TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
20nci
Birleşim
15
Kasım 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Bursaya ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, 7 Kasım 1982 tarihinde
oylanan 1982 Anayasasının 40ıncı yılına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Nevşehir Milletvekili
Mustafa Açıkgözün, İstiklal Caddesindeki alçak terör
saldırısı ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığının kurulmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, İstanbul İstiklal Caddesindeki
terör saldırısına ve 14 Kasım Dünya Diyabet Gününe
ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Avukat Jiyan Tosun ve İHD Eş Genel Başkanı
Eren Keskinin hedef gösterilmelerine ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, İstanbuldaki hain terör saldırısına ve internete
erişimin kısıtlanmasına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne ve İstanbulda
hain terör örgütü tarafından kalleşçe gerçekleştirilen
bombalı saldırıya ilişkin açıklaması
5.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, Rekabet Kurumunun Ferrero ve iştirakleri hakkında
soruşturma başlatmasına ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, İstiklal Caddesindeki hain, kalleş
saldırıya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne ve Mersinli çiftçilerin
beklentilerine ilişkin açıklaması
7.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir
Bağbaşı TOKİ 2nci etap konutlarına ilişkin
açıklaması
8.- Tokat Milletvekili Yücel
Bulutun, Tokat Niksarda yaşanan toplulaştırma
mağduriyetine ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Taksimde meydana gelen patlamaya ve terörle mücadeleye
ilişkin açıklaması
10.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, İstiklal Caddesinde gerçekleştirilen hain terör
örgütü eylemine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 39uncu
kuruluş yıl dönümüne ve Türk Devletleri Teşkilatına
gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin açıklaması
11.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatayın Yayladağı ilçesi
Dağdüzü Mahallesindeki sulama göletine ilişkin açıklaması
12.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Kırklarelide yapılan
toplulaştırmaya ilişkin açıklaması
13.- Şanlıurfa
Milletvekili Ömer Öcalanın, Adananın Seyhan ilçesi Onur
Mahallesinde bulunan 125. Yıl Ortaokulunun merdivenlerinin
basamaklarına yazılan yazıya ilişkin açıklaması
14.- Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlunun, İstanbulda gerçekleştirilen terör
saldırısına ve işsizlik rakamlarına ilişkin
açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, İstiklal Caddesinde PKK-PYD/YPG terör örgütü
tarafından alçakça gerçekleştirilen terör eylemine ve Kocaeli
Büyükşehir Belediyesinin Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği
Projesine ilişkin açıklaması
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Cihat Sezalın, Türkiyenin ihracatta
yakalamış olduğu ivmeye ve Kahramanmaraşın ihracatta
gösterdiği başarıya ilişkin açıklaması
17.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
39uncu kuruluş yıl dönümüne ve Türk Devletleri Teşkilatına
gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin açıklaması
18.- Adana Milletvekili
Müzeyyen Şevkinin, SMA ve kanser hastalarının sorunlarına
ve çölyak hastalarına yapılan aylık ödemelere ilişkin
açıklaması
19.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, Ahıskalı Türklerin sürgün edilişlerinin 78inci
yıl dönümüne ve Taksimde meydana gelen patlamaya ilişkin
açıklaması
20.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Iğdırın
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına ve Türk Devletleri
Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin
açıklaması
22.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, Taksim terörüne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne ve Hatayın Hassa ilçesinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İstiklal Caddesinde
gerçekleştirilen alçak terör eylemine, İYİ Parti
iktidarında Hudut namustur. ilkesinin benimseneceğine, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına ve Türk
Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine,
Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 78inci yıl dönümüne,
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Varlık Fonu
bünyesinde bulunan şirketler üzerinden uluslararası piyasalara
borçlanmaya devam ettiğine ve dış politikadaki
tutarsızlıklara ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, İstiklal Caddesinde düzenlenen bombalı
terör saldırısına, Türk Devletleri Teşkilatı Devlet
Başkanları 9uncu Zirvesine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak
katılmasına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
bağımsızlık ve 39uncu kuruluş yıl dönümüne,
Ahıska sürgününün 78inci yıl dönümüne ve Mehmet Zeki Sekinin
vefatına ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Taksimde yaşanan patlamaya,
İçişleri Bakanının yaptığı açıklamaya,
Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idamının 85inci
yıl dönümüne, TÜİKin açıklamış olduğu
işsizlik verilerine, OECDnin Türkiyeyi rüşvetle mücadele konusunda
uyarmasına ve FATFnin Türkiyeyi gri listeye almasına ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Taksimde gerçekleşen hain terör
saldırısına, İçişleri Bakanının
yaptığı açıklamaya, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına, Ahıska sürgününün 78inci
yıl dönümüne, Tip 1 diyabet hastası çocukların 14 Kasım
Dünya Diyabet Günü dolayısıyla kendilerine ve Meclis
Başkanına yaptıkları ziyarete ilişkin
açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Tip 1 diyabet hastası çocuklara, İstanbul
Taksim İstiklal Caddesinde meydana gelen hain terör
saldırısına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne, Ahıska Türkleri sürgününün
78inci yıl dönümüne, Sezai Karakoçun vefatının
seneidevriyesine, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Batmanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
33.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, AK PARTİnin tarım
politikasına ilişkin açıklaması
34.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, emeklilikte yaşa takılanlara ve emeklilerin
beklentilerine ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlunun, KHK TV Editörü Gazeteci Ahmet Erkan
Yiğitsözlünün gözaltına alınmasına ilişkin
açıklaması
36.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, atanamayan öğretmenlere ilişkin
açıklaması
37.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, hayat pahalılığına ilişkin
açıklaması
38.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, ziraat mühendislerinin kamuda daha fazla istihdam
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
39.- Şanlıurfa
Milletvekili Aziz Aydınlıkın, PIKTES
çalışanlarının kadro beklentisine ilişkin
açıklaması
40.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Sayıştayın Bursa Büyükşehir
Belediyesiyle ilgili yayımladığı 2021 Yılı
Raporuna ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Gününe çağrıda bulunmak isteyenlerin Silopide
engellenmelerine ilişkin açıklaması
42.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Niğdeye yapılan sağlık
yatırımlarına ilişkin açıklaması
43.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 39uncu
kuruluş yıl dönümüne ve Hatayın Hassa ilçesinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
44.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Beyoğlu İstiklal Caddesinde
meydana gelen terör eylemine ilişkin açıklaması
45.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarında yapılanlara ilişkin açıklaması
47.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, yirmi yıllık AK PARTİ
iktidarında yapılanlara ilişkin açıklaması
48.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehirin köylerindeki sorunlara
ilişkin açıklaması
49.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, kamuda hizmet veren taşeron firma
işçilerine ilişkin açıklaması
50.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
53.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonunun 13-16 Kasım 2022 tarihlerinde
Macaristanın başkenti Budapeşteye, 21-23 Kasım 2022
tarihlerinde Estonyanın başkenti Tallinne, 23-25 Kasım 2022
tarihlerinde Slovakyanın başkenti Bratislavaya, 27-29 Kasım
2022 tarihlerinde Polonyanın başkenti Varşovaya ve 30
Kasım-2 Aralık 2022 tarihlerinde Sırbistanın başkenti
Belgrada resmî ziyaretlerde bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/2100)
B) Önergeler
1.- Antalya Milletvekili
Rafet Zeybekin, (2/2139) esas numaralı 2809 Sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/192)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, Demre Belediyesinin öğrenciler için
sağlıklı, dengeli ve doğru beslenme
olanağının kazandırılması,
sağlıklı bireyler olarak eğitim hayatında eşit
durumda yer almalarına destek verilmesi amacıyla Okul Öncesi
Öğrencilere Doğru ve Eşit Beslenme Desteği Projesinin
Demre Kaymakamlığı tarafından hangi gerekçeyle iptal
edildiğinin araştırılması, ülke genelinde benzer
uygulama var ise akıbetlerinin araştırılmasının
ve öğrencilere beslenme desteğinin devam ettirilmesi,
alınması mümkün tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 15/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun bant daraltma
uygulamasının seçim güvenliği yönünden araştırılması
amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları tarafından, diyabet
hastalarının sorunlarının araştırılması
amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364)
2.- Antalya Milletvekili
Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4674) ile İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
366)
IX.-OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.-Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, demokrasinin bir
uzlaşma kültürü olduğuna ilişkin konuşması
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
15 Kasım
2022 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 20nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Bursa hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Vahapoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, Bursaya ilişkin
gündem dışı konuşması
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Beyoğlu İstiklal Caddesinde yapılan terör eylemini, bu eylemin
arkasında olan örgütü, bu örgütün ovaya indirilmiş tüm uzantılarını
ve bunlara her seviyede destek olan siyasi parti ve devletleri lanetliyorum.
Eylemde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Marka ve kalite şehri
Bursamızın tarihî, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan önemli
bazı özelliklerine dikkat çekmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Karacahisar, Yenişehir,
İznik ve Bursa Osmanlı Devleti'nin ilk başkentleridir ve tam yüz
otuz yıl başkentliğini yapmıştır.
İstanbul'un ve Balkanların fethi Bursa'da
kararlaştırılmıştır. Milletin manevi
başkenti olarak tanımlanan tek şehir Bursa'dır ve bu
tanımlama Atatürk tarafından yapılmıştır.
Çanakkale Savaşı'nda 4.737 şehidimizle en çok şehit veren
ildir. 1502 yılında II. Bayezit, Kanunname-i İhtisab-ı
Bursa'yla dünyada ilk defa belediye hizmet standartları ve tüketici koruma
kanununu Bursa'da uygulamaya sokmuştur.
Osmanlı Devleti'nin
ilkleri kalite şehri Bursa'mızdadır. Osmanlı'nın ilk
kalıcı eserleri Bursa'da inşa edilmiştir.
Osmanlı'nın ilk parası Bursa darphanelerinde
basılmıştır. Osmanlı'nın ilk hastanesi
Yıldırım Darüşşifasıdır, Bursa'dadır.
Karagöz oyunu Orhan Gazi döneminde Bursa toprakları üzerinde
doğmuştur. Osmanlı'nın ilk ve tek ipekçilik okulu Bursa'da
açılmıştır. Osmanlı çinisi ilk defa İznik'te
üretilmiştir. Osmanlı'nın ilk bedesteni Yıldırım
Bayezit tarafından Bursa'da yaptırılmıştır.
İlk yün, pamuk ve ipek dokumacılığı Üç Kuzular
Tekkesinde kurulan makinelerle
yapılmıştır. Osmanlı'nın ilk medresesi Orhaniye
Medresesi'dir ve Orhan Gazi tarafından
yaptırılmıştır. Osmanlı'nın ilk
kâğıt üretim tesisi, ilk ipek fabrikası, ilk krom madeni marka
şehir Bursa'mızda hayata geçirilmiştir. İlk modern tiyatro
Bursa'da açılmıştır. Mevlid, Süleyman Çelebi tarafından
Bursa'da yazılmıştır. Dünyanın ilk
çarşılı köprüsü Bursa'daki Irgandı Köprüsüdür ve hâlen
ayaktadır.
Sadece Osmanlı Devleti
döneminde değil, Cumhuriyet Döneminde de kalite şehri Bursa olmaya
devam etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Millî Mücadelesinin ilk diplomatik
zaferini Mudanya ilçemizde taçlandırmıştır. Türkiye'deki
ilk okul bağışı Bursa'da yapılmıştır.
Türkiye'nin ilk kız meslek lisesi Bursa'dadır. İlk Türk
operası Nesterenin bestecisi Bursalıdır. Türkiye'nin ilk kayak
ve dağcılık kulübü Bursa Dağcılık Kulübüdür.
İlk suni ipek fabrikası, ilk çamaşır ve bulaşık
fabrikası, ilk yerli tramvay ve bisiklet üretimi, ilk organize sanayi
bölgesi, ilk hayvan hastanesi, ilk teleferik hattı, Türkiye'deki ilk
uluslararası kayak yarışları, ilk festival ve millî fuar
organizasyonu... İlk şehirler arası otobüs seferleri Bursa ile Bilecik
arasında yapılmıştır. İlk kez Türk otomotiv
endüstrisinin silindir blok, dingil ve diferansiyel üretimi Bursa'da
yapılmıştır. Türkiye'nin ilk elektrikli otomobil
fabrikası Gemlik'te açılmıştır. İlk Avrupa
şehri unvanını alan şehrimiz Bursa'dır. 2022 Türk
Dünyası Kültür Başkenti unvanı Bursa'mızdadır.
İlk sivil Cumhurbaşkanı Celal Bayar Bursalıdır.
Dünyadaki ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen Bursalıdır.
Bursa demek yenilik demektir, teknoloji demektir, inovasyon demektir, kültür
demektir. Bursa hayattır, tabiattır, tarihtir. Bursa yeşildir,
beyazdır. Bursa ay yıldızlı al bayrağın ta
kendisidir. Türkiye'nin gurur kaynağı Bursa'mızın marka
şehir Bursa kalite şehri Bursa olarak anılması
hakkın teslimi olacaktır. Bursa büyürse Türkiye büyür, Bursa nefes
alırsa Türkiye nefes alır diyor, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, 7 Kasım 1982 tarihinde oylanan 1982
Anayasası'nın 40ıncı yılı münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğluna aittir.
Buyurunuz Sayın
Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, 7 Kasım
1982 tarihinde oylanan 1982 Anayasasının 40ıncı
yılına ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Divan, vekiller, bizleri
izleyen değerli yurttaşlar ve konuklarımız; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün, 1982
Anayasasının 40ıncı yıl dönümü vesilesiyle kısa
bir konuşma yapacağım. Ama ilkin, Taksimde meydana gelen terör
eylemini lanetliyor, yaşamını yitiren
yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarına sabır ve
yaralılara şifa diliyorum.
İkinci ve üçüncü
değineceğim husus, ön sorun olarak, Anayasaya saygı sorunu;
Anayasa Mahkemesinin, önünde bulunan Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerine bir
an önce karar vermesi ve 19 Kasımda yapılacak olan öğretmenlik
sınavının yol açacağı kaosu önlemesi; ikincisi; burada
görüşmekte olduğumuz yasa teklifinden cemevlerinin
çıkarılması ve ilgililerle birlikte bunun yeni bir şekle
büründürülmesi.
Sayın vekiller,
bilindiği üzere, Anayasa, bir toplumsal uzlaşma ve barış
belgesidir, hukuk kurallarının en üst düzeyinde yer alan
normlardır, en kapsayıcı kavramlarla yazılan edebî bir
metindir, genelliği ve kapsayıcılığı ölçüsünde
toplumsal yaşam bakımından çeşitlilik içinde birlik
güvencesidir. Bütün bunlar bizim tarihimizde de mevcuttur. Eğer Senedi
İttifakı başlangıç olarak alırsak iki yüz yıl,
1876 Kanun-ı Esasiyi başlangıç alırsak yüz elli yıl,
cumhuriyet dönemini başlangıç alırsak yüz yıllık
anayasal birikimimiz bulunmaktadır.
7 Kasım 1982de kabul
edilen yürürlükteki Anayasa 40ıncı yılında nasıl
okunmalıdır? Başlangıçta en çok eleştirilen yönü;
sınırlı iktidar ve güvenceli özgürlük ikileminde iktidarın
yürütme ekseninde hayli güçlendirilmiş olması, özgürlüklerin de
ölçüsüz bir biçimde sınırlandırılmış
olmasıydı.
Gerçekten 1982
Anayasasında, 1987den 2017ye kadar otuz yıl süreyle
yaklaşık 20 kez değişik yapıldı ve bu
değişiklikler birbiriyle çelişen iki ana eksene yöneldi:
Birincisi, anayasacılıkta iyileştirme yönünde oldu; ikincisi ise
anayasacılıktan kopma şeklinde oldu. İyileştirme,
1987-2004 değişiklikleriyle özellikle siyasal uzlaşma yoluyla
özgürlükleri pekiştirme ve iktidarı elden geldiğince
sınırlama yönünde oldu. Buna karşılık, kopuş ise
2007-2017 ekseninde yapılan Anayasa değişiklikleriyle halk
oylaması araçsallaştırılarak kişisel iktidar
eşiğine varan değişiklikler toplamı oldu.
Anayasa, kırılma ve
kopuş açısından 1982 Anayasası her ikisini de
yansıtmaktadır. Daha önceki, darbe dönemi sonrası
Anayasaları da dâhil olmak üzere, darbe ve darbe girişimleri ile
muhtıra ve müdahaleler Türkiyede anayasal ve siyasal demokrasinin düzenli
bir biçimde gelişmesine büyük zararlar vermiştir. Ancak bu
kırılmalar ile 2017de tanık olunan kopma arasında nitelik
farkı bulunmaktadır. Zira, darbe sonrası Anayasalar genellikle
darbeciler tarafından, darbecilerin güdümünde
yapılmıştır. Buna karşılık, 2017 Anayasa
değişikliği ise 2016 darbe girişimini bastıran ve
seçimle gelen iktidar tarafından gerçekleştirilen, siyasal aktörler
tarafından gerçekleştirilen bir Anayasa değişikliği
oldu. Bu değişiklik yani 16 Nisan 2017de oylanan bu
değişiklik, kurumlar, kurallar ve ilkeler bütünlüğü
bakımından Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti
anayasacılık çizgisinden kopma veya ayrılmayı ifade
etmektedir. Nasıl? Hükûmet lağvedildi, bir; iki, parlamenter rejim
sonlandırıldı; yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi
delindi; yargı bağımsızlığının kurumsal
güvencesi kaldırıldı; kişiselleştirilen iktidar hesap
vermekten bağışık tutuldu. Dahası, devlet, parti,
kişi birleşmesi, demokratik siyasal yarışmanın serbest
ve eşit işleyişini engelleyerek iktidarın el
değiştirme ortam ve koşullarını da zedeledi.
Özetle, zorlayıcı
toplumsal ihtiyaçlar bulunmadığı hâlde, OHAL ortam ve koşullarında
istismarcı anayasa değişikliği, anayasa bilimi ve
anayasacılık çizgisinde oluşan anayasal kurumlar ve
kuralları yürürlükten kaldırdı, Türkiye Cumhuriyeti'nin
demokratik hukuk devleti niteliğini zedeledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Kaboğlu.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ne var ki uygulamada bugün
geldiğimiz eşik, Anayasanın bizzat 2017de konulan
kurallarına bile saygı duyulmuyor olmasıdır.
Sayın vekiller, bu
saptamalar ışığında, anayasacılık
geleneğinden koparılan yürürlükteki Anayasa 40ıncı
yılında ve seçimler öncesinde fırsatçı değişiklik
riskiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu itibarla,
bugün Türkiye'nin anayasa gündemi, demokratik hukuk devletinin
gerekliliğini sağlamaya yönelik bir anayasa
değişikliği yoluyla demokratik hukuk devletinin parlamenter
rejim ekseninde yapılandırılmasıdır. Bu amaçla,
Cumhuriyet Halk Partisi öncülüğünde kurulan millet masası ağır
bir tarihsel sorumluluk taşımaktadır. Bu sorumluluk demokrasi mi
yoksa monokrasi mi ayrımında cumhuriyetin 2nci
yüzyılını biçimlendirecektir. Unutmayalım, Anayasa, siyasal
hâkimiyet veya çatışma belgesi değil; ülkesel, toplumsal ve
siyasal bir barış sözleşmesidir.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, İstiklal Caddesindeki alçak terör
saldırısı ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığının kurulması hakkında söz isteyen
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöze aittir.
Buyurun Sayın
Açıkgöz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgözün, İstiklal Caddesindeki
alçak terör saldırısı ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığının kurulmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA AÇIKGÖZ
(Nevşehir) Sayın Başkan, çok kıymetli Divan, değerli
milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; hepinizi saygıyla ve
muhabbetle selamlıyorum.
Pazar günü İstanbulda
İstiklal Caddesinde gerçekleşen bombalı terör
saldırısında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza ise acil şifalar temenni ediyorum.
Şanlı Türk
ordusunun, kahraman polisimizin karşısına çıkmaya cesaret
edemeyen; masum kadın, çocuk ve insanları hedef yapacak kadar
kalleş, korkak, hain alçaklara gereken ceza dün olduğu gibi bugün de
kesilecektir ve kesiliyor. Ne şehitlerimizin ne masumların kanı
yerde kalmadı, kalmayacaktır. Bu terör eylemini yapan leş
parçasının bir maşa, bir eldiven, bir el bezi olduğunu
gayet iyi biliyoruz. Bunları yetiştirenleri de eğitenleri de
içerideki ve dışarıdaki destekçilerini de gayet iyi biliyoruz ve
biz, bu işin hesabını mutlak ve mutlak soracağız.
Unuttukları bir şey var: Her türlü hain planlara, her türlü
saldırılara maruz kalan bu aziz milletimiz, Hakkâriden Edirneye,
Karstan Muğlaya, Vandan İzmire, Nevşehirden Trabzona
acılarını birlikte bertaraf etmiş ve birlikte dik
durmayı, yılmamayı, mücadele etmeyi başarmıştır.
Bu aziz milletimiz ve tarih, bu hainleri kınayamayan, bir tek söz dahi
edemeyen, birlikte kol kola yürüyen, devletine güvenmeyip
dışarıdan medet umanları asla unutmayacaktır.
Bu hain
saldırının amaçlarından bir tanesi de turizmi
baltalamayı hedeflemiştir ancak Kapadokyada pazartesi sabahı
sıcak hava balonlarının uçuşlarına eşlik ettik.
Hamdolsun, tüm balonlarımız dolu, otellerimiz dolu, yerli ve
yabancı misafirlerimiz huzurlu ve mutlu. Bu hedeflerine asla ama asla
ulaşamayacaklar.
Hâl böyleyken ve maruz
kaldığımız alçaklıklar karşısında ben
bu satılıkların sahiplerine bir hatırlatma geçmek
istiyorum. Biz hâlâ Anadoluyu bize yurt kılan Komutan Sultan
Alparslanın ufku kadar geniş ve hürüz. Biz hâlâ İstanbulu bir
gece ansızın imparatorluğuna katan Komutan Fatih Sultan Mehmet
Han kadar akıllı ve ilericiyiz. Biz hâlâ yok edilmesine kesin gözüyle
bakılan ülkemizi yeniden ayağa kaldıran Gazi Mustafa Kemal kadar
zeki ve vizyon sahibiyiz. Biz hâlâ geçmişin değerlerine sahip
çıkan, yerli ve millî olan, dünyaya adaleti ve barışı
öğreten, Türkiye Cumhuriyetinin yeni yüzyıla damgasını
vurmasını sağlayacak Sayın Recep Tayyip Erdoğan
davasına sahip ve sadığız. Allahın izniyle, her türlü
engellemelere, kötülüklere rağmen Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın çizdiği vizyonla 2023, 2053,
2071e Türkiye Yüzyılı parolasıyla emin adımlarla
ilerleyeceğiz ve müreffeh Türkiye ideallerimizi
gerçekleştireceğiz. Biz binlerce yıllık geçmişi olan
bir devletiz, ne mazide boyun eğdik ne de bugün boyun eğeriz. Bizim
vizyonumuz da kardeşliğimiz de birliğimiz de sizin küçük ve
kirli hesaplarınızdan çok daha büyüktür, net olarak bilinmesi
lazım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; her köşesi cennet olan bu aziz vatanın
en güzel, en nadide yerlerinden biri de eşi ve benzeri olmayan
Nevşehirimiz, Kapadokyamızdır. Doğal güzellikleriyle,
tarihî yerleriyle, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle Nevşehir
merkezi, her bir ilçesi, beldesi ve köyüyle ayrı ayrı güzelliklere
sahip Nevşehirimiz, Kapadokyamız. Manevi zenginliğimiz,
milletimizin ortak değeri, Pir Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin
sevgi, barış ve kardeşlik şehri Nevşehirimiz. Tam da
bu bağlamda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın tensipleriyle kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığı bu öğretilerin ve değerlerin tüm
dünyaya duyurulması için ve dünyanın en çok ihtiyacı olan
barış, kardeşlik ve sevginin yaygınlaşması için
bir fırsattır. Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli öğretileriyle
düşünce dünyamızın derinliklerine inen Bir olalım, iri
olalım, diri olalım. ilkesiyle birlik ve beraberliği
tebaasına öğütleyen kadim bir şahsiyettir. Fahri Kainat
Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV) ve onun en önemli yol
arkadaşlarından olan Halifemiz Hazreti Alinin (RA) aydınlattığı
yollardan yürüyen Hacı Bektaş Veli, tarihî şahsiyetiyle
Nevşehirimizi onurlandırmıştır. Anadolu ferasetini,
irfanını, ahlakını öylesine güçlü temeller üzerine
oturtmuş ki bu değerler bütünüyle, tümüyle bugün de
yaşatılmaktadır.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın iradesiyle Alevi-Bektaşi
Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulmasının
Türkiye kardeşliği için taşıdığı önemi
vurgulamak istiyorum. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığının kurulmasından duyduğum
sevinci, mutluluğu sizlerle paylaşıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla)
Bu Başkanlığa vesile olanlardan Allah razı olsun,
minnettarlığımızı arz ediyoruz; milletimize ve
devletimize hayırlı olsun.
İşte bu şehir,
Nevşehir Kapadokya, her yönüyle dopdolu, canlı bir şehir; bu
şehrin bir parçası olmaktan, bu şehre hizmetkâr olmaktan her
daim büyük bir onur ve şeref duymaktayım. Bu vesileyle, Pir Hacı
Bektaş Veli Hazretlerinin memleketi; eşsiz güzellikleriyle,
doğal güzellikleriyle ülkemiz turizminin dinamik bir merkezi olan; her
fırsatta misafirlerimizi çağırdığımız; aziz
milletimizi ve çok kıymetli, değerli milletvekillerimizi her zaman
davet ettiğimiz Kapadokyamıza sizleri bekliyoruz ve tüm aziz
şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Tekrar, yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine
yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Aycan
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, İstanbul
İstiklal Caddesindeki terör saldırısına ve 14 Kasım
Dünya Diyabet Gününe ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, İstanbul İstiklal
Caddesinde devletimizin huzuruna karşı girişilen terör
saldırısı nedeniyle bir kez daha PKK ve tüm terör örgütlerini,
iş birlikçilerini ve destekçilerini lanetliyorum.
Sayın Başkan, 14
Kasım Dünya Diyabet Günüdür. Diyabet yani şeker
hastalığı çok sık görülen kronik bir hastalıktır,
şeker metabolizmasındaki bozukluk nedeniyle kanda şeker
düzeyinin yükselmesiyle kendini göstermektedir. Bütün organlara zarar veren
hastalık, aynı zamanda birçok hastalığın da sebebidir.
İki tipi vardır: Tip
BAŞKAN Sayın
Çepni
2.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Avukat Jiyan Tosun ve İHD Eş
Genel Başkanı Eren Keskinin hedef gösterilmelerine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkanım.
Her tarafından lime lime
dökülen gözünü karartmış halk düşmanlarının kontra bir
saldırısı yaşandı, insanlarımız katledildi.
Tekrardan başsağlığı ve acil şifalar diliyoruz.
İçişleri Bakanı sustu, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı konuştu. Bakan, ABD'yi direkt suçluyor,
Cumhurbaşkanı ABD Başkanıyla aynı sırada
görüşüyor ve daha neler neler. İktidar bloğu panik hâlde ama her
derde deva, basit: HDP'ye saldır, tehdit et; nasılsa herkes susar,
hizaya geçer. Gerçekler ortada ama Avukat Jiyan Tosun ve İHD Eş Genel
Başkanı Eren Keskin günlerdir hedef gösteriliyor; Vali suskun,
İçişleri Bakanı suskun. Acının da mutluluğun da,
ağlamanın da gülmenin de, dostluğun da
düşmanlığın da, bir gram da olsa ciddiyeti,
tutarlılığı olmalıdır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Barut
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, İstanbuldaki hain terör
saldırısına ve internete erişimin
kısıtlanmasına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın
Başkan, İstanbul'daki hain terör saldırısını ve
terörden medet umanları şiddetle lanetliyor, kaybettiğimiz
yurttaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Bu alçak
saldırıdan sonra internet servis sağlayıcıları
tarafından sosyal medya platformlarına bant daraltılması
uygulamasıyla erişim kısıtlandı, RTÜK yayın
yasağı koydu. Ülkemiz ve toplum güvenliğimiz için demokrasi ve
özgürlükler açısından bu ve benzeri yasaklar tehlikelidir.
Yurttaşlarımızın doğru haber alma ve gerçekleri
öğrenme hakkı kısıtlanarak doğru sonuçlara
ulaşılamaz. İnternete erişimi kısıtlamanın
gerekçesi olarak yasal bir düzenleme de yok. Bugün terörden ve
saldırıdan dolayı iletişimi kısıtlayanların
yarın mesela seçimlerle ilgili benzer adımı
atmayacağını kim söyleyebilir? Bu garip uygulama nedeniyle
yasaya uymayanlar, ifade ve iletişim özgürlüğünü
kısıtlayanlar görevlerini kötüye kullanmışlardır.
Açıkça suç işleyenlerin yargı önünde hesap vermesini istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 39uncu yıl
dönümüne ve İstanbulda hain terör örgütü tarafından kalleşçe
gerçekleştirilen bombalı saldırıya ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
15 Kasım Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 39uncu yıl
dönümünü kutluyorum. Türkiye, milleti ve devletiyle her zaman etkin, fiilî
garantörlüğüyle Kıbrıs Türk halkının yanında
olacak, her türlü desteğine devam edecektir. Kıbrıs Türklerinin
bağımsızlık mücadelesinde canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yâd ediyorum. Pazar günü
İstanbul'da hain terör örgütü tarafından kalleşçe
gerçekleştirilen bombalı saldırıda hayatını
kaybeden 2si çocuk 6 masum vatandaşımıza Cenab-ı Allah'tan
rahmet, yakınlarına başsağlığı ve
sabırlar diliyorum, aziz milletimizin başı sağ olsun.
Saldırıda yaralanan 81 vatandaşımıza acil şifalar
diliyorum. Bu saldırıyı yapan ve yaptıran hain terör örgütü
PKK ve iş birlikçilerini, arkasında yer alan destekçilerini
şiddetle lanetliyor ve kınıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel
5.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Rekabet Kurumunun Ferrero ve
iştirakleri hakkında soruşturma başlatmasına
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Rekabet Kurumu bugün fındıkta Ferrero ve iştirakleri
hakkında üretim, alım, kırma ve ihracatın tüm
aşamalarında -kanuna aykırı bir şekilde- ciddi ve
yeterli bulgu bularak soruşturma başlattı. Biz
yıllardır söylüyoruz, defalarca Rekabet Kurumuna başvuru
yaptık, Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlu da Ferrero'yu açıkça işaret ederek Bu
tekele son vereceğiz çünkü biz milliyetçiyiz. demişti. Nihayet
olumlu bir adım atılması bizi haklı
çıkarmıştır. Bu durum yaklaşan Millet
İttifakı iktidarında Türkiye Cumhuriyeti kurumlarını
harekete geçirmiştir. Ama henüz bitmedi, göstermelik bir soruşturma
açılıp bu işin kapatılmasına asla müsaade
etmeyeceğiz. Aslolan, verdiğimiz kanun teklifinde olduğu gibi,
bu yabancı kartellerin Türkiye'de fındık alımı ve ihracatının
tamamının sonlandırılması ve ihracatın
tamamıyla yerli firmalar tarafından yapılmasının
sağlanmasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz.
6.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, İstiklal Caddesindeki hain,
kalleş saldırıya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne ve Mersinli çiftçilerin
beklentilerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstiklal Caddesi'ndeki
hain, kalleş saldırıyı şiddetle lanetliyorum,
şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 39uncu yıl dönümünü de kutluyorum.
Ülkemizin yaş sebze ve
meyve üretiminin deposu olan, narenciye ihracatının büyük bir
bölümünün karşılandığı Mersinimiz, ülkemizin
tarım ambarı niteliğindedir. Bu noktada, üretimin ve
üreticilerimize yönelik desteklerin devam ettirilmesi oldukça elzemdir. Bununla
birlikte, Mersinimizde yaşanan zirai don olayları ve doğal
afetler sebebiyle tarım ürünleri hasar gören üreticilerimizin 300
milyonluk zararlarının karşılanması ve
borçlarının ertelenmesi talep ve beklentimizdir. Emektar
çiftçilerimizin her daim sesi ve sözü olmaya çalışacağız.
Buradan bütün çiftçilerimizi
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
İlhan
7.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir Bağbaşı
TOKİ 2nci etap konutlarına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Başkanım.
Yirmi yıldır
ülkemizin kaynaklarını israf ve heba edenler, şimdi de toplu
konut müjdeleri ve yüzyıl masallarıyla Türk toplumunu manipüle etme
derdindeler. Bakınız, TOKİnin şu ana kadar
yapmış olduğu konutlarda teslimlerin gecikmesinden
kullanılan malzemelerin kalitesizliğine, işçilik
hatalarından emlak, rant alanı olmasına kadar bir sürü sorun
yaşandı. Daha geçen hafta bizim de uzun muhalefetimiz sonucu zar zor
teslimi yapılan Kırşehir Bağbaşı TOKİ 2nci
etap konutlarındaki olukların tamiri için vinç pahalı
olduğundan, site yönetimi dağcılardan yardım aldı.
Ayrıca, site sakinleri evlerinin içindeki işçilik
hatalarını ise TOKİden umudu kestikleri için bireysel olarak
çözmeye çalıştıklarını ifade etmektedirler.
Türk toplumuna mavi boncuk
dağıtmayın; zira, AKP her türlü imkân ve kaynağa sahipken
başarısız oldu, bu gerçeği ne yapsanız da
değiştiremeyeceksiniz; bundan kaçış yok, sizin için yolun
sonu görünüyor, halkımız için ise tünelin ucu görünüyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Bulut
8.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat Niksarda yaşanan
toplulaştırma mağduriyetine ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Başkanım.
Niksar ilçemize bağlı
Buzköy, Gürçeşme ve Günlüce bölgesi merkez olmak üzere devam etmekte olan
toplulaştırma işlemlerinde süregelen düzensizlik nedeniyle her
geçen gün mağduriyetler artmaktadır. Vatandaşlarımız
toplulaştırma işlemlerini yürüten firma ya da firmalarla
iletişim konusunda sürekli müşkülat yaşamakta ve
mağduriyetler konusunda muhatap bulamamaktadır.
Başarılı hizmetleriyle sürekli köylümüze derman olmak gayreti
içerisinde olan DSİ Tokat Bölge Müdürlüğümüzün Değerli İl
Müdürü ve bürokratlarımızın bu soruna kayıtsız
kalmayacağına ve vatandaşlarımızın
mağduriyetlerine çözüm oluşturacağına inanıyor,
sürecin takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Çakır
9.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Taksimde meydana gelen patlamaya
ve terörle mücadeleye ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, Taksim'de meydana gelen patlamada hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Zor bir coğrafyanın
ülkesiyiz. Terörü lanetlerken, terörle mücadele ederken iyi terörist kötü
terörist bana yakın bana uzak ayrımı yapmadan aslında
insanlığa bir çağrı yaptığımız gün gibi
ortada. Bugün bizim ülkemize boca edilmeye çalışılsa bile bu
ifrit anlayışı, hainliği tetikleyenlerin, sahiplenenlerin,
besleyenlerin bir gün muhatap olacaklarını söylemek bir gerçeğin
ifadesidir. Bugün şekil, tip, tarz ayıklama, araştırma günü
olmamalı. Bir bütün olarak her örgüt, her düşman ilk fırsatta
sizin zayıflığınızı fırsat bilmeye devam
edecek, oradan yol bulmaya çalışacaktır. Bugün isim zikretmiyor
olmamız, kahrolası örgütlerin göz kırptığı veya
kendilerine göz kırpanları görmediğimiz anlamında
yorumlanmamalı. Bu mücadele bir gelecek ve bir beka meselesi olarak devam
edecektir diyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
10.-
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, İstiklal Caddesinde
gerçekleştirilen hain terör örgütü eylemine, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin 39uncu kuruluş yıl dönümüne ve Türk Devletleri
Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin
açıklaması
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstiklal Caddesi'nde
gerçekleştirilen hain terör örgütü eylemini nefretle kınıyorum.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
Bundan otuz dokuz yıl
önce Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türk
halkının meşru ve önüne geçilmesi imkânsız istek ve
iradesine tercüman olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsız
bir devlet olarak kurulduğunu dünya ve tarih önünde ilan ediyorum.
sözleriyle kurulan ve Türkiyenin ayrılmaz parçası olan
Kıbrısın kuruluş yıldönümünü kutluyorum. Bu vesileyle
Türk Devletleri Teşkilatı üyeliğinin hayırlı
olmasını diliyorum.
Kurulduğu günden bu yana
ambargo ve izolasyonlar altında olan Kuzey Kıbrısın ve
Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin her zaman yanında olduk,
olmaya devam edeceğiz.
Bu vesileyle Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunda, başta Rauf
Denktaş olmak üzere, bütün şehitlerimize Allahtan rahmet, kahraman
gazilerimize de saygılar sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kaşıkçı
11.-
Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatayın
Yayladağı ilçesi Dağdüzü Mahallesindeki sulama göletine
ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Küresel iklim
değişikliği beraberinde ülkeleri, su kaynaklarını
doğru kullanmaya yönelik politikalar geliştirmeye mecbur
bırakmıştır. Bu manada, ülkemizde mevcut su
kaynaklarını doğru kullanma adına birçok yatırım
yapılmaktadır. Bu yatırımlar arasında barajlar,
göletler, kapalı sistem sulama projeleri gelmektedir.
Hatay ilimizde
Yayladağı ilçemiz Dağdüzü Mahallesi sınırlarında
Devlet Su İşleri tarafından yapılmış bir sulama
göleti bulunmaktadır. Bu gölet, daha sonra Hatay Büyükşehir
Belediyesine devredilmiştir. Ancak gelin görün ki bu gölet
bakımsızlıktan atıl duruma düşmüş ve kaderine
terk edilmiştir. Dağdüzülü hemşehrilerimiz bu göletin bir an
önce onarılarak vatandaşlarımızın hizmetine
sunulmasını beklemektedirler.
BAŞKAN Sayın
Kayan
12.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Kırklarelide
yapılan toplulaştırmaya ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kırklareli bölgemizde
toplulaştırma yapılmaktadır. Toplulaştırma,
Trakya çiftçisini ayağa kaldırmıştır. Toplulaştırma
hakkaniyetli bir şekilde yapılmamaktadır.
Toplulaştırma yapılan yerlerde iktidar
yandaşlarının kırsal bölgedeki arazileri dere
boylarına ve kanal kenarlarına yapılmaktadır. Burada
köylülerimizin elinde bulunan dere kenarında ve kanal boylarındaki araziler
ise kırsala gönderilmektedir. Bunan yanında, bir ana yol vardır,
bir de toprak yollar vardır, tarla yolları vardır. Tarla yolu
üzerindeki yandaşların arazileri ana yollara, ana yolların
üzerindeki köylülerin arazileri ise kırsal bölgedeki tarla yollarına
sınır bir şekilde gönderilmektedir. Bu, bizim orada bulunan
köylülerimizi ve çiftçilerimizi ayağa kaldırmıştır.
Bunun mutlaka düzeltilmesi, gerekli işlemlerin yapılması için
hemen harekete geçilmesi lazımdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öcalan
13.-
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın, Adananın Seyhan
ilçesi Onur Mahallesinde bulunan 125. Yıl Ortaokulunun merdivenlerinin
basamaklarına yazılan yazıya ilişkin açıklaması
ÖMER ÖCALAN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, daha önce Adananın Seyhan
ilçesine bağlı, çoğunlukla Kürtlerin
yaşadığı Onur Mahallesinde bulunan 125. Yıl
Ortaokulunun merdivenlerinin basamaklarında yazılan yazının
benzerinin, Bursada bir okulun merdivenlerinde de yazıldığı
anlaşılıyor. Geçmişte Diyarbakır Cezaevinde
yazılan Türkçe konuş, çok konuş. sloganlarının
benzerinin bugün okullarda yazılması, geçmişten bugüne hiçbir
şeyin değişmediğini, hatta çok daha kötüye gittiğini
göstermektedir. Aynı zamanda, son yıllarda, AKPnin
devraldığı miras olan tek dil, tek ırk, tek millet ideolojisi
üzerine inşa edilen anlayışın günümüzde okullarda kendisini
görünür kılması endişe vericidir. Bu, en hafif deyimiyle
ırkçılık ve faşizmdir. Bu anlayışı
şiddetle kınıyoruz. Bir an önce Millî Eğitim
Bakanının bu duruma müdahale etmesini istiyoruz.
Saygılar.
BAŞKAN - Sayın
Hancıoğlu
14.-
Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, İstanbulda
gerçekleştirilen terör saldırısına ve işsizlik
rakamlarına ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbulda
gerçekleştirilen terör saldırısını lanetliyor,
hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Terör nasıl ki
emperyalizm tarafından ülkemizin başına sarılmış
bir belaysa ekonomik yıkım da bu iktidarın milletimizin
başına ördüğü çoraptır. İşsizlik eylül ayı
itibarıyla yeniden çift haneli rakamlara yükseldi ve bütün göstergeler
işsizliğin önümüzdeki aylarda daha da artacağına
işaret ediyor. Bugün makyajlı rakamlara göre 3 milyon 482 bin
kişi, gerçekteyse bunun kat kat üzerinde işsizimiz var ve bu tabloyu
daha da ürkütücü hâle getiren ise -İŞKUR verilerine göre- bu yıl
toplam 1 milyon 386 bin kişi işinden
çıkarıldığı için İşsizlik Sigortasına
başvurdu. Yangın büyüyor; bu iktidar sadece hayal tacirliği yapıyor.
BAŞKAN Sayın
Şeker
15.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İstiklal Caddesinde
PKK-PYD/YPG terör örgütü tarafından alçakça gerçekleştirilen terör
eylemine ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Tıbbi ve Aromatik Bitki
Yetiştiriciliği Projesine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
pazar günü İstiklal Caddesinde PKK- PYD/YPG terör örgütü tarafından
alçakça gerçekleştirilen terör eyleminde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı, yaralılara acil şifalar
diliyorum. Alçak terör örgütünü şiddetle kınıyorum. Bu menfur
eylemi yapanlara misliyle cevabı verilecektir. İçeride ve dışarıda
terör örgütüne destek verenler şunu bilmeli ki: Türkiye, artık eski
Türkiye değil.
Değerli milletvekilleri,
Kocaeli Büyükşehir Belediyemizin çiftçilerle birlikte
başlattığı tıbbi ve aromatik bitki
yetiştiriciliği ve ürüne dönüştürülmesi projesinde elde edilen
ürünlerden 12 çeşidi tüm milletvekillerimizin odalarına
bırakılmış. Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanımız Doçent Doktor Tahir Büyükakına bu hediyesinden
dolayı teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Sezal
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezalın, Türkiyenin
ihracatta yakalamış olduğu ivmeye ve Kahramanmaraşın
ihracatta gösterdiği başarıya ilişkin açıklaması
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde Türkiye,
ihracatta geçtiğimiz yıl yakaladığı ivmeyi bu
yılın ilk on ayında da devam ettirdi. Her ay olduğu gibi
ekim ayında da en yüksek aylık değere ulaştı. Ekim
ayında ihracatımız 21,3 milyar dolarla en yüksek aylık
ihracat değerine yükseldi. 2022 yılı Ocak-Ekim dönemi
ihracatımız ise yüzde 15 artışla 209,5 milyar dolar oldu.
Edebiyatın
başkenti, ülkemizin ve Akdenizin önemli ticaret merkezlerinden biri olan
seçim bölgem Kahramanmaraş da ocak-ekim ayında
gerçekleştirdiği 1 milyar 232 milyon dolar ihracatla önemli bir
başarı gösterdi. Tüm üreticilerimizi, sanayicilerimizi ve
ihracatçılarımızı tebrik ediyorum.
Birileri hâlâ görmek istemese
de Türkiye ekonomisi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın güçlü liderliğinde yeni ekonomi modelinin meyvelerini
almaya devam etmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
17.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin 39uncu kuruluş yıl dönümüne ve Türk Devletleri
Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin 39uncu kuruluş yıl dönümünü, milletimizin
ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz Kıbrıs Türkünün
bu iftihar gününü en içten dileklerimle kutluyorum.
Kıbrıs
semalarını ezansız ve bayraksız bırakmamak için
toprağa düşen tüm aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi
rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Kıbrıs, asırlara dayanan
tarihî bir davadır. Bu dava uğrunda atılacak tüm adımlarda
bir an olsun tereddüt etmeyiz. Kendi haklarımızı nasıl
savunuyorsak Kıbrıs Türklerinin de adadaki ve bölgedeki
çıkarlarını aynı kararlılıkla savunmayı
sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
dirayetli duruşuyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türk
Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesi bunun en
somut örneğidir.
ABnin KKTCyi yok saymaya
çalışan tutumu, tarihî ve siyasi açıdan ilkesiz bir
yaklaşımdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hak ve
menfaatlerini her zeminde savunmaya ve onurlu mücadelemize hız kesmeden
devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şevkin
18.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, SMA ve kanser
hastalarının sorunlarına ve çölyak hastalarına yapılan
aylık ödemelere ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Sağlık sistemi cefakâr sağlık çalışanları
sayesinde ayakta. Hastanelerden randevu alabilmek neredeyse imkânsız. SMA
hastası çocuklar ve aileleri çaresiz. Kanser hastaları bitkin, tedavi
masraflarını karşılayamıyor, doktora, ilaca
ulaşamaz hâle geldiler. Daha dün Adanada akıllı ilaca
ulaşamayan 29 yaşında bir genç kızımızı
kaybettik. Yine, çölyak hastaları kullandıkları glütensiz
ürünlere ulaşamıyorlar. 300 gramlık bir makarnayı ortalama
50 liraya alan hastalara verilen yardım aylık sadece 169 lira; çölyak
hastaları bunu alamıyor. Bütün bu olumsuzluklara sessiz kalan Hükûmet
ne yazık ki hiçbir şekilde kımıldamadığı
gibi
Acilen onları göreve davet ediyorum: SMA ve kanser
hastalarının sorunlarına duyarsız kalmasınlar, çölyak
hastalarının aylık ödemelerini derhâl yükseltsinler.
BAŞKAN Sayın
Etyemez
19.-
Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Ahıskalı Türklerin sürgün
edilişlerinin 78inci yıl dönümüne ve Taksimde meydana gelen
patlamaya ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Bir gül mevsiminde seyrine gittim,
Hani goncan, hani gülün
Ahıska?
Baktıkça hâline
kahroldum, bittim,
Korlanır mı bir gün
külün Ahıska?
Rahmetli Yunus Zeyrek,
Ahıskalı Türklerin dinmeyen acılarını bu dizelerle
anlatıyor. Ahıskalı Türkler, 14 Kasım 1944 günü, bir gece
yarısı evlerinden çıkarılarak yük vagonlarına
doldurulup Orta Asya çöllerine yani vatansızlığa sürgün
edilmiştir. 100 bini aşkın Ahıskalı Türkün bu
zorunlu, kanlı ve zulüm yolculuğunda 20 bine yakını
açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle maalesef
hayatını kaybetmiştir. Ahıskalı Türkler
vatanlarını kaybettiler ama benliklerini asla kaybetmediler. Sürgünün
78inci yıl dönümünde hayatını kaybedenleri rahmetle
anıyor, soydaşlarımızın acısını
yürekten paylaşıyorum.
