TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  16’ncı Birleşim

                                                                                         3 Kasım 2022 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.-GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.-GELEN KÂĞITLAR

III.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel’in, Bursa’da ve İnegöl’de gerçekleştirilen sanayi faaliyetlerine ve Togg’un fabrika açılışına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Denizli’nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, Adana’nın tarım özelinde ekonomik sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.-AÇIKLAMALAR

1.- Konya Milletvekili Esin Kara’nın, sinema sanatçılarının emekliliğine ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ve yerli otomobil Togg’a ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersin’in Toroslar ilçesinde düzenlenen Dünya Erkekler ve Kadınlar Bocce Şampiyonası’na ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, taşerondan kadroya geçirilen işçilere ilişkin açıklaması

5.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Sağlık Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’da ilköğretim okulları ve liselerin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

8.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Sağlık Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması

10.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman’ın internet altyapısı ve cep telefonlarının çekmemesi sorununa ilişkin açıklaması

11.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin yayımladığı rapora ilişkin açıklaması

12.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, çiftçi ve besicilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’na ilişkin açıklaması

14.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, üniversite öğrencilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

15.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, yaz saati uygulamasına ilişkin açıklaması

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

17.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın, İran’da yükselen özgürlük taleplerine ilişkin açıklaması

18.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve Söğüt köylerinde bir altın madeni şirketinin ÇED başvurusunda bulunmasına ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, kış aylarını sağlıklı geçirebilmek için yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

20.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözleşmeli er uygulamasına ilişkin açıklaması

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının Türkiye’yi getirdiği noktaya, kadro bekleyen taşeron işçilerine ve Anayasa’nın ve hukukun çiğnenmesine asla müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine, mesleki eğitimin teşvik edilmesi gerektiğine ve Türkiye’nin öncülüğünde Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan tahıl koridoru anlaşmasına ilişkin açıklaması

23.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 4 Kasım 2016’da sivil bir darbe yaşandığına, HDP’ye yapılan operasyonların devam ettiğine, açıklanan enflasyon verilerine, kanser hastası Hasan Kocakaya’nın derhâl serbest bırakılması gerektiğine ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun açıkladığı ekim ayı verilerine ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına, Cumhurbaşkanının faize ilişkin açıklamalarına ve ekonomi yönetimine ilişkin açıklaması

25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna ilişkin açıklaması

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevine ilişkin açıklaması

27.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Ankara Milletvekili Nihat Yeşil’in 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 47’nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin aleyhinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Yozgat’ın Sorgun ilçesinden gelen muhtarlara “Hoş geldiniz.” denilmesi

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları tarafından, gençlerimizin yaşadığı sorunların araştırılması, gelecek kaygısı yaşayan gençlerimizin taleplerine yönelik çalışmaların yapılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, pamuk üreticilerinin sorunlarının araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, ek ders ücreti karşılığı çalışan usta öğreticilerin sorunlarının araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin aleyhinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

 

IX.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 361) Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Özcan Purçu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda engelli personel istihdamına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72471)

2.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, Bulgaristan vatandaşı kişilere Türkiye seyahatleri için verilen vize muafiyeti kararına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/72663)

3.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin'in, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarında çalışan ve hakkında suç kaydı bulunan kamu görevlilerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72768)

4.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir'in, Erzurum'da cinsel istismara uğrayan bazı çocukların mahkemece dinlenmesine karar verilmesine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72896)

5.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül'ün, son 5 yılda Ege Bölgesi'nde intihar eden kişilere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72899)

6.- İstanbul Milletvekili Erkan Baş'ın, atanan ve atama bekleyen engelli kişilere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/72902)

7.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, Zonguldak ilinde Bakanlığa ait kamu binalarının depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/73142)

8.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Irak Büyükelçisi'nin bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun cevabı (7/73290)

3 Kasım 2022 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16’ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Bursa’da ve İnegöl’de gerçekleştirilen sanayi faaliyetleri ve TOGG fabrika açılışı hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel’e aittir.

Buyurun Sayın Yılmaz Gürel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel’in, Bursa’da ve İnegöl’de gerçekleştirilen sanayi faaliyetlerine ve Togg’un fabrika açılışına ilişkin gündem dışı konuşması

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) – Sayın Başkan, değeli milletvekilleri, ekran başındaki değerli hemşehrilerim; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

3 Kasım 2002, Türk siyasetinde bir milat, aziz milletimiz 34,3’le AK PARTİ’yi tek başına iktidara taşıyarak siyasi devrim gerçekleştirdi. Bu teveccühle ülkeyi yönetme sorumluluğunu devraldık. “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” dedik, söz verdik. O zaman “Muhtar bile olamaz!” denilen Genel Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde; aşkla, samimiyetle, tevazuyla çalışarak eser ve hizmetlerimizle ülkemizi yeniden ihya ve inşa ettik. Sadece yirmi yılda asırlık değişim gerçekleştirdik.

Kazanımlarımızın hepsini şu an saymak mümkün olmadığı üzere, bugün burada sadece sanayi ve teknolojideki bazı atılımlarımızdan bahsedeceğim. Katma değerli ekonominin gelişmesi için kalkınma planımız ve Türkiye ekonomi modeli çerçevesinde 2023 vizyonumuza ulaşmak üzere 142 yeni organize sanayi bölgesi, 25 endüstri bölgesi, 87 teknopark, teknoloji ve yenilik ekosistemi kurduk. Bu ekosistemin ürettiği teknolojileri diğer tüm sanayi ve hizmet kollarımızda kullanmaya başladık. Bu şekilde, sanayide yerlileşme oranımızı; sağlık, savunma, tekstil, tarım, makine ve otomotiv başta olmak üzere tüm sektörlerimizde artırdık.

İşte, böyle azmedince altmış yıllık hayallerimiz gerçek oluyor. Şükür, cumhuriyetimizin 99’uncu yılında Bursa’nın Gemlik ilçesinde bir otomobilden fazlası, akıllı cihaz, Togg’un banttan inişine şahit olduk. Bu gururu Türk milletimize yaşatan “başbabayiğit” ve 5 babayiğide, emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyor, hayırlı olsun temennilerimizi yeniliyoruz.

Elbette, politikalarımız ve yatırımlarımızla gelişen sanayiye paralel teknolojik kazanımlarımız sadece Togg’la sınırlı değil. Türkiye, dünyada kendi uçak ve helikopterini üretebilen 6 ülkeden 1’i. Türkiye grafeni ve bor karbür üreten 3 ülkeden 1’i. Türkiye, TÜRK TELEKOM’la eSIM teknolojisini yerli olarak üreten 4 ülkeden 1’i. Türkiye, ULAK’la kendi baz istasyonunu üreten 5 ülkeden 1’i. Devamı var. Pandemi döneminde Covid aşısı üreten 9 ülkeden 1’i Türkiye. Solunum makinesi üreterek 30’dan fazla ülkeye nefes olan Türkiye. Marka olan, örnek olan; bitmedi, dünyanın ilk 4’üncü seviye otonom elektrikli otobüsünü üretiyoruz, durmuyor, âdeta koşuyoruz. Dünyanın tek tam entegre güneş panelini de yüzde 90 yerlilikle dünyanın en verimli rüzgâr türbinlerini de üretiyoruz. Geliştirdiğimiz yerli ve millî teknolojilerle “Yapamazsınız, hani fabrika nerede? Yerli değil, satamazsınız.” gibi beyhude söylemlerin, boş temennilerin aksine milletimizin hak ettiği kulvarda üretmeye ve büyümeye devam ediyoruz, devam da edeceğiz. Artık, kulp takmayın, gurur duyun diye örneklendiriyorum ama ben sayarak bitiremem, siz de karalayarak bitiremezsiniz. Marka ülke olma, küresel rekabette var olma vizyonumuzdan asla taviz vermeyeceğiz. Zira gücümüzü başka güç tanımadığımız milletimizden alıyoruz.

Sayın milletvekilleri, üretim teknolojileri ve girişimcilik ekosistemi geliştiğinde diğer sektörler bu gelişmeden etkilenerek kendini yeniliyor, büyüyor, ölçek sorunu yaşamadan domino etkisiyle sektörlerimiz birbirlerini destekliyor. Örneği bölge ilçem İnegöl’den vermek istiyorum. Malumunuz İnegöl, mobilya ve mobilya yan sanayisi başta olmak üzere, tekstil, tarım, makine gibi sektörlerde gösterdiği başarılarla 2021 yılında 1.230 firmayla Türkiye'nin iller sıralamasındaki 1 milyar 7 milyon dolarlık dış ticaret fazlasıyla 10’uncu sırada, 1 milyar 384 milyon dolar ihracatla 18’inci sırada yer aldı.

Doğal kümelenmenin getirisi tekstil, kimya, makine, mobilya sektörleri birbirlerini geliştirerek büyüdüler. TÜİK istatistiklerine göre, İnegöl, tüm sanayi kollarımızla Türkiye'nin 16’ıncı büyük sanayi merkezidir. Ekimde 47’ncisi gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Mobilya ve Dekorasyon Fuarı’mıza sadece beş gün içerisinde 2.787 yabancı alım heyeti olan 19.465 ziyaretçi katılmıştır. Bu başarı hükûmetlerimizin politikaları ve sanayicilerimizin birlikte çalışmasının neticesidir. Yakında, İnegöl mobilyasının dünya markası olacağına, dünya pazarında büyük bir pay alarak hepimizin göğsünü kabartacağına inancım tamdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Devamla) – Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Devamla) – Yine tüm sektörlerimizde inovasyona dayalı girişimciliğin daha iyi noktalara ulaşması, ülkemizin her noktasında girişimcilik ekosisteminin gelişmesi üzerine ilgili stratejilerimiz çerçevesinde geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla Resmî Gazete’de yayımlanan Ulusal Teknoloji Girişimciliği Stratejisi Genelgesi’nin ehemmiyetine vurgu yaparak hayırlı olsun demek istiyorum.

Son olarak, yirmi yıldır her seçimde “güven ve istikrar” diyen AK PARTİ’ye iktidarda rekor kırdıran aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.

Bu anlamlı yılda bir söz daha veriyoruz: Sataşmalara doymayanlara inat oluşturduğumuz güçlü temel üzerinde 85 milyon hep birlikte el ele vereceğiz, Türkiye'nin yüzyılını inşa edeceğiz, üstelik yarın değil, hemen şimdi başlıyoruz.

Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Denizli’nin sorunları hakkına söz isteyen Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’ya aittir.

Sayın Karaca, başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin dayınıza.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)­ - Teşekkür ederim, sağ olun.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Biçer Karaca.

2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Denizli’nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen sevgili Denizlili hemşehrilerim; bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Denizlili hemşehrilerimizin ve bizlerin tespit ettiği sorunları dile getireceğim ki 2’nci yüzyıla hazırlanırken cumhuriyetimiz, Türkiye Yüzyılı’nda neler yapılmamış bir görsünler istedik.

Evet, önce Acıpayam ilçemizden başlayacağım. Acıpayam ilçemiz, Denizli’nin 3’üncü büyük ilçesi, merkezde 20 bine yakın nüfusu var ve burada sadece 2 ilkokul bulunuyor; çocuklar 40-45 kişilik, 50 kişilik sınıflarda eğitim görmek zorunda. Cumhuriyet İlkokulu, şu anda tadilatta, yaz boyunca bekledi, tam okullar açıldığında tadilata başladılar, okul kapalı.

Yine, Acıpayam ilçemizde çok başarılı gençlerimiz var ama nitelikli bir lise olmadığı için ve ulaşım giderlerini, servis ücretlerini karşılayamayacak olan gençlerimiz, maalesef zorunlu olarak nitelikli olmayan liseleri Acıpayam’da tercih etmekteler. Ve yine, Acıpayam’da bir Anadolu lisesi yapılıyor ama Acıpayam’daki Anadolu lisesi, “Haziran 2022’de tamamlanacak.” diye yazmasına rağmen, şu anda bu durumda, kaba inşaat halinde bekliyor. Türkiye Yüzyılı’na hazırlananlar, Acıpayam’daki bu liseyi tamamlamaktan aciz durumdalar. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, Denizli sanayisiyle de çok güçlü bir ildir, ülke cari açığına çok ciddi katkı verir, her seferinde ihracat fazlası verir ama Denizlili sanayiciler artık son üç aydır üretemiyor. Değerli hemşehrilerime, değerli Denizlili sanayicilere “Neden?” diye sorduğumuzda bize şunu ilettiler: Denizlili sanayicilere sorarlar devletten ne istiyorsunuz? diye, “Gölge etmesin yeter.” der. Bu kadar üreten ve bu kadar girişimci bir yapıdır. Denizlili sanayi üreticileri enerji fiyatlarında son bir yıldaki 10 kat artış nedeniyle, akaryakıt fiyatlarında son yıldaki 4 kat artış nedeniyle, artan maliyetler nedeniyle maalesef üretemiyorlar.

Aynı zamanda, Denizli bir KOBİ kentidir, KOBİ’ler finansmana erişemiyor. KOBİ’ler kendi ham maddelerinin birçoğunu dışarıdan ithal etmek; sanayiciler, büyük iş insanları da dışarıdan ithal etmek zorundalar. Ancak finansmana erişemedikleri için ham madde alamıyorlar ve üretim konusunda çok ciddi sorunlar yaşıyorlar.

Değerli arkadaşlar, bir de Denizli’de maalesef, çevre felaketleri de üst üste geliyor. Tavas Avdan’da Avdan Ovası kömür için talan edildi. Tavas’ta Gümüşler Mahallesi’ndeki güzelim orman alanları mermer ocağı için talan edilmek isteniyor ama Tavaslı hemşehrilerim orada direniyor. Çardak, hayvancılıkla uğraşır, orada yaklaşık 10 bin büyükbaş hayvan olur ve 23-24 bin ton civarında da süt üretilirdi ama bu 9.500-10 bin büyükbaş hayvan maalesef 2 binli sayılara düşmüş durumda çünkü yem fiyatına 13 lira zam geldi, süte 3 lira dahi zam gelmedi.

Değerli hemşehrilerim, ayrıca, Denizli’de Cumhuriyet Halk Partili belediye döneminde 2 milyon metrekarelik bir sosyal konut alanı satın alındı, 2 milyon metrekare. Beklendi, beklendi, şu an AK PARTİ’li Büyükşehir Belediye Başkanı 2 milyon metrekarelik sosyal konut alanını, 4 katı, 15 kata çıkardı ve satışa çıkardı. Bir de Denizli’de TOKİ için başvuran hemşehrilerimiz var. Aslında yer var, Büyükşehir Belediye Başkanımıza çağrı yaptık, dedik ki: Gel, zaten sosyal konut olarak ilan edilmiş, alınmış, tapuya şerh verilmiş bu alanı TOKİ’ye devret, Denizlili hemşehrilerimiz bu ucuz konut teklifinden faydalansınlar. Osman amcanın makbuzu, bana Denizli’de teslim etti, 2019 Aralık ayında bin lira, 3+1 daire için TOKİ’ye başvuru yapmış, bana dedi ki: “Daha yerini bilmiyorum, kazma vurulmadı, üç yıldır bekliyorum.” Keşke bu Denizlili hemşehrilerimiz için Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanımız Ali Marım döneminde 2 milyon metrekare olarak alınan sosyal konut alanı ranta kurban edilmese, ranta açılmasa, Büyükşehir Belediyesi borçlarını kapatabilmek için bu sosyal konut alanını satmasa da Osman amcam gibi daha birçok hemşehrim de bu sosyal konutları bu alanda elde edebilselerdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – Evet, dava açıldı bu alanın satışına ilişkin, mahkeme dedi ki: “Mimarlar Odasının dava yetkisi yok.” Bugüne kadar sayısız davada, kent suçlarına ilişkin mücadele eden Mimarlar Odasının yetkisi yokmuş, bu da trajikomik bir mesele değerli arkadaşlar.

Yine, Dokuzkavaklar Mahallesi’nde “semt polikliniği” adı altında çok modern küçük bir hastane var. Gerçekten teşekkür ediyoruz yani iyiye de güzele de teşekkür etmek lazım. Ancak branş doktorları yok, randevu alınıyor, doktor bulunmadığı için, 200 bin nüfusa hizmet edebilecek kapasitedeki bir hastane, küçük hastane -mini hastane diyebiliriz, gerçekten çok modern- Dokuzkavaklar, Anafartalar, Aktepe, Deliktaş gibi mahallelerde -bir dünya- 200 bine yakın yurttaşımıza hizmet verecek olan burası, bir acil polikliniği açılarak hizmete sunulamıyor çünkü şehir hastaneleri yapılıyor, şehir hastanelerine rant sağlanmak isteniyor.

Değerli arkadaşlar, Denizli üretir ama sizlere rağmen üretir ve cevabını da sandıkta verecek diyorum.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Adana'nın tarım özelinde ekonomik sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)

3.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu’nun, Adana’nın tarım özelinde ekonomik sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana'nın bitmeyen tarım ve ekonomik sorunları hakkında söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çukurova’nın incisi Adana'mız, ülkemiz hazinesine kazandırdığı katma değerle kıyaslanamayacak kadar az yatırım almaktadır. AK PARTİ iktidarının yanlış ekonomik ve tarım politikaları sonucunda Adana, büyük fabrikaların kapandığı, işsizliğin alabildiğine çoğaldığı, üreticisinin tarıma küstüğü bir il konumuna gelmiştir. Adana'nın sorunlarını milletimizin kürsüsünden defalarca dile getirdim. Bu dönem verdiğim 104 yazılı soru önergemin 25 tanesi Tarım ve Orman Bakanlığıyla ilgiliydi çünkü Adana, tarım sektöründe çok mağdur edildi ve bugüne kadar hiçbir olumlu gelişme de olmadı.

Değerli arkadaşlar, dünyada hücresel, dijital, dikey ve hassas tarım gibi konularla geleceğin tarımı tartışılıp çevreyi koruyan, sağlıklı ve yüksek verimli tarımsal üretim modelleri dizayn edilmeye çalışılırken, ülkemizde yüzde 17 olan tarım nüfusumuzun millî gelirden aldığı yüzde 7 payla çiftçimizin ayakta kalması ve geçim derdine çare olması mümkün değildir. Adana ilimizin ve ülkemizin yüksek tarımsal potansiyeliyle ve lojistik avantajlarıyla Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar ve hatta Uzak Doğu’nun tarımsal üretim merkezi hâline getirilmesi gerekir. İhtiyacımız olan stratejik ürünleri dışarıya bağımlı olmadan toprak, su ve iklim koşullarımıza göre en verimli şekilde üretmek için tarımsal politikalarımızı ve üretim önceliklerimizi uzun vadeli politikalar üreterek belirlemeliyiz. İktidar mensuplarına sesleniyorum: Tarım ve Orman Bakanlığının 2022 Tarımsal Yatırım Rehberi’ne göre Adana ilimizdeki toplam tarım alanı 2002’de 576.388 hektar iken 2022 yılında 486.987 hektara düşmüş, 89.400 hektar ekilip biçilemez hâle gelmiştir.

Önemli konularımızdan biri de narenciyede Akdeniz meyve sineği zararlısı. Akdeniz meyve sineği zararlısıyla mücadele için Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun Narenciye Grubu Meyvelerde Karantina Amaçlı Işınlamanın Gıda Kalitesi ve Hijyeni Üzerine Etkisinin Araştırılması Projesi aktif olarak hayata geçirilemeyerek kısır sinek üretimi ve doğaya salınmasına yönelik ilk adımlar atılmasına rağmen gerekli yatırımlar hâlen yapılamamış ve bu zararlıyla mücadele tamamen ortadan kaldırılamamıştır.

Gıda enflasyonunun yaşandığı bu zor şartlarda ülke ekonomisine katkıda bulunan narenciye üreticilerimiz girdi fiyatlarının her geçen gün arttığını, yeterli destek alamadıklarını, bu sebeple de narenciye bahçelerini söktüklerini ifade ederek “Seçim zamanı sandıkta görüşürüz.” diyorlar; haberiniz ola.

Ayrıca, çiftçilerimiz atadan, dededen kalan kırk, elli yıldır ekim yaptıkları, vergilerini yatırdıkları, ecrimisil bedelini ödedikleri tarlaları için ÇKS’den yararlanamadıklarını ifade ederek mağdur olduklarını belirtmektedirler. Bu konunun ivedi olarak düzeltilmesi iktidarın en önemli görevlerinden biridir diyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı geniş yolcu kitlesine sahip Ankara-Adana hava yolu uçuşlarının sayılarını düşürmüş, tarifeli uçak sayılarını da azaltmıştır. Bundan dolayı Adana, Mersin ve Osmaniyeli vatandaşlarımız İstanbul aktarmalı uçuş yapmaya zorlanmakta, bunun da maliyeti oldukça yüksek olmaktadır. Ankara-Adana, Adana-Ankara direkt uçuş sayılarının tekrar artırılması sadece Adanalı hemşehrilerimize değil, Mersin ve Osmaniye gibi çevre illerde yaşayan vatandaşlarımız, iş insanlarımız ve bürokratlarımızın konaklama yapmadan ve zaman kaybetmeden tekrar geri dönmelerine de imkân sağlayacaktır. Şimdi iktidara soruyorum: İstanbul Havalimanı’na verdiğiniz yolcu ve uçak garantisi nedeniyle mi uçak seferleri direkt Ankara’ya değil de İstanbul üzerinden aktarmalı yapılıyor? Bu, Adana sanayi sektörüne ve Adanalı hemşehrilerimize eziyetten başka bir şey değildir. Bu konunun düzeltilmesi için iktidarı duyarlı olmaya çağırıyorum.

Değerli arkadaşlarım, şehrimiz geçici sığınmacıların istilası altında olup bu, kentimize ek yükler getirmekte ama iktidar bu yükü görmeyip “Muhalefet yönetimde.” diye Adana’mıza yardımları artırmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bir önemli konu da yurt dışından ithal edilen plastik atıklar nedeniyle, çöp deposu hâline getirilen şehrimizin bazı bölgelerinde yaşayan insanları isyan etme durumuna getirmiştir. Biz, Avrupa'nın çöp deposu değiliz değerli arkadaşlar.

Çukurova’mızın en büyük şehri Adana'mız için AK PARTİ iktidarını duyarlı olmaya ve sorunların çözümü için çaba sarf etmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Kara…

IV.-AÇIKLAMALAR

1.- Konya Milletvekili Esin Kara’nın, sinema sanatçılarının emekliliğine ilişkin açıklaması

ESİN KARA (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ülkemizdeki çalışanların yaşlılık aylığı alarak emekli olmalarında belirleyici kıstaslar, çalışanların işe başlama tarihi, geçerli yasalar, cinsiyeti, hizmette geçen prim gün sayısı ve yaş sınırından oluşmaktadır. Yeşilçam’da hizmet veren birçok sinema sanatçımız, oynadıkları film ve dizilerin yapım tarihleri belli olmasına rağmen, yapımcıların sigorta başlangıçlarını yapmamasından dolayı hem prim gün sayısı hem de başlangıç tarihi itibarıyla kayıplar yaşamışlardır. Buradan Sayın Çalışma Bakanımıza iletmek istiyorum: Sinema sanatçılarımızın emeklilik hesabında filmlerin ve dizilerin yapılmış olduğu tarih esas alınarak geriye yönelik borçlanma hakkı verilmesi mağduriyetlerini giderecektir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Taşkın...

2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ve yerli otomobil Togg’a ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, 3 Kasım 2022. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde yola çıkan AK PARTİ’mizin milletimizin desteğiyle iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümü. Yirmi yıldır kesintisiz olarak aziz milletimize hizmet ediyoruz. AK PARTİ'nin yaptığı savunma sanayi yatırımları, havalimanları, otoyollar, köprüler, tüneller, barajlar, şehir hastaneleri, nükleer santraller, doğal gaz keşifleri, hızlı tren ağlarıyla ülkemiz âdeta çağ atladı. Eğitimde fiziki altyapı tamamlandı. Sağlık altyapısı dünyanın gelişmiş ülkelerinden daha güçlü hâle getirildi. Dış politikada Batılı devletlerin dediğini yapan Türkiye'nin yerini millî menfaatlerini önceleyen Türkiye aldı, Türkiye Yüzyılı ilan edildi; altmış yıllık hayalimiz, yerli otomobilimiz Togg sahaya indi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü siyasi iradesiyle devrim niteliğinde sayısız icraatlar yapıldı.

Daha nice yirmi yılları Rabb’imden niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersin’in Toroslar ilçesinde düzenlenen Dünya Erkekler ve Kadınlar Bocce Şampiyonası’na ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Spor kenti Mersin’imiz ulusal ve uluslararası birçok şampiyonaya ve etkinliğe ev sahipliği yapmaya ve spor etkinliklerinde marka bir şehir olmaya ve adından söz ettirmeye devam etmektedir. Mersin’imizin Toroslar ilçesinde 37 ülkeden 52 takımın katıldığı, 1 Kasımda Toroslar Bocce Tesislerinde başlayan Dünya Erkekler ve Kadınlar Bocce Şampiyonası büyük bir coşkuyla sürmektedir. Tüm sporcularımıza başarılar diliyorum. İstikbalimizin teminatı gençlerimizin uyuşturucu, madde bağımlılığı, telefon ve sosyal medya gibi her türlü bağımlılıktan kurtulması ve sağlıklı gelişimlerinin sağlanması adına böylesi spor organizasyonlarının gerçekleştirilmesinde emeği olan Mersin Gençlik İl Müdürümüz Ökkeş Demir’e, Toroslar Belediye Başkanımız Atsız Afşin Yılmaz’a ve emeği geçenlere teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

4.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, taşerondan kadroya geçirilen işçilere ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, kamuda çalışan sözleşmelilerin kadroya alınacağının müjdesi Sayın Bakanımız tarafından verilmiştir. Sözleşmeli personeller arasında bu, büyük memnuniyet yaratmıştır. Bununla beraber, kamuda çalışan, kanun hükmünde kararnameyle taşerondan kadroya geçirilen ve özellikle de Adana, Mersin gibi belediyelerde işinden gücünden olan binlerce insanın, kanun hükmünde kararnameyle işten çıkarılan işçilerin yeniden işlerine dönebilmesi… Mahkemeden dönüş kararı almalarına rağmen, belediye haksız hukuksuz yere bunları işten atmış, mahkeme bunları işlerine geri iade ediyor, bunlar görevlerine başlatılmıyorlar. Sözleşmelilere kadro verilirken mutlaka taşerondan kadroya geçirilen işçilere de iş güvencesi verilmeli, işten çıkartılanların ve mahkemenin iade kararı verdiklerinin de mutlaka işlerine dönmeleri sağlanmalı, binlerce insanımızın mağduriyetine son verilmelidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

5.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Sağlık Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sağlık Bakanlığı 6 Ekimde yayınlamış olduğu yönetmelikle serbest çalışan hekimlerin özel hastanelerde ve tıp merkezlerinde hastalarını yatırıp ameliyatlarını yapmalarını yasaklamıştır. Serbest hekimlerimiz yaklaşık bir aydır Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’ya nerede ameliyat yapabilecekleri sorusunu yöneltmektedir fakat hâlen Bakanlığın bu konuda bir cevabı olmamıştır.

Ben de buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: Serbest çalışan hekimler bu ülkenin hekimleri değil midir? Sağlık Bakanlığı kimin bakanlığıdır? Serbest hekimlerin sorunları Sağlık Bakanlığını ilgilendirmiyor mu? Hekimlerimiz mesleklerini yapmalarını engelleyen yönetmelik konusunda Sağlık Bakanlığının duyarlı olmasını ve yönetmeliğin bir an önce iptalini talep etmektedirler ve sorunlarına da Sağlık Bakanlığının ilgili göstermesini istemektedirler.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün 3 Kasım, tam yirmi yıl önce aziz milletimiz iradesini koydu ve “Artık bugünden sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” diyen bir liderin ve kutlu davanın başlangıç günü. Yirmi yıl “Eski Türkiye olmayacak.” diyen liderimiz, dünya liderliğiyle “Artık eski dünya düzeni olmayacak.” fikrini de tüm dünyaya hissettirmiştir. Rusya’nın tahıl koridoruna ilişkin askıya almış olduğu kararı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yoğun bir şekilde yaptığı diplomasi sayesinde, çok şükür, yine çözüme kavuşturarak yine mazlumların umudu oldu.

Bu vesileyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Yozgat’ın Sorgun ilçesinden gelen muhtarlara “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Evet, Yozgat Sorgun ilçemizden de muhtar arkadaşlarımız gelmişler. Hoş geldiniz diyorum.

Sayın Güzelmansur….

IV.-AÇIKLAMALAR (Devam)

7.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay’da ilköğretim okulları ve liselerin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatay’da ilköğretim okulları ve liseler yetersiz. Özellikle Suriyeli nüfusun yaşadığı mahallelerde durum daha da vahim. Aynı sınıfta hem Suriyeli öğrenci hem de Türk öğrenci öğrenim görüyor. Suriyeli öğrenci Türkçe bilmiyor, Türk öğrenci Arapça bilmiyor, öğretmen de Arapça bilmiyor. Bu öğrencilerin psikolojisini düşünebiliyor musunuz? İki ayrı kültür, iki ayrı dil ama tek öğretmen, tek sınıf. Yeterli destek olmadığı için de aynı sınıfta yaklaşık 40 öğrenci öğrenim görmek zorunda kalıyor. Derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının çok üstünde. Buradan Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: Hatay’ı on bir yıldır 600 bin Suriyeliyle yaşamaya mahkûm ettiniz, öğretmen ve derslik yetersizliklerinden dolayısıyla hem Suriyeli öğrenciyi hem de Türk öğrenciyi aynı sınıfta, aynı eğitimi ve öğrenimi görmeye mahkûm ettiniz. Hatay’ı ihmal etmekten vazgeçin, derslik yapın, yeterli öğretmen atayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karahocagil…

8.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

3 Kasım 2022, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tarih yazan AK PARTİ’ye daha nice yıllar.

Son yirmi yılda çiftçilerimize toplam 183 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Cari rakamlarla bu rakam 465 liraya tekabül ediyor. Barajlarımızı 276’dan 930’a, hidroelektrik santrali sayımızı 97’den 730’a, içme suyu tesisi sayımızı 84’ten 370’e, sulama tesisi sayımızı 1.764’ten 3.325’e çıkardık. Makroekonomide millî gelirimizi göreve geldiğimizde 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına getirdik. 81 şehrimize 81 milyon metrekare millet bahçesi kazandırma hedefimiz çerçevesinde 137’sini tamamlayan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Sağlık Bakanlığının 6 Ekimde yayımladığı yönetmeliğe ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı, bugüne kadarki hukuk dışı yönetmeliklere bir yenisini daha ekleyerek 6 Ekimde özel sağlık kuruluşları hakkında yeni bir yönetmelik yayımladı. Söz konusu yönetmelik serbest hekimlik yapan yaklaşık 10 bin meslek mensubunun çalışmasına, Anayasa’ya aykırı bir şekilde, kısıtlama ve engelleme getirmektedir. Bu yasakçı yönetmelikle hastanın hekim seçme özgürlüğü engellendiği gibi bu alanda çalışan on binlerce kişi işsiz kalacak, yurt dışına hekim göçü artacaktır. “Giderlerse gitsinler.” dediniz; geçen sene 1.405, bu yılın ilk on ayında ise 2.153 hekim yurt dışına gitmek için iyi hâl belgesi aldı. Sayın Bakan, bu uygulamalarla halk sağlığını sığınmacı hekimlere mi teslim edeceksiniz? Bugüne kadar kaç sığınmacı hekim atadınız? Sağlık Bakanlığına çağrımdır: Halkınızın sağlığını düşünüyorsanız bu uygulamadan derhâl vazgeçiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

10.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman’ın internet altyapısı ve cep telefonlarının çekmemesi sorununa ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, teknoloji çağında yaşıyoruz ancak milyonlarca yurttaşımız teknolojiden yararlanamıyor. Türkiye Yüzyılı Vizyon Projesi açıklayan AK PARTİ iktidarına sesleniyorum: Yirmi yıldır yönettiğiniz Türkiye’nin birçok yerleşim yerinde internet altyapısı yok, birçok yerleşim yerinde cep telefonları çekmiyor. Örneğin, seçim bölgem olan Adıyaman’da her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği, Nemrut Millî Parkı sınırları içerisinde bulunan, Eski Kâhta, Teğmenli, Doluca, Burmapınar, Damlacık, Sarıkaya, Yolaltı, Yassıkaya, Koçtepe köyleri ile Sincik ilçemizin Çat, Subaşı köylerimizde internet yok, cep telefonları çekmiyor. İktidara sesleniyorum: Milletimizin, gençlerimizin bu sesini duyun, bu eksikleri bir an evvel giderin diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

11.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin yayımladığı rapora ilişkin açıklaması

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin yayımladığı rapora göre, eli kanlı, bebek katili terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG, 2021 yılında 221 çocuğu kaçırarak çocuk terörist yetiştirmek için silah altına almıştır. Ailelerinden kaçırdığı çocukları ABD’den aldığı binlerce tır silahla donatan ve onları terör kamplarında ABD askerleri nezaretinde eğiten PYD/YPG, kaçırdığı bu çocukları terör eylemlerinde en ön safta kullanmaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler raporuna göre, 2021 yılında terör örgütü PYD/YPG’nin Suriye’de, 55’i Afrin’de olmak üzere 75 çocuğu katlettiği tespit edilmiş ve raporda yayınlanmıştır. Allah’ın izniyle, sınırlarımız içinde sayıları neredeyse tek haneye düşürülen teröristlerden Irak ve Suriye’yi temizlemek de ülkemizin güvenlik güçlerine kalacaktır diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Önal…

12.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, çiftçi ve besicilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

AHMET ÖNAL (Kırıkkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Son dönemlerde tüm dünyada tarım ve hayvancılık sektörü stratejik öneme sahip hâle gelmiş ancak ülkemizde hak ettiği konuma getirilememiştir. Çiftçimize destek her geçen gün azalmış, besicilik ve süt inekçiliği bitme noktasına gelmiştir. Hayvancılıkla uğraşan pek çok üreticimiz girdi fiyatlarının yüksek olması sebebiyle zarar etmeye başlamış, artan maliyetler ve verilmeyen destekler sebebiyle üreticimiz süt ineklerini kesime göndermek zorunda kalmıştır. Aynı tablo seçim bölgem Kırıkkale’de de kendini göstermiş, yeteri kadar destek verilmediği için süt inekçiliği yapan birçok üreticimiz iflas etme noktasına gelmiştir. Hayvancılıkla uğraşan besicilerimizin sorunlarının çözümü için iktidar elini taşın altına koymalı, üreticilerimize verilen destekler acilen artırılmalıdır. Aksi hâlde, çiftçi, besici üretmekten vazgeçerse ekmeğe, ete, süte ulaşmak imkânsız hâle gelecektir.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’na ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’dır. Vatandaşımız hastalık veya kaza sonrası organlarını kaybetmekte veya organlarda fonksiyon kaybı olmaktadır. Organ yokluğu veya yetersizliği yaşamı olumsuz etkilemektedir. Bu durumda organları değiştirmek gerekmektedir. Organların kaynağı ise yine başka bir insandır. Binlerce insanımız organ yetmezliği yaşamaktadır. Böbrek, karaciğer, kalp, kornea gibi organlar diğer insanlardan alınıp organ nakli bekleyen insanlara başarıyla nakledilmektedir. Bizim ülkemizde genellikle organ nakli hastanın doku uyumu olan akrabaları tarafından karşılanmaktadır. Oysa dünya genelinde organ nakli ölümü hâlinde organlarını bağışlayan kişiler tarafından karşılanmaktadır. Ülkemizde kadavradan organ bağışını yaygınlaştırmak gerekmektedir. Bunun tıbbi, hukuki veya dinî açıdan bir sakıncası yoktur. Tüm insanlarımızı organ bağışı yapmaya davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

14.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, üniversite öğrencilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Üniversite öğrencileri hayat pahalılığından eğitimlerine odaklanamaz duruma geldi. Büyük şehirlerde öğrenim gören öğrenciler geçinebilmek için, üç öğün yemek yemekten vazgeçip üzerine çalışmak zorunda kalıyor. Yurt imkânından faydalanamayan öğrenciler ise yarı aç dolaştıklarını söylüyorlar. Milyonlarca öğrenci bir yandan eğitim alma telaşındayken diğer yandan barınma ve beslenme için çalışıyor. Özellikle asgari ücretli ailelerin üniversite okuyan çocukları çok büyük sıkıntı yaşıyor. Üniversite öğrencilerine burs ya da geri ödemeli olarak verilen aylık 850 liraysa hiçbir ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve enflasyon değerleri göz önüne alınarak üniversite öğrencilerine verilen bursların 2.500 lira, KYK kredilerinin 3.500 lira seviyesine yükselmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Sayın Barut…

15.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, yaz saati uygulamasına ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, AKP iktidarı gelişmiş dünya ile ülkemiz arasında derin uçurumlara yol açtı, memleketimizi karanlıkta bıraktı. Şimdi, yine, dünya ülkeleri ile Türkiye arasında çok ciddi saat farkları oluştu. Ucube bir durum olan kalıcı yaz saati uygulamasının enerji tüketiminde tasarruf sağlamadığı da ortada. Bu akılalmaz uygulamadan özellikle öğrencilerimiz başta olmak üzere aileler ve erken saatte mesaiye başlayanlar olumsuz etkileniyor. Gece yarısı yollara düşen öğrencilerimizin can güvenliği ve sağlığı risk altında. İllerde eğitim saati düzenlemelerini valilere bırakan karar da vahimdir. Devrik bakanın ısrarıyla yaşama geçirilen bu vahim uygulamada ısrar etmeyin, rantiyecilere geçit vermeyin, lütfen yanlışa “Dur!” deyin, bu sorunların çözümü için tekrar yaz ve kış saati uygulamasına geçilsin.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Bugün milletimizin partisi AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümü kutlu olsun. 3 Kasım 2002 tarihi, ülkemiz için değişim, dönüşüm, gelişim ve kalkınmanın ve reformların miladı olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde “Her şey Türkiye için, bu ışık sönmeyecek.” diyerek geldiğimiz ilk seçimlerde aziz milletimizin teveccühüyle tek başına iktidar olan AK PARTİ’miz, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin istiklal ve istikbal mücadelesini adım adım zafere doğru taşımaktadır. “Bugünden sonra Türkiye’mizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” sözleriyle başlayan hizmet yolculuğumuz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli duruşuyla yaptığımız eser siyasetiyle Türkiye Yüzyılı’na emin adımlarla ilerlemektedir. Ülkemizi her karış toprağıyla geliştirmek ve güzelleştirmek, muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için gece gündüz çalışan partimizin demokrasi ve kalkınma yolunda yürüdüğü bu kutlu yolda ülke olarak bizi biraz daha güçlendirip milletimizin refahını daha da artıracağına yürekten inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Öcalan…

17.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın, İran’da yükselen özgürlük taleplerine ilişkin açıklaması

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – İran’da yükselen özgürlük taleplerini doğru okumak lazım. Yaşananlar kadın öncülüğünde gelişen Aryanların baharıdır. İran’daki gelişmeleri yakından takip ediyorsunuzdur. “…”(*) sesi Orta Doğu’da yankılanmaktadır. Burada herkesin süreci doğru okuması lazım. Çözüm, Orta Doğu’da demokratik ulus temelinde, radikal demokrasiyi örgütlemektir. Bu Parlamento, tarihî rolünü oynayacaksa halkların eşitliğine dayalı yeni bir demokratik Anayasa temelinde bir araya gelmeli ve çözümü önüne koymalıdır; yoksa, tarihî bir fırsatı ıskalamış olacaktır. Aryan baharını bölgedeki halkların da iyi okuması lazım. Aryan baharı özgürlük yolunda büyük bir kurtuluşu ifade edecektir.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

18.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve Söğüt köylerinde bir altın madeni şirketinin ÇED başvurusunda bulunmasına ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bursa Orhaneli ilçesi Akalan ve Söğüt köylerinde bir altın madeni şirketi ÇED başvurusunda bulundu. 2015 yılında da bu girişimde bulunmuştu ancak FETÖ darbesi olunca o zaman askıya aldılar, şimdi tekrar canlandılar. Toplam 1.900 hektarlık ruhsatlı alanda iki tane başvuru yaptılar. Biri 14,60 hektar diğeri de 21,73 hektar. Kanuna göre de 25 hektarın altında ÇED izni halka bilgi verilmeden yapılabiliyor yani kanunun arkasından dolanarak toplamda 36 hektar için ayrı ayrı başvurup iki ayrı başvuru yaparak halkın onayını almadan burada maden çıkarmak istiyorlar. Köylü buna karşı, orada tarım ve hayvancılık yapılıyor. Herkes oradaki istihdamdan ve gelirinden memnun. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesini ve köylünün çağrılarına kulak verilmesini talep ediyor, konunun takipçisi olacağız diyorum.

