TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
25inci
Birleşim
24
Kasım 2022 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin
konuşması
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıerin,
Diyarbakırın yerel sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltanın, Yusufeli
Barajına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
2.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, CHP Grup Başkan
Vekili Özgür Özelin Trabzonda yaptığı açıklamalarına
ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve PTTnin Atatürkçü Düşünce Derneğinin
mektuplarını alıcılarına teslim etmediğine
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, şehit edilen
öğretmenlere, katledilen Fırat Yılmaz Çakıroğluna ve
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
8.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
10.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik duruma ilişkin açıklaması
12.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
13.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ve Belen Belediyesinin
çalışmalarına ilişkin açıklaması
14.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
17.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
19.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, merkez üssü Düzce olan
depreme ve deprem vergisine ilişkin açıklaması
21.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve Aydın İl Millî Eğitim Müdürü
Seyfullah Okumuşun vermiş olduğu talimata ilişkin
açıklaması
22.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yem maliyetlerindeki
artışa ilişkin açıklaması
24.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
25.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ve Çanakkalenin içme suyu ihtiyacına
ilişkin açıklaması
27.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
28.- Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun,
24 Kasım Öğretmenler Gününe ve bir milletvekilinin şehit
yakınına sarf ettiği sözlere ilişkin açıklaması
29.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Tarım Kredi
Kooperatifleri iştiraki olan Aksaray İmece Plastik AŞye
ilişkin açıklaması
30.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe, astsubayların özlük haklarına, Merkez
Bankası Para Politikası Kurulunun faiz kararına ve Merkez
Bankasının bağımsızlığına, enerji
politikasına, matbaacıların sorunlarına ve otomobillerdeki
özel tüketim vergisi matrahlarındaki değişikliğe
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, eğitim
emekçilerinin gününü kutladıklarına, Devrimci İşçi
Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı ve beraberindeki
heyetin partilerini ziyaretlerine ve taleplerine, Diyarbakır Bölgesi
Veteriner Hekimleri Odası temsilcilerinin partilerini ziyaretlerine ve
veteriner hekimlerin sorunlarına ve vergi, ceza, harç ve tarifelerde 2022 yılına
ait yeniden değerleme oranına ilişkin açıklaması
32.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve öğretmenlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ve İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 25 Kasım
Başbuğ Alparslan Türkeşin doğumunun 105inci yıl
dönümüne, 24 Kasım Öğretmenler Gününe, Rusya-Ukrayna
savaşına ve Türkiyenin başarılı diplomatik
girişimlerine ilişkin açıklaması
40.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin, Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa
Milletvekili Uğur Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzeltmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa
Milletvekili Uğur Aydemirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin, HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması
44.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
45.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Trabzon
Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun yaptığı
açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun
Milletvekili Erhan Usta tarafından, 1 milyon 200 bini aşkın
devlet ve özel sektör öğretmeninin, ek ders ücreti
karşılığında çalışan usta öğreticilerin
karşılaştıkları maddi, manevi ve sosyal
sorunların tespiti ve bu sorunların giderilmesi ve alınması
gereken tedbirlerin araştırılması amacıyla 22/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 24 Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Sayıştayın belediyelerde tespit
ettiği yolsuzlukların araştırılması amacıyla
24/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, öğretmenlerimizin özlük hakları, eğitimi,
atama ve görevde yükselme gibi konulardaki tüm sorunlarının
araştırılması amacıyla 23/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/4672) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun İslam
İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve
Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 127)
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Özgür Karabatın, 27nci Yasama
Döneminde Dışişleri Bakanına yöneltilen yazılı
soru önergelerine,
27nci Yasama Döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına
yöneltilen yazılı soru önergelerine,
27nci Yasama Döneminde Cumhurbaşkanı
Yardımcısına yöneltilen yazılı soru önergelerine,
27nci Yasama Döneminde Gençlik ve Spor Bakanına yöneltilen
yazılı soru önergelerine,
İlişkin soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/73791), (7/73792),
(7/73793), (7/73794)
2.- Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin, Bingöle bağlı
Güveçli köyünün altyapı sorununa ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/73949)
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Plan ve Bütçe
Komisyonunda gerçekleşen bütçe görüşmelerinde ses ve görüntü
kaydı alınıp alınmadığına ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/74177)
24 Kasım
2022 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 25inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
II.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, bugün 24 Kasım; Anadoluda yeni bir irfan seferini
başlatmak üzere harekete geçen eğitimcilerimiz tam doksan dört
yıl önce bugün tarihte iz bırakacak bir karar
almışlardır. 24 Kasım 1928de maarif ordumuzun teklifleri
ve kendisinin tensipleriyle Mustafa Kemal Atatürke Millet Mektepleri
Başöğretmeni unvanı vermiştir. Bu anlamlı tarih, ülkemizde
Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Gerçekten de Büyük Atatürk,
sadece Başkomutan olup emperyalistlere diz çökertmemiş, aynı
zamanda Başöğretmen olarak da bu milleti muasır medeniyetlerin
ötesine taşımayı hedef gösteren Bir milleti kurtaranlar yalnız
ve ancak öğretmenlerdir. diyerek öğretmenlerimizin kıymetine,
Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller
ister. cümlesiyle de öğretmenlerimizin asli vazifesini işaret
etmiştir. Onun ışık saçan kelimeleri, dün olduğu gibi
bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. Yarınların büyük Türkiyesi
de yine aynı felsefe ve şuurla inşa edilecektir. Bu vesileyle
büyük milletin Büyük Başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
hürmetle anıyorum.
Bölücü terörün alçak
saldırısı sonucunda şehit düşen öğretmenlerimiz
başta olmak üzere, ebediyete irtihal eden bütün eğitim neferlerine
Allahtan rahmet diliyorum.
Sekiz aylık
öğretmenken bir ramazan günü teröristler tarafından
kaçırılan, mübarek naaşı yirmi yedi gün sonra Pülümür
Çayında çıkan Necmettin Yılmaz gibi
evlatlarımızı, Batmanın Kozluk ilçesine atandığı
gün Öğretmen oldum ben. diye sevinç içinde sosyal medyasında
paylaşımlar yapan, Türk Bayrağı'nın
dalgalandığı her yer vatandır, oradaki çocukların
eğitimciye ihtiyacı yok mu? diyerek ailesini teskin eden ve yedi
aylık öğretmenken 22 yaşında şehit edilen Şenay
Aybüke Yalçın gibi kızlarımızı, daha dün, Gaziantep
Karkamıştaki terör saldırısında şehit olan
Ayşenur Alkan Öğretmenimizi Türk milleti asla unutmayacaktır. Bu
vesileyle Öğretmenler Gününü kutluyorum. (AK PARTİ, CHP, MHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Diyarbakırın yerel sorunları hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıere ait.
Buyurun.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıerin,
Diyarbakırın yerel sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
İMAM TAŞÇIER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenler, topluma
ışık veren, ışık saçan, toplumun baş
tacı olan insanlardır, eğitim ve öğretim de toplumda en
önemli bir iştir, çok değerli bir emek sarf ediyorlar ama 24
Kasım Öğretmenler Gününü biz öğretmenler olarak kabul
etmiyoruz, faşist Kenan Evren tarafından verilen bir gündür, onun
için biz, bunu saymıyor, Öğretmenler Günü olarak kabul etmiyoruz ama
öğretmenler, her daim bizim baş tacımızdır.
Diyarbakırın
sorunlarıyla ilgili söz aldım. HDP Diyarbakır İl Eş
Başkanı şu anda gözaltında; 47 arkadaşıyla birlikte
-arkadaşı dediğim, HDP il, ilçe yöneticileri ve üyeleriyle
birlikte- basın açıklaması yapmak isterken -yapmak isterken
diyorum, yapıldıktan sonra değil- gözaltına
alındılar ve üzerinde telefon olmayan 9 kişiyi
bıraktılar. Yeni bir uygulama, yeni bir sistem, savcıların
yeni bir cezalandırmasıyla yanında telefonu olanların iki
gün daha gözaltı süreleri uzatıldı; ona dikkat çekmek istedim.
Diyarbakır,
işsizlikten kıvranan illerimizin başında gelmektedir.
1950li, 60lı yıllarda Diyarbakırda o zaman 2-3 tane fabrika
yapıldı; biri Silvanda Tekel Fabrikası, bir de
Diyarbakırda Sümerbankın Şayak Fabrikası yapıldı
ve belli bir süre sonra, bu iktidar zamanında o fabrikalar da
kapatıldı. Devletin işsizliği önleme, üretimi
geliştirme adına Diyarbakırda yaptığı hiçbir
yatırım yoktur, sadece şu an tekstil sanayisinde
çalışan, asgari ücretle geçinen işçiler vardır,
onların da sayısı çok azdır yani işsizlik oranı
diyebiliriz ki yüzde 50nin üstündedir. Birkaç memur var, memurlar da zaten
belli, şimdiden sonra geçimlerinin de çok zor olduğunu biliyoruz.
Bir de Dicle Elektrik var
Diyarbakırda, DEDAŞ. Geçen hafta 230 hanelik bir mahallenin
elektriğini kesti; gerekçesi, kaçak elektrik kullanmaktı. 2 memur
görevlendirip daha fazladan onları önleyebilmesi gerekirken kaçak
elektriği bahane ederek elektrik saatlerini direklerden çıkarmak
istedi, halk buna karşı tepki gösterdi ama Diyarbakır Valisi
Sayın Ali İhsan Su, DEDAŞa direkt destek vererek beş gün o
semti, o mahalleyi abluka altına aldılar ve elektriklerini kestiler. Diyaliz
hastası olan, çocuk olan, yaşlı olan, gebe olan insanlar
vardı ve hiç acımadan, o mahallenin beş gün elektriğini
kestiler.
Yine, toplu taşıma
Diyarbakırda içler acısı. HDP belediye
başkanlıkları döneminde raylı sistem için uluslararası
kredi kaynakları oluşturuldu ama yine, AKP Hükûmeti destek vermedi
belediyeye, o gün raylı sistem yapılmadı, şu an nüfusu 2
milyonun üzerinde olan Diyarbakırda ulaşım içler
acısı durumda, raylı sistem yok. Geçenlerde, kayyum olan Vali,
raylı sistemi gündemden çıkardıklarını da duyurdu
Çünkü belediyelerde para yok. dedi. HDP belediyelerine kayyum
atandığı zaman belediyelerde para var idi ama şimdi,
belediye binalarının dahi hacizli durumda olduğu söyleniyor.
HDPli Belediye Başkanının yerine atanan kayyum, aynı zamanda
Vali Ali İhsan Su, Diyarbakırda sivil toplum
kuruluşlarıyla hiçbir etkinliğe katılmıyor; gerekçesi,
Diyarbakırdaki sivil toplum kuruluşlarının, odaların
hepsinin HDPli olması, HDPli olduğu için de onların
olduğu alana gitmiyor. Diyarbakırda, HDP oyların yüzde 80ini
alıyor zaten, Vali ancak yüzde 10u temsil eder duruma gelmiş, böyle
bir valilik yapmak istiyor; bu şekilde de bir valilik yapılamaz
herhâlde 2 milyon nüfuslu bir ilde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İMAM TAŞÇIER
(Devamla) Eğitim yine içler acısı durumda. İmam-hatip
ismiyle açılan okullardaki sınıf mevcutları 10-15
civarında, hatta binalarda boş derslik olmasına rağmen
diğer okullardaki sınıf mevcutları 40-50 kişinin
üzerinde ve eğitimde Diyarbakır en son sıralarda. Onun da
gerekçesinin bu olmasıyla beraber, ana dilinde eğitim
alınmadığı için, Kürtçe eğitim olmadığı
için eğitim seviyesi düşüyor.
Sağlık ise çok çok
daha kötü durumda. En erken randevular on gün sonrasına veriliyor.
Diyarbakırda büyük bir hastane olan Gazi Yaşargil Eğitim ve
Araştırma Hastanesinin Başhekiminin siyasi nedenlerden
dolayı bir aydır ataması yapılmıyor. Bismilde de
hastaneye ihtiyaç var.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaplan
Sayın Aygun
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Başkanım.
Ülkemizin
kalkınmasında ana taşıyıcı kadro
öğretmenlerdir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin anahtarı
olan öğretmenler, deneyim ve liyakati önceleyen bir anlayışla
görev yapmalı, mesleğe yakışır maaş
almalıdır. Farklı statüde öğretmen
tanımlamalarıyla yaratılan koşullara son verilmelidir,
sözleşmeli öğretmenlik sonlandırılmalı, tüm öğretmenler
kadrolu olarak istihdam edilmelidir. Bir uzmanlık mesleği olan
öğretmenlere sınavla kariyer basamakları sunulamaz.
Öğretmenin bilgi birikimi, sınıf performansı, bildiklerini
aktarma niteliği dikkate alınmadan kariyer basamakları inşa
edilemez. Kariyerde öğretmenin hizmet yılı esas
alınmalıdır. Sorgulayan ve düşünen gençliğin
yetişmesi için öğretmenin zihni de rahat ve özgür
olmalıdır. Öğretmenlerimizin, Başöğretmenimiz Mustafa
Kemal Atatürk'ün hedeflediği koşullara erişmesi temennisiyle tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü en içten
dileklerimle kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Ayvazoğlu
2.-
Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, CHP Grup Başkan Vekili
Özgür Özelin Trabzonda yaptığı açıklamalarına
ilişkin açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) CHP'nin normal koşullarda, bir ihtimal devlet yönetmeye talip,
birilerinin yapmayacağı şekilde hedefine devleti koyan, Türkiye
Cumhuriyeti'ni itibarsızlaştırma, devleti gayrimeşru gösterme
üzerine kurulu yeni stratejisinden dün Trabzonumuz da nasibini
almış, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, âdeta fitne saçıp
nifak kusmuştur. İstiklal Caddesi katliamcılarını
değil, Karkamış'ta 5 yaşındaki bebeği roketatarla
havaya uçuran alçakları değil, gecesini gündüzüne katarak bu hain
saldırılara karşı koyan devletin ilgili bakanını
hedef almıştır. Terör örgütlerine, uyuşturucu kartellerine
vurulan her darbe bunları acıtıyor gibi saldırıyorlar
İçişleri Bakanlığına, polisimize, askerimize. Bakan
Bey oralara vurdukça ses bunlardan geliyor. Tekrar tekrar anlıyoruz ki
2023 seçimleri her gün biraz daha küresel koalisyonlara karşı
Türkiye'de millî devleti koruma seçimlerine dönüşüyor fakat çok net
Türkiyeyi zafiyete düşürme hesapları artık tutmaz.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
3.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öğretmenler cehaletin
avcısı, geleceğimizin mimarlarıdır, milletimizin
ufkunu aydınlatan meşalelerdir. Öğretmenlerimize sonsuza kadar
minnettar kalacağız, ne yapsak haklarını ödeyemeyiz.
Öğretmenlerimizin başarısı Türkiye'nin
başarısıdır. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal
Atatürk öğretmenlere şöyle seslenmiştir: Öğretmenler, yeni
nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini sizler
yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
PKK terör örgütü
tarafından şehit edilen Necmettin Yılmaz, Aybüke Yalçın ve
Ayşenur Alkan öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak
öğretmenlerimizin yanındayız diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltanın, Yusufeli Barajına
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Yusufeli Barajı hakkında söz isteyen
Artvin Milletvekili Ertunç Erkan Baltaya ait.
Buyurun Sayın Balta. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Artvin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Sözlerimin başında başta ilkokul
öğretmenim Günay Demir olmak üzere, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü kutluyorum, sağlıklı, esenlikli yıllar, ömürler
diliyorum. Ahirete göçmüş olan öğretmenlerimize de Allahtan rahmet
diliyorum.
22 Kasımda -yani bundan
iki gün önce- Yusufeli Barajının su tutma törenini
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
katılımıyla Yusufelide gerçekleştirdik. Yusufeli Barajı
2-2,5 milyon insanın tükettiği enerjiyi karşılayacak bir
kapasiteye sahip, 560 megavat kurulu gücüyle Türkiyede, dünyada mühendislik
açısından şaheser barajlardan bir tanesidir. Baraj,
dünyanın en büyük 5inci barajı, Türkiye'nin de en yüksek
barajıdır. Tamamıyla yerli sermaye ve tamamıyla Türk
mühendisliğinin bir eseri olan bu baraj, gerçekten de ülkemiz
açısından Cumhurbaşkanımızın dünkü grup
konuşmasındaki ifadesiyle Türkiye Yüzyılının
altyapı yatırımlarındaki sembol eserlerinden biri
olmuştur.
Bu barajın
yapılmasında, barajlarla birlikte yeni Yusufeli yerleşim yerinin
yapılması, yeni Yusufeli için yapılan
56 kilometrelik tünelleriyle,
viyadükleriyle, köprüleriyle, aynı zamanda yeni yerleşim yerinde
yapılan iş yerleriyle, konutlarıyla, kurumlarıyla bu
eserin, bu hizmetin Artvine, Yusufeline ve Türkiyeye kazandırılmasında
emeği geçen herkese şükranlarımı buradan ifade etmek
istiyorum. Başta tabii ki, işin başından itibaren önce
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne -şimdi Tarım ve
Orman Bakanlığımız bünyesinde- Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımıza, Ulaştırma
Bakanlığımıza, TOKİ gibi kuruluşlarda görev yapan
Başkanlara, Bakanlarımıza, oradaki bütün yetkililere
teşekkür ediyorum. Aynı zamanda, bu projenin en kritik dönemlerinde
benden önceki Milletvekilimiz İsrafil Kışla ağabeyimize
teşekkür ediyorum. Yusufeli İlçe Başkanımıza, Yusufeli
Belediye Başkanımıza özellikle teşekkürlerimi buradan ifade
etmek istiyorum.
Bu projenin
gerçekleşmesiyle ilgili bir iki dikkat çekici hususu da Genel Kurulda
bütün Türkiye kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Bir temel atma töreni
düşünün ki 1 ilçeyle birlikte 17 tane köy su altında kalacak ve bu
temel atma törenini binlerce insan Yusufeli'nde alkışlarla, bir
yandan ağlayarak bir taraftan da alkışlarla
gerçekleştirecek. Bu tören 2013 Şubat ayında Yusufeli'de
yapıldı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan -o zaman Başbakanımız- grup
toplantısından canlı yayınla törene
katılmıştı, ben de AK PARTİ İl Başkanı
olarak o törende bulunuyordum. O törenle birlikte yapılacak baraj
Yusufeli'yi, Yusufeli'yle birlikte 17 köyünü sular altında
bırakacaktı, yaklaşık 10 bin insan da yerinden ayrılmak
zorunda kalacaktı. O törende insanlar bir yandan gözyaşı
döküyordu bir yandan da alkışlıyordu. Hakikaten belki Türkiye'de
bile devleti için, milletinin ihtiyacı için böyle fedakârlık yapacak
bir halk, böyle bir fedakârlık yapacak bir bölge bulmak kolay
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
buradan ben iki sonuç çıkarıyorum. Birincisi şudur: Yusufeli
halkı devleti için, milleti için her türlü fedakârlığı
yapmaya hazır bir halktır, bunu da göstermiştir. İkinci
çıkaracağım sonuç ise şudur: Bu halk elbette ki devleti
için fedakârlık yapmaya hazır bir halktır ama söylenen
şeyler gerçekleştirilecek mi, verilen sözler yerine getirilebilecek
mi, buna da inanmıştır; buna inanmasını sağlayan
kişi de Recep Tayyip Erdoğandır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Devamla)
Cumhurbaşkanımızın bu sözleri olmasaydı,
Cumhurbaşkanımıza güveniyor olmasalardı yaklaşık
on yıllık bu sürecin, bu kadar kolay, bu kadar metanetle
geçirilebilmesi mümkün değildi.
Ben, buradan
Cumhurbaşkanımızın isminin, Türkiye'nin en yüksek
barajı olan ve bundan daha yükseği de yapılmayacağı
için yani Türkiye'nin coğrafi, fiziki şartları gereği
bundan daha büyük bir baraj, daha yüksek bir baraj
yapılmayacağını da bildiğimiz için bu barajın
isminin Recep Tayyip Erdoğan Barajı olması
yakışır diyorum; Yusufeli halkıyla birlikte bu arzumuzu da
buradan ifade etmek istiyorum. Elbette ki kolay bir süreç olmadı, elbette
ki çeşitli sorunlar vardı. Yusufeli halkının sorunları
vardı. Biz bunlarla uğraşırken ve sorunsuz bir şekilde
bugüne gelmeye çalışırken bir taraftan da Türkiye'deki her
kritik meselede olduğu gibi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Devamla)
Acaba buradan nasıl bir kriz çıkar? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gökçel, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
PTTnin Atatürkçü Düşünce Derneğinin mektuplarını
alıcılarına teslim etmediğine ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin
teminatı, aydın ve uygar nesillerimizin yetişmesini
sağlayan öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum;
Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnetle
anıyorum.
Ülkemizin posta örgütü PTT,
Atatürkçü Düşünce Derneğinin mektuplarını
alıcılarına teslim etmiyor. Atatürkçü Düşünce Derneği
Mersin Şubesi, Mersin'in sembol alanlarından Atatürk
Parkının katledilmesine karşı muhtarlara mektup
yolladı. Atatürkçü Düşünce Derneğinin ücretini ödeyerek
gönderdiği 805 adet posta yüz gündür adreslere
ulaştırılmadı. Ulaştırma Bakanına soruyorum:
Atatürkçü Düşünce Derneğinin ücretini ödeyerek gönderdiği
mektuplar nerede, bu mektupları neden teslim etmiyorsunuz? Sizin yüz
gündür bu mektupları teslim etmemenizin gerekçesi nedir?
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Başkan.
Bugün 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Ülkemizin her köşesinde görevlerini hakkıyla
yerine getiren, kendilerini eğitime ve öğrencilerine adamış
tüm öğretmenlerimizi en içten duygularımla tebrik ediyor, emekli öğretmenlerimize
saygılarımı sunuyorum.
Öğretmenler Gününe iki
gün kala hayatının baharında PKK tarafından
Karkamışta kalleşçe katledilen Ayşenur Alkan
Öğretmenimiz başta olmak üzere, hain terör örgütü tarafından
canice katledilen tüm şehit öğretmenlerimizi de bu vesileyle rahmetle
yâd ediyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın güçlü liderliğinde AK
PARTİ olarak yirmi yıldır eğitim öğretimin her
alanında attığımız adımların yanında 3600
ek gösterge hakkı ve öğretmenliği bir kariyer mesleği
hâline getiren Öğretmenlik Meslek Kanununu çıkararak
öğretmenlerimize minnet borcumuzu yerine getirmeye çalıştık
ve çalışmaya devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
6.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, şehit edilen
öğretmenlere, katledilen Fırat Yılmaz Çakıroğluna ve
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 1994
yılında Tunceli Mazgirt Darıkent İlkokulu lojmanında 6
öğretmen arkadaşıyla beraber PKKlı teröristlerce
şehit edilen hemşehrim Tarsus Yeniceli Buminhan Temizkanı;
yine, PKKlı teröristler tarafından Batman Kozlukta şehit
edilen Beni öldürende yoktur din iman. diyen Şenay Aybüke Yalçını;
Tuncelide şehit edilen, kaçırıldıktan sonra Pülümür
Çayında cesedine ulaşılan Necmettin Yılmaz
Öğretmenimizi ve Ege Üniversitesinde tarih okurken tarih yazan ve yine
PKKlı şerefsizlerce katledilen Fırat Yılmaz
Çakıroğlunu rahmetle, minnetle anıyorum. Bütün
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu
7.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öğretmenlerimiz
istiklalimizin güvencesi, geleceğimizin mimarlarıdır. Görevleri;
millî ve manevi değerlerine sahip çıkan, fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür meslek sahibi gerçek birer Türk vatandaşı
yetiştirmek olan öğretmenlerimiz zor bir dönemden geçmektedir.
Öğretmenin mutlu olmadığı bir eğitim sisteminin
başarılı olması mümkün değildir.
Öğretmenlerimizin bir gün değil, her gün hissedecekleri gururu ve
mutluluğu cumhuriyetimizin 100üncü yılında büyük bir
coşkuyla kutlayacağımıza olan inancımız
tamdır.
Başöğretmen Mustafa
Kemal Atatürk ile ebediyete intikal eden ve şehit edilen bütün
öğretmenlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hayatta olanlara
esenlikler diliyorum.
Öğretmenler Günü kutlu
olsun.
BAŞKAN Sayın
Kaplan
8.-
Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öğretmenler Gününde
başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürkü saygı ve minnetle
anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Karkamışta
düzenlenen roket saldırısında şehit olan hemşehrim
Ayşenur Alkan Öğretmenimize de Allahtan rahmet, ailesine sabır
ve başsağlığı diliyorum. Kendini çocukları
kurtarmak adına feda eden Ayşenur Alkan Öğretmenimiz ücretli bir
öğretmendi yani güvencesiz, özlük hakları yetersiz bir öğretmenimizdi.
AK PARTİ sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik sistemleriyle
öğretmenlerimiz arasında maaş farkı
ayrımcılığını doğurdu, atanamayan binlerce
öğretmeni görmezden geldi. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
eşitsizliğe son verecek ve bütün değerli öğretmenlerimizin
hak ettikleri değeri görmelerini sağlayacağız.
Teşekkür ederim.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı 3üncü söz, 24 Kasım Öğretmenler Günü
münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Halil Etyemeze aittir.
Buyurun Sayın Etyemez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Kasım
Öğretmenler Günü nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Uzun yıllar gururla
öğretmen olarak görev yapmış bir kardeşiniz olarak
sözlerime maarif davamızın sancaktarları olan
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlayarak
başlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
öğretmenlik mesleği kadim bir meslektir. Öğretmenlik, içerisinde
adalet, ahlak, muhabbet, samimiyet özveri, sorumluluk bilinci ve değerler
birikimi olmadan icra edilecek bir meslek değildir. Bir milletin millî,
ahlaki ve kültürel yönden güçlenmesi, ekonomik yönden kalkınması o
milletin öğretmenlerinin azim ve gayretleriyle gerçekleşir. Bilgiyle,
adaletle ve hikmetle iyiliğin öncüsü nesiller yetiştiren kıymetli
öğretmenlerimize hepimiz şükran borçluyuz.
Değerli milletvekilleri,
bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlüdür. Öğretmeni, bir ders
saati içinde sadece teorik bilgilerin öğrencilere
aktarılmasını amaçlayan, ruhu eksik bir sürecin parçası,
uygulayıcısı olarak konumlandırmak büyük bir
yanılgıdır. Teknoloji ne kadar gelişse de öğretmenin
rol model olmasına ve rehberliğine her zaman ihtiyaç vardır,
ihtiyaç olmaya da devam edecektir. Bütün ömrünü eğitime adayan,
fikirlerinden ziyadesiyle istifade ettiğim fikir adamı ve
öğretmen Nurettin Topçu, eğitimin başarıya
ulaşması için iki hedefe yönelmesi gerektiğini ifade eder. Bu
hedeflerden biri, ilim sevgisinin ve hakikat aşkının
öğrencilere aşılanmasıdır, diğeri ise
öğretmenin liderliğinin, rol modelliğinin ve toplumdaki
saygınlığının artırılmasıdır.
Eğitim anlayışında ahlak kavramına sıklıkla
vurgu yaparak öğretmenler için O, en doğru, en güzel hayat
örneğini yapar, hazırlar, sunar, biz yaşarız.
demiştir.
Değerli milletvekilleri,
kalkınmanın, büyümenin, güçlenmenin güvencesi eğitimdir. Toplumların
uygarlık düzeyi ise öğretmene verdiği değerle
ölçülmektedir. Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmeyi emreden, kalemin
kılıçtan üstün olduğunu belirten ve ilk emri Oku! olan bir
medeniyetin mensupları olarak öğretmenlerimizin gönlümüzde her zaman
ayrı bir yeri olmuştur. Biz AK PARTİ olarak, bütün
çalışmalarımızda eğitim ve öğretimin kalitesinin
artırılmasına, okullar arasındaki nitelik ve nicelik
farklarının giderilerek fırsat ve imkân eşitliğinin
sağlanmasına ve kaynakların rasyonel olarak değerlendirilmesine
azami derecede gayret gösteriyoruz. Bu bağlamda, hükûmetlerimiz olarak,
eğitimde yükseköğretim dâhil 10,3 milyar lira olan yıllık
bütçeyi 304 milyar liranın üzerine çıkardık, derslik sayımızı
343 binden 612 bine yükselttik, bizim dönemimizde atanan 750 bin
öğretmenle toplam öğretmen sayımızı 1 milyon 200 binin
üzerine yükselttik, eğitim camiasının altmış
yıllık hayali olan Öğretmenlik Meslek Kanununu
çıkardık, öğretmenlerimizin 3600 ek gösterge imkânlarından
yararlanmasını sağladık, evlatlarımızın
eğitim hayatına pranga vuran katsayı uygulamasını
kaldırarak mesleki eğitimi cazip hâle getirdik, başörtüsü
yasağı gibi antidemokratik uygulamaları kaldırdık.
Bundan sonra da öğretmenlerimizin çalışma
koşullarını, mesleki konumlarını ve mesleki yeterliliklerini
daha da geliştirmek için çalışmalarımızı
kesintisiz sürdürerek öğretmenlerimizin yanında olmaya devam
edeceğiz. Öğretmenlerin moral ve motivasyonunun yüksekliğinin
eğitimin başarısına doğrudan
yansıdığının bilincinde, eğitimde öğretmene
güven esasını temel alan politikalarımıza devam
edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Gazi Meclisimizden çok değerli öğretmenlerimize seslenmek istiyorum:
Kıymetli öğretmen kardeşim, istikbal meşalemizin
taşıyıcısı öğretmenim; sen etrafına saçtığın
ışıkla bir güneşsin, sen evlatlarımızı erdem
ve bilgiyle doyuran topraksın, anne şefkatinden sonra ilk
duraksın; sen cansın, sen vatansın öğretmenim. Ne mutlu
sana ki ektiğin tohumlar yeşeriyor, tomurcuklar çiçek açıyor,
Türkiye Yüzyılı senin katkılarında hayat buluyor.
Bu duygu ve
düşüncelerle, hain terör örgütünce düzenlenen saldırılarda
şehit olan Şenay Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve
geçtiğimiz günlerde Gaziantep Karkamış ilçesinde
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HALİL ETYEMEZ (Devamla)
roket saldırısında şehit olan öğretmenimiz
Ayşenur Alkan başta olmak üzere tüm şehit öğretmenlerimiz
ile ebediyete uğurladığımız öğretmenlerimizi
rahmetle yâd ediyorum. Ülkemizin her bir köşesinde görevini fedakârca ifa
eden öğretmenlerimize teşekkür ediyorum.
24 Kasım
Öğretmenler Günü'nü kutluyor, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesi,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerinden söz
vereceğim.
Sayın Aycan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutlarım.
Başta
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit
öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum.
Öğretmenlik
mesleğinin sorunlarının çözülmesiyle ilgili
çalışmaları Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.
Öğretmenler arasında sözleşmeli-ücretli ayrımı
kalkmalıdır, tüm öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Eğitim
devletin esas görevlerindendir. Bu nedenle, tüm öğretmenler devlet memuru
olmalıdır. Okullarımızdaki boş kadrolara öğretmen
ataması yapılmalıdır. Atama bekleyen yeteri kadar kadromuz
vardır ve bunların ataması yapılmalıdır. Mesleki eğitime
özel önem vermeliyiz. Meslek liselerinin sayılarını, uygulama
alanlarını genişletmeliyiz. Meslek liselerinde, mesleki
eğitim merkezlerinde ve halk eğitim merkezlerinde kadrosuz
çalışan usta öğreticilerin ders ücretlerini arttırmalı
ve sosyal güvenceye kavuşturmalıyız. Öğretmenlerin
sorunlarının çözüldüğü, saygınlıklarının
geliştirildiği ve korunduğu bir eğitim hayatı
diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Karaduman
10.-
Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN
(Konya) Sayın Başkan, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü.
Son zamanlarda yıpratılan ve itibarı yerle bir edilen
öğretmenlik mesleği ne yazık ki gün geçtikçe örselenmektedir.
Maaşı açlık sınırına yakın olan
öğretmenler geçinemiyor, ay sonunu düşünmekten mesleklerine
odaklanamıyorlar.
Diğer yandan, 700 bin
öğretmen adayı yıllardır sınavlara giriyor ancak
görevlerine atanmayı bekliyorlar. Yeni nesil, öğretmenlerimizin
eseriyken öğretmenlik mesleğine dair bu acı tabloysa yirmi
yıldır bu ülkeyi yöneten iktidarın eseridir.
Öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesini ve
kasım ayı bitmeden 100 bin öğretmen atamasının acilen
açıklanmasını bekliyoruz.
Bu vesileyle, her zaman
hakkı ve adaleti öğütleyen, öğrencilerin kalbinde adalet ve
merhameti büyüten bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü tebrik
ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Barut
11.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik
duruma ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) AKP
iktidarına soruyorum: Bu güzelim memleket yanıyor,
insanlarımız çile çekiyor, haberiniz var mı? Sanki bu ülkede
yaşamıyor, insanlarımızın hâlini görmüyor gibi
davranıyorsunuz. Yazıklar olsun demekten artık yorulduk. Siz
kılınızı bile kıpırdatmıyor, âdeta bu
acılardan keyif alıyorsunuz. Dolar 19 lirayı aştı,
elektrik ve doğal gaz faturaları katlandı, zamlar bitmiyor; kara
kış geliyor, yurttaş nasıl ısınacak, evine
nasıl ekmek götürecek? Dış güçler faiz lobisi ve
masonların işi diyerek algı yürütmeye
çalışıyorsunuz. Bu numaraları kimse yemiyor. Vermeyince
mabut, neylesin Mahmut. diye sorunu başka yerlere havale ederek
kurtulamazsınız. Şahsım hükûmetinin temsilcisi sürekli
Ekonomistim ben. Ekonominin sorumlusuyum. Verin yetkiyi, görün etkiyi.
diyordu yani bu kara tablonun sorumlusu sizsiniz. İlk seçimde
gideceksiniz, tek görevimiz sandıkta sizden hesap sormaktır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Köksal
12.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Candan açtık cehle
karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç
arkadaş!
Öğren, öğret
hakkı halka, gürle coş,
Durma, durma koş.(*)
Tıpkı bu
Öğretmen Marşında olduğu gibi cehalete karşı
savaşan öğretmenlerin günü bugün. Peki, öğretmenler ne istiyor?
Sözleşmeli, ücretli, başöğretmen ayrımı kalksın
istiyor çünkü bizim bir tek başöğretmenimiz var; Mustafa Kemal
Atatürktür diyor. Öğretmenler maddi, manevi değer; adil, liyakatli
idareciler istiyor, yoksulluk sınırı kadar maaş istiyor,
atama bekleyen öğretmenler cumhuriyetin 100üncü yılında en az
100 bin öğretmen ataması bekliyor.
Şehit
öğretmenlerimizi ve ebediyete intikal eden öğretmenlerimizi
saygı ve rahmetle anıyorum. Başöğretmen Mustafa Kemal
Atatürkün yolunda ilerleyen tüm öğretmenlerimizin günü kutlu, mutlu,
umutlu olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaşıkçı
13.-
Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve Belen Belediyesinin çalışmalarına
ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI
(Hatay) Öğretmenlerimizin gününü kutluyorum ve bu vesileyle başta
Hataylı ülkücü şehit öğretmenlerimiz İsmail Pekdemir ve
Ahmet Güleç olmak üzere ebediyete irtihal etmiş tüm öğretmenlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
Belenimiz her gün bir başka güzelleşiyor. Parkları,
yolları, kaldırımları ve insani hizmeti merkezine alan
çalışmalarıyla Belen Belediye Başkanı Sayın
İbrahim Gül ve belediye çalışanları
vatandaşlarımızı memnun etmeye devam ediyorlar. Belen
Belediyemizin son zamanlarda en çok ses getiren çalışması ise
belediyeye ait ve atıl durumda bekleyen tarlalara ceviz ve badem
ağaçları ekmesi olmuştur. Buradan elde edilen gelirle üniversite
okuyan öğrencilere burs imkânı sağlamayı hedefleyen bu
projede bugüne kadar 65 dönümde ekim tamamlanmış ve 18 dönüm de ekime
hazırlanmıştır. Üretken belediyecilik
anlayışı içerisinde şehrin tüm kaynaklarını yine
şehrin refahı için kullanmaya çalışan tüm belediye çalışanlarımıza
teşekkür ediyorum.
Cevizler büyüsün kalem olsun,
kalemler yazsın geleceğimize ışık tutsun.
BAŞKAN Sayın
Bulut
14.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat)
Teşekkür ederim Başkanım.
Hayatlarını
nesillerimizin geleceğine vakfeden öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü kutluyor, bölücü terör örgütü tarafından görevleri
başında şehit edilen öğretmenlerimiz başta olmak üzere
tüm şehit öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Evlatlarımıza
uzanan elimiz, vicdanlara seslenen dilimiz ve geleceği inşa eden
hazinemiz olan öğretmenlerimizi şehit eden tüm bölücü ve
yıkıcı unsurları, insanlık ve medeniyet
düşmanı terör örgütlerini ve bunları himaye eden sözde insan
hakları savunucusu terör iş birlikçilerini bir kere daha
lanetliyorum. İnşallah terörün ve siyasi iş birlikçilerinin
sesleri ve nefesleri kesildikçe öğretmenlerimizin emeğiyle
yeşerecek evlatlarımız Türkiye Yüzyılını ve
milletimizin geleceğini daha emin adımlarla inşa edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özkan
15.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyetini
gelecek yarınlara taşıyacak nesilleri yetiştiren kıymetli
öğretmenlerimin 24 Kasım Öğretmenler Gününü en içten
dileklerimle kutluyorum.
Gelecek nesillerin
yetişmesinde, fikir ve kanaat sahibi olmalarında hayati bir rolü olan
öğretmenlerimizin taşıdığı önem hiçbir şeyle
kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
Bu vesileyle ömrünü
eğitime vermiş, başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere şehit öğretmenlerimize ve vefat eden bütün
öğretmenlerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet
olsun. Görevi başındaki öğretmenlerimize başarılar
diliyor, emekli öğretmenlerimize sağlık ve esenlikler temenni
ediyorum. Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Günü'nü tekrar kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum
BAŞKAN Sayın
Özdemir
16.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkanım.
Başöğretmenimiz
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Artık hepimizin bildiği
öğretmenlerimizin sorunlarını değil çözüm önerilerimizi
paylaşmak istiyorum. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak eğitim
sistemimizin tam bir sorunlar yumağına dönüştüğü bu
süreçte, en başta, eğitimin en temel öznesi olan
öğretmenlerimizin kabul etmediği Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu
yeniden hazırlayacağız, odağında
öğretmenlerimizin olduğu bir eğitim reformunu hayata
geçireceğiz; kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen
uygulamasına son vereceğiz, bütün öğretmenlerimiz kadrolu
olacak, bu sorunu ülke gündemimizden çıkaracağız, hiçbir
öğretmenimize yoksulluk sınırının altında
maaş verilmeyecek, her yıl Öğretmenler Günü'nde
öğretmenlerimiz birer maaş ikramiye alacaklar.
Tüm bu
uygulamalarımızla toplumun en itibarlı mesleklerinden biri
öğretmenlik mesleği olacak diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum
BAŞKAN Sayın
Tokdemir
17.-
Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başöğretmen Gazi
Mustafa Kemal Atatürk Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz
olacaktır! diyerek öğretmenlerin bu ülke için ne kadar önemli
olduğunu vurgulamıştır. AK PARTİ iktidarı ise
öğretmenlerimizi ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen,
kadrolu öğretmen olarak ayırmıştır. Hepsi aynı
sınıflara giriyor, aynı dersleri veriyor, aynı özveriyi
harcıyor ancak farklı farklı ücret alıyor, ücretleri de
güvenceleri de farklı farklı. Öğretmenlerimizin ücretli,
sözleşmeli ve kadrolu olarak ayrılması kabul edilemez,
öğretmen kadrolu olmalıdır. Aynı işi yapıp
farklı statülerde çalışmak mesleğe zarar vermektedir.
Seçimler sonrası Millet İttifakı olarak öğretmenlerimizin
arasındaki ayrımı mutlaka kaldıracağız diyor, tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın
Güzelmansur
18.-
Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başöğretmen Mustafa
Kemal Atatürkün yaktığı eğitim
ışığında öğrencilerine kavuşup
çalışmak isteyen öğretmenlerimiz atanma hayalleri kuruyor, her
branşa göre adil kontenjan dağılımıyla 100 bin atama
istiyorlar. Atanamadığı için pazarcılık yapan,
kâğıt toplayan, inşaatlarda çalışan öğretmenler
var, atanamadığı için intihar eden öğretmenler var, iktidar
bunlardan hiç hicap duymuyor ama biz yedi ay sonra iktidara geldiğimiz
zaman Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
önderliğinde öğretmenlerimizin gözlerindeki umut ışığını
yeniden yakacağız. Ücretli, sözleşmeli, kadrolu öğretmen
ayrımına son vereceğiz, okullarda öğretmen
açığı bırakmayacağız, Öğretmenlik Meslek
Kanunu çıkaracağız, hiçbir öğretmen yoksulluk
sınırının altında maaş almayacak.
Öğretmenlerimiz hiç merak etmesin, az kaldı, geliyor gelmekte olan.
Tüm öğretmenlerimizin 24
Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
19.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Başta,
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve şehit öğretmenlerimiz
olmak üzere ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimizi rahmet ve
saygıyla yâd ediyor, emekli ve görevinin başında bulunan
değerli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutluyor; sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.
Öğretmenlik mesleği
sadece eğitim öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta
öğrencilere aktarmak değil; bilgi yanında tecrübe ve irfanla
çocuklarımızı, gençlerimizi geleceğe hazırlama
mesleğidir. Bugün hangi konumda olursak olalım her birimizin üzerinde
hakkı olan bu hocalarımızı sevgiyle saygıyla
hatırlıyoruz. Bize şefkatle yaklaştıkları için,
bizi sabırla yetiştirdikleri için, bize rehberlik ettikleri için
aradan geçen on yıllara rağmen öğretmenlerimizi şükranla
yâd ediyorum. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.
buyuran bir medeniyetin mensupları olarak ne yaparsak yapalım
öğretmenlerimizin hakkını ödeyemeyeceğimizin
farkındayız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Antmen
20.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, merkez üssü Düzce olan depreme ve deprem
vergisine ilişkin açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki gün önce merkez üssü
Düzce olan bir deprem yaşadık, İstanbul ve Ankaradan da
hissedildi. Ben tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum.
Bu arada 17 Ağustos 1999
depreminden sonra özel tüketim vergisi çıkartılarak geçici olarak bir
deprem vergisi ihdas edildi ama bu vergi daha sonra kalıcı hâle getirildi.
Ben de 2018 yılında önce Hazine Bakanlığına sordum Bu
deprem vergilerini, bu paraları ne yaptınız? diye, Hazine
Bakanlığı Ben bilmiyorum, İçişleri
Bakanlığı bilir. dedi. Oraya sorduk, İçişleri
Bakanlığı dedi ki: Bunu AFAD harcıyor. Bu cevap tatminkâr
olmayınca Cumhurbaşkanı Yardımcısına sorduk,
Sayın Cumhurbaşkanından ses geldi Nereye harcıyorsak
harcıyoruz, bizi oyalamayın, bu konuda soru da sormayın. dedi
ama 1999dan bugüne kadar belki 50-60 milyar dolardan daha fazla bir vergi
toplandı. Bu vergi toplandığı amaca göre harcanmıyor.
Ben buradan tekrar soruyorum: Depremi belki önleyemezsiniz ama
sonuçlarını engelleyebilirsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bülbül
21.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ve Aydın İl Millî Eğitim Müdürü Seyfullah Okumuşun
vermiş olduğu talimata ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Öncelikle, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere fikri
hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek için mücadele
eden tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Sayın Başkan,
Aydında 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Aydın Millî
Eğitim Müdürünün talimatıyla Adnan Menderes Üniversitesi Atatürk
Kongre Merkezi salonunda program düzenlenmiştir. Düzenlenen bu programa
katılan Aydın İl Millî Eğitim Müdürü Seyfullah Okumuş
Bu salonu doldurun. diye talimat vermiş ve bunun üzerine
yaklaşık 20 otobüs öğrenci bu talimatla programa götürülmüştür.
Üstelik, zorla programa götürdükleri öğrencilerden 10 lira yol parası
alınmıştır. Öğrencilerden 10 lira yol parası
almak bir skandaldır. Öğrencilerimiz sizin dolgu malzemeniz
değildir, öğrencilerimizi sahte kurnazlıklarınıza alet
edemezsiniz; bu büyük bir skandaldır. Burada Millî Eğitim
Bakanına sesleniyorum: Hâlâ görevinde olan İl Millî Eğitim
Müdürü hakkında işlem yapacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özkan
22.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, 24 Kasım Öğretmenler Gününe
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün çizdiği
çağdaş uygarlık yolunda öğrenciler yetiştirerek
mesleğini fedakârca icra eden öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal
Atatürkü rahmet ve özlemle anıyorum. Eğitim şehitlerimizi ve
ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi de saygıyla
anıyorum.
AKP iktidarları, millî
eğitim sistemini âdeta yapboz tahtasına çevirdi. Bu çarpık
sistem içinde öğretmenlerimizi yok saydınız ve itibarsızlaştırdınız.
Bugün, emekli öğretmenler, özel sektörde çalışan
öğretmenler açlık sınırının altında, kamuda
çalışan öğretmenler de yoksulluk sınırının
çok çok altında maaş almaktadırlar. Daha önce sordum, tekrar
soruyorum: Özel sektörde çalışan öğretmenlerin özlük
haklarını düzenleyecek misiniz? Özel ve kamu öğretmenleri
arasındaki uçurumu giderecek misiniz? 2023 yılında kaç
öğretmen atayacaksınız?
BAŞKAN Sayın
Gürer
23.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yem maliyetlerindeki
artışa ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Hayvancılıkta yem
maliyetlerindeki artış nedeniyle büyük sıkıntı
yaşanmaktadır, yem giderleri maliyetin yüzde 70ini
oluşturmaktadır. Yem fiyatında artış nedeniyle
damızlık ve süt inekleri kesime gitmektedir, süt üretiminde azalma ve
sütten mamul ürün fiyat artışları da bu sonucun
yansımasıdır; olan besici ve tüketiciye olmaktadır.
Ülkemizde 1940 yılında 44 milyon hektar mera ve çayır
alanı, 2021 yılında 12 milyon hektara düşmüştür. Mera
alanları farklı nedenlerle daralmakta ve ot kalitesi
düşmektedir. Avrupa mera alanlarında dekar başına 560 kilo
ot alınırken ülkemizde ortalama 70 kilo civarında ot
alınmaktadır. İrlandada hayvanların ihtiyacı
çayır ve mera alanlarından yüzde 95 oranında
karşılanırken İngilterede bu oran yüzde 80, Fransada
yüzde 70tir. Ülkemizde her yıl 12,5 milyon ton yem ithalatı
yapılmaktadır, dışa bağımlılık yem
sorununu sürekli artırmaktadır; iktidarın yetersiz destekleriyle
sorun büyümektedir.
BAŞKAN - Sayın Gül
Yılmaz
24.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Cennet vatanımızın her bir köşesinde
çocuklarımızı bilginin, ahlakın, vicdanın ve
aklın rehberliğinde; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir
şekilde yetiştirmek için gayret eden, büyük bir fedakârlık ve
özveriyle çalışan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Vesileyle, Başöğretmenimiz
Mustafa Kemal Atatürkü, alçak PKK-YPGnin kalleşçe saldırılarda
şehit ettiği Beni öldürende yoktur din iman. türküsüyle
hafızalarımıza kazınan Aybüke Yalçını, Necmettin
Yılmazı, Ayşenur Alkanı ve tüm şehit
öğretmenlerimiz ile ahirete irtihal eden tüm öğretmenlerimizi
rahmetle anıyor, hayatta olanları da saygı ve şükranla
selamlıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu
25.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Öğretmenler Gününde eğitim
sistemi alarm veriyor, bedelini eğitim emekçileri ve öğrencilerimiz
ödüyor. Atanamayan öğretmenler, ücretli öğretmenler ve kadrolu da
olsa mobbingler yaşayan öğretmenlerimizle dolu bir ülkedeyiz.
Türkiyede ve PISA sınavlarında alınan başarısız
sonuçlar eğitim sisteminin çöktüğünü gösteriyor.
Bir de KHKyle ihraç edilen
öğretmenlerimiz var. 41 bin öğretmen darbeye
karışmamasına rağmen legal kriterler illegal gösterilerek
ihraç edildi. Bir bankaya para yatırmak, bir sendikaya üye olmak, bir
gazeteyi almak dünyanın neresinde işinden, ardından
soykırım uygulamalarıyla vatandaşlıktan, hatta
hayattan ihraç nedeni olabilir? Çaresizlik içinde hayatını kaybeden
öğretmenleri bilir misiniz? Ya, sadece bir özel okulda öğretmenlik
yaptığı için çalışma izinleri yani diplomaları
iptal edilen öğretmenlerden haberiniz var mıdır? Eğitimciye
zulmederek kalkınan tek bir ülke var mıdır?
BAŞKAN Sayın
İskenderoğlu
26.-
Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve Çanakkalenin içme suyu ihtiyacına
ilişkin açıklaması
JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Teşekkürler Sayın Başkan.
Vatanımızın,
milletimizin aydınlık geleceğini inşa eden başta
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu kutlu görevi
yaparken şehit edilen öğretmenlerimizin ve tüm eğitim ordumuzun
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Çanakkalemizde Atikhisar
Barajından temin edilen içme suyu günlük
BAŞKAN Sayın
Kaya
27.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Bu vesileyle tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü canıgönülden kutluyorum. Hepsi gençliklerinin baharında,
ülkenin dört bir yanındaki öğrencileri geleceğe en güzel
şekilde yetiştirmek için görevlerini yapmaya gittikleri
şehirlerde PKK tarafından kalleşçe ve canice katledilen
şehit öğretmenlerimizi de rahmetle anıyorum. Terörü ve destekçilerini
de bir kez daha lanetliyorum.
Milletlerin
devamlılığı ve gelişmişliği eğitime
verdikleri değer ve önemle ölçülür. Eğitime yapılan
yatırımın ülkemizin ve milletimizin geleceğine yapılan
yatırım olduğunun bilincinde olan AK PARTİ
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
güçlü liderliğinde iktidara geldiği ilk günden bu yana en fazla
yatırımı eğitim alanına yapmaktadır diyerek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Katırcıoğlu
28.-
Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun, 24 Kasım
Öğretmenler Gününe ve bir milletvekilinin şehit yakınına
sarf ettiği sözlere ilişkin açıklaması
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, öğretmen bir
babanın kızı olarak tüm eğitim camiamızın
Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyor, bugünlere gelmemize vesile olan tüm
değerli öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum.
Geçtiğimiz günlerde
Karkamış'ta hain PKK'lı teröristlerin okul
saldırısı sonucu şehit olan öğretmenimiz Ayşenur
Alkan'ı ve yine şehit edilen Necmettin ve Aybüke Öğretmenlerimiz
başta olmak üzere tüm şehit öğretmenlerimizi rahmetle yâd
ediyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Bu hain saldırılar
sonucu şehit haberleri bizleri derinden üzmüştür. Ayrıca bizleri
ve tüm şehit ailelerini derinden üzen ise Gazi Meclis çatısı
altında hâlâ bir milletvekilinin, eski bir Grup Başkan Vekilinin
bulunmasıdır ve buna partisinin hâlâ göz yummasıdır.
Şehit babasına ve şehit ailesine sarf ettiği sözler hâlâ
aziz milletimizin zihinlerindedir. Tüm şehitlerimiz ve aileleri adına
ifade etmek isterim ki: Bu şahıs yüce Meclis çatısı
altında bulunmamalıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Erel
29.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Tarım Kredi Kooperatifleri
iştiraki olan Aksaray İmece Plastik AŞye ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray)
Teşekkürler Başkanım.
Tarım Kredi
Kooperatifleri iştiraki olan Aksaray İmece Plastik Anonim
Şirketinde işçi kıyımı devam ediyor.
İşveren, işçilerin sendikal faaliyetlerinden rahatsız
olmuş, anayasal hakkını kullanmasına engel olmak
istemiştir. İşveren, işçilere mobbing uygulayıp
işten ayrılmalarına zemin hazırlamak istemiş,
işçiler ekmek için, aş için her türlü zulme katlanarak işten
ayrılmamışlardır. İşveren, işçiyi
hırsızlık, işverenin meslek sırlarını ortaya
dökmek ve işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi iftiralarla iş
akdini feshetme yoluna gitmiştir.
Ekmeğini alın
teriyle, bilek gücüyle, helal yoldan kazanarak hem kendine hem de Aksaray ve
ülke ekonomisine katkıda bulunan bu insanların iş akdinin
haksız ve hukuksuz feshedilmesi vicdanlara sığmamaktadır.
Bu işçi kıyımına son verilmesi için siyasi iradeyi göreve
davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz talepleri varsa söz
vereceğim.
Sayın Usta
30.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe, astsubayların özlük haklarına, Merkez Bankası Para
Politikası Kurulunun faiz kararına ve Merkez Bankasının
bağımsızlığına, enerji politikasına,
matbaacıların sorunlarına ve otomobillerdeki özel tüketim
vergisi matrahlarındaki değişikliğe ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 24 Kasım
Öğretmenler Günü. Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, kendisi de bir öğretmen olan Sayın Genel
Başkanımızın ve bu kutsal mesleği icra eden tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum; şehit
öğretmenlerimizi de rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Ne yazık ki AK
PARTİ hükûmetleri döneminde öğretmenler hak ettikleri değeri
bulamamıştır. Gerek özlük hakları açısından gerek
sosyal statüleri açısından öğretmenlerimizin durumu her gün
geriye gitmektedir. İstikrarsızlık olmuştur, yirmi
yılda 8 bakan değişmiştir ve eğitim sistemi de her
geçen gün kötüleşmiştir. Dolayısıyla,
öğretmenlerimizin durumlarının düzeltilme ihtiyacı
vardır hem özlük hakları açısından hem de diğer alanlar
açısından.
Bunun haricinde, neredeyse
yarım milyona yakın atanamayan öğretmen vardır, ücretli
öğretmenlikten, sözleşmeli öğretmenlikten kaynaklanan
sıkıntılar devam etmektedir. Bunların her birinin çözülmesi
gerekir. Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin meselelerini bir gün
konuşup ondan sonra unutmak hiçbir şey halletmiyor esas
itibarıyla. İnşallah bizler, Cenab-ı Allah bize iktidar
nasip ettiğinde, milletimiz bu ruhsatı verdiğinde
öğretmenlerimizin bütün sorunlarını çözeceğiz. Bugün de
Meclise bir araştırma önergesi getiriyoruz, öğretmenlerimizin
durumunun araştırılmasına ilişkin olarak. Umarım,
AK PARTİ de bu önergemize olumlu oy kullanır ve hakikaten
öğretmenlerimizin içinde bulunduğu sıkıntıların
çözümüne Meclis olarak hep birlikte katkı veririz diye değerlendiriyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçtiğimiz yasama yılında
astsubayların özlük haklarıyla ilgili bir miktar düzeltmeler
yapılmış olsa da eksik kalan ve hâlen bekleyen bir
kısım haklı talepleri vardır. Astsubaylara makam
tazminatlarının verilmesi gerekiyor. Sözleşmeli astsubaylar
muvazzaf statüsüne çıkarılmalı ve sicil affı
sağlanmalıdır. Astsubaylar emekliliklerine yansıyacak
şekilde makam tazminatı alamamaktadırlar, bu düzeltilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bel kemiği olan astsubaylarımızın
emekli olduklarında hak ettikleri özlük haklarını
alamadıkları için maaşlarında da düşüş
yaşanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Millî
Savunma Bakanı Hulusi Akar daha önce astsubayların makam
tazminatlarının verilmesi konusunda söz vermiş fakat gerekli
adımları atmamıştır. Hükûmet konuyu dikkate
almalı ve ivedilikle gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
İYİ Parti olarak, astsubaylarımızın yanında
durmaya ve taleplerini Meclis gündeminde tutmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, az önce, saat 14.00te bildiğiniz
gibi Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz kararını
açıkladı ve faizler, politika faizi, faizler demeyelim çünkü politika
faizi her düşürüldüğünde ekonominin genelindeki faiz oranları
artıyor, böyle bir çelişki var. Politika faizi 150 baz puan
düşürülmüştür ve şu anda dünyanın hiçbir yerinde olmayacak
bir şekilde reel faizler negatif yüzde 76ya yükselmiştir. Tabii,
faizler yüksek midir? Ekonomide yüksektir. Düşürülmeli midir? Elbette
düşürülmelidir ancak politika faizini düşürmek, faiz düşürmek
anlamına gelmiyor hâlâ ihtiyaç kredileri, tüketici kredileri, ticari
krediler yüzde 35-40lar mertebesindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Politika faizini yüzde 9a düşürmenin toplum açısından hiçbir
anlam ifade etmediğini söylememiz lazım. Kim açısından
anlam ifade ediyor? Bankalar açısından, evet, çok anlamlı;
bankalar dün yüzde 10,5la aldıkları Merkez Bankası
kaynaklarını bugünden itibaren yüzde 9la kullanacaklar.
Değerli arkadaşlar,
bakın, 22 Kasım itibarıyla açık piyasa işlemlerinden
bankalara günlük verilen miktar 308 milyar lira. Mesela, bunun bu yıl
içerisinde 625 milyar lira olduğu zaman oldu yani ortalama bu 500-600
milyar lira parayı bankalar yüzde 9la kullanacak, yüzde 35-40la
vatandaşa satacak. Yani şu anda sizin yürüttüğünüz bu para
politikası, daha doğrusu politika faizi politikası
bankaları zengin etmekten başka bir işe yaramıyor. Bir de
kimleri zengin ediyor? Mesela, ben daha önceden Hazine ve Maliye Bakanlığına
sordum: Yatırım taahhütlü avans kredisi diye bir uygulama
başlatıldı, bunlar kime verildi? Çünkü buradaki krediler
politika faizi üzerinden veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim.
Yani şu anda yüzde 9 ve
daha altındaki faiz oranlarıyla sayıları 15-16
civarında olan firmalara para verilecekti. Bu paralar çok yüksek
paralardı, bunun için ayrılan limit 20 milyar lira
civarındadır yani eski parayla 20 katrilyon lirayı yüzde 9la
bir kısım yandaş firmalara satacaktı Merkez Bankası.
Dolayısıyla, şu andaki politika faizinde yapılan
uygulamanın bankalara ve belli yandaşlara menfaat
sağlamasının ötesinde millete bir menfaati yoktur yani
enflasyonun yüzde 85 olduğu bir ortamda para politikasının bu
kadar etkisiz hâle getirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.
Dolayısıyla, ben
hep şunu söylüyorum: Şimdi baktığınızda
artık yüksek enflasyondan Hükûmetin hiçbir şikâyeti yok çünkü yüksek
enflasyon bir rant kapısı hâline gelmiştir. Yani, bugüne kadar
kamu-özel iş birliği projeleri çerçevesinde, değişik
ihalelerde aslında bir kısım insanlara menfaat
sağlanırken şimdi oralarda kaynak tüketildi, yapacak hiçbir
şey kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Başkanım.
Şu anda Merkez
Bankasının kaynakları üzerinden yüksek enflasyon döneminde
düşük kredili, düşük faizli kredilerle bir rant oluşturuluyor,
bu konuda tekrar hükûmetin dikkatini çekmek istiyorum.
Şimdi, çok yazık
tabii, bakıyorsunuz, dünyada uygulamaları var, bununla ilgili bir
sürü makaleler var. Merkez Bankası
bağımsızlığı ile enflasyon oranları
arasında ciddi bir korelasyon var yani bu Merkez Bankasının
Bakın, şu Para Politikası Kurulu kararı, özet karar;
şu kararı okuyun, faiz dışındaki cümlelerini okuyun
hepsi faiz oranlarının yükseltileceği anlamı
taşır yani buradan bakan birisi der ki: Faizleri yükseltiyorlar.
ama bakıyorsunuz en sonunda bir talimat gelmiş Politika faizini 150
baz puan düşürüyoruz. diyorlar, bunlar kabul edilebilir bir şey
değil, bunun bedelini milletimiz fakirleşerek ödüyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, doğal gazla ilgili
Tabii, çok
yüksek, özellikle sanayi kısmını konuşmak istiyorum.
Doğal gaz fiyatlarında yüksek artış oldu; son bir
yılda 1.000 metreküpü 3.500 liradan 19 bin liraya çıktı
doğal gaz fiyatları sanayi ve OSBlerde.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Tamam
Başkanım, teşekkür ederim.
Yüzde 442 OSB'lerde
kullanılan doğal gaz fiyatlarında bir artış
olmuş. Tabii, bunu nihayetinde sanayici kullanıyor ama bunu ya ihraç
edecek -ki ihracatta rekabet gücü kaybediyor, orada bir sıkıntı
çekiyor- veya yurt içerisinde vatandaşa satıyor; nihayetinde bunun
bedelini vatandaş ödüyor. Şimdi, tabii, burada zaten yüksek
fiyatlardan kaynaklanan sıkıntının yanı sıra,
BOTAŞ, fiyatlar yükseldikçe ilave teminat istemeye başladı. Bu,
sanayiciyi çok zora sokuyor, çok ciddi sıkıntılar var, sanayici
kan ağlıyor. Bakın, bu ihracat rakamlarında, bu
şartlar altında devam etmesi mümkün değil. Hele hele, mesela
Bursa'da ziyaretçilerimiz oldu, Bursa'da tekstil fabrikaları
kapanıyor yani Oradaki enerji giderlerini ödeyemiyoruz. diyorlar.
Bunlara mutlak suretle bakmamız lazım. Yapılması gereken
şey: Daha düzgün bir enerji politikası uygulayarak buralarda
kolaylaştırma yapmamız lazım.
Son konu olarak da bu
matbaacıların birtakım sorunları var. E-fatura
uygulamasına geçildi, güzel bir uygulama ancak burada alt limit 2 bin
lira. Yani 2 bin liranın üstünde olanlarda e-fatura zorunluluğu
geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, teşekkür ederim, müsahamanıza
sığınıyorum, konular birikiyor, toplumda sorun fazla.
Dolayısıyla,
matbaacıların sorunlarını görmemiz lazım. Burada belki
bu alt limitin 2 bin liradan 7 bin liraya çıkartılması durumunda
bu matbaacılar açısından sorun biraz daha azalacaktır diye
değerlendiriyorum. Tabii, bu uygulamalara böyle aniden geçmek çok mümkün
değil yani insanlar milyarlarca lira yatırım yapmış,
siz aniden bir uygulama başlatıyorsunuz. Başlatılan
uygulama kötü değil, onu kabul ediyorum ama bunlara bir geçiş süreci
tanımak lazım ve yani bu anlamda firmalarımızı, insanların
sermayelerini sıkıntıya sokmamak gerekir diye
değerlendiriyorum.
Bir de kira stopajı
meselesi, hakikaten şimdi kiralar çok arttı. Bu, yüzde 20 olan kira
stopajlarının iş yerleri kira stopajlarının belki
sıfırlanması lazım ama hiç olmazsa yüzde 10a çekilmesinin
önemli bir zaruret olduğunu değerlendiriyorum.
Yine bir diğer konu, son
konu olarak, biliyorsunuz, otomobillerde özel tüketim vergisi matrahları;
dün akşam Resmî Gazetede yayınlanan bir kararnameyle bu matrahlarda
bir değişiklik oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bir
defa şunu söylemek lazım: Yani bu kadar yüksek enflasyon döneminde
böyle maktu miktar yazarak vergileme olmaz, bu, işin teorisine
aykırı. Yani sürekli rakam değiştirmekle bu işi
yapamazsınız. Dün, araç alan, mesela, bakarsın, bazı
araçları yüzde 80 vergiyle aldı, bugün, onun vergisi yüzde 60a
düştü veya 45e düştü. Böyle bir şey kabul edilebilir bir
şey değil. Bir defa bu sistemi mutlak suretle değiştirmemiz
lazım. Yani bakın, vergisi yüzde 80in altında olan artık
neredeyse hiçbir araç kalmadı bu artan matrah artışlarına
rağmen. Dolayısıyla otomobillerdeki ÖTV yükünün bir miktar
azaltılması gerekiyor. Tabii, buradan ciddi bir kaynak geliyor, 200
milyar lira civarında bir vergi hasılatı bekleniyor ancak belki
sayı artırılarak bu telafi edilebilir ama otomobillerin ÖTV
oranlarının makul seviyelere çekilmesi zarureti ortadadır.
Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum, Genel Kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç
31.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, eğitim
emekçilerinin gününü kutladıklarına, Devrimci İşçi
Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı ve beraberindeki
heyetin partilerini ziyaretlerine ve taleplerine, Diyarbakır Bölgesi
Veteriner Hekimleri Odası temsilcilerinin partilerini ziyaretlerine ve
veteriner hekimlerin sorunlarına ve vergi, ceza, harç ve tarifelerde 2022
yılına ait yeniden değerleme oranına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, öncelikle
çok değerli eğitim emekçilerinin gününü kutluyorum. Büyük
sorunları var, bunları dile getiriyorlar çünkü Türkiyedeki
eğitim sistemi bu iktidar sayesinde tel tel dökülen bir hâle geldi ve
tabii ki eğitim emekçilerinin hem eğitim sistemiyle hem de kendi
haklarıyla ilgili çok ciddi talepleri var, özlük haklarıyla ilgili
çok ciddi talepleri var, ataması yapılmayan öğretmenler meselesi
büyük bir yara olarak varlığını sürdürüyor. Geçtiğimiz
günlerde yapılmış olan ve aslında öğretmenler
arasında bir tür kast sistemi oluşturmaya yol açacak olan bir
sınav büyük bir sorundu ve bu konuda Millî Eğitim
Bakanlığı bütün itirazlara rağmen bu sınavı
yapmak konusunda kararlı davrandı ve yanlış yaptı.
Liyakate uygun olmayan atamalar yapılmaya devam ediliyor. Öğretmenler
aslında süslü laflar değil; somut, kalıcı çözümler,
sonuçlar istiyorlar. Öğretmenler, çağın, toplumun gözü
kulağı olmak ve emeğinin
karşılığını almak için örgütlenmelerinin önünün
açılmasını istiyorlar. Bir kez daha eğitim emekçilerinin
sorunlarına değinip onların mücadelesinin yanında
olduğumuzu vurgulamak istiyorum.
Sayın vekiller,
geçtiğimiz hafta Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
Genel Başkanı ve bir heyet ziyaret etti partimizi ve bir konudaki
taleplerini ilettiler. Sanıyorum, diğer parti gruplarına ve
Bakanlığa da bu ziyaretleri yapmışlardır. Yarın,
25 Kasım olduğu için Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü
olması açısından bu ilettikleri dosyayı ve talebi bir kez
daha buradan dile getirmek istiyoruz biz de. Konu şu: Türkiye,
biliyorsunuz, ILOnun üyesi olan bir ülkedir ve ILO 21 Haziran 2019da
Uluslararası Çalışma Konferansında 190 sayılı
Şiddet ve Taciz Sözleşmesi kararı almış, kabul
edilmiştir ve 206 sayılı Tavsiye Kararı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bu, 2019dan iki yıl sonra 25 Haziran 2021de de
yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmenin ve kabul edilen kararın
esası şudur: Çalışma yaşamında şiddet ve
taciz hakkındadır bu karar ve sendikalar, uluslararası alandaki
bütün sendikalar ve emek hareketi için de aynı zamanda kadın
işçilerin hakları açısından da son derece önemli bir
sözleşme ve karardır. Kadın işçilerin uluslararası
şiddet ve taciz deneyimleri üzerine inşa edilmiş olan bir
karardır dolayısıyla hem sendikalar açısından hem de
kadın hareketinin yıllardır sürdürdükleri kampanyaların ve
çalışmaların bir sonucudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) ILOnun 190 sayılı Sözleşmesi, şiddet ve
tacizden arındırılmış bir çalışma
yaşamının evrensel bir hak olduğunu tanıyan,
şiddet ve tacizi ortadan kaldırmak için net bir çerçeve ortaya koyan
bir çalışmadır, uluslararası bir sözleşmedir.
Kasım 2022 itibarıyla dünyada 18 ülke bu sözleşmeyi
onaylamıştır ancak Türkiye henüz onaylayan ülkeler arasında
yer almamaktadır. Türkiye ILOnun bir parçasıdır
dolayısıyla hem Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonunun talebi hem de bizlerin talebi, ILO 190 sayılı Şiddet
ve Taciz Sözleşmesinin Türkiyede de iktidar tarafından
onaylanması ve iç hukuk düzenlemelerinin yapılmasıdır.
Diyeceksiniz ki: İstanbul Sözleşmesini bir tek imzayla ortadan
kaldırmış bir iktidar, ILOnun 190 sayılı Şiddet
ve Taciz Sözleşmesini kabul eder mi? Etmeyeceğini biliyoruz elbette
ama bizim görevimiz ve mücadelemiz bunun bir kez daha 25 Kasım öncesinde
de dile getirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın vekiller, bugün Diyarbakır Bölgesi Veteriner
Hekimleri Odası partimizi, grubumuzu ziyaret ettiler. Diyarbakır,
Siirt ve Batmanda örgütlü olan veteriner hekimleri odası
sorunlarını anlattılar. Sorunları esas itibarıyla 2
başlık altında toplamak mümkün. Bir tanesi, tabii ki veteriner
hekimlerin özlük sorunları var, son derece ciddi sorunlar. Biliyorsunuz,
veteriner hekimler Sağlık Yasasından faydalanamıyorlar; bu
sorunlarını dile getirdiler.
Elbette ki istihdam
sorunları var çok ciddi olarak ve kamuda az istihdam olduğu için,
gereken istihdam yapılmadığı için büyük sorunlar
yaşanıyor. Özellikle belediyelerin, kamu kurumlarının
kesimhanelerinin veteriner bulundurması zorunlu ancak bu atlanıyor ve
halk sağlığı da riske atılıyor; bunu dile
getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Elbette ataması yapılmayan veterinerlerin
sorunları var, bunları dile getirdiler ama çok önemli bir başka
sorun, aslında Türkiyede tarım alanında ve
hayvancılıkta yaşanan, iktidarın yanlış
politikalarından kaynaklanan sorunlar ki hayvancılığa
dayalı aile tipi işletmelerin mağduriyetlerinin çok büyük
olduğunu dile getirdiler ve devlet desteği de olmadığı
için hayvan bakımı ve yemlerin alımı için gerekli
kaynakları da bulamadıkları için insanların, özellikle
küçük işletmelerin, aile işletmelerinin hayvanlarını elden
çıkarttıklarını, kesime gönderdiklerini ve çözüm
bulunamadığı için de yavaş yavaş aile tipi üretimin,
hayvan işletmelerinin sona erdiğini söylediler. Birçok sorun var ama
zamanımız kısıtlı, bu sorunları bize ilettikleri
için biz de kamuoyuna bu sorunları iletmiş olalım.
Hayvancılık ve tarımı bütçede bir kez daha elbette ki
detaylıca tartışacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Son değinmek istediğim konu vergi zamlarıyla
ilgili. Biliyorsunuz Resmî Gazetede açıklandı; vergi, ceza, harç ve
tarifelerde 2022 yılına ait yeniden değerleme oranı yüzde 122,93
olarak belirlendi. Aslında iktidar, vergi zamlarını, harçlardaki
zamları yüzde 122,93 diye belirliyor ama enflasyona yüzde 85,51 diyor.
Tabii, büyük bir çelişki. Bir taraftan Halkı
pahalılığa, enflasyona ezdirmem. diyen bir Cumhurbaşkanı
var ama vergi zamlarını yüzde 50 indirme yetkisini
Cumhurbaşkanı kullanmamıştır çok açık bir
şekilde. Enflasyonu düşük göstererek memurun, işçinin
hakkını gasbedenler vergi zamlarını aslında esas
enflasyon oranında yaparak halktan vergi toplamaktan bir an bile geri
durmamaktadırlar. İktidarın ekonomi politikası bir kez daha
halkın haklarını büyük ölçüde gasbeden bir ekonomik politika
olarak şekillenmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Bugün
Danışma Kurulu vardı, bir arkadaş dedi ki: Siz
söylüyorsunuz Basın toplantısı yapın. diye. Çok
kapsamlı açıklamalar oluyor. Gerçekten basın
toplantısıyla kamuoyuna duyurulacak seviyede açıklamalar.
Hayırlı olsun.
Buyurun Sayın Altay.
32.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ve öğretmenlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sizi
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Yani siz bana Biraz kısa
kesin. diyorsunuz.
BAŞKAN Değil,
değil, yok; o, herkese.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Efendim, bugün 24 Kasım,
meslektaşlarımızın günü, benim günüm; Öğretmenler Günü
kutlu olsun. Başöğretmenimiz Atatürk ve ebediyete irtihal etmiş
tüm öğretmenlerimizi saygı, rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.
Hain terör örgütlerinin hain
saldırılarında en son şehit verdiğimiz Ayşenur
Alkan ve Aybüke Yalçın Öğretmenlerim nezdinde, bütün terör
saldırılarında şehit olan öğretmenlerimizi de rahmet,
minnet ve şükranla milletçe anıyoruz.
Tüm zorluklara, zor ekonomik
şartlara rağmen gösterdikleri insanüstü gayret için,
çocuklarımızı, gençlerimizi, geleceğe hazırlama konusunda
hiçbir fedakârlığı esirgemedikleri için ücretli, sözleşmeli
ya da kadrolu çalışan bütün öğretmenlerimizin önünde
saygıyla eğilmeyi bir borç biliyorum.
Zor koşullarda geçinen
emekli öğretmenlerimiz var; emekli öğretmenlerimizi saygıyla yâd
ediyorum, onlara sağlık, sıhhat ve mutluluklar diliyorum.
Atanamayan -atanmayan- öğretmenlerimiz var, 700 bini buldu
sayıları. Onlara, maalesef -şimdilik- sadece Sabredin, beş
ay kaldı. demekten başka da elimden bir şey gelmiyor.
Sayın Başkan,
eğitimin sorunları çok, öğretmenin sorunları ondan daha
çok. Bugünkü grup önerimizle Ankara Milletvekilimiz Yıldırım
Kaya öğretmenlerin sorunlarını ve çözüm önerilerimizi zaten
konuşacak, buna girmek istemiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanının
bugün, galiba, saraya sembolik olarak bir grup öğretmeni davet
ettiğini duydum. Sayın Cumhurbaşkanına şunu
hatırlatmak isterim: Türkiye'nin bir ilinden gelen saygıdeğer
öğretmenimiz, AŞTİ'de otobüsten indikten sonra Beştepe'ye
gitmek için tutacağı taksiye vereceği parayı da kara kara
düşünüyor Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, bugün, açlık
sınırı 7.400 lira, yoksulluk sınırı 24 bin lira.
Yani bu elimdeki bir öğretmen bordrosudur, otuz iki yıllık bir
öğretmenden bahsediyoruz ve otuz iki yıllık öğretmenimize
devletin reva gördüğü maaş 10.800 lira. Bu, Allahtan revaysa mesele
yok, bunu kabul edilebilirlik sınırları içinde görüyorsak mesele
yok ama hakikaten yazıktır, hakikaten günahtır. Bizleri buralara
taşıyan, insanları yetiştiren öğretmenlerimize bu reva
değildir.
Hâkimler, savcılar benim
için kıymetlidir, adalet dağıttıkları için
saygıdeğer bir meslek grubundadırlar ama Sayın Başkan,
hâkim, savcı adalet dağıtıyor adaletsizlikler noktasında
vesaire, tamam.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Adalet duygusunu insanlarımıza, bizlere
öğreten öğretmenlerimizdir ve dağıtana verdiğimiz
parayı öğretene de vermek zorundayız Sayın
Başkanım; bu kadar basit, bu kadar basit bir yaklaşım.
Ben öğretmenlerimizden
-uzun süredir Parlamentoda olan biri olarak- yirmi yıldır
Parlamentonun öğretmenlerimizin sorunlarına duyarsız
kalmasından dolayı bana düşen bir kusur varsa özür diliyorum.
Öğretmenlerin maaşı ile daha önce aldıkları
maaşı arasında İşte, önceki maaşla şu kadar
altın alıyordu, şimdi bu kadar. diye bir mukayeseye bile
girmiyoruz artık. Öğretmenler sefalet ücretinin altında
Sayın Başkanım.
Yollarda görüyorsunuz, lüks
okullar var, özel okullar, güzel camlı, güzel pencereli, çerçeveli,
kapılı, girişlerinde böyle taklar var. A, ne güzel, özel okul;
ne güzel yapmışlar, bahçesi de çok güzel. Bak, spor tesisi de var,
arkasında çocuklar doğayla, yeşille ve çevreyle daha iç içe
olsun diye alan kurulmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkanım, dıştan bu kadar
güzel görünen bir okulda öğretmen asgari ücretin altında yani 5.500
lira maaşın altında parayla eğitim öğretim hizmeti
sürdürüyor. Oturup hepimizin ağlaması lazım.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Zengin, buyurun.
33.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 24 Kasım Öğretmenler Gününe ve
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, öğretmenlik
mesleği bence meslekten öte, bir yaşam tarzı diye
düşünüyorum. Yani her birimizin hayatındaki öğretmenlerimize
baktığımda aslında hayatı öğrendiğimiz
insanlar. Böyle bakınca, doğrusu, insan biraz daha çocukluğuna
giderek daha masumane bir konuşma yapma ihtiyacını duyuyor ve
ben çok severek öğrencileri olduğum birkaç öğretmenimin
adını buradan anmak istiyorum: Şerife Borçin, ilkokul
öğretmenim, kendisinden kelimeleri sevmeyi öğrendim; Nurettin Uçak,
sosyal bilgiler öğretmenim, kendisinden tarihi ve sosyolojiyi
öğrendim; Tomris Özgün, tanıdığım en mükemmel edebiyat
öğretmeniydi, kitapları sevmeyi öğrendim; Meral Altınok,
matematik öğretmenimizdi ve matematiği sevmeyi, hayatın
aslında bir matematik olduğunu kendisinden öğrendim.
Öğretmenler Gününde onların, kendi annemin, babamın ve burada
da meslektaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız
arasında da öğretmenlerimiz var, onların da Öğretmenler
Gününü öncelikle tebrik ediyorum.
Tabii ki tüm diğer
konuşmacı arkadaşlarımız da ifade ettiler, bugün
şehit öğretmenlerimizden bahsetmemek mümkün değil. Bazı
öğretmenlerimiz simge bu manada. Batmanda 23 yaşında şehit
olan Şenay Aybüke, Tuncelide 24 yaşında şehit olan
Necmettin Yılmaz, Beyoğlunda, daha çok yeni, 15 yaşında
evladı Yağmurla beraber şehit olan Arzu Özsoy, hemen
arkasından, Karkamışta füzelerle şehit olan Ayşenur
Alkan öğretmenlerimiz; onların nezdinde bütün şehit
öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum, ailelerine tekrar
başsağlığı diliyorum.
Tabii, bununla beraber, Millî
Eğitim Bakanlığımızın verilerinden birkaç
tanesini de sizlerle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Çok kısa, tamamlayacağım Sayın Başkanım.
2000li yılların
başında Türkiyede 500 bin öğretmenimiz vardı, bugün özel
okullarda da görev yapan öğretmenlerimizle bu sayı 1 milyon 200 bine
ulaşmış durumda yani nereden bakarsak bakalım yüzde 140
oranında bir artış var. Sevindirici olan, yüzde 59unu
kadınlar oluşturuyor. Kadın öğretmenler Türkiyede çok
etkili insanlarımızın yetişmesinde, özellikle ilkokul
çağında kadın öğretmenlerin faydası
tartışılmaz. Aynı zamanda, öğretmen başına
düşen öğrenci sayısında çok ciddi bir ilerleme var ve OECD
oranlarıyla bire bir aynı, bu manada okullarımızın
sayısının artması, kalitesinin artması çok önemli bir
gelişmeye sebebiyet verdi. Özellikle, son yıllarda okul öncesi
eğitimin ne kadar önemli olduğu anlaşıldığı
için okul öncesi eğitime ayrıca bir önem arz ediliyor, bir imkân
açılıyor ve son atanan öğretmenlerimizden, 20 bin
öğretmenden 7.500ü okul öncesi eğitimle ilgili öğretmenlerimiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Son cümlem
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bu arada, tabii, özel eğitimle alakalı, özel eğitime ihtiyaç
duyan çocuklarımız için de son dönemde atanan öğretmenlerimizin,
böyle özel nitelikli eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımız için de
son derece anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Ben de buradan tekrar
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum. Sayın
arkadaşlarımızın söylediği gibi onlar için ne yapsak
azdır.
Yoklama mı
isteyeceğiz? Bir şey mi var? Pardon, öyle bir şey hissettim de.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yok, sizinle ilgili değil, tamamen başka.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ayağa kalkınca; tamam, refleks diyelim.
Velhasılıkelam tüm
öğretmenlerimiz için her şeyin daha iyisini yapmak bizim için çok
daha önemli. Ben eminim, Sayın Cumhurbaşkanımız
misafirlerini davet ettiği gün de otobüsle, taksiyle değil, kendisi
Külliyeye götürmüştür, öyle yapmıştır, davetine icabet
eden öğretmenlerine, öğretmenlerimize tüm öğretmenlerimiz
adına, Külliyeye kadar da arkadaşlarımız
gelmişlerdir.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bitirdiniz mi
Sayın Zengin? Sayın Zengin, bitti mi sizin konuşmanız?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Evet, teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce İç Tüzük 60a göre
söz alan Sayın Bahar Ayvazoğlu yerinden yaptığı
konuşmada Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özelin Trabzonda
yaptığı konuşmalara atıfla Türkiye Cumhuriyetini
itibarsızlaştırmak, devleti gayrimeşru göstermek üzerine
kurulu bir yeni siyasi stratejisi var CHPnin. demek suretiyle sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Trabzon Milletvekili Bahar
Ayvazoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Çok teşekkür ederim. Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Ayvazoğlunun
Sayın Soyluyu bir hemşehri tesanütüyle savunma güdüsünü
anlayışla karşılarım ama bunu yaparken yani biraz
dikkatli dil kullanmak gerekir. Türkiye Cumhuriyetini
itibarsızlaştırmak bizim değil, Soylunun
yaptığı bir şey Sayın Vekilim. (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti bugün kara
paradan, uyuşturucudan dolayı gri listeye alındıysa bunun
sebebi sadece ve sadece Süleyman Soyludur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu çok açık. Sezgin Baran
Korkmazı, şimdi Amerikada olan Sezgin Baran Korkmazı
Türkiyeden, yukarıdan aşağıya bir operasyonla gönderdik.
diyen ben değilim, Sayın Soyludur; itibar böyle kaybedilir.
İstiklal saldırısını değil de
Karkamışta 5 yaşındaki bebeği havaya uçuran
odakları değil de ilgili bakanı hedef almışız. O
ilgili bakan görevini yapsaydı, o havaya uçurulan 5 yaşındaki
çocuk ve o öğretmenimiz şimdi hayatta olurdu. Böyle bir şey
olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar) Bakan görevini
yapmamış, sınırlar kevgire dönmüş. Neymiş
efendim? Biz Bakana saldırdıkça devlete saldırıyor
oluyormuşuz. Neymiş efendim? Biz Bakana laf ettikçe askere ve polise
laf ediyor oluyormuşuz. Buna pes denir, pes! Biz, başından beri
suç işleri bakanı dedik, hiç suç işleri
bakanlığı demedik. Devlet sizin değil, devlet hepimizin;
kirletilen, çökertilmeye çalışılan, çürütülen,
itibarsızlaştırılan
Bu yönüyle gri liste
itibarsızlık meselesidir, kim ne derse desin. Türkiyenin kurucusu
olduğu FATF Türkiyeyi gri listeye aldıysa bu itibar
kaybıdır ya, bunu konuşmasan da konuşsan da böyledir.
Başımızı deve kuşu gibi kuma gömemeyiz. Türkiyeyi bu
gri listeden derhâl çıkarmamız lazım. Türkiyenin gri listeye
girmesinin bir numaralı sorumlusu da suç işleri bakanı Süleyman
Soyludur; bu kadar basit. (CHP sıralarından alkışlar) Bu
neden anlanmak istenmez, anlamıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla)
Bir tane bir şey söyleyeceğim. Neymiş? Terör örgütü ve
uyuşturucu kartellerine vurulan her darbe bunları
acıtıyormuş; vay anasını ya!
Almanya, Sanger Ahmadiyi
haraç ve uyuşturucu işinden dolayı sınır
dışı etmiş. Sanger Ahmadi İstanbul
Boğazında lüks teknede geziyor; ne darbesi hanımefendi? Senin
İçişleri Bakanın, uyuşturucu baronlarının, kara
para aklayıcılarının Boğazda lüks yatlarda gezmesini
seyrediyor, göz yumuyor.
Bir şey daha söyleyeyim,
bitireyim. Rus, Azeri, Çeçen, Kazak ve Özbek mafya liderlerinin yeni
karargâhı İstanbul oldu. Bundan büyük ayıp olmaz, bundan büyük
itibar kaybı olmaz ya! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
Sayın Zengin, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, Sayın Ayvazoğluna da
söyleyeceğim yani konuşmayı yaptıktan sonra burada
bulunmasını tercih ederim açıkçası. Şimdi, ben kendi
yapmadığım bir konuşmayla alakalı bir şey
söylerken bir taraftan da zorlanıyorum. Ama şunu biliyorum:
Şimdi, konuşmalarımızı -Sayın Altay da bana
katılacaktır- yapılan bütün konuşmaları bir bütünlük
içinde değerlendiriyorum. Şimdi, ben Sayın Engin Altayı
dinlerken Sayın Özgür Özelin daha evvel burada yaptığı
konuşmaları, Sayın Bakanın soyadından yola
çıkarak -tekrar etmeyeceğim- kullandığı
sıfatları; bunların hepsini hatırlıyorum. Şimdi,
buradan baktığımızda şöyle temel bir sorunla
karşılaşıyoruz: Eğer üslupla alakalı bir sıkıntıdan
yola çıkarak bir konuşma yapıyorsanız aynı üslubu
sizin kullanmamanız lazım yani bu işin raconu böyle olmalı.
Yani şu anda yapılan konuşma, Bahar Hanımın yaptığı
konuşmanın fevkinde saldırılar içeriyor. Şimdi, bir
taraftan Türkiye Cumhuriyetine saygı duyacaksınız,
duymamız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bakanlığa saygı duyduğunuzu ifade edeceksiniz ama Bakanla
alakalı ağza alınmayacak ifadeler kullanacaksınız.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bakalım, önce Bakan kendine ayar versin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bir saniye.
Eleştiri fevkalade
önemli, başımızın tacı ama bu eleştirinin nerede,
nasıl yapıldığı son derece önemli. Şu ana kadar
yapılan pek çok hizmet var; bunları yaparken, bu ifadeleri kullanırken
Sayın Bakanı da Bakanlığı da Türkiyeyi de
değersizleştirmeden bunu yapmak lazım. Burada üslup bence son
derece önemli. Bu manada yani ben burada yapılan konuşmada da
Keşke gelseydi de Özgür Bey bu konuşmayı yapsaydı yani siz
bu konuşma yapılırken burada yoktunuz. Bu tarz durumlarda bence
böyle bir cevap vermek, hani olayı günün başında daha vahim bir
hâle getiriyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir şey
yok ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bir şey demedik Engin Bey ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, hayır, şu kadar söylemek
zorundayım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ne demek yani?
BAŞKAN Buyurun.
35.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Suç işleri bakanı muhalefetin bir bakana
söyleyebileceği bir şeydir, ağza alınmayacak bir ifade
değildir ama bir bakanın, üstelik atanmış bir bakanın
Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye'nin en büyük 2nci partisinin Genel
Başkanına benim şimdi burada ağzıma
alamayacağım bir lafı etmesi, işte o biraz farklı bir
şey olur.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir şey: Bak, burada, Sayın Zengin, Türk Ceza
Kanununun 13 tane madde numarası var,
karşılığında suçları var. Bunların hepsi
İçişleri Bakanının işlediği suçlardır ama
bir tanesi Tayyip Erdoğana yöneliktir; onu bari söyleyeyim, müsaade etsin
Sayın Başkan.
Türk Ceza Kanunu 107,
şantajdır, şantaj; siz bilirsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ya, lütfen, rica ediyorum
Sayın Başkan
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bir bakanın Bir parti MKYK üyesinin mafyadan her ay 10
bin dolar aldığını biliyorum. demesi bakanın
Cumhurbaşkanına açık bir şantajıdır. Gerisini siz
düşünün. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Zengin.
36.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, yani çok provokatif bir konuşma
yapıyor arkadaşlarım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Niye provokatif ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Aynen öyle, aynen öyle.
Eğer böyle
düşünüyorsanız, o zaman gidin, suç duyurusunda bulunun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bulunduk.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Buyurunuz.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İYİ Partininkini almadı bile savcı,
alamadı bile.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bir defa -bir avukat olarak söyleyeyim- bu dediğinizden zinhar şantaj
çıkmaz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Siz o zaman hâkimlere konuşuyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ayrıca da Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanı hiç
kimseye şantaj yapmaz. Bunu lütfen
Yani bu söylediğiniz
lafların, bilmiyorum, nereye vardığını düşünüyor
musunuz? Yani biz şimdi bugün daha Genel Kurul başlarken bütçede
yapılan kavgaları mı burada yapacağız?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yapmayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
E, o zaman niye bu lafları söylüyorsunuz?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Konuşmayalım mı biz canım?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Böyle mi olacak yani?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ne münasebet, ne münasebet
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Ya hacmi kadar konuşmak diye bir şey var Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ne demek o ya?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hacmi kadar
Yani size yapılan saldırı neyse hacmi kadar ama o
değil.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Ya hacmi ne demek ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Böyle bir şey olur mu ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Doz aşımı olduğu zaman bugün bütün gündem kayboluyor,
bambaşka bir şeye dönüyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hacmi kadar konuş. ifadesi, bir siyasi parti Grup
Başkan Vekiline söylenmeyecek bir ifade.
BAŞKAN Zapta geçti.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Hayır, ben söylerim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, hayır
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
37.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Şimdi, Şantaj nasıl? Ne demek? diyor, bir tane şantaj
daha söyleyeyim o zaman, bir tane daha söyleyeyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Gene TCK 107ye göre çıktı suç işleri
bakanı dedi ki
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bak, hâlâ aynı şey oluyor!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Mesela, bir vatansever görüşme
kayıtlarını, ses kayıtlarını vatansever-
savcılığa bildirirse ne olacak? dedi ve elinde
kırmızı kaplı bir klasör sallıyor beyefendi ya! Ben de
geçen hafta: O klasörü sallama, adamsan aç o klasörü, ne varsa ortaya koy!
dedim. Nerede? Nerede? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Zengin, talep var mı?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir
toparlayıp gündeme geçelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Lütfen, rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
38.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sayın Başkanım, yani burada, bakın, bugün ne güzel
başlıyoruz; edebiyattan, kelimelerden bahsediyoruz. Hacmi kadar ne
demek? Şimdi, şuna benziyor yani: Size yapılan herhangi bir
kelimelerle saldırıya, fiilî bir saldırıya -hukukta bu
vardır- orantılı cevap vermek.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben ne dedim ya, Ayvazoğluna ne dedim ben?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bunu söylemenin neresi tezat anlamıyorum? Kaldı ki bu ülkede hiç
kimse bir şeyden korkmuyor, hukuka uygun olarak bakanlar da
milletvekilleri de tüm kamu görevlileri yapması gerekeni yapıyorlar.
Yani şu Genel Kurulda
biraz evvel uyardım o sıfatla ilgili olarak nasıl bir şeye
sebebiyet verdiğini. Siz kendi kullandığınız
ifadelerle Türkiye Cumhuriyetinin bakanlarını siz kendiniz değersizleştiriyorsunuz
ve bunun Türkiyeye bir bedeli var, Türkiyeye bedeli var.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun.
39.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 25 Kasım Başbuğ
Alparslan Türkeşin doğumunun 105inci yıl dönümüne, 24
Kasım Öğretmenler Gününe, Rusya-Ukrayna savaşına ve
Türkiyenin başarılı diplomatik girişimlerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
25 Kasım, partimizin
kurucu Genel Başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeşin
doğumunun 105inci yıl dönümü.
Başbuğ Alparslan
Türkeş, ülke ve dünya meselelerinde isabetli tespitleri olan, ileri
görüşlü bir devlet ve siyaset adamıydı. Başbuğ
Türkeş, bizlere Türk milliyetçiliği, ülkücülük ve Milliyetçi Hareket
Partisi gibi büyük bir miras bırakmıştır.
Türkeş, Türk milletinin,
devletiyle ve vatanıyla onurlu bir şekilde sonsuza kadar
yaşamasını hedeflemiş, Türk dünyasının bir ve
beraber olmasını ülkü edinmişti. Gururla söyleyebiliriz ki
ülkülerimiz adım adım gerçekleşmektedir. 21inci yüzyıl,
Türk devletlerinin yükselişine şahitlik etmektedir. Türk
dünyası, Türk Devletleri Teşkilatının dilde, fikirde,
işte birlik parolasıyla siyasi, iktisadi ve kültürel ilişkileri
derinleştirmektedir. 21inci yüzyıl Türk Yüzyılı olacak ve
bizler, Başbuğ Alparslan Türkeşin açtığı yolda
kararlı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle,
doğumunun 105inci yıl dönümü vesilesiyle Başbuğumuz
Alparslan Türkeşi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan, bugün
24 Kasım Öğretmenler Günü ve aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal
Atatürke Başöğretmenlik unvanı verilişinin 94üncü
yıl dönümüdür. Tarihin mimarı milletlerdir; milletler ve
medeniyetlerin mimarıysa öğretmenlerdir. Öğretmenlerimizin önemi
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Milletleri kurtaranlar
yalnız ve ancak öğretmenlerdir. veciz sözünde saklıdır.
Öğretmenlerimiz cumhuriyetimizin kökleşmesinde ve gelecek
yüzyıllara aktarılmasında temel yapıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Cumhuriyetimizin 100üncü yılına emin adımlarla ilerlerken
öğretmenlerimizin bütün sorunlarının çözüleceğine yürekten
inanıyoruz. Bu doğrultuda 3 Şubat 2022 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kabul ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu oldukça
önemli bir kazanımdır. 15 Ocak 2023 itibarıyla
öğretmenlerimizin eğitim ve öğretim tazminatları
yükselecek, hak sahibi öğretmenlerimiz ek göstergeden
yararlanacaklardır. Atanamayan öğretmenler meselesi kökten
halledilmesi gereken bir konudur. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlerin
kadroya geçirilmesi konusunda atılacak her adımın arkasındayız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak öğretmenlerimizin her daim yanında
olacağız. Bu vesileyle, Neşe Alten, Yasemin Tekin, Şenay
Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve Ayşenur Alkan başta olmak
üzere görevleri başındayken PKKlı teröristler tarafından
şehit edilen tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, 24 Şubat 2022den bu yana devam eden Rusya-Ukrayna
savaşı, siyasi, iktisadi ve insani boyutları olan çok boyutlu
bir sürece evrilmiştir. Küresel bir sorun hâline gelen gıda krizi ve
sivillerin tahliye edilmesi gibi hususlar savaşın insani boyutunun
temel başlıklarıdır. Türkiye, savaşın başından
bu yana siyasi, iktisadi ve insani inisiyatifler alarak kalıcı
ateşkesin sağlanması için somut adımlar atmış ve
atmaya devam etmektedir.
Hatırlanacağı
üzere, 22 Temmuz 2022de Türkiye'nin öncülüğünde İstanbulda Rusya ve
Ukrayna arasında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşmasıyla
önemli bir gıda krizinin önüne geçilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 30
Ekimde Rusyanın anlaşmayı askıya
aldığını açıklamasıyla başlayan kriz, 2
Kasım 2022de Türkiye'nin etkin diplomasi girişimiyle
çözülmüştür. Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri
gıda tedariki konusunda Batı merkezli bencil bir tutum içindeyken
Türkiye, Afrikadan Orta Doğuya, Amerika Kıtasından Asyaya
milyarlarca insanı bekleyen açlık tehlikesinin önünü
almıştır. Türkiye, Ukraynaya gönderilen gıda,
sağlık ve acil ihtiyaç malzemeleriyle savaşın
açtığı yaraları sarmaya gayret göstermiştir. Öte
yandan, Türkiye, sivillerin tahliyesi için de önemli inisiyatifler
üstlenmiştir. 24 Şubattan bu yana tüm hudut
kapılarımızdan 20 binden fazla Ukrayna vatandaşı
ülkemize giriş yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Türkiye, Ukraynada yaşayan Kırım Tatar ve Ahıska
Türklerinin tahliyesi konusunda tarihî, kültürel ve insani sorumluluğunu
yerine getirmeye devam etmektedir. 20 Kasımda, Türkiye'nin
girişimiyle, Ukraynanın Herson kentinde mahsur kalan 88 Ahıska
Türkü soydaşımız ülkemize nakledilmiştir.
