TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19uncu
Birleşim
10
Kasım 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU
VE TAZİYELER
1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ölümünün 84üncü yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu
V.-OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.-Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, cumhuriyetin kurucusu,
yüzyılın en büyük lideri ve komutanı, eşsiz devlet
adamı Atatürkü aramızdan ayrılışının
84üncü yılında ulusça saygı, sevgi ve şükranla
andığına ilişkin konuşması
VI.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Mücahit Arınçın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, 10 Kasım Atatürkü Anma Günü ve Atatürk
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 10 Kasım Atatürkü Anma Günü ve
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Başbuğ Atatürkün Hakka
yürüyüşünün 84üncü yıl dönümüne ve şehir hastanelerine
ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, hasta tutuklu Fırat Nebioğlu, Emrah Nebioğlu ve
Mehmet Emin Özkana ilişkin açıklaması
3.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, son yıllarda artan intihar
olaylarına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete
irtihalinin 84üncü yıl dönümüne ve 11 Kasım Millî
Ağaçlandırma Gününe ilişkin açıklaması
5.- Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, sokak köpeklerinin saldırılarına
ilişkin açıklaması
6.- Sivas Milletvekili Semiha
Ekincinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının 84üncü yıl
dönümüne ve Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürkün
şehadetinin 6ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının 84üncü
yıl dönümüne ve Korkut Ata Film Festivaline ilişkin
açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansurun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının 84üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle,
minnetle andığına, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığına ve 364 sıra sayılı Kanun
Teklifine ilişkin açıklaması
10.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta geri ödeme politikasına
ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle,
saygıyla andığına ve Adananın sorunlarına
ilişkin açıklaması
12.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle, minnetle
andığına ve Kütahyanın kentsel dönüşüm sorununa
ilişkin açıklaması
13.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Atatürkü saygıyla
andığına ve Nevşehirin Kozaklı ilçesinin
ısınma sisteminin çalışmamasına ilişkin
açıklaması
14.- Muğla Milletvekili
Yelda Erol Gökcanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının
84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle,
saygıyla andığına ve Adıyamanın sorunlarına
ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının
84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü saygıyla, minnetle
andığına ve Niğdede kamu personelinin farklı
tutarlarda promosyon almasına ilişkin açıklaması
18.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
19.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 84üncü ölüm yıl
dönümüne ve ehliyet affına ilişkin açıklaması
20.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
21.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün
ebediyete intikalinin 84üncü yıl dönümüne ve genç nüfusun köyden büyük
şehirlere göç ettiğine ilişkin açıklaması
22.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Başbuğ Atatürkün ebediyete
uğurlanışının 84üncü yıl dönümüne,
Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları
sıkıntıya, şehit ve gazi yakınlarına verilen
kadrolara, yaz saati uygulamasına ve Ekmek Üreticileri Sendikası
Başkanı Cihan Kolivarın tutuklanmasına ilişkin
açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete irtihalinin
84üncü yıl dönümüne, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine ve Osman Yüksel Serdengeçtinin vefatının 39uncu yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle,
saygıyla andığına, Mardin Büyükşehir Belediyesine,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve Türkiyenin dünyanın çöp
deposu hâline geldiğine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Mustafa Kemal Atatürkün aramızdan
ayrılışının 84üncü yıl dönümüne, Türkiye
Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı
üyelerinin ziyaretine, Genel Kurulu ziyarete gelen misafirlere, Anıtkabir
ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya,
PTTden emekli maaşı alanların yaşadığı
mağduriyete, çağrı merkezlerinde çalışanlar ile
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin promosyon
sorununa, Sağlık Bakanlığının verdiği giyim
yardımına ve muharip gaziler arasındaki eşitsizliğe
ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Ulu Önder Atatürkün aramızdan
ayrılışının 84üncü yıl dönümüne ve 364 sıra
sayılı Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
27.- Şanlıurfa
Milletvekili Aziz Aydınlıkın, Harran Üniversitesinin
eğitim kooperatifi çalışanlarının kadro talebine
ilişkin açıklaması
28.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolu üzerinde
faaliyetini sürdüren taş ocaklarına ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Mustafa Kemal Atatürkün
aramızdan ayrılışının 84üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
30.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, diyetisyenler platformunun taleplerine ilişkin
açıklaması
31.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 84üncü ölüm yıl dönümüne ve tüm
kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmüne ilişkin
açıklaması
32.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Yüce Önder Atatürkün ebediyete intikalinin
84üncü yıl dönümüne ve Kırklarelinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
33.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, Anayasa Mahkemesi üyelerine
öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendikacılara ilişkin
açıklaması
34.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- İzmir Milletvekili
Özcan Purçunun, Habur Sınır Kapısına
yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması
36.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Niğdeye yapılan yatırımlara
ilişkin açıklaması
39.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça,
İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcının,
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine
ilişkin önerge (4/191) yazısı
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Türkmenistan Parlamentosu Halk Maslahatı Başkanı Gurbangulu
Berdimuhamedovun vaki davetine icabetle, 17-18 Kasım 2022 tarihleri
arasında Türkmenistana bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/2099)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili
tarafından, İstanbulda şehir içinde yer alan kamu
kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma
amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp
kullanılmadıklarının araştırılması
amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve arkadaşları
tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, yargı bağımsızlığının
ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi
amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurul gündemindeki sıralama ile çalışma saatlerine ve 365
ve 366 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
XI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364)
10
Kasım 2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 19uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölümünün 84üncü yıl dönümü nedeniyle
saygı duruşu
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bugün Ulu Önder Atatürkün ölümünün 84üncü yıl
dönümüdür. Genel Kurulumuzu Yüce Atatürkün aziz hatırası önünde iki
dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı duruşunda
bulunuldu)
BAŞKAN Ruhu şad
olsun.
V.-OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın,
cumhuriyetin kurucusu, yüzyılın en büyük lideri ve komutanı,
eşsiz devlet adamı Atatürkü aramızdan
ayrılışının 84üncü yılında ulusça
saygı, sevgi ve şükranla andığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri; cumhuriyetimizin kurucusu, yüzyılın en büyük lideri
ve komutanı, eşsiz devlet adamı Atatürkü, aramızdan
ayrılışının 84üncü yılında ulusça saygı,
sevgi ve şükranla anıyoruz.
Atatürk, yalnız bir
asker, ileri görüşlü bir devlet adamı değil, aynı zamanda
büyük bir devrimci ve düşünce adamıdır. Atatürkün yıllar
önce açıkladığı düşünceleri, dinamik yapısıyla
güncelliğini korumakta ve çağdaşlık yürüyüşünde yolumuzu
aydınlatmaktadır. Bilgili, barış yanlısı,
hoşgörülü oluşuyla tüm milletlerin saygı duyduğu, örnek bir
kişilik olan Atatürk, yüzyıllar boyunca cesaret edilmeyen
dönüşümler gerçekleştirerek ekonomik, siyasal ve sosyal alanda köklü
devrimler yapmıştır; bu değişimlere asla kolay
ulaşılmamış, milleti için canını ortaya koymaktan
çekinmemiştir. Demokratik, laik ve çağdaş değerlerden
oluşan kişiliğindeki bütünleştirici kimliği ve bilimi
rehber edinmiş olan anlayışıyla Atatürkçü düşünce
sistemi, Türkiye Cumhuriyeti devletini milletiyle sonsuza dek bölünmez bir
bütün olarak yaşatacak en büyük ateşleyici güçtür.
Bu duygularla 84üncü
yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşları ile vatanımız uğruna fedakârca
şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı bir kez daha
rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Mücahit Arınça
aittir.
Buyurun Sayın
Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınçın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET MÜCAHİT ARINÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anafartalar Grup
Komutanı olarak Çanakkalede yedi düvelin milletimize geçirmeye
çalıştığı demir çemberi parçalayıp atan Büyük
Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Millî Mücadelemizin
Başkomutanı, cumhuriyetimizin banisi, ilk
Cumhurbaşkanımız, bedeni ile fani fikirleriyle ölümsüz Gazi
Mustafa Kemal Atatürkü ebediyete irtihalinin yıl dönümünde saygı,
sevgi, minnet ve özlemle yâd ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Benim naçiz vücudum elbet
toprak olacaktır lakin Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
yaşayacaktır. deyişiyle dünya siyasi tarihinde eşine az
rastlanır bir anlayışı ortaya koyan Büyük Gazi, reform ve
yenilikleri, kendi siyasal gücünü tahkim etmek için değil, milletimizin
refahını artırmak için hayata geçirmiştir. Atatürk, bu
anlayış sayesinde, vefatının üzerinden seneler geçmesine,
dâhilî ve haricî bedhahların her türlü çabasına rağmen her bir
Türk evladının kalbindeki eşsiz yerini korumaktadır.
Atatürkün bizlere bıraktığı ve cumhuriyet kadar önemli
olan, devlet adamlarının şahsi ikbalinden önce milletimizin
refahını öncelemesi mirasını her ne pahasına olursa
olsun yaşatmalıyız; şahsi menfaatlerini
düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilecek gafillerin
ihanetleri karşısında millet olarak yekvücut
bulunmalıyız. Tarih, ancak kendisinden ibret
alındığı takdirde tekerrür etmeyecektir. Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün istiklal ve istikbal mücadelemize önderlik ettiği zorlu dönemde
yaşananları, vatanımızı dört bir taraftan kuşatan
düşmanları, dışarıdan müttefik olarak görünenlerin ve
gaflet içerisinde olanların ihanetleri, isyanları ve bunlara
karşı topyekûn verilen mücadeleleri her Türk vatandaşı çok
iyi öğrenmeli ve bunlardan ibret almalıdır.
Değerli milletvekilleri,
tarihin en büyük devrimcilerinden ve ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü yitirmenin acısı her ne kadar büyük olursa olsun bu
acıyı sadece 10 Kasımlarda yaşamalıyız. Zira,
söylenildiği gibi, büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine
bağlılık gerekir. Tarih sahnesinden silinmeye
çalışılan bir milleti uluslararası toplumun eşit ve
saygın bir üyesi olarak tekrar ayağa kaldıran Atatürkü
anmanın ve anlamanın en iyi yolu, onun, canından çok
sevdiği milleti için çizmiş olduğu muasır medeniyetler
seviyesini yakalamak ülküsünü yaşatmaktır. Bu ülküyü yaşatma
gayreti gösterirken karşılaşacağımız zorluklar
bizleri yıldırmamalıdır.
Atatürkün Gençliğe
Hitabesinde işaret ettiği gibi, bu zorluklar bütün dünyada emsali
görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Millî Mücadelenin
kadrolarına da feyiz veren bu inanç ve hedefle yürüdüğümüz müddetçe,
hiçbir engelin ülkemizin ve milletimizin önünde durması mümkün değildir.
Kıymetli
milletvekilleri, sizlerin aracılığıyla büyük milletimize
Aziz Atatürkün hatırası üzerinden yürütülen sinsi, istismarcı
ve art niyetli tutumlara karşı dikkatli olmamız
gerekliliğinin altını çizerek tekraren hatırlatmak isterim.
Ülkemizin kurucusuna ve onun şahsında vücut bulan Türkiye
Cumhuriyetine açıktan veya gizli gizli saldırmayı
gelenekselleştirenlere karşı takınmamamız gereken
berrak ve keskin tavrı, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü siyasi bir çıkar
hâline getirerek yaptıkları kirli işleri onun saygın
hatırasıyla aklamaya çalışanlara da göstermeliyiz.
Cumhuriyetimizin 2nci
asrını kucaklamaya yaklaştığımız bu
günlerde, Atatürkü sadece fani varlığıyla tarihimizde yer
etmiş bir lider olarak değil, büyük milletimizin birliktelik ruhunun
bir harcı, bir fikirler bütünü olarak algılamamızın ne
kadar önemli olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. Zira siyasi tarihimiz bu
harçtan uzaklaştığımız, bu temele sırt
döndüğümüz her dönemde karşı karşıya
kaldığımız ibret vesikası olaylarla dolu.
Bu vesileyle mensubu olmaktan
onur duyduğum bu Meclisin başmimarının manevi huzurunda,
siz değerli milletvekillerinin ve aziz milletimizin şahitliğinde
tekraren belirtmek isterim ki Gazi Mustafa Kemal Atatürkün milletimiz için
hayal ettiklerini gerçekleştirmeyi, devrimlerini ve ülküsünü yaşatmak
için elimizden gelen gayreti göstermeyi en temel görevimiz sayıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, içindeki cevhere sarılan
bir milletin dünyanın tüm emperyalistlerine karşı dik
durabileceğini gösteren, esir milletlerin bağımsızlık
savaşlarına ilham veren, millî egemenliğin üzerinde hiçbir
beşerî gücün olmadığını kanıtlayan Büyük Komutan,
Devlet Adamı Atatürkün ve kahraman silah arkadaşlarının
aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Diyanet İşleri Başkanını görevden alın, Diyanet
İşleri Başkanını.
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, 10 Kasım Atatürkü Anma Günü ve Atatürk
Haftası münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Nevin
Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın
Taşlıçay. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.-
Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, 10 Kasım Atatürkü
Anma Günü ve Atatürk Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Kasım
Atatürkü Anma Günü münasebetiyle gündem dışı söz aldım.
Yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Bir sisli kasım
sabahıdır bu/Düştüler yollara Kırklar Yediler/Dağ
başını duman almış kardeşim/Gün
doğmayacakmış dediler. Şairin böyle
anlattığı 1938in 10 Kasım sabahında, bütün
aydınlığı milletine bırakıp doğan güne göz
yumdu Büyük Önder. Ölüm raporunda 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı
saat dokuzu beş geçe muazzez ve büyük hasta terkihayat eylemiştir.
yazıyordu. O gün asırlara sığmayacak büyük bir ömrü
yaşatan Ata, sanki cumhuriyetin kollarında bütün bir ömrün
yorgunluğunu atar gibi sonsuz bir uykuya yatıyordu. O günün tarifsiz
hüznü gönüllerden hiç silinmeyecek olsa da 10 Kasım bizler için matem
tutma, karalar bağlama günü değil; Türk milletinin kaderini tarihin
acımasız pençesinden alıp aydınlık bir geleceğe
taşımak için ant içmiş bir dehanın, askerin, devlet
adamının Türk milleti için ortaya koyduğu mücadeleyi anma, Türk
milletine olan sevgisini anlama ve Türk milletinin geleceğine dair
ülküsünü benimseme günüdür.
Bugün, işte tam da bu
yüzden, millî egemenliğimizin koruyucu çatısı altında, Türk
tarihinin silinmez, unutulmaz ve unutturulamaz kahramanını, Millî
Mücadelenin gök gözlü liderini, sarışın kurdunu baskılardan
korkmayan, dayatmalardan yılmayan ve esarete karşı geri
adım atmayan o hürriyetle dolu ruhuyla anıyorum.
Paşam, ordu yok.
denildiğinde Kurulur. Paşam, para yok. denildiğinde
Bulunur. Paşam, düşman çok. denildiğinde Yenilir. diyen lideri
zor zamanlardaki inancın samimiyetiyle anıyorum.
Onu, henüz 10
yaşında bir çocukken cephede 2 bacağını
kaybettiği için tedavisi yapılıp köyüne yollanan, ardından
cepheye mermi taşıyan dedesinin kağnısıyla yeniden
savaşa giden Kütahyalı Ahmetin hatırasıyla ve 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını armağan ettiği Türk
çocuklarının saf sevgisiyle anıyorum.
Onu, henüz 14
yaşında Millî Mücadele sahasında müfrezesini ölümden, bir köyü
düşman işgalinden kurtaran Eskişehirli Arifin gözü
karalığıyla ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor
Bayramını armağan ettiği Türk gençlerinin gözlerindeki
ışıkla anıyorum.
Onu, cepheye
evlatlarını yollayıp aylar, yıllar boyunca onların
yolunu gözleyen ve tüm Mehmetçiki evladı bilen kahraman Türk
analarının dualarıyla anıyorum. Kabrinin çevresinde 81
ilimizin, Azerbaycanın ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
toprağı bulunun Atamızı, Türk milletine duyduğu
sonsuz sevgiyle anıyorum.
Trablusgarpın,
Çanakkalenin, Sakaryanın Gazisini, Türk milletinin büyük oğlunu,
Zübeyde Hanımın biricik Mustafasını, medeniyetimizin,
zihnimizin ve hürriyetle çarpan kalbimizin Kemalini, cumhuriyetimizin banisi
Ulu Önderimiz Atatürkü, Türk milletinin ona duyduğu sonsuz sevgiyle
anıyorum.
Şairin Rabbim yeni bir
mucize versin, diye Türk'ü/Gönderdi bu dünyaya muhakkak Atatürk'ü
mısralarıyla Türk milletinin mucizelerinden biri olarak
ifadelendirdiği Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, ebediyete
irtihalinin yıl dönümünde onun ülküsünü benimseyen bir Türk kadını
olmanın gururuyla anıyorum. Bizlere miras
bıraktığı cumhuriyet ve uğruna destansı bir ömrü
feda ettiği yüce Türk milleti ilelebet yaşayacaktır. Ebedî
istirahatgâhı kalbimizdir, ruhu şad olsun. (MHP, AK PARTİ ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, 10 Kasım Atatürkü Anma Günü ve
Tekirdağın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Ayguna aittir.
Buyurun Sayın Aygun.
(CHP sıralarından alkışlar)
3.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 10 Kasım Atatürkü
Anma Günü ve Tekirdağın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
büyük bir devrimciyi selamlıyoruz, ruhu şad olsun.
Kurtuluş
Savaşının önderi ve cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, tarihin
en büyük komutanlarından ve devrimcilerindedir. Emperyalizme
karşı en büyük darbeyi Atatürk indirmiştir. Batılı
güçlerin açgözlülüğü ve emperyal açlığı, Birinci Dünya
Savaşının ardından Osmanlı Devleti üzerindeki
paylaşım savaşında bütün çıplaklığıyla
kendini göstermiştir. Atatürk ise Batının bu sömürgeci
anlayışı ve kibrine karşı yürüttüğü tam bağımsızlık
mücadelesiyle tarihe adını yazdırmıştır. Onun tam
bağımsızlıkçı yanı, sadece savaş
alanında değildir; ekonomide, eğitimde, siyasette, her alanda
tam bağımsızlıkçı olmuştur ve altını
çizerek söylerim ki bağımsız değilseniz dinî aidiyetinizi
korumak da zorlaşır. Müslümanlığı yaşamak için
önce bağımsız olmamız gerekir.
Atatürkün harekete
geçirdiği Kuvayımilliye ruhu bu ülkenin kurtuluşu ve
kuruluşu olmuştur. Savaştan barışa, kurtuluştan
kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi milletten isteyen, millî
egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri
diktatörlüklerle giderken ülkesi için daima demokrasi isteyen Atatürk,
bugünümüz ve yarınımızdır. Atatürk millî egemenliği,
Kurtuluş Savaşından cumhuriyetin kuruluşuna ve
sonrasına kadar tüm aşamalarda baş tacı yapmıştır.
Nitekim, ünlü yazar Amin Maalouf, Atatürkün tüm gücünü yurtsever meşrutiyetinden
aldığını söylemiştir. Atatürk, yurdu düşmanlardan
kurtardıktan sonra, ülkeyi her anlamda bağımsız kılmak
için modernleşme sürecini yönetmiştir. Atatürk, devrimleri
Batıyla aramızdaki makası azaltmak için hızla
yukarıdan aşağıya doğru yapmıştır ancak
bunu Kurtuluş Savaşında rüştünü ispatlayan bir lider
olarak yapmıştır. Saltanatı ve halifeliği
kaldırmış, din ve devlet işlerini
ayırmıştır, çoklu hukuk sistemin kaldırmış,
tek eşliliği getirmiş, Medeni Kanunu kabul etmiş ve pek çok
Avrupa ülkesinden önce kadınlarımıza seçme ve seçilme
hakkını getirmiştir.
Kadınların
siyasette, ekonomide, hayatın her alanında güç kazanmasını
istemiştir çünkü kadınları güçlü olmayan toplumların
beşeriyette güçlü olma şansları maalesef yoktur.
Yine altını çizerek
söylerim ki aidiyet duygusu bir toplumdaki en önemli unsurdur. Ulusal
aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz. Örneğin
Avrupa, etnik kökeni farklı uluslar aynı dine inanabilmekteler.
Atatürkle bizler de ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi
rahatça yaşayabilir hâle geldik. İşte laiklik, bu kimlikleri
koruyan şemsiyedir değerli arkadaşlar. Nitekim Atatürk, 1 Mart
1924 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2nci Dönem 1inci
Toplantısını açarken yaptığı konuşmada,
cumhuriyetin ilk ilkesinin orduyu siyasetten ayırmak olduğunu, ikinci
ilkesinin de İslam dininin asırlardır devam eden siyaset
aracı olma hatasından temizleyerek yükseltmek olduğunu; bunun
milletin, dünya ve ahiret mutluluğunun gereği olduğunu
söyleyerek temel hedefini belirtmiştir.
Atatürk, yine, aynı
tarihli konuşmasında, memlekette eğitim
ışığının yakılması için, eğitime
ayırdıkları bütçeyi dört senede 10 katına
çıkardıklarını ifade etmiştir.
İşte cumhuriyetin
ilk on yılında atılan adımlar, ülkemizi tüm yakın
coğrafyalardan ayrıştırarak çok ileri bir seviyeye
ulaştırmıştır. Bu yüzden, Anadoluya
bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren
Atatürkü ve onun manevi mirasını yaşatmak hepimizin en temel
görevidir. O, sadece Türkiyeyi değil tüm dünyayı etkilemiş, eşsiz
ve örneğine az rastlanan bir önderdir. Yurtta barış, dünyada
barış. söylemiyle evrensel bir iz bırakmıştır.
Bu sebeple, Amerikadan Kübaya, Macaristandan Meksikaya, Azerbaycandan
Japonyaya, Hindistandan Hollandaya, Yeni Zelandadan Şiliye kadar
40ı aşkın ülkede heykelleri ve anıtları olan tek
liderdir. Savaştan barışa, kurtuluştan kuruluşa kadar
tüm evrelerde yetkiyi milletten isteyen, millî egemenliğin üstünde güç
görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken ülkesi için
daima demokrasi isteyen Ulu Önderimiz Atatürk'ü vefatının 84üncü
yılında minnet ve özlemle anıyorum.
Aynı zamanda, Trakya
millî mücadelesine dikkat çekmek istiyorum. Trakyanın
bağımsızlık savaşını yöneten
Trakya-Paşaeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetinin kurduğu çeteler, büyük
zafere kadar büyük mücadeleler vermiştir.
Yurtsever
Tekirdağlı şairimiz Namık Kemal'in Biz o yüce yaratılışlı milletiz
ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha
iyi gelir. mısraları, Trakyada verilen mücadelenin özetidir.
Tekirdağ ilimiz, adım adım düşman işgalinden
kurtarılmıştır. 29 Ekimde Çerkezköy, Marmara Ereğlisi,
Kapaklı; 1 Kasımda Çorlu, Ergene ve Saray; 2 Kasımda
Muratlı; 13 Kasımda şimdiki ismiyle Süleymanpaşa; 14
Kasımda Hayrabolu, Malkara; 17 Kasımda Şarköy düşman
çizmelerinden kurtularak Tekirdağın tamamı özgürlüğüne
kavuşmuştur. Tekirdağın kurtuluşunun 100üncü
yılı kutlu olsun.
Trakya millî mücadelesinde
emeği geçenleri, tüm kahraman şehitlerimizi ve Atatürkü bir kez daha
minnetle anarım; ruhları şad olsun.
Saygılarımı
sunarım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreye söz vereceğim.
Sayın Vahapoğlu
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Başbuğ
Atatürkün Hakka yürüyüşünün 84üncü yıl dönümüne ve şehir
hastanelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbuğ Atatürkün
Hakka yürüyüşünün 84üncü yıl dönümünde aziz hatırası
önünde minnet ve rahmetle eğiliyorum; ruhu şad, mekânı cennet
olsun.
Şehir hastaneleri, her
türlü sağlık hizmetinin aynı kampüs içinde
alınabildiği ileri teknoloji ve tıbbi imkânlara sahip
kuruluşlar olup bulundukları şehrin yanında komşu
illere de hizmet vermektedirler. Ben ve ailem de şehir hastanelerinden
yararlanmaktayız. Tedavi görmek üzere başka illerden bu hastanelere
gelen, tedavileri ve tahlil sonuçları ileri güne kalan hastaların
yararlanabileceği, aynı kampüs içinde misafirhane açılması konusunu
Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının dikkatlerine getiriyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Çepni
2.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, hasta tutuklu Fırat
Nebioğlu, Emrah Nebioğlu ve Mehmet Emin Özkana ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Hasta tutuklu 2 kardeş
yaşam mücadelesi veriyor. Fırat Nebioğlunun böbrekleri iflas
aşamasında; görme ve işitme yetisini önemli oranda
kaybetmiş durumda. Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Cezaevinde kalamaz. demesine rağmen ATK hastayı kan alarak geri
gönderiyor. Kardeşi Emrah Nebioğlu ise yüzde 94 engelli ve buna
rağmen yine, tahliye edilmiyor. Yirmi yedi yıldır tutuklu, 84
yaşında, ağır hasta Mehmet Emin Özkanın ise bugün
Adanada duruşması görülecek. Bu cinayet politikasına son verin,
hasta mahpusları derhâl serbest bırakın.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
3.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, son yıllarda artan
intihar olaylarına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Son yıllarda ardı
arkası kesilmeyen intihar olayları, maalesef, dur durak bilmiyor.
Sadece Gaziantepte bir hafta içinde dördüncü intihar olayı meydana geldi.
Türkiyede derin yoksullaşmanın ve toplumdaki huzursuzluk ortamının
intihar ve saldırı vakalarında artışa neden
olduğu yadsınamaz bir gerçektir. İntihar vakaları
incelendiğinde, vakaların çoğunun erkek olduğu,
erkeklerdeki artışın yüzde 135, kadınlarda ise yüzde 13
olduğu görülmektedir. TÜİKin 2020 verilerine göre, yirmi yılda
intihar oranlarında yüzde 90 oranında artış olduğu
verilerle sabitlenmiştir. Konunun uzmanları ve STKlerin
yaptığı çalışmalara göre, ülkede
yaşayanların dörtte 3ünün depresif bozukluk
yaşadığı belirtilmektedir. Ülkede yaşanan intihar
vakalarındaki artışların araştırılıp
gerekli önlemlerin alınması için verdiğimiz onlarca
araştırma önergesi, maalesef, gündeme
alınmamıştır. En azından, intiharların önüne
geçilebilmesi için Alo intihar hattı kurulabilir ve en azından,
intihara meyilli kişi bu hattı aramasa dahi yakınları
buradan destek alabilir diyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün ebediyete irtihalinin 84üncü yıl dönümüne ve 11 Kasım
Millî Ağaçlandırma Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ebediyete irtihalinin 84üncü
yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürkü saygıyla yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
yarın 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü. Orman Genel
Müdürlüğümüz aracılığıyla 81 ilimizde 1.023 noktada
düzenlenecek programlarda on binlerce vatandaşımızın
katılımıyla milyonlarca fidan toprakla buluşturulacak. Bu
yılki teması Türkiye Yüzyılına Nefes olarak belirlenen 11
Kasım Millî Ağaçlandırma Gününü, gelecek nesillere
karşı sorumluluğumuzu hatırlama ve hatırlatma günü
olarak da değerlendiriyoruz. Geçmişten kalan miras değil,
gelecek nesillerin bizlere emaneti olarak gördüğümüz
ormanlarımızı, son yirmi yılda yaptığımız
çalışmalar neticesinde 20,8 milyon hektardan, 23,1 milyon hektara
çıkardık. 2023 yılı hedefimiz 23,4 milyon hektar orman
alanına ulaşmaktır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın güçlü liderliğinde, yirmi yıllık AK
PARTİ iktidarında Türkiye her alanda bir şahlanış
dönemine girmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Karaduman
5.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, sokak köpeklerinin
saldırılarına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son on ayda 27 insanımız
sokaklardaki başıboş köpek saldırıları sonucunda
hayatını kaybetti. Geçtiğimiz gün Bitlisin Göldüzü köyünde
köpek saldırısına uğrayan 10 yaşındaki Mustafa
Erçetin'e kuduz teşhisi konuldu ve ne yazık ki hayatını
kaybetti. Antalya Serik'te 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar,
Isparta'da Rabia Kallı, Ağrı'da 2 yaşındaki Ali Asaf
Aktekin, Zonguldak'ta Hamide teyzemiz var ve daha niceleri
başıboş köpek saldırıları sonucunda
yaşamını yitirdi. Bu saldırılardan yaralı
kurtulanlar da yaşadıkları travmanın
yıpratıcı izlerini bir ömür taşımaya mahkûm
kalmaktadırlar. Ne yazık ki sokaklarımız güvenli
değil, yaşamı tehdit eden bu sorunun çözümsüz
bırakılması asla kabul edilemez. Bu konuda, belediyeler ve
ilgili bakanlıklar acilen gerekli adımları atmalıdır
diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
6.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ve Mardin Derik Kaymakamı
Muhammet Fatih Safitürkün şehadetinin 6ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkan.
İstiklal Mücadelemizin
Başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü,
vefatının 84üncü yıl dönümünde rahmetle ve saygıyla
anıyorum. Bize bıraktığın Türkiye Cumhuriyeti'ni hedeflediğin
muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için
çalışıyoruz. Ruhun şad olsun.
Ayrıca, görevi
başında hain teröristler tarafından şehit edilen Mardin
Derik Kaymakamımız Muhammet Fatih Safitürkü de şehadetinin
6ncı yıl dönümünde rahmetle, minnetle anıyorum. Bir süre önce
vefat eden babası Asım hocamızla Rabb'im cennetinde
buluştursun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
7.-
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ve Korkut Ata Film Festivaline
ilişkin açıklaması
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vefatının 84üncü
yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürkü rahmetle, minnetle
anıyorum.
Türk dünyası kültür
başkenti Bursada 1-6 Kasım tarihleri arasında
gerçekleştirilen Korkut Ata Film Festivali, Türk dünyasını bir
araya getirdi. Bursada gerçekleştirilen film festivalinde Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Türkiye
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlarının katılımıyla
ödül töreni düzenlendi. 52ye yakın filmin
yarıştığı film festivalinde, Türk dünyasının
önemli yapımcıları ve yönetmenleriyle bir zirve
gerçekleştirildi; zirve sonucunda ortak film fonu oluşturulması
kararlaştırıldı.
Korkut Ata Film Festivalinin
ve zirvenin yapılmasında emeği olan Kültür ve Turizm
Bakanımız Mehmet Nuri Ersoya ve Bakan Yardımcımız
Ahmet Misbah Demircana Türk dünyasını sinema alanında bir araya
getirdikleri için teşekkür ediyor, Türk dünyasına hayırlı
olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
8.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hataylılar için Mustafa
Kemal Atatürk demek, emperyalizme diz çökmemek demektir, inanç demektir,
kararlılık demektir, hasta yatağından kalkıp
Kırk asırlık Türk yurdu düşman ilinde kalamaz.
diyebilmektir. Hataylılar için Mustafa Kemal Atatürk demek, zafer demektir,
sulh demektir, anavatana kavuşma demektir. Biz Hataylılar,
Atamızı sadece gönüllerde yaşatmıyoruz; onun
açtığı yolda, gösterdiği hedefe doğru yürümeye devam
ediyoruz. Onun devrimlerine sahip çıkacağız, ilelebet
yaşatacağız. Ülkemizin refahı ve huzuru için durmadan
çalışacağız. Adaletsizliği ortadan kaldıracağız,
gençlerimizi bilim ve kültürle donatacağız. Böylece bu ülkede Mustafa
Kemaller yaşamaya devam edecek; böylece 10 Kasım, ölümsüzlüğün
doğuşu olmaya devam edecek.
Hataylı
hemşehrilerim adına yüce Meclisimizin çatısı altında
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, aramızdan
ayrılışının 84üncü yılında sevgi,
saygı, özlem ve rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aycan
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü rahmetle, minnetle andığına, Alevi-Bektaşi Kültür
ve Cemevi Başkanlığına ve 364 sıra sayılı
Kanun Teklifine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle minnetle anıyoruz, mekânı cennet olsun.
Mustafa Kemal Atatürk,
emperyalist işgalcileri ülkemizden temizlerken
Başkomutanımız, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız, cumhuriyetimizin kurucusu, ilk
Cumhurbaşkanımız, aynı zamanda kuruluş
yasalarımızın mimarıdır. Onu anlamak, anlatmak,
eserlerine sahip çıkmak ve yaşatmak boynumuzun borcudur; emanetlerine
sahip çıkacağız.
Sayın Başkan,
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının
kurulmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyor ve
memnuniyetle karşılıyoruz. Alevi İslam inancına sahip
vatandaşlarımız bu ülkenin öz evlatlarıdır.
İnançlarını en iyi şekilde yaşamaları arzumuzdur.
Ayrıca, 364 sayılı Kanun Teklifiyle cemevleri için yapılan
düzenlemeleri, verilecek destekleri de destekliyoruz. Bu düzenlemeler iddia
edilenin aksine Anayasaya aykırı bir durum göstermemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel
10.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta
geri ödeme politikasına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Sosyal Güvenlik Kurumunun ilaçta geri ödeme politikası hem ilaç
tedarikinde hem de hastaların ilaca ulaşmasında büyük sorunlara
yol açmaktadır. Ağrı kesici veya ateş düşürücü çocuk
şurupları zaman zaman yoka girmektedir; bulunduğunda da
hastalara 20 TL fark getirmektedir. Amiodaron isimli kalp ritim ilacı,
şu anda piyasada yok, altı ay daha olmayacağı söyleniyor;
hayati bir ilaç. Hayati potasyum ilaçları piyasada yok; bazı ilaçlar
da inatla geri ödeme kapsamına alınmıyor. Oneptus isimli bir
kalp yetmezliği ilacı var; hastalar kullandığı zaman
hastaneye yatışlarını büyük oranda azaltıyor. Bir kalp
yetmezliği hastasının, hastaneye yattığı zaman
devlete maliyeti 9-10 bin lira, bu ilacın maliyeti ise sadece 500 TL yani
akıl alır gibi değil. Haftada bir hastaneye gelen hasta, bu
ilacı kullandığında aylarca gelmiyor. Bu nedenle
yapılan uygulama, sadece tıbba ve insan haklarına değil,
bilime, akla, hesaba ve kitaba da uygun değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Şevkin
11.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle, saygıyla andığına ve Adananın
sorunlarına ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İlkeleri ve
ışığıyla yolumuzu ilelebet aydınlatacak Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.
İktidarın üvey
evladı Adana'da Yumurtalık ve Ceyhan ilçelerimizi kapsayan Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesi bir türlü hayata geçirilemedi. Karataş ve
Yumurtalık, denize açılan kapılarımız ancak turizm
teşvik bölgesi kapsamından çıkarıldı. Saimbeylide,
Feke'de bir tek fabrikamız yok. Aladağ'daki madenlerle ilgili yeni
bir vizyon yok. Tufanbeyli'de tarım ve hayvancılık can
çekişiyor. İmamoğlu, Kozan, Karaisalı ilçelerimizde
arıcılık başta olmak üzere biber, pamuk, fıstık,
narenciye üreticisi desteklenmiyor. Pozantı, kamu imkânlarından
faydalanamıyor. Yüreğir ve Sarıçam'ın çocukları,
geleceği sokaklarda arıyor. Seyhan ve Çukurovaya ise iktidar yüzünü
çevirmiş durumda. Haberiniz var mı, Türkiye'de bir Adana var
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Kasap
12.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle, minnetle andığına ve Kütahyanın kentsel
dönüşüm sorununa ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin banisi Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle anıyorum; ruhu şad olsun.
Seçim bölgem Kütahya
merkezde, Osmangazi, Sultanbağ, Vefa semtlerinde kentsel dönüşüm
bahanesiyle yüzlerce ev, toplumun en yoksul kesiminin sahip olduğu evler
yıkıldı. Arada yıkıma direnen evler şu anda
metruk vaziyette; mahalleler uçakla bombalanmış, imha edilmiş
şehirlere döndü. Metruk evlerle dolu bu semtlerde belediye artık
hizmet de sunmuyor. Bu evler uyuşturucu ve fuhuş
bataklığına döndü. Geride kalanlar daha da mağdur; daha da
yoksul, daha da mağdur. Sivrisinekle
uğraşacağınıza, bataklıkla, baronlarla
uğraşsanız
Kimsesizlerin kimi, sessizlerin sesi
olacağınıza söz vermiştiniz; bekliyoruz.
Teşekkürler Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Sarıaslan
13.-
Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın, Atatürkü
saygıyla andığına ve Nevşehirin Kozaklı
ilçesinin ısınma sisteminin çalışmamasına ilişkin
açıklaması
FARUK SARIASLAN
(Nevşehir) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Atatürk'ü saygıyla
anıyorum.
Nevşehir ilimizin
Kozaklı ilçesinde her yıl ekim ayının 15inde yanması
gereken kaloriferler çalışmamakta, çalışacağı
tarih de verilmemektedir. Okulların açıldığı,
insanların büyük bir çoğunluğunun zamanını ev ve
iş yerinde geçirdiği bu dönemde ısınma sisteminin
çalışmaması okullarda her gün 10-15 çocuğumuzun
hastalanmasına neden olmaktadır. Defalarca bu konuyu Mecliste dile
getirmeme, Bakanlığa soru önergesi vermeme rağmen yaz boyu
cırcır böceği gibi ötüp iş yapmayan iktidarınız
bu soğukta vatandaşı donduruyor, genç
yavrularımızı hastanelik ediyor. Allahın verdiği
sıcak suyu dahi ısıtmada kullanamayan iktidarınıza
yazıklar olsun! Sayın Belediye Başkanı, seçim zamanı
Kozaklılı hemşehrilerimizden hangi yüzle oy isteyeceksiniz?
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gökcan
14.-
Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kurtuluş
Savaşı'mızın meşalesini yakan ve büyük bir mücadele,
azim ve kararlılıkla zafere ulaşan Türkiye Cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 84üncü yıl
dönümünde saygı, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum; ruhu
şad olsun. Bize emanetin emin ellerdedir. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Atatürkün koyduğu
hedeflere ulaşacağımıza inancımız tamdır.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
15.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkü rahmetle, saygıyla andığına ve
Adıyamanın sorunlarına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Sayın Başkan, geçen
hafta sonu arkadaşlarımızla birlikte merkeze bağlı
Kaşköy, Bozatlı, Çakmaklar; Kâhta ilçemize bağlı Bölükyayla
beldesiyle Boğazkaya, Kozağaç, Yelkovan, Çukurtaş köylerimizi
ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz yerleşim birimlerinde millet dertli,
halk perişan, gençler işsiz ve umutsuz. Bazı yerleşim
yerlerinde altyapı yok, bazı yerleşim yerlerinin yolları
kullanılamaz durumda, bazı yerlerde içme suyu var; yüksek elektrik
faturaları nedeniyle millet bir bardak suya hasret, topraklar suya hasret.
Buradan iktidara açıkça çağrı yapıyorum: Yirmi yıl
yetmedi mi, bu hizmetleri getirmek için daha neyi bekliyorsunuz?
Adıyaman'daki çiftçilerimizin, köylerimizin sorunlarını bir an
evvel çözün diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan...
16.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün vefatının
84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü 84üncü ölüm yıl dönümünde rahmet ve
minnetle anıyorum. Askerî, siyasi başarıları, öngörüleri,
eserleri ve inkılaplarıyla tarihin akışını
değiştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük emeli Türk
milletinin medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak
varlığını sürdürmesiydi. Bugün, bizler de Atatürkün
gösterdiği istikamet doğrultusunda, bizlere emanet ettiği
Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni Türkiye Yüzyılıda bütün
değerleriyle yaşatıp, geliştirip gelecek nesillere aktarmak
olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü vefatının 84üncü yıl
dönümünde bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gürer...
17.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
saygıyla, minnetle andığına ve Niğdede kamu
personelinin farklı tutarlarda promosyon almasına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Önderimiz Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum.
Niğde'de kamu personeli
farklı tutarlarda promosyonlar almıştır. Bankalarca 23 bin
lira ile 25 bin lira arasında değişen promosyonlar verilirken
Millî Eğitim çalışanları ise 11.800 lira promosyonla en
düşük promosyon alan kesim olmuştur. Millî Eğitim
çalışanları ve öğretmenlerin diğer kamu
çalışanlarının neredeyse yarısı tutarında
promosyon alması haklı huzursuzluk yaratmıştır; bu
haksızlığın giderilmesini bekliyorlar, diğer kurumlar
gibi promosyon artışı talep ediyorlar. Ekonomik krizde sorun
yaşayan öğretmenlerimizin bu promosyonda mağduriyetleri
önlenmeli ve onların da diğer kurumlardaki gibi 25 bin lira
civarında bir promosyon alması sağlanmalıdır. Bunun
için de yetkilileri sorumluluğa ve göreve davet ediyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Şahin
18.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurtuluş
Savaşımızın ölümsüz lideri, ebedî
Başkomutanımız, cumhuriyetimizin ve hürriyetimizin mimarı
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkü ebediyete irtihal edişinin 84üncü
yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anıyorum. Gösterdiği
hedefleri, ilkeleri doğrultusunda ilk günkü azimle yürümeye devam
edeceğiz. Ruhu şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Ataş
19.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
84üncü ölüm yıl dönümüne ve ehliyet affına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle,
vefatının 84üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle, minnetle anıyorum.
