TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15nci Birleşim
2 Kasım
2022 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı
Kanın, 9-16 Ekim 2022 tarihlerinde Parlamentolararası Birlik
Komisyon Heyeti olarak 145inci IPU Genel Kurulunda yapılan
çalışmalar ve görüşmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hatayın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantepte turizm ve ekonomik gelişmelerine
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Hatay Milletvekili Serkan Topalın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, gündem
dışı yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerini düzelttiğine ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğlunun, sağlık kurumları işletmeciliği ön
lisans ve sağlık yönetimi lisans mezunlarının atama
beklediklerine ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursadaki tarım alanlarının yağmalanmasına
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Kızılay Haftasına ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Hafif Raylı Sistemine ilişkin açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Kızılay Haftasına ilişkin açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, kamuda çalışan eczacıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, elektrik faturalarına ilişkin
açıklaması
10.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, AK PARTİ iktidarının 20nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Tavşanlı Belediyesinin Yörük
çadırlarını yıkmasına ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
iktidarın Adanayı unuttuğuna ilişkin açıklaması
13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
obezitenin halk sağlığı sorunu olduğuna ve engelli
diyetisyenlerin atama beklediklerine ilişkin açıklaması
14.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfalı pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, toplu yemek yenen yerlerdeki gıda zehirlenmelerine
ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap
Seçerin açıklamalarına ilişkin açıklaması
17.- Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin, Şırnakın yaşanmaz bir hâle
getirildiğine ilişkin açıklaması
18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
trafik cezası tebligatlarının e-tebligata geçirilmesine
ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ve Türk harf
inkılabının 94üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
20.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
21.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Sivasın Kangal ve Divriği ilçelerinin doğal gaz
mağduriyetine ilişkin açıklaması
22.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, kamuda çalışan eczacıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
23.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın,
AK PARTİ iktidarının sermayeden yana olduğuna ilişkin
açıklaması
24.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşuna
ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, yeterli sayıda lise yapılmasına ve acilen
otobüs sayısının artırılmasına ilişkin
açıklaması
26.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin açıklaması
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına,
öğretmenlerin bir günlük iş bırakma eylemine, Rüzgârgülü
Projesine ve Türkiye Cumhuriyetinin parti devletine doğru hızla
sürüklenmekte olduğuna ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yerli
ve millî elektrikli otomobil Togga, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine, Mevlüde Gençin vefatına ve 2 Kasım Karaçay
Türklerinin sürgün edilişinin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, öğretmenlerin taleplerine, ODTÜ rant yolu
projesinin iptaline, Türkiyenin sefalette dünya lideri olduğuna, Fatma
Altınmakas davasına ve doktorların ülkeyi terk etmeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanununa ve Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisinin su fiyatı kararına ilişkin
açıklaması
31.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Türkiye Yüzyılı vizyonu belgesine, tahıl krizinin çözümüne,
açıklanan ekim ayı ihracat rakamlarına, Kızılay
Haftasına ve 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına
ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, ülkedeki yargılama ve soruşturmalara
ilişkin açıklaması
35.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
genç avukatların sorunlarına ilişkin açıklaması
36.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, il
göç idarelerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında
çalışanlara ilişkin açıklaması
37.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfada silahların başıboş
dağıtıldığına ilişkin açıklaması
38.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
İstanbul Milletvekili Musa Piroğlunun 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 31inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından, özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin mesleki ve
sosyal hayatlarında zorluk çekmemesi, güvencesiz çalışma
koşullarının önüne geçilmesi, yaşadıkları
mağduriyetlerin giderilmesi, taban maaş uygulaması, özlük ve
diğer haklarının sağlanması amacıyla 14/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Kasım 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili
Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından, ekonomik krize
karşı öğrencileri korumak için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 2/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Kasım 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu ihalelerine yönelik
rüşvet ve usulsüzlüğün önüne geçebilmek için alınacak önlemlerin
belirlenmesi, bu tür iddiaların etkin soruşturulması önündeki
engellerin kaldırılması, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele
için atılacak adımların tespit edilmesi amacıyla 2/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Kasım 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Boludan gelen köy muhtarlarının eşlerine Hoş geldiniz.
denilmesi
VIII- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın,
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Genel Kurulu ziyaret eden misafirlere ilişkin
konuşması
2
Kasım 2022 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
15inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 9-16 Ekim 2022
tarihlerinde Parlamentolararası Birlik Komisyon Heyeti olarak 145inci IPU
Genel Kurulunda yapılan çalışmalar ve görüşmeler
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kana
aittir.
Buyurun Sayın Kavakcı Kan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı
Kanın, 9-16 Ekim 2022 tarihlerinde Parlamentolararası Birlik
Komisyon Heyeti olarak 145inci IPU Genel Kurulunda yapılan
çalışmalar ve görüşmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; bugün sizlere Parlamentolararası
Birliğin 145inci Genel Kuruluyla alakalı bilgi arz etmek için
buradayım. 11-15 Ekim tarihlerinde Ruanda Kigalide gerçekleşti
Parlamentolararası Birliğin Genel Kurulu.
Öncelikle, Parlamentolararası Birlikle
alakalı çok kısa bir bilgi arz edeyim. Parlamentolararası Birlik
1889da kurulmuş, dünyanın 178 parlamentosunun üye olduğu bir
uluslararası örgüt. Bu manada, kendi temsilcileri
aracılığıyla Parlamentolararası Birlik Genel Kuruluna
iştirak eden parlamentolar vesilesiyle dünya nüfusunun neredeyse
tamamı Parlamentolararası Birlik Genel Kurullarında temsil
edilmiş oluyor.
Son Genel Kurul -dediğim gibi- Ruanda
Kigalideydi, ondan evvelki Genel Kurullar Madridde, Nusa Duada, Belgradda,
Dohada, farklı ülkelerde gerçekleştirildi.
Biz, Parlamentolararası Birlik Türk Grubu
olarak, 9 milletvekiliyle ülkemizi temsil ediyoruz. Aslında, nüfusumuza
oranla 8 milletvekili olması gerekiyor ancak biz genç parlamenter de
bulundurduğumuz için 9 milletvekili. Bu milletvekillerinin 3ü kadın
milletvekillerinden oluşuyor. Parlamentolararası Birlik, bu manada
kadın-erkek eşitliğine çok önem verdiği için, 9
milletvekilimizin inşallah bundan sonra yarısı kadın
milletvekilleri olur ama yüzde 30 kadın temsiliyle oradayız.
Aynı zamanda, Kadın Parlamenterler Forumu
ve Genç Parlamenterler Forumunda da ülkemizi temsil ediyoruz. Daimî
komitelerde milletvekillerimiz, farklı partilerden milletvekillerimiz
ülkemiz adına söz alıyorlar. Aynı zamanda,
Parlamentolararası Birlikte 12+ (Twelve Plus) Coğrafi Grubunun üyesi
olarak çalışmalara katkıda bulunuyoruz.
Ekim ayında Kigalide gerçekleşen Genel
Kurulda da 600 milletvekili ve bin kişilik toplam katılımla 120
ülke Genel Kurulda hazır bulundu. Bu seferki Genel Kurulun ana
başlığı da Daha güçlü, dirençli ve barışçıl
bir dünya için değişimin itici gücü olarak cinsiyet
eşitliği ve cinsiyete duyarlı parlamentolardı. Bizim de
genel konuşmalar süresince Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Süreyya
Sadi Bilgiç Bey ülkemiz adına söz aldı Meclisimizi temsilen bu
konuyla alakalı. Genç milletvekilleri bölümünde de Sayın Zeynep
Yıldız Vekilimiz, genç milletvekilimiz, ülkemiz adına,
Meclisimiz adına söz almış bulunuyor.
Tabii, Parlamentolararası Birliğin
Türkiye'de haziran ayında gerçekleşen bir toplantısı da
olmuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz ile Parlamentolararası
Birlik iş birliğiyle gerçekleşmişti ve göçle alakalı
burada çok kapsamlı bir panel serisi yapıldı. Tabii, bu
yapılan çalışmada da parlamentolar ve göç ile mültecilere
ilişkin küresel mutabakatların daha güçlü bir iş birliğine
nasıl vesile olabileceği üzerine detaylı konuşmalar
yapıldı. Bununla alakalı da Genel Kurulda biz Türk Grubu olarak
bir sunum yaptık, yapılmış olan çalışmayı
detaylı olarak paylaştık.
Bunlar, hepsi çok güzeldi, muhteşemdi ama Genel
Kurula damga vuran iki mesele vardı; bu da tabii, Rusya-Ukrayna savaşı
çerçevesinde, Rusya'nın Ukrayna'daki uluslararası hukuka
aykırı işgaliyle alakalı Türkiye Heyeti olarak,
Parlamentolararası Birlik Türk Grubu olarak defaatle teşekkürlerle
karşılaştık. İkili görüşmelerde, Birleşik
Krallık Heyetiyle yaptığımız görüşmelerde,
aynı zamanda Ukrayna heyetiyle yaptığımız
görüşmelerde, Türkiye'nin hem tahıl krizinin çözülmesini hem de
karşılıklı esir değişimini, takasını
sağlaması hususunda çok büyük bir teveccüh gördüğünü görmüş
olduk. Bu manada, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın
yapmış olduğu açıklama da tahıl koridorunun devam
edeceği açıklaması da bizi gerçekten ziyadesiyle mutlu etti,
Genel Kurulda da bunu görmüş olduk.
Sözlerimi toparlarken şunu söylemek istiyorum:
Tabii, Parlamentolararası Birlik Genel Kurulunda gündeme gelen başka
bir mesele, parlamenterlerin, İnsan Hakları Komitesinde HDP'li
milletvekillerinin Türkiye aleyhine vermiş olduğu 64 dosya, bununla
alakalı da gerekli izahatları vermiş olduk.
Konuşmamı tamamlarken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla) Toparlıyorum
müsaadenizle Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Geçen hafta hem Türkiye Yüzyılı vizyonu
açıklandı hem de Togg'un, ilk Togg'un banttan inişine hep beraber
şahitlik ettik. Bu, ülkemiz adına gurur verici bir şey. Tekrar,
bunun için emeği geçen bütün çalışanlara, Bakanlık
çalışanlarına, Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğine, Toggda emeği geçen mühendisinden üst düzey idarecisine
kadar bütün emek verenlere teşekkür etmek istiyorum.
Son olarak da Parlamentolararası Birliğin
bütün milletvekillerimiz, 600 milletvekilimiz doğal üyesi, burada grubu
bulunan partilerden zaten temsilcilerimiz var, sizlerin de
katkılarınızı bekliyoruz. İnşallah, bütün
çalışmalar, ülkemiz adına yapılan bütün
çalışmalar hayırlara vesile olsun diyorum ve Genel Kurulu
saygıyla hürmetle selamlıyorum..
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Hatay'ın sorunları hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili
Sayın Serkan Topal'a aittir.
Buyurun Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Hatayın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Evet, bugün günlerden yine Hatay; her zaman
olduğu gibi Hatay'ın sorunlarını biz dile getirmeye
çalışıyoruz, olabildiğince Hatay halkımızın
sesi olmaya çalışıyoruz. Yirmi yıldır, AK PARTİ
iktidarında -neredeyse iktidar gitti gidecek ama- maalesef, bir türlü Hatay'ın
sorunları çözülemedi, çözülmedi, çözülemiyor.
Değerli arkadaşlar, Hatay'ın
sorunlarını kısaca anlatmaya çalışacağım her
zaman olduğu gibi. Şimdi, bakın, arkadaşlar, çok samimi bir
şekilde söylüyorum: 600 bin Suriyeliyi içinde barındıran
Hatay'da bugün itibarıyla neredeyse 600 bin Suriyeli kadar işsiz kaldı,
en büyük sorunlardan bir tanesi işsizlik arkadaşlar. Elbette,
bakın, AK PARTİ Hatay milletvekilleri çok iyi bilirler; günü
geldiğinde, hizmet yaptıklarında çok samimi bir şekilde
teşekkür ediyoruz ancak bugüne kadar Hatay'da tek bir fabrika kurulmadı,
işsizliği giderecek tek bir fabrika kuruldu mu? Yok, arkadaşlar.
Hele ki çok samimi bir şekilde söylüyorum:
Reyhanlı'nın Bükülmez Muhtarına sorabilirsiniz, Bükülmezin
bütün halkına sorabilirsiniz, oradaki vatandaşlarımız
cenazelerini güvenli bir şekilde gömemiyor arkadaşlar. Niye? Çünkü
sınır güvenli değil arkadaşlar. Biz defalarca dile getirdik
Suriyeyle olan politikayı. Bakın, arkadaşlar, sınır
kapılarının açılması gerektiğini defalarca dile
getirdik, bir daha dile getiriyoruz. Türkiye'nin en büyük 2nci tır filosu
orada, Hatay'da ama şu anda yatıyor arkadaşlar. Sebebi ne?
Sınır kapıları kapalı. Şu anda alttan
görüşmeler var; bir an önce barışı tesis edelim,
sınır kapılarını açalım, Hataydaki bizim
esnafımız da rahat bir nefes alsın arkadaşlar.
Yine, Belenden Antakyaya bir otoban yılan
hikâyesine döndü, ne zaman bitecek bu otoban arkadaşlar? Yirmi
yıldır daha bitirilmedi arkadaşlar, bunun bitirilmesini bir kez
daha buradan talep ediyoruz.
Arkadaşlar, Samandağdan havaaalanına
gittiğinizde olağanüstü bir trafik yaşanıyor. Aslında,
her 5-6 kilometrede mutlaka bir alt geçit ya da üst geçit olması gerekiyor
ama gelin görün ki yaklaşık 50-60 kilometrede sadece, sadece 2 yerde
var. Sayın Ulaştırma Bakanı neredesiniz, görmüyor musunuz
bunları? Bunları size söylemiyorlar mı? O yol artık ölüm
saçıyor, tamam mı, ölüm saçıyor arkadaşlar.
Hatayın diğer sorunlarından bir
tanesi hazine arazileri. Değerli arkadaşlar, sadece Hatayda,
vatandaşımız bu konuda üvey evlat muamelesi görüyor. Hatayda
hazine arazisi üzerinde ecrimisilini ödeyen, yirmi, otuz yıldır
ecrimisilini ödeyen vatandaşımız mağdur. Arkadaşlar,
hazine arazisi üzerindeki evinin bir türlü tapusunu alamıyor. Konyada
alıyor, Niğdede alıyor, başka illerde alıyor,
alsınlar; vatandaşlarımız mağdur olmasın ama
Hataya neden bu yapılıyor arkadaşlar? Bu haksızlık
neden? Bu haksızlığı giderecek olan iktidar, size
sesleniyorum: Bu haksızlığı bir an önce lütfen giderin.
Değerli arkadaşlar -biz daha önce de
söyledik- Suriye savaşından en çok etkilenen Hatay; ayrımcılık
yapılacaksa Hatay halkına, Hatay esnafına, Hatay çiftçisine
pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Oradaki
esnafımız kepenk kapattı; Suriyeli
vatandaşlarımız açıyor, vergi ödemiyor ama bizim
vatandaşlarımız şu anda kepenk kapatıyor. Bakın,
arkadaşlar, oradaki çiftçilerimiz mazotunu alamıyor, gübresini
alamıyor, elektrik faturasını yatıramıyor şu anda
arkadaşlar ama maalesef, bütün bunlara rağmen iktidar kanadında
ses yok, tık yok.
Arkadaşlar, New York Times gazetesinde dünyada
görülmesi gereken 52 ülke(*)
arasında Hatay 34üncü sırada, hatta 32nci sırada
arkadaşlar. Bakın, dünya Gidin, Hatayı görün. diyor ama
iktidar Pas geçin. diyor. Böyle olmaz arkadaşlar. Hatay halkı
sadece hakkını istiyor, sadece hakkını istiyor
arkadaşlar. Dediğimiz gibi vergide 10uncu sıradayız,
hizmette sondan 10uncu sıradayız. Bu adaletsizliği gidermeniz
gerekiyor. Elbette, siz gidermeyecekseniz, Allahın izniyle Millet
İttifakı iktidarında biz gidereceğiz.
Değerli arkadaşlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum fırsat verdiğiniz
için.
Şimdi, arkadaşlar, yine, dediğimiz
gibi, bu kadar mağdur işsizler ordusu yaratılmışken
Hatayda da mesela, belediyelerde çalışan, kamu kurumlarında
çalışan taşeron işçilerini neden kadroya almıyorsunuz?
Hadi, pozitif ayrımcılık yapın en azından Hataya
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Hatay halkı her zaman gerçekten devletine
bağlıdır, sahip çıkmıştır, milletini seven
insanlardır ancak bu Suriyelilerin özellikle kapı komşu
olması ve orada yığılması Hatayı ciddi anlamda
mağdur etmiştir. Bir komisyon kuralım, bu komisyon da gitsin,
Hatayı yerinde görsün, Hatayın sorunlarını da birlikte
çözelim. Buradan bütün Hataylı hemşehrilerime sesleniyorum.
İktidar çözmezse, Allahın izniyle Millet İttifakı
iktidarında biz çözeceğiz.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Hatay Milletvekili Serkan Topalın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli hatip sanıyorum görülmesi gereken
iller arasında 34üncü sırada diyeceğine ülkeler
arasında dedi, onun tutanaklarda düzeltilmesini talep ediyorum.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantepte turizm ve ekonomik gelişmelerine
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Evet, gündem dışı
üçüncü söz, Gaziantepte turizm ve ekonomik gelişmeler hakkında söz
isteyen Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan aittir.
Buyurun Sayın Taşdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti; gündem
dışı konuşmamı yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük,
Türkiyenin ise 6ncı büyük kenti olan Gaziantep, tarihî İpek
Yolunun güzergâhı olması sebebiyle uygarlıkla tarihine yön
vermiştir. Gaziantep, şehir merkezinde gizlediği tarihiyle,
Gaziantep Kalesi, Zeugma Mozaik Müzesi başta olmak üzere Savaş Müzesi,
Mutfak Sanatları Merkezi, Cam Eserleri Müzesi, Etnografya Müzesi ve
Panoramik Gaziantep Savunması Müzesi gibi birçok müzenin bulunduğu
kadim bir şehirdir. Bu sebeple, gazi şehrimizin tarihî
yapıları ve kültürel değerlerini gastronomiyle süsleyerek turizm
konusunda her geçen gün daha da iddialı bir konuma gelmiş
bulunmaktayız. Gaziantep Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü
verilerine göre, kurtuluş mücadelesindeki yoklukta zerdali
çekirdeğinden ekmek yapılan bir dönemden Türkiyenin 6ncı büyük
kenti olma başarısına erişen Gaziantepte, 2022
yılının Eylül ayına kadar toplamda 744 bin yerli ve
yabancı turist konaklamış, 1 milyon 17 bin kişi ise
geceleyen turist olarak ziyarette bulunmuştur. Müze ve ören yerlerini ise
340 bin kişi ziyaret etmiştir. Bu rakamlar ışığında,
şu ana kadar ortalama 1,5 milyon yerli ve yabancı turisti
ağırlayan, zengin mutfağı, eşsiz kültürü, tarihî
zenginlikleriyle dolu Gaziantep'in büyüleyici yolculuğuna tüm Türkiye'yi
davet ediyor, Şimdi Gaziantep'e gitme zamanı. diyoruz.
Sayın milletvekilleri, Gaziantep'i
kalkındıracak, değer katacak işleri Cumhur
İttifakı olarak yakinen takip ediyor ve takdir etmeye devam ediyoruz.
Bu çalışmalardan birkaçını burada bahsederek sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Nizip, Oğuzeli, Şahinbey ilçelerimizin
sulama altyapısının yenilenmesi sağlanarak 122 bin metre
sulama şebekesi rehabilitasyonuyla 103 bin dekar alan suyla
buluşturulacak ve üretime kazandırılacak, aynı zamanda
tarım sektöründe yaklaşık 12.500 kişinin istihdam
edilmesine olanak sağlayacak Küçük Ölçekli Sulama İşleri
Programına 75 milyon TL'lik desteği kapsayan protokol
geçtiğimiz günlerde imzalandı.
748 okul spor kulübü ve 170.900 okul spor kulübü
lisanslı sporcu sayısıyla Türkiye'nin en çok okul spor kulübü ve
sporcu sayısına sahip olan Gaziantep, spor şehri olarak da
anılmaya devam ediyor. Spor Şehri Gaziantep Kampanyası
kapsamında bir süredir devam eden öğrenci ve sporculara spor
malzemeleri dağıtım uygulamasında, bu yıl da 28 farklı
spor alanında 800 okula 15 milyon TL değerinde spor malzemesi
desteği sağlandı.
Ayrıca, bu hafta sonu Gaziantepe gelecek olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, marka
şehrimiz Gaziantepe yapılan dev yatırımları toplu
açılış töreniyle Gazianteplilerin hizmetine sunacaktır.
Cumhur İttifakının desteklediği, her
aşamasını büyük özveriyle takip ettiği ve Gaziantepe
ulaşımda önemli kazanımlar sağlayacak yaklaşık 5
milyar lira gibi dev bir yatırım olan, Gaziantep kent merkezi ile 2 sanayi
bölgesini birbirine bağlayan, şehir içi trafiğine de nefes aldıracak
olan, tamamen yerli ve millî araçların kullanıldığı
Gaziray Projesi başta olmak üzere, mevcutta bulunan 49 kilometrelik
Gaziantep-Nizip-Karkamış tren hatlarına turizm amaçlı tren
setleri getirilerek ucuz ve kaliteli seyahate imkân sağlayacak olan Raybüs
Projesi Gaziantepte bir ilk olacak ve bu, çevre dostu ve yakıt tasarrufu
sağlamanın yanı sıra aynı zamanda sürücülere konforlu
bir ulaşım da sunacaktır.
Ayrıca, çok kısa sürede tamamlanan 3
Katlı Yeşilvadi Köprülü Kavşak Projesi hemşerilerimizin hizmetine
açılmış olacaktır. Tüm bu çalışmalar
ışığında gazi şehrimiz için taş üstüne bir
taş koyan ve bıkmadan, yorulmadan, gece demeden, gündüz demeden emek
veren, çalışan tüm herkese ayrı ayrı teşekkür
ediyorum.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla
süreyle söz vereceğim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, gündem
dışı yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması (*)
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Başkan,
sadece düzeltme açısından söz almak istiyorum. Şöyle ki: Az
önce, konuşmamda 52 il arasında 32nci il demek istemiştim,
sanırım ülkeler arasında demiş olabilirim, bunu düzeltmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ülkeler olarak geçti, evet. Sorun
yok.
Sayın Vahapoğlu
3.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğlunun, sağlık kurumları işletmeciliği ön
lisans ve sağlık yönetimi lisans mezunlarının atama beklediklerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık kurumları
işletmeciliği ön lisans ve sağlık yönetimi lisans bölümü
mezunları Sağlık Bakanlığımızdan atama
beklemektedirler. Sağlık yönetimi bölümünün adı ve nitelik kodu
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHKnin
sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri
sınıfı cetveline eklenmediği için Sağlık
Bakanlığına bağlı hastanelerde kendi unvanlarıyla
çalışma imkânı bulamamaktadırlar. Sağlık
Bakanlığının yapacağı yeni atama
planlamasında sağlık yönetimi mezunlarına da yer verilmesi,
mikroihtisasın geçerli olduğu günümüzde insan gücü, eğitim,
istihdam planlaması açısından yararlı olacaktır.
Eğitim aldıkları bilim dalında istihdam imkânı
bulamayan bu gençlerimizin sorunlarının çözümlenmesi için
Sağlık Bakanlığını konuya el atmaya davet
ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydın
4.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Bursadaki tarım alanlarının yağmalanmasına
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Beton yığınına dönen
Bursamızda maalesef, her geçen gün, tarım alanları giderek
yağmalanıyor. Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesine
bağlı Devecikonağı ve Güvem köylerinde taş kırma
tesislerinin ilave taleplerine, ÇED raporuna, maalesef, Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü onay verdi
ancak yöre sakinleri, köylüler bunu istemiyorlar, karşı
çıkıyorlar ve o yörede 40 bin adet yaban mersini fidanı ekimi
yapıldı, hayvancılık hâlen devam ediyor, tarım üst düzeyde
yapılıyor.
Şimdi buradan seslenmek istiyorum: Bu ilave
kırım tesislerinde yapılacak katkı ekonomiye katkı
sağlayacak da tarım, hayvancılık, yaban mersini
sağlamayacak mı? Güzelim Bursanın ovaları betona çevrildi
ve buna maalesef hâlâ göz yumuluyor. Bu yanlıştan bir an önce dönün,
yöre halkının sesini dinleyin, tarım ve
hayvancılığın önemini de boşa atmayın diyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Kızılay Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1868de kurulan Türk Kızılay, yardım
ve hizmetleri karşılıksız, kamu yararına
çalışan, millî gönüllü bir sosyal hizmet kuruluşumuzdur.
Kurulduğu yıldan bu yana, toplumsal dayanışmayı
sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak,
yoksul ve muhtaç insanlara barınma, beslenme ve sağlık
yardımları ulaştırmak gibi çalışmalar
yapmaktadır. Afet zamanlarında milletinin yanına ilk önce
koşan Kızılay, yüz elli üç yıldır, yurt
dışında pek çok ülkede de gıda başta olmak üzere her
türlü yardım çalışmalarını yürütmektedir.
Kızılayın hayati öneme sahip faaliyetlerinin başında
kan hizmetleri gelmektedir. Ülkemizin ihtiyacı olan kan, gönüllü ve
sürekli bağışlardan Kızılay vasıtasıyla
karşılanmaya çalışılmakta olup bu vesileyle tüm
vatandaşlarımızı Kızılaya kan
bağışında bulunmaya davet ediyorum.
İçerisinde bulunduğumuz Kızılay
Haftası dolayısıyla tüm Kızılay
çalışanlarını tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şevkin
6.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
Adana Hafif Raylı Sistemine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Buradan bir kez daha haykırıyorum:
Adanayı üvey evlat olarak görmekten vazgeçin. Hükûmete sesleniyorum: 96
yılında yapımına başlanan Adana Hafif Raylı
Sistemi 535 milyon dolara mal oldu ancak günümüzde 1 milyar 200 milyon lira
borcu var. Bu borç faizlerle katlanıyor, doğmamış çocuk
bile Adana Metrosu nedeniyle borçlu olarak doğuyor. Her seçim döneminde
Sayın Cumhurbaşkanı söz vermiş olmasına rağmen
Adana Hafif Raylı Sistemi Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına bir türlü devredilmedi. 2nci etap fizibilite
çalışmalarıyla ilgili 4üncü kez başvuru
yapılmış olmasına rağmen nedense bir türlü
onaylanmıyor. Şimdi, buradan sesleniyorum: Sözünüzü tutun, Adana Metrosu
Bakanlığa devredilsin, 2nci Etap Projesi onaylansın ve bir an
önce inşaatına başlansın. Yeter artık,
Adanalıları bu yükten kurtarın.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Kızılay Haftasına ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Yüz elli dört yıldır dünyanın dört
bir yanında insanlara umut olan, şifa bekleyenlerin parlayan hilali
Kızılayımızın fedakâr gönüllülerinin ve ülkemizin
Kızılay Haftası kutlu olsun. Yardımseverlik, merhamet,
şefkat ve dayanışma hasletlerinin sembolü olan Türk
Kızılay, özverili ve etkili bir şekilde yürüttüğü
sınır tanımayan hizmetleriyle alanında önde gelen kuruluşlardan
biri olmayı sonuna kadar hak etmektedir. Barışa ve huzura hizmet
eden Türk Kızılay dünyanın neresinde bir dram varsa hep orada
olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde bu güzide kurumumuzun tüm faaliyetlerine destek
vermeyi nasıl sürdürdüysek bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken
Kızılayımızın gücünü bizlerin yardım ve
desteklerinden aldığını hatırlatıyor, bu zorlu
görevi ifa eden bütün Kızılay personeline, kuruluşumuzun
çatısı altında hayırlı hizmetlere imza atmış
gönüllülerimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Taşlıçay
8.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, kamuda çalışan eczacıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kamuda çalışan eczacılarımızın
kurumlar arası maaş farklılıkları ve ek ödeme
katsayı sıkıntılarını daha önce de dile
getirmiştik. Eczacılarımız Sağlık Bakanlığı
Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliğindeki eşitliğin Ek
Ödeme Yönetmeliğinde de sağlanmasını talep etmektedir. Bu
hususta, kamuda çalışan eczacılarımızın mesai içi
tavan ek ödeme tutarları, hizmet alanı, kadro unvan
katsayıları ve taban ödeme katsayıları noktasında
diğer stratejik personelle aynı statüde ve hakkaniyetli bir biçimde
değerlendirilmesi arzusundayız. Ayrıca, 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 84üncü
maddesinde hekim ve diş hekimleri yer alırken eczacıya yer
verilmemiştir, ilgili eksikliğin giderileceğine, kamu eczacılarımızın
yaşadıkları mağduriyetinin ortadan
kaldırılması için gerekli çalışmaların en
kısa sürede yapılacağına inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, elektrik faturalarına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kış geliyor, vatandaşın elektrik
faturaları yükselişe geçti; evlerde, ticarethanelerde, fabrikalarda
en büyük maliyet artık elektrik oldu. Emeklinin, işçinin, sanayicinin
faturalardan eli yanıyor, sulamada kullanılan elektrik ise çiftçiyi
katmerli çarpıyor. Bir de sulama birliklerini Bakanlık kontrolüne
aldınız, buradan da ayrı çarpıyorsunuz.
Vatandaşın evine elektrik faturası değil, ekonomisine incir
ağacı yolluyorsunuz. Vatandaş faturaları görünce kara kara
düşünüyor. Yirmi yıl sonunda maskeniz gitti, gerçek yüzünü ortaya
çıktı. AK diye çıktınız ama göbek adınız
kapkara. Bu faturalarla bu kış geçmez. Ne sanayici ne esnaf ne de
sade vatandaş bunları ödeyip yaşamını sürdüremez,
işini yapamaz. CHPli belediyelerde Meclis çoğunluğuna dayanarak
belediyeyi iş yapamaz hâle getirmek için üstün zekâ örneği göstererek
parmak kaldırıp suyu ucuzlatanların bu zekâlarını
elektrik faturaları için de kullanmalarını istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Kaya
10.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, AK PARTİ iktidarının 20nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Yarın 3 Kasım, iktidara gelişimizin
20nci yıl dönümü. AK PARTİ olarak bundan yirmi yıl önce,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde hükûmete geldiğimizde ülkemizin asırlık
demokrasi ve altyapı eksikliklerini gidermek için kapsamlı bir
kalkınma programı başlattık. Ülkemizi geliştirmek,
büyütmek, güçlendirmek, milletimizin refahını artırmak,
hayatı kolaylaştırmak için çalışıp
çabaladık. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete,
ulaştırmadan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda ülkemizi
baştan sona âdeta yeniden inşa eden adımlar attık.
Milletimiz bizim bu gayretimizi ve başarımızı gördüğü
için girdiğimiz her seçimde daha yüksek oy oranıyla bizi destekledi.
Önümüzdeki 2023 seçimlerinde de Cumhur İttifakı olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde, Allahın yardımı ve aziz milletimizin
desteğiyle iktidar olacağız, aziz milletimize hizmet etmeye
devam edeceğiz diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Tavşanlı Belediyesinin Yörük
çadırlarını yıkmasına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Arkadaşlar, gidip Toros Dağlarına
bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve
o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada
hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez. Bu sözlere hilaf olarak
Tavşanlı Belediyesi, son zamanlarda, mahalle olan semtlerde, köylerde
Yörük çadırlarını yıkıyor, bazılarını
mühürlüyor; binlerce hayvan şu kar kış günlerinin
başlangıcında telef olma yolunda. Aynı şekilde, Tavşanlı
Belediye Başkanı, daha önce, küçük esnafa ait iş yerlerini
mühürlemişti, şimdi de sıra 15 tane Yörük çadırına
geldi. Yörük çadırlarını yıkmak, hayvancılıkla
geçimini temin eden insanları yok etmek, onları açlığa ve
açığa mahkûm etmek bence 2022 Türkiyesine yakışmıyor,
bu bir zulümdür, bu zulme derhâl son verilmesi gerekiyor. Millet bahçesi
yapıyorsunuz ama milleti yok ediyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
iktidarın Adanayı unuttuğuna ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İktidarın Adanayı unuttuğunu,
şaşı baktığını sürekli dile getiriyoruz.
Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı Yatırım
Programı çerçevesinde Adanaya
BAŞKAN Sayın Ceylan
13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
obezitenin halk sağlığı sorunu olduğuna ve engelli
diyetisyenlerin atama beklediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Obeziteyle
Mücadele Alt Komisyonunun raporlarında Türkiye obezitede Avrupa 1incisi,
dünyada ise 4üncü sırada. Türkiye Büyük Millet Meclisi Obeziteyle
Mücadele Alt Komisyonu Raporunda, fazla kilolu ve obez olmak küresel boyutta
halk sağlığı sorunu, obezitede gözlenen artışsa
salgın olarak nitelendiriliyor. Türkiyede obezite yüzde 37,5le Batı
Karadenizde, yüzde 36,9la Orta Anadoluda yüksek orandadır.
Kadınlarda obezite oranı yüzde 39,1; erkeklerde ise yüzde 24,5tir.
Nüfusun yüzde 34ü aşırı kilolu. Ülkemizde obezite bir halk
sağlığı sorunudur.
2018-2022 yılları arasında atamalarda
engelli diyetisyenler için hiç kontenjan açılmamıştır. 2022
engelli atamasında 18 engelli diyetisyen kadrosunun sadece 3ü
Sağlık Bakanlığınındır. Sayın Bakana
soruyorum: Obeziteyi sorun olarak görmediğiniz için mi engelli diyetisyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydınlık
14.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfalı pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyede pamuk üretiminde 1inci olan
Şanlıurfa çiftçileri isyan ediyor. Plansız ve programsız
bir şekilde tarımı yönetmeye çalışanlar
tarımı bitirdi. Bugün Urfada tüccarlar pamuğa 10 lira, 11 lira
fiyat veriyor ya da hiç almıyor. Kendi çiftçisine sahip çıkmayıp
pamuk ithal eden, yabancı çiftçilere kol kanat geren iktidara
sesleniyorum: Yere batsın sizin tarım politikanız; çiftçiyi
bitirdiniz, tarımı bitirdiniz, milleti başka ülkelere muhtaç
ettiniz. Sorsak Biz milliyetçiyiz. dersiniz. Milliyetçilik bu değildir.
Kendi çiftçisine sahip çıkmayan, kendi çiftçisini korumayan, milliyetçi
olamaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, toplu yemek yenen yerlerdeki gıda zehirlenmelerine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, son günlerde, toplu yemek yenen yerlerden kaynaklanan gıda
zehirlenmesi vakaları bildirilmektedir. Çok sayıda kişi
aynı zamanda hasta olmuştur. Gıda, beslenme insan için zorunlu
ihtiyaçtır fakat gıda, hazırlanırken ve tüketime kadar
insan sağlığına uygun olmalıdır, uygun bir
şekilde korunmalı, biyolojik ve kimyasal olarak kirlenmemelidir; aksi
hâlde, çok ciddi toplu vakalar görülebilir, hatta ölüm olabilir. Bu nedenle,
yemek yapılan yerlerde denetimler artırılmalıdır.
Gıda sektöründe çalışan kişilerin, yemek yapılan
ortamın ve gıdanın denetimleri
artırılmalıdır. Gıda üretirken yemek yapan yerlerde
gıda mühendisi, diyetisyen mutlaka istihdam edilmelidir. Her yemekten
muayene için numene alınmalıdır ve gerekli analizler
yapılmalıdır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
16.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap
Seçerin açıklamalarına ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Mersin Büyükşehir
Belediye Başkanı Vahap Seçer Vizyona bakın, gözlerim
yaşardı iki gündür. Tank, top, İHA, SİHA
Cumhuriyet bunun
için kurulmadı. demiş. Çok zor şartlarda destansı bir
mücadeleyle kazanılan İstiklal Harbimizin akabinde kurulan
cumhuriyetimizi yaşatabilmek için sınırlarımızı
ve çıkarlarımızı korumamız gerektiği, bunun için
de öncelikle güçlü bir ordu ve savunma sistemine ihtiyaç duyulacağı aşikârdır.
Bu sebeple millî, güçlü ve bağımsız savunma sanayi çok önemlidir.
Savunma sanayiniz güçlü olmadığında
bağımsızlığınızı ve cumhuriyetinizi
koruyamazsınız. Bizleri asıl üzense, destansı bir millî
mücadele ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün partisinde bugün sözde siyaset yapanların, terörist eylem ve
söylemlerle bu ülkeyi yok etmek için hareket edenlerle birlikte olması,
aynı dili kullanması ve aynı davranışı
sergilemesidir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yok öyle bir
şey, yok öyle bir şey!
ERKAN AYDIN (Bursa) Nereden
çıkarıyorsunuz ya!
ORHAN SÜMER (Adana) Yok öyle bir şey!
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Vahap Seçeri
kınıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Adını koyun o zaman, adını koyun.
BAŞKAN Sayın Özgüneş
17.- Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin, Şırnakın yaşanmaz bir hâle
getirildiğine ilişkin açıklaması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Teşekkürler Başkan.
Şırnak ilimizde, yıllardır,
güvenlik gerekçesiyle kimi insanlara ormanlarımız peşkeş
çekiliyor ve Bestada, Cudide, birçok alanda hâlâ orman kesimi devam ediyor.
Bunu defalarca dile getirmemize rağmen AKP Hükûmetinden tık yok.
Kömür ocakları yine çevreyi kirleten bir konuma
geldi. Silopide yapılan termik santral çevreye zehir akıtıyor
ve Şırnak bölgesi yaşanmaz bir hâle getirildi; halkın
oradan göç ettirilmesi anlayışı var, biz bunu protesto ediyoruz.
AKP Hükûmetinin bir an önce bu yaklaşımdan vazgeçmesini bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürer
18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
trafik cezası tebligatlarının e-tebligata geçirilmesine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Trafikte ceza tebligatlarında e-tebligata
geçilmesi ciddi mağduriyetler yaratmaktadır. Trafik
cezasının tutanakta yazılı olmaması şoför
esnafının ceza takibini de bu bağlamda sorunlu
kılmaktadır. Bu nedenle, kanunen geçerli e-tebligatı izleme
olanağı sınırlı olanların cezaları, faize
düşerek katlanmaktadır. Cezalar için yapılandırma
getirilmesi ve borcun faizinin silinmesi beklentiye dönüşmüştür. Bir
an önce bu yönde bir çalışma ihtiyaçtır. K1 belgeli, özellikle
küçük tonajlı araç sahipleri de dert yanmaktadır. Bu konuda da
düzenleme talepleri Bakanlık tarafından dikkate
alınmalıdır, çözüm üretilmelidir.
Ekonomik krizle sorunları artan şoför
esnafının bu bağlamda yaşadıklarına çözüm
getirilmesi ve sorunlarının takip edilmesi de iktidar tarafından
sağlanmalıdır diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ve Türk harf
inkılabının 94üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Sayın
Başkanım, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasıdır. Bu
hafta içerisinde çocuklarımızın ve halkımızın
hastalık hakkında bilinçlenmesi gerekmektedir. Lösemi bir kan
hastalığıdır, bulaşıcı bir hastalık
değildir. Günümüzde çocukluk çağı lösemileri yüzde 80
oranında tedavi edilebilmektedir. Acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, geçtiğimiz gün Türk harf
inkılabının 94üncü yılıydı. Tarih dille
vardır, kültür dille vardır, insan dille vardır. Türkçemiz bizim
ses bayrağımızdır. Ses bayrağımızı
gururla taşıyor, Türkçe düşünüyor, Türkçe yaşıyoruz.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
tüm emeği geçenleri rahmet ve saygıyla anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
20.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, örgütlerimizle birlikte, geçen hafta sonu, Adıyaman merkezde
Terman ve Alibey köylerimiz başta olmak üzere Besni ilçemizde
Oyratlı, Camuşçu, Yoldüzü, Konuklu, Kutluca, Üçgöz ve Alişar
köylerimizi ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz köylerimizde
vatandaşlarımız hayat pahalılığından,
zamlardan şikâyetçi; vatandaş dertli, vatandaş AK PARTİnin
söz verip yapmadığı işlerden dolayı da
sıkıntılı. Oyratlı ve Camuşçu başta olmak
üzere bölge köylerini Besni merkeze bağlayan yol patikadan ibaret.
Yıllardır iktidar söz vermiş, oy almış ancak yolu
yapmamış.
Buradan iktidara açıkça çağrı
yapıyorum: Besnideki vatandaşlarımızın sesini duyun,
pamuk üreticilerimizin sesini duyun; Besni Ovasını, Keysun
Ovasını sulayacak sulama projelerini bir an evvel yapın,
gerekli tedbirleri alın diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karasu
21.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Sivasın Kangal ve Divriği ilçelerinin doğal gaz
mağduriyetine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Kangal ve Divriği
ilçemizde vatandaşlarımız doğal gaz bağlantı
mağduriyeti yaşamaktadır. Kangal ilçemize bağlı
Reşadiye Mahallesinde 18 uygulaması olduğu hâlde doğal gaz
verilmemekte, Gürsel Mahallesinde ise 18 uygulaması talep edilmekte,
Hürriyet Mahallesinin bazı noktaları ise sit alanı olduğu
gerekçesiyle doğal gaz hizmetinden faydalanamamaktadır. Divriği
ilçemizin Turabali Mahallesine ise ödenek olmadığı için
doğal gaz gelmemektedir. Dört yıldır imza
karşılığıyla doğal gaz kullanımı
sağlayan bölge dağıtıcısı Aksa Enerji bu yıl
söz konusu uygulamadan vazgeçmiştir. Gerekçe olarak da İmar Kanunu
madde 18 uygulamasını göstermiştir. 18 uygulaması için 80
bin TL talep edilmektedir. Vatandaşlarımızın bu ücreti
karşılayacak durumu bulunmamakta, kış aylarının
yaklaşmasıyla ısınma problemi hemşehrilerimizin önünde
durmaktadır. Mahalle sakinlerimizin talebi bir an önce bu sorunun çözülmesi
ve doğal gaz hizmetine kavuşmaktır.
BAŞKAN Sayın İlhan
22.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, kamuda çalışan eczacıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Başkanım.
Bilindiği üzere, memurlar için mutlu ve verimli
bir çalışma ortamı sağlamanın temel şartı
eşit işe eşit ücret ve kadro unvanı, hizmet
sınıfı, görevin önemi, sorumluluk düzeyi, hiyerarşik konumu
ve eğitim durumu esas alınarak ekonomik durumları
bakımından hak ettiklerini alabilmeleridir. Ancak hastanelerdeki
mesleki organizasyon şemasında doktorlardan sonra gelen, stratejik
personel niteliğinde olan kamu eczacıları özlük hakları
bakımından negatif ayrımcılığa maruz
kalmaktadırlar. Ayrıca, kamudaki eczacılar arasında ek
ödeme katsayılarının farklı olması sebebiyle, ücret
eşitsizliklerinin bulunması da doğal olarak huzursuzluk
yaratmaktadır. Tüm bunlara ek olarak kendi asli işlerinin
yanında mali ve idari birçok sorumluluk yüklenmeleri de eczacılar açısından
iş barışını bozan başkaca bir nedendir. Son
olarak 12 Ağustostaki yönetmelikle ayrıştırılan,
ötekileştirilen ve sayıları 4 bini bulan kamudaki
eczacıların sorunlarının çözümünü beklemekte
olduklarını özellikle belirtmek isterim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kaplan
23.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, AK PARTİ iktidarının sermayeden yana
olduğuna ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AK PARTİ iktidarı
vatandaşlarımızın sağlığından, geçim
sıkıntılarından değil sermayeden yanadır. Siz bu
ülkede hak hukuk bırakmadınız, adalet
bırakmadınız. Yandaşı besleyip zengin ettiniz, bu
ülkede asgari ücretin dahi altında yaşayan, evine bir kuru
ekmeği götüremeyecek durumda olan vatandaşlarımızı
açlığa mahkûm ettiniz. Sırf yandaşınız
kazansın diye havaalanı inşa ettiniz. Geçilmeyen otoyollar için
vatandaşlarımızın cebindeki paraya göz diktiniz. Evet,
hayaldi gerçek oldu, ülke bitti; olan, ülkede dürüstçe, emeğiyle
çalışan kesime oldu. Siz bu ülkede eğitimden
sağlığa, ekonomiden sosyal hayata kadar her şeyi
bitirdiniz, tükettiniz. Siz bunun bedelini sandıkta ödeyeceksiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aygun
24.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşuna
ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Atatürk geçmişte olduğu gibi, bugün ve
yarın da önderimiz, ışığımız ve rehberimiz
olmaya devam edecektir. Cumhuriyetin akıl ve bilimi esas alan kurucu
değerlere sadakat bu toplumun tek reçetesidir. Ya istiklal, ya ölüm!
parolasıyla hareket eden Tekirdağ
halkı düşman işgaline karşı omuz omuza topyekûn bir
mücadele vermiştir. 29 Ekimde Çerkezköy, Marmaraereğlisi ve
Kapaklı, 1 Kasımda Çorlu, Ergene ve Saray, 2 Kasımda -bugün-
Muratlı, 13 Kasımda Süleymanpaşa, 14 Kasımda Hayrabolu ve
Malkara, 17 Kasımda da Şarköy düşman çizmelerinden
kurtarılarak özgürlüğünü kazanmıştır. Yunanlılar
20 Temmuz 1920de Tekirdağı işgal etmişler. 13 Kasım
1922 tarihinde Yunan işgaline son verilmiş ve Tekirdağ yeniden
Türk yönetimine girmiştir. 1923 yılında il merkezi olan Tekirdağ,
Vatan Şairimiz Namık Kemalin yurdudur ve Atatürkün harf
inkılabında Başöğretmen unvanıyla ders verdiği
ilk ildir. Trakya millî mücadelesinde emeği geçenleri, ebediyete intikal
edenleri, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah
arkadaşlarını minnet ve şükranla anıyorum.
Ruhları şad olsun.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
25.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, yeterli sayıda lise yapılmasına ve acilen
otobüs sayısının artırılmasına ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
İstanbulun Tuzla ilçesine bağlı
Şifa ve Mimar Sinan Mahalleleri bitişik olup toplam 60 bin nüfusa
sahiptir. Bu iki mahallede lise düzeyinde sadece bir imam-hatip lisesi
bulunmaktadır. Anadolu ve fen liseleri veya düz lise yoktur. Bölgenin lise
çağındaki çocukları Kocaelide bulunan liselere gitmek
zorundadır. Ekonomik durumları sebebiyle servis araçlarıyla
gidenler çok azınlıkta olup otobüslerle yolculuk
yapılmaktadır. Otobüslere binebilmek için sıra beklemek ve
tıka basa yolculuk çocukların enerjisini tüketmektedir. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, otobüs alımı için talep ettiği
borçlanma yetkisinin Cumhurbaşkanlığında
bekletildiğini, yeni otobüs alınamadığını, ek seferler
konulamadığını ifade etmektedir. Yazıktır bu
çocuklarımıza, yeterli sayıda lise yapılmasını ve
acilen otobüs sayısının artırılmasını
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Şimşek
26.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, son yıllarda ülkemizde
uyuşturucuyla ilgili yoğun bir mücadele yapılmaktadır. Ben
başta emniyet güçlerimiz olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.