Taksimde meydana gelen
patlamada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
BAŞKAN Sayın
Karadağ
20.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın,
Iğdırın düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan yüz iki yıl önce
serhat şehrimiz Iğdırda Rus ve Ermeni işgaliyle zor
zamanlar geçiren Iğdırlı hemşehrilerimiz 14 Kasım 1920
günü Türkün bağımsızlığından asla vazgeçmeyeceğini
bir kez daha tüm dünyaya haykırmıştır. 14 Kasım
Iğdırlının vatan sevgisi, bağımsızlık
tutkusuyla Türkün düşmana boyun eğmeyeceğini gösterdiği ve
al bayrağımızı göndere çektirdiği gündür.
Bu duygu ve düşüncelerle
Iğdırımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 102nci yıl dönümünü kutluyor, başta Mustafa Kemal
Atatürk, Kâzım Karabekir ve silah arkadaşları olmak üzere,
bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz
aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu...
21.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına ve Türk Devletleri
Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıbrıs Türk
halkı, varoluş mücadelesini 1974 Barış Harekâtıyla
kırk sekiz yıl önce kazanmıştır. 15 Kasım 1983te
ise devletin kurulduğu dünyaya ilan edilmiştir. Cumhuriyet
Bayramının 39uncu yılı kutlu olsun. 11 Kasımdaki
Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Tanıtılması ve uluslararası
toplum içerisinde hak ettiği yeri alması adına
atılmış olan adımın devamı getirilmelidir.
Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinin liderleri
Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'ı, Türk Mukavemet Teşkilatının
kahramanlarını, bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet,
şükran ve rahmetle anıyor; hayatta olanlara esenlikler diliyorum.
Kıbrıs, Türktür, Türk kalacaktır.
BAŞKAN Sayın
Şahin...
22.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Taksim terörüne, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne ve
Hatayın Hassa ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Taksim terörünü, terör destekçilerini lanetliyorum.
Bugün, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 39uncu yıl dönümü; aynı
heyecanı taşıyor, Cumhuriyet Bayramlarını kutluyor,
kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Bülent Ecevit'i
saygıyla anıyorum.
Aynı zamanda,
bağımsızlık ve hürriyetten ödün vermeyeceğini tüm
dünyaya kabul ettiren Hatayımızın Hassa ilçesinin düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü. Düşmana geçit vermeyen
güzeller güzeli Hassanın düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yılı kutlu; Ömer dede, Dana Boruk, Kara Hasan Paşa,
Mehmet Çavuşlara bin selam olsun.
Bağımsızlığımızı
borçlu olduğumuz devletimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile
silah arkadaşlarını, tüm kahraman şehit ve gazilerimizi
rahmet ve şükranla anıyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ Parti Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat
Dervişoğlu.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, İstiklal
Caddesinde gerçekleştirilen alçak terör eylemine, İYİ Parti
iktidarında Hudut namustur. ilkesinin benimseneceğine, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına ve Türk
Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesine,
Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 78inci yıl dönümüne,
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Varlık Fonu
bünyesinde bulunan şirketler üzerinden uluslararası piyasalara
borçlanmaya devam ettiğine ve dış politikadaki
tutarsızlıklara ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyor, başarılı bir
çalışma haftası diliyorum.
Pazar günü İstiklal
Caddesinde gerçekleştirilen alçak terör eylemini şiddet ve nefretle
kınıyorum. Hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza
Allahtan rahmet diliyor, kederli ailelerine sabır niyaz ediyorum; aziz
milletimizin başı sağ olsun. Bu arada, yaralı
vatandaşlarımıza da acil şifalar temenni ediyorum.
Terörle mücadelenin
kuralları vardır. Terör eylemini gerçekleştiren örgütlerin
reklamını yapmaya varacak söylemlerden azami ölçüde uzak
durulmalıdır. Millî birliğimize ve vatan bütünlüğümüze,
büyük milletimizin hürriyet ve istiklaline kasteden eylemlerin sorumluları
kimler olursa olsun, ister PKK-PYD ister IŞİD ve DEAŞ ya da
başka melun örgütler ve onların türevleri, topyekûn hepsini
şiddet ve nefretle kınıyorum. Ayrıca, bu hain örgütlerin
arkasındaki müttefik görüntülü düşman devletleri ve unsurları da
telin ediyorum. Hiçbir örgüt Türk milletinden büyük, Türkiye Cumhuriyeti
devletinden güçlü değildir. Dost düşman hemen herkes bu gerçeği
görmeli, haddini de bilmelidir.
Failin yakalanması
konusunda Emniyet mensuplarımızı yürekten tebrik ediyor, aziz
Türk milleti adına kendilerine teşekkür ediyorum. İstanbul
Emniyet Müdürlüğü, yapmış olduğu açıklamada, Suriye
uyruklu teröristin Afrin, İdlib üzerinden Türkiyeye kaçak yollarla
girdiğini ifade etmektedir. İstiklal Caddesinde yaşanan son
terör eylemiyle birlikte, kaçak sınır geçişleri ve iç güvenlik
zafiyeti arasındaki ilişki bir kez daha ifşa olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İktidar partisi internet ve haberleşme
ağlarını kapatmak yerine sınırlarımızı
kapalı tutsaydı bu menfur terör saldırısının
gerçek failleri istedikleri imkân ve zemini hiçbir zaman bulamayacaklardı.
Türkiyede bugün en az 9 milyon sığınmacı ve kaçak göçmen
bulunmaktadır. Bu sayı, Birleşmiş Milletlerin
tanıdığı 193 ülkenin 91inin nüfusundan fazladır.
Hudut namustur. ilkesi AK PARTİ iktidarıyla terk edilmiş,
Türkiye, bilinçli politik tercihlerin doğal bir sonucu olarak dünyada en
fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumuna
getirilmiştir. İçişleri Bakanlığı,
sığınmacı ve kaçakların şehirler arası
mobilizasyonunu dahi kontrol edemez hâle gelmiştir. Suriye başta
olmak üzere Orta Doğu ve Güney Asyadan milyonlarca kaçak göçmenin
sınırlarımızdan girmesine sebep olan açık kapı
politikası maalesef hâlâ devam etmektedir. Bir stratejik göç
mühendisliği ve siyasi İhvancılık
ortaklığının sonucu olan açık kapı
politikası, Türk milletini Anadolu coğrafyasında tarihte
gördüğü en ağır beka problemlerinden biriyle karşı
karşıya bırakmaktadır. Türkiye'nin maruz
kaldığı bu kitlesel kaçak göç, bizzat Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan tarafından Ülkemize hicret eden ama Suriye, ama
Afganistan, ama Irak, İran fark etmiyor
ifadeleriyle
meşrulaştırılmakta ve teşvik edilmektedir.
İYİ Parti iktidarında, Türkiye'yi kuşatan bu önemli sorun
kararlı ve planlı politikalar sayesinde ivedilikle ve mutlak suretle
çözüme kavuşturulacaktır.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) İktidarımızın ilk
gününden itibaren, Türkiye'ye yönelik kitlesel göçün sınıra
ulaşmadan sınır ötesinde tutulacağı dünya kamuoyuna
açıklanacak, Hudut namustur. esası benimsenecek ve açık
kapı politikası terk edilecektir. İYİ Partinin Millî Göç
Doktrini çerçevesinde Türkiye'de bulunan sığınmacılar ve
kaçakların tamamı her hâl ve şartta ülkelerine geri
gönderilecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin otuz dokuz
yıl önce hürriyet ve bağımsızlığını
ilan ettiği kutlu bir gün, bugünü müştereken idrak ediyoruz. Gurur ve
coşkuyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet
Bayramı'nı tebrik ediyorum. Kıbrıslı
soydaşlarımızı kutluyor, her birini muhabbetle
selamlıyorum. Başta kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf
Denktaş olmak üzere, millî mücadele kahramanımız Doktor
Fazıl Küçük ve onun mücadele arkadaşlarını rahmet ve
minnetle yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Kan pahasına şehit ve gazi
olarak Kıbrıs topraklarını vatan yapan kahraman Türk
askerini de buradan yürekten tebrik ediyorum.
Bu vesileyle, Türk Devletler
Teşkilatının Semerkant zirvesinde Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin gözlemci üye olarak kabul edilmesini, geç
kalınmış bir adım olmakla birlikte memnuniyetle
karşılıyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Dün, Sovyetler Birliği
tarafından 14 Kasım 1944te Gürcistanın Ahıska bölgesinde
yaşayan on binlerce Ahıska Türkünün sürgün edilmesinin 78inci
yıl dönümüydü. Ne insanlığa ne de vicdanlara
sığmayacak çile dolu sürgünün yıl dönümünde,
hayatlarını kaybeden Ahıskalı
soydaşlarımızı rahmetle anıyorum; mekânları
cennet, ruhları şad, kabirleri nur olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Değerli vekiller, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı Varlık Fonu bünyesinde bulunan Ziraat
Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Borsa İstanbul, Türk Hava
Yolları, ÇAYKUR gibi kamuya ait şirketler üzerinden uluslararası
piyasalara borçlanmaya devam etmektedir. Varlık Fonunun 2020de 1 trilyon
586 milyar lira olan borcu yüzde 45 artışla 2 trilyon 302 milyar
liraya yükselmiştir.
Varlık fonları tüm
dünyada ülkelerin birikimlerini gelecek nesillere miras olarak aktarmak
amacıyla kurulur. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında ise
Varlık Fonu gelecek nesillerin birikimini ipotek altına almak
amacıyla kurulmuştur. Bir siyasi iktidar düşününüz, partili
Cumhurbaşkanı kendisini bir kararnameyle Varlık Fonunun Yönetim
Kurulu Başkanlığına atasın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Başkanı olduğu fon,
devletin nesiller boyu elde ettiği tüm kazanımları bünyesinde
toplasın; içinde kamu bankaları var, petrol şirketleri var,
maden şirketleri var, telekomünikasyon şirketleri var; içinde
cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar aziz milletimizin ortak
katkısı ve alın teriyle var ettiği kamu kaynakları
var; işte, bütün bir milletin sahip olduğu varlığın ve
alın terinin tek adamın keyfî idaresine terk edildiği bu düzenin
adı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemidir. Kendi kendine
atayan ve kendi kendini denetleyen partili Cumhurbaşkanı
yönetimindeki Varlık Fonu yıllardır üst üste zarar etmektedir.
Varlık Fonuna devredilmeden önce, 2016da, 82 milyon lira kâr eden
ÇAYKURun, Varlık Fonu bünyesindeki beş yıllık toplam
zararı 2 milyar 610 milyon lirayı aşmıştır,
sadece bu veri bile Varlık Fonu adı altında Türkiye'nin
nasıl yoksullaştırıldığını ve
geleceğinin nasıl ipotek altına
alındığının en büyük kanıtıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Adalet ve Kalkınma Partisinin
dış politikadaki tutarsızlıkları Türkiye
Cumhuriyetinin itibarına zarar vermeye devam etmekte. İktidarın
politikaları ve söylemleri kendi içinde çelişkilidir; ABDyle
ilişkiler ve müttefiklik konusunda İçişleri Bakanı
Soylunun ifadelerini mi esas alacağız yoksa Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğanın eylem ve söylemlerini mi?
İçişleri Bakanı ABDnin taziyesini kabul etmiyoruz.
açıklamasında bulunduktan bir gün sonra Cumhurbaşkanı ABDye
taziye için teşekkür ediyorsa İçişleri Bakanı terör
saldırısının faili olarak ABDyi işaret ettikten bir
gün sonra Cumhurbaşkanı G20 zirvesinde ABD Başkanıyla el
ele poz vermekten çekinmiyorsa devlet idaresinde bir ciddiyet ve rabıta
sorunu vardır demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Son cümlem efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Her zaman ifade ettiğimiz gibi,
devlet yönetimi ciddiyet ister. Bilhassa hariciye ilişkileri
iktidarın kendi içindeki çelişki ve çekişmelerine kurban edilemeyecek
kadar değerlidir.
Bu hususları belirtiyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, müsamahanız için teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Muhammed Levent Bülbül...
Buyurunuz Sayın Bülbül.
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstiklal Caddesinde
düzenlenen bombalı terör saldırısına, Türk Devletleri
Teşkilatı Devlet Başkanları 9uncu Zirvesine, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türk Devletleri Teşkilatına
gözlemci üye olarak katılmasına, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin bağımsızlık ve 39uncu kuruluş
yıl dönümüne, Ahıska sürgününün 78inci yıl dönümüne ve Mehmet
Zeki Sekinin vefatına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bizimki de biraz zaman
alabilir bugün.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; pazar günü İstiklal Caddesi'nde düzenlenen
bombalı terör saldırısında 6 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 81 vatandaşımız yaralanmıştır.
Güvenlik güçlerimizin yirmi dört saat içerisinde bombalı
saldırıyı yapan teröristi sağ olarak ele geçirmesinin
ardından, terörist, sorgusunda saldırı talimatının
PKK-PYD terör örgütü tarafından verildiğini itiraf etmiştir. Bu
alçak terör saldırısının hemen ardından özellikle
sosyal medyada türlü tezviratlar ve beşinci kol faaliyetleri yürütülmeye
başlanmıştır. Yakın zamanda devletimize
karşı kimyasal silah kullanma iftirasında bulunan mahfiller bu
kez de bombalı terör saldırısından medet umarcasına
devletimize karşı alçak bir şekilde çeşitli imalarda bulunmuşlardır.
Terör saldırısı 85 milyon insanımıza
yapılmış, aziz milletimizi ve devletimizi hedef
almıştır. Birlik, beraberlik mesajı vermek yerine bu alçak
saldırıyı iktidarla ve devletimizle ilişkilendirmeye
çalışanlar terör ve terörizme can suyu veren terörden medet
umanlardır. Saldırıyı yapan teröristin ve diğer
teröristlerin açık itiraflarına rağmen saldırı
anından itibaren sosyal mecralarda PKK-YPG seçim öncesi saldırı
yapmaz. Terörist Kürt değil, Arap, o zaman PKK-YPG'li olamaz. Terörist
kaçmak yerine neden eve saklandı? Bu kadar çabuk nasıl
yakalandı? şeklindeki FETÖ ve PKK iftiralarıyla bu terör
örgütleri kendilerini neredeyse mağdur ilan etmekte, Türkiye Cumhuriyeti
devletini ise fail olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Bu alçak
ve kalleş propagandaya dünyada Türkiyeden başka muhatap olan bir
ülke yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Türkiyede asıl acı olan da muhalefet etmek adına bu
iftiraların ardına takılmaktır. Türkiyede siyasi olarak
muhalif olmak başka, terör örgütlerinin kara propagandasına alet
olmak başkadır. Burada hedef alınan Türk devleti, yok edilmek
istenen Türk milletinin birlikte yaşama iradesidir. 15 Temmuz hain darbe
girişimini tiyatro senaryo diyerek yok saymaya çalışanlar
bugün de bu hain terör saldırısı üzerinden devletimizi hedef
almaktadırlar. Burada yıkılmak istenen yapı iktidar
değildir; yok edilmek istenen, Türk devletinin yıkılmaz,
sağlam iradesidir.
Öte yandan, bazı yabancı
basın kaynakları tarafından da millî birlik ve
beraberliğimizin hedef alındığını görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Alman televizyon kanalı Phoenix, İstiklal Caddesinden
yaptığı yayında saldırıya cevaben Kürtlere
baskının artacağı yönünde alçakça yalan söylemiş,
Reuters haber ajansı da dünyaca kabul edilmiş bir terör örgütü olan;
Türk, Kürt, İslam ve insanlık düşmanı olan PKK narkoterör
örgütünü Kürt militan grup olarak nitelendirmiş, The New York Times ise
terör saldırısı ifadesine yer vermeden, gayriinsani bir
şekilde, alçak saldırıyı sadece Türkiye ve turizmine darbe
ve güven duygusunu paramparça eden bir eylem olarak nitelemiştir. Bu
haberlerin izi sürüldüğü zaman -biz eminiz ki- gerçek faillerin kim
olduğu da bu arada ortaya çıkmış olacaktır.
MHP olarak,
vatanımızın ve milletimizin birliği, huzuru ve selametini
temin etmenin temel önceliğimiz olduğunu ifade ediyor, terörün kökü
kazınana kadar mücadelenin kararlılıkla ve topyekûn sürmesi
gerektiğine inanıyoruz. Bu vesileyle, alçak saldırıda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet,
ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı,
yaralılarımıza ise acil şifalar diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bu alçak saldırıyı düzenleyen terör örgütü
PKK-YPGyi de ve arkasındaki karanlık güçleri de şiddetle
lanetliyoruz.
Sayın Başkan, Türk
Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 9. Zirvesi 11
Kasım 2022 tarihinde Türk Medeniyeti İçin Yeni Dönem: Ortak
Kalkınma ve Refaha Doğru temasıyla kardeş ülke
Özbekistanın tarihî başkenti Semerkandda
gerçekleştirilmiştir. Gerçekleşen zirvede, Özbekistan
Cumhurbaşkanının teklifiyle, 2023 yılı Türk
medeniyetinin yükseliş yılı olarak ilan edilmiştir. 9.
Zirvede alınan kararlar dilde, işte ve fikirde birlik ülküsünün
yeşerdiği bu tarihî süreçte 21inci yüzyılın Türk ve
Türkiye yüzyılı olacağı inancını
kuvvetlendirmiştir.
Yine, gerçekleşen zirvede,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, Türk Devletleri
Teşkilatına gözlemci üye olarak katılması kararı
alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bugün kuruluşunun yıl dönümünü idrak ettiğimiz Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, Türk Devletleri Teşkilatına
gözlemci üye olarak katılması, özellikle Kıbrıs
Türklüğünün uluslararası alanda hak ve menfaatlerinin korunması noktasında
son derece isabetli ve tarihî bir adım olmuştur. Bu vesileyle, Türk
dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin bağımsızlık ve 39uncu kuruluş
yıl dönümünü kutluyor, Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş olmak üzere, Türk Mukavemet Teşkilatının
kahramanlarını ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan,
Ahıska Türkleri, tarihin sayfalarına büyük bir acı ve utanç
olarak kaydedilen 14 Kasım 1944 tarihinde zalim Stalin tarafından
yurtlarından sürgün edilmiş, bu sürgünde yaklaşık 17 bin soydaşımız
açlık, soğuk ve hastalık gibi sebeplerden ötürü
hayatlarını kaybetmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ahıska sürgününün 78inci yıl dönümünde,
hayatını kaybeden soydaşlarımızı rahmetle
anıyor, bu zulmetin mümessillerini lanetliyoruz.
Sayın Başkan, o
2017 yılında İzmir Adalet Sarayına düzenlenen terör
saldırısına karşı kahramanca mücadele ederek
şehadet şerbeti içen ve milletimizin hafızasına
kazınan şehit Polis Memuru Fethi Sekinin babası Mehmet Zeki
Sekinin vefat ettiğini teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.
Merhuma Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
diliyoruz; onun nezdinde ebedî âleme göç eden tüm şehit
babalarını rahmet ve minnetle anıyor, saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
25.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Taksimde yaşanan
patlamaya, İçişleri Bakanının yaptığı
açıklamaya, Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının idamının
85inci yıl dönümüne, TÜİKin açıklamış olduğu
işsizlik verilerine, OECDnin Türkiyeyi rüşvetle mücadele konusunda
uyarmasına ve FATFnin Türkiyeyi gri listeye almasına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
İstanbulun merkezi Taksimde iki gün önce yaşanan patlamada 6
yurttaşımız hayatını kaybetti ve 81
yurttaşımız da yaralandı. Büyük bir acı ve üzüntü
duyduk; hayatını kaybetmiş olanlara Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı, yaralılara da şifa diliyoruz.
Gerekçesi ne olursa olsun,
failleri kim olursa olsun partimiz bu tür katliamcı
saldırıların tavizsiz bir şekilde karşısında
durmuştur ve durmaktadır, yurttaşları hedef alan bu tür
insanlık düşmanı saldırıları kınamakta ve
lanetlemektedir. Yaşadığımız büyük
kayıpların ve derin acıların son bulması için de
mücadelemizi kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Türkiye toplumuna korku
salarak, şiddet ortamını büyüterek siyaseti dizayn etme
çalışmalarına ve çabalarına da yabancı değiliz.
Algı operasyonlarıyla toplumu kutuplaştırarak karanlık
planlarla seçim sürecini dizayn etme çabalarına asla izin verilmemelidir.
Ve tüm demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesini sürdüren kesimlere de
çağrımızdır: Bu konuda ortak tutum sergilenmesinin elzem
olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Topluma dayatılan bu şiddet
iklimi hep birlikte reddedilmeli ve yaratılmak istenen kutuplaşma
tuzağına asla düşülmemelidir. Her türlü kaos planına,
savaş ve çatışma siyasetine, toplumu şiddetle esir alma
girişimine karşı durmak ve her vicdan sahibi
yurttaşımızın görevi olduğunu vurgulamak bizim de
önemli bir hedefimizdir.
Sayın vekiller, böyle
bir dönemde yapılması gereken hamaset değil, rasyonel
akılla durumu tartışmak ve değerlendirmektir.
Yıllardır yanlış bir dış politikanın,
özellikle Suriye'deki iç savaşa yönelik, oradaki iç savaşa boylu
boyunca dalmaya yönelik, yanlış dış politikanın
yaratacağı sorunlara ve sonuçlara dikkat çektik ve çekmeye devam
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu konuda yapılan yanlışların Türkiyeyi,
Türkiyede yaşayan herkesi uzun yıllar boyunca
sıkıntıya sokacak adımlar olduğunu söyledik, söylemeye
devam ediyoruz. İşte Taksimde yaşanan kanlı
saldırının HTŞyle, ÖSOyla, IŞİDle, El Nusra
çeteleriyle kurulan yanlış ilişkilerin, karanlık
ilişkilerin sonuçlarıyla alakası yoktur. diye kim diyebilir ki?
Hiç kimse söyleyemez. Bakın, bu çetelerle ilişkilerin altında
neler yatıyor, hangi planlar yürütülüyor, kime ne söz veriliyor ve yerine
getirilmediği için son derece sıkıntılı bir ortam
ortaya çıkıyor; bunların hepsinin
tartışılması gerekir. Yanlış dış
politikaların sonucudur bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bir İçişleri Bakanı düşünelim; İdlibde, Afrinde
dolaşıp duruyor. Taksimde patlamanın olduğu gün
İçişleri Bakanı İdlibde bulunuyor. Hangi ülkenin
İçişleri Bakanısınız? Ne işiniz var başka
bir ülkenin egemenlik alanında ve topraklarında? İdlib ile Afrin
ilhak edildi de Türkiyenin 82nci vilayeti oldu da bizim haberimiz mi yok esas
itibarıyla? Ulusal hukuk ayaklar altına alındığı
gibi uluslararası hukuk da ayaklar altına alınıyor.
Suriyenin İçişleri Bakanı bizim topraklarımızda
destursuz gezip dolaşsa, orayı burayı ziyaret etse bizim
tutumumuz ne olur; bunu bir kez herkesin düşünmesi gerekiyor.
Dolayısıyla böyle bir sorun var ve hamaset yerine rasyonel
akılla düşünmek ve tartışmak gerekiyor.
Bir de bu iktidar bir karar
versin artık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, bu İçişleri Bakanının
söylediği gibi Amerika Birleşik Devletlerinin taziyelerini
reddediyorsak neden bugün Cumhurbaşkanı sıfatıyla Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, ABD Başkanı
Bidenla buluştu ve Taziyeleri kabul ediyoruz. dedi, neden? Yani bu
işin arkasında ABD var idiyse bugün ABD Başkanıyla
yapılan görüşmede acaba ona Bu işin müsebbibi sizsiniz,
arkasında siz varsınız. Kınıyoruz sizi, lanetliyoruz."
dediniz mi? Değilse neden Türkiye toplumunu aldatacak, yanıltacak,
yanlış kurgulara yol açacak, kaos planlarına yol açacak, toplumu
kutuplaştıracak açıklamalarla İçişleri Bakanı herkesi
yanıltmaya çalışıyor, bunun cevabı var mı? Neden
yürütmenin içindeki yürütmenin en başı ile yürütmenin bir üyesi olan
Bakan arasında 180 derece farklı açıklamalar
yapılıyor, bunun cevabı var mı? Yok. Halk neden
aldatılıyor, bunun cevabı var mı? Yok. Bunları bir kez
daha dile getirmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın vekiller, 15 Kasım 1937 tarihinde
Elâzığ Buğday Meydanında idam edilen Seyit Rıza ve
yol arkadaşlarının idamının 85inci yıl dönümünü
idrak ettik, saygıyla anıyoruz. Dersim halkının, Alevi ve
Kürt halkının maruz kaldığı katliama, baskı ve
asimilasyon politikalarına karşı direnişin, umudun ve
mücadele kararlılığının timsali olmuştur Seyit
Rıza ve arkadaşları. Elbette bu acı burada bir dakikaya
sığdırılamayacak kadar derindir ama hatırlatmak
istiyoruz ki Ben sizin oyunlarınızı çözemedim, bu bana dert
olsun ama siz de bana diz çöktüremediniz, bu da size dert olsun. sözü, Seyit
Rızanın ünlü sözü hafızalarımıza kazınmıştır,
Kürt halkının hafızalarına kazınmıştır
ve yer etmiştir. Bunu da hatırlatmış olalım. Bir kez
daha, Seyit Rıza ve arkadaşlarını saygıyla
anıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
sarayın bir hesap makinesi var biliyorsunuz, adı TÜİK,
işsizlik verilerini açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sarayın hesap makinesi TÜİK işsizlik
verilerini açıkladı yani iktidarın Enflasyon düşüyor,
istihdam artıyor. sözlerinin tam tersi olan bir tabloyla bir kez daha
karşı karşıya kaldık. Enflasyon 3 haneye
yaklaştı, gayriresmî verilere göre 3 haneyi aşmış
vaziyette, işsizlik 2 haneli kalmaya devam ediyor ve TÜİK diyor ki:
İstihdam 30 milyon 787 bin oldu. Bakıyoruz, erkeklerde istihdam
yüzde 65; peki, kadınlarda istihdam kaç? Yüzde 30,5. Nasıl bir
oransızlık, nasıl bir eşitsizlik, çok açık ve net
ortaya çıkıyor. TÜİK bülteninin arka sayfalarında bir
gerçek daha gizleniyor, onu da söylemek istiyorum: Atıl iş gücü yüzde
20,9a ulaşmış vaziyette yani Türkiye'de gerçek işsiz
sayısı 7 milyonun üzerindedir, geniş tanımlı
işsiz sayısı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu sayıya ne eğitimde ne de istihdamda olan yani
umudunu yitirmiş yaklaşık 2 milyon genci de eklediğimizde 9
milyon insana varan bir işsizlik gerçeğiyle karşı
karşıya kalıyoruz. Yani insanlar işsiz, gençler umutsuz, bu
durumu yaratmış olan da işte bu iktidar.
Son olarak değinmek
istediğim bir konu var. OECD Türkiye'yi uyardı -biliyorsunuz Türkiye
OECDnin bir parçasıdır- ve açıkladığı bildiride
dedi ki: Türkiye rüşvetle savaşmıyor. Çok ciddi bir uyarı
ve aslında Türkiye'ye Mart 2023e kadar bir süre vermişti OECD bu
konuda; kamu kuruluşlarında rüşvetin engellenmesi,
ihbarcıların korunması ve kovuşturma bağımsızlığı
yolunda uyarıda bulunmuştu ve yeni açıkladığı
bildiride aslında Türkiye rüşvetle savaşmıyor.
lafını ederek bir kez daha iktidarı uyarmış oldu OECD
Rüşvet Çalışma Grubu. Bu, ciddi bir mesele.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
Bu, son derece ciddi bir
mesele ve bu ciddi meselenin üzerine gidilmesi gerekiyor. Gerçekten, OECDnin
Türkiye Mart 2023e kadar, acil, gelişim raporunu
hazırlamalıdır. uyarısı dikkate
alınmalıdır ve eğer iktidar bu konuda OECDnin bu
uyarılarını ciddiye almazsa ve rüşvet konusunda, yolsuzluk
konusunda, usulsüz harcamalar konusunda, hırsızlık konusunda,
kara para ticareti konusunda ve OECDnin bir kuruluşu olan FATFnin
Türkiye'yi gri listeye almış olması konusunda gereken
adımları atmazsa bunun vebali çok ciddi bir biçimde iktidarın
sırtında olacaktır. Bunu bir kez daha söylemiş olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurunuz Sayın Özkoç.
26.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Taksimde gerçekleşen hain terör
saldırısına, İçişleri Bakanının
yaptığı açıklamaya, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramına, Ahıska sürgününün 78inci
yıl dönümüne, Tip 1 diyabet hastası çocukların 14 Kasım
Dünya Diyabet Günü dolayısıyla kendilerine ve Meclis
Başkanına yaptıkları ziyarete ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Taksimde gerçekleşen hain
terör saldırısını lanetliyoruz, acımız çok büyük.
Saldırıda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz; milletimizin
başı sağ olsun diyoruz.
Türkiye'de bir
evladımızın canı yanıyorsa Türkiye'nin canı
yanıyor demektir. Türkiye'de biz bir evladımızı
kaybettiysek aslında herkes kendi ailesinden bir kişiyi
kaybetmiştir. İçimizi yakan bu olaylarla ilgili
ağzımızdan çıkan sözlere dikkat etmeliyiz. Hele ki devlet
makamında bu konuyla ilgili yerlerde olan insanlar sözlerinin nereye
gittiğini bilmek zorundadırlar. Gerçekten böylesine vahim bir olayla
ilgili -terörün kimden geldiği, nasıl geldiği- lanetlenmesi
gereken bir olayla ilgili Biz bu olayda mahcubuz. diyen bir
İçişleri Bakanı varsa bu İçişleri Bakanına
söylenecek tek bir söz vardır: İçişleri bakanları mahcup
olmazlar, İçişleri bakanları gereğini yaparlar,
gereğini yapamıyorlarsa da o koltukta oturmazlar. Senin mahcubiyetin
eğer bu ülkenin evlatlarının canıyla ödeniyorsa o zaman
senin mahcubiyetinin bizim nezdimizde hiçbir karşılığı
ve değeri yoktur. Bütün terör örgütlerini lanetliyoruz. Türkiye güçlü bir
ülke, istihbaratı güçlü bir ülke, Emniyet teşkilatı güçlü bir
ülke. Biz Emniyet teşkilatımıza güveniyoruz, ülkemizin
istihbaratına güveniyoruz fakat güvenmediğimiz kişi,
onların koordinasyonunun başında olan İçişleri
Bakanının tam da kendisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Peki, bunun örneklerinden bir tanesi nedir? İçişleri Bakanı bir
açıklama yapıyorsa ilk önce iktidarının kendi içinde bir
değerlendirme yapması gerekir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir Bakanı böyle bir vahim terör olayından sonra Bunun
arkasında Amerika vardır ve onu lanetliyoruz. diyorsa Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına derhâl kapalı oturum talep ederiz. Gelsin,
burada, Amerikanın olduğuna dair delilleri koysun. Boyutu ne olursa
olsun, hangi ülke olursa olsun evlatlarımız için dünyada, başta
Amerika da dâhil olmak üzere, hesap sormayacağımız hiçbir ülke
yoktur. (CHP sıralarından alkışlar) Öyle o sözü söyleyip
ondan sonra AKPnin Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı
Bidenın taziyesini kabul ediyorsa o zaman bu aradaki çelişkiyi
Türkiye Büyük Millet Meclisine ve milletimize açıklamak
durumundadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Böyle bir ciddiyetsizlik olmaz, böyle vahim bir olay karşısında
böyle bir ciddiyetsiz tavır kesinlikle kabul edilemez. Onun için biz bu
terör olaylarının; ardı arkası kesilmeyen, bitmeyen terör
olaylarının hesabını soracağız, hangi noktaya
varılması gerekiyorsa o noktaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Ucunda Amerika varsa, geliriz, burada Türkiye Büyük Millet Meclisinde
aldığımız kararlarla gereğini yaparız; eğer
ucunda Amerika yok, Soylu bu şekilde ciddiyetsiz bir davranış
içerisindeyse o zaman bu ülkenin Cumhurbaşkanı o İçişleri
Bakanıyla ilgili gereğini yapmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Değerli arkadaşlarım, bugün aynı zamanda 15 Kasım,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhuriyet Bayramı. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Sayın
Rauf Denktaşı ve bu uğurda mücadele veren tüm
kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
14 Kasım 1944 Ahıska sürgünü; Ahıska sürgününün 78inci
yılında, hayatını kaybeden kardeşlerimizi rahmetle
anıyoruz, ruhları şad olsun.
Dün, Meclis grubumuza bir
grup çocuk, hocalarımızla birlikte ziyarete geldiler. Tip 1 diyabet
hastası çocuklarımız, Türkiye Diyabet Vakfının
değerli yöneticileriyle birlikte 14 Kasım Dünya Diyabet Günü
dolayısıyla bizleri ve Meclis Başkanımızı ziyaret
ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çocuklarımızı
Mecliste ağırlamak onlarla ilgili umutlarımızı ve
çalışma azmimizi tazeliyor. Biz, tüm milletimiz için ama en çok da
çocuklarımız için çalışıyoruz. Onlara güzel bir hayat,
gelecek sunabilmek için mücadele ediyoruz. Dün Meclise gelen Tip 1 diyabet
hastası çocuklarımızı gördüğümde gözlerim doldu.
Çocuklarımızdan 2si kendileri ellerinde bulundurdukları ölçüm
aletleriyle sık sık şekerlerini kontrol ediyorlardı, 1i
hafif baygınlık geçirdi. Geleceğimizin sahibi olan
çocuklarımızın, sahip çıkmamız gereken
çocuklarımızın bugün sürdürdükleri hayattan daha iyisini hak
ettiklerini düşünüyoruz. Basit bir adımla Türkiye Cumhuriyeti bunu
sağlayabilir. Türkiye Cumhuriyetinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı yedi ay önce bu
çocuklarımızla ilgili söz verdi. Meclis
Başkanımızın bu konuyla ilgili açıklamaları var.
Tip 1 diyabet hastası 0-18 yaş arasındaki tüm
çocuklarımızın elektronik glikoz ölçüm sensörü SGKnin geri
ödeme kapsamı içerisine alınmalıdır. Bunların hepsi 40
bin kişi. Bu ülkede mevcut bütçemizde -bütçeyi konuşuyoruz-
çocuklarımızın geleceği ve sağlığıyla
ilgili ufacık bir pay ayırmayacağız da nereye pay
ayıracağız? Bununla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinin
Sayın Grup Başkan Vekilleriyle ve diğer siyasi partilerle bir
görüşme yapmaya hazırız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
İster kendileri bu konuyla ilgili bir adım atsınlar ve biz
arkalarında duralım isterlerse hep beraber bu konuda bir adım
atalım, bu çocuklarımızın hayata umutla bakmasını
sağlayalım.
Hepinize teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan
konuşacak.
Buyurunuz Sayın Turan.
27.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Tip 1 diyabet hastası
çocuklara, İstanbul Taksim İstiklal Caddesinde meydana gelen hain
terör saldırısına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
kuruluşunun 39uncu yıl dönümüne, Ahıska Türkleri sürgününün
78inci yıl dönümüne, Sezai Karakoçun vefatının
seneidevriyesine, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce son cümleyle
başlayayım: Sayın Başkanın ifade etmiş
olduğu hastalığa ilişkin, usule ilişkin talepleri
konuşuruz, görüşürüz; varsa karşılıklı düşen
bir mesele bunu müzakere ederiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Çok teşekkür ederiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü İstanbul
Taksim İstiklal Caddesinde meydana gelen hain terör
saldırısı sonucu hepimiz sarsıldık. Devletimiz tüm
birimleriyle yoğun çalışmasıyla PKK-PYD terör örgütünün
yapmış olduğu bu menfur terörist saldırının
iş birlikçilerini, teröristi yakalama imkânı buldular. Terörün tüm
insanlığın ortak düşmanı olduğunu bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Türkiye tüm dünyaya örnek terörle mücadele sürecine
kaldığı yerden daha yoğun devam edecektir.
Saldırı sonucu şehit olan tüm vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyoruz, yaralılarımıza acil şifalar
diliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
devletimizin, yavru vatanımızın kuruluşunun 39uncu
yıl dönümü. Kıbrıs bize tarihin emaneti, Kıbrıs bize
Hala Sultanın emaneti; kırmızı çizgimiz. Kıbrıslı
kardeşlerimizin haklarını korumakta sonuna kadar
kararlıyız. Bu vesileyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaşı, Doktor
Fazıl Küçükü, tüm Kıbrıs gazisi ve şehitlerimizi rahmetle,
minnetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün tarihe kara bir sayfa olarak geçen
Ahıska Türkleri sürgününün 78inci yıl dönümüydü. 17 bin Ahıska
Türkümüzün hayatını kaybettiği sürgünün acısı hâlen
gönüllerimizde tazeliğini koruyor. Vatan hasretiyle kavrularak
yaşamını yitiren tüm Ahıska Türkü kardeşlerimizi
rahmetle, duayla anıyoruz. Yaşanılan acıları asla unutmayacağımızı
ifade ediyor, acılarını yürekten paylaşıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, edebiyat
dünyamızın önemli isimlerinden Sezai Karakoçun vefatının
seneidevriyesiydi. Karakoç, hayatıyla, düşünceleriyle, eserleriyle,
duruşuyla geride büyük bir miras bıraktı. Geldik,
çağı gördük ve ürperdik. Hayat anlamını yitirmeye
başladığı zaman hayatın ölümü başlamış
demektir. diyen diriliş şairi üstat Sezai Karakoçu rahmetle ve
özlemle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hep ifade etmek istiyorum: Grup Başkan
Vekillerimizin söz alması, günün anlam ve önemine ilişkin bir
imkândır. Siyasi polemikten uzak olmak gerekir diye ifade ediyorum ancak
son konuşma bize kalınca ister istemez polemiklere kapı
açılmış oluyor, imkân verilmiş oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Keşke bunlara gerek kalmasa ama söylemek durumundayım: Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, 2 Grup
Başkan Vekilimiz de İçişleri Bakanımızı hedef
aldılar. Bugün terör gündemde, yüreğimizde acı var; terörden
daha çok İçişleri Bakanını, devletin kurumlarını
konuşmanın Meclisin mehabetine uygun olmadığı
kanaatindeyim. Bunları konuşuruz, tartışırız ama
daha canlarımızı kaldırmadan bu ağır siyasi
dilin, atmosferin kimseye faydası olmadığı kanaatindeyim.
Ayrıca, bir şey söylemek isterim madem kapıyı
açtınız: Grup Başkan Vekili arkadaş ısrarla
Taksimdeki patlama Taksimdeki patlama dedi. Ya, Taksimde tüp mü
patladı Allah aşkına! Niye PKK diyemiyorsunuz? Niye PYD
diyemiyorsunuz? Şöyle göğsünüzü gere gere, açık açık
Terörün PKKsına da PYDsine de lanet olsun. diyemiyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Terörden daha çok Bakanı konuşuyoruz, devletin kurumlarını
konuşuyoruz; arkadaşlar, bu yanlış bir şey diye
düşünüyorum. Bakınız, İçişleri Bakanımızın
çıkışı, Amerikanın tüm dünyanın gözü önünde
PYDye verdiği desteği eleştirmektir. Bu
yanlıştır, terörün sana yakını, bana yakını
olmaz, terör terördür. diyoruz sürekli, PYDye kamyonla silah
dağıtmanın, eğitim vermenin tüm topluma, tüm devletlere
maliyeti olur. diyoruz, Bugün teröre destek olanlar yarın altında
kalır. diyoruz ancak devletlerin ilişkilerindeki çok boyutluluk
başka bir şeydir. Devletler, kendi aralarında görüşürler,
konuşurlar, tartışırlar. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımız,
Amerika başta, tüm devletlerle görüşecek. Ben de size
kızıyorum zaman zaman ama görüşüyoruz. O yüzden diyorum ki:
İçişleri Bakanımızın duygusal bir yoğunlukla
ifade etmiş olduğu, Amerikanın yaptığı
yanlışa atıfla söylediği ifadeyi de gerçekçi buluyorum
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
aynı şekilde, Cumhurbaşkanımızın bu devletin
başı olarak, tüm dünya liderleriyle görüşmesini de çok
kıymetli buluyorum. Sayın Başkan, biz hep söylüyoruz:
İster mermi kullan ister oy pusulası; insan iyi nişan
almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı. der
büyüklerimiz. O yüzden diyorum ki: Başınızı bir
kaldırın. Teröre karşı nasıl ortak ifade kullanmak
gerektiğini, nasıl ortak duruş, kıymetli bir
bakış açısı gerektiğini tekrar
hatırlamanızı istiyorum.
Ne işi var Afrinde?
diyorsunuz, insaf ya! Bir devlet boşluğu var, askerimiz orada, tüm
Meclisimiz yetki verdi sizin dışınızda, tabii ki Afrinde
olacağız, hatta daha ötesi terörün kaynağını kurutmak
için Bakanımızın orada olmasından gurur
duyacağız. Keşke daha çok Afrine gitsek de keşke daha çok
oradaki iddiamızı canlı tutsak da o bölgede terör devleti
ihtimalinin yok olduğu gibi terör de tamamen yok olsa Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
Terörün yok olmasına kadar orada olmaya devam edeceğiz. Siz
kızabilirsiniz, Aponun heykelini dikecektik oraya ama dikemedik.
diyebilirsiniz, Terör devleti olacaktı ama Türkiye izin vermedi,
üzülüyoruz. diyebilirsiniz ama biz orada olmaya, terör devletini yerle bir
etmeye, ülkemizin güvenliğini, sınır güvenliğini o bölgede
de korumaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, 60a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
28.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Değerli arkadaşım, biz birbirimize elbette kızarız ama
sen benim ülkemin insanlarının canına kastetmedin, seninle
masaya otururum ama benim ülkemin İçişleri Bakanı kalkıp da
Türkiye Cumhuriyeti kamuoyunda Öldürülenlerin arkasında Amerika
Birleşik Devletleri vardır, taziyesini kabul etmiyorum. derse bunu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşurum ve bunun Türkiye Büyük Millet
Meclisinde konuşulması gerekir. Eğer bugün Türkiyede bir sorun
varsa terör örgütünün elebaşlarıyla değil, Türkiye Büyük Millet
Meclisiyle bu konu halledilir; sarılması gereken bir yara varsa bunun
yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sen kendini vatan hainlerinin arkasında duranlarla bir koyma, ben seni
öyle görmüyorum ama vatan hainlerinin arkasında duranlara -bir ülke olsun,
bir örgüt olsun, kim olursa olsun- Türkiye Büyük Millet Meclisi gereken
cevabı verir. (CHP sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sataşma var efendim, cevap vermek istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir tur daha mı yapacağız Başkanım?
BAŞKAN Buyurun
efendim.
29.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Turan, sizden daha
iyi cümleler beklerdim doğrusu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Çok beklersiniz Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Taksimde tüp mü patladı? Ya, açıklamama
baktım şimdi ne demişim, Tüp mü patladı? demişim
diye; ayıptır! Demişim ki: Gerekçesi ne olursa olsun -bir
cümleyi okuyorum, öbürlerini bırakacağım vaktim yok diye-
failleri kim olursa olsun, partimiz bu tür katliamcı
saldırıların tavizsiz bir şekilde karşısında
durmuştur ve durmaktadır.
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Terör saldırıları, terör.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yurttaşları hedef alan bu tür insanlık
düşmanı saldırıları kınamaktayız ve
lanetlemekteyiz. demişim. Daha ne diyeyim ya? Tüp mü patladı
demişim?
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Terör saldırısı, terör.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sizin dediğiniz bir şeyi mi konuşacağız?
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Sizinle aynı kelimeleri kullanmak zorunda değiliz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi oraya gelelim
Terör
saldırısıdır, terör saldırısıdır,
açıkça söylüyorum, bak, terör saldırısıdır.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Faili PKKdır. Faili de PKKdır ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, gelelim öbür kısmına. Sizin
İçişleri Bakanınız bir kurgu yapmış, bir senaryo
yapmış
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ne biliyorsunuz? Ona niye inanıyorsun? PKKnın
yaptığına inanmak mı istemiyorsunuz? Yapmayın ya! 6
can gitti, can.
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Soyluya inanmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul)
5inci sınıf Yeşilçam senaryosu gibi bir
senaryo yapmış ve bizim o senaryoya ve kurguya inanmamızı
istiyorsunuz; geçin bunları, geçin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ne olacak koro hâlinde bir şey söyleyince(!)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Biz bunların Mecliste konuşulmasını
istiyoruz. Evet, sordum, diyorum: Ne işi var İdlibde, Afrinde;
İçişleri Bakanının ne işi var? Bu İçişleri
Bakanı niye gidiyor başka bir ülkenin topraklarında faaliyet
sürdürüyor? O sürdürdüğü faaliyetin niteliği ne? Oradaki çetelerden
kimlerle, nasıl görüşüyor, ne yapıyor bunu bilmiyoruz.
İçişleri Bakanının işi midir başka bir ülkenin
topraklarında faaliyet sürdürmek? Bunu söylüyoruz, bunun cevabı yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sizin vekilleriniz gitmiyor mu oralara?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Amerika ne yapıyor orada? Kimlere izin veriyorlar, sor bakalım
Amerikaya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ayrıca, resmî açıklamalar var, biz resmî
açıklamalardaki çelişkiye dikkat çekiyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Oluç, sizin vekilleriniz gitmiyor mu? Kandile gitmiyor mu, Sincara
gitmiyor mu? Ya, bir cevap bekliyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İçişleri Bakanının söyledikleri ile
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının söyledikleri
arasındaki çelişkiye, yaptıklarıyla arasındaki
çelişkiye dikkat çekiyoruz. Konuşmayalım mı bunu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Vekil, sizin vekilleriniz gitmiyor mu?
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Grup Başkan Vekiline söyle, o söylesin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Yasak mı, konuşmayalım mı? Zoruna mı gitti Ali Bey?
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yani bu çelişkiye dikkat çekmek, bunu konuşmak, bu
meselenin tartışılması, Mecliste değerlendirilmesi
gerekenleri söylemek yanlış mı oluyor Sayın Turan? Niye
bunları söylemeyelim, burada söylemeyeceksek nerede söyleyeceğiz?
Bakın, tekrar
söylüyorum: Bunu her aşamada tartışmaya hazırız.
İstiyorsanız hep birlikte bir genel görüşme önergesi verelim,
istiyorsanız verelim bir önerge hep birlikte, araştırma
komisyonu kurulsun bu konuyla ilgili olarak, bunlar
araştırılsın. Bu yapılmış olan kaos
planı ve kurgulara bizden inanmamızı kimse beklemesin ve
bunların karşısında demokrasi, adalet ve hukuk mücadelesini
sürdüreceğimizden de kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terörist elebaşının tehditlerini nereye koyacaksınız?