Ahıskalı kardeşlerimize hoş geldiniz diyor,
başarılı diplomatik girişimleriyle süreçte emeği geçen
bütün yetkililerimizi tebrik ediyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan
Usta tarafından, 1 milyon 200 bini aşkın devlet ve özel sektör
öğretmeninin, ek ders ücreti karşılığında
çalışan usta öğreticilerin
karşılaştıkları maddi, manevi ve sosyal
sorunların tespiti ve bu sorunların giderilmesi ve alınması
gereken tedbirlerin araştırılması amacıyla 22/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Kasım 2022 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
24/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
24/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Erhan
Usta
Samsun
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili ve Grup
Başkan Vekili Erhan Usta tarafından, 1 milyon 200 bini
aşkın devlet ve özel sektör öğretmeninin, ek ders ücreti
karşılığında çalışan usta öğreticilerin
karşılaştıkları maddi, manevi ve sosyal
sorunların tespiti ve bu sorunların giderilmesi ve alınması gereken tedbirlerin
araştırılması amacıyla 22/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 24/11/2022 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklama üzere İYİ Parti Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Şenol Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Fikri hür,
vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeyi kendine şiar
edinmiş öğretmenlerimizin günü kutlu olsun diyorum. Tek ve sonsuza
kadar Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak
üzere, Millî Mücadeleye katılmış öğretmenlerimizi,
ebediyete intikal etmiş öğretmelerimizi, teröre kurban
verdiğimiz başta Aybüke Öğretmeni, Fırat
Çakıroğlunu, Gaziantepte şehit verdiğimiz Ayşenur
Öğretmeni ve nicelerini saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
Sayın milletvekilleri,
her yıl olduğu gibi, öğretmenin özlük haklarını
vermeyenler, onları yoksulluk sınırı altına itenler, itibarını
yerle bir edenler, onurunu çiğneyenler, öğretmenleri kategorilere
ayıranlar bugün yine methiyeler düzüyor, düzmeye devam edecek; sonra
kuşkusuz unutulacak. Taleplerini dile getiren, maruz kaldıkları
haksızlıklara karşı ses çıkaran öğretmenlerimize
yine Sayın Erdoğan Çapulcu musunuz, öğretmen misiniz? diyecek.
Millî Eğitim Bakanı kendisine bir öğretmen tarafından
uzatılan çiçeği elinin tersiyle itecek. Yine bir AK PARTİ
milletvekili özel okullarda çalışan öğretmenlerin asgari ücrete
talim etmeye devam etmelerinin çok doğru olduğunu söyleyecek.
Sayın milletvekilleri,
huzurun ve çalışma barışının
olmadığı ortamlarda çalışan, liyakatsiz idareciler
tarafından baskı ve haksızlığa uğrayan, ekonomik
ve sosyal problemlerle mücadele eden öğretmenlerimizin giderek güvenleri
azalmakta ve performansları düşmektedir. 18 milyon öğrenciyi
omuzlarına yüklediğimiz öğretmenlerin çektiği
sıkıntıları biz milletvekilleri olarak görmezden gelemeyiz.
Bütün eleştirilere ve uyarılara rağmen iktidarın
ısrarla kanunlaştırdığı bu sözde Öğretmenlik
Meslek Kanunu iktidarın, öğretmenlerin temel problemlerine ne kadar
uzak olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Öğretmenlerimizin
sözleşmeli, ücretli, kadrolu gibi hâlihazırdaki
sınıflandırılmalarının kalkması beklenirken
bu kategorilere ilave olarak, öğretmenlik başarısını
ölçmekten uzak bir sınava tabi tutmak suretiyle, onları uzman
öğretmen, başöğretmen kategorileriyle
farklılaştırmak hangi aklın eseridir diye sormak istiyorum.
Hiç bu konuyu öğretmenlere sordunuz mu, danıştınız
mı? Öğretmen açığını, kölelik sistemi gibi olan
ücretli öğretmenlikle kapatmaya çalışıyorsunuz ya da birçok
ders, branşı olmayan öğretmenlerle veya öğretmenlerin
olmadığı şekilde boş geçiyor. Plansız ve
öngörüsüz programlar neticesinde bugün, yüz binlerce öğretmen
atanmayı bekliyor, atanmayan öğretmen kavramı lügatimize
girdi. Mülakatlarda yapılan haksızlıklar ve torpiller,
liyakatin, başarılı olmanın anlamını ortadan
kaldırdı. Atanamadığı için intihar eden Mustafa
Kayayı, İsmail Karahanı, Merve İşleri, Merve Çavdar'ı
hatırlıyor musunuz acaba? Elektrik, doğal gaz veya su
faturalarını nasıl ödeyeceğini düşünen bir
öğretmen, öğrencisine ne ölçüde faydalı olabilir? Hele hele
büyük şehirlerde, maaşının yarısından
fazlasını ev kirasına vermek zorunda kalan bir öğretmenden
verim beklenebilir mi?
Ama öğretmenlerimiz
umutsuzluğa kapılmasınlar. Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener'in de ifade ettiği gibi,
öğretmenlerimize sözümüzdür, öğretmenlik mesleğini tekrar
cezbedici hâle getireceğiz. İYİ Parti iktidarında, cumhuriyetimizin
100üncü yıl dönümünde, ilk adımda 100 bin öğretmen
atamasını gerçekleştireceğiz. Köy
okullarımızı tekrar açarak taşımalı eğitim
sistemine son vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) -
Öğretmenlik Meslek Kanununu yeniden yazacağız.
Sayın milletvekilleri,
öğretmenlerimizin yaşadıkları sorunlar Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında zaman zaman gündeme gelse de çözüm
odaklı bir tutum sergilenmemektedir. 1 milyon 200 bini aşkın
devlet ve özel sektör öğretmeninin, ek ders ücreti
karşılığında çalışan usta öğreticilerin
karşılaştıkları maddi, manevi ve sosyal sorunlar
ortadadır. Yoksulluk sınırı altında yaşayan
öğretmenlerimiz mutlu değildir. Aldığı ücretle
ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, ek iş
yapmak için çaba harcayan öğretmenler huzurlu değildir. Aynı
işi yaptığı hâlde sınıflara ayrılan,
haksızlığa uğrayan öğretmen verimli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Lütfen, bitmek üzere.
BAŞKAN Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Sağ olun.
Gelin, değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; tarihe bugün bir not
düşelim. Bugün Öğretmenler Günü, Mecliste bulunan tüm partiler
olarak, evlatlarımızın yetişmesinde en önemli unsur olan
irfan ordumuzun yani öğretmenlerimizin tüm sorunlarını masaya
yatırarak çözüm önerilerini ortaya koyacağımız bir Meclis
araştırması için bu önergeyi birlikte kabul edelim diyorum.
Yıllarca öğretmen
yetiştirmiş bir kişi olarak şunu ifade etmek istiyorum ki:
Öğretmen kolay yetişmiyor. O yüzden, bugün, bu kararın Türkiye
Büyük Millet Meclisinden çıkmış olması
öğretmenlerimize yeniden bir umut olacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Züleyha Gülüm. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM
(İstanbul) Merhabalar.
Önergeye sözü eğitim
emekçileri söylesin diyerek KESK EĞİTİM SENin
açıklamasını size iletmek istiyorum. Hamasi nutuklar
değil, kalıcı çözümler istiyoruz. Öğretmenlik
mesleğini değersizleştiren ve itibarsızlaştıran,
öğretmenlerin acil ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen eşit
işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük
haklarını zayıflatan, öğretmenler arasında
ayrımcılığı ve eşitsizliği
derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanununu kabul etmiyoruz.
Öğretmenler, nitelikli okul/niteliksiz okul ayrımında
olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden yeterli
öğretmen/yetersiz öğretmen algısı yaratılarak
değersizleştirilmelerine karşı meslek onuruna sahip
çıkıyorlar. Öğretmenlerin geçim sıkıntısı
yaşadığı, ay sonunu getirmekte zorlandığı
bir dönemde öğretmenlere yönelik içi boş söylemlerin hiçbir
anlamı kalmadı.
Eğitim öğretim ve
bilim hizmeti alanında yıllardır büyük bir özveriyle görev yapan
idari ve teknik personel, memur ve yardımcı hizmetler
sınıfında çalışan eğitim emekçilerinin durumu ise
çok daha vahim. Eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde büyük emekleri olan
ancak diğer eğitim emekçileriyle eşit haklara sahip olmayan bu
arkadaşlarımız, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı
tartışmasız yerine getirmek zorunda
bırakılıyorlar. Eğitim hizmetleri sadece öğretmenlerle
değil, memur, yardımcı hizmetli, idari ve teknik personelle
birlikte yürütülen bir ekip işidir. EĞİTİM-SEN
açısından, eğitim öğretim süreçlerinde emek harcayan
herkesin emeği önemli ve değerlidir. Bu nedenle, öğretmenler ile
memur, yardımcı hizmetli, idari ve teknik personeli ayrı tutan,
onların emeğini yok sayan her türlü yaklaşım ve
uygulamanın karşısında olduğumuzu bildiriyoruz.
Öğretmeniyle memuruyla, yardımcı hizmetlisi, idari ve teknik
personeliyle 1 milyonu aşkın eğitim emekçisinin
yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek
için yıllardır adım atmayanların, gerçek
sorunlarımızı görmezden gelenlerin her yıl aynı
cümlelerle tekrarladıkları bildik nutuklarını daha fazla
dinlemek istemiyoruz. Eğitimde özellikle son yıllarda esnek,
güvencesiz ve angarya çalıştırma uygulamaları belirgin bir
şekilde artmıştır. Ücretli ve sözleşmeli
öğretmenlik, mülakat ve güvenlik soruşturmaları nedeniyle
yaşanan sorunlar, 500 bini aşkın işsiz, ataması
yapılmayan öğretmenin varlığı gibi temel
konuların çözümü noktasında bugüne kadar hiçbir somut adım
atmayanların, takvimde sırası geldiği için
öğretmenlere övgüler dizmesinin hiçbir anlamı yoktur.
Öğretmenlerimize insanca
yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve
yaşam koşulları yaratılmalı, bunun için de başta
maaşlar olmak üzere, meslek ve özlük hakları insan onuruna
yaraşır düzeye yükseltilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla)
Siyasi iktidarın haksız ve hukuksuz bir şekilde OHAL
KHK'leriyle ihraç ettiği eğitim ve bilim emekçilerinin işine,
ekmeğine, çalışma hakkına ve geleceğine yönelik hukuk
dışı tutumlar 375 sayılı KHK'nin 35inci maddesi
üzerinden devam etmektedir. KHK'lerle yaratılan haksız ve hukuksuz
uygulamalara derhâl son verilmeli, meslektaşlarımızın tüm
haklarıyla birlikte işine ve öğrencilerine kavuşması
için gerekli adımlar atılmalıdır. Sorunlara somut ve
kalıcı çözümler üretilmesini istiyor, tüm eğitim ve bilim
emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının bir an
önce çözülmesini talep ediyoruz. diyor eğitim emekçileri.
Onların sözü bizim
sözümüzdür, aynı talepler bizim taleplerimizdir. Hamasi nutuklar
değil, gerçek çözümler istiyoruz.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL
(Hatay) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Ebedî
Başöğretmenimiz başta olmak üzere, şehit edilen tüm
öğretmenlerimize, ebediyete intikal eden bütün öğretmenlerimize bir
kez daha Allahtan rahmet diliyorum; minnetle yâd ediyorum, saygıyla
anıyorum.
Bugün 24 Kasım; bu
vesileyle, bütün öğretmenlerimizin, cefakâr, yürekli, güzel, dürüst bütün
öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
ben bir anekdotla başlamak istiyorum. Pazara geçiyorum, esnafı gezmek
istiyorum. Yaklaşık 30-35 yaşlarında bir genç
satış yapıyor; 70-75 yaşlarında bir amca da 3-4 tane elma
ve birkaç şey aldı, ödemeye kalkıştı ama maalesef,
cebinde para bulamadı. Amca, ben ödeyebilir miyim? dedim; Yok
evladım. dedi. Satışı yapan arkadaş da dedi ki:
Sayın Vekilim, ben de öğretmenim, kendisi de emekli öğretmen.
Evet, Sayın Zengin az
önce çok değerli öğretmenleri saydı, bütün
öğretmenlerimizin ellerinden öpüyoruz, ayrı bir konu ama bakın,
arkadaşlar, bence ben de dâhil olmak üzere hiçbir milletvekili
arkadaşımız, hiçbirimiz bugün hiçbir öğretmen
arkadaşımızı arayıp da Ellerinizden öpüyoruz.
demeyelim çünkü onlar için biz bir şey yapamadık yapamıyoruz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Dedim, ben dedim. Serkan, ben dedim gelirken,
sabah
SERKAN TOPAL (Devamla) Biz
bir şey yapamadık arkadaşlar. Ben o öğretmeni, o 72
yaşındaki öğretmeni bu duruma düşürenden açıkçası
utanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
O 2nci işi yapmak
zorunda kalan, öğretmen arkadaşım, hiç merak etme, üzülme; sizin
sorununuzu biz çözeceğiz arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar,
açlık sınırının altında bir emekli maaşı
olur mu? Bir öğretmen 2nci işi yapmak zorunda
bırakılır mı arkadaşlar? Biz ne yapıyoruz burada
milletvekilleri olarak? O, 70-75 yaşındaki emekli öğretmenin de
2 milletvekili öğrencisi vardı arkadaşlar. Bizler
öğretmenlerimiz için bir şey yapamadık, hepimize yazıklar
olsun arkadaşlar! Maalesef, çok iyi biliyorsunuz, öğretmenler odası
ücretli, sözleşmeli, kadrolu diye ayrıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ya, bunu görmüyor muyuz
arkadaşlar, biz bunu görmüyor muyuz? İntihara kalkışan
atanamayan öğretmenler var. Ya, bakın, ne güzel bir
araştırma önergesi; gelin, hepimiz birlikte, el ele öğretmen
arkadaşlarımızın bu sorunlarını çözelim.
Eğer siz muhalefet getirdi diye ret verecekseniz, siz getirin, biz
destekleyelim; siz getirin, biz destekleyelim arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Ya, hakikaten, ben, bugün, o
öğretmenleri düşündüğümde... Her ikisinin de o gün gözleri
dolmuştu arkadaşlar. Çocuklar yırtınıyor; 100 bin
atama, 100 bin atama! diye Twitter'da etkinlik yapıyor ama tık yok.
Ya, arkadaşlar, madem bugün Öğretmenler Günü, gelin, hepimiz bu
öğretmen arkadaşlarımızın sorunlarını
beraber çözelim. Beraber o...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Son
iki cümleyi söyleyeyim, bitireceğim, son iki cümle.
BAŞKAN Süre
vermiyoruz.
SERKAN TOPAL (Devamla) Ben
de öğretmenim Sayın Başkanım.
Bu öğretmen
arkadaşlarımızın bu sorunlarını beraber çözelim
arkadaşlar.
Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Nazım
Maviş.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen
başında, mesleği başında şehit düşen tüm
öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Ayrıca, hayatını
kaybeden öğretmenlerimize Allah'tan rahmet, tüm öğretmenlerimize de
sağlık ve afiyet diliyorum. Bana bir harf öğretenin kölesi
olurum. diyen bir terbiyenin mensubu olarak, siyasi tercihlerine
bakmaksızın yalnızca öğretmen olmaları hasebiyle tüm
öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum; 24 Kasım
Öğretmenler Günü'nüz kutlu olsun.
Değerli milletvekilleri,
hepimiz biliyoruz ki bir eğitim sisteminin gücü ve başarısı
öğretmeninin gücüne ve başarısına bağlıdır;
bir okul, içindeki öğretmenler kadar iyidir. Öğretmenler eğitimin
kalbi ve ruhudur. Öğretmen olmak sınıfta bir konuyu
öğretmekten çok daha fazla bir şeydir. Nurettin Topçu Türkiye'nin
Maarif Davası isimli kitabında Muallim hayatımızın
sahibi olmaktan ziyade sanatkârıdır. diyor. Yine Nurettin Topçu
Maarif demek, muallim demektir. Kitap, program, imtihan ve bütün öğretim
meselelerini çözümleyecek olan bir milletin muallim ordusudur. diyor.
Biz de eğitim
sistemimize bakarken bu perspektiften hareketle bakıyoruz yani eğitim
sistemimizi güçlendirmenin yolunun öğretmeni güçlendirmekten
geçtiğini biliyor ve buna inanıyoruz. Bu nedenle, bugüne kadar
iktidarlarımız boyunca bir yandan eğitim ortamlarını
iyileştirecek fiziki yatırımları, altyapı
yatırımlarını hızla tamamlarken diğer yandan da
öğretmeni güçlendirecek birçok adımı attık.
Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını ve
statüsünü, öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerini, özlük
haklarını iyileştirecek kararlar aldık. Öğretmeni
uyguladığımız bütün eğitim politikalarının
merkezine yerleştirdik. Buradan hareketle, öğretmen
sayımızı artırdık; öğretmen
sayımızı 540 binlerden 1 milyon 200 binin üzerine
çıkardık. Atanan öğretmen sayısı iktidarımız
döneminde 750 bini buldu ve şu anda, atanan öğretmen
sayımız, mevcut öğretmen sayısının yüzde 74üne
karşılık gelmektedir; bu, aynı zamanda genç bir
öğretmen kadrosuna sahip olduğumuzu gösteriyor. Nitekim 40 yaş
ve altındaki öğretmen sayımız, toplam öğretmen
sayımızın yüzde 65ine tekabül etmektedir.
Öğretmenlerimizin maaşlarında iyileştirmeler yaptık,
ek ders ücretlerinde iyileştirmeler yaptık, öğretmen
başına düşen öğrenci sayısını azalttık,
öğretmenlik mesleğinin gelişimini ve statüsünü güçlendirmek için
adımlar attık; Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlik
Belgesini, Öğretmen Strateji Belgesini, Öğretmen ve Öğrenci
Destek Sistemini, Öğretmen Bilişim Ağını,
Öğretmenlik Meslek Kanununu çıkardık. Elbette ki
yaptığımız bütün bu sayısız hizmetlere
rağmen öğretmenlerimiz için daha yapacak çok şey olduğunu
düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) Biz öğretmenlerimizi güçlendirecek bu işleri yaparken
öğretmenlerimizi katleden terör örgütlerini ve onların terörüne
seyirci kalanları da buradan şiddetle kınıyorum. Terör
örgütü PKK tarafından bugüne kadar 151 öğretmenimiz şehit
edildi. 22 yaşındaki Aybüke Yalçın Öğretmenimizi en mutlu
gününde, öğrencileriyle karne heyecanı yaşadığı
gün şehit ettiler. 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz
Öğretmenimizi dağa kaçırıp işkence ederek şehit
ettiler. 21 yaşındaki Neşe Alten Öğretmenimizi henüz
mesleğinin 25inci gününde babasıyla birlikte katlettiler. Daha üç
gün önce Gaziantep Karkamışta terör örgütünün hain
saldırısında şehit olan 22 yaşındaki Ayşenur
Alkan ilk Öğretmenler Gününü bugün kutlayacaktı, kınamaktan
korktuğunuz terör örgütü, ona çiçek yerine kefen biçti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NAZIM MAVİŞ
(Devamla) - Bugün Öğretmenler Gününde, çocuklarımızın
geleceğini aydınlatmak için kendi hayatlarını terör
örgütlerine kurban vermiş olan bütün şehit öğretmenlerimizi
rahmetle anıyorum, şehit öğretmenlerimizi burada anmaktan
kaçınan herkesi de kınıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, Sayıştayın belediyelerde tespit
ettiği yolsuzlukların araştırılması amacıyla
24/11/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
24/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Kasım 2022 tarihinde
Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Sayıştayın
belediyelerde tespit ettiği yolsuzlukların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan -22627 grup numaralı- Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
24/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Sayıştay bizler adına yani Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına, yani millet adına denetim yapıyor. Ne için denetim
yapıyor? Milletin ödediği vergilerin bir yolsuzluk konusu olup
olmadığını denetlemek için bu denetimleri yapıyor ve
bulguları bize iletiyor değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
Sayıştay pek çok bulguya imza atıyor ve bu çerçevede
belediyeleri de denetliyor, tüm kamu kurumları gibi, belediyeleri de
denetliyor. Şimdi, belediyeleri denetlerken
Elbette AKP'li belediyeler
var, CHP'li belediyeler var, MHP'li, İYİ Partili belediyeler var.
Şükür, HDP'li belediye bırakmadınız neredeyse kayyumlar
atayarak(!) Bu belediyeler denetleniyor. Değerli arkadaşlar,
Sayıştay denetçileri bulgularını yazıyorlar ama
bakın, CHP'li, İYİ Partili belediyelerle ilgili bir bulgu
bulduklarında bununla ilgili yargı ve idare elinden geleni
ardına koymuyor ama yürek yemiş Sayıştay denetçileri,
eğer ki AKP'li veya MHP'li bir belediyeyle ilgili bir bulgu bulursa
değerli arkadaşlar, onlarla ilgili ne idari işlem yapılıyor
ne de yargıda işlem yapılıyor. Bu nasıl bir çifte
standarttır değerli arkadaşlar! Bakın, ben o yürek
yemiş Sayıştay denetçilerini tebrik ediyorum AKP'yle ilgili
bulgu bulan.
Bakın, önergemizde
konusu var değerli arkadaşlar; denetçiler Ya, bu
Şırnak'ın Uludere ve Hilal Belediye Başkanları ihaleye
fesat karıştırmaktan ve rüşvet suçlarından ceza
aldılar. diyor. Bakın, bu bulguları buluyorlar, yetmiyor,
bunlar yargıya gidiyor ve yargıda bu Belediye Başkanları
ceza alıyorlar değerli arkadaşlar. Bakın, iddiadan
bahsetmiyoruz. Hani HDPli bir belediyeyle ilgili bir iddiayla ilgili bile
kayyum atıyorsunuz ya, bu Belediye Başkanları,
Şırnakın Uludere ve Hilal Belediye Başkanları
rüşvet ve ihaleye fesat karıştırmaktan ceza
almışlar, ceza! Peki, bununla ilgili ne oluyor arkadaşlar, bu
cezayı alınca? Bu Belediye Başkanları nereye
koşuyorlar? Bakın fotoğrafa arkadaşlar, nereye
koşmuşlar? Fotoroman Süleyman Soyluya koşmuşlar. Bütün
yolsuzluklarla ilgili fotoromanı olan İçişleri Bakanı Süleyman
Soyluya koşuyorlar. Niye? Kurtar bizi İçişleri Bakanı!
diyorlar. İçişleri Bakanı ne yapıyor? Aylar geçiyor;
altı ay, sekiz ay geçiyor, bunlarla ilgili bir işlem yapıyor mu?
Yapmıyor değerli arkadaşlar. İşte çifte standart budur
arkadaşlar.
Bakın, size söyleyeyim,
bugün sokakta insanları çevirip HDPli belediyelere niye kayyum
atandı? diye sorsanız 100 kişiden 60ı herhâlde şunu
söyler: Onlar dağa para gönderiyordu diye kayyum atandı. Niye?
Çünkü sizin propaganda aygıtınız böyle söylüyor. HDPli
belediyeler dağa para gönderiyordu, o yüzden kayyum atandı. derler.
Değerli arkadaşlar,
size sorarım ya, bir HDPli belediyeyle ilgili, belediye
başkanıyla ilgili, dağa para göndermekle ilgili elinizde 5
kuruşluk -bırakın milyonları, milyarları- bir belge,
bilgi, mahkeme kararı var mı? Yok. Olmaz da
HDPli belediyelerle ilgili
5 kuruşluk bir yolsuzluk dosyası var mı elinizde? Şükürler
olsun ki yok, olmaz da değerli arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Kılıfını mı buldun?
GARO PAYLAN (Devamla) Ama
siz bu iddialarla belediyelerimizi gasbettiniz ve değerli arkadaşlar,
hâlâ da belediye başkanlarımızı göreve iade etmiyorsunuz.
Bak, rüşvet ve yolsuzluktan, ihaleye fesattan mahkeme kararları var;
hâlâ AKP'li Şırnak, Uludere ve Hilal Belediye Başkanları
koltuklarında. Yeter mi? Yetmez değerli arkadaşlar. Daha pek çok
belediyenizle ilgili iddia var, ne idare bir işlem yapıyor ne de
yargı bir işlem yapıyor. Neden? Çünkü değerli
arkadaşlar, balık baştan kokar.
Hani bu, fotoroman Süleyman
Soylu var ya, İçişleri Bakanı
Hani Mardin'in kayyumu var ya
değerli arkadaşlar, Mustafa Yaman; yüz milyonlarca liralık
yolsuzluk yapmış. O kişiden kim hediye almış yüz
binlerce liralık? Bak, faturaları burada. Süleyman Soylu ve
diğer pek çok bakan, bak, suçüstü; tespih faturası kesilmiş,
tespihçide tespih beğeniyor, aha da faturası burada; Süleyman Soylu
bunları yapıyor. Tabii ki imam bunu yaparsa cemaat ne yapar? Belediye
başkanları ne yapar? İşte onlar der ki: Bu suçlar, bu
yolsuzluklar demek ki normal, biz yolumuza devam edelim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Süre
vermiyor musunuz Başkanım?
BAŞKAN Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla)
Sayıştay da bir bulgu bulursa bunun üzerini Süleyman Soylu örter,
idare bir işlem yapmaz. Yargıda da nasıl olsa biz yargı
üzerinde hâkimiyet kurarız ve herhangi bir işlem yapılmaz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, bu yolsuzluk iddialarının binde 1i CHP'li bir
belediyede, İYİ Partili bir belediyede olsaydı neler
yapacağınızı çok iyi biliyoruz ama sizlerle ilgili
milyarlarca liralık yolsuzluk belgesi var ama işlemleri
yapamıyorsunuz. Niye? Çünkü işin başında Süleyman Soylu
var. Süleyman Soylu'yla ilgili de binlerce yolsuzluk iddiası var. Siz
böyle bir İçişleri Bakanını görevde tuttuğunuz sürece
belediye başkanlarınızın da aynı yoldan yürümesini
engelleyemezsiniz değerli arkadaşlar. Gelin, araştırma
önergemize destek verin; yolsuzlukları, hırsızlıkları
ortaya çıkaralım, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
koruyalım.
Saygılar sunarım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın
Çelik.(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
24 Kasım
Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Başta Ulu Önder olmak üzere
şehit olan öğretmenlerimize ve ebediyete intikal edenlere rahmet
niyaz ederken tüm camiaya saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
görünen köy kılavuz istemez. Doğrudan yeme kastıyla hareket eden
bir yönetim anlayışının ulaşacağı netice
hüsrandır. AKP belediyeciliği kendi devletine, kendi halkına,
inanç ve değerlerine tamamen yabancılaşmış, yoz bir
yönetim mekanizması hâline dönüşmüştür. Başka bir ifadeyle,
AKP tipi belediyecilik maalesef ülkeyi batağa sürüklemiştir. Kamu
kaynakları acımasızca sömürülmüş, bütün hizmet
alanları ranta kurban edilmiştir. Bugün belediyelerdeki en büyük mali
kaçak imar uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Oysa,
yapılması gereken bellidir; İmar Kanununa ve mevzuatına
kesin hükümler getirilmeli, müeyyideler artırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
diğer taraftan, belediyelerin çok kıt imkânlarla hizmet etmeye
çalıştıkları da bilinmektedir, buna istinaden bir kanun
teklifi de hazırlamıştık. Kanun teklifimiz büyükşehirlere
verilen genel bütçe vergi gelirleri toplamının yüzde 6
oranının yüzde 8e yükseltilmesini öngörüyordu, diğer
belediyeler için de oranlar bütünüyle artırılıyordu ama AKP bu
tür düzenlemelere asla değer vermiyor.
Diğer taraftan,
belediyeler, hizmet ve yatırımları için kredi temininde büyük
zorluklar yaşamaktadır. Birçok belediye yurt dışından
kredi temin etmeyi başarırken bakanlık kredileri
onaylamadığı için yürürlüğe sokulamıyor,
dolayısıyla belediye yatırımlarını
gerçekleştiremiyor. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanlığı
bütçesinden Cumhurbaşkanlığı emriyle yandaş
belediyelere de mali transferler yapılıyor.
Denetime gelince,
Sayıştay mevcut 1.397 belediyenin ancak yüzde 35ini
denetleyebiliyor, Sayıştay dışında geçmişte
Mülkiye Teftiş Kurulu tüm belediyeleri üçer yıllık periyotlar
hâlinde mali denetime tabi tutuyor ve tazmin raporu düzenliyordu. Şu anda
mülkiye müfettişlerinin mali denetim yetkisinin olmaması
belediyelerde yolsuzlukların ana nedenlerinden biri hâline gelmesine yol
açmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
tamamlayın.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) AKP'li belediyelerin yıllarca dernek, vakıf ve
yandaş medya, sözde strateji, danışmanlık şirketleri
gibi oluşumlara sık sık kaynak transferleri
yaptığı da bilinmektedir. Üzülerek ifade etmek isterim ki
belediyelerin arsa ve binalarının da kapış kapış
peşkeş çekildiği aşikârdır. Yarın iktidar
değişince ne olacak? Paylar düzeltilecek, Maliyenin yedek
ödeneğinin rasyonel kullanımı sağlanacak, imar
yolsuzluklarına son verilecek, Sayıştay ve Mülkiye Teftiş
Kurulu denetimleri ağırlık kazanacak, kredi
kullanımında partizanlığa son verilecek; vakıf, dernek
gibi birtakım oluşumlara, transferlere son verilecek diyorum.
Teşekkür ediyorum,
hepinize saygılar sunuyorum.(İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; isminde bulunan adaleti dünden yitirmiş bir
iktidarın belediyeler arasında ayrım yapmamasını
beklemiyoruz zaten, ayrım yapacaklardır, eşit davranma
ihtimallerini bile görmüyoruz ama bu adil davranmamayı belli bir noktada
durdurmaları gerekiyor. Ne bileyim, işte, Cumhurbaşkanı
topal ördek dedi; ona uygun olarak kredilerini engelleyebilirsiniz, bu da
anlaşılabilir, anlaşılmaz ancak hadi diyelim. Ama bunu
kriminal bir hâle getirip, yolsuzluk yapanlara ses çıkartmayıp
aksine, mahkeme sonucu olmayan belediye başkanlarını görevden
alırsanız ya da orada bir terör varmış gibi, terör
örgütleri orada cirit atıyormuş gibi işleme tabi tutarsanız
bu bir vicdansızlıktır.
Ve başka bir şey
daha, bunu bu ülke çok yaşadı. Kendi yolsuzluk yapanını
engellemezsen yolsuzluk kanserli bir hücre gibi her tarafa yayılır ve
bunlara sorumsuzluk tanımak da bu ülkeye yapılacak en büyük
kötülüktür. Ben Sayıştay raporlarındaki usulsüzlükleri
söylemeyeceğim, Garo Paylan söyledi bunu. Bursadaki 4 milyon lira harcayan
Yıldırım Belediyesini, Malatyadaki temizlik işleri için
Mercedes alınmasını, Bursada 27 ihalenin tek kişiye
verilmesini; bunları ayrı tutuyorum ama asıl -kayyum
belediyelerini de bırakıyorum- bizim belediyelere
yapılanları ifade edeceğim: Birincisi, Yalova Belediyesi. Yalova
Belediye Başkanı Vefa Salman bir suç ihbarı yapıyor ve
görevden alınıyor. Bunun üzerine, 3 tane bilirkişi raporu ve
MASAK raporu suçsuz olduğunu söylemesine rağmen iki buçuk yıldan
bu yana görevine iade edilmiyor. Menderes Belediye Başkanı Mustafa
Kayalar, mahkeme sonucu yokken görevden alınıyor. Çam Belediyesi keza
aynı şekilde
Geçen yıl bütçe
görüşmelerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 557 terörist
var. denildi. Onunla ilgili en küçük bir açıklama daha sonra
çıkmadı; bu iddiayı kamuoyuna bırakan kişi, bununla
ilgili tek bir işlem yapmadı. Mersinde bir terör
saldırısı sonrası, ertesi gün, Mersin Büyükşehir
Belediyesinde 17 çalışana sabah erken saatlerinde yine terör
gözaltısı yapıldı ama ne oldu? 13ü serbest kaldı,
bunlardan 1inin de şehit çocuğu olduğu ortaya çıktı.
