TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
23üncü Birleşim
22 Kasım 2022 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KAĞITLAR
III.-YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Gaziantepin
Karkamış ilçesinde meydana gelen alçak saldırıya ve
Pençe-Kılıç Harekâtını başlatan Türk ordusuna
şanlı bir zafer dilediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
Başkanlık Divanı olarak, Tokat Milletvekili Özlem Zengini Grup
Başkan Vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiklerine
ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sorusuna cevaben Başkanlık
Divanına sunulan bilgi notuna ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adana
Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, obezite ve neden olduğu
hastalıklara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın, Tokatın sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefat yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantepin Karkamış
ilçesine yapılan roketli saldırıya ilişkin
açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, Dünya Diş Hekimleri Gününe ilişkin
açıklaması
3.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, bitme noktasına gelen
terör örgütünün sivilleri hedef almasına ilişkin açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Yücel Bulutun, Medical Park Tokat Hastanesine ilişkin
açıklaması
5.- Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adanada yaşanan elektrik kesintilerine
ilişkin açıklaması
6.- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Reyhanlı ilçesine
bağlı Karacanlık, Kumtepe ve Öz Kurtuluş Mahallelerinde
yaşanan içme suyu sorununa ilişkin açıklaması
7.- Osmaniye
Milletvekili Baha Ünlünün, atanamayan öğretmenlere, sözleşmeli ve
ücretli öğretmenliklere ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Gaziantepin Karkamış ilçesinde
terör örgütlerince gerçekleştirilen roketli saldırıya ve
Raşit Küçükün vefatına ilişkin açıklaması
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, PKK terör örgütü
tarafından şehit edilen kadın öğretmenlere ilişkin
açıklaması
10.-
Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, ASELSAN ile
Kırıkkale Belediyesi arasında yapılan anlaşmaya
ilişkin açıklaması
11.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, başta PKK olmak üzere
tüm terör örgütlerini lanetlediğine ve Sağlık
Bakanlığının 6 Ekim tarihinde yayımlamış
olduğu yönetmeliğe ilişkin açıklaması
12.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Türkiye İstatistik Kurumunun
açıkladığı tarımsal girdi fiyatlarındaki
artış oranlarına ilişkin açıklaması
13.- Trabzon
Milletvekili Ahmet Kayanın, gezgin arıcıların kendilerine
sağlanan silah taşıma ruhsatlarından alınan
harcın kaldırılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
14.- Osmaniye
Milletvekili İsmail Kayanın, Osmaniyenin 306ncı şehidi
olan Piyade Uzman Çavuş Sinan İnaka ilişkin
açıklaması
15.- Ankara
Milletvekili Zeynep Yıldızın, ülkede art arda yaşanan
terör saldırılarına ilişkin açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, terörle mücadeleye ilişkin
açıklaması
17.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, Dursun Önkuzunun ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Paris ve Strazburga
yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması
19.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, gübrede uygulanan kartele
ilişkin açıklaması
20.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Ankara-Afyonkarahisar-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesine
ilişkin açıklaması
21.- Adana
Milletvekili Kemal Peközün, Malatya Akçadağa bağlı Kürecik beldesindeki
Köymenin su sorununa ilişkin açıklaması
22.- Karabük
Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, terör saldırılarına ve
memleketin hâlâ en önemli sorunlarının terör ve yoksulluk
olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Giresun
Milletvekili Necati Tığlının, Giresunun Eğribel
Geçidinde yapılan tünele ilişkin açıklaması
24.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin Grup
Başkan Vekilliği görevine, Pençe-Kılıç Harekâtına,
Gaziantepin Karkamış ilçesine PKK-YPGli teröristlerce düzenlenen
roketli saldırıya, Kazakistanda yapılan
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak göreve başlayan
Kasım Cömert Tokayeve, dış ilişkilerde devletlerin birinci
önceliğinin millî menfaatler olması gerektiğine, Çinin Uygur
Türklerine yaşattığı zulme ve Türkiyenin 2023 hedeflerine
ilişkin açıklaması
25.- Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türk ordusunun düzenlediği
Pençe-Kılıç hava harekâtına, terör örgütü PKK-YPG
tarafından sınır ötesinden yapılan saldırılara,
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe, 19 Kasım Dünya Çocuk
İstismarını Önleme Gününe ve Fahrettin Paşanın
vefatının seneidevriyesine ilişkin açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Gaziantepin
Karkamış ilçesinde yaşamını yitirmiş olan
yurttaşlara Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı dilediğine; Suriye iç
savaşında alınmış olunan yanlış tutuma,
Türkiyenin seçim ortamına girdiğine, ülkede işsizlik
maaşına erişimin giderek güçleştiğine ve TÜİKin
açıkladığı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksine
ilişkin açıklaması
27.-Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın vefat yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
28.-İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasına, Tayyip Erdoğanın yeni
bir terör örgütü icat ettiğine ve dün söylediklerinin tam tersini
yaptığına, terörle mücadeleye, dış politikada
iktidarıyla muhalefetiyle yan yana olunması gerektiğine ve
İstiklal saldırısında Cumhurbaşkanı ile İçişleri
Bakanının iki ayrı tavır içinde olduklarına
ilişkin açıklaması
29.- Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin, yeniden Grup Başkan Vekilliği görevine gelmesine,
teröre, Pençe-Kılıç Harekâtına, Yusufeli Barajına,
İmran Kılıçın vefat yıl dönümüne, Raşit Küçükün
vefatına ve parti olarak yaptıkları bütün işlerin bir
bütünlük içerisinde olduğuna ilişkin açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 22 Kasım Diş
Hekimleri Gününe ilişkin açıklaması
32.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Göktürk Yeşil
Kalsın Girişiminin kendilerini ziyaret ettiğine ilişkin
açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Gaziantepin Karkamış
ilçesine yeni bir roketli saldırı olup olmadığına dair
İçişleri Bakanlığı temsilcilerinin Meclisi
bilgilendirmelerinin faydalı olacağına ilişkin
açıklaması
34.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, HDP
Diyarbakır İl Eş Başkanı ve yöneticilerinin
gözaltına alınmalarına ilişkin açıklaması
35.- Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, İzmir Milletvekili
Murat Bakanın 366 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Celal Adan ile Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, Türk sanayisinin yüksek teknolojili ürün üretimindeki
düşüşün sebeplerinin araştırılması, yüksek
teknolojili ürün üretiminin ve bunun ihracattaki payının
artırılması için alınacak tedbirlerin ve teşviklerin
tespit edilmesi, bugünkü ihracat içerisinde yüksek teknolojili ürün
payının azalması sonucunu doğuran eksikliklerin
anlaşılması amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve arkadaşları
tarafından, kadına yönelik şiddet ve kadın
yoksulluğunun nedenlerinin araştırılması amacıyla
15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve arkadaşları
tarafından, yaz saati uygulamasının ortaya
çıkardığı sorunların araştırılması
amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili
Çiğdem Erdoğan Atabekin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, (2/4354) esas numaralı Özel Tüketim
Vergisi Kanununda ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/193)
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya
Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek Öğretim Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4674) ile İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
366)
2.- Bursa
Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol
Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365)
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'in, kadın cinayetlerine ve
kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin sorusu ve Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı (7/73372)
2.- Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç'un, Adana'nın
Yüreğir ilçesinde gerçekleşen bir kadın cinayetine ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/73373)
3.- İzmir
Milletvekili Murat Bakan'ın, Bakanlık tarafından Küresel
İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu raporunda
yer alan önerilere yönelik yapılan çalışmalara ilişkin
sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın
cevabı (7/73376)
4.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TBMM Personeli ve Emeklileri
Biriktirme, Dayanışma ve Yardım Sandığı
tarafından yapılan milletvekili rozeti satışına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiç'in cevabı (7/73476)
5.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl'ün, 2022 yılında yakacak yardımı
için Bakanlığa başvuru yapan kişilere ilişkin sorusu
ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın cevabı
(7/73517)
6.- Aydın
Milletvekili Aydın Adnan Sezgin'in, ABD'nin Kaliforniya Eyaletinde 24
Nisan tarihinin sözde soykırımı anma günü olarak ilan edilmesine
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun cevabı (7/73545)
7.- Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, eşi KHK ile ihraç edilen
bir kişinin sosyal yardımlarının kesildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Derya Yanık'ın cevabı (7/73848)
22 Kasım 2022 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
23üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Gaziantepin Karkamış ilçesinde meydana gelen alçak
saldırıya ve Pençe-Kılıç Harekâtını
başlatan Türk ordusuna şanlı bir zafer dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Kıymetli milletvekilleri,
Gaziantepin Karkamış ilçesinde meydana gelen alçak saldırı
milletimizi bir kez daha derinden yaralamıştır. Eli kanlı
katil şebekesi PKKnın roketli saldırısı bu kez de
okullarımızı, öğretmenlerimizi ve
çocuklarımızı hedef almıştır. İstiklal
Caddesindeki sivil katliamının yaraları hâlen
sarılırken faili telaffuz etmeden, PKKya lanet okumadan kınama
mesajı yayınlayanlar olmuştur. Hatta bunun da ötesine geçip kafa
karıştırıcı kara propagandalara alet olanlar
görülmüştür. Delilleri ortadayken PKKyı âdeta aklamak ister gibi
lafı ağzında geveleyen bir güruh baş göstermiştir. Bu
rezalet tablosu daha ortadayken üzerine bir de Karkamış
saldırısı gerçekleşmiştir. Herkes anlamalıdır
ki bu mesele, Katil kim? sorusuna cevap aradığımız bir
polisiye hikâye değildir. Gerçekten failleri araştırma hevesi
olan varsa PKKnın katliamlarla dolu elli yıllık geçmişine
bakması yeterlidir. Köy baskınlarında beşikteki çocuklara
bile kurşun yağdıran kimse, Karkamışta 5
yaşındaki Hasana roketle, İstiklal Caddesinde küçük Ecrine
bombayla saldırı yapan odur. Geçmişte Aybükeleri, Necmettin
Öğretmenleri kim şehit etmişse bugün 22 yaşındaki
Ayşenur Alkan isimli genç öğretmenimizi de onlar şehit
etmiştir.
Hakikat ortadadır. Gazi Meclisin
çatısı altında görev yapan herkes her şeyden evvel bölücü
terör örgütüne karşı durmak zorundadır. Ama fakat lakin
demeden terörden hesap sormayan kim olursa olsun ya tetikçi ya da iş
birlikçidir. Bu sorumluluğu omuzlarımıza yerleştiren
Meclisimizin manevi şahsiyeti ve gelecek nesiller önünde hesap verecek
olan vicdanımızdır. Çocuk katillerine sırtını
dayayanların, görmezden gelenlerin, göz yumanların bu çatı
altında konuşmaya hakkı yoktur. Gazi Meclis, düşmana göz
açtırmayanların yanındadır, tarihte olduğu gibi bugün
de Mehmetçikin yanında dimdik durmaya devam edecektir.
Bu vesileyle bütün şehitlerimize Allahtan
rahmet, Pençe-Kılıç Harekâtını başlatan Türk ordusuna
şanlı bir zafer diliyoruz. Çocuk katili bu alçak güruhu tarihin
gördüğü en derin çukura gömmek Türk milletinin insanlık adına
yaptığı en önemli işlerden birisi olacaktır.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, obezite ve neden
olduğu hastalıklar hakkında söz isteyen Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, obezite ve neden
olduğu hastalıklara ilişkin gündem dışı
konuşması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri, yüce Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Bugün, çağımızın
hastalığı olan obeziteyle ilgili konuşacağım.
Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 30-35i, genç nüfusun yüzde 30u bu
salgın hastalıktan etkileniyor ve bu oranlar da gittikçe
artıyor. Artan obezite, özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp ve solunum
sistemi hastalıkları, eklem hastalıkları riskini
artırıyor ve tedavileri için sağlık bütçemizden daha fazla
pay ayrılmasına neden oluyor. Obeziteyi sadece görüntüsel olarak
oluşmuş bir problem olarak görmemek gerekli; sadece fazla kilolu
olmakla sahip olduğumuz birçok hastalık da var; bunları
sıralarsak, birinci sırada migren hastalığı geliyor.
Migrenin en önemli nedenlerinden biri obezite ve eğer fazla
kilolarımızdan kurtulabilirsek yüzde 57 oranında migrenimiz
düzelebiliyor. Depresyonun önemli nedenlerinden biri de obezite ve eğer
normal kilomuza gelebilirsek yüzde 92 oranında depresyondan
kurtulabiliriz. Akciğer hastalıklarından astım, obezite
kaynaklı en sık görülen hastalıklardan biridir. Alerjik nedenler
ve sigara gibi birçok nedenle meydana geldiği gibi, obezite nedeniyle de
meydana gelebilmektedir ve sırf fazla kilolarımızı
kaybedersek astımımızı yüzde 40-yüzde 79 oranında
düzeltebiliriz. Karaciğerimizde aşırı yağlanmaya
bağlı, siroza kadar giden hastalıklara da yol açabilen en önemli
nedenlerden biri de yine obezite; eğer bu sorunumuzu çözersek yüzde 40-90
oranında bu problemden kurtulabiliriz.
Tip 2 diyabet, dünyada görülme
sıklığı giderek artan, ciddi organ bozukluklarına
neden olan, yaklaşık 500 milyon kişiyi etkileyen bir
hastalık; bu hastalığın nedeni ise fazla
kilolarımız ve obezite. Eğer başarabilirsek ve normal
kilomuza ulaşırsak bu hastalıktan kurtulma
şansımız yüzde 70-90. Obezite için tek çare kilo vermek;
eğer tek başımıza başaramıyorsak bir uzmanın
yardımına başvurabiliriz ve yine olmuyorsa cerrahiyi bir seçenek
olarak düşünebiliriz. Obez olanlara yapılan cerrahi girişimlerle
diyabetin iyileşmesi büyük oranda sağlanabilir. Kolon kanseri,
prostat kanseri, over kanseri, meme kanseri gibi birçok kanserden korunmak
istiyorsanız normal kiloda kalın, obez olmayın. Yüksek tansiyon,
reflü hastalığı, idrar kaçırma, kalp damar sistemi
hastalıkları gibi obezitenin neden olduğu hastalıklardan
yine normal kilomuza gelerek yüzde 80 oranında kurtulabiliriz. Sadece obez
olmayarak yaşam kalitenizi yüzde 96 oranında artırabilir, on
yıl içerisindeki ölüm riskinizi de yüzde 30-40 oranında
azaltabilirsiniz. Bunu başarmak için iki şey yapın:
Porsiyonlarınızı küçültün, hareket edin.
Evet, çözüm önerilerimiz şöyle olabilir:
Okullarda tüm fast food türü gıdalar, asitli, şekerli içecekler,
yağ oranı yüksek gıdalar yerine, ebeveynlerin mümkünse evlerinde
hazırladıkları gıdalarla veya okullarda yer alan, bu
gıdaların temin edildikleri kantin, kafeterya gibi
lokalizasyonlardan, diyetisyenlerin önerileriyle hazırlanmış
sağlıklı gıdalarla beslenme düzenine geçilmelidir.
Okullarda beden eğitimi ders sayıları
artırılmalı, sağlıklı beslenmeyle ilgili dersler
konulmalı ve farkındalık sağlanmalıdır. TV,
sosyal medya, yazılı ve görsel basın ve halka açık tüm
iletişim kanallarından toplumun
farkındalığını artıracak, ailelere problemin
büyüklüğünü ve ciddiyetini anlatacak yayınlar yapılmalı ve
belediyeler ile sivil toplum örgütleri tarafından sosyal sorumluluk
projeleri düzenlenmelidir. Devlet ve özel sektör, tüm hastanelerde obeziteyle
mücadele ve tedavisi birimleri zorunlu olarak kurulmalı ve bu kurumlarda
dâhiliye uzmanı, psikolog veya psikiyatrist, diyetisyen ve obeziteyle
uğraşan cerrahların bulunması sağlanmalıdır.
Tüm vatandaşlarımızı obeziteye
ve obezitenin neden olduğu hastalıklara karşı duyarlı
olmaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İmam Hüseyin Filiz, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Gaziantepin
Karkamış ilçesine yapılan roketli saldırıya
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
PKK-PYD/YPG gibi hain terör örgütlerinin
İstanbulun İstiklal Caddesindeki bombalı
saldırısından sonra Kiliste 20 Kasımda 7 polis ve 1
askerimizin yaralandığı roket saldırısı
yapılmıştır. Dün de Gaziantep Karkamışa yönelik
roket saldırısında Ayşenur Alkan Öğretmen ile 5
yaşındaki Hasan Karataşı kaybettik, acımız çok
büyük; rahmetle anıyorum. Ailelerine, CHP Milletvekili Mahir Polata ve
Türk milletine başsağlığı; 18 yaralı
vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum.
Bu saldırılarda Karkamış
İYİ Parti ilçe binamız da zarar görmüştür. İlçe
yöneticilerimize geçmiş olsun diyorum.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin deyimiyle, kimden ve nereden gelirse gelsin, kimlerin ve neyin
mesajını taşırsa taşısın, hangi güç
odağının planı olursa olsun bu saldırılardan asla
korkmadık, yılmadık ve teröre karşı hep dimdik durduk
ve durmaya da devam edeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Tokatın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Günden dışı ikinci söz
Tokatın sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Kadim
Durmaza aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, televizyonları
başında bizi izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin yüreğini acıtan terör
örgütlerinin saldırılarıyla gerek İstanbul Taksim'de
gerekse Gaziantep'te yitirdiğimiz canlara Cenab-ı Hak'tan rahmet
diliyor, acılarını paylaşıyor ve terör örgütlerini de
lanetliyorum.
Tabii, bugün, burada Tokat'ın sorunları
dile getirmekle bitmiyor, bu beş dakika da yetmiyor. En son,
Tokatlının böyle çok büyük beklenti içerisinde olduğu
Tokat-Niksar-Akkuş-Ünye yolu ihale edildi. diye kamuoyuna da duyuruldu,
mutlu olduk, güzel haber ancak ihalenin özünü incelediğimizde, Ünye'den
Akkuş'a kadar bir kesimin olduğu ve bizi Niksar'a bağlayacak
bölümünün olmadığını gördük. Diliyorum bu eksiklik,
Tokat'ın bu eksiği giderilir. Hatta Karadenizlinin
yaşamını kolaylaştıracak bu yol bir an evvel
yapılır. Yine Tokat'ta, 12 Ekim 2016da Sayın Bakanın da
katılımıyla yaklaşık olarak dört yılda teslim
edileceği söylenen bir toplu konutun temeli atıldı ve
zamanın Bakanı da yerel basın da iktidar partisi milletvekilleri
de Müjdeler olsun." diye verdiler ama dört yılın sonunda
yaklaşık binlerce yurttaşın mağdur olduğunu
görmekteyiz. Bu sorunun acilen TOKİ marifetiyle ve Bakanlık
marifetiyle çözülmesini mağdur aileler beklemektedir.
Yine, Erbaa Devlet Hastanesi yolunun
yapımı ve yolun da aydınlatılması beklenmektedir.
İlçemizin birçok hastanesinde uzman hekim açığı
vardır, acilen bunlara da atama beklenmektedir. Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının bütçesinde dinlediğimizde
Çamlıbel Tünelinin 2023 yılında hayata geçmeyeceğini
görüyoruz. Bu ne kaybettiriyor? Bunu söyleyeyim hemen: Tokat, Amasra, Sivas ve
devamına giden Samsundan gelen araçlar artık kendine yeni bir
güzergâh buluyor. Bu yolun stratejik önemini yitirmemesi için acilen bu tünelin
2023te ihale edilmesi gerekiyor. Yine, Turhal çevre yolu çalışması
henüz gündemde yok. Turhalda merkeze sadece
Tokat, yine, 2023te de 6 kilometrelik
Yağmurludan Niksar Ovasına, Dönekseye inemeyecek; bunun bir an
önce masaya yatırılması lazım.
Tokatta bir diğer hata da şu
kıymetli arkadaşlar: Tokatta kara yolu ağında
Yine, tabii, Tokat, Samsun, Amasya -Tokatın
bir bölümü- ve Sivasa giden demir yolu yapılmış olmasına
rağmen yolcu taşımıyor arkadaşlar. Burada
alışılmış bir yaşam standardı var, insanlar
mutlak ama mutlak bu yolun bir an önce yolcu taşıyacak hâle
getirilmesini istiyor.
Yine servis minibüsçüleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KADİM DURMAZ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
Servis taşıma yönetmeliğinde,
arkadaşlar, 4 bakanlık yetkili. Minibüsçü esnafı ve odası
bunun bir bakanlığa indirilmesini istiyor. Yine, kara kış
gelirken Genel Başkanımız uyarmıştı Bir kara
kış fonu kuralım. diye. Arkadaşlar, esnaf kefalet kredi
kooperatiflerinin faizleri düşük; yüzlerce insan, binlerce insan
başvurmuş, para alamıyor; buraların finansman
kaynaklarının mutlaka beslenmesi gerekiyor.
Yine, köy plakalı minibüslerin
Tabii, sivil toplum örgütlerini, meslek
odalarını kendinize karşı güç gibi görüyorsunuz,
onların birçoğunun elinden yetkilerini aldınız. Mesela,
ehliyetleri şoförler odasından nüfusa devrettiniz, bazı
bölümlerini ticaret odasına
Yine, satış tescilleri notere
geçti, odalar zor durumda; bunun mutlaka düzeltilmesi lazım.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Kahramanmaraş Milletvekili rahmetli İmran Kılıçın
-Allah rahmet etsin- vefat yıl dönümü münasebetiyle Ahmet Özdemire
aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin,
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın vefat
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkanımıza da bu
imkânı verdiği için çok teşekkür ediyorum.
Geçen yıl 18 Kasımda 25 ve 26ncı
Dönem Milletvekilimiz, bizim de büyüğümüz, siyaseten ağabeyimiz
İmran Kılıç rahmetli olmuştu. Bugün onunla ilgili birkaç
söz söyleme ihtiyacı hissettim çünkü bizim hem siyasi
hayatımızda hem düşünce dünyamızda
varlığıyla, yaşamıyla örnek olmuş bir
ağabeyimizdi. Biz şuna şahidiz: Çocuklarına iyi bir
babaydı, eşine iyi bir kocaydı ve davamıza iyi hizmet
etmiş, vatan millet sevdalısı bir büyüğümüzdü. O yüzden
bugün burada onunla ilgili birkaç şey söylemek ve hayırla hürmetle
yâd etmek istedik. Bizim siyasetimizde, AK PARTİ Kahramanmaraş
siyasetinde aslında bu yaz biraz yaprak dökümüydü çünkü Refah Partisi
döneminde Türkiye'deki Refah Partili efsane 5 belediye başkanından
1isi Ali Sezal ağabeyimiz de bu yaz rahmetli oldu. Bu vesileyle onu da
hayırla, hürmetle, rahmetle yâd ediyoruz. Yine, Cafer Tatlıbal
ağabeyimiz, o da bu yaz rahmetli oldu, o da 23üncü Dönem milletvekilimizdi;
hem bir fikir adamıydı hem bir siyaset adamıydı. Cafer
Tatlıbal ağabeyimizi de yine, diğer büyüklerimiz gibi rahmetle,
hürmetle yâd ediyoruz.
İnsanın hayatında, siyaset
hayatında muhakkak peşinden koştuğu, ideali olan isimler
var, ideali olan fikirler var. Her 3 büyüğümüz de fikirleri olan,
idealleri olan, vatan-millet sevdası olan büyüklerimizdi. O yüzden,
onların unutulmaması adına, yaptıkları işe
kıymet atfettiğimizi göstermek adına bugün burada söz
aldık.
Biz siyaset yaparken, hep bir şeylere yetişmeye
çalışırken bazıları bize örnek oldular,
bazıları yol gösterdiler. Bizim için yol gösterici büyüklerimizden ve
bugün de burada hayırla yâd etmemiz gereken başka siyasi büyükler de
var. Bu vesileyle bugün İmran Hocamı da vesile kılarak onlardan
da bahsetmek istiyorum. Necmettin Erbakan Hocamızı hayırla yâd
ediyoruz, Başbuğ Alparslan Türkeş'i hayırla yâd ediyoruz,
yiğit adam Muhsin Yazıcıoğlu'nu hayırla yâd ediyoruz.
Çünkü millî ve yerli duruş denildiği zaman onlar bize örnek
olmuşlar, siyasetimize şekil vermişler ve belki ülkemizin
geleceğine katkı sağlamışlardı. O yüzden onlardan
da bir nebze, bir kuple bahsetmek gerektiğini düşündüm. Bu vesileyle
nihai olarak; muhafazakar, devrimci liderimiz, ustamız,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkmen Beyi'miz
Devlet Bahçeli'ye de sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Barut
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Dünya Diş Hekimleri Gününe
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, bu
hafta Dünya Diş Hekimleri Gününü kutluyoruz ama maalesef bu kutlama
coşkuyla değil, buruk bir şekilde gerçekleştiriliyor. Çünkü
her 10 ağız ve diş sağlığı
çalışanından 8i gündelik yaşamın devamı için
borçlanmak zorunda.
Ağız ve diş
sağlığı çalışanlarının yüzde 81,4ü
Bakanlıkça belirlenen hasta bakım sürelerini yetersiz buluyor. Muayene
için on dakikalık süre; bırakın tedaviyi, tanı için bile
yetersiz.
Türkiyede ağız ve diş
sağlığı alanında üniversite sayısı çok
fazla. İstihdam sorunu büyürken eğitim ile saha pratiği uyumsuz
hâlde. Ekonomik kriz nedeniyle yurttaşlarımız ağız ve
diş sağlığı için gereken adımları
atamıyor.
Bu gerçekler ışığında,
küçük kızım Püren başta olmak üzere, tüm diş
hekimlerimizin, ağız ve diş sağlığı
çalışanlarımızın gününü kutluyor, sorunlarına
çare bulunmasını istiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, bitme
noktasına gelen terör örgütünün sivilleri hedef almasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin düzenlediği
başarılı operasyonlar sonrasında bitme noktasına gelen
terör örgütü, yine sivilleri hedef aldı. İstanbul İstiklal
Caddesinde 13 Kasımda 6 kişinin hayatını kaybettiği,
81 kişinin yaralandığı bombalı
saldırıyı düzenleyen eli kanlı terör örgütü, yine
kalleşçe Gaziantep ve Kiliste de sivillere yönelik saldırılar
gerçekleştirdi.
Suriyenin kuzeyinden ateşlenen havanlar,
Gaziantepin Karkamış ilçesinde 3 okul ve 2 eve isabet etti. 22
yaşındaki Sınıf Öğretmeni Ayşenur Alkan ile 5
yaşındaki Hasan Karataş şehit oldu, 19 kişi
yaralandı.
Şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Eli kanlı terör
örgütünü ve destekçilerini şiddetle kınıyor ve lanetliyorum.
Öğretmenler Gününe iki gün kala
hayatının baharında bir öğretmenimize kıyanlar, 5
yaşındaki Hasan Karataşı hayattan koparanlar bunun
bedelini en ağır şekilde ödeyecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
4.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Medical Park Tokat Hastanesine
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Başkanım.
22 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleşen menfur bir
olaya ait görüntülerin aylar sonra sosyal medyada yayınlanması
nedeniyle Medical Park Tokat Hastanesinin 20 Kasım 2022 tarihinde geçici
olarak kapatılmasına karar verilmiştir. Oysaki menfur olay,
bizzat olayın vuku bulduğu tarihte tespit edilmiş, adı
geçen personelin iş akdi derhâl feshedilerek bu personel hakkında
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
soruşturma başlatılmıştır. Hâl böyle
olmasına rağmen, aylar sonra görüntülerin sosyal medyaya düşmesi
üzerine hastanenin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasına karar
verilmiştir. Bu karara karşı, idare mahkemesi tarafından
yürütmenin durdurulmasına ve hastanenin tekrar açılmasına karar
verilmiştir. İdare mahkemesi kararının derhâl uygulanarak
yaklaşık 360 kişinin istihdam edildiği ve onlarca
insanımıza şifa dağıtan hastanemizin tekrar faaliyete
açılması, hemşehrilerimizin ve sağlık emekçisi
çalışanlarımızın beklentisidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Şevkin
5.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Adanada yaşanan
elektrik kesintilerine ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Enerji fiyatlarına neredeyse her gün zam
yapılırken kesintilerin önü bir türlü alınmıyor.
Adananın birçok bölgesinde her gün ama her gün elektrik kesintisi
yaşanıyor. İlgililerden, yetkililerden umudu kesen Seyhan
ilçesine bağlı Hürriyet, Beşocak, Sucuzade, Gülbahçesi,
Dağlıoğlu, Yenibey, Şehitduran, Havuzlubahçe, Camuzcu ve
Akkapı mahalleleri muhtarları, artık seslerini basın
aracılığıyla duyurmaya çalışıyor. Sık
sık yaşanan elektrik kesintileri ve bazı evlerin içerisinden
geçen yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmaması
büyük sorun teşkil ediyor, elektrik çarpmaları sonucu ölümler
yaşanıyor. Ayın yarısını karanlıkta geçiren
vatandaşlar, nihai çözüm için özellikle gecekondu bölgelerinde,
dezavantajlı bölgelerde yaşanan kesintilere son verilmesi ve enerji
hatlarının, yüksek gerilim hatlarının vatandaşa
yaşattığı eziyetin önüne geçilmesini istiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Kaşıkçı...
6.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının,
Reyhanlı ilçesine bağlı Karacanlık, Kumtepe ve Öz
Kurtuluş Mahallelerinde yaşanan içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Reyhanlı ilçemize bağlı
Karacanlık, Kumtepe ve Öz Kurtuluş mahallelerimizde yaşayan
vatandaşlarımız içme suyu ihtiyacını yer altı
kuyularından karşılamaktadırlar. Bu kuyulardan, İl
Sağlık Müdürlüğü yetkilileri tarafından alınan
numuneler tahlile gönderilmiş ve tahlil sonuçları neticesinde içme
suyunun halk sağlığına zararlı olduğu
belirlenmiştir. Karacanlık, Kumtepe ve Öz Kurtuluş
mahallelerimizde yaşayan vatandaşlarımızın en temel
ihtiyacı olan sağlıklı içme suyuna ulaşmaları
dahi karşılanamamaktadır. Paslı tankerlerden su içilmesi
sonucunda çocuklarda ishal vakaları artış göstermektedir. Bakras
tarafından Aktaş ve Gülova mahallelerimize verilen suyun yeni bir
hatla bu mahallelerimize ulaştırılması acilen
gerekmektedir. Bu mahallelerdeki vatandaşlarımıza reva görülen
eziyetin son bulması için yetkilileri bir an önce göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Baha Ünlü
7.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, atanamayan öğretmenlere,
sözleşmeli ve ücretli öğretmenliklere ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ülkemizde yaklaşık 500 bin eğitim
fakültesi mezunu atanamayan öğretmenimiz varken iktidarın yılda
15-20 bin atama yapması gençlerimizi mağdur etmektedir. Atanamayan bu
gençler hayatlarının baharında maddi ve manevi
sıkıntılarla mücadele etmek zorunda
bırakılmaktadır. Gençlerimiz artık feryat etmekte,
yıllardır yaşadıkları sıkıntılardan
kurtulmak istemektedirler. Geleceğimizin inşasını
gerçekleştirecek bu genç beyinlerin önü açılmalıdır. Bu
sebeple cumhuriyetimizin 100üncü yılında 100 bin öğretmen
ataması yapılmalı ve 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü
gençlerimizin hayallerinin gerçekleştiği gün yaparak atama bekleyen
binlerce gencimize atama müjdesi verilmelidir. Sözleşmeli ve ücretli
öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına son
verilmeli ve sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
8.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Gaziantepin
Karkamış ilçesinde terör örgütlerince gerçekleştirilen roketli
saldırıya ve Raşit Küçükün vefatına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Gaziantepin Karkamış ilçesinde terör
örgütlerince atılan roket ve havanlar sonucu vefat eden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor,
mekânlarının cennet olmasını niyaz ediyorum;
yakınlarına ve aziz milletimize sabırlar ve
başsağlığı diliyor, yaralı
vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Sivili, askeri,
polisi, öğretmeni, kadını, çocuğu ayrım gözetmeden
hedef alan terör örgütlerini şiddetle lanetliyorum.
İlim ve akademi çalışmalarıyla
hadis ve siyer alanında büyük katkıları olan ilim irfan sahibi
Profesör Doktor Raşit Küçük Hocamızı kaybetmenin üzüntüsünü
yaşıyorum. Merhum Hocamıza Allahtan rahmet,
yakınlarına, talebelerine ve ilim camiasına
başsağlığı diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öçal...
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın, PKK terör
örgütü tarafından şehit edilen kadın öğretmenlere
ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; daha 22 yaşındaydı
Ayşenur Öğretmen. Hayatının baharında, Mesleğime
ve çocuklarıma kavuştum. diye sevindiği okulunda en son Taksim
saldırısında PKK terör örgütü tarafından şehit edilen
Arzu Özsoy, Neşe Alten, Aybüke Yalçın ve Aynur Sarı gibi
katledilen kadın öğretmenlerimizdendi.
Kadın cinayetleri politiktir! diyenler, bu
riyakâr tutumunuz, bu cinayetlerin ortağı olduğunuz
gerçeğini değiştirmez. Bu kadın öğretmenler PKK terör
örgütü tarafından öldürülünce değersiz bir hayata mı sahipler?
Bu cinayetleri hangi politik çıkarımlarınızla
açıklayacaksınız? Kadın haklarından bahsedenler, size
sesleniyorum: Terör örgütünün kadın, çocuk, yaşlı, genç
ayırmaksızın öldürdüğü ve dağa çıkardıklarının
acılarını yine kadınlar çekmiyor mu? Sizler,
ağababalarınız, efendileriniz, siyasi ikbalinizi bombalara,
füzelere bağlamayın; terörle mücadelemiz devam edecek.
BAŞKAN Sayın Önal...
10.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın, ASELSAN ile
Kırıkkale Belediyesi arasında yapılan anlaşmaya
ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
ASELSAN ile Kırıkkale Belediyesi
arasında yapılan anlaşmaya göre şehrimize yapılacak
bazı yatırımların EDS gelirlerinden
karşılanması öngörülmüş, bu kapsamda şehrimizin giriş
ve çıkışları, ana cadde ve bulvarları da dâhil olmak
üzere Kırıkkalemizin tamamına kameralar
yerleştirilmiştir. Asıl amacı trafiği düzenlemek olan
EDSler, Kırıkkalede trafiği düzenlemek yerine vatandaşa
tuzak kurup sadece ceza kesme vazifesi görüyor. Yaklaşık bir ay kadar
önce şehrimizin her yerinde faaliyete giren EDSlerin kestiği cezalar
yüzünden vatandaşımız trafiğe çıkmak istemiyor.
Kırmızı ışıklarda bulunan geri sayım
sayaçlarının kaldırılması, sarı ışık
sürelerinin kısaltılmasıyla birlikte EDSler
Kırıkkalede vatandaşımızın kâbusu hâline
gelmiş durumda. Kırıkkale Belediyesi tarafından
karşılanması gereken yerel hizmetlerin EDSler üzerinden ceza
kesilerek vatandaşlarımıza fatura edilmesi son derece
yanlış bir tutumdur. Bu yanlış uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli,
vatandaşımıza kurulan EDS tuzağına son verilmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin
11.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, başta PKK
olmak üzere tüm terör örgütlerini lanetlediğine ve Sağlık
Bakanlığının 6 Ekim tarihinde yayımlamış
olduğu yönetmeliğe ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başta PKK olmak üzere tüm terör örgütlerini
lanetliyor, terör saldırılarında yaşamlarını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralı
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum; milletimizin
başı sağ olsun.