Yalnız, uyuşturucuyla mücadelede bir
seferberlik ilan edilmelidir. Özellikle bu metamfetamin maddesi yaygın
olarak kullanılmaktadır. Halk arasında ismi met kristal
ateş/buz ya da Metin amca olarak bilinen bu uyuşturucu,
insanları paranoyak hâline getirmekte, şizofreni yapmakta ve birçok
sağlık sorununu ortaya çıkartmaktadır. Ben, gazetecisinden
basın yayın organlarına, Millî Eğitim
Bakanlığından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
ve İçişleri Bakanlığına kadar bir seferberlik ilan
edilerek uyuşturucuyla mücadelede yeni, büyük bir kampanya
başlatılmasını ve televizyonlarda mutlaka bu mücadeleyle
ilgili eğitici yayınların her gün yapılmasını ve
gençliği bekleyen bu büyük tehlikenin önüne geçilmesi için herkesin
üzerine düşeni yapmasını bekliyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Dervişoğlu
27.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına,
öğretmenlerin bir günlük iş bırakma eylemine, Rüzgârgülü
Projesine ve Türkiye Cumhuriyetinin parti devletine doğru hızla
sürüklenmekte olduğuna ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar
Haftasındayız. Küçük bedenleriyle kansere karşı büyük
mücadele veren çocuklarımızı sevgiyle kucaklıyor,
gözlerinden öpüyorum; her bir evladımıza acil şifalar diliyorum.
Bilindiği gibi bugün, öğretmenlerimiz
sendikalarının aldığı karar doğrultusunda bir
günlük iş bırakma eylemi yapıyor. Arzu ederdik ki böyle bir
eyleme hiç gerek olmasın ancak Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı diğer tüm toplumsal kesimler gibi cefakâr ve vefakâr
öğretmenlerimizin dertlerini de yok saymayı tercih etmiştir.
İstikbalimizi emanet ettiğimiz
öğretmenlerimize buradan söz veriyoruz: İYİ Parti
iktidarında beş yıl ve on beş yıl kıdemi esas
alarak öğretmenlerimizin maaşlarında artış
yapacağız. Ayrıca, eğitim
çalışanlarımıza her eğitim öğretim
yılının başında net bir maaş ikramiye
vereceğiz. Kıdemi ne olursa olsun her öğretmenimizin
maaşında aylık asgari ücretin net yüzde 50si oranında
iyileştirme yapacağız. Öğretmenlerimizin tayin, terfi ve
yer değiştirme gibi tüm problemlerini de mutlaka çözeceğiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının
keyfî yönetimi ve yanlış politikaları sebebiyle memleketi âdeta
kuşatan yoksulluk ve yoksunluk sadece öğretmenlerimizi mağdur
etmekle kalmayıp aynı zamanda okul çağındaki çocuklarımızın
eğitim hayatlarını da zorlaştırmaktadır. Kimi
çalışmak, kimi kardeşine bakmak zorunda olduğu için, kimi
okul alışverişini yapamadığı ve en önemlisi de
sabah ve öğle öğünlerinin maddi külfetlerini
karşılayamadığı için okula gidemeyen evlatlarımız
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) 2022-2023 öğretim yılında okulda olması
gereken 5-17 yaş arası 1 milyon 182 bin evladımız okula
devam edememektedir. Bu çocuklar bizim evlatlarımızdır, bu
çocuklar aynı zamanda bizim istikbalimizdir. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşener liderliğinde İYİ Partinin hedef dairesindeki
en önemli hususlardan biridir bu. İktidarımızda Rüzgârgülü
Projemizle okul öncesi 235 bin, okul çağında ise toplam 2 milyon
çocuğumuza sabah kahvaltısı ve öğle yemeğini ücretsiz
sunacağız. Rüzgârgülü Projesiyle ayrıca, okullaşma
oranını yükseltmekle kalmayacağız, öğrencilerimizin
başarılarını da artıracağız, tüm
evlatlarımızı eğitim sistemimize kazandıracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, devam
edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti, tek
adam rejiminin anayasal çerçevesi olan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle birlikte bir parti devletine doğru hızla
sürüklenmektedir. Bahse konu sistem akla, bilgiye, liyakate dayalı
bürokrasinin maalesef sonu, partizan bürokrasinin de başlangıcı
olmuştur. AK PARTİ'nin seçim propagandası olan yüzyıl
konsepti dâhilindeki seçim şarkısı, Polis Akademisi mezuniyet
töreninde çalınarak aleni bir anayasal suç bu iktidar tarafından yine
pervasızca işlenmiştir.
Şunu idrak ediniz: Bin yılları
şamil Türk devlet geleneğini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal
yapısını iktidar sahiplerinin tek adam hevesine ve parti devleti
hezeyanlarına asla terk etmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bir devlet, vatandaşları arasındaki hakkaniyeti
sağlayamıyorsa, belirli bir siyasal zümrenin ya da grubun tarafı
hâline gelmişse ve artık toplumun tüm kesimlerine karşı
objektifliğini kaybetmişse devlet olma vasfını yitirme
tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bir kere olsun
icraatlarınızı tekil ve siyasi saiklerle değil muhtemel
sonuçlarıyla birlikte değerlendirin ve gerçeğin farkına
varın. Lütfen unutmayın, devletin kurumlarını, özellikle de
güvenlik bürokrasisini parti politikalarının bir aparatı haline
getirirseniz toplumun huzuruna dinamit koyarsınız. İktidar
sahipleri seçimi kaybedeceğini idrak etmenin telaşı içinde
olabilir; kaygılarınızı anlıyoruz ancak tam ve kâmil
demokrasilerde millî irade iktidara getirdiği gibi iktidardan da götürür.
Bu sebeple, hem memleketin hem de kendinizin iyiliği için demokratik bir
olgunlukla bu realiteyi kabullenmemizde ve içselleştirmemizde yüksek fayda
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum.
Tamamlayınız sözlerinizi, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Son cümlem.
Aksi takdirde devlet imkânlarını
acımasızca kullanarak Türkiye'yi bir parti devletine dönüştürme
politikanız mutlak bir başarısızlığa mahkûm
olacaktır, bedeli de bir o kadar ağır olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yerli
ve millî elektrikli otomobil Togga, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine, Mevlüde Gençin vefatına ve 2 Kasım Karaçay
Türklerinin sürgün edilişinin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Millî anma ve kutlama günlerinde dünya çapında
eserlerin milletimize kazandırılması bir gelenek hâline
gelmiştir. 29 Ekim 2022de, geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin ilk yerli
ve millî elektrikli otomobili Togg'un üretim tesisinin
açılışı Bursa'nın Gemlik ilçesinde
gerçekleşmiş ve ilk seri üretim aracı banttan
indirilmiştir. Ülkemiz adına çok önemli bir dönüm noktası olan
bu atılımın gururunu ve sevincini yaşıyoruz. Bu
girişimle, yerli ve millî sanayi atılımları maksatlı bir
şekilde sekteye uğratılan, fabrikaları kapatılan Nuri
Demirağ, Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş ve Şakir Zümrenin
mirasına sahip çıkılmıştır. Bu girişimle
altmış bir yıl önce Devrim arabasını fabrikaya
hapseden Türkler otomobil yapamaz, yapsa da yürütemez. diyen emperyalistlere
ve onların uzantısı iş birlikçilere gereken cevap
verilmiştir. Fikrî mülkiyeti yabancı ülkelerin başkentlerinin
güdümünde olanlar Otomobil üretiyoruz. dediğimizde Hani nerede?
diyenler dün olduğu gibi bugün de hayal
kırıklığına uğramışlardır. Bu
önemli projede emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Toggun aziz
milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin etkin karar alma mekanizmasıyla kaybolan
yıllarını telafi etmektedir. Türkiye yerli ve millî kalkınma
hamleleriyle teknolojinin ve savunma sanayisinin gelecek vizyonunu
şekillendirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye, hava teknolojisinde
Bayraktar, ANKA, AKSUNGUR, Akıncı, Kargo, Karayel insansız hava
araçlarımız; ilk insansız savaş uçağımız
Kızılelma, ilk kısa menzilli balistik füzemiz TAYFUN, ATAK,
GÖKBEY ve T70 helikopterlerimiz; kara teknolojisinde BOĞAÇ, BARKAN, KAPLAN,
DEMİRHAN, ALPAN, Alkar, Ertuğrul ve diğer insansız kara araçlarımız;
ALTAY, VURAL, Poyraz, Akıncı, TULPAR tank ve zırhlı
araçlarımız; denizlerde ULAQ, SANCAR, SALVO, ALBATROS-S ve MİR
insansız deniz araçlarımız ve MİLGEM Projesi
kapsamında üretilen ilk millî savaş gemimiz TCG Heybeliada, Fatih,
Yavuz, Kanuni, Abdülhamid Han
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
sondaj gemilerimizle,
yatırım ve kalkınma hamleleriyle cumhuriyetimizin 100üncü
yılına emin adımlarla ilerlemekteyiz.
Sayın Başkan, Almanyada yaşayan ve
Bilge ana olarak anılan Mevlüde Genç 30 Ekim 2022de hayatını
kaybetmiştir. Mevlüde Genç 1993 yılında Almanyanın
Solingen kentinde ırkçı Neonazi bir grup tarafından evine
düzenlenen menfur saldırıda 5 aile ferdini kaybetmişti. Mevlüde
teyze yaşadığı tarifsiz acıya rağmen
saldırı sonrası birlik ve kardeşlik hakkında
yaptığı açıklamalarla tüm dünyaya önemli mesajlar
vermişti. Bu vesileyle, Mevlüde Gençe Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, 2
Kasım 1943te insanlık tarihinin en karanlık günlerinden biri
yaşanmıştır. Yetmiş dokuz yıl önce 70 binden
fazla Karaçay Türkü soydaşımız zalim Stalinin emriyle trenlere
doldurularak öz vatanlarından koparılmış, sürgüne ve
soykırıma mahkûm edilmiştir. Bu vesileyle, sürgünde ve
soykırımda hayatını kaybeden kardeşlerimiz Karaçay
Türklerini bir kez daha rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, öğretmenlerin taleplerine, ODTÜ rant yolu
projesinin iptaline, Türkiyenin sefalette dünya lideri olduğuna, Fatma
Altınmakas davasına ve doktorların ülkeyi terk etmeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün okullarda ziller çalmayacak çünkü eğitim,
emekçileri, öğretmenler, 14 sendika alanda ve tek talepleri var;
Öğretmenlik Meslek Kanununun iptal edilmesi, Kariyer Basamakları
Sınavının yapılmaması. Aslında şu anda
Türkiyenin dört bir yanında öğretmenler bir halk eğitimi
veriyor dersek deyim yanlış olmaz. Çokça sorunları var ama
özellikle ataması yapılmayan öğretmenler sorunu ve ertelenen
engelli öğretmenlerin atamaları da gerekli sayıda olmadı.
Ayrıca, sözleşmeli öğretmenlik
yönündeki uygulamalar, öğretmenlerin özlük haklarının ödenmemesi
ve sözleşmeli statüden kaynaklı olarak mesleğin durumu daha da
zorlaşmaktadır. Öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin
çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanının böyle bir gündemi hakikaten yok. Ekonomik,
sosyal ve özlük haklarıyla ilgili öğretmenlerin geleceklerine yönelik
talepleri yıllardır görmezden geliniyor, insanca yaşam ve
insanca bir asgari ücret için talepleri yok sayılıyor.
Yine, uzman öğretmen başöğretmen
gibi yeni oluşturulan kavramlarla öğretmenlerin çalışma
koşulları daha da zorlaştırılıyor.
Öğretmenleri yarıştıran, öğretmenler arasında
eşitsizlik yaratan, öğretmenleri bir hiyerarşiye tabi tutan bu
düzenlemeyi biz de kabul etmiyoruz. Eğitim emekçilerinin taleplerinin
karşılanması ve gereğinin yapılması gerekir
diyoruz. Eğitim emekçilerinin yanındayız.
Sayın Başkan, bugün Meclis grubumuza ODTÜ
rant yoluna karşı oluşan bir platform bizi ziyarete geldi.
Platform içinde ODTÜ öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda
farklı gruplardan da insanlar var. Ankaralılar neden talepleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
platformun talepleri ne? ODTÜnün, Ankaranın akciğeri bir
ormanın içinde bir yol açılıyor, bu görselde de çok net bir
şekilde görülüyor bu aslında. Açıkçısı bu orman
Ankaranın içinde, merkezinde kalan tek ormanlık alan ve Ankaranın
akciğeri niteliğinde. Biz Ankara Büyükşehir Belediyesine
açık çağrı yapıyoruz: Resmî adı şu:
Bilkent-İncek Bulvarı Çevre Yolu Bağlantısı ve bu
platform buna ODTÜ rant yolu projesi diyor. Bu proje hayata geçerse ODTÜ
ormanını kalıcı olarak ortadan kaldıracak ve bu neden
biz de bu platformun taleplerinin yerinde olduğunu, ODTÜ rant yolu
projesinin iptalini istediğimizi ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, Türkiye sefalette dünya
lideri oldu. Evet, bu, çok vahim bir tablo tabii. AKPnin yeni ekonomik modeli,
enflasyondan sonra Sefalet Endeksinde Türkiyeyi dünya liderliğine
taşıdı. Adı üstünde Sefalet Endeksi. Peki, nedir bu,
ayrıntısı ne? Türkiye 93,3 puan almış ve
1inciliği almış sefalette; 89,9la Arjantin 2inci sırada
-daha önce 1inci sıradaydı, şimdi 2nci sıraya
gelmiş- 3üncü Güney Afrika, 4üncü Macaristan, 5inci Polonya ve
bunları Rusya takip ediyor. Aslında Sefalet Endeksi bir ekonomik
durumun ve uygulanan ekonomik politikaların başarısını
ölçen bir sistem. AKP iktidarı, Türkiye Yüzyılı projesini
yanlış anlamış herhâlde, ülkeyi sefalette, yoksullukta,
eğitim ve sağlığı es geçmede 1inci yapan bir
politikayla yaşamımızın yirmi yılına
damgasını vurdu maalesef; rakamlar ortada,
yaşadığımız sefalet ortada, başka söze gerek yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Fatma Altınmakas -kadın örgütleri bu ismi çok
yakından bilir- Muşun Malazgirt ilçesinde kayınbiraderinin
tecavüzüne uğradı, sonra şikâyetçi oldu ve sonra -ailenin
erkekleri toplanarak- şikâyetçi olduğu için eşi Fatma
Altınmakası öldürdü. Bir cinayet davası; karar
duruşması yarın görülecek ve karakola gittiğinde Kürtçe
dışında dil bilmediği için, Türkçe bilmediği için
ifade de edemedi, şikâyetini de tam anlatamadı Fatma Altınmakas
ve erkeklerin ortak kararıyla katledildikten sonra ki şu anda sadece
eşi tutuklu oysa azmettiren ve tecavüzcü olan, asıl azmettirici Sinan
Altınmakas serbest.
Yarınki davadan adil bir kararın
çıkmasını, yaşam hakkının korunmasını
bekliyoruz, umuyoruz ve tüm kamuoyunu bu davaya göz kulak olmaya davet
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hekimler ülkeyi terk etmeye devam ediyor, yurt
dışına çıkmak isteyen doktorlarda rekor üstüne rekor
kırılıyor. Geçen sene yıl boyunca 1.405 hekim yurt
dışına çıkmak için belge talep ederken bu yılın
ilk on ayında bu sayı 2.153e ulaştı; bunların
1.106sı uzman hekim, 1.047si ise pratisyen hekim. Şimdi,
açıkçası Cumhurbaşkanı da yurt dışına gitmek
zorunda olanlara Giderlerse gitsinler. yaklaşımını ortaya
koydu; bu, kabul edilemez bir durum. Bu kadar yıl tıp fakültelerinde
okuyan, emek veren, hizmet etmesi gereken hekimlerin çalışma
koşullarının oluşmaması, tatmin edici bir ortamın
bulunmaması, ücretin olmaması sebebiyle yurt dışına
gidişleri oluyor. Hastaneler doktorsuz, insanlar muayene ve tedavi için
randevu bulamıyor, çok yakından bildiğimiz yüzlerce vaka var.
Kulak burun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Zaman çabuk geçiyor ama tam altı
dakika doldu.
Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, şu anda hastanelerde özellikle yoksullar, özel hastanelere gidemeyenler
kan ağlıyor. Daha geçen gün, bir tanıdığım
kızının geniz etini aldırmak için dokuz ay sonraya muayene
tarihi alabilmiş, ancak o zaman müdahale edilebilecek. Bunun gibi yüz
binlerce vaka var. Sağlık sistemi çöktü, bunu bir an önce düzeltmek
lazım ve topyekûn sağlığa erişim hakkının
ihlali olduğunu söylemek istiyorum. Sağlık emekçilerinin sesini
duymak ve gereğini yapmak zorundayız diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
30.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanununa ve Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisinin su fiyatı kararına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, 7354 sayılı
Öğretmenlik Meslek Kanunu 31750 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Siyasi
iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı eğitimin asli
bileşenlerinin ve sendikaların -EĞİTİM-BİR-SEN
hariç tabii- görüşünü almadan masabaşında
hazırlanmış meslek kanunuyla eğitim emekçilerinin
çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı
olarak düzenledi. Bu kanun muhatabı olan öğretmenlerin ve
sendikaların iradesi dışında, onların hakları ve
taleplerini dikkate almadan hazırlanmıştır.
Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından uzman öğretmenlik sınavına girebilmek için yüz
seksen, başöğretmenlik sınavına girebilmek için iki yüz
kırk saatlik bir program hazırlanmış, yaz tatili
öğretmenlere zehir edilmiş ve yaz tatili sürecinde bu
programların istekli öğretmenler tarafından izlenmesi
sağlanmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığının hazırlamış olduğu programa
göre 19 Kasımda uzman ve başöğretmenlik sınavı
yapılacak. Neredeyse açlık sınırına yakın,
tamamı yoksulluk sınırının altında maaş alan
öğretmenlerin feryadını duymayanlar, makyajla Artış
yapacağız. diye böyle bir ucube sistemi getirdiler. Bugün 14
eğitim sendikası bir günlük iş bırakma eylemi
yapmaktadır. Buradan bir kez daha çağrı yapmak istiyorum:
Partimizin iktidarında, öğretmenleri bölen, basamaklandıran bu
düzenlemeyi kaldıracağız. Öğretmenlerimize unvan vermeden
maaşlarında hak ettikleri iyileştirmeyi de
sağlayacağız. Öğretmenlerimizin çok haklı iş
bırakma eylemlerini de desteklediğimizi belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, Ankara Büyükşehir
Belediye Meclisi üyelerinin çoğunluğuyla Ankarada su
fiyatlarında, faturalarında yüzde 50lik bir indirim
yapıldı. AK PARTİyi anlamak gerçekten mümkün değil.
Şimdi, AK PARTİ Ankarada su fiyatları aşağı
çekilsin. diyor, aynı AK PARTİ Trabzonda, Sakaryada,
Elâzığda su fiyatlarına zam yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu ne perhiz, bu
ne lahana turşusu! Trabzonda son üç yılda su fiyatları yüzde
260 zamlanmış. Sakaryada yeni yüzde 50 zam yapılmış,
Elâzığda yeni yüzde 40 zam yapılmış. Şimdi,
indirim Ankarada; Trabzonlu, Sakaryalı, Elâzığlı,
Kahramanmaraşlı, Sivaslı, Bursalı
vatandaşlarımız üvey evlat mı kardeşim? Bu
indirilebiliyorsa, AK PARTİ bu meseleye böyle bakıyorsa Ankarada
yapılan indirim Trabzon, Sakarya, Elâzığ, Kahramanmaraş,
Sivas ve Bursada neden zam olarak kendini gösteriyor anlamakta biz güçlük
çekiyoruz. Eminim, Trabzon, Sakarya, Elâzığ, Maraş, Sivas ve
Bursadaki bu vatandaşlarımız da bunun hesabını
sorarlar. Madem Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi AK PARTİ Meclis
çoğunluğu- böyle bir indirim yaptı, bir gerekçesi var da
yaptı, millet fakruzaruret içinde, millet perişan diye yaptı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Millet
perişan, fakruzaruret içinde, bu kış geçmeyecek ise AK
PARTİ merkezî yönetiminin de benzin, mazot, doğal gaz ve elektrikte
en azından bu kış süresince acilen bir yüzde 50 indirim
yapması gerekmez mi? Buradan çağrı yapıyorum: Bir
yanlış var, ya Ankarada yapılan yanlış ya Trabzon,
Sakarya, Elâzığ, Maraşta yapılan yanlış. Bu iki
yanlıştan birinden AK PARTİ derhâl vazgeçmelidir. Ankarada
yapılan doğruysa benzin, mazot, doğal gaz ve elektrikte acilen
yüzde 50 indirime gidilmelidir yoksa bu kış geçmez.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tunç
31.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Türkiye Yüzyılı vizyonu belgesine, tahıl krizinin çözümüne,
açıklanan ekim ayı ihracat rakamlarına, Kızılay
Haftasına ve 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 28 Ekimde Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından açıklanan Türkiye Yüzyılı vizyonu belgesi bir
seçim beyannamesi değildir, cumhuriyetimizin 2nci yüzyılına
başlarken geçmişin muhasebesini yaparak gelecek yüzyılın
perspektifini, hedeflerini belirlemektir. Ülkemiz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle son yıllarda
hızlı karar alan ve uygulayan bir anlayışla çok önemli
başarılara imza atmaktadır.
Dış politikada ülke menfaatini öne alan,
dünya barışına katkıda bulunan bir Türkiye, içeride de çok
önemli projelere, icraatlara, kalkınma hamlelerine imza atmaktadır.
Bugün, dünya barışıyla ilgili olarak özellikle Ukrayna-Rusya
arasındaki tahıl krizinin çözümü noktasındaki uzlaşmaya
varılması da yine Sayın Cumhurbaşkanımızın
ve Türkiyenin dış politikadaki en önemli aktör olduğunu
gösteren önemli bir göstergedir.
Yine, bugün, ekim ayı ihracat rakamları
açıklandı. Geçen yıla göre yüzde 2,8 artışla tüm zamanların
rekorunu ihracatta kırmaya devam ediyoruz. 21,3 milyar dolar olarak ekim
ayı ihracatımızın gerçekleştiğini görüyoruz ki
parlamenter sistem döneminde, özellikle geçmiş yıllarda, bu ihracat
rakamının, bir aylık ihracat rakamının neredeyse bir
yıla tekabül ettiğini de unutmamak gerekiyor. Türkiye
Yüzyılı vizyonuyla asırlık hamleleri yaparak 85 milyonun
hayalinde olan muasır medeniyet seviyesinin üstündeki güçlü Türkiye'yi el
birliğiyle inşa etmeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, 1868 yılında,
yaralı askerlere yardım amacıyla Hilali Ahmer ismiyle kurulan ve
Cumhuriyet Döneminde adı Türkiye Kızılay Derneği olarak
değiştirilen Türk Kızılay, ülkemizde ve dünyanın dört
bir yanında insanların en zor zamanlarında yanlarında olan,
yürüttüğü bu vazifeyle ülkemizin yüz akı olan en köklü insani
yardım kuruluşumuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kurulduğu günden
itibaren hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanlığın
yanında olmuş; kan bağışı, ilk yardım,
sağlık ve sosyal hizmetler gibi birçok alanda aktif rol üstlenerek
örnek bir kuruluş olduğunu geçmişte olduğu gibi bugün de
tüm dünyaya göstermiştir. Kadim medeniyetimizin bir gereği olarak,
zorda kalana yardım etmeyi, darda olanın yardımına koşmayı
görev kabul eden Türk Kızılay, milletimizden destekle gerek yurt
içinde gerekse yurt dışında meydana gelen her felaketin
ardından insanların yardımına koşan kuruluşumuz
olarak hepimizin gururu olmuştur.
Bu duygu ve düşüncelerle, Türk
Kızılayın bugüne kadar görev yapan değerli yöneticilerini
ve gönüllü çalışanları ile hayırsever
vatandaşlarımızın Kızılay Haftasını
tebrik ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Devam edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ve dünyada her yıl binlerce çocuk lösemi
hastalığına yakalanmakta, küçük bedenler uzun ve hassas bir
tedavi sürecine girmektedir. Lösemi, bulaşıcı olmayan ve
tedavisi bulunan bir kan hastalığıdır. Lösemili
çocuklarımızın en temel ihtiyacı sevgi ve moraldir. Minik
bedenleriyle hayata tutunmak için mücadele eden yavrularımıza
ihtiyaçları olan sevgi ve tebessümü göstererek bu zorlu yolculukta
yanlarında olmalıyız.
Bu duygularla, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar
Haftasının toplumumuzda farkındalık
oluşturmasına vesile olmasını diliyor, lösemi
hastalığıyla mücadele eden tüm hastalarımıza acil
şifalar diliyorum, kıymetli ailelerini de selamlıyorum.
Sözlerime son verirken tüm milletvekillerimize
başarılı çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından, özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin mesleki ve
sosyal hayatlarında zorluk çekmemesi, güvencesiz çalışma
koşullarının önüne geçilmesi, yaşadıkları
mağduriyetlerin giderilmesi, taban maaş uygulaması, özlük ve
diğer haklarının sağlanması amacıyla 14/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Kasım 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/11/2022 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19
milletvekili tarafından, özel öğretim kurumlarında
çalışan öğretmenlerin mesleki ve sosyal hayatlarında zorluk
çekmemesi, güvencesiz çalışma koşullarının önüne
geçilmesi, yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi, taban
maaş uygulaması, özlük ve diğer haklarının
sağlanması amacıyla 14/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 2/11/2022 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Fahrettin Yokuş.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubumuz adına verdiğimiz önerge hakkında
görüşlerimi açıklamak için huzurlarınızda bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün öğretmenlerimiz sendikalarının
aldığı karar doğrultusunda bir günlük iş bırakma
eylemi yapıyorlar. Gelecek nesillerimizi emanet ettiğimiz
öğretmenlerimiz neden eylem yapıyorlar biliyor musunuz? AK PARTİ
iktidarı olarak öğretmenlerimizin sorunlarına şimdiye kadar
bir çözüm bulamadığınız için. Geçtiğimiz yıl güya
öğretmenlerimizle ilgili meslek kanununu Meclisten geçirdiniz. O dönemde
size bu kürsüden seslendik, Her tarafı ayrımcılıkla ve
yanlışlarla dolu meslek kanunu olmaz. dedik. Getirdiğiniz
düzenlemenin öğretmen camiasında huzursuzluk ve mutsuzluk
yaratacağını söyledik. Öğretmen istihdam şeklini
garabete döndürdüğünüzü söyledik. Zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara
teşvik sisteminin getirilmesini önerdik. Objektif kriterleri haiz ödül
sisteminin düzenlenmesini istedik. Liyakat temelli yönetici atama sisteminin
yasal zemine kavuşturulmasını önerdik. Eğitimcilere
yönelik şiddete karşı tedbir getirin. dedik. Ek ders ücretleri,
nöbet görevleri, maaş karşılığı ders saatleri,
tayin ve atama vesaire süreçlerin düzenlenmediği bir meslek kanunu olmaz.
dedik ama dinlemediniz. Şimdi de öğretmenlerimiz sokaklarda seslerini
duyurmaya çalışıyorlar. Öğretmenlerin seslerini ne zaman
duyacaksınız? Bir ülkenin öğretmenleri sokaklarda hak aramak
mecburiyetinde kalmışlarsa o zaman o ülkeyi yönetenlerin bu büyük bir
ayıbıdır.
Değerli milletvekilleri, Özel Öğretim
Kurumları Kanununa tabi olarak özel öğretim kurumlarında
çalışan yaklaşık 200 bin öğretmen vardır. 2014
yılına kadar Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre
öğretmenlerin taban maaş uygulaması vardı. Taban maaş
hakkıyla özel öğretim kurumlarında çalışan
öğretmenler kamuda çalışan meslektaşları kadar ücret
alır hâle gelmişlerdi ancak hepinizin bildiği gibi 2014
yılında yaptığınız kanun
değişikliğiyle özel öğretim kurumlarında görev yapan
öğretmenler asgari ücret seviyesinde ücrete tabi tutularak yoksulluk
sınırının altında yaşamaya mahkûm
edilmişlerdir. Özel eğitim kurumlarında çalışan
öğretmenlerin ellerinden alınan haklarının iadesi için
kanun teklifi verdim, komisyonlarda bekliyor.
Değerli milletvekilleri, tüm eğitimciler
güvenceli iş, güvenceli bir yaşam hak ediyorlar. Ücretli
sözleşmeli geçici gibi ayrımlar derhâl
kaldırılmalı, tüm öğretmenlere aynı ekonomik, sosyal
haklar ve özlük hakları sağlanmalıdır yani tüm
öğretmenler kadroya geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi bugün
İYİ Parti grup toplantımızda öğretmenlerimizle ilgili
şunları söylemiştir: İYİ Parti olarak uzman
öğretmenlik, başöğretmenlik gibi sınava dayalı
düzenlemeleri doğru bulmuyoruz. İktidara geldiğimizde
kaldıracağız bu uygulamaları. İYİ Parti
iktidarında beş yıl ve on beş yıl kıdemi esas
alarak öğretmenlerimizin maaşlarında düzenleme yapacağız.
Tüm öğretmen ve akademisyenlerimizin ek ders göstergelerini yükselterek
eğitim çalışanlarımıza her eğitim öğretim
yılının başında bir net maaş ikramiye
vereceğiz. Kıdemi ne olursa olsun, her öğretmenimizin
maaşında aylık asgari ücretin net yüzde 50si oranında
iyileştirme yapacağız. Öğretmenlerimizin,
çalışanlarımızın tayin, terfi, yer
değiştirme gibi tüm problemlerini sendikaların talepleri
doğrultusunda ortaklaşa düzenleyeceğiz. Öğretmenlerimizin
tüm problemlerini yakından biliyoruz, çözmek için her türlü
adımı atacağız çünkü bizim için öğretmenlerimize
değer vermeden eğitim davasında başarılı
olmamız mümkün değildir, ülkeyi kalkındırmamız söz
konusu olamaz. İşte o nedenle Atatürkümüzün Öğretmenler, yeni
nesil sizin eseriniz olacaktır. sözünden ilham alarak zengin, güçlü ve
mutlu Türkiye vizyonumuzu huzurlu, yarınından emin, ekonomik ve
sosyal problemlerden kurtulmuş, idealist öğretmenlerimizle
gerçekleştireceğiz.
Değerli milletvekilleri, kısacası,
artık öğretmenlerimizi ayırmayalım; iş güvencesi,
grevli toplu sözleşme hakkı verelim, öğretmen niteliğini
artırıcı ücretli ve sözleşmeli öğretmenliği
ortadan kaldıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Özel sektörde
çalışan öğretmenlerimizin de haklarını
iyileştirelim, çalışma şartlarını düzenleyelim.
Geliniz, iptal ettiğiniz kanuni düzenlemeyi yeniden düzenleyip güvencesiz
çalıştırdığımız, korumasız
bıraktığımız özel öğretimdeki
öğretmenlerimizin haklarını iade edelim.
Bir kez daha buradan sesleniyorum, diyorum ki:
Geliniz, Türk öğretmenlerine hak ettiği değeri verelim. Yirmi
yıllık AK PARTİ iktidarında başta öğretmenler
olmak üzere kamu çalışanlarının sorunlarını
maalesef daha da artırdınız, çalışma hayatında
huzur bırakmadınız ama az kaldı, hiç kimsenin öteki
olmadığı, liyakatin esas olduğu, ayrıma hiç kimsenin
tabi tutulmadığı, adaletin olduğu bir sistemi inşallah
kuracağız diyor, araştırma önergemize destek bekliyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Bülbül. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bugün 14 sendika ortak bir
kararla Öğretmenlik Meslek Kanunu denen uydurmaca ve hakları ihlal
eden yasayı protesto ve kaldırılması için ve aynı
zamanda ekonomik ve özlük haklarının düzenlenmesi için bir günlük
iş bıraktılar. Bu iş bırakmayla ilgili Türkiyenin
çeşitli yerlerinde yapılan basın açıklamalarına yine
saldırılar, yine ötekileştirmeler, yine tacizler, yine ihlaller
oldu. Bunu kınıyoruz.
5 Ekim 1966 yılında UNESCO tarafından
Öğretmelerin Statüsü Tavsiyesi yayınlanmıştı. Bütün
dünyada öğretmenlik mesleği için Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi
esas alınırken Türkiyede resmî devlet
anlayışının eğitime ve eğitimciye
bakışından kaynaklı bir düşük profilli
yaklaşım söz konusudur, aynı özel okul öğretmenlerinin
sorunlarında olduğu gibi. Özel okul öğretmenleri; biraz önce de
ifade edildiği gibi yaklaşık 200 bin öğretmenin,
aslında sendika hakkından da yoksun, örgütlenme hakkından da
yoksun, hak arama hakkından da yoksun olan bu sevgili öğretmenlerin
bir, mesleki prestij; iki, ekonomik
Tabii ekonomik- ücret ve altı gün
boyunca çalıştırılıyor olmaları
Özlük
hakları var ve çalışma koşulları oldukça zor,
altı gün çalıştırılıyor ve yaklaşık
elli saat süresince çalıştırılıyor. Ayrıca, özel
okul öğretmenleri
Yürürlükten kaldırılmış olan 5580
sayılı bu Yasa öğretmenler arasında bir ücret dengesi
düzenlerken ne yazık ki 6528 sayılı Yasayla ilgili maddeleri
yürürlükten kaldırılmış 2014 yılında ve özel okul
öğretmenleri asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda.
Şimdi, bir kere, Türkiyede Niye özel
eğitim? diye bir ortam var, Niye özel okul? diye bir ortam var.
Bakın, özel okul öğretmeni, ücretli öğretmen, sözleşmeli
öğretmen, öğretmen, başöğretmen, uzman öğretmen,
atanamayan öğretmen, ne çok öğretmen var! Öğretmene ortak bir
sıfat bulamadık gitti, bulamıyorsunuz gitti, bulmuyorsunuz gitti
ve eğitimin sorunu bir bütün olarak topluma psikolojik, ekonomik, sosyal
sorunlar olarak yansıyor. Öğretmeninin sorununu çözmekten âciz olan
bir iktidarın toplumun sorunlarını çözmesini beklemek biraz da
-affedersiniz- siyasi ahmaklık olur diye düşünüyorum. Bakınız,
sadece ekonomik ve özlük haklardan ibaret değil, kadın
öğretmenlerin özel okullarda doğum izinleri ve süt izinleri yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bunun dışında, okulda pandemi
koşullarından kaynaklı ortaya çıkan durum, pandeminin
yarattığı psikolojinin toplumda maalesef kalıcı etki
göstermesi, ayrıca aslında örgün eğitim olmaktan çıkıp
yaygın eğitime dönüşen internet ortamında eğitimin
getirdiği sorunlar ve bir bütün olarak tabii, ekonomik, özlük, akademik
sorunlar tamamen bütün öğretmenlere yansıdığı gibi
özel okul öğretmenlerine de yansıyor. Özel okul uygulamasına son
verilmeli, son verilmeden önce, bu süre içerisinde özel okul öğretmenlerinin
ekonomik çalışma koşullarına, özlük koşullarına
bir an önce çözüm bulunmalı. Bu, bir hak ihlalidir, öğretmene
karşı suçtur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, özel öğretim kurumlarında
çalışan öğretmenlerimizin sorunlarıyla ilgili ben de
grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, nitelikli
eğitim sisteminin asli unsuru, şüphesiz, öğretmenler ve
eğitmenlerdir. Bu nedenle, resmî-özel ayrımı
yapmaksızın tüm eğitim kurumlarında görev yapan ve
eğitimin asli unsuru olan öğretmenlerimizin özlük haklarının
iyileştirilmesi, güvenceli çalışması, geleceğe güvenle
bakması ve en önemlisi, gerçekten hak ettikleri toplumsal değeri,
itibarı görmesini sağlayacak çalışmaya ve yasal bir
düzenlemeye ihtiyaç vardır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak da bu
konuda, gerçekten, bir araştırma önergesi verdik. İşte, tüm
özel kurumlarda çalışan, kurslarda görev yapan öğretmenlerin
mesleki itibarları, özlük hakları, maaş uygulamaları,
nitelikli eğitim verilecek bir ortamın sağlanması için bir
Meclis araştırması önergesi verdik. Bugün itibarıyla
görüştüğümüz İYİ Partinin vermiş olduğu önergenin
gerekçesinde belirtildiği gibi, tüm özel öğretim kurumlarında
yaklaşık 200 bini aşan eğitmen görev yapmakta. Bu 200 binin
içinde özel öğretim kurumlarında, özel okullarda çalışan
öğretmenler en önemli grubu oluşturmakta. Evet,
baktığımız zaman, Millî Eğitim
Bakanlığı istatistiklerine göre de 13.200e yakın özel
okulda toplam 160 bini aşan öğretmenin görev yaptığı
ortaya çıkmaktadır. Bazı özel okullarda -işte, diğer
özel öğretim kurumları, rehabilitasyon merkezleri, kurslar, çok
geniş kapsamlı- çalışan eğitmenlerin özlük
hakları ve çalışma koşullarıyla ilgili çok ciddi
sorunlar ve mağduriyetler yaşandığını görüyoruz.
İşte, bu sorunlar arasında -benden önceki hatipler de
değindi- özellikle idarecilerin inisiyatifinde bir iş sözleşmesi
var, güvencesiz çalışma koşulları var. Ücret, gerçekten bir
eğitmene, öğretmene yakışmayan bir düşük ücret; uzun
çalışma saatleri, baskı ve yıldırma ortamlarıyla
karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, bu
kurumlarda çalışan öğretmenlerimiz kendilerini
vasıfsız işçi statüsünde tanımlamışlar.
Bakanlık gerekli denetimleri yapmıyor. Yasal güvence yok. Asgari
ücretin altında bir ücret var. Asgari ücreti aştığı
zaman kalan kısmı, diğer ücretleri, çok ilginç bir şekilde,
bir eğitim kurumunda öğretmenlere elden veriliyor. Bunlar çok ilginç
uygulamalar. Sayın Bülbül de ifade etti, Sayın Fahrettin Bey de
ortaya koydu; Öğretmenlik Meslek Kanunu yapılırken
eğitmenlerin, özellikle sendikaların talepleri hiç dikkate alınmadı.
Biz bu kanuna özel öğretim kurumlarında çalışan
öğretmenleri dâhil etmek istedik; çalışma hakları, özlük
haklarıyla ilgili düzenlemelerin iyileştirilmesini bu kanuna eklemek
istedik. Ama bakın, o kanunun sonucu olarak bugün öğretmenler, bütün
sendikalar sokakta haklarını talep ediyorlar. Öğretmenleri
ücretli kadrolu sözleşmeli diye ayırdık, daha bu sorunu
çözmemişken bir de kariyer basamaklarına ayırdık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim.
Eğer biz o kanunu, Mecliste, gerçekten,
öğretmenlerimizin o talepleri doğrultusunda düzenlemiş
olsaydık bugün öğretmenler haklarını sokakta talep
etmeyecekti. Ama değerli milletvekilleri, sonuç olarak bu iktidar
döneminde eğitim sistemimizin ve öğretmenlerimizin temel
sorunlarının hiçbiri çözülemedi. Çözülemediği gibi, çok daha
yeni sorunlarla karşı karşıyayız. İşte En
büyük bütçeyi ayırdık eğitime. dediler ama neticede
geldiğimiz sorun; bugün meydanlarda öğretmenlerimiz.
Eğitim-istihdam ilişkisi kurulamadı, nitelikli insan
kaynağı yaratamadık ve en önemlisi, eğitmen ve
öğretmenlerimizin saygınlığı konusunda bir
başarısızlık ortada. Özel öğretim kurumlarında
görev yapan öğretmenlerin, eğitmenlerin
İşte, bugün
verilen bu önerge, eğitim ve öğretim ortamına
yakışmayan sorunları ortadan kaldırmak için; biz bu öneriyi
destekliyoruz ve şöyle düşünüyoruz: Gerçekten, bu öneriyi eğitim
sistemimizin ve tüm öğretmenlerimizin temel sorunlarına çözüm
üretilmesi için bir fırsat olarak görüyoruz ve desteklenmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Cemal Taşar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL
TAŞAR (Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ak Parti Grubumuz adına İYİ Parti grup önerisi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle şahsınızı,
hazırunu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, içerik olarak aynı
kelimelerin tekrar edildiği ve gerçekten uzak bu önergeyle Meclis
gündeminin meşgul edildiği görülmektedir.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Öğretmenlerin sorunu var. dedik.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Çok komiksin!
CEMAL TAŞAR (Devamla) Eğitim konusunda
yirmi yılda çok büyük bir dönüşüme imza atmış bir partinin
mensubu ve bir eğitimci olarak bundan onur duyuyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Gerçek ne
acaba?
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Nerede
yaşıyorsunuz siz? Amerikada mı, Almanyada mı
yaşıyorsun?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Geçmişte,
okullarımızdaki altyapı ve öğretmen eksikliğinden
dolayı derslerin çoğunun maalesef boş geçtiğini biliyoruz.
Sadece ücra bölgelerde değil, büyük şehir merkezlerinde bile
evlatlarımız son derece sağlıksız ve kalabalık
sınıflarda eğitim görüyorlardı.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Ya, biz
öğretmenlerden bahsediyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Masal anlatmaya
devam.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
İktidarımız döneminde Sayın
Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle her bütçe döneminde en
yüksek bütçe Millî Eğitim Bakanlığına
ayrılmış ve her alanda olduğu gibi başarılar elde
edilmiş, öğretmen başına düşen öğrenci
sayısında da OECD ortalaması yakalanmıştır.
Ülkemize ve milletimize hizmet etmek isteyen herkes özgürce,
haksızlığa uğramadan vazifesini yerine getirebiliyor.
Altmış yıldır sürüncemede bırakılan
Öğretmenlik Meslek Kanununu biz çıkardık.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bravo(!)
CEMAL TAŞAR (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, özel öğretim kurumlarında görev alan eğitim
personeli -4857 sayılı İş Kanununa göre yapacakları
sözleşmeyle- taraflarca karşılıklı belirlenen
miktarda, asgari ücretten az olmamak üzere, aylık ücret alıyorlar. Bu
kapsamda bakıldığında, özel okullarda görev yapan öğretmenlerin
asgari ücret düzeyinde maaş almaları durumu, alınabilecek taban
aylığını ifade etmektedir.
Öğretmenin tecrübesine ve sahip olduğu
niteliklere göre, ücret sınırı olmaksızın, daha yüksek
bir aylık talep etmesi mümkündür. 5580 sayılı Kanuna tabi
olarak görev yapan farklı kurum ve türlerdeki öğretmenlerden
ayrı olarak, sadece özel okullarda görev yapan öğretmenlere taban
maaş uygulaması getirilmesinin özel sektördeki öğretmenler
arasında dengesizlik yaratacağı ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Araştıralım o zaman.
CEMAL TAŞAR (Devamla) - Bu nedenle özel
sektördeki öğretmen maaşlarının öğretmen ile
sözleşme imzalayacağı kurum arasında
karşılıklı kabulle belirlenmesi daha yararlı olacaktır.
Bu vesileyle önergeyi desteklemediğimizi belirtiyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sayın Başkanım, yoklama
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylaması öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu yerine
getireceğim.
Sayın Dervişoğlu, Sayın Ataş,
Sayın Bahşi, Sayın Ağıralioğlu, Sayın
Subaşı, Sayın Yokuş, Sayın Erel, Sayın
Nuhoğlu, Sayın Koncuk, Sayın Filiz, Sayın Oral, Sayın
Beyaz, Sayın Çıray, Sayın Cesur, Sayın Çulhaoğlu,
Sayın Kabukcuoğlu, Sayın Sıdalı, Sayın Çelik,
Sayın Altıntaş, Sayın Çakırlar.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Boludan gelen köy muhtarlarının eşlerine Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN Boludan da köy
muhtarlarımızın eşleri gelmişler, hepsine hoş
geldiniz diyoruz.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından, özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin mesleki ve
sosyal hayatlarında zorluk çekmemesi, güvencesiz çalışma
koşullarının önüne geçilmesi, yaşadıkları
mağduriyetlerin giderilmesi, taban maaş uygulaması, özlük ve
diğer haklarının sağlanması amacıyla 14/10/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Kasım 2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, öneriyi
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili
Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından, ekonomik krize
karşı öğrencileri korumak için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 2/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Kasım 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 2/11/2022 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Kasım 2022 tarihinde Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından -22181
grup numaralı- ekonomik krize karşı öğrencileri korumak
için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
2/11/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Dersim
Dağ. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DERSİM DAĞ
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, öğrencilerin kronikleşen barınma ve emek sorunları
hakkında konuşacağım.
İktidara geldiği günden beri AKP'nin
üzerinde en çok oynadığı, dezenformasyona uğrattığı
alan eğitim alanı oldu. AKP Hükûmeti döneminde eğitimde ilerleme
sağlanmadı; aksine, hep bir geriye gidiş yaşandı.
Eğitim ve ekonomik kriz iç içe geçmiş, artık sürdürülemez noktaya
gelmiştir. Hayat pahalılığı karşısında
halkın bütün kesimleri geçinememekle boğuşmakta, yarına
dair endişe içinde yaşamaktadır. Ekonomik kriz ve enflasyon
karşısında en çok ezilen kesimlerin başında ise
gençler ve öğrenciler geliyor. Barınma sorunu acil çözülmesi gereken
bir konu olarak önümüzde duruyor fakat Somali'nin IMF borcunu ödeyen, 5li
çetenin vergi borçlarını silen iktidar öğrencilere sırt
çeviriyor. İktidarın gençlik politikası yok ve sembolik
algılarla algı yürütüyor. Artık şunu çok net biliyoruz ki
AKP iktidarı gençlikten yana değil, aksine gençlik
düşmanıdır.
Paket servisi yapan öğretmen adayı,
inşaatta hayatını kaybeden üniversite öğrencisi, sanayide
çalışan ilkokul öğrencisi iktidarın umurunda değil.