Bunların hepsini yapan, bu kriminal dönemi yansıtan, kriminal bakan
-biraz önce ifade eden Grup Başkan Vekilim gibi- suç işleri
bakanı fakat suç işleri bakanı bunu yapıyor olsa da burada
AKP milletvekillerinin, AKP yöneticilerinin buna itiraz etmeleri gerekiyor
çünkü yapılanlar, diğer kendi belediyelerindeki yolsuzlukla mukayese
edildiğinde arada dağlar kadar fark var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Ben size Adanadan, Ceyhandan da bir örnek vereceğim: Ceyhan
Belediye Başkanı Kadir Aydar, genç bir kardeşimiz, ilk
başta Yüksek Seçim Kurulu tarafından görevden alındı, daha
sonra da bir yolsuzluk soruşturmasıyla hapse atıldı, genç
kardeşimiz tam dört buçuk ay hapiste yattı. Mahkemeye
çıktı, mahkemede rüşvet aldığı ifade edildi, bu
rüşvetin de tapelerde olduğu söylendi ancak bu tapelerde
rüşveti veren Ben vermedim. diyor, alan Ben almadım. diyor; en
sonda da mahkeme sesli dinlemek üzere tapeleri istedi, tapeler gelince o
yolsuzlukta Kadir Aydarın adı ortaya çıkmadı ve sonuçta
bunun bir düzmece olduğu ortaya çıktı. Ben buradan sizlere
soruyorum: Bu yolsuzluk sonrası, bu organize kötülük sonrası bile
isteye bu kötülüğe alet olmak sizin açınızdan bir
rahatsızlık sebebi değil midir?
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur
Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
- Uğur Aydemir, savun bakalım, hadi savun bakalım.
AK PARTİ GRUBU ADINA
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle, şehit olan öğretmenlerimizi ve ebediyete irtihal eden
öğretmenlerimizi rahmetle anıyor ve geleceğimizi inşa
edecek yavrularımızı yetiştiren tüm öğretmenlerimizin
de Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Sayıştay 6085
sayılı Kanunun 48inci maddesine göre denetim yapar, nereleri
denetlediği de çok aşikâr, malum. Şimdi, Sayıştay
denetçisi gitti, kurumda denetimini yaptı, bir suç buldu veya konusu suç
teşkil eden bir olaya rast geldi, denk geldi; raporunu yazar,
Sayıştay Başkanlığına öncelikle bildirir; hangi
belediye, şudur, budur diye bakmaz. Sayıştay
Başkanlığına bunu bildirdikten sonra, Sayıştay
Başkanı esnek davranamaz, keyfî davranamaz. Ne yapar? Bunu derhâl
ilgili daireye bildirir. İlgili daire 4 asil üyeden ve 1 başkandan
oluşur. Bunlar inceleme yaptıktan sonra hakikaten konusu suç
teşkil eden bir durum varsa cumhuriyet
başsavcılığına ne yapar? Suçu bildirir. Cumhuriyet
başsavcılığı konuyu inceler, araştırır,
hak mahrumiyetini gerektiren durum varsa Adalet Bakanlığına,
eğer hak mahrumiyetini gerektiren bir durum yoksa, kamu zararı varsa
bunu Sayıştaya bildirir. Sayıştay da Maliye
aracılığıyla kamu zararını zararı
oluşturan kişilerden ne yapar? Onlardan tazmin yoluna gider ve
tahsilatını yapar.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, Sayıştay bu kadar temiz bir soruşturma yaparken,
denetim yaparken sizlerin gelip de burada A belediyesine, B belediyesine
şöyle karar verdi, keyfî karar verdi, yargısal boyuttan sonra
İçişleri Bakanı bunu uygulamıyor. demeniz en hafif tabirle
absürt bir şey. Neden? Çünkü arkadaşlar, incelemeye
baktığınız zaman, incelenen konulara
baktığınız zaman, ilgili belediyelerin belediye
başkanlarının neden görevden
alınmadığını, neden görevine devam ettiğini zaten
siz de çok net biliyorsunuz. Mesela, Uludere Belediye Başkanı; konusu
suç teşkil eden durum var. Hangi tarihte olmuş? Belediye
Başkanı Belediye Başkanı olmadan önce durum söz konusu ve
İçişleri Bakanlığı bunu görevden almıyor.
Diğer bir konu hangi konu? Hilal Belediye Başkanı. 2013 yılında
suç var mı? Var. Ceza almış mı? Almış. Bu, 2014
yılında tekrar Belediye Başkanı seçiliyor ve 2019
yılında tekrar seçildiği için görevine devam ediyor. E, AK
PARTİli belediyelere bunu uyguladınız, başka belediyelere
niye uygulamıyorsunuz? diyorsunuz değil mi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Nasıl devam eder ya?
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
Ataşehir Belediye Başkanı, Adana Belediye Başkanı da
aynı durumla karşı karşıya kalmış ve onlar
da ne yapmışlar? Tekrar görevlerine atanmışlar.
Efendim, Yalova Belediye
Başkanından bahsetti arkadaşlarımız. Yalova Belediye
Başkanı bir defa görevi başındaydı, seçime gitmedi,
görevi devam ederken suçu tespit ediliyor, ceza alıyor ve
cezasının sonucunda mahkûm oluyor. (*)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hayır, Yalova Belediye Başkanı ceza almadı, ceza almadı,
yargılaması devam ediyor. 3 bilirkişi raporunda da
suçsuzluğu belirtildi.
BAŞKAN Buyurun.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Ama bizim arkadaşlarımızın biri mahkeme
basmıyor, hepsi ne yapıyor? Mahkeme kararına saygı
duyuyorlar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya yalan söylemeyin! Ya Allahtan korkun, mahkemesi devam ediyor adamın
ya!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Ama sizler işinize gelince, hukuk ve yargı süreci devam
ederken size göre, sizin istediğinize göre, hoşunuza gidecek bir
şekilde karar verirse Bağımsız bir yargı ve mahkeme.
diyorsunuz ama hoşunuza gitmediği zaman Adalet tecelli etmedi çünkü
niye? Mahkemeler bağımsız değil. diyorsunuz.
Arkadaşlar, çifte standartlı bir şekilde hareket yapmayın.
Bursa Belediyesinin 7 milyar cirosu var, bütün ihalelerini e-ihale sisteminden
canlı yayında yapıyor. Sadece ve sadece 8 milyon TLsini 21/bye
göre yapmış; 7 milyar kaç para, 8 milyon kaç para? Bunu getirip
burada söz konusu yapıyorsunuz arkadaşlar.
RAFET ZEYBEK (Antalya)
Burada bari yalan söylemeyin ya!
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Biz AK PARTİ olarak, kurum ve kuruluşlara bakmadan,
isimlerine bakmadan, belediyesinin ismine bakmadan
Kim haksızlık
yapıyorsa, kim rüşvet yiyorsa, kim suç işliyorsa onun
hesabını sormayan namerttir. Ama burada gelip de çifte standart
yapmayın arkadaşlar. (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RAFET ZEYBEK (Antalya)
Sizin İçişleri Bakanınız namert.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Uğur Bey, bak, bak
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Bizler yetimin hakkını koruyoruz. Evet, yetimin
hakkını koruyoruz, onun içindir ki yirmi yıldır
iktidarız, 20nci bütçeyi yapıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Neresini düzeltelim bilemiyorum ama bir sataşma var
tabii. Yalova Belediye Başkanımızla ilgili duruşmanın
görüldüğü noktadaki konuyla ilgili olarak mahkeme basmakla itham etti.
Grubumuz adına Burhanettin Bulut cevap verecek.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Manisa Milletvekili Uğur
Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Sayın Başkanım, genel
alışkanlıkları, suç olmadan suçlu ilan etmek artık
AKPnin genel ahlakı olmuş durumda. Ben de buradan şunu
söylüyorum: Suçluyu, yolsuzluğu savunan namertoğlunamerttir; bir.
(CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Namerttir, aynen.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) İki: Yalova
diyorsunuz. Ya Yalovanın mahkemesi devam
ediyor, iki buçuk yıldır da belediye başkanlığı
görevinden alınmış durumda. 3 bilirkişi raporu
açıklandı ve hâlâ mahkeme onu görevine iade etmiyor.
Peki, hani
Namertoğlunamerttir. diyoruz ya, AKP Şanlıurfa ve Hilal
Belediye Başkanları, Ocak 2022de, rüşvet ve ihaleye fesat
karıştırmaktan kesin hapis cezası aldı mı,
almadı mı? Mahkeme kararı. Dönelim; mahkeme bu Belediye
Başkanlarının görevden alınması için
İçişleri Bakanlığına yazı yazdı mı,
yazmadı mı? Dönelim; yine, aynı Belediye Başkanları,
onları görevden alması gereken Soyluyla gidip İçişleri
Bakanlığının odasında fotoğraf çektirdi mi, çektirmedi
mi?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Uğur Bey, bak burada, bak.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Evet, fotoğraf da burada, buyurun.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Cevaplayacağım.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Siz diyorsunuz ki: Yalovada Belediye Başkanı suç işledi.
Mahkeme kararı yok; burada fotoğrafı olan 2 Belediye
Başkanı
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ceza aldı. diyor ya!
BURHANETTİN BULUT
(Devamla)
sadece ve sadece AKPli olduğu için sorumsuzluk var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ceza almadı, bilirkişi raporlarına göre Suçsuz. diyor.
JALE NUR SÜLLÜ
(Eskişehir) Bu kadar iftira atılmaz ya.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Onlara hiçbir ceza işlemiyor, üzerine
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bu kadar yalancı olunmaz.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla)
ittifak gibi, İçişleri Bakanlığında,
devlet kurumunda Bakanla fotoğraf çekilebiliyor.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Cezadan sonra, cezası kesinleştikten
sonra fotoğraf çekiliyor.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Uğur Bey Meclise yanlış bilgi verdi; ceza yok
ortada, ceza yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Evet.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Cezası kesinleştikten sonra destek için
fotoğraf çekildi, mesaj böyle.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ceza almadı, yargılama devam ediyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkanım, ben de bir şeyi düzelteyim.
BAŞKAN Yerinizden söz
vereyim, buyurun...
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Başkanım, düzeltsin, ceza yok.
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Uğur Bey, vicdan, vicdan!
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin, Adana Milletvekili Burhanettin
Bulutun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Evet, değerli arkadaşlar, biz adaletli
davrandığımızdan dolayı, biz hakkı haklıya
teslim ettiğimizden dolayı, hakkını teslim
ettiğimizden dolayı yirmi yıldır iktidarız, 20nci
bütçeyi yapıyoruz; bu bir. (CHP sıralarından gürültüler)
İkincisi, mahkeme Yalova
Belediye Başkanının iade talebini reddettikten sonra Sayın
Soylu, Sayın Bakanımız, Kıymetli Bakanımız onu
nasıl görevine iade edecek arkadaşlar?
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Ceza almadı, ceza almadı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ceza almadı, ceza almadı. Bilirkişi raporuna göre Suçsuz.
diyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Mahkemeyi hiçe mi sayacağız, siz İçişleri
Bakanlığından bunu mu bekliyorsunuz, bunu yapmamız mümkün
mü? Bunu yapamayız, bu iki.
Üçüncüsü, Hilal Belediyesiyle
alakalı, 2013 yılında tespit edilen suçtan sonra 2014te seçimi kazanıyor,
2019da seçimi kazanıyor.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Ya,
nasıl Ceza aldı. diyebiliyorsun? Ayıp değil mi ya bu!
İftiracı mısın sen? Ceza almadı, adam daha
yargılanıyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yargılaması devam eden birini nasıl suçlu ilan ediyorsunuz?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Dolayısıyla, Belediye Başkanlığı
görevine devam ettiği sürede, Belediye Başkanının
İçişleri Bakanıyla fotoğraf çekmesinde ne mahzur var?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yargılaması devam ediyor. Yargılaması devam ediyor, 3
tane bilirkişi raporuna göre Suçsuz. diyor.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Belediye Başkanı devam ediyor görevine arkadaşlar.
Yargıya saygı duyalım, yargının verdiği karara
saygı duyalım.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya)
Yazık ya, yazık!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sen duy saygıyı, yargılaması devam eden birini
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN Grup
Başkan Vekili söz istiyor.
Buyurun Sayın Altay.
41.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Manisa Milletvekili Uğur
Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerini düzeltmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Parlamento tartışma yeridir, iftira atma yeri
değildir. Sayın Uğur Aydemir'in biraz önce kürsüde
yaptığı konuşmada Yalova Belediye
Başkanımızla ilgili olarak Yargılandı ceza
aldı. ifadesini düzeltmesini talep ediyorum çünkü böyle bir şey yok.
BAŞKAN Tamam, peki.
Sayın Oluç, buyurun.
42.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemirin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için
iki noktaya değinmek istiyorum. Hani, sayın hatip dedi ki:
Hakkı haklıya teslim ettiğimiz için iktidardayız. Öyle
değil; ben size 2 tane örnek vereceğim. Birincisi, 10dan fazla
atanmış olan kayyum yolsuzluktan dolayı değiştirildi.
Yani siz kendi atadığınız kayyumları yolsuzluk
yaptı diye görevden aldınız, bazı yerlerde 4üncü defa
atanmış kayyumlar var. İkincisi, hak ve haklıya
bakalım. Mardin kayyumu Sayıştay raporlarına, bütün daire
başkanlarının hakkında suç duyurusu olmasına rağmen
yargılanmadı, merkeze çekildi ve Süleyman Soylu tarafından
korumaya ve kollamaya alındı. İşte, haklı ve hak
meseleleri bir kez daha ortaya çıkıyor, bunun da kayıtlara
geçmesini istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, siz
sordunuz
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, Sayın Başkanım
BAŞKAN Cevap?
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Tamam.
BAŞKAN Buyurun.
43.-
Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin, HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
düzelttiğine ilişkin açıklaması (*)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Yalova Belediye
Başkanıyla alakalı suç duyurusunda bulunulmuş, mahkeme
devam ederken ben Ceza almıştır. dedim. İddianame
hazırlanmıştır, cezası kesinleşmemiştir,
süreci devam etmektedir.
BAŞKAN Tamam,
düzeltmiş oldu yani.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Evet, bunu düzeltmek istiyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, nasıl kesinleşecek, ceza almadı ki adam.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Ya Süreç devam ediyor. diyoruz işte.
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, Grup Başkan Vekili sordu, milletvekili düzeltti.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam, düzeltti efendim, yeterlidir.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin
Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, öğretmenlerimizin özlük hakları, eğitimi, atama
ve görevde yükselme gibi konulardaki tüm sorunlarının
araştırılması amacıyla 23/11/2022 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Kasım 2022 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
24/11/2022
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
24/11/2022 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından öğretmenlerimizin özlük
hakları, eğitimi, atama ve görevde yükselme gibi konulardaki tüm
sorunlarının araştırılması amacıyla 23/11/2022
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (3789 sıra no.lu) Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
24/11/2022 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Mustafa
Necatiyi, İsmail Hakkı Tonguçu, Hasan Ali Yüceli, Fakir Baykurtu
ve binlerce eğitim devrimlerinin mimarı olan öğretmenleri bir
kez daha rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Yaşayan efsane öğretmenlerimiz var, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Engin Altay
şahsında tüm milletvekili öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü de kutluyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
dün Mecliste bir basın toplantısı düzenledim. Basın
toplasının konusu 19 Kasımda yapılan sınavlardı.
Bu sınavın sınav olmadığını,
açıklamanın 12 Aralık beklenmeden derhâl yapılması
gerektiği çağrısını dün yapmıştım,
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer bu çağrıyı
duymadı ama Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
bugün bu çağrıya yanıt verdi, sınav sonuçlarını
açıkladı. Yapılan bir sınav değildi, yapılan
öğretmenlerin aklıyla alay etmekti. Bakın, 432.672 kişi
uzmanlık sınavına girmiş, 422.368 kişi -bugün biraz
önce açıklandı- sınavı kazanmış. 68.067 kişi
uzman öğretmen olan başöğretmenlik sınavına girer,
bunların içerisinden de 66.422 kişi başöğretmen olur. Yani
işin özeti, şu anda nur topu gibi uzman öğretmenlerimiz oldu;
516.974 uzman öğretmenimiz var, 66.679 başöğretmenimiz var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sorun nerede?
YILDIRIM KAYA (Devamla) 19
Kasım sınavının sonuçları bu. Size soruyorum;
sınava girmiş olanlar, ilkokul 1inci sınıftan itibaren
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Sınavsız bir hayat mı olsun?
YILDIRIM KAYA (Devamla) Bir
sınav ne için yapılır? Elemek için değil mi?
Ayrıştırmak için. Peki bu sınavda bir eleme görüyor
musunuz? Hayır. Peki, nedir bu sınavın sonucu? Biz dedik ki,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak: Gelin, öğretmenlerden on
yılını doldurmuş olanların maaşlarında 3.169
lira artış yapalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bütün mesele para meselesi mi? Bütün mesele para meselesi midir ya? Ben bunu
anlayamıyorum.
YILDIRIM KAYA (Devamla) 10
Ekimde kanun teklifi verdik, dedik ki: On yılın üzerinde olanların,
yirminci yılında olan öğretmenlerin maaşlarına da
4.336 lira ilave olsun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
İlla ki mesele para meselesi mi? Bir gelişmeyle alakalı, bilgi
gelişimiyle alakalı bir şeyden bahsediyoruz.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Ayrıca 7 ve 9uncu derece arasında olanlara da 901 lira maaş
artışı kanun teklifi verdik. Bu hâlâ Komisyonda bekliyor. Bugün
bir kanun teklifi daha verdik. Bugün Öğretmenler Günü değil mi?
Öğretmenler Gününde tüm eğitim çalışanlarına 1
maaş ikramiye verilsin diye kanun teklifi verdik. Eğer samimiysek,
gerçekten para için bu sınavı yapmışsak niye bu sınava
ihtiyaç duyduk?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Para için değil zaten, mesele bu zaten.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Bir
kanunla bu sorunu çözeriz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Şu hâle bak, paradan başka bildiğiniz yok ya.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Bakın, size öğretmen sorunuyla ilgili bir şey sunmak istiyorum:
Üzerimize düşen neyse yapmanın sözünü mertçe veriyorum.
Öğretmenlerimizin her daim yanında olacağız, atanmayan
hiçbir öğretmen bırakmayacağız, sözleşmeli
öğretmen, ücretli veya başka bir ad veya tanım altında
hiçbir öğretmen kalmamalı, hepsi kadroya geçirilmelidir, kanaatimiz
ve kararlılığımız budur. Bunu kim söylemiş
olabilir? Devlet Bahçeli. Ne zaman söyledi? Salı günü grup toplantısında.
Peki, buradan çağrı yapıyorum: İktidar
ortağınız Devlet Bahçelinin bu sözünün altına imza
atıyor musunuz, atmıyor musunuz? Adalet ve Kalkınma Partisi
sıralarında oturan milletvekillerinedir çağrım, bu sözün
altına imza atıyorsanız gelin, öğretmenlerin
sorunlarını araştıralım. Ben bugün 3 okula gittim.
Önce Kurtuluş Şehit Albay Şentürk Aydınyer İlkokuluna
gittim, daha sonra Keçiörende 2 okula gittim -Faik Erbağı
İlkokulu ve Ortaokulu- 70 öğretmenle konuştum,
öğretmenlerin söylediği şu: Odayı görüyorsunuz, bizim
hâlimizi görüyorsunuz, biraz sonra zil çalacak, sınıflara
gireceğiz. Sınıflara girdiğimizde her birimiz aynı
işi yapacağız, aynı işi yapmamıza rağmen aynı
ücreti alamayacağız. Parlamentodaki milletvekillerine söyleyin,
öğretmenlerini aramasınlar, öğretmenlerinin ellerini öpmeye
gitmesinler, eğer bizi seviyorlarsa araştırsınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Gelin, burada, İYİ Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP, Cumhuriyet
Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisinden oluşan bir komisyon
kuralım, okullara gidelim, öğretmen ne istiyor, derdi nedir
Bu
atanmayan öğretmenler Cumhuriyetin 100üncü yılında 100 bin
atama bekliyor. Bu sese kulak verirseniz öğretmenlerinizin elini öpün, bu
sese kulak vermeyecekseniz öğretmenleri telefonla arayıp
Öğretmenler Gününü kutlamayın, yalandan mesaj
yayınlamayın. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Devlet Bahçelinin bu çağrısına Milliyetçi Hareket Partisinden
destek bekliyorum. Sizden de ortağınızın
çağrısına uyum bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütün öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Tabii, bizim Adanada güzel
bir söz var Kuru kuruya gadanı alayım. diye. Biz muhalefet olarak
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü samimiyetle kutluyoruz ve
yapacaklarımızı ilan ediyoruz. Diyoruz ki: 100 bin öğretmen
ataması yapacağız. Öğretmenlerin ekonomik
durumlarını iyileştireceğiz. Net olarak tek tek
bunları sayıyoruz. Sayın Genel Başkanımız grup
konuşmalarında bunları tek tek anlattı ama burada
konuşan iktidar partisi milletvekilleri ne diyor? Kuru kuruya gadanı
alayım. diyor bizim Adana ağzıyla; böyle bir şey olmaz.
Değerli milletvekilleri,
değerli AK PARTİliler; öğretmenlerin desteğini
kaybettiniz. Müthiş kızgınlar, ateşle oynuyorsunuz,
bakın, vallahi ateşle oynuyorsunuz. 1 milyon öğretmen -sizden
faydalananlar filan vardır, onları saymıyorum-
öğretmenlerin büyük çoğunluğu şu anda AK PARTİ iktidarına
ateş püskürüyor. Dediniz ki onlara: Sınava girin bin lira alın,
başöğretmen olun 2 bin lira alın. Hakaret ettiniz, hakaret.
Geçinemeyen, kirasını ödeyemeyen, çocuğuna harçlık
veremeyen, üniversiteye gönderdiği öğrencisini, evladını
yeteri kadar, madden destekleyemeyen öğretmenlere hakaret ettiniz. On
yıllık öğretmene uzman dediniz, işte, on yıl
uzmanlık yapanlar da başöğretmenlik sınavına girdi.
Peki, bir ile dokuz yıl arasında kıdemi olan öğretmenler ne
yapacak, ne yapacak onlar? Cevap verin bakayım buna. İsyan ediyorlar.
Sayın Bakan Mahmut Özer -evlere şenlik bir bakan vallahi, buradan
ilan edeyim- ısrarla kariyer sınavını savundu. Kariyer
falan da değil, sorulara bakın ya! İlkokul seviyesinde soru
soruyorsunuz Kariyer sınavı yaptık. diyorsunuz.
Ayıptır, ayıptır. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
milletvekilleri, öğretmenlerimizin durumları gerçekten içler
acısı. Atatürkün ifadesiyle Yeni nesil sizin eseriniz
olacaktır. diye müthiş bir vazife yüklediğimiz, nesilleri yetiştirmesini,
en iyi şekilde eğitmesini beklediğimiz öğretmenleri bir
köşede vallahi unuttunuz, unuttunuz. Sahip çıkmak durumundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL KONCUK
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
İSMAİL KONCUK (Devamla)
Dolayısıyla bu Öğretmenler Gününün bir dönüm noktası
olduğunu ben hatırlatıyorum. İnşallah, 2023
yılının 24 Kasımında öğretmenlerimizin yüzü daha
çok gülecek ve yirmi yıldır ihmal ettiğiniz
öğretmenlerimiz, eğitim çalışanlarımız,
memurlarımız ve halkımız hesabını sizden soracak
diyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil
Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL
KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller;
uluslararası anlamda 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, tüm dünya
öğretmenlerinin aynı anda kutladığı bir gündür.
Türkiye'de ise 12 Eylül darbesi sonrasında ilan edilen 24 Kasım
Öğretmenler Günü, 12 Eylülün imzasını taşımakla
maluldür. 12 Eylülün karanlık zihniyeti ve 12 Eylül darbecilerinin
günümüzdeki temsilcilerinin oluşturmak istediği örgütsüz ve itaatkâr
öğretmen dayatmasına direnen tüm öğretmenleri burada selamlıyorum.
Dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil,
halka ve öğrencilerine karşı sorumludur. Bu sorumlulukla
davranan bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor,
saygıyla selamlıyorum.
Eğitim emekçilerinin
tarihinden bugüne ulaşan güçlü yankısına, TÖB-DERe, TÖSe,
Fakir Baykurta, Gültekin Gazioğluna dönüp tekrar bakıyor ve
feyzalıyoruz. Birçok öğretici miras bırakan köy enstitülerini
burada selamlıyoruz. Atanamayan öğretmenleri, Ağaç kabuğu
yesinler. denilerek hakları gasbedilen, ekonomik sorunlar, sosyal
dışlanma yaşayan, psikolojik sorunlar nedeniyle
yaşamına son veren KHKli öğretmenleri unutmuyoruz. Bu suça
ortak olmayacağız. diyen barış akademisyenlerini de burada
saygıyla selamlıyoruz.
Sayın vekiller,
öğretmenler öğretmenlik mesleğinin
güvencesizleştirilmesine, öğretmenler arasındaki
ayrımcılığı ve eşitsizliği
derinleştiren Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemelerine ve Hükûmetin
eğitim sektöründeki özelleştirme politikalarına karşı çıkıyorlar.
Bu sese kulak vermeliyiz. Özel sektörde çalışan öğretmenler
sadece 24 Kasımdan 24 Kasıma hatırlanıyor. Ekonomik ve
özlük haklarının özel sektör öğretmenlerine
tanınmasını da biz buradan iktidara hatırlatıyoruz.
Eğitim emekçileri iktidarın öğretmenleri böl, parçala, yönet
anlayışına karşı, öğretmenlerin
değersizleştirilmelerine karşı meslek onuruna sahip
çıkıyor ve itirazlarını yükseltiyorlar; bu itirazları
mutlaka dinlemeliyiz.
Burada AKPli vekil dedi ki:
Öğretmenlerin maaşları iyileştirildi. Böyle bir şey
yok arkadaşlar. Yüz binlerce öğretmenin geçim
sıkıntısı yaşamasından, yüksek kiralar ve
faturalar nedeniyle ay sonunu getiremeyişinden anlıyoruz ki
öğretmenler sefalet içinde, öğretmenler enflasyona
ezdirilmiştir.
Bakın,
EĞİTİM SENin hazırladığı bu tablodan
öğretmenlerin ekonomik durumunu anlayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Öğretmenler 2013 yılında dolar
bazında 970 dolar ücret alırken 2022 yılında 509 dolar
ücret alıyorlar. Yine, 2013 yılında ücretleriyle 14 altın
alabilirken bugün sadece 5,5 altın alabiliyorlar. Öğretmenler
enflasyona ezildi. Öğretmenlerin özlük hakları kadar ücretleri de
iyileştirilmeli, yoksulluk sınırının üstüne
taşınmalıdır. Boş sözleri, hamasi nutukları
bırakın arkadaşlar. Gelin, öğretmenlerin ve tüm eğitim
emekçilerinin devasa sorunlarına burada birlikte çözüm olalım. Tüm
öğretmenlerin derhâl atamaları yapılsın ve bütün
öğretmenler kadrolu olarak yaşasın. Özel okulda en düşük
öğretmen maaşı kamuda yeni başlayan öğretmenle
eşleştirilsin. Kariyer basamak sınavlarından vazgeçilsin.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Osman
Ören. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
OSMAN ÖREN (Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen grup önerisi aleyhine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi ve değerli hemşehrilerimi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 24 Kasım Öğretmen
Günü. Ben de bir eğitimci ve öğretmen arkadaşınız
olarak şimdiye kadar eğitim öğretim camiamıza emeği
geçmiş tüm öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyor; bu
uğurda vefat eden, şehit olan tüm öğretmenlerimize de
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
gelecek nesillerimize istenilen bilgi, beceri ve değerlerin
kazandırılması için ileriye dönük hazırlanacak programlarla
eğitim sisteminin ihtiyaca cevap verebilecek dinamik ve etkili bir
yapıya kavuşturulması öğretmenlerimizin nitelik ve
statülerinin iyileştirilmesine, bu iyileşme ise sistemin ana unsuru
olan öğretmenlerin niteliğine bağlıdır. Diğer
yandan, ekonomik gelişmeye her zaman eğitim ve kültürdeki
gelişmelerin eşlik ettiği ve birbirlerini
tamamladıkları düşünüldüğünde, teknolojik ilerlemede ve
ekonomik kalkınma hamlelerinin başarılı olmasında
yetişmiş insan kaynağının belirleyiciliği
açıktır. Değişen ve gelişen bilgi ve teknolojileri,
eğitim sistemlerinin yapısını, felsefesini,
programlarını, eğitimin altyapısını ve
öğretmenlerin nitelik ve statülerini yeniden gözden geçirmeyi gerekli
kılmaktadır. Önemli olan, çocuklarımızın
çağın ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu seviyede
yetiştirilmesidir. Ekonomik, sosyal ve kültürel alanda büyümenin sürükleyicisi
olan öğretmenlerimizin sorunlarını çözebildiğimiz, üstün
nitelikli öğretmenlere sahip olduğumuz ve öğretmenlerimizin her
türlü maddi ve manevi sıkıntıdan uzak bir şekilde görev
yapmalarını temin ettiğimiz oranda millî eğitimdeki
başarımızın artacağı malumdur.
Mevcut öğretmenlerimizin
yüzde 74ü son yirmi yıl içerisinde atanmıştır ve yine bu
yirmi yılda öğretmenlerimizin maaşlarında 20 kata
yakın artış yapılmıştır. Öğretmenlik
Meslek Kanunu çıkarılarak bugüne kadar öğretmenlere verilmeyen
itibar ve saygınlık sağlanmış, kariyer
basamaklarında ilerleyen öğretmenlerimize ekonomik açıdan en
büyük iyileştirme yapılmıştır.
Eğitim alanındaki
çalışmalarımıza ilişkin olarak bırakın 81
ilimizi sadece kendi ilim Siirti örnek gösterirsek AK PARTİ Hükûmetimizin
yaptıkları hakkında bilgi sahibi olursunuz.
Bakanlığımızın temel hedef ve politikaları
kapsamında sadece Siirtimizde 509 adet okulda toplam 4.078 dersliğe
ulaşarak derslik başına 26 öğrenciye düşmeyi
başardık. Bu yıl 550 bin adet ücretsiz kitap desteği
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OSMAN ÖREN (Devamla)
İlimizde son üç yılda 260 tane kütüphane kurulmuş ve 300 bin
kitap dağıtılmıştır. İlimizde 2020-2022
yılları arasında yapılan 512 derslikli 39 okul binası
ve 1 adet spor salonuna toplam 479 milyon 892 bin TL yatırım
yapılmıştır. İlimizde yürütülen çeşitli
projelerle okuryazarlık oranı yüzde 99a
ulaştırılmıştır. İlimizde daha önce
kapalı olan köy okulları eğitim öğretime
kazandırılmaya başlanmış ve sadece son yılda 19
köy yaşam merkezine dönüştürülerek faaliyete
başlamıştır.
Son yıllarda
Bakanlığımız öncülüğünde meslek liselerinin üretim
kapasiteleri ilimizde binde 1.000 artırılmıştır.
İlimizde sadece 1 öğrencimiz için Şirvan ilçemizde okul
açılmıştır; bu bağlamda
Bakanlığımızın eğitim öğretime verdiği
önem oldukça açıktır. En büyük bütçe eğitime verilmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle
grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu bildirir, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Eronat, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Kasımın
Öğretmenler Günü olması hasebiyle 1 Ekim 1996 tarihinde
Diyarbakırın Hantepe köyünde PKK tarafından şehit edilen
26 yaşındaki Cuma İbiş Öğretmeni, 30
yaşındaki Nesrin Ünügür Öğretmeni, 26 yaşındaki
Uğur Gören Öğretmeni, 23 yaşındaki Mustafa Saadettin Küçük
Öğretmeni saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Özellikle Güneydoğudaki
çocuklarımızın eğitim almaması için bugüne kadar tam
151 öğretmeni şehit eden PKKyı ve destekçilerini şiddetle
kınıyorum.
24 Kasım
Öğretmenler Gününün tüm öğretmenlere kutlu olmasını
diliyor, beni hayata hazırlayan ilk öğretmenim annemin ellerinden
öpüyorum.
BAŞKAN Sayın
Ersoy, buyurun.
45.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 24 Kasım Öğretmenler
Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY
(Adana) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Türkiyenin geleceğinin
inşasında büyük pay sahibi olan öğretmenlerimize her zaman
minnet ve şükran borçluyuz. Bu kutsal mesleğin temsilcilerinin
kıymeti hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar büyüktür. İdealini ve
heyecanını yüreğinde yaşatan öğretmenler dün
olduğu gibi, bugün de çocuklarımızı ve gençlerimizi ilim ve
irfanla donatarak üretken, vatanına ve bayrağına
bağlı, erdemli nesiller yetiştirmeye devam edecektir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürke Başöğretmenlik unvanının
verildiği bu anlamlı günde başta eğitim şehitlerimiz
olmak üzere, ebediyete irtihal eden öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle
anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince, denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Bursa Milletvekili Osman Mesten ve 66 Milletvekilinin Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4672) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 365) (*)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon raporu 365 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde
İYİ Parti Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol
Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geneli
üzerine partim İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü, başta Sayın Genel
Başkanım Meral Akşener olmak üzere tüm öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyorum. Yine elinde kaleminden başka
silahı olmayan, terör örgütleri tarafından canlarına
kıyılan tüm şehit öğretmenlerimizi ve Hakkın
rahmetine kavuşan öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum.
Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin söylediği gibi,
İYİ Parti iktidarında ilk iş olarak, cumhuriyetimizin
100üncü yılının şerefine 100 bin öğretmenimizi
atayacağız. Ancak işimiz burada bitmeyecek; eğitim
fakültesi mezunu ve elinde öğretmenlik diploması olan 600 bin öğretmenimizin
atama sorununu da kademeli olarak çözeceğiz. Bu doğrultuda, ilk
etapta 250 bin öğretmenimizin atamasını yapacağız.
Neden, biliyor musunuz? Çünkü köy okullarını yeniden
açacağız yani köylerimiz öğretmenlerine yeniden kavuşacak
çünkü Sayıştay raporunda belirtilen 128 bin norm kadro
açığını tamamen kapatacağız çünkü emekliye
ayrılacak öğretmenlerimizin yerine yeni mezun öğretmenlerimizin
atanmasını sağlayacağız çünkü 4+4+4 sistemine son
verip ilkokulu yeniden beş yıl yapacağız. Yeni sınıf
öğretmenlerine ihtiyacımız olacak, böylece
iktidarımızın ilk yılında toplamda 250 bin
öğretmenimizin atamasını gerçekleştireceğiz.
Ayrıca, Öğretmenlik
Meslek Kanununu yeniden ele alarak unvan uygulamasına bir an önce son
vereceğiz. Meslekte beş yılını doldurmuş
öğretmenlerimiz bir derece kazanacak ve bu öğretmenlerimize en yüksek
brüt devlet memuru maaşının yüzde 60ı kadar eğitim
öğretim tazminatı ödeyeceğiz. Meslekte on beş
yılını doldurmuş öğretmenlerimize bir derece verilecek
ve öğretmenlerimiz de en yüksek brüt devlet memuru maaşının
yüzde 120si kadar eğitim öğretim tazminatı alacak. Ayrıca,
öğretmenlerimizin emeklilik dönemlerinde de hak ettikleri gibi
yaşamaları için emekli maaşlarını yeniden
düzenleyeceğiz.
Elbette özel okullardaki
öğretmenlerimizi de unutmayacağız. Onların da özlük
haklarını ve çalışma koşullarını hak
ettikleri seviyelere getireceğiz. İYİ Parti iktidarında
sınıflar yeniden memleketimizin yükseliş ocakları olacak;
okullar yeniden mutlu öğretmenlerle, mutlu öğrencilerle dolup
taşacak. Okul bahçelerinden çocuklarımızın, gençlerimizin,
öğretmenlerimizin gür sesinden yeniden Andımız duyulacak.
İnanın, çok az kaldı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz teklife baktığımız zaman,
gerekçenin hemen başında kaçakçılığı ve
kayıt dışı üretimi ortadan kaldırmak, haksız
rekabeti önlemek gibi İYİ Parti olarak da olumlu
baktığımız ifadeler bulunmaktadır fakat
vatandaşlarımız neden kaçakçılık yapma yolunu seçiyor
veya vatandaşlarımız neden kaçakçılığa konu olan
ürüne yöneliyor? Bu konular maalesef detaylı olarak
araştırılmadan kanun teklifleri önümüze geliyor. Bu
konuların sosyoekonomik sebepleri araştırılmadan
kaçakçılığı teşvik eden, kaçak ürünlere,
kaçakçılığa konu olan ürünlere vatandaşlarımızın
talebinin artmasının nedenleri nelerdir? Bu konuların
detaylı bir şekilde araştırılması gerekmektedir
ki vardığımız sonuçlara göre
vatandaşımızın lehine olan kanunlar çıkarabilelim.
Gerçekten, baktığımız zaman, vatandaşlarımızın
büyük bir kısmı sigaralarını kaçak yollardan, içkilerini de
kendi bodrumlarına, mutfaklarına kurmuş oldukları alet
edevatlarla kendileri temin etmektedirler. Niçin böyle
yapıldığı sorulduğunda da büfede 500 liraya
satılan bir alkollü içkiyi kendi imal ettiğinde 150 liraya mal
ettiğini söylemekte ve dışarıdan 33 liralık
sigarayı da 20 lira dolayında alabildiğini söylemektedir.
Öncelikle hem alkollü içeceklerin hem de sigaranın -içki ve sigaraya
karşı olan bir kişi olarak belirtmek isterim ki-
vatandaşın alabileceği fiyatlara çekilmesiyle
kaçakçılığın önüne geçilir diye düşünüyorum.
Alkollü içecekler ve tütün
ürünleri tüketicilerin sağlığı üzerinde olumsuz etkilere
neden olmaktadır. Ortaya çıkan bu etkiler doğrudan ve
dolaylı yollarla devletin sağlık, adalet ve güvenlik gibi
kamusal harcamalarında artış yaşanmasına neden olmakta
ve tüm toplumu etkilemektedir. Hem toplum sağlığını
korumayı hem de kamu harcamalarında tasarrufu hedefleyen devlet bu
ürünlere özel tüketim vergisi uygulayarak tüketim oranını kontrol
altına almayı ve tüketimi azaltmayı hedeflemektedir. Alkollü
içecekler ve tütün ürünleri üzerindeki vergilerin tüketim ilişkisi
çerçevesinde etkileri ve vergilemeyle hedeflenen sosyal amaca
ulaşılıp ulaşılmadığının ortaya
çıkarılmasını amaçlayan kapsamlı bir
araştırmayı incelediğimizde tütün ürünleri üzerindeki vergi
yükü ile kaçak tütün ürünlerinin kullanımı arasında
anlamlı, pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Tütün ürünleri
üzerinde artan vergi yüküyle kaçak tütün ürünlerinin kullanımı da
artmaktadır. Tütün ürünleri üzerindeki vergi yükünün azaltılmasıyla
kaçak tütün ürünleri kullanımı da azalmaktadır. Alkollü
içecekler ve tütün ürünlerinde uygulanan vergi oranlarındaki
artışlar tüketimi azaltmamaktadır; aksine az da olsa tüketim
üzerinde pozitif etki yaratmaktadır yani artan vergilerin alkol ve sigara
tüketimi üzerinde azaltıcı bir etkisi olduğu gözlemlenmemiştir.
Öyle ki bu ürünler üzerinde uygulanan özel tüketim vergilerinin neden
olduğu fiyat artışları bazı kesimlerce ticari rant
olarak değerlendirilmektedir. Bu durum kaçakçılık
faaliyetlerinin artışında önemli bir rol oynamaktadır.
Kırmızı ışıkta geçmenin cezasının 427
TL, sınırdan geçmenin serbest olduğu ülkemizde bu
kaçakçılığı önlemek mümkün görünmemektedir. 2020
yılı itibarıyla sigara üzerindeki vergi yükü, yüzde 63'ü özel
tüketim vergisi olmak üzere, ortalama yüzde 81 civarındadır. Bu vergi
uygulamasıyla artan sigara fiyatlarının özellikle genç neslin
erken yaşta sigaraya başlamasının engellenmesi, orta ve
düşük gelir grubundaki sigara tüketicilerinin ise sigarayı
bırakmaları hedeflenmiştir ancak yüksek vergi ve yüksek fiyat,
sarmalık kıyılmış tütün tüketimiyle birlikte sigara
kaçakçılığını körüklemiştir.
2020 yılında sigara
tüketiminin önceki yıla göre yaklaşık 2 milyar adet
azaldığı görülmektedir. Buna karşılık
sarmalık kıyılmış tütün tüketiminde artış
meydana gelmiş, yaklaşık 118 milyar adetlik yasal sigara
satışına sarmalık kıyılmış tütün ile
kaçak sigara tüketiminin de eklenmesiyle iç piyasada 138 milyar adetlik bir
tüketimden bahsedilmektedir. Türkiye, sigara satış hacmine göre
dünyanın en büyük 10 pazarı arasında yer almaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 yılında devletin vergi geliri 1
trilyon 165 milyar; bunun 105 milyarı ÖTV'den meydana gelmiş, alkollü
içeceklerden alınan ÖTV 23 milyar TL, sigaradan alınan ise 68 milyar
TL olmuştur. Buna göre, 2021 yılında ÖTV gelirlerinin yüzde 11i
alkollü içeceklerden, yüzde 33ü ise sigaradan elde edilmiştir. 2022
yılında tütün mamullerinden alınan ÖTVnin 96 milyar, 2023
yılında ise 126 milyar TL olması bekleniyor. Yine, alkollü
içkilerden 2022 yılında 40 milyar, 2023 yılında ise 65 milyar
TL ÖTV geliri beklenmektedir. 2023 yılında tütün mamulleri ve alkollü
içeceklerden toplam 187 milyar TL ÖTV gelirinin olacağı
beklenmektedir. Vatandaşların kaçak sigaraya yönelmesi, kaçak alkole
eğilimi nedeniyle devletin bu alanda ÖTV gelirlerinden 75 milyara
yakın gelir kaybı tahmin edilmektedir. Bu parayla yıl boyunca
okullarımızda okuyan 15 milyon 100 bin öğrenciye ücretsiz
kahvaltı, öğle yemeği verilebilir; böylece
çocuklarımız okullara aç susuz gitmekten kurtulur, annelerin
yüreği de bu sızıntıdan, bu sıkıntıdan
kurtulmuş olur.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyenin uluslararası piyasalarda marka değeri olan en önemli
tarımsal ürünlerinden bir tanesi tütündü. Türkiyede yetiştirilen
oryantal tütünler, dünya piyasalarında uzun yıllar boyunca gördüğü
yüksek talep nedeniyle Türk tütünü ismiyle anılır hâle
gelmişti.
Bir zamanlar fındık
ve üzümden sonra en önemli tarımsal ihraç ürünü olan tütünün, 2012
yılından itibaren ithalat karşısında üstünlüğünü
kaybettiğini görmekteyiz. Açıklanan verilere göre, 52 milyon 42 bin
Tütün üreticisi
sayısı 2006 yılında 252 bin kişi iken son
yıllarda 50 bin kişiye düşmüştür yani 200 bin çiftçimiz
tütün tarımından vazgeçmiştir. Tütün üretimi 2006 yılında
135 bin ton iken son yıllarda 80 bin ton civarındadır.
Özetle, yaklaşık
200 bin üretici ailesini ilgilendiren ve bir zamanlar en önemli ihraç ürünü
olan tütünde, Türkiye yabancı şirketlerin pazarı konumuna
gelmiştir. Üreticinin en önemli sorunu yüksek girdi maliyetleridir.
Diğer ürünlerde olan doğrudan destek tütün çiftçisinde olmayınca
tütün çiftçisi kaderine ve çok uluslu şirketlerin insafına terk
edilmiş durumdadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı âdeta Türkiye'de
tarımı bitirmek üzere politikalar üretmektedir. Tütünü bitiren AK
PARTİye vatandaşlarımız sormaktadır: Tütünden sonra
şeker fabrikaları satıldığına göre sıra
şeker pancarına mı geldi? Tarım politikalarınız
yüzünden üzüm, fındık, çay, pirinç, pamuk, tahıl üreticileri de
kurbanlık koyun gibi sıranın kendilerine geleceği
endişesi içinde yaşamakta ve hayatları zindan olmaktadır.
Türkiye'de resmî verilere
göre kayıtlı çiftçi sayısı son beş yılda
yaklaşık yüzde 29, son on yılda ise yüzde 55 civarında
azalmıştır. Tarım alanları ise son on yılda yüzde
5, son on dokuz yılda ise yüzde 12 gerilemiştir. TÜİK verilerine
göre, tarımda istihdam edilen insan sayısı 2002de 7 milyon 458
bin kişiyken bu sayı 2021 Eylülünde 4 milyon 974 bine
düşmüştür. Buna göre, tarımda istihdam edilenlerin
sayısı on dokuz yılda yüzde 33, son on yılda ise yüzde 26
gerilemiştir. Verilere pozitif bakıp Bu azalma tarımda
makineleşmekten kaynaklanmış mıdır? diye
düşündüm ancak 3 milyon hektar tarım arazisinin üretim
dışı kalması bu düşüncemi ortadan kaldırdı.
Değerli Başkan,
kıymetli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarında şeker
fabrikalarını sattık, millet olarak şekere hasret
kaldık. 1 kilo toz şeker şu aralar 30 TL civarında,
vatandaşın ağzının tadı kalmadı.
Kâğıt fabrikalarını sattık, millet defter, kitap
alamaz hâle geldi. Sümerbankı elden çıkardınız,
vatandaş giyim eşyalarını ancak otuz altı ay taksitle
alabilir hâle geldi. Hangisini sayalım, ülkede elden
çıkarmadığınız, satmadığınız
hiçbir şey kalmadı. Bu durum, devlet yönetimine egemen siyasi iradenin,
AK PARTİnin tarımı ve tarımla uğraşan küçük
çiftçileri gözden çıkardığını ortaya koymaktadır.
Çiftçi artık borç ekiyor, icra biçiyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, 2002 yılı başlarında 4733
sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun yürürlüğe girdi. TEKEL'in içki bölümü, 2004
yılında kasasındaki 348 trilyon TL ve 70 milyon TL
değerindeki içkiyle beraber 290 milyon dolara bir konsorsiyuma devredildi.
Sözü edilen konsorsiyum, 2006 yılında TEKEL'in içki bölümünün yüzde
92 hissesini Amerikan Texas Pacific Groupa 3 katı fiyatla 810 milyon
dolara sattı. Özelleştirme çalışmaları kapsamında
2 fabrika -Şanlıurfa ve Kırıkkale- ihale sonrası ise 8
fabrika -Ankara, Çanakkale, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Ürgüp,
Yozgat ve Acıpayam- kapatılmıştır. TEKEL'in sigara
bölümü, 2008 yılında 1 milyar 720 milyon dolara Amerikan
şirketine satılmış, satış sonrası
İstanbul, Adana, Bitlis, Malatya ve Tokat sigara fabrikaları
kapatılmış, yalnızca Ballıca Fabrikası
çalışır durumda. Köylü ve işçi üretim alanlarını
yitirmiş, piyasa yabancılaştırılmış, böylece
Reji idaresi boyunduruğundan sonra, şimdi de piyasa, yabancı
tekelin insafına bırakılmıştır.
Yerli ve millî olduğunu
iddia eden AK PARTİ iktidarı, yerli ve millî olan tütünümüzün
üretiminin önüne set çekerek ihraç ettiği tütüne karşılık
yurt dışından, 2 kat fazla tütün almak zorunda
kalmıştır.
Kendilerinden önce ülkenin öz
kaynakları ile vatandaşımızın alın teri, bilek
gücüyle yapmış olduğu millî servetimiz fabrikalar yok pahasına
birer birer elden çıkarılmıştır. Bunun neticesi olarak
çiftçi üretimden vazgeçmiş, tüketici ise dışarıdan
alınan ürünlere mahkûm edilmiş, parası olmayan ise kaçak
ürünlere rağbet eder hâle gelmiştir.
Türkiyede tütün ve tütün
mamulleri ile sahte alkolün yasa dışı
satışının gittikçe yaygınlaştığı
bir gerçektir. Neden acaba? Bu gerçek, AK PARTİnin uygulamış
olduğu yanlış politikaların bir sonucudur. Bu iktidar bu
gerçeği bilerek veya bilmeyerek saklamaya çalışmaktadır.
Akaryakıta zam konusuyla
yarış hâlinde olan sigara fiyatları 2 katına kadar
zamlandı. Artan hayat pahalılığı, enflasyon,
yolsuzluk, yoksulluk, açlık sınırı altında kalan
vatandaşlarımız istemeseler de mecburi olarak fiyatı daha
düşük olan kaçak ürünlere yönelmek zorunda kalmıştır.
Tekrar ediyorum: Bu durumun
sorumlusu iktidarın yanlış politikaları. Yine,
iktidarın yanlış izlediği politika sonucu düzensiz göç alan
ülkemizde sınır güvenliği kontrolü azalmış, elini
kolunu sallaya sallaya ülkemize girenler her türlü kaçak malı getirir hâle
gelmişlerdir.
Özetle, kaçak tütün ve tütün
mamulleri pazarı ile sahte alkol üretimindeki artışın
sebebi iktidardır, iktidarın izlediği yanlış
politikalardır. Vatandaşın kaçak ürünlere yönelmesinin sebepleri
tespit edilmeden, bunlar ortadan kaldırılmadan bu
yapacağınız, cezayı artırıcı kanunlarla
bunun önüne geçmek mümkün görünmüyor. Bu kanun teklifi,
kaçakçılığa çare olmayacak diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Az önce Aksaray
Sultanhanı ilçesinden hemşehrilerim, dar gelirli hemşehrilerim
bir mesaj attılar, dediler ki: 2020 yılında Dar gelirlilere ev
yapacağız. diye TOKİye bizi kaydettiler. Büyük heyecanla,
büyük sevinçle buraya gittik, kaydolduk. Ama bugün geldiğimiz noktada 15
bin lira peşin ödeyeceksiniz. denilen konutlara 75 bin lira peşin
1.400 lira civarında taksitiniz olur. dedikleri konutlara ayda 5 bin
lira taksit ödemek zorunda olduklarını, 5.500 lira asgari ücret alan
bir vatandaşın 5 bin lira taksit ödediğinde geri kalan 500
lirayla geçinmesinin mümkün olmadığını ifade ediyorlar.
Ben buradan AK PARTİli
arkadaşlarımdan, TOKİye ulaşarak -bu konuda
yapılabilecek bir düzenleme olur mu- bu vatandaşların
mağduriyetlerinin giderilmesini, kışın ortasında
sokakta kalmamaları adına evlerine kavuşmaları yönünde bir
çalışma talep ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.05
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Mehmet Celal Fendoğlu.
Buyurun Sayın
Fendoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL
FENDOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yurt içinde ve yurt dışında televizyon ekranlarından,
sosyal medya platformlarından bizi takip eden aziz vatandaşlarımıza,
gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan değerli
kardeşlerimize şükranlarımı sunuyor ve en kalbî
duygularımla hepinizi şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yüce Meclisimize sunulan
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım.
Ülkemizin birçok ilinde
Amerikan tipi tütünler sözleşmeli olarak üretilirken 10 kadar ilimizde
şark tipi yerli tütün üretimi yapılmaktadır. Ben de şark
tipi tütün üretimi yapılan bir bölgenin milletvekili ve çiftçilik yapan
bir ailenin evladı olarak tütün sorununu yakinen bilen ve tütün üretimi
yapan çiftçilerle her daim görüşen biriyim. Bu nedenle, şark tipi
tütün konusunda şahsıma çokça sorunlar iletildi. Sahada
sorunları bizzat gözlemleyerek Sürgüde, Erkenekte,
Doğanşehirde, Kurucaovada ve birçok yerde gördüm. Bu sebeple, geçen
yıl bütçe görüşmelerinde tütün üretimi ve ticaretiyle uğraşan
vatandaşlarımızın sorununu yüce Meclisimizin gündemine
taşımış ve çözümü için önerilerde bulunmuş ve
sizlerden yardım istemiştim. Önerilerim arasında mevcut yasal
düzenlemenin gözden geçirilmesi ise en önemli konuydu. Bildiğiniz üzere
geçen yıl konuyu yüce Meclisimizin gündemine taşımıştım,
bu nedenle de konuyla ilgili yasa değişikliği teklifinin Meclise
gelmiş olmasından dolayı mutluyum. Bu süreçte bana destek veren
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, Grup Başkanı ve grup üyelerine,
yasa teklifini olgunlaştırarak Meclise getirmiş olmalarından
dolayı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna teşekkür ediyorum.
Geçen bir yılda sorunun
açık bir şekilde tespitini ve uygulanabilir çözüm önerilerini
geliştirmek için hem Meclis çatısı altında ilgililerle bir
araya geldik hem de bu alanda sorumlu olan kişi ve kurumlarla
görüştük. Bu süreçte katkı sunan kamu ve özel sektör
çalışanlarına, bölge milletvekillerine, parti Grup Başkan
Vekillerine ve değerli katkılarını sunan
bakanlarımıza katkılarından ve desteklerinden dolayı
ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu süreçte üreticimizin ve
esnafımızın sorununun çözümü için tüm tarafları bir araya
getiren ve hiçbir desteğini esirgemeyen ve en makul çözüm için destek
veren Sayın Cumhurbaşkanımıza da teşekkürlerimi Meclis
kürsüsünden ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, takdir edersiniz ki bizim işimiz sorunu Meclise
getirmek ve çözümü için herkesle çalışmak ve en doğru olanı
milletimiz için yapmaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tütün, tüm dünyada keyif verici bir madde
olarak sınıflandırılmakta; yaygın olarak da sigara,
nargile ve puro şeklinde tüketilmektedir. Dünyanın neredeyse her
yerinde üretilen ve tüketilen bu bitkinin üretimi de sanayisi de ticareti de
büyük ekonomik ve sosyal öneme sahiptir. Dünyada her yıl
yaklaşık 15 milyon çiftçi tarafından 6,5 milyon ton tütün
üretilmekte olup bu üretimin değeri ise 17 milyar ABD doları
civarındadır. Bu üretimin yaklaşık olarak üçte 1ini Çin
üretmektedir. Çin'den sonra ise Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri ve
Endonezya gelmektedir. Türkiye ise 80 bin ton kadar üretimle dünyada
Bangladeş'ten sonra 15inci sırada yer almaktadır. Tarımsal
açıdan küresel değeri 17 milyar dolar olan bu bitkinin sanayide
işlenmesi için kurutulmasında, taşınmasında,
depolanmasında ve ambalajlanmasında tüm dünyada yaklaşık 25
bin kişi yıl boyu tam zamanlı işçi olarak
çalışmakta ve 11 milyar ABD doları bir ekonomi
yaratmaktadır. Tüm bu emek ve çabanın sonunda üretilen ürün
yerküredeki 85.883 fabrikada işlenmekte olup sigara, nikotin ve diğer
ürünlere dönüştürülmektedir. Bu süreçte ise yaklaşık 1,6 milyon
kişi çalışmakta ve küresel olarak 251 milyar ABD doları
gibi bir ekonomiye hükmetmektedir.
Sigara ve nikotin başta
olmak üzere, üretilen çok sayıda tütün ve tütün ürünleri mamulü için büyük
bir kâğıt, filtre, alüminyum makine ve alet ekipmanı
piyasası oluşmuş ve oluşmaktadır. Tütün üretiminden
ayrıca kolonya, parfümeri ve tarım ilacı üretimi de
yapılmaktadır. Tüm bu süreç büyük bir üretim, istihdam ve ekonomi oluşturmaktadır.
Tüm bu verilerle birlikte değerlendirildiğinde, küresel tütün
üretimi, dağıtımı ve sanayisinin toplam istihdamı
yaklaşık 17 milyon kişiye tekabül etmektedir, üretimin ekonomik
değerinin ise 279 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu
görmekteyiz.
Dünyada bu kadar büyük bir
ekonomik değer varken bizim tütün üretimimiz ise son otuz yılda 300
bin tondan 80 bin tona düşmüştür yani üretimimiz yüzde 75
azalmıştır. Bu üretimin azalmasının ekonomimize ve
sağlığımıza da bir faydası olmamıştır
çünkü son kırk yılda tütün ithalatımız sürekli artarak
devam etmiş ve 20 bin tonlardan yüzde 600 artarak 120 bin tona
gelmiştir. Kısacası, ülkemiz tütün üretiminde ithalatçı bir
ülke olmuş, içilen sigaradaki yerli tütün oranları 4 kat düşerek
yüzde 10a kadar gerilemiş ve çok zor kazandığımız
dövizler kaçak yoluyla yurt dışına gitmiştir. Bu
düzenlemenin amacı da kayıt dışı kaçağı
önlemek, kaçak sigara ve makaronla mücadele etmek ve yerli üretimle tütün
üreticimizi korumak ve kayıt altına almaktır. İşin özü,
tütün üretiminin büyük bir ekonomik alan olduğunu, görmezden gelinmeyecek
ve ihmal edilmeyecek kadar büyük bir sosyal değere sahip olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; elbette ki diğer
taraftan tütün ve tütün mamullerinin tüketiminin insan
sağlığı üzerinde olumsuz etkilerinin ve sağlık sistemimiz
ile sosyal güvenlik sistemimize olan kötü yansımalarının
farkındayız. Sigara başta olmak üzere, zararlı tütün ve
tütün ürünlerinin tüketiminin sınırlandırılmasına ve
azaltılmasına koşulsuz ve şartsız destek veriyoruz.
Dünya yetişkin nüfusunun yüzde 32 veya 33 civarındaki
kısmına denk gelen yaklaşık 1,47 milyar insanın
bağımlılık seviyesinde her gün sigara içtiği ve
yılda 7 milyon insanın sigaraya bağlı sebeplerden de vefat
ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız.
Ülkemizde yapılan
çalışmalar sonucu yüzde 35 ve üstü olan sigara kullanım
oranının yüzde 29,3 oranına indiği de raporlarda
görülmektedir ancak bu oranın sıfırlanmasının çok güç
olduğu da anlaşılmıştır. Bu nedenle sigara veya
diğer tütün ürünlerinin kullanımının azaltılması
ve mevcut tüketim talebinin ise yerli imkânlarla karşılanması en
uygulanabilir yaklaşım olarak görülmektedir. Bizlerin görevi,
toplumun gerçeklerini göz önünde bulunduran ve bizleri millî hedeflerimize
yaklaştıracak olan uygulanabilir ve halkımızın tüm
kesimlerini mutlu edecek yasalar çıkarmaktır.
Tütün üretimi ülkemizde
19uncu yüzyıl başlarında yerleşmiş, önemli
tarımsal ürün ve ticaret konusuna dönüşmüş, tüm dünyadaki gibi
önemli bir gelir kalemi olmuştur. Ancak 1883 yılında daha fazla
vergi alınması maksadıyla yabancıların kontrolündeki
Reji idaresine bağlanmıştır. Bu dönemde hem üreticiler için
hem de tüccarlar için unutulması çok zor acılar
yaşanmıştır. Cumhuriyetimizin kurulmasıyla birlikte,
1925 yılında TEKEL idaresi kurulmuş ve tütün ve tütün mamulleri
idaresi tekrardan millîleştirilmiştir. Ancak geçen süre içerisinde
kötü idare ve değişen dünya ekonomisi nedeniyle TEKEL idaresinin
kapatılması, ülkemiz ve tütün tarımı üzerinde olumsuz
etkilere sebep olmuştur. Özellikle dünyada çok az ülkede bulunan ve
şark tipi tütün olarak adlandırılan tek başına
içilebilen sarmalık kıyılmış tütün üretimi, tüm bu
süreçte geleneksel bir üretim yöntemi olarak kalmış, bölgemizde dar
gelirli 250-300 bin kişinin geçim kaynağı olarak devam
etmektedir. Bu tütünler kendi insanımız tarafından kendi
toprağımızda üretilip başka hiçbir tütün veya maddeyle
karıştırılmadan içilebilen bir değerdir. Ülkemizdeki
tüm tütün üretiminin yaklaşık yüzde 20si bu gruba girmektedir. Bu
tütün üretimi hiçbir şekilde kaçak değildir, sadece, gerekli
düzenlemeler yapılmadığından kayıt dışı
sayılmaktadır. Çalışmalarımızın ve bu
düzenlemenin amacı da aslında bu yerli üretimi korumak ve kayıt
altına almaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu sorunun kısa vadede çözümüne katkı
sunmak için öncelikli iki önerim var Komisyona.
Bir: Kayıt
dışılıktan dolayı kaçak kabul edilen bu ürünlerin
ticaretini yapanlara Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda öngörülen üç
ila altı yıl ve şu an görüştüğümüz teklifte iki ila
beş yıl olarak düzenlenmiş hapis cezasının bir ila
üç yıl olarak değiştirilmesidir.
İki: Kanun teklifinin
10uncu maddesinin birinci fıkrasına 8inci madde de eklenerek
kıyılmış sarmalık tütün ticareti yapanlara öngörülen
cezaların uygulanmasına, teklifte diğer maddelerin eklendiği
gibi 1/1/2024 yılında başlanması ve uygulanması
önerimizdir.
Diğer taraftan,
ülkemizin yüz elli yıldan fazla süren, kaçak muamelesi gören yerli
sarmalık kıyılmış tütün üretimi sorunlarının
çözümü için diğer önerilerim ise şunlardır: Tarım ve Orman
Bakanlığınca şark tipi tek başına içilebilen
tütün üretim alanlarının ve üreticilerinin tespit ve tescil
işlemlerinin yapılarak kayıt altına alınması,
üretimin izne bağlanarak üretim alanlarının
artışının engellenmesi, şark tipi tütün üretimi
yapılan ve tescil edilen bölgelerde tütün ekimine alternatif gelir
getirici yeni ürünlerin yetiştirilmesi ve iş kollarının
desteklenmesi, sigara olarak piyasaya sunulan endüstriyel tütün ürünü üretim ve
satışı ile yerli sarmalık tütün üretim ve satışının
ayrı ayrı düzenlenmesi, şark tipi tütün üretiminin yerel,
sınırlı, niş bir üretim olarak kabul edilmesi
basitleştirilmiş kayıt ve vergilendirilmeyle düzenlenmelidir.
Yani çiğ süt satışı ile paket süt
satışının ayrıca düzenlenmesi gibi bir
ayrıştırmayla bu geleneksel olan yerli üretim üzerindeki yasal
ve teknik yükün de azaltılması mümkündür.
Son olarak, tütün üretimi,
işlenmesi, muhafazası ve nakli sürecinde insan
sağlığı ve genel hijyen kurallarına dair eğitim
ve çalışmaların yapılması ve gerekli koruyucu
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, tüm bu yapılacak çalışmalar sonucunda
hem insan sağlığı korunacak hem dar gelirli küçük çiftçi
korunacak hem de bu ürünü yerel şartlarda satan insanlar kayıt
altına alınacak ve üretim vergilendirilecektir.
Kanun teklifinin ülkemize
hayırlar getirmesini diliyor, emeği geçenlere bir kez daha
huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Yedi dakikam kaldı.
Evet, biraz da bir şehrin bilinmeyenlerinden bahsedeceğim. Bu
şehir ki Anadolu'yu ana yurt yapan, Doğu Anadolu Bölgesinin
Yukarı Fırat havzasında yer alan, Doğu Anadolu ve
Fırat Nehri'nin en stratejik noktasında bulunan, bölgedeki ilk
yerleşim milattan önce 6000li yıllara kadar uzanan, Selçuklu ve
Osmanlı'nın iltifatına mazhar olan şehirden bahsediyorum;
kayısı kokulu şehirden, hoşgörü şehrinden,
cumhuriyetine ve devletine sadık olan, büyük devlet adamları
yetiştiren şehirden bahsediyorum. O şehrin adını
tahmin etmişsinizdir, o şehir Malatya. (MHP sıralarından
alkışlar) Tarihî ticaret yollarından İpek ve Kral
Yollarının üzerinde stratejik bir konumdadır, 2021 verilerine
göre Türkiyenin en kalabalık 28inci şehridir, dünyadaki kuru
kayısı ihtiyacının yüzde 74ünü
karşılayandır. Selçuklunun en büyük, 170 odalı Silahtar
Mustafa Paşa Kervansarayı Battalgazi ilçemizdedir. Sevenlerin
kavuştuğu, küslerin barıştığı
Sıddı Zeynep Kümbeti ve yüzyıllardan beri psikiyatri üzerine
uzman olarak görev yapan, tedavi oranı da bayağı yüksek olan,
tedavi başarısız olursa Yerli deliyi Korucuk ne yapsın?
türbesi de Aşağı Şehirdedir.
Malatya, Neolitik Çağa
kadar uzanan bir tarihe ve geçmişe sahiptir. Malatya tarih boyunca pek çok
medeniyetin hâkimiyet kurduğu bir şehirdir. Malatyada bulunan,
Türkiyenin en büyük ve en eski höyüklerinden Arslantepe Höyüğü ise 27
medeniyet ağırlamış, 27 medeniyete misafirperverlik
etmiştir. Beş yüz yıllık geçmişiyle Selçuklu Ulu
Camisi Battalgazidedir. En ünlü caddeleri Kanalboyu, Kışla ve
Kernektir; ki meşhurdur Kernek, şarkılar var üstüne, ki ben de
Kernekliyim. Arguvanın Kızık köyünde balıkların
bulaşıkçı olduğunu biliyor muydunuz? Köylülerin suya
tuttuğu tencere, tava ve tabaklardaki kırıntıları
temizleyerek beslenen bulaşıkçı balıklar güzel ilçemiz
Arguvandadır. Onar köyünde Şeyh Hasan Onar tarafından 1224 yılında
yapılan, bilinen en eski Büyükocak Cemevi yedi yüz doksan sekiz
yıldır Arapgir Onar köyünde ayakta duruyor ve Göktürk kitabesiyle
birlikte.