Sayın Başkan, Sağlık
Bakanlığının 6 Ekim tarihinde yayınlamış
olduğu yönetmelikle serbest çalışan hekimlerimizin büyük bir
kısmının ameliyat yapmaları engellenmiştir. Tıpta
uzmanlık derneklerinin geçtiğimiz hafta konuyla ilgili yaptıkları
toplantı sonrası Sağlık Bakanlığına
yönetmeliğin geri çekilmesi çağrısı
yapılmıştır. Hekimlerimiz çalışma
haklarını engelleyen bu yönetmelikle ilgili Sağlık
Bakanlığının duyarlı olmasını beklemekte,
elli günden bu yana sordukları Hekimler nerede ameliyat yapacaklar?
sorusunun Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca
tarafından cevaplanmasını bir an önce istemektedirler.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Türkiye İstatistik
Kurumunun açıkladığı tarımsal girdi
fiyatlarındaki artış oranlarına ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye İstatistik Kurumu eylül ayında
tarımsal girdi fiyatlarındaki artış oranlarını
açıkladı. Son bir yılda gübredeki fiyat artışı
yüzde 226 olurken, enerji ve yağlarda fiyat artışı yüzde
193, hayvan yemindeki artış yüzde 145, tarımsal ilaçlardaki
fiyat artışı yüzde 110, tohumdaki artış ise yüzde
98,99. Sadece eylül ayında tohum ve dikim malzemelerindeki fiyat
artışı yüzde 20. Tam ekim dikim zamanı bir ayda fiyat yüzde
20 artarsa üretici nasıl ekim yapacak, nasıl üretecek?
Yıllardır Adanada çiftçilik yapan aileler bu şartlar
altında tarımı bırakmak zorunda kalıyor. Adanadaki
çiftçi hemşehrilerim Ben üretim yapmak istiyorum ama girdiler çok
pahalı, artık gücüm yetmiyor. diyor. Saray iktidarı
rantçılara bütçe hazırlayana kadar çiftçiye derman
olmalıdır diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
13.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, gezgin
arıcıların kendilerine sağlanan silah taşıma
ruhsatlarından alınan harcın kaldırılmasını
talep ettiklerine ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiyenin birçok bölgesinde
arıcılıkla uğraşan on binlerce
vatandaşımız, her gün yaylalarda, dağlarda yabani
hayvanlarla iç içe hayatlarını sürdürüyor, ülkemizin bal üretimini
gerçekleştiriyorlar. Gezgin arıcılarımız faaliyet
alanlarının her türlü tehlikeye açık olması nedeniyle can
ve mal güvenliklerini sağlamak için birtakım tedbirler almak
zorundalar. Bu doğrultuda, gerekli şartları sağlayan
arıcılarımız devletimizin kendilerine
tanıdığı hak doğrultusunda taşıma
ruhsatlı silah sahibi olabilmektedirler. Ancak silah ruhsatı harç
ücretlerinin 2023 yılında 20 bin liranın üzerine çıkacak
olması, ekonomik anlamda zor günler geçiren
arıcılarımızı sıkıntıya
sokacaktır. Arıcılarımız keyfî değil, zorunlu
ihtiyaçtan dolayı silah taşımaktadırlar, üstelik bu silahlarını
arıcılık faaliyetleri dışında
kullanmamaktadırlar. Bu nedenle gezgin arıcılarımız
kendilerine sağlanan silah taşıma ruhsatlarından
alınan harç parasının kaldırılmasını talep
etmektedirler. Arıcılarımızın bu haklı talebinin
karşılanması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İsmail Kaya
14.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, Osmaniyenin
306ncı şehidi olan Piyade Uzman Çavuş Sinan İnaka
ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; geçtiğimiz cumartesi günü
şehitler diyarı Osmaniyemizin 306ncı şehidi olan Piyade
Uzman Çavuş Sinan İnakı ebediyete uğurladık. Aziz
şehidimizin mekânı cennet olsun. Birileri hainliği seçti,
bebekleri kurşuna dizdi; birileri dilsiz şeytanlığı
seçti, sessizliğe gömüldü; kim neyi seçerse seçsin, biz Osmaniyenin
yiğit evlatları olarak hainlerin de dilsiz şeytanların da
karşısında bir kale gibi dururuz; bu uğurda şehit
olur, sıra sıra dizilir, vatan oluruz; milletimizin kalbine gömülür,
bayrak oluruz diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldız
15.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldızın, ülkede art
arda yaşanan terör saldırılarına ilişkin
açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ülkemizin art arda yaşadığı
terör saldırıları sonucu hepimiz derin bir üzüntü
yaşadık ve aynı zamanda bu saldırılar sonucunda kimin
ne tutum takındığını yahut
takınmadığını bir yere kaydettik. Bu
saldırılarda hayatlarını kaybeden şehitlerimizi
rahmetle anarken bir kere daha Gazi Meclisimizin çatısı altından
belirtmek isterim ki vakit doğrunun yanında yer alma vaktidir, vakit
hukukun yanında yer alma vaktidir; vakit 9 yaşındaki Ecrinin,
15 yaşındaki Yağmurun, 5 yaşındaki Hasanın, 22
yaşındaki Ayşenur Öğretmenin yanında yer alma
vaktidir; vakit teröre terör, teröriste terörist deme vaktidir. Geçen hafta
İstiklal Caddesinde, bu hafta da Karkamışta gerçekleşen
hain terör saldırılarını esefle kınıyor,
vatandaşlarımızın yaşam hakkını korumak için
terörle mücadele eden aslan Mehmetçiklerimize Gazi Meclisimizin
çatısı altından selam ediyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gül Yılmaz
16.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, terörle
mücadeleye ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın Bir gece ansızın gelebiliriz. diyerek
terör örgütü hedeflerine karşı yeni bir operasyonun sinyalini
vermesinin ardından kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizce Suriyenin
ve Irakın kuzeyine eş zamanlı olarak düzenlenen
Pençe-Kılıç Harekâtı başarıyla icra edilmiş,
alçaklardan hain saldırıların hesabı sorulmuştur.
Şehitlerimizin kanının yerde kalmaması, alçakça
katlettikleri çocuklarımızın rahat uyumaları için sadece
teröristler ve terör yuvaları hedef alınmıştır.
85 milyon vatandaşımızın ve
hudutlarımızın güvenliğini sağlama şiarıyla
hareket eden Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve güvenlik güçlerimiz ülkemize
yönelen her türlü hain saldırının
karşılığını bugüne kadar mutlaka vermiştir,
bundan sonra da misliyle vermeye devam edecektir.
Bu vesileyle, canları pahasına görev yapan
güvenlik güçlerimize muvaffakiyetler temenni ediyor, tüm şehitlerimize ve
hain saldırılarda vefat eden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
17.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Dursun Önkuzunun ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler
Başkanım.
Onlar yiğitliklerinin bedelini canlarıyla
ödeyip kendi tarihlerini kanlarıyla yazan, birkaç damla
gözyaşına okyanusları sığdıran, Yiğit bir
kere ölür, korkak bin kere. diyerek ölümle dost olmuş gönül erleriydi;
onlar çelik bilekli, çatal yürekli, mertlik sembolü, kani gönüllüydü; onlar
Yavuz Sultan Selim Han gibi Cesaret insanı zafere, kararsızlık
tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür. diyenlerdendi. Bu yiğitlerden
biri, bir neslin bayrak gençlerinden Dursun Önkuzu, işkencelerle
hayatına son verilen bir ülkü fidanı, Sancı romanıyla
ölümsüzleşen şahsiyet, Önkuzu marşıyla yıllardır
içimizdeki sızıyı derinleştiren karakter; ölüm yıl dönümü
yarın. Ruhun şad, mekânın cennet olsun. Unutmadık,
unutmayacağız.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
18.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Paris ve
Strazburga yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, hafta sonu Fransa'da Paris ve Strazburg'daydım.
İşçi ve Gençlik Dernekleri Federasyonu DİDFin daveti üzerine
gittiğimiz bölgelerde hem emekçilerin sorunlarını hem de güncel
siyasi konuları değerlendirdik, ayrıca muhalif medya üzerindeki
yoğun baskılar karşısında direnmeye çalışan
Evrensel gazetesiyle
dayanışma etkinliğine katıldık.
Bu vesileyle Paris ve Strazburgdaki emekçileri selamlıyorum, ev
sahipliklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Halkımızı
iktidarın baskısı altında hayatta kalmaya çalışan
Evrensel gazetesiyle dayanışmaya ve abone olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kayan
19.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, gübrede
uygulanan kartele ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Anlaşılmıştır ki Türkiye'de
yıllardan beri gübrede kartel uygulanmakta. Bu kartel sonucu da özellikle
yüksek gübre fiyatlarında Türkiye'deki çiftçilerimiz sürekli olarak zarar
ettirilmektedir ve Tarım Kredi Kooperatifleri de maalesef bu işin
içindedir ve bugünkü Tarım Bakanı ile Bakan Yardımcısı
da bu işin tezgâhlayıcılarının içindedir. Bu arada, şirketlerin belli bir
kısmı kabul etmiş kartelde olduğunu ve bugüne kadar
aldıkları bu paraların bir kısmının gidip
cezasını da ödemiştir, yaklaşık 30 milyon gibi.
Şimdi bu ceza, bu para çiftçiden alınmıştır, Türk
çiftçisinden alınmıştır. Türk çiftçisinden alınan bu
paralar, bütün gübre fabrikalarından, hepsinden alınıp tekrar
çiftçiye iade edilecek midir, Sayın Bakanın bu konuda tavrı
nedir? Bize açıklasın diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Köksal...
20.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Ankara-Afyonkarahisar-İzmir
Yüksek Hızlı Tren Projesine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ankara-Afyonkarahisar-İzmir Yüksek
Hızlı Tren Projesinin temeli Eylül 2013te
atılmıştı; 2015te biteceği söylendi, bitmedi; 2018
yılında açılacağı belirtildi, açılmadı;
2013ten bu yana dokuz yılı geçti, projenin yarısı bile
tamamlanmadı. Şimdi 2025 yılında bitecek. diye hâlâ vaat
veriyor AKP ama görüyoruz ki yıllardır yolun, bu projenin
yarısını bile tamamlayamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Biz biliyoruz ki AKP'nin yarısını bile
tamamlayamadığı bu projeyi tamamlayacak olan ve
Afyonkarahisarlı hemşehrilerimi yüksek hızlı trene
kavuşturacak olan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıdır.
Tıpkı cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi yurdumuzu
demir ağlarla öreceğiz, hizmet edeceğiz; parayı çarçur
etmeden yandaşlara değil vatandaşlara kullanacağız.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Peköz...
21.- Adana Milletvekili Kemal Peközün, Malatya Akçadağa
bağlı Kürecik beldesindeki Köymenin su sorununa ilişkin
açıklaması
KEMAL PEKÖZ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Malatya Akçadağa bağlı Kürecik
beldesindeki Köymen on beş gündür susuzlukla boğuşuyor. Terfi
istasyonundaki bir arıza on beş gündür giderilemediği için
insanlar kovalarla su taşımak zorunda kalıyorlar. Malatya
Büyükşehir Belediyesi ve Akçadağ Belediyesine buradan sesleniyorum.
İnsanlar kendilerinin ayrımcılığa
uğradığını düşünüyorlar. Bunun önüne geçmek için
bu su arızasının giderilmesi ve insanların suya
kavuşturulmasını kendilerinden talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aksoy
22.- Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoyun, terör
saldırılarına ve memleketin hâlâ en önemli
sorunlarının terör ve yoksulluk olduğuna ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Karabük)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Terör saldırısı nedeniyle
İstiklal Caddesi'nde ve Karkamış'ta hayatını kaybeden
masum vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Cumhuriyetimizin 100üncü yılına girmekte
olduğumuz bugünlerde memleketimizin en önemli sorunu hâlâ terör ve
yoksulluktur. Emperyalistler Türkiye Cumhuriyeti'nin her yönden eşit olan
vatandaşlarını suni olarak etnik kimlik ve mezhep bahaneleriyle
ayrıştırmaya çalışmaktadırlar, Misakımillî
sınırlarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş senedi
Lozan'ı hazmedememişlerdir. Hayallerindeki Sevr'i işleme
koyabilmek için cumhuriyetimiz kurulduğundan beri çeşitli suni
kışkırtmalarla hem içeriden hem dışarıdan
memleketimize saldırmaktadırlar. Memleket Partisi millî ordumuzun
yanındadır, her türlü teröre ve ayrımcılığa
karşıdır. Memleket Partisi kimlik ve mezhep üzerine siyaset
yapılmasına da karşıdır. Kahraman ordumuza
muzafferiyetler diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tığlı
23.- Giresun Milletvekili Necati Tığlının,
Giresunun Eğribel Geçidinde yapılan tünele ilişkin
açıklaması
NECATİ TIĞLI (Giresun) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Giresun'un Eğribel Geçidi'nde
yapımına sekiz yıl önce başlanan tünel için Üç yılda
tamamlanır. denilmişti. Bakanlık Yüzde 95 oranında
tamamlandı. dedikten bu yana tam dört yıl geçti. 2018
yılında Üç aya biter. denildikten sonra inşaat durdu, tam bir
yıl hiçbir çalışma yürütülmedi, 2019da ikmal ihalesi
yapıldı, 2021de tek tüpten hizmet verilmeye başlandı,
güvenli bulunmadı, bu tek tüpten açılan ulaşım tekrar
kapatıldı. Son olarak Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tünelin 2022de tamamlanacağını
duyurdu. Şimdi kış ayları; tepkilerden korktukları
için, daha önce aç-kapa yaptıkları tek tüpü yeniden hizmete
açacaklarını müjdelediler. Meğer Bakanlığın
2022de tamamlanıp hizmet verecek. dediği, tek tüp tünelin tekrar
açılmasıymış. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Giresunluyla alay etmeyi bıraksın, eksik kısımlar
açıklansın, Şu tarihte hizmete açılacak. desin.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Sayın Usta, buyurun.
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin Grup Başkan Vekilliği görevine, Pençe-Kılıç
Harekâtına, Gaziantepin Karkamış ilçesine PKK-YPGli
teröristlerce düzenlenen roketli saldırıya, Kazakistanda
yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak göreve
başlayan Kasım Cömert Tokayeve, dış ilişkilerde
devletlerin birinci önceliğinin millî menfaatler olması
gerektiğine, Çinin Uygur Türklerine yaşattığı zulme
ve Türkiyenin 2023 hedeflerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, Tokat Milletvekili Sayın Özlem
Zengin'e Grup Başkan Vekilliği görevinin hayırlı
olmasını diliyorum. Bugün ilk kez, daha doğrusu, 2nci
atanmasında ilk kez Genel Kurulda görev alacak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Irak ve Suriye'nin
kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik başlattığı
Pençe-Kılıç Harekâtı'nda Mehmetçikimize başarılar
diliyorum. İYİ Parti olarak, kahraman askerlerimizin vatan
bütünlüğümüz ve sınır güvenliğimiz için
gerçekleştirdiği tüm operasyonları siyasetüstü görüyor, her bir
evladımızın sağlıkla ailelerine dönmesini temenni
ediyoruz.
Gaziantep'in Karkamış ilçesine Suriye
tarafından PKK/YPG'li teröristlerce düzenlenen roketli saldırıda
hayatını kaybeden 1i çocuk, 2 vatandaşımıza;
Ayşenur Alkan ve Hasan Karataş'a Allah'tan rahmet diliyorum, kederli
ailelerine sabır niyaz ediyorum, milletimizin başı sağ
olsun. Yaralanan 2si ağır, 19 vatandaşımıza ise acil
şifalar temenni ediyorum. Seçim öncesi artan terör olaylarını
endişeyle takip ediyor, PKK/YPG terör örgütünü nefretle lanetliyorum.
Dost ve kardeş ülke Kazakistanda yapılan
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak göreve başlayan
Sayın Kasım Cömert Tokayevi tebrik ediyorum. Kazakistanda
atılacak tüm sivil ve demokratikleşme adımlarını
yakından takip ediyor, Kazak halkını muhabbetle
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan dış
politikadaki tutarsız tavırlarına geçtiğimiz pazar günü bir
yenisini daha eklemiştir. Dış ilişkilerde devletlerin
birinci önceliği millî menfaatler olması gerekirken Erdoğan
anlık ruh hâline göre hariciye politikası belirlemeye devam
etmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirdiği tek adam algısıyla alınan bireysel kararlar Türk
devletinin itibarını dış dünyada zedelemeyi sürdürmektedir.
15 Temmuz hain darbe girişiminin finansörü olarak lanse edilen
Birleşik Arap Emirliklerine yakınlaşmaya başlayan keyfî
yönetim, Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası Suudi Arabistanla
el şıkışarak devam etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Son olarak pazar günü Katarda daha önce katil
zalim ve darbeci diye şeytanlaştırdığı Sisiyle
bir araya gelen Erdoğan, gülerek poz vermekten çekinmemiş, rabiayı
Kahire meydanına gömmüştür. İYİ Parti olarak
yıllardır Dış politikada asıl olan ülke
çıkarıdır, diplomasidir. dediğimizde darbeci olarak
suçlanmıştık. Oysa biz, içeride ve dışarıda
hiçbir zaman kurulan kumar masasının içerisinde yer almadık.
Bugün gelinen noktada tespitlerimizin ne kadar yerinde ve
eleştirilerimizin ne kadar haklı olduğu bir kez daha
anlaşılmıştır. Sayın Erdoğan bizleri on
yıl geriden takip etmekte, doğruyu her zamanki gibi geç fark
etmektedir. Erdoğanın devlet ciddiyetinden uzak, iş bilmez
politika anlayışı, on yıl sonra geldiğimiz bu noktada
Türkiyeyi Doğu Akdeniz dâhil birçok siyasi alanda zora sokan ve
fırsatlar kaybettiren bir ülke konumuna getirmiştir. Sırada
muhtemelen Esad vardır; zalim Esedin dostum Esada dönüşmesi an
meselesidir. 2 bin yıllık kadim bir geleneğe sahip olan Türk
devleti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
bugün Erdoğanın diplomasi bilmez, keyfî
ilişkileri yüzünden rüzgârda nereye savrulduğu belli olmayan
plansız ve tutarsız politikalarla yönetilmektedir. Aziz milletimiz
daha iyi ve kararlı bir yönetimi hak etmektedir. İYİ Parti
olarak yaklaşan iktidarımızda Türkiyeyi planlı ve
programlı bir şekilde, ehliyetli ve liyakatli kadrolarımız
öncülüğünde, millî menfaatler dengelerimizi gözetip devlet geleneklerimizi
tahrip etmeden âdeta bir diplomasi nakşı işler gibi dış
politika belirleyeceğimizi tüm dünyaya ilan ediyoruz. Cumhuriyetimizin
2nci yüzyılında Türkiyeyi her alanda olduğu gibi dış
politikada da şahlandıracağımız o kutlu güne az
kaldı.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; Çin, Uygur Türklerine yaşattığı zulme
devam etmektedir. Çin Hükûmeti, Doğu Türkistanda Uygur Türklerini
Covid-19u gerekçe göstererek steril olmayan bir ortamda ölüm
karantinasına almıştır. Zorla götürüldüğünü ve tecrit
altında olduğunu söyleyen bir Uygur Türkünün kayıt altına
altığı videoda ortamın âdeta bir toplama kampına
benzediği görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bölgeden gelen haberlere göre,
karantinada en az 600 kişinin olduğu, götürülmeyi kabul etmeyen
Uygurların ise tutuklandığı ifade edilmektedir. Hükûmeti, zulüm
gören soydaşlarımızın sesini duymaya
çağırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Uygur
Türklerinin can ve mal güvenliğini uluslararası yasalara göre garanti
altına almak iktidarın tarihsel bir sorumluluğudur.
İYİ Parti olarak, Doğu Türkistan davamızı millî
bilincimizin gereği kabul ediyor, Uygur Türklerinin insan hak ve onuruna
yakışır bir şekilde yaşamasını savunuyoruz.
Çinin Doğu Türkistanda gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini
ve soykırım fiillerini kınıyor, başta Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti olmak üzere Birleşmiş Milletleri ivedilikle
harekete geçmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son konu olarak da biliyorsunuz burada daha önceden de hep
ifade ettik, Türkiyenin 2023 hedefleri vardı. Bunlardan, maalesef
geldiğimiz noktada bu hedeflerden Türkiyenin çok uzakta olduğunu
rakamlarla defalarca söylememize rağmen Sayın
Cumhurbaşkanının bugün yine bir konuşmasında 2023
hedeflerinin tutturulduğunu ima
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın
Cumhurbaşkanı sanki 2023 hedefleri tutturulmuş gibi bir beyanda
bulunmuştur; tabii, bunu anlamak mümkün değil. Şunu söylüyor:
On bir yıl önce biz bu 2023 hedeflerini koyduğumuzda dudak
bükmüşlerdi. diyor. Kim dudak büktü bilmiyorum ancak ben şunu bir
teknisyen olarak biliyorum ki on bir yıl önce konulan o hedefler o günün
şartlarında iddialıydı ancak tutturulabilirdi fakat bugün geldiğimiz
noktada bu hedeflerin çok uzağında olduğunu Türkiyenin
görüyoruz. Bakın, kendi tahminlerimiz falan değil yani devletin,
Hükûmetin orta vadeli programında 2023 yılındaki hedefleri, yeni
hedefleri; yeni tahminler belli. Daha önceden 2 trilyon dedikleri millî gelirin
bugün 925 milyar dolar olduğunu söylüyor; hedefin 1,5 trilyon dolar
gerisinde, yüzde 61lik bir sapma var. Millî gelirde dünya
sıralamasında ilk 10da yer alacağız. denilmişti,
şimdi 2023te, Türkiye, IMF raporlarına göre 23üncü sırada
olacak yani geldiği noktanın bile gerisinde, 13 basamak bir hedeften
sapma var. Kişi başına gelir 25 bin dolar denilmişti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Bitireceğim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Kişi başına
gelirde 25 bin dolarlık hedef konulmuştu, bugün gelinen noktada -yine
Hükûmetin kendi tahmini, tutup tutmayacağı da belli değil-
10.700 dolarlık yeni bir hedefle karşı
karşıyayız, sapma yüzde 63. Yani hedefin 15 bin dolar altında
bir durumla karşı karşıyayız.
İşsizlik oranında da aynı
şey var. Yüzde 4,6 denilmiş, bugün Yüzde 11,4 olacak. deniliyor. Ve
ihracatta 500 milyar dolar denilmiş, bugün 242 milyar dolar ancak olur.
deniliyor. Şimdi bu gerçekler ortadayken Sayın
Cumhurbaşkanının yani 2023 hedefleri tutturulmuş gibi
birtakım algı yaratması, bu tür imalarda bulunması
Tam da
söyleyemiyor ama sanki işte O zaman dudak bükmüşlerdi, bak, bugün
Türkiye şöyle uçuyor, böyle kaçıyor. Türkiyenin uçmasından,
kaçmasından kimse rahatsız olmaz ancak bu gerçekleri görmek
lazım. Hakikaten milletimizi yanıltacak beyanlardan da
Cumhurbaşkanının kaçınması lazım. Bu, devlet
ciddiyetine yakışmaz, devletin itibarı zedelenir bu tür
tutumlardan.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Türk ordusunun
düzenlediği Pençe-Kılıç hava harekâtına, terör örgütü
PKK-YPG tarafından sınır ötesinden yapılan
saldırılara, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe, 19
Kasım Dünya Çocuk İstismarını Önleme Gününe ve Fahrettin
Paşanın vefatının seneidevriyesine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün biraz müsamahanızı rica ediyorum
Sayın Başkanım, biraz uzun olacak ama
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kahraman Türk ordusu, 20 Kasımın ilk saatlerinden
itibaren Irak ve Suriyenin kuzeyinde yer alan terör tehdidini bertaraf etmek
maksadıyla Birleşmiş Milletlerin 51inci maddesi ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kabul edilen tezkere kapsamında meşru müdafaa
hakları gereğince Pençe-Kılıç hava harekâtını
düzenlemiştir. Irakta
Sayın Başkan, terör örgütü PKK/YPG
tarafından ülkemize yönelik sınır ötesinden yapılan
saldırılarda Kilisteki Öncüpınar Sınır
Kapısı bölgesine roket atılması sonucu 1 asker ve 7 polisimiz
yaralanmış, Gaziantepin Karkamış ilçesinde ise bir okulun
roketlerle hedef alınması neticesinde Ayşenur Alkan
Öğretmenimiz ve İzmir Milletvekili Sayın Mahir Polatın da
yeğeni olduğunu öğrendiğimiz 5 yaşındaki Hasan
Karataş yavrumuzla birlikte toplam 3 vatandaşımız
şehit olmuş, 2si ağır olmak üzere de 6
vatandaşımız yaralanmıştır.
Çocuk-yaşlı, öğrenci-öğretmen
demeden masum sivillere yönelik saldırılarını sürdüren
terör örgütü PKK/YPGyi lanetliyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar, aziz milletimize de
başsağlığı diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu tarafından Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
imzalanmış ve o tarihten günümüze 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Günü olarak ilan edilmiştir. Yine 2000 yılında
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi'nde yer alan 19 ve
34üncü maddelere istinaden 19 Kasım günü Dünya Çocuk
İstismarını Önleme Günü olarak ilan edilmiştir.
Çocuk, insan fıtratının en masum
hâlidir. Her çocuk eğitim, sağlık, barınma, fiziksel,
psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma hakkına sahiptir.
Üzüntüyle ifade etmek gerekir ki günümüz dünyasında savaş ve
açlıktan ölen çocuklar bulunmakta, parkta oynaması gereken çocuklar
zorla dağa kaçırılıp terör örgütleri tarafından
istismar edilmekte ve yine uyuşturucu ve organ ticaretinin konusu
olmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 15 Kasım
2013 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı
Çatışma Raporu'nda ve İnsan Hakları İzleme Örgütü
tarafından 19 Haziran 2014 tarihinde yayınlanan raporda, terör örgütü
PKK/YPGnin Afrin, Ayn el Arap ve Cezire'deki kontrol noktalarında 18
yaş altı erkek ve kız çocuklarını
kullandığı ve bilgi ve askerî teçhizat iletmek ve eğitilmek
üzere kullanıldıkları nakledilmiştir. İnsan
Hakları İzleme Örgütünün konuya yönelik yaptığı
araştırmaya göre, birçok çocuğun ailesinin haberi olmadan
PYD'nin sözde gençlik merkezlerinde bulunduktan sonra kendilerinden haber
alınamadığı ve ailelerin çocuklarının PYD/YPGye
katıldığını ve ya da zorla götürüldüğünü daha
sonra öğrendikleri kaydedilmiştir. Terör örgütü tarafından
kaçırılan 15 yaşındaki Halime Gündüz ve Fırat
Aydın Erenin aileleri çocuklarının 23 Nisandaki bir
pikniğe katıldıklarını ve sonra da kendilerinden haber
alamadıklarını söylemişler, 19 Mayıs 2014 tarihinde
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı önünde
eylem yapmaya başlamışlardır. Yine, terör örgütü
tarafından çocukları kaçırılan Diyarbakır Anneleri 3
Eylül 2019da oturma eylemi başlatmışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Diyarbakır
Annelerinden Hatun Yüceyurt oğlunun 14 yaşındayken, Necibe
Çiftçi ise oğlunun henüz 16 yaşındayken PKK tarafından
kaçırıldığını ifade etmişlerdir.
Yine, acımasız narkoterör örgütü
PKK/YPGnin Avrupa'da 8-12 yaşları arasındaki çocukları
kurye olarak kullandıkları da hâlen bilinmektedir. Açlıktan
ölmek üzereyken başında akbaba bekleyen Afrikalı çocuk,
Akdenizde boğularak hayatını kaybeden ve cesedi
kıyıya vuran Aylan bebek, PKKlı teröristlerin yola
tuzakladığı bombanın patlamasıyla şehit olan
Bedirhan bebek, geçtiğimiz günlerde hain teröre kurban verdiğimiz
Yağmur ve Ecrin yavrularımız hâlâ
hafızalarımızdadır.
Çocuklarımızı tehdit eden unsurlardan
biri de LGBT gibi sapkın oluşumlar tarafından
çocuklarımızın açık hedef hâline getirilmesi ve küresel
ölçekte çocuk istismarının meşrulaştırılmaya
çalışılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Toparlıyorum.
Los Angelestaki LGBT yürüyüşünde 7
yaşındaki sözde trans çocuk öncülük etmekte, İngilterede bir
öğretmenin otizmli çocuklara Yanlış cinsiyettesin. telkininde
bulunduğu ortaya çıkmakta, pedofili ve çocuk istismarı ABD ve
Batı literatüründe Pizzagate olayı olarak anılmaya devam
etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde İsveçte ailesinden
koparılan mülteci kız çocuğu Meryem mahkeme kararıyla
eş cinsel bir çifte evlatlık olarak verilmiştir. Çocuk ihmal ve
istismarının bariz bir göstergesi olan bu ve benzeri gelişmeler
çocuğun duygusal, bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimini engellemekte;
kimlik, kültür ve inanç yönünü ipotek altına almaya
çalışmaktadır. Özellikle Avrupa'da Türk ve Müslüman
çocuklarının bu tür uygulamalara hedef hâline getirildiği
bilinmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Almanya'da
haklarında koruma kararı verilen Türk çocuklarının dilini
ve kültürünü bilmedikleri ailelere verilmesi sonucunda ortaya çıkan
mağduriyetlerin önüne geçilmesi için 2015 yılından itibaren Aile
Bakanlığımız tarafından ilgili ataşelikler
vasıtasıyla takibi yapılan 398 çocuğumuzdan 200ü
ataşeliklerimizin verdiği destekle ailelerine iade edilmiş, ayrıca
Türk çocuklarının Türk koruyucu ailelere verilmesi hakkında
önemli çalışmalar yapılmıştır.
Çocuklarımızın hak ve hukuklarının korunduğu,
herhangi bir ihmal ve istismara maruz kalmadığı bir ortam ve
daha iyi şartlara kavuşabilmesi temennisiyle Dünya Çocuk Hakları
Günü'nü kutluyoruz.
Sayın Başkan, son olarak,
vefatının seneidevriyesinde Medine Müdafii ve Çöl Kaplanı
Kahraman Fahrettin Paşa'yı ve kahraman ecdadımızı
rahmetle ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Oluç
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Gaziantepin Karkamış ilçesinde yaşamını yitirmiş
olan yurttaşlara Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı dilediğine; Suriye iç savaşında
alınmış olunan yanlış tutuma, Türkiyenin seçim
ortamına girdiğine, ülkede işsizlik maaşına
erişimin giderek güçleştiğine ve TÜİKin
açıkladığı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikli olarak, Antep'in
Karkamış ilçesinde yaşamını yitirmiş olan
yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz; gerçekten büyük
üzüntü duyduk, acılarını paylaşıyoruz. Özellikle,
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mahir Polat'a
başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyoruz,
üzüntülerimizi iletmek istiyoruz.
Hep söylediğimiz bu; savaş ortamı, 5
yaşındaki çocukların da 80 yaşındaki
yaşlıların da ölmesine yol açan bir ortamdır. Savaş,
yıkım ve ölüm demektir. Savaş, yokluk, yoksulluk demektir.
Savaş, insanlığa kaybettirir. Savaş, acı,
adaletsizlik, baskı ve zulüm demektir; insanlığa kaybettirirken
silah tüccarlarına, uyuşturucu tacirlerine, kara paracılara,
çetelere ve mafyalara kazandırır. O yüzden hep savaşlara karşı
çıkmak ve savaşların karşısında durmak gerekiyor.
Türkiye, maalesef, Suriyenin iç savaşı
döneminde sorunlarını ve sonuçlarını yıllardır
doğrudan yaşayan bir ülke oldu. Bunun nedeni de sürdürülen
yanlış dış politikadır. Göçmen, mülteci
sorunlarından her türlü yolsuzluk ve uyuşturucu ticaretine, kara para
aklamasına kadar her türlü melanet aslında Suriye iç
savaşında alınmış olan yanlış tutumdan
kaynaklanmaktadır. Olması gereken, Suriyede barışın
sağlanması ve demokratik bir Suriye rejiminin inşası için
çaba gösterilmesidir. Türkiye'nin hem bir bölge gücü olması
açısından hem de yüzyıllardır bu topraklarda birlikte
yaşadığımız komşularımız
açısından baktığımızda yapması gereken,
demokratik bir Suriye rejiminin ortaya çıkmasına imkân
sağlayacak katkılarda bulunmasıdır.
Bir kez daha hatırlatıyoruz ki Türkiye
altı ay içinde bir seçime gidecektir ve aslında seçim ortamına
girilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bizler,
Türkiye'de savaşsız bir seçim süreci olması gerektiğini
düşünüyoruz, cenazesiz bir seçim süreci olması gerektiğini
düşünüyoruz. Seçim sürecinin demokratik bir şekilde,
kutuplaştırıcı ve çatışmacı bir ortamda
değil, gerçekten demokratik bir ortamda yaşanması gerektiğini
düşünüyoruz çünkü bu ülkenin ve toplumun beka sorunu yok -hep söyledik ve
söylemeye devam ediyoruz- esas itibarıyla bu iktidarın bir beka
sorunu vardır ve iktidar bu beka sorunu nedeniyle de mümkün olduğu
kadar çatışmacı, kutuplaştırmacı bir seçim
sürecinin yaşanması için adım atmaktadır. Bizler bir
savaş felaketini önlemek için her türlü çabayı veriyoruz ve vermeye
devam edeceğiz çünkü biliyoruz ki yeniden bir savaşın patlak
vermesi demek, Suriyede ve bölgede sadece bölge halkları için değil
bu ülkede yaşayan bütün halklar için de aslında acı demektir,
olumsuz gelişmeler demektir, ekonomik kriz demektir, sosyal kriz demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunların
yaşanmaması için bütün sorunlarımızı savaşla ve
çatışmayla değil, tam tersine diyalog ve barışçıl
yollarla çözmemiz gerektiğini bir kez daha özenle vurguluyoruz.
Sayın vekiller, ülkede işsizlik
maaşına erişim giderek güçleşiyor. Resmî verilere göre,
2003-2022 döneminde işsizlik maaşı için 17 milyon 61 bin
kişi başvurmuş, bu başvuruların 7 milyon 595 bin
kişisi işsizlik ödeneği alamamış. 2022nin on
aylık döneminde işsiz kalan toplam 1 milyon 386 bin kişi
olmuş ve bunlar da İşsizlik Sigortası Fonuna işsizlik
aylığı almak üzere başvurmuşlar ancak işsizlik
sigortasından yararlanma koşullarının zorluğu
nedeniyle başvuruda bulunanların sadece yüzde 48,6sına yani 675
bin kişiye işsizlik ödeneği bağlanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani
aslında TÜİKin verilerine göre, işsiz kalan vatandaş
işsizlik maaşı almaya hak kazanamadığı gibi
kaderine terk ediliyor, görünen o. İŞKURun verilerine göre de
işini kaybeden her 2 kişiden 1i hem maaşsız hem de işsiz
kalıyor. E, tabii bunda İşsizlik Sigortası Fonunun
aslında amacından saptırılan her türlü başka işe
kullanılıyor olmasının da çok büyük önemi var. Fon
aslında işsizler hariç her işte kullanılır oldu, bu
durumun değişmesi gerekiyor. Türkiye işsizlerin
sorunlarını mutlaka çözmek zorunda. Bu iktidar insanları
işsiz bıraktığı gibi işsiz kalanları da
parasız bırakmaya devam ediyor.