Bu bombaları patlatacağız. derken açıklama
yaptınız mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Terörist elebaşı açıkça tehdit etti: Bu bombaları
patlatacağız. dedi. Duymadınız mı onu ya? Bunun için
bir kez bir açıklama yaptınız mı?
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Karşı tarafa geçer, bir bomba atarız.
diyenler de var, biliyorsun değil mi? Karşı tarafa geçer bir
füze göndeririz. diyenler de var.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Açıkça Her yerde patlatacağız. dedi. Bir tane
açıklamanız yok ya!
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Önümüzdeki günlerde bu olayın altında
kalacağınızı hesaplayın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Neyin altında kalacağız? Tehdit etmedi mi, söylemedi mi
Patlatacağız. diye?
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) - Şimdiden sosyal medyada dönüyor kimlerle
irtibatları var. Sen merak etme, öyle yükselmeyle olmuyor bu iş.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Ne olacak?
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu, buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, Genel Kurulun sükûneti
sağlandıktan sonra müsaade ederseniz konuşayım.
BAŞKAN Sayın
Çilez, lütfen efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Yarım bırakma sözünü, tam söyle.
BAŞKAN Sayın
vekiller, değerli arkadaşlar
Buyurunuz Sayın
Dervişoğlu.
30.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, çok teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin Değerli Grup Başkan Vekili bizi de atfederek 2 Grup
Başkan Vekilinin İçişleri Bakanını hedef
aldığını ifade ettiler.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Size demedim Başkanım, nereden çıkardın ya?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Böyle bir şey yok, ben neden
İçişleri
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Siz niye alındınız ki
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ben de eleştirdim
İçişleri Bakanını.
Muhalefet grubuna Susun!
diyeceğinize, biraz İçişleri Bakanına Susun! demeyi
deneyin bence. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bakın, biz
terörle mücadele konusunda gerek yurt içinde gerek yurt dışında
verilen ortak mücadelenin zaten tarafıyız. Yani bir Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşı olarak ideolojik müktesebatımız
itibarıyla biz zaten verilen bu mücadelenin tarafıyız ve
yanındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bu konuyla alakalı olarak bu
zamana kadar yaptığımız işlerden ve
attığımız adımlardan anlaşılacağı
üzere Hükûmete de destek verilmesi icap eden noktada hiçbir desteğimizi
esirgememiş durumdayız
Şimdi, hiçbir şeyi
eleştirmeyelim, Türkiye, terörle bir mücadele veriyor, o mücadele
kapsamında da sükût edelim, sorumluları ifşa etmeyelim istiyor
iseniz bunu bizden istemeniz doğrusunu isterseniz haksızlık
olur. Türkiyenin sınırlarını kevgire çeviren biz
değiliz ki.
Türkiyede düzensiz göç
tanımlamasına dâhil bir sürü kaçak sığınmacı var.
Bu İçişleri Bakanı, Türkiye'nin sınırlarıyla
alakalı tedbirleri geliştirmek mecburiyetindedir diyoruz biz. Bunu da
mı söylemeyelim?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) O sebeple Dünyanın 93 ülkesinin
nüfusundan daha fazla sığınmacı Türkiye'de
yaşıyor. İstiklalimiz ve istikbalimiz açısından bir
tehdit unsuruna dönüşmüş durumda. dememizi Efendim, terörle
mücadele var, bunu da demeyin. diye baskılamaya çalışmanız
ziyadesiyle rahatsız edici bir tavır.
Ben temennimi
tekrarlıyorum. Bakın, Duygusal bir ortamda demeç verildi. falan
ifadesinde bulundunuz. İçişleri Bakanları duygusal beyanatta
bulunmaz. Amerika Birleşik Devletlerinin taziyesini kabul etmiyoruz,
etmeyeceğiz. demek bir ülkeyi
Bakın, ben konuşmamın
arasında söyledim Müttefik görüntülü düşman devletler dedim Türkiye
Büyük Millet Meclisinde konuşuyorum diye. Ben nasıl sokakta
konuşuyor gibi konuşamazsam, İçişleri Bakanı da
İçişleri Bakanı sıfatıyla kahvehane ağzıyla
konuşamaz, onu söylemeye çalışıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bunu da söylemezsek zaten kamu
görevini yerine getirmemiş oluyoruz yani. Terörle mücadele eden bir
İçişleri Bakanının ağzından çıkanı
duyması lazım.
Bakın, yayın
yasağı getirdiniz, kabul ediyorum. Sosyal medyanın
sınırlanması, bant daraltılması, bunlar devletlerin
yapabileceği, belki de zamanında yapması gereken işlerdir
ama Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla beraber
çıkıp siyasi propaganda yapmanın da kabul edilebilir bir
yanı yoktur. Yayın yasağı var, televizyonlarda
kalemşorleriniz yasakladığınız konuyla ilgili bir sürü
görüş beyan etti. Bir iş yapıyorsak doğru yapalım diye
anlatıyoruz, bir yanlışlık varsa da bunu bir daha
yapmayın diye uyarıyoruz. Bunda alınacak bir şey yok.
Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Turan
31.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, siyasi görevlerimiz, partilerimiz, hepsinin kıymeti
var ama sonuçta ortak paydamız Türkiyede yaşamamız, bu
cumhuriyetimizin vatandaşıyız. Terör de
patladığında, zarar verdiğinde hiç kimsenin makamına,
ırkına, diline, mezhebine bakmadan, masum mu, değil mi bakmadan
öldürüyor. Bu bir problem. Fransada benzer bir saldırı
olduğunda tüm medya, tüm partiler bir araya gelip gururla aynı
ifadeyi kullanmışlardı, bir araya gelmişlerdi.
Eleştirim buna. Yoksa Bakan Bey tabii ki eleştirilecek, tabii ki
parti eleştirilecek ama bugün terör daha çok konuşulması gereken
bir konu değil mi?
Ayrıca, size ben bu
konuda bir atıfta bulunmadım, HDPye söylemiştim Sayın
Başkan ama baş tacı, notlarımızı aldık. Ama
şunu söyleyeceğim HDPnin Grup Başkan Vekiline: Israrla Afrinde
ne işiniz var? diye soruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Tam da olmamız gereken yerdeyiz.
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İçişleri Bakanının ne işi var?
diye soruyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Israrla İçişleri Bakanımızın ne işi var
Afrinde? diye soruyorsunuz. Bugünkü konu bu değil, altını bir
daha çiziyorum. Fakat Amerikanın orada ne işi var? diye
sormuyorsunuz Fransanın ne işi var? diye sormuyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bana demiyorsun değil mi? Kime
diyorsan söyle.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hatta, daha öteye gidiyorum, bazı arkadaşlarınızın
Kandilde ne işi var, orada ne işi var? diye sormuyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dönüp dolaşıp
Türk askerinin Meclisin tezkeresiyle gitmiş olduğu görevden
dolayı Bakanımızın orada olmasını
eleştiriyorsunuz. Jandarma-asker ilişkisi İçişleri
Bakanlığının da içerisinde olduğu, bir olduğu bir
güvenlik çalışmasıdır. Jandarma, İçişleri
Bakanlığına bağlıdır Sayın Başkan. O yüzden
biz Afrinde olmaya; sınırlarımızı kollamaya,
korumaya; mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz.
Bakınız, bu bant
yasağı da çok eleştirildi. Tabii ki teknik olarak bunlar
tartışılabilir ama yine diyorum, siyasi görevlerimizden ari
olarak söylüyorum, bir vatandaş olarak ben isyan ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
patlamanın hemen ardından kopmuş kolların,
bacakların, kafaların gösterilmesini, görüntülenmesini, aynı
duygusallık varken yalan yanlış iddialarla, iftiralarla
halkımızın bazı kesimlerini refüze eden, rencide eden
yaklaşımları isyan ederek karşılıyorum.
OYA ERSOY (İstanbul)
Gerek yok, biz o görüntüleri televizyondan seyretmedik, gördük, gördük;
kendimiz yaşadık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hangi haber alma özgürlüğümüz yok oldu? Gazete mi, radyo mu, televizyon
mu; ne kapandı? Ama bırakın da sosyal medyadaki kötü süreçlerin
en azından o duygusallık kalkıncaya kadar durdurulmasına
idare imkân sağlasın. 11 Eylül geçeli on-on beş sene oldu. 1
Amerikalının o kötü fotoğrafını gördünüz mü?
OYA ERSOY (İstanbul)
10 Ekim geçeli kaç gün oldu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Fransa'da benzer bir patlama oldu, bir tek Fransız'ın kopmuş
kafasının fotoğrafını gördünüz mü? Değerli arkadaşlar,
dünyaya bakın, kafanızı kaldırın. Terörle mücadelede
sizi daha net olmaya davet ediyorum.
Yine, bir sürü süslü cümleler
kullandınız. Terörün tümü
falan, falan. Bak diyorum ki
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Başkan.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Amerikada yalakalık yapan medya var mı?
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Ya ne alakası var ya?
ARZU AYDIN (Bolu) Senin
çocuğun mu oradaki? Onun kolu, bacağı mı?
BAŞKAN Sayın
Başkan
Sayın Turan
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Ya, olmayan şeyleri söylüyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Turan, toparlayınız efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Peki, uyarınızı önemseyerek toparlıyorum Sayın
Başkan.
Terör ortak mücadele
imkânımızın olduğu bir zemindir
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Amerikadaki
New York Timesın yazdığını beğendiniz galiba?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İyi hatırlattınız.
Amerikadaki New York
Timesın manşetini, Türkiyede turistleri uyaran tarzdaki haberini
biz 11 Eylülde görmedik, Fransa'da görmedik, İtalya'da görmedik. Olayın
büyük bir oyun olduğunu, fotoğrafın tümüne bakmakta fayda
olduğunu hatırlatıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni bir sataşmaya mahal
vermeyeceğim, sadece kayıtlara geçmesi için bir şey söylemek
istiyorum. Birincisi, Sayın Turan, burası Amerikan ya da Fransız
Meclisi değil biliyorsunuz. Dolayısıyla, biz burada birinci
olarak bu iktidarın ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin içinde olan
bitenlerle ilgili şeyleri tartışıyoruz. Amerikan veya
Fransa Meclisinde olsaydık ayrıca onu konuşurduk, onu
söylemiş olayım, bir.
İkincisi, Jandarma,
biliyorsunuz iç güvenlikle ilgilidir, onu da kayıtlara geçirmiş
olalım. Dolayısıyla, Jandarmanın İdlib'te Afrin'de
işi yoktur. İdlib, İl İdaresi Yasası'na tabi
olmadığına göre İçişleri Bakanının da orada
işi yoktur.
Şimdi, bir soru
soracağım, siz cevabını verin diye değil,
kayıtlara geçsin diye, belki biraz düşünürsünüz. İdlib ile Afrin
kimin kontrolünde?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayınız efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim, son cümle.
İdlib ve Afrin'de
HTŞ'ye oraları terk eden kim? Bu ilişkiler hangi hiyerarşi
içinde sürdürülüyor? Bu soruların cevabını kolay kolay
veremezsiniz yani bu Mecliste bunları tartışmak istiyoruz.
Dışişleri politikasıdır bu ve yanlış
Dışişleri politikasıdır. Bunları söylüyoruz esas
itibarıyla. Siz, bunları konuşmak yerine başka bir hamaset
üzerinden cevap veriyorsunuz, doğru olmuyor tabii, onu söylemiş
olayım.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Hamaseti siz yapıyorsunuz ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, hamaset bir ithamdır ama zaman ekonomisi
açısından ses çıkarmayacağım. Fakat soruyorum: Bu
hamaseti biz yapıyorsak hamaset olmayan ifadeyi siz kullanın.
Bir daha diyorum PKK-PYD
terör örgütüdür. desin Sayın Başkan, madem hadi o yapsın, bana
bırakmasın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Hadi, PKK terör örgütü müdür? Bir söyle görelim. Hadi, bir
kına PKKyı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Konu bu mu ya, konu bu mu?
(AK PARTİ ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekillerimize teşekkür ediyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonunun 13-16 Kasım
2022 tarihlerinde Macaristanın başkenti Budapeşteye, 21-23
Kasım 2022 tarihlerinde Estonyanın başkenti Tallinne, 23-25
Kasım 2022 tarihlerinde Slovakyanın başkenti Bratislavaya, 27-29
Kasım 2022 tarihlerinde Polonyanın başkenti Varşovaya ve
30 Kasım-2 Aralık 2022 tarihlerinde Sırbistanın
başkenti Belgrada resmî ziyaretlerde bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/2100)
10/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonunun 13-16 Kasım 2022 tarihlerinde
Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye, 21-23 Kasım 2022
tarihlerinde Estonya'nın başkenti Tallinn'e, 23-25 Kasım 2022
tarihlerinde Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya, 27-29 Kasım
2022 tarihlerinde Polonya'nın başkenti Varşova'ya ve 30
Kasım-2 Aralık 2022 tarihlerinde Sırbistan'ın başkenti
Belgrad'a resmî ziyaretler gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu Heyetinin anılan ziyaretleri
gerçekleştirmesi hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Demre Belediyesinin
öğrenciler için sağlıklı, dengeli ve doğru beslenme
olanağının kazandırılması,
sağlıklı bireyler olarak eğitim hayatında eşit
durumda yer almalarına destek verilmesi amacıyla Okul Öncesi
Öğrencilere Doğru ve Eşit Beslenme Desteği Projesinin
Demre Kaymakamlığı tarafından hangi gerekçeyle iptal
edildiğinin araştırılması, ülke genelinde benzer
uygulama var ise akıbetlerinin araştırılmasının
ve öğrencilere beslenme desteğinin devam ettirilmesi,
alınması mümkün tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 15/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Kasım 2022 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
15/11/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve
Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından
"Demre Belediyesinin öğrenciler için sağlıklı, dengeli
ve doğru beslenme olanağının kazandırılması,
sağlıklı bireyler olarak eğitim hayatında eşit
durumda yer almalarına destek verilmesi amacıyla "Okul Öncesi
Öğrencilere Doğru ve Eşit Beslenme Desteği Projesinin
Demre Kaymakamlığı tarafından hangi gerekçeyle iptal
edildiğinin araştırılması, ülke genelinde benzer
uygulama var ise akıbetlerinin araştırılmasının
ve öğrencilere beslenme desteğinin devam ettirilmesi,
alınması mümkün tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 15/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 15/11/2022 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Antalya
Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurunuz Sayın
Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hain terör eylemini lanetliyor
ve Taksimde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı rahmetle
anıyorum, yaralanan insanlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Partimizin
araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Ülke ekonomisinde bilgiye dayalı olmayan, liyakatsiz kadroların
yönetiminde gelinen nokta, Sefalet Endeksinde 156 ülke arasında dünyada
1inci sıraya yükseldiğimiz acı gerçeğidir. Toplumun yüzde
70ler seviyesinde yoksulluk sınırının altında
yaşaması, yüzde 50nin üzerinde insanımızın da
açlık sınırının altında, asgari ücretle ayakta
kalmaya çalışması maalesef günümüzün tablosudur. Yüzde 100ü
aşan enflasyonla da bu yönetim anlayışıyla
çıkış yolu kalmadığı da bir gerçekliktir. Bundan
insanlarımız büyük ölçüde mağduriyet yaşarken eğitim
gören, gelişme çağındaki çocuklarımız ise en büyük
zararı görenlerdir ve gelişmeleri olumsuz etkilenmektedir. Partimizin
Rüzgâr Gülü Projesi istihdamdan yerel ekonomiye, yoksulluktan gelir
eşitsizliğine kadar çok yönlü bir kalkınma projesi olarak
tasarlanmıştır. Yine bu proje kapsamında eğitim gören
çocuklarımızın eşit düzeyde beslenmelerine katkı
sağlamak hedeflenmiştir. Öğrencilerin doğru ve dengeli
beslenerek zihinsel ve bedensel sağlıkları açısından
desteklenmesi temel amaçtır. Antalya Demrenin başarılı
Belediye Başkanı Okan Kocakaya tarafından ilk uygulama
başlatılmış ve başarıyla sürdürülmüştür.
2021-2022 eğitim öğretim yılında ilçe Millî Eğitim
Müdürlüğü ve Demre Belediyesi arasında 17 Mayıs 2021 tarihinde
imzalanan protokolle öğrencilerimizin sağlıklı, dengeli ve
hijyenik beslenmelerinin kontrolünü sağlamak amacıyla diyetisyen
kontrolünde hazırlanan farklı menülerle haftanın beş günü,
okul bünyesindeki tüm okul öncesi öğrencileri kapsayacak şekilde
proje hayata geçirilmiştir. 2022 ve 2023 eğitim öğretim
yılında da okul öncesi eğitim kurumlarının yanı
sıra ilçe genelinde yer alan tüm ilkokul öğrencilerini de kapsayacak
şekilde proje genişletilmek istenmiştir ancak protokol, makam
oluru olmadığı gerekçesiyle ilçe kaymakamı tarafından
iptal edilmiştir. Tebliğinden hemen sonra ilgili protokolün devam
edebilmesi için belediye 16 Eylül 2022 tarihinde makam oluru için tekrar
başvuruyor ancak cevap alınamıyor. Pandemi sürecinde Ankara ve
İstanbul Büyükşehir Belediyeleri ve diğer belediyelerin
kampanyalarıyla ihtiyaç sahiplerini desteklemek adına toplanan
bağış tutarlarının nasıl İçişleri
Bakanlığının sürpriz bir genelgesiyle 31 Mart 2020
tarihinde engellendiği hâlâ hafızalarımızdadır. Oysa
devlet, merkezî yönetim ve yerel yönetimler birbirleriyle 2 çarkın
dişlileri gibi birlikte, uyum içinde çalışarak yarar
sağlayan devlet yapısını oluşturur. Yerel yönetimler zor zamanlarda halka
en çabuk ulaşabilecek kamu kurumlarıdır. Bu uyumu bozmak
devletin işleyiş biçimini bozmak demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla)
Yine, geçtiğimiz günlerde, 3 Kasım 2022 Perşembe günü Plan ve
Bütçe Komisyonunda İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve HDPnin
okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek verilmesi için
Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine ödenek konulması için
ayrı ayrı verdikleri ek bütçe teklifi de yine iktidar tarafından
reddedilmişti. İktidar milletvekillerine sormak istiyorum: Siz yoksulluğun,
açlığın farkında değil misiniz? Kendinizi
kandırıyor ve her şey yolunda, aç açık yok diye mi
düşünüyorsunuz? Yokluk ve yoksulluğa aileler ne kadar dayanabilir
bilinmez ama gelişmekte olan öğrencilerimizin gördükleri zararı
ilerde telafi etmek mümkün olmayabilir.
Demre Belediye
Başkanımız Okan Kocakayanın çok önemli fayda sağlayan
projesinin neden iptal edildiğinin ve sürdürülmesinin neden
engellendiğinin araştırılmasını ve parti
gruplarınca önergemizin desteklenmesini Meclisin takdirine arz ederim ve
saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya
Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, tarihin en büyük, derin
yoksulluğu içerisindeyiz ve ekonomik krizle beraber artan yoksulluk,
enflasyon artışıyla bütün ailelerin ısınma,
barınma, ulaşım ve gıdaya ulaşım konusunda ciddi
olarak sıkıntıda olduğu bir dönemin içerisindeyiz ve bundan
en fazla etkilenen de maalesef çocuklar, özellikle okula giden çocukların
sağlıklı beslenmesi konusunda ailelerin yükü ve üzüntüsü ciddi
olarak artmış durumda. Türkiyede bugün her 5 çocuktan 1i yeterli ve
besleyici gıdaya ulaşamıyor ve her 4 çocuktan 1i ise okula
maalesef aç gidiyor. Bakın, TÜİK rakamlarında bile bu tespit
edilmiş durumda. 20 Nisan 2022de TÜİK bir rapor açıklıyor:
İstatistiklerle Çocuk, 2021 raporu. Bu raporda yoksul çocuk
sayısı 7 milyon 378 bine ulaşmış yani Türkiye, 30
Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip
ülke hâline gelmiş. Yine, Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 verilerine
göre yoksullaşan her 4 çocuklu aileden 1i bir gün veya daha uzun süre gıdasız
kalıyor. Yaşanan yoksulluktan da en fazla zarar gören yine maalesef
çocuklarımız.
Çocuklar ne yer? Et yer, süt
içer -değil mi- yumurta yer ve bunlar sağlıklı beslenmesi
için olmazsa olmazlardır. Sütün litresi olmuş 32 lira, etin kilosu
olmuş 180 lira, yumurtanın kolisi 75 lira. Fiyatlar bu iken ailelerin
önemli bir çoğunluğunun okul öncesi veya okul çağındaki
çocuklarına beslenme koyması mümkün mü? Beslenme sorununu çözmesi
mümkün mü?
Yoksulluk çocukların
sağlığını etkiliyor ve özellikle bedensel, zihinsel ve
duygusal gelişimine zarar veriyor. Üstüne üstlük sadece bu değil,
aynı zamanda yoksulluk çocukları öldürüyor; okuldan alıyor,
eğitim haklarını engelliyor çünkü yoksul ailelerin
çocukları çalışmak zorunda bırakılıyor. Daha
geçen haftalarda 14 yaşında 2 çocuğumuzu kaybettik ve bu çocuklardan
2si de mevsimlik işçi olarak çalışan ailelerin
çocuklarıydı. 14 yaşındaki Fidan narenciye bahçesinde
çalışırken kayboldu, daha sonra ölüsü bulundu ve yine, 14
yaşındaki Dicle Nur narenciye fabrikasında meyve paketlerken
kıyafetini makineye kaptırdı, hayatını kaybetti.
Biz, gerçekten çocuk
yoksulluğuyla mücadele konusunun bu Meclisin asli görevi olması
gerektiğini savunuyoruz ve çocukların yaşam hakkı için,
temel gıdaya erişim hakkı için, eğitim hakkı için
Meclis bütün olanaklarını...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
OYA ERSOY (Devamla)
...şirketler yararına değil -kamunun bütün
olanaklarını- bizzat çocukların yararına kullanmak
zorundadır. Yoksulluk nedeniyle sağlıklı beslenemeyen
çocuklar belirlenmelidir ve okula giden çocuklara ise okullarda yemek verilmesi
koşullarının sağlanması şarttır.
Bırakın iktidarın böyle programları olmasını;
belediyelerin ya da derneklerin, vakıfların, çocukların bizzat
yemek sorununu, gıdaya ulaşma sorununu çözmesi konusunda engel
olması asla kabul edilebilir bir program değildir. Çözüm çok basit:
Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinden ödenek
ayrılarak okullarda bir öğün ücretsiz yemek çocuklara verilebilir ama
iktidar bunu yapmıyor; yapması için bir kere daha bu Meclisi ve
iktidarı göreve davet ediyorum.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Yüksel Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bizler İYİ Parti grup önerisini destekliyoruz.
AK PARTİ 2002
yılında 3Yyle mücadele edeceğini söyledi fakat yirmi yıl
içinde bu Yler kat kat arttı. Yolsuzluklar Sayıştay
raporlarında artık ciltlere sığmıyor. Türkiye
İstatistik Kurumu ekim ayı tüketici enflasyonunu yüzde 85, ENAG ise
halkın hissettiği enflasyonu yüzde 185 olarak açıkladı.
Siz, bu enflasyon rakamlarının açıklanmasını bile
yasakladınız, Türkiyeyi son yıllarda en ağır ekonomik
krize sürüklediniz ve ülkeyi enflasyon şampiyonlar ligine soktunuz.
AKP ve
ortağının destek verdiği ekonomi politikaları
sayesinde bugün toplumda ne yazık ki artık derin yoksulluğu
konuşuyoruz. Ücretli insanların maaşları enflasyon
altında ezilmekte, halk bilinçli olarak
yoksullaştırılmaktadır. Ücretli çalışanların
millî gelirden aldıkları pay 2020 yılında yüzde 36,8 iken
2022 yılında ise yüzde 25,4e gerilemiştir. Vatandaşların
yüzde 29u temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda.
Yapılan araştırmalarda her 4 kişiden 1inin
geçinemediği apaçık ortadadır. Ağustos 2022de bir
araştırmada, vatandaşların yüzde 35,7sinin gelirinin
ihtiyaçlarını karşılamadığı
belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Nisan 2022de sunduğum Meclis araştırması önergesinde
vatandaşın temel gıda maddelerine
ulaşamadığını belirtmiştim. 4 kişilik bir
ailenin yeterli ve dengeli beslenmesi için ihtiyaç duyduğu gelir yani
yoksulluk sınırı 25 bin TLye ulaşmıştır.
Tüm bu verilere göre, vatandaş yeterli temel gıdaya
ulaşamıyor, çocuklar yeterli kahvaltı yapmadan boş beslenme
çantalarıyla okula gidiyor. Yetersiz beslenme nedeniyle derslere adapte
olamayan, açlıktan baygınlık geçiren öğrenci haberlerini ne
yazık ki hemen hemen her gün okuyoruz. Bunlar, sizin
vicdanınızı hiç sızlatmıyor mu?
Değerli arkadaşlar,
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü web sitesinde yeterli ve sağlıklı
beslenme için günlük tüketilmesi gereken besinleri sıralamış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Milyonlarca ailenin evine bu
önerilen gıdaların girmediğini biliyoruz. Bunun sonucu olarak
her 4 çocuktan 1inin düşük kilosu mevcut ve buna bağlı da kalp
hastalığı potansiyeli gündemde. Yetersiz beslenme nedeniyle
çocukların yüzde 85i kansızlıkla mücadele ediyor. Çocuklar
sağlıklı beslenemiyor. Ne yazık ki artık Afrika
ülkelerindeki gibi beslenme bozukluğuna bağlı
hastalıklardan bahsediyoruz. Şimdi, biraz sonra, AK PARTİ
Grubundan bir kişi Sağlık Bakanlığının
verilerini görmezden gelip bir konuşma yapacak. Sorumluluktan kaçmak için
sanki başka bir hükûmetin bakanıymış gibi bir Bakan
çıkmış: Göreve geleli sekiz ay oldu, biraz sabredin, bir çocuk
bile dokuz ayda doğuyor. diyor. Ekonomiden sorumlu bir Bakan ise
gözlerindeki ışıltıdan bahsederek o da Sabredin. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla)
Vatandaşın sabredecek hâli yok, çocuklar yatağa aç giriyor,
okula aç gidiyor. Sizin hiç utanma duygunuz yok mu? Gerçi utanma duygusu olan
insan utanır. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki: Az
kaldı, yatağa aç giren, okula aç giden hiçbir çocuğumuz
kalmayacak.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Asuman
Erdoğan.
Buyurunuz Sayın
Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
İstanbulumuzun İstiklal Caddesinde masum
vatandaşlarımıza yönelik yapılan hain
saldırıyı şiddetle kınayarak başlamak istiyorum.
Patlamada şehit olan Arzu Özsoy ve kıymetli evladı Yağmur
Uçara, Yusuf Meydan ve kıymetli yavrusu Ecrin Meydana, Adem Topkara ve
kıymetli eşi Mukaddes Elif Topkaraya Cenab-ı Allahtan rahmet
diliyorum; bütün yaralılarımıza Rabbimden acil şifalar
diliyorum.
Acımız çok çok
büyük, yüreğimiz en derin yerinden yaralandı ama biliyoruz ki bu
kirli oyunlar ve rezil hesaplar bu milleti asla yolundan ve hedeflerinden
döndüremeyecek. Milletimiz, iki bin yıldır hainlerle, bölücülerle ve
onların iş birlikçileriyle mücadele etmektedir ve etmeye devam
edecektir. Devletimiz, vatandaşlarımızın güvenliği
için gereken bütün önlemleri almaya muktedirdir. Masum vatandaşlarımızın
ve körpe yavrularımızın hesabı sorulacak, müstevlilere ve
iş birlikçilere gereken cevap verilecektir; bundan kimsenin kuşkusu
olmasın.
Değerli hazırun,
İYİ Parti Grubunun Demre Belediyesinin ilçemizdeki bazı anaokulu
öğrencilerine vermiş olduğu beslenme desteğinin,
aslında kahvaltı desteğinin, Kaymakamlık tarafından
iptaliyle ilgili vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesi konusunda söz almış bulunmaktayım. AK PARTİ
hükûmetlerimizin iktidara geldiği günden beri ilk ve en önemli
önceliği Millî Eğitim Bakanlığımız yani ülkemizin
geleceği yavrularımız, çocuklarımız için fedakârca
çalışan öğretmenlerimiz ve okullarımız olmuştur.
Bunun en önemli göstergesi, bütçeden en büyük payın Millî Eğitim
Bakanlığımıza ayrılmasıdır. Bu
düşüncedeki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğindeki bir kadronun, hele de
çocuklarımızın beslenmesine yönelik iyi niyetli bir projeyi
engellemesi düşünülemez bile. Yine, önergede bahsi geçen, hayatın
idamesi için gereken temel ihtiyaç maddeleri noktasında zorlanan
vatandaşlarımıza ise kapsamlı yardımlar devletimiz
tarafından hız kesmeden devam etmektedir. Burada diğer bir
önemli nokta ise bu yardımların değişen piyasa
koşullarına göre vatandaşlarımız lehine sürekli
güncellendiğidir. Devletimiz, Cumhurbaşkanımız
kimsesizlerin kimsesi olmaya devam ediyor. Ayrıca, gelir seviyesi belirli
bir rakamın altında kalan vatandaşlarımıza içinden
geçtiğimiz şu sancılı dönemde de koruyucu, önleyici tarzda
destek olacak yeni programlar geliştiriyoruz. Önergenin esas konusu olan
projenin iptali noktasında ise takdir edersiniz ki özellikle
okullarımız üzerinde yavrularımıza verilecek gıda
ürünleri ve benzeri şeyler noktasında devletimizin çok yüksek bir
hassasiyeti vardır. Daha önce zehirlenme ve benzeri olaylar nedeniyle
şu anda bu alanla ilgili mevzuat çok sıkı bir takip sistemi
getirmektedir. O nedenle, bir kurumdan da gelse arada ilgili resmî protokoller
ve gerekli kontroller olmadan, hele de bir gıda ürününün herhangi bir
okulda çocuklarımıza dağıtılması mümkün
değildir. İlgili Belediyemiz, Demre Kaymakamlığı ve
Demre İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüyle ilgili protokolleri
yenilemediği için bu projenin devam etmesi mümkün
olmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla)
Burada önemli olan nokta; Valiliğimiz,
Kaymakamlığımız, İl Millî Eğitim
Müdürlüğümüz, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğümüz
tarafından görüşülmekte olan bu hususun maalesef Gazi Mecliste Genel
Kurula taşınması ve -üzülerek söylüyorum- siyasi malzeme hâline
getirilmesidir. Ülkemizde bütün ana sınıfı öğrencilerimize
zaten kahvaltı verilmekte, ihtiyaç sahibi çocuklarımıza Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın Aile Destek
Programı kapsamında beslenme yardımı verilmektedir;
ilçemizde ihtiyaç sahibi 79 ana sınıfı öğrencimize de
beslenme yardımı yapılmaktadır. Türkiye genelinde yeni
projeyle 60 bin öğrencimize bir öğünlük beslenme yardımı
yapılıyor, 1,5 milyon taşımalı öğrencimize de her
gün bir öğün yemek zaten verilmektedir; ayrıca, ekonomik durumu iyi
olmayan çocuklarımıza da gerekli destekler verilmektedir. Temel
Eğitim Genel Müdürlüğü, Sabri Ülker Vakfı, Nestle Türkiye
Gıda Sanayi AŞ ve Millî Eğitim Bakanlığı Strateji
Geliştirme Başkanlığı Birleşmiş Milletlerle
yaptığı protokoller neticesinde beslenme desteğine zaten
hızla devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla)
Üstelik, bir meslek lisemize büyükşehir belediyemiz AK PARTİdeyken
yapılan yardımın CHPli büyükşehir belediyesi
tarafından kesildiğine bizzat şahit oldum. İl Millî
Eğitim Müdürlüğümüzün bu yardımı devam ettirmesine kendim
şahit oldum ve samimi desteğini de gördüm. Burada bunu da belirtmeden
edemeyeceğim.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Erdoğan, teşekkür ediyoruz.
İYİ Parti grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Sayın Filiz, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Batmanın
sorunlarına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hafta sonu
Batman'daydım. Batman enflasyon canavarına ilaveten işsizlik ve
geçim sıkıntılarından beslenen uyuşturucu
sarmalının içinde bocalamaktadır. Yüzde 30a varan oranla
işsizliğin en yüksek olduğu illerimizden biri olan Batman'da,
STK ziyaretlerimizde işsizlikle birlikte en çok dile getirilen konu
ilkokul çağındaki çocuklara kadar inen uyuşturucu
kullanımı oldu. İktidardan Batman'ın çığlığına
kulak vermesini, gençlere istihdam sağlamasını ve gençliği
hedef alan uyuşturucu baronlarıyla çok yönlü mücadele etmesini
beklemekteyiz. Batmanlılar 2019 yılında
yapılacağı vadedilen 500 yataklı hastanenin temelinin
atılmasını hâlâ beklemekteler. Ayrıca, merkez ve 5 ilçeye
doğal gaz abonelik ve fatura hizmetleri sadece bir noktada
verildiğinden uzun kuyruklar oluşmakta ve özellikle
yaşlılar mağdur olmaktadır. Şirketin hizmet
noktalarını artırması sorununu çözecektir diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aygun
33.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, AK PARTİnin
tarım politikasına ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) - AK PARTİ'nin yirmi yılında istikrarlı,
planlı bir tarım politikası maalesef izlenemedi. Her gelen bakan
diğerinin projelerini rafa kaldırdı. Bakan Vahit Kirişci,
Edirne tarım sektörü temsilcileri toplantısında Siz söylemeden
ben söyleyeyim. Gerek büyükbaşta, gerek küçükbaşta bazı
problemler olduğunu biliyorum ama ben göreve geleli sekiz ayı biraz
geçti, çocuk bile dokuz ayda doğuyor biliyorsunuz. Dolayısıyla,
biraz beklerseniz bunların hepsinin üstesinden geleceğiz." dedi.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bakan Kirişci bütçe
konuşmasında ise sorun yok... Maalesef iki hafta geçtikten sonra ise
Edirnede ise -hayvancılık politikamızı övmüştü- tam
tersini söyledi. Mecliste, bütçede büyükbaş hayvan
sayımızın 9,9 milyondan yüzde 81 artışla 17,9 milyona
çıktığını söylemişti, küçükbaşta 32
milyondan yüzde 83 artışla 58,5 milyona çıkarak Avrupada 1inci
olduğunu ifade etmişti.
Sayın Bakan, olmuyor, et
fiyatları da sizi yalanlıyor, hayvancılığı
çökerttiniz, Türk tarımını çökerttiniz diyor; artık size
güle güle, yakında, geliyor gelmekte olan diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.01
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
17.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumunun bant daraltma uygulamasının seçim güvenliği yönünden
araştırılması amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
15/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
15/11/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Kasım 2022 tarihinde
Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 22419 grup numaralı Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun bant daraltma uygulamasının
seçim güvenliği yönünden araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
15/11/2022 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
13 Kasım Pazar günü saat
16.20 sularında İstanbul İstiklal Caddesi'nde bombalı bir terör
saldırısı gerçekleşti; 6 kişi yaşamını
yitirdi, 81 kişi de yaralandı. Saldırıyı
kınıyoruz, lanetliyoruz, başından itibaren de bunu
açıkladık; HDP Genel Merkezi olarak da
kınadığımızı, lanetlediğimizi ifade ettik,
tekrar buradan da ifade edelim. Yaşamını yitirenleri
saygıyla anıyoruz, rahmet diliyoruz ve yaralılara da acil
şifalar diliyoruz, tüm halkımıza da geçmiş olsun
dileklerimizi bir kez daha buradan yineliyoruz.
Yaşanan bu
saldırının hemen arkasından bir yayın yasağı
getirildi, yayın yasağı getirildikten belli bir süre sonra da
internette bant daraltma uygulaması getirildi ve sosyal medya devre
dışı kaldı. Bant daraltması ne anlama geliyor, bu
nasıl bir sonuçtur; tabii, biraz bunu konuşacağız. Olayın
teknik tarafı var, hukuki taraf var ve siyasi tarafı var tabii. Bu,
engellemeden farklı bir şey yani internetin giriş
kısmındaki, internete erişim kısmındaki alanın
daraltılması, neticesi itibarıyla, insanları esasında
engellemenin başka bir yöntemi olarak uygulanıyor ve on saat süreyle
sosyal medya platformlarına hiçbir şekilde girilemedi ve buralardan
hiçbir haber alınamadı, hiçbir haber akışı
sağlanamadı. Yani buna Twitter, Facebook, Instagram, YouTube da dâhil
olmak üzere, en çok kullanılan bütün kanallar
Web sitelerine
ulaşılamadı, haber kanallarının sitelerine
ulaşılamadı, on saat süreyle de bu erişim engeli
sağlandı. Şimdi, BTK'nin böyle bir yetkisi var mı? Böyle
bir yetkisi şu şekilde var: Sosyal medya platformlarının
kanuni yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine ya da yerine getirmeme konusunda
ısrar etmesi üzerine gerçekleşebiliyor, bu koşullarda
oluşabilen bir bant daraltma söz konusu olabiliyor fakat biz buradaki
uygulamada şunu gördük ki hiçbir şekilde bu konuyla ilgili bir
ihtarda bulunmadan ya da bunlara herhangi bir talepte bulunmadan doğrudan
BTK kendisi bu işlemi yaptı. Tabii, bu beraberinde birçok meseleyi de
akla getirdi. Bir defa, bunun mahkeme kararı olmadan uygulanması,
sürecin yerine getirilmemesi meselesinin TCK 257, 244 ve 124e göre suç olduğunu
ifade etmek gerekiyor çünkü Anayasa açısından da son derece
sıkıntılı bir durum. Burada görevi kötüye kullanma söz
konusu, bilişim sistemini engelleme söz konusu ve kişiler
arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı bir şekilde
engelleme söz konusu. Bütün bunlar seçim sürecine giderken ülkenin şaibeli
birtakım seçim süreçlerini de atlattığı bir dönemde akla
birçok soruyu getiriyor ve bu nedenle de bu konunun
araştırılmasını istiyoruz. Tabii, bu engelleme neye
yapılıyor, niye yapılıyor? Yalan bilgiyi, yanlış
bilgiyi yaymak -yani bunun için söyleniyor- ama esasında biz şunu
gördük ki bu engellemeyle birlikte yalan ve yanlış bilgi
yayıldı ve doğru bilgiye ulaşma engellendi. Bunun
örneği, Avukat Jiyan Tosun ve Avukat Eren Keskindir. Bu kişiler,
daha yayın yasağı gelmeden önce, bant daraltması gelmeden
önce sosyal medya üzerinden hedef gösterildiler. Avukat Jiyan Tosun sosyal
medyada bombacı diye tanıtıldı, sosyal medyada bunu
tanıtan kişi de kendisinin bunu Telegram gruplarından
aldığını ifade etti -hangi Telegram gruplarını
takip ediyorsa artık- ve bununla ilgili bant daraltma geldikten sonra ne
resmî makamlardan ne de sosyal medya üzerinden hiçbir şekilde düzeltilmesi
yapılamadı ve bu kişilerin telefonları, aileleri de bir
şekilde ortalığa saçıldı. Hâlen, şu ana kadar da
bununla ilgili herhangi bir tedbir alınmış değil; bu
insanlar tehdit ediliyorlar, hakaretlere maruz kalıyorlar. Eren Keskin ve
Avukat Jiyan Tosun savcılığa başvurdu, savcılık
şikâyetlerini dahi işleme koymadı. Şimdi, biz, aslında
gördük ki bu engelleme bir bütün olarak insanların hedef
alınmasının önünü açan şeye yol açtı ve bu
yanlış bilgiyi, bu bilinçli olarak yayılan bilgiyi düzeltme
imkânı da olmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabii, burada konu tartışıldığında Ne
yapalım? Kol, bacak kırılmasını ya da bunların
ortalığa saçılmasını, parçalanmasını mı
izletelim? deniliyordu. Bunlar zaten ilk etapta yayılabilenler yani
çekilebilenler çekildi, görüntülerde olabilenler oldu ve arkasından zaten
polis o bölgeye girişi engelledi yani bunlar zaten engellenebildi. Bunlar
tamamen bir bahane olarak söyleniyor. Bir taraftan da olayın failleriyle
ilgili olarak bir manipülasyon içerisine girildiğini biz biliyoruz. Yani
biz sizin İçişleri Bakanınıza güvenmek zorunda
değiliz. Biz sizden gelen açıklamaları kaygıyla
karşıladığımızı biliyoruz. Nereden
biliyoruz? 10 Ekim 2015ten biliyoruz, 10 Ekim Gar katliamından biliyoruz.
10 Ekim Gar katliamında ne denildi? Bu işi kimin yaptığı
söylendi, işte, kimi hedef gösteriyorsanız, kimi hedefe koymak
istiyorsanız onların yaptığı söylendi. Peki, sonuç ne
çıktı? Sonuç, işte, onun arkasından tam tersine koruyup kolladıklarınız
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) O nedenle güvenmiyoruz ve bu yapmış olduğunuz bant
yasağını, yayın yasağını gerçeklerin,
hakikatlerin ortaya çıkmasını engelleme olarak görüyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle İstiklal Caddesinde meydana gelen terör
saldırısı münasebetiyle hayatını kaybedenlere
Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralıların bir an önce
iyileşmelerini niyaz ediyorum. Bu olay bizi derinden etkilemiştir.
Milletin psikolojisine ve yaşam azmine olumsuz tesir ettiği
muhakkaktır.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Caddesine ve bant daraltma kararıyla bilgi edinme
hakkına müdahaleye gelinceye kadar hatırlatmak istediğim birkaç
konu var; çıkarılacak dersler var arkadaşlar. Öncelikle iktidarın
Suriye politikasının nasıl bekamızı riske
attığını anlıyoruz. Diğeri, sınır ve
kıyı güvenliğimizin bir bir etkisiz hâle getirildiğini
görüyoruz. Milletten habersiz başka ülkelerle mutabakatlar yapılarak
kontrolsüz göçe muhatap edildiğimizi müşahede ediyoruz. Bunlar ne
demek? Şöyle bir baktığımızda, iktidarın iradesi,
bilinci Anayasamızla asla örtüşmeyen, hatta çatışan bir
irade ve bilinçtir.
Değerli arkadaşlar,
İhvancı bir anlayışın millî yapımızla
uyuşması mümkün değildir. Buradan hareketle İstiklal
Caddesine yani 13 Kasıma giden süreç ve faillerin kimlikleri dikkate
alındığında, nasıl bir belanın içine
çekildiğimiz ortaya çıkıyor. Gelip pis elleriyle
patlayıcı koyup çocukların, kadınların, insanların
parçalanarak ölmelerine neden olan özel yetiştirilmiş mahluklar
topluma korku ve yılgınlık salmaya çalışıyorlar.
Şimdi, ben şunu soruyorum: İzlenen Suriye ve Orta Doğu
politikası sonucu ülkemizde bu mahluklardan kaç adet var, hücre evleri
biliniyor mu, bunlara karşı gerekli çalışmalar
yapılıyor mu? Evet, iktidar süreci yönetememiştir. Çünkü
iletişimin engellenmesi, kişilerin bilgi edinme haklarının
ve özgürlüklerinin önüne geçilmesi kabul edilemez; bunu yaparsanız
toplumda fısıltı gazetesi işlev kazanır, o zaman bunun
devlet düzenine karşı dönüşü acımasız olur. Ne
yaptınız? Bant daralttınız. Şimdi, takip ediyoruz,
birçok internet kullanıcısı da VPN ağına geçmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Sonuç olarak arkadaşlar, iktidar aklını
başına almalıdır. Geçen hafta Genel Kurulda kabul edilen
sansür yasasının devlet düzenimiz için ne büyük ölçüde tehlikeli
olduğu ortaya çıkmış bulunuyor. Seçim sürecinde
yapılacak benzer müdahaleler çok daha ağır faturalar
çıkarabilir; bizden uyarması.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Onursal
Adıgüzel.
Buyurunuz Sayın
Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONURSAL
ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Taksim Meydanında
gerçekleşen hain terör saldırısında hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Bu saldırıyı, bu hain terör
saldırısını bir kez daha lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidar yine bizi şaşırtmadı. Geçmişteki terör
saldırılarında olduğu gibi, 85 milyon
vatandaşımız Taksimdeki bomba patlamasıyla ilgili bilgi
almaya çalışırken iktidar internete erişimi
yavaşlattı, bant genişliğini daralttı.
Saldırı sonrasında ilk akla gelen sansür, bant
genişliğini daraltmak. Bütün dünya patlamayı konuşuyor,
canlı yayın var ama Türkiyedeki vatandaşlarımız
sağlıklı bir haber alamıyorlar. Niye? Çünkü BTK keyfî
olarak bant genişliğini daraltıyor yani vatandaşın
haber alma özgürlüğünü, internete erişim özgürlüğünü, haber yapma
özgürlüğünü elinden alıyor. Bant daraltması bir sansürdür
değerli arkadaşlar ve Hükûmetin, iktidarın gerçeklerden ne kadar
korktuğunun göstergesidir.
Öte yandan, geçmiş
haftalarda burada bir dezenformasyon yasasını konuştuk, dağ
gibi arkasında durdunuz ama görüyoruz ki sizin dezenformasyon yasanız
yanıltıcı bilginin yayılması noktasında
işlevsiz kalıyor. Ne yapıyorsunuz? İnterneti, sosyal medya
platformunu tamamen engelleyelim. diyorsunuz.
Bu işin bir de skandal
boyutu var, değerli arkadaşlar, vatandaş internete
erişemiyor fakat siz yetkililer, üst düzey yöneticiler, istediği gibi
tweetler atıyor, vatandaşın aklıyla dalga geçiyorsunuz.
BTK Başkanı sosyal medya platformları engelliyken tweet atıyor,
başsağlığı diliyor. Geçmişte de bunu
yaşadık, dönemin Başbakanı çıktı, dedi ki:
YouTube engelliyse VPN kullanın. Yani BTKnin internet süreci
tıkır tıkır çalışırken vatandaş VPN
araştırması yapıyor. Peki, bu VPNleri kim üretiyor?
İstihbarat örgütleri ve suç örgütleri üretiyor değerli
arkadaşlar. Burada ciddi bir açık var, bunun farkında
mısınız? Ama siz de kullanıyorsunuz.
Peki, değerli
milletvekilleri, iktidar kriz yönetiminden bir şey anlıyor mu?
