TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
16ncı
Birleşim
3
Kasım 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-GELEN KÂĞITLAR
III.-GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Vildan
Yılmaz Gürelin, Bursada ve İnegölde gerçekleştirilen sanayi
faaliyetlerine ve Toggun fabrika açılışına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacanın, Denizlinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana Milletvekili Mehmet
Metanet Çulhaoğlunun, Adananın tarım özelinde ekonomik
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-AÇIKLAMALAR
1.- Konya Milletvekili Esin
Karanın, sinema sanatçılarının emekliliğine
ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, AK PARTİnin iktidara gelişinin
20nci yıl dönümüne ve yerli otomobil Togga ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Mersinin Toroslar ilçesinde düzenlenen Dünya Erkekler ve
Kadınlar Bocce Şampiyonasına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, taşerondan kadroya geçirilen işçilere
ilişkin açıklaması
5.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Sağlık
Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı
yönetmeliğe ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, AK PARTİnin iktidara gelişinin 20nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansurun, Hatayda ilköğretim okulları ve liselerin yetersiz
olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin iktidara gelişinin 20nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, Sağlık Bakanlığının 6 Ekimde
yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması
10.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamanın internet
altyapısı ve cep telefonlarının çekmemesi sorununa
ilişkin açıklaması
11.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin
yayımladığı rapora ilişkin açıklaması
12.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, çiftçi ve besicilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 3-9 Kasım Organ
Bağışı Haftasına ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, üniversite öğrencilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
15.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, yaz saati uygulamasına ilişkin açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, AK PARTİnin iktidara gelişinin
20nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- Şanlıurfa
Milletvekili Ömer Öcalanın, İranda yükselen özgürlük taleplerine
ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve Söğüt köylerinde bir
altın madeni şirketinin ÇED başvurusunda bulunmasına
ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, kış aylarını
sağlıklı geçirebilmek için yapılması gerekenlere
ilişkin açıklaması
20.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözleşmeli er
uygulamasına ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarının Türkiyeyi getirdiği noktaya, kadro bekleyen
taşeron işçilerine ve Anayasanın ve hukukun çiğnenmesine
asla müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine,
mesleki eğitimin teşvik edilmesi gerektiğine ve Türkiyenin
öncülüğünde Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan tahıl koridoru
anlaşmasına ilişkin açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 4 Kasım 2016da sivil bir darbe
yaşandığına, HDPye yapılan operasyonların devam
ettiğine, açıklanan enflasyon verilerine, kanser hastası Hasan
Kocakayanın derhâl serbest bırakılması gerektiğine ve
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun
açıkladığı ekim ayı verilerine ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, TÜİKin açıkladığı
enflasyon oranına, Cumhurbaşkanının faize ilişkin
açıklamalarına ve ekonomi yönetimine ilişkin
açıklaması
25.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, AK PARTİnin iktidara gelişinin 20nci yıl
dönümüne ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna ilişkin
açıklaması
26.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli
Cezaevine ilişkin açıklaması
27.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Ankara Milletvekili Nihat Yeşilin 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 47nci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Yozgatın Sorgun ilçesinden gelen muhtarlara
Hoş geldiniz. denilmesi
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları
tarafından, gençlerimizin yaşadığı sorunların
araştırılması, gelecek kaygısı yaşayan
gençlerimizin taleplerine yönelik çalışmaların yapılması
ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 3/11/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları
tarafından, pamuk üreticilerinin sorunlarının
araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından,
ek ders ücreti karşılığı çalışan usta
öğreticilerin sorunlarının araştırılması
amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
361)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın 361
sıra sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde yaptığı
konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
361) Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Özcan Purçu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
engelli personel istihdamına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72471)
2.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, Bulgaristan vatandaşı
kişilere Türkiye seyahatleri için verilen vize muafiyeti kararına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun cevabı (7/72663)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekin'in, Bakanlık ve bağlı
kuruluşlarında çalışan ve hakkında suç kaydı
bulunan kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72768)
4.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir'in, Erzurum'da cinsel istismara uğrayan bazı
çocukların mahkemece dinlenmesine karar verilmesine ilişkin sorusu ve
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı
(7/72896)
5.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbül'ün, son 5 yılda Ege Bölgesi'nde intihar eden kişilere
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/72899)
6.- İstanbul
Milletvekili Erkan Baş'ın, atanan ve atama bekleyen engelli
kişilere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık'ın cevabı (7/72902)
7.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz'ın, Zonguldak ilinde Bakanlığa ait kamu
binalarının depreme dayanıklılığına
ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/73142)
8.- Şanlıurfa
Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Irak Büyükelçisi'nin bir
açıklamasına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/73290)
3 Kasım 2022 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
16ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bursada ve
İnegölde gerçekleştirilen sanayi faaliyetleri ve TOGG fabrika
açılışı hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Vildan
Yılmaz Gürele aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz Gürel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürelin, Bursada ve İnegölde
gerçekleştirilen sanayi faaliyetlerine ve Toggun fabrika
açılışına ilişkin gündem dışı konuşması
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) Sayın
Başkan, değeli milletvekilleri, ekran başındaki değerli
hemşehrilerim; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
3 Kasım 2002, Türk siyasetinde bir milat, aziz
milletimiz 34,3le AK PARTİyi tek başına iktidara
taşıyarak siyasi devrim gerçekleştirdi. Bu teveccühle ülkeyi
yönetme sorumluluğunu devraldık. Hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak. dedik, söz verdik. O zaman Muhtar bile olamaz! denilen Genel
Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde; aşkla, samimiyetle, tevazuyla
çalışarak eser ve hizmetlerimizle ülkemizi yeniden ihya ve inşa
ettik. Sadece yirmi yılda asırlık değişim
gerçekleştirdik.
Kazanımlarımızın hepsini şu
an saymak mümkün olmadığı üzere, bugün burada sadece sanayi ve
teknolojideki bazı atılımlarımızdan bahsedeceğim.
Katma değerli ekonominin gelişmesi için kalkınma
planımız ve Türkiye ekonomi modeli çerçevesinde 2023 vizyonumuza
ulaşmak üzere 142 yeni organize sanayi bölgesi, 25 endüstri bölgesi, 87
teknopark, teknoloji ve yenilik ekosistemi kurduk. Bu ekosistemin ürettiği
teknolojileri diğer tüm sanayi ve hizmet kollarımızda kullanmaya
başladık. Bu şekilde, sanayide yerlileşme
oranımızı; sağlık, savunma, tekstil, tarım,
makine ve otomotiv başta olmak üzere tüm sektörlerimizde
artırdık.
İşte, böyle azmedince altmış
yıllık hayallerimiz gerçek oluyor. Şükür, cumhuriyetimizin
99uncu yılında Bursanın Gemlik ilçesinde bir otomobilden
fazlası, akıllı cihaz, Toggun banttan inişine şahit
olduk. Bu gururu Türk milletimize yaşatan başbabayiğit ve 5
babayiğide, emeği geçen herkese şükranlarımızı
sunuyor, hayırlı olsun temennilerimizi yeniliyoruz.
Elbette, politikalarımız ve
yatırımlarımızla gelişen sanayiye paralel teknolojik
kazanımlarımız sadece Toggla sınırlı değil.
Türkiye, dünyada kendi uçak ve helikopterini üretebilen 6 ülkeden 1i. Türkiye
grafeni ve bor karbür üreten 3 ülkeden 1i. Türkiye, TÜRK TELEKOMla eSIM
teknolojisini yerli olarak üreten 4 ülkeden 1i. Türkiye, ULAKla kendi baz
istasyonunu üreten 5 ülkeden 1i. Devamı var. Pandemi döneminde Covid
aşısı üreten 9 ülkeden 1i Türkiye. Solunum makinesi üreterek
30dan fazla ülkeye nefes olan Türkiye. Marka olan, örnek olan; bitmedi,
dünyanın ilk 4üncü seviye otonom elektrikli otobüsünü üretiyoruz,
durmuyor, âdeta koşuyoruz. Dünyanın tek tam entegre güneş
panelini de yüzde 90 yerlilikle dünyanın en verimli rüzgâr türbinlerini de
üretiyoruz. Geliştirdiğimiz yerli ve millî teknolojilerle
Yapamazsınız, hani fabrika nerede? Yerli değil,
satamazsınız. gibi beyhude söylemlerin, boş temennilerin aksine
milletimizin hak ettiği kulvarda üretmeye ve büyümeye devam ediyoruz,
devam da edeceğiz. Artık, kulp takmayın, gurur duyun diye
örneklendiriyorum ama ben sayarak bitiremem, siz de karalayarak bitiremezsiniz.
Marka ülke olma, küresel rekabette var olma vizyonumuzdan asla taviz
vermeyeceğiz. Zira gücümüzü başka güç
tanımadığımız milletimizden alıyoruz.
Sayın milletvekilleri, üretim teknolojileri ve
girişimcilik ekosistemi geliştiğinde diğer sektörler bu
gelişmeden etkilenerek kendini yeniliyor, büyüyor, ölçek sorunu
yaşamadan domino etkisiyle sektörlerimiz birbirlerini destekliyor.
Örneği bölge ilçem İnegölden vermek istiyorum. Malumunuz
İnegöl, mobilya ve mobilya yan sanayisi başta olmak üzere, tekstil,
tarım, makine gibi sektörlerde gösterdiği başarılarla 2021
yılında 1.230 firmayla Türkiye'nin iller sıralamasındaki 1
milyar 7 milyon dolarlık dış ticaret fazlasıyla 10uncu
sırada, 1 milyar 384 milyon dolar ihracatla 18inci sırada yer
aldı.
Doğal kümelenmenin getirisi tekstil, kimya,
makine, mobilya sektörleri birbirlerini geliştirerek büyüdüler. TÜİK
istatistiklerine göre, İnegöl, tüm sanayi kollarımızla
Türkiye'nin 16ıncı büyük sanayi merkezidir. Ekimde 47ncisi
gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Mobilya ve Dekorasyon
Fuarımıza sadece beş gün içerisinde 2.787 yabancı
alım heyeti olan 19.465 ziyaretçi katılmıştır. Bu
başarı hükûmetlerimizin politikaları ve sanayicilerimizin
birlikte çalışmasının neticesidir. Yakında,
İnegöl mobilyasının dünya markası olacağına,
dünya pazarında büyük bir pay alarak hepimizin göğsünü
kabartacağına inancım tamdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Devamla)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
VİLDAN YILMAZ GÜREL (Devamla) Yine tüm
sektörlerimizde inovasyona dayalı girişimciliğin daha iyi
noktalara ulaşması, ülkemizin her noktasında girişimcilik
ekosisteminin gelişmesi üzerine ilgili stratejilerimiz çerçevesinde
geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın
imzasıyla Resmî Gazetede yayımlanan Ulusal Teknoloji
Girişimciliği Stratejisi Genelgesinin ehemmiyetine vurgu yaparak
hayırlı olsun demek istiyorum.
Son olarak, yirmi yıldır her seçimde
güven ve istikrar diyen AK PARTİye iktidarda rekor kırdıran
aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.
Bu anlamlı yılda bir söz daha veriyoruz:
Sataşmalara doymayanlara inat oluşturduğumuz güçlü temel
üzerinde 85 milyon hep birlikte el ele vereceğiz, Türkiye'nin
yüzyılını inşa edeceğiz, üstelik yarın değil,
hemen şimdi başlıyoruz.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz
Denizlinin sorunları hakkına söz isteyen Denizli Milletvekili
Gülizar Biçer Karacaya aittir.
Sayın Karaca, başınız sağ
olsun, Allah rahmet eylesin dayınıza.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) -
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Biçer Karaca.
2.-
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın, Denizlinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen sevgili Denizlili hemşehrilerim; bugün,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Denizlili hemşehrilerimizin ve bizlerin
tespit ettiği sorunları dile getireceğim ki 2nci yüzyıla
hazırlanırken cumhuriyetimiz, Türkiye Yüzyılında neler yapılmamış
bir görsünler istedik.
Evet, önce Acıpayam ilçemizden
başlayacağım. Acıpayam ilçemiz, Denizlinin 3üncü büyük
ilçesi, merkezde 20 bine yakın nüfusu var ve burada sadece 2 ilkokul
bulunuyor; çocuklar 40-45 kişilik, 50 kişilik sınıflarda
eğitim görmek zorunda. Cumhuriyet İlkokulu, şu anda tadilatta,
yaz boyunca bekledi, tam okullar açıldığında tadilata
başladılar, okul kapalı.
Yine, Acıpayam ilçemizde çok
başarılı gençlerimiz var ama nitelikli bir lise
olmadığı için ve ulaşım giderlerini, servis ücretlerini
karşılayamayacak olan gençlerimiz, maalesef zorunlu olarak nitelikli
olmayan liseleri Acıpayamda tercih etmekteler. Ve yine, Acıpayamda
bir Anadolu lisesi yapılıyor ama Acıpayamdaki Anadolu lisesi,
Haziran 2022de tamamlanacak. diye yazmasına rağmen, şu anda
bu durumda, kaba inşaat halinde bekliyor. Türkiye Yüzyılına
hazırlananlar, Acıpayamdaki bu liseyi tamamlamaktan aciz durumdalar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Evet, Denizli sanayisiyle de çok güçlü bir ildir,
ülke cari açığına çok ciddi katkı verir, her seferinde
ihracat fazlası verir ama Denizlili sanayiciler artık son üç
aydır üretemiyor. Değerli hemşehrilerime, değerli Denizlili
sanayicilere Neden? diye sorduğumuzda bize şunu ilettiler: Denizlili
sanayicilere sorarlar devletten ne istiyorsunuz? diye, Gölge etmesin yeter.
der. Bu kadar üreten ve bu kadar girişimci bir yapıdır.
Denizlili sanayi üreticileri enerji fiyatlarında son bir yıldaki 10
kat artış nedeniyle, akaryakıt fiyatlarında son
yıldaki 4 kat artış nedeniyle, artan maliyetler nedeniyle
maalesef üretemiyorlar.
Aynı zamanda, Denizli bir KOBİ kentidir,
KOBİler finansmana erişemiyor. KOBİler kendi ham maddelerinin
birçoğunu dışarıdan ithal etmek; sanayiciler, büyük iş
insanları da dışarıdan ithal etmek zorundalar. Ancak finansmana
erişemedikleri için ham madde alamıyorlar ve üretim konusunda çok
ciddi sorunlar yaşıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bir de Denizlide
maalesef, çevre felaketleri de üst üste geliyor. Tavas Avdanda Avdan
Ovası kömür için talan edildi. Tavasta Gümüşler Mahallesindeki
güzelim orman alanları mermer ocağı için talan edilmek isteniyor
ama Tavaslı hemşehrilerim orada direniyor. Çardak,
hayvancılıkla uğraşır, orada yaklaşık 10 bin
büyükbaş hayvan olur ve 23-24 bin ton civarında da süt üretilirdi ama
bu 9.500-10 bin büyükbaş hayvan maalesef 2 binli sayılara
düşmüş durumda çünkü yem fiyatına 13 lira zam geldi, süte 3 lira
dahi zam gelmedi.
Değerli hemşehrilerim, ayrıca,
Denizlide Cumhuriyet Halk Partili belediye döneminde 2 milyon metrekarelik bir
sosyal konut alanı satın alındı, 2 milyon metrekare.
Beklendi, beklendi, şu an AK PARTİli Büyükşehir Belediye
Başkanı 2 milyon metrekarelik sosyal konut alanını, 4
katı, 15 kata çıkardı ve satışa çıkardı. Bir
de Denizlide TOKİ için başvuran hemşehrilerimiz var.
Aslında yer var, Büyükşehir Belediye Başkanımıza
çağrı yaptık, dedik ki: Gel, zaten sosyal konut olarak ilan
edilmiş, alınmış, tapuya şerh verilmiş bu
alanı TOKİye devret, Denizlili hemşehrilerimiz bu ucuz konut
teklifinden faydalansınlar. Osman amcanın makbuzu, bana Denizlide
teslim etti, 2019 Aralık ayında bin lira, 3+1 daire için TOKİye
başvuru yapmış, bana dedi ki: Daha yerini bilmiyorum, kazma
vurulmadı, üç yıldır bekliyorum. Keşke bu Denizlili
hemşehrilerimiz için Cumhuriyet Halk Partili Belediye
Başkanımız Ali Marım döneminde 2 milyon metrekare olarak
alınan sosyal konut alanı ranta kurban edilmese, ranta açılmasa,
Büyükşehir Belediyesi borçlarını kapatabilmek için bu sosyal
konut alanını satmasa da Osman amcam gibi daha birçok hemşehrim
de bu sosyal konutları bu alanda elde edebilselerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Evet,
dava açıldı bu alanın satışına ilişkin,
mahkeme dedi ki: Mimarlar Odasının dava yetkisi yok. Bugüne kadar
sayısız davada, kent suçlarına ilişkin mücadele eden
Mimarlar Odasının yetkisi yokmuş, bu da trajikomik bir mesele
değerli arkadaşlar.
Yine, Dokuzkavaklar Mahallesinde semt
polikliniği adı altında çok modern küçük bir hastane var.
Gerçekten teşekkür ediyoruz yani iyiye de güzele de teşekkür etmek
lazım. Ancak branş doktorları yok, randevu alınıyor,
doktor bulunmadığı için, 200 bin nüfusa hizmet edebilecek
kapasitedeki bir hastane, küçük hastane -mini hastane diyebiliriz, gerçekten
çok modern- Dokuzkavaklar, Anafartalar, Aktepe, Deliktaş gibi mahallelerde
-bir dünya- 200 bine yakın yurttaşımıza hizmet verecek olan
burası, bir acil polikliniği açılarak hizmete sunulamıyor
çünkü şehir hastaneleri yapılıyor, şehir hastanelerine rant
sağlanmak isteniyor.
Değerli arkadaşlar, Denizli üretir ama
sizlere rağmen üretir ve cevabını da sandıkta verecek
diyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Adana'nın tarım özelinde ekonomik sorunları hakkında söz
isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğluna aittir.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu.(İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
3.-
Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, Adananın tarım
özelinde ekonomik sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adana'nın bitmeyen tarım
ve ekonomik sorunları hakkında söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Çukurovanın incisi Adana'mız, ülkemiz
hazinesine kazandırdığı katma değerle
kıyaslanamayacak kadar az yatırım almaktadır. AK PARTİ
iktidarının yanlış ekonomik ve tarım politikaları
sonucunda Adana, büyük fabrikaların kapandığı,
işsizliğin alabildiğine çoğaldığı,
üreticisinin tarıma küstüğü bir il konumuna gelmiştir.
Adana'nın sorunlarını milletimizin kürsüsünden defalarca dile
getirdim. Bu dönem verdiğim 104 yazılı soru önergemin 25 tanesi
Tarım ve Orman Bakanlığıyla ilgiliydi çünkü Adana,
tarım sektöründe çok mağdur edildi ve bugüne kadar hiçbir olumlu gelişme
de olmadı.
Değerli arkadaşlar, dünyada hücresel,
dijital, dikey ve hassas tarım gibi konularla geleceğin
tarımı tartışılıp çevreyi koruyan,
sağlıklı ve yüksek verimli tarımsal üretim modelleri dizayn
edilmeye çalışılırken, ülkemizde yüzde 17 olan tarım
nüfusumuzun millî gelirden aldığı yüzde 7 payla çiftçimizin
ayakta kalması ve geçim derdine çare olması mümkün değildir.
Adana ilimizin ve ülkemizin yüksek tarımsal potansiyeliyle ve lojistik
avantajlarıyla Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar ve hatta Uzak
Doğunun tarımsal üretim merkezi hâline getirilmesi gerekir.
İhtiyacımız olan stratejik ürünleri dışarıya
bağımlı olmadan toprak, su ve iklim koşullarımıza
göre en verimli şekilde üretmek için tarımsal
politikalarımızı ve üretim önceliklerimizi uzun vadeli
politikalar üreterek belirlemeliyiz. İktidar mensuplarına
sesleniyorum: Tarım ve Orman Bakanlığının 2022
Tarımsal Yatırım Rehberine göre Adana ilimizdeki toplam
tarım alanı 2002de
Önemli konularımızdan biri de narenciyede
Akdeniz meyve sineği zararlısı. Akdeniz meyve sineği
zararlısıyla mücadele için Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun Narenciye
Grubu Meyvelerde Karantina Amaçlı Işınlamanın Gıda Kalitesi
ve Hijyeni Üzerine Etkisinin Araştırılması Projesi aktif
olarak hayata geçirilemeyerek kısır sinek üretimi ve doğaya
salınmasına yönelik ilk adımlar atılmasına rağmen
gerekli yatırımlar hâlen yapılamamış ve bu
zararlıyla mücadele tamamen ortadan
kaldırılamamıştır.
Gıda enflasyonunun
yaşandığı bu zor şartlarda ülke ekonomisine
katkıda bulunan narenciye üreticilerimiz girdi fiyatlarının her
geçen gün arttığını, yeterli destek
alamadıklarını, bu sebeple de narenciye bahçelerini söktüklerini
ifade ederek Seçim zamanı sandıkta görüşürüz. diyorlar;
haberiniz ola.
Ayrıca, çiftçilerimiz atadan, dededen kalan
kırk, elli yıldır ekim yaptıkları, vergilerini
yatırdıkları, ecrimisil bedelini ödedikleri tarlaları için
ÇKSden yararlanamadıklarını ifade ederek mağdur
olduklarını belirtmektedirler. Bu konunun ivedi olarak düzeltilmesi
iktidarın en önemli görevlerinden biridir diyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı geniş yolcu kitlesine sahip
Ankara-Adana hava yolu uçuşlarının sayılarını
düşürmüş, tarifeli uçak sayılarını da azaltmıştır.
Bundan dolayı Adana, Mersin ve Osmaniyeli vatandaşlarımız
İstanbul aktarmalı uçuş yapmaya zorlanmakta, bunun da maliyeti
oldukça yüksek olmaktadır. Ankara-Adana, Adana-Ankara direkt uçuş
sayılarının tekrar artırılması sadece
Adanalı hemşehrilerimize değil, Mersin ve Osmaniye gibi çevre
illerde yaşayan vatandaşlarımız, iş
insanlarımız ve bürokratlarımızın konaklama yapmadan
ve zaman kaybetmeden tekrar geri dönmelerine de imkân sağlayacaktır.
Şimdi iktidara soruyorum: İstanbul Havalimanına verdiğiniz
yolcu ve uçak garantisi nedeniyle mi uçak seferleri direkt Ankaraya değil
de İstanbul üzerinden aktarmalı yapılıyor? Bu, Adana sanayi
sektörüne ve Adanalı hemşehrilerimize eziyetten başka bir
şey değildir. Bu konunun düzeltilmesi için iktidarı duyarlı
olmaya çağırıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şehrimiz
geçici sığınmacıların istilası altında olup
bu, kentimize ek yükler getirmekte ama iktidar bu yükü görmeyip Muhalefet
yönetimde. diye Adanamıza yardımları
artırmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir önemli konu da yurt dışından
ithal edilen plastik atıklar nedeniyle, çöp deposu hâline getirilen
şehrimizin bazı bölgelerinde yaşayan insanları isyan etme
durumuna getirmiştir. Biz, Avrupa'nın çöp deposu değiliz
değerli arkadaşlar.
Çukurovamızın en büyük şehri
Adana'mız için AK PARTİ iktidarını duyarlı olmaya ve
sorunların çözümü için çaba sarf etmeye davet ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Kara
IV.-AÇIKLAMALAR
1.-
Konya Milletvekili Esin Karanın, sinema sanatçılarının emekliliğine
ilişkin açıklaması
ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ülkemizdeki çalışanların
yaşlılık aylığı alarak emekli olmalarında
belirleyici kıstaslar, çalışanların işe başlama
tarihi, geçerli yasalar, cinsiyeti, hizmette geçen prim gün sayısı ve
yaş sınırından oluşmaktadır. Yeşilçamda
hizmet veren birçok sinema sanatçımız, oynadıkları film ve
dizilerin yapım tarihleri belli olmasına rağmen, yapımcıların
sigorta başlangıçlarını yapmamasından dolayı hem
prim gün sayısı hem de başlangıç tarihi itibarıyla
kayıplar yaşamışlardır. Buradan Sayın
Çalışma Bakanımıza iletmek istiyorum: Sinema
sanatçılarımızın emeklilik hesabında filmlerin ve
dizilerin yapılmış olduğu tarih esas alınarak geriye
yönelik borçlanma hakkı verilmesi mağduriyetlerini giderecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Taşkın...
2.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, AK PARTİnin
iktidara gelişinin 20nci yıl dönümüne ve yerli otomobil Togga
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün, 3 Kasım 2022.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
güçlü liderliğinde yola çıkan AK PARTİmizin milletimizin
desteğiyle iktidara gelişinin 20nci yıl dönümü. Yirmi yıldır
kesintisiz olarak aziz milletimize hizmet ediyoruz. AK PARTİ'nin
yaptığı savunma sanayi yatırımları,
havalimanları, otoyollar, köprüler, tüneller, barajlar, şehir
hastaneleri, nükleer santraller, doğal gaz keşifleri, hızlı
tren ağlarıyla ülkemiz âdeta çağ atladı. Eğitimde
fiziki altyapı tamamlandı. Sağlık altyapısı dünyanın
gelişmiş ülkelerinden daha güçlü hâle getirildi. Dış
politikada Batılı devletlerin dediğini yapan Türkiye'nin yerini
millî menfaatlerini önceleyen Türkiye aldı, Türkiye Yüzyılı ilan
edildi; altmış yıllık hayalimiz, yerli otomobilimiz Togg
sahaya indi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü siyasi iradesiyle devrim niteliğinde
sayısız icraatlar yapıldı.
Daha nice yirmi yılları Rabbimden niyaz
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
3.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinin Toroslar ilçesinde
düzenlenen Dünya Erkekler ve Kadınlar Bocce Şampiyonasına
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Spor kenti Mersinimiz ulusal ve uluslararası
birçok şampiyonaya ve etkinliğe ev sahipliği yapmaya ve spor
etkinliklerinde marka bir şehir olmaya ve adından söz ettirmeye devam
etmektedir. Mersinimizin Toroslar ilçesinde 37 ülkeden 52 takımın
katıldığı, 1 Kasımda Toroslar Bocce Tesislerinde
başlayan Dünya Erkekler ve Kadınlar Bocce Şampiyonası büyük
bir coşkuyla sürmektedir. Tüm sporcularımıza başarılar
diliyorum. İstikbalimizin teminatı gençlerimizin uyuşturucu,
madde bağımlılığı, telefon ve sosyal medya gibi
her türlü bağımlılıktan kurtulması ve
sağlıklı gelişimlerinin sağlanması adına
böylesi spor organizasyonlarının gerçekleştirilmesinde
emeği olan Mersin Gençlik İl Müdürümüz Ökkeş Demire, Toroslar
Belediye Başkanımız Atsız Afşin Yılmaza ve
emeği geçenlere teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
4.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, taşerondan kadroya geçirilen
işçilere ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kamuda çalışan
sözleşmelilerin kadroya alınacağının müjdesi
Sayın Bakanımız tarafından verilmiştir.
Sözleşmeli personeller arasında bu, büyük memnuniyet
yaratmıştır. Bununla beraber, kamuda çalışan, kanun
hükmünde kararnameyle taşerondan kadroya geçirilen ve özellikle de Adana,
Mersin gibi belediyelerde işinden gücünden olan binlerce insanın,
kanun hükmünde kararnameyle işten çıkarılan işçilerin
yeniden işlerine dönebilmesi
Mahkemeden dönüş kararı
almalarına rağmen, belediye haksız hukuksuz yere bunları
işten atmış, mahkeme bunları işlerine geri iade
ediyor, bunlar görevlerine başlatılmıyorlar. Sözleşmelilere
kadro verilirken mutlaka taşerondan kadroya geçirilen işçilere de
iş güvencesi verilmeli, işten çıkartılanların ve
mahkemenin iade kararı verdiklerinin de mutlaka işlerine dönmeleri
sağlanmalı, binlerce insanımızın mağduriyetine
son verilmelidir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
5.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Sağlık
Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı
yönetmeliğe ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı 6 Ekimde
yayınlamış olduğu yönetmelikle serbest çalışan
hekimlerin özel hastanelerde ve tıp merkezlerinde hastalarını
yatırıp ameliyatlarını yapmalarını
yasaklamıştır. Serbest hekimlerimiz yaklaşık bir
aydır Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Kocaya nerede
ameliyat yapabilecekleri sorusunu yöneltmektedir fakat hâlen
Bakanlığın bu konuda bir cevabı olmamıştır.
Ben de buradan Sayın Bakana sormak istiyorum:
Serbest çalışan hekimler bu ülkenin hekimleri değil midir?
Sağlık Bakanlığı kimin
bakanlığıdır? Serbest hekimlerin sorunları
Sağlık Bakanlığını ilgilendirmiyor mu?
Hekimlerimiz mesleklerini yapmalarını engelleyen yönetmelik konusunda
Sağlık Bakanlığının duyarlı
olmasını ve yönetmeliğin bir an önce iptalini talep
etmektedirler ve sorunlarına da Sağlık
Bakanlığının ilgili göstermesini istemektedirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
6.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, AK PARTİnin iktidara
gelişinin 20nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün 3 Kasım, tam yirmi yıl önce aziz
milletimiz iradesini koydu ve Artık bugünden sonra Türkiyede hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak. diyen bir liderin ve kutlu davanın
başlangıç günü. Yirmi yıl Eski Türkiye olmayacak. diyen
liderimiz, dünya liderliğiyle Artık eski dünya düzeni olmayacak.
fikrini de tüm dünyaya hissettirmiştir. Rusyanın tahıl
koridoruna ilişkin askıya almış olduğu kararı,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
yoğun bir şekilde yaptığı diplomasi sayesinde, çok
şükür, yine çözüme kavuşturarak yine mazlumların umudu oldu.
Bu vesileyle Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana şükranlarımı sunuyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Yozgatın Sorgun
ilçesinden gelen muhtarlara Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Evet, Yozgat Sorgun ilçemizden de
muhtar arkadaşlarımız gelmişler. Hoş geldiniz diyorum.
Sayın Güzelmansur
.
IV.-AÇIKLAMALAR
(Devam)
7.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatayda ilköğretim
okulları ve liselerin yetersiz olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatayda ilköğretim okulları ve liseler yetersiz.
Özellikle Suriyeli nüfusun yaşadığı mahallelerde durum daha
da vahim. Aynı sınıfta hem Suriyeli öğrenci hem de Türk
öğrenci öğrenim görüyor. Suriyeli öğrenci Türkçe bilmiyor, Türk
öğrenci Arapça bilmiyor, öğretmen de Arapça bilmiyor. Bu
öğrencilerin psikolojisini düşünebiliyor musunuz? İki ayrı
kültür, iki ayrı dil ama tek öğretmen, tek sınıf. Yeterli
destek olmadığı için de aynı sınıfta
yaklaşık 40 öğrenci öğrenim görmek zorunda kalıyor.
Derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye
ortalamasının çok üstünde. Buradan Millî Eğitim Bakanına
sesleniyorum: Hatayı on bir yıldır 600 bin Suriyeliyle
yaşamaya mahkûm ettiniz, öğretmen ve derslik yetersizliklerinden
dolayısıyla hem Suriyeli öğrenciyi hem de Türk öğrenciyi
aynı sınıfta, aynı eğitimi ve öğrenimi görmeye
mahkûm ettiniz. Hatayı ihmal etmekten vazgeçin, derslik yapın,
yeterli öğretmen atayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
8.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin iktidara
gelişinin 20nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
3 Kasım 2022, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
tarih yazan AK PARTİye daha nice yıllar.
Son yirmi yılda çiftçilerimize toplam 183
milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Cari rakamlarla bu
rakam 465 liraya tekabül ediyor. Barajlarımızı 276dan 930a,
hidroelektrik santrali sayımızı 97den 730a, içme suyu tesisi
sayımızı 84ten 370e, sulama tesisi sayımızı
1.764ten 3.325e çıkardık. Makroekonomide millî gelirimizi göreve
geldiğimizde 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar
sınırına getirdik. 81 şehrimize 81 milyon metrekare millet
bahçesi kazandırma hedefimiz çerçevesinde 137sini tamamlayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
9.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Sağlık
Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı
yönetmeliğe ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı, bugüne
kadarki hukuk dışı yönetmeliklere bir yenisini daha ekleyerek 6
Ekimde özel sağlık kuruluşları hakkında yeni bir
yönetmelik yayımladı. Söz konusu yönetmelik serbest hekimlik yapan
yaklaşık 10 bin meslek mensubunun çalışmasına, Anayasaya
aykırı bir şekilde, kısıtlama ve engelleme getirmektedir.
Bu yasakçı yönetmelikle hastanın hekim seçme özgürlüğü
engellendiği gibi bu alanda çalışan on binlerce kişi
işsiz kalacak, yurt dışına hekim göçü artacaktır.
Giderlerse gitsinler. dediniz; geçen sene 1.405, bu yılın ilk on
ayında ise 2.153 hekim yurt dışına gitmek için iyi hâl
belgesi aldı. Sayın Bakan, bu uygulamalarla halk
sağlığını sığınmacı hekimlere mi
teslim edeceksiniz? Bugüne kadar kaç sığınmacı hekim atadınız?
Sağlık Bakanlığına çağrımdır:
Halkınızın sağlığını
düşünüyorsanız bu uygulamadan derhâl vazgeçiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
10.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamanın
internet altyapısı ve cep telefonlarının çekmemesi sorununa
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, teknoloji çağında yaşıyoruz ancak milyonlarca
yurttaşımız teknolojiden yararlanamıyor. Türkiye
Yüzyılı Vizyon Projesi açıklayan AK PARTİ iktidarına
sesleniyorum: Yirmi yıldır yönettiğiniz Türkiyenin birçok
yerleşim yerinde internet altyapısı yok, birçok yerleşim
yerinde cep telefonları çekmiyor. Örneğin, seçim bölgem olan
Adıyamanda her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği, Nemrut
Millî Parkı sınırları içerisinde bulunan, Eski Kâhta, Teğmenli,
Doluca, Burmapınar, Damlacık, Sarıkaya, Yolaltı,
Yassıkaya, Koçtepe köyleri ile Sincik ilçemizin Çat, Subaşı
köylerimizde internet yok, cep telefonları çekmiyor. İktidara
sesleniyorum: Milletimizin, gençlerimizin bu sesini duyun, bu eksikleri bir an
evvel giderin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
11.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Birleşmiş Milletler
Genel Sekreterliğinin yayımladığı rapora ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin
yayımladığı rapora göre, eli kanlı, bebek katili terör
örgütü PKKnın Suriye kolu PYD/YPG, 2021 yılında 221 çocuğu
kaçırarak çocuk terörist yetiştirmek için silah altına almıştır.
Ailelerinden kaçırdığı çocukları ABDden
aldığı binlerce tır silahla donatan ve onları terör
kamplarında ABD askerleri nezaretinde eğiten PYD/YPG,
kaçırdığı bu çocukları terör eylemlerinde en ön safta
kullanmaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler raporuna göre,
2021 yılında terör örgütü PYD/YPGnin Suriyede, 55i Afrinde olmak
üzere 75 çocuğu katlettiği tespit edilmiş ve raporda
yayınlanmıştır. Allahın izniyle,
sınırlarımız içinde sayıları neredeyse tek haneye
düşürülen teröristlerden Irak ve Suriyeyi temizlemek de ülkemizin
güvenlik güçlerine kalacaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
12.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, çiftçi ve besicilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son dönemlerde tüm dünyada tarım ve
hayvancılık sektörü stratejik öneme sahip hâle gelmiş ancak
ülkemizde hak ettiği konuma getirilememiştir. Çiftçimize destek her
geçen gün azalmış, besicilik ve süt inekçiliği bitme
noktasına gelmiştir. Hayvancılıkla uğraşan pek çok
üreticimiz girdi fiyatlarının yüksek olması sebebiyle zarar
etmeye başlamış, artan maliyetler ve verilmeyen destekler
sebebiyle üreticimiz süt ineklerini kesime göndermek zorunda
kalmıştır. Aynı tablo seçim bölgem Kırıkkalede
de kendini göstermiş, yeteri kadar destek verilmediği için süt
inekçiliği yapan birçok üreticimiz iflas etme noktasına
gelmiştir. Hayvancılıkla uğraşan besicilerimizin
sorunlarının çözümü için iktidar elini taşın altına
koymalı, üreticilerimize verilen destekler acilen artırılmalıdır.
Aksi hâlde, çiftçi, besici üretmekten vazgeçerse ekmeğe, ete, süte
ulaşmak imkânsız hâle gelecektir.
BAŞKAN Sayın Aycan
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 3-9 Kasım Organ
Bağışı Haftasına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 3-9 Kasım Organ Bağışı
Haftasıdır. Vatandaşımız hastalık veya kaza
sonrası organlarını kaybetmekte veya organlarda fonksiyon
kaybı olmaktadır. Organ yokluğu veya yetersizliği
yaşamı olumsuz etkilemektedir. Bu durumda organları değiştirmek
gerekmektedir. Organların kaynağı ise yine başka bir
insandır. Binlerce insanımız organ yetmezliği
yaşamaktadır. Böbrek, karaciğer, kalp, kornea gibi organlar
diğer insanlardan alınıp organ nakli bekleyen insanlara
başarıyla nakledilmektedir. Bizim ülkemizde genellikle organ nakli
hastanın doku uyumu olan akrabaları tarafından
karşılanmaktadır. Oysa dünya genelinde organ nakli ölümü hâlinde
organlarını bağışlayan kişiler tarafından
karşılanmaktadır. Ülkemizde kadavradan organ
bağışını yaygınlaştırmak gerekmektedir.
Bunun tıbbi, hukuki veya dinî açıdan bir sakıncası yoktur.