BAŞKAN – Sayın Arkaz…

19.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, kış aylarını sağlıklı geçirebilmek için yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Havaların soğumasıyla birlikte grip ve soğuk algınlığı hayatımıza tekrar girmiş oldu. Son haftalarda grip vakalarında bir artış yaşanıyor. Hasta sayıları normalin üzerinde seyretmektedir. Pandemi tedbirleri süreç gereği gevşetilmiş olsa da tüm vatandaşlarımızı kendi tedbirlerini almaya davet ediyorum. Sosyal mesafe ve maske gripten korur. Bir hekim olarak tüm vatandaşlarımızı grip aşısı olmaya davet ediyorum ayrıca. Mevsimlik sebze ve meyveler ile C vitamini içeren gıdaların tüketilmesi gerekmektedir. Hijyen ve temizliğe dikkat edelim, özellikle ellerimizi çok sık yıkayalım. Bu tedbirlerle kış aylarını daha sağlıklı atlatabiliriz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

20.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözleşmeli er uygulamasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli er uygulamasının başladığı 2011 yılından 2019’a kadar yedi yılını tamamlayanların sayısı 1.500 civarında, bu gençler işsiz ve mağdur durumdalar. Kanunda yapılan değişiklikle sözleşmeli erbaş ve er olarak en az yedi hizmet yılını doldurarak ayrılanların ilgili mevzuatlardaki şartları taşımaları kaydıyla kamudaki boş kadro ve pozisyonlara atamaları düzenlendi. Buradan Sayın Bakana soruyorum: Bu kanuni düzenleme sonrası kaç sözleşmeli er memuriyete geçiş yapabilmiştir? Devlet umut tacirliği yapar mı? Yedi yıl görev süresini tamamlamış sözleşmeli er ve erbaşların memuriyete geçiş haklarının gereği olan yönetmelik ne zaman yayınlanacak? Özellikle Kara Kuvvetlerine ait güvenli garnizonlarda dahi eve çıkışlarına izin verilmiyor, bunun nedeni nedir?

BAŞKAN – Evet, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Dervişoğlu, buyurun.

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının Türkiye’yi getirdiği noktaya, kadro bekleyen taşeron işçilerine ve Anayasa’nın ve hukukun çiğnenmesine asla müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Yirmi yıldır kesintisiz bir biçimde Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetilen Türkiye, memleketimizin dışından nasıl görülüyor, şöyle bir bakalım istiyorum.

Enflasyon ile işsizliğin toplamından oluşan Dünya Sefalet Endeksi geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Ülkem ve milletim adına üzülerek söylüyorum ki yirmi yıllık iktidarınızın sonunda memleketimizi taşıdığınız tek zirve Sefalet Endeksi oldu. Türkiye, Arjantin’i geride bırakarak enflasyon ve işsizlikte 156 ülke arasında 1’inci durumda. Sizin yirmi yıllık hikâyenizin sonunda Türkiye’yi taşıdığınız zirve işte bu sefaletin zirvesidir. Dünya genelinde yayımlanan bu endeks bize şunu açıkça göstermektedir ki TÜİK’in enflasyon verileri yalnızca iktidar mensuplarının inandığı bir illüzyondan ibarettir. Diğer küresel endekslere ve sıralamalara da şöyle bir baktığımızda Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan Daha İyi Yaşam Endeksi’nde Türkiye 41 ülke arasında 32’nci sırada yer almaktadır; sefalette 1’inci, refah yaşam endeksinde ise sonuncu olmaya neredeyse ramak kalmış. Öte yandan, 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre ülkemiz 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada. Dünya Adalet Projesi 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre 140 ülke arasında 116’ncı sıradayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bakınız, hukukun üstünlüğü sıralamasında Türkiye’nin, gerisine düştüğü ülkeler yalnızca Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere değil Uruguay, Birleşik Arap Emirlikleri, Ruanda ve hatta Burkina Faso’nun da gerisine düşmüşüz. Cumhuriyet vizyonu ve tasavvuru ile hayaller muasır medeniyet seviyesindeyken AK PARTİ iktidarının Türkiye’yi getirdiği noktada gerçekler Ruanda ve Burkina Faso’yla aynı kümede yer almak olmuştur. Maalesef, ekonomide, hukukta, adalette dünya devletleriyle beşeriyetin her alanındaki rekabette yirmi yılın sonunda Türkiye’yi getirdiğiniz nokta esef vericidir. Her şeye rağmen umutsuz değiliz, çaresiz hiç değiliz; biz inanıyoruz ki beşeriyetin her alanında, her yarışta geri düşürdüğünüz Türkiye, İYİ Parti iktidarıyla birlikte milletler ailesi içinde bir güneş gibi doğacak ve tarih sahnesindeki müstesna yerini alacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin, buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Saygıdeğer milletvekilleri, yıllardır kadro bekleyen 1 milyona yakın taşeron işçinin aileleriyle birlikte yaklaşık 4 milyon kişinin kadroya geçme, ücretlerinde iyileştirme yapılması ve tayin hakkı gibi haklı taleplerini de daha fazla görmezden gelemezsiniz. Milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren mevcut taşeron düzenlemesi Meclise getirilmeden, işçi temsilcileriyle görüşülmeden, sendikalarla müzakere edilmeden, kamuoyuna hiçbir bilgi verilmeden bir gecede kanun hükmünde kararnameyle geçirilmiştir. İktidar, kamu personel rejimine keyfî bir şekilde müdahale etmektedir. İYİ Parti olarak, kamu personel rejiminin keyfî uygulamalardan uzak ve bütüncül bir anlayışla ele alınması gerektiğini iktidar yetkililerine tekraren hatırlatmak isteriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Taşeron işçilerin kazanılmış haklarının ellerinden alınması ve kamu işçileriyle eşit haklardan yararlanamaması Anayasa’mızın eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasa’yı tanımadan “ben yaptım oldu” anlayışıyla kararlar alamazsınız. İYİ Parti olarak, işçilerimizin ve ailelerinin haklı taleplerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Anayasa’nın ve hukukun çiğnenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz. Konu hakkında iktidarı önce Anayasa’ya sonra da vicdana davet ediyor, ivedilikle gerekli çalışmaların yapılması hususunu bir kez daha dile getiriyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine, mesleki eğitimin teşvik edilmesi gerektiğine ve Türkiye’nin öncülüğünde Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan tahıl koridoru anlaşmasına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Covid-19 salgınıyla bütün dünyada ivme kazanan küresel iktisadi ve siyasi krizler; sınır çatışmaları, iç savaşlar, terör ve mülteci meselesi gibi konularla farklı bir boyuta evrilmiştir. Söz konusu küresel krizler başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, birçok ülkede hükûmet bunalımlarına ve sistem krizlerine sebep olmuştur. Türkiye, krizlerin bertaraf edilmesi hususunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yönetimde sağladığı istikrar sayesinde diğer ülkelerden pozitif yönde ayrılmıştır. Türkiye büyümede, yatırım ve üretimde, ihracatta, istihdamda gösterdiği güçlü performansla küresel ekonomik krizlerin yıkıcı etkilerini en az hasarla atlatan ülkelerin başında gelmiştir. Salgın ve savaşın tetiklediği küresel ekonomik krizlerin ülkemiz üzerindeki olumsuz etkileri, sanayimizde kesintisiz bir şekilde dönen çarklarla büyük ölçüde bertaraf edilmiştir. Türkiye ekonomisi, 2021 yılında yüzde 11,4’le son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşmış, 2022 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 7,6 gibi başarılı bir büyüme oranı kaydetmiştir. Bu dönemde ihracatımız büyümenin yarısından fazlasını oluşturarak ekonominin itici gücü hâline gelmiştir.

Uluslararası ekonomi kuruluşlarının küresel resesyon beklentilerine rağmen sanayi üretimimizde artış devam etmektedir; yatırım açlığı, yatırım girişimleri artarak devam etmektedir. Sanayi sektörü, yılın ikinci çeyreğinde, ekonomideki yüzde 7,6’lık büyüme oranına yüzde 1,7 puan katkı yapmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sanayimizdeki bu pozitif ivmenin en önemli itici güçlerinden biri organize sanayi bölgeleri olmuştur. Ülkemizde organize sanayi bölgelerinin sayısı 344’e ulaşmıştır ve önümüzdeki yıllarda bu sayının 500’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Organize sanayi bölgelerinde yaklaşık 67 bin fabrika üretim yapmakta ve yine yaklaşık 2,2 milyon vatandaşımız doğrudan istihdam edilmektedir.

Daha önceki konuşmalarımda da belirttiğim gibi, “üreten ülke Türkiye” “güçlü sanayi, güçlü ekonomi” hedeflerine ulaşmak için mesleki eğitimin teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılmasının önemini burada tekrar vurguluyorum. Meslek liselerinin 2022 yılının ilk dokuz ayında sağladığı gelir bir önceki döneme göre yüzde 219’luk rekor artışla 1 milyar 362 milyon liraya ulaşmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bir yandan öğrencilerimizin öğrenim süreçlerini destekleyen, diğer yandan ülke ekonomisine katkı sağlayan mesleki eğitimde yaşanan bu olumlu gelişmeler oldukça önemlidir ve Türkiye, mesleki eğitime odaklanmalıdır.

Sayın Başkan, 24 Şubat 2022’de başlayan ve hâlen devam eden Rusya-Ukrayna savaşı siyasi, iktisadi ve insani dinamikleriyle çok boyutlu bir sürece evrilmiştir. Savaş nedeniyle enerji, gıda ve tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar küresel ekonomideki krizleri derinleştirmiştir. Hatırlanacağı üzere 22 Temmuz 2022’de Türkiye'nin öncülüğünde, İstanbul'da Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan tahıl koridoru anlaşmasıyla önemli bir gıda krizinin önüne geçilmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 30 Ekim 2022’de Rusya'nın anlaşmayı askıya aldığını açıklamasıyla başlayan kriz 2 Kasım 2022’de yine Türkiye'nin etkin diplomasi girişimleriyle bertaraf edilmiştir. Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri gıda tedariki konusunda Batı merkezli bencil bir tutum içinde tahılı Batı ülkelerine yönlendirirken Türkiye Afrika'dan Orta Doğu'ya, Amerika Kıtası’ndan Asya'ya milyarlarca insanı bekleyen açlık tehlikesinin önüne geçmiştir. Rusya ve Ukrayna Devlet Başkanlarıyla yaptığı ikili görüşmelerle krizin çözülmesinde aktif rol oynayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ve tüm devlet yetkililerimizi tebrik ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

23.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 4 Kasım 2016’da sivil bir darbe yaşandığına, HDP’ye yapılan operasyonların devam ettiğine, açıklanan enflasyon verilerine, kanser hastası Hasan Kocakaya’nın derhâl serbest bırakılması gerektiğine ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun açıkladığı ekim ayı verilerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Yarın 4 Kasım, 4 Kasım darbesinin yıl dönümü aradan altı yıl geçti ve 7’nci yıla geçeceğiz. 4 Kasım 2016’da bu ülkede sivil bir darbe yaşandı, siyasette büyük bir darbe oldu. 15 milletvekilimiz hakkında eş zamanlı operasyonlarla gözaltı kararı verildi, özel uçaklar kiralandı, helikopterler kiralandı, içinde Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da olduğu 15 arkadaşımız gözaltına alındı. O günden bugüne bir kısım milletvekillerimiz şu anda özgür ise de hâlâ aralarında Eş Genel Başkanlarımızın da olduğu 6 arkadaşımız cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. Bunlardan birisi de o dönem Grup Başkan Vekili olan arkadaşımız İdris Baluken.

Evet, bu ülkede altı yıldır kesintisiz bir darbe devam ettiriliyor. Bugün de HDP'ye yönelik operasyonlar, bu darbenin neticeleri olanca hızıyla devam ediyor. Bu, aslında, demokrasiden kopuşun, hukuktan kopuşun, Anayasa’dan kopuşun da güçlü bir işaretidir. O dönem yapılan Anayasa değişikliği ve referandumu başta olmak üzere, bütün yasal düzenlemeler gayrimeşrudur ve hukuk dışı bir şekilde yapılmıştır ve darbe hâlâ bitmedi. Ben şunu söyleyeyim: Bu sivil darbe ne o zaman ne bugün toplum vicdanında asla kabul edilmedi ve buna karşı büyük bir direniş ve mücadele açığa çıktı. İçeride arkadaşlarımız, dışarıda partimiz, tüm örgütümüz mücadeleye ve direnmeye devam ediyor. Bunu yapanlar zayıflıyor ama biz güçlenerek yolumuza devam ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hiçbir darbe sonuç alamadı, bu da alamayacak. Buradan cezaevinde olan bütün arkadaşlarımızı grubumuz adına, partimiz adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Onlarla gurur duyuyoruz. Bu işi biz başaracağız ve mutlaka kazanacağız.

Sayın Başkan, enflasyon verileri yine can yakıyor. Erdoğan'ın “Ben ekonomistim.” hülyasını söze döktüğünden sonra enflasyon verileri açıklandı. Boyalı TÜİK verileri var biliyoruz; aylık bazda yüzde 3,54, yıllık ise 85,51 olarak açıklandı. Ortalamaya göre, on iki aylık ortalamaya göre 65,26 oldu. ENAG’ın verileri çok farklı tabii, buna göre aylık bazda 7,18, yıllık bazda ise yüzde 185,35 arttı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Birçok zam haberi var, onların ayrıntılarına girmeyeceğim ama TÜİK üzerinden yapılan kurgu enflasyondur. Bu kurgunun sonucunda ücretli çalışanların maaşlarına yapılacak zamlar düşük gösterilerek milyonlarca insanın hakkı yenilmektedir. Üretici fiyat endekslerine göre önümüzde duran kış aylarının büyük maliyetler getireceğini göz önüne aldığımızda hayat pahalılığına karşı özellikle barınma, ısınma ve gıda olmak üzere temel ihtiyaçlara dair acilen bir yardım paketi, destek paketi açıklanmalıdır, talebimiz budur.

Sayın Başkan, bir tutuklama haberi var önümde, mafya dizilerini aratmayan bir skandal. Tek yumurta ikizi 2 kardeş var, biri Hüseyin Kocakaya, bir iddiadan dolayı aranıyor, hakkında tutuklama kararı var; diğer tek yumurta ikizi Hasan Kocakaya Hüseyin Kocakaya yerine tutuklanıyor ama -bu zaten olabilecek bir şey değil- kötü tarafı şu: Hasan Kocakaya kanser hastası ve aile ile avukatlar yanlış tutukladıklarını söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Savcı ilaçların verilmesine izin veriyor ama Hasan Kocakaya’yı serbest bırakmıyor. En son, kolluk onlara diyor ki: “Gidin, Hüseyin’i getirin, Hasan’ı alın tek yumurta ikizi olarak.” Açıkçası, yani buna birçok şey söyleyebilirim ama CMK’ye herhâlde yeni bir madde eklendi “Birini rehin alın, diğerini getirin geri verelim.” Bir takas usulü var. Buradan çağrımızı açıkça söylüyoruz: Kanser hastası Hasan Kocakaya derhâl serbest bırakılmalıdır.

Son olarak, kadın cinayetlerine dair Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ekim ayı verileri paylaşıldı. Bu verilere göre, 34 kadın erkekler tarafından katledilirken yılın ilk on ayında 275 kadının erkekler tarafından yine, öldürüldüğü ifade edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Her gün en az bir kadın cinayeti meydana gelirken 2021 yılının Ekim ayına göre bu senenin ekim ayında kadın cinayetlerinde yüzde 83 artış görüldü. 34 kadından 20’sinin ateşli silahlarla öldürülmesi kontrolsüz bireysel silahlanmanın geldiği boyutu gözler önüne seriyor. Erkeklerin cinayet bahanesinde ilk sırayı evlenmeyi, ilişkiyi reddettiği... Yani kadın evlenmeyi reddettiğinde katlediliyor. Yine geçen ay 18 kadın evli olduğu erkek tarafından katledilirken kadınların 20’si evinde, 7’si sokakta öldürüldü, ekim ayında 26 şüpheli kadın ölümünün de gerçekleştiğini söyleyelim. Ne Aile ne İçişleri Bakanlığı sorumluluklarını yerine getirmiyor, sadece propagandayla yaşam hakkı korunamaz. Bu bir kadın kırımıdır ve buna derhâl çare bulmalıyız, çare olmalıyız, bu kadın kırımını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son kez açıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kadınların katledilmesi artık kadın kırımı boyutuna varmıştır, buna hep birlikte bir çare bulmalıyız ve çare aramayı asla bırakmamalıyız, bakanlıklar bu konuda görevlerini yapmalı, bireysel silahlanma durdurulmalı ve İçişleri Bakanının katilleri koruyan sözleri bir an önce son bulmalıdır diye çağrımı yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Altay…

24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranına, Cumhurbaşkanının faize ilişkin açıklamalarına ve ekonomi yönetimine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

TÜİK bugün enflasyon oranını açıkladı: Yüzde 85,5. Sayın Başkan, TÜİK bir kamu kuruluşu, kurumu, bizim bir de İstanbul Ticaret Odamız var, o da itibarlı, Türkiye sanayi ve ticaretinin merkezi İstanbul Ticaret Odası da geniş imkânlarla çalışan bir odamız, o da bir açıklama yaptı: Yüzde 108,8. Artık ENAG’ın açıklamalarını söylemiyorum çünkü sansür yasası kapsamında ENAG’ı, halkı yanıltıcı bilgi vermekten dolayı ENAG yöneticilerini tutuklarlar diye endişemiz var. Şimdi, ben şunu merak ediyorum: Reel enflasyonu düşük göstermekten TÜİK'in muradı, meramı ne olabilir? Bulduk, şu: Tabii, hazine 5’li çeteye çalıştığı için kasa çabuk boşalıyor. Kasa çabuk boşalınca memura, emekliye maaş ödemekte zorlanıyoruz, hak ettiği maaşı ödemekte zorlanıyoruz.

Şimdi, memurlar bildiğiniz gibi ocakta enflasyon farkı artı 8 puan zam alacaklar, emekliler de zam alacak. Şimdi, TÜİK milyonlarca memurun ve emeklinin hak ettikleri maaşı almamaları, düşük maaş almaları için tabloyu düşük gösteriyor. Bunun Türkçe meali şudur: Memurun ve emeklinin sofrasından ekmek çalmaktır bunun adı. Türkiye Büyük Millet Meclisinden TÜİK'e sesleniyorum: Emeklinin ve memurun sofrasındaki ekmeğe göz dikmeyin, hırsızlık yapmayın, memurun ve emeklinin sofrasından ekmek çalmayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tablo şu: Şimdi, bundan sonra hiç artmadığını varsayalım yani bugünü aralık ayı diye düşünürsek, bu tablo üzerinden TÜİK'in verilerini Hükûmet dikkate alacağı için memur yüzde 12 zam alacak. Sayın Başkan, oysa memurun alması gereken zam yüzde 19, 12 nere 19 nere. Emekli ne olacak Sayın Başkan? Emekli TÜİK verileri bakımından ocakta maaşına yüzde 10,9 zam alabilecek. Oysa reel enflasyon bakımından alması gereken nedir? 17,4.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yani TÜİK bu açıklamayla memurun maaşının yüzde 8’ini, emekli maaşlarının da yüzde 6’sını gasbetmiş oluyor. Bu, milletvekillerini de ilgilendiriyor aslında. Böyle bir şey olabilir mi? İstanbul Ticaret Odası yayınlıyor. Bırak onu, Kıbrıs'ta da yapılmış bir araştırma var; Kıbrıs ile Türkiye paraleldir KKTC bakımından. Kıbrıs'ta yüzde 120, İTO endeksinde yüzde 108, TÜİK yüzde 85. Ayıp ya, vallahi ayıp ya! Bunu doğru bulmuyoruz Sayın Başkan. Bunu kabul etmemiz de mümkün değil.

Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanı müteaddit defa “Faizi düşürüyoruz.” diyor hatta diyor ki: “Yılbaşından sonra dünya faiz indirecek.” Sayın Cumhurbaşkanı, Amerikan Merkez Bankası FED daha dün faizi 75 baz yükseltti, Avrupa Merkez Bankası... Şunun için yükseltiyorlar -enflasyon oralarda da biraz var- enflasyonu şişirmemek için.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Nitekim orada şişmiyor. Beyefendi Merkez Bankası politika faizini düşürüyor ama hiçbir vatandaş bankaya gidip yüzde 10,5’la tüketici kredisi, otomobil kredisi alabiliyor mu; ihtiyaç kredisi alabiliyor mu? En ucuzu yüzde 28. Çayın taşı, çayın kuşu! Özel bankalar Merkez Bankasından yüzde 10,5’la para alıyor; Ahmet Bey’e, Hasan Bey'e, Erkan Bey'e, İlhami Bey’e yüzde 28’le satıyor, Mahmut Bey de bu parayı alıyor. Almak zorunda vatandaş, ne yapsın? Bu, bir kepazeliktir; bu, ekonomi yönetimi değildir; bu, bilgisizlikle de izah edilemez; bu, ancak bir tahribat politikasıdır, böyle izah edilebilir ve enflasyonda -şundan bu Meclisin bütün üyelerinin utanması lazım- Zimbabve, Lübnan, Suriye, Sudan ve Venezuela dışında bizden daha yüksek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Biraz önce saydığım 5 ülke dışında bizden daha yüksek enflasyonu olan ülke yok. Ben şuna üzülüyorum ya, komşumuz Bulgaristan’da yüzde 18, Bosna Hersek’te yüzde 17, Kosova’da yüzde 12, Yunanistan’da yüzde 12, İtalya’da yüzde 11, Fransa’da yüzde 6, İspanya’da yüzde 7 -say say bitmez- savaştaki Ukrayna’da yüzde 24, savaştaki Rusya’da yüzde 13, Türkiye'de 85. Neymiş efendim, Avrupa bizi kıskanıyormuş. Aç tavuk kendini darı ambarında görür, Hükûmetin ruh hâli tam da budur.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tunç…

25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümüne ve Türkiye Yüzyılı vizyonuna ilişkin açıklaması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum, çalışmalarımızda başarılar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 3 Kasım 2002 seçimlerinin 20’nci yıl dönümü. Henüz on dört aylık bir partiyken aziz milletimizin güveni ve desteğiyle tek başına iktidara gelen AK PARTİ, milletimizden aldığı ilhamla ülkemizi her alanda kalkındırarak, “Yapılamaz.” denileni yaparak gönüllerde taht kurmuştur. Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, iktidara geldiğimiz gün olan 3 Kasım 2002’den bu yana eğitimden sağlığa, gençlikten spora, ulaştırmadan sanayiye, adaletten emniyete, çevre ve şehircilikten turizme kadar her alanda ülkemize büyük eserler kazandırarak devasa projeleri hayata geçirdik. Milletimiz, yirmi yılda gerçekleşen 6 genel seçim, 4 yerel seçim, 2 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 3 referandum olmak üzere, 15 seçimde tercihini AK PARTİ’den, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan ve Cumhur İttifakından yana kullanarak yirmi yıllık süreçteki memnuniyetini sandıkta göstermiştir. Ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkarmak, milletimizin refahını daha da yükseltmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz. Millete hizmet yolculuğumuzda yolumuza devam ederken önümüze birçok engel çıkarmaya, eserlerimize sekte vurmaya kalkanlar oldu; kimi zaman muhtıralarla, kimi zaman darbe girişimleriyle, kimi zaman vesayet odaklarının gerçekleştirdiği girişimlerle, kimi zaman da terör örgütlerini kullanarak bu kutlu yürüyüşü durdurmak istediler. Karşılaştığımız her engeli, her güçlüğü aziz milletimizin ferasetiyle ve desteğiyle aşarak “Durmak yok, yola devam.” dedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Değerli milletvekilleri, bugün, artık, dünyada, ne diyeceği merak edilen, ara bulucu rolüyle mazlumlara umut olan bir Türkiye var. Bugün, hava yolunu halkın yolu yapan, ülkemizin dört bir yanını hızlı tren ağlarıyla, bölünmüş yollarla ören bir Türkiye var. Bugün, dev şehir hastaneleriyle, sosyal devlet anlayışıyla milletinin her bir ferdini gözeten bir Türkiye var. Bugün, sayısız reformlarla demokrasi çıtasının yükseldiği, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin genişlediği, vesayetçi, darbeci anlayışın tasfiye edildiği güçlü bir Türkiye var. Şimdi, cumhuriyetimizin 100’üncü yılıyla birlikte, kazanımlarımızın üzerine, 85 milyonun tamamının hayalini gerçeğe dönüştürmek için Türkiye Yüzyılı vizyonuyla asırlık hamleler yaparak geleceğimizi hep birlikte inşa etmek istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İnşallah, aziz milletimizin desteğiyle, yirmi yıldır olduğu gibi “Hayal.” denilenleri başarmaya, “Yapılamaz.” denileni yapmaya, milletimizin bizden beklediği hizmetleri hayata geçirmeye devam edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, milletin partisi olan AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 20’nci yılını kutluyor, partimizin kuruluşundan bugüne kadar milletimizin refahı, ülkemizin kalkınması için emek veren herkese şükranlarımı sunuyor, ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.

Yirmi yıldan bu yana AK PARTİ’yi destekleyen aziz milletimize şükranlarımızı sunuyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve arkadaşları tarafından, gençlerimizin yaşadığı sorunların araştırılması, gelecek kaygısı yaşayan gençlerimizin taleplerine yönelik çalışmaların yapılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 3/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                        İzmir

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili tarafından, gençlerimizin yaşadığı sorunların araştırılması, gelecek kaygısı yaşayan gençlerimizin taleplerine yönelik çalışmaların yapılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Örs. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Ayrıca, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimize saygılarımı, hürmetlerimi, muhabbetlerimi sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumunun yani TÜİK'in verilerine göre Türkiye'de toplam nüfusun yüzde 15,3’ünü yani 84 milyon 860 bin olan ülke nüfusumuzun 12 milyon 971 binini gençlerimiz oluşturuyor. Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik şartlardan, ne yazık ki arkadaşlar, en çok gençlerimiz etkilenmektedir. Gençlerimiz eğitim, istihdam ve sosyal alanda yaşadıkları problemleri, çektikleri sıkıntıları çeşitli mecralarda dile getirmek istediklerinde ise susturulmaya çalışılmakta, baskılanmakta, her türlü hakarete ve en kötüsü de olmadık yakıştırmalara maruz kalmaktadırlar ama iktidar sahibi arkadaşlara şunu söyleyeyim: Bu tehditler, bu baskılar gerçekleri gizleyemez arkadaşlar. Türkiye'nin ekonomiden adalete, eğitimden liyakate, güvenlikten barınmaya kadar temel sorunlarından en çok etkilenen kesim gençler olduğu hâlde, bu konuların asıl muhataplarıyla yani gençlerle yeterince konuşulmamaktadır. 80’li yıllardan itibaren politikadan uzaklaştırılan ve yalnızca “Geleceğimizin teminatısınız.” denilerek oyalanan, fikirlerine itibar edilmeyen, hatta fikirleri dahi sorulmayan gençlerimizle ilgili bugün türlü türlü ifadeler kullanan bir iktidar mevcut. Yaşam tarzları, ilgi alanları, ne yapmaktan hoşlandıkları, ceplerindeki telefonlarının modelleri, hangi partiye oy verdikleri ya da verecekleri herkesin ağzında ancak “Bu gençler ne diyorlar, ne istiyorlar, ne hissediyorlar?” bu soruların cevaplarına maalesef kulak veren yok.

Değerli arkadaşlar, gençler kendilerini özgür hissetmiyorlar ve maalesef ki maalesef yurt dışında geleceklerini arıyorlar. Gençler mesleğini yapabilmeyi ya da mesleğini daha iyi koşullarda yapabilmeyi, yapmayı istiyorlar. Bugün neredeyse gençlerin her biri gelecek kaygısı yaşıyor ya da daha iyi koşullarda bir hayat sürmek istiyor; bu istekleri, talepleri dile getirdiklerinde de iktidar gücünü elinde bulunduranlar tarafından eleştiriliyor, hakaretlere maruz kalıyorlar. Ama bu gençlerin neden gitmek istediklerini, kendi ülkelerinde hangi sorunlarla artık baş edemediklerini soran yok ve gençleri dinleyen yok.

Değerli arkadaşlar, üniversite serüvenine yeni başlayan ve KYK yurtlarında mücadele veren genç de umutsuz, üniversiteden mezun olan ve KYK kredisi borçlarını ödemekle boğuşan genç de umutsuz; öğretmen olma hayaliyle eğitimini sürdüren genç de mutsuz, üniversiteyi bitirip mezun olduktan sonra uzun yıllardır atanamayan öğretmen adayı gencimiz de mutsuz.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; genç işsizlik bugün ülkemizin kanayan yarasıdır. İstedikleri bölümleri kazanmak için en verimli çağlarını maddi, manevi çok zor şartlar altında geçiren gençlerimiz üniversiteden mezun olduktan sonra ise oldukça zor bir yaşam mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor; bu mücadele iş bulma mücadelesidir arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Sayın Başkanım, izin verirseniz…

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Ağustos 2022’de yani daha birkaç ay evvel 15-34 yaş arasında yapılan araştırmaya göre, 661 bin kişi iş bulma umudunu yitirdiği için, 624 bin kişi iş aramayı bıraktığı için, 72 bin kişi ise aradığı işi bulamadığı için iş gücüne katılamamıştır. Yine Ağustos 2022’de yapılan araştırmaya göre 734 bin üniversiteli genç, işsiz; 1 milyon 215 bin üniversiteli ise iş gücü dışında kalmıştır; 518 bin kişi de bir seneden uzun bir süredir iş aramaktadır. Zorluk içinde okuyan gençler eğitimlerini aldıkları alanlarda çalışamıyor arkadaşlar. Şayet bulabilirlerse de istemedikleri işlerde çalışmak zorunda kalıyor. İşte bu sebeple, gençlerimizin bu problemlerinin araştırılıp çözüm önerilerinin gelmesi, çözümlerin gelmesi için İYİ Parti Grubu olarak vermiş olduğumuz bu araştırma önergesine desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Sait Dede. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.

İktidarın baskı, zulüm ve yoksullaştıran, savaşı dayatan siyasetsizliğinden en çok etkilenen kesimdir gençler. En çok yok sayılan, aynı zamanda, tarih boyunca zorba iktidarların en çok korktuğu kesimdir yine gençler. 2022 Türkiyesinde gençlerin büyük bir çoğunluğunu ülkeyi terk etme noktasına getiren çoklu kriz hâli gençlerin sadece gelecek hayallerini bitirmekle kalmıyor, gündelik yaşamlarını da yaşanmaz bir hâle getiriyor. Genç nüfusu yüksek bir ülke olmakla övünülürken gençlere nasıl bir yaşam sunulduğu, nasıl bir gelecek bırakıldığı göz ardı ediliyor. “Gençlik gelecektir.” diyoruz ama iktidarın, eğitim sisteminden ekonomiye özgür olan, düşünce üretebilen bir gençlikten ziyade kendi güdümünde bir gençlik yaratmaya çalıştığını görüyoruz. Gençler kendi yaşam alanlarında söz sahibi olmak istiyor, özgür ve kaliteli bir yaşam talep ediyor ama iktidar tarafından kuşatılan gençlik bugün Türkiye’de nefes alamaz duruma gelmiştir ve çözümü yurt dışına kaçmakta bulmaktadır. Bakın, yapılan araştırmalara göre gençlerimizin yüzde 75’i yurt dışına gitmek istemekte, -bunun için çeşitli yollara başvuruyorlar- gençler burada geleceklerini göremiyorlar demek ki, burada onları işsizlik veya cezaevleri beklemektedir; çoğu işsiz, iş bulabilenlerin çoğu da asgari ücretin altında ve sigortasız çalıştırılmaktadırlar. Her yıl binlerce genç üniversitelerden mezun olup atanamamakla karşı karşıya kalmaktadır. Bütün bu sorunlar gençler için bu ülkenin rutini olmuş durumdadır. Bakın, çözümü çok basit sorunlar bile bu iktidar tarafından göz ardı edilmektedir. Dün Genel Kurulda, burada üniversite yemekhanelerindeki durumlar dile getirildi. Bu konuşmalar sonrası birçok üniversite genci bizlere ulaşarak yemekhanelerde yaşadıkları bir diğer önemli sorunu bizimle paylaştılar. Bu gençlerimiz çölyak hastası gençlerimizdi, beslenemediklerini söylediler.