Maalesef, iktidar kriz yönetiminden hiçbir şey anlamıyor, interneti
engelleyerek aslında vatandaşı kaosa sürüklüyor. Terör
örgütlerinin amacı ne? Halkı paniğe sevk etmek, korkuya sevk
etmek. Siz, halkın haber alma özgürlüğünü elinden alarak aslında
terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürüyorsunuz, büyük bir panik havası
yaratıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla)
Toplumun bilgi almaya bu kadar ihtiyacı olduğu bir dönemde iktidar,
sosyal medya platformlarını engelleyerek, bant daraltarak
aslında yönetimdeki acziyetini tekrar gözler önüne seriyor değerli
arkadaşlar. Sanıyorlar ki bant daraltırlarsa, internete
erişimi engellerlerse terör son bulacak. İstiyorsunuz ki
sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak gelinip Türkiyenin
kalbinde bomba patlatıldığı duyulmasın, gerçekler
ortaya çıkmasın çünkü en büyük korkunuz gerçeklerin ortaya
çıkması, bu milletin gerçekleri öğrenmesi. O yüzden keyfî,
alelacele uygulamalarla internete erişim engeli getiriyorsunuz, bant
daraltması getiriyorsunuz. Oysa interneti durduracağınıza
sınırımızdan elini kolunu sallayarak geçen teröristleri
durdurun, mültecileri durdurun, göçmenleri durdurun.
Tekrar söylüyorum:
İktidarınız son buluyor; ilk seçimlerde yasaklar,
iktidarınız, terör, yoksulluk son bulacak, tarih olacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Demir.
Buyurunuz Sayın Demir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
İstiklal Caddesinde
meydana gelen bombalı saldırıda hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve
milletimize başsağlığı diliyorum,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Ülkemizin huzuruna,
milletimizin barışına, refahına PKK-YPG tarafından
yapılan bu melun saldırıyı kınıyor ve
lanetliyorum.
İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soylunun şahsında bu süreci
hızlı bir şekilde ve başarılı olarak
sonlandıran tüm Emniyet güçlerimize de sonsuz teşekkür ediyorum.
Terörün hedeflerinden biri
ülkemizde panik yaratmaktır. Bunu iki şekilde sağlar: Bir,
bizzat terör eyleminde bulunduğu yerde panik ve kaos oluşturmak; iki,
eylemin etkisinin mümkün olduğunca geniş kesime
yayılmasını ve uzun bir süre gündemde kalmasını
sağlamaktır. Eski Türkiyede teröristler şunu yaparlardı:
Eylemi gerçekleştirir, televizyonun karşısına geçip eylemin
etkisini keyifle televizyondan izlerlerdi ama yeni Türkiyede saat 02.50de
enselerinden tutulup gözaltına alınıyorlar.
Değerli arkadaşlar,
muhalefet, yaşanan terör eylemini bağlamından kopararak sanki
yapılan saldırı ve orada yaşananlar bir insanlık suçu
değilmiş gibi İçişleri Bakanımızın
şahsında devleti suçlama yarışına girmişlerdir.
Sosyal medyaya getirilen
daraltmaya gelince
Değerli arkadaşlar, bu uygulama olmasaydı
neler olabilirdi? Bir: Özel amaçlı yani halkı paniğe
sürükleyebilecek içerikler oluşturulup organize bir biçimde bot hesaplarla
bütün her tarafa yayabilirlerdi. İki: Oluşturulan bu bilgi
kirliliğiyle insanlar yanlış kanaatlere yönlendirilebilirlerdi.
Üç: Bununla kamu düzenini ve kamu barışını bozacak
altyapıyı oluştururlardı. Bizim amacımız,
yayılan haber veya bilginin güvenilirliğinin sağlanarak
milletimize ulaştırılmasıdır. Örnek: Eskişehirde
sosyal medya üzerinden, Eskişehirde patlama olacağıyla ilgili
ve buna ilişkin kent haritası ve geri sayım ibaresi ekli bir
paylaşım yapıldı arkadaşlar. Şimdi, soruyorum
size: O gece bunun gibi paylaşımlar nasıl durdurulacaktı?
Bunun gibi yüzlerce, binlerce paylaşım olmasını, toplumun
büyük bir panik içerisine girmesini mi istiyorsunuz? Ayrıca, kötü niyetli
provokatörlerle mücadelenin terörle mücadele kadar zor, zahmetli ve aynı
zamanda önemli olduğu kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA DEMİR (Devamla)
Kaldı ki teröristin en kısa zamanda yakalanması, iş
birlikçilerinin kısa sürede derdest edilmeleri patlamayla birlikte
oluşturulan stratejik aklın ne kadar doğru, ne kadar önemli
olduğunu da ortaya koymuştur. Ben bu münasebetle, bu grup önerisinin
maksadını aşan kasıtlı bir öneri olduğunu
düşünüyorum. Bu milleti korkutamazsınız.
Bakın, en güzel
cevabı, kızını ve eşini kaybeden Nurettin Uçar Bey'in
açıklamasını sizinle paylaşıyorum. Diyor ki Nurettin
Uçar Bey: Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde PKK-YPG terör örgütüdür. diyemeyenlerden
daha güçlüyüz.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun
üzerine söyleyecek bir sözümüz yoktur.
Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Fatih Belediyesinde yapılan yolsuzlukları da konuşsaydık
ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir oylama
yapalım mı efendim, oylama yapalım ondan sonra.
Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sataşma var,
kayıtlara geçsin diye itirazımı söyleyeceğim sadece.
Araştırma
önergemizin kasıtlı olduğunu ifade etti hatip, hiçbir kasıt
yok. Bir konuyu araştırmak istemek demek kasıt aramak anlamına
gelmiyor yani siz belli ki niyet sorgulaması yapmak istiyorsunuz. Niyet
sorgulaması yapamazsınız yani Böyle bir şeye tevessül
ediyorsunuz. diyemezsiniz çünkü elinizde öyle bir şey yok. Yani böyle bir
konuyu konuşmak, tartışmak istemek Mecliste niye
kasıtlı bir şey oluyor? Niye kötü niyetli bir şey oluyor;
anlaşılmaz bir şey bu durumda. Yani genel olarak
araştırma önergelerine böyle yaklaşılmasını
doğru bulmuyoruz, kayıtlara geçsin istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, diyabet hastalarının sorunlarının
araştırılması amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
15/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
15/11/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl ve arkadaşları tarafından diyabet hastalarının
sorunlarının araştırılması amacıyla
15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3768 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 15/11/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de arkadaşlarım
gibi, İstanbuldaki terör saldırısını lanetliyor,
yaralılara acil şifalar dileyerek Türkiye'nin başı sağ
olsun diyorum.
Sayın milletvekilleri,
az önce İYİ Parti grup önerisi üzerine AK PARTİli milletvekili
arkadaşımız konuşmasının sonunda, AK PARTİ
belediyesi döneminde öğrencilere yemek yardımı yapıldığını
ama belediye el değiştirip CHPli belediye statüsüne
kavuştuğunda bu yemek yardımının kesildiğini
ifade etti, maalesef. Bunun gerçeği
yansıtmadığını çok açık bir dille ifade etmek
istiyorum. Bakın, sosyal yardım konusunda, seçimler öncesinde, AK
PARTİ hatiplerinin dile getirdiği Aman ha, CHP iktidara gelirse
sosyal yardımları keser. söyleminin nasıl çürüyüp, çürütülüp
çöpe atıldığını bu pandemi döneminde çok net bir
şekilde gördük. Kaliteli ürünlere herkesin ulaşabileceği
şekilde o sosyal yardımlar ayrımsız yapıldı,
yapılmaya devam ediliyor; onun için sosyal yardımlarda siz,
Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin yaptıklarının önünden dahi
geçemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim bu konuya. Elimde
bununla ilgili yazı var; ben, Ankara Büyükşehir Belediyesiyle süratle
temasa geçtim; zinhar böyle bir şey yok. Bir defa, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, önceki dönemde kesinlikle böyle bir yemek yardımı
yapmamış, sadece engelli öğrencilere, 3 bine yakın engelli
öğrenciye yemek yardımı yapmış, bunu resmiyete kavuşturmak
ve bir miktarını finanse etmek adına Büyükşehir Belediyesi
yazı yazıyor Ben, Meclis kararıyla bu işi
yapacağım. diyor, resmiyete dönüştürüp usulüne uygun yapmak
istiyor ama buna gerekli cevap yazılmıyor.
İkincisi ve çok
önemlisi; bakın, Ankarada Çankaya Belediyesi her gün 18 mahallede 3.500
öğrenciye öğlen yemek servisi yapıyor ve bu kadar ailenin
çocuklarını yemek taşımaktan kurtardığı gibi
o kaygıdan uzaklaştırıyor. Bunu çoğaltacak başka
bir şey daha yapıyor, her akşam iki noktada 4 bine yakın
üniversite öğrencisine sıcak yemek dağıtıyor;
ayrım yapmıyor, Sen hangi partiye mensupsun? demiyor, kim olursa
olsun herkese aynı şekilde o yardımı
ulaştırıyor. Yenimahalle Belediyesi tüm gün belli noktalarda
sıcak çorba dağıtıyor, aynı şeyi Büyükşehir
Belediye Başkanlığı da yapıyor. Yani siz Bizim
yaptıklarımızı hayal dahi edemezsiniz. diyorsunuz ya,
hayal dahi edemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim bugünkü konuya. Dün
14 Kasımdı, Dünya Diyabet Günü. Bu hastalık şeker
hastalığı olarak bilinir ve size uzun uzun şeker
hastalığını anlatmak istemiyorum çünkü toplumun her kesimi
bu hastalıktan bir şekilde muzdarip olduğu için genel
hatlarıyla biliniyor. Şimdi, bu hastalığın 2 tipi var;
bir, Tip 1 diyabet, iki, Tip 2 diyabet. Bildiğiniz gibi, Tip 1 diyabet bir
çocukluk hastalığı, 0-18 yaş diye nitelendirdiğimiz o
çocuklarımızın, gençlerimizin gerçekten hayatını
zehreden bir hastalık. Tip 2ye daha ileri yaşlarda
yakalanılıyor ama bugün Türkiye'de 12 milyonun üzerinde şeker
hastası vatandaşımız var bu dertten muzdarip. Bu
hastalık kronik bir hastalık yani ömür boyu sürüyor. Düşünün, o
çocuklarımız, o masum çocuklarımız her gün birkaç kez
ciltlerine batırılan iğnelerle yaşamak zorunda
bırakılıyor. Şimdi teknolojinin gelişmesiyle birlikte
yeni birtakım uygulamalar çıkıyor ve bu uygulamalar dünyada
gerçekten birçok şeker hastasının derdine bir nebze olsun derman
oluyor. Nedir bu? Glikoz ölçüm cihazı yani sensör. Bu, cilde monte
ediliyor ve muhtelif dönemlerde pompalanarak çok rutin bir şekilde,
düzenli bir şekilde kandaki şekeri ölçüyor ve o
çocuklarımız o iğne batırılma zulmünden kurtuluyor.
Bunu Türkiye yapıyor mu? Maalesef yapmıyor, SGK bunu ödemiyor.
Değerli milletvekilleri, tespit edilen 40 bin çocuğumuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) 40 bin, bu devlet 40 bin çocuğunun derdine derman olacak bu
sensörü alamayacaksa, alamayacak durumdaysa vay hâlinize, vay bu ülkeyi
yönetenlere! 40 bin çocuk ya, hepsi hepsi 40 bin çocuk! SGK ödemiyor, niye
ödemiyor? Belki birazdan buraya gelecek olan Adalet ve Kalkınma Partisi
sözcüsü şunu diyebilir: Bakanlık bununla ilgili bir çalışma
başlattı, yerli versiyonunu üretecek. Çok güzel, biz bunun yerli
üretime kavuşturulmasını ve çocuklarımızı
rahatlatmasını yürekten destekleriz ama gelin görün ki henüz ne
olduğu belli değil, test aşamasında; süresi, ne zaman
olacağı belli değil. Ya, Allah aşkına, hiç olmazsa
şu dönemde, o yerli üretim devreye girinceye kadar bu sensör yani glikoz
ölçüm cihazları bu çocuklarımıza verilse, SGK bunu
karşılasa kötü mü olur ya?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şu ana
kadar vermedik efendim.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Son bir cümle, bu önemli bir konu, insani bir konu.
BAŞKAN - Peki, buyurun.
TEKİN BİNGÖL (Devamla)
Evet, ben devam edeyim.
Bu insani ve vicdani bir
mesele, bunun siyasi yönü yok. Ben burada bulunan milletvekillerinin bu önemli
konuya hassasiyet göstereceğini düşünüyorum. Ya, bu çocuklar bizim
çocuklarımız, bu sensör cihazını bu süre içerisinde
verdiğimizde çok büyük bir ekonomik yük getirmeyecek ama çocuklar rahat
edecekler, mutlu olacaklar, yüzleri gülecek; aile bu kaygıları
taşımaktan uzaklaşacak, doktorlar her gün önlerine gelen bu
çocukları gördüklerinde içleri acımayacak. En azından bunu
birlikte becerelim, en azından birlikte bunu yapalım. Bu çok uzak,
uzun ve çok pahalı bir şey değil. Gelin buna destek verin,
şu sensör cihazını bu çocuklarımıza
ulaştırmayı kolaylaştıralım. Hepimiz en
azından bunlara bir şey yapmanın birlikte mutluluğunu
yaşayalım diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Diyabet
Haftasındayız. Ben doktorasını diyabet üzerine yapan
birisi olarak huzurunuzdayım. Aynı zamanda eşim Profesör Doktor
Mustafa Cesur, yaklaşık otuz yıldır bu konuyla ilgileniyor,
kendisi endokrinoloji hocası ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma
Derneği Başkan Yardımcısı. Bunları niye
söylüyorum? Söyleyeceklerimi umarım bu kimliğimle dikkate
alırsınız, muhalefet olarak söylemeyeceğim
söyleyeceklerimi.
Diyabet, kan şekeri
yüksekliğiyle seyreden kalp, beyin, böbrek, göz, sinir sistemi başta
olmak üzere vücutta akut ve kronik hasarlarla karşımıza
çıkan çok önemli bir hastalık ve Türkiye'de 9 milyon diyabetli birey
var, dikkatinizi çekiyorum. Uluslararası Diyabet Federasyonu IDFin
yayınladığı Dünyada Diyabet Atlasına göre Avrupada
en yüksek diyabetli oranı da Türkiye'de ve toplumun yüzde 15i; bunun da
altını çizelim. Diyabetli nüfusta Rusya ve Almanyadan sonra
Avrupada 3üncüyüz; bu da diyabetli bireylerin Türkiye'deki sayısı
bakımından dikkatinizi çekmem gereken bir husus.
Şimdi, Türkiye'de 2 tane
çalışma yapıldı: TURDEP-I ve TURDEP-II
çalışmaları. Bunlar on iki yıl arayla yapıldı ve
görüldü ki bu on iki yılda Türkiye'deki diyabet oranı yüzde 90
artmış. İşin kötüsü, diyabet sinsi seyrediyor ve tüm
diyabetlilerin yarısı da hâlen tanı almamış durumda.
Türkiye'de sağlık harcamalarının yaklaşık dörtte
1i diyabete yapılıyor ve büyük kısmı
komplikasyonların tedavisinde kullanılıyor; bu da çok önemli,
altını çizelim. Çünkü buna rağmen hâlen diyabette hedeflere
ulaşmakta başarılı olamamışız yani diyabete
bağlı komplikasyonların önlenmesi için çok iyi bir kan
şekeri ayarı, tansiyon kontrolü, kan yağlarının
kontrol altına alınması, kilo verilmesi, sigaranın
bırakılması, düzenli egzersiz gibi birçok şeyi bir arada
götürmek gerekiyor.
Ülkemizde yapılan
diğer bir çalışma TEMDin çalışması. Bu
çalışmada da görüldü ki kan şekeri, tansiyon ve kan
yağlarının üçünün de hedef değerlerde olduğu diyabetli
oranı sadece yüzde 10,5; kilo, hareket yapma, sigara içmeme gibi
parametreler eklenirse ancak diyabetlilerin yüzde 1,5u hedefe
ulaşabilmiş. Devletin görevi halk sağlığını
korumak, hastalananları iyileştirmek. Bu amaçla, diyabet için
kullanılan ilaç ve tedavi amaçlı cihazların
kullanımından herkesin yararlanması da çok önemli. Ülkemizde 800
kadar endokrinolog ve ondan daha az sayıda pediatrik endokrinolog var ve 9
milyon diyabetliyi bu sayılarla tedavi etmek ve istenen hedefe
ulaşmak imkânsız. O zaman ne yapmak lazım? Bu nedenle, yeni
geliştirilen insülinlerin ve yeni geliştirilen ilaçların
başta dahiliye uzmanlarının, diğer branş hekimlerinin
de yaygın kullanımına açılması gerekiyor.
Mutlak insülin gerektiren Tip
1 diyabet yönetiminde kan şekeri takibi çok önemli. İşte,
dünyada sürekli şeker ölçüm sistemlerinin kullanımı da
yaygınlaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) -
İnsülin pompalarıyla beraber kullanılan glikoz takip sensörleri
son on yılda diyabet tedavi ve izleniminde bir fark yarattı.
Diyabetle ilgili bütün kuruluşlar, başta çocuklar olmak üzere Tip 1
diyabetlilerin tanıdan itibaren sensör kullanmalarını öneriyor.
Sensörler glikoz seyrini yirmi dört saat izlemeyi sağlıyor, aynı
zamanda glikoz düşüş yüksekliklerini önceden haber veriyor ve uzaktan
izlenebiliyor, acil durumlarda hayat kurtarıcı ve
kanıtlanmış en önemli etkisi şekerin düşüklüğü
riskini azaltarak güvenli uyumayı sağlıyor. Birçok konuda
sensörlerin düzenli kullanımının kan şekeri kontrolünü
iyileştirdiğini, hemoglobin A1c hedefine ulaşma
oranını yükselttiğini gösteriyor. Sensörlerin
komplikasyonları ve komplikasyonların sağlık sistemine
maddi yükü kısa ve uzun vadede büyük ölçüde azalttığı da
ortada. Sensörleri karşılanan hastaların masrafları
kişi başı 327 dolar azalıyor ve sensör
masraflarının sisteme getirdiği maddi yükün ilk seneden sonra
hastane masraflarındaki azalmayla kendini telafi ettiği de
saptanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Sayın Başkanım, tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla)
Ülkemizde sensörlerin geri ödeme kapsamına alınması uzun
zamandır gündemde ancak şu ana kadar herhangi bir adım maalesef
atılmadı, defalarca bu kürsüden de dile getirdik. Kaynaklarımızın
sınırlı olması dikkate alınarak, bizim önerimiz, ilk
aşamada sadece 18 yaş altı çocuklar ve gebe Tip 1 diyabetliler
olmak üzere, kan şekeri oynak seyir gösteren ve hipoglisemiyi hissedemeyen
Tip 1 diyabetli erişkin hastaların glikoz ölçüm sensörlerinin geri
ödeme kapsamına alınması. Bunu muhalefet milletvekili olarak
değil, az önce söylediğim doktor kimliğimle iktidar partisinden
istirham ediyorum. Zaten siz yapmasanız da diyabet hastaları, az
kaldı, biz gelip yapacağız.
Tüm diyabetli bireylerin 14
Kasım Dünya Diyabet Günü'nü kutluyorum ve herkese sağlıklı
günler diliyorum.
Saygılarımla.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurunuz Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi, sağlıkta dönüşüm sürecini hep övgüyle anlatıyor ve
dönüşümle beraber bütün yurttaşların sağlıklı
günler yaşadığını söylüyor ama bizler biliyoruz ki
sağlıklı günler değil, yoksullar için, dezavantajlı
kesimler için giderek daha da hastalıklı bir süreç
yaşanıyor. Krizle beraber bu daha da arttı. Peki, ne oldu?
Özelleştirme oldu. Özelleştirmenin anlamı ne? Paran varsa hizmet
alırsın, paran varsa hizmetten yararlanırsın ve
sağlıkta bu aşamaya geldik.
14 Kasım
-arkadaşlar da biraz önce söyledi- diyabetle ilgili uluslararası bir
gün. Amaç ne? Diyabet konusunda duyarlılığı artırmak,
eğitimleri artırmak; hatta bir gün değil, kimi zaman bir hafta
boyunca. Diyabet ömür boyu süren bir hastalık. İşte, halk
arasında ne deniliyor? Şeker hastalığı. Şeker
hastalığı, evet, fakat masrafı ağır bir
hastalık.
Peki, bu süreçte en çok
etkilenen ne? Hiç tıbbi detaya girmeyelim; Tip 1, Tip 2 demeyelim ama daha
çocukluk çağında olanlarda şeker hastalığında ne
yapılması lazım? Her gün parmağından kan
alınması lazım. Bir işaret parmağından bir
iğne batırılacak, kan alınacak. Zehra adında bir
kız -geçen yıl da söylemiştim- Anne, parmağıma
kına sür, arkadaşlarım parmağımın
delindiğini görmesin. Siz öyle bir aşamaya getirdiniz ki
çocukların parmağı deliniyor ve her seferinde diyorsunuz ki:
Dünyada teknolojiyi geliştirdik, her yerde en üst seviyeye ulaştık,
sağlıkta birçok dönüşümü yaptık. Siz daha çocukların
parmağının günde 10-15 kez delinmesine müsaade ediyorsunuz.
Niçin müsaade ediyorsunuz? Bir cihaz var, bu cihaz nedir? Bu cihaz vücuda
takılıyor. Bu cihaz takıldıktan sonra vücutta ne oluyor?
Ölçüyor, gerektiğinde insülini veriyor.
Geçen yıl tekrar bu kürsüde
konuştuk, geçen yıl tekrar araştırılmasını
söyledik ve Bakanlıkla ilişkiye geçilmesini söyledik. Abdullah Bey
burada, kendisine de söyledik Bakanla ilişkiye geçelim, bu çocuklara
yardım edelim, bu çocuklara sahip çıkalım.
Cumhurbaşkanı ne
dedi: Ben Aile Bakanlığına devrediyorum, sorunu çözecek. Ne
zaman çözülecek? Hiçbir zaman çözülmüyor, seyirci kalınıyor, çok
masraf
Ya, bu ülkede gerektiğinde her şey için diyorsunuz ki:
Sosyal devlet, para gözümüze gelmez. ama çocuklarla ilgili bir konuda para
gözünüze geliyor ve bunu görmezlikten geliyorsunuz. Ne oluyor
yapılmadığı zaman; çocuklarda böbrek yetmezliği
gelişebiliyor, çocuklar diyalize girecek, çocuklar görmesini
kaybedebiliyor. Ne oluyor, çocuklarda kalple ilgili birçok problem
çıkabiliyor. Onun dışında, bir anne, bir baba çocuğunu
okula gönderdiğinde, bir yere gönderdiğinde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Şekeri yükseldi mi yükselmedi mi? Terledi mi? Başına bir
şey geldi mi gelmedi mi? Ve bunu biliyoruz: Yoksulluğun olduğu
yerde, dezavantajlı kesimin olduğu yerde, insanların
açlıkla baş başa kaldığı yerde, asgari ücretin
artık açlık sınırında olup ve belli bir
çoğunluğu kapsadığı bir yerde siz sensör temin
etmezseniz yoksul çocuklarına, aç çocuklara seyirci kalmış
oluyorsunuz. Normalde yapılması gereken, dezavantajlı kesimlere
bunu ücretsiz vermek. O nedenle, HDP olarak biz şunu söylüyoruz:
Eşit, erişilebilir, ücretsiz, ana dilinde, nitelikli sağlık
hizmeti verilmesi lazım ve biz iktidara geldiğimizde, iktidara
gelenlerle de bunu sağlayacağımızı düşünüyoruz.
Bu olmadığı zaman siz sağlığı özele sevk
etmiş oluyorsunuz, özelle beraber çalışmış
oluyorsunuz.
Teşekkür
Saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Abdullah
Ağralı.
Buyurunuz Sayın
Ağralı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ABDULLAH AĞRALI (Konya) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; CHP'nin grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbul'da
yaşanan terör saldırısından dolayı hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına
sabırlar, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
aslında sizin hep eleştirdiğiniz,
vatandaşlarımızın ve dünyanın takdir ettiği
sağlıkta dönüşümün geldiği nokta açısından
CHP'nin bu grup önerisinin üzerinde konuşulması gerektiğine
inanıyorum. Tip 1 diyabet, malumunuz, çocukluk çağı şeker
hastalığıdır, bir başka adı insüline
bağlı şeker hastalığıdır. Şimdi, biz,
AK PARTİ Grubu olarak prensip olarak bu sensörlerin ödenmesini
destekliyoruz, tıbbi açıdan destekliyoruz, bunu söylemek istiyorum.
İnşallah yakın zamanda hem Sağlık
Bakanlığımızın hem Çalışma Bakanlığımızın
çalışmaları tamamlanacak ve çocuklarımıza müjdeli
haberleri vereceğiz. Tabii, bu teknik bir konu, bunun siyasetin üzerinde
değerlendirilip tartışılmasında fayda görüyorum.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
Önergeye destek verin o zaman, sorun yok.
ABDULLAH AĞRALI
(Devamla) Şimdi daha önceki dönemlerde ben 3,5 yaşından
itibaren çocuğu şeker hastası olan bir tıp doktoruyum,
neler yaşandığını biliyorum. Keşke,
bağlı bulunduğunuz Sosyal Güvenlik Kurumunun
başındayken Sosyal Güvenlik Kurumu olmadan şeker hastası
çocukların nasıl hastane acillerinden döndüğünü ya da Sosyal
Güvenlik Kurumu hastanelerinde nasıl icralık olduklarını ya
da bulunduğunuz kurumdaki şeker hastası çocukların
şartlarının iyileştirilmesiyle ilgili en ufak
iyileştirmeye dayalı bir çalışmanın olduğu
örneğini getirebilseydiniz.
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) Yirmi yıldır siz iktidardasınız ya, Allah
Allah.
ABDULLAH AĞRALI
(Devamla) Şu anda, Türkiye'de 18 yaşın altındaki tüm
çocuk hastalarımızın olduğu gibi şeker hastası
çocuklarımızın da Sosyal Güvenlik Kurumuna bakılmadan tüm
takip, tedavileri ödenmektedir; karşılıksız ödenmektedir.
Şimdi, bu sensör
meselesiyle ilgili birkaç şeyi daha söylemek istiyorum, içimizde hekim
arkadaşlar var. İnsülin pompası tıbbi açıdan
değerlendirilmesi gereken bir konu. Eğer çocuğun adaptasyonu,
ailenin adaptasyonu, bu cihazın kullanılmasıyla ilgili bir
yatkınlığı varsa, çocuğun şeker takibinde
sıkıntı varsa tıbbi heyetle bu cihaz zaten ödenmektedir.
Şimdi, cihaz pompası taktığınız zaman
-biliyorsunuz- pompa tıkandı, çocuk şeker komasıyla geldi.
Peki, bunun vebali kime ait olacak? Yani şimdi, bu konu ajite edilecek bir
konu değil. Bunun bilimsel olarak değerlendirilmesi
taraftarıyım.
Şu anda sensör konusunda
teknik çalışma şudur: Bir, bu cihazların tıbbi cihaz
kapsamına alınması. İki, sosyal güvenlik kapsamında
ödenmesi ve buna bağlı birtakım cihazların tespitiyle
ilgili, kalibrasyonların yapılmasıyla ilgili çalışma
bittikten sonra, inşallah yakın zamanda çocuklarımıza bu
müjdeli haberi vereceğiz.
Ben gerçekten şunu da
desteklemek isterim: Çocukluk çağı şeker
hastalığı tıbbi açıdan büyük bir problem olmaktan
çıktı elhamdülillah. Bu, sağlıkta dönüşümün
göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ABDULLAH AĞRALI (Devamla)
Ancak Tip 1 diyabetli çocukların eğitim sürecinde
yaşadıkları sorunlarla ilgili, okul hayatındaki
çalışmaları, okul hayatının devamı, oradaki
beslenmesi, şeker takipleriyle ilgili bir çalışmanın
doğru olacağı kanaatindeyim.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(İYİ PARTİ
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan, oylamadan önce
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce yoklama talebi vardır.
İsimleri tespit
edeceğim: Sayın Dervişoğlu, Sayın Ataş,
Sayın Kaplan, Sayın Yokuş, Sayın Nuhoğlu, Sayın
Altıntaş, Sayın Subaşı, Sayın Bahşi,
Sayın Sezgin, Sayın Erel, Sayın Oral, Sayın Filiz,
Sayın Örs, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Cinisli, Sayın
Cesur, Sayın Koncuk, Sayın Beyaz, Sayın Kabukcuoğlu,
Sayın Yılmaz, Sayın Yaşar.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.13
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, diyabet hastalarının sorunlarının
araştırılması amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, (2/2139) esas numaralı 2809
Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/192)
BAŞKAN İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
14/4/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM İçtüzüğünün
37nci maddesi uyarınca TBMM Başkanlığına vermiş
olduğum ancak kırk beş gün içerisinde komisyonlarda
görüşülmeyen (2/2139) esas numaralı 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimin doğrudan
Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.
Rafet
Zeybek
Antalya
BAŞKAN Önerge üzerinde
teklif sahibi olarak Antalya Milletvekili Rafet Zeybek konuşacaktır.
Buyurun Sayın Zeybek.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
RAFET ZEYBEK (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kültür toplumların vazgeçilmezidir,
birlikteliğidir, dayanışmasıdır,
kardeşliğidir. Kültürünü kaybeden bir toplum geleceğini kaybetti
demektir, yok olup gider. Bu anlamda, biz de tarihten gelen kültürlerimizi
yaşatma gayreti içerisindeyiz. Bu anlamda, hem Orta Asyadaki hem oradan
Türkiyeye gelen Yörük ve Türkmenler yüzyıllardır Türk kültürünün,
Türkmen kültürünün vazgeçilmezleridir. Bu nedenle, biz, Yörük ve Türkmen
kültürünü dün olduğu gibi bugün de yaşatmak, geleceğe
taşımak zorundayız.
Değerli
arkadaşlarım, bir Yörük Türkmen enstitüsüne ihtiyaç olduğu için
bu kanun teklifini verdim. Akdeniz Üniversitesinde kurulacak bir Yörük Türkmen
enstitüsü bu kültür hakkında bilimsel yanlarıyla da gerekli
araştırmaları yapacak, yapması gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede 1.200 civarında Yörük Türkmen
derneği var, 22 tane Yörük Türkmen federasyonu var, 2 tane Yörük Türkmen
konfederasyonu var, 1 tane de birlik var. Şimdi, bu 1.200ün üzerindeki
dernek her yıl Yörük Türkmen şölenleri düzenliyor; on binlerce
vatandaş bu festivallerde kültürlerini yaşatmanın
heyecanını yaşıyor, sevincini yaşıyor.
Şimdi, bu kadar geniş bir kesimi kapsayan böyle bir kültürün
geleceğe taşınmasının yolu bilimsel açıdan da bu
kültürün takip edilmesidir, araştırılması bir
zorunluluktur.
Değerli
arkadaşlarım, hepimiz turfandayı duymuşuzdur. Artık,
seralar sayesinde her mevsimde meyve, sebze yetiştiriliyor ama benim
gençliğimde turfanda meyve ve sebze yetiştirme mücadelesi verilirdi.
Küçük yerlerde battaniyelerimizin altında sebze fidanları
yetiştirirdik. Şimdi, turfanda şu: Turfanda, Orta Asyada bir
bölgenin ismi ama bu bölgenin özelliği deniz seviyesinden
Değerli
arkadaşlarım, turfandayı o tarihlerde bilmeyen
vatandaşlarımız yüzde 99du yani Turfanda nedir? dediğin
zaman Erken yetiştirme. diyordu ama ismi niye turfanda, bilmiyordu. Bu
işte bilimsel bir çalışmanın sonucu ortaya
çıkarılabildi. Yörüklerin, Türkmenlerin kültüründe olan,
yaşanmışlıkları olan bu tür değerleri
yaşatmak için bir enstitüye ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Bu
anlamda, bütün Yörük ve Türkmenler adına hepinizden desteklerinizi
bekliyor, selamlarımı sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
60a göre söz talebi
vardır.
Sayın Gürer
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, emeklilikte yaşa
takılanlara ve emeklilerin beklentilerine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Başkan.
Ülkemizde emekli olmayı
da emekli olarak yaşamayı da AKP iktidarı soruna
dönüştürdü. İktidar yirmi yıl sonra, emeklilikte yaşa
takılanlar için bir düzenleme yapacağını duyurdu.
Emeklilikte yaşa takılanların, prim gün sayısını
dolduranların gasbedilen haklarının iadesi tek yol ve çözümdür.
Yetmez, 2008 yılında AKP iktidarı aylık bağlama
oranında önemli bir düşüş yaptı, emekli
maaşlarını kuşa çevirdi, katsayı hesabı yüzde
75ten yüzde 30un altına indirildi. Emeklilikte yaşa
takılanların hakkı verilirken mutlaka emekli maaş
katsayısı da yükseltilmelidir, emekli katsayısı hesabı
yüzde 75 düzeyine tekrar taşınmalıdır. Ayrıca,
emeklilerin intibak düzenlemesi beklentileri var, mutlak suretle emeklilere
intibak düzenlemesi yapılmalı, en düşük emekli
aylığı asgari ücret düzeyine taşınmalıdır.
Emeklilerin yaşadığı sorunlara iktidar duyarlı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
35.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, KHK TV Editörü Gazeteci
Ahmet Erkan Yiğitsözlünün gözaltına alınmasına
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
KHK TV Editörü Gazeteci Ahmet
Erkan Yiğitsözlü bu sabah Osmaniyede evinde arama yapıldıktan
sonra gözaltına alındı. KHK TV, Anayasayı çiğneyen
KHKler ile insanlığa karşı suç içeren soykırım
fiillerinin mağdur ettiği kişilerin hayatını konu
edinen bir insan hakları kanalıdır. Sansür yasasının
gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışan gazetecileri hedef
alacağı belliydi. Hürriyeti kısıtlayan bu gözaltı
işleminin halkın haber alma hakkına yeni bir saldırı
olduğu tartışmasızdır. Dürüst gazeteci, gerçeklerin
peşindeki korkusuz Gazeteci Ahmet Erkan Yiğitsözlü derhâl serbest
bırakılmalıdır; Türkiyede medya özgürlüğünün önündeki
tüm engeller kaldırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Topal...
36.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, atanamayan öğretmenlere
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Buradan iktidara bir kez daha
sesleniyoruz: Değerli arkadaşlar, atanamayan yüz binlerin üzerinde
öğretmen arkadaşlarımız feryat ediyor, lütfen sesini duyun.
Yani yaklaşık 90 bin ücretli öğretmen şu anda görev
yapıyor ama öbür tarafta, yüz binlerce atanamayan öğretmen
intiharın eşiğine geldi. Zaten ücretli öğretmen
arkadaşlarımız kiralarını ödeyemiyor, hatta yol
parasını alamıyor. Arkadaşlar, buna niye bir çözüm
bulamıyorsunuz?
Buradan bir kez daha
Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Millî Eğitim
Bakanına en az 100 bin atama
Atanamayan öğretmenler bunu istiyor,
biz de destekliyoruz, sizlerden bunu bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
37.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, hayat
pahalılığına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye gün geçtikçe
yoksullaşıyor, toplumun geniş kesimleri hayat
pahalılığından ve enflasyondan inim inim inliyor;
emeklilerin çoğu açlık sınırının altında
maaş alıyor, işçilerin büyük bir bölümü yine açlık sınırının
altında olan asgari ücret alıyor. Esnaflar artan kira, elektrik,
taşıma masraflarıyla boğuşurken bir de işlerin
azalmasıyla zor günler geçiriyor. Çiftçinin mazot, gübre, ilaç, yem
masrafları dağ gibi; halkımız artık peynir, zeytin,
yumurta, çay, şeker, un, ekmek, sebze alırken düşünüyor.
Elektrik faturaları ocak söndürüyor. Bir yerden bir yere gitmek yani
şehirler arası, köyden ilçeye, köyden şehre gitmek isteyenler
kara kara düşünüyor. Artık insanların çoğu artık iki
öğün yemek yiyor; okula giden çocuklarımızın beslenme
çantaları neredeyse boş. İşsizlik artarken gençler
arasında mutsuzluk artıyor. TOGGu durduramayacaksınız.
diye yapay gündem oluştursanız da halkın gündemi hayat
pahalılığı.
BAŞKAN Sayın
Ataş
38.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, ziraat mühendislerinin kamuda
daha fazla istihdam edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
2022 yılı
itibarıyla ülkemizde 40 ziraat fakültesi, 120 binin üzerinde de ziraat
mühendisi vardır. Bu 120 bin mezundan sadece 16 bini kamuda iş
bulabilmiştir. Üstelik her yıl 5 binin üzerinde ziraat mühendisi daha
mezun olmaktadır. Buna karşın, son üç yılda Tarım
Bakanlığına 523, diğer kurumlara ise sadece 147 ziraat
mühendisi alımı yapılmıştır; bu sayılar
kurumların ihtiyacının çok altındadır.
Ayrıca, pek çok kurum
merkezî alımla değil, mülakatla alım yapmaktadır. Büyük
fedakârlıklarla mezun olan gençlerimiz her yıl artan işsizlik ve
kamuda alımın az olması nedeniyle ya iş bulamamakta ya da
garson, vale, fabrika işçisi gibi mesleği dışında
işlerde çalışmaktadır. Bunun önüne geçmek ve ülkede
tarımı geliştirmek için en az 15 bin ziraat mühendisi
ataması yapılmalı; bu atamalar mülakatla değil, liyakat
esas alınarak merkezî sistemle yapılmalı diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydınlık
39.-
Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlıkın, PIKTES
çalışanlarının kadro beklentisine ilişkin
açıklaması
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu anda PIKTES
kapsamında 26 ilde yaklaşık 3.200 öğretmen, 2.600
temizlikçi, 1.600 güvenlik görevlisi çalışıyor. 2016
yılından beri, Türkiye'ye göç etmek durumunda kalan ailelerin
çocuklarını eğitim sistemimize entegre etmeye
çalışıyorlar. Büyük bir fedakârlıkla eğitim, güvenlik
ve temizlik görevini icra ediyorlar ancak kendilerinin hiçbir güvencesi yok;
talepleri kadro. Devlet isterse yapar, tıpkı 2017de çadır kent
çalışanlarına kadro verilmesi gibi. Bu sebeple, devam eden kadro
çalışmalarına PIKTES çalışanlarının dâhil
edilmesi binlerce ailede sevinç yaratacaktır. İktidardan bu sese
kulak verilmesini talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Aydın
40.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Sayıştayın Bursa
Büyükşehir Belediyesiyle ilgili yayımladığı 2021
Yılı Raporuna ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayıştayın
Bursa Büyükşehir Belediyesiyle ilgili 2021 raporları
yayınlandı ve bu raporlarda 18 maddede usulsüzlük ve uygunsuzluk
tespit edildi. Hepsini burada tek tek saymam mümkün değil ancak kabaca
baktığımızda, yirmi yıllık AKP
iktidarının genelgeçer uygulama hâline getirdiği uygulamalar
var. Nedir bunlar? Kamu İhale Kanunu'na uyulmaması, temsil
ağırlama giderlerinin çok yüksek olması; ihaledeki alım
şartlarına uyulmayarak, muhasebe hileleri yaparak,
bağışlar sanki satış yapılmış gibi
gösterilerek belediyenin zarara uğratılması gibi 18 madde.
Şimdi,
Sayıştayda bir gün dahi görev yapmamış birini
Sayıştayın başına getirmenize rağmen bu bulgular
tespit ediliyor. Sayıştay Meclis adına denetim yapıyor, biz
de bunların hepsinin tek tek hakkını soracağız,
takipçisi olacağız diyor; saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine devam
edeceğiz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
10 Kasım 2022 tarihli
19uncu Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümünde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 14 ila
25inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen İYİ Parti Grubu adına Erzurum Milletvekili
Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Mevcut 13 farklı kanunda
değişiklik yapan torba kanun teklifinin ikinci bölümünün
görüşmelerine başlıyoruz. Birbirinden farklı mevcut
kanunlarda, birbirinden farklı 13 yeni hükmü düzenleyen bir teklifi tek
bir çerçevede birleştirmeye çalışmak, ciddiyetsizliği
Meclis onayına sunmak demektir. Böylesine günü kurtarmaya yönelik kanun
teklifi hazırlama yöntemiyle durmadan değişikliğe
uğrayan karmakarışık bir mevzuat sistemi
oluşturuluyor. AK PARTİ iktidarı, Parlamentomuzun yasama
sorumluluğunu ciddiyetten uzaklaştırıyor.
Komisyonda görüşülen
teklif kamuoyuna sunulurken Tarihî bir adım atılıyor.
algısı oluşturuldu ancak vatandaşlarımızın
hassas olduğu konuların iktidar partisi tarafından siyasi çıkar
için kullanılmasına maalesef yine cüret edildi. Kanun teklifi Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülürken bir yanda cemevleriyle ilgili
düzenlemelerin yasalaşması, diğer tarafta ise devlete ait
limanlarımızın hâlihazırda süren işletme devirlerinin
kırk dokuz yıl daha uzatılması Anayasaya aykırı
şekilde istendi. Aslında AK PARTİ iktidarı torba kanunun
içerisine cemevleriyle ilgili hassas meseleleri ekleyerek sakıncalı
maddelere Hayır. denmesini engellemek istedi; Alevileri, kendi sorunlu
çıkarları için kullanmak istedi. Torba kanunda teklif edilen
maddelerle Alevi kardeşlerimize sempatik gözükerek kamuoyu
oluşturulmak istense de AK PARTİ zihniyetinin konuya sığ
bakması sebebiyle teklif maalesef onur kırıcı bir hâl
aldı, Alevileri rencide etti.
İlgili maddelerin
gerekçe kısımları son derece özensiz bir biçimde
hazırlanmış. İktidar tamamladığı bir torba
kanunun maddelerinin arasına bu önemli konuyu sonradan
iliştirmiş. Üzerinde gerekli çalışmaların
yapılmadığı anlaşılan, cemevleriyle ilgili
maddeler başka sorunlara da zemin hazırlayabilecek nitelik
taşıyor. Teklifin 8, 14, 15, 16, 17 ve 22nci maddeleri cemevlerinin
yapımı, bakımı, giderleri ve imar planlarındaki
durumları hakkında düzenlemeler içeriyor. Alevi
vatandaşlarımızın büyük beklenti içerisine girmesine rağmen
beklentilerini karşılamayan böyle bir düzenlemenin hem de bir torba
kanun içerisine sıkıştırılması son derece
yakışıksız ve inciticidir. İktidarın asıl
amacı, cemevleriyle ilgili maddelerin bir torba içerisine dâhil edilerek
odağın o maddeler üzerinde toplanması ve bu sayede,
alışılageldiği üzere, sakıncalı maddeleri kamufle
ederek muhalefetin kanun teklifine Hayır. demesinin önüne geçmekti.
İktidarın bu tutumu başta Alevi vatandaşlarımız
olmak üzere toplumun tüm kesimlerini incitir. Çok boyutlu olarak
görüşülmesi ve sonuca bağlanması gereken bir konunun yalnızca
elektrik ve su giderleriymiş gibi basit bir meseleye indirgenmesi
toplumumuza hiçbir yarar sağlamaz. Zaten yargı kararlarıyla
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
yapılan bu tür ödemeler, torba kanunda sanki bir yenilik gibi duyurularak
başka kurumlara devrediliyor.
Teklifle, aydınlatma
giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
karşılanması, bir dinî mabet olan cemevlerinin kültür merkezleri
statüsüne indirgenmesi demek de oluyor. Bu yanlış uygulamanın kırık
kalplere neden olacağı da aşikâr. Cemevleriyle ilgili maddelerin
torba kanun teklifinden geri çekilerek mabede saygı çerçevesinde daha
detaylı ve özenli bir biçimde ele alınması, müstakil bir kanun
teklifi olarak Meclise sunulması gerekir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 20nci maddesiyle İstanbul Finans Merkezi için yeni bir vergi
indirimi teklif ediyor. İFM Kanununu geçtiğimiz haziran ayında
daha yeni görüştük, İYİ Parti olarak uyarılarda bulunduk.
Kanunun yasalaşmasının üzerinden altı ay bile
geçmemişken bir başka vergi indiriminin daha yapılması
İFM'ye beklenen rağbetin gösterilmemiş olduğunu bize
kanıtlıyor. İFM'nin kuruluş aşamasının son
derece yanlış yürütüldüğünü İYİ Parti olarak
Komisyonda anlatmaya çalışmıştık. Dünyadaki finans
sisteminin dijitalleştiği bir ortamda İFM denilerek etrafı
duvarlarla çevrili bir beton sitenin fiziki sınır olarak belirlenmesi
son derece hatalıdır. İstanbul zaten tarihi, prestiji ve
jeopolitik konumu itibarıyla bir finans merkeziyken İFM projesiyle
bir beton sitenin finans merkezi olmasında ısrar ediliyor.
İFM'nin çeşitli inşaat projeleriyle duvarlar arasına
sıkıştırılmaya çalışılması
doğru bir yöntem değildir. Bu anlayış, verilen tüm vergi
indirimleri ve muafiyetlere rağmen istenilen etkiyi yaratmaz.
Ayrıca, İstanbul
Finans Merkezi bölgesinde faaliyette bulunan kurumlara getirilmek istenen
istisna diğer kurumlar vergisi mükelleflerine de sağlanmalı.
Vergide adaletin tesis edilmesi, ekonomik büyüme oluşturulması,
ekonomik istikrarın korunması, istihdam imkânlarının
artırılması ve ülkemize döviz girdisi sağlanması ancak
eşitlik ve adalet yoluyla artabilir. Yeni bir vergi imtiyazı daha
sağlayarak bu yapısal sorunun çözülmesi mümkün değil. Kamuya ait
tüm finans kurum ve kuruluşlarının İFM çatısı
altında toplanmasıyla finans merkezi oluşturulamaz. Finansal açıdan
gelişme ancak ülkemize yeni yatırımcıların
çekilebilmesiyle sağlanır; sen, ben, bizim oğlanla bu iş
olmaz.
Tekliften
anlaşıldığı kadarıyla, İFM talep görmüyor.
Finans merkezleri hukuksal altyapının bulunduğu ve
hızlı hareket ettiği, insanların güvenliklerinin en üst
düzeyde sağlanmış olduğu, rüşvet ve
yolsuzlukların asgari seviyede olduğu yerler olarak
tanımlanıyor. Kaydettiğim bu hususların
bulunmadığı, çok hukuklu, çok dilli bir sistemle İFM
kendine mahsus bir piyasa hâlini alır ve kara para aklamaya kadar giden
bir zemin oluşturulur; Türkiyeye de bu durum hiçbir şekilde
yakışmaz.
Teklif, getirilmek istenen
yüzde 50 vergi indirimini sıfıra indirebilmek ve yüzde 100e
çıkarabilmek için Cumhurbaşkanına yetki verilmesini de içeriyor.