Tüm insanlarımızı organ bağışı yapmaya davet
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
14.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, üniversite öğrencilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Üniversite öğrencileri hayat
pahalılığından eğitimlerine odaklanamaz duruma geldi.
Büyük şehirlerde öğrenim gören öğrenciler geçinebilmek için, üç
öğün yemek yemekten vazgeçip üzerine çalışmak zorunda
kalıyor. Yurt imkânından faydalanamayan öğrenciler ise yarı
aç dolaştıklarını söylüyorlar. Milyonlarca öğrenci bir
yandan eğitim alma telaşındayken diğer yandan barınma
ve beslenme için çalışıyor. Özellikle asgari ücretli ailelerin
üniversite okuyan çocukları çok büyük sıkıntı
yaşıyor. Üniversite öğrencilerine burs ya da geri ödemeli olarak
verilen aylık 850 liraysa hiçbir ihtiyacı karşılamaya
yetmiyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve enflasyon
değerleri göz önüne alınarak üniversite öğrencilerine verilen
bursların 2.500 lira, KYK kredilerinin 3.500 lira seviyesine yükselmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Barut
15.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, yaz saati uygulamasına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
iktidarı gelişmiş dünya ile ülkemiz arasında derin
uçurumlara yol açtı, memleketimizi karanlıkta bıraktı.
Şimdi, yine, dünya ülkeleri ile Türkiye arasında çok ciddi saat
farkları oluştu. Ucube bir durum olan kalıcı yaz saati
uygulamasının enerji tüketiminde tasarruf sağlamadığı
da ortada. Bu akılalmaz uygulamadan özellikle öğrencilerimiz
başta olmak üzere aileler ve erken saatte mesaiye başlayanlar olumsuz
etkileniyor. Gece yarısı yollara düşen öğrencilerimizin can
güvenliği ve sağlığı risk altında. İllerde eğitim
saati düzenlemelerini valilere bırakan karar da vahimdir. Devrik
bakanın ısrarıyla yaşama geçirilen bu vahim uygulamada
ısrar etmeyin, rantiyecilere geçit vermeyin, lütfen yanlışa
Dur! deyin, bu sorunların çözümü için tekrar yaz ve kış saati
uygulamasına geçilsin.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
16.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, AK PARTİnin
iktidara gelişinin 20nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bugün milletimizin partisi AK PARTİnin
iktidara gelişinin 20nci yıl dönümü kutlu olsun. 3 Kasım 2002
tarihi, ülkemiz için değişim, dönüşüm, gelişim ve
kalkınmanın ve reformların miladı olmuştur.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Her şey Türkiye için, bu ışık
sönmeyecek. diyerek geldiğimiz ilk seçimlerde aziz milletimizin teveccühüyle
tek başına iktidar olan AK PARTİmiz, Türk milleti ve Türkiye
Cumhuriyeti devletinin istiklal ve istikbal mücadelesini adım adım
zafere doğru taşımaktadır. Bugünden sonra Türkiyemizde
artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. sözleriyle başlayan hizmet
yolculuğumuz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın dirayetli duruşuyla yaptığımız
eser siyasetiyle Türkiye Yüzyılına emin adımlarla
ilerlemektedir. Ülkemizi her karış toprağıyla
geliştirmek ve güzelleştirmek, muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak
için gece gündüz çalışan partimizin demokrasi ve kalkınma
yolunda yürüdüğü bu kutlu yolda ülke olarak bizi biraz daha güçlendirip
milletimizin refahını daha da artıracağına yürekten
inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öcalan
17.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, İranda yükselen
özgürlük taleplerine ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) İranda
yükselen özgürlük taleplerini doğru okumak lazım. Yaşananlar
kadın öncülüğünde gelişen Aryanların baharıdır.
İrandaki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuzdur.
(*) sesi Orta Doğuda
yankılanmaktadır. Burada herkesin süreci doğru okuması
lazım. Çözüm, Orta Doğuda demokratik ulus temelinde, radikal
demokrasiyi örgütlemektir. Bu Parlamento, tarihî rolünü oynayacaksa
halkların eşitliğine dayalı yeni bir demokratik Anayasa
temelinde bir araya gelmeli ve çözümü önüne koymalıdır; yoksa, tarihî
bir fırsatı ıskalamış olacaktır. Aryan
baharını bölgedeki halkların da iyi okuması lazım.
Aryan baharı özgürlük yolunda büyük bir kurtuluşu ifade edecektir.
BAŞKAN Sayın Aydın
18.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve
Söğüt köylerinde bir altın madeni şirketinin ÇED
başvurusunda bulunmasına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve Söğüt
köylerinde bir altın madeni şirketi ÇED başvurusunda bulundu.
2015 yılında da bu girişimde bulunmuştu ancak FETÖ darbesi
olunca o zaman askıya aldılar, şimdi tekrar canlandılar.
Toplam 1.900 hektarlık ruhsatlı alanda iki tane başvuru
yaptılar. Biri
BAŞKAN Sayın Arkaz
19.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, kış
aylarını sağlıklı geçirebilmek için
yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Havaların soğumasıyla birlikte grip
ve soğuk algınlığı hayatımıza tekrar
girmiş oldu. Son haftalarda grip vakalarında bir artış
yaşanıyor. Hasta sayıları normalin üzerinde seyretmektedir.
Pandemi tedbirleri süreç gereği gevşetilmiş olsa da tüm
vatandaşlarımızı kendi tedbirlerini almaya davet ediyorum.
Sosyal mesafe ve maske gripten korur. Bir hekim olarak tüm
vatandaşlarımızı grip aşısı olmaya davet
ediyorum ayrıca. Mevsimlik sebze ve meyveler ile C vitamini içeren gıdaların
tüketilmesi gerekmektedir. Hijyen ve temizliğe dikkat edelim, özellikle
ellerimizi çok sık yıkayalım. Bu tedbirlerle kış
aylarını daha sağlıklı atlatabiliriz diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ceylan
20.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
sözleşmeli er uygulamasına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli er uygulamasının
başladığı 2011 yılından 2019a kadar yedi
yılını tamamlayanların sayısı 1.500
civarında, bu gençler işsiz ve mağdur durumdalar. Kanunda
yapılan değişiklikle sözleşmeli erbaş ve er olarak en
az yedi hizmet yılını doldurarak ayrılanların ilgili
mevzuatlardaki şartları taşımaları kaydıyla
kamudaki boş kadro ve pozisyonlara atamaları düzenlendi. Buradan Sayın
Bakana soruyorum: Bu kanuni düzenleme sonrası kaç sözleşmeli er
memuriyete geçiş yapabilmiştir? Devlet umut tacirliği yapar
mı? Yedi yıl görev süresini tamamlamış sözleşmeli er
ve erbaşların memuriyete geçiş haklarının gereği
olan yönetmelik ne zaman yayınlanacak? Özellikle Kara Kuvvetlerine ait
güvenli garnizonlarda dahi eve çıkışlarına izin verilmiyor,
bunun nedeni nedir?
BAŞKAN Evet, şimdi Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
21.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, yirmi
yıllık AK PARTİ iktidarının Türkiyeyi getirdiği
noktaya, kadro bekleyen taşeron işçilerine ve Anayasanın ve
hukukun çiğnenmesine asla müsaade etmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Yirmi yıldır kesintisiz bir biçimde Adalet
ve Kalkınma Partisi tarafından yönetilen Türkiye, memleketimizin
dışından nasıl görülüyor, şöyle bir bakalım
istiyorum.
Enflasyon ile işsizliğin toplamından
oluşan Dünya Sefalet Endeksi geçtiğimiz günlerde
yayımlandı. Ülkem ve milletim adına üzülerek söylüyorum ki yirmi
yıllık iktidarınızın sonunda memleketimizi taşıdığınız
tek zirve Sefalet Endeksi oldu. Türkiye, Arjantini geride bırakarak
enflasyon ve işsizlikte 156 ülke arasında 1inci durumda. Sizin yirmi
yıllık hikâyenizin sonunda Türkiyeyi
taşıdığınız zirve işte bu sefaletin
zirvesidir. Dünya genelinde yayımlanan bu endeks bize şunu
açıkça göstermektedir ki TÜİKin enflasyon verileri yalnızca
iktidar mensuplarının inandığı bir illüzyondan
ibarettir. Diğer küresel endekslere ve sıralamalara da şöyle bir
baktığımızda Ekonomik Kalkınma ve
İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan Daha
İyi Yaşam Endeksinde Türkiye 41 ülke arasında 32nci
sırada yer almaktadır; sefalette 1inci, refah yaşam endeksinde
ise sonuncu olmaya neredeyse ramak kalmış. Öte yandan, 2022 Dünya
Basın Özgürlüğü Endeksine göre ülkemiz 180 ülke içerisinde 149uncu
sırada. Dünya Adalet Projesi 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksine göre
140 ülke arasında 116ncı sıradayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bakınız, hukukun üstünlüğü
sıralamasında Türkiyenin, gerisine düştüğü ülkeler
yalnızca Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere değil
Uruguay, Birleşik Arap Emirlikleri, Ruanda ve hatta Burkina Fasonun da
gerisine düşmüşüz. Cumhuriyet vizyonu ve tasavvuru ile hayaller
muasır medeniyet seviyesindeyken AK PARTİ iktidarının
Türkiyeyi getirdiği noktada gerçekler Ruanda ve Burkina Fasoyla
aynı kümede yer almak olmuştur. Maalesef, ekonomide, hukukta,
adalette dünya devletleriyle beşeriyetin her alanındaki rekabette
yirmi yılın sonunda Türkiyeyi getirdiğiniz nokta esef
vericidir. Her şeye rağmen umutsuz değiliz, çaresiz hiç
değiliz; biz inanıyoruz ki beşeriyetin her alanında, her
yarışta geri düşürdüğünüz Türkiye, İYİ Parti
iktidarıyla birlikte milletler ailesi içinde bir güneş gibi
doğacak ve tarih sahnesindeki müstesna yerini alacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Saygıdeğer milletvekilleri, yıllardır kadro
bekleyen 1 milyona yakın taşeron işçinin aileleriyle birlikte
yaklaşık 4 milyon kişinin kadroya geçme, ücretlerinde
iyileştirme yapılması ve tayin hakkı gibi haklı
taleplerini de daha fazla görmezden gelemezsiniz. Milyonlarca
vatandaşımızı ilgilendiren mevcut taşeron düzenlemesi
Meclise getirilmeden, işçi temsilcileriyle görüşülmeden, sendikalarla
müzakere edilmeden, kamuoyuna hiçbir bilgi verilmeden bir gecede kanun hükmünde
kararnameyle geçirilmiştir. İktidar, kamu personel rejimine keyfî bir
şekilde müdahale etmektedir. İYİ Parti olarak, kamu personel
rejiminin keyfî uygulamalardan uzak ve bütüncül bir anlayışla ele
alınması gerektiğini iktidar yetkililerine tekraren
hatırlatmak isteriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Taşeron işçilerin kazanılmış
haklarının ellerinden alınması ve kamu işçileriyle
eşit haklardan yararlanamaması Anayasamızın eşitlik
ilkesine aykırıdır. Anayasayı tanımadan ben
yaptım oldu anlayışıyla kararlar alamazsınız.
İYİ Parti olarak, işçilerimizin ve ailelerinin haklı
taleplerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Anayasanın ve hukukun
çiğnenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz. Konu hakkında
iktidarı önce Anayasaya sonra da vicdana davet ediyor, ivedilikle gerekli
çalışmaların yapılması hususunu bir kez daha dile
getiriyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay
22.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemine, mesleki eğitimin teşvik edilmesi gerektiğine
ve Türkiyenin öncülüğünde Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan
tahıl koridoru anlaşmasına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Covid-19 salgınıyla bütün dünyada ivme
kazanan küresel iktisadi ve siyasi krizler; sınır
çatışmaları, iç savaşlar, terör ve mülteci meselesi gibi
konularla farklı bir boyuta evrilmiştir. Söz konusu küresel krizler
başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, birçok ülkede hükûmet
bunalımlarına ve sistem krizlerine sebep olmuştur. Türkiye,
krizlerin bertaraf edilmesi hususunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yönetimde sağladığı istikrar sayesinde
diğer ülkelerden pozitif yönde ayrılmıştır. Türkiye
büyümede, yatırım ve üretimde, ihracatta, istihdamda gösterdiği
güçlü performansla küresel ekonomik krizlerin yıkıcı etkilerini
en az hasarla atlatan ülkelerin başında gelmiştir. Salgın
ve savaşın tetiklediği küresel ekonomik krizlerin ülkemiz
üzerindeki olumsuz etkileri, sanayimizde kesintisiz bir şekilde dönen
çarklarla büyük ölçüde bertaraf edilmiştir. Türkiye ekonomisi, 2021
yılında yüzde 11,4le son elli yılın en yüksek büyüme
hızına ulaşmış, 2022 yılının ikinci
çeyreğinde yüzde 7,6 gibi başarılı bir büyüme oranı
kaydetmiştir. Bu dönemde ihracatımız büyümenin
yarısından fazlasını oluşturarak ekonominin itici gücü
hâline gelmiştir.
Uluslararası ekonomi
kuruluşlarının küresel resesyon beklentilerine rağmen
sanayi üretimimizde artış devam etmektedir; yatırım
açlığı, yatırım girişimleri artarak devam
etmektedir. Sanayi sektörü, yılın ikinci çeyreğinde, ekonomideki
yüzde 7,6lık büyüme oranına yüzde 1,7 puan katkı
yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sanayimizdeki bu pozitif
ivmenin en önemli itici güçlerinden biri organize sanayi bölgeleri
olmuştur. Ülkemizde organize sanayi bölgelerinin sayısı 344e
ulaşmıştır ve önümüzdeki yıllarda bu sayının
500e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Organize sanayi
bölgelerinde yaklaşık 67 bin fabrika üretim yapmakta ve yine
yaklaşık 2,2 milyon vatandaşımız doğrudan istihdam
edilmektedir.
Daha önceki konuşmalarımda da
belirttiğim gibi, üreten ülke Türkiye güçlü sanayi, güçlü ekonomi
hedeflerine ulaşmak için mesleki eğitimin teşvik edilmesi ve
yaygınlaştırılmasının önemini burada tekrar
vurguluyorum. Meslek liselerinin 2022 yılının ilk dokuz
ayında sağladığı gelir bir önceki döneme göre yüzde
219luk rekor artışla 1 milyar 362 milyon liraya
ulaşmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir yandan
öğrencilerimizin öğrenim süreçlerini destekleyen, diğer yandan
ülke ekonomisine katkı sağlayan mesleki eğitimde yaşanan bu
olumlu gelişmeler oldukça önemlidir ve Türkiye, mesleki eğitime
odaklanmalıdır.
Sayın Başkan, 24 Şubat 2022de
başlayan ve hâlen devam eden Rusya-Ukrayna savaşı siyasi,
iktisadi ve insani dinamikleriyle çok boyutlu bir sürece evrilmiştir.
Savaş nedeniyle enerji, gıda ve tedarik zincirlerinde yaşanan
sorunlar küresel ekonomideki krizleri derinleştirmiştir.
Hatırlanacağı üzere 22 Temmuz 2022de Türkiye'nin
öncülüğünde, İstanbul'da Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan
tahıl koridoru anlaşmasıyla önemli bir gıda krizinin önüne
geçilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 30 Ekim 2022de
Rusya'nın anlaşmayı askıya aldığını
açıklamasıyla başlayan kriz 2 Kasım 2022de yine
Türkiye'nin etkin diplomasi girişimleriyle bertaraf edilmiştir.
Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri gıda tedariki
konusunda Batı merkezli bencil bir tutum içinde tahılı Batı
ülkelerine yönlendirirken Türkiye Afrika'dan Orta Doğu'ya, Amerika
Kıtasından Asya'ya milyarlarca insanı bekleyen açlık
tehlikesinin önüne geçmiştir. Rusya ve Ukrayna Devlet
Başkanlarıyla yaptığı ikili görüşmelerle krizin
çözülmesinde aktif rol oynayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'ı ve tüm devlet yetkililerimizi tebrik ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş
23.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 4 Kasım
2016da sivil bir darbe yaşandığına, HDPye yapılan
operasyonların devam ettiğine, açıklanan enflasyon verilerine, kanser
hastası Hasan Kocakayanın derhâl serbest bırakılması
gerektiğine ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformunun açıkladığı ekim ayı verilerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yarın 4 Kasım, 4 Kasım darbesinin
yıl dönümü aradan altı yıl geçti ve 7nci yıla
geçeceğiz. 4 Kasım 2016da bu ülkede sivil bir darbe
yaşandı, siyasette büyük bir darbe oldu. 15 milletvekilimiz
hakkında eş zamanlı operasyonlarla gözaltı kararı
verildi, özel uçaklar kiralandı, helikopterler kiralandı, içinde
Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin
Demirtaş'ın da olduğu 15 arkadaşımız
gözaltına alındı. O günden bugüne bir kısım
milletvekillerimiz şu anda özgür ise de hâlâ aralarında Eş Genel
Başkanlarımızın da olduğu 6 arkadaşımız
cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. Bunlardan birisi de o dönem Grup
Başkan Vekili olan arkadaşımız İdris Baluken.
Evet, bu ülkede altı yıldır
kesintisiz bir darbe devam ettiriliyor. Bugün de HDP'ye yönelik operasyonlar,
bu darbenin neticeleri olanca hızıyla devam ediyor. Bu, aslında,
demokrasiden kopuşun, hukuktan kopuşun, Anayasadan kopuşun da
güçlü bir işaretidir. O dönem yapılan Anayasa
değişikliği ve referandumu başta olmak üzere, bütün yasal
düzenlemeler gayrimeşrudur ve hukuk dışı bir şekilde
yapılmıştır ve darbe hâlâ bitmedi. Ben şunu
söyleyeyim: Bu sivil darbe ne o zaman ne bugün toplum vicdanında asla
kabul edilmedi ve buna karşı büyük bir direniş ve mücadele
açığa çıktı. İçeride arkadaşlarımız,
dışarıda partimiz, tüm örgütümüz mücadeleye ve direnmeye devam
ediyor. Bunu yapanlar zayıflıyor ama biz güçlenerek yolumuza devam
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hiçbir
darbe sonuç alamadı, bu da alamayacak. Buradan cezaevinde olan bütün
arkadaşlarımızı grubumuz adına, partimiz adına
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Onlarla gurur duyuyoruz. Bu işi
biz başaracağız ve mutlaka kazanacağız.
Sayın Başkan, enflasyon verileri yine can
yakıyor. Erdoğan'ın Ben ekonomistim. hülyasını söze
döktüğünden sonra enflasyon verileri açıklandı. Boyalı
TÜİK verileri var biliyoruz; aylık bazda yüzde 3,54, yıllık
ise 85,51 olarak açıklandı. Ortalamaya göre, on iki aylık
ortalamaya göre 65,26 oldu. ENAGın verileri çok farklı tabii, buna
göre aylık bazda 7,18, yıllık bazda ise yüzde 185,35 arttı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Birçok
zam haberi var, onların ayrıntılarına girmeyeceğim ama
TÜİK üzerinden yapılan kurgu enflasyondur. Bu kurgunun sonucunda
ücretli çalışanların maaşlarına yapılacak zamlar
düşük gösterilerek milyonlarca insanın hakkı yenilmektedir.
Üretici fiyat endekslerine göre önümüzde duran kış aylarının
büyük maliyetler getireceğini göz önüne aldığımızda
hayat pahalılığına karşı özellikle barınma,
ısınma ve gıda olmak üzere temel ihtiyaçlara dair acilen bir
yardım paketi, destek paketi açıklanmalıdır, talebimiz
budur.
Sayın Başkan, bir tutuklama haberi var
önümde, mafya dizilerini aratmayan bir skandal. Tek yumurta ikizi 2 kardeş
var, biri Hüseyin Kocakaya, bir iddiadan dolayı aranıyor,
hakkında tutuklama kararı var; diğer tek yumurta ikizi Hasan
Kocakaya Hüseyin Kocakaya yerine tutuklanıyor ama -bu zaten olabilecek bir
şey değil- kötü tarafı şu: Hasan Kocakaya kanser
hastası ve aile ile avukatlar yanlış
tutukladıklarını söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Savcı ilaçların verilmesine izin veriyor ama Hasan Kocakayayı
serbest bırakmıyor. En son, kolluk onlara diyor ki: Gidin, Hüseyini
getirin, Hasanı alın tek yumurta ikizi olarak. Açıkçası,
yani buna birçok şey söyleyebilirim ama CMKye herhâlde yeni bir madde
eklendi Birini rehin alın, diğerini getirin geri verelim. Bir takas
usulü var. Buradan çağrımızı açıkça söylüyoruz: Kanser
hastası Hasan Kocakaya derhâl serbest bırakılmalıdır.
Son olarak, kadın cinayetlerine dair Kadın
Cinayetlerini Durduracağız Platformunun ekim ayı verileri
paylaşıldı. Bu verilere göre, 34 kadın erkekler
tarafından katledilirken yılın ilk on ayında 275
kadının erkekler tarafından yine, öldürüldüğü ifade edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Her gün
en az bir kadın cinayeti meydana gelirken 2021 yılının Ekim
ayına göre bu senenin ekim ayında kadın cinayetlerinde yüzde 83
artış görüldü. 34 kadından 20sinin ateşli silahlarla
öldürülmesi kontrolsüz bireysel silahlanmanın geldiği boyutu gözler
önüne seriyor. Erkeklerin cinayet bahanesinde ilk sırayı evlenmeyi,
ilişkiyi reddettiği... Yani kadın evlenmeyi reddettiğinde
katlediliyor. Yine geçen ay 18 kadın evli olduğu erkek
tarafından katledilirken kadınların 20si evinde, 7si sokakta
öldürüldü, ekim ayında 26 şüpheli kadın ölümünün de
gerçekleştiğini söyleyelim. Ne Aile ne İçişleri
Bakanlığı sorumluluklarını yerine getirmiyor, sadece
propagandayla yaşam hakkı korunamaz. Bu bir kadın
kırımıdır ve buna derhâl çare bulmalıyız, çare
olmalıyız, bu kadın kırımını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kadınların katledilmesi artık kadın kırımı
boyutuna varmıştır, buna hep birlikte bir çare
bulmalıyız ve çare aramayı asla bırakmamalıyız,
bakanlıklar bu konuda görevlerini yapmalı, bireysel silahlanma
durdurulmalı ve İçişleri Bakanının katilleri koruyan
sözleri bir an önce son bulmalıdır diye çağrımı yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
24.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, TÜİKin
açıkladığı enflasyon oranına, Cumhurbaşkanının
faize ilişkin açıklamalarına ve ekonomi yönetimine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
TÜİK bugün enflasyon oranını
açıkladı: Yüzde 85,5. Sayın Başkan, TÜİK bir kamu
kuruluşu, kurumu, bizim bir de İstanbul Ticaret Odamız var, o da
itibarlı, Türkiye sanayi ve ticaretinin merkezi İstanbul Ticaret
Odası da geniş imkânlarla çalışan bir odamız, o da bir
açıklama yaptı: Yüzde 108,8. Artık ENAGın açıklamalarını
söylemiyorum çünkü sansür yasası kapsamında ENAGı, halkı
yanıltıcı bilgi vermekten dolayı ENAG yöneticilerini
tutuklarlar diye endişemiz var. Şimdi, ben şunu merak ediyorum:
Reel enflasyonu düşük göstermekten TÜİK'in muradı, meramı
ne olabilir? Bulduk, şu: Tabii, hazine 5li çeteye
çalıştığı için kasa çabuk boşalıyor. Kasa
çabuk boşalınca memura, emekliye maaş ödemekte
zorlanıyoruz, hak ettiği maaşı ödemekte zorlanıyoruz.
Şimdi, memurlar bildiğiniz gibi ocakta
enflasyon farkı artı 8 puan zam alacaklar, emekliler de zam alacak.
Şimdi, TÜİK milyonlarca memurun ve emeklinin hak ettikleri
maaşı almamaları, düşük maaş almaları için
tabloyu düşük gösteriyor. Bunun Türkçe meali şudur: Memurun ve
emeklinin sofrasından ekmek çalmaktır bunun adı. Türkiye Büyük
Millet Meclisinden TÜİK'e sesleniyorum: Emeklinin ve memurun
sofrasındaki ekmeğe göz dikmeyin, hırsızlık
yapmayın, memurun ve emeklinin sofrasından ekmek çalmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tablo şu:
Şimdi, bundan sonra hiç artmadığını varsayalım
yani bugünü aralık ayı diye düşünürsek, bu tablo üzerinden
TÜİK'in verilerini Hükûmet dikkate alacağı için memur yüzde 12
zam alacak. Sayın Başkan, oysa memurun alması gereken zam yüzde
19, 12 nere 19 nere. Emekli ne olacak Sayın Başkan? Emekli TÜİK
verileri bakımından ocakta maaşına yüzde 10,9 zam
alabilecek. Oysa reel enflasyon bakımından alması gereken nedir?
17,4.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani TÜİK bu
açıklamayla memurun maaşının yüzde 8ini, emekli
maaşlarının da yüzde 6sını gasbetmiş oluyor. Bu,
milletvekillerini de ilgilendiriyor aslında. Böyle bir şey olabilir
mi? İstanbul Ticaret Odası yayınlıyor. Bırak onu,
Kıbrıs'ta da yapılmış bir araştırma var;
Kıbrıs ile Türkiye paraleldir KKTC bakımından.
Kıbrıs'ta yüzde 120, İTO endeksinde yüzde 108, TÜİK yüzde
85. Ayıp ya, vallahi ayıp ya! Bunu doğru bulmuyoruz Sayın
Başkan. Bunu kabul etmemiz de mümkün değil.
Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanı
müteaddit defa Faizi düşürüyoruz. diyor hatta diyor ki:
Yılbaşından sonra dünya faiz indirecek. Sayın
Cumhurbaşkanı, Amerikan Merkez Bankası FED daha dün faizi 75 baz
yükseltti, Avrupa Merkez Bankası... Şunun için yükseltiyorlar -enflasyon
oralarda da biraz var- enflasyonu şişirmemek için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nitekim orada
şişmiyor. Beyefendi Merkez Bankası politika faizini
düşürüyor ama hiçbir vatandaş bankaya gidip yüzde 10,5la tüketici
kredisi, otomobil kredisi alabiliyor mu; ihtiyaç kredisi alabiliyor mu? En
ucuzu yüzde 28. Çayın taşı, çayın kuşu! Özel bankalar
Merkez Bankasından yüzde 10,5la para alıyor; Ahmet Beye, Hasan
Bey'e, Erkan Bey'e, İlhami Beye yüzde 28le satıyor, Mahmut Bey de
bu parayı alıyor. Almak zorunda vatandaş, ne yapsın? Bu,
bir kepazeliktir; bu, ekonomi yönetimi değildir; bu, bilgisizlikle de izah
edilemez; bu, ancak bir tahribat politikasıdır, böyle izah edilebilir
ve enflasyonda -şundan bu Meclisin bütün üyelerinin utanması
lazım- Zimbabve, Lübnan, Suriye, Sudan ve Venezuela dışında
bizden daha yüksek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biraz önce saydığım
5 ülke dışında bizden daha yüksek enflasyonu olan ülke yok. Ben
şuna üzülüyorum ya, komşumuz Bulgaristanda yüzde 18, Bosna Hersekte
yüzde 17, Kosovada yüzde 12, Yunanistanda yüzde 12, İtalyada yüzde 11,
Fransada yüzde 6, İspanyada yüzde 7 -say say bitmez- savaştaki
Ukraynada yüzde 24, savaştaki Rusyada yüzde 13, Türkiye'de 85.
Neymiş efendim, Avrupa bizi kıskanıyormuş. Aç tavuk kendini
darı ambarında görür, Hükûmetin ruh hâli tam da budur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tunç
25.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, AK PARTİnin iktidara
gelişinin 20nci yıl dönümüne ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna
ilişkin açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum, çalışmalarımızda
başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 3 Kasım
2002 seçimlerinin 20nci yıl dönümü. Henüz on dört aylık bir
partiyken aziz milletimizin güveni ve desteğiyle tek başına
iktidara gelen AK PARTİ, milletimizden aldığı ilhamla
ülkemizi her alanda kalkındırarak, Yapılamaz. denileni yaparak
gönüllerde taht kurmuştur. Genel Başkanımız ve
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, iktidara geldiğimiz gün olan 3 Kasım 2002den bu
yana eğitimden sağlığa, gençlikten spora,
ulaştırmadan sanayiye, adaletten emniyete, çevre ve
şehircilikten turizme kadar her alanda ülkemize büyük eserler
kazandırarak devasa projeleri hayata geçirdik. Milletimiz, yirmi
yılda gerçekleşen 6 genel seçim, 4 yerel seçim, 2
Cumhurbaşkanlığı seçimi, 3 referandum olmak üzere, 15
seçimde tercihini AK PARTİden, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğandan ve Cumhur İttifakından yana kullanarak
yirmi yıllık süreçteki memnuniyetini sandıkta göstermiştir.
Ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkarmak,
milletimizin refahını daha da yükseltmek için Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gece gündüz demeden
çalışmaya devam ediyoruz. Millete hizmet yolculuğumuzda yolumuza
devam ederken önümüze birçok engel çıkarmaya, eserlerimize sekte vurmaya
kalkanlar oldu; kimi zaman muhtıralarla, kimi zaman darbe
girişimleriyle, kimi zaman vesayet odaklarının
gerçekleştirdiği girişimlerle, kimi zaman da terör örgütlerini
kullanarak bu kutlu yürüyüşü durdurmak istediler.
Karşılaştığımız her engeli, her güçlüğü
aziz milletimizin ferasetiyle ve desteğiyle aşarak Durmak yok, yola
devam. dedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Değerli
milletvekilleri, bugün, artık, dünyada, ne diyeceği merak edilen, ara
bulucu rolüyle mazlumlara umut olan bir Türkiye var. Bugün, hava yolunu
halkın yolu yapan, ülkemizin dört bir yanını hızlı
tren ağlarıyla, bölünmüş yollarla ören bir Türkiye var. Bugün,
dev şehir hastaneleriyle, sosyal devlet anlayışıyla milletinin
her bir ferdini gözeten bir Türkiye var. Bugün, sayısız reformlarla
demokrasi çıtasının yükseldiği,
vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin
genişlediği, vesayetçi, darbeci anlayışın tasfiye
edildiği güçlü bir Türkiye var. Şimdi, cumhuriyetimizin 100üncü
yılıyla birlikte, kazanımlarımızın üzerine, 85
milyonun tamamının hayalini gerçeğe dönüştürmek için
Türkiye Yüzyılı vizyonuyla asırlık hamleler yaparak
geleceğimizi hep birlikte inşa etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İnşallah, aziz
milletimizin desteğiyle, yirmi yıldır olduğu gibi Hayal.
denilenleri başarmaya, Yapılamaz. denileni yapmaya, milletimizin
bizden beklediği hizmetleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, milletin partisi olan
AK PARTİnin iktidara gelişinin 20nci yılını
kutluyor, partimizin kuruluşundan bugüne kadar milletimizin refahı,
ülkemizin kalkınması için emek veren herkese şükranlarımı
sunuyor, ahirete irtihal edenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Yirmi yıldan bu yana AK PARTİyi
destekleyen aziz milletimize şükranlarımızı sunuyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, gençlerimizin
yaşadığı sorunların araştırılması,
gelecek kaygısı yaşayan gençlerimizin taleplerine yönelik
çalışmaların yapılması ve gerekli önlemlerin
alınması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3/11/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
3/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili
tarafından, gençlerimizin yaşadığı sorunların
araştırılması, gelecek kaygısı yaşayan
gençlerimizin taleplerine yönelik çalışmaların
yapılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla
3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
partimizin grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. Ayrıca, ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimize saygılarımı,
hürmetlerimi, muhabbetlerimi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
İstatistik Kurumunun yani TÜİK'in verilerine göre Türkiye'de toplam
nüfusun yüzde 15,3ünü yani 84 milyon 860 bin olan ülke nüfusumuzun 12 milyon
971 binini gençlerimiz oluşturuyor. Ülkemizde yaşanan ağır
ekonomik şartlardan, ne yazık ki arkadaşlar, en çok gençlerimiz
etkilenmektedir. Gençlerimiz eğitim, istihdam ve sosyal alanda
yaşadıkları problemleri, çektikleri
sıkıntıları çeşitli mecralarda dile getirmek
istediklerinde ise susturulmaya çalışılmakta, baskılanmakta,
her türlü hakarete ve en kötüsü de olmadık yakıştırmalara
maruz kalmaktadırlar ama iktidar sahibi arkadaşlara şunu
söyleyeyim: Bu tehditler, bu baskılar gerçekleri gizleyemez
arkadaşlar. Türkiye'nin ekonomiden adalete, eğitimden liyakate,
güvenlikten barınmaya kadar temel sorunlarından en çok etkilenen
kesim gençler olduğu hâlde, bu konuların asıl
muhataplarıyla yani gençlerle yeterince konuşulmamaktadır. 80li
yıllardan itibaren politikadan uzaklaştırılan ve
yalnızca Geleceğimizin teminatısınız. denilerek
oyalanan, fikirlerine itibar edilmeyen, hatta fikirleri dahi sorulmayan
gençlerimizle ilgili bugün türlü türlü ifadeler kullanan bir iktidar mevcut.
Yaşam tarzları, ilgi alanları, ne yapmaktan
hoşlandıkları, ceplerindeki telefonlarının modelleri,
hangi partiye oy verdikleri ya da verecekleri herkesin ağzında ancak
Bu gençler ne diyorlar, ne istiyorlar, ne hissediyorlar? bu soruların
cevaplarına maalesef kulak veren yok.
Değerli arkadaşlar, gençler kendilerini
özgür hissetmiyorlar ve maalesef ki maalesef yurt dışında
geleceklerini arıyorlar. Gençler mesleğini yapabilmeyi ya da
mesleğini daha iyi koşullarda yapabilmeyi, yapmayı istiyorlar.
Bugün neredeyse gençlerin her biri gelecek kaygısı yaşıyor
ya da daha iyi koşullarda bir hayat sürmek istiyor; bu istekleri,
talepleri dile getirdiklerinde de iktidar gücünü elinde bulunduranlar
tarafından eleştiriliyor, hakaretlere maruz kalıyorlar. Ama bu
gençlerin neden gitmek istediklerini, kendi ülkelerinde hangi sorunlarla
artık baş edemediklerini soran yok ve gençleri dinleyen yok.
Değerli arkadaşlar, üniversite serüvenine
yeni başlayan ve KYK yurtlarında mücadele veren genç de umutsuz,
üniversiteden mezun olan ve KYK kredisi borçlarını ödemekle
boğuşan genç de umutsuz; öğretmen olma hayaliyle eğitimini
sürdüren genç de mutsuz, üniversiteyi bitirip mezun olduktan sonra uzun
yıllardır atanamayan öğretmen adayı gencimiz de mutsuz.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; genç işsizlik bugün ülkemizin kanayan
yarasıdır. İstedikleri bölümleri kazanmak için en verimli
çağlarını maddi, manevi çok zor şartlar altında
geçiren gençlerimiz üniversiteden mezun olduktan sonra ise oldukça zor bir
yaşam mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor; bu
mücadele iş bulma mücadelesidir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Sayın
Başkanım, izin verirseniz
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Ağustos 2022de yani daha birkaç ay evvel 15-34
yaş arasında yapılan araştırmaya göre, 661 bin
kişi iş bulma umudunu yitirdiği için, 624 bin kişi iş
aramayı bıraktığı için, 72 bin kişi ise
aradığı işi bulamadığı için iş gücüne
katılamamıştır. Yine Ağustos 2022de yapılan
araştırmaya göre 734 bin üniversiteli genç, işsiz; 1 milyon 215
bin üniversiteli ise iş gücü dışında
kalmıştır; 518 bin kişi de bir seneden uzun bir süredir
iş aramaktadır. Zorluk içinde okuyan gençler eğitimlerini
aldıkları alanlarda çalışamıyor arkadaşlar. Şayet
bulabilirlerse de istemedikleri işlerde çalışmak zorunda
kalıyor. İşte bu sebeple, gençlerimizin bu problemlerinin
araştırılıp çözüm önerilerinin gelmesi, çözümlerin gelmesi
için İYİ Parti Grubu olarak vermiş olduğumuz bu
araştırma önergesine desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Sait Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İYİ Parti grup
önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
İktidarın baskı, zulüm ve
yoksullaştıran, savaşı dayatan siyasetsizliğinden en
çok etkilenen kesimdir gençler. En çok yok sayılan, aynı zamanda,
tarih boyunca zorba iktidarların en çok korktuğu kesimdir yine
gençler. 2022 Türkiyesinde gençlerin büyük bir çoğunluğunu ülkeyi terk
etme noktasına getiren çoklu kriz hâli gençlerin sadece gelecek
hayallerini bitirmekle kalmıyor, gündelik yaşamlarını da
yaşanmaz bir hâle getiriyor. Genç nüfusu yüksek bir ülke olmakla
övünülürken gençlere nasıl bir yaşam sunulduğu, nasıl bir
gelecek bırakıldığı göz ardı ediliyor. Gençlik
gelecektir. diyoruz ama iktidarın, eğitim sisteminden ekonomiye
özgür olan, düşünce üretebilen bir gençlikten ziyade kendi güdümünde bir
gençlik yaratmaya çalıştığını görüyoruz. Gençler
kendi yaşam alanlarında söz sahibi olmak istiyor, özgür ve kaliteli
bir yaşam talep ediyor ama iktidar tarafından kuşatılan
gençlik bugün Türkiyede nefes alamaz duruma gelmiştir ve çözümü yurt
dışına kaçmakta bulmaktadır. Bakın, yapılan
araştırmalara göre gençlerimizin yüzde 75i yurt dışına
gitmek istemekte, -bunun için çeşitli yollara başvuruyorlar- gençler
burada geleceklerini göremiyorlar demek ki, burada onları işsizlik
veya cezaevleri beklemektedir; çoğu işsiz, iş bulabilenlerin çoğu
da asgari ücretin altında ve sigortasız çalıştırılmaktadırlar.