Sayın Başkan,
ehliyet affıyla ilgili tarafımıza çok yoğun bir talep
gelmektedir. İktidar tarafından yapılan açıklamalar
neticesinde kamuoyunda konuyla ilgili büyük bir beklenti oluşmuştur;
artık bu beklentiye kayıtsız kalınamaz. Geçimini ehliyetten
sağlayan kamyon, taksi, servis şoförü gibi kişilerin de
aralarında bulunduğu yaklaşık 1 milyon
vatandaşımızın ehliyetine el konulmuştur. Bu
vatandaşlarımız, ehliyet affıyla ilgili bir müjde
beklemektedir. Can kaybına sebebiyet verenler hariç olmak üzere bir defaya
mahsus ehliyet affı çıkarılmalıdır. Mağdur
durumdaki bu vatandaşlarımıza ikinci bir şans verilmelidir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
İlhan
20.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün vefatının 84üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) On binlerce yıllık geçmişiyle dünya
medeniyet tarihinde çok önemli bir konumda olan Türk ulusu, geleceğine
dair umudu yeşertmeyi her zaman bilmiş ve bu sebeple de
bağımsız kalabilmiştir. Ulusun sahipsiz olduğu bir
anda Samsundan tüm Anadoluya bir güneş gibi parlayan, milletimizin
kaybettiği umudunu yeniden yeşerten vatansever bir asker
bağımsızlık ateşini yaktı. İşte, bugün,
tükenmiş umudun kahramanı ve cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutanımız
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete intikalinin 84üncü
yılındayız. Bu vesileyle cumhuriyet fikrini ilk telaffuz
ettiği yerlerden biri olan Kırşehirin Milletvekili olarak tüm
hemşerilerimiz adına kendisine olan
şükranlarımızın sonsuz olduğunu belirtir, bizlere
emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetini her ne pahasına olursa olsun
koruyup yaşatacağımızı ifade etmek isterim. Ruhun
şad olsun, mekânın cennet olsun Büyük Atam.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tığlı
21.-
Giresun Milletvekili Necati Tığlının, Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürkün ebediyete intikalinin 84üncü yıl dönümüne ve genç
nüfusun köyden büyük şehirlere göç ettiğine ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Cumhuriyetimizin kurucusu,
Başkomutanımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü ebediyete
intikalinin 84üncü yılında saygıyla, hürmetle, minnetle
anıyorum.
Sayın
Başkanım, AKPnin yirmi yıllık iktidarı boyunca
köylerdeki genç nüfus büyükşehirlere göç etti. Köylerimizde artık
yaşlı nüfus var ve bu köylerdeki ormanları Bakanlık yerine
yaşlı nüfus koruyor. Sanayici ve tüccar nisan ayında
parasını yatırıyor, yaz boyu kesim yapıyor. Yasal
sınırları katbekat aşan kesim olduğunu artık
söylemeye bile gerek duymuyoruz. Anadoluda kış çetin geçer. Köylünün
ısınmak için yakacağı odunu temin etmek üzere izne tabi
ruhsatlı bir miktar odun hakkı var. Bu odunu da ekim sonu kasım
başı gibi kullanmaya başlar. Peki, köylüler bu odunu ne zaman
kesecek? Bununla ilgili düzenlemeler yapılmalı Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Usta, buyurun.
22.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Başbuğ Atatürkün ebediyete
uğurlanışının 84üncü yıl dönümüne,
Anıtkabir ziyaretinde karşılaştıkları
sıkıntıya, şehit ve gazi yakınlarına verilen
kadrolara, yaz saati uygulamasına ve Ekmek Üreticileri Sendikası
Başkanı Cihan Kolivarın tutuklanmasına ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 10 Kasım. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin demokrasi ve özgürlük mimarı, Türk milletinin
yiğit evladı, ortak hüznümüz Başbuğ Atatürkü ebediyete
uğurlayışımızın 84üncü yıl dönümünde minnet,
saygı ve şükranla yâd ediyorum. Çökmekte olan bir imparatorluktan,
işgal edilmiş bir memleketten ve fakruzaruret içindeki bir milletten
genç bir cumhuriyet çıkaran büyük devlet adamı Ulu Önder Gazi Mustafa
Kemal Atatürk sadece Türk tarihinin değil, dünya tarihinin istisna şahsiyetlerinden
birisi olarak gönüllerde saygın bir yer edinmiştir.
Yapılan türlü
hakaretlere ve izleri silmek için gösterilen ahlaksız gayretlere
rağmen, Büyük Atatürkü hayatını vakfettiği bu aziz
milletin kalbinden silmeyi başaramadılar;
başaramadıkları gibi, yapılan tüm nankörlükler Atatürkü
daha iyi anlamamıza ve ona olan sevgi ve saygının katlanarak
büyümesine vesile olmaktadır. İlelebet payidar kalacak
cumhuriyetimizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma hedefi
İYİ Parti olarak kuruluş felsefemizdir.
Bu düşüncelerle, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü bir kez daha
saygıyla anıyorum; Allah onu rahmetiyle kucaklasın, Peygamber
Efendimize komşu eylesin, ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu vesileyle, sabahleyin Anıtkabir
ziyaretinde karşılaştığımız bir
sıkıntıyı da bir kez daha burada ifade etmek istiyorum;
bununla değişik toplantılarda, değişik zamanlarda
karşılaşıyoruz. Şimdi, toplumların -bu, en ilkel
toplumda da vardır, en modern toplumda da- örfleri vardır, âdetleri
vardır, gelenekleri vardır, nezaket kuralları vardır;
asgari bir nezaket kuralı olur. Şimdi, bu devlet sisteminde de buna
protokol kuralları diyoruz. Şimdi, bu yeni sisteme geçtikten sonra
Bir defa şunu söyleyeyim: Şu anda,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde devletin bir protokol
listesi yok. Bakın, her şeyin hızlı
yapılacağını söylediğimiz bu sistemde, dört yıl
oldu -ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri bütçesinde
hep soruyorum- bir protokol listesi yayınlanamadı. Bunun niye
yayınlanamadığını ben bilmiyorum. Bir nedeni şu
olabilir: Bir kişinin zaten protokoldeki yeri belli, sistem de tek adam
rejimi. Dolayısıyla, kalanın bir önemi yok olabilir veya o kadar
çarpık işler yapıldı ki bir protokol listesi dahi
oluşturulamıyor olabilir. Ama nedeni her neyse, devletin bir protokol
listesi olur.
Şimdi, bugün ne oldu?
Bugün Sayın Genel Başkanların önünde, milletvekillerinin, Grup
Başkan Vekillerinin önünde sarayın,
Cumhurbaşkanlığının memurları vardı, oradaki
başkanlar. Yani memur derken atanmış olan
Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya Bakanları da
kastetmiyorum. Onların olup olmaması da ayrıca
tartışılacak bir konudur ama oraya girmiyorum. Ya, memur,
bildiğimiz, oradaki başkan, Strateji Başkanı, İdari
İşler Başkanı, bilmem ne başkanı; ikaz
edilmelerine rağmen geriye durmadılar. Sayın Genel
Başkanların ve milletvekillerinin önünde protokolde, kortejde
yürüdüler. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir devlet
anlayışı olabilir mi? Ne yapmaya çalışıyorlar,
ben anlamıyorum. Yani bunda ben artık kasıt arıyorum, bu
ihmal olamaz. Hani, insan bunu fark etmeyebilir ama söylendiği zaman, ikaz
edildiği zaman geri çekilir, utanır. Öyle bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Sanki
Türkiye Cumhuriyeti devletinden intikam alırcasına, cumhuriyetten
intikam alırcasına bir tavır içerisindedir bir kısım
insanlar. Buradan, tekrar, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu
arkadaşları ve bunlara vesile olanları, bunlara göz
yumanları ikaz ediyorum. Bu yapılamaz, bu yapılmamalı. Yani
böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir, bunu da buradan ikaz
etmek istiyorum.
Şimdi, diğer bir
husus, yine, içimizi yakan bir husus: Şehit ve gazi
yakınlarımız var. Devletimiz, biliyorsunuz,
yakınlarına kadro veriyor, iş veriyor. Bunlara kadro verilirken
de elbette o günkü eğitim durumuna göre bir yere atanıyorlar fakat
daha sonra bunlar, zaman içerisinde kendilerini geliştiriyorlar ve bir üst
kadroya geçmek istiyorlar. Şimdi, bu 2018 yılına kadar yapılabiliyordu.
2018 yılında bir genelge çıktı fakat sonrasında,
2018den sonra genelgeye rağmen, şu anda bu terfilere, daha
doğrusu, bu yani hizmetliler sınıfından daha üst
sınıflara, genel idare kadrosu sınıflarına geçiş
yapılmıyor, hiçbir kurum bunu yapmıyor. Ya, şehit, gazi
yakını diyoruz değil mi? Yani eğitim almış, lise
bitirmiş, üniversite bitirmiş
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Eğer buna inanmıyorlarsa fotoğrafları var -bugün buraya
getirmedim- tuvalet temizlettiğimiz şehit annesi var bu memlekette
arkadaş; bu kabul edilemez, bu kabul edilemez; tuvalet temizlettiriliyor.
Kötü bir şey değildir yani elbette tuvaleti birisi temizleyecek. Ben
işi küçümsemiyorum ama şehit, gazi yakını diyoruz; başımızın
üzerine koyuyorsak ve eğitim almış yani niye bu insanların
kadrolarını bir üst sınıf
Bu şekilde mağdur 8
bin insan var. Aziz milletimizin bize emanetidir şehit, gazi
yakınları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi buna sahip çıkmak zorundadır,
ivedilikle bir kanun çıkartıp bu işi çözmek lazım. Kurumlar
onu diyormuş Biz genelge takmayız, kanun çıkartın
kardeşim. şeklinde birtakım şeyler söylüyorlar. Bu hiçbir
şekilde olamaz, bu da bizim vazifemizdir, bunu da bütün parti
gruplarına da bu şekilde ifade etmek istiyorum.
Şimdi, diğer bir
husus, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
yaz-kış saati uygulaması var. Tabii, yine, şimdi
kış geldi; anneler, çocuklar feryat etmeye başladı.
Biliyorsunuz, 2016 yılından itibaren yaz saati uygulaması
yapılıyor, 2018 yılında da bu Resmî Gazete'de
yayınlanarak kalıcı hâle geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun)
Toparlayacağım.
Şimdi, bir defa aileler
şunu söylüyor, çocukları için şunu söylüyor: Çok erken saatte
çocuklarımız kalkmak durumunda kalıyorlar ve psikolojik
durumları bozuluyor ve bu derslerine de yansıyor. Bunu bilim
insanları filan da söylüyor ama bunun karşısında Hükûmet de
diyor ki: Efendim, buradan bir enerji tasarrufu sağlıyoruz. Ya, o
zaman bunu hakikaten yani herkesin ikna olacağı bilimsel, güzel bir
çalışma hâline getirip toplumun önüne koyun. Böyle bir şey de
yok. Böyle sanki bir inatlaşma gibi bir şey oldu. Tabii, bu etki
analizi yapılırken de sadece buna bir ışık, elektrik
gideri olarak bakmamak lazım. İnsanların psikolojisi bozuluyorsa
yani sosyal fayda, sosyal maliyet dediğimiz birtakım meseleler de
vardır. Bu sosyal ve psikolojik maliyetleri de dikkate alarak bir etki
analizi çalışması yapılsın, toplumun önüne konulsun. Eğer
değilse bu inattan vazgeçilsin, biz bunu bu şekilde talep ediyoruz.
Son konu olarak da Sayın
Başkan, bu Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan
Kolivar dün tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi. Ben bu
arkadaşı tanımam; kimdir, nedir, onu da bilmem. Yalnız,
Türk milletini aşağılamak suçundan gözaltına alınan
Kolivar hâkim karşısına çıktı ve bu konuda
hakkında tutuklama gerektirecek hüküm bulunmadığına
hükmedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Hemen
bitireceğim.
Ama bunun alınması
gerekiyordu çünkü söylediği bir kısım meseleler -yani hakaret
olma anlamında değil- Hükûmetin hoşuna gitmedi ve
tutuklanması gerekiyordu. Ne yapıldı? İşte,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği tek adam
anlayışı yargı üzerinde tahakküm kurarak Cihan
Kolivar'ı, eski tweetlerini öne sürerek Cumhurbaşkanına
hakaretten tutuklamıştır. Hükûmet, muhalif gördüğü
kişileri keyfî uygulamalarla tutuklatarak toplum üzerinde tahakküm kurmaya
ve korku iklimi oluşturmaya devam etmektedir. Hukuk normları ve
adalet askıya alınmış, yargı terazisi siyasi saiklerle
hareket edilerek keyfî uygulamalara maruz
bırakılmıştır. Bu bağlamda davranılarak
kamuoyunda yargı bağımsızlığına olan güven
azalmakta, uluslararası arenada ise Türkiye'nin itibarı zarar
görmektedir. Unutulmamalıdır ki adalet bir gün herkese lazım
olacaktır.
Çok teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Akçay
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ebediyete irtihalinin 84üncü yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ve Osman Yüksel
Serdengeçtinin vefatının 39uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün cumhuriyetimizin
kurucusu, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 84üncü yıl dönümü.
Atatürk'ü anmak ve anlamak, onun fikirlerini, ufkunu, azmini, cesaretini ve
Türk milletine armağan ettiği Türkiye Cumhuriyeti'ni anlamak
demektir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin eseri ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün emanetidir. Bugün, gururla söyleyebiliriz ki Türkiye, Atatürk'ün
açtığı yolda, gösterdiği hedefe kararlı bir
şekilde ilerlemekte, cumhuriyetin 100üncü yılına ve yeni
yüzyıla emin adımlarla yürümektedir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin etkin yönetim mekanizması sayesinde siyasi
istikrarını temin etmiştir. Darbe ve vesayet
girişimleriyle, yönetim istikrarsızlıklarıyla sekteye
uğratılan kayıp yıllarını telafi etmektedir. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği istikamette, yerli ve millî bir
anlayışla teknoloji ve savunma sanayisinin gelecek vizyonu
şekillenmektedir. Atatürk'ün İstikbal göklerdedir. sözü
ışığında üretilen insansız hava
araçlarımız 170ten fazla ülkeye ihraç edilmektedir. Millî anma ve
kutlama günlerinde dünya çapındaki eserler milletimize
kazandırılmaktadır. Atatürk'ün geleceğimizin teminatı
olarak gördüğü gençlerimiz, TEKNOFESTlerde bilimsel çalışmalar
ve yarışmalar yapmaktadır. Dünyanın kaosa sürüklendiği
bir dönemde Yurtta barış, dünyada barış. parolasıyla
dünyaya âdeta diplomasi dersi verilmektedir. Doğu Akdeniz'de, adalar
denizinde, mavi vatanda egemenlik haklarımızı korunurken,
sınırlarımız terör örgütlerinden temizlenmektedir. Sanayide
çarklarımız dönüyor, fabrikalarımızın bacaları
tütüyor, çiftçilerimiz ekip biçmeye devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Onuncu Yıl Nutkunda şu değerlendirmeleri
yapmıştı: Az zamanda çok ve büyük işler yaptık fakat
yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz çünkü daha çok ve daha
büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Bizler de Türk
milletinin her bir ferdi olarak yapılanları asla yeterli görmeden,
daha çok çalışarak Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar
kılmak için mücadelemizi sürdürmeliyiz. Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşımızın ve
cumhuriyetimizin bütün kurucu kadrolarını rahmet ve minnetle
anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, bugün şair, yazar, siyasetçi ve fikir adamı
Osman Yüksel Sendengeçtinin vefatının 39uncu yıl dönümü.
Serdengeçti Ağıtlar İmparatorluğa Mersiye Bir Kahraman
Bekliyoruz şiirleriyle Türk tarihinin şanlı günlerini
işlemiş Bu Millet Neden Ağlar eserinde milletimizin
yarınları için öneriler sunmuştur. Bu vesileyle,
vefatının yıl dönümünde Osman Yüksel Serdengeçtiyi rahmetle
anıyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Oluç
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Mustafa Kemal Atatürkü
rahmetle, saygıyla andığına, Mardin Büyükşehir Belediyesine,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve Türkiyenin dünyanın çöp
deposu hâline geldiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; 10 Kasım
dolayısıyla cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkü rahmet ve
saygıyla anıyoruz. Cumhuriyetin kimsesizlerin kimsesi ve demokratik
olması hedefini, gereğini ve güncelliğini bu vesileyle bir kez
daha vurguluyoruz. Yurttaşlarımızdan siyaset kurumuna,
Parlamentodan tüm demokratik kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına
varıncaya kadar hepimizin ortak hedefinin demokratik cumhuriyet, özgür
yurttaşlık, Kürt-Türk bütün halkların ve Alevi-Sünni bütün
inançların eşitliği olduğu bir ülke ve toplum
çağrısını bugün vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz.
Sayın vekiller,
hatırlarsınız, Mardin ve kayyum meselesini burada çok
konuştuk. Kaç yıldır? 2019dan bugüne kadar, konuşmaya da
devam edeceğiz belli ki. Yeni bir durumla karşı
karşıya kalındı çünkü Mardinde atanan kayyum -daha önceki-
Mustafa Yaman, Mardin Valisi, biliyorsunuz açığa alındı,
Ankaraya çekildi. Hakkında çok büyük yolsuzluk, usulsüz harcama ve
ihaleye fesat karıştırma iddiaları var. Mardinde birçok
şube müdürü de yargılanıyor ve yeni bir usulsüzlük eklendi
Mardin Belediyesindeki bu uzun listeye. Ne oldu? 12 Mart 2021 tarihinde iki
katlı kapalı otopark ikmal yapım işi nedeniyle bir ihale
açıldı ve Kassap Mühendislik Mimarlık İnşaat
Şirketine 17 milyon 247 bin liraya bu ihale verildi. Peki, sonra ne oldu?
2022 Haziran ayına kadar temel kazısı dahi bitirilemedi bu ihalenin,
daha sonra firmalar artan girdi maliyetlerini gerekçe yaparak
sözleşmelerini tek taraflı feshederek inşaatın
çalışmasını durdurdular. Bu sefer ne oldu? Belediye yeni
ihale açtı, 2 Eylülde bu ihaleyi açtı ama bu açık ihaleye bu
Kassap Şirketi dışında başka bir firma davet edilmedi.
Yani bu ihale yapıldı, daha önce 17 milyon 247 bin liraya
yapılan sözleşmenin aksine, bu sefer maliyet 51 milyon olarak
belirlendi ve yine, aynı firma 51 milyonluk ihaleyi almış oldu.
Aslında, Mardin Büyükşehir Belediyesinde yiye yiye bitirilemeyen bir
hazine var, öyle diyeyim. Tabii ki halkın emeğiyle, halkın
alın teriyle oluşmuş olan belediye hazinesinden söz ediyoruz
aslında. Usulsüz harcama orada, ihaleye fesat karıştırma
orada, yolsuzluk hikâyeleri orada; Mardin Büyükşehir Belediyesine kayyum
atandığından beri hırsızlık, talan bitmedi ve
devam ediyor, bir kez daha bunu vurgulamış olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın milletvekilleri, sık sık gündeme
getiriyoruz, bir kez daha cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair
önümüze bir başvuru geldiği için bunu paylaşmak istiyorum: Bolu
F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yaklaşık 170 siyasi
mahpus bulunuyor. Cezaevi birinci müdürünün değişmesiyle birlikte hak
ihlallerinde ciddi bir artış yaşanmış vaziyette, idare
ve infaz koruma memurlarının da tavırları
değişmeye başlamış durumda. Haftada en az 2 kez
odalara baskın şeklinde aramalar yapılıyor ve âdeta talan
ediliyor odalar. Üç yıldan bu yana yani pandeminin başından bu
yana bütün cezaevlerinde durum değişmiş olmasına
rağmen, Boluda spor, atölye faaliyetleri gibi toplu etkinlikler
yürütülemiyor, mahpusların sohbet hakkı engelleniyor, kitap
kotası 3 kitaba düşürülmüş vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Mahpusların kıyafet alımlarında daha önce
kota olmadığı hâlde bir kota konuyor ve Bolunun iklim
koşullarına uygun olmayan bir kota uygulanmaya başlanıyor.
Elektrik tarifesi, 3 kişilik odalarda 200 Türk lirasından fazla
elektrik faturası gelmeye başlamış bulunuyor çünkü sanayi
tipi tarife orada da uygulanıyor. Yemekler tek tip ve kalitesiz, kantin
fiyatları yüksek. Mahpusların koşullu salıverilme
hakları engelleniyor ve şimdiye kadar 6 kişinin tahliyesi
engellenmiş Boluda, diğer mahpuslar da aynı şekilde
tahliyelerinin engelleneceği endişesini taşıyor. Bütün bu
hak ihlallerine karşı, gördüğünüz gibi, güncel hayatla ilgili
çok hak ihlalleriyle karşı karşıya kalınıyor.
Bunlara karşı elli ikişer kişilik onar günlük periyotlarda
açlık grevi başlamış vaziyette Boluda ve 2nci grup eylemi
devralmış vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Dolayısıyla, bir kez daha iktidara ve Adalet
Bakanlığına çağrı yapıyoruz, Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğüne çağrı yapıyoruz. Bolu Cezaevinde
yaşanan bu hak ihlallerine maruz kalan mahpusların bu konudaki
talepleri karşılanmalıdır; insani taleplerdir. Açlık
grevi ve ölüm oruçlarının bir an evvel
sonuçlandırılması için adım atılmalıdır
diyoruz.
Sayın vekiller, uzun
zamandır ifade ediyoruz; Türkiye, dünyanın ve Avrupanın ve
özellikle de İngilterenin çöp deposu hâline gelmiş vaziyette. Bu
konuyu defalarca gündeme getirdik ama iktidar buna karşı
kayıtsız kaldı. Geçtiğimiz günlerde, bütçe
görüşmelerinde Ticaret Bakanı Sayın Muş bu konuda
aslında bir itirafta bulundu ve Türkiyenin gerçekten çöp deposuna
dönüştüğünü verdiği rakamlarla da ifade etmiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) 2021 yılında, Avrupa Birliği üyesi ülkelerden
Türkiyeye ihraç edilen katı atık miktarı 14,7 milyon tona
ulaşmış vaziyette. Türkiye kendi ürettiği çöpü
işleyemezken dünyanın çöpünü satın alır durumda ve Türkiye,
istatistiklere göre, 2021de Avrupa Birliğinin en fazla katı
atık gönderdiği ülke hâline gelmiş vaziyette, son üç
yıldır Avrupada üst üste 1inci olmuş vaziyette ama buna
karşılık geri dönüşüm konusunda ise Avrupada son
sıralarda yer alıyor. OECDnin rakamlarına göre, Türkiyenin
geri dönüşüm oranı sadece yüzde 12 yani son derece ciddi bir durumla
karşı karşıyayız. Havanın kirlenmesi,
toprağın zehirlenmesi ve suya birçok kimyasalın
karışmasına neden olunuyor bu adımlarla.
Dolayısıyla, bu konunun bir kez daha gündeme alınması,
tartışılması ve Türkiyenin bir çöp deposu, Avrupanın
çöp deposu olmasından çıkarılması gerekiyor; bunu bir kez
daha vurgulamış olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mustafa Kemal Atatürkün aramızdan
ayrılışının 84üncü yıl dönümüne, Türkiye
Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı
üyelerinin ziyaretine, Genel Kurulu ziyarete gelen misafirlere, Anıtkabir
ziyaretinde karşılaştıkları sıkıntıya,
PTTden emekli maaşı alanların yaşadığı
mağduriyete, çağrı merkezlerinde çalışanlar ile
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin promosyon
sorununa, Sağlık Bakanlığının verdiği giyim
yardımına ve muharip gaziler arasındaki eşitsizliğe
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
10 Kasım,
cumhuriyetimizin kurucusu, 1inci Cumhurbaşkanımız, Millî
Mücadelemizin ve Kurtuluş Savaşımızın lideri,
partimizin 1inci Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürkün
aramızdan ayrılışının 84üncü yıl dönümü.
Anıtkabir'de ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Atatürk
Anıtı'nın önündeki anma törenlerine hep beraber iştirak
ettik. İki büyük eserim vardır: Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet
Halk Partisi. diyen Ata'mızın iki büyük emanetine ve devrimlerine yılmadan,
yorulmadan sahip çıkmaya devam edeceğiz. Genç cumhuriyetimizin
devrimlerini, atılımlarını aşındırmaya
çalışan, değersizleştiren, küçük gösterme niyeti
taşıyanlara karşı cumhuriyetimize sahip çıkacağız.
Cumhuriyetimizin kurucusu, kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk'ü
saygıyla ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, benim
de mütevelli heyetinde görev yaptığım Türkiye Tanıtım
Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfının üyeleri
bugün Anıtkabir'i ziyaret ettiler, Meclisimizi de ziyaret ettiler.
Kendilerine bu anlamlı günde elbette hoş geldiniz diyoruz.
Buradan Meclise bir
hatırlatma yapmak isterim: Bir gün Adalet ve Kalkınma Partisine
müzahir vatandaşların bulunduğu bir durumda onlarla
özdeşleşmiş bir siyasi simge, geçtiğimiz hafta da bir
Meclis idare amirinin yanında bir genç sporcumuzun bir siyasi partimizle
özdeşleşmiş bir siyasi simge, oradan Meclise doğru
yönlendirildi. Biraz önce benzer durum olmaması için bir
milletvekilimizden, Sayın Burak Erbaydan bunu hassaten rica ettik. Biz
isteriz ki
Mecliste oradan buraya el sallamak, alkış yapmak, slogan
atmak ve özellikle siyasi simgeler göstermek ve taşımak Meclis
İçtüzüğüne göre yasaktır. Geçen hafta o hareketlerden memnun
olan arkadaşlara, şimdi ne yapabileceğimizi gösterebiliriz ama
onu bu Meclise yakıştırmayız. Biz, ister bizim, ister
başka partilerin ziyaretçilerinin İç Tüzüke uygun gelmelerini, uygun
selamlanmalarını ve uygun şekilde bu yüce çatının
altından ayrılmalarını doğru buluyoruz ve böyle
davranmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, biraz
önce, Sayın Grup Başkan Vekilimizin,
mevkidaşımızın, Sayın Usta'nın ifade ettiği
husus bizim de ciddi şekilde rahatsızlık duyduğumuz bir
husustur. Bugün, Gazinin manevi huzuruna çıkarken, tüm siyasi partilerden
seçilmiş milletvekillerinin önüne, Cumhurbaşkanı tarafından
atanan, protokolde yerleri olmayan veya varsa hepimizin çok arkasında
olacak kişilerin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
duyarsızca, dengesizce ve küstahça geçtiklerini, Sayın Genel
Başkanların önüne geçtiklerini gördük. Biz, tabii, İYİ
Parti kadar nazik davranmadık o kişilere ama bu ayıbın bu
ülkeye yaşattırılmaması lazım. O Anıtkabir'de
Genel Başkanların önünden, hangi partinin olursa olsun
Sayın
Akşener'in, Sayın Bahçeli'nin, Sayın Genel
Başkanımızın böyle bir hadsizliğe
Bu ülkede her
şeyi yönetiyoruz, her şeyi biz yapıyoruz. diyenlerin bir dönüp
bakması lazım. Sizin milletvekillerinize de bu
saygısızlık yapılıyor. Sizin Genel
Başkanınız üstlendiği diğer görev gereği
protokolde 1inci sırada, arkasından sayın liderler yürümekte gocunmuyor;
millet ne vazife verdiyse o olur. Ama o liderlerin önüne bilmem ne strateji,
bilmem ne başkan yardımcısı ıvır zıvır;
olmaz bu iş. Bu işe bir bakın. Biz gelince bu işi
baştan sona tanzim edeceğiz ve hiçbir atanmış hiçbir
seçilmişin önünde yürüyemeyecek ama bu işe bir bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kendinize saygınız varsa, bu milletin size verdiği vazifeye
saygınız varsa bakın bu işe. Bugün kendi
hakkımızı koruduk, bir dahakinde o densizlere karşı
hepinizin hakkını biz savunuruz ama bunu yapmayın,
yaptırmayın.
Sayın Başkan,
PTTden emekli maaşı alanlar var, bu özendirilen bir durumdu. Bize
kredi kullandırtıp yüzde 80 faiz uyguluyorlar, bir de üstüne 750 lira
gibi komik promosyon veriyorlar 7.500 lira alırken millet.
Ayrılalım. diyoruz Kredi borcunuz var. diyorlar. diyor. PTTden
emekli maaşı alanların bu mağduriyetinin giderilmesi
lazım.
İkincisi:
Çağrı merkezinde çalışan 150 bine yakın emekçi var.
Şirketler bu emekçilerin aldığı maaş
promosyonlarına, hak ettiklerine el koyup kendilerine alıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya,
çalışanınkine Meclis el koymuyorsa, hiçbir kamu kurumu el
koymuyorsa, özel şirketlerin bunu yapmasına engel olmak lazım.
Gerekiyorsa yasal düzenlemeyi derhâl, burada, hep birlikte yapalım
diyoruz.
Diyanet İşleri
Başkanlığının başında daha da büyük bir dert
var. Düşünün, Diyanet İşleri Başkanlığı
demiş ki müftülüklere: Efendim, katılım bankalarıyla
olacağız, faizsiz bankacılık. 2 katılım
bankası girmiş, tabii, fırsatçılık
yapmışlar, ayda 80 lira veriyorlar. 8.500 lira promosyon alıyor
emekli kendi, ayda 80 lira. Kime? 5 vakit size ezanı duyuran müezzine,
namaz kıldıran imama ya da diğer görevlilere. Ya, bu hak
mı? Değil. Danıştaya gitmişler, iptal etmiş
Rekabet koşulları oluşmamış. diye. Bu
katılım bankası kâr payı diye faizi tutturur, kredi faizini
tutturur destek bilmem nesi diye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
promosyonu tutturamıyor, onda 1ini veriyor, ellide 1ini veriyor. Bu
sefer Ankara İdare Mahkemesi iptal etmiş Eksik rekabet diye,
Danıştay iptali bozmuş; bu arada, mesela, Üsküdar Müftülüğü
yüksek bir paraya anlaşmış, şimdi paraları da geri
istiyorlar çalışanlardan. Bu işe de bir şey yapalım,
hep birlikte bakmamız lazım, doğru bir iş değil.
Sağlık
Bakanlığı giyim yardımı
Ben bundan utanıyorum.
diyor sağlık çalışanları; 38 lira 29 kuruş giyim
yardımı; buna da bakmak lazım.
Bizimle ilgili bir hususu
söylemeden önce, son olarak da şunu söyleyeyim Sayın Başkan:
Muharip gaziler bir kez daha bu anlamlı günde rica ediyorlar; 2007ye
kadar, sosyal güvencesi olan, olmayan eşit şeref aylığı
alıyordu. Bir çalışma, bir düzenleme yapıldı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Özel, son sözlerinizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
sosyal
güvencesi olmayanlar 2.277 lira alıyor, olanlar 5.720 lira. İkisinin
de adı şeref aylığı ama muharip gazilerimiz
arasında böyle bir eşitsizlik, böyle bir adaletsizlik var. Her
bayramda hatırlatıyorlar, 10 Kasımda da bir kez daha bunun bu
yüce çatı altında ifade edilmesini istediler. Ben de bu konuda
üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu söyleyerek yüce
Meclisteki tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Elitaş
26.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ulu Önder Atatürkün
aramızdan ayrılışının 84üncü yıl dönümüne
ve 364 sıra sayılı Kanun Teklifine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, cumhuriyetimizin
kurucusu Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 84üncü
yıl dönümünü idrak ediyoruz, Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla, minnetle
anıyoruz. 1881 yılında Selanik'te başlayan yaşam,
dünyaya geliş mücadelesi, 19 Mayıs 1919da içinde bulunduğumuz
süreci
Birinci Dünya Savaşı'ndan çıkmış yorgun bir
ülkeyi, Samsun, Erzurum, Amasya, Sivas gibi illeri, Anadolu'yu gezerek önce
Büyük Millet Meclisini kurmuş, arkasından da 1923te, 29 Ekimde
100üncü yılına girdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni bize
armağan etmiştir; Atatürk'ün çizdiği yolda, onun gösterdiği
hedef doğrultusunda muasır medeniyet seviyesini aşabilmek için
elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ülkemizi gençliğe emanet etmiş;
gençliğe daha yaşanabilir bir ülke, daha yaşanabilir bir dünya
bırakabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hep birlikte, büyük
bir gayret içerisinde çalışıyoruz. Tekrar, Ulu Önder Atatürk'ü
saygıyla, rahmetle yâd ediyorum, tüm silah arkadaşlarına da
Allah'tan rahmet diliyorum.
Bu hafta
başladığımız 364 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam edeceğiz. Bu kanun teklifinde önemli
maddeler var; özellikle bir madde var ki geçen ayda
yaşadığımız Amasra'daki maden kazasında
hayatını kaybeden şehitlerimizle ilgili bir düzenleme var.
Biliyorsunuz, ilk düzenleme 2014 yılında yaşanılan Soma
maden kazasındaki şehitlerle ilgiliydi, ikinci düzenleme de
Ermenekle ilgiliydi ama bunlar geçici düzenlemelerdi ve 2003
yılından itibaren başlayan maden kazalarıyla ilgili
düzenlemelerdi. Fakat şimdi getirdiğimiz kanun teklifine
koyduğumuz düzenleme, ilk gözüken maden kazasından, 1930 yılından
bugüne kadar hayatını kaybetmişlerin varsa yakınlarına
maaş bağlama imkânı ve kamuda iş verme imkânı
sağlayan, geçici değil, kalıcı maddenin olmasıyla
ilgili bir düzenleme.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle birlikte, maden kazasında
hayatını kaybeden insanlara -acılarını dindirir mi
bilemiyoruz ama dindirmesi de mümkün değil- bir düzenleme yaparak geçirmek
istiyoruz. Bunda da değerli milletvekillerimiz, Parlamentomuz katkı
sağlayarak bugün, inşallah, bu kanun teklifini
yasalaştırırsak onları da sevindiririz diye ümit ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Başkanlıkça, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan
Salıcının, Dışişleri Komisyonu üyeliğinden
geri çekildiğine ilişkin önerge (4/191) yazısı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanlığının İç Tüzükün 21inci maddesi
uyarınca İstanbul Milletvekili Sayın Oğuz Kaan
Salıcının Dışişleri Komisyonu üyeliğinden
geri çekildiğine ilişkin yazısı 9 Kasım 2022 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki
Parlamento heyetinin Türkmenistan Parlamentosu Halk Maslahatı
Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedovun vaki davetine icabetle, 17-18
Kasım 2022 tarihleri arasında Türkmenistana bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2099)
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Sayın Profesör Doktor Mustafa Şentop ve
beraberindeki Parlamento heyetinin Türkmenistan Parlamentosu Halk
Maslahatı Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov'un vaki davetine
icabetle, 17-18 Kasım 2022 tarihlerinde Türkmenistan'a resmî ziyarette
bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Aydınlık
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın, Harran
Üniversitesinin eğitim kooperatifi çalışanlarının
kadro talebine ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Harran Üniversitesinin
eğitim kooperatifi çalışanlarının kadro talebini dile
getirmek istiyorum. Kooperatif çalışanları kantin, restoran,
otopark, oto yıkama gibi çeşitli alanlarda görev yapıyor.
Yaklaşık yirmi yıldır haftalık altmış
beş ile yetmiş iki saat arası çalışıyorlar. Ne yazık
ki daha önceki taşeron yasasından faydalanamadılar. Harran
Üniversitesinde yıllardır emek harcayan çalışanların
kadro talebinin yerine getirilmesini ve çalışma hayatlarında
emeklerinin güvence altına alınmasını işçiler
adına talep ediyorum. Harran Üniversitesi emekçilerinin sesini umarım
iktidar duyar.
Emekçi kardeşlerimizin
kadrolarını alması dileğiyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaya
28.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere grup yolu üzerinde faaliyetini sürdüren
taş ocaklarına ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere
grup yolu üzerinde faaliyetini sürdüren taş ocakları, sebep
oldukları heyelan ve kaya düşmesi nedeniyle otuz yıldır
tehlike saçıyor. Yomra ilçemizde 7 mahalleye ulaşımı
sağlayan ve Gümüşhaneye bağlanan bu grup yolunu kullanmak
zorunda olan binlerce insanımız hemen her an ölüm tehlikesiyle
karşı karşıya kalıyor. Yıllar önce, patlatmadan
kaynaklanan heyelanda 3 vatandaşımız yaşamını
yitirmişti. Yıllardır önlem alınmadı, sözler
verilmesine rağmen grup yolu bitirilemedi. Yakın zamanda yine kaya
düşmeleri yaşandı, tehlike devam ediyor.
Yaşadıkları sıkıntıya çözüm arayan Yomralı
hemşehrilerimiz bir toplantı gerçekleştirdiler; taş ocaklarının
kapatılmasını, heyelan riskine karşı gerekli
önlemlerin alınmasını ve Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere
grup yolunun bir an önce bitirilmesini talep ettiler.
Yetkililere
çağrımızdır, bu sesi duyun, yeni felaketler, can ve mal
kayıpları yaşanmadan bir an önce gerekli önlemleri alın.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu
29.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Mustafa Kemal Atatürkün
aramızdan ayrılışının 84üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Büyük milletlerin tarihe damga vurmuş büyük önderleri
vardır. Türk milleti bu bakımdan şanslı bir millettir.
Binlerce yıllık şanlı tarihimizdeki önderlerin sonuncusu
Mustafa Kemal Atatürktür. Eşine az rastlanır, destani bir istiklal
mücadelesinde, Türk milletinin unutulmuş bütün üstün
vasıflarını, kültür ve medeniyet değerlerini,
kahramanlıklarını canlandırarak yedi düvele kabul ettiren
Büyük Önderimizi aramızdan ayrılışının 84üncü
yılında minnetle, şükranla, rahmetle yâd ediyorum, mekânı
cennet olsun. Onun aziz hatırasına her fırsatta saldırma
cüreti gösteren gafiller bilmelidir ki Türk milleti kuruluş felsefesine
bağlı, kurucu iradeye saygılı ve Millî Mücadele ruhuna
sahiptir; vatanımıza, bayrağımıza ve Türkçemize sonuna
kadar sahip çıkacaktır, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
yaşayacaktır.
BAŞKAN İYİ
Parti Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu
ve 20 milletvekili tarafından, İstanbulda şehir içinde yer alan
kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma
amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp kullanılmadıklarının
araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/11/2022
Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlu ve 20 milletvekili tarafından, İstanbulda
şehir içinde yer alan kamu kurumlarına ait bazı arazilerin
boşaltılma amaçlarının ve amacına uygun
kullanılıp kullanılmadıklarının
araştırılması amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 10/11/2022 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbulda askerî ve
diğer kamu arazilerinden bazılarının imar durumlarının
resen değiştirilerek yapılaşmaya açılması ve amaç
dışı kullanılması iddialarını
araştırmak amacıyla İYİ Parti Grubu olarak vermiş
olduğumuz araştırma önergesinin gerekçesini açıklamak üzere
söz aldım. Selamlarımı sunarım.
İstanbulun nüfusu
arttıkça buna paralel olarak yapılaşma da artmakta, şehir
yayılarak genişlemektedir. Dolayısıyla şehir içinde
kalmış olan bazı askerî tesisler ile kamu kuruluşları
fonksiyonlarını yerine getirebilmek için başka alanlara
kaydırılmaktadır. Şehir içinde kalan araziler değer
kazanmakta ve birilerinin iştahını kabartmaktadır.
Boşaltılan alanların imar durumları vakit geçirilmeden
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı ile TOKİ tarafından resen
değiştirilmektedir. İmar değişikliklerinin
İstanbul ilçe belediyeleri ve Büyükşehir belediye meclislerinde
görüşülmeden, yerel yönetimlerin düşünceleri bile öğrenilmeden
Ankarada onaylanması ve yürürlüğe girmesi şeffaf
olmadığı için kuşkuyla karşılanmaktadır.
Boşaltılmadan önce halkın istek ve beklentileri
doğrultusunda verilen sözlerin aksine, bu arazilerde başka projelerin
uygulamaya konulması tepkilere yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
en son Çekmeköy ilçesindeki askerî kışlayla beraber geniş bir
orman arazisi yapılaşmaya açılmıştır. Daha
öncesinde Zeytinburnu Tank Fabrikası, Zekeriyaköy Füze Üssü, Sancaktepe
Askerî Havaalanı ve lojmanları, Esenler Topkule, Baştabya ve
Metris Kışlaları, Maltepe Kenan Evren Kışlası,
Tuzla İçmelerdeki Piyade Okul Komutanlığı arazisinden 168
bin metrekare alan imara ve dolayısıyla yapılaşmaya
açılmıştır. Beşiktaş Barbaros Bulvarında
bulunan Jandarma Genel Komutanlığına ait Dikimevi arazisi
düşük bir bedelle TOKİye devredilmiş, imar değişikliği
yapılarak özel bir firmaya satılmıştır. Tuzla
Aydıntepedeki Jandarma Komando Tabur Komutanlığı
Kışlası arazisinin imar planlarının da
değiştirildiği ve yeni planlar kapsamında arazinin 130 bin
metrekarelik kısmının yapılaşmaya
açılacağı basında yer almıştır.
Diğer taraftan,
bazı kamu kurumlarının yer aldığı araziler de
aynı şekilde uygulamaya tabi tutularak yapılaşmaya
açılmaktadır. Ataşehirde bulunan gümrük sahasında konut ve
ticari amaçlı yapılaşmaya imkân sağlayan imar
değişikliği resen yapılarak uygulamaya konulmaktadır.
Arazinin içinde küçücük bir park ile okul, cami ve kültür merkezine yer
verilerek asıl yapılaşma olan konut ve ticari alanlar gizlenmek
istenmiştir. Bütün imar değişiklikleri ve yapılaşmaya
yol açan gelişmelerin arkasında kısa zamanda çok para kazanma
hırsı ve bu konuda fırsatçılara imkân sağlama
amacı olduğu halk arasında yerleşen bir kanaattir. Rant
için yapıldığına inanılan imar
değişikliklerinin ve yapılaşmanın İstanbula
olumsuz etkilerinin olacağı çok açıktır.
Değerli milletvekilleri,
hükûmetlerin bazı konularda öne çıkan ve halk arasında kolay
unutulmayan kötü imajları oluşur. Gerçi bu hükûmetin pek çok konuda
öne çıkan kötü imajı vardır. Bunlardan biri de kupon arazilere
olan zaaflarıdır; doğrusu, en hırslı ve mahir
oldukları alanın bu olduğu da söylenebilir. İşte, bu
sebeple, İstanbuldaki askerî tesislere ait araziler ile kamu
kurumlarına ait araziler üzerinde yapılmış olan imar
değişikliklerinin yer değiştirme amaçlarına uygun olup
olmadığının araştırılması önem arz
etmektedir çünkü bundan sonra aynı işlemlerin devam etmesindeki
olumsuz etkilerin tespit edilmesiyle birlikte gidişata Dur! demek mümkün
olabilecek, İstanbul için acil ve gerçekten ihtiyaç duyulan kentsel
dönüşüm kapsamında sosyal konut alanları ortaya
çıkacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Teşekkür ederim.
Altyapı,
ulaşım, okul, hastane ve diğer bütün sosyal ihtiyaçların
karşılanabileceği şehir içindeki bu alanlarda dar
gelirliler için sosyal konut üretilmesinden daha faydalı hiçbir iş
olamaz. Konunun yerinde araştırılıp tespit edilmesi ve
yanlış uygulamaların durdurulması için gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde
araştırma komisyonu kurulmasının uygun olacağı
kanaatindeyiz.