Yine, TÜİKin açıkladığı
eylül ayı verilerine göre
Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi yüzde 138 olarak hesaplandı.
Ağustos ayında bu oran yüzde 135 idi. Tarımsal girdi maliyetleri
her geçen ay rekor kırmaya devam ediyor. Mazotun, elektriğin,
gübrenin, suyun maliyetinden çiftçi sorumlu değil; bunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İktidar ve
onun Tarım Bakanı esas itibarıyla sorumlu ama Tarım
Bakanı hiçbir suçu yokmuş gibi, hiçbir şey yapmamış
gibi çiftçileri suçlamaktan vazgeçmiyor.
Bakın, son bir yılda mazota yüzde 236 zam
yapılmış, gübreye yüzde 227 zam yapılmış, ilaca
yüzde 111 zam yapılmış, elektriğe yüzde 399 zam
yapılmış. Bütün bu zamların sonucunda girdi maliyetleri
inanılmaz artmış; gıda enflasyonu ise yüzde 99 olarak
hesaplanıyor TÜİK tarafından; hiçbir
inandırıcılığı yok elbette.
2022 yılında tarımsal destek olarak
bütçeden ayrılan pay 29 milyar Türk lirası, 2023 yılında
bütçede -şimdi- tarımsal destek olarak ayrılan pay 54 milyar
Türk lirası olacak. Zamlara gelince çiftçiye yüzde 400ler, 250ler,
230lar; desteğe gelince çiftçiye bir yılda artış oranı
yüzde 85lerde kalıyor. Bu da iktidarın çiftçilere nasıl
baktığını, köylülere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu da
iktidarın çiftçiye nasıl baktığını, tarım
üretimini nasıl adım adım çökerttiğini gösteren en önemli
örneklerden bir tanesidir. Dedim ya, 2023 yılı için 55 milyar Türk
lirası çiftçiye verilecek ama kur korumalı mevduata sadece hazineden
ödenen miktar bugün itibarıyla 91 milyar Türk lirası olmuş
vaziyette yani yoksuldan alınıp zengine verilen paranın durumu
budur esas itibarıyla.
Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.
BAŞKAN Sayın Öztunç
27.-Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın vefat yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, AK PARTİ Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın İmran Kılıç, geçtiğimiz yıl
Hakka yürümüştü. Bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum, mekânı
cennet olsun; başımız sağ olsun. İmran Hoca, naif
kişiliğiyle tanıdığımız, bildiğimiz,
sakin bir karaktere sahip milletvekili arkadaşımızdı;
yaşça bizden büyüktü. Zaman zaman siyasi
tartışmalarımız olurdu; siyasi rekabetimiz olurdu ama tartışmamız
olmazdı yani birbirimizi kırmazdık, üzmezdik, birbirimize
kırılacak laf etmezdik. Bir kez daha ben Allahtan rahmet diliyorum;
hem AK PARTİ ailesine hem de sevgili İmran Kılıçın
ailesine başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun Sayın Başkanım.
BAŞKAN Allah rahmet etsin.
Sayın Altay, buyurun.
28.-İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Ağız ve
Diş Sağlığı Haftasına, Tayyip
Erdoğanın yeni bir terör örgütü icat ettiğine ve dün
söylediklerinin tam tersini yaptığına, terörle mücadeleye,
dış politikada iktidarıyla muhalefetiyle yan yana olunması
gerektiğine ve İstiklal saldırısında
Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanının iki
ayrı tavır içinde olduklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu hafta Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası. Tüm diş hekimlerimizin, bu işe emek veren tüm
çalışanlarımızın haftasını kutluyorum.
Diş hekiminden hastane personeline kadar sorunları oldukça fazla bir
meslek grubuyla karşı karşıyayız. Tabii, çok
sorunları olmakla birlikte en temel sorunları, şüphesiz, randevu
süreleri ve randevu yetersizliği. On beş dakikada hangi diş
tedavisi yapılır? Allah aşkına, bu Mecliste bir sürü
tıpçı var, doktor arkadaşımız var, hekim var; biri
çıkıp söylesin yani on beş dakikada bir diş tedavisi
yapılabiliyorsa ben de iddiamı geri almış olayım ama
bu aziz milletimize ve diş hekimlerimize yapılan bir
ızdırap, bir işkencedir.
Sayın Erdoğan yeni bir terör örgütü icat
etti, bunu 2019da da yapmıştı; market terörü. Güler misin,
ağlar mısın Sayın Başkanım? Şimdi, diyor ki:
Hazine ve Maliye ile Ticaret Bakanlarımız hassasiyetle takip ediyor
ama bu para cezasıyla falan olacak gibi değil, daha ağır
yaptırımlar kullanacağız, ayrıca üstlerine
gideceğiz. Anlamak mümkün değil. Ben gerçekten 2019u
hatırladım, yerel seçimlerin başında da Erdoğan
stokçuları hedef almıştı ve meydanlarda soğan, patates
satmıştı tanzim satışlarda. Şimdi, dört sene
sonra yeniden Market terörü var. diye ortaya çıktı.
Tane tane soruyorum Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğana: Süt mahallede satılan bir şey,
fiyatı 4 kat arttı; market teröründen mi oldu, bir cevap vermesi
lazım. Ayrıca, gübrenin -GÜBRETAŞ bir de Tarım Kredi
Kooperatiflerinin ortak olduğu bir kuruluş- yüzde 400 fiyatı
arttı. Sayın Erdoğan, bu da mı market teröristlerinin bir
işidir? Bunu açıklaması lazım. Mesela, Sayın
Cumhurbaşkanının 60 liralık yağı 120 liraya
çıkaran market teröristlerini karşımıza dikmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gene,
akaryakıt ve doğal gaz zamlarını düşündüğümüzde
teröristin ağababasının akaryakıta ve doğal gaza zam
yapanlar, elektriğe zam yapanlar olduğunu Sayın Erdoğana
da hatırlatmak bizim görevimiz.
Bu durumda, Erdoğanın
mantığından gidersek en azılı terörist elektrik
idaresidir, sonra doğal gaz sağlayıcılarıdır;
böyle, bunun sonu alınmaz ama bir şeyin bilinmesi lazım: Orta
yerde bir enflasyon var. Orta yerdeki enflasyonun sorumlusu kendisidir,
şimdi, bakkala, manava, markete, üreticiye suç atarak kabahat örtmesi de
mümkün değildir.
Erdoğanın bugünlerde en çok sevdiği
şey milletin hâliyle ve aklıyla alay etmektir ve çok sık
çelişkiler içine düşmektir, dün söylediklerinin tam tersini
yapmaktır. Şimdi yaptıklarını biz aslında
doğru görüyoruz ama dün söyledikleri yanlıştı ve biz dün
söylediği yanlışları kendisine söylediğimizde bizim ne
dış güçlerle ortaklığımız kalıyordu ne
terörist olmadığımız ne bölücü
olmadığımız ne de vatan haini
olmadığımız ama şimdi bakıyoruz, ohh, ne güzel!
Mesela, ne yapıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sisiyi
tanımam, benim muhatabım Mursidir. dedi, Birleşmiş
Milletlerde aynı masaya oturmam. dedi, rabiayı Türkiyeye, AK
PARTİye sembol yaptı; şimdi, Sisinin bir elini değil,
Sisinin iki elini almış, güzel bir tablo. Erdoğan, Bay Kemal
bunu sana kaç sene önce söyledi. Şimdi, Esadla görüşme
şartlarını hazırladı Görüşürüz. dedi. Daha
önce, biliyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri için 15 Temmuzun
arkasındaki şerefsizler dedi; bir swap anlaşmasından sonra
koşa koşa Arap Emirliğine gitti. Efendim, Suudi Arabistan
Prensi için Biz ahmak mıyız, büyükelçilik cinayetinin üstünü
örtmeyeceğiz. dedi; paşa paşa dosyayı Suudi Arabistana
verdi. Nereye gidiyoruz onu merak ediyorum Sayın Başkan,
zatıalinizin yönettiği yüce Meclis üzerinden soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben
milletvekiliyim, bu ülkede olup biteni bilmek benim hakkım. Bu
çelişkileri, bu tutarsızlıkları çıkıp bize,
Meclise açıklaması lazım. Yani şöyle, Erdoğan bir iki
ay öncesine kadar Meclise ve millete diyordu ki: Sisi şöyledir,
şöyledir, şöyledir. Şimdi, Sisiyle kanka oluyor. E, sen
Meclisi ve milleti Sisiye düşman yapıyorsun, sonra sen kanka oluyorsun.
Birleşik Arap Emirliklerini şerefsiz ilan ediyorsun, 3 kuruş
para için koşa koşa oraya gidiyorsun; bu bir yaman çelişkidir.
Bu yaman çelişkiler neye sebep oluyor? Karkamışta bir
öğretmenimiz, Ayşenur Alkan Öğretmenimiz, üstelik ücretli
öğretmen
İlk roketten sonra çocuklar öğretmenler
tarafından korunaklı yere alınıyor, Ayşenur
Öğretmen ne yapıyor? Acaba kıyıda köşede çocuk
kaldı mı diye okula
gidiyor ve o hain saldırıda şehit oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yazık
değil mi Ayşenur Öğretmene? 5 yaşındaki Hasan
Karataş, İzmir Milletvekilimiz Mahir Polatın yeğeni;
yazık. E, efendim, terörle mücadelede bedel ödenmez mi? Ödenir ama bu
akılsızlığın bedeli, terörle mücadelenin değil.
Niye söylüyorum? Şunun için söylüyorum
Bir hava harekâtı
yapıyorsun; yap, elini tutan yok, Cumhuriyet Halk Partisi olarak AK
PARTİye müteaddit defalar burada dedik ki: Terörle katı,
amansız bir şekilde mücadele edin. Sen şimdi sınırın arkasına uçakla bomba
atarken sınırın dibindeki okulumuzu niye korumaya ya da en
azından okulları kapatmak suretiyle çocuklarımızı
güvenli bir şekilde etkilenmeyecekleri bir sahaya almıyorsun?
Sınırın dibinde okul var, bomba atıyorsun teröriste; at,
daha çok at ama o çocuğu da korumasını bil, bunu düşünebil.
Bunu düşünemeyen bir kafa terörle mücadele edemez; keşke etse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi son
olarak şunu söyleyeyim, ben bunları ülkenin iyiliği için
söylüyorum: Bugün, Sayın Genel Başkanımız söyledi biz
içeride münakaşa ederiz ama Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; dış politika gerçekten Tayyip Beyin hamaset
yerliliği ve millîliği değil, dış politika gerçekten
yerli olmalı, millî olmalı. Bu, şu demek: Dış
politikada iktidar-muhalefet yan yana demek, iktidar artı muhalefet
eşittir büyük Türkiye demek. Hayır, bu yok, Ben yaparım, dün
kara dediğime bugün ak derim, dün ak dediğime bugün kara
derim. Böyle olmaz.
Şunu söyleyip bitirmek istiyorum: İstiklal
saldırısı
Süleyman Soylu olarak bu saldırıyla ilgili
bir ülkeyi hedef alabilirsin, Recep Tayyip Erdoğan olarak da bu
saldırıyla ilgili bir ülkeyi masum görebilirsin ama Türkiye
Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı ile Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı
İstiklal saldırısıyla ilgili birbirinden zıt iki
ayrı düşünce iklimi içinde, iki ayrı tavır içinde olamaz,
olamaz, olamaz! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Böyle oluyorlarsa
birinden birinin o koltuktan kalkması lazımdır diyorum.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Başkanlık Divanı olarak, Tokat Milletvekili Özlem
Zengini Grup Başkan Vekilliği görevinden dolayı tebrik
ettiklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Özlem Hanım, Danışma
Kurulunda sizi tebrik etmiştik; buradan, Divandan da sizi tebrik ediyoruz,
başarılar diliyoruz.
Buyurun, söz sizde Özlem Hanım.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, yeniden Grup Başkan
Vekilliği görevine gelmesine, teröre, Pençe-Kılıç
Harekâtına, Yusufeli Barajına, İmran Kılıçın
vefat yıl dönümüne, Raşit Küçükün vefatına ve parti olarak
yaptıkları bütün işlerin bir bütünlük içerisinde olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben
de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve bugün ilk konuşmam
olacağı için biraz müsamahanıza sığınmak
istiyorum.
Tabii, zaman çok hızlı geçiyor. Bizler
milletvekili olduktan sonra, geçen zamanın içerisinde ben Genel Kurulda
Grup Başkan Vekili olarak otuz ay görev yaptım. Akabinde görevi
Sayın Mahir Ünal Beyefendiye, arkadaşıma devrederek Genel
Merkezde Genel Başkan Yardımcısı olarak on sekiz ay görev
yaptım ve bu on sekiz ayın sonunda tekrar, yeniden Genel Kurulda Grup
Başkan Vekili olarak sizlerle birlikteyim. Görevi Mahir Ünal arkadaşımdan
devraldım; kendisine de buradan, yaptığı hizmetler,
çalışmalar için hassaten teşekkür ediyorum.
Tabii, zaman fevkalade hızlı geçiyor.
Genel Kurulda olmak çok onur verici bir görev, partilerimizi temsil etmek. Bu
manada tekrar sizlerle birlikte olmaktan hassaten mutluluk duyuyorum. Tüm siyasi
parti gruplarından arkadaşlarım aradılar. Onlara da
ayrıca buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, benim de tabii
ifade etmek istediğim birkaç mevzu var. En son konuşmacı olunca
cevap verilmesi gereken pek çok konu oluyor, bunların ben zaman içinde,
gün içerisinde cevaplarını zaten vereceğim fakat tabii ki terör
meselesi çok can alıcı bir mesele. Geçtiğimiz hafta içerisinde
İstiklal Caddesinde yaşanan saldırı her birimizi fevkalade
üzdü; ben de bu manada aileleri ziyarete giden milletvekillerindenim, yakinen
gördüm, tekrar bir başsağlığı diliyorum. Bu manada bir
an evvel -zaten terörist yakalandı ama- arka planında olanların
çözülmesiyle ilgili de bakanlıklarımız, devletimiz elinden
geleni yapıyorlar.
Elbette ki buna bir cevap vermek gerekiyordu, bu
manada Pençe-Kılıç Harekâtı son derece önemli; Sayın Altay
konuşmasında söylediler. Doğrusu bu konuyla alakalı olarak
da CHPden bir destek ifadesi de ben göremedim kamuoyunda Pençe-Kilitle alakalı.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Pençe-Kılıç. Bir sürü tweet attık Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Pençe-Kılıç,
doğru söyledim galiba.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, bu manada
tabii, bakın, bu dediğinize ben de aynen katılıyorum yani
bu olaylar karşısında bizim birlik olmamız fevkalade önemli
ama bu birlikteliğin hakiki bir birliktelik olması gerekiyor,
yaptığımız işlerden nereye varmak istediğimizi
anlamak gerekiyor. Bu manada elbette ki yaşanan hadisede ben de İzmir
Milletvekilimize, CHP Milletvekili arkadaşımıza hassaten
başsağlığı diliyorum. 5 yaşındaki
evladımız Hasan, Ayşenur Öğretmen; onlara Allahtan rahmet
diliyorum; başsağlığı diliyorum. Yani bunların
tabii ki telafisi imkânsız ama nihayetinde Türkiye bu konuda
yaptığı mücadeleyi yapmaya devam edecek, bir bütünlük içerisinde
yapmaya devam edecek. Tabii, millet iradesi bize bunlarla alakalı,
yapmamız gerekenlerle alakalı imkân açtığı için bizler
bunlarla uğraşıyoruz, bizler bu konuyla alakalı elimizden
geleni hayata geçiriyoruz.
Devamında değerli arkadaşlarım,
tabii bugün Türkiye'de çok güzel işler de oluyor. Yani hep olumsuzluklar
üzerine, Genel Kurulda daima olumsuzluklar üzerine konuşuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bugün Tokatla ilgili 2
tane konuşma vardı, bunlarla ilgili olarak da belki daha sonra neler
yaptığımızı ifade etme imkânı olur. Bu manada,
bugün Türkiyenin en önemli barajlarından bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından hayata geçirilmiş oldu, su tutmaya başladı; biz
bununla gurur duyuyoruz. Dünyanın en büyük 5inci barajı ve
Türkiyenin de 1inci barajı niteliğinde olacak Yusufeli Barajı
açıldı, bugün su tutmaya başlamış oldu. Tamamen yerli
bir baraj; üretimi, kullanılan malzemesi
Bunları anlatarak mutluluk
duymamız lazım. Sadece bu değil; Yusufeli, bu baraj
oluşurken ilçe olarak bir yerden başka bir yere tamamen nakledildi,
taşındı, bir şehir yeniden inşa edildi. Kilometrelerce
yol yapıldı; sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Türkiyenin onur
duyacağı, gurur duyacağı işlerden bir tanesi. Bizler
bunları da yapmaya devam ediyoruz. Bir taraftan terörle mücadele
Ama tüm
bu zorluklar içerisinde, dünyanın pandemiyle uğraştığı,
sıkıntıyla uğraştığı bu zaman diliminde
aynı zamanda milletimizin hayallerini de gerçekleştirmeye devam
ediyoruz.
Bir yıl evvel, 18 Kasımda İmran
Kılıç Hocamız
Genel Kuruldaydım o gün,
hatırlıyorum, fevkalade üzüntü verici bir gündü; bir kez daha
kendisini rahmetle yâd ediyorum, çok güzel bir insandı. O gün hepimizin
yaşadığı derin üzüntüyü bir kez daha hatırlayarak
rahmet diliyorum.
Bugün bir başka hocamız hayatını
kaybetti; Raşit Küçük Hoca. İlahiyat camiasında çok
yakından bilinen, özellikle öğrencilerin, akademik hayattaki pek çok
insanın yakından bildiği -ben de Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesinde yüksek lisans yapmış bir kişi olarak-
Hocamız dekanlık da
yapmıştır, İslâm Ansiklopedisine çok büyük bir
katkısı da olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ben de kendisine rahmet
diliyorum. Pek çok arkadaşımız da bugün cenazedeler. Kendisini
bir kez daha buradan saygıyla yâd ediyorum, ailesine
başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, son olarak
şunu ifade ederek bağlayacağım: Bizim parti olarak
yaptığımız bütün işler bir bütünlük içerisinde oluyor.
Biraz evvel Sayın Grup Başkan Vekili konuşurken gelgitlerden
bahsetti. Dünyadaki pek çok şeyin değiştiği, hiçbir
şeyin stabil kalmadığı bir ortamdayız. 90larda
değil dünya, dünya 2020lerde; 2020lerden itibaren pek çok şey
değişti dünyada. Artık tek kutuplu bir dünyada değiliz,
farklı görüşler var; öyle anlar oluyor ki gün içerisinde
dış politikayla alakalı birden farklı görüş
bildirmeniz gerekiyor. Bir taraftan baktığınızda bir konuya
dair bir ülkeyle hemfikirsiniz, başka bir konuda farklı
düşünüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümlem
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İşte önümüzde
Ukrayna örneği var yani bir taraftan Ukraynaya yapılanlara itiraz
ederken diğer taraftan da Rusyayla bir ilişki götürerek dünyada bir
tahıl koridorunun açılmasına vesile oldu Türkiye. Böyle
bakıldığı zaman, artık, kireçlenmiş, sadece
statik kalan bir dış politikadan bahsedemiyoruz. Bugün dünyanın
içinde bulunduğu şartlar farklı şeylere ihtiyaç duyuyor.
Türkiyenin Mısırla alakalı konuda yaptığı
itirazlar doğru itirazlardı yani bir darbeyi mi savunacaktı
Türkiye? Sonuçta, demokratik olarak seçilmiş olan iktidara yapılan
bir darbe vardı, kaldı ki bu darbeden aslında Türkiyeye de bir
yol uzatılmak isteniyordu; unutmayalım, Türkiyede de bir darbe
girişiminde bulunuldu. Böyle bakıldığı zaman bizim
yapmış olduğumuz itirazlar, Sayın
Cumhurbaşkanımızın yaptığı itirazlar fevkalade
yerindeydi ama üzerinden dokuz yıl geçti; bu dokuz yıl içerisinde
dünyada farklı durumlar, farklı şartlar oluştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hatta ben sizlere de
tabii ki soruyorum: Yani hiçbir şey değişmediği hâlde sizin
siyaseten değiştirdiğiniz fikirleriniz yok mu? Ben görüyorum;
bunları da burada konuştuk ve konuşacağız. Çok
tabiidir, şartlar değiştiğinde, konu
değiştiğinde, mevzu değiştiğinde hiç kimseyle
kanka olmuyorsunuz, olmuyorsunuz ama sadece bir selam veriyorsunuz, konuya
dair, yeni oluşan şartlar gereği yapmanız gerekeni
yapıyorsunuz; bu, dünya siyasetinin, bir ülke yönetmenin, büyük bir ülke
yönetmenin tam da gereğidir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben partinin Grup Başkan Vekili olarak,
diğer arkadaşlarımız, Sayın Genel
Başkanımız müteaddit defalar şunu söylüyoruz: Terörle
mücadelede Cumhuriyet Halk Partisi kahraman askerimizin yanındadır,
dualarımız da onlarladır; onların başarılı
olması için bize düşen her görevi yapmaya hazırız,
aynı şekilde kahraman polisimiz için de. Lütfen bunun üzerinden
politika üretmeye kalkmayın; önce onu söyleyeyim.
Ben Sayın Erdoğan Sisinin elini niye
sıktı; bu yanlıştı. demiyorum, bilakis doğruydu.
Ben, CHP olarak biz bu doğruyu yıllar önce de söyledik; keşke o
gün bizim dış politikadaki önerilerimize biraz kulak verilseydi
diyorum.
Sayın Mevkidaşım, tekrar, yeni
görevinize, on sekiz ay sonra hoş geldiniz; hayırlı olsun.
Dış politikada 3 şey lazım
Sayın Başkan, 3 şey; tutarlılık lazım,
kararlılık lazım, millîlik lazım; bizim söylediğimiz
budur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, Türk sanayisinin yüksek teknolojili
ürün üretimindeki düşüşün sebeplerinin
araştırılması, yüksek teknolojili ürün üretiminin ve bunun
ihracattaki payının artırılması için alınacak
tedbirlerin ve teşviklerin tespit edilmesi, bugünkü ihracat içerisinde
yüksek teknolojili ürün payının azalması sonucunu doğuran
eksikliklerin anlaşılması amacıyla 22/11/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 22 Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
22/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/11/2022 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Erhan
Usta tarafından, Türk sanayisinin yüksek teknolojili ürün üretimindeki
düşüşün sebeplerinin araştırılması, yüksek
teknolojili ürün üretiminin ve bunun ihracattaki payının
artırılması için alınacak tedbirlerin ve teşviklerin
tespit edilmesi, bugünkü ihracat içerisinde yüksek teknolojili ürün
payının azalması sonucunu doğuran eksikliklerin anlaşılması
amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/11/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu olarak verdiğimiz, yüksek teknolojili ve
yaratıcı endüstriyel mamul üretimindeki düşüşün ve
ihracattaki payının artırılması için gerekli
tedbirlerin ve teşviklerin tespit edilmesi hususunda Meclis
araştırması açılması önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2022 yılı
Eylül ayında imalat sanayisi ürünlerimizin toplam ihracattaki payı
yüzde 95,3 iken yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri
ihracatı içindeki payı yüzde 2,6 seviyesinde
kalmıştır. 2021 Eylül ayında ise yüksek teknoloji
ürünlerinin payı yüzde 2,8 seviyesinde görülmektedir. Bu rakam 2020
yılında yüzde 3 seviyesindedir. Görüldüğü üzere, son üç
yılda yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat oranı hususunda
artış yok, hatta bir düşüş söz konusu. Kaldı ki bu
seviyeler ileri teknoloji ihracatçısı ülkelerle
karşılaştırıldığı zaman hayli
düşük. Nitekim, Dünya Bankasının 2020 yılı verilerine
göre Güney Kore'de yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam imalat
sanayisi ihracatına oranı yüzde 36, Çin'de bu rakam yüzde 31,
İsrail'de yüzde 28, Japonya'da yüzde 19, Almanya'da yüzde 15,
Yunanistan'da ise yüzde 13 seviyelerinde. Burkina Faso, Jamaika, Myanmar ve
Beninde 2020 yılında bu rakam yüzde 3 yani bizimle aynı
seviyedeler.
Değerli arkadaşlar, yüksek teknolojili
ürün ihracatı, ihracatın kilogram fiyatını da bir hayli
etkilemektedir. Bakın, bizim ihracatımızda daha ziyade
düşük ve orta düşük mamullerin baskın olmasının
sonuçlarından biri 1,29 Amerikan doları seviyesindeki ihracat
kilogram fiyatımızdır. Hatırlayalım ki bu rakam 2015
yılında 1,44 dolar olarak gerçekleşti yani bu rakamda da bir
düşüş söz konusu olmuştur. Aynı rakam Japonya'da 3,86
dolar, Almanya'da 3,68 dolar, İtalya'da ise 3,21 dolar seviyelerindedir.
Çin, 2001 yılında 0,96 olan bu rakamı 2015te 1,55e
çıkarmayı başarmıştır. Çin'in kişi
başı millî gelirinin bu sürede 10 kat artmasında, ihracatın
ve özellikle yüksek teknoloji ürün ihracatının payı inkâr
edilemez. Ülkemizin yeterli refah ve kalkınma düzeyine erişmesi için
ihracatta kilogram fiyatımızın en azından 3 dolar
seviyesine çıkarılması gerekmektedir. İhracatın
kilogram fiyatının artması demek daha hafif ürünlerle daha fazla
kazanabilmek demektir, bunu teşvik etmeliyiz. Etkili kalkınma
adımları için bu tablonun acilen düzeltilmesi gerekmektedir.
Fakat imalat sanayisi üreticileri artan girdi ve
enerji fiyatlarından muzdaripler. Dövizin bir süredir sakin seyretmesine
karşın girdi maliyetlerindeki artışlar devam etmektedir.
Bakın, sanayiye verilen elektriğin kilovatsaati bugün 27 sent
civarında, bu rakam Çinde ise 9 sent. Çinde aynı işi yapan bir
meslektaşından 3 kat pahalı elektrik kullanan bir Türk
sanayicisinin Çinli bir sanayiciyle rekabet etmesini bekleyebilir misiniz?
Rekabet edemeyen, ihracat bedeli dövizinin yüzde 40ına el konulan
sanayiciyi yatırım yapmak yerine yüksek kâr elde edebileceği
inşaat, arsa rantı, restoran gibi sektörlere yöneltmekteyiz. AVM
yapmanın fabrika yapmaktan daha kârlı olduğu bu ekonomi
politikalarından vazgeçmeliyiz. Aynı zamanda, petrol
fiyatlarındaki artış Avrupa ihracatımızdaki lojistik
avantajlarımızı da bir ölçüde azaltmaktadır.
Dolayısıyla, önümüzdeki fırsat ve tehditleri doğru
değerlendirmeliyiz; güçlü ve zayıf yönlerimizi belirlemeli, güçlü
yönleri daha da güçlendirmeliyiz.
Toparlayacak olursak, son yıllarda, ülkemizdeki
yüksek teknolojili ürünlerin üretimi ve ihracatı konusunda bir duraklama,
hatta gerileme olduğu ortadadır. Acilen bu duruma müdahale edip
-Hükûmetin de nihayet kabullendiği gibi- yatırım, istihdam,
üretim ve ihracata yönelik politikalar oluşturmalıyız; bu durum
ekonomimiz için elzemdir. Bu nedenle, ülkemizin kalkınmasında en
önemli kalem olan yüksek teknolojili ürün ihracatını artırmak
için alınacak önlemlerin ve teşviklerin belirlenmesi amacıyla
verdiğimiz araştırma önergemize destek bekliyoruz.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İhracat rakamları iktidarın sürekli
övündüğü rakamlardan biri yani iktidar, kendisi anlatırken
Türkiyenin ihracatta ne kadar fazlasıyla ürün
sattığını ve ihracat rakamlarının ne kadar arttığını
ifade ediyor fakat ithalattan bahsetmiyor bir kere onu yaparken, ithalatın
onun kat kat fazlası olduğunu biliyoruz.
Tabii, konu ihracat üzerine, dolayısıyla,
ihracat kalemlerine baktığınız zaman bizim yüksek
teknolojili ürünümüz en düşük seviyede. Örneğin, yüksek teknolojili
ürünlerde Burkina Faso, Jamaika, Myanmar gibi ülkelerle aynı seviyede bir
yerde duruyoruz. Şimdi, bu, tabii neye yola açıyor? Esasında biz
ülke kaynaklarını yurt dışına satıyoruz yani
ülkenin madenlerini, ülkenin önemli ham maddelerini, bunları işleyip
daha fazla bir gelir elde etme imkânı varken buna yönelik AR-GE
çalışmaları ve yatırımlar yapılmayıp, tam
tersine, bunlar ham madde olarak satılıyor ve bunlar işlendikten
sonra biz yurt dışından bunları daha pahalıya geri
alıyoruz. Yani cep telefonları, televizyonlar, işte teknolojik
ürünler diye ifade ettiğimiz ürünlerin ham maddesini bizler gönderiyoruz,
orada işleniyor ve ürün hâline dönüştürülüyor, sonra biz bunları
daha yüksek fiyatlarla geri alıyoruz.
Peki, biz neyle övünüyoruz? Bir defa, bizim
ihtisaslaşmış bir ürünümüz yok ihracatta ve
dolayısıyla bizim övündüğümüz mesele, ucuz iş gücü. Yani
sanayimizi tümüyle ucuz iş gücüne yani emekçiyi sömüren, işçiyi
sömüren bir yerden
Ucuz iş gücüyle ürettiğimiz ürünleri yurt
dışına satma üzerine kurulu bir siyaset oluşturuyoruz.
Şimdi, burada, günümüzde -yaşadığımız
çeşitli sorunlarda olduğu gibi-
sığınmacıları yani Suriyelileri, Afganları,
buraya göç etmek zorunda kalmış olan insanları da sanayilerde,
ekonomide, fabrikalarda, imalathanelerde kaçak çalıştırarak
bunların üzerinden elde edilen ucuz iş gücüyle ihracat yapmaya
çalışıyoruz. Bu, tabii, ülkenin başına başka
türlü belalar açıyor ve günümüzde de şu anda da bunları
yaşıyoruz.
Diğer taraftan, yüksek kurdan medet uman bir
ihracat anlayışı var. Yani ihtisaslaşmış ürün,
yüksek teknolojili ürün yerine kuru yükseltip bu kur politikaları
üzerinden bir ihracat geliri elde etmeye çalışan bir
yaklaşım sergiliyoruz. Peki, yüksek teknolojili bir ürün nasıl
elde edilir? Yani yüksek teknolojili ürünü elde edebilmek için bilim
insanları yetiştirilmesi gerekiyor ki bu teknolojiyi yakalayabilesin.
Bilim insanları nasıl yetişecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bilim
insanları özgür ortamlarda, demokratik ortamlarda, özerk üniversitelerde
yetişir yani liyakatsiz bir şekilde
İnsanların kendisine
iş bulamayacağı, eğitimli gençlerin mezun olduktan sonra
kendilerine iş bulamayacağını bildikleri bir ortamda siz
yüksek teknolojili ürün üretecek kadrolar yetiştiremezsiniz, insanlar
yetiştiremezsiniz. Dolayısıyla, demokratik olmayan bir ülkede,
özgür üniversitesi olmayan bir ülkede; eğitim sistemi tamamen paraya
dayalı, parası olanın, gücü olanın torpille okuyabildiği
bir ülkede ne siz yüksek teknolojili ürün üretebilirsiniz ne de özgür,
demokratik bir toplum oluşturabilirsiniz. Bunların tamamı siyasi
kararlardan ibarettir, bunları ifade etmek isteriz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya değişiyor, bilişim
teknolojileri öne çıkıyor. Ülkemiz için de bilişim
teknolojileri, yüksek teknoloji çok önemli ancak
baktığımızda yüksek teknoloji üretimimiz toplam teknoloji
grubu içinde sadece yüzde 3e tekabül ediyor. Yüksek teknoloji üretimi
konusunda geriye gidiyoruz.
AR-GE çalışmaları yüksek teknolojide
çok önemli. AR-GE çalışmalarına kaynak yaratmamız
gerekiyor. Yüksek teknoloji alanında üretim yapan firmalara destek olmak
gerekiyor. AR-GEyi desteklemek, yatırımcıyı desteklemek
önemli ancak burada esas önemli olan, beyin gücü. Yetişmiş
insanlarımız, yüksek teknoloji üretecek beyinlerimiz birer birer yurt
dışına gidiyor, bunu durdurmak zorundayız.
Bakın, Osmanlı İmparatorluğu
döneminde Sanayi Devrimi kaçırıldı, bizim teknoloji
çağını kaçırmamamız gerekli. Yüksek teknoloji
üretimimizi artırıp ürettiğimiz bütün ürünlerin ihracatını
yapmamız gerekiyor. Peki, ihracatın artması için ne yapmak
lazım? Öncelikle lojistik sektörünü ayağa kaldırmamız
lazım. Dünya ticareti limanlar üzerinden ilerliyor. Bu nedenle liman
yatırımlarını da gecikmeden yapmamız gerekiyor. Biz
liman yatırımlarında geç kalınca bölgemizde Yunanistan,
Pire Limanı'na yaptığı yatırımlar sayesinde
Akdeniz deniz ticaretine hâkim oldu. Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanı
Projesini hayata geçirirsek bölgemizde deniz ticaretine tekrar hâkim oluruz.
Bu anlamda, 2003 yılında gündeme gelen, Dokuz ve Onuncu Kalkınma
Planı'nda Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanı olarak yer alan,
master planlarına işlenen, ÇED raporu alınmış, Mersin
Ana Konteyner Aktarma Limanı Projesini geçen bunca senede hâlâ hayata
geçiremediniz. Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanı, Japon JICA
tarafından Filyos ve Çandarlı Limanlarıyla beraber
planlandı. Bu yatırımın Mersin'e yapılması
gerekli. derken doğru yer Mersin olduğu için söylüyoruz. Kara yolu,
demir yolu bağlantılarıyla, lojistik altyapısıyla
Mersin kadar geniş hinterlanda sahip başka bir yer yok.
Değerli arkadaşlar, ülkemizi
kalkındırmak istiyorsak, mavi vatanda hâkimiyetimizi korumak
istiyorsak; Akdeniz ticaretini Pire Limanına, Lazkiye Limanına
kaptırmak istemiyorsak Mersin Ana Konteyner Aktarma Limanı Projesi
derhâl, fazla geç kalmadan hayata geçirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Bu mesele siyasi bir
mesele değil; bu, ülkemizin istikbaliyle ilgili bir meseledir. Herkes
aklını başına alıp bu konuya böyle
bakmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu konuda
duruşumuzu net bir şekilde ifade ediyoruz. Bugünün iktidarı
adım atmazsa iktidarımızda Mersin Ana Konteyner Aktarma
Limanı Mersine yapılacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar) Buradan hem Mersin ekonomisi hem Türkiye Cumhuriyeti
ekonomisi hak ettiği payı mutlaka alacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Ziya Altunyaldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİYA ALTUNYALDIZ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımız;
saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti Grubu adına verilen öneri
üzerine söz almış bulunmaktayım. Aslında, Türkiyede
üretim, teknoloji, inovasyon, verimlilik, katma değer gibi konuların
Meclisimizde gündeme geliyor olması ve konuşuluyor olması son
derece önemli ve değerli, değerli arkadaşlar. Tabii ki, bütün
bunların olabilmesi için bir iklime, bir vizyona, bunun altını
dolduracak programlara, yasal altyapıya, insan kaynağına,
birlikte yürüyebilmeye, özellikle özel sektörle kamunun iş birliğine,
üniversite-sanayi iş birliğine, pek çok alana ihtiyaç var.