İktidar, öğrencilere barınamamayı, işsizliği ve
yoksulluğu reva görüyor. Son altı yıldır kriz hâline gelen
barınma sorunu neden hâlâ çözülebilmiş değil? 8 milyondan fazla
öğrencinin değeri bir müteahhit kadar yok mu? Nerede kaldı
sosyal devlet anlayışı? Dayatılan açlığı,
sefaleti, işsizliği kabul edecek tek bir genç yok artık. Her
geçen yıl gençlerin eğitim ve barınma hakkında gerileme
durumu söz konusu. Öğrenciler giderek yoksullaşmakta, okulu terk
etmek zorunda kalmaktadır. 2022 yılı itibarıyla
yükseköğretime kayıtlı 3 milyon 800 bin civarında
öğrenci bulunuyor.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Mezun olup diplomat olan öğrencilere ne yapıyor
ağabeyin, ne yapıyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ağabeyini niye söylüyorsun, ayıp değil mi?
DERSİM DAĞ (Devamla) Buna
karşın KYK yurt kapasitesinin 800-850 bin kapasite olduğu
söyleniyor.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Hiç de ayıp değil, hiç de ayıp değil,
kesinlikle ayıp değil!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
ayıp, çok ayıp!
DERSİM DAĞ (Devamla) Rakamlar dahi
içinde bulunduğumuz vahameti ortaya koyuyor. Barınma
barikatını bir şekilde aşan öğrenciler bu sefer de
yurtlarda birçok sorunla karşı karşıya kalıyor.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Diplomat katili ağabeyinden hiç söz etmeden edebiyat
yapma! Doğruyu söyle!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
doğrusu ya, ne doğrusu!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Doğruyu söylüyorum; doğruyu söylemek ne zamandan
beri suç?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizin
ailenizde
Sayın Başkan, lütfen
DERSİM DAĞ (Devamla) İktidar, büyük
bir sorun olan barınma sorununu çözme adına yeni yurtlar inşa
etmek yerine KYK yurtlarında ranza sistemine geçiş yaptı.
Koğuş odalarını andıran odalarda ne bir
çalışma masası ne de bir giysi dolabı var.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) İnsanda biraz utanma olur! Benim gencecik
diplomatım orada şehit olsun
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
susun, bir susun be!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Susamam! Gitsin Avrupada konuşsun, gitsin Amerikada
konuşsun; bakalım dinliyorlar mı!
DERSİM DAĞ (Devamla) Cezaevini
andıran bu yurtlar için de utanmadan Otel konforunda yurtlar
yaptık. diyorsunuz. Üstelik yurtlardaki tek sorun da bu değil.
Öğrencilere sefalet dayatan iktidar, yurtlarda tek tip yemek sistemini
getirdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, buradan açıkça, aleni bir şekilde hakaret
ediliyor, uyarır mısınız!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Hakaret değil! Gerçeği söylemek hakaretse hakaret!
DERSİM DAĞ (Devamla) Ekonomik krizden
çıkmanın yolunu porsiyon küçültmekte bulan iktidar, öğrencilerin
yemeğine göz dikerek porsiyonları küçülttü. Üstelik, bu yemeklerin
hiçbiri de hijyenik değil ve öğrencilerin
sağlığını tehlikeye atıyor. Son birkaç günde,
Karabükte Bahaddin Gazi KYK Erkek Yurdunda 130, Ankarada Emine Şerife
Hanım KYK Kız Yurdunda 21, Dersimde Anadolu KYK Kız Yurdunda 12
ve Gümüşhanede Hacı Şaban Cengiz KYK Yurdunda 40 öğrenci
yedikleri yemekten zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Birçok KYK
yurt yemeğinde kurt, kıl, tüy, böcek çıkıyor. AKP
iktidarında, hastane önleri öğrenci kuyruklarıyla
anılır oldu artık.
Tek tip yemek sistemini öğrencilere dayatanlar,
bir gün bile öğrencilerin yaşadığı koşullarda
yaşayabilirler mi, aylarca derin dondurucularda çürümüş, kalitesiz
yemekleri yiyebilirler mi? Doyurucu olmayan yemekler, öğrencilerin
zihinsel ve eğitim hayatını zora sokmaktadır.
Sosyal devletlerde, başta eğitim olmak
üzere temel haklar ücretsiz sağlanır; öğrenci
karşıtı iktidar ise sosyal devlet olmasının
gereğini yerine getirmesi gerekirken daha çok açlık ve yoksulluğu
dayatıyor. Öğrencilere sağlıklı ve ücretsiz yemek
hakkını çok gören, fırsatçı yemek şirketlerini el
üstünde tutmayı tercih eden AKP'ye öğrenciler ve aileleri ilk seçimde
gerekli cevabı verecektir. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM
HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun KYK ve üniversite
yemekhanelerindeki yemeklerin ücretsiz ve kaliteli olmasına ilişkin
vermiş olduğu grup önerisi üzerinde İYİ Parti Grubumuzun görüşlerini
sunmak üzere söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, üniversite
gençliğinin sorunlarıyla ilgili olarak yaptığım birçok
konuşmamda gençlerin gelecekleriyle ilgili endişelerini ve
yaşadıkları maddi ve manevi sorunlarından dolayı
umutlarını yitirdiklerini dile getirmiştim; üniversite
öğrencilerinin iş bulamama endişesiyle öğrenimlerini
sürdürdüklerini, iktidarın bu gençlere yönelik istihdam politikasının
olmadığını, hepsini anlatmıştım.
İlaveten her yıl üniversitelere yerleşen öğrencilerin
yarısının başka şehirde okuduğu göz önüne
alınırsa barınma ve beslenme ihtiyaçlarının
karşılanmasının iki önemli sorun olarak durduğunu
belirtmeliyim.
Değerli milletvekilleri, beslenme konusuna
bakalım. KYK yurtlarında iki seçenekli yemek uygulaması,
başka yemek seçme imkânının olmaması, yemek hizmetlerini
veren yemek şirketlerinin denetlenmemesi gibi sebeplerle gençlerimiz hijyenik
olmayan, sağlıksız beslenmeyle karşı karşıya
kalmakta, birçok yurtta zehirlenmeler bile olmaktadır. İzmirde KYK
yurdunda yedi ayda 2 kez toplu zehirlenmeler, 5 Nisan Salı 2022de
Çorumda 11, Tunceli Anadolu Kız Öğrenci Yurdunda en az 12, Karabük Safranboluda
35 öğrenci gıda zehirlenmesi yaşadı. Denetimsizlikten
dolayı gençlerimize böyle durumları yaşatmaya kimsenin
hakkı yoktur.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız bir Kabine toplantısı sonrası
yaptığı açıklamasında Yükseköğrenim
yurtlarında kalan öğrencilere vermiş olduğumuz beslenme
yardımını günlük 25 liradan 60 liraya çıkarıyoruz.
Böylece beslenme yardımını 2,5 katlık bir artışla
aylık 1.800 liraya yükseltiyoruz. demişti. Öncelikle, belirtmeliyim
ki bahsedilen yardım, burs gibi nakdî bir yardım değil yurtlarda
verilen yemekler için öğün başına yapılan
sübvansiyonları ifade ediyor. Yani yurtta kalan öğrencilerin
hesaplarına yemek parası diye yatan herhangi bir ücret yok. Hatta
bundan iki hafta öncesine kadar yemeğin yanında verilen ücretsiz 1
ekmeğe ilaveten 2nci ekmek için ücret ödeniyordu ancak üniversite
öğrencilerinin yemek problemlerinin basına yansıması ve
kamuoyundan gelen tepkiler üzerine 2nci ekmek de ücretsiz verilmeye
başlandı. Üniversite yemekhanelerinde ücretler biraz daha makul seviyelerde
olmasına rağmen yine yemek şirketleri kâr amacıyla
kalitesiz yemekle öğrencilerimizin sağlıklarını
tehlikeye atabilmektedir, denetim şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti olarak
açıkladığımız projelerimizin başında
Rüzgârgülü Projesi yer alıyor. Rüzgârgülü Projesinin öncelikleri
arasında çocuklarımızın dengeli ve doğru beslenerek sağlıklı
bireyler olarak yetişmeleri amaçlanmaktadır. Bu büyük projeyi Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener detaylarıyla
açıklamıştı. Projemizle İYİ Parti
iktidarında ilk, orta ve lise eğitiminde tüm çocuklarımıza
ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği vereceğimizi
belirtmiştik. Hangi yaşta olursa olsun öğrencilerimizin hepsi
bizim çocuklarımızdır, evlatlarımızdır ve
birbirinden ayırt edemeyiz. Bu bağlamda üniversite
çağındaki çocuklarımızın beslenmeleri,
barınmaları ve diğer her türlü sorunları da bizim için ivedilikle
çözülmesi gereken problemlerdir diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Adıgüzel
Evet, Cumhuriyet Halk Partisinin
konuşmacısı yok.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Orhan Yegin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu öneri üzerine grubumuz
adına söz almış bulunuyorum.
Hatipleri dinlerken bu ülkenin gençlerinin bu
hatiplere Ya tamam, çıkın kürsülerde siyaset üretirken bir yerlerde
bizim adımıza bir şeyler konuşun, gençlik adına da iki
kelam ettiğinizi duyalım. serzenişlerini işitip belki de
bu kürsüye çıkmanız karşısında Ya kardeşim, bu
kadar da olmaz, el insaf! dediklerini düşünüyorum, zannediyorum. Ya
tamam, çıkın bizim adımıza bir şeyler konuşun ama
bu kadar da ayarsız, ölçüsüz, bu kadar da komik duruma düşerek
konuşmayın. diye bahsettiklerinin hatta pes ettiklerini
düşünüyorum, zannediyorum.
Şimdi, önergeye baktık, önergede geçen
ifadeler: sağlıksız ve hijyen dışı yemekler,
besin değerinin yetersiz ve en önemlisi sağlıksız
olması beslenme krizi hep bir kriz arayışı, bir kriz
tanımı tek tip yemek sistemi yemek seçim özgürlüğünü ortadan
kaldıran tek tip yemek sistemi ifadelere bakar mısınız
yemekleri tercih eden öğrencilere karşı ayrımcı bir
uygulama. Yani hakikaten bunları duyunca insan
şaşırıyor. Şimdi, bakınız sayın
milletvekilleri, siyaseten şu üsluba varız: Ya arkadaş,
şunları şunları yapmışsınız, eyvallah
ama az yapmışsınız, eksik yapmışsınız,
biz iktidara geldiğimizde sizden çok daha iyisini yapabilecek
kabiliyetimiz var, kadromuz var, gücümüz var, imanımız var,
inancımız var. Baş göz üstüne, buna hiçbir şey demem ama Hiçbir
şey yapmadınız, yemekler şöyle kötü, tek tip yemek,
öğrencilerin seçim hakkı elinden alınıyor, yurt yok,
kapasite yok, bu insanlar sokakta yatıyorlar -işte, ne bileyim- her
taraf koğuş sistemine dönmüş. Bu, gerçekten ya başka
yerlerde yurtları ve üniversiteleri gezip buraya gelip sanki Türkiyenin
manzarasıymış gibi aktarmayı tanımlar yahut da bu
ülkenin kurumlarına, bu ülkede vatandaşa sunulan hizmetlere
başkalarının gözlükleriyle bakıldığını
bize anlatır.
Dolayısıyla 81 ilde 800 öğrenci
yurdumuzla 850 binden fazla kapasitemizle öğrencilerimize hizmet etmeye
çalışıyoruz. Dünyanın en büyük, en kapsayıcı yurt
hizmetini gençlerimize sunmuş bulunuyoruz Allaha hamdolsun ve böyle bir
hizmet dünyanın hiçbir yerinde yok ve üç yıldır yurt ücretlerine
hiçbir artış yapmadan aynı şekilde üç yıl öncesinin
fiyatlarıyla devam ediyoruz. Yurtlarımızda barınan
öğrencilerimize beslenme katkı bedelini günlük 60 TL olarak,
aylık 1.800 TL olarak öğrencilerimize aktarıyoruz ve 5
çeşit kahvaltı ürününün olduğu yurtlarımız var hatta
dersine geç kalan öğrencilere yanında al götür menüler dahi
yurtlarımızda hazırlanmış durumda. Akşam
yemeği için öğrencilere en az 4 çeşit yemek sunuluyor;
tatlısıyla beraber, meyvesiyle beraber sunulan yemekler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ORHAN YEGİN (Devamla) Ve genel olarak yurtlar
ve üniversitelerimizde de yemek fiyatları 4,5 lira ile 9 lira
arasında değişiyor. Mesela, İstanbul Üniversitesinde 4
çeşit yemeğe 6 lira, Marmara Üniversitesinde yine 4 çeşit
yemeğe 5 lira ödeniyor, vejetaryenler için de et yemeğinin yerine
sebze yemeği dahi bulabilecekleri bir menü hazırlanıyor. ODTÜde
6 lira, Ankara Üniversitesinde 6 lira olan 4 çeşit yemek günde 2 öğün
veriliyor ve 10 binin üzerinde bu yemekler hazırlanıyor.
Şimdi, elbette bazı işleri istismar
edenler olur çünkü muhatap insandır, işini doğru yapmayan olur,
yemeğin içinden uygun görünmeyen şeyler çıktığı
nadiren de olsa karşımıza çıkabilir. Biz bunlara Yok.
desek de bunlar, evet, olmuştur ama bütün bir sistemi o hataların
üzerinden tanımlamak, bütün bir sistemi kötü imiş gibi sunmak
gerçekten ne muhalefete ne akla ne de vicdana sığmaz, yazık
ediyorsunuz; bu ülkenin vatandaşına bakışına,
yaklaşımına ve muhalefetliğinize yazık ediyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Mustafa Adıgüzel.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede 8
milyon üniversite öğrencisi var. Bunlardan kendi ilinde eğitim gören
ve açık öğretimde okuyanların haricinde barınma
ihtiyacı olan her 5 öğrenciden ancak 1i Kredi ve Yurtların
yurtlarından faydalanabilmektedir. Yurtlarda yatak sayısında ise
enteresan rakamlar var. Geçen yıl Bakan burada 779 yurtta 742 bin yatak
sayısı verdi, dün ise Komisyonda 800 yurtta 850 bin yatak
sayısı verdi. Şimdi, arada 21 yurt var fakat yatak
sayısında 108 bin artış var yani yurt başına 5
bin yatak artışı kaydediliyor. Aslında artan kapasitenin
büyük bölümünün ek yatak olduğu aşikâr; bize gelen resimlerde ve
bildirimlerde bu görülüyor. İşte, şurada 8 kişilik bir
yurt; bu, Ankarada bir kız öğrenci yurdu. Şu da Norveçte
Halden Cezaevi. Bakın, ikisi arasındaki farkı görebilirsiniz.
Yine, Nevşehirden bir öğrencimiz bize bildirimde
bulundu. Ayşe Hümaşah Sultan Kız Öğrenci Yurdu. 27/10
tarihinde Nevşehir İl Müdürü gidiyor, yurtlarda öğrencilerle bir
toplantı yapıyor, diyor ki: Dört gün içinde burayı terk
edeceksiniz yani başka bir yere taşıyacağız ve 4
kişilik odalarınız 8 kişi olacak ama masa ve sandalyeler
yine 4 kişilik olacak. Şimdi, öğrenciler itiraz ediyor fakat
Müdür diyor ki: Ben zaten sizin 8inizin bir arada ders
çalıştığına inanmıyorum. Artık AKPyle ülkemizde
öğrenci yurtlarında ders çalışma için vardiyalı sisteme
geçtiğimizi görmüş olduk.
Verilen burslar da yetersiz. Şimdi 45 lira
hikâyesi var. O gün 45 lirayla yaklaşık 2 çeyrek altın
alınabilirken bugün verilenle ancak çeyrek altının
yarısını alabiliyorsunuz. Alım gücü açısından
dörtte 1e düşmüştür burslar. Bir kahve 50 lira arkadaşlar. Yani
sosyal faaliyetin de üniversite öğrencilerinin yapması gereken bir
şey olduğunu düşünürsek sizin verdiğiniz burslarla
öğrenciler günde 1 kahve bile alamıyorlar.
Geçen yıl ailelerine ulaşmakta
zorlandılar. TÜLOV vakfı bir girişimde bulundu, biz CHPli
milletvekilleri destek verdik, tam 13 bin öğrenciyi aileleriyle
buluşturduk. Bu konuda bir düzenleme yapmak için girişimde
bulunmanızı da olumlu karşılıyoruz.
Yurtlardaki işletme ya da gıdaların
kalitesi ve sağlıklı olup olmadığı konusunda da
Sayıştay raporlarında sağlığa aykırı
tespitler var. Zaten bazı yurtlarda gıda zehirlenmesi
yaşandı; Gümüşhane, Tunceli ve ODTÜ örnekleri basına
yansıdı.
Peki, biz iktidar olmamamıza rağmen neler
yapıyoruz? CHPli belediyelerimiz; İzmir Büyükşehir Belediyesi 6
farklı yerde yemek dağıtıyor, yine Ankara Büyükşehir
Belediyesi 4 farklı noktada yemek dağıtıyor. Ancak
bazı üniversite rektörleri, en son İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde
Büyükşehir Belediyemizin, CHP logosu bile olmayan belediye logolu
araçlarını içeriye almadığı için kapı önünde
dağıtmak zorunda kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) İşte şu
görsellerde görüldüğü üzere çocuklar kaldırımlarda lastik
üstünde oturarak yemeklerini yiyebildiler.
Sonuçta gençler umutsuz, gençler mutsuz. Eskiden
gençler sosyal medyada her cümlenin sonuna bir random koyardı,
artık gençler o kadar mutsuz ki onu bile artık yapmıyorlar.
Gençlerde büyük bir bela olan madde bağımlılığıyla
mücadele için Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinde ayrılan
rakam oldukça komik, tüm bütçenin on binde 1i arkadaşlar. Gençlik ve Spor
Bakanlığının bütçesi 66 milyar lira, uyuşturucuyla
mücadele için ayrılan rakam sadece 7 milyon lira. Bu da bu konuya ne kadar
ilgisiz, alakasız olduğunuzun göstergesi.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, iktidar grubu adına konuşan hatip, bizim
önergemize ve konuşmacımızın sözlerine ayarsız ve
ölçüsüz diyerek sataşmada bulundu. Buradan söyleyebilirim isterseniz
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sataşma
sayılmaz Sayın Başkanım, eleştiri.
BAŞKAN Yerinizden.
Ayarsızlık ve ölçüsüzlükü sataşma
olarak almayın, yapmayın yani. Onun dışında neler
söyleniyor Sayın Beştaş.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yani o zaman kimse
konuşamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani biz
öyle alıyoruz.
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Ankara Milletvekili Orhan Yeginin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, öncelikle dünya Sefalet Endeksinde Türkiye'yi lider
yapan bir iktidarın içinde bulunduğu durumu anlatmama gerek yok
herhâlde. Hatip keşke bunu da söyleseydi, yurtları anlattı ama
elimdeki yüzlerce resimden ekmeğin içindeki böcekler Brüksel KYK yurdunda
herhâlde ya da Norveçte çıktı ya da akşam yemeği menüsü
Finlandiyada çıktı herhâlde. Bunu görün, görün! Öğrencilerin
açlık sorunlarını, yoksulluklarını konuşuyoruz.
Tabii, sefalette dünya lideri yaptılar Türkiye'yi ama kendileri
şatafat içinde, bunun farkında değiller ve vekilimizi susturmaya
çalışıyorlar. Şunu unutmayın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Özellikle burada mobbing yapan ve hakaret eden vekillere söylüyorum: Hiçbir
vekilimizi susturamazsınız. Onlar halkların oyuyla geldiler. Siz
vekilimizin yok kardeşi, yok abisi, yok yengesi üzerinden
saldıramazsınız, bu mobbingtir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne konuşuyorsun
be? Yeter artık bıktık senden.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Benim gencecik diplomatımı şehit edip ondan
sonra da genç haklarını savunmasın! Birazcık saygı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, siz
darbeci, 141 kez ağırlaştırılmış müebbet
alan adamın kardeşini büyükelçi yaptınız ya! Suçlu
arıyorsanız grubunuza bakın; kaç vekilin ailesi suç işledi,
kaçı ihraç edildi, kaçını büyükelçi yaptınız?
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Ben restoranda arkasından vurulan diplomatım için
her seferinde itiraz edeceğim, her seferinde protesto edeceğim;
hazırlıklı olun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
vekillerimizi susturmaya gücünüz yetmez! Önce Anayasaya saygı
duymayı öğrenecek ve vekilimize saygı göstereceksiniz. Bu
oyunlarınıza kimse boyun eğmedi, eğmeyecek.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Hiçbir oyun yok
Özür bile dilemedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kadın olarak, bir milletvekili olarak resmen tacizde bulundunuz,
milletvekilimiz konuşmasın diye aralıksız konuştunuz;
sizi kınıyorum, sizi kınıyorum!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) İstediğin kadar kına.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, böyle bir hakkı olamaz.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir
teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili
Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından, ekonomik krize
karşı öğrencileri korumak için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 2/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Kasım 2022
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Tunç, söz talebiniz var
galiba.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
bu üslubu kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hangi
üslubu?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Burada
konuşmacılar konuşurken milletvekillerimizin
sataşmaları mutlaka oluyor yani bu muhalefetten de oluyor, iktidar
partisinden de oluyor.
BAŞKAN Sayın Tunç, kayıtlara geçsin
diye mi söylüyorsunuz, yoksa yerinizden söz mü istiyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yani orada ortaya
koyduğu bir tepki karşısında Sayın Grup Başkan
Vekilinin bu şekilde suçlamada bulunması doğru değil,
söylediklerini de kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kayıtlara geçsin, orada
ORHAN YEGİN (Ankara) Başkanım, beni
sataşmakla ilgili suçladı ya, bir şey söyledi.
BAŞKAN Size sataşan olmadı.
ORHAN YEGİN (Ankara) Öyle dedi ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
dedim?
BAŞKAN Sizin
sataştığınızı iddia ettiler ama size sataşan
olmadı. Sataşıldığınızı iddia etmek
size olmuş bir sataşma gibi anlaşılmıyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) Ona bir cevap vermem
uygun görülmüyor mu?
BAŞKAN Yok, teşekkür ederim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Ölçüsüz ifadesi
BAŞKAN Yok o da bir şey olmuyor yani.
ORHAN YEGİN (Ankara) Niye verdik o zaman
Başkanım?
BAŞKAN Efendim?
ORHAN YEGİN (Ankara) Ölçüsüz ifadesine niye
verdik?
BAŞKAN Sataşmadan vermedim, Grup
Başkan Vekili olduğu için yerinden verdim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Tamam, eyvallah, öyleyse
bir şey demem.
BAŞKAN Ama Sayın Yılmaz diyorsa ki
Grup adına Sayın Orhan Yegin cevap verecek. buyurun geçin oraya,
vereyim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Şimdi,
Başkanım, Sayın Yılmaz Orhan Yegin gelsin, grup adına
cevap versin. demedi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 60a göre verin
Sayın Başkanım.
ORHAN YEGİN (Ankara) Ben şahsen
konuşma istedim.
BAŞKAN Ben de size bir sataşma
olmadığını söyledim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Yani olayı
başka bir boyuta götürmenize gerek yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 60a göre efendim.
BAŞKAN Orhan Bey, ben bir yere götürmedim.
Sayın Yegin, siz bir şey söylediniz, ben de size ne olduğunu
söyledim.
ORHAN YEGİN (Ankara) Tamam, ben arada sizinle
konuşayım efendim.
BAŞKAN Lütfen.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu ihalelerine yönelik
rüşvet ve usulsüzlüğün önüne geçebilmek için alınacak önlemlerin
belirlenmesi, bu tür iddiaların etkin soruşturulması önündeki
engellerin kaldırılması, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele
için atılacak adımların tespit edilmesi amacıyla 2/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Kasım
2022 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/11/2022 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu ihalelerine yönelik rüşvet
ve usulsüzlüğün önüne geçebilmek için alınacak önlemlerin
belirlenmesi, bu tür iddiaların etkin soruşturulması önündeki
engellerin kaldırılması, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele
için atılacak adımların tespit edilmesi amacıyla 2/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (3748 sıra no.lu) Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
2/11/2022 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Deniz
Yavuzyılmaz.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm AK PARTİ
dönemlerini kapsayan bir yolsuzluk dosyasını şimdi belgeleriyle
açıyorum.
Devlet Demiryolları Teftiş Kurulu
Başkanlığı Raporu ve Sayıştay raporlarına
göre Ankara-İstanbul Demir Yolu Hattı 2nci Etap Rehabilitasyon
İşi İhalesi, yıl 2006, ihalenin tutarı 610 milyon
dolar; ihaleyi alan şirketler Cengiz, IC İçtaş ve 2 de Çinli
şirket. Dönemin Devlet Demiryolları Genel Müdürü kim? Sayın
Süleyman Karaman. Altyapı işinin resmî taşeronu kim? Belen
İnşaat. Belen İnşaatın 2007 yılındaki
sermayesi sadece 5 bin lira, buna rağmen 610 milyon dolarlık
işin altyapı kısmının resmî taşeronu oluyor,
sihirli bir durum. Aynı zamanda Belen İnşaatın benzer
iş deneyimi de yok, buna rağmen Devlet Demiryolları
tarafından resmî taşeron olarak onaylanıyor. Genel Müdür Kim?
Süleyman Karaman. Yedi yüz otuz günde bitirilmesi gereken iş
bitirilemiyor, bin dokuz yüz yirmi iki gün daha ilave süre veriliyor. Bakanlar
Kurulu tarafından ayrıca şirkete işi tamamlaması
şartıyla 244 milyon dolar daha ek ödenek veriliyor ve şirkete
ödenen toplam tutar 847 milyon dolar oluyor. Ancak iş yine
tamamlanamıyor ve şirketler bir kurnazlık yapıyor, diyor
ki: İşin bitirilmesi şartıyla ek ödenek de aldık;
iş bitmedi, ne yapalım? İşin kapsamından 200 milyon
dolarlık iş kısmını çıkarıyor ve böylelikle
200 milyon dolarlık, aslında parasını aldıkları,
yapmayıp proje kapsamı dışına
çıkardıkları tutarla ilgili devasa bir yolsuzluğa imza
atılmış oluyor. Dönemin Genel Müdürü kim? Süleyman Karaman. Bu
işin maliyeti ve süresi sürekli uzuyor, artıyor çünkü yüklenici
hatası nedeniyle T26 Tüneli adı verilen bir tünelin 1.020 metresi
hatalı olarak deliniyor ve bu nedenle de bir baypas hattı
yapılmak zorunda kalınıyor. Bunun için de devasa tutarda bir
harcama yapılıyor. T26 Tüneli yapılırken imalat hatası
yüzünden tünelin tepesinde göçükler oluyor ve AK PARTİ dünyada bir ilki
başarıyor, üstü açık demir yolu tüneli yapıyor ve tünel
bitmiyor, yeni bir ihale yapılıyor. İhaleyi, T26 Tünelinin
tamamlanması işi, 1.020 metreyi hatalı yapan şirketlere
pazarlık usulüyle, adrese teslim şekilde yine veriliyor. Yani Cengiz,
IC İçtaş ve bu kez de Belen İnşaat bu projeyi alıyor,
tutarı 219 milyon dolar.
Bu 219 milyon doların yüzde 15inin nasıl
komisyon adı altında transfer edildiğiyle ilgili basında
yer alan haberlere gelelim. Bakın, bu elimde gördüğünüz taahhütname,
Belen İnşaatın ortağının, Belen İnşaata
verdiği ve ortağı olduğu Belen İnşaat Taahhüt
Ticaret Turizm Anonim Şirketi, Ankara-İstanbul Arası
Hızlı Tren Projesi kapsamında Cengiz, İçtaş, Belen adi
ortaklığı çerçevesinde ihale komisyonu olarak Sayın
Süleyman Karamana ödenmesi gereken ve şahsıma düşen payın
5 milyon dolarını ödemeyi taahhüt ettiğini söylediği evrak.
Peki, bu evrak sahte mi? Evrakın sahipleri bunu kriminal büroya
göndermiş ve kriminal büro detaylı bir tetkik yapıyor ve diyor
ki: Çok kuvvetle muhtemel bu imza Belen İnşaatın
ortağına aittir.
ERKAN AYDIN (Bursa) 5 milyon dolar mı?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) 5 milyon dolar.
ERKAN AYDIN (Bursa) Yazıklar olsun!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Bu rakam Belen
İnşaatın bir ortağının ödemeyi taahhüt
ettiği rakam. Diğer ortağı -2 ortaklı- 5 milyon dolar
da muhtemelen oradan 10 milyon dolar; 2 şirket daha var, 10ar milyon
dolar daha oradan, toplam 30 milyon dolarlık bir havuz; komisyon havuzu
oluşmuş olma ihtimali belgelerle görünüyor.
Şimdi Sayın Süleyman Karamanın
buraya gelip buradaki araştırma komisyonu teklifimize Ben kendime
güveniyorum, güvendiğim için de evet araştırma komisyonu
kurulsun, 2nci etap T26 Tünelindeki yolsuzluklar, bu komisyon alma
iddiaları soruşturulsun. demesini bekliyorum. Aksi takdirde
aritmetik çoğunlukla bu araştırma önergesinin reddedilmesi
zımnen bu iddianın kabulü anlamına gelir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Başkanım
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Hayrettin Nuhoğlu
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkanım
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, sataşmadan söz talebi var.
BAŞKAN Ben çağırdım Sayın
Nuhoğluunu, kusura bakmayın sizi duymadım, size sonra söz
vereyim.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede alınacak önlemler
hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu
araştırma önergesi üzerine söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Adalet ve Kalkınma Partisi, yirmi yıl önce
iktidara gelirken verdiği en önemli sözlerden biri yolsuzlukla mücadele
olmasına rağmen bugün yolsuzluk batağında boğulmak
üzeredir. İktidar olarak kupon araziler üzerindeki iştahlarıyla
Türk siyasi tarihine iz bırakacakları bellidir ama asıl konu,
İhale Kanununda her istedikleri engeli aşabilmek için yapılan
onlarca değişiklikle yandaş zenginler meydana getirmeleridir.
Öyle ki kamu-özel iş birliği yöntemiyle çok büyük vurgunların
yapıldığı kamuoyunda açıkça konuşulmaktadır;
yapılan yolsuzlukları, soygunları, vurgunları saymakla
bitiremeyiz.
Değerli milletvekilleri, bir güncel konuya
değinmek istiyorum. Evvelki hafta İYİ Parti olarak
verdiğimiz araştırma önergesiyle, 2018 yılında
yapılan bir medya grubunun satışındaki büyük
yolsuzluğun nasıl kapatılmak istendiğini, İstanbulun
Eyüpsultan ilçesindeki Kemerköyde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından yapılan imar değişikliği
ve rezerv yapı alanı ilan edilmesinde takip edilen haksız,
hukuksuz yolla özel mülkiyete müdahale edilmekte olduğunu ortaya
koymuştuk. Kemerköy Sitesinin bulunduğu arazinin spor sahaları
ve yeşil alan olarak DOPa ayrılan bölüm Demirören Grubu tarafından
Ziraat Bankasına değerinin 67,5 katı fazla gösterilerek
alınan krediyle Doğan medya grubuna ait televizyon, ajans ve
gazetelerin satın alınması işlemindeki büyük yolsuzluk
kapatılmak istenirken devletin mülki amirleri olan Kaymakamlık ve
İstanbul Valiliği tarafından hukuksuz işlem
yapılmaktadır. Pazartesi günü sabah saatlerinde kazı yapmak
üzere iş makineleri yeşil alana girmek istemiş, sitedeki hak
sahiplerinin direnciyle karşılaşmıştır. Aynı
saatlerde mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı
çıkmıştır. Eyüpsultan Kaymakamlığı karara
uyacağını ifade etmiş ancak kısa süre sonra devreye
İstanbul Valiliği girerek Kaymakamlığın
kararını değiştirmiş ve emniyet güçlerinin
eşliğinde kazıya başlanılmıştır. Bu
kürsüden sormak istiyorum: Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı
olmasına rağmen hangi kanuni yetkiye dayanarak bir özel mülke zorla
girilerek kazı başlatılmıştır?
Kaymakamlığa baskıyı yapanın İstanbul
Valiliği olduğu bellidir ama Valiliğe mahkemenin yürütmeyi
durdurma kararına uyulmaması talimatını veren kimdir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Hangi
yetkiye dayanarak böyle bir talimat verilmiştir? Kaymakamlık ve
Valilik kanunsuz talimata hangi hakla ve cüretle uymuştur? Sonucunun nereye
varacağını bilmeyecek kadar devlet adamlığından
uzaklaştıklarına göre, onları suç işlemeye mecbur eden
nedir acaba? Devleti kendi mülkleri gibi görerek kanun dışı
yollarla işlem yapmak için talimat verenleri de bu talimatlara
karşı çıkmayarak uygulayanları da şiddetle
uyarıyorum, yolsuzlukla mücadelenin nasıl sona erdirileceğinin
yolunu da kestirmek söylemek istiyorum: O yolun Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarından ilk seçimde kurtulmak olduğunu ifade ediyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Karaman, buyurun, sizi
dinliyorum.
Biraz öne gelir misiniz, duyamıyorum.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Yerimden mi, buradan
mı?
BAŞKAN Konuyu söyler misiniz, nedir?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Efendim, birinci
konuşmacıyla ilgili sataşma var, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Ne dediler de sataştılar,
onu söyler misiniz bana.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Genel Müdürlüğüm
döneminde bu ihalelerin doğru yapılmadığını
BAŞKAN Kürsüye buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın,
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Teşekkür ederim
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hakkımda yapılan ithamlarla ilgili söz
almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, gerçekten ülkemizde
hızlı tren yapımları İhale Kanununun gerektirdiği
şekilde yapılmış, kesinlikle herhangi bir hata
olmamaktadır. Burada konuşmacı, hızlı trenler
yapılırken engelleyemediği bir şeyi yapılıp
bittikten sonra engellemenin yollarını aramıştır;
kuvvetle ihtimal belki böyledir.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Tünel devam
ediyor, hâlâ bitmedi.
BAŞKAN Siz konuşurken kimse
karışmadı.
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla) Tren
çalışıyor.
Kuvvetle ihtimal belki böyledir. şeklinde
ithamlar yapılmaktadır; bunların hiçbirini kabul etmiyorum.
Eline alıp kürsüde salladığı evraka
gelince, şahsıma yöneltilmiş olan bu isnat, bütünüyle yalandan
ibarettir; hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Haberde bahsi geçen -bir iki
gündür haberler çıkıyor- ihalenin gerçekleşmiş olduğu
gün itibarıyla TCDD Genel Müdürlüğü görevinden ayrılalı iki yıl olmuş bulunmaktadır.
Dolayısıyla, belirtilen tarihlerde ne ihale komisyonundayım ne
de Demiryolları Genel Müdürüyüm. Dolayısıyla, tarih üzerindeki
bu tutarsızlık dahi herhangi başka bir açıklamaya ihtiyaç
duyulmadan bu belgenin yalan olduğu bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, siz hızlı
treni de durduramayacaksınız, Toggu da
durduramayacaksınız, Marmarayı da durduramadınız,
hiçbir şeyi durduramayacaksınız. Boşuna, iftiralarla bir şey
olmuş gibi göstermeye çalışmayın.
Onun için, burada herhangi bir problem yoktur. Ben
kendime güveniyorum, Meclis karar verirse bunların hepsini de ifade
edebilirim. Dönemimde herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkanım,
hatip Yapılırken engelleyemediğiniz tren yollarını
şimdi engelleyerek iftira atıyorsunuz. diyerek hatibimize
sataşmada bulundu.
BAŞKAN Sataşma yok burada, hayır.
ERKAN AYDIN (Bursa) İftira
atıyorsunuz. diyor.
BAŞKAN Hayır, bakın, müsaade edin.
ERKAN AYDIN (Bursa) Orada belgelerle
konuşuyor.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Yalan dedi.
BAŞKAN Yalan belge dediler, doğrudur.
Kendisinin Genel Müdürlük görevinde olmadığı bir dönemin
tarihini vererek bir ihaleyi Sayın Karamana ithaf etmek istediler, bunun
doğru olmadığı ortaya çıktı.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Yalan belgeyi
gösteren dedi.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu ihalelerine yönelik
rüşvet ve usulsüzlüğün önüne geçebilmek için alınacak önlemlerin
belirlenmesi, bu tür iddiaların etkin soruşturulması önündeki
engellerin kaldırılması, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele
için atılacak adımların tespit edilmesi amacıyla 2/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Kasım 2022 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya, beni
kastetti.
ERKAN AYDIN (Bursa) İftira atıyor. dedi
ama.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım, yalancılıkla suçladı.
BAŞKAN - Sayın İpekyüz, buyurun
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya, yalan
belgeyi gösteren dedi.
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz, oturun
yerinize.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya, niye söz
hakkı vermiyorsunuz, niye sansürlüyorsunuz?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Deniz
Yavuzyılmaz, zor mu oldu, zor?
BAŞKAN Sayın İpekyüz, buyurun
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sözleri
bağlamından kopardı; ben, ikinci ihale değil, birinci
ihaledeki sorumluluğunuzdan bahsediyorum.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Zor oluyor, zor.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Hayır,
sözlerimi bağlamından kopardı.
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz, oturun
yerinize.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Yani iftiraya
İftira. demek bile size zor oluyor.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Bal gibi iftira yani bunu
bilmiyor musunuz?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya Yalan
söylüyor. dediniz.
BAŞKAN - Yerlerinize oturur musunuz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya, sözümü
bağlamından kopardı.
BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz Sayın
Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Bu işin
üzerindeki şaibeyi siz devam ettiriyorsunuz Meclis Başkan Vekili
olarak.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Ne alaka ya!
BAŞKAN Sayın İpekyüz, buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Bak, görüyorsun
değil mi?
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Deniz
Yavuzyılmaz, yarın ben de sana yazacağım, Deniz
Yavuzyılmaza para vereceğim. diye yazıp göndereceğim. Bir
işe yarar mı? Kendi kendinize işler
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ya,
anlatıyoruz, sadece o değil, onun dışında neler var
neler.
BAŞKAN Arkadaşlar, hatip kürsüde.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Hatip
kürsüdeyse sizin hatanız, vermediniz sözü.
BAŞKAN Nasıl yöneteceğimi siz mi
öğreteceksiniz bana! Böyle bir şey var mı! Üsluba bakar
mısınız!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Azarlayamazsınız siz beni! Siz beni azarlayamazsınız!
Milletvekilliyle konuşurken dikkatli olun, üslubunuza dikkat edin!
ERKAN AYDIN (Bursa) Ya, Sayın Başkan
BAŞKAN Nasıl yapacağımı
siz mi öğreteceksiniz! Meclisi nasıl yöneteceğime siz mi ayar
vereceksiniz!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ben sizin
çocuğunuz muyum ya! Kendi çocuğunuzu bile azarlayamazsınız.
BAŞKAN Geçin yerinize Sayın
Milletvekili, geçin.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Otur sıfır,
otur sıfır!
ERKAN AYDIN (Bursa) Bakın, Sayın
Başkan, deminden beri hakaret ediyor. Burada bu üsluba izin veriyorsunuz,
Meclisin işleyişini bozuyorsunuz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, bakın, bu üslup üslup değil, bunu kabul etmiyoruz; böyle
bir üslup olmaz.
BAŞKAN Sayın Sertel, lütfen oturun
yerinize.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, böyle bir üslup olmaz! Böyle bir üslup olmaz Sayın Başkan!
Biz böyle bir üslubu kabul etmiyoruz!
BAŞKAN Bakın, Sayın Sertel, hatip
kürsüde, lütfen
ATİLA SERTEL (İzmir)
Yalancılıkla suçluyor Sayın Başkan, yalancılıkla
suçluyor. Olmaz Sayın Başkan!
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan, burada
şimdiye kadar
BAŞKAN Erkan Bey, lütfen
ERKAN AYDIN (Bursa) Tamam, hatip konuşsun
sonra şey yapalım.
ATİLA SERTEL (İzmir) Söz
hakkını vereceksiniz, böyle olur mu!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Kendi iç
işleyişinizden çıkmış o belge.
BAŞKAN Buyurun Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
IV. Murat döneminde Koçi Bey, IV. Murata şöyle
bir şey söylüyor risalesinde: Rüşvet herhangi bir devlette meydana
çıkar, aşikâr olursa o devlet harap olur, yıkılır,
tarihi ters döner.
Yıl 2002, Adalet ve Kalkınma Partisi
seçimlere giderken 3Y diye tanımladığı... Yolsuzluk
olmayacak. Yasak olmayacak. Yoksulluk olmayacak. Yıl 2022,
TÜGVAnın kongresinde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı konuşuyor, yirmi yıl geçmiş ve ne diyor:
Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin
olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir ülkeyi
hallederiz; şu an itibarıyla bunun hazırlığı
içerisindeyiz.
(*) Yirmi yıldır
ne yapıyordunuz? Yirmi yıldır bitirdiniz, tükettiniz ve yolsuzluğu
yola dönüştürdünüz; yolsuzluk yola dönüştü. Neden? Ya, şimdi,
bakıyorsunuz uluslararası kurumlara, Uluslararası
Şeffaflık Örgütü diyor ki: Türkiye giderek yolsuzlukta 1inci
sıraya yükseliyor. Neden? Türkiye, artık, giderek demokrasiden,
insan haklarından uzaklaştıkça, krizi arttıkça
yolsuzluğu artıyor. Peki, herhangi bir soruşturma var mı?
Yok.
Bir diğeri gri liste denilen teröre destek
olan ülkeler denilen listede -kara parada- Türkiye listeden
çıkamıyor. Neden? Rüşvet, yolsuzluk ve bu tür pis işler
tümüyle uygulandığı için. Türkiye sıralamada onar onar
düşüyor -Şeffaflık Endeksine göre- tümüyle yolsuzlukla baş
başa kaldığı için.
Peki, siyasetçilere güven nasıl? Ya, 10 bin
dolarla ilgili soru soruldu, Bakan dedi İsim vereceğim. hâlâ vermedi.
Normalde sizlerin bu konuda bir çaba harcaması lazımdı. Ruhsar
Pekcan döneminde -bakan koltuğunda oturuyordu- eşiyle
yaptığı tezgâh açığa çıktı, bir tane
soruşturma açmadınız. Nasıl ki işkenceyle ilgili
cezasızlık muamelesi yapıyorsanız
Sizlerle ilgili herhangi
bir işlem yapmıyorsunuz. Ya, milletvekilinin eşi,
yakını, kardeşi Sermaye Piyasası Kurulu eski
Başkanı 150 milyon dolara yat kiralamış. Nedense yerli,
millî diyorsunuz, rüşvete gelince hepsi dolar; hepsi dolar ve milyonlarla
ifade edilen.
Bir diğeri, ya, geldiğiniz aşamada
siz rüşveti bir tezgâha dönüştürmüşsünüz. Bir de
yaptığınız nedir? Rüşveti araştırmak,
rüşveti haber yapmak, rüşveti medyada paylaşmak yasak. Ve en çok
engel çıkardığınız
Google'a girdiğinizde, bir
AKP'li üyeyle ilgili yolsuzluk sorduğunuzda çıkmıyor. Bir
diğer yolsuzluk örneğini size söyleyeyim: Kayyumlar. Kayyumlar
artık
Batman'da, Hakkâri'de, Mardin'de, Diyarbakır'da kayyum
dediğinizde yolsuzluk akla geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Tümüyle
ispatlı, nasıl ispatlı? Sayıştay bunu raporla
çıkardı. Siz Mardin kayyumu dediğinizde
Ya Ahmet Türk
devrettiğinde para vardı, Ahmet Türk ikinci kez gittiğinde,
oturduğunda maaş ödeyecek para yoktu; Mardin kayyumunun
yaptığı yolsuzluklar artık ortada. Diyarbakırı
da baklavası, fıstığı, kayyumun şatafatıyla
beraber bir usule dönüştürdünüz.
Şimdi, Yüksekova Belediyesi
Yüksekova Belediyesinin normalde aylık
geliri 4 milyon, İller Bankasından 608 milyon borç alıyor, diyor
ki: Nüfusumuz 500 bin, ayda 5 milyon gelirimiz var sudan. Ya
(*) bu kadar da atılır mı,
bu kadar da üfürülür mü? Cizre'de 3 kayyum değişmiş, 3 kayyumla
beraber 73 milyon yolsuzluk var, bir köprüye 6 ayak yapamıyorsunuz; ya bu
ayak, ayak değil, gidiştir. Ama asıl bilinmesi gereken
şudur: Çözüm meselesinde yolsuzluk yoktur, barış meselesinde
yolsuzluk yoktur, diyalog meselesinde yolsuzluk yoktur, demokraside yolsuzluk
yoktur.
Hepinize saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Bülent Tüfenkci. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkanım,
başlamadan önce burada hemen söz istiyoruz; hatip çıkmadan önce söz
istiyoruz. Hatip kürsüye gelmeden önce söz istedik, hemen kürsüye
çağırdınız; deminki hatibe de saygısızlık
olmasın diye bekledik, konuştuktan sonra
BAŞKAN Erkan Bey, sizi kürsüye, buraya bir
alabilir miyim?
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet.
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Tüfenkci.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; AK PARTİ
hükûmetleri 2002den itibaren Türkiye'nin her bölgesini ve yerini âdeta bir
şantiye hâline getirmiş, devasa projeleri hayata geçirmiştir; bunların
bir kısmını doğrudan kamu kaynaklarıyla, bir
kısmını da kamu-özel iş birliğiyle hayata
geçirmiş. Bunun neticesinde sağlıktan aileye,
ulaşımdan altyapıya, enerjiden eğitime, ticaretten sanayiye
her alanda Türkiyeyi 3-4 kat büyüttüğümüzü görürsünüz. Bu hizmetler
yapılırken çeşitli engellemeler, türlü türlü iftiralar, hatta
Gezi Parkı gibi eylemlerle ve 15 Temmuz gibi darbe girişimleriyle de
karşı karşıya kaldık. Bir yandan yalanlarla,
iftiralarla uğraşırken bir yandan da vesayet odaklarıyla
uğraştık, bir yandan da eser ürettik, hizmet ürettik; Türkiyeyi
büyüttük.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
demokratik hukuk devletidir, devletin kurumları vardır; devletin,
kurumların, kişilerin eylemleri de hukukla
sınırlıdır, hukuka bağlıdır, hukuki denetime
de tabidir. Ortada bir suç varsa yasalarımızda bunun nasıl
soruşturulacağı da belirtilmiştir. Bu konularda Türk Ceza
Kanununda da Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda da vergi
kanunlarımızda da Kamu İhale Kanununda da ve çeşitli
kanunlarda da yolsuzluk, rüşvet ve benzeri suçlarla ilgili düzenlemeler,
cezalar belirtilmiştir, hatta OECDnin istediği doğrultuda,
Ticaret ve vergi kanunlarında da düzenlemeleri hep beraber bu Meclis
yapmıştır.