Önergemizin kabulü yönünde
destek verileceğini umar, saygılar sunarım. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, 2001 krizi
sonrasında sermaye bir tercihte bulundu; o tercih, inşaata
dayalı ekonomik büyüme politikası, bu politikayı da en iyi siz
uygulayacağınız için iktidara geldiniz ve gerçekten de çok iyi
uyguladınız. İnşaata dayalı o ekonomik büyüme
politikasının bir sonucu var, bugün biz bu sonucu
yaşıyoruz. Ne oldu bu tercihle? Gayrimenkul
yatırımları cazip hâle getirildi ve sadece özel alanlar
değil kamusal alanlar da sermayenin talanına açıldı. Konut,
artık bir barınma değil tamamen bir yatırım aracı
hâline getirildi. Kamu arazileri, kamu-özel iş birliğiyle o rant
yaratan projelere tahsis edildi ve kamuya ait ne kadar bina, arazi, arsa, park,
orman varsa bunların hepsi şirketlerin hizmetine sunuldu. Bu konuda
da TOKİ, çok iyi bir aracı şirket hâline getirildi, aracı
kurum hâline getirildi. Yani halktan alıp sermayeye transfer konusunda,
kârın transferi konusunda TOKİ'yi siz işlevlendirdiniz.
Bakın, TÜİK verilerine göre 2002-2020 yılları arasında
ülke genelinde 12,5 milyon yeni konut üretildi. Aynı dönemde toplam haneye
yaklaşık 4 milyon yeni hane eklendi. Yani her yeni hane için ne
olmuş oluyor? En az 3 yeni konut üretilmiş oluyor. Ama hâlâ bu ülkede
barınma sorunu var, hâlâ bu ülkede kiralar ciddi olarak artmış
durumda, bu halkın kira sorunu var. Yani bu politikaların sonucunda
konut, barınma yerine yatırım aracı olunca lüks konut
üretimine geçildi ve lüks konut üretildikçe kira fiyatları da yükseldi,
diğer konutların fiyatlarını da etkiledi, yukarı
çekti; işte, ortadaki krizin gerçek nedeni bu. Sonra, siz, halkın bu
barınma sorununa, bu krize sözde Çözüm buluyoruz. diye cumhuriyet
tarihinin o en büyük sosyal konut projesi adı altında hem umut
tacirliği yapıyorsunuz hem de halkı borçlandırıyorsunuz.
Neyle? Memur maaş katsayısı oranında yılda 2 defa
artan faizle konut satıyorsunuz.
Ortaya çıkan sonuç;
bakın, tamamen kamu arazilerinin, kamuya ait, halka ait ne varsa o
alanların TOKİ aracılığıyla sermayeye iletilmesi,
aynı zamanda da halkın borçlandırılması yani hem yağma
hem sömürü politikaları. Üstüne üstlük, bakın, aynı zamanda bu
TOKİ'ye devirlerde -özellikle TOKİ'ye devirlerde- bir denetim
mekanizması söz konusu değil. Dün Çevre
Bakanlığının bütçesinde de aynı şeyi söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Bu
yıl da Sayıştay raporlarında, 2021 yılı
raporlarında deniliyor ki: Kentsel dönüşüm projeleri için,
TOKİye aktarılan kaynakların takibi için bir kontrol
mekanizması kurulmamıştır. Sadece TOKİye değil,
belediyelere ve İLBANKa aktarılan kaynakların hiçbirinin takibi
de yapılmıyor. Üstelik Sayıştay bunu sadece bu yıl
söylemiyor, dört yıldır söylüyor; 2018, 2019 ve 2020
yıllarında da söylemiş ama hâlâ herhangi bir hareket yok. Çevre
Bakanlığı kulağının üstüne yatıyor çünkü
burada ciddi bir rant var, rantın olduğu yerde de soygun var.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Ali Şeker.
Buyurun Sayın
Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
ŞEKER (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü vefatının 84üncü yıl dönümünde
özlem ve minnetle anıyorum.
Atatürk, Gençliğe
Hitabesinde Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt
edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş olabilir. demişti; bugün
yaşasaydı Bütün kamu alanları yağmalanmış,
sıra askerî alanların, ormanların yağmasına gelmiş.
derdi.
Stratejik öneme sahip
hastaneleri bile kapattınız, askerî fabrikaları
kapattınız; ranta, talana açtınız. Atatürkün emanetlerine
sahip çıkmadığınız gibi bugün Atatürkü
anıyoruz. diyorsunuz. Atatürkü anmak onun emanetlerine sahip
çıkmaktan ve İstiklal Savaşı gazilerinin bize vatan
toprağı olarak emanet ettiği alanları korumaktan geçer.
O zamanın
Başbakanı Binali Yıldırım 15 Temmuz sonrası
askerî okulların kapatılmasıyla birlikte,
kışlaların kapatılmasıyla birlikte buraların
yeşil alan olacağını söylemişti En güzel mekânlar
yapılacak. demişti. Mehmet Özhaseki Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatı var, hepsi yeşil alan
olacak; o konuda kimsede ters bir düşünce yok. demişti. Yine, Murat
Kurum da Askerî arazileri hiçbir zaman bir rant olarak görmedik.
demişti. Peki, sonra ne oldu? Askerî araziler birer birer imara
açıldı, talan edildi; AVM oldu, konut oldu, rezidans oldu ve ticaret
alanı oldu. AKP tutarlılığına devam ediyor, ne diyorsa
tersini yapmaya devam ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Çevreye verdiğiniz
zararları sıfır maliyetli gibi görüyorsunuz, gelecek
kuşakların üzerine yüklüyorsunuz; gelecek kuşaklara
bırakmanız gereken arazileri, alanları, fabrikaları da bir
bir satıp yağmalıyorsunuz. Hasdal, Hadımköy, Maltepe,
Tuzla, Metris Kışlası, Topkule Kışlası,
Baştabya Kışlası; yine Esenler'de bunlar;
Yeşilyurt'taki askerî alanlar, Beşiktaş'taki Askerî Dikimevi,
Çekmeköy Kışlası, Zekeriyaköy, Çorlu, Nusretiye, Mahmutbey,
Bağcılar, Halkalı, Maslak, Zeytinburnu; say say bitmiyor.
Buralar bir bir AVM, konut, ticaret merkezi olarak değiştirildi, o
Yeşil alan olarak kalacak. dediğiniz yerler bir bir
yağmalandı.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Haram olsun!
ALİ ŞEKER (Devamla)
- Çekmeköy Kışlası, 200 bin metrekarelik alan 392 daire, 70
ticari üniteden oluşan bir projeye çevrildi. Diğer bir alanda ise
1.774 adet konut, 141 villa, 56 da ticari alan yapılmaya devam ediliyor.
Peki, askerî alanlarda ticari alanların, villaların işi ne?
Buraları çocuklarımıza geri bırakmamız gerekmiyor
muydu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla)
Sosyal donatı alanlarını şehirlerde bir bir yok etiniz,
askerî alanlar şehrin nefes alınan yeri olarak
kalmıştı ama oraları da yağmaladınız; denizi
doldurdunuz, karayı bitirdiniz, sıra askerî alanların
yağmasına geldi. Daha önce, bu konuda, bu alanların yeşil
alan olarak korunması, şehrin hizmetinde kalması için kanun
teklifi vermiştim ama siz ne yaptınız? Biz buraları
koruyacağız. deyip hepsini yağmaladınız, kupon arazi
olarak gördünüz. Yaptığınız köprülerden askerî
araçları para ödemeden geçemez hâle getirdiniz, sadece askerî
alanları yağmalamakla kalmadınız. Şimdi, bir ülke
düşünün; askerî arazilerini, kendine emanet edilen askerî arazilerini bir
bir yağmalatıyor ve kendi ülkesindeki köprülerden askerî
araçları, Jandarma araçlarını, Emniyet araçlarını para
ödemeden geçirmiyor.
Bu araştırma
önergesine onay verin, hep beraber araştıralım;
çocuklarımızın emanetine sahip çıkalım. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Konuşmama
başlamadan önce, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve
silah arkadaşlarını rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
İYİ Partinin grup önerisi münasebetiyle buradayım,
huzurunuzdayım. Aslında şehir kurulurken şehrin
çeperlerinde kurulmuş ama zamanla şehrin merkezinde ve işlevsiz
hâle gelmiş olan askerî alanların yeniden değerlendirilmesi
konusunu gündeme aldığımızda, aslında bunu beş
başlık altında toplayabiliriz. Bunlardan bir tanesi, şehrin
en temel ihtiyaçlarından biri olan yeşil alanlara
dönüştürülmesi. Hatiplerin de söylediği gibi, İstanbul gibi bir
yerde çoluk çocuğun, kadının, yaşlının,
engellinin acil ihtiyacı olan yeşil alan.
İki, İstanbulun en
büyük problemlerinden biri olan depreme hazırlık için ve deprem için
gerekli olan rezerv alanlarına dönüştürülmesi ve burada
değerlendirilmesidir.
Üçüncü konu, yani üçüncü
alan, şehirlerin mevcut yoğun yapılaşmalarının
neticesinde yine şehrin ortak ihtiyacı olan donatı
alanlarının ihtiyaçlarının karşılanması
açısından bu alanların yeniden değerlendirilmesi.
Yine, dördüncü
başlığımız, askeriye tarafından
boşaltılan şehir merkezindeki yerleri değerlendirerek
aynı zamanda askeriyenin ihtiyaçlarının bir şekilde
buralardan karşılanmasıyla ilgili bir formül.
Yine, beşinci alt
başlığımız da aslında İstanbulun süreç
içerisinde oluşmuş problemlerinin çözümünde sadece askerî
alanların, bu özel alanların kullanılması değil;
bununla birlikte, mesela, vakıflara ait arsalar da araziler de
vatandaşın yıllardır süren tapu problemlerinin çözümünde
kullanılmıştır. Bunlardan bir tanesi mesela, Beyoğlu
Okmeydanında vatandaşların on yıllarca beklediği tapu
problemlerinin çözülmesi, yine burada değerlendirilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş
olduğu vizyonla İstanbulun bu kentsel dönüşümü başta olmak
üzere, temel ihtiyaçları olan yeşil alan açısından tam 16
milyon metrekarelik bir yeşil alan hedefi koyduk ve bunları adım
adım gerçekleştiriyoruz.
Yine,
arkadaşlarımızın söylediği, gündeme getirdiği
bazı konulara küçük başlıklar altında cevap vereceğim;
Tuzla Aydıntepe... Arkadaşlar, Tuzla Aydıntepe, aslında
binaları bitmiş, şehir yapılaşması bitmiş ve
hemen yanı başındaki askerî boş alanın olduğu bir
yer.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA DEMİR (Devamla)
Orada Tuzla Belediyemizin askeriyeyle yaptığı ikili mutabakat
sonucu hem mahallenin ihtiyacı olan yol ihtiyacı
karşılanmış hem de yaklaşık 150 bin metrekarenin
100 bin metrekaresi Tuzlada, o bölgede yeşil alan ihtiyacının
karşılanması için değerlendirilmiştir. Yine,
Zeytinburnunda askeriye lojmanlarının olduğu bölgede
Zeytinburnunun en büyük millet parkı gerçekleştirilmiştir ve
geçenlerde Cumhurbaşkanımızın katılımıyla da
bu açılış gerçekleşmiştir. Yine, en yoğun
yapılaşmanın bulunduğu Zeytinburnu halkı şu anda
bu millet bahçesi sayesinde nefes almaktadır.
Bir diğer konu,
hatibimizin de gündeme getirdiği konu Hasdaldaki askerî alan. Hasdal
askerî alanı İstanbul Üniversitesinin kadim fakültesi İstanbul
Tıp Fakültesi için bir kampüs hâline dönüştürülmüştür;
yaklaşık 190 bin metrekarelik bir kampüs, İstanbul
Üniversitesinin aslında dünyada iddiasını devam ettirebilmesi
için de olması gereken bir kampüs.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA DEMİR (Devamla)
Dolayısıyla bunların hepsi milletin menfaati
açısından değerlendirilmiş yerlerdir.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Demir.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
III.- YOKLAMA
(İYİ Parti
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var.
Yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın Usta, Sayın
Örs, Sayın Cesur, Sayın Nuhoğlu, Sayın Bahşi,
Sayın Oral, Sayın Yokuş, Sayın Cinisli, Sayın
Çakırlar, Sayın Yılmaz, Sayın Kaplan, Sayın Ataş,
Sayın Çelik, Sayın Koncuk, Sayın Erel, Sayın
Subaşı, Sayın Sıdalı, Sayın Dervişoğlu,
Sayın Çulhaoğlu, Sayın Çıray, Sayın Sezgin.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.37
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Pusula yollayan sayın
milletvekilleri lütfen Genel Kuruldan ayrılmasın.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu
ve 20 milletvekili tarafından, İstanbulda şehir içinde yer alan
kamu kurumlarına ait bazı arazilerin boşaltılma
amaçlarının ve amacına uygun kullanılıp
kullanılmadıklarının araştırılması
amacıyla 3/10/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Keven
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, diyetisyenler platformunun taleplerine
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
30 bin diyetisyeni temsil
eden diyetisyenler platformunun taleplerini aktarmak istiyorum.
Öğrencilerimizin obeziteden korunması ve sağlıklı
beslenmeleri için okullarda istihdam edilmeyi bekliyorlar. Diyetisyen
kontrolünde, sağlıklı bir beslenmeyle öğrencilerimizin
eğitimlerini daha verimli bir hâle getirmeliyiz. Unutmayın, nitelikli
bir eğitimin başlıca koşulu sağlıklı
beslenmekten geçer. Okullarda açlıktan baygınlık geçiren
öğrencilerimizin haberleri elbette hepinizin vicdanlarını
sızlatıyordur. Bu sorunu da ortadan kaldırmak için tüm
öğrencilerimize en az bir öğün yemek hakkını mutlaka
sunmalıyız ve okullarımızda diyetisyen istihdam etmeliyiz.
Yine, aynı şekilde,
ülkemizde zamanında yüksek derecelerle öğrenci alımı yapan
fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü mezunu 10 bin fizyoterapist
Sağlık Bakanlığı bünyesinde istihdam bekliyor.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Sümer
31.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün 84üncü ölüm
yıl dönümüne ve tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmüne
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürkü 84üncü ölüm yıl dönümünde saygı ve
özlemle anıyorum.
Her yıl mart
ayından başlayarak tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi zulmü
yaşanmaktadır. Yıl sonuna kadar tüm kamu görevlileri, pozisyonlarına
göre mart ayından itibaren yüzde 15lik vergi diliminden başlayarak
yüzde 28e ulaşan vergi dilimlerine girmektedir. Memurlar ve ücretli
çalışanlar için gelir vergisi kesintileri doğrudan
maaşlarında azalma demektir. Mart ayından başlayarak
yıl sonuna kadar tüm kamu görevlilerini kapsayan vergi dilimi
mağduriyetlerine vergi oranının yüzde 15e sabitlenmesi veya
vergi artış miktarının devlet tarafından
karşılanmasıyla son verilmelidir.
BAŞKAN - Sayın
Kayan...
32.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Yüce Önder Atatürkün
ebediyete intikalinin 84üncü yıl dönümüne ve Kırklarelinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 10 Kasım, Yüce
Önderimiz Atatürk'ümüzün ebediyete intikalinin 84üncü yıl dönümü;
saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyoruz, ruhu şad olsun.
Mehmet Akif Ersoy'un
meşhur bir sözüdür İslamiyet, en güzel şekliyle Türkiyede
yaşanmaktadır. Bunu bize armağan eden Yüce Atatürk'tür. Allah bana
ne kadar ömür vermiş ise hepsini alıp Atatürke versin. der. Her
ikisini de saygıyla anıyoruz.
Yine, bugün 10 Kasım,
güzel şehrimiz, serhat şehrimiz Kırklarelinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü. Ulu Önderimiz
Atatürk'ümüzü sevgi ve saygıyla anarak, kurtuluşumuzun 100üncü
yılını coşkuyla kutluyoruz. Millî
bayramlarımızı halkımızın, şehir
erkanımızın ve çocuklarımızın coşkuyla kutlamalarını
hep engellediniz bugüne kadar ve en güzel bayramlarımızı buruk
bir şekilde...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) ...kutlattınız fakat ne yaparsanız
yapın o sevgi, o coşku hiçbir zaman bitmeyecek.
Kutlu olsun.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve
arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
4 Kasım 2022 tarihinde
Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve
arkadaşları tarafından verilen (22251 grup numaralı)
iş cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 10/11/2022 Perşembe günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep
eden İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan,
sayın vekiller; Türkiyede iş cinayetleri bitmiyor ne yazık ki.
Daha bugün Hatayın Erzin ilçesinde 14 yaşında bir kız
çocuğu Dicle Nur Selçuk paketleme yaparken makineye kapılarak
yaşamını yitirdi; ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum, acılarını
paylaşıyoruz.
Yapılan bilimsel
araştırmalar, günümüzde iş kazalarının yüzde 100
önlenebilir olduğunu gösteriyor. Peki, iş kazaları yüzde 100
önlenebiliyorsa Türkiye neden bir işçi mezarlığına
dönüşüyor? İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin verilerine göre, Türkiyede son yirmi yılda 30
bini aşkın işçi çalışırken
yaşamını yitirdi. Yine, İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin
verilerine göre 1.521 kişi 2022 yılının sadece son dokuz on
ayında yaşamını yitirdi. Bu insanların 54ü
çocuklardan, 90ı kadınlardan, 80i mültecilerden ve göçmen emekçilerden
oluşuyor. Hepsi de önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını
yitirdi ve bu nedenle, biz buna kaza değil, cinayet diyoruz.
Daha geçen ay Amasrada 42
madenci, yetersiz havalandırma, tozla mücadele konusundaki yetersizlikler
ve metan drenajı yapılmadığı için
yaşamını yitirdi. Hele ki 2014te Somada, Türkiye'nin en büyük
maden katliamında 301 madenciyi kaybettikten sonra hiç mi
akıllanmadık? Ama tabii, bu mesele, bir akıllanma meselesi
değil, bilmeme sorunu değil; kâr meselesidir. Ucuz emek rejiminde
emekçiler, daha fazla kâr için öldürülüyorlar. Amasra maden katliamının
araştırılması için kurulan Komisyonda tam da bunu anlatmaya
çalışıyoruz fakat AKPli üyeler
konuşmalarımızı sürekli kesiyor, Başkan zaman
kısıtlaması uyguluyor Siyasi konulara giriyorsunuz. diye
Teknik konuları konuşalım. diye bizleri yönlendirmeye
çalışıyor. Ya, bu teknik konuysa biz Türkiyelilerin teknik
meselelerde ciddi bir sorunu var demek ki. Eser yaratmakla övünen tek adam
rejiminin bir imzasına bakmıyor mu bu teknolojiyi almak, getirmek?
İHAlar için, SİHAlar için getirilen teknik, işçiler için neden
getirilmiyor? Ama söz konusu işçinin canı olduğunda o teknik
kârlı gelmiyor, işçinin canı daha ucuz geliyor. Bu meseleler
teknik değil, tam da siyasi kararların konusudur. AKP, sermayenin
hizmetkârıdır, işçinin düşmanıdır; mesele buradan
kaynaklanmaktadır. Ucuz emek rejimi için işçilerin
kazanılmış haklarına en ciddi darbe 12 Eylülden sonra
AKPli yıllarda gelmiştir. Taşeronluk, redevans sistemi
başta olmak üzere, esnek ve güvencesiz çalıştırılma
yaygınlaştırılmıştır, ucuz emek
yaygınlaştırılmıştır. Çıkarılan
6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasası piyasacı bir yasa olmakla beraber, içindeki iyi
yönleri de kâğıt üzerinde kalmaktadır. İşçiler burada
benim ne dediğimi anlamaktadır.
AKP'li yıllarda sendikal
hareket baskı altına alındı, yandaş sendikacılık
beslendi, iktidardan bağımsız sendikalarda örgütlenen
işçiler işten çıkarıldı ve grevler millî güvenlik
gerekçesiyle yasaklandı. Pandemide çarklar dönsün diye başta
sağlık emekçileri olmak üzere emekçiler ölüme gönderildi. 1
Mayıs sözde resmî bayram yapıldı ama içeriğinden
boşaltıldı, dayanışma, mücadele bayramı olma
vasfı ehlileştirilmek istendi ve 1 Mayıs meydanları
işçilere kapatıldı.
AKP her zaman
yaptığı gibi gerçekleri bükerek iş cinayetlerini ve
sefalete sürüklenmiş olan emekçilerle ilgili verileri gizlemeye
çalışıyor. TÜİK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı verileri üstünde sarayın o otoriter eli
dolaşıyor, rakamlar beğenilmediğinde bürokratlar
işinden oluyor. O yüzden, çıkıp sakın bize rakamlardan
bahsetmeyin. AKP'nin Oransal olarak işçi ölümleri düştü.
söylemlerini kesinlikle kabul etmiyoruz.
Geçen yirmi yıl
içerisinde Soma'nın, Davutpaşa'nın, OSTİMin,
Torunların, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük,
Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, üçüncü havalimanı, Tuzla
tersaneleri ve en sonunda da Amasra maden faciası gibi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Teşekkürler Başkan.
İşçilerin
yaşamına sahip çıkmadınız ve hesap da vermediniz.
Cezasızlık politikalarıyla Somada olduğu gibi
patronları ve siyasileri, bürokratları koruyorsunuz.
Öte yandan, Türkiyede gizli
bir salgın olarak meslek hastalıkları işçilerin
ömürlerinden almaya devam ediyor. İş yerlerinde alınmayan
önlemler sebebiyle, Türkiyede her yıl yaklaşık 120 bin ile 360
bin arasında işçinin meslek hastalığına
yakalandığı tahmin edilmektedir. ILO verileri hesaba
katıldığında, yılda 10 bine yakın işçi
meslek hastalıklarından yaşamını yitirmektedir fakat
iktidarınız meslek hastalıklarını da gizlemeye devam
etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Ucuz emek rejiminde ısrar edenler, iş
cinayetlerine Olursa olsun. diyenler Türkiyede işçi
mezarlığının mimarlarıdırlar. Gelin, hakikatleri
araştıralım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Isparta Milletvekili Sayın Aylin
Cesur.
Buyurun Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Büyük Atatürkün ebediyete
intikalinin 84üncü yılında kendisini rahmetle, şükranla ve
minnetle anıyorum; aziz hatırası önünde ihtiramla
eğiliyorum.
EUROSTAT verilerine göre, her
100 bin işçide yaşanan ölüm oranı ülkemizde 5,36; bizden sonra
gelen 2nci sıradaki ülkede 3,5 ve bizi kıskanan Almanyada 1.
Sayıştay raporlarından yakın tanıklıklara kadar
uzanan olgular gösterdi ki Amasradaki grizu patlaması bir işçi
katliamı. Uzmanlar diyor ki İhmal var. ve madencilikte ihmal,
aslında ölümlü kazayı göze almak demek.
Biz Somada yitirdiklerimizi,
Ermenekte can verenleri, Amasrada bir kör kuyuda hayata veda edenleri
unutmayacağız. Göz göre göre gidiyor canlar ve burada üç beş
konuşma, oralarda atılan nutuklar, daha sonra kanıksanıyor
sanki ölümler ve ihmaller. İhmallerle ölenlerin, ihmaller değil
artık sadece ortak yanları, dertleri de ortak; onların dertleri
ekmek. Onlar ekmeğe koşuyor ama enflasyon, maaş zammından
hep önde koşuyor. O ekmeği bir süredir onlara çok görenlerin
yedikleri lokmaları boğazlarına dizeceğim vereceğim
rakamlarla ama üzgünüm vermek zorundayım. İş Cinayetleri
Raporuna göre, 1.359 işçi 2022nin ilk dokuz ayında, 18.285 işçi
son on yılda, 30 binden çok işçi son yirmi yılda kaybetti
hayatını ve işçilerin yüzde 85i ücretli işçiler, bunun da
altını çizmek lazım. 2012 yılında kabul edilen
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu var.
Aslında sorumlular belli ama uygulama yine eksik ki sonuç aynı; ölüm
ve nihai sonucu aslında kanıksamış ve çözüm üretmeyen bir
iktidar yani miadı dolmuş ilaç gibi, var ama işe yaramıyor.
Uluslararası Sendikalar
Konfederasyonu Küresel Haklar Endeksi Raporunun geçen yılki verileri
diyor ki: Türkiye işçi haklarının en kötü olduğu 10
ülkeden 1 tanesi. Güvencesiz çalışma koşulları, kamuda
sözleşmeli istihdam, mülakata dayalı atamalar, eğitimde
sözleşmeli yüz binler, 100 bini aşan sağlıkta taşeron
çalışanları, hepsi ekmek arıyorlar.
Çok önemli bir
başlığa dikkat çekmek istiyorum yine, sayısı milyonu
aşan çocuk işçilerimiz. İşçi sınıfının
en güvencesiz, korumasız, sömürülen ve şiddete uğrayan kesimi de
onlar. AK PARTİ iktidarının sosyal politikalarıyla her
geçen gün daha fazla çocuk işçi oldu Türkiyede ve Yok artık. diye
üstüne bir örtü örtülse de 13 yaşındaki kimya işçisi Ahmet, 16
yaşındaki tekstil işçisi Emin, 13 yaşındaki
konfeksiyon işçisi Emine, 6 yaşındaki otomobil
camlarını silen Nazar; evet, bunlar çocuk işçiler ülkemizde ve
sayıları çok fazla. TÜİKe göre 30 Avrupa ülkesi arasında
en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip ülkeyiz ve Türkiye, ILO'nun
138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesini
1998 yılında, yine En Kötü Biçimlerdeki Çocuk
İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına
İlişkin Acil Eylem Sözleşmesini 2001 yılında
imzaladı ama sonuç değişmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla)
Maalesef Türkiye'de çocuk işçiliğinin gerçek boyutları da
perdeleniyor. Yasa dışı çocuk işçi
çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbir alacaksınız
ve denetleyeceksiniz, bunun başka yolu yok, kayıt dışı
çocuk işçi çalıştırmaya göz yummayacaksınız.
Değerli arkadaşlar, son dokuz yılda en az 556 çocuk işçi
hayatını kaybediyorsa ve 15 yaş altındaysa ölenlerin üçte
1i, gözlerinizi kapamayacaksınız. Ekonomik sorunları inkârla,
çözüm olarak da sabır ve yirmi yıl sonra yeni vaat paketleriyle
çıkamazsınız artık düzlüğe. Bunları yok
sayamayız, yok sayamazsınız. Evet, aynaya bakacaksınız;
bu, Türkiye'deki yoksulluğun ve sefaletin aynası çünkü
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal
Demirtaş.
Buyurun Sayın
Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÜNAL
DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü
ebediyete intikal edişinin 84üncü yılında büyük bir saygı,
rahmet ve minnetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii, iş kazalarını konuşuyoruz. İş
kazaları maalesef ülkemizin kanayan yarası ve bugüne kadar da yirmi
yıllık AK PARTİ döneminde hiç çözülememiş hatta
derinleşerek de devam eden temel sorunlardan bir tanesi. İş ve
çalışma yaşamı, tabii, gerçekten sorunlarla dolu bir alan
ama özellikle iş kazaları ve meslek hastalıkları maalesef
ülkemizde derin yaralara ve toplumsal sorunlara yol açıyor. Ama
bakıyoruz bu noktada AK PARTİnin uygulamış olduğu
politikalara, bugüne kadar herhangi bir çözüm üretememişler.
2021 yılında,
değerli arkadaşlar, 511 bin iş kazası meydana gelmiş
ve bu kazalarda da ortalama 1.800 işçimiz yaşamını
yitirmiş ve on binlerce işçi de iş göremez hâle gelmiş ve
her yıl da bu rakamları, istatistikleri açıklıyoruz ve bu
sebeple de Türkiye her zaman Avrupada iş kazalarında 1inci
olmuş, dünyada da 3üncülüğü kimseye kaptırmamış. Ama
bakıyoruz, değerli arkadaşlar, aslında iş
kazalarının yüzde 98i öngörülebilir ve önlenebilir kazalardır,
özellikle teknolojinin gelmiş olduğu bugünkü noktada
değerlendirdiğimizde, aslında iş kazalarının
yüzde 98i net bir şekilde önlenebilir. Avrupa ülkelerine
baktığımız zaman bu sorunu çözmüş değerli
arkadaşlar ve dünyanın diğer medeni, ileriye gitmiş olan
ülkelerine baktığımızda bu sorunu çözmüşler ama biz
maalesef bu sorunu hâlâ çözemedik.
Peki, iş kazaları
neden meydana geliyor? Bakıyoruz, işte, işverenlerin özellikle
kâr hırsı nedeniyle aşırı üretim zorlaması
yapmaları ve iş güvenliğine dönük yatırımları
yapmamalarından, iş güvenliğindeki denetim ve teftişlerin
yetersiz ve etkisiz olmasından ve iş güvenliği nedeniyle de
alınacak olan idari yaptırımların ve yargı sürecinde
ortaya çıkan sonuçların yeterince caydırıcı olmamasından
ve tazminatların da mağduriyetleri gidermemesi ve aynı zamanda
da iş güvenliği kültürünün de ülkemizde yeterince
yerleşmemiş olmasından meydana gelmektedir.
Tabii, bu noktada özellikle
denetim ve teftişler aslında çok önem kazanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Devamla) Bizim ülkemizde de aslında Çalışma
Bakanlığının deneyimli müfettiş kadroları
olmasına rağmen, sayıca yetersiz olduğundan özellikle
ağır ve tehlikeli iş kollarında yeterli ve etkin denetim
yapılamamaktadır. Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımız
zaman, özellikle bizi kıskanan Almanya'yla
kıyasladığımızda Almanyada her 100 bin işçiden 2
işçi yaşamını yitirirken ülkemizde her 100 bin işçinin
8,2si yaşamını yitirmektedir. Ama müfettiş
kadrolarına baktığımızda Almanya'da 1 iş
müfettişine düşen ücretli çalışan sayısı 10 bin
iken Türkiye'de maalesef bu 31 bin rakamına tekabül etmektedir.
Dolayısıyla, 1 iş müfettişi bir yılda 31 bin
işçinin çalışmış olduğu fabrikayı
denetleyemediğinden bu kazalar meydana gelmektedir. Bu anlamda iş
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Devamla) Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Konya Milletvekili
Sayın Halil Etyemez.
Buyurun Sayın Etyemez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HALİL ETYEMEZ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verilen grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ hükûmetleri olarak son yirmi yılda eğitimden
sağlığa, ulaştırmadan savunma sanayisine, adaletten
enerjiye, emniyetten tarıma, her alanda tarihî reformları hayata
geçirdik. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde büyük projeler,
dev yatırımların yanı sıra
çalışanını koruyan, çalışamayanına bakan
sosyal devlet anlayışıyla politikalarımızı
yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biliyoruz ki çalışanlarımız ve emekçilerimiz için güvenlik
ayrıcalık değil, bir haktır. Bunun için iş
sağlığı ve güvenliği konusu hükûmetlerimizin
çalışma hayatında öncelediği en başat konulardan biri
olmuştur. Hükûmetlerimiz olarak hedefimiz küresel sorun olan iş
kazalarını asgari düzeye indirmek, hatta tek bir
çalışanımızın dahi mesleği sebebiyle
hayatını kaybetmediği bir çalışma hayatını
inşa etmektir. Önlemek, ödemekten daha insanidir.
anlayışıyla iş yerlerimizde işçi kardeşlerimizin
hayatlarını korumak için çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirdik.
2013 yılında ilk kez müstakil bir kanun olan İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununu yürürlüğe koyduk.
Memur ve işçiler dâhil tüm çalışanlarımız bu kanun
kapsamında yer almaktadır. İş sağlığı
ve güvenliği hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde hem
çalışanlar hem de işverenlerimizin yanında olduk, olmaya da
devam ediyoruz. Bu minvalde 10dan fazla çalışanı olan,
tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerimize
devlet desteği sağlıyoruz. Ayrıca, 10dan fazla çalışanı
olup çok tehlikeli sınıfta yer alan ve üç yıl içinde ölümlü veya
sürekli iş görmezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen
iş yerlerinde işsizlik sigortası işveren payını
üç yıl süreyle yüzde 50 indirimli olarak uyguluyoruz. 2013
yılında 28.931 olan iş güvenliği uzmanı
sayısını 182 binin üzerine, 9.652 olan iş yeri hekimi
sayısını ise 47 binin üzerine çıkardık. 2013
yılında 100 bin çalışanda ölümlü oran 10,4 iken 2021
yılında aynı oran 6,5a gerilemiştir. 2013 ile 2021
yılları arasında 100 bin çalışanda ölüm oranında
yüzde 37lik bir azalma olduğu görülmektedir.
Diğer yandan, işçi
kardeşlerimizin örgütlenme hakkında 2012de yapılan
değişiklikle işçilerin sendika üyelik işlemlerinde noter
şartını kaldırdık, taşeron çalışan işçi
kardeşlerimizi kadroya aldık ve sendikalı yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HALİL ETYEMEZ (Devamla)
E-devlet üzerinden işçi kardeşlerimizin sendikalara üye
olabilmelerinin önünü açtık.
Değerli milletvekilleri,
medeniyet kodlarımızda vücut bulan, adaleti esas alan, ahlak temelli
hukuku tesis eden bir çalışma düzeninin inşası için iş
sağlığı ve güvenliğine önem vermeye devam
edeceğimizi vurguluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Efendim, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grup önerisini oylarınıza sunmadan önce yoklama
talebi var.
Yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın
Tığlı, Sayın Sümer, Sayın Hakverdi, Sayın Aygun,
Sayın Köksal, Sayın Barut, Sayın Tanal, Sayın Antmen,
Sayın Şeker, Sayın Özcan, Sayın Kayan, Sayın Zeybek,
Sayın Keven, Sayın Tuncer, Sayın Önal, Sayın Ünlü,
Sayın Başevirgen, Sayın Tanrıkulu, Sayın
Bekaroğlu, Sayın Çakırözer.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.18
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşların
Genel Kuruldan ayrılmamasını rica ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya
devam edildi)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve
arkadaşları tarafından, iş cinayetlerinin önlenmesi için
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 4/11/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 10 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Kaya
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, Anayasa Mahkemesi
üyelerine öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendikacılara
ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkanım, teşekkürler.
Dün Anayasa Mahkemesi önünde
Öğretmenlik Meslek Kanununu görüşen Anayasa Mahkemesi üyelerine
öğretmenlerin sesini duyurmak isteyen sendika genel başkanı ve
sendika yöneticileri yerlere yatırılarak ters kelepçeyle
gözaltına alındılar. Mukadder denen bir şahıs
Ankara'da öğretmenlere terör estiriyor, bu teröre bir an önce son
verilmesi gerekiyor.
Buradan Millî Eğitim
Bakanı Mahmut Özere sesleniyorum: Öğretmenine sahip çık,
İçişleri Bakanının talimatıyla öğretmene
saldıranlara sen karşı durmazsan öğretmenler 1 milyon 250
bin yürek olarak kendi haklarına sahip çıkacaklardır.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, yargı bağımsızlığının
ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi
amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili,
Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından yargı
bağımsızlığının ihlal edilmemesi ve
siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi amacıyla 10/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (3762 sıra no.lu) Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
10/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden
Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN
(Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
bugün 10 Kasım, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Ulu Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete intikalinin yıl dönümü. Bugün bu
salonda bulunan herkes milletvekili olmasını cumhuriyete ve Atatürke
borçludur. Eğer Atatürk bu iradeyi saraydan alıp halka vermeseydi,
egemenlik kayıtsız ve şartsız millete ait olmasaydı
sizler burada olamayacaktınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Ben bu bağlamda Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
özlem, saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yargının siyasallaşmasından bahsediyoruz.
Yargının siyasallaşmasını en iyi siz bilirsiniz. 2010
yılında yargıyı teslim ettiğiniz FETÖ, 2016
yılında o alçak ve hain darbe girişimini yapmaya
çalıştı. El birliğiyle bunu ve yargının
siyasallaşmasını, bunun gibi yargıyı etki altına
almaya çalışan her tür etmeni engellememiz gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız
yargı gücü, günümüzde temel hak ve özgürlüklerin olduğu kadar kamusal
düzenin de korunmasının güvencesidir. Yargının
bağımsızlığının amacı ise bireylere her
türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak
adaletin dağıtılacağı güven ve inancı vermektir.
Eğer hâkim, dışarıdan gelen başka etkilerle,
telkinlerle değerlendirme yaparak karar verirse yani hukuk
kurallarını tarafsız bir biçimde uygulamak yerine etki
altında karar verirse, tarafsız olmazsa bireylerin hukuk sistemine
olan güveni sarsılır ve o toplumda devlete olan güven yok olur. Bunun
sonunda ise güzel ülkemiz Türkiye çağdaş dünyadan tamamen kopar.
Değerli milletvekilleri,
sadakatten ayrılmayacağınıza yemin ettiğiniz Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 9uncu maddesi Yargı yetkisi, Türk
Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce
kullanılır. der; Anayasanın 138inci maddesi Hakimler,
görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka
uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. der. Anayasa
gereğince hiç kimse yargıçlara telkinde bulunamaz.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın bu emredici hükmüne ve hukuk devletinin olmazsa olmaz
bu güvencesine rağmen Türkiyede en çok tartışılan
konuların başında yargı
bağımsızlığı ve yargıya yapılan
baskılar gelmektedir. Türkiyede pek çok hâkim, tarafsız olmak yerine
iktidarın istediği yönde karar vermektedir ve bundan maalesef
üzüntüyle, utançla bahsediyorum.
Değerli milletvekilleri,
meslek örgütü yöneticileri, sendika, dernek yöneticileri, sanatçılar,
aydınlar, siyasetçiler konuşmaları ve sosyal medya
paylaşımları nedeniyle iktidar ve iktidar yandaşları
tarafından hedef gösteriliyor ve maalesef yargı da bunu emir telakki
ederek görevini yapıyor yani yargı,
bağımsızlığını ve
tarafsızlığını siyasi iktidara teslim ediyor. AKP
Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemleri, HSK'nin
atama, soruşturma ve yer değiştirme kararlarıyla hâkim
teminatı yok sayılıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yargının üzerine
büyük bir gölge düşmekte sayın milletvekilleri. Bu eylem ve söylemler
kamu vicdanını yaralamakta ve yargıya olan güveni yok
etmektedir; bunun altında hepimiz kalırız. Örnek mi
istiyorsunuz? Yargıtay 12. Ceza Dairesi heyetinin Soma
yargılamasında karar verdikten sonra karar düzeltme yolunda mahkeme
heyetinin değiştirilmesi, AKPnin üst düzey 2 bürokratının
bu daireye atanmasıyla kararın değişmesi; Cemal
Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine
şerh düşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanının Kahramanmaraş'a sürülmesi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
mahkeme tarafından alınan 3 ayrı bilirkişi raporuna
rağmen Vefa Salmanın, Yalova Belediye
Başkanımızın hâlâ göreve atanamaması.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bağırırsan öyle olur işte.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Anlasaydınız bağırmazdık.
Mahkeme mahkeme gezdirilen,
istenilen kararın altına imza atan kişinin Adalet Bakan
Yardımcısı yapılması; en son, Osman Kavala, Selahattin
Demirtaş, Selçuk Kozağaçlı, Gezi direnişindeki
aydınlar ve en son, yarın yargılaması yapılacak Ekrem
İmamoğlu davasında Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin
Samsun'a gönderilmesi. Yazıktır, günahtır, yargı
bağımsızlığına sakın el sürmeyin. Hepimiz
bunun altında kalacağız ve unutmayın; tarih, Sokrates'i
mahkûm eden, Galileoyu yargılayan, Dreyfus davasına bakan, Kul
Nesimiyi idam eden iradeyi değil Sokrates'i, Galileo'yu, Dreyfusu ve
Nesimiyi yazdı.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Feridun
Bahşi.
Buyurun Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Büyük Türk milletinin seksen
dört yıldır dinmeyen özleminin günü olan 10 Kasım'da Büyük Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve şükranla anıyorum;
ruhu şâd olsun.
Türkiye'de demokrasinin ve
hukuk devletinin karşısındaki en büyük tehditlerden biri, millî
irade adına hareket etme iddiasıyla siyaseti ve devleti tekeline alan
AK PARTİ'dir. AK PARTİ'nin getirdiği bu ucube sistem, demokrasilerin
olmazsa olmazı erkler ayrılığı sistemini yok
etmiş, tüm erkleri birleştirip tek adama
bağlamıştır. Böylece, her alanda olduğu gibi
yargı sisteminde de o ne derse olur hâle gelmiştir. Örneğin Bu
can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi
alamazsınız. dediği ABD vatandaşı tutuklu rahibi,
Amerika isteyince alelacele talimatla tahliye ettirip ülkesine
göndermiştir. Yine, tutuklu Alman vatandaşı gazeteci için
Elimizde görüntüler, her şey var; bu, tam bir ajan terörist. demiş,
birkaç gün sonra da talimat verip tahliye ettirmiştir.
Değerli milletvekilleri,
bağımsız olamayan yargının
tarafsızlığından söz etmek mümkün değildir. Yargı
bağımsızlığı ise yapılan yandaş
atamalar ve yandaş kayırma sistemi olan mülakatla tamamen ortadan
kaldırılmıştır. Eğer yargı
bağımsız olsaydı İstanbul
Başsavcılığından Yargıtay üyeliğine seçilen
bir kişi tek bir imza bile atmadan, üstelik üye seçimi de geciktirilerek
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilebilir miydi? Yargı
bağımsız olsaydı hâkimlik sınavını Türkiye
derecesi yaparak kazanan yeğenim sırf benimle aynı soyadı
taşıdığı için mülakatta elenebilir miydi? Yargı
bağımsız olsaydı bir hâkim eski bir bakanın
davasında Tarafsız karar verebilir, müdahale edemeyiz. denilerek
Adalet Bakanının talimatıyla son dakikada kararnameye
alınarak yeri değiştirilebilir miydi? Yargı
bağımsız olsaydı hâkimlik sınavının
yazılısından sonra mülakatı da geçen kızımın
900 kişilik kazandı listesinden adı çıkarılabilir
miydi? Eğer yargı bağımsız olsaydı Cemal
Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine
şerh düşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanı Kahramanmaraş'a sürülebilir miydi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ZAFER IŞIK (Bursa)
Kahramanmaraş güzel bir yer. Nesi var Kahramanmaraşın?
Rahatsız olmayın Kahramanmaraştan.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Güzeldir, güzeldir.