Gel gör ki değerli arkadaşlar, bütün bu
kavramlar, tasarım, inovasyon, yenilikçilik, markalaşma, AR-GE
çalışmaları, katma değer konuları 2000li
yıllardan sonra yoğun olarak konuşulmaya, müzakere edilmeye
başlanıyor. Niye? Çünkü öncesinde bu konular çok fazla gündem
olmamış.
Karşılaştırılan ülkelere
baktığımız zaman, bu ülkelerin bu harcamalarını
ya da bu konuşmalarını, bu müzakerelerini, özel sektörle iş
birliklerini çok uzun zaman önce başlattıklarını görüyoruz.
Ancak özellikle ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar, bu
konularda AK PARTİ iktidarlarımız döneminde öylesine bir iklim
oluşturduk ki Türkiyenin her bir tarafında bugün AR-GE ve
tasarım merkezleri görüyoruz. Evet, imalat sanayisi,
ihracatımızın yüzde 95ini teşkil ediyor; bu son derece
önemli ve doğru bir şey. Özellikle, bundan sonraki dönemde,
yapmış olduğumuz çalışmalarla Türkiyede unicornları,
Türkiyede decacornları
Türkiyede katma değeri yüksek alanlarda
ilk defa ünite başına 100 dolarlar, 500 dolarlar, 1.000 dolarlarda
satış ihracat değerini bu dönemlerde bulduk.
Size birkaç hususu özellikle söylemek istiyorum:
AR-GE harcamaları olmazsa katma değerli alana, inovatif alana
erişemezsiniz. AR-GE harcamalarının millî gelirimizden
aldığı payı 2 katına çıkardık ve aynı
dönemde, AR-GE harcamalarımızı 44,5 katına
ulaştırarak 82 milyar liraya yükselttik ve daha da önemlisi, bunun
yüzde 60ı özel sektör tarafından yapılıyor.
İnsan kaynağı
Evet, AR-GE insan
kaynağını 80 binden 358 bine yükseltmişiz ve daha 2008de
20lerde olan AR-GE merkezi ve
tasarım sayısını
bugün itibarıyla 1.600e yükseltmişiz ve değerli
arkadaşlar, toplamda 59 ilimizde faaliyetlerine devam eden 81 teknoloji
geliştirme bölgesinde faaliyet gösteren 8 binden fazla firma bünyesinde 85
bin kişilik nitelikli istihdam tesis edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
İşte, değerli arkadaşlar, bütün
bunlarla Türkiyenin markalı ihracatını artırmak suretiyle,
inovatif ihracatını artırmak suretiyle dünyanın dört bir
tarafında Türkiye'nin markalarının satılmakta olduğunu
görüyoruz. Dolayısıyla, bu iklimi, bu gelişmeleri, AR-GE ve
inovasyona yatırımını ve bunu imalat sanayisiyle
birleştirmeyi bu dönemde gerçekleştirdik ve inşallah,
şundan emin olun -yıllardan beri bu işi yapan bir
arkadaşınız olarak- önümüzdeki yıllarda ülkemizin yüksek
katma değerli ürün ihracatının kesinlikle OECD düzeyine
çıkacağını ve bugünden, bu iklimin çok kısa sürede
sonuçlar vereceğini çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz çünkü bu iklimi
oluşturduk, imalat sanayisiyle AR-GEyi ve inovasyonu, tasarımı
birleştirdik, markalı ihracatı gerçekleştirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi vardır.
Sayın Tanal, Sayın Aydın, Sayın
Akın, Sayın Aygun, Sayın Öztunç, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Özdemir, Sayın Güzelmansur, Sayın
Kayışoğlu, Sayın İlhan, Sayın Zeybek, Sayın
Serter, Sayın Budak, Sayın Zeybek, Sayın Durmaz, Sayın
Keven, Sayın Sarıaslan, Sayın Gökçel, Sayın
Berberoğlu, Sayın Şeker.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren milletvekillerimiz Meclisi terk
etmesinler.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Osman Ören? Burada.
Metin Yavuz? Burada.
Mehmet Habib Soluk? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, Türk sanayisinin yüksek teknolojili
ürün üretimindeki düşüşün sebeplerinin
araştırılması, yüksek teknolojili ürün üretiminin ve bunun
ihracattaki payının artırılması için alınacak
tedbirlerin ve teşviklerin tespit edilmesi, bugünkü ihracat içerisinde
yüksek teknolojili ürün payının azalması sonucunu doğuran
eksikliklerin anlaşılması amacıyla 22/11/2022 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 22 Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam))
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
arkadaşları tarafından, kadına yönelik şiddet ve
kadın yoksulluğunun nedenlerinin araştırılması
amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/11/2022
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/11/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Kasım 2022 tarihinde İstanbul
Milletvekili Oya Ersoy ve arkadaşları tarafından 22423 grup
numaralı kadına yönelik şiddet ve kadın yoksulluğunun
nedenlerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
22/11/2022 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) - Sayın Başkan, sayın vekiller; 25 Kasım Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
kadınlar tarafından her sene sokaklarda, meydanlarda polis
şiddetine rağmen gündemleştirilmektedir. Bu sene de
kadınlar Mirabal kardeşler, Jina Amini, Deniz Poyraz ve tüm
şiddete uğrayan kadınlar için sokaklarda olacaklar.
Sayın vekiller, kadınlar fiziksel, cinsel,
sözlü, duygusal, psikolojik, ekonomik şiddete uğruyorlar.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Başkan, çok uğultu var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - AKP'nin
egemenliğine ve cinsiyet eşitsizliğine dayanan politikaları
kadınların karşı karşıya kaldığı
şiddeti her geçen gün büyütmektedir. 2022 yılının ilk on
ayında erkekler en az 280 kadını öldürmüştür. 2022 yılının
Ekim ayında basına yansıdığı kadarıyla
erkekler en az 70 kadına şiddet uygulamış, en az 18
kız ve oğlan çocuğunu istismar etmiş, en az 13
kadını taciz etmiş, 14 kadını da seks
işçiliğine zorlamıştır. Yine, ekim ayında en az
32 kadın ve 4 çocuk şiddete maruz kalmıştır, erkek
şiddetine maruz kalmıştır. Görüldüğü gibi ülkemizde
kadına yönelik şiddet ve cinayetler dört bir yanda kol gezmektedir.
5inci Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesinde
Cumhurbaşkanı Erdoğanın siyasi sorumluluğu üstlenmek
yerine kadınları suçlaması bir kadın düşmanlığıdır,
vicdansızlıktır, utanç vericidir.
Sayın vekiller, tek adamın kararıyla
İstanbul Sözleşmesinden vazgeçilmesi kadın cinayetlerinin,
kadının maruz kaldığı her türlü şiddetin ortadan
kaldırılması çabasından vazgeçmek demektir. Kadın
cinayetleri İstanbul Sözleşmesiyle önlenebilir, İstanbul
Sözleşmesinden vazgeçilemez. AKP saray iktidarı, kadınları
aile kurumu içine sıkıştırmakta, kadınların ne
giyeceğine, nasıl yaşayacağına dair sürekli
dayatmalarda bulunmaktadır. Toplumun bir kesimine şirin gözükmek
adına kadınların üzerindeki erkek egemenliğini ve
ayrımcılığı körüklemektedir. Erdoğan
kadınlara 3 çocuk, 5 çocuk siparişi verirken Kürtlerin 5-10 çocuk
yaptığını söyleyerek ırkçılığı da
kadın bedeni üzerinden beslemektedir. Biz kadınlar bu
ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı politikaları reddediyoruz.
Yine, AKP iktidarının izlediği
savaş ve sermayeyi semirten politikalar toplumu derin bir yoksulluğun
içine itmektedir. Artan yoksulluğun maddi ve psikolojik yükü de en çok
kadınların sırtına yüklenmek istenmektedir. Yoksulluk,
kadınların şiddet sarmalından çıkabilmesinin önündeki
en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. Kadınlar diyor ki:
Erkek egemen anlayışın hükmünü sürdürdüğü yerde, toplumsal
cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı koşullarda
erkek şiddeti de bitmez, aile içi şiddet de bitmez. İstanbul
Sözleşmesinden çıkılmasına tepkisiz kalanlar, toplumsal
cinsiyet eşitliğini ilgili bakanlıkların metinlerinden,
yönetmeliklerden, müfredattan çıkaranlar, toplumsal cinsiyet
eşitliğini ağızlarına almayı zül sayanlar
kadına yönelik şiddetle mücadele edemezler, etmezler. Öncelikle, bu
gerçeğin hakkını teslim etmek siyasi görüşü ne olursa olsun
bütün kadınların sorumluluğudur.
Öte yandan, AKP saray iktidarı,
kadınları ucuz emek deposu olarak muhafaza etmeyi temel kadın
politikası hâline getirmiştir. Bir taraftan, Erdoğan, kadınlara
çocuk siparişi verirken öte taraftan, evdeki görünmeyen emeğin sahibi
olarak kadınlar kölelik koşullarına mahkûm edilmektedir. Sosyal
devletin görevi olan bakım ekonomisinin bütçeye konulması ve
bakım hizmetinin ihtiyacı olan her yurttaşa kamu eliyle
sağlanması bir haktır ancak AKP, bakım işlerini
kadınların omuzlarına yıkmaktadır. Yoksulluk
testlerine maruz kalan kadınlar sigortasız, güvencesiz, emeklilik
hakkı olmadan çalıştırılmakta, evde bakım hizmeti
kadınların sırtına yıkılmaktadır; bu,
kadınlara bir lütuf değil, ekonomik şiddettir. Kadınlar
ekonomik özgürlüğünü eline alacağı, erkeğe ve sisteme,
sermayeye değil, kadınlara güç veren, insana yakışır
işler istiyor, kadınlar iyi işler talep etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Derin
Yoksulluk Ağı araştırmaları kadınların
yoksulluğunun her geçen gün daha da derinleştiğini
göstermektedir. Her 25 Kasımda kadınlar kadına yönelik
şiddetin ve kadın yoksulluğunun boyutlarının daha da
korkunçlaştığını haykırıyorlar. Buradan
sokakları ve alanları devlet ve erkek şiddetine karşı
terk etmeyen bütün kadınları selamlıyorum. Kadınlar diyor
ki: Her an haklarımızı gasbetmek ve yaşam
alanlarımızı daraltmak isteyen iktidar, erkek adaletiyle,
cezasızlık politikalarıyla erkekleri güçlendiriyor. Biz
kadınlar mücadele etmeye devam edeceğiz.
(*)(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
ülkemizde gün geçtikçe artan şiddet vakaları neticesinde
kadınlar artık maalesef ki kendilerini güvende hissetmiyor çünkü kadınlar
yasaların kadını koruduğunu düşünmüyor, aksine
kendisine yapılacak bir eylemin cezasız kalacağını
düşünüyorlar; seyahat ederken bile şiddete ve tacize uğruyor,
hatta öldürülüyorlar; gece vakti sokakta yürürken çeşitli tehlikeler
yaşıyorlar; aile yaşantılarında en
yakınındakilerden mobbing görüyorlar, kötü muamele görüyorlar,
eğitim ve iş hayatında da aynı şekilde mobbing ve
adaletsizlikle mücadele ediyorlar ve kendilerini yalnız ve savunmasız
hissediyorlar. Bazen yalnızca kadın olmaları dahi ayrımcılığa
uğramalarına yeterken kendilerini nasıl güvende hissedecekler?
Kadına yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddetin
önlenmesi adına etkin ve kapsamlı politikalar geliştirmek
siyasetin asli görevidir. Ancak siz iktidar olarak ne yapıyorsunuz?
Kasımda yine, aziz Meclis çatısı altında,
öncülüğünüzde millî uzlaşıyla kabul edilen İstanbul
Sözleşmesi'nden bir gece kararnamesiyle çıkıyorsunuz; 2011-2022.
Buna gerekçe olarak da mevcut kanunların kadına yönelik şiddetle
mücadele etmeye yettiğini gösteriyorsunuz. Yetiyor mu? Bakalım:
Mevcut kanunlar yettiği için mi bugün OECD ve G20 ülkeleri arasında
kadına şiddetten muzdarip 1inci ülkeyiz? Her şey yeterli
olduğu için mi cinsiyet ayrımcılığının en
fazla olduğu 129 ülke arasında 26ncı sıradayız?
Malavi, Burkina Faso, Mozambik bile bizden daha iyi sırada.
Geçtiğimiz günlerde Toplumsal Cinsiyet
Eşitliğini İzleme Raporu açıklandı; burada da 36 ülke
arasında maalesef 35inciyiz. Yalnızca bu ürkütücü veriler dahi
sözleşmeden çekilme kararının yanlışlığının
ve kadına yönelik şiddetin ne derece derinleştiğinin somut
bir örneğidir.
Kıymetli milletvekilleri, hayatın
neredeyse tüm alanlarında kadınlara yönelik bir eşitsizlik
durumu söz konusu. Oysaki toplumsal kalkınmada kadın ve erkek bir
kuşun iki kanadı gibidir. Ancak ülkemizde her 10 kadından
yalnızca 2sinin çalışabildiği bir ortamda ne
kalkınmadan ne kadın istihdamından ne de kadın
yoksulluğunun giderilmesinden bahsedebiliriz. Kadınların
yaşadığı bu eşitsizliği dengeleyebilmek için ilk
önce toplumun her alanına sirayet etmiş
ayrımcılığı bitirmeliyiz ancak bu şekilde sosyal
ve ekonomik cinsiyet eşitsizliğini giderecek hamleler yapabilir,
kadınların haklarına erişmesini sağlayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) İYİ
Parti olarak biz, kadın hakları ve kadınlarla ilgili tüm
konulara siyasetüstü bir mesele olarak bakıyoruz. Ülke genelinde
kadın çalıştayları düzenleyerek sorunları yerinde
tespit ediyor ve çözümlerimizi hazırlıyoruz. Bu doğrultuda, ocak
ayında, İYİ Parti ulusal kadın bildirgemizi de kamuoyuyla
paylaşacağımızı bu kürsüden duyurmak isterim.
Kadınlar, kazanılmış
haklarına karşı her gün yeni bir saldırıya maruz
kalırken bizler ülkemizde her kadın güvende hissedene kadar; güvenle
okuyup, çalışıp, gezip, yaşayana kadar kararlı
mücadelemize devam edeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Samsun Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Haftasındayız. Hafta boyu ülkeyi yönetenler ya da yönetiyormuş
gibi yapanlardan etkin mücadele masalları dinleyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı
yine çıkıp kürsüye Ülkemizi, kadına yönelik şiddetin ve
cinayetin dört bir yanda kol gezdiği bir yer gibi sunuyorlar. diyecek,
İçişleri Bakanı İstanbul Sözleşmesinden çıktıktan
sonra şiddet, cinayet azaldı. diyecek, Aile Bakanı Ulusal Eylem
Planını güncelledik, şiddeti yok ediyoruz. diyecek ama sonuç
değişmeyecek.
Anlatılanlardan hiçbiri iktidarın yirmi
yıldır kadını ikincil gören kadın düşmanı
politikalardan beslendiği gerçeğini değiştirmeyecek.
Türkiyede her 10 kadından 4ünün erkek şiddetine maruz
kaldığı gerçeğini değiştirmeyecek.
Boşanmış ve ayrı yaşayan kadınların yüzde
75inin fiziksel şiddete maruz kaldığı gerçeği de
değişmeyecek. Yani kürsülerde atılan nutuklardan hiçbiri, Aile
Bakanına göre 242, kadın kuruluşlarının tespitlerine
göre bu yıl içinde öldürülen 345 kadını geri getirmeyecek. Bu
cinayetlerin kadının sırf cinsiyetinden ötürü
gerçekleştirildiği gerçeğini de değiştirmeyecek.
Kadın-erkek eşitliği diyoruz ama
bugün ülkemiz cinsiyet ayrımcılığının en fazla
olduğu ülkeler arasında 26ncı sırada yer alıyor -tablomuz
bu- ve kadınları eşit birey olarak görmeyen ve yaşam
haklarına sahip çıkmayan anlayış toplumsal ve siyasal
yaşama egemen olduğu müddetçe bu kara tablo değişmeyecek.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik
şiddete karşı yürütülecek mücadelenin temeli kadın
düşmanı politikaları bertaraf etmektir. İktidar,
İstanbul Sözleşmesi konusunda sergilediği tutumla niyetini de
gerçek yüzünü de göstermiştir. İstanbul Sözleşmesi, kadına
yönelik şiddeti önlemeye yönelik, uluslararası
bağlayıcılığı olan en kapsamlı hukuki
metindir. Kadınların bu sözleşmeden hukuksuzca çekilme
kararı veren bir iradeden özgürlük adına, can güvenliği adına
en küçük bir beklentisi kalmamıştır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bir asır önce, birçok gelişmiş ülkeden bile
önce, bütün haklarını elde etmiş olan, cumhuriyetinin
değerini bilen Türk kadını, bu gerçeğin
farkındadır ve gereğini yapacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Devamla)
Haklarını ve özgürlüklerini her geçen gün daha da tırpanlayan,
kadını yok sayan bir anlayışa karşı sessiz
kalmayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek.
Buyurun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDPnin grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunuyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime, Gaziantepte terör
saldırısında hayatını kaybeden, şehit olan 5
yaşındaki yavru Hasanı ve 22 yaşında, daha
hayatının baharında şehit olan Öğretmen Ayşenuru
rahmetle anarak başlamak istiyorum.
Söze nereden, nasıl
başlayacağımı bilmediğim bir ruh hâli içinde
konuşmak durumundayım bugün çünkü yüreğim, altı gün önce
İstanbuldaki terör saldırısında hayatını
kaybeden Arzu ve evladı Yağmur; Yusuf ve evladı Ecrin; Adem ve
eşi Elif için alev alev yanıyor.
Dün, Gaziantepte, en güvenli yerinde, evinde,
oyuncaklarıyla oynarken şehit olan 5 yaşındaki Hasan için
yanıyor. Ailesinin, öğretmen olduğu için gurur duyduğu
Ayşenur kardeşimin şehadeti için yanıyor. Terör
saldırısı sonucu, çocukların okullarında
yaralanmaları nedeniyle bir anne olarak alev alev yanarken konuşmak
âdeta zül.
Önerge şiddet üzerine. Hadi anlatayım
acıyı diyeceğim
Önergeyi verenlerin, terör örgütüne Dur!
diyemeyenlerin ve hatta bağını kesemeyenlerin ve hatta
sırtını dayayanların
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Acılardan rant toplama, acılardan rant toplama!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
gözleri kör, kulakları sağır, vicdanları felç olmuş
ise ne desek nafile, ne desek yetersiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Dağa kaldırılan kız
çocuklarının çocuklukları, gençlikleri, hayalleri ellerinden
alınırken de önerge verseydiniz keşke. O kızlara tacizler,
tecavüzler, şiddetin en âlâsı yapılırken neredeydiniz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yine
oraya bağladın, yine aynı yere bağladın!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
Hangi şiddetten bahsediyorsunuz siz? İnsanın biraz yüzü
kızarır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sizin
yüzünüz biraz kızarsın 25 Kasımla ilgili verilen önergeye
cevabınız bu mu? Ülkede kadınlar erkek şiddetiyle, devlet
şiddetiyle ölüyor; savaşlarda, çatışmalarda ölüyor.
Verdiğin cevap bu mu? Sorumlusunuz, sorumlu!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
İki gün sonra Öğretmenler Günü'nü kutlamak nasip olmayan
Ayşenurun kanı kurumadan kadın şiddetinden nasıl
bahsediyorsunuz? Haydi söylesenize PKK çocuk katilidir, PKK kadın
katilidir. diye; nerede
Zaten biz de bugün size ne sayı ne önlem ne
siyaset anlatacak değiliz. Bugün, size aynada kendinize bakıp Hasanı,
Ayşenuru görmeyi tavsiye ediyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Aynaya
bakıp da yazmışsın bunları, belli!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz bir sözleşmeyle
başlamadı, bir sözleşmeyle de bitmez. Son yirmi yıldır
bu alanda yaptığımız çok önemli adımlar, çok önemli
reformlar var; bunları değil üç dakikada, burada üç saat dursak yine
anlatmakla bitiremeyiz. Bir insan hakkı ihlali olarak gördüğümüz, kabul
ettiğimiz ve yürüttüğümüz kadına yönelik şiddetle mücadelemiz,
kanuni düzenlemelerimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
politika belgelerimiz, koruyucu ve önleyici mekanizmalarımız
kapsamında, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde sıfır tolerans ilkesiyle, aynı
kararlılıkla, etkin şekilde uygulamaya devam edeceğiz;
bundan hiç kimsenin endişesi olmasın, biz
kararlılığımızı net bir şekilde devam
ettiriyoruz.
Sözlerime son verirken Gazi Meclisimizin kürsüsünden
en büyük saygıyı, en büyük selamı, en samimi anmayı hak
eden aziz şehitlerimizin annelerine, eşlerine ve çocuklarına
şükranlarımı iletiyor, aziz Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Meral
Hanım PKKyı lanetleyecek herhâlde terör saldırısından
dolayı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Nasıl konuşacağıma ben karar veririm.
BAŞKAN Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabekin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Genel Kurula ne zaman
kadına yönelik şiddetle, yoksullukla, istismarla, tecavüzle, tacizle,
ayrımcılıkla ilgili bir önerge getirsek neredeyse noktası,
virgülüne kadar aynı terörö cevabıyla
karşılaşıyoruz çünkü başka söyleyecekleri bir söz yok.
Çünkü bu iktidar döneminde kadına yönelik şiddet, kadına yönelik
ayrımcılık, kadına yönelik istismar her anlamda rekor
kırıyor. Bu iktidar öyle bir şeye imza attı ki
Nahide Opuz
davasından sonra imzalanan İstanbul Sözleşmesinden
imzasını çeken bir iktidarın üyesi başka bir şey
anlatamaz zaten. İstanbul Sözleşmesinden çekilmek Bu ülkede
kadına yönelik ayrımcılığa devam edeceğim.
demektir, Bu ülkede şiddetle mücadele etmeyeceğim. demektir.
Ayrıca, bize yönelik söylediğiniz o bütün
kötü sözleri ağzıma almadan aynen iade ettiğimi ifade etmek
istiyorum. Hiç kimse ama hiç kimse bize ne etik ne vicdan ne şiddetle
mücadele dersi veremez. Sizin Genel Başkanınız Kadın ve
çocuk da olsa gereği yapılacaktır. diye işlenen
cinayetlere onay veren bir Genel Başkan; bunu unutmayın.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Ama HDP
demedi
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Üç gün
önce söylediğini üç gün sonra geri alan bir partinin liderliğinde
mücadeleye devam ediyorsunuz.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz
kadınlar olarak, HDP'deki kadın milletvekilleri olarak ve HDP olarak
kadına yönelik şiddetle mücadelemizi size rağmen devam
ettireceğiz.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Diyarbakır Anneleri de kadın, Diyarbakır Anneleri de kadın;
onlara da şiddet uyguluyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Sizin
engellemelerinize rağmen devam edeceğiz ama sizin düzeyinize
düşmeyeceğiz, sizin ağzınıza yakışıyor
ama bize yakışmaz. (HDP sıralarından alkışlar)
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Bırakın, PKK terör örgütüdür. diyemeyenlerle muhatap olmayın.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
arkadaşları tarafından, kadına yönelik şiddet ve
kadın yoksulluğunun nedenlerinin araştırılması
amacıyla 15/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve
arkadaşları tarafından, yaz saati uygulamasının ortaya
çıkardığı sorunların araştırılması
amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Kasım 2022 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
22/11/2022 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve
arkadaşları tarafından yaz saati uygulamasının ortaya
çıkardığı sorunların araştırılması
amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (3747 sıra no.lu)
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/11/2022 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili
Sayın Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın.
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Altı yıldır kalıcı yaz
saati uygulaması denilen ucube bir sistemle
vatandaşlarımızın, çocuklarımızın,
kadınlarımızın hayatını eziyete çevirdiniz.
Bakın, bugün, 22 Kasım. Karanlığa uyanmaya hep birlikte
başladık. Şimdi, çocuklarımız, okula giden
öğrenciler, çalışan kadınlar sabah kalkıyor,
karanlık; evine dönüyor, karanlık yani gün yüzü görmüyorlar. Onun
için bu vatandaşlarımıza şunu söylememiz lazım:
Tasarruf var mı? Yok. Diyorsunuz ki: Bir rapor var, bilimsel bir rapor.
Rapor da ortada yok, bir açıklama da yok, sadece laf; hep Ben
yaptım, oldu.
Şimdi, bakıyorum, ya, şu sarayın
ışıklarını haftada bir gün kapatsanız yeterli
tasarruf sağlanacak ama milletin hayatını tehlikeye atıyorsunuz.
103 bin kurulu gücümüz var enerjide. diyorsunuz. 52 bin megavat kurulu
tüketim geldiği anda sistem kilitleniyor, daha bunu beceremiyorsunuz;
çıkıp, efendim, yaz-kış saatiyle alakalı tasarruftan
bahsediyorsunuz.
Bakın, 2017de dünya genelinde kalıcı
yaz saati analiz ediliyor ve bir tasarruf olup olmadığına
bakılıyor; herhangi bir tasarruf yok. Sabaha kadar
yaktığınız sarayın
ışıklarını, dediğim gibi, bir gün kesseniz, bir
gün, inanın, bütün tasarruf sağlanacak. Aynı şekilde,
Oxford Enerji Araştırmaları Enstitüsü bir araştırma
yapıyor, 2012 ile 2020 yılları arasındaki verileri
inceliyor, sonucu sizlere aynen okuyorum: Kalıcı yaz saati
uygulamasıyla alakalı bir tasarruf sağlanmadığı
anlaşılmaktadır. Uygulamanın elektrik tüketimi üzerinde
gözlemlenir hiçbir etkisi yoktur. diyor. Yani tasarruf yok, ne var? Büyük bir
inat var. İnat neden? İnat, burada damat Bakanın mirasına
sahip çıkmanın inadı. Ya, insanlar tehlikede, insanlar
karanlıkta, insanlar karanlığa uyanıyorlar; hâlâ, damat
Bakanın yaptığına Yanlış. demeye korkuyorsunuz.
Burada tasarruf nedir bir görelim, açıklayın da bir bilelim,
bunların verilerini bilim adamlarımız görsün, incelesin ve
bununla ilgili bir açıklama ortada olsun. Her şey lafta. Çocuklarımızın
güvenli ulaşımını riske atıyorsunuz. Teyide muhtaç bir
iddianız var, ortada bir iddia var diyorsunuz ki: Altı
yıldır efendim, biz bunu uyguluyoruz ve bir tasarruf
sağlıyoruz. Bakana soruyoruz, Komisyonda soruyoruz, burada
soruyoruz, yazılı soruyoruz; cevap yok. Rapor nerede? diyoruz; rapor
da yok. Teyide muhtaç olan iddianızı burada teyit etmeniz lazım.
İşte, bu önerge bunun içindir. Burada verdiğimiz
araştırma önergesini Komisyona aktaralım ve burada Acaba bir
tasarruf var mı? diye araştırılsın.
Bakın, ben buradan söyleyeyim: İktidarımızın
ilk doksan gününde bu ucube sisteme son vereceğiz.
Vatandaşımız sabahları kalkıyor, bakıyor
karanlık; elektrikleri açıyor. Allah aşkına, elinizi bir
vicdanınıza koyun daha sonra da kendi çocuklarınızı o
evlatlarımızın yerine koyun. Gidiyorlar karanlık, efendim
yollar; karanlık olan yerler var, çalışan
kadınlarımız, evlatlarımız yola gittiği zaman
büyük bir tedirginlik içerisinde. İşte, bunu ortadan
kaldırmamız lazım yani Biz yanlış yaptık.
demeyi öğrenin. Öğrenin çünkü bu iş yanlış,
yaptığınız birçok yanlış gibi bu sözde
tasarruftan bahsettiğiniz uygulamanın hiç akla yatar bir tarafı
yok. Yani hocalarımızla konuşuyoruz, efendim, bu işin
uzmanlarıyla bir araya geliyoruz, toplantılar yapıyoruz;
diyorlar ki: Ne tasarrufu, çok daha fazla bir israf var; onun için bu
kalıcı yaz saati uygulamasının kaldırılması
lazım. Ve bunu da çıkın söyleyin, deyin ki: Biz
yanlış yaptık. Ya, damat bakan zaten enerji sektörünü
batırmıştı; efendim, ondan sonra Maliyeye geldi, orayı
batırdı, burada da yanlış yaptı ama biz
söyleyemiyoruz, saraydan bize böyle bir talimat geldi. deyin de
vatandaşlarımız bilsin.
Buradaki isteğimiz şudur: Buradaki
isteğimiz milyonların sesi olarak bir istektir. Bu iddianız
yanlış. Onun için bunun yeniden araştırılması ve
bu ucube sistemin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunun için
hepinizin oylarını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AHMET AKIN (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Karanlıkta kalan çocuklarımız için,
genç kadınların, efendim, çalışan
kadınlarımızın tedirginlikle işe gitmelerinin ortadan
kaldırılması için, -karanlıktan başka- gün yüzü
görmemelerinin ortadan kaldırılması için sizden bu
araştırma önergesine milyonlar adına oy istiyoruz.
Şunu da söyleyeyim: Bu oyu verdiğiniz
zaman ortaya çıkacak sonucu biliyorsunuz. Eğer oy vermezseniz
-özellikle AK PARTİli ve Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerine
sesleniyorum- o zaman bu kardeşlerimizin bu ızdırabını
görmemiş oluyorsunuz ve oy vermediğiniz zaman çıkacak olan
sonucun aleyhe olduğunu biliyorsunuz. Bakanın, damat bakanın
yanlış karar verdiğini de biliyorsunuz ama korkuyorsunuz.
Korkmayın, elinizi vicdanınıza koyun ve bu araştırma
önergesine oy verin. Hep birlikte araştıralım ve
evlatlarımız karanlıkta okula gidip gelmesin.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce Gaziantep'te
yapılan hain saldırı sonucu şehit olan
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bu arada
operasyonlara devam eden askerlerimize başarılar diliyorum, Allah
ayaklarına taş değdirmesin.
Değerli milletvekilleri, özellikle bu
araştırma önergesiyle ilgili, aslında hepimiz bir problem
olduğunun farkındayız. Sabahın köründe
evlatlarımız kalkıyor, yarı gözleri açık yarı kapalı
elektrik düğmelerini bulmaya çalışıyor. Yani bunu düzeltmek
için, bu problemi çözmek için bu kadar mücadele etmeye gerek yok; altı
yıldır bunu uyguluyorsunuz ve bir türlü de inadınızdan
vazgeçmiyorsunuz. Yani bugün, özellikle Türkiye'nin doğusu ile
batısı arasında ciddi saat farkı var; işte,
Iğdır'da saat yediye on kala güneş doğarken, Edirne'de
sekizi beş geçe, İstanbul'da yine sekiz, Ankara'da da sekize çeyrek
kala ancak gün ışıyor. Yani dolayısıyla siz
tahmininizden daha fazla enerji tükettiğimizin farkında mısınız
bilmiyorum. Tabii, ortada net bir veri de yok. Bundan tasarruf ettiğinizi
düşünüyorsunuz ama biz aynı kanaatte değiliz. Geçmiş
yıllardaki tüketilen enerji miktarlarında kasım ayı
rakamlarına baktığınız zaman bu yılki kasım
ayına göre daha yüksek olduğunu hep beraber görmemiz mümkün. Sonuç,
bundan vazgeçebilir miyiz? Geçebiliriz. Zaman zaman
Avrupa'da bu işi
nasıl çözmüşler? Sormuşlar, parlamentolarına
getirmişler, milletin temsilcilerine sormuşlar Biz bu saat
uygulamasından vazgeçelim. demişler. Bu, meşhur Faiz sebep,
enflasyon sonuç. gibi, dünyada bize ait olan; markası, patenti her
şeyi bize ait bir uygulama gibi, burada da yine, sadece ve sadece
Türkiye'de uygulanan bir saat uygulaması var.
Zaten şunu söyleyeyim: Yani siz milletin
tasarruf etmesini canı gönülden arzu ediyorsunuz. Sadece konutlara gelen
zam miktarı yüzde 370 yani bu zam miktarıyla insanlar zaten
otomatikman tasarruf ediyorlar; televizyon ışığında
oturanlardan mı bahsedelim, lambaların vatını
düşürenlerden mi bahsedelim, bütün ailenin tek odaya birikmesinden mi
bahsedelim yani tasarruf için hiç gayret sarf etmenize gerek yok; bu
rakamlarla, bu fiyatlarla otomatikman tasarruf ediyorlar.
Yine, hepiniz biliyorsunuz, bizim
ihracatımızın önemli bir kısmı Avrupa'ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Bu şartlar altında, aynı zaman dilimi
içerisinde olmadığımız için, aslında fayda/maliyet
analizleri yaparken de buna dikkat etmek lazım. Artık, saniyede
milyonların dolaştığı bir uygulamadan bahsediyoruz;
iki saniyede, üç saniyede dünyanın her tarafına havaleler göndermek
mümkün, havaleler almak mümkün. Aynı zaman dilimi içerisinde
çalışmadığımız zaman, o aradaki iş
kaybının, sizin enerji konusundaki tasarruflarınızdan çok
daha yüksek olduğunu unutmamanız lazım, aynı zaman dilimin
içinde olmamız lazım. Yine, New York'ta saat 09.00 iken Türkiye'de
saat 17.00 yani bir yerde borsalar, sistem açılırken Türkiye'de
borsalar kapanıyor. Artık dünya küçük bir köy vaziyetinde,
dünyanın her tarafıyla iş adamlarımızın
irtibatı var. Bugün, 184 ülkenin neredeyse 160ında Türk iş
adamlarımız faaliyetlerine devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bu yönü
itibarıyla da değişen ve gelişen şartlara göre saat
uygulaması lazım gelir diyor, öneriyi desteklediğimizi bir kez
daha ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi, bir söz vardır Bir deli bir kuyuya
taş atmış, kırk akıllı
çıkaramamış. Bizim bu yaz saati uygulaması tam bunun tipik
örneği. Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin
Bakanı olan Berat Albayrak bir uygulama getird;.kime, neye dair getirdi,
hangi bilimsel veriyi esas aldı, niye yaptı? Hiçbir şeyi
bilmiyoruz. Türkiye'de tartışıldı mı? Onu bilmiyoruz
ve sonuçta bugün geldiğimiz nokta şudur: Çocuklarımız sabahın
köründe, karanlıkta kalkıyorlar, okula gidiyorlar ve çoğu yine,
aynı şekilde, gün batımından sonra gece
karanlığında evlerine dönüyorlar. Şimdi, insan
sağlığındaki gün ışığının önemini,
uzun süre -aslında karanlık ortamlarda florasan lambalar gibi-
aslında yapay ışıklara maruz kalmanın insan
sağlığı üzerindeki etkilerini, yeterli uyuyamayan
çocukların gelişimlerinin önündeki engelleri, gelişim
geriliklerini hepimiz biliyoruz; bunu ortaya koyan dünya kadar bilimsel veri
var ama gelin görün ki AKPnin bilimle işi yok, akılla işi yok,
mantıkla işi yok; ne var? Ben yaptım, oldu. Evet,
yaptınız ve oldu. Peki, kim memnun bu uygulamadan? Bütün Türkiyeye
soralım, anketler yaptıralım, kamuoyu
araştırmaları yapalım; gerçekten bu yaz saati
uygulamasının kışın da devam etmesinden memnun olan
bir kesim var mı? Yok. Ha, bir kesim var, o da enerji şirketleri.