Meclis araştırılması istenilen
ve iddia aşamasında olunan konularla ilgili yargı
kararını beklemek lazım; yalanlarla, iftiralarla yüce Meclisi
yıpratmamak lazım. Örneğin, önergede ismi geçen Süleyman Karaman
Milletvekilimiz iddia edildiği gibi, iddia edildiği tarihte
milletvekili değildir, genel müdür de değildir; bu firma, Genel
Müdürlüğü döneminde de ihale almamıştır -altını
çize çize- biraz önce hatip de alt taşeron diyor. Önümüze sunulan
belgedeki imzanın da kime ait olduğu belli değildir, böyle bir
belgeyi bahane ederek Meclis araştırması açılmasını
istemek doğru da değildir. Yargıya güvenmek lazım, böyle bir
iddia varsa hangi usulün takip edileceği de bellidir. Ancak
yargıyı işine geldiği gibi kullanmaya
çalışanların, işlerine geldiği zaman sizin
yargı istedikleri zaman da yargının kararı deyip ahkâm
kesenlerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
BÜLENT TÜFENKCİ (Devamla)
hatta çok daha
ileri gidip işi mahkeme basmaya kadar götürenlerin nasıl bir hukuk
anlayışı olduğunun, iddialarında nasıl samimi
olduğunun takdirini milletimizin engin basiretlerine havale ediyoruz. Bu
nedenle, Meclis araştırması önergesini doğru bulmuyoruz.
Reddi noktasında oy vereceğimizi belirtiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
27/10/2022 tarihli 13üncü Birleşimde İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici madde 1, 2, 3 ve 4 dâhil
28 ila 49uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz İYİ
Parti Grubu adına Sayın Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Gündemimizdeki kanun teklifinin ikinci bölüm
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölümdeki madde tekliflerinin
arasında yine küçük borçların terkini veya affı söz konusu.
Örneğin 28inci maddede, il özel idareleri tarafından
Sağlık Bakanlığına yaptırılan içme suyu
tahlillerinin bedelleri terkin ediliyor. Bu tutarları ödemesi için bütçe
mevcutken anlaşılan il özel idarelerinin bütçeleri başka yerlere
harcanmış. 32 ve 33üncü madde teklifleriyle hizmet
sağlayıcılarının üçer aylık dönemler
itibarıyla ödedikleri evrensel posta hizmeti gelirlerinin tek seferde
ödenmesi sağlanıyor. Ayrıca, posta hizmet
sağlayıcılarının evrensel posta hizmet geliri
ödemelerini yerine getirmemeleri durumunda lisanslarının iptal
edileceğine dair düzenleme yapılıyor. Lisans sahibi
şirketler, posta veya kargo taşımacılığından
elde ettikleri gelirden yüzde 2,35ini Evrensel Hizmet Fonuna ödemek
zorundalar. Evrensel hizmet fonları, telekomünikasyon
özelleştirmelerinden sonra bütün dünyada yaygın olarak kuruldu. Amaç,
şirketlerin kârlı görmeyip yatırım yapmayacakları
yerlerdeki insanların da iletişim hizmetlerinden eksiksiz olarak
yararlanmalarını sağlamaktı. Bu fon, telekomünikasyon
şirketlerinin gelirlerinden yapılan kesintilerle oluşturuldu.
Evrensel Hizmet Fonu denince akla hemen Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu geliyor. BTK, 2000 yılında
Telekomünikasyon Kurumu adıyla kuruldu. Görevi, özelleştirilmiş
ve serbestleştirilmiş bir telekom ortamında tüketiciye daha iyi
iletişim olanakları sağlamak. Bu amaçla, sektördeki
firmaların hareket ortamını tüketici lehine düzenliyor.
BTKnin düzenleme yaparken iktidardan etkilenmemesi
gerekiyor. Tüm dünyadaki benzerleri gibi merkezî bütçeden pay almıyor,
telekom firmalarının gelirlerinden kesilen bir yüzdeyle kendini
finanse ediyor. BTK üye atamaları, sektör firmaları ve tüketiciler
tarafından seçilerek yapılmalı fakat ülkemizde BTK
kurulduğundan bu yana geçen yirmi iki yılda 5i başkan olmak
üzere 30 kurul üyesi atandı ve çoğu siyasi. Bunların
bazılarının telekom sektörüyle alakası yok. Kuruma tüketici
temsilcisi bile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
tarafından atandı. Bu atamaların ve hareketlerin
sonuçlarını pahalı fiyatlı ve kalitesiz iletişim
ortamıyla ağır bir şekilde hep birlikte ödüyoruz.
Dünyada internet erişim hızında
100üncü sıralarda bulunuyoruz, ülkemizde 3G hızı yüzde 40-50
düzeyinde. Buna rağmen 5G ihalesinin yapılması ifade
edilebiliyor çünkü milyarlarca dolarlık lisans parasında gözü olanlar
var maalesef.
Diğer yandan, 2010-2022 yılları
arasında fiber kablo uzunluğu yaklaşık olarak 3 kat
artmış fakat kullanım ihtiyacı 42,5 kat
fazlalaşmış. Yüzde 92 vergiyle satın aldığımız
dünyanın en pahalı mobil telefonlarını kullanıyoruz.
İşte, böylesine kötü bir performans gösteren BTK, önümüzdeki üç
yılda toplam 25 milyar lira daha almayı planlıyor. Bir an önce
BTK, aldığı payla interneti ucuzlatmalı ve operatörlerin
yatırım yapması için tahsis etmeli, kaynaklarını fiber
şebekelerin önünü açmada kullanmalı.
36ncı maddeyle, Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansının Yönetim Kurulu ve
İcra Kurulunun yapısı sivil toplum örgütlerinin
katılımının sağlanması ve demokratik temsilin
artırılması amacıyla değiştiriliyor. Bu
çerçevede, Komisyon görüşmelerinde TÜRSAB, TUREB ve TTYDnin Yönetim
Kuruluna katılmasını İYİ Parti olarak önerdik.
Ajansın yapısında sektörden gelen meslek
kuruluşlarının söz sahibi olmasını ve sivil toplum
kuruluşlarının da temsil edilmesini amaçlayan önergemiz AK
PARTİ ve MHP Gruplarının oylarıyla reddedildi. Doğu
Anadolu Bölgesinin 1 kişiyle temsil edilmesi de kabul edilebilir bir
durum değil. Örnek vermem gerekirse Erzurum bir kış
sporları merkezi, Erzurum gibi başka şehirlerimiz de son derece
güzel gelişmeler kaydediyor; bu 2 örnek bile bu kurulda Doğu
Anadolu'dan tek bir temsilcinin olmasının ne kadar garip
olduğunu kanıtlıyor. Sanırım Doğu Anadolu
Bölgesinin tek kişiyle temsil edilmesi Sayın Bakanın
kışlık tesisinin olmamasıyla alakalı. Bakan Beyin
tesisleri yazlık tesisler ve turizmi yazdan ibaret zannediyor, en son
yaptığı gaf da bunun bir tezahürü. Yazın tatil
yapamıyorsanız kışın yapın. diyor, kış
turizmini aşağılıyor, kışa Ucuz. diyor;
Kış ile turizmin alakası yok. diyerek aslında
bilinçaltını ortaya koyuyor.
40 ve 41inci madde teklifleriyle piyango düzenlemek
isteyenlere yönelik düzenlemeler yapılıyor. Piyango düzenlemek
isteyen başvuru sahiplerinden alınan izin bedellerine yönelik
itirazlar oldukça fazla. Bu çerçevede, Millî Piyango İdaresi aleyhine
hukuki süreç başlatılması nedeniyle ilgili hükümlerin
güçlendirilmesi amaçlanıyor. Madde teklifinde Kanunun verdiği
yetkiye dayalı olmaksızın diye bir tabir bulunuyor. Bu ifade
neden kullanılıyor, açıklanmalı. Hukuk devletinde böyle bir
madde teklifi olabilir mi? Maddede ifade edilen eylemlere karşı
verilen cezalar kendi aralarında
karşılaştırıldığında orantılı
bir ilişki görülmüyor.
Değerli milletvekilleri, Millî Piyango
İdaresi işletmesinin devredilmesinden önce, 2019 yılında
6.612 adet, 2020 yılında ise 9.024 adet internet sitesine erişimin
engellenmesi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirimde
bulunulmuş. Aslında, bir bu kadar daha yeniden kurulan siteler var.
Çocuklarımızı küçük yaşta kumara teşvik ederek
zehirliyorlar bunlar. Bu alan da yeniden aklıselimle ele alınıp
düzeltilmeli. 2017 yılında çıkan 680 sayılı KHKyle
Millî Piyango İdaresi Türkiye Varlık Fonuna devredildi. Türkiye
Varlık Fonuna devredilen Millî Piyango İdaresi Ağustos 2019da
yapılan ihaleyle tek teklif veren Demirören-Sisal
ortaklığına 2020den itibaren on yıllığına
kiralandı. İhalesi şansa bırakılmamış
anlaşılan, adrese teslim edilmiş bir ihale.
Şans oyunlarında denetimin çok önemli
olduğunu belirtmek isterim. Geçtiğimiz yılın
Sayıştay raporlarından okuyorum: Lisans kapsamındaki
şans oyunlarının düzenlenmesine Ağustos 2020 tarihi
itibarıyla son verilmiştir. 1/8/2020-31/12/2020 dönemine ait
yüklenici firmaların lisans kapsamındaki iş ve işlemlerinin
denetimi de Teftiş Kurulu Başkanlığının 2021
yılı programına alınmıştır. Ancak izleme
için gerekli teknik altyapısının oluşturulmaması ve
ayrıca denetimin nasıl ve ne şekilde
gerçekleştirileceğine dair ikincil bir mevzuatın yani usul ve
esasların belirlenmesine yönelik çalışmaların henüz
tamamlanmamış olması nedenleriyle, denetim şu ana kadar
yapılamamıştır. Şansa bakın, denetim de
yapılamıyor. Denetim yapılamaması şans
oyunlarının üzerine çok büyük bir gölge düşürüyor, özellikle
adrese teslim Milli Piyango İdaresinin. Devletimizin yıllarca
şeffaflıkla yönettiği bir idarenin yeni yönetimi altında
denetlenmesi hem kamu vicdanı hem de devlet düzeni adına önem arz
eder.
Teklifteki geçici madde 1le,
çalışanların elektrik, doğal gaz ve ısınma
giderlerine karşı yapılan ödemeler 30 Haziran 2021 tarihine
kadar gelir vergisinden ve sigorta priminden istisna tutuluyor. Zorunlu ve
temel ihtiyaç niteliğinde olan bu harcamalar için ödenen bedellerin
süresiz olarak vergi ve primden muaf tutulması düşünülmeli.
Ayrıca, düzenlemede damga vergisine ilişkin bir istisnaya yer
verilmemesi bir eksiklik.
Geçici madde 2yle, icra takibi
başlatılmış olan küçük alacaklar tasfiye ediliyor. Temel
ihtiyaç olan telefon, elektrik, doğal gaz ve su aboneliklerinde, 15
Ağustos 2022den önce icra takibi başlatılan, 2 bin lira ve
altında olan borçların tasfiyesi yapılacak. Bunun için 2 bin
liranın altındaki bu alacaklar değersiz alacak kategorisine
alınıyor. Fakat değersiz alacak hesabına bu tutarların
kaydedilebilmesi için borcun icra safhasına gelmesi ve takip edilmesi
gerekiyor. Ayrıca, borcun bilançolarda üç yıl boyunca
karşılık hesaplarında tutulması zorunlu. Gerekçede, bu
düzenlemenin hem vatandaşa katkı hem de şirketlere kolaylık
sağlamak için yapıldığı kaydediliyor.
Yaklaşık 2,2 milyar liralık bir gelir vergisi istisnası
olacağı öngörülüyor. İcra takibine başlanma
sınırını 15 Ağustos 2022 ve öncesi olarak öngören
madde teklifinin herhangi bir haksızlığa neden olmaması
için maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öncesi geçerli
olmalıdır.
Geçici madde 3le, varlık yönetim
şirketlerinde bulunan 2.500 liranın altındaki borçlar da
siliniyor. Maliye Bakanlığı bu değeri 5 bin liraya kadar
çıkarabilecek. Silinen borçlar, alacaklı şirketlerin kamuya olan
yükümlülüklerine mahsup edilecek. İcra takibine başlanma
sınırını 15 Ağustos 2022 ve öncesi olarak öngören
madde teklifinin herhangi bir haksızlığa neden olmaması
için yine maddenin yürürlüğe girdiği tarih ve öncesi geçerli
olmalı.
Geçici madde 4le, maske yasağını
ihlal edenlere yönelik verilen 2 milyar 700 milyon liralık para
cezası da iptal ediliyor. Yasağa uyup toplum yaşamına
saygı gösteren vatandaşlarımız yine mağdur ediliyor.
Toplumsal uzlaşı, karşılıklı saygı
yaşamın içindeki pratikle öğrenilmeli. Konulmuş kurallara
uymayanları kayırarak bu değerlerimizi ancak kitaplardan
öğreniriz. Diğer insanların yaşam alanlarına ve
haklarına saygı kitaplarda geçen başlıklar olmamalı,
bu kadar ciddiyetsiz bir karar olmaz. Toplumsal uzlaşı için
vatandaşlarımıza ödülde de cezada da eşit
yaklaşmalıyız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Tamer Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi ve yüce Türk milletini saygıyla muhabbetle
selamlıyorum.
Son yıllarda etkileri küresel ölçekte
hissedilen, beşeriyeti topyekûn bir şekilde tehdit eden birçok risk
faktörü ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan riskler
hükûmetleri yeni önlemler almaya ittiği gibi,
alışılmış önlemlerin ötesinde radikal ekonomik
önlemler almaya da mecbur bırakmıştır çünkü
karşımızda duran tehdit
alışılmışın dışında, belki de tüm
insanlığın ilk defa karşılaştığı
türden bir tehdittir. 2019 yılında ortaya çıkan salgınla
birlikte, sorunsuz bir şekilde işlediği sanılan sistemin
çok hassas dengelerle işlediği, yeni dönemle birlikte mevcudun ihtiyacı
karşılamadığı da net bir şekilde ortaya
çıkmıştır. Salgın döneminin
bıraktığı ekonomik ve sosyal tahribatın hemen
ardından Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaşla birlikte
zaten var olan sorunlar katlanmış, enerji başta olmak üzere
hayatın idamesi için gerekli olan zorunlu ihtiyaçların arzında
dahi aksaklıklar baş göstermiştir. Ne mutlu ki devletimizin
aldığı önlemlerle bu süreçler en az hasarla
atlatılmış, küresel tedarik zincirinde ortaya çıkan ve
birçok ülkede telafisi mümkün olmayan hasarlar bırakan sorunlar bertaraf
edilmiştir. En önemlisi de devletimiz, vatandaşımızın
ekonomik dalgalanmalar karşısında ezilmesine müsaade
etmemiş, bundan sonra da etmeyeceğini defaaten göstermiştir.
Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifi
de devletin milletine karşı olan sorumluluğunun bilincinde
olmasına sebep olan iradenin ürünüdür. Kanun teklifi, yeni ekonomik
gelişmelere karşı gösterilen proaktif reflekslerin yanında,
kalıcı çözüm üreten, vatandaşlarımızın derdine
derman olacak doğrudan düzenlemeleri de içermektedir. Ekonomimizin
uluslararası arenadaki rekabet gücünü artıracak, ekonomik büyümeye
katkı sunacak, dış ticaret dengesinin sağlanmasına
destek olacak düzenlemeler de bu kanun teklifinde yer almaktadır.
Ekonomik istikrarın istikbalimizle
doğrudan ilgili olduğu gerçeği de göz önünde bulundurulursa
insan odaklı önlemlerin ne denli önemli olduğu daha net bir
şekilde anlaşılacaktır. Bu sebeple, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifiyle birlikte, önümüzdeki yüzyılın en
büyük ihtiyaçlarından biri olacağı şimdiden belli olan
yenilenebilir enerji kaynaklarının en etkin şekilde
kullanılması için önemli gördüğümüz kapsamda, apartmanların
çatı ve cephelerinde kurulan elektrik üretim tesislerine vergi
teşvikinin 25 kWdan 50 kWya çıkarılmasıdır.
Çalışanlarımıza yemek bedeli
olarak yapılan ödemeler, elektrik ve doğal gaz yardımı
olarak yapılan bin liraya kadar olan yardımlar gelir vergisinden muaf
tutulacaktır.
Çok önemsediğimiz bir diğer düzenleme ise
AR-GE çalışmalarında 1 milyona kadar olan desteğin 2 milyon
500 bin TLye çıkarılmasıdır. Gerçekten de son dönemde
AR-GE çalışmalarına verilen önemin arttığını
görmek, hem özel sektörde hem de devletimizin teşvikiyle yeni
çalışmaların hız kazandığını
gözlemlemek mutluluk vericidir.
Değerli milletvekilleri, eğer
geleceğe Türk mührünü vuracaksak elimizdeki dinamikleri en etkin
şekilde kullanma kabiliyetimizi sergilememiz gerektiği
ortadadır. Bunun için de gençlerimizin, hayatın zorluklarıyla
mücadele ederken geleceğe dair umutlarını yeşertecek,
onları teşvik edecek motivasyonun sağlanmasının önemli
olduğunu da görmezden gelemeyiz. Bu bağlamda, milyonlarca gencimizin
talebi olan, beklenti hâline gelen ve dört gözle yasalaşmasını
bekledikleri bir düzenleme bu teklifte yer almaktadır. Bu düzenleme,
öğrenimleri boyunca öğrenim kredisi kullanan
evlatlarımızın borçlarının faizlerinin silinmesi ve
geri ödemelerinin aldıkları tutar kadar, aldıkları süre
içerisinde yapılmasının temin edilmesidir.
Yine, diğer bir düzenlemeyle de 5 milyon
vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren bir sorun daha
ortadan kaldırılmaktadır. 2 bin liranın üzerindeki
doğal gaz, elektrik ödemelerinden kaynaklı icra takipleri tasfiye
edilmektedir. Bu düzenlemenin devletimize 20 milyar TL gibi yüksek bir maliyeti
olsa da devletimizin vatandaşımızı kucaklayan bu
davranışı takdiri hak etmektedir. Yine, varlık
şirketlerine verilen 2.500 liranın altındaki alacaklar tasfiye
edilmektedir. Bu düzenleme ise 892.866 vatandaşımızı
doğrudan ilgilendirmektedir.
Elbette kısa sürede Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kanunlaşarak yürürlüğe giren ve
vatandaşlarımıza doğrudan temas eden düzenlemeler bunlar
değildir, son da olmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi hizip ve
fitne üretmek yerine hizmet üreten bir siyasetin takipçisidir. Allahın
lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş bizim
Türk milletine hizmet etmenin en büyük sorumluluğumuz olduğunun
bilincinde huzuru, refahı, birlik ve kardeşlik
bağlarını tahkim edecek her düzenlemenin destekçisi
olacağımızdan hiç kimsenin de şüphesi
olmamalıdır.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin Türk siyasi
hayatına kazandırdığı Önce ülkem ve milletim, sonra
partim ve ben. iradesi, siyasi ahlakımızın bir temelidir.
Yunus Emre'nin Yetmiş iki millete birlik ile
bakmayan/Şer ile evliyâsa hakikate asidir sözleri, siyasi karakterimizin
mihenk taşıdır.
Yine, Hoca Ahmet Yesevi'nin Nerde görsen gönlü
kırık, merhem ol sen/Öyle mazlum yolda kalsa, hemdem ol sen.
Öğüdü, siyasetimizin ilham kaynağıdır.
Edebalinin İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. nasihati ise siyaset tasavvurumuzun öznesidir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Türk
medeniyetiyle övünmek yerindedir. Bu övünmeye layık olmak için çok
çalışmak lazımdır. sözleri ise azmimizin
membasıdır.
Kıymetli milletvekilleri, bu duygu ve
düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyor, bu kanunun
yüce Türk milletine, yüce Türk gençliğine şimdiden hayırlı
olmasını diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Dirayet Dilan Taşdemir. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Ben de bizi televizyonları başında
izleyen bütün halklarımızı ve herkesi saygıyla
selamlıyorum. Gelir Vergisi ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde söz
aldım.
Öncelikle, torba yasa anlayışını
yani yapılan bu torba yasa anlayışını doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum çünkü birbirinden
farklı, birbiriyle alakası olmayan konular bir torba içine konularak
tartışılmaya ve yasalaştırılmaya
çalışılıyor. Öncelikle, toplumun büyük
kısmını etkileyen düzenlemeler içeren tekliflerin hepsini bir
torbanın içine doldurarak Biz yasa yaptık. diyemezsiniz. Yasa
yapmıyorsunuz aslında, yasaları Hükûmetin politikalarına
uygun hâle getirmeye çalışıyorsunuz.
Tüm toplumu etkileyen bu kadar önemli bir konuda bu
torba yasa tartışılırken ne Parlamentodaki grupların
ne sivil toplum örgütlerinin ne de ilgili meslek odalarının
görüşleri ve önerileri alınmadı. Kamu yararının
gözetildiği yasalar yerine, kişisel ve siyasal amaç taşıyan
yasalar Meclisten geçiriliyor; bu, Sayısal çoğunluğum var,
istediğimi yaparım. anlayışının
yansımasıdır. Onun için de yasa teklifleri görüşüldüğünde
genelde noktasına, virgülüne dokunulmadan hem komisyonlardan hem de Meclisten
geçiriliyor. Bu tutumun otoriter ve antidemokratik olduğunu da belirtmek
istiyorum.
Sayısal çoğunlukla bu torba yasaları
Meclisten geçiriyorsunuz ancak bizden de bu anlayışı kabul
etmemizi beklemeyin. Usul yönünden yaptığımız
eleştiriler iktidar milletvekillerinin genelde hoşuna gitmiyor, onun
için de tepkiyle karşılık veriyorlar. Bu usulsüz yasa yapma
tekniği, meşrulaştırılmaya
çalışılıyor. Biz bunun meşrulaştırılmasına
müsaade etmeyeceğiz. Her zaman yaptıkları gibi kapalı
kapılar ardında oldubittiye getirilerek bu yasalar görüşülüyor,
Meclis Genel Kuruluna da getirilince bir çırpıda bu yasalar
geçiriliyor. Buna dayanarak da Meclisin aslında iyi
çalıştığı anlatılmaya
çalışılıyor. Kısa süre içinde çok fazla sayıda
çıkarılan yasaların sorgulanması gerekir, niteliği ve
uygulama aşamalarına bakmak gerekir; halka bilgi veriliyor mu;
anlaşılıyor mu; aslında yasa yapma süreçlerinde bunlara
dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum.
Meclis bir imalathane gibi çalışıyor
ama çıkardığı yasaları maalesef takip etmiyor.
Aslında, Parlamentonun bir diğer işlevi ise
çıkardığı yasaların uygulamadaki sürecini takip
etmektir. Şimdi soruyoruz: Bu Meclisten
çıkardığınız onca torba yasanın uygulama aşamasını
bu Meclis takip edebildi mi? Yasalar etkin olarak uygulanıyor mu? Toplumun
gereksinimine cevap oluyor mu? Bunlara bakmak gerekir. Görüyoruz ki
bunların hiçbiri olmuyor; şayet yasalar uygulansaydı her gün
yeni bir kadın cinayeti haberiyle sarsılmazdık. Kadına
yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bir koçbaşı işlevi
görmesi gereken 6284 sayılı Kanunun etkin
uygulanmadığı ve uygulanmasından sorumlu kurumlar takip
edilmediği veya sorumluluktan kaçtığı için kadınlar
ölmeye devam ediyor.
Bugün kadın örgütlerinin en büyük taleplerinden
biri, çıkarılan yasaların etkin bir şekilde yürütülmesidir.
Kadınlar bir taraftan kendilerini şiddetten, cinayetten, cinsel
istismardan koruyacak yasalar çıkarılsın, diğer taraftan da
bu yasalar uygulansın diye mücadele ediyor. Aslında bu işi
kadınların değil, Meclisin üstlenmesi gerekiyor.
Çıkardığı yasaları takip etmeyen bir Meclis var; bu
durumda, artık, Meclis, milletin gerçek temsilcisi sıfatıyla
temsil görevini yerine getirmemektedir. Asıl görevi olan yasa yapma,
sadece bir onay makamı olarak yasaları oylama işlemine
indirgenmiştir.
İkinci asli görevi olan yürütme
organını denetleme işlevini ise yerine getirmemektedir. Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde de görüldüğü
üzere, söz konusu torba kanun teklifi toplumu esas almak yerine, seçimi
kazanmaya yöneliktir. Yıllardır krize dönüşen ve çözülmeyen
sorunlara Müjde! diyerek Parlamento alet ediliyor. Oysa bunlar var olan
politik, ekonomik sorunlarla yara bandı bile olmaktan uzaktır. Elektrik,
doğal gaz desteği, ihracatçılara çifte pasaport, KYK faizlerinin
silinmesi, icra takibine düşen borçlar, kur korumalı mevduat
uygulaması gibi birçok düzenlemeyi bu torba yasa içerisinde görüyoruz.
Toplumun ihtiyacı olan bir iki önergeyi torba
içine koyuyor, bununla birlikte asıl kendi ihtiyacınız olan
maddeleri araya sıkıştırıyorsunuz. Örneğin, kur
korumalı mevduat sistemi 31 Aralık 2023 tarihine kadar
uzatılıyor. Böylece emekçilerden, yoksullardan aldığını
sermayeye ve zenginlere aktarmaya devam edecek. Ekim ayı itibarıyla
kur korumalı mevduata -eylül ayı- hazineden 9,3 milyar TL ödeme yapılmış. Kur
korumalı mevduatın hazineye toplam maliyeti ise 84,5 milyar TL
olmuştur. Bu devasa kaynak, bizim vergilerimizden alınıyor.
Yine, Türkiye Barolar Birliği Risk Merkezinin
verilerine göre, ocak-ağustos döneminde bireysel kredi veya bireysel kredi
kartı borcundan dolayı yasal takibe alınmış kişi
sayısı 1 milyon 91 bin oldu. Yasal takip işlerinde en fazla
artış, kredi kartı borçlarında yaşanıyor. Bu
sayı 613 bin olarak ifade ediliyor. Bir yıl önce bu sayı 310 bin
kişiydi. Bu korkunç tablo karşısında AKP, seçimden
çıkar sağlamak için 2 bin TL ve altındaki borçların
tasfiyesini düzenlemektedir. Bu düzenlemenin bu hâli bile seçimlerde göz
boyamaya yöneliktir. En başta söylediğimizi yine en sonda söyleyelim
çünkü bu torba yasa, toplumun gereksinimlerini ve beklentilerini
karşılamaktan uzaktır.
Yine, 9uncu maddeyle ilgili bir görüşme
gerçekleşti ve madde geçti ama Yükseköğretim Kanununda yapılan
düzenlemeyle tıp fakültelerinin 5inci yılını
tamamlayıp 6ncı yılına geçen öğrencileri ile diş
hekimliği fakültelerinin 4üncü yılını tamamlayıp
5inci yılına geçen öğrencilerin uygulamalı eğitimleri
süresince, on iki ayı geçmemek üzere, ilgili kurumların bütçesinden
ödemenin yapıldığı tarihteki net asgari ücret
tutarında aylık ücret ödenmesi ve bu ödemeden herhangi bir vergi
kesilmemesi öngörülmektedir. Bu sağlık emekçilerinin staj süresi
zaten on iki ay.
Yani sağlık emekçilerinden, özellikle
stajyer hekimlerden çok talep geldi bana, sosyal medya üzerinden de birçok
yerden ulaştılar. Şimdi, biliyorsunuz bu sağlık
emekçilerinin zaten staj süresi on iki ay, bu teklif yasalaşıp
geçtikten sonra neredeyse beş, altı ayını zaten
geçirmiş olacak. Dolayısıyla, özellikle hekimlerin, staj yapan
hekimlerin, öğrencilerin talebi var; talepleri de geriye dönük ödemelerin
yapılmasına ilişkin. Eğer geriye dönük ödemeler
yapılmazsa ciddi bir mağduriyet yaşayacaklarından söz
ettiler. Dolayısıyla bu yasada sadece tıp öğrencilerinin
değil, diğer bütün sağlık emekçileriyle ilgili bir
düzenlemenin olması ve onların da hak kayıplarının
giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Özellikle Covid-19 salgını sürecinde
sağlık emekçilerinin ne kadar büyük bir özveri ve fedakârlıkla
çalıştığının hepimiz şahidiyiz, gördük. O
dönemde zaten sürekli sağlıkçıların ayakta
alkışlanacak kadar ülkenin sorunlarına cevap oldukları,
sağlık sektöründe ne kadar büyük hizmetlerinin olduğu iktidar
tarafından da ifade ediliyordu. Dolayısıyla sağlık
emekçileri hem coronavirüs döneminde hem de şimdi çok yoğun bir emek
harcıyorlar ve bu ağır çalışma koşullarına
ve düşük ücrete itiraz eden, yurt dışına gitmek zorunda
kalan sağlık çalışanlarına ise Gidin! denildi.
AKPnin tutarsız ve ikiyüzlü
politikasını hem yasal düzenlemelerde hem de söylemlerinde görebiliyoruz,
özellikle sağlık çalışanlarına ilişkin
uygulamalarında. Dolayısıyla en azından bu önerdiğimiz
değişiklikle bir nebze de olsa sağlık emekçilerinin
sorunlarını gidermeye çalışın.
Bu yasaların ve politikaların pragmatist
ve seçim gerekçesiyle yapıldığı bir gerçekliktir.
Emeği bilinçli şekilde sömüren, halkı yoksullaştıran
AKP, bu torba yasa teklifinde görüldüğü gibi, göz boyamaya dönük
düzenlemeler yapıyor.
Yine, 2023 yılı bütçesine
baktığımızda, emek karşıtı bir bütçe
olduğu açıkça görülmektedir. Bunlar, AKPnin 2023 yılı son
torba yasaları ve bütçe teklifleridir. Sandıklar kurulduğunda
sırtına torbalarını verip göndereceğiz. Seçimler
yaklaştıkça, kaybetme korkusu sardıkça, işte böyle torba
yasalara sarılmaktadır ama bunun nafile bir çaba olduğunu bir
kez daha buradan da belirteyim.
Evine 1 torba un alamayan, 1 kilo şeker, çay
alamayan halkın, sizin bu göz boyama torbalarınıza karnı
tok! Seçimi hedefleyen makyajlı düzenlemelerinize karşı, bu
sömürü çarkının ve sisteminin değişmesi gerekir; bunu da
çözüm bütçesiyle bizlerin yapacağını ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla bu torba yasalarla Meclis ve Komisyonlara getirilen,
burada çözümlenmeye çalışılan sorunların, bu torba yasa
anlayışıyla çözülmeyeceğini; bunun, gerçekten eğer
sorunları çözmek niyeti var ise ilgili STKlerin, demokratik kitle
örgütlerinin, ilgili odaların görüşlerinin alınıp,
önerilerinin alınıp, yasama sürecine dâhil edilip, ondan sonra burada
konuşulup, özellikle muhalefetin önerilerinin de dikkate alan bir yasama
süreciyle sorunlara çözüm olunabileceğini biliyoruz ama böyle
yapılmadığını, sadece
Biz burada konuşuyoruz,
karşımızdakiler dinliyormuş gibi yapıyor ama hiçbir
şekilde bu öneriler dikkate alınmıyor ve el kaldır-indir
biçiminde yasalar oylanıyor, geçiriliyor. Bunun da sorunların
çözümüne katkısı olmadığını hepimiz biliyoruz.
Tekrardan Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Kamil Okyay Sındır. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (2/4618) esas
numaralı, 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bu
kanun teklifi, İç tüzükün 91inci maddesinde tanımlanmış
bulunan temel kanun niteliğinde bir başka torba kanun. Tabii, bunu
çok eleştirdik ama şunu belirtmek istiyorum: Bu sıra
sayısında geçen başlığın, şu anki teklifteki
başlığın tıpkısının aynısı
başlıkla geçmişten bugüne 9 kanun
çıkarmışız. Yani bugüne kadar bu kanun teklifinin
dışında Gelir Vergisi Kanunu ibaresini içeren 19 kanun
çıkarmışız. Bu kanun teklifinde de 49 madde ve 4 geçici
madde yer alıyor ve kanuna adını veren Gelir Vergisi Kanunuyla
ilgili 52 maddede sadece 3 madde var. Böylesi torba kanunlarda madde
sıralaması ya da kanun sayısı itibarıyla en küçükten büyüğe
doğru olduğu içindir ki 193 sayılı Kanun olan Gelir Vergisi
Kanunu da kanun teklifine hep adını veren bir durumda.
Yine, üzülerek söylüyorum ki maalesef bugüne kadar
gelen kanun tekliflerinin tamamı, iktidarın getirdiği teklifler;
dolayısıyla yasama organı, tamamen iktidarın
ihtiyaçlarını karşılar bir kuruma dönüşmüş
durumda. Tabii, devlet yönetimi ciddi bir iş ancak toplumun huzuru,
refahı, ekonomik ve sosyal kalkınma ve büyüme hedefleri ancak
planlama ve doğru programlamayla ve buna sadık kalınmasıyla
olur ki bu kanun teklifindeki çalakalem torba düzenlemelerle ne plandan ne de
programdan bahsetmek pek mümkün değil.
İç Tüzükümüzün 91inci maddesi temel kanun
ifadesinde, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler
arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunu
getiriyor. Bu kanun teklifinde böyle bir bütünlükten ve bağlantıdan
bahsetmek asla mümkün değil. Dolayısıyla birbirinden tamamen
alakasız 21 ayrı kanun ve 3 kanun hükmünde kararname üzerinde
düzenleme getiriyor. Benim bir önerim var. Bunlara ne diyeceğiz?
Artık temel kanun demek İç Tüzük gereği de mümkün değil,
hep torba kanun ifadesini kullanıyoruz. Temel olmayan kanun mu deriz
birleşik kanun mu deriz; bunun İç Tüzük değişikliğiyle
düzenlenmesinde yarar var.
Bir şeyi de söyleyeyim, hakkını da
vermek istiyorum: Bu kanun teklifiyle Komisyonumuza her maddeyle ilgili bir
etki analizi de geldi, onun üzerinden de değerlendirmelerimizi
yaptık. Ancak kanun teklifinin bütünü üzerinde ve çeşitli maddeleri
üzerinde Anayasaya aykırılık denetiminden bahsetmek yine mümkün
değil, yine yok, yine Anayasaya aykırılık durumu söz
konusu.
Kur korumalı mevduatla ilgili sürenin
uzatılmasına yönelik bir madde var kanun teklifinde. Tabii, hazineden
aktarılan yaklaşık 85 milyar liraya yakın bir meblağdan
bahsediyoruz. Komisyonumuzda, Merkez Bankasından ne kadar
aktarıldığı sorgulamasında, Merkez Bankası
yetkililerinden bir yanıt alamadı bu yüce Meclis, bu millî irade ve
maalesef Komisyonu terk ettik Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalif
gruplar olarak. Daha sonra, Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, bütçe görüşmeleri esnasında, ısrarla
sorduğumuz bu soruya yanıtında tahminini ifade ediyor,
yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanının
yardımcısı olan Fuat Oktay Bey ve Merkez Bankasından
yapılan aktarımın, hazineden yapılanın
yaklaşık yüzde 75i kadar olduğunu tahmin ettiğini
söylüyor. Oysa bizim tahminlerimiz bunun 200-250 milyar TLye, hatta, yıl
sonuna doğru çok daha yüksek meblağlara ulaşacağı yönünde.
Dolayısıyla, biz Komisyon olarak ve burada Genel Kurulda Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak bir karar alıyoruz, süreyi uzatıyoruz ama
bunun etkisinin ne olacağının bir değerlendirmesini
yapamıyoruz maalesef.
Tabii, bu torba kanun teklifinin, Komisyonumuz
dışında, görüşülmesi gereken çeşitli komisyonlar da
var, hiçbirine gitmedi, hiçbirinden Komisyona görüş gelmedi; bunu da
belirtmek istiyorum.
Şunu da son zamanlarda sıklıkla
Faiz kelimesinden imtina ediyor iktidar, onun yerine gecikme zammı
TEFEye endekslenmiş miktar hatta promosyon gibi ifadelerle de
karşılaşıyoruz; bu kanun teklifinde de bu tür ifadeleri
gördüğümüzü söyleyebilirim.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde bugüne
kadar, AKPnin iktidar olduğu bu yirmi yıllık dönemde en
kapsamlı servet ve vergisiz kazanç afları, varlık
barışı kanun teklifleri geldi. Vergi affı ve varlık
barışı adları altında, bakın, son on dokuz
yılda 10 kez yasal düzenleme getirilmiş; 2003, 2008, 2011, 2013,
2016, 2018, 2019, 2020, 2021, 2022 gibi yıllar itibarıyla ve 200-300
milyar dolara yakın bir meblağın yurt dışından ülkeye
gelip ekonomiye kazandırılacağı vadedilmiş. Asgari
ücretliden, bordro mahkûmlarından daha eline geçmeden vergileri tevkifatla
alınırken, maalesef bu yasalarla kaçakçıların, vergi
kaçıranların, uyuşturucu baronlarının, illegal
örgütlerin, paralarını vergi cennetlerinde tutanların, kul
hakkı yiyenlerin; ez cümle, suç geliri olan paraların nereden
geldiği dahi sorulmadan, hatta kimi zaman vergisiz, ekonomik sisteme
girmesi sağlandı. Kısaca, üzülerek söylemeliyim ki ülkemiz bir
kara para cenneti, uyuşturucu baronlarının kol gezdiği bir
ülke hâline geldi ve ne yazık ki bunu ben demiyorum; Financial Action Task
Force (FATF) adıyla, kara paranın aklanmasının önlenmesine
yönelik Mali Eylem Görev Gücü diyor.
Bakın, değerli arkadaşlar,
geçmişten, varlık barışıyla ilgili bir kanunun ilgili
cümlesini, maddesini okuyacağım. Mesela, geçici madde eklenmiş
193 sayılı Kanuna, diyor ki: Yurt dışında bulunan
para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarını, bu maddedeki hükümler çerçevesinde, şu tarihe kadar
Türkiyedeki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel
kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilirler.
Devam ediyor, maddenin sonunda şunu da ifade ediyor: Bu madde
kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir
suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bu hükümden
faydalanılabilmesi için birinci fıkra uyarınca bildirilen
varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten
itibaren üç ay içinde Türkiyeye getirilmesi veya Türkiyedeki banka ya da aracı
kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.
diyor. Bu kara paranın nereden geldiği, hangi kazançla, hangi suçtan
elde edilen gelir olduğu bilinmeden ekonomik sisteme girmesi kara para
aklamak değildir de nedir? Eh, böyle olunca, maalesef, ülkede hem
kaçakçılar hem uyuşturucu baronları hepsi kol gezer durur.
Bakın, bu kara paranın
aklanmasının önlenmesine yönelik Mali Eylem Görev Gücünün Türkiye
hakkında aldığı bir karar var. Bu bahsedilen yapı,
terörizmin finansmanının, kitle imha silahlarının
yayılmasının önlenmesine yönelik standartları, eylemleri
öngören bir uluslararası oluşum, OECD bünyesinde G7 tarafından
kurulmuş bir mali çalışma grubu; Türkiye de 1991
yılından beridir bu 37 üye ülke ve 2 uluslararası organizasyon
içerisinde yer alıyor. Terörü finanse eden ve kara para aklayan güvenli
liman kabul edilen ülkeler gri listeye alınıyor ki Türkiye ne
yazık ki şu anda gri listede ve düzenli
artırılmış takibe alınmış bir ülke konumunda.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu konuda,
biliyorsunuz, Sayın Genel Başkanımız da kamuoyunun
dikkatini çekti, hayati bir konu. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının Ağustos
2022 tarihli raporuna göre, metamfetamin kullanımının -buna
buz, kristal, met, ateş, ice, metin amca vesaire gibi isimler
takıyorlar- 2019a göre 2021 yılında 5 kat
arttığı, 2022nin ilk yedi ayında 9 kat
arttığı; uyuşturucu kullanım yaşının 10
yaşına kadar düştüğü görülüyor. Aynı rapor, bu met
kullanıcılarının yüzde 39,6sının ortaokul ve
dengi okul mezunları olduğunu söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Son cümlem.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) 2020 ve 2021
yıllarında bu madde 81 ilimizde görülmüş, rapora göre, 2021
yılında yakalanan metamfetamin miktarı
Son cümlem: Türkiye Yüzyılı vizyonu
Türkiye Yüzyılı başlıyor. şiarıyla ortaya
konuldu. Geriye bırakmış olduğumuz bu yüzyıl neyin
yüzyılı idi? Cumhuriyet ibaresinden neden imtina ediyorsunuz?
İkinci yüzyıl veya cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı
ifadesinden neden sakınıyorsunuz? Lütfen, yapmayınız,
etmeyiniz; Türkiye cumhuriyetimizin şanlı şerefli geçmişi
hepimizin geçmişidir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz
Sayın Ömer Öcalanın. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Genel Kurulu selamlıyorum.
Ben Kürtçe üzerine konuşacağım. Geçen
hafta İsviçrede, değerli milletvekilleri, İsviçre Bern
Parlamentosunda bir karar alındı. İsviçre'yi herkes bilir,
İsviçre Konfederasyonu Federal Anayasası'nda 4 tane resmî dil
vardır; Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romanşça ama her
kantonun kendine göre de kendi iç yasaları vardır. İsviçre Bern
Meclisi 12 dilde bilgilendirme yapar. Geçen hafta kimi kurumların
başvurusuyla bir dil daha eklendi, bu dilin adı Kürtçe. Bern
Parlamentosunda, Bern Kantonu Parlamentosunda bilgilendirme yapılacak olan
dillerden biri de Kürtçe. Burada ne yazılıyor? Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, milyonlarca nüfusu olan bir halk gerçekliğinin diline,
bilinmeyen veya X dili yazılıyor. İsviçre herhâlde
bölünmemiştir. Bölünme iddiasıyla, bölünme paranoyasıyla, Kürt
ve Kürtçe düşmanlığı anlayışı burada
kurumsallaşmıştır. Bu Mecliste de Kürtçe
konuşulabilir, koridorlarda bilgilendirme Kürtçe yapılabilir. Bu daha
da artırır bazı şeyleri, insani değerleri daha da
büyütür ama maalesef...
Bakınız, geçen ay ben bir
araştırma önergesi verdim Meclis Başkanlığına,
burada. 2020de Kürtçeyle ilgili araştırma önergesinin
aynısını vermişim Kürtçe üzerindeki baskı, şiddet
veya durumunun araştırılmasına dönük. 2020de kabul
etmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin internet sitesinde mevcuttur.
Aynısını geçen ay da verdik, 2022; Meclis
Başkanlığı kaba ve yaralayıcı olduğu için
reddetmiş araştırma önergemizi. AKPdeki bu dalgalanmaya
yetişmek mümkün değil; Kürt düşmanlığına, Kürtçe
düşmanlığına yetişmek mümkün değil. Neye göre?
Şu an açın, bakın, Meclisin sitesinde bu araştırma
önergesinin aynısı var ama 2022de, geçen ay verdiğimiz önerge
Meclis Başkanlığını yaralamış,
incitmiş; Kürt dili, Kürtçe dili de kendisine kaba gelmiş. Bu
kardeşlik palavralarından vazgeçin. Burada tabii ki sözüm, AKP içerisinde
bulunan Kürt olmayıp da Kürt kökenli olan vekillere de, Meclis
Başkanınıza, partinizden seçilen Meclis Başkanına bir
sorun, acaba bu konu sizi rahatsız etmiyor mu? Sizi rahatsız etmesi
lazım. Bu, bir.
İki, 22 Şubatta partimizin kongresi
gerçekleştirildi, birçok ilden bu kongreye katılım oldu,
Hataydan da üyelerimiz, bu partinin sempatizanları geldi kongreye. Orada,
araçta gelirken bir genç canlı yayın yapıyor, sosyal medya
üzerinden canlı yayın yapıyor. Kürtçe şarkılar
söyleniyor, böyle zılgıtlar çekiliyor, eğlenceli bir
şekilde 22 Şubattaki kongremize geliyorlar. Hakkında dava
açılıyor arkadaşlar, Kürtçe şarkıyı sosyal
medyada yayınlamış, örgüt propagandası yapmış;
iki yıl ceza vermişler, bunu sosyal medya
aracılığıyla da paylaştığı için
yarı oranında arttırmışlar; üç yıl. Bunu
nasıl kabul edeceğiz biz? Bu Kürtçe düşmanlığı
karşısında, daha geçenlerde -örgüt propagandası; ucu
açık, örgüt üyeliği; ucu açık, ansızın birinize mal
olabilir- Cumhurbaşkanı kürsüde söyledi, 10 çocuğu olan ya da 5
çocuğu olanları PKKli olmakla itham etti. Yani 5 çocuğu olan,
10 çocuğu olan, 15 çocuğu ben bilmiyorum, bölgede de geziyoruz, 15
çocuk biraz çok istisna bir durum. Şimdi, derin bir Kürt
düşmanlığı, Kürtçe düşmanlığı
vardır hafızalara işlenmiş, her tarafa yansıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bir cumhurbaşkanı
bunu söylüyor, bunu tabii ki kabul etmiyoruz.
(*)
sloganı dünyada büyük bir enternasyonal slogan hâline geldi. İran
faşizmine karşı, İran zulmüne karşı
(*) sloganıyla insanlar alanlara
çıkıyor, özgürlüğü savunuyor, karanlığa
karşı, şiddete karşı, baskıya karşı
otoriterleşmeye karşı özgür yaşamı savunuyor, biz de özgür
yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
(*)
(HDP sıralarından alkışlar)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yani
defaatle bu açıklanmış olmasına rağmen
anladığım kadarıyla yeteri derecede
anlaşılmamış. Bu konuda ben bir açıklama daha
yapacağım son kez. Bilinmeyen dil gibi tutanaklara geçişte bir
ifade asla kullanılmamaktadır.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) X
ne demek Başkan? Sayın Başkan, X ne demek?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkçe dışında
bir dil demek.
BAŞKAN - Bu X dipnot anlamına
gelmektedir ve altındaki dipnota
X bir dipnot işaretidir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, burada İngilizce hitap edildiğinde X mi
yazıldı?
BAŞKAN - Ve X dipnota
baktığınızda da Türkçe dili dışında
başka bir dil kullanılıyor. olarak geçmektedir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, Parlamentoda İngilizce hitap edildiğinde X
mi yazıldı?
BAŞKAN Türkçe dışında bütün
kullanılan dillerle ilgili olarak tutanağa geçiş şekli
budur, bunu bir kez daha bilgilerinize sunuyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Evet, şahsı adına son
söz Sayın Esin Karanın.
Sayın Kara, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ESİN KARA (Konya) Sayın Başkan,
büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinde, öğrenim kredilerinin geri
ödemesinde enflasyon farkı uygulamasından vazgeçilmesi, mezuniyetten
iki yıl sonra ödeme planlarının kredi alım süresine göre
taksitlendirilmesi, öğrenim kredisi borcuna üç yıla kadar erteleme
imkânı getirilebilmesi, askerlik süresince herhangi bir endeks
hesaplanmaması, mezun olanlardan öğrenim kredisi borçlarını
ödemekte olan vatandaşlarımızın da yararlanabilmesi, ölüm
ve engellilik söz konusu olduğunda borçlarının terkin
edilebilmesi de düzenlenmektedir.