Eğer yargı
bağımsız olsaydı 31 Mart seçiminin iptal edilmesini
eleştirdiği için yargılanan Ekrem İmamoğlu'nun
mahkemesine bakan hâkimin yeri duruşmadan birkaç gün önce
değiştirilir miydi? Tabii ki hayır.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener'in ifade ettiği
gibi, Erdoğan kendisine ayrılan sürenin sonuna geldiğini
biliyor; işi gücü bıraktı, Millet İttifakı'nın
adayını soruyor. Sandığa gömüleceğini bile bile
adaylığını açıkladı. Hiç merak etme Sayın
Erdoğan, senin yerine özgürlük gelecek, adalet gelecek, demokrasi gelecek,
bereket gelecek.
VEDAT DEMİRÖZ
(İstanbul) Onların hepsi var zaten, hepsi var!
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelecek, sizi de
tartacak. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!
Bu düşüncelerle CHP
önerisine evet oyu vereceğimizi ifade ediyor, Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Şırnak
Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun Sayın Kaçmaz.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; totaliterlik, otoriterlik ve faşizm
araştırmalarında klasik değer kazanmış bir eser
olan, Ernst Fraenkelin diktatörlük teorisine bir katkı olarak kaleme
aldığı İkili Devlet kaynağını
okumanızı ve Nazi Almanyası ile AKP Türkiyesi
yargısındaki benzerliği görmenizi tavsiye ederim.
Anayasanın 8inci ve
138inci maddelerindeki güvenceye rağmen Türkiye'de yargı
bağımsız ve tarafsız değildir. İktidarın
açıkladığı yargı paketlerine rağmen yargıya
güven sürekli düşüyor. Türkiye'de yargının,
bağımsız ve tarafsız olmadığı gibi,
konjonktürel kodlarla hareket ettiği konusunda hiçbir tereddüt
bulunmamaktadır. Türkiyede yargı, her zaman için Türkiyenin
demokrasisi gibi sorunluydu. İstiklal mahkemeleri, DGMler, özel yetkili
mahkemeler vesaire, hep sorunluydu, hep ancak hiçbir zaman son yıllardaki
kadar istikrarlı bir şekilde hukuksuzluğa, kanunsuzluğa,
hatta anayasasızlığa saplanıp
kalınmamıştı. 17-25 Aralık operasyonlarıyla
başlayan, 15 Temmuz sonrasındaki 5 bin hâkim ve savcının
ihraç edilmesi, Adalet Bakanlığınca 15 bin ki ekseriyetle
partili- hâkim ve savcının atanması, Anayasa
değişikliği sonrası HSK yapısının
değişmesi ve herkesin bildiği AKPli hukukçuların kurul
üyesi seçilmesi, tabiri caizse yargının AKP il teşkilatına
döndürülmesi gerçekliğiyle karşı karşıya kaldık.
Kobani kumpas davasının mahkeme başkanı, biliyorsunuz,
dolandırıcılık çetesinin üyesi olmakla gözaltına
alındı.
Tabii, süre
kısıtlı olduğu için teker teker hepsine giremeyeceğim
ama şunu söyleyeyim: Olağan bir hukuk düzeninde ulusal ve
uluslararası mahkemelerin bağlayıcılık
açısından sıralaması; AİHM, Anayasa Mahkemesi,
Yargıtay ve Danıştay, istinaf ve ilk derece mahkemesi
olması gerekiyorken iktidarın beğenmediği yargı
kararlarını tanımamaktaki ısrarıyla Türkiyede,
Cumhurbaşkanı ve iktidar siyasetçileri, HSK, sulh ceza,
ağır ceza, Anayasa Mahkemesi ve en sonda AİHM yer almakta, bu
şekle dönüşmüş durumda. Çünkü İçişleri Bakanı
Ben AİHMin kararını boşlukta görüyorum.
Cumhurbaşkanı Ben AİHMin kararını
tanımıyorum. diyebiliyor.
Tabii, yine bugün,
muhaliflere karşı, özellikle Kürtlere karşı, HDPye
karşı yargı eliyle inanılmaz bir dizayn etme durumu söz
konusu ancak yargıda şunu net bir şekilde görüyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AKPlilerin suç
iddialarına rağmen hiçbir şekilde yargılanmaması,
yargıda kadrolaşma, AİHM ve Anayasa Mahkemesi
kararlarının -dediğimiz gibi- uygulanmaması, Kobani kumpas
davası, siyasi soykırım operasyonları ve yine bugün
İmralı tecridi gerçekliğiyle karşı
karşıyayız. Yargının hukuku eğip bükerek siyasi
iktidarın temennilerine göre karar vermesi hâlinde ortaya çıkan
durumun ya da çöküşün sonuçlarını tüm toplum yaşar, bugün
yaşadığımız gibi.
Yine Nazi rejiminden bir
örnekle konuşmamı bitirmek istiyorum. Nazi rejiminde binlerce
muhalifi idama mahkûm eden halk mahkemelerinin başyargıcı,
Führere mektup yazıp Halk mahkemeleri bundan böyle karar verirken o
karara konu olan olayı siz değerlendiriyor olsaydınız nasıl
karar vereceğinize inanıyorsa o yönde karar vermeye
çalışacaktır. diyordu. Bugün Türkiyede de yargıçlar bu
şekilde karar veriyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine kendi grubumuz adına söz
aldım.
Bütün konuşmacılar,
aşağı yukarı, Anayasanın 8inci ve 138inci
maddesindeki yargı bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatıyla ilgili gerekçeleri izah ettiler ama hiçbir tanesi yargının
bağımsız olmadığına dair söylemlerini bir somut
beyana ve delile dayandırmadılar. Bununla ilgili çok kısa bir
açıklama yapacağım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
O kadar hâkim değişikliğini saydılar ya.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Var, kaç kişi var.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Ama önce Kahramanmaraşlı olarak bir şey söylemem lazım
-hem buradaki önergede hem konuşmacılar- Feridun Bey de
Kahramanmaraşta ağır ceza reisliği yaptı;
Kahramanmaraş sürgün gidilecek Bir hâkim sürgün edildi. diye
anlatılacak bir yer değil. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Kahramanmaraş, Türkiye
ekonomisinin lokomotiflerinden bir tanesi. Kahramanmaraş, Türkiye'deki
çelik mutfak eşyalarının yüzde 60ını üreten bir
şehir, tekstilde ipliğin yüzde 35ini üreten bir şehir
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Yargı
bağımsızlığı Ahmet Bey, yargı
bağımsızlığı!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
ve gidilip yaşanıldığı zaman oradan tekrar
çıkılmak istenmeyecek kadar güzel bir şehir.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Ya, bırak onları, yargı
bağımsızlığını anlat.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yargı bağımsızlığından
niye bahsetmiyorsunuz?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Ama AK PARTİyle, AK PARTİnin yargı alanında
yaptığı işlerle ilgili eğer bir şeylerden
bahsetmek istiyorsak
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Çelik tencereyle ne alakası var?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hâkime verilen coğrafi teminat yerle yeksan oldu
iktidarınızda, ondan bahsetsenize.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Kahramanmaraştan bahsetmemizden niye bu kadar alındınız
anlamadım? Yani sadece Kahramanmaraştan bahsettim, başka bir
şey söylemedim şu ana kadar.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Tencere söylüyor, tencere!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
İnsanların çoluk çocuğu okula devam ederken
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Şimdi, bakın, yargıyla ilgili AK PARTİden bahsederseniz
şunu söyleyebilirsiniz: Yargıyı hızlandırma,
şeffaf olmasını sağlama, işlerin hızlı
yürümesi, hâkimlik teminatı, bağımsızlık, güvenilir
olmak; bunların hepsi AK PARTİnin yargının
işleyişiyle ilgili yaptığı çalışmaların
sonucudur.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Sekiz senedir tutuklu yargılanıyorlar, tutuklu!
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Ya, he, he.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Dosyaların mahkemelerin önüne gelmeden önce çözülmesiyle ilgili
attığımız adımlar var; ara buluculuk,
uzlaştırma, seri yargılama usulü; bunların hepsi AK
PARTİnin kazandırdığı güzellikler. Avukat
arkadaşlarımız da bunu çok iyi bilirler ve bu imkânları da
kullanırlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama şunu söyleyelim:
Yargıyla ilgili 2 tane konu, evet, konuşulması gereken konu var.
Bir milletvekilinin, bir hukukçunun hâkimlerin karar vermesinin üzerinde
baskı uygulamak için mahkemeyi basması konuşulmalıdır.
Çünkü bu çok yadırganacak, çok ayıplanması gereken bir şey.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Hâkimlerin
özgürce karar vermesinin üzerine kurulmuş bir baskı, bir
prangadır bu; bunu konuşmak gerekir. Muhalefette bunu yapan
milletvekili arkadaşlarımızın
davranışlarını sizin takdirlerinize bırakıyorum.
Yargıyla ilgili
konuşulacak ikinci şey de şudur: Yargı üzerinde bir
baskı, bir algı oluşturmaya çalışmak; hâkimlerin
özgürce karar vermesinin üzerinde siyasi bir baskı var algısı
oluşturmak, bir manipülasyon yapmak, bir dezenformasyon yapmak
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yokmuş gibi mi davranalım, yokmuş gibi mi
yapalım?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
konuşulması gereken bir şey çünkü muhalefet bunu çok
sıkça yapıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Avukat Can Atalay niye içeride? Selçuk Bozağaçlı niye içeride?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Avukatlar niye içeride?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
İçimizde -hem iktidarda hem muhalefette- birçok hukukçu var, hepimiz de
mesleğimizi doğruca, dürüstçe, adalet ve hakkaniyetin yerine
gelmesini sağlayarak yaptık; biz Adalet ve Kalkınma Partisi
olarak hâkimlerimizin de öyle yaptığına inanıyoruz. Hiçbir
hâkim kendi edindiği bilgiyi, aldığı eğitimi siyasi
bir söyleme kurban etmez.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Allah Allah! Allah Allah!
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Bu kişiliğe hiçbir zaman sahip olmamışlardır; biz de
bunu yaptık. Sizin içinizde hukukçular da var, hiçbirinize böyle bir
isnadda bulunamayız.
RAFET ZEYBEK (Antalya)
FETÖcü hâkim ve savcılar ne yaptı Başkanım?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
O yüzden, bu iddianın yersiz, mesnetsiz, sadece algıya ve
manipülasyona yönelik bir iddia olduğunu düşünüyoruz.
RAFET ZEYBEK (Antalya)
FETÖcü hâkim ve savcılar ne yaptı Sayın Başkan?
AHMET ÖZDEMİR (Devamla)
Önergeye destek vermeyeceğimizi bildiriyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Sen de inanmıyorsun söylediklerine ama ne
yapacaksın.
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Çok inanarak söyledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet
Özdemirin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, burada herkesin gözü önünde olan bir iki olayı
hatırlatmam lazım. Hulusi Akarla burada üzerinde çok konuşulan
bir tartışmamız oldu. Recep Tayyip Erdoğan dedi ki: Önce
tazminat, sonra ceza. Ceza fezlekesi geldi, geri gitti. Kürsüde
yaptığım konuşmaya ne cezası? Kürsü
dokunulmazlığı diye bir şey var. 500 bin liralık
tazminat davası açıldı. Çok zorlandılar; daha önceki bir
tarihten, bir cenaze çıkışı yaptığım bir
açıklamayla birleştirip 15 bin lira verdiler. İstinaf daire
başkanlığı heyet hâlinde çalışmış,
istinaf dairesinde denildi ki
Biz söylediğimiz her şeyi
ispatladık, 246 da şahit gösterdik. Çok; üç şahit, beş
şahit
dediler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir
torbaya atın Hâkim Bey, Hulusi Akarın avukatları kurada seçsin
dedik; 246 albay, amiral, general
Ve bozuldu
Ne oldu biliyor musunuz?
İstinaf daire başkanı hâkim düz hâkimliğe indirildi bu
karardan hemen sonra. Siz diyorsunuz ki: Bu, yargı geleneklerimize
uygun. Soma kararını 5-0 bozan Yargıtaydan 3ünü
aldınız, yerine 3 kişi yolladınız; birisi sizde
bakanlık yapmış, birisi Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürünüz.
Yargıtay Savcısı altı ay sonra karara itiraz edince bu
3ünün oyuyla -3e 2- katilleri akladınız, serbest
bıraktınız. Şimdi, çıkmışsınız
diyorsunuz ki: Cumhuriyet Halk Partisi yargıya saygısız
davrandı. falan. Birazdan AK PARTİ grup önerisinde o
kastettiğiniz arkadaş o noktada grubumuzun hakkını da kendi
hakkını da savunacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, yargı bağımsızlığının
ihlal edilmemesi ve siyasetin yargıya müdahalesinin önlenmesi
amacıyla 10/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2022
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Purçu
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
İzmir Milletvekili Özcan Purçunun, Habur Sınır
Kapısına yaptığı ziyarete ilişkin
açıklaması
ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Geçen hafta Şırnak
Silopideydim, Habur Sınır Kapısını ziyaret ettik.
Kuzey Iraktan Türkiyeye geçiş yapan Türk vatandaşları, Kuzey
Irak ile Türkiye sınırı arasında, Habur Sınır
Kapısında haftalarca, günlerce bekletiliyor; işkence
çektiriliyor. Türk vatandaşlarımız Türkiye
sınırında bir köprü üzerinde aç susuz bekletiliyor ve Habur
Sınır Kapısının etrafı pislik içerisinde. Yine,
Habur Sınır Kapısının önüne, yolun ortasına bir
kafe yapıldı; bu kafenin, bu restoranın da Başverimli AKP
ilçe yöneticisine verildiği söyleniyor.
Yine, aynı şekilde,
Silopi Ovasında çiftçilerimiz can çekişiyor; sulama kanalı yok,
çiftçilerimize fahiş miktarda elektrik paraları geliyor.
Silopi-Şırnak-Cizre arasındaki yol da çok kötü durumda;
Karayolları bu konuda hiç çalışma yapmıyor.
Teşekkürler.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile
çalışma saatlerine ve 365 ve 366 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
10/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grubu
Başkan
Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
366 ve 365 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı
kısmın sırasıyla 2'nci ve 3üncü sıralarına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
10 Kasım 2022
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde 364 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15 Kasım 2022 Salı
günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15 Kasım 2022 Salı
günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 16 Kasım 2022
Çarşamba günkü birleşiminde 366 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
17 Kasım 2022
Perşembe günkü birleşiminde 365 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi;
365 ve 366 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki
şekliyle olması,
Önerilmiştir.
365 Sıra Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol
Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
Bölüm |
1 ila 6ncı Maddeler |
6 |
Bölüm |
7 ila 11inci Maddeler |
5 |
Toplam
Madde Sayısı |
11 |
366
Sıra Sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/4674) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
Bölüm |
1 ila 8inci Maddeler |
8 |
Bölüm |
9 ila 16ncı Maddeler |
8 |
Toplam
Madde Sayısı |
16 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisi üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı
Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; malum, Plan
ve Bütçe Komisyonundan gelen bir kanun teklifini görüşüyoruz. Az evvel
Plan ve Bütçe Komisyonundaydım, bütçe görüşmeleri sürüyor orada
biliyorsunuz. Hazine ve Maliye Bakanı oradaydı, Sayın Nebati,
gözlerini ovuşturuyordu sürekli.
Bilmiyorum, siz, Sayın
Elitaş, ona şey mi dediniz, Gözlerinizi ovuşturursanız
parlaklığı daha fazla ortaya çıkar. mı dediniz
bilmiyorum ama gözlerini ovuşturuyordu.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Yazık, yazık, yazık! Kürsü mehabetinde olacak iş
mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Şimdi, niye bunu söylüyorum? Bakın, bugün Sayın Bakan bütçe
sunumunda, kur korumalı mevduat meselesi var ya, onunla ilgili
yaptığı sunumda hane halkına yapılan transferler
programına yazılmış olan kur korumalı mevduatla ilgili
25 milyar Türk lirası öngörüyor 2023 için. Ya, bu kur korumalı
mevduatın bu yılki maliyeti yaklaşık 300 milyar Türk
lirası oldu. 2023 için 25 milyar Türk lirası öngörmek demek,
doların yaklaşık yüzde 1,5 kadar artacağını
öngörmek demek. Bunu da hesapladığımızda 19 Türk
lirası civarında bir dolar öngörmek demek 2023 için. Niye bunu
söylüyorum? Geçtiğimiz yıl burada bütçeyi tartışırken
bizler, hatırlarsanız, bütçenin hazırlanmaya
başladığı zaman ile burada tartışılması
arasında dolar kuru üçte 1 oranında arttı, bu bütçe kadük hâle
geldi; bu böyle tartışılamaz dedik. Dinlemediniz; aradan
altı ay geçti, ek bütçe getirdiniz. Şimdi, aynı şey yani bu
bütçeye kur korumalı mevduata 25 milyar Türk lirası
yazdığınız zaman, aslında bütçeyi başlangıç
anından itibaren kadük hâle getirmiş oluyorsunuz; aynı durumla
karşı karşıyayız.
Ya, bir şey daha var onu
da hatırlatacağım. Şimdi, gelire endeksli senet diye bir
şey icat ettiniz; hatırlıyor musunuz bunu, gelire endeksli
senet
Bu gelire endeksli senetle birlikte döviz düşecek ve enflasyon da
düşecekti; Sayın Bakan, Sayın Nebati bunu açıkladı
Dolarizasyonun önüne böyle geçeceğiz. dedi. Ne zaman açıkladı
bunu? 2022 Haziran ayında, bu yılın haziran ayında
açıkladı. Şimdi neredeyiz? Kasımda. Peki, gelire endeksli
senet ne oldu? Bütçede hiçbir kelime edilmedi onun üzerine; Bakanın
sunuşunda da yok, sunduğu yazılı metinde de yok. Gelire
endeksli senedi niye unutturmaya çalışıyorsunuz? Çünkü biz o
gün, bu ekonomik olarak büyük bir fiyasko olacaktır, yanlış bir
adımdır dedik; gerçekten büyük bir fiyasko oldu. Şimdi, siz
gelire endeksli senet meselesini unutturmaya çalışıyorsunuz ama
unutmuyoruz tabii ki.
Aynı şekilde, bu
bütçedeki verdiğiniz rakamlar da böyle sorunlu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Kur korumalı mevduat dediğiniz şey de aslında gelire
endeksli senet gibi büyük bir fiyasko, büyük bir delik yarattı. Sayın
Bakan, sadece hazineden 91,6 milyar Türk lirasının faiz lobisine
aktarıldığını açıkladı, hazineden; Merkez
Bankasından ne aktarıldığı belli değil, rivayet
muhtelif; hazineden bu kadar aktarılmış yani 2,3 milyon
kişiye bu kadar büyük bir aktarım yapılmış. Yani, kur
korumalı mevduat bu ülke ekonomisine, hazinesine, Merkez Bankasına
yapılmış en büyük kötülüklerden biridir; bunu bir kez daha
vurgulamış olalım. Bunu bütçe süresince de
tartışacağız ama şimdi, burada Plan ve Bütçe
Komisyonundan gelmiş olan bir teklifi konuştuğumuz için ben bir
kez daha buna değinmek istedim.
Dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Ali
Mahir Başarır.
Buyurun Sayın
Başarır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Az önce buraya gelen
Kahramanmaraş Milletvekili arkadaşımız mahkeme basmak
ifadesini kullandı.
Arkadaşlar, bir deli
kuyuya taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor.
Bakın, biz, dokuz buçukta olan duruşmaya saat dokuzu yirmi geçe 30
milletvekili, 4 Genel Başkan Yardımcısı
arkadaşımızla katıldık ve mahkeme bir ara karar verdi,
ara karardan sonra mahkeme salonunu terk ettik biz.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Mahkemeyi niye bastınız, onu söyleyin.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ve söylediğim cümleleri aynen söylüyorum,
dediğim cümle şu: Yazıklar olsun, AKPnin hâkimleri gibi
davranıyorsunuz; yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar
olsun! dedim. (CHP sıralarından alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Size yazıklar olsun!
MELİHA AKYOL (Yalova)
Size yazıklar olsun!
ŞAHİN TİN
(Denizli) - Sana yazıklar olsun, sana!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bir kez daha diyorum: Yazıklar olsun,
yazıklar olsun! Bunun neresinde hakaret var?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu)
Size yazıklar olsun! Mahkemeyi niye bastınız?
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu...
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ben size bir şey sormak isterim: Genel
Başkanınız, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan hayatındaki ilk sabıkayı neden aldı?
Beyoğlu hâkimlerine sarhoş dediği için aldı.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Mahkemeyi basmak ne demek ya, hukuku katlediyorsunuz!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Allaha şükür bizim böyle bir beyanımız
yok. Anayasa Mahkemesini kapatsınlar. diyen, Anayasa Mahkemesinin
kararlarını tanımıyorum. diyen biz miyiz? Yapmayın.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Hukuka saygınız olsun, saygınız!
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu...
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bakın, yargının geldiği nokta
vahim.
ŞAHİN TİN
(Denizli) - Önce sen saygılı ol, saygılı!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Yalovada bir hukuk rezaleti var; 3 tane ayrı
bilirkişi raporu var, üç yıldır karar verilmiyor ve...
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Burası babanın çiftliği
değil!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Asıl bu ülke senin babanın çiftliği
değil; asıl bu ülke değil! (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu ülke tabii ki senin
babanın çiftliği olmuş ki 180 milyon dolar rüşvet, kara
parası olan milletvekili yargılanmıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Başarır, Genel Kurula hitap edin.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Yahu, siz 5 milyon dolarlık rüşvet
sözleşmesi yapan milletvekilinizi yargılamıyorsunuz; neyin
bağımsız yargısı, neyin bağımsız
yargısı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın
Başarır...
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Niye mahkemeyi bastınız?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ha, suçsuz belediye başkanını
yargılayacaksınız, kirli milletvekili hakkında fezleke
gelmeyecek! 301den önüne gelen milletvekiline fezleke geliyor. Çok merak
ediyorum Sayın Başkan, Mahir Ünala niye gelmedi? 85 milyonunun
diline laf etti, cumhuriyete laf etti; onun cezasını niye Recep
Tayyip Erdoğan veriyor, niye yargı vermiyor? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ben söyleseydim o lafı bana fezleke
gelirdi, Mahir Ünala niye gelmiyor? İşte, yargı; işte,
yargı. Çünkü sizin suç işleme özgürlüğünüz var. Siz yargı
tarafından korunuyorsunuz, milletvekilleriniz korunuyor,
milletvekilleriniz korunuyor.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Tabii!
ŞAHİN TİN
(Denizli) Yargı bağımsız, yargı
bağımsız.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ben isterdim ki o milletvekili hakkında siz suç
duyurusunda bulunun.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Mahkemeyi basın, haklı çıkmaya çalışın.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Mahkemeyi basan sen değil misin?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Hâlâ Mahkemeyi basan. diyor. Neyi basıyoruz
kardeşim, neyi basıyoruz?
ŞAHİN TİN
(Denizli) Yargıya saygı, yargıya saygı.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Biz mahkeme salonunu o kirli karardan dolayı terk
ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Yargıya saygı, kurumlara saygı.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Sen mahkemeye baskı yaptın, hâkime baskı yaptın.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamam, buyurun,
bitirin lütfen.
ALİ MAHİR BAŞARIR
(Devamla) Bir sefer, kirli algılarla bu ülkeyi yönetmeyin.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Mahkemeden sonra neler söyledin, onlardan
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) İşte, geldi fezleke. Fezlekenin suç
konularından biri idari para cezası, birinin üst sınırı
bir yıl. Bundan mı geliyor fezleke? Bir kez daha söylüyorum: Niye
gelmiyor Mahir Ünala fezleke? Niye gelmiyor Erzincan milletvekiline fezleke?
Niye gelmiyor Erzurum milletvekiline fezleke? Ha, yine onlar suç
işleyebilir; yargı sizin arka bahçeniz olmuş. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Gençlik kollarından, kadın
kollarından avukatları hâkim yapın, sonra o yargıya laf
etmeyelim öyle mi? Hayır! Hayır! Siz yargı eliyle belediyelere
darbe yapıyorsunuz. Yargı bir vesayet organı olmuş.
ŞAHİN TİN
(Denizli) Yargı bağımsız.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Hâkime savcıya baskı yapıyorsun, bir de burada
çıkıp konuşuyorsun ya!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Hep sizin dilinize doladığınız
gibi, yine söylüyorum: Yazıklar olsun öyle karara ve mahkemeye! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sana yazıklar olsun, sana!
ŞAHİN TİN
(Denizli) Sana yazıklar olsun! Yargı bağımsız
Türkiyede, yargı bağımsız.
BAŞKAN Sayın
Elitaş, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Milletvekili arkadaşımız
kürsüye çıktıktan sonra bizim Sayın Ahmet Özdemire atıfta
bulunarak, mahkeme bastınız diye söyledi, şöyle de cevap verdi:
Bir deli bir kuyuya taş atıyor, öbürleri çıkaramıyor.
Sonra konuşmalarından anlıyoruz, 30 milletvekiliyle birlikte
mahkemeye gidiyorlar. Görüntülere bakıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkan Yardımcıları bir kişiye
sarılmış, tutmaya çalışıyorlar, Hadi
dışarı çıkarın. diyorlar. O kişi, sonradan
görüntülerden öğreniyoruz ki bu milletvekili, biraz önce kürsüde
konuşan milletvekili. Yani Cumhuriyet Halk Partili 30 milletvekiline
sormak lazım: O görüntülerde, biraz önce Mahir Başarır dedi ya
Bir deli kuyuya taş attı
diye; burada ki deli kim?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Mersin) Havuz medyasını kastettim ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Deli kim, kurtarmaya çalışanlar kim? Onu iyi değerlendirmek
gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) 30 milletvekilinin 29u, 29 kişi mahkeme başkanına
saldıran bir kişiyi tutmaya çalışıyor. O görüntüleri
de kim verdi bilmiyorum yani oradaki görüntülerde, eğer doğruysa ki
itiraz etmediler aynen kabul ettiklerini söylüyorlar, mahkemeye saldıran
bir kişi var, görüntüde Mahir Başarır; tutmaya çalışan
Genel Başkan Yardımcıları var yani deli kim, tutmaya
çalışan 40 akıllı kim onu sorgulamak gerekir.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özel
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, Silivrideyiz; Hâkim Özese jandarmayı elinde
kalkanlarla içeri soktu, Mahmut Tanal ile bizi ve Veli Ağbabayı ite
ite salondan çıkardılar. Ben gittim onun odasına Çay söyleyeyim.
dedi, istemem dedim. Sen geliyorsun, orada oturuyorsun, yeriniz var ama bizi
zorla mahkemeden çıkarıyorsun dedim. Baktı, sert
konuşuyoruz; odadan çıkarsın çıkmazsın,
bağırış çağırış
Hakkımda benim
fezleke geldi Özesenin odasını basmaktan. Şimdi, ne oluyor
biliyor musunuz? Özese hakkında Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu iken
başladı HSK iken devam ediyor
O gün Mahmut Tanal ile bizim gidip
yaptığımız şikâyet önce murakıp herhâlde
aleyhimizeydi ama
15 Temmuzdan sonra gördüler ki adam
kumpasçıymış ve adama gelen CDde hem karar gelmiş
Amerika'dan hem de Karardan önce salonu boşaltın, milletvekilleri
dahi olmasın. denmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Yapıyorsunuz
Yaptıysan Yaptım. de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, o orada yatıyor, ben buradayım.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul)
Önce yapıyorsunuz sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi, bizim arkadaşlarımız karara kadar Hâkim, doğru
karar ver. dese anlarım sizi. Bizim arkadaşlar karara kadar sustular
ama hâkim 1, yetmedi 2
Nerede görülmüş 3üncü kez aynı konuda
bilirkişi? Her bilirkişi diyor ki: Yalova Belediye
Başkanının konuyla alakası yok. Bu tekrar karar
alıyor, yeni bir bilirkişiye, önceki bilirkişi hakkında suç
duyurusu
Yeni bilirkişi nasıl vicdana göre karar verecek? Bizim
arkadaşların söylediği iş, bu iş ve oradaki zorluk ne
biliyor musunuz? Namusuma, vicdanıma, şerefime; kendine güvenen bu
yemini etsin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi
alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oradaki
sorun şu Sayın Başkan: Yalova Belediye Başkanı bu
haksızlıkla görevden alınıp da
Tuttunuz, yerine gelen
Başkan Vekilini, Tayyip Erdoğan elini kaldırdı da siz
avucunuz patlayarak alkışladınız ya eski senato salonunda,
grup salonunuzda. Hâkim o kişiyi, Tayyip Erdoğanın o
şovuna rağmen göreve iade edemiyor. O yüzden, kendisini haklı
gören bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunup bir
bilirkişi daha istiyor. 3tür bu oluyor, isyan buna. Namusuma,
şerefime mesele budur. Namusuna, şerefine çıksın birisi
Hâkim adil karar veriyor. desin, ben sizden özür dileyeceğim.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemindeki sıralama ile
çalışma saatlerine ve 365 ve 366 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
X.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.21
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın Gültekin
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdeye yapılan
yatırımlara ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Niğdemize iki müjdeyi vermek için söz aldım.
İlki, Niğdemizin
on yıllık hayali olan Andaval Demir Yolu Yükleme Merkezimizin 44,8
milyon TL bedelli yapım sözleşmesinin imzalanması. Bu projemizle
daha modern ve yılda 1 milyon tonun üzerinde yük kapasitesine sahip bir
yükleme merkezimize kavuşacağız.
İkinci olarak da
Niğdemizde kurmuş olduğumuz Niğde 2nci Organize Sanayi
Bölgemizin altyapı yapım işinin 1 Aralık tarihinde 334,7
milyon TL keşif bedelle ihale edilmesi. Söz verdiğimiz gibi, Niğdemize
yeni fabrikalar kazandırmaya, OSBlerimizi büyütmeye, ticaret hacmimizi
yükseltmeye, istihdamı artırmaya devam edeceğiz.
Bu iki projenin
Niğdemize kazandırılmasındaki güçlü destekleri için
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Niğdemize
hayırlı uğurlu olsun. Türkiye Yüzyılında ilk günkü
aşkla durmadan çalışmaya devam edeceğimizi ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam
edeceğiz.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
8 Kasım 2022 tarihli
17nci Birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin
maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölüm
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 13üncü
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin
kurucusu, liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve
saygıyla anıyorum.
Atatürk, milletimizin ruhunda
Türk Bayrağı gibi dalgalanmaya sonsuza kadar devam edecek; onun fikirleri
ve ülküleri bir güneş gibi bugün olduğu gibi yarın da yolumuzu
aydınlatacak. Açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan
yürüyecek; ömrünü adadığı cumhuriyetimizi, ilelebet payidar
kalacağından emin olarak bize emanet eden Atamızın
emanetine sahip çıkacağız. Gençliğin Ataya cevabında
da söylediğimiz gibi en kıymetli emanetimiz olan Türk istiklal ve
cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak
eğilmez başların, yenilmez Türk evlatlarının elinde
sonsuza dek yaşayacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 14 farklı kanunda değişiklik
yapmayı öngören bir kanun teklifi üzerine görüşüyoruz. Döneminizin
yıldızı torba kanun süreci her gün biraz daha dejenere oluyor.
Maddelere
baktığımızda, 9uncu maddede Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen Fiyat İstikrarı Komitesiyle ilgili
Cumhurbaşkanlığı kararının bu kez kanun teklifi
olarak geldiğini görüyoruz. Anayasa Mahkemesine Kararname olmadı,
kanun verelim. diyorsunuz. Maddenin özüne dönersek fiyat istikrarını
sağlamak Merkez Bankasının temel amacı ve görevidir. Bu
amaç, Merkez Bankası Kanununun 4üncü maddesiyle de hukuki zemine
oturtulmuştur. Şimdi, siz, temel görevi fiyat istikrarını
sağlamak olan kurumu bu kanunla Komitenin sıradan bir üyesi hâline
getiriyorsunuz. Yani Anayasaya aykırılığı ve iptali
yalnızca Cumhurbaşkanlığı kararıyla
kurulmasında aramamak gerekiyor, zihniyetinizde aykırılık
var. Komiteye yasal olarak dayanak sağlansa da bu durum, kuruluşu ve
yetkileriyle Merkez Bankasının varlık nedenine âdeta bir
alternatif yaratma çabası. Siz, bu kanun teklifiyle Merkez
Bankasının fiyat istikrarını sağlama konusundaki
yetkisini elinden almakla kalmıyor, kâğıt üstünde kalan
bağımsızlığını da yok ediyorsunuz. Dilimizde
tüy bitti, tamamen bağımsız olmayan bir Merkez Bankası
olmadan ekonomide hiçbir sorunu çözemezsiniz. Bu kürsüden Temel sorunlara
odaklanmadığınız sürece fiyat istikrarını
sağlayamaz, palyatif çözümlerle enflasyonu düşüremezsiniz. dedik.
Siz ise bildiğinizi okumaya devam ediyor, şimdi de tüm sorunları
bir komite kurarak çözmeye çalışıyorsunuz. Bu
yaptığınız, bırakın iyileşme
sağlamayı, kaotik ortamı daha da artırmaktan başka
hiçbir işe yaramayacak. Çelişkileriniz, 180 derece dönüşleriniz
hiç bitmiyor.
İş
dünyasının ve akademisyenlerin Fiyat istikrarı olmadan ekonomi
işlemez. uyarısına kulak tıkayarak, âdeta alay eder gibi
Fiyat istikrarını bir kenara koyduk. dedikten yalnızca üç ay
sonra Fiyat İstikrarı Komitesini kurmuşsunuz.
Anlaşılan ne söylemde ne de fiyatta bir istikrarı yakalayabildiniz.
Aslında Son yılları saymazsak enflasyon 8-9 civarında.
diyen bir Ticaret Bakanı varken çözümü Komite kurmakta aramanız da
son derece normal. Zihniyetinizde de
başarısızlığınızda da değişen
hiçbir şey yok.
Şimdi de izlenmesi
gereken, doğru yoldan bahsedelim. Merkez Bankasının, enflasyon
hedeflemeden koparak, siyasi yönlendirmelerle yetki alanının
dışına çıkması ciddi bir kredibilite ve güven
kaybına sebep oldu. Merkez Bankasının
bağımsızlığının ve özerkliğinin acilen
yeniden sağlanarak kredibilitesinin onarılması bu işin
olmazsa olmazıdır; sonraki adımsa tam kapsamlı enflasyon
hedeflemesine geri dönmektir. Bunları başarabilmek için, Komite
kurmak yerine kurumsal değişiklikler yapmak gerekiyor. Öngörülebilir,
etkin ve şeffaf bir iletişim stratejisine dayanan; birinci
önceliğin fiyat istikrarı olduğu bir para politikası
uygulanması çok önemli. Fiyat istikrarının
sağlandığı bir ortam yalnızca vatandaşın ve
firmaların tercihini Türk lirasına yönlendirmekle kalmaz, aynı
zamanda ülkemize daha kaliteli ve kalıcı yabancı sermaye
girişini de kolaylaştırır.
Bu bahsettiklerim,
İYİ Parti tarafından hazırlanmış, ekonomik
istikrar ve kapsayıcı büyüme için eylem planından yalnızca
birkaç tane öneri. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin de her zaman sizlere belirttiği gibi, partimizin projeleri
mirî maldır, milletimizin faydası için siz de kullanabilirsiniz ya da
kendi bildiğinizi okur, siyasetteki polisiye tedbirleri ekonomiye
taşımaya devam eder, depo basarak, raf gezerek fiyat istikrarı
sağlayacağınızı umabilirsiniz; karar sizin.
Teklifte yer alan bir
diğer maddede İstanbul Finans Merkeziyle ilgili bir düzenlemeye
gidiliyor. Merkezin kuruluşuna yönelik teklifi geçen haziranda hep beraber
görüşmüştük. Bal demekle ağız tatlanmayacağı
gibi, yalnızca yasa çıkarmakla da finans merkezi olunmuyor. Ekonomi,
yüksek binalar inşa edip şirketleri, kurumları buraya doldurarak
ayağa kalkamaz. demiştik, her zamanki gibi bildiğinizi okudunuz
ancak şimdi görüyoruz ki merkezde işler
-uyardığımız gibi- yolunda gitmiyor. Cazibe merkeziniz
kimseye cazip gelmiyor. Bunun için de İstanbul Finans Merkezi bölgesinde
faaliyet yürüten şirketlerin transit ticaret kazancına kurumlar
vergisi indirimi getirme yoluna gidiyorsunuz. Bunun tüm transit ticaret yapan
şirketler için getirilmesi gerekirken neden böyle yapılıyor?
Yine, bir azınlık yaratma peşindesiniz. İşler iyi
gitmeyince hemen ne vereyim ağabeyime moduna alıyorsunuz.
Vergilemede eşitlik ilkesine aykırı bu jestin nedeni
İstanbul Finans Merkezine olan ilgiyi artırmak, güzel; kendi
şirketleri arasında bile öz-üvey şirket gibi bir
ayrıştırmaya giden bir iktidara güvenip de yabancı veya
yerli yatırımcının finans merkezine gelmesini gerçekten
bekliyor musunuz? Bu arada ticaretlerine kendi kentlerinde, mesela şehrim
Mersinde devam etmek isteyen şirketlerin ne suçu var? Hep söylüyoruz;
ekonominin patronu güvendir. Yatırımcı güven, istikrar ve
öngörülebilirlik ister; bunların olmadığı yerde ne
yaparsanız yapın yatırım çekemez, aksine şu anda
olduğu gibi yatırım kaçırırsınız.
Kıymetli
milletvekilleri, ihracatta ekim rakamlarının da tüm zamanların
rekoru olarak sunulmasına şahit olduk. Dış ticaret konusuna
pembe gözlüklerle tek bir açıdan bakarsanız bu şekilde görmeniz
normal. Oysa, ülkemizin dış ticaret tablosu gün geçtikçe kötüleşiyor.
İktidar her ne kadar konuya yalnızca işine gelen açıdan
baksa da dış ticaret açığı bir kara delik gibi
büyümeye devam ediyor. İhracatınız artıyor ama katbekat
fazlasını da ithalatta görüyoruz. İlk on aylık dönemde
ithalatımız 300 milyar doları geçti, yıl sonu tahmini 357
milyar dolar. Bu rakamlarla birlikte ilk on ayda dış ticaret
açığı 91 milyar dolar yani ekim ayı itibarıyla
dış ticaret açığı yıllık bazda yüzde 430,
bakın, tam yüzde 430 artmış. İşte programınız,
işte sonucunuz.
Ne diyordu geçen yazki
ekonomi modeliniz? Türk lirasının değerini düşük tutacağız,
dış ticaret ve cari dengede fazla vereceğiz. Bu yolla döviz
talebini aşağıya çekeceğiz, enflasyonu da kontrol
altına alacağız. Olmaz. dedik, hayal dedik; hayaldi, gerçek
olmadı; bugün, ucuz iş gücü ve ucuz ihracat cenneti olduk.
İhracatımızın içinde düşük teknolojili ürünlerin
payı büyük, yüksek teknolojili ürünlerin payı küçük hatta küçücük,
yüzde 3ün altında. Bu durum ürünlerin kilogram fiyatlarını
aşağıda tutarken ihracatta ürün çeşitlemesinin de önüne
geçiyor. Sanayi 4.0ın üretim yapılarını
değiştirdiği bu dönemde, rekabetçiliği, değeri
düşük TL üzerinden değil, değerli bir ürün gamı üzerinden
kurgulamak gerektiğini artık anlayın. Ancak bu şekilde
ihracatta gerçek anlamda başarı sağlar, gelişmiş
ülkeler seviyesi olan 4 dolara çıkarabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
Evet, yeni işler ve yeni
beklentiler konusunda beceri uyumsuzluğunun giderilmemesi hem nitelikli
istihdam hem de nitelikli ürün ihracatı konusunda büyük sorunları
beraberinde getiriyor, bu da önemli bir konu. Bu sebeple, istihdam ve iş
gücü planlarının, eğitim planlamaları, sanayi ve teknoloji
yatırımlarıyla birlikte yapılması arz talep
uyumsuzluğunu gidermekle kalmaz, aynı zamanda da bizi dış
ticarette -biraz evvel söylediğim- gelişmiş ülkeler ligine
taşır. Ona da İYİ Parti istihdam programından
bakabilirsiniz, alın size başka bir mirî mal. Dediğimizi
yaptınız yaptınız; yapamadınız, az kaldı,
altı ay sonra zaten biz yapacağız.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın
Yaşar Yıldırım.
Buyurun Sayın
Yıldırım. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR
YILDIRIM (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Büyük
Atatürkümüzün 84üncü ölüm yıl dönümünde Atamızı saygı ve
minnetle anıyorum.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde söz almış buluyorum. Yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Alevilik, Orta Asyadan
günümüze gelene kadar Korkut Ata, Mansur Ata ve Hoca Ahmet Yesevinin
sistemleştirdiği bir Türkmen İslam inancıdır. Türklük
soy, Alevilik inanç iken maalesef zamanla ayrı bir toplum gibi algı
yaratılmaya çalışılmıştır. Alevi İslam
inancına sahip insanlarımızın büyük çoğunluğu
Oğuz Türkmenidir, Oğuz boylarındandır, Türkmendir, Türk
oğlu Türklerdir; ayrı bir milletten bir soy gibi
algılanması ve böyle beyan edilmesi söz konusu değildir. Yani
Alevilik, Orta Asyadan Anadoluya Türkler tarafından getirilmiştir
ve orada ne ayrı bir soy ne de ayrı bir din vardır. Alevi
İslam inancına göre Allahımız birdir, Peygamberimiz
Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) birdir, kitabımız Kur'an-ı
Azimüşşan birdir, kıblemiz Kâbe-i Muazzama birdir, ehlibeytimiz
de birdir.
Alevi İslam
inancına göre ehlibeytin müstesna bir yeri vardır; bizde de müstesna
bir yeri vardır. İslamın temel esaslarından biri
Peygamberi sevmektir. Önce Allahı severiz, sonra Peygamberi severiz,
sonra ehlibeyti severiz. Kimdir bu ehlibeyt? Ehlibeyt, Peygamber Efendimizin
hane halkıdır. Bir rivayete göre cübbenin altına Hazreti Aliyi,
Hazreti Fatımayı, Hazreti Hasanı ve Hazreti Hüseyini
almış ve Bunlar benim ehlibeytim. demiştir yani
torunları, evladı, damadı, amcasının oğlu.