Niye? Çünkü siz bu uygulamayı enerjide tasarruf diye getirdiniz ama
aksine, enerji sarfiyatı daha da artıyor. Neden? Çünkü biz, eskiden,
Batıda -ben İzmirde yaşıyorum-
kalktığımızda gün ışığına
kalkıyorduk ama mevcut durumda lamba yakmak zorundayız, eğer
eviniz kaloriferli değilse ısı sistemini ayarlamak
zorundasınız. Peki, nerede kaldı o zaman tasarrufun kendisi?
Demek ki amaç, tasarruf değil.
Diğer bir mesele, bunun okuldaki
başarıya yönelik etkileri. Şimdi, düşünün, küçücük
çocukları biz okula gönderiyoruz. Peki, hepsini servisle gönderebiliyor mu
ailelerimiz? Hepsinin okulları yaşam yerlerine, mahallelerine
yakın yerlerde mi? Hayır. Sabahın kör
karanlığında o körpecik kuzuları sokağa
salıyoruz, o karanlıkta yol yürümeye, okulun yolunu bulmaya
çalışıyorlar. Peki, soruyoruz: Gerçekten vicdanınız
bunu kabul ediyor mu?
Bu yaz saati uygulamasının kadınlar,
çocuklar, işçiler üzerindeki olumsuzluklarını
araştırmak için bir şey yaptınız mı? Şimdi,
diyorsunuz ki: İTÜnün bir raporu var. Raporu gören bir bilim insanı
var mı? Rapora alternatif rapor hazırlayacak bir zemin var mı?
Yok çünkü ortada bir rapor yok. Rapor olmadığına göre, siz, bunu
aslında bütün bir toplumun aleyhine bir uygulama olarak ısrarla ve
ısrarla devam ettiriyorsunuz ve kesinlikle de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim.
sizin iddia ettiğiniz gibi ne enerji
tasarrufunu sağlıyor ne de başka bir şey ama ne
yapıyorsunuz, biliyor musunuz? Siz, Orta Avrupa ile bizim aramızdaki
saat farkını iki saate çıkarıyorsunuz, İngiltereyle
olan saat farkını üç saate çıkarmış oluyorsunuz ama
başka bir şey yapıyorsunuz, Suudi Arabistanla saat
farkımızı ortadan kaldırıyorsunuz ve biz ortak saat
dilimini kullanıyoruz.
Şimdi, Iğdır ile Edirne
arasındaki zaman farkını biliyorsunuz değil mi? Bir saati
aşkın bir zaman, bir saat on altı dakika. Iğdırdaki
gün doğumu ile Edirnedeki gün doğumu aynı değil ama siz
iki bölgedeki çocukların aynı şekilde uyanmalarını,
aynı saat dilimine tabi olmalarını sağlıyorsunuz.
Oysaki yıllardır yaz saati ve kış saati uygulaması
vardı, bu uygulamaya hiçbir yerde itiraz yoktu, çocuklar da
çalışanlar da yurttaş da bundan memnundu, bir tek memnun olmayan
AKP ve enerji şirketleri. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat
Şatıroğlu.
Buyurunuz.
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
Grubunun vermiş olduğu önerge üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Gaziantepin
Karkamış ilçesine bölücü terör örgütü PKK tarafından
gerçekleştirilen hain roket saldırısında hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Yine,
Pençe-Kılıç Operasyonunu özveriyle, kahramanlıkla yürüten
Silahlı Kuvvetlerimize de buradan, yüce Meclisten başarılar
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Eylül 2016 tarihli 29825 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre
Türkiyede yaz saati uygulaması kalıcı hâle getirilmiştir.
2016 yılında yaz, kış saati uygulamasının
bilimsel olarak incelenmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi
tarafından bir rapor hazırlanması istenmiş ve kamuoyuyla
paylaşılmıştır. Bu rapora göre ülkemizin
batısındaki nüfus, kentleşme, sanayileşme ve enerji
yoğunluğu dikkate alındığında ülkemizde
uygulanmakta olan saat diliminin -Greenwich esaslı +3 sürekli-
bulunmasının ülkemiz nüfusunun büyük bölümünün gün
ışığından daha uzun süre faydalanmasına ve enerji
verimliliğine kayda değer katkı sağladığı
ortaya çıkmıştır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hangi veriyle? Hangi veriyle? Verisi yok.
NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) Yine,
aynı rapora göre saat değişimlerinin getirdiği kaygı,
stres, depresyon gibi olumsuzlukların sabit saat uygulamasında daha az
yaşanacağı tespit edilmiştir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Rakamsal
karşılığı var mı acaba, rakamsal
karşılığı?
NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla)
Uygulamanın başlamasından bu yana
Tasarruftan bahsettiler
-bilhassa İYİ Parti Milletvekilimiz Bedri Beyi tanırım- bakın,
bu uygulamanın başladığı andan itibaren şu ana
kadar 8,5 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi tasarruf edilmiştir. Bunun
parasal karşılığı yaklaşık 9,5 milyar Türk
lirasıdır yani Türkiye'nin yıllık elektrik tüketiminin
yüzde 2,5 kadarını bu uygulama karşılığında
tasarruf etmiş bulunmaktayız. Ayrıca, Avrupa Birliği
Komisyonu tarafından üye ülkelere 28 Mart 2021 tarihinden itibaren tek
saat uygulamasına geçilmesi tavsiye kararı iletilmiş olup Avrupa
Birliği de kendi üyelerine bu doğrultuda adım atmaları önerisinde
bulunmuştur. Yine, 16 Mart 2022de ABD Senatosu ülkede yaz saati
uygulamasının kalıcı hâle gelmesine ilişkin
hazırlanan yasa tasarısını oy birliğiyle kabul
etmiştir. ABDde tasarının yasalaşması durumunda sabit
saat uygulamasına 2023 yılında geçilmesi planlanmaktadır.
Buradan bir ifadede bulunmak istiyorum:
Başarısız Enerji Bakanı damat diye ifade etti CHP
konuşmacısı, Başarısız. dediğiniz o damat
Bakan bu Türkiye'nin en büyük yer altı zenginliği olan 540 milyar
metreküp doğal gazın bulunmasının baş
mimarıdır, bunu da ifade etmek isterim.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Nerede şimdi?
NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) Yaşanan
bu gelişmeyi göz önünde bulundurduğumuzda, yaz saati
uygulamasından geri adım atmayacağımızı bilmenizi
isteriz.
Oyumuzun ret olacağını ifade
ediyorum ve yüce heyeti saygıyla selamlıyor, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, (2/4354) esas
numaralı Özel Tüketim Vergisi Kanununda ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/193)
21/11/2022
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/4354) esas numaralı Kanun Teklifimin TBMM
İçtüzüğünün 37nci maddesi gereğince doğrudan gündeme
alınması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Güzelmansur
Hatay
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansur.
Buyurun Sayın Güzelmansur. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; çiftçinin traktörüne, gıda taşıyan
nakliyecinin kamyonuna, tırına motorinin ÖTVsiz, KDVsiz verilmesi
amacıyla hazırladığım kanun teklifinin Genel Kurul
gündemine alınması için söz aldım. Genel Kurulu ve tüm
milletvekili arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Çiftçinin ve tarım ürünlerinin nakliyesini
yapan araçların kullandığı mazottaki verginin
sıfırlanmasını istiyoruz. Bu şekilde sebze meyve
maliyetlerinin düşürülmesini, çiftçinin, nakliyecinin ve tüketicinin bir
nebze de olsa rahatlatılmasını öngörüyoruz. Gıda
enflasyonunun durdurulamadığı bir ortamda bu düzenlemeye acilen
ihtiyaç vardır. Vatandaşın pahalılıktan sebze meyve
alamadığı bir noktada, bizim Meclis olarak derhâl çözümler
üretmemiz gerekiyor; yoksa, pazar yerlerinde akşam olup da tezgâhlar
toplanırken pazarcıların bıraktığı ezik,
çürük sebze ve meyveleri toplayan vatandaşlara daha çok rastlarız,
meyve sebze fiyatları cep yaktığı için tezgâh arkası
ya da çıkma diye tabir edilen daha ucuz olan sebze meyve
arayışına giren vatandaşları daha çok görürüz, Lahana
pahalı olduğu için yiyemiyorum. diyen 80 yaşındaki
teyzeler içimizi burkmaya devam eder.
Değerli milletvekilleri, dün, TÜİK Eylül
ayının Tarımsal Girdi Fiyat Endeksini açıkladı. Buna
göre Eylül Ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi bir önceki
yılın aynı ayına göre yüzde 138 artarak yıllık
bazda tarihî bir rekor kırdı.
Tarımsal girdideki bu rekorun üç önemli nedeni
vardır. Bunlar: Bir, gübre; iki, akaryakıt; üç, enerji
maliyetlerindeki artıştır. Elektrik fiyatları son bir
yılda yüzde 140 arttı. Gübredeki artış yüzde 83 ile yüzde
153 arasında. motorindeki artış ise ne kadar biliyor musunuz?
Yüzde 185, yanlış duymadınız yüzde 185.
Dolayısıyla girdi maliyetini en fazla artıran kalem motorindir.
Motorinin litresi geçen yıl bugün gibi, yani 22 Kasım 2021de 8 lira
84 kuruş idi, bugün ise 22 Kasım 2022de 25 lira 18 kuruş. Bir
yılda mazotun litresi 16 lira 34 kuruş arttı. Bakın,
değerli milletvekilleri, motorindeki artış bir sebzenin ya da
meyvenin fiyatını hem ekerken, hasat ederken etkiliyor hem de o
sebzeyi meyveyi diğer şehirlere naklederken, pazara, markete
götürürken etkiliyor, yani çifte etkisi var. Bu yüzden de çiftçi yok
parasına satarken vatandaş sebze meyveyi Pahalı. diye
alamıyor. Belki takip ediyorsunuzdur, Türkiye Ziraat Odaları
Birliği üretici ve merkez fiyatlarını analiz ediyor. Son
yayınladıkları verilere göre eylülde üretici ile market
arasındaki en fazla fiyat farkı nerede biliyor musunuz? Maydanozda,
yüzde 252. Maydanoz nereden geliyor? Tüm Türkiye'ye Hataydan geliyor.
Şimdi, ben size Hatayda üreticiden 1 lira 64 kuruşa alınan
maydanozun markette neden 5 lira 79 kuruşa
satıldığını, maydanozun tarla ile market
arasındaki fiyat farkının 3,5 katı neden aştığını
anlatacağım. Hatayın maydanozunu İstanbula götüren bir
kamyon,
Peki, kanun teklifimiz yasalaşırsa ne
olacak? Bugün,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Çiftçinin mazot
maliyeti de yüzde 22 düşecek, halden markete sebze ve meyve
taşıyan aracın da maliyeti yüzde 22 düşecek. Bunların
toplamı sebze ve meyve fiyatlarını yüzde 40 ucuzlatacak.
Bakın, değerli milletvekilleri, bugün,
ülkemizde yolcu gemilerine, feribotlara, ticari yatlara, jetlere ÖTVsiz
akaryakıt veriyorsunuz; bu muafiyeti çiftçinin traktöründen, gıda
taşıyan kamyonundan neden esirgiyorsunuz? Gelin, bu kanun teklifinin
gündeme alınmasına evet deyin -gerçi bu konuda hiç umudum yok-
böylece çiftçi kazansın, böylece nakliyeci zarar etmesin, böylece
vatandaş sebze ve meyve alabilsin, böylece gıda enflasyonu bir nebze
de olsa düşsün.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 366) (*)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
16 Kasım 2022 tarihli 21inci Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 366
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci
maddesi kabul edilmişti.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Züleyha
Gülüm Oya Ersoy
Gaziantep İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Kemal
Bülbül Sait Dede
İstanbul Antalya Hakkâri
Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 2nci
maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Kanun teklifine baktığımızda,
maddenin muğlak, yoruma açık ifadelerle dolu olduğunu görüyoruz.
Yine, cezalara ilişkin bir esneklik sağlayan, keyfiyeti idareye
bırakan bir anlayışın hâkim olduğu göze
çarpmaktadır. Maddede fiilin konusunun önem ve değerine,
ağırlığına göre, durumun ağırlığına
ya da zararın derecesine göre gibi kavramlar sürekli olarak tekrar
edilmiştir. Bir fiilin önem ve değeri ne demektir? O fiil ya suçtur
ya da değildir. Hangi eylem ve işlemlerin suç olduğu ayrıca
kanunlarla açık, net olarak belirtilmiştir. Geçmiş hizmetleri
sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül alan
güvenlik korucuları hakkında bir derece hafif olan disiplin
cezası uygulanabilir. ifadesi ise hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır. Esasında, adına ister güvenlik
korucusu deyin ister geçici köy korucusu, bu yapının varlığı
dahi hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yapının etkinleştiği
tarihten günümüze koruculuk sistemi, faaliyet gösterdiği alanlarda
yarattığı olumsuz sonuçlarla ülke gündemini sürekli işgal
etmiştir. İç barışı bozan koruculuk sistemi hem
devletin hem de sivil toplum kuruluşlarının
hazırladığı birçok raporda lağvedilmesi gereken bir
yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsan
öldürmeden işkenceye, kaçırmadan gasba, silah
kaçakçılığından dolandırıcılığa,
tecavüzden köy yakmaya, köy boşaltmadan uyuşturucu madde
kaçakçılığına kadar işledikleri suçlara
bakıldığında, 86dan bugüne kadar korucuların yasa
tanımazlığı artarak devam etmektedir.
Bakın, 1996 yılında dönemin
İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan bir
belgeye göre her 3 köy korucusundan 1inin suç işlediği ortaya
çıkmıştır, İçişleri Bakanlığının
belgesi bu. Sadece 1986 ile 1996 arasında, on yıllık sürede
23.222 geçici köy korucusunun görevine işledikleri çeşitli suçlar
nedeniyle son verilmiş hatta dönemin Başbakanı Güneydoğuda
koruculuk sistemi âdeta eroin şebekeleri gibi çalışıyor.
demişti.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin siyasi cinayetleri
inceleyen 1995 tarihli Meclis araştırması komisyonu ile yine
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iç göçü inceleyen 1998 tarihli Meclis
araştırması komisyonu köy koruculuğu sisteminin kaldırılması
çağrısında bulundu, bu da kayıtlarda mevcuttur. Yine,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Susurluk olayını inceleyen 1997
tarihli Meclis araştırması komisyonunun bulgularına göre
Doğu ve güneydoğudaki feodal yapının olumsuzluğuna
yönelik ilişkilerin bulunması, geçici köy koruculuğu sistemi
içerisinde toplumsal boyutuyla yarattığı mahzurların
yanında aşiretlerin uyuşturucu ve silah
kaçakçılığı yapmasına zemin
hazırlamıştır. Geçici köy koruculuğunun kaldırılması,
bu gerçekleşinceye kadar da sınırlandırılması ve
bu sağlanıncaya kadar da sıkı bir kontrol altında
tutulması gerekmektedir. ifadeleri tehlikenin boyutunu göstermektedir.
Günümüz Türkiyesinde ise güvenlik görevlilerinin ya
da korucular gibi yapıların denetlenmesi söz konusu dahi
olamamaktadır.
Sayın milletvekilleri, teklifte bireysel silahlandırmayı
desteklemeden tutun da yargı kararıyla memuriyetten ilişiği
kesilen kişilerin açıktan atamalarının
yapılmasına, iç güvenlik fakültelerinin kurulmasına kadar birçok
düzenleme yer almaktadır.
Uluslararası insan hakları hukuku, tüm
ayrımcılık biçimlerini kesin suretle yasaklar. Hiç kimse
ırksal aidiyeti, toplumsal cinsiyeti, cinsel yönelimi veya cinsiyet
kimliği, dini veya inancı, siyasi veya diğer türden
düşünceleri, etnik aidiyeti, ulusal veya toplumsal kökeni, engellilik
durumu ve diğer türden bir statüsü nedeniyle kolluk güçleri
tarafından farklı muameleye uğramamalıdır. Herkes
yasalar karşısında eşit muamele görme hakkına
sahiptir. Devletin gücünü arkasına alarak Kimse bize karışamaz.
mantığıyla hareket eden yapılara karşı durmak,
öncelikle yasama işlevi gören bu Meclisin görevidir.
Yurttaşların anayasal haklarını savunmak elbette bizim
görevimizdir. Bugün yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini
kullanması sürekli olarak engellenmeye çalışılarak bir
korku iklimi yaratılmak istenmektedir ancak iktidar, yaratmaya
çalıştığı bu duvarın altında kalacak ve tüm
bu hukuksuzlukların hesabını yargı önünde verecektir;
bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Polis, neredeyse her gösteriye müdahale ediyor.
Milletvekillerini, avukatları, gazetecileri, emekçileri, çiftçileri,
halkın her kesiminden herkesi darbediyor. Okul kantinlerinde,
yemekhanelerinde yemeği protesto eden öğrenciler dahi bu
şiddetten nasibini alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SAİT DEDE (Devamla) 2008-2022 Ocak
itibarıyla 1i motosikletli olmak üzere polis timlerinin neden
olduğu, 92sininse zırhlı araç çarpmaları ve
zırhlı araçlardan yapılan ateş sonucu, 94ü Kürtlerin
yoğunlukta yaşadığı kentler olmak üzere 96 vaka
yaşanmıştır. Söz konusu vakalarda en az 24ü çocuk olmak
üzere 56 kişi hayatını kaybetmiş, en az 23ü çocuk olmak
üzere 142 kişi de yaralanmıştır.
Kürtlerin yoğunlukta
yaşadığı kentlerle birlikte Türkiyenin genelinde hak
ihlallerinin artmasının önemli bir nedeni de olağan hâle
gelmiş bu cezasızlık politikalarıdır.
İşledikleri cinayet ve benzeri olayların yanı sıra
taciz, tecavüz olaylarıyla da sık sık gündeme gelen korucular da
cezasızlık zırhından yararlanmaktadırlar. Devletin
gücünü arkasına alarak çoğu zaman bir çete mantığıyla
hareket eden, yurttaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden
koruculuk sistemi bir an önce lağvedilerek buna harcanan kaynakların
daha verimli yerlere aktarılması gerekiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2'nci maddesi ile 442 sayılı Köy Kanunu'na eklenmesi
önerilen çerçeve 74/B maddesinin, birinci, ikinci, üçüncü ve altıncı
fıkralarının sonundaki "uygulanabilir ibarelerinin
"verilebilir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Sarıaslan Burcu
Köksal Orhan Sümer
Nevşehir Afyonkarahisar Adana
Burhanettin
Bulut Hüseyin
Yıldız Vecdi
Gündoğdu
Adana Aydın Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce
Gaziantep Karkamıştaki hain terör saldırısında
yaşamını yitiren Ayşenur Öğretmene ve İzmir
Milletvekilimiz Mahir Polatın yeğeni minik Hasana Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Teröre de terörü destekleyenlere
de terörden medet umanlara da lanet olsun.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2nci maddesiyle
442 sıra sayılı Kanuna güvenlik korucularına fiil ve
davranışları nedeniyle verilecek disiplin cezalarını
ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin
düzenlendiği 74/B maddesi eklenmektedir. Daha önce disiplin cezaları
yönetmelikle belirlenmişti ancak Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti çünkü
kanunla düzenlenmesi gerekiyordu. Şimdi, bu kanun teklifi bazı
sıkıntıları çözüyor gibi gözükse de aslında
vatandaşların mağduriyetleri hâlâ devam ediyor.
Mağduriyet demişken, mağduriyet
yaratmakta AKPnin eline kimse su dökemez. Mesela, dünyada 208 ülke var, bir
yılda mazota yüzde 290 zam yaparak kendi vatandaşını
mağdur eden başka bir iktidar yok. 3 çay fabrikası olan Lipton 3
milyar dolar kâr ederken, iktidarınız tarafından Varlık
Fonuna devredilen 46 çay fabrikası olan ÇAYKURu zarar ettiren başka
bir iktidar yok ya da şöyle diyelim: Günde yaklaşık 300 milyon
bardak çay içilen bir ülkede çay kurumunu zarar ettiren başka bir iktidar
yok. Bu arada, 2016da Yeterince kâr etmiyor, biz daha iyi idare ederiz. diye
Varlık Fonuna devredilmeden önce 82 milyon kâr ediyordu bu kurum.
Arjantine bile fark atarak dünyanın en sefil ülkeleri arasında
Türkiye'yi 1inci yapan başka bir iktidar yok. Tarım Bakanı
diyor ki: Aç açık kimse yok, herkesin karnı tok. Bakan Nebati de
Hiç kimse AKP beni enflasyona ezdirdi. diyemez. demişti. Şimdi
bakıyorum da her gün gelen zamlara, Türk lirasının değer
kaybına, artan kira fiyatlarına, gerçeğin altında
göstermeye çalıştığınız enflasyona, daha
haftası gelmeden eriyen maaşlara, evinde yemek yapabilmek için pazar
artıklarından sebze ve meyve toplayanlara bakınca ne diyelim,
enflasyona ezilmemiş mi vatandaş? Aslında Bakan haklı, ne
ezilmesinden bahsediyoruz, mahvolduk, bittik; spatulayla yerden kazıyorsunuz
vatandaşı. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi kış ayındayız, bir
kazak 150 liradan başlıyor, bir bot 500 lira, temel
gıdaları söylemiyorum bile, montların 500 lirayla bin lira
arasında fiyatları değişiyor. Şimdi, mont demişken,
insanlar geçmişte otuz altı ay taksitle ev, araba, beyaz eşya
filan alırlardı, şimdi otuz altı ay
alışveriş kredisiyle vadeli olarak mont alıyorlar.
Bakın, alışveriş sitelerinde krediye uygun otuz altı
ay vadeli montlar satılıyor. Bu milleti otuz altı ay taksitle
mont alacak hâle getirenler utansın diyorum.
Şimdi, aileler eskiden çocuklarına mont
alırken Seneye de giydiririz. diyorlardı, şimdi Seneye de
öderiz. diyorlar. Bir montun otuz altı ay taksitle
alınabildiği, okula aç giden öğrencinin karnını
doyurmak için su içtiği -Sefalet Endeksinde 1nci sıraya çıkartmış
olsaydım- bu ülkede inanın bu iktidarda ben olsaydım
utancımdan insan içine çıkamaz, derhâl seçim kararı
alırdım ama sizde nerede o feraset, sıcacık
makamlarınızda ekmek elden su gölden yaşıyorsunuz.
Ha, sıcaklık demişken şimdi
kış ayındayız, millet ısınma giderini kara kara
düşünüyor, tabii, sizin öyle bir derdiniz yok. Kömür fiyatları
aldı başını gidiyor, zam üstüne zam; doğal gaza ocakta
yüzde 25, nisanda yüzde 35, haziranda yüzde 30, eylülde yüzde 20 zam
yapmıştınız. Şimdi, faturaların milletin cebini
yakacağı aylardayız.
Bakın, bizi kıskanan Almanya aralık
ayında tüm evlerin doğal gaz faturalarını devlet
bütçesinden ödeyecek. Hollanda, vatandaşlarına 190 euroluk doğal
gaz yardımı yapacak. Biz de 85 milyon olarak sarayın
bahçesindeki hurma ağaçlarının ısınma
parasını ödüyoruz yani bütün faturalar millete kesiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Toparlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Ama merak etmeyin, bu
millet de size seçimde faturayı kesecek çünkü millet Sabah evden
çıkarken Akşam sağ salim eve dönebilecek miyiz? diye
düşünmekten, kirayı, elektriği, doğal gazı nasıl
ödeyeceğimize kafa yormaktan, ay sonunu getirememekten,
çocuklarımıza harçlık verememekten artık bıktık,
usandık; AKP devrini sandıkta kapatacağız. diyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Polis
Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Ayhan
Altıntaş Hüseyin
Örs
Aksaray Ankara Trabzon
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Güvenlik korucularının iş ve
işlemleri, 1924 yılında çıkarılan 442 sayılı
Köy Kanunu'na göre yürütülmektedir. Bu kanunun yerine güvenlik
korucularının bütün ihtiyaçlarına cevap verecek, görev
tanımının yer alacağı, disiplin hükümlerinin, resmî
iş ve işlemlerinin çerçevesinin net bir şekilde
belirlendiği güncel bir korucu kanununun çıkarılması önem
arz etmektedir. Korucu dernekleriyle yapmış olduğumuz
görüşmelerde, korucuların maaşlarının en az en
düşük devlet memuru maaşına, emekli olan güvenlik
korucularının maaşlarının da en az en düşük
emekli devlet memuru maaşına endekslenmesini; 45
yaşını doldurmuş, en az on beş yıl görev
yapmış güvenlik korucularımızın emekli edilip yerine
çocuklarından birinin, çocuğu yoksa kardeşlerinden birinin
korucu olarak istihdam edilmesini
Daha önce yapılan kanuni düzenlemeyle
güvenlik korucularımızın uzman çavuş olarak görev
yapmalarının önü açılmıştı, alım
şartlarında kanuni değişiklik yapılarak 27 yaşın
32 olarak, lise mezunu şartının ortaokul mezunu olarak
değiştirilerek yeniden koruculuktan uzman çavuş
alımının tekrarlanmasını
Güvenlik
korucularımızdan silah harç parası alınmamaktadır,
yapılacak düzenlemeyle gönüllü güvenlik korucularımızdan da
silah harç ücreti alınmamasını talep etmektedirler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
partimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantısında güvenlik
korucularının özlük haklarıyla ilgili taleplerini kürsüden dile
getirmişti. Korucularımız maaş göstergelerinin 30000
göstergeye ayarlanmasını ve maaşlarının bu gösterge
üzerinden hesaplanmasını, Güvenlik koruculuğu kısa vadeli
sigorta kollarından sayılmaz. ibaresinin yasal düzenlemeyle
kısa vadeli sigorta kollarından sayılmasının sağlanmasını,
emeklilikte toplu tazminatlarının ödenmesini, geriye dönük yapmış
olduğu hizmetlerinin sigorta primlerinin tam olarak ödenmesi ve kıdem
tazminatlarının buna göre verilmesini, İş Kanununa göre
tehlikeli iş kolları çalışanı olması nedeniyle yıpranma
payı verilmesini, şehit ve gazi yakını olarak istihdam
hakkından faydalananlar ile sağlık sebebiyle koruculuktan
ayrılıp daha sonra devlet memuru olanların koruculuk yaparken
geçen hizmet sürelerinin memuriyetle birleştirilerek emeklilikte bu
haklardan faydalanmayı, koruculuk emeklilik yaşının 45e
düşürülmesini, yirmi yıl hizmet sonucu emekliliğe hak
kazanılmasını, görev yolluklarının ve geçici
görevlendirme ücretlerinin takip eden maaşla birlikte ödenmesini, gönüllü
olarak on beş yıl güvenlik koruculuğu görevi yapan gönüllü
korucularımıza şeref aylığı
bağlanmasını, on beş yılın altında gönüllü
güvenlik koruculuğu yapan gönüllü korucularımıza kadro
hakkının verilmesini, PKK terör örgütüyle mücadelede
yaralanmış, yüzde 40 ve üzeri organ kaybı olmayan güvenlik korucularımıza
tıpkı Kıbrıs, Kore ve 15 Temmuz demokrasi gazilerine yüzde
40 organ kaybı aranmaksızın verilen gazilik haklarının
verilmesini, idari ve sağlık nedenlerinden dolayı görevinden
ayrılan korucularımızın geriye dönük hizmetlerinin
hizmetten sayılmasını, üniversite kazanan çocuklarının
Kredi ve Yurtlar Kurumunun hizmetlerinden ücretsiz
yararlandırılmasını, kamu personeli
sayıldığı hâlde kamu personeli haklarından
yararlanamayan korucuların yeni bir kanunla Anayasa gereği olarak
kamu personeli haklarından yararlanmalarını, görev
tanımları olmayan korucularımıza görev
tanımlarının yapılmasını ve 3600 ek göstergeden
faydalanmalarını dile getirmiştir.
1.800e yakın şehitleri, 3 binden fazla
gazileri olan; canlarıyla, kanlarıyla vatanımızı
savunan güvenlik korucularımızın bu haklı taleplerinin en
kısa sürede yerine getirilmesini korucular adına talep ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesiyle 442 sayılı Köy Kanununa eklenmesi öngörülen çerçeve 74/C
maddesinin birinci fıkrasındaki Kanununun hükümleri ibaresinin
Kanununun ilgili hükümleri olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Burhanettin Bulut Orhan
Sümer Faruk
Sarıaslan
Adana Adana Nevşehir
Vecdi Gündoğdu Hüseyin
Yıldız Murat
Bakan
Kırklareli Aydın İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Karkamış'ta terör
saldırısında şehit olan
vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum, saygıyla
anıyorum; Türk milletine başsağlığı diliyorum.
Şimdi, buraya Polis Yüksek Öğretim Kanunu
Teklifi getirdik arkadaşlar. Zaten bir Polis Akademisi vardı, kendiniz
kapattınız Sayın Kemal Çelik, kendiniz açıyorsunuz yeniden.
Şimdi, o Polis Kolejinden yetişen
müdürleri, o Polis Akademisinden yetişen polis müdürleri, o tarihe
geçmiş, Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış, İçişleri
Bakanlığı yapmış, o tarihi bitirdiniz, ta Osmanlı
döneminden başlayan bir sistematiği bitirdiniz, ara verdiniz,
şimdi yeniden kuruyorsunuz.
Tabii, siz o sistemin içinden gelmediğiniz
için, bu son dönemde vali Emniyet Genel Müdürleri ortaya çıktı, siz
de onlardan birisi olduğunuz için polisin sorunlarını da
bilmiyorsunuz. Polisle ilgili Polis Yüksek Öğretim Kanunu Teklifini
getiriyorsunuz ama içinde polisin sorununa dair hiçbir şey yok. Polisin
2nci şark problemi var, polis feryat ediyor, burada onunla ilgili hiçbir şey
yok. Polis intihar ediyor, polisin amir tahakkümü var, mobbing var,
ağır çalışma koşulları var, ağır mesai
koşulları var, angarya var, bu kanun teklifinde onunla ilgili bir
şey yok. Polisin yıpranma payının, yıpranmasının
emeklilik yaşından düşürülmesine ilişkin talebi var, bugün
bunda da onunla ilgili bir şey yok. Niye? Siz Emniyet kökenli
olmadığınız için, vali kökenli olduğunuz için polisin
sorunlarına hiç eğilmemişsiniz, bilmiyorsunuz polisin
sorunlarını.
Bakın, ben bir konudan bahsetmek istiyorum
değerli arkadaşlar. Bundan bir ay önce bir polis memuru
meslektaşları tarafından akşamüzeri saat yedi
civarında gözaltına alındı. Bu polis memurunun
gözaltına alınmasının sebebi terör değil,
hırsızlık değil, uyuşturucu değil, başka bir
şey değil. Bu polis memurunun gözaltına
alınmasının sebebi attığı bir tweet; bir
tweet atıyor ve o tweet de eleştirel bir tweet, o tweetten
dolayı gözaltına alınıyor. Ama çok ilginç bir şey var
o tweette. Ben hiçbir siyasinin yakınıyla ilgili, ailesiyle ilgili
bir şey söylemek istemem ama İçişleri Bakanının bir
yakınının Baltalimanı Polisevinde bir yılı
aşkın süredir neden kaldığını; bir şehit
çocuğu kalamazken, bir polis çocuğu kalamazken niye Süleyman Soylunun
yakınının bir buçuk yıla yakın bir süre orada
kaldığını soran bir tweet atıyor, apar topar
alıyorlar gözaltına. İşte, amirler, müdürler geliyor
sorgusuna; orada ısrarla sordukları bir şey var -AK
PARTİli milletvekili arkadaşlarım, siz dinleyin- polis memuruna
şunu soruyorlar, diyorlar ki: Sen daha önce İstanbulda bir emniyet
müdürünün yanında çalıştın, bu işle onun ilgisi var
mı? Kimden bahsediyorum arkadaşlar? Hâlihazırda Emniyet Genel
Müdür Yardımcısı olan Mustafa Çalışkandan
bahsediyorum. Polisi baskı altına alıyorlar, onun aleyhine ifade
versin diye; Nasıl bir irtibatın var? Ne iş yaptın?
Mustafa Çalışkanın ismini söylüyorlar. Yani bir Emniyet
teşkilatı düşünün, İçişleri Bakanı, Emniyet Genel
Müdürü, teşkilatın tamamı bir polis memurunu -şu an hâlihazırda
görev alan ve işte, FETÖ hain darbesine karşı Boğaz Köprüsü
önünde direnen bir polis memurunu- Emniyet Genel Müdür
Yardımcısını töhmet altında bırakmaya
çalışıyor. Arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi ya?
Bir devletin içinde mevcut Genel Müdür Yardımcısının ismini
almak için o Emniyet teşkilatı çaba sarf eder mi? O polis memuru
kardeşimiz arkadaşlar, sıradan bir polis değil; lisans
yapmış, yüksek lisans yapmış, doktora yapmış. O
polis memuruna senelerdir bir kulübede nöbet tutturuyorlar, öyle de bir
şey var. Ben ismini vermek istemiyorum ailesi bilmesin diye, benim
tanıdığım bir polis kardeşim; temayüz etmiş,
akıllı, birikimli bir polis. O polisten isim almaya
çalışıyorlar, o da diyor ki: Mustafa Çalışkan
Müdürümün bu konuyla hiçbir alakası yok, ben bu tweeti kendim attım,
inandığım için attım. Yedi gün tutuklu kalıyor bu
mevzudan dolayı, sadece ifadesini alıp bırakılacak mevzudan
dolayı. Otuz saat aç susuz bırakıyorlar o polis memurunu,
görevde, açığa alıyorlar o polis memurunu. Böyle bir
teşkilattan bahsediyoruz.
Siz, bu teşkilatın ne sorunlar
yaşadığını bilmiyorsunuz ya da biliyorsunuz da
bilmezlikten geliyorsunuz. Bu teşkilatın, Emniyet
teşkilatının en büyük sorunu Süleyman Soylu sorunudur
arkadaşlar, Süleyman Soylu sorunudur. (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, Emniyet teşkilatını ikiye böldü
eski polis, yeni polis diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MURAT BAKAN (Devamla) Emniyet
teşkilatında atamalar, terfiler, tayinler tamamen hatırla
gönülle oluyor yani liyakate göre bir atama, tayin, terfi yok. Sayın Genel
Başkanımızın koruma müdürünün birinci sınıf
Emniyet müdürü olması lazım, Emniyet müdürü olmadı, önceki de
olmamıştı. Tamamen Soylunun keyfine göre
Bu az önce söylediğim Mustafa
Çalışkan, geçen yıl Emniyet müdürleri atamasında şerh
koymuş bir müdür; onu da söyleyeyim. Yani siyasal olarak benimle aynı
düşüncede olmayabilir, bilmiyorum düşüncesini. Ben şuna
bakarım: Görevini yaparken -kamu hizmeti- Ben devletin polisiyim. diye
mi yapıyor, adil, eşit mi davranıyor yoksa keyfî mi
davranıyor, birilerinin adamı mı oluyor; ben buna bakarım.