Sayın milletvekilleri, çölyak hastalığı yani gluten enteropatisi bağırsaklardaki besin emilimini sağlayan “villus” denilen yapıların bozulmasına sebep olan, dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Bilindiği gibi çölyak hastalığı teşhis edildikten sonra tedavi şekli ancak ve ancak diyetle olmaktadır, başka tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Bunun için glütensiz bir diyetin ömür boyu yapılması gerekmektedir, çölyağın bu yüzden kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, hastaların normal ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için en etkin çözüm ömür boyu devam edilecek glütensiz diyettir. Glütensiz diyette buğday, arpa, çavdar unu içeren her türlü gıdanın tüketilmesi sakıncalıdır. Çölyak hastaları yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeyip ömür boyu diyet yapmazlarsa kemik erimesinden kanserin birçok çeşidi gibi birçok hastalıkla karşı karşıya kalmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

SAİT DEDE (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

Çölyak hastalarının kullandığı ürünler zaten normalden daha pahalı iken gelen zamlarla birlikte hepten alınamaz duruma gelmiştir. Bu konuda birçok hasta ve hasta yakını bize ulaşarak bu konuda bir duyarlılık oluşturulmasını talep etmektedir. Meclis bünyesinde, 2017 yılında, Çölyak Hastalığının Teşhis Aşamasının, Sebeplerinin, Sonuçlarının ve Bu Hastalığa Maruz Kalanlara Sağlanabilecek Yardımların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesine İlişkin Meclis Araştırması Komisyonu kuruldu ve bu Komisyon, çalışmalarına ilişkin raporu 2018 yılında yayınladı. Raporda, Türkiye’de yaklaşık 700 bin çölyak hastası olduğu bilgisi paylaşıldı ve ne yazık ki bu rapor doğrultusunda atılması lazım gelen adımlar bir türlü atılamadı, tespit edilen sorunlara bir çözüm de getirilemedi. Çölyak hastalarının masrafları katlanarak artarken devletten aldıkları 100 TL’lik yardım ise 2022 yılı itibarıyla 160 TL’ye çıkarıldı. Evet, 160 lirayla ne alınabilir, sormak istiyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Erkan Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gençlerin sorunları malum, burada herkes gayet iyi biliyor. Bugün milletvekilleri mail kutularına baksalar, en az yarısı iş isteğiyle ilgili, işsizlikle ilgili; bunları biliyoruz. İstatistikler de öyle söylüyor; bugün, her 3 gençten 1’i işsiz, bunların 1 milyon 200 bini iş aramayı dahi bırakmışlar, her 7 üniversite mezunundan birisi de işsiz. Peki, bu işsizlik bu kadar artarken gençler artık iş bulma ümidini dahi kaybedip iş dahi aramıyor, kayıtlarda dahi görünmüyor. En son Amasra’daki madende 41 şehidimizin 30’u 30 yaş altında; hele bir Remzi Özçelik kardeşimiz var ki -bir kez daha hepsine Allah’tan rahmet diliyorum, ulusumuza başsağlığı diliyorum- 25 yaşında Bartın Üniversitesini bırakıp, bırakmak zorunda kalıp madende çalışmaya başlıyor ve o patlamada hayatını kaybediyor. Üniversite öğrencileri gidip, öğretmeni gidip onun hakkında mezarı başında iyi sözler diliyor. Hükûmet ne yapıyor? Sadece cenazelere katılıp başsağlığı… Önlem var mı? Maalesef yok.

Bakın, yurt dışına gitme sırasında Türkiye başvurularda 5’inci. 1’inci ve ilk 4 kim biliyor musunuz? Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, 5’inci Türkiye. Yani gençler, artık, Türkiye'de değil Avrupa'da hayal kuruyorlar, orada iş için kendilerine gelecek bakıyorlar; bu hâle getirdiniz ülkeyi. Geçenlerde bir sınıf lise öğrencisi geldi, sordum: “Yurt dışına gitmek isteyen var mı?” dedim. Hepsi elini kaldırdı. “Ya bir kişi bile burada kalmak istemiyor mu?” dedim. “Vekilim, umudumuz yok, burada iş bulma hayalimiz yok, gelecekten de hiçbir şekilde beklentimiz yok.” dediler. Bu eser sizlerindir. İktidar partisi milletvekillerine sesleniyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bugün şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Peki, burada gençlere hayalini kurduracak, gelecekle ilgili planlar yaptıracak olan Millî Eğitim Bakanlığı ne yapıyor biliyor musunuz? Size göstereyim. 6 Ekimde A101'le bir protokol imzalıyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sadece A101’le değil, bütün sanayiyle.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Bütün her yerde imzalıyoruz.

ERKAN AYDIN (Devamla) – Nedir bu protokol? Çocuklar çıraklık seviyesindeyse asgari ücretin üçte 1’i oranında maaş alacak, kalfalık seviyesindeyse asgari ücretin yarısı kadar maaş alacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yok, mesleki eğitimle alakalı.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ERKAN AYDIN (Devamla) – Tabiri caizse bu sektörlerin hamalları olacak, ucuz iş gücü olacak. Daha altı ay önce Cumhurbaşkanı ne yapıyordu? “Bu 3 harfliler var ya, stokçu bunlar stokçu.” deyip baskın yapıyordu, ceza kesiyordu. Bugün bunların hepsini toplamış, ucuz iş gücü için “Haftanın dört günü çocuklar çalışacak.” diye Millî Eğitim Bakanlığı protokol yapıyor. Yazık yazık, gençleri bu duruma düşürdünüz, yazık.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Bütün meslek eğitimleriyle ilgili çalışma var.

ERKAN AYDIN (Devamla) – Bakın, gençlerin talepleri burada. Genç İşsizler Platformu, 5 adet talepleri var. Ne diyor? “İnsanca iş, nitelikli eğitim, borçsuz olmak, sosyalleşebilmek, evrensel olabilmek.” Siz ne yaptınız? Bu hayalleri yok ettiniz. Büyük Önder Atatürk ne diyordu? “Bütün ümidim gençliktedir.” O gençlerin ümidini yok ettiniz ama merak etmesinler, Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakı bu ümidi tekrar getirecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Müslüm Yüksel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MÜSLÜM YÜKSEL (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz aldım. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 3 Kasım. Bir milletin yeniden dirildiği, Anadolu'nun ayağa kalktığı, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 3 Kasım 2002’de milletin partisi AK PARTİ'mizin iktidara gelişinin 20’nci yılı kutlu olsun.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, AK PARTİ hükûmetleri olarak değişen ve dönüşen dünyada gençlerimizin ihtiyaçlarını ve hassasiyetlerini göz önünde tutarak adımlar attık. AK PARTİ olarak gençlik politikamızı geçtiğimiz yirmi yıllık süre içerisinde bu anlayış üzerine bina ettik. Gençlerin sahip olduğu enerji ve heyecanla ülkemiz için yapabilecekleri, söyleyecek sözleri olduğuna hep inandık. Siyasette, bürokraside gençlerimizin daha fazla görev ve sorumluluk almalarını sağlayarak onlara güvenimizin ve inancımızın sadece sözde olmadığını göstermiş olduk. Eğitimden spora, sağlıktan sanatsal ve kültürel faaliyetlere kadar yapılan bütün hizmetler gençlerimizin kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri ve geleceğe umutla bakabilmelerini sağlamak amacı taşımaktadır. İktidarımız döneminde hizmete açılan gençlik merkezleri, kütüphaneler, kültür merkezleri, spor tesislerinin hepsi genç kardeşlerimizin kullanımına bu amaç için sunulmuştur.

Şükürler olsun ki bugün geldiğimiz noktada hayatın her alanında gençlerin daha etkin olduğunu görmekteyiz. Gençler sahip oldukları dinamizmle her platformda varlıklarını daha fazla hissettiriyor. İnşallah, önümüzdeki dönemde gençlerimizin adını daha çok duyacak, gençlerin başarılarını çok daha fazlasıyla konuşacağız. Bizler de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hem Hükûmetimiz hem de yerel yönetimlerimiz eliyle gençlerimize hizmet etmeye devam edecek, onların talep ve ihtiyaçları doğrultusunda eksiklerini gidermek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Sözlerime son verirken heyetinizi, aziz milletimizi ve değerli genç kardeşlerimi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Geç kaldınız Başkanım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Geç kalındı Başkanım, geç; oylamaya geçtik.

BAŞKAN - İşlemi başlattım.

Evet, kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Yoklamaya itiraz edemez miyiz biz bu durumda?

BAŞKAN – Efendim?

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Zaten çoğunluktayız muhalefet grubu olarak.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Nerede hani, nerede çoğunluktasınız?

BAŞKAN – Başkanım, çoğunlukta değilsiniz. Şöyle: Normalde tabii ki… Ama işlemi başlatmıştım. Yoksa biliyorsunuz, size olan sevgim, saygım…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, çok teşekkür ederim. Hatip kısa konuşunca yetişemedim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir sonrakinde Müsavat Bey.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Biraz sonra yaparsınız, biraz sonra iste.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – O zaman biraz sonra yoklama yaparız efendim.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Biraz sonra yoklama iste. 20 kişi yok bak orada, bak 20 kişi yok Müsavat Bey.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Merak etmeyin efendim, sen hiç merak etme.

BAŞKAN – İsmail Hoca, bence sen araya girme.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, pamuk üreticilerinin sorunlarının araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 3/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                              Meral Danış Beştaş

                                                                                                        Siirt

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

3 Kasım 2022 tarihinde, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları tarafından, (22211 grup numaralı) pamuk üreticilerinin sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pamuk Türkiye'nin altın bileziklerinden biri, tekstil ve dokuma sanayisinin oldukça önemli bir ham maddesidir ve Türkiye ekonomisi açısından toplam itibarıyla da oldukça önemli bir kalemdir fakat ne yazık ki bu iktidarın uygulamış olduğu tarım politikaları Türkiye’de pamuğu da pamuk üretimini de bitirmiş durumdadır. Türkiye önemli bir ihracatçı ülkeyken pamuk açısından, şu an net ithalatçı bir ülke pozisyonuna düşmüştür.

Türkiye, Çin, Hindistan, ABD, Avustralya, Brezilya, Pakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’da pamuk üretimi yaygındır ve bu ülkeler içerisinde geçmiş dönemde Türkiye ilk 2’nci sırada yer almaktaydı, şimdi ise değil ilk 2’nci sırada yer almak, tam anlamıyla, bütün varlığıyla tekstil sanayisi dışarıya bağımlı bir hâle gelmiş durumdadır.

Ulusal Pamuk Konseyi Sektör 2021 Raporu’na göre, 2018-2019 sezonunda 2 milyon 570 bin tona yükselen kütlü pamuk rekoltesi 2019-2020 sezonunda yüzde 14 azalmış durumdadır, 2020-2021 sezonundaysa yüzde 19 azalmış durumdadır. Burada yine ihracat azalmış, ithalat artmış bu rakamlara baktığımızda ve bunun rakamsal karşılığıysa net olarak şu: 2021 yılındaki ithalat değeri 2 milyar 412 milyon doları geçmişken ihracat 250 milyon civarına düşmüş durumdadır. Ulusal Pamuk Konseyi ve Adana Çiftçiler Birliğinin maliyetlerle ilgili hesaplamalarına göre, kütlü pamuğun 1 kilogram maliyeti 2001 yılı üretiminde 6 lira 30 kuruşken bu yılkı maliyet 14 TL’ye tekabül etmektedir. Pamuk cenneti olan Adana zaten hızlı bir biçimde sanayisizleştirilmiş çünkü sanayiyle ilgili bütün teşvikler başka illere kaydırıldı ve Adana ciddi anlamda sanayisizleşen bir kente dönüşmüş durumdadır. Vaktizamanında, önemli oranda bir işçi göçü alan ilken şimdi işçi göçü veren bir il pozisyonuna düşmüş durumdadır.

Adana Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen şunları ifade ediyor: “Tüketimin yeterli üretimle karşılanabilmesi ve devamlılığı için fiyatın ve destekleme priminin önemi çok büyüktür ama biz bu destekleme primini alamıyoruz.”

Bakın, Urfa Hilvan’da pamuk üretimi yapan bir insan, Sinan Gül, sosyal medya paylaşımında şunu demiş: “Yemin ederim ki ben böbreğimi de kanımı da satsam bu masrafların altından kalkamam.” Pamuk üreticisi net olarak bizlere şunu söylüyor: “Son gelen zamlar, girdi maliyetleri nedeniyle ektiğimiz pamuğun maliyetini dahi karşılayamıyoruz, topraktan mahsulü kaldıramıyoruz. Pamukta artan girdi maliyetlerine rağmen, prim aynı kaldı, artırılmadı. Krediyle, borçla bu işi bizler artık yürütemiyoruz, aksine ektiğimizi borçla kaldırmak zorunda kalıyoruz.” Ve çeşitli raporlar bunu destekliyor.

Peki, biz ne yapmalıyız, bizden istenen nedir? Tabii ki köklü olarak tarım politikasında önemli değişikliklere gidilmek zorunda. Tarım politikasında köklü bir değişime gidilmediği takdirde Türkiye -tarım Türkiye'nin elindeki altın bileziktir diyoruz her zaman- her anlamıyla kayıplar yaşayacaktır.

Burada bizim yapabileceğimiz elbette çok şey vardır. Bu sorunlara getirilen çözüm önerilerinin başında tarımsal üretim giderlerinin, KDV oranlarının düşürülmesi talep ediliyor. Özellikle tekstil ve dokuma sanayisinin ham maddesi olarak öne çıkan ve Türkiye ekonomisi açısından önemli olan pamuğun azalan üretimini artıracak her türlü yol ve yöntem takip edilmek zorundadır, bununla ilgili bir pamuk stratejisi geliştirilmek zorundadır. Net pamuk ihracatçısı iken net pamuk ithalatçısı olma dengesini mutlaka tersine çevirmeliyiz. Bu anlamıyla Türkiye'nin Çukurovası, Urfası önemli arazilere sahiptir. Bu arazileri, bu altın bileziği en iyi şekilde Türkiye değerlendirebilmelidir. Buna göre net politikalar üretilebilmelidir. Bakın, üretim maliyetini düşürmek, pamuk ekim alanlarını artırmak, pamuk tüketiminin yerli üretimle karşılanabilmesi ve devamlılığını sağlamak bu stratejik adımlardan önemlileri olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Bunun için de bizler Halkların Demokratik Partisi olarak Adanalı pamuk üreticisinin, Urfalı pamuk üreticisinin, Türkiye’deki bütün pamuk üreticilerinin bu taleplerine kulak vermeliyiz ve bu konuyla ilgili Meclisi göreve davet ediyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Sayın Zeki Hakan Sıdalı.

Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretim ve ekonomide plansızlığın son kurbanı pamuk üzerine konuşuyoruz. Dünyanın en kaliteli pamuk türlerinin yetiştiği bir coğrafyada yaşayıp buna rağmen pamuğu tarlada bırakıyorsak burada ciddi bir idare sorunu var. Bu yılbaşında 26 liradan alıcı bulan pamuğu, şimdi 12 liraya alan yok. Girdi maliyetleri tam 2 katına çıkmasına rağmen sizin “Ekilmedik bir karış yer kalmasın.” çağrınıza, “Devletin bir bildiği vardır.” diyerek uyan üreticiler, 15 liraya mal ettikleri pamuğu, bugün 3 lira aşağısına bile satamıyorlar. Yani çiftçi, yine, tohum ekti, borç biçti, dert biçti; bir kez daha size güvenenleri hayal kırıklığına uğrattınız.

Üretici enflasyonu TÜİK'e göre yüzde 158’e dayanmışken, son üç yıldır pamukta kilo başı desteği 1 lira 10 kuruşa sabit tutarak zaten “Bizim sizin gibi bir gündemimiz yok, başınızın çaresine bakın.” diyorsunuz. Böyle devam ederse ne olacak? Çiftçimiz üretimden daha fazla el çekecek. Verimlilikte, deneyimde ve üretimde, çiftçilerimizin üstünlüğüne sahip olduğu bir üründe bile bugün ithalatçı konumuna geldik. Hâlen şu anda bile anlamazdan, dinlemezden geliyorsunuz.

2021 yılında 1,2 milyon ton ithal pamuğa 2,5 milyar dolar döviz harcamıştık. Pamuk ekim alanları azaldıkça, bu ithalat katlanarak artmaya devam edecek. Bu bereketli topraklarda ithalat çözümünüzü kabul etmiyoruz. Pamuk üretiminin ithalata ihtiyaç kalmayacak şekilde gelişmesi ve katma değerli tekstil ihracatıyla sanayicilerimizin küresel pazarda daha rekabetçi olması için ne yapıyorsunuz? Bu ancak pamuğu bizim söylediğimiz gibi stratejik ürün olarak ilan edip bu doğrultuda çalışmalar yapmakla olur. Bu zamana kadar yapmadığınız gibi, son aylarınızda da bu çalışmaların hiçbirini göremiyoruz; yapmayacağınızı da biliyoruz çünkü kalkınmacılık sizin zihniyetinizde yok, broşür kalkınmacılığı da ancak bu kadar oluyor.

Kıymetli milletvekilleri; İYİ Parti olarak iyi tarım uygulamalarımız hazır; biz tarımı kalkınmanın lokomotifi olarak görüyoruz. Ulusal tarım master programımız çerçevesinde çiftçilerimiz ilk yıl kullandığı mazot ve gübrenin tamamını, ikinci yılsa yüzde 50’sini bedelsiz olarak alacak, devlet karşılayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Başkanım tamamlıyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Çiftçinin gelir ve refah düzeyini yükseltmek için tarımsal üretimde ve ticaret bölgelerinde üretimde verimlilik, üründe kalite, standart ve katma değer, değer zinciri yönetim organizasyonunu hayata geçireceğiz. İthalat bağımlılığını azaltan, yurt içi katma değer payını artıran, rekabeti ucuz iş gücü üzerinden değil, yüksek kalite üzerinden kurgulayan bir politika izleyerek üreticilerimizin hak ettiğini almasını sağlayacağız.

Toprak bizde, para onlarda devri bitecek, çalışan aynı zamanda kazanan olacak. Az kaldı, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener liderliğinde iyi günler, güzel günler gelecek; çiftçinin, çalışanın, esnafın yüzü yeniden gülecek.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ayhan Barut.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Başkanım, lazım olacak, pamuk getirdi bakın.

BAŞKAN – Konuşmasını destekleyecek malzemedir.

CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu görmüş olduğunuz pamuk, üreticilerimiz tarafından binbir emekle üretilmektedir. Bunun içerisinde alın teri var, çiftçinin elinin nasırı var, emeği var.

Bu pamuk, aynı zamanda, ülkemiz için stratejik bir öneme sahiptir; başta tekstil ve konfeksiyon sanayisi olmak üzere, 30’dan fazla iş kolunun da ana hammaddesidir. Ancak sizlere şunu söylemek istiyorum: İktidarınız döneminde bu pamuk yani beyaz altın ne yazık ki çiftçinin beyaz kefeni oldu. Bizler Çukurova’da olduğumuz gibi her daim, dün de Şanlıurfa’ya gittik, pamuk üreticilerimizi ziyaret ettik ve onlarla beraberdik. Tüm ülkede olduğu gibi Şanlıurfa’da da pamuk üreticilerimiz oldukça perişandı. Gördüğümüz şu ki: Tüm Türkiye’de pamuk üreticileri cayır cayır yanıyor. Nasıl yanmasın ki? Pamuk tarlada kalmış, çiftçi satamamış, depolarında kalmış ve zarar ediyor. Evet, iktidar partisinin milletvekillerine sesleniyorum: İnanmıyorsanız, gidin Urfa’ya, gidin Adana’ya, yerinde tespit edin.

Pamuk üreticilerimiz bu sıkıntıları yaşamasına rağmen, ithalat sevdalısı iktidarınız hâlen ithalat peşinde ve bu yılın ilk dokuz ayında bile 930 bin ton pamuk ithalatı yaparak 2,5 milyar dolar parayı elin çiftçisine verdiniz. Geçen yıl da 1 milyon 200 bin ton pamuk için 2 milyar 400 milyon dolar parayı yurt dışındaki çiftçilere aktardınız. Tüm AKP iktidarı döneminde ise pamuğa harcanan para 28 milyar dolar; yazıktır, günahtır. İşte, ithalat sevdanız yüzünden pamuk üreticisi pamuğa küstü. 1998-1999 yılları arasında, ülkemizde yaklaşık 757 bin hektar alana pamuk ekiliyordu. Bu maliye politikaları yüzünden geçtiğimiz yıl, bir önceki yıl hızla 360 bin hektara düştü, bu yıl 450-500 bin hektara kadar çıktı ancak bu sorunlar devam ederse önümüzdeki yıl yarı yarıya pamuk üretimi ve ekim alanları azalacak ve üreticiler uzaklaşacaktır.

Peki, üreticiler, neden tarımdan, çiftçiden, üretimden uzaklaşıyor? Çünkü üretemiyor, üretim maliyetleri çok yüksek. Geçen yıl bu dönemde mazotun litresi 7 liraydı, 28 liraya çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN BARUT (Devamla) – 2020 yılında üre gübrenin tonu 1.800 lirayken, 2021 yılında 4 bin liraydı, bu yıl 14 bin lirayı geçti. Ürün fiyatları ne oldu? Geçen sene geçtiğimiz sezonda 1 kilogramının maliyeti 6 liraydı, 15 lira ortalamadan satıldı, sezon sonunda 25 liraya gitti ancak gelin görün ki bu sene Adana’da, Urfa’da pamuk fiyatları 11-12 liraya kadar geriledi, oysaki maliyet bölgelere göre 16 lira ila 20 lira arasında değişmekteydi. Allah’tan korkun, kuldan utanın. Maliyetler 4-5 kat artarken enflasyon yükseliyor, döviz artıyor, mazot yükseliyor, gübrelere zamlar sağanak gibi gelirken ne hikmetse üretici kazanamıyor.

Çözüm: Üreticinin satması gereken fiyat ile satılan fiyatın arasındaki farkı prim olarak ödemek. Yani maliyet 20 lira, satış fiyatı 12 lira; aradaki 8 lirayı, hiç değilse 5 lirayı prim olarak verin, üreticilerimizi rahatlatın diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Abdullah Doğru. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU (Adana) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üretim faaliyetlerinin aksamaya uğradığı, tedarik zincirinin bozulduğu, ciddi bir şekilde, Türkiye'de ve dünyada özellikle pandemiyle beraber yaşanan sıkıntıların yoğun olduğu dönemlerde biz çiftçilerimizi hep desteklemeye devam ettik. Bakanlığımızca uygulanan politikaların sonucunda, birim alanda elde edilen verimde 2002 yılına göre yüzde 47 artışla dekara 520 kilograma çıkmış olup toplam pamuk üretim miktarımız artmıştır. Böylelikle pamukta tüm zamanların üretim rekoru kırılarak 2022 yılında 2,75 milyon tona ulaşılmıştır. Türkiye 2021 yılında 2,5 milyar dolarlık pamuk ithal etmiştir; bu doğrudur ama aynı dönemde hazır giyim ihracatı 20,3 milyar dolar, tekstil ve ham madde ihracatı 12,9 milyar dolar. Yani 2,5 milyar dolarlık ithalat yapmışız, 33 milyar dolarlık ihracat yapmışız; işlemişiz, katma değerini Türkiye'de bırakmışız. Pamuk üreticilerimize ödenen mazot ve gübre desteği 2021 yılında dekara 76 TL’yken 2022 yılında 3,6 kat artarak dekara 271 liraya çıkarılmıştır. Ayrıca, kütlü pamuk üreticilerimize tona 1,1 TL fark ödemesi desteği ödenmektedir. Gübre desteğine ilave olarak da dekara 20 TL organik gübre desteği verilmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biliyorsunuz, Türkiye özellikle pandemi döneminde çiftçilerimize gereken desteği fazlasıyla verdi.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Kilosu ne kadar, kilosu?

ABDULLAH DOĞRU (Devamla) – Ben Adana’da yaşayan, ziraat mühendisi olan, çiftçi olan bir kardeşinizim. Bu sene çiftçilerimizin soğan üreticisi, patates üreticisi…

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – 12 liraya düşmüş pamuk.

ABDULLAH DOĞRU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, üretim yapan; buğday, arpa, mısır, narenciye, tamamı para kazandı. Şu anda…

AYHAN BARUT (Adana) – Ayçiçeği…

ABDULLAH DOĞRU (Devamla) – Ayçiçeği hakeza öyle.

Değerli arkadaşlar, devletin vermiş olduğu desteklerle 100 bin liralık olan sübvansiyonlu krediyi 200 bin liraya çıkardık. ÇKS… Özellikle Ziraat Bankası vasıtasıyla çiftçilerimize gereken desteği fazlasıyla veriyoruz.

Değerli arkadaşlar, şunun bilinmesi lazım: Evet, pamuk geçen sene konjonktür gereği çok ciddi para kazandı ama bu sene bütün dünyada dolar bazında fiyatlar yüzde 50 düştü. Bu dolar bazında fiyatların düşmesiyle beraber Türkiye de bu fiyatlardan etkilendi. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda -“Hiçbir zaman çiftçimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz.” demişti- biz de pamuk üreticisi arkadaşlarımızı, çiftçilerimizi, vatandaşlarımızı ürettiği üründen dolayı zarar ettirmeyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ABDULLAH DOĞRU (Devamla) – Biz çiftçilerimizi ürettiği üründen dolayı zarar ettirmeyeceğiz ve inşallah, göreceksiniz primle ilgili eğer yapılması gereken bir şey varsa bu da yapılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu başarının mimarı, tarımı bir millî güvenlik meselesi olarak gören Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Tarım ve Orman Bakanlığımız ve ilgili kuruluşlarımızın bu süreci doğru bir şekilde desteklemesiyle, çiftçilerimizin özellikle pandemi koşullarında, gerçekten, ürettiği ürünün karşılığını aldığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – 12 lira Sayın Vekil, 12 lira.

ABDULLAH DOĞRU (Devamla) – Pamuk üreticilerimiz rahat olsunlar, kesinlikle üzülmesinler, biz onlara zarar ettirmeyeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN BARUT (Adana) – Primi artıralım, primi; 8 lira yapalım.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Pamuk 12 lira Sayın Başkan. 21 liradan açıklandı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Evet, Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım. Öncesinde bir karar yeter sayısı talebi vardır.

Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.46

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, ek ders ücreti karşılığı çalışan usta öğreticilerin sorunlarının araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3/11/2022

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 3/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   Engin Altay

                                                                                                      İstanbul

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, ek ders ücreti karşılığı çalışan usta öğreticilerin sorunlarının araştırılması amacıyla 3/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (3749 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 3/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Yıldırım Kaya.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarımız, belki bugün Parlamento bu konuyu araştırmak istemeyebilir ama 90 bini aşkın usta ve uzman çalışanlar, özellikle halk eğitim merkezinde uzman ve usta öğretici olarak çalışanların kulağı bizde, bunu biliyorum. Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Grup Başkan Vekili Engin Altay’ı ziyaret edenlerin, 90 bin usta öğretici adına ziyaret edenlerin talebini bugün Parlamento gündemine taşıyoruz. Parlamentodan beklentileri şudur: “Yıllardır bu sorunumuz çözülmedi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorunumuza sahip çıkın.” dediler. Biz sizin sorunlarınıza sahip çıkıyoruz, dün geldiniz, bugün Parlamentonun gündemine taşıdık, Genel Kurula getirdik. Eğer bu konu araştırılıp sorunlarınız çözülmezse size söz veriyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu sorunu mutlaka çözeceğiz. Nasıl ki dün geldiniz bugün gündeme taşıdık, yarın da iktidar sürecinde bu sorun çözülecek. Dün 2 Kasımdı, sizin sorunlarınızın çözülebilmesi için eğitim örgütleri, öğretmen sendikaları Türkiye’nin dört bir yanında iş bıraktı. Sadece 1 sendika değil, 2 sendika değil, 14 sendika birlikte iş bıraktılar. Haykırdıkları şuydu: “Öğretmenlerin sorunları var, bu sorunlar çözülmeli. Bu sorunlar çözülmezse greve gideceğiz." dediler ve gittiler. Buradan 14 sendika Genel Başkanını, iş bırakan eğitim emekçilerini gururla ve onurla selamlıyorum.

Bugün biliyorsunuz 3 Kasım -hiç kimse unutmasın- Susurluk’ta bir kamyon çarptı, çete-mafya-siyaset ilişkisi açığa çıkmıştı.

Bu sorunların tümümün çözümü mümkün. Gelin hep birlikte bu usta öğreticilerin sorunlarına bir bakalım. Bunlar halk eğitim merkezinde yetişkinlere yönelik yaygın eğitim kapsamında çalışırlar. Usta öğreticilerin günlük çalışma süresi en fazla sekiz saattir. Kurum müdürü cumartesi, pazar günleri ya da saat 08.00’le 23.00 arasında bunları göreve çağırabilir. Ancak göreve çağırdıkları yani cumartesi, pazar günleri çağırdıklarında ek ders ücretlerinde bir artım söz konusu değil. Gece mesaiye kaldıklarında da, hani biliyorsunuz, birçok kurumda eğer gündüz 20 liraysa gece çalışırlarsa 40 lira olur, bu uygulama da yok. Haftada ortalama on beş saat ila otuz saat arasında çalışırlar. 40 lira ders ücreti alırlar. Otuz saat çalıştıklarını hesap ederseniz aylık 4.800 lira ellerine para geçiyor. Peki, asgari ücret ne kadar? 5 bin liranın üzerinde. Peki, açlık sınırı ne kadar? 7.500 liraya dayanmış. Allah’tan korkun, elinizi vicdanınıza koyun. Otuz saat çalıştığını varsaysanız bile 4.800 lira maaşla bir insanın Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de geçinmesi mümkün mü? Tabii ki mümkün değil.

Ne istiyorlar bizden? İstedikleri çok net: Ek ders ücretlerinin artırılmasını istiyorlar. SGK primlerinin tam zamanlı yatırılmasını istiyorlar çünkü yirmi beş gün yatırılıyor, daha fazla yatırılmıyor. İşsizlik maaşından yararlanamıyorlar, nedeni şu: On iki ay değil on bir ay çalıştırılıyor, on ikinci ay çalışsa işsizlik sigortasından da yararlanacaklar, bundan da yararlanamıyorlar. Ek ders ücret karşılığı çalışan usta öğreticiler kadrolu çalışanların yararlandıkları özlük haklardan yararlanamıyorlar. Aynı işi göreceksin, aynı zamanı ayıracaksın fakat aynı haklara sahip olmayacaksın; niye? Bu az değil, 90 bin kişi. Her birini 4’le çarpın, binlerce, yüz binlerce insanı açlığa mahkûm etmeye hakkımız yok.

Çok açık, telafi eğitimine çağırıyorlar. Diyelim ki hasta oldunuz, rapor aldınız ya da çocuğunuzun düğünü var, izin aldınız. Daha sonra telafi eğitimine çağırıyorlar. Telafi eğitiminde de ek ders ücreti ödemiyorlar. İzin aldığında, raporlu olduğunda ek ders ücreti ödenmez, tamam, buna eyvallah ama telafi eğitimine çağırdığınız bir insana ek ders ücreti ödemek zorundasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

YILDIRIM KAYA (Devamla) – Teşekkürler Başkan.

Eğer bunlar yapılamazsa ne olur? Eğer bunlar yapılamazsa uzman ve usta öğreticiler gerekli hizmeti veremezler. Gerekli hizmeti veremediklerinde ne olur? Kapattığınız 20.243 köy okulu var ya, onun içerisinde 2 bin köy okulunu yetişkin eğitimi için ayırdınız. Yetişkin eğitiminde görevlendireceğiniz bu insanlar, bunlar ne yapacak? Köye gidecek. Neyle gidecek? Ya özel arabasıyla ya da servisle. Bunlara ödeyecekleri ücret bile yetmiyor. Gelin, hep birlikte elimizi vicdanımıza koyalım, bu usta öğreticilerin sorununu araştıralım, eğer haksızlarsa diyelim ki: “Kusura bakmayın, haksızsınız.” Ama haklılarsa gelin, hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinde usta öğreticilerin, 90 bin kişinin hakkını hep beraber verelim. Burada siyaset aramayalım, burada vicdan arıyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Sayın İsmail Koncuk.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yani kime dokunsak bin ah işitiyoruz. Öyle mesajlar geliyor ki sizlere de mutlaka geliyordur. İşte, usta öğreticilerimiz de aslında yıllardır problem yaşayan çalışanlarımızdan bir kısmı. Aslında yıllardır problem yaşıyorlar ama sizin yirmi bir yıllık iktidarınızda aslında çözmeniz gereken bir problemdi. Yani ücretli öğretmenlere el atmadınız, usta öğreticilerin problemlerini görmezden geldiniz, şimdi bu insanlar da haklı olarak figan ediyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu dünyada, bu ülkede “asgari ücret” diye bir kavram var. Yani bunun altında insan çalıştıramazsınız. Mesela bir iş adamı asgari ücretin altında bir eleman çalıştırsa ceza alır değil mi? Ama devlet bunu yapıyor, devlet bunu yapıyor. Bu hukuk devleti olan, sosyal devlet olan ve bu kanunları öncelikle uygulaması gereken büyük devlet anlayışına hiç yakışmıyor. Aslında “devlet” diyoruz ama tabii, bu suç iktidarların, hükûmetlerin suçudur, devlet hepimizin oluşturduğu yapının adıdır.

Usta öğreticiler haftada otuz saate kadar ücret alabiliyorlar. Bir saatlik ek ders karşılığı şu anda 39 TL. “30x39” dediğiniz… Herhâlde 4 bin küsur lira bir ücretle bunları çalıştırıyoruz. Bir de bu eğitim öğretim döneminde kurslarla ilgili bu zavallılar -“zavallı” diyorum, perişan ediyorsunuz çünkü- yer arama telaşına girerler, “Nerede kurs açayım?” İşte biçki-nakış kursu, efendim başka kurslar “Nerede açayım?” diye gider yer arar, okulların bünyesinde bir oda bulmaya çalışır, böyle de maalesef bir perişanlık içerisinde gayret gösterirler ama aldıkları ücret asgari ücretin altında. Şimdi “Bu bizi ilgilendirmiyor.” diyebilirsiniz. Demek ki ilgilendirmiyor, yirmi bir yıldır çözmediğinize göre ilgilendirmiyor çünkü benzeri problemleri Millî Eğitimde ücretli öğretmenler de yaşıyor. Hatta hatırlarsanız bir ara Sayın Cumhurbaşkanı şunu demişti: “Ücretli öğretmenlerin aldığı ek ders ücretini 2 kat ödeyeceğiz.” Yani devlet öğretmeni 39 lira alıyorsa bunların ek dersinin 2 katı ne yapar? 80 TL civarında yapar ama uygulamadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

İSMAİL KONCUK (Devamla) – Benzeri tedbirleri aslında hem ücretli öğretmenlerimiz için hem usta öğreticilerimiz için alabiliriz ama almıyorsunuz, duymazdan geliyorsunuz ve asgari ücretin altında çalıştırılan, sömürülen bir insan manzarası karşınıza çıkıyor. Bunlar bir yıl, iki yıl çalışmıyor; yirmi, yirmi beş, otuz yıldır belki de usta öğreticilik ya da ücretli öğretmenlik yapan insanlar var. Bunların problemlerini görmezden gelemezsiniz, “Görmeyelim, duymayalım.” diyemezsiniz.

İnşallah, Cumhuriyet Halk Partisinin bu teklifinden sonra bu problemlere dikkat çekersiniz ve çözülmesi için adım atarsınız diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Musa Piroğlu konuşacak.

HDP GRUBU ADINA MUSA PİROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, verilen önergedeki talepler oldukça önemli fakat yetersiz çünkü çözüm bu değil. Çözüm, usta öğretmenlerin ücretlerini artırmak değil; çözüm, onların özlük haklarını iyileştirmek de değil; çözüm, bir bütün olarak eğitimdeki özelleştirme politikalarına son vermek; çözüm, bir bütün olarak “kadrolu” “kadrosuz” diye geçen bu usta öğretmenlerin tamamının, ücretli öğretmenlerin ve bütün eğitim kadrosunun kadroya alınarak normal memur haklarına kavuşmasını sağlamak. Maaşlarının artırılması önemli ama bizim esas yapmamız gereken şu: Ek ders ücretlerini ortadan kaldırmak gerekiyor, ek dersin kendisi ortadan kaldırılmalı. Öğretmenlerin maaşı insanca yaşayacakları, onurluca yaşayacakları bir yere getirilmeli, ders saatleri azaltılmalı ve açığa çıkan bütün o kadro, atanmayan öğretmenlerle doldurulmalıdır. Bilimsel eğitim belli sınırlar içinde verilebilir; otuz saat, kırk saat insanları derse koyarak bilimsel eğitim veremezsiniz. Ne yazık ki “neoliberal politikalar” denilen, AKP’nin yirmi yıllık siyaseti kamuda bir yıkıma yol açtı. Doktorlar tüccar hâline getirildi, hasta başına ücret alıyorlar ve öğretmenler, aldıkları maaşla geçinemedikleri için özel ders ek ders almak zorunda kalıyorlar. Ücretli öğretmenler, az önce söylediler, ben okullarda gördüm, bakın rakam vereyim size otuz saat karşılığı 4.800 lira alıyor. Kadrolu bir öğretmen –ben emekli öğretmenim- on beş saat karşılığında bu ücretin 2 katını alıyor, bu kadar büyük bir ayrımcılık. Aynı işi yapıyorlar, aynı okulda çalışıyorlar; birinin hiçbir hakkı yok, müdürün iki dudağına sıkışmış, öbürünün hakları var ama öbürü de ek ders almak için uğraşıyor. Çözüm çok basit: Bir, bütün maaşları artırın, insanca yaşayacak hâle getirin, ders sayılarını azaltın, ücretli öğretmenleri kadroya alın, açığa çıkan bütün boşluğu da atanmamış öğretmenlerle doldurun. İki, öğretmenlerin özlük haklarını düzeltin, okul idarelerine ve yönetimine katılmasının imkânlarını yaratın. Üç, özel okulları kamulaştırın, yoksul halkın çocuklarına açın, özel eğitimin kendisini bitirelim ve sınav sistemlerini ortadan kaldıran bir eğitim sistemine gelelim. Son olarak da bütün kamuda bu uygulamaları, madem bütçe dönemindeyiz, madem bol keseden dağıtmaya hazırsınız, buradan yürütelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MUSA PİROĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, dün Sultanbeyli’de özel bir bakımevinde kalan 31 yaşındaki otistik Oğuz Sercan Şevker hayatını kaybetti. İstanbul’da bu 3’üncü vaka. Geçtiğimiz ay Büyükçekmece’de benzer bir şey yaşandı. Ben dün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına gittim, büyük bir pembe tablo çizmişti ama otistiklerin, özellikle de yetişkin otistiklerin sorunları devasa bir şekilde devam ediyor. Şiddet, bu özel eğitim kurumlarında ne yazık ki doğal bir davranış tarzı hâline gelmiş durumda çocuklara karşı. Ve bu kayıp, bu çocuğun hayatını kaybetmesi otistik çocuğu olan, yetişkin çocuğa sahip olan binlerce ailenin düşlerini karartmaya yetiyor. Herkes biliyor ki bu ülkede aileler çocuklarının kendinden önce ölmesini bekliyor. Ben diyorum ki bunu durduralım, otizm için gerekli bütün adımları atalım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Hacı Ahmet Özdemir.

Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri ve bizleri ekran başında izleyen sevgili halkımız, vatandaşlarımız; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak iki türlü eğitim yapılıyor; birisi örgün eğitim, diğeri yaygın eğitim. 1970’lerde, 1980’lerde bu iki tabir bizim hayatımızda çok önemli bir yer işgal ediyordu ve hepimiz yaygın eğitimin önemi üzerinde farklı görüşler ileri sürüyorduk. Bugün yine Millî Eğitim Bakanlığı iki türlü eğitim veriyor; örgün eğitim, yaygın eğitim. Yaygın eğitimi halk eğitimi vasıtasıyla veriyor. Tabii, bununla alakalı buralarda çeşitli gruplar görev yapıyorlar. Bu gruplarda -usta öğretici veya uzman- ilkokul diploması olup farklı meziyetleri olanlar istihdam edildiği gibi, sadece ortaokul diploması olup farklı meziyetleri olanlar, lise, yüksekokul ve üniversite mezunu olanlar istihdam ediliyor. Yasal olarak da biz bunların ek ders ücretlerini, maaşlı eleman olmadıkları için, kısa süreli anlaşmalarla istifade edilen şahıslar oldukları için öğretmenlerin ek ders ücretleriyle ilişkilendirmişiz. Dolayısıyla, bu durumda böyle bir vakayla karşı karşıyayız.

Şimdi ben -tabii, rakamlar verildi de- aldığım güncel rakamları sizlere arz etmiş olayım. Resmî görevi bulunmayan kişiler haftada kırk saate kadar -burada ifade edildi- resmî görevi bulunan kişiler ise haftada on saate kadar ders verebilmektedirler. Ek ders ücretleri, saat başına gündüz ücreti net 37,91 lira ve hafta sonları ise -burada hafta sonları ve hafta içi arasında fark olmadığı şeklinde bir ifade kullanıldı, yanlış- 40,73 TL olarak ödenmektedir.

Bir iyileştirmeden daha bahsedeyim: Cumhurbaşkanımızın 27 Temmuz 2022 tarihli kararıyla fiilen okutulan beş saat için bir saat eğitim öğretim destek görevi karşılığında ayrıca ek ders ücreti ödenmektedir. Yani usta öğreticilerin zamlar haricindeki geliri bu kararnameyle yüzde 20 oranında artırılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakikamı istiyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Aylık yüz altmış saat derse giren bir usta öğretici -dikkatinizi çekerim, tam rakamı veriyorum- 7.278,72 TL para almaktadır yani ders ücreti ders başına 45,49 TL’dir. Akşam ve hafta sonu derse girilmesi durumunda ise bu ücret 7.820 TL’ye kadar çıkmaktadır. Sigortaları bir takvim ayı içerisinde hak kazandıkları brüt ek ders ücreti toplam tutarının prime esas günlük kazanç alt sınırına bölünmesi sonucuna göre hesaplanmaktadır. Haftada yüz on yedi saat derse giren usta öğreticinin sigortası 30 gün üzerinden yatırılır.

Dolayısıyla buradan milyonlarca kursiyer vardır, burada usta öğreticiler vardır ve uzmanlar vardır ama tabii verdiğimiz bu ücret yeterli midir? Yeterli değildir. Yine, durumlarıyla alakalı iyileştirmeler yapılacaktır.

Verilen önerinin aleyhinde olduğumu belirtir, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

Birinci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine devam edeceğiz.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (*)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan 39’uncu madde üzerinde önerge işleminde kalınmıştı.

39’uncu madde üzerinde 2’si aynı mahiyette 3 adet önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 39’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                     Behiç Çelik

                    Trabzon                              Adana                                       Mersin

                Feridun Bahşi                 Hayrettin Nuhoğlu                          Aytun Çıray

                     Antalya                             İstanbul                                      İzmir

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahiplerini okuyorum:

              Ömer Fethi Gürer                 Hüseyin Yıldız                             Erkan Aydın

                      Niğde                                Aydın                                       Bursa

               Vecdi Gündoğdu               Okan Gaytancıoğlu                        Faruk Sarıaslan

                   Kırklareli                             Edirne                                     Nevşehir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Sayın Behiç Çelik'in.

Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

2023 yılı bütçe görüşmelerinin devam ettiği bugünlerde Cumhurbaşkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisine merkezî yönetim bütçesini sunmuş bulunmaktadır. Bütçe içerik olarak yorgun, bezgin, lakayıt, isteksiz bir siyasi iktidarın yüzünü yansıtmaktadır. Bu enerji yoksunluğu eminim ki ülkemizin geleceğine güvenle bakmamız için en büyük handikabı oluşturmaktadır. “Çare nedir?” diye düşündüğümüzde, çare seçimdir ve sandıktır arkadaşlar. Yeni bir kadronun yönetime gelmesi hâlinde başlar başlamaz ülkemizin sorunlarının çözümünde ilk adımların atılması büyük bir moral sağlayacaktır, bu da milletimizi ve devletimizi muhkem kılacaktır.

Değerli arkadaşlar, Türk ekonomisinde, bundan yüz elli yıl önceki ekonominin görünümü âdeta günümüze taşınmış gibidir. Batmış bir Osmanlı iktisadi sistemi, karşılığında milletin tüm servetlerini ve imtiyazlarını bir bir emperyalistlere peşkeş çeken bir yönetim; bu da yetmiyor, topraklarını parça parça ya kaybediyor ya da kiralıyor; yaşamını sürdürebilmek için Batı’ya daha fazla borçlanıyor; borçlarla bir taraftan devasa saraylar yapılırken, diğer taraftan yoksullaşan, savaşlar ve hastalıklar nedeniyle kırılan bir halk.

Bakınız, Sayın Topçuoğlu’dan bir bölüm aktaracağım: “Osmanlı’da büyük pahalılık ve yüksek enflasyon 1596-1607 arasındaki Celâli fetreti ve büyük kaçgunluk döneminde görülmüştür. Uzun savaşlar sırasında patlak veren Celâli isyanları sebebiyle köylünün üçte 2’si köyünü terk ederek şehirlere akın etmişlerdir; büyük şehirler, kahveler ve bekâr odalarıyla dolmuştur. Fuhuş, içki, eşkıyalık, cinayet şehirleri sarsarken köylerin terk edilmesiyle tarımsal üretim azalmıştır. Ülke, tam bir batağa sürüklenmiş ve ihyası artık mümkün olamamıştır.”

Evet, Osmanlı 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'na girerken toplam dış borcu 153,7 milyon Osmanlı lirası iken, artan savaş masraflarını karşılamak için Almanya'dan ilave 150 milyon lira borç almak zorunda kalmış ve böylece dış borç 303,7 milyon liraya kadar yükselmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı'da her alandaki üretim neredeyse yarı yarıya azalmıştır. 1914-1922 yılları arasındaki savaş yıllarında gerçekleşen toplam enflasyon yüzde 1.200 ila 1.700 civarında gerçekleşmiştir. Osmanlı 1876 yılında borçlarını ödeyemediği için iflas edince 1881’de Muharrem Kararnamesi’yle alacaklı Avrupa ülkeleri Düyun-Umumiye’yi kurup Osmanlı’nın temel gelirlerine el koymuşlardı. İşte, Büyük Önder Atatürk Birinci Dünya Savaşı'nın yıkımı sonrasında gırtlağına kadar borçlu, yoksulluk içinde, orduları dağıtılmış, toprakları işgal edilmiş savaş yorgunu bir ülkede emperyalizme karşı bağımsızlık savaşını kazandığı için büyük bir liderdir. Lozan’da kapitülasyonlar kaldırılarak Osmanlı borçları ödenmeye başlanmıştır; köylüyü ezen vergiler kaldırılmıştır; tarlalar ekilmeye başlanmış, ülkenin dört bir yanında fabrikalar kurulmuş, Türkiye üretmeye başlamıştır; Türkiye, en çok ihtiyaç duyulan bez, şeker ve unda kendi kendine yeterli hâle gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - 1929 dünya ekonomik krizine rağmen 1924-1938 yılları arasında Türkiye’nin büyüme hızı ortalama yüzde 8’in altına düşmemiştir. Atatürk döneminin Türkiye’si enflasyonsuz, dış borçsuz kalkınmasını sürdürmüştür. 1938 yılında Merkez Bankasında 36 milyon dolar döviz, 26 ton altın biriktirilmiş, Türk parasının değeri korunmuştur.

Değerli arkadaşlar, cumhuriyetimizin ve Atatürk’ümüzün değerini bilelim diyorum.

Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ömer Fethi Gürer’in.

Sayın Gürer, buyurun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa görüşmelerinde geniş kitlelerin beklediği maddeler ne yazık ki yer almıyor; özellikle emeklilikte yaşa takılanlar, taşeron firmada kalanlar, çırak ve stajyerlerin sorunlarıyla ilgili kanun teklifleri gelmiyor. Bunun yanı sıra ülkemizde binlerce işçi, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kadroya alınacağı söylenmesine rağmen alınmadı, kadro dışı kaldı. Bunların başında hastane bilgi işlemcileri, kamuda kiralık araç şoförleri ya da görüntüleme merkezi çalışanları, tarımda, ulaştırmada çalışanlar var; örneğin, Karayollarında 14 bin, PTT’de 17 bin, Devlet Demiryollarında 5 bin, Bakan yanıtlarında yer aldığı biçimde kadroya alınmayanlar hâlihazırda kadro bekliyorlar. Keza bunların yanı sıra bakanlıkların dışında kamu iktisadi teşekküllerinde de kadroya alınmayanlar var. Bir de “Kadroya alındık.” deyip de hakları verilmeyenler var. Belediye şirket işçileri, kendilerine, belediyeyle ilgili kurulan şirkete alındı, belediye kadrosuna alınmadıkları için büyük mağduriyet yaşıyorlar; özlük hakları verilmedi, tayin hakkı yok, güvenceleri olsa da gelir düzeyleri artırılmadı, asıl işi yapıyorlar ama oradan da aldıkları ücretlerle mutlu değiller. Bu 500 bine yakın belediye işçisi arkadaşlarımızın mutlak surette belediye kadrolarına alınması şart.

Ayrıca, yıllardır yardımcı zabıta olarak çalışan ya da itfaiyede aynı konumda olanlar bulunuyor. Bu kardeşlerimiz zabıta yani 657’ye tabi memur olan zabıtayla aynı işi yapıyorlar. Onları gönderiyorsunuz, denetime çıkıyorlar, yıkımla ilgili sorumlulukları var, hiçbir güvenceleri yok, üstlerine giydirilen zabıta üniformasının dışında ne yazık ki işçi statüsündeler. Bu arkadaşlara, Türkiye genelinde, ciddi anlamda haksızlık yapılıyor. Hadi belediyedeki geçici işçileri, mevsimlik işçileri görmezden gelip onları kenara ittiniz ama zabıta da görünmez değil ki kardeşim, her gün zabıta gözünüzün önünde. O insanların mağduriyetinin ortadan kaldırılması lazım. Bu bağlamda zabıtada, yardımcı zabıta tanımıyla işçi statüsünde çalışan tüm zabıtalara bir an önce kadro hakları verilmeli. Onlar da asıl işi yapıyorlar, belediyenin bütün çalışmalarında yer alıyorlar ama kadroları yok; İçişleri Bakanlığı tarafından zabıta memurlarının kadroları verildiğinde kadro açığı olmadığı için de ne yazık ki bugüne kadar o arkadaşlarımızın sorunlarına kulak tıkandı.

Düşünebiliyor musunuz 657’ye tabi bir zabıta memuru ile belediyede şirket işçisi olan zabıta memuru aynı görevi yapıyorlar, aynı denetime gidiyorlar, çarşıdalar, pazardalar, yıkımdalar, ruhsattalar, kontroldeler ama hakka geldiğiniz zaman onların hakkını vermiyorsunuz. Böyle bir mantıkla bu olaylara yaklaşmak ayrımcı bir zihniyetin ta kendisidir. O anlamda yardımcı zabıta statüsünde olanların bir an önce zabıta kadrolarına alınması, bu anlamda mağduriyetlerin giderilmesi lazım.

Arkadaşlar, taşeronda işçi çalıştırmak ve bunları da kamuda kadroya almamak bir modern kölelik anlayışını kabullenmektir. Sosyal devlet anlayışıyla… Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değildir. O nedenle taşeronda olan -hangi kurumda olsa- tüm arkadaşlarımızın mutlak suretle çalıştıkları kurum kadrolarına bir an önce geçişlerini sağlayacak kanun maddesi buraya getirilsin, tüm partiler olarak destek verelim ve bu mağduriyetleri sonlandıralım.

Ekonomik kriz her kesimi vuruyor, intiharlar artıyor; yokluk, yoksulluk yaygınlaşıyor. Çalışanlar huzursuz. Her gün farklı bir kesimden ziyaretimize gelenler kendi mağduriyetlerini bizlere naklediyorlar; bunları, iktidar milletvekillerinden duyduğunuzu sanıyorum ama Türkiye'de yirmi yılda öyle bir iklim yaratıldı ki çalışma yaşamı içinde olanların hakları verilmek yerine hakları budandı, sıkıntılar katlandı. Emeklilikte yaşa takılanlar başta olmak üzere her kesimin yaratılan sorunlarına çözüm üretilmelidir. Aylık bağlama oranı katsayısı yüzde 75’ten yüzde 30’a düşürülerek onun da altında ücretlerle emekli olanların da yaşadığı mağduriyetler bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Bu nedenle, intibak düzenlemesi mutlak suretle yapılmalıdır. 2000 öncesi emekli ile 2000 sonrası emekli arasındaki maaş farkı nedeniyle emekliler çarşıya, pazara -2000 sonrası- gidemez duruma düşürülmüştür. Bunun için de intibak düzenlemesi sağlanmalı, en düşük emekli aylığı asgari ücret olmalı. Aylık bağlama oranında gerekli düzenlemeler sağlanarak emekli olanların da yaşayacakları bir ücreti onlara vermemiz bir gerekliliktir, vicdani sorumluluktur.

Bu anlamda, yüce Meclisi bu bağlamda yapılacak kanun tekliflerini görüşüp bir an önce de yasalaştırmak için göreve davet ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 39’uncu maddesinde yer alan “belirtilen” ibaresinin “ifade edilen” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Hasan Özgüneş            Filiz Kerestecioğlu Demir                     Kemal Peköz

                     Şırnak                               Ankara                                       Adana

                 Kemal Bülbül             Ömer Faruk Gergerlioğlu                     Şevin Coşkun

                     Antalya                             Kocaeli                                       Muş

                 Murat Sarısaç

                       Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Murat Sarısaç’ın. (HDP sıralarından alkışlar)

MURAT SARISAÇ (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kürt’ün çocuk sayısını bile kendine tehdit olarak gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Yani, eskiden, bunlar MGK’de, gizli yerlerde görüşülüyordu ama artık iktidar partisi bunları her yerde açık açık -Kürt düşmanlığını- ifade etmekte hiçbir beis görmüyor. Tabii, şunu belirteyim, Kürt halkı da dostları da bunun çok iyi farkında.

Sayın milletvekilleri, zindanlarda hukuksuzluk, sokakta zulüm, siyasette pervasızlık, Kürtçeye olan düşmanlık ve tecritteki ısrar Türkiye'yi günden güne geriye götürüyor, bütün Türkiye'yi etkiliyor. Özellikle iktidar partisinin çözüme dönük, demokrasiye dönük, hep ülkeyi geriye götüren siyaseti bugün ülkeyi içinden çıkılmaz bir hâle getirmiş durumda. Niye bütün Türkiye'yi ilgilendiriyor bu Kürt düşmanlığı, size bir örnekle, küçük bir örnekle ifade edeyim: Muğla'da, 5 Nisanda Muğla Çevre Platformu Valilik hakkında suç duyurusunda bulundu. Ama daha öncesinden, sırf Kürtler kendi yerellerinde söz sahibi olmasınlar diye, kendi yerellerinde kendilerini yönetemesinler diye, biliyorsunuz, valilere süper yetkiler verilmişti. Bu süper yetkiye dayanan Muğla Valisi önce kendisi hakkındaki suç duyurusuna kendisi baktı, sonra da “Soruşturmaya yer yoktur.” diyerek bunu bertaraf etti. Evet, her zaman dile getiriyoruz, Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yollarla çözülmediği müddetçe bunun zararı sadece Kürtlere dokunmuyor, işte, Muğla’da olduğu gibi bütün Türkiye halkları bundan etkileniyorlar.

Sayın milletvekilleri, AKP’nin yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklardan başka bu ülke halklarına verebileceği hiçbir şeyi yoktur. Özellikle söz konusu Kürtlerse, Kürtlere karşı ontolojik bir karşıtlık ve düşmanlık söz konusu. Kürtçe ana dilinde eğitime hiç yanaşmaz, kurumlarına baskı yapar, kurumlarını kapatır; Kürtlerin demokratik siyasetteki ısrarını görmez, partisini kapatmaya çalışır, yine siyasetçilerini cezaevine atar; belediyelerinde kendilerini yönetmesini istemez, belediyelerini hırsıza, kayyuma peşkeş çeker. Ukrayna’da barış ve müzakereyi tercih eder ama söz konusu Kürt sorunu olunca aklına ilk kimyasal silahlar ve savaş gelir.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Bu bir iftira! Bu bir iftira!

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Yine, Kürt medyasını basından saymaz, haberlerine hemen soruşturma açar, gazetecilerini tutuklar.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Terörist ile Kürt’ü karıştırmayın.

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Biliyorsunuz, Mezopotamya ve JINNEWS muhabirlerini, daha bu haberler neredeyse paylaşılmadan hemen önce, hepsini gözaltına aldılar ve bu kimyasal atılmasıyla ilgili ehlivicdan insanlar, işin uzmanları bu konunun araştırılmasını istedi ama AKP yine, suçüstü yakalanma telaşıyla hemen önce gazetecileri sonra da bu işin uzmanlarını tutukladı. Şimdi, gazetecilerle ilgili, bugün sadece Kürt medyasından 200 kişi hakkında dava açılmış; 38’i şu an tutuklu, 2’si de yine adli kontrol ve yurt dışına çıkış gibi gerekçelerle bir şekilde yargılanıyor.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Kürt medyası diye bir şey yok Türkiye’de!

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Bitireyim, size birkaç örnek vereceğim. Mesela, bu gazetecilerin suçları ne; hemen size birkaçını örnek vereyim, bu 200’den sadece birkaçını.

Berivan Altan, son haberlerinde Aysel Tuğluk’un cezaevi koşullarını yazdı, kimyasal silah kullanımıyla ilgili siyasetçilere mikrofon uzattı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinde kadının güçlendirilmesi için ayrılan bütçenin komikliğini teşhir etti. Özgür basından, gazeteciden korkunuzun sebebi işte buydu.

Yine, Emrullah Acar, Urfa Suruç’ta AKP’li vekilin akrabaları ve korumaları tarafından katledilen Şenyaşar ailesiyle ilgili haberlere imza attı, Emine Şenyaşar’ın adalet arayışını gazete sütunlarına taşıdı; bu yüzden tutuklandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Tamamlayın, buyurun.

MURAT SARISAÇ (Devamla) – JINNEWS’ten Habibe Eren, son haberinde cezaevlerindeki hukuksuzluğu, İmralı’da sürdürülen mutlak tecridi haber yaptı, barıştan korkanların sığındığı tecrit politikalarına yer verdi; bundan tutuklandı.

JINNEWS’ten Öznur Değer, son haberinde yirmi dokuz yıl önce Muş’un Vartinis köyünde ateşe verilen evde katledilen 9 kişilik bir aileyi haber konusu yaptı çünkü cezasızlık politikası sonucunda zaman aşımına uğramasına izin vermedi; bu yüzden tutuklandı.

Ceylan Şahinli, son haberinde IŞİD’in yaktığı Kobani’ye kardeşliği taşıyan umut yolcularının Suruç’ta katledilmesi talimatını veren IŞİD üyesi Mahir el-Agal’ın Türkiye denetimindeki bölgede öldürülmesine yer verdi. Bundan rahatsızlık duyuldu, evet ama sonra ne oldu? 1 Kasım dünya Kobani günü olarak kutlandı. “…” (*)

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Başkan, bunu bir gelenek hâline getirdiler. Her gün Kürtçe kelime söylüyorlar, olmaz ama canım!

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Derse çalışıyor!

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Yine, Diren Yurtsever…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, niye bağırıyorsunuz ya!

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Ya, ne yaparsanız yapın, ne yaparsanız yapın ne özgür basın size karşı boyun eğiyor ne biz Kürtler eğiliyoruz.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Gelenek hâline getirdiler, her çıkan konuşmacınız bir şeyler söylüyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Neyi söylüyor?

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Kürt ile teröristi karıştırma. Sadece teröristi de…

MURAT SARISAÇ (Devamla) – Mücadelemiz de devam edecek. Özgür basınla da gurur duyuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sarısaç, süreniz tamamlandı.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Ne konuştuğunu bilmiyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Söylüyor, söylüyor.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Ne konuştuğunu ne bilelim!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Neye itiraz ediyorsunuz?

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Anlamadığımız şeyleri söylüyorlar. Bunu gelenek hâline getirdiler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz istediğimizi konuşuruz ya! Size mi soracağız!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

39’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Ev ödevi böyle, ev ödevini okuyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, siz bizim konuşmacılarımızın konuşmasına karışamazsınız!

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Hayır, karışmıyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Böyle şey mi olur ya!

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Biz Türkçe konuşulmasını istiyoruz.

MURAT SARISAÇ (Van) – Onu da siz belirleyin!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Siz istediğinizi konuşun, herkes istediğini konuşur.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Türkçe konuşulsun efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – İstediğini konuşur ya! Seni ilgilendirmez!

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – İstediğini konuşamaz ama Meral Hanım yani 1876’dan beri Türkçe konuşulur bu Mecliste.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Burası Türkiye.

MURAT SARISAÇ (Van) – Konuşurum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Konuşur, niye konuşamaz ya!

MURAT SARISAÇ (Van) – Bu hukuksuzluk devam ettiği sürece…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Allah Allah! Niye konuşamıyormuşuz, niye konuşamıyormuşuz?

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Konuşamaz.

MURAT SARISAÇ (Van) – Gelin, engel olun, ne yapacaksınız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ne demek konuşamaz? Konuşuyor işte, al, konuşuyor.

MURAT SARISAÇ (Van) – Ben konuşuyorum, burası kürsü, zaten bir burası kalmış, onu da engelleyin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Allah Allah! Kürsü dokunulmazlığına karışamazsınız!

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Türkçe konuşulması kanunidir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Haddinizi bilin!

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Siz de haddinizi bilin!

MURAT SARISAÇ (Van) – Siz de elinizden geleni ardınıza koymayın!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – İyi vallahi! Ana dilimizi de şey yapın bari! Değil mi, ana dile karşısınız?

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Hayır efendim, Türkçe konuşulmasını istiyoruz, kanun böyle, kanun böyle.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiremediniz bu dili, bitiremeyeceksiniz, bitiremeyeceksiniz.

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Yasa böyle.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz, sizin gibi kafatasçı değiliz.

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Ya, kafatasçı sizsiniz kardeşim, Kürtçü sizsiniz, yapmayın ya!

MURAT SARISAÇ (Van) – Ne söylediğimi biliyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın Beştaş, rica ediyorum. Sayın Beştaş…

Arkadaşlar, yerinizden… Lütfen… Sayın Arkaz…

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Kürt’ü size bırakmayacağız, Kürt kardeşlerimizi size bırakmayacağız.

MURAT SARISAÇ (Van) – Allah Allah!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – O elini indir, o elini indir. O elini indir! Kimse korkmuyor senin elinden. Şuna bak ya!

BAŞKAN – Arkadaşlar, sakin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kürsüye müdahale ediyor ya!

MURAT SARISAÇ (Van) – Ya, Kürtçeyi çok merak ediyorsa Başkan, “x” yazdırmazsın, öğrenir ne söylediğimi Kürtçe.

BAŞKAN – “x” yazdırılmıyor.

MURAT SARISAÇ (Van) – O zaman öğrenirler.

BAŞKAN – “x” altına dip not olarak… Bakın, tekrar söylüyorum: O, bir dipnottur. “Türkçe dışında bir dil.” “Bilinmeyen bir dil.” değil.

MURAT SARISAÇ (Van) – Hayır, Kürtçedir.

BAŞKAN – Hayır “Türkçe dışında bir dil.”

MURAT SARISAÇ (Van) – Ne söylediğimi yazdırırsınız, herkes öğrenir ya da Kürt kökenliler oradan tercüme ederler.

BAŞKAN – 40’ncı madde üzerinde 2’si aynı mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Hüseyin Örs                  İmam Hüseyin Filiz               Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                    Trabzon                            Gaziantep                                    Adana

             Hayrettin Nuhoğlu                   Aytun Çıray                              Feridun Bahşi

                    İstanbul                              İzmir                                       Antalya

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                Hüseyin Yıldız                   Faruk Sarıaslan                        Okan Gaytancıoğlu

                      Aydın                              Nevşehir                                     Edirne

                 Erkan Aydın                    Vecdi Gündoğdu                            İrfan Kaplan

                      Bursa                             Kırklareli                                  Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz talebi Sayın İmam Hüseyin Filiz’in

Sayın Filiz, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 40’ncı maddesiyle ilgili olarak İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz maddeyle Millî Piyango Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 41’nci maddesine bazı fıkralar eklenerek karşılığı nakit olmayan piyango düzenlemek için başvuru ücreti ve müracaat kabul edildiğinde izin bedeli, yurt dışından temin edilen mal ve hizmetlerde bu bedellerin 2 katının ödeneceği, kamu kuruluşları ve vergi muafiyeti tanınan vakıflardan başvuru ve izin bedellerinin alınmayacağına dair düzenleme yapılmaktadır; bu düzenlemeleri olumlu bulduğumuzu ifade etmeliyim.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere millî piyango lisansı 2017’de kırk dokuz yıllığına devlete kaynak yaratılması açısından Türkiye Varlık Fonuna devredilmişti. Fonun tüm varlıkları devlete ait şirket, banka, gayrimenkul ve sermayeden oluşmasına rağmen kamu kuruluşu statüsünde değil; özel hukuk hükümlerine tabi olan Varlık Fonunun denetimi de Sayıştay tarafından değil, bağımsız denetçiler tarafından gerçekleştiriliyor. 1 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla da özel hukuk hükümlerine dayanarak, Türkiye Varlık Fonunun onayıyla, şans oyunlarının düzenlenmesine ilişkin iş ve hizmetleri on yıl süreyle yerine getirmek üzere, hasılat paylaşımı modeliyle Sisal Şans Ortak Grubu yetkilendirilmiştir. Devlete bağlıyken yüzde 18 KDV alınan Millî Piyangonun Sisal Şans Ortaklığına kiralanmasıyla KDV oranı da sıfırlanmıştır. Sözleşme gereğince, Millî Piyango İdaresi dışarıdan izleme ve denetleme faaliyetlerini yürütecekti. Sisal Şans, yaptığı şans oyunu çekilişlerinde topladığı hasılatı tümüyle Varlık Fonuna aktarıyor; Türkiye Varlık Fonu da vergi ödemelerinden sonra kalan tutarın yüzde 9,5’unu Sisal Şansa aktarıyor; dolayısıyla büyük ikramiye tutarları kasaya kaldıkça hasılat arttığı için hem Türkiye Varlık Fonu hem de Sisal Şans kazanmış oluyor. Burada, kaybeden vatandaş olmakta, yandaşa kıyak çekilmektedir.

Değerli milletvekilleri, 2020 Sayıştay Raporu’nda “Sözleşme gereği Sisal Şans Ortak Grubunu düzenli olarak denetlemesi gereken Millî Piyango İdaresi ise başlangıçtan bu yana denetim yapmamıştır.” deniyor yani tabir yerindeyse Sisal Şans Grubu istediği gibi at oynatmaya devam ediyor. Yani, bunlar nasıl yapılıyor? Kime ikramiye veriyor? Ne kadar ikramiye dağıtıyor, ne kadar para topluyor? Millî Piyango ikramiyesini kazanan kişinin eline ne kadar para ulaşıyor?

Bu işin yıllardır Millî Piyango İdaresi tarafından yürütülmesi ve devlet eliyle yürütülmesi toplumda çok önemli bir güven kaynağı idi yani vatandaş “Ne çıkarsa şansıma.” diyerek piyango bileti alırken ya da Sayısal Loto oynarken “Ben kazanamasam da en azından devletim buradan kazanıyor.” diyordu, şimdi, o da kalktı yani vatandaş yine kaybediyor, devletin de kazanma hakkı ortadan kaldırılmış oluyor. Kazanan ise denetlenmediği için istediği gibi at koşturan grup oluyor. Yani bilinçli olarak denetimden kaçırılıyormuş izlenimi uyandırıyor. Sayıştayın denetim için ısrarına rağmen iki yıldır denetlenmeyen bir yapı olabilir mi? Devlet çıkarları gözetilmeyecek ise amaç ne? Olan da umuduyla oynanan vatandaşa ve devletin kasasına girecek paraya oluyor.

Değerli milletvekilleri, Sayıştayın çeşitli kamu iktisadi teşebbüslerine ilişkin tespitlerinde konuyla ilgili şu ilginç ifadeler yer aldı: “Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, belirli kamu iktisadi teşebbüsleri, Türkiye Jokey Kulübü, Millî Piyango İdaresi ve Spor Toto Teşkilatı tarafından genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Bakanlık hesabına yatırılan tutarların Bakanlık merkez muhasebe birimi tarafından dekont üzerinden muhasebeleştirildiği ancak bu tutarların takibi ve doğruluğunun teyidine yönelik yeterli bir kontrol mekanizmasının kurulmadığı görülmüştür.”

Değerli milletvekilleri, açıkça görülmektedir ki Sayıştay raporları dikkate alınmamakta, kurumlarımız görevlerini yapmamakta, beceriksizlik göstermekte, birileri de haksız kazanç elde etmeye devam etmektedir. Devlete kaynak sağlamak amacıyla kurulmuş olan kurumların görevlerini hakkıyla yapmamaları düşündürücüdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Esnafın büyük bölümü çalışarak zarar ederken, imalatçılar üreterek zarar ederken, hayvancılıkla uğraşan vatandaş zarar edip hayvanlarını satarken, alın terleriyle rızıklarını kazanmaya çalışan herkes içinde bulunduğumuz ağır ekonomik şartların ve enflasyonun altında ezilip kendilerini değirmenin alt taşı olarak hissederken şans oyunlarıyla para kazanan kurumların denetlenmemesi gerçekten kul hakkının gasbına göz yummaktır; bir nevi, milletin parasına çökmektir. Her zaman söylediğimiz gibi, devlette ciddiyet çok önemlidir yani herkesin işini ciddiyetle ve dürüstçe yapması gerekmektedir. Kaybedilen her kuruşun 85 milyonun olduğunu unutmamak gerekir.

Liyakatli kadrolarla kul hakkının yenmeyeceği, milletin menfaatinin esas alınacağı, bütün haksızlıkların ortadan kaldırılacağı aydınlık ve güneşli günlere az kaldı diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer söz sahibi Sayın İrfan Kaplan.

Sayın Kaplan, buyurun.

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine, AK PARTİ’nin, yangından mal kaçırırcasına, hiçbir sorunu tam anlamıyla çözmediği bir torba yasayla karşı karşıyayız. Ülkemizde yirmi yıllık AK PARTİ iktidarının enkazı varken, ekonomik kriz bu kadar derinleşmiş; açlık, yoksulluk ve işsizlik zirveye tırmanmış, intiharlar, cinayetler bu kadar artmışken bugün yine dertlere derman olmayacak bir yasa teklifini görüşüyoruz. Evet, bu torba yasanın 40’ıncı maddesinde eşya piyangosu ve çekiliş düzenlemek isteyen başvuru sahiplerinden 2 bin lira başvuru bedeli alınması öngörülüyor.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz torba yasadaki 48 maddenin içinde ülkemizde acil çözülmesi gereken sorunlardan bir tanesi bile yok. AK PARTİ seçim yaklaştıkça sorun çözmek yerine günü geçiştiriyor. Bakın, bugün ülkemizde açlık sınırı 7.425 lira, yoksulluk sınırı 24 bin lira ama asgari ücret 5.500 lira, vatandaşların bankaya olan borcu 1,4 trilyon, icra dosyaları 30 milyonu geçti; kısacası, ülkemiz dev bir ekonomik krizin eşiğinde can çekişiyor, vatandaşlarımız geçinemiyor, işsizlik en üst seviyede. Yirmi yıllık AK PARTİ iktidarı ülkemizi öyle bir noktaya getirdi ki vatandaşlarımız bayat ekmek almak için kuyruklara girdi.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin sorunları oldukça fazla. Bu sorunların bir önem sırası olmalı ve önem sırasına göre çözüm üretilmeli. AK PARTİ bu önem sırasını neye göre planlıyor, anlamış değiliz. Her seferinde kısıtlı bir sürede muhalefetin de sesini kısmak istercesine bilerek, isteyerek suni gündemlerle vatandaşlarımızı oyalamak için torba yasa çıkarıyorlar. Binlerce önemli sorunumuz varken AK PARTİ'nin damdan düşer gibi önümüze getirdiği torba yasaları konuşuyoruz. Vatandaşlarımızın sorunlarından, sıkıntılarından kopuk, kör, sağır, dilsizi oynayan bir Hükûmet ne yazık ki kayıtsızlığını devam ettiriyor. Bakın, bu ülkede emeklilikte yaşa takılan milyonlarca vatandaşımız var. Atanamayan öğretmenlerimiz, işsizlikten yurt dışına kaçan yüz binlerce üniversite mezunu evladımız, emeklilik maaşıyla temel gıdaya bile artık erişemeyen milyonlarca emeklimiz, güvencesiz ve sigortasız çalışmak zorunda kalan işçilerimiz var. Bu ülkede asgari ücretin altında kazanan ve yaşam mücadelesi veren milyonlarca yoksul vatandaşımız var. Bizler bugün AK PARTİ iktidarı sayesinde bu sorunları çözmek yerine neleri konuşuyoruz, görüyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Gaziantep'teki birkaç sorundan da bahsetmek istiyorum. Ticaretiyle, sanayisiyle, yemekleriyle ünlü Gaziantep, son yıllarda uyuşturucuyla, cinayetlerle, trafik kazaları, yüksek kira ve konut fiyatları, hayat pahalılığı ile anılır hâle geldi. Gelen göçler, çarpık kentleşme, ekonomik kriz, işsizlik Gaziantep’imizin dengesini bozdu. Memurlarımız, öğrencilerimiz yüksek kiralar ve hayat pahalılığı nedeniyle ilimize gelmek istemiyor. Gaziantep'te doğup büyümüş hemşehrimiz, şehrin güvensiz hâle gelmesinden dolayı ilimizi terk etmek noktasına geliyor.

Bakın, bu kürsüden defalarca dile getirdiğim ölüm yolları hâlen can almaya devam ediyor. Örneğin, temeli 1 Eylülde atılan Nurdağı ölüm yoluna hâlen bir çivi dahi çakılmadı, bu yol can almaya devam ediyor. Kargamış-Nizip arasındaki yol çalışmaları yavaş gidiyor. Yani ülkemizde olduğu gibi Gaziantep'te de asıl sorunlar görmezden geliniyor.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde gerçek sorunları çözüme kavuşturacak; vatandaşlarımızın sesini duyacak; işsizliği, açlığı, yoksulluğu bitirecek; yandaş için değil vatandaş için çalışacak; emeğin ve alın terinin hakkını verecek; demokrasi ve özgürlüğün teminatı olacak iktidarımıza çok az kaldı. Halkın sorunlarına tek bir çözüm üretmeyen AK PARTİ’nin torba yasalarının torbaya koyulacağı günlere de çok az kaldı.

Halk için, adalet için, demokrasi için, emek için, hak için geliyor gelmekte olan diyerek, saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 40’ıncı maddesinde yer alan “müracaatta” ibaresinin “başvuruda” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Kemal Bülbül                    Hasan Özgüneş                            Kemal Peköz

                     Antalya                              Şırnak                                       Adana

         Ömer Faruk Gergerlioğlu             Şevin Coşkun

                     Kocaeli                                Muş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Kemal Bülbül’ün. (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Divan, değerli milletvekilleri; “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda…” Hangi kanunlarda? Bazı kanunlarda. Bu “bazı kanunlar” içerisinde Millî Piyango da var ve aslında geçmişten bu yana çok önemli, dikkat çekici bir kamu kuruluşu olan Millî Piyango, maalesef, şu anda, bütün güvenirliğini yitirmiş ve üzerinde oldukça farklı şaibelerin, farklı spekülasyonların olduğu bir kurum hâline dönüşmüş ve şans oyunları da zaten Türkiye’de yoksulluğa mahkûm edilmiş halkın, dolaylı bir umudu hâline gelmiş.