Milletimizin ehlibeyte
karşı çok büyük bir teveccühü vardır. Dikkat ederseniz, Türk
milletinde en fazla kullanılan isimler ehlibeytin isimlerindendir. Benim
babamın adı Hüseyin, oğlumun adı da Hüseyin, anamın
adı Fatma. Fatma, Hasan, Hüseyin, Ali Türk milletinin en fazla rağbet
etti, sevdiği ve çocuklarına koyduğu isimlerdir. Yani bizim
ehlibeyti sevdiğimiz ve ehlibeyte saygı duyduğumuz kadar
diğer milletlerde ehlibeyte saygı duyan ne kadardır; şu
anda kestirmek mümkün değildir.
Ehlibeytin, Hazreti Hasan ve
Hazreti Alinin haricindekiler Medinede bulunan Cennetülbâkide yatar.
Cennetülbâkide, Hazreti Fatıma oradadır, Hazreti Hasan, Hazreti
İmam Zeynelâbidîn oradadır, Hazreti İmam Cafer Sâdık
oradadır; Hazreti İmam Muhammed Bâkır Medinede metfundur. Hacca
ve umreye giden ister Şafii olsun, ister Hanefi olsun, ister Sünni olsun,
ister Caferi olsun, ister Alevi olsun, ister Şii olsun herkes
Cennetülbâkiye ziyarete gider ve önce ehlibeytten başlar, herkes önce
ehlibeytten başlar. Ehlibeyt, mezarlığın sağ
tarafındadır, gidenler bunu bilirler. Maalesef, ehlibeytimizden
Hazreti Hasan, Medinede zehirlenmiş ve şehit edilmiştir.
Yine, gençlerin efendisi
Hazreti Hüseyin, Irak'ta Kerbelâ'da şehadet şerbeti içmiştir. Bu
sızı, yüreğimizin çok derinliklerindedir. Bu, bizi zaman zaman
hüzne sevk eder ve bir Kerbelâ ağıtı vardır:
Hasanım ağu
içmiş gözyaşları sel ağlar.
Kerbelâ imdat ister göze
dinler yol ağlar.
Hüseyin attan düştü,
sahrayı Kerbelâ'ya
Cibril kurban haber ver
Sultanıenbiyaya.
Cebrail haber ver Hazreti
Muhammed Mustafaya, (SAV) torunu şehit oldu Kerbelâda.
Bu, İslam âleminin
kanayan yarasıdır. Bu, Alevi toplumunun da Sünni toplumunun da
hepimizin ortak hüznüdür. Yani burada böyle bir geçmişe, böyle bir hayat
tarzına, böyle bir inanca sahip olan insanların ayrı
olmaları, ayrı değerlendirilmeleri mümkün değildir.
Kanun teklifimizde
cemevleriyle ilgili teklifler vardır. Cemevleri, Alevi İslam
inancına sahip insanlarımızın ibadethaneleridir, sosyal
hayatlarında en önemli yerlerdir. Bugüne kadar cemevlerini cemaat kendi
yapmıştır, kendi hayata geçirmiştir. Şimdi gelen
teklifle birlikte ilk defa cemevleri, yasada kendini bulacaktır. Teklifin
kanunlaşmasıyla birlikte daha fazla cemevi açılacak, daha fazla
cemevi yeşerecek, Alevi İslam inancına sahip daha fazla
insanımız kendi ibadetlerini rahat rahat yapacaklardır.
Kanun teklifinin 15inci
maddesinin Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü
cemevlerinin de büyükşehir belediyeleri tarafından gerektiğinde
yapım, bakım ve onarımı ile malzeme desteği
sağlanmasına imkân tanınmaktadır. Büyükşehir ilçe
belediyeleri tarafından sağlık, eğitim ve kültür tesisi
binalarının yapım, bakım ve onarımları
yapıldığından aynı kapsamda cemevlerinin de
yapım, bakım ve onarımlarının aynı belediyeler
tarafından yapılmasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır. denilen gerekçesinde, bu madde, yerel yönetimlerin
önünü açacak, cemevleri kamunun gücünü yanlarında hissedeceklerdir.
Burada, bu tekliften dokuz
yıl evvel Milliyetçi Hareket Partili Tarsus Belediyesi, cemevine
arsayı vermiştir, cemevinin inşaatını
yapmıştır, cemevinin tefrişatını tamamlamış,
Alevi İslam cemaatine anahtarını teslim etmiştir. Yine,
bundan yıllar evvel Osmaniyede, Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçelinin talimatlarıyla cemevine arsa tahsis
edilmiştir; inşaatı başlamıştır, yine
Osmaniye Belediyesinin büyük katkılarıyla Osmaniye Cemevi
yapılmıştır ve şu anda hizmete devam etmektedir. Alevi
İslam cemaatine hizmet, Milliyetçi Hareket Partisi ve belediyeleri
tarafından başlatılmış ve devam etmekte, bundan sonra
da inşallah devam edecektir.
İl özel idaresinin, il
sınırları içerisinde mabetler, kültür ve tabiat
varlıkları, tarihî doku, kent, tarih bakımından önem
taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım bakım ve
onarım yapmasına imkân sağlıyor. İl özel idarelerinin,
belediyelerin olmadığı yerlerde veya ihtiyaç hasıl olan
zamanlarda cemevlerinin yapımıyla ve bakımıyla ilgili
önünün açıldığını görüyoruz; madde 15.
Kıymetli
milletvekilleri, Sayın Başkanım; 16ncı maddeyle de
belediyeler tarafından mahallî müşterek nitelikli Alevi-Bektaşi
kültür ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin de yapım,
bakım, onarımlarının belediyeler tarafından
yapılmasına imkân sağlanmaktadır. Burada, belediyelerin önü
açılmakta, yeni yapılacak olan imar planlarında ibadethane
bölümlerine cemevleri de işlenecektir yani cemevlerinin arsa problemi bu şekilde
çözülmüş olacaktır. Belediyelerin ellerindeki arsalarından Alevi
İslam cemaati de son demine kadar yararlanmış olacaktır.
Şimdi, bu sürecin
içerisinde, Milliyetçi Hareket Partisi belediyeleri, bulunduğu yerlerde
mümkün mertebe cemevleri yapmış, cemevleri açmış ve
cemevlerine büyük bir şekilde hizmet etmeye devam etmektedir. Tarsus
Cemevi, Tekeliören Cemevi, Mersin Toroslar Cemevi, Silifke Cemevi, Anamur
Dişlen Cemevi, Yenice Cemevi, Yenişehir Cemevi, Antalya Kaş Cemevi,
Kayseri Pınarbaşı Cemevi, Bodrum Konacık Cemevi bunlardan
bazılarıdır. Bunların yanı sıra, Konya
Ereğli'de 3 ayrı cemevinin MHP'li belediye tarafından
yapımına büyük destek verilmiş, şu anda da hizmetlerine
devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
YAŞAR YILDIRIM (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi olarak cemevlerine ve Alevi İslam toplumuna
her zaman destek olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygılarla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben bu kürsüde milletvekili
kimliğimden öte Alevi inanç kimliğimle, ocakzadelik misyonumla
konuşacağım çünkü bu yasa benim için ve temsil ettiğim
misyon açısından sıradan bir milletvekilliği faaliyeti değildir.
Beni var eden, yaşamımı, yaklaşımımı, bakışımı,
duruşumu, tercihlerimi belirleyen, kimliğimin konuşulduğu
bir yasadır. O yüzden dualarımızdaki son cümleyle başlamak
istiyorum: Dil bizden, nefes ulu pirlerimizden ola.
Sayın vekiller, dinler,
inançlar, ibadetler beyana dayalıdır çünkü kişi ve kişilerden
oluşan toplumlar, o toplumun inançları, değer
yargıları, inandıkları manevi değerler ile kendileri
arasındaki bir ilişkidir. Siyasetçilerin, parlamentoların
görevi; teolojik tartışmalar yapmak, teolojik belirlemeleri yapmak
değildir; laik, demokratik ülkelerde dinler, inançlar tanımlanmaz,
tanınır.
Şimdi, size bir örnek
vermek istiyorum: İsveç'te bir din oluşturuldu, İsveç'te, yeni
bir din bu. Dinin adı copy paste yani kopyalayapıştır
dini, klavye dini; kutsal tuşları F tuşu, Q tuşu filan.
Şimdi, buna gülersiniz değil mi? Bu haber Türkiye'de
yayınlandı çünkü gelişmiş demokrasilerde şöyle
diyorlar: Biz kimin neye inanacağına karar veremeyiz, tarif
edemeyiz; insanlar beyan eder, biz bunu kabul ederiz. İsveçte bu nedenle
kopyalayapıştır dini kabul edilmiş durumda.
Şimdi, size
Avusturya'dan, Viyana'dan bir örnek vereceğim. Orada Alevilik 2 türlü
tanımlanıyor. Kim tanımlıyor? Aleviler
tanımlıyor. Bir grup önce gitti, dedi ki Biz Alevi İslam
inancına mensubuz. Avusturya Hükûmeti bunu kabul etti ve oradaki
kurumumuzu ve topluluğu Alevi İslam inanç topluluğu olarak kabul
etti. Sonra başka bir derneğimiz ve topluluğumuz dedi ki
Hayır, biz özgün bir inanç topluluğuyuz. Uğraştılar
ve onları da kabul ettiler. Yani şunu İslam'ın tek
tanımı vardır, Aleviliğin tek tanımı vardır;
o yüzden siz busunuz, buysanız busunuz, bu değilseniz
değilsiniz. demediler. Beyanı esas alırız. dediler ve
bunu kabul ettiler.
Bizde peki ne oluyor?
Bırakın tanımlamayı dikte ediliyor, dayatılıyor
ve elbise biçiliyor, çerçeve çiziliyor. Makbul vatandaşın makbul
inancı tarif edilip buna uymayanlara hakaret ediliyor. İktidar ve
devlet kurumları haddini aşarak bize ve inançlara tanımlar
getiriyor. Şimdi, bakın, bu ülkenin Cumhurbaşkanının
yapmış olduğu tanım ve tarife Allah'sız,
Muhammedsiz, Ali'siz, Alevilik olmaz. Sadece sapkın zevkler üzerine
inşa edilmiş Alevilik ve Müslümanlık, Türklük, Kürtlük olmaz.
Size ne, kime ne? Kim nasıl inanıyorsa öyle inanır, öyle ibadet
eder ve sonra Sayın Erdoğan yine Alevilik tarifi yapıyor
Alevilik, Hazreti Ali'yi sevmekse ben dört dörtlük Aleviyim ve Alevi olmak
istiyorsanız böyle olun. Sana ne, kime ne? Sen bu tanımı
yapamazsın!
Sonra, Diyanet
İşleri Başkanlığı şunu bizim Alevi
dergâhlarımıza, tekkelerimize, ziyaret yerlerimize, ibadethanelerimize
asmış, ne diyor? İslam dinine göre yatır ve ziyaret
yerlerinde adak adanmaz, kurban kesilmez; mum yakılmaz; bez çaput
bağlanmaz; taş, para yapıştırılmaz; yemek
götürülmez, lokma götürülmez. Bunun gibi uzayıp gidiyor. Aslında,
Alevilerin inançsal değerlerinin tamamını reddediyor. Sana ne,
senin haddine mi? Ama bunu yapıyor. (HDP sıralarından
alkışlar) Şimdi, AKPnin Alevilik yaklaşımı
AKPnin Alevilik yaklaşımı da işte tam da bu tanımlama
ve tarif etme üzerine kurulu.
Alevi
çalıştaylarının katılımcısıydım,
Alevileri temsilen o kürsüdeydim, o masadaydım ben 2009da. Bana ilk
daveti gönderen dönemin bakanı Said Yazıcıoğlu Biz bugüne
kadar Aleviliğe bir elbise biçtik -burada, burada- ama o elbise
Aleviliğe uymadı, şimdi bu çalıştayları onun için
yapıyoruz, yeni bir elbise biçeceğiz. dedi. Biçilen elbise, ne oldu?
Biçilen elbise, salı gecesi işte 112 numaralı Kararnameyle
açıklandı: Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığı; biçilen elbise o.
Şimdi, devletin
Aleviliğe bakış açısı ne? Hani, bu, AKPnin
Aleviliğe bakış açısı; peki, devletinki ne? Devletin
Aleviliğe bakış açısı da Alevilerin cumhuriyete
verdiği desteğe rağmen yok saymaktır, inkâr etmektir,
asimilasyon üzerine kuruludur. Alevilik bir tarikat olarak kabul edilmiş,
tarikatların yasaklanmasıyla birlikte de Alevilik
yasaklanmıştır. Şu haberler 1936ya, 1937ye, 1940a, o
dönemlere ait: Bektaşi ayini yapanlar mahkûm edildi. dönemin gazetesi.
Bektaşi ayini yapanlar Adanada yakalandı ve kadınlı
erkekli mahkûm edildi. dönemin gazetesi. Adanada
Kızılbaşlık töreni yapanlar mahkûm edildi ve hapse
atıldılar. dönemin gazetesi. Eyüpte cem ayini yaparken 30
Bektaşi yakalandı, yargılandı ve mahkûm edildi. dönemin
gazetesi.
Şimdi, gelelim günümüzün
yasasına. Günümüzdeki yasa, işte, tam da bu kararname, salı
gecesi çıkan kararname, Aleviliğe yeni bir elbise biçme
kararnamesidir ve şunu bilin ki biz sizin biçtiğiniz elbiselere
sığmayız. Bu tutumunuzdan vazgeçin. Ve Cumhurbaşkanı
şunu söyledi
İşte, bu kararname, Alevi kurumlarına, Alevi
toplumuna darbedir ve kayyum atama kararnamesidir. Ne dedi
Cumhurbaşkanı Şahkulu Dergâhında yapmış
olduğu konuşmada? Bak, yazılı konuşmaydı çünkü
ezbere konuşmadı Biz bu başkanlıkla muhtarlıklara,
belediyelere, derneklere, vakıflara ve federasyonlara ait tüm cemevlerinin
yönetimini üstleneceğiz, hepsini biz yöneteceğiz. diyor yani kayyum
atıyor.
Şimdi, bu yasa teklifi,
bu görüşmüş olduğumuz yasa teklifi mahkeme kararlarıyla
elde edilmiş ibadethane statüsünü, cemevlerinin elde ettiği
ibadethane statüsünü geriye indiren ve cemevlerini kültürel bir yapıya,
bir turizm tesisine dönüştüren yasa teklifidir, yasa teklifinin kendisi
budur. O nedenle fazla övünmeyin, fazla böbürlenmeyin. Ne olması gerekiyor
peki? Olması gereken, Anayasanın 2nci maddesinde
sayılıyor; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti çerçevesinde
olması gerekiyor. Laiklik derken yasakçı, statükocu, sadece
Türkiyede uygulanan çakma laiklikten bahsetmiyoruz, gerçek anlamda özgürlükçü
laiklikten bahsediyoruz, bunun da altını çizmemiz gerekiyor. Bu
maddeler çekilmelidir, 112 no.lu Kararname çekilmelidir, iptal edilmelidir.
Mecliste bir komisyon kurulmalı ve bu komisyon eliyle bir bütün olarak
yeniden Alevi toplumu da dinlenerek bu meselenin çözüme kavuşması
konusunda Alevi toplumuyla ilişki kurulmalıdır.
Şimdi, deniliyor ki:
Biz 1.585 tane cemevi gezdik, cemeviyle görüştük ve bu yasayı o
çerçevede oluşturduk.
Alevilik meselesi, torba yasa
çerçevesi içerisinde değerlendirilecek basit bir mesele değildir.
Alevilik sorunu, bu ülkenin temel sorunlarından bir tanesidir. Alevilerin
yaşadığı sorunlar temel sorunlardan bir tanesidir ve sadece
bugünün sorunu değildir, 1200lerden bu tarafa bu topraklarda yaşayan
bütün iktidarlar döneminde yaşanmış bir sorundur. Bu kadar kadim
bir sorunu torba yasa içerisinde 6 maddeyle ele alamazsınız; bu
şekilde ele aldığınız zaman kimse kabul etmez. Alevi
toplumu, sizin övünerek bahsetmiş olduğunuz bu yasayı hiçbir
şekilde kabul etmiyor; lütuf olarak değerlendirmeyin, bir şey
yaptığınızı zannetmeyin. Bu yasa tümüyle Alevi
kurumlarının ve Alevi toplumunun gelecek yüzyılını ele
alacak bir yasadır ve biz bu yasayı sadece bir seçim
yatırımı olarak da görmüyoruz. İllaki seçimlerde
kullanacaksınız ama bir bütün olarak Diyanet İşleri
Başkanlığıyla nasıl Sünni İslam toplumunu
zapturapt altına aldıysanız, işte bu yasayla da
Aleviliği zapturapt alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Değerli canlar, sevgili arkadaşlar; Anadolu, Mezopotamya,
Trakya ve Balkanlara güvercin donunda gelen biz Aleviler çok badireler
atlattık, çok kıyımlardan geçtik. Bugünlere Malya
Ovasından, Ebussuud fetvalarından, Yavuz Selim katliamlarından,
Hınzır Paşaların ihanetlerinden, Kuyucu Murat'ın
kuyularından, II. Mahmutun yıkım ve kıyım
politikalarından, Koçgiriden, Dersimden, Maraştan, Çorumdan, Sivastan,
Gaziden, Geziden kurtularak, direnerek geldik; iri olarak, diri olarak, bir
olarak geldik. Sanmayın ki sizin bu sinsi kıyım
politikalarımıza teslim olacağız. İnancımız,
itikadımız ve bizi biz yapan, onur duyduğumuz
Kızılbaş Alevi kimliğimiz ebediyen sürecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Peki, son
sözünüzü alayım.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Son söz sevgili canlara: Sevgili canlar, birliğimiz
beraberliğimiz daim olsun. Yezit ve zihniyetlerine lanet olsun. (HDP
sıralarından alkışlar) Umudunuzu yitirmeyin, mücadelenizi
durdurmayın. Hızır, cümlemizin yâr ve yardımcısı
olsun. Gerçeğe hu! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Muğla Milletvekili Sayın
Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN
GİRGİN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifinin görüşmeleri sırasında Anayasa Mahkemesinin
iptal kararına rağmen tekrar getirilen limanların
özelleştirme sürelerinin uzatılması Komisyonda tekliften
çıkarıldı. Şimdi, burada iktidara sormak isterim: Ülkemiz
limanlarının imtiyaz hakkını kırk dokuz yıl gibi
çok uzun bir sürede, özellikle de yabancı firmalara vermek ülkemize hangi
menfaati sağlamaktadır? Bu, bir nevi kapitülasyon değil midir?
Siz bir şey satmadan duramıyor musunuz? Amacınız ne? Nedir
bu Katar aşkı?
Dünyada teknoloji çok
hızla gelişiyor, üretim alışkanlıkları ve ticari
seçenekler artıyor, üretim merkezleri farklı coğrafyalara
kayıyor, tüm bu değişkenler ortada dururken, yeni fırsatların
ne olacağını kırk dokuz yıllık zaman diliminde
tahmin etmek oldukça güç iken firmalara ilave çıkar sağlamaktaki
amacınız nedir? Giderayak yakalım, yıkalım, talan
edelim mi demek istiyorsunuz? Eğer bir düzenleme yapılacaksa gelin,
özel sektördeki limanlarda sendikal örgütlenme özgürlüğünün önündeki
engelleri kaldırmak için yapalım. Özel sektör limanlarında
birçok işletme sahibi çalışanların sendikaya üye olma
haklarına engel olmakta ve üye olan çalışanları hukuksuz
şekilde işten atmaktadır. İşçiler, toplu sözleşme
yetkisini almalarına rağmen sendikaya üye oldu diye işten atılıyorlar;
atılmayanlar ise tehditle istifa ettirilip sendikanın yetkisi
düşürülüyor. Gelin, devleti zarara uğratacak yasalara
aykırı düzenlemeler yerine; iş cinayetlerinin
yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce
kullanıldığı, kayıt dışı
çalışmanın önüne geçildiği ve insan onuruna
yaraşır şekilde ücretlerin olduğu bir çalışma
hayatı için düzenlemeler yapalım. Kamu limanlarına personel
alımı yapalım, sahalarını ve ekipmanlarını
yenileyelim, günün ihtiyaçlarına uygun teknolojiyle donatalım.
Değerli milletvekilleri
Devlet basma mı satar, şeker mi satar? diye diye her şeyi
haraç mezat satan iktidara hatırlatmak istiyorum: Son yapılan
şeker fabrikaları özelleştirilmelerinde dahi özelleştirme
sonrası şeker fiyatlarının ucuzlayacağı ileri
sürülmüştü. Peki, gerçek ne? O kadar özelleştirmeden sonra ucuzlayan
tek bir ürün, hizmet fiyatı oldu mu? Hayır. TÜPRAŞ, TEKEL, TÜRK
TELEKOM, SEKA, termik santraller, limanlar ve daha niceleri
Ne
demiştiniz? Ne banka bırakacağız ne fabrika ne liman ne
enerji dağıtımı; hepsini özelleştireceğiz.
Stratejik bölgeymiş; hiç önemli değil, önemli olan müşteri
bulmak; parayı veren, düdüğü çalar. İşte bu
anlayışla, iktidarınız, Türkiye'nin en stratejik, en
kârlı kurumlarını özelleştirerek uluslararası
sermayeye ve onun yerli iş birlikçilerine hızlıca
peşkeş çekti, hem de on binlerce emekçiyi kapı önüne koymak,
onları çoluğuyla çocuğuyla açlığa ve yoksulluğa
mahkûm etmek pahasına. Sonuç? Elektrik mi ucuzladı, şeker mi
ucuzladı, kâğıt mı ucuzladı? Hayır, tam tersi
oldu.
Değerli milletvekilleri,
madencilerin bedenlerini yer altından çıkarabilen ve
başsağlığı dileyen değil, işçilerin kömür
çıkarırken, çalışırken ölmesini engelleyebilen devlet
sosyal devlettir. Cinayetleri önlemek için yapılması gereken çok net;
kârı değil insanı esas almak. Soma faciası sonrası
yapılan bir düzenlemeyle, 2003 ile 2014 tarihleri arasında madenlerde
meydana gelen iş kazası sonucunda ölen işçinin ailesinden bir
kişinin kamu kurum ve kurumlarında istihdam edilebilmesine imkân
sağlanmıştı, bu tarihlerden önceki ve sonrakilere ise bu
hak tanınmıyordu. Bu ayrımcılığın
giderilmesi için, Amasra faciasından üç gün sonra yine bir torba yasa
görüşmelerinde, Plan ve Bütçe Komisyonunda CHP Grubu olarak
verdiğimiz önerge reddedildi. Şimdi, bu torbayla bu ayrım
gideriliyor, olması gereken bu ama insan sormadan edemiyor: Bu düzenleme
için madencilerin ille de toplu olarak mı ölmesi gerekiyordu?
Değerli milletvekilleri,
bu teklifin 8, 14, 15, 16, 17 ve 22nci maddelerinde cemevlerinin yapım,
bakım, onarım ve giderlerinin karşılanmasına yönelik
düzenlemeler var ancak cemevleri Alevi yurttaşlarımızın
taleplerine rağmen ibadethane kapsamına alınmıyor. Anayasa
madde 10 Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir. demektedir.
Yine, ayrıca,
Anayasa'nın Din ve vicdan hürriyeti başlıklı 24üncü
maddesinde şöyle söylüyor: Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat
hürriyetine sahiptir. Yapılan düzenlemeler, kanun önünde eşitlik
ilkesinin sistemli ihlalini oluşturan ayrımcılığı
ortadan kaldırmak şöyle dursun, söz konusu
ayrımcılığı örtülü olarak pekiştirmektedir.
Teklif, Alevi dinî inancını Alevi-Bektaşi kültürü, cemevlerini
ise kültürel tesis olarak nitelemekte, açık şekilde Alevi
inancının din ve vicdan hürriyeti bağlamında
korunmasını engellemeye yönelik bir tavır benimsemektedir. Kanun
teklifi, cemevlerini ibadethane kabul etmeyen ve bunu Alevi
vatandaşların sineye çekmesini isteyen bir zihniyetin ürünüdür. Alevi
inancına sahip vatandaşlarımızın uzun zamandır
beklentisi olan ve toplumun bu kesimini çok yakından ilgilendiren önemli
düzenlemelerin acele bir torbayla yasaya
sıkıştırılmasını doğru bulmuyoruz. Bu
inanç torbaya sığmaz. Bu tutum Alevi
yurttaşlarımızı oldukça inciticidir. Alevi vatandaşlarımızın
seçime yönelik göz boyamalara değil, eşit yurttaşlık
taleplerinin hayata geçirilmesine ihtiyaçları vardır.
Değerli milletvekilleri,
10uncu maddeyle Fiyat İstikrarı Komitesi kuruluyor. Öncelikle
belirtmek gerekir ki fiyat istikrarı bir komite kurarak sağlanmaz.
Diyelim ki komite fiyat istikrarı için faizleri yükseltme tavsiye
kararı aldı, ekonomi yönetimi olarak bu karara uyacak
mısınız? Komite bu görevini yerine getirirken Elektrik ve
doğal gaz fiyatlarını artırma. derse iktidar buna uyacak
mı? Şimdi, hepimiz biliyoruz ki bu Hükûmetin bakanlarının
hepsi bir karar aldıklarında Sayın
Cumhurbaşkanının talimatıyla diye lafa
başlıyorlar. Amasradaki maden cinayetinde bile Cumhurbaşkanı
talimatıyla bölgeye gittiklerini söylediler. Görüldüğü üzere, ülkede
âdeta kimsenin hiçbir şey bildiği yok, kimsenin
uzmanlığının hiçbir değeri de yok; her şeyi
bildiğini zanneden tek bir kişi var, Merkez Bankasına,
bakanlara, bürokratlara, tüm vatandaşlara ne yapması gerektiğini
o söylüyor, ona göre hiç kimsenin kendine ait bir düşüncesi ve iradesi de
yok; olamaz. Merkez Bankasına saraydan talimat verilerek fiyat
istikrarı bozuluyor, sonra da komite kurarak fiyatları kontrol
altına alacağınızı sanıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
fiyat istikrarı için ısrarla komite kurmaya kalkmak, ekonomi
yönetiminin ve Merkez Bankasının görevini
yapamadığının bir itirafıdır. Merkez Bankası
felç edildiği için, ne iş yapacağı belli olmayan bir
komiteyle arşa varan enflasyona bir çare aranmaya
çalışılıyor. Amaç, hiperenflasyon Hükûmetin değil,
satıcıların, marketlerin, çiftçilerin suçudur
algısını oluşturmak. Bu komite, marketlere görevli
göndermek, soğan, patates fiyatları artarsa depoları basmak,
uçuşa geçen girdi maliyetlerine karşı özel sektöre zam
yapmamaları için baskı yapmak gibi işlerle mi
uğraşacak? Eğer bunlardan sonuç alınamazsa konuyu
dış güçlere atıp Avrupadaki yüzde 7, yüzde 8 enflasyonu
gözümüze öcü gibi göstermeye mi çalışacak? Fiyat İstikrarı
Komitesi, fiyat artışlarına ceza yazılmasını ve
gıda depolarına zabıta baskını
yapılmasını önermekten öteye gidemez arkadaşlar.
Demokrasi, demokrasi
dediniz, ekonomiyi, tarımı, eğitimi bitirdiniz; sadece beton
yaptınız, ekonomiyi, tarımı, eğitimi bitirdiniz.
Halkın yirmi yılını yediniz, parasını pula
döndürdünüz, 9 kat fakirleştirdiniz, elli sene geriye götürdünüz.
Vatandaşı enflasyona ezdirdiniz, kura ezdirdiniz, hayattan
bezdirdiniz, sonra da kalkmış komite kurup suçu onun üzerine
atacaksınız; yemezler.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına söz talepleri karşılandı.
Şahıslar adına
ilk söz Hatay Milletvekili Sayın Barış Atay Mengüllüoğlu'na
aittir.
Buyurun Sayın
Mengüllüoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Herkesi selamlıyorum.
Salonda 5 kişi
olmanız bir sözümüzü ispatlar nitelikte; ha boşluğa
konuşmuşuz, ha size konuşmuşuz, fark etmiyor gerçekten.
Ya olduğun gibi görün
ya da göründüğün gibi ol. sözü bu iktidardan daha fazla hiç kimseye
uymamıştır eminim. Bunu size her adımınızda
söylesek fazladan bir laf söylememiş oluruz. Ha, diyorsanız ki Biz
ne düşünüyorsak onu söyleriz. ben size bir soru sorayım: 200 küsur
kişisiniz toplamda -hiç o kadar görmedik ama- bir tekiniz, sadece biriniz
bile, şu anda Cemevleri cümbüş evidir. diyebiliyor musunuz mesela?
Biriniz bile, başka birinden bahsederken Biliyorsunuz kendisi Alevi.
diye altını çizme gereği duyuyor musunuz? Bunu biri benim önümde
söylese Ya, sen ne saçmalıyorsun, haddini bilsene. derim. Sizden bunu da
beklemiyorum fakat aranızdan yalnızca biriniz çıkıp
Alevilere bu hakaretleri eden Genel Başkanınız Tayyip
Erdoğan'a, ya, en azından Biraz ayıp oldu. diyebiliyor
musunuz? Diyemiyorsunuz, zaten diyemezsiniz de. Demediğinize göre, Genel
Başkanınız da bu fikrinden vazgeçtiğini açıklayan bir
açıklama yapmadığına göre soruyorum: Bu durumda, en son
ziyaretinde cemevine cümbüşe mi gitti Sayın Erdoğan? Mustafa
Elitaş diyor ki: Efendim, ne varmış torba yasada gelmesinde?
Birbiriyle ilgili maddeler görüşülünce torba yasa oluyormuş, bunun
neresi Alevileri aşağılıyormuş? Yahu, motorlu
taşıtların Alevilikle ne ilgisi var ya? İstanbul Finans
Merkezindeki şirketlerin vergilerinin silinmesinin Alevilikle ne ilgisi
var? İhalelerin ne ilgisi var? Ne ilgisi var, size soruyorum? Öyle
boş beleş konuşuyorsunuz.
Alevi yurttaşların
sorunlarını yirmi yıl sonra bile ayrı başlıkta
görüşemiyorsunuz, bari bu yasa teklifinin görüşüldüğü günlerde
Polisle saldırmayalım. diyemiyorsunuz, içinizden gelmiyor çünkü.
Çünkü bunu seçimlere giderken göz boyayabileceğinizi
sandığınız için yaptığınızı
hepimiz biliyoruz, o kadar belli ki. Siz şimdiye kadar yirmi
yıldır Alevi yurttaşların hangi sorununu çözdünüz de
şimdi çözüyor gibi davranabiliyorsunuz? Alevilerin talepleri çok net:
Eşit yurttaşlık talepleri var. Cemevleri ibadethane olarak yasal
güvence altına alınsın istiyorlar. Zorunlu din dersleri
kaldırılsın. diyorlar. Bu tek mezhepçi Diyanet lağvedilsin
istiyorlar. Alevi köylerine cami yapılmasın istiyorlar. Siz hangisini
yaptınız? Sivas'ta, Çorum'da, Maraş'ta yapılan
katliamların araştırılması önergesini siz
reddetmediniz mi? Dersim katliamının
araştırılması önergesini siz reddetmediniz mi? Madımak
katliamına ilişkin araştırma önergesini kim reddetti; biz
mi ettik, siz etmediniz mi? Evleri işaretlenen Alevi yurttaşlara
yönelik tehditlerin araştırılması için komisyon kurulma
teklifini kim reddetti, siz etmediniz mi? Ve hâlâ çıkmış Alevi
yurttaşların sorunlarını çözeceğiz. diyebiliyorsunuz.
Neymiş? Kültür Bakanlığına bağlayacaklarmış.
Neymiş? Aydınlatmasını, suyunu, ısıtmasını,
sağlayacaklarmış. Yahu, iktidarınızla
hayatlarını karartmaya çalıştığınız bir
toplumun aydınlatmasını sağlasanız ne olur siz ya!
Kerbelâ'da susuzluktan ölüme mahkûm edilmiş insanlara su verseniz ne olur
siz? Madımak'ta yakılan insanlara hâlâ
Bir de hele katillerinin
tahliyesine Hayırlı olsun. diyen sizlerken ısıtma
masrafını karşılasanız ne olur? İnsanlara böyle
mi söyleyeceksiniz, insanların yaralarına böyle mi merhem
olacaksınız? Siz cemevinin içinde öldürülmüş Uğurun,
Uğur Kurtun katili olan polise 12 bin lira ceza verip tahliyesini
sağlamış bir iktidarsınız, hayatınız boyunca
böyle anılacaksınız. Siz Alevilerin türbesini camiye
çevirmiş bir iktidarsınız. Siz hâlâ meseleyi bina giderlerini
karşılayarak, bulduğunuz birkaç dedeye maaş bağlayarak,
Alevilik Aliyi sevmekse dört dörtlük Aleviyim. diyerek
çözebileceğinizi sanıyorsunuz; çözemezsiniz çünkü çözmek gibi bir
niyetiniz yok çünkü inkâr ve yok sayma politikalarınız tüm
hücrelerinize işlemiş
Samimiyetle Aleviliği
öğrenmek mi istiyorsunuz, Alevileri tanımak mı istiyorsunuz, ben
size yardımcı olayım. Örneğin, Aleviler, din
şarlatanları gibi başkasından bahsederken hangi mezhepten
olduğunu belirtme gereği duymazlar. Alevilik zorla Alevilik
öğreneceksiniz. diye ısrar eden bir yol değildir. Aleviler bir
otel dolusu insanı faşist tertiplerle yakmazlar. Aleviler sabah
çayını içtiği, akşam yemeğini yediği
komşusunu sabah toplaşıp katletmeye girişmezler.
Öğrenmek, tanımak mı istiyorsunuz? Önce bizim ne
yapmayacağımızı öğreneceksiniz.
Sözün özü, Alevilerin
taleplerini yok sayan, hatta böyle manevralarla var olan düzeni bir de
yasalaştıran bu anlayışınızı kabul
etmeyeceğiz, etmiyoruz. Gece yarısı
çıkarttığınız kararnameler de şu an çoğunluk
olduğunuz için yasalaşacak olan bu yasa da bizler için yok
hükmündedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BARIŞ ATAY
MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) Tamamlıyorum.
Bu toplum Alevilerin katli
vaciptir, kestikleri et yenmez. diyen Ebussuuda, Kalender Çelebinin üstüne
orduyla yürüyen Pargalıya, iktidarı Alevi katliamlarıyla
geçmiş Selime, ll. Mahmuta, Hınzır Paşaya boyun
eğmedi; Yezide baş verdi, baş eğmedi; gerçekten size biat
mı edecek zannediyorsunuz? Gerçekten çok beklersiniz, çok bekleyeceksiniz.
(HDP sıralarından alkışlar) Hep söyledik, söylüyoruz:
Baş eğmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, asla ama asla ne
iktidarınızın ne devletin Alevisi olmayacağız, siz de
bunu öyle ya da böyle öğreneceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci söz talebi Erzurum Milletvekili Sayın
İbrahim Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, arkadaşlar,
bazılarının kitaptan okuduklarını biz hayat mektebinde
yaşaya yaşaya buralara geldik. Çok net, istismarları ellerinden
alınanlar, maalesef, hakikatleri ters yüz ediyorlar. Ben, bir defa
Yaşar Yıldırım Başkanıma
minnettarlığımı burada kayda geçeyim, kendisine
teşekkür ediyorum. Yetiştiği ocak sahici bilgiler yüklemiş,
o donanımla burada kayıtlar düştü, dolayısıyla da
hakikaten çok özel beslendik biz de.
Şunun altını
çizeceğim arkadaşlar: Sivaslı bir Alevi ozan öylesine
medeniyetimizin kodlarını ifade eden kayıtlar düşmüş
ki bunu okurken, bunu dinlerken yüreği ferahlanmayan bu medeniyete
mensubiyet duygusu zayıf olandır demek. Ben bunu sizinle
paylaşmak istiyorum.
Ne diyor Sivaslı Alevi
ozanımız: Alevi Sünni kardeş, kardeşliği
biliriz/Vatan için yaşarız, vatan için ölürüz/Provoke etmeyin, bir
araya geliriz/Ali benim imamım, Osmana da bağlıyım.
Budur işte, bizim
anlayışımız bunu ifade ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Valla, Osmandan laf eden Alevi olmaz yani.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Hiç öyle bir şeyimiz yok.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Burada bir çakmalık var İbrahim Bey.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Hiç öyle bir şey yok.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ve arkadaşlar, Teorik tartışma
açmayalım. diyenler, burada teorik tartışmalarla zaman
geçirdiler.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Alevilere Osmandan bahsetme yani.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Sayın Cumhurbaşkanımıza,
yaptığı bir tarif üzerinden Sana ne, kime ne? gibi bir
yakıştırma yapıyor.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Kim demiş onu?
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Aleviliği kimse tarif edemez Alevilerden başka.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Be güzel kardeşim,
Cumhurbaşkanımızın tarifinden sana ne, kime ne?
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Kabul etmek zorunda mıyız?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Yani ona bile tahammülün yoksa, burada, bu konu
üzerine söz söyleme ehliyetin niye olsun? Böyle bir şey olabilir mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Olabilir çünkü o Alevi.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Olabilir, tahammül etmek zorunda mıyız?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) İşte, biz istismar zeminini yok ediyoruz. O
yüzden ne diyor kardeşim?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Kendi adına konuşuyor, senin
gibi başkalarının yerine konuşmuyor.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Şunu söylüyor: Efendim, bu getirdiğiniz
yasayı lütuf olarak görmeyin.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Başka toplumlar adına
konuşmuyor, başka inançları tanımlamaya
çalışmıyor.
İBRAHİM AYDEMİR
(Devamla) Birkaç defa altını çizerek onu söyledi. Bu
getirdiklerinizi lütuf olarak görmeyin. Seçim zemininde bunları
kullanmayın. Ha, bu, şu anlama geliyor: Aslında, örtülü de
değil açık bir biçimde yaptığımızın Alevi
kardeşlerimiz nezdinde çok itibarlı işler olduğunu
kendileri de ifade etmiş oluyorlar.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Aksine, aksine, mollalara, cemaatlere,
tarikatlara yaranmaya çalışıyorsunuz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Rahatsızlık oradan arkadaşlar,
rahatsızlık oradan.
BAŞKAN Sayın
Koçyiğit, müsaade edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ediyoruz Başkanım.
BAŞKAN Müsaade edin.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Rahatsız olun arkadaşlar, rahatsız
etmeye devam edeceğiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Tarikatlara yaranıyorsunuz, tarikatlara!
Kime, ne söz verdiğinizi iyi biliyoruz.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Biz Alevi ile Sünniyi zerre kadar, milim nispetinde
ayrı görmedik.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Tabii canım!
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Hiç görmezsiniz!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Aleviler bu vatanın en sahici, en asli unsurudur.
Kardeşliğimiz ilanihaye devam edecektir.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sivasın katillerini milletvekili
yaptınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar, bir isme daha teşekkür etmek
istiyorum.
ALİ KEVEN (Yozgat)
Hani eşit vatandaşlık?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) AK PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Yılmaz
Tunç Beyin gayretine bizatihi şahidim. Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun
teklifi görüşülürken arka planda ne kadar önemli katkıları olduğunu
bizatihi biliyorum, Abdullah Güler kardeşimle beraber. Nedir o?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ortaya bu yasa teklifi
çıkmış!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Özgür Başkanım da burada, o da çok ilgili bu
mevzuyla. Maden ocakları ve yer altı işlerinde
çalışanlar için hakikaten devrim niteliğinde kararlar getirdik,
kanun çıkarıyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Öldüren
devrim! 301, Soma!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bundan böyle, bakın, altını çizerek
söylüyorum, bir gün sigortalı olsa dahi eğer maden ocağında
kazaya uğramış, vefat etmişse onun geride
bıraktıkları emeklilik hakkı kazanıyorlar.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ne
büyük lütuf! Ne büyük lütuf! Öldükten sonra yapıyorsunuz, ne büyük lütuf!
Önce yaşatmayı deneyin, yaşatmayı!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) 1930dan beri.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Evet, tabii, ta o yıldan bu yıla
gelmişiz, bakın, ilk defa biz yapıyoruz, devrim
niteliğindedir.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Öleceklerini hâlâ bekliyorsunuz madencilerin!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Göz
göre göre öldüler.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Bir başkası arkadaşlar, orada
şehadete uğrayan -biz onları şehit olarak kabul ediyoruz-
şehit olduktan sonra -daha önce bir tarih aralığına
sığdırılan- efendim, kardeşlerinin, aileden birinin
iş sahibi olması, aş sahibi olması hükmünü -tarihi
bütünüyle kaldırarak- hangi zaman diliminde kazaya uğramış
olursa olsun eşi, çocuğu, kardeşleri iş, aş sahibi
olacak diye kayıtlar getirdik.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Bu
kazalar niye hep fakirleri buluyor, niye sizi hiç bulmuyor? Neden zenginler hiç
kazaya uğramıyor?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar, bunlar bu muhalefetin
aklının ucundan geçmez çünkü millet diye bir dertleri yok, sadece ve
sadece istismar.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Tabii,
tabii!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) İşte, istismarın
kayıtlarını da şimdi burada koydum Alevilerle ilgili
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Aleviler bizim yüreğimiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Ya, duygu
sömürüsü yapmayın!
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Şimdiye kadar neredeydin?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Şehitlerimiz, hangi sahada olursa olsun vatan
için can veren Mehmetçiklerimiz gibi yer altında şehadete
uğrayanlar da bizim için ölümsüzdürler, onların geride
bıraktıklarının da hatıralarını her daim
yüksek tutarız. Dolayısıyla, sahabetlik bizim işimiz,
milletin işini görmek bizim işimiz, millet lehine kanun çıkarmak
bizim işimizdir.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Bir de Alevilere sorsaydınız Hocam ya!
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Ara ara şunu söylüyorum arkadaşlar
-bitirirken söyleyeceğim- diyorum ki: Güzel olanı taklit de güzeldir.
Buradan, yirmi yıldır düştüğümüz kayıtlardan hisse
kaparsanız çok özel pozisyonlar alırsınız.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) 400 madenciyi öldürdünüz. 400 madenci
öldü, 400 madenci! Ondan mı hisse kapacağız? Madenci
yakınını tekmelemekten mi hisse kapacağız?
İBRAHİM
AYDEMİR (Devamla) Hele hele Cumhur İttifakındaki
kardeşliğimize bakın, kendi aranızdaki nizayı da
gidermeye çalışın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) İbrahim Bey, bir de Alevilere sorsaydınız,
Alevilere! Acaba bu yasaya ne diyor Aleviler? Bir de sorsaydınız.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Alevi ozandan bahsettim, bak, Alevi ozandan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kürsüden konuştuğunuz yetmiyor, bir de
yerinizden konuşuyorsunuz ya!