Yine, tıp fakülteleri ve diş
hekimliği fakültelerinin son sınıfında okuyan, öğretim
üyeleri rehberliğinde uygulama çalışmaları yapan intörn
öğrencilere yapılan ödemelerin asgari ücret tutarına
yükseltilmesi de söz konusu olmaktadır. Bir yandan eğitim
hayatını sürdüren, bir yandan hastanelerde fedakârca emek vererek
çalışan hekim adayı kardeşlerimize yönelik yapılan bu
düzenleme mutluluk vericidir. Kanun teklifinde, işverenlerce
çalışanlara 2023 Haziran ayı sonuna kadar yapacakları
ısınma amaçlı yardımların bin Türk lirasına kadar
olan kısmı prime esas kazanca dâhil edilmeyip gelir vergisinden
muafiyet sağlanmaktadır.
Yine, çalışanlara işverenlerce nakit
olarak yapılan ve günlük 51 lirayı aşmayan yemek bedeli
ödemeleri gelir vergisi istisnası kapsamına alınmakta, nakden
ödenen bu tutarların da serbestçe belirlenmesi sağlanmaktadır.
Kanun teklifinde, birçok
vatandaşımızın bizlerden talepte bulundukları, halk
arasında sicil affı olarak da adlandırılan
karşılıksız çek, senet protestosu, kredi kartı ya da
kredi ödemelerinin gecikmesinden dolayı riskli sayılan, yeni finansal
araçlara erişimleri kısıtlanan vatandaşlarımıza
yönelik düzenlemeler de yapılmaktadır.
Kanun teklifinde, Covid-19 döneminde alınan
tedbirlerin ihmal edilmesi yani maske takma zorunluluğunun yerine
getirilmemesi, sokağa çıkma yasağının ihlal edilmesi
gibi nedenlerle verilen cezaların terkin edilmesi de öngörülmektedir.
Şirketlerin sermayelerini azaltması
durumunda, işletmeden çekilmesi hâlinde vergilendirilmeyecek olan,
ortaklarca ödenen ayni ve nakdî sermayenin dışında
azaltmanın hangi kalemlerden yapıldığı hususunda,
uygulamada vergi daireleri ile mükellefler arasında ihtilaflar
yaşanmaktaydı. Şirket bilançolarının öz kaynaklar
grubundaki sermayeyi teşkil eden hesaplarından bazıları
ortaklar tarafından taahhüt edilen ayni ve nakdî sermayelerin
dışında oluşabilmektedir.
Dağıtılmamış geçmiş yıl kârları, enflasyon
muhasebesi düzeltmesinden kaynaklı oluşan kârlar, yeniden
değerleme sonrası oluşan fonlar ya da Kurumlar Vergisi Kanununa
göre iki yıldan fazla süreyle elde tutulan gayrimenkullerin
satışından elde edilen kârları bunlara örnek olarak
verebilirim. Bu gelir kalemlerinin bazıları kurumlar vergisine, bazıları
stopaja, bazıları ise hem kurumlar vergisi hem stopaja tabi
olmalarına rağmen şirket ortaklarınca karar alınarak
ortaklara dağıtılmaz ve bilançoda öz kaynaklar grubu
hesaplarında bekletilirse vergi yasalarımıza göre vergilendirilmemektedirler.
Sermaye azaltılmasında uygulamada karşılaşılan ve
özelgelere konu olan sorun ise sermaye azaltılmasında azaltılan
kısmın hangi kalemlerden olduğu ve hangi vergiye tabi
olacağıdır. İşte, uygulamada yaşanılan
ihtilaflar bu kanun teklifiyle netleşmiş olmaktadır.
Kanun teklifinde, karşılığı
nakit olmayan piyango ve çekilişlerin tertibine izin verilmesi ve izin
bedeline ilişkin hususlarda Millî Piyango İdaresinin
yetkilendirilmesi, İdarenin yetkisi dâhilinde her türlü eşya
piyangosu, şans oyunu, müşterek bahis ve benzerlerini izinsiz
yapanlara cezai müeyyidelerin getirilmesi de düzenlenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime son verirken olumlu oy vereceğimi kanun
teklifine belirtir, kanun teklifinin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diler, büyük Türk milletini ve onun büyük Meclisini
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap işlemi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
60a göre 3 milletvekilimize söz vereceğim.
Şimdi onlardan başlıyorum.
Sayın Gergerlioğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, ülkedeki yargılama ve soruşturmalara
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizdeki adil olmayan yargılamalar,
soruşturmalardaki gariplikler devam ediyor ve bunlar
karşısında gülsek mi ağlasak mı,
şaşırdık.
Bakın, elimde Denizli İl Emniyet
Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünün bir ifade tutanağı
var, Cafer Başkayadan ifade alınmış. Şimdi, bu
ifadede öylesine sorular sorulmuş ki inanılmaz. İşte Niye
birisine yardım ettin? Niye bir mezarı ziyaret ettin? gibi acayip
sorular sorulmuş. Bakın, ne diyor: Mayıs 2017 tarihinde ölen
Gültekin Payat isimli şahsın mezarı başına giderek dua
ettiğiniz ve aynı zamanda, yine, FETÖden işlemli ve iş
kazası neticesi ölen Bülent Boya isimli şahsın cenaze
işlemlerine katıldığınız tespit edilmiştir.
Gültekin Payat ve Bülent Boya isimli şahısları mezarları
başında anmanızın amacı nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ataş
35.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
genç avukatların sorunlarına ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün siyasetin yargı üzerindeki
müdahalelerinin arttığı, savunma hakkının sürekli
ihlal edildiği, avukatlık mesleğinin
itibarsızlaştırıldığı, kriz nedeniyle
ekonomik sorunların derinleştiği, artan üniversite ve
kontenjanlar nedeniyle hukuk eğitiminin niteliksiz hâle geldiği,
mesleğini yapan avukatlara dönük saldırıların
arttığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Böyle bir ortamda özellikle genç avukatlar özel sektörde asgari ücretle dahi
iş bulamamaktadır. Kamuda istihdam isteyen genç
avukatlarımıza son iki yılda merkezî alımda yalnızca
371 kontenjan verilmiştir. Adalet Bakanına buradan seslenmek
istiyorum: KPSS sınavında 90 üstü puan alıp iki yıl
bekleyip atanamayan, kaderine terk edilen genç avukatlarımızın
sorunları çözülmeli, liyakat esas alınarak kamuda daha fazla avukat
istihdamı sağlanmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
36.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, il
göç idarelerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında
çalışanlara ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde geçici koruma statüsünde bulunan
Suriyeliler için, ücretleri Birleşmiş Milletler tarafından
ödenen, 72 ilimizde istihdam edilen bini aşkın
çalışanımız var. Bunlar yedi yıldır il göç
idarelerinde devlet memurlarıyla beraber veri güncellemesi,
tercümanlık, güvenlik gibi farklı pozisyonlarda
çalışıyorlar. Belirsiz süreli iş sözleşmesi
kapsamında çalıştıkları için iş güvenceleri yok.
Bir uluslararası kuruluşla gerçekleştirilen proje
kapsamında, ücretleri o kuruluş tarafından finanse edilen,
yıllardır çeşitli kamu kurumlarında devlet memuruyla
aynı işi yapan emekçilerimiz bu kadroyu hak ediyorlar. Bu ekonomik
krizde güvencesiz bir şekilde, âdeta diken üstünde
çalışmayı hak etmiyorlar. Gelin, bu emekçilerimizi de
taşerondaki işçiler gibi kadroya alalım, iş güvencesine
kavuşturalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öcalan
37.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalanın, Şanlıurfada silahların başıboş
dağıtıldığına ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Urfa âdeta Teksasa dönmüş. Bundan iki gün önce Haliliye
ilçesinde 2 kardeş öldürüldü. Şimdi, ben buradan Urfa Valisine, Urfa
Emniyetine seslenmek istiyorum: Bu kadar silah, ekmek peynir gibi Urfada
nasıl dağıtılır? Bundan bir hafta önce Viranşehirde
lise önünde 2 gencecik çocuk, 2 çocuk yaşta lise öğrencisi öldürüldü.
Şimdi, Urfada Sivereke bakın, Viranşehire bakın, Suruça
bakın, merkeze bakın, günde onlarca olay olmakta ve herkesin belinde
silah ve bu silahların nasıl alındığını Vali
de biliyor, Emniyet Müdürlüğü de biliyor. Âdeta insanların birbirini
öldürmesi için zemin oluşturuluyor. Bir an önce bu silahtan
vazgeçilmelidir, bu silahlar böyle başıboş bir şekilde
dağıtılmamalıdır ve bu şiddetin önüne hep
birlikte geçmeliyiz ama görünen odur ki torpille bu işi halleden onlarca
insan vardır. Bir an önce bunun önüne
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 28inci
madde üzerinde 3 adet önerge vardır. İlk 2 önerge aynı mahiyette
olup okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
Adana İzmir Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu Hüseyin
Örs
İstanbul Trabzon
Aynı
mahiyetteki 2nci önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Aydın Bursa Kırklareli
Okan
Gaytancıoğlu Faruk
Sarıaslan Özgür
Ceylan
Edirne Nevşehir Çanakkale
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Aytun Çırayın.
Sayın Çıray, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türk siyasi tarihinde görülmemiş bir olguyla
karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihimizin beşte
1inde hem de anayasa değişiklikleriyle görülmemiş bir güçle iktidar
olan Sayın Erdoğan beceriksizliklerini örtbas edebilmek için, kurucu
ve kurtarıcımıza kadar ulaşan çamur atmaya varan ve
geçmişi kötüleme kampanyasına dönüşen bir söylem içerisindedir.
Sayın Meral Akşenerin dediği gibi, geçmişi yok sayarak,
kötüleyerek bugünlerini onaylatmaya çalışıyorlar. Kapitülasyon
şartlarında tefeci faiziyle milletimizi borçlandırarak
yaptıkları köprülerle övünürken hem rahmetli Demirelin hem de
rahmetli Özalın çok daha olumsuz şartlarda milletin parasıyla
yaptıkları boğaz köprülerini görmezden geliyorlar. GAPı,
Atatürk Barajını, Kebanı, Erdemiri, İsdemiri,
PETKİMi, enerji santrallerini, alüminyum tesislerini, otobanları,
sosyal devletin temellerinin atıldığı sigorta sistemlerini,
fakirin fukaranın onurunu koruyan Paran yoksa öl. devrini bitiren
yeşil kartı, yapılan hastaneleri, sosyalizasyonu, devletin
eğitimde fırsat eşitliğini sağladığı
devlet okullarını, içinde dünyada ilk 500e giren üniversitelerini,
koyduğu ambargo nedeniyle bir gecede Amerikan üslerinin kapatılarak 5
bin askerin kapının önüne konduğu onurlu dış
politikayı, burada saymakla bitiremeyeceğim cumhuriyet eserlerini
âdeta yok sayıyorlar.
Şimdi, bunları yok sayarken de uzaya
gitmekten söz ediyorsunuz ancak iktidarınızın yüzünden, Türkiye,
uzay araştırmaları faaliyetlerinde dünyadaki birçok ülkeden çok
gerilerde kaldı. 1994te Türkiye yapay uydular kategorisindeydi,
şimdi de ne yazık ki orada. Ama o kötülediğiniz geçmişte,
sizin iddia ettiğiniz gibi cumhuriyet hükûmetleri uyumuyordu; 1985te Uzay
Teknolojileri Araştırma Enstitüsü kuruldu, 1994ten başlayarak
iktidarınıza kadar olan süreç içerisinde 3 uydu
fırlatıldı.
Bu kadar sözü niye ettiğime gelince, iki
tutumunuza itiraz ediyorum: Birincisi, geçmişi kötüleyerek kendinizi ibra
etmeye çalışmanıza; ikincisi, yaptığınız
hizmetleri takdim ederken söylediğiniz yalanlara. Sayın Genel
Başkanımızın söylediği gibi, vatanımız ve
milletimiz için yapılan her iyi şeyi kim yaparsa yapsın
destekleriz, kötü olana da izin vermeyiz. Bu anlamda 1990lı yıllarda
başlatılan İHA, SİHA çalışmalarının
rekabeti önleyici şartları dışında bugün geldiği
noktadan memnunuz ve iktidarımızda bu çalışmaların
daha da gelişerek savaş uçakları yapmaya dönüşmesi için her
türlü desteği vermek boynumuzun borcudur.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Erdoğan yirmi yıldır Türkiyeyi yönetiyor ve koyduğu hiçbir
hedefe ulaşamadı. Orta sınıfı yok etti. 2001 krizinde
bile yüzde 8,5 olan işsizliği yirmi yıl sonunda yüzde 13ler
civarına çıkardı. Anneler çocukları için gıdaya
ulaşamıyorlar. Sağlık sistemleri iflas yolunda; hastalar
katkı payı vermeden muayene ve tedavi olamıyor, hastane
kuyruklarında bekleyenlerin 10 misli hasta evlerinde randevu kuyruğu
bekliyor. Cari açık 18,6 milyar dolar; kur korumalı mevduat dâhil
edildiğinde bütçe açığınız 640 milyar lirayı
aşacak. Milletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak. dediğiniz
kamu-özel ortaklığı için yıl sonunda 53 milyar lira
harcamış olacaksınız.
Tüketici enflasyonu resmî rakamlara göre yüzde 83,5,
gerçekte yüzde 180lere ulaşmış durumda. Yıl sonu için 9
lira 27 kuruş olarak hedeflediğiniz dolar kuru şu anda 18,5
lira. Siz bir konuda doğrusu şampiyonsunuz, o da milletten vergi
alıp yandaşlara dağıtma şampiyonu; 57nci Hükûmetin
topladığı ve 57 hükûmetin topladığı vergilerin 4
katını topladınız. Seçime giderken bütün bunlara
rağmen yeni masallara ihtiyaç duyuyorsunuz ama bizde masal olmayacak, bu
ülkeyi yatırımlar ülkesi yapacağız.
Vatandaşlarımızın bir kısmı Pariste yaşar
gibi yaşarken diğerlerinin Bangladeşte gibi
yaşayacağı bir ülke istemiyoruz. Bu nedenle artık
değişim zamanı geldi.
Azıcık aş yetmez. diyenleri,
Zengin, güçlü ve medeni Türkiye. diyenleri, kavgadan bıkanları,
barış içinde kardeşçe yaşayan insanlar ülkesinde
yaşamak isteyen herkesi bu ucube Anayasayı değiştirecek
şekilde bir mücadeleye davet ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Genel Kurulu ziyaret eden misafirlere ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın misafirler, ya yerlerinizi
alın ya koltuklarınıza oturun ya da lütfen, Genel Kuruldan
ayrılalım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Özgür Ceylanın.
Sayın Ceylan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Teklifin 28inci
maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Derinleşen ekonomik kriz nedeniyle seçim öncesi
yapılan pansuman tedbirlerin ağırlıkta olduğu bir
torbayı görüşüyoruz. Özellikle icra takibi başlatılan 2 bin
liranın altındaki elektrik, su, telefon, doğal gaz ve benzeri
aboneliklerden kaynaklanan borçların silinmesi, varlık
şirketlerine olan borçlar konusunda yapılan düzeleme, pandemi döneminde
kesilen idari para cezalarının affedilmesi bizim de uzun
zamandır çağrısını yaptığımız
düzenlemeler. Bu maddeyle yapılan içme suyu tetkik ve tahlil
borçlarının silinmesi de yerinde bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, ancak torba teklifte
yüzde 93ü aşan gıda enflasyonuna, artan doğal gaz, elektrik,
akaryakıt fiyatlarına, genç işsizliğine, artan faiz
harcamalarına, çiftçi borçlarına ve iflasa sürüklenen esnafa yönelik
bir çözüm yok. Ekonomi yönetimindeki iş bilmezlik 84 milyon için
yaşamı çekilmez hâle getirmiştir. 19 Aralıkta
başekonomist nas diyerek faizleri düşürdü Hüküm bu. dedi; ne
oldu? Dolar ve euro rekor kırdı, TL yerle bir oldu, bunun üzerine
sayın ekonomist 20 Aralık Pazartesi günü kur korumalı mevduat
sistemini açıkladı yani örtülü faiz sistemini; yeni
nassımız hayırlı olsun. Bu yeni nastan önceden haberdar
olanlar halk arasındaki tabirle keriz silkeleme yoluyla servetlerine
servet kattılar. Bu mucize modelde Türk lirası getirisi ile döviz değeri
arasındaki fark mevduat sahibine devlet kasasından ödeniyor. Yani
garibandan toplanan vergi bankada parası olan zenginlere faiz, pardon,
yeni nas olarak aktarılıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) El altından bilgi sızdırıp bir gecede
yandaşların zengin edilmesi, halkın kanının emilmesi
nassın neresinde, onu bilmiyorum. Garip gurebanın vergisinin
adına faiz denmeden örtülü faiz olarak zengine ödenmesi caiz midir? Bunu
da her konuda fetva veren, kerameti kendinden menkul Sayın
Erbaşın yüksek bilgisine bırakıyorum. Ekonomist, artan
yoksulluğu Bakara 155inci ayetle açıklamaya çalıştı.
Muhakkak sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden
eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele. Arkadaşlar, kriz ve yoksulluk
Allah tarafından gönderilmiş, öngörülemez ve önlenemez bir durum,
benim bununla bir ilgim yok. demeye çalışıyor ama açlık ve
yoksulluğu da kabul ediyor ve yoksul halka durumun süreceğini ilan
ediyor, elinde bir reçete yok. Oysa ki yoksulluktan kurtulmanın yolu, bu
koşulları yaratanları defetmekten geçiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Bravo!
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Türkiyenin zenginlerinde
problem yok, kazandıkça kazanıyorlar, vatandaş ise soruyor:
Yalnız biz garibanlar mı sınanıyoruz bu dünyada? Faizi
düşük tutarak semirttiğiniz döviz lobisi doymazken nasla vaaz
verdiğiniz milyonlar günbegün yoksullaşmakta. İlk altı
aylık döneminde kur korumalı mevduata hazineden 84,9 milyar lira
ödenmiş. 18,8 milyar lira kurumlar vergisinden vazgeçilmiş
olduğu söyleniyor. Net maliyet ise devlet sırrı gibi saklanıyor.
Çoğu haram olanın azı haram değil midir? Madem faiz
haramdır, o hâlde vatandaşa ver faizsiz krediyi de ev bark sahibi
olsun. İşine gelince Ben ekonomistim. işine gelmeyince Nas.
Vatandaş Cengize nas, yandaş Cengize, faize parayı bas. Olmaz öyle
iş, nerede senin adaletin? (CHP sıralarından alkışlar)
Gıda enflasyonu yüzde 93ü geçmiş, vatandaş karnını
zor doyuruyor; yönetenlerin önerisi porsiyonları küçültmek. İnsanlar
artık, peyniri, zeytini gramla; domatesi, biberi taneyle alıyor.
İcra dairelerinde derdest dosya sayısı an itibarıyla 23,5
milyon. Bakın, TÜRK-İŞ ekim ayı için 4 kişilik ailenin
açlık sınırını 7.425 lira, yoksulluk
sınırını da 24.186 lira olarak açıkladı. Kanal
İstanbul kadar yolsuz, TÜİK istatistikleri kadar yalan, Amasra, Soma madenleri
kadar acı içinde bir Türkiye sizin eserinizdir iktidar milletvekilleri.
(CHP sıralarından alkışlar) Türkiye'nin 2nci
yüzyılı için vaatlerinizin teminatı, yirmi yılın
sonunda içi boşaltılan Merkez Bankasıdır.
Yağmaladığınız toprak, zehirlediğiniz deniz,
kestiğiniz ağaç 5li çetelere verdiğiniz velinimetler oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) Anadoluyu
çölleştirirken fikrî çölleşmenin de girdabına düştünüz. Bu
ülke için, bu topraklar için hayaliniz yok. Hayaliniz olmadığı
gibi vatandaşlarımızın hayallerini de çaldınız,
hangi parseli, kime vereceğinizin derdine düştünüz. Neyse ki az
kaldı, önüne sandık geldiğinde millet bu çilenin
hesabını soracaktır.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 28inci maddesiyle eklenmesi öngörülen
geçici madde 3te yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Kemal Bülbül
Şırnak
Adana
Antalya
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki Şevin
Coşkun
Kocaeli
Batman
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Ruştu Tiryaki'nin. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Genel Kurulu ve ekranları
başında bizi izleyenleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 28inci maddesi uyarınca, il özel
idarelerinin uhdesinde olan sulara Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılan tetkik ve incelemeler neticesinde alınan
bedellerin terkin edilmesi öneriliyor. Özü itibarıyla buna karşı
değiliz fakat içerisinde başlatılmış icra takipleri
varsa durdurulacağı, açılmış davalar varsa karar
verilmesine yer olmayacağı, avukatlık ücretine de
hükmedilmeyeceği söyleniyor. Çok sayıda yasa
değişikliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi böyle teklifler
getiriyor. Bu davaları baştan sona takip eden avukatlara vekâlet
ücretine hükmedilmemesini doğru bulmuyoruz, bence bu uygulamadan
vazgeçmelisiniz.
Ben, konuşmamın devamında başka
bir kamusal sağlık konusuyla ilgili birkaç şeyi
söyleyeceğim. Linç öznesi hâline getirdiğiniz sevgili Şebnem
Korur Fincancıyla
Şebnem Hoca iyi bir adli tıp uzmanı,
uluslararası saygınlığı olan bir bilim insanı;
aynı zamanda, yaptığı işi daha
ayrıntılı, daha farklı bir gözle görebilmek için arkeoloji
eğitimi de almış birisi. Gerçekten ilham verici bir hikâyesi
var, zamanım yettiğince anlatmaya çalışacağım.
Adli Tıp Uzmanları Derneğinin, Türkiye İnsan Hakları
Vakfının ve Ceza Hukuku Araştırmaları Derneğinin
kurucuları arasında yer alıyor. Türk Tabipleri Birliğinde,
İstanbul Tabip Odasında, Türk Patoloji Derneğinde, İnsan
Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi Cezaevleri
Çalışma Grubunda, Başbakanlık İnsan Hakları
Danışma Kurulunda, Forensic Science Societyde, Academie
Internationale de Medecine Socialeda, International Academy of Legal
Medicineda, New York Academy of Sciencesta uzun yıllar görev
almış bir bilim insanı.
Şebnem Hoca ilk kez gözaltına
alınmadı, ilk kez tutuklanmadı. Daha önce, 2016
yılında, kapatılmak istenen, susturulmak istenen Özgür Gündem
gazetesinde nöbetçi yayın yönetmeni olarak görev yaptığı
için de gözaltına alınmıştı, tutuklanmıştı;
o gün de basın özgürlüğünü savunuyordu. Çok sayıda işkence
iddiasını araştırdı Şebnem Hoca, bunları
aydınlattı. Hangi mahalleden, hangi inanıştan olduğuna
hiç bakmadı; katil mi, terörist mi demedi, gerçeği açığa
çıkarmaya çalıştı. Uğur Mumcu cinayetinin
sanıkları için de işkence iddialarının
araştırılması gerektiğini savundu; o zaman da bir
mahalle tarafından linç edilmeye
çalışılmıştı. Dediğim gibi Şebnem Hoca
çok sayıda işkence iddiasını araştırdı ve
ortaya çıkarılmasını sağladı. Adli Tıp
Kurumunu devletin icraatlarını onaylayan ya da aklayan bir kurum
olmaktan çıkarıp insan haklarının, insan hakları
mücadelesinin önemli bir parçası hâline getirmeye çalıştı.
Şebnem Hoca daha büyük bir ilham
kaynağıdır. Bakın, ben sadece bir olayı
anlatacağım.
İSMAİL TAMER (Kayseri) İlham
kaynağı dediğin bir teröristtir, terörist!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Doktorum lütfen dinle, meslektaşının hikâyesini dinle.
2012 yılında Bahreynde bir genç
öldürülür. Bu gencin tanınmış bir ailesi vardır;
boğularak öldürüldüğü söylenir ama aile çocuklarının iyi
bir yüzücü olduğuna, boğulmadığına inanır. Bunun
için Uluslararası Adli Tıp Kurumu uzmanlarına başvurur,
onların gelip araştırmasını ister, Bahreyn Hükûmeti
buna izin vermez. Daha sonra Birleşmiş Milletlerin işkence özel
temsilcisi gelip araştırma yapmak ister, Bahreyn Hükûmeti buna da
izin vermez. Şebnem Hoca, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları
vizesiz olarak gidebildiği için turist gibi Bahreyne gider. Daha sonra
aileyle görüşür, aile cenazeyi henüz, yeni teslim almıştır,
defnetmek için mezarlığa götürmek üzeredir. Tanınmamak için yerel
kıyafetlerden giyer ve taziye için gelen insanların arasına
karışır. Cenazenin defnedilmeden önce götürüldüğü yerde
otopsi yapar gizlice ve otopsi sonucunda bazı parçaları alır ve
o parçaları yine gizlice Türkiyeye getirir ve bu inceleme sonucunda
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Yasal mı?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sevgili Doktorum, bir doktor olarak siz de dinleyin, insanlar nelerle
uğraşıyormuş.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Doktorlar için ne yapmış? Doktorlar için ne
yapmış?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Türkiyeye gelir, bu parçaları getirir ve o gencin elektrik verilerek
bilincinin kaybettirildiğini ve bu şekilde suya atılıp
boğulduğunu ortaya çıkarır. Dünyanın her yerinde,
sadece Türkiyede değil dünyanın her yerinde işkenceyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Dünyanın her yerinde, hangi mahalleden olursa
olsun, kimden olursa olsun, kimden gelirse gelsin işkenceyi ortaya
çıkarmak için mücadele etmiş, özgürlüğünü riske atmış
bir bilim insanından bahsediyoruz.
Sartrenin hikâyesini biliyorsunuz, Fransanın
Cezayirde işlediği savaş suçlarına karşı
çıktığı için linç edilmek istenir Le Mondeda verdiği
ilanlar yüzünden. O zaman De Gaulle der ki: Sartre Fransadır. Bizde
diyoruz ki: Şebnem Hoca Türkiyedir. Her zaman onurla yâd edilecektir.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 29uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 29 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkralar ilave edilmiş ve
diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
(3) Zorunlu emeklilik yaşından önce görev
süresi dolan Başkan veya üyelerden;
a) Yargıtay, Danıştay ve
Sayıştay Başkan ve üyeleri arasından seçilenler herhangi
bir işleme gerek olmaksızın ve boş kadro şartı
aranmaksızın, kalan görev sürelerini tamamlamak üzere geldikleri
üyelik görevine geri dönerler, boşalan ilk üye kadrosu kendilerine tahsis
olunur.
b) Yükseköğretim kurumlarından seçilenler,
talepleri üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından 4/11/1981 tarihli
ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 60 ıncı
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan usul ve esaslara
göre ayrıldıkları yükseköğretim kurumuna veya uzmanlık
alanlarına göre talep ettikleri üç yükseköğretim kurumundan birine
atanırlar.
c) Üyeliğe en az beş yıl raportörlük
yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçilenler ile
birinci sınıf hâkim ve savcılar arasından seçilenlerin
görevlerinin sona erdiği tarihi izleyen bir ay içinde Hâkimler ve
Savcılar Kuruluna yazılı dilekçe ile başvurmaları
durumunda atamaları, en geç bir ay içinde, adli hâkim ve
savcılık mesleğinden üyeliğe seçilenler için adli
yargıda, diğerleri için idarî yargıda tercih ettikleri üç
ayrı yerden birinde uygun görülecek hâkimlik veya savcılık
görevine yapılır.
ç) Üyeliğe üst kademe yöneticileri veya serbest
avukatlar arasından seçilenler, görevlerinin sona erdiği tarihi izleyen
bir ay içinde Türkiye Adalet Akademisi'ne yazılı dilekçe ile
başvurmaları durumunda, en geç bir ay içinde Türkiye Adalet
Akademisi'ne öğretim elemanı olarak atanırlar.
(4) Görevi sona eren üyelerin yeni görevlerine
atamaları gerçekleşinceye kadar, özlük hakları Mahkeme
tarafından karşılanmaya devam olunur.
(5) Mahkeme üyelerinin Mahkemede geçirdikleri
süreler, yeni görevlerinde tâbi oldukları kanun hükümlerine göre
hizmetlerinde değerlendirilir.
(6) Bu madde Anayasanın geçici 18 inci
maddesinin altıncı fıkrası uyarınca yaş haddine
kadar görevlerine devam etmeleri öngörülen üyelerden yaş haddini
doldurmadan kendi isteğiyle üyelikten çekilenler hakkında da
uygulanır.
İbrahim
Özden Kaboğlu Abdüllatif
Şener Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Konya Ankara
Erkan
Aydın Faruk
Sarıaslan
Bursa Nevşehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Özden Kaboğlunun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; bu madde
aslında Anayasa Mahkemesiyle ilgili teknik yönleri bulunan bir madde.
Anayasa Komisyonuna gelmesi gerekiyordu fakat burada ele alınmış.
Ben onun üzerinde durmayacağım, ben Anayasa Mahkemesi üyeliği ve
üyelerin görev sonrasında, görev yapacakları yer açısından
sakıncalarına ve anayasallık sorununa değineceğim.
Şimdi, bu vesileyle, okundu biraz önce, oradaki değişikliği
tekrar dile getireceğim biraz sonra.
Şöyle bir sorunla karşı
karşıya bulunuyoruz, Anayasa Mahkemesi üyeliğine giden süreç,
bir; Anayasa Mahkemesi üyeliğinin yapıldığı dönem,
iki; üç, Anayasa Mahkemesi üyeliği sonrası. Şimdi, bu
açıdan, Anayasa Mahkemesine, örneğin, 45 yaşında atanan bir
üyenin 57 yaşında görevi sona erecek ve 65 yaşına kadar bu
kişi ne yapacak, bu düşünülmemiş, 2010 Anayasa
değişikliğinde düşünülmemiş; dolayısıyla,
Anayasa değişikliğinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi
açısından bir kez daha bunu düşünmemiz gerekiyor.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi üyeliği bitenler,
biraz önce belirtildiği gibi, dört kategori; Yargıtay,
Danıştay ve Sayıştaydan gelenler görev süresi
bitmemişse görevlerine dönüyorlar, öğretim üyeleri görevlerine
dönüyorlar, raportörler görevlerine dönüyorlar fakat üst düzey yöneticileri ve
serbest avukatlar görevlerine dönmek yerine, bir başka görev yapmak yerine
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
Başmüşaviri oluyor. Şimdi, bu, gerçekten, anayasa
yargıçlığıyla, Anayasa Mahkemesi üyeliği statüsüyle
bağdaşmayan bir durum. Bunun yanı sıra, birinci kategoriye
dokunulmamış, ikinci ve üçüncü kategoride yer alanlar da eğer
isterlerse kendi görev yerlerine dönmeyecekler, Meclise gelecekler. Şimdi,
bu nedenle buradaki sakıncayı önlemek için şöyle bir öneride
bulunduk: Üyeliğe üst kademe yöneticileri veya serbest avukatlar
arasından seçilenler görevlerinin sona erdiği tarihi izleyen bir ay
içerisinde Türkiye Adalet Akademisine yazılı dilekçeyle
başvurmaları durumunda en geç bir ay içerisinde Türkiye Adalet
Akademisine öğretim üyesi olarak atanırlar. biçiminde bir somut
önerimiz var.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Anayasa
Mahkemesi üyesi olmak demek Adalet Akademisine
Öyle şey mi olur ya!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Bu,
hem anayasallık açısından, hukuki açıdan önemli hem de
yerindelik açısından önemli. Birincisi, sayın üyeler,
yargıç bağımsızlığı açısından
Yargıç bağımsızlığı bilindiği gibi bir
statü sorunudur ve tarafsızlığı bir erdemdir;
bağımsızlık statüdür. Burada Anayasa Mahkemesi üyesi on iki
yıl süreyle görev yaptığı sırada sonrasını
düşünmeksizin kararlarını yazmalıdır. Burada ise,
kararlarını denetlediği bir kuruma gönderilmesi esasen Anayasa
Mahkemesi üyelerinin yasama organı ve yürütme organı karşısındaki
bağımsızlığına özü itibarıyla belki
olmayabilir ama özellikle görüntü olarak halel getirmektedir. Bu bakımdan,
Anayasa yargıçlarının bağımsızlığı
statü açısından ve tarafsızlığı erdem
açısından
Bunun düzeltilmesi gerekir. Ha, Büyük Millet Meclisinde
görev açısından tabii ki hani burada yasama uzmanları var, onlar
zaten bu görevi yapmaktadırlar. Anayasa Mahkemesi üyesi buraya geldikten
sonra Yasayı şöyle yaparsanız Anayasa'ya uygun olur. mu
diyecek Büyük Millet Meclisi Başkanlığına? Yani görevin
yerindeliği açısından da sorun ama Anayasa Mahkemesinde on iki
yıl süreyle çalışmış olan bir yargıç, pekâlâ
Adalet Akademisinde daha verimli olabilir. Şimdi, birincisi bu, yani son
kategori için, avukatlar için ve üst düzey yöneticileri için ama ikinci ve
üçüncü kategori için hani neden üniversiteden gelen kişi üniversiteye
gitmesin de Meclise gelsin? Anayasa Mahkemesindeki deneyiminden de
yararlanılarak üniversiteye gitsin ve orada çok daha etkili olabilsin.
Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı bir merkez valiliği gibi yemlik makamı
değildir, dahası Anayasa Mahkemesi üyelerini de
aşağılayıcı bir durumdur yani Anayasa Mahkemesi
üyelerini işlemlerini denetledikleri organa getirmek suretiyle sanki bir
ödüllendirme gibi bir sürece sokuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Kaldı ki Anayasa Mahkemesinden ayrılan bir
kişi emekli de olsa bir başka görev alamamalı, bu bir
kuraldır. Evet, Yargıtaydan gelen, örneğin geçen yıl atanan
kişi en az beş yıl sonra Yargıtayda görev yapacak, ona bir
görev güvencesi sağlanmış oluyor. Ama burası da
Yargıtay, Sayıştay, Danıştay gibi olmalı, ya
görevlerine dönmeli ya bunlar için özel düzenleme yapılmalı ya da
bizim öngördüğümüz, önerdiğimiz gibi daha nötr bir göreve gelmeli,
onların da bağımsızlığı korunmalı.
Kuşkusuz bu, şu sorunu tekrar gündeme
getiriyor: Anayasa değişikliğinin özenle yapılması
gerektiğini ki fırsatçı, istismarcı ve dayatmacı
Anayasa değişikliğinin neden yapılmaması
gerektiğini bir kez daha görmüş oluyoruz. Tabii ki Anayasa
Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasında demokratik hukuk
devleti ereğinde Avrupa modelinin ele alınması gerektiği de
bir kez daha ortaya çıkıyor.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29uncu maddesinde yer alan
eklenmiş ibaresinin ilave edilmiş ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Feridun Bahşinin.
Sayın Bahşi, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 29uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz kötü günler
geçirmektedir. Türk lirasının değer kaybetmesiyle başlayan
ekonomik kriz, enflasyon, işsizlik ve ardından yoksulluk
vatandaşlarımız arasındaki uçurumların
açılmasına yol açmıştır. Bugüne kadar Sayın
Cumhurbaşkanının girişimleri, vaatleri ve derin ekonomi
bilgisi bu ekonomik krizi durdurmaya yetmemiştir. Sokakta, pazarda,
iş yerinde ve ülkenin her köşesinde vatandaşlarımızı
dinliyoruz ve görüyoruz ki milletin tek derdi, tek gündemi var: Sadece ve
sadece ekonomi. Milletin derdi, hayat pahalılığı, geçim
darlığı, işsizlik; milletin derdi, çocuklarının
geleceği ama görüyoruz ki iktidara ve tuzu kuru yandaşlarına göre
her şey güllük gülistanlık. Türkiyede değil de uzayda
yaşayan bir Bakan çıkmış, diyor ki: Muhalefet sahte
krizlerle yatırımcımıza güvensizlik
aşılıyor. Ülke gündeminden, vatandaşımızın
durumundan ne kadar habersiz olduğu ortada, basiretsizliklerinin sorumlusu
yine muhalefet; bu kadarına da pes doğrusu! Şimdi, öyle bir
manzara çiziyorlar ki yani vatandaş yağla, balla besleniyor ve biz
abartıyoruz; sofralar, dolaplar dolup taşıyor, biz görmüyoruz,
anlattığınız tablo bu. Elektrik faturalarını,
doğal gazı, petrol zamlarını görmüyorlar; pazarda yerlere
dökülen sebze ve meyveleri toplayan analardan haberleri yok; bu gerçekleri
görmezden gelseniz de millet her şeyin farkında.
Değerli milletvekilleri, bu tablonun tek bir
sebebi var, o da iktidarın izlediği yanlış ekonomi
politikalarıdır. Sonuçta, ülkemizde ilk defa ekonomik kriz
yaşanmıyor ama ilk defa bir iktidar milletin gözünün içine baka baka
krizi inkâr ediyor; ilk defa bir iktidar inkâr ederek, krizi yok sayarak çözeceğini
zannediyor; ilk defa bir iktidar enflasyondan çiftçiyi ve esnafı, hatta
muhalefeti sorumlu tutuyor. Bir hikâye yazmışlar, herkesin bu
hikâyeye inanmasını istiyorlar,
sıkıştıklarında da suçu dış güçlere
atıyorlar ama artık dış güç masalı tutmuyor.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı
Yetkiyi verin, enflasyonla, faizle nasıl uğraşılır
görün. diyordu; millet verdi yetkiyi ve enflasyonla, faizle nasıl
uğraşıldığını gördük. Ünlü filozof
Sokratesin bir sözü var: En akıllı kişi, neyi bilmediğini
bilendir. Maalesef ki Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı
bir konuşmada Ekonominin kitabını on dokuz yıldır biz
yazdık, yazmaya da devam ediyoruz. diyerek ekonomiyi en iyi kendisinin
bildiğini söylemişti ama geldiğimiz noktada tüm dengeler altüst
edilmiş ve Türkiye bir bilinmeze sürüklenmiştir. Şimdi buraya
çıkıp hamasi nutuklar atmayı bırakın, krizi nasıl
çözeceğinizi anlatın.
Değerli milletvekilleri, burada, Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında hepimiz yemin ettik. Anayasaya,
hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına
ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağımıza;
milletin huzurunu ve refahını koruyacağımıza; millî
dayanışma ve adalet duygusu içerisinde herkesin insan
haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden
ayrılmayacağımıza; Türkiye Cumhuriyetinin şan ve
şerefini korumak, yüceltmek ve üzerimize aldığımız
görevi tarafsızlıkla yerine getireceğimize yemin ettik.
Şimdi bakıyorum da nerede milletin huzuru, nerede refahı? Nerede
hürriyet, nerede insan hakları? Nerede adalet, nerede Atatürk ilke ve inkılapları?
Milletin kürsüsünden herkesi yeminine sadık olmaya davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi büyük Türkçü
Ziya Gökalp'ın bir şiiriyle tamamlamak istiyorum:
Turanın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var. diyenin,
Başka bir emeli var.
Türklüğün vicdanı bir,
Dini bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir. Bu düşüncelerle harf
devrimimizin yıl dönümünü kutluyor, yüce milleti ve Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 29uncu maddesiyle eklenmesi öngörülen
fıkranın (c) bendinde yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Şevin
Çoşkun Hişyar
Özsoy
Şırnak Muş Diyarbakır
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Özgüneşin. (HDP sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
Halklarımızı ve Meclisi selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, farklı bir konu
üzerinde konuşacağım. 29 Ekimde biz Cizre ilçe
binamızın önünde kayyumun atanma yıl dönümünü protesto etmek
için bir basın açıklaması düzenliyorduk; konuşmalar sürerken
tam o anda polislerden doğru benim karnıma atılan bir kurşun
söz konusu oldu, burada sizlere gösteriyoruz. Bu, aslında
milletvekillerine ve Meclise verilen bir mesaj olarak algılanmalı,
sadece Hasan Özgüneşe değil. Bakın, bu mermiyi
gösterdiğimizde bize ne söylediler? Birkaç kişi inceledi, ellerine
verdik, yorgun mermi demediler önce, mermi bile demediler; Sayın
Vekilim, bu, kurşun kalemin arkasına takılan silgi, metal
silgi." diye ifade ettiler. Ben de onlara dedim ki: Bakın,
başı ezilmiş, metal, içinde kurşun var, yivler var, yiv
işaretleri var. Kaldı ki başı ezilmiş, daha önce
atılmış bir mermidir bu; orada silahla atılan bir mermi
değildi. Şimdi, kim atmış olursa olsun, etrafımız
polis ablukası altındaydı, kameralar vardı; açığa
çıkarmak onların görevi, çıkarmıyorlarsa, demek ki
kendileri yapmışlardır. Peki, Emniyet Genel Müdürü ne ifade
verdi. Yorgun mermi. Herkes gelsin, incelesin; bu, bir yorgun mermi
değildir. Yorgun mermi yukarıya atılır, sonra
aşağı iner, başı ezilmez. Dolayısıyla her
zaman olduğu gibi baştan beri inkâr ettiler, yalan söylediler.
Şimdi, bir şey söylüyorum: Bu ülkede bir
zihniyet var. 70li yıllarda sağcılar, solcular, yazarlar,
şu bu herkes katledilirken bir gazeteci Demirele bir şey soruyor,
diyor ki: Bu kan için ne diyorsun? Sağcılardan, solculardan
bahsediyorlar. Bana Milliyetçiler suç işliyor. dedirtemezsiniz. diyor,
Demirelin zihniyeti. AKPnin Başkanı Recep Bey ne söylemiş?
Alnı secdeye değenler suç işlemezler. Milliyetçiler
işlemez, dinciler işlemez; bir başka yetkili kalktı
Ordumuzun sicili tertemiz. dedi. O zaman biz HDPliler 60 darbesini, 70
darbesini, 80 darbesini, sıkıyönetimleri yaptık; siz
tertemizsiniz, her tarafınız temiz.
Şimdi, bu mermi işareti yeni
aldığımız bir mesaj değil arkadaşlar. Mehmet
Sincar 93te katledilirken aldık, Nizamettin Toğuç yaralanırken
aldık. Eş Başkanımız Pervin
Başkanımızın bacağı kırılırken,
Sevahir Bayındır Milletvekilimizin Şırnak'ta
bacağı kırılırken aldık. Şu an, Habip
Eksikin daha dün bacağı kırılırken aldık bu
mesajı. Pero arkadaşımız, Pero Vekilimiz, Tayip Temel darbedilirken,
Hüseyin Kaçmaz'ın parmağı kılırken bu mesajları
aldık. 17.500 faili meçhul cinayette biz bunu aldık.
Yıkılan köylerde aldık. Şunu söylüyoruz
Meclis
Başkanına sormuşlar Ne düşünüyorsunuz bu bacak
kırma
Diyor ki: Yasa dışı faaliyetlerde bulunan vekiller
için söyleyecek bir lafım yoktur. Sen ya da siz, hangi
bağımsız mahkemenin yargıcısınız da
bunları yargıladınız da suç işlediklerini
söylüyorsunuz. Bu zihniyet, ürünleriyle budur. Ama şunu söyleyebiliriz
rahatlıkla: Kürt anaları şerefli ölüm için tilili çekerler, bunu
unutmayın. Şerefli ve haklı ölümler uğruna tilili çeken
Biz onların evlatlarıyız. Bu tür yaklaşımlar bizi
yıldıramaz. Bu, ilk değildir; bunu açık söyleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) AKP Hükûmeti ve
yandaşı, Meclis Başkanı dâhil, bundan sonra
başımıza gelebilecek her türlü beladan sorumludurlar. Bunu bir
aşiret kavgasına dönüştürmeyiniz. Dolayısıyla
şunu söylüyorum: Biz uzun yaşamaktansa onurlu yaşamayı esas
alan bir çizgiden geliyoruz; bunu unutmayın. Bizim haklı mücadelemiz;
demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi sonuna kadar devam edecektir;
bedeli ne olursa ödemeye hazırız. Bu ülkeye barışı, özgürlüğü,
kardeşliği ve eşitliği getirene kadar geri adım
atmayacağız.
Herkesi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin 29uncu maddesiyle 6216 sayılı Kanunun 11inci
maddesine eklenen 3üncü fıkranın (c) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (ç)
bendinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
c) Üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar,
birinci sınıf hâkim ve savcılar ile raportörler arasından
seçilenler ve bu fıkranın (b) bendi kapsamında olup öğretim
üyeliği kadrosuna atanmak istemediğini görev süresi bitmeden bir ay
içinde bildirenler, Sayıştay üyeliği kadrosuna atanırlar.
Atama işleminin gerçekleşmesi ile birlikte başka bir işleme
gerek kalmaksızın söz konusu kadro kendiliğinden ihdas
edilmiş ve Sayıştay Başkanlığının
ilgili kadro cetveline eklenmiş sayılır. Bu şekilde ihdas
edilmiş sayılan kadrolar herhangi bir şekilde
boşalmalarını müteakiben başka bir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş ve ilgili cetvelden
çıkarılmış sayılır. Bu fıkra kapsamında
ihdas edilmiş sayılan kadrolar 3/12/2010 tarihli ve 6085
sayılı Sayıştay Kanununun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan oranların hesabında dikkate
alınmaz.
Mustafa
Elitaş Yılmaz
Tunç Erkan Akçay
Kayseri Bartın Manisa
Ramazan
Can İsmail
Tamer Zemzem Gülender
Açanal
Kırıkkale Kayseri Şanlıurfa
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle üst kademe yöneticileri, serbest
avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile raportörler
arasından seçilenler ve yükseköğretim kurumlarından
seçilenlerden öğretim üyeliği kadrosuna atanmak istemediğini
görev süresi bitmeden bir ay içinde bildirenlerin Sayıştay
üyeliği kadrosuna atanabilmelerine imkân sağlamakta ve (ç) bendi
fıkra metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Evet, Komisyonun takdire
bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
30uncu madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere 3 adet önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Garo
Paylan Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş
Diyarbakır
Muş Şırnak
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
İmam
Taşçıer
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Feridun
Bahşi Aytun
Çıray Ayhan
Altıntaş
Antalya İzmir Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın Faruk
Sarıaslan
Aydın Bursa Nevşehir
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Özgür
Karabat
Kırklareli Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın İmam Taşçıerin. (HDP
sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Gelir Vergisi Kanunu
ve diğer tüm kanunların Türkiyede yaşayan halkların
çıkarı temelinde uygulanması ve vatandaşların
eşit şekilde yararlanması için ülkede demokrasi ve hukukun
eksiksiz uygulanması gerekmektedir. Her zaman dile getirdiğimiz gibi,
Türkiyede özellikle bu iktidar döneminde yasaların kişilere ve
zümrelere eşit uygulanmadığı, sivil, demokrat ve özgürlükçü
olmadığıdır. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel
Başkanı Erdoğan da, yakın zamanda Ankarada
yaptığı konuşmasında, düşüncelerimizin ne kadar
haklı olduğunu bu vesileyle dile getirmiş oldu. Şöyle
demiş Erdoğan: Ülkemizi darbe anayasasının
ayıbından kurtararak tamamen yeni, sivil, demokrat, özgürlükçü bir
anayasaya kavuşma girişimlerimiz geliyor. Hükûmetlerimiz döneminde
pek çok Anayasa değişikliğine öncülük etmiş olmamız bu
konuda hâlen süren eksikliği görmemize ve hayıflanmamıza mani değildir.