Dolayısıyla şu anki Emniyet Genel Müdür
Yardımcısının hakkını savunmak da bize
düştü. Sadece Emniyetin sorunu değildir Süleyman Soylu; değerli
arkadaşlar, Süleyman Soylu Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunudur,
Türkiye'nin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Güvenlik sorunu sizsiniz.
Açıklamalarınıza bakın.
MURAT BAKAN (İzmir) Siz benim
açıklamalarımı bir açın, okuyun bakayım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan gelmek üzere ifadesinin gelecek
şekilde ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İmam
Taşçıer Kemal
Peköz Ayşe
Sürücü
Diyarbakır Adana Şanlıurfa
Remziye
Tosun Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Diyarbakır Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın İmam Taşçıer. (HDP
sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Koruculuğun, Kürt meselesinin
çözümsüzlüğünden oluşan bir sistem olduğunu hepimiz biliyoruz.
Kökeni Hamidiye Alaylarına dayanır. 1891 yılında kurulan
Hamidiye Alaylarının çoğunluğu Kürt aşiretlerinden
oluşturulmakta idi. Osmanlı döneminde güvenlik sorunuyla
görevlendirildi Hamidiye Alayları. Disiplinli, sağlıklı bir
eğitimden geçemedikleri için de aşiretler arası
çatışmaları körüklemekle tarihe geçtiler, böylece
istikrarsızlığa götürdü o dönemdeki Hamidiye Alaylarının
sonuçları.
Bir de Saddam döneminde koruculuk sistemini görürüz,
buna da Kürtler
(*)
derdi ve onlar da -Kürt aşiretleri- bir şekliyle Saddam
taraftarıydı, o da başarılı olamadı. İlk
devrimden sonra Kürdistan bölge yönetimi oluştuğunda, ilk iş,
oradaki koruculuk sistemini lağvetmek oldu. Kürtler bugünkü koruculuk sistemiyle
Turgut Özal döneminde 1985 yılında tanıştılar. 12
Eylül 1980 darbesinin üzerinden henüz beş yıl geçmişti ki
koruculuk sistemi oluşturuldu Türkiyede. Burada da Kürt
aşiretlerinin bir kısmı aynen Irakta olduğu gibi
silahlandırıldı, diğer Kürt aşiretleri ise
silahsız bırakıldı ve toplumsal bir yara oluşturulmaya
çalışıldı. Kürt aşiretleri arasında savaşa
varacak kadar eylemler geliştirildi bu dönemde. Ta ki 1991
yılında Diyarbakır İl Başkanı Vedat
Aydının kaçırılmasıyla birlikte gelişen olaylar
2000li yıllara kadar sürdü. 17.500 faili meçhul ve 4 bin tane köy
boşaltıldı. Bu köy boşaltmalarında, bu köy yakıp
yıkmalarında korucular kullanıldı. Bu korucular, aynı
zamanda o köylünün mallarına çöktü, o köylünün arazisine çöktü, o köyün
hayvanlarına çöktü ve devamında, faili meçhullerde
kullanıldı; asit kuyularına atılan faili meçhullerde yine
bu korucular kullanıldı.
Genelkurmay Başkanlığının
2004 yılında yayınladığı bir raporda gasp,
soygun, öldürme, mesken ve araçlara saldırı, patlayıcı
madde kullanma ve benzeri tam 60 tane suç unsuru sayılıyor ve
deniliyor ki: O dönemde köy korucularının büyük bir kısmı
bunları yapmış ve büyük bir kısmı da mahkemelerin
karşısına çıkıp
cezalandırılmıştır.
Yani şunu demek istiyorum: Toplumda büyük bir
tahribat açtı, toplumun sosyolojisini bozdu ve hâlen devam etmektedir. Köy
korucularını, mutlaka ve mutlaka bu koruculuk sistemini
lağvetmek lazım; değil yasa değişikliği, hemen
ortadan kaldırmak lazım çünkü köy koruculuğu sistemiyle Kürt
meselesini bastırmaya çalıştılar, tarih boyunca
bastıramadılar, bastıramıyorlar. O, köy koruculuğu
sistemi yetmedi, sadece Suriye sınırında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Bu güvenlikçi
politikalarla bastırılacağına Kürt meselesinin Meclise
getirilmesi gerekiyor. İktidar partisi, muhalefet partisi, hepimiz
Mecliste bunu tartışabiliriz. 2013 yılında buna benzer
girişimler oldu, toplum aslında buna çok uygundur, toplum zemini buna
çok uygundur. Kısa sürede Meclise getirilip bu konu üzerinde
tartışmalar yoğunlaştığı zaman Kürt meselesi
mutlaka ve mutlaka çözülebilir. Bunun çözüm yollarından bir tanesi de Meclis,
bununla ilgili adımlar atabilir ve muhataplarıyla oturulup bu mesele
çözülür. Nasıl ki diğer üç parça Kürdistanda bu mesele çözülmeye
doğru giderken burada da çözülür. Bu anlamda Meclise büyük görev
düşmektedir. Bu Meclisi bu işi çözmeye çağırıyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Polis Yüksek Öğretim
Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hüseyin Örs
Adana Aksaray Trabzon
Ümit
Beyaz Ayhan
Altıntaş İbrahim
Halil Oral
İstanbul Ankara Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Polis Yüksek
Öğretim Kanunuyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerimin
başında, dün Gaziantepte hain terör örgütü tarafından
yapılan saldırıda şehit olan
vatandaşlarımıza rahmet diliyorum; ruhları şad,
mekânları cennet olsun. 5 yaşındaki bir
evladımızı, 22 yaşındaki bir öğretmenimizi
katleden hain terör örgütüne ise lanet okuyorum. Yıllardır bebekleri,
çocukları, öğretmenleri, mühendisleri ve nice
vatandaşlarımızı katleden PKK ve türevlerine kim zerre
kadar dahi destek verdiyse aynı lanet onların da üzerine olsun
diyorum. Bu vesileyle, yeğeni Hasan Karataşı kaybeden
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Sayın Mahir Polat ve
ailesine de başsağlığı diliyorum. PKK ve türevlerine
karşı yürütülen bütün operasyonlarda mücadele eden asker, polis,
jandarma ve güvenlik korucularımıza da muzafferiyetler diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, terörün
kanlı yüzünün ve terörle mücadelenin öneminin yeniden sıcak bir
şekilde gündeme geldiği günlerdeyiz. Terörle mücadelenin kılcal
damarlarında yani sahada yer alan güvenlik korucularımız
yıllardır özlük haklarında iyileştirme beklemektedirler.
İktidar yirmi yılda korucuların sorunlarını çözmek
konusunda son derece yavaş ve etkisiz kalmıştır.
Görüştüğümüz ilk 3 maddeyle korucularımıza
iyileştirici haklar verilmek yerine tek tek disiplin suçları
tanımlanmaktadır. Güvenlik korucuları için Köy Kanunu ve
diğer kanunlardaki hak ve sorumluluklar birleştirilerek
bağımsız bir kanun yapılması elzemdir. Korucuların
maaşlarında iyileştirme yapılmalı, ek göstergeleri
artırılmalıdır; gazilik hakları hiçbir şüpheye
yer verilmeksizin teslim edilmelidir; emeklilik hakları ve topluluk
tazminatları sağlanmalıdır; yıpranma payları
temin edilmeli ve emeklilik yaşlarının düşürülmesi
gerçekleştirilmelidir.
Bütün dünyada güvenlik bir bilim olarak
görülmektedir, ülkemizde de hem Milli Savunma Üniversitesi hem Polis Akademisi
bu alanda çalışmalar yapmaktadır. Bu bağlamda, güvenlik
koruculuğunun geleceği ve bugünüyle alakalı uluslararası
çalıştay ve sempozyumlar da düzenlenmelidir, güvenlik
korucularımızın da fikir ve görüşleri bu noktada
dinlenmelidir.
Kıymetli milletvekilleri, Plan ve Bütçe
Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi
görüşmeleri sırasında Sayın Bakan Soyluya, memleketim
Ahlatın da güzergâhı içinde olduğu düzensiz göçle alakalı
verdiğim bilgileri vurgulamıştım, bölgede askerlik yapan
birkaç kardeşimizin aktardığı olaylardan da
bahsetmiştim, son olarak da Uygur Türklerimizin
yaşadığı bazı sorunları
değerlendirmiştim. Ne kadar acı ki ülkemizde birliği ve
bütünlüğü sağlaması gereken, güvenliğimizin teminindeki en
önemli kişilerden birisi olan İçişleri Bakanı
kolaycılığa kaçarak bizi suçlamayı tercih etmişti;
Amerikaya hizmet etmekten tutun devlete bağlı olmamaya kadar pek çok
asılsız ve saçma ithamla karşı karşıya
kalmıştım maalesef.
Bugün, içinde bir kadın, çocuk ve
yaşlı olmayan Afgan sığınmacı akımları
hâlâ devam etmektedir. Van çevresinden ülkemize giren Afganlar hâlâ yürüyerek
Adilcevaz, Ahlat ve Tatvan'dan geçmektedirler. Bu insanlar kilometrelerce yolu
gidip nasıl büyük şehirlere ulaşabilmektedir? Bunu söyleyince
bizi askerimize, polisimize bühtan etmekle suçlayan İçişleri
Bakanı kendisinde neden suçu aramamaktadır? Asker ve polisimiz
kendisine verilen talimatı uygulamaktadır. O talimatların
verilmesini sağlayan ve siyasi irade ise İçişleri Bakanı ve
AK PARTİ'dir. Türkiye'nin nüfus yapısını bozacak
hatalı politikaları sürdürmekte ısrar eden AK PARTİ
iktidarıdır. Bizi suçlamak yerine aynaya bakınız. O zaman
kimin Amerika'ya, kimin Çin'e, kimin Rusya'ya hizmet edeceğini çok iyi
görürsünüz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum Sayın Başkanım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Çulhaoğlu, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunun, 22
Kasım Diş Hekimleri Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün 22 Kasım Diş Hekimleri Günü. Bütün
olumsuzluklara rağmen görevlerini üstün gayret ve özveriyle yerine getiren
meslektaşlarımın 22 Kasım Diş Hekimleri Günü'nü
kutluyor, sağlık ve esenlik dileklerimle selam ve
saygılarımı sunuyorum. Aracılığınızla
AK PARTİ iktidarına seslenmek istiyorum: Özel sektörde
çalışan ve meslek birliklerine kayıtlı olan tabipler,
diş tabipleri, eczacılar, veteriner hekimler, avukatlar gibi en az on
beş yıl kesintisiz SGK primi yatırmak şartıyla hususi
pasaport verilmesi teklifime hâlen olumlu bir cevap verilmesini bekliyorum.
Ayrıca, büyük işletmeler kurmaksızın mesleğini
muayenehanelerinde icra eden diş tabiplerinin bir başka
meslektaşını istihdam etmesiyle ilgili düzenlemeyi ne zaman
yapacaksınız? Meslektaşlarım bir an evvel düzenlemenin
yapılmasını beklemekteler.
Teşekkür eder, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366) (Devam)
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesiyle 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununa
eklenmesi önerilen geçici 31inci maddenin üçüncü fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Burhanettin
Bulut Orhan Sümer Faruk Sarıaslan
Adana Adana Nevşehir
Vecdi
Gündoğdu Cengiz
Gökçel Hüseyin
Yıldız
Kırklareli Mersin Aydın
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Hatay
Milletvekili Sayın Serkan Topal.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum. Bizleri izleyen
vatandaşlarımıza da buradan hayırlı akşamlar
diliyorum.
Polis Yükseköğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım.
Buradan yakın zamanda özellikle Gaziantepte ve
daha önceki hain terör örgütlerinin katliamları sonucunda
hayatını kaybeden şehitlerimize bir kez daha Allahtan rahmet
diliyoruz, buradan bir kez daha terörü lanetliyoruz, teröre destek verenlere de
lanet okuyoruz. Ayrıca, devletin kurumlarını terör örgütlerine
peşkeş çekenlere de bin kez lanet okuyoruz. Buradan
vatandaşlarımıza da şunu ifade ediyoruz: Millet
İttifakı iktidarında terörü biz bitireceğiz
arkadaşlar, biz bitireceğiz Allahın izniyle.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu 4üncü
madde bir kere kendisiyle çelişkili; Anayasaya da aykırı olduğunu
söylüyoruz. Burada polis olmayı hak etmeyenlere memurluk yolu
açılıyor. Bakın, diyor ki: Sağlık sebeplerine dayanan
yargı kararıyla devlet memurluğundan ilişiği
kesilenler, Emniyet teşkilatına başvurmaları hâlinde
altı ay içinde genel idari hizmetler alt sınıfında uygun
kadroya atanırlar. Arkadaşlar, burada ne yapılmak isteniyor?
Peki, orada emek harcayanların, sınava çalışanların
hakkı gasbedilmiyor mu arkadaşlar? Bakın, şimdi, tam
teşekküllü sağlık raporu isteyen farklı meslek
grupları da olacak mı burada? Peki, burada, bu arkadaşlara
-okullara girerken özellikle yargı kararları sonucunda iptal
edilenler- bu sağlık raporlarını kim verdi? Hangi
hastaneler verdi? Bu raporlar neden yargıya konu oldu? Bunlar özellikle
hangi siyaset ile cemaat ilişkileri sonucunda verildi? Açıklama
bekliyoruz; bakın, sizlerden açıklama bekliyoruz. FETÖ gerekçesiyle
Polis Kolejini, güvenlik fakültesini ve askerî liseleri kapattınız.
Peki, Polis Akademisi öğrencileri için neden bir düzenleme
yapmıyorsunuz arkadaşlar? Şimdi, AK PARTİ hep diyor ki Biz
temel kanun maddelerinde hep eşitlikten yanayız. Biz liyakat
diyoruz, onlar mülakat diyor; biz eşitlik diyoruz, onlar sarı
liste diyor. Arkadaşlar, siz gerçekten polisimizi seviyorsanız
Kaç
defa burada araştırma önergesi verdik Polis
arkadaşlarımızın özlük haklarını
iyileştirelim. diyoruz, siz hep reddediyorsunuz. Allah aşkına,
şurada, içeri girdiğinizde polis arkadaşlarımıza
sordunuz mu, trafik polisi arkadaşlara sordunuz mu, sendikalara sordunuz
mu? Siz bunu yaparken kime sordunuz arkadaşlar? Siz gerçekten polis
arkadaşlarımızı sevmiyorsunuz. Siz devletin polisini
değil, AK PARTİ'nin polisini yaratmaya çalışıyorsunuz.
Yani burada SADAT'ı sormak istemiyorum, zaten Genel
Başkanımızla beraber, 100 milletvekiliyle beraber gittik,
sorduk, netice alamadık; günü geldiğinde biz bunu
soracağız.
Bakın Gelin, polis
arkadaşlarımızın çalışma saatlerini
düzenleyelim. diyoruz, burada hiçbir maddede yok. Özlük haklarını
iyileştirelim
Zar zor 3600ü verdiniz siz. Her Allah'ın günü sizi
koruyan bu polis arkadaşlarımıza bir defa olsun sordunuz mu?
Bakın, polisler de bizim, askerler de bizim; bu
ülkede kimin tırnağı giderse biz de onun için
canımızı vermeye hazırız ama kimse kusura
bakmasın, polis sizin polisiniz değil, sizin partinizin polisi
değil. Eğer sizin emrinizde olursa milliyetçi, millî bir polis olur
ama sizin emrinizin dışında olursa FETÖ'cü yaftasıyla
yaftalıyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz arkadaşlar, kendinize gelin.
Günü geldiğinde bunun hesabını hepimiz soracağız. Ne
yapmaya çalışıyorsunuz siz? Yani polis
arkadaşlarımızla ilgili madde getiriyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Ben bitirebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ya, bu kadar araştırma önergesi getirdik,
bu kadar kanun teklifi getirdik ama bir defa olsun polis
arkadaşlarımızın özlük haklarının
iyileştirilmesi konusunda bir defa bile istişare etmediniz; bir
muhalefet partisiyle bile istişare etmediniz, bir sendikayla istişare
etmediniz. Yazıktır, günahtır ya, yazıktır,
günahtır. Bakın, hâlâ geçmedi; gelin, daha birkaç madde var, önerge
verelim, kabul edin, dışarıdaki polis
arkadaşlarımızı da seviyorsanız onların da
gönlünü alalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben buradan polis arkadaşlarımıza
sesleniyorum: Bizler sizi seviyoruz. Anlaşılan AK PARTİ
iktidarı sizin özlük haklarınızı iyileştirmeyecek.
Sabırlı olun, metanetli olun, size sözümüz söz; Millet
İttifakı iktidarında biz çözeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 4üncü maddesinde yer alan usul ve esaslar ifadesinin usul veya
esaslar ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Remziye
Tosun Ayşe
Sürücü Kemal Peköz
Diyarbakır Şanlıurfa Adana
Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu Züleyha
Gülüm
Bitlis İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Mücadele Günü ve haftasındayız.
Öncelikle diktatörlere karşı baş
eğmeyen Mirabal Kardeşleri, Leyla Kasımları, Seve Demiri,
hakikatin izinden ayrılmayan Nagihan Akarseli, Deniz Poyrazı, saç
teli isyan bayrağına dönüşen Rojhılatlı
İranlı kadınları,
(*) yi
yaşamsallaştıran Masha Jina Aminiyi, yüzlerce ve binlerce
direnişçi kadını buradan bir kez daha saygıyla
anıyoruz.
Değerli halkımız, bugün Kürt bir
sanatçıdan söz etmek istiyorum: Nudem Durak, Kürtçe şarkı
söylediği için tutuklanıyor. 2015 yılından bu yana tutuklu
ve on dokuz yıl hapis cezası veriliyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söylüyorsun!
Kürtçe şarkı söylüyor. diye kimse tutuklanmıyor.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Nudeme bu cezayı
veren mahkeme heyeti, daha sonra cemaat üyesi oldukları gerekçesiyle ihraç
edilip yargılanmışlardır.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Oradan sallamayla
olmuyor bu işler! Dürüst olacaksın biraz!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hatibi
dinleyelim, hatibi!
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Cemaat mensubu olan bu
heyet, hangi kanuna göre Nudem Duraka bu ağır cezayı
vermiştir?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hatibi
dinle, hatibi!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Oya
Hanım, dinleyin, öğrenirsiniz!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Söylüyorum;
dinliyorum, dinliyorum; dinlediğim için yalan olduğunu söylüyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Dinleyin, dinleyin!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Dinle, dinle!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinlemesem söylemem
zaten!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Dinle;
öğrenirsin, öğrenirsin!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bir
şeyler öğrenirsin!
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Üstelik zehirli guatr
teşhisi konan ses sanatçısı Nudem Durak, hasta bir mahpustur.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Dinlediğim için
yalandır diyorum.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Dinleyin, dinleyin!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kürtçe
şarkı söylediği için kimse tutuklanmaz bu vilayette.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Hasta genç bir kadını
şu anda cemaat üyelerinin kararıyla sırf Kürtçe
şarkılarından dolayı içeride tutuyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sallamakla olmuyor!
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Bu karar neden
bozulmuyor? Cemaat üyelerinin kestiği cezalar hâlen olduğu gibi
duruyor. Artık, notalara da ceza kesiyorsunuz. Nudem Durak hasta bir
mahpustur, bu kararı hangi vicdana sığdırıyorsunuz?
Nudemin cezaevinden bir an önce tahliye edilmesi gerekmektedir. Nudemin
cezaevinden kamuoyuna bir mesajı var ve diyor ki: Özgür bir gökyüzü ve
uçan kuşlar eşliğinde şarkı söylemek varken
insanın dört duvar arasında tutulmasına anlam veremiyorum.
İçinde insanlığa dair zerre duygu barındıranlara
sevgilerimi iletiyorum. Çok güzel yarınlarda buluşmak
dileğiyle. Evet, biz de buradan Nudem Duraka sevgilerimizi ve
selamlarımızı gönderiyor ve bu adaletsizliğin bir an önce
son bulması gerektiğini ve Nudem Durakın tahliye edilmesi
gerektiğini bir kez daha belirtip vurguluyoruz.
Değerli halkımız, iktidarın
kadınlar ve çocuklar için doğru bir politika ve yaşam alanı
üretmemesinden dolayı, çocuk işçiliği ve iş
kazalarında yaşamını yitiren çocukların
sayısı her geçen gün artmakta. İş
Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG)
Meclisi ekim ayı verileri, 2022 yılının ilk on ayında,
22si 14 yaş altı olmak üzere toplam 54 çocuk ve gencin iş
cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirtiyor.
9 ve 10 Kasımda Hatay Erzinde narenciye ve
paketleme işinde çalışan 14 yaşlarındaki 2 kız
çocuğu şüpheli bir şekilde yaşamını
yitirmiştir. Bu çocuklardan birisi Fidan Tunçtu, ailesiyle birlikte Urfa
Suruçtan tarım işçisi olarak Hataya gitmişti. Okul
sıralarında olması gereken Fidanın narenciye bahçesinde
kaybolduğu söylenir. Ailesi, savcılık ve diğer mercilere
başvurup evlatlarının bulunmasını talep eder ve üç gün
sonra Fidan'ın cansız bedeni başka bir narenciye bahçesinde, bir
portakal ağacına asılı bir şekilde bulunur.
İntihar mı yoksa cinayet mi? Bilmiyoruz. Suruç'ta taziye ziyaretine
gittiğimizde annesi: Benim kızım yaşam doluydu, hayalleri
vardı. Benim kızım intihar edecek biri değildi. dedi. Biz
de bu şüpheli ölümün sonuna kadar takipçisi olacağız.
Yine, Dicle Nur Selçuk da 14
yaşındaydı. Diyarbakır Dicle ilçesinden ailesiyle birlikte
Erzin'e tarım işçisi olarak çalışmaya gitmişti.
Çalıştığı narenciye fabrikasında gece saat 22.00
civarında meyve paketleme işi yaparken kıyafeti makinenin
makarasına takılıyor ve yaşamını yitiriyor.
Çocuk işçiliğinin nedeni yoksulluktur ve
bu iktidarla birlikte halk daha çok yoksullaştı, çocuk
işçiliği daha çok arttı. Mevsimlik tarım işçisi
çocuklara insanca ve yaşanılabilir bir yaşam ve gelecek
sunamayan iktidar bu ölümlerden sorumludur. Dicle'nin, Fidan'ın,
hayallerini, umutlarını ve yarınlarını
çaldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kadınlara ve çocuklara dayatılan
yoksulluğu kabul etmiyoruz. Bu nedenle savaşa ve ranta değil,
kadınlara ve çocuklara bütçe ayırın diyoruz.
Bitirirken tekrardan ekranları
başında bizi izlemekte olan tüm halkımızı
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirmesini arz ve teklif
ederiz.
Feridun
Bahşi Ayhan Altıntaş Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Antalya
Ankara Adana
Hüseyin
Örs Ümit Beyaz
Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 366 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de
sayısı 320 bini bulan polis memuru meslekten kaynaklanan pek çok
sorunla karşılaşmaktadır. Günde on iki saati, ayda iki yüz
kırk saati geçen uzun çalışma süreleri, ek görev adı
altında ucuz, belirsiz ve ek ücret ödenmeyen mesai sistemi, amir tahakkümü
ve her an soruşturma ya da sürgün yeme korkusu polislerin en büyük
sorunları arasında yer almaktadır. Mesleki sorunlar
karşısında kendilerine destek sunacak bir polis sendikası
olmayan polis memurları toplumda yalnızlaşan bir meslek grubu
oldukları için idarecilerin keyfî tutumlarıyla karşı
karşıya kalmaktadırlar. Ekonomik kriz nedeniyle artan toplumsal
sorunlar ise ayrı bir travma.
Siyasilerin, ailelerinin ve
yandaşlarının isteklerinin günden güne polisler üzerinde
baskı unsuru olarak vahim bir şekilde artması, ahlaksızca
ve cahillikle ego tatmini için verilen emirlerin, akla hayale uymayan
isteklerin uygulanmaması durumunda görev ve yer değişimi gibi
tehditler, mobbing, sürekli değişen çalışma düzeni ve vardiya
sistemindeki adaletsizlikler, sığınmacı krizi yönetiminin
doğrudan polisler üzerinde ayrı bir yüke dönüşmesi
Ayrıca,
bu olumsuzluklar sonucunda öfke kontrolünü yapamadıkları için
ailelerine ve sevdiklerine zarar vermekte, hatta bazıları intihar
etmektedir. Nitekim, İçişleri Bakanlığının
yaptığı açıklamaya göre; 2016 yılında 61, 2017de
52, 2018de 41, 2019da 48, 2020de 36, 2021de 109 polis memuru ve bu
yılın ilk dokuz ayında ise 44 polis memuru intihar
etmiştir. Tüm bunları değerlendirdiğimizde, toplumun
huzurunu sağlamakla görevli polislerin stresini önlemeye ve azaltmaya
yönelik bireysel ve kurumsal yöntemler belirlenmelidir.
Değerli milletvekilleri,
polis memurlarının milletin kürsüsünde dile getirmemizi istedikleri
bir mağduriyeti ayrıca arz etmek istiyorum: 2015 yılında
Emniyet Teşkilat Kanununun 55inci maddesinde yapılan
değişiklikle, lisans mezunu olan polis memurlarından gerekli
aşamaları geçip amir olmaya hak kazananlar dört yılda 1 terfi
almışlardır. Ancak 2015 yılından önce lisans mezunu
olan polis memurlarından gerekli aşamaları geçirip amir olanlar
geçici ek 26ncı maddeyle kapsam
dışı bırakılmışlar ve altı yılda 1
rütbe terfisine tabi tutulmuşlardır.
Yine, aynı kanunda, 2019 yılında
yapılan başka bir değişiklikle 2015 öncesinde polis memurluğundan
amirliğe geçen ve aynı zamanda lisans mezunu olan amirler, 2019
yılından itibaren dört yılda terfi ettirilmeye
başlanmıştır. Ancak dört yılda bir terfi hakkı,
eşit statüden geldikleri ve aynı eğitim düzeyine sahip
oldukları emsalleriyle aynı tarih olan 2015 yılından
geçerli sayılmaması kıdem kaybına yol
açmıştır. Bu kıdem kaybından dolayı
hiyerarşinin son derece önemli olduğu Emniyet teşkilatında,
emir verdikleri astlarından bir müddet sonra emir alacak duruma
gelmişlerdir. Polis memurlarına TBMMnin verdiği, değerli
üyelerinden istediği 2019 yılında dört yılda bir terfi
almaya başlayan emsalleri gibi 2015 yılından itibaren iki
yıllık kıdem haklarının da verilmesidir.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifinin 4üncü
maddesi sağlık sebeplerinden dolayı yargı, emniyet
hizmetlerinde bir süre görev yapan kişilerin, memuriyetten
ilişiğinin kesilmesi yönünde karar verildikten sonra bu
kişilerin gerekli sağlık şartlarını
taşımaları hâlinde yine Emniyet teşkilatına hizmet
veren genel idari hizmetler sınıfına açıktan
atamalarının yapılmasını düzenlemektedir. Bugüne kadar
yaşanan bu mağduriyete seyirci kalınması hukuk devleti
ilkeleriyle bağdaşmamakla birlikte böyle bir düzenleme yoluyla
boşluk giderilmesi memnuniyet vericidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Burada dile
getirilmeyen başka bir mağduriyet ise başka bir topluluk için
vardır. Bunlar, polis meslek yüksekokulundan mezun olup sağlık
sebeplerinden dolayı atamaları yapılmayan ve eğitim sonu
sınavına giremeyen polislerin de bu 4üncü madde kapsamına
alınarak mağduriyetlerinin giderilmesidir.
Bu düşüncelerle Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.21
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
366 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü
Adana İstanbul Şanlıurfa
Remziye
Tosun Mahmut Celadet
Gaydalı
Diyarbakır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Kemal Peköz. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
İlgili kanunun ilgili maddesi üzerine söz
aldım ama son zamanlarda, özellikle 2016 itibarıyla çok
şiddetlenen polis şiddeti üzerinde durmak istiyorum, günübirlik
olarak bu olayları yaşıyoruz çünkü. Avrupa Birliği üyelik
sürecinde yerine getirilmesi gereken siyasi çerçeve nedeniyle kolluk
kuvvetleriyle ilgili bazı düzenlemeler kâğıt üzerinde
yapıldı ama 2016 yılı itibarıyla bu, kağıt
üzerinde olan düzenlemelerden vazgeçildi ve her gün artarak süren bir polis
şiddetiyle karşı karşıya kalmış
durumdayız. Öyle bir hâle geldi ki bir miting yapılmak istendiği
zaman şiddet uygulanıyor, öğrenciler sorunlarını dile
getirmek istedikleri zaman şiddet uygulanıyor, çocuklar
sorunlarını dile getirdiği zaman şiddet uygulanıyor;
onur yürüyüşüne katılanlara, adalet arayan ailelere -beş
yıldır Şenyaşar ailesi adalet arıyor, onlara-
avukatlara, çiftçilere, hatta duruşma salonlarının önünde bile,
Sincan'da bile avukat arkadaşlarımıza saldırı
gerçekleştirildi ve avukat arkadaşların üstleri
başları ve cübbeleri yırtıldı maalesef. Her şey
güvenlik tehdidi olarak algılanıp devam ediliyor. Dün, Adana'da, il
örgütümüz, Çukurova ilçe binasının önünde bir basın
açıklaması yapmak istedi, basın açıklamasının
saati ikiydi; ikiye on kala kolluk kuvvetleri tarafından çevrelendiler
arkadaşlarımız, ilçe binasının önünde
Şimdi, bunlar yapıldığı
zaman, sanki bugüne kadar yapıldığı zaman
arkadaşlarımızın hangisi geri adım attı? Hiçbiri
geri adım atmadı, tam tersi her gün suçlar, güvenlik kuvvetlerinin
suçları biraz daha birikerek devam ediyor yani güvenlik kuvvetleri bir
şeyin önlemini almaktan ziyade suç biriktirmeye devam ediyor. Gazeteciler,
yine aynı şekilde polis şiddetine maruz kalıyor.
Mezopotamya Ajansının muhabirleri, çalışanları
gözaltına alındığı zaman senaryolar düzenlendi.
İçeride arkadaşlar çıkarıldıktan sonra tekrar
alındı, kamera düzeni kurulduktan sonra özellikle boyunlarına
bastırılarak, sanki kendi egolarını tatmin etmek için
insanlara şiddet uygulayarak o şekilde gözaltına aldılar ve
araçlara bindirilirken de tekrar tekrar aynı şiddet uygulandı.
Öğretmenler, Anayasa Mahkemesinin önünde açıklama yapmak istedi. Yine,
onlara da aynı şekilde şiddet uygulandı ve önemli bir
kısmı da gözaltına alındı, daha sonra
bırakılmış olmakla birlikte gözaltına alınmaktan
kurtulamadılar. Yine, Aleviler 8 Kasımda Meclisin önünde, Mecliste
geçmeye hazırlanan tasarıyla ilgili görüşlerini dile getirmek,
bunun doğru olmadığını ve Alevilerin isteklerinin bu
olmadığını ifade etmek için Meclisin önünde bir
açıklama yapmak istediler, orada da yine polis şiddetine maruz
kaldılar. Bazılarının kaburgaları zedelendi,
bazıları şiddete maruz kaldı ve hastaneye
kaldırılmak durumunda kaldılar. Yine, Amasra'daki maden
faciasını protesto etmek isteyen insanlar da şiddete maruz
kaldı ve orada da aynı durum söz konusu oldu.
Bununla yetinilmedi tabii, seçilmişlere de
aynı şekilde şiddet uygulanıyor. 2019da Diyarbakır'da
yaptığımız bir açıklama sırasında benim
sağ küçük parmağım kırıldı ve kolumdaki saat yere
atılıp, çiğnenip parçalandı. Daha sonra, Remziye Tosun
arkadaşımızın omurga kemiklerinde kırık
oluştu şiddet sonucu. Musa Farisoğulları'nın gözünde
görme kaybı oluştu. Yine, Hüseyin Kaçmaz'ın polis
tarafından parmağı kırıldı. Habip Eksikin ise üç
yılda 3 yerden bacağı maalesef kırıldı,
vekillerimizin bacakları kırıldı. Yine, vekilimiz Musa
Piroğlu da engelli arabasından yere düşürülerek zor durumda
bırakıldı. Bunların hiçbir tanesi söylendiği zaman
kabul görmedi, tam tersi, önce Emniyet müdürleri, olmadı valiler ve
olmadı Genel Müdürlük, o da olmadı İçişleri Bakanı
çıkıp bunların arkasında durdu ve zaman zaman da Sizi
konuşturmadık, sizi yürütmedik, size açıklama
yaptırmadık, oh olsun. diye İçişleri Bakanı
açıklama yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Yani sonuçta bir
cezasızlık politikasıyla karşı
karşıyayız. Bu cezasızlık politikası olduğu
sürece, polis şiddeti teşvik gördüğü sürece kamuoyuna
yapılan bu baskıların önü alınamayacak ve her gün biraz
daha polis suç işlemeye devam edecek. Bu da toplumun demokratik bir ortama
kavuşmasından ziyade her gün beraber yaşama umudunu ve iradesini
kırmaya yönelik bir sonuç doğuracaktır. O nedenle bir an önce bu
polis şiddetini teşvik etmekten vazgeçin. Bunun sizden
bağımsız olduğunu düşünmüyoruz, sizin desteğiniz
olmasa bunların hiçbir tanesi olmaz diyorum.
Saygıyla selamlıyorum sizleri. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesindeki şeklinde ibaresinin olarak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Sarıaslan Ayhan
Barut Hüseyin
Yıldız
Nevşehir Adana Aydın
Orhan
Sümer Burhanettin
Bulut Vecdi Gündoğdu
Adana Adana Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Ayhan Barut. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen
değerli yurttaşlarımız; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Karkamıştaki hain terör
saldırısında şehit düşen İzmir Milletvekilimiz
Mahir Polatın yeğeni ve tüm şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyor, yakınlarına başsağlığı diliyoruz ve
buradan her türlü terör saldırısını da lanetlediğimi
belirtmek istiyorum.
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 5inci
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlarken onca yokluk, yoksulluk ve birçok
imkânsızlığa rağmen canıyla, kanıyla bu vatan
için bedel ödeyen Ulu Önderimiz Atatürk başta olmak üzere aziz
şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi de minnetle anıyoruz.