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 364 sıra sayılı Komisyon Raporunun birinci
bölümünün görüşmelerinin devamı hususunda İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerine
İç Tüzükün 72nci maddesine göre devam edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Gülizar
Biçer Karaca Candan
Yüceer
Manisa Denizli Tekirdağ
Yüksel
Mansur Kılınç Yüksel
Özkan Rafet
Zeybek
İstanbul Bursa Antalya
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ama sunmadan önce bir yoklama talebi
var, bunu karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın
Sümer, Sayın Şevkin, Sayın Köksal, Sayın Şaroğlu,
Sayın Bülbül, Sayın Karaca, Sayın Zeybek, Sayın Yüksel,
Sayın Yüceer, Sayın Özkan, Sayın Öztunç, Sayın Karabat,
Sayın Durmaz, Sayın Kılınç, Sayın Aygun, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Gökçel, Sayın Çakırözer,
Sayın Adıgüzel.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.23
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde İç Tüzükün
72nci maddesine göre verilen görüşmelere devam önergesinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Pusula yollayan milletvekili
arkadaşlarımızın Genel Kuruldan ayrılmamaları
rica olunur.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN
Görüşmelere devam önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri,
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Şimdi ismini
okuyacağım milletvekillerinin sisteme girmesini rica ediyorum:
Karahocagil, Ataş, Kılıç Koçyiğit, Köksal,
Gaytancıoğlu, Durmaz.
Sayın Karahocagil,
buyurun.
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkür ediyorum Başkanım.
İçişleri
Bakanlığımız uyuşturucu ticaretinin önlenmesi için topyekûn
mücadelesini sürdürmektedir. Geçtiğimiz beş yılda çökertilen
uyuşturucu şebekesi sayısı bini geçmiş,
uyuşturucu suçundan yatan tutuklu ve hükümlü sayısı 35 binden
117 binin üzerine çıkmıştır. Türkiye, geçtiğimiz
yıl 5,5 ton, bu yılın ilk on ayında 12 ton uyuşturucu
yakalayarak mücadeleyi en üst seviyede yürüten ülkeler arasına
girmiştir. 15 Temmuzdan bu yana, PKK terör örgütünün en önemli gelir
kaynağı olan 362 milyon kök kenevir, 275 ton esrar ele geçirilerek
örgüte 287 milyar liralık darbe vurulmuş, 53 teröristse etkisiz hâle
getirilmiştir. AK PARTİ Hükûmeti olarak sinek
vızıltılarına kulaklarımızı
tıkayıp zehir tacirlerine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, biyologlar, canlılarla ilgili tüm süreçlerde rol
alan bilim insanlarıdır. Gelişmiş ülkelerde profesyonel
meslek grupları arasında en ön sırada yer alan biyologlar,
ülkemizde gereken önemi görmemekte, işsiz ve potansiyel işsiz konumuna
düşmektedir. Ülkemizde resmî olarak 1933 yılından beri bir
meslek unvanı olan biyologluk, aradan geçen seksen altı yıla
rağmen mesleki haklar, statü, bilimsel olanaklar bakımından
uluslararası normların çok gerisinde kalmıştır. Bakınız,
daha geçtiğimiz günlerde bilim dünyasının en prestijli ödülü
olan Nobel Ödülünü alan kişi İsveçli bir biyologdur. Buna
karşın, ülkemizde her yıl sadece 5-10 biyolog ataması
yapılmaktadır. Meslek alanları
sınırlandırılmakta, binlerce biyolog işsiz
bırakılmaktadır, kaderlerine terk edilmektedir.
Buradan Sağlık Bakanı
başta olmak üzere, tüm Hükûmet temsilcilerine sesleniyorum: Bilimi
engellemeyin, biyologlarımızın sorunlarını çözün
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Koçyiğit
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Her gün zorunlu din
derslerine tabi tuttuğunuz; AİHMnin, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin ve AYMnin kararlarını
tanımadığınız; hâlihazırda Hacı Bektaş
Veli Dergâhını Alevilere teslim etmediğiniz; Alevi köylerine
cami yapmaya devam ettiğiniz; cemevlerini ibadethane olarak
tanımadığınız bir yerde hangi hakla, hangi hukukla ve
kime danışarak böyle bir yasa getirdiniz? Sizi destekleyen tek bir
Alevi kurumu, tek bir Alevi dergâhı, tek bir Alevi ocağı var mıdır?
Evet, iyi yapıyorsunuz, bu yasa bizim ihtiyacımızdır.
diyen tek bir Alevi yurttaşı var mıdır, merak ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar
iline bağlı Sandıklı ilçemizde Hükûmet Konağı ve
Jandarma Karakolu yıkıldı, yerine yeni bina
yapılacağı belirtiliyor. Sandıklıda, özellikle yaz
döneminde, yurt dışında yaşayıp izne gelen
hemşehrilerimizle birlikte nüfus 100 bine kadar çıkabiliyor, hâl
böyle olunca da otopark ihtiyacı artıyor. İşte, bu nedenle,
yapılacak olan bu iki binanın altına otopark yapılması
hem Sandıklı trafiğini rahatlatacak hem de
vatandaşların mağduriyetini engelleyecektir.
Yine, sürekli zamlanan yem
fiyatları yüzünden 1 kilo karkas etin maliyeti 115-116 liraya geliyor,
kesim ise 103 lira yani üretici her kesimde kilo başına 13-14 lira
zarar ediyor. Peki, Et ve Süt Kurumu ne yapıyor? Aynı AKP
iktidarı gibi bu duruma seyirci kalıyor. Vatandaşa da çiftçiye
de yazık değil mi?
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan beş ay önce yani
haziran ayında Toprak Mahsulleri Ofisi buğday ve arpa
fiyatlarını açıkladı, sonra dedi ki: Bana yani Toprak
Mahsulleri Ofisine ürün getirenlere bin lira fazla para ödeyeceğim. Bunun
haziran sonu ve temmuz ayının ilk haftasında olanlara biner
liralar ödendi ama daha sonra, üç aydır biner liralar ödenmedi. Neden
ödenmiyor, bunu merak ediyoruz. Ayrıca, o dönemde ve sonrasında,
tüccarlara teslim edenlere biner lira hiçbir şekilde açıklanmadı
dahi.
Şimdi, buradan
soruyorum: Bu tüccarlar başka ülkenin tüccarları mı? Çiftçi her
yerde Toprak Mahsulleri Ofisinin ürün teslim edeceği deposunu
bulamıyor ki bazen mecburen tüccarlara teslim etmek zorunda kalıyor
dolayısıyla burada bir hak mahrumiyeti var, bu hak mahrumiyetinin
giderilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmaz
KADİM DURMAZ (Tokat)
Servis taşıma yönetmeliği 4 bakanlığa bağlı.
Bu yüzden, alınacak kararlarda 4 bakanlığın görüşüne
başvurulduğu için servisçilerimiz mağdur olmaktadır. Bu
yönetmeliğin tek bakanlıkça yürütülmesi, Türkiyede servis
işletmeciliği yapan odaların ve servisçi esnafın talebidir.
Tokatta cazibe sulama suyu
Bakanlık tarifesi patateste 44 liradır ama birlikler 160 liradan
tahsil etmektedir. Aynı sulama mısır için 44 lira olup yine
birliklerce mısırda da 200 liradan tahsil edilmektedir. Bu, hububatta
28 lira olup birliklerce 75 liradan tahsil edilmektedir. Pompaj sulama ise
dönüm başı yaklaşık olarak 600 liradan tahsil edilmektedir.
Çiftçilerimizin sulama birliklerine olan ve son ödeme günü 31/12/2022 tarihli borçları,
çiftçilerimizin bilgisi ve onayı olmadan hesaplarına yatması
gereken çiğ süt destekleme primi ve buzağı destek ödemelerinden
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Tiryaki
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün, saat 22.00
sıralarında, Hatayın Erzin ilçesine bağlı Hürriyet
Mahallesindeki bir narenciye paketleme fabrikasında mevsimlik işçi
olarak çalışan Dicle Nur Selçuk, meyve paketlerken kıyafetini
makinenin makarasına kaptırdı. Yaralanan Selçuk, Erzin Devlet
Hastanesine kaldırıldı ancak doktorların tüm
çabalarına rağmen kurtarılamadı. Dicle Nur 14
yaşındaydı, evet, 14 yaşındaydı; okulda
arkadaşlarıyla olması gereken bir saatte mevsimlik işçi
olarak çalışıyordu. 3 Kasım günü MEB bütçesi görüşülürken
Sayın Bakan eğitimde nasıl çağ
atlandığını anlatıyordu. Şunu söyledi Sayın
Bakan: İlk ve ortaokullarda okullaşma oranımız yüzde 100,
ortaöğretimde de yüzde 97nin üzerinde. Evet, Hükûmetin yürüttüğü
ekonomik model çocuklarımızı yok sayıyor. Okulda
olması gereken 14 yaşındaki çocuklarımız
yoksulluğa ve ölüme itiliyor.
BAŞKAN - Sayın
Gergerlioğlu
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Zulmen tutuklu avukat Selçuk
Kozağaçlı ve arkadaşlarının mahkemede söylediklerini
Mecliste seslendiriyorum: Bizi tutuklayarak madencileri öldüremezsiniz. Burada
bulunmamızın ölü veya sağ yoksullarla ilgisi var. Biz
avukatız. Kendimiz için asaleten ve konuşamayanlar için vekâleten
konuşacağız. On yıllık süreç içinde suç işleyen
yargıçların terfi ettiğini gördük. Yargıda on yılda
uyuşturucu baronları ve borsalar oluştu. Mesleğe
başladığımda 5 bin terörist var. denirdi, şimdi ise
vatandaş başına tutan teröristin 50 katı olduğunu
yargı iddia ediyor. Hürriyeti tahdit eyleminizi gözaltı diye
yutturdunuz. 25 avukata on yıl boyunca bu muameleyi reva görmüş hiç
kimsenin güzelim mesleğimize sızmaması için mücadele
edeceğim. Hazırlık soruşturmasına 14 tanık
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Işık
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
- Teşekkürler.
İnsanların
diğer canlılardan farkı, ölülerini bir merasimle ve saygı
göstererek gömmeleridir. Mezarlara ve cenazelere saldırı ve
saygısızlık temel bir hak ihlalidir. Ancak, Türkiye'de dönem
dönem bu hak saldırıya uğramaktadır. Saldırganlar
herhangi bir ceza almadıklarından bu suç tekrar etmektedir. Cemile
Çağırga, Hacı Lokman Birlik, Taybet İnan, Hatun
Tuğluk, Aysel Doğan, Ekin Van, Agit İpek, Hakan Arslan'ın
cenazelerine yönelik saldırı ve ahlaksızlık
hafızalarda acı bir şekilde durmaktadır.
Van'da da 2020
yılından bu yana onlarca mezar tahrip edilmiştir, aileleri
aranarak taciz edilmektedir, en son 29 Ekim 2022de Revan Zana
Barıştıranın mezarlığı tahrip
edilmiştir. Bakanlık bünyesinde, bir birimin, mezar
taşlarını takip edip, aileleri sürekli rahatsız ettiği
bilinmelidir. Ölülere saygıyı da yok ettiniz; ölülerden, mezarlardan
ne istiyorsunuz? Mezarlara yönelik bu çirkin saldırılar derhâl
durdurulmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben kanunla ilgili olan
kısımlarla ilgili sorulan sorulara cevap vereceğim sürem
yettiğince: Fiyat İstikrarı Komitesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının bağımsızlığını engellemiyor
mu? diye bir soru soruldu.
Fiyat İstikrarı
Komitesi, fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine
ve sürdürülmesine katkı sağlamak üzere kurulmuştur. Komitenin
temel kuruluş amacı, para politikasının etkinliğinin
sınırlı olduğu arz yönlü şoklara etkin ve
zamanında yanıt vermektir. Bu görev tanımı çerçevesinde
Komite, yönetilen, yönlendirilen fiyatlar ile fiyat istikrarını
tehdit eden riskler ve bunlara yönelik hayata geçirilmesi gereken tedbirleri
ele almakta ve para ve maliye politikaları arasındaki eş güdümü
gözeterek fiyat istikrarına yönelik yapısal politika önerileri
geliştirmektedir. Bu nedenle, temel amacı fiyat istikrarı olan
ve araç bağımsızlığına sahip Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasıyla arasında herhangi bir şekilde görev ve yetki
çakışması bulunmamakta, dolayısıyla bankanın
bağımsızlığına herhangi bir
aykırılık teşkil etmemektedir.
Yönetilen, yönlendirilen
ürünler, fiyatı doğrudan kamu ya da kamuya bağlı kurumlar
yani belediyeler, KİT'ler ve benzeri tarafından belirlenen ve/veya
fiyatı kamunun onayı neticesinde oluşan mal ve hizmet
kalemlerini ifade etmektedir. TÜFE sepetindeki yönetilen ve yönlendirilen
fiyatlar TÜİK tarafından ayrıca
sınıflandırılmıştır. Bu doğrultuda
yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hariç TÜFE adıyla istatistik olarak
yayımlanmaktadır.
Enflasyonla mücadele
kapsamında 2021 ve 2022 yılında vazgeçilen vergi tutarı;
sırasıyla, 154,2 milyar lira ve 276,8 milyar lira olarak
hesaplanmaktadır. Gıda ürünlerinde KDV indirimi, otomobilde matrah
eşiklerinin güncellenmesi, kurumlar vergisi indirimleri, enerji sübvansiyonları
nedeniyle BOTAŞın ödemediği ithalde alınan KDV, tütün,
alkollü ürünlerde vergi güncellemelerinin Yİ-ÜFE oranları yerince
daha düşük oranda artırılması gibi ve benzeri. Böylece
vatandaşlarımızın alım güçlerini gözeterek enflasyonla
mücadeleye vergi politikaları yoluyla da önemli bir destek sunmuş
olduk.
2ncisi de; İstanbul
Finans Merkezine neden yeni vergi avantajları sağlanmaktadır?
7412 sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu'nun 6ncı
maddesine göre, katılımcı belgesi almış finansal kuruluşlar
tarafından İFMde gerçekleştirilen finansal hizmet ihracatı
niteliğindeki faaliyetler kapsamında elde edilen kazançların
yüzde 75inin -2022 ila 2031 yılları vergilendirme dönemlerine ait
kurum kazançları için yüzde 100ü- kurum kazancından indirilmesine
imkân tanınmıştır.
Katılımcı
belgesi almış finansal kuruluşların İstanbul Finans
Merkezinde istihdam ettikleri belirli şartları sağlayan
personelin ücretlerinde belirli oranlarda istisna öngörülmüştür.
Yine, finansal hizmet
ihracı kapsamındaki işlemlere yönelik banka sigorta muameleleri
vergisi, harç ve damga vergisi istisnaları öngörülmüştür.
Kanunla düzenlenen istisnalar
sadece finansal hizmet ihracatı kapsamında yapılan faaliyetleri
kapsamakta olup kanunda mal ticaretine aracılık edilmesine yönelik bir
istisna düzenlemesi bulunmamaktadır.
Yapılan düzenlemeyle
ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin geliştirilmesi
ve ekonomik büyümeye katkı sağlanması, ülkemize döviz girdisi
sağlamak suretiyle ekonomik istikrarın korunması ve bu alanda
oluşacak yeni pazarlarda istihdam imkânlarının
artırılması amacıyla yeni bir teşvik unsuru ihdas
edilmektedir.
Bu kapsamda, 7412
sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu hükümlerine göre
katılımcı belgesi, İstanbul Finans Merkezi bölgesinde
faaliyette bulunan kurumların yurt dışından satın
alınan malların Türkiye'ye getirilmeksizin yurt dışına
satmalarından veya yurt dışında gerçekleşen mal
alım satımlarına aracılık etmelerinden
sağladıkları kazancın yüzde 50sinin kurum kazancından
indirilmesine imkân tanınmaktadır.
Avantajlar neden sadece
İstanbul Finans Merkezine sağlanıyor? Cevabımız:
Bilindiği üzere, İstanbul Finans Merkezi ülkemizin finansal rekabet
gücünü uluslararası alanda artırmak, finansal piyasalar ile ürün ve
hizmetlerin gelişimine ve derinleşmesine katkıda bulunmak,
uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonu güçlendirmek
amacıyla 7412 sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu bölgede
finans sektörü alanında çalışan kurumlar faaliyette bulunabilecekleri
gibi, finans dışı sektörde çalışan kurumlar da
katılımcı belgesi almak suretiyle faaliyetlerini bu alanda icra
edebileceklerdir.
Düzenlemenin amacı, esas
itibarıyla ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin
geliştirilmesi, ekonomik büyümeye katkı sağlanması,
ülkemize döviz girdisi sağlamak suretiyle ekonomik istikrarın
korunması ve bu suretle istihdam imkânlarının
artırılmasıdır. Bu bağlamda, uluslararası ticaret
ya da transit ticaret faaliyetlerinde başarılı olan ülke
uygulamaları incelendiğinde, bu işlemlerin güçlü bir finansman
yapısıyla desteklendiği, diğer bir ifadeyle, mal alım
satım ile tahsilat, ödeme ve ödemeye aracılık gibi finansman
işlemleriyle birlikte yürütüldüğü görülmektedir.
Ülkemizin jeopolitik önemi
göz önünde bulundurulduğunda, ticaret ya da transit ticaretle
uğraşan tam ve dar mükellef kurumların faaliyet merkezlerini
ülkemize taşımaları teşvik edilmekte, böylelikle hem
ekonomik büyümeye ve istihdama katkı sağlanması hem de yeni
kurulan İstanbul Finans Merkezinin faaliyet çeşitliliğinin
artırılması suretiyle bölgesel ve küresel cazibe merkezi
olması amaçlanmaktadır.
Cemevleriyle ilgili de çok
konuşuldu, çok soruldu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Kanun teklifiyle planlanan;
beldenin veya bölgenin şartları ile müstakbel ihtiyaçları göz
önünde tutularak gerekli görülen cemevi yerlerinin imar planlarının
tanziminde yer ayrılması öngörülmüştür. İl ve ilçelerimizde
Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin
yapılabilmesi için meri mevzuat olan İmar Kanununa uygun olmak
şartıyla mülki idare amirinden izin alınması yeterli olacaktır.
Uygulama imar planlarında cemevi yeri ayrılması hâlinde sadece
buralarda cemevi yapılabilecektir. İmarlı alanların
dışındaki yerlerde cemevi yapılamayacaktır.
İmarlı alanlarda camilerin yapılmasında mülki idare amirinden
izin alınma sistemi cemevlerinin yapımında da
uygulanacaktır.
Köylerde İmar Kanununun
27nci maddesi ve Köy Yerleşme Alanı Uygulama Yönetmeliği
hükümleri kapsamında cemevleri inşa edilebilecektir.
Mevcut cemevleri için izin
veya ruhsat alımına ilişkin herhangi bir düzenleme
yapılmamış olup mevcut hâlleriyle devam edecektir.
BAŞKAN Evet,
teşekkür ediyoruz.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri okutup sırayla işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Batman İstanbul İzmir
Oya
Ersoy Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Filiz
Kerestecioğlu Demir
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, herkesi ayrıştırma ve
düşmanlaştırma politikalarının doğal sonucu
olarak aslında tabanının eridiğini gören iktidar
cenahı seçim yaklaşırken açılımlara geri döndü. Hak temelli
eşit yurttaşlık ilkesini savunan bizler için Alevi
yurttaşların talepleri, bunların karşılanması,
sorunların çözülmesi çok önemli ancak aylarca reklamını
yapıp sonra da meseleyi torba kanun içine
sıkıştırdığınızda Alevi
yurttaşların sorunları çözülmüyor; TRT Şeş açınca
Kürt sorununun çözülmediği gibi. Aynı şekilde, cemevlerini
kültür merkezi statüsüne alıp elektrik faturasını
karşılamakla da Alevi yurttaşlara eşit yurttaşlık
tanınmış olmayacak. Oysa Alevi yurttaşların talebi çok
net; cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması ve eşit
yurttaşlık.
Şimdi, algı
yöneterek imaj tazeleme tüm dünyanın sorunu aslında. İnsan
hakları sorunlarıyla gündeme gelen ve bu yıl Dünya
Kupasına ev sahipliği yapacak olan o çok sevdiğiniz Katara
bakalım örneğin. Stadyum ve tesis inşaatlarında çalışan
çoğunluğu göçmen binlerce işçi kupa
hazırlıklarında hayatını kaybetti. O ölümlerin üstüne
oynanacak futbol için FIFA Siyaseti bırakın, futbol konuşun.
diyor. Şimdi, binlerce işçi ölmüş ve gerçekten, aslında,
tamamıyla bir sömürü politikasının sonucu olarak yani siyasetin
tam göbeğinde ölmüş o işçiler ve deniyor ki -birçok yerde
duyduğumuz o laf- Siyaset yapmayın. Katar'a futbolla itibar
kazandıramaz kimse, siyasetin tam göbeğidir bu.
Size yine gelince, Amasra'da
42 maden işçisinin hayatını kaybettiği katliama
ilişkin komisyon kurdunuz ve sanki başka insan yokmuş gibi, o
komisyonun başına, Soma katliamının
yaşandığı dönemde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
olan ama hiçbir sorumluluğu üstlenmeyen Taner Yıldız'ı
getirdiniz. Ona itibar kazandıracağınızı
düşünüyorsunuz. Ne Amasra'dan ne de Soma'dan itibar kazanamazsınız.
Amasra faciasına
baktığımız zaman, metan gazı seviyesi 2 kere patlama
eşiğini aştığı hâlde işçilerin
çalıştırılmaya devam edildiği
Ayrıca, madenin
gaz ölçüm merkezinde polislerin yaptığı inceleme
tutanağından görüyoruz ki patlamanın olduğu gün yani 14
Ekimde metan gazı seviyesi 85 kez ikaz seviyesinin üstüne
çıkmış ve 5 kez de alarm seviyesini aşmış.
Aslında sadece, bir yıldır serpilmeyen taş tozu bile
serpilmiş olsa kömür tozu patlaması engellenecek ve çoğu bu
nedenle, bunun yaydığı ısı nedeniyle yanarak ölen
işçiler kurtulmuş olacaktı. Başta TTK Genel Müdürü, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı ve tüm ilgili yönetici ve denetçilerin yaşanan bu katliamda
cezai sorumluluğu var ve hiçbiri sonradan itibar kazanamaz.
Evet, algı yöneterek
imaj tazelemeye örnekler çok. Yine, COP27de mesela küresel iklim krizini
yaratan diğer ülkeler gibi Türkiye de iklim hedefini açıklayacak,
karbonsuzlaşma için sera gazı emisyonlarının azaltılacağına,
ormansızlaşmanın önüne geçileceğine dair sözler verecek.
Tabii, fosil yakıt şirketleri, maden şirketleri, çok uluslu
endüstri şirketleri de çevre için sosyal sorumluluk projeleri yürütecek
ama diğer taraftan da Amazon Ormanları yine, bu şirketlerin ticaret
savaşları nedeniyle yakılmaya devam edecek ya da Eko İklim
Zirvesine katılıp Yarınlara yeşil bir dünya
bırakmayı istiyoruz, bunun sözünü veriyoruz. panosunu imzalayan
Ankara Belediye Başkanı ODTÜ Ormanını yok edecek rant yolu
projesinde ısrar edecek. Evet, bütün bunlardan kimse itibar kazanamaz.
Bakın, yanı
başımızda Suriye, Lübnan ve Irak'ta insanlar kuraklık
nedeniyle kolera salgınıyla uğraşıyor ve Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre 1 Kasım itibarıyla 81
kişi kolera nedeniyle yaşamını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Bundan da Fırat Nehri'ndeki
akışı kısıtlayan bu memleket sorumlu ve gerçekten bu
iktidar sorumlu.
Son olarak şunu ifade
etmek istiyorum: Evet, bir kadın; 90 yaşında, Adile Ada ve bu
kadın bir gösteri sırasında kelepçelendi. Evet, Soylu, gerçekten
bir dakika korumasız dolaşabilir mi; etrafında polisler,
korumalar olmadan? Ona kelepçe takılması emrini veren Soylu. O zaman
bu kadın mı cesur, Süleyman Soylu mu cesur? Bu kadın cesur çünkü
bu kadın 90 yaşında hâlâ bir protesto içindeyse o, gerçekten bir
haklar abidesidir, başka bir şey değil. (HDP
sıralarından alkışlar) Bir de insanlara düşünceleriyle
baş eğdiremeyip, aynı şekilde polislerle baş
eğdirmeye çalışıyor. Baş eğmeyecek, bunu böylece
bilin.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. Önerge kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup, önergeleri okutup
sırasıyla işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Fahrettin Yokuş Enez
Kaplan
Adana Konya Tekirdağ
İbrahim
Halil Oral Dursun
Ataş Hayrettin
Nuhoğlu
Ankara Kayseri İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Tuncer Cengiz
Gökçel Tacettin
Bayır
Amasya Mersin İzmir
Cavit
Arı Fikret
Şahin Kamil
Okyay Sındır
Antalya Balıkesir İzmir
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz Ankara Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Oral'a aittir.
Buyurun Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
sözlerime Türk'ün hürriyet mücadelesinin lideri, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve dualarla anarak başlamak
istiyorum. Büyük Atatürk, fikirleri, mücadelesi ve hayatıyla bizlere ebedî
bir rehber olmaya devam edecektir, ruhu şad olsun.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu maddeyle, motorlu araç ticareti yapan mükelleflerden
doğacak özel tüketim vergisinin tahsil güvenliğini sağlamak
amacıyla 30 milyon TL'ye kadar teminat alınması
düzenlenmektedir. Bu yöntem kabul edilebilir değildir, bu durum vergisini
zamanında ödemiş olan mükellefler ile ödemeyen mükellefleri aynı
kefeye koymaktan başka bir şey değildir. Namusuyla para kazanan
ve vergisini zamanında ödeyen mükelleflere vergi kaçakçısı
muamelesi yapılmaktadır. Ayrıca, bu uygulamayla toplanacak olan
paraların hangi amaçla kullanılacağı kanun metninde
yazılmamıştır. Teklifin seçim öncesine denk getirilmesiyle
de şiddetli şüphe uyandıran bir kanun metni olarak kamuoyunda
algılanmaktadır; bu, açıkça bir seçim ekonomisi yaratma
hamlesidir.
Kıymetli
milletvekilleri, madde metninde yer alan motorlu araç ticareti yapan ifadesi
de son derece geniş bir kesimi kapsamaktadır. Bu ifadeyle
galerilerden fabrikalara kadar tüm mükellefler getirilmesi planlanan teminat
miktarını ödemeye mecbur edilecektir. Motorlu araç ticareti yapan
bazı firmalar için 30 milyon Türk lirası fazlayken bazı firmalar
için de bu miktar son derece düşük kalacaktır yani vergi adaleti
tesis edilemeyecektir. Bütün bunların yanı sıra otomobil
üzerindeki ÖTV oranları da çok yüksektir. Yüksek ÖTV oranları
otomobil fiyatlarını ikiye katlamaktadır. Otomobiller için ÖTV
oranları yüzde 40 ila yüzde 220 arasında değişmektedir.
Böylece vatandaşlarımız bir araba parası kadar da ÖTV
ödemek zorunda kalmaktadır. Başta, otomobilde uygulanan ÖTV
oranları makul seviyeye çekilmelidir, ayrıca birçok üründen
alınan ÖTV tamamen kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
vergi, harç ve cezalarda artış belirleyen yeniden değerleme
oranı yüzde 129,93 olmuştur. Yılbaşından itibaren
ehliyet ve pasaport harcı ile trafik cezaları oranları yüzde
129,93 oranında artacaktır. Vergi, harç ve cezalarda enflasyonun
üzerinde bir artış yapılmıştır. Her şeyden
önce vergide adalet sağlanmalıdır.
Dolaylı vergi yükü de
hızla artmaktadır. Türkiyede gelir ve kazançlardan alınan
vergilerin millî gelire oranı yüzde 5,6 iken OECD ülkelerinde bu oran
yüzde 11,4tür. Tam tersi şekilde Türkiyede ÖTV olarak toplanan
miktarın millî gelire oranı yüzde 3,6 iken OECD ülkelerinde bu oran
yüzde 2,4tür. Bu durum OECD ülkelerinden daha yüksek oranda dolaylı vergi
topladığımızı ortaya koymaktadır.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve TİSK çalışanların
gelir vergisi yükünün hafifletilmesini istemektedirler. Hükûmet asgari ücret
üzerindeki vergilerden artık vazgeçmelidir. Örneğin, ücreti brüt
13.043 Türk lirası olan bir çalışanın eline ocak ayında
net 10 bin Türk lirası geçmekteyken aralık ayında bu rakam 9.143
TLye düşmektedir yani kesilen vergi oranı ocak ayında yüzde 15
iken ağustos ayında yüzde 27ye yükselmekte ve bu nedenle de eline
geçen net rakam azalmaktadır. Kısacası, Türkiyede her alanda
olduğu gibi vergi tahsilatı noktasında da adalet ayaklar
altına alınmıştır. Vergi, devlet
yatırımlarının aracı olmaktan çıkarılıp
iktidarın seçim bağışı hâline
dönüştürülmüştür; yatırımlar ise yandaş müteahhitlere
kamu-özel iş birliği adı altında peşkeş
çekilerek fahiş fiyatlarla yapılır hâle gelmiştir. Adalet
ve kalkınma yalnız iktidar partisinin adı olmuş ama
ülkemizin gerçek hayatını terk etmiştir.
Bu düşüncelerle
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz talep eden Amasya Milletvekili Sayın
Mustafa Tuncer.
Buyurun Sayın Tuncer.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA TUNCER (Amasya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve saygıdeğer milletimizi
selamlıyorum.
Seksen dört yıl önce
bugün, cumhuriyetimizin kurucusu, Kurtuluş
Savaşımızın ve milletimizin Başkumandanı Büyük
Önder Mustafa Kemal Atatürkü Hakka uğurladık; toprağı
bol, ruhu şad olsun. Kendisi aramızda olmasa da eserleri, devrimleri
ve cumhuriyeti ilelebet bizlerle olmaya devam edecektir. Sevgi ve özlemle yâd
ediyorum.
Yine bir torba yasayla
karşı karşıyayız. AK PARTİ iktidarları ve
saray yirmi yıldır öyle bir kötü yönetim gösterdi ki bu basiretsiz ve
beceriksiz yönetiminiz neticesinde halk fakirleşti, insanlar
yoksullaştı, toplum âdeta sokağa çıkamaz hâle geldi. Bütün
bunların üzerine bir de özgürlüklerin yerine baskıyı, adaletin
yerine zulmü, konuşabilmenin yerine muhbirliği getirerek âdeta korku
toplumu yarattınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdiyse seçime ramak kala yarattığınız tahribatı
ortadan kaldırmak için torba yasalara sarıldınız.
Halkımızı torba yasalar değil, seçim kurtaracak. (CHP
sıralarından alkışlar) Oy günü gelecek ve bu halk sizi oy
torbalarıyla gönderecek. Gökten düşenin parçası bulunurmuş
da gönülden düşünenin asla. AK PARTİ de Cumhurbaşkanı da
halkın gönlünden düştü, bundan sonra başınız
pınar, ayağınız göl olsa da tekrar girmeniz mümkün
değil.
Sayın AK PARTİ
milletvekilleri, saray hükûmeti yirmi yılda ülkeyi ne hâle getirdi, gelin
bunlara bir göz atalım. İktidara geldiğiniz 2002den bu yana 2
trilyon 504 milyar dolar vergi topladınız. 131 milyar dolar içeriden
ve dışarıdan borç aldınız. Milletin 63 milyar
dolarlık malını mülkünü sattınız ve toplam 2 trilyon
698 milyar dolar para topladınız ve harcadınız. AK
PARTİ kendinden önceki 57 hükûmetin yetmiş dokuz yılda
kullandığı kaynağın 4 katını kullandı.
Buna rağmen sizden önceki hükûmetler kullandığı her 100
dolarlık kaynakla 714 dolar gelir yaratırken saray hükûmetleri ve AK
PARTİ kullandığı her 100 dolarlık kaynakla sadece 533
dolarlık gelir yaratabildi. Yani bu konuda sınıfta
kaldınız çünkü kaynaklar israfa ve şatafata gitti.
2011de
çıktınız 2023te Türkiyeyi en büyük 10 ekonomi arasına
sokacağız. diye söz verdiniz. 2023te millî gelir 2 trilyon dolar,
fert başına gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar,
işsizlik yüzde 5 olacak. diye söz verdiniz. Bunları kalkınma
planlarına yazıp resmî hedef hâline getirdiniz. 2023e şunun
şurasında sayılı günler kaldı ama siz
bırakın dünyada ilk 10 ekonomiden biri olmayı, 1990
yılında en büyük 20 ekonomi arasına giren, 1999
yılında G20 üyesi olan Türkiyeyi en büyük 20 ekonomi arasından
düşme noktasına getirdiniz.
Türkiye sadece ekonomide
zemin kaybetmedi; ülkemizi hukukta ve demokraside de üçüncü dünya ülkeleri
seviyesine indirdiniz. Sadece son dört yılda ülkemizi Hukukun
Üstünlüğü Endeksinde 8, Yolsuzluk Algı Endeksinde 18, Dünya
Mutluluk Endeksinde 38 sıra gerilettiniz; halkımızı âdeta
mutsuzluğa hapsettiniz.
Son yirmi yılda hiçbir
hükûmete nasip olmayan kaynakları ve zamanı kullanmanıza
rağmen verdiğiniz sözleri tutmadınız, büyük
fırsatları kaçırdınız, toplumu kutuplaştırdınız,
kaynakları israf ettiniz, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarda âdeta
Everestin zirvesine çıktınız ama saraya heba ettiği yirmi
yıl yetmemiş, şimdi de utanmadan, sıkılmadan
yüzyıl masalları anlatıyorsunuz. Ayinesi iştir kişinin
lafa bakılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın teklif sahibi
milletvekilleri, torba yasada Alevilikle ilgili düzenlemeler de
bulunmaktadır. Yaptığınız bu düzenlemeler Alevilikle
bağdaşmamaktadır çünkü cemevleri birer kültürevi değil,
Alevilik inancının ibadet yeridir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA TUNCER (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Aleviler cemevlerinde Ya
Allah, ya Muhammed, ya Ali haykırışlarıyla Allaha
karşı olan ibadetlerini yaparlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Cemevlerine inanç yönüyle bakmayıp sadece kültür
mekânı olarak nitelendirmek ve böyle kabul etmek Aleviliğe
karşı en büyük hakarettir. Derhâl bu hatadan dönülmelidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sonuç olarak, sayın AK
PARTİ milletvekilleri, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında aziz
milletimiz bu otoriter rejimi sandıkta gönderecek ve bir kez daha tarih
yazacak. Saray kaybedecek, halk kazanacak; otokrasi kaybedecek, demokrasi
kazanacak; saray beslemeleri kaybedecek, milletimiz kazanacak; biz kazanacağız,
Türkiye kazanacak; biz kazanacağız, 85 milyon kazanacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 1 önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Enez
Kaplan Fahrettin
Yokuş
Adana Tekirdağ Konya
Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
kanun teklifinin görüşülen maddesi motorlu araç ticareti yapan vergi
mükelleflerinden vergi tahsilatının güvenliğini sağlamak
amacıyla 30 milyon liraya kadar teminat istenebilmesini düzenlemektedir.
Ayrıca, teklife göre, bu teminatı vermeyenlere vergi cezası
verilecektir. Bu yönteme göre, tüm vergi mükelleflerinden
doğmamış vergi borcu için teminat alınması
gerekmektedir ki bu da suç işleyebilir diye herkesi cezaevine atmaktan
farksızdır. Bu yüzden böyle bir yöntem kabul edilemez. Ancak AKP
iktidarına bu yöntemi nerede kullanmaları gerektiğini
söyleyebilirim. Mesela, vergisini zaten ödeyen firmalardan teminat almak yerine
son on yılda tam 128 kere vergi istisnası
yaptığınız 5li çeteden teminat isteyebilirsiniz. Mesela,
son on yılda 100 milyar liradan fazla ihale verdiğiniz, kira
borçlarını dahi yirmi iki yıl ertelediğiniz
şirketlerden teminat isteyebilirsiniz. Vergisini hep ödemiş namuslu
vatandaştan teminat istemek yerine milyarlarca lira vergi borcunu sildiğiniz
yandaşlardan teminat isteyebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri,
vergi toplamak da bu vergileri gerekli yerlere harcamak da devletin
başlıca görevidir. Bu vergileri toplarken de harcarken de adaletli
olunmalıdır ancak Türkiyede vergi yükü fakir fukaranın
sırtına yüklenmiş, kaynaklar ise yandaşlara seferber
edilmiştir. Ekonomik krizin süreklilik kazandığı, her yeni
güne zamlarla başladığımız, yaşam maliyetlerinin
her geçen gün artmaya devam ettiği bu ortamda AKPnin vergi
politikalarının özeti şudur: Az kazanandan çok vergi, çok
kazanandan az vergi; yandaşlara ise vergi affı, vergi istisnası.
Holdinglerin vergileri bir gece yarısı sıfırlanırken
işçinin sırtındaki vergi yükü büyüdükçe büyümektedir. Gelir
eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliğiyle de
vatandaşın ekmeği çalınmaktadır. Cumhuriyetin
fabrikalarını, şirketlerini, kurum ve
kuruluşlarını birer birer satan AKP iktidarı, satacak bir
şey bulamayınca vatandaşın cebine el atmaktadır. Seçim
için kaynak yaratmaya çalışan iktidar, milyarlar içinde yüzen
yandaşlardan değil, geçim derdiyle uğraşan vatandaştan
vergi üstüne vergi almaktadır.
Değerli milletvekilleri,
AKPnin ülkeyi getirdiği noktada vatandaşın araba alması
bırakın lüks olmayı, imkânsız hâle gelmiştir. Türkiye
otomobil vergisinde dünya rekortmeni olmuştur. Yüzde 40 ile yüzde 220 arasında
uygulanan ÖTV yüzünden, her araba alan vatandaş en az bir tane de devlete
araba almaktadır. 2022 yılında artık
tartışmasız bir zaruret olan arabadan, cep telefonundan, beyaz
eşyadan özel tüketim vergisi alınması kabul edilemez bir
durumdur. AKP iktidarı yirmi yıldır hep eskileri örnek gösterip
kendilerini başarılı göstermek için algı yaratmaya
çalışmaktadır. Eskiden bir emekli rahatlıkla araba
alabiliyordu, araba almak, ev almak bir memur için hayal değildi ancak
bugün Türkiyede en ucuz sıfır araç 500 bin liranın üzerindedir.
Bir asgari ücretlinin en ucuz sıfır arabayı alabilmesi için hiç
para harcamadan, evine ekmek götürmeden, bir çay dahi içmeden doksan ay para
biriktirmesi gerekmektedir yani tam yedi buçuk yıl. Üstelik, yemeden
içmeden yedi buçuk yılın sonunda bir araba alabilirse bir araba
parası da devlete vergi ödemektedir. Aynı araba Almanyada 13 bin
eurodur yani bizi kıskanan Almanyada bir asgari ücretli aynı
arabayı sekiz ayda alırken Türkiyede asgari ücretli tam yedi buçuk
yılda alabilmektedir. Coğrafya bir kader değildir, bunun
adı kötü yönetimdir; bu, vatandaşı enflasyona, yüksek vergilere
ezdirirken milletin kaynaklarının yandaşa
aktarılmasının bir sonucudur.
Değerli milletvekilleri,
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin
önderliğinde, vatandaşın ezildiği, yandaşın
baş tacı edildiği bu harami düzeni
değiştireceğiz. Biz vergilerin garibanın sırtına
yüklendiği, yandaşın vergi ödemediği bu düzeni değiştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Biz otomobilde ÖTVyi kaldıracağız, otomobili temel ihtiyaca
dönüştüreceğiz. Biz ekonomiden adalete, dış politikadan
eğitime kadar her alanda yaşanan krizleri çözeceğiz. Ben ekonomistim.
deyip ülkeyi borç batağına sürükleyenlere karşı
projelerimiz ve kadrolarımızla Ulu Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün izinde ülkemizin ikinci yüz yılına hazırız
diyor, çok az kaldı diye ekliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Elitaş
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, İç Tüzük 60a göre bir açıklama
ihtiyacı hissettim.
Kanun teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili kısımda hem biraz önce konuşan Sayın
Milletvekilimiz Ataş ve daha önce konuşmacı bir meseleyi gündeme
getirdiler: Otomobil ticareti yapan herkesten 30 milyon Türk lirası
teminat alınacak. gibi sanki söylediler. Bunu hem kamuoyunun hem
milletvekillerimizin aydınlanması açısından söylüyorum:
Distribütör haricinde doğrudan doğruya araç ithal eden, ithalatı
yapan, otomobil ticaretiyle uğraşan kişiler var. Bu kişiler
özel tüketim vergisini araç çektikten sonra, belli bir müddet sonra
yatırdıklarından dolayı ÖTVnin garanti kapsamı altına
alınmasıyla ilgilidir. Herhangi bir yerde, Ankara'da, Kayseri'de,
İstanbul'da ikinci el araç ticareti yapanlarla ilgili bir düzenleme
getirmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Doğrudan doğruya ithalatçılık kapsamında
yurt dışından distribütör haricinde ithalat yapan kişilere
yapılan bir düzenleme, teminat mektubu alımıdır.
Genel Kurulun ve milletimizin
takdirine sunuyorum, teşekkür ediyorum.
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, açıklamada bulunabilir miyim? Benim konuşmama
karşı yapıldı, bir şey aktaracağım sadece.
BAŞKAN Ya, size
karşı bir açıklama yapılmadı, genel bir açıklama
yaptı Sayın Elitaş.
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Peki ama
BAŞKAN Siz zaten
kürsüden açıklayacağınızı açıkladınız.
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Orada bir şey var.
BAŞKAN Ekstra, kürsüde
söylediğinizin dışında bir şey söyleyecek misiniz?
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Yok, başka bir şey söyleyeceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Komisyona sorarsanız, Sayın Ataş, Komisyona
sorarsanız Komisyon da aynı şekilde cevap verir. Komisyon
herhâlde benimle aynı kanaattedir.
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Düzelmesiyle alakalı
BAŞKAN Peki,
Sayın Ataş, 60a göre söz verelim.
Buyurun.