Bir başka ifadeyle, Cumhurbaşkanına vergi indirimini tamamen
kaldırma yetkisi de veriyor. Anayasanın 73üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla
konulur, değiştirilir veya kaldırılır. deniyor. Kanun
çıkarmak suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi uhdesinde bulunan
yetkinin torba kanun teklifiyle Cumhurbaşkanına devredilmek istenmesi
açıkça Anayasaya aykırılık teşkil eder. Bu çerçevede,
Komisyonda, İYİ Parti olarak, vergi indiriminin ülkemize döviz
girdisi sağlayacak tüm kurumlar için uygulanması ve
Cumhurbaşkanına tanınmak istenen yetkinin makul
sınırlara çekilmesi hakkında bir önerge verdik; önergemiz Cumhur
İttifakı oylarıyla reddedildi.
Teklifte ayrıca maden
ocaklarında hayatlarını kaybeden işçilerimizin ailelerine
aylık bağlanması öngörülüyor; ayrıca, bir
yakınının kamuda istihdam edilmesi hakkında düzenlemeler de
yapılıyor. Bu vesileyle maden kazalarında hayatlarını
kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet dilerim, ailelerine sabırlar
niyaz ederim. Allah milletimize böyle kazalar bir daha göstermesin.
Amasradaki maden
faciası sonrasında görüşülen ilk torba kanuna ek madde ilave
edilmesini ve benzer bir düzenlemenin yapılmasını olayın
sıcaklığıyla İYİ Parti olarak teklif
etmiştik. Teklif maalesef Cumhur İttifakı tarafından o
zaman reddedildi. Bu partizan tavır doğru değildir, oldukça
üzücüdür. Hayırlı ve gerekli bir konuda verilen, geçmiş
önergemizin neredeyse benzeri olan önergeye İYİ Parti olarak
aynı yanlış tavrı göstermeden Komisyonda kabul oyu
verdik.
Sayın milletvekilleri,
Komisyon görüşmeleri sırasında İYİ Parti olarak
yoğun itirazlarımızın olduğu, önerge de
verdiğimiz sakıncalı bir madde tekliften
çıkarıldı. Çıkarılan madde,
limanlarımızın işletme haklarının ihalesiz,
rekabetten uzak bir şekilde uzatılmasına yönelikti. AK
PARTİ tarafından bu sakıncalı konu ısrarla
Parlamentomuz gündemine getiriliyor. Seçimlere sayılı aylar kala bu
ısrar izaha muhtaçtır. Devlete ait bazı limanların
işletme hakları belli süreler için devredilmişti. 2022
yılı Ocak ayında özelleştirme kapsamına alınan
limanların işletme süreleri ihalesiz, rekabetten uzak, keyfî bir
biçimde kırk dokuz yıla kadar yine uzatılmak istendi. Bu
çerçevede hazırlanan bir kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurul gündemine getirildi, Cumhur İttifakı oylarıyla kabul
edildi. 2022 yılı Temmuz ayında ise Anayasa Mahkemesi
sözleşme sürelerini ihalesiz olarak kırk dokuz yıla kadar uzatan
kanun maddesini oy birliğiyle iptal etti. Son derece kritik, stratejik önemi
olan limanların daha süreleri bitmeden ihalesiz, rekabet ortamından
uzak ve iktidar tarafından seçilmiş firmalara adrese teslim tekrar
verilmesi kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesidir. AK
PARTİ, hukuka ve Anayasa'ya aykırı bu düzenlemeyi tekrar Meclisin
gündemine getirmeye çalışarak Anayasa'yı ve hukukun
üstünlüğünü umursamayan bir yasama anlayışına sahip
olduğunu hepimize gösteriyor.
Diğer yandan, teklif
maddesinin gerekçesinde düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu
kaydedilmiş. Gerekçeye göre, işletme süreleri
kısaldığı için şirketler yatırım yapamıyorlarmış;
özürleri kabahatlerinden büyük.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) - Aslında bu bahaneyle kamu
kaynaklarının nasıl verimsiz kullanıldığı da
itiraf ediliyor. Yatırım yapılmasını şart
koşan sözleşme koşullarına neden yer verilmiyor;
veriliyorsa neden vakitlice denetlenmiyor? Bu sorular yanıt bekliyor.
Kaybedilmesi muhtemel
seçimler öncesi devletin malını yakın çevreye peşkeş
çekmenin yakışıksız ve haram olduğunu ifade eder,
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal
Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz geçiyor Sayın
Bülbül.
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL
(Antalya) Süremi başlatma Başkanım. Mesele ağır, ben
ne yapayım? İzninizle bir yerleşelim, eyvallah.
Teşekkür ederim.
Daha Allah ile cihan yok
iken
Biz onu var edip ilan eyledik
Hakk'a layık hiçbir
mekân yok iken
Hanemize aldık mihman
eyledik
Onun henüz ismi yok idi
İsmi söyle dursun cismi
yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi
yok idi
Şekil verip
tıpkı insan eyledik
Allah ile orda birleştik
Nokta-i âmâya girdik
birleştik
Sırrı küntü kenzi
orda söyleştik
İsmi şerifini
Rahman eyledik
Vahdet sarayına giren
için
Hakkı hakkel yakin
görenler için
Harabi bu sırrı
bilenler için
Birlik meydanında cevlan
eyledik.
Tarih boyunca bu hakikatleri
söyledik, bu hakikatler üzerine yol yürüdük ve yürüttük. Bu yolu yürütürken
tıpkı 17 Kasım 1937de Buğday Meydanında -dönemin
Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangilin
anlattığı gibi- on binlerce insana hitap ediyor gibi
çıkıp Evladı Kerbelâyık; bihatayık;
ayıptır, günahtır, yazıktır. diyen Seyit Rıza
gibi asılırken hiçbir hukuki, hiçbir hakkaniyetli, hiçbir adaletli
sonuca tekabül etmeden katledildik, asıldık, yüzüldük, kesildik,
kuyulara doldurulduk, yakıldık, acıyı bal eyledik,
sıratı yol eyledik geldik bugüne ve bugün Seyid Rızayı 85inci
yılında bir kere daha sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Peki, bugün, neyle
karşı karşıyayız? Bugün karşı
karşıya olduğumuz şey bir Alevisiz Aleviliktir;
karşı karşıya olduğumuz şey bir çözüm
değildir. Bakınız, 3 Haziran 2009da Alevi toplumuna dair
açılım yapacağını söyleyen, Alevi
açılımını, Kürt açılımını, Romen
açılımını başlatan Hükûmet, 7 çalıştay
sonucunu bu kitapta topladı. Bu kitapta dönemin Başbakanının
-bugünkü Cumhurbaşkanının- konuya bakışı, konudan
ne anladığı var ve konuyu elektrik, suya indirgemiyor; konuyu
inançsal temelde, toplumsal temelde, tarihî temelde ele alıyor fakat bu
çalıştayların sonuçları toplandı çöpe
atıldı; ne zamana kadar? 2021 yılına kadar. 2021
yılında Alevi toplumundan devşirdikleri bir sivri
akıllıyı cemevlerine gönderip -tıpkı efendi-köle
ilişkisi gibi- Süleyman Soylunun selamı var. -hani
Ağamın selamı var. denilir ya, onun gibi- Bir emriniz, bir
isteğiniz var mı? Para istiyor musunuz? Cemevinizin
kapısı bacası söküldü mü? gibi basit efendi-köle
ilişkisini kurgulayan bir yöntemle Alevi toplumuna
yaklaşıldı. Ve bu da yetmedi, yas-ı Kerbelâ orucu
sırasında 3 tane cemevine saldırı oldu, bu
saldırıların akabinde dikkat tamamen Alevi toplumuna, Alevi
toplumsallığına çekilince AKPnin Genel Başkanı önce
Hüseyin Gazi dergâhına, arkasından Hacı Bektaş
dergâhına, arkasından Şahkulu dergâhına gitti.
Şimdi, arkadaşlar,
bakın, size birkaç tarihî örnek göstereceğim. Siyasetname,
Nizâmülmülkün. Nizâmülmülk Farslardan devşirilmiştir, Türk
değildir. Nizâmülmülkün aklına bağlı olarak Selçuklu kendi
halkını katletmiştir, Türk ve Türkmenleri katletmiştir,
Mazdekleri katletmiştir. Siyasetnamede yazıyor, merak edenler
okuyabilir; bir.
İki: Bakınız,
yine bir Fars devşirmesi olan İbni Bibi bir Selçuklu vakanüvisidir.
Baba İshak katliamının ve Selçuklu döneminde yapılan Türk,
Türkmen ve Alevi katliamlarının nasıl olduğunu burada
açıklıyor. Son olarak da Türk Tarih Kurumu -Türk Tarih Kurumunun
kitabı bakın bu- II. Mahmut döneminde Hacı Bektaş
dergâhına, Bektaşi dergâhlarına yapılan kayyum
atamalarını anlatıyor burada. Şimdi aynı yöntemle,
kayyum atama yöntemiyle Aleviliğe, Bektaşiliğe,
Bedreddiniliğe yaklaşılıyor. Bakınız, elbette
Cumhurbaşkanı Alevi dergâhına gelebilir; elbette
Cumhurbaşkanı bir Alevi ilçesine, bir Alevi cemevine, derneğine
gelebilir. Fakat sevgili dostlar, değerli izleyiciler ve vekiller; şu
iki kavrama interneti açın bakın: Bir, Rıza Şehri; iki
Kırklar Cemi. Bizim inancımız, bizim yolumuz Rıza
Şehri ve Kırklar Cemi üzerine yürür. Kırklar Cemine Muhammed
Mustafa geldiği zaman kapıyı çaldı, içerideki Kırklar
sordu Kimsiniz? dediler Peygamberim. dedi, içeri almadılar. Ne zamana
kadar? Hadimül fukarayım. diyene kadar. Hadimül fukara ne demek? Fakir
fukaranın, kimsesizin hizmetçisi demek. Sayın Cumhurbaşkanı
hadimül fukara olarak gelmedi; tahakküm eden, egemenlik yapan, efendilik yapan,
azarlayan, kibirle, efendim, bu vesayetle geldi. Oysa cemevine geldiğinde
yapılması gereken şey şuydu: Gelecekti, dara
duracaktı, bizim pirimiz soracaktı: Ey analar! Recep Tayyip Erdoğandan
razı mısınız? Gezi anneleri diyor ki: Razı
değiliz. Roboski anneleri, Madımak anneleri, bütün anneler,
kadınlar diyor ki: Razı değiliz. Ali İsmailin annesi
Razı değiliz. diyor, Berkin Elvanın annesi Razı
değiliz. diyor. İşçi ve emekçilere soruyoruz: Razı
mısınız? Razı değiller. Yoksullara, işsizlere
soruyoruz; razı değil. Peki, toplumun bu kadar razı
olmadığı biri rızalık üzerine yol yürüyen bir yolun
sorunlarını çözebilir mi? Asla çözemez. Dolayısıyla
rızalık alınmadan, Rıza Şehrinin bir gereği
yapılmadan yürütülen bu çalışmanın bırakın
pratiğini, bırakın ortaya çıkardığı
sonuçları, bırakın çözme çabasını, Alevi toplumunda
bir karşılığı yoktur. Neden? Çünkü
yüzyıllardır yaşadığımız acıyı,
çünkü Osmanlıdan devraldığınız zihniyetten kaynaklı
olarak bize uygulanan zulmü bir nevi meşru görme
anlayışınız, bu zulümle yüzleşmemiş olmanız
bunu getiriyor.
Bakın, bir, Alevi sorunu
aslında makropolitik bir sorundur, siyasi bir sorundur. İki, ekonomik
sorundur. Üç, hukuksal sorundur. Dört, kamusal sorundur. Beş, eğitim
sistemiyle ilgili bir sorundur. Altı, toplumsal etikle ilgili bir
sorundur. Hemen her gün Alevi toplumuna karşı nefret suçu
işleniyor, hemen her gün hakaret ediliyor, kapımız işaretleniyor.
Bir tane yargılanan gördünüz mü? Hakkında bir tane dava açılan
gördünüz mü? Hayır. Dolayısıyla bu toplumsal etikle de
yüzleşilmesi gerekiyor. Bakınız, biz ibadetimizi sazla,
ibadetimizi sözle, ibadetimizi cemle yürütüyoruz. Saza telli Kuran insana
dilli Kuran insanıkâmile dilli Kuran diyoruz. Bu kavramlar
söylendiği zaman siz bunları reddediyorsunuz.
Cumhurbaşkanı, Şahkulu dergâhına gittiğinde orada
şu hakikati söylemeliydi: Şahkulu, Osmanlı tarafından
katledilen bir Alevi ulusudur. Şahkuluyla ilgili bir tek kelime sarf
etmeden ve biraz önce dörtlüğünü okuduğum, Vahdetnamesini
okuduğum Edip Harabiyle ilgili bir tek söz sarf etmeden, orada hizmet
yürüten Ayna tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme/Nazar eyledim özüme, Ali
göründü gözüme. diyen Hilmi Dedebabayla ilgili bir tek söz etmeden,
kalktı, bir torba yasadan, bir Cumhurbaşkanlığı
genelgesinden
Siz İlim Çinde de olsa
diyen Muhammed Mustafanın
sözünü anlamadınız. İlim Hacı Bektaşta. İlim
ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsen, ya nice
okumaktır. İlim Yunusta. Ama siz Yunusu, Hacı
Bektaşı, Pir Sultan Abdalı torbaya koyuyorsunuz, torbaya, bir
torba yasanın içerisine koyuyorsunuz. Şu dünyaya dolu geldim, dolu
benim/Bilmeyenler bilsin beni, ben Aliyim, Ali benim. diyen Pir
Sultanın yolunu yürütenlere Alisiz Alevi. diyorsunuz ama siz Alevisiz
bir Alevilik ihdas ediyorsunuz. Sizin getirdiğiniz bu yöntem ve
yolların Alevilikle, cemle, hakikatle, adaletle, erkânla hiçbir ilgisi
yoktur, tamamen uydurma yöntemlerdir. Daha Havva ile Adem yokken âlemde, Hak
ile hak idik sırr-ı müphemde. diyen bir yolun yürütücüleri, bir
yolun mürşitleri, talipleri nasıl olur da bir torba yasa içerisinde
ifade edilmeye çalışılır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -
Biraz önce söylediğim Pir Seyit Rıza'nın dediği gibi,
ayıptır, günahtır, yazıktır ve asla bunu kabul
etmiyoruz. Bunu Türkiye de kabul etmez, Alevi toplumu da kabul etmez,
Bedreddiniler, Bektaşiler, Tahtacılar, Çepniler; hiçbiri kabul etmez.
Peki, ne yapmak lazım? Şunu yapmak lazım:
(HDP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
Gelin canlar bir olalım
Tevekkeltü taalallah
Gelin canlar bir olalım
Tevekkeltü taalallah
Münkire kılıç
çalalım
Münkire kılıç
çalalım
Tevekkeltü taalallah
Tevekkeltü taalallah
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Pir
Sultan'ım geldi cuşa
Münkirlerin aklı
şaşa
Pir Sultan'ım geldi
cuşa
Münkirlerin aklı
şaşa
Takdir olan gelir başa
Takdir olan gelir başa
Tevekkeltü taalallah
Tevekkeltü taalallah(*)
Sevgili Alevi toplumu, Sünni
dostlarımızla, inanmayanlarla, baskı altında olan
kadınlarla, emekçilerle, yoksullarla, Türkiye halklarıyla, Türk ve
Türkmen halkıyla, Arap, Roman, Kürt halkıyla beraber biz Türkiyeyi demokratikleştireceğiz,
eşit yurttaşlığı sağlayacağız.
Rehberimiz Hak olsun, yardımcımız halk olsun, Ali baş,
Hızır yoldaş olsun, cümlenizin gül cemaline aşkı niyaz
olsun.
Eyvallah. (HDP
sıralarından alkışlar)
IX.-OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun,
demokrasinin bir uzlaşma kültürü olduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Demokrasi bir
uzlaşma kültürüdür. Biz, bütün arkadaşlarımın bizi
uzlaştıracak ortak paydadaki hassasiyetlerine tekrar teşekkür
ediyoruz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Bekaroğlu.
Buyurunuz Sayın
Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi başka kanunlarda daha evvel yaptığı gibi burada da
bir hile yoluna gitti. Bizim reddedemeyeceğimiz maddelerle beraber
getirdi. Bu, Alevi yurttaşların aslında kabul etmediği
düzenlemeler.
Reddedemeyeceğimiz
maddelerden ikisi maden kazalarıyla ilgili getirilen düzenlemeler. Prim
günü hiç yetmese bile maden kazalarının kurbanlarına emeklilik
hakkı getiriliyor ve birinci derece yakın bir kişiye iş
veriliyor; buna kimse Hayır. demez.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel yapılan konuşmadan sonra,
Alevilerle ilgili ben farklı bir çerçevede konuşacağım.
Zaten konuyu din açısından ele alıp tartışmak beni
aşar.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, Alevilerle ilgili yapılan
düzenlemelerde genel hatlarıyla Kültür Bakanlığına
bağlı bir daire kuruluyor. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevleri
Başkanlığı diye Başkanlık kuruluyor, oraya
kadrolar veriliyor. Bir defa burada problem başlıyor. Yani devlet,
yani kanun koyucu, siz, Alevilere sormadan bir yere yerleştiriyorsunuz,
diyorsunuz ki: Sizin inancınız, yaptığınız
işler, bu kültürle ilgili işlerdir. Ama bakın, Adalet ve
Kalkınma Partisi yıllardan beri Alevi çalıştayları
yaptı, ben bazılarına katıldım, gelen Alevilerin
tamamı -kültür filan demediler- Biz böyle inanıyoruz, böyle
görüyoruz ve ibadethane olarak değerlendiriyoruz. dediler.
Şimdi, Diyanet
İşleri Başkanı çıkıyor diyor ki: İslam'da
ibadethane bellidir, camidir, dolayısıyla Aleviler de
Müslümandır, böyle bir şey olmaz. Değerli
arkadaşlarım, bir defa cami kelimesi İslamda, İslam
tarihinde hicri 4üncü yüzyılda kullanılmıştır, ondan
evvel mescit vardır. Bir de mescidül cami vardır yani her beldede, büyük yerde, cumanın
kılındığı, insanların cem olduğu yer. Daha
sonra cami olarak kullanılmış, burada da cemevi deniliyor.
Size ne? Size ne, niye siz bundan bu kadar rahatsız oluyorsunuz? Yani bu
anlaşılır gibi değil.
Bir de hakaret eder gibi...
Değerli arkadaşlarım, yıllardan beri bu insanlar
ayrımcılıktan şikâyet ediyor ve ayrımcılık
var. Yani kim ne derse desin, Osmanlıdan bu tarafa, işte, bu millet
falan o, yoğrulurken edilirken de sürekli olarak bu millete dinin bir
yorumu kabul ettirilmiş ve resmî olarak öyle kabul etmiştir. Bugün,
Diyanet İşleri Başkanlığı, Sünni ve Hanefi
ağırlıklı bir şekilde organize olmuştur,
Türkiyede yaşayan bütün herkesin vergisiyle bu şekil. Bu
yanlıştır, demokratik devlette böyle bir şey olmaz, devlet
böyle bir şey yapmaz arkadaşlar. Devletin bir dini falan yoktur, din
insanlarındır ve insanlar nasıl kabul ediyorlarsa öyledir yani
demokrasi bunu gerektirir. Dolayısıyla bu yapılan
yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Şimdi
çıkmışlar diyorlar ki: Alevilerin cemevlerinin kurulması
için büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri görevlendirilecek,
harcamalar yapacak, oranın birtakım ihtiyaçları
karşılanacak, belediyeler indirimli su verecek. Böyle bir talep yok
zaten değerli arkadaşlarım. Kaldı ki bunu vermek
Biz
veriyoruz, biz veriyoruz. Böyle bir şey olur mu, siz kimsiniz ya? Her
konuda biz diye bir şey çıkarıyorsunuz, diyorsunuz ki: Biz
enerji faturasının dörtte 1ini alıyoruz, dörtte 3ünü
almıyoruz. Babanın parası mı bu değerli
arkadaşım? Kimin parası? Alıyoruz, veriyoruz. böyle bir
hava içindesiniz. Bu hava bir defa bir büyüklenmedir, kibirdir, bundan
vazgeçin, bu yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Alevilerin böyle bir şeyi yok ki, böyle bir talebi yok.
Bu iş bir eşit
yurttaşlık meselesidir. Anayasamız eşit
yurttaşlıktan söz eder ama hiçbir şekilde uygulanmaz.
Dolayısıyla belki de eşit yurttaşlığın
yeniden tanımı gerekiyor, bunu oraya koymamız ve hepinizin bunu
kabul etmesi gerekiyor. Eşit yurttaşlık
Eşit
yurttaşlık olduğu zaman devlet yurttaşlarına her
konuda eşit davranacaktır; kimliklerine eşit davranacaktır,
inançlarına eşit davranacaktır.
Şimdi, siz geldiniz,
İl idaresi Kanununun 6ncı maddesini değiştiriyoruz ve
oraya şöyle bir şey ekliyoruz. Değerli arkadaşlarım,
şuna bakın yani bu kabul edilebilir bir şey midir? Ne ekliyoruz?
mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku ve kent tarihi
bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin
yapım, bakım ve onarımını
Değerli
arkadaşlarım, zaten burada mabetler diye geçiyor, ekliyoruz. Bir
torba kanun teklifi getiriyorsunuz -hakaret bu bir kere- bu kadar uzun
senelerden beri devam eden ve ayrımcılık şikâyeti olan,
eşit yurttaşlık talebiyle gelen yurttaşların bütün
sorunlarını bir torba kanun teklifine yerleştiriyorsunuz,
değişik konuları işlediğiniz bir torba kanun teklifine
yerleştiriyorsunuz ve ondan sonra da diyorsunuz ki: Mabetler orada var
ama siz mabet değilsiniz, sizin yeriniz mabet değil. Kardeşim,
ben böyle kabul ediyorum ya da sana ne? Yani sana ne, niye böyle bir şey
yapıyorsun? Böyle bir şeye ihtiyaç yok ki, böyle bir şeyi
koymana gerek yok ki. Bunu koyarak sen sınırlıyorsun,
tanımlıyorsun; kimlikleri, inançları
sınırlayamazsınız değerli arkadaşlarım. Ya,
kardeşim Ayrıdır. Farklıdır. ayrı bir konu
Biz Alisiz Aleviliği reddediyoruz, Alevileri de İslam şeyinde
görüyoruz, size ne oluyor? Kardeşim, İslamın içindedir,
yanındadır; ayrı bir konudur. Bu tartışma, bir
ilahiyat tartışmasıdır, teoloji
tartışmasıdır; bu bizi ilgilendirmez, demokratik bir
ülkenin Meclisinde böyle bir tartışma olmaz, demokratik bir ülkenin
milletvekilleri böyle bir konuyla ilgilenmezler, onu teologlara
bırakırlar, onlar tartışır ederler. Siz
yurttaşların eşit olduğu; kendilerini eşit kabul
görmeyen, bu konuda mağdur edildiğini, ayrımcılıkla
karşı karşıya kaldığını düşünen
yurttaşların bu duygusunu ortadan kaldıracak bir düzenleme
yapacaksınız. Bunun sınırları da bellidir yani
demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, temel insan haklarını, inanç
özgürlüğünü yeniden keşfedecek falan değiliz biz; bellidir,
bunun şeyi eşit yurttaşlıktır. Devlet bu konuda bir
tanım ve sınırlamalar getirmez, çok açık ortada. Bunu
yapmamız gerekirken siz başka bir şey de yapıyorsunuz
değerli arkadaşlarım kusura bakmayın. Bu ülkede bir
kutuplaşma siyaseti yirmi seneden beri devam ediyor. Hâlbuki bir
kutuplaşmadan, dışlanmadan, ötekileştirmeden şikâyet
ederek gelen bir ekip, bir süre sonra, iktidara yerleştikten sonra
dışlayıcı bir siyasetle her konuda kutuplaştırma
yapıyor yani kimlikleri, inançları, her şeyi
Şimdi, inanç
grupları arasında da bir ayrım, bölme yapıyor; onları
da bizim dediğimiz gibi yapanlar, bizle beraber hareket edenler, bizle
beraber hareket etmeyenler; bizim Kürtler, öteki Kürtler; bizim Aleviler, öteki
Aleviler
Ya, ne yapıyorsunuz siz değerli arkadaşlarım? Biz
bir milletiz, millet. Bir millet şu demek arkadaşlar yani genel
anlamıyla tasada kıvançta aynı şeylere üzülen, aynı
şeylere sevinen; farklı etnik köken, inanç, çok farklı
şeyler olabilir ama ortak kültür, ortak gelecek, hak ve özgürlükleri
eşit olarak birlikte paylaşan bir topluluk, toplumdur; millet budur.
Siz dışlayarak ve sürekli şekilde tanımlayarak Böyle
olacaksınız, böyle olmazsanız değilsiniz. Ya, siz nereye
gidiyorsunuz arkadaşlar? Ya, siz öyle tanımlar getirdiniz ki
-yasalara da koydunuz bunları- neredeyse ülkenin yarısını
terörist ilan ettiniz değerli arkadaşlar. Terörist nedir?
Şiddet kullanıyor, silah kullanıyor, bomba kullanıyor
Ben
de buradan İstanbul'daki İstiklal Caddesi'ndeki terör eylemini
kınıyorum, ölenlere rahmet diliyorum, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Arkadaşlar, milyonlarca, her gruptan milyonlarca
terörist olan bir millet olabilir mi; bu milletin, tasada kıvançta bir
olan bir topluluk olduğu, millet olduğu, ortak bir geleceği
olduğu söylenebilir mi? Ne yapıyorsunuz siz değerli
arkadaşlarım? Yani iktidarda başka şekilde de
kalabilirsiniz. Bakın, 2003lerde, 2004lerde, 2005lerde iktidarda
başka şekilde kaldınız. Bana göre bir sürü
yanlışınız vardı ama bu tarzınız
doğruydu, bunda devam etmeniz gerekiyor. Şimdi ise oyları
konsolide etmek için insanları tekrar bölüp bölüp oradan parçalar
kopararak iktidarda kalmaya çalışıyorsunuz; bu, çok tehlikeli bir
şey değerli arkadaşlarım, burada bir sonuç yok. Burada,
biz, millet olma vasfımızı bütün bütün yitiririz; bu, doğru
değil. Yapılacak şey; bunu buradan çıkaralım, bu
düzenlemeden bunları çıkaralım, oturalım değerli
arkadaşlarım
Çalıştay malıştay, toplantılar
filan yapıyoruz. Alevi toplumunun temsilcileri bellidir, -kendi Alevimizi
filan değil- onları çağıralım, diğer herkesi
çağıralım; oturalım, konuşalım, ne istiyorlarsa
öyle bir şey yapalım. Teoloji tartışmaları orada
yapılsın, Diyanet İşleri Başkanı da görevini
yapsın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Son cümleler
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Eğer Türkiye Cumhuriyeti devletinin, demokratik bir devletin
Diyanet İşleri Başkanı ise bunlarla uğraşmaz.
Niye o zaman, Diyanet İşlerinin içine koymuyorsunuz? Efendim,
işte, bu, ibadethane değildir; tekkedir, zaviyedir maviyedir. Tekke
ve zaviyeler devrim kanunları arkadaşlar. Tekkedir, zaviyedir.
filan yani Kültür Bakanlığının içinde tekke, zaviye mi
açıyorsun?
Bunların hepsi hikâye
arkadaşlar. Seçim yaklaşıyor, siz seçime yönelik artık
-öyle şeylere kaldınız ki- üç beşe kaldınız. Güya
öyle, onu da diyorsunuz, o da yok ama seçime yönelik bir düzenleme yapıyorsunuz.
Daha evvel bunları zaten yapmadınız. Dolayısıyla bu
yapılanlar doğru değildir, bu maddeleri çıkarın.
Gelin, oturalım, konuşalım; uzlaşma kültürü ise bu
şekilde olsun ve bunu sorun olmaktan çıkaralım.
Değerli
arkadaşlarım, siz ne yapıyorsunuz ya! Başörtüsü
tartışmasını uzlaşma kültürü yapıyorsunuz.
Aileyi tanımlayacağız. diyorsunuz. Aileyle ilgili bir problem
mi var değerli arkadaşlarım ya?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Yani ailenin karı koca
Bu düzenlemede bir problem mi var?
Medeni Kanunla ilgili bir problem mi var değerli arkadaşlarım?
Nedir aile düzenlemesi ya! Bir şüpheniz, bir
sıkıntınız, bir probleminiz mi var arkadaşlar? Şimdi, bir de onu da mı kavga edeceğiz ya?
Bu yaptığınız nedir değerli arkadaşlarım?
Türk ailesinde bir problem yok ki var mı arkadaşlar? Kadın
kadınla evleniyor mu, erkekle erkek evleniyor mu? Öyle bir şey var
mı? Yok, yasak zaten bunlar. Peki, niye bu yasak olan şeyi bir daha
Anayasada yasaklamaya çalışıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz?
Samimi değilsiniz, seçime yönelik yapıyorsunuz bunları ve millet
İstanbul seçiminde size nasıl tokat attıysa misli tokadı
atacak, hiç şüpheniz olmasın. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Oluç.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününe çağrıda bulunmak
isteyenlerin Silopide engellenmelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şöyle bir konu var, onu
dile getirmek istemiştim: Biliyorsunuz, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Günü ve kadın arkadaşlarımız
Türkiye'nin çeşitli illerinde, ilçelerinde açıklamalar
yapıyorlar ve 25 Kasıma ilişkin çağrıda bulunuyorlar.
Silopide bir açıklama yapılmasına izin verilmiyor saatlerdir ve
Silopi ilçesinde 50nin üzerinde kadın arkadaşımız, ilçenin
önünde dört saattir oturuyorlar bir basın açıklaması yapabilmek
için. Peki, Silopi hangi ilin sınırları içinde, biliyorsunuz
değil mi? O ilde son üç ayda 16 kadın cinayeti olmuş üstelik,
kadına yönelik şiddet açısından son derece ciddi bir
durumla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Buradan iktidar grubuna sesleniyorum: Nasıl ki bütün il
ve ilçelerde kadınlar 25 Kasıma ilişkin açıklama
yapıyorlar ve çağrıda bulunuyorlarsa aynı şekilde,
Silopi de eğer bu ülkenin sınırları içindeki bir ilçeyse
orada da bu açıklamanın yapılması hukuken de siyaseten de
doğrudur, bir an evvel bunun sağlanması gerekir. Dediğim
gibi 50nin üzerinde kadın arkadaşımız Silopi ilçesinin
önünde dört saattir bir basın açıklaması yapmak için oturmak
zorunda bırakılıyorlar. Bu, kabul edilemez bir durumdur;
gerçekten protesto ediyoruz ve iktidara bu konuda bir kez daha çağrı
yapıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Gültekin
42.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Niğdeye yapılan
sağlık yatırımlarına ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Niğde'mizde
sağlık alanında eser ve hizmet siyasetimize hız kesmeden
devam ediyoruz. Hemşehrilerimizin ihtiyacının karşılanacağı,
ileri ağız diş tedavilerinin ve çene operasyonlarının
yapılacağı son teknoloji cihazlarla donatılmış
modern 60 ünitelik diş hastanemiz ile Bor ilçemiz ile çevre illerdeki
hastalara da hizmet verecek olan son teknoloji robotik rehabilitasyon
cihazlarına sahip ve aynı zamanda içerisinde 15 ünitelik diş
polikliniğinin yer alacağı 250 yataklı yeni fizik tedavi ve
rehabilitasyon hastanelerimizin her ikisini de 27 Ocak 2023 tarihinde ihaleye
çıkartıyoruz. Yine söz verdiğimiz 20 yataklı Çamardı
Entegre İlçe Devlet Hastanemizi de şubat ayının içerisinde
ihaleye çıkartarak 2023te hizmete açacağız.
Yeni Türkiye
Yüzyılı vizyonumuzla Niğde'mizi de sağlık
noktasında en iyi noktaya getirmek için
çalışmalarımıza devam edeceğimizi ifade ediyor, aziz
milletimizi ve Niğdeli hemşehrilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Tokdemir
43.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin 39uncu kuruluş yıl dönümüne ve Hatayın Hassa
ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR
(Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti'nin 39uncu kuruluş yıl dönümü ve Hatay Hassa
ilçemizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl
dönümü. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümünü
ve 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum.
Yüz yıl önce kahraman
ecdadımızla birlikte binlerce Hassalı Fransız
işgalcilerine karşı eşsiz mücadele vererek bu güzel vatan
topraklarımızı kurtarmışlar. Hassa'nın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
kutladığımız bu anlamlı günde aziz şehitlerimizi,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle
minnetle anıyorum.
Ayrıca pazar günü
İstiklal Caddesinde meydana gelen terör saldırısında
hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle
anıyor, yaralılara acil şifalar diliyor, terörün her türlüsünü
lanetliyorum.
BAŞKAN Sayın
Kayan
44.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Beyoğlu İstiklal
Caddesinde meydana gelen terör eylemine ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
13 Kasım Pazar günü
Beyoğlu İstiklal Caddesinde meydana gelen, 6
yurttaşımızın ölümü ve 2si ağır olmak üzere 81
vatandaşımızın yaralanmasına sebep olan canice eylemi
şiddetle kınıyoruz.
2023 genel seçimlerine az bir
zaman kala yapılan bu eylem çok manidardır. Sorumlu,
sınırlarımızı kevgire çeviren iktidardır.
Yabancılara hiçbir önlem, hiçbir inceleme, hiçbir irdeleme yapmadan
sınırlarımızdan içeriye alanlardır sorumlu. Sorumlu,
yurdumuzu yabancıların yol geçen hanına çeviren iktidardır.
Yedi yıl önceki genel seçimler arifesinde meydana gelen hain
saldırıların bir benzerini yaşamaktadır Türkiye.
Tedbir alınmamış, önlem alınmamış, failleri
bulunup hakikatler ortaya çıkarılmamış, cezaları
verilmemiş olması canilere cesaret vermektedir. İktidar, devleti
yönetemiyor, halkımız gereğini yapacak, yönetemeyenleri bir
tarafa çekip yönetenlere anahtarı verecektir.
BAŞKAN Sayın
Turan
45.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; az önceki
konuşmacı konuşması içerisinde çok böyle,
katılmadığımız, absürt ifadeler kullandı. Hep
alışığız bunlara ancak iktidarda kalmak için teröre
başvuruyorsunuza yakın ifadeler kullanıldı; bunu, çok
tehlikeli buluyoruz, çok yanlış buluyoruz. Bu dil, doğru bir dil
değil bu dilin kimseye faydası yok; ülkemize, partilerimize, kimseye
faydası yok. Sabahleyin bu konuda çok uzun tartıştık ve
tekrar açmayacağım bu konuyu ama bu dili reddettiğimizi ifade
etmek istiyorum Sayın Başkanım.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Söylemediğim, hiç söylemediğim bir cümleyi
İftira yani. Cevap hakkı
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, nasıl demedi canım? Ben de kürsüye
çıkacağım o zaman.
Sayın Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Evet, söyleyeceğim yani ne söylediğimi ben size
söyleyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kandan besleniyor. dediniz, konsolide dediniz.
O zaman Sayın
Başkan, ben de çıkarım kürsüye, yapmayın Sayın
Başkanım.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Ya, diyor ki sanki terör
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir dakika Sayın Başkan, hangi maddeye göre yine söz verdiniz?
BAŞKAN Cevap veriyor
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hangi ifademize Sayın Başkan? Bakın, bu
tartışmayı geçen hafta yapmıştık.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Bülent Turan sataştı mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkanım, konuşsun, tamam ama hangi ifademize
alındığını, sataşmanın ne olduğunu
ifade etmek durumundasınız.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Ben
BAŞKAN İfade
edecek efendim.
Buyurunuz Sayın
Bekaroğlu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hayır, siz edeceksiniz Sayın Başkan.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Dedin ki
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, geçen hafta bunu tartıştık sizinle,
birbirimizi üzmeyelim bu konuda.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ya, Sadi Bey size direkt pas atıyor.
Niye bu kadar alınıyorsunuz?
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Arkadaş, söz aldım, söz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, hangi konudaki sözle
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sataşmadan.
BAŞKAN Sataşmadan
söz veriyorum efendim, sataşmadan söz veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim, müsaade eder misiniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Olmaz Sayın Başkan, bu yanlış. Bu uygulamaya
isyanımız var Sayın Başkan ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsü kendisinin ifadesinin doğru
söylenmediği, çarpıtıldığı konusunda
sataşmadan söz istemiştir.
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Bu kadar.
BAŞKAN İkinci bir
sataşmaya mahal vermeyelim.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Böyle bir şey
söylemedim. Diyor ki: Neredeyse bizi terörle itham etti. Böyle bir şey
demedim ki.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ne dediniz?
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Ben dedim ki, bakın, terörle ilgili kullandığım
cümle şu: Siz terör kavramını o kadar genişlettiniz ki
milletin yarısını teröre yazıyorsunuz dedim. Bu yanlıştır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Böyle bir şey demediniz.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Böyle dedim, şeyi getirin. Ha, başka
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) İktidarda kalmak için konsolide ediyorsunuz,
terörü yayıyorsunuz. dediniz.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Nerede dedim Terörü yayıyorsunuz. diye? Ya, arkadaş
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Getirsinler, tutanağa bakın.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Ya, siz
Ben Türkçe konuşuyorum.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Biz İngilizce mi konuşuyoruz?
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Ramazan Bey, Türkçe konuşuyorum.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Yapmayın ya!
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Diyorum ki, bakın, siz terörü o şekilde
tanımladınız ki herkesi teröre yazabiliyorsunuz. Hâlbuki terörün
tanımı bellidir.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) İktidarda kalmak için terörü
azdırdınız. dediniz.
MEHMET BEKAROĞLU
(Devamla) Bir ülkede yüz binlerce, milyonlarca insanı terör
kapsamı, parantezi içine alırsanız, o ülkede yaşayan toplum
bir millet olmaktan çıkar. Yanlış bir şey yapıyorsunuz
dedim, size söylediğim şey budur; yoksa, siz terörü yayıyorsunuz
filan diye bir şey söylemedim değerli arkadaşlar.
Ha, terörü
İktidara
araç olarak terörle ilgili söylemleri kullanıyorsunuz. Muhaliflerinizi
terörist diye ilan ediyorsunuz, muhaliflerinizi İşte, eğer
bunlar kazanırsa bundan sonra su sayaçlarına teröristler bakacak.
filan diyebiliyorsunuz çekinmeden yani bu konuda da çok genişsiniz; burada
bu suçlamayı yapıyorum size ama asla ve asla terörü yayıyorsunuz
demedim.
Saygılarımla.(CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Tamer
Osmanağaoğlu.
Buyurunuz Sayın
Osmanağaoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Şahsınız
adına da söz talebiniz bulunduğundan süreniz on beş dakikadır
efendim.
MHP GRUBU ADINA TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine konuşmak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerimin başında
Taksimde PKK/YPG terör örgütü tarafından gerçekleştirilen alçak
saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, kıymetli
ailelerine de sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Ayrıca, Türklüğün
kıtaları aşan yürüyüşünü batı denizinde devam ettiren,
Türk milletinin Kıbrıs Adasındaki güçlü nefesi olan,
Ergenekonda dağları eriten, aklı Akdenizin sıcak
sularında ilk günkü ferasetle yaşatan Kıbrıs
Türklüğünü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun
39uncu yıl dönümünde gurur ve coşkuyla selamlıyorum.
Hiç şüphe yok ki millî
bekadan bahsedeceksek Kıbrıs Türklüğünün varlığı
bekamızın yaşam pınarı, Türk asrından
bahsedeceksek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin mevcudiyeti Türk asrının
en önemli sacayaklarından biri olacaktır. Ne mutlu ki dünya kamuoyu
tam da Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluş yıl dönümüne
rastgelen bir zamanda Türk dünyası için gurur verici bir hadiseye de
şahitlik etmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk
Devletleri Teşkilatına gözlemci statüsünde kabul edilmiş,
Kıbrısın Türk dünyasının ayrılmaz bir
parçası olduğunun Türk devlet teşkilatları tarafından
da teyit edildiği tekrar ortaya çıkmıştır.
Kıymetli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 19uncu maddesiyle
birlikte hizmet ihracıyla önemli bir alanda ehemmiyetli bir yer tutan,
İstanbul Finans Merkezi bölgesinde faaliyet gösteren kurumların yurt
dışından satın alınan malları Türkiyeye
getirmeksizin yurt dışında satmalarından veya yurt
dışında gerçekleşen mal alım satımlarına
aracılık etmelerinden sağladıkları kazancın yüzde
50sinin kurum kazancından indirilmesine imkân vermektedir. Diğer
yandan, kamulaştırılmada uyuşmazlıklar sebebiyle
yargı yolundan kaynaklanan ve uygulamayı uzatan bazı sorunlar da
kanun teklifiyle birlikte giderilmektedir. Uyuşmazlığa konu olan
arazilerin üzerinde yapı olup olmadığına
bakılmaksızın düzenlemeyle birlikte bütün bu
uyuşmazlıkların adli mahkemelerin çalışma alanına
girmesi sağlanmakta, idare mahkemelerinde bulunan dosyalar da adli
mahkemelere taşınarak vatandaşlarımızın
sürüncemede kalan işlemlerinin hızlanmasına vesile
olacaktır. Hâlihazırda adli mahkemelerde olan 8.434 dosyaya ilaveten
3.343 dava dosyası daha adli mahkemelere aktarılacak, tek elden
işlemler sürdürülecektir.
Ayrıca, bu kanun
teklifiyle birlikte önemli bir eksiklik daha giderilmektedir. Kömür ve linyit
maden kazalarında hayatını kaybeden
vatandaşlarımızın yakınlarına verilen haklar ve
bu haklarla ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Mevcut düzenleme, 2003-2014
yılları arasında maden kazasında vefat edenleri
kapsıyordu; gerçekleştirdiğimiz düzenleme hem 2003 öncesi hem de
2014 sonrasında vefat eden maden şehitlerimizin
yakınlarını da kapsama alanına almaktadır. Maden
şehitlerimizin varsa prim borçları terkin edilmekte, hiçbir şart
aranmaksızın yakınlarına aylık bağlanması
sağlanmaktadır. Bu düzenlemeden faydalanacak 1.500 maden şehidi
ailemizin sorununun ortadan kaldırılması son derece yerindedir.
Bir diğer düzenleme ise
Fiyat İstikrarı Komitesinin kurulmasıdır. Ekonomik
dalgalanmaların tüm dünyada kendisini gösterdiği, beşeriyeti
topyekûn etkilediği bir dönemde Fiyat İstikrarı Komitesinin
kurulmasını önemli görmekteyiz. Fiyat istikrarını sağlamaya
yönelik yapısal politika önerileri geliştirecek, istikrarı tehdit
eden riskleri takip ederek alınması gereken önlemleri belirleyecek,
kamu tarafından belirlenen ya da yönlendirilen fiyatların, fiyat
istikrarı odağında uygulamasını sağlamaya yönelik
kararlar almak gibi görevleri olacak Fiyat İstikrarı Komitesinin kurulmasını
da yerinde gördüğümüzü ifade etmek isterim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin
getirdiği en önemli düzenlemelerden biri de 15, 16, 17, 18 ve 20nci
maddelerde kendisine yer bulan, cemevleriyle ilgili düzenlemelerdir. Anadolu,
milletleri öğüten, medeniyetleri eriten, kültürleri tarihin tozlu
sayfalarından kaldıran ama bin yılı aşkın süredir
bağrını açtığı Türk milletinin yüreğinde
eşsiz bir yer edinen muhteşem bir coğrafyanın Türkçe
adıdır. Hiç şüphe yok ki bu toprakların Türke duyduğu
sahiplenmenin, Türkün bu topraklara duyduğu aşkın bin
yıldır sürmesinin de bundan sonra sürecek olmasının da en
önemli sebebi, Türk milletinin hiçbir zaman ikbalini istiklalinin önüne
koymamış olmasıdır. Bu topraklar, Türk milletinin
insanlık tarihindeki binlerce yılda kazandığı
tecrübelerle yoğrulmuş, birlik hazinesi gibi eşsiz bir lütufla
çelikleşmiş, aynı duaya amin diyen yüreklerin
varlığıyla sadece Türk dünyasına değil, tüm
insanlığa yol gösteren Kutup Yıldızının
doğduğu yer olmuştur.
Bugün, Türkistandan
Türkiyeye uzanan kutlu inanç halkasının gönlümüzdeki temsilcileri,
Hoca Ahmet Yeseviden el alan alperenlerin mirasçıları, Hacı
Bektaş ocağında karılan manevi mayanın emanetçileri, Anadoludan
Balkanlara kadar gönül coğrafyamızı vatan kılan ruhun asli
cevherleri, ehlibeyt sevdalısı canlar için tartışmasız
kıymetli olan cemevleriyle ilgili düzenlemeler de içeren teklifin
görüşmelerini gerçekleştiriyoruz. Ne mutlu ki olağanüstü tarih
şuurumuzun, mazi ile atiyi kavuşturacak olan
müktesebatımızın ve mensubiyet şuuruyla
varlığımızı armağan ettiğimiz Türklüğün
fikrî ihtişamının sorumluluğu her zaman olduğu gibi
yine bu kutlu çatı altında yerine getirilmektedir.
Açık bir şekilde
ifade etmem gerekir ki töresinde sosyal adaletin en yüce
uygulamalarını yaşatan Türk milleti, ne soyunu ne de
asırlardır kılıcı ve kalemi olduğu
başının tacı İslam dinini hiçbir zaman istismar
aracı olarak kullandırmamıştır. Bu irade kimi zaman
bengü taşlarda anıtlaşmış kimi zaman da fikrî
ihtişamıyla zihinlerimizi aydınlatan beyitlerde kendini
bulmuştur. Hazreti Hüseyin'in sızısı hepimizin
yüreğini sızlatırken Hazreti Ali'nin feraseti aklımıza
gelmiş, yüreğimizi ferahlatmıştır. Kerbelâ'nın
ateşi hepimizin yüreklerini kor gibi yakarken erenlerin bilgeliği hatıralarımıza
gelmiş, yüreklerimize su serpilmiştir. Kalbimiz
daraldığında Şahı Merdan Hazreti Ali
imdadımıza yetişmiş, umudumuz tükendiğinde ise Ali'ye
eza eden, bana eza eder. diyen iki cihan güneşi Efendimiz Hazreti
Muhammed sevgisi ruhumuzda şifa olmuştur.
Bugün burada
sergilediğimiz irade de canlarımızla aynı olan kader
mevkimizin kazandırdığı iradedir. Hoca Ahmet Yesevi'den
Hünkâr Hacı Bektaş Veli'ye uzanan köprü bu topraklarda payidar olma
inancını hiçbir zaman kaybetmeyen, insanlığa huzur için gayret
göstermek kararlılığından hiçbir zaman vazgeçmeyen Türk
milletinin yegâne güvencesidir. Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin bir
yanında aslan, bir yanında ceylan olan meşhur tasviri,
beşeriyete bakış açımızın kaynağı,
beşere duyduğumuz muhabbetin pınarıdır. Onun bu
topraklara diktiği sevgi ve hoşgörü fidanı bugün ulu bir
çınar olmuş ve o çınarın gölgesi hepimizi kapsayacak kadar
büyük bir alanı kapsamıştır. Bu yüzdendir ki tutumumuz
istismara kapalıdır, tutarsız ve sahte sahiplenmelere
karnımız toktur. Siyasetimiz bu minval üzerine inşa
edilmiş, karakterimiz de bu minval üzere tanzim edilmiştir.
