşhur -Samsun Milletvekilimiz de
burada- Samsun Çarşamba Şeker Fabrikası. Hepimiz biliyoruz ki
bugün maalesef Türkiyedeki şekerin sadece ve sadece yüzde 25ini devletin
fabrikalarında üretiyoruz, yüzde 75i de özelleştirme marifetiyle
sattığımız fabrikalardan üretiliyor. Devletin, elindeki bu
yüzde 25lik üretimle piyasaya müdahale etme şansı sıfır.
Siz de biliyorsunuz, şekerin fiyatı yüzde 300, yüzde 400 arttı.
Dolayısıyla, devletin bu regülasyon görevini tam manasıyla
yerine getirebilmesi için ilave devlet yatırımlarını
yapması lazım. Ki bugün sektörün en genç fabrikalarından biri
1989 yılında yapılan Çarşamba Şeker Fabrikası.
Milletvekili arkadaşlarımızla hep
irtibat hâlindeyiz. Ben inanıyorum ki bu bölgede bu fabrikanın
muhakkak çalışmasını bizim kadar onlar da
-Başkanımız orada, o da- istiyordur, buna hiç kimsenin itiraz
edeceğini ben düşünmüyorum ama maalesef iki yıldır,
Şeker Fabrikaları Genel Müdürüyle yaptığımız
görüşmeler, aynı zamanda arkadaşlarımızla
yaptığımız görüşmeler neticesinde bir mesafe
katedemedik. Şimdi farklı bir üretim metoduyla
Çarşamba Şeker Fabrikasının 2
tane özelliği var, pancardan işleyebildiği gibi şeker
kamışından da üretim yapabilen bir tesis. Bu şeker
kamışı ithalatıyla bu fabrika aynı zamanda yılın
on bir, on iki ayı da çalışabilir. Şimdi, bununla ilgili
öneriler de geliyor ama onda da bizim endişemiz var, bizim şeker
fabrikasını devreye almak için 60 milyona ihtiyacımız
varken, stratejiden bunu çıkaramamışken onunla ilgili
yatırım bundan katbekat fazla. Bu nasıl organize olur bilmiyorum
ama onu da biz buradan takip edeceğiz yani ben, orada, bugün, 150-200
milyon euroluk bir fabrikanın çürümesine bu salondaki, bırakın
Samsun milletvekillerini, hiç kimsenin müsaade etmeyeceğini
düşünüyorum. Bizim bölgemizde polar oranı düşük olsa bile
artık nakliyeyle, demir yolu bağlantımız da var,
farklı illerden de desteklenerek bu şeker fabrikası çok rahat
çalıştırılabilir.
Bu konuda hepinizin desteğini istiyoruz;
neticede bu hepimizin malı. Bu fabrika çalışmalı, böyle
giderse yazık günah. Sabit giderleri var; biliyorsunuz, işletmelerde
çalışmasanız, üretmeseniz bile belirli sabit giderleriniz var,
bunlar karşılanmak zorunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bir dakika,
toparlıyorum.
BAŞKAN Son konuşmacı olmanız
sebebiyle buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Keşke ilk konuşmacıya da verseydiniz.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
Bu çerçevede, hiç olmazsa 2023 yılı
bütçesinden buna bir rakam ayıralım, devletimizin bir
fabrikasının daha bacası tütsün; bunun hem piyasaya müdahale
edilmesi hem de piyasa organizasyonu açısından önemli olduğunu
düşünüyoruz.
Burada yaklaşık 49 maddede önemli
maddelere katılıyoruz, Kredi Yurtlar Kurumunun -KYK- borçları da
dâhil, diğerlerinin silinmesi de dâhil ama özellikle kur korumalı
mevduatta belli endişeler var; bunları da açıklığa
kavuşturmanız lazım.
Ben yine de bu kanun teklifinin hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Herkese hayırlı akşamlar diliyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.24
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 13üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, (3/2086) esas numaralı
Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ve alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 1 Kasım 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.25