Her yıl binlerce genç üniversitelerden mezun olup atanamamakla
karşı karşıya kalmaktadır. Bütün bu sorunlar gençler
için bu ülkenin rutini olmuş durumdadır. Bakın, çözümü çok basit
sorunlar bile bu iktidar tarafından göz ardı edilmektedir. Dün Genel
Kurulda, burada üniversite yemekhanelerindeki durumlar dile getirildi. Bu
konuşmalar sonrası birçok üniversite genci bizlere ulaşarak
yemekhanelerde yaşadıkları bir diğer önemli sorunu bizimle
paylaştılar. Bu gençlerimiz çölyak hastası gençlerimizdi,
beslenemediklerini söylediler.
Sayın milletvekilleri, çölyak
hastalığı yani gluten enteropatisi bağırsaklardaki
besin emilimini sağlayan villus denilen yapıların
bozulmasına sebep olan, dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin
emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasar oluşturan bir
sindirim sistemi hastalığıdır. Bilindiği gibi çölyak
hastalığı teşhis edildikten sonra tedavi şekli ancak
ve ancak diyetle olmaktadır, başka tedavi yöntemi
bulunmamaktadır. Bunun için glütensiz bir diyetin ömür boyu yapılması
gerekmektedir, çölyağın bu yüzden kesin bir tedavisi
bulunmamaktadır. Bu nedenle, hastaların normal ve
sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için en etkin çözüm ömür
boyu devam edilecek glütensiz diyettir. Glütensiz diyette buğday, arpa,
çavdar unu içeren her türlü gıdanın tüketilmesi
sakıncalıdır. Çölyak hastaları yediklerine ve içtiklerine
dikkat etmeyip ömür boyu diyet yapmazlarsa kemik erimesinden kanserin birçok
çeşidi gibi birçok hastalıkla karşı karşıya
kalmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Çölyak hastalarının
kullandığı ürünler zaten normalden daha pahalı iken gelen
zamlarla birlikte hepten alınamaz duruma gelmiştir. Bu konuda birçok
hasta ve hasta yakını bize ulaşarak bu konuda bir
duyarlılık oluşturulmasını talep etmektedir. Meclis
bünyesinde, 2017 yılında, Çölyak Hastalığının
Teşhis Aşamasının, Sebeplerinin, Sonuçlarının ve
Bu Hastalığa Maruz Kalanlara Sağlanabilecek
Yardımların Araştırılarak Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesine İlişkin Meclis Araştırması
Komisyonu kuruldu ve bu Komisyon, çalışmalarına ilişkin
raporu 2018 yılında yayınladı. Raporda, Türkiyede yaklaşık
700 bin çölyak hastası olduğu bilgisi paylaşıldı ve ne
yazık ki bu rapor doğrultusunda atılması lazım gelen
adımlar bir türlü atılamadı, tespit edilen sorunlara bir çözüm
de getirilemedi. Çölyak hastalarının masrafları katlanarak
artarken devletten aldıkları 100 TLlik yardım ise 2022
yılı itibarıyla 160 TLye çıkarıldı. Evet, 160
lirayla ne alınabilir, sormak istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Erkan Aydın. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
İYİ Parti grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gençlerin sorunları malum, burada herkes gayet
iyi biliyor. Bugün milletvekilleri mail kutularına baksalar, en az
yarısı iş isteğiyle ilgili, işsizlikle ilgili;
bunları biliyoruz. İstatistikler de öyle söylüyor; bugün, her 3
gençten 1i işsiz, bunların 1 milyon 200 bini iş aramayı
dahi bırakmışlar, her 7 üniversite mezunundan birisi de
işsiz. Peki, bu işsizlik bu kadar artarken gençler artık iş
bulma ümidini dahi kaybedip iş dahi aramıyor, kayıtlarda dahi
görünmüyor. En son Amasradaki madende 41 şehidimizin 30u 30 yaş
altında; hele bir Remzi Özçelik kardeşimiz var ki -bir kez daha
hepsine Allahtan rahmet diliyorum, ulusumuza
başsağlığı diliyorum- 25 yaşında Bartın
Üniversitesini bırakıp, bırakmak zorunda kalıp madende
çalışmaya başlıyor ve o patlamada hayatını
kaybediyor. Üniversite öğrencileri gidip, öğretmeni gidip onun
hakkında mezarı başında iyi sözler diliyor. Hükûmet ne
yapıyor? Sadece cenazelere katılıp
başsağlığı
Önlem var mı? Maalesef yok.
Bakın, yurt dışına gitme
sırasında Türkiye başvurularda 5inci. 1inci ve ilk 4 kim
biliyor musunuz? Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, 5inci Türkiye. Yani
gençler, artık, Türkiye'de değil Avrupa'da hayal kuruyorlar, orada
iş için kendilerine gelecek bakıyorlar; bu hâle getirdiniz ülkeyi.
Geçenlerde bir sınıf lise öğrencisi geldi, sordum: Yurt
dışına gitmek isteyen var mı? dedim. Hepsi elini kaldırdı.
Ya bir kişi bile burada kalmak istemiyor mu? dedim. Vekilim, umudumuz
yok, burada iş bulma hayalimiz yok, gelecekten de hiçbir şekilde
beklentimiz yok. dediler. Bu eser sizlerindir. İktidar partisi
milletvekillerine sesleniyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî
Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Peki, burada
gençlere hayalini kurduracak, gelecekle ilgili planlar yaptıracak olan
Millî Eğitim Bakanlığı ne yapıyor biliyor musunuz?
Size göstereyim. 6 Ekimde A101'le bir protokol imzalıyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sadece A101le
değil, bütün sanayiyle.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bütün her yerde
imzalıyoruz.
ERKAN AYDIN (Devamla) Nedir bu protokol? Çocuklar
çıraklık seviyesindeyse asgari ücretin üçte 1i oranında
maaş alacak, kalfalık seviyesindeyse asgari ücretin yarısı
kadar maaş alacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yok, mesleki
eğitimle alakalı.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AYDIN (Devamla) Tabiri caizse bu sektörlerin
hamalları olacak, ucuz iş gücü olacak. Daha altı ay önce
Cumhurbaşkanı ne yapıyordu? Bu 3 harfliler var ya, stokçu
bunlar stokçu. deyip baskın yapıyordu, ceza kesiyordu. Bugün
bunların hepsini toplamış, ucuz iş gücü için Haftanın
dört günü çocuklar çalışacak. diye Millî Eğitim Bakanlığı
protokol yapıyor. Yazık yazık, gençleri bu duruma
düşürdünüz, yazık.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bütün meslek
eğitimleriyle ilgili çalışma var.
ERKAN AYDIN (Devamla) Bakın, gençlerin
talepleri burada. Genç İşsizler Platformu, 5 adet talepleri var. Ne
diyor? İnsanca iş, nitelikli eğitim, borçsuz olmak,
sosyalleşebilmek, evrensel olabilmek. Siz ne yaptınız? Bu
hayalleri yok ettiniz. Büyük Önder Atatürk ne diyordu? Bütün ümidim
gençliktedir. O gençlerin ümidini yok ettiniz ama merak etmesinler, Cumhuriyet
Halk Partisi ve Millet İttifakı bu ümidi tekrar getirecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Müslüm Yüksel. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti
grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz aldım. Sizleri
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 3 Kasım. Bir milletin yeniden
dirildiği, Anadolu'nun ayağa kalktığı,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
liderliğinde 3 Kasım 2002de milletin partisi AK PARTİ'mizin
iktidara gelişinin 20nci yılı kutlu olsun.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde, AK PARTİ hükûmetleri olarak
değişen ve dönüşen dünyada gençlerimizin ihtiyaçlarını
ve hassasiyetlerini göz önünde tutarak adımlar attık. AK PARTİ
olarak gençlik politikamızı geçtiğimiz yirmi yıllık
süre içerisinde bu anlayış üzerine bina ettik. Gençlerin sahip
olduğu enerji ve heyecanla ülkemiz için yapabilecekleri, söyleyecek
sözleri olduğuna hep inandık. Siyasette, bürokraside gençlerimizin
daha fazla görev ve sorumluluk almalarını sağlayarak onlara
güvenimizin ve inancımızın sadece sözde olmadığını
göstermiş olduk. Eğitimden spora, sağlıktan sanatsal ve
kültürel faaliyetlere kadar yapılan bütün hizmetler gençlerimizin
kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri ve geleceğe umutla
bakabilmelerini sağlamak amacı taşımaktadır.
İktidarımız döneminde hizmete açılan gençlik merkezleri,
kütüphaneler, kültür merkezleri, spor tesislerinin hepsi genç
kardeşlerimizin kullanımına bu amaç için sunulmuştur.
Şükürler olsun ki bugün geldiğimiz noktada
hayatın her alanında gençlerin daha etkin olduğunu görmekteyiz.
Gençler sahip oldukları dinamizmle her platformda
varlıklarını daha fazla hissettiriyor. İnşallah,
önümüzdeki dönemde gençlerimizin adını daha çok duyacak, gençlerin
başarılarını çok daha fazlasıyla
konuşacağız. Bizler de Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde hem Hükûmetimiz hem de yerel yönetimlerimiz eliyle
gençlerimize hizmet etmeye devam edecek, onların talep ve ihtiyaçları
doğrultusunda eksiklerini gidermek için var gücümüzle çalışmaya
devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken heyetinizi, aziz milletimizi
ve değerli genç kardeşlerimi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Geç kaldınız
Başkanım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Geç kalındı
Başkanım, geç; oylamaya geçtik.
BAŞKAN - İşlemi başlattım.
Evet, kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yoklamaya itiraz edemez miyiz biz bu durumda?
BAŞKAN Efendim?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Zaten çoğunluktayız muhalefet grubu olarak.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Nerede hani,
nerede çoğunluktasınız?
BAŞKAN Başkanım, çoğunlukta
değilsiniz. Şöyle: Normalde tabii ki
Ama işlemi
başlatmıştım. Yoksa biliyorsunuz, size olan sevgim,
saygım
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, çok teşekkür ederim. Hatip kısa
konuşunca yetişemedim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bir sonrakinde Müsavat
Bey.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Biraz sonra
yaparsınız, biraz sonra iste.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) O zaman biraz sonra yoklama yaparız efendim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Biraz sonra
yoklama iste. 20 kişi yok bak orada, bak 20 kişi yok Müsavat Bey.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Merak etmeyin efendim, sen hiç merak etme.
BAŞKAN İsmail Hoca, bence sen araya
girme.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve
arkadaşları tarafından, pamuk üreticilerinin
sorunlarının araştırılması amacıyla
3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/11/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Kasım 2022 tarihinde, Adana Milletvekili
Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları
tarafından, (22211 grup numaralı) pamuk üreticilerinin
sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pamuk
Türkiye'nin altın bileziklerinden biri, tekstil ve dokuma sanayisinin
oldukça önemli bir ham maddesidir ve Türkiye ekonomisi açısından
toplam itibarıyla da oldukça önemli bir kalemdir fakat ne yazık ki bu
iktidarın uygulamış olduğu tarım politikaları
Türkiyede pamuğu da pamuk üretimini de bitirmiş durumdadır.
Türkiye önemli bir ihracatçı ülkeyken pamuk açısından, şu
an net ithalatçı bir ülke pozisyonuna düşmüştür.
Türkiye, Çin, Hindistan, ABD, Avustralya, Brezilya,
Pakistan, Özbekistan ve Türkmenistanda pamuk üretimi yaygındır ve bu
ülkeler içerisinde geçmiş dönemde Türkiye ilk 2nci sırada yer
almaktaydı, şimdi ise değil ilk 2nci sırada yer almak, tam
anlamıyla, bütün varlığıyla tekstil sanayisi
dışarıya bağımlı bir hâle gelmiş
durumdadır.
Ulusal Pamuk Konseyi Sektör 2021 Raporuna göre,
2018-2019 sezonunda 2 milyon 570 bin tona yükselen kütlü pamuk rekoltesi 2019-2020
sezonunda yüzde 14 azalmış durumdadır, 2020-2021 sezonundaysa
yüzde 19 azalmış durumdadır. Burada yine ihracat
azalmış, ithalat artmış bu rakamlara
baktığımızda ve bunun rakamsal
karşılığıysa net olarak şu: 2021
yılındaki ithalat değeri 2 milyar 412 milyon doları
geçmişken ihracat 250 milyon civarına düşmüş
durumdadır. Ulusal Pamuk Konseyi ve Adana Çiftçiler Birliğinin
maliyetlerle ilgili hesaplamalarına göre, kütlü pamuğun
Adana Seyhan Ziraat Odası Başkanı
Süleyman Girmen şunları ifade ediyor: Tüketimin yeterli üretimle
karşılanabilmesi ve devamlılığı için fiyatın
ve destekleme priminin önemi çok büyüktür ama biz bu destekleme primini
alamıyoruz.
Bakın, Urfa Hilvanda pamuk üretimi yapan bir
insan, Sinan Gül, sosyal medya paylaşımında şunu
demiş: Yemin ederim ki ben böbreğimi de kanımı da satsam
bu masrafların altından kalkamam. Pamuk üreticisi net olarak bizlere
şunu söylüyor: Son gelen zamlar, girdi maliyetleri nedeniyle
ektiğimiz pamuğun maliyetini dahi karşılayamıyoruz,
topraktan mahsulü kaldıramıyoruz. Pamukta artan girdi maliyetlerine
rağmen, prim aynı kaldı, artırılmadı. Krediyle,
borçla bu işi bizler artık yürütemiyoruz, aksine ektiğimizi
borçla kaldırmak zorunda kalıyoruz. Ve çeşitli raporlar bunu
destekliyor.
Peki, biz ne yapmalıyız, bizden istenen
nedir? Tabii ki köklü olarak tarım politikasında önemli
değişikliklere gidilmek zorunda. Tarım politikasında köklü
bir değişime gidilmediği takdirde Türkiye -tarım
Türkiye'nin elindeki altın bileziktir diyoruz her zaman- her
anlamıyla kayıplar yaşayacaktır.
Burada bizim yapabileceğimiz elbette çok
şey vardır. Bu sorunlara getirilen çözüm önerilerinin
başında tarımsal üretim giderlerinin, KDV oranlarının
düşürülmesi talep ediliyor. Özellikle tekstil ve dokuma sanayisinin ham
maddesi olarak öne çıkan ve Türkiye ekonomisi açısından önemli
olan pamuğun azalan üretimini artıracak her türlü yol ve yöntem takip
edilmek zorundadır, bununla ilgili bir pamuk stratejisi geliştirilmek
zorundadır. Net pamuk ihracatçısı iken net pamuk
ithalatçısı olma dengesini mutlaka tersine çevirmeliyiz. Bu
anlamıyla Türkiye'nin Çukurovası, Urfası önemli arazilere
sahiptir. Bu arazileri, bu altın bileziği en iyi şekilde Türkiye
değerlendirebilmelidir. Buna göre net politikalar üretilebilmelidir.
Bakın, üretim maliyetini düşürmek, pamuk ekim alanlarını
artırmak, pamuk tüketiminin yerli üretimle karşılanabilmesi ve
devamlılığını sağlamak bu stratejik
adımlardan önemlileri olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bunun için
de bizler Halkların Demokratik Partisi olarak Adanalı pamuk
üreticisinin, Urfalı pamuk üreticisinin, Türkiyedeki bütün pamuk
üreticilerinin bu taleplerine kulak vermeliyiz ve bu konuyla ilgili Meclisi
göreve davet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretim
ve ekonomide plansızlığın son kurbanı pamuk üzerine
konuşuyoruz. Dünyanın en kaliteli pamuk türlerinin
yetiştiği bir coğrafyada yaşayıp buna rağmen
pamuğu tarlada bırakıyorsak burada ciddi bir idare sorunu var.
Bu yılbaşında 26 liradan alıcı bulan pamuğu,
şimdi 12 liraya alan yok. Girdi maliyetleri tam 2 katına
çıkmasına rağmen sizin Ekilmedik bir karış yer
kalmasın. çağrınıza, Devletin bir bildiği
vardır. diyerek uyan üreticiler, 15 liraya mal ettikleri pamuğu,
bugün 3 lira aşağısına bile satamıyorlar. Yani çiftçi,
yine, tohum ekti, borç biçti, dert biçti; bir kez daha size güvenenleri hayal
kırıklığına uğrattınız.
Üretici enflasyonu TÜİK'e göre yüzde 158e
dayanmışken, son üç yıldır pamukta kilo başı
desteği 1 lira 10 kuruşa sabit tutarak zaten Bizim sizin gibi bir
gündemimiz yok, başınızın çaresine bakın. diyorsunuz.
Böyle devam ederse ne olacak? Çiftçimiz üretimden daha fazla el çekecek.
Verimlilikte, deneyimde ve üretimde, çiftçilerimizin üstünlüğüne sahip
olduğu bir üründe bile bugün ithalatçı konumuna geldik. Hâlen şu
anda bile anlamazdan, dinlemezden geliyorsunuz.
2021 yılında 1,2 milyon ton ithal
pamuğa 2,5 milyar dolar döviz harcamıştık. Pamuk ekim
alanları azaldıkça, bu ithalat katlanarak artmaya devam edecek. Bu
bereketli topraklarda ithalat çözümünüzü kabul etmiyoruz. Pamuk üretiminin
ithalata ihtiyaç kalmayacak şekilde gelişmesi ve katma değerli
tekstil ihracatıyla sanayicilerimizin küresel pazarda daha rekabetçi
olması için ne yapıyorsunuz? Bu ancak pamuğu bizim
söylediğimiz gibi stratejik ürün olarak ilan edip bu doğrultuda
çalışmalar yapmakla olur. Bu zamana kadar yapmadığınız
gibi, son aylarınızda da bu çalışmaların hiçbirini
göremiyoruz; yapmayacağınızı da biliyoruz çünkü
kalkınmacılık sizin zihniyetinizde yok, broşür
kalkınmacılığı da ancak bu kadar oluyor.
Kıymetli milletvekilleri; İYİ Parti
olarak iyi tarım uygulamalarımız hazır; biz
tarımı kalkınmanın lokomotifi olarak görüyoruz. Ulusal
tarım master programımız çerçevesinde çiftçilerimiz ilk yıl
kullandığı mazot ve gübrenin tamamını, ikinci
yılsa yüzde 50sini bedelsiz olarak alacak, devlet karşılayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Başkanım tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Çiftçinin gelir
ve refah düzeyini yükseltmek için tarımsal üretimde ve ticaret
bölgelerinde üretimde verimlilik, üründe kalite, standart ve katma değer,
değer zinciri yönetim organizasyonunu hayata geçireceğiz.
İthalat bağımlılığını azaltan, yurt içi
katma değer payını artıran, rekabeti ucuz iş gücü
üzerinden değil, yüksek kalite üzerinden kurgulayan bir politika izleyerek
üreticilerimizin hak ettiğini almasını
sağlayacağız.
Toprak bizde, para onlarda devri bitecek,
çalışan aynı zamanda kazanan olacak. Az kaldı, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener liderliğinde iyi
günler, güzel günler gelecek; çiftçinin, çalışanın, esnafın
yüzü yeniden gülecek.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ayhan Barut.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başkanım, lazım olacak, pamuk getirdi bakın.
BAŞKAN Konuşmasını
destekleyecek malzemedir.
CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu görmüş
olduğunuz pamuk, üreticilerimiz tarafından binbir emekle
üretilmektedir. Bunun içerisinde alın teri var, çiftçinin elinin
nasırı var, emeği var.
Bu pamuk, aynı zamanda, ülkemiz için stratejik
bir öneme sahiptir; başta tekstil ve konfeksiyon sanayisi olmak üzere,
30dan fazla iş kolunun da ana hammaddesidir. Ancak sizlere şunu
söylemek istiyorum: İktidarınız döneminde bu pamuk yani beyaz
altın ne yazık ki çiftçinin beyaz kefeni oldu. Bizler Çukurovada
olduğumuz gibi her daim, dün de Şanlıurfaya gittik, pamuk üreticilerimizi
ziyaret ettik ve onlarla beraberdik. Tüm ülkede olduğu gibi
Şanlıurfada da pamuk üreticilerimiz oldukça perişandı.
Gördüğümüz şu ki: Tüm Türkiyede pamuk üreticileri cayır
cayır yanıyor. Nasıl yanmasın ki? Pamuk tarlada kalmış,
çiftçi satamamış, depolarında kalmış ve zarar ediyor.
Evet, iktidar partisinin milletvekillerine sesleniyorum:
İnanmıyorsanız, gidin Urfaya, gidin Adanaya, yerinde tespit
edin.
Pamuk üreticilerimiz bu
sıkıntıları yaşamasına rağmen, ithalat
sevdalısı iktidarınız hâlen ithalat peşinde ve bu
yılın ilk dokuz ayında bile 930 bin ton pamuk ithalatı
yaparak 2,5 milyar dolar parayı elin çiftçisine verdiniz. Geçen yıl
da 1 milyon 200 bin ton pamuk için 2 milyar 400 milyon dolar parayı yurt
dışındaki çiftçilere aktardınız. Tüm AKP iktidarı
döneminde ise pamuğa harcanan para 28 milyar dolar; yazıktır,
günahtır. İşte, ithalat sevdanız yüzünden pamuk üreticisi
pamuğa küstü. 1998-1999 yılları arasında, ülkemizde
yaklaşık 757 bin hektar alana pamuk ekiliyordu. Bu maliye
politikaları yüzünden geçtiğimiz yıl, bir önceki yıl
hızla 360 bin hektara düştü, bu yıl 450-500 bin hektara kadar
çıktı ancak bu sorunlar devam ederse önümüzdeki yıl yarı
yarıya pamuk üretimi ve ekim alanları azalacak ve üreticiler
uzaklaşacaktır.
Peki, üreticiler, neden tarımdan, çiftçiden,
üretimden uzaklaşıyor? Çünkü üretemiyor, üretim maliyetleri çok
yüksek. Geçen yıl bu dönemde mazotun litresi 7 liraydı, 28 liraya
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN BARUT (Devamla) 2020 yılında üre
gübrenin tonu 1.800 lirayken, 2021 yılında 4 bin liraydı, bu
yıl 14 bin lirayı geçti. Ürün fiyatları ne oldu? Geçen sene
geçtiğimiz sezonda 1 kilogramının maliyeti 6 liraydı, 15
lira ortalamadan satıldı, sezon sonunda 25 liraya gitti ancak gelin
görün ki bu sene Adanada, Urfada pamuk fiyatları 11-12 liraya kadar
geriledi, oysaki maliyet bölgelere göre 16 lira ila 20 lira arasında
değişmekteydi. Allahtan korkun, kuldan utanın. Maliyetler 4-5
kat artarken enflasyon yükseliyor, döviz artıyor, mazot yükseliyor,
gübrelere zamlar sağanak gibi gelirken ne hikmetse üretici
kazanamıyor.
Çözüm: Üreticinin satması gereken fiyat ile
satılan fiyatın arasındaki farkı prim olarak ödemek. Yani
maliyet 20 lira, satış fiyatı 12 lira; aradaki 8 lirayı,
hiç değilse 5 lirayı prim olarak verin, üreticilerimizi
rahatlatın diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Abdullah Doğru. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU
(Adana) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, üretim faaliyetlerinin
aksamaya uğradığı, tedarik zincirinin bozulduğu, ciddi
bir şekilde, Türkiye'de ve dünyada özellikle pandemiyle beraber
yaşanan sıkıntıların yoğun olduğu dönemlerde
biz çiftçilerimizi hep desteklemeye devam ettik.
Bakanlığımızca uygulanan politikaların sonucunda,
birim alanda elde edilen verimde 2002 yılına göre yüzde 47
artışla dekara 520 kilograma çıkmış olup toplam pamuk
üretim miktarımız artmıştır. Böylelikle pamukta tüm
zamanların üretim rekoru kırılarak 2022 yılında 2,75
milyon tona ulaşılmıştır. Türkiye 2021
yılında 2,5 milyar dolarlık pamuk ithal etmiştir; bu
doğrudur ama aynı dönemde hazır giyim ihracatı 20,3 milyar
dolar, tekstil ve ham madde ihracatı 12,9 milyar dolar. Yani 2,5 milyar
dolarlık ithalat yapmışız, 33 milyar dolarlık ihracat
yapmışız; işlemişiz, katma değerini Türkiye'de
bırakmışız. Pamuk üreticilerimize ödenen mazot ve gübre
desteği 2021 yılında dekara 76 TLyken 2022 yılında
3,6 kat artarak dekara 271 liraya çıkarılmıştır.
Ayrıca, kütlü pamuk üreticilerimize tona 1,1 TL fark ödemesi desteği
ödenmektedir. Gübre desteğine ilave olarak da dekara 20 TL organik gübre
desteği verilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; biliyorsunuz, Türkiye özellikle pandemi döneminde
çiftçilerimize gereken desteği fazlasıyla verdi.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Kilosu ne kadar,
kilosu?
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Ben Adanada
yaşayan, ziraat mühendisi olan, çiftçi olan bir kardeşinizim. Bu sene
çiftçilerimizin soğan üreticisi, patates üreticisi
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) 12 liraya
düşmüş pamuk.
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, üretim yapan; buğday, arpa, mısır, narenciye,
tamamı para kazandı. Şu anda
AYHAN BARUT (Adana) Ayçiçeği
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Ayçiçeği hakeza
öyle.
Değerli arkadaşlar, devletin vermiş
olduğu desteklerle 100 bin liralık olan sübvansiyonlu krediyi 200 bin
liraya çıkardık. ÇKS
Özellikle Ziraat Bankası
vasıtasıyla çiftçilerimize gereken desteği fazlasıyla
veriyoruz.
Değerli arkadaşlar, şunun bilinmesi
lazım: Evet, pamuk geçen sene konjonktür gereği çok ciddi para
kazandı ama bu sene bütün dünyada dolar bazında fiyatlar yüzde 50
düştü. Bu dolar bazında fiyatların düşmesiyle beraber
Türkiye de bu fiyatlardan etkilendi. İnşallah, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda
-Hiçbir zaman çiftçimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz. demişti- biz de
pamuk üreticisi arkadaşlarımızı, çiftçilerimizi,
vatandaşlarımızı ürettiği üründen dolayı zarar
ettirmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Biz çiftçilerimizi
ürettiği üründen dolayı zarar ettirmeyeceğiz ve inşallah,
göreceksiniz primle ilgili eğer yapılması gereken bir şey
varsa bu da yapılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu başarının mimarı, tarımı bir
millî güvenlik meselesi olarak gören Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Tarım ve Orman
Bakanlığımız ve ilgili kuruluşlarımızın
bu süreci doğru bir şekilde desteklemesiyle, çiftçilerimizin
özellikle pandemi koşullarında, gerçekten, ürettiği ürünün
karşılığını aldığı bir dönemi hep
birlikte yaşıyoruz.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) 12 lira
Sayın Vekil, 12 lira.
ABDULLAH DOĞRU (Devamla) Pamuk üreticilerimiz
rahat olsunlar, kesinlikle üzülmesinler, biz onlara zarar ettirmeyeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Primi artıralım,
primi; 8 lira yapalım.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Pamuk 12 lira
Sayın Başkan. 21 liradan açıklandı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım. Öncesinde bir
karar yeter sayısı talebi vardır.
Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.46
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, ek ders ücreti karşılığı
çalışan usta öğreticilerin sorunlarının
araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/11/2022 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, ek ders ücreti
karşılığı çalışan usta öğreticilerin
sorunlarının araştırılması amacıyla
3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3749 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Yıldırım Kaya.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız, belki bugün Parlamento bu konuyu
araştırmak istemeyebilir ama 90 bini aşkın usta ve uzman
çalışanlar, özellikle halk eğitim merkezinde uzman ve usta
öğretici olarak çalışanların kulağı bizde, bunu
biliyorum. Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Grup
Başkan Vekili Engin Altayı ziyaret edenlerin, 90 bin usta
öğretici adına ziyaret edenlerin talebini bugün Parlamento gündemine
taşıyoruz. Parlamentodan beklentileri şudur:
Yıllardır bu sorunumuz çözülmedi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
sorunumuza sahip çıkın. dediler. Biz sizin sorunlarınıza
sahip çıkıyoruz, dün geldiniz, bugün Parlamentonun gündemine
taşıdık, Genel Kurula getirdik. Eğer bu konu
araştırılıp sorunlarınız çözülmezse size söz
veriyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu sorunu mutlaka
çözeceğiz. Nasıl ki dün geldiniz bugün gündeme taşıdık,
yarın da iktidar sürecinde bu sorun çözülecek. Dün 2 Kasımdı,
sizin sorunlarınızın çözülebilmesi için eğitim örgütleri,
öğretmen sendikaları Türkiyenin dört bir yanında iş
bıraktı. Sadece 1 sendika değil, 2 sendika değil, 14
sendika birlikte iş bıraktılar. Haykırdıkları
şuydu: Öğretmenlerin sorunları var, bu sorunlar çözülmeli. Bu
sorunlar çözülmezse greve gideceğiz." dediler ve gittiler. Buradan 14
sendika Genel Başkanını, iş bırakan eğitim
emekçilerini gururla ve onurla selamlıyorum.
Bugün biliyorsunuz 3 Kasım -hiç kimse
unutmasın- Susurlukta bir kamyon çarptı, çete-mafya-siyaset
ilişkisi açığa çıkmıştı.
Bu sorunların tümümün çözümü mümkün. Gelin hep
birlikte bu usta öğreticilerin sorunlarına bir bakalım. Bunlar
halk eğitim merkezinde yetişkinlere yönelik yaygın eğitim
kapsamında çalışırlar. Usta öğreticilerin günlük
çalışma süresi en fazla sekiz saattir. Kurum müdürü cumartesi, pazar
günleri ya da saat 08.00le 23.00 arasında bunları göreve çağırabilir.
Ancak göreve çağırdıkları yani cumartesi, pazar günleri
çağırdıklarında ek ders ücretlerinde bir artım söz
konusu değil. Gece mesaiye kaldıklarında da, hani biliyorsunuz,
birçok kurumda eğer gündüz 20 liraysa gece çalışırlarsa 40
lira olur, bu uygulama da yok. Haftada ortalama on beş saat ila otuz saat
arasında çalışırlar. 40 lira ders ücreti alırlar. Otuz
saat çalıştıklarını hesap ederseniz aylık 4.800
lira ellerine para geçiyor. Peki, asgari ücret ne kadar? 5 bin liranın
üzerinde. Peki, açlık sınırı ne kadar? 7.500 liraya
dayanmış. Allahtan korkun, elinizi vicdanınıza koyun. Otuz
saat çalıştığını varsaysanız bile 4.800 lira
maaşla bir insanın Ankarada, İstanbulda, İzmirde
geçinmesi mümkün mü? Tabii ki mümkün değil.
Ne istiyorlar bizden? İstedikleri çok net: Ek
ders ücretlerinin artırılmasını istiyorlar. SGK primlerinin
tam zamanlı yatırılmasını istiyorlar çünkü yirmi
beş gün yatırılıyor, daha fazla
yatırılmıyor. İşsizlik maaşından
yararlanamıyorlar, nedeni şu: On iki ay değil on bir ay
çalıştırılıyor, on ikinci ay çalışsa
işsizlik sigortasından da yararlanacaklar, bundan da
yararlanamıyorlar. Ek ders ücret karşılığı
çalışan usta öğreticiler kadrolu çalışanların
yararlandıkları özlük haklardan yararlanamıyorlar. Aynı
işi göreceksin, aynı zamanı ayıracaksın fakat
aynı haklara sahip olmayacaksın; niye? Bu az değil, 90 bin
kişi. Her birini 4le çarpın, binlerce, yüz binlerce insanı
açlığa mahkûm etmeye hakkımız yok.
Çok açık, telafi eğitimine
çağırıyorlar. Diyelim ki hasta oldunuz, rapor aldınız
ya da çocuğunuzun düğünü var, izin aldınız. Daha sonra telafi
eğitimine çağırıyorlar. Telafi eğitiminde de ek ders
ücreti ödemiyorlar. İzin aldığında, raporlu olduğunda
ek ders ücreti ödenmez, tamam, buna eyvallah ama telafi eğitimine
çağırdığınız bir insana ek ders ücreti ödemek
zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Teşekkürler
Başkan.
Eğer bunlar yapılamazsa ne olur? Eğer
bunlar yapılamazsa uzman ve usta öğreticiler gerekli hizmeti
veremezler. Gerekli hizmeti veremediklerinde ne olur?
Kapattığınız 20.243 köy okulu var ya, onun içerisinde 2 bin
köy okulunu yetişkin eğitimi için ayırdınız.
Yetişkin eğitiminde görevlendireceğiniz bu insanlar, bunlar ne
yapacak? Köye gidecek. Neyle gidecek? Ya özel arabasıyla ya da servisle.
Bunlara ödeyecekleri ücret bile yetmiyor. Gelin, hep birlikte elimizi
vicdanımıza koyalım, bu usta öğreticilerin sorununu
araştıralım, eğer haksızlarsa diyelim ki: Kusura
bakmayın, haksızsınız. Ama haklılarsa gelin, hep
birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinde usta öğreticilerin, 90 bin
kişinin hakkını hep beraber verelim. Burada siyaset
aramayalım, burada vicdan arıyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın İsmail Koncuk.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yani kime dokunsak bin ah işitiyoruz. Öyle
mesajlar geliyor ki sizlere de mutlaka geliyordur. İşte, usta
öğreticilerimiz de aslında yıllardır problem yaşayan
çalışanlarımızdan bir kısmı. Aslında
yıllardır problem yaşıyorlar ama sizin yirmi bir
yıllık iktidarınızda aslında çözmeniz gereken bir
problemdi. Yani ücretli öğretmenlere el atmadınız, usta
öğreticilerin problemlerini görmezden geldiniz, şimdi bu insanlar da
haklı olarak figan ediyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu
dünyada, bu ülkede asgari ücret diye bir kavram var. Yani bunun altında
insan çalıştıramazsınız. Mesela bir iş adamı
asgari ücretin altında bir eleman çalıştırsa ceza alır
değil mi? Ama devlet bunu yapıyor, devlet bunu yapıyor. Bu hukuk
devleti olan, sosyal devlet olan ve bu kanunları öncelikle uygulaması
gereken büyük devlet anlayışına hiç yakışmıyor.
Aslında devlet diyoruz ama tabii, bu suç iktidarların, hükûmetlerin
suçudur, devlet hepimizin oluşturduğu yapının
adıdır.
Usta öğreticiler haftada otuz saate kadar ücret
alabiliyorlar. Bir saatlik ek ders karşılığı şu
anda 39 TL. 30x39 dediğiniz
Herhâlde 4 bin küsur lira bir ücretle
bunları çalıştırıyoruz. Bir de bu eğitim
öğretim döneminde kurslarla ilgili bu zavallılar -zavallı
diyorum, perişan ediyorsunuz çünkü- yer arama telaşına girerler,
Nerede kurs açayım? İşte biçki-nakış kursu, efendim
başka kurslar Nerede açayım? diye gider yer arar, okulların
bünyesinde bir oda bulmaya çalışır, böyle de maalesef bir
perişanlık içerisinde gayret gösterirler ama aldıkları
ücret asgari ücretin altında. Şimdi Bu bizi ilgilendirmiyor.
diyebilirsiniz. Demek ki ilgilendirmiyor, yirmi bir yıldır
çözmediğinize göre ilgilendirmiyor çünkü benzeri problemleri Millî
Eğitimde ücretli öğretmenler de yaşıyor. Hatta
hatırlarsanız bir ara Sayın Cumhurbaşkanı şunu
demişti: Ücretli öğretmenlerin aldığı ek ders
ücretini 2 kat ödeyeceğiz. Yani devlet öğretmeni 39 lira alıyorsa
bunların ek dersinin 2 katı ne yapar? 80 TL civarında yapar ama
uygulamadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Benzeri
tedbirleri aslında hem ücretli öğretmenlerimiz için hem usta
öğreticilerimiz için alabiliriz ama almıyorsunuz, duymazdan
geliyorsunuz ve asgari ücretin altında çalıştırılan,
sömürülen bir insan manzarası karşınıza çıkıyor.
Bunlar bir yıl, iki yıl çalışmıyor; yirmi, yirmi
beş, otuz yıldır belki de usta öğreticilik ya da ücretli
öğretmenlik yapan insanlar var. Bunların problemlerini görmezden
gelemezsiniz, Görmeyelim, duymayalım. diyemezsiniz.
İnşallah, Cumhuriyet Halk Partisinin bu
teklifinden sonra bu problemlere dikkat çekersiniz ve çözülmesi için adım
atarsınız diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Musa Piroğlu konuşacak.