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin ifade ettikleri
gibi Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımız,
can beraberimizdir, cami de cemevi de bizimdir, hepimiz Müslümanız,
Kerbelâ ortak sızımız, Hazreti Ali manevi büyüğümüzdür.
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras, ilim gibi şeref
bulunmaz. diyen Hazreti Ali'nin sözü yolumuzu aydınlatan meşaledir.
Yol boyunca kül olmadan, Yâr nezdinde kul olunmaz. diyen Hoca Ahmet
Yesevi'nin sözleri azmimizin kaynağıdır. İlim beşikte
başlar, mezarda biter. diyen Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin
sözleri yolculuğumuzun parolası. Maksudumuz yârdır bizim, geçtik
ziynet kabasından, gencinemiz erdir bizim. diyen Balım Sultan
sözleri ülkülerimizin anasıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her zaman
Alevi İslam inancına sahip vatandaşlarımızın
taleplerine imkânlarımız ölçüsünde kulak verdiğimiz Milliyetçi
Hareket Partili belediyelerimizin de yıllardır cemevlerinin
yapımıyla ilgili, giderleriyle ilgili gösterdikleri hassasiyet
kamuoyunun da malumudur. Siyesetüstü bir ahlakla sergilediğimiz bu
duruşumuz bundan sonra da elbette devam edecektir. Yetmiş iki millete
bir nazarla bakanların, hakikati görmesine kimse engel olamayacaktır.
Hazreti Alinin celadeti olduğuna inancımız tamdır.
İnanıyorum ki Türk asrına doğru gerçekleşen büyük
yürüyüşümüzde Hacı Bektaşın kutlu nefesi bize iman ve
iştiyak aşılayacaktır. Biz biliyoruz ki Alevi İslam
inancına sahip vatandaşlarımız için dost kavramı çok
mühimdir ve yine biliyoruz ki dost, birlikte yol yürünen, birlikte cefa çekilen
kişidir, yol kardeşliği de bütün bağların üstünde
gelir. Bu sebeple, kutlu hedeflere milletçe yürüdüğümüz bugünlerde
aynı hedeflere, aynı azimle beraber yürüyecek olan
dostlarımızı en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Yine Hünkârın Gelin
canlar bir olalım. deyişinde söylediği gibi Özü öze
bağlayalım/Sular gibi çağlayalım/Bir yürüyüş
eyleyelim/Tevekkeltü taalallah diyerek Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyor, kanunun hayırlara vesile olmasını diliyorum.
(MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil
Oral.
Buyurunuz Sayın Oral.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine aleyhte söz
almış bulunuyorum.
Sözlerime İstiklal
Caddesi'nde yaşanan hain terör saldırısında
hayatını kaybeden kardeşlerimize, evlatlarımıza rahmet
dileyerek başlamak istiyorum, acılı ailelerine ve Türk milletine
sabırlar diliyorum. 3 yaşındaki bir evladı, onun
babasını, başka aileleri ve insanları katledebilecek kadar
canavarlaşan terörü şiddetle lanetliyorum. Teröre içeriden,
dışarıdan kim destek veriyorsa, kim göz yumuyorsa ona Yüce Allah
Kahhar ismi şerifiyle muamele etsin. Kim bu hainlerin elini kolunu
sallayarak sınırlarımızdan geçmesine, güneyden kuzeye
ülkemizde baştan sona seyahat edebilmesine kasten fırsat veriyorsa
Allah onlardan da hesap sorsun.
Kıymetli
milletvekilleri, bu teklifle torba kanun enflasyonunun devam ettiğini
görmekteyiz. İktidar, ucube yasama sürecinde ısrar etmektedir.
Tarihî adım atıyoruz. diye reklamı yapılan düzenlemeleri
dahi alakalı alakasız maddelerin yer aldığı torbalara
atmak AK PARTİ iktidarının ciddiyetsizlikler serisinin yeni
halkası olmuştur. Zaten ancak AK PARTİ iktidarında
kamulaştırmasız el atma, finans merkezi, cemevleri ve kayyumlar
aynı torbanın içinde yer alabilirdi. Merhum Cem Karaca'nın
meşhur şarkısında dediği gibi, bindik bir alamete,
gidiyoruz kıyamete. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Saygıdeğer
milletvekilleri, AK PARTİ iktidarı bir Anayasa
değişikliği ve referandum gündemi yaratmıştır,
Anayasa değişikliği için siyasi parti gruplarını
ziyaret etmektedir ancak çözümü Anayasada arayan AK PARTİ iktidarı,
Anayasaya dayanarak verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını
tanımamaktadır, ciddiye almamaktadır. Sırf bu torba kanun teklifinin
içerisinde bunun birkaç örneği de mevcuttur.
Kamulaştırmasız el atma davalarında avukatlara ödenecek
vekâlet ücretleriyle ilgili madde bunun bir örneğidir. 2014
yılında aynı esaslardaki düzenleme Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiştir. Komisyonda tekliften çıkarılan
limanlar düzenlemesi de yine aynı doğrultudadır.
Yine, bu teklifin 23üncü
maddesinde iptal edilen bir madde yerine yapılan düzenleme
bulunmaktadır. FETÖ'yle mücadele ederken hukuku hakkıyla kullanamayan
şirketlere atanacak kayyumlar açısından bile adaletsizlik
yaratan bir iktidardan samimi bir Anayasa değişikliği beklemek
hayaldir çünkü AK PARTİ iktidarı âdeta Anayasa Mahkemesine kafa
tutmaktadır, yirmi yıldır kendi atadığı üyelerle
şekillendirdiği Anayasa Mahkemesini dahi sulandıran, ciddiyetini
düşüren bir iktidardır. Dün, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği
düzenlemeleri bugün neden tekrar getirmektesiniz biliyor musunuz? Ben tahmin
edeyim. Kamu kaynaklarını kullanarak bir seçime gitmek istiyorsunuz.
Bir yandan vatandaşı enflasyona ezdiriyorsunuz, diğer taraftan
geçici tedbirlerle ekonomiyi ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Bir
taraftan vatandaşa verirken diğer taraftan nereden kısabiliriz
diye hesap yapıyorsunuz. Bir yandan avukatların vekâlet ücretlerine
göz dikiyorsunuz, diğer taraftan da motorlu araç ticareti yapan
vatandaşlarımızdan vergi teminatı istiyorsunuz. Bir yandan
Deli Dumrul hesabı yapıyorsunuz, bir yandan da sosyal devletçilik
rolü oynuyorsunuz çünkü devleti partinizin tapulu malı zannediyorsunuz.
Kıymetli
milletvekilleri, Türkiye hızla, bir parti devleti olmaya ilerlemektedir.
2002de Avrupa Birliği vizyonu diye yola çıkan AK PARTİ
iktidarı, 2022de Kuzey Kore modeline evrilmiştir; en
acısı, bu modele güvenlik güçlerimiz de alet edilmektedir. Bir
Türkiye Yüzyılı türküsü tutturmuş gidiyorsunuz. Dün Türkten
rahatsız olup Türkiyeliyi icat ettiniz, bugün de Türk
Yüzyılı diyemeyip Türkiye Yüzyılı diyorsunuz. AK
PARTİ bünyesindeki AR-GE Başkanlığınızın
dergisini çıkardığı Türkiye Yüzyılı Projesini
devlet kurumlarının basın açıklamalarına koyuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Türk polisinin bandosuna
seçim şarkınızı çaldırıyorsunuz. Türk polisi
sizin partinizin oyuncağı asla değildir, Türk polisi sizin partinizin
propaganda aygıtı hiç değildir. Peygamber Efendimiz bir
hadisişerifinde şöyle buyurur: Utanmıyorsan dilediğini
yap. Yani utanmıyorsanız dilediğinizi yapınız.
Şehitleri olan bir kurumu böyle hâllere sokmaktan utanmıyorsunuz.
Emin olun, biz bile sizin adınıza utanıyoruz.
Teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru-cevap
işlemini geçiyoruz ama arkadaşlardan bir kısmına 60a göre
söz vereceğiz.
Sayın Aygun
Sayın Taşkın
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, yirmi yıllık
AK PARTİ iktidarında yapılanlara ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ olarak bundan
yirmi yıl önce Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde hükûmete geldiğimizde ülkemizin asırlık
demokrasi ve altyapı eksiklerini gidermek için kapsamlı bir
kalkınma programı başlattık. Ülkemizi geliştirmek,
büyütmek, güçlendirmek, milletimizin refahını artırmak,
hayatı kolaylaştırmak için çalışıp
çabaladık. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan
enerjiye, sanayiden tarıma her alanda ülkemizi baştan sona âdeta
yeniden inşa eden adımlar attık. Milletimiz, bizim bu gayretimizi
ve başarımızı gördüğü için girdiğimiz her seçimde
daha yüksek oy oranıyla bizi destekledi. Önümüzdeki 2023 seçimlerinde de
Cumhur İttifakı olarak Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde, Allahın
yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle iktidar olacak, aziz
milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
47.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, yirmi yıllık AK
PARTİ iktidarında yapılanlara ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizi geliştirmek,
büyütmek, güçlendirmek, milletimizin hayatını
kolaylaştırmak için sadece yol, tünel, köprü, metro gibi kara
ulaşımına ağırlık vermedik, 26dan
devraldığımız havalimanı sayımızı 31
ilaveyle 57ye çıkardık, denizcilikte tersane sayımızı
37den 84e yükselttik, yat bağlama kapasitemiz 8.500den 18.667ye
yükseldi. Dünyanın en güzel kıyılarına, koylarına
sahip, 3 tarafı denizlerle çevrili cennet vatanımızın
sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan turizm gelirini artırmak için
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yıl sonunda 40
milyar dolarlık bir turizm geliri elde etmeye doğru gidiyoruz.
Ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetleri ne kadar
özetlersek özetleyelim saymakla bitiremeyiz. Beyhude uğraşmak
boşuna, her zaman dediğimiz gibi, eser ve hizmet üretmek AK
PARTİnin işi, çıtayı yükseltmek de AK PARTİnin
işi.
BAŞKAN Sayın
Çakırözer...
48.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehirin
köylerindeki sorunlara ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak haftalardır Eskişehirimizin köylerinde hemşehrilerimizle
buluşuyoruz. İktidarın beceriksiz politikaları tarım
ve hayvancılığı yok ediyor. İşte süt diyarı
Beylikovamız, Okçu köyünde hayvanı olan sadece 1 kişi
kalmış. Saman fiyatının, yemdeki artışın
üstesinden gelemiyor kimse. Köylü artık parayla süt, yoğurt alır
hâle gelmiş. Anadolumuzun sebze deposu Sarıcakaya ve Mihalgazi'de
üreticilerimiz, sebze hallerindeki esnafımız; kasa taşıyan,
sebze yıkayan emekçilerimiz Kumar oynar gibi sebze ekiyoruz, kaç liraya
satacağımızı bilmeden ekiyoruz. diyor. Sarıcakaya
Düzköy'de çiftçi kadınlarımız Mazota, gübreye, fideye
çalışıyoruz; çiftçiliği bitirdiler. Çiftçi biterse Türkiye
biter. diyor. Mihalgazi Bozaniç ve Sakarıılıca; Mihallıççık
Sekiören, Narlı, Saray, Ahurözü, Dümrek, Diközü, Ahur köylerinde çiftçi
ayakta kalma mücadelesi veriyor, Sazak'ta da meralarına göz diken devlete
karşı mücadele veriyor. Sivrihisar Sarıkavak, Elcik, Zey,
Karkın, Memik köylerimizin çoğunda telefon çekmiyor, internet yok.
Zeyde vatandaşlarımız elektrik hizmeti alamıyor, seslerini
duyan yok...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) ...ama her ay yüzlerce liralık faturayı
gönderiyorlar.
BAŞKAN Sayın
Ataş...
49.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, kamuda hizmet veren taşeron
firma işçilerine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kamuda çalışan ve
696 sayılı KHKyle kamu kurumlarına ait şirketlere
işçi statüsünde geçiş yapan işçiler dört gözle kadroya
alınmayı bekliyor. 2018de yapılan düzenlemeyle
danışmanlık hizmetlerinde, hastanelerin bilgi işlem
bölümlerinde çalışanlar, çağrı merkezleri
çalışanları kadroya alınmadı; Karayollarında
müşavirlik hizmetlerinde çalışan teknik personel kapsam
dışı bırakıldı, 14 bin çalışan
taşeron firmada kaldı. Tarım İşletmelerinde 9.600
işçi, Şeker Fabrikalarındaki şirketlerde 3.500 işçi,
PTT'de 17 bin işçi, Devlet Hava Meydanları İşletmelerinde
yüzlerce işçi taşeron firmada çalışmaya devam ediyor.
Belediyelerde asli işleri yapan belediye şirket
çalışanı, işçiler, zabıta ve itfaiyeciler kadro
bekliyor. Bu kapsamda, ayrım gözetmeksizin, kamuda hizmet veren
işçilerin tamamı hak kaybına uğratılmadan kadroya
alınmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
364) (Devam)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
14üncü madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy Mahmut
Celadet Gaydalı
Batman İstanbul Bitlis
Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Cengiz
Gökçel Ömer
Fethi Gürer
Antalya Mersin Niğde
Tacettin
Bayır Kamil
Okyay Sındır
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurunuz Sayın Özen.
(HDP sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Teşekkürler Başkan.
Sayın milletvekilleri,
ben bugün ansiklopedik genelgeçer bilgileri değil, bizzat
yaşadığım deneyimleri paylaşacağım.
Otuz yıl, otuz
yılı aşkın, Avrupa ülkelerinde ve İsveç'te
yaşadım. Orada, devletin inançlara yaklaşımını
size anlatacağım. Uzun yıllar Avrupa Alevi Birlikleri
Konfederasyonunun Yönetim Kurulu üyeliğini yaptım. 14 ülkede örgütlü
olan Aleviler -1,5 milyona hitap ediyor orada o örgütlenme- ve 300ün üzerinde
cemevi var. Demokratik, laik ve çağdaş hiçbir ülkede, devlet, inanç
toplumlarının dinsel faaliyetlerini finanse etmez. Bir kilisenin,
sinagogun, caminin veya cemevinin dinî ihtiyaçları devlet tarafından
karşılanmaz. Ne papazın ne imamın ne hahamın ne de
dedenin maaşını devlet vermez. Din adamının
parasını verirsen hizmet ettiği inanç toplumunun değil,
parasını aldığı yerin vicdanı olur. Avrupada
devlet dinden tamamen elini çekmiştir. Bu getirdiğiniz kanun teklifi
gibi kendilerine göre bir dinî yapılanma oluşturmazlar.
Peki, Avrupada devletin
inanç toplumlarına dair sorumlulukları nedir? Devlet, inanç
topluluklarının sosyal alandaki hizmetlerini ve projelerini
destekler. Örneğin, hastane, kreş, yaşlılar yurdu,
öğrenci yurdu yaparlarsa destek verir ve bu yerlerden tüm
yurttaşların yararlanmasını sağlar. Din dersi de
aynı öyle. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem cemevleri hem de
zorunlu din dersi hakkında karar verdi fakat ne yazık ki Türkiye
bundan hiç bahsetmiyor, böyle bir yasa teklifi geliyor, bundan da bahsetmiyor.
Avrupanın hiçbir demokratik ülkesinde din dersi yoktur arkadaşlar,
dinler tarihi vardır. Bu dinler tarihinde de dinlerin kısaca tarihi
öğretilir. Yoruma açık hiçbir şey orada öğretilemez.
Diğer taraftan, ana dili de öyledir. Ana dili, dilini öğrenmek temel
insan haklarından birisidir. Okullar açabilir bu kurumlar. Haftada
kırk saat ders varsa otuz beş saatine devlet müfredatını
alır, beş saatine de kendi inancını fakat kendi
inancını öğretirken de bu programı devlet yetkililerine
onaylatması gerekiyor. Bir imam, bir dede, bir papaz ders veremez ancak
pedagojik formasyonu olan birisi bu dersleri verebilir. Ana dili de öyledir,
İsveçte git -bırak Kürtçeyi, Türkçeyi; bunlar yaygın diller- de
ki: Benim ana dilim kuş dili. Devletin görevi, sana bir öğretmen
bulup o çocuğuna o dili öğretmektir arkadaşlar. Bu, ülkeyi ne
böler ne de parçalar.
Fakat burada yapılan
nedir? Burada yapılan, sorunu çözmek değil, sorunun arkasından
dolanarak
Yani düşünün ki cemevleri, ibadethane sayılmıyor ve
bir yasa teklifi geliyor, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanıyor.
Arkadaşlar, siz, kendi kendinize Müslüman olmayın, sizin için
istediğiniz şeyi başkaları için istemiyorsunuz. Nasıl?
Yani devasa, 36 milyar bütçeli bir Diyanet yaratıyorsunuz. Alevilere geldi
mi; Aleviler, çimento, boya, tuğla
Arkadaşlar, bu, Alevi sorununu
çözmek değil; Alevi sorununu asimile etmek, manipüle etmek, Alevileri yok
saymaktır. Derhâl bu yasa geri çekilmeli; tüm partilerden oluşacak
bir komisyonla, Alevi kanaat önderleriyle, Alevi örgütleriyle tekrar bu teklif
hazırlanmalı, Meclise öyle gelmelidir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız efendim.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) -
Eğer bu yapılmazsa Aleviler bu teklif karşısında
Hiç
kimse bu teklifi kabul etmiyor; onur kırıcı, incitici buluyor.
Sizlerin 15-20 milyon Aleviye böyle davranma ne hakkınız var ne de
lüksünüz var. Diyorum ki: Bu teklifi geri çekin. Alevilik vardır, Alevilik
haktır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın
Arı. (CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Önceki gün İstanbul
Beyoğlu İstiklal Caddesinde yaşanan terör
saldırısını lanetliyorum, kınıyorum. Ölen
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara geçmiş
olsun dileklerimi buradan iletiyorum.
Cemevleri ibadethanedir,
öncelikle olaya böyle bakmak durumundayız değerli arkadaşlar. Bu
düzenlemenin şu an üzerinde konuştuğumuz 14üncü maddesiyle 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7nci maddesine ekleme
yapılarak gerektiğinde cemevleri için bina ve tesisler yapmak, bu
bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını
yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak yönüyle büyükşehir
belediyelerine bir imkân yani yetki tanınmakta. Değerli arkadaşlar,
zaten belediyelerimiz benzeri destekleri bugüne kadar yapagelmişlerdi.
Şimdi, bu sorunun
çözümünde önemli olan cemevlerine bakış açısının ne
olduğudur ancak öncesinde ben şunu söylemek durumundayım:
Bakın, önümüzde bir seçim süreci var. Son dönemlerde sizin getirmeye çalıştığınız
birçok düzenleme ve işte bu, cemeviyle ilgili düzenlemeler de seçim vaadi
kokan düzenlemeler. Önceki günlerde torba yasalarla geçen birçok düzenlemeler
yapıldı. Örneğin, muafiyetler getirilmeye
çalışıldı; işte, bazı icra dosyalarının
kapanmasıyla ilgili birtakım düzenlemeler, imkânlar getirildi;
işte, yine birtakım muafiyetler falan. Bunların hepsi temelde
seçime dönük yapılan işler. Eğer önümüzdeki seçim süreci
olmasaydı sizin bu düzenlemeleri bırakın yapmak,
aklınıza dahi gelmeyecekti yani siz, esasen yapmaya
çalıştığınız bu konularda samimi değilsiniz.
Seçim olmasaydı bu cemevleriyle ilgili düzenleme sizin zerre kadar
aklınızda yoktu, olsaydı yirmi yıldır Alevi
yurttaşlarımızın haklı taleplerini bugüne kadar en azından
karşılamaya çalışırdınız. Ve yine, eğer
siz samimi olsaydınız
Bakın, geçen hafta Alevi derneklerinin
temsilcileri Meclisin önüne geldiler, burada dediler ki: Biz taleplerimizi
buradan bir kez daha tekrar etmek istiyoruz. Ne yaptınız? Alıp
da o vatandaşlarımızı dinlediniz mi? Yani Arkadaş,
siz de ne diyorsunuz, talebiniz nedir? diye onların fikirlerini
aldınız mı? Hayır. İşte, siz, samimi
olsaydınız o vatandaşlarımızı dinlerdiniz,
dinleme gereği dahi duymadınız. Biz yaparız, olur
mantığı; işte, bu, samimiyetsiz olduğunuzu ve sadece
bu yapmaya çalıştığınız düzenlemelerin, efendim,
seçime dönük bazı düzenlemeler içerdiğini açıkça göstermekte.
Bu konu çok hassas ve önemli
bir konu değerli arkadaşlar ve bu konunun taraflarıyla birlikte
üzerinde konuşulmalı, birlikte üzerinde değerlendirme
yapılmalı ve birlikte çözüm üretilmelidir. Alevi
vatandaşlarımız haklarda eşitlik istemekte çünkü onlar da
devletimize karşı her türlü yükümlülüklerini herhangi bir ayrım
yapmaksızın aynen yerine getirmekte; vergiyi onlar da vermekte,
askere onlar da gitmekte yani kısacası, bir yurttaş olarak her
türlü vazifesini yerine getirmekte. O zaman aynı haklara sahip
olmalı. İşte, eğer dinlemiş olsaydınız, o
temsilci arkadaşlarımız haklarda eşitlik yönüyle sizlere düşüncelerini
anlatacaklardı.
İşte, sonuç
itibarıyla şunu söyleyelim: Cemevleri ibadethanedir ve ibadethane
olarak kabul edilmelidir diyorum, hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Hüseyin
Örs
Adana
İstanbul Trabzon
Behiç
Çelik Hasan
Subaşı Aydın
Adnan Sezgin
Mersin Antalya Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde
konuşacağım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 39uncu
yıl dönümünü kutluyorum. Türk dünyasının bir parçası olan
Kıbrıs, ebediyete akıp giden zaman içinde Akdenizin
ortasında daima bir güneş gibi parlayacaktır.
Değerli arkadaşlar,
Komisyona gelen teklifin içeriğine baktığımızda yine
birbirinden alakasız konularda düzenlemeler yapıldığı
anlaşılıyor; motorlu araç satışından
kamulaştırmaya, maden kazalarından cemevlerine kadar. Hâlbuki
böylesine önemli bir inanç grubunun bağımsız olarak ele
alınıp özgün bir yasaya kavuşturulması gerekirdi. Görünen o
ki ilk adım yanlış atılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
AKP, yirmi yıldır izlediği mezhepçi politikalarla Alevi
yurttaşlarımız nezdinde güvenini kaybetmiştir. Böyle bir
teklifle Genel Kurulun huzuruna çıkmış olması cürümlerinin
unutulmasına da yetmeyecektir. Her şeyden önce milyonlarca Alevi
vatandaşımızı ilgilendiren konunun torba yasa teklifine
sıkıştırılması başlı başına
bir fiyaskodur. Türk uygarlığının ayrılmaz bir
parçası olan Alevi-Bektaşi düşüncesi köken itibarıyla
insani ve evrensel düşüncenin en somut örneklerinin başında
gelmektedir. Asyada Hoca Ahmet Yesevinin alperenlerinin akın akın
Anadoluya gelmesi ve fütuhat geleneğini yerleştirmesi Anadoluda
Avrupadan da önce Aydınlanma Çağını başlatması
açısından önemlidir. Ne yazık ki bu ileriki asırlarda
değerlendirilememiş, Selefi akımlar Türk
aydınlanmasını karartmıştır. Selçukluyu kuran bu
damardır, Osmanlıyı kuran da bu damardır. Dört yüz
yıl etkinliği kaybettirilen Yesevi-Bektaşi yolu cumhuriyetle
birlikte yeniden yeşermişti. Bu itibarla, bugün biz bu vatanda
asrın idrakine yeni bir medeniyet tasavvuruyla çıkmak istiyorsak
kuşkusuz Hanefi-Maturidi yolu ile Alevi-Bektaşi yolunun savunanı
olmalıyız. Dolayısıyla cami ve cemevi birbirinin
karşıtı değil bütünleyicisidir.
Değerli arkadaşlar,
AKP, yirmi yıllık iktidarında bugüne kadar hiçbir zaman
birleştirici bir politika izlememiştir; etnik ve inanç temelli
ayrışmaları, fay hatlarını sürekli tetikleyen
çatışmacı, kışkırtıcı,
karıştırıcı, ötekileştirici bir dili tercih
etmiştir. Bunların başında da Alevilik, Bektaşilik
gelmektedir. Bu kesime saldırarak mahallesinde konsolidasyon siyaseti
izleyen AKP, bir ölçüde başarılı olmuştur da diyebiliriz.
Ancak AKP hanesine seçim kazanma bağlamında yazılan
artılar, milletimizin hanesinde onulmaz yaraların açılmasının
temel sebebi olmuştur. Evet, yara kanıyor arkadaşlar.
Yarayı sarmamız, millî birlik ve beraberliği güçlendirmemiz
hayatidir. İktidarın yıllardır sürdürdüğü itici,
aşağılayıcı dilin geldiği nokta toplumsal
gerilimden başka bir şey değildir. Millî meselelerde de durum
farklı değildir. Türklüğün mefahirine yapılan bütün
saldırılar 85 milyonun vicdanında hâlâ bir iz olarak
durmaktadır. Gelinen noktada AKP demek, Selefilik, İhvan, Bedevilik,
özünden kopuş demektir, iş birlikçilik demektir.
Değerli arkadaşlar,
bugün gelinen noktaya bir bakar mısınız; bir torba yasayla
cemevleri konusu düzenleniyor. Ne oldu da yirmi yıl sonra cemevleri,
Aleviler, Bektaşiler aklınıza geldi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) - Biz İYİ Parti olarak her zaman hak olanın,
doğru olanın, ahlaki olanın, samimi olanın yanında
olmaya devam edeceğiz. İstikrarlı olmak, sözünün eri olmak,
yalpalamamak siyaset yapmanın temeli olmalıdır.
Tekrar başa dönersek
14üncü maddeden başlayarak toplam 5 madde söz konusu düzenlemeleri
yapıyor. İYİ Parti olarak bizim yürekten hedefimiz, aziz
milletimizin üstün millî ve manevi değerlerine suikast peşinde
olanları etkisiz kılmaktır. Alevi yurttaşlarımızın
haklı taleplerinin karşılanmasında her zaman destekçiyiz.
Sözüme son verirken hepinize
tekrar saygılar sunarım.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde
kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Oya
Ersoy Zeynel
Özen
Batman
İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı Mahmut
Toğrul
İstanbul
Bitlis Gaziantep
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Kadim
Durmaz Cavit
Arı Cengiz
Gökçel
Tokat
Antalya
Mersin
Ömer
Fethi Gürer Tacettin
Bayır Kamil
Okyay Sındır
Niğde
İzmir
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın
Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Genel
Kurulu ve Genel Kurulun sevgili emekçilerini, ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı öncelikle
saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, bugün
Pir Seyit Rıza'nın ve arkadaşlarının idam
edilişinin 85inci yılı. Ben, bu vesileyle Pir Seyit
Rıza'yı ve yol arkadaşlarını saygı, minnet ve
özlemle yâd ediyorum. Pir Seyit Rıza Ben, sizin hilelerinizle baş
edemedim; bu, bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size
dert olsun. diyerek torunlarına, bize bir direniş mirası
bıraktı. Bu vesileyle tekrar saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Alevi-Bektaşi inancı, bin yıllara sâri bir inanç ve Selçukludan
Osmanlıya, Osmanlıdan cumhuriyete intikal etmiş bir sorunlar
yumağı ve bugüne kadar kabul edilmemiş bir inanç ve bugün
AKP-MHP iktidarı, bir torba yasa içerisinde Alevi sorununu çözdüğünü
iddia ediyor. Şunu bilin ki o torbanın içinde birçok şey var ve
siz, Alevi inancına sahip yurttaşlarımızı -evet-
kırıyorsunuz, onların gönlünü kırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
Alevi-Bektaşi inancına sahip bizler ne istiyoruz? Eşit
yurttaşlık istiyoruz ve diyoruz ki: Cem, bizim ibadetimiz; cemevi,
bizim ibadethanemiz. Bunun yasal statüye kavuşturulmasını
istiyoruz. Bizim inancımızı tanımlamaktan ve çerçeve
çizmekten vazgeçin diyoruz ve bizler, Aleviler, çocuklarına Hanefi
inancının zorunlu dayatılmasını kabul etmiyoruz. Bakın,
bu konuda çok açık AİHM kararları var ve siz uluslararası
yasalara uymuyorsunuz. Yine, herkes biliyor ki bugün Alevi çocukları
kamuda işe alınırken maalesef inançları
karşılarına engel olarak çıkarılıyor ve Alevilere
ait dergâhlar, ocaklar maalesef sahiplerine teslim edilmek istenmiyor.
Aleviler tüm bu
sorunlarının eşit yurttaşlık temelinde
çözüleceğini ifade ediyor. Bakın, Aleviler ne diyor: İnsan
olmaya giden yolun adıdır Alevilik, bu yolda ikrarlıyız.
Devletin, İslamcı ulemanın ve Şiiliğin değil,
Alevilerin Aleviliğini yaşıyoruz ve yaşamaya devam
edeceğiz; ikrarımız yoladır, devlete değil. Yoluna ve
ikrarına bağlı Alevi insanıyız, devlete ise sadece
vatandaş ama devletin Alevisi asla olmayacağız, olanı da
tanımayacağız. Zira yola göre, inancını ve
ikrarını devlete, makama ve maaşa satan düşkündür çünkü
yolumuzda kulluğa, biate, ranta, makama ve boyun eğmeye
rızalık yoktur. O yüzden, bilin ki Alevilik torbaya sığmaz
ve bakanlık birimlerinin asimilasyon başkanlık odalarına da
sığmaz. Siz, kadim Alevi yolunu folklorik ve turistik bir unsur mu
sandınız? Nasırlaşmış siyasi vicdanlar,
sağırlaşmış iktidar, kulakları körelmiş,
inkâr gözleri
Bir kez daha sesleniyoruz: Aleviler eşit
yurttaşlık istiyor, biz Aleviler eşit yurttaşlık
istiyoruz. Sünni ulemaların devlet terziciliğiyle biçtiği
asimilasyon kefenini giymeyeceğiz ve ikrarlıyız, Alevi,
Bektaşi ve Kızılbaş hırkamızı
çıkarmayacağız. Bu yüzden, ne kulluğa ne biate ne devlet
makamına ve maaşına rızalığımız
yoktur.
Son olarak Nesimi babadan bir
dörtlükle konuşmamı bitirmek istiyorum. Ey Nesimi, can Nesimi ol
gani mihman iken/Yarın şefaatkârım Ahmed-i Muhtar iken/Cümlenin
rızkını veren ol gani Settar iken/Yeryüzünün halifesi hünkâra
minnet eylemem.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
selamlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
İşte, yeryüzünün halifesi hünkâra minnet etmeyenleri siz bu torba
yasalarınızla hizaya getiremeyeceksiniz; vereceğiniz betonla,
boyayla Alevi halkını kandıramayacaksınız. Evet, oy
çoğunluğunuz var, bu yasa teklifini parmaklarınızı
kaldırarak geçirmek isteyebilirsiniz, geçirebilirsiniz ama pratikte
Aleviler bu maddeleri, bu yasalarınızı tanımayacaktır,
tanımayacaktır, boyun eğmeyecektir.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz.
Buyurunuz Sayın Durmaz.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri izleyen
değerli yurttaşlarımız; önce, Taksim İstiklal
Caddesinde lanet olası terör örgütünün saldırısıyla Hakk'a
yürüyen canlara Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Tabii, yine üzüntüyle söze
başlıyoruz ama devamı da üzücü ve incitici. Burada bugün bir
torba yasa konuşuluyor, içerisinde yok yok ama az önce bütün siyasi
partilerin gruplarından konuşan arkadaşları
dinlediğimde herkes sanki bu noktada doğru
yapılmadığını sözleriyle söylüyor. Yani bu yasayı
özel bir anlayışla, ortak bir anlayışla birlikte
çıkarmamız gerektiğini söylüyor ama biraz sonra o niyetleri
göreceğiz.
Dört kitap yazıldı
dört dine düştü
Kur'an Muhammed'in virdine
düştü
Kul Himmet pirinin derdine
düştü
Allah bir Muhammed Ali
diyerek. diyor.
İktidarın
cemevleriyle ilgili düzenlemeleri Anayasaya açıkça aykırı olan
bir düzenleme ve aynı zamanda bir torba yasanın içerisinde yüce
Meclise getirilmesi inanıyorum Türkiye'de insanların büyük bir
bölümünü vicdanen rahatsız ediyor. Torba yasa yaklaşımı
Alevi inancına bir saygısızlıktır, bu, Alevi
inancının temeli olan ocaklarına kayyum atamaktır. Bunu
asla kabul etmiyoruz.
Baş başa
değmeden taş yerinden kalkmazmış.
Kemerbest
bağlamış başında tacı
Kulağında küpe
Güruh-u Naci
Gönül bir Kabe'dir, yap da ol
hacı
Davut Sulari de nişan
eylesin. diyor. İşte, bu toprakların mayasından
yetişen ozanlar bunların hepsini söylüyor ama maalesef kimse bir
şey almıyor. Aleviliğin ibadethanesi cemevleri üzerine ve
cemevlerinin nasıl ve nerede kurulacağına dair söz söylenmesini
de çok doğru bulmuyoruz çünkü Alevilik, Hak Muhammed Ali; On İki
İmamların, erenlerin, evliyaların, velilerin,
âşıkların, sadıkların yoludur ve tam da bu nedenle
Hakka giden bir yoldur. Kişi ya da topluluğun Hakla nasıl bir
gönül bağı kuracağına müdahale etme ve karışma
hakkını kimse kendinde göremez, görmemelidir. Kimden, hangi temsil
kurumundan görüş aldınız? Hiç yok. Ayrıca, hukuki
bağlamda, kanun koyucunun ve bunu, kanunların
uygulayıcısı olarak yürütenlerin Aleviliğin dinsel
niteliğini yok sayma, reddetme ya da onun yerine karar verme yetkisi de
yoktur. Kanun daha Genel Kurulda görüşülmeden Sayın
Cumhurbaşkanı kararname yayımlıyor, başkanlar
atıyor, birimler atıyor; bu da ayrıca bu Meclise
yaşatılmış bir değişik hukuk garabetidir ama
Aleviler yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, cumhuriyete ve bu
ülkenin kurucusu, 20nci asrın devlet adamı Gazi Mustafa Kemal
Atatürke olan bağlılığından asla ödün dün de vermedi,
bugün de vermiyor, yarın da vermeyecek. Bu konuda niteleme ve
değerlendirme yapmaya yetkisi olmayan kanun teklifinin Aleviliğin
dinsel niteliğini kabul etmeyip onu bir kültür olarak görmesi, bir dinsel
topluluğun üyelerinin din ve vicdan hürriyetini kategorik bir şekilde
inkâr ettiği anlamına gelmektedir. Bu durum uluslararası hukuka
aykırı olduğu gibi, Anayasamızın 24üncü maddesine de
aykırıdır. Alevi toplumunun ibadeti, ayinicemlerini nasıl
kurduğu, demi nasıl sürdüğü, destur ve düsturlarıyla
birlikte Kırklar Meclisinin ayiniceminde mevcuttur. Alevi inancı El
ele, el de Hakka düsturuyla, rıza temelinde, Hakla Hak olma
gerçeğidir. Alevi inancı 72 millete bir nazarda bakar, incinse de
incitmemeye dikkat eder. İnsan ve insana dair her şeyi ifade ederken
Pir Hünkâr Hacı Bektaş Velinin şu deyişini baş tacı
etmeliyiz: Sen güzellikle sözünü söylersin, arif olan dersini alır, cahil
olan da tavır alır. Bugün tam da
yaşadığımız bu değerli arkadaşlar. Hükûmet,
yirmi yıllık iktidarında 7 çalıştay yaptı,
katılımcı ve sözcülerin söylediklerinin hangisi hayata geçti?
Hiçbiri geçmedi ama hepsinin ortak söylediği bir şey vardı
Bizim cemevlerimize ibadethane statüsü verin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Demek ki iktidar yaptığı 7 çalıştayda kendi çalıp
kendi söylemiş, hiç kimseyi dinlememiş, yirmi yılın sonunda
gelinen sonuç bu maalesef. Alevilerin temel talebi cemevlerinin elektrik, su
faturasının karşılanması ya da dedelere maaş
bağlanması değil, ibadette hak eşitliği talebidir değerli
arkadaşlar. Alevilerin derdi, istediği para değil, hiçbir zaman
da olmamıştır, bugüne kadar cemevlerini de kendileri yaptı,
cemevlerinin onarımını da bakımını da dedelerinin
de zakirlerinin de hizmetlerini de kendileri yaptılar ama gelinen noktada,
bir kez anlayın, elinizi vicdanınıza koyun. Tabii,
iktidarın ve ortaklarının hak eşitliği gibi bir sorunu
yok, bunu biz biliyoruz ama bu yanlıştan dönmelerini bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KADİM DURMAZ (Devamla)
Yine, Âşık Sümmanînin güzel bir dörtlüğü var, onu
söyleyeceğim. Sümmanî'yem ey dil yâre niderim/Başım alır
diyar diyar giderim/Yarın mahşer günü dava ederim/Siz mahşer
yerine gelmez misiniz/Siz mahşer yerini bilmez misiniz? diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Hüseyin
Örs
Adana
İstanbul
Trabzon
Hasan
Subaşı Aylin
Cesur Aydın
Adnan Sezgin
Antalya
Isparta
Aydın
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
Önerge üzerinde konuşmak
isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Taksim'deki
saldırıda hayatını kaybedenlere yüce Allah'tan rahmet,
yaralılara acil şifalar dileyerek başlamak istiyorum sözlerime
ve terörü lanetliyorum.
Bu elim olayda da gördük ki
dezenformasyon yasasına karşı dile getirdiğimiz
itirazlarımızda haklıymışız. Dünya, ülkemizde patlayan
bombayı konuşurken vatandaşlarımızın haber alma
özgürlüğünü engellediniz, kısıtladınız. Yasak
getirecekseniz, eli kanlı, kim olduğu, ne olduğu belli
olmayanların ülkemize girmesine yasak getirin. Her gün şehit cenazesi
kaldıran bir ülke olduk. Durdurun artık bunları,
durdurmanız gerekiyor. Yeni açılım pencerelerinizi de
mültecilere açtığınız kapılarınızı da
kapatın artık.
Yasaksız Türkiye diye
gelip sansürler ülkesi hâline getirdiğiniz Türkiye'de yandaş
TÜİK işsizlik verilerini açıkladı ve Tek haneye
düşürdük. dediğiniz işsizlik oranının yüzde 10,1e
yükselerek 3 milyon 482 bine çıktığını gördük.
Enflasyonla mücadele yerine büyümeyi tercih ettiniz ve Büyümeyi ve
kalkınmayı biz kendisine ilke edinmiş bir partiyiz. ancak bu
enflasyonla olmaz, böyle bir büyüme olmaz. Büyüme istihdam yaratacak. dediniz
ama istihdam kapasitemiz gitgide azalıyor.
TÜİK verileri üretilen
katma değer başına yaratılan istihdamın 2000den bu
yana yarı yarıya azaldığını gösteriyor. Her 1
milyon lira millî gelir üretiminde istihdam edilen işçi sayısı
1998 ile 2002 arasında ortalaması 28-30 iken 2021de 15e
düşmüş ve bahsettiğim 1998-2002 arasında kriz var,
dikkatinizi çekiyorum.
Anadolunun Nabzı Anketi
var. Resesyondan ve iç pazardaki durgunluktan endişeli her 3 iş insanından
2sinin İşçi çıkarmayı düşünüyor musunuz? sorusuna
Evet. dediğini gösteriyor. Bir yandan istihdamda yaşanan kriz
büyürken diğer yandan büyüme politikasının
yarattığı bölüşüm krizi de derinleşiyor. Merkez
Bankasının faiz indirimlerinin başladığı ve
Türkiye ekonomi modeline geçildiğinin ilan edildiği geçen
yılın son çeyreğinden bu yana ücretlilerin büyümeden
aldığı pay yüzde 25,4le son yirmi yılın en düşük
seviyesi. Bu sizin ışıltılı büyümenizin sürdürülebilir
bir tarafı yok değerli arkadaşlar. Yüksek enflasyon ve
dolarizasyon nedeniyle çalışanın alım gücü de her geçen gün
düşüyor ve refah getiremiyor yani sözün özü. Gelir
dağılımı adaletsizliği büyüyor, ücretliler alın
terinin hakkını alamıyorlar.
Hazine ve Maliye
Bakanlığı bütçe sunumunda Sayın Bakan Nebati Avrupa Merkez
Bankası tarafından uzun dönemli verilerle yapılan
çalışmalara göre Tüketici Eğilim Anketine katılan hane
halklarının yüzde 73ü açıklanan enflasyonun 5 katını
hissediyor, bu oran ülkemiz için sadece 2 kattır. dedi. Sayın Bakana
orada sorma imkânı bulamadım, şimdi ben buradan soruyorum:
Sayın Bakan, Avrupada enflasyon yüzde kaç acaba, sizin epistemoloji buna
bakıyor mu? Bizi kıskanan Almanyada, ben söyleyeyim, ekimde yüzde
10,4e çıktı ve bu, Almanya için Aralık 1951den bu yana en
yüksek seviye. Almanların hissettiği enflasyon 5 katmış ya,
hani diyorsunuz ya, 5 kat olsa yüzde 50,4 olur. Bakana göre bizde 2 kat
artmış ya, yandaş TÜİKe göre bile bu enflasyon 170i
geçmiş demek oluyor. Bu vesileyle, TÜİKin gizlemeye
çalıştığı enflasyon gerçeğini ortaya
çıkardığı için Sayın Bakana burada,
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Ne olmuş
yalnız, biliyor musunuz, ne oldu? Nöroiktisadi heterodoks epistemolojik
ekonomi modeliniz ne olmuş biliyor musunuz? Nörotoksik sistematik
batırma modeline dönmüş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Bu teklifte Alevi
vatandaşlarımızı ilgilendiren madde düzenlemeleri var. Söz
aldığım 15inci madde cemevlerinin bakım ve
onarımının il özel idaresi tarafından üstlenilmesini
kapsayan bir madde. Elbette, bunun olması gerektiğini
düşünüyoruz, devlet eliyle tabii ki olmalı ama Alevi
vatandaşlarımızın sorunlarının tamamına
yönelik çözüm üreten bir şey değil, eksikliklerle dolu. Çok önemli bir
konu ve sorunların çözülmesi için belli başlı ihtisas
komisyonlarında detaylı olarak ele alınması gerekiyor
konunun. Alevi vatandaşlarımız bu sebeple kanun teklifini Meclis
önünde protesto etmek üzere geçen hafta toparlandılar orada ve Alevi
temsilcileri polis müdahalesiyle karşılaştılar. Siz
muhtemelen bu müdahaleyi yaparken duymamış olabilirsiniz, ben
onlardan birinin söylediğini burada aktarmak istiyorum. Dediler ki:
Alevilik torbaya sığmaz. Bu, iktidarın bir seçim
yatırımıdır ve bize yapılmış bir saygısızlıktır.
Şimdi, bir başka
görmezden gelinen grup; İstiklal Savaşı, Kore Savaşı
ve Kıbrıs Barış Harekâtına katılan, yaralanmadan
dönen askerlerimiz yani muharip gazilerimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Son yıllarda yapılan düzenlemelerle gazilik tanımında
değişiklikler oldu. Gazilerimiz arasında verilen haklara
ilişkin bir ayrımcılık oldu. Gazilerimizin hepsi birdir.
Muharip gazilerimiz Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarından harbe
fiilen katılan, hayatta kalarak savaşa devam eden, hedefe ve zafere
ulaşan askerlerimizdir. Cumhuriyetimizin en büyük gazisi Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün yaşayan canlı temsilcileridir. Meclisimizden geçen
yasal düzenlemelerde gazilerimize ilişkin haklarda
ayrımcılık yapılmasıyla eşitlik ilkesine
aykırı hak dağılımına sebep olunmuştur,
bunun düzeltilmesi gerekmektedir. On beş yıldan beri uygulanmakta
olan 1005 sayılı Yasa ve Kore ve Kıbrıs gazilerine yönelik
yapılan yasal düzenlemeyle sosyal güvencesi olan ile olmayanlar arasındaki
ayrım gitgide arttı ve bu 2,75 gibi bir farka ulaştı.
Muharip gaziler kendi aralarında bu eşitsizliğin giderilmesi ve
bazı çevrelerde şerefli gazi üçüncü sınıf gazi gibi
aşağılamanın son bulmasını istiyorlar ve çok haklılar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Bir cümle sadece.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Bu sorun, sosyal güvencesi olmayanlar için gösterge rakamının
artırılmasıyla pekâlâ çözülebilir değerli arkadaşlar.
Bunlar muhalefet-iktidar meselesi falan değil. Bugün bunu çözmeniz
gerekiyor. Gazi sayılan gruplara faizsiz toplu konut kredisi verilirken
muharip gazilerimiz bu haktan da yoksunlar. 70 yaşın üstünde ve evi
olmayanlara pekâlâ sağlayabilirsiniz. Vatani görevlerini er ve erbaş
olarak yapan muharip gazilerin orduevleri ve askerî sosyal tesis ve kamplardan
yararlanma, yeşil pasaport, çocuklarına istihdam, eğitim ve
evlilik yardımı gibi istekleri de var. Bütün bu talepleri de Alevi
vatandaşların haklı taleplerini de karşılamak
zorundasınız. Gelin, bunları ihtisas komisyonlarında
ayrı ayrı görüşelim ve buradan yüzümüzün akıyla
ayrılalım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 3
önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir,
bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun
teklifi metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Oya
Ersoy
Batman İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Bitlis Muş
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Cengiz
Gökçel Ömer
Fethi Gürer
Antalya Mersin Niğde
Tacettin
Bayır Kamil
Okyay Sındır Fikret
Şahin
İzmir İzmir Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Muş Milletvekili
Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın
Kılıç Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın vekiller,
ekranları başında bizleri izleyen değerli
halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi yine Alevilik
yasasını konuşuyoruz ve aslında Alevilerden
bağımsız konuşuyoruz. Ama ben bir kez daha buradan
-sözlerime başlamadan önce- öncelikle, Taksimde yaşamını
yitiren bütün canları anarak başlamak istiyorum; Allah rahmet
eylesin, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Bu katliama yol
verenleri, bu katliamı yapanları da lanetleyerek sözlerime
başlamak istiyorum.