Biliyorsunuz değerli arkadaşlar,
şehitlik, inancımıza göre en büyük mertebedir. Şehit
şehittir, gazi gazidir. Aralarında hiçbir ayrımcılık
olmaz. Ancak AKP iktidarı, şehitlerimiz ve gazilerimiz arasında
bile ayrımcılık yapıyor. AKP iktidarı, bir grubun
sorununu çözerken diğerini de mağdur ediyor. Şehit ailelerimiz yakınıyor,
Ona sağlanan imkân ile bana sağlanan imkân arasında dağlar
kadar fark var. diye sitem ediyor. Şehit yakınları ve gazilerin
devletle bütün işlerini görmek üzere şehit yakınları ve
gazileri yüksek kurulunun kurulmasını istiyoruz. Şehitlerin anne
ve babalarına bağlanan aylıkların en düşük memur
aylığına eşitlenmesini talep ediyoruz. Şehitlerimizin
ve gazilerimizin hepimize emanet ettiği çocuklarının bütün
eğitim masraflarının devlet tarafından
karşılanmasını talep ediyoruz, işsiz
çocuklarının da sayı sınırlaması olmadan devlette
istihdam edilmesini bekliyoruz. Gaziye protez veriyorlar, bozuluyor ama yenisi
için bin dereden su getiriyorlar; bu ve buna benzer sorunların da çözümünü
bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir de kayıp silahlar konusu var. 2014 yılında
14 bin silahın kayıp olarak açıklandığı
Türkiye'de, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından bu
sayının 100 bini aştığı raporlarda yer alıyor;
bu çok vahim bir durumdur, vahimin de ötesinde bir durumdur. Türkiye,
geçmişte büyük acılar yaşadı ancak bunlardan hâlâ gerekli
derslerin çıkartılamadığı görülüyor. Geçmişinde
faili meçhul cinayetlerin, suikastların ve katliamların
yaşandığı güzel ülkemizde bu vahşetler tam olarak
aydınlatılamaz iken kayıp silahlarla ilgili tüyler ürpertici
iddialar karşısında sessiz kalınıyor. Biliyoruz ki
devletin ilgili birimleri tarafından hazırlanan raporlar korkunç
gerçeği tüm çıplaklığıyla göstermektedir.
Geçmişte yaşanan acıların tekrarlanmaması, ülkemizde
kaosun da egemen olmaması için bu iddiaları araştırıp,
soruşturup gereğini yapmayan iktidar artık başını
kuma gömmesin. Milletimizin bu yüce Meclisinde bir kez daha İçişleri
Bakanlığını ve Cumhurbaşkanlığını
göreve davet ediyoruz.
Türkiye'de 2014 yılında 14 bin silah
kayıpken bu sayı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 100
bini aşmış durumda. Bu korkunç ve vahim konuyla ilgili derhâl
adım atın. Bu namluların da yarın kime döneceği
meçhuldür. Yaşanacak her olumsuzlukta sorumluluk sizindir.
Değerli arkadaşlar, polisler
derinleşen sorunlarına çözüm için feryat ediyor, sizlere seslerini
duyurmak için, haklarını almak için feryadı figan içerisinde
bulunuyorlar. Ağır çalışma koşulları, baskı
ve mobbinge dayanamıyorlar. Haftada kırk saat çalışması
gereken polisler, altmış saatten fazla çalışmaktadır.
Ağır çalışma şartları nedeniyle polislerin
psikolojisi bozuluyor. Yetersiz özlük hakları, ekonomik
haklarının kötülüğü de polisleri derin kaygıya itiyor.
Gelin, polislerimizin haklarını verin, özlük haklarını,
çalışma koşullarını iyileştirip onları
yaşama bağlayalım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Polis Yüksek Öğretim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi
Adana Trabzon Antalya
Ümit
Beyaz Ayhan
Altıntaş
İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 10 Temmuz
1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanunda değişiklik
yapılmaktadır. Bu, söz konusu değişikliğe göre
şehitlerimizin anne, baba, eş ve çocuklarına intikal eden
silahların ruhsat sürelerinin uzatılmasında süre kaydı
aranmayacaktır. Böylece, şehit yakınlarının ruhsat
sürelerinin dolması nedeniyle cezalı harç
yatırmalarının oluşturduğu mağduriyet de
önlenmiş olacaktır. Dolayısıyla bu düzenlemeyi olumlu
bulduğumuzu da burada ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, Türk milleti tarihi
boyunca şehitlerine, şehit yakınlarına, gazilerine, vazife
malulü olan vatandaşlarına, dul ve yetimlerine sonuna kadar sahip
çıkmış bir millettir. Nitekim Anayasamızın 61inci
maddesinde Sosyal Güvenlik Bakımından Özel Olarak Korunması
Gerekenler başlığı altında aynen şu ibareler yer
almaktadır: Madde 61-Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır
bir hayat seviyesi sağlar. Anayasamızdaki bu hükme dayanarak
yapılan düzenlemelere rağmen, maalesef bugün şehit
yakınları ve gazilerimizin çözüm bekleyen birçok sorunu vardır
arkadaşlar. Şehitler hepimizin şehididir ve bütün Türk
milletinin öz evladıdır. Kore gazisi, Kıbrıs gazisi,
Güneydoğu gazisi, 15 Temmuz gazisi, vazife şehidi veya vazife malulü;
hiç fark etmez, hepsi de Türk milletinin öz evladıdır. Devlet,
evlatları arasında ayrımcılık yapmaz,
yapmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, bütün bunların
yanında, bir de terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi
kabul edilmeyenler var. Haklı olarak feryat ediyorlar ve şunları
söylüyorlar: 15 Temmuz gazileri için KHK çıkarıldı. 15 Temmuzda
yaralananları yaralanma oranına bakılmaksızın gazi
saydılar, biz Güneydoğuda yaralanan asker ve polisleri kapsam
dışı bıraktılar. Bizler bu ülkenin üvey evlatları
mıyız? 15 Temmuzda tokat yiyen kamu görevlisi gazi
sayılıyor da Beşiktaş Arena Stadyumunda bombalı
eylemde yaralanan polisler neden gazi sayılmıyor? Ben bu
feryatları burada size naklettim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konunun önemine binaen, gazilerimiz arasındaki
ayrımcılığa somut bir örnek vererek konuşmamı
birazdan tamamlayacağım. Bu örnek, İYİ Parti Toplumsal
Politikalar Başkan Yardımcımız Hüseyin Özlük Beye ait.
Hüseyin Özlük kardeşimiz, ağabeyimiz aynı zamanda 1993
yılında Şırnak Beytüşşebaptaki
çatışmada yaralanan ve gazi olan bir kardeşimiz. Şöyle
diyor Gazimiz Hüseyin Özlük: Bizlere kimlik kartı verildi; kimisinde
gazi kimisinde terör mağduru kimisinde de vazife malulü
yazıyor. Maalesef, Güneydoğuda benim durumumda olan, gözünü, kolunu,
bacağını kaybetmiş gazi arkadaşlarımıza verilen
kimlikte vazife malulü yazmasına rağmen, 15 Temmuzda yaralanan
arkadaşlarımızın kimlik kartlarında direkt gazi
yazıyor. Çok tuhaf bir durum, olmaması gereken şeyler bunlar.
Değerli arkadaşlar, gazi bir tanedir;
bunun 15 Temmuzu, Kıbrısı ya da Güneydoğusu olmaz. Gazi,
bu ülkenin bekası için canını ortaya koyan, gerekirse
canını verecek olan insandır.
Değerli arkadaşlar, çözüm aslında
bellidir; bu alandaki mevzuat dağınıklığına bir
son verilmeli, şehit yakınları ve gazilere yönelik
çıkarılan ve uygulanmakta olan kanun, yönetmelik ve genelgeler tek çatı
altında toplanarak şehitler ve gaziler kanunu
çıkarılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki Şehit Yakınları
ve Gaziler Genel Müdürlüğü, müsteşarlık düzeyine eş
değer başkanlık şeklinde müstakil bir kurum hâline getirilmelidir.
Şehit ve gazi yakınlarımızın, vazife malulü
kardeşlerimizin, terörle mücadelede yaralanıp gazi sayılmayan
evlatlarımızın sesine kulak vermek Türk milletinin vekilleri
olarak hepimizin boynunun borcudur diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir dakikalık bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Göktürk Yeşil Kalsın Girişiminin kendilerini ziyaret
ettiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün, Göktürk Yeşil Kalsın
Girişiminden sevgili Gülseren Onanç ve diğer kadın
arkadaşlar bizi ziyarete geldi. Açıkçası konuları doğa
talanıydı; Kemerköylülerin kazandığı birçok davaya
rağmen kararlar, mahkeme kararları uygulanmıyor. İstanbul
Kemerköy'de bir alan inşaata açılıyor, ranta açılıyor,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ruhsatı
olmadığı hâlde, hukuka aykırı bir şekilde bu alan
şu anda inşaat hâlinde. Demirörenin, Ziraat Bankasına olan
borçlarını ödemesi için Göktürk Kemerköydeki arazinin imara
açıldığını ve doğanın talan edildiğini
gayet ayrıntılı bir şekilde aktardılar. Bu doğa
katliamının, hukuk katliamının ve ruhsatsız
inşaatın yeşil alanları katletmesine izin vermeyelim demek
istiyorum ve çağrımız, bu inşaatın bir an önce durdurulması,
o cennet gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6ncı
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Türabi
Kayan Orhan
Sümer Burhanettin
Bulut
Kırklareli
Adana Adana
Cengiz
Gökçel Vecdi
Gündoğdu Hüseyin
Yıldız
Mersin
Kırklareli
Aydın
Faruk
Sarıaslan
Nevşehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kemal
Peköz Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana
Şanlıurfa
Bitlis
Ali
Kenanoğlu Remziye
Tosun
İstanbul
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk konuşmacı Kırklareli Milletvekili Sayın
Türabi Kayan. (CHP sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
366 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
6ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Teklifte yer alan, Sahil Güvenlik personelinin
davranış kurallarının yönetmelikle düzenlenmesi. 668
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Jandarma Genel
Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri
Bakanlığına bağlanmıştır. Görevliler,
görevleriyle ilgili hizmet esaslarını düzenleyen 211 sayılı
İç Hizmet Kanunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Yönetmeliği kapsamı dışına
çıkarılmıştır. Teklifin 6ncı maddesi
Anayasanın 128inci maddesinin ikinci fıkrasına
aykırıdır. Kamu görevlilerinin özlük hakları ile disipline
ilişkin düzenlemeler de Anayasa Mahkemesinin güvenlik korucularına
ilişkin iptal gerekçesiyle aynı yöndedir. Yönetmelikle belirlenmesi
hem Anayasa'ya aykırıdır hem de idareye gereksiz bir yetki devretmektedir.
Değerli arkadaşlar, özellikle, bugün,
Genel Başkanımızın da grup konuşmasında
söylediği gibi Türkiye'de son iki yıldır gübre
fabrikalarında muazzam bir kartelleşme vardır. Kartelleşme
ve tröstleşme bizim yasalarımıza göre yasaktır. Bu
yasağa rağmen gizli bir şekilde yaptıkları kartelleşme,
sonuçta diğer şirketler tarafından ihbar edilerek bunların
kartelleştiği ortaya çıkmıştır ve mahkeme de
bunları tespit edip hepsini cezalandırmıştır.
Bunlardan GÜBRETAŞ devlet kurumudur yani Tarım Kredi
Kooperatiflerinin kurumudur. Tarım Kredi Kooperatiflerinin Genel Müdürü ve
bugünkü Tarım Bakanımıza ben özellikle soruyorum: Bu gübre
fiyatları bu kadar yüksek olduğu zaman siz ne yaptınız,
neredeydiniz ve nasıl böyle bir şeye fırsat verdiniz? İkincisi
de bir özel fabrika bu karteli, bu kartelleşmeyi, mahkemenin verdiği
kararları kabul ederek kartelde bulunduğunu beyan etmiş ve 30
milyon küsur cezayı kabullenerek bu parayı ödeyip kartelden
ayrıldığını söylemiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunun gibi
bir sürü fabrika aynı şekilde gübre üretmiş, gübre fiyatlarını
2 lira 70 kuruştan 18 liraya kadar çıkarmışlardır. Bu,
şu demektir: 6,5 kat çiftçimiz kazıklanmıştır.
Sayın Komisyon, 6 kat çiftçinin
Komisyon Başkan Vekili başka şeylerle
meşgul değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, 6,5 kat çiftçiyi dolandırıyorsunuz,
ondan sonra yetmiyor, bunların şeyleri ortaya çıkıyor, özel
sektör kabul ediyor ve bunun cezasını ödüyor. Şimdi, bu ödenen
ceza, alınan bu yüksek, fahiş fiyat çiftçinin cebinden çıkmıştır.
Peki, bu ödenen cezalar çiftçinin cebine tekrar dönecek midir? Bu konuyu,
Tarım Kredi Kooperatiflerinin, devletin kontrolünde olan bir kooperatifin
fabrikasının yaptığı bu eylemi Türkiye Hükûmeti,
özellikle bugünkü Tarım Bakanı nasıl değerlendiriyor? Bu
konuda çiftçiden bir özür dileyerek bu parayı iade etmeyi kabul ediyorlar
mı? Bunu kendilerinden hassaten bekliyoruz değerli arkadaşlar.
Yaptıkları sadece bunlarla da
kalmış değil. Değerli arkadaşlar, Türkiyede devlete
ait ne kadar yeşil alan varsa hepsini satıp veyahut da inşaata
döndürüp, ranta çevirip bunların belli bir kısmını
ceplerine indirmenin peşindeler. Bunun çok özel bir bölgesini söyleyeyim
size: Lüleburgazda Şeker Fabrikaları şirketinin 6.600
metrekarelik bir arsası var, Lüleburgazın en kıymetli
bölgesinde; hızlı bir şekilde nüfusu geliştiği için
orta yerde kalmıştır, ticari bölgede kalmıştır ve
en kıymetli arsalarından biri olmuştur. Bugün, Hükûmet bu
arsayı satılığa çıkarmıştır, paraya
ihtiyacı var herhâlde; paraya hem kendilerinin ihtiyacı var hem de -bizim
bildiğimiz kadarıyla- yandaşlarının yani 5li çetenin
ihtiyacı var.
Değerli arkadaşlar, çiftçinin binbir
güçlükle oluşturduğu bütün bu kurumlar devlet tarafından
satılmıştır, peşkeş çekilmiştir daha
Türkçesi ve bir kısmı da yandaşlara, özellikle 5li çeteye
verilerek AVMler ve ve bunun gibi rezidanslar yapılarak hem kendilerinin
hem de 5li çetenin cebini doldurmakla meşgul olmakla
kalınmamıştır değerli arkadaşlar, bu zatlar yurt
dışına çıkmıştır, yurt dışında
da çeşitli gayrimenkuller edinerek, aynı zamanda kendi
çocuklarına vakıflar kurdurarak, bu vakıfların yönetimine
bunları tayin ederek oradaki vakıfların bütün
yaptıkları işlere bunlar yetkili
kılınmıştır. Bu konuda sizleri uyarıyorum.
Sayın Komisyon, inşallah, bize doğru dürüst cevap verirsiniz,
inşallah, Türk milleti de bu verdiğiniz cevaplardan yeterli
memnuniyeti sağlar diyorum.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 366
sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 9/7/1982 tarihli ve
2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununa
personelin ödevleri, hak ve sorumluluklarının belirlenmesi amacı
için ek bir madde getirilmiştir. Bu madde, personelin ödevleri ile -hak ve
sorumluluklarıyla- görevin icrası esnasında ve görev
dışı zamanlarda personel tarafından uyulması gereken
kurallar, sahip olunması gereken vasıflar ve diğer
hususların İçişleri Bakanlığı tarafından
yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirleneceği şeklindedir.
Kurum kültürünün devamının sağlanması, personel
disiplininin hayata geçirilmesi hedefi, personelin hak ve ödevleri,
yönetmelikle değil, kanunla düzenlenmelidir. Kanunların
uygulanması amacıyla, ilgili birimler, kendi sorumluluklarına
giren konular hakkında yönetmelik çıkararak faaliyetlerin Anayasaya
uygun olarak devamlılığını sağlarlar. Burada,
kanun dışında, İçişleri Bakanı tarafından
çıkarılacak yönetmelikte, personelin görev başında ve görev
dışında, insan hakları ve demokrasiye uygun hareket
edeceği düzenlemelerin hayata geçirilmesi öncelikli olmalıdır.
Özellikle görev dışı zaman olarak
tanımlanan durumda hangi ilkeler ve kriterlerin yer alacağı
açıklanmamıştır. İçişleri
Bakanlığına personel haklarının düzenlenmesinde
sınırsız bir hak vererek kanunilik ilkesine aykırı
hareket imkânı verilebilir. Şu çok açık ki: Anayasanın
128inci maddesinin ikinci fıkrasında açık bir şekilde,
kamu görevlilerinin hak ve sorumlulukları ile özlük hakları ve
disipline ilişkin düzenleme, kanunla yerine getirilir. Getirilen
6ncı maddede, daha önce iptal hükmü verilen kanunda olduğu gibi
Personelin hak, ödev ve davranışlarının İçişleri
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenmesi belirlilik ilkesine de aykırıdır. kuralı
geçerlidir. Yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden
herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde;
açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması,
ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına imkân tanımaması
gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup
bireyin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi
hukuksal yaptırımın veya sonucun
bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale
yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır. Kişinin
beyanı veya özel hayatla bağlantılı eylemleri nedeniyle
disiplin cezası uygulanması durumunda, ifade özgürlüğüne veya
özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine saygı
gösterilmesi hakkına; aylıktan kesilme cezasının
uygulanması durumunda ise mülkiyet hakkına müdahale edilmiş
olacaktır. Bu itibarla, disiplin suçu ve cezaları sebebi veya sonucu
itibarıyla çeşitli temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılması sonucunu doğurabilir.
Anayasanın 13üncü maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerin
sınırlanması ise ancak kanuni düzenlemelerle mümkündür.
Değerli milletvekilleri, AKP
iktidarının kendisini sürüklediği bu derin çıkmazın
temel sebeplerinden biri de hukuk tanımazlığıdır.
İçişleri Bakanı ne diyor? Siz yıkın, hukuk arkadan
gelir. diyor. Şimdi, bu mantalitede olan bir kişinin temel hak ve
özgürlükler hususunda olumlu bir şey katması mümkün değildir.
İçişleri Bakanlığının bu ülkede hiçbir
güvenilirliği kalmamıştır. Özellikle hukuka saygı
boyutunda böylesi sorunlu bir Bakanın oturduğu mevcut Bakanlık
koltuğunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Personelin
ödevleri, hak ve sorumluluklarını belirleme noktasında sorunlar
yaratacağına inanıyoruz. Burada hepimizin ilk ve en önemli
görevi, hukuka sahip çıkmak ve korumaktır. Bu nedenle söz konusu
maddenin yeniden değerlendirilmesini öneriyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Mersin Aksaray Adana
Hüseyin
Örs Ümit Beyaz Ayhan Altıntaş
Trabzon İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; hain teröristlerin
Karkamışa yaptığı saldırıda
hayatını kaybeden -Çevre Komisyonundan çalışma arkadaşım
Sayın Mahir Polat Vekilimizin yeğeni- henüz 5 yaşındaki
Hasan yavrumuza ve Ayşenur kardeşimize Allahtan rahmet, kederli
ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz maddeyle, İçişleri Bakanlığına çok
geniş alanlarda yönetmelikle düzenleme yapabilme yetkisi veriliyor.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesindeki
personellerin uyması gereken kuralları yönetmelikle düzenlemek
istiyorsunuz. Yapmaya çalıştığınız bu düzenleme
Anayasanın 128inci maddesine açıkça aykırı çünkü 128inci
madde kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarına ilişkin esasların
kanunla düzenlenmesini öngörüyor. Çerçevesi kanunla çizilmeden, sadece
yönetmeliklerle böyle bir uygulamaya gitmek, böyle bir yetkisi
olmadığı hâlde idareye yetki devridir. Milletimizin
başına sardığınız
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kanunun yapması
gereken işi kanun hükmünde kararnamelerle çözmeye
alıştınız. Bu yetki devri de size normal gelebilir ancak
Anayasaya aykırıdır ve hukuksuzdur. Yasal düzenlemelerin
açık, net, anlaşılabilir ve nesnel olması gerekiyor fakat
burada yine bir ben yaptım, oldu anlayışını
görüyoruz ama maalesef ki siz yapıyorsunuz ama olmuyor. Hızlı
karar alma ve uygulama gerekçesiyle getirdiğiniz bu teklifin Anayasaya
aykırılığı resmiyet kazandığında bu
sefer burada yönetmelik çıkarma yetkinizi değil, kanuni düzenlemeyi
konuşuyor olacağız yani hız diye getirdiğiniz
şey, bize zaman, enerji ve kaynak kaybı olarak geri dönecek. Bu
sebeple, ilgili maddelerin teklif metninden çıkarılıp Jandarma
ve Sahil Güvenlik personellerimizin hak ve sorumluluklarına ilişkin
esasları kanuna dayandırmanız en hızlı ve hukuki çözüm
olacaktır.
Kıymetli milletvekilleri, ülkemizin her
köşesinde gece gündüz demeden, çoğu zaman ailesinden uzakta fedakârca
görev yapan huzur ve güvenin teminatı Türk polis
teşkilatımızla ilgili bir kanun teklifi hakkında
konuşurken biz isterdik ki bu teklife eklenecek maddelerle polislerimizin
yaşadığı ve artık kronik hâle gelen sorunların
çözümüne yönelik adımlar da atılsın; görüyoruz ki maalesef yine
bu konuda herhangi bir ilerleme yok. İşin belki de en kötü
tarafı ilerleme olmaması değil, artık polisler için her
şeyin daha da kötüye gidiyor olması.
Polislerimiz, mesleklerinin getirdiği
zorlukların yanında mali ve özlük hakları, mesai
şartları, çalışma ortamı, tayin, terfi, mobbing gibi
birçok zorlukla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Mali haklar dedik;
diğer kamu görevlileri ile polisin haftalık çalışma
saatlerine bir bakın, arada resmen bir uçurum olduğunu göreceksiniz
ve polisler çalıştıkları fazla saatlerin
karşılığını da hiçbir şekilde
alamıyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi bir de belirsiz çalışma
saatleri, izinsiz ve yorgun mesailer birbirini takip ediyor. Emniyet Genel
Müdürlüğü personelin 8/24 veya 12/36 esasına göre
çalışması gerektiğine dair bir genelge yayınlamıştı;
yapılan açıklamada 12/24 çalışma sisteminin kısa
sürede sonlandırılmasının hedeflendiği
söylenmişti. Kısa süreden kasıt nedir bilmiyoruz ama aradan
iki yıl geçmesine rağmen hâlen bu sisteme devam eden merkezler
olduğuna göre sizin kısa süreniz iki seneden de fazla. Görülen
lüzum üzerine denilerek polislerin çalışma saatleri sürekli
değiştiriliyor. Hep söylüyoruz: Yalnızca kanun, yönetmelik,
genelge çıkartmakla olmuyor; onu uygulamak da büyük önem
taşıyor. Bunlar yetmiyor; görevle alakası olmayan emirler,
siyasi baskılar, sebepsiz tayinler, yer değiştirmeler,
sürgünler, amirlerin hakkaniyetsiz tavırları birbirini takip ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) İşte
tüm bu yaşananlar polisimizin moral ve motivasyonunu zedeliyor.
Toplumumuzun vicdanı olan polislerimizin artık
yaşadıkları vicdansızlıklara tahammülü
kalmamışken Emniyet personelimizin karşı karşıya
kaldığı sorunlar da daha fazla görmezden gelinemez; bunu
siyasetüstü bir mesele olarak görüp harekete geçmek zorundayız.
Hayatının en güzel çağlarında memlekete hizmet etmek için
vazifeden vazifeye koşan bir kardeşimizi daha eksiklikleriniz
yüzünden kaybetmenin acısını yaşamak istemiyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle 2692 sayılı
Kanuna eklenen ek 15inci maddenin başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
EK MADDE 15- Personel tarafından görevin
icrasında ve görev dışı zamanlarda uyulması gereken
kurallar ve diğer hususlar İçişleri Bakanlığı
tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelik ile belirlenir.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Abdullah Güler
Tokat Kırıkkale İstanbul
Nevzat
Şatıroğlu Orhan
Yegin Mustafa Demir
İstanbul Ankara İstanbul
Ali
Cumhur Taşkın
Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 2692 sayılı Kanun eklenmesi
öngörülen maddenin diğer mevzuatla uyumlaştırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366
sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Orhan
Sümer Burhanettin
Bulut Faruk
Sarıaslan
Adana Adana Nevşehir
Hüseyin
Yıldız Cengiz
Gökçel Suat Özcan
Aydın Mersin Muğla
Vecdi
Gündoğdu
Kırıkkale
BAŞKAN - Komisyon, önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen
Muğla Milletvekili Sayın Suat Özcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
SUAT ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
7nci maddesi için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 7nci maddesiyle Jandarma Teşkilat,
Görev ve Yetkileri Kanununa yeni bir ek madde eklenmesi önerilmektedir.
Maddeyle Jandarma Genel Komutanlığının emniyet ve
asayiş hizmetleri açısından güçlendirilmesi amacıyla
kurulan Jandarma Asayiş Vakfı, 5072 sayılı Dernek ve
Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile
İlişkilerine Dair Kanunun hükümlerinden muaf tutulmaktadır.
Jandarma Asayiş Vakfının muaf tutulduğu söz konusu kanun,
kamu kurum ve kuruluşlarını, kamu hizmetlerini veya personeli
desteklemek üzere kurulan dernekler ve vakıfların kamu kurum ve
kuruluşlarının hizmet binaları ile müştemilatı
içerisinde faaliyet göstermeyeceğini, bu kuruluşlara ait araç ve
gereç kullanamayacağını, kamu hizmetleriyle ilgili olarak gerçek
ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve
benzeri isimlerle herhangi bir karşılık
alamayacağını, kamu görevlilerinin görev ve
unvanlarını kullanarak bu vakıflarda görev
alamayacağını, yardım toplama ve bağış
hizmetlerinde kamu görevlilerini kullanamayacaklarını; bütçeden bu
vakıflara ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak
aktarılamayacağını; kamu personelinin maaş ve
ücretlerinden bu vakıflar için kesinti
yapılamayacağını düzenlemektedir. Dolayısıyla Jandarma
Asayiş Vakfı bu kanundan muaf tutulduğunda kanunda yer alan bu
kısıtlamalara tabi olmayacaktır.
Aslında, 5072 sayılı Kanunla kamu
kaynaklarının kamu görevlilerinin kurduğu vakıflara
aktarılmasını önlemek ve kamu hizmetlerinden yararlanan
vatandaşlardan bağış adı altında zorla
yardım alınmasının önüne geçilmesi
amaçlanmıştır. Kamu görevlilerinin kurduğu kimi
vakıfların söz konusu kanun hükümlerinden muaf tutulmasının,
kamuda kaynak israfının ve kamu hizmetlerinden yararlanan
vatandaşlardan zorla yardım toplanılmasının önünü
açması beklenmektedir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz bu düzenlemenin yapılmak istendiği kanunun
yanlış seçilmiş olduğunu düşünüyoruz. Bizim
görüşümüzce, bu maddenin 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların
Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanuna
eklenmesi gerekmektedir çünkü benzeri bir muafiyet, örnek olarak Türkiye
Teknoloji Geliştirme Vakfıyla ilgili düzenleme 5072 sayılı
Kanuna eklenen bir maddeyle de yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Öğretmenler Gününe birkaç gün kala Gaziantep Karkamış ilçesinde
bir okula yapılan roketli saldırıda 1 öğretmenimiz, 1
vatandaşımız ve Milletvekilimiz Mahir Polatın yeğeni
5 yaşındaki öğrencimiz hayatını kaybetmiştir.
Öğretmenimize ve vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyor ve terörü bir kez daha
lanetliyorum.
Biliyorsunuz ki perşembe günü Öğretmenler
Gününü kutlayacağız. Ülkemizde yolu eğitimden geçen herkes
öğretmenlerin itibarından, hayatlarına olan olumlu katkılarından
bahseder ancak ne yazık ki günümüz gerçekliğinde öğretmenlerin
durumu hiç iç açıcı değil. Öğretmenlerin ciddi
sorunları var; öğretmenler geçinemiyor, öğretmenler
kiralarını ödeyemiyorlar, öğretmenler atanamıyor, hatta bu
sebeplerle yaşamını sonlandıran öğretmenlerimiz var.
Genel Başkanımızın da dediği gibi, öğretmenin Ay
başını nasıl getiririm? diye düşünmesini
sağlamak 21inci yüzyıl Türkiyesine yakışıyor mu?
Öğretmenler çok uzun zamandır
öğretmenler odasında ücretli, sözleşmeli ve kadrolu olarak
ayrıştırılıyor. Bizim iktidarımızda tüm
öğretmenlerimizi kadrolu öğretmen yapacağız; hiçbir
öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık
almayacak, hepsi yoksulluk sınırının üstünde aylık
alacak. Öğretmenler odasındaki ayrım, bir kez daha, Hükûmetin
yeni yasasıyla daha da derinleştirilmek isteniyor. Artık bu
ayrıma bir de uzman ve başöğretmen gibi statüler eklenmek
isteniyor. Bu kanunun iptal edilmesi talebimizi Anayasa Mahkemesine sunduk,
oradan da öğretmenlerin lehine bir karar çıkmasını umut
ediyoruz.
9 Kasım günü Öğretmenlik Meslek Kanunu
için Anayasa Mahkemesinin önünde meslek nöbeti tutmak isteyen eğitim
sendikaları temsilcileri Çevik Kuvvet polisi tarafından kalkanlarla
zor kullanılarak bölgeden uzaklaştırılmaya
çalışılmış, polis müdahalesinde EĞİTİM-İŞ
Genel Başkanı Kadem Özbay, EĞİTİM-İŞ ve
EĞİTİM-SEN'li yöneticiler ters kelepçelenip yerde sürüklenerek
gözaltına alınmışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SUAT ÖZCAN (Devamla) Şimdi buradan soruyorum:
Öğretmenlerimize yapılan bu sert müdahale sizce uygun mudur?
İçişleri Bakanı herhangi bir soruşturma açmış
mıdır? Millî Eğitim Bakanı ise buna karşın
sessizdir.
Öğretmenlerimiz şunu çok iyi bilsinler ki
Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun grup konuşmasında dediği gibi,
bizler Millet İttifakı iktidarında tüm öğretmenlerimizin
itibarlarını yeniden kazandıracağız diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366
sıra sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
aşağıdaki ifadesinin aşağıda bulunan
ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Remziye
Tosun Ayşe
Sürücü
İzmir
Diyarbakır Şanlıurfa
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Adana Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız,
bugün günlerden Uğur Kaymaz; 2014 yılında Mardin
Kızıltepe'de evinin önünde babasıyla birlikte polis
kurşunlarına maruz kalarak katledilen Uğur Kaymaz, 12 yaşında
13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz. Ve aradan bunca sene geçmesine
rağmen katiller hâlâ serbest, beraat ettiler, AİHM'nin verdiği
ihlal kararına rağmen dava kapanmış durumda.
Buradan Uğur Kaymaz, Kemal Kurkut gibi
nicelerinin anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Onların hesabını sorma mücadelesini mutlaka yükselteceğiz.
Evet, bu coğrafyada iktidarın kendisinin
ayakta kalabilmesi için başvurduğu temel yöntemlerden bir tanesi
kolluk şiddeti. Açık, çıplak bir şiddet
dışında iktidar politikasından bahsedilemez. İktidar
politikası şunu söylüyor: Ya bendensiniz; eğer değilseniz
ve de itiraz ediyorsanız her türlü şiddete maruz kalabilirsiniz.
Geçtiğimiz günlerde Konya'da bir aileden 7
kişi katledilmişti; Dedeoğulları ailesi.
Dedeoğulları ailesi mahkemesinin karar duruşması vardı
ve katile 7 kez müebbet hapis verildi. 7 kez değil 700 kez bile verseniz
burada hukuk tecelli etmiş olmuyor. Katil ırkçı saiklerle Kürt
aileyi bilinçli bir biçimde katletti. Öncesinde de buna benzer girişimler
olmuştu fakat mahkeme aşamasında bu katliamın bir kişi
tarafından öylesine işlenmiş bir katliam, cinayet olduğunu
anlatmaya çalıştı mahkeme süreci. Arkasında ne var, kim
var, ırkçı katliam mıdır değil midir; buna benzer
onlarca delil olmasına rağmen hiçbir araştırmada
bulunmadılar ve 7 kez müebbet verip davayı kapattılar. Burada
katilin bazı tipik özelikleri var, tıpkı Deniz Poyraz
katliamındaki katilin özelliklerinde olduğu gibi. Bu katil de
öncesinde ırkçı, faşist bir kimliğe sahip, biliniyor. Kürt
düşmanı kimliği biliniyor, bunu kendisi ifade ediyor. Ve katil,
cinayet öncesinde lüks otellerde kalıyor, fazlasıyla para yiyor bir
geliri olmamasına rağmen. Ve polis aşamasında da Emniyette
tek bir soru sorulmuyor, tıpkı İzmirde olduğu gibi,
Adın ne ağabeyciğim? mealinde karşılanıyor.
Aynı şey, bakın, aynı şey
İzmirde de yaşandı. İzmirdeki katil de aynı
şekilde, yine cinayet öncesinde lüks otellerde kalıyor,
fazlasıyla para harcıyor, nereden geldiği belli olmayan paralar
bunlar. Aynı zamanda, defalarca kez parti binamızın önünde
keşiflerde bulunuyor, sosyal medyasında katliam yapacağına
dair, HDPye dair çok sayıda paylaşımda bulunuyor fakat her ne
hikmetse uçan kuştan haberi olan Emniyet, istihbarat vesaire bu katili
takip etmiyorlar. Ve cinayet sonrasında, parti binamızın önünde
polis tarafından Adın ne ağabeyciğim? diye karşılanıyor.
Ve bu katile de Emniyette tek bir soru sorulmuyor. Bu cinayeti nasıl
işledin? Kim vardı, yanında yörende kim vardı? Buna
benzer tek bir soru sorulmuyor. Ortaya çıkan bütün veriler, HTS kayıtları
vesaire hepsi avukat arkadaşlarımızın çok titiz
çalışmaları sonucunda ortaya çıkıyor.
2 katliamda da bir organizasyon olduğu çok net.
Örneğin, Deniz Poyrazın katili Suriyeye götürülmüş, oraya
sağlık memuru olarak götürülmüş, muhtemelen SADAT eliyle
götürülmüş ama orada askerî kamuflajlarla fotoğrafları
yayınlanıyor, kendisi yayınlıyor yani orada cihatçı
çetelerle birlikte çalışma yürütüyor, belki katliamlar örgütlüyor.
Aynı katil Türkiyeye dönüyor ve burada kendisine verilen görev
gereği Deniz Poyraz yoldaşımızı katlediyor.
Şimdi, burada ne hukuk var ne bir devlet
işleyişi var ne de adalet var ve polis ve kolluk güçleri
aldıkları emirlere bağlı olarak bir katliam
politikasının doğrudan parçası hâline geliyorlar ve daha da
kötüsü, mahkemeler ise ortadaki onlarca veriye rağmen yani bir hukuk dersi
biçiminde okunabilecek verilere rağmen hiçbirini görmüyor, duymuyor; tam
tersine, bizlere saldırıyor, izleyicileri mahkeme salonundan
çıkarmaya çalışıyor, avukat
arkadaşlarımızın savunma yapmasını engelliyor ve
buna benzer daha neler neler.