40.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkanım, konuyu Elitaş Bakanım güzel
açıkladı fakat Komisyonda da bu gündeme geldi, orada bir
açıklık olmadığını hep ifade ettik, edilmeye
devam etti fakat oraya bir açıklık getirilmedi. Bakanlığın
çıkaracağı yönetmeliğe bırakıldı ve bu
yönetmeliğin de ucu açık olacak. Eğer gerçekten öyleyse kanunda
bir cümleyle bunu açıklığa kavuşturup bir şey
koyabiliriz ama konulmadı, sadece ifade edildi; onu belirtmek istedim.
BAŞKAN Peki,
anlaşıldı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkanım, bir açıklığa,
aydınlığa kavuşsun diye bir daha açıklamama izin verir
misiniz?
BAŞKAN Tabii, buyurun.
41.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Ataş, ikinci el ticareti yapanlar zaten ÖTV
mükellefi değiller. ÖTV ithal araçlarda vardır, fabrikalardaki
üretilen araçta vardır, ithal edilen araçlarda ÖTV vardır. Ankarada,
Kayseride veya herhangi bir yerde otomobil ticareti yapanlar ÖTV mükellefi
değildir. Ben aracımı size satarsam veya siz benim
aracımı bir galeriden alırsanız orada ÖTV ödemezsiniz.
ÖTVnin mükellefleri bellidir zaten, kanunda sayılmıştır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, anlaşıldı
konu.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddede önerge yoktur.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü maddede önerge yoktur.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul
edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2
önerge vardır, okutup sırasıyla işleme alacağım.
1inci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Muazzez
Orhan Işık
Batman İstanbul Van
Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Bitlis İstanbul İzmir
Oya
Ersoy
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken
Ağrı Tutakta yaşanan vahim trafik kazasında
yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan
rahmet, ailelerine sabır, yaralılara şifa diliyorum.
Daha Derikteki, Antepteki
ve birçok yerdeki kayıpların acısı geçmeden şimdi de
Ağrıda halkımız ağır bir yara
almıştır. Ağrı yolunun trafik yükü, tek şerit
olması son kazaya açıkça davetiye çıkarmıştır.
Trafik kazalarını önlemek için gerekli çalışmaları
yapması gereken iktidar, saltanatını kaybetme
kaygısıyla her gün ilgisiz birçok gündemle toplumu uğraştırıyor,
oyalıyor. Sadece trafik kazaları değil, neredeyse her gün
yaşanan kadın cinayetleri, iş cinayetleri, ateşli
silahlarla ölüm haberleri ne yazık ki gündem olmaktadır.
Değerli üyeler, ülkenin
temel meseleleri olan savaş ve çatışma, yoksulluk ve işsizlik,
kadın emeği sömürüsü ve kadın cinayetleri, ekolojik
yıkım ve doğa talanı sorunlarını çözmek yerine
daha da derinleştiren, tek adam rejimini kurumsallaştırıp
rantı ve yandaşları esas alan torba kanunlar önümüze
getiriliyor. Torba kanun yöntemi başlı başına bir sorundur
ve yasama yetkisinin istismarıdır. İktidar, bu kanunları
ilgili toplum kesimlerine, sivil toplum kuruluşlarına, muhalefete
danışmadan tekçi bir anlayışla yapıyor. Tekçi, ırkçı,
cinsiyetçi ve ayrımcı kültürü torba yasalarla
kalıcılaştırmaya, kurumsallaştırmaya
çalışıyorsunuz. Aynı torbada Alevilik, madenlerde
yaşamını yitirenler, motorlu araçlar, kamulaştırma
gibi birbiriyle ilgisiz, alakasız konuların yer alması iktidarın
ciddiyetsizliğini ve toplum karşıtlığını
gösteriyor.
Kanun teklifinin 5inci
maddesinde kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma
üzerine bir düzenleme yapılıyor. Kamuya ait tarihsel birikimleri,
kurumları, kamusal hizmetleri yok pahasına özelleştiren bir
iktidarın kamulaştırma hukuku üzerinde bu kadar tepinmesi de
tesadüfi değil. Özellikle, kamulaştırmasız el atma
işlemlerinde ve alelacele kamulaştırma işlemlerinde kamu
hizmetlerini geliştirme amacıyla bir işlem
yapılmadığı açıktır. Nerede bir maden
alanının bir yandaşa tahsis edilmesi, tarihî, kültürel bir
alanını ranta açılması, HESlerle doğanın
yağmalanması varsa orada AKP önce kamulaştırıyor ya da
kamulaştırmasız el atıp sonra yandaş sermayeye
devrediyor. AKP iktidarı sadece son bir yılda 7,7 milyar TLlik kamu
taşınmazını satmıştır. AKP tüm ülkeyi
satarken kayyumlar eliyle de gasbettikleri belediyelerimize ait ne varsa
yandaşlara peşkeş çekiyor.
AKP-MHP iktidarı
kamulaştırmanın değil, özelleştirmenin
iktidarıdır. Bunun en büyük örneği kamuya ait olan PTTnin
taşeronlaştırılmasıdır. PTT personeli içerisinde
kamu çalışanı oranı her geçen gün azaltılarak
çalışanlar güvencesiz, esnek ve ucuz iş gücü olarak
ağır bir iş yüküyle karşı karşıya
bırakılmış, yoksulluğa mahkûm edilmiştir.
Çalışan memurlara yönelik mobbing, sürgün ve
ayrımcılık uygulamaları her hafta kamuoyuna yansımaktadır.
İktidarın özelleştirme politikalarını da TELEKOMun
özelleştirilmesi skandalında hep beraber gördük. Kamuya ait olan
TELEKOM, kamu bankalarından verilen kredilerle AKPnin seçtiği bir şirkete
verilmiş, bu firma TELEKOMu on üç yıl işlettikten sonra kredi
borcunu ödemeden TELEKOMu yine borçları
karşılığında kamu bankalarına devretmiştir.
Bu özelleştirmede kamu bankalarının zararı 5 milyar dolar
civarında olup ülkenin kaybı ise tam olarak
hesaplanamamıştır. TELEKOM özelleştirmesinde olduğu
gibi halka ait olan her şey sermayeye peşkeş çekilmektedir. Bu
Meclisin bağımsız bir araştırma komisyonuyla
başta TELEKOM olmak üzere tüm özelleştirme süreçlerini
araştırması gereklidir.
Derin bir toplumsal
yoksulluk, artan mafyalaşma, yolsuzluk ve bunlara karşı
çıkan herkesin baskıyla sindirilmesine dayalı bir yasaklar
ülkesindeyiz. Artan yoksulluk ve ağırlaşan yaşam
koşulları toplumda büyük bir umutsuzluk yaratmış, en ufak
sorunlarda bile bir cinnet hâli topluma sirayet etmiş, sokaklar
şiddet alanına dönüşmüştür. Yargıya güvenin
kalmadığı bu tek adam düzeninde, herkes adaleti kendi eliyle
gerçekleştirmeye çalışırken iktidar da bireysel
silahlanmayı âdeta teşvik etmektedir.
AKP iktidarı döneminde
uyuşturucu ve silaha ulaşmak
kolaylaştırılmıştır. Siyasi tutsaklar
cezaevlerinde fiilî ölüme mahkûm edilirken her türlü suçu
bulaşmış tecavüzcü, kadın katilleri, mafya elemanları,
uyuşturucu baronları iyi hâl ve aflarla serbest
bırakılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK
(Devamla) Kabineden bir bakanla, özellikle de o bakanla
fotoğrafları varsa sınır kapıları dâhil tüm
kapılar açılıyor.
İktidarınız,
toplumun temel değerlerine, halkların diline, inancına ve
mezhebine savaş açmış; devletin kurumlarını, bütçesini,
kolluk gücünü ve bürokrasisini topluma karşı kullanan bir yapıya
dönüşmüş durumdadır.
Bütün baskı ve
saldırılarınıza, nefretinize, halk ve kadın
düşmanlığınıza rağmen bizler emekten, adaletten,
eşitlikten, özgürlükten ve yaşamdan vazgeçmiyoruz. Sözümüz var:
Bedeli ne olursa olsun bu ülkede onurlu bir barışı, demokrasiyi,
özgür ve eşit bir yaşamı inşa edinceye kadar mücadele
edeceğiz ve halkların umudu olmaya devam edeceğiz.
Tüm halkımızı
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi ile 2942
sayılı Kanuna eklenen ek 4üncü maddenin birinci
fıkrasında yer alan bedel ibaresinden sonra gelmek üzere
tazminat, ibaresinin eklenmesini, üçüncü fıkrasında yer alan ile
her türlü vekâlet ücretleri ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Ahmet
Özdemir
Kayseri Kırıkkale Kahramanmaraş
Metin
Gündoğdu Semiha
Ekinci İshak
Gazel
Ordu Sivas Kütahya
Abdullah
Güler
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle birinci
fıkranın kapsamına mahkemelerce hükmedilen tazminat da eklenerek
uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi ve vekâlet ücretlerinin
diğer tazminat davalarıyla aynı uygulamaya tabi olarak
belirlenmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı maddede önerge
yok.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci maddede önerge
bulunmuyor.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7nci
madde kabul edilmiştir.
8inci maddede 2si aynı
mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır.
İlk 2
okutacağım önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
Batman
İstanbul İstanbul
Oya
Ersoy Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul Bitlis İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Cengiz
Gökçel Ömer
Fethi Gürer
Antalya
Mersin Niğde
Fikret
Şahin Kamil
Okyay Sındır Tacettin
Bayır
Balıkesir İzmir İzmir
Ulaş
Karasu
Sivas
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerine söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) -
Teşekkürler Başkan.
Bu kanun teklifiyle,
cemevleri ibadet yeri sayılmamakta, kültürel ve folklorik bir unsura
indirgenmektedir. Yüzyıllardan beri Muaviye-Yezit zihniyetinin
katliamlarla yok edemediği Alevilere, cumhuriyetin 2nci
yüzyılında Kürtlere dayatılan koruculuk sistemi gibi bunun bir
başka versiyonu dayatılmaktadır. Cemevleri için Kültür
Bakanlığına bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığı dairesi kurulmaktadır ve yerelde mülki
amirlere, belediye başkanlarına havale edilmektedir. Ama şunu
bilmiyorsunuz, arkadaşlar, Alevi inancının bir sistematiği
var: Dede, ana, pir, mürşit ve babalar rızalık olmadan posta
oturamaz, hizmet yaptıramaz. Bunlar kim oluyor yani
Cumhurbaşkanının atayacağı insanlar kim oluyor? Bu,
Alevilere kayyum atamaktır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanının
atadığı isimlerin Alevi toplumunda hiçbir karşılığı
olmaz.
Alevilik,
ocak-mürşit-pir sistemin dışında hiçbir sistemi kabul etmez,
Alevi canlarının onuruna dokunmaktadır bu. Cemevleri
ibadethanemizdir.
Değerli başkanlar,
Alevilerin hak ve taleplerini siz biliyorsunuz. Şimdi, hep şunu
söylersiniz, dersiniz ki: Aleviler siz bölük pörçüksünüz ne istiyorsunuz?
Talepleriniz bir değil. Burada, tüm Grup Başkan Vekilleriyle Alevi
çatı örgütlerinin başkanları geldi görüştü. Başka bir
çatı örgütü var mıdır ki Türkiye'de? Hepsi geldi, sizinle
görüştü. Bu konuda homojenler hepsi Cemevi bizim ibadethanemizdir.
diyor. Şimdi, bu yasa acilen geri çekilmelidir, cemevlerinin ibadet yeri
sayılması için gerekli çalışmalar
yapılmalıdır. Alevilere eşit yurttaşlık
hakları verilmeli, cemevleri ibadethane sayılmalıdır.
Arkadaşlar, Aleviler
Avrupa'da 14 ülkede örgütlüler. Bu Aleviler, bu cumartesi günü, bu yasayı
Köln'de protesto edecekler. Kürt sorununu nasıl çözmeyip uluslararası
bir sorun hâline getirdiyseniz Alevilik sorununu da uluslararası bir sorun
hâline getireceksiniz ve bu sorun kangren hâline gelecek. Ben diyorum ki Alevilik
vardır, Alevilik haktır ve Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.
Şimdi, arkadaşlar
burada -başka da söyledim- bir samimiyet testi olacak. Tüm partilerin
milletvekillerine söylüyorum: Alevilerin yüzyılını belirleyen
bir yasa burada oylanacak. Hamaset konuşmaları bir tarafa, Alevi-Sünni
kardeştir. Kürt-Türk kardeştir. demekle bu sorunları
çözemezsiniz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin temsil
edildiği yer. Burada vereceğiniz oy, Aleviler
karşısında sizin düşüncelerinizi, sizin Alevileri ne kadar
sevdiğinizi ve sevmediğinizi gösterecek. Onun için, bu samimiyet
testinden geçmek için Alevilerin taleplerini kabul etmek
zorundasınız. Aleviler çimento, tuğla, boya istemiyor; Aleviler
eşit yurttaşlık istiyor, Aleviler kendi haklarını
istiyorlar ve demokratik bir Türkiye'de eşit yurttaşlık
temelinde bir arada yaşamak istiyorlar.
Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde diğer konuşmacı Sivas
Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.
Buyurun Sayın Karasu.
(CHP sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 10 Kasım, Ulu
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete intikal edişinin 84üncü
yıl dönümü. Kurtuluş Savaşımızın liderini,
eşsiz siyasi ve askerî dehayı, kurucu ve ebedî Genel
Başkanımızı saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu önemli günde cumhuriyeti en fazla sahiplenen inanç topluluklarından
biri olan Alevilerle ilgili düzenlemeyi görüşüyoruz. O kadar
sahiplenilmiş ki ibadethanelerine Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafını
koyarak bu ülkeyi, cumhuriyeti ve Ulu Önderi benimsediğini,
bağrına bastığını görebildiğimiz bir inanç
Alevilik. Öyle ki cemevine girdiğinizde Hazreti Ali'nin, Hacı
Bektaş Veli'nin tasvirlerinin yanında Mustafa Kemal Atatürk'ün
fotoğrafını görürsünüz. Böylesine bir sahiplenme sadece bu
topraklara ve Alevilere özgüdür. Yüzyıllardır bu topraklarda
yaşamış, var olmuş, bu toprakları savunmuş,
canını vermiş, Anadolu'yu erenlerin diyarı yapmış,
bir avuç toprağında dahi hakkı olan bir inançtan ve bu inancın
temsilcilerinden bahsediyoruz ama gelin görün ki biz bunlardan bahsederken AKP
zihniyeti Alevilikle ilgili düzenlemeyi bir torba yasanın içinde getirecek
kadar fütursuz olabiliyor. Üstelik Alevilerin taleplerine kulak tıkayan
bir teklifi, Alevi federasyonlarını, Alevi örgütlerini muhatap
almayan bir teklifi, Alevileri ötekileştirmeye devam eden bir teklifi,
Alevilerin talepleriyle alakası olmayan, kendi akıllarınca
ağızlara bir parmak bal çalmaya çalışan bir teklifi Meclise
getirmeye cüret edebiliyorlar.
Değerli milletvekilleri,
Alevilerin talepleri net; cemevlerinin ibadethane statüsüne alınması,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının
uygulanması yani amasız, fakatsız, eşit yurttaşlık
hakkı. (CHP sıralarından alkışlar)
Milyonlarca Alevi yurttaşımız
cemevlerini ibadethaneleri görüp ibadetlerini cemevlerinde yapıyor,
lokmalarını cemevlerinde dağıtıyor, matemlerini
cemevlerinde yaşıyor ama iktidar, milyonların
İbadethanemiz. dediği cemevlerini ibadethane olarak görmüyor. Peki,
ne olarak görüyor? Kültürevi. Siz şimdi, burada da Aleviliği kültürle
bağdaştırıp bin yıldır bu topraklarda her türlü
baskı ve zulme karşı inançlarını sürdüren Alevileri
yok saymak istiyorsunuz, yok sayarken dizayn etmeyi de ihmal etmiyorsunuz. Öyle
bir dizayn ki bu; Cumhurbaşkanının gittiği cemevinin
şekli şemaili değiştiriliyor, Alevilerin talebi sadece
aydınlatma, su, personel gibi giderlerin karşılanması
olarak gösteriliyor, Aleviliğe kültür gömleği giydirilip inanç ve
mezhep temelinden çıkarılıyor, Alevileri devlet kademelerinden
uzaklaştırıp, bir vali, bir bakan görevlendirmeyip bu
açılımdan sonra transfer ettiğiniz bir vekiliniz var. Bu dizayn,
bu mezhep mühendisliği tutmaz, elinizde patlar. Hiç merak etmeyin,
Aleviler de zaten bu oyuna gelmezler.
Değerli milletvekilleri,
iktidar-Alevilik-kültür üçgeni o kadar garip bir hâl aldı ki iktidar için,
35 aydının can verdiği Madımak Oteli, kültür merkezi;
Alevilerin ibadethanesi olan cemevleri de kültür mekânı oldu. Alevilerin
temel hak ve eşit yurttaşlık talepleri gündeme geldiğinde
AKPliler kültür damgasını yapıştırıp işten
sıyrılmaya çalışıyor. Bunu
yaptığınız sürece Aleviliği de Alevileri de Alevilerin
taleplerini de anlama şansınız yok. Neye
karşısınız da ibadethane kelimesi size bu kadar uzak?
Hazreti Aliye mi karşısınız, ehlibeyte mi, 12 imama
mı karşısınız, Hacı Bektaş Veliye mi, dört
kapıya kırk makama mı, Eline, beline, diline sahip ol. diyen
düstura mı karşısınız? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, 3 Temmuz 2020
Levent Camisi açılışında konuşan Genel
Başkanınız şunları söylemiş: Biz ülkemizdeki
hâkim inanç grubu olan Müslümanların ve diğer dinî inançlara mensup
olanların da hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğiz.
Milyonlarca insan sadece dinî inançlarından dolayı hayatlarına
kastedilmesi dâhil her türlü baskıya maruz kalıyor. Asıl
bakılması, üzerinde durulması, tedbir alınması gereken
yer burasıdır.
Dünyaya gösteriş yapan
Erdoğan içeride ne yapmış peki? Cemevine cümbüşevi
demiş, cemevine ucube demiş, yetmemiş, Aleviliği seçim
meydanlarında yuhalatmış. Ey Erdoğan, baştakini
söyleyen de sensin, sondakini söyleyen de sen. Hangi sözüne inanalım
senin?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ULAŞ KARASU (Devamla)
Mahzuni ne güzel söylemiş:
İkrar verdin,
ikrarını çiğnedin,
Hayatında helal lokma
yemedin,
Hacı Bektaş,
Mevlâna'da işin ne?
Açtın Mahzuni'ye yürek
yarası,
Dünyanın fitnesi, yüzler
karası,
Hüseyinde, Kerbelâ'da
işin ne?
Seçim yaklaştı,
iktidarınız zorda. Yirmi yılın sonunda Aleviler
aklınıza geldi. Ama bilin ki hiçbir Alevi 3 torba çimentoya,
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Subaşı Fahrettin
Yokuş Dursun
Ataş
Antalya
Konya Kayseri
Hayrettin
Nuhoğlu İsmail
Koncuk Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Adana Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın
Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. 364 sıra sayılı Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 8inci maddesi hakkında konuşmak için partim
adına söz aldım.
8inci madde, teklifin
diğer 14,15,16,17 ve 22nci maddeleriyle birlikte cemevlerine ilişkin
bir düzenlemedir. Bu konuya, milyonlarca Alevi yurttaşımızı
yakından ilgilendiren ve çözülememiş kadim bir sorunumuz olması
nedeniyle, bir torba yasada değil de müstakil bir kanun teklifiyle
etraflıca tartışılarak çözüm aranması gerekirdi.
Maalesef, bu yapılmadığı gibi, Alevi yurttaşların
gösteri ve yürüyüş hakkı engellenerek görüş bildirmeleri dahi
engellenmiştir.
Konuşmak için söz
aldığım 8inci maddeyle, cemevi yapılmasına
ilişkin imar hükümleri düzenlenmektedir. Buna göre, beldenin ve bölgenin
şartları ile ihtiyaçları göz önünde tutularak cemevi yerleri ayrılabilecektir.
Geçtiğimiz yıllarda, Alevi yurttaşlara devlet tarafından
ayrım yapıldığına ilişkin bir tartışma
sırasında ben de kürsü konuşmam sırasında konuya
müdahil olmuştum. 1990lı yıllarda, Antalya Belediye
Başkanlığım döneminde Alevi yurttaşların cemevi
isteğini haklı bulmuş, planlama, arsa temini ve yapımı
konusunda destek vermiştim. Cemevinin açılışında
vakıf ve dernekler teşekkür plaketi verdiklerinde, bu konuda destek
veren ilk kamu yöneticisi olduğumu öğrenmiş ve
şaşırmıştım. Konuşmamın devamında,
Alevi yurttaşlara ayrımcılık
yapıldığının kanıtı olarak da 2016 tarihli
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını
hatırlatmıştım. Bu karar, ayrımcılık
olduğunu saptayarak devleti tazminata mahkum etmiş, cemevlerinin
Alevi toplumun ibadetgâhı olduğunu hükme
bağlamıştır. Her ne kadar taraflı
Cumhurbaşkanı hükûmet sistemiyle birlikte hukuk ve anayasa
sistematiğimiz hayli yıpranmış dahi olsa mevcut
yasalarımızın bu hâliyle bile geçerliliği ve karara uymak
gereği tartışmasız Anayasa hükmüdür.
Bir toplumdaki inanç, kimlik
ve kültür farklılıklarını tekleştirmeye
çalışmak, resmî tanımlara göre kalıba sokmaya
çalışmak o toplumun tümüne yapılan haksızlık
sayılır. Aksine, farklılıklara saygı duymak o toplumu
pekiştirir ve tercihlere saygı çimento görevi yapar. Kendisini
farklı tanımlayanlar, ayrımcılığa
uğradıkları fikrine kapılmaksızın eşit
yurttaş olduğuna inandıkları takdirde devlete aidiyetleri
ve bağlılıkları güçlenir. Laiklik de bunun güvencesidir.
Teklifin 10uncu ve 21inci
maddeleri hakkında kanun teklifimiz ve soru önergelerimiz olması ve
ardından gelen bu düzenlemeler nedeniyle kısaca bahsedeceğim.
10uncu maddeyle, sosyal
denge tazminatı ödemelerine af getirilmesini destekliyoruz. 2020 Ocak
ayında detaylı bir kanun teklifi vermiştim, 2020 Haziran
ayında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen kanun teklifine madde
ihdası için verdiğimiz önerge de reddedilmişti. Temmuz
ayında, Meclis tatile girmeden kanun teklifimizde önerdiğimiz af
maddesi ufak bir değişiklikle kabul edildi. Bu teklifle getirilen af
geçici bir çözümdür, ilerleyen yıllarda yine cezalar kesilmeye devam
edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Sorunun kaynağı olan 4688 sayılı Yasanın 2nci
maddesi değiştirilerek tavan tutar uygulamasından vazgeçilmeli
ve kesinleşen Sayıştay ilamlarına da af getirilmelidir.
21inci madde ise ilimizin
Kaş ilçesinde 2016da temel atma töreni yapılan ve iki yılda
bitmesi hedeflenen Kıbrıs Barajı'yla ilgilidir. Bugüne kadar
bitirilemediği gibi, müteahhit şirketin web sitesinde tamamlanan
proje olarak gösterildiğine dikkat çekerek eylül ayında soru önergesi
vermiştik. Dolayısıyla, bu maddede geç kalınmış
da olsa projenin ilerlemesi için alınan kararı desteklediğimizi
ifade ederken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk 3 önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Murat
Çepni
Batman
İstanbul
İzmir
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul
İstanbul
Bitlis
Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İzmir
Muş
Aynı mahiyetteki 2nci
önergenin imza sahipleri:
Fahrettin
Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş
Konya
Adana
Kayseri
Enez
Kaplan Hayrettin
Nuhoğlu
Hüseyin Örs
Tekirdağ
İstanbul
Trabzon
Yavuz
Ağıralioğlu
İstanbul
Aynı mahiyetteki 3üncü
önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Ömer
Fethi Gürer Tacettin
Bayır
Antalya
Niğde
İzmir
Cengiz
Gökçel Fikret
Şahin Kamil
Okyay Sındır
Mersin
Balıkesir
İzmir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Muş Milletvekili
Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, biz katliamlardan
gelen bir inancın mensuplarıyız. Kerbelâlardan, Koçgirilerden,
Dersimlerden, Sivaslardan, Maraşlardan, Malatyalardan, Çorumlardan,
Gazilerden çıkarak bugünlere geldik. Yıl 2022, 21inci yüzyıldayız
ve bizim biat etmediğimiz Kerbelâdaki Yezit, bizim biat etmediğimiz
Yavuz, bizim biat etmediğimiz Selçuklu, bizim biat etmediğimiz, ser
verip sır vermediğimiz Osmanlı bizim inancımızı
bitiremedi, bizi asimile edemedi. Biz, gün geldi, çadırlarda cemimizi
yaptık; gün geldi, kulaktan kulağa inancımızı
fısıldadık; gün geldi, annelerimiz bize çocukken, daha
küçücükken Bak, biz Aleviyiz ama sakın bunu okulda söyleme. diye
tembihlediler; biz yatılı okullarda zorunlu oruç tuttuk; biz zorunlu
din derslerinde namaz kılmak zorunda bırakıldık; yetmedi,
tekke ve zaviye kanunları çıktı ve bizim inanç
dergâhlarımız -Hacı Bektaş Dergâhı başta olmak
üzere- gasbedildi; inanç önderlerimiz, ulularımız, pirlerimiz,
rayberlerimiz, analarımız tutuklandı, yasaklandı ve bize,
Kızılbaşlığı bütün Türkiye halklarına kötü
diye anlattınız, Kızılbaşın elinden ekmek
yenmez. dediniz, Kızılbaştır, kız verilmez,
kız alınmaz. dediniz; her yerde bizi mimlediniz, her yerde
ötekileştirdiniz ama yine de size yetmedi. Ve bugün, yirmi yıl sonra,
7 tane Alevi çalıştayından sonra, 7 defa gelip Alevilere Ya,
biz sizin sorununuzu çözeceğiz. dedikten sonra geldiğiniz yer
neresi? Geldiğiniz yer, Alevilerin cemevlerini ibadethane olarak dahi
tanımadan elektriğini, suyunu ödemek üzerine.
Peki, kime sordunuz? Biz, Aleviler
metropollere gittiğimizde cenazelerimizi yıkayacak yerimiz yoktu;
camiler çoğu zaman cenazelerimizi yıkamayı kabul etmiyordu;
cenaze erkânlarımızı yapacak mekânlarımız yoktu.
Örgütlendik, imece usulüyle cemevlerimizi yaptık; örgütlendik,
dedelerimiz, analarımız bizi yeniden o büyük kentlerde
inancımızla buluşturdular ama şimdi siz diyorsunuz ki:
Hayır, öyle olmaz, cemevi yapacaksan bana soracaksın. Sen kimsin?
Kimsiniz siz? Sizin hangi mülki idare amirinize soracağız? Mesela,
Nazımiyedeki cemevini uzun namlulu silahlarla basan
kaymakamınız mı izin verecek bizim cemevi yapıp
yapmayacağımıza? Yoksa haddini bilmeden bir cemevine gidip
dedenin postuna oturan anlayışınız mı bize izin
verecek? Cemevine cümbüşevi diyen aklınız mı bize izin
verecek? Siz kimsiniz ya, siz kimsiniz? Yıllarca bizi asimile etmeye
çalıştınız, yıllarca bizi inancımızdan
soğutmaya çalıştınız, şimdi de
inancımızı tarif ediyorsunuz. Hangi hakla, hangi hakla? Siz bir
Aleviden duydunuz mu Sünnilik şöyledir. diye Müslümanlık böyledir.
diye? Hristiyanlık böyledir. diye duydunuz mu? Bize ne ya, biz 72
millete bir nazarla bakarız. Onun için, siz bugün getirdiğiniz bu
düzenlemeyle tarihin en kara sayfasına geçtiniz. Siz Yavuzu bile
arattınız, Yavuzu çünkü sizin iktidarınız köprü yaptı,
nazire olsun diye de Yavuz verdi adını ya. Bu ülkede Yavuzu
Aleviler küfür diye kullanır ya, küfür diye kullanır. 40 bin Alevinin
celladıdır sizin Yavuz dediğiniz, 40 bin Aleviyi
kesmiştir, katletmiştir ama o 40 bin Alevi katledilmesine rağmen
biat etmemiştir. Ferman padişahınsa dağlar bizimdir.
demiş, biz de bugün diyoruz: Ferman AKPninse direniş bizimdir;
ferman MHPninse direniş bizimdir. İnancımızı,
kültürümüzü, itikadımızı, yolumuzu ölümüne
savunacağız, ölümüne. Tıpkı Kerbelâda Hazreti Hüseyinin
durduğu gibi, tıpkı Kerbelâda Zeynep Ananın
direndiği gibi direneceğiz size karşı. Sanmayın ki
teslim olacağız, sanmayın ki boyun bükeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Asla, asla geri adım
atmayacağız. Bu ülkede tek bir Alevi çocuğu da olsa, tek bir
ocak evladı da olsa o ocak tütecek, o yol yürünecek. Biz yola ikrar
vermiş insanlarız, yolumuzdan dönmeyiz ne sizin elinizle ne de
başkasının eliyle. Ben bir ocak evladıyım, bir
mürşit ocağının evladıyım, Baba Mansurluyum.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Ocak adabına göre konuş o zaman!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Nerelerden geldik biz bugünlere biliyor
musunuz? Bilmiyorsunuz, o zaman konuşmayacaksınız, o zaman
başkasının inancını tarif etmeyeceksiniz. Benim bin
yıllardır annemden, nenemden, dedemden, atamdan gelen inancıma
el uzatmayacaksınız, dil uzatmayacaksınız. Hele de getirip
burada torba yasalarla asla tanımlayamayacaksınız. Biz eşit
yurttaşlık mücadelesini AKP'ye rağmen, bu Yezit
anlayışa rağmen sonuna kadar devam ettireceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Ne kadar hadsiz laflar bunlar ya! Nasıl hadsiz bir
açıklamadır bu ya!
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Şu dile bak, dile!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Böyle
bölücü laflar
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin 364 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı sanki bu
sorunların kaynağı bizmişiz gibi,
düşmanmışız gibi bizimle gündeme getiriyor, bizden tarafa
söylüyor.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Kim yaptı ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yezit
gibi konuşuyor, Muaviye gibi konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bin dört yüz yıl önce olan, içimizi yakan, Hazreti Aliye,
Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyine yapılan zulmü biz de lanetliyoruz.
Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında geçen bir hadiseyle ilgili
konuyu, sanki biz katletmişiz gibi
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Bölücülük yapıyorlar.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) İki ülke arasında bir savaş var, İran ile
Osmanlı İmparatorluğu arasında bir savaş var.
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Köprüye adını verirsen böyle olur.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Köprüye niye adını verdiniz o zaman kutsal değil de?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) O savaş anında ortaya çıkan olayların sorumlusu
bizmişiz gibi gündeme getiriyor. Bir de Yezit gibi
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Kendisi Yezit, kendisi! Yezit kafası kendisinde!
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Aynen iade ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bu İslam toplumunda Yezit en lanetli kişilerden
birisidir, bizi Yezitle tanımlamak Yezitlikten başka bir şey
değildir.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan
(AK PARTİ
sıralarından "Otur!" sesi)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sen kimsin Otur! diyorsun bana, haddini
bil!
BAŞKAN Bir dakika söz
veriyorum 60a göre.
Buyurun.
43.-
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, yarası olan
gocunur. Ben bir anlayıştan, bir zihniyetten bahsediyorum ve bugün
Alevilere sormadan
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Alevinin temsilcisi sen misin ki sana soracağız?
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş)
Alevi toplumunun rızasını
almadan bir torba yasada 6 maddeyle Alevilikle ilgili düzenleme yapmak bir
zihniyetin yansımasıdır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sen mi
temsilcisisin Alevilerin? Sen kimsin ya!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Alevilikle ilgili bir düzenleme yapmıyoruz, cemevleriyle
ilgili düzenleme yapıyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Bu zihniyeti kınıyorum ve Yezit
zihniyetine karşı her zaman için Hüseyni duruşu, Zeynebi
duruşu göstermek biz Alevi canların boyun borcudur.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hadi oradan!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Bu borcumuzu da sonuna kadar
ödeyeceğiz.
BAŞKAN Peki.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
44.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbulda bir
kültürevinde bu konuyla ilgili cemevlerinin, Alevi cemaatinin temsilcileriyle
konuştular, onlarla mutabık kaldılar, arkasından bunu
açıkladılar; biz de bu açıklamanın hemen arkasından
kanun teklifi olarak verdik.
Alevi cemaati içerisinden olan
arkadaşlarımızın bir kısmı buna itiraz ediyor
olabilirler ama bizim konuştuklarımız, bu kanun metninin çok
doğru olduğu kanaatindeler.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Kiminle konuştunuz Sayın
Elitaş?
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Yok
böyle bir şey Başkan, yok böyle bir şey!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Biz burada Aleviliği tanımlamıyoruz. Aleviliği
böyle tanımlamıyoruz, ifade etmiyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) 25 milyon Alevi topluluğu var,
kiminle konuştunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sadece cemevleriyle ilgili kısımda İmar Kanununda
değişiklik yapıyoruz, Büyükşehir Belediyesi Kanununda
değişiklik yapıyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Konuştuklarınız
düşkünse biz ne yapalım! Onlar Alevi değil o zaman!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Onların önündeki engelleri aşmak için, cemevleri
yapılmasıyla ilgili imar tadilatı yaptırabiliyoruz.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Hayır efendim! Bilakayduşart cemevini esir alıyorsunuz,
bilakayduşart!
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye kapıda dövdürdünüz Alevileri?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Onların tamiratları, tadilatlarıyla ilgili
yıllarca burada Alevi vatandaşlarımızdan vergi
alıyorsunuz, bize imkân vermiyorsunuz. diye söylediler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Siz devletin Alevisini yaratmak
istiyorsunuz, biat etsin istiyorsunuz Aleviler ama etmezler, bin
yıldır etmemişler.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Alevi temsilcilerini niye dövdürdünüz kapıda?
Niye dinlemediniz Alevileri?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kimin
kim olduğunu bunlar mı tayin edecek ya! Hadsizliğe bak ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Zorunuza mı gitti?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kimin
kim olduğunu bunlar tarif edecek!
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bugün Alevi vatandaşlarımız eğer vergileriyle
katkıda bulunuyorlarsa onlardan aldığımız vergilerle
cemevlerinin tamirat ve tadilatıyla ilgili imar planlarında
yapılan değişikliklere ve onların elektrik, su
parasına yapılan katkıya niye itiraz ederler anlayamıyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ediyoruz, bize sormadınız!
Bizim, sizin su paranıza ihtiyacımız yok, elektrik paranıza
ihtiyacımız yok! Biz kendi elektriğimizi de öderiz, suyumuzu da
öderiz, cemevimizi de yaparız; ihtiyacımız yok size!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Provokatör!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Biz burada bir tanımlama yapmıyoruz. Herkes kendisini
istediği gibi tanımlayabilir, biz o tanımı ifade etmiyoruz.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) İnayet istemiyoruz, ulufe de
istemiyoruz!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Biz tanımlama yapmıyoruz diyorum.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde diğer konuşmacı Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi
en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu 9uncu maddeye baktığımız zaman bir komitenin, Fiyat
İstikrarı Komitesinin kurulması söz konusu ve bu komite
aracılığıyla fiyat istikrarının
sağlanması amacıyla birtakım görevler ve yetkilerin
düzenlenmesi var bu maddede.
Değerli arkadaşlar,
bizim bir bankamız var, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankamız. Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının kuruluş kanununa
baktığımız zaman, 4üncü maddesinde Bankanın temel
amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. denilmektedir
yani Merkez Bankasının görevlerinden bir tanesi de fiyat
istikrarını sağlamaktır. Şimdi, bu düzenlemeyle Merkez
Bankasının görevi yeni bir komiteye verilmek istenmektedir. Bunun
hangi amaçla yapıldığını gerçekten çok
anlamış değilim. Burada şunu söylemek isterim: Fiyat
istikrarını sağlamak için bir komiteye ihtiyaç yok; Merkez
Bankasının, kuruluş amaçlarına göre
çalıştırılması lazım; Merkez
Bankasının, emirle, komutayla değil bağımsız
olarak çalışması lazım. Bu kanun teklifi maddesiyle âdeta
Merkez Bankası baypas edilmek istenmektedir, bunu da buradan arz etmek isterim.
Değerli arkadaşlar,
konuşmamın bu bölümünde Trabzon yerel basınından
arkadaşlarımızın tarafıma ilettiği bir hususu da
arz etmek istiyorum. Bu kanun teklifi gündeme geldiğinden beri basınımız,
özellikle de yerel ve internet basınımız endişeli bir bekleyiş
içerisindedir arkadaşlar çünkü Anadolu'nun sesi olan, milletimizin sesi
olan yerel basınımız yapılacak bu düzenlemeyle, bu kanun
teklifindeki düzenlemeyle önemli gelir kalemlerinden birini kaybedecektir.
Teklifin 13üncü maddesinde son derece kritik bir düzenleme yapılmakta,
internet basınımızın ve yerel
basınımızın hayat damarlarından biri âdeta
kesilmektedir. Bundan böyle, Basın İlan Kurumu üzerinden yerel
basın ve internet basınında yayınlanacak kamu ihale
ilanları artık Kamu İhale Kurumu (KİK) tarafından
yürütülecektir. Elektronik Kamu Alımları Platformunun -kısa
adıyla EKAPın- kurulmasına ve işletilmesine; birinci
fıkra kapsamında yapılacak işlemlere; alım, ihale ve
sözleşme süreçlerinde elektronik araçların kullanımına
ilişkin usul ve esaslar ile EKAP üzerinden yapılması zorunlu
işlemleri belirlemeye Kamu İhale Kurumu yani KİK yetkili
olacaktır. Kamu İhale Kanununun İhale ilan süreleri ve
kuralları başlıklı 13üncü maddesi hükmü gereğince,
daha önce kamu ihalelerinin Kamu İhale Bülteninde ve işin
yapılacağı yerde çıkan gazetelerin birinde
yayımlanması zorunlu iken yapılacak düzenlemeyle bu
zorunluluğun ortadan kalkacağı ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bu düzenlemelerin ne anlama geldiği, neleri değiştirdiği,
halkımızın hayatını nasıl etkilediği burada,
bu kanun tekliflerinde âdeta milletin gözünden kaçırılmaktadır.
Konunun uzmanlarının bile çok zor anladığı bu
düzenleme, âdeta yangından mal kaçırırcasına bir torba içine
atılmış olsa da torbaya konulmuş olsa da
basınımızın dikkatinden kaçmamıştır.
Nitekim, Trabzonda yayınlanan yerel gazetelerimiz ve yerel medya
kuruluşlarımız... Mesela, Taka gazetesinde önceki gün Yeni
Basın Yasası sonrası Basın İlan Kurumunun
ilanlarına göz dikti deniliyor. Mesela, Trabzonda yayınlanan
diğer bir gazetemiz Günebakış gazetesinde KİK yerel
basını bitirmek istiyor deniliyor. Yine, Trabzonda yayımlanan
Kuzey Ekspres gazetemiz de KİK yerel basını bitirmek istiyor
manşetiyle çıkmış. Yine, Trabzonda yayımlanan,
Karadeniz Bölgemize hitap eden gazetelerimizden bir tanesi Karadeniz gazetesi
de KİK yerel basını bitirmek istiyor manşetiyle
çıkmış. Yine, Trabzonda yayımlanan Sonnokta gazetesinde de
aynı konuya dikkat çekerek Destek bekliyoruz denilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Teşekkür ederim.
Trabzonumuzda çok izlenen
haber sitelerimizden Haber61 de KİK yerel basını bitirmek
istiyor manşetini atmış. Yine, 61saat çok izlenen bir medya
kuruluşumuz, Kamu İhale Kurulu, yine bildiğini okuyor
Trabzon
basınından tepki! manşetiyle çıkmış.
Değerli arkadaşlar,
şimdi şunu söyleyeyim: Türk İnternet Medya Birliği de bu
düzenlemeye tepki gösterdi. Bu arkadaşlarımız da diyorlar ki:
Medya ve özellikle internet medyasıyla ilgili kazanımların ve
iyileştirmelerin devam ettiği bir süreçte, kazanımları bir
kalemde yok edebilecek olan Kamu İhale Kurumunun yapmayı
düşündüğü tüm ihale ilanlarını EKAP üzerinden
yapılmasını düzenleyen veya bu şekilde yorumlanabilecek
düzenlemeye bir anlam veremiyoruz. Kısaca, bu uygulamanın yerel
medyaya büyük zararlar vereceği yönünde endişeler var; ben de bu
endişeleri sizlerle paylaştım.
Hepinize çok teşekkür
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Hüseyin ağabey, değişiyor o. Haberin
olmadı mı?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) EKAPtan çıkıyor o.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Değişiyor o sistem.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir
miyim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Örsün hassasiyetini anlıyoruz. Konuştuğu
konu 12nci maddeyle ilgili, Kamu İhale Kurumuyla ilgili. Aslında
önergeleri de dağıttık biz. Sayın Örs önergeyi okumuş
olsaydı, bunu Trabzondaki basın-yayın organlarıyla
değil bizimle, burada, Parlamentodaki iktidar partisi veya
yanlarındaki Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekiliyle
konuşmuş olsaydı gerçeği öğrenmiş olurdu.
Kamuoyunun ve değerli
milletvekillerinin bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
ERHAN USTA (Samsun)
Keşke siz de söyleseydiniz yani.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Söyleseydiniz, Düzettik. deseydiniz, Yanlıştan döndük.
deseydiniz, dilinizi mi yuttunuz?
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerine son konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
Sıra sayısı
364 olan Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde söz aldım. Bu madde
Fiyat İstikrarı Komitesi başlığını
taşıyor. Ekonomiyle ilgili bir komite kurulması öngörülüyor
bununla.
Değerli arkadaşlar,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bugün, Hazine ve Maliye Bakanlığı
bütçesini görüşüyoruz; Hazine ve Maliye Bakanlığına
bağlı BDDK, SPK, Kamu İhale Kurumu, -ekonomiyle ilgili
aklınıza ne gelirse bütün kurumlar, kuruluşlar var- Gelir
İdaresi Başkanlığı, Merkez Bankası vesaire.