HDP GRUBU ADINA MUSA PİROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, verilen önergedeki talepler oldukça
önemli fakat yetersiz çünkü çözüm bu değil. Çözüm, usta öğretmenlerin
ücretlerini artırmak değil; çözüm, onların özlük
haklarını iyileştirmek de değil; çözüm, bir bütün olarak
eğitimdeki özelleştirme politikalarına son vermek; çözüm, bir
bütün olarak kadrolu kadrosuz diye geçen bu usta öğretmenlerin
tamamının, ücretli öğretmenlerin ve bütün eğitim kadrosunun
kadroya alınarak normal memur haklarına kavuşmasını
sağlamak. Maaşlarının artırılması önemli ama
bizim esas yapmamız gereken şu: Ek ders ücretlerini ortadan
kaldırmak gerekiyor, ek dersin kendisi ortadan
kaldırılmalı. Öğretmenlerin maaşı insanca
yaşayacakları, onurluca yaşayacakları bir yere getirilmeli,
ders saatleri azaltılmalı ve açığa çıkan bütün o
kadro, atanmayan öğretmenlerle doldurulmalıdır. Bilimsel
eğitim belli sınırlar içinde verilebilir; otuz saat, kırk
saat insanları derse koyarak bilimsel eğitim veremezsiniz. Ne
yazık ki neoliberal politikalar denilen, AKPnin yirmi yıllık
siyaseti kamuda bir yıkıma yol açtı. Doktorlar tüccar hâline
getirildi, hasta başına ücret alıyorlar ve öğretmenler,
aldıkları maaşla geçinemedikleri için özel ders ek ders almak
zorunda kalıyorlar. Ücretli öğretmenler, az önce söylediler, ben
okullarda gördüm, bakın rakam vereyim size otuz saat
karşılığı 4.800 lira alıyor. Kadrolu bir
öğretmen ben emekli öğretmenim- on beş saat
karşılığında bu ücretin 2 katını
alıyor, bu kadar büyük bir ayrımcılık. Aynı işi
yapıyorlar, aynı okulda çalışıyorlar; birinin hiçbir
hakkı yok, müdürün iki dudağına
sıkışmış, öbürünün hakları var ama öbürü de ek
ders almak için uğraşıyor. Çözüm çok basit: Bir, bütün
maaşları artırın, insanca yaşayacak hâle getirin, ders
sayılarını azaltın, ücretli öğretmenleri kadroya
alın, açığa çıkan bütün boşluğu da
atanmamış öğretmenlerle doldurun. İki, öğretmenlerin
özlük haklarını düzeltin, okul idarelerine ve yönetimine
katılmasının imkânlarını yaratın. Üç, özel
okulları kamulaştırın, yoksul halkın çocuklarına
açın, özel eğitimin kendisini bitirelim ve sınav sistemlerini
ortadan kaldıran bir eğitim sistemine gelelim. Son olarak da bütün
kamuda bu uygulamaları, madem bütçe dönemindeyiz, madem bol keseden
dağıtmaya hazırsınız, buradan yürütelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, dün Sultanbeylide özel bir bakımevinde kalan 31
yaşındaki otistik Oğuz Sercan Şevker hayatını
kaybetti. İstanbulda bu 3üncü vaka. Geçtiğimiz ay Büyükçekmecede
benzer bir şey yaşandı. Ben dün Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına gittim, büyük bir pembe tablo çizmişti ama
otistiklerin, özellikle de yetişkin otistiklerin sorunları devasa bir
şekilde devam ediyor. Şiddet, bu özel eğitim kurumlarında
ne yazık ki doğal bir davranış tarzı hâline gelmiş
durumda çocuklara karşı. Ve bu kayıp, bu çocuğun
hayatını kaybetmesi otistik çocuğu olan, yetişkin
çocuğa sahip olan binlerce ailenin düşlerini karartmaya yetiyor.
Herkes biliyor ki bu ülkede aileler çocuklarının kendinden önce
ölmesini bekliyor. Ben diyorum ki bunu durduralım, otizm için gerekli
bütün adımları atalım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Hacı Ahmet Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri ve bizleri
ekran başında izleyen sevgili halkımız,
vatandaşlarımız; hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı olarak iki türlü eğitim yapılıyor; birisi örgün
eğitim, diğeri yaygın eğitim. 1970lerde, 1980lerde bu iki
tabir bizim hayatımızda çok önemli bir yer işgal ediyordu ve
hepimiz yaygın eğitimin önemi üzerinde farklı görüşler
ileri sürüyorduk. Bugün yine Millî Eğitim Bakanlığı iki
türlü eğitim veriyor; örgün eğitim, yaygın eğitim.
Yaygın eğitimi halk eğitimi vasıtasıyla veriyor.
Tabii, bununla alakalı buralarda çeşitli gruplar görev
yapıyorlar. Bu gruplarda -usta öğretici veya uzman- ilkokul
diploması olup farklı meziyetleri olanlar istihdam edildiği
gibi, sadece ortaokul diploması olup farklı meziyetleri olanlar,
lise, yüksekokul ve üniversite mezunu olanlar istihdam ediliyor. Yasal olarak
da biz bunların ek ders ücretlerini, maaşlı eleman
olmadıkları için, kısa süreli anlaşmalarla istifade edilen
şahıslar oldukları için öğretmenlerin ek ders ücretleriyle
ilişkilendirmişiz. Dolayısıyla, bu durumda böyle bir
vakayla karşı karşıyayız.
Şimdi ben -tabii, rakamlar verildi de- aldığım
güncel rakamları sizlere arz etmiş olayım. Resmî görevi
bulunmayan kişiler haftada kırk saate kadar -burada ifade edildi-
resmî görevi bulunan kişiler ise haftada on saate kadar ders
verebilmektedirler. Ek ders ücretleri, saat başına gündüz ücreti net
37,91 lira ve hafta sonları ise -burada hafta sonları ve hafta içi
arasında fark olmadığı şeklinde bir ifade
kullanıldı, yanlış- 40,73 TL olarak ödenmektedir.
Bir iyileştirmeden daha bahsedeyim:
Cumhurbaşkanımızın 27 Temmuz 2022 tarihli kararıyla
fiilen okutulan beş saat için bir saat eğitim öğretim destek
görevi karşılığında ayrıca ek ders ücreti
ödenmektedir. Yani usta öğreticilerin zamlar haricindeki geliri bu
kararnameyle yüzde 20 oranında artırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakikamı istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Aylık yüz
altmış saat derse giren bir usta öğretici -dikkatinizi çekerim,
tam rakamı veriyorum- 7.278,72 TL para almaktadır yani ders ücreti
ders başına 45,49 TLdir. Akşam ve hafta sonu derse girilmesi
durumunda ise bu ücret 7.820 TLye kadar çıkmaktadır.
Sigortaları bir takvim ayı içerisinde hak kazandıkları brüt
ek ders ücreti toplam tutarının prime esas günlük kazanç alt
sınırına bölünmesi sonucuna göre hesaplanmaktadır. Haftada
yüz on yedi saat derse giren usta öğreticinin sigortası 30 gün
üzerinden yatırılır.
Dolayısıyla buradan milyonlarca kursiyer
vardır, burada usta öğreticiler vardır ve uzmanlar vardır
ama tabii verdiğimiz bu ücret yeterli midir? Yeterli değildir. Yine,
durumlarıyla alakalı iyileştirmeler yapılacaktır.
Verilen önerinin aleyhinde olduğumu belirtir,
hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili
Ahmet Tan ve 172 milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam
edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 361) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 361 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümünde yer alan 39uncu madde üzerinde önerge
işleminde kalınmıştı.
39uncu madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
adet önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette
olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 39uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Behiç Çelik
Trabzon Adana Mersin
Feridun
Bahşi Hayrettin
Nuhoğlu Aytun
Çıray
Antalya İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahiplerini okuyorum:
Ömer
Fethi Gürer Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın
Niğde Aydın Bursa
Vecdi
Gündoğdu Okan Gaytancıoğlu Faruk Sarıaslan
Kırklareli Edirne Nevşehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Behiç Çelik'in.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
2023 yılı bütçe görüşmelerinin devam
ettiği bugünlerde Cumhurbaşkanlığı Türkiye Büyük
Millet Meclisine merkezî yönetim bütçesini sunmuş bulunmaktadır.
Bütçe içerik olarak yorgun, bezgin, lakayıt, isteksiz bir siyasi
iktidarın yüzünü yansıtmaktadır. Bu enerji yoksunluğu eminim
ki ülkemizin geleceğine güvenle bakmamız için en büyük handikabı
oluşturmaktadır. Çare nedir? diye düşündüğümüzde, çare
seçimdir ve sandıktır arkadaşlar. Yeni bir kadronun yönetime
gelmesi hâlinde başlar başlamaz ülkemizin sorunlarının çözümünde
ilk adımların atılması büyük bir moral
sağlayacaktır, bu da milletimizi ve devletimizi muhkem
kılacaktır.
Değerli arkadaşlar, Türk ekonomisinde,
bundan yüz elli yıl önceki ekonominin görünümü âdeta günümüze
taşınmış gibidir. Batmış bir Osmanlı
iktisadi sistemi, karşılığında milletin tüm
servetlerini ve imtiyazlarını bir bir emperyalistlere
peşkeş çeken bir yönetim; bu da yetmiyor, topraklarını
parça parça ya kaybediyor ya da kiralıyor; yaşamını
sürdürebilmek için Batıya daha fazla borçlanıyor; borçlarla bir
taraftan devasa saraylar yapılırken, diğer taraftan
yoksullaşan, savaşlar ve hastalıklar nedeniyle kırılan
bir halk.
Bakınız, Sayın Topçuoğludan bir
bölüm aktaracağım: Osmanlıda büyük pahalılık ve
yüksek enflasyon 1596-1607 arasındaki Celâli fetreti ve büyük kaçgunluk
döneminde görülmüştür. Uzun savaşlar sırasında patlak veren
Celâli isyanları sebebiyle köylünün üçte 2si köyünü terk ederek
şehirlere akın etmişlerdir; büyük şehirler, kahveler ve
bekâr odalarıyla dolmuştur. Fuhuş, içki, eşkıyalık,
cinayet şehirleri sarsarken köylerin terk edilmesiyle tarımsal üretim
azalmıştır. Ülke, tam bir batağa sürüklenmiş ve
ihyası artık mümkün olamamıştır.
Evet, Osmanlı 1914 yılında Birinci
Dünya Savaşı'na girerken toplam dış borcu 153,7 milyon
Osmanlı lirası iken, artan savaş masraflarını
karşılamak için Almanya'dan ilave 150 milyon lira borç almak zorunda
kalmış ve böylece dış borç 303,7 milyon liraya kadar
yükselmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında
Osmanlı'da her alandaki üretim neredeyse yarı yarıya azalmıştır.
1914-1922 yılları arasındaki savaş yıllarında
gerçekleşen toplam enflasyon yüzde 1.200 ila 1.700 civarında
gerçekleşmiştir. Osmanlı 1876 yılında
borçlarını ödeyemediği için iflas edince 1881de Muharrem
Kararnamesiyle alacaklı Avrupa ülkeleri Düyun-Umumiyeyi kurup
Osmanlının temel gelirlerine el koymuşlardı.
İşte, Büyük Önder Atatürk Birinci Dünya Savaşı'nın
yıkımı sonrasında gırtlağına kadar borçlu,
yoksulluk içinde, orduları dağıtılmış,
toprakları işgal edilmiş savaş yorgunu bir ülkede
emperyalizme karşı bağımsızlık
savaşını kazandığı için büyük bir liderdir.
Lozanda kapitülasyonlar kaldırılarak Osmanlı borçları
ödenmeye başlanmıştır; köylüyü ezen vergiler
kaldırılmıştır; tarlalar ekilmeye
başlanmış, ülkenin dört bir yanında fabrikalar
kurulmuş, Türkiye üretmeye başlamıştır; Türkiye, en
çok ihtiyaç duyulan bez, şeker ve unda kendi kendine yeterli hâle
gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - 1929 dünya
ekonomik krizine rağmen 1924-1938 yılları arasında
Türkiyenin büyüme hızı ortalama yüzde 8in altına
düşmemiştir. Atatürk döneminin Türkiyesi enflasyonsuz, dış
borçsuz kalkınmasını sürdürmüştür. 1938 yılında
Merkez Bankasında 36 milyon dolar döviz, 26 ton altın biriktirilmiş,
Türk parasının değeri korunmuştur.
Değerli arkadaşlar, cumhuriyetimizin ve
Atatürkümüzün değerini bilelim diyorum.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ömer Fethi Gürerin.
Sayın Gürer, buyurun. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa görüşmelerinde
geniş kitlelerin beklediği maddeler ne yazık ki yer
almıyor; özellikle emeklilikte yaşa takılanlar, taşeron
firmada kalanlar, çırak ve stajyerlerin sorunlarıyla ilgili kanun
teklifleri gelmiyor. Bunun yanı sıra ülkemizde binlerce işçi,
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kadroya
alınacağı söylenmesine rağmen alınmadı, kadro
dışı kaldı. Bunların başında hastane bilgi
işlemcileri, kamuda kiralık araç şoförleri ya da görüntüleme
merkezi çalışanları, tarımda, ulaştırmada
çalışanlar var; örneğin, Karayollarında 14 bin, PTTde 17
bin, Devlet Demiryollarında 5 bin, Bakan yanıtlarında yer
aldığı biçimde kadroya alınmayanlar hâlihazırda kadro
bekliyorlar. Keza bunların yanı sıra bakanlıkların
dışında kamu iktisadi teşekküllerinde de kadroya
alınmayanlar var. Bir de Kadroya alındık. deyip de
hakları verilmeyenler var. Belediye şirket işçileri,
kendilerine, belediyeyle ilgili kurulan şirkete alındı, belediye
kadrosuna alınmadıkları için büyük mağduriyet
yaşıyorlar; özlük hakları verilmedi, tayin hakkı yok,
güvenceleri olsa da gelir düzeyleri artırılmadı, asıl
işi yapıyorlar ama oradan da aldıkları ücretlerle mutlu
değiller. Bu 500 bine yakın belediye işçisi
arkadaşlarımızın mutlak surette belediye kadrolarına
alınması şart.
Ayrıca, yıllardır yardımcı
zabıta olarak çalışan ya da itfaiyede aynı konumda olanlar
bulunuyor. Bu kardeşlerimiz zabıta yani 657ye tabi memur olan
zabıtayla aynı işi yapıyorlar. Onları gönderiyorsunuz,
denetime çıkıyorlar, yıkımla ilgili sorumlulukları
var, hiçbir güvenceleri yok, üstlerine giydirilen zabıta
üniformasının dışında ne yazık ki işçi
statüsündeler. Bu arkadaşlara, Türkiye genelinde, ciddi anlamda haksızlık
yapılıyor. Hadi belediyedeki geçici işçileri, mevsimlik
işçileri görmezden gelip onları kenara ittiniz ama zabıta da
görünmez değil ki kardeşim, her gün zabıta gözünüzün önünde. O
insanların mağduriyetinin ortadan kaldırılması
lazım. Bu bağlamda zabıtada, yardımcı zabıta
tanımıyla işçi statüsünde çalışan tüm zabıtalara
bir an önce kadro hakları verilmeli. Onlar da asıl işi
yapıyorlar, belediyenin bütün çalışmalarında yer
alıyorlar ama kadroları yok; İçişleri
Bakanlığı tarafından zabıta memurlarının
kadroları verildiğinde kadro açığı
olmadığı için de ne yazık ki bugüne kadar o
arkadaşlarımızın sorunlarına kulak tıkandı.
Düşünebiliyor musunuz 657ye tabi bir
zabıta memuru ile belediyede şirket işçisi olan zabıta
memuru aynı görevi yapıyorlar, aynı denetime gidiyorlar,
çarşıdalar, pazardalar, yıkımdalar, ruhsattalar,
kontroldeler ama hakka geldiğiniz zaman onların hakkını
vermiyorsunuz. Böyle bir mantıkla bu olaylara yaklaşmak
ayrımcı bir zihniyetin ta kendisidir. O anlamda yardımcı
zabıta statüsünde olanların bir an önce zabıta kadrolarına
alınması, bu anlamda mağduriyetlerin giderilmesi lazım.
Arkadaşlar, taşeronda işçi
çalıştırmak ve bunları da kamuda kadroya almamak bir modern
kölelik anlayışını kabullenmektir. Sosyal devlet
anlayışıyla
Bu yaklaşım doğru bir
yaklaşım değildir. O nedenle taşeronda olan -hangi kurumda
olsa- tüm arkadaşlarımızın mutlak suretle
çalıştıkları kurum kadrolarına bir an önce
geçişlerini sağlayacak kanun maddesi buraya getirilsin, tüm partiler
olarak destek verelim ve bu mağduriyetleri sonlandıralım.
Ekonomik kriz her kesimi vuruyor, intiharlar
artıyor; yokluk, yoksulluk yaygınlaşıyor.
Çalışanlar huzursuz. Her gün farklı bir kesimden ziyaretimize
gelenler kendi mağduriyetlerini bizlere naklediyorlar; bunları,
iktidar milletvekillerinden duyduğunuzu sanıyorum ama Türkiye'de
yirmi yılda öyle bir iklim yaratıldı ki çalışma
yaşamı içinde olanların hakları verilmek yerine
hakları budandı, sıkıntılar katlandı. Emeklilikte
yaşa takılanlar başta olmak üzere her kesimin yaratılan
sorunlarına çözüm üretilmelidir. Aylık bağlama oranı
katsayısı yüzde 75ten yüzde 30a düşürülerek onun da
altında ücretlerle emekli olanların da yaşadığı
mağduriyetler bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Bu nedenle,
intibak düzenlemesi mutlak suretle yapılmalıdır. 2000 öncesi
emekli ile 2000 sonrası emekli arasındaki maaş farkı
nedeniyle emekliler çarşıya, pazara -2000 sonrası- gidemez
duruma düşürülmüştür. Bunun için de intibak düzenlemesi
sağlanmalı, en düşük emekli aylığı asgari ücret
olmalı. Aylık bağlama oranında gerekli düzenlemeler
sağlanarak emekli olanların da yaşayacakları bir ücreti onlara
vermemiz bir gerekliliktir, vicdani sorumluluktur.
Bu anlamda, yüce Meclisi bu bağlamda
yapılacak kanun tekliflerini görüşüp bir an önce de
yasalaştırmak için göreve davet ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 39uncu maddesinde yer alan belirtilen
ibaresinin ifade edilen olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan
Özgüneş Filiz
Kerestecioğlu Demir Kemal
Peköz
Şırnak Ankara Adana
Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu Şevin
Coşkun
Antalya Kocaeli Muş
Murat
Sarısaç
Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Sarısaçın. (HDP sıralarından alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kürtün çocuk sayısını bile kendine tehdit
olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız.
Yani, eskiden, bunlar MGKde, gizli yerlerde görüşülüyordu ama artık
iktidar partisi bunları her yerde açık açık -Kürt
düşmanlığını- ifade etmekte hiçbir beis görmüyor.
Tabii, şunu belirteyim, Kürt halkı da dostları da bunun çok iyi
farkında.
Sayın milletvekilleri, zindanlarda hukuksuzluk,
sokakta zulüm, siyasette pervasızlık, Kürtçeye olan
düşmanlık ve tecritteki ısrar Türkiye'yi günden güne geriye
götürüyor, bütün Türkiye'yi etkiliyor. Özellikle iktidar partisinin çözüme
dönük, demokrasiye dönük, hep ülkeyi geriye götüren siyaseti bugün ülkeyi
içinden çıkılmaz bir hâle getirmiş durumda. Niye bütün
Türkiye'yi ilgilendiriyor bu Kürt düşmanlığı, size bir
örnekle, küçük bir örnekle ifade edeyim: Muğla'da, 5 Nisanda Muğla
Çevre Platformu Valilik hakkında suç duyurusunda bulundu. Ama daha
öncesinden, sırf Kürtler kendi yerellerinde söz sahibi olmasınlar
diye, kendi yerellerinde kendilerini yönetemesinler diye, biliyorsunuz,
valilere süper yetkiler verilmişti. Bu süper yetkiye dayanan Muğla
Valisi önce kendisi hakkındaki suç duyurusuna kendisi baktı, sonra da
Soruşturmaya yer yoktur. diyerek bunu bertaraf etti. Evet, her zaman
dile getiriyoruz, Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yollarla
çözülmediği müddetçe bunun zararı sadece Kürtlere dokunmuyor,
işte, Muğlada olduğu gibi bütün Türkiye halkları bundan
etkileniyorlar.
Sayın milletvekilleri, AKPnin yoksulluk,
yolsuzluk ve yasaklardan başka bu ülke halklarına verebileceği
hiçbir şeyi yoktur. Özellikle söz konusu Kürtlerse, Kürtlere
karşı ontolojik bir karşıtlık ve düşmanlık
söz konusu. Kürtçe ana dilinde eğitime hiç yanaşmaz, kurumlarına
baskı yapar, kurumlarını kapatır; Kürtlerin demokratik
siyasetteki ısrarını görmez, partisini kapatmaya çalışır,
yine siyasetçilerini cezaevine atar; belediyelerinde kendilerini yönetmesini
istemez, belediyelerini hırsıza, kayyuma peşkeş çeker.
Ukraynada barış ve müzakereyi tercih eder ama söz konusu Kürt sorunu
olunca aklına ilk kimyasal silahlar ve savaş gelir.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Bu bir iftira! Bu bir
iftira!
MURAT SARISAÇ (Devamla) Yine, Kürt
medyasını basından saymaz, haberlerine hemen soruşturma
açar, gazetecilerini tutuklar.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Terörist ile Kürtü karıştırmayın.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Biliyorsunuz, Mezopotamya
ve JINNEWS muhabirlerini, daha bu haberler neredeyse paylaşılmadan
hemen önce, hepsini gözaltına aldılar ve bu kimyasal
atılmasıyla ilgili ehlivicdan insanlar, işin uzmanları bu
konunun araştırılmasını istedi ama AKP yine, suçüstü
yakalanma telaşıyla hemen önce gazetecileri sonra da bu işin
uzmanlarını tutukladı. Şimdi, gazetecilerle ilgili, bugün
sadece Kürt medyasından 200 kişi hakkında dava açılmış;
38i şu an tutuklu, 2si de yine adli kontrol ve yurt dışına
çıkış gibi gerekçelerle bir şekilde yargılanıyor.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Kürt medyası diye
bir şey yok Türkiyede!
MURAT SARISAÇ (Devamla) Bitireyim, size birkaç
örnek vereceğim. Mesela, bu gazetecilerin suçları ne; hemen size
birkaçını örnek vereyim, bu 200den sadece birkaçını.
Berivan Altan, son haberlerinde Aysel Tuğlukun
cezaevi koşullarını yazdı, kimyasal silah
kullanımıyla ilgili siyasetçilere mikrofon uzattı, Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinde kadının
güçlendirilmesi için ayrılan bütçenin komikliğini teşhir etti.
Özgür basından, gazeteciden korkunuzun sebebi işte buydu.
Yine, Emrullah Acar, Urfa Suruçta AKPli vekilin
akrabaları ve korumaları tarafından katledilen
Şenyaşar ailesiyle ilgili haberlere imza attı, Emine
Şenyaşarın adalet arayışını gazete
sütunlarına taşıdı; bu yüzden tutuklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT SARISAÇ (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MURAT SARISAÇ (Devamla) JINNEWSten Habibe Eren,
son haberinde cezaevlerindeki hukuksuzluğu, İmralıda sürdürülen
mutlak tecridi haber yaptı, barıştan korkanların
sığındığı tecrit politikalarına yer verdi;
bundan tutuklandı.
JINNEWSten Öznur Değer, son haberinde yirmi
dokuz yıl önce Muşun Vartinis köyünde ateşe verilen evde
katledilen 9 kişilik bir aileyi haber konusu yaptı çünkü
cezasızlık politikası sonucunda zaman aşımına
uğramasına izin vermedi; bu yüzden tutuklandı.
Ceylan Şahinli, son haberinde IŞİDin
yaktığı Kobaniye kardeşliği taşıyan umut
yolcularının Suruçta katledilmesi talimatını veren
IŞİD üyesi Mahir el-Agalın Türkiye denetimindeki bölgede
öldürülmesine yer verdi. Bundan rahatsızlık duyuldu, evet ama sonra
ne oldu? 1 Kasım dünya Kobani günü olarak kutlandı.
(*)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Başkan, bunu bir gelenek hâline getirdiler. Her gün Kürtçe
kelime söylüyorlar, olmaz ama canım!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Derse
çalışıyor!
MURAT SARISAÇ (Devamla) Yine, Diren Yurtsever
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, niye
bağırıyorsunuz ya!
MURAT SARISAÇ (Devamla) Ya, ne yaparsanız
yapın, ne yaparsanız yapın ne özgür basın size
karşı boyun eğiyor ne biz Kürtler eğiliyoruz.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Gelenek hâline getirdiler, her çıkan
konuşmacınız bir şeyler söylüyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neyi
söylüyor?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Kürt
ile teröristi karıştırma. Sadece teröristi de
MURAT SARISAÇ (Devamla) Mücadelemiz de devam
edecek. Özgür basınla da gurur duyuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sarısaç, süreniz
tamamlandı.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Ne konuştuğunu bilmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Söylüyor, söylüyor.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Ne konuştuğunu ne bilelim!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neye
itiraz ediyorsunuz?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Anlamadığımız şeyleri söylüyorlar. Bunu
gelenek hâline getirdiler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
istediğimizi konuşuruz ya! Size mi soracağız!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler.. Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Ev
ödevi böyle, ev ödevini okuyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, siz
bizim konuşmacılarımızın konuşmasına
karışamazsınız!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Hayır, karışmıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
şey mi olur ya!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Biz Türkçe konuşulmasını istiyoruz.
MURAT SARISAÇ (Van) Onu da siz belirleyin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
istediğinizi konuşun, herkes istediğini konuşur.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Türkçe konuşulsun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İstediğini konuşur ya! Seni ilgilendirmez!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İstediğini konuşamaz ama Meral Hanım yani
1876dan beri Türkçe konuşulur bu Mecliste.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Burası Türkiye.
MURAT SARISAÇ (Van) Konuşurum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Konuşur, niye konuşamaz ya!
MURAT SARISAÇ (Van) Bu hukuksuzluk devam
ettiği sürece
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Allah
Allah! Niye konuşamıyormuşuz, niye konuşamıyormuşuz?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Konuşamaz.
MURAT SARISAÇ (Van) Gelin, engel olun, ne
yapacaksınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne demek
konuşamaz? Konuşuyor işte, al, konuşuyor.
MURAT SARISAÇ (Van) Ben konuşuyorum,
burası kürsü, zaten bir burası kalmış, onu da engelleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Allah
Allah! Kürsü dokunulmazlığına
karışamazsınız!
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Türkçe konuşulması kanunidir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Haddinizi bilin!
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Siz de haddinizi
bilin!
MURAT SARISAÇ (Van) Siz de elinizden geleni
ardınıza koymayın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) İyi
vallahi! Ana dilimizi de şey yapın bari! Değil mi, ana dile
karşısınız?
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Hayır efendim, Türkçe konuşulmasını
istiyoruz, kanun böyle, kanun böyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiremediniz bu dili, bitiremeyeceksiniz, bitiremeyeceksiniz.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Yasa böyle.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Biz, sizin gibi kafatasçı değiliz.
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Ya,
kafatasçı sizsiniz kardeşim, Kürtçü sizsiniz, yapmayın ya!
MURAT SARISAÇ (Van) Ne söylediğimi biliyor
musunuz?
BAŞKAN Sayın Beştaş, rica
ediyorum. Sayın Beştaş
Arkadaşlar, yerinizden
Lütfen
Sayın
Arkaz
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Kürtü
size bırakmayacağız, Kürt kardeşlerimizi size
bırakmayacağız.
MURAT SARISAÇ (Van) Allah Allah!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O elini
indir, o elini indir. O elini indir! Kimse korkmuyor senin elinden. Şuna
bak ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, sakin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kürsüye
müdahale ediyor ya!
MURAT SARISAÇ (Van) Ya, Kürtçeyi çok merak
ediyorsa Başkan, x yazdırmazsın, öğrenir ne
söylediğimi Kürtçe.
BAŞKAN x yazdırılmıyor.
MURAT SARISAÇ (Van) O zaman öğrenirler.
BAŞKAN x altına dip not olarak
Bakın, tekrar söylüyorum: O, bir dipnottur. Türkçe dışında
bir dil. Bilinmeyen bir dil. değil.
MURAT SARISAÇ (Van) Hayır, Kürtçedir.
BAŞKAN Hayır Türkçe
dışında bir dil.
MURAT SARISAÇ (Van) Ne söylediğimi yazdırırsınız,
herkes öğrenir ya da Kürt kökenliler oradan tercüme ederler.
BAŞKAN 40ncı madde üzerinde 2si
aynı mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs İmam Hüseyin
Filiz Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon
Gaziantep Adana
Hayrettin
Nuhoğlu Aytun
Çıray Feridun
Bahşi
İstanbul
İzmir Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu
Aydın Nevşehir Edirne
Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu İrfan
Kaplan
Bursa Kırklareli Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın İmam Hüseyin Filizin
Sayın Filiz, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 40ncı maddesiyle ilgili
olarak İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz maddeyle Millî Piyango Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 41nci maddesine bazı fıkralar eklenerek
karşılığı nakit olmayan piyango düzenlemek için başvuru
ücreti ve müracaat kabul edildiğinde izin bedeli, yurt
dışından temin edilen mal ve hizmetlerde bu bedellerin 2
katının ödeneceği, kamu kuruluşları ve vergi muafiyeti
tanınan vakıflardan başvuru ve izin bedellerinin alınmayacağına
dair düzenleme yapılmaktadır; bu düzenlemeleri olumlu
bulduğumuzu ifade etmeliyim.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere
millî piyango lisansı 2017de kırk dokuz
yıllığına devlete kaynak yaratılması
açısından Türkiye Varlık Fonuna devredilmişti. Fonun tüm
varlıkları devlete ait şirket, banka, gayrimenkul ve sermayeden
oluşmasına rağmen kamu kuruluşu statüsünde değil; özel
hukuk hükümlerine tabi olan Varlık Fonunun denetimi de Sayıştay
tarafından değil, bağımsız denetçiler tarafından
gerçekleştiriliyor. 1 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla da özel
hukuk hükümlerine dayanarak, Türkiye Varlık Fonunun onayıyla,
şans oyunlarının düzenlenmesine ilişkin iş ve
hizmetleri on yıl süreyle yerine getirmek üzere, hasılat
paylaşımı modeliyle Sisal Şans Ortak Grubu
yetkilendirilmiştir. Devlete bağlıyken yüzde 18 KDV alınan
Millî Piyangonun Sisal Şans Ortaklığına kiralanmasıyla
KDV oranı da sıfırlanmıştır. Sözleşme
gereğince, Millî Piyango İdaresi dışarıdan izleme ve
denetleme faaliyetlerini yürütecekti. Sisal Şans, yaptığı
şans oyunu çekilişlerinde topladığı hasılatı
tümüyle Varlık Fonuna aktarıyor; Türkiye Varlık Fonu da vergi
ödemelerinden sonra kalan tutarın yüzde 9,5unu Sisal Şansa
aktarıyor; dolayısıyla büyük ikramiye tutarları kasaya
kaldıkça hasılat arttığı için hem Türkiye Varlık
Fonu hem de Sisal Şans kazanmış oluyor. Burada, kaybeden
vatandaş olmakta, yandaşa kıyak çekilmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2020
Sayıştay Raporunda Sözleşme gereği Sisal Şans Ortak
Grubunu düzenli olarak denetlemesi gereken Millî Piyango İdaresi ise
başlangıçtan bu yana denetim yapmamıştır. deniyor
yani tabir yerindeyse Sisal Şans Grubu istediği gibi at oynatmaya
devam ediyor. Yani, bunlar nasıl yapılıyor? Kime ikramiye
veriyor? Ne kadar ikramiye dağıtıyor, ne kadar para topluyor?
Millî Piyango ikramiyesini kazanan kişinin eline ne kadar para
ulaşıyor?
Bu işin yıllardır Millî Piyango
İdaresi tarafından yürütülmesi ve devlet eliyle yürütülmesi toplumda
çok önemli bir güven kaynağı idi yani vatandaş Ne çıkarsa
şansıma. diyerek piyango bileti alırken ya da Sayısal Loto
oynarken Ben kazanamasam da en azından devletim buradan kazanıyor.
diyordu, şimdi, o da kalktı yani vatandaş yine kaybediyor,
devletin de kazanma hakkı ortadan kaldırılmış oluyor.
Kazanan ise denetlenmediği için istediği gibi at koşturan grup
oluyor. Yani bilinçli olarak denetimden kaçırılıyormuş
izlenimi uyandırıyor. Sayıştayın denetim için
ısrarına rağmen iki yıldır denetlenmeyen bir yapı
olabilir mi? Devlet çıkarları gözetilmeyecek ise amaç ne? Olan da
umuduyla oynanan vatandaşa ve devletin kasasına girecek paraya oluyor.
Değerli milletvekilleri,
Sayıştayın çeşitli kamu iktisadi teşebbüslerine
ilişkin tespitlerinde konuyla ilgili şu ilginç ifadeler yer
aldı: Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, belirli kamu iktisadi
teşebbüsleri, Türkiye Jokey Kulübü, Millî Piyango İdaresi ve Spor
Toto Teşkilatı tarafından genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere
Bakanlık hesabına yatırılan tutarların Bakanlık
merkez muhasebe birimi tarafından dekont üzerinden muhasebeleştirildiği
ancak bu tutarların takibi ve doğruluğunun teyidine yönelik
yeterli bir kontrol mekanizmasının kurulmadığı
görülmüştür.
Değerli milletvekilleri, açıkça
görülmektedir ki Sayıştay raporları dikkate alınmamakta,
kurumlarımız görevlerini yapmamakta, beceriksizlik göstermekte,
birileri de haksız kazanç elde etmeye devam etmektedir. Devlete kaynak
sağlamak amacıyla kurulmuş olan kurumların görevlerini
hakkıyla yapmamaları düşündürücüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
Esnafın büyük bölümü çalışarak zarar ederken, imalatçılar
üreterek zarar ederken, hayvancılıkla uğraşan vatandaş
zarar edip hayvanlarını satarken, alın terleriyle
rızıklarını kazanmaya çalışan herkes içinde
bulunduğumuz ağır ekonomik şartların ve enflasyonun
altında ezilip kendilerini değirmenin alt taşı olarak
hissederken şans oyunlarıyla para kazanan kurumların
denetlenmemesi gerçekten kul hakkının gasbına göz
yummaktır; bir nevi, milletin parasına çökmektir. Her zaman söylediğimiz
gibi, devlette ciddiyet çok önemlidir yani herkesin işini ciddiyetle ve
dürüstçe yapması gerekmektedir. Kaybedilen her kuruşun 85 milyonun
olduğunu unutmamak gerekir.
Liyakatli kadrolarla kul hakkının
yenmeyeceği, milletin menfaatinin esas alınacağı, bütün
haksızlıkların ortadan kaldırılacağı
aydınlık ve güneşli günlere az kaldı diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde diğer söz sahibi Sayın İrfan Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun.
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yine, AK PARTİnin, yangından mal
kaçırırcasına, hiçbir sorunu tam anlamıyla çözmediği
bir torba yasayla karşı karşıyayız. Ülkemizde yirmi
yıllık AK PARTİ iktidarının enkazı varken,
ekonomik kriz bu kadar derinleşmiş; açlık, yoksulluk ve
işsizlik zirveye tırmanmış, intiharlar, cinayetler bu kadar
artmışken bugün yine dertlere derman olmayacak bir yasa teklifini
görüşüyoruz. Evet, bu torba yasanın 40ıncı maddesinde
eşya piyangosu ve çekiliş düzenlemek isteyen başvuru
sahiplerinden 2 bin lira başvuru bedeli alınması öngörülüyor.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz torba yasadaki 48 maddenin içinde ülkemizde acil çözülmesi gereken
sorunlardan bir tanesi bile yok. AK PARTİ seçim yaklaştıkça
sorun çözmek yerine günü geçiştiriyor. Bakın, bugün ülkemizde
açlık sınırı 7.425 lira, yoksulluk sınırı 24
bin lira ama asgari ücret 5.500 lira, vatandaşların bankaya olan
borcu 1,4 trilyon, icra dosyaları 30 milyonu geçti; kısacası,
ülkemiz dev bir ekonomik krizin eşiğinde can çekişiyor,
vatandaşlarımız geçinemiyor, işsizlik en üst seviyede.
Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı ülkemizi öyle bir noktaya
getirdi ki vatandaşlarımız bayat ekmek almak için kuyruklara
girdi.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
sorunları oldukça fazla. Bu sorunların bir önem sırası
olmalı ve önem sırasına göre çözüm üretilmeli. AK PARTİ bu
önem sırasını neye göre planlıyor, anlamış
değiliz. Her seferinde kısıtlı bir sürede muhalefetin de
sesini kısmak istercesine bilerek, isteyerek suni gündemlerle
vatandaşlarımızı oyalamak için torba yasa
çıkarıyorlar. Binlerce önemli sorunumuz varken AK PARTİ'nin
damdan düşer gibi önümüze getirdiği torba yasaları
konuşuyoruz. Vatandaşlarımızın sorunlarından,
sıkıntılarından kopuk, kör, sağır, dilsizi
oynayan bir Hükûmet ne yazık ki
kayıtsızlığını devam ettiriyor. Bakın, bu
ülkede emeklilikte yaşa takılan milyonlarca
vatandaşımız var. Atanamayan öğretmenlerimiz,
işsizlikten yurt dışına kaçan yüz binlerce üniversite
mezunu evladımız, emeklilik maaşıyla temel gıdaya bile
artık erişemeyen milyonlarca emeklimiz, güvencesiz ve sigortasız
çalışmak zorunda kalan işçilerimiz var. Bu ülkede asgari ücretin
altında kazanan ve yaşam mücadelesi veren milyonlarca yoksul
vatandaşımız var. Bizler bugün AK PARTİ iktidarı
sayesinde bu sorunları çözmek yerine neleri konuşuyoruz,
görüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Gaziantep'teki birkaç sorundan da bahsetmek istiyorum. Ticaretiyle, sanayisiyle,
yemekleriyle ünlü Gaziantep, son yıllarda uyuşturucuyla,
cinayetlerle, trafik kazaları, yüksek kira ve konut fiyatları, hayat
pahalılığı ile anılır hâle geldi. Gelen göçler,
çarpık kentleşme, ekonomik kriz, işsizlik Gaziantepimizin
dengesini bozdu. Memurlarımız, öğrencilerimiz yüksek kiralar ve
hayat pahalılığı nedeniyle ilimize gelmek istemiyor.