Şimdi, Türk halkının umudu Loto’ya, Toto’ya, Millî Piyangoya; Kürt halkının umudu siyasal umutsuzluğa, benzeri şeylere mahkûm edilerek cumhuriyetin 2’nci yüzyılına giderken bir baskı, bir zorba rejim uygulanmaya çalışılıyor.

Şimdi, bugün, birçok şeyin yıl dönümü; 3 Kasım 1996 Susurluk'un yıl dönümü, 3 Kasım 2002 mevcut partinin iktidar oluşunun yıl dönümü ve yarın 4 Kasım, HDP'ye dönük darbe ve kumpasların ayyuka çıkmasının yıl dönümü. Bu anlamda, sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Ayla Akat, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, İdris Baluken, Selçuk Mızraklı, Bekir Kaya, Nazmi Gür, Günay Kubilay, Ali Ürküt, Semra Güzel arkadaşımıza, Şebnem Hoca'ya ve sevgili Kavala'ya buradan, sevgi ve saygı iletiyorum.

Değerli milletvekilleri, Kürt halkına, Kürt siyasal demokratik hareketine, HDP'ye “Türkiye'de demokratik cumhuriyet olsun, eşitlik olsun, adalet olsun.” diyen mücadele kesimine dönük başlatılan çökertme planı, daha sonra kayyum planına, daha sonra tutuklama planına, arkasından Kobani kumpas planına, şu anda da kapatma planına dönüşmüş durumda.

Kobani kumpas davası, hiçbir hukuki mesnet olmaksızın, hiçbir hukuksal yönü olmaksızın, hiçbir hukuksal niteliği olmaksızın uyduruk bir şekilde devam ediyor, arkadaşlarımızın siyasi rehineliği devam ediyor, tecrit devam ediyor. Hapishanelerde hapsedildiği yetmiyormuş, yıllarca ceza verildiği yetmiyormuş gibi, hasta tutuklulara işkence devam ediyor; bu, sistematik bir hâle dönüşmüş, 12 Eylülün daha beteri bir pozisyon ortaya çıkmış. Toplumun farklı kesimlerine dönük inançsal inkâr, ret politikası devam ediyor ve bu şekliyle cumhuriyetin 2’nci yüzyılına gidiyoruz.

Şöyle bir ikilemdeyiz değerli milletvekilleri, aziz izleyiciler: Türkiye, cumhuriyetin 2’nci yüzyılında biraz önce söylediğim zulümleri yaşamaya devam mı edecek; yoksa eşitlik, adalet, toplumsal barış, Türk’ün Türk gibi, Kürt’ün Kürt gibi, Alevi’nin Alevi gibi, herkesin kendi cinsiyetini yaşadığı, kadının ve emekçinin özgür olduğu, eğitimin demokratik, laik, ana dilde olduğu bir toplumda mı yaşayacağız? Elbette ki ikincisini yaşamak özlemimiz, elbette ki ikincisini yaşamak mücadelemizdir.

Bakınız, mücadeleyi ortaya koyabilmek için şu hakikati vurgulamak lazım: Yirmi yılı batıranlar yüzyılı kurtaramazlar. Yüzyıl vizyonunu yapanlara söylüyoruz: Yirmi yılı batırdınız, yüzyılı kurtaramazsınız bu politikayla. Zaten cumhuriyetin 1’inci yüzyılı sizin son yirmi yılda yapmış olduğunuz politik oyunlar, inkâr, ret, zulüm, sorunları çözüyormuş gibi davranıp hiçbir sorunu çözmeme, toplumu yüksek bir beklentiye sokup bu beklentilerin hiçbirini yerine getirmeme gibi bir Muaviye soylu Yezid politikasıyla devam etti. Bu politikanın 2’nci yüzyılda devam etmemesi için bütün toplumsal kesimlerin, bütün mücadele gruplarının, meslek odalarının, emek örgütlerinin, demokratik siyasal partilerin demokratik Türkiye eşit yurttaşlık mücadelesinde buluşması gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Bu eşit yurttaşlıkla, inkâr edilen halkların bütün özgürlüklerini yaşadığı, Türk’e dair ırkçı, uyduruk yöntemlerden çıkıldığı, Türk halkının kendi tarihî, kültürel kimliğine kavuştuğu bir yüzyıl ve Kürtlerin ve Ermenilerin, Alevilerin ve Ezidilerin ve inkâr edilen tüm inanç gruplarının bu ırkçı boyunduruktan kurtarıldığı bir cumhuriyet, bir 2’nci yüzyıl planlıyoruz. Şimdi, şurada görüşülen torba yasa bunu sağlayamaz, sizin ortaya koyduğunuz cumhuriyetin yeni yüzyıl vizyonu bunu sağlayamaz. Tekrar söylüyorum: Yirmi yılı batıranlar yüzyılı asla kurtaramazlar.

Yüzyılı kurtarmak dileğiyle herkese sevgi ve saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

41’inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 41’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 41- 320 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede bulunan 52 nci madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 52- Mevzuatın ve mevzuatla yetkili kılınan kurum ve kuruluşların verdiği yetki veya izne dayalı olmaksızın;

a) Her türlü eşya piyangosu, şans oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunları oynatanlar ya da oynanmasına yer veya imkân sağlayanlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıyla,

b) Yurt dışında oynatılan her türlü eşya piyangosu, şans oyunları, müşterek bahis ve benzeri oyunlara internet yoluyla ve sair suretle erişim sağlayarak, Türkiye'den oynanmasına imkân sağlayanlar, dört yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla,

c) Her türlü eşya piyangosu, şans oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunlarla bağlantılı olarak para nakline aracılık edenler, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla,

ç) Kişileri reklam vermek ve sair surette her türlü eşya piyangosu, şans oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunları oynamaya teşvik edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasıyla,

d) Fiziki veya elektronik ortamlar üzerinden üçüncü kişilerce düzenlenen her türlü eşya piyangosu, şans oyunları ve müşterek bahis veya benzeri oyunları oynayanlar, mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından beş bin liradan yirmi bin liraya kadar idari para cezasıyla,

cezalandırılır.

Karşılığı nakit olmayan; her türlü eşya piyangosu, müşterek bahis ve benzeri oyunların fiziki veya elektronik ortamda düzenlenmesi kapsamında İdarenin sözleşme imzalamak suretiyle tesis ettiği başbayi, elektronik ortam bayi, sabit ve gezici bayiler ile başbayi tarafından tesis edilen alt bayiler hariç olmak üzere; 41 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü uyarınca gerekli izni almakla birlikte çekilişleri yapmayanlar ya da çekiliş sonuçlarını ilan etmeyenler veyahut taahhütlerini yerine getirmeyenler iki aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamına giren suçların işlendiği işyerleri mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından ihtarda bulunulmaksızın üç aya kadar süreyle mühürlenerek kapatılır. İş yeri açma ve çalışma ruhsatına sahip işyerlerinin ruhsatları mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine ruhsat vermeye yetkili idare tarafından beş iş günü içinde iptal edilir.

Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Bu madde kapsamındaki suçlarla bağlantılı olarak, şans oyunları, her türlü eşya piyangosu, müşterek bahis veya benzeri oyunların oynanmasına tahsis edilen veya oynanmasında kullanılan ya da suçun konusunu oluşturan eşya ile bu oyunların oynanması için ortaya konulan veya oynanması suretiyle elde edilen her türlü mal varlığı değeri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir.

Birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentleri ile ikinci fıkrada düzenlenen suçlar bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;

a) 128 inci maddesinde yer alan taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma,

b) 135 inci maddesinde yer alan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması,

c) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğine bakılmaksızın 139 uncu maddesinde yer alan gizli soruşturmacı görevlendirilmesi,

ç) 140 ıncı maddesinde yer alan teknik araçlarla izleme,

tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir.

Bu maddede tanımlanan suçlara ilişkin delil veya emarelerin tespiti hâlinde İdare, doğrudan Cumhuriyet başsavcılığına başvuruda bulunabilir. Soruşturma sonunda verilecek kovuşturmaya yer olmadığı kararları İdareye tebliğ edilir ve İdare bu kararlara itiraz edebilir. Bu maddede tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan davalarda mahkeme, iddianamenin bir örneğini İdareye tebliğ eder. Başvuru yapılması hâlinde İdare açılan davaya katılan olarak kabul edilir.”

                Hüseyin Yıldız                  Ömer Fethi Gürer                         Faruk Sarıaslan

                      Aydın                                Niğde                                      Nevşehir

             Okan Gaytancıoğlu                  Erkan Aydın                            Vecdi Gündoğdu

                     Edirne                               Bursa                                     Kırklareli

                  Atila Sertel

                      İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Atila Sertel’in. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ATİLA SERTEL (İzmir) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; maddeleri açık açık okudu arkadaşımız. Yasa dışı bahis ya da kumar oynatanlara, izin almadan piyango düzenleyenlere gerekli cezaları getiriyorsunuz; bunu anlayışla karşılıyorum. Ama Türkiye’de -en büyük- devletin Millî Piyangosunu siz, Sisal AŞ ve Demirören grubuna sattınız ve Millî Piyangonun şu anda, Sisal AŞ tarafından bir başka kuruluşa satıldığı söyleniyor ve satılan kuruluşun da kim olduğu, hangi kuruluş olduğu, kara paracılar mı olduğu, hangi kesimden olduğu, hangi ülkeden olduğu bilinmiyor.

Ayrıca bilinmeyen bir şey daha var, KİT Komisyonunda bunu çok uzun tartışmalarla gündeme getirdik ve getirmeyi sürdüreceğiz, Millî Piyangoyu Sayıştay denetliyor ama idari olarak var olan Millî Piyangonun Genel Müdürünü ve Genel Müdürle beraber idare kısmını denetliyor. Ancak Millî Piyangonun satıldığı şirketin tam iki yıldır denetlenmediğini herhâlde Türkiye’de yaşayan ve burada bulunan arkadaşlarımız biliyorlar diye düşünüyorum, bilmiyorlarsa da öğrenmiş olacaklar. Tam iki yıldır Millî Piyango denetlenmiyor; hangi büyük ikramiye kime çıktı, hangi ikramiyeler kasaya kaldı, hangi ikramiyeler Demirören grubuna kaldı, hangi ikramiyeler Sisal AŞ’ye kaldı, bunu bilen hiç kimse yok.

Ayrıca, küçük esnaf kendi arasında piyango düzenlediği zaman, o yakalandığı zaman üç yıldan başlayarak hapis cezasıyla cezalandıranlara şunu söylemek istiyorum: Bakın, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun başındaki, KİT Komisyonuna gelen arkadaşlar bize çok açık itirafta bulundular, dediler ki: “Biz yasa dışı bahis ve yasa dışı kumar oynatan internet siteleriyle başa çıkamıyoruz. Biz başa çıkamıyoruz, uzantılarını değiştirerek yasa dışı kumarı olabildiğine uyguluyorlar.” Şu anda Türkiye’de 70 milyar lira para yasa dışı bahis ve internet sitelerindeki çok uluslu şirketlerin ellerinde ve 70 milyar lira para dönüyor, Türkiye’nin parası dönüyor ve 12-15 yaşlarındaki çocuklarımız internet üzerinden bahis oynuyor, kumar oynuyor. Bunların hepsini Türkiye Cumhuriyeti’nin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da biliyor, Millî Piyango İdaresi de biliyor, devlet de biliyor, herkes biliyor ama yasa dışı bahis ve kumarla asla başa çıkamıyorsunuz.

Aslında, yapılması gereken şudur: Millî Piyango İdaresinin desteklenmesi ve yasa dışı kumara yönelik çalışma yapan bilgi işlemcilerinin çoğaltılması ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla bağ kurularak bu internet sitelerinin Türkiye’de önünün kapatılması gerekmektedir çünkü yasa dışı kumarla iç içedir. Ayrıca, Demirören grubu çocuklarımıza yönelik kumar oynatmaktadır. İnternet sitesinde -kazıkazan gibi- birçok şirin logolar kullanılarak, şirin oyunlar kullanılarak çocuklar kumara teşvik edilmektedir; bunları da bilmenizi istiyorum.

Şimdi geliyorum pandemiyle ilgili yazdığınız bu cezalara. Pandemiyle ilgili cezaları yazdınız, 70 yaşındaki hacı amcam bakkala çıktı ekmek almaya, peynir almaya; polis yakaladı, ceza kestiniz, sokağa çıkma yasağından dolayı 900 lira, maske takmadığından dolayı 290 lira. Onları affedeceğinizi söylüyorsunuz ve 48’inci maddenin geçici 4’üncü maddesiyle affedeceksiniz. Zaten bu konuda ben 18 Nisan 2022’de bir kanun teklifi vermiştim, o kanun teklifinde bu affı gündeme getirmiş ve Covid-19’la ilgili yazılan cezaların ortadan kaldırılmasını 18 Nisanda talep etmiştim Atila Sertel olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak, CHP Grubu olarak. Bu, şimdi gündeme geliyor; çok teşekkür ederiz, bir önerimizi daha altı ay, sekiz ay sonra da olsa gündeme almışsınız ama ben orada şunu söyledim, dedim ki: Tahsil edilen idari para cezaları tahsil tarihinden itibaren hesaplanarak kanuni faiziyle iade edilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ATİLA SERTEL (Devamla) – Kanun teklifimde şunu söyledim: Af geliyor, affedilsin ama parasını ödeyen vatandaş niye cezalandırılsın? Niye benim Mehmet amcam, Selahattin amcam, İzmir’de 900 lira ceza kesilen arkadaş, 600 lira ödeyerek cezasını ödeyen namuslu yurttaş niye cezalandırılıyor? Niçin cezalandırılıyor? Aynı, vergisini zamanında ödeyen yurttaş gibi, aynı, BAĞ-KUR’unu, primini, SGK'sini zamanında ödeyen yurttaş gibi. Ödemeyenlerin ödüllendirildiği, ödeyenlerin cezalandırıldığı bir kanun maddesini geçireceksiniz. Ben orada değişiklik önergesini verdim, lütfen bunu dikkate alın. Kestiğiniz idari para cezalarını, vatandaşın cebinden aldığınız Covid-19’la ilgili ceza paralarını faiziyle birlikte onlara iade etmek zorundasınız yoksa hak yemiş olursunuz, o vatandaşların ahı iki yakanıza yapışır kalır.

Teşekkür ediyorum.(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 41’inci maddesinde yer alan “veya” ibarelerinin “ya da” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Hasan Özgüneş                    Şevin Coşkun                              Dersim Dağ

                     Şırnak                                 Muş                                      Diyarbakır

                 Kemal Peköz                      Kemal Bülbül                     Ömer Faruk Gergerlioğlu

                      Adana                              Antalya                                     Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Dersim Dağ’ın.(HDP sıralarından alkışlar)

DERSİM DAĞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilenler vardır ama bilmeyenler için Hevsel Bahçeleri’nden kısaca bahsetmek istiyorum.

Hevsel Bahçeleri sekiz bin yıldır yüzlerce canlıya ev sahipliği yapan ender güzelliklerden biridir. Yine, Dicle Nehri ise Diyarbakır’ın ruhunu oluşturuyor. Diyarbakır, Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri üzerinden var olmuştur. Ekolojik olarak zenginlik sağlayan bu iki yer, son zamanlarda iktidarın rant devşirdiği alanlar hâline getirilmek isteniyor. Ülkenin tatil beldelerindeki ormanlar otel rantına kurban edilirken Hevsel Bahçeleri de bundan nasibini almaktadır.

Hevsel Bahçeleri, 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Bölgenin arazisi, koruma altında olmasına rağmen iktidar ve aparatı olan kayyum, Hevsel Bahçeleri ve bölge arazisi üzerinden rant devşirme arayışına girmiş durumda. Belediye yönetiminin gasbedilip kayyum yönetimine geçmesiyle birlikte, bu alanlarda tahribatlar derinleşerek arttı. Koruma Bölge Kurulu onayı olmadan arazide Millet Bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi ve Devlet Su İşleri tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapıldı, Dicle Nehri’ne molozlar yığıldı. Ekoloji ve sivil toplum örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen bu talanlarda ısrar sürüyor. Şimdi de Diyarbakır’ın simgesi Hevsel Bahçeleri ve çevresi tamamen yok edilme riskiyle karşı karşıya. Talanın, doğa katliamının ve ağaç kıyımlarının sorumlusu kayyumlar ve onları atayan AKP iktidarıdır. Uluslararası sözleşmelerde korunan bir bölgenin bu kadar suistimal edilmesi hem iç hem de dış yasalar çerçevesinde suçtur. Hevsel Bahçeleri yüzlerce ailenin geçim kaynağı, kentimizin göz bebeğidir; Diyarbakır’ın tarihi, hafızası ve sembolüdür.

Hasankeyf’in sular altına bırakıldığı gibi, geri dönüşü olmayan bir yola girilmeden evvel bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Hevsel Bahçeleri ve çevresi uluslararası sözleşmeler gereği koruma altına alınmalı ve talan politikasında rol oynayan kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Bölgenin yağmalanmasında başrol oynayan kayyumlar, ihale ve rant sağlayan kurumlar sadece şehrin dokusunu bozmayı amaçlamıyor, aynı zamanda kentle özdeşleşen yapıları da hedef alıyor. Hevsel Bahçeleri, On Gözlü Köprü ve Dicle Üniversitesi sınırları içerisinde yer alan arazilerin imara açılması bölgenin ruhu ve hafızasına tehdittir. Bunun son örneğini Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinin taşınma kararında gördük. Üniversiteye ait 157 hektarlık alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının onayıyla yerleşime açıldı. Üniversiteye bağlı araziler satışa çıkarılmış, yirmi beş yıllık binlerce ağaç kesilerek ekolojik kırım gerçekleşmiştir. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve Diyarbakır halkının itirazlarına rağmen bu yanlıştan vazgeçilmemiştir. Bunun sonucunda Dicle Üniversitesine bağlı kırk yıllık hukuk fakültesi gerekçesiz bir şekilde boşaltıldı. Öğrencilere ve öğrenci bileşenlerine danışılmadan alınan bu kararla kentin kültürü ve yaşattığı hafıza yok sayılıyor. Öğrencilere henüz yapımı dahi tamamlanmayan, etrafta dikili bir ağacı bile olmayan beton yığınında eğitim dayatılıyor. Hukuk Fakültesi öğrencileri taşıma kararına karşı üç gündür seslerini duyurmaya çalışıyor ve fakültelerinin taşınmasını istemiyor. AKP, resmen, bırakılan mirası yok eden haylaz çocuk misali. Bugün Türkiye’ye miras olarak bırakılan tüm doğal güzellikler bir bir AKP eliyle ortadan kaldırılmaktadır. Hasankeyf’i barajlar altında bırakan da bu iktidar, Kaz Dağları ve Cudi’de ağaç katliamı yapan da bu iktidar, İkizdere’yi Cengiz İnşaata peşkeş çeken de bu iktidar, Hevsel Bahçeleri’ni ranta kurban etmek isteyen de bu iktidar. Bizler doğanın ve insanın tamamlayıcılığını esas alıyor ve savunuyoruz. “Doğa ve yaşam bir bütündür.” ilkesinden hareketle tüm canlıların yaşamının devamlılığı ve korunması için politikalar geliştirmek hepimizin temel görevi olmalıdır. Dünyanın miras olarak kabul ettiği Hevsel Bahçeleri’ne sahip çıkmak gerekirken, bugün talan edilmek istenmesine karşı çıkmak hepimizin sorumluluğudur.

Ayrıca, geleneğine ve geleceğine sahip çıkan öğrencilerin haklı mücadelesinin de yanındayız. Üniversitenin dekanı ve rektörü bu karardan vazgeçmelidir. Fakültenin kırk yıllık tarihi ve hafızası rant politikalarına kurban edilmemelidir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 41’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                Hayrettin Nuhoğlu

                    Trabzon                              Adana                                      İstanbul

                Feridun Bahşi                      Aytun Çıray                              Yasin Öztürk

                     Antalya                               İzmir                                       Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Yasin Öztürk'ün. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 41’inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 41’inci maddesi karşılığı nakit olmayan eşya piyangolarının ve şans oyunlarının yasa dışı veya izinsiz olarak düzenlenmesi veya gerekli izin alınmakla birlikte yükümlülüklerinin tam ve süresinde yerine getirilmemesi durumunda uygulanacak cezai müeyyideleri düzenlemektedir. Yasa dışı kumar oyunlarıyla mücadeleye sonuna kadar varız. Bununla birlikte, keşke denetime kamu bankalarından fonladığınız, iş adamı ve yabancı ortağına devrettiğiniz Millî Piyangodan başlayabilseydiniz. Bildiğiniz üzere KİT Komisyonundayım, KİT Komisyonunda Sayıştay tarafından hazırlanan raporları görüşüyoruz. Sayıştayın Millî Piyango İdaresine yönelik olarak en önemli tespitlerinin başında ne geliyor biliyor musunuz? 2020 Ağustos ayında şans oyunlarını düzenleme hakkı Sisal Şans Ortak Grubuna devredilen Millî Piyangonun o tarihten bu yana denetlenemediği.

Öncelikle bir konuya açıklık getireyim; Millî Piyango 2016 yılında kırk dokuz yıllığına Türkiye Varlık Fonuna devredilmiş. Türkiye Varlık Fonu da şans oyunları gelirlerinin ve devlete aktarılan payın artırılması amacıyla 29 Ağustos 2019 tarihinde ihale düzenleyerek Sisal Şans İnteraktif Hizmetler ve Şans Oyunları Yatırımları Anonim Şirketiyle sözleşme imzalamıştır. 1 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla da bahsi geçen yüklenici firma lisansa konu şans oyunlarını fiilen düzenlemeye başlamıştır. Millî Piyango İdaresine ise bu aşamadan sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi doğrultusunda sadece denetim görevi verilmişti. Tekrar altını çiziyorum, denetleme yetkisi kamuda, yetki var ama denetim yok. Kurum buna kendi cevap veriyor: “İzleme için gerekli teknik altyapının oluşturulmaması ve ayrıca denetimin nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğine ilişkin usul ve esasların tamamlanmaması nedeniyle…” Kurumun hakkını yemeyelim, hiç denetim yapmamış mı? Yapmış. Mesela, Talih Oyunları Dairesi Başkanlığı internet arama motorlarında “kumar” “çok kazandıran kumar” “güvenilir kumar” gibi sorgulamalar yapıp çıkan sitelerin ekran görüntülerini Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna şikâyet etmiş; bunu sıradan bir vatandaş da yapabiliyor zaten. Şikâyet edilen siteler kapanmış ama daha kapanmadan başka bir isimle yeniden açılmış çünkü sanal kumar ve bahis sitelerinin üyelik ve giriş işlemleri ile oyuncu işletici arasındaki para transferlerinin nasıl yapıldığı, hangi banka, hangi ödeme araçları, hangi yol ve yöntemlerin kullanıldığı konularında araştırma ve inceleme yapılmamış, yapılamamış. Neden? Yetki yok. Yetki yok ama bir de göz yumma var, onun da nedeni açık; yüklenici firma tarafından oynatılan oyunlara şirket tarafından verilen ciro taahhüdü. Yüklenici firmanın yazılım tedarikçisi olan yabancı şirketler çevrim içi kumarhane sunucusudur ve faaliyet alanları kumar yazılımlarıdır; bunun açık kaynaklardan bile tespiti çok açık. Milli Piyangonun on-line adresine giren bir Türk vatandaşı kumar oynamanın yasal olduğu ülkelerden erişilebilen çevrim içi oyunların bire bir aynısına farklı bir isimle erişebilmekte ve dilediği miktar ve sayıda sanal kumar oynayabilmektedir. Lisans sahibi şirket yasal mevzuatın dağınıklığından ve tanımlamalardaki muğlak ifadelerden yararlanarak yasal görünümlü bir kumarhane işletmektedir ve suç işlemektedir. Siz kimi kandırıyorsunuz? Sanal kumarla mücadele edecektiniz de neden 2015 yılında yasa dışı sanal bahis ve kumar oynattığı gerekçesiyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından erişime kapattığınız İtalyan firmaya ve ticari sır kapsamı nedeniyle borcunu bir türlü öğrenemediğimiz Demirören grubuna adında “Millî” olan bir kurumu devrettiniz. Bu ihalenin bu ikili tarafından alınmasına göz yummanız sanal kumarı başından kabul etmenizle eş değerdir. Ülkemizde kumar oynatılması 1998 yılından beri yasak mı? Yasak. Her yıl yasa dışı kumar oynayan binlerce kişiye ceza kesiliyor mu? Kesiliyor. BTK tespit ettiği siteleri kapatıyor mu? Kapatıyor. Bu kanun teklifiyle cezalar artırılıyor ancak sadece ceza artırılarak suçla veya suçun önlenmesiyle mücadele edilmeyeceğini yirmi yılda hâlâ öğrenemediniz mi?

Bu arada, hazır yirmi yıl demişken bugün AK PARTİ’sinin iktidara gelişinin 20’nci yıl dönümü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Yirmi yıl sonunda çırak çıktığınız bir iktidarınız var. Bugün TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı, ekim ayı yıllık enflasyonu yüzde 85,51 olarak açıklandı. Asıl önemli kısmı, enflasyon son on yedi aydır kesintisiz bir şekilde yükselmeye devam ediyor. En büyük iddianız, 2023’te Türkiye’nin, en büyük 10 ekonomi arasında yer almasını sağlamaktı; bugün Türkiye, dünyanın en iyi 10 ekonomisini bırakın, 21’inci sıraya geriledi. Türk lirasını tarihinin en değersiz seviyesine düşürdünüz hem de liramızı dünyada dolar karşısında en fazla değer kaybı yaşayan para birimi hâline getirdiniz.

Haydi övünün, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne bakarsak aynı, Sefalet Endeksi’ne bakarsak aynı. Bunları bir yirmi yıl daha yaşamaya Türk milletinin tahammülü yok. Diyoruz ki: Az kaldı, hem de çok az kaldı. İnşallah, sandıkta da bunu anlayacaksınız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz. Tüm uyarılarımıza rağmen iktidar maalesef yerinde değil.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir karar yeter sayısı talebi var.

Önergeyi kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.25

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

41’inci madde üzerinde Yasin Öztürk ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

41’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

42’nci madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 42’nci maddesinde yer alan “ile” ibaresinin “ve” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Hasan Özgüneş                     Kemal Peköz                             Kemal Bülbül

                     Şırnak                               Adana                                      Antalya

                 Şevin Coşkun              Ömer Faruk Gergerlioğlu

                       Muş                                Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ-MHP cumhur zulüm ittifakının çürümesi, çöküşü devam ediyor. Nereden mi? İşte, size cümleler: Urfa Milletvekiliniz, uzun süre belediye başkanlığınızı yapmış Sayın Fakıbaba’nın sözlerini okuyorum, istifa sonrası sözleri: “Siyasi ve ahlaki anlayışıma uygun olmayan bazı kişilerle bundan böyle beraber olmayacağım için de mutluyum. AK PARTİ üyeliğinden ve AK PARTİ için bana oy veren hemşehrilerime saygısızlık olmasın diye milletvekilliğinden de istifa ediyorum." dedi. Ağır iddialarda bulundu ve devam etti, Gazeteci İsmail Saymaz’a söylüyor bunları: “Cumhurbaşkanına on bir ay önce yarım saat anlattım. Suruç olayının hiçbir dine sığmayacağını anlattım. Adaletin olmadığını anlattım. Tefeciliği anlattım. Sonuç sıfır.” Evet, şimdi, bakın, iktidarınız Urfa’daki bu katliamdan sonra “İbrahim Halil Yıldız” isimli Vekilinizi korumak için yapmadığı çalışma kalmadı, olayı örtbas etti. Burada defalarca haykırdık, bizi dinlemediniz. Bir vekilinizi korumaya çalışırken diğer vekilinizi kaybettiniz. Hiç muhasebe yapmıyor musunuz arkadaşlar? Bakın, AK PARTİ Grubuna bunu soruyorum: Hiç vicdani bir muhasebe yapmıyor musunuz? Allah’ın ilahi takdiri diye düşünmüyor musunuz? “Kader” diyorsunuz, “kaderiilahi” diyorsunuz, bakın, geçen konuşmamda da burada anlatmıştım. Kader nedir biliyor musunuz? Kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzünden başınıza gelendir. “Bir vekili koruyalım." dediniz, diğer vekilden oldunuz.

Peki, bunun karşısında aylardır, yıllardır susmayan bir anne ne yapıyor? Emine Şenyaşar, şu fotoğrafa iyi bakın arkadaşlar. Kaç gün oldu biliyor musunuz? Urfa’da sıcakta soğukta, yazda kışta, çamurda, her zaman diliminde büyük zorluklara rağmen direnen bir anne, Emine Şenyaşar “Zulüm var, hukuksuzluk var. İki oğlumu ve eşimi kaybettim, nerede hukuk, nerede adalet? Ey adalet, neredesin?” diyor. Vallahi yıllardır ben onu görüyorum, gözyaşları dinmiyor. Bakın bu resme, belki vicdanınız sızlar! Niye bakmıyorsunuz? Sizin anneniz yok mu arkadaşlar? Altı yüz beş gündür bu yaşlı anne orada direniyor, kulak asmıyorsunuz ve olayı örtbas etmeye çalışıyorsunuz.

HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) – “Anne” deyince Diyarbakır Anneleri aklıma geliyor.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Emine Şenyaşar anneyi duyacaksınız. Bu size âdeta ilahi bir hatırlatmadır. Bir vekili korurken diğer vekili kaybettiniz. “Kader, kader” diye konuştunuz, ne oldu? Amasra katliamında en ez 7 tutuklama var değil mi? Biz burada defalarca dedik ki: “Hatalar var, bu kader değil, sizin elinizle yaptıklarınızdan, yönetiminizden kaynaklandı.” Dinlemediniz.

Peki, Sayın Fakıbaba ne diyor? Daha bitmemiş ya, ne vahim olaylar oluyor. “İbrahim Halil Yıldız’ın adamları beni öldürecekti.” diyor. İşler nereye varıyor? Mahkemelik işler, öldürme aşamalarına gelmiş, neler neler olmuş.

Şu bir gerçek: Kabul etmeseniz de sizde yaprak dökümü devam ediyor. İşte, Sayın Mahir Ünal, yine bir yaprak dökümü. O da kendi isteğinizle de olmadı, MHP’nin baskısıyla oldu. Aslında bu cümleleri siz daha birkaç yıl önce Sayın Erdoğan’ın ağzından söylüyordunuz ama şimdi Sayın Mahir Ünal’ı da böyle harcamış oldunuz.

Bakın, ben size burada ve Mecliste, bütçe konuşmalarında, geçtiğimiz günlerde vekillerimize yönelik saldırıları anlattım, Sayın Şentop’a anlattım. Bakın, kendisine şunu söyledim, “Birçok vekilimize saldırıldı. Sayın Şentop, konuşman için bir vekilin öldürülmesi mi gerekiyor?” diye sordum ve yine, işte, “Yasa dışı eylemler, buna karışamam ben, asla bu konuda bir şey demem.” dedi. Sonraki gün ne oldu? İşte, bakın, Hasan Özgüneş Vekilimize bir mermi çekirdeği parçası fırlatıldı. Bu ne demek? Ölüm tehdidi demek, ölüm tehdidi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Şimdi, bakın, bu ölüm tehdidi apaçık ortada, kimse bunu örtbas edemez. Şimdi, biz Sayın Şentop’a daha ne diyelim, anlamak mümkün değil. Ben kendisine soruyorum: Ya, niye bu Süleyman Soylu’nun polislerini koruyorsun? Sen Meclis Başkanı mısın, Süleyman Soylu’nun memuru musun? Ya, hangi Meclisin Başkanısın? Ya, şurada gördüğünüz HDP vekilleri bu Meclisin vekilleri değil mi? Sayın Şebnem Korur Fincancı’yla ilgili bir sanatçı bir beyanatta bulunmuş, hemen koşmuş, telefona sarılmış, sanatçıyı tebrik ediyor. Burada milletin vekilleri var, milletin vekillerine yönelik saldırı millete saldırıdır. Şimdi, ben geçen gün bunları gündeme getirdiğimde bana dedi ki: “Bu arkadaşı dışarı çıkaralım.” Ya, zaten bir kumpasla dışarı çıkardın, senin bizi buradan dışarı çıkarma yetkin, haddin de yok; bunu da bilmiş ol. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 42’nci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                Hayrettin Nuhoğlu

                    Trabzon                              Adana                                      İstanbul

                  Aytun Çıray                      Feridun Bahşi                              Ayhan Erel

                      İzmir                               Antalya                                     Aksaray

                 Hasan Subaşı

                     Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Hasan Subaşı’nın. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 42’nci maddesi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum.

42’nci madde ve bu kanun teklifinin birçok maddesine itirazımız yok ama burada önemli olan bu kanun teklifinin Hükûmetin ne hâlde olduğunu gösteren bir tabloyu bize gösterdiği için önemli olduğunu varsayıyorum.

Anayasa’nın 5’inci maddesi devletin temel görevi ve ödevinin halkın refahını sağlamak olduğundan söz eder. Ben sormak istiyorum: Birinci, öncelikli göreviniz olan halkın refah ve huzurunu acaba sağlayabiliyor musunuz? Sağlamadığınız bu yasa teklifinden belli ki 3 milyon öğrencimiz borcunu ödeyemediği gibi tasfiyeye gitmeye çalışıyorsunuz. Yine, 2 bin lira icra borcunu ödeyemediği için 9 milyon yurttaşımızın borcunu tasfiye ediyorsunuz. Yine, 1 milyon Covid cezasını ödeyemeyenler ve sonuçta 2 bin lira ve 2.500 lira gibi borçlarını ödeyemeyen milyonların borcunu tasfiye ediyorsunuz. Bu da gösteriyor ki siz halkın refahını sağlayamıyorsunuz, görevinizi yapmıyorsunuz. Ayrıca, 2.000 lira ve 2.500 liranın üzerinde borcu olanlar, onlar ne yapacak? Borçlarıyla uğraşıp duracaklar çünkü icra dosyaları Türkiye’de 25 milyonu geçmiştir. Yani halkın yarıdan fazlası borçludur. Siz halkın refahını sağlama görevini yapmıyorsunuz.

Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum ama ben geçen yıl bir soru önergesi vermiştim. Finike’de denize hâkim, en güzel yerinde, konut alanları ile turizm alanı arasında 120 dönüm bir yer vardır, Finike’nin konut ve turizm alanları arasında kalan tek ormanlık alanı ve doğal sit alanıdır. Yüzde 25 meyili vardır, denizi ve yat limanını gören, elde kalan tek alandır. Finike Belediyesi burayı rekreasyon alanı, yeşil alan ve eğitim alanı olarak planlamıştır ama gelin görün ki aradan bir süre geçtikten sonra okçuluk, güreş ve benzeri sporları yapmak adına bu yer birdenbire İl Spor Müdürlüğüne tahsis edilmiştir ve de doğal sit alanı, üçüncü derece doğal sit alanına çevrilmiştir.

Tabii, güreş ve okçuluk deyince bu en güzel manzaralı 120 dönümün neden bu şekilde İl Spor Müdürlüğüne tahsis edildiği bütün Finikelilerce bilinmektedir. Ben bu konuda soru önergesi vermiştim geçen yıl, ayrıca Mecliste konuşma yaptım. Bu plana Büyükşehir Belediyesi ve Finike Belediyesi itiraz etti, böyle bir direniş gördükten sonra da bu planın ortadan kalktığını görüyoruz, gündemden kaldırıldı ama geçtiğimiz aylarda yeniden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının planlaması olarak tekrar askıya çıktı. Finike Belediyesi geçtiğimiz ay askı süresi içinde buna itirazını yapmıştır ama benim soru önergeme de Bakanlık şöyle bir cevap verdi: “Söz konusu imar planına ilişkin devam eden ya da onaylanan herhangi bir imar planı çalışmamız bulunmamaktadır.” Evet, gerçekten imar planı çalışmasından geri adım atılmış ama Bakanlık bunu Bakanlığa çekmek suretiyle yeniden bir imar planı yaparak burada belediye hizmet alanı, park ve rekreasyon alanı yerine, burada bir otel tesisi, 3 kat, 2 emsalli konaklama tesisi, yine, güreş ve okçuluk spor alanları faaliyeti koymuş ve askıya çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Buna belediye itiraz ettiği gibi ben de buradan bir kere daha itirazımı belirtiyorum ve bu vakfa, kim olduğu belli olan bu vakfa “Finike’den elini çek.” diyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

42’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

43’üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 43’üncü maddesinin aşağıda şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 43-26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, mülga (n) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, fıkraya (o) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler ilave edilmiş ve diğer bent buna göre teselsül ettirilmiştir.

“e) Mevzuata aykırılıkları tespit edilen bağımsız denetim kuruluşları, bağımsız denetçiler, bilgi sistemleri ve sürdürülebilirlik denetimi yapanlar hakkında idari yaptırım kararı vermek.”

“n) Kurulca gerekli görülen durumlarda, bağımsız denetime tabi işletmelerin finansal tablolarının Kurumca yayımlanan standart ve düzenlemelere uyumunun gözetimini yapmak.”

“ö) Uluslararası standartlarla uyumlu olacak şekilde Türkiye Sürdürülebilirlik Standartlarını belirlemek ve yayımlamak, gerektiğinde değişik işletme büyüklükleri ve sektörler itibarıyla farklı düzenlemeler yapmak, bu konularda denetim yapacakları yetkilendirmek ve gözetime tabi tutmak.

p) Bağımsız denetim kapsamındaki işletmelerden bilgi sistemleri denetimine tabi olacakları belirlemek ve bu denetimin uluslararası standartlara uygun olarak yürütülmesini teminen düzenleme, yetkilendirme ve gözetim yapmak.

r) Kurumun yetkili olduğu alanlara yönelik araştırma geliştirme, eğitim, sınav, tescil işlemleri yapmak amacıyla kurum bünyesinde merkez kurmak ve bunların faaliyet usul ve esaslarını belirlemek.”