Hücrelerine kadar vesayete hizmet etmek üzere hazırlanmış 12
Eylül darbe anayasasının raf ömrü çoktan dolmuştur. Bu
doğrultuda başlattığımız girişimlerin
bazıları Meclis safhasında, bazıları da teklif
aşamasında muhalefetin destek vermemesi sebebiyle
kalmıştır. Bunu bir muhalefet lideri gibi Erdoğan diyor.
Kuşkusuz, bu 12 Eylül 1980 darbe anayasası
tümüyle çöpe atılmalıdır. Yirmi yıldır iktidar olan
AKP bugüne kadar Anayasada kendisine uygun düzenlemelerle
değişiklikler yapmıştır. Bu Anayasa bugün yamalı
bir bohça gibidir. Bugüne kadar tümüyle değiştirmemesinin nedeni ise
Anayasada Kürtlere yer verilmemesidir, o da AKP'nin ve şimdiki
iktidarın işine gelmektedir.
Türkiye'de 25-30 milyon arası Kürt
yaşamaktadır. Ana dilinde eğitim talebimiz var -ki doğal
bir haktır o- kabul edilmemekte, gerekçesinde de Anayasanın ilgili
maddeleri gösterilmektedir. Bu maddeler hangileri? Başta 42nci madde
bariz olarak Kürtçe eğitimini yasaklamaktadır. 42nci maddenin son
paragrafı şöyle diyor: Türkçeden başka hiçbir dil eğitim
ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri
olarak okutulamaz ve öğretilemez. Bu madde Kürtler için hazırlanan
bir madde, 12 Eylül anayasasındaki madde. Türkiye vatandaşı olan
Kürtlerin ana dilleriyle eğitim alamayacaklarını açık
açık belirtmiştir. Türkiye vatandaşı olmayanların ana
dilleriyle eğitim alabilir de anlamı buradan çıkmaktadır.
Bu madde için AKP hiçbir şekilde adım atmamıştır,
verilen anayasa değişikliği önergeleri de tümüyle
reddedilmiştir; ben kendim bizzat vermiştim bununla ilgili.
Peki, sayın AKP milletvekilleri, Genel
Başkanınız ve aynı zamanda Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı 12 Eylül diktatörlüğü anayasasının Raf
ömrü dolmuştur ve değiştirilmesi gerekir. diyor. Peki, size
soruyorum: Yeni anayasada ne olacak? Yeni anayasada 42nci madde gibi maddeler
olacak mı? Ana dilinde eğitim yasaklanacak mı yine? Kürt
kimliği yok sayılacak mı yine? Yoksa Kürt kimliği anayasal
güvenceye alınacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Kürtlerin
kültürel hakları korunacak mı? Kürtçe ana dilinde eğitim olacak
mı? Okul öncesinden ta üniversiteye kadar eşit vatandaşlık
temelinde, Türkçenin sahip olduğu tüm haklara Kürtçe, Kürt kültürü sahip
olacak mı, yasal ve anayasal güvence altına alınacak mı?
Kürt meselesinin çözümünde yasal ve anayasal engeller kaldırılacak
mı, ilgili adımlar atılacak mı? Bu sorular daha da
çoğaltılabilir. Bunun gibi demokratik adımlar atılacaksa
neden yeni anayasa yapılmasın? Neyi bekliyoruz? Hemen getirin
Meclise, tartışalım, yeni anayasamızı yapalım ama
sizler bunu milleti kandırmak için söylüyorsunuz. Yirmi yıl
iktidardan sonra güven vermiyorsunuz yeni anayasa için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, süreniz tamamlandı.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Süreniz bitti, ilave de bitti, hepsi
bitti; geriye bir şey kalmadı Sayın Taşçıer.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Az bir şey
kaldı.
BAŞKAN Ama süreniz bitti.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Tamam,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde diğer söz talebi Sayın Ayhan Altıntaşın.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 30uncu maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
30uncu maddeyle tasarruf finansman
kuruluşlarıyla yapılan yazılı sözleşmelerin
dijital ortamda da yapılabilmesi amaçlanmıştır. Öncelikle
belirteyim ki bu dijital uygulamayı olumlu buluyoruz. Bahsi geçen tasarruf
finansman kuruluşları ekonomik durumlarından ötürü
bankalarından kredi kullanamayan vatandaşlarımız
açısından önemli bir alternatif oluşturdu ancak bu talebi gören
bazı fırsatçılar yasal boşluğu kullanarak halktan para
toplamaya başladılar ve zayıf sermaye yapıları
nedeniyle vatandaşı mağdur edecek vakalara yol açtılar. Bu
gibi şikâyet ve mağduriyetlerin artmasıyla iktidar yasal
düzenleme yapılmasının gerekli olduğunu geç de olsa fark
etti. 17 Şubat 2021de Sanayi ve Ticaret Komisyonunda
görüştüğümüz ve 4 Mart 2021de Genel Kurulda kabul edilen 7292
sayılı Kanun sisteme giren tasarruf sahiplerinin hak ve
menfaatlerinin korunabilmesini amaçlıyordu ancak tasarruf finans
şirketleri hususunda vatandaşlarımızdan hâlen çok sayıda
şikâyet var. Bunu medyadan, bizlere gelen mesaj ve e-postalardan, sosyal
medyadan görebiliyoruz. Bilindiği üzere bu kanun teklifinin 17nci
maddesinde Maddenin yürürlüğe girdiği tarihte tasarruf finansman
faaliyeti yürütenler, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma
başvuruda bulunmak, başvuru sırasında durumlarını
en geç altı ay içinde Kanun hükümlerine uygun hâle getireceklerine veya
müşteri hak ve menfaatlerini zarara uğratmadan tasfiye
olacaklarına dair bir plan sunmak ve planın uygun görülmesi hâlinde
gereken işlemleri planda belirlenen süreler içerisinde yerine getirmek
zorundadır. denmektedir.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu 1
Temmuz 2021 tarihli kararıyla intibak planı yeterli görülmeyen 21
tasarruf finansman şirketinin tasfiyesine karar verdi. Tasfiye edilmesine
karar verilen bu şirketlerden 49.419 kişinin 765 milyon TL
alacağı olduğu da kamuoyuna yansımıştır.
Bununla birlikte 6 finansman şirketinin intibak talebi uygun görüldü.
Tasfiye edilen tasarruf finansman şirketlerinde hesabı bulunan
tasarruf sahiplerine idari yönden devralan şirketlerle muhatap
olmaları ya da sözleşmelerini feshederek yatırdıkları
tutarın tamamını veya organizasyon bedelinin sadece yüzde
20sini tasfiye masasından alabilme hakkı tanındığı
bildirilmektedir. Bu durum ilk bakışta makul ve hak sahiplerinin
lehine bir düzenleme olarak görülebilir ancak vatandaşlarımızdan
gelen şikâyetler göz önünde bulundurulduğunda bir yılı
aşkın bir süre geçmesine rağmen devir işlemleri veya para
iadelerinin tamamlanamadığı, tasfiye ve ödeme süreçlerinin saydam
olarak yürütülmediği görülmektedir. Birçok vatandaşımız bu
sistemden çıkmak istemiş ancak paralarını bir türlü
alamamıştır. Bu vatandaşlarımız bahsi geçen
şirketlere ya da TMSFye ve yetkili bir kuruluşa
ulaşamadıklarını da bildirmektedirler. Bunların yanında
devir işlemlerinin oldukça ağır ilerlediği farklı
isimlerle vatandaşlardan ücret talep edildiği ve hatta bazı
firmaların mağdur vatandaşlara Hukuki haklarımı
kullanmayacağım. diye sözleşme imzalattığı
iddiası da mevcuttur.
Değerli milletvekilleri, bu
vatandaşlarımız ülkemizde ev veya araba alma
şartlarının oldukça zorlaştığı şu
günlerde daha önceki tasarruflarının enflasyon
karşısında iyice azalmasıyla da karşı
karşıya kalmaktadırlar. Hakları olan paraları
şirketlerden talep etmekte ancak birçoğu muhatap
bulamadıklarından yakınmaktadır. Bu
vatandaşlarımız ev ve araba hayalinden vazgeçmiş
durumdadırlar ama bunun yanında bu şirketlere
yatırdıkları paranın değerinin iyice azalmadan
ellerine geçmesi bile mümkün olmamaktadır. Bu bağlamda iktidar
partisinin bu vatandaşlarımızı gözeterek politika
yürütmesini, bu süreci daha sıkı denetlemesini ve
mağduriyetlerin önüne geçilmesini bekliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son söz Sayın Özgür Karabatın. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
çek, senet, icra dosyaları gibi sicil afları getiriyoruz. Şunu
hemen söylemeliyim ki ticaret hayatı zorlaşıyor, borç
batağı büyüyor, borç borçla kapatılır hâle geliyor. Benim
size birazdan vereceğim rakamlar, aslında ticaret hayatının
ne kadar zora girdiğini ve iktidarınızın insanların
ocağına incir ağacını nasıl diktiğini
gösteren rakamlar.
Değerli arkadaşlar, birçoğunuz
biliyorsunuz ama duymazlıktan geliyorsunuz. Bir kez daha ısrarla
gözlerinize bakarak söylüyorum: Türkiyede 23 milyon 506 bin icra dosyası
var. Bankaların yaptığı icra takip dosyalarının
tutarı 30 milyarı bulmuş. Değerli arkadaşlar,
Türkiyede 206 bin senet protesto olmuş, bunun tutarı 7 milyarı
geçmiş ve bu senetlerin sadece yüzde 20si tahsil edilebilir hâlde ve
değerli arkadaşlar, Türkiyede karşılıksız çek
rakamları 13 milyarı geçmiş durumda.
Kredi miktarı... Hepimiz biliyoruz ki
aslında, kredi, işletmeler için bir nefes alma. Peki,
uyguladığınız faiz politikaları, Türkiyede krediyi
kolay elde edilebilir hâle getirmiş mi? Hayır. Peki, Türkiyede
artık ucuz kredi var mı? Hayır. Peki, şunu söyleyeyim
değerli arkadaşlar: Hükûmetiniz ucuza borçlanabiliyor mu? Hayır.
CDS priminiz son derece yüksek. Size CDS primini şöyle
açıklayayım değerli arkadaşlar: Arabanızı kasko
yaparsanız eğer arabanız çok kaza yapmışsa onun
sigorta primi yüksek olur. İşte sizin borçlanma maliyetiniz yani CDS
priminiz niye yüksek biliyor musunuz? Hükûmetiniz çok fazla kaza
yapmış, çok fazla ekonomik kaza yapmış ve artık sizin
Hükûmetinizin yapacağı kazalara vatandaşın tahammülü yok.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bu anlattığım tabloyla ilgili
vatandaş size diyor ki: Dermansız dertlerimin gizli sebebi sensin.
Artık bunu görün. Bu yaşadığımız tablonun sebebi
sizsiniz değerli arkadaşlar.
Kredi konusuna gelmişken birkaç şeyi daha
söylemem lazım. Bir kere Halkbankın kredilerine baktınız
mı, Sayıştay raporlarına? Değerli arkadaşlar, 3,5
milyara yakın, 3 milyar 297 milyonluk krediyi teminatsız
vermişsiniz. Kime, niye? Kimin parasını veriyorsunuz siz? Halkbankın
sermayesinin sahibi bu millet değil mi? Niçin teminatsız veriyorsunuz
ve kime veriyorsunuz? Bunların sadece yüzde 20sini tahsil
etmişsiniz. Ziraat Bankasında 13 milyarı geçmiş takipteki
krediler. Şimdi bunları affediyoruz. Arkadaşlar,
vatandaşın borcunu affedelim, bunun sebebi zaten sizsiniz ama Allah
aşkına Demirörenin borcunu niye affediyorsunuz ya, niye büyük
kredileri siz affediyorsunuz? Teminatsız verdiğiniz kredileri niye
affediyorsunuz? Burada çok aleni bir suç var. Üstelik talimatı verenlere
de bakarsanız siyasi de bir suç var değerli arkadaşlar. Bedelini
ödeyeceksiniz ilk seçimde, bedelini ödeyeceksiniz. Böyle yasa yasa
çıkartarak bu işler olmaz, paşa paşa gideceksiniz
değerli arkadaşlar. Siyasi olarak bunun bedelini
iktidarınız ödeyecek.
Değerli milletvekilleri, tabloyla ilgili bir
şey daha açıklayayım. Satın Alma Yöneticileri Endeksi diye
bir endeks var aranızda İngilizce bilenler de var- Purchasing
Manager Index diyorlar ona. Yani firmalar, satın almak için satın
alanlar, üretmek için satın alanların beklentilerini ölçüyor, 50nin
altına düşmüş. Kimse artık ne satmak için satın
alıyor ne üretmek için satın alıyor ve bu bize bir şeyi
gösteriyor: Önümüzde daha büyük bir daralma süreciyle karşı
karşıyayız ve çok ciddi problemler yaşayacağımızın
göstergesi.
Bir şeyi sormak isterim değerli
milletvekilleri: Affediyorsunuz
Yapılandırmalar yaptık burada,
iki gün geçmiş ödeyememiş vatandaş,
yapılandırması bozulmuş, bir ay geçmiş
ödeyememiş
Aslında mükellef iyiniyetli bir tavır göstermiş
ama burada o yok. Onu yeniden gözden geçirmemizde fayda var diye düşünüyorum,
iyiniyetli mükellefleri. Sonuç itibarıyla değerli milletvekilleri,
içinde bulunduğumuz tablo, affetmeyi düşündüğünüz tablo
aslında sizin eseriniz. Bununla övünebiliyor musunuz değerli
arkadaşlar? Bakın, siz diyoruz ki: Çek mağduru var. Kabul
ediyorsunuz. Senet mağduru var. Kabul ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) İcra mağduru
var. Kabul ediyorsunuz çünkü af yasası getiriyorsunuz. Bu
mağduriyetler Hükûmetiniz sayesinde, iktidarınız sayesinde,
yirmi yıllık iktidarınız sayesinde oluşmuş ve
bunun sebebi sizsiniz.
Bakın, ben size bir arabesk
parçasının sözleriyle durumunuzu hatırlatayım. Seçmeniniz,
vatandaşınız size şiirler yazıyor artık, size bu
arabesk şarkıları söylüyor, diyor ki: Sorma bana ne hâldeyim,
ben tükenmişim./senin sevdan yaktı beni, zaten ben
bitmişim./Yorma ne olur beni artık, bu sevda bitsin./Harcanan bunca
yılların sebebi sensin. Daha fazla milleti yormayın. Bir an
önce sandığı getirin ve gidin.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde aynı mahiyette 3 adet
önerge vardır, önergeleri okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Musa
Piroğlu Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş
İstanbul
Muş
Şırnak
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana
Antalya
Kocaeli
Aynı mahiyetteki 2nci önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Feridun
Bahşi Aytun
Çıray Ayhan
Erel
Antalya İzmir Aksaray
Aynı mahiyetteki 3üncü önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Turan
Aydoğan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın İstanbul
Edirne
Vecdi
Gündoğdu Erkan
Aydın Faruk
Sarıaslan
Kırklareli Bursa Nevşehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki
önergelerde ilk söz Sayın Musa Piroğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, kürsüyü indirin.
Arkadaşlar, mekanizmada bir
sıkıntı olmuş, rampa kurun hemen, rampa.
Sayın Piroğlu, müsaade ederseniz -sistemi
on dakikaya yapsınlar- aynı mahiyetteki önergeler üzerinde önce
diğer milletvekillerine söz vereyim, o arada sistemi düzeltsinler.
Sayın Ayhan Erel, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 31inci maddesi üzerine partim
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz maddeyle 6361
sayılı Kanuna tabi şirketlerce kuruluş izni için aranan
şartların ya da söz konusu şirket ortaklarınca kurucularda
aranan şartların kaybedilmesinin bu şirketler için faaliyet
izninin iptalini gerektirebilecek eylemler arasında olduğu
düzenlenmekte; böylelikle, bu gibi hâllerle
karşılaşılması hâlinde Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kuruluna söz konusu şirketlerin faaliyet iznini iptal
edebilme yetkisi verilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle
ülkemizde yeni ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin
gerçekleştirilmesi, ülke ekonomisinin uluslararası
rekabetçiliğinin geliştirilmesi, ekonomik büyümeye ve dış
ticaret dengesine olumlu katkı sağlanması
amaçlandığı gerekçesinde belirtilmektedir. Ancak ekonomik
anlamda büyümemize engel olacak şekilde, yirmi yıllık AK
PARTİ iktidarı döneminizde, 99 yaşındaki cumhuriyetimizin
birikimi olan ne kadar yerli ve millî kamu kuruluşu, şirket varsa bir
bir elden çıkardınız. Hepimiz hatırlıyoruz, dönemin
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan satış sürecini
Satacağız, satacağız, her şeyi satacağız,
kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız, devleti
ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız
-şimdi, buradaki ekonomik faaliyetler arasında günümüzde AK
PARTİ'nin geçen yıllarda kurmuş olduğu manavlar ile
günümüzde kurmuş olduğu marketler var mı, ekonomik faaliyetler
alanına giriyor mu; bunu da AK PARTİ'li milletvekili
arkadaşlarımın takdirine sunuyorum- pamuk eller cebe, yerli
yabancı herkes gelsin. cümleleriyle başlatmıştı.
Dediğinizi yaptınız, Türkiye'nin en büyük şirketlerini,
fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim
tesislerini, elektrik ile doğal gaz dağıtım
şebekelerini ve arazilerini yerli-yabancı ayırımı
yapmaksızın paşalar gibi sattınız.
2000 yılından bu yana 273 kuruluşta
hisse senedi veya varlık satış devir işlemleri
yapıldı; bu kuruluşlardan 268inde kamu payı kalmadı.
1986 yılından AK PARTİ'nin iktidara geldiği döneme kadar 8
milyar dolarlık özelleştirme yapılırken 2002den günümüze
63 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi. Satış
yapacak kamu şirketi sayısı azalınca ilerleyen
yıllarda tesis ve varlık satışına
ağırlık veren iktidar, kamu arazilerini, fabrikaları,
enerji üretim santralleri ile dağıtım şebekelerini elden
çıkardı. Bugüne kadar 4 binden fazla kamuya ait gayrimenkulü satan
iktidar, 2 binden fazla gayrimenkulü satmak için de özelleştirme
portföyüne ekledi.
Sattınız, özelleştirdiniz de ne oldu?
Dış boş, iç borç katlayarak arttı; Türk lirası
değer kaybetti. Enflasyon tek haneye düşecekti, yüzde 100leri aştı.
İhracatta ileri teknolojik ürünler yüzde 20yi aşacaktı, tek
hanelilerden kurtulamadı. İşsizlik oranı yüzde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Allah muhafaza, devlet
zorluğa, darlığa düşse ve bir şey satmaya kalksa AK
PARTİli arkadaşlar bana Arkadaş, bizim şurada
yaptığımız fabrika var, bizim şurada
yaptığımız, devletin yaptığı şu tesis
var, devletin eliyle yaptığı şu sermaye var; buyurun,
satın. diyebileceğiniz bir eser gösterin, ben o taş üstüne taş
koyan eli hiç çekinmeden öperim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Piroğlu, sözü size
vereceğim, yaka mikrofonu geldi, hemen takacak arkadaşlar. Bir dakika
beklerseniz hemen taksınlar.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Teknolojiksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim? Ali Bey, sizin sesiniz mi o?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok
teknolojiksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, sizin sesiniz, bak
tanıdım, görüyorsunuz, kulağım da teknolojik.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Gözler
görmüyor, demek ki sesten tanıyorsunuz.
BAŞKAN Sesten, sesten.
Buyurun.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Guernica İspanyada bir köy, İspanyol İç
Savaşı sırasında Alman ordusu tarafından bombalanan ve
ağır bir katliama uğrayan bir köy. Guernica bugün Picassonun
şu ünlü tablosuyla tanınıyor, derler ki: Picasso bu tabloyu
Pariste sergilemiştir. Paristeki sergi sırasında Alman
komutanı, dönemin Alman komutanı resmin başına gelmiş
ve Picassoya dönerek Muhteşem bir tablo yapmışsınız,
tebrik ederim. demiştir. Picassonun cevabı çok nettir: Tabloyu
yapan sizsiniz. Bu gördüğünüz Amasra, bu sizin resminiz, bununla gurur
duyabilirsiniz. 41 işçi öldürüldü, bu bir kaza değil, katliam çünkü
bilirkişi raporu diyor ki Yetersiz havalandırma sebebiyle bu patlama
oldu. Ve Sayıştay raporları burada kaza
olacağını, burada grizu patlaması olacağını
defalarca söyledi. Göz göre göre, sadece bir havalandırma sistemi
onarılmadığı için 41 insan öldürüldü. Bu bir
katliamdır ve bu katliam sadece bununla sınırlı değil.
Bu, 2022nin ilk dokuz ayına denk gelen işçi cinayetleri raporu,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi tarafından yapıldı. 1.359 işçi Amasra'ya gelmeden
öldürüldü, sadece eylül ayında 157 işçi öldürüldü ve öldürülmeye
devam ediliyor.
Hükûmetiniz yirmi yıllık iktidarında
yaklaşık 35 bin işçiyi öldürdü ve Amerikalılar Irak
savaşında toplam 5 bin asker kaybettiler. Koca bir iç savaştan,
koca bir savaştan fazla işçi ekmeğini kazanmak için gittiği
savaşta hayatını kaybetti, ekmek parası kazanmak için
kaybetti hayatını. Siz işçileri güvencesiz kılarak, siz
işçileri sendikasız kılarak, siz kuralsız
çalışmayı kural hâline getirerek, taşeronluğu
çalışma tarzı hâline getirerek bu iş cinayetlerine hizmet
ediyorsunuz. Patronlarla beraber iş cinayetlerinin devam etmesine,
işçilerin ölmesine seyirci kalıyorsunuz ve her seferinde, az önce
söylendiği gibi, patronların milyarlarına af getirirken, vergi
yasalarına af getirirken, cezalarına af getirirken işçi
güvenliği tedbirlerini hep ertelediniz. Açtığınız
tüneller, diktiğiniz köprüler, rezidanslar, gökdelenler, otoyollar;
hepsinin temeli işçi kanıyla sulandı, hepsinin harcı
işçi kanıyla karıldı.
Ne yazık ki bir sorunumuz daha var... Bu sizin
göreviniz, ben bunu anlıyorum. Siz patronların hükûmetisiniz,
patronların istediğini yapıyorsunuz, sermayeye hizmet
ediyorsunuz; size oy veren işçilere ihanet ederek, işçi
düşmanlığı yaparak patronlara çalışıyorsunuz
ama bizim başka bir sorunumuz var, bu tablonun bir başka sorumlusu
daha var, size haksızlık etmemek gerekiyor: Bu sorumlu biziz, bu
sorumlu emek örgütleri, bu sorumlu tüm muhalefet çünkü bu kadar işçi
öldürülüyorsa ve biz hâlâ seyirci kalıyorsak bunun sorumluluğu bize
ait. Ben cumartesi günü, katliamdan bir gün sonra, daha işçi cenazeleri
madenden çıkarılırken burada bir mitingdeydim, akşamına
Kadıköye gittim, bunu protesto için yapılan bir basın
açıklamasına; sağanak yağmur altında polisin
alabildiğine terörize ettiği ve Katil AKP! sloganı her
atıldığında anons geçtiği bir yere gittim, bir avuç
insandık.
Ben şunu söylüyorum: Sendikalar, işçi
sendikaları, odalar ve bütün kitle örgütleri bu katliamlara seyirci
kalıyorsa burada suç bizimdir. Yaptığımız iş
şu: Somada sokağa çıktık, Somada ağladık,
Amasrayı bekledik, yeni bir Amasra olana kadar gene sustuk ama işçiler
ölmeye, öldürülmeye devam ediyor ve bize düşen, eğer bunu durduracaksak
bunu sizden beklemek değil, bunu engellemek için harekete geçmektir, bunu
engellemek için işçi sınıfını harekete geçirmektir.
Bunu yapmadığımız sürece bu katliamlar devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Ben buradan
işçi sınıfına ve yoksullara seslenmek istiyorum: Bu
iktidar, ölümü kader, yoksulluğu fıtrat olarak dayatıyor; bu
iktidar, zenginlere sermaye aktarımını görev, patronları
aklamayı vazife olarak görüyor ve biz eğer bu çukurda yaşamak
istemiyorsak, bu yoksulluk ve sefalet düzeninde yaşamak istemiyorsak, daha
fazla ölüme sessiz kalmak istemiyorsak bir tek şey yapmak zorundayız,
ayağa kalkmak, bu sömürü düzenine karşı işçiyi, yoksulu,
barışı ve ekmeği savunmak zorundayız. Bir tercihimiz
var, ya barbarlık ya sosyalizm. (HDP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Tunç, buyurun, yerinizden
söz vereceğim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun,
İstanbul Milletvekili Musa Piroğlunun 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 31inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle, hatibin ifadelerini kabul etmemiz mümkün
değil. İş kazalarına seyirci kalıyorsunuz. dedi,
böyle bir durum kesinlikle söz konusu değil. Özellikle, Bartın
Amasrada meydana gelen maden kazası milletçe hepimizi derinden
sarstı, benim de seçim bölgem. Amasrayla ilgili, yargı, o akşamdan
itibaren soruşturmasına başladı ve bütün dijital
kayıtlar ve belgelere el koyarak hemen ceza soruşturmasını
başlattı; 7 bilirkişi ve 6 savcı şu anda
soruşturmayı yürütüyor. Gözaltılar var, tutuklamalar var. Ön
rapor çıktı; ön rapora göre ifadeler alınıyor ve yargı
kendi mecrasında bunu en ince detayına kadar soruşturuyor ve bu
konuda ihmali olanlarla ilgili elbette ki en doğru kararı verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tabii, Meclis
araştırması komisyonumuz da kuruldu. Meclis
araştırması komisyonu gerçekten çok önemli bir görev ifa edecek,
alanlarında uzman arkadaşlarımız komisyonda görev
aldılar. Bundan sonra bu ve buna benzer kazaların meydana gelmemesi
için gerekli tedbirlerin alınması noktasında da Meclis
araştırması komisyonunun çok önemli olduğunu ifade
ediyorum.
Tekrar bu tür kazaların meydana gelmemesini
temenni ediyor, madencilerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, tek bir cümle söyleyebilir miyim: Ben kaza demedim ben katliam
dedim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Evet, önergeler üzerinde son söz
sahibi Sayın Turan Aydoğan.
Sayın Aydoğan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sistem duvara tosladı, artık tentürdiyot
tedbirleri alacaksınız tabii. Ama eğer birazcık vicdan,
birazcık yürek varsa aylardır, yıllardır burada öneri
olarak getirdiğiniz, teklifin içerisine yerleştirdiğiniz
konularla ilgili Sayın Genel Başkanımız başta olmak
üzere, grubumuzun defalarca öneri getirdiğini buraya çıkar, ikrar
edersiniz. Sayın Kemal Kılıçdaroğluna da daha önce
getirdiği öneriler nedeniyle birazcık nezaketiniz varsa teşekkür
edersiniz.
Ben size milattan önceden örnek vereceğim, günü
yakalayamıyorsunuz, milattan önceden örnek vereceğim. Demosthenes,
milattan önce 384 yılında doğmuş, bak, binlerce yıl
önce, demiş ki: Elverişli koşullar tembellik ve kibrimizi
beklemez. Burada getirdiğiniz her şey sizin kibrinizi bekledi, sizin
mağrurluğunuz yüzünden bugüne kadar geç kaldı ve
faturasını halkımız ödedi; bu faturayı
halkımıza ödettirdiniz. Ha, şimdi, benden önceki
konuşmacımız, hatibimiz Özgür Karabat kardeşim arabesk bir
müzikle size seslendi, ben size güzel bir türküden bahsedeyim. Son günlerin en
revaçta türküsü, sarayın duvarlarına doğru
yankılanıyor. O oligarklarınız var ya, saraya dönüp dönüp
bağırları yanık bir şekilde Baba, bizi Bay Kemale
teslim etme, onun adı Kemal. diye türküler tutturuyorlar yanık
hâlleriyle. İşte, bugün burada bir şekilde milletin hazinesi
üzerine yıktığınız rakamların bir kısmı
o oligarkların semirme alanıdır; fütursuz elektrik
faturaları, fütursuz maliyetler onları semirttiğiniz
alanlardır. Aslında, bu parayı sizin yönettiğiniz
kadrolardan almak lazım, milletin hazinesinden değil ama
halkımızın üstünde daha fazla yük kalmaması için bu
şekilde geçmesine de evet demek durumundayız.
Şimdi, Allianz Trade, Türkiyeyle ilgili
açıklama yapıyor, diyor ki: 2023 yılında Fas ile
Türkiyede iflas rekorları kırılacak. Eseriniz budur sizin.
İşçiyi, emekçiyi süründürdüğünüze artık bir şey
söylemiyorum ama bizim buraya çıktığımızda her
söylediğimiz gerçeklik size gamlı baykuş sesi gibi geliyor
galiba, Kaptan Swingin adamı gibi görüyorsunuz. Bu, ülkenin
gerçeğidir. Üzerinde tepindiğiniz özel sektörün de yüzde
90ını batırır hâle geldiniz, iflasların
eşiğine getirdiniz. 236,6 milyar dolar borcu olan bir özel sektör
yarattınız, geçen yıla göre de 2 milyar dolar arttı borç.
Övünüyorsunuz bu eserle değil mi? Biraz daha idare edeceğiz, sizinle
böyle karşılıklı hâlleşeceğiz, sonra gelir biz
bunları hallederiz. Siz halledemezsiniz. Niye halledemezsiniz biliyor
musunuz? Siz, bu konuştuğumuz maddede görüldüğü gibi, kediye
ciğeri teslim eden şeylerdensiniz. Bu maddede BDDKye yetki veriyorsunuz;
kurumlara yetki verilir tabii, bu bir ihtiyaçtır ama biz sizin daha önce
yetki vermenizi gördük. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 133üncü maddesinde terör
örgütüyle irtibatlı ya da iltisaklı olan şirketlerin
yönetimlerine kayyum tayin edileceği varken ve bu ülkede yüzlerce,
binlerce, on binlerce yetenekli kayyum olacak insan varken Sayın Canikli
bu yetkiyi TMSFye istedi; aslında devlete istemedi, içini AK PARTİ
kadrolarıyla doldurmuş olduğunuz TMSFye istedi. Sonra ne oldu biliyorsunuz,
Sayın Canikli'nin yanında çalışandan, yeğeninin
arkadaşından, danışmanından, şuradan buradan
birtakım insanların kayyum tayin edildiği ve yeni kurulan
firmalarda da bu insanların yönetici olduğu ve bir dünya irin gibi
olayın olduğu ortaya çıktı ama diyeceksiniz ki: Bu irin
sadece orada değil ki SPKde de çıktı. Aylarca seyrettik,
sesiniz çıkmadı, yargı yerinde oturdu, talimat almadan
hareketlenmedi çünkü bizim yargımız da anomali hâlinde, bizim
yargımız anomali hâlinde, anomalinin tepesi de yine saraya
dayanıyor. Oligark saraya bakıyor, yargı saraya bakıyor,
siz burada oy kullanırken saraya bakıyorsunuz, bakanlar saraya
bakıyor. Amasra'da soruşturma yaptık. diyorsunuz,
soruşturma üzerinden yirmi-yirmi beş gün sonra insan gözaltına
alıyorsunuz, oradakiler de saraya bakıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Saraya bakan yok ya!
Yargı niye saraya baksın, yargı bağımsız!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
- Niye bu
işler düzelmiyor biliyor musunuz? Çünkü sizde hukuk yok, demokrasi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Siz hukuk ve
demokrasi fakirisiniz. Ne yaparsanız yapın, siz bu denizi
zehirlediniz; zehirden kurtulmanın tek yolu var. Sizden kurtulmak.
O yüzden, ne olursunuz, daha fazla bu millete, bu
vatandaşa, özel sektöre, kişiye, emeğiyle geçinene, bir
yerlerden bulup getirdiğiniz, alın terinden biriken verginin
oligarklara peşkeş çekildiği bu sistemi çektirmeyin
kardeşim. Giderayak hayırlı bir iş yapın, gelin, bir
an önce hemen karar alalım, hemen seçime gidelim; bu millet sizden
kurtulsun, üstünden en büyük yükü atsın. Ondan sonra üzerimize ne
bırakırsanız bırakın -merak etmeyin- biz hallederiz
çünkü biz hukuka inanıyoruz, biz demokrasiye inanıyoruz, biz tek
adamın askerleri değiliz ve bu tek adam rejimini de en kısa sürede
sonlandıracağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yargı
bağımsız ve tarafsızdır, hiçbir yere bakmaz, saraya da
bakmaz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.25
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
361 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
32nci madde üzerinde kalmıştık.
32nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 32nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 32- 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı
Posta Hizmetleri Kanununun 15 inci maddesinde bulunan birinci
fıkranın (a) bendi ile ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Hizmet sağlayıcılarınca
kurumlar vergisi beyannameleri ekinde yer alan gelir tablosunun net
satışlar kısmında belirtilen tutardan şirketin posta
hizmetlerinden elde ettiği net satış hasılatına isabet
eden miktarın yüzde 2'si kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği
ayı takip eden ayın sonuna kadar,
"(2) Hizmet sağlayıcıları
tarafından birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen katkı
payının tahakkukuna esas bildirimlerin süresinde
yapılmaması veya eksik ya da yanlış yapılması
veyahut anılan bentte belirtilen süre içinde katkı payının
ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde Bakanlık tarafından hizmet
sağlayıcısına yapılacak tebliğ ile bildirimin
ve/veya ödemenin, yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay
içinde yapılması istenir.
Bu şekilde verilen ek süre içinde;
a) Katkı payının tahakkukuna esas
bildirimin eksiksiz ve doğru yapılmaması, katkı
payının ödenmemesi veya eksik ödenmesi hallerinde
Bakanlığın bildirimi üzerine Kurum tarafından hizmet
sağlayıcısının yetkilendirmesi iptal edilir. Evrensel
posta hizmet yükümlüsü olan hizmet sağlayıcısı
hakkında bu bent hükmü uygulanmaz.
b) Katkı payının ödenmemesi veya
eksik ödenmesi halinde ödenmeyen alacağın birinci fıkranın
(a) bendine göre oluşan vade tarihinden itibaren gecikme zammı ile
birlikte 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili için
ilgili vergi dairesine bildirimde bulunulur. Bildirimde alacağın vade
tarihine ve katkı payı tutarına yer verilir. Vergi dairelerince
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili yapılan
katkı payları ertesi ayın sonuna kadar Bakanlığın
merkez muhasebe birimi hesabına aktarılır.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu İsmail
Atakan Ünver
Kırklareli Edirne Karaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Atakan Ünverin.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay Ödenen her 100 liralık doğal
gaz faturasının 80 lirasını devlet olarak, Hükûmet olarak
bizler üstleniyoruz. dedi. Sayın Oktaya hatırlatmak istiyorum:
Sizin göreviniz enflasyonu önlemek, doğal gazdan elektriğe,
iğneden ipliğe bütün zamları durdurmaktır. Doğal gaza
son bir yılda yapılan zam yüzde 165 olmuş, siz hâlâ
Faturanın yüzde 80ini biz ödüyoruz. diyorsunuz.
O zaman, başta Fuat Oktay olmak üzere, tüm
iktidar temsilcilerine soralım: Vatandaşın doğal gaz
parasını cebinizden mi ödüyorsunuz? Bu, neyin cakası? Zammı
vatandaşa yükle, vergiyi vatandaştan topla, sonra da
vatandaşın parasıyla yine vatandaşa caka sat; gerçekten iyi
iş.
Zaten bu ucube sistemde işi en iyi olan
kişi Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Seçime girmez; oy
nasıl alınır bilmez, düşünmez; Cumhurbaşkanı
tarafından atanır. Bir insanı böylesi bir makama alnı
terlemeden getirirseniz, o da çıkar vatandaşla alay edercesine
konuşur. Herkes bilsin ki bu ucubeden ülkeyi kurtaracağız,
güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirerek vatandaş
karşısında hiçbir sorumluluk hissetmeyen Kabine ve bakan
anlayışına mutlaka son vereceğiz. Güçlendirilmiş
parlamenter sistemde bakanlar da hükûmet de vatandaşa karşı
sorumlu olacak.
Size şunu sormak istiyorum: Bu teklifte
herkesin, hem çalışanların hem de işverenlerin şikâyet
ettiği gelir vergisi dilimleriyle ilgili düzenleme niye yok? 5li çeteye
aktardığınız kaynakları, kur korumalı
hesapları, görev zararlarını, geçiş ve yolcu garantilerini,
saraydaki debdebeyi niye çalışanlara finanse ettiriyorsunuz? Bu
düzenlemenin yapılmaması, iktidarın işverenlerin
çalışanlarına yaptıkları zamma ortak çıkması
anlamına gelmektedir.
Hep 2002 öncesinden bahsedersiniz. Bakın, 2000
yılında gelir vergisinin ilk dilimi 2.500 lira idi, bugün ise 32 bin
lira. Eğer bu değer sadece yeniden değerleme oranına göre artırılmış
olsa idi 81.689 lira olacaktı. Eğer öyle yapmış
olsaydınız yılın henüz 5inci ayında bir üst gelir
vergisi dilimine geçtikleri için maaşlarında düşüş yaşayan
çalışanların çoğu tüm yıl aynı dilimden yani
yüzde 15lik ilk dilimden gelir vergisi ödeyeceklerdi. Bu yüksek enflasyon
ortamında bunun çalışanlar için ne kadar önemli olduğu
ortada. Niye yapmıyorsunuz? Çünkü sizin gözleri ışıldayan
Hazine Bakanınız istemiyor, istemiyor da neden istemediğini
kendisi de bilmiyor. Hani Bir uyusam, altı ay uyanmasam. diyordu ya,
uykusu biraz uzadı, kış uykusuna dönüştü sanırım.
Nebati Bakan böyle bir düzenlemenin maliyetinin 200 milyar lira olduğu
için yapılamayacağını söylemiş. Bakanın hesap bilmediğini
biliyoruz da yanındakiler de mi hesap bilmiyor? Yılın tamamında
300 milyar lira gelir vergisi tahsilatı yapılacağı
düşünüldüğünde, böylesi bir düzenlemenin maliyetinin 30-40 milyar
lirayı geçmeyeceğini hesaplamak güç olmasa gerek.
Çalışanlardan alınan gelir vergisinin tamamından vazgeçilse
bile maliyet ancak 160 milyar lira. Kur korumalı mevduatın hazineye
getirdiği 85 milyar liralık maliyeti çalışanın ve tüm
ülkenin sırtına yükleyen Bakan Nebati ve AKP Hükûmeti,
çalışanlara 30-40 milyar liralık bir katkıyı çok
görüyor.
AKP'nin çalışana, emekçiye dost
olmadığını söyleyegeldik, açıkça bir kez daha
söylüyorum: AKP'nin dostu ballı ihale takipçileri ve paradan para kazanan
faiz lobileri.
Vatandaşla pek ilgili değilsiniz ama seçim
yaklaştığı için bu kanun teklifini getirdiniz.
Vatandaşa bir nevi seçim rüşveti vererek seçimi tekrar kazanabilmeyi
umuyorsunuz. 2022 başında ortalama fiyatı 2 lira olan ekmek
bugün 5 lira. Asgari ücretle on ay önce 2.127 adet ekmek alınabilirken
bugün 1.100 adet ekmek alınabiliyor. Ülkeyi getirdiğiniz durum burası;
vatandaşı düşürdüğünüz hâl, bu hâl.
Siz ne anlatırsanız anlatın hepsi
boş laf. Geldiğimiz noktada iktidar sıfırı
tüketmiştir. AKP, iktidardaki yirmi yılın sonunda Türkiye'yi
dikkate değer tüm ekonomik verilerde 2002nin gerisine düşürmüştür.
Oysa ne hayaller satmıştınız değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) 2023te
kişi başına düşen millî geliri 25 bin dolar
yapacaktınız, kişi başına düşen millî gelir
şu an 10 bin doların altında. Türkiye'yi en zenginler sıralamasında
ilk 10a sokacaktınız, şu an ilk 20nin bile
dışına düşürdünüz. Millî geliri 2 trilyon dolara
çıkaracaktınız, şimdi ancak 800 milyar dolar.
İşsizliği yüzde 5e düşürecektiniz, TÜİK son aylarda
istatistik oyunlarıyla ancak yüzde 10lara düşürebildi. Dikkat edin,
işsizliği AKP değil TÜİK düşürdü. İhracatı
500 milyar dolar yapacaktınız, bunun çok uzağında
kaldığınız gibi ithalatı ve cari açığı
patlattınız. Hayal ticaretiniz çöktü, yalan ticaretine dönüştü
ama hâlâ aymazlıkla 2023 hedeflerinden bahsedenler var; pes doğrusu!
Aslında herkes biliyor geminin su
aldığını, kaptanının yalan söylediğini ve
zarların hileli olduğunu. Ama şunu bilin ki bazı
insanları her zaman, bütün insanları bazen kandırabilirsiniz ama
bütün insanları her zaman kandıramazsınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesinde yer alan veya
ibarelerinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nuran
İmir Ömer
Öcalan Hasan
Özgüneş
Şırnak Şanlıurfa Şırnak
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Nuran İmirin. (HDP sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
İktidar her ekonomik krizde vergi düzenlemesine
gidiyor fakat her defasında borçlanmalar artarak devam ediyor. Hiçbir
vergi düzenlemesi, ülkeyi içinde bulunduğu krizden ve darboğazdan
çıkaramayacaktır. Adaletsiz, gerçeklikten uzak, vergiyi belli bir
kesimin üzerine yıkan bu vergi sistemini iyice yapboza dönüştürdünüz.
Vergi sistemindeki adaletsizlik arttıkça işçinin, emekçinin, memurun,
kadının payına yoksulluk; sermayedarların payına da
zenginlik düşmeye devam edecektir; her yurttaş bunu çok iyi biliyor.
Sizin politikalarınızın sonucu bu insanlar borçlandı,
şimdi onlara bir lütufmuş gibi yasal düzenleme yaparak
iktidarınızı kurtaramayacaksınız çünkü
borçlanmanın sebebi iktidarınızdır ama bilin ki sonucu yasal
düzenlemeler değildir.
Yarattığınız ekonomik krizde
insanlar intiharın eşiğindedir. Çoğunluğu yoksulluktan
ve ekonomik krizden kaynaklı Şırnakta son iki yılda
intihar girişiminde bulunan 32 kişiden 27si ne yazık ki
yaşamını yitirmiştir.
Değerli halkımız, iktidar gerçeklerin
üstünü örterek, algı yaratarak sürekli gündemi değiştirmek
istiyor. Gelin, görün ki cezaevindeki tecrit, işkence ve hak ihlalleri her
geçen gün artmaktadır; cezaevlerinden cenazeler çıkmaya devam ediyor.
İki yıl önce cezaevi idare ve gözlem kurullarının yetkileri
genişletildi; insan haklarına ve Anayasada belirlenen eşitlik
ilkesine aykırı olan bu düzenlemeyle onlarca mahpus iyi hâl
hakkından mahrum bırakıldı. Cezaevi idare ve gözlem
kurulları keyfî kararlarla hukuki dayanaktan yoksun âdeta bir mahkeme gibi
hareket etmektedir; halay çektin türkü söyledin kitap okudun
zılgıt çektin gibi bahanelerle mahpusların altı aydan bir
yıla kadar tahliyeleri erteleniyor. İster içeride ister dışarıda
bu ülkede artık halay çekmek de yasaklandı. Sincan Cezaevinde tutuklu
bulunan Jiyan Ateşin tahliyesi 3üncü kezdir erteleniyor. Aynı
gerekçeyle Sabite Ekinci, Rojdan Erez, Sedef Demir, Dilan Oynaş, Berin
Sarı, Hanım Yıldırım, Zeynep Bingöl, Mukaddes
Kubilayın infazları keyfî bir şekilde yakılmıştır.
Yine Bolu Cezaevindeki mahpuslardan Erdal Tuncel, Seyfettin Bahar, Samet Özbek,
Osman Aslan, Fuat Güler, Adnan Karakaşın infazları bitmiş
olmasına rağmen tahliye edilmiyorlar. Bu dayatılan hak
ihlallerine karşı da 52 mahpus açlık grevine girmiş
bulunmaktalar Bolu Cezaevinde.
Hukuksuzluklar tabii bunlarla bitmiyor yani sadece
cezaevleriyle sınırlı değil ne yazık ki ülkede
kanunsuzluk, vicdansızlık, hukuksuzluk almış
başını gidiyor. Bir basın açıklaması yapmak
istiyoruz, binlerce polisle karşı karşıya kalıyoruz.
En son ayın 29unda -Değerli Milletvekilim Hasan Özgüneş
arkadaşım da ifade etti- Cizrede yapmak istediğimiz bir
basın açıklamamızda milletvekili arkadaşımız Hasan
Özgüneşin üzerine mermi çekirdeği fırlatıldı. Bu
kürsüden soruyorum: Bunun anlamı nedir? Bunu yapan kimdir? Yaptıran
kimlerdir? Meclis Başkanı Mustafa Şentopa sesleniyorum: Failini
bulmak zorundasınız. Bizim cevabımız bellidir,
duruşumuz bellidir, biz boyun eğmeyiz.
Sokaktaki hak ihlalleri sadece HDPlilerle
sınırlı kalmıyor tabii ki iktidarın
yandaşları dışında kente giren herkes potansiyel
olarak suçlu muamelesi görüyor ve takibe alınıyor. Örneğin İstanbuldan
gelen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyeleri, kadın ve
çocukların hak ihlallerine ilişkin araştırmalar yapmak
istediler Şırnakta geçen hafta. Bu çalışmalardan bile
rahatsız olunmuş ki Şırnakta attıkları her
adımları takibe alınmış. Bakın sadece yakın
zamanlarda Şırnakta 16 kadın erkekler tarafından katledildi
fakat bu sizin verilerinize bile yansımadı, ya intihar süsü verildi
ya da şüpheli ölüm diye kayıtlara geçirildi. Tabii sizin de
kayıtlarımıza değil sadece özgür basının
kayıtlarına geçmiş oldu. Katledilen kadınlara, kadın
cinayetlerine ilişkin de bir araştırma
yapmadığınız gibi yapmak isteyen kadınları da
engelliyorsunuz, kadın katillerini cezasızlıkla
ödüllendiriyorsunuz.