Gaziantep'te doğup büyümüş hemşehrimiz, şehrin güvensiz
hâle gelmesinden dolayı ilimizi terk etmek noktasına geliyor.
Bakın, bu kürsüden defalarca dile getirdiğim
ölüm yolları hâlen can almaya devam ediyor. Örneğin, temeli 1 Eylülde
atılan Nurdağı ölüm yoluna hâlen bir çivi dahi
çakılmadı, bu yol can almaya devam ediyor. Kargamış-Nizip
arasındaki yol çalışmaları yavaş gidiyor. Yani
ülkemizde olduğu gibi Gaziantep'te de asıl sorunlar görmezden
geliniyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde gerçek
sorunları çözüme kavuşturacak; vatandaşlarımızın
sesini duyacak; işsizliği, açlığı, yoksulluğu
bitirecek; yandaş için değil vatandaş için çalışacak;
emeğin ve alın terinin hakkını verecek; demokrasi ve
özgürlüğün teminatı olacak iktidarımıza çok az kaldı.
Halkın sorunlarına tek bir çözüm üretmeyen AK PARTİnin torba
yasalarının torbaya koyulacağı günlere de çok az
kaldı.
Halk için, adalet için, demokrasi için, emek için,
hak için geliyor gelmekte olan diyerek, saygılarımı sunuyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinde yer alan
müracaatta ibaresinin başvuruda olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz
Antalya Şırnak Adana
Ömer
Faruk Gergerlioğlu Şevin
Coşkun
Kocaeli Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Bülbülün. (HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Divan, değerli milletvekilleri;
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Hangi kanunlarda? Bazı
kanunlarda. Bu bazı kanunlar içerisinde Millî Piyango da var ve
aslında geçmişten bu yana çok önemli, dikkat çekici bir kamu
kuruluşu olan Millî Piyango, maalesef, şu anda, bütün
güvenirliğini yitirmiş ve üzerinde oldukça farklı
şaibelerin, farklı spekülasyonların olduğu bir kurum hâline
dönüşmüş ve şans oyunları da zaten Türkiyede yoksulluğa
mahkûm edilmiş halkın, dolaylı bir umudu hâline gelmiş.
Şimdi, Türk halkının umudu Lotoya,
Totoya, Millî Piyangoya; Kürt halkının umudu siyasal
umutsuzluğa, benzeri şeylere mahkûm edilerek cumhuriyetin 2nci
yüzyılına giderken bir baskı, bir zorba rejim uygulanmaya
çalışılıyor.
Şimdi, bugün, birçok şeyin yıl
dönümü; 3 Kasım 1996 Susurluk'un yıl dönümü, 3 Kasım 2002 mevcut
partinin iktidar oluşunun yıl dönümü ve yarın 4 Kasım,
HDP'ye dönük darbe ve kumpasların ayyuka çıkmasının
yıl dönümü. Bu anlamda, sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin
Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Ayla Akat, Nurhayat
Altun, Edibe Şahin, İdris Baluken, Selçuk Mızraklı, Bekir
Kaya, Nazmi Gür, Günay Kubilay, Ali Ürküt, Semra Güzel arkadaşımıza,
Şebnem Hoca'ya ve sevgili Kavala'ya buradan, sevgi ve saygı
iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, Kürt halkına,
Kürt siyasal demokratik hareketine, HDP'ye Türkiye'de demokratik cumhuriyet
olsun, eşitlik olsun, adalet olsun. diyen mücadele kesimine dönük
başlatılan çökertme planı, daha sonra kayyum planına, daha
sonra tutuklama planına, arkasından Kobani kumpas planına,
şu anda da kapatma planına dönüşmüş durumda.
Kobani kumpas davası, hiçbir hukuki mesnet
olmaksızın, hiçbir hukuksal yönü olmaksızın, hiçbir
hukuksal niteliği olmaksızın uyduruk bir şekilde devam
ediyor, arkadaşlarımızın siyasi rehineliği devam
ediyor, tecrit devam ediyor. Hapishanelerde hapsedildiği yetmiyormuş,
yıllarca ceza verildiği yetmiyormuş gibi, hasta tutuklulara
işkence devam ediyor; bu, sistematik bir hâle dönüşmüş, 12
Eylülün daha beteri bir pozisyon ortaya çıkmış. Toplumun
farklı kesimlerine dönük inançsal inkâr, ret politikası devam ediyor
ve bu şekliyle cumhuriyetin 2nci yüzyılına gidiyoruz.
Şöyle bir ikilemdeyiz değerli
milletvekilleri, aziz izleyiciler: Türkiye, cumhuriyetin 2nci
yüzyılında biraz önce söylediğim zulümleri yaşamaya devam
mı edecek; yoksa eşitlik, adalet, toplumsal barış, Türkün
Türk gibi, Kürtün Kürt gibi, Alevinin Alevi gibi, herkesin kendi cinsiyetini
yaşadığı, kadının ve emekçinin özgür olduğu,
eğitimin demokratik, laik, ana dilde olduğu bir toplumda mı
yaşayacağız? Elbette ki ikincisini yaşamak özlemimiz,
elbette ki ikincisini yaşamak mücadelemizdir.
Bakınız, mücadeleyi ortaya koyabilmek için
şu hakikati vurgulamak lazım: Yirmi yılı batıranlar
yüzyılı kurtaramazlar. Yüzyıl vizyonunu yapanlara söylüyoruz:
Yirmi yılı batırdınız, yüzyılı
kurtaramazsınız bu politikayla. Zaten cumhuriyetin 1inci yüzyılı
sizin son yirmi yılda yapmış olduğunuz politik oyunlar,
inkâr, ret, zulüm, sorunları çözüyormuş gibi davranıp hiçbir
sorunu çözmeme, toplumu yüksek bir beklentiye sokup bu beklentilerin hiçbirini
yerine getirmeme gibi bir Muaviye soylu Yezid politikasıyla devam etti. Bu
politikanın 2nci yüzyılda devam etmemesi için bütün toplumsal kesimlerin,
bütün mücadele gruplarının, meslek odalarının, emek
örgütlerinin, demokratik siyasal partilerin demokratik Türkiye eşit
yurttaşlık mücadelesinde buluşması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu eşit yurttaşlıkla, inkâr edilen
halkların bütün özgürlüklerini yaşadığı, Türke dair
ırkçı, uyduruk yöntemlerden çıkıldığı, Türk
halkının kendi tarihî, kültürel kimliğine kavuştuğu
bir yüzyıl ve Kürtlerin ve Ermenilerin, Alevilerin ve Ezidilerin ve inkâr
edilen tüm inanç gruplarının bu ırkçı boyunduruktan
kurtarıldığı bir cumhuriyet, bir 2nci yüzyıl
planlıyoruz. Şimdi, şurada görüşülen torba yasa bunu
sağlayamaz, sizin ortaya koyduğunuz cumhuriyetin yeni yüzyıl
vizyonu bunu sağlayamaz. Tekrar söylüyorum: Yirmi yılı
batıranlar yüzyılı asla kurtaramazlar.
Yüzyılı kurtarmak dileğiyle herkese
sevgi ve saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 41inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 41- 320 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede bulunan 52 nci madde aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 52- Mevzuatın ve mevzuatla yetkili
kılınan kurum ve kuruluşların verdiği yetki veya izne
dayalı olmaksızın;
a) Her türlü eşya piyangosu, şans
oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunları oynatanlar ya
da oynanmasına yer veya imkân sağlayanlar, üç yıldan beş
yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıyla,
b) Yurt dışında oynatılan her
türlü eşya piyangosu, şans oyunları, müşterek bahis ve
benzeri oyunlara internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak,
Türkiye'den oynanmasına imkân sağlayanlar, dört yıldan altı
yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla,
c) Her türlü eşya piyangosu, şans
oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunlarla
bağlantılı olarak para nakline aracılık edenler, üç
yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para
cezasıyla,
ç) Kişileri reklam vermek ve sair surette her
türlü eşya piyangosu, şans oyunları ve müşterek bahis veya
benzeri oyunları oynamaya teşvik edenler, bir yıldan üç
yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasıyla,
d) Fiziki veya elektronik ortamlar üzerinden üçüncü
kişilerce düzenlenen her türlü eşya piyangosu, şans
oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunları oynayanlar,
mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından beş bin liradan yirmi
bin liraya kadar idari para cezasıyla,
cezalandırılır.
Karşılığı nakit olmayan;
her türlü eşya piyangosu, müşterek bahis ve benzeri oyunların
fiziki veya elektronik ortamda düzenlenmesi kapsamında İdarenin
sözleşme imzalamak suretiyle tesis ettiği başbayi, elektronik
ortam bayi, sabit ve gezici bayiler ile başbayi tarafından tesis
edilen alt bayiler hariç olmak üzere; 41 inci maddenin ikinci fıkrası
hükmü uyarınca gerekli izni almakla birlikte çekilişleri yapmayanlar
ya da çekiliş sonuçlarını ilan etmeyenler veyahut taahhütlerini
yerine getirmeyenler iki aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar
adli para cezasıyla cezalandırılır.
Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası
kapsamına giren suçların işlendiği işyerleri mahallin
en büyük mülki idare amiri tarafından ihtarda bulunulmaksızın üç
aya kadar süreyle mühürlenerek kapatılır. İş yeri açma ve
çalışma ruhsatına sahip işyerlerinin ruhsatları
mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine ruhsat vermeye yetkili
idare tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.
Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı,
tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu madde kapsamındaki suçlarla
bağlantılı olarak, şans oyunları, her türlü eşya
piyangosu, müşterek bahis veya benzeri oyunların oynanmasına
tahsis edilen veya oynanmasında kullanılan ya da suçun konusunu
oluşturan eşya ile bu oyunların oynanması için ortaya
konulan veya oynanması suretiyle elde edilen her türlü mal
varlığı değeri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerine
göre müsadere edilir.
Birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (ç)
bentleri ile ikinci fıkrada düzenlenen suçlar bakımından
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
a) 128 inci maddesinde yer alan
taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma,
b) 135 inci maddesinde yer alan iletişimin
tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması,
c) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip
işlenmediğine bakılmaksızın 139 uncu maddesinde yer
alan gizli soruşturmacı görevlendirilmesi,
ç) 140 ıncı maddesinde yer alan teknik
araçlarla izleme,
tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir.
Bu maddede tanımlanan suçlara ilişkin
delil veya emarelerin tespiti hâlinde İdare, doğrudan Cumhuriyet
başsavcılığına başvuruda bulunabilir.
Soruşturma sonunda verilecek kovuşturmaya yer olmadığı
kararları İdareye tebliğ edilir ve İdare bu kararlara
itiraz edebilir. Bu maddede tanımlanan suçlar dolayısıyla
açılan davalarda mahkeme, iddianamenin bir örneğini İdareye
tebliğ eder. Başvuru yapılması hâlinde İdare
açılan davaya katılan olarak kabul edilir.
Hüseyin
Yıldız Ömer
Fethi Gürer Faruk
Sarıaslan
Aydın
Niğde Nevşehir
Okan
Gaytancıoğlu Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Edirne Bursa Kırklareli
Atila
Sertel
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Atila Sertelin. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; maddeleri açık açık okudu
arkadaşımız. Yasa dışı bahis ya da kumar
oynatanlara, izin almadan piyango düzenleyenlere gerekli cezaları
getiriyorsunuz; bunu anlayışla karşılıyorum. Ama
Türkiyede -en büyük- devletin Millî Piyangosunu siz, Sisal AŞ ve
Demirören grubuna sattınız ve Millî Piyangonun şu anda, Sisal
AŞ tarafından bir başka kuruluşa
satıldığı söyleniyor ve satılan kuruluşun da kim
olduğu, hangi kuruluş olduğu, kara paracılar mı
olduğu, hangi kesimden olduğu, hangi ülkeden olduğu bilinmiyor.
Ayrıca bilinmeyen bir şey daha var,
KİT Komisyonunda bunu çok uzun tartışmalarla gündeme getirdik ve
getirmeyi sürdüreceğiz, Millî Piyangoyu Sayıştay denetliyor ama
idari olarak var olan Millî Piyangonun Genel Müdürünü ve Genel Müdürle beraber
idare kısmını denetliyor. Ancak Millî Piyangonun
satıldığı şirketin tam iki yıldır
denetlenmediğini herhâlde Türkiyede yaşayan ve burada bulunan
arkadaşlarımız biliyorlar diye düşünüyorum, bilmiyorlarsa
da öğrenmiş olacaklar. Tam iki yıldır Millî Piyango
denetlenmiyor; hangi büyük ikramiye kime çıktı, hangi ikramiyeler
kasaya kaldı, hangi ikramiyeler Demirören grubuna kaldı, hangi
ikramiyeler Sisal AŞye kaldı, bunu bilen hiç kimse yok.
Ayrıca, küçük esnaf kendi arasında piyango
düzenlediği zaman, o yakalandığı zaman üç yıldan
başlayarak hapis cezasıyla cezalandıranlara şunu söylemek
istiyorum: Bakın, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun
başındaki, KİT Komisyonuna gelen arkadaşlar bize çok açık
itirafta bulundular, dediler ki: Biz yasa dışı bahis ve yasa
dışı kumar oynatan internet siteleriyle başa
çıkamıyoruz. Biz başa çıkamıyoruz,
uzantılarını değiştirerek yasa dışı
kumarı olabildiğine uyguluyorlar. Şu anda Türkiyede 70 milyar
lira para yasa dışı bahis ve internet sitelerindeki çok uluslu
şirketlerin ellerinde ve 70 milyar lira para dönüyor, Türkiyenin
parası dönüyor ve 12-15 yaşlarındaki çocuklarımız
internet üzerinden bahis oynuyor, kumar oynuyor. Bunların hepsini Türkiye
Cumhuriyetinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da biliyor,
Millî Piyango İdaresi de biliyor, devlet de biliyor, herkes biliyor ama
yasa dışı bahis ve kumarla asla başa
çıkamıyorsunuz.
Aslında, yapılması gereken
şudur: Millî Piyango İdaresinin desteklenmesi ve yasa
dışı kumara yönelik çalışma yapan bilgi
işlemcilerinin çoğaltılması ve Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuyla bağ kurularak bu internet sitelerinin
Türkiyede önünün kapatılması gerekmektedir çünkü yasa
dışı kumarla iç içedir. Ayrıca, Demirören grubu
çocuklarımıza yönelik kumar oynatmaktadır. İnternet
sitesinde -kazıkazan gibi- birçok şirin logolar kullanılarak,
şirin oyunlar kullanılarak çocuklar kumara teşvik edilmektedir;
bunları da bilmenizi istiyorum.
Şimdi geliyorum pandemiyle ilgili
yazdığınız bu cezalara. Pandemiyle ilgili cezaları
yazdınız, 70 yaşındaki hacı amcam bakkala
çıktı ekmek almaya, peynir almaya; polis yakaladı, ceza
kestiniz, sokağa çıkma yasağından dolayı 900 lira,
maske takmadığından dolayı 290 lira. Onları
affedeceğinizi söylüyorsunuz ve 48inci maddenin geçici 4üncü maddesiyle
affedeceksiniz. Zaten bu konuda ben 18 Nisan 2022de bir kanun teklifi
vermiştim, o kanun teklifinde bu affı gündeme getirmiş ve
Covid-19la ilgili yazılan cezaların ortadan kaldırılmasını
18 Nisanda talep etmiştim Atila Sertel olarak, Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekili olarak, CHP Grubu olarak. Bu, şimdi gündeme geliyor; çok
teşekkür ederiz, bir önerimizi daha altı ay, sekiz ay sonra da olsa
gündeme almışsınız ama ben orada şunu söyledim, dedim
ki: Tahsil edilen idari para cezaları tahsil tarihinden itibaren
hesaplanarak kanuni faiziyle iade edilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ATİLA SERTEL (Devamla) Kanun teklifimde
şunu söyledim: Af geliyor, affedilsin ama parasını ödeyen
vatandaş niye cezalandırılsın? Niye benim Mehmet amcam,
Selahattin amcam, İzmirde 900 lira ceza kesilen arkadaş, 600 lira
ödeyerek cezasını ödeyen namuslu yurttaş niye cezalandırılıyor?
Niçin cezalandırılıyor? Aynı, vergisini zamanında
ödeyen yurttaş gibi, aynı, BAĞ-KURunu, primini, SGK'sini
zamanında ödeyen yurttaş gibi. Ödemeyenlerin ödüllendirildiği,
ödeyenlerin cezalandırıldığı bir kanun maddesini
geçireceksiniz. Ben orada değişiklik önergesini verdim, lütfen bunu
dikkate alın. Kestiğiniz idari para cezalarını,
vatandaşın cebinden aldığınız Covid-19la ilgili
ceza paralarını faiziyle birlikte onlara iade etmek
zorundasınız yoksa hak yemiş olursunuz, o
vatandaşların ahı iki yakanıza yapışır
kalır.
Teşekkür ediyorum.(CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 41inci maddesinde yer alan veya
ibarelerinin ya da olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun Dersim
Dağ
Şırnak Muş Diyarbakır
Kemal
Peköz Kemal Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Dersim Dağın.(HDP sıralarından alkışlar)
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilenler vardır ama bilmeyenler
için Hevsel Bahçelerinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Hevsel Bahçeleri sekiz bin yıldır yüzlerce
canlıya ev sahipliği yapan ender güzelliklerden biridir. Yine, Dicle
Nehri ise Diyarbakırın ruhunu oluşturuyor. Diyarbakır, Hevsel
Bahçeleri ve Dicle Nehri üzerinden var olmuştur. Ekolojik olarak zenginlik
sağlayan bu iki yer, son zamanlarda iktidarın rant
devşirdiği alanlar hâline getirilmek isteniyor. Ülkenin tatil
beldelerindeki ormanlar otel rantına kurban edilirken Hevsel Bahçeleri de
bundan nasibini almaktadır.
Hevsel Bahçeleri, 2015 yılında UNESCO
tarafından Dünya Mirası Listesine alındı. Bölgenin
arazisi, koruma altında olmasına rağmen iktidar ve aparatı
olan kayyum, Hevsel Bahçeleri ve bölge arazisi üzerinden rant devşirme
arayışına girmiş durumda. Belediye yönetiminin gasbedilip
kayyum yönetimine geçmesiyle birlikte, bu alanlarda tahribatlar
derinleşerek arttı. Koruma Bölge Kurulu onayı olmadan arazide
Millet Bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi ve Devlet Su
İşleri tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle
taş tahkimatları yapıldı, Dicle Nehrine molozlar
yığıldı. Ekoloji ve sivil toplum örgütlerinin tüm
çağrılarına rağmen bu talanlarda ısrar sürüyor.
Şimdi de Diyarbakırın simgesi Hevsel Bahçeleri ve çevresi
tamamen yok edilme riskiyle karşı karşıya. Talanın,
doğa katliamının ve ağaç kıyımlarının
sorumlusu kayyumlar ve onları atayan AKP iktidarıdır.
Uluslararası sözleşmelerde korunan bir bölgenin bu kadar suistimal
edilmesi hem iç hem de dış yasalar çerçevesinde suçtur. Hevsel
Bahçeleri yüzlerce ailenin geçim kaynağı, kentimizin göz
bebeğidir; Diyarbakırın tarihi, hafızası ve
sembolüdür.
Hasankeyfin sular altına
bırakıldığı gibi, geri dönüşü olmayan bir yola
girilmeden evvel bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Hevsel Bahçeleri
ve çevresi uluslararası sözleşmeler gereği koruma altına
alınmalı ve talan politikasında rol oynayan kişi ve
kurumlar denetlenmelidir. Bölgenin yağmalanmasında başrol
oynayan kayyumlar, ihale ve rant sağlayan kurumlar sadece şehrin dokusunu
bozmayı amaçlamıyor, aynı zamanda kentle özdeşleşen
yapıları da hedef alıyor. Hevsel Bahçeleri, On Gözlü Köprü ve
Dicle Üniversitesi sınırları içerisinde yer alan arazilerin
imara açılması bölgenin ruhu ve hafızasına tehdittir. Bunun
son örneğini Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinin taşınma
kararında gördük. Üniversiteye ait 157 hektarlık alan Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığının onayıyla yerleşime açıldı.
Üniversiteye bağlı araziler satışa
çıkarılmış, yirmi beş yıllık binlerce
ağaç kesilerek ekolojik kırım gerçekleşmiştir. Sivil
toplum kuruluşları, meslek odaları ve Diyarbakır
halkının itirazlarına rağmen bu yanlıştan
vazgeçilmemiştir. Bunun sonucunda Dicle Üniversitesine bağlı
kırk yıllık hukuk fakültesi gerekçesiz bir şekilde
boşaltıldı. Öğrencilere ve öğrenci bileşenlerine
danışılmadan alınan bu kararla kentin kültürü ve
yaşattığı hafıza yok sayılıyor.
Öğrencilere henüz yapımı dahi tamamlanmayan, etrafta dikili bir
ağacı bile olmayan beton yığınında eğitim
dayatılıyor. Hukuk Fakültesi öğrencileri taşıma
kararına karşı üç gündür seslerini duyurmaya
çalışıyor ve fakültelerinin taşınmasını
istemiyor. AKP, resmen, bırakılan mirası yok eden haylaz çocuk
misali. Bugün Türkiyeye miras olarak bırakılan tüm doğal
güzellikler bir bir AKP eliyle ortadan kaldırılmaktadır.
Hasankeyfi barajlar altında bırakan da bu iktidar, Kaz
Dağları ve Cudide ağaç katliamı yapan da bu iktidar,
İkizdereyi Cengiz İnşaata peşkeş çeken de bu iktidar,
Hevsel Bahçelerini ranta kurban etmek isteyen de bu iktidar. Bizler
doğanın ve insanın
tamamlayıcılığını esas alıyor ve
savunuyoruz. Doğa ve yaşam bir bütündür. ilkesinden hareketle tüm
canlıların yaşamının devamlılığı
ve korunması için politikalar geliştirmek hepimizin temel görevi
olmalıdır. Dünyanın miras olarak kabul ettiği Hevsel
Bahçelerine sahip çıkmak gerekirken, bugün talan edilmek istenmesine
karşı çıkmak hepimizin sorumluluğudur.
Ayrıca, geleneğine ve geleceğine
sahip çıkan öğrencilerin haklı mücadelesinin de
yanındayız. Üniversitenin dekanı ve rektörü bu karardan
vazgeçmelidir. Fakültenin kırk yıllık tarihi ve
hafızası rant politikalarına kurban edilmemelidir. Bu
yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 41inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon
Adana İstanbul
Feridun
Bahşi Aytun
Çıray Yasin
Öztürk
Antalya
İzmir Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürk'ün. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 41inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 41inci maddesi
karşılığı nakit olmayan eşya piyangolarının
ve şans oyunlarının yasa dışı veya izinsiz olarak
düzenlenmesi veya gerekli izin alınmakla birlikte yükümlülüklerinin tam ve
süresinde yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak cezai müeyyideleri
düzenlemektedir. Yasa dışı kumar oyunlarıyla mücadeleye sonuna
kadar varız. Bununla birlikte, keşke denetime kamu bankalarından
fonladığınız, iş adamı ve yabancı
ortağına devrettiğiniz Millî Piyangodan başlayabilseydiniz.
Bildiğiniz üzere KİT Komisyonundayım, KİT Komisyonunda
Sayıştay tarafından hazırlanan raporları
görüşüyoruz. Sayıştayın Millî Piyango İdaresine
yönelik olarak en önemli tespitlerinin başında ne geliyor biliyor
musunuz? 2020 Ağustos ayında şans oyunlarını düzenleme
hakkı Sisal Şans Ortak Grubuna devredilen Millî Piyangonun o tarihten
bu yana denetlenemediği.
Öncelikle bir konuya açıklık getireyim;
Millî Piyango 2016 yılında kırk dokuz
yıllığına Türkiye Varlık Fonuna devredilmiş.
Türkiye Varlık Fonu da şans oyunları gelirlerinin ve devlete aktarılan
payın artırılması amacıyla 29 Ağustos 2019 tarihinde
ihale düzenleyerek Sisal Şans İnteraktif Hizmetler ve Şans
Oyunları Yatırımları Anonim Şirketiyle sözleşme
imzalamıştır. 1 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla da
bahsi geçen yüklenici firma lisansa konu şans oyunlarını fiilen
düzenlemeye başlamıştır. Millî Piyango İdaresine ise
bu aşamadan sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
doğrultusunda sadece denetim görevi verilmişti. Tekrar
altını çiziyorum, denetleme yetkisi kamuda, yetki var ama denetim
yok. Kurum buna kendi cevap veriyor: İzleme için gerekli teknik
altyapının oluşturulmaması ve ayrıca denetimin
nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğine ilişkin usul ve
esasların tamamlanmaması nedeniyle
Kurumun hakkını
yemeyelim, hiç denetim yapmamış mı? Yapmış. Mesela,
Talih Oyunları Dairesi Başkanlığı internet arama motorlarında
kumar çok kazandıran kumar güvenilir kumar gibi sorgulamalar
yapıp çıkan sitelerin ekran görüntülerini Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuna şikâyet etmiş; bunu sıradan bir
vatandaş da yapabiliyor zaten. Şikâyet edilen siteler
kapanmış ama daha kapanmadan başka bir isimle yeniden
açılmış çünkü sanal kumar ve bahis sitelerinin üyelik ve
giriş işlemleri ile oyuncu işletici arasındaki para
transferlerinin nasıl yapıldığı, hangi banka, hangi
ödeme araçları, hangi yol ve yöntemlerin kullanıldığı
konularında araştırma ve inceleme yapılmamış,
yapılamamış. Neden? Yetki yok. Yetki yok ama bir de göz yumma
var, onun da nedeni açık; yüklenici firma tarafından oynatılan
oyunlara şirket tarafından verilen ciro taahhüdü. Yüklenici
firmanın yazılım tedarikçisi olan yabancı şirketler
çevrim içi kumarhane sunucusudur ve faaliyet alanları kumar
yazılımlarıdır; bunun açık kaynaklardan bile tespiti
çok açık. Milli Piyangonun on-line adresine giren bir Türk vatandaşı
kumar oynamanın yasal olduğu ülkelerden erişilebilen çevrim içi
oyunların bire bir aynısına farklı bir isimle
erişebilmekte ve dilediği miktar ve sayıda sanal kumar
oynayabilmektedir. Lisans sahibi şirket yasal mevzuatın
dağınıklığından ve tanımlamalardaki
muğlak ifadelerden yararlanarak yasal görünümlü bir kumarhane
işletmektedir ve suç işlemektedir. Siz kimi
kandırıyorsunuz? Sanal kumarla mücadele edecektiniz de neden 2015
yılında yasa dışı sanal bahis ve kumar
oynattığı gerekçesiyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu tarafından erişime kapattığınız
İtalyan firmaya ve ticari sır kapsamı nedeniyle borcunu bir
türlü öğrenemediğimiz Demirören grubuna adında Millî olan bir
kurumu devrettiniz. Bu ihalenin bu ikili tarafından alınmasına
göz yummanız sanal kumarı başından kabul etmenizle eş
değerdir. Ülkemizde kumar oynatılması 1998 yılından
beri yasak mı? Yasak. Her yıl yasa dışı kumar oynayan
binlerce kişiye ceza kesiliyor mu? Kesiliyor. BTK tespit ettiği
siteleri kapatıyor mu? Kapatıyor. Bu kanun teklifiyle cezalar
artırılıyor ancak sadece ceza artırılarak suçla veya
suçun önlenmesiyle mücadele edilmeyeceğini yirmi yılda hâlâ öğrenemediniz
mi?
Bu arada, hazır yirmi yıl demişken
bugün AK PARTİsinin iktidara gelişinin 20nci yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Yirmi yıl sonunda
çırak çıktığınız bir iktidarınız var.
Bugün TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı, ekim
ayı yıllık enflasyonu yüzde 85,51 olarak açıklandı.
Asıl önemli kısmı, enflasyon son on yedi aydır kesintisiz
bir şekilde yükselmeye devam ediyor. En büyük iddianız, 2023te
Türkiyenin, en büyük 10 ekonomi arasında yer almasını
sağlamaktı; bugün Türkiye, dünyanın en iyi 10 ekonomisini
bırakın, 21inci sıraya geriledi. Türk lirasını
tarihinin en değersiz seviyesine düşürdünüz hem de liramızı
dünyada dolar karşısında en fazla değer kaybı
yaşayan para birimi hâline getirdiniz.
Haydi övünün, Hukukun Üstünlüğü Endeksine
bakarsak aynı, Sefalet Endeksine bakarsak aynı. Bunları bir
yirmi yıl daha yaşamaya Türk milletinin tahammülü yok. Diyoruz ki: Az
kaldı, hem de çok az kaldı. İnşallah, sandıkta da bunu
anlayacaksınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, karar yeter sayısı
istiyoruz. Tüm uyarılarımıza rağmen iktidar maalesef
yerinde değil.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir karar yeter sayısı talebi var.
Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.25
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 17.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
41inci madde üzerinde Yasin Öztürk ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
361 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
42nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 42nci maddesinde yer alan ile ibaresinin
ve olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Kemal
Bülbül
Şırnak Adana Antalya
Şevin
Coşkun Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Muş Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ-MHP cumhur
zulüm ittifakının çürümesi, çöküşü devam ediyor. Nereden mi?
İşte, size cümleler: Urfa Milletvekiliniz, uzun süre belediye
başkanlığınızı yapmış Sayın
Fakıbabanın sözlerini okuyorum, istifa sonrası sözleri: Siyasi
ve ahlaki anlayışıma uygun olmayan bazı kişilerle
bundan böyle beraber olmayacağım için de mutluyum. AK PARTİ
üyeliğinden ve AK PARTİ için bana oy veren hemşehrilerime
saygısızlık olmasın diye milletvekilliğinden de istifa
ediyorum." dedi. Ağır iddialarda bulundu ve devam etti, Gazeteci
İsmail Saymaza söylüyor bunları: Cumhurbaşkanına on bir
ay önce yarım saat anlattım. Suruç olayının hiçbir dine
sığmayacağını anlattım. Adaletin
olmadığını anlattım. Tefeciliği anlattım.
Sonuç sıfır. Evet, şimdi, bakın, iktidarınız
Urfadaki bu katliamdan sonra İbrahim Halil Yıldız isimli Vekilinizi
korumak için yapmadığı çalışma kalmadı,
olayı örtbas etti. Burada defalarca haykırdık, bizi
dinlemediniz. Bir vekilinizi korumaya çalışırken diğer
vekilinizi kaybettiniz. Hiç muhasebe yapmıyor musunuz arkadaşlar?
Bakın, AK PARTİ Grubuna bunu soruyorum: Hiç vicdani bir muhasebe
yapmıyor musunuz? Allahın ilahi takdiri diye düşünmüyor
musunuz? Kader diyorsunuz, kaderiilahi diyorsunuz, bakın, geçen
konuşmamda da burada anlatmıştım. Kader nedir biliyor musunuz?
Kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzünden başınıza
gelendir. Bir vekili koruyalım." dediniz, diğer vekilden
oldunuz.
Peki, bunun karşısında aylardır,
yıllardır susmayan bir anne ne yapıyor? Emine
Şenyaşar, şu fotoğrafa iyi bakın arkadaşlar. Kaç
gün oldu biliyor musunuz? Urfada sıcakta soğukta, yazda
kışta, çamurda, her zaman diliminde büyük zorluklara rağmen
direnen bir anne, Emine Şenyaşar Zulüm var, hukuksuzluk var.
İki oğlumu ve eşimi kaybettim, nerede hukuk, nerede adalet? Ey
adalet, neredesin? diyor. Vallahi yıllardır ben onu görüyorum,
gözyaşları dinmiyor. Bakın bu resme, belki vicdanınız
sızlar! Niye bakmıyorsunuz? Sizin anneniz yok mu arkadaşlar?
Altı yüz beş gündür bu yaşlı anne orada direniyor, kulak
asmıyorsunuz ve olayı örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Anne deyince Diyarbakır Anneleri aklıma geliyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Emine
Şenyaşar anneyi duyacaksınız. Bu size âdeta ilahi bir
hatırlatmadır. Bir vekili korurken diğer vekili kaybettiniz.
Kader, kader diye konuştunuz, ne oldu? Amasra katliamında en ez 7
tutuklama var değil mi? Biz burada defalarca dedik ki: Hatalar var, bu
kader değil, sizin elinizle yaptıklarınızdan,
yönetiminizden kaynaklandı. Dinlemediniz.
Peki, Sayın Fakıbaba ne diyor? Daha
bitmemiş ya, ne vahim olaylar oluyor. İbrahim Halil
Yıldızın adamları beni öldürecekti. diyor.
İşler nereye varıyor? Mahkemelik işler, öldürme
aşamalarına gelmiş, neler neler olmuş.
Şu bir gerçek: Kabul etmeseniz de sizde yaprak
dökümü devam ediyor. İşte, Sayın Mahir Ünal, yine bir yaprak dökümü.
O da kendi isteğinizle de olmadı, MHPnin baskısıyla oldu.
Aslında bu cümleleri siz daha birkaç yıl önce Sayın
Erdoğanın ağzından söylüyordunuz ama şimdi Sayın
Mahir Ünalı da böyle harcamış oldunuz.
Bakın, ben size burada ve Mecliste, bütçe
konuşmalarında, geçtiğimiz günlerde vekillerimize yönelik
saldırıları anlattım, Sayın Şentopa
anlattım. Bakın, kendisine şunu söyledim, Birçok vekilimize
saldırıldı. Sayın Şentop, konuşman için bir
vekilin öldürülmesi mi gerekiyor? diye sordum ve yine, işte, Yasa
dışı eylemler, buna karışamam ben, asla bu konuda bir
şey demem. dedi. Sonraki gün ne oldu? İşte, bakın, Hasan
Özgüneş Vekilimize bir mermi çekirdeği parçası
fırlatıldı. Bu ne demek? Ölüm tehdidi demek, ölüm tehdidi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Şimdi, bakın, bu ölüm tehdidi apaçık ortada, kimse bunu örtbas
edemez. Şimdi, biz Sayın Şentopa daha ne diyelim, anlamak
mümkün değil. Ben kendisine soruyorum: Ya, niye bu Süleyman Soylunun
polislerini koruyorsun? Sen Meclis Başkanı mısın, Süleyman
Soylunun memuru musun? Ya, hangi Meclisin Başkanısın? Ya,
şurada gördüğünüz HDP vekilleri bu Meclisin vekilleri değil mi? Sayın
Şebnem Korur Fincancıyla ilgili bir sanatçı bir beyanatta
bulunmuş, hemen koşmuş, telefona sarılmış,
sanatçıyı tebrik ediyor. Burada milletin vekilleri var, milletin
vekillerine yönelik saldırı millete saldırıdır.
Şimdi, ben geçen gün bunları gündeme getirdiğimde bana dedi ki:
Bu arkadaşı dışarı çıkaralım. Ya, zaten
bir kumpasla dışarı çıkardın, senin bizi buradan
dışarı çıkarma yetkin, haddin de yok; bunu da bilmiş
ol. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 42nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Aytun
Çıray Feridun
Bahşi Ayhan
Erel
İzmir Antalya Aksaray
Hasan
Subaşı
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Subaşının. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 42nci
maddesi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum.
42nci madde ve bu kanun teklifinin birçok maddesine
itirazımız yok ama burada önemli olan bu kanun teklifinin Hükûmetin
ne hâlde olduğunu gösteren bir tabloyu bize gösterdiği için önemli
olduğunu varsayıyorum.
Anayasanın 5inci maddesi devletin temel
görevi ve ödevinin halkın refahını sağlamak olduğundan
söz eder. Ben sormak istiyorum: Birinci, öncelikli göreviniz olan halkın
refah ve huzurunu acaba sağlayabiliyor musunuz?
Sağlamadığınız bu yasa teklifinden belli ki 3 milyon
öğrencimiz borcunu ödeyemediği gibi tasfiyeye gitmeye
çalışıyorsunuz. Yine, 2 bin lira icra borcunu ödeyemediği
için 9 milyon yurttaşımızın borcunu tasfiye ediyorsunuz.
Yine, 1 milyon Covid cezasını ödeyemeyenler ve sonuçta 2 bin lira ve
2.500 lira gibi borçlarını ödeyemeyen milyonların borcunu
tasfiye ediyorsunuz. Bu da gösteriyor ki siz halkın refahını sağlayamıyorsunuz,
görevinizi yapmıyorsunuz. Ayrıca, 2.000 lira ve 2.500 liranın
üzerinde borcu olanlar, onlar ne yapacak? Borçlarıyla
uğraşıp duracaklar çünkü icra dosyaları Türkiyede 25
milyonu geçmiştir. Yani halkın yarıdan fazlası borçludur. Siz
halkın refahını sağlama görevini yapmıyorsunuz.
Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum ama
ben geçen yıl bir soru önergesi vermiştim. Finikede denize hâkim, en
güzel yerinde, konut alanları ile turizm alanı arasında 120
dönüm bir yer vardır, Finikenin konut ve turizm alanları
arasında kalan tek ormanlık alanı ve doğal sit
alanıdır. Yüzde 25 meyili vardır, denizi ve yat
limanını gören, elde kalan tek alandır. Finike Belediyesi
burayı rekreasyon alanı, yeşil alan ve eğitim alanı
olarak planlamıştır ama gelin görün ki aradan bir süre geçtikten
sonra okçuluk, güreş ve benzeri sporları yapmak adına bu yer
birdenbire İl Spor Müdürlüğüne tahsis edilmiştir ve de
doğal sit alanı, üçüncü derece doğal sit alanına
çevrilmiştir.