                Hüseyin Yıldız                   Faruk Sarıaslan                            Erkan Aydın

                      Aydın                              Nevşehir                                      Bursa

               Vecdi Gündoğdu                Okan Gaytancıoğlu                Nurhayat Altaca Kayışoğlu

                   Kırklareli                             Edirne                                       Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun.

Buyurun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen değerli yurttaşlarımız ve hukukun üstünlüğünü inşa etmek için, herkes için adaleti savunan değerli meslektaşlarım, avukatlar; bugün onların sorunlarından bahsedeceğim. İnanıyoruz ki adaletin tecelli edeceği, herkese eşit uygulanacağı, hukukun üstün olacağı günler yakındır.

Avukatların çok fazla sorunları var; sıralamak gerekirse 1’inci ve temel sorun çok fazla hukuk fakültesi açılmış olması. Her yerde pıtrak gibi hukuk fakülteleri açıldı, 84 tane fakülte var ve ortalama yılda 20 bin civarı mezun veriyor bu fakülteler. Eğitim zaten niteliksiz ve şu anda yaklaşık 200 bin civarı avukat var. Peki bu kadar iş var mı? Hayır yok, plansız bir şekilde avukat sayısı artıyor. Genç avukatlar kamuda istihdam talep ediyorlar, son dönemde yoğun bir şekilde bunu bize dile getiriyorlar. Dilekçe Komisyonumuza da bir dilekçe vermişler, diyorlar ki: “Kamunun hukuki güvenliğini ancak kamu avukatları sağlar.” Ve yüce Meclisten bu konuda bir çalışma yapılmasını bekliyorlar.

Diğer bir sorun ne? Düşük ücretler. Gerçekten hukuk fakültesini bitirmiş bu arkadaşlarımızın, gençlerin çoğu maalesef asgari ücretle çalışıyorlar. Hatta ben bunu duyduğumda dedim ki: Ya, arkadaşlar, garson olarak çalışsanız… Şimdi avukat olarak çalışmanın bir sorumluluğu var yani bir hata yaptığınızda ağır cezada yargılanıyorsunuz. Şimdi, aynı ücreti alıyor, en azından sorumluluğu yok, ağır cezada yargılanma riski yok, maalesef bu koşullarda çalışıyor avukat arkadaşlar. Bazı mesleklerde, örneğin mühendisliklerde tip sözleşme olmasına, asgari ücretin daha yüksek olarak belirlenmesine rağmen avukatlarda böyle bir şey yok. Barolar Birliği daha önce bir yönerge, bir yönetmelikle bunu düzenlemeye çalıştı ama Danıştay kanuni bir düzenleme olmadığı için bunu iptal etti ve avukatlar diyorlar ki: “Meclisin -hele hele- çoğu da hukukçu, niye bizim bu sorunumuzu çözmüyorsunuz?” Ben de kanun koyucular olarak genç meslektaşlarımıza karşı bu sorumluluğumuzu yerine getirelim diyorum. Yaşanan bu düşük ücretler, ekonomik sıkıntılar neticesinde maalesef artan intiharlardan avukat arkadaşlar da payını alıyor. İntihar vakaları gün geçtikçe artıyor ki Türkiye Barolar Birliği yakın bir zamanda, bu psikolojik yıkımlarla ilgili olarak destek vermek için Barolar Birliği bünyesinde psikolojik destek merkezi kurmak zorunda kaldı; ne kadar acı.

Yine, ceza alanında zorunlu müdafilik yapan meslektaşların aldığı CMK ücretleri artık çok komik bir noktada kaldı. 300-500 lira avukatlık mesleğinin onuruna yakışır bir ücret midir Allah aşkına? Pazara gidilemiyor o parayla. Enflasyon bugün açıklandı, resmî rakamlar yüzde 85,5; bağımsız kuruluş ENAG’ın açıkladığı yüzde 185,34 -ki biz yaşıyoruz yüzde 200’lerde enflasyon- ama maalesef CMK ücretleri çok düşük. Bunun bir an önce güncellenmesi gerekiyor.

Yine, şiddet, evet, şiddete maruz kalan, yoğun olarak maruz kalan meslek gruplarından biri de avukatlar. Her gün okuyoruz, haberlerde görüyoruz, meslektaşlarımız şiddete maruz kalıyorlar. Vatandaşlar tarafından kişiselleştiriliyor, öyle algılanıyor meslekle ilgili sorunlar. Yine, şiddetle ilgili de bir mücadele verilmesi gerekiyor.

Diğer bir konu, hem avukatların hem de vatandaşın yaşadığı bir mağduriyet; yasal faiz oranı. Şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ki bir işçi, işveren arasında uyuşmazlık oluyor, işçi işten çıkarıldı, ara bulucuya gidiyor -ki orada da adaletsizlik olduğu, eşit olmayan koşullarda bir araya gelindiği söyleniyor- işçinin alacağı belirleniyor ama ödemeler, yine dava sonucunda hak kazanılan ödemeler verilmiyor ve yüzde 9 faiz. Şimdi, yüzde 9 faiz ödeyen biri ödemeyi yapar mı yoksa o parayı yüzde 15, yüzde 25’le bankada mı kullanır? Vatandaşın buradaki mağduriyetini de gidermek, yine bu yetkileri elinde bulunduranlardadır. Bununla ilgili olarak, ayrıca ara buluculukta da işçilerin avukatlığını üstlenecek bir zorunlu avukatlık müessesesinin getirilmesi gerektiği özellikle bu alanda çalışan arkadaşlar tarafından söyleniyor ki ben de buna katılıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

Velhasıl, açlık sınırının altındaki avukat arkadaşlar, intihar eden avukatlar nedeniyle yaşanan sıkıntılar, emeği sömürülenler, kamuda istihdam edilmek isteyip burada yer bulamayanlar -çünkü 2020 KPSS’siyle atanan avukat sayısı 20 bin mezundan sadece 269 kişi- kamuda istihdam edilmek isteyen avukatlar Meclisten çözüm bekliyorlar; ben de buradan onların sesini duyuruyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 43’üncü maddesiyle eklenen hükümde yer alan ilk “ve” ibaresinin “ile” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tulay Hatımoğulları Oruç            Hasan Özgüneş                            Kemal Peköz

                      Adana                               Şırnak                                       Adana

                 Şevin Coşkun                     Kemal Bülbül                     Ömer Faruk Gergerlioğlu

                       Muş                                Antalya                                     Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç’un.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Şakirpaşa Havalimanı’yla ilgili konuşacağım ve son sözü baştan söylemek istiyorum: Adana Şakirpaşa Havalimanı kapatılacak mı? Bu sorunun yanıtını Adanalılar dört gözle bekliyorlar. Bu soru yıllardır soruluyor; Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile iktidar Adanalılarla alay edercesine “Ya, hele yeni havaalanı bir olsun da bir bakalım nasıl olacak.” vesaire diye sürekli kamuoyunu böyle oyalayan açıklamalar yapıyor.

Adana Havaalanı, hava ulaşımına 1937 senesinde başladı ve 1956 yılından itibaren de uluslararası seferlere hizmet eden bir havalimanı oldu; yirmi dört saat kesintisiz bir şekilde iç ve dış hatlarda hizmet veren bir havaalanı. 2021 yılında Adana Havalimanı'ndan 40 binden fazla uçuş gerçekleşmiş, 5 milyondan fazla yolcu taşınmış. Çevre illerin de önemli oranda yararlandığı bir havalimanı. Kapatılması ne zaman gündeme geldi? Çukurova Bölgesel Havalimanı'nın temelleri atıldığında yani 2013’te. Çukurova Bölgesel Havalimanı, yap-işlet-devret modeliyle tanınan ve havalimanları üzerinde belli sermaye kesimlerine rant alanı açan projelerden bir tanesi ve 12 milyon yolcu garantili bir proje. 12 milyon yolcuyu garantilemek için de Adana Havalimanı'nı kapatmayı hedefliyorlar; böylece, Adana ve Mersin hattında yolculuk yapan herkesi bu havalimanına, yeni havalimanına mecbur eden plan ve projeyle gidiyorlar.

Bu hangi projenin parçası? Şehir hastanelerinden tanıdık bir proje ve şehir hastanelerinde, düşünün… Şehir hastanelerini kentin dışına taşıdı bu iktidar, dev şehir hastaneleri yaptı, o koridorların içinde yürürken hasta olmayan da hastalanır, hasta gideceği yere bile yetişemiyor ve hasta garantili; burada da yolcu garantili. Bir şirket kazansın diye Adanalıları ve Mersinlileri süründürmenin hiçbir anlamı yok. Kaldı ki Adana Havalimanı kadim havalimanlarından biri. Bakın, bu yapıları koruyamayan ülkelerden biridir Türkiye. Hangi ülkeye giderseniz gidin, yüzyıllara dayalı olan yapılarını en iyi şekilde koruyarak günümüze kadar gelmiştir; bu aynı zamanda, bir kentin tarihî silüetini kuşaktan kuşağa taşımak açısından ve bir tarihi sahiplenmek açısından da önemli ama AKP iktidarı ne yapıyor? Bir hastane açıyor, yüz yıllık hastaneyi kapatıp şehir hastanesine taşıyor; havalimanında aynı politikayı izliyor; bu aynı zamanda, kentin tarihini de yok etmek anlamı taşımaktadır. O yüzden de biz bu havalimanının kapanmasını istemiyoruz.

Bakın, bu proje için yani yeni havaalanı projesi için 8 milyon metrekare alan tarım arazisi olmaktan çıkarılıyor ve imara açılıyor havalimanı yapılsın diye. Biraz önce burada konuştuk tarım politikalarını, tarım politikalarında da bu tarım arazilerini yok etme yine merkeze alınmış; şantiyeci iktidarın tarım arazilerini imara açmasının bir örneğini de Çukurova Bölgesel Havalimanı’nda görüyoruz. Tabii ki biz Mersin’e bir havalimanı yapılsın isteriz, bugün nüfusu 300 bin civarında olan illerde bile havalimanları var, olmalı da; Mersin’de de bir havalimanı olmalı ama Çukurova Bölgesel Havalimanı’nı açacağız ve şirkete yolcu garantisi vereceğiz diye kadim Adana Havalimanı’nı kapatamazsınız, kapattırmayacağız; onu da belirtmek istiyorum.

Bakın, Sayın Bakan “Adanalılar ne isterse biz onu yapacağız; istiyorlarsa bu havalimanını kapatacağız ama ‘Yok.’ derlerse kapatmayacağız.” demiş. Adanalılar havalimanları kapansın istemiyor. Bakın, İstanbullular da Atatürk Havalimanı’nın kapanmasını istemiyordu ama buna rağmen o havalimanını kapatıp -dev bir havalimanında masraf üstüne masraf- bu iktidar bizleri, millî sermayeyi son derece zarara uğratan bir havalimanına sürüklemiş oldu.

Biz, bu kez de rant için değil, halk için halkın istediği kararın alınmasını istiyoruz. Bunun sürüncemede bırakılmasına gönlümüz razı değil, Ulaştırma ve Altyapı Bakanının ivedilikle “Adana Havalimanı her hâlükârda açık kalacaktır.” açıklamasını bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Sayın Bakan, bu açıklamayı bütün Adanalılar sizden bekliyor. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 43’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                Hayrettin Nuhoğlu

                    Trabzon                              Adana                                      İstanbul

                Feridun Bahşi                      Aytun Çıray                           Yavuz Ağıralioğlu

                     Antalya                               İzmir                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Yavuz Ağıralioğlu’nun.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız; yürürlük maddesi, o yüzden ilgili madde üzerine konuşmayacağım. Cumhuriyetimizin 99’uncu yılı, cumhuriyet üzerine birkaç şeyi yeniden tevarüs ettirmemiz lazım.

99’uncu yılını idrak ederken cumhuriyet nasıl kurulduğunu unutmamamız gereken, bizim her şeye yeniden başlama fırsatımızdır. Koca bir imparatorluktan ve küllerinden yeni bir milleti vücuda getirmek için topraklarında savaşmak ve kendinden başka tutunacak dalı olmayan bir milletin, kendine tutunarak ayağa kalkma imkânını yönetip başarıyla taçlandırdığımız ulvi bir finalin adıdır cumhuriyet. Cumhuriyet bizim için, bu şemsiye altında yaşayan herkes için, bu 85 milyon için her şeye yeniden başlama fırsatıdır. Evlatlarını hangi cephede kaybettiğini bilmez bir milletin, vatanında huzurla yaşasın diye geride kalanların, savaşta evlatlarını göz göre göre ölüme gönderebilmeyi kararlılıkla göze almış bir milletin bize en büyük armağanıdır cumhuriyet.

Kurtuluş Savaşı'nın kurmay kadrosunun her birisinde aynı hassasiyeti görürsünüz. Mangal Dağı'nda çekilmek zorunda kalan Selahattin Adil Paşa'nın çekilme emri, gönlüne hicran olarak düşmüş Mustafa Kemal'in “5’inci Tümene Türk tarihine kahramanlar olarak düşmesini emrediyorum.” derken vazetmiş olduğu ölüm emri bizim yaşam parolamızdır. Aynı hassasiyet Deli Halit Paşa’da vardır, aynı hassasiyet Fahrettin Paşa’da vardır Medine önlerinde, aynı hassasiyet Şükrü Paşa'da vardır Erzurum'da. Yaşamak için evlatlarını ölüme gönderebilecek hassasiyet bize bu vatanı ve bu cumhuriyeti hediye etmiştir.

Demokrasiyle taçlanmış cumhuriyetin içerisinde, bize her şeye yeniden başlama imkânı veren bu cumhuriyeti bir velinimet gibi bilmek ve korumak mesuliyetiyle bugün bir daha dikkatlerinize, bir daha kalbinize emanet ediyorum ki Recep Tayyip Erdoğan, Tenzile Erdoğan'ın ve Kaptan Ahmet'in oğlu olarak devleti yönetme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur; Abdullah Gül Demirci Ahmet’in oğlu olarak, Binali Yıldırım Bey Topal Dursun’un oğlu olarak; Özal Malatya’dan, Adnan Menderes Aydın’dan “Memleketin istikbaline biz de varız; emek ediyoruz, baş koyuyoruz.” diyebilme fırsatını cumhuriyetle bulmuştur. Dolayısıyla cumhuriyet bizim için, memleket yönetiminde eşitlenmek, fırsat eşitliğinde memleketin her kıymetiyle buluşabilmek imkânı demektir. Kürt’ün, Türkmen’in, Alevi’nin, Sünni’nin, dindarın, laikin, modernin, gelenekçinin eşitlendiği bu memleket haritasında bizim tamamımızın adına “Türk milleti” diyoruz. Vatandaşlık hassasiyetiyle bizi bir arada tutan bu cumhuriyeti en büyük nimetimiz olarak görmek ve korumak mecburiyetindeyiz.

Efendim, cumhuriyetin kendilerine sunduğu imkâna cumhuriyete küfrederek mukabele etmeyi cumhuriyeti bekleyen hassasiyetimle şöyle savuşturmak zorundayım: Bu memlekette cumhuriyet, kendi kuruluş iradesini, içinde huzurla yaşama imkânını kendisine itiraz eden ve bühtan edenlere bile tahammül olarak göstermekte, böyle bir nimeti bu Meclisin altında cumhuriyete hakaret etme fırsatıyla bile göğüsleyebilmektedir; cumhuriyet böyle bir erdemdir. Türkmen’in, Kürt’ün, Alevi’nin, Sünni’nin, dindarın, laikin, modernin, gelenekçinin, hepsinin, ay yıldızlı al bayrağın altında; dinine, ekalliyetine, mensubiyetine, meşrebine bakmaksızın birinci sınıf vatandaş olarak yaşayabildiği siyasal iklimin istikbale koşulabilir kulvarıdır cumhuriyet. O yüzden, cumhuriyete karşı hassasiyetlerimiz bizim parti münakaşalarının çok ötesinde, siyasi olarak da millet olarak da varlık sebebimizdir.

Cumhuriyet iyi ki vardır. Cumhuriyetle beraber ortaya konan irade demokrasiyle taçlanmış; 100’üncü yılında mesuliyetlerimiz vardır hamasete kurban vermeyeceğimiz. Yüzyıllık -100’üncü yılına gidiyoruz- cumhuriyetin “enflasyon” diye bir derdi, cumhuriyeti koruyanlara, kollayanlara karşı bir mahcubiyet sebebidir; işsizlik öyledir, hukuksuzluklar öyledir, enflasyon öyledir, gelir gider adaletsizliği öyledir, kalkınamamak öyledir, üniversitelerin durumu öyledir. Yani memleketin bugün içinde yaşadığı bu darboğaz, vatanı bize canları pahasına verip giden, veda eden insanlara karşı mesuliyetimizi doğru taşıyamadığımızın resmidir. 100’üncü yılında böyle bir mesuliyeti…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Bize vatanı teslim edip giderken ölmeyi göze alabilmiş, kendi evlatları ölürse vatanda huzurla yaşanabilir hassasiyetiyle memleketi bize vermişlerin omuzlarımıza yüklediği mesuliyet şudur: Hamasete kurban veremeyiz yurdumuzu. Yüzyıllık bir cumhuriyetin “enflasyon” diye bir derdi olamaz, “eğitim” diye bir problemi olamaz, demokrasi standartları düşük olamaz, bir memlekette gelir gider adaletsizliği olamaz, çocukların umutsuzluğu olamaz, hukuksuzluk olamaz, adalet herkesin sığındığı bir liman olup memlekette adaletten yakınılamaz. Bütün bunlar, bizim memleketimize karşı hassasiyetlerimizi layıkıveçhile yapamadığımızın da resmidir.

Bu mesuliyeti kuranların aziz hatırasına borçlu olduğumuz duygusuyla, 99’uncu yılında tekrarladım; “100’üncü yılında memleket hizmetini devralmış bir iradenin temsilcisi olarak” Burada vazifemizin başındayız.” demeyi çok arzu ederiz.

Genel Kurulu saygılarımızla selamlarız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

43’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

44’üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 44’üncü maddesinde yer alan “değiştirilmiş” ibaresinin “yeniden düzenlenmiş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                Hayrettin Nuhoğlu

                    Trabzon                              Adana                                      İstanbul

                  Aytun Çıray                       Dursun Ataş                              Feridun Bahşi

                      İzmir                               Kayseri                                     Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Dursun Ataş’ın.

Sayın Ataş, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun teklifinin 44’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşülen kanun teklifi, vatandaşı muhtaç hâle getiren AKP iktidarının bu muhtaçlıktan oy devşirmeye çalışmasından ibarettir. Teklif, sorunlara kalıcı çözüm getirmek için değil, seçimlere kadar vatandaşa yalancı bir rahatlık sağlamak için getirilmiştir yani amaç sorunları çözmek değil, seçimleri kazanmak için vatandaşı aldatmaktır.

Milletimiz yirmi yılda görmüştür ki AKP için önemli olan, millet değil, yandaştır; AKP için önemli olan, gittikçe yoksullaşan vatandaşın cebindeki parayı yandaşa, müteahhit çetelerine, rantçılara aktarmaktır. Vatandaşın vergi yükü her geçen gün artarken millî gelirden aldığı pay sürekli azalmaktadır çünkü vatandaşın millî gelirden alması gereken pay, hazine garantileriyle, yolsuzluklarla, ihalelerle yandaşların cebine gitmektedir. Yandaşlara hazine garantisi veren yap-işlet-devlet projelerinin maliyeti bugün 120 milyar lirayı geçmiş durumdadır. “Kamu-özel iş birliği projeleri” olarak adlandırılan, aslında AKP’nin vatandaştan alıp yandaşa verme aracı olarak kullandığı bu projeler yüzünden Türkiye’nin yirmi beş yılı ipotek altına alınmıştır.

Değerli milletvekilleri, hastaneler, köprüler, tüneller, havaalanları için garanti verilip, sonra milletle alay eder gibi çıkıp “Cebimizden beş kuruş çıkmadan bu projeleri yaptık.” diyorlar. Haklılar, onların cebinden tek kuruş çıkmadı çünkü “proje” adı altındaki büyük rantın parasını vatandaş ödemektedir.

“2035 yılına kadar 40 bin araç geçecek.” garantisi verilen Osmangazi Köprüsü’nün garanti ödeme tutarı 41,25 dolar artı KDV’dir; bu garanti tutarı her yıl ABD’deki enflasyona göre de güncellenmektedir; böylece, AKP, kilometre başına dünyadaki en pahalı köprüyü yaptırıp bedelini de 2035’e kadar milletin sırtına yüklemiştir.

Vatandaşın cebinden yapılan bir diğer proje de Avrasya Tüneli. Avrasya Tüneli’nin maliyeti 1,4 milyar dolarken “Günlük 70 bin araç geçecek.” garantisi verilen Avrasya Tüneli’nin yirmi beş yıllık işletme süresince devletin firmaya ödeyeceği tutar tam 2,6 milyar doları bulmaktadır. Tünel için yirmi beş yılda ödenecek parayla 2 tane Avrasya Tüneli’ni inşa edebilecekken bunun yerine, yandaşlara rant yaratılmış, bedeli de yine vatandaşa yüklenmiştir.

Yine, sürekli övündükleri 10 şehir hastanesi için 31 milyar lira hazineden ödenecektir. Şehir hastaneleri için ödenen ve ödenecek kira bedelleriyle 10 tane şehir hastanesi daha yapılabilirdi. Diğer taraftan, yirmi sekiz yıllığına işletilecek olan, 600 bin nüfuslu Kütahya'daki Zafer Havaalanı'na 1 milyon 400 bin yolcu garantisi verilmiştir. Sonuç olarak, 2021 yılında verilen garantinin sadece yüzde 1,18’i karşılanmış, bu yılın ilk dokuz ayında da yalnızca 187.647 yolcu bu havaalanını kullanmıştır. Yine, zaferi müteahhitler kazanmış, bedelini vatandaş ödemektedir.

Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı, onlarca projenin bedelini misliyle vatandaşa yansıtmıştır. Son beş yılda vatandaşın yandaşa ödediği ücret, 121 milyar liradır. Meclise sunulan 2023 yılı bütçesine göre de önümüzdeki üç yılda en az 373,6 milyar lira daha ödenecektir. Yani “Cebimizden beş kuruş çıkmayacak.” dedikleri projeler yüzünden vatandaşın sırtına milyarlarca lira yüklenmiştir. Üstelik vatandaş, en az yirmi beş yıl daha bu ödemeleri yapmaya mecbur bırakılmıştır.

Bakın, bugün, Türkiye'de yeni doğan bir bebek 25.261 lira faiz borcuyla dünyaya gözlerini açmaktadır. Henüz doğmamış çocukları dahi borçlandıran AKP iktidarı, seçim kazanmak adına sadece günü kurtaracak düzenlemeler yapmaktadır. Bu yüzden sorunlar gün geçtikçe büyümekte, vatandaş her geçen gün daha da fakirleşmektedir. Biz, projelere değil bu rant düzenine karşıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın, buyurun.

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta 99’uncu yılını kutladığımız cumhuriyetimizin 100’üncü yılında milletimizin bu makus talihini değiştirecek, milletin sırtına kambur olan yandaşlardan, rüşvetçilerden, rantçılardan milleti kurtaracak, yoksulluğun da yolsuzluğun da kökünü kurutacak, devleti yeniden fabrika ayarlarına yani cumhuriyet değerlerine döndürecek Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in önderliğindeki İYİ Parti kadroları iktidara hazırdır.

Çok az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 44’üncü maddesinde yer alan “şekilde” ibaresinin “biçiminde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Sait Dede                        Şevin Coşkun                            Hasan Özgüneş

                     Hakkâri                               Muş                                        Şırnak                 

                 Kemal Peköz                      Kemal Bülbül                     Ömer Faruk Gergerlioğlu

                      Adana                              Antalya                                     Kocaeli

                 Rıdvan Turan

                     Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Sait Dede’nin. (HDP sıralarından alkışlar)

SAİT DEDE (Hakkâri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan torba yasa teklifinin 44’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Söz konusu torba kanun teklifi toplumu esas almak yerine iktidarın seçime yönelik bir makyaj yapma gayretinden öte bir şey değildir. Emeği bilinçli şekilde sömüren ve yoksullaştıran AKP, bu torba yasa teklifinde olduğu gibi göz boyamaya dönük düzenlemeler yaparak yurttaşların asıl canını yakan sorunların çözümlerini görmezden geliyor, oysa halkın derdi tasası bambaşka. Önümüzde çok çetin ve zorlu geçeceği ortada olan bir kış mevsimi geliyor. Yükselen enerji fiyatları yakında yurttaşların cebini de canını da daha fazla yakmaya devam edecek.

Bakın, seçim bölgem olan Hakkâri ilinde, Hakkâri il merkezinin birkaç mahallesi dışında diğer yerleşim yerlerinin hiç birinde doğal gaz boru hattı bulunmamaktadır. Yıllardır “Yapıldı, yapılıyor.” “İhaleye verildi, veriliyor.” denilen doğal gaz boru hattı projesinde çalışmalar kaplumbağa hızında ilerliyor ve Hakkâri’yi kara, çetin bir kış beklemektedir. Hakkâri'de ısınma sorunu kömürle giderilmektedir. Çevre ve hava kirliliğine sebep olmasına ve insanların sağlığını tehdit etmesine rağmen kömür tek ısınma yolu. Bugün bir hanenin yıllık kömür için harcayacağı para müstakil evlerde 35-40 bini, apartmanlarda ise 15 bini geçmektedir. Tek bir yatırımın yapılmadığı, ticaretin olmadığı, tarım ve hayvancılığın bilinçli olarak bitirildiği Hakkâri için bu miktarlar çok yüksek miktarlardır. Bu süreçte, bu yakıt masrafını vermektense kışın doğal gaz bulunan çevre illere giden aile sayısı da hızla artmaktadır. Tabii, iş sadece kömür parasıyla kalmıyor, bunun tesisatı, tesisatçısı, kalorifercisi, kömürün yanması için yanına alınan odunlar da olunca ciddi bir meblağa denk geliyor. 50-60 bin belki yandaşlar için bir yemek parası olabilir ama yurttaşlarımız için ciddi bir servettir. Hakkâri'de kış sadece ısınma sorunu demek değil, bunun yanında, kapanan yol, kesilen elektrik, donan su şebekeleri, uçuşa kapatılan havaalanı, büyük ve küçükbaş hayvanlara ot ve yem bulamamak demek.

Hakkâri Milletvekili olduğum için, sağ olsunlar, bundan yıllar önce Hakkâri’de görev yapan memurlar kitaplaştırdıkları anılarını, denemelerini, öykülerini bize yolluyorlar. Bu kitapların neredeyse tamamında kar sebebiyle bir yerde mahsur kalma, günlerce karanlıkta kalıp dışarıya çıkamama durumları betimleniyor. İşte, Şemdinli'ye gitmekte olan bir memur kar yağışı sebebiyle günlerce Karayollarına ait bir bakım istasyonunda mahsur kalır. Bir başkası Uludere’ye gitmek isterken çığ yüzünden bir köyde haftalarca kalır, bir başkası da ısıtamadığı okulundan bahseder. Bundan kırk-elli yıl önce Hakkâri’ye tayini çıkıp gelen bu insanlarımız, emin olun, bugün tekrar gelseler yine aynı sorunları yaşayacaklar.

Tabii, bu arada kendi araçlarıyla gelecek olanlara da buradan bir bilgilendirme yapayım. Sakın kent merkezlerine yaklaşırken yolun çift şerit olduğuna güvenip gaza basmayın, hele akşam karanlığında düz yolda giderken çünkü birden önünüze yolu kapatan beton bloklar çıkacak, yolda şerit merit kalmayacak, önünüze duvar çıkacak, kimi yerlerde yolun üçte 2’sinin işgal edilerek daraltıldığını göreceksiniz. Evet, yolların tam ortasında ya beton bariyerleriyle arama noktaları bulunmakta ya da yola yakın bir karakol yolun kendi tarafında olan şeridi veya şeritleri kapatıp iptal etmektedir. Bu durum, trafiği olumsuz etkilediği gibi bir sürü kazaya da neden olmaktadır. Kaldı ki şehir merkezlerinde de durum bundan çok farklı değildir. Türkiye’yi İran’a bağlayan İpek Yolu, Yüksekova şehir merkezinde iki gidiş iki geliş olarak yapılmış olmasına rağmen merkezde bulunan tümen tarafından yol kapatılmış, tek şeride düşürülmüştür. Hakkâri Şemdinli’de, Çukurca’da da durum böyledir. İhaleye verilip yol yapılıyor, hatta yandaşın cebi tam dolsun diye her yıl düzenli olarak aynı güzergâhlar ihaleye veriliyor. Çünkü denetim yok, çünkü şartnameye göre BSK yani sıcak asfalt olması gereken yol stabilize yoldan bir tık yukarı olacak şekilde yapılıp paralar cebe indiriliyor. Bu yollar sürekli bir rant kaynağı olmuş durumda. Durum ana arterlerde böyleyken şehir merkezlerinde de pek farklı değil. Bakın, Hakkâri il merkezinde zaten mahalle aralarındaki yollara “yol” demek için bin şahit gerekir; patika gibi yollar, iki araç yan yana gidemiyor, karşı taraftan bir araç geldiği zaman öbürünün de geri geri gitmesi gerekiyor. Her sene ihaleye verilip yapılan yolların yılı dolmadan vasfı değişiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

SAİT DEDE (Devamla) – Kalan yollar da güvenlik sebebiyle kapatılıp mahalle karakollarının olduğu sokaklardan araçların geçişine ancak izin veriliyor. Kent merkezlerinde böyle akıl almaz uygulamalar var. Her şey güvenlik eksenli düşünülüyor ama düşünülen yurttaşın güvenliği değil. Bakın, Yüksekova İpekyolu üzerinde sürekli kazalar yaşanmakta. Bu güzergâhta bir sürü okul bulunmasına rağmen ne bir üst geçit ne bir alt geçit mevcut değildir. Bu yol şimdi yine yapılıyor ama yollar daraltılmış, kavşak yok, trafik levhaları yok, alt geçit yok, üst geçit yok. Dökülen asfalt vesaire hepsi çöpe gidiyor. Olan yurttaşların ödediği vergilere oluyor.

“Havaalanı yaptık.” deniliyor. Bakın, yaklaşan kış mevsiminden dolayı havaalanımız yine kapanacak. Mevsimlik havaalanı; yazın birkaç sefer var, o da sadece 2 büyük şehre, Ankara’ya da haftada sadece 2 sefer yapılabiliyor. Bu yüzden ben geçen hafta gelirken yine Van’dan Türkiye'nin başka bir şehrine gitmek zorunda kaldım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dede.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

45’inci madde üzerinde 2’si aynı mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır.

İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs                       Aytun Çıray                     Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                    Trabzon                               İzmir                                        Adana

                Feridun Bahşi                Arslan Kabukcuoğlu                          Ayhan Erel

                     Antalya                            Eskişehir                                    Aksaray

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                Hüseyin Yıldız               Mehmet Güzelmansur                      Faruk Sarıaslan

                      Aydın                                Hatay                                      Nevşehir

               Vecdi Gündoğdu                    Erkan Aydın                          Okan Gaytancıoğlu

                   Kırklareli                             Bursa                                       Edirne

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeler üzerinde ilk söz Sayın Arslan Kabukcuoğlu’nun.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 45’inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Denetim kurumunca “Her şey yolunda.” denilen bir Amerikan enerji firmasının iflasından sonra Batı’da denetim için standartlar geliştirilmiş, ülkemiz de bu duruma ayak uydurma çabasına girmiştir. Firmalar için en önemli bilgi kaynağının finansal tablo olması, denetim firmalarının önemini artırmaktadır. AK PARTİ hükûmetlerinin yaptığı, hiçbir devlet felsefesiyle uyuşmayan “Şu kadar vergi ver, yoksa defterlerini incelerim.” ya da siyasi mülahazalarla “Vergi memurlarını üzerine yollarım.” diyen tehditlerden ve devlete birtakım mali çıkarlar kazandırma davranışından sonra mali denetçilik kurumu nispeten mükellefleri rahatlatmıştır. Bilinen ekonomi kurallarına aykırı piyasa kuralları uygulayan, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden daha fazla düzeltme kararnamesi çıkaran, hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen; girişimcilerin bir iki aydan ötesini göremediği, halkın yoksullaştırıldığı, yandaşların korunduğu, iltimasın üst seviyeleri kadar getirildiği bağımsız denetim kurumlarının şirketleri sağlıklı bir şekilde denetlemelerini beklemek en azından saflık olur. Bağımsız denetim kapsamında olan firmalara ticaret sicil müdürlüklerince ihtar gönderilmektedir. Bağımsız denetim yaptırmayan firmaların finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporları “düzenlenmemiş” hükmündedir. Fon talebinde bulundukları takdirde, fon talebinde bulundukları firmalar bağımsız kurumlarca hazırlanan finansal tabloları istemektedir. Ayrıca, ticaret sicil müdürlükleri de hiçbir işlem yapmayacağı için firmalar çalışamaz hâle gelecektir.

Kamu Gözetimi Kurumuyla ilgili birtakım şikâyetler vardır. Hâlihazırda uygulanan bir ücret tarifeleri yoktur. Öyle ki denetçi firmaların müşteri firmalardan talep ettikleri ücret, bağımsız denetim kalitesini etkileyen önemli unsurlardan biridir. Denetim firmaları piyasa koşullarında rekabet edebilmek için fiyatları alabildiğine küçük tutmakta ve denetleme işini çok kısa zamanda bitirmeye uğraşmaktadır. Bu durum, akla denetim firmalarının kısa sürede çalışmaya uğraşmaları, ilgili özeni göstermemeleri ya da gerekli incelemeleri yapmadıkları fikrini getirmektedir. Bağımsız denetime tabi şirketlerin ekonomik hacmi dikkate alınarak, kamu yararının sağlanması için doğru, güvenilir, bağımsız şekilde denetim faaliyetlerini yerine getiren bağımsız denetçilere yönelik asgari bir ücret ortaya konulmalıdır. Bazen kamu gözetim kurumlarına verilen ceza hedeflerinin çok ötesindedir. Kasıt içermeyen veya sonucu çok değiştirmeyen uygulamalar neticesinde verilen cezaların tekrardan dikkate alınması ya da disiplin cezalarının çeşitlendirilmesi uygun olacaktır.

Günümüzde Türk firmaları pek çok sorunla uğraşmaktadır. İçeride enflasyon yüksekliği, ihraç yapılan ülkelerde daralma mal satışını zorlaştırmaktadır. Kalifiye eleman ve ara insan gücü yetiştirmekte zorluk çekmekteyiz, eğitim sistemimizin buna göre gözden geçirilmesi şarttır. Örneğin, 700 bine yakın öğretmen atama beklerken metal sanayisinde tornacı ya da kaynakçı bulunamadığından sanayi firmaları şikâyetçidir. Eskişehir’de firmalar ihtiyaç duydukları bu teknik elemanları yetiştirmekte ve onları istihdam etmektedir ve bunların aldıkları ücret, bir yükseköğrenim mezununun aldığı ücretten çok daha fazladır. Personel sorununun ülkemiz çapında çözümü için Hükûmetin yaptığı hiçbir somut uygulama göremiyoruz. Küçük ve orta ölçekli firmalarda sırtını patrona dayayarak yaratılan mobbing bu tür firmalarda etkinliği ve başarıyı düşürmektedir. Ülkemizdeki firmaların yüzde 99,8’inin KOBİ’ler olduğu dikkate alınırsa bunların ekonomide ne kadar önemli olduğu açıktır ancak finansmana ulaşmakta en çok zorluğu çeken bu firmalardır.

Firmaların yaşadığı sorunların sadece bir kısmından bahsettim. Hükûmetin bu sorunlara el atmayıp firmaların bazı sorunlarının çözümünü başka firmalara bırakması ve esas sorunları göz ardı etmesi Hükûmetin âcizliğinin ifadesidir.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Genel Başkanımız Meral Akşener’in ifadesiyle, devlet ile millet arasında kopan bağı İYİ Parti iktidarlarında tekrar kurup Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal varlığı içerisinde milletimizin sorunlarına çözüm bulunulacaktır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Mehmet Güzelmansur’un.

Buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün AKP, iktidarının 20’nci yılını kutluyor. Bugün açıklanan makyajlı TÜİK rakamlarıyla bile yıllık enflasyon yüzde 85’i aşmışken, halk yoksulluktan, geçim sıkıntısından boğulmuşken yirmi yıldır iktidar olan bir partinin kadroları bugün neyi kutlayacaklar? Akaryakıt zamlarının etkisiyle ulaştırma enflasyonu yüzde 117’ye çıkmışken, gıda enflasyonu yüzde 99’a ulaşmışken, ev eşyalarındaki fiyat artışı yıllık yüzde 93’e tırmanmışken, faturalar da yüzde 85 artmışken bugün kutlama yapabilecek misin ey AKP? Dar gelirlilerin enflasyonunu üç haneye çıkarmanızı mı kutlayacaksınız ey AKP? Bugün neyi kutlayacaksın AKP? Dünya Sefalet Endeksi’nde Arjantin’e fark atarak Türkiye’yi 1’inci yapmanızı mı kutlayacaksınız? Çay-simit hesabı yaparak iktidara gelmiş bir partisiniz. Bugün 1 simit 5 lira, 1 bardak çay 3 lira olmuş. Gelin, bugün de bu hesabı yapalım: 5 kişilik bir aile günde 3 öğün 1 simit ve 1 bardak çayla beslense “9x5” eder 45; onu da 3 öğünle çarpın, etti mi 135. Bir ayda ne eder? 4.050 lira. Asgari ücret ne kadar? 5.500 lira. Elde ne kaldı? 1.450 lira. Bununla kira mı, fatura mı ödesin; çocuk mu okutsun, bunu toplu taşımaya mı versin? Bu aziz millete 1 bardak çayı, 1 simidi bile layık görmeyen bu yönetimin kutlayacak neyi var acaba? Milleti 1 simide, 1 bardak çaya muhtaç eden AKP’ye kulak versen onlardan önce ne buzdolabı vardı bu memlekette ne çamaşır makinesi vardı ne de araba vardı.

Şimdi ben size AKP’den önce yani yirmi yıl önce bu memlekette olmayanları sıralayacağım. Yirmi yıl önce askıda ekmek mi vardı, bu ekmeğe muhtaç olan vatandaş var mıydı? Yirmi yıl önce bebek mamalarına alarm mı takılıyordu? Yirmi yıl önce maddi durumlarından dolayı cenaze yemeğini kaldıran köyler var mıydı? Bu acı tablo sizin iktidarınızda meydana geldi. İkinci el ayakkabı, ikinci el giysi talebinin patlaması da yirmi yıllık iktidarınızdan sonra size nasip oldu. Yirmi yıl önce hayvanlarımız Bulgar samanıyla mı besleniyordu? Yirmi yıl önce vatandaş kırık yumurtaya dönüp bakmazdı, şimdi yarı yarıya ucuz olduğu için kırık yumurta sırasına giriyor vatandaşımız. Sizden önce Diyanet vatandaşa “Ucuza almak için akşam saatlerini bekleyin.” diye bir tavsiye vermiyordu. Sizden önce 57 hükûmet gördü bu ülke ama sizin kadar umut terminatörü bir hükûmet görmedi. Milletin, gençlerin umutlarını yok ettiniz, gelecek hayallerini kararttınız. Sizin yirmi yıllık devriiktidarınızda ilkokul düzeyine düştü beyin göçü yaşı. Bir iktidar için bundan daha büyük bir başarısızlık olur mu?

Yirmi yıl önce yarım gram altın mı vardı? Vatandaş, AKP’den önce çeyrek altın takmaya utanırdı, bugün ise yarım gram altın takamadığı için utanıyor. AKP’den önce çocuklar harçlıklarını biriktirerek bisiklet alırdı. AKP geldi, bisiklet kredisi icat oldu. Şimdi ana babalar bisikleti krediyle ancak alabiliyor. Sizin yirmi yıllık iktidarınızda bunlar icat oldu; kıymasız köfte, ekmek köftesi, boş baklava, boş tost ve daha niceleri sizin iktidarınızda icat oldu. Sadece baklavanın, tostun mu içini boşalttınız? Siz geldiniz, yirmi yılda kurumların da kuralların da değerlerin de içini boşalttınız; yetmedi, Merkez Bankasının kasasını boşalttınız, o da yetmedi, milletin cebini boşalttınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Dinleyin lütfen.

Çiftçi perişan, esnaf perişan, emekli perişan, asgari ücretli perişan, her kesimden her insan perişan. Milletin, sizin iktidarınızın başarısızlıklarına, aymazlıklarına dayanacak gücü kalmadı. Gelin, milleti daha fazla perişan etmeyin, tadında bırakın, milletin önüne sandığı getirin. Geliyor gelmekte olan; yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Milletvekilleri, biraz yorgun olduğunuzu biliyorum ama… Elinizi kaldırıyorsunuz ben görüyorum ama kolunuzu kaldırırsanız iyi olur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrada yer alan “ve” ibaresinin “ve/veya” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Murat Çepni              Filiz Kerestecioğlu Demir                   Hasan Özgüneş

                      İzmir                               Ankara                                      Şırnak

                 Kemal Peköz                      Kemal Bülbül                     Ömer Faruk Gergerlioğlu

                      Adana                              Antalya                                     Kocaeli

BAŞKAN - Komisyon önerge katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerine söz talebi Sayın Filiz Kerestecioğlu'nun.

Geçmiş olsun bu arada.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli vekiller; rahatsızlığım dolayısıyla bir süre ara verdiğim Genel Kurul faaliyetlerine önce halkımızı, sonra da sevgili Aysel Tuğluk’u selamlayarak başlamak istiyorum. Aysel'in şifa bulmasını ve cezaevinde kalamayacak durumda olan bütün hasta mahpusların bir an önce tahliye edilmesini diliyorum.

Bir selam da her dönemde ağır bedeller ödese de doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan asla vazgeçmeyen sevgili dostum Şebnem Korur Fincancı'ya.

Evet, ülkede her güne yeni hukuksuzlukla uyandığımız için aslında bu selamlar gerçekten bitmiyor bugün benim için. Mezopotamya Ajansı ve JINNEWS’te çalışan gazeteci arkadaşlarımızı da selamlamak istiyorum. Diren Yurtsever, Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Habibe Eren, Öznur Değer, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın ve Zemo Ağgöz. Zemo ev hapsinde ama diğer arkadaşları, gerçekten bu kadar genç ve bu kadar hakikat aramak için, gazetecilik için canla başla çalışan sevgili arkadaşlarımızı tutuklamakla bu ülkeye büyük kötülük ediliyor, bunu bilmenizi isterim. Onlar hakikat arıyorlardı. Yine Şebnem Korur Fincancı’nın sözleriyle ifade edeyim: “Hakikat iyileştirir çünkü hakikat ötesi bir çağ bu çağ. Bir belirsizlikler rejimiyle yönetiliyoruz hep beraber. Biz de bunun tam karşısında bir tutumla insan hakları mücadelesi verirken diyoruz ki: ‘Hakikat iyileştirir, adalet iyileştirir.’” Evet, hepinize tavsiye ediyorum, gerçekten hakikat arayan, bunun için uğraşan insanlar örselenmezler ve boyun eğmezler.

Şimdi, konuşmak üzere söz aldığım teklife gelirsek teklifte turizm hizmeti veren birçok alanda turizm payının düşürülmesi ve alınmaması hakkında düzenlemeler yer alıyor. Orta ve küçük işletmeler için bu düzenlemeler olumlu görülebilir ancak Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un Bakan değil de sermayedar gibi davranmasından biliyoruz ki memnun edilmek istenen yine turizmden aslan payını alacak olanlar aslında. Malum bütün alışveriş sermaye ile iktidar arasında. Vergi indirimleri de teşvikler de imtiyazlar da hep sermayedarlara, aslında çoğu da Bakanın kendisine.

Bakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Ersoy’un ana hissedarı olduğu MRA Turizm isimli şirketin Bodrum Türkbükü’nde yapacağı beş yıldızlı tatil köyü projesine 25 bin metrekarelik orman arazisinin dâhil edilmesini 24 Eylül 2021’de onayladı. 12 Mayısta da Muğla Valiliği bu arazinin yapılaşması için “ÇED Gerekli Değildir” kararı verdi yani orman arazisinin yapılaşmasının önünde hiçbir engel kalmadı. Yine, Bodrum’da Çiftlik Mahallesi Adalıyalı’da Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un sahibi olduğu Ersoy Otelcilik tarafından açılmak istenen beş yıldızlı Maxx Royal Bodrum Otel için Bakan Ersoy, Bakan olmadan önce bölgede 95 bin metrekarelik kısmı hazine arazisinden tahsis yapmıştı; sonra da şimdi, 2022’de 25 bin metrekarelik hazine arazisini daha tahsis etmek istediği ortaya çıktı. Yine, Kültür ve Turizm Bakanının sahip olduğu Voyage Otelcilik AŞ’nin 2 milyar 150 milyon lira tutarındaki modernizasyon projesi haziranda bölgesel öncelikli yatırım sınıfında sayılmıştı. Temmuz ayı yatırım teşvik belgelerine göre ise Ersoy’un yöneticisi ve ana hissedarı olduğu MRA Turizm ve Otel İşletmeciliği AŞ’nin beş yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği verildi yani Ersoy’un sahip olduğu şirketlere sadece iki ayda 4,5 milyar lira teşvik verildi. Peki ya, yurttaşlar, yerli turizm, bunun için nasıl teşvik yapılıyor dersiniz? Daha fazla rant elde edilebilsin diye böylesine teşvik edilen otel inşaatı, tatil köyü projeleri için kendisi başvurup neredeyse kendisi onay veren Turizm Bakanı yurttaşlara diyor ki: “Kışın gezin.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Evet, yurttaşlara “Kışın gezin.” diyor Sayın Bakan. Bu düzeni birlikte değiştirip gelir adaletini sağladığımızda ister yazın ister kışın dilediğimiz tatile çıkabiliriz sevgili halkımız ama bu fütursuz sözleri söyleyenlere de bir çift sözüm daha var: TÜİK’e göre 3 çocuktan 1’i maddi yoksulluk çekiyor ve çocuklara bir öğün ücretsiz yemeği okullarda sağlayamayana ne hükûmet denir ne de devlet denir.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

46’ncı madde üzerinde 2 adet önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 46’ncı maddesinde yer alan “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Hasan Özgüneş                    Kemal Bülbül                     Ömer Faruk Gergerlioğlu

                     Şırnak                              Antalya                                     Kocaeli

                 Kemal Peköz                      Şevin Coşkun

                      Adana                                 Muş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Kemal Peköz’ün. (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 156 ülkeyi kapsayan Sefalet Endeksi açıklandı. Bugüne kadar, Türkiye'nin 2002’den 2022’ye kadar nasıl geldiğini, nasıl şahlandığını anlatan iktidara ne durumda olduğumuzu Sefalet Endeksi üzerinden anlatmak istiyorum.

Sefalet Endeksi’ni şöyle açıklayabiliriz mesela: İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların sayısını artırır, enflasyonun yükselmesi ise yaşamı pahalandırır. Bu ikisi bir arada sefaletin arttığını yani ekonominin de bozulduğunu gösteren ana ilkeler ve belirtilerdir. Türkiye'nin Sefalet Endeksi son iki yılda katlanarak arttı. 2015 yılında 23,5 olan endeks, bugün itibarıyla 93,3’e yani altı yılda yaklaşık olarak 4 kat daha kötüleşti. Yeni açıklanan verilere göre Türkiye 93,3 puanla en yakın takipçisi Arjantin’in önünde; Arjantin 89,9’la 2’nci sırada. 156 ülkenin yer aldığı endeks sıralamasında 3’cülüğü 41 puanla Güney Afrika, 4’cülüğü ise 23,8 puanla Macaristan alıyor; onların arkasında Polonya ve Rusya var. Türkiye, 2021 Aralık ayında, Dünya Sefalet Endeksi’nde 156 ülke içinde 21’inci sırada, Avrupa ülkeleri arasında ise ilk sırada yer alıyor. Ülke verilerine bakacak olursak neden 1’inci sırada olduğumuz da zaten anlaşılıyor. Eylül 2022’de açlık sınırı 7.300 Türk lirası, yoksulluk sınırı 24.252 Türk lirası. Asgari ücretli mutfak masraflarını da karşılayamaz durumda; zaten biliniyor.

Geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 300 bin. TÜİK’e göre resmî işsizlik tek haneye düşse de geniş tanımlı işsiz sayısı tam tersi artış gösteriyor ve bu artış 754 bin kişiyi kapsıyor. Geniş anlamlı işsizlik oranı ise gerçek verilere göre yüzde 20 dolaylarında. İŞKUR’a göre kayıtlı işsiz sayısı son bir yılda 3 milyon 194 binden 3 milyon 343 bine çıkarken TÜİK’e göre 3 milyon 872 binden 3 milyon 212 bine geriledi. İki kurum arasındaki farkı gözlerinizin önüne seriyorum; nasıl anlarsanız, artık o da sizin tercihiniz olsun.

Emekçinin enflasyonu 3 haneli. Dar gelirlinin ve emeklinin gıda enflasyonu ise 119-137 civarında. Resmî enflasyon emekçinin gerçeğini yansıtmıyor tabii ki. DİSK-AR tarafından yapılan hesaplamaya göre emeklilerin gıda enflasyonu yüzde 118, en yoksul 2’nci yüzde 20’lik gelir grubunun enflasyonu yüzde 119, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun enflasyonu ise yüzde 137,3 olarak gerçekleşmiş durumda. AKP yirmi yılda enflasyonu 58 puan artırdı. Aralık 2002’de yüzde 29,7’lik enflasyon, şu anda yirmi yıl sonra 85,51’e çıkmış durumda.

Eylül 2003’te 101 olan TÜFE, Eylül 2022’de 1.047’ye; Eylül 2003’te 99 olan gıda fiyatları Eylül 2022’de 1.374’e; böylece, TÜİK’e göre 2003’ten bu yana TÜFE 10 kat, gıda fiyatları ise 13,9 kat artmış durumda.

Ekonomistlere göre Türkiye’yi Sefalet Endeksi liginde en üst sıralara taşıyan birbirine bağlı 2 gösterge var; bunlarda biri enflasyon, diğeri faiz. Faiz ve enflasyon birbirini besleyen 2 şey. Faizi yükselttiğiniz zaman enflasyonun normal olarak düşmesi gerekirken maalesef, son dönemlerde başka ülkelerde faiz yükseltildiği için enflasyon durduğu hâlde, Türkiye’de ise tam tersi gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı “Türkiye’de ben enflasyonu düşüreceğim.” derken Türkiye şu anda enflasyonla başa çıkamaz ve enflasyon durdurulamaz duruma geldi. Şu anda açıklanan verilere göre, TÜİK’i bile esas alsak, yüzde 85,51’lik bir enflasyonla karşı karşıya iken yılbaşında herkesin, özellikle emek kesiminin şartlarının düzeltileceği söyleniyor ama bu enflasyon oranı böyle düşük gösterildiği sürece onların şartlarının düzeltilmesi ve onların da nefes alması söz konusu olamayacak. Önümüzdeki yıl da bu enflasyon artışlarının özellikle üretici enflasyonundaki yükseklik nedeniyle devam edeceğini söyleyebiliriz. Bunun önüne geçmek için şu andaki mevcut politikaların mutlaka değiştirilmesi lazım. Bu politikaların aynı sürmesi hâlinde enflasyonla da fiyat artışlarıyla da Tüketici ve Üretici Fiyat Endeksi’yle de başa çıkmak mümkün olmayacaktır.

Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Küçük bir söz…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

IV.-AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekiline iletmek isterim: Bir buçuk aydır Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevinden çok ciddi şikâyetler geliyor. En son, 40 tutuklunun tek başına odalara konulduğunu ve “Yakup Brukanlı” isimli tutuklunun 28 Ekimde gazeteleri tutuşturarak kendini yaktığını öğrendik yani bugün itibarıyla. Gerçi ilgililere de bildirdik ama maalesef bir yanıt alamadık. Yani çok ciddi baskıların, hak ihlallerinin mevcut olduğu söyleniyor, aileler bizi yoğun bir şekilde arıyor ve iletişim ile görüş yasağı konulduğu ifade ediliyor. Şu anda ilgili tutuklu Konya Şehir Hastanesinde yani hayati tehlikesinin olmadığını ifade ettiler ama bu durumun takibi gerekli ve Konya Ereğli Cezaevinde neler olduğunu hakikaten büyük bir endişeyle aileler merak ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Son olarak şunu da söylemek isterim: İnsan Hakları Komisyonu üyelerimiz ısrarla iki haftadır cezaevi yönetimiyle telefonla bile olsa görüşmeye çalışıyor ama hiçbir geri dönüş olmuyor. Tutuklular da aileleriyle görüşemediği için açlık grevine devam ediyorlar, 40 kişi. Bu durumun ciddiyetini paylaşmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tunç, size de söz vereyim.

27.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, konuyu takip edelim, Adalet Bakanlığımızla da görüşerek gerekli bilgilendirmeyi yapalım inşallah.

BAŞKAN – Tamam.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 46’ncı maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Hüseyin Örs                       Aytun Çıray                     Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                    Trabzon                               İzmir                                        Adana

             Hayrettin Nuhoğlu                                                                 Feridun Bahşi

                    İstanbul                                                                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Hüseyin Örs’ün.

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 46’ncı maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı için turizm tesislerinin kazançlarından alınacak paylarla ilgili olarak dün burada konuştuk ilgili maddelerde. Bildiğiniz üzere, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde bununla ilgili düzenlemeler var. Malumunuz, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı tarafından turizm işletmelerinden “vergi payı” adı altında para alınmaktadır. 2019 yılında bu Ajansın kurulmasına ilişkin kanun teklifi üzerinde yine bu kürsüde bir konuşma yapmıştım. Yaptığım konuşmada, turizmin tanıtımına ve geliştirilmesine kaynak yaratmak hedefi doğrultusunda kurulması öngörülen ve turizm paydaşlarından alınacak paylardan oluşacak oldukça büyük bir bütçeye sahip olacak olan Ajansın, Sayıştay denetimi dışında bırakılması ve Kamu İhale Kanunu’ndan muaf tutulmasının hukuka ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştim.

Değerli arkadaşlar, şimdi de burada sormak istiyorum: Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulduğu günden itibaren mesela bizim bölgemizden, Karadeniz Bölgesi’nden ne kadar para toplamıştır? Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Karadeniz Bölgesi’ndeki turizmcilerden topladığı, turizm işletmelerinden aldığı paralar karşılığında bölgemiz için hangi mecralarda, hangi ortamlarda ne kadar tanıtım yapmıştır? Bunu öğrenmek bizim hakkımız yani bu paralar nerelerde kullanılmıştır; bunu sormak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yeri gelmişken şehrim Trabzon’daki birkaç hususu da yüce Meclisimize arz etmek istiyorum: Trabzon’da Atatürk Köşkü ve Trabzon Müzesi tadilattan dolayı şu anda ziyarete kapalı durumdadır. Trabzon Müzesi olarak kullanılan tarihî Kostaki tadilatı 31 Ocak 2018’de ihale edildi yani 2019, 2020, 2021, 2022 yani dört yıldır devam eden bir tadilat hikâyesi var. Onarım ve çevre düzenlemesi ihalesini alan şirket iki üç ay çalıştıktan sonra anlaşmayı feshetti; bu, birincisi. Ardından yapılan ikinci ihaleyi alan şirketin de sözleşme şartlarına uymadığı ileri sürülerek anlaşması iptal edildi. Şirket de tarihî binanın dış cephesinde yaptığı tadilatı yarıda bırakarak gitti. Birkaç ay evvel yeniden bir ihale yapıldığı ve tadilata başlandığı haberini aldım. Değerli arkadaşlar, buradaki eserler yıllardır kapalı ortamda ve ziyarete kapalı maalesef. Ben bu tadilatların bir an önce bitirilip Atatürk Köşkü ve Trabzon Müzesinin hizmete açılması gerektiğini yüce Meclise arz etmek istiyorum.

Bir başka hususumuz var -bu da çok önemli Trabzon için- bu da Trabzon Havalimanı’yla ilgili. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Trabzon Havalimanı’nın 2022 yılının ilk sekiz ayının istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Trabzon Havalimanı’nda bu yılın ocak-ağustos dönemi arasında toplam 2 milyon 238 bin 74 yolcuya hizmet verilmiş. Havalimanı sadece geçtiğimiz ağustos ayında 516.150 yolcuyu ağırlamış. İniş kalkış yapan uçak sayısı iç hatlarda 1.724; dış hatlarda ise 1.841 olmak üzere 3.565’e ulaşan Trabzon Havalimanı’nda sekiz aylık dönemdeki yolcu trafiği ise 2 milyon 238 bin 74, uçak trafiği 16.357, yük trafiği ise 26.374 ton olarak gerçekleşmiştir.

Bunları niye söyledim? Çünkü bu istatistikler doğrultusunda Trabzon Havalimanı’nın fiziki şartları bu yoğunluk için yeterli değildir arkadaşlar. Sektör paydaşlarından aldığım bilgiler ışığında, iç hat yolcu salonu ve dış hatlar terminalinin yaz aylarındaki yoğunluğu kaldıramadığını, bagaj bantlarının, kontuar sayısının da yetmediğini görüyoruz. Konuyla ilgili olarak hem Trabzonlu hemşehrilerimiz hem de şehrimize gelen iç hat ve dış hat yolcularımızın birçok şikâyetleri var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Bu konuyla ilgili basın-yayın organlarına ve medyaya da bu şikâyetler yansıdı. Havalimanımızın fiziki şartlarının yetersizliği ve trafiğin yoğunluğu nedeniyle özellikle rötarlarda vatandaşlarımızın alan içerisinde çok mağdur olduğunu görüyoruz. Bu fiziki şartların iyileştirilmesi için de terminal binasının kapasitesini artıracak düzenlemeler yapılması, apronlardaki park alanlarının artırılması büyük bir önem arz ediyor. Trabzon Havalimanı'nda yolcu, uçak ve yük trafiğini kaldıracak iyileştirmelerin yapılması, özellikle dış hatlar terminalinde bu iyileştirmelerin yapılması için çalışmalar bir an önce başlatılmalıdır.

Ben, Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

47’nci madde üzerinde aynı mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 47’nci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 Hüseyin Örs Mehmet Metanet Çulhaoğlu Fahrettin Yokuş

                    Trabzon                              Adana                                       Konya                Feridun Bahşi                      Aytun Çıray                                Ayhan Erel

                     Antalya                               İzmir                                      Aksaray

                Orhan Çakırlar

                      Edirne

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                Hüseyin Yıldız                     Erkan Aydın                            Vecdi Gündoğdu

                      Aydın                                Bursa                                     Kırklareli             Okan Gaytancıoğlu                Faruk Sarıaslan                             Nihat Yeşil

                     Edirne                             Nevşehir                                     Ankara

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Sayın Orhan Çakırlar'ın.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 47’nci maddesi üzerine, İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunuyor; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, maddeyle Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 660 sayılı KHK'de 198 olarak belirlenen toplam kadro sayısının artırılması öngörülmektedir. Çeşitli kademelerde alınacak toplam 58 kişinin yeterli nitelikte ve ehil insanlardan olması önemlidir; yoksa kendi istediğiniz ve bahsettiğiniz kişilere kadro açmak amaç olmamalı.

Değerli milletvekilleri, özellikle her hafta sonu sabahın erken saatlerinden itibaren, kendi araçlarıyla ve tur otobüsleriyle Bulgaristan'dan Edirne'ye gelen turistler bütün ihtiyaçlarını, gıda, giyim gibi harcamalarını buradaki çarşı ve pazarlarda yapmaktadır. Edirne esnafı için mutlu bir durum. Elbette biz de esnafımızın yüzünün gülmesinden, para kazanmasından çok mutluyuz. Yurt dışından gelen misafirler, kış ayının yaklaşmasıyla kışlık giyecek, bot, yorgan ve battaniye gibi ürünleri çokça miktarda tercih etmekteler. Peki, bu ürünler kendi hemşehrilerimiz tarafından satın alınabiliyor mu? Maalesef, hayır denecek kadar az. Bulgaristan'dan gelen misafirler şehrimizde yiyor, içiyor, giyiniyor, keyfince harcama yapıyor, ilaç ihtiyaçlarını dahi şehrimizden karşılıyor, turistik gezileri tamamladıktan sonra ülkelerine geri dönüyorlar.

Değerli milletvekilleri, Bulgarların, Yunanların ve diğer ülke vatandaşlarının şehrimize gelmelerinden -tekrar ediyorum- memnunuz fakat acı olan durum, bu gelenler “Az para bozdurduk, çok para aldık.” ifadeleriyle ihtiyaçlarını çok rahat bir şekilde tamamlarlarken şehrimizin ve ülkemizin insanının ihtiyaçlarını karşılayacak bir parası olmaması. Zamanında 80-90 kuruş olan Bulgar levası bugün 9,5 lira. Bu olumsuzlukları gören birçok gencimiz ülkemizden ayrılıp nafakaları için yurt dışına çıkış yollarını aramaktalar.

Değerli milletvekilleri, Tarım ve Orman Bakanlığının 2023 yılı bütçesi 143,4 milyar lira. Bu bütçenin 54 milyar lirası çiftçiye tarım desteği olarak ödenecek, geçen yıla oranla yüzde 109 civarında bir artıştan bahsediliyor fakat tarımda temel girdilerdeki fiyat artışlarının yüzde 100’ün çok üzerinde olduğunu belirtmek gerekiyor. Son on yıllık dönemde tarıma verilen destek miktarında dolar bazında ciddi erimeler olmuştur. Bundan on yıl önce -2011-2012 döneminde- tarıma dolar bazında yıllık 4-4,5 milyar dolar destek ödenirken 2021 yılında destek 1,6 milyar dolara düşmüştür, 2022 yılında destek ise 2,9 milyar dolardır. Çiftçinin kullandığı girdiler -gübre, mazot, yem ham maddesi, zirai ilaçlar- büyük oranda ithalata yani dolara dayanıyor, döviz arttıkça fiyatlar da artıyor. Dolar bazında bakıldığında destekler bakımından çiftçimiz ciddi kayıplara uğramıştır.

Az kaldı diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz talebi Sayın Nihat Yeşil'in.

Sayın Yeşil, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

NİHAT YEŞİL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Her birimiz, Gazi Mecliste bulunmanın haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı halkımızın sorunlarını dile getirmekle sorumlu olduğumuzu ve kalıcı müspet çözümler getirmek zorunda olduğumuzu hissetmeliyiz. Bu minvalde, geçtiğimiz günlerde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu geleceğimiz açısından çok mühim bir mevzuya tüm Türkiye'nin dikkatini çekti. Uyuşturucu konusu tartışmalı bir konu değil ve hepimizin bunun karşısında konumlanmamız gerekmektedir. Sayın Genel Başkanımız, defalarca olduğu gibi, 15 Mart 2022’de yaptığı grup toplantısında, uyuşturucu sorununa, uyuşturucu satıcılarının hedefe alındığına ve uyuşturucu baronlarının hapsedilmediğine değinmişti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamasına Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamayla cevap verilmişti, Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı cevapta “Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını ve buna bağlı olarak en büyük yakalamaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullanmıştı. “Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu.” dedikleri 73 tanıklı Bataklık operasyonunda şu anda tutuklu kalmadı. Bu nasıl bir mücadele yöntemi? Türkiye'nin en köklü kurumlarından olan Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü sosyal medya üzerinden, Bakan talimatıyla Muhalefet Partisinin Genel Başkanına ayar vermeye çalışmak yerine, bu uyarılarımıza kulak vermeli ve gereğini yapmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekili arkadaşlarım, uyuşturucu kullanımını ve yaygınlaşmasını tetikleyen etmenlerden bir tanesi de ülkemizin sınırlarını kevgire çeviren iktidar partisinin yanlış politikaları sonucunda ülkemize giren kaçaklardır. Türkiye’ye Afganistan, Pakistan üzerinden yani dünyanın en büyük uyuşturucu üretim merkezi üzerinden yüz binlerce kaçak ülkemize girdi, aralarında uyuşturucu kimyagerlerin de olduğu söylenmektedir. Bakın, Taliban'ın Afganistan'da uyuşturucu üretimini ve kullanımını yasakladığı ortamda bu kişilerin nereye gideceği düşünülüyor. İstanbul'da merdiven altı uyuşturucu üretim tesisleri olduğu, İran'dan uyuşturucu satıcılarının geldiği yönünde vahim iddialar mevcuttur. Hükûmet yetkilileri bu kritik mevzuya odaklanmalı çünkü dünyanın en fazla bağımlılık yapan uyuşturucu maddelerinden biri olan metamfetamin, özellikle sınır şehirlerimizde ve büyük şehirlerimizde düşük paralara satılıyor. 12 yaşında bu uyuşturucu maddeyle tanışan bir çocuğun geleceği ne olacak? Sayın Genel Başkanımızın dediği gibi, iktidara gelince bu sorunu mutlaka çözeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Ama iktidarı devredeceğiniz güne kadar üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirin ve daha fazla gencimizin bu pisliğe bulaştırılmasına mani olun.

Değerli arkadaşlar, iktidar partisinin bu suçları önlemek gibi bir iddiasının olmasını bırakın, bu suçları önlemek için mücadele edenlere karşı... Suçlularla mücadele etmesi gerekirken, tam aksine, tüm kamuyu ve dinî kaynakları farklı amaçlarla kullanarak bu mücadeleyi yok etmeye çalışıyor. Oysaki ülkemizde gerçekten çok acı bir gerçekle karşı karşıyayız; özellikle bölgemizde, oturduğumuz Altındağ bölgemizde, uyuşturucuyla mücadelede tüm gençlerimizin, annelerin, babaların sürekli bize yalvardığına ve kendilerine karşı bu sorumluluklarımızı yerine getirmemiz için çaba sarf ettiklerine hepimiz gözlerimizle tanık olmamıza rağmen; gittiğimiz tüm illerde -tüm milletvekili arkadaşlarım belki bu olaylarla hep karşılaşmıştır- her milletvekili arkadaşım bu acı gerçekle, bu tabloyla karşı karşıya olmasına rağmen, ne garip ki bunu dile getirdiğimizde uyuşturucu baronları, bu baronlarla poz veren değerli devlet yöneticileri ve bir bakanın talimatıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığımız aynı noktada, Ana Muhalefet Partisinin Sayın Genel Başkanını Twitter üzerinden farklı bir noktaya çekmeye çalışıyor; bu doğru bir anlayış değil. Biz, bu anlayışla Türkiye’nin sorunlarını çözmek yerine; tam aksine, düğümleştirmek için çaba sarf ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

NİHAT YEŞİL (Devamla) – Ama buna inanın, bu işte bu inancı taşıyan tüm arkadaşlarımla her türlü mücadeleyi vermeye ve gittiğimiz yerlerde bu sorunu dile getirmeye devam edeceğiz çünkü vicdan sahibi olan herkes evlatlarımıza karşı, ülkemize karşı bu sorumluluğu taşımak zorunda; bu taşıdığımız sorumluluk... Çok acı bir gerçekle, bu nesil yok olduğu zaman bu ülkenin hepsinin acı gerçeklerle karşı karşıya kaldığına hepimiz tanık olacağız. Bu evlatlarımızı farklı.... Zaten eğitimi yok ettiniz, sağlığı yok ettiniz, bütün hukuku yok ettiniz, adaleti yok ettiniz. İnsanlık adına yapmamız gereken, bu acımasız savaşta da hep birlikte el ele verip, omuz omuza verip bu mücadeleyi yürütmemiz lazım ama bu mücadeleyi yürütme noktasında “Ben yaptım.” ”Sen yaptın.” diye kötüleyerek bir yere varmamız mümkün değil. Bunu dile getiren hangi arkadaşımız olursa olsun, gücümüz yettiği oranda onun yanında olmak hepimizin bir borcudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİHAT YEŞİL (Devamla) – Bu borç bütün ülkemizin bütün evlatlarına karşı olan bir sorumluluktur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yeşil.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – 47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Yeni bir madde ihdasına dair işlem başlattım, sonra vereyim söz.

Buyurun Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hatibin uyuşturucuyla ilgili… Kısa bir söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

IV.-AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Ankara Milletvekili Nihat Yeşil’in 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 47’nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, Nihat Bey’in uyuşturucuyla mücadele noktasındaki güvenlik birimlerimize yönelik ifadelerini kabul etmemiz mümkün değil. Kolluk görevlilerimizin, Jandarmamızın, Emniyet teşkilatımızın ve gümrük teşkilatımızın uyuşturucuyla mücadelede binlerce operasyon yaptığını hepimiz görüyoruz ve bu konudaki kararlılıkları da ortada. Türk Ceza Kanunu’nda yaptığımız düzenlemelerle uyuşturucu suçlarına yönelik cezaları dünyada en ağır şekilde düzenleyen bir ülkeyiz. Aynı zamanda, Ceza İnfaz Kanunu’muzda da uyuşturucunun koşullu salıvermesini terörle eşit hâle getiren bir düzenlemeyi bu Mecliste yapmıştık. Bu kararlılıklar ortadayken, yapılan operasyonlar ortadayken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Tamamlıyorum.

Şu anda, hükümlü ve tutukluların üçte 1’i uyuşturucudan kaynaklanan suçlar nedeniyle cezaevinde bulunuyorlar. Dolayısıyla Hükûmetimizin bu konudaki kararlılığı, güvenlik birimlerimizin kararlılığı çok ortadadır ve bu kararlılıktan da hiçbir zaman taviz vermeyeceğimizi belirtmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

29.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın mevkidaşım biraz önce konuşan Ankara Milletvekilimiz Nihat Yeşil'in, konuşmasında “Kahraman polis teşkilatımıza ve Jandarma teşkilatımıza yönelik bir ithamda bulundu.” diye söze başladı, bunu asla kabul etmeyiz. Biz bir şey söylüyoruz: “Kahraman polisimizi ve jandarmamızı kimse uyuşturucu baronlarına, kara para aklayıcılarla olan ilişkilerine kalkan yapmasın.” Biz dedik ki: “Türkiye'de suç işleri bakanı var.” “Suç işleri bakanlığı var.” demedik, demeyiz. Bakanlık da bizim, devlet de bizim, kahraman polis de bizim, jandarma da bizim. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, Bakan da bizim…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bakan bizim değil! Bakan bizim değil!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bakanla ilgili böyle bir ifadeyi kabul etmek mümkün değil, bu ifadeler yaralayıcı ifadeler. Ya, bu Mecliste bunlar ifade edilmez.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Baronların bakanı!

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan teklife konu kanunun, Komisyon metninde bulunmayan, ancak teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Söz konusu önerge bu mahiyette olmamakla birlikte, siyasi parti gruplarından bir itirazın bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme alıyorum.

Şimdi, söz konusu önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 16 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne 47’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                     Ramazan Can                              Yılmaz Tunç

                     Kayseri                            Kırıkkale                                     Bartın

                 Erkan Akçay                 Mücahit Durmuşoğlu                        Halil Etyemez

                     Manisa                            Osmaniye                                     Konya

           Mehmet Doğan Kubat

                    İstanbul

“MADDE 48- 18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesine “meblağın” ibaresinden sonra gelmek üzere “yüzde ellisi ile yüzde doksanı arasında” ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Değerli Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak salt çoğunluğumuz vardır, yeni madde ihdasına ilişkin önergeye salt çoğunlukla katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen yok.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için teklifin görüşmelerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 2 üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geçici 2’nci maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “2.000” ibarelerinin “5.500” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Ömer Fethi Gürer                  Hüseyin Yıldız                             Erkan Aydın

                      Niğde                                Aydın                                       Bursa

               Vecdi Gündoğdu                Okan Gaytancıoğlu                        Faruk Sarıaslan

                   Kırklareli                             Edirne                                     Nevşehir

                Alpay Antmen

                     Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Alpay Antmen’in. (CHP sıralarından alkışlar)

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, teklifin geçici 2’nci maddesiyle, toplam alacak miktarı 2 bin liraya kadar olan su, elektrik, telefon, doğal gaz gibi abonelik sözleşmelerinden doğan icra takiplerinin sona erdirilmesi amaçlanıyor. Sona erdirilmesi amaçlanıyor ama bu gibi icra takiplerinden vazgeçilmesi, alacaklının keyfiyetine ve inisiyatifine bırakılıyor yani, iktidarınızın ülkemizi getirdiği nokta burada apaçık gözüküyor. AKP iktidarı, yoksullukla boğuşan halkımıza çözümü icra takiplerinden alacaklı tarafın vazgeçmesi inisiyatifine bağlıyor. Bu teklif yasalaşınca pek çok alacaklı şirket icra takiplerinden gönüllü olarak feragat etmeyecek. Ama ne olacak? Onlara belli telefonlar açılacak: “Bu takiplerden vazgeçin, yoksa, yoksa, yoksa…” denecek ve aba altından sopa gösterildikten sonra alacaklı şirketler bu takiplerinden vazgeçmek zorunda kalacaklar.

Evet, diyebiliriz ki zaten bu şirketler çok kâr ediyordu, biraz da zarar etsinler, sosyal devlet ilkesi gereğince biraz da fedakârlık yapsınlar. Tamam, kabul de avukatlık ücretleri ne olacak? Feragat edildiği için, borçlu aleyhine icrada vekâlet ücreti doğmayacak ama alacaklının avukatı kendi müvekkilinden de ücretini istediği zaman diyecekler ki: “Ben zaten alacağımdan vazgeçtim kardeşim, sana para mara da yok.” Olan burada yine avukata olacak. Tabii, siz bunu hiç düşünmediniz.

Bu arada, değerli milletvekilleri, geçici 2’nci ve geçici 3’üncü maddeyle, ekonomik açıdan yangın yerine dönen ülkemizde istatistiki olarak icra takip sayısının azaltılması isteniyor. AKP böyle palyatif çözümle istatistiki bilgileri güya zayıflatacak.