Değerli halkımız, Şırnakta
altyapı sorunu, su ve yol gibi sorunlar hâlâ devam ederken valilik ve
kayyumlar milyonlarca TL harcayarak halkın kültüründen uzak,
şatafatlı festivaller düzenliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NURAN İMİR (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Sadece Cizre Kaymakamının birkaç saatlik
müzik festivali için harcadığı para 3,5 milyon TLdir. 2015i
hiç kimse unutmamış, siz de
unutmamışsınızdır. Cizre bodrumlarını biz
unutmadık, o bodrumlarda insanlar diri diri yakıldı, o
bodrumların molozları Dicle Nehrine döküldü ve dökülürken insan
kemikleri çıktı; bunu herkes biliyor, kamuoyu bunun farkında.
Peki, siz ne yaptınız bunun üzerine? Kemiklerin üzerine park
yaptınız, o da yetmedi Cizre halkının mezarlık olarak
ifadelendirdiği, gördüğü o parkta festival yaptınız, halay
çektirdiniz, hakaret ettiniz; kültürel bir soykırım pozisyonunda bir
politikayla şu an yürüyorsunuz. Cizre halkı bunu asla unutmayacak.
Ölüye saygınız da yok, değerlere saygınız da yok.
Cizre halkını bir kez daha yaralamış oldunuz.
Son olarak da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İmir, süreniz
tamamlandı.
NURAN İMİR (Devamla) Cizre
halkının değerlerini, iradelerini yok sayanlar asla Cizre
halkını yönetemezler.
BAŞKAN Süreniz tamamlandı.
NURAN İMİR (Devamla) Tek söz
BAŞKAN İlave süre verdim size.
NURAN İMİR (Devamla) Sözlerimi sonlarken
tutanaklara bir x ben de kaydettirmek istiyorum.
(*) (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi var, önce onu yerine
getireceğim.
Sayın Dervişoğlu, Sayın
Ataş, Sayın Bahşi, Sayın Çulhaoğlu, Sayın
Nuhoğlu, Sayın Yokuş, Sayın Örs, Sayın Erel,
Sayın Sezgin, Sayın Subaşı, Sayın Koncuk, Sayın
Filiz, Sayın Oral, Sayın Öztürk, Sayın Sıdalı,
Sayın Çelik, Sayın Türkkan, Sayın Çakırlar, Sayın
Cesur, Sayın Altıntaş.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar lütfen
salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 32nci maddesi üzerinde Şırnak Milletvekili Nuran
İmir ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce,
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren sayın milletvekilleri lütfen Genel
Kuruldan ayrılmasınlar.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Evet, şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 32nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
Adana İzmir Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu Hüseyin
Örs İsmail
Koncuk
İstanbul Trabzon Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Koncukun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 32nci
maddesiyle ilgili İYİ Parti Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün
öğretmenlerimiz iş bırakma eylemi yaptı. Çok uzun
zamandır öğretmenlerimiz iş bırakma eylemi yapmıyordu,
bakın, çok uzun zamandır. Ama bugün binlerce öğretmenimiz, yüz
binlerce öğretmenimiz, birçok sendikamız iş bırakma eylemi
kararı almak zorunda kaldı.
İYİ Parti Grubunun bir Meclis
araştırması teklifi vardı, Konya Milletvekilimiz Sayın
Fahrettin Yokuş burada konuşmacı olarak mevzuyu anlattı. AK
PARTİ Grubu adına cevap veren bir vekilimiz Meclisi boşuna
meşgul ediyorsunuz. diye bir ifade kullandı. Şimdi, Sayın
Fahrettin Yokuş özel okullardaki öğretmenlerin ve devlet
okullarındaki öğretmenlerin problemlerini burada seslendiriyor,
iktidar partisinin bir milletvekili 1 milyonun üzerindeki öğretmenin
probleminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünde ifade edilmesini Meclisi
boşu boşuna meşgul etmek olarak değerlendiriyor ve
enteresan olan, bu milletvekili Millî Eğitim Komisyonu üyesi ve eski bir
eğitimci. Üzüntü verici bir durum.
Bugün niye eylem yaptı öğretmenler?
Öğretmenlik Meslek Kanununu kendi onurlarına, itibarlarına bir
suikast olarak görüyorlar. Bakın, bir kokart yapmışlar -ben de
yakama taktım, bugün Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener de grup konuşmasında bu kokartı taktı- diyor
ki: Mesleki onurumuz ve çocuklarımızın geleceği için
Çok
da yüksek bir idealle hazırlanmış cümleler var bu kokartta.
Mesleki onurumuz ve çocuklarımızın geleceği için
uyarıyoruz. diyor sendikalar ve yüz binlerce öğretmen bu eylemi
yapıyor, Hükûmet duymazdan geliyor, hâlâ duymuyor. Bakın, bunun
hesabını iktidar partisi mutlaka verecektir değerli
milletvekilleri. Âdeta bütün öğretmenlerimiz, sizin yandaş
sendikanız bile bir saat de olsa eylem yaptı ya; yandaş
sendikanız, bir saat bile olsa, istifaları engellemek için filan da
olsa eylem yaptı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Değerli milletvekilleri, öğretmenleri duymak
zorundasınız. Teferruatına girmek istemiyorum mevzunun ama
öğretmenler bu hesabı soracak, onu buradan bir defa daha izah
etmiş olayım.
Bir konuya daha burada değineceğim. 110
bin hizmetli var; okullarımızda, devletin diğer kurum ve
kuruluşlarında 110 bin yardımcı hizmetler
sınıfı personel var ve bu 110 bin personelin büyük bir çoğunluğu
ya bilgisayar işletmeni olarak görev yapıyor ya memur olarak görev
yapıyor ama atamasına esas olan mesleği yapmıyor yani getir
götür işlerini yapmıyor, temizlik işlerini yapmıyor çünkü
memur olarak çalışmasına devletin ihtiyacı var. Bunlar
diyor ki: Kardeşim, bir fiilî durum var. Ben, fiilen, memur olarak
çalışıyorum, bilgisayar işletmeni olarak
çalışıyorum; yıllardır çalışıyorum,
bana kadromu verin.
Bakın, devlet yönetmek öyle bir şeydir ki
hakkı teslim etmek gerekir. Devlet yönetmek, İyi yönetiyorum. demek
için hakkı teslim edebilmeniz lazım. Siz insanları hem
atamasına esas olmayan bir konuda çalıştırıyorsunuz
hem de o kadronun gerektirdiği unvanı ve maddi imkânı o
personele tanımıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL KONCUK (Devamla)
Yardımcı hizmetler personelinin bu talebini görmezden geliyorsunuz.
Bu, devlet yönetmek falan değil değerli milletvekilleri. Böyle,
meselelere gözümüzü kapatacağız, kulağımızı
tıkayacağız, insanların görevde yükselme hakkı olan bir
konuda o unvanı vermekten imtina edeceğiz ve bu talebi
duymayacağız; bu, kabul edilemez. Onun için, bu 110 bin
yardımcı hizmetler personelinin hak ettiği kadrolara
atanması için düğmeye basma vakti gelmiş geçmektedir diyorum.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu Aytun
Çıray
Trabzon İstanbul İzmir
Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Antalya Adana
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu Baha
Ünlü
Bursa Kırklareli Osmaniye
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesi üzerine İYİ Parti
Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, bir AK PARTİ klasiği hâline gelen, ucube
Cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter sisteme zorla
dayatması olan, tepeden inme, içi geçici maddelerle dolu, etki analizi
olmayan 49 maddelik kanun teklifini görüşmeye başladık.
Değerli arkadaşlar, getirilen bu 33üncü
maddeyle, 9 Mayıs 2013 tarih ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri
Kanunundaki geçici 11 maddeye eklenen geçici 12nci maddenin (1)inci
fıkrasına 2022 yılı Ekim-Kasım-Aralık dönemi
posta hizmetlerinden elde edilen net satış hasılatına
isabet eden miktarın yüzde 2sinin 2023 yılının Mart
ayı sonuna kadar Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına bildirilmesi ve aynı süre içerisinde adı
geçen Bakanlığın merkez muhasebe birimi hesabına
aktarılması. ibaresi eklenmektedir.
Şimdi, arkadaşlar, şu anda yürürlükte
olan aynı kanunun 15inci maddesinin (1)inci fıkrasının
(a) bendindeki verildiği ayı takip eden ayın sonuna kadar
ibaresi verildiği ayın sonunda şeklinde değiştirilse
zaten maksat hasıl oluyor.
Ayrıca, 2021 yılı Sayıştay
Denetim Raporunda posta sektöründe faaliyet gösteren hizmet
sağlayıcılarının üçer aylık dönemlerde geçici
kurumlar vergisi kapsamında beyanname verdikleri, net satış
hasılatına isabet eden miktarın yüzde 2si üzerinden 2021
yılında 518.635.076 Türk lirası evrensel posta hizmeti geliri
elde edildiği belirtilmekte.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; PTTde alnının teriyle görev yapanlar düşük
maaşlarla görevlerini yaparken diğer yandan kurumun genel
müdürlüğüne atanan şahıs dijital arşiv yolsuzluğuna
imza atarak PTTyi 200 milyon Türk lirası zarara uğratıyor ve
ödüllendirilir gibi, zarara uğrattığı PTTde müşavir
kadrosuna atanarak maaş almaya devam ediyor. Yine, tüyü bitmedik yetimin
hakkını yemeye devam ediyorlar. Bu kadar yolsuzluğa rağmen
hâlâ kâr eden kurumda yolsuzluğa adı karışanlar korunurken
17 bin taşeron işçiye neden kadro verilmiyor?
Değerli arkadaşlar, daha önceki Genel
Kurul konuşmalarımda da dile getirmiştim, birçok kamu kurum ve
kuruluşundaki şirket personeli 4/D kapsamında sürekli işçi
kadrosuna geçti. Neden PTT dâhil KİTlerdeki, Sağlık
Bakanlığındaki ve belediyelerdeki şirket personeline kadro
verilmemekte? Belediyelerde taşeronda çalışan kadro bekleyenler,
hasretle sandığı bekliyorlar. Bu kanunun İYİ Parti
Grubu olarak takipçisi olacak, iktidara geldiğimizde bu sorunu kökten
çözeceğiz, haklının hakkını teslim edeceğiz.
Ülkemizde özgürlük, demokrasi ve hukuk yerle yeksan edilmiş;
sıralamada, Avrupa bir yana, Afrika ülkelerinden bile geri kalmışız.
Televizyonlarda milyonlarca insanın izlediği programda, hiç kimseden
emir almamış, kalemini satmamış, ülke gerçeklerini yazan
gazetecilerin ve yazarların gündüz vakti linç edildiği, kadın
haklarının görmezden gelindiği, faillerin ellerini
kollarını sallayarak gezdikleri, yandaş basının
korunduğu hepimizin malumudur. Muhalefetin sesini kesmek için basına
sansür uygulamasına karşı çıktık.
Karanlık günler geride kalacak. İşte,
biz İYİ Parti olarak bunun için iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemi tekrar getirmek, engelleri aşmak, duvarları
yıkmak, tuzakları bozmak istiyoruz. İşte, bunun için az
kaldı diyoruz. Zengin, güçlü ve mutlu Türkiye vizyonumuz
doğrultusunda yılmadan, yorulmadan çalışıyoruz.
İYİ Parti iktidarında güneşin, ay yıldızlı
bayrağımızın dalgalandığı bu cennet vatan topraklarımızda
vatandaşlarımızı daha müreffeh, bolluk içerisinde
yaşatacağımız günlere az kaldı.
Karanlık günler geride kalacak diyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Baha Ünlünün.
Buyurun. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İlgili maddeye geçmeden önce, sözlerime torba
yasa uygulamasıyla başlamak istiyorum. Torba yasa uygulaması,
nitelikli yasa kavramının bir tür kemiricisi konumuna gelmiş
bulunmaktadır. 49 madde ve 4 geçici maddeden oluşan bu torba kanun
teklifi, ne TÜİKin makyajlı verilerine göre yüzde 80i aşan
enflasyon verilerine ne artan doğal gaz, kömür, elektrik ve akaryakıt
fiyatlarına ne de tarım ve hayvancılık sektöründe
yaşanan darboğazı çözmeye yönelik herhangi bir madde
içermemektedir.
Arkadaşlar, önümüz kış, havalar iyice
soğumaya başladı; vatandaşlarımız,
bırakın doğal gaz faturalarını ödeyecek parayı
bulmayı, yakacak odun, kömür alamamaktadır. (CHP
sıralarından alkışlar) Geçen sene ekim ayında 1 ton
odunun fiyatı 1.200 ile 1.400 lira arasında değişirken
bugün aynı odunun ton fiyatı 3.500 ile 4 bin lira arasında
değişmektedir; fiyatlardaki artış yüzde 160tır. Kömür
fiyatlarında da durum aynı. Ekim 2021de 1 ton ithal kömürün
fiyatı 2.600 ile 3 bin lira arasında değişirken bugün
aynı kömürün fiyatı 8 bin ile 9 bin lira arasında
değişmektedir; yerli kömürün fiyatı ise 7.600 liraya
çıkmıştır; kömür fiyatındaki artış neredeyse
geçen senenin 3 katıdır. Yanlış ekonomi politikaları
nedeniyle Türk lirasındaki aşırı değer kaybı,
bağımlı olduğumuz enerji fiyatlarındaki
artışın daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır.
Yine bu teklifte, artan genç işsizliği,
yüksek cari açık, bütçede artan faiz harcamaları, ücretler üzerinde
artan vergi yükü, çiftçi borçları ve iflas eden küçük
esnaflarımızla ilgili herhangi bir öneri bulunmamaktadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Seçim bölgem Osmaniyede kayıtlı
işsiz sayısı 23 bin ve işsizlik ödeneğine
başvuran kişi sayısı 5 binin üzerindedir. Yüzlerce dükkân
kepenk kapatmış ve birçok çiftçimiz yüksek girdi fiyatları
yüzünden üretim yapamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
aslında yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının kötü
yönetimi sonucu kaybettiği oyları ve dolayısıyla
iktidarı kaybetme korkusuyla imdat freni çekme
arayışıdır. Bu teklif, vatandaşlarımıza
seçim öncesi yalancı bir bahar yaratabilmek için getirilmektedir. AK PARTİ
iktidarının seçim yatırımı için yaptığı
bu terkinler ve aflar enflasyon vergisiyle fonlanmaktadır. Örneğin,
teklifle, kur korumalı mevduat sistemi için uygulanan vergi istisnası
bir yıl daha yani 2023 yılının sonuna kadar
uzatılacaktır. Sistem şu an bile ülke ekonomisine büyük yük
getirmektedir. Merkez Bankasının miktarı
açıklamamasına rağmen bu yıl sonu bu sistemin bütçeye
ekleyeceği toplam yükün 300 milyar liraya ulaşması
beklenmektedir. Bir yıl daha bu sisteme devam edilmesi bu yükü
altından kalkılamaz hâle getirecektir. Vatandaşımız,
bırakın kur korumalı mevduata yatıracak parayı
bulmayı, evine götürecek ekmek bulamaz durumdadır. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani bu sistem sadece belirli bir
kısmın menfaatine uygun işlemektedir.
Açlık sınırı, 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için
yapılması gereken gıda harcaması tutarını ifade
etmektedir. Bugün Türkiyede açlık sınırı 7.245
liradır arkadaşlar, 5.500 lira olan asgari ücretin üstüne
çıkmış durumdadır. Son zamla küçük de olsa açlık
sınırını aşan asgari ücret, eylül ayı
itibarıyla yeniden açlık sınırının altında
kalmıştır. Mutfak enflasyonu son on iki ayda yüzde 130
oranında artmıştır ve milyonlarca evde şu an yoksulluk
yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BAHA ÜNLÜ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
sonuç olarak, bugün görüştüğümüz kanun teklifi gereksiz
tartışmalarla seçim öncesi gündem yaratılarak ülkenin içinde
bulunduğu ekonomik krizi örtbas etme çabasıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde yer
alan ve ibarelerinin ve/veya olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun Necdet
İpekyüz
Şırnak Muş Batman
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Necdet İpekyüzün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin
soru sorma hakkı var ve bakanların on beş günde
yanıtlaması gerekiyor. Haziranın 22sinde bütün
bakanlıklara bir soru sordum ben, soru şu:
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra tüm
çalışmalarınız kapsamında Türkçe
dışında hangi dillerle internet, yayın, broşür
yapıyorsunuz ve web sitenizde hangi dillerde yayın
yapıyorsunuz? Niçin bu soru? Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçmeden önce iddia şuydu: Ayrımcılık yok
olacak, nefret olmayacak, kutuplaşma olmayacak, herkes özgür olacak. Ve
neydi? Bu ülkede Kürtler yaşıyor, Kürtlerle ilgili de birçok düzenleme
yerine getirilecek. 9 Bakanlık cevapladı,
Cumhurbaşkanlığı makamıyla beraber 9undan da
yanıt gelmedi. Gelen yanıtlarda Aile Bakanlığı
dışında Kürtçeyle ilgili bir çalışma yok, hiçbirinden
bir yanıt yok. Peki, başka hangi dillerde var? Türkçe,
İngilizce, Fransızca, Almanca, Japonca, Rusça birçok çalışma
var. Ama kullandığımız telefonların artık kendi
dillerinde bile -menü dillerinde- Kürtçe var, Googleda Kürtçe var, birçok
hizmette Kürtçe var. Kürtçenin bu bakanlıklar tarafından kendi web
sayfalarında, internet sayfalarında görülmemesi, Kürtlerle ilgili bir
zemini yaratmaması aslında aleyhlerine.
Peki, geçmişe dönelim. Geçmişte -yıl
1991- Refah Partisi İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
Necmettin Erbakana bir rapor sunuyor. Aslında zaman olsa, okunsa fakat
artık
Gerçekte, Mehmet Altanın. O raporu tekrar okumak lazım
ama raporu kim okusa soruşturma konusu olur, savcılar hakkında
işlem yapar. Ne diyor dille ilgili? Kürtlerin konuştuğu dil
Kürtçe, Türkçeyle ilişkisi olmayan müstakil bir dildir. Ne diyor Refah
Partisi İl Başkanı? Türkiyede dileyen herkes kendi ana dilinde
eğitim öğretim hakkını alabilmelidir. Bu konuda yasal
düzenlemeleri yapmak, savunmak bizim görevimiz olmalıdır. Ne diyor
Erdoğan? Diyor ki: Kürtlerle ilgili birçok yerel düzenlemeyi yapmak lazım,
yerel yönetimleri güçlendirmek lazım. Yıl 91. 2010da ne demiş?
Merkel'le görüşüyor, Merkel'le görüşmesinde diyor ki: Türkler kendi
dilini öğrenirse ikinci dilini öğrenmeleri o kadar kaliteli
olacaktır. Bu konuda yasal düzenleme yapılması lazım. Ve
Şansölye de diyor ki: Haklısın. 2017de tekrar şöyle bir
şey söylüyor: Dilini kaybeden bir toplumun diğer değerlerini
koruması çok zordur, hatta mümkün değildir. Kültürlere ve
medeniyetlere saldırılar önce dilden başlıyor. Dilini aldığı
anda o milleti çökertiyor. Goethe o yüzden demiş ki: Milletin diliyle
oynamaktan daha büyük bir suikast olmaz. Ana dilini en güzel konuşmayan
bir toplum, başkalarına da katkı sağlayamaz. Ne diyor?
Yıl 2021 -91den başladık- Dilini kaybeden bir millet; hafızasını
kaybeder, benliğini kaybeder, hatta inancını kaybeder. Ana
diliyle bağları zayıflayan toplumlar zamanla
sürüleşmiş, sömürgeleşmiş, kimliksiz bir hâle
dönüşmüştür. Kim diyor? Erdoğan söylüyor.
Peki, yapılan işlemlere
baktığımızda, geldiğimiz aşamaya
baktığımızda herhangi bir şey var mı? Yok. Öyle
bir hâle geldi ki Kürtler Kürtçeyle ilgili bir şey söylediğinde, bir
talep geliştirdiğinde direkt güvenlik soruşturmasına,
güvenlik meselesine dönüştürülüyor, Kürtlerle ilgili her konuşma
güvenlikçi bir anlayışa dönüştürülüyor. 91de söylenen, 2000lerde
söylenen, bugün söylenen şeyler suça dönüşüyor. Neden? Bir
anlayış politikası. Ve sözde inkâra, asimilasyona
karşı çıkılıyordu.
Örnekleri çoğaltabiliriz ama şunu da
söyleyeyim: Türkçeyi dayatmak Türkçeye de saygısızlıktır.
Herhangi bir dili dayatmak o dile saygısızlık olduğu gibi o
dili yasaklamak da o dile saygısızlıktır.
Bakın, Kürtçeyle ilgili düzenleme
yapıldı; 3 tane öğretmen atandı, 3 tane öğretmen ve
bir ihsan ve lütfa dönüşüyor.
Şimdi, gelelim, diğer bu kurumlar
arasında bir kurumun altını çizmekte yarar var: Diyanet
İşleri Başkanlığı. Yani
Cumhurbaşkanlığı makamında İletişim
Başkanlığı var, birçok dilde yayın yapıyor,
Kürtçeyle ilgili yok. Diyanet İşleri
Başkanlığından önce, hatırlar mısınız,
seçimlerde ne diyordu Recep Tayyip Erdoğan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Değerli
kardeşlerim, bu gördüğünüz, Kur'an'ın Kürtçe mealidir. Bundan
sonra Diyanet İşleri Başkanlığı birçok
yayını Kürtçe basacaktır. 2022 yılındayız, bir tane
yayın o günden beri yoktur, bir tane yayın yoktur! Sadece kendi
inancını dayatmaktadır. Peki, ne oldu? DİAYDER, dinle
ilgili bir yardımlaşma derneği, din işleriyle ilgili
insanların oluşturduğu yardımlaşma derneği,
Kürtçe vaaz veriyor, Kürtçe taziyeler de okuyor, hadisleri Kürtçe
anlatıyor; 28 kişi gözaltına alındı, 23ü
tutuklandı, birçoğu bırakıldı, şu anda Mele Ekrem
içeride. Neymiş? Taziyelerde
(*) diyormuş,
(*) diyormuş. Neymiş?
(*)
diyormuş. Bu, örgüt diliymiş. Neymiş? Hak diyormuş, hukuk
diyormuş, zulüm diyormuş; bu da örgüte yardım anlamına
geliyormuş! Ya, sizin dile yaklaşımınız böyle midir?
Ve geldiğiniz aşamada şunu söylemekte yarar var: Kürtçeye
saygı Kürte saygıdır.
(*)
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın İpekyüz, evet
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş Kemal Peköz
Muş Şırnak Adana
Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Şevin Coşkunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 34üncü madde üzerine söz aldım. Genel Kurulu
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, seçimler
yaklaştıkça iktidar, demokratik işleyişe aykırı
yöntemlerle Parlamentoya halkın taleplerinden uzak yasa tekliflerini
getirmektedir. Bu yasa teklifi de tıpkı sansür yasası gibi,
sadece iktidarın ömrünü uzatmaya dönüktür.
İktidar, ekim ayında Meclis
açılır açılmaz toplumun, gazeteci meslek örgütlerinin
itirazına rağmen, sansür yasa teklifini getirmiş ve
yasalaştıktan hemen sonra, hakikati yazan gazetecilere ve gerçekleri
dile getiren muhaliflere yönelik bir operasyon
başlatmıştır. 25 Ekimde Ankara, İstanbul, Van,
Diyarbakır, Mersin ve Urfa'da gazetecilerin evlerine ve Mezopotamya
Ajansının Ankara şubesine baskın yapılmış.
Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri
Müdürü Diren Yurtsever; muhabirler Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Zemo
Ağgöz, Berivan Altan, Hakan Yalçın, Emrullah Acar, Ceylan
Şahinli ile JINNEWS muhabirleri Derya Ren, Habibe Eren ve Öznur Değer
gözaltına alınmıştır. Gazetecilere ters kelepçe
takılmış, başları eğdirilmeye
çalışılmış, darbedilmiş, küfür ve tehditlere
maruz bırakılmışlardır. Gözaltına alınanlar
arasında kırk beş günlük bebeği bulunan Zemo Ağgöz
beş saat sonra bebeğini emzirebilmiştir. Gazeteci Derya Ren 25
Ekimde tutuklanırken 5i kadın 9 gazeteci 29 Ekimde
tutuklanmıştı. Şu an cezaevinde 88 gazeteci bulunuyor ve
bunların 26sı son beş ayda tutuklanmıştır. Bu
tutuklamalar başka ülkelerde olsa skandaldır ama Türkiyede
basına yönelik saldırılar
sıradanlaştırılmaya çalışılıyor ancak
her defasında bu hukuksuzluklarınızı yüzünüze söylemeye
devam edeceğiz.
16 Haziranda Diyarbakırda gözaltına
alınan gazetecilerin kameraları, fotoğraf makineleri suç gibi
gösterilirken son alınan gazetecilere yaptıkları haberler,
çalıştıkları ajanslar suçmuş gibi soruldu. Bu da
iktidarın özgür basın karşısında düştüğü
âcizliğin bir göstergesidir çünkü gazetecilere sorulan sorularda bu ortaya
çıkıyor. Örneğin, Mezopotamya Ajansı Yazı
İşleri Müdürü Diren Yurtsevere ajans logolu mikrofonuyla
çektiği fotoğrafı, birlikte çalıştığı
gazetecileri tanıyıp tanımadığı sorulmuş.
Oysaki çalıştığı ajansın logosunun bulunduğu
mikrofonu kullanmak ne zamandan beri suç olmuştur ya da
çalıştığı ajansı ve çalışma
arkadaşlarını tanımaması gibi bir durum söz konusu
olabilir mi? Bir diğer soru gazetecilere, 170i aşkın üyesi
bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneğine neden üye
olduklarıdır. Bu dernek, gazetecilerin maruz kaldıkları hak
ihlallerine dair her ay rapor hazırlayıp kamuoyuna
açıklıyor; biz de zaman zaman basına yönelik hak ihlallerini
konuştuğumuzda verilerini paylaşıyoruz. Bir diğer
soru, Konya Meramda aynı aileden 7 kişinin katledildiği
Dedeoğulları ailesine yönelik katliama dair neden haber
yaptıkları yönündedir.
Değerli milletvekilleri, gazetecilere yönelik
bu tutuklamalar, yargılamalar keyfîdir, hukuksuzdur; halkın haber
alma hakkını engellemektir. Ancak, özgür basın
çalışanları olmasaydı, bu ülkede yaşanan birçok
hukuksuzluk da öğrenilmeyecekti. Birkaç örnek vermek istiyorum: 2017 Amed
Nevroz'una giderken polis kurşunuyla katledilen Kemal Kurkut'un ölümüne
dair gerçeği; Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze
uğrayan ve ardından intihara sürüklenen İpek Er'e
yaşatılanlar; yine, Van'da Servet Turgut, Osman Şiban'ın
işkence görmesi ve helikopterden atılması; yine, hiçbir dinde,
vicdanda, ahlakta yeri olmayan bir zihniyetin uygulamasıyla, Ali Rıza
amcaya oğlunun cenazesinin torba içerisinde verilmesi; Halise Aksoy'a
oğlunun kemiklerinin kargoyla gönderilmesi kamuoyu tarafından
öğrenilmeyecekti. İşte, bu ve buna benzer birçok gerçek haber
gerekçesiyle, bugün, gazeteciler yargılanıyor ve tutuklanıyor.
Değerli milletvekilleri, iktidarın ve
aynı zihniyettekilerin üstünü örtmeye çalıştıkları tam
da bu gerçeklerdir ancak özgür basın, bu zihniyet ve devamlı
saldırılarıyla ilk kez karşılaşmıyor;
1994te Özgür Ülke gazetesi bombalandı, gazete ertesi sabah Bu ateş
sizi de yakacak. manşetiyle hakikatleri yazmaktan vazgeçmedi ve yoluna
devam etti. Tüm bu hukuksuzluklara, baskılara, saldırılara,
kirliliklere karşı özgür basının mesajı, o gün
olduğu gibi bugün de aynı kararlılıkla asla geri adım
atmayacaklarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Evet, buradan bir kez daha söylüyoruz: Özgür
basın dün olduğu gibi bugün de hakikatleri yazmaya, görünmeyeni
görünür kılmaya, duyulmayanı duyurmaya devam edecektir. Bunu
engellemeye hiçbir baskının, saldırının, sansür
yasasının, faşist zihniyetin gücü yetmedi, yetmeyecektir.
Buradan cezaevlerindeki tüm tutuklu gazetecilere
selamlarımı gönderiyorum ve mahkeme koridorlarında cezaevine
giderken başı dik dedikleri gibi özgür basın susturulamaz!
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 34üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 34- 14/1/2015 tarihli ve 6585 sayılı
Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin
birinci fıkrasının (ğ) bendi aşağıdaki
şekilde, (h) bendinde bulunan Bu Kanun çerçevesinde Bakanlıkça
alınan tedbirlere ve yapılan ikincil düzenlemelere uymayanlara ve
denetime ibaresi Denetime şeklinde, iki bin Türk lirası ibaresi
elli bin Türk lirasından iki yüz elli bin Türk lirasına kadar
şeklinde değiştirilmiş ve maddeye beşinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
ilave edilmiş, diğer fıkra buna göre teselsül
ettirilmiştir.
ğ) 16 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine istinaden belirlenen mesleki
davranış kurallarına ve yapılan düzenlemelere
aykırı hareket edenler ile bu maddede ayrı bir idari para cezası
öngörülmemiş olması durumunda, aynı fıkranın (ç)
bendine göre Bakanlıkça alınan tedbirlere ve yapılan ikincil
düzenlemelere uymayanlara her bir aykırılık için on bin Türk
lirasından üç yüz bin Türk lirasına kadar,
(6) Bu maddede alt ve üst sınırları
belirtilen idari para cezalarının uygulanmasında Bakanlıkça
ceza tutarı belirlenirken, işlenen kabahatin haksızlık
içeriği, tekrarı ve sayısı, kabahat dolayısıyla
elde edilen menfaatin ve neden olunan zararın büyüklüğü ile failin
kusuru ve ekonomik durumu gibi hususlar dikkate alınır.
Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Aydın Bursa Kırklareli Faruk Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu İlhami
Özcan Aygun
Nevşehir Edirne Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İlhami Özcan Ayguna ait. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa teklifinin 34üncü
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik kriz değil, artık buhran
yaşadığımız bu süreçte halkımız
kılı kırk yaran hesaplarla ayakta kalmaya
çalışmaktadır. Tek adamın dayatmasıyla izlenen
enflasyon politikası çökmüştür ancak yanlışta ısrar
etmeye devam ediyorsunuz. Devlet yönetimi çorbaya dönmüştür, o yüzden
getirdiğiniz teklifler de çorba gibi torba yasadır. Bu teklifinizde
de bir anda 21 yasa ve 3 KHKde değişiklik yapıyorsunuz.
Şimdiki teklifiniz, ekonomide sıkıştığınız
için getirdiğiniz yeni bir torba yasadır çünkü seçime
hazırlık için kısmi ve genel af içeren düzenlemeler
yapıyorsunuz. Ancak bu makyajdır, pansumandır, oysa bu ülkenin
ekonomide ciddi bir ameliyata ihtiyacı var. Enflasyon durdurulamaz hâle
gelmiştir. Çiftçiler, esnaf, sade vatandaş görülmemiş iflasla
karşı karşıya. Siz ise makyaj yaparak pansumanla seçmenin
aklını çelip yeniden iktidarda kalmanın yollarını
arıyorsunuz, hayal görüyorsunuz hayal diyorum. Ama bilesiniz ki ok yaydan
çıkmıştır; millet size olan güvenini yitirmiş, o
yüzden de getirdiğiniz düzenlemeler milletimiz için vız gelir
tırıs gider.
Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanı
Muş diyor ki: AK PARTİ iktidarının son
yıllarını saymazsak AK PARTİ iktidarında enflasyon
yüzde 8 civarında. Ondan önce Hazine Bakanı çıkıyor, diyor
ki: Gözlerinizi kapatıp altı ay uykuda kalsanız gözünüzü
açtığınızda bambaşka bir ülke göreceksiniz. Ya, siz
hayal kurmayı bırakın, gerçeklere bakın. Gerçekler;
yangın yeri enflasyon, mutfakta yangın var. Ben de diyorum ki buradan
AK PARTİ ve Cumhur İttifakına: Gözlerimi kapatsam, AK PARTİ
iktidarını yok saysam, bugün 33 yaşındayım. Hayal
kurmak güzel ama gerçekler ortada, acı. Evet, ok yaydan çıktı
artık gidiyorsunuz.
Evet, Sayın Başkan, değerli vekiller;
vatandaşın borcu dağ gibi olmuş, siz bu teklifle icra
takibi başlatılan 2 bin liranın altındaki telefon, su,
doğal gaz, elektrik borçlarını siliyorsunuz. Bilinmesi gereken
şu ki: Çiftçilerin bankalara olan kredi borcu sizin sayenizde 244 milyar
921 milyon liraya çıktı oysa bu borç 2004 yılında 5 milyar
280 milyondu. On sekiz yılda çiftçinin borcunu 46,3 kat
artırdınız. Ben buradan soruyorum: Çiftçimizin geliri 40 kat
arttı mı acaba veya 10 kat mı arttı? Hayır, sadece
çiftçinin borcu, icralık durumlar da tavan yaptı. Çiftçinin 2004
yılındaki takipteki borcu 211 milyon lira iken şimdi ise 3
milyar 482 milyona gelmiş yani takibe düşen borç miktarını
tam 16,5 kat artırmışsınız, artık çiftçimiz borcu
çeviremez hâle gelmiş.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çiftçimiz, esnafımız kredi borcunu
kapatamadığı için kara listeye girmiş, acilen sicil
affı gerekiyor. Bir çiftçi kardeşim bugün aradı; kredi için
başvurmuş, risk notu olumsuz bulunmuş. Mazot ve gübre
desteği alamadığı için de krediyi ödeme şansı
yok. Üretim düşmanı inanılmaz bir sistem var. Onun için bir an
evvel çiftçimiz ve esnafımız için sicil affını getirmemiz
gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı sadece zengini seviyor yani
parayı seviyorsunuz fakirler umurunuzda değil. Örnek mi? Kur
korumalı mevduatın eylül sonunda bütçeye maliyeti 84,9 milyar lira.
2023 bütçesine baktığımızda AK PARTİ
iktidarının çiftçiye verdiği destek 54 milyar lira. Bunu mu reva
gördünüz diyorum ben buradan. Yine döviz mevduatlarında dolarizasyon
oranı tüm mevduatlar içerisinde yüzde 53,1e çıkmış yani
halk, artık Türk lirasına güvenmiyor.
Çiftçimizin mazot, gübre girdi maliyetlerine
baktığımızda da yıllık artışı
yüzde 156ya gelmiş yani artık vatandaş size güvenmiyor.
Bakınız, hasat dönemi daha yeni bitti, Toprak Mahsulleri Ofisi
ithalat yapıyor. Nereden? İşte, savaş olan Ukraynadan,
Rusyadan, Suriyeden. Ya, bizim çiftçimiz üretemiyor mu? İşte, AK
PARTİ ve ortağının, Cumhur İttifakının
getirmiş olduğu tablo bu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Allah
size fırsat vermesin.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla)
Yerliliği, millîliği bıraktınız,
dışarıdan ürün getirmeye devam ediyorsunuz. Bakınız,
çiftçimizin yem bitkileri açısından
Et üreticisine, süt üreticisine,
çiftçimize arpa satışını TMO 5.250 liradan yapıyor.
Ya, yazıktır, günahtır. Un sanayicisine ise 4.460tan
buğday veriyorsunuz ama süt üreticisine, et üreticisine geldiği zaman
5.250 liraya arpa satıyorsunuz. Ayıptır diyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 34üncü madde de ise perakende satışı
düzenliyor. Bugünkü koşullarda caydırıcılığı
olmayan para cezalarını artırıyorsunuz. Cezalara bir anda
100 kat gibi bir artış getiriyorsunuz. El insaf diyorum sizlere.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Mesela
emlakçı ve galericilere cezada alt sınır ve üst sınır
getiriliyor. Söz gelimi ev ve ikinci el otomobil satışı
yapanlarda mesleki davranış kuralına aykırı hareket
edenlere 3 bin liralık cezayı öyle bir artıyorsunuz ki 10 bin
lira hatta 300 bin liraya çıkarıyorsunuz. Yazıktır,
günahtır diyoruz.
Yasaları çok iyi sorgulamadan hızla
getirdiğiniz için kısa bir süre sonra tekrar Meclise getirip
tekrarlıyorsunuz, değiştiriyorsunuz; hem zamandan hem de emekten
çalıyorsunuz; bundan vazgeçin diyorum. Bir an evvel, emeklilikte yaşa
takılanlara, kamudaki taşeronlara vermiş olduğumuz kadro
sözünü yerine getirin diyorum. Torba yasalarla ülkeyi çorbaya çevirdiniz ama
milletimizin de sizi yakında torba gibi sıkıp kenara
bırakacağı günler yakın diyorum. Geliyor gelmekte olan.
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, iyi akşamlar diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 34üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiş ibaresinin ilave edilmiş
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
Trabzon İstanbul Antalya
Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aytun
Çıray
Antalya Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Subaşının.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 34üncü maddesi hakkında
konuşmak üzere partim adına söz almış bulunuyorum.
34üncü madde, perakende ticaretin düzenlenmesi
hakkında. Kanunda haksız rekabet, kayıt
dışılık, tüketici mağduriyetleri gibi
olumsuzlukları kaldırmak amacıyla, idari para cezası
tutarlarının alt-üst sınırlarını belirleyerek
güncellemiştir. Bu güncellemeye itirazımız olmamakla birlikte,
yükseltilen değerler son derece yüksek ve insafsız bulunmuştur,
bu kanunla da çok çelişmektedir. Komisyonda, Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu temsilcisi Alt-üst sınır
kademelendirme olumlu ancak alt sınırın 10 bin, üst
sınırın 50 bin lira yapılması esnaf için
caydırıcı değil, yıkıcı. demiştir.
Yine, ikincil düzenlemeye uymayanlara 2 bin TL
ibaresinden sonra gelmek üzere 50 binden 250 bin liraya yükseltilmesinin de
neredeyse 100 kat artırmanın da insafsızlık olduğu
ortadadır.
Şimdi, bu kanun teklifi
hazırlanmış 53 maddelik torba yasa. Bir bakıyorsunuz
Gerekçeye baktığımız zaman: Kanun teklifi ile ülkemizdeki
yeni ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin
gerçekleştirilmesi demişsiniz. Gerçekten yirmi yılın
sonunda bugün getirdiğiniz duruma tam uyum sağlamışsınız.
Nedir o durum? Küçük borçlarını ödeyemeyen milyonlarca
insanımıza af getirmek suretiyle, yirmi yılın sonundaki
tabloyu çok güzel resmetmişsiniz.
Diğer taraftan da Döviz girdisi sağlamak
suretiyle ekonomik istikrarın korunması ve istihdam
imkânlarının artırılması
diyorsunuz yine gerekçenin
ilk paragrafında. E, bu döviz girdisini sağlamak için neler
yaptınız dersek, bunu kur korumalı mevduatla sağlamaya
çalışıyorsunuz ki bir yılda hazineye ve Merkez
Bankasına yükü, maalesef, 300 milyar lirayı bulmuştur ve
enflasyonu da yüzde 100ün üzerine çıkarmıştır. Yine,
varlık barışıyla
Varlık barışını
da 2023 Martına kadar uzattınız. Yine, döviz girdisi
sağlamak için kara para olsa da Al, gel parayı, dövize
ihtiyacımız var. şeklinde bir düzenleme. Şimdi, bu
düzenlemelerle -128 milyarın hâlâ hesabını verememişken- döviz
girdisi sağlamak için yapılan bu uygulamaların Türkiyeye nelere
mal olduğunu da hep beraber gördük, izliyoruz.
3 milyona yakın öğrencimize -5, 6, 7nci
maddelerde- Kredi Yurtlar Kurumuna borçlarını ödeyemediği için
tasfiye düşünülmüş ama iki yıl sonra ödeme koşulları
belirtilmiştir. Bu gençlerimizin ne ailelerinin bunu ödeme imkânı
vardır ne burs imkânı olmuştur ne de iş bulma
imkânları vardır ki 3 milyona yakın öğrencimizi, neredeyse
tüm öğrencileri kapsamaktadır, eğitim gören
öğrencilerimizin durumunu yansıtmaktadır. Hani, diyorsunuz ya Yeni
ekonomik gelişmelere uyum. diye, uyumdan anladığınız
bugünkü tablonun tam karşılığıdır. Yine, 2 bin
lirayı ödeyemediği için 5 milyon vatandaşımız icraya
düşmüştür ve 9 milyon icra dosyası bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla) 1 milyona yakın,
2.500 liranın altında varlık yönetim şirketlerinde icrada
vatandaşımız bulunmaktadır. Yine, Covidden dolayı, 1
milyon kişi Covidden çıkarılan cezaları
ödeyememiştir.
Maalesef tablo budur, Türkiyede yirmi yıl
sonra geldiğimiz tablo fukaralık tablosudur, bu da bunu gayet iyi
resmetmiştir. Şimdi, bir de Sefalet Endeksi çıktı; 156 ülke
arasında Arjantini de geçtik ve dünya 1incisiyiz. Bu, 53 maddelik torba
yasanın önümüze koyduğu resim, maalesef, budur ama bunun yanında
34üncü maddedeki 100 kat ceza da kabul edilir şekilde değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 35inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Aytun
Çıray Enez
Kaplan Feridun
Bahşi
İzmir Tekirdağ Antalya
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
Aydın Nevşehir Kırklareli
Erkan
Aydın Orhan
Sümer Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Adana Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Feridun Bahşinin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 35inci maddesi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz, maalesef,
yasaları ya aceleden yapıyoruz ya da tepkiden. Çıkarılan
her yasa yeni mağduriyetler yaratıyor, birinci parti mensupları
da mağduriyetleri gidermek için torba yasalara sarılıyorlar.
Yasalar sorun çözmek için vardır, sorun çıkarmak için değil. AK
PARTİnin daha önce çıkardığı torba yasalarda unutulmuş,
eksik bırakılmış, sakıncalı bulunmuş
hususlar yeni torba yasalarla düzeltilmeye çalışılıyor
ancak yeni torba yasalar da yeni sıkıntılar doğuruyor.
Torba yasalar âdeta yapboz, dene yanıl, koy kaldır yasası hâline
gelmiştir. Acele, üstünkörü, zaman baskısı altında
yangından mal kaçırır gibi çıkarılan yasalar
sağlıksız ve sorunlu olmaktadır. Yine bir torba yasayla
karşı karşıyayız. Bütün bunlar daha önce de defalarca
söylenmesine rağmen, iktidar yanılmaz olduğunu düşünüyor,
yaptığı her işin doğru olduğu kanaatine
varıyor ama gördüğümüz üzere yapılan işler bunun tam aksini
göstermektedir.
Romada milattan önce 98 yılında kabul
edilmiş bir yasayla yasa tekniğinin ilkeleri çizilmiştir. Bu
ilke, yasalarda konu birliği olma ilkesidir yani tek konu ya da sıkı
bağlantı içindeki konuları düzenleme zorunluluğu ilkesidir.
Bundan tam iki bin yirmi yıl önce konulmuş evrensel hukuk ilkesine
bizim Parlamentomuzda bugün bile uyulmamakta, aralıksız ve çok fazla
torba yasa çıkarılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisini bu
şekilde çalıştırmak doğru değildir. Ne kadar
torba yasa çıkarılırsa yasalar ve yasama da o kadar sorunlu hâle
gelmektedir.
Buradan bir kez daha sesleniyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ve Türk demokrasisinin virüsü torba yasalardır,
bunları tedavi etmeden Türkiyede demokrasi tedavi edilemez.
Değerli milletvekilleri, genel olarak vergi
kanunları hükûmet politikalarının mali anlamda bir ifadesidir.
Elde edilen verginin adil biçimde, toplumun her kesimi arasında adilce ve
eşitçe paylaşılıp paylaşılmaması vergi
politikalarının en önemli unsurudur. Türkiyede mevcut vergi
politikaları tamamen güçlüyü daha güçlü kılmak, yoksulu daha yoksul
hâle getirmek üzerine kuruludur.
İşte, emeklilerimizin hâlini görüyorsunuz.
Yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan, onuruna
yaraşır bir hayat sürmeyi temin etmek devletin en önemli, öncelikli
görevlerinden biridir ancak emeklilerin tamamına yakını
açlık sınırının altındadır. AK PARTİ,
emeklilere maaş artışı yerine harçlık vermektedir,
harçlık verirken de emekliler arasında ayrımcılık
yapmaktadır. Bu çifte standarda, bu ikili uygulamaya son verilmeli ve
emeklilere bir bütün olarak bakılmalıdır. Devlet, herkes için
eşit hak ve yükümlülükler içeren bir sosyal güvenlik sistemi kurgulamak
zorundadır ancak bugün birçok vatandaşımız mağduriyet
yaşamaktadır. Emeklilikte yaşa takılan, emeklilikte prim
gün sayısına takılan ve emeklilik için staj ve
çıraklık süresini saydıramayan, dolayısıyla
emeklilikte AK PARTİye takılan milyonlarca
vatandaşımız eşitlik ve adalet beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, adalet demişken,
AK PARTİ iktidarı döneminde yapılan çoğu yasal düzenleme
kurumların bağımsızlıklarını ellerinden
almak, iktidarın emrinde kurumlar yaratmak amacıyla hizmet etmenin
ötesine gitmemiştir. AK PARTİ iktidarının bu hukuk
tanımaz yürütme üslubu, anayasal bir yürütme üslubu değildir.
Milletin oyuyla gelmekle övünen iktidar, ne yazık ki milletten
aldığı desteği istismar ederek Anayasanın
dışına taşmıştır; bu taşkın önüne
milletimizi almış ve uçuruma doğru sürüklemektedir ve
milletimizin umutlarını köreltmektedir. Bu mukaddes çatı
altında iktidarı bir kez daha uyarıyoruz: Hukuk devletini daha
fazla zedelemeyin, yargıdan elinizi çekin, yargı
bağımsızlığına dokunmayın. Bugün
ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.