Tabii, güreş ve okçuluk deyince bu en güzel
manzaralı 120 dönümün neden bu şekilde İl Spor Müdürlüğüne
tahsis edildiği bütün Finikelilerce bilinmektedir. Ben bu konuda soru
önergesi vermiştim geçen yıl, ayrıca Mecliste konuşma
yaptım. Bu plana Büyükşehir Belediyesi ve Finike Belediyesi itiraz
etti, böyle bir direniş gördükten sonra da bu planın ortadan
kalktığını görüyoruz, gündemden kaldırıldı
ama geçtiğimiz aylarda yeniden Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığının planlaması
olarak tekrar askıya çıktı. Finike Belediyesi geçtiğimiz ay
askı süresi içinde buna itirazını yapmıştır ama benim
soru önergeme de Bakanlık şöyle bir cevap verdi: Söz konusu imar
planına ilişkin devam eden ya da onaylanan herhangi bir imar
planı çalışmamız bulunmamaktadır. Evet, gerçekten
imar planı çalışmasından geri adım
atılmış ama Bakanlık bunu Bakanlığa çekmek
suretiyle yeniden bir imar planı yaparak burada belediye hizmet
alanı, park ve rekreasyon alanı yerine, burada bir otel tesisi, 3
kat, 2 emsalli konaklama tesisi, yine, güreş ve okçuluk spor alanları
faaliyeti koymuş ve askıya çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Buna belediye itiraz
ettiği gibi ben de buradan bir kere daha itirazımı belirtiyorum
ve bu vakfa, kim olduğu belli olan bu vakfa Finikeden elini çek.
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 43üncü
maddesinin aşağıda şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 43-26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, mülga (n) bendi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiş, fıkraya (o) bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki bentler ilave edilmiş ve diğer bent
buna göre teselsül ettirilmiştir.
e) Mevzuata aykırılıkları
tespit edilen bağımsız denetim kuruluşları,
bağımsız denetçiler, bilgi sistemleri ve sürdürülebilirlik
denetimi yapanlar hakkında idari yaptırım kararı vermek.
n) Kurulca gerekli görülen durumlarda,
bağımsız denetime tabi işletmelerin finansal
tablolarının Kurumca yayımlanan standart ve düzenlemelere
uyumunun gözetimini yapmak.
ö) Uluslararası standartlarla uyumlu olacak
şekilde Türkiye Sürdürülebilirlik Standartlarını belirlemek ve
yayımlamak, gerektiğinde değişik işletme büyüklükleri
ve sektörler itibarıyla farklı düzenlemeler yapmak, bu konularda
denetim yapacakları yetkilendirmek ve gözetime tabi tutmak.
p) Bağımsız denetim kapsamındaki
işletmelerden bilgi sistemleri denetimine tabi olacakları belirlemek
ve bu denetimin uluslararası standartlara uygun olarak yürütülmesini
teminen düzenleme, yetkilendirme ve gözetim yapmak.
r) Kurumun yetkili olduğu alanlara yönelik
araştırma geliştirme, eğitim, sınav, tescil
işlemleri yapmak amacıyla kurum bünyesinde merkez kurmak ve
bunların faaliyet usul ve esaslarını belirlemek.
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Erkan
Aydın
Aydın Nevşehir Bursa
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Kırklareli Edirne Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizi izleyen değerli yurttaşlarımız ve
hukukun üstünlüğünü inşa etmek için, herkes için adaleti savunan
değerli meslektaşlarım, avukatlar; bugün onların sorunlarından
bahsedeceğim. İnanıyoruz ki adaletin tecelli edeceği,
herkese eşit uygulanacağı, hukukun üstün olacağı
günler yakındır.
Avukatların çok fazla sorunları var;
sıralamak gerekirse 1inci ve temel sorun çok fazla hukuk fakültesi
açılmış olması. Her yerde pıtrak gibi hukuk
fakülteleri açıldı, 84 tane fakülte var ve ortalama yılda 20 bin
civarı mezun veriyor bu fakülteler. Eğitim zaten niteliksiz ve
şu anda yaklaşık 200 bin civarı avukat var. Peki bu kadar
iş var mı? Hayır yok, plansız bir şekilde avukat
sayısı artıyor. Genç avukatlar kamuda istihdam talep ediyorlar,
son dönemde yoğun bir şekilde bunu bize dile getiriyorlar. Dilekçe
Komisyonumuza da bir dilekçe vermişler, diyorlar ki: Kamunun hukuki
güvenliğini ancak kamu avukatları sağlar. Ve yüce Meclisten bu
konuda bir çalışma yapılmasını bekliyorlar.
Diğer bir sorun ne? Düşük ücretler.
Gerçekten hukuk fakültesini bitirmiş bu
arkadaşlarımızın, gençlerin çoğu maalesef asgari
ücretle çalışıyorlar. Hatta ben bunu duyduğumda dedim ki:
Ya, arkadaşlar, garson olarak çalışsanız
Şimdi avukat
olarak çalışmanın bir sorumluluğu var yani bir hata
yaptığınızda ağır cezada
yargılanıyorsunuz. Şimdi, aynı ücreti alıyor, en
azından sorumluluğu yok, ağır cezada yargılanma riski
yok, maalesef bu koşullarda çalışıyor avukat
arkadaşlar. Bazı mesleklerde, örneğin mühendisliklerde tip
sözleşme olmasına, asgari ücretin daha yüksek olarak belirlenmesine
rağmen avukatlarda böyle bir şey yok. Barolar Birliği daha önce
bir yönerge, bir yönetmelikle bunu düzenlemeye çalıştı ama
Danıştay kanuni bir düzenleme olmadığı için bunu iptal
etti ve avukatlar diyorlar ki: Meclisin -hele hele- çoğu da hukukçu, niye
bizim bu sorunumuzu çözmüyorsunuz? Ben de kanun koyucular olarak genç
meslektaşlarımıza karşı bu sorumluluğumuzu yerine
getirelim diyorum. Yaşanan bu düşük ücretler, ekonomik
sıkıntılar neticesinde maalesef artan intiharlardan avukat
arkadaşlar da payını alıyor. İntihar vakaları gün
geçtikçe artıyor ki Türkiye Barolar Birliği yakın bir zamanda,
bu psikolojik yıkımlarla ilgili olarak destek vermek için Barolar
Birliği bünyesinde psikolojik destek merkezi kurmak zorunda kaldı; ne
kadar acı.
Yine, ceza alanında zorunlu müdafilik yapan
meslektaşların aldığı CMK ücretleri artık çok
komik bir noktada kaldı. 300-500 lira avukatlık mesleğinin
onuruna yakışır bir ücret midir Allah aşkına? Pazara
gidilemiyor o parayla. Enflasyon bugün açıklandı, resmî rakamlar
yüzde 85,5; bağımsız kuruluş ENAGın
açıkladığı yüzde 185,34 -ki biz yaşıyoruz yüzde
200lerde enflasyon- ama maalesef CMK ücretleri çok düşük. Bunun bir an
önce güncellenmesi gerekiyor.
Yine, şiddet, evet, şiddete maruz kalan,
yoğun olarak maruz kalan meslek gruplarından biri de avukatlar. Her
gün okuyoruz, haberlerde görüyoruz, meslektaşlarımız
şiddete maruz kalıyorlar. Vatandaşlar tarafından
kişiselleştiriliyor, öyle algılanıyor meslekle ilgili
sorunlar. Yine, şiddetle ilgili de bir mücadele verilmesi gerekiyor.
Diğer bir konu, hem avukatların hem de
vatandaşın yaşadığı bir mağduriyet; yasal
faiz oranı. Şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ki bir işçi,
işveren arasında uyuşmazlık oluyor, işçi işten
çıkarıldı, ara bulucuya gidiyor -ki orada da adaletsizlik
olduğu, eşit olmayan koşullarda bir araya gelindiği söyleniyor-
işçinin alacağı belirleniyor ama ödemeler, yine dava sonucunda
hak kazanılan ödemeler verilmiyor ve yüzde 9 faiz. Şimdi, yüzde 9
faiz ödeyen biri ödemeyi yapar mı yoksa o parayı yüzde 15, yüzde
25le bankada mı kullanır? Vatandaşın buradaki
mağduriyetini de gidermek, yine bu yetkileri elinde
bulunduranlardadır. Bununla ilgili olarak, ayrıca ara buluculukta da
işçilerin avukatlığını üstlenecek bir zorunlu
avukatlık müessesesinin getirilmesi gerektiği özellikle bu alanda
çalışan arkadaşlar tarafından söyleniyor ki ben de buna
katılıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Velhasıl, açlık
sınırının altındaki avukat arkadaşlar, intihar
eden avukatlar nedeniyle yaşanan sıkıntılar, emeği
sömürülenler, kamuda istihdam edilmek isteyip burada yer bulamayanlar -çünkü
2020 KPSSsiyle atanan avukat sayısı 20 bin mezundan sadece 269
kişi- kamuda istihdam edilmek isteyen avukatlar Meclisten çözüm
bekliyorlar; ben de buradan onların sesini duyuruyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesiyle eklenen hükümde yer alan
ilk ve ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tulay
Hatımoğulları Oruç Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz
Adana
Şırnak
Adana
Şevin
Coşkun Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Muş
Antalya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruçun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Şakirpaşa
Havalimanıyla ilgili konuşacağım ve son sözü baştan
söylemek istiyorum: Adana Şakirpaşa Havalimanı kapatılacak
mı? Bu sorunun yanıtını Adanalılar dört gözle
bekliyorlar. Bu soru yıllardır soruluyor; Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı ile iktidar Adanalılarla alay edercesine Ya,
hele yeni havaalanı bir olsun da bir bakalım nasıl olacak.
vesaire diye sürekli kamuoyunu böyle oyalayan açıklamalar yapıyor.
Adana Havaalanı, hava ulaşımına
1937 senesinde başladı ve 1956 yılından itibaren de
uluslararası seferlere hizmet eden bir havalimanı oldu; yirmi dört
saat kesintisiz bir şekilde iç ve dış hatlarda hizmet veren bir
havaalanı. 2021 yılında Adana Havalimanı'ndan 40 binden
fazla uçuş gerçekleşmiş, 5 milyondan fazla yolcu
taşınmış. Çevre illerin de önemli oranda
yararlandığı bir havalimanı. Kapatılması ne zaman
gündeme geldi? Çukurova Bölgesel Havalimanı'nın temelleri
atıldığında yani 2013te. Çukurova Bölgesel
Havalimanı, yap-işlet-devret modeliyle tanınan ve
havalimanları üzerinde belli sermaye kesimlerine rant alanı açan
projelerden bir tanesi ve 12 milyon yolcu garantili bir proje. 12 milyon
yolcuyu garantilemek için de Adana Havalimanı'nı kapatmayı hedefliyorlar;
böylece, Adana ve Mersin hattında yolculuk yapan herkesi bu
havalimanına, yeni havalimanına mecbur eden plan ve projeyle
gidiyorlar.
Bu hangi projenin parçası? Şehir
hastanelerinden tanıdık bir proje ve şehir hastanelerinde,
düşünün
Şehir hastanelerini kentin dışına
taşıdı bu iktidar, dev şehir hastaneleri yaptı, o
koridorların içinde yürürken hasta olmayan da hastalanır, hasta
gideceği yere bile yetişemiyor ve hasta garantili; burada da yolcu
garantili. Bir şirket kazansın diye Adanalıları ve
Mersinlileri süründürmenin hiçbir anlamı yok. Kaldı ki Adana
Havalimanı kadim havalimanlarından biri. Bakın, bu
yapıları koruyamayan ülkelerden biridir Türkiye. Hangi ülkeye
giderseniz gidin, yüzyıllara dayalı olan yapılarını en
iyi şekilde koruyarak günümüze kadar gelmiştir; bu aynı zamanda,
bir kentin tarihî silüetini kuşaktan kuşağa taşımak
açısından ve bir tarihi sahiplenmek açısından da önemli ama
AKP iktidarı ne yapıyor? Bir hastane açıyor, yüz
yıllık hastaneyi kapatıp şehir hastanesine
taşıyor; havalimanında aynı politikayı izliyor; bu
aynı zamanda, kentin tarihini de yok etmek anlamı
taşımaktadır. O yüzden de biz bu havalimanının
kapanmasını istemiyoruz.
Bakın, bu proje için yani yeni havaalanı
projesi için 8 milyon metrekare alan tarım arazisi olmaktan
çıkarılıyor ve imara açılıyor havalimanı
yapılsın diye. Biraz önce burada konuştuk tarım
politikalarını, tarım politikalarında da bu tarım
arazilerini yok etme yine merkeze alınmış; şantiyeci
iktidarın tarım arazilerini imara açmasının bir
örneğini de Çukurova Bölgesel Havalimanında görüyoruz. Tabii ki biz
Mersine bir havalimanı yapılsın isteriz, bugün nüfusu 300 bin
civarında olan illerde bile havalimanları var, olmalı da;
Mersinde de bir havalimanı olmalı ama Çukurova Bölgesel Havalimanını
açacağız ve şirkete yolcu garantisi vereceğiz diye kadim
Adana Havalimanını kapatamazsınız,
kapattırmayacağız; onu da belirtmek istiyorum.
Bakın, Sayın Bakan Adanalılar ne
isterse biz onu yapacağız; istiyorlarsa bu havalimanını
kapatacağız ama Yok. derlerse kapatmayacağız.
demiş. Adanalılar havalimanları kapansın istemiyor.
Bakın, İstanbullular da Atatürk Havalimanının
kapanmasını istemiyordu ama buna rağmen o havalimanını
kapatıp -dev bir havalimanında masraf üstüne masraf- bu iktidar
bizleri, millî sermayeyi son derece zarara uğratan bir havalimanına
sürüklemiş oldu.
Biz, bu kez de rant için değil, halk için
halkın istediği kararın alınmasını istiyoruz.
Bunun sürüncemede bırakılmasına gönlümüz razı değil,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanının ivedilikle Adana
Havalimanı her hâlükârda açık kalacaktır.
açıklamasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Sayın
Bakan, bu açıklamayı bütün Adanalılar sizden bekliyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 43üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiş şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Feridun
Bahşi Aytun
Çıray Yavuz
Ağıralioğlu
Antalya İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yavuz Ağıralioğlunun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarımız; yürürlük maddesi, o yüzden ilgili madde üzerine
konuşmayacağım. Cumhuriyetimizin 99uncu yılı,
cumhuriyet üzerine birkaç şeyi yeniden tevarüs ettirmemiz lazım.
99uncu yılını idrak ederken
cumhuriyet nasıl kurulduğunu unutmamamız gereken, bizim her
şeye yeniden başlama fırsatımızdır. Koca bir
imparatorluktan ve küllerinden yeni bir milleti vücuda getirmek için
topraklarında savaşmak ve kendinden başka tutunacak dalı
olmayan bir milletin, kendine tutunarak ayağa kalkma imkânını
yönetip başarıyla taçlandırdığımız ulvi bir
finalin adıdır cumhuriyet. Cumhuriyet bizim için, bu şemsiye
altında yaşayan herkes için, bu 85 milyon için her şeye yeniden
başlama fırsatıdır. Evlatlarını hangi cephede
kaybettiğini bilmez bir milletin, vatanında huzurla yaşasın
diye geride kalanların, savaşta evlatlarını göz göre göre
ölüme gönderebilmeyi kararlılıkla göze almış bir milletin
bize en büyük armağanıdır cumhuriyet.
Kurtuluş Savaşı'nın kurmay
kadrosunun her birisinde aynı hassasiyeti görürsünüz. Mangal
Dağı'nda çekilmek zorunda kalan Selahattin Adil Paşa'nın
çekilme emri, gönlüne hicran olarak düşmüş Mustafa Kemal'in 5inci
Tümene Türk tarihine kahramanlar olarak düşmesini emrediyorum. derken
vazetmiş olduğu ölüm emri bizim yaşam parolamızdır.
Aynı hassasiyet Deli Halit Paşada vardır, aynı hassasiyet
Fahrettin Paşada vardır Medine önlerinde, aynı hassasiyet
Şükrü Paşa'da vardır Erzurum'da. Yaşamak için
evlatlarını ölüme gönderebilecek hassasiyet bize bu vatanı ve bu
cumhuriyeti hediye etmiştir.
Demokrasiyle taçlanmış cumhuriyetin
içerisinde, bize her şeye yeniden başlama imkânı veren bu
cumhuriyeti bir velinimet gibi bilmek ve korumak mesuliyetiyle bugün bir daha
dikkatlerinize, bir daha kalbinize emanet ediyorum ki Recep Tayyip
Erdoğan, Tenzile Erdoğan'ın ve Kaptan Ahmet'in oğlu olarak
devleti yönetme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur; Abdullah
Gül Demirci Ahmetin oğlu olarak, Binali Yıldırım Bey Topal
Dursunun oğlu olarak; Özal Malatyadan, Adnan Menderes Aydından
Memleketin istikbaline biz de varız; emek ediyoruz, baş koyuyoruz.
diyebilme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur.
Dolayısıyla cumhuriyet bizim için, memleket yönetiminde eşitlenmek,
fırsat eşitliğinde memleketin her kıymetiyle
buluşabilmek imkânı demektir. Kürtün, Türkmenin, Alevinin,
Sünninin, dindarın, laikin, modernin, gelenekçinin eşitlendiği
bu memleket haritasında bizim tamamımızın adına Türk
milleti diyoruz. Vatandaşlık hassasiyetiyle bizi bir arada tutan bu
cumhuriyeti en büyük nimetimiz olarak görmek ve korumak mecburiyetindeyiz.
Efendim, cumhuriyetin kendilerine sunduğu
imkâna cumhuriyete küfrederek mukabele etmeyi cumhuriyeti bekleyen
hassasiyetimle şöyle savuşturmak zorundayım: Bu memlekette
cumhuriyet, kendi kuruluş iradesini, içinde huzurla yaşama
imkânını kendisine itiraz eden ve bühtan edenlere bile tahammül
olarak göstermekte, böyle bir nimeti bu Meclisin altında cumhuriyete
hakaret etme fırsatıyla bile göğüsleyebilmektedir; cumhuriyet
böyle bir erdemdir. Türkmenin, Kürtün, Alevinin, Sünninin, dindarın,
laikin, modernin, gelenekçinin, hepsinin, ay yıldızlı al
bayrağın altında; dinine, ekalliyetine, mensubiyetine,
meşrebine bakmaksızın birinci sınıf vatandaş
olarak yaşayabildiği siyasal iklimin istikbale koşulabilir
kulvarıdır cumhuriyet. O yüzden, cumhuriyete karşı
hassasiyetlerimiz bizim parti münakaşalarının çok ötesinde,
siyasi olarak da millet olarak da varlık sebebimizdir.
Cumhuriyet iyi ki vardır. Cumhuriyetle beraber
ortaya konan irade demokrasiyle taçlanmış; 100üncü yılında
mesuliyetlerimiz vardır hamasete kurban vermeyeceğimiz.
Yüzyıllık -100üncü yılına gidiyoruz- cumhuriyetin
enflasyon diye bir derdi, cumhuriyeti koruyanlara, kollayanlara
karşı bir mahcubiyet sebebidir; işsizlik öyledir, hukuksuzluklar
öyledir, enflasyon öyledir, gelir gider adaletsizliği öyledir,
kalkınamamak öyledir, üniversitelerin durumu öyledir. Yani memleketin
bugün içinde yaşadığı bu darboğaz, vatanı bize
canları pahasına verip giden, veda eden insanlara karşı
mesuliyetimizi doğru taşıyamadığımızın
resmidir. 100üncü yılında böyle bir mesuliyeti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bize
vatanı teslim edip giderken ölmeyi göze alabilmiş, kendi
evlatları ölürse vatanda huzurla yaşanabilir hassasiyetiyle memleketi
bize vermişlerin omuzlarımıza yüklediği mesuliyet
şudur: Hamasete kurban veremeyiz yurdumuzu. Yüzyıllık bir
cumhuriyetin enflasyon diye bir derdi olamaz, eğitim diye bir problemi
olamaz, demokrasi standartları düşük olamaz, bir memlekette gelir
gider adaletsizliği olamaz, çocukların umutsuzluğu olamaz,
hukuksuzluk olamaz, adalet herkesin sığındığı bir
liman olup memlekette adaletten yakınılamaz. Bütün bunlar, bizim
memleketimize karşı hassasiyetlerimizi layıkıveçhile
yapamadığımızın da resmidir.
Bu mesuliyeti kuranların aziz
hatırasına borçlu olduğumuz duygusuyla, 99uncu
yılında tekrarladım; 100üncü yılında memleket
hizmetini devralmış bir iradenin temsilcisi olarak Burada vazifemizin
başındayız. demeyi çok arzu ederiz.
Genel Kurulu saygılarımızla
selamlarız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu İle
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 44üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiş ibaresinin yeniden düzenlenmiş
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Trabzon Adana İstanbul
Aytun
Çıray Dursun
Ataş Feridun
Bahşi
İzmir Kayseri Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Dursun
Ataşın.
Sayın Ataş, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun teklifinin
44üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen kanun
teklifi, vatandaşı muhtaç hâle getiren AKP iktidarının bu
muhtaçlıktan oy devşirmeye çalışmasından ibarettir.
Teklif, sorunlara kalıcı çözüm getirmek için değil, seçimlere
kadar vatandaşa yalancı bir rahatlık sağlamak için
getirilmiştir yani amaç sorunları çözmek değil, seçimleri
kazanmak için vatandaşı aldatmaktır.
Milletimiz yirmi yılda görmüştür ki AKP
için önemli olan, millet değil, yandaştır; AKP için önemli olan,
gittikçe yoksullaşan vatandaşın cebindeki parayı
yandaşa, müteahhit çetelerine, rantçılara aktarmaktır.
Vatandaşın vergi yükü her geçen gün artarken millî gelirden
aldığı pay sürekli azalmaktadır çünkü vatandaşın
millî gelirden alması gereken pay, hazine garantileriyle, yolsuzluklarla,
ihalelerle yandaşların cebine gitmektedir. Yandaşlara hazine
garantisi veren yap-işlet-devlet projelerinin maliyeti bugün 120 milyar
lirayı geçmiş durumdadır. Kamu-özel iş birliği
projeleri olarak adlandırılan, aslında AKPnin vatandaştan
alıp yandaşa verme aracı olarak kullandığı bu
projeler yüzünden Türkiyenin yirmi beş yılı ipotek altına
alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, hastaneler, köprüler,
tüneller, havaalanları için garanti verilip, sonra milletle alay eder gibi
çıkıp Cebimizden beş kuruş çıkmadan bu projeleri
yaptık. diyorlar. Haklılar, onların cebinden tek kuruş
çıkmadı çünkü proje adı altındaki büyük rantın
parasını vatandaş ödemektedir.
2035 yılına kadar 40 bin araç geçecek.
garantisi verilen Osmangazi Köprüsünün garanti ödeme tutarı 41,25 dolar
artı KDVdir; bu garanti tutarı her yıl ABDdeki enflasyona göre
de güncellenmektedir; böylece, AKP, kilometre başına dünyadaki en
pahalı köprüyü yaptırıp bedelini de 2035e kadar milletin
sırtına yüklemiştir.
Vatandaşın cebinden yapılan bir
diğer proje de Avrasya Tüneli. Avrasya Tünelinin maliyeti 1,4 milyar
dolarken Günlük 70 bin araç geçecek. garantisi verilen Avrasya Tünelinin
yirmi beş yıllık işletme süresince devletin firmaya
ödeyeceği tutar tam 2,6 milyar doları bulmaktadır. Tünel için
yirmi beş yılda ödenecek parayla 2 tane Avrasya Tünelini inşa
edebilecekken bunun yerine, yandaşlara rant yaratılmış,
bedeli de yine vatandaşa yüklenmiştir.
Yine, sürekli övündükleri 10 şehir hastanesi
için 31 milyar lira hazineden ödenecektir. Şehir hastaneleri için ödenen
ve ödenecek kira bedelleriyle 10 tane şehir hastanesi daha
yapılabilirdi. Diğer taraftan, yirmi sekiz
yıllığına işletilecek olan, 600 bin nüfuslu
Kütahya'daki Zafer Havaalanı'na 1 milyon 400 bin yolcu garantisi
verilmiştir. Sonuç olarak, 2021 yılında verilen garantinin
sadece yüzde 1,18i karşılanmış, bu yılın ilk
dokuz ayında da yalnızca 187.647 yolcu bu havaalanını
kullanmıştır. Yine, zaferi müteahhitler kazanmış, bedelini
vatandaş ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı,
onlarca projenin bedelini misliyle vatandaşa
yansıtmıştır. Son beş yılda vatandaşın
yandaşa ödediği ücret, 121 milyar liradır. Meclise sunulan 2023
yılı bütçesine göre de önümüzdeki üç yılda en az 373,6 milyar
lira daha ödenecektir. Yani Cebimizden beş kuruş çıkmayacak.
dedikleri projeler yüzünden vatandaşın sırtına milyarlarca
lira yüklenmiştir. Üstelik vatandaş, en az yirmi beş yıl
daha bu ödemeleri yapmaya mecbur bırakılmıştır.
Bakın, bugün, Türkiye'de yeni doğan bir
bebek 25.261 lira faiz borcuyla dünyaya gözlerini açmaktadır. Henüz
doğmamış çocukları dahi borçlandıran AKP
iktidarı, seçim kazanmak adına sadece günü kurtaracak düzenlemeler
yapmaktadır. Bu yüzden sorunlar gün geçtikçe büyümekte, vatandaş her
geçen gün daha da fakirleşmektedir. Biz, projelere değil bu rant
düzenine karşıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, geçen hafta 99uncu
yılını kutladığımız cumhuriyetimizin
100üncü yılında milletimizin bu makus talihini
değiştirecek, milletin sırtına kambur olan
yandaşlardan, rüşvetçilerden, rantçılardan milleti kurtaracak,
yoksulluğun da yolsuzluğun da kökünü kurutacak, devleti yeniden
fabrika ayarlarına yani cumhuriyet değerlerine döndürecek Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin önderliğindeki
İYİ Parti kadroları iktidara hazırdır.
Çok az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesinde yer alan şekilde
ibaresinin biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sait
Dede Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş
Hakkâri
Muş Şırnak
Kemal
Peköz Kemal Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Antalya Kocaeli
Rıdvan
Turan
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sait Dedenin. (HDP sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan torba yasa teklifinin
44üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Söz konusu torba kanun teklifi toplumu esas almak
yerine iktidarın seçime yönelik bir makyaj yapma gayretinden öte bir
şey değildir. Emeği bilinçli şekilde sömüren ve
yoksullaştıran AKP, bu torba yasa teklifinde olduğu gibi göz
boyamaya dönük düzenlemeler yaparak yurttaşların asıl
canını yakan sorunların çözümlerini görmezden geliyor, oysa
halkın derdi tasası bambaşka. Önümüzde çok çetin ve zorlu
geçeceği ortada olan bir kış mevsimi geliyor. Yükselen enerji
fiyatları yakında yurttaşların cebini de canını
da daha fazla yakmaya devam edecek.
Bakın, seçim bölgem olan Hakkâri ilinde,
Hakkâri il merkezinin birkaç mahallesi dışında diğer
yerleşim yerlerinin hiç birinde doğal gaz boru hattı
bulunmamaktadır. Yıllardır Yapıldı, yapılıyor.
İhaleye verildi, veriliyor. denilen doğal gaz boru hattı
projesinde çalışmalar kaplumbağa hızında ilerliyor ve
Hakkâriyi kara, çetin bir kış beklemektedir. Hakkâri'de
ısınma sorunu kömürle giderilmektedir. Çevre ve hava kirliliğine
sebep olmasına ve insanların sağlığını
tehdit etmesine rağmen kömür tek ısınma yolu. Bugün bir hanenin
yıllık kömür için harcayacağı para müstakil evlerde 35-40
bini, apartmanlarda ise 15 bini geçmektedir. Tek bir yatırımın
yapılmadığı, ticaretin olmadığı, tarım
ve hayvancılığın bilinçli olarak bitirildiği Hakkâri
için bu miktarlar çok yüksek miktarlardır. Bu süreçte, bu yakıt
masrafını vermektense kışın doğal gaz bulunan
çevre illere giden aile sayısı da hızla artmaktadır. Tabii,
iş sadece kömür parasıyla kalmıyor, bunun tesisatı,
tesisatçısı, kalorifercisi, kömürün yanması için yanına
alınan odunlar da olunca ciddi bir meblağa denk geliyor. 50-60 bin
belki yandaşlar için bir yemek parası olabilir ama
yurttaşlarımız için ciddi bir servettir. Hakkâri'de
kış sadece ısınma sorunu demek değil, bunun
yanında, kapanan yol, kesilen elektrik, donan su şebekeleri,
uçuşa kapatılan havaalanı, büyük ve küçükbaş hayvanlara ot
ve yem bulamamak demek.
Hakkâri Milletvekili olduğum için, sağ
olsunlar, bundan yıllar önce Hakkâride görev yapan memurlar
kitaplaştırdıkları anılarını, denemelerini,
öykülerini bize yolluyorlar. Bu kitapların neredeyse tamamında kar
sebebiyle bir yerde mahsur kalma, günlerce karanlıkta kalıp
dışarıya çıkamama durumları betimleniyor. İşte,
Şemdinli'ye gitmekte olan bir memur kar yağışı
sebebiyle günlerce Karayollarına ait bir bakım istasyonunda mahsur
kalır. Bir başkası Uludereye gitmek isterken çığ
yüzünden bir köyde haftalarca kalır, bir başkası da
ısıtamadığı okulundan bahseder. Bundan kırk-elli
yıl önce Hakkâriye tayini çıkıp gelen bu insanlarımız,
emin olun, bugün tekrar gelseler yine aynı sorunları
yaşayacaklar.
Tabii, bu arada kendi araçlarıyla gelecek
olanlara da buradan bir bilgilendirme yapayım. Sakın kent
merkezlerine yaklaşırken yolun çift şerit olduğuna güvenip
gaza basmayın, hele akşam karanlığında düz yolda
giderken çünkü birden önünüze yolu kapatan beton bloklar çıkacak, yolda
şerit merit kalmayacak, önünüze duvar çıkacak, kimi yerlerde yolun
üçte 2sinin işgal edilerek daraltıldığını
göreceksiniz. Evet, yolların tam ortasında ya beton bariyerleriyle
arama noktaları bulunmakta ya da yola yakın bir karakol yolun kendi
tarafında olan şeridi veya şeritleri kapatıp iptal
etmektedir. Bu durum, trafiği olumsuz etkilediği gibi bir sürü kazaya
da neden olmaktadır. Kaldı ki şehir merkezlerinde de durum
bundan çok farklı değildir. Türkiyeyi İrana bağlayan
İpek Yolu, Yüksekova şehir merkezinde iki gidiş iki geliş
olarak yapılmış olmasına rağmen merkezde bulunan tümen
tarafından yol kapatılmış, tek şeride
düşürülmüştür. Hakkâri Şemdinlide, Çukurcada da durum
böyledir. İhaleye verilip yol yapılıyor, hatta
yandaşın cebi tam dolsun diye her yıl düzenli olarak aynı
güzergâhlar ihaleye veriliyor. Çünkü denetim yok, çünkü şartnameye göre
BSK yani sıcak asfalt olması gereken yol stabilize yoldan bir tık
yukarı olacak şekilde yapılıp paralar cebe indiriliyor. Bu
yollar sürekli bir rant kaynağı olmuş durumda. Durum ana
arterlerde böyleyken şehir merkezlerinde de pek farklı değil.
Bakın, Hakkâri il merkezinde zaten mahalle aralarındaki yollara yol
demek için bin şahit gerekir; patika gibi yollar, iki araç yan yana
gidemiyor, karşı taraftan bir araç geldiği zaman öbürünün de
geri geri gitmesi gerekiyor. Her sene ihaleye verilip yapılan
yolların yılı dolmadan vasfı değişiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SAİT DEDE (Devamla) Kalan yollar da güvenlik
sebebiyle kapatılıp mahalle karakollarının olduğu
sokaklardan araçların geçişine ancak izin veriliyor. Kent
merkezlerinde böyle akıl almaz uygulamalar var. Her şey güvenlik
eksenli düşünülüyor ama düşünülen yurttaşın güvenliği
değil. Bakın, Yüksekova İpekyolu üzerinde sürekli kazalar
yaşanmakta. Bu güzergâhta bir sürü okul bulunmasına rağmen ne
bir üst geçit ne bir alt geçit mevcut değildir. Bu yol şimdi yine yapılıyor
ama yollar daraltılmış, kavşak yok, trafik levhaları
yok, alt geçit yok, üst geçit yok. Dökülen asfalt vesaire hepsi çöpe gidiyor.
Olan yurttaşların ödediği vergilere oluyor.
Havaalanı yaptık. deniliyor. Bakın,
yaklaşan kış mevsiminden dolayı havaalanımız yine
kapanacak. Mevsimlik havaalanı; yazın birkaç sefer var, o da sadece 2
büyük şehre, Ankaraya da haftada sadece 2 sefer yapılabiliyor. Bu
yüzden ben geçen hafta gelirken yine Vandan Türkiye'nin başka bir
şehrine gitmek zorunda kaldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dede.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
45inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette
olmak üzere 3 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 45inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Aytun Çıray
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon İzmir Adana
Feridun
Bahşi Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel
Antalya Eskişehir Aksaray
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Mehmet
Güzelmansur Faruk
Sarıaslan
Aydın Hatay Nevşehir
Vecdi
Gündoğdu Erkan
Aydın Okan
Gaytancıoğlu
Kırklareli Bursa Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz Sayın
Arslan Kabukcuoğlunun.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 45inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Denetim kurumunca Her şey yolunda. denilen
bir Amerikan enerji firmasının iflasından sonra Batıda
denetim için standartlar geliştirilmiş, ülkemiz de bu duruma ayak
uydurma çabasına girmiştir. Firmalar için en önemli bilgi
kaynağının finansal tablo olması, denetim
firmalarının önemini artırmaktadır. AK PARTİ
hükûmetlerinin yaptığı, hiçbir devlet felsefesiyle
uyuşmayan Şu kadar vergi ver, yoksa defterlerini incelerim. ya da
siyasi mülahazalarla Vergi memurlarını üzerine yollarım. diyen
tehditlerden ve devlete birtakım mali çıkarlar kazandırma
davranışından sonra mali denetçilik kurumu nispeten mükellefleri
rahatlatmıştır. Bilinen ekonomi kurallarına
aykırı piyasa kuralları uygulayan, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinden daha fazla düzeltme kararnamesi çıkaran, hukukun
üstünlüğüne riayet edilmeyen; girişimcilerin bir iki aydan ötesini
göremediği, halkın yoksullaştırıldığı,
yandaşların korunduğu, iltimasın üst seviyeleri kadar
getirildiği bağımsız denetim kurumlarının
şirketleri sağlıklı bir şekilde denetlemelerini
beklemek en azından saflık olur. Bağımsız denetim
kapsamında olan firmalara ticaret sicil müdürlüklerince ihtar
gönderilmektedir. Bağımsız denetim yaptırmayan
firmaların finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporları düzenlenmemiş hükmündedir. Fon talebinde
bulundukları takdirde, fon talebinde bulundukları firmalar
bağımsız kurumlarca hazırlanan finansal tabloları
istemektedir. Ayrıca, ticaret sicil müdürlükleri de hiçbir işlem
yapmayacağı için firmalar çalışamaz hâle gelecektir.
Kamu Gözetimi Kurumuyla ilgili birtakım
şikâyetler vardır. Hâlihazırda uygulanan bir ücret tarifeleri
yoktur. Öyle ki denetçi firmaların müşteri firmalardan talep
ettikleri ücret, bağımsız denetim kalitesini etkileyen önemli
unsurlardan biridir. Denetim firmaları piyasa koşullarında
rekabet edebilmek için fiyatları alabildiğine küçük tutmakta ve
denetleme işini çok kısa zamanda bitirmeye
uğraşmaktadır. Bu durum, akla denetim firmalarının
kısa sürede çalışmaya uğraşmaları, ilgili özeni
göstermemeleri ya da gerekli incelemeleri yapmadıkları fikrini
getirmektedir. Bağımsız denetime tabi şirketlerin ekonomik
hacmi dikkate alınarak, kamu yararının sağlanması için
doğru, güvenilir, bağımsız şekilde denetim
faaliyetlerini yerine getiren bağımsız denetçilere yönelik asgari
bir ücret ortaya konulmalıdır. Bazen kamu gözetim kurumlarına
verilen ceza hedeflerinin çok ötesindedir. Kasıt içermeyen veya sonucu çok
değiştirmeyen uygulamalar neticesinde verilen cezaların
tekrardan dikkate alınması ya da disiplin cezalarının
çeşitlendirilmesi uygun olacaktır.
Günümüzde Türk firmaları pek çok sorunla
uğraşmaktadır. İçeride enflasyon yüksekliği, ihraç
yapılan ülkelerde daralma mal satışını
zorlaştırmaktadır. Kalifiye eleman ve ara insan gücü yetiştirmekte
zorluk çekmekteyiz, eğitim sistemimizin buna göre gözden geçirilmesi
şarttır. Örneğin, 700 bine yakın öğretmen atama
beklerken metal sanayisinde tornacı ya da kaynakçı
bulunamadığından sanayi firmaları şikâyetçidir. Eskişehirde
firmalar ihtiyaç duydukları bu teknik elemanları yetiştirmekte
ve onları istihdam etmektedir ve bunların aldıkları ücret,
bir yükseköğrenim mezununun aldığı ücretten çok daha
fazladır. Personel sorununun ülkemiz çapında çözümü için Hükûmetin
yaptığı hiçbir somut uygulama göremiyoruz. Küçük ve orta ölçekli
firmalarda sırtını patrona dayayarak yaratılan mobbing bu
tür firmalarda etkinliği ve başarıyı düşürmektedir.
Ülkemizdeki firmaların yüzde 99,8inin KOBİler olduğu dikkate
alınırsa bunların ekonomide ne kadar önemli olduğu
açıktır ancak finansmana ulaşmakta en çok zorluğu çeken bu
firmalardır.