ABD'nin Arizona Eyaletindeki
Büyük Kanyona benzetilen ve 65 milyon yıl öncesine dayanan kaya
oluşumlarının ve kral kaya mezarlarının bulunduğu
kanyon ve Levent Vadisi, etli pilavıyla meşhur
Akçadağ'dadır. Doğal güzelliğiyle Günpınar
Şelalesi ve Kudret Havuzu, Somuncu Baba Türbesi, Somuncu Baba Camisi ve
Balıklı Göl gül kokulu Darende'dedir.
Vatanı olan ta uzak
Asya'dan Avrupa ve Amerika'ya yolculuk yaparken gelmiş -Hüseyin, dinle-
İzollu'da, Yazıhan'da, Hekimhan'da, Kuluncak'ta, Battalgazi'de karar
kılmış; bu toprak, bu su, bu havayla -ki Iğdır yok
içinde- En mükemmel tadıma bu yörede erişirim. Öyleyse artık
ben buralıyım. demiş ve bütün dünya kayısıyı
Malatya'yla bilmiş, tanımış ve ona güneşin altın
yumurtası demiş, ninelerimiz yanağı güllü demiş,
kimileri şekerpare kimisi ise zerdali demiş. Malatyacada ise biz
mişmiş demişiz. Kayısı, yiyenlere hep
güzelliği, sağlığı, hoşgörü ve sevgiyi
çağrıştırmış, onlara afiyet ve sağlık
olmuştur. Arapgir üzümü, Hekimhan cevizi, Doğanşehir
elması, Yeşilyurt dalbastı kirazı da bolluk ve bereket
diyarı Malatyamızda yetişmektedir.
Malatyalılara köfte
dediğinizde akıllarına et gelmez -gelip yiyenler bilir- kiraz,
ayva, fasulye, üzüm yaprağıyla sarılmış bulgurdan
ekşili küfte analı kızlı sıkma küfte
ıspanaklı küfte balcanlı küfte dolma küftesi nahna
sarması gelir. Nahna lahana...
Bu vesileyle, ekranları
başında bizi izleyen hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve siz
Gazi Meclisimizin değerli üyelerini Malatyamızda misafir etmekten
onur ve şeref duyarız. Hepinizi Malatya'ya bekliyorum bu lezzetleri
tatmak için. Hepinize kayısı tadında yaşam dilerim.
Sevgiyle kalın, sağlıkla kalın. Servetiniz ana baba
duası olsun. Allah'a emanet olun.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tebrikler. Çok
güzel bir Malatya dinledik, tebrik ederiz.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon)
Malatyaya gitmek artık farz oldu ya.
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Karar verdik, haftaya gidiyoruz.
BAŞKAN Malatya'yı
görmemek talihsizlik bundan sonra ya, herkes görecek.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu
Tiryaki.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
Grubumuzun görüşlerini sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, teklif sahipleri
diyor ki: Tütün ve alkol kaçakçılığa konu ediliyor,
dolayısıyla bir vergi kaybı yaşanıyor. Bu da ülkemizin
ekonomisine zarar veriyor. Ayrıca, bu biçimde piyasaya arz edilen standart
dışı ve kalitesiz ürünler çevre ve toplum
sağlığını tehdit ediyor. Bu teklifle hem vergi
kaçakçılığıyla mücadele etmiş olacağız hem
de halkın sağlığını koruyacağız.
Şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidara geldiği günden bu yana alkolle ve özellikle
tütünle mücadele ettiğini söylüyor ama tütün ve tütün ürünleri ve alkolden
aldığı vergileri sürekli artırarak aslında, tütünü de
alkolü de önemli bir gelir kalemi olarak bir yanda tutmaktan vazgeçmiyor.
Şimdi, tütünün bu ülkede
kısaca bir tarihini hatırlamakta yarar var, nereden nereye
gelmişiz; bu, önemli. Tütün Anadolu topraklarına 1600lü
yıllarda gelmiş yani dünyada üretim tarihi çok daha eski ama
Anadoluya 1600lü yıllarda gelmiş. 1862 yılında bir tütün
tekeline geçilmiş Osmanlı Döneminde, 1862 tarihinde. Avrupaya
giderek ağırlaşan borçlar nedeniyle 1876da Osmanlı bir
biçimde iflas edince borçların ödenmesi için 1881de bir Düyun-ı
Umumiye kurulmuş, 1884te doğal olarak tütün tekeli de Düyun-ı
Umumiyenin kontrolüne verilmiş. 1884te Düyun-ı Umumiyeyi
yönetenler otuz yıl süreyle bu tekeli Avrupa sermayesine teslim
etmişler. Bunun adı da herkesin bildiği, konuştuğu
Tütün Rejisi. Kısaca Reji adıyla anılan bu şirketteki en
büyük pay da Fransızlara aitmiş. Tütün tarımını
düzenlemek, vergilendirmek amacıyla kurulan Reji idaresi tütün üzerinde
kesin söz sahibiymiş, tütün yetiştirmek için her yıl Reji
idaresinden izin almak gerekiyormuş. Fiyatları Reji
belirliyormuş, üreticiye avans vererek henüz tütün daha tarladayken
satışı gerçekleşiyormuş. Reji ürün alım
fiyatlarını çok düşük ama tütünün satış
fiyatını da çok yüksek tutuyormuş, bu fark doğal olarak
kaçak tütün ticaretini o dönemde körüklemiş. Reji yönetimince
kaçakçılığın engellenmesi amacıyla bizim bu türkülere
konu olan kolcular var ya, kolcular tutulmuş ve bu kaçakçılarla
mücadele ediyoruz diye kolcular ve üreticiler arasında çıkan
çatışmalarda 20 binin üzerinde vatandaşımız o
yıllarda Reji eliyle âdeta katledilmiş.
1925 yılında bu
Düyun-ı Umumiye kapatılmış ve doğal olarak TEKELin
idaresi de tütün TEKELinin idaresi de cumhuriyete geçmiş. 4 milyon lira
ödenmiş ve tütün TEKELi o zaman millîleştirilmiş.
Çıkarılan bir kanunla, iç tüketimle ilgili tüketim alımı,
işletilmesi, tütün, sigara imali ve satılmasından sorumlu geçici
bir tütün idaresi kurulmuş. 1980den sonra tütün üretimiyle ilgili
aslında ciddi değişiklikler yapılmış ve
neoliberal politikalar ilk kez 80den sonra tütünde de hayata geçirilmiş.
Ciddi bir yapısal dönüşüm sürecine girilmiş ve piyasanın
belirleyiciliğine teslim edilmiş. 1980 sonrası uygulanan emek
karşıtı politikalar çerçevesinde tütün mamullerinin üretim ve
ticareti yeni bir değerlenme alanı olarak sermayenin
belirleyiciliğine terk edilmiş. Bu dönüşümde 1984 yılı
tütün sektörü için kırılmaya işaret ediyor, bu yıla kadar
tütün ve tütün mamullerinin üretim ve ticareti TEKEL tarafından uygulanan
teşvik ve ticaret politikalarıyla kamu denetimi altında
tutulurken 84 yılında Amerikan harmanlı sigaraların TEKEL
tarafından ithaline ilk kez izin verilmiş. 1986 yılında
tütünde devlet tekeli, 1988 yılında ise Virginia ve Burley tipi
tütünde ithalat yasağı kaldırılmış,
piyasanın giderek çok uluslu şirketlere paylaşımına
peşkeş çekilmiş. TEKEL bu süre içerisinde âdeta parça parça yok
edilmiş, 2000 yılının başından itibaren IMFye verilen
niyet mektuplarında TEKELin önce 3e bölüneceği sonra da içki, tuz
ve tütün ürünleri üreten tesislerin özelleştirileceği taahhüt
edilmiş. TEKELi yok etmek için IMFnin talimatıyla hazırlanan
Tütün Kanunu 20 Haziran 2001de Meclisten geçmiş ancak dönemin
Cumhurbaşkanı Sezer bunu geri göndermiş, ne var ki IMFnin
dayatmaları ve o zaman Cumhurbaşkanının geri göndermesine
rağmen 2002 yılının başında bu yasa
yürürlüğe girmiş, 4733 sayılı Tütün Kanunuyla TEKEL anonim
şirkete dönüştürülmüş, tütün ve tütün mamullerinin üretimi,
ithalatı ve ihracatı konularında sektörü denetleyen bir üst
kurul oluşturulmuş, yasanın 6ncı maddesiyle destekleme
alımları kaldırılmış, sözleşmeli üretim ve açık
artırma yöntemi getirilmiş. Sözleşmeli üretim
dışında kalan tütünlerin açık artırma merkezlerinde
açık artırma yöntemiyle alınıp satılacağı
kurala bağlanmış. Tütün Yasasından sonra TEKELin
alım garantisi olmadığı ve bu sistemde alıcı
firmalar da hep sigara kartellerinin talepleri doğrultusunda tütün
ekecekleri alanları belirleyerek üreticileri dikimden önce miktar ve fiyat
konusunda anlaşarak sözleşme imzalıyorlar. Yani bizim bu
sözleşmeli tütün dediğimiz şey tam olarak bu. Sözleşme
koşulları üretici ve alıcı firmalar arasında güya
anlaşma ve uzlaşmayla sağlanıyor ama aslında tamamen
tüccarın isteğine göre belirleniyor. Fiyat,
sınıflandırma, nevi tanımlarında üreticinin hiçbir
şekilde söz hakkı yok. Sözleşmeli üretimde hiçbir üreticinin
alıcı firmanın belirlediği kiloya, fiyata,
parasını zamanında alamamasına itiraz etme şansı
bulunmuyor. Tütün üreticisinin aleyhine hazırlanmış
sözleşmelerden doğan haklarını bile savunabilmesi mümkün
değil çünkü itiraz mekanizmaları bir üreticinin tek başına
yürütmesinin yolunu tıkamış durumda.
Şimdi, bu arada tütün
üretimine bir darbe vuran bu kanun sonrasında üretici tütün ekmekten
caydırılmış, bu uygulamalarla tütün üreticisi tasfiye
edilip göçe zorlanmış. Ben göçe zorlanmış bir kentte
yaşayan kişiyim. Sason bu kentlerden bir tanesidir, Batmanın
Sason ilçesi. TEKEL kapatıldıktan sonra tütünden geçinen binlerce
kişinin nasıl göç ettirildiklerine tanık olmuş birisiyim.
2003 yılında 290 milyon dolara Limak-Nurol-Özaltın TÜTSAB
Girişim Grubuna TEKELin alkollü içkiler bölümü satıldı. Söz konusu
grup üç yıl sonra şirketi yaklaşık 1 milyar dolara Amerikan
Texas Pacific Groupa devretti. TEKELin sigara fabrikaları ve
markaları 2008 yılında 1 milyar 700 milyon dolara British
American Tobaccoya satıldı. Özelleştirme Yüksek Kurulu da
2009da TEKELin kalan 60 adet yaprak tütün işletmesini kapattı.
Böylelikle ismi marka olmuş, bir buçuk asırlık bir kurum olan
TEKEL yok edildi. Cumhuriyetin ilk yıllarında Reji idaresinin
yabancılardan satın alınmasıyla kurulan TEKEL
özelleştirme adı altında aslında yeniden
yabancılaştırılmış oldu.
Bu 4733 sayılı
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tarımda
doğrudan devlet desteği yerine sözleşmeli tarım
uygulamasına geçildiğini biraz önce söyledim. Tekel
özelleştirildi ve âdeta uluslararası şirketlere peşkeş
çekildi. 2018de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
kapatıldı, piyasa düzenleme işleri Tarım ve Orman
Bakanlığına devredildi. 2002 yılında yerli tütün
üretimiyle geçimini sağlayan çiftçi sayısı 400 bindi. Şimdi
bu rakam 50 bin ile 70 bin arasında değişiyor.
Dolayısıyla, 350 bin çiftçinin emeği aslında iktidarın
yürüttüğü politikalarla uluslararası şirketlere doğrudan
peşkeş çekilmiş oldu. İktidar, sözde dış güçlerle
mücadele ettiğini söylüyor ama gerçekte pratik olarak tam tersini yapıyor.
Yirmi yılda tütün piyasasının yüzde 90ının
uluslararası şirketlere âdeta peşkeş çekilmesinin,
dış güçler olarak nitelendirilen kesimler ile iktidarın
nasıl bir iş birliği içerisinde olduğunu göstermesi
açısından çarpıcı bir örnek olduğunu düşünüyoruz.
Tütün ve alkolde ÖTV
gelirleri çok yüksek. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine
göre, bakın, 2006 yılında ÖTV gelirlerinde sigaranın
payı yüzde 24müş yani 8,6 milyar TL'ymiş. 2021de bu oran yüzde
32ye, toplanan vergi de 67,6 milyar TL'ye yükselmiş. Yine, Hazine ve
Maliye Bakanlığı verilerine göre, ÖTV gelirlerinde alkollü
içkilerin payı yüzde olarak bile 2 kat artmış, yüzde olarak.
2006 yılında ÖTV gelirlerinin yüzde 5,1i yani 1,9 milyar TL'si
alkollü içkilerden toplanırken bu oran 2021de yüzde 11,1e
yükselmiş. Yani miktar sadece 1,9 milyardan 22,8 milyara
artmamış, yüzde olarak yüzde 5,1den 11,1e yükselmiş, hem
miktar hem de oran sürekli artmış.
Alkol ürünlerinde ÖTV,
kronolojisine göre; 2010da
Teklif sahipleri Tütün ve
sigaraya ödenenin yani ödenen verginin yüzde 81 olması, özellikle genç
kuşağın erken yaşta sigaraya başlanmasının
engellenmesi, orta ve düşük gelir grubundaki sigarayı bırakmalarının
sağlanmasına hedeftir, bu amaca dönüktür. diyor. Yani biz buradaki
vergiyi artırarak aslında sigara tüketimini özellikle gençlerde,
özellikle dar gelirlilerde azaltmış olacağız. diyor.
Gerçekten öyle mi, bir bakalım. Yani eğer bu doğru olsa -hatta
Dünya Sağlık Örgütünün verilerini söylediler, Yüzde 10luk bir
artış sigara tüketiminde yüzde 10luk bir azalmaya yol açıyor.
dediler- eğer öyle olsa yüzde 80lik bir artışın sigara
tüketiminde yüzde 80lik bir azalmaya yol açması gerekirdi ama asla hiçbir
veri bunun böyle olduğunu göstermiyor.
Şimdi, resmî verilere
göre, bunun bir parça doğru olduğunu söyleyebiliriz. 120 milyar adet
sigaranın, sigara tüketiminin 118 milyara düştüğü söyleniyor.
120 milyar adetten 118 milyara, 2 milyar adet düşmüş. Veri olarak
bize bunu söylüyorlar ama gerçek durum böyle değil. Neden? Çünkü
tahminlere göre 20 milyar adet sarma ve kaçak sigara tüketimi söz konusu. Yani
aslında Biz vergileri arttırarak sigara tüketimini yüzde 2
azalttık. diyorlar ya, bu hiçbir şekilde gerçeği
yansıtmıyor. Gerçek rakam şu ki bu vergi
artışlarına rağmen en az yüzde 17, yüzde 18 oranında
sigara tüketiminde artış olmuş. Bu vergi politikasının
doğurduğu sonuçlar hiç de iktidarın iddia ettiği gibi
değil, azaltmadığı çok açık, tam tersine tüketimi,
özellikle kaçak denilen tüketimi artırıyor.
Bir de bunun başka
sonuçları var yani bu vergi artışı pek çok
yurttaşımızın ölümüne yol açıyor. Kaçak içki tüketimi
bunlardan biri. Kaçak sigara tüketimi kaçak denilen sigara,
sağlıksız -hani sigaranın öbür kısmı
sağlıklı anlamında söylemiyorum- daha kötü bir sigaranın
tüketilmesini teşvik ediyor. Dolayısıyla bu vergi
politikasının aslında vatandaşların
sağlığına da herhangi bir katkısı yok.
Şimdi, bu yasak
politikalarıyla sigarayla ve alkolle mücadele edilebilir mi? Bakın,
cumhuriyetten sonra çıkarılan ilk yasalardan bir tanesi alkolün
yasaklanmasıdır fakat alkolün yasaklanmasına dair bu yasa hiçbir
şekilde ülkemizde alkol tüketimini azaltmamıştır. Aynı
dönemlerde Amerikada da aslında alkol tüketimini engellemek için alkol
üretimi satışı yasaklanmış fakat biz biliyoruz ki o
dönemki yasaklar Amerikada sadece devasa mafya örgütlerinin ortaya
çıkmasına yol açmış. Dolayısıyla bu yasaklarla,
bu vergi politikalarıyla ne vatandaşın
sağlığını koruyabilirsiniz ne de bu konuda gerçek
anlamda yurttaşlara bir yararınız olabilir.
Şimdi, bu tütün
politikası çiftçiyi nasıl vurmuş, üretimi nasıl vurmuş
buna dair birkaç şey söylemek istiyorum: Bakın, 2021
yılında tütün ihracatı bu ülkenin 279 milyon dolar, tütün
ithalatı ise 562 milyon dolar, 2021 yılında. Yani 279 milyon
dolar ihracat yapıyor Türkiye, bunun karşılığında
562 milyon dolar da ithalat yapıyor yani
sattığımızın neredeyse 2 katı tütün alan bir ülke
pozisyonundayız. Oysa çok değil, 2006 yılında bu ülkenin
tütün ihracatı 497 milyon dolarmış, ithalatı ise bunun
neredeyse yarısı kadarmış, 258 milyon dolarmış.
Doğrudan tütün değil de tütün mamulleriyle birlikte
değerlendirildiğinde; 2020 yılında tütün ve tütün
ürünlerinin ihracatı 922 milyon dolar, yine 2020 yılında ithalat
1 milyar 220 milyon dolar yani sadece tütün ve tütün ürünlerinden dış
ticaret açığı 300 milyon dolar. Yani Türkiye ürettiğinin
yarısı kadar ithal eden bir ülke durumundayken şu anda 300
milyon dolar açık veren bir ülke pozisyonuna sokulmuş bu Hükûmetin
tütün politikaları nedeniyle. Çiftçiyi işte böyle vurmuş, öyle
Dış güçlerle rekabet ediyoruz. deyince aslında bu
iktidarın gerçekte böyle yapmadığını göstermesi
açısından bunun çok çarpık bir örnek olduğunu
düşünüyorum. Bakın, 2003 yılında yüzde 42ymiş yerli
tütün kullanım oranı yani tütünün yüzde 42si yerli üretimden temin
ediliyormuş; 2006 yılında yüzde 35e, -2008 yılında
TEKELin özelleştirilmesinden sonra- 2020 yılında yüzde 11e
kadar düşmüş yerli tütün üretimi yani yüzde 42den yüzde 11e
düşürmüş bu iktidar yerli tütünün kullanılma oranını.
Şimdi bir başka
şeyi daha özellikle söylemek istiyorum; şimdi, iktidar diyor ki: Biz
kayıt dışı ekonomiyle mücadele ediyoruz. Bunu nasıl
yapıyoruz? Bunu vergilendirerek yapıyoruz. Ama bu sanki
sağlık politikasıymış gibi, yurttaşların
sağlığını düşünen bir politikaymış
gibi, tütün kullanılmasını azaltmaya dönük bir
politikaymış gibi anlatılıyor ya, bu doğru değil.
Burada bir tek amaç var, bu yasanın getirilmesinin bir tek amacı var:
Kayıt dışı denilen bir miktar tütün satışı
var, bir miktar alkol satışı var; ondan daha fazla vergi elde
etmek amacıyla getirilmiş bir düzenleme; bunun dışında
herhangi bir amacı yok bu teklifin.
Şimdi son bir konuya
daha temas etmek istiyorum -sürem azaldı- o da şu: Bu teklifin
içerisinde bir başka düzenleme daha var; tütün, tütün mamulleri, alkole
ilişkin düzenlemeler dışında bir düzenleme daha var. Diyor
ki teklif sahipleri: Kayıt dışı IMEI numaraları yedi
yılda bir imha ediliyor, biz bunu bir yıla düşüreceğiz. Bunun
amacı ne? Şunu söylüyor aslında teklif sahipleri
Türkiyedeki telefon
fiyatlarının çok yüksek olduğunu biliyorlar, bu yüzden
vatandaşların yurt dışından bir biçimde telefon
aldığını biliyorlar ve bu telefonlarla yine, bu miktar
vergi vermek için eski IMEI numaraları kırılarak
telefonların piyasaya sürüldüğünü biliyor bu teklif sahipleri.
Şimdi, burada, bize diyorlar ki: Bu bir kaçakçılık, vergi
zıyaına yol açıyor, o yüzden biz bu konuda bir düzenleme
yapacağız. Şimdi, teorik olarak bunda bir yanlış var
mı? Yok, bir yanlış yok ama işin özü şu, ben size
birkaç tane rakam söyleyeyim: Bakın, yüzlerce milyar dolarlık,
trilyon dolarlık şirketlerden bahsediyoruz, bu telefon üreticisi
şirketlerden; bu şirketler, bu telefonları üretebilmek için
yüzlerce milyar dolarlık yatırım yapıyorlar. Kaç paraya
satıyorlar? Almanyada -markasını söylemeyeyim- 1.449 euroya
satılıyormuş yani 28.500 TLye, aynı telefon Amerika'da
20.460 TLye satılıyormuş, aynı telefon İngiltere'de
27 bin TLye satılıyormuş, Türkiye'deki Apple satış
fiyatı 43.999 TL ama Appledan alamıyorsunuz, bu firmadan alamıyorsunuz
ancak 56 bin TLye diğer şirketlerden alabiliyorsunuz. Bakın,
Amerika'da 20 bin TLye satılan, Almanyada 28 bin TL, İngiltere'de
27 bin TLye satılan telefonu Türkiye'de 56 bin TLye satıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Vatandaşın gidip yurt
dışından kaçak dediğiniz yollarla bu telefonu
almasının tek bir tane nedeni var: Soygun denilebilecek,
vatandaşın dolandırılması denilebilecek bir biçimde
vergi politikası üretmeniz. Hiç öyle Vatandaş her gün telefon
alıyor. falan demeyin. Bakın, ben milletvekiliyim, altı
yıldır aynı telefonu kullanıyorum, altı
yıldır. Hiç kimse öyle üç günde bir telefon almak istemiyor, iyi bir
telefon almak istiyor, uzun yıllar kullanmak istiyor. Ama siz Hükûmet
olarak başka bir şey yapmak istiyorsunuz; insanların trilyon
dolarlık yatırımla elde ettiği şeyi 1 kuruş
harcamadan 3 kat fazlasına bu vatandaşa satmak istiyorsunuz.
Vatandaşın karşı çıkması, başka yollara
tevessül etmesinin tek nedeni budur. Bu vergi politikanız adaletsizlik
üretiyor. Bu IMEI numaralarını değiştirmekle bu sorunu
çözemezseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Vatandaştan adil bir şekilde vergi
alın diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman
Tutdere.
Buyurun Sayın Tutdere.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN
TUTDERE (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
365 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
televizyonları başında bizi izleyen tüm
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tütün meselesi özellikle 27nci Dönemde defalarca Genel Kurulun gündemine geldi
ancak bir türlü halkın ve üreticinin beklediği çözüm
gerçekleşmedi. Tütün ülkemiz için hem uluslararası piyasalarda hem de
iç piyasada gerçekten önemli ve stratejik bir ürün. Türkiyede şu an bir
taraftan sözleşmeli üretim var, bir taraftan da geleneksel üretim var.
Önce, sözleşmeli üretimle ilgili şu anda çiftçinin durumu nedir, buna
ilişkin birkaç hususu belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde Ege Bölgesi, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu başta olmak
üzere, Türkiyenin birçok ilinde sözleşmeli üretim
yapılmaktadır. Tabii, sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimizin
ciddi sorunları var. AK PARTİ iktidarı döneminde, tarımdaki
bütün kesimler yalnız bırakıldığı gibi
sözleşmeli üretim yapan tütün üreticileri de yalnız
bırakılmıştır. Nasıl mı? Özellikle Türkiye
genelinde alım yapan büyük sigara şirketlerinin insafına şu
anda sözleşmeli tütün üreticileri terk edilmiş durumda. Sözleşme,
bizim Borçlar Kanunu'na göre normalde Tarafların açık iradeleri
doğrultusunda birlikte hazırlanan bir hukuksal metindir. ancak
sözleşmeli tütün üretiminde durum böyle mi? Kesinlikle değil. Büyük
sigara şirketleri, büyük firmalar, tütün firmaları tek taraflı
olarak bu sözleşmeleri imzalamakta ve aslında 3 nüsha olarak
imzalanan bu sözleşmelerin 1 nüshasının çiftçiye, 1
nüshasının şirkete, 1 nüshasının da denetlemekle
görevli olan Tütün Dairesine yani
Tarım Bakanlığına verilmesi lazım. Ancak uygulamada Tütün
Üst Kuruluna verilmesi gereken nüshalar verilmiyor, çiftçiye verilmesi gereken
nüshalar verilmiyor. Şubat ayında sözleşme imzalanıyor
ancak sözleşmenin sureti ta martta ve nisanda üreticiye veriliyor. Bunun
sebebi ne biliyor musunuz? Bunun sebebi; piyasayı kontrolünde tutan,
özellikle büyük firmalar aralarında anlaşıyorlar, bir fiyat
belirliyorlar ve bu fiyatı sonradan sözleşmeye eklemek suretiyle
çiftçilere dayatıyorlar. Dolayısıyla, piyasayı elinde tutan
karteller çiftçinin, üreticinin alın terine bu şekilde göz
dikmiş oluyor, müdahale etmiş oluyor ve hakkına girmiş
oluyor. Ben, buradan Tarım Bakanlığını ve Tütün
Dairesini göreve davet ediyorum. Tütün Dairesi bu ülkede niye kuruldu? Tütün
üreticisinin hakkını hukukunu korumak için kurulmadı mı?
Eğer gerçekten siz üreticinin hakkını hukukunu
koruyacaksanız bu kartellere gerekli denetimleri yapmanız lazım.
Tütün üreticilerinin sözleşmelerini süresinde isteyip bunların
haklarını korumak görevinizdir. Siz, bu görevinizi yapmıyorsunuz
çünkü Tütün Üst Kurulunda, Tütün Dairesinde bir vesayet var. Kimin vesayeti
var? Uluslararası sigara şirketlerinin, büyük kartellerin vesayeti
var. Bunlar vatandaştan yana değil, bunlar üreticiden yana
değil; bunlar büyük sermayeden yanadır, bunlar kartellerden
yanadır, kartellerden yana oldukları için de bu görevlerini
yapmıyorlar.
Değerli arkadaşlar,
tarım girdilerindeki maliyetlerin yüksekliği, gübre, mazot
fiyatlarının yüksekliği de tütün üreticisini gerçekten
mağdur etmektedir. Bugün, Türkiye'de, sözleşmeli üretimde geçen yıl
açıklanan fiyatlar gerçekten masrafları karşılamaktan
uzaktır. Adıyaman'da, Doğuda, Güneydoğuda açıklanan
fiyatlar 45-50 lira, Ege'de 50-55 lira. Hâlbuki, normalde bütün dünyada
sözleşmeli tütünde fiyatlar 4 dolara tekabül etmektedir yani
yaklaşık 75 liraya tekabül etmektedir. Ancak, bugün, Türkiye'de
alım yapan büyük firmalar çiftçiye emeğinin
karşılığını vermiyorlar, çok düşük oranda
ücreti dayatıyorlar; bu konuda da herhangi bir denetim olmadığı
için çiftçi mağdur. Çiftçinin mağduriyetinden dolayı,
emeğinin karşılığını
alamadığından dolayı bugün Türkiye'de tütün üretiminde
ciddi bir azalma var.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, AK PARTİ her politikasını 2002 öncesi ve 2002
sonrasıyla açıklıyor. Tütün üreticisi sayısına
baktığımızda, 2002den önce Türkiye'de 400 bin üretici
varken bugün, bu sayı 60 binlere, 70 binlere kadar düşmüş.
2002de bu ülkede 400 bin ton tütün üretilirken 2021 yılında 79 bine,
2022 yılı itibarıyla da 74 bine kadar düşmüş; üretim
düşmüş, üretici sayısı düşmüş. Bu neyi gösteriyor?
AK PARTİ iktidarının tütün politikasının da
düştüğünü gösteriyor, çürüdüğünü gösteriyor aslında.
Peki, bu süreçte bizim
Türkiye olarak, ülke olarak tütün ihracatımızın durumu ne,
ithalat durumumuz ne? Bir de o istatistiklere bakmakta fayda var.
Bakınız değerli milletvekilleri, ihracatımız 52 milyon
42 bin
Değerli milletvekilleri,
bakınız, tohum tarımda çok önemli bir varlıktır, tohum
millî bir varlıktır. Bakınız, Anadolu tütün tohumu
konusunda çok zengin bir coğrafya ancak bu iktidarın vurdumduymazlığı,
Tarım Bakanlığının görevini yapmaması, tütün
tohumunda da büyük bir dezenformasyona sebebiyet vermiştir, tohum
çeşitliliği bozulmuştur. Türkiyede tohumlar bozulduğu için
son dönemde tütün hastalıklarında ciddi bir artış var.
Bakınız, seçim bölgem Adıyamanda bu yıl çıkan bir
virütik hastalık nedeniyle rekolte yüzde 50lere düştü. Türkiye
genelinde de rekoltede ciddi bir düşüş var. Bunun sebebi: Tarım
Bakanlığı, zamanında tohumlar üzerinde gerekli kontrolü,
denetimi yapmadığı için hastalıklar
yaygınlaştı ve eğer bu kafayla devam ederse Tarım
Bakanlığı, bu gidişle önümüzdeki süreçte tütün üretemez
hâle geleceğiz.
Değerli arkadaşlar,
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında inşallah ilk sandıkta
geldiğimizde sözleşmeli tütün üreticileri hakkının
karşılığını alacak, alın terinin
karşılığını alacak. (CHP sıralarından
alkışlar) Sabahın ayazında, güneşin
sıcağında çoluğuyla çocuğuyla tütün tarlasında
çalışan bütün tütün üreticileri hakkını alacak, biz
onların hakkını teslim edeceğiz. Uluslararası sigara
şirketlerinden, tütün kartellerinden değil, biz üreticiden yana,
halktan yana, tütünden yana tercihimizi, politikamızı
koyacağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Tütün Yasasını konuşuyoruz.
Merak ettim, döndüm Komisyona. Komisyondaki arkadaşlar, siz Tarım
Bakanlığının bürokratları mısınız,
hangi bakanlığın bürokratlarısınız? Ticaret
Bakanlığının arkadaşlar. Peki, hayatınızda
hiç bir tütün tarlasına gittiniz mi, hiç tütün ürettiniz mi? Hayır.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Gitmemişlerdir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) İthalatçı onlar, ithalatçı.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Bunun tütün olduğunu biliyor musunuz arkadaşlar? Arkadaşlar,
tütün tarlada yetişir. Dolayısıyla bu yasayı burada
savunacak olanın Tarım Bakanlığı olması gerekirken
Ticaret Bakanlığı yasayı getiriyor.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Her işi onlar yapıyor zaten.
MURAT EMİR (Ankara)
Her şey ticaret onlara, her şey ticaret.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
İşte, AK PARTİnin tütündeki politikasının
iflasının işareti. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) İthalat cenneti yaptılar ülkeyi.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Sizin ne işiniz var burada? Tütün Üst Kurulu Tarım
Bakanlığına bağlı. Tütüne hapsi getiriyorsunuz, ortada
Tarım Bakanlığı yok, Tütün Dairesi yok, kim var? Ticaret
Bakanlığı var. Arkadaşlar, araştırdık,
bulduk, peki Ticaret Bakanlığı bu hapis cezalarını ne
kadar seviyormuş, neden bu kadar üreticiyi cezalandırmayı
öngören yasaları getiriyor, araştırdım, baktım ve
buldum. Değerli arkadaşlar, Ticaret Bakan Yardımcısı
Rıza Tuna Turagay, kim bu arkadaş biliyor musunuz? Bu British
American şirketinin, özellikle tütündeki BATın CEOsu,
uluslararası sigara şirketinin CEOsu. (CHP sıralarından
Oo sesleri, alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Vay, vay, vay! Belli oldu, belli oldu.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan 17 Ocak 2019daki
kararnameyle bu CEOyu getirip Tarım Bakan Yardımcısı
yaptı. Tabii, Tarım Bakan Yardımcısı BATın CEOsu
olursa Adıyamanlı, Çelikhanlı, Malatyalı üreticiyi
koruyacak yasayı getirir mi arkadaşlar? Getirmez, hapis getirir,
yerli üretimi çökertecek kanunları getirir. Sebep; büyükler kazansın,
uluslararası şirketler büyüsün, onlar büyüsün, çiftçi ölsün,
bunların anlayışı bu.