Bu vesileyle, yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Orhan Sümerin.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ve bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasını öngören teklifin 35inci
maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 35inci maddesi, 34üncü maddesiyle
bağlantılı geçici düzenlemelerdir. Firmalar 2023
yılında cezaları öderken yeniden değerleme oranı
artışlarından etkilenmeyecek, bu cezalara 2023te zam
gelmeyecektir. Zaten zam gelse de ödeyecek iş sahibi ve işletme
kalmamıştır, ancak 5li çete ve yandaş müteahhitler
faydalanacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, tarihinin en
büyük krizini yaşıyor; bu kriz en çok dar gelirli
vatandaşlarımızı etkiliyor, millet ay sonunu nasıl
getireceğini şaşırmış durumda, memlekette 25
milyon kişi icralık olmuş durumda. Işıltıdan
sorumlu bakan çıkıyor: Ekonomi modelimiz dünyada takdir görüyor,
ülkemize ilgi artıyor. diye açıklama yapıyor. Doğru,
ülkemize ilgi artıyor ancak cazibe merkezi olduğu için değil,
bakalım neyle ilgili ilgi artıyor? Parayla vatandaşlık
satıldığı için, el âlemin parası bizim paramızdan
18 kat daha değerli olduğu için, Türkiye'de yaşayan
yabancılara emekli maaşından daha fazla maaş bağlandığı
için, kendi vatandaşımız su faturasını ödemekte
zorlanırken doğal gaz faturasını düşünürken
yabancılar bin dolara bir ay boyunca her şey dâhil en güzel tatil
yerlerimizde, beş yıldızlı, yedi yıldızlı
otellerde kalabildiği için, -Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, kim varsa
elini kolunu sallayarak sınırlarımızdan geçebiliyor ve geri
dönebiliyor- uyuşturucu, kara paralar kolaylıkla ülkeye gelsin diye
özel kanun çıkarıldığı için, mafya liderleri, baronlar
ülkemizde rahatlıkla cirit atabildiği için ülkemize olan ilgi
artıyor; doğrudur.
Değerli milletvekilleri, saray
iktidarının sadece yandaşı ve rantı düşünen
politikalar izlemesi, maalesef, yatırım alamayan, destek görmeyen
illerimizde yaşam kalitesini de düşürmeye neden oluyor.
Bu kürsüden, ilim Adanayla ilgili sorunları
birçok defa gündeme getirdik. Saray iktidarı hangisine çözüm üretti diye
bakıyoruz, maalesef, bırakın çözüm üretmeyi elinden gelse
Adanayı haritadan silmek isteyen bir anlayışla ilçelerini
başka illere bağlamakla meşgul. Adanamızda belediye
projeleri iktidar tarafından engelleniyor, yenilenebilir enerjiye ve
tarıma destek verilmiyor. Turizm bölgemiz Karataş ve Yumurtalık
ilçelerimizde bugüne kadar bir çivi dahi çakılmadı. Su ürünleri
sektörü, maalesef, desteklenmiyor. Fabrikalar kapanıyor, tarım
bitiyor, işsizlik Adanada artıyor. Her geçen gün sosyal
yardımla geçinen vatandaşların sayısı, maalesef,
Adanamızda artıyor. Adanalı hemşehrilerim ise yardım
değil, iş istiyor ancak son yirmi yılda iktidarın Adanaya
devlet eliyle tek bir fabrika kurduğu yok; aksine, devlete ait 70 tane
fabrikayı özelleştirme adı altında sattı. (CHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Yazıklar olsun!
ORHAN SÜMER (Devamla) Nesillerdir Adanada
çiftçilik yapan aileler tarımı bırakıyor. Adanamızda
2002 yılında 367 bin dekar ekilip biçilirken 2022de bu alan 317 bin
dekara inmiştir, 50 bin dekar toprak artık çiftçilerimiz
tarafından ekilmiyor. Saray iktidarı, Türkiyenin
ihtiyacını karşılayan, ihracat yapan, katma değer
sağlayan, greyfurtuyla, limonuyla, pamuğuyla, yer
fıstığıyla, mandalinasıyla, karpuzuyla, patatesiyle
üreten Adana çiftçisini toprağa küstürmüş, traktörünü,
tarlasını satacak duruma getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, Adanamızın
yüz on yedi yıl aralıksız hizmet veren Karşıyaka
Devlet Hastanesi, maalesef, 2013 yılında yıkıldı;
iktidar ne yaptı? Tam on sene sonra çivi çaktı. Yine, iktidarın
unuttuğu bir sözü hatırlatalım, buradan bir kez daha sormak
istiyorum: On sene önce Sayın Cumhurbaşkanı Adana
meydanında çıktı, söz verdi Metro yapımı için Yükünü
alacağız, metro yapımını Ulaştırma
Bakanlığına devredeceğiz. dedi; bir önceki seçimde yine
seslendi: Bu yükü tekrar Adanalının sırtından
alacağız. O sözün, hâlâ Adanalı hemşehrilerim yerine
getirilmesini bekliyor. Ne yazık ki saray iktidarından önce
Adanamızda bambaşka bir tablo vardı, yirmi yılın
sonunda ışıl ışıl parlayan bir şehri
fakirlikle anılır hâle getirdiler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; emeklisinin aldığı üç kuruş
maaşı çok gören, asgari ücretliye zam yaparken kılı
kırk yaran, esnafa kepenk kapattıran, öğretmenimizi işsiz bırakan;
saray müteahhitlerinin lüks içinde yaşadığı, günlük 10
milyon lira yani eski parayla 10 trilyon lira harcayan ancak yetmediği
için bu sene 18 milyon lira istemeyi kendine hak gören bu tek adam düzenini ilk
seçimde değiştirecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Başkanım, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Öyle mi?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Evet.
BAŞKAN Görmemiştim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
O tarafa bakınca dikkatinizi celbedemedik.
BAŞKAN Hayır, sizin böyle bir şey
yapacağınızı tahmin ettiğim için o tarafa
bakıyordum. (İYİ Parti sıralarından gülüşmeler)
Önerge oylaması öncesinde bir yoklama talebi
vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Dervişoğlu, Sayın
Ataş, Sayın Bahşi, Sayın Çulhaoğlu, Sayın
Nuhoğlu, Sayın Erel, Sayın Örs, Sayın Subaşı,
Sayın Sezgin, Sayın Sıdalı, Sayın Filiz, Sayın
Yokuş, Sayın Çakırlar, Sayın Oral, Sayın Öztürk,
Sayın Koncuk, Sayın Çelik, Sayın Cinisli, Sayın
Yılmaz, Sayın Cesur.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.40
ALTINCI
OTURUM
Açılma Saati: 21.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 361 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 35inci maddesi üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 35inci maddesinde yer
alan ve ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Murat
Sarısaç Murat
Çepni Hasan
Özgüneş
Van İzmir Şırnak
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Çepninin.
Sayın milletvekilleri, 3 maddemiz daha var,
lütfen Genel Kuruldan ayrılmayalım.
Buyurun Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız,
geçtiğimiz günlerde Millî Eğitim Bakanlığı ile A101
arasında bir anlaşma gerçekleştirildi. Bu anlaşmaya göre
öğrenciler bir gün okula gidecekler, dört gün ise A101de
çalışacaklar. Bugüne kadar bu Mecliste henüz yoksullar için,
işçiler ve emekçiler için bir yasa çıkarmış değiliz.
Tüm itirazlarımıza rağmen, AKP ve saray iktidarı,
şirketleri hortumlama, besleme, doyurma telaşıyla yeni yeni
yasalar çıkarıyor ve bunları da halkın çıkarına
imiş gibi sunma gayreti içerisinde. Bu konuda da bir başarı elde
etme telaşında ama nafile, gerçekler karartılamaz. Burada da
yine, bu anlaşmada da yine buna benzer bir amacın olduğunu net
olarak söyleyebiliriz.
Okullaşma oranını Millî Eğitim
Bakanlığına, Bakana sorarsanız yükseldiğini söylüyor
yani yüzde 95e çıktığını söylüyor ama gerçek böyle
değil. Oysa ilk dört yıldan sonra, özellikle, 17 yaşına
gelen çocuklar açısından, gençler açısından bu oran yüzde
85e kadar düşüyor.
Yine, çocuk işçilik: TÜİK verilerine göre
720 bin çocuk işçi bulunuyor. Yine burada da bir aldatmaca var, burada da
1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören çocuk
işçiler var. Şimdi, yoksullaştır, açlığa mahkûm
et, işsizliğe mahkûm et, sonra da kurtarıcı olarak devreye
gir. İşte, bütün bunlar, başta çocuk işçiler
açısından son derece gündemde.
Çocuk işçiler açısından sadece büyük
bir emek sömürüsü değil yaşanan, aynı zamanda büyük bir
işçi katliamı da yaşanıyor ve son sekiz yılda en az
513 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti; bu,
İSİG Meclisinin 2021 Haziran raporuna göre. Yani her ay bir Soma
yaşanırken, aynı zamanda, bu ölen, hayatını kaybeden
işçilerin de bir çoğunluğu yine çocuk işçilerden
oluşuyor.
Mesleki eğitim merkezleri eliyle son dokuz ayda
900 bin öğrenci çalışmaya başlamış. Yani çocuklar
okumaları gerekirken, eğitim almaları gerekirken
çalışmak zorunda kalıyorlar. Çalışmak zorunda olan
çocuklara da böylesi aldatmacalı düzenlemelerle sözüm ona onlara iyilik
yapılıyor, onlar kurtarılıyor, onlar meslek sahibi
yapılıyor, onlar iş sahibi yapılıyor ama işin
gerçeği, AKP gençlere, sermayeye ucuz iş gücü olarak bakıyor. Bu
ülke ucuz işçi cenneti, bu ülke güvencesiz çalışma cenneti ama
bu cennet işçilere değil patronlara cennet; yoksullara, milyonlarca
işçiye ve çocuğa bir cehennem niteliğinde. Fakat çok daha
çarpıcı bir durum var, bu anlaşmayı yaptılar,
yetmiyor; bu anlaşmanın içerisinde büyük bir soygun var, büyük bir
sömürü var. Çırak öğrencilere asgari ücretin yüzde 30u verilecek,
kalfa öğrencilere ise yine bu asgari ücretin yüzde 50si
verilecekmiş. Peki, bunu kim verecek? Şirketler vermiyor, kamu
veriyor yani halkın bütçesi şirketlere hortumlanıyor. Yani
neresinden bakarsanız bakın, başından sonuna büyük bir
sömürüyle karşı karşıyayız ama AKP Genel
Başkanı 3 çocuk yapın. diyor, AKP Genel Başkanı
aileden, işte, çocukların geleceğinden dem vuruyor fakat tablo
ortada; okumayan, okuldan uzaklaşmak zorunda kalan, işsizleşen
ve köle gibi çalışmak zorunda kalan gençlere ne söylemiş oluyor
aslında? Ya tarikatlara gideceksiniz ya mafyaya dâhil
olacaksınız ya uyuşturucunun bataklığına
düşeceksiniz ya da AKPnin elemanı olacaksınız;
gençliğe sunulan başka bir çözüm yok.
Şimdi, bunun karşısında dün, çok
sayıda kentte liseli öğrenciler bu anlaşmaya karşı
açıklamalar yaptılar sokaklarda. Dün, İstanbulda Bakanlık
önünde, Kadıköyde SGDFli gençler açıklama yaparken işkenceyle
gözaltına alındılar. Yine, bugün, eğitim emekçileri tüm
bunlara karşı bir gün iş bıraktılar. Şimdi, biz
esasen bu soygun düzenine karşı, bu şirketler koalisyonu AKPnin
tüm halkı yoksullaştırıp şirketlerin kölesi hâline
getirme politikalarına karşı gerçek gücün gençlikte ve
emekçilerde olduğunu söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Direnen
öğrencileri ve eğitim emekçilerini buradan bir kez daha
selamlıyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde 2si aynı mahiyette
3 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 36ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 36-11/7/2019 tarihli ve 7183 sayılı
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(3) Ajansın karar organı Yönetim
Kuruludur. Yönetim Kurulu; Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan
Yardımcısının başkanlığında,
Tanıtma Genel Müdürü, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu
Başkanı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel
Müdürlüğü tarafından işletilenler hariç olmak üzere
havalimanı ve terminal işletmelerini temsilen en yüksek cirosu olan
ilk iki işletme arasından her üç yılda bir sırayla
görevlendirecekleri bir kişi, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
Başkanı ve TÜRSAB Genel Kurulunda seyahat acentalarını
temsil etmek üzere seçilecek üç kişi, Türkiye Turist Rehberleri
Birliği Başkanı, turizm yatırımcılarını
temsilen Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği
Başkanı, Bakanlıktan turizm işletmesi belgeli tüm
tesislerin bulundukları coğrafi bölge bazında temsilini
sağlamak üzere Marmara ve Akdeniz Bölgelerinden ikişer üye, Ege,
Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden
birer üye olacak şekilde her bölge bir oy yerine geçmek suretiyle kendi
aralarında yapılacak seçim sonucunda üç yıl süreyle Yönetim
Kurulunda görevlendirecekleri dokuz olmak üzere toplam on dokuz üyeden
oluşur. Bakanlıktan turizm işletmesi belgeli tüm tesislerin
temsilcilerinin seçimlerine ilişkin işlemler Ajans tarafından
yürütülür.
(4) Ajansın yürütme organı İcra
Kuruludur. İcra Kurulu; Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu
Bakan Yardımcısının Başkanlığında,
Tanıtma Genel Müdürü, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
Başkanı, Bakanlıktan turizm işletmesi belgeli tesislerden
Marmara, Akdeniz ve Ege Bölgelerini temsil eden Yönetim Kurulu üyeleri
arasından Bakan Yardımcısı tarafından seçilen iki üye
olmak üzere toplam beş üyeden oluşur.
Hüseyin
Örs Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
Trabzon İzmir Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hayrettin Nuhoğlu'nun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba kanun teklifinin 36ncı maddesi üzerine söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
7183 sayılı Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanunun 3üncü
maddesinin 3üncü fıkrası Ajansın karar organı olan Yönetim
Kurulunun oluşumunu, 4üncü fıkra ise yönetim organı olan
İcra Kurulunun oluşumunu yeniden düzenlemektedir. Söz konusu kanun
teklifinin 2019 yılında Komisyondaki görüşmeleri
sırasında yapılan eleştiriler dikkate
alınmadığı için yakında değişiklik için yeni
bir düzenleme gerekeceğini ifade etmiştik. Bütün
paydaşların düşünceleri öğrenilmeden, yeteri kadar
tartışılmadan ve mutabakat aranmadan oldubittiye getirilen tekliflerin
kanunlaşma süreçleri ve sonuçları hep aynı olmaktadır. Bu
defa da aynı yol izlenmektedir. Biz gene de önerilerimizi yaptık.
Önergemizde belirttiğimiz gibi, Yönetim
Kuruluna Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, Turist Rehberleri
Birliği ve Türkiye Turizm Yatırımcıları
Derneğinin; İcra Kuruluna ise Türkiye Seyahat Acentaları
Birliğinin alınmasının yerinde olacağını
düşünmekteyiz. Bu sayede, Ajansın yapısında sektörden gelen
meslek kuruluşları temsilcilerinin bulunmasını
sağlamaya çalıştık.
Değerli milletvekilleri, güncel bir konuya
geçmek istiyorum. Bugün, rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede alınacak
önlemler hakkında önerge üzerine konuşurken İstanbul'un
Eyüpsultan ilçesindeki kanunsuz bir yıkımdan bahsetmiştim, eksik
kalan bilgileri de paylaşmak istiyorum. Bu konuyu önemsiyorum çünkü burada
10 milyon dolarlık araziye ipotek konularak 675 milyon dolar kredi
verilmiş ve büyük bir yolsuzluk yapılmıştır. Üstelik
bu kredi, bir devlet bankası olan Ziraat Bankası tarafından
verilmiştir. Kredi işlemlerinin normal akışa uygun
olmadığı, talimatla verildiği
anlaşılmaktadır. Dört yıl sonra banka kredisine dayanak
aranırken imar yolsuzluğu yapılmıştır; yeşil
alan ve spor sahaları resen imara açılmıştır.
Ayrıca bölge, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından kanunun verdiği yetki kötüye kullanılarak rezerv
yapı alanı ilan edilmiştir; İstanbul Büyükşehir
Belediye Meclisi kararları yok sayılmıştır, daha
önemlisi, mahkeme kararları da yok sayılmaktadır. Seçimlerden
önce oldubittiyle inşaata başlama isteği olduğu anlaşılmaktadır,
bunun için de hukuk dışı her yola başvurulmaktadır.
Pazartesi günü başlayan yıkım mahkemenin yürütmeyi durdurma
kararına rağmen devam etmektedir. Siteye tebligat yapılmadan
zorla girilmiş, girerken tesisatlar, fiberoptik kablolar ve kameralar büyük
zarar görmüştür. Bugün üçüncü günde, Kemerboyu Yalı Konakları
bölgesinin arka tarafındaki Cendere hattını doldurarak
yağmur sularını Cendere Deresine bağlayan tahliye
hattını kesmiş oldular; yoğun bir yağmurda sitede yer
alan evlerin su baskınına uğrama ihtimali şimdiden ortaya
çıkmıştır. Kısaca, başlangıçta yapılan
büyük yanlışlık başka yanlışlıklarla
kapatılmak istense de kapatılamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, yapılan bu
hukuksuz uygulamalardan sonra pembe tablolar ve vaatler artık Türk milletini
kandırmaya yetmeyecektir. Tek adama biat esasıyla devam ettirilmek
istenen partili Cumhurbaşkanlığı sistemi siyasi, ekonomik
ve sosyal bütün yönleriyle artık çökmüştür, hiçbir yeni algı bu
sistemin devamını sağlayamayacaktır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bunlar
bitmiş Hayrettin Bey, bitmiş!
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Çok
kısa zaman sonra yapılacak seçimlerle Türkiye Cumhuriyeti devleti,
kuruluş felsefesine uygun, kurucu iradeye saygılı, Millî
Mücadele ruhuyla yeniden ayağa kalkacak, bütün kurumlarıyla hukuk
devleti tesis edilecektir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Bu konudaki inancımı paylaşır,
saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesinde
yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Özgüneş Serpil
Kemalbay Pekgözegü Şevin
Coşkun
Şırnak İzmir Muş
Kemal
Peköz Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu
Aydın Nevşehir Kırklareli
Erkan
Aydın Ensar
Aytekin Okan
Gaytancıoğlu
Bursa Balıkesir Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
ilk söz Sayın Serpil Kemalbayın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle, cezaevinde özgür
basın emekçileri tutuluyor, özgür basın emekçilerini burada sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. Özgür basın susturulamaz.
Yine Habip Eksik Milletvekilimizin bacağı
kırıldı biliyorsunuz bu ülkede İçişleri
Bakanlığına bağlı kolluk tarafından ve
geçtiğimiz hafta da Hasan Özgüneş Vekilimize, göbeğine bir
kurşun çekirdeği fırlatıldı. Bu milletvekillerimize
yönelik bu saldırıları burada
kınadığımı söylemek istiyorum ve bu Meclisin
suskunluğunu aynı zamanda anlayamadığımı söylemek
istiyorum. Habip Vekilimize geçmiş olsun diyorum, Hasan Özgüneş
Vekilimize geçmiş olsun diyorum.
Sayın vekiller, biz gelir vergisi ile bazı
kanunlarda değişiklikleri konuşuyoruz. Biliyorsunuz, gelir
vergisi, vergiler bu ülkede halktan toplanıyor, aslında yüzde 65ine
yakın bir miktarı dolaylı vergilerle toplanıyor. Dolayısıyla
en yoksul kesimler dâhil olmak üzere bu vergiler toplanıyor ama bu
vergilerin halka gittiğini göremiyoruz, bu ülkenin çocuklarına
gittiğini göremiyoruz. Biraz önce, vekilimiz de ifade etti ama ben de
bahsetmek istiyorum. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı ile A101
arasındaki bu protokolle öğrencilerin ucuz emek gücü, çocuk
emeği olarak çalıştırılmasını ve
kâğıt üzerindeki öğrenciliği asla kabul etmediğimizi
söylemek istiyorum. Eğitimde bir yılda büyük sıçrama oldu.
diyor Millî Eğitim Bakanı ama bu ülkenin çocukları
şirketlere, firmalara, fabrikalara ucuz iş gücü olarak gönderiliyor.
Bu, aynı zamanda turizm sektöründe de çok yaygın bir durum ve bu
bedavacı, emeği sömürmeye göz diken anlayışı kabul
etmiyoruz. Antalya Rixos Otelde bir stajyer öğrenci böyle yaşamını
yitirdi; Burak Oğraş. Büyük bir ihtimalle bir iş cinayetine
maruz kaldı ancak bugüne kadar bu şüpheli ölüm
aydınlatılmadı. Yani çocuklar iş yerlerine gönderiliyorlar,
eğitim hakları ellerinden alınıyor, emekleri sömürülüyor,
iş cinayetlerine maruz kaldıklarında savcılık da
harekete geçmiyor. Bakın, Burak Oğraşla ilgili tanık
beyanına rağmen bir sermaye grubunu koruyan sisteminiz nedeniyle hâlâ
bu konu aydınlığa kavuşmuş değil 2011den bu
yana.
Şimdi, biz cumhuriyetin de 100üncü
yılına giderken hani cumhuriyetin ilk yıllarında deniyordu
ya Sınıfsız, zümresiz, kaynaşmış bir toplumuz. diye,
o büyük bir yalandı aslında. Gerçekten de cumhuriyet öyle bir
cumhuriyet değil, tam da şimdi, biraz önce söylediğim gibi hem
sınıflı hem zümreli hem de kaynaşmamış olan bir
cumhuriyet ve bir halk. Bununla ilgili bir vakfın konferansı var,
size de tavsiye ederim. Kasım ayında Sosyal Araştırmalar
Vakfı, Cumhuriyetin 100 Yılı: Sınıflı, Zümreli,
Kaynaşmamış Bir Halk başlığıyla, bununla
ilgili Miras ve Reddi Miras Konferansı yapıyor. Bence çok ilginç bir
konferans olacak çünkü aslında bizim yaşadıklarımız
tam da böyle bir şeyi anlatıyor. Bir taraftan, Kürt
halkının siyasi temsilcilerinin bacağı
kırılıyor, göbeğine kurşun çekirdeği
atılıyor, mafyatik yöntemlerle tehdit ediliyor; öte taraftan, bu
halkın yoksul çocukları iş cinayetlerine maruz kalıyor,
emekleri sömürülüyor. Bir taraftan da şu anda Amasra Maden
Kazasını Araştırma Komisyonu devam ediyor, o da çok
çarpıcı. Bakın, Amasra Maden Kazasını Araştırma
Komisyonun başında kim var? 6yı aşkın, belki daha da
fazla onlarca maden katliamından sorumlu olan bir eski Enerji Bakanı
var. TTK'nin Başkanı yine maden katliamından sorumlu Genel
Müdürü ama ne yazık ki tutuklu değil, gözaltında değil,
herhangi bir soru da sorulmuş değil ama biz maden cinayetlerini
araştırmaya çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Aslına bakarsak görüyoruz ki bu ülkenin
ezilenleri, işçileri, madencileri, yoksulları, çocukları,
kadınları, gençleri, emeğiyle geçinen halkı baskı
altında, sömürü altında; iş cinayetleriyle karşı
karşıya fakat öte taraftan iktidarlar, rejimin kendisi sermayeyi
desteklemek için, sermaye birikim süreçlerini desteklemek için her yola
başvuruyor ve Türkiye'nin temel sorunlarını inkâr eden
politikalarıyla mış gibi yaparak aslında bu halkı
sömürmeye, ezmeye devam ediyor.
Ben buradan başta maden emekçileri, maden
işçileri olmak üzere tüm halkımızı iş cinayetlerine
karşı öz savunmalarını yapmaya, örgütlenmeye ve hesap sormaya
davet ediyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ensar Aytekinin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin
36ncı maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, parlamentonlar tüm
dünyada iktidara yönetme yetkisi verirken muhalefete de yanlışı
gösterme, uyarma yetkisi tanımıştır. Kibirle, parmak
hesabıyla Ben istiyorum, yaparım. demekle maalesef iktidar
olunmuyor. Uyarıyoruz, yanlış yapıyorsunuz diyoruz, kanun
bu şekliyle yanlış diyoruz, önergeler verip düzeltelim diyoruz;
AKP, MHP oylarıyla reddediliyor.
Şimdi, önümüzde AKPnin
bağımlısı olduğu bir torba yasa var ve bu torba
yasanın içerisinde Turizm Ajansına ilişkin bir düzenleme var.
Teklife göre Ajansın karar alma organının
Başkanının Tanıtma Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan
Yardımcısı olması ve Yönetim Kurulunda temsil edilen
Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin temsilci sayılarının artırılması
teklif edilmektedir.
Şimdi elimde bu teklifin görüşüldüğü
10 Temmuz 2019 tarihli tutanak var ve bu madde üzerine ben konuşmuşum
ve şunları söylemişim: Ege Bölgesi, Muğladan
başlayıp Çanakkaleye uzanan içeride Afyona kadar dayanan büyük bir
coğrafya. Hem otel sayısı hem turist sayısı hem de
turizm çeşitliliği çok yüksek. Buna rağmen getirilen teklifte
Yönetim Kurulunda 1 kişiyle temsil edilmesi bu Kurulun bölge gerçeklerini
göze almadan masabaşında oluşturulduğunu gösteriyor. Tarih
10 Temmuz 2019, bu kürsüden bu teklife ilişkin söylediğim sözler. O
gün ne oldu peki? İtirazımızı dikkate almadılar, AKP
ve MHP oylarıyla önergemiz reddedildi. Peki, şimdi ne oluyor?
Söylediğimizi harfiyen uyguluyorlar. Yani arkadaşlar, bunun için üç
yıl beklemenize gerek yoktu, o gün söylediğimizi kabul etseydiniz,
geçen bu üç yıl içinde bu kadar hata yapılmaz ve bu teklife de
ihtiyaç duyulmazdı. İktidarsınız ama gerçeklerin iflah
olmaz bir muhalifisiniz. Bu önümdeki bardağa Bu bir su
bardağıdır. diyoruz. Hayır, o bardak su bardağı
değildir. diyorsunuz. Yani insan eksikleriyle var olan bir
canlıdır, eksikleri kabul etmek olgunluk göstergesidir; hatada
ısrar ise kibirden, hoyratlıktan gelir.
Değerli milletvekilleri, bu Turizm
Kalkınma Ajansının bir ihtiyaçtan kurulmadığını
biliyoruz. Görev tanımı Turizm Bakanlığı Tanıtma
Genel Müdürlüğüyle bire bir aynı olan bu Ajans -2019da da söyledim-
aslında patronlar kulübü olarak kuruldu, küçük turizm işletmecilerini
mağdur etmek için kuruldu. Ki bu teklifin bir sonraki maddesi de 2019da
teklif görüşülürken Mağdur edeceksiniz. dediğimiz
işletmelerin mağduriyetini bir nebze de olsa gidermeyi
amaçlıyor. Yani sırf CHP söylüyor diye reddettiğiniz şeyi
bugün acı bir gerçek olarak şimdi kabul edeceksiniz.
Yeri gelmişken, ne kadar reddetseniz de kabul
edeceğiniz bir büyük acı gerçek de şudur ki: Az kaldı
arkadaşlar, gidiyorsunuz, gideceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) Sizi ekmek kuyruğunda
ağlattığınız insanlar gönderecek; harçlık
istemesin diye çocukları uyuduktan sonra eve dönen babalar gönderecek;
bebeğine mama alamayan anneler gönderecek; kafasına çay
fırlattığınız sel mağdurları gönderecek;
emekli maaşıyla geçinemeyip çalıştığı
turistik tesiste Avrupadan gelen emeklinin yediği yemeğin
tabağını yıkayanlar gönderecek; hastanede sıra
bulamayanlar, fıtrat deyip öldürdüğünüz, ailelerine sus payı
dağıttığınız madencilerin yakınları
gönderecek; Barınamıyoruz. diyen öğrenciler, geleceğini
çaldığınız gençler ve bugün meydanları dolduran on
binlerce öğretmen gönderecek ve gittiğiniz o gün, bu ülkenin özgürlük
bayramı olacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 37nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini teklif ederiz.
MADDE 37- 7183 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesinde bulunan ikinci fıkranın (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Bileşik tesisler ile konaklama
tesislerinden binde beş,
b)Bakanlıktan belgeli yeme-içme ve eğlence
tesislerinden binde beş,
c) Deniz turizmi tesislerinden binde beş,
ç) Seyahat acentalarından (münferit uçak bileti
satışları hariç) on binde beş,
d) Havayolu işletmelerinde (ticari yolcu
taşımacılığı faaliyetlerinden) on binde
beş,
Hüseyin
Yıldız Özkan
Yalım Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Uşak Edirne
Faruk
Sarıaslan Vecdi
Gündoğdu Erkan
Aydın
Nevşehir Kırklareli Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özkan Yalımın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, hepinizi
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesinde söz almış
bulunmaktayım. 37nci maddeyle özellikle turizm işletmeciliğiyle
uğraşan sektörlerin ciroları üzerindeki ajans paylarının
üçte 1 oranında düşürülmesi öngörülmektedir. Bunun destekçiyiz, bu
maddeyi kısaca bu şekilde geçeceğim çünkü gündemimizde çok daha
önemli konular var ancak bu maddenin doğru olduğunu da özellikle
belirtmek istiyorum.
Şimdi, iktidar vekili, özellikle Cumhur
İttifakı vekili arkadaşlara buradan seslenmek istiyorum, tabii
ki AK PARTİ Grup Başkan Vekilinin de özellikle dikkatini çekiyorum:
FATF. Bunu duydunuz mu değerli milletvekili arkadaşlarım?
Duydunuz mu FATFyi? Maalesef, bu Mali Eylem Görev Gücü, bizi, ülkemizi, Türkiyemizi,
ülkemizde yapılan yanlışlardan dolayı, özellikle
İçişleri Bakanı Soylunun yaptığı hatalardan,
yanlışlardan dolayı, nereden geldiği belli olan ama kime
gittiği, kimin yakalandığı, kimin
yakaladığı, kime verileceği belli olmayan, yakalanan
uyuşturuculardan dolayı 23 ülkenin içerisinde
Yüz
kızartıcı hâle geldik yani ben bu Parlamentonun bir bireyi
olarak yapılan bu işlemden dolayı ülkemize vurulan
Bu 23 ülke,
işte, Arnavutluk -ne diyeyim- Fas, Kolombiya, bunun yanında, Dominik
Cumhuriyeti, Haiti, Jamaika, Ürdün, Mali, Panama, Filipinler, Senegal vesaire
ve de maalesef Türkiye de bu 23 ülkenin içerisinde. Yani nedir bu? Güven
olmayan, uyuşturucuyla yeterince uğraşmayan, kara paranın
aklanmasıyla alakalı yüz kızartıcı 23 ülkenin
içerisinde gri listeye alındı. Ben kendi adıma, Meclis
adına utanç duyduğumu özellikle belirtiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Umarım Cumhur
İttifakının milletvekilleri de özellikle İçişleri
Bakanı da bu konuda uyarır. Sayın Genel
Başkanımız bu konuda uyardı ama sizler dinlemiyorsunuz,
umarım dinlersiniz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Siz iftira
atıyorsunuz.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Ben buradan Sayın
İçişleri Bakanına sormak istiyorum: Ey Süleyman Soylu, son
varış yeri Mersin Limanı olan yaklaşık 5 ton kokainin
alıcısının kim olduğunu açıklamazsan; ey Süleyman
Soylu, Kocaelide yakalanan 500 kilo kokainin kimin olduğunu
açıklamazsan; ey Süleyman Soylu, Erzurumda yakalanan 840 kilo eroinin
sahibinin kim olduğunu açıklamazsan; yine, ey Süleyman Soylu, her ay 10
bin dolar rüşvet alan milletvekilini açıklamazsan sen de bir
zanlısın, sen de bir zanlısın! İşte,
İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan, o
koltuğu işgal eden sen maalesef bunları engellemediğinden
ve de bu olayların üzerine yeterince gitmediğinden ve de
yakalamadığından veya kimler olduğunu
açıklamadığından dolayı ülkemizi bu gri listeye bu
utanç listesine aldırdınız.
ŞAHİN TİN (Denizli) O zaman sen
ispat edeceksin Özkan, sen ispat edeceksin.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Şahin Tin, fazla
konuşma. Biliyorsun Grup Başkan Vekilim Engin Altay seni rezil etti,
daha fazla konuşma. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) Ya, bırak
onu ya! Onun iftirası o; o da iftiracı.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bakın, bunun
yanında, değerli arkadaşlar, ülkemizdeki metamfetaminle
alakalı -kullanımı 11 yaşına kadar düştü- sadece
üç buçuk ay önce, 1 Haziran 2022 tarihinde Meclise vermiş olduğum
araştırma önergesini siz, Cumhur İttifakı yine reddettiniz.
Niye reddettiniz? Çocukların kullandığı metamfetaminin
kullanılmasını uygun görüyorsunuz demek ki. Ama dün Genel
Başkanımız söyleyince, ondan sonra çıkıyorsunuz, Genel
Başkanımızı dava etmeye kalkıyorsunuz, bilmem ne.
Ya, arkadaşlar, siz bu memleketin
çocuklarını niye korumuyorsunuz? Siz, bu çocukları sevmiyor
musunuz? Bu çocuklar, sizin çocuklarınız değil mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, başta memleketim Uşak da
dâhil, gittiğim tüm il gezilerinde çok sık duyduğumuz, 9 ila 15
yaşlarındaki çocuklar tarafından bile kolayca bulunan
metamfetamin maalesef dünyanın ve ülkemizin kâbusu olmaya devam ediyor.
Biraz önce dediğim gibi, 1 Haziran 2022 günü, konunun ciddiyetiyle ilgili
olarak, çatısı altında bulunduğumuz yüce Mecliste
kapsamlı araştırmalar yapılıp uyuşturucuyla
mücadele konusunda Meclis araştırması açılmasına dair
verdiğim önergeyi siz maalesef reddettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Gençlerimizin zehirlenmesine
gözlerini yuman, ailelerin feryatlarına kulaklarını tıkayan
bir iktidar ve ortağı, Allahın, yüce dinimiz
Müslümanlıkta, Kuran-ı Kerimde ayetiyle yasakladığı
uyuşturucu konusunu bile ele almadı. Nerede sizin
Müslümanlığınız? Hey AK PARTİ milletvekilleri,
sayın MHP milletvekilleri; bakın, tekrar söylüyorum: Bu çocuklar
bizim çocuklarımız.
İşte, bu, çok vahim ve düşündürücü
bir durumdur. Genel Başkanımız dün akşam bu
ilgisizliğin nedenini sorunca çıkıp hakkında suç
duyurusunda bulunuyorsunuz. Vermiş olduğum araştırma
önergesinin reddi Genel Başkanım Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun söylediklerinin ispatıdır. Bakan
Soylu önce çıkıp metamfetaminin yaygınlaşmasının
ve kullanılmasının engellenmesiyle ilgili neler
yapmıştır; bunu açıklasın, yüce Türk milletinin
çocuklarına sahip çıksın diyorum. Siz, sağı solu
bırakın, gri listede olduğumuzdan dolayı
utancınızdan bu Meclise... (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci maddesinde yer alan ,(ç)
ibaresinin ve işlenecek hükmünde yer alan ç bendinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
Mersin Adana Trabzon
Hayrettin
Nuhoğlu Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
İstanbul İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Zeki Hakan Sıdalının.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 27nci Yasama Döneminde yani bu
yasama döneminde çıkardığımız Turizm Tanıtım
ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanunda yapılacak
değişiklik teklifini yine görüşüyoruz. Kanunun kabul
edildiği Temmuz 2019da bu Ajansın kurulmasına ve bütçesi için
turizm firmalarının cirolarından pay alınmasına
karşı çıkmış, bunun turizme faydadan çok zarar
getireceğini buradan söylemiştik; dinlemediniz. Turizmci Ciroma
dokunma. dedi, umursamadınız, her zaman olduğu gibi o gün de
kendi bildiğinizi okudunuz. Şimdi ise bu kararınızdan bir
geri dönüşe şahitlik ediyoruz; seçim geldi, geri vites yapıyorsunuz.
Ya seçimden sonra? Turizm payı oranlarında düzenlemeye gidiyor,
bileşik tesisler ve konaklama tesislerinde binde 7,5 olarak
aldığınız turizm payını büyük bir jest olarak
binde 5e indiriyorsunuz, hem de bu sene değil, 2023te indirmiyorsunuz,
2024te indiriyorsunuz; tam bir göz boyama.
Sayıştayın denetleyemediği, Kamu
İhale Kanununa tabi olmayan bu Ajansın 2020de
harcamalarının 100 milyon doları
aştığını Sayın Kültür Bakanı ifade ediyor ve
Çok para harcamamız önemli değil. diye ekliyor. Çok para
harcadığınız da parayı nereye ve niçin
harcadığınız da çok önemli Sayın Bakan.
Turizmcilerimiz, cirolarından verdikleri turizm paylarının
nereye harcandığını, onlara ne fayda getirdiğini merak
ediyor. Hatırlatırım, sizin göreviniz, turizmcilerin
gelirlerinden kendinize pay çıkarmak değil, yeni gelir kaynakları
yaratarak sektörün derinliğini artırmak olmalıdır. Bu
sebeple, ülke turizmimizi kalkındırmak için ihtiyacımız
olan katkı paylarında küçücük oran değişiklikleri yapmak
değil, bu uygulamaya ivedilikle son vermek hatta onlara katkı
yapmaktır.
Kıymetli milletvekilleri, turizm üzerine
konuşurken bu konuda bir türlü yüzü gülemeyen memleketim Mersinden de
bahsetmek istiyorum. On yıllardır bitmeyen nice turizm projeleriniz
var Mersinle ilgili. Hükûmetin Mersinle ilgili tüm turizm projeleri daha çok
turizm masalından ibaret. Proje değil, masal diyorum çünkü projeler
biter, masalları tekrar tekrar anlatırsınız yirmi senedir
yaptığınız gibi. Dünyada sayılı tarihî eserlere
ve doğal güzelliklere sahip şehrim; sağlık, yayla, kültür,
sanat, inanç, gastronomi turizmlerinin yanında, yaz ve kış
turizmi potansiyeline bir arada sahip dünyanın nadir turizm
noktalarından biri Mersin. Âdeta dünyada eşimiz yok ancak
dönemlerinizde, maalesef, Mersin turizmi öylece yerinde saymak zorunda kaldı.
Yılan hikâyesine dönen Çukurova Bölgesel Havalimanının
temelleri mesela 2013 yılında atılmıştı. Temel
atma töreninde Mersin turizmi buradan dünyaya açılacak. denmişti.
Sonrasında, neredeyse her yıl bir açılış tarihi ilan
edildi ancak havalimanına en yakın uçak en fazla 3 bin metre üstünden
geçti. Son olarak bu yılın başında yine
iktidarınız tarafından 29 Ekim 2022de açılıyor.
müjdesi verilmişti yani geçen hafta. Açıldı mı? Tabii ki
açılmadı çünkü daha üstyapı işleri bile bitmedi. Rica
ediyorum, artık yeni bir tarih vermeyin. Mersinlileri oyalamaktan da bu
billboard masal kalkınmacılığından da vazgeçin. 2022
Yatırım Programında Mersine bir türlü veremediğiniz önemi
bir kez daha anlamıştık. Yıllardır devam eden
yatırımları bile bitirmeye yetmeyecek bir bütçeyi o dönemde
Mersine reva görmüştünüz. Önümüzdeki yıl
hazırlayacağınız son yatırım programında da
hiçbir değişiklik olmayacağına eminiz çünkü sizin
gündeminizde Mersin yok, Mersinli yok.
Bakın, 21inci yüzyıldayız,
Bağlantı yolu yok. diye yatırımcı
kaçırmayı da ulaşım ve konaklama sorunlarından
dolayı turizm destinasyonları dışında kalmayı da
Mersin veya Türkiye'de hiçbir yer hak etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Yirmi yıllık iktidarınızın
son aylarını yaşadığınız şu dönemde
bile hâlâ Mersinlileri oyalamaya çalışıyor, şimdi de
nitelikli turist getirme vaadinde bulunuyorsunuz. Sahil bandı projesi,
kayak merkezi projesi, hızlı tren projesi, havalimanı projesi,
otoyol projesi yerinde sayıyor ama siz hâlâ vadetmeye devam ediyorsunuz.
Sizin şu meşhur sloganınızda da dediğiniz gibi; millet
lafa değil, icraata bakıyor. Mersin de aynen böyle icraata
bakıyor ve sizden hiçbir icraat göremiyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesiyle değiştirilen
hükmünde yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ömer
Öcalan Hasan
Özgüneş Kemal
Bülbül
Şanlıurfa Şırnak Antalya
Kemal
Peköz Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Öcalanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta
Cumhurbaşkanı ve AKP yönetimi Amede gitti. Uzun yıllar
Kürtlerin hafızasında kalan Amed 5 no.lu zindanıyla ilgili bir
şeyler söyledi, oranın artık bir müze olacağını,
kültür müzesi ya da artık ileride ne öngörülüyor, onu bilemiyoruz. Bir
yandan da Kürtlere ölümü gösterip sıtmaya razı eden bir
anlayışla karşı karşıyayız. Hafıza
müzesi ya da bir utanç müzesi olması gereken Diyarbakır 5 no.lu
Cezaevinde nelerin yaşandığını tüm halkımız
biliyor, cezaevinde yatan binlerce insanımız biliyor ne zulümler
yapıldığını, Ferhat, Necmi, Eşref,
Mahmutların nasıl bedenini ateşe verip zalimlere karşı
mücadele ettiğini; Kemal Pirlerin, Mazlum Doğanların nasıl
bu zalimane anlayışa karşı açlık grevine, ölüm orucuna
girdiklerini biliyor, orada ne tür işkence
yapıldığını halkımız biliyor. Esat Oktay
Yıldıran tarafından çeşit çeşit işkencelerin,
insanların düşünemeyeceği noktada işkence yapıldığını
biliyorlar. Bir yandan ölümü gösteriyor, sıtmaya razı ediyor.
Adalet Bakanı da oradaydı, Adalet
Bakanının da bu konuyla ilgili sözleri vardır. Değerli
arkadaşlar, şu an Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 2022
verilerine göre bu ülkede 383 tane cezaevi vardır, 37 cezaevini de 2022
sonu itibarıyla teslim edecekler, cezaevi sayısı bu yıl
itibarıyla 419 olacak; 2023te 4, 2024de de 4 tane cezaevi ihalesi
açacaklar; öngörülen durum budur. Bu ülkeyi cezaevine çevirdiler, 447 cezaevi.
Kim kalıyor cezaevinde? Diyarbakır zindanını müze yapanlar
Diyarbakır Belediye Başkanını Kandıra Cezaevine,
aynı dönemde Amed Cezaevinde kalan Gültan Kışanaka şu an
Kandıra Cezaevinde esir muamelesi yapıyor bu anlayış. Biraz
da ağlamaklı olan bir Adalet Bakanımız vardır, ne
söylüyor? Diyarbakır Cezaevinin kapısına kilit vuran bir Adalet
Bakanı olmanın şerefi bana yeter. diyor ama onlarca Kürt
siyasetçi şu an cezaevindedir. Tabii ki Mamakta, Metriste de aynı
dönemde zulüm, işkence vardı, birçok kesime vardı ama şu an
Adalet Bakanı sürekli bir ağlamaklı durum içerisinde bahsediyor.
Diyarbakır Cezaevinin şöhreti kötü olan 10 cezaevi içerisinde
olduğunu söylüyor, sanki hangi ülkede yaşıyor! Kendisinden önce
yapılan işkenceyi, insanlık dışı muameleyi
eleştiriyor, yer yer ağlamaklı konuşmalar yapıyor ama
bu ülkeye cezaevi vadediyor, cezaevi! 20nin üzerinde cezaevini Adalet
Bakanlığına teslim edecekler. 2023te 4 tane cezaevi açacaklar,
2024te 4 tane daha üzerine koyacaklar. Bu ülkeye yatırımı budur
Adalet Bakanlığının.
Bakınız, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin aldığı
kararları uygulamamakla bilinir, bunun karşısında
direnmekle bilinir. Nasıl haksızlık, hukuksuzluk
yapıldığını, insanların zindana
atıldığını biliyor. Bir tweet için cezaevine giren insanlar
vardır. Ben diğer, kul hakkı meselesine girmeyeceğim zaten.
Bekir Bozdağın kendisi de kul hakkı cezasının nerede
verileceğini çok iyi bilir, imam-hatipte öğrenmiştir lise
yıllarında ya da üniversite yıllarında.
Değerli arkadaşlar, tabii ki
Diyarbakır zindanı önemli bir semboldür, bir hafızayı
temsil ediyor, büyük bir hafızayı temsil ediyor. Gidin, bakın,
inceleyin, birçoğunuz belki canlı şahididir ama o dönem
yapılan anlayışı eleştiriyorsunuz; çözüm sürecinde,
1.500 insana Diyarbakır zindanında yapılan işkence için Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yapılmasını
önerenlersiniz. Ne oldu sonra? Çözüm süreci ortadan kalktı, 2015in
ortalarından sonra başsavcının başka bir yere tayini
çıktı, zaman aşımı yapıldı ve zaman
aşımı yapıldı ve zaman aşımı
itibarıyla o dosyaların hepsi piyasadan kaldırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Şimdi, sizin adalet
anlayışınız bu mu? Sizden öncekileri, sizden önce
işkence yapanları lanetleyeceksiniz, mekânlarını
hafıza müzesi ya da utanç müzesi yapacaksınız; sizin döneminizdeki
Kürkçüler F Tipi Cezaevini, Kandıra Cezaevini, Silivri Cezaevini, Sincan
Cezaevini, Kalkandere Cezaevini ya da Diyarbakırda
yaptığınız yeni cezaevini yirmi yıl sonra da sizden
sonra gelenler mi lanetleyecek? Böyle mi devam edecek? Ama biz tabii ki bu
haksızlık karşısında mücadeleye devam edeceğiz.
Sayın Bakan Bekir Bozdağ da herhâlde kul hakkının
karşılığını, bedelini, bir yerde bunun
hesabını vereceğini de çok iyi biliyordur.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette
olmak üzere 4 adet önerge vardır.
Şimdi, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 38inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Yılmaz
Tunç Mehmet Doğan
Kubat
Kayseri Bartın İstanbul
Mustafa
Ataş Ziver
Özdemir Selahattin
Minsolmaz
İstanbul Batman Kırklareli
Ramazan
Can Bayram
Özçelik
Kırıkkale Burdur
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çerçeve 38inci maddesiyle 7183 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen geçici maddenin konusunun esasen yürürlük
işlemlerine ilişkin olup ihtiyaç kalmadığı
düşünüldüğünden ilgili madde kanun teklifinden
çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeyle
38inci madde teklif metninden çıkmıştır. Çıkan
38inci madde üzerindeki diğer önergeler işlemden
kalkmıştır.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine mevcut sıra sayısındaki madde numaraları
üzerinden devam edeceğiz. Madde numaraları kanunun yazımı
sırasında Başkanlığımızca teselsül
ettirilecektir.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.45
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 3 Kasım 2022 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.47
(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 16ncı sayfasında Açıklamalar bölümünde yer almaktadır.
(*) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisinin 10uncu sayfasında yer almaktadır.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) 361 S. Sayılı Basmayazı 25/10/2022 tarihli 11inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.