Firmaların yaşadığı
sorunların sadece bir kısmından bahsettim. Hükûmetin bu
sorunlara el atmayıp firmaların bazı sorunlarının
çözümünü başka firmalara bırakması ve esas sorunları göz
ardı etmesi Hükûmetin âcizliğinin ifadesidir.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Genel
Başkanımız Meral Akşenerin ifadesiyle, devlet ile millet
arasında kopan bağı İYİ Parti iktidarlarında
tekrar kurup Türkiye Cumhuriyetinin kurumsal varlığı içerisinde
milletimizin sorunlarına çözüm bulunulacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Mehmet Güzelmansurun.
Buyurun.(CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 45inci maddesi üzerinde söz aldım.
Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün AKP,
iktidarının 20nci yılını kutluyor. Bugün
açıklanan makyajlı TÜİK rakamlarıyla bile yıllık
enflasyon yüzde 85i aşmışken, halk yoksulluktan, geçim
sıkıntısından boğulmuşken yirmi yıldır
iktidar olan bir partinin kadroları bugün neyi kutlayacaklar?
Akaryakıt zamlarının etkisiyle ulaştırma enflasyonu
yüzde 117ye çıkmışken, gıda enflasyonu yüzde 99a
ulaşmışken, ev eşyalarındaki fiyat artışı
yıllık yüzde 93e tırmanmışken, faturalar da yüzde 85
artmışken bugün kutlama yapabilecek misin ey AKP? Dar gelirlilerin
enflasyonunu üç haneye çıkarmanızı mı
kutlayacaksınız ey AKP? Bugün neyi kutlayacaksın AKP? Dünya
Sefalet Endeksinde Arjantine fark atarak Türkiyeyi 1inci
yapmanızı mı kutlayacaksınız? Çay-simit hesabı
yaparak iktidara gelmiş bir partisiniz. Bugün 1 simit 5 lira, 1 bardak çay
3 lira olmuş. Gelin, bugün de bu hesabı yapalım: 5 kişilik
bir aile günde 3 öğün 1 simit ve 1 bardak çayla beslense 9x5 eder 45;
onu da 3 öğünle çarpın, etti mi 135. Bir ayda ne eder? 4.050 lira.
Asgari ücret ne kadar? 5.500 lira. Elde ne kaldı? 1.450 lira. Bununla kira
mı, fatura mı ödesin; çocuk mu okutsun, bunu toplu taşımaya
mı versin? Bu aziz millete 1 bardak çayı, 1 simidi bile layık
görmeyen bu yönetimin kutlayacak neyi var acaba? Milleti 1 simide, 1 bardak
çaya muhtaç eden AKPye kulak versen onlardan önce ne buzdolabı vardı
bu memlekette ne çamaşır makinesi vardı ne de araba vardı.
Şimdi ben size AKPden önce yani yirmi yıl
önce bu memlekette olmayanları sıralayacağım. Yirmi
yıl önce askıda ekmek mi vardı, bu ekmeğe muhtaç olan
vatandaş var mıydı? Yirmi yıl önce bebek mamalarına
alarm mı takılıyordu? Yirmi yıl önce maddi
durumlarından dolayı cenaze yemeğini kaldıran köyler var
mıydı? Bu acı tablo sizin iktidarınızda meydana geldi.
İkinci el ayakkabı, ikinci el giysi talebinin patlaması da yirmi
yıllık iktidarınızdan sonra size nasip oldu. Yirmi yıl
önce hayvanlarımız Bulgar samanıyla mı besleniyordu? Yirmi
yıl önce vatandaş kırık yumurtaya dönüp bakmazdı,
şimdi yarı yarıya ucuz olduğu için kırık yumurta
sırasına giriyor vatandaşımız. Sizden önce Diyanet
vatandaşa Ucuza almak için akşam saatlerini bekleyin. diye bir
tavsiye vermiyordu. Sizden önce 57 hükûmet gördü bu ülke ama sizin kadar umut
terminatörü bir hükûmet görmedi. Milletin, gençlerin umutlarını yok
ettiniz, gelecek hayallerini kararttınız. Sizin yirmi
yıllık devriiktidarınızda ilkokul düzeyine düştü beyin
göçü yaşı. Bir iktidar için bundan daha büyük bir başarısızlık
olur mu?
Yirmi yıl önce yarım gram altın
mı vardı? Vatandaş, AKPden önce çeyrek altın takmaya
utanırdı, bugün ise yarım gram altın
takamadığı için utanıyor. AKPden önce çocuklar
harçlıklarını biriktirerek bisiklet alırdı. AKP geldi,
bisiklet kredisi icat oldu. Şimdi ana babalar bisikleti krediyle ancak
alabiliyor. Sizin yirmi yıllık iktidarınızda bunlar icat
oldu; kıymasız köfte, ekmek köftesi, boş baklava, boş tost
ve daha niceleri sizin iktidarınızda icat oldu. Sadece
baklavanın, tostun mu içini boşalttınız? Siz geldiniz,
yirmi yılda kurumların da kuralların da değerlerin de içini
boşalttınız; yetmedi, Merkez Bankasının
kasasını boşalttınız, o da yetmedi, milletin cebini
boşalttınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Dinleyin lütfen.
Çiftçi perişan, esnaf perişan, emekli
perişan, asgari ücretli perişan, her kesimden her insan perişan.
Milletin, sizin iktidarınızın
başarısızlıklarına, aymazlıklarına dayanacak
gücü kalmadı. Gelin, milleti daha fazla perişan etmeyin, tadında
bırakın, milletin önüne sandığı getirin. Geliyor
gelmekte olan; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Milletvekilleri, biraz yorgun
olduğunuzu biliyorum ama
Elinizi kaldırıyorsunuz ben görüyorum
ama kolunuzu kaldırırsanız iyi olur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 45inci maddesiyle değiştirilen
ikinci fıkrada yer alan ve ibaresinin ve/veya olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Filiz
Kerestecioğlu Demir Hasan
Özgüneş
İzmir
Ankara Şırnak
Kemal
Peköz Kemal Bülbül Ömer Faruk Gergerlioğlu
Adana
Antalya Kocaeli
BAŞKAN - Komisyon önerge katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerine söz talebi Sayın
Filiz Kerestecioğlu'nun.
Geçmiş olsun bu arada.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli vekiller;
rahatsızlığım dolayısıyla bir süre ara
verdiğim Genel Kurul faaliyetlerine önce halkımızı, sonra
da sevgili Aysel Tuğluku selamlayarak başlamak istiyorum. Aysel'in
şifa bulmasını ve cezaevinde kalamayacak durumda olan bütün
hasta mahpusların bir an önce tahliye edilmesini diliyorum.
Bir selam da her dönemde ağır bedeller
ödese de doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan asla vazgeçmeyen
sevgili dostum Şebnem Korur Fincancı'ya.
Evet, ülkede her güne yeni hukuksuzlukla
uyandığımız için aslında bu selamlar gerçekten
bitmiyor bugün benim için. Mezopotamya Ajansı ve JINNEWSte
çalışan gazeteci arkadaşlarımızı da selamlamak
istiyorum. Diren Yurtsever, Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Habibe Eren,
Öznur Değer, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Selman Güzelyüz, Hakan
Yalçın ve Zemo Ağgöz. Zemo ev hapsinde ama diğer
arkadaşları, gerçekten bu kadar genç ve bu kadar hakikat aramak için,
gazetecilik için canla başla çalışan sevgili
arkadaşlarımızı tutuklamakla bu ülkeye büyük kötülük
ediliyor, bunu bilmenizi isterim. Onlar hakikat arıyorlardı. Yine
Şebnem Korur Fincancının sözleriyle ifade edeyim: Hakikat
iyileştirir çünkü hakikat ötesi bir çağ bu çağ. Bir
belirsizlikler rejimiyle yönetiliyoruz hep beraber. Biz de bunun tam
karşısında bir tutumla insan hakları mücadelesi verirken
diyoruz ki: Hakikat iyileştirir, adalet iyileştirir. Evet,
hepinize tavsiye ediyorum, gerçekten hakikat arayan, bunun için
uğraşan insanlar örselenmezler ve boyun eğmezler.
Şimdi, konuşmak üzere söz
aldığım teklife gelirsek teklifte turizm hizmeti veren birçok
alanda turizm payının düşürülmesi ve alınmaması
hakkında düzenlemeler yer alıyor. Orta ve küçük işletmeler için
bu düzenlemeler olumlu görülebilir ancak Sayın Mehmet Nuri Ersoyun Bakan
değil de sermayedar gibi davranmasından biliyoruz ki memnun edilmek
istenen yine turizmden aslan payını alacak olanlar aslında.
Malum bütün alışveriş sermaye ile iktidar arasında. Vergi
indirimleri de teşvikler de imtiyazlar da hep sermayedarlara, aslında
çoğu da Bakanın kendisine.
Bakın, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Bakan Ersoyun ana hissedarı olduğu MRA
Turizm isimli şirketin Bodrum Türkbükünde yapacağı beş
yıldızlı tatil köyü projesine 25 bin metrekarelik orman
arazisinin dâhil edilmesini 24 Eylül 2021de onayladı. 12 Mayısta da
Muğla Valiliği bu arazinin yapılaşması için ÇED
Gerekli Değildir kararı verdi yani orman arazisinin
yapılaşmasının önünde hiçbir engel kalmadı. Yine,
Bodrumda Çiftlik Mahallesi Adalıyalıda Kültür ve Turizm Bakanı
Ersoyun sahibi olduğu Ersoy Otelcilik tarafından açılmak
istenen beş yıldızlı Maxx Royal Bodrum Otel için Bakan
Ersoy, Bakan olmadan önce bölgede 95 bin metrekarelik kısmı hazine
arazisinden tahsis yapmıştı; sonra da şimdi, 2022de 25 bin
metrekarelik hazine arazisini daha tahsis etmek istediği ortaya
çıktı. Yine, Kültür ve Turizm Bakanının sahip olduğu
Voyage Otelcilik AŞnin 2 milyar 150 milyon lira tutarındaki
modernizasyon projesi haziranda bölgesel öncelikli yatırım
sınıfında sayılmıştı. Temmuz ayı
yatırım teşvik belgelerine göre ise Ersoyun yöneticisi ve ana
hissedarı olduğu MRA Turizm ve Otel İşletmeciliği
AŞnin beş yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon
lira yatırım teşvik desteği verildi yani Ersoyun sahip
olduğu şirketlere sadece iki ayda 4,5 milyar lira teşvik
verildi. Peki ya, yurttaşlar, yerli turizm, bunun için nasıl
teşvik yapılıyor dersiniz? Daha fazla rant elde edilebilsin diye
böylesine teşvik edilen otel inşaatı, tatil köyü projeleri için
kendisi başvurup neredeyse kendisi onay veren Turizm Bakanı
yurttaşlara diyor ki: Kışın gezin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Evet, yurttaşlara Kışın gezin. diyor
Sayın Bakan. Bu düzeni birlikte değiştirip gelir adaletini
sağladığımızda ister yazın ister
kışın dilediğimiz tatile çıkabiliriz sevgili
halkımız ama bu fütursuz sözleri söyleyenlere de bir çift sözüm daha
var: TÜİKe göre 3 çocuktan 1i maddi yoksulluk çekiyor ve çocuklara bir
öğün ücretsiz yemeği okullarda sağlayamayana ne hükûmet denir ne
de devlet denir.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde 2 adet önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 46ncı maddesinde
yer alan yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Şırnak Antalya Kocaeli
Kemal
Peköz Şevin
Coşkun
Adana Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Peközün. (HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 156 ülkeyi kapsayan Sefalet Endeksi
açıklandı. Bugüne kadar, Türkiye'nin 2002den 2022ye kadar
nasıl geldiğini, nasıl şahlandığını
anlatan iktidara ne durumda olduğumuzu Sefalet Endeksi üzerinden anlatmak
istiyorum.
Sefalet Endeksini şöyle açıklayabiliriz
mesela: İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların
sayısını artırır, enflasyonun yükselmesi ise
yaşamı pahalandırır. Bu ikisi bir arada sefaletin
arttığını yani ekonominin de bozulduğunu gösteren ana
ilkeler ve belirtilerdir. Türkiye'nin Sefalet Endeksi son iki yılda
katlanarak arttı. 2015 yılında 23,5 olan endeks, bugün
itibarıyla 93,3e yani altı yılda yaklaşık olarak 4
kat daha kötüleşti. Yeni açıklanan verilere göre Türkiye 93,3 puanla
en yakın takipçisi Arjantinin önünde; Arjantin 89,9la 2nci sırada.
156 ülkenin yer aldığı endeks sıralamasında
3cülüğü 41 puanla Güney Afrika, 4cülüğü ise 23,8 puanla Macaristan
alıyor; onların arkasında Polonya ve Rusya var. Türkiye, 2021
Aralık ayında, Dünya Sefalet Endeksinde 156 ülke içinde 21inci
sırada, Avrupa ülkeleri arasında ise ilk sırada yer alıyor.
Ülke verilerine bakacak olursak neden 1inci sırada olduğumuz da
zaten anlaşılıyor. Eylül 2022de açlık
sınırı 7.300 Türk lirası, yoksulluk sınırı
24.252 Türk lirası. Asgari ücretli mutfak masraflarını da
karşılayamaz durumda; zaten biliniyor.
Geniş tanımlı işsiz
sayısı 7 milyon 300 bin. TÜİKe göre resmî işsizlik tek
haneye düşse de geniş tanımlı işsiz sayısı
tam tersi artış gösteriyor ve bu artış 754 bin kişiyi
kapsıyor. Geniş anlamlı işsizlik oranı ise gerçek
verilere göre yüzde 20 dolaylarında. İŞKURa göre kayıtlı
işsiz sayısı son bir yılda 3 milyon 194 binden 3 milyon 343
bine çıkarken TÜİKe göre 3 milyon 872 binden 3 milyon 212 bine
geriledi. İki kurum arasındaki farkı gözlerinizin önüne
seriyorum; nasıl anlarsanız, artık o da sizin tercihiniz olsun.
Emekçinin enflasyonu 3 haneli. Dar gelirlinin ve
emeklinin gıda enflasyonu ise 119-137 civarında. Resmî enflasyon
emekçinin gerçeğini yansıtmıyor tabii ki. DİSK-AR
tarafından yapılan hesaplamaya göre emeklilerin gıda enflasyonu
yüzde 118, en yoksul 2nci yüzde 20lik gelir grubunun enflasyonu yüzde 119, en
yoksul yüzde 20lik gelir grubunun enflasyonu ise yüzde 137,3 olarak
gerçekleşmiş durumda. AKP yirmi yılda enflasyonu 58 puan
artırdı. Aralık 2002de yüzde 29,7lik enflasyon, şu anda
yirmi yıl sonra 85,51e çıkmış durumda.
Eylül 2003te 101 olan TÜFE, Eylül 2022de 1.047ye;
Eylül 2003te 99 olan gıda fiyatları Eylül 2022de 1.374e; böylece,
TÜİKe göre 2003ten bu yana TÜFE 10 kat, gıda fiyatları ise
13,9 kat artmış durumda.
Ekonomistlere göre Türkiyeyi Sefalet Endeksi
liginde en üst sıralara taşıyan birbirine bağlı 2
gösterge var; bunlarda biri enflasyon, diğeri faiz. Faiz ve enflasyon
birbirini besleyen 2 şey. Faizi yükselttiğiniz zaman enflasyonun
normal olarak düşmesi gerekirken maalesef, son dönemlerde başka
ülkelerde faiz yükseltildiği için enflasyon durduğu hâlde, Türkiyede
ise tam tersi gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Türkiyede ben
enflasyonu düşüreceğim. derken Türkiye şu anda enflasyonla
başa çıkamaz ve enflasyon durdurulamaz duruma geldi. Şu anda
açıklanan verilere göre, TÜİKi bile esas alsak, yüzde 85,51lik bir
enflasyonla karşı karşıya iken yılbaşında
herkesin, özellikle emek kesiminin şartlarının
düzeltileceği söyleniyor ama bu enflasyon oranı böyle düşük
gösterildiği sürece onların şartlarının düzeltilmesi
ve onların da nefes alması söz konusu olamayacak. Önümüzdeki yıl
da bu enflasyon artışlarının özellikle üretici
enflasyonundaki yükseklik nedeniyle devam edeceğini söyleyebiliriz. Bunun
önüne geçmek için şu andaki mevcut politikaların mutlaka
değiştirilmesi lazım. Bu politikaların aynı sürmesi
hâlinde enflasyonla da fiyat artışlarıyla da Tüketici ve Üretici
Fiyat Endeksiyle de başa çıkmak mümkün olmayacaktır.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Küçük
bir söz
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
IV.-AÇIKLAMALAR
(Devam)
26.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Konya
Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekiline iletmek isterim: Bir buçuk aydır Konya Ereğli
Yüksek Güvenlikli Cezaevinden çok ciddi şikâyetler geliyor. En son, 40
tutuklunun tek başına odalara konulduğunu ve Yakup
Brukanlı isimli tutuklunun 28 Ekimde gazeteleri tutuşturarak kendini
yaktığını öğrendik yani bugün itibarıyla. Gerçi
ilgililere de bildirdik ama maalesef bir yanıt alamadık. Yani çok
ciddi baskıların, hak ihlallerinin mevcut olduğu söyleniyor,
aileler bizi yoğun bir şekilde arıyor ve iletişim ile
görüş yasağı konulduğu ifade ediliyor. Şu anda ilgili
tutuklu Konya Şehir Hastanesinde yani hayati tehlikesinin
olmadığını ifade ettiler ama bu durumun takibi gerekli ve
Konya Ereğli Cezaevinde neler olduğunu hakikaten büyük bir
endişeyle aileler merak ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
olarak şunu da söylemek isterim: İnsan Hakları Komisyonu
üyelerimiz ısrarla iki haftadır cezaevi yönetimiyle telefonla bile
olsa görüşmeye çalışıyor ama hiçbir geri dönüş
olmuyor. Tutuklular da aileleriyle görüşemediği için açlık
grevine devam ediyorlar, 40 kişi. Bu durumun ciddiyetini paylaşmak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tunç, size de söz
vereyim.
27.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, konuyu takip edelim, Adalet
Bakanlığımızla da görüşerek gerekli bilgilendirmeyi
yapalım inşallah.
BAŞKAN Tamam.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 46ncı maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Aytun Çıray Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Trabzon
İzmir Adana
Hayrettin
Nuhoğlu Feridun
Bahşi
İstanbul
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Örsün.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 46ncı maddesi üzerinde
İYİ Parti adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizi izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı için turizm
tesislerinin kazançlarından alınacak paylarla ilgili olarak dün
burada konuştuk ilgili maddelerde. Bildiğiniz üzere, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinde bununla ilgili düzenlemeler var. Malumunuz,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı tarafından
turizm işletmelerinden vergi payı adı altında para
alınmaktadır. 2019 yılında bu Ajansın kurulmasına
ilişkin kanun teklifi üzerinde yine bu kürsüde bir konuşma
yapmıştım. Yaptığım konuşmada, turizmin
tanıtımına ve geliştirilmesine kaynak yaratmak hedefi
doğrultusunda kurulması öngörülen ve turizm paydaşlarından
alınacak paylardan oluşacak oldukça büyük bir bütçeye sahip olacak
olan Ajansın, Sayıştay denetimi dışında
bırakılması ve Kamu İhale Kanunundan muaf
tutulmasının hukuka ve Anayasanın eşitlik ilkesine
aykırı olduğunu belirtmiştim.
Değerli arkadaşlar, şimdi de burada
sormak istiyorum: Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı kurulduğu günden itibaren mesela bizim bölgemizden, Karadeniz
Bölgesinden ne kadar para toplamıştır? Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Karadeniz Bölgesindeki
turizmcilerden topladığı, turizm işletmelerinden
aldığı paralar karşılığında bölgemiz
için hangi mecralarda, hangi ortamlarda ne kadar tanıtım
yapmıştır? Bunu öğrenmek bizim hakkımız yani bu
paralar nerelerde kullanılmıştır; bunu sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yeri gelmişken
şehrim Trabzondaki birkaç hususu da yüce Meclisimize arz etmek istiyorum:
Trabzonda Atatürk Köşkü ve Trabzon Müzesi tadilattan dolayı şu
anda ziyarete kapalı durumdadır. Trabzon Müzesi olarak
kullanılan tarihî Kostaki tadilatı 31 Ocak 2018de ihale edildi yani
2019, 2020, 2021, 2022 yani dört yıldır devam eden bir tadilat
hikâyesi var. Onarım ve çevre düzenlemesi ihalesini alan şirket iki
üç ay çalıştıktan sonra anlaşmayı feshetti; bu,
birincisi. Ardından yapılan ikinci ihaleyi alan şirketin de
sözleşme şartlarına uymadığı ileri sürülerek
anlaşması iptal edildi. Şirket de tarihî binanın
dış cephesinde yaptığı tadilatı yarıda
bırakarak gitti. Birkaç ay evvel yeniden bir ihale
yapıldığı ve tadilata başlandığı
haberini aldım. Değerli arkadaşlar, buradaki eserler
yıllardır kapalı ortamda ve ziyarete kapalı maalesef. Ben
bu tadilatların bir an önce bitirilip Atatürk Köşkü ve Trabzon
Müzesinin hizmete açılması gerektiğini yüce Meclise arz etmek
istiyorum.
Bir başka hususumuz var -bu da çok önemli
Trabzon için- bu da Trabzon Havalimanıyla ilgili. Devlet Hava
Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Trabzon
Havalimanının 2022 yılının ilk sekiz ayının
istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Trabzon Havalimanında bu
yılın ocak-ağustos dönemi arasında toplam 2 milyon 238 bin
74 yolcuya hizmet verilmiş. Havalimanı sadece geçtiğimiz
ağustos ayında 516.150 yolcuyu ağırlamış.
İniş kalkış yapan uçak sayısı iç hatlarda 1.724;
dış hatlarda ise 1.841 olmak üzere 3.565e ulaşan Trabzon
Havalimanında sekiz aylık dönemdeki yolcu trafiği ise 2 milyon
238 bin 74, uçak trafiği 16.357, yük trafiği ise 26.374 ton olarak
gerçekleşmiştir.
Bunları niye söyledim? Çünkü bu istatistikler
doğrultusunda Trabzon Havalimanının fiziki şartları
bu yoğunluk için yeterli değildir arkadaşlar. Sektör
paydaşlarından aldığım bilgiler ışığında,
iç hat yolcu salonu ve dış hatlar terminalinin yaz aylarındaki
yoğunluğu kaldıramadığını, bagaj
bantlarının, kontuar sayısının da yetmediğini
görüyoruz. Konuyla ilgili olarak hem Trabzonlu hemşehrilerimiz hem de
şehrimize gelen iç hat ve dış hat yolcularımızın
birçok şikâyetleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bu konuyla ilgili
basın-yayın organlarına ve medyaya da bu şikâyetler
yansıdı. Havalimanımızın fiziki
şartlarının yetersizliği ve trafiğin yoğunluğu
nedeniyle özellikle rötarlarda vatandaşlarımızın alan
içerisinde çok mağdur olduğunu görüyoruz. Bu fiziki
şartların iyileştirilmesi için de terminal binasının
kapasitesini artıracak düzenlemeler yapılması, apronlardaki park
alanlarının artırılması büyük bir önem arz ediyor.
Trabzon Havalimanı'nda yolcu, uçak ve yük trafiğini kaldıracak
iyileştirmelerin yapılması, özellikle dış hatlar
terminalinde bu iyileştirmelerin yapılması için
çalışmalar bir an önce başlatılmalıdır.
Ben, Genel Kurulumuzu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge
vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 47nci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Örs Mehmet Metanet Çulhaoğlu Fahrettin Yokuş
Trabzon Adana Konya Feridun Bahşi Aytun Çıray Ayhan Erel
Antalya İzmir Aksaray
Orhan
Çakırlar
Edirne
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Aydın
Bursa Kırklareli Okan Gaytancıoğlu Faruk Sarıaslan Nihat Yeşil
Edirne Nevşehir Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Orhan Çakırlar'ın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 47nci maddesi üzerine, İYİ Parti Grubumuz adına söz
almış bulunuyor; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, maddeyle Kamu Gözetimi
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 660 sayılı KHK'de 198
olarak belirlenen toplam kadro sayısının
artırılması öngörülmektedir. Çeşitli kademelerde
alınacak toplam 58 kişinin yeterli nitelikte ve ehil insanlardan
olması önemlidir; yoksa kendi istediğiniz ve bahsettiğiniz
kişilere kadro açmak amaç olmamalı.
Değerli milletvekilleri, özellikle her hafta
sonu sabahın erken saatlerinden itibaren, kendi araçlarıyla ve tur
otobüsleriyle Bulgaristan'dan Edirne'ye gelen turistler bütün ihtiyaçlarını,
gıda, giyim gibi harcamalarını buradaki çarşı ve
pazarlarda yapmaktadır. Edirne esnafı için mutlu bir durum. Elbette
biz de esnafımızın yüzünün gülmesinden, para kazanmasından
çok mutluyuz. Yurt dışından gelen misafirler, kış
ayının yaklaşmasıyla kışlık giyecek, bot,
yorgan ve battaniye gibi ürünleri çokça miktarda tercih etmekteler. Peki, bu
ürünler kendi hemşehrilerimiz tarafından satın alınabiliyor
mu? Maalesef, hayır denecek kadar az. Bulgaristan'dan gelen misafirler
şehrimizde yiyor, içiyor, giyiniyor, keyfince harcama yapıyor, ilaç
ihtiyaçlarını dahi şehrimizden karşılıyor,
turistik gezileri tamamladıktan sonra ülkelerine geri dönüyorlar.
Değerli milletvekilleri, Bulgarların,
Yunanların ve diğer ülke vatandaşlarının
şehrimize gelmelerinden -tekrar ediyorum- memnunuz fakat acı olan
durum, bu gelenler Az para bozdurduk, çok para aldık. ifadeleriyle
ihtiyaçlarını çok rahat bir şekilde tamamlarlarken
şehrimizin ve ülkemizin insanının ihtiyaçlarını karşılayacak
bir parası olmaması. Zamanında 80-90 kuruş olan Bulgar
levası bugün 9,5 lira. Bu olumsuzlukları gören birçok gencimiz
ülkemizden ayrılıp nafakaları için yurt dışına
çıkış yollarını aramaktalar.
Değerli milletvekilleri, Tarım ve Orman
Bakanlığının 2023 yılı bütçesi 143,4 milyar lira.
Bu bütçenin 54 milyar lirası çiftçiye tarım desteği olarak
ödenecek, geçen yıla oranla yüzde 109 civarında bir
artıştan bahsediliyor fakat tarımda temel girdilerdeki fiyat
artışlarının yüzde 100ün çok üzerinde olduğunu
belirtmek gerekiyor. Son on yıllık dönemde tarıma verilen destek
miktarında dolar bazında ciddi erimeler olmuştur. Bundan on
yıl önce -2011-2012 döneminde- tarıma dolar bazında
yıllık 4-4,5 milyar dolar destek ödenirken 2021 yılında
destek 1,6 milyar dolara düşmüştür, 2022 yılında destek ise
2,9 milyar dolardır. Çiftçinin kullandığı girdiler -gübre,
mazot, yem ham maddesi, zirai ilaçlar- büyük oranda ithalata yani dolara
dayanıyor, döviz arttıkça fiyatlar da artıyor. Dolar
bazında bakıldığında destekler bakımından
çiftçimiz ciddi kayıplara uğramıştır.
Az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Nihat Yeşil'in.
Sayın Yeşil, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Her birimiz, Gazi Mecliste bulunmanın
haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe
karşı halkımızın sorunlarını dile getirmekle
sorumlu olduğumuzu ve kalıcı müspet çözümler getirmek zorunda
olduğumuzu hissetmeliyiz. Bu minvalde, geçtiğimiz günlerde Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
geleceğimiz açısından çok mühim bir mevzuya tüm Türkiye'nin
dikkatini çekti. Uyuşturucu konusu tartışmalı bir konu
değil ve hepimizin bunun karşısında konumlanmamız
gerekmektedir. Sayın Genel Başkanımız, defalarca
olduğu gibi, 15 Mart 2022de yaptığı grup
toplantısında, uyuşturucu sorununa, uyuşturucu
satıcılarının hedefe alındığına ve
uyuşturucu baronlarının hapsedilmediğine
değinmişti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun
açıklamasına Narkotik Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı tarafından yapılan yazılı
açıklamayla cevap verilmişti, Narkotik Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı cevapta Cumhuriyet tarihinin en büyük
operasyonlarını ve buna bağlı olarak en büyük yakalamaları
gerçekleştirdik. ifadelerini kullanmıştı. Cumhuriyet
tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu. dedikleri 73 tanıklı
Bataklık operasyonunda şu anda tutuklu kalmadı. Bu nasıl
bir mücadele yöntemi? Türkiye'nin en köklü kurumlarından olan Jandarma
Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü sosyal medya
üzerinden, Bakan talimatıyla Muhalefet Partisinin Genel
Başkanına ayar vermeye çalışmak yerine, bu
uyarılarımıza kulak vermeli ve gereğini
yapmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
uyuşturucu kullanımını ve
yaygınlaşmasını tetikleyen etmenlerden bir tanesi de
ülkemizin sınırlarını kevgire çeviren iktidar partisinin
yanlış politikaları sonucunda ülkemize giren kaçaklardır.
Türkiyeye Afganistan, Pakistan üzerinden yani dünyanın en büyük
uyuşturucu üretim merkezi üzerinden yüz binlerce kaçak ülkemize girdi,
aralarında uyuşturucu kimyagerlerin de olduğu söylenmektedir.
Bakın, Taliban'ın Afganistan'da uyuşturucu üretimini ve kullanımını
yasakladığı ortamda bu kişilerin nereye gideceği
düşünülüyor. İstanbul'da merdiven altı uyuşturucu üretim
tesisleri olduğu, İran'dan uyuşturucu
satıcılarının geldiği yönünde vahim iddialar
mevcuttur. Hükûmet yetkilileri bu kritik mevzuya odaklanmalı çünkü
dünyanın en fazla bağımlılık yapan uyuşturucu
maddelerinden biri olan metamfetamin, özellikle sınır
şehirlerimizde ve büyük şehirlerimizde düşük paralara
satılıyor. 12 yaşında bu uyuşturucu maddeyle
tanışan bir çocuğun geleceği ne olacak? Sayın Genel
Başkanımızın dediği gibi, iktidara gelince bu sorunu
mutlaka çözeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Ama
iktidarı devredeceğiniz güne kadar üzerinize düşen
sorumluluğu yerine getirin ve daha fazla gencimizin bu pisliğe
bulaştırılmasına mani olun.
Değerli arkadaşlar, iktidar partisinin bu
suçları önlemek gibi bir iddiasının olmasını
bırakın, bu suçları önlemek için mücadele edenlere
karşı... Suçlularla mücadele etmesi gerekirken, tam aksine, tüm
kamuyu ve dinî kaynakları farklı amaçlarla kullanarak bu mücadeleyi
yok etmeye çalışıyor. Oysaki ülkemizde gerçekten çok acı
bir gerçekle karşı karşıyayız; özellikle bölgemizde,
oturduğumuz Altındağ bölgemizde, uyuşturucuyla mücadelede
tüm gençlerimizin, annelerin, babaların sürekli bize yalvardığına
ve kendilerine karşı bu sorumluluklarımızı yerine
getirmemiz için çaba sarf ettiklerine hepimiz gözlerimizle tanık
olmamıza rağmen; gittiğimiz tüm illerde -tüm milletvekili
arkadaşlarım belki bu olaylarla hep
karşılaşmıştır- her milletvekili arkadaşım
bu acı gerçekle, bu tabloyla karşı karşıya
olmasına rağmen, ne garip
ki bunu dile getirdiğimizde uyuşturucu baronları, bu baronlarla
poz veren değerli devlet yöneticileri ve bir bakanın talimatıyla
Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığımız
aynı noktada, Ana Muhalefet Partisinin Sayın Genel
Başkanını Twitter üzerinden farklı bir noktaya çekmeye
çalışıyor; bu doğru bir anlayış değil. Biz,
bu anlayışla Türkiyenin sorunlarını çözmek yerine; tam
aksine, düğümleştirmek için çaba sarf ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Ama buna
inanın, bu işte bu inancı taşıyan tüm
arkadaşlarımla her türlü mücadeleyi vermeye ve gittiğimiz
yerlerde bu sorunu dile getirmeye devam edeceğiz çünkü vicdan sahibi olan
herkes evlatlarımıza karşı, ülkemize karşı bu sorumluluğu
taşımak zorunda; bu taşıdığımız
sorumluluk... Çok acı bir gerçekle, bu nesil yok olduğu zaman bu
ülkenin hepsinin acı gerçeklerle karşı karşıya
kaldığına hepimiz tanık olacağız. Bu
evlatlarımızı farklı.... Zaten eğitimi yok ettiniz,
sağlığı yok ettiniz, bütün hukuku yok ettiniz, adaleti yok
ettiniz. İnsanlık adına yapmamız gereken, bu
acımasız savaşta da hep birlikte el ele verip, omuz omuza verip
bu mücadeleyi yürütmemiz lazım ama bu mücadeleyi yürütme noktasında
Ben yaptım. Sen yaptın. diye kötüleyerek bir yere varmamız
mümkün değil. Bunu dile getiren hangi arkadaşımız olursa
olsun, gücümüz yettiği oranda onun yanında olmak hepimizin bir
borcudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT YEŞİL (Devamla) Bu borç bütün
ülkemizin bütün evlatlarına karşı olan bir sorumluluktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yeşil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım
BAŞKAN 47nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Yeni bir madde ihdasına dair
işlem başlattım, sonra vereyim söz.
Buyurun Sayın Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hatibin
uyuşturucuyla ilgili
Kısa bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-AÇIKLAMALAR
(Devam)
28.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 47nci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, Nihat Beyin uyuşturucuyla mücadele noktasındaki
güvenlik birimlerimize yönelik ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil.
Kolluk görevlilerimizin, Jandarmamızın, Emniyet
teşkilatımızın ve gümrük teşkilatımızın
uyuşturucuyla mücadelede binlerce operasyon yaptığını
hepimiz görüyoruz ve bu konudaki kararlılıkları da ortada. Türk
Ceza Kanununda yaptığımız düzenlemelerle uyuşturucu
suçlarına yönelik cezaları dünyada en ağır şekilde
düzenleyen bir ülkeyiz. Aynı zamanda, Ceza İnfaz Kanunumuzda da
uyuşturucunun koşullu salıvermesini terörle eşit hâle
getiren bir düzenlemeyi bu Mecliste yapmıştık. Bu
kararlılıklar ortadayken, yapılan operasyonlar ortadayken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tamamlıyorum.
Şu anda, hükümlü ve tutukluların üçte 1i
uyuşturucudan kaynaklanan suçlar nedeniyle cezaevinde bulunuyorlar.
Dolayısıyla Hükûmetimizin bu konudaki
kararlılığı, güvenlik birimlerimizin
kararlılığı çok ortadadır ve bu
kararlılıktan da hiçbir zaman taviz vermeyeceğimizi belirtmek
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
29.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
mevkidaşım biraz önce konuşan Ankara Milletvekilimiz Nihat
Yeşil'in, konuşmasında Kahraman polis
teşkilatımıza ve Jandarma teşkilatımıza yönelik
bir ithamda bulundu. diye söze başladı, bunu asla kabul etmeyiz. Biz
bir şey söylüyoruz: Kahraman polisimizi ve jandarmamızı kimse
uyuşturucu baronlarına, kara para aklayıcılarla olan
ilişkilerine kalkan yapmasın. Biz dedik ki: Türkiye'de suç
işleri bakanı var. Suç işleri bakanlığı var.
demedik, demeyiz. Bakanlık da bizim, devlet de bizim, kahraman polis de
bizim, jandarma da bizim. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, Bakan da bizim
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bakan bizim
değil! Bakan bizim değil!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bakanla ilgili böyle bir
ifadeyi kabul etmek mümkün değil, bu ifadeler yaralayıcı
ifadeler. Ya, bu Mecliste bunlar ifade edilmez.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Baronların bakanı!
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte
olan teklife konu kanunun, Komisyon metninde bulunmayan, ancak teklifle çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
Komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Söz konusu
önerge bu mahiyette olmamakla birlikte, siyasi parti gruplarından bir
itirazın bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere
önergeyi işleme alıyorum.
Şimdi, söz konusu önergeyi okutup Komisyona
soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 16 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifine 47nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Yılmaz
Tunç
Kayseri Kırıkkale Bartın
Erkan
Akçay Mücahit
Durmuşoğlu Halil
Etyemez
Manisa Osmaniye Konya
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
MADDE 48- 18/6/2009 tarihli ve 5910
sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı
Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci
maddesine meblağın ibaresinden sonra gelmek üzere yüzde ellisi ile
yüzde doksanı arasında ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Değerli Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonu
olarak salt çoğunluğumuz vardır, yeni madde ihdasına
ilişkin önergeye salt çoğunlukla katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için teklifin görüşmelerine mevcut sıra
sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek,
kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül
ettirilecektir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin geçici 2nci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
Ömer
Fethi Gürer Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın
Niğde Aydın Bursa
Vecdi
Gündoğdu Okan
Gaytancıoğlu Faruk
Sarıaslan
Kırklareli Edirne Nevşehir
Alpay
Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Alpay Antmenin. (CHP sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, teklifin geçici 2nci
maddesiyle, toplam alacak miktarı 2 bin liraya kadar olan su, elektrik,
telefon, doğal gaz gibi abonelik sözleşmelerinden doğan icra
takiplerinin sona erdirilmesi amaçlanıyor. Sona erdirilmesi
amaçlanıyor ama bu gibi icra takiplerinden vazgeçilmesi,
alacaklının keyfiyetine ve inisiyatifine bırakılıyor
yani, iktidarınızın ülkemizi getirdiği nokta burada
apaçık gözüküyor. AKP iktidarı, yoksullukla boğuşan
halkımıza çözümü icra takiplerinden alacaklı tarafın
vazgeçmesi inisiyatifine bağlıyor. Bu teklif yasalaşınca
pek çok alacaklı şirket icra takiplerinden gönüllü olarak feragat
etmeyecek. Ama ne olacak? Onlara belli telefonlar açılacak: Bu
takiplerden vazgeçin, yoksa, yoksa, yoksa
denecek ve aba altından sopa
gösterildikten sonra alacaklı şirketler bu takiplerinden vazgeçmek
zorunda kalacaklar.