Yine, bugün 15 Kasım,
bundan seksen beş yıl önce Pir Seyit Rızayı ve onun yol
arkadaşlarını idam ettiler. Bu vesileyle de pirimiz Şeyh
Seyit Rızayı, onun yol arkadaşlarını ve Dersim 38de
kefensiz yatan bütün canlarımızı da saygıyla anarak
başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye Cumhuriyeti tarihi homojen bir toplum yaratma tarihi. Bir ulus devlet
yaratmak için bütün etnik kimlikleri, bütün inançsal kimlikleri yok ederek yol
almaya çalışan ve Türklük, Sünnilik, Sünniliğin de Hanefi
mezhebi ve erkeklik üzerine kurulu militarist, dinci bir anlayışla
bir ulus devlet rejimi inşa edilmeye çalışıldı. Bu
ulus devletin içerisinde en fazla dışlananlar, eşit
yurttaşlık hakkından en fazla mahrum bırakılan
kesimlerden biri de tabii ki Aleviler. Aleviler kâh Koçgiride, Dersimde,
Maraşta, Sivasta, Çorumda olduğu gibi katledildiler; kâh, gün
geldi, zorunlu din derslerinde asimile edildiler; kâh, gün geldi, sözlü
sınavlarda bulundukları yere, doğum yerlerine göre elendiler ama
her zaman bu devletin bir Alevi politikası oldu, Alevileri
dışlama ve ötekileştirme politikası oldu.
Bunu nereden mi biliyoruz?
Yakın tarihe bakalım. Örneğin, bu ülkede Maraş
katliamı olmadan önce Maraşta ne kadar Alevi nüfusu vardı,
şimdi ne kadar var? Maraştaki Alevilerin evlerine, topraklarına,
dükkânlarına kim el koydu? Maraşın faili olan Ökkeş Kenger
sonra soyadını değiştirdi Şendiller olarak- kimin
vekili oldu? Kim onu baş tacı yaptı? Kim onu o yargılamalardan
kendi itirafları olmasına rağmen kurtardı? Ya da Sivasa
bakalım. Sivasın en önünde yürüyen ve Sivas katliamının
bire bir faili olan, ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası alan sizin Ahmet amcanızı yani Ahmet Turan
Kılıçı kim affetti? Kim Sivas faillerini kaçırdı? Kim
Sivas faillerinin sırtını sıvazladı? Kim Sivas faillerine
yol verdi? Ankaranın yanı başında kim Sivasa yardım
göndermedi? 33 canın, 33 aydının, 33 üretken insanın diri
diri yanmasına kim göz yumdu? Bunlarla yüzleştiniz mi de şimdi
gelmişsiniz Alevilik üzerine söz söylüyorsunuz? Önce bunlarla
yüzleşeceğiz, önce bunların hesabını vereceksiniz.
Bunların hesabını vermeden, bunlara söz söylemeden, bunları
kınamadan, bunların faillerini açığa çıkarmadan,
mahkûm etmeden kalkıp nasıl Alevilikle ilgili düzenleme
yapıyorsunuz? Aleviler sizin uyduruk bir elektrik paranıza, su
paranıza mı muhtaçlar? Bütün varlığını inkâr
ediyorsunuz, ibadetini inkâr ediyorsunuz, ibadethanesini inkâr ediyorsunuz,
inanç önderini inkâr ediyorsunuz ama sonra diyorsunuz ki: Ya, biz sizi
seviyoruz, bakın, size su parası veriyoruz. Ya, gölge etmeyin, gölge
etmeyin başka ihsan istemez. Alevilikten, Alevilerden, Alevi
inancından elinizi çekin; Alevilerin sizden bir talebi yok. Aleviler bugün
ne kazandılarsa, Aleviler bugün kamusal hayatta Aleviyim.
diyebiliyorlarsa yandıkları için, yana yana, bedel ödeye ödeye, ne
olursa olsun bu yolda yol yürümeye devam ettikleri için. Siz sanıyor
musunuz ki siz ihsan ettiniz Alevilere? Aleviler Sivasta, Çorumda,
Maraşta katledile katledile bugünlere geldiler ama bakın,
yollarından, ikrarlarından dönmediler, dönmezler de. Niye dönsünler?
Siz kendi yolunuzdan dönüyor musunuz? Buradaki herhangi biri kendi
inancından dönüyor mu? Dönmüyor, dönmemeli de. Kimseye inancından
dönmesini, başka bir inancı dayatamazsınız; bu, insan haklarına
aykırıdır, bu insanlık dışıdır,
insanlığa karşı suçtur. Bunu görmeden, buna söz söylemeden,
bütün bu katliamlar tarihi ortada dururken nasıl gelip burada Alevilere
sormadan bir yasal düzenleme yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Şimdi, söylenecek çok şey var ama
burada, temel meselenin zihniyet meselesi olduğu açık ve net. Siz bir
toplum mühendisliği yapıyorsunuz, yukarıdan
aşağıya bir toplum inşa etmeye
çalışıyorsunuz, tek bir etnik gruba dayalı, tek bir inanca
dayalı, tek bir mezhebe dayalı bir sistem dayatıyorsunuz. Bu
sistem böyle çoğulcu, böyle mozaik, böyle cennet bir ülkede tutmaz,
tutmuyor da. Rejim niye krizde, sistem niye krizde? İşte, bu yüzden,
siz bu tekçi yapıyı dayattığınız için. Oysaki
çoğulculuğu kabul etseniz, oysaki her rengi, her dili, her
ırkı, her inancı gerçek bir zenginlik olarak görseniz, eşit
yurttaşlığı verseniz böyle bir sorun olmayacak ama siz
böyle bakmıyorsunuz. Onun için son olarak, Sayın Başkan, bir
dörtlük söyleyip hemen bitiriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Şimdi, pirimiz Pir Sultan şöyle
sesleniyor:
Dönen Dönsün Ben Dönmezem
Yolumdan
Koyun beni hak
aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem
yolumdan
Yolumdan dönüp mahrum mu
kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem
yolumdan
Kadılar, müftüler fetva
yazarsa
İşte kement,
işte boynum asarsa
İşte hançer,
işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem
yolumdan
Dönen dönsün biz dönmeyiz bu
yoldan.
Saygılar sunuyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurunuz Sayın Gökçel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü
İstanbulda meydana gelen terör eyleminde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum; ulusumuzun başı sağ olsun.
Kimden gelirse gelsin, terör
bir insanlık suçudur. Terörden medet umanlar, asla amacınıza
ulaşamayacaksınız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, terörle
ülkemizi dizayn etmek isteyenlere karşı duruşumuzdan taviz
vermeyeceğiz. Ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışanlara
inat huzur ve güven içinde yaşayan bir Türkiyeyi inşa etmek için
demokrasi mücadelemizi her zaman her alanda sürdüreceğiz.
Değerli arkadaşlar,
zor bir süreçten geçtiğimizin farkındayım. Tam da bu sürecin
birlik, beraberlik içerisinde birbirimizi kucaklamamız gereken bir zaman
olduğunu düşünüyorum, eşit yurttaşlık bilinciyle
hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Eşit
yurttaşlık temel hak ve özgürlüklerle olur. Üzerine
konuştuğumuz kanun teklifi temel hak ve özgürlükler
bağlamında bir teklif olsaydı içinde Vergi Kanunu, belediye
İmar Kanunu olan torba kanunla değil de temel kanun olarak Genel
Kurula gelirdi ama AKP temel haktan çok istismarı hedefliyor; gerçi her
konuda istismarı çok iyi beceriyorsunuz. Bu saygısızlıktan
derhâl vazgeçin, bu kanun teklifini geri çekin ve bu düzenlemeleri esas kanun
olarak Genel Kurula getirin, istismar anlayışınızdan
vazgeçin. Alevi vatandaşlarımız sizden bir lütuf beklemiyor,
bunu kabul etmiyor. Protesto haklarını kullanmak isteyen ve bu kanuna
karşı çıkan Alevi dedelerini ve dernek temsilcilerini Meclis
kapısında coplattınız, gaz sıktırdınız.
Arkadaşlar,
Aleviliği bir inanç olarak görmeyen, kültür olarak adlandıran bir
iktidarın atacağı adımlar samimi olmaz. Sizin de bu teklifi
samimi olarak getirdiğinizi düşünmüyorum. Kanun teklifinde cemevini
ibadethane olarak kabul ettiğimizde, üzerinde konuştuğumuz
16ncı maddeyi aslında değiştirmemize gerek yok ama size
göre cemevi bir ibadethane değil. Cemevine cümbüş evi diyenler
Alevilerden derhâl özür dileyecek. Cemevleri cümbüş evi değil,
cemevleri ibadethanedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Cemevleri ne anlama geliyor
bunu bilmeniz gerekir. Aleviler her daim cemevlerini ibadethane olarak görüyor
ve buna hepimizin saygı duyması gerekiyor. Alevilerin
inançlarına saygı duymamız, Alevileri eşit yurttaş
olarak kabul etmemiz gerekiyor. Aleviler ne istiyor biliyor musunuz?
KADİM DURMAZ (Tokat)
Hak eşitliği.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Alevi vatandaşlarımız, cemevlerinin ibadethane olduğunu
ve herkesin bunu böyle bilmesini istiyor, dedelerin bir inanç lideri olduğunun kabul edilmesini istiyor, Alevi
çocuklarına dayatılan zorunlu din derslerinin
kaldırılmasını istiyor, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarına uymanızı istiyor; Alevi köylerine cami
yapmanızı istemiyor. Alevi vatandaşlarımız bunları
talep ederken Erdoğan Cemevlerine ücretsiz su, ücretsiz elektrik
bağlayacağız. diyor. Aleviler sadece eşit
yurttaşlık hakkı istiyorlar, siz bedava elektrik, bedava sudan
bahsediyorsunuz; her şeyi parayla halledeceğinizi
düşünüyorsunuz.
Arkadaşlar, cemevi bir
kültür yayma merkezi değildir. Devletin görevi her inançtan, her kimlikten
vatandaşa eşit yaklaşmaktır. Alevi
vatandaşlarımız cemevine inanç merkezi diyorlarsa cemevi inanç
merkezidir, nokta. Herkes saygı duyacak, herkes buna inanacak ve Alevilerin
taleplerine mutlaka karşılık verecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla)
Değerli arkadaşlar, şimdi gülen arkadaşlara sesleniyorum,
buradan Yörük ve Sünni bir vatandaş olarak sesleniyorum: Alevileri ve
diğer inanç mensuplarını ve bu ülkede yaşayan tüm
kimlikleri eşit yurttaş olarak kabul ettiğimizde Türkiye
Cumhuriyeti demokratik bir ülke olacak. Bu ülkede Türk Kürt'ün, Kürt
Arap'ın, Arap Laz'ın, Sünni Alevi'nin, Alevi Sünni'nin
hakkını koruduğu zaman yani tüm kimlik ve inançlar birbirinin
hakkını savunduğunda ülkemize barış, huzur,
kardeşlik ve bereket gelecek, ülkemiz bölgesinde lider ülke olacak,
hepimiz kucaklaşıp sağlıklı bir şekilde bu ülkeyi
çocuklarımıza emanet edeceğiz.
Hepinize saygılar. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin birinci fıkrasında yer
alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı
Trabzon
İstanbul
Antalya
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Aydın
Adnan Sezgin
Adana
Aydın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurunuz Sayın
Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerine İYİ
Parti Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iktidar, bu maddeyle, Anayasamızın
24üncü maddesine aykırı bu düzenlemeyi tekrar Meclisin gündemine
getirerek kanunları ve anayasal koşulları umursamayan bir yasama
faaliyeti gerçekleştirmeyi tercih ettiğini göstermektedir.
Cemevleriyle ilgili
meselelerin bir torba kanun içerisinde değil de sadece bu konuyla ilgili 6
maddelik bir kanun olarak getirilmesi daha uygun olurdu diye düşünüyorum.
Teklifle getirilen maddeler Alevi kardeşlerimize sempatik gözükmek için
eklenmiş görünse de AK PARTİ bu konuya çok sığ
bakmış, ilgili maddelerin gerekçe kısımlarını da
son derece özensiz hazırlamıştır. Üzerinde gerekli
çalışmaların yapılmadığı ilgili maddeler
daha sonra başka sorunlara da zemin hazırlayacak nitelikte bir teklif
hâlini almıştır.
Arkadaşlar, teklifle
cemevlerinin elektrik, su giderlerinin karşılanıyor olması
olumlu olmakla beraber Alevi vatandaşlarımızın talep
ettiği bir konu da değildir. Kısaca, iktidar bildiğini
okumaya, yanlış üstüne yanlış yapmaya devam etmektedir.
Bakın, değerli arkadaşlarım, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener bu sene haziran
ayında aynen şunları söylemişti: Alevilik üzerinden
yapılan her teklifi, her tarifi kim üzerinden olursa olsun şiddetle
reddediyorum. İYİ Parti Genel Başkanı olarak söylüyorum,
bizim gibi ailelerin her birinin evinde mutlaka Ali, Hasan, Hüseyin
vardır. Ali merttir, Ali cesurdur, Ali zor zamanımızda Medet ya
Ali. dediğimiz bir büyüğümüzdür. Dolayısıyla, Hazreti
Ali'yi sevenlerin üzülmesine, incinmesine asla müsaade etmeyeceğim.
Evet, değerli
milletvekili arkadaşlarım, seçim çevrem Adana ili başta olmak
üzere gittiğimiz cemevlerinde ve esnaf gezilerimiz nedeniyle gittiğimiz
her ilde Alevi kanaat önderleri, dernek başkanları ve Alevi canlarla
yaptığımız sohbetlerimizde notlarımızı
alıyor, iktidara geldiğimizde hep birlikte el birliğiyle
yapacaklarımızı istişare ediyoruz. Alevi
kardeşlerimizi üzecek hiçbir oluşumun, hiçbir kanunun yanında
olmayacağımızı kendilerine de beyan ediyoruz. AK PARTİ
iktidarlarının toplumu germe, bölme ve bundan nemalanma
çabalarının farkında olduğumuzu söylemeye devam ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı
Sayın Mustafa Aslan Komisyon görüşmelerinde aynen şunları
söylemişti: Demokratik taleplerimizi dile getirirken hep şunu
vurguladık: Devletin görevi bir inancı tanımlama, tarif etme,
nasıl olduğuna dair bir fikir üretme değil; bu inanç
topluluğunun kendi talebi var, o talebe yasalar çerçevesinde düzenlenmeler
getirmesini yani vatandaşın talebini yasal güvence altına alarak
bu süreçte bir adım atmasını talep ediyorduk ama bu salonda da
yine gördük ki bizim dışımızda, bizim
inancımızı tarif etmeye hatta ne olduğumuzu dahi söylemeye
çalışan sayın vekiller oldu. Niye dinlemiyorsunuz? Niye dikkate
almıyorsunuz? Niye kendi tarifinizi dikte ediyorsunuz? Buradan bir kez
daha AK PARTİ iktidarını uyarıyorum; bu konunun torba kanun
teklifiyle değil de bize saygı çerçevesinde daha detaylı ve
özenli biçimde ele alındığı müstakil bir kanun teklifi
olarak Meclise tekrar getirilmesini ve geri çekilmesini talep etmişti.
Değerli arkadaşlar,
böyle hassas bir konunun Vergi Usul Kanunu görüşmelerinde olmaması
gerekirdi. Artık, milletimizin etnik kimlikleri ve inançları
üzerinden siyaset yapmayı bırakıp -aç
bıraktığınız, daha da
yoksullaştırdığınız- yoksuldan alıp zengine
veren politikalara son verin.
Çarşı pazardaki
yangını görün ve milletimizin yararına kanun teklifleri getirin
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde
kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Dilşat
Canbaz Kaya
Batman İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahiplerini okuyorum:
Cavit
Arı Cengiz
Gökçel Ömer
Fethi Gürer
Antalya Mersin Niğde
Kamil
Okyay Sındır Fikret
Şahin Veli
Ağbaba
İzmir Balıkesir Malatya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurunuz Sayın Canbaz
Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Teşekkürler Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Zalimlerin zulümleri
karşısında boyun eğmeyenlerin tarihi tarihimizdir. Pir
Seyit Rıza ve yoldaşlarını saygıyla anıyorum ve
sözlerime buradan başlamak istiyorum.
Bugün bir torba yasa
görüşülüyor, bu torba yasada Alevilere ve Aleviliğe dair bir
düzenleme yapılıyor ama Aleviler böylesi bir düzenlemeye
karşı. Geçen gün AKP sözcüleri Alevilere hitaben Neden
karşılar? diye sormuşlardı. Çok basit bir cevabı var.
Öncelikle, süreç yürütülürken Aleviler muhatap dahi alınmamıştır,
düzenleme tepeden indirmeci ve bir emrivakinin ürünüdür. Yine, bu düzenleme,
yüzlerce yıldır devam eden büyük bir eşitsizliğin,
adaletsizliğin oldubittiye getirilmesidir. Bunun dışında,
her şeyden önce, Alevilerin böylesi bir talepleri bulunmuyor; bu kadar
basit. Aleviler eşit yurttaşlık mücadelesi veriyor, talepleri de
ayrım gözetmeksizin, devletin, tüm inanç kesimlerine eşit mesafede
durmasıdır. Aleviler ibadetlerinin cem, ibadethanelerinin de
cemevleri olduğunu söylüyorlar. Devlet, Alevilere rağmen onları
tanımlayamaz, böyle bir hakkı yoktur. AKP, Alevileri ve
Aleviliği sadece kültürel bir duruma indirgemek istiyor, bu
yanlıştır, Aleviler bir inanç sistemine sahiptir.
Aleviler, Selçukludan
Osmanlıya, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine büyük haksızlıklar
ve zulümler, katliamlar yaşamış bir halktır. Özellikle
Osmanlı döneminde yaşadıkları büyük acılar hâlâ Alevi
toplumunun hafızalarındaki yerini koruyor. Cumhuriyet Döneminde
Aleviler açısından başka bir inkâr ve asimilasyon süreci olarak
Osmanlıdan bu zulüm geleneği devralındı. Koçgiri, Dersim,
Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi Mahallesinde Aleviler devletin ve onun resmî,
gayriresmî kurumları tarafından ağır bir katliam süreci
yaşadı. Birçok Alevi inanç merkezi ya Türk-Sünni İslam merkezine
dönüştürüldü ya da haksız bir biçimde Kültür
Bakanlığına bağlı müzelere çevrildi, bugün Hacı
Bektaş Veli dergâhında olduğu gibi.
Sevgili arkadaşlar, bu
açıkça bir kayyum düzenlemesidir, gerçi AKP ve ortakları kayyum
atamalarına alışıktır. Yüzlerce yıllık bir
sorun oldubittiye getirilerek torba kanunlarla çözülemez. Madımak hâlâ
yanarken, sorumlular ellerini kollarını sallayarak gezerken kanunla
çözülemez. Bu kanun teklifi düzenlemesi ya da adına her ne
diyorsanız, bu yaptığınız şey ciddi
sorunları bünyesinde barındırıyor.
Yukarıda da
belirttiğim gibi, bu kanun teklifiyle Alevilere rağmen Aleviliği
ve Alevileri tanımlıyorsunuz. Bir inancı sadece bir kültüre
indirgeyip basit bir müdürlüğe indirgiyorsunuz ve bu müdürlüğe
Alevilere rağmen memurlar atamaya niyetleniyorsunuz. Aleviler, eşit
yurttaşlık ve anayasal güvence istiyor; inançlarının ve
inanç merkezlerinin tanınmasını talep ediyor, Alevi
yerleşimlerinde devlet destekli Sünni İslam inancının
dayatılmasına karşı çıkıyor, çocuklarına
Sünni İslam anlayışını dayatan zorunlu din derslerine
karşı çıkıyor, köylerine cami yapılmasından
vazgeçilmesini istiyor. Kısaca Aleviler eşit yurttaşlık
istiyor, kısaca Aleviler eşit yurttaşlık istiyor ki tekrar
tekrar bastırıyoruz. Bizler de Alevilerin bu taleplerinin
taleplerimiz olduğunu belirtmek istiyoruz.
İnançlar konusunda
yaklaşımımız şudur: Devlet, Türk Sünni İslam
anlayışını dayatmaktan vazgeçmelidir. Bu anlayış
ülkemizde büyük sorunlara, ayrıştırmalara, acılara ve eşitsizliklere
neden oldu. Ülkemiz birçok milleti, inancı, kimliği
bağrında barındıran bir coğrafyadır. Bu nedenle
devlet bir inançtan ya da milletten yana taraf olmamalıdır. Din ile
devlet işlerinin kesin olarak ayrılması gerekiyor. Devlet
inançlar ve inançsızlık konusunda tarafsız olmalıdır.
Bir inancı hedef gösteren, ötekileştiren nefret diline son
verilmelidir. Bu vesileyle tekrar etmek istiyorum; bizler tüm inançlar
konusunda tam hak eşitliği ilkesiyle hareket ediyoruz, bir
inancın diğer bir inanç üzerindeki baskısını ve ayrımcılığını
reddediyoruz. Bu anlamıyla Aleviler veya başka ezilen ve
ötekileştirilen inançların demokratik muhtevalı bütün
taleplerini destekliyor, mücadelemizin bir parçası olarak görüyoruz.
Sözlerime son verirken tekrar
ifade etmek istiyorum. Cemevlerinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(Devamla) Cem, Alevilerin ibadeti; cemevleri de ibadethaneleridir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Malatya Milletvekili
Sayın Veli Ağbaba.
Buyurunuz Sayın
Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Alevilerle ilgili bir
düzenlemeyi görüşüyoruz, şimdi bu kanun teklifini yapanlara sormak
istiyorum: Değerli arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun,
bir düşünün; Alevilerle ilgili bir düzenleme yapılıyor ama bu
değişiklik yapılırken hiçbir Alevi örgütünün düşüncesi
alınmıyor. Bunun bu inancın sahiplerine büyük bir
saygısızlık olduğunu ifade etmek istiyorum. Aleviler
yıllardan beri çeşitli zulümlere uğrayarak kendi
inançlarını yaşadılar ve yaşamaya devam ediyorlar.
Sizler isteseniz de istemeseniz de Aleviler -bedeli ne olursa olsun- bu
inançlarını yaşamaya devam edecekler.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; keşke birazcık Alevileri dinleseydiniz.
Geçtiğimiz hafta Aleviler Meclisin önüne geldiler ve maalesef AKP'nin
açılımını aslında o gün gördüler. Meclisin önüne gelen
Alevi temsilcileri copla, kalkanla, biber gazıyla susturulmaya
çalışıldı. Bunun da AKP'nin ve Cumhur
İttifakının Alevi örgütlerine bakışını
göstermiş olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, bir de bir konuyu söylemek istiyorum: Alevilerin katli
vaciptir. diyen Ebussuut'u yere göğe sığdıramayanlar bu
kanunu nasıl yapacak? Ya da Alevilerin katli vaciptir. diyen Ebussuut'u
yere göğe sığdıramayanlara Aleviler nasıl inanacak,
bunu da sizin vicdanlarınıza havale etmek istiyorum.
Ayrıca, değerli
arkadaşlar, Alevilikte rızalık vardır; rıza olmadan ne
meydana girilir ne lokma yenir. Bu, aynı zamanda gönül
rızalığıdır. Alevilikte rızasız lokma
haramdır ve Alevilerin de bu konuda rızası yoktur.
Ayrıca, değerli
arkadaşlar, devletin bir inancı tarif etme hakkı, evrensel bir
dünyada da yeri yoktur. Alevilerin beklentisi, yıllardan beri ifade
ettikleri gibi eşit yurttaşlıktır. Sadece insanların,
Alevilerin inanç tarifini yapmaya çalışanlara ya da inançhanelerine,
cemevlerine bir tarif yapmaya çalışanlara seslenmek isteriz: Siz,
Alevileri yaşamda, siyasette, bürokraside ya da devletin kademesinde
eşit yurttaş olarak görüyor musunuz, görmüyor musunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Bu soru kocaman bir sorudur ve
Türkiye'yi yıllardan beri yönetenlerin ayıbıdır. Bir insan
Alevi olduğu için kaymakam olamıyorsa, bürokrat olamıyorsa; bir
Alevi başarılı olmasına rağmen, her türlü liyakati
olmasına rağmen devletin organlarında bir yere gelemiyorsa
sorulması gereken soru ve yapılması gereken ilk iş odur ve
bir soru daha sormak lazım burada: Bir siyasi partinin liderinin
inancını miting meydanlarında yuhalatanlardan Aleviler ne
bekler, ne umar, bunu da tekrar sizin vicdanlarınıza havale etmek
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
sizden kimsenin başka bir beklentisi yoktur, beklenti sadece eşit
yurttaşlıktır. Ayrıca, bu meselenin çözümü hakikaten çok
zor değildir, İbrahim Kaboğlu bu konuyla ilgili çok ciddi bir
şerh koymuştur. Bakın, bir virgülle Alevilik meselesi çözülebilir,
bir virgülle. O kanunda yazıyor ya cami, kilise, sinagog virgül cemevi
diyeceksiniz, başka bir şey istemiyor Aleviler sizden. Bir virgülle
bu mesele çözülürken Alevilik sadece demire, çimentoya ya da suya havale
edildi.
Değerli arkadaşlar,
bu düzenlemeyle birlikte, geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm
Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığı resmî olarak kuruldu. 11 kişilik
Danışma Kurulunun üyelerini kim atayacak? Cumhurbaşkanı
atayacak. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda geçmiş
deneyimleri göstermiştir ki liyakate acayip önem verir(!) Bakın, onun
okumuş olduğu en önemli kitap Fesli Kadirin tarihidir; fesli meczup,
deli Kadirin kitabıdır. Deli Kadiri tarihçi olarak gören birinin bu
kurula atayacağı insanları sorgulamak Alevilerin hakkı
değil midir? Kim atayacak Allah aşkına? Verseydiniz, kendinize
güveniyorsanız Alevi kurumları seçseydi ya bu insanları. Ona
izin verir misiniz? Vermezsiniz. Şimdi, yakında semahın
nasıl dönüleceğine de karar vermek istersiniz ama buna Aleviler izin
vermez.
Değerli arkadaşlar,
Kültür Bakanlığına bağlı bir kurum kuruluyor ve
değerli arkadaşlar, tekrar söylüyorum, elinizi vicdanınıza
koyun, hepinizin inancı var, sizin inancınız da böyle tarif
edilse sizin zorunuza gitmez mi, isyan etmez misiniz ya? Alevilik bir tiyatro
mu? Alevilik bir halk oyunu mu? Alevilik tarihî ya da turistik bir eser mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Alevilerin ibadeti kültürel veya turistik bir aktivite mi
değerli arkadaşlar? Kendi inancınızla düşünün ve
elinizi vicdanınıza koyun ya. Bu, insanlara en büyük hakarettir; bir
inancın Kültür Bakanlığına bağlanması büyük
hakarettir. Aleviliği dinî inanç olarak görmeyip, reddedip, folklorik
kültürel bir zemine oturtup yirmi yılın ardından Alevilere daire
başkanlığı vermek Alevilerle, en hafif deyimiyle, dalga
geçmektir. Ezelden beri hiçbir boyunduruk altına girmeyip zalime, zalim
iktidarlara boyun eğmeyen, Başım gitsin ama dik durayım.
diyen Alevilerin bu buyruklarınızı da dinlemeyeceklerini
bilmenizi isteriz.
Değerli arkadaşlar,
çok uzun bir mesele değil, çok ciddi bir mesele değil, çözülecek bir
şey.
Ayrıca, şunu bilin
ki -belki bilmeyen arkadaşlarımız olur- bu memlekette,
Anadoluda dokuz yüz yıldan beri bir cemevi var, dünyanın en eski
cemevi Malatya Arapgir Onar Mahallesinde hâlâ yaşamaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA
(Devamla) Başkanım, bir dakikam daha var mı?
BAŞKAN Normalde yok
ama buyurun.
VELİ AĞBABA
(Devamla) Ayrıca, değerli arkadaşlar, bu inancın
önderleri yüzyıllar önce bu topraklara barış ve kardeşlik
tohumları ekmişlerdir. Bakın, hatırlayın, Avrupada
din uğruna insanlar birbirlerini katlederken, idamlar gerçekleşirken
bu inancın hünkârı bu topraklarda barışın ve
kardeşliğin tohumlarını ekmiştir. Bir elinde
aslanı, bir elinde ceylanı taşıyarak dünyaya hoşgörü
tohumlarını eken bu inancın hünkârıdır, Hacı
Bektaş Velidir.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; o inancın, o hünkârın yolundan yol
yürüyenlerin, yol erenlerinin düşüncelerini lütfen dinleyin. Bilin ki
bugün bu topraklarda Müslümanlık varsa, İslam varsa en çok da bu
inancın önderleri, hünkârları sayesinde bu inançları
yaşamaktasınız. Lütfen Alevileri kendinize benzetmeye, devletin
yeni bir Alevi tanımı yapmasına izin vermeyin diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Turan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın 364 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bir klasik Veli Ağbaba
konuşması dinledik, her şeye rağmen teşekkür ediyoruz.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Çok sakin konuştu.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hayır, sakin konuştu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, zapta geçsin diye söylüyorum,
konuşmacının özellikle iki cümlesiyle ilgili söz almak durumunda
hissettim kendimi. Bir: Hiçbir Alevinin fikri alınmadı. dedi.
İki: Aleviler eşit vatandaş değil mi? dedi. Sayın
Başkanım, bakınız, bu çok hassas bir konu, çok
kıymetli bir konu aynı zamanda. Sayısız çalıştay
yapıldı konuyla ilgili, sayısız görüşme
yapıldı konuyla ilgili; yazın Çanakkalede bizzat kendim
sayısız cemeviyle görüştüm, dedeleriyle görüştük, bir araya
geldik; Bakanlığımız çok çalıştı. Tabii ki
ortada bin yıldan beri, daha fazla yıldan beri süren bir
tartışma konusu var, farklı statüler
tartışılıyor. Bin yıllık konunun bir kanunla, bir
maddeyle çözülmesi tabii ki mümkün değil ancak önemli bir adım
atılıyor, kıymetli bir adım, değerli bir adım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bin yıllık bir meselenin bir kanunla çözülmesini hiç kimse
bekleyemez, herkesin Evet. demesini hiç kimse bekleyemez ama Alevi
kardeşlerimizle ilgili devlet nezdinde bu adımın
atılıyor olmasını çok önemsiyorum, önemli buluyorum.
Göreceksiniz, Türkiyede 85 milyonun kardeşliği adına, her
sosyal kesimin sorunları adına daha çok adımı inşallah
hep beraber atacağız.
Sayın Başkan, ben
daha hassas bir dil beklerdim; daha kucaklayıcı, daha sorunları
ortaya koyan bir dil beklerdim. Bu dil, kötü bir dil Sayın Başkan. Bu
dil, Alevilere de faydası olmayan bir dil; bu dil, Mevlânanın dili
değil, Yunusun dili değil, Hacı Bektaşın hiç
değil. O yüzden tüm konuşmacıların bu hassas konuda daha
nezaketli bir dil kullanmasını bekleme hakkımız var ancak
-üzülerek söylüyorum- uzun yıllardan beri beraber Meclisteyiz,
çalışıyoruz, Veli Bey böyle, yapacak bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Son cümlem.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) İnsan dilinin altında gizlidir; gönül deniz, dil
kıyıdır; denizde ne varsa sahile o vurur Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ettim
Başkanım.
VELİ AĞBABA
(Malatya) 60a göre söz istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Yerinizden
efendim.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Buradan konuşayım Başkanım.
BAŞKAN - Yerinizden
Sayın Ağbaba.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Başkanım, ne dedim de sataştım, söylerseniz sevinirim.
BAŞKAN - Size
teşekkürle söze başladı, Sayın Başkan.
Buyurunuz Sayın
Ağbaba.
51.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA
(Malatya) Başkanım, ben Sayın Bülent Turanın zoruna
gidecek neyi yanlış söyledim, bilmiyorum.
MÜŞERREF PERVİN
TUBA DURGUT (İstanbul) Bölücü bir dil kullandı, çok bölücü.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Bu, hakikaten Alevi kurumlarının içindeki bir yara. Ben
bunu da ifade etmek istedim.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Aleviler aslında bu kanunla birleştiler -sağ
olsunlar- ilk kez bütün Alevi kurumları bu kanunun yapılma
şeklini, yapılmasını doğru bulmuyorlar. Tekrar
söylüyorum: Devletin Alevilerin inancını tarif etmesine bütün
Aleviler karşı. Alevilik meselesini sadece su meselesi, elektrik
meselesi ya da çimento meselesi olarak görürseniz bu, doğru bir
yaklaşım olmaz yani yirmi yılın ardından Bülent
Turanın cemevi ziyaret etmesinden çok memnun oluruz, gitsin, daha çok
gitsin yani cemevleri ziyaretinde kimse bir şikâyet görmez ve cemevleri
hiçbir siyasi partinin, hiçbir kimsenin de arka bahçesi değildir,
cemevleri Alevilerin yüzyıllardan beri ibadet yaptığı bir
yerdir. Bu rahatsızlıkları ifade etmeye çalıştım
ben.
Aleviler bir fetva
makamı istemiyorlar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sataşmanın cevabını bekliyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Ağbaba, çok teşekkür ediyoruz. Nezih diliniz için tekrar sizi
kutluyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan, 60a göre söz
BAŞKAN - Sayın
Özkoç
52.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Değerli arkadaşlar, şimdi şöyle söylüyorsunuz, diyorsunuz
ki: Biz bu konuyla ilgili çalıştaylar yaptık, bu konuyla ilgili
cemevlerine gittik. Şu soruya cevap vermenizi istiyorum: Gittiğiniz
cemevlerinde ve çalıştayda bir tek Alevi Cemevleri ibadethane
olmasın. diye sizden bir talepte bulundu mu? (CHP sıralarından
alkışlar) Ya da bir tek Alevi Cemevleriyle ilgili konuyu Turizm Bakanlığına
bağlayın, Diyanete bağlamayın. diye sizden bir talepte
bulundu mu; bir tek kişi? Bunun cevabını istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, konu uzamasın diye söz istemeyeceğim ama
madem kayda geçsin; Sayın Başkanın sorusuna da söylüyorum. Bir
konuyla ilgili çok farklı değerlendirmeler olabilir, herkesin kanaati
farklı olabilir. Bir daha söylüyorum: Bu çok kıymetli bir adım,
özel bir adım. Eğer konunun çözümü bir kelimeyse ifade ettiği
gibi, bir statüye ilişkin sadece ibadethane demek ise yıllarca CHP
iktidardaydı, niye bunu yapmamış şimdiye kadar?
NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Hangi yıllarda?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hangi yıllarda?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Ne zaman iktidar oldu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Söyleyeceğim.
CHP kapattı,
Osmanlı çözemedi, biz adım atıyoruz. Bunu anlatıyorum
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Turan.
Aynı mahiyette
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Müsaade eder misiniz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Engin ağabey, ne oldu yine?
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özkoç.
53.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kimin ne yapıp yapmadığı değil, bugün ne
yapacağımız
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Biz yapıyoruz, daha iyisini yapacağız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bugün milletin karışışındayız. Samimiyseniz,
bugün ne yapacağınızı söyleyin. Onun için, diyoruz ya
geçmişte şöyle oldu, böyle oldu; bu, konuyu görmezlikten gelmektir.
Bugün ne yapacaksak birlikte yapalım, buradayız. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, çok önemli bir adım atıyoruz bugün
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ya, ne adımı atıyoruz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bir dakika
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Size göre önemli, size göre önemli ya,
bize göre değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Ne adımı, nereye adım atıyoruz? Alevilerin istemediği
bir adım atıyorsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Konuşmayayım mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Konuş, konuş canım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Alevi kardeşlerimizin devlette bir muhatabı yoktu, artık var
olacak; birçok faturasını ödemesine imkân sağlanacak, kendi
statüsüyle ilgili tanımlama olacak
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) İnanç olarak tanıyor musunuz?
Cemevini ibadethane olarak tanıyor musunuz? İbadethanedir. yaz
oraya, yasaya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
imar düzenlemesinde cemevi yoktu şimdiye kadar, şimdi var olacak;
cemevi artık tanınan bir statü hâline gelecek gibi bir sürü konu var
Sayın Başkan.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT
(Muş) - Tamam, yazın yasaya; İbadethanedir. diye yazın.
Niye yazmıyorsunuz?
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve 73 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4680) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 364)
(Devam)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu
Adana Trabzon İstanbul
Aydın
Adnan Sezgin İmam
Hüseyin Filiz Hasan
Subaşı
Aydın Gaziantep Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 17nci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, pazar günü
İstiklal Caddesi'ni kana bulayan hain terör örgütünü nefretle
kınıyorum. Saldırıda yaşamlarını yitiren
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine
başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza
da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin üzerinde konuştuğum 17nci maddesiyle cemevlerinin içme ve
kullanma suyu ihtiyaçlarının indirimli veya ücretsiz olarak
karşılanabilmesi amaçlanmaktadır. Bu maddenin lafzını
uygun bulduğumuzu ve desteklediğimizi ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
cemevlerinin imar sorunlarının giderilmesi ve bakım ve
onarımlarının yapılması konusundaki diğer
düzenlemelerin de uygun olduğunu düşünüyoruz. Ancak cemevleri
konusunun detaylı olarak görüşülmesi gerekirken konunun elektrik, su,
paralarının ödenmesi gibi basite indirgenmesinin toplumsal
açıdan bir yararı olmamıştır. Milyonlarca
Alevi-Bektaşi vatandaşımızın temsilcileriyle
yaptığımız görüşmede, Sayın
Cumhurbaşkanının Alevi dergâh ve cemevlerine ziyaretleri
öncesinde camiada oluşan beklentilere böyle bir torba kanunla yanıt
verilmiş olmasının onları
şaşırttığını belirtmişlerdir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım,
uğultudan hatibi dinleyemiyoruz efendim, lütfen uyarır
mısınız.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Cemevleri konusunun 23 maddelik bir kanun teklifi
içerisinde 6 madde hâlinde sıkıştırılmış
olmasını içlerine sindiremediklerini ve üzüntü duyduklarını
da ifade etmişlerdir. Eğer cemevleriyle ilgili bir düzenleme
yapılacaksa bir torba kanun içinde değil de Alevi-Bektaşi
inancı ve cemevleri konusunda daha kapsamlı ve camianın
düşünceleri ve görüşlerini de dikkate alan bir kanun
çıkarılması talepleri vardır. Bizim de bu düşüncelere
katıldığımızı ifade etmeliyim.
Yapılan genel
değerlendirmelerde ise bu aceleciliğin yaklaşan seçimler
dolayısıyla Alevi-Bektaşi camiasını maddi olarak
memnun etmeye yönelik ve iktidarın yanlış ekonomi
politikaları sonucu ortaya çıkan tepkileri önlemek adına
tedbirler almaktan başka bir şey olmadığı ileri
sürülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 24üncü maddesindeki Herkes, vicdan, dini inanç ve
kanaat hürriyetine sahiptir. ifadesinden hareketle Aleviliği,
Bektaşiliği Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde
kültür, sanat kurumu gibi bir tanımlama yapmak yerine Alevi-Bektaşi
canlarımızın kendilerini nasıl
tanımladıklarına bakmak gerektiğine inanıyoruz.
Eğer bir insan ya da bir grup Benim inancım şudur, ben böyle
inanıyorum, ibadet yerim şurasıdır. diyorsa Anayasa
gereğince ona saygı duymalıyız. Haksızlıkların,
adaletsizliklerin karşısında, eşit vatandaşlık
ilkesi gereğince, milyonlarca Aleviyi temsil eden Alevi-Bektaşi
önderlerini ve bu konularda ehil olan bütün grupları dinleyerek,
taleplerin bütün detaylarıyla ortaya konularak siyasi mülahazaların
dışında çözülmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
vatanın bağımsızlığının tehlikeye
düştüğü günlerde biz, Alevisi, Sünnisi, hepimiz birdik, birlikte
öldük, birlikte kovduk işgalcileri, cumhuriyeti de beraber kurduk;
Allahın izniyle de sonsuza dek bir ve beraber olacağız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bizi böyle
yapan ortak değerlerimizdir. İster Alevi ister Sünni olsun,
inancımız bir, peygamberimiz bir, kutsal kitabımız birdir.
Allahın Arslanı, ilmin kapısı Hazreti Ali de bizim,
oğlu Hasan da, Yezidin zulmüne biat etmeyen, hakkın ve adaletin
savunucusu, Kerbelada şehit edilen İmam Hüseyin de bizim;
acımız ortak, tepkimiz aynı, ehlibeyt bizimdir, 12 İmam da
bizim. Geriye dönüp baktığımızda, manevi
dünyamızın mimarları var. Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi, Hacı
Bektaş Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, Ahi Evran, Mevlâna, Pir Sultan Abdal
ve daha niceleri; hepsi bizim ortak değerlerimiz. Geçmişte de birdik,
geleceğimizde de bir ve beraberiz. Biz birlikte olursak demiyorum,
birlikteyiz diyorum, buna bütün kalbimle inanıyorum. Yeter ki Hacı
Bektaş Velinin Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme. Her ne
arar isen kendinde ara, insanın kemali ahlak güzelliğidir. sözlerini
kendimize düstur edinelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, asıl
yapmamız gereken şey taşıdığımızı
söylediğimiz sıfatlar yerine
davranışlarımızı sorgulamaktır. Alevi dedesi ve
büyük halk ozanı rahmetli Âşık Daiminin dizelerinde ifadesini
bulan değerlerimize ne kadar uygun hareket ediyoruz, ona
bakmalıyız. Şöyle diyor Âşık Daimi:
Eğer göremiyorsam
gerçek varlığı
Alevi olsam ne çıkar,
Sünni olsam ne çıkar
Sanat edindiysem
sahtekârlığı
Dede olsam ne çıkar,
hoca olsam ne çıkar.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İnsanlık giderken
daima ileriye
Bizler inadına kaldık
geriye
Gelmedikçe cahillikten beriye
Alevi olsam ne çıkar,
Sünni olsam ne çıkar.
Kemâletin hidayetin olmazsa
Marifet suyundan kabın
dolmazsa
Benden insanlığa
eser kalmazsa
Dede olsam ne çıkar,
hoca olsam ne çıkar?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Başkanım, iki kıta kaldı.
Gayet inatçı isem,
gayet zorbacı
Gündüz tespihli isem, gece
kavgacı
Olmadıkça
insanlığa faydacı
Alevi olsam ne çıkar,
Sünni olsam ne çıkar?
Daimiyim nefse galip olmazsam
İlme fazilete talip
olmazsam
Ele, dile, bele sahip
olmazsam
Alevi olsam ne çıkar,
Sünni olsam ne çıkar?
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde
kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde 3
önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Zeynel
Özen Necdet
İpekyüz
İstanbul
İstanbul
Batman
Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu Muazzez
Orhan Işık
Bitlis
İstanbul
Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasada
yapılan şimdiki düzenlemeyle, maden kazalarında
yaşamını kaybedenlerle ilgili bir ek düzenleme geliyor; Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa yapılan ek
bir düzenlemeyle, yaşamını kaybedenlerin emeklilik düzenlemesi,
varsa prim borçlarını ödemek veya diğer primlerle ilgili bir
kısım düzenlemeleri yapmak, yaşamını kaybedenlerin
eşi, çocukları, yoksa kardeşlerini bir kamu kurumuna
yerleştirmek gibi. Cinayete seyirci mi kalınacak? Cinayetten sonra
bunlar mı konuşulacak? Her cinayetten sonra bu konuşuluyor.
Bakın, arkadaşlar,
madenlerle ilgili kaza denilmiyor, fıtrat, kader hiç denilmiyor;
cinayet deniliyor, hatta katliam deniliyor ve bu katliamlarda
yaşamını yitirenlerle ilgili her seferinde bir düzenleme
geliyor; başsağlığı dileniyor, düzenlemelerle
yetiniliyor. Eğer siz bir şeyi önlemezseniz, korumazsanız
aslında bunun devamından yanasınız, madenlerde olan olay
kaza değil.
Bir diğeri, ayın
11inde Plan ve Bütçe Komisyonunda Çalışma Bakanı Vedat Bilgin
konuşuyor, ne diyor? Türkiyedeki iş kazaları en önemli
sorunumuzdur. Tutanaklarda. Başka ne diyor? Öyle bir sorun hâline
gelmiş ki örgütlenmemiz yetersiz, teknoloji yetersiz. Yirmi
yıllık iktidarın bir Bakanı bunu söylüyorsa işte bu
cinayettir, katliamdır. Bir diğeri, ne diyor? Bakan diyor ki:
Madende patlama olmadan önce bir fan bozulmuş, bu fan bozukluğuyla
beraber orada anında işlemin durması lazım. Devam
etmiş. Ne diyor Bakan? Diyor ki: Daha önce de buna benzer olaylar oldu
ama işçi sağlığı ve güvenliğiyle ilgili
yaptığımız düzenleme kamuda idareciye, özelde patronun
ağzına bağlı. Orada denetlemeye gidenler, biz özelleştirdiğimiz
için şirketler buluyor, bunu belirliyor ve patron parayı veriyor.
Patronun belirlediği bir yerde, kamunun yönetici olduğu bir yerde siz
denetim yapamazsınız, siz önleme yapamazsınız. Ne
yaparsınız? Ölümlere seyirci olursunuz.
Nedir diğer bir sorun?
Siz, getirdiğiniz aşamada, bunların her ölümünden sonra bir
düzenleme yaptığınızda kamu ceza almıyor,
bilirkişiler belirlese bile bir ceza almıyor, tam tersine bunlarla
ilgili işlem yapıldığında kamu veya özel sektör
korunuyor. Nasıl mı? Daha önce birçoğunu gördük ve Somada
Şu anda buradan selamlamak lazım sevgili Selçuk
Kozağaçlıyı ve sevgili Can Atalayı, avukat olarak Somada
savundular, katliam dediler, onlar cezaevinde, Soma davasından hiç kimse
içeride yok. Bir diğer konu nedir? Arkadaşlar, bir diğer konu
şu: Tekrar Mecliste bir araştırma komisyonu kuruluyor, araştırma
komisyonu Somayla ilgili 111 tane tespit yapıyor, Meclis adına
yapılan denetimlerin sonucunda uygulamaya geçilmesi lazım, hiçbiri
uygulamaya geçmiyor. Siz bu Meclisi sadece konuşmak üzerine
düzenliyorsunuz, Meclisin kendi saptadığı konuları bile yasal
bir düzenlemeyle yaşama geçiremiyorsunuz. Bakan öyle bir hâle geliyor ki
Plan ve Bütçe Komisyonunda diyor ki: Bu yasa yetersiz. Bu yasa olduğu
sürece iş cinayetleri devam eder, işçilerin kazaları devam
eder. Bunu söyleyen bir Bakan varsa, o zaman bu teklifle beraber -sadece prim,
emeklilikle ilgili düzenleme değil- bunu önlemek üzerine bir düzenleme
yapmak lazım; emekten yana bir düzenleme yapmak lazım, işçiden
yana bir düzenleme yapmak lazım. Niçin işçiden yana? Siz işçileri
madenlerde sensör olarak kullanıyorsunuz. İşçiler oraya
girdiğinde eğer atletini, fanilasını sürekli
değiştiriyorken Boğuluyorum! dediğinde siz bunu dikkate
almak istiyorsunuz ama iş işten geçmiş oluyor. Madenciler
yıllardır feryat ediyor, yıllardır söylüyor. Siz zaten
sendikal mücadeleyi yok ettiniz, var olan sendikalar da valinin, patronun
sendikası; işçilerin sesini duyan, işçilerle konuşan,
işçilerle görüşen bir sendika değil, tümüyle patronun
ağzına bakan, valinin ağzına bakan, kaymakamın
ağzına bakan bir sendikaya dönüşmüş ve işçiler bir
sensör vazifesi görüyor, yaşamını yitiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
Hiçbir düzenleme, hiçbir
koruma, hiçbir önleme yok ama işçilerin sorunları çok.