Evet, burada bu katliam siyasetinin
karşısında elbette demokrasi ve özgürlük mücadelesini
yükselteceğiz; buna da hiçbir şüphemiz yok ama şunun bilinmesi
lazım: Bakın, 3 tane davadan bahsettim, 3ü de Kürt, 3ü de Kürt.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Evet, 3ü de Kürt; bu
bir tesadüf değil ama aynı kolluk güçleri Karadenizdeki köylüye de
saldırıyor, Egedeki köylüye de saldırıyor, kadına da
saldırıyor, gence de saldırıyor; nerede bir muhalif varsa
orada devletin ve iktidarın sopası olarak devreye giriyor. Bunun
karşısında biz HDP olarak hem bu şiddet
davalarının devamında adaleti arama mücadelesini devam
ettireceğiz hem de tüm halkımızla birlikte bunun mücadelesini
yükseltmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Polis Yüksek Öğretim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hüseyin Örs
Kayseri Adana Trabzon
Ümit
Beyaz Ayhan Altıntaş
İstanbul
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülen 366 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen maddesi, Jandarma Asayiş Vakfının kanuni
kısıtlamalardan muaf tutulması amacıyla Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda değişiklik
yapılmasını düzenlemektedir. Maddeyle, söz konusu muafiyetin,
Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfında olduğu
gibi Jandarma Asayiş Vakfında da sağlanması
amaçlanmaktadır. Benzer işlevleri olan vakıflar arasındaki
farkları gidermek amacını taşıyan bu düzenlemeyi
olumlu buluyoruz ancak 2016 yılında başlayıp bugün hâlâ
devam eden Jandarma teşkilatının yapısının
değiştirilmesine, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden sökülüp
alınarak İçişleri Bakanlığına verilmesine,
Jandarma teşkilatının siyasallaşmasına, temel
dinamikleriyle oynanmasına, alım mülakatlarına, atama ve
terfilere siyaset karıştırılmasına
karşıyız. Jandarma, iç güvenlik ve terörle mücadelede Türk
devletinin en kıymetli kurumlarından olmasının yanı
sıra, askerî görevleri olan, savaşta da önemli vazifeler üstlenen,
her iki alanda eğitimli ve donanımlı millî bir güçtür.
Değerli milletvekilleri, 180 bini
aşkın personeliyle, Türkiyenin yüzde 93ünde bulunan
teşkilatıyla Jandarma, Türk milletinin bekasının, millî
güvenliğinin en önemli teminatlarından biridir. Ancak 2016
yılında gerçekleşen hain darbe girişimi bahane edilerek Jandarma
teşkilatının yapısıyla oynanmış, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin önemli bir gücü İçişleri
Bakanlığının emrine verilmiştir, Türk Silahlı
Kuvvetleriyle bağları kopartılmıştır. Darbe
girişimi bahane edilmiştir. diyorum çünkü 15 Temmuz darbe
girişiminin bastırılmasında en önemli görevi Türk
Silahlı Kuvvetlerine bağlı olarak Jandarma teşkilatı
yerine getirmiştir. Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı
timleri 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel
Komutanlığının ve Genelkurmay karargâhının
darbeci askerlerden kurtarılmasında önemli rol
oynamıştır. Bu yüzden, Jandarmanın yapısıyla
oynanmasının darbe girişimiyle alakası yoktur. AKP bunu
daha önce planlamış, darbeyi de maalesef ki bahane etmiştir.
Değerli milletvekilleri, Jandarmayı
siyasileştirmek, liyakati hiçe sayıp siyaseti üstün tutmak, emir
komuta zincirini bozmak, hiyerarşik bağı koparmak,
Jandarmayı bir kır polisine çevirmek darbecilerin, terör
örgütlerinin, içerideki ve dışarıdaki
düşmanlarının işine gelmektedir. Bunu nereden mi biliyoruz?
Bunu Osloda PKKya verilen sözlerden biliyoruz, bunu Dolmabahçe
görüşmelerinde HDP ile AKPnin 10 maddelik ortak müzakere metninden
biliyoruz, bunu Jandarma terörle mücadelede, sınır ötesi harekâtlarda
önemli rol oynarken Jandarmayı yıpratmaya çalışanlardan
biliyoruz, bunu Kıbrıs Barış Harekâtında
Jandarmanın Rum konvoyunu imha etmesiyle dünyayı ayağa
kaldıranlardan biliyoruz, bunu terörle mücadelede en ağır yükü
üstlenen, en fazla şehit veren kurum olan Jandarmanın
yapısıyla oynanmasına en çok sevinenin PKK olmasından biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, AKP'den önce
Jandarmayı Türk Silahlı Kuvvetlerinden koparmak isteyen Hükûmet
hangisiydi biliyor musunuz? 1919 yılında İtilaf Devletlerinin
en çok sevdiği, Osmanlı topraklarını işgal eden
devletlerin kucakladığı Damat Ferit Paşa Hükûmetiydi. Damat
Ferit 15 Mart 1919da böyle bir teşebbüste bulunmuş ancak o günkü
Osmanlı bürokrasisi Jandarmanın siyasallaşacağından
bahisle karşı çıkmıştı yani Damat Ferit'in
yapamadığını bugün AKP yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, ebedî Başkomutanımız
Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi Jandarma, her zaman yurt, ulus ve
cumhuriyete aşk ve sadakatle bağlı; tevazu, fedakârlık ve
feragat örneği bir kanun ordusudur. Ne yazık ki bugün millî
güvenliğimizin teminatı bu kanun ordusu hayatında tek bir
güvenlik makalesi dahi okumadığını söyleyen
İçişleri Bakanına direkt bağlıdır. Ne yazık
ki bugün Jandarmanın Türk Silahlı Kuvvetleriyle arasındaki
hiyerarşik, disipliner ve duygusal bağlar
kopartılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Tamamlayacağım Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) İYİ Parti
olarak Jandarmadaki hiyerarşik düzenin bozulmasına
karşıyız, Jandarmadaki disiplinin bozulmasına
karşıyız, Jandarmadaki görev yapma aşkının baltalanmasına
karşıyız, Jandarmanın siyasallaşmasına
karşıyız çünkü Jandarma millî güvenliktir ve son olarak tekrar
ediyorum, Jandarma bir kır polisi değildir, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin bir parçasıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
7inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
BAŞKAN 8inci madde üzerinde 4 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Buyurun okuyun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 366 sıra
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Orhan
Sümer Burhanettin
Bulut Atila Sertel
Adana Adana İzmir
Faruk
Sarıaslan Hüseyin
Yıldız Cengiz
Gökçel
Nevşehir Aydın Mersin
Vecdi
Gündoğdu
Kırklareli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kemal
Peköz Ayşe
Sürücü Ali
Kenanoğlu
Adana Şanlıurfa İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mahmut
Celadet Gaydalı
Muş Bitlis
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Atila
Sertel.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; yasalar
sorunları çözmek için çıkarılmalıdır. Bu Polis Yüksek
Öğretim Kanun Teklifine baktığımda polislerimizin
yaşadığı hiçbir sorununun çözülmediği ve birtakım
düzenlemelerle polislerin asıl sorunlarının gözardı
edildiği bir kanun teklifini burada tartışıyoruz.
Polisler çok ağır koşullar
altında çalışıyorlar. Günde on iki saat ve amirlerin
baskısı altında, hiç talep etmeseler, istemeseler de halkla
karşı karşıya getirilerek çok zor koşullar
altında insafsızca davranmaya sevk ediliyorlar. Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarında polislerin sorunlarının
katlanarak arttığını gördüğümüz gibi,
Cumhurbaşkanının imzaladığı Resmî Gazetede
yayımlanan yönetmelik değişikliğine göre
Geçmişte
garp ve şark -batı ve doğu- tayinlerinin 4e
çıkarıldığını ve iller arasında görev yapan
polislerin tam 4 kez tayin edilmesi gereken noktadan 6 kez tayine
çıkarıldığını biliyoruz. İktidara
geldiğimizde bunu tabii ki uygulamayacağız, tabii ki yeniden
gündeme alacağız ve polislerimizin hakkını, hukukunu
savunacağız çünkü polislerin çocukları var çünkü evlatları
var; ilkokula İzmirde başlayacak, ortaokulu Antepte bitirecek,
liseyi Trabzonda okuyacak, üniversiteye İstanbula gelecek; o çocuklar
Türkiyenin her yerinde babalarıyla, anneleriyle beraber, eşleriyle
beraber dolaştırılmak zorunda bırakılacak. Bu, büyük
bir haksızlıktır ve memuriyet kanununun hiçbirinde bu uygulama
yapılmamaktadır.
Memurlarımız için bu yönetmeliğin ne
kadar acı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bakın Polislerde
Tükenmişlik ve Görülen Psikolojik Belirtiler diye 3 bilim
insanımız araştırma yapmış. Yardımcı
Doçent Doktor Bülent Gündüz, Yardımcı Doçent Doktor Zülal Erkan ve
Yardımcı Doçent Doktor Nurcan Gökçakan. Bu rapora göre polislerimiz
çok büyük bir psikolojik sıkıntı içerisinde ve gerginlik
içerisinde ve intihar eğilimleri içerisinde ve ne yazık ki intihar
ediyorlar. İçişleri Bakanlığının
yaptığı açıklamadan okuyorum: 2016 yılında 61
polisimiz; 2017de 52; 2018de 41; 2019da 48; 2020de 36 Emniyet görevlimiz,
polisimiz intihar etti ve ne yazık ki 2021de bu rakam 108e
çıktı; son beş yılda 450 polisimiz canına
kıydı. AKP iktidarında, son yirmi yılda binin üzerinde
intihar vakası var. Polislerimize insan gibi davranmak
zorundasınız, onları birey olarak kabul etmek
zorundasınız, onları emir eri olarak göremezsiniz,
acımasızca bir uygulama içerisinde
çalıştıramazsınız. Bu incelemeleri aslında
İçişleri Bakanlığının,
Cumhurbaşkanlığının yaptırması lazım
ama yaptırmadığı gibi raporlara da önem vermiyorlar. Diyor
ki o raporda: Toplumla iç içe ve sürekli temas hâlinde olmaları ve bu
süreçte birtakım sorunlar yaşamalarına karşın en az
çalışma yapılan polislerle bilimsel nitelikteki
araştırmaların nicelik ve niteliğinin
artırılması gerekmektedir. diyor. Polislere inanılmaz
derecede kötü davrananlara buradan sesleniyorum: Onlar da bu ülkenin
evlatları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ATİLA SERTEL (Devamla) Bazen kaba şiddeti
uygulamak zorunda ve iktidarın -arkadaşlarımızın
söylediği gibi- sopası, copu, kalkanı, silahı olarak
kullanılabiliyorlar ama bunu onların istediğini zannetmiyorum;
iktidar bunu istiyor ve onları birer şiddet aracı hâline
getirmek istiyor. O da polislerimizde bir tükenmişlik ve psikolojik
belirtilerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Bilimsel
araştırmada diyor ki: Sonuçlar dikkate
alındığında polislerin profesyonel düzeyde destek
almaları konusunda düzenlemeler yapılmalıdır. Şimdi
soruyorum: Siz polislerimiz için ne yapıyorsunuz Allah aşkına?
Onların ne sosyal hakları var? Ne çalışma güvenceleri var?
Ne kadar ücret alıyorlar ve ne kadar kötü ve tehlikeli bir iş
yapıyorlar?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Ali Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Burada sayın vekiller tabii ki polislerin
yaşamış olduğu sıkıntılar, sorunlar ve
yaşamış oldukları mağduriyetlerden bahsettiler, ben de
polislerin yaşatmış olduğu mağduriyetler üzerinden
birtakım şeyler anlatmak istiyorum.
İstanbul Milletvekiliyim. İstanbulda
hasta tutuklu yakınları basın açıklamaları
yapıyorlar her hafta Çağlayan Adliyesi önünde, yapmak istiyorlar daha
doğrusu. Çocukları hapiste, hasta, hasta tutuklular var ve
bunların gerekli sağlık koşullarına
kavuşturulması gerekiyor, birçoğunun serbest bırakılıp
dışarıda tedavi edilmesi gerekiyor. Ağır hastalar var,
işte, Adli Tıp Kurumunun raporları, bu hasta tutsakların,
tutukluların durumlarını çokça tartıştık burada,
onun detayına girmek istemiyorum ama polisin buradaki tutumu, her hafta bu
basın açıklaması İstanbulun neresinde yapılırsa
yapılsın, yapılmak istenirse istensin mutlaka engelleniyor ve
sadece engelle bırakılmıyor. Bu anneler, yaşları çok
da ileri olan bu anneler ters kelepçeyle gözaltına alınıyorlar
ve -kendi beyanları- orada darp da ediliyorlar yani gözaltı
aracında hastaneye götürülürken birçok yönüyle de darp da ediliyorlar.
Şimdi, İstanbulda farklı bir
uygulama var. İstanbuldaki polisin uygulamalarına karşı
yapılan şikâyetler sonucunda herhangi bir soruşturma,
kovuşturma da yok. Özellikle bir isim var, hani niye bu terfi ettirilmiyor
diye şaşırıyorum. Emniyet Müdürlüğünde görevli Hanifi
Zengin; ismi çok tartışılıyor İstanbul kamuoyunda,
bütün basın biliyor, bütün demokratik kitle örgütleri bunu biliyor ve bu
şahsı tanıyorlar çünkü kendisi bütünüyle gazetecileri,
demokratik kitle örgütlerini, halkı tehdit eden bir yapıya sahip,
hakaret eden bir yapıya sahip ve kendisiyle ilgili çok sayıda
şikâyet olmasına rağmen hakkında herhangi bir
soruşturma açılmıyor. Burada devlet ile çeteleri birbirinden
ayıran şey hukuktur değil mi yani? Sonuçta siz eğer hukuki
birtakım zeminler üzerinden bu işleri yapmıyorsanız
yaptığınız işe çetecilik denir. Zaten hani
uluslararası literatürde de her tarafta bu anlatılır ve bilinir.
Şimdi, burada hukuk yok İstanbul'daki Emniyetin uygulamalarında.
Hani sadece İstanbul'dan mı ibaret? Tabii, o da değil yani ama
tümüyle hukukun ortadan kaldırıldığı bir polis devleti
uygulamasıyla karşı karşıyayız.
Geçen hafta çok tartışıldı
burada, cemevleri yasası ve Aleviler için şöyle iyi şeyler
yapıyoruz, böyle iyi şeyler yapıyoruz. diye övünüldü ama ben
size bir isimden bahsedeceğim şimdi. Bu isim Uğur Kurt'un
Okmeydanı Cemevi avlusunda katledilmesinden sorumlu olan kişi.
Bununla ilgili disiplin soruşturması yapılmasına
ilişkin rapor hazırlanıyor ama raporu hazırlayan emekli
ediliyor. Kim bu kişi? Şu anda Ankara Emniyet Müdürü olan Servet
Yılmaz. Yani Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz Okmeydanı
Cemevi avlusunda Uğur Kurt'un katledilmesinden sorumlu bir kişidir.
Rapor var hakkında ama buna rağmen terfi ettiriliyor, raporu
işleme konmuyor.
Şimdi, korunup kollanan emniyet mensupları
kolluk güçleri var. Bütün bu korumaların tabii ki bir hukuk devleti, bir
anayasa, bir yasa devleti olmaktan çıkartıp bir çete
uygulamasına sebebiyet verdiğini ifade etmek istiyorum. Şimdi,
Iğdır Vekilimiz Habip Eksike yönelik yapılan darp
işlemine, bacağının kırılma işlemine
İçişleri Bakanı diyor ki: Siz yaptınız. Yani bu
kadar da utanmaz, bu kadar da hakikatleri gizleyebilecek şekilde
pervasızca bizi de suçlayabiliyorlar. Yani kendi vekillerimizi, kendi
partililerimizi, kendi vekilimizin ayağını,
bacağını kırmakla bizi suçlayabiliyorlar. Yani bu kadar
pervasız da olabiliyorlar.
Değerli arkadaşlar, sonuçta
uluslararası birçok alanda getirilen ve Uluslararası Af Örgütünün
yapmış olduğu önermeler de var polislerin çalışma
şekilleriyle ilgili. Bütün bunlara baktığınız zaman
esasında bir hukuk devleti çerçevesinde, hukuk devleti normları
içerisinde kalmaları gerektiğini ifade eden önermeler, maddeler de
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
Bir internet arama motoruna girdiğiniz zaman
bunların hepsi karşınıza çıkar ama bizdeki uygulamalar
bütün bunlara yönelik değil, tam bir cezasızlık politikası
içerisinde, bir polis devleti uygulaması içerisinde yürütülüyor.
Gazeteciler, iktidara karşı hak arayan, bunun için sokaklara
çıkan, basın açıklaması yapan herkese karşı
aynı şekilde bir darp uygulaması söz konusu Türkiye'nin her
tarafında. Öncelikle, polislerin hukuk çerçevesinde kalmasını
sağlayacak adımların atılması gerekir. Bu konuda da
tabii ki Hükûmetin sorumluluğundadır bu alan. Hükûmeti bu
sorumluluğa davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Polis Yüksek Öğretim
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 8inci maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hüseyin Örs
İstanbul Adana Trabzon
Ümit
Beyaz Ayhan
Altıntaş
İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanun
teklifinin 8inci maddesi üzerine söz aldım. Selamlarımı
sunarım.
Bu maddeyle 2803 sayılı Kanuna bir ek
madde ilave edilmekte, personelin uyması gereken kurallar, sahip
olması gereken vasıflar ve diğer hususların
İçişleri Bakanlığı tarafından
çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi düzenlenmektedir.
İçişleri Bakanlığı, kolluk kuvvetlerini oluşturan
Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığıyla milletimizin huzur ve
güvenliğini, asayişi sağlayan ve adaletin tecellisi için
çalışan bir Bakanlıktır. Aynı zamanda, Millî Savunma
Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatıyla
birlikte uyum içerisinde çalışması gereken bir
Bakanlıktır. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine
geçilmesiyle birlikte Bakanlık anlayışı hızla
değişmiş, kurumsal yapı bozulmuş, liyakatin yerini
talimatla iş yaptırma esasına dayanan partizanlık
almış, ast-üst arasına güvensizlik girmiş, Bakanlığın
güç ve etkisi azalmıştır. Devlet adamlığı
ciddiyetinin kaybolmasıyla keyfî kararlar alınmaya
başlanmış, mahkeme kararlarına bile uyulmaz olmuş ve
İçişleri Bakanlığı sadece terörle mücadele eden bir
Bakanlığa dönüşmüştür. Teröre karşı verilen
mücadeleyi yakından takip ediyor ve destekliyoruz ancak çok
konuşulmasını doğru bulmamakta, terörle mücadelenin
siyasete alet edilmesinin yanlış olduğunu belirtmek istiyoruz.
Bilhassa Türk toplumunu kutuplaşmaya götüren kötü sözleri ve hakaretleri
yakışıksız ve tehlikeli buluyoruz.
Bu vesileyle İstiklal Caddesindeki ve
Gaziantepteki terör olaylarını şiddetle kınıyor,
teröre destek veren veya sessiz kalan iç ve dış bütün mihrakları
lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, yakın veya uzak
100den fazla ülke vatandaşı normal veya kaçak yollarla kolayca
ülkemize girmiştir. Kötü niyetli olmalarına rağmen âdeta
ellerini kollarını sallayarak gelen bu kişiler, son zamanlarda
suç örgütü kuracak kadar cesur davranmaktadırlar. Başta İstanbul
gibi büyükşehirler olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde her türlü
mafyatik işlere bulaşmış ve aralarında hâkimiyet
mücadelesi yapmaktadır. Oysa bir ülkenin sınırları namusu
gibidir, çok iyi korunmalıdır, sızma bile olmamalıdır.
Halk arasındaki genel kanaate göre bu kural çiğnenmiştir.
Sınırlarımız âdeta kalbura dönmüştür, isteyen herkes
ülkemize girebilmektedir. Kimse abartıldığını
düşünmesin, gerçekten durum çok vahimdir. Bilhassa İstanbulun arka
sokakları sadece Suriyelilerle değil, Güney Asyalı ve
Afrikalılarla doludur.
Burada anlaşılması zor bir konu
vardır. 8 Mayıs 2022de güney sınırlarımızda
denetim yapan Millî Savunma Bakanı Sınırda kaçak geçişler
ve düzensiz göç konusunda çok ciddi mücadele verilmektedir. Cumhuriyet tarihimizde
hiç olmadığı kadar hudutlarımız kontrol
altındadır. Sınır güvenliği noktasında da dünya
standartlarının üzerindeyiz. demiş, Cumhurbaşkanı da
aynı gün Millî Savunma Bakanının denetimini överek Şu ana
kadar hudut boylarında en ufak bir yanlışa fırsat
verilmemiştir. diye konuşmuştu. İstiklal Caddesindeki terör
olayının failinin Suriye sınırından girdiği
açıklandığına göre daha önce söylenenlerin ciddiyeti ve
inandırıcılığı azalmaktadır.
Yabancıların karıştığı tehdit, tecavüz,
işkence ve cinayet olayları o kadar çoktur ki sadece basına
yansıyanlar duyulmaktadır. Pek çok uyuşturucu baronu, silah
kaçakçısı, suç örgütü liderinin ülkemizi kaçakçılık
organizasyonlarında gizlenme ve hesaplaşma alanı olarak
kullandığı anlaşılmaktadır. Son yıllarda
vuku bulan bazı olayların failleri yakalanıp ülkelerine iade
edilse de yeni gelenlerin daha çok olduğu da ortaya çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bu yükü
taşıyamaz, taşımak zorunda da değildir.
Sınırlarımızın ve giriş
kapılarımızın güvenliği İçişleri
Bakanlığımızın sorumluluğundadır.
Gereklerinin yerine getirilmesi için teknolojinin bütün imkânlarının kullanılması
ama her şeyden önce devlet ciddiyetinin yeniden tesis edilmesi
şarttır. Devlet düzenindeki bu
dağınıklığın giderilmesi için sorunlu
gördüğümüz partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin
değiştirilerek parlamenter sisteme geçmeye az
kaldığına olan inancımı paylaşıyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Başkanım
BAŞKAN Engin Bey, söz talebiniz mi var?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Gaziantepin
Karkamış ilçesine yeni bir roketli saldırı olup
olmadığına dair İçişleri Bakanlığı
temsilcilerinin Meclisi bilgilendirmelerinin faydalı olacağına
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Karkamış ilçemize gene roket
saldırısı yapılmasıyla ilgili haberler alıyoruz.
Tabii, gelen haberlere, resmî kaynaklardan almadığımız için
itibar etmemek istiyoruz ama aracılığınızla,
hazır İçişleri Bakanlık bürokrasisi yetkilileri buradayken
ciddi bir durum var ise ya da durum nedir; Meclisin bilgilendirilmesinde fayda
var diye düşünüyorum.
Arz edeyim dedim efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkanım
BAŞKAN Önergeyi oylayıp söz vereyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tabii
ki.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Evet, Sayın Beştaş, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
HDP Diyarbakır İl Eş Başkanı ve yöneticilerinin
gözaltına alınmalarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu böyle günlerde her şeyi söylemek
mümkün değil ama şu anda Diyarbakırda İl Eş
Başkanımızın da aralarında olduğu 47
arkadaşımız gözaltında. Dün basın açıklaması
yapılmasına izin verilmedi ve normalde aynı gün hemen serbest
bırakılma olurdu. Yeni uygulamalarla karşı
karşıyayız, işlenmemiş bir suç, engellenen bir
basın açıklaması vesilesiyle -Biraz önce avukat
arkadaşlarla görüştük- güvenlik şubeden TEMe
nakledilmişler ve efendim, propaganda 2911 değil, üyelikten
işlem yapılacağı şeklinde vahim bir iddiada
bulunuyorlar. Yani Türkiyede hukuk işletilmiyorsa bunu bilelim hakikaten.
Yani 2911 sayılı Yasaya muhalefetten hem de hiçbir açıklama
yapılmadan İl Eş Başkanımız ve yöneticilerimizin
iki gün gözaltında tutulması kabul edilemezdir, derhâl serbest
bırakılmaları gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 366 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi ile 2803
sayılı Kanuna eklenen ek 20nci maddenin
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
EK MADDE 20-
Personel tarafından görevin icrasında ve görev dışı
zamanlarda uyulması gereken kurallar ve diğer hususlar
İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe
konulacak yönetmelik ile belirlenir.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Abdullah Güler
Tokat Kırıkkale İstanbul
Orhan
Yegin Mustafa
Demir Yusuf Ziya
Yılmaz
Ankara İstanbul Samsun
Yusuf
Beyazıt
Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz
isteyen yok.
Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 2803 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen maddenin diğer mevzuatla uyumlaştırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
Özlem Hanım söz talebiniz mi var?
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Sayın Altayın
sorusu üzerine Sayın Valimizle görüştük, herhangi bir
saldırı olmadığının tekrar altını
çizmek istiyorum. Daha evvel olanlar tabii ki hepimizi çok üzdü ama şu an
itibarıyla böyle bir şeyin olmadığını tekrar
belirtmek isterim.
Teşekkür ediyorum Sayın Valimize ve
arkadaşlarımıza.
Bu arada da Sayın Başkanım, Genel
Kurulu kapatmadan, benim olmadığım süre içerisinde bir soruyla alakalı
Sayın Ramazan Canın bir açıklaması olacak. Söz verirseniz
bir bilgi vermek istiyoruz Genel Kurula.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ramazan Bey, buyurun.
36.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, İzmir
Milletvekili Murat Bakanın 366 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığından bir
bilgi notu var. Bir polis memuruyla ilgili, İçişleri
Bakanının akrabasının polisevinde uzun süre
kaldığından bahisle tweet atması üzerine soruşturma
açıldığı ve açığa alındığı
söylenmişse de olayın aslı: Adı geçen polis memurunun
sosyal medya hesabından gizliliği ihlal ettiği ve bunu sosyal
medya hesabında kullanmasından dolayı hakkında
soruşturma açıldığıdır.
Bilgilerinize arz ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın sorusuna cevaben
Başkanlık Divanına sunulan bilgi notuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın Altayın demin bilgi
edinilmesi konusundaki duyarlılığıyla ilgili bir bilgi notu
var.
22/11/2022 saat 19.30 sıralarında
PKK-PYD/YPG terör örgütü kontrolündeki bölgelerden Azez merkezinde bulunan
şehit gazi parkının yakınında bir ikamete bir adet
ÇNRA roket atıldığı, alınan ilk bilgilere göre 3
sivilin vefat ettiği bilgisi edinilmiş. Gelişmelerden ayrıca
bilgi verilecektir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, söz talep ediyorum bu noktada.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan ile Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
devlet, parti devleti olduğu için AK PARTİli mevkidaşım
Vali Beye çok rahat ulaştı; keşke ben de rahat
ulaşabilsem, belki de ulaşırım ama şimdi Vali, Özlem
Hanıma yalan söylüyor. Neden?
BAŞKAN Bu Azez farklı bir bölge
olduğu için
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
Karkamışa düşmüş. (MHP sıralarından Azez,
Azez! sesleri)
BAŞKAN Azeze düşmüş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
şimdi, az önce ben de Gaziantep Milletvekilimizle görüştüm.
Karkamışa da iki roket düşmüş.
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Hayır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır, bu
son bir saat içinde.
BAŞKAN O bilgi yok bizde.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sizde yok
Başkanım. Başkanım, bil diye söylüyorum, herkes bilsin:
Roket düşmüş. Valinin haberi yoksa ben onu bilmem.
BAŞKAN Peki.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve 69 Milletvekilinin Polis Yüksek
Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4674) ile İçişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 366) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 9 ila 16ncı maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın
konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
366 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçen hafta İstiklal Caddesinde
hayatını kaybeden 6 yurttaşımıza, dün de
Karkamışta hayatını kaybeden -biri ufacık- 5
yaşındaki yavrumuza ve diğer 3 kişiye de Allahtan rahmet,
ulusumuza da sabırlar diliyorum. Ayrıca, İzmir Milletvekilimiz
Mahir Polatın da yeğeni olduğu için onun şahsında da
başsağlığı diliyorum. Umarım, terör olayları
bu şekilde devam etmez. Askerimizin de Mehmetçikimizin de sonuna kadar yanındayız,
Allah ayaklarına taş değdirmesin diyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, bu
görüştüğümüz kanun teklifi 2015in 4 Nisanında kapatılan
Polis Akademisine bağlı Güvenlik Bilimleri Fakültesinin yerine
İç Güvenlik Fakültesinin açılmasıyla ilgili. Ta, Atatürk
zamanında polis teşkilatına amir yetiştirmek için
kurulmuş dört yıllık lisans eğitimi veren bu kurumlar 17-25
Aralıktan sonra 4 Nisan 2015 yılında kapatıldı.
Komisyon görüşmelerinde Sayın Kemal Çelik -şimdi meşgul
ama- dedi ki: Buraları kapatmak zorundaydık, yüzde 98 FETÖnün,
Fetullah Gülen cemaatinin kontrolüne girmişti. Peki, komisyonda bunu
söyledi, 2015 tarihine kadar 2002 ile 2015 arasında bu Fetullah Gülen
cemaati ne yapıyordu? 2010 referandumunda Ölüler bile kalksın, oy
kullansın. derken, hep birlikte aynı menzile farklı yollardan
giderken acaba iktidar sahipleri ne yapıyorlardı? Bugün geldiler
dediler ki: Buranın her tarafı FETÖcü oldu, kapatıyoruz;
yerine de İç Güvenlik Fakültesi kuruyoruz.
Bakın, bundan ta on küsur yıl önce
rahmetli Kamer Genç bu kürsüden Bu FETÖye yüz vermeyin, birlikte hareket etmeyin.
Gün gelecek, silahlı darbe yapacak. dediğinde AKP
sıralarından hep birlikte üzerine yürüdüler, linç etmeye
kalktılar. Peki, ne oldu? Rahmetli Kamer Genç haklı çıktı,
onlar da dönüp Bu FETÖ, terör örgütü. dediler. Peki, o terör örgütünün
üyelerine, iltisaklı olanına, iş adamına, siyasetçilere
hiçbir işlem yaptılar mı? Yapmadılar. Sadece askerî
okullarda emirle dışarı çıkan çocukları
tutukladılar ve hâlâ içerideler. Askerî okulları kapattılar,
askerî hastaneleri kapattılar, devletin birçok kurumunu
dağıttılar.
Bugün, tekrar, yüz yıl önce Atatürkün
yaptığı doğruyu görüp başa dönüyorlar. O askerî
okulların kapatılması nerede yazıyordu? Yüz yıl önce Sevrde yazıyordu; ilk
şartlardan biriydi. Niye? Çünkü ordunun dağıtılması
gerekiyordu, bilfiil işgal edilirken elinde silah, ordu, asker
bulunmaması gerekiyordu. İlk yaptıkları iş o. Sonra
askerî hastaneleri kapattılar, akılları tekrar
başlarına geldi, Millî Savunma Bakanı açıkladı:
Askerî hastaneleri açacağız. Günaydın!
Hep sonuç üzerinden yapılan hareketler; bu
sonucu ne getirdi, hangi yanlışlar bu sonuca sebep oldu, nedenleri
ne; araştırmak yok. Biz o gün uyardığımızda ve o
günden sonra bugün tekrar uyardığımızda hep Nereden
biliyorsunuz; ispatlayın. FETÖ gitti, Menzilciler geldi. Bakın, Süleyman
Soylu imzasıyla 1inci sınıf polis atamaları yeni
yapıldı; daha yeni, birkaç gün içerisinde. Birçoğu isimleriyle
kayıtlı; Menzilci
Yani değişen bir şey olmadı,
Fetullah Gülen cemaatinin yerine Menzil cemaati. Ancak onların içerisinde,
Sayın Kılıçdaroğlunun, Genel
Başkanımızın Koruma Müdürü, bütün devreleri, kendi
sınıf arkadaşları 1inci sınıf amir
yapılırken o yapılmadı. Bir önceki Koruma Müdürü de bu
Bakanın hışmına uğramıştı, o da
yapılmamıştı, şimdi aynı şey gene
yapılıyor ama emin olun, siz, günübirlik politikalarla sadece A
cemaati gitsin, B cemaatiyle biz iş tutarız. dediğinizde sonuç
değişmeyecek ve önümüze gelen, devlette yaşanan bir sürü
sıkıntı olacak.
Şimdi, burada kurulan kurumlar var, -biraz
karışık olduğu için buradan bakayım- isimlerini burada
sayalım; PAEM (Polis Amirleri Eğitimi Merkezi), PMYO (Polis Meslek
Yüksekokulları) ve POMEM (Polis Meslek Eğitim Merkezleri) Şimdi,
şöyle düşünün: Aynı yüksekokuldan mezun, PAEMde dört yıl
lisans eğitim almış, dört ay
hızlandırılmış eğitim görmüş, amir
yapılmış. Yine, dört yıl lisans eğitimi
almış, POMEM mezunu, altı ay jet hızıyla eğitim
verilmiş, o da memur yapılmış. Şimdi, aynı
üniversitelerden mezun olmuş 2 insan; birisini amir yapıyorsunuz,
birisini onun yanına memur yapıyorsunuz ve o insanlar da birbirlerine
başlıyor mobbing yapmaya. Defalarca söylüyorlar, Emniyet Genel
Müdürlüğüne söylüyorlar -anket yaptırılıyor- sendika anket
yaptırıyor, anketler yayınlanmıyor. Sonuç: Sadece 2022
yılında 44 intihar, hatta sendikaya göre 50 intihar.
İnsanları baskıyla, birbirlerine eşit seviyedeki
insanları, hiyerarşik düzeni gözetmeden, amir-çalışan
ilişkisi içine soktuğunuzda insanlar artık genç
yaşlarında, hayatlarının baharında
yaşamlarına son vermeyi tercih ediyorlar. Ama biz bunları dile
getirdiğimiz zaman çeşitli başka iddialarla gündemi
saptırıp Yok öyle şey. diyerek bunları sümen altı
yapıyorsunuz. Bakın, bu yoldan dönmeniz lazım, böyle giderse çok
değil on-on beş yıl içerisinde geçmişte
yaşadığımız acı tecrübeleri tekrar
yaşarız. Devletin ayarlarını bozuyorsunuz; o
ayarını bozduğunuz kantar gün gelir sizi tartar. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Şimdi, sadece süreçleri konuşmak,
süreçlerin üzerinden sonuçları değerlendirmemek; sonucunda
dağılan birçok kurum, liyakatsiz, işin ehli olmayan, sadece
parti teşkilatlarından gelen, gençlik kollarından, kadın
kollarından Hamilikart yakınımdır. imzasıyla göreve
başlayanların ülkeyi getirdiği yer çöküştür. Her konuda,
sadece İçişleri Bakanlığında, Emniyette değil;
eğitimde de böyle, adalette de böyle, sağlıkta da böyle. Herkes
bir bakanlığı paylaşmış, her bir cemaatin o
bakanlıkta söz hakkı; söz hakkını bırakın, tam
yetkisi var. O cemaatten geçmeyen hiçbir şey buradan onay da alamıyor
ve sonuca da gidemiyor.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defalarca
uyardık. Bu kanuna da hayır demiyoruz ancak
yaptığınız iş, gittiğiniz yol, yol değil.
Liyakate göre atama yapın, sadakate göre değil. Bakın, o gün,
17-25e kadar ya da 15 Temmuza kadar beraber iş tuttuklarınız
bir günde döndü ve siz terörist ilan ettiniz, terör örgütü dediniz. Ama çok
değil, birkaç sene öncesine kadar bu kürsülerden olimpiyatlarda
gözyaşı döküyordunuz, ağlıyordunuz, methiyeler
düzüyordunuz. O yüzden bu kurulacak İç Güvenlik Fakültesinde de
eğitim verecekleri, orada eğitim görecekleri liyakatle,
sınavlardaki hakkaniyetle ve sözlü sınavla değil,
yazılıdan sonra yapacaksanız da kamera kaydı altında
sözlüden geçirerek buralara alın ki gençliğimiz, ülkemizin
geleceği bir daha bu sıkıntıları yaşamasın.
Yoksa, tarih tekerrürden ibarettir; hepimize bu acıları
yaşatırsınız diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime üç dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Sevda
ERDAN KILIÇ (İzmir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
366 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
365 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4672) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 23 Kasım 2022
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.03