Evet, diyebiliriz ki zaten bu şirketler çok kâr
ediyordu, biraz da zarar etsinler, sosyal devlet ilkesi gereğince biraz da
fedakârlık yapsınlar. Tamam, kabul de avukatlık ücretleri ne
olacak? Feragat edildiği için, borçlu aleyhine icrada vekâlet ücreti
doğmayacak ama alacaklının avukatı kendi müvekkilinden de
ücretini istediği zaman diyecekler ki: Ben zaten alacağımdan
vazgeçtim kardeşim, sana para mara da yok. Olan burada yine avukata
olacak. Tabii, siz bunu hiç düşünmediniz.
Bu arada, değerli milletvekilleri, geçici 2nci
ve geçici 3üncü maddeyle, ekonomik açıdan yangın yerine dönen
ülkemizde istatistiki olarak icra takip sayısının
azaltılması isteniyor. AKP böyle palyatif çözümle istatistiki
bilgileri güya zayıflatacak.
Peki, işin gerçeğine bakalım: Bugün,
tam bugün itibarıyla bir günde açılan icra takibi sayısı
27.483; 28 bin civarı icra takibi bir günde açıldı. Peki, bugüne
kadar, on ayda kaç milyon icra takibi açıldı dersiniz? 7 milyon 157
bin küsur. Şu an derdest icra takibi sayısı 23.548 yani
yaklaşık 24 milyon civarında icra takibimiz var ve eğer
birden çok borçlu varsa Türkiyede her 3 vatandaştan 1i maalesef
icralık durumda. Yani, ekonomiyi düzeltmek yerine, halkı yoksulluktan
kurtarmak yerine, sadece kendi yandaşlarınızı zengin etmeyi
bırakmak yerine alacaklının keyfine kederine bırakarak
İcra dosyalarından feragat edin ve bu şekilde de biz
yoksulluğu çözdük. diyeceksiniz; bu, akıl alır gibi değil.
Peki, bir şey söylemek istiyorum: İcraat,
icraat deyip duruyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı her
konuşmasında icraatlardan bahsediyor. Sayın milletvekilleri,
aslında ortada bir icraat falan yok; 25-30 milyon vatandaşa gelen
icra var, icra. Siz icraat Hükûmeti değilsiniz, olsanız olsanız
icra Hükûmeti olursunuz; insanları icraya düşürüyorsunuz.
İcralık vatandaşlarımızın sayısı
Hollanda, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerin nüfusunu bile geçti.
Yani, değerli milletvekilleri, AKP iktidardan düşmek üzere ama icra
dosyaları tek başına iktidar olmuş durumda. Adliyelerde
icra dosyalarını koyacak yer yok; dolaplar, arşivler, her yer
doldu taştı. Çiftçinin traktörüne, tarlasına icra konuluyor ama
traktörler, bağlar bahçeler haczedilirken Ziraat Bankası Demirörenden
olan kredi alacağının peşine düşmüyor, bu konuda
milletvekillerine bilgi de vermiyor. Vatandaş ne yapıyor? Borcunu
borçla kapatmaya çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, ey AKP'li milletvekili
arkadaşlarımız, sizin haberiniz yok belki ama çocuklar aç
şekilde okula gidiyor. Çocuklarımız aç, çocuklarımız
iyi beslenemiyor ve maalesef kurduğunuz bu neoliberal sistemde önce
babaları işsiz bıraktınız, sonra çocukları da aç.
Çaresizlikten ve ödeyemediği borçlardan dolayı insanlar intihar
ediyor. Yazıktır, günahtır.
Değerli milletvekilleri, bakın,
vatandaş, sizi, cumhuriyetin 100üncü yılında öyle bir icraya
verecek ki aklınız duracak. Bilmiyorum, Allah kimseyi icraya
düşürmesin. Vatandaş, alamadığı hizmetlerin, yenilen
haklarının hesabını size demokratik icra yoluyla soracak,
1.150 odalı sarayı bu demokratik icra yoluyla geri alacak; mesela,
insan haklarını, bağımsız medyayı icra yoluyla
sizden söke söke geri alacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım. Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatandaş, çalınan hayallerini,
çalınan geleceğini, çalınan işlerini çalınan
paralarını ve çalınan özgürlüklerini hepsini sandık
iradesiyle sizden söke söke geri alacak. Ama az kaldı, merak etmeyin, geri
alacağız halktan alınanı. Saray egemenliğini yüz
yıl önce nasıl yıkıp halkın iktidarını
kurduysak cumhuriyetimizin 100üncü yılında da halka ait olanı
saraydan alıp halka vereceğiz. Söz olsun, ant olsun.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesinin birinci
fıkrasına başlatıldığı tarihteki
ibaresinden sonra gelmek üzere takip talebinde yer alan ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Yılmaz
Tunç
Kayseri Kırıkkale Bartın
Serap
Yaşar Erkan
Akçay İffet
Polat
İstanbul Manisa İstanbul
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, madde kapsamında tasfiye edilecek
alacak tutarının belirlenmesinde, 2004 ve 7155 sayılı
Kanunlar uyarınca başlatılmış bulunan icra takiplerinde,
takibin başlatıldığı tarihteki takip talebinde yer
alan tutarın esas alınacağı hususunun netleştirilmesi
amacıyla önerilen değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde
2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 3 üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin geçici 3üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
Saygılarımızla.
Hüseyin
Yıldız Erkan
Aydın Vecdi
Gündoğdu
Aydın Bursa Kırklareli
Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu Cavit
Arı
Nevşehir Edirne Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Cavit Arının.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Geçici 3üncü maddede 15/8/2022 tarihi
itibarıyla varlık yönetim şirketlerinin alacaklısı
olarak takibi yaptığı 2.500 TL'ye kadar anaparası olan
dosyalarla ilgili takipten vazgeçilebileceğine dair bir düzenleme var.
Değerli arkadaşlar, burada her ne kadar
vatandaş lehine bir işlem yapılıyormuş gibi ise de
aslında burada varlık yönetim şirketleri lehine yapılan ve
varlık yönetim şirketlerine yaklaşık olarak 416 milyon TL
para aktarılacak bir operasyon yapılmakta. Nasıl mı?
Şöyle izah edeyim: Şimdi, varlık yönetim şirketlerine
aktarılan dosya nasıl dosyadır? Bu dosyalar, öncelikle bankalar
tarafından, bankaların kredi alacakları, kredi kartı vesair
alacakları nedeniyle açılır. Banka, alacak takibine geçer ancak
süreçte alacağını tahsil edemediğini görür ise bu
dosyaları, takipte sonuçsuz kalan dosyaları varlık yönetim
şirketlerine belli olanlarda satar. Öyle ki bu oranlara toplam dosya
alacakları yönüyle baktığımızda, yüzde 5, yüzde 10,
yüzde 15 gibi çok düşük rakamlar üzerinden satışları
yapılır. Varlık yönetim şirketleri de bu dosyalarla ilgili
alacaklarını takip etmeye devam eder, vatandaştan
alacağı haczi kabil mal bulduğunda son kuruşuna kadar
alır, bulamazsa tahsil edemez yani alacak devam eder. Varlık yönetim
şirketleri zaten bir taraftan bu dosyalar yönüyle fazlasıyla
kazanmakla beraber, şimdi burada ne olmakta? Bakın, tahsil edilemeyen
dosyalar -hani halk arasında hepimizin bildiği gibi- vergiden
düşülen bir dosya şekline dönüşebilir. Nasıl dönüşür?
Ancak icra dairesinden, icra dosyasından aciz vesikası yani aciz
belgesi almayla dönüşür. İşte varlık yönetim
şirketlerinin aciz vesikası alması lazım. Nasıl
alacak? Önce o dosyadan hacze gidilmesi lazım, bu nedenle de 182 TL önce
haciz masrafı, artı diğer masraflar, neredeyse dosya
başına 300 TL masraf yapacak. İşte şimdi, bir taraftan
o masraftan kurtulmakta -bu, kâr hanesine yazılmış bir rakam-
diğer taraftan da bu dosyalardaki takipten vazgeçilerek sözde
vatandaşımız borçtan kurtulmuş gibi yapılsa da
aslında bunlar haczedilemeyen, haczedilmesi de mümkün gözükmeyen, o
nedenle de varlık yönetim şirketi tarafından Zaten tahsil
edemiyorum, o yüzden ben de bu dosyadan vazgeçtim. denilen dosyalar.
İşte, eğer varlık yönetim şirketleri vatandaş
lehine bu takipten vazgeçiyorsa vazgeçsin -bizim buna bir itirazımız yok-
ancak vazgeçmeyle beraber toplamda 830 milyon dolayında olan bu rakamlar
karşılığı işte varlık yönetim
şirketlerine hazine bütçesinden yüzde 50si aktarılmakta. Yani siz
burada sözde Vatandaşı borçtan kurtarıyoruz,
vatandaşın lehine karar alıyoruz. derken aslında verecek
olduğunuz oylarla varlık yönetim şirketlerine toplamda 416
milyon TL hazineden kaynak aktarılmasına sebebiyet vereceksiniz.
Bakın, milletin, devletin, hepimizin parasını varlık yönetim
şirketlerine aktarmak üzeresiniz. Gelin, bu düzenlemeden vazgeçelim. Evet,
dosyalar kapatılsın, vatandaş hakkında
açılmış bulunan yaklaşık 800 bine yakın
-varlık yönetim şirketleri tarafından- devam eden bu dosyalar
kapatılsın. Dediğim gibi, buna itirazımız yok ama
hazine tarafından 416 milyon gibi bir rakamın varlık yönetim
şirketlerine aktarılması doğru değildir. Bu, kamu
vicdanını yaralayacak bir karar olacaktır. O nedenle,
varlık yönetim şirketlerine hazineden yüzde 50 aktarılması
kısmından vazgeçilsin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Geçici madde 3ü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 48inci
maddesinde yer alan yayımı tarihinde ibarelerinin
yayımlandığı tarihte şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel
Trabzon Adana Aksaray
Feridun
Bahşi Aytun
Çıray Ümit
Beyaz
Antalya İzmir İstanbul
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İbrahim Halil Oralın.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 361 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 48inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmelerinin
sonuna geldiğimiz kanun teklifinde Kredi ve Yurtlar Kurumundan alınan
öğrenim kredileriyle alakalı düzenlemeler
yapılmıştır. Borç faizleri ve ödeme yönteminde
kolaylıklar getiren bu düzenlemeyi olumlu bulmaktayım ancak içinde
bulunduğumuz ekonomik şartlarda alınan kredilerin ödenmesinin
sıkıntı yaratacağını vurgulamak istiyorum. Dört yılda
alınan krediyi yine dört yılda geri istemek bankaların dahi
yapmadığı bir uygulamadır. Ödemelerin en az 2 katı
süreye yayılması daha uygun olacaktır.
Öğrencilerimizin bir diğer sorunu ise
yurtlardır. Saygıdeğer milletvekilleri, geçtiğimiz
haftalarda Bakanlık şatafatlı kartonlara
bastırdığı bir dosya gönderdi. Gençlik ve Spor
Bakanlığının bu gönderdiği dosyada Ankaradaki
yurtlarla alakalı bilgiler yer almaktaydı. Dosyanın iç
kapağında Ankaradaki KYK yurt kapasitesinin 41.544 olduğu
yazmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Ankarada sadece
lisans öğrenci sayısı 234 bindir, buna ön lisans, doktora ve
yüksek lisansı da kattığımız zaman rakam 330 bine
yaklaşmaktadır. 40 bin nere 330 bin nere? Ben buna sizin daima
referans gösterdiğiniz Necip Fazıl Kısakürekin sözleriyle cevap
vermek istiyorum:
Allahın on pulunu bekleyedursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir
pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Arkadaşlar, Ankarada yurtlar artık
karaborsaya düşmüştür yani Necip Fazılın sözleriyle bu,
kurdun bile yapmadığı bir insafsızlıktır. Ancak
Kanal İstanbullara, kur korumalı mevduatlara
harcadığınız paralarla Türkiyedeki bütün öğrencilerin
barınma sorununu çözebilirsiniz. Bunu neden yapmıyorsunuz? Her yere üniversite
yapmakla övünen siz değil misiniz? Ev kiralarındaki
aşırı artışları da düşünürsek bu iş
artık yönetilemez hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri; KYKdeki
başarısızlığınız yetmezmiş gibi
atamayla getirdiğiniz rektörler gelenekleri olan üniversitelerin
yapısını bozmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ODTÜde bir yurtlar
yönetmeliği değişikliği yapılmıştır.
ODTÜ, politik geleneği olan ve kötü yönetime itiraz edebilen cesur
öğrencilerin var olduğu bir üniversitedir. Siyasi görüşü fark
etmeksizin bölücülük ve terörle ilişkisi olmayan her türlü eylem ve fikri
desteklemek demokrasilerin görevidir. İşin gereği bu iken
üniversite yönetimini eleştirmek, ne hakla suç ilan edilmek istenmektedir?
Öğrenci tabii ki üniversite yönetimini eleştirecektir. ODTÜde bu
yönetmeliği çıkaranlar kendilerini ne sanmaktadırlar? Herkes
kendi kurumunun tek adamı olmaya kalkarsa Türkiye, Türkiye olmaktan
çıkar.
Kıymetli milletvekilleri, benim de
tanıdığım bir öğrenci kardeşimiz yurtlardaki
eksiklikleri sosyal medyadan ifade ettiği için ceza
almıştı. Bu zihniyet, iktidarın basında, bürokraside,
üniversitelerde ve sosyal medyada hâkim kılmaya
çalıştığı zihniyetin aynısıdır. Dilim
varmıyor ama iktidar Staline, Hitlere, Maonun yöntemlerine
özenmektedir. ODTÜ yönetiminin çıkardığı ve muğlak
ifadelerle dolu yönetmelik, düşünen, Türkiye'nin meselelerine duyarlı
gençleri kampüsten uzaklaştırmaya, yurtlardan atmaya yöneliktir; bu,
asla kabul edilemez. Geçmişte, üniversitelerdeki başörtü
yasaklarını protesto eden ülkücü, akıncı, millî
görüşçü ve pek çok görüşten öğrenci olmasaydı biz bu
yasakları aşabilir miydik? Dün o eylemleri destekleyenler bugün neden
ODTÜdeki yönetmelik kepazeliğine ses çıkarmamaktadırlar? Bu,
çok düşündürücüdür.
Sayın milletvekilleri, devletin görevi, sudan
sebeplerle öğrencileri yurtlardan atmak değildir; devletin görevi,
öğrencisini dün FETÖnün beyin yıkama evlerindeki hâllere
düşürmeden KYKde barınmasını sağlamaktır, ODTÜ
yönetimi de bunu böyle bilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Üniversitede bir terör suçu varsa yargı bunun gereğini
yapmalıdır. Bunun yolu, keyfî olarak yurttan öğrenci atmak asla
değildir. ODTÜdeki ve diğer üniversitelerimizdeki baskıcı
idareleri takip etmeye ve dile getirmeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Biraz sonra yine torba nitelikli bir kanun teklifini
Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylayacağız. Bu kanun teklifinin
birçok maddesine İYİ Parti olarak katılıyoruz, hatta
Cumhuriyet Halk Partisiyle birlikte partimiz de bu düzenlemeleri çok önce bu
Meclisten gerek önergelerle gerek kanun teklifleriyle talep etmişti ama
karşı olduğumuz maddeler de var. Her zaman olduğu gibi yine
melekler ile şeytanlar aynı torbanın içinde toplanmış.
Örnek olarak, kur korumalı mevduat için uygulanan vergi muafiyetinin 2023
yılına kadar uzatılmasına muhalefetimiz var. Bunun gerek
Merkez Bankasına gerek hazineye ve vergi muafiyetinden kaynaklı
durumlara göre hazinemize 300 milyar lira civarında bir külfet
getireceği kanaatini taşıyoruz. Diğer birçok maddede
kısmen iyileştirme yapılıyor. Bu iyileştirmeler
tarafımızdan yetersiz görülmektedir ama her şeye rağmen bir
beklentiyi de karşıladığı aşikârdır.
Bir husus daha var Millî Piyango konusuyla
alakalı. Ben bu konuyla ilgili geride
bıraktığımız zaman içerisinde neredeyse yasa
dışı bir kumarhaneye dönüşmüş Millî Piyangonun
önündeki Millî ibaresinin kaldırılmasını talep
etmiştim. O hususa da tekrar vurgu yapıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İYİ Parti olarak beklentimize tamamen
karşılık vermese de torba kanun teklifi içinde muhalif
olduğumuz birtakım maddelerin bulunması da söz konusu
olmasına rağmen, toplumsal bir beklentiye karşılık
vereceği düşüncesiyle bu kanun teklifine evet oyu vereceğimizi
ilan ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Zatıalinize de teşekkür ediyorum efendim.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin 49uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 49 Bu
kanun hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun Kemal
Peköz
Şırnak
Muş Adana
Kemal
Bülbül Ömer Faruk
Gergerlioğlu Meral
Danış Beştaş
Antalya
Kocaeli Siirt
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Meral Danış Beştaşın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iki haftadır torba kanun teklifini görüşüyoruz ve nihayetinde, sona
geldik bütün torba kanun teklifleri gibi. Torba kanun tekliflerine dair
eleştirilerimiz her torbada olduğu gibi burada da tabii ki devam
ediyor. Maalesef hiç ilgisiz, hiçbir bağı olmayan öneriler,
düzenlemeler, toplumun değişik değişik kesimlerine dönük
verilen sözlerin yerine getirilmesi gibi bir teamül oluşturuldu; bu da
AKPnin teamülü olarak devam ediyor. Bu yönüyle eleştirilerimiz baki.
Şimdi, bu torbada en önemli düzenlemelerin
başında tabii ki kur korumalı mevduat sisteminin
uzatılmasını öngören teklif bulunuyor.
(Uğultular)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
içeride öyle hararetli bir sohbet var ki gerçekten konuşmayı
bırakıp sohbet nedir diye sorasım var.
BAŞKAN Cankulağı ile dinliyorum
sizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kendi
sesim bana gelmiyor.
BAŞKAN Cankulağı ile dinliyorum
ben.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kendi
sesim bana gelmiyor hakikaten.
Kur korumalı mevduat sistemi nedir?
Aslında, milyonlarca yurttaşa aktarılması gereken
paranın belirli bir azınlığa aktarılması yani
bunun özeti bu; yoksuldan alıp zengine vermek, yüzde 99un değil,
yüzde 1in çıkarlarını düşünmek yani bunu bu şekilde
ifade edebiliriz. Bu kaynaklar, yoksuldan alınan kaynaklar tamamen zengine
aktarılıyor. Şimdi, dövizin sözde yükselişini
düşürmeye yönelik devreye konulan ama o dönemdeki döviz kuruna
döndüğümüz ve hiçbir katkısının
olmadığını da deneyimlediğimiz bir sistemden söz
ediyoruz. Bu nedenle, biz, Halkların Demokratik Partisi olarak kur
korumalı mevduat sisteminin lağvedilmesi gerektiğini
düşünüyoruz, bunu istiyoruz ve her fırsatta da bunu söylüyoruz ve
tabii ki yüzde 1in değil, yüzde 99un haklarını, özgürlüklerini
savunacağımızı, ekonomik olarak onları da
korumamız gerektiğini düşünüyoruz. Kur korumalı mevduat
sisteminin büyük bir tehlike olduğunu da ifade etmek istiyorum. Deyim
yerindeyse -yanlış anlaşılmasın tabii- saatli bir
bomba gibi aslında, Türkiye'nin dibinde diyeyim, toplumun dibinde. Neden?
Yani dolar yükseldiği anda yoksullaşma artacak, zenginler çok daha
fazla zenginleşecek, fakirler de daha çok fakirleşecek. Yani bu
saatli bombayı bu kanun teklifine koyup sonrasında da bunun lehe
olduğunun savunulmasının bir kıymetiharbiyesini görmüyoruz.
Diğer yandan, tabii ki öğrencilerin
borçlarının, 2 bin liranın altındakilerin ayrıca
tasfiye edilmesi büyük bir kriz yaşayanların sorunlarını
çözmekten oldukça uzak bir noktada. Ya, bir pansuman yapılıyor,
geçici bir pansuman, belki bir iki saatlik bir tedavi gibi düşünülüyor.
Halbuki biz HDP olarak 2019dan bu yana tutarlı bir şekilde hep
şunu söyledik: Her yıl borç krizinin çözülmesi gerektiğini, KYK
borçlarının anaparasıyla birlikte tasfiye edilmesi
gerektiğini hep ifade ettik ve ifade etmeye de devam ediyoruz. Ve Türkiye'de
her 3 kişiden 1inin icralık olduğunu, icra daireleriyle
tanıştığını, hacizlerin evlerine gittiğini,
ailelerin bu konudan ne kadar muzdarip olduğunu aslında hepimiz gayet
iyi biliyoruz. Ayrıca, öğrencilere borç değil, burs
verilmelidir. Öğrencilere niye burs veremiyoruz? Yani bu kadar zengine
yatırım yapan bir iktidar öğrencileri tekrar borçlandıracak
-şu ana kadar olanların işte bir şekilde faizlerini siliyor
ama- öğrenciler borçlanmaya devam edecek. Bunlar olumlu -yani olumsuz
demiyorum- ama palyatif tedbirler, asla sorunun kökünü çözmeyecek ve bundan
sonraki mağduriyetleri de kesinlikle ortadan kaldırmayacak bir torba
teklifle karşı karşıyayız. Kötü ekonomik yönetim,
ekonomi yönetimi bugün vatandaşları icralık duruma getiriyor. Bu
şekilde küçücük pansumanlarla vatandaşların, toplumun
sorunlarının çözülmesinin mümkün olmadığını ifade
etmek istiyorum. Tabii ki bu torba kanun teklifine giren o küçücük olumlu
adımlar da seçimlere yaklaştığımız bir dönemde
toplum algısını değiştirmek ve seçimlere aynı
zamanda bir hazırlık da olduğunu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
(Uğultular)
BAŞKAN Biraz sessiz, arkadaşlar, lütfen
biraz sessizlik.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
yönüyle bu teklife olumlu yaklaşmadığımızı,
küçücük bir olumlu adıma olumsuzluk da eklenerek bunun, hani, kabul
ettirilmeye çalışıldığını ifade edeyim.
Son olarak, gelmeden önce okudum, Aryen Turan
isminde bir avukat İzmirde biraz önce gözaltına
alınmış. Aryen Turan İzmir Barosu Genel Kurulunda kürsüden
(*) sloganı atan, Mahsa Amini
dayanışmasını ifade eden bir kadın avukat; aynı
zamanda, kimyasal silahlara ilişkin araştırma talebinin kabul
edilmesi gerektiğini söyleyen bir avukat.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz sessiz
Lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz bu
gözaltını kınıyoruz. Gerçekleri söyleyenleri, soru
soranları tutuklayarak hiçbir yere varamazsınız.
Aryen Turanı serbest bırakın
diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır. İç Tüzük 86ya göre oyunun
rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte olmak üzere iki söz talebi
vardır.
Öncelikle lehte olmak üzere Sayın Yılmaz
Tunç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Geniş toplum kesimlerini ilgilendiren, önemli
düzenlemeler içeren, geçici maddeleriyle beraber toplamda 53 maddeden
oluşan kanun teklifinin görüşmelerinin sonuna geldik. Teklifle
milyonlarca insanımızı ilgilendiren çok önemli düzenlemeler
yaptık. Tabii, 53 maddede çok sayıda düzenleme var ancak vakit
nedeniyle öne çıkan bazı hususları da tekrar hatırlamakta
fayda olduğunu düşünüyorum.
Özellikle öğrenim kredilerinin gecikme
faizinden vazgeçilmesini sağlayarak gençlerimize yaklaşık 20
milyar liralık bir destek sağlamış olduk.
Yine, 2 bin lira altındaki icra
borçlarının hazineden karşılanmasını
sağlayarak 9 milyon dosyanın tasfiye edilmesini ve 5 milyon
kişinin de bundan istifade etmesini sağlamış olduk.
Çatılarda güneş enerjisinde elektrik
üretimine vergi muafiyeti sağlayan, özellikle 25 kilovatsaatten 50
kilovatsaate yükselten bir düzenlemeyi gerçekleştirmiş olduk.
Yine, doğal gaz ve elektrik
yardımının vergi ve sigorta priminden muaf tutulmasını
sağladık.
Covid-19 kapsamında yazılan sokak
kısıtlaması ve maske cezalarına yönelik bir af düzenlemesi
gerçekleştirdik. Burada da 3 milyar liradan vazgeçilmesi söz konusu oldu.
Tıp ve diş hekimliği son
sınıf öğrencilerine asgari ücret kadar ödeme imkânını
sağlayan düzenlemeyi de bu teklifle hayata geçirmiş olduk.
Yaşlı ve engelli aylıklarındaki
yersiz ödeme kaynaklı alacakları da terkin ettik.
Varlık yönetim şirketlerine devredilen
2.500 liranın altındaki borçları tasfiye ettik. Burada da 1
milyon civarında kişinin faydalanmasını sağladık.
Kur korumalı mevduat uygulamasını bir
yıl daha uzatan bir düzenleme de bu teklifin içerisinde mevcut.
Karşılıksız çek ve protestolu
senetler için sicil affı getiren düzenleme de bu teklifin içerisinde
mevcut.
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin görüşmelerinde, öncelikle Plan ve Bütçe Komisyonunda çok
değerli katkılarıyla Başkan ve üyelerimize,
bürokratlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Meclis Genel Kurulunda
eleştirileriyle, katkılarıyla bütün siyasi
gruplarımızın Grup Başkanlarına, milletvekillerine,
Grup Başkan Vekillerine huzurlarınızda çok çok teşekkür
ediyoruz.
Kanun teklifinin ülkemiz için, milletimiz için
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte olmak üzere Sayın Engin
Altay.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu, Gelir Vergisi Kanun Teklifi Meclise
geldiğinde Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasında dedik ki: Genel
olarak olumlu şeyleri kapsıyor. Hatta Cumhuriyet Halk Partisinin
aylardır, yıllardır söylediği Kredi ve Yurtlar Kurumundan
alınan kredilerin faizlerinin silinmesi Cumhuriyet Halk Partisinin dilinde
tüy bittiği bir meseledir; yapıyoruz, güzel. Plan ve Bütçe
Komisyonuna geldiğinde bazı önerilerimiz oldu, mesela ne önerdik?
Plan ve Bütçe Komisyonuna mensup arkadaşlarımız önerge de verdiler,
AK PARTİli ve MHPli Komisyon üyeleri reddetti.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Reddolmadı Sayın
Başkan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Neleri reddettiler?
Mesela EYT meselesini burada çözelim. dedik. Reddoldu, keşke
olmasaydı. Gelir vergisi dilimleri bir kanayan yaraya dönüştü, Plan
ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz bu konuda önerge verdi, reddedildi, keşke
edilmeseydi. Bu, Aboneliğe bağlı borçların 2 bin liraya
kadar olan kısmını
...5.500 liraya kadar olan
kısmını
şeklinde yapalım dedik, reddedildi;
keşke edilmesiydi. Varlık yönetim şirketlerine devrolmuş,
icralık olmuş 2.500 liraya kadar olan alacakların silinmesi
noktasında, tasfiyesi noktasında Gelin, bunu da 5.500 yapalım,
bir yaraya merhem olsun. dedik, olmadı; keşke bunlar da
olsaydı. Bunlar da olsaydı da -biraz sonra teklifin açık oylamasını
yapacağız- iç huzuruyla evet verseydik diyeceğim. Evet
vereceğiz, kabul edeceğiz bu teklifi ama bir AK PARTİ
klasiğini daha Sayın Elitaş bize gösterdiniz -Sayın Tunç,
birlikte tuttuğumuz ilk nöbet- eskiden yarım kilo dana eti,
yarım kilo domuz eti yapıyordunuz; bu teklifte
Ama şimdi nasıl yapalım Cumhuriyet
Halk Partisinin sayın milletvekilleri? Biz Mevcut yükseköğrenim ve
katkı kredisi borçlarının faizleri silinmeli. dedik, siliniyor.
Bankalara ve diğer mali kuruluşlara olan borçlarını
zamanında ödeyemediği için kredi sicili bozulanların
borçlarını 1 Temmuza kadar ödemeleri ya da yeniden yapılandırmaları
hâlinde sicil affı geliyor. Tıp fakültelerinde ve diş
hekimliği fakültesinde intern öğrencilerine -Ali Şekerin
altı yıl önce bu konuda kanun teklifi vardı- asgari ücret oranında
bir ücret ödeniyor. Bu tür olumlu bulduğumuz hususlar var. Pandemi
nedeniyle yazdığınız cezalar -benim kızıma da
yazmışsınız- siliniyor.
(Gülüşmeler)
ENGİN ALTAY (Devamla) Öyle ama yalan
değil, yalan değil. Böyle bir tablo. Covid-19 salgını
sırasındaki maske yasağıyla ilgili cezalar siliniyor; zaten
yazmak yanlıştı. Maske bulamadınız ki nasıl
takacaktı vatandaş?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bütün dünyaya maske
sattık.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sonuç: Değerli
vatandaşlarım -Sayın Kaboğlu burada, bu kur korumalı
mevduat için hazırlan mahkemeye- buna rağmen, bu teklifin biraz önce
saydığım olumluluklarına istinaden teklifteki bir sürü
husus yetersiz olmakla birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Başkanım,
bitireyim.
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (Devamla)
Cumhuriyet Halk
Partisinin vaatleri içinde olduğundan, değerli milletvekili
arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; biz kabul oyu
vereceğiz ancak şimdiden kötü haberi de vereyim. Şimdi, millete
kaşıkla verdiniz, veriyoruz hep birlikte ama
yılbaşında gelecek pasaport, motorlu taşıtlar,
harçlar, cezalar vesaire, yeniden değerleme oranında
yaptığınız artışla bunun, bu verdiğimizin
bir o kadarını, verdiğimiz kadarını yeniden
vatandaştan alıp zengine vereceksiniz, zengine; bunu yapmayın,
yapmayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN Tamam Başkanım, memnuniyetle
söz veririm yani sıkıntı yok. Ben kasap değilim,
kıymadan anlamam; araya girmeyeceğim de belki Sayın Elitaş
söz ister dedim ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş,
kalktınız, konuşacak mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim,
ismimden bahsederek sataşmada bulundu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bahsettim,
sataşmadım. Yerinden söz verin.
BAŞKAN Hayır, hayır, sataşma
yok zaten de
Yerinizden söz istiyor musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmadan
mı söz vereceksiniz?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanakları
isteyin Başkanım, ara verin.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum,
müsaade edin lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Engin Altay ismimden bahsederek kur
korumalı mevduatı Domuz eti mi, dana eti mi, koyun eti mi
diye
ifade etti.
BAŞKAN Evet, Kıyma. dedi.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerim; iki haftadır bu kanun teklifi
üzerinde çalışıyoruz. Önce Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu
değerlendirildi. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve bütün siyasi
partilerin değerli üyeleri Komisyonda hakikaten hem eleştirileriyle
hem de katkılarıyla teklif sahibi arkadaşlarımıza ve
bize önemli mesajlar verdiler. Öncelikle kendilerine teşekkür ediyorum.
Bu kanun teklifi toplam 53 maddeydi, maddenin birini
çektik. Sağ olsunlar, Ticaret Bakanlığımızın bir
kanun maddesiyle ilgili kısmı da değerli Grup Başkan
Vekillerimizin onayıyla 1 madde ihdas ederek tekrar geçici maddelerle
birlikte 53 madde hâline getirdik. Genel Kurulda da konuşarak katkı
sağlayan, eleştiride bulunan bütün milletvekili
arkadaşlarımızın da katkılarına teşekkür
ediyorum, Sayın Grup Başkan Vekilleri başta olmak üzere.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kur
korumalı mevduatla ilgili konuda Sayın Altay hem Grup Başkan
Vekili olarak daha önceki yaptığı konuşmada hem de
şimdiki yaptığı konuşmada ifade ettiler. Bakın,
Amerika Birleşik Devletlerinde politika faiz oranı 0,50den yüzde
4e çıkmış.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Bizde
kaçmış?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugün, kur
korumalı mevduat olmasaydı bizim faiz oranlarımız, bizim
döviz fiyatlarımız, inanın, olağanüstü noktalara gelecekti.
Açıklarken Sayın Altay dedi ki: Yüzde 10 küsurla politika faizini
uyguluyorsun, bankalara alıp veriyorsun, iş adamına da yüzde
28le, yüzde 27yle
En yüksek oran yüzde 27.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vatandaşa,
vatandaşa
Evet, yüzde 28e
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Enflasyonun
yüzde 85 olduğu bir dönemde yüzde 27yle bir faiz oranı
verilebiliyorsa bu vatandaşa verilen en büyük desteklerden biridir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mazerete bak ya!
ÇETİN ARIK (Kayseri) Yüzde 85i kim
yaptı, yüzde 85i?
AHMET KAYA (Trabzon) Niye
çıkardınız yüzde 85e?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Yüzde 85e niye
çıkardınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kur
korumalı mevduatla ilgili eleştirileriniz olabilir. Kur korumalı
mevduatla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Şöyle, Sayın Elitaş,
yerinizden olsaydı sorun yoktu ama sataşmalarda
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Başkanım, bir dakika daha.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Verme
Başkanım.
BAŞKAN Neyse, ben bir dakika ek süre kürsüden
vereyim de yerinizden uzatmayalım.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Kur
korumalı mevduat Aralık 2021 tarihinde çıktı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Elitaş, aşağıda 3 tane banka şubesi var;
gidin sorun bakalım, size yüzde 27den para verecekler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Mart 2022
tarihinde de kur korumalı mevduatın vergiden istisna
olacağı -bu işletmelerle ilgili kısım- gelir, kurumlar
vergisinden istisna olacağıyla ilgili bir düzenleme getirildi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Faiz 19ken
enflasyon 19du, faiz 10a düştü enflasyon 200e çıktı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O gün bununla
ilgili yorum yapan karamsar ekonomistler kur korumalı mevduatın
Türkiye ekonomisine vereceği zararı en az 300 milyar lira, en fazla
da 700-800 milyar lira olarak ifade ettiler. Komisyonda bu anlatıldı,
Maliye Bakanlığı Kur korumalı mevduatın hazinemize
katkısı 85 milyar liradır. dedi; siz Merkez Bankasıyla
ilgili de soru sordunuz, Merkez Bankası bir banka, onun analitik
bilançosunda açıklanır. dedi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Paramızı gerin verin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Nitekim, Merkez
Bankası Başkanı Plan ve Bütçe Komisyonuna kanun gereğince
yılda 2 kere bilgi vermek zorunda, en yakın zamanda da herhâlde o
bilgi çerçevesinde bunu alırsınız.
Kur korumalı mevduatla ilgili söylenenlerin
doğru olmadığını ifade ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
Sayın Akçay, buyurun.
IV.-AÇIKLAMALAR
(Devam)
30.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın 361 sıra sayılı Kanun Teklifinin aleyhinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu 53 maddeyi içeren kanun teklifinin tümünün
oylanması aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle, Plan ve
Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda çalışmalara katılan ve
katkı veren bütün milletvekillerimize teşekkür ediyoruz ve bu kanunun
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.
Sayın Başkan, biraz evvel Sayın Altay
konuşması esnasında Bu EYT düzenlemesine ilişkin
önergemiz, teklifimiz AK PARTİ ve MHP tarafından reddedildi. dedi.
Bu konuya çok kısa bir açıklama getirmek gerekir: Reddedilen herhangi
bir kanun teklifi veya bir kanun görüşmesi değil, grupların
haftanın üç günü verdiği grup önerisi dediğimiz Meclis
araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergelerdir ve
27nci Dönemde bütün parti grupları tarafından verilen grup önerileri
sayısına baktığımızda -geçtiğimiz birkaç
hafta evvel bunun istatistiğini yaptığımızda- 950yi
geçiyordu, 1.000e yakın grup önerisi verilmişti. Zaten bu grup
önerilerinin tümünün kabul edilmesi hiçbir Meclis tarafından mümkün
değildir, Meclisin başka bir çalışma yapamayacağı
gibi bu sayıda bir komisyon kurması da mümkün değildir,
kaldı ki EYTye ilişkin bir araştırma komisyonu
kurulmasına da gerek yoktur ve ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kurulan komisyonların tamamı bütün grupların kabulüyle
gerçekleşmiştir; bu, âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir
geleneği hâline de gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu görüşümü de ifade
ettikten sonra bu kanunun tekrar hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok kısa
Bir yanlış anlaşılma var.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
31.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Akçay,
ben EYTyle ilgili şunu kastetmiştim: Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz
Plan ve Bütçe Komisyonu esnasında bir önerge verdiler, reddedildi. dedim,
grup önerisi şeklinde söylemedim; düzelsin diye söylüyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik sistemle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
çalışmamız devam ediyor, ekranlar açık; saat dokuzu
geçmedi, vatandaşlarımız bizi seyrediyor.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172
Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 344
Kabul : 325
Ret :19(*)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Emine Sare Aydın Enez Kaplan
İstanbul Tekirdağ
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Hayırlı ve uğurlu olsun.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 8 Kasım 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.09
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) 361 S. Sayılı Basmayazı 25/10/2022 tarihli 11inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.