Peki, işin gerçeğine bakalım: Bugün, tam bugün itibarıyla bir günde açılan icra takibi sayısı 27.483; 28 bin civarı icra takibi bir günde açıldı. Peki, bugüne kadar, on ayda kaç milyon icra takibi açıldı dersiniz? 7 milyon 157 bin küsur. Şu an derdest icra takibi sayısı 23.548 yani yaklaşık 24 milyon civarında icra takibimiz var ve eğer birden çok borçlu varsa Türkiye’de her 3 vatandaştan 1’i maalesef icralık durumda. Yani, ekonomiyi düzeltmek yerine, halkı yoksulluktan kurtarmak yerine, sadece kendi yandaşlarınızı zengin etmeyi bırakmak yerine alacaklının keyfine kederine bırakarak “İcra dosyalarından feragat edin ve bu şekilde de biz yoksulluğu çözdük.” diyeceksiniz; bu, akıl alır gibi değil.

Peki, bir şey söylemek istiyorum: “İcraat, icraat” deyip duruyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı her konuşmasında icraatlardan bahsediyor. Sayın milletvekilleri, aslında ortada bir icraat falan yok; 25-30 milyon vatandaşa gelen icra var, icra. Siz icraat Hükûmeti değilsiniz, olsanız olsanız icra Hükûmeti olursunuz; insanları icraya düşürüyorsunuz. İcralık vatandaşlarımızın sayısı Hollanda, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerin nüfusunu bile geçti. Yani, değerli milletvekilleri, AKP iktidardan düşmek üzere ama icra dosyaları tek başına iktidar olmuş durumda. Adliyelerde icra dosyalarını koyacak yer yok; dolaplar, arşivler, her yer doldu taştı. Çiftçinin traktörüne, tarlasına icra konuluyor ama traktörler, bağlar bahçeler haczedilirken Ziraat Bankası Demirörenden olan kredi alacağının peşine düşmüyor, bu konuda milletvekillerine bilgi de vermiyor. Vatandaş ne yapıyor? Borcunu borçla kapatmaya çalışıyor.

Değerli milletvekilleri, ey AKP'li milletvekili arkadaşlarımız, sizin haberiniz yok belki ama çocuklar aç şekilde okula gidiyor. Çocuklarımız aç, çocuklarımız iyi beslenemiyor ve maalesef kurduğunuz bu neoliberal sistemde önce babaları işsiz bıraktınız, sonra çocukları da aç. Çaresizlikten ve ödeyemediği borçlardan dolayı insanlar intihar ediyor. Yazıktır, günahtır.

Değerli milletvekilleri, bakın, vatandaş, sizi, cumhuriyetin 100’üncü yılında öyle bir icraya verecek ki aklınız duracak. Bilmiyorum, Allah kimseyi icraya düşürmesin. Vatandaş, alamadığı hizmetlerin, yenilen haklarının hesabını size demokratik icra yoluyla soracak, 1.150 odalı sarayı bu demokratik icra yoluyla geri alacak; mesela, insan haklarını, bağımsız medyayı icra yoluyla sizden söke söke geri alacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ALPAY ANTMEN (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım. Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Vatandaş, çalınan hayallerini, çalınan geleceğini, çalınan işlerini çalınan paralarını ve çalınan özgürlüklerini hepsini sandık iradesiyle sizden söke söke geri alacak. Ama az kaldı, merak etmeyin, geri alacağız halktan alınanı. Saray egemenliğini yüz yıl önce nasıl yıkıp halkın iktidarını kurduysak cumhuriyetimizin 100’üncü yılında da halka ait olanı saraydan alıp halka vereceğiz. Söz olsun, ant olsun.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geçici 2’nci maddesinin birinci fıkrasına “başlatıldığı tarihteki” ibaresinden sonra gelmek üzere “takip talebinde yer alan” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                     Ramazan Can                              Yılmaz Tunç

                     Kayseri                            Kırıkkale                                     Bartın

                  Serap Yaşar                       Erkan Akçay                                İffet Polat

                    İstanbul                             Manisa                                     İstanbul

           Mehmet Doğan Kubat

                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, madde kapsamında tasfiye edilecek alacak tutarının belirlenmesinde, 2004 ve 7155 sayılı Kanunlar uyarınca başlatılmış bulunan icra takiplerinde, takibin başlatıldığı tarihteki takip talebinde yer alan tutarın esas alınacağı hususunun netleştirilmesi amacıyla önerilen değişiklik yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3 üzerinde 1 adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geçici 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “2.500” ibaresinin “5.500” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                Hüseyin Yıldız                     Erkan Aydın                            Vecdi Gündoğdu

                      Aydın                                Bursa                                     Kırklareli

               Faruk Sarıaslan                Okan Gaytancıoğlu                            Cavit Arı

                    Nevşehir                             Edirne                                      Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın Cavit Arı’nın.

Buyurun Sayın Arı. (CHP sıralarından alkışlar)

CAVİT ARI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Geçici 3’üncü maddede 15/8/2022 tarihi itibarıyla varlık yönetim şirketlerinin alacaklısı olarak takibi yaptığı 2.500 TL'ye kadar anaparası olan dosyalarla ilgili takipten vazgeçilebileceğine dair bir düzenleme var.

Değerli arkadaşlar, burada her ne kadar vatandaş lehine bir işlem yapılıyormuş gibi ise de aslında burada varlık yönetim şirketleri lehine yapılan ve varlık yönetim şirketlerine yaklaşık olarak 416 milyon TL para aktarılacak bir operasyon yapılmakta. Nasıl mı? Şöyle izah edeyim: Şimdi, varlık yönetim şirketlerine aktarılan dosya nasıl dosyadır? Bu dosyalar, öncelikle bankalar tarafından, bankaların kredi alacakları, kredi kartı vesair alacakları nedeniyle açılır. Banka, alacak takibine geçer ancak süreçte alacağını tahsil edemediğini görür ise bu dosyaları, takipte sonuçsuz kalan dosyaları varlık yönetim şirketlerine belli olanlarda satar. Öyle ki bu oranlara toplam dosya alacakları yönüyle baktığımızda, yüzde 5, yüzde 10, yüzde 15 gibi çok düşük rakamlar üzerinden satışları yapılır. Varlık yönetim şirketleri de bu dosyalarla ilgili alacaklarını takip etmeye devam eder, vatandaştan alacağı haczi kabil mal bulduğunda son kuruşuna kadar alır, bulamazsa tahsil edemez yani alacak devam eder. Varlık yönetim şirketleri zaten bir taraftan bu dosyalar yönüyle fazlasıyla kazanmakla beraber, şimdi burada ne olmakta? Bakın, tahsil edilemeyen dosyalar -hani halk arasında hepimizin bildiği gibi- vergiden düşülen bir dosya şekline dönüşebilir. Nasıl dönüşür? Ancak icra dairesinden, icra dosyasından aciz vesikası yani aciz belgesi almayla dönüşür. İşte varlık yönetim şirketlerinin aciz vesikası alması lazım. Nasıl alacak? Önce o dosyadan hacze gidilmesi lazım, bu nedenle de 182 TL önce haciz masrafı, artı diğer masraflar, neredeyse dosya başına 300 TL masraf yapacak. İşte şimdi, bir taraftan o masraftan kurtulmakta -bu, kâr hanesine yazılmış bir rakam- diğer taraftan da bu dosyalardaki takipten vazgeçilerek sözde vatandaşımız borçtan kurtulmuş gibi yapılsa da aslında bunlar haczedilemeyen, haczedilmesi de mümkün gözükmeyen, o nedenle de varlık yönetim şirketi tarafından “Zaten tahsil edemiyorum, o yüzden ben de bu dosyadan vazgeçtim.” denilen dosyalar. İşte, eğer varlık yönetim şirketleri vatandaş lehine bu takipten vazgeçiyorsa vazgeçsin -bizim buna bir itirazımız yok- ancak vazgeçmeyle beraber toplamda 830 milyon dolayında olan bu rakamlar karşılığı işte varlık yönetim şirketlerine hazine bütçesinden yüzde 50’si aktarılmakta. Yani siz burada sözde “Vatandaşı borçtan kurtarıyoruz, vatandaşın lehine karar alıyoruz.” derken aslında verecek olduğunuz oylarla varlık yönetim şirketlerine toplamda 416 milyon TL hazineden kaynak aktarılmasına sebebiyet vereceksiniz. Bakın, milletin, devletin, hepimizin parasını varlık yönetim şirketlerine aktarmak üzeresiniz. Gelin, bu düzenlemeden vazgeçelim. Evet, dosyalar kapatılsın, vatandaş hakkında açılmış bulunan yaklaşık 800 bine yakın -varlık yönetim şirketleri tarafından- devam eden bu dosyalar kapatılsın. Dediğim gibi, buna itirazımız yok ama hazine tarafından 416 milyon gibi bir rakamın varlık yönetim şirketlerine aktarılması doğru değildir. Bu, kamu vicdanını yaralayacak bir karar olacaktır. O nedenle, varlık yönetim şirketlerine hazineden yüzde 50 aktarılması kısmından vazgeçilsin diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Geçici madde 3’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

48’inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 48’inci maddesinde yer alan “yayımı tarihinde” ibarelerinin “yayımlandığı tarihte” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Hüseyin Örs             Mehmet Metanet Çulhaoğlu                     Ayhan Erel

                    Trabzon                              Adana                                      Aksaray

                Feridun Bahşi                      Aytun Çıray                               Ümit Beyaz

                     Antalya                               İzmir                                      İstanbul

             İbrahim Halil Oral

                     Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın İbrahim Halil Oral’ın.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 361 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 48’inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmelerinin sonuna geldiğimiz kanun teklifinde Kredi ve Yurtlar Kurumundan alınan öğrenim kredileriyle alakalı düzenlemeler yapılmıştır. Borç faizleri ve ödeme yönteminde kolaylıklar getiren bu düzenlemeyi olumlu bulmaktayım ancak içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda alınan kredilerin ödenmesinin sıkıntı yaratacağını vurgulamak istiyorum. Dört yılda alınan krediyi yine dört yılda geri istemek bankaların dahi yapmadığı bir uygulamadır. Ödemelerin en az 2 katı süreye yayılması daha uygun olacaktır.

Öğrencilerimizin bir diğer sorunu ise yurtlardır. Saygıdeğer milletvekilleri, geçtiğimiz haftalarda Bakanlık şatafatlı kartonlara bastırdığı bir dosya gönderdi. Gençlik ve Spor Bakanlığının bu gönderdiği dosyada Ankara’daki yurtlarla alakalı bilgiler yer almaktaydı. Dosyanın iç kapağında Ankara’daki KYK yurt kapasitesinin 41.544 olduğu yazmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Ankara’da sadece lisans öğrenci sayısı 234 bindir, buna ön lisans, doktora ve yüksek lisansı da kattığımız zaman rakam 330 bine yaklaşmaktadır. 40 bin nere 330 bin nere? Ben buna sizin daima referans gösterdiğiniz Necip Fazıl Kısakürek’in sözleriyle cevap vermek istiyorum:

“Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;

Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”

Arkadaşlar, Ankara’da yurtlar artık karaborsaya düşmüştür yani Necip Fazıl’ın sözleriyle bu, kurdun bile yapmadığı bir insafsızlıktır. Ancak Kanal İstanbullara, kur korumalı mevduatlara harcadığınız paralarla Türkiye’deki bütün öğrencilerin barınma sorununu çözebilirsiniz. Bunu neden yapmıyorsunuz? Her yere üniversite yapmakla övünen siz değil misiniz? Ev kiralarındaki aşırı artışları da düşünürsek bu iş artık yönetilemez hâle gelmiştir.

Değerli milletvekilleri; KYK’deki başarısızlığınız yetmezmiş gibi atamayla getirdiğiniz rektörler gelenekleri olan üniversitelerin yapısını bozmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ODTܒde bir yurtlar yönetmeliği değişikliği yapılmıştır. ODTÜ, politik geleneği olan ve kötü yönetime itiraz edebilen cesur öğrencilerin var olduğu bir üniversitedir. Siyasi görüşü fark etmeksizin bölücülük ve terörle ilişkisi olmayan her türlü eylem ve fikri desteklemek demokrasilerin görevidir. İşin gereği bu iken üniversite yönetimini eleştirmek, ne hakla suç ilan edilmek istenmektedir? Öğrenci tabii ki üniversite yönetimini eleştirecektir. ODTܒde bu yönetmeliği çıkaranlar kendilerini ne sanmaktadırlar? Herkes kendi kurumunun tek adamı olmaya kalkarsa Türkiye, Türkiye olmaktan çıkar.

Kıymetli milletvekilleri, benim de tanıdığım bir öğrenci kardeşimiz yurtlardaki eksiklikleri sosyal medyadan ifade ettiği için ceza almıştı. Bu zihniyet, iktidarın basında, bürokraside, üniversitelerde ve sosyal medyada hâkim kılmaya çalıştığı zihniyetin aynısıdır. Dilim varmıyor ama iktidar Stalin’e, Hitler’e, Mao’nun yöntemlerine özenmektedir. ODTÜ yönetiminin çıkardığı ve muğlak ifadelerle dolu yönetmelik, düşünen, Türkiye'nin meselelerine duyarlı gençleri kampüsten uzaklaştırmaya, yurtlardan atmaya yöneliktir; bu, asla kabul edilemez. Geçmişte, üniversitelerdeki başörtü yasaklarını protesto eden ülkücü, akıncı, millî görüşçü ve pek çok görüşten öğrenci olmasaydı biz bu yasakları aşabilir miydik? Dün o eylemleri destekleyenler bugün neden ODTܒdeki yönetmelik kepazeliğine ses çıkarmamaktadırlar? Bu, çok düşündürücüdür.

Sayın milletvekilleri, devletin görevi, sudan sebeplerle öğrencileri yurtlardan atmak değildir; devletin görevi, öğrencisini dün FET֒nün beyin yıkama evlerindeki hâllere düşürmeden KYK’de barınmasını sağlamaktır, ODTÜ yönetimi de bunu böyle bilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Üniversitede bir terör suçu varsa yargı bunun gereğini yapmalıdır. Bunun yolu, keyfî olarak yurttan öğrenci atmak asla değildir. ODTܒdeki ve diğer üniversitelerimizdeki baskıcı idareleri takip etmeye ve dile getirmeye devam edeceğiz.

Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

48’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Dervişoğlu, buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Biraz sonra yine torba nitelikli bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylayacağız. Bu kanun teklifinin birçok maddesine İYİ Parti olarak katılıyoruz, hatta Cumhuriyet Halk Partisiyle birlikte partimiz de bu düzenlemeleri çok önce bu Meclisten gerek önergelerle gerek kanun teklifleriyle talep etmişti ama karşı olduğumuz maddeler de var. Her zaman olduğu gibi yine melekler ile şeytanlar aynı torbanın içinde toplanmış. Örnek olarak, kur korumalı mevduat için uygulanan vergi muafiyetinin 2023 yılına kadar uzatılmasına muhalefetimiz var. Bunun gerek Merkez Bankasına gerek hazineye ve vergi muafiyetinden kaynaklı durumlara göre hazinemize 300 milyar lira civarında bir külfet getireceği kanaatini taşıyoruz. Diğer birçok maddede kısmen iyileştirme yapılıyor. Bu iyileştirmeler tarafımızdan yetersiz görülmektedir ama her şeye rağmen bir beklentiyi de karşıladığı aşikârdır.

Bir husus daha var Millî Piyango konusuyla alakalı. Ben bu konuyla ilgili geride bıraktığımız zaman içerisinde neredeyse yasa dışı bir kumarhaneye dönüşmüş Millî Piyangonun önündeki “Millî” ibaresinin kaldırılmasını talep etmiştim. O hususa da tekrar vurgu yapıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – İYİ Parti olarak beklentimize tamamen karşılık vermese de torba kanun teklifi içinde muhalif olduğumuz birtakım maddelerin bulunması da söz konusu olmasına rağmen, toplumsal bir beklentiye karşılık vereceği düşüncesiyle bu kanun teklifine “evet” oyu vereceğimizi ilan ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Zatıalinize de teşekkür ediyorum efendim. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 49’uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 49 – Bu kanun hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.”

                Hasan Özgüneş                    Şevin Coşkun                             Kemal Peköz

                      Şırnak                                Muş                                         Adana

                 Kemal Bülbül             Ömer Faruk Gergerlioğlu                 Meral Danış Beştaş

                     Antalya                             Kocaeli                                       Siirt

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Meral Danış Beştaş’ın.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki haftadır torba kanun teklifini görüşüyoruz ve nihayetinde, sona geldik bütün torba kanun teklifleri gibi. Torba kanun tekliflerine dair eleştirilerimiz her torbada olduğu gibi burada da tabii ki devam ediyor. Maalesef hiç ilgisiz, hiçbir bağı olmayan öneriler, düzenlemeler, toplumun değişik değişik kesimlerine dönük verilen sözlerin yerine getirilmesi gibi bir teamül oluşturuldu; bu da AKP’nin teamülü olarak devam ediyor. Bu yönüyle eleştirilerimiz baki.

Şimdi, bu torbada en önemli düzenlemelerin başında tabii ki kur korumalı mevduat sisteminin uzatılmasını öngören teklif bulunuyor.

(Uğultular)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Yani içeride öyle hararetli bir sohbet var ki gerçekten konuşmayı bırakıp sohbet nedir diye sorasım var.

BAŞKAN – Cankulağı ile dinliyorum sizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Kendi sesim bana gelmiyor.

BAŞKAN – Cankulağı ile dinliyorum ben.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Kendi sesim bana gelmiyor hakikaten.

Kur korumalı mevduat sistemi nedir? Aslında, milyonlarca yurttaşa aktarılması gereken paranın belirli bir azınlığa aktarılması yani bunun özeti bu; yoksuldan alıp zengine vermek, yüzde 99’un değil, yüzde 1’in çıkarlarını düşünmek yani bunu bu şekilde ifade edebiliriz. Bu kaynaklar, yoksuldan alınan kaynaklar tamamen zengine aktarılıyor. Şimdi, dövizin sözde yükselişini düşürmeye yönelik devreye konulan ama o dönemdeki döviz kuruna döndüğümüz ve hiçbir katkısının olmadığını da deneyimlediğimiz bir sistemden söz ediyoruz. Bu nedenle, biz, Halkların Demokratik Partisi olarak kur korumalı mevduat sisteminin lağvedilmesi gerektiğini düşünüyoruz, bunu istiyoruz ve her fırsatta da bunu söylüyoruz ve tabii ki yüzde 1’in değil, yüzde 99’un haklarını, özgürlüklerini savunacağımızı, ekonomik olarak onları da korumamız gerektiğini düşünüyoruz. Kur korumalı mevduat sisteminin büyük bir tehlike olduğunu da ifade etmek istiyorum. Deyim yerindeyse -yanlış anlaşılmasın tabii- saatli bir bomba gibi aslında, Türkiye'nin dibinde diyeyim, toplumun dibinde. Neden? Yani dolar yükseldiği anda yoksullaşma artacak, zenginler çok daha fazla zenginleşecek, fakirler de daha çok fakirleşecek. Yani bu saatli bombayı bu kanun teklifine koyup sonrasında da bunun lehe olduğunun savunulmasının bir kıymetiharbiyesini görmüyoruz.

Diğer yandan, tabii ki öğrencilerin borçlarının, 2 bin liranın altındakilerin ayrıca tasfiye edilmesi büyük bir kriz yaşayanların sorunlarını çözmekten oldukça uzak bir noktada. Ya, bir pansuman yapılıyor, geçici bir pansuman, belki bir iki saatlik bir tedavi gibi düşünülüyor. Halbuki biz HDP olarak 2019’dan bu yana tutarlı bir şekilde hep şunu söyledik: Her yıl borç krizinin çözülmesi gerektiğini, KYK borçlarının anaparasıyla birlikte tasfiye edilmesi gerektiğini hep ifade ettik ve ifade etmeye de devam ediyoruz. Ve Türkiye'de her 3 kişiden 1’inin icralık olduğunu, icra daireleriyle tanıştığını, hacizlerin evlerine gittiğini, ailelerin bu konudan ne kadar muzdarip olduğunu aslında hepimiz gayet iyi biliyoruz. Ayrıca, öğrencilere borç değil, burs verilmelidir. Öğrencilere niye burs veremiyoruz? Yani bu kadar zengine yatırım yapan bir iktidar öğrencileri tekrar borçlandıracak -şu ana kadar olanların işte bir şekilde faizlerini siliyor ama- öğrenciler borçlanmaya devam edecek. Bunlar olumlu -yani olumsuz demiyorum- ama palyatif tedbirler, asla sorunun kökünü çözmeyecek ve bundan sonraki mağduriyetleri de kesinlikle ortadan kaldırmayacak bir torba teklifle karşı karşıyayız. Kötü ekonomik yönetim, ekonomi yönetimi bugün vatandaşları icralık duruma getiriyor. Bu şekilde küçücük pansumanlarla vatandaşların, toplumun sorunlarının çözülmesinin mümkün olmadığını ifade etmek istiyorum. Tabii ki bu torba kanun teklifine giren o küçücük olumlu adımlar da seçimlere yaklaştığımız bir dönemde toplum algısını değiştirmek ve seçimlere aynı zamanda bir hazırlık da olduğunu ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

(Uğultular)

BAŞKAN – Biraz sessiz, arkadaşlar, lütfen biraz sessizlik.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bu yönüyle bu teklife olumlu yaklaşmadığımızı, küçücük bir olumlu adıma olumsuzluk da eklenerek bunun, hani, kabul ettirilmeye çalışıldığını ifade edeyim.

Son olarak, gelmeden önce okudum, Aryen Turan isminde bir avukat İzmir’de biraz önce gözaltına alınmış. Aryen Turan İzmir Barosu Genel Kurulunda kürsüden “…” (*) sloganı atan, Mahsa Amini dayanışmasını ifade eden bir kadın avukat; aynı zamanda, kimyasal silahlara ilişkin araştırma talebinin kabul edilmesi gerektiğini söyleyen bir avukat.

(Uğultular)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz… Lütfen...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biz bu gözaltını kınıyoruz. Gerçekleri söyleyenleri, soru soranları tutuklayarak hiçbir yere varamazsınız.

Aryen Turan’ı serbest bırakın diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

49’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır. İç Tüzük 86’ya göre oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte olmak üzere iki söz talebi vardır.

Öncelikle lehte olmak üzere Sayın Yılmaz Tunç.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Geniş toplum kesimlerini ilgilendiren, önemli düzenlemeler içeren, geçici maddeleriyle beraber toplamda 53 maddeden oluşan kanun teklifinin görüşmelerinin sonuna geldik. Teklifle milyonlarca insanımızı ilgilendiren çok önemli düzenlemeler yaptık. Tabii, 53 maddede çok sayıda düzenleme var ancak vakit nedeniyle öne çıkan bazı hususları da tekrar hatırlamakta fayda olduğunu düşünüyorum.

Özellikle öğrenim kredilerinin gecikme faizinden vazgeçilmesini sağlayarak gençlerimize yaklaşık 20 milyar liralık bir destek sağlamış olduk.

Yine, 2 bin lira altındaki icra borçlarının hazineden karşılanmasını sağlayarak 9 milyon dosyanın tasfiye edilmesini ve 5 milyon kişinin de bundan istifade etmesini sağlamış olduk.

Çatılarda güneş enerjisinde elektrik üretimine vergi muafiyeti sağlayan, özellikle 25 kilovatsaatten 50 kilovatsaate yükselten bir düzenlemeyi gerçekleştirmiş olduk.

Yine, doğal gaz ve elektrik yardımının vergi ve sigorta priminden muaf tutulmasını sağladık.

Covid-19 kapsamında yazılan sokak kısıtlaması ve maske cezalarına yönelik bir af düzenlemesi gerçekleştirdik. Burada da 3 milyar liradan vazgeçilmesi söz konusu oldu.

Tıp ve diş hekimliği son sınıf öğrencilerine asgari ücret kadar ödeme imkânını sağlayan düzenlemeyi de bu teklifle hayata geçirmiş olduk.

Yaşlı ve engelli aylıklarındaki yersiz ödeme kaynaklı alacakları da terkin ettik.

Varlık yönetim şirketlerine devredilen 2.500 liranın altındaki borçları tasfiye ettik. Burada da 1 milyon civarında kişinin faydalanmasını sağladık.

Kur korumalı mevduat uygulamasını bir yıl daha uzatan bir düzenleme de bu teklifin içerisinde mevcut.

Karşılıksız çek ve protestolu senetler için sicil affı getiren düzenleme de bu teklifin içerisinde mevcut.

Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmelerinde, öncelikle Plan ve Bütçe Komisyonunda çok değerli katkılarıyla Başkan ve üyelerimize, bürokratlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Meclis Genel Kurulunda eleştirileriyle, katkılarıyla bütün siyasi gruplarımızın Grup Başkanlarına, milletvekillerine, Grup Başkan Vekillerine huzurlarınızda çok çok teşekkür ediyoruz.

Kanun teklifinin ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aleyhte olmak üzere Sayın Engin Altay.

Buyurun. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu, Gelir Vergisi Kanun Teklifi Meclise geldiğinde Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasında dedik ki: Genel olarak olumlu şeyleri kapsıyor. Hatta Cumhuriyet Halk Partisinin aylardır, yıllardır söylediği Kredi ve Yurtlar Kurumundan alınan kredilerin faizlerinin silinmesi Cumhuriyet Halk Partisinin dilinde tüy bittiği bir meseledir; yapıyoruz, güzel. Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiğinde bazı önerilerimiz oldu, mesela ne önerdik? Plan ve Bütçe Komisyonuna mensup arkadaşlarımız önerge de verdiler, AK PARTİ’li ve MHP’li Komisyon üyeleri reddetti.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Reddolmadı Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Neleri reddettiler? Mesela “EYT meselesini burada çözelim.” dedik. Reddoldu, keşke olmasaydı. Gelir vergisi dilimleri bir kanayan yaraya dönüştü, Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz bu konuda önerge verdi, reddedildi, keşke edilmeseydi. Bu, “Aboneliğe bağlı borçların 2 bin liraya kadar olan kısmını…” “...5.500 liraya kadar olan kısmını…” şeklinde yapalım dedik, reddedildi; keşke edilmesiydi. Varlık yönetim şirketlerine devrolmuş, icralık olmuş 2.500 liraya kadar olan alacakların silinmesi noktasında, tasfiyesi noktasında “Gelin, bunu da 5.500 yapalım, bir yaraya merhem olsun.” dedik, olmadı; keşke bunlar da olsaydı. Bunlar da olsaydı da -biraz sonra teklifin açık oylamasını yapacağız- iç huzuruyla “evet” verseydik diyeceğim. “Evet” vereceğiz, kabul edeceğiz bu teklifi ama bir AK PARTİ klasiğini daha Sayın Elitaş bize gösterdiniz -Sayın Tunç, birlikte tuttuğumuz ilk nöbet- eskiden yarım kilo dana eti, yarım kilo domuz eti yapıyordunuz; bu teklifte 900 gram dana eti, 100 gram domuz etini de buraya soktunuz, bu ayıp da size yeter! Bu günah da size yeter! (CHP sıralarından alkışlar) O ne? O, şu: Ya, kur korumalı mevduat. Şimdi, bak, kur korumalı mevduat şu, yapılan şu: 23 Aralık 2021’de bunu getirdiğinizde 1 milyon lirasını üç ay vadeli kur korumalı mevduata yatırıp vadesi dolduğunda, vadesini yenileyen bir vatandaşın eline -dokuz aylık vadesi dolduğunda- yani 23 Eylül itibarıyla 1 milyon 581 bin lira geçiyor da bu dokuz ayda yüzde 58,1 oranında faiz geliri elde ediyor. Nas nerede? Nerede nas? Bu paranın 125 bin lirası dokuz ayda bankanın vatandaşa vermesi gereken yasal faiz. Ancak 456 bin lirayı nereden verdiniz, nereden veriyorsunuz? 456 bin lirayı, fakir fukaradan, garip gurebadan topladığınız vergileri zenginin zenginliğini sürdürebilmesi için, zengininin zenginliğini muhafaza etmek için kullanıyorsunuz. Lanet olsun bu maddeye! (CHP sıralarından alkışlar)

Ama şimdi nasıl yapalım Cumhuriyet Halk Partisinin sayın milletvekilleri? Biz “Mevcut yükseköğrenim ve katkı kredisi borçlarının faizleri silinmeli.” dedik, siliniyor. Bankalara ve diğer mali kuruluşlara olan borçlarını zamanında ödeyemediği için kredi sicili bozulanların borçlarını 1 Temmuza kadar ödemeleri ya da yeniden yapılandırmaları hâlinde sicil affı geliyor. Tıp fakültelerinde ve diş hekimliği fakültesinde intern öğrencilerine -Ali Şeker’in altı yıl önce bu konuda kanun teklifi vardı- asgari ücret oranında bir ücret ödeniyor. Bu tür olumlu bulduğumuz hususlar var. Pandemi nedeniyle yazdığınız cezalar -benim kızıma da yazmışsınız- siliniyor.

(Gülüşmeler)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Öyle ama yalan değil, yalan değil. Böyle bir tablo. Covid-19 salgını sırasındaki maske yasağıyla ilgili cezalar siliniyor; zaten yazmak yanlıştı. Maske bulamadınız ki nasıl takacaktı vatandaş?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bütün dünyaya maske sattık.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sonuç: Değerli vatandaşlarım -Sayın Kaboğlu burada, bu kur korumalı mevduat için hazırlan mahkemeye- buna rağmen, bu teklifin biraz önce saydığım olumluluklarına istinaden teklifteki bir sürü husus yetersiz olmakla birlikte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, bitireyim.

BAŞKAN – Tamamlayınız sözlerinizi.

ENGİN ALTAY (Devamla) – …Cumhuriyet Halk Partisinin vaatleri içinde olduğundan, değerli milletvekili arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; biz kabul oyu vereceğiz ancak şimdiden kötü haberi de vereyim. Şimdi, millete kaşıkla verdiniz, veriyoruz hep birlikte ama yılbaşında gelecek pasaport, motorlu taşıtlar, harçlar, cezalar vesaire, yeniden değerleme oranında yaptığınız artışla bunun, bu verdiğimizin bir o kadarını, verdiğimiz kadarını yeniden vatandaştan alıp zengine vereceksiniz, zengine; bunu yapmayın, yapmayın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Tamam Başkanım, memnuniyetle söz veririm yani sıkıntı yok. Ben kasap değilim, kıymadan anlamam; araya girmeyeceğim de belki Sayın Elitaş söz ister dedim ben.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, kalktınız, konuşacak mısınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, ismimden bahsederek sataşmada bulundu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bahsettim, sataşmadım. Yerinden söz verin.

BAŞKAN – Hayır, hayır, sataşma yok zaten de…

Yerinizden söz istiyor musunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sataşmadan mı söz vereceksiniz?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tutanakları isteyin Başkanım, ara verin.

(Uğultular)

BAŞKAN – Arkadaşlar, duyamıyorum, müsaade edin lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, Sayın Engin Altay ismimden bahsederek kur korumalı mevduatı “Domuz eti mi, dana eti mi, koyun eti mi…” diye ifade etti.

BAŞKAN – Evet, “Kıyma.” dedi.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin aleyhinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; iki haftadır bu kanun teklifi üzerinde çalışıyoruz. Önce Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu değerlendirildi. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve bütün siyasi partilerin değerli üyeleri Komisyonda hakikaten hem eleştirileriyle hem de katkılarıyla teklif sahibi arkadaşlarımıza ve bize önemli mesajlar verdiler. Öncelikle kendilerine teşekkür ediyorum.

Bu kanun teklifi toplam 53 maddeydi, maddenin birini çektik. Sağ olsunlar, Ticaret Bakanlığımızın bir kanun maddesiyle ilgili kısmı da değerli Grup Başkan Vekillerimizin onayıyla 1 madde ihdas ederek tekrar geçici maddelerle birlikte 53 madde hâline getirdik. Genel Kurulda da konuşarak katkı sağlayan, eleştiride bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımızın da katkılarına teşekkür ediyorum, Sayın Grup Başkan Vekilleri başta olmak üzere.

Şimdi, değerli arkadaşlar, kur korumalı mevduatla ilgili konuda Sayın Altay hem Grup Başkan Vekili olarak daha önceki yaptığı konuşmada hem de şimdiki yaptığı konuşmada ifade ettiler. Bakın, Amerika Birleşik Devletleri’nde politika faiz oranı 0,50’den yüzde 4’e çıkmış.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Bizde kaçmış?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bugün, kur korumalı mevduat olmasaydı bizim faiz oranlarımız, bizim döviz fiyatlarımız, inanın, olağanüstü noktalara gelecekti. Açıklarken Sayın Altay dedi ki: “Yüzde 10 küsurla politika faizini uyguluyorsun, bankalara alıp veriyorsun, iş adamına da yüzde 28’le, yüzde 27’yle…” En yüksek oran yüzde 27.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Vatandaşa, vatandaşa… Evet, yüzde 28’e…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Enflasyonun yüzde 85 olduğu bir dönemde yüzde 27’yle bir faiz oranı verilebiliyorsa bu vatandaşa verilen en büyük desteklerden biridir.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Mazerete bak ya!

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Yüzde 85’i kim yaptı, yüzde 85’i?

AHMET KAYA (Trabzon) – Niye çıkardınız yüzde 85’e?

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Yüzde 85’e niye çıkardınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kur korumalı mevduatla ilgili eleştirileriniz olabilir. Kur korumalı mevduatla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Şöyle, Sayın Elitaş, yerinizden olsaydı sorun yoktu ama sataşmalarda…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Başkanım, bir dakika daha.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Verme Başkanım.

BAŞKAN – Neyse, ben bir dakika ek süre kürsüden vereyim de yerinizden uzatmayalım.

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Kur korumalı mevduat Aralık 2021 tarihinde çıktı.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Sayın Elitaş, aşağıda 3 tane banka şubesi var; gidin sorun bakalım, size yüzde 27’den para verecekler.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Mart 2022 tarihinde de kur korumalı mevduatın vergiden istisna olacağı -bu işletmelerle ilgili kısım- gelir, kurumlar vergisinden istisna olacağıyla ilgili bir düzenleme getirildi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Faiz 19’ken enflasyon 19’du, faiz 10’a düştü enflasyon 200’e çıktı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O gün bununla ilgili yorum yapan karamsar ekonomistler kur korumalı mevduatın Türkiye ekonomisine vereceği zararı en az 300 milyar lira, en fazla da 700-800 milyar lira olarak ifade ettiler. Komisyonda bu anlatıldı, Maliye Bakanlığı “Kur korumalı mevduatın hazinemize katkısı 85 milyar liradır.“ dedi; siz Merkez Bankasıyla ilgili de soru sordunuz, “Merkez Bankası bir banka, onun analitik bilançosunda açıklanır.” dedi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Paramızı gerin verin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Nitekim, Merkez Bankası Başkanı Plan ve Bütçe Komisyonuna kanun gereğince yılda 2 kere bilgi vermek zorunda, en yakın zamanda da herhâlde o bilgi çerçevesinde bunu alırsınız.

Kur korumalı mevduatla ilgili söylenenlerin doğru olmadığını ifade ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

Sayın Akçay, buyurun.

IV.-AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın 361 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin aleyhinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu 53 maddeyi içeren kanun teklifinin tümünün oylanması aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda çalışmalara katılan ve katkı veren bütün milletvekillerimize teşekkür ediyoruz ve bu kanunun ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.

Sayın Başkan, biraz evvel Sayın Altay konuşması esnasında “Bu EYT düzenlemesine ilişkin önergemiz, teklifimiz AK PARTİ ve MHP tarafından reddedildi.” dedi. Bu konuya çok kısa bir açıklama getirmek gerekir: Reddedilen herhangi bir kanun teklifi veya bir kanun görüşmesi değil, grupların haftanın üç günü verdiği “grup önerisi” dediğimiz Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergelerdir ve 27’nci Dönemde bütün parti grupları tarafından verilen grup önerileri sayısına baktığımızda -geçtiğimiz birkaç hafta evvel bunun istatistiğini yaptığımızda- 950’yi geçiyordu, 1.000’e yakın grup önerisi verilmişti. Zaten bu grup önerilerinin tümünün kabul edilmesi hiçbir Meclis tarafından mümkün değildir, Meclisin başka bir çalışma yapamayacağı gibi bu sayıda bir komisyon kurması da mümkün değildir, kaldı ki EYT’ye ilişkin bir araştırma komisyonu kurulmasına da gerek yoktur ve ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan komisyonların tamamı bütün grupların kabulüyle gerçekleşmiştir; bu, âdeta Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir geleneği hâline de gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu görüşümü de ifade ettikten sonra bu kanunun tekrar hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok kısa… Bir yanlış anlaşılma var.

BAŞKAN – Tabii, buyurun.

31.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Akçay, ben EYT’yle ilgili şunu kastetmiştim: “Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz Plan ve Bütçe Komisyonu esnasında bir önerge verdiler, reddedildi.” dedim, grup önerisi şeklinde söylemedim; düzelsin diye söylüyorum.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4618) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361) (Devam)

BAŞKAN – Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik sistemle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen milletvekillerinin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen milletvekillerinin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışmamız devam ediyor, ekranlar açık; saat dokuzu geçmedi, vatandaşlarımız bizi seyrediyor.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Ahmet Tan ve 172 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“ Kullanılan oy sayısı   : 344

 Kabul                         : 325

 Ret                                                   :19(*)

                           Kâtip Üye                                           Kâtip Üye

                     Emine Sare Aydın                                    Enez Kaplan

                            İstanbul                                             Tekirdağ”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı ve uğurlu olsun.

Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 8 Kasım 2022 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.09



(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

 

(*) 361 S. Sayılı Basmayazı 25/10/2022 tarihli 11’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(*) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.