İşçilerin bu konuda çok teklifi var; işçiler sendikalı
olmak istiyor, işçiler örgütlenmek istiyor, işçiler bir daha kaza
olmaması için çaba harcamak istiyor. Bunlar dikkate alınmadığında,
seyirci kalındığında tümüyle bir keyfiyete dönüşüyor.
Nasıl ki işkencede cezasızlık varsa, nasıl ki birçok
faili meçhul cinayette seyirci kalınıp cezasızlık varsa ve
süreç boşa geçiyorsa maden kazalarında da yapılan düzenlemeler
genellikle boşa geçendir. Sorun onların emekliliği, prim
borçları değil; sorun ölmemeleridir, yaşamalarıdır,
yaşamdan yana olmaktır. Siz işçinin yaşamından yana
olmadığınız sürece yaptığınız
düzenlemeler geçersiz olacaktır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hasan
Subaşı Fahrettin
Yokuş
Adana
Antalya Konya
Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu Aydın
Adnan Sezgin
Trabzon İstanbul Aydın
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Cavit
Arı Cengiz
Gökçel Ömer
Fethi Gürer
Antalya Mersin Niğde
Kamil
Okyay Sındır Fikret
Şahin Tacettin
Bayır
İzmir Balıkesir İzmir
Deniz
Yavuzyılmaz
Zonguldak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Konya Milletvekili
Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Pazar günü Taksim
İstiklal Caddesinde bir terör saldırısıyla 6
vatandaşımız şehadet şerbeti içmiş, onlarca
vatandaşımız da yaralanmıştır. Şehitlerimize
Allah'tan rahmet, gazilerimize şifa diliyorum.
Başta PKK terör örgütü
olmak üzere bütün terör örgütlerini bir kere daha bu kürsüden lanetliyorum.
Bugün, ayrıca Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetimizin 39uncu kuruluş yıl dönümü,
Kıbrıs Türk halkının bayramını kutluyorum.
Kıbrısımızın bağımsızlığı
için mücadele edip şehadet şerbeti içen bütün
soydaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Kıbrısımızın kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş ve kahraman liderlerinden Fazıl Küçük Beyi bir kez daha
rahmetle anıyorum.
Kasım ayları bizim
için önemli aylar, acılı tatlılı aylar. Kasım ayı
biliyorsunuz Ahıska sürgününün 78inci yıl dönümü. Hani o vagonlarda
şehit olan 15 bini aşkın dindaşımız,
soydaşımız; onları da unutmadık, bir kez daha rahmet
ve minnetle anıyoruz. Yine, 12 Kasım 1933, 12 Kasım 1944
tarihleri Doğu Türkistanda kurulan iki cumhuriyetin kuruluş yıl
dönümleri. Bugün, Doğu Türkistan kan ağlıyor, Doğu Türkistanda
Çin zulmü devam ediyor. Bu vesileyle de Doğu Türkistanın
bağımsızlığı için mücadele veren ve rahmete
kavuşan bütün soydaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Doğu Türkistanın bağımsızlığı için
buradan dua ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz madde aslında güzel bir madde. Elbette ki
maden şehitlerimizin geride kalanlarını öksüz
bırakamayız. Onlar için elbette ki yapılanlar az bile ancak
keşke artık 42 şehitler vermesek, keşke bu
acıları bir daha yaşamasak, bunların tedbirini alsak.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ iktidarı 2011 yılı Haziran ayında
Cumhuriyetin 100üncü yılı diye bir hedef göstermişti, 2023
hedefi. Hatırlayınız, dönemin Sayın Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan bu hedefleri büyük bir mutluluk içerisinde
anlatmıştı. Neydi bu hedefler? Yıllık gayrisafi yurt
içi hasıla 2 trilyon dolara çıkacak ve dünyanın ilk 10 büyük
ekonomisi arasına girilecekti. Bırakınız ilk 10u, ilk
20ye bile giremedik, 2021 yılı itibarıyla 21inci sıraya
geriledik. Yine, ihracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerin payı
yüzde 20leri aşacaktı ama bu da hayal olmaktan öteye gitmedi. Hele
bir enflasyon hesabı vardı, tek haneye düşecekti; tam aksi oldu,
enflasyon çift haneli, hatta üç haneli rakamlara çıktı.
İşsizlik oranı yüzde 5lerde olacaktı ama bu da
gerçekleşmeyen hayallerin ötesinde kaldı. Kişi başına
düşen millî gelir 25 bin dolar olacaktı ancak hedefin bugün üçte
1ine bile ulaşamadık. İhracatımız 500 milyar dolara
varacaktı, bu hedefin de yarısı bile gerçekleşmedi.
Kayıt dışı istihdam engellenecek, ilk etapta yüzde 15e
düşecek, sonra da daha aşağılara çekilecekti ama ne oldu?
Kayıt dışı istihdam hâlâ yüzde 30larda.
Kıyılarımız dünyanın en temiz denizleri arasına
taşınacaktı, bu da gerçekleşmedi, Marmara Denizi ve Egenin
bir bölümü müsilajla kaplandı. Atık dönüşümü
yapılacaktı ancak tam tersi oldu Türkiye Avrupa'nın çöplüğü
oldu. Çöp ithalatıyla birlikte birçok şehrimizde çöplük
yığınları oluştu. Geri dönüşüm lafta
kaldı. 2021de Avrupa Birliği ülkelerinin 14,7 milyon ton çöpü
Türkiye'ye getirildi.
Yeni bir kamu personel
sistemi oluşturulacaktı; tam tersi yapıldı. Kamu personel
sistemi içinden çıkılmaz bir hâle getirildi. Kamuda 35 farklı
istihdam modeli icat edildi, çalışma barışı bozuldu,
liyakat, adalet rafa kaldırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Yenilenebilir enerji kaynakları en az yüzde 30 olacaktı;
bu da hayalden öteye gitmedi.
Kent ulaşım
sistemleri Avrupa Birliği standartlarına uyumlu olacaktı; bu da
hayaller âleminde yerini aldı.
Tüm sulanabilir arazilerimiz,
tarım arazilerimiz sulanacaktı; öngörülen sulama projeleri bile
hayata geçirilemedi.
Enerjide dışa
bağımlılığımız ortadan kalkacaktı fakat
dışa bağımlılığımız iyice
arttı.
İhracatta, sosyal güvenlikte,
yoksullukta öyle vaatler vardı ki -sürem bitmek üzere- bunları bir
dahaki konuşmama, inşallah, eklerim.
Şimdi, bu hayaller ne
oldu? Suya düştü. Bu yalan rüzgârları artık esmiyor. Şimdi,
yeni bir rüzgâr lazım, yeni bir yalan lazım, Türkiye
Yüzyılı yalanı lazım. 2053 Türkiye Yüzyılı.
Hayal satmaya devam, yalan satmaya devam ama artık az kaldı.
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Zonguldak
Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın
Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yıl
2014, cumhuriyet tarihinin en büyük maden faciası gerçekleşmiş,
Somada 301 madenci hayatını kaybetmişti. Bu maden faciasının
ardından Mecliste çıkarılan bir kanunla maden kazalarında
hayatını kaybeden madencilerin ailelerine devlette istihdam
hakkı tanındı ancak sadece 2003 ve 2014 yılları
arasındaki maden kazaları bu kapsama alındı. Oysaki
partilerin mutabakatı farklıydı, kanunda bir süre
sınırlaması olmayacaktı ama AK PARTİ son dakika
değişikliğiyle hangi yıllarda, hangi kazalarda kaç
madencinin hayatını kaybettiğinin sayısını
hesapladı; topladı, çıkardı, çarptı, böldü ve
artık bir cana ne kadar bedel biçtiyse son anda 2003 öncesi ve 2014
sonrası maden şehitlerinin ailelerini kapsam dışında
bıraktı. Bu bir ayıptı, utançtı, bunun adı maden
şehitleri arasında yapılan ayrımcılıktı.
Değerli milletvekilleri,
2019 yılında bu ayrımcılık son bulsun, bu süre
sınırlaması kalksın diye bir kanun teklifi verdim. Bu
teklifle, tüm maden şehit ailelerine devlette istihdam hakkı
tanınacaktı ve aylık bağlanacaktı. AK PARTİ bu
kanun teklifini ilgili komisyonun gündemine dahi almadı. Ancak mücadeleyi
bırakmadık, 2020 yılında Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kanun teklifimizi Meclisin Genel Kuruluna getirdik ve ne oldu dersiniz? AK
PARTİ milletvekilleri el kaldırdı, el indirdi, bu kanun
teklifinin görüşülmesini reddetti. 2021 yılında ise KİT
Komisyonu Başkanlığına dilekçe verdim bakanlıklar harekete
geçsin diye, bu utanç ortadan kalksın diye; AK PARTİ yine reddetti.
Biz pes etmedik ama AK PARTİ kulaklarını tıkamaya devam
etti, ta ki Amasraya kadar. Sayın AK PARTİ milletvekilleri,
şimdi size soruyorum: Babası 2003 öncesi veya 2014 yılı
sonrası maden şehidi olanların çocuklarının
acılarını duymanız için Amasrada büyük bir maden
faciasının yaşanması mı gerekiyordu? Şimdi,
nihayet bu büyük haksızlık düzeltilecek. Neticede daha önce
verdiğimiz ve 17 Ekim 2022de tekrar bir kez daha verdiğimiz kanun teklifini
kopyala yapıştır yaparak önümüze getirdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Madem verdiğim kanun teklifini
aynen getirecektiniz, üç yıl neden beklediniz? Bunca kardeşimizi
neden mağdur ettiniz ve hakkına girdiniz?
Sayın milletvekilleri,
bakın, daha önce kapsam dışı bırakılan
Zonguldaklı maden şehidi Feyzi Derelinin oğlu Emre ne diyor?
Diyor ki: Sayın Vekilim, bugün bu yasa geçerse eğer bizde hafif de
olsa baba özlemi diner ve devleti baba olarak görürüz.
Kanun maddesini destekliyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler.. 18inci madde
kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 19 5510
sayılı Kanunda bulunan geçici 59 ve geçici 66ncı maddeler
yürürlükten kaldırılmıştır.
Cavit
Arı Ömer
Fethi Gürer Tacettin
Bayır
Antalya Niğde İzmir
Cengiz
Gökçel Kamil
Okyay Sındır Fikret
Şahin
Mersin İzmir Balıkesir
Aysu
Bankoğlu
Bartın
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bartın Milletvekili Sayın Aysu Bankoğlu.
Buyurunuz Sayın
Bankoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
AYSU BANKOĞLU
(Bartın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz kanun teklifinin 18inci ve bu 19uncu maddeleriyle
aslında nihayet iki yüzlü bir ayıba son verilecek. Ayıp diyorum
çünkü daha önce maden şehitlerimizin yakınları ancak 2003 ve
2014 tarihleri arasında madenci vefat ettiyse bazı haklardan
yararlanabiliyordu ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak maden
şehitlerimizin ölüm tarihlerine göre yapılan bu
ayrımcılığın bir ayıp olduğunu defalarca,
yıllardır dile getirdik. İki yüzlü diyorum çünkü sözüyle
şehitlik makamını yüceltenler maden şehitlerini
yıllardır ayrımcılığa tabi tutanların ta
kendisidir. Türkiyede her tanımın olduğu gibi şehitlik
makamının da ayrımcılıklarla içini boşaltan bu
iktidar, maden şehitlerinin ayrımcılığa
uğradığını ve birçok şehitlik hakkından
aslında faydalanamadığını pekâlâ biliyordu. Bu
ayrımcılığın mimarları şimdi madencilere bir
hak bahşediyormuş gibi bir algı yaratmaya
çalışıyor. Bu teklif güzel ama geç bir teklif değerli
milletvekilleri.
Burada iki konuyu
tartışmak zorundayız: Birincisi, bu gibi bir mevzuat
değişikliğinin neden ve nasıl bu kadar geciktiğidir.
İkincisiyse bu gibi bir düzenlemenin aslında sorunun temeline
ilişkin bir çözüm sunmadığıdır. Bakın, maden
şehitlerine ancak Soma faciasından sonra bazı haklar
tanındı; o da zaman sınırıyla. Bu hakların
verilmesi için bile bizim 301 madencimizi kaybetmemiz gerekti. Biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak defalarca ama defalarca bu zaman
sınırlamasının kaldırılmasına ve maden
şehitleri arasında ayrım yapılmamasına ilişkin
kanun teklifleri verdik ama hepsi iktidar tarafından reddedildi.
Şimdi, Çalışma Bakanı diyor ki:
Cumhurbaşkanının talimatıyla maden şehitleriyle
ilgili bir çalışma yaptık. Ama o
Cumhurbaşkanının şehitlik haklarını
eşitlemek ancak 42 madencimizi kaybedince aklına geliyor. Bir
hakkın alınmasının koşulu toplu can
kayıpları mı olmalıydı değerli milletvekilleri,
soruyorum size? İktidarın bu ayıba son vermesi için, bizim
sesimizi duyması için 42 canımızı kaybetmemiz mi
gerekiyordu değerli milletvekilleri?
Diğer bir sorun, bu
sorunun kökenine inmemek. Amasrada bir sürü ihmalin olduğu,
kazaların öngörüldüğü ama önlemlerin alınmadığı
ortada. Öngörülebilir ve önlenebilir bir şey kaza ya da kader değil
cinayettir, cinayet. Alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler,
şaibeli amirlerinizin liyakatsiz atamaları oldukça yitirdiğimiz
her madencinin vebali, sorumluluğunu yerine getirmeyen bir yönetimin yani
iktidarınızın üzerindedir. (CHP sıralarından
alkışlar) AKPnin artık bir gelenek hâline getirdiği bir
yama siyaseti var, günü kurtarmak; hedefiniz bu. Bir sorun olunca, neden bir
sorun var, nasıl çözülür, araştırmak,
araştırılanı okumak, politika üretmek; böyle bir şey
yok sizde. Önlem almak yerine ancak iş işten geçtikten sonra
yapacaklarınıza odaklanıyorsunuz; Bartında da işte
aynı durum var.
Enerji Bakanınız
güya geldi buraya, bu kürsüden açıklama yapıyor ama açıklamasında
Ya, biz bunu neden yaşadık? Sorunun temelinde ne var? buna dair
hiçbir sorgulama, hiçbir açıklama, söylediği hiçbir şey yok.
Sonra da geliyor burada Tazminat vereceğiz, ödeme yapacağız. diyor
ya; içler acısı gerçekten, durumunuza üzülüyorum. Ya,
arkadaşlar, 42 can gitti, 42 canımızı kaybettik. Hangi
ödeme geri getirecek bu insanları ya?
Bakın, Uluslararası
Çalışma Örgütü diyor ki: İş cinayetleri artıyor.
İş denetimleri azalıyor. Türkiye Taşkömürünün faaliyet
raporunda var, 2021de kuruma ait müessesede 2.960 işçinin
yaralandığını söylüyor rapor. Yine, Sayıştay
Sorun var. diyor, uzmanlar Bilim ve teknoloji takip edilmemiş. diyor,
bilirkişiler Havalandırmada sıkıntı var. diyor.
Peki, tüm bunlara karşılık ne yapılıyor? Tüm bunlara
karşılık araştırma komisyonu kuruldu, değil mi?
Üç ay çalışacak. Peki, Somada da kurulmuştu aynı komisyon.
Raporu nerede? Tozlu raflarda ve hükümsüz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bankoğlu.
AYSU BANKOĞLU (Devamla)
111 öneri boşluğa söylenmiş bir laf gibi öylece ortada
duruyor. Keşke Soma raporundaki bu öneriler dikkate alınsaydı,
Amasrada gerekli önlemler alınmış olsaydı da kimse
ölmeseydi değerli milletvekilleri.
Bugün eşitlenen haklar
giden hiçbir madenciyi geri getirmiyor; bunu unutmamanız lazım. Biz
kalıcı bir çözüm istiyoruz. İş kazasını önlemek
bedelini ödemekten ucuzdur. Biz alınmayan önlemlerin bedelini
canımızla, canlarımızla ödemek istemiyoruz artık. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu olayları bir daha yaşamamanın
tek yolu önlemleri almaktır. Yaşananlar kader değil,
sorumlulukların yerine getirilmemesinin birer sonucudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
AYSU BANKOĞLU (Devamla)
Siz, önlemleri almaz, denetimleri yapmazsanız; liyakatsiz kişileri
siyasi amaçlarla kilit mevkilere atar, cezasızlığı bir
kültür hâline getirirseniz; taşeronluk, özelleştirme ve redevansla
kamu madenciliğini öldürür, kısa sürede kâr sağlamak için üretim
baskısı yaparsanız ne gideni geri getirebilir ne de
acıları tazmin edebilirsiniz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
yürürlükten kaldırılmıştır ibaresinin mülga
edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Aydın
Adnan Sezgin Dursun
Ataş
Trabzon Aydın Kayseri
Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 19uncu
maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifine baktığımızda, maden
ocaklarının yer altı işlerinde meydana gelen iş
kazaları sonucunda hayatlarını kaybeden işçilerimizin
geride kalan ailelerine aylık bağlanması ve bir
yakınının kamuda istihdam edilmesi hakkında birtakım
düzenlemeler yapılmaktadır; bunu görüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Amasra'daki maden faciası sonrasında görüşülen ilk torba kanuna
bir ek madde ihdas edilmesi için tarafımızdan, İYİ Parti
tarafından verilen önergede benzer bir düzenlemenin yapılması
Komisyona teklif edilmişti. Yaşanan felaket henüz
sıcaklığını korurken, yapmış olduğumuz
bu teklif neredeyse görüşmekte olduğumuz bu teklifle aynı
olmasına rağmen maalesef Cumhur İttifakı tarafından
reddedilmiştir. AK PARTİ Grubunun muhalefetten gelen her önergeyi
toptancı bir mantıkla reddetme alışkanlığı
burada da kendini göstermiştir. Bu tavır doğru değildir
arkadaşlar, bu tavır milletin hayrına değildir.
Unutmayalım ki iktidarı ve muhalefetiyle bu yüce çatı
altında aziz milletimizin sıkıntılarını gidermek,
dertlerine derman olmak için vazife yapıyoruz. Bakın, biz, sizin
yaptığınız gibi yapmıyoruz değerli arkadaşlar.
Hayırlı olacağına inandığımız, gerekli
olduğunu düşündüğümüz için Komisyonda bu maddelere kabul oyu
verdik çünkü bizim sorumlu muhalefet anlayışımız da onu
gerektirir. Milletin hayrına olan teklif, düzenleme, iktidardan
geldiğinde de ona biz Evet. demesini de biliriz. Nasıl eksiklerinizi
burada söylüyorsak milletin hayrına getirdiğiniz düzenlemelere de
Evet. deriz.
Değerli arkadaşlar,
fırsat buldukça bu yüce Meclisin kürsüsünde
vatandaşlarımızdan bize gelen sıkıntıları,
talepleri dile getiriyor, milletin sesi olmaya çalışıyoruz.
İktidar mensuplarına buradan sesleniyorum: Bizim her
söylediğimize tepki gösterme
alışkanlığınızdan vazgeçin, bizi bir dinleyin,
bizim uyarılarımıza kulak verin çünkü siz Kimsesizlerin kimsesi
olacağız. diyerek iktidara gelmediniz mi? Siz Yoksulluğu
ortadan kaldıracağız. demediniz mi? İşte, o,
kimsesizlerin kimsesi olarak burada bugün biz konuşuyoruz, o
yoksulların sesi olarak biz konuşuyoruz arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
İYİ Parti olarak hazırladığımız sorumlu
madenciliği gözeten, uluslararası standartlara ve sürdürülebilirlik
ilkelerine uygun, kıt kaynakların en verimli şekilde
değerlendirilmesini ön plana alan, ham madde arz güvenliğini
hedefleyen madencilik eylem planımız var, bununla ilgili bir önerimiz
var. Bununla ilgili bir iki hususu da arz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
biz iktidarımızın ilk yüz gününde maden izinlerinin
Cumhurbaşkanının onayına sunulmasını öngören
2018/8 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'ni
yürürlükten kaldıracağız. Ülkenin büyük bir bölümünde madencilik
yapıldığı şeklindeki yanlış kamuoyu
algısının oluşmasına yol açan, gerçekte ise maden
aramalarının yapılabileceği alanları fiilî olarak
daraltan, terk edilmiş ruhsat alanlarının ihale edilmesi
uygulamasını öncelikle arama ruhsatları için yürürlükten
kaldırarak, arama ruhsat aşamasında terk edilmiş
alanları herhangi bir işleme tabi tutmadan, herhangi bir işleme
gerek kalmadan açık alan hâline getireceğiz. Ruhsat güvenliğini
tehdit eden, ruhsatlandırma ve izin süreçlerinin uzamasının
yanı sıra, risk ve maliyet artışlarına yol açan
siyaset ve bürokrasi kaynaklı keyfî müdahalelere son vereceğiz. Maden
izinleri ve lisanslarını şeffaflık, öngörülebilirlik ve
fırsat eşitliği ilkelerine göre vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Madencilikte devletin,
kamuoyunun ve yatırımcıların beklentilerine ortak bir çözüm
üretmek üzere tüm ilgili tarafların temsilcilerinden oluşan bir
komisyon oluşturarak, bir madencilik acil eylem planı hazırlayarak
uygulamaya sokacağız.
Değerli arkadaşlar,
madencilik eylem planımızda orta ve uzun vadede
yapacaklarımız da var. İnşallah başka bir
konuşmada onları da size anlatmak, onları da sizinle
paylaşmak üzere hepinize teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan ve
ibaresinin ile olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Batman İstanbul İzmir
Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı Oya
Ersoy
İstanbul Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın
Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, bugün hepimiz Aleviyiz.
Öncelikle birkaç şey söylemek istiyorum. Alevi toplumunun eşit
yurttaşlık talebi ortadayken, Alevilerin Cemevleri ibadethanedir.
beyanı ortadayken getirdiğiniz bu torba yasa pespaye bir yasadır.
Seçim motivasyonuyla getirilen bu torba asimilasyon
politikalarınızın ve devletin Alevisini yaratma
planının bir parçasıdır. Buradan Alevi toplumuna seslenmek
istiyorum: Bizler gökkuşağıyız ve bütün renklerimizle,
inançlarımızla, kimliklerimizle, farklılıklarımızla
eşit ve özgür bir ülkeyi birlikte yaratacağız.
Sayın vekiller, bu
maddeyle, madenlerde meydana gelen iş cinayetlerinde
yaşamını yitirenlerin prim borçlarının terki ve hak
sahiplerine aylık bağlanması düzenlenmektedir. Elbette
düzenlensin, çok daha önce gelmesi gerekiyordu. Ancak şunu da iyi bilmemiz
lazım, burada birçok arkadaşımız söyledi,
çalışırken ölmek işçilerin kaderi değildir. Neden
işçiler ölüyor, bunu sorgulamamız lazım. Soma'dan Ermenek'e,
Şirvan'a, Kozlu'ya, Bursa'ya, son yirmi yılda en az 1.980 maden
işçisi yaşamını yitirdi. Her maden katliamından sonra
bu Mecliste taziyeler sunuldu, her defasında Gerekli önlemleri
alacağız. denildi, İhmali olanlar
araştırılacak. denildi. Hatta Soma'da Araştırma
Komisyonu kuruldu. Peki ama neden ölümler durdurulamıyor? Mademki ihmaller
araştırılıyor, mademki ihmali olanlar
araştırılıyor, o hâlde söyleyin: 1.980 madencinin
cinayetinden sorumlu kaç kişi cezaevinde şu anda, kaç maden kapatılmıştır?
Hiç kimse içeride değil, hiçbir maden de kapalı değil. Neden
madenciler ölmeye devam ediyor diye sormak gerekiyor.
Amasra'daki madende kaza
Geliyorum. diyordu, Sayıştay raporlarına rağmen
durduramadınız. Onun yerine, yandaşlara yüzlerce maden
ruhsatı dağıtmaya devam ettiniz, hatta maden
sahalarını parsel parsel, ayrı ayrı firmalara verdiniz ki
bu yandaşlar kazansınlar. Neden Bir madende en güvenli şekilde
nasıl üretim yapılabilir? meselesine odaklanmadınız da
madenleri parçalayarak yandaşlara dağıttınız? Bari
bunu yapmasaydınız. Neden işçinin canını korumayı,
ekolojiyi korumayı öncelemiyorsunuz, madenden çıkmaya
odaklanmıyorsunuz da bu şekilde hareket ediyorsunuz; bunu sorgulamak
gerekiyor. Bu soruların cevabı elbette ki kârı merkezinize
aldığınız için. Siz, yandaşlara sermaye aktarmaya
odaklanmış bir partisiniz, işçiyi yaşatmaya
odaklanamıyorsunuz. O yüzden, Somada
yaşadıklarımızı hepimiz biliyoruz ve Erdoğan dedi
ki Somada: Kaza, kader, fıtrat. ve Amasrada döndü, tekrar aynı
şeyi söyledi Kader planı. dedi. Bu açıklamalar son derece
bilinçli yapılan açıklamalardır ve işçi ölümlerini
normalleştirmeye çalışmaktadır Sayın Erdoğan.
Somada olduğu gibi Amasrada da zarar ederiz, madenleri kapatmak zorunda
kalırız bahanesiyle iş güvenliği önlemleri
almadınız ancak havalandırmayı doğru
yapsaydınız, metan drenajı yapsaydınız, kömür tozuyla
mücadele etseydiniz bu iş cinayeti yaşanmayacaktı.
Ne hazindir ki iş
cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin ailelerine,
yakınlarına verilecek destekler bu gerçeğin üstünü örtmek için
partiniz tarafından kullanılmaktadır. Kadınlara 3 çocuk
siparişi veren Erdoğan iktidarında, Türkiye'de gençler
savaşta, emekçiler iş cinayetlerinde, kadınlar kadın
cinayetlerinde yaşamlarını yitiriyorlar. Çocuklarımız
iktidarın, sermayenin, erkeğin kölesi değildir. İşçi
katliamlarını normalize eden anlayışı bir kez daha
burada kınıyoruz. Bilimin ve tekniğin gereklerini yerine
getirerek işçilerin hayatını koruyacak politikalar izlemenin
mümkün olduğunu burada bir kez daha halkımızla paylaşmak
istiyoruz. Bu işçilerin kanından beslenen nekropolitikalara
karşı işçilerin birleşmesinden başka çare yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Örgütsüz halk, köle halktır. İşçileri,
kölelik düzenine karşı örgütlenmeye, sendikalaşmaya, mücadeleye
davet ediyorum. Üretimden gelen gücümüzü kullanabilelim ve yaşasın
işçilerin örgütlü mücadelesi, direne direne kazanacağız diyorum.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde
kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Cavit
Arı Nazır
Cihangir İslam Ömer
Fethi Gürer
Antalya İstanbul Niğde
Cengiz
Gökçel Kamil
Okyay Sındır Fikret
Şahin
Mersin İzmir Balıkesir
Orhan
Sarıbal
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurunuz Sayın
Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 364 sıra
sayılı bir Kanun Teklifi geldi. Kanun teklifinin içerisinde, Adalet
ve Kalkınma Partisinin, saray iktidarının Alevilere dönük
asimilasyon, inkâr, yok etme, kazanılmış değerleri
itibarsızlaştırma modeli.
Biraz önce AKP Grup
Başkan Vekili aynen şunu söyledi: Bir dil kullanıyorsunuz,
incitiyorsunuz. Soruyorum: 30 milyon insanın Alevi olarak kendini
tanımladığı Türkiye Cumhuriyetinde, siz, gelecek
yüzyıllara konu olacak bir Alevi meselesini yanında sigorta
kanunuyla, yanında vergi kanunuyla, yanında araç ticareti
yapanların kanunuyla aynı noktaya getirmekten utanmıyor musunuz?
Bundan daha incitici ne olabilir ki? (CHP sıralarından
alkışlar)
Çok net söylüyoruz,
yaptığınız iş aynen şöyledir: Alevi toplumunun
değerleriyle oynuyorsunuz, Alevi toplumunun inancıyla oynuyorsunuz;
Alevi toplumunun geleneklerini, göreneklerini, inancını âdeta
kendinize göre tarif ediyorsunuz. Size ne Alevi inancını tarif etmek
ne Alevi ritüellerini belirlemek ne Alevi inanç merkezlerini başka bir
hâle sokmak anlayışı yakışır; siz sadece Alevi
inancını tanıyacaksınız, başka
yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Bin beş yüz yıllık bir
tarihsel süreçten geçiyoruz, bin beş yüz yıl. Bugüne kadar bütün
fiziksel tahribatlara, bütün fiziksel müdahalelere, bütün fiziksel yok etmelere
rağmen Aleviler dimdik bu topraklarda mücadelelerini sürdürüyorlar; ne
için? Yolları için, inançları için, değerleri için, kültürleri
için. Siz ne diyorsunuz? Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi
Başkanlığı kuracağız. Gerekçe ne? E, zapturapta
alalım. Olmuyor böyle, başka türlü kontrol edemiyoruz. İnanç
özgürlüğü denen bir kavram var; inanç, kişiyle
inandığı değerleri arasındadır, siz niye araya
giriyorsunuz, sizin başka işiniz mi yok? Yoksulluk, açlık,
sefalet, toplumun bütün kesimleri ciddi bir sıkıntı içerisinde
sizin derdiniz Alevi toplumunun yaşam biçimini, öğretisini, kültürünü
dizayn etmek, olacak şey değil! Elbette bunu kabul etmemiz mümkün
değil. Yapacağınız iş çok açık, çok net. Bu kanun
teklifi Alevi toplumunun sorunlarını gideren bir kanun olmaktan
çıkmıştır; tam tersi, hukukla, mahkemelerle Alevi
toplumunun kazanmış olduğu cemevleri ibadethane meselesini
aslında burada geriye döndürerek cemevlerinin ibadethane olmasına
engel oluyorsunuz. Getirdiğiniz kanun teklifi içerisinde Alevilerin gerçek
talebi olan ne var? Örneğin Aleviler, kendi dernekleri ve kendi
cemevlerinin Kültür Bakanlığına ait olmasını istediler
mi istemediler mi, cevap var mı? Yok. Bir başka konu, Alevilerin
talebi çok açık ve net: Eşit yurttaşlık meselesi, var mı
yok mu? Sorduğunuz zaman, sorduğunuz soruya şu cevap geldi,
dediniz ki: Biz bunu halledemeyiz. Peki. Aleviler için başka önemli bir
konu Cemevleri ibadethane, cem ibadetimizdir. dendiğinde ne dediniz?
Biz buna bir şey yapamayız. Başka
Zorunlu din dersleri
kaldırılsın. Alevi toplumu inancını evinden, ailesinden,
öğretilerinden alır. Zorunlu din dersleri Alevi toplumu için
kesinlikle bir baskı ve dayatmadır, bunu çok açık bir
şekilde reddetmektedirler. Bununla ilgili bir çözümünüz var mı?
Kesinlikle ve kesinlikle yok. İnanç özgürlüğü istiyoruz. Eğer
siz inanç özgürlüğüne razı olsanız aslında başka
inançların da özgür olmasına olanak açacaksınız. Bu da
elbette rahatsız edecek. Oysa inanç özgürdür, birey kendisi nasıl
istiyorsa öyle davranır, bunu sizin tarif etmenize gerek yok; siz sadece
kendi inancını, kendi ritüellerini, kendi değerlerini ortaya
koyan toplumların inancını sadece ve sadece kabul edeceksiniz.
Eğer, gerçekten, Kültür Bakanlığı Alevi toplumu için bir
şey yapmak istiyorsa Madımakı utanç müzesi yapacak; dönüp
Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, bütün buralarla ilgili bir
daha bu topraklarda toplumsal çatışma olmasın, ağır
acı olaylar yaşanmasın diye toplumsal barışı
önceleyen gerçekten önemli uygulamalar yapabilirdi, bu mümkündü.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yine, çok açık ve net,
bu getirdiğiniz kanunla aslında yapmak istediğiniz şu:
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bir kayyum
dayatmasıdır. Ne demek? Söyledi, gittiği yerde dedi ki: Dernekler,
bakanlık ve diğer kurumlara bağlı bütün cemevlerini biz
yöneteceğiz. Sen kimsin, işin ne, neyi yönetiyorsun? Ama tabii, öyle
bir hava var ki kadının ne kadar doğum yapacağına
karar veren, fındık parasının ne olacağına karar
veren, her türlü konuda karar veren bir adam onda da karar vermek istiyor; bu,
yanlış, buradan bir adım ileri atamazsınız.
Anlayamadığınız
bir şey var: Anlayamadığınız şey, bir seçim
yatırımı yapmak istiyorsunuz ama yanlış noktadan
geliyorsunuz. Alevilere kıymet verdiğinizi, değer
verdiğinizi söylüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Son, Başkanım...
BAŞKAN Buyurunuz.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
Alevi derneklerini gezdik, 1.585 derneği gezdik." diyorsunuz. 1.585
derneğin temsilcileri buraya geldiler geçen hafta salı günü. Neyle
karşılaştılar? AKP ve saray zulmüyle, faşizmle,
baskıyla; yaralandılar, işkence gördüler, hastanelere gittiler;
sizin Alevilere bakışınız sadece bu kadar.
Dolayısıyla yaptığınız iş çok net;
Aleviliği tamamen zapturapta almak; inancından, değerlerinden
uzaklaştırmak; kayyumla cemevlerine müdahale etmek. Aleviler çok net,
açık söylüyor: Bizim dinimiz sevgi, Kâbemiz insan; insanı
okursanız en önemli bir değere sahip olursunuz; aslolan insana sahip
olmaktır, insanı iyi okumaktır.
Ve elbette son söz:
Yalanlarınızı, inkârlarınızı, yok
saymalarınızı; hepsini görüyoruz ve farkındayız ama
biliniz; biz farkındayız, siz de farkındasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) -
Bugüne kadar nasıl geldiysek bundan sonra Alevi toplumu olarak her türlü
çatışmaya karşı, her türlü inkâra karşı, her
türlü yalana karşı direneceğiz, mücadelemizi sonuna kadar
sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10uncu maddesinin birinci
fıkrasına eklenen (i) bendinin aşağıdaki şeklide
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
i) Kurumların, yurt
dışından satın alınan malları Türkiye'ye
getirilmeksizin yurt dışında satmalarından veya yurt
dışında gerçekleşen mal alım satımlarına
aracılık etmelerinden sağladıkları kazancın %
50si,
Bu indirimden
yararlanılabilmesi için kazancın elde edildiği hesap dönemine
ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken
tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması, aracılık
faaliyetine ilişkin malların satıcısı ve
alıcısının Türkiye'de olmaması şarttır.
Cumhurbaşkanı, bu bentte yer alan oranı, yarısına
kadar indirmeye veya % 50sine kadar artırmaya yetkilidir.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
Adana İstanbul Kayseri
Bedri
Yaşar Aydın
Adnan Sezgin Hasan
Subaşı
Samsun Aydın Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, özellikle İstanbulda Taksimde İstiklal Caddesinde bir terör
saldırısı sonucu hayatını kaybeden değerli
hemşehrilerim başta Adem Topkara, Elif Topkara olmak üzere Yağmur
Uçar, Arzu Özsoy, Yusuf Meydan ve Ecrin Meydana Allahtan rahmet diliyorum,
yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Yüce
Türk milletinin başı sağ olsun.
Tabii, Türkiye öyle bir hâle
geldi ki yol geçen hanına döndü. İşte, dağda şu kadar
terörist kaldı, bu kadar kaldı, ayakkabı numarasına kadar biliyoruz
derken, bugün, İstanbulun göbeğinde, dört aydır bir konfeksiyon
atölyesinde çalışacak, devletin bundan haberi olmayacak,
İstanbulun en bilinen yerinde bu terör eylemini gerçekleştirecek.
Artık, lafın, sözün bittiği ve icraatın olması
lazım gelen bir noktadayız. Sayın İçişleri
Bakanı, lütfen, konuşmayı bırakın artık,
gerçeklerle yüzleşin ve işin gereğini yapın.
Bu madde üzerinde de belli
imkânlar sağlanıyor. Siz zaten finans merkezini İstanbula
taşımaya çalışıyorsunuz, bu İstanbuldaki finans
merkezinin de şirketler tarafından artık bir miktar
kullanılmasını istiyorsunuz ve bununla ilgili de bazı
ayrıcalıklar oluşturmaya çalışıyorsunuz. Bunu
sadece İstanbul ölçeğinde değil, Ankarada da yapabilirsiniz,
İzmirde de yapabilirsiniz, Antalya'da da yapabilirsiniz, bunun bir önemi
yok. Diyorsunuz ki: Yurt dışında alıp
sattığınız mallardan elde ettiğiniz gelirlerden
doğan vergileri yüzde 50ye kadar ödersiniz. Sayın
Cumhurbaşkanımız da eğer arzu ederse bunu sıfıra
kadar çeker. Bakın, yurt dışında -yani bugün bu
rakamları- bunların önünü açmaya çalışırken Türkiye'de
neler cereyan ediyor, bunlardan, gerçeklerden, acı gerçeklerden biraz size
söz etmek istiyorum. Bugün bankalarda ne oluyor biliyor musunuz? Banka size
kredi kullanmakta belli zorluklar çıkardığı gibi, siz o
bankadan kullandığınız krediyi sadece ve sadece o bankadan
olan borçlarınıza ödeyebiliyorsunuz yani A bankasındaki
paranızla B bankasındaki borcunuzu ödeyemiyorsunuz. Bakın,
ticaretin bugünkü yani Türkiye'deki şu anki durumundan bahsediyorum,
geçmişten veya gelecekten bahsetmiyorum. Aynı şekilde, vergiyi
öderken bile soracaksınız Ödenir mi, ödenmez mi? diye veyahut
kullandığınız krediyle sadece ve sadece bir fatura varsa,
bir çek varsa bunun karşılığında belli ödemeler
yapabilirsiniz. Bunun anlamı şu: Ticaretin dışında,
ticareti daraltmak için, ticaret alanını daraltmak için
bankaların, bugün, özellikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu marifetiyle verilen talimatlar doğrultusunda adım
atmaları mümkün değil. Cebinizde plastik kartlar var. İşte
tek haneye düşürmeye çalışıyoruz faiz oranını;
bugün, en düşüğü 1,5 -en düşüğü- 2ye kadar olanlar var,
kümülatife vurduğunuz zaman bunların tamamı da 20nin üzerinde.
Mesela şöyle söyleyebilirsiniz, çok da rahat uygulanabilir: Bugün kredi
kartlarına politika faizinin 2-3 puan üzerinden daha fazla faiz
uygulayamazsınız. Mesela bunu söyleyebilirsiniz, bunu çok rahat
söyleyebilirsiniz veyahut da ticaretle ilgili, özellikle ihracatla ilgili,
ithalatla ilgili belli avantajları -yabancılara getirdiğiniz
gibi- Türk şirketlerine de getirebilirsiniz. Aynı şekilde,
özellikle yabancı yatırımcıların borsa üzerinden
değil, getirdikleri finansmanla üretime, istihdama yönelik
yaptığı bütün yatırımları sonsuz
destekleyebilirsiniz. Ama ne şartla? Türkiyede yapılan üretimlerin
dışında, daha çok Türkiye'nin ithal ettiği ürünlere yönelik
üretim yaptığı takdirde vergi indirimi de getirin, elektrik
indirimi de getirin, hangi indirimleri istiyorsanız getirin. Ama şunu
da unutmayın: Önce içeride kendi yatırımcınızın,
kendi üreticinizin, kendi ticaret erbabınızın hak ve hukukunu
koruyamadığınız sürece bunun hiçbir anlamı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Bunun anlamı şu: İthalat ile ihracat arasındaki rakam
bugünkü gibi açılır gider. Aynı şekilde, dünya
ticaretindeki toplam ihraç rakamlarının içerisinde Türkiye'nin
payı yüzde 1in altında, aynı rakamlar da geçer gider.
Artık konuşmaktan daha çok, ben Hükûmeti icraat yapmaya davet
ediyorum. Bugün üreticisini, ticaret erbabını, bugün
yatırımcısını desteklemeyen bir iktidarın ne
enflasyonu aşağı çekme şansı var ne de işsizlik
oranını aşağıya çekme şansı var. Kaldı
ki bugün özel sektör sizden belli hedefler bekliyor, hedefler veriyorsunuz,
bunların hiçbir tanesi tutmuyor. Yarını görebilen var mı?
Bilmiyorum. Bugün bankalar altı ay vadenin üzerinde kredi vermiyor.
Bırakın sağla solla uğraşmayı -bankacı
arkadaşlarımız var, Tamer ağabey sen de bunlardan birisin-
gereğini yapın diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 364
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde yer alan
ilişkin ibarelerinin hakkında olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Zeynel
Özen Oya
Ersoy
Batman İstanbul İstanbul
Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu Muazzez
Orhan Işık
Bitlis İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın
Ersoy.(HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu ülkede Alevilerin
eşit yurttaşlık sorunu vardır. Bu, AKP döneminde
başlayan bir sorun değil, bu, bu ülkenin tarihsel bir sorunudur. Bu
yasa teklifi ve daha önceki dönemlerde, AKPnin açılım dönemlerinde
Alevi konusunda söylediği her şey bizzat Aleviliğe
bakış açısını göstermektedir. Tamamen bir elektrik, su
sorununu bile lütuf olarak gören ve adından bile nasıl
baktığınızı gösteren bir yasayla karşı karşıyayız.
Evet, biz bu torba yasanın ve finans değerlerini, hani finansı
düzenleyen, vergiyi düzenleyen bir torbanın içine Alevilik maddelerinin
sokuşturulmasının karşısındayız ve Alevilerin
eşit yurttaşlık hakkının ve bu doğrultudaki bütün
mücadelesinin, acil taleplerinin, hepsinin de yanındayız.
Evet, üzerine söz
aldığım madde maalesef, yine şirketlere yeni bir vergi
indirimi getiriyor. İstanbul Finans Merkezi Kanunu hükümlerine göre
katılımcı belgesi alan ve İstanbul Finans Merkezi
bölgesinde faaliyette bulunan kurumlara yurt dışında
aracılık hizmetlerinden ya da yurt dışına mal
satıp elde ettikleri kazançlarını ülkeye getirdiklerinde yüzde
50 vergi indirimi sağlanacak. Katılımcı belgesini kim
veriyor? Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi yani sarayın
onayından geçen şirketlere vergi indirimi getiriyorsunuz. Tabii,
burada asıl başka bir amaç daha var, Döviz getir, vergini yüzde
50ye indireyim. diyorsunuz. Bu iktidar tarihi boyunca şirketlere
verdiği indirimlerin binde 1ini halka vermiş olsaydı, bu
teşviklerin binde 1ini halka vermiş olsaydı bugün bu kadar
yoksulluk krizi içerisinde olmayacaktık.
Evet, yoksulluk ve
açlık, şirketlerinizin daha fazla kâr elde etmesi için kamu
kaynaklarının ve halkın ödediği vergilerin şirketlere
aktarılması sonucu bu ülkede yaşanan gerçek bir sorundur.
Ülkeyi, Dünya Sefalet Endeksinde üst sıralara
taşıdınız; gerçekten, 2021 yılında 21inci
sırada yer alırken bugün 156 ülke arasında, Arjantinin bile
önüne geçerek 1inci sıraya yerleşti. Hani, hep yirmi yılda
yaptıklarınızdan övünerek bahsediyorsunuz ya -o iktidara
geldiğinizde- 2001 krizinin etkilerinin görüldüğü 2002
yılında bile yüzde 40 seviyesindeyken Sefalet Endeksi şimdi
yüzde 93,3 seviyesine çıktı, hatta bu verilerle Türkiye, Güney Afrikayı
2ye, Brezilyayı da 3e katladı. Kur korumalı mevduat
adı altında bir sistem yarattınız; dolar garantili faiz
sistemi; zengini daha da zengin ettiniz; sadece hazineden
aktardığınızı söylediğiniz miktar 91,6 milyar
lira, Merkez Bankasından aktarılanı bilmiyoruz,
açıklamıyor Başkan. Sadece 2022 yılında 276,8 milyar
lira vergiden şirketlere verdiğiniz istisna ve muafiyetlerle
vazgeçtiniz, bu vergileri toplamadınız. Siz rahat rahat
şirketlerinize, döviz zenginlerine hazineden para aktarırken, dağıtırken,
paraları saçarken halk krediyle yaşamaya zorlanıyor bu ülkede.
Sadece 2022 yılının ilk beş ayında borcunu
ödeyemediği için yasal takibe girenlerin sayısı geçen yıla
göre yüzde 83 arttı, borcunu ödeyemeyen ve icralık olan yurttaş
sayısı yine siz iktidara geldiğinizde, 2002 yılında 8
milyon iken, son bir yılda 1 milyon 466 bin daha arttı ve 24 milyon
53 bin oldu, bu verilerde eylül ve ekim ayları yok, bir de onları
katarsak daha da hesap edin siz. Şimdi, halkın vergi yükü artarken,
ne kadar çalışırsa çalışsın millî gelirden
aldığı pay da sürekli azalıyor. Nereye gidiyor bu millî
gelir? İşte, hep tekrar ettiğimiz, sürekli söylediğimiz ama
sizin bir türlü yapmaktan bıkmadığınız,
şirketlere dağıtmakla gidiyor ve bütün bu veriler, TÜİK
bile, sizin TÜİK bile emekçilerin giderek
yoksullaştığını gösteren veriler açıklıyor.
2021 raporunda hanelerin yüzde 38,3ü iki günde bir et, tavuk ya da balık
içeren yemek masrafını karşılayamaz durumda bu ülkede.
Elektriksiz hane sayısı 35 bine yükseldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
OYA ERSOY (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Gelelim işsizlik
verilerinize. Bakan Nebati daha geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda
işsizlik oranının tek haneye düştüğünün bilgisini
veriyordu, bu halkın vekilleriyle paylaşıyordu. O dakikalarda
TÜİK açıklama yaptı, işsiz sayısının bir
önceki aya göre 120 bin kişi artarak 3 milyon 482 bin kişi
olduğunu açıkladı yani yüzde 10,1 seviyesine
çıktığını açıkladı. DİSK-ARın
işsizlik verisine göre bu ülkede 7 milyon 515 bin kişi işsiz.
Evet, sizin ekonomi
politikalarınız halk için işsizlik, yoksulluk ve açlık
demek ve bu sorunların; halkın işsizlik sorununun da açlık
sorununun da gıdaya erişim sorununun da yoksulluk sorununun da çözümü
ancak bu iktidarın gitmesiyle mümkündür diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 20nci
madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
22.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 22.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
364 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
366 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Kasım 2022 Çarşamba günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.11