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Tarımla alakası yok, tarımla; Ticaret
Bakan Yardımcısı.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Onun için AK PARTİli milletvekili arkadaşlara söylüyorum: Bu
kanunun altında, bu teklifin altında imzası olan arkadaşlar
bu ayrıntıya dikkat edin, buradan tütüncünün lehine hiçbir şey
çıkmaz.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, gelelim AK PARTİnin özellikle tütünle ilgili tezlerine, bir
bakalım. Diyorlar ki: Efendim, biz sarmalık tütünle ilgili
Biliyorsunuz, Türkiyedeki önemli kalemlerden bir tanesi de işte Adıyamanda,
Malatyada, Batmanda, Hatayda, Türkiyenin birçok ilinde geleneksel anlamda
üretilen, tek başına içim özelliğine sahip tütün.
Bakınız, bu aslında bir dünya markası; yapraklar direkt
kıyılıyor ve direkt içilebiliyor, hiçbir harmanlamaya gerek yok.
Aroması, nikotini, dünyada eşi benzeri olmayan bir marka. Bu ülkenin
bunu uluslararası bir marka hâline getirmesi gerekirken ne yapıyor AK
PARTİ? Hapis cezası getiriyor, hapis. Siz üretmeyin. Amerikan
sigarası içsinler, Yunanistanın tütününü içsinler. diyor.
İSMAİL KONCUK
(Adana) Amerikancı bunlar, Amerikancı.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Bakınız, neyi getirdiler, sarmalık tütündeki durum ne? 2017
yılında -hatırlarsınız- bu Parlamentoya yine AK
PARTİ hükûmetleri tarafından bir kanun getirilmişti. Bu kanunda
Türkiyede yüz yıldan beri binlerce insanın ekmeği olan,
insanların tek geçim kaynağı olan sarmalık tütüne hapis
cezası öngören bir tasarı gelmişti. O zaman Adıyaman
ayaklandı, Malatya ayaklandı, Türkiyedeki bütün tütüncüler
ayaklandı, Meclise geldiler. AK PARTİ Hükûmeti o zaman dedi ki:
Evet, biz bu hapis cezalarından geri adım atacağız. Ne
yapacağız? Hapsi kaldıracağız; 4733 sayılı
Kanunla biz bunun önünü açacak düzenlemeleri yapacağız. Evet,
4733te bir düzenleme oldu, sarmalık tütün kanuna girdi. Bir ay sonra,
bakınız, kanunu arkadan doladılar, 4733te
çıkardıkları cezayı götürdüler 5607 sayılı
Kaçakçılık Kanununa koydular. Halkı aldattılar, milleti
kandırdılar, tütün üreticilerini dolandırdılar. Bunun
adı açıkça dolandırıcılıktır.
Arkadaşlar,
bakınız, yerli ve millî diyor ya AK PARTİ iktidarı,
işte size yerli, işte size millî. Bu, tütün. Tütünün kanunu var
mı? Var, özel kanun. Ya, arkadaşlar, bu topraklarda yetişen,
Adıyamanda, Malatyada, Çelikhanda, Bulamda, Doğanşehirde,
Batmanda yetişen bir tütünün kaçakçılık kanununda ne işi
var? Ya, gerçekten insanın aklı almıyor, böyle bir şey
olamaz. Düzenleyecekseniz, Tütün Kanunu var, koyarsınız düzenlemeyi
oraya, Tarım Bakanlığı gelir, tartışırız,
konuşuruz, doğruyu buluruz ama bunların amacı ne? Bunların
amacı doğruyu bulmak değil zaten, bunların amacı bir
sorunu çözmek değil; bunların amacı, yerli tütün üreticisini
baskılayalım, üretim olmasın, sigaralar dışarıdan
gelsin. Biz vergimizi alalım, ondan sonra gerisi bizi ilgilendirmez;
işin üretici kısmı, işin sosyolojik kısmı bizi
ilgilendirmez. diyor bu iktidar. Ancak, sizin bu hesabınız
sandıkta bozulacak, Adıyamanlı tütün üreticileri,
Çelikhanlılar, Malatyalılar ve Türkiyenin dört bir yanında bu
işten ekmeğini kazananlar bu işin hesabını
sandıkta size soracaklar. Çünkü 2018 yılında Adıyamanda
mitingde Sayın Cumhurbaşkanı da dedi ki: Adıyaman için
ticari bir değere sahiptir, biz bunun önünü açacağız. Açtı
mı? Açmadı. Ne yaptılar? Şimdi getirmişler bir
kooperatif modeli.
Arkadaşlar,
kooperatiflerle ilgili bir düzenleme yaptınız, bir yönetmelik
çıkardılar, yine bu millî ve yerli tütünü götürüp kaçak tütünlerle
aynı kefeye koydular. Ya, kaçak tütünle, yurt dışından
gümrüksüz bir şekilde Türkiyeye gelen tütünle siz bu Adıyamanın
tütününü aynı yönetmelikte nasıl düzenlersiniz, böyle bir şey
olur mu? Bunu kabul etmek mümkün mü? Bu yanlış. Söyledik, o zaman da
bu kürsüde defalarca söyledim. Bu tütün kürsüye en az 50 kere çıktı,
buraya geldi. Söylüyoruz: Yanlış. Bakınız, birinci
düğmeyi yanlış iliklerseniz sonrası yanlış olur,
ayırın dedik. Madem niyetiniz çözmek, yönetmeliği yerli tütün
için, sarmalık tütün için, tek başına içim özelliğine sahip
tütünler için düzenleyelim; kooperatiflerin önünü eğer açmak
istiyorsanız vergiyi düşürmeniz lazım.
Değerli arkadaşlar,
ne yaptılar? Sayın Cumhurbaşkanı, sarmalık tütündeki
vergiyi beş altı ay önce, önce yüzde 40a indirdi; iki ay sonra yine
bindirdi, yüzde 55 yaptı. Şimdi, bu kooperatiflerin, sizin kooperatif
modelinizin bu vergi rejiminde hayatta kalma şansı yok ki. 1 kilo
tütüne, şu 1 kilo tütüne bu vergi rejimine göre 182 lira vergi ödemesi
lazım. E, peki bu vatandaş 1 kiloya 182 lira vergi öderse ne yiyecek,
çocuklarını, ailesini neyle geçindirecek; hiç düşündünüz mü?
Bakınız, burada
çözüm belli. Çözümü size söylüyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak söylüyoruz,
Genel Başkanımız, Grup Başkan Vekillerimiz, her
defasında söylüyoruz, diyoruz ki: Millî ve yerli olan bu tütünün önündeki
yasal engelleri kaldırın, gelin, bunun vergi düzenini, vergi rejimini
ayrıca bir düzenleyelim, önünü açalım; yapamıyorsanız,
gerçekten yaprak sarmalık tütünün önünü açmak istiyorsanız gerekirse
bölgede -önceden vardı- yaprak işletme tesislerini devlet eliyle
kuralım, üretici üretsin, devlet de bunu alsın, kayıt
altına alsın ve bu şekilde insanlarımız
ekmeğinden olmasın. Ancak AK PARTİ buna bir türlü
yanaşmıyor, dayatmış Ben hapis cezasından başka
bir şey bilmem. diyor. Bakınız, bu hapis cezası 2017de
çıktı, 3 kere kanun ertelendi; en son mücadelemizde bütün
çabalarımıza rağmen 1 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girdi.
O gün de söyledik Bakınız, bu ceza Anadoluda, Türkiyede bu
işi üreten, satan, içen -bu çok boyutlu bir mesele- herkesi mağdur
edecek, yapmayın. dedik. Ya, siz 2002de Yasakları
kaldıracağız. dediniz, şimdi gelmişsiniz,
yasakçı bir siyasetle, yasakçı bir yasayla tütüne hapis
getiriyorsunuz. Bakınız, size çağrı yapıyorum: Siz
fakir fukaranın, garibanın tütününe hapis getireceğinize ya,
şu uyuşturucu baronlarının hakkında hapis getirin,
onların peşine düşün. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Boranlar Türkiyede uyuşturucu satıyor, hiçbir
şey yok, Adıyamanlı üretici Adanaya, Mersine tütün götürürken
yolda yakalanıyor.
Sayın Genel Başkan
Yardımcım, Sayın Grup Başkan Vekilim; gerçekten millet mağdur,
millet perişan, Adıyamanlılar şu anda ekmeğe muhtaç.
Bu yasadan dolayı şu anda adliyelerde, cumhuriyet
başsavcılıklarında binlerce dosya var. Yargının
yükünü kaldıracağız. dediler, hapis getiriyorlar. Bu mu sizin
çözümünüz, bu mu sizin millîliğiniz, bu mu sizin yerliliğiniz? Ancak
millet izliyor, Adıyamanlılar da izliyor, Malatyalılar da
izliyor.
Bakınız, biraz önce
Malatya Milletvekilimiz de konuştu, o da söyledi; bu tütün Türkiyede
binlerce insanın ekmeği, bu tütüne öyle, başka bir gözle
bakmayın. Efendim, bunu üretenler kaçakçılarmış; yok böyle
bir şey, yok böyle bir şey. Hepimiz bu tütün parasıyla okuduk,
benim gibi binlerce insan bu tütün parasıyla okudu; bugün milletine,
vatanına hizmet ediyor. Bunu artık anlayın, defalarca
anlattım, defalarca anlattım, siz anlayana kadar da anlatmaya devam
edeceğim. (CHP sıralarından alkışlar) Siz bu süreçte
çözdünüz çözdünüz, çözmediniz, Allahın izniyle, ilk sandıkta biz
geliyoruz, Millet İttifakı geliyor; biz bu meseleyi temelden
çözeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz iktidara geldiğimizde
sizin bu 5607 sayılı Kanunun 3üncü maddesinin (20)nci
fıkrasına eklediğiniz bu üç yıldan altı yıla
kadar hapis cezası
nı yırtacağız, çöpe
atacağız; millet üretecek, ürettiğiyle çocuklarını
okutacak ve insanlarımız alın terinin hakkını alacak;
bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli milletvekilleri,
tabii, tütünle ilgili söylenecek çok şey var, anlatılacak çok
şey var. Ceza Kanununda cezalar toplumsal bir ihtiyacı
karşılamak için çıkarılır. Bu yasanız hiçbir
toplumsal ihtiyacı karşılamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla)
Siz hapisle, hapis tehdidiyle tütüncüye, üreticiye cezaevinin yolunu
göstererek bu millete kötülük yapıyorsunuz. Bakınız, ben, bu
kürsüden, milletin kürsüsünden bu kanuna imza atan AK PARTİli
milletvekillerini halka şikâyet ediyorum: Ey, Çelikhanlılar, ey
Malatyalılar, ey Batmanlılar, ey Türkiye'nin dört bir yanında
ekmeğini tütünden kazananlar, çoluğunun çocuğunun nafakasını
kazananlar; bu listeye, bu kanuna oy verenleri, imza atanları
unutmayın, sandık geldiğinde bunların hesabını
sandıkta görün diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
şahsı adına ilk olarak Bursa Milletvekili Sayın Osman
Mesten.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN MESTEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri seyreden vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kayıt dışı ekonomi ve
kaçakçılık, tüm ülkelerin sorunu olduğu gibi, ülkemizin de
sorunudur. Kayıt dışılığı ve
kaçakçılığı ne derece aşağılara çekebilirsek
ülkemizin ekonomisine dolayısıyla vatandaşımızın
refahına da o derece katkıda bulunmuş olacağız. Bu
nedenlerle kaçakçılık ve kayıt dışı ekonominin
önlenmesi ve yanı sıra suç ve terör örgütlerinin
finansmanının engellenmesi açısından da bir dizi tedbirler
almak gerekiyor. Bu bakımdan, kanun teklifimizin önemli olduğunu
düşünüyorum. Suç örgütleri ve terör örgütleriyle mücadele,
vatandaşlarımızın huzur ve güvenini temin etmek ve
aynı zamanda ekonomimizin sağlıklı yürütülmesi
açısından da devletin temel görevlerindendir. Bu kanun teklifimizle
bu anlamda da bir adım daha atmış olacağımıza inanıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yapılan araştırmalara göre,
yıllık 30 milyar liranın üzerinde vergi
kaybımızın, ekonomik zararımızın söz konusu
olduğunu ifade edebiliriz. 2008 yılında Gelir İdaresi
Başkanlığı koordinasyonunda bir dizi eylem planı
hazırlanmış olup 253 adet eylem planından 193ü
gerçekleştirilmiştir. Bir dönem yüzde 42lere kadar yükselmiş
olan kayıt dışı ekonominin yüzde 28lere kadar
gerilediğini görmekteyiz. Dolayısıyla yasama organı olarak
bizim üzerimize düşen görev de birtakım yasal düzenlemeler yaparak bu
oranın daha da aşağılara çekilmesinin zeminini
hazırlamaktır.
Kayıt
dışılık ve kaçakçılık, beraberinde vergi
kaybını da doğurmaktadır; bunun yanı sıra,
haksız rekabete ve ülke ekonomisinin zarar görmesine neden olduğu da
bilinmektedir. İçeriğinin ne olduğu, hangi şartlarda
üretildiği belli olmayan merdiven altı üretim dediğimiz
kalitesiz ürünlerden dolayı halk sağlığının da
zarar gördüğünü düşünüyoruz.
Yine, yapılan
araştırmalarda, yapılan tespitlerde tütün, tütün mamulleri,
alkol ve benzeri ürünlerde kaçakçılık miktarının
arttığını gözlemliyoruz. Yürürlükteki yasal düzenlemelerle
ciddi bir başarı kaydetmiş olsak da yeni yöntemlerle bu
kaçakçılığın arttığını ve
geliştirildiğini gözlemlemekteyiz.
Getirdiğimiz kanun teklifiyle
özetle:
1) Ürün İzleme
Sistemine müdahale suçunu işleyenlere hapis cezası getirilmekte.
Ürün İzleme Sistemine müdahaleye daha ağır bir
yaptırım getirilmekte; böylece, Ürün İzleme Sistemine müdahale
etmek suretiyle söz konusu fiili işleyenler, özel usulsüzlük cezası
yani para cezasıyla cezalandırılacakken yeni düzenlemeyle hapis
cezası getirilmekte ve caydırıcılık
artırılmakta ayrıca vergi güvenliği de
sağlanmaktadır. Diğer bir deyişle; Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanunla düzenlenen
piyasalarda Ürün İzleme Sistemine müdahalenin üç yıldan sekiz
yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması
öngörülmektedir.
2) Suç olarak tanımlanan
Ürün İzleme Sistemine müdahale fiilinin işlendiğinin inceleme
sırasında tespiti hâlinde, incelemenin tamamlanması
beklenmeksizin; sair suretlerle öğrenilmesi hâlinde ise incelenmeye
başlanmaksızın vergi müfettişleri tarafından bu
tespitlere ilişkin rapor düzenlenmekte ve rapor değerlendirme
komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet cumhuriyet
başsavcılığına bildirilmektedir. Kamu
davasının açılması için incelemenin tamamlanması ve
raporun düzenlenmesi şartı kaldırılmaktadır.
Böylelikle kamu davasının ivedilikle açılması
hedeflenmektedir.
3) Makaron, yaprak sigara
kâğıdı ve sigara filtresi üretmek isteyenlerden de sigarada
olduğu gibi yıllık 2 milyar adet üretim kapasitesine sahip
tesisler kurmaları beklenmektedir. Ayrıca, aynı markadan olmak
şartıyla sigaranın ithalatı için aranan yurt içi üretim
şartının makaron, yaprak sigara kâğıdı ve sigara
filtresi ithalatında da aranması temin edilmektedir.
4) Makaron ve sigara üretim
tesislerinde vergi güvenliğini sağlamak amacıyla kullanılma
zorunluluğu getirilen özel etiket ve işaretlerle ürünlerini
etiketlemeden veya işaretlemeden makine çalışma testleri, ürün
denemeleri veya deneme üretimi yapanlara; makine çalışma testleri,
ürün denemeleri veya deneme üretimi kapsamında üretilen sigara ve
makaronları süresi içerisinde imha etmeyenlere idari para cezası verilmektedir.
Yanı sıra, mevzuatta tanımlanmış bazı fiilleri
işlediği tespit edilenlere, Tarım ve Orman
Bakanlığınca bu kanun kapsamında yürütülen faaliyetlerine
ilişkin verilen belgelerin askıya alınması ve bu süre
içerisinde de söz konusu tesis veya iş yeri için başka bir gerçek
veya tüzel kişiye belge verilmemesi hüküm altına
alınmaktadır.
5) Tütün, tütün mamulleri ve
alkollü içecekler piyasasında üreticilere ve ithalatçılara 50 milyon
liraya kadar teminat uygulaması getirilmektedir. Tütün üreticileri, üretim
ve pazarlama kooperatifleri bundan muaftır, teminatı ise Hazine ve
Maliye Bakanlığının görüşünü alarak belirleme yetkisi
Tarım Bakanlığındadır.
6) Tütün, tütün mamulleri,
makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara filtresi, alkol ve alkollü
içeceklerin üretim faaliyetlerine ilişkin izin, uygunluk ve yetki belgesi
başvurusu, tadili veya süre uzatımı talebinde bulunan
üreticilerden ve ithalatçılardan faaliyet öncesinde 4733 sayılı
Kanun kapsamında idari para cezası borcunun, Sosyal Güvenlik Kurumuna
prim veya ceza borcunun, 6183 sayılı Kanun kapsamında da
herhangi bir borcunun bulunmaması şartı getirilmektedir.
7) Özel Tüketim Vergisi
Kanununun 13üncü maddesine makaron ibaresi eklenmektedir. Bu sayede,
bandrolsüz makaron bulundurulduğunun tespiti hâlinde malları
bulunduranlar ile ithal ve imal edenlere de müteselsilen sorumluluk
getirilmektedir.
8) 5600 sayılı
Kanunun 3üncü maddesinin (20)nci fıkrası 2ye bölünerek
doldurulmuş makaron satış, bulundurma, nakil, fiil ve
cezası (20)nci fıkrada aynen muhafaza edilmiş, yetkisiz tütün
ticareti yapma fiili ise ayrı bir fıkrayla düzenlenerek cezası
iki yıldan beş yıla olacak şekilde indirilmiştir.
Düzenlemeyle, yetkisiz tütün ticareti yapma fiili ile ticari amaçla makaron
veya yaprak sigara kâğıdına kıyılmış tütün
doldurulmak suretiyle satma, satışa arz etme, bulundurma ve nakletme
fiili, aldığı ceza bakımından birbirinden
ayrılmaktadır. Yetkisiz tütün ticareti yapanlar için var olan üç
yıldan altı yıla kadar olan hapis cezası iki yıldan
beş yıla indirilmektedir.
9) 5809 sayılı
Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 57nci maddesinin (3)üncü
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan Kurumun Mobil Cihaz
Kayıt Sisteminde kayıtlı iken kesintisiz yedi yıl süreyle
elektronik haberleşme şebekelerinden hizmet almayan cihazların
elektronik kimlik bilgileri kayıtlı olmaktan
çıkarılır. hükmü bir yıl olarak
değiştirilmektedir. Bilgi Teknolojileri Kurumunun verilerine göre
ülkemizde kullanılan beyaz listede yaklaşık 260 milyon IMEI
olduğu, yedi yıllık sürenin bir yıla indirilmesi durumunda
ise yaklaşık 100 milyonluk bir kısmın siyah listeye
alınacağı belirtilmektedir. Böylece, düzenlemeyle, klonlanabilir
IMEI havuzunun oldukça daraltılması amaçlanmaktadır.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; kanun teklifimizin
amacına ulaşması, hayırlara vesile olması temennisiyle
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. Emeği geçenlere teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Alpay
Antmen.
Buyurun Sayın Antmen.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
teklifin geneli üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
Bugün Öğretmenler Günü.
Başta, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm
öğretmenlerimizi ve Türkiyede bizlerin yetişmesini sağlayan
bilcümle öğretmenimizi buradan sevgi ve saygıyla anıyorum,
kutluyorum. Bu gün vesilesiyle, öğretmenlerimiz arasındaki maaş
farkının, statü farkının, özlük farklarının, bu
ayrımların kaldırılmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
kaçakçılıkla mücadele gerçekten çok önemli bir husus. Bu hem vergi
kaybını önlemek anlamında hem haksız rekabeti önlemek
anlamında ve hem de devletin, terörün finansmanını önlemesi
anlamında son derece üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir
husus fakat bizim burada görüştüğümüz kanun tütün ve yerli tütün.
Açık ve net söylüyorum: Türkiye'de yetiştirilen tütünlere kaçak
demek, kaçakçılıkla irtibatlandırmak tam anlamıyla abesle
iştigaldir. Bizim bin tane zorlukla, alın teriyle tütün
yetiştiren çiftçimize, köylümüze, vatandaşımıza
kaçakçı demeye hakkımız yok. Ülkemizde tütün ekmek serbest,
tütün satmak ise yasak, tütün satan ise tamamen suçlu, kaçakçı. Böyle bir
garabet olamaz. İşte bu söylem ancak saray iktidarlarına
yakışır.
Bakın, olacak iş
değil, Adıyaman'da tütünle ilgili bir eylem yapıldı, bu
eyleme katılan çiftçiler, köylüler haklarını istiyorlardı,
gözaltına aldılar, bir kısmı tutuklandı. Görüyor
musunuz, ne kadar acı bir tablo. Dünyanın neresinde ekip biçtiği
ürünü, yerli ve millî bir ürünü savunan çiftçiler tutuklanır? Ben bir
hukukçu olarak görmedim. Dünyanın neresinde anayasal, demokratik
hakkını kullandı diye insanlar tutuklanır? Yok. Ancak bu
diktatörlük heveslileri tarafından yapılan bir şey ama
uluslararası tütün kartellerine boyun eğeceksek işte, yerli ve
millî tütünümüze kaçak deriz; işte, tütün üreticisine kaçakçı
muamelesi yaparız, onların ocağına incir ağacı
dikeriz.
Tütünün yetişmesi
nasıl oluyor, bilmiyorum, biliyor musunuz? Özellikle ne kadar
meşakkatli olduğunu, tütün üretiminin ne kadar zor olduğunu
Adıyaman, Malatya, Siirt, Bitlis, Samsun, Muş, Ege milletvekillerimiz
çok iyi bilir, bilmek zorundalar da. Bakın, sayın milletvekilleri,
tütün önce tohumdan çitil hâline getirilir. O çitiller tek tek ekilir, fide hâline gelir, o fideler tek tek ekilir;
oradan tütün bitkisi hâline geliyor, bebek gibi bakılıyor ve bunlar
ondan sonra elle tek tek toplanıyor, kurutuluyor, tek tek
kıyılıyor. Bu kadar emek verildikten sonra bu yerli ve millî
ürüne, bu tütüne lütfen kaçak demeyin, kaçak tütün demeyin, kaçakçı
muamelesi yapmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, Adıyamanda,
Muşta, Bitliste, Egede 2-3 dönüm arazide tütün eken ailelerimiz,
buradan elde ettikleri gelirlerle çocuklarını okutuyorlar,
çocuklarına bir gelecek yaratmaya çalışıyorlar,
çocuklarını evlendiriyorlar ama biz Sen tütün ek kardeşim,
serbest. deyip, ondan sonra da bu tütüne kaçak muamelesi yapar, bir de
adamları cezaevine atarsak
İşte, verilen cezalar üç yıldan
başlıyor, hadi iki yıla inecek, o zaman diyorum ki: Bu
cezaları tamamen kaldıralım. Gelin, kooperatifleri özendirelim;
gelin, kooperatiflere bu konuda gerekli önemi verelim.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki zararlı maddelerle etkin mücadele yapmamız gerekiyor; bu
zaten yürütmenin anayasal zorunluluğu, anayasal görevi. Kaçakla ve
gençlere zarar veren maddelerle elbette mücadele edelim ama bunu yapmak
istiyorsanız önce uyuşturucuyla mücadeleden başlamanız
gerekiyor. Bakın, daha bugün İstanbulda 3,5 ton metamfetamin ele geçirildi;
ben güvenlik kuvvetlerimizi kutluyorum, teşekkür ediyorum. Evet, göz
açtırmasınlar ama Türkiye uyuşturucu cenneti oldu, bunu da
lütfen görün artık. Bildiğiniz en kötü uyuşturucu türleri
sokakta çocuklara satılıyor, okulların önünde
satılıyor. Tütün çiftçisini kovalayacağınız, tutuklayacağınız,
kaçakçı muamelesi yapacağınıza önce uyuşturucu
satıcılarını ve onların ağababaları
uyuşturucu baronlarını yakalayıp bir daha gün yüzü
görmeyecek şekilde cezaevine tıkmanız gerekiyor.
Değerli milletvekilleri,
ne yapılması gerekiyor? Amerikan veya dünya tütün kartelleri bizim
Türk tütününü yemek istiyor; yedirmeyeceğiz arkadaş! Türk tütününü
hiçbir uluslararası kartele yedirmeyeceğiz, tütün çiftçisine sözümüz
olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, kooperatifler
kurulmaya çalışılıyor, Adıyamanda bir kooperatif
kuruldu ama maliyeti çok fazla. Gelin, bu maliyetleri devlet olarak
karşılayalım, Adıyamanda başta olmak üzere bütün
tütün işleyen şehirlerimize kooperatifleri kuralım ve
yaşatalım diyorum. Bu da sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olsa
gerek.
Değerli milletvekilleri,
evet, sigara içilmesin, tütün kullanılmasın,
sağlığımızı koruyalım ama biz burada yerli
tütünü yasaklarken Amerikan kartelleri Türkiyede cirit atsın diye, önemli
kazançlar elde etsin diye de Türk tütününü asla ve asla ikinci plana
atmayalım, kaçak muamelesi yapmayalım. Bir de durmadan da lütfen
tütüne zam yapmayın, sigara mamullerine zam yapmayın çünkü zamla
tütünle, alkolle mücadele olmaz. Oturup bakın, dünyada nasıl mücadele
ediliyor diye, hiçbir yerde, Avrupada hiçbir ülkede zamlarla tütünle, alkolle
mücadele yapılmıyor. Ne kadar zam yaparsanız yapın elde
edeceğiniz tek şey kaçakçılığı
artırmaktır. Sigaraya ve alkole durmadan zam yapıyorsunuz çünkü
vergileri artırıyorsunuz ve bu da kullanımı düşürmüyor
ama ne oluyor? Aksine, kaçakçılık ve sahtecilik artıyor; aksine,
kaçak alkol çoğaldı; aksine, alkolden ölümler çoğaldı;
aksine, insanlar artık sarma tütün alıyor ve ne, nasıl
olduğunu bilmediğimiz şekilde sigara içmeye
çalışıyorlar. İşte, bunları zamlarla değil,
toplumu bilinçlendirerek aşmamız lazım. Evet, alkol kullanmak
kötüdür, zararlıdır ama bunu zam yaparak
başaramazsınız hem insanların hayat tarzına müdahale
ediyorsunuz hem de zam yaparak insanları kaçak alkol içmeye doğru
yönlendiriyorsunuz. Bu da insanın hayatına mal oluyor, vebali
boynunuza.
Değerli milletvekilleri,
bakın, belirli şartlar dâhilinde eğer biz Türk tütününü, Anadolu
tütününü, yerli ve millî tütünü
Ben sigara içmiyorum, tütün kullanmıyorum
ama iddia ediyorum ki ana yurdumuzun, vatanımızın, Anadolunun
tütünü birçok tütünden çok daha iyi ve kaliteli; öyle olmasaydı Amerikan
kartelleri Türk tütününü bu kadar boğmaya çalışmazlardı.
İşte, ne yapmamız gerekiyor? Evet, Türkiyedeki tütün üretimini
teşvik edelim, Türkiyedeki tütünün sanayileşmesini teşvik
edelim. Nerede tütün üretiliyorsa orada kooperatifleri besleyelim, fabrikalar
kuralım, sanayileştirelim ve dünyaya da ihraç edelim. Elin
Amerikalısı tütünden kazanacağına, sigaradan
kazanacağına biz kazanalım değerli milletvekilleri.
Bakın, üstüne basa basa,
tekrar ederek söylüyorum: Türkiyede tütün ekmek serbest ama tütün satmak
yasak. Böyle bir garabet dünyada yok. Tütün yetiştirilmesi, tütünün
fabrikada işlenmesi ve Türk tütününün gerek Türkiyeye ve dünyaya
satılması için gerekli yatırımları neden yapmıyorsunuz?
Elinizi tutan yok, teşvik verebilirsiniz. Getirin yasayı, burada hep
beraber çıkartalım ve bu şekilde halkımıza hizmet
ederiz ve bu şekilde emperyalistlere hizmet etmeyiz ve ben diyorum ki -her
bir maddede belki ayrı ayrı konuşuruz ama- tütün, Türkiye için,
tütün yetiştiren insanlar için çok çok önemli bir ürün ve bunu da devlet
olarak, sosyal devlet olarak bizlerin desteklemesi gerekiyor. İçilmesini
tavsiye etmiyoruz, eğitelim, kimse içmesin ama lütfen bundan da
halkımız para kazansın.
Bakın, ayrıca,
tütünden vazgeçtik, bu yasayla tütünün yanında makaron da yasak, yaprak
sigara kağıdı da yasak, sigara filtresi de yasak; her birine
birçok yasak ve cezalar getiriliyor. Cezalarla caydırıcı
olamazsınız, dediğim gibi, sadece ve sadece
kaçakçılığı artırırsınız. Tekrar
ediyorum, biz sigaralık tütünün ekilmesini serbest bırakıyorsak
ondan sonra da sigaralık tütünün satılmasını
yasaklayamayız, bundan vazgeçin. Sokağınıza bakın,
mahallenize bakın, adımbaşı tütüncüler var,
adımbaşı tütüncü dükkânları açıldı, bunlar paket
içinde tütün satıyorsa serbest ama Adıyamanın, Muşun,
Bitlisin o canım tütünlerini getirip satıyorsa Vay, sen
kaçakçısın. Üç yıldan başlayan -şimdi, iki yıla
inecek bu kanunla- cezalarla onları tedip ve terbiye etmeye
çalışıyoruz, bu olmaz sayın milletvekilleri, bu olmaz!
Yerli ve millî tütüne gerekli
önemi vermek gerekiyor, buna kalıcı önlemler almak gerekiyor.
Bakın, tekrar tekrar söylüyoruz, bu teklifle cezalar getiriliyor, cezalar;
hapis cezaları getiriliyor. Bununla halkımızı terbiye
etmeyin. Tekrar ediyorum, getirin, Türk tütününün, yerli tütünün önünü
açalım ve halkımızı kalkındıralım. Özellikle
tütün ve alkol kullanımlarında caydırıcı olmak
istiyorsanız cezalarla, vergi artırımlarıyla, özel tüketim
vergisini inanılmaz boyutlara getirerek insanların hayat
şartlarına, hayat koşullarına, hayatına müdahale
ederek değil, bunu ilkokullardan başlayarak eğitimle
yapabilirsiniz, ailede eğitimle yapabilirsiniz ve bu eğitim
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Tamamlayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ALPAY ANTMEN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bakın, biz Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekilleri ve Adalet Komisyonunun üyeleri olarak Komisyonda
görüşülürken belirttik, cezaların kaldırılması gerekiyor
ve bu teklifte düzeltmeniz gereken en önemli yanlışlık, Türkiye
sınırları içinde yetiştirilen, tek başına
kıyılıp içilebilme vasfına sahip sarmalık tütünün
kaçak tütün vasıf ve mahiyetinden çıkarılması gerekiyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız, hepimiz
vatandaşlarımızın seçtiği, milletin vekilleriyiz ve
yapacağımız her kanun, vereceğimiz her teklif milletin
yararına olmak zorunda. Ben öncelikle, Amerikan tütün kartellerine,
Amerikan emperyalizmine veya uluslararası emperyalistlere ve kartellere
değil, yerli ve millî Anadolu tütünü için bir şeyler yapalım
diyerek her birinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarında Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati:18.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
365 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan
127 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun İslam
İşbirliği Teşkilatı Polis İşbirliği ve
Koordinasyon Merkezi Tüzüğünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2034) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ve komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 29 Kasım 2022 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
18.44
(*) Yukarıdaki dizeler hatip tarafından besteli bir şekilde söylendi.
(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 95inci sayfasında Açıklamalar bölümünde yer almaktadır.
(*) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisinin 88inci sayfasında yer almaktadır.
(*) 365 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.