Şimdi, ekonomideki bu sorunun, sıkıntının, krizin
sebeplerinden bir tanesi de ekonomiyle ilgili kurumların iyi
çalışmamasıdır, ekonomiyle ilgili kurumların tahribata
uğramış olmasıdır, aynı zamanda ekonomiyle ilgili
mevzuatın da benzeri şekilde tahribata uğramış
olmasıdır, önemli ölçüde hasar görmüş olmasıdır. Durum
böyleyken şimdi tutuyoruz bunların üzerine bir de bunu getiriyoruz:
Fiyat İstikrarı Komitesi. Fiyat İstikrarı Komitesini neden
kuruyoruz? Yani eğer iyi bir ekonomi yönetimi varsa, ekonomi iyi
durumdaysa; yönetim anlayışınız, yönetim tarzınız
iyiyse, siyasi istikrar varsa böyle bir kurula ihtiyaç olmaz. Zaten yirmi
seneden beri iktidar böyle bir kurula ihtiyaç duymamış, gelmiş
bu sene -daha doğrusu bu geçen seneden başladı, Anayasa
Mahkemesi tarafından da haziran ayında iptal edilmişti-
getirmişler bunu yani işler kötüye gidince bu zecrî tedbirlere
başvurmak zorunda kalmışlar. Hâlbuki
Cumhurbaşkanlığından daha önceden bu geçmiş, Anayasa
Mahkemesi iptal etmiş, demiş ki Cumhurbaşkanlığı
veya herhangi bir bakanlık teşkilatına dâhil olmayan, kendine
özgü bir idari birimdir bu. Hiçbir yere bağlı olmayan,
Cumhurbaşkanlığına veya herhangi bir bakanlığa
bağlı olmayan bir kamu kuruluşu olamaz, bu şekilde bir
kuruluş olamaz. demiş, iptal etmiş. Şimdi tekrar, iptal
ettiği şekilde bunu, Fiyat İstikrarı Komitesini getiriyoruz.
Ya değerli
arkadaşlar, burada maddede yapacağı görevler var, görev ve
yetkileri şunlar: Para ve maliye politikaları arasındaki
eş güdümü gözetmek suretiyle fiyat istikrarını sağlamaya
yönelik yapısal politika önerileri geliştirmek. Peki, Merkez
Bankası ne yapacak? Merkez Bankası bununla ilgili görevli.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Maliye politikasında görevli değil ama Merkez
Bankası.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Fiyat istikrarını tehdit eden riskleri izleyerek
alınması gereken tedbirleri belirlemek ve ilgili kurum ve
kuruluşlar tarafından uygulanmasını sağlamaya yönelik
kararlar almak. E, Merkez Bankası ne yapacak? Bir de bunu nasıl
yapacak, ya nasıl yapacak bunu? Bir sekretaryası, sadece Maliye
Bakanlığına bağlı bir sekretaryası olan kurum
bunu yapabilir mi? Ben biraz devleti bilen
Sayın Bakanım,
bilen insanlarsınız, bunlara müdahale edin; sadece sekretaryası
olan, zaman zaman toplanan bir kurum bunu nasıl yapacak, nasıl yerine
getirecek? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gibi içinde ekonomistlerin
olduğu, yüzlerce çalışanın olduğu, çok iyi
yetişmiş kadroların olduğu bir yer bunu yapamıyor;
tutuyoruz, bir komite kuruyoruz, hiçbir yere bağlı değil, bir
tane sekreteri var, Maliye Bakanlığına bağlı
çalışıyor; O yapacak. Nasıl yapacak? Mümkün değil,
uygulanması mümkün değil. Anayasa Mahkemesi de iptal etmiş,
şimdi bir daha getiriyoruz. Bunların olmaması lazım. Teklif
sahibi arkadaşın da bunları düşünmesi, idarede tecrübeli
arkadaşlarımız var, onlara sorması, sorulması; ondan
sonra bunların getirilmesi lazım. Ya, aslında, bu Anayasa
Mahkemesince de iptal edildiği için, gerekçeler de aynı olduğu
için hiç getirilmemesi lazım. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetmelik
yapan bir yer değil ki, kanun yapıyoruz, ikide bir
değişiyor, geliyor, yanlış yapılıyor, bir daha
geliyor.
Değerli arkadaşlar,
bu şekilde kanun yapılmaz. Hakikaten, öncelik, siyasi
istikrardadır, ekonomik gidişatın düzgün olup
olmamasındadır. Şimdi, işler bozulunca bu gelmiştir.
Siyasi istikrar varsa, ekonomi yönetimi düzgün çalışıyorsa
bunlara ihtiyaç yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Konu yönetim tarzıyla ilgilidir. Dolayısıyla
gerçekten bu kurula ihtiyaç yoktur. Tekrar üzerinde -eğer vakit varsa-
önümüzdeki haftaya kadar düşünülsün, bu madde teklif metninden çıkarılsın
arkadaşlar; yazıktır, gereksizdir, devleti boşu boşuna
işgal etmektir.
Hepinize saygılar
sunuyorum bu vesileyle. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle 4059
sayılı Kanuna eklenen 1/A maddesinin (4)üncü
fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
b) Fiyat istikrarını
tehdit eden riskleri izleyerek para politikası ve para politikası
araçları dışında alınması gereken tedbirleri
belirlemek ve ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından
uygulanmasını sağlamaya yönelik tavsiyelerde bulunmak,
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Metin
Gündoğdu
Kayseri Kırıkkale Ordu
Ahmet
Özdemir Semiha
Ekinci Abdullah
Güler
Kahramanmaraş Sivas İstanbul
İshak
Gazel
Kütahya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Kısa bir açıklama...
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Kuşoğlu
biraz önce burada bazı meselelerden bahsetti, biraz önce Değerli
Milletvekilimiz Hüseyin Bey bu konuyu ifade etti. Anayasa Mahkemesinin esas
itibarıyla iptal sebebi, kanun hükmünde kararnameyle yapılamayacağı,
bunun kanunla olması gereğiyle ilgiliydi. Yani Anayasa Mahkemesinin
iptal sebebi Bağımsız bir kurum olan Merkez
Bankasının alanına müdahale etmek. diye bir ifade değil
ama genel anlamda tarif ederken Anayasa Mahkemesinin -sadece özet olarak- hüküm
olarak verdiği ifade şu: Kanun hükmünde kararnameyle,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapamazsınız,
kanunla yaparsınız. Bunun aynısı,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde geçen maddelerin
aynısı bize geldi. Sayın Kuşoğlunun söylediği
gibi biz de aynı hassasiyetle davrandık. (4)üncü fıkranın
(b) bendinde, fiyat istikrarını tehdit eden riskler
kısmında, Merkez Bankasının görevleri arasında
sayılan para politikası hariç olmak üzere karar vermek ifadesini de
tavsiye etmek hâline döndürdük.
Bakın, Merkez
Bankası Kanununun 4üncü maddesi -yanlış
hatırlamıyorsam- diyor ki: Hükûmet politikalarına paralel
olarak fiyat istikrarını sağlamak. Yani teklifin 4üncü
maddesinin (a) bendinde Para ve maliye politikalarının eş
güdümünü gözetmek. Para politikasını ayarlamaya yetkili olan organ
kim? Merkez Bankası. Maliye politikalarını ayarlamaya yetkili
organ kim? Sayın Kuşoğlu, siz bunu çok iyi bilirsiniz: Maliye
Bakanlığı. Yani ikisi arasındaki eş güdümle Fiyat
İstikrar Komitesinde değerlendirilerek orada alınacak
sonuçları tavsiye etmek kadar güzel bir şey olabilir mi? Yani iki
kurum; bir tarafta para politikasını yapan bir kurum, öbür tarafta
maliye politikası üzerindeki yetkili kurum istişare edecekler,
görüşecekler ve bunun içinde sadece o da yok; Çalışma Bakanlığı
var, Sanayi Bakanlığı var, Ticaret Bakanlığı var,
Hazine ve Maliye Bakanlığı var. Merkez Bankası, piyasadaki
gelişmelerin de birbirleriyle olan verilerini toplayarak, yetkili
organlarla birlikte fikir teatisinde bulunup istişare ederek bir noktaya
doğru götürme anlamında bu işi yapıyor.
Karar vermek ifadesini
değiştirip
Sayın Kuşoğlu, bizim şimdiki
önergemizi gözünüzden kaçırdınız diye düşünüyorum. Para
politikası hariç olmak üzere ibaresini koyuyoruz biz önergemizle,
cümlenin yüklemini de karar vermek yerine tavsiye etmek hâline getiriyoruz;
bilgilendirmek adına söyledim.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, tabii, bu konu
çok önemli bir konuydu. Sayın Elitaşın
açıklamalarını da dinledik, Komisyonda bizim
arkadaşlarımız da bu konuya ilişkin değerlendirmeler
yaptı, genelini konuşurken de ben bu konuyu ısrarla belirttim.
Çok büyük sakınca vardı, şu anda o kısmen çözülmüş
durumda yani tamamen çözülmüş falan değil. Demek ki arada muhalefetin
sesine kulak vermek lazım yani biz burada doğru olanı söylüyoruz
yani para politikası araçlarını tanzim edecek şekilde bir
şey vardı, şimdi en azından
para politikası
dışında
denilmiş. O karar yerine tavsiye
olmasıyla biraz düzeltilmiş ama hâlâ bütün mahzurlar giderilmiş
değil, onu da belirteyim.
Ama yine de muhalefetin
ısrarlı değerlendirmelerine kulak verdiğiniz için
teşekkür ederim.
Sağ olun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ben sizi duymadım ama doğru bir konuda ısrar etmişsiniz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Elitaşa da
teşekkür ediyorum böyle bir konuyu tartışmaya
açtığı için.
Şimdi, şöyle
haklısınız Sayın Elitaş: Evet, Anayasa Mahkemesinin
iptal konularından bir tanesi bu konunun kararnameyle düzenlenmiş
olması, kanuna ihtiyaç olduğunun söylenmesi. Ama diğer bir husus
da şu: Getirilen bu düzenlemeyle bankanın
bağımsızlığına -yani Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının- halel geliyor ve para politikasını belirleme
yetkisi fiilen ortadan kalkıyor. deniliyor.
1211 sayılı
Kanunun 4üncü maddesinde Merkez Bankasına verilen ana görev fiyat
istikrarıdır, fiyat istikrarını sağlamak Merkez
Bankasına ana görev olarak verilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hükûmet politikalarıyla eş güdümlü.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Fiyat istikrarını sağlamak da zecrî tedbirlerle
olmaz, öncelikle kur politikasını yani para politikasını
doğru saptamakla olur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Teşekkür ederim.
Kur politikasını
doğru saptarsanız dünya fiyatları ile Türkiyedeki
fiyatları ayarlamış olursunuz. Sadece tek yönü itibarıyla
değil bu yönü itibarıyla da Anayasaya aykırı
bulmuştur Anayasa Mahkemesi, o nedenle bunun iptali gerekir.
Ancak bir de uygulamadaki
sorun var yani biraz önce söylediğim gibi, bir sekreteri olan, arada bir
toplanan bir kurulun bu konuyu başarması Merkez Bankası gibi bir
kurum varken asla mümkün değildir zaten.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.17
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 20.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
10uncu madde üzerinde 4
önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 10- 25/6/2001 tarihli
ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu
Sözleşme Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 16-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, iş bu
yasanın 32. Maddesi çerçevesinde mahalli idari kurumları ile ilgili
kurumda en çok üyeye sahip sendika arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde
çalışanlara ödenen sosyal denge tazminat ile ilişkili olarak
Belediyeler ile memurlara hakkında çıkarılan kamu zararı ve
tazmini miktarların geriye dönük olarak tahsilinden vazgeçilir.
Konusu suç teşkil
etmemek ve kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak
kaydıyla; bu maddenin yürürlük tarihine kadar bu Kanun veya 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümlerine
aykırı olarak sosyal denge tazminatı ödediği tespit edilen
il özel idareleri, belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bağlı
kuruluşları ile bunların üyesi olduğu mahalli idare
birliklerinin yetkili veya görevli olan sorumluları hakkında
yapılan bu ödemeler nedeniyle idari veya mali yargılama ve takibat
yapılamaz; başlamış olanlar işlemden
kaldırılır.
Oya
Ersoy Zeynel
Özen Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
İstanbul
Ankara
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir
Batman
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi sorunları köklü olarak nasıl çözmüyor, her seferinde
nasıl öteliyor, bunun tipik bir örneğini anlatacağım bu
maddeyle. Şimdi, 4688 sayılı bir Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanunu var. Bu kanunun 28 ve devamı maddelerine göre
memurlar, kamu görevlileri ile Hükûmet arasında bir toplu sözleşme
yapılıyor. Bu toplu sözleşmede memurların temel
hakları belirleniyor. Bir de yerel yönetimler var; belediyeler,
büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri. Ayrıca, belediyeler,
büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri de belediye başkanlığıyla,
il özel idare başkanlığıyla sözleşme yapıyorlar.
Buna toplu sözleşme değil sosyal denge sözleşmesi deniliyor.
Şimdi, bu sosyal denge sözleşmesi belediyeden belediyeye fark ediyor.
Biliyorsunuz, belediyelerin ekonomik olanakları birbirinden farklı.
Fakat bu sosyal denge sözleşmesine dair yasa bir dizi sınırlama
içeriyor; o, 32nci madde. Mesela diyor ki: Bu toplu sözleşme, yerel
yönetimlerde yapılan sözleşme, işte, mahallî idare seçimlerini
aşamaz, toplu sözleşme süresini aşamaz. Bir de 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15inci maddesi var, o da
diyor ki: Genel olarak memur sendikaları ve Hükûmet arasında
yapılan toplu sözleşmenin üst sınırını geçemez.
Genel ilkeler bunlar. Buna rağmen sendikalar belediyelerle sosyal denge
sözleşmesi, toplu sözleşme yapıyorlar. Farklı dünya
görüşlerine sahip her sendika yapıyor bunu; MEMUR-SEN de
yapıyor, Türkiye KAMU-SEN de yapıyor, KESK'e bağlı
sendikalarda yapıyor fakat bu toplu sözleşmeler, bu sosyal denge
sözleşmeleri nedeniyle hem belediye başkanları hakkında hem
de ona imza atan sendika yöneticileri hakkında mali ve idari
soruşturma başlatılıyor, mali ve idari davalar
açılıyor. İkide bir bununla ilgili bir geçici yasa hükmü
konuluyor ve Bu mali soruşturmalar, bu idari soruşturmalar konusu
suç teşkil etmemek kaydıyla -bir sendika ve bir belediye
arasındaki sözleşme nasıl suç olabilecekse- bu
soruşturmaları, bu mali soruşturmaları, bu idari
soruşturmaları bir biçimde affediyoruz. diyor. Bu yasa tam olarak
bu.
3üncü kez geliyor bu yasa,
3üncü kez. Bakın, toplu sözleşme hakkı yoktu; memur
sendikaları söke söke toplu sözleşme haklarını
aldılar, belediyelerle sözleşme yaptılar. Bu sözleşmeler
tanınmadı, tıpkı sendikaları açtıkları gibi
Ve bu toplu sözleşmelerin uluslararası sözleşmelere uygun
olduğuna dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
çıktı ve 2012de toplu sözleşmeye dair yasa
değişikliği yapıldı. İlk af, yasa yürürlüğe
girdiğinde, 2001de geldi, Daha önceki sosyal denge sözleşmeleri
nedeniyle Sayıştayın başlattığı mali, idari
soruşturmaları affediyoruz. dendi. 2012de toplu sözleşme
yasaya eklendi, yine sizin Hükûmetiniz döneminde. Belediyeler bu sosyal denge
sözleşmelerini yapıyorlar. Biz bunu suç olmaktan
çıkarıyoruz, geçmişe dönük olarak yine affediyoruz. dediniz.
Sene geldi, 2022, diyorsunuz ki: Biz, yine, Sayıştayın
başlattığı mali, idari soruşturmaları
affediyoruz. Niye ikide bir affediyorsunuz? Bunu bir suç olarak
görüyorsanız affetmeyin. Bir sendika ile işveren arasındaki
toplu sözleşme asla suç olarak nitelendirilemez, buna dair yasalarda
eğer sınırlamalar varsa bu yasal sınırlamaları
ortadan kaldırın. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ek 15inci maddesinde sınırlama varmış, ne diyor? Genel
toplu sözleşmeden farklı olamaz. Arkadaşlar, işçi
sendikaları için böyle bir sınırlama koyuyor musunuz? Her
işçi sendikası her belediyede toplu sözleşme yapıyor; biri
yüzde 5lik artış yapar, biri yüzde 20lik yapar, biri yüzde 50lik
yapar, biri yüzde 100lük. Hükûmetiniz
Belediyeler birbirinden farklı
sözleşme yapamaz. diyor musunuz? Demiyorsunuz.
Niye memurlar için böyle bir sınırlama getiriyorsunuz? Bunu köklü
olarak çözebilirsiniz.
Bakın, İstanbul'da
yaşayan bir belediye işçisinin giderleri ile nüfusu 3 bin, 5 bin olan
bir belediyede çalışan kişinin giderleri aynı değil,
belediyelerin gelirleri aynı değil. Dolayısıyla belediyeler
ile sendikalar arasındaki toplu sözleşmeler birbirinden
farklılık gösterebilir. Emin olun, hiçbir belediye kendi
imkânları üzerinde bir sözleşme yapmaz, kendi imkânlarına göre
bir sözleşme yapar. Dolayısıyla bu sözleşmeye yasa
dışı demeyin, kalıcı olarak bir çözüm üretelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin ek 15inci maddesini yürürlükten kaldıralım.
Bunun dışında, bunu suç olarak nitelendirmekten vazgeçin,
belediyeler kendi olanakları ölçüsünde sendikalarla otursunlar toplu
sözleşme yapsınlar diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup, okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Kayseri Adana
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
Konya Aksaray
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Ömer
Fethi Gürer Tacettin
Bayır
Antalya
Niğde
İzmir
Cengiz
Gökçel Fikret
Şahin Kamil
Okyay Sındır
Mersin
Balıkesir
İzmir
Veli
Ağbaba
Malatya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen İYİ Parti Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürkü, Hakka uğurlamamızın 84üncü yılında bir
kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum; ruhu şad,
mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri,
dünkü grup konuşmasında Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşener Hanımefendi, okullardaki aç öğrencilerimizin
durumlarıyla ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı
sizlere buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum: 20nci
yılını tamamlayan AK PARTİ iktidarı artık,
giderayak milletimizi hor görmeye devam ediyor. Evine ekmek götüremeyenlerden
şükretmelerini istediler, elektrik faturasını ödeyemeyenlerden
tasarruf etmelerini istediler, çocuğuna harçlık veremediği için
dertlenenlerden sabretmelerini istediler; peki, kendileri ne yaptılar?
Beceriksizliklerine kurban ettikleri ekonomi yüzünden sebep oldukları
ağır sonuçlarla bile cesaret edip yüzleşemediler. Her 3 çocuğumuzdan
1inin yoksullukla ve yoksunlukla mücadele ettiğini görmezden geldiler.
Okullarına aç giden çocuklarımız varken kendi
vicdanlarının sesini bile duymazdan geldiler. İzmir'deki bir
öğretmenimizin feryadını duymayanınız yoktur.
Öğretmen Hanım, diyor ki: Çocuklar okula aç geliyor, yoksulluktan
okula ara veren çok sayıda öğrencimiz var.
Çocuklarımızı yoksulluğun pençesine atanlara yazıklar
olsun.
Değerli milletvekilleri,
biz İYİ Parti olarak, iktidardakilerin aksine, ülkemizin içinde
bulunduğu bu tablonun karşısında 3 maymunu
oynamayacağız. Her şeyden önce çocuklarımızı
derinden etkileyen acı gerçeklerin karşısında
susmayacağız, yaşananlara seyirci kalamayacağız.
Nitekim, tam olarak bu yüzden bütçe görüşmelerinde Ankara Milletvekilimiz
Durmuş Yılmaz ile Erzurum Milletvekilimiz Naci Cinisli Beyler, Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına İYİ Parti olarak
bir teklifimizi sundular. Bu teklifle, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan 16
milyon öğrencimize hiç değilse günde bir öğün yemeğin
okullarda ücretsiz olarak verilmesini teklif ettiler. Çünkü bilindiği gibi
il, ilçe, sokak sokak gezdiğimiz memleketimizde çocuğunu okula
kahvaltısız göndermek zorunda kalan annelerimizin feryadını
dinledik; çünkü çocuğunun cebine harçlık koyamadığı
için kahrolan babalarımızın çaresizliğini dinledik; çünkü
ailesinden harçlık istememek için aç kalmayı göze alan
çocuklarımızın acılarını dinledik.
İstikbalimizin teminatı olan çocuklarımızın
karınları doysun, zihinleri açık olsun, eğitimlerinin
önünde hiçbir engel kalmasın diye bir teklif sunduk. Bu sayede ailelerin
üzerindeki yük de bir nebze olsun hafiflesin istedik.
Peki, Cumhur
İttifakı ne yaptı? Her zamanki gibi yine teklifimizi reddetti.
Oysaki 16 milyon öğrencimiz için talep ettiğimiz miktar öğrenci
başına yaklaşık 22 lira yani 1 dolardan biraz daha
fazlaydı. Yani bu iktidar, bizim çocuklarımıza 1 doları
bile çok gördü. Aile dostu Haririnin cebine 24 milyar lirayı koydu ama
bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü. ANKAPARK denilen ucubeye
14 milyar lira harcadı ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok
gördü. Danışmanlarına 5, 10, 15 maaş bağlamakta hiçbir
sakınca görmedi ama bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü.
Yazıklar olsun!
Bu vesileyle,
çocuklarımız ve ailelerimiz için fevkalade değerli bir teklifi
sunan milletvekillerimize buradan teşekkür ediyorum. Bırakın
onlar reddetsin, bırakın onlar görmezden gelsin, bırakın
onlar yaptıkları yanlış tercihlerle son günlerini geçirsin.
Biz tercihimizi her zaman milletimizden yana, çocuklarımızdan yana
kullanacağız çünkü biz açlıktan karnına taş
bağlayan, yine de yetimleri doyurmaya gayret eden Peygamber Efendimiz
Muhammed Mustafanın ümmetiyiz.
İşte, bu yüzden
milletimizin her bir ferdine sözümüz olsun ki biz milletini açlığa
mahkûm edip kendimizi zenginleştirmeye değil, ülkemizi
zenginleştirip refahı da adil bir şekilde bölüştürmeye
geliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Allahın izni, milletimizin de teveccühüyle İYİ
Parti iktidarında ilk işimiz, çocuklarımıza günde 1
değil, 2 öğünü de okullarda ücretsiz olarak sunacağız,
Rüzgârgülü Projemizi hayata geçirmiş olacağız. Zenginlikte
eşitlenen, mutlulukta birleşen ve huzurla güçlenen bir Türkiye'yi
milletimizle el ele, kol kola hep birlikte inşa edeceğiz. Hiç merak
etmeyin, çok az kaldı.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde konuşma talep eden Malatya Milletvekili
Sayın Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz hafta Erdoğan Türkiye Yüzyılı vizyon belgesini
açıkladı ve Gelin, hep birlikte altını dolduralım.
dedi ama -biz tahmin ediyorduk, vatandaş tahmin etmiyordu- altını
bir hafta içerisinde doldurdu. Önce Alevi dernek başkanlarına biber
gazıyla, kalkanla saldırdı ki bu insanların birçoğu
Alevi dernek başkanlarıydı. Allah aşkına bir hafta
önce, on gün önce Alevi cemevlerini ziyaret eden anlayış, bir hafta
sonra Alevilere biber gazıyla, copla saldırdı; bu nasıl bir
açılım, bunu anlamak mümkün değil. Aslında Alevi
açılımı, Aleviler için yine her zamanki gibi biber gazı,
cop ve polis kalkanı oldu.
Değerli arkadaşlar,
dün Sayın Yıldırım Kaya ve Gülizar Biçer Karacanın
takip ettiği bir olay oldu, Anayasa Mahkemesinin önünde
EĞİTİM-SEN ve EĞİTİM-İŞ
sendikaları kendi görüşlerini açıklamak için bir açıklama
yapıyorlar. Yaptıkları açıklama Anayasa Mahkemesinin önünde
değil, açıklama yaptıkları yer ile Anayasa Mahkemesinin
arasında dört şeritli bir yol var ve hatta Ahlatlıbel
Parkı'nın otoparkının içinde yapıyorlar. Değerli
arkadaşlar, bu öğretmenleri karga tulumba, âdeta düşman hukukunu
uygulayacak şekilde ve ellerine ters kelepçe takarak gözaltına
alıyorlar. Ya, böyle bir anlayış, böyle bir vizyon olur mu?
Öğretmenlerin hakkına düşen de ters kelepçe oldu. Hele, ismini
vermeyeceğim -başındaki İçişleri Bakanının
talimatıyla hareket eden bütün polisleri de kastetmiyorum- biri var ki her
eylemde provokatörlük yapan; onunla ilgili de arkadaşlarımız suç
duyurusunda bulunacak. Ahlatlıbelden Anayasa Mahkemesi doğru düzgün
gözükmüyor bile, orada eyleme bile müdahale ettiler. Sonra, değerli
arkadaşlar, bakın, düşman hukuku
Sayın Elitaş da
dinliyorsa diyorum ki: Bunu yapanlara yuh olsun! Yani AKP'ye yuh olsun, yuh olsun,
yuh olsun! (CHP sıralarından alkışlar) Bunlar
öğretmen, değerli arkadaşlar.
Sonra ne oldu? Sonra, bir
televizyon kanalında biri, ekmekle ilgili bir söz söyledi, ekmekle ilgili
söz söylediği için gözaltına alındı. Baktılar ki bunu
da tutuklayamayacaklar: Yolda giderken gerekçeyi değiştirelim. Ne
yaptılar? Cumhurbaşkanına hakaret! Değerli arkadaşlar,
müflis tüccar eski defterleri karıştırır, müflis iktidar
eski tweetleri karıştırır. (CHP sıralarından
alkışlar) Adamın tweetinden suç buldular. Yahu insaf! Vallahi
utanıyorum, vallahi billahi utanıyorum. Türkiye'de ne kadar muhalif
varsa herkes düşman! Türkiyeyi tam bir cehenneme çevirdiler. Celal
Şengöre düşman, Gülşene düşman, caza düşman, saza
düşman, kendi dışında herkese düşman bir siyasi
iktidarla karşı karşıyayız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
şimdi bu gelen madde, 10uncu madde aslında bizim
desteklediğimiz bir madde.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Kendi düşmanlıklarınızdan da bahset biraz
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bu konuyla ilgili hem yerel sendika hem de TÜM BEL-SEN
uğraştı ve en son Hükûmet, gündemine alarak af gibi bir şey
getirdi. Ancak bunun yeterli olmadığını söylemek istiyorum.
Bu yeterli değil, devamlı da değil.
Maalesef AKP 2 tür memur
yaratmış durumda. Bir memurun toplu sözleşme hakkı var,
zaten grev kimseye yok ama hem özel idarelerde hem de belediyelerde
çalışan bu memurların toplu sözleşme hakkı da yok.
Değerli arkadaşlar, toplu sözleşme hakkı da yok, maalesef
mevcut 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu
Sözleşme Kanununun 32nci maddesinde yerel yönetimlerde çalışan
memurların toplu sözleşme hakkına sahip olmadığı
açık açık belirtilmiştir ve maalesef bunu hakeme bile
götüremiyorlar.
Değerli arkadaşlar,
karşımızda -zaten kamuda birçok 4/B, 5/B, 3/B, taşeron
vesaire var- kamuda 2 çeşit memur yaratılmış durumda.
Burada da söylemek istiyorum: Bu insanlara mutlaka toplu sözleşme
hakkı tanınmalıdır ama ayrıca, memurlara grev
hakkı da mutlaka tanınmalıdır. Grevsiz toplu sözleşme
hakkı, silahı olan ama mermisi olmayan asker gibidir. Maalesef yirmi
yıldan beri bir arpa boyu yol gidilememiştir. Nasıl ki 2010
referandumunda Sendika, sendika, sendika. dediler ama maalesef sadece
yandaş sendikaların büyüdüğü, özgür sendikacılık
yapmaya çalışan sendikaların maalesef yok olduğu bir dönemi
hep beraber yaşıyoruz.
Tabii, yirmi yıldan beri
değerli arkadaşlar, memurlar -yeri gelmişken söyleyeyim-
yoksulluk sınırının tam 15 bin TL altında
yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta, 9.105 TL en
düşük memur maaşı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Başkanım, hemen topluyorum.
BAŞKAN Ama ilave
süreyi dün kullandınız Sayın Ağbaba, yerinizden
kullandınız dün ilave süreyi.
Buyurun, devam edin,
tamamlayalım.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ben ilginize çok teşekkür ediyorum Başkanım,
sağ olun.
Tabii, maalesef değerli
arkadaşlar, AKP iktidarı, AKP sözcüleri maşallah -onlara
Maşallah! demek lazım- yalanları doğru gibi söylüyorlar,
en son kendileri de inanıyorlar.
Şimdi bu torba kanunla
getirilenlerde birkaç tane desteklediğimiz şey var ama birçoğu tartışılmadan,
görüşülmeden alınmış kararlar. Hele hele bu cemevleriyle
ilgili alınan karar var ki -biraz önce ifade etmeye
çalıştım- bir tane Alevi örgütü temsilcisi yok, bir tane Alevi
örgütü temsilcisiyle görüşülmeden bir yasa hazırlanıyor.
Şunu şuradan ifade etme istiyoruz değerli arkadaşlar, hiç
kimse hiç kimsenin inancının sınırlarını çizme,
Sen şuna inanacaksın. deme hakkına sahip değildir;
herkesin inancı vardır ve herkes kendi inancını
yaşamakta özgürdür; bir kişi bile bu memlekette Benim ibadethanem
bu. diyorsa, bizim için sözün bittiği noktadır. Çok küçük bir virgül
değişikliğiyle bu değiştirilebilir, kanunda cami,
kilise
den sonra , cemevi demekle bu değiştirilebilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bunu da inşallah, kısa zamanda, biz
iktidarımızda yapacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi ile 4688
sayılı Kanuna eklenen geçici 16ncı maddede yer alan "ve
kesinleşmiş bir yargı kararına müstenit olmamak ibaresinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ramazan
Can Ahmet
Özdemir
Kayseri Kırıkkale Kahramanmaraş
Metin
Gündoğdu Semiha
Ekinci Abdullah
Güler
Ordu Sivas İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın
Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Elitaş, konuşmayı özlediniz herhâlde ya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önceki
tartışmada, Sayın Kuşoğlu, Anayasa Mahkemesinin
verdiği kararla ilgili yaptığı bir düzeltme olduğunu
ifade ettiler. Arkadaşlarımızdan Anayasa Mahkemesinin
kararını istedik, biz mi yanlış söylüyoruz yoksa, kamuoyunu
yanıltmayalım diye. Anayasa Mahkemesi, net olarak kararında
Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kurulması imkânı olmayan bir
şeyin ancak kanunla yapılması gerekir. diye ifade etmiş
ama Sayın Kuşoğlu, Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa
Mahkemesine gidiş gerekçesini sanki Anayasa Mahkemesi kararı gibi
burada ifade etmeye çalıştılar. İptal talebinin gerekçesi,
Anayasa Mahkemesinin hükmü
Merkez Bankası Kanununun 4üncü maddesinde
fiyat istikrarını sağlama görevi sadece Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasının görevi olduğundan dolayı ifadesini
kullanarak bunun da iptal sebebi olması gerektiğini ifade
etmişler ama Anayasa Mahkemesinin iptal kararında ve gerekçesinde
böyle bir hükmün olmadığını ifade etmek istiyorum.
Şimdi, önümde Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Kısa, kısa.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Beni değil, sizin konuşmacıları kes
Başkanım, teknik bir şey anlatıyoruz yani kamuoyunu
aydınlatmak adına.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hani
İki dakika konuşacağım. dediniz ya.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) Tamam, iki dakika olmadı daha, bir buçuk dakika oldu.
Şimdi, kanunun 4üncü
maddesi: Bankanın temel amacı fiyat istikrarını
sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için
uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı
para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler.
Sonraki fıkra: Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı
ile çelişmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını
destekler. Yani Hükûmet politikalarına paralel bir şey yapması
gerekir. Örneğin, Hükûmet 2023 yılında ben büyümeyi yüzde 7
ilan ediyorum, amacım, hedefim budur. Onunla ilgili yatırım
programım, işte, kredi programım. vesaire der ve banka buna
göre fiyat istikrarını nasıl sağlaması gerekirse
onunla ilgili para politikası araçlarını, para arzını
nasıl hesaplayacağını, nasıl denetleyeceğini
belirler. Öte yandan, Maliye Bakanlığı da maliye politikası
çerçevesinde bunu nasıl yapacağını anlatır ve burada 2
politikayı yapan kurumun bir araya gelmesiyle ilgili istişare mekanizması
ortaya çıkmış olur.
Bir de 10uncu maddeyle
ilgili Sayın Ağbaba Destekliyoruz. diye ifade ettiler. Aslında
Mehmet Bey biraz önce bu konuyu anlatırken -gerçekten çok güzel
anlattı- hem kanunun maddesini hem de 4688 sayılı Kanunun
geçici maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki
konuları ifade ettiler. Arkadaşlar, burada bizim önergemizde dikkat
ederseniz -sizin önergenizde de bu yok- Konusu suç teşkil etmemek ve
kesinleşmemiş bir yargı kararı
ifadesi var. Orada
kesinleşmemiş yargı kararı ifadesini çıkararak daha
önce kesinleşmiş, zimmet yapılmış belediyelerle ilgili
veya imza atan görevlilerle ilgili tahsil kabiliyetini de ortadan
kaldırabilmek için bu düzenlemeyi yaptık. Herhâlde sizin
dikkatinizden kaçmış diye düşünüyorum çünkü bize bunu
Türkiyedeki tüm belediyelerden getirdiler; İzmir Büyükşehir
Belediyesinden -sanıyorum- İstanbul Büyükşehir Belediyesinden.
Bizim de yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan
yardımcılığımız bu konuyu gündeme getirdiler.
Kesinleşmiş mahkeme kararına müstenit olmamak kaydıyla
ibaresini çıkararak -daha geniş- imza sahiplerini de bu
yükümlülükten, kişi borcundan veya zimmetten kurtarmış oluyoruz.
Bu şekilde de yüce heyeti bilgilendirmek istedim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddede 1 adet önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 11 - 4/1/2002 tarihli
ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53 üncü maddesinin (h)
fıkrasının dördüncü paragrafında bulunan "ilk gününde
otuz yaşını ibaresi "birinci günü itibarıyla otuz
beş yaşını şeklinde değiştirilmiş,
aynı paragrafın dördüncü cümlesi yürürlükten
kaldırılmış, aynı fıkraya dördüncü paragraftan
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiş, fıkranın
mevcut beşinci paragrafında yer alan , personelin atanma ve
çalışma usul ve esasları ibaresi madde metninden
çıkarılmış ve maddenin (j) fıkrasına
aşağıdaki paragraflar ilave edilmiştir.
"Kamu ihale
uzmanlarının mesleğe giriş ve yeterlik
sınavlarına, meslek personeli ile diğer kurum personelinin
atanma, görev, yetki ve sorumluluklarına, çalışma esas ve
usullerine ilişkin hususlar ile 15/3/1999 tarihli ve 99/12647
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu
Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği
Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğe uygun olarak görevde yükselme ve
unvan değişikliği sınavına tabi unvanlar ve bu
unvanlara yapılacak atamalara ilişkin hususlar Kurul kararıyla
yürürlüğe konulacak yönetmeliklerle düzenlenir.
"Başvuru sahibinin
iddialarının tamamında haklı bulunması halinde, Kurul
kararı ile itirazen şikâyet başvuru bedelinin başvuru
sahibine iadesine karar verilir. Kurul kararının başvuru
sahibine bildirimini izleyen otuz gün içinde başvuru sahibinin Kuruma
yazılı talebi üzerine, bu talep tarihini izleyen otuz gün içinde
Kurum tarafından itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi
yapılır ve son ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz
işlemez. Diğer hallerde başvuru bedeli iade edilmez.
Bu fıkranın (1)
numaralı bendi uyarınca tahsil edilen bedel hiçbir durumda iade
edilmez. "
Cavit
Arı Fikret
Şahin Cengiz
Gökçel
Antalya Balıkesir Mersin
Ömer
Fethi Gürer Kamil
Okyay Sındır Tacettin
Bayır
Niğde İzmir İzmir
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden
Kaboğlu.
Buyurun Sayın
Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli
milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesi Kamu İhale Kanununda yapılan değişikliğe
ilişkin.
Kamu İhale Kanunu 27nci
Yasama Döneminde 7 kez değiştirilmiş, şimdi 8inci kez
değiştiriliyor. Maden Kanunu değişiklikleri ile bu kanunda
yapılan değişiklikler Türkiyede siyasal liberalizm ile iktisadi
liberalizm arasındaki antagonizmanın tipik bir örneğidir. Bunun
anlamı nedir, bu ana çelişkinin anlamı nedir? Bir maden
ocağı çöker, bir fabrika çöker ve orada onlarca kişi ölür;
çöküşe neden olanlar yargılanmaz ama çöküşü sorgulayanlar hapse
atılır. İşte, siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm
antagonizması budur sayın vekiller.
Şimdi, bu açıdan,
burada yapılacak düzenleme esasen yönetmelik sorunu; yasayla
yapılması gereken düzenleme yönetmelikle yapılacak, ilgililerin,
görevlilerin göreve gelişi ve yükseltilmesi. Biz yasayla
yapılması gereken düzenlemenin yönetmelikle
yapılamayacağına dair Anayasa Mahkemesine kaç kez
başvurduk; Anayasa Mahkemesi iptal etti kanunilik ilkesi
açısından, madde 123e aykırılık bakımından,
madde 2ye aykırılık bakımından, yasama yetkisinin
devredilmezliği açısından ve kamu hizmetine girme hakkı,
görevin gerektirdiği koşulların nesnel olarak belirtilmesi,
belirlenmesi açısından fakat yine aynı düzenleme
yapılıyor. Tabii ki bu şekilde bir düzenleme, Anayasa'nın
10uncu maddesine de neden olabileceği eşitsizlikler
açısından aykırılık teşkil edecektir.
Şimdi, bu yasa önerisi
torba dedik fakat torba kategorisinin 3üncü aşamasında yer
alıyor yani sıradan torba yasa değil ama unutulan bir husus CBK.
Torba CBK elimdeki bu da cemevlerini düzenleyen
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, bu da torba niteliğinde.
Bu torba niteliğinde yasa, cemevlerini de tepiştiren yasa,
aslında yapmakta olduğunuz torbanın birincisini anladık;
homojen, türdeş yasa. Evet, olabilir, türdeş torba yasa olabilir.
Heterojen, ayrı cinsten, çoğu zaman oluyor fakat bu, heteroklit torba
yasa yani tamamen birbirine zıt konuları; para ve iman konusu, para
ve inanç konusu. Doğrusu para ve inanç konusunu aynı torbaya tepen
bir zihniyet karşısında bulunuyoruz bu öneriyle. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
İşte, bu
açıdan, tıpkı Nükleer Düzenleme Yasası'nda
yaptığımız gibi, paralel düzenleme; burada cemevleri
torbaya tepiştiriliyor, kimse görmesin diye saklanıyor, sarayda ise
112 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle korporatist
devlet yapısı, eğer bu şey olsaydı, dünyevi dernek
olsaydı nasıl inşa edilir, bunun örneği olurdu. Ama bir
inanç topluluğu olduğu için bunun karşılığı
olan deyimi kullanırsam ağır olabilir, burada kullanmıyorum.
Şimdi, bu bakımdan, aslında, burada söz konusu olan durum...
Demek ki çifte torbanın birincisi, üçüncü kategoride heteroklit torba
kategorisinde yer alıyor; bunu da icat ettiniz.
Peki, yasa niçin düzenlenir,
neden yapılır? Toplumsal ihtiyaç, kamu yararı ve kamu
barışı adına düzenleme yapılır. Şimdi,
bakın, bu bakımdan kaç ayrı yasanın, birbiriyle hiç ilgisi
olmayan yasaların doldurulduğu bu yasaya ne dediniz? Temel yasa
dediniz. Gülmeyelim, aslında gülünecek bir durum değil. Buna temel
yasa dediniz ve Alevi inancını teptiğiniz torbaya da Biz,
cemevlerini su ve elektrikle donatıyoruz. dediniz. Aslında,
birincisinde, temel yasa açısından bu yöntem yasama haysiyetini
zedelemek ise Alevi inancını torbaya tepiştirmek de bir
inancın mensuplarının haysiyetini zedelemektir; bu bakımdan
da bir paralellik söz konusu. Peki, neden böyle?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Nedeni şu: Eğer
gerçekten bir inanç topluluğunu tanıma iradesi içten olsaydı
vicdan, inanç, din özgürlüğü çerçeve yasası
hazırlanırdı; o yolla düzenleme yapılırdı. Ama,
burada, baktığımız zaman -ben bir uzman gözüyle
konuşuyorum- tanıma açısından, ayrımcılık
yapmama açısından, eşit muamele etmek açısından;
eşitlik, yurttaşlık ve laiklik temelinde bir, tanımama;
iki, eşit muamele yapmama; üç, ayrımcılığı
derinleştirme yasası söz konusu.
Bu bakımdan, ben,
siyasal liberalizm ile iktisadi liberalizm arasındaki antagonizmadan söze
başladım ama burada inançlar arasındaki antagonizmayla
karşı karşıya bulunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Bir inanç topluluğu Diyanet İşleri
Başkanlığı altında, bir başkası İslam
diyorsunuz, İslamın bir kolu. diyorsunuz fakat dernek statüsünde
düzenliyorsunuz. İşte, bu da antagonizma paralelliği; ne
yazık ki bunu da burada gördük.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Çok heterojen bir konuşma oldu.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Kaboğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11inci
madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 1
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle
değiştirilen 4734 sayılı Kanunun ek 1inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan Bu Kanunda ibaresinin Bu Kanunun 13
üncü maddesi saklı kalmak üzere bu Kanunda şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Ramazan
Can
Kayseri Manisa Kırıkkale
Ahmet
Özdemir Metin
Gündoğdu Bahar
Ayvazoğlu
Kahramanmaraş Ordu Trabzon
Semiha
Ekinci Ahmet
Kaya Abdullah
Güler
Sivas Trabzon İstanbul
Bayram
Özçelik
Burdur
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 4734
sayılı Kanunun 13üncü maddesi hükümlerinin uygulamasında
yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede önerge
yoktur.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde
kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
21.06
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19'uncu Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince Kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 15 Kasım 2